16 Nisan 1950 —Pazar
Kütüpha

r



SİYASİ İKTİSADÎ
re rae A
CTA
3 l/ı
Sayı 137
10 Kuruj
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye İçin soneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
ilânlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mcs’uliyet kabul edilmez.
—' ■ ■ - ' ---- - J
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
r
jç ve DIŞ
POLİTİKA
15/IV/1950 /
• '‘Ihmalardan çıkan
c... .ıclar
Ç İYASÎ partilerimizin yüzde *** yetmiş yoklamaları, önümüzdeki umumî seçimlerin ehemmiyetli bir merhalesi olarak tamamlanmış bulunuyor. Şu var ki, bunun tam neticelerini 24 saat gibi kısa bir müddet zarfında alıp ilân etmek, hiç de kolay bir iş sayılmamak lâzımdır. Netekim, bu kısa müddet zarfında en tam listeyi verebilen Cumhuriyet Halk Partisi dahi, bir kaç vilâyetin neticeleri üzerinde bir kaç gün uğraşmak mecburiyetinde kalmıştır. Ki, Öteki partilerimiz, ay-hı gayreti, kendi listelerinin aşağı yukarı yarısı üzerinde göstermek durumunda kalmışlardır.
Bu seferki tecrübe, bazı noktaların ortaya çıkmasına fırsat vermiş bulunuyor. Bunları gözden geçirmek faydadan hali olmasa gerektir.
Bir kere, mahallî teşkilâtta belirtileri görülen bir kanaate göre, bütün yüzde yetmişler, mahallî teşkilâta bırakılmış bir haktır. Şu halde teşkilât, mahallindeki yeni yahut eski adamlar üzerinde durarak, yerliden ve hemşeriler arasından milletvekili seçecektir. Binaenaleyh, oralı olmayan bir eski yahut yeni milletvekili namzedi, parti için eğer mutlaka lâzımsa, bunu, parti merkezi, yüzde otuz listesine sokmalı yani kendi tahsisatından çıkarmalıdır.
Çünkü bu görüşe göre, ortada gerçekten bir tahsis vardır. Reyleri de mutlaka mahallî teşkilât vereceğine göre, yüzde otuzların bu teşkilât tarafından ka-zaııdnılması için, yüzde yetmişlerin merkez teşkilâtı tarafından, sineye çekilmesi lâzımdır.
Çİinkü yüzde otuzlar, yüzde yetmişlerin yiizii suyu hürmetine seçileceklerdir.
Bil' ikinci görüşe göre, yüzde otuz kontenjanı, Meclise yüksek değerde bir mücadele takımı sokmak için kâfi değildir. Binaenaleyh yüzde yetmişlerin arasına, merkezce matlûp kimseleri sokmakta zaruret vardır. Ancak bu, bütün yüzde yetmişleri kaplayacak miktarda olmamalıdır. Hem sonra bir listeyi mahallinde geçirmek için de; büyük isimlere ihtiyaç vardır. Zira mahallî namzetler; ne de olsa, bütün partiler için ancak mahallî ölçüde birer destektir.
Bu iki zarureti kabul eden ikinci görüş, diğerinden, her bakımdan üstündür. Hem kendi partisini mecliste güzel temsil ettirmek hem de memlekete, seviyeli unsurlara kâfi miktarda malik bir meclis vermek bakımından.
Başka memleketlerde, yüzde yetmiş yahut otuz diye ayrılmış kontenjanlar yoktur. Partiyi, evvelâ seçimlerde, arkasından da, hükümet başında yahut muhalefette muvaffakiyete götürecek unsurlar üzerinde, merkez ile teşkilât arasında sadece danışma vardır. '
Kabul etmek lâzımdır ki. bunun, h( r dam ma gibi, zor bir t', rafı vardır. Danışmak için, her iki tarafın da mevzua hâkim olması nispetinde vazife hissinin mahkûmu kalması şarttır, ileride, bizde de, bu yoldan yürünecek ve mecliste çarpışacak po-lilıka takımında kim kabiliyet göstermiş yahut gösterecek ise, o seçilecektir.
Üçüncü nokta, daha ziyade Cumhuriyet Halk Partisinin kendim gençleştirme istikametinde elde etliği başarıdır. Yapılan yoklama 1) eskilerin en iyilerini mu-İr feza imkânını vermiş 2) bü-y k isimlerin kendilerini yokla-rraya arzetmekle tehlike geçir-r eliklerini ispat etmiş v -iv yol açmıştır.
İnönü ve
Bayar’ın son seçim nutuklarını Eğede söyliyecekleri bildiriliyor
L
İzmir, 15 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bu sabah Vilâyet Seçim Kurulundan izni alınan bu seçim mitingi 1950 seçimlerinde Ege bölgesinde hazırlanan en büyük toplantı olacaktır. Eğenin 9 iline ait bütün Demokratlar o gün İzmirde bulunmaya d&vet edilmişler, ve şimdiden yüzlerce otobüs ve kamyon kiralamışlardır. On binlerce kişinin katılacağı beyan edilen İzmir mitinginde bulunmak Üzere Celâl Bayar. Adnan Menderes ve Fuat Köprülü İzmire dâvet edilmişlerdir. Celâl Bayarın 10 mayıs akşamı söyliyece-ği nutuk D.P. nin bütün Türkiye seçimlerine şâmil bir karar suretini havi’olacağı ifade edilmektedir, Söylendiğine göre D.P. Genel Başkanının nutku. D.P. nin iktidara geçişi halinde tatbikine çalışacağı iktisadi, sosyal ve kültürel problemlerin geniş bir iza-
hım ihtiva edecektir.
Çok dikkate değer başka bir hâdise de mayıs ayının takriben aynı gün ve belki aynı saatinde C.H.P. nin de İzmirde D.P. ninki kadar ö-nemli bir toplantı hazırlamakta olmasıdır. Halk Partisinin toplantısında Cumhurbaşkanı Inönünüıı hu seçim devresinin son nutkunu söyliye-ceği tahmin edilmektedir. Bu haber hakkında malûmatına müracaat ettiğim C.H.P. İzmir 11 Başkanı Nazif Çağatay: “sayın Cumhurnaşkanı-nın o günlerde İzmiri teşrif buyurarak bir hitâbede bulunması kuvvetle vârittir.. demiştir.
Görülüyor ki siyasi bataryalar 10 mayıs tarihinde İzmirde boşalacak-
3) yeni

Ingilterede
İşçi Partisi, g nel seçimlere hazırlanıyor
Izındra, 15 (AP) — İngiltere Başbakan muavini Herhert Morrison bugün verdiği bir demeçte, işçi Partisi için yeni genel seçimlere hazırlanmak zamanının geldiğini beyan etmiş, fakat seçimlerin hangi tarihte yer alabileceğini belirtmemiştir.
yeni
|YENİ İSTANBUL’un Kuponu
k
Gençlik, irticai, solculuk kadar
tehlikeli bulduğunu bildirdi
Yayınladığı bir makale. Cumhurbaşkanı, Hükümet ve Adliyenin manevî şahsiyetlerine hakaret teşkil ettiğinden
Fuat Arna
hakkında
Sayın Mareşal Fevzi Çakmak'ın ö-lümü dolayısiyle şehrimizde vukubu-lan son hâdiselerin tahkikatına dün öğleden sonra tatil olmasına rağmen ad üyece geç vakitlere kadar devam edilmiştir. Birinci safhası sona eren tahkikatın ikinci kısmı dcrinlcştirll-mektedir.
İÇ SAYFALARDA
ve Kudret gazetesi sahibi dün tevkif kararı verildi
Sanıklardan bir kısmı ikamete bağ lanarak serbest bırakılmış itiraz eden iki kişinin istidası da itiraz merciine verilmiştir.
Sanık oldukları tespit edilen bazı kimseler de yeniden nezaret altına a-lınmış ve bazıları da hâlen aranmaktadır. Tahkikat bir ka(; güne
kadar
Amerika, Arapları ısraılle sııllıe zorluyor
Araplar, müzakereye hazır fakat Birleşmiş Milletlerin tavassutunu istiyorlar
Şam 15 A.A. (Reuter) — Suriye İktisat Bakanı Maruf Davalıb, Arap Birliğinin Kahire'de yaptığı toplantıdan dönüşünde dün Birleşik Amerika’nın Arap Devletlerinin İsrail İle sulh yapmaları için İsrar ettiğini söylemiştir.
Takdim plânı konuşmaya esas olmadı
Şam 15 (YİRSı — Arap Birliği si-yasî komitesi, hafta başında yaptığı bir açıklamada, Israille müzakerelere hazır olduğunu bildirmiş, fakat Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan taksim plânının konuşmalara zemin teşkil etmesini şart koşmuştur.
İsrail Devleti, Filistin savaşları sırasında elde edilen toprak kazançlarını tehlikeye düşürecek olan böyle bir teklife yanaşmamıştır.
i
Kıraliçesl
Yuııan
Liopez köyünü kış hamamı münasebetiyle ziyaret ederlerken


Türkiye, ”4. madde” den istifade edecek
Yunan kabinesi
Fatma Pehlevînin unvan
ve imtiyazları alındı
Amman, 15 (YİRS) — Tahrandan bildirildiğine göre, bir Amerikalı ile evlenen İran Şahının hemşiresi Fatma Pehlevî nin asalet ünvaniyle diğer imtiyazları sarayda yapılan bir toplantıdan sonra ilga edilmiştir.
Fatma Pehlevînin bu haklarından mahrum bırakılması, kardeşi İran Şahından izinsiz olarak evlendiği içindir.
New Jersey 16 (YİRS) - Avrupa İktisadi işbirliği İdarecisi Paul Hoffman’a yakın olan bir kaynaktan sızan haberlere göre, Avrupa dışındaki müstemlekelerin ekonomik durumunu geliştirmek için 22 milyon dolarlık bir tahsisat hazırlanmıştır. Aynı kaynaktan alınan diğer bir habere göre. Türklyeye teknik yardım. Trumanın dördüncü madde programı ile desteklendiği takdirde, çok iyi neticeler verecektir.
dün yemin etti
Plastıras Başbakan oldu. Venizelos
istirahat
edecek
Atına, 15 (A.P.) — Bu akşam General Plastiras, Yunan Kıralı Paul’ün huzurunda Başbakan sıfatıyle sadakat yemininde bulunmuştur. General
Kıymetli edip re muharririmiz Refik Halld dün Anadolu seyahatine çıktı. Arkadaşımız bundan
Kırk yıl evvel :
İl
lıl'4Wd^Hit«Htıı«tr
AttantUc Pafrtı Konseyinde
Müşterek menfaat ön plânda tutuluyor \Vashington, 15 A.A. tafp) — \Vashıngtonda alınan bazı haberlere göre Atlantik Paktı Konseyinde aşağıdaki meseleler görüşülecektir;
1 — Atlantik Paktı milletlerinin, müşterek menfaat adına, hâkimiyetlerinden kısmen vazgeçebılmclerine matuf alabilecekleri âcil tedbirler.
2 — Temsilcilerinin hepsi Atlantik Paktı İmzacısı olmak şartiyle yeni bir komisyon kurulması ve bu komisyonun teknik plân çerçevesi dahilinde tek tip silâh kullanılmasına matuf çalışmalara devam etmesi.
Plastirasın kurduğu Merkezî Koa-lisyon Kabinesi, 1944 ten veya memleketin Alınanlardan kurtuluşundan beri iktidara gelen 19 uncu Yunan kabinesidir. Amerikalıların yeni hükümeti destekliyecekleri muhakkak addedilmektedir. Daha evvel prensip itibariyle hükümete iltihakı kabul etmiş olan eski Başbakan Venizelos, kabinedeki yerini derhal alnııyacak-tır. Kendisine Dışişleri Bakanlığı tevdi edilecek olan Liberal Parti Lideri Venizelos, yayınladığı bir tebliğde, sıhhi sebepler dolayısiyle ve nispeten uzun bir istirahat devresi için Yuna-nistandan ayrılacağını bildirmiştir Bu müddet zarfında Başbakan Plas-tiıas Dışişleri Bakanlığını da tedvir edecektir. Venizelos Güney Afrikayı ziyaret tasavvurunda olduğunu belirtmiştir.
Koalisyona dahil 3 merkez partisinin yeni kabinede beşer bakanları bulunacaktır. Kabine İlk toplantısını pazar sabahı yapacaktır. Yunan Parlâmentosu pazartesi günü açılmaktadır.

