16 Aralık 1949
Cumd
StYASt tKTtSADt
Sayı 16
10 Kuru
1
1

Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8
Posta Kutusu 2100 • Beyoğlu
Abone: Türkiye için scrcligi altı aylığı 17, üç ay lığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir

z

POLİTİKA
- 157X11/1949 -

Almanya müzayedede
AMERİKA ile Batılı Devletlerin, dünya sulhünü realist esaslara bağlamak ve güttüğü emeller dolayısiyle ne istediği artık tamamiyle anlaşılmış bulunan bir Sovyet Rusyaya karşı en ufak ihtiyat tedbirini dahi ihmal etmemek politikaları. Krem-lin’i yakında çileden çıkaracağa benziyor. Çünkü onun Uzakdo-ğuda Çin üzerinden yaptığı sarkmaya karşı, Batılılar, Almanya-dan, büyük bir siyasî taarruza geçmiş bulunuyorlar, şöyle ki:
Daha düne kadar, Almanyaya mağlûp ve harp suçlusu bir devlet muamelesi yapılıyordu. Bir hükümet kurmasına, kendini dışarıda temsil etmesine, sanayi cihazını yoluna koyarak, dilediği gibi ticaret yapmasına müsaade edilmiyordu.
Bugün, Batı Almanyada, Müttefik Devletlerin askeri işgaline delâlet edecek ne varsa, ya süratle kaldırılmakta yahut Almanya-nın normal siyasî ve iktisadi hayatiyle tearuz etmiyecek kontrol şekillerine geçilmektedir. Ağır çelik sanayiinin sökülmesi ame-liyesi birdenbire durdurulmuştur. Çünkü aynı fabrikalar Alman iktisadi kalkınması ve bu kalkınma da Avrupa iktisadi kalkınması için lâzımdır. Ayrıca. Sovyetleri icabında silâh kuvvetiyle durdurmak için de lâzımdır. Ve işte bu bakımdan, Almanyanın tekrardan ordu sahibi olması ve Atlantik Paktına alınması meseleleri dahi, açıkça münakaşa edilmektedir.
Buna muvazi olarak. Almanva-nın kendisi. Federal Hükümetin Başvekili Adenauer in ağzından, gerçi silâhlanma ve ordu sahibi olma gibi birtakım meraklar beslemediğini, fakat Müttefiklerin de. Sovyet Rusya ile Almanya arasında birinden birini mutlaka tercih etmek mecburiyetinde olduklarım tasrih etmiş bulunuyor.
Bunlara bir de şu noktayı ilâve etmek lâzımdır ki, Sovyet Rus-yanın kendi dışındaki dünyaya karşı sistemli bir düşmanlık politikası güderek, onların her hareketini Vetosu ile sabote etmesi. Birleşmiş Millteler cihazını, büyük meselelerde işliyemez bir hale getirmiş bulunmaktadır. Buna mukabil kendisi, şahsî muarızlarını, (Kostof gibi ı ortadan kaldırmakta yahut, Demirperde arkasında yaptıklarını Çinde bir başka şekilde tekrar etmek suretiyle, Pasifik kıyılarından Elbe nehrine kadar, Komünizmin İmparatorluğunu tesis eylemektedir.
İşte Sovyet Rusyanın bu mütecaviz politikası. Almanyaya karşı hâlâ bir suçlu mağlûp muamelesinin yapılmakta olmasına karşı, birbirinden şiddetli itirazları mucip olmaktadır. Çünkü insanlık ve dünya için artık baş-göstermiş bulunan Sovyet tehlikesinin yanında. Almanyanın bir tehlike teşkil edebileceği iddiası, insanlar üzerinde ciddi bir tesir yapmaktadır.
Sovyetler de bunu anlamış olacaklar ki, Acheson’un geçenlerde Bonn ve Berlin’i ziyaret etmesine cevap olmak üzere, kendi Hariciye Komiserleri Vişinski’ye, Amerika dönüşü bir Berlin ziyareti yaptırıyorlar. Gayet gürültülü. ziyafetli, resmi-kabullü bir ziyaret!
Sade bu kadar olsa. iyi... Fakat Vişinski, ayrıca şunu da ifade edebiliyor: "Netice itibariyle, Avrupa sulh ünün tesisinde, Sovyet ve Alman milletleri elele verebilirler.”
Sovyet Hariciye Komiserinin bu sözleri, bir ikinci Rapollo muahedesini teklif etmekle birdir. Fakat Garp medeniyetine mensup olan Alman milletinin anlaşmayı da, hele İkinci Cihan Harbinden sonra, Garp dünyası ile yapacağına şüphe yoktur.
Onun için şu hükme varabiliriz: Herkesi birbirine katma politikasında mağlûp olan Sovyet Rusya, şimdi Almanya üzerinde son kozlarını oynamaktadır. Bu son meydan muharebesini kaybettiği gün, Demirperde, boylu boyunca yırtılmış olacaktır.
■ A
A
21
k
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden : HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santime! resi 2 liradır. İlânlardan his-bir mes'uliyet kabul edilmez.
Stalin - Hitler anlaşmasından 10 sene sonra
Yeni bir Alman - Rus
anlaşmasına doğru
Sovyet Dışişleri Bakanının beyanatı
Berlin 15 (A.A.) (Reuter) — Dün yaptığı bir basın toplantısı esnasında Vişinski Doğu Almanya Cumhuriyetine, birleşmiş, bağımsız demokratik ve banşçı bir Almanya için açacağı mücadelede Sovyetlcrin yardımını garanti etmiştir.
Sovyet Dışişleri Bakanı, sözlerine devamla .Sovyet ve Alman milletlerinin Avrupada tarihi büyük barış meselesini halletmek için bütün imkânlara mâlik bulunduklarını söylemiştir.
Doğu Almanların vazifesi (?)!
Berlin 15 (YİRS) — Bugün Berlinin batı kesiminde bir basın toplantısı tertip eden Vişinski demiştir ki:
“— Batılı devletler, Federal Almanya ismini alan Batı Almanyayı» taar-ruzl plânları için kullanacaklardır. Doğu Almanya birlik, hürriyet» demokrasi ve barış uğrunda girişeceği mücadelede Sovyet Rusya tarafından desteklenecektir..,
Vişinski, bugün, öğle üzeri, Berline taarruz ederken ölen Rus askerlerine ithaf edilen âbideye bir çelenk koymuştur.
Vişinski, Acheson’un ziyaretini unutturmak istiyor
Londra. 15 (YÎRS) — BBC nin Berlin muhabirinin bildirdiğine göre. Vişinski. Berline yapmakta olduğu ziyaretle bundan evvel Amerika Dışişleri Bakanı Dean Acheson’un Almanyaya yapmış ojduğu ziyaretin tesirini izale etmeğe çalışmaktadır.
Misafir mİ, değil mİ?
Berlin. 15 A.A. (AFP) — Bir Sovyet kaynağından verilen habere göre, Vişinskinın batılı müttefikler temsilcileri ile temasa geçmek hususunda gösterdiği arzu, protokol bakımından büyük bir engelle karşılaşmaktadır. Filhakika Sovyet Dışişleri Bakanı
Z

“Alman milleti ve Sovyet-ler Birliği, Avnıpanuı büyük barış meselesini halletmek için bütün şanslara maliktirler.0
Birleşmiş Milletler toplantılarından birinde Vişinsky
kendini Berlinde Alman Demokrat Hükümetinin misafiri addetmektedir. Halbuki bu hükümet baülı müttefikler tarafından tanınmamaktadır.
Nazik bir tHmr
Berlin. 15 (YİRS) — Berllndekl Sovyet Askeri Komisyonu. Vişmskinin ziyareti şerefine büyük bir ziyafet ve resmi kabul tertip etmiştir.
Batı devletlerinin Almanyadaki yüksek temsilcileri ziyafete davet olunmuştur, Fakat »Amerika, Ingiltere ve Fransa yüksek komiserleri Bonn şehrinden ayrılamayacaklarından, onların yerme bu davete Berlinde kendilerini temsil eden komutanlar, icabet edeceklerdir.
Yugoslav askeri heyetine davetiye gönderilmemiştir.
Stalin'ln telgrafı
Monte Carlo, 15 (YİRS) — Tass Rus haberler ajansının bugün haber verdiğine göre, Stalin Doğu Almanya Cumhurbaşkanı Pieck ve Başbakan Grote-wohl‘e bir telgraf göndermiştir. Telgrafta, Avrupada °yeni bir devlet olarak berilen Doğu Almanyanın insanlar arasında bir barış unsuru olacağı belirtilmiştir.
Temsilciler Bonn’da vazifeye başlıyorlar
Bonn, 15 A.A. (Lps) Kendilerini Batı Almanya Cumhuriyeti nezdinde temsil ettirmeğe karar veren devletlerin temsilcileri bugün Bonn'da vazifeye baş-lıyacaklardır. Bu devletler, Belçika, Danimarka, Yunanistan, Hindistan, t-talya, Lilksemburg, Hollanda. Güney Afrika Birliği, İspanya, İsveç ve viçredir.
Yabancı devlet mümessilleri dün İtimatnamelerini verdiler
Bonn, 15 A. A. (AFP) — 11 memleket siyasi temsilcileri bugün Fransa-nın Almanya Yüksek Komiseri ve Almanya Müttefik Yüksek Komisyonu Başkanı Andre François Poncet'ye i-timatnamelerini vermiştir.
Is-
Kudüs meselesi
Amerika'nın İsrail
ve Ürdüne ihtarı
Bu bölgede prestijine
barışı bozacak ve Birleşmiş Milletlerin halel getirecek her türlü tedbirden imtina edilmesi
VVashington. 15 A.A. (AFP) — İsrail ve Ürdün Hükümetlerine gönderdiği notada Birleşik Amerika Hükümetinin Kudüs hakkında Ortadoğunun barışını bozacak ve bu bölgede Birleşmiş Milletlerin prestijine halel getirecek her türlü tedbirden imtina etmelerini tavsiye etmektedir. Bu haberi veren yetkili çevrelere göre Dışişleri Bakam Acheson» Kudüs meselesinde bu şehrin milletlerarası bir hale konmasına karşı Amman ve Telaviv’in gösterdiği açık muhalefetten endişe duymaktadır.
Mlrleşmlş Milletlere itaat İsteniyor
Lake Success 15 (A.A.) (Alp) — İyi haber alan çevrelerden bildirildiğine göre, Kudüs’ün beynelmilelleştirilmesi meselesiyle meşgul olan vesayet konseyi özel komitesine bugün bir takrir verilerek Kudüsle doğrudan doğruya ilgili İki memleket Birleşmiş Milletler Kurulunun bu hususta verdi-
tavsiye olunuyor
gi kararlara saygı göstermeğe davet edilecektir.
Bu takrir büyük bir ihtimalle İrak temsil heyeti tarafından sunulacaktır.
Aclıesorı, şimdilik B. M. İn acele toplanmasını İstemiyor
VVashington, 15 (A.P.) — Bildirildiğine göre, Acheson. başka bir tedbir ittihaz edilinceye kadar Kudüs meşesinin, âcil içtimaa davet edilecek olan Birleşmiş Milletlerin fevkalâde oturumunda görüşülmesine taraftar dlr.
değil-
Fİllstaı Arap K(»rnİlesi t rdünü protesto ediyor Kahire, 15 A.A. (AFP) — Filistin Müftüsü başkanlığındaki yüksek komite, Kral Abdullah’ın Arap Filistinl 16 aralık, yani yanndan itibaren Ürdün Krallığına ilhak kararını, bütün Arap şefleri ve kralları ile Arap Birliği Siyasi Komitesi nezdinde protesto etmiştir.
Fransada yeni bir hükümet buhranı
Bidault, bütçe kabul edilmezse çekileceğini bildirdi Paris, 15 (Ap) — Bıdault’nıın koalisyon kabinesi, arzu ettiği bütçe kabul edilmediği takdirde istifa edeceğini dün. Fransız Mili! Meclisine bil-dirmiştif.
Kabine, her ne zaman arzu ederse, Bidault’nun, itimat reyi talep edebileceğini kabul etnuştir.
Bütçe münakaşalarında, ileri sürülmüş olan bütçe kAbul edilmediği takdirde. kabinenin istifa edeceğinin bildirilmesi parlâmantcr rejimlerde, itimat reyi istenmesine muadil bir rol oynamaktadır.
Fransız sosyalistleri, kabineyi tehdit ediyor
15 (A.A.) (United Sosyalist Partisi, Bıdauit’ya bir
Press) — Başbakan ültimatom
Bütçe komisyonu çalışmaya başladı
Meclis bütçesinin müzakeresi münakaşalı oldu, kabul edildi
bütçe aynen
Ankara 15 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bütçe Komisyonu bugün de toplanarak 1950 yılı Daireler bütçelerinin müzakeresine, Büyük Millet Meclisi bütçesinin tetkikıye başlamıştır. Müzakereler açılınca, Millet Partisinden Ahmet Oğuz, Ahmet Tahtakılıç, Demokrat Partiden Abidin Potoglu, Haşan Polatkan ve C.H.P, den İhsan Tigrel ile Kemal Yiğitoğlu soz alarak Bütçe Kanunu gerekçesinin bugüne kadar Komsiyon üyelerine verilmediğini Maliye Bakanının birkaç gün sonar gerekçeyi tertip edeceğini söyliyerek Bütçe Kanununun Komisyonda müzakeresine başlanmasını dolambaçlı bir yolla kabul ettirdiğini, gerekçesi bu-lunnııyan bir kanunun müzakeresine başlanamıyacağını. binaenaleyh, bugün Daireler bütçesinin müzakeresine girişmeye imkân olmadığını» Meclise ayrılan tahsisatın, nihayet bütçe heyeti umumiyesınden bir parçayı teşkil ettiğini. 154 milyon lira açığı bulunan bir bütçede, Daire bütçelerini tetkik ederken. gerekçeyi bile görmeden müzakereye girişmenin çok yolsuz bir iş olduğunu ileri sürmüşler ve nihayet Hükümetin bütçe zihniyetini belirtmesi itibariyle buna lüzum olduğunu söylemişlerdir.
Buna rağmen Meclis bütçesinin müzakeresine başlanmıştır. Bu arada, Abıdin Potoglu, Anayasamın 95 inci maddesine göre, bütçe ve katma bütçelerin Meclise, bütçe yılı başından en az üç ay önce sunulması icap ederken bugüne kadar katma bütçelerin dağıtılmadığını bunun anayasaya aykırı olduğunu iddia etmiştir.
Meclis bütçesinde geçen yıla nazaran 3 milyon 797 bin 972 lira fazlalık bulunmaktadır.
Fazlalık sebeplerinden birisi, bu
| yıl Meclis bütçesine dikkate şayan bir tahsisatın konulmuş olmasıdır.
1950 yılının ekim ayında Meclisin seçim devresi bittiği halde milletvekillerinin tahsisatı. 951 yılı martına kadar konulmuş bulunmaktadır.
Potoglu, bu noktaya temasla bugün Mecliste bulunan milletvekillerinin tahsisatlarını ancak ekim 1950 ayı sonuna kadar almaları icap ederken, vazife görmiyecekleri ayların da paralarını almaları tamamen yolsuz ve u-sulsüz bulunduğunu, açık bir bütçeye bu şekilde bir yük yükletilemlyeceğini, bu vaziyetin Anayasaya da aykırı bulunduğunu şiddetle İleri sürmüşse de Muammer Eriş, Mahmut Nedim Gün-düzalp, Mümtaz Ökmen 1950 yılında Meclis feshedllse de veya ekim 1950 sonunda müddeti bitmek suretiyle normal olarak dağılsa da milletvekillerine mart 1951 tarihine kadar tahsisat verilmesi gerektiğini İleri sürmüşlerdir.
Şiddetli münakaşalar sonunda milletvekillerine fazla olarak verilen 3 buçuk milyon liranın Meclis tahsisatından düşürülmesi hususunda Potoglu tarafından yapılan teklif Adnan Menderes, Haşan Polatkan ve diğer iki milletvekili tarafından desteklenmiş ise de. Komisyon bu teklifi reddetmiştir.
Meclis bütçesi münasebetiyle yapılan konuşmalarda. Meclisin bir yılda 25 bin liralık telefon masrafı yaptığı, İstanbuldaki sarayların telefonları için de gene 25 bin lira harcandığı, Avrupa Birliği İstişare Meclisi toplantısına katılacaklar için 80 bin lira tahsisat ayni dıgı, bu toplantılara iştirak eden milletvekillerine tren, vapur ve tayyare ücretinden maada, yevmiye 90 lira verilmekte olduğu meydana çıkmıştır.
Nobel mükâfatı tevzi ediliyor
Telefon - 44756 . 44757 Santral Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul - '»
İÇ SAYFALARDA
I KLNCÎ SAYFADA Almanyanın silâhlanması meselesi Yusuf î. Mutlu
ÜÇÜNCÜ SAYFADA Avrupada iktisadi işbirliği
Prof. François Perroııx DÖRDÜNCÜ SAYFADA
Demirperde gerisindeki temizlik
Kurt Riess
Amerikahlar bizi nasıl biliyor
Oğuz Türkkan
BEŞİNCİ SAYFADA “lydiniz said olsun...” (Hikâye) Kadın - Ev - Moda Dâhi Mikado
Müfide Ferit Tek
Unesco’nun Ortaşark Bilimsel işbirliği Merkezi dün açıldı
UNESCO'nun Ortaşark Bilimsel İş birliği Merkezi İstanbul Bürosu dünden İtibaren Teknik Üniversitedeki lokalinde faaliyete geçmiştir.
Bij münasebetle dün akşam saat 18 de Parkoteide verilen bir kokteyl ziyafetinde İstanbul Valisi ve Büronun açılışında bulunmak üzere Genel Merkezden geler Çinli profesör Van Ring Ase ile Kahire-deki Ortaşark Merkezi delegesi Norveçli profesör Cari Bortch. Üniversite ve Teknik üniversite profesörleri, ve bar yabancı kültür ataşeleri hazır bulunmuşlardır.
Unesco Türkiye Merkez Kurulu namına söz alan profesör Tevfik Sağlam bc buronun nçılmasından beklenen gaye v( fa ideleri İzah etmiş, Türklyenin Ortaşark-ta ehemmiyetli oir kültür merkezi olması bakımından bu sahada çok mühln: bir rolü olacağına işaret etmiştir.
Unesco Teşkilâtı Genel Merkezi namına toplantıda hazır bulunan. Çinli profesör, teşkilâtın Türkiveden üç mühim şeyin tahakkuk ettirilmesini beklediğin* tebarüz ettirerek:
— Birincisi ilim adamlarına yardım. İkincisi Milletlerarası Araştırma Enstitülerinin kurulması. Üç üncüsü de. yaymak ve aşılamaktır, demiştir.
Çinli hatibe cevap veren profesör fik Sağlam, vcnl büronun bu sahada
dişinden beklenenleri yerine getirmek içir elinden geleni yapacağını bildirmiştir.

Um
Tev-ken-
C. H. P. liler arasında İl Kongresi için hazırlıklar
Bu ayın 24 ünde yapılması kararlaştırılan CH P. vilâyet kongresi avın 3C una tehir edilmiştir. Bu gecikmenin sebebi. kongrede hazır bulunmak üzere davet edilen ve kendisinden söz alman Başbakanla diğer Bakanların ve Parti ileri gelenlerinin avın 26 sında toplanacak o-lan Sivas Kongresine ridir.
C.H.P. mehafilinden göre, partililer vilâyet
muhtelif namzetler İler! sürmekte muhtelif listeler hazırlamaktadırlar. Bu arada yakında şehrimize dönecek olan Parti Müfettişinin Ankaradan no gibi haberler ve kararlarla geleceği merakla beklenmektedir. Bilhassa ayın 23 ünde Eminönü Halkevlnde yapacağı siyasi konuşma etrafta büyük bir alâka uyandırmıştır.
gitmek istemele*
sızan haberlere idare heyeti için ve



Şehir Meclisinin fevkalâde toplantısı
Aralık ayının ilk haftasında yapılması kararlaştırılan Şehir Meclisi fevkalâde toplantısı 22 aralık Perşembe gününe bırakılmıştır. Toplantının tehirine sebep. görüşülecek meseleler etrafındaki hazırlıklarla, kömisyon rapoçlannin henüz hazırlanmamış bulunmasıdır.

Paris Fransız Georges göndermiştir. Sosyalist Partisi bu ül-
timatomunda kendi sosyal ve iktisadi politikasını açıklamakta ve Hükümetin ya bunu tatbik etmesini veyahut da Sosyalist Partisinin Bıdault kabinesini desteklemiyeceğini bildirmektedir.
Sosyalist Partisinin ileri sürdüğü talepler arasında en az bir madde hükümet programında derpiş edilen projeye muhaliftir. Bıdault programını bugün parlâmentoya sunacaktır.
Fransız Hükümetle önümüzdeki kabinesinin
Nobel mükâfatı 10 aralık tarihinde Stokholm’da, İsveç Velıahtı Prons Gustav Adolf tarafından, hak sahiplerine takdim edilmiştir. Resimde (Soldan sağa ıJaponyada Kyoto üniversitesinden Dr. Hidoki Yukava, Kalifornia Üniversitesinden Dr. W. F. Glauque ve Zürich üniversitesinden Dr. W. R. Hess görülmektedir.
Mükâfatlar Japon âlimine, atom. Amerikan âlimine, mutlak burudet vo İsviçreli tabibo de, Lizbon ûnivorsitosincion Antonıo Edgar Monız ile birlikte beyin üzerindeki arastırmaiları d0,ay,s,y,e verilmiştir.
Çekoslovakya Elçisi geldi
Çekoslovakyanın Ankara elçisi dün sabah Prağdan uçakla şehrimize gelmiş-
Amerika bazı
malların ihracını
serbest bıraktı
iki
Yugoslavya'nın Milli Bayramı
münasebetiyle. Yugoslavya
Sosyalistleri bu meselede mücadelede İsrar ederse birkaç gün içinde Fransız düşmesi beklenmelidir.
(A.A.) (Afp) —
buğday, pamuk
Press ı bil-atonı
bomba tec-tec-
Ankara, 15 (A.A.) — YugoslavyalIm Milli Bayramı Cumhurbaşkanımızla Halk Federatif Cumhuriyeti Reisi a-
rasmda tebrik ve teşekkür telgrafları teati edilmiştir.
★ ★ ★★
Rusyadrtkı atom infilâkından sonra Achetan bir Lanın toplantısında izahat vorıyor.