II
Anadolu'da Refik Halid„
ZtİArlyie bize yurdumuzu eıı İyi tanıtan bir eser k? -.dırınışh.
Kırk yıl sonra :
Anadolu'yu '•krar karış har rzrrrk intihalarını
Yeni İstanbul
gazetecinde neşredecek oları ko metil "Memleket hlkft- c’ size bugünün Afiadolumıııu tanıtacak.
Refik Halid’in Anadoludan göndereceği dc^. ve olgun yazı ve müşahedelerini bekleyiniz !
Kıral Leopold, tahtını oğluna devredecek
Anayasaya aykırı olmıyan bir kanunun kabulünü istiyor
Londra, 15 (YİRS) — Cenevrcde Kıral Lnopold'la temaslarda bulunan Belçika Dışişleri Bakanı Van Zerin nd. Kiralın Cenevrede plâğa alınmış bir mesajını dün gece Brlçikuya getirmiştir.
Leopold’iin mccııjı
Clnclnnatl, lft (YİRS) — Belçika radyoları vasıl asiyle yayınlanan Kıral Leopold’ün plâğa alınmış nutku, Bel-çikanın Almanya tarafından istilâ r-dikllğindnn beri Kıral tarafından gönderilen ilk mesajdır. Kıral Leopold sekiz dakika kadar süren mektubunda demiştir ki:
“— Parlâmento yurda donnienıl İmkân dahilini? koyarsa tahtımı oğlumu erkedcceğim,.
Kıral Leopold, Belçikayı aylardan
sona erecektir. Bu arada neticeye göre. talebelerin haklarında ademi takip kararı verilmesi de muhtemeldir.
Arapça ezan okuyan ve tekbir getirenlerden başka evvelki gün Boya-zıtta Sahaflar çarşısında başına yeşil sarık sararak gezen Hilmi Yurtdan adında bir imam yakalanarak adalete teslim edilmiştir.
Diğer taraftan irtica hareketleri ü-niversite muhitinde büyük bir infial uyandırmıştır. Milli Türk Talebe Birliği tarafından dün yayınlanan bir beyannamede şöyle denilmektedir:
“Son günlerde memleketin muhtelif yerlerinde beliren mevziî bazı irtica hareketleri mevzuunda Millî Türk Talebe Birliği şunları açıklamak ihtiyacını duymuştur:
Türk gençliğinin inkılâbı bütün mâna ve icaplarlyle benimsemiş olduğunu bizim gibi herkesin katiyetle bilmesini istiyoruz. Ve yine herkesin çok iyi bilmesini istiyoruz ki inkılâbın ruhuna halel getirecek her teşebbüs, karşısında daima biz Türk gençlerini bulacaktır.
irticai en az solculuk kadar tehlikeli sayıyoruz. Her ikisi ile de amansız mücadele vazifemizdir.
Zaman zaman siyasî ihtiraslarının kurbanı olarak gençliğin heyecanını istismar etmek istiyenleri âmme efkârı Önünde şiddetle protesto ederiz.
Gençlik memleket menfaatini, millî dâvaları her zaman, her şeyin üstünde tutmaya gayret etmiştir, etmektedir. edecektir. Bundan kimsenin pn ufak bir tereddüdü olmasını asla affedemeyiz...
Bundan başka Kudret gazetesinin 14 nisan 1950 tarihli nüshasında Fuat Arna imznsiyle yayınlanan başmakaleden dolayı gerek yazı muharriri Fuat Arna ve gerekse gazetenin sahip ve yazı işleri müdürü Zafer Çelik haklarında İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca takibata başlanmıştır. Sanıklardan Fuat Amanın uçakla İstanbul haricine kaçtığı ve diğer sanık Zafer Çelik’ in de takip edildiği ve aramalara rağmen bulunamadığı cihetle suçun mahiyeti itibariyle her iki sanık hakkında nöbetçi İstanbul Sulh Ceza Yar-gıçlığınca tevkiflerine karar verilmiş ve tevkif kararının infazı için ilgililere tebligat yapılmıştır.
Öğrendiğimize göre suça konu olan yazılar, memleketin emniyetine tehlike iras edecek. Cumhurbaşkanının, hükümetin ve adllyenin mânevi şahsiyetlerine tecavüz ve hakareti müta-zammm mahiyette görülerek bu suçlardan dolayı takibata girişilmiştir.
Diğer taraftan merhum savın Mareşalin ailesi Anadolu Ajansı vasıta-siyle bir teşekkür mektubu göndermiş bulunmaktadır. Çakmak ailesi bu mektubunda rahmetli Mareşalin mübarek naşı başında sabahlara kadar nöbet bakliyen Ankara ve İstanbul üniversitelilerine ve onu el üstünde taşıyan millete minnet ve şükranaln-nı bildirmektedir. Bu mektubunda matbuatın kadirşinaslığına da ayrıca minnettar olduğunu Çakmak ailesi belirtiyor.

GAZETEMİZ BUGÜN ve YARIN
SAYFADIR

İKİNCİ
Anti-demokratik ve demokratik kanunlar M. Nermi
ÜÇÜNCÜ
Sanat ve tenldd
Fâzıl Ahmet Aykaç
BEŞİNCİ
1949 sonu
Bankalarda mevduat
Namık Zeki Aral
Turizm dâvamız
★★★
ALTINCI
Resimlerle dünya haberleri SEKİZİNCİ
Spor

Kuruçeşmedeki yeni kömür tesisleri aşıldı
k

Bu sayede 80 bin tonluk depolama ve saatte 200 ton yükleyen veya boşaltan beş vinçle büyük bir ihtiyaç karşılandı
Devlet Denizyolları ve Limanlan tş-letme Genel Müdürlüğü tarafından bir İngiliz firmasına inşa ettirilen Kuruçeşmedeki yeni kömür tesisleri dün aaat 11 de törenle açılmıştır.
Merasimde Vali ve Belediye Başkanı Fahreddin Kerim, Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı, Devlet Denizyolları Umum Müdürü, inşaatı yapan Ingiliz firmasının Genel Müdürü, basın temsilcileri ve kalabalık bir davetli kütlesi hazır bulunmuştur.
Evvelâ Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı tarafından yapılan kısa bir hitabede, bu hafta içinde temel atma merasimi yapılan Zonguldak liman tesisleriyle ilgili olarak İstanbul limanında yaptırılan bu kömür doldurma ve boşaltma tesislerinin iktisadi ehemmiyetini tebarüz ettirerek açılmasını Vali’den rica etmiştir.
Bundan sonra söz alan Vali ve Belediye reisi Prof. Fahreddin. Kerim Gökay, bu güzel tesislerin şehre kazandırılmasından dolayı Bakanlığa ve Denizyolları Umum Müdürüne ve bu İşin tahakkukunda âmil olanlara şehir namına teşekkürlerini bildirmiş ve Kuruçeşme depolarının İstanbullulara sağlıyacağı faydalan tebarüz ettirdikten sonra bunu soğuk hava depoları ile modem antrepoların takip etmesini temenni ederek kordeleyl kesmiştir.
Müteakiben yeni tesisler gezilmiş ve davetlilere izahat verilmiştir»
Kuruçeşme kömür tesisleri deniz ve kara vasıtalariyle alâkalı kömür yükleme ve boşaltmalarını çabuklaştırıp ve ucuzlatacağı gibi, Boğaziçi kıyılarının muhtelif yerlerine serpilmiş, iptidaî ve çirkin, gayri sıhhi ve masraflı kömür depolarını ortadan kaldırmak ve İnsan güciyle yürütülen bugünkü iptidai ve zahmetli çalışma sistemindeki işçi sayısını asgari hadde indirmek bakımından büyük faydalar sağlamaktadır. Rıhtımda beşer bin tonluk 3 gemi, üst üste yanaşabilecek ve tGsislerin her biri saatte 200 ton yükleme veya boşaltma yapabilen her seferinde 3 ton kömür alan 5 büyük vinci, 80.000 ton depolamaya müsait bir sahası vardır. Kuruçeşme modern kömür depoları ar-sasiyle birlikte 6 milyon 600 bin liraya mal olmuştur.
Deniz ticaret filomuzun randımanı ve dolayısiyle kömür nakliye masrafları üzerinde büyük değişiklikler temin edecektir.
Kuruşeçme yolu genişletiliyor
Kuruçeşme depolarının önünden geçen dar yolun genişletilmesi İçin çalışmalara devam edilmektedir. İstanbul Vali ve Belediye Reisi dünkü törende bu yolun yakında ikmal edileceğini müjdelemiştir.
t)
İt
Şehir Tiyatrosu artistlerinden birine piyungodaıı
100.000 Lira çıktı (Gazeteler)
— Eh, artık istifa eder
— Elbette, paralı aktör olur mu hiçi
beri siyasi bir İst iknır; ıslığa boğan hükümet buhranının i: Hvm l»Jn uzlaşıcı bir hal çaresi teklif fimi.-jflı. Lvo-pold, Belçika anayasasına tykıu olmayan bir kanunun paı liimtmu» lanı-fından tasdik edilmesi vo hükümetin muvaffakiyetiyle, Kimilik huldm ını muvafakatiyle, Kırallık haklarını leceğlni belirtmiştir.
°— Parlâmento bu uzlaşıcı b kufimi kabul ettiği takdirde, r hükümet buhranı sona erecektir., diyen Leopold şunları ilâve otnhiştlr:
“ Plân muoıbinccj kırnllık unv inini muhnfaz.u ed&r-eğim/ l’akai bütün yetkiL'ii oğluma djovraeeğlm. Ancak yurduma döncbılmvro ivin, yurtta şiarımın sakin kalmaları ve annyaoayn aykırı hareket etmeyen siyasi partilerin uzlaşmayı desteklemeleri -arttır.,.
I
Y E N T İSTANBUL
Sayfa 2
İH Ntonn 1050
TETKİKLER
Antidemokratik ve
§ ie mı ıı mı
mı a\ ııı: ıii ıııt il il mı it
Sanat Haberleri
demokratik kanunlar
Ehhi/h sebeplerini araştırmak, biz öyle diışıinüyorıış, her halde faydasız değildir. Quhu ilkönce söylemeliyiz ki, yurdumuzun demokrat olup olmaması, dış-politika bakımından da son derecede ehemmiyetlidir. Çünkü, biz bugünkü durumumuzu, milletlerarası münase be ilerindeki değerimizi yalnız ve yalnız Türk Devrimin# borçluyuz,
Yazan : M. NERMİ
Tarsus gemisi
15 mayısta Amerikaya gidiyor
SON İki yıldan bori bir türlü dtnmiyen iç-politika davalarımızdan en ehemmiyetlisi şimdiye de£in yapılmış ve yürürlüğe girmiş olan kanunlarımızın demokrasiye uygun olup olmamasıdır. Demokrasiye uygun düşen kanunlara karşı hiç bir diyecekimiz yoktur. Fakat bu kanunlar, demokrasinin ruhuna aykın ise. yani anti-demokratik ise, o zaman, meselenin rengi hemen değişir. Bu fikri benimsiyenlerin sayısı yurdumuzda hiç de az değildir. Basınımız, bu bakımdan, bizi aydınlatacak örnekler vermektedir.
İlkönce yalnız bir iç-politika dâvası gibt göze çarpan bu münakaşaların aynı zamanda dış-polltikanıızı da ilgilendiren tarafları az değildir. Çünkü; biz politika kavramını iç ve dış şeklinde ikiye bölmekle yalnız bir mantık tasnifi yapmış oluruz. Gerçeklik bundan çok başks bir şeydir. Doğrusu şudur: Dış-politlkayı iç-politika destekler. Öte taraftan da dış-politikn iç-poUtikanın en büyük kudret kaynağıdır. Demek oluyor ki. sahaları ayrı ayrı olduğu halde İkiye bölünmüş gibi görünen politika, aynı milli dinamizmin İki cephesinden başka bir şey değildir. Onun İçin kanunlarımızın demokratik olup olmaması meselesi dış- politikamızı da as çok ilgilendirecek bir değer ve e-hemmlyettedlr. Böyle olmasaydı, milletlerarası basınında, münakaşalarımıza yer ayrılmazdı.
Bunun sebeplerini araştırmak, biz öyle düşünüyoruz, her halde faydasız değildir. Şunu ilkönce söylemeliyiz ki: yurdumuzun demokrat olup olmaması, dış-politika bakımından dA son derecede ehemmiyetlidir. Çünkü, biz bugünkü durumumuzu, milletlerarası münasebetlerindeki değerimizi yalnız ve yalnız Türk Devrimi-ne borçluyuz. Artık bunu bilmeliyiz. Bugün dünya basınının bahsettiği, hattâ kuvvetle desteklediği Türkiye, bu Türkiyedir işte. Bu kadar geniş ve eşi görülmemiş bir devrime sahne olan Türk ülkesinin aksak noktaları elbette olabilir. Bunlann giderilmesi yalnız kanunlarla değil, aynı zamanda yeni bir zihniyetin, yeni bir anlayışın, yeni yaşayış normalarının ruhumuza büsbütün yerleşmesiyle mümkündür. Günün birinde, biz bunu düşünürken bile korkunç bir rüyanın dehşetin! duyuyoruz, Türk Devrim! dinamizmini kaybeder de ideallerimizin yaratıcı gerçekliği birer gölge gibi dağılırsa, işte o zaman bizim yurdumuz yapayalnız kalmıştır, tarihimizin, büyük benliğimizin nabzı durmak üzeredir. Böyle tüyler ürperten zalim bir ihtimalin affedilmez sorumluluğunu hiç bir vatandaş, hiç bir politikacı, hiç bir devlet-ada-mı yüklenemez. İster uzun bir sosyal gelişimle, isterse bir devrimle kurulan yaşayış sistemlerinin müdafaası fikri bu sorumluluk sezgisinden doğmuştur. Hattâ dünyanın en ileri ve yaşlı demokrasileri bile, ihtiyaç duyuldu mu, demokrasiye aykırı sanılan tedbirlere başvurmaktadırlar. Çünkü, demokrasiî başı boş, dizginsiz bir hayat nizamı, anarşi değil, halkın idare sistemine katılmasıdır. Bunun da belli başlı yollan vardır. Sandık başında oyunu kullanırken tam minesiyle egemen olan fert, bundan sonra yurdunun kanunlanna mutlak bir saygı göstermek zorundadır. Çünkü, bu kanunlan, teoriye göre, kendisi yapmıştır.
Kanunların iyiliğini, kötülüğünü, bis, tatbikatta verdikleri neticelere göre değerlendiririz. Bu ise daha ziyade hukuk tekniği bakımından doğru olduğu halde zümre menfaatlerine göre büsbütün yanlış olabilir. Yeni bir devrimden henüz çıkmış bir memlekette bütün sosyal İhtilâflar İster istemez kanun konulariyle ilgilidir. Söz gelişi bana göre demokratik olan bir kanun, bir başkasına göre antb
demokratiktir. Biliyorsunuz ki: her genç rejim, tasfiye ettiği sosyal nizamın muhtemel sürprizlerinden sıyrılmak maksadiyle çeşit çeşit tedbirlere başvurmak zorundadır. Bu tedbirler, umumiyetle, devleti koruma kanunları şeklinde belirir Dünya tarihinde böyle bir korunma ihtiyacı duymamış olan tek bir devrim yoktur. Bu savunma kanunları dev-timlerin kudretine ve halk arasındaki yayılmak imkânlarına göre muhteva bakımından çeşit çeşit değişiklikler gösterebilir. Çağımızın politika edebiyatında anti-demokratik olduğu iddia edilen kanunlar da bilhassa bunlardır.
Devrim zamanlarının ruh temayüllerini incelemiş olanlar pek iyi bilirler ki. devrime karşı gelen zümreler propagandalarını öteden beri devrim ideolojilerine bürünerek yaparlar. Hattâ zaman olur, demokrasi bıı yüzden çok büyük tehlikeler geçirir ve yerini sırasında düşmanlarına bırakmak zorunda kalır. Hitler, demokrasi ideolojisinden faydalanaSpk Alman demokrasisini yıkmıştır. Mussolini aynı taktikle kudreti eline geçirmiştir. Lenin demokrasi yolu ile Kerens-ki'yi devirerek Yirminci Yüzyılın diktatörler çağım açmıştır. Tarihin bu tehlikeli örneklerini gördükten sonra demokrasilere düşmesi gereken savunma tedbirlerinin neden ibaret o-lablleceğini anlamak o kadar güç değildir. Demokrasilerin sırf kendilerini korumak bakımından çıkardık* lan anti-demokratik kanunlar (?); bütüncül, totaliter rejimlerin demokratik (???) kanunlarından kıyasla-namıyacak kadar hayırlıdır. Demokrasi ideallerine bağlananların en başta gelen vazifeleri, bize göre, demokrasiyi kollıyan tehlikeleri her vasıtaya başvurarak önlemektir. Dünya demokrasileri artık gözlerini açmıştır. Komünistleri olduğu gibi mürte elleri de kanun-dışı sayan kanunlar birer birer artmaktadır. Fakat bu kanunlar, insan haklarına büyük bir yer veren demokrasiye apaykın bir şey değildir midir? Sağcı da. »olcu da kendi cemiyetini inkâr etmekle vatandaşlığını silkip atmıştır. Vatandaşlığın en büyük.ölçüsü; vatandaşın kendi cemiyetine, devletine karşı duyduğu vazife ve sorumluluk duygusudur. Faal bir cemiyet ve devlet düşmanı haline gelen bir vatandaş, kendi dileğiyle kanunlarımızın dışına çıkmıştır. Anti-demokratik kanunların konusu dA böyle vatandaş (???) lardır. Demokrat İsviçre, demokrat Fransa, demokrat Amerika, llh, bundan başka bir şey yapmıyor zaten. Onun için demokrasileri korumak maksadiyle yapılan kanunları, demokrasiye aykırı, yani anti-demok-ratik kanunlar şeklinde düşünmemek lâzımdır. En ileri ve dalbudak salınış eski demokrasiler savunmak ihtiyacım bugün bile duyarlarken genç demokrasilerin bu gibi tedbirlere ne kadar muhtaç oldukları kendiliğinden anlaşılır. Bu bakımdan kanunların demokratik veyA anti-demokratik oluşları sosyal nizamla değil, vatandaşların ekonomik hürriyetleriyle birinci derecede ilgilidir. Onun için a-aıl anti-demokratik kanunlar iktisat hürriyetini daraltan ve bunu yokmuş gibi düşünen kanunlardır.
Atinalı talebeler dün gitti
12 günden beri şehrimizde bulunan 37 kişilik Atina Yüksek Mimar Okulu talebeleri grupu dün Ankara vapuru ile memleketlerine müteveccihen ayrılmışlardır.
Dün kendileri İle konuşan bir arkadaşımıza Yunan talebeleri intihalarını anlatarak demiştir ki:
“— Istnbulu hakikaten fevkalâde bulduk. Bilhassa bize gösterilen büyük misafirperverliği hiç unutamıya-cağız. Mimari bakımdan eski eserlerden olduğu gibi yenilerinden de çok İstifadeli şeyler öğrendik.’*
Gemi 15 temmuzda 2 turistik sefer yapacak tekrar Amerikaya gidecektir
Turist sıfatiyle memleketimize gelmek isteyen eski vatandaşlarımızı getirmek Üzere Devlet Denizyolları tarafından tahsis edilen Tarsus vapuru ilk Amerika seferini 15 mayısta yapacaktır Gemi Nesv-York'a gidiş ve gelişinde Pire, Cenova, Marsilya limanlarına uğrayacak 3 temmuzda îsUnbula dönmüş olacaktır. Müteakiben Katolik hacılarını gezdirmek üzere, Devlet Denizyolları ve Amerikan Ekspres şirketiyle müştereken hazırlanan ve biletleri şimdiden her iki teşekkülün bütün dünyadaki acentelerinde satışa çıkarılan iki turistik sefer yapacaktır. 10 temmuzda Cenova’dan başlayacak ve 20 gün sürecek olan ilk turistik rc-ferde Pire, İstanbul, îzmir, Rodos ve Giride uğradıktan sonra tekrar Ce* novaya dönecektir. Tarsus ikinci turistik seferini de aynı esaslar dahilinde yaptıktan sonra tekrar bir A-merlka seferi yapacaktır.
Yabancı hatlara görülmemiş bir rağbet başladı
Devlet Denizyollarının dış hatlara ait yaz programı henüz yeni tesbit edildiği halde, gerek Batı ve gerekse Doğu-batı Akdeniz postalarındaki yerleri tutmak üzere yapılan müra-caatler şimdiye kadar görülmemiş bir dereceyi bulmuştur. İdare, ekime kadar olan seferler İçin bile yer tutmak istiyenlerin müracaatlerıni şimdiden karşılamıştır.
C. H. P. Müfettişi, dün Ankaraya gitti
Bu gidiş son hâdiselerle alâkalı görülmektedir C.H.P. Bölge Müfettişi Prof. Dr. Sadi Irmak dün akşamki trenle Ankaraya gitmiştir. Alâkalı mehafilde bu gidiş, son hâdiselerle İlgili görülmekte ve müfettişin parti merkezine etraflı izahat vereceği söylenmektedir.
Bölge müfettişi gazetemize verdiği bir demeçte şunları söylemiştir:
•'— Parti merkezi ile temaslar yapmak Üzere bir hafta için Ankaraya gidiyorum. Bu arada hemşehrilerimle temasta bulunmak maksadiyle seçim bölgeme uğramam ihtimali vardır. Azami hızına yaklaşmakta olan seçim ve propaganda faaliyetinde vatandaşların arzu ettiği gibi seviyeli ve centilmence bir siyasi maç yapmaları için biz kendi cephemizde elimizden geleni yapmaktayız. Merkezin tesbit edeceği % 30 larla beraber İstanbul aday listemizin tamamen tatmin edecektir. Güttüğümüz dâvayı seçim çalışmalarında vatandaşlara açıkça arzedeceğlz. Hemşehrilerimizin vereceği her hükmü say-ile karşılıyacağız..,