Ingiltere Atom bombası yapıyor Daily Miror gazetesi, Ingiltereniıı iki seneden l>eri Atom bombasına sahip olduğunu açıkladı Londra, 15 AA. (United Daily Miror gazetesinin dlrdiğine göre, İngiltere bombasına sahiptir ve
Avustralya'daki gizli roket rübelermin yapıldığı sahada rübe edilecektir.
Daily Miror, lngıiterenin
senedeniferi atom bombasına sahip olduğunu ve Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada İle anlaştıktan sonra bomba tecrübesinin Amerikalıların Pasifikte Enivetok’ta yapacakları tecrübeden sonra Avustralyada yapılacağını yazmaktadır. Amerikan tecrübe sahaları dışında bu işe elverişli tek yer Avustralyadakı roket tecrübe sahasıdır.
Son zamanlarda Washingtonda sona eren üç devlet atom müzakerelerinde alınan kararlara göre. İngiliz atom bombasının da Amerikan tecrübesinde kullanılması ihtimali mevcuttur.
GiDvp
Washlngton 15 Ticaret Bakanlığı, ve petrolden istihsal edilen bazı maddeler üzerindeki ihracat tahditlerinin ılga edildiğini, yani bu malların bundan böyle İhracat lisansına tâbi olmaksızın istenilen miktarda ve arzu edilen yerlere sevkedile bileceğini bildirmektedir.
Milliyetçi Çin orduları Hindıçiniye geçmeye başladı
Londra 15 (YİRS) — Hındiçinidcn gelen haberlere göre, 10.000 e yakın Milliyetçi Çin askeri, Komünist ordularının esaretine düşmemek için hududu geçmişlerdir.
Hududu geçer geçmez Fransız bir-I likleri tarafından muhasara edilen Çinliler, silâhtan tecrit edilerek enterne edilmek üzere toplama kamplarına sevkedilmişierdır.


Muhalifler — Görüyor.un ya! Lüzumsuz yükleri attıksa daha çabuk ilorliyoruz..
Savfa 2
T E N t İSTANBUL
Aralık 1940






Almanyanın
silâhlanması
meselesi
Yavaş yavaş Üçüncü Fransız Cumhuriyetinin Senatosu mahiyetini ve salâhiyetlorlnl nofslndo toplamakta olan Cumhuriyet Konseyi, Hükümetin Almanya meselesindeki siyasetini tasvip edorek, Ruhr dakl gemi inşaat fabrikalarının tekrar eski sahiplerinin eline vorllmomcsl hakkındaki kararını belirtti. Aynı zamanda. Fransız Hükümetinin, hiçbir suretle Almanyanın tamamen veya kısmen silâhlanmasını kabul etmlycceğlnl do ilân etti.
Siyasî müşahitlere göre, bu sarih vaziyet. Fransız Hükümetinin işlerini hem kola^vlaştırcuk, hem do büsbütün zorlaştıracak mahiyettedir. Kolaylaştıracaktır; zira, milletlerarası coreyanlar. Almanyanın silâhlanması meselesinde aksi bir istikamet alırsa, Fransız Hükümeti. arkadan takviye edilmiş olacağı için daha şiddetle buna muhalefet edebüocoktir. Zorlaştıracaktır: zira, hâdiselerin şekli ve mantıki İnkişafları neticesinde Müttefik askeri idarecileri, Almanyanın silâhlanmasını zaruri görür vo F ra asayı tazyik ederlerse, Hükümetin durumu güçleşecektir.
Salâhiyetli çevreler, İngiliz; hükümet damlarının son defa Paristo İki hükümet arasında tam bir görüş birliği olduğuna dair verdikleri teminat üzerine, Fransanın bu meselede şiddetli bir politika takibine karar verdiğini söylemektedirler.
Berllnln başlıca gazeteleri büyük manşetlerle, Bonn’daki Alman Hükümetinin yakında 110 bin kişilik bir orduya sahip olacağı hak kındaki haberleri yaymaya devam ediyorlar. Fakat, aynı Alman hükümeti de. bu rivayetleri şiddetle tekzip etmekte ve bunları gülünç bulduğunu söylemektedir. Hükümetle gazeteler arasındaki bu ahenksizlik, müşahitlerin gözünden kaçnla-makta ve bunlar, Hükümetin kararlarının vo maksatlarının hor zaman gazeteler tarafından bilineceğini İddia etmektedirler. Fakat bu aynı müşahitler, ne kadar kuvvet-lo söylenirse söylensin, Bonn Hükümetinin bu tekziplerinin meseleyi esasından hııiledomlyeceğlnc, hattâ Başbakan Adenauer’in bu ri-vayelerl şlddetlo reddeden son beyanatının Londra ve Paristo bir nevi huzursuzluk yaratmış olduğuna da işaret etmektedirler.
Adonaucr. müstakbel Avrupa federasyonu içinde Alman birliğinin ve bütünlüğünün ehemmiyetini belirtmiş ve çok haklı olarak, Rus tehlikesinin! Alman tehlikesinden çok daha büyük olduğunu söylemiştir. Batı Almanya Başbakanı, Demokrat Partinin mahdut bir komisyonu önünde yaptığı bu beyanatta, Alman kontenjanlarının diğer milletlerle aynı haklara sahip olması lâzım geldiğini de ilâve etmiştir.
Bu vaziyette, nazarî olarak, Al-manyanın silâhlanması meselesi halledilmiş gibidir: İngiltere vo Fransa, on modern vesaitle ve en tesirli şekilde silâhlanacak, böylece Almanyadan üç, dört defa daha kuvvetli olacaklardır. Fakat bütün bu krarlara rağmen, bazı sürprizlerin meydana çıkması da, her zaman için mümkündür.
Yusuf I. Mutlu
Dünya Haberleri
Avrupa Meclisi Dışişleri komisyonu toplanacak
Atlantik paktı mucibince
yapılacak malzeme yardımı
İngiltere ile Amerika arasında bazı
ihlilâl 1ar başgösterdi
Londra, 15 (YİRS) — Haber verildiğine göre, İngiliz Hükümeti, Amerikanın Atlantik Paktı Savunma Plânına dahil memletkelere yapacağı silâh yardımına mahsus anlaşmanın bazı maddelerini kabule şayan görünmüştür.
Anlaşıldığına göre, lngiltore Hükümeti silâh yardımını, teklif rait dahilinde kabul etmek görememektedir.
Acheson’un evvelki nikbin
m tekzip eden bu yeni açıklamasına göre, Atlantik Paktım imzalayan devletlerin mümessilleri yeniden toplanarak savunma paktı etrafında mütemmim görüşmelerde bulunacaklardır.
Anlaşmazlığın mahiyeti
VVashington, 15 (A.P.) — Silâh anlaşması hakkındaki Amerikan tasarısı bir kaç haftadan beri Londrada tet-
kik edilmektedir; bununla beraber, Fransa ve diğer devletlerle yapılan müzakereler, bir iki teferruat istisna edilirse» müsait cereyan etmektedir.
edilen şe-im kânını
beyanatı-
Bu arada seneboşında bağlıyacak o-lan sevkıyat hazırlıkları devam etmektedir.
Amerikan tasarısı, verilecek silâhların kuzey Atlantik bölgesinin müdafaasında kullanılmasını ve ihraç edilmemesini istemektedir, Aynı zamanda, kendilerine silâh verilecek olan devletler ordularını kendi vasıtaları ile kuvvetlendirmekte devam edeceklerdir.
Sovyetler blokunun askeri kuvvetini arttırabilecek her türlü İhracattan sarfınazar edilmesi meseelal, Ingilterenin iktisadi kalkınmasını önliyebilecek bir mahiyet taşıdığından, Ingilterenin buna yanaşmayacağı sanılmaktadır.
Avrupa Federasyonu Anayasasının hemen hazırlanması isteniyoı
Gstaad, 15 A. A. (ARP) — Avrupa Meclisi Dışişleri Komisyonu, yarınki Avrupamn bünyesi üzerinde müzakerelerde bulunmak üzere 10 aralıkta Strasbourg’tu toplanacaktır.
Avrupa Parlamentolar Birliği Genel Sekreteri Rlchard Koudenhove Kaler-gl. komisyonun raportörü Guy Muliet-ye bu toplantıda görüşülmek üzero, Avrupamn birlik veya federasyon şekillerinden hangisine göre kurulacağı meselesine dair bir muhtıra vermiştir. 13u muhtıra ancak İcral, teşrii ve kaza! kuvvetle federal orduya malik hakiki bir federasyonun AvrupalIlara barış, hürriyet ve refah sağlıyablleceğini belirtmektedirler.
Avrupa Konseyi, şimdiden Stras-bourg Meclisini Avrupa anayasası ta-1 sarısını hazırlamakla vazlfelendlrme-lldlr. Bu tasnrı sonra milli meclislere tevdi edilecektir. Tasarı, tasdik eden devletlerin menfaatine yürürlüğe girebilmesi İçin en aşağı Avrupa konseyinde temsil edilen halkın üçte İkisine muadil adette devlet tarafından kabul o-lunmalıdır.
Alman meselesine gelince, muhtıra, Alman milletinin Avrupa sistemine girmesini, ancak bir federasyon kadrosunda mümkün görmektedir.
Bu suretle bilhassa Alman harp malzemesi kudretinin Avrupa ekonomisine katılması bunun daimi kontrolüne imkân verecek ve bir gün Avrupaya karşı kullanılması tehlikesini bertaraf edecektir.
Diğer taraftan muhtıra. 1040 yılı haziranında İngiliz hnrp kabinesi tarafından Fransız hükümetine teklif edilen. müşterek tâblyet, her iki meclisin birleştirilmesi, müşterek dış, askeri, iktisadi ve mail siyaset şeklindeki Fransız, İngiliz birliğini hatırlatmaktadır. Muhtıraya göre, Avrupa İçin yeni bir 16 haziran 1040 in tekrarlanmasını bcklemekten8o, ileri görüşlü, bazı İngiliz ve Fransızlar tarafından teklif edilmiş olan metin şimdiden ele alınmalıdır.
AVUSTURYADA
Barış müzakereleri
Memleket Haberleri
' Şehir Haberleri
C. II. P. Genel Halkan Vekilinin Adana beyanatına göre
Halk partisi seçimler arifesinde kuvvetlidir
Hilmi Uran, namzetlerin intihabından sonra Parti vahdetine ehemmiyet verilmesini istiyor
Adana, 15 (Hususi muhabirimiz bildiriyorı — C. H. P. Genel Başkan vekili Hilmi Uran dün partinin Adana 11 kongresinde hazır bulunmuş ve u-muml seçim mücadeleleri arifesinde muhalefete karşı, muvaffakiyet kazanabilmek için no şekilde çalışmak lâzım geldiğini partici ağzlyle anlatan aiynsl ıızun bir nutuk söylemiştir. Bu arada, milletvekilleri adaylarını seçmek için yoklama kurulu adı altında bir gün yine böyle bir toplantı yapılacağını ve orada da ittifakla belki de çoğunlukla milletvekili adayları teablt edileceğini, hatırlatarak, "Eğer o vakit adaylar çoğunlukla tesbit edilmiş bulunursa bu adaylar ekseriyetin reyini almış olmak İtibariyle artık tereddütsüz bütün partinin adayı telâkki edileceğine,, dikkati çekmiştir, liran, aynen: "bu partimizin, parti olu-rak ayakta kalabilmesi için şaşmaz bir düsturdur.,, demiştir.
Hilmi Uranın bu noktaya ehemmiyet vermesi, aday seçiminden sonra partide vaki olabilecek ve karşı tarafın işine yarayacak ikiliği önleyebilmek içindir.
Umum! seçimler hakkında Uran: "Seçim neticesi taayyün edinceye kadar kanun çerçevesi dahilinde ve karşılıklı saygı zihniyeti içinde bütün particilik gayreti caizdir. Fakat netice taayyün edince artık müşterek bir vatan duygusu her türlü particilik hisleri Üstüne çıkabilmen, vatandaşlık sevgisi her türlü kanaat ayrılıklarının yerini derhal alabilmelidir,, demiştir.
Seçimlerde nasıl çalışılacağına ünce; önümüzdeki aylarda parti İşlerinin hususi bir ehemmiyet atfedeceğini çok dikkat ve çok yorgunluk isteyeceğini söyledikten sonra, Hilmi liran, "ileri bir anlayış ve fazlaca çalışmak haricinde, kendi parti arkadaşlarından hiçbir talepte bııhınmıyaca-ğını ve hele bir nevi serdengeçtilik ve fedailik istemeyi asla düşünmediğini,, belirtmiştir.
Parti Genel Başkanvekill muhalefetin hareket tarzını ve tenkid anlayışını İzah ederken:
" Muhalefetin bugün tenkid diye u-luorta her şeyi sadece kötülemekte o-luşunu dahi hoş görmeyi tavsiye,, ederek "Bir gün bizde de tenkid elbette bilgiye dayanarak yapılacaktır. Rejimin daha salim işlemesi hesabına bugünün yakın olmasını hep temenni edelim. Biz dc her arkadaşın söz ve tefekkür hakkına hürmetkâr mek suretiyle dik., demiştir.
Hilmi Uran sil yapılacağı
"Kanunun hiç kimsede küçük endişe ve vesveso uyandırmayacak rette gizil reye ve açık tasnife dayanacağını ve milli iradenin emniyet i-çlnde serbest olarak tam tecellisine imkân sağlayacağını,, belirtmiştir.
Bundan sonra, C. H. P Genel Başkan vekili Adananın, Halk Partisine karşı olan sarsılmaz bağlılığını ve "bu kalenin ne içerisinden ne de dışarısından zorlanamıyacağını,. tebarüz ettirerek sözlerini bitirmiştir.
ge-
olabil-
blrbirlmizo perçinlen-
nihayet seçimlerin meselesine gelerek:
na-
bir
su-
Bugünkü meclis
Suriye'nin "muvakkat,, Devlet Reisi Hûşlm Attassl Paşa seçildi
Londra, 15 (YİRS) — Evvelki gün istifasını veren Suriye Başbakanı Hâ-şim Attassl Paşa, dün Meclis tarafından muvakkat Devlet Başkanı seçilmiştir.
Yunanla t anda Plaatiraa'ın yeni partisi
Londra. 15 (YİRS) — 1922 ihtilalini İdare etmiş olan General Plastlras "Terakkiperver - Liberal,, namı altında bir parti kurmuştur. Parti programını neşreden general, Yunanistanın yabancı memleketlerden gördüğü bütün yardımlara rağmen, müşkülâtından kurtulamadığına işaretle, kuzeydeki komşularla yeniden ticari ve siyasi münasebatın tesisini istemiştir.
îsvlçrenln yeni Devlet Reisi
Londra, 15 (YÎRS) — İsviçre Meclisi bugün, önümüzdeki 1 senelik devre için, 5 senedenberi Dışişleri Bakanı bulunan M. Petlt Pierr’l Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir.
George VVashlngton’un 150 nci ölüm yıldönümü
Londra, 15 (YİRS) — Bugün, Ame-rikayı kurtaran Washlngton’un 150 nci yıldönümüdür. Ingilterenin VVashington sefiri, bu vesile İle, İngilizlerle Amerikalılar arasındaki yakınlık bağlarına işaret etmiştir.
*
Milliyetçi bir Çin hükümeti kurulmadığı yazılıyor
Londra 15 (A.A.) (Lps) — Muhafazakâr Yorkshire Post meselesi hakkında diyor
gazetesi Çin kİ:
Son birkaç Bakanın adasına çekilmesiyle artık Çin’de bir Milliyetçi Hükümet kalmamıştır. Formoza bile, Japonya İle sulh andlaçması imzalanıncaya kadar teknik bakımdan Japon arazisinden ayrılmaktadır. Komünist Çin Hükümetinin tanınmasını İsteyenlerin hepsi, bu keyfiyetin tezlerini kuvvetlendirdiğini ileri yorlar.
da Formoza
kendi sürü-
Daily
Dğer taraftan Muhafazakâr Telegraf da şöyle yazmaktadır:
Büyük Britanya Hükümetinin Ko-

Hiir Fikirleri Yayma Cemiyetinin beyannamesi sene kadar evvel kurulmuş olan Fikirleri Yayma Cemiyeti", 5 arn-fevknlAde bir toplantı yaparsa, karşınında
• ı mcR®*
İki "Hiır İlkin "Şimdiki ceza mevzuatımız hürriyet ve masuniyetin temlnntı leşini tetkik etmiş ve bir komisyon ta-rafından hazırlanan raporu esas tutarak cemiyet, bu msvsudakl düşüncelerini Türk umumi efkârına bir beyanname İle bildirmeye karar vermiştir.
Bu beyannamede ma bazı kinde yapılan tofslrlnrln, ve nl.
■BMP— «4
muhasebe
"Hür Fikirleri Ynv-Cemlyeti", Türk ceza kanunundaki maddelerin, bilhassa bunun tn'hl-ant (demokratik bir slhniyetle vatanda şiarda »-6Z yazı hürriyetini tahdit ettiği-şahıs vo meskon masuniyetini hiçe saydığını İddia etmektedir. "A-nayıuıanın 69 uncu maddesin^ göre, on âciz İşçi ve çiftçi vatandaştan, on yüksek maknm ve mevki rahiplerine kadar bütün Türklerin kanun nazarında müsavi hak ve kıymette,, oldukları bir kore daha açıkça İfade edildikten sonra beyannamede şöyle yazılmakta ve. bizim cezn mevzuatımızın, yirmi senelik totaliter Rldişli bir İdarenin düşünce ve endişelerine göre tertiplenip ayarlandığı, vatantlaşlardan ziyade iktidar adamlarının ve resmi kuvvetlerin himayesi vs masuniyeti esasına göre hazırlandığı, devlet teşekkül ve müesseaelerinln. yâni fiiliyatta Hükümet ve idare adamlarının hem hayatları, omnlyet ve haysiyetleri, hem de görüş ve kanaatleri, diğer va-tandaşlarınklnden üstün ve kıymetli tutulduğu İleri sürülmektedir.
Bu beyannamede denilmektedir ki: "Yine bu kanun, vatandaşların hayat ve emniyetlerini, şeref ve haysiyetlerini dahil oldukları zümrelere ve resmi İdaredeki mertebelerine göre korumakta ve şahıslarına vAkl olacak tecavüzleri, işgal ettikleri derece ve makama göre cezalandırmaktadır. Halbuki Anayasamıs, TUrklyc.de sınıf farkı olmadığım. Üniformalı ve üniformasız diye bir zümre farkı ve İmtiyazı yaratılamıyacağını sarahatle bildirmektedir..,
Beyannamede, Hâkimler Kanunu’nun, Adliye Bakanlığına yâni Hükümete verdiği bazı salâhiyetler yüzünden "Türkiye-de mahkemelerin müstakil kalamıyacak-lan,, yazılmakta ve "Bugün Türk hâkimi, vicdanının sesi ile politikanın tehditleri arasında kalmış bir vaziyettedir,, hükmüne varılmakladır.
HAklmlerhnlzin, "Politikayı alâkadar eden meselelerde, İktidarın arzu ve İşaretine karşı dtrenebilmek İçin kftfl bir teminata sahip olmadıkları,, iddia edildikten sonra, beyanname şu cümlelerle •ona ermektedir:
"Bütün bu teminat kifayetsizi İğine ve politikanın kanunlaşan tehditlerine rağmen. Türk hâkimi vazifesini yapmış ve seneler boyunca dolup taşan antldemok-rasl selinden alın aklyle çıkmıştır. İnsanlık, temiz vicdanlara ve hakkiylo hts-met edonlere karşı minnettardır.,.
münlst Çin’de takip etmek niyetinde olduğu siyaset hakkında yegâne emare Bevin’in 16 kasımda Avam Kamarasında verdiği beyanattır. Bevln bu beyanatında bu mesele hakkında Dominyonlar ve diğer dost devletlerle müştereken hareket etmek istediğini belirtmiştir. Birleşik Amerika bittabi dost devletler arasında bulunmaktadır. İngiltere İle Birleşik Amerikanın müşterek bir hareket hattı takip etmeleri münlst giltere
ger memleketlerde olduğu gibi Komünizmle daha tesirli bir şekilde mücadele edebilir. -
temenni edilir. Belki de Ko-Çin’i tanımak suretiyle tn-Hükûmetl, Uzakdoğudakl di-

Ingiltere, Avrupa safında yer alacaktır
Ingilterenin Paris Büyük Elçisinin beyanatı
Brazzaville 15 (YİRS) — Dün beyanatta bulunan Ingilterenin Fransa Büyük Elçisi Sir Olivier Harvey, ln-gilterenin Avrupa safında yer almayı kati olarak karar altına almış olduğunu izah etmiştir. e
İngiltere, Amerika ile işbirliği ede-
rek, Avrupamn her bolumdan teşriki mesaisini teşvik etmek hususunda vazifesini ifa edecektir.
Büyük Elçi, Fransamn Hindlçinide-kİ siyasetinin İngiltere tarafından ta-mamlylc tasvip edildiğini söyledi
niçin kesileli
New-York ,15 A. A. (Reuter) — "Dört Büyük,, Dışişleri Bakan Vekilleriyle Avusturya arasındaki müzakereler dün ölü bir noktaya gelmiştir.
Gelecek toplantılar 9 ocakta Londrada yapılacaktır.
İngiltere delegesi Mnllet. Sovyet temsilcilerinden Avusturya ile Rusya arasında Vlyanada yapılan müzakerelerden herhangi bir netice elde edilip edilemediğini sormuştur. Rus delegesi menfi cevap vermiştir.
New-York, 15 A.A. ı Reuter) — Dört Büyük Dışişleri Bakan vekillerinin A-vusturya ile barış andlaşmasına dair yaptıkları toplantı sonunda İngiliz heyeti New-York oturumundaki müzakerelerin kesilmiş olmasından duyduğu teessürü belirtmiştir.
Heyet, anlaşma neticesinde ittifak edilmesi icabeden İki madde hususunda Rusyanın eon dakikada müzakerelerin Avusturya İle Rusyanın Vlyanada yapacakları toplantıya kadar durdurulmasını istediğini beyan etmhtlr.
Halledilen meseleler
New- York, 15 A.A. (AFP) — Avusturya barış andlaşması meselesini inceleyen Dışişleri Bakan yardımcılarının toplantılara gelecek ayın 9 una kadar ara vermeye karar verdikleri oturum sonunda Fransız heyeti bir tebliğ neşretmlştlr.
Tebliğde son aylar zarfında cidd! terakkiler kaydedildiği ve bilhassa Avue-turyadakl Alman emvali meselesine bir hal şekli bulunduğu belirtildikten sonra yer değiştirmiş kimseler ve Avus-turyaya tahmil edilen askerî sahadokl tahdidat bahsinde henüz bazı anlaşmazlıklar olduğu İlâve edilmektedir.
Ankara 15 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Büyük Millet Meclisinin yarınki gündeminde motrûk emlâk, Matosyan matbaasının kiralanma ve satın alma işleri, hayat pahalılığını önleyici tedbirler ve hamur ekmek çıkaran fırınlar hakkındaki sözlü sorularla Türkiye ile İsveç, Yunanistan, Macaristan, Norveç ve Çekoslovakya arasında ayrı ayrı imzalanan ticaret ve ödeme anlaşmalarının onanması vardır.
Yabancı tebaalı gorsonlara iş yok!
Ankara 15 (Hususi) — Türkiyede-ki bütün lokanta, birahane ve kokteyl salonlariyle benzerleri bllûmum içki içilen ve yemek yenilen yerlerde .yabancı tebaah garson ve başka namlarla erkek ve kadın hizmetçilerin ça-lıştırılnuımalan ve hâlen çalışmakta olanların da 5 ay içinde tasfiye edilmeleri Bakanlar Kurulunca kararlaştırılmıştır .
Taşıt Kanunu ne oldu?
Ankara 15 ( Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Demokrat Parti İstanbul milletvekili Senihî Yürüten bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan-lığına bir sözlü soru önergesi vererek Başbakandan aşağıdaki hususların cevaplandırılmasını istemiştir:
1 — Yeni bir Taşıt Kanunu getirileceği, Hükümet tarafından mütemadiyen tekrarlandığı halde bugüne kadar böyle bir kanunun getirilmemesinin sebebi nedir?
2 — 3827 sayılı Nakil Vasıtaları Kanununa aykırı olarak taşıt satın alan ve kullanan daire ve müesseseler var mıdır?
3 — Daire ve müesseselcre ait resmi taşıtları kendi şahsi menfaatleri için kullananlardan herhangi bir kimse hakkında bu tarihe kadar tahkikatta bulunulmuş mudur? Bulunulmuşsa, a-lâkalılara ne gibi cezalar verilmiştir?
Prof. PerroiLv, alâka uyandıran bir konferans verdi
Ankara 15 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Tanınmış Fransız iktisat profesörlerinden Perroux bugün saat 17,30 da Siyasal Bilgiler Okulu konferans salonunda "Milli Muhasebe ve İktisadi Cemiyet Siyaseti,, mevzulu bir konferans vermiştir.
Profesör, muhasebenin kasa muhasebesinden başlıyarak gitgide mali muhasebe halim aldığını, bu muhasebenin zamanla yerini idare muhasebesine tcrkettiğinı, son olarak da bunun, devrimizin en mütekâmil muhasebe u-sulü olan milli muhasebe şeklini aldığım anlatmıştır.
Konferansçı, milletin İhtiyacını, gelir ve giderlerim milli muhasebe usııliylo tanzim ederek anlamanın en kolay yol olduğunu, bu suretle de milletlerarası konuşmalarda ynrd.m isteyen devletlere yapılacak tahsislerde milli muhasebe rakamlarının esas tutulduğunu belirtmiştir.
Konuşmasında milli tnuhasebenin milletin ihracat ve İthalâtını bir kül olarak alıp bunlar arasındaki muvazeneyi araştırdığım söyledikten sonra "Milli muhasebenin mevzuu tam bir bütün olan milletin kendisidir.,, rek
First Vienna takımı geldi
Şehrimizde dört maç yapacak olan A-vunturvanın meşhur First Vienna takımı dün sabah erken saatte Scmplon ekspresi İle şehrimize gelmiştir.
Avusturya takımı İlk maçını cumar-teni günü Fenerbahçe, İkinci maçım Pazar günü Galatasaray ve üçüncü maçını da haftaya, cumartesi Beşiktaş takımiyla yapacaktır.
İsveçli güreşçiler gittiler
İstanbul Güreş Kulübünün davetlisi o-Inrak şehrimizde üç müznbaka yapan ta-veçll güreşçiler dün sabah. İsveç Hnya Yollarının bir uçafcı ile monılekctlcrine dönmek Üzer© Yeşliköyden ayrılmışlardır.
inşaat Fakültesi Talebe Cemiyeti kongresi
Yeni Teşekkül eden tafanbul Teknik üniversitesi, inşaat Fakülteni Talebe Cemiyeti İlk kongresini yarın saat 14.30 da Teknik üniversite konferans salonunda yapacaktır.
dlye-
sözlerine son vermiştir.
bildi-
Coğrafya Kurumu toplantılarını bitirdi!
Ankara (Hususi muhabirimiz riyor) — Türk Coğrafya Kurumu
Merkez Kurulu, toplantılarını bitirmiştir. Bu toplantılarda alınan kararlara göre. Türk Coğrafya Dergisinin yayımına devanı edilecek, ve dördüncü Türk Dil Kurultayına Kurum adına iştirak edilerek coğrafya terimleri üzerinde çalışılacaktır. Ayrıca 950 yılı mayıs ayında îstanbulda bir Coğrafya Haftası tertiplenecektir.
Bundan başka, coğrafya bilgilerinin yayılması için radyo ve basında yayımlarda bulunulacak ve broşürler dağıtılacaktır.
Çocuk ishalinin önü alınıyor
Son 11 ay içerisinde, şehrimizde 4813 tane "Çocuk ishali., vakası te«bit edilmiş ve bunlardan Ancak boş tanesi ölmüştür. Evvelki aenelero nlsbetle vefiyatın çok az oluşu Sulfoguanldln denilen İlâcın geniş ölçüde kullan ilmesiyle Hah edilmektedir. öğrendiğimize göre önümüzdeki mevsimde, haatahanelerde, dlapanAerlerde. Hükümet tabipliklerinde. halka bedava dağıtılmak üzere dört ton Sulfoguanldln mübayaJi edilmiştir.
Adalet Bakanı bugün geliyor
Adalet Bakanı bu aabah ekspresle Ankara'dan şehrimize gelecektir.

İçtimai refah mütehassısı Ankaraya geliyor
Ankara, 15 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Birleşmiş Milletler Teşkilâtının Yunanistandakl İçtimai Refah mütehassısı misler Glen Leed yarın u-çakla Lübnandan şehrimize gelecektir.
Mütehassıs, Sağlık ve Çalışma Bakanlarıyla temas ederek hazırlıyacağı raporu Birleşmiş Milletler Teşkilâtına sunacaktır.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBİ roman
- 16 -
Zira, Pertev, ne ederse, ne işlerse Kara-köy’le Köprü İskelelerinin veya Yüksekkal-Karaköy’le Köprü iskelelerinin veya Yüksekkal-dırım’la Beyoğlu’nun gözgözü görmeyen kalabalığı, gürültü ve patırtısı İçinde eder İşlerdi. Altı yedi aydanberl de bu yerlerde, gece gündüz, hep Ziver’le düşüp kalkıyor, Zlver’le dolaşıyor, Zlver’le İşbirliği ediyordu.
Eminönü’ndeki koşuşmaları, itişip kakışmaları müteakip, Zlver’e:
— Hadi, uzun etme; gidelim, Kadıköy iskelesinde şöyle bir mola verelim, dedi.
Haziran ayının öğleye yakın bu saatinde Karaköy köprüsü bir ızkara gibi kızarmağa başlamıştı. Yaya kaldırımın katranı üstünde, şimdiden, gelip geçenlerin taban ve topuk İzlerini görmek mümkündü. Pertev, yalınayak yürüdüğü İçin bu yumuşak hamurun sıcaklığını ken di etinde hissediyordu. Buna rağmen asfalta her vakitten daha kuvvetle basarak ayaklarını resmini görmek için İkide bir arkaya doğru eğilip bakıyor ve bununla avunur görünüyordu. Zı-ver:
— Çimdik, köprünün altı klmbüir ne serindir; dedi ve sonra ilâve etti:
— Hem de klmblllr ne tenhadır...
— Canın uyumak İstiyor, galiba,,.
— Yok, ağabey; bilir misin canım ne lstl-76
yor? Bir kolposunu bulsam muhallebicinin arkasındaki dubadan şöyle bir denize dalıp çıkmak...
— Ulan, geçen gün az kalsın boğulacaktın ben olmasam..
— Atma kıtın... Boğulmaydım senin yü zünden boğulacaktım. Sımsıkı dubanın kenarına tutunuyordum; ayağınla ellerimi ittin...
Böyle konuşarak Kadıköy İskelesine vardılar. Ziver’in tahmin ettiği gibi iskele tenha ve köprünün altı serindi. Muhallebici dükkânının camekânına arzu dolu bireı göz atıp kirli bardakları yıkamakla meşgul çırağa bir âşmalık savurduktan sonra, geldiler, dubalardan birinin tırtamaklı demir parkesi üstüne uzandılar. Zİ-ver, hemen uyumağa hazır yüzükoyun yattı; Pertev, sırtı putrellerden birine dayalı; bir bacağını boylu boyuna uzatarak öbürünü bükmüş, dizini iki eli arasına alınış bir vaziyette, dalgın dalgın denizin bulanık yeşil suyuna bakıyordu. Bu bu bir takım pisliklerle doluydu. Bazı yemiş kabuklarının, zerzevat kırıntılarının yanında pıhtılı bez parçaları, delik deşik kundura derileri, küflü sardalye kutuları yüzüyor ve deniz, gönül bulandırıcı bir çöplük ve lâğım taaffünlyle kokuyordu.
Pertev, bir müddet, derin derin düşündükten sonra bir tatlı hülyadan uyanır, yahut da, rüyasında konuşur gibi:
— Bir sustalı çakı, bir sustalı çakı...Bilmem, ne vakit benim bir sustalı çakım olacak; dedi.
Uyuklayan Ziver, hatifçe başını kaldırdı:
— Kaç paraya alınır, o çakı, ağabey? diye sordu.
— Belki İki papele, belki üç papele...
Birden, küçük Ziver’in rahatı ve uykusu 77
kaçmıştı. Yattığı yerde sağdan sola, soldan sağa dönerek bu paranın nereden ve nasıl tedarik edebileceğini düşünmeğe başlamıştı. Doluya koyuyor almıyor; boşa koyuyor dolmuyordu. Gerçi, birkaç gün içinde üç dört lira elde ettiği zamanlar nadir değildi. Pek İyi hatırlıyordu, bir defa -bir bayram arifesi mİ neydi?- Tünelle Kadıköy ve Adalar İskeleleri arasında yalnız paket taşımak suretiyle İki buçuk kâğıt vurmuştu. Çimdi de aynı şeyi neden yapanıusın?
— Merak etme, ağabey, bir çaresini buluruz; dedi.
Zira, Pertev’in arzusunu mutlaka yerine getirmek istiyordu. Bu esnada Pertev, tâ karşıdan vapura yetişmek için koşan bir adamın düşürdüğü sigarayı kapmak için yerinden fırlamıştı. Bir saniye sonra ağzında, ancak yarısına kadar yanmış bu sigara ile gelip yerine oturunca Ziver, deminki sözünü tekrarladı;
— Merak etme, ağabey; bir çaresini buluruz.
Ve akşam saati gelir gelmez paçaları sıvayıp İşe koyuldu. Fakat pahal gibi bugün Tünelden pek az vapur yolcusu çıkıyordu; bir kaçının taşıdığı paketler de o kadar küçüktü kl, bütün gayretlerine rağmen zavallı çocuğun kazancı bir türlü kırk, elli kuruşu geçmedi. Pertev de öbür yandan kendi başına hayli emek snrfetmlş vo toplaya toplaya bir papel kadar toplamıştı. Saat yedi sularında köşebaşındaki poğaçacının önünde blrlbirlerlne rastgeldikleri vakit Ziver, henüz ümidini kaybetmiş değildi:
— Ağabey; dedi, Sekiz buçuk vapuruna kadar daha birkaç sefer yaparım; olmazsa üç papeli yarın tamamlarız.
Fakat, maymun iştahlı Pertevin canı şimdi de sıcak bir börek yemek istiyordu:
78
— Gel bee. dedi; yarına Allah kerim. Şuradan gövdeye bir şey atalım.
Ve kazançlarının yarısı poğaçacıya gitti. Alft nevinden bir paket sigara aldılar. Zira, Pertev, açlığa şöyle böyle dayanırdı ama siga-rasızhğa hiç dayanamazdı. Her ikisi, ağzında birer "âlâ„ tüttüre tüttüre yine Tünel’don yana yürüdüler. Çıkış kapısının önünde biraz daha beklediler. Ziver, sigarasını avucunun içinde saklayıp ikide bir:
— Hanım teyze, bey amca taşıyalım; di-, yerek sağa sola atılıyor; sonra tekrar gelip Pertev’in yanında duruyordu. Pertev, birdenbire:
— Gel, gol; bak. sana ne göstereceğim; dedi. Ve Ziveri bileğinden yakalayıp karşı kaldırımda bir mağaza camekftnının Önüne götürdü. Bu camvkânın içi demir ve çelikten irili u-farklı bir sürü âlât ve edevatla doluydu. Pertev, parmağının ucuyla bunlar arasından bir tanesini işaret ederek:
— işte, istediğim böyle bir çakı; dedi,
Ziver hayran, hayran bakıyordu. Mağazaya girip de hiç olmazsa flatinl sormak istedi. Lâkin, kılığını kıyafetini, boyunu poşunu düşünerek girmekten çekindi. Kendi kendine: "Bir tokat, bir tekme; beni dışarıya atıverlrler!,, diyordu. Açık kapıdan içeriye şöyle bir göz attı. İçerisi epeyce loştu. Biraz daha yaklaştı, başını biraz daha uzattı. Hâlâ blrşey seçemiyordu. Mağazada hiç kimse yok gibiydi. Ziver, bundan cesaret alarak eşikten bir adım attı. Bir adım, bir a-dım daha.,. Şimdi, Pertev, dışardan bakmakta devam ettiği camın tam arkasında, küçük arkadaşının dar ve cılız sırtıyla, kıvırcık saçlı kafasının yuvarlak karaltısını seçmeğe başlamıştı. Ziver. birkaç saniye o noktada donmuş gibi kaldı. Uzun bir korldorru andıran mağaza-79
nın bir köşesinde, yandan kısa boylu, sıska ve yaşlı bir adam hissini veren mağaza sahibi, kapağı açık bir demir kasaya bazı şeyler yerleştirmekle meşguldü..
Ziver’in bir sincap çevikliğiyle dönüp demincek seyrettiği demir ve çelik parçalarının a-rasından Pertev’in gösterdiği çakıyı kapması ve soluğu sokakta alması bir oldu. Fakat, kasanın kapağı ardındaki adamın bu hareketten çıkan maden şıkırtısını duyarak başını çevirmesi ve bir çocuğun kapıdan fırlayışını görmesi de bir olmuştu.
Mağaza sahibi, bir hamlede kasayı kapayıp Ziver’in arkasından koştu. Bu adam, hem koşuyor, hem de:
— Yetişin, tutun., işte, gidiyor. İşte şu sokağa saptı... diye bağırıyordu.
Bu lındat çıklıkları üzerine kendilerini müşterek bir tehlike karşısında farzeden diğer bütün dükkân ve mağaza sahipleri, bir anda, caddeye dökülmüşlerdi. Komşularının başına büyük bir felâket gelmiş gibi, evvelâ şaşkın şaşkın biriblrlerlnin yüzüne baktılar; sonra, hep birden yüksek sesle konuşmaya başladılar. Ermenice, yahudlce, rumca, türkçe karmakarışık bir şamata bütün havayı kapladı. Tünel’don çıkan veya Tünel’e giden halkm bir kısmı da bunlara katıldı. Kimi:
— Ben gördüm, on. on iki yaşlarında bir çocuktu. Fakat, elinde hiç bir şey yoktu; diyor. Kimi:
— Bir değildi, ben iki gördüm; hııttâ biri benim boyumda koskoca bir delikanlıydı, diye İddia ediyor; başka biri de işi büyülttükçe büyülterek:
rDevamı var)
80
Sayfa 3
16 Aralık 1949
YENİ İSTANBUL
GÜNÜN
EKONOMİK
KETLER
Avrupada
İktisadî işbirliği1"
Yazan: Prof. François Perroux
AVRUPA'nın kalkınmasına, gelişmesine ve refahına lüzumlu olan şartlar asırlardan beri hiç değişmiştir. Avrupa, bütün dünya ile ticari münasebette bulunmalıdır. Mesele, Avrupada bir istihsal piyasası ve bir nakliye şebekesi kurmak değil, fakat bunları bütün dünyaya yaymaktan İbarettir.
Bu gayeye varmak için atılan adımlardan biri, Avrupanın kalkınmasına müteallik programlardır. Bunların arasında bulunan Marshall Plânındaki eksikliklerin süratle tamamlanması kabil olacak gibi görünmüyor. Strazbourg Avrupae Birliği ise bir nevi parlamentolar birliği olarak siyasi bir mahiyet iktisap etmiştir. Halbuki Avrupa için esaslı ihtiyaç iç ve dış ticarete elverişli. muvazeneli bir piyasanın bir an evvel kurulmasıdır. Yoksa, yalnız istihsalin ve mahreçlerin arttırılması ve fiatlerin düşürülmesi kâfi değildir. Bundan dolayıdır ki (Büyük Avrupa pi yasası) fikri geniş mikyasta rağbet görmüştür. Fakat çok câzip görünen bu fikrin müdafaası yolunda ileri sürülen mütalâalardan dördü hatalıdır:
1 — Avrupanın kendi kendine yetebileceği iddiaları yanlıştır. 1928/38 de Avrupada ticaret, dünya ticaretinin ancak %30 unu teşkil ediyordu. 1946/ 47 de ise bu nispet %17 yi geçmemişti. AxTupa. dünyanın diğer yerlerinden ayrı bir kül halinde mütalâa edildiği takdirde bu rakamların büe mânası kal maz.
2 — Gümrüklerin kaldırılması veya gümrük tarifelerinin indirilmesi, bu tarzdaki büyük bir piyasada, rekabetin yerleşmesine kâfi bir sebep olamaz.
3 — Avrupa piyasasının dünya piya-sasiyJe bağlanması dâvasının da kolay bir iş olacağı İddiaları yanlıştır. Tarih (proteksiyonist) mücadeleleriyle doludur.
4 — Avrupa piyasasının istikrarını, dünya piyasasında müstakil olarak ele almak yanlıştır. Zengin bir Avrupa, ham madde ihtiyacını ve gıda maddelerini dünyadaki diğer ülkelerden de temin edecektir. Bu itibarla. Avrupa piyasasındaki istikrar, aynı zamanda dünya piyasasında da istikrar demektir.
BÜTÜN bunlar gözönünde tutulursa, her Avrupa milletinin, e-konomik kalkınma bahsinde, kendi* yağiyle kavrulmaya bırakılma-sına müteallik fikirlerle mücadele e-dilmeai lüzumu açıkça meydana çıkmış olur. Güçlüklerin yenilmesi için işbirliği şarttır. Şu nokta da unutulmamalıdır ki, durumda uzun veya yakın vadelerle, muvakkat yahut daimi bir muvazene kurulması kati bir zaruret halindedir. Yalcın vade olarak 1952 yi alalım:
Avrupa iktisadi muvazenesinde. 1952 senesine mahsus tahmin edilen açık yekûnu da gösteriyor ki, milli ekonomik plânların, kollektıf projelerle telifi güç bir mahiyet arzetmektedir.
Mübadele veya paradan birinin daha evvel birleştirilmesiyle alâkalı prensip münakaşaları bir tarafa bırakılmalıdır. Hem mübadele hem para mefhumunun beynelmilelleştirilmesi, ancak müştereken verilecek bir karara bağlıdır. Başka türlü olursa bir kıymet ifade edemez. Bu hususta tatbik edilecek usul ve kaidelerde de beraberlik olması şarttır. Tam veya eksik bir gümrük birliği fikrinin de tavsiyeye değer bir mahiyette bulunup bulunmadığı ayrıca tetkike muhtaç bir keyfiyettir. Böyle bir fikir Büyük Britanya İmparatorluğu camiası (Commonvvealth) menfaatleriyle kabili telif olmadığı cihetle, ne iktlsaden ve ne de siyasi bakımdan, hâlen yürülüğc konulamaz.
Dış ticaret mübadelelerindeki muva-
zenenin temini İçin tek şart, istihsalin arttırılmasını sağlamaktır. Asıl gayret ihracat mevzuunda teksif edilmekle beraber, ithalât mevzuunda da. zaruri olmıyan maddelerin girmesine mâni olmaya çalışılmııİldir. İhracatta malların evsafına dikkat edilmeli, cins ve tenev-vü arttırılmalıdır. Bununla beraber harpten evvel en iyi mahreçlerden biri olan sterlin sahası memleketlerinin bugün aynı durumda olmamaları yüzünden ihracattır Ayarlanması ve mahreç temini işinin de pek kolay olmıya-cağı gözden kaçırılmamalıdır.
(İktisadi birleşme) fikri, Benelux anlaşmasına dahil devletler gibi, (anane) itibariyle serbest mübadele usullerine mütemayil küçük milletler arasında çok muvaffakiyet kazanabilir. Fakat bütün Batı Avrupaya derhal teşmil edilirse, alınacak neticeyi bugünden tahmin etmek güç olur.
Avrupada paranın birleştirilme fikri hakkında da aynı mütalâa ve sebepler ileri sürülebilir. Bu mevzuda bilhassa» mübadele vasıtalarının çok taraflı-laştırılması, muhtelif para sistemlerinin ancak seyyal bir hale konulması ile kabil olabileceği gözönünde tutulmalıdır. ’4
BUGÜN karşılaştığımız güçlüklerin mahiyeti bünyevidir; bu itibarla yalnız para meselesinin halledilmesi yoluyle bu güçlüklerin yenilmesi kabil olamaz. Avrupa, 1947 de Amerikadan 7 milyarlık mal çekti ve geriye bir milyar gönderdi. Bu muva-nesizlige sebep harp ve enflâsyondan başka, asıl dış mübadele bünyesinde vukubulmuş olan esaslı değişikliktir. Bu güçlük tabiidir ki. dövizlerin ayarlanması gibi sunî çarelerle halledilemezdi. Netckim dolar ve sterlin mücadelesi, işi halledeceğine büsbütün karıştırdı.
Avrupada döviz mefhumunun istikbali gerek zVvrupanın gerekse dünyanın hakiki ihtiyaçlarına ve bünyelerine üstün bir para sisteminin kurulmasına bağlıdır. Bu ise uzun vadeli bir iştir (
KISACA diyebiliriz ki; 1952 senesi, Avrupa için bir karar yılı o-lacaktır. O seneye kadar, Avrupa, menfaatleriyle alâkalı mübadele ve para dâvaları bir şekil almış olacak ve nihayet Avrupa, sıhhate kavuşmuş bir halde, kendine en uygun gelebilecek (yaşama) yolunu seçmeye mecbur o-lacaktır.
Avrupanın hayati menfaatleri, piyasada bir disiplin kurulmasını yani piyasanın iktisadi bir mahiyeti haiz olmasını âmirdir. Bu suretle hem ananelere sadık kalınmış olacak, hem de u-muml menfaatlere hizmet edilerek, istihsalin bir müsavat fikri içinde dağılması kabil olacaktır. Bu perensipLn kabulü iki dünya arasındaki işbirliğinin kurulmasına lüzumlu bir şarttır. Bu husustaki gayret iki taraflı olmalıdır; hem Avrupa, hem Amerika harekete geçmelidir.
Hâdiseler gösteriyor ki, (para) mefhumu esaslarında yeni bir tâbiye kurulması şarttır. Bu mevzuda muvazenenin tesisi için gene yeni bir sahanın bulunması da lüzumludur. Bu sahaya en elverişli ülke Afrikadır. Afrika, sistemli bir şekilde inkişaf ettirilir ve bütün dünyanın maddi ve ekonomik menfaatleri bu ülkede muvazeneli bir şekilde kurulursa devamlı mübadele e-saslarının yeniden ihyası ve dünya çapında bir muvazenenin tekrar doğması imkân dahiline alınmış olur.
Avrupanın uzun müddetle hayatta kalabüme imkânları, Avrupanın dışında aramlmalıdır.
(*) Sayın profesörün bıı makalesi kısaltılarak verilmiştir.
•I
Amerikadan yeniden yol malzemesi geliyor
Gelen malzeme arasında 350 kamyon, 10 tane kar temizleme makinesi vardır
VVashington 15 (A.A.) (Usis) Türkiyeye gelmek üzere 350 büyük tipte kamyon ve on tane kar temizleme makinesi Baltimore'da Maryland dan hareket etmiştir. Bu malzeme, Türkıyentn yol programında kullanılmak üzere gelen munzam malzemedir. Bu yollar programı, bilindiği gibi. A-merikun yol uzmanlan ve Türk mühendis ve işçilerinin Işbiıiiğiylc tatbik
edilmektedir.
Programın gayesi, Türk istihsal merkezlerinden yüzlerce kilometre u-zakta olan limanlara malların kolaylıkla ve dalın çabuk naklini temindir. Bu program Amerika Birleşik Devletlerinin Türkiyeye yardım programından ayrılan beş milyon dolar ve İktisadi işbirliği İdaresi tahsisatından ayrılan beş milyonluk ilâve kredi ile tatbik edilmektedir. Önümüzdeki haziranda bir diğer on milyon dolarlık tahsisat ayrılması kararlaştırılmıştır. O zamana kadar 100 kadar Türk işçisi, yol inşaatı için yetişmiş olacak ve ellerinde de takriben yedi milyon dolarlık yol malzemesi bulunacaktır.
Amerikan Yollar Dairesinin yaptığı bir tetkik neticesinde Türkiyede mümkün olduğu kadar kısa bir zamanda tekemmül ettirilmesi icap eden yol miktarının 6.395 kilometre olduğu anlaşılmıştır.
Amerikan uzmanlarının kontrolü altında inşa edilen bu yollar Amerikada-ki modern metodlarla ve en mütekâmil makinelerle inşa edilmektedir. A-
merikan Yollar Dairesinin bildirdiğine göre. Türk mühendislerinin yaptıkları hesaplar, bu yeni metodlarlu inşa edilen yollarda eski elle yol inşaatındaki masrafları yüzde 40 ilâ 50 kısmanın mümkün olabildiğini göstermektedir.
Yola çıkan Amerikan malzemesi a-rasında yük kamyonları, kar makineleri, pikap kamyonları, silindirler ve diğer yol inşa malzemesi vardır.
Amerikan Uzmanlar Heyeti Mr. Jes-se E. Williams’ın başkanlığında 47 kişiden mürekkeptir. Türk personelinin sayısı şimdi takriben 700 kadardır.
Amerikan Yollar Dtııresı Başkan vekili H. E. Hilts, şimdi Türkiyede kısa biı seyahat yapmakta ve bu esnada kaydedilen ilerleme hakkında malûmat almaktadır. Mr. Hilts, son zamanlarda Amerikan İnşaat Mühendisleri Birliğinde yaptığı bir konuşmada Türkiye-den büyük bir sitayişle bahsetmiş ve şunları söylemiştir:
"Türkler evlerini ve memleketlerini çok seven insanlardır. Faal bir yol programına karşı gösterdikleri alâka bir Amerikalının alâkasından farksız olmuştur. Ve TÜrkler programların kendi mühendisleri tarafından kuvveden fiile çıkarılmasındaki süratten dolayı kendileri de hayret etmişlerdir. Heyetimizin ve onların Türk meslek-daşhırının Türkiye Cumhuriyetinin her tarafında iktisadi bir fayda doğuracak bir yol programını tatbik edebileceklerinden eminim.,,