Nâzım Hikmetin muayene neticesi
Üniversiteliler hlr beyanname daha neşrettiler
Şair Nâzım Hikmet, sıhhi muayenesi yapılmak için Cerrahpaşa hasta hanesine sevkedilnuşlı. Hapishane başhekimi Kemal Baran bu hususta, yapılan muayene neticesinde Nâzım Hikmetin hayatı için tehlikeli bir vaziyet Usbit edilmediğini bildirmiş-tfc* ... .
M. T. T. Birliğinin beyannamesi
Üniversiteli genç arkadaşlarımıza,
Komünist Şair Nâzım Hikmetin affedilmesini lotlyon bazı kimselerin Birliğimizin İsmini istismar edip ü-nlversitemizin bazı fakültelerinde imza toplıyarak gençlik adına (!) Cumhurbaşkanına bir telgraf gönderdiklerini öğrenmiş bulunuyoruz.
Hürriyet düşmanlarına hürriyet verilmesini şiddetle reddeden Milli Türk Talebe Birliğinin, gençliği aldatarak toplanan bu imzalarla hiç bir alâkası olmadığını açıklamak İsteriz.
Dünkü kongreden bir görünüş
9 r

Turing ve Otomobil Kurumunun 26 ncı kongresi
Krumun iç ve dış turizm bakımından ele aldığı işler
1949 senesi içinde yataklı vagonlar 105.741,
D. D. Y. 16 milyon, D. Dz. Y. 1 milyon 310 bin, D. Hava yolları
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu 26 ncı yılı kongresini cıün saat .15.30 dan itibaren Toksim Belediye Gazinosu paviyonunda yapmıştır.
Tqplantıda, Vali ve Belediye Başkanı ile memleketimizin tanınmış bir çok siması da hazır bulunmuştur. Kongre Riyaset Divanına Basın Yayın ve Turizm Umum Müdürü Ahmet Şükrü Esmer ve Devlet Denizyolları Umum Müdürü Cemil Parman getirildikten sonra senelik faaliyet raporu okunmuştur. Raporda ezcümle, kurumun memleket lehine ölçülü propagandaya çalıştığı; bu İhtiyaçları müdrik olmayan ve şahsi şeref veya hususi menfaat gayeleri takip edenlerle mücadeleye giriştiği; tenkid ve temennilerini doğrudan doğruya hükümete bildirmekle iktifa ettiği belirtiliyor ve ciddi mesailerinin semeresinin, başkaları tarafından kendilerine maledilerek, bu iddialarının umumi efkâra ve iktidar mevkilerine ye-ı . gelenlere, aşılamaya çalışıldığından şikâyet ediliyordu.
Rapor bilâhare, başarılan bir çok işlerin kurum tarafından başarılma-dığmı yalnız, 26 seneden beri bu işlere rehberlik edildiğini İzah etmekte ve: “Türkiye Turing ve Otomobil
Kurumu yol yapmamıştır; fakat 20 sene evvel, turistik yolların hangileri olduğunu ilk önce tetkike koyularak, hükümetimize plânlarını teklif eden, nihayet tekrar edede programa aldırmaya muvaffak olan kurumumuz-dur. Ayrıca, eski âbideleri tamir e-den, tarihi türbeleri açan, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu değildir. Fakat yirmi küsur senedir, yüzlerce çeşme, sebil, cami, tekke, saray, medrese, kervansaray üzerinde, üyelerinin müşahedelerine dayanarak, hükümet ve belediyeler nezdinde ınütevali teşebbüslere girişen, B. M. M. deki arkadaşları vasıtasiyle sıkı takibatta bulunup, nihayet yüzlerce âbidenin kurtarılmasına, hattâ 12 sene evvel vaki ilk teklifi üzerine fethin 500 üncü yıldönümünün ele alınmasına sebep olan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumudur.,, demektedir.
İkinci kısmında hariç! duruma temas eden rapor, yetmişe yakın memleketi toplayan Beynelmilel Turizm Teşekküllerinin yalnız onar kişilik Merkez Komitelerinde kurumun mevki almış olmasını, Türkiyenin bugünkü turistik vesaitinin ve kurumun âza adedinin temin edebileceği derecenin üstünde, addetmektedir.
Kurum ayrıca raporunda, 1949 senesi içinde muntazaman 2-3 lisanda bastırmaya devam ettiği aylık mecmuadan başka, her biri ikişer bin adetten 3 afiş ile 5.000 nüshadan 4
72,547 kişi taşıdı
pıospektüa ve Mukaddes Yıl münasebetiyle bilhassa hırlstiyanlnrı çok a-lâkadnr eden neşriyatın dünyaya dağıtıldığını anlatıyor ve Rum Patriği Athenagoras’m tstanbula gelişinden beri, gerek hükümet mahfilleri, gerek kurumun hariçte ve bilhassa Ameri-kad&kl Rumların Türkiyeyi ziyaretlerini kolaylaştırmak işiyle alâkadar olarak, bunların memleketimize turist öifatlyle girmelerine müsaade a-tındığı zikrediliyordu.
Bilâhare raporda İstatistik! rakamlara geçilerek, 1949 senesi içinde yataklı vagonların, 105,741, Devlet Demiryollarının 15 milyon, Devlet Denizyollarının bir milyon 310 bin, Devlet Havayollarının da dahilde ve hariçte 72.547 kişi taşıdığı
. du.
belirtiliyor-
Rapor daha sonra otel temas ederek, bu vadide büslere geçildiğini, tetkikler yapıldığını etrafiyle izah ediyor ve diğer turistik meseleler üzerinde de ayrı ayrı duruyordu.
meselesine bazı teşeb-
Raporun, heyeti umumiyece ittifakla tasvip edilmesinden sonra söz alan Vali ve Belediye Başkanı, Is-tanbulun bugün içinde bulunduğu şartları turistik bakımdan izah eden bir konuşma yapmış ve tüzük gereğince eski İdare heyeti âzaları İbra edilerek davetliler hazırlanan büfede nğırlanmışlardır,
Mareşal Fevzi Çakmak ailesinin teşekkürü
Hakkın rahmetine kavuşan aile reisimiz ve sevgili büyüğümüz
Mareşal Fevzi Çakmak’ın
ebedi üfulünden duyduğumuz acı çok derindir. Yurdun her tarafından gönderdikleri yazılarlyle bizlerl taziye ve teselli edenlere ve ziyaretimize gelerek kederlerimizi paylaşanlara ayrı ayrı teşekkür edohllmek imkânsızdır.
Rahmetli Mareşalimizin mübarek nâşı başında sabahlara kadar nöbet bekleyen Ankara ve İstanbul üniversite ve yüksek tahsil talebesine ve o-nu bir günlük mesafedeki aile mnkbe-resine kadar elleri üstünde taşıyan takdlrkâr milletimize, Türk gençlerine ve memleketimizin her tarafından gelorek bu cemaate katılan sevgili vatandaşlarımıza ve muhterem sefirlerle kordiplomatik mcnsuplarınn son-suz minnet ve şükranlarımızı arzede-riz.
Matbuatımızın gösterdiği kadirşinaslığa da ayrıca minnettarız.
ÇAKMAK AİLESİ
Porto Rıco’dakı
iktisadi konferans
Delegemiz Nurullah Esat Sümer dün hareket etti
Nurullah Esat ya gitmek üzere ru ile şehrimizden ayrılmıştır. Hareketinden evvel kendisi ile bir arkadaşımıza Nurullah mer demiştir ki:
** —Birleşmiş Milletler
Sümer, Porto R|co' dün Ankara vapu-
görüşen Esat SÜ-
Teşkilâtı, İktisadi inkişafta geri kalmış memleketlerin iktisadi kalkınmaları m plânlama konusunda incelemeler yaptırmak maksadiyle Porto Rico'da bir konferans tertip etmiştir. Bu konferansa bende dâvet edilmiş bulunduğumdan iştirak etmek üzere gidiyorum. Konferans, yurdumuzu ve Birleşmiş Milletler camiasını ilgilendiren ehemmiyetli bir toplantı olacaktır. Üç hafta kadar devam edecek olan
memlekete avdet edeceğim
Heykel Sergisi
Evvelki gün, “Sanat Dostları Ce-miyeti“nde Heykeltraş 1. Barry, Nermin Faruk! ve N. Suman'ın büst ve desenlerinden mürekkep bir hey-kel Horgıai açılmıştır. Memleketimizde heykel sergileri nâdir olarak tertip edilmektedir. Bu itibarin serginin açılışında bir hayli meraklı bulunuyordu. Sergi, her gün saut 17 den itibaren bu ayın 22 sine kadar açık olacaktır.
Mareşal Çakmak’ın heykeli yapılıyor
Bundan on btş acne kadar evvel merhum Mareşal Çakmağın muvaffakiyetli bir büatünü yapmış olan heykeltraş Hâdl Bara, bu sefer onun büvük bîr heykelini yapmağa karar vermiş ve çalışmalarına başlamıştır.
Brdrl Rahmi Eyliboğlu bir sergi açtı
Dün. Bedri Ralunı Eyüboğlu, yirmi senelik rejimlerinden mürekkep bir s» ı gi açmıştır.
Taksimde Fransız Konsolashnnesinin salonunda açılan bu sergide l-ki yüze yakın eser teşhir edilmiştir, ve daha ilk günü sergiyi flört yüzden fazla ziyaretçi gezmiştir.
Sergi bu ayın sonuna kadar devam edecektir.
bu konferanstan sonra

Teknik Okuî öğrencilerine burs verilecek
Yüksek tahsil müesseslerinde yatılı okul şekli tarihe karışmaktadır. Şehrimizde son yatılı okul olarak kalan Teknik Okul Öğrencilerine de burs verilmesi kararlaştırılmıştır. Karar mayıs başından itibaren tatbik edilecektir. Bu suretle Ir tan bulda yatılı yüksek okullar tamomlyle kaldırılmış ve İleri memleketlerdeki benzerleri haline getirilmiş olacaktır.
Milii Eğitim Bakanlığının yatılı öğrencilere ayda verdiği 100 lira bursun kâfi gelmediği ileri sürülerek arttırılması için Bakanlığa müracaat edilmiştir. Bakanlığın açtığı yurtlarda 20 lira barınma, 50 lira da yemek ücreti alındığı İçin öğrenciler yurtlan tercih etmektedir. Ancak, yurt kadroları her müracaat edeni kabul edecek şekilde geniş olmadığından bir kısım öğrenciler hususi pansiyonlarda kalmaktadırlar.
KÜÇÜK HABERLER
hava
D. P. nin toplantılarının ilki dün yapıldı
Demokrat Partinin. Seçim Kanunu gereğince ilk açık hava toplantımı dün sat 15 te Sirkecide yapılmıştır. Kalabalık vatandaşın katıldığı toplantı D. Nihat Reşat Belger’ln bir nutku İle açılmıştır. Memur bolluğuna, idare mekanizmasının intizamsızlığına işaretle söze başlıyan hatip, iktidarın mesken politikasızlığı yüzünden ev yapan vatandaşların ezildiğini. D.P. iktidara gelirse bunun Önleneceğini, iş bulamıyanlann gittikçe arttığını, D. P. nin herkese iç bulacağını söylemiştir.
Profesör bundan sonra şehrin su derdine temas etmiş, hayatın pahalı olduğunu anlatmış. 14 mayısta reyler D. P. ye verilirse bütün bu şehir ve memleket dâvalarının kökünden hallolunacağını ifade etmiştir.
Profesörü takiben kürsüye gelen Fuat Hulûsi Demircili: “Bütün bu dertlerden kurtulmak ister misiniz?,, diye söze başlamış, “Bu çare e-linizdedir. 14 mayısta reylerinizi bize veriniz., demiştir.
Fuat Hulûsi, iktidarın verem aşısını yalnız şehirlerde tatbik edişini tenkid etmiş, mevcut bir çok imkânlardan fa.vdalanılmadığını söylemiş ve:
“— İşte deniz balık dolu, ama havyar yiyemiyoruz. Çünkü soğuk hava deposu yok” diyerek diğer bazı izahlarda bulunmuştur.
Haydarpaşa Hastahanesinde yeni bir pavyon yapılıyor 400 yataklı Haydarpaşa Nümune haatahanesi ihtiyacı karşHıyamaz hale gelmiştir. Sağlık Bakanlığı, burada açmaya karar verdiği beyin cerrahisi için yeni bir pavyon İnşasını muvafık bulmuş ve bu işe 100.000 lira tahsis etmiştir.
Hastahane Başhekimliği, yem pavyonun İnşasına kadar beyin ameliyatlarının yapılabilmesi İçin hâlen metrûk bulunan, Prof. Cemil Topuzlunun hariciye der» salonunu koğuş haline getirecektir. Yapılacak tâdil ve tamiratın 20.000 liraya çıkacağı hesaplanmaktadır.
Yeni bir araba vapuru sefere girdi
Şehir hatları işletmesi Kadıköy -Sirkeci araba vapuru seterlerine başladıktan sonra bu işletmenin araba vapuru ihtiyacı büsbütün artmıştır. Bu sebeple idarenin 8 numaralı çıkarma gemisi araba vapuru şekline sokularak servise girmiştir.
19 MAYIS BAYRAMI
19 Mayıs Gençlik vo 8por Bayramı için yapılan bütün hazırlıklar İkmal edllmlftir,
Gençlik ve Spor Bayramı bu sone de înönü, Fenerbahçe ve Şeref Stadyumunda birden yapılacaktır.
ir Devlet Denizyolları fabrika ve havuzlarının malzeme İhtiyaçlarını Bakanlığa bildirmek Üzere bir müddet evvel Ankaraya gitmiş bulunan U-nıum Müdür Muavini Behçet Osman Ağaoğlu dün sabah Ankaradan şehrimize gelmiştir. Bakanlık bu levazımın mübayaası için hangi memleketlerden tiraj hakkı tahsis edileceğini bildirecektir.
> Adana vapuru bugün saat 16 da Doğu Batı Akdeniz haltındaki yaz programının ilk seferine çıkacaktır. Bu seferler ayda iki defa yapılacaktır.
A Darüşşafakalılar bugün saat 10 (’n mekteplerinde toplanarak atlanıl pilâvlarım yiyeceklerdir.
ğ- Bir müddetten beri şehrimizde lunan Pakistan ve Arjantin b Elçileri dün Ankaraya gitmt ir Mısır Büyük Elçisi dün husut tomoblll ile Ankaradan şehr.ır gelmiştir.
★ Ankara vapuru dün saat J2 de 77 ) yolcu ve 30 ton yükle Batı Akdeniz seferine çıkmıştır. Yolcular arasında Gazeteciler Cemiyeti Reisi Burhan Felek ve yeni Stockholm Ticaret Ataşemiz Kûmuran Yetiş de bulunmaktadır.
ir Şubat nyı içinde muhtelif bandıralı yirmi yedi vapur ile limanımıza 20.259.340 lira kıymetinde 62.525 ton çeşitli eşya gelmiştir.
Bu ithalâtın 6.722.382 lirası akreditif. 10.530.439 lirası vesaik mukabili, 3,006.519 1114181 da takasla yapılmıştır.
Bu ay İçinde en fazla ithalât yaptığımız memleketler arasında başta 3.841.180 lira ile Almanya, onu takiben de 3.317.305 Ura ile Çekoslovakya. 1.578.859 lira ile Ingiltere, 1.360.786 lira ile Fransa 1.267.950 lira ile de Macaristan gelmektedir. A* Milli Eğitim Bakanlığı barem kanununun hükmüno dayanarak bu yıl içinde İstanbul ve Ankarada yabancı dil imtihanları açacaktır. İmtihanlar İngilizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca dillerinden yapılacaktır.
hava raporu
Bugün şehrimizde havanın umumiyetle bulutlu geçmesi. rUsgArlsrın batı ılo kuzey batı arasında orta kuvvette earpesl, sllhûnetln biraz daha yükselmesi muhtemeldir.
Ahmet Homdl Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
- 39 -
Mektubunda, o kadar zilletle te»)dıtı fakır-lifinden kurtulduğunu en dolambaçlı yollardan bite ilûn ediyordu.
MeaeiA "Şekor i«i yapıyorum!" diyerek ticaretinin geniılediflnl haber veracefı yerde, babam, hakikaten onun «ekerle meşgul oldufunu evvelden biliyormu» gibi "Bizim şeker l«l de um-dufumua gibi çıkmadı, pek cüz’i kir getirdi! Dofruau, ba«ka tUrlil Ümit ediyorum!,, diyor, İttihat ve Terakki erkAniyie olan doatlufunu "Ehibbn dediğimiz yadigârların nazından bıktım artık! Merkezi Umumiden laeler bana ne? Kendilerine muhtaç mıyım sanki?" cümlesiyle, âdeta cihana kafa tutarak hnber veriyor, defişen talihini ve artan servetini İse, "Bu yaz, BÜyükadad» pek sıkıldık. O kadar kalabalıktı ki, tarif kabil değildir. Çocukların sıhhatini düşünmesem bir lâhza durmazdım. Hele akşamlan tâ yazıhaneden köprüye inmek, oradan vapurla çalkana çalkana Adaya gitmek, güç. pek güç vesselâm! Nizam da almak gafletinde bulunduğumuz hdııe veya kasrı lerahfeta ite pak pahalıya maloldu. Vakea manzarası çok lâtif, kendisi de genişçe ve bahçesi büyük. meyvesi bol ama çuval dolusu - evet, tbra-
161
him Bey servetini artık çuvalla ölçüyordu; - para döktüğümüz halde henüz ne tamirini, ne de döşemesini ikmal edebildik!" satirleriyle, bulanık bir aynadan seyredilen bir sabah manzarası gibi, geçici bir takım sıkıntıların arasından anlatıyordu. Mektubun yazılmasına sebep, "M.„ deki süngerler için babamın kendisine faydası olup ola-mıyacafrını sarmasıydı. "Bir de, diyordu, bizim Elâgöz Mehmetefendi Camiinin arka tarafındaki arsayı Evkaf, bendenize satmaya razı oldu. Yalnız imam vekili müâkülât çıkarıyor. Camiin, sizin eve bakan yolu ile beraber satın alabilsem orada »öyle rahatça bir avcefiz yaptırır, âhir ömrümü yine beraberinizle geçirirdim!" Babam bu »on satırları okur okumaz buruşturup alınış, sonra da günlere» İnsan talihinin garipliğine gülmüştü.
Böyle bir moktpt». elbette kl, Sabıhanın evlenme hikâyesinden, bizim eski hayatımıza ait »eylerden o kadar fazla, yahut lüzumu kadar bahsedilemezdi.
tslanbuldan ayrılmadan birkaç hafta evvel, hlr aksam babamın anneme "Ne yapayım!,, Biraz yaşı büyük olsaydı, evlendirlrdim. Yahut Frnn-«aya, falan gönderir tahsilini orada yaptırırdım; unuturdu." dediğini işittifim için, babamın fia-blha ile olan dostluğum yüzünden dışarıya tayinini İstediği ne İnanmıştım.
İlkönce gittiğimiz Irak şehrinde, üç yaşındaki kardeşimin ölmesi ite, kendimi bu seyahatin aebebi ve meaulü addettiğim İçin, beni kendi gözümde bir nevi mücrim yapmıştı. Bozan da bu itham, kafamda tersine dönüyor, babamla annemin, işlerime karışmaları yüzünden kardeşimin ölümüne sebep olduklarını düşünüyorum. Bu yüzden İçimden herkese dargındım. Hele evde Sabi-hadan hiç bahsetmemiştim. Hattâ küçük dostu-192
mu o kadar sevdiğini bildiğim annem ondan bahseder, cümlelerini hatırlar, hattâ sevgiyle onun gibi konuşurken ben sözü değiştirir, yahut olduğum yerden kaçardım. Onun İçin, Sablha için evdekilerin başka bir malûmatları olup olmadığını öğrenememiştim.
Yularlarda Sabihamn sözlerini ne kadar ciddiye aldığımı söylemiştim. O bana "Ben yalan söylemem!" dediği günün akşamında anneme, be-raber yaptığımız çocukluğu olduğu gibi itiraf etmiştim. Ertesi günü bunu kendisine söylediğim zaman, bana, "Yalan söylenmez, dedim ama, bazı şeyler Haklanır!" demesine ve yaptığını işin çocukluğuna gülmesine rağmen, ondan sonra bir daha yalan söylememiş, bu yüzden kendimi mektepte, evde olmaz vaziyetlere sokmuştum Hastalığımda "Sonden da. İhsandan da vazgeçebilirim!., dediği zaman, bu söylediklerinin, hiç olmazsa benim için doğruluğundan hiç »ılphe etmemiştim. Yine o ak»am evleneceği insandan bahsederken de böyle olmuştu.
Daha o akşamdan itibaren Sabihamn talihinden korkmağa başlamıştım.
İhsanla evlenmif olmasını bu korku İle ümit etmiştim. Fakat onun askerde okluğunu bildiğim için bu ümit çok sürmemişti. Yalnız o sabah, İhsanların kapısını çalarken içimde tekrar canlanmıştı. Şimdi İhc Sabihamn talihini uaıl çehresiyle öğreniyordum.
Bunları düşünürken yave» yavaş garip bir sabırsızlığın, hattâ çok acı bir telâ» ve korkunun beni sardığını gördüm. "Onu behemehal bulmalıyım!." diyordum. Herkesin kendi talihiyle haşhaşa kaldığı bu esir şehirde onu yalnız bırakmı-yacaktım.
198
O gece Tevfik Boyln bize hazırladığı meze-lerdon pek az yiyebildim. Fakat zannederim ki, teveccühünü kaznnncak derecede içtim. İlk defa onunla, çocukça bir tecessüsü tatmin için tattığım rakı, »imdi bu düşünceler ve onun hatırası arasından bana ondan bir »ey, yahut ona giden bir yol gibi görünüyordu.
Tevfik Beyin enişteni vo babanım mektep arkHdaşı Banim Rey, ılköııco benim rakı içmeme itiraz etmişti. Bu vasilik hiç de hoşuma gltml-yon bir »nydi. Belki de o kadar temkinli içişime sebep o oklu.
Yomekler hakikaten noflntl. Tevfik Bey, îs-tanbulun birinci sınıf aşçılanndandı. Sofrada bize yemek hakkındaki fikirlerini her zamanki cümleleriyle tekrarlamıştı.
— Bazı budalalar, yemek pişirmeyi kadın işi addederler. Hata... Yüz bin defa hata! Kadın kısmı pişirmesini de, yemesini de bilmez! İkisi de orkoğa vergidir. Misal mi istiyorsunuz? işte bizim hanım. Şimdi eline verseydik, bu patlıcan kızartmasını kömür yapardı. Bakın, Allahaşkına şuna, yemek yiyeceği yerde kendini yiyor...
Tevfik Beyin, hanımını ve ne de oğlu Yaşarı hiç sevmediğini, fakat Talât Beyin aşk macerasından sonra ailede kadın boşamaktım herkes korktuğu için tahammül ettiğini bilirdik. Zaten bu eski İstanbul Efendisi, karısını, bu cins iğnelemeler bir tarafa bırakılırsa, bütün kusurlarına, kıskançlığına, kibirli oluşuna, soğuk mizacına rağmen hoş tutardı. Onu âdeta bir kalemde hayatından silmiş gibiydi.
— Vakan bazı kadınlar da iyi yemek pişirirler amma, onlarda az çok erkek mizacı hâkimdir. Nuranın annesi böyledlr. Eniştemizde İse daha ziyade çelebilik vardır.
194
Raslm Bey de, karısı da bu sözlerin sırf biraz evvel iğnelediği karısının, dolaşık yoldan gönlünü almak İçin söylendiğini biliyorlardı.
Otelden çıktığım andan beri her gördüğüme hayatımı ve tasavvurlarımı anlatmağa mecbur olmuştum. Bu sefer de Rasim Beye eski tâbirle, "izahati lâzııne" verdim.
Sofrada muhtar için biraz daha bilgi edindim. Rasim Bey, o gün Kudret Beye rastlamıştı.
— Biçare adam, diyordu. Çok düşkün ve bitik! Kayın biraderleri yetmiyormuş gibi, şimdi do o muhtar serserisi musallat olmuş.» soyup an-ğana çeviriyor. Zavallı farkında hile değil! Varını saat konuştuk, hep ondan bahsetti. "Muhtar Üs-küdaıda İtalyan ı»gHİ kuvvetleri için bir ç.ı.m' hniıe açtı, İyi kazanıyor. Bir de mum fabrikası var... Yakında bütün aklıklarını iade edecek... Bana teminat verdi." deyip duruyor Bililiyor kl, herif sabaha kadar Süleyman Beyle be "her Beyoğlu barlarında. Moşcovıt’te Tepebaşında, şimdiki Yani lokantasının bulunduğu yerde mülteci Rusların açtığı bir lokanta idi, - İki Rus dilberi bulmuşlar kııyınbaba, damat, vur patlasın, çal oynasın yaşıyorlar...
Zavallı Sabıha! Bütün dedikleri çıkıyordu. Ağlamamak için kondimj zor tutuyordum. Rasim Bey ise bana yaptığı fenalıktan haborsi», kayın biraderine hemen o gün edindiği bilgilen sıcağı sıcağına veriyordu:
— Muhtar, orada tanıdığı Rus kadınının kardeşiyle - galiba Mlhailof adındo biri, - Bcyoğ-lunda bir de eroin fabrikası kurmuşlar. Ovun dersen gırla... Herifin Üç metresi var. Hele o Süleyman Bey budalası, içler acısı doğrusu...
(Davamı var)
195
16 Nisan 1950
YENİ İSTANBUL,
Sayfa 3