Avrupada serbest ticarete doğru
İngiltere ve İsveç’te de ithal yasakları hafifletiliyor
İNGİLTEREDE
Londra 15 (YİRS) — İngiltere Ticaret Odası Başkanı Mr, Wilson, önümüzdeki ayın beşinden itibaren, birçok İthalât zorluklarının kaldırılacağını bildirmiştir.
Birçok emteanın memlekete serbestçe girmesi temin olunacak, mamafih, bu ithalât yüzünden herhangi bir altın ve dolar kaybının olmamasına da dikkat edilecektir.
ÎSVEÇTE
Stokholm 15 (Comtel) — Marahâll Plânından yardım gören, Avrupa İktisadi İşbirliğine dahil 16 devletten her biri ithalâtının en az yüzde ellisini ser-

best bırakmayı taahhüt etmiş olduğu malûmdur. Bu devletlerden îsveçin bu mevzuda daha ileriye giderek ithalâtının yansından fazlasını serbest bırakacağını bildirmiştik
Ticaret Nâzın M. John Erikson basına yaptığı bir beyanatta keyfiyeti te-yid etmiştir. Bu suretle Avrupa İktisadi İşbirliğine dahi! memleketler ihracatçılarının, İsveç’e, hiçbir (kota) kaydına tâbi olmaksızın, her sene 1532 milyon kron kıymetinde mal sevk ve ithal edebileceklerdir. Bunun 92 milyonu gıda maddelerine, 515 milyonu ham maddelere ve 925 milyonu da mâmul maddelere tahsis edilecektir.
Yün ve pamuk ipliği ithalâtı
Ticaret Bakanlığında bir toplantı yapılacak
İzmir 15 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Ticaret Bakanlığından Ticaret Odasına gelen bir telgrafta yünlü ve pamuklu mensucatla yün ve pamuk ipliği ithalâtı mevzuunda memleketin ve milli endüstrimizin ihtiyacını gözden geçirerek tedbir almak ü; zere 21 aralık günü Bakanlıta yapılacak toplantıya tzmir sanayici ve ithalâtçılarından delege gönderilmesi istenmiştir. Bakanlık, ayrıca deri ve kösele ithalâtı mevzuunda 26 aralık günü Bakanlıkta bir toplantı hazırlandığını bildirmiş ve delege gönderilmesini istemiştir.
• i — *1 ■IH- - • - -r»—— - — —-- t
Ticaret - Telgraf (Comtel) Servisimi?
Yeni İstanbul, İktisat Servisi için İngiliz Reuter Ajansiyle bir anlaşma yapmış ve bu ajansın Ticaret - Telgraf Servisinin Türkiyedeki neşir hakkını temin eylemiştir. Bu sayfalarda bundan böyle (Comtel) işaretli hususî telgraflarımızı okuyucularımızın istifade ile karşılı-yacaklarını ümit ediyoruz.
~ -ü— • "■ ~ ■ ■■ —-fc. - S.X.
Marshall plânının üçüncü yılı: üç milyar do ar!
Londra 15 (YİRS) — Avrupa İktisadi Kalkınma Programı Başkanı Paul Hoffmann’ın bildirdiğine göre, kendisi Kongreye müracaatla, programın 3 üncü senesi için 3 milyar dolar tahsis edilmesini isllyecektlr.
Toptan fiyatlarla perakende fiyatlar arasındaki farklar
Vali ve Belediye Reisi, dün Meyva Hâlinde ve Ticaret Ofisinde tetkikler yaptı
Vali ve Belediye Reisi doktor Fah-reddin Kerim Gökay, dün sebze ve meyva hâlinde toptan yiyecek maddeleri hakkında tetkikler yapmış, toptan fiatlerle perakende fiatler arasındaki büyük farkların sebeplerini araştırmıştır. Bilindiği gibi, meyva hâlinde toptan 30 kuruşa kadar satılan elmanın şehrimizin muhtelif bölgelerindeki manavlarında 70-80 kuruşa kadar satılmaktadır. Netekim birkaç gün evvel Balıkpazarında perakende olarak 30-40 kuruşa satılan uskumru balığı Taksimde 80 kuruşa satılmıştı. Balıkta olduğu gibi, sebzelerde ve diğer yiyecek maddelerinde, toptan flatlerle peraken-
de fiatler arasında çok büyük bir mesafe olduğu malûmdur.
Vali ve Belediye Reisi toptan ve perakende fiatler arasındaki bu mesafeyi mâkul bir hadde indirmek için, neler yapmak lâzım geldiği hakkında tetkiklere başlamıştır. Vali ve Belediye Reisi, Ticaret Ofisini de ziyaret e-derek, Ofisin Sebze ve Meyva Kooperatiflerinin satış yerlerinde satacağı ucuz gıda maddeleri hakkında da alâkadarlardan izahat almıştır.
Kooperatifin satış yerlerinde Ofis yağından başka, pirinç ve hububat satılacak, bu suretle halk, ucuz gıda maddeleri tedarik etmiş olacaktır.
ingiilz - Skandinav ticaret görüşmeleri haşlıyor
★ Londra. 15 (YİRS) -r- Henry Wil-son’un başkanlığında bulunan bir Ingiliz ticaret heyeti, Skandlnav memleketleriyle daha yakın ticari münasebetler tesis etmek için bugün Stockholm’a varmıştır.
Belçika keten endüstrisinde buhran
★ Courtrai, 15 (Comtel) — Geçen sene zarfında Belçika kendir endüstrisini felce uğratan güçlükler nihayet bu sanayi şubesi, umumi heyet halinde bir toplantıda verilen bir karardan sonra faaliyetini tatil etmiştir.
Döviz kıtlığı, Belçika kendirinin Fransa, İngiltere ve Doğu Avrupaya satışını güçleştirmiştir. Eylül devalüasyonlarından sonra bu müşteriler piyasadan hemen hemen tama-ıniyle çekilerek kendir stoklarının ambarlarda yığılı kalmasına sebep olmuşlardır. Alıcı bulunmadan arz miktarının gittikçe çoğalması fiyatlarda öyle bir düşüklük meydana getirmiştir ki, bu şekilde devam etmek imkânsız bir halr gelmiştir.
Binlerce işçi bu suretle işsiz kalacaktır.
Bunlara ilâve olarak Fransada kendir yetiştiricilerine verilen kredi ve ikramiyelerden dolayı bu sanayi şubesi yavaş yavaş yerleşmektedir.
Belçika kendir sanayicileri şimdiden, kendir merkezlerine veya Fransaya nakledilen Belçika fabrikalarına doğru hicret etmektedirler.
Hlndlstandıı Mısır pamuğu
★ Yem Delhi. (GHH) — Mısır pamuğunu yetiştirmek hususunda My-öore’da yapılan tecrübeler memnuniyet bahş neticeler vermiş olduğundan Mısır pamuğu yetiştirilmesi işine hız verilmesi düşünülmektedir. Bu tecrübeler şimdiye kadar, hükümetin nünıune çiftliklerinde yapılmıştır. Bu arada Mysore civarındaki tarlalarda toprak tahlilleri yapılmış ve bu toprakların Mısır pamuğu yetiştirilmesine elverişli oldukları anlaşılmıştır. Mysore Hükümeti bu husus İçin daha şimdiden Icabeden tedbirleri almıştır.
Fransa bazı yere ihracatı menediyor
★ Paris, 15 (Comtel) — Güvenilebilir hususi ticaret mahfillerinden öğrenildiğine göre Fransa, Demirperde arkası memleketlere stratejik maddelerin ve bilhassa tayyare teçhizatının ihraç edilmesini menetmlştir Bu maddeler için ihracat lisansı verilmemektedir. Yalnız bâzı şerait dahilinde bu izin Yugoslavya ve Finlandiya İçin verilebilecektir
İngiltere ile İsveç arasımla bir ticaret anlaşması İmzalandı
* Londra, 15 (YİRS) — Bugün Lon-
dra da İngiltere ve İsveç arasında bir ticaret anlaşması imzalanmıştır. Anlaşma gereğince, İngiltere İsveç’e 1950 senesinde 73 milyon
İzmir limanının noksanlan
İzmir 15 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ticaret Bakanlığının İzmir Ticaret Odasına bildirdiğine göre, İzmir limanı yükleme ve boşaltma işleri hakkında iş sahiplerinin şikâyetleri haklı görüldüğü, Denizyolları ve limanları Genel Müdürlüğü ile mutabık kalınarak İzmir limanına kâfi derecede şat ile cer vasıtaları ve vinç gönderileceği, Kordon‘daki (Tariş) e ait gar maritim binasının hemen tahliye edilerek antrepo ittihaz edileceği bildirilmiştir.
izminle yeni kombinalar kurulacak
İzmir (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Marshall Plânından Ege Bölgesindeki pamuk ve zeytinyağı birliklerinden bir pamukyağı fabrikası ve zeytinyağı rafinaj tesisleri meydana getirmek üzere beş milyon dolarlık bir yardım yapılması derpiş olunmuştur. Devlet Bakanının Pariste bulunduğu sıralarda Türkiycnin Avrupaya rafine pamuk ve zeytinyağı vermesi teklif edildiği için bu kombinaları kurmak vazifesi (Tariş) e bırakılmıştı. Ankaraya giden bu birliklerin İdare Meclisi Başkanı, kombinalar için hazırlanan projeyi Bakanlığa verecektir.
Hıristiyan hacılar, Eğeyi ziyaret edecek
İzmir 15 (Hususi) — îzmirde bulunan Yataklı Vagonlar şirketinin Paris Merkez Müdürü Ege Turizm Cemiyeti ile yaktığı temas sonunda Ro-maya Papayı ziyarete gelecek Hıristiyan hacıların önümüzdeki ilkbaharda Eğeyi ziyaretleri için bir program hazırlandığını söylemiştir.
Bilindiği gibi Hırstiyan hacılar bu ziyaret yılında Vatikan Sitl'de bir kaç gün kaldıktan sonra dinî ödevlerini tamamlamak üzere biri Kudüs, diğeri Efes olmak üzere iki din merkezini ziyaret etmekle mükelleftirler. îznıir-deki monsenyörün beyanına nazaran Havariyundan ikisinin mezarları Ephe-sufi (Selçuk) tadır. Bu itibarla bir çok Hıristiyan hacılar Kudüsten sonra tzmiri ziyaret edecekler, Efes ve Bergama harabelerine uğnyacaklar-dır.
Ege Turizm Cemiyeti. Hıristiyan hacıların İzmire gelmelerini temin 1-çin Yataklı Vagonlar şirketiyle müşterek bir ziyaret programı hazırlamıştır. Bu cemiyet Hıristiyan hacıların istikbali, otellere yerleştirilmesi, Efes harabelerini ziyaretine ait her türlü hazırlıkları yapacaktır.
Amerikadan gelen unlar
Amerikadan un ithaline karar verilmesi haberi, un yerine buğday getirtilerek bunların değirmenlerde öğüttü-rülmesı suretiyle yerli sanayiin mağduriyete uğratılmaması fikrim müdafaa eden memleketimiz değirmencileri üzerinde müsait tesir uyandırmıştır.
Bu düşünce şskli üzerine alâkalılarla yapılan temastan şu netice elde edilmiştir;
Marshall yardımmdan yüzde on iki buçuğunun mamul maddeye hasrı kaydı karşısında Amerikadan memleketimize ekmek ihtiyacına kargılık buğday yerine un getirtmek mecburiyeti hâsıl olmuştur.
Şarap ihraç ediyoruz
İstanbul 15 (A.A.) — Tekel İdaresinden bize verilen malûmata göre, Norveç ve İsveç tarafından vâki olan istek üzerine, Tekel idaresi Norveç’e 10.000 litre dömisek beyaz şarap göndermiştir. Ayrıca 60.000 Utre beyaz şarap da yakında İsveç’e gönderilecektir.
İstanbul Bira Fabrikası genişletiliyor
İstanbul 15 (AJk.) — Tekel İdaresinden bildirildiğine göre, İstanbul Bira Fabrikasının kapasitesini arttırmak üzere, 1000 tonluk İkinci bir arpa silosu ile, 2 milyon 25 bin litrelik bira dinlendirme dairesinin ihalesi yapılmıştır. Bu daireye beheri 250 hektolitrelik 81 adet emaye bira tankı yerleştirilecek tir. Fraıısaya sipariş dilen bu tankların bir kısmı şehrimize gelmiştir.
Kasaplar heyeti, Ankaradan döndü
Perakendeci kasapların pa?ar günle-ri öğleden sonra dükkânlarını kapamaları işini tahakkuk ettirmek ve esnafın diğer işleri hakkında ilgili makamlarla temaslarda bulunmak üzere Ankaraya giden heyet dönmüştür.
Pazar günleri kasap dükkânlarının öğleden sonra kapanması için kanun tadili teklifini Sinan Tekelıoğlu bir tasarı hazırlıyarak mucip sebeplerle birlikte B. M. ne vermiştir.
sterlin tutarında çelik, kömür, makine, mensucat ve kimyevi maddeler ihraç edecektir.
îsveçin yapacağı ihracat 60 milyon sterlin tutarında olacak ve kereste, demir cevheri, kâğıt sevkıyatından ibaret bulunacaktır.
Sanayi Bankası
Bugün şehrimizdeki fabrikatörler, Ticaret Odasında bir toplantı yaparak, yeni kurulacak olan Sanayi Bankası etrafında hazırlanan raporu müzakere edecektir.
Yeni şileplerimiz
Hususi armatörler eliyle Deniz Ticaret Filomuza dünden itibaren 2 şilep daha iltihak etmiştir.
Bunlardan birincisi 7300 tonluk Sadıklar şilebidir. 910 da yapılmış olan gemi 30.000 İngiliz lirasına Irlandadan alınmıştır. Röterdam’dan Selânlğe getirdiği hamulesini boşaltarak limanımıza gelmiştir.
ikinci gemi 5500 tonluk Sabah şilebidir. İrlanda Denizyollarından alınmıştır. Kardiften İskenderiye’ye kömür getirmiş ve İzmirden Karadeniz limanlarımız için tuz yükliyerek limanımıza gelmiştir.
Her İki geminin de Ticaret Filomuz için hayırlı olmasını temenni ederiz.
1S/XII/1949 Perşembe
YABANCI BORSALAR
İstanbul Borsası
İstanbul Ticaret Borsası
New-York Borsası
BugUn
58-60
59-60
ûl.5-12
Bradford Piyasası
İskenderiye Borsası
Adana
İCİİOMU kilosu
Duloınıu llnru Mııddelcrl: Tiftik ana mal ...........
Tiftik İnce atandurt .....
Yapak Anadolu (Kırkım)
Kuru ftlcyvnluf
Fındık (kabuldu sivri) Fındık (îç tombul) Coviz (kabuklu) ........
Coviı (îç natürol)
0/70^.90
83.—
7.50
Borsalarda Vaziyet İstanbul:
ilimi derileri
Sığıı sulamura Kilosu , Keçi tuzlu kuru kilosu Koyun tıızlu kuru Mezbaha sığır vaş
Nebati ya^lur:
Zeytinyağı (Ekstra Ayçiçeği Rafine Fındık yağı
ranmaya başlanıştır.
Birkaç gündenberl gerilemesi İhracat makta olduğundan satıcı bir değişiklik yoktur. Pamuk fiyatları değişik olmakta devam ediyor. Bütün nebati yağlarda düşme vardır.
Pamuk (Kantarı = TaUan) ....
Ashmounl Kısa elyadı F/G Karnak Uzun elyafh F/G...
Pamuk fiyatları mütehavvil olmakta devam ediyor.
Devlet Tahvilleri
İncir durumunda üzüm fiyatlarının İmkânlarını hazırla-çekingen dav-
Buğday Sert Kırının 99
Pamuk âllddllng (Libresi Aralık Mart Ma m 9 Temmuz .............
Tiftik (Libresi = Sent) Teksns No 1 ............
Fındık (Libresi = Sent) Kabuklu Yerli İri
M '• orta .........
Levant iç ithal malı .......m
Ekstra İri İQ İthal malı ....
Kuru üzüm (Llbrosl = Sent) Thompson çekirdeksiz seçmo.
Keten tohumu (Buşeli = Dolar) Mlnncapolls ..........
— Kalay (Libresi - Sent).......
— Lovha-tcncke(J0O libresi dolar)
Tiftik İvi mal (Libresi = Peni) Sıra malı
Tün... Anadolu
•• Trakya
Ticaret Borsasında fındık fiyatları sağlamlığını muhafaza etmektedir. Dış piyasalardan İsteklerin artması üzerine satıcılar nazlı davranmışlar, bir aralık fiyatlar yükselmişse de Borsanın kapanmasına doğru iki kuruş kadar bir gerileme olmuştur.
Bradfor’dan gelen haberlere göre, İngiltere tiftik piyasası sağlamdır. Mala karşı istekler devam etmektedir.
Esham ve Tahvilât Borsasıda, Devlet Tahvilleri, istekler karşısında kalmaktadır. Alıcı çok olduğu halde, satıcı azdır. Bu yüzden Devlet Tahvilleri aranmaktadır. Bir İki gündenberl altın piyasasında durguluk devam etmekteydi, dünya altın piyasasındaki fiyat düşkünlüğünü muvazi olarak, burada da altın fiyatlarında gerileme başlamıştır.
(Buşell = Sent)
Kış mahsulü No. j. ...
No. 2 ... = Sent)
«••••e•••*•• ses9 ••••••» »«••• e •»•••••«•••••••«es e
•lubuüuı
Buğday Yumuşak .....-...
Buğday Sert .........
Arpa Biralık ........
Arpa yemlik (dökmo) ....
Mısır (San) ............
Fasulye tombul
Fasulya Çnlı orrl (dökme)
Kuşycmi ... ..........
Mercimek Kırmızı kabuklu
Mercimek Yeşil ........
Nohut «ıra ............
l'ıığlı tohumlun
Ayçiçeği tohumu ........
Kolentohumu ...........
Kondlrtohumu ...........
Susam ..................
Yor fıstığı kabuklu ....
Açılış Kapanış
ı Sterlin 7.86 7,84
100 Dolar 282.25 282.25
100 Fr. Frangı 0.80 0.80
100 İsviçre Fr. . 84.03 64.03
100 Bele, Fr. . 5.60 5.60
100 tnveç Kr. ... 54.12.50 51 12.50
100 Florin (8.68.4ü 73.68 4ü
100 Liret ....... 0 14.128 OH 128
100 Drahmi
100 Escoudns 9.73.90 0.73.90
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yerh Ur. Külçe Ile^UNNa •’ 6 24 0 44 6.25 6.35 42.70 45 —
Cumhuriyet Reşat ITûmlt •«•(••• Gulden încdllz 42 — 44.90 42.50 40.85 57 —
12.50 40.90 57 —

Napolûon III. 43.— 43.—
İsviçre ..... 42.50 42.50
Ncw-York*ta: onHU : $35
Gümüş, Platin
En aşağı En yukan
Gümüş Gr
Plâtln " 10.- Al.—
Zü/ich Borsası (Serbest)
İsviçre F rangı
En aşağı En yukarı
Türk lirası Dolar 0,75 4.28 10.25 0.90 4.30 10.45
Sterlin
Fransız Frangı
ikramiyen tahviller Kajranıy (•)
10.33 Ergani 23.50 23.—
%5 1938 ikramiyen 20.50 2075
%5 Milli Müdafaa L .... 20.25 20 25
%5 1941 Demiryolu fV. • 09.90 00.90
1941 Demiryolu V. • 95.70 05.50
*c4 1/2 1049 Ikramiyell • •• 95.00 00.50
Digorlorl
%0 1941 Demiryolu VJL • Jh.70 08.-
TrC Kalkınma L 90,75 M—
7c6 ” İL 95.20 95.25
%0 (11 95.20 95.25
~c6 W48 İstikraz) L •••• 98.30 98.30
1048 IL 98.25 98.50
%7 193 i bivos-Erzurum I. 21.76 21 70
%7 1034 • • 99 U-VII. 20.50 20.50
%7 1911 Demiryolu L 9 19.75 20.55
%7 1941 • 1 il. 9 21.51 21.10
%7 1941 • t tll. e 21.00 20.90
%7 Milli Müdafaa L e 20.80 20.65
%7 •t 99 fi. 21.20 21 35
İIL 21.55 20.55
%7 ti VI. 20.45 20.45
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y Tertip A/B. 106.- 03.50 67.00 106.— 03.- 68 —
M M ” •• c. ftöG '• Mümea. Scnot.
Şirket Hisse Senetleri
T. O. MerJcez Bankası. Türkiye İş Bankası l‘ürk Ticaret Banluıoı .... Arslan Çlmonto gark Değlrmoncllk ......... Milli ReasüranA 116.00 24.50 â— 16.— 23.25 114.— 25.— 5.— 16.— 23.50
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fnnsiVF 1003
°_______2 m 11
İzmir Ticaret Borsası
Bugün Son Kapanış
üzüm çekirdeksiz No. U 54.— 52.50
İncir A aorlal No. 8 53.— 53.—
B serisi No. 108 43.— 43.—
Pamuk AJcalu t 235.— 234.—
Pamuk Akala EL 225.— 224.—
Pamukyağı (rafine) 157.— 157.—
Pamuk çekirdeği 16.50 16.50
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala Eks.Ekstra 205
Akala I 170/105 200/205
M ez yağmur yemiş 165/170 160/175
çok yağmur yemiş 135/140
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Buğday sert .......
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu = Sterlin) Bombay Kalk Uta - Ter fıstığı Hindistan 63.— 62.— Ölce-. . 62.— 61.— 61.-


Sayfa 4
Siyasi meseleler ve muhabir mektupları
İtalya husuM muhabirimizden
Almanyadaki hususî muhabirimiz bildiriyor
1A Aralık 104fl
Son sistem grev
İtalya posta memurları, idare talimatını harfiyen tatbik ederek posta muamelâtını İçinden çıkılmaz hale sokacak
“Demirperde,, gerisindeki temizliğin sebepleri
E D E e a I Y fi f t L t M S fi N fi T TEKNİK
S A N A İ VE rı KÂI Amerikadan intibalar Amerikalılar l )izi
nasıl biliyor?


Roma, (Hususî muhabirimiz NZB bildiriyor) — İtalyan posta memurları, "Super-Collaborazlone,, adını verdikleri son sistem bir grev şekli tecrübe etmektedirler. Bu grev, idare talimatının harfiyen tatbikmdan ibarettir.
İtalyadaki işçilerin çok çeşitli grev sistemi bu sayede yeni bir pasif mukavemet şekil kazanmış oldu. Umumî grevler, çok defa muvaffaklyetslz-llkle neticelendi. Sonraları İşçiler, faaliyetlerini. en lüzumlu İşlere hasretmek suretiyle giriştikleri "Non-Colla-borazlone,, şeklini tecrübe ettiler. Bu da netice vermeyince "Satranç grevi., tatbik olundu. Bu sistemde, muayyen bir istihsal merkezinde tatbik edilen kısa bir grevden sonra, bu istihsal mıntakasayilc sıkı surette alâkalı fabrikaların bulunduğu başka bir şehirde hemen yeni grevler İlân olunuyordu.
İtalyan postalarında şimdi tatbik o* lunan yeni grev şekline göre, idare talimatı harfi harfine tatbik edilmek suretiyle, posta muamelâtı içinden çıkılmaz bir hale sokulacaktır. Meselâ, her mektubun zarfı, dikkatle muayene edilecek, adreslerde noksan o-lup olmadığına bakılacak, telgrafların ya yazı makinesi veya hiç olmazsa matbaa herflerl İle yazılmasına dikkat edilecek ve ona göre muamele yapılacaktır. Mektuplar teslim edilirken. meselâ taahhütlü -mektupların ancak mektup sahibine bizzat teslim edilmesi ve hiçbir suretle aile efradı dan birine veya kapıcıya verilmemesi meşrut olacaktır. Müvezziler, İdare talimatına uyarak, çantalarının İstiabından fazla posta taşımamağa ehemmiyet vereceklerdir.
Bu "nizamperostlik., veya "kırtasiyecilik.. grevinin artık tatbik edileceğinden bahsediliyor. İdare talimatı harfi harfine yerine getirilecek olursa, binlerle telgraf ve mektubun günlerce gecikeceği muhakkak olduğundan, böyle bir grevin neticeleri çok vahim olabilir. Her halde İtalyan u-mumî efkârı etmektedir.
vaziyeti endişe ile takip
Amsrlkadaki
muhabirimiz bildiriyor
Amerikan yardımını azaltmak üzer yeni Rus taktiği
S
Sovyetlerin İran ile münasebetleri birdenbire düzeliverdi
ve
muhoblrlmlz devlet adam-edince. resmî "Batı emper-bu gibi sıfat-
böyle olmadı, gazetesinin dip-
New-York, (Hususi bildiriyor) — Yabancı lan, Amerikayı ziyaret Moskova basını bunları y&lizminln uşaklan" larla süsler.
İran Şahı için "New-York Times,,
lomatlk muhabiri C.L. Sulzberger’in bildirdiğine göre, Iran birkaç aydan-beri, Amerikadan daha fazla yardım istemeğe başlayınca, Sovyetler Birliğinin İran politikası mühim değişikliklere uğradı. Uzun zamanlardanberi Rusyada mevkuf tutulan on bir IranlI hudut muhafızı birdenbire İade e-dildi. Hazer denizindeki Sovyet - Iran balıkçılık müessesesinln müdürlüğü meselesi, her iki memleket arasında yıllard&nberi şiddetli münakaşara sebep oluyordu. Moskova birden, buraya İranlı bir müdürün tayinine müsaade etti. Hudut mıntakalanndakl Sovyet memurlarına, tranlılara karşı, nazik ve anlayışlı davranmaları hususunda talimat verildi ve nihayet Sovyetler Birliği, kıtlık çeken İrana 100,000 ton buğday sattı. Sovyetlerin takip ettikleri bu yeni siyasetin İranın Amerika ile müzakere etmekte bulunduğu şu sıralarda, dünyanın bu köşesinde sakin bir manzara yarat-mak arzusundan ileri geldiği tahmin olunuyor. Moskovanm kanaatine göre, herhangi bir memleket. Rusya tarafından ne kadar az tehdit edilirse, Amerikanın bu memlekete olan yardım derecesi de o kadar azalmaktadır.
Romanyanın
üç büyüklerinden biri
JOSKfl KİŞİNEVSKİ
Viyana, 10 (HumuaI muhabirimiz Nab bildiriyor)
Bugünkü Kumanyanın en mühim ve kudretli şahsiyetlerinden biri, Komin-formanın son Budapeşte toplantısında neşredilen tebliğle meydan vurulmuşun Bu zat, Kumanya İşçi Partisi Genel sekreteri Georgiyu Dej ile birlikte Kumanya Halk Cumhuriyetini komln-formda temsil eden Joska Klşlnevski-dir. Kişlnevskinin resmi sıfatı, basın ve edebiyat baş sansürüdür. Hakikatte ise salâhiyetleri çok daha geniştir. Söylendiğine göre, Kumanyaya tek bir kadınla iki erkek hâkim bulunmakta ve memleketi. Moskovadaki efendilerinin arzusuna göre »komünizm yolunda yürütmektedir: Dışişleri Bakanı Ann( Pauker, Savunma Bakanı Emil Bodnaroa ve Joaka Kişlnevakl. Bazı kimseler, Kişlnevsklnln, günün birinde Anna Pauker’l bile yerinden edebileceğini söylüyorlar.
Hakiki adı Jozet Boitman olan Ki-şinevski, 1890 yılında, Bcsarabyanın merkezi Kişlnevde doğmuş, gençliğinde terzilik Öğrenmiş ve hemen Kumanya Komünist Partisine girmiştir. Ya-hudiceden başka su gibi Rusça, Almanca ve Rumence bilen ve Fransızca da anlayan Boitman • Kişlnovaki, Sovyet-ilerin Rumanyaya hâkim olmaları için, •bütün gayretini sarfotmektcdlr.
Kızılordu, Potsdam suikastı ile başlıyan ayaklanma ve mukavemet hareketi, Moskovayı büyük endişelere düşürmekte ve Doğu Almanayda şiddetli tedbir almıya şevketmiş bulunmaktadır.
bu zat Berllndvdlr. Vaziyeti •letkik seyahati,,nden, daha iyi ise Potsdam suikasdinln tah-
OVYET Generali Merkulof. 1949 un ağustos ortalarında, Balkanlardan Berllnc geldiği zaman, komünist basım bu hususla hiç bir haber vermemiştir. Bilâkis, Generalin gelişini gizlemek İçin her türlü tedbiri almış bulunuyordu. Zira, Generalin vazifesi İcabı buna lüzum vardı. General, M.V.D. nin şeflerinden ve doğrudan doğruya yoldaş Mareşal Borla emrinde bulunan Merkulof. Orta Avrupa emniyet işlerine memurdur, ve komünist partilerinde temizlik mütehassısıdır. Gene ral Markos'u Bulgar -Yunun hududunda tevkif ettiren de odur. En son karargâhı da Kumanyada idi.
şimdi bilenler bilenler
kikinden bahsediyorlar.
Bu suikasdin hikâyesi şudur; Potsdam garnizon kumandanı General Ve-regln, 24 temmuzda, Mareşal Roko-sov«ki şerefine Potsdamda Marmor Palasta bir kabul leden sonra saat suali! bir bomba binanın büyük muştur. İnfilak tahribat yapmıştır kİ, mesele t ulamamış t ir.
Buna rağmen Doğu basını hasıçaitı etmek İstemiş. Batı basını İse bu hâdise hakkında bir sürü tahminlerde bulunmuştur. Hakikati e, sekiz Sovyet zabitinin öldüğü ve orı birinin de ağır yaralı olarak hastahaneye kaldırıldığı halde 20 ölüden bıüısedilmiştir. Cehennem makinesinin, bir Alman garsonu tarafından büfelerden birine yerleştirildiği tahmin olunduğundan, Marmor Palas ta çalışan 25 Alman garsonu uzun müddet evlerine dönmemişler ve bu suretle hâdiseyi teyit eden delil meydana çıkmıştır, "mürettep,,, yani tertip edilmiş bir yetler tarafından nu, derin bir sükût takip etmiştir.
Fakat tahkikat büyük bir faaliyetle devam etmiş ve araştırmalara, Bran-denburg NKVD şefi Yarbay Anohin ve Karlshorst'da İçişleri Dairesi Şefi Yüzbaşı Aldanof memur olunmuşlardır. Bir çok Alman tevkif edilmiş ve çok şiddetli sorguya çekilmişlerdir. Fakat ne yirmi beş garsonun ne de diğer Alman personelin bu İşle hiç bir ilgisi olmadığı çabucak anlaşılmıştır.
öte tarafta nöbetçilerden biri, üç Sovyet subayının binaya girdiğini ve bunların biraz sonra hemen çıkıp gittiklerini haber vermiştir. Bu subaylar bir yüzbaşı ve iki üsteğmendir. Buna rağmen yapılan araştırmalar evvelâ neticesiz kalmıştır.
General Merkulof bu safhada işe müdahale etmiş, Yarbay Anohin azlolun-muş ve ortadan kaldırılmış, Karlshorst daki Alman polis şefi General Gorna-kof, araştırma işlerini bizzat deruhte etmiştir.
Potsdam’da başlayan geniş, aramalarda, üâvüz Sovyet polis subayı, kaybolan üç subayı aramağa koyulmuşlardır. 800 asker otelleri kontrol etmiş ve Potsdam’dan çıkmak İsteyen otomobiller durdurulmuştur. Şu kadar kİ, yalnız Rus otomobilleri aranmış, Alman otomobillerine hiç dokunulmamıştır. İlk defa Sovyet subaylarına karşı Alman memurlar kullanılmış, Rusça bilen bu memurların salâhiyeti, Rus subaylarına sokulacak ve şüpheyi mucip mevzular konuşulup konuşulmadığını öğrenecek kadar genişletilmiştir.
Araştırmalar neticesiz kalmıştır. Garnizonu Cottbus'da olduğu halde, Pots-dnm da bir kadının yanında oturan bir asteğmen tevkif edilmiş, sulkasdin şefi üsteğmen Tokanln ve iki teğmen arkadaşı da 8 eylülde tevkif olunmuşlardır, üçü de nispeten kısa ve teferrüatn gitmeyen bir sorgudan sonra suçlarını
24 temmuzda.
Potsdamda resmi vermiş ve öğ-Üçe doğru, sarayda infilâkı neticesinde bir kısmı harap ol-civardıı da
öylesine gizil tu-
hâdiseyi
Nihayet hâdisenin Ruslar tarafından suikast olduğu Sov-işaa edilmiş, ve bu-
• •








Yazan:
Pat Frank
I
Yazau: Kurt Riess
itilaf ctmlşieıdir. Fakat mesele asıl bundan sonra girift bir hal almıştır. Suçluların daha İlk isticvaplarında, Potsdam ve Berlin’deki BVD karar-gâhlaıına telefonlar yağmaya başlamıştır. Telefon edenler, nıovkulluıın derhal tahliyesini istemiş ve Kızılordu içerisinde tauliyettc bulunan Naayonui-Konıünist bir mukavemet grupuııa mensup bulunduklarını söylem işlerdir. Tahliye hemen yapılmazca mlşlhvmc tedbirlerine başvurulacağı da bu sözlere ilâve edilmiştir.
Mevkuflar bittabi serbest bırakılmamışlar ve 11 eylülü 12 eylüle bağlayan gece. Öder ve Neisse üzerindeki bütün köprülerin altında bombalar patlamıştır. Forat köprüsü ağır hasara uğramıştır. Diğer suikast lor netice vermemiş ise de (alilerden de hiçbiri ya-kalanmıımıştır.
O zamandan beri Merkulof acaba niçin muntazam fasılalarla Berllnc gidip gelmektedir? Çünkü burada, daha doğrusu Potsdam'du. Kızılordunun göbeğinde Tito’culuk aşılayan bir mukavemet merkezi tüt ediğinden, Staline hücum eden, Tito'yu nıttlheden prupagnn-da broşürleri burada basılıp dağıtıldı-ğmdan ve yüzlerce, binlerce Sovyet au-ba^'i ve memuru bıı broşürleri hemen hor sabah puştu İle aldığından Merku.-loCuıı endişesi artmıştır.
MVD mrhallll bu pıopagundanın Berilindeki Yugoslav askeri heyetine mensup Yarbay Sâblnovlç tarafından yapıldığım tahmin etmiş vc bu broşürlerin Berimin bir köşesinde basılmakta. kamyonlarla Polzdam'a aovko dihnekte vo gecesine 50 Doğu markı olan Almanlar tarafından posta kutularına atılmakta olduğuna kanaat ge-tırmlşlir.
.Faknt, şimdiye kadar bu Azmanlardan hiç biri yakalanmamıştır. Vnkna, içerisinde propaganda broşürleri bulunan posta kutularının hemen yanında doluşan bir iki Alman tutulmuşsa da bunlara suç isnadı mümkün olamamıştır. Bu uıada sabotaj hadiseleri devanı etmektedir. Potsdıun'da Ravens-berg’dr bir cephane deposu infilak etmiş, ve beş Rus R-skerl ölmüş, bir subay ağır surette yaralanmıştır. Tuıın-gendekı manevralardan dönen kıtaları taşıyan bir tren. Potsdam civarında yoldan çıkmıştır.
Bütün bu hâdiselerin failleri şimdiye kadar yakalanamamıştır. Ve General Merkulof işin bu kadarla bitmediğini vo yeni sulkstler beklemek lâzım geldiğini herkesten iyi bilmektedir. İşle bu yüzdendir ki, Almanyada vazifeli MVD'ye yeni talimat verilmiş bulunuyor. General Mcrkulof’un tedbirleri şoyiece sıralanabilir:
1. Anının faaliyetinin kezi, Troçklsc ve Titoist murakabesi nacaktır.
2. Sovyet kullanılacak
daha titiz davranılacaktır.
MVD gittikçe sinirlenmektedir. Herhangi bir MVD binasına giren bütün ziyaretçiler vc hattâ orada çalışan subaylar bile, rütbe ve makama bakılmaksızın. binaya giriş ve çıkışta, inceden inceye aranmaktadırlar. Aynı ihtiyat tedbiri bu subayların otomobillerine karşı da tatbik edilmektedir. Artık herkes herkesten şüpheleniyor.
General Merkulof herhalde şu hususta hic şüphe bırakmamıştır; jetler Almanyadnn ne zaman sa çıksınlar, MVD "Devlet Hizmeti,, adını alan Doğu Hizmeti,, adını alan Doğu
gizli polisinin geniş maskesi arkasında gizli olarak Almanyada kalacaktır.
Bu gizil polisin en doğru kısa adı SSD iStaatsBİchcrheltsdlenst 1 olabilir Fakat böyle bir rümuz, SS veya SD nln acı hatıralarını yaratabileceğinden "STSD., şekli tercih edilmiştir.
*
sıklet mer-unsurların ve imhası üzerinde topla-
emniyet hizmetlerinde Almanların intihabında
Sov-çıkarlar-Emniyet Almanya Almanya

••
V azanrNurullah Berk daki benzerlerine üttün bir seviyede olan Güzol Sanatlar Akademisi. bu güne kadar, bo$a dönen bir değirmen gibi, didindi durdu. Mimarlar hariç —çünkü insanlar kendilerine ev yapmak fiziki zorunda-dır— hey kel traşl a r. ressamlar, hattâ dekoratörler, ideal vo iddialarından fedakârlık odorok, nankör hayatın zorlayışları karsısında, ça-çalışma yıllarının hülyalarını kaybettiler.