beş seneye mahkûm oldu
z.
Londra, 15 (YTRSı — İngiliz vayollan, geçen perşembe günü l ise giderken gövdesinde üç kutrunda delikler açılan Viking uça-
ğına yıldırım isabet etmediğini açık-lamıştu’.
Ha-
Pa-metı e
A
Annesi, oğlunun şöhret merakında ve mâsum olduğunu söylüyor
Londra, 15 ı YİRS) — Batı Alman-yadakl Amerikan müdafaa şebekesi hakkında Rııslara bilgi vermek teşebbüsünde bulunan 19 yaşlarında G us tav Mueller adında bir hava onbaşısı, bir askeri mahkeme tarafından hrş sene hapse ve ordudan iska-l? mahkûm edilmiştir.
Sanık, sırf Sovyet istihbarat ve USİUk teşkilâtını meydana çıkarak ve onları ele vermek için te-mx*:a geçtiğini söylemişse de müda-faas» kabul edilmemiştir. Adolf Mue Her in mtıkni bir komünist olduğu meydana çıkarılmıştır. Şnhrct merakı hu kadar ohır ınıı?
St. Paul (Minnesota), 15 lAp) — Evvelce İngiliz tabiiyetinde bulunan ve Birleşik Amerika Hava Kuvvetlerinden Çavuş Gustav Mueller’in annesi Bayan Edvvard James, oğlunun
/'bütün hayntmea komünist akidelerine bağlı olduğunu” söylerken yalan söylemekte olduğu kanaatini izhar etmiştir.
Bayan James, oğlunun dikkat nazarlarım kendine çekmek için, evvelden ben garip şevler yapmış olduğunu belirtmiştir.
Esrarlı bir uçak kazası
4
Sanat ve tenkid
Yazan :
Fâzıl Ahmet Aykaç
— Bilirsiniz ya; (Oscar \Vilde), artisti sade “nefais” tanrısı sayar ve öyle tarif eder. Sonra ds veya karşıt” kitabı yoktur. İyi ama kötü yazılmış eserler vardır. İşte o kadar!..” Siz ne dersiniz?
— (Oscar Wilde) ın fikrine hayli bakımdan taraftarım. Fakat hepsine değil!
Niçin?
Şunun için ki, ben artistin ilk vazifesinin, güzellik yaratmakla başlıya-Innnıyorum; inanıyorum ama bu vazifenin mutlaka orada sona ere-kanamam! Bence kafalı bir sanatkârın cemiyet içindeki en önemli cemiyetin donmuş, müstehaseleşmlş fikirlerine. İnanlarına, sanat yo-
güzellikler yaratan bir der ki. “ahlâka uygun

Ma
birden
Doğu Akdeniz
B.E.A. makamlarına göre, uçağın apteshanesine bırakılan bir bomba infilâk etmiş ve uçağı hasara uğratmıştır.
politika hayatında
mühim bir hâdise
1200 metre yükseklikte uçarken in-f i lâkt en sarsılan ve içinde 28 yolcu bulunan uçak, kontrol tertibatının kopmasına rağmen, pilotun mahareti sayesinde, havalandığı Northholt meydanına salimen inebilmişti.




bombalarının
büyük limanlura
getirilip
•jr
£ .
/ i®5
Şinuli. Amcrik.ıyı yakından alâkadar eden cıı heyecanlı mesele, saatli atom bırakılması veya Ncu-York. San Francisco trihi şehirlerin bir atom taarruzuna maruz bırakılmasıdır. Amerika Hükümeti ıımunıî efkârın içten İçe gelişmekte bunun gözle görülür misallerini vermeye
olan hu heyecanını yatıştırmak ınaksndiylc tedbirler alırken, diğer taraftan da çalışıyor. Resimde bir uçak gemisinin New-York limanına girişi görülüyor.

Amerika Almanyada serbest seçim istiyor
Hürriyet olmayınca “ölümü

Arap Birliği, artık tek cephe olarak değil, karşılıklı iki cepheden birbirinin cüz’ü olarak mütalâa edilebilir
Madrit, (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Arap Birliği Siyasi Komitesinin son Kahire toplantısı. Doğu Akdeniz politika hayatının mühim bir hâdisesi olmuştur. 1945 te müstakil bir devletler grupu olarak tasavvur edilen Arap Birliği, bugün, Batı-Doğu gerginliği bakımından, çok başka bir ehemmiyet kazanmıştır. Bu birlik artık tek başına değil, karşılıklı ikj cepheden birinin cüz ü olarak mütalâa edilebilir.
İslâm âleminin bugünkü durumda, bilhassa İktisadî bakımdan alâkalı olduğu batı devletlerine mütemayil olduğu aşikârdır. Birleşmiş Milletlerin her toplantısında Arap delegeleri, daima doğuya karşı cephe almışlardır. İslâm milletlerinin bir çok batılı devletlerle diplomatik münasebetleri, son yıllarda, şayanı hayret bir inki-af göstermiştir. Bu arada İslâmiyet-* hıristiyanlık arasındaki yakınlaş-ı. bilhassa dikkate lâyıktır. Arap vletlerinin en kuvvetlisi ve hattâ 'eri olan Mısır Hükümeti. 1947 den -ri. Vatikan ile siyasî münasebetler î-muştur. Vatikandaki Mısır Elcisi, ıha geçenlerde, “dinsiz materyalizme” karşı, müşterek bir “İslâm - Hı-istiyan” cephesinin kurulmasını e-hemmiyetle temenni etmiştir. Vakınşark üzerindeki
Sovyet baskısı
Asırlardan beri sürüp giden dinî bir düşmanlıktan vazgeçilmesinin başlıca sebebi, şüphesiz, Yakınşark ü-zerlndeki Sovyet baskısıdır. Geçen vıl, Usdün Kıralı Abdullahın Madrite ziyareti münasebetiyle tezahür eden katolik İspanya - Arap memleketleri. Cenubi Amerika devletleriyle birlikte, İspanyaya karşı tatbik edilmekte olan milletlerarası boykotun kaldırılması için senelerden beri çalışıyorlar. İspanya daha geçenlerde, en kifayetli diplomatlarından olan Barcenas’ı. Kahireye büyükelçi tâyin etmiştir. Barcenas’ın bundan evvel. İspanyayı Vatikanda temsil ettiği nazarı itibara alınacak olursa, bu tâyinin ehemmiyeti daha ziyade tebarüz eder. Anlaşılıyor ki. Yakınşark ve Akdeniz memleketlerini anti-komü-nlst bir blok haline getirmek için, birçok İstikametlerden çalışılmaktadır.
Diğer taraftan, Ürdün Kıralı Ab-dullahın Kahire Toplantısına gelmemesiyle tezahür eden ihtilâfın da gösterdiği gibi. Arap devletleri arasındaki birlikten bAhsetmek, şimdilik doğru değildir. Arapların, İsrail karşısında uğradıkları askeri mağlûbiyet, “birlik” idealini sarsmış ve bu sarsıntının tesirleri henüz geçmemiştir. Filistin harbinde münhasıran, tngilizlerin talim ve terbiye ederek teçhiz ettikleri Ürdün ordusu muvaffakiyet göstermişti.
Amerikanın Yakınşark politikanı
Amerikanın, Yakınşark memleket-'erini, Atlantik Paktına müşabih bn ^şkilâtla. tedafüi bir pakt dahilinde •plamaya mütevcc/ İh hır politika ta-p ettiğine dair hi r»k emareler var, merlkan dış poilt Sının Yakınşar-fl. gittikçe daha fazla •erdiğim iktisadi yardım ürüşnıek üzere K. hiredr nlomat.hır toplantmmda iştir. Aynı isi ika metle n
r adını da, İtalya He Türkiye aranda İmzalanan yeni dostluk pnk-hr. Ispanva Dışişleri Bakanlığının gani sayılan “Hopa de Lıınes” ga-tosi, Türk - Italyan paktının, Ak* ’eniz ve Yakınşark memleketlerini birbirine bağlıyarak unıııml bir bol-ze ittifakına temel olmasını temenni etmekte ve, cnimle sonunda bu çvşil kombinezonlara dahil etliler* ğl muhakkak sayılan İspanyanın, böyle bir paktla çok alâkalanacağını İfade etmektedir.
Haftada vasatı elli Bulgar Türkiyeye iltica ediyor
Londra, 15 ıNafen) — Londrada çıkmakta olan Manchester Guardian gazetesi Türk Milletinden sitayişle bahseden bir yazısmda şunları söylemektedir:
“Türkiyeye gelen seyyah üzerinde müspet tesir yapan durum TUrkiye-deki “yeniliklerin” her geçen gün inkişaf edişidir.,,
“İstanbul valileri şehrin veçhesini modernleştirmek için büyük gayretler sarf ediyorlar. Şehirde hır çok yeni hastahaneler, yeni stadyum, açık hava tiyatrosu, yeni üniversite binaları yapılmıştır.,,
“Bir çok Bulgar gençleri demirperde arkasından kaçarak îstanbula iltica etmektedirler.
“Bu gelen muhacirlerin adedi haftada vasati olarak 50 yi buluyor...
Yazısını bitirmeden evvel muharrir şöyle bir neticeye varmaktadır:
“Şimdiye kadar Ruslar ile 18 defa harp etmiş olan Türk için esas tehlikenin kendi tarihi düşmanı olan Kuşlardan geleceğini bilmektedirler. Bu muhacirlerin akın halinde gelmiye devamları, Türkleri daima müteyakkız bulundurmakta ve böylece tek düşmanlarına karşı memleketin birleşmiş olmasını tevlit etmektedir...
ehemmiyet meselelerini yapılan son da göster-tılmış diğer
Bu yolda Rusyaya şiddetli demeçler ver Hecek
New-York. 15 - A.A. ıReu-ter) — Ne\v-York Times gazetesinin Frankfurt muhabiri Birledik Amerikanın Sovyet. Rusyaya Eirleşik bir Almanya için seçimler yapılması kında teklifte bulunmak tinde olduğunu bugün mıştır.
Muhabir, seçimler ve
Almanya hükümetini alâkadar eden diğer meseleler hakkında şiddetli Amerikan demeçlerinin önümüzdeki haftalar içinde beklenmekte olduğunu bildirmektedir.
hak-niye-yaz-
Doğu
5 Kıbrıslı genç kız Türkiyede 6 sene tahsil edecek
Lef koşa, 15 (Ap) — Hoş Kıbrıslı genç kızın, altı sene müddetle Türk Enstitülerinde tahsil etmeleri, Türk Milli Eğitim Bakanlığı taralından kabul edilmiş ve keyfiyet bildirilmiştir.
Marshall Plânı antikomünist bir ilâçtır
Meadville, 15 (Ap) — Marshall Plânı İdarecisi Paul Hofmann, yalnız Marshall Plânının. Fransa ile İtalya-nın komünist olmasına mâni okluğunu ileri sürmüştür.
Hint Cumhurbaşkanı Prazat Hr Pakistan Başbakanı Liyakat .Ali Haıı yan yana.

Pakistan hudutları
garantiye alınacak
İngiltere ile Pakistan, meseleyi müzakere
Londra 15 - A A. (Rcuter) — İtimat edilir çevrelerden dün bildirildiğine göre, İngiltere jle Pakistan. İngiliz milletler topluluğunun müşterek bir beyanname ile Pakıstnnın f mdıki hudutlarını teminat altına İması teklifim müzakere etmişlerdir.
ediyorlar
Pakistan Başbakanı Liyakat Ali Hanın bir tecavüzün, bütün İngiliz milletler topluluğunu vâki olmuş sayılacağı yolunda bir teminatını Pa-kifllanın askeri masraflarını azaltmağa yardım edeceği kanaatinde olduğu bildirilmektedir.

Uçan dâirelerin esrarı anlaşıldı
New-York, 15 ıNafenı
an ordusu hesabına ilmi tetkiklerde bulunan General Electric Kumpanyası. motörlü füzeler hakkın.lakı çh-Uşmalarının neticesini. Amerikan askeri makamlarına açıklamaya karat vermiştir. Bunun neticesinde uçan dairelerin esrarı aydınlanmış olacaktır.
Amerl-

NeW-Mcxicoda Whıte Sand’da tecrübe edilmiş ve havada geçenleri tetkik ••tmlt,.'olanlar ancak hu yeni keşfin biı tarafını görebilmişlerdir.
Bu mevzuu bahadan füze ilk defa
Halkın bugüne kadar semada görmekte olduğu şeylerin diğer bir filemden değil kendi yaşadığımız dün-yada kİ havacılık sahasında erişilmiş olan « n yeni eserler okluğunu bilmesi icap etmektedir.
seçmek” zorunda kaldı
Bir Sovyet generali, öbür dünyayı, Rusyada yaşamaya tercih etti
Berlin, 15 - A.A. (AFP) — Amerikan bölgesinde çıkan Tagespiegel adlı gazete, Sovyet bölgesi demiryolları eski komutam General Kuvasinin intiharını bildirmektedir. Bu gazetenin tasrih ettiğine göre general. otomobille Stettin civarında Öder üzerinde bir köprüyü geçmek isterken Sovyet nöbetçisi tarafından tevkif edilmiştir. Büyük üniformasını giymiş ve bütün madalyalarını takmış bulunan generalin beraberinde karısı ve lunmakta idi. meşine mâni rine General
karısını, kızını ve sonra da öldürmiiştür.
General Kuvaşin, Batı rinde, Derlinle Batı bölgeleri arasın-
da demiryolu irtibatının kesildiği zaman oynadığı rol ile tanınmıştır.
Gazetenin ilâve ettiğine göre, intihar hakkında yapılan tahkikat sonunda generalin ailesiyle birlikte İsveçe gitmek üzere vapura binmek için Ştettine gitmek istediği anlaşılmıştır.
-’!l»'ll«- ■Hll|»|||ll»ll *HI*-IIMIIIIimillllllıllllttlKllllllli(IIIIIIÜUİİIIIit»«IİİMl*ı
ı :11li'»,* » ili
Bir İslâm - Katolik paktı hazırlanıyor
beş yaşındaki kızı bu-Nöbetçi, generalin geç-olmuştur. Bunun (ize-tabancasını
çekerek kendisini
çevrele-
Suni yağmur kara çevirdi
New - York’ta birinci kar tuttu
Görüşmeler müspet şekilde ilerliyor. Komada büyük bir cami yapılacak vt bir İslâm Enstitüsü açılacak
Roma, 15 (Y’İRS) — Bir İslâm -Katolik paktı için görüşmeler yapılmakta olup, müspet yolda yürüyen bu andlaşmanın süratle neticelenmesi beklenmektedir. Görüşmelerin müsait bir hava içinde ilerlediğine bir misal olmak üzere, yakında Ro-mada Ağa Han’ın başkanlığı altında bir İslâm Kiıltüril Enstitüsünün açılacağı haber verilmektedir. Diğer taraftan Romada büyük bir camım inşaatına başHacağı bildirilmekte ve umumî efkûnn dikkati bu noktaya çekilmektedir.
için yapılmış o-sonra kar yag-
mevsimde. bu
New-York, 15 (AP)» — Hava mütehassıslarının bir tesadüfe hamletmelerine rağmen, dün New-York’ta yağmur yağdırmak lan ilk teşebbüsten mıştır.
Mütehassıslar bu
havalide kar yağmasının tamamen istisnai olduğunu kabul etmektedirler.
Sunî yağmur için, bulutların üzerine toz haline getirilmiş kuru buz atılmaktadır. Bu ameliyenin icıasın-dan hemen sonra kar yağmaya başlamış ve öğleye doğru kalınlığı bir inç olmuştur.
’ rüTıW’ ”UI« H*1'( * I l|i|Hiılll|| i, ■hl
Uçan dairelerin sürati
Modena. 15 - A.A. (AFrı — Şehirden bir mühendisin yaptığı bendesi hesaba göre saniyede 400 metreden fazla bir süratle hareket eden bir uçan daire. Modana şehrinin bir çok sakinleri tarafından Cimono Tepesi üzerinde görülmüştür.
Arkastnda ışıklı bir iz bırakan bu uçan daire 15 saniye müddetle gö-rülebilmiştir.
* »
cağına ceğine rolü, o liyle açtığı savaştadır. Bu suretle artist, sanat büyüsünü, en kudretli telkin vasıtası olarak kullanır ve yıkılması gereken küflü gelenekleri devirir. Çatısı kurulmak lâzımgelen 'bir geleceğin de hiç olmazsa temellerini atar. Bütün büyük milletlerin edebiyat tarihi, bu dâvanın bize bir çok. delillerini vermiyor mu?. Sanat alanında ben hiç tokgözlü ve alçak gönüllü değilim! Sanatı çok derin ve yaratıcı görürüm. O sebeple de sanatkârdan çok şey beklerim. Yine o sebepledir ki “entipüften” adam, bana asıl ideal Aleminde sevimsiz görünür! Bundan başka karşısında en çok titizlendiğim şey. yarım yamalak ve “çarpık çurpuk” sanattır. Artistin yalnız iktidar sıskalığından gelen zarafetsız çapaçullukla âdı lâübalillğı de hiç sevmeni ve bunları bir nevi marifet gibi göstermek sahtekârlığına daima isyan etmişimdir ve edeceğim. Hulâsası şu: Sanatkârın da pehlivan gibi kuvvetlisinden hazzederim: kuvvetlisinden ve cesurundan! Cılızından ve kaçak güleşeninden değil!
— Peki ama. gayet duru, gayet narin ruhlu ince artistlere ne diyeceksiniz? Onları beğenmiyor musunuz?
— Hâşâ! Narin ruhlu, süzgün duygulu sanatkâr başka; değersiz, iktidarsız. buna mukabil iddialı ve haddini bilmez sanat kamlotçusu yine başka! Benim bahsim sade bu İkincilere ait!
— Tenkid hakkında ne düşünüyorsunuz?
— Hayli yıl önce şöyle iki cümle okumuştum:
1 — “Tenkid, kitapların lezzetini anlamak ve onlardan zevk almanın sınırını bilmek sanatıdır.”
2 — “Münekkide şaheserler arasında, ruhunun geçirdiği maceralar* hikâye eden kimseye derler.”
— Böyle şeyler bizde var mı?
— Pek az; hemen hemen yok gibi! Ancak benim anlayışıma göre tenkid mefhumu da yalnız yukarıdaki düsturlar içinde çerçevelenemez! Kendi inancınca (Emile Zola) mn düşünüşü haklıdır. Yani tenkidcide yalnız derin, ince ve duygulu bir zekânın yatı içinde ummanları dolaşan bir fikir ve şiir seyyahı bulmakla kani olamam. Öyle bir adamda başka vasıflar da ararım. İsterim ki, münekkid - kabilse - bir zevk ve zekâ hekimi olsun!
— Bunların hepsi güzel mma biraz fazla filozofane! Hayat işlerini, ameli kıymeti olmayan bir takım şişman ve şişkin nazariyeler içinde halletmeğe kalkmayı benim yerden yapma aklım almıyor. Bilmem sizinki nasıl?!. Ancak, düşüncelerinizin esasına hiç dokunmıyarak şunu sormak isterim:
Bir çok sanatkâr için sade ve gerçek bir samimiyeti, tekmil öteki dâvalara üstün görmez misiniz?
— Şüphesiz ki, evet!


Casusluk suçundan 14 seneye mahkûm olan
Dr. Fuchs atom aramaya
devam etmek istiyor
1933 senesinde Almanya»laki nazı 1 tahakkümünden kaçıp İngiltereye sığınan bir çok siyasi mülteciler arasında, o zaman 21 yaşında olan Ciaus Emil Jülius Fuchs isminde solgun çehreli bir üniversite mezunu da vardı. Bütün diğer mülteciler gibi bu delikanlı da Ingilterede hlisnümua-mele görmüş ve İngiliz vatandaşlığına kabul edilerek Bristol Üniversitesine girmişti. Bu üniversitede doktorluk unvanını kazanan Fuchs, bilâhare Edinburg’a giderek ilmi araştırmalarda bulunmuş, zekâsı ve çalışkanlığı ile oradaki profesörlerin nazarı dikkatini celbetmişti. Kendisini fenne vakfeden bu genç ilim adamı bor zaman iradesine sahip, temkinli ve içki tesiri altında bulunduğu zamanlar bile fazla konuşmaktan çekinen bir kimse olarak tanınmakta idi.
Ingilterenin Alman istilâsına maruz bulunduğu devrelerde, bütün Alman mültecileri gibi, Dr. Fuchs da Kanadaya gönderilerek orada enterne edilmiş ve bilâhare bahsi geçen tehlike bertaraf olunca tekrar hıgiltere-ye iade edilmişti.
İngiltereye bu ikinci gelişinde Dr Fuchs Birmingham Üniversitesine intisap ederek profesör Rudolph Peise-ris’ln yanında fenni çalışmalarına devam etmiştir. Şurasını işaret etmelı-
Yazan : Dr. İng. Hüseyin PEKTAŞ ylz ki, profesör Peieris de Dr. Ruchs gibi Alman ırkından olup sonradan Ingiliz vatandaşlığına geçmiş bir kimsedir.
[ MEMLEKET İIABEitl.liHİ


Muhafaza Komutanlığı mart ayı bilânçosu
76 sı silâhlı olmak üzere 291 kaçak vakası teshil edildi
Ankara, 15 (A.A.) — Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığından bildiriliyor:
1950 mart ayı İçinde yurdumuzun kıyı, sınır ve karasuları bölgesinde faaliyette bulunan gümrük muhafaza kara ve deniz teşkilleri, 76 silâhlı kaçakçılarla çarpışarak, 215 olayı da çarpışmamız olmak üzere 291 kaçak vakası ile karşılaşmıştır.
Bu olaylarda 272 kaçakçı yakalanmış, suç âleti olarak taşıdıkları 61 a-det muhtelif cins tüfek ve tabanca. 161 adet mermi ile. ayrıca kaçak taşıt aracı olarak da 6 deve; 25 at esler, 47 merkep de geçirUmıştir.
Bıı kaçak hareketlerinin çoğu silâhlı çarpışmaların hepsi güney nırkırımızda vuku bulmuştur.
Bu ay içinde giriş kaçağı olarak;
342 kilo ipekli, 125 kilo yünlü. 65 kilo pamuklu mensucat, 584 kilo eski elbise. 88 kilo çav ve kahve, IMG a-det çakmak, 349681 adet çakmak taşı, «36987 defter sigara kâğıdı, 828 kilo hııbııthi! 84 kik» hıirı, 685 bil » ve ayrıca 2251 adet çeşitli gümrük eş. yası yakalanmıştır.
Çıkış kaçağı olarak da:
.389 kilo çeşitli yiyecek maddeleri. 102 baş kesim hayvanı. 608 kilo tütün. 62 kilo uyuşturucu madde. 169 kilo ve ayrıca 9 adet çeşitli gümrük eşyası, 186 kilo ve 343 atlet. Tekel maddesiyle, (31 lira değerinde Türk ve yabancı parası yakalanmış, kaçakçılar adalete, kaçak eşyalar da ilgili idarelere teslim edilmişlerdir.
ve
ve
sı-

“Bizim Köy" müellifinin
duruşmasına başlanıyor
15 (Hususi muhabirimiz bil-— “Bizim Köy,, adlı eseriv-hir şöhret kazanan Mah-
tzmir diriyor) le haklı
mut Makal’ın komünistlik suçu ile tevkil edildiği malûmdur.
Ankara avukatlarından Oktay Rıfat. Saffet Nezihi Bölükbaşı, Mahmut Makalbn vekâletini almak üzere bugün otomobille Niğdeye gitmişlerdir. Mahmut Makal'ın muhakemesine yakında başlanacaktır.
• 1

Karabiga iskelesi yakında işletmeye açılacak
Karabiga, 15 A.A. (Özel muhabirimizden) — Gerek iç. gerek dış ticarette ve deniz münakalâtında büyük Önem! olan limanımızda Deîvlet Demiryolları tarafından yaptırılmakta olan ITO metre uzunluğunda Ki İskele Idtmek Üzeredir.
iskeleye denizyollarının vapurları şimdiden sonra kolaylıkla yanaşıp yüklerim boşaltıp alabileceklerdir. Bu güzel eser pek yakında işletmeye açılacak ı ir.
Aydının elektrik ve su işi hallediliyor
Aydın, 15 (AA.) — Belediyelerin su ve elektrik işleri için hükümetçe 2.700.000 liralık yardım yapılmıştır. Ayrıca köyler için de 150 bin Hra ayrılmıştır.
Bandırmada tecrübe uçuşu yapan bir uçak, uçan daire zannedildi
Balıkesir 15 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Evvelki gün Bandırma âfâkında uçandaireye bonziyen heyzl hır cismin dikkati çektiği hakkınca ki habere gayrı ciddi nazariyle bakılmaktadır. Filhakika bildirilen tarihle Bandırma âfâkında çok yük-sekten bir uçak tecrübe uçuşu yapmakta idi.
Malatyada okuma yazma kursları açıldı
Malatya, 15 ıA. A.) — Kadınlar Birliği tarafından ilimiz ilkokullarının beşinde birer okuma-yazmn kursu açılmıştır. Kuralara şimdiden 300 e yakın öğrenci devam etmekledir.
Diğer taraftan nakış ve dikiş kurslarındaki çalışmalara da başlanmıştır.
Çalışma Bakanı Kayseriye gitti
Ankara 15 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Çalışma Bakanı yarın Kayseriye hareket edecektir. Bakan bez fabrikasının teinin ettiği arsada yapılmasına karar verilen ve ikmalinden sonra İşçilere temlik edilecek olan evlerin temel atma töreninde hazır bulunacaktır.
ı(a
Almanların atom üzerindeki çalışmalarının müttefiklere kıyasla çok ileride bulunduğu, ve dolayısiyle In-gilizlcrin atom mevzuunda çalışacak elemanlara çok fazla ihtiyacı olduğu bir devrede Dr. Fuchs’un atom üzerindeki parlak çalışmaları alâkadarlarda memnunluk uyandırmış ve netice itibariyle İngiliz atom sırlarının Dr. Fuchs’a verilmesine müsaade edilmişti. Bu suretle İngiliz atom sırlarının bir çoklarına agâh olan Dr. Fuchs’u, bilâhare, Harwell’deki Atom Araştırma Merkezinin Teorik Fizik kısmının şefi olarak görüyoruz. Bu sıfatla Dr. Fuchs İngiliz Heyetinin üyesi olarak Amerikaya bir kaç defa seyahat etmiş ve oradaki atom âlimleriyle bir temas tesis etmiştir. Bu ağır vazifeyi yüklendikten sonra Dr. Fuchs büsbütün durgunlaşmış ve insanlardan uzak yaşıyan esrarengiz bir kimse olmuştu. Dr. Fuchs fennî mevzulardan gayrı hiç bir mevzu hakkında, arkadaşlariyle dalıl. konuşmayın hususi hayatı hakkında sorulan suallere kısa ve susturucu cevaplar vererek mükâlemenın uzamasına mâni olan bir tavır takınmıştı.

Bugünkü dünyada milletlerin en büyük kıskançlıkla muhafaza etmeye çalıştıkları sıralardan en mühimmi, şüphesiz ki. atom bombasına ait olan sırlardır. Bu mevzuda çalışan İngiliz intelligence service’înin Rusvadaki A-tom çalışmaları hakkında elde ettiği malûmat Rusların; lngilizlerın elinde bulunan bütiln atom sırlarına sahip olduğunu gösteriyordu, lngiltere-de keşfedilen ve çok titizlikle muhafaza edilen bir çok buluşların tıpatıp aynisinin Rusya’da da aynı zamanda kcşfedilcbilmiş olduğuna ihtimal ve-rılemiyeceginden İngiliz M. I. 5 teşkilâtı harekete geçmiş ve bu sırların İngiltcredcn Rusyaya kaçırılmış olması ihtimali üzerinde durulmuştur. M.1.5 teşkilâtı altı ay geceli gündüzlü çalışarak bir çok şahıslar üzerinde incelemeler yapmış ve neticede bütün şüpheler Dr. Fuchs’un üzerinde tekâsüf etmiştir. Bilâhare tahkikat genişletildlği zaman Dr. Fuchs’un gerek kendi buluşlarını gerekse diğer İngiliz ve Amerikan âlimlerinin keşiflerini henüz açığa vurulmıyan bir kanal vasıtasiyle Rusyaya ilettiği tahakkuk etmiş ve çok sükûti olarak tanınan
geçerek suçlarını teker teker itiraf etmiştir.
Dr. Fuchs bu halinden vaz
sırlan Rusla-
İsmini
Kendisine tevdi edilen bütün irtı kopya defteri sadakatiyle ra devreden bu atom âlimine İngiliz gazeteleri “Kopya Casusu”
vermişlerdi. Aynı gazeteler bir komünist casus şebekesinin İııgilterode halen icrayı faaliyet ettiğini ve şebekenin diğer efradının da sı için takibin şiddetle ğini bildirmektedirler.
yaluılanma-devarn etü-
Einstein’deıı sonra en kâya malik olduğu Fuchs’un Hanvell atom şefliğinden Wandsworth hapishane-
sine düşmesinin hikâyesi işte budur.
kuvvetli ze-söylvnen Dr. istasyonu
Sayfa 4
YENİ İHTAN H U b
lâ Nlıan 1050
ıu \ ııı: o icaba hum ♦
pazarı: Oramirol WîHiom D.Leahy
Çeviren: Halûk TANSüO
harp işlerini,, öğrenmeğe başlıyor

"Yanlış bir iş yaptığınıza kani olursam bunu açıkça söylerim,,
Ttalln» Truman ve (. hıırrltl PoİMhıııı Konferansı sırasında hasbıhal ederlerken
He aon ko-
vakit. Flo-kıtap oku.
açık
I
Bu, Franklln Roosovelt nuşmanuzdı.
12 nisan 1945 günü geç ridadakl evimde oturmuş
yoıMum. Tesadüfen radyom kalmıştı. Cumhurbaşkaıu Rooaevelt İn ölümüne dair tebliği işittim Bir an kulaklarıma inanamadım, sonra hususi hat üzerinden telefonla Be-yaz Sarayı aradım ve Doktor Roas Memura ile görüştüm. Roosevelt hakikaten ölmüştü. O kadar ehemmiyetle üzerinde duniuftıı San Francisco Konferamnna gidemiyeccktı.
Derhal Beyaz Saray* gittim, ve Kabine Azal arını orada buldum. Maliye Bakam Morgenthau ile beraber yukan kata çıktık. Bayan Röosex*elVe taziyede bulunduk. Büyük bir cesaret ve gayretle teeasürünü dışan ak-aetürmemeye bizden fazla muvaffak olabU^ordu.
12 nisan saat 19-09 da. Beyaz Sarayın Kabine odasında. Başkan Musrini Han v S. Truman resmen yemin ederek Birleşik Amerikanın oluz i-kincl cumhurbaşkanı oldu.
Frankım Roosevelt. dünya çapında bir şahsiyetti. Aynı zamanda Birinci Dünya Harbinden beri gayet yakından tamdıfım otuz altı doatumdu. Hyde Parktaki merasiminden Waahingtona ken. trende, aklıma bir çok Ur geliyordu.
Kendisine husus! kurmay başkanı tâyin olunduğum temmuz 1942 den beri BooaevelVİ aşağı yukan her gün görmüştüm. Görüş zaviyesi çok genişti. Resmi mevsulan görüşürken beni dikkatle dinler, kısa bir ramanda karan m verir, meseleyi hemen hallederdi. Bu sefer kendisi konuşmaya başlar, aklına gelen her hangi bir şeyden uzun uzun bahsederdi. Quebee. Kahire. Tahran. Honolulu. Alaska ve Yalta'ya dair hâtıralar kafamı doldurdu.
Muhafazakar bir tahlâte malık olduğumdan. içpohtlkasınaa tasvip et-
bahis bitap
hava-
hiç rast-
harp ve Ürerinde bu-
anlattım. sonra
senelik cenaze döner-hâtıra-
moclltim cihetler vardı.Fakat Ftoose-velt'tn M»lyaaet oyununda., gösterdiği maharete hayran kalmamak elimden gelmezdi. Denize ve gemilere bayılırdı. Gövdval bir pehUvamnkl kadar büyük bir kuvvete sahipti. Buna rağmen., ayakta durmak rnevKuu olunca yorgunluktan düşerdi
Kötürüm oluşu Roooevelt'l
ta vo hayatın zevklerine karşı küa-(UtaıemlştL Hor aıntfa ve tabiata mensup insanlarla görüşmekten huş-lanırdı Ailesi efradı ile karşılıklı geçip konuşmaktan, balık avına çıkmaktan zevk duyardı. Onun gibi dinlenmesini bilen bir kimseye lamadım.
Roosevelt'in yerini alan, sulh gibi cınft mevzular
nispeten hiç bir tecrübe sahibi lunnuyan TrumanYn Ifin içinden nasıl çıkacağı merakla a&rulmaya U^k bir sualdi.
Truıııan Başkanlığı bilfiil eline alıyor:
Truman Amerikan sil Ahi ı kuvvetlerinin Başkomutanlık mı ele aldıktan 16 saat sonra, yani 13 nisan 1945 cuma günü. Beyaz Saray’ın kütüphanesinde ilk defa olarak Amerikan Karma Kurmay Heyetini kabul elti Milli Savunma Bakanı Henry L Stlmson ve Bahriye Bakam James Foıtestal toplantıda hazır bulunuyorlardı.
Görüşme kısa sürdü. Yeni Cumhurbaşkanı. sonradan hepimizin alıştığı keskin ifadesiyle, deniz ve kara kuvvetlerinin elde etmiş oldukları muvaffakiyetlerden gurur duyduğunu bildirdi. Sonra, bizden, harbin seyri hakkında tam malûmat İstedi Yflk-lenmiş olduğu mesuliyetin ehemmiyetin! hepimizin takdir ettiğine emindi. Bundan dolayı kendisine elimizden gelen yardımı yapmamm taîeb ediyordu.
Bahsi geçen bu toplantıdan sonra, şahsi durumumu konuşmak için Tru-man dan hususi bir mülakat istedim. Kendisine Roosevrit'Ln Icad etmiş olduğu Cumhurbaşkanlığı Kurmay Başkanlığının son derece mahrem bir
etmenizi isterim” dedi, ettiğime kani olursanız, söylemelisiniz. Tabii, ka-alnragım. bir defa karar sonra da sîzden sadakat
karakter laşKİıgnu benim ayrılmama müsaade etmesini ve yerime iyi tanıdığı birini gelir-mealni tavsiye ettim»
Truman, şu sözlerle teklifimi reddetti: “Amiral, sızın pek yakından büdiğmis. benim ise umamıyle yabancısı olduğum harb meselelerine ünsiyet peyda edebileceğim tarihe kadar vazifenizde kalmanızı çok arzu ederim”
Rooseveltle aynı fikirde olmadığım vakit bunu kendisine açıkça söylemiş okluğumu Truman’a hatırlattım ve “eğer sizin Kurmay başkanınız o-larak kalacaksam şunu bilmeniz lâzımdır: tabiatımı deftiştiremem. Yanlış bir İş yaptığmua kanaat getirirsem bunu açıkça aize bildiririm.” dedim
Truman cevaben, ”ben de sizin böyle hareket Eğer nata bunu banH ı arlan ben verildikten beklerim.’
Denizci olmak »ıfatiyle Başkomutanıma sadık kalacağımı Truman gayet uvi biliyordu. Beni bir kaç ay daha vazifemde tutacağını düşünerek kendisinden aj^nldım. Aşağı yukan dürt sene Truman’ın hususi Kurmay Başkanlığını yaptım.
Hatırladığıma göre. Uk i$;m Başbakan Churchlll in yollamış olduğu taziye mektubuna cevap yazmak hususunda Truman a vardım etmek oldu
Bu mektubunda Başkan ezcümle şöyle diyordu: 'llzerinde, hemen ve müştereken çalışmamız icap eden bazı meseleler vardır,. Yeni bir Polonya Hükümeti kurulması bahsinde Sovyetlerin ve Polonya'nın durumu... tabü. gerek sızın gerekse başkan Roosevelt’in Mareşal S t aile göndermiş olduğunuz mesajlardan ve Sovyet Liderinin bunlara verdirmiş olduğu cevaplardan haberdarım. Aynı zamanda. Başkan Roosevelt’in atmağı tarariâdığı adımlar hakkında da az çok bir bir bilgim var Size derhal.. fDettim» rar/
Ingiliz Kırai Hanedanını endişeye düşüren genç prenses Margaret
pRENSES MıırguvıiV Roho 1030 mo-• neninin fırtınalı bir geçerinde çeki ve tarih! bil’ malikinin* otan ta* kopyadaki alcımla Şatoaundu doğdu. Bütün İHknç hıılla günlerce bayram yaptı: milli şarkılar söylediler, danslar oynadılar. İngiliz hanedanının şimdiye kadar eşine hiç ranttamndığı bu genç pronavn, nnn dorccodo canlı vo tuhaf bir mizaca sahiptir.
Urdan çıkaracağımız netice Pronaea Mıırguoıito'ln bütün Ömrünce muhatımı edeceğini zannettiği mİ» fevkalâde noşoll bit tabiata malik oluşudur.
So14ah tiMa:
l — Halen faaliyette olun yas bir o* kut. : — Yamekli ö r Kkl tik! fevtimeL 3 — Bir nevi hattah£a yakalanan 4— Tersi çvfeul edatı Amerikada İn» üt «re dominyonu. 5 — FcilkvU T mü put ş — Tereı eki edüeu Yemek nakliye vasıtalarından. T — Adalan ş — Terainden başındaki hurtl «le^UftirtraenU oUv olur, Bir harfin okunuşu. 9 — İlk ısım »evcim 18 — Basıldığı yeri ta$ tUÖ kehmer
Yukarıdaa atat»:
1 — Şefe şakıtır Ukırdı - — Uzunluğu anlamak Kin mUrekkvp bir sual
3 — Yimmu olan Iplmu! tiki ketime*.
4 — Arabi» gaatltmn yartez Devamh-
hk, 5 — KemUın Kindeki N« ’ntunun içindeki. 6 —- Dördüncü vara uku-
nnrm marifetler anlamına gelir tçkı
r — Daünl müfterin bu! Uk kel-’^e — • — bir ba%v»D- ’S -
(a? takıiL # — Bavına tür hari feitrae ma(ıolur, Utıfra. 10 — Tatbiki ar lUU feeiımek
BoyUlıkledir kı. üçüncü gün. sabah olur olmaz, katırlara, merkeplere, atlara binen ve bazılarının peşinde hizmetçi ı-e uşaklar da gelen bir kadın kafilesi, camım yolunu tutturdu. O kadar kalabalıktılar kı. kafilenin hır ucu şehrin kapısında, bir ucu da kasabanın içindeydi. Bütün bu halk camii doldurdu: herkes Kamber Aliyi görmek için itişiyor, kakışıyor, bağınşıyordu:
— Aman ne bağışlasın! Ye, man amcacığım. Aman canım kardeşim, yüreğimi parçalama: Ruhum Kamber A Sana reçel irdik Şeker getirdik! Al şu sütü! ÎŞU sana kurabiyeler! Benimle konuş! Başkasına bakma! Beni dinle! Sana kimse dokunmaz! Çocuklarınım başı için! Sana kim yan bakarmış ’ Parça parça ederiz!
Fakat bu avutucu sözlerin hiç birine cevap vermiyordu Kamber Ah- Açlık ve üzüntüden bınbir hale gelmiş, ve doğrusunu söj -ivmek lâzım gelirse. Ölülerin yolu o:sn Sırat köprüsün» doğru yavaş yavaş gitmekteydi.
Genç, ihtiyar, evli veya kız. bütün bu kadınlar Şah Abdtllâzinun türbesine taş mp dünyanın en güzel delikanlısı ölecek diye bağın-$ıp ağlaşırken» kasabanın kapısındaki nöbetçi Mkerlerın birdenbire çubuklaruu bırakıp ayağa kalkarak hürmetle selama durdukları görüldü. Hendeğin ürtünıteki köprüden iki Üç :(üvarı geçti; bunların arkasından güzel atlara nmtş uşaklar geldi: daha arkadan da, başhk-San kırmızı ve mavi püsküller!# güllenmiş v« ikişer ikişer kogulmus alta Türkmen beygın-mn çektUti Avrupakârt pek zarif bir araba, ortalığı toza bulayarak zuhur ctu
Arabanın içinde mavi esvaplarını san] mış ve rubertlerun takmış dürt hıw n ruyordu. Bu lâtif kafile katırlarla (
de güzel! Allah anasına oğlum! Iç evlâdım! A-kendini öldürme sakın!
y
Döıt yaşında İken bir öftlo yome-finde, anraydnkl davotllloıin pak ctf-lonmedlftlnl görerek, misafirlerin a-yaldnıım gıdıklamak için masanın altımı gizilce girivermişti. ÖHbkn bir gün (lc dadısı onu ceza olanık bir odaya kapatmıştı, bir kaç dakika sonra onu kapalı bulunduğu odadan çıkarmaya gidip:
—‘•Haydi gel benim cici kızım, bu kadar ceza sana yetişir. Eminim ki artık bundan sonra uslu bir kız ola-cakHin.. dedlti zaman Margucrilc ciddi bir oda ilo:
t
—“Ben hâlâ yaramazım. Ve unlu da olmak İstemiyorum” diye cevap vermişti. O vakit 6 yaşında İdi. Sözünde do durdu. Saraya misafirler geldiği kurnan, afır pordolorin arkasına saklanır ve gelenleri korkutup kızdırmaktan zevk duyardı. Kendisine yasak edildiği halde bisküileri çaya banardı. 12 yaşında iken bis-küllorlni çayına batırmakla da kalmayıp aynı zamanda resmi bir çay esnasında davetlilerden birine:
—*‘Annem bunu yapmamı hiç istemiyor, zira ona göre çaya biskülleri batırmak hiç do terbiyeli hareket etmek değil” demek cüretini göstermişti.
Marguerlte çocukken bütün bu yaramazlıkları onun m şell tabkttma ve yaşının küçüklüğüne atfediliyordu, fakat bugün işler dalla ciddî bir hal aldı. Zira prenses Marguerito 1919 senesi 21 ağustosunda 19 yaşına girdi. Geçen sene Londra nın barlarında geceleri o kadar çok eğlendi ki, Sun-day Pictorial gazetesi büyük puntolu başlıklarla “Prenses Mnrguerltc'in gece eğlenceleri,, adlı bir makale neşretmeye mecbur kaldı. Prenses Holly-wood*un komik yıldızlarından Dnnny Kaye ile fazla arkadaşlık etti. O kadar çok kavalye değiştiriyordu ki. İsimlerini tesbit etemek mümkün bile olmadı. Geçenlerde Amerikan Sefaretinde verilen bir suarede 300 kişinin önünde kankana dansı oynamak cesaretini bile göstermiştir. Bütün hun-
Muazzam
motörier
Anu-rikada 8.5 milyon nüfuslu bir şehrin su İhtiyacını karşılayacak kudrette motörier monte ediliyor
BU sene Birleşik Amerikanın şım: ı ® batı kısmında yer alan Columbla nehrini kaplayan Grand Coulee bendinde 65.000 beygir kuvvetinde 2 motor tesis edilecektir. Bu motorların işletecekleri pampalardan her 'biri 3.500.00 kişilik nüfusu olan bir şehrin ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek kadar su temin edecektir.
8 metre yüksekliğinde olan motör-lerden her birinin ağırlığı 300 metrik tonu bulmaktadır. Motorlerden her biri Amerikan evlerinde istimal edilmekte olan alelâde frijiderlerdeki e-lektnk motörîenne nazaran 300.000 kere daha kuvvetlidir. Motorlar, Bir-İççik Amerika İslâhat Bürosu hesabına General Elektrik Kumpanyası tarafından inşa edilmiştir.
Bu motörierle işleyecek olan pompa tesisatı Grand Cöulee bendinin 300 kilometre karelik haznesinden her gün 3 800.000.000 litre su ulaştırarak kudrettedir. Motörlü pompalarla çekilecek olan su Washington e-valetindeki 400 bin hektarlık verimli fakat kurak olan bir arazinin sulanması işinde kullanılacaktır.
/
Mıu'guerite'ln İnglltorcâe bir çok (lllşmnnı var, blihnm Anglikan kİ-llaeııl tcnkldlerlnl açık açık yapmaktan çekinmiyor, Anglikan Klliııeainln on zonglıı vo en mutaassıp Aznların-dun hlıl geçen glln bir mocüsto yüksek ve sinirli bir tonla aşağıdaki vakayı anlatıyordu:
—“Bir gün sarayın bahçesinde bir gıırdrn partiye gitmiştim, etrafta gayet. ciddi bir hava vardı, fakat birden bire bir kaç adını Ötede bir kahkaha leittlın, dönüp baktım, bir do ne göreyim Mnrguorlto; Dnnny Kaye’ı taklit ederek arkadaşlarını eğlendirmeğe çalışmıyor mu? Bu kadarı da fazla.....
4 ★
Saraydaki bu küçük İsyankârın boyu 1.55, beli 60 cm. dlr. Gözleri çok güzel ve mavidir. Umumiyet itibariyle cıızlp ve güzel bir kızdır. Annesinin cetlerlndon tevarüs ettiği fev-kalâle güzel pombo bir teni vardır.
Kendisine alt vaaifolerinl hiç ihmal etmez, enteresan bulduğu cemiyetleri ziyaret eder ve bu teşekküllere yardım etmekten zevk duyar. Ana kıra-llçe Mary, Mnrguerltc’in iyi bir izdivaç yaptığı takdirde aklı başında bir hanım olacağını ilâve etmektedir.