ihtimamla
kültür bade honüj
Bu*
GECEN yazımızda, rotsam Löopold Lövy’den bahsederken. Güzol San.MI.-ır Aknde-mimizln bugünkü ileri seviyesinde bu sanatkârın oynadığı role işaret etmiştik. Türkiyode Güzel Sanatlar Akademisi, sadoce bir mektep değil, memleketin bellibaşlı sanat faaliyetlerini kondindo toplıyan. sanat işlerimizin homen hepsi ondan beklenilen bir ocak, bir merkezdir. Bu bakımdan, bu büyük muessesenın mukadderatı, her zamankinden titiz bir ayarlanacak cınatondir.
Bu arada ressamların yatımız içindeki rolleri
ele almm.'ımjç bir mesolodır. güne kadar vaziyet nedir? Bu ka dar hlmmetlo kurulmuş bir sanat Akademisinden mezun olan birçok genç ressam, sudan çıkmış balıklar gibi bir müddet bocaladıktan sonra sanatla^ hiç münasobeti ol mıyan işler yaparak hayatlarını kazanmıya mecbur oldular. Muhitimiz, uzaktan da olsa, sanatkârı besleyecek, yolunda teşvik edecek kadar ileri ve olgun olmadığından genç sanatkârlar, birkaç yıl İçinde istidatları körlenmiş, mesleklerini unutmuş bir duruma düştüler.
Akademi mezunu ressamları no-relerde görmedik? Tayyare acentelerinde memur, ticarethanelerde satıcı, tabelicı dükkânlarında ya mak. matbaalarda kligo tcmızley* oişl I.,
Her neslin belli bir mosleğe katılan insanları dörtte iki. bazan üç nlsbotinde muvaffak olamazlar Bu böyle olmakla beraber, geri ka( lan nispet, pratik bir sahada yürüyorsa, hayat içindeki yerini almakta gocikmez. Genç sanAtkâı için vaziyet çok başka görünüyor Halk için sanat, memleket sanatı taraftarlarını haklı bulmakla beraber, sanatın, özü bakımından, mücerret bir çalışma olduğunu kabul etmek zorundayız. Sanatın başlıca faydası kendinde, yani esor dedir. Eser ise, bir estetikçinin dediği gibi, "hiç bir İşe yaramaz„ı Var olması ile olmaması arasında ki fark, yaratıldığı cemiyetin ha yat anlayışı, kültürü, manevi ihtiyaçlarının genişliği, bu plandaki kıymetlere verdiği ehemmiyetle ayarlıdır. Kültürce en ileri sayılan memleketlerde istidatlı bir ressamın tamamiyle aç ve parasız kaldığı görülmemiştir. Buna karşılık, bizim gibi, manevî kıymetlerini yeni tanzim eden bir cemiyette, sanatkâr. makinede rolü olmıyan bir vida, bir çengel gibi kenarcığında yalnızdır. Muhakkak ki bugün Turkiyede, sanat eseri, alıcısı ol-mıyan sürümıüz bir maldır.
Işto, ressamın cemiyetimiz içinde bugünkü kararsız ve muztarip vaziyetinin sebebi budur. Avrupa-
Sanatkârın kültür hayatımızdaki —sadece hayatımı! içindeki desek, daha iyi olur— rolü ayarlanmalı dediğimiz zaman, ressamı, btoki moslek adamlarından f.arket-miyoruz. Gözleri bulutlarda, ilham arayan, dorbedor, günü gününe ya-sayan, öldükten sonra şöhret bulan sanatkâr, zamanımızın ölçülerine vurulunca, "mitolojik,, bir tip oluyor. Bu tıp bugün ancak operalarda ve kahramanları köhnemiz romanlarda yaşar. Bugünkü sanatkâr, doktor veya avukat, mühendis veya kimyager gibi, fonksiyonu, neden çalıştığı, ne işe yaradığı belli bir adamdır. Manevi ve kültürel plândaki ihtiyaçlar ötekilerden farksız olduğuna göre, sanatkârın cemiyot içindeki rolü diğer meslek insanlarının kî gibi, kati vo müspet olmalıdır. Sanatkâr bir meslek adamıdır, mesleği, kendini gösterecek saha bulmalıdır.
İşte» hovorkarı ve istidatlısı her yıl artan sanat namzetlerinin seli karsısında bugüne kadar hal çaresi bulunmıyan problem budur. Sunu da homen söyleyelim ki Milli Eğitim Bakanlığı, bu meselenin çözülmesi yolunda ilk adımı attı ve bunu yaparken yıllardan bori beklediğimiz tedbirler almış oldu. Bir kere lise programlarına resim ve sanat tarihi derileri konularak bu dersler öğretmenlerinin doğrudan doğruya Akademi mezunlan arasındn seçilmesine karar verildi. Başlı başına bu karar. Akademide çalışan gençlerin en değerlileri için yarını snğhyan bir toşvik unsurudur. Genç sanatkârlar yarın, resim voya sanat tarihi dersinde küçüklere "güzel,, i, güzel görmeyi, sanat eserinden anlamayı öğretirken, bu vazife için yetiştiklerini, bu işi şevk ve dikkatle yapmak gerektiğini bileceklerdir.
Ama sanatkâr için yalnız devlet memurluğu, yalnız öğretmenlik mi mukadder? Hayır, çünkü bu vazifeler sanatkârın yarınki Türk cemiyeti içindeki faaliyetinin pek küçük bir parçası olacaktır. Hayır, çünkü plastik sanatlarla hiç teması olmıyan, onları yoni yeni sevmeyi öğrenen koskoca bir memleket, çeşitli çalışma imkânlariy-le, önlerinde bâkir duruyor.
9.500 kişilik açıkhava tiyatrosu
Amerlkada yittikçe birbirinden büyük açıkhava tiyatroları inşa edilmektedir. Da arada son samanlarda Mıkhell ve Ritchry adlı mimarlar, Pittsbury da hafif opera temsilleri için yapılması düşünülen muazsam bir açıkhava tiyatrosu maketi hazırlamışlardır. Yukarıda bu maketin resmini pörüyorsıoııtz. Bu bbıamtı bir şemsiyeyi andıran tavanı yağmurlu havalarda, icap ettiiji takdirde dakikada kapanarak 9.500 dinleyiciyi ıslanmaktan koruyacaktır.
Bu suale hemen cevap verebiliriz 1 "Nasıl,, 1 yok, hiç bilmiyorlar! insanın iyice yadırgadı-’gS âı ve hazmedeme-diğl bir şoy varsa, o da "Türk.( meşinin müsbot, menfi pek bir uyandırmamağıdır.
Avrupada veya Şarkta seyahat oînnlar hatırlarlar; Türk olduğunuzu duyanlar şu veya bu şekilde, fakat muhakkak bir reaksiyon gösterirler, Türk iHinlnln onlarca bir mânası vardır. Ya tarihi bir hâtıranın iziyle aizl hayranlıkla süzerler, ya da kinle karşılarlar. Avrupa, Asya w Afrlkaya yayılmış ve bu milletlerin borblrlnin tarihine girmiş bir milletin efradı sıfatly-le olsun, «un İnkılâbımız dolay isiyle olsun. size karşı, millet olarak, bir kıymet verirler. Bu kıymet lehte olabilir, aleyhte vo haksız olabilir; Türkiye ve Türklük hakkındaki bilgileri az çok yanlış olabilir; fakat herhalde lâknydi görmez-siniz Amerlkada İse —vasat Amerikalıdan bahsediyorum - Türk ismi ekseriyet lo hiçbir yankı uyandırmaz. Kafasından şöyle bir şey geçer; "Ha! Lübnan. Suılye, Nepal filan gibi uzak ve ufak bir şark ülkesi,, yahut da:
"Bulgaristan, Kumanya filân gibi küçük Balkan memleketlerinden biri..,,
Türk kelimesi kafasında hiçtir mefhum canlandırmaz da diyemeyiz. ilk fikir iştiraki "hindi,, üzerinde oluyor gibi, Türkiyeye de. hindiye de İngilizce “Turkcy.. dediklerinden, kafasına nun neden böyle olduğu istifhamı le bir takılır, geçer (kimi rivayete hindinin kırmızı kafasını fesli bir ko benzettiklerinden, kimine göre hindiyi Türkiyeden gelme sandıklan 1-çln öyle demişler).
Amerikalılarda, Fransızların "Türk gibi kuvvet ll„ atasözü meçhul olduğundan, diğer tedai „talk TÜrkey,, (Türkiye bahsi) tâbiri üzerinde oluyor. Bu. "işten bnhsetmek, sadede gelmek,, gibi mânalar taşıyan ve menşei meçhul bir deyimdir.
Tedai silsilesi şahsa göre değiştiğinden, başka Amerikalılar Türk kelimesini işitince başka şeyler hatırlarlar. Kimi lokum düşünür. Lokuma Amerikalılar "Turkish dcllght., (Türk şeker-kmesi) derler ve bugünlerde pek meşhur olan bir şarkının nakaratı da "Tur-klsh dellght., üzerinde dönmekte, Maa-mafih yemek babında tedailerimiz bundan ibaret değildir. Türk ismini duyar duymaz duduklnrını yalayıp "O! Şiş kebap! pilâv!,, deyip bilgiçliklerini gösteren Amerikalılara da rastlarsınız. Türk kahvesi de bu listeye katılabilir.
New-York‘ta» Lexington Avenue üzerinde birkaç Ermeni lokantası vardır. Türkiyeden gelme Ermeni. Türk lokantası olmadığı İçin, bir Amerikalıya Türk yemeği yedirmek icabetti mi buraya götürmek zorunda kalırsınız. Yemek listesi hep Türk yemeklerinden ibaretee de, lokantanın kapısında şu yazıları okursunuz: "Armenian Food,, (Ermeni yemeği). Tabii Amorik Jı dostunuza, listedeki yemek isimlerinin bile hep Türkçe olduğuna işaret eder vo gülersiniz. Zaten sonunda garnon da sisi haklı çıkarır: Kahve ve listede "American coffee., ve "Armenian coffee,, diye sıralıdır. Fakat Ermeni garson, dil alışkanlığı İle "Amerikan kahvesi mi, Türk kahvesi ml istersiniz?,, diye sorar.
Hulâsa, hiç olmazsa yemek vesilesiyle Türk adının anılması kabilken, o bile örtbas olmaktadır.
Aıkansaslı bir subaj’a rastlamıştım (hem de Avrupoda bulunmuş, karısı da Fransız olan, az çok münevver bir genç). Tilrklyoyl evvelâ bir krallık diye bildi, biraz daha kafasını yorduktan sonra. "Sultanlık., diye tashih ottl vc sultanımızın adının Atatürk olduğunu muzafferane bir edayla hatırladı. Lisanımızın İse Arapça olmadığını duyunca pek şaştı (buna nedense hepsi şaşıyor),
Türkiye bahsinde bu bilgisizlikten bizim kadar onların da mesul olduklarına şüphe yok. Vasat Amerikalının,
Yazan: Oğuz Ttirkkan kolonyanın merkezi hükû-bUdikieri anketler ile sabit Avrtıpayı gezen Amerikan hakkındaki


Zürriyetsiz Dünya
— Aklını kaçırmış bir fizikçi tasavvur edebilirim amma, bütün bir grupun böyle bir çılgınlığa kalkaşacağına İhtimal veremem. İçtimaî bir zümre olarak, bilginler en rabıtalı insanlardır.
— Şüphesiz. Peki, söylediklerimi unutun, kapıyalım o-bahsi. Belki de düşündüğüm saçma bir şeydir.
— Hayır, hayır, unutmak niyetinde değilim dedi Tex Root, Acayip bir dünyada yaşıyoruz, bu dünyanın en acayip şeyi de İnsan dimağıdır. Fakat Kathy Rlddefin böyle bir suikastta parmağı olsaydı bana Öyle geliyor ki işi idare eden herhalde o olmıyacaktı. Atomun parçalanması ışında onun rolü pek küçük olmuştur. Fakat hususi bir haldç onu alet o* larak kullanmış 0I0bilirler.
— Evet, dedim. Erkekleri baştan çıkarn; ‘ ‘.a eşi olma* sa gerek.
— Çok güzel. Şimdi işin İçyüzünü araştıralım. Bu şefler kimler olabilir?
Root isimlerini bir bir zikrederek parmakları üzerinde saydı. Tabii babası, Chicago Üniversitesi profesörü Ruppe var. Sonra, Beıketey'de Camby ve WeUes, Her ikisiyle çalışmıştır. Nihayet New-Yorktakl eski şefi Fellx Pell.
— Bu adam hiç hoşuma gitmez, dedim.
Root kalktı ve telefonu açtı.
— Tahkik edelim, dedi. Bir şeyler öğrenebiliriz.
Chcago’da profesör Ruppe’u ve Nevv-York’ta doktor Pell’l istedi. Chicago’yu derhal verdiler. Hayli uzun konuştu, amma profesör Ruppe’la değil. Telefonu kaparken dedi kİ:
— Ruppe orada yok, VVashington’dnyniiş. Carnegie Enstitüsünde kendisini bulabiliriz. Bu enteresan, amma işte o kadar.
O esnada New-York’u verdiler. Root, çok nazik bir tavırla bir iki dakika konuştu. Root sualler sordu, sonra telefonu yavaşça, âdeta hürmetle kapadı.
Alçak sesle:
— lnanılnuyacak şey! dedi. Kulaklarıma İnanamıyorum. Doktor Pell de Washington'da Carnegie Enstitüsünden Peter Pflaum'ün evine misafir olmuş.
Telefon rehberini kavradım ve P sahifelerini karıştırdım. Pfhıum’lar Rapidan sokağında oturuyorlardı. Pnrkııı kenarında, yeni açılmış, bir kaç evli bir sokaktır bu.
— İş pek basit! dedim. Otelden çıkarak parktan geç-
de
( •
( . r’ ■ “* _ :.r
bir takım makinelere bajfch olduğunu ta-Blr bodromda yanmış kemikler buldu-gibi oluyordum, oynamakta bırakmadan
Fakat en korkulu la-mahir olun bu adamların parçalamaya muvaffak ol-
katı Aydınlıklı, fakat zemin

Çeviren; Yaşar Nabi
koli-tepki
etmiş
bu-şöy-gore Türde
görmemiştim, fakat \VcsAon la-
hayli eskl-bir silâhtır
Türk İsmini aylarca du^mıaz-
ay, Türkiye hakkında genişçe çıktı. Bu yazı Türkiyeye pek sayılmasa da. Türkiyeden
(
Polonyayı meti diye olmuştur, senatörlerinin dış dünya
bilgileri de daimi alay mevzuudur. Meselâ geçen hafta New-York Times, şu vakayı naklediyordu:
Vlyana'ya varan bir senatör, oradaki Amerikan konsolosuna, Viyana gümrük müdürüyle nece konuştuğunu sor muş, Konsolos. "Almanca,, diye cevap vermiş, Senatör, mühim bir edayla ■'Tabiî Avusturyaca konuşmasını bilen hariciye memullarımız var, değil mi?,, diye sormuş.
Tabii TÜrklyeyl ve Türkleri çok İyi bilen ve az çok bilen Amerikalılar vardır. Fakat bunlar Okyanusta bir damla gibidir, İstisnadır. TÜrkiycye yardım meseldi mevzuu bahis olduğu zâmanlar hariç, ne matbuatta, ne de daryoda siniz.
Geçen bir yazı sempatik
bahsediyor ya, o bile bize yeter!
Kendimizi tanıtmak için biz ne yapıyoruz? Bu husustaki beceriksizliğimiz eskiden beri malûmdur. Hele Ame-rlkada büsbütün bir sağır duvar karşısındayız. Çok şükür New-York taki "Turklsh Information Offise,, imiz, m uta d olmıyan bir canlılık gösteriyor. Fakat vasıta ve imkânlarının m ad ut oluşu sebebiyle yapılan, yapılması gereken yanında hiçtir. Schayat sergileri münasebetiyle açtığı pavyonlar belediye radyosunda tertiplediği bir "Türk saati", broşürler, haritalar, havadis bültenleri., ilh. faydalı, fakat hiç mesabesinde ufak işlerdir. Gayreti küçümsemiyorum, fakat Amerikan efkârı umumiyetinin genişliği karşısında elde edilen netice pek cüzidir. İş büyük, vasıta bodurdur. Ayrıca, Amerikalıların "resmi., kokulu her şeye karşı gösterdikleri antipati de başlıca, hattâ en büyük mahzurdur.
Diyebilirim ki. kızlarımızın verdik-lorl konferanslar; yapılmış ve yapılacak resmî propagandaların hepsinden daha hayırlı olmuştur.
Encyclopedla Brltannica’nın 1949 "Yearbook,, unun “Turkey., bahsine İştirak ettiğim zurnan, münferit çahısla-rın ne kadar daha çok tesir imkânlarına malik olduklarını anladım.
Amerlkada bulunan talebelerimiz bile mükemmel bir vazife görebilirler. Ne çare kİ çok dağınıktırlar.
Yunanistan niçin Amerlkada bu ka- ' dar tanınıyor ve her yardımda aslan payı alublliyor? Bu sualin cevabını resmî teşkilâtlarda değil. Amerlkada bulunan münferit Yunanlıların faaliyetlerinde aramalıdır.
Türkiyenin ve Türklüğün Amerlkada tanıtılması, resmî ve hususi yollarla ve çok zecrî bir şekilde ele. alınması gereken meselelerimizin başında gelir.


Garip bir dâva
İtalyan ressamı Chirico sürrealizmden klâsizme döndü
ressamlar sergilerde re-edilecek diye memnun Chirlco dâvasında vazı-
kes*
olan edip
f
— Bir dakika, dedi. Bunlar hep tesadüf olabilir Hakikatten çok uzaklarda bulunmamız mümkündür.
— ihtimal verir mibinlz?
— Gözümle görmedikçe bir şeye ihtimal veremem. Hadi gidelim, otomobilim kapıdadır.

Beş dakika sonra parkın öbür tarafmdaydık. Amma beş dakikada insan bir sürü kâbus geçirebilir Frankensloin filmini gördüğüme pişmandım. Homer Adnm’ın. çatı katında, kayışlarla korkunç savvur ediyordum, ğumuzıı dn gşrür aavvurum, atomla Adam'ı hiç bir iz malarıydı.
Peter Pflaum’ün evinin iki katta storlar indirilmişti. Kapıya doğru yürürken:
— Peki, ne yapacağız şimdi? dedim. *
Tcx Root; * -
— Zili çalacağız, diyerek, parmağını zile bastı:
Ve tâ kapı açıhncıya kadar parmağını kaldırmadı. Kapı ancak birkaç santimetre aralandı.
Aralıktan bir yüz göründü, orta yaşlı, geniş, gözlüklü bir yüz. Adam:
— Ne var? diye sordu.
— Bay Pflaum sız misiniz?
— Evet benim, fakat şu anda çok meşgulün!.
Root:
— Sizi rahatsız ettiğime cidden müteessirim. Bay Pflaum. dedi, fakat sizinle derhal görüşmeliyim. Umumî emniyete mensubum ben.. 1 .
Bay, Pflaum'ün yüzünden nazik tebessümü kayboldu.
— Ne istiyorsunuz? diye sordu.
Fakat bunu, kendisinden no istendiğini bilen hır adamın ,'gealylo
Root:
— Bay
— Kim
Root cevap vermedi, Pflaum’ü itli, ben do peşinden yürü dili o
Pflaum'ün bürosuna girince no göreceğimi tasavvur ediyordum, pek Ivi bilmiyorum nııunn, her halde gördUğüm se
söylemişti.
Adam'ı arıyoruz, dedi, söyledi Hİr.o ki...
yi beklemiyordum.
Bir yazı masasının etrafında yanm daire çizecek şekilde İskemlelere oturmuşlardı, başta Peil. aonra profesör Ruppe Olduğunu tahmin ettiğim, uzun boylu, çenesi sakallı bir adam, onun yanında da Kittv vardı. Masanın hemen yanında, kemikli elleri koltuğunun kollarına kenetlenmiş olarak. Adanı o-turııyordu.
Root’un tabancasını çıkardığını
birdenbire tabancayı elinde gördüm. Bir Snıith buncasıydı. Yavaş fakat kati bir sesle;
— Kımıldamayın! dedi. Gerçi bu elimdeki mlş. bütün bir şehir halkını yoketmekten âciz
amma vücudunuzda kol kalınlığında bir delik açabilir; İçinizden biri kımıldayacak olursa başına gelecek budur.
Pell. koca kafası cılız ensesinin üstünde sallanarak:
— Bana bakın, dedi, burada kimse cinayet işlememiş* tir. buraya bu şekilde girişinizi ve bizi haydutlarmışız gbl silâhınızla tehdit etmenizi bir tecavüz sayıyorum. Biz hepimiz Millî Araştırma Konseyi âzaaıyız,
— Demek insan kaçırmayı suç saymıyorsunuz?
Pell itiraz etti:
— Kimseyi kaçırmış değili®. Bay Adam buraya kendiliğinden geldi.
Homer kalknuya çalıştı:
— Steve, dedi. Bteve, cidden çok müteessirimi
— Homer. no dolaplar çeviriyor bunlar, size ne yapacaklardı ?
— Bilmiyorum. Cidden bir şey anlamıyorum. Anladığıma göre Kathy 1le ben burada birkaç gün bekllyecck, aonra oto moblllo Mekaikoya gidecektik.
— öyle mi! Başınıza gelecekleri siz bilmiyorsanız ben size haber vereyim. Şu muhterem Alim efendiler sizi ortalan k&khrmıya hazırlanıyorlardı. Sebebini de size söyllye-oeğirn. Homer. İnsanları sevmiyorlar, dünyanın yine hayvanim h kalmasını istiyorlar.
Kitty. hiddetten kıpkırmızı kesilerek yerinden fırladı. Yalan, diye haykırdı, İğrenç bir yalan!
Pell.
— Bu bir hakarettir, dedi. (Benzi uçmuştu, tItreyordu I. Sizi dâva edeccğlb!
(Devamı var)

Pek yakında Venedikte. milletlerarası şöhrete sahip ressam Chirico’nun "Blennnle sergi İdare müeaaesesi.. ne karşı açtığı dâvaya başlanacaktır. Chirlco. Blennale’l, arzusu hilâfına sürrealistlik tablolarını teşhirle itham etmektedir.
Ekseriyetle, simleri teşhir olurlar. Fakat
yet başkadır; zamanımızın meşhur ressamlarının başında gelen Chrlco, e-pey zamandan beri kendisini meşhur eden eski sanat tarzı ile alâkasını mis bulunmaktadır.
Aslen Yununistanda doğmuş Chlrico’ya bugün kimse cesaret
hayaletleri andıran mabedleri. mobilya parçaları, sütunlar ve şaha kalkmış atlardan mürekkep sürrealist kompozisyonlarıyla modern sanatı bugünkü haline getirenlere bizzat yardım ettiğini, kendisine ha tırla tam az. Halbuki Chirlco bugünkü şöhretini bu eserlere medyundur. Fakat o, bunlarla İftihar etmediği İddiasındadır. Bugün, klâsik portreler, ve bilhassa olmıyacak kıyafet ve vaziyetlerde kendi portrelerini yapmakla moşhurdur. Geçenlerde Lon-druda teşhir edilen bir portresi alâka ve hayret*uyandırmıştır. (Bu resimde ressam, tamanvarl bir kıyafette görülmekteydi!)
Chirico bu yaz, birkaç gününü Capri adasında geçirmiştir. Seyahatinden büyük bir memnuniyetsizlikle bahsetmektedir. Komadaki zevkle döşenmiş apartmanına dönüşünde, şöyle demiştir. "Capri’yi modern resim kadar çirkin buldum. Parlak ronklorln meydana getirdiği karışıklık göz tırmalayıcı bir ahenkslsllk yaratıyor. Fakat, portrelerim anlaşılıp takdir edildiği andan İtibaren. Capri, modern sanat gibi çirkin olmaktan kıırtulamıyacaktır...
Gün geçtikçe gururu nıtan ressam, hayranlarını kaybetmektedir.
Komada, İspanya Meydanı ol\arında oturan ve renkli kadife ceketi, soluk çehresi, kar gibi beyaz saçları ile, kendinden emin adımlarla dolaşan ressamı tanımayan yoktur. Her sabah. 7la del Babuino caddesindeki antikacılardan birinden çıkıp öbürüne girer. Tab-iolariyle, Chirico kadar fazla para kazanmış başka Italyan rossantı* hemen hemen yok gibidir. Buna rağmen cimriliğiyle nam almıştır. Denildiğine göre, bir gün bir yerde unuttuğu yarı içilmiş sigarasını aldırmak için uşağını göndererek herkesi şaşırtmıştır.
KIRILMAZ VÎTRÎN CAMLARI
Triplex Emniyet Camları Kumpanyası, şimdi mağaza vitrinleri için çok uygun tipte, haddelenmiş bir emniyet camı yapmıştır. Bu yeni tip camın imâlinde, piyasada Vinal adı verilen, polyvlny-butyrardan mamûl yeni bir plâstik ara tabaka kullanılmaktadır. Filhakika otomobil endüstrisinde de haddelenmiş cam kullanılmaktaysa da, bu yeni ara tabaka malzemenin kalınlığı 3 mislidir ve 50-80 kadem yükseklen üzerine bırakılan 250 gramlık çelik bir topun sadmesine dayanabilecek kadar kuvvetlidir. Bu yeni tip cam 60X30 inçlik tabakalar halinde imâl edilmekledir.
16 Aralık 1949
Savfa S
Zeyyad Solimoğlu
Iydiniz said olsun
HAFIZ Mü’min bu
•efer biraz geç kalmıştı. Her sone en geç arife gü-kurbanlarını hazır edorken




nünde
bu sene bayram gelip çattın da o daha hâlâ dağlıçları evin bahçesindeki aemanın altına yerleştirmemiş olsun.. Olacak iş değildi bu ama, oldu İşte.. Şimdi davran bakalım Hafız Mü’min efendi.. Bayram namazını kıldın ama» farzı yerine getirmek için İki de koyun lâzım. Hafız Mü’min efendinin mail vaziyeti her kurban bayramı —biri kendisi, biri de helâlliği İçin— İki kurban boğaziamıya müsaitti. Şehrin muhafazakâr kalmış tarafında, iki âlemi birbirinden ayıran köprünün yakınında, kendi halinde bir evin bahçesinde her sene tekrarlanan bir sahneydi bu.. Ve Allahın emriyle ve mümkün oldukça, bu dünyadan ol etek çekinceye kadar Hafız efendi sevaptan geri kalmayacaktı
Mü’min efendi namazdan gelip karisiyle kapının eşiğinde bayramlaştıktan sonra, lâstiklerini ayağından hiç çıkarmadan ters yüzüne döndü. Önünde tırmanılacak uzun yokuşlar ve o yokuşların tâ yukarısında kurbanlık koyunların satıldığı bir meydan vard.. Oraya varınca Hafız efendi Eğinli olmanın verdiği bir ustalıkla koyun-ları sırtlarından tutup tutup lıyacak, en yağlılarından İki seçecekti.
Haydi Mü’min efendi, yolun kurbanların semiz olsun...
Koyunların arasına girer mez, Mü’min efendi, gözlüğünü çıkarıp burnunun tepesine yerleştirdi. Bu düzenbaz çobanlar adama ne hayvanlar yutturmaklardı? Gözlerini, dişlerini muayene etmeden alıp da kesmeye kalmadan çatlı-yan hayvanlara dair az hikâye mi dinlemişti.. Ortalık "mc„ lemeden geçilmiyordu. Mübarek hayvanlar ne de masum bağırırlardı. İnsanın yüreği pek götürmüyordu doğrusu. Ama ne yaparsın, fakir fukarayı sevindirmek, dualarını almak elbette lâzım. Ahiret günü hesaba çekildiği zaman.. Maşşallah kırk bir buçuk. Şu toraman koça bak.. Gelinlik olsa gerek. Ne de süslenmiş, ne de allı morlu boyan-nıp yaldızlanmış. Kim bilir no İsterlerdi hayvanın böylesine.. İnan olsun, İbrahim peygambere gökten “
w • gı..
“tasvir,, görmüştü burma boynuzlar.
Mü’min efendi, sen nelere daldın.,
kaç dağlıcı yokladıktan sonra ikisinde karar kıldı. Sağlam, yağlı, canlı hayvanlardı bunlar.. Dalgınlıkla fiyattan falan bahis açmamıştı. Bir de sorup tekinin elli liradan aşağı olmıyacağını öğrenince Mü’min efendi şaşırdı kaldı. İki dağlıca yüz lira. Yok, yok. bu kadarına da yetmezdi onun kudreti.. Gözlerini hazin hazin sürünün içinde dolaştırıp, dağlıçların arasına serpiştirilmiş gibi duran karaman koyunların^ baktı. Bu mübareklorin eti de bir ağır kokardı ama, etin kokusuna burun uzatılacak zaman mıydı bu zaman? Hafız efendi, karamanlara bir el atıp yokladı, çobana dönüp fiyat sordu. Çoban hayret etti: “Onlar da aynı fiyat elbet efendi..,,
Eh, o zaman Hafız efendinin değirmi sakalı nasıl titredi görmeliydiniz. Bu adamların, vicdan nedir, doğruluk nedir, Allah nedir, hiç bir şeyden haberleri yok.. Hafız efendi elini sinirli sinirli göğsüne
vurup:
"Bana bak evlât,, dedi, “sen müşterini tanıyamadın zâhir. Ben Eğinliyim Eğinli.. Anladın mı? Koyunun karamanını dağlıcını iyi tanırım.,,
Çoban, yumuşacık bir gülümsemeyle cevap verdi? dakikanın içirire mâsum bir adam oldu. Ve mü-cadelelİ bir pazarlıktan sonra Mü’min ofendi. İki koyuna altmış liradan sulh oldu. Eline ufak bir çubuk geçiren Hafız efendi, hayvanları sürüden zorla ayırdı, önüne kattı. Meydanın kenarında bir taksi duruyordu. Hay Allah razı olsun.. Bayram günü otomobil bulmak. İşlerin rast gidiyor, Mü’min efendi.. Fakat, bir de yaklaşınca ne görsün. Vallahi; otomobil otomobil değil de dağ ata taşlara bir şey. Gaz tenekesi mİ desin, köpek kulübesi mi? Bu zamanda hani mumla aratan bulamıyacağın hurdahaş bir ucube.. Esrar tekkesi müdavimleri gibi yanlanmış, duruyor. Otomobilin ecdadı zâhir. kaç senesinin mamulâtıdır. Allah bilir. Mü’min efendi, şoföre: “Oğlum,, dedi, “bir el at da şunları İçeri koyalım, hadi seni memnun ederiz..,,
Şoförün yardımıy*e kcyunları taksiye sokan Mü’min efendi terini sildikten sonra İçeri yerleşti, gideceği yeri söyledi. Şoför, yerine oturup marsa bastı. 8irkaç öksürük tıksırıktan sonra taksi pür hiddet yola koyuldu. Koyunlar, gözlerinin içinde garip, aptalca bir şaşkınlıkla etrafı dinliyorlar. Hafız efendi, müşfik ir sesle “yok evlâdım, yok yavrum., diyerek sinirlerini yatıstırmıya çalışıyordu. Taksi düz bir yolda bir müddet ilerledikten sonra yokuş a$ağı inmeye başladı. Allahını seven tutmasın.. Otomobil kornası ve sesleri içinde İlerlerlerken, oldu bilinmez, taksinin “Çaat„ diye arkasına
mı.. Sol taraftaki hayvan budur deyip yüzükoyun Mü’min efendinin ağzında bir haykırma: “Aman şoför etendi oğlum, durdut arabanı; koyun gitti evlâdım, koyun elden glt»lM “Taksi bir müddet daha ilerledikten sonra gacırtılı seslerle ancak kendine hâkim olabildi. Hafız efendi, yaşından beklenmiyen ir çeviklikle atladı, kapıyı kapadı, şoföre: “Evlâdım,. dedi, “sen burada bekleyl-ver, ben koyunun peşino gidiyorum..,
Dapdaracık yerden uçsuz bucaksız bir ferahlığa erişen koyun, çoktan yokuşun yukarısını bulmuş, koşa koşa köşeyi dönmiirtü. Hafız efendi, mes lâstikleriyle pek hızlı koşamıyordu ama. köşeyi döndüğü zaman ter topuğundan çıkmıştı bile. Hey Allanım. Ters taraftan mı kaldırdın ram sabahı kulunu? tığı sokaktan içeri efendi, bir de baktı
otuz koyunluk bir sürü, sakin, endişesiz adımlarla gidiyor. Hafız ûfondi. çobana koşup biraz evvel aldığı koyunun sürüsüne karıştığını bir lokmada anlattı. Sürüyü gözden geçirip kolunu kaldırarak: “Nah işte,, dedi, “şu karabaş işte, şu hınzır karabaş..,.
“Sen aklını mı yitirdin, efendi, o benim hayvanım..,, Çoban sürüyü önüne kattı da gitti. Mü’min efendi, hırstan titriyerek. kırıta rıta uzaklaşan otuz lirasının tinden bakakaldı. Sonra hızla rl döndü, geldiği yolu geçti,
kuş aşağı inmeye başladı. Görünürde ne taksi vardı no de bir şey. Koskoca otomobili kodunsa bul. Mü’min efendinin yüzü yorgunluktan, gazaptan durmadan renk değiştiriyordu. Islak gömleni sırtına yapışmıştı, sakalından terler sızıyordu. Tam mahalle kahvesinin önünden geçtiği sırada bir nargilenin arkasında kaybolmuş gibi duran ufak tefek, sıska, yaşlıca bir adam: “Iydiniz sald olsun Hafız efendi..,, diye seslendi. Mü’min efendi, adamın sesini duyar duymaz, gözlerini değirmen taşları gibi kocaman ve yusyuvarlak açıp ağzının ortasında öyle bir küfür patlattı ki, nargileli .tdarr, şaşkınlıktan marpucu yere düşürdü.




laponyadan hâtıralar
İlâhî Mikado
yoktan©
açık,

nüzul eden,, koçun bir örne-Vaktlylo bu mucizeyo ait bir de.. İşte aynı
• • • • • • • • « ••• ••• vakit geçiyor, Aco’e acele bir-





Eski elbiseleri yenilemek sanatı
Gençlik, kıymetini bilmemiz lâzım gelen en mühim şeylerden biridir. Güzel bir genç kızı veya küçük hır kız çocuğunu insan seyretmeğe duyamaz. Fakat anneler yavrularının güzelliğini, şirinliğini bir kat daha ortaya çıkarmak için onların kıyafetine de itina etmelidirler. Bir genç kıza her şeyden önce, giydiği şeyi kendisine nasıl yakıştıracağını öğretmek ve fazla para sarfetmekslzin sade bir şekilde giyinmenin en mühim marifet olduğunu aşılamak lâzımdır. Güzel buluşlar, İnce bir zevk, geniş bir muhayyele şıklığın esasıdır.
Size aşağıda eski bir elbiseyi yenileştirmek ve modası geçmiş bir yün işini değiştirmek için bazı fikirler veriyoruz: Bunun için fazla bir şeye ihtiyaç yoktur. Eski bir bluz parçası pekâlâ işinize yarayabilir.
Piyasada 15 tiraya uzun Japon» kollu, çizgili buluzlar satılmatadır Bunlara daha orijinal ve itinalı bir hal vermek için, yakalarını yuvarlak bir şekilde oyun. Sonra (iki ters, iki yüz olmak Üzere) uzun bir band örün,
lir w
rl •
--'MSB /O. W
Yazan: Müfide Ferit Tek
koyun nasıl kapısı açılmasın sokak aşağı.

kumaştan, buiuzun içinde galip olan bir renkte, uzun bir biye yaparak bu şeridin etrafına .geçirin. Sonra oymuş olduğunuz yakaya dikin. Yakaya yaptığınız ayni şeyi, kol ağızlarına ve aele de yaparsanız orijinal bir buluz elde etmiş olursunuz. Fakat yakayı oyduktan sonra, örmüş olduğunuz şeridi buna geçirirken çok itina ediniz, zira temiz bir şekilde yapamadığınız takdirde buluzunuz büsbütün eski ve biçimsiz görünür. Oyduğunuz kısma da bir biye yapacak olursanız bu like ortadan kalkar.
teli-

baş-
kol-geri
Şık bir buluz elde etmek İçin ka şekiller de vardır:
1 numaralı modelin ön, arka ve larını, güzel bir yünlüden yapıp
kalan kısımlarını yaka,, kol ağzı ve beli yünden örmek değişik bir fikirdir. -Tabi! bu buluşlardan sadece genç kızlar değil, büyükler de faydalanabilir. - Fakat 2 ve 3 numaralı modeller sadece yeni gelişmekte olan henüz genç kız sınıfına dahil olmayan küçük kızlar içindir. Yaka ve cep ke-
narları İle kol ağızları eskimiş olun bir elbiseyi tamire yarayan bu iki model, tıpkı bir numaralı modelde olduğu gibi eskimiş kısımları çıkarıp yerine örgüden bir band geçirmekle olabilir. Fakat elbisenin oyulan kısımlarına bir biye geçirmeyi sakın unutmayınız. Yün bandı, isterseniz elbise ile ayni renkte veya çok zıt bir renkten de yapabilirsiniz. Şayet elbise düz renkten ise. bandı birkaç renkten yapın. Artık yünlerden meydana getiri-dığini zbu şeritler sayesiyle eski elbiseleri para harcamaksızm yenileştirebileceksiniz.
3 numaralı modelde İse, kol Ağızlarına, vaka kenarına beyaz keten veya ’pike geçirilmelidir Yüze yakın olan kısımda beyaz bir kumaşın olması elbiseye bir zerafet ve incelik verir. Fakat, bu beyaz kısımlar çabuk kirlendiklerinden tabiatiyle sık sık yıkanmak isterler, bu sebeple yakaları elbiseye nltı veya sekiz fermcjüp ile raptetmek iyi olur.
Kısalmış bir elbiseyi uzatmak için elbisenin korsajımn alt kısmına ve eteğin üst kısmına yünden bir parça eklemek hiç de fena olmaz.

mübarek bay-Knyunun sap-dalan Mü’min ki. tam yirmi
kipe-ge-yo-

Kalçalarımızı eritelim
DEVRİMİZİN kadınları, mütenasip, yanı ne çok şişman ne çok zayıf olmalıdırlar. Zira, bugünkü moda bunu icap ettiriyor. Kadınlar bilhasıa, bellerinin ince, kalçalarının da, taşkın bir şekilde olmamasına dikkat etmelidirler. İlkönce çok şişmanları ele alalım: Boyleleri evvelâ doktora gidip zayıflamak için bir gıda rejimi öğrenerek bunu tatbik etmelidirler. Fakat şişman olmayıp da sadece vücutlarını muhafaza etmek istiyenlere. veya aldıkları birkaç kiloyu vermek lüzumunu hissedenlere, aşağıdaki egzersizleri yapmalarını tavsiye ederiz: Bu vücut hareketlerini tercihan. sabahları ve açık pencere önünde yapacak olursanız istenilen gayeyi daha çabuk tide edeniniz. Bu sene kışın hafif geçmesi de bu hususta size faydalı olacaktır.
elinizi dayayarak ve sol oacagımzı harekat ettirerek tekrar edin.
B
C
D
— Oturduğunuz yerde bacaklarınızı hafifçe yukarıya kaldırarak kalçalarınızı ezer şekilde lallanır gibi iki tarafa gidip gelin.
— Hamle vaziyeti alın, arkada kalan bacağınızı kıvırın, sonra aynı bacağınızı mümkün olduğu kadar kaldırın.
— Yüzüstü yatın, nı bacağı ağır seğe kaldırın.
bir bacağının kıvırın ağır mümkün olduğu
... sonra ay-kadar yük*
BİZ, Türkler, Japonları pek severiz Hakikaten temz, (lispllnll, çalışkan bir millettir. Fakat her nedensr onların da sevdiklerini netleriz. Bu
hayalden ibarettir.
Son sında, türlü
bahsederlerdi: resmi düşman.
bizi zan-blr
harp esna-Jnponlar üç düşmandan
boğacaktır.
bu hülya az daha hakikat Asya denizleri ve sahilleri ellerine geçmişti. Biraz
Harpte oklukları
Tarafsızlar: Daimi düşman, Müttefkler: Samimi düşman, Japonlar için yabancılar, hele beyaz ırkdan olursa, aklı şüpheli, pis kokan yabanilerdir.
Nr yazık kı, bu yabanilerin eser-I lerine bazan müracaat, hattâ onu taklit icab ediyor. Uçak, gemi, fabrika gibi. Fakat bunlar. Japon üstünlüğü için kabul edilen zaruretlerdir. Aslında teknik bir kopyacılıktan ibarettir. Japon sabırlı vc dikkatlidir. Japon-yada iyi bir ustaya, meselâ lokomotif, masa, elbise verin, size aynını, hattâ lekelcrlye kopya eder. Niponlar, Çin harflerini kopya ile medeniyete girmişler. 50160 bin kelimelik bu korkunç alfabe şekillerile bir Japon, bir Çinli İle daima anlaşabilir, zira ayni şekil ıkl haanda da ayni mânayi ifade eder. Fakat konuşma lisanları büsbütün ayrıdır.
Japon, Çlnll'yi de sevmez: ‘’Medo-nl. fakat dejenere,, der. Çinli ise Ja-pondan nefret eder, onu vahşi bulur.
Japon İçin, yalnız Japonya vardır. Dünya orada başlar, orada biter. Her gencin kalbinde Japonya: “Yeni doğan güneş., tir. Bu güneş bütün dünyayı nura
1943 de olacaktı. Japonların
gayretle Pasifik de baştan başa hükümlerine girecekti. O günler, kendini ölüme atan her genç bu emeli taşıyordu.
Her gün binlerce asker şarkı aöy-llycrek ateşe gidiyordu. Arkalarında uzun bir kafile, aileler, ahbaplnr, kadın erkek, kırmızı kimonolarile kelebeklere benzeyen çocuklar, hepsinin a-yaklarında nalınlar. ellerinde bayraklar, Banzay! (Yaşa) diye bağırarak askerleri selâmetlerdi tdenlenn ancak kutular içinde külleri geliyordu. Birkaç asker kahraman arkadaşlarının küllerini taşıyan beyazlara sarılı kutulan boyunlarına asarak göğüsleri üstünde memlekete getirirlerdi. Aileler, dostlar, hükümet erkânı, resmi kimonoları matem çiçekleri, kamelya dallarıyla vakur vakur istasyona giderlerdi
O günlerde yabancılar saklanırdı. Japon hiddeti ve gazabı müthiştir.
İlkbahar gelince çiçekleri, “Doğan güneş,, adalarını pembe bir buluta sarınca, azalc tarlaları, dağlan al kana boyanıyor, tabiatı çok seven halk, ellerinde bütün gıdalarım teşkil eden bir avuç kaynamış pirinç çıkını ve küçük bir şişe “sake,. He 'mukaddes parklara yayılıp içki içerler. Eskiden bu bir safa Alemi olurmuş. Şimdi ise içtikçe kanlı gözlerle etrafa kara kara /bakar ve beyazlan ararlar. Eskiden beyaz olmak hafiye ve câni olmaktı. cezası Ölümdü.
Bir gün Mikado bizi yemeğe ÇHğır-dı. İmparatoru birkaç kere görmüştüm. Bir Alim olduğunu biliyordum. Bu harbe muhalif olduğu, hattA Asker partisinin elinde esir olduğu söy-
Not: Tabletiyle bu
da olta faydasını
basına, Allah
kolaylık versin.
simdi Is
harsksti bu sefer sol
Resimde gördüğünüz hareketleri şu şekilde yapmak lâzımdır?
hareketleri vücudun rafına, sğ bacağa, sol bacağa, sağ kalçaya tatbik etmeyi unutmayın, lyl yapamıyorsunuz diye sakın bu işten vazgoç-
meyin, zira bu hareketleri hiç yapmamaktanea kötü yapmak daha İyidir, no görürsünüz.
Haydi
A — Sağ elinizle bir kanepeye veya iskemleye dayanın. aağ bacağınızı yukarı kaldırarak şoia ve eağa doğru Iğllln.
her iki ta* kalçaya. ıob
Hareketleri
Daim'lere idi. Kırmızı yalnız saray kullanabi-
her yerde yerlere efil-
değilir, gördüğüm nezaketle ecnebilerle
ellerl titriyordu, arıyor.,. — Haş-kaç çocuğunuz dakika ter
dö-bi-
Ja-■e-
lenlyordu. Ma beynclierl sefaretlerle görüşmekten menedllmlşlerdl. Tarihlerinde böyle vakalar yeni değildi. Tokugaya ailesi, asırlarca İmparatorları Kiyoto’da, saraylarında kapatarak, onlar namına hüküm sürmüşlerdi. Buna rağmen °Taniu„ gene dalma Tanrı kalmış. Değil kendisini, u-zaktan sarayuu bile gören halk secde ediyordu. Mağrur Japonların Tanrısı, yeryüzünde gezen tek ve son ilâh, güneşin torunu...
Saray otomobili bizi almaya gelince, kapı önüne toplanan halk merak ve heyecan içinde, elleri dizlerinde yere kadar eğildiler. Bu hürmet İmparatorun misafiri olarak bize değil, yalnız kırmızı otomobilleri lirdi.
Geçtiğimiz diler.
Saray şehrin ortasında, bir tepede, etrafı su dolu bir hendek ve alçak bir kale duvariyle çevrilmiş büyük bir park içindedir. Kabul köşkü bîr hün-kAr çadırı şeklinde parlak tâkdan tek katlı, dümdüz bir binadır. İçinde Avrupa mobilyasiyle döşenmiş salonlar, | güzel tahtalı koridorlar, altın varaklı bir iki paravan, güzel bir çini vazo, pahasız eski Japon resimleri. Sarayın o günlük eşyası bunlardı. Bu diyarda evlere az eşya konur, fakat elbise gibi, havaya, mevsime göre vazolar. levhalar, paravanlar
Mikado, bütün taçlılarda sade ve biraz mahcup bir bize iltifat etti. Sarayda
Fransızca konuşulurdu. İmparator bu lisanı bilirmiş. Fakat manevî usulle protokol şefi tercümanlık yapıyordu. Zavallı adamın, sesi. Kelimeleri uzun uzun metmeap soruyorlar, var? demek için beş
kerken, kafasından geçenleri ben iiyordum: “Anone, anone, (bu bir pon söz başlamasıdır, hallo gibi) mavi mevcudiyet, amansız ilâh, sen,
beyaz vahşiden sormak lûtfunda bulunuyor...,,
— Hangi memleketlerde bulundur nuz?
— Paris, Londra. Vaşington, efen-
I dlm.
Tanyu’nun miyop gözleri, sevimli sevimli ışıldadı:
— Bunlardan hangisini çok sevdiniz?
Bu suali burada çok duymuştum. Dalma hafif müstehzi bir eda ile “Japonya'da bulunmak saadeti üstüne bir şey olur mu?„ der gibi sorarlardı.
İmparatora baktım ve birden anladım ki, İlk defa Japonya’da yalnız bakan değil, gören, anlayabilen bir çift göz karşısında İdim.
— Haşmetmeap, şimdiyi İstisna e-dersem, galiba İngiltere’yi çok sevdim. Sizin de harpte bulunduğunuz îngiltereyi. Sizi biraz sıkıcıdır., fakat..
Sözümü kesti:
— Ingiltoreyi bir mayıs ayında ziyaret etmiştik, rododendronlar çiçek-lenmişken. Hayalimizde İngiltere daima bir mayıs ayında yaşıyor,, dedi.
Bu. dünyayı bilen ve seven bir a-damın sözü idi... Şaşırdım.
Tanyu içini çekti, yüzü hüzünle gölgelendi.
— Ne zaman dünya sulha kavuşacak? Hakiki ve âdil bir barışı ne kadar istiyorum bilseniz! dedi.
Hakiki ve âdil bir barış!
“Yeni doğan güneş,,v\ galebesi değil. .............. 2 . _
Haşmetmeab Hirohito’nun Japonva-da hakikaten semavi bir mevcudiyet olduğuna ben de inandım.