HİKÂYE
fiSYR HİKAYELERİ
İDARE berberi ahlayıp otluyor, bir yandan da öksürüyordu. Traş elUft m« mur:
— Snbrl usta, bugün keyfin yok, rahatsızsın galiba, dedi. Kırçıl saçlı babını sallıy&n berber:
— Koşki hasta olsaydım efendim. Biraz soğukladım ama. keyifsizliğim ondan değil. Başımdaki dert bitirdi beni Berberin çonesi. makam gibi gevezedir derler. Basınızı ağrıtmazsam unlatayım:
— Anlat usta. Derdini döken a-çıhr. İnsanın zehırini insan alırmış.
— öyle efendim. Nasıl diyeyim? Gençlik illvil Benim oğlan da sinemada mı nerde. bir kızcağızla anlaşmış, almış eve getirmiş. Perdede gördüklerim tekrarlamakla kalmamışlar; İdareyi unutup ileri gitmişler, bir halt karıştırnıı^lar. Olan olmuş, onlar ermiş muradına diye masalı bitirelim mİ’ Çaresi» kızı kabullendik, İyi güzel ama. oğian çıplak, kız çıplak. El arı cehennem narı. Serde babalık var. E:de avuçta yok. Paçaları sıvadım. El açıp dolaştım. Eksik olmasınlar. Dostlar boş çevirmediler. Kınp sardım. nişan yaptım. Gel gör kİ mercimek cortmsı vakitsiz konmuş a-teşe. Kız ondördünde olduğundan hızım oğlan suçlu. Dedikodunun ağzını İmamın duasiyle kapadık Oğlanın askerliği geldi. Çekip gitti. Gelin kız günden güne solup İncelir. Babınım dik tutunuz bayım. Tamam Kız çelimsiz kara kuru. enUpüftea bir şey. Hani şu halimle dönüp bakarsam Allah belâmı versin. Ne edeyim ki yezit oğlanın £önlü cılkmış. Neyse. Koynuma a-lacak değilim va. Beni huyu ilgilendirir. Ne dersiniz. Kendi kızımdan iyi çıktz ‘Babacığım, babacığım.” diye çevremde dolanır dururdu. Mahallenin kocakarıları derdine İlâçlar yaptı fayda etmedi. Kız eriyip Ftder. Baktım gidişi fena. El etek öptüm, hastaneye kaldırdım. Oğlana yazmadım. Gariptir içlenir diye—
Hastaneye git gel yokla. Çocuğun haline yürekler dayanmıyor. Geçen perşembe ağırlaşmış Telefonla çağırdılar gittim. Yüzüne bakamadım. fena oldum. Bir önceki görüşümde;
— Baba arkama sıvısız İğne vurdular. Acısına dayanamıyorum, beni çıkar buradan, diye ağlamıştı.
— Sana bakılmak İster kızını. Evde kimsemi» yok, biraz dişini sık. hastalığın geçecektir, gibi sözlerle avutmuştum.

Prenses Marguarite
Sizi kim traş ettiyse ’ şakakla rı adamakıllı bozmuş. Herkes ka-şık yapar ama sapını çıkaramaz. Favori gitmez slzo..
— İzinli idim usta. Saçım da u-zanuştı. hadi dinarda olayım dedim.
— Bakın aynaya, şimdi nasıl? Ağza göre aş. yüze göre traş gerek.
— İstersen yaparsın ustam. Sa-ğol.
— Siz d? sağ olun. Bu zanaatın temizini bilirim ama güç yetmez, el ermez. Bir biletim var. Çok değil, piyangodan boşvüz papelcik istiyorum. Dükkân açma parası.
— Bir gün o da olur usta. Yeter ki can sağ olsun...
— Ah efendim her işin başı o. Gelin kızı anlatıyordum. Geçen cumartesi idi. Yataktan kara duygularla kalktım. Öğleden sonra bir gidip yokbyayım dedim, hastaneye koştum Şakacı bir kadın var orada. Bir iki takılmıştım. Koridorda karşılaştık.
— Geç kaldın. Allah kuşu uçurdu. dcdL İçim cız etti. Hani aptala malum olur derler. Bana da sabahtan olmuştu. Donup kaldım. Hastabakıcı kolumdan tuttu:
— Bu haberi nasıl olsa alacaktın. Başın sağ olsun. Kız dertli imiş. Aklım derle topla, yavrucuğu yerine götürmeye bak. dedi.
Hastaneden:
— Alacak mısın, biz mı gome-«m? dediler.
— Yarına kadar kalmasına müsaade edim Ben kaldıracağım, dedim. Dedim ama en azdan on on-&cş lira İster. Eve geldim Yarabbi ne yapsam derken, aklıma bay Celâl geldi. Bizim yardım sandığı başkanı bay CelaL Geçeri uykusuz geçirdim. Geçen pazar ne kadar moruktu biliyorsunuz. Erkenden Başkanın evine yollandım. Beni her goruste: •‘Nasılsın Sabri?” diye hatırımı sorar, güler yüz gösterirdi. Ben de jodasına. evine emrettiği dakika takımları alıp koşardun. Ne ter dökmüş, ne kadar müşteri atlatmisimdir onun için. Verdiği de ayıptır söylemesi elzlerden çok azdır. Eh... Biz fakir insanların bir gün işimiz düşer diye düşünürdüm. Bu sıkıntımı her halde giderir ümidiyle kapısını çaldım. Karşıma çıkan hizmetçi halimden ürkmüş olacak kİ. şaşaladı Germeye alıştığı berber çantasını boş ellerimde aradL “Niye geldin?’ der gibi yüzüme baktı.
konuşz-
etti tim-Gelinim
Yazan: SalâhaddJn .VTADOL
— Çok önemli bir şey İçin Beyefendi iie görüşmek istediğimi söyleriniz. Beni lütfen kabul buyursunlar, dedim.
Sayın başkan, neden eonra İpek pijamasının üstünde sabahlığı İte göründü.
— Hayrola Sabri. Çok önemli iş neymiş bakalım, dedi.
Kapıda beklerken nasıl cağımı tasarlamıştım.
— Efendimiz! rahatsız den ötürü affımı dilerim,
cariyeni» dün gece hastanede u-tıulmaz bir dertten sîzlere ömür gitti. Cenazesini kaldırmak İçin yardımınıza sığınıyorum. Bir yirmi Hracık... fakat sözümü bitiremedim. Ne dese beğenininiz? Ağzını doldun doldura:
— Yoooo.. bu derece ahbaplığı sevmem Sabri. İste bu kadar, dedi ve kapısını hızla yüzüme kapattı. Eğer yalanım varsa Allah belâmı versin.
Ev mi ters döndü? Ben mi ala-bura oldum? Kendimden geçmişim. Neden sonra taş eşikte oturduğumun farkına vardım. Kuvvetli rüzgârla döne döne «inekleyen kar altında başımı çevirdim. îçim j’ana yana sağır kapıya bakıp d öt? ündüm. İnsanlar bazan bıçak taban ca ve çakın da konuştururlar. N-yalan söyliyejdm. Bunlardan birinin üstümde bulunmayışına onula üzülmüştüm ama. dükçe Sabri. soğuk dU
bugün düşün seviniyorum. Zavallı b-rb r Cezaevinin kimbilır bancı bölmesinde titriyecektı çim-
— Vah ustanı vah., sana bu oyunu yardım sandığı balkanı oynadı ha?_
Peki ne yaptın sonra
— Kor şeytana Lanet oku^rak İtfaiye meydanını boyladım. Paltoyu zeyi
KAMBER ALI
Yazan : A. de Gobineau
Çeviren : Reşat Nuri Darago
arasından süratle geçerek türbeye vardı; seyisler camım cümle kapısı önünde durunca süvariler, hanımların arabadan inmelerine yardım ettiler. Dördü birden türbeye doğru ilerlerken uşaklar yol açmak hususunda pek hararetli ve şiddetli davrandılar: hanımlar da. sağa «ola itilen, dürtülen kadınların söğüp saymaları arasında kendilerini Kamber Ali ile karşı karşıya buldular.
Bir tanesi, delikanlının vambaşına çöme-lerek tatlı bir sesle:
— Artık korkun olmasın tkı gözüm î Kerimin akrabası otuz tümene razı oldular: işte bağışlama