Dünyadan garip haberler
Acayip
Amerlkada Kazalarla Mücadele Milli Konseyi, bu sene içinde vukua gelen sn garip kazaların bir listesini yayınlamıştır. Bu kazalar arasında en gariplerinden biri bir kar küreme makinesiyle bir otomobil arasında vukua gelen çarpışmadır. Otomobil kar küre-
kazalar
ine makinesinin önündeki çelik levhalar üzerinden geçerek yukarı doğru fırlamış ve dört metre kadar yükseklikte bir telefon direğinin yanından döndükten sonra kar küreme makinesinden 25 metre uzakta dört tekerleğinin üzerine düşmüştür.
V
Hicri 1949 Rumi
SAFER ARALIK K- evvel
25 16 3
1369 Cuma 1365
Vakit V uaatl Llhiı.
Güneş 7.17 2.36
öğle 12.10 7.48
İkindi 14 29 9.48
Akşam 16.42 12.00
Yataı 18.21 1.39
İm Hâk 4.33 12.51

Müzeler
fiyatrolar
ŞEHİK Tti'ATROI.ABI:
Dnım kısmı: (42157’ Para uğrunda.
Komedi kısmı; (40409) Ncmo Bankacı.
MI AMMF K KARACA Ol’EKETİ:
Sizin Sokak. Saa» 20 30 da (43134)
SES: Yunun Tiyatrosu 16.30 da ArhiRİdirıırtos: 21 de İki ve iki beş eder.
axkAKA
Büyük (10370-40) Knock. Saat 20 de.
Küçük (U169ı Yülnncı,
İZMİR; İzmir Şehir Tiyatrosu
Tel: 2364. Boş Beşik (Piyes 3 perde. 5 tablo).
Öğrenmek ihtiyacında olduğunuz herşey
Tupkııpı Suniyi: Pazartusi-Çar-şamba - Cumartesi, anot 13,30-17 Telf. (21090J.
Ayasofyn: Pazartesi - Snh-Çnr-şamba • Perşembe - Cuma, saat 10 - 16; Cumartesi. Pazar, saat 13 - 16. Telf. C21750),
Arkeoloji: Çar/jarnba. Cuma,
Pazar günleri 13 ten 16 ya kadar.
Eski Sark Eserleri Şubesi: Çarşamba. Cuma, Pazar, lu dan 12 ye ka(iar. Telf. (21682)
Türk ve islûm Eserleri: Sah Perşembe - Pazar, saat 13.30 1630. Telf. (2188«>.
Dolmubahçe İleniz MiizeM: Cumartesi saat 13-17. Pazar 0-18 Teli. (812K1>
Sinemalar
Sıhhî imdat
İstanbul Beypğlu 1ID9M
Anadolu yaknaı 60536
AnkarK 01
İzmir 2251
İzmir ,2222 Karşıyaka 5055
itfaiye
Beyoğlu 14644 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar M945
▲nkara. Mı. lamir 2222. K.Yalca 5055
UEYO6LI CİHETİ: ALKAZAK M2M2) I - I incisi. 2 — Ormanlar H kimi. MI (11394) Yalnız Gldenloı ATLAS (40835) Büyük Gb ıahk.ır lar.
ELHAMRA 113595) Hazin Açlı İNCİ (84595) İstiklâl Fedaileri İPEK 04280) Çam Sakızı Polh. Haf iyeni.
J.Ai.e (43595) Yalnız Gidenler. MELEK 140868) Büyük Vâlr (2 n-Cl Hafta).
S A RAİ (41656) ölümden Firar, bt' MEft (42851) Kanlı Bu» e. SCATPARh (83143) 1 Anya
Ateşler İçinde. 2 — Lor»u-Hardi »İlâh arkadMh 3 — Tnhit: Şarkısı.
ŞARK (40380) Kalbime i/dğmuş* tu î
SİK (43726) Kaçak Keşif Alayı. TAKSİM (43191) Affet Bont TAN (80740) Korsanlar, i - Uygunsuz Kadın.
YENİ (84137) 1 — Brezilva Geco-lerl, 2 — Ficatu.
1JLIHZ (42847) Samba Kralı (2 nej Hafta d.)
Kıı*«ırnpnsıi:
( N \L: Montş Kristu ve İntikamı (2 devre).
ÇİÇEK S. (Arnavutlcay) ı — Canavar Adam. 2 — Zoronun Kara Kamçını.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23688) i — Alevden
G înülier. 2 — Kaptan Kld.
ÇEMBEKL1TA8 (22513) J — Zaferler Arşlanı. 2 — 7 Cüceltr
Pamuk Prenses
FERAII: Sefaletin »onu, Korsanın klKL
IIALK (21901) i - Kanun Harici.
2 — Kalbim Senin.
İSTANHl L (22367/ 1 - Adin Küpeler. 2 — Mayerllng Esrarı.
AZAK (23M2) 1 - Korkunç VA-dl. 2 — Çalınan Hayat
Tl KAN 22127) 1 — Korkunç VA-dl 2 — Çalınan Havai.
MARMARA (23860) I - Sevimli Rüya. 2 — İki Yavru.
MİLLİ (22962) I — Alevden Gönüller. 2 — Kaptan Kld.
KISMET (21004) J - Soygun. 2—
Kırmızı Fener.
TENİ (Bakırköy 16-126. ı — Alevden Gönüller, 2 — Kaplan Kld
KADIKÖY CİHETİ:
HALE (HÜII2) 1 - Zehirli Kadın
2 - CuauNİnr Çarpışıyor. OPERA (608211 1 — Sönmeyen Aşk
2 — İhtira» Fırtınası. 8CREYYA (60682) Periler Dünyası. Şanghay Ekspresi, YELDEC.İRMENİ (83143 1 —
Zehra. 2 - Dehşet Klübü. 3 — Sihirbaz Kadın.
i SK( DAR C İHETİ:
HALK (60062) 1 — Tehlikeli Kadın, 2 — Kara Korean.
SI NAR: Kanlı İftira (Türkçe) Aşk/uz Yıllar.
Ankara
A X K AKA (Z:H32ı Baba Katili (15031) ölmevrn A.k
PARK 11113lı CasuMİar Çarpışıyor.
sCmER (11072) ) Yeni ışıklar Arasında. 2 — Ku»tı Chmua Peşinde.
si s (110711 Canavar Tohumu, t Ll s (22294) Gecelerin Hâkimi. YENİ (14040) Zafer Abidesi. GAK GAZtNOSl : Vivans Terno
Revüsü
İzmir
ELHAMHA F.dak.r ana. TAYYARE l — İki Açıkgi» Talv flld&r. 2 — Zehir Kaçakçıları.
YENİ SİNEMA Fedakâr Ana
LALE 1 - Salâhaddlni Eyyunı (Haçlı seferleri). 2 • Daima Aşk İçinde
TAN 1 — Salâhaddlni Eyyubl (Haçlı seferleri), 2 — Dalma Aşk içinde,
KARŞIYAKA CİHETİ;
Sİ M ER Üç Mavi Melek.
MELEK 1 - Cezayir Dannozu 2 — Kanunsuz Jrk.
Radyo
Yeni İManhul’nn bugün için tavsiye eltlftl İki prncrnnı
H atlete:
Sanı 21.00 Romu radyosu 238 nı. Piyanist VVilhelm Baekhaua un iştirakiyle senfonik konser.
Şef: Herbert Albert. Program: Beethoven • Corlo-lan uvertürü
Debussv - Noktürnler.
Brahma - SI bemol majör piyano konçertosu
Dahilde:
Saat 22.00 t »tan bul radyosu, Liszt piyano konçertosu (Wal-ter GlesekİnK* Ph
SîrAuas obua konçertosu (Leon Goosensı Pl.
Senfonik konserler:
Saat II.(N) BBC 31.25.19 m. Filarmoni orkestraRi şef: Thorns» Ber( ham. — 16.15 BBC, “Northern orehettra.. şef : Chnrle» Grnves. -18 36 İstanbul radyosu, orkestra refnkn tinde kemnn soloları t Pl ı — 10.20 lfitaobul raUj oâu, Radyo ki*-
fonl orkestrası: Şef: Cemal Reşld solist: Margosyan (kemanı— 20.55 Roma radyom! 2x3 m. Berime -Poulenc oda müziği eserleri —
21.15 Anknrn radyosu: Rlehnrd StrauHS-Bir kahramanın Imvatı (Pl) — 22 00 İstanbul radyosu: Konçertolar (Pl).
Hafif müzik:
Saat m ıo konin radyosu 330 m.2 Hafif müzik orkestraları (Pli — 0 15 BBC (Pl). — 10 15 RBC-HHü nenesinden (anınmış operet parç/ı -ları, — 13.15 Ankara radyosu -potpuriler (Pl). — 14.45 İstanbul radyoau, Edlth Plaff ve Jacque-lln Françolse’dnn parçalar (Pl)—
14.15 BBC, Müzik hatıraları, —
18 15 BBC, Nornıntı Brooks orkestrası, — 18.45 Anknrn radyosu:
Varyete müziği ıPIı — 19.00 Roma radyosu 283 m. Beppe Mojetta orkestrası. — 2ü. 15 İstanbul radyosu ıPIı. — 22.45 Romıı radyosu 283 m. Orcheatra cetrn
23 15 ÎMtanbu) radyosu» hafif gece müılfrl. — 23 45 Roma radyosu 283 nı. Nnpoliten şarkılar. — 24.30 Roma radyosu 283 m. Modern ritim orkestrası.
Dntn müziği:
Saat 8.30 BBC. (Pl). - 13,30 İstanbul radyosu (Pl). — 13.45 An-ksra radyosu • piyano ile caz parpaları (Ph, — 1R.(M) İstanbul radyosu (Pl). — 22 15 Ankara radyosu (Pl). — W (M) İstanbul radyosu (Pl) — 33.00 BBC. Stanley Black piyanoda — 24.00 Amerikan İstasyonları 19.672, 15 21 ın. Tanınmış dans orkestraları, — L45 BBC (pl.)
Alaturka m Ürik:
8aat 8.00 Anknrn Radyosu, şarkılar (pl » 12 30 Ankara Rad-
yosu, şarkılar (pl.) — 13.15 İstanbul Radyosu: memleket türküleri (pl ( 13 30 İstanbul
Radyosu, şarkılar vr lürkülcr “mikrofonda yeni eesler,, — 18.00 Ankara Ratlyoaıı: İnce mı: (Baya(araban faslı) — ıs. IS îa-tnnhul Radyoau. Nevzat Akay-dan şarkılar ve türküler — 19 20
Ankara Radyosu, tarihi türk mü-ziğl, — 20.00 İstanbul Radyosu, dinleyici iNtcklcri. — 20.30 İstanbul Radyosu (dinlevtcl istekleri)
— 20.46 İstanbul Radyosu, memleket türküleri: Susan Yakar.
— 21.15 İstanbul Radyosu, fasıl (Nişaburek faslı).
Haberleri
Ankara ve İstanbul Radyoları: Saat 7.45. 13.oo, ıo no. 22.45 s t •' 20.15 Radyo Gazetesi.
Ankara.
BBC Radyosunun Türkçe neşriyatı 7 15, 16.30, 23.00.
Bu haberler 31.32 vo 41.49 metrelerden dinlenebilir
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
19.— SEYYAR (Karabinaya).
17,_ VLGEN (Ayvahk-îzmir).
CiELECEK OLAN EKSPRESLER
6 15 Semplon (Avrupadan)
8 30 Ankara.
7.10 Toros.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara.
21.30 Semplon,
Eczafıaneler
(İKLHCEK Ol.AN VÇAKLAR
11.45 M.R. (Mittir) Kahire, Lef-
15 15 koşe. K.L.M. ıHolIndBl Amster-
dam. Roma.
1 L05 P A A. (Amerikan) Basra.
Şam.
16.35 D H.Y. (Türk» Beyrut, Lef-
köşe, Ankara.
10.50 »t âl Ankara.
12 50 • f 94 İzmir.
16.20 II 14 Adana. An -
kara
C.İDEC EK OLâN 1 ( AKLAR
9— S.K. (İsviçre) Atina, Cc-
nevre, Zürih
15.20 P.A.A. (Amerikan) Brüksel
Lorıd ra. Shanon, Gandcr.
Boston. Ncw-York.
9 — D H Y. (Türk) Ankara
11.20 «s 4» İzmir.
13 50 41 e , Ankara.
GELECEK OLAN YAPIKLAR
22— SUS (Bandırmadan)
6.30 KONYA
7.— SEYYAR (Karablgad&n)
17.— BAKIR (Kuradenizden)
17— CUMHURİYET ..
GİDEC EK OLAN \ 8PI ICLAR
8.15 SUS (Bandırmaya).
4.— ANAFARTA (İneboluya).
Emirriinü:
Cemil.Beyazıt. Ankara, Eminönü. Necati A. Küçükpazar. Esat, Alemdar.
Eyüp: Arif Beşer.
Beşiktaş:
Süleyman Recep. T. Cad.
Beyoğlu:
Merkez Güneş Daire T. D. 132 Taktlm Barunak. Yenişehir.
“ Batlst Tallmh. aydede c. Galata Dogruyol. Okçumusa C. Slşll Neodet, Kurtuluş C. 10 Çubukçu Bulgar çarşısı. Kasım P. Ysnl Turan K. P.
Fatih:
İbrahim Halil. Şehzade başı. GÜlseren, Fener.
Etofilos, Samalya. Nâzım. Şehremini.
Et. Pertev, Aksaray. M. F. Baver. Knrngümrük.
Iloybelladıı: Kadıköy :
Hulftai Osman. Söğütlü çeş. t* »küdur:
Fuad Heslp. Gündoğ. C. Sarı ver:
İzzet. Sarıyer.
ANKARA
Çankaya ( 227901. Cebeci (14284).
Gülhane (14145).
İZMİR Tarlan, Alaancak m. Millet, Kcmorallı m. Yeni İzmir, Baaınahano m. Güzelyah, Yalılar m. Eşrefpaşa, Eşrefpasa m.
Soldan sağa:
1 — Mukavele. 2 — Geçici. Bir erkek adı. 3 «—• Bir ağaç. Bir uzvumuz. 4 — Bir arap harfinin okunuşu. Şimik. 5 — Hararet. (Tersi) Bir erkek adı. 6 — Bir erkek adı. Nota. 7 — Madeni İp. Eski. 8 — (Tersi) Beri. Bir yabancı memleket başkenti. 9 — Çocuk tâblrin-ce fena. Ressam aracı. 10 — Bir hayvan. Çoban. Yılın kısımlarından.
Yukarda naşuŞı:
1 — Eski eserler. 2 — Eksik. Neferler. 3 — Bin cins kumaa» Yaş. 4 — Bir okul. Sanat. 5 — Yaramaz. 6 — Tokadın sesi. Bir hayvan. Bir Yunan har* finin okunuşu. 7 — Kuzunun sesi. Yalan lâflar. 8 — Blrşey bilmez. Sertleştirici bir madde, 9 — Lifler (Eski terim). Rakı. 10 — Sicim. Bir dağ adı.
DCNKt- BULMACANIN HALLİ Soldan »ngn:
1 — Nobel. ökte. 2 — Emine. Zn ir. 3 — Dezenfekte. 4 — A-ga, Ait. 5 — Manol, Ek. 6 — Fadime. 7 — Te. Kamer. 8 — Tire. Haki. 9 — Meri. Çim. 16 — Akik. Eleme.
Yuknrdnn uşağ:
1 — Nedamet, Ma. 2 — Ome-ga. Etek. 3 — Bizans. îrl. 4 — Ene. Erik. 5 — Lenalf. 6 — Fİ. Ak. Çe. 7 — özet» Dahil. 8 — Kak. imame. 9 — Titremek. 10 — Ere, Kerime.
Sayfa 6
16 Aralık inin
SİYASİ İKTİSADI
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK ÜAZET1U
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER
Bu sayıda yazı İşlerini fiilen İdare eden: SACİD ÖGET
Genel
sabunu sa-
Vır ut*
U E R D I N R f R
karoserini göstermektedir
25 yıldan beri muvaffakiyetle imal edilmekte olan
Çelik UERDINGER OTOBÜSLERİ
İkinci sayfamızdaki sıvası, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
GÖZLERİNİZİN
Kıymetini bilin!
Grupu MU
Kuruluşu: 1928

KREFELD
UERD1NGEN
Dizel ve Benzin otobüsleri
(he* türlü şasiler için)
ile beraber çalışmaktadır.
Taylan - Etker, İstanbul - Galata, Tabir Han 31 z 33
EN SON ÇIKAN
S
ESI
ra-
dl-
10
59
1 Şubat 1950
9683
B
Göz Hekimi
AN
4140
Dr. Murad Rami AYDIN
-4
için
1175
BD
• I
31 Aralık
1949
Öğleye kadar
muhtelif
Müstesna bir EV
28.12.919
29.12.949
Beyoğlu Parmakkapı, tmam sokağı No. 2. Tel: 41553
Kapalı zarfla 60 ton çamaşır sabunu, 40 ton işçi ün alınacaktır.
Yeni Postahane arkasında Aşirefendl caddesi No: 35/37
Faiz verilir ve vâdeli mevduat faizleri ayltk olarak ödenir.
TÜRKİYE MÜMESSİLİ
IB
Basıldığı yer:
TEN t İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
I 4
Düsseldorf ve (Jerdinaen’deki
“Nash,, m İn 2263 kayboldu. Salonunda 6 inci Şube Seyrüsefer
Merkezine getirmesi rica olunur --------------------ı
Sermayesi: 1.500.000
/
1 — 13 kalemde 138600 lira kıymetinde muhtelif eşya,26.12.949 günü, 13 kalemde 69973 lira kıymetinde muhtelif eşya günü, 12 kalemde 75130 lira kıymetinde muhtelif eşya günü açık arttırma suretiyle.
2 — Bunlardan başka kıymeti 1000 lirayı geçmıyen eşya da peşin olarak Eminönü Satış Gümrüğü Müdürlüğü salonunda satılacaktır.
fabrikalarımızda
SAHİBİNİN
Plâkları
DÜSSELDORFER WAGGONFABRİK A. G
.- • ti. v ’ X.-
•*
T. İŞ BANKASI
-
I
I.
Klimsch - Horika
»
»4
V ♦
• L I W ■ ] •
. U 1.
SABUN ALINACAK
Ereğli Kömürleri İşletmesi Müdürlüğünden

Şartname;
Zongııldakta: Erefli Kömürleri İşletmesi Ticaret dürlüğünden.
Ankarada: Etibank Genel Müdürlüğünden, tstanbulda: Etibank İstanbul Şubesi Müdürlüğünden, îzmirde: Kömür Satış ve Tevzi - Müessesesi Müdürlüğünden a-lınabilir.
Eksiltme 3 ocak 1950 çarşamba günü saat 16 da yapıladı ğından nümü neleriyle birlikte teklif mektubu ve teminat havi zarfların en geç eksiltme günü saat 15 e kadar işletme miz başkâtipliğine verilmiş olması lâzımdır.
Eksiltmeye gireceklerin istiyecekleri bedelin % 7.5 u nis betinde teminat akçesi vermeleri şarttır.
Postada vuku bulacak gecikmeler nazarı itibara alınmaz İşletme idaresi ihaleyi dilediğine kısmen veya tamamen vapıp yapmamakta serbesttir (17447)




ikramiye çekilişine katılabilmek
öğleye kadar bankamızda en az 150 LİRA LIK bir tasarruf hesabı açtırmanız lâzımdır.
1950 yılının bu birinci çekilişinde büyük ikramiye:
Ankara'da Güven mahallesinde
(iki katta 5 oda, 2 hol, bodrum, balkon ve her türlü konfor)


GENERAL © ELECTRIC Ampulü Gözlerinizin dostudur!

Türkiye İmar Bankası
Vadesiz tasarruf tevdiatına % 4,5
Vadeli tasarruf tevdiatına % 6


Çok sağlam işletme ekonomisine çok uygun ağırlık itibariyle hafit ve teçhizat bakımından da mükemmeldir
esimde görülen otobüs, 33 oturma ve 17 avakta durma yeri olan ve Krunp sasis' üzerine kurulmuş oelik bir
WAGGONFABR1K UERDINGEN A. G
Türkiye Hukukçular Derneği İdare Kurulundan
Dernek nizamnamesinin muvakkat 2. maddesi gereğince Dernek Genel kurulu 7 ocak 1050 cumartesi günü saat 15 te ve ekseriyet bulunamadğı takdirde 14 ocak 1950 cumartesi günü saat 15 te İstanbul 1. Ağırceza salonunda aşağıdaki gündemi müzakere etmek üzere toplanacağından derneğimiz âzalarının teşrifleri rica olunur.
GÜNDEM :
1 — Muvakkat idare heyeti poru.
2 — 1950 yılı bütçesi. .
3 — İdare kurulu, haysiyet vanı, murakıplar ve İlmî heyet seçimleri.
4 — Anayasanın 57. maddesinin şümulü hakkında mütehassıslar tarafından hazırlanan ilmi raporun okunması.
♦♦ ♦-
ZAYİ
markalı taksi otomobiH-numaralı ön plâkası Bulanın Galata Yolcu
Henschel şasilerine mahsus □tobiisleı heı nevi otobüs ve remurk ima) edilmektedir


^^^Kiralık Garajlı
I APARTMAN DAİRESİ
Şişlide havadar bol güneşli, müstakil bahçe ve garajlı, bütün konforu haiz 5 odalı daire acele kiralıktır. Ka-raköy Otobüs durağı Demir-bağ han No. 18. Telefon: 40304
Üsküdar Asliye İkinci Hukuk Yargıçlığının 24.11. 1949 tarih ve 949-727 sayılı kararile soyadım İsmail Onur İken İsmail Şerif olmuştur.
Dans
1U8
J U
rose Slo\v
13
9604
B
4138
ı^a vıe en
Soirâe dansante Ruınba
Un soir de Carnaval
Samba
La ultima noehe Bolero
South
Lrm Drowning
Hora Stacato
Bli — Blıp
Rue Santa Paulli Tango Bolla Maria
Cumana
Sabre Dance Boogie La belle de Cadiz Cynthia’s in love
Dream
Beautiful musıc
Bilumum SAHİBİNİN SESİ acentalarında arayınız.

YILIN ANSİKLOPEDİSİ
Bütün tanınmış takvimciler, âlimler, şairler, filozoflar, mütefekkirler, doktorlar, muharrirler, hikâyeciler bir araya gelerek çeşitli mevzular üzerinde hazırladıkları 2500 parça yazıyı bir tek eser içinde topladılar.
Bu eser, her yıl seve seve alıp bir ziynet eşyası gibi odanızı süslediğiniz, günlük yorgunluğunuzu yaprakları arasında dinlendirdiğiniz:
- * • » * -A * •*
Büyük Saatli Maarif Duvar Takvimi
daha büyük bir itina ile yakında çıkıyor.



İstanbul Gümrükleri
(
Başmüdürlüğünden
3 — 1. 2 nci fıkralarda yazılı eşyanın müfredatını, cins ve kıymetlerini gösteren listeler Satış Gümrük Müdürlüğü mezat salonu kapısında Belediye Mezat Salonunda, Başmüdürlük binası zemin katındaki Giriş Gümrüğü Müdürlüğü Manifesto ve Muhasebe servislerinin bulunduğu salonlarda ve Başmüdürlük Levazım Servisi kapısında asılı bulunmaktadır
Aşağıdaki telefon numarasından her türlü izahatın alınabileceği ilAn olunur 17622
Telefon : 23219
Gazetemizde neşrolunan bütün
■*
klişeleri
NG FÜR REPRODUKTIONSBEDARF
*_* - - •-— *---


Tarafından teçhiz edilmiş, modern ve kifayetli klişe atelyemizde hazırlanmıştır

Comments (0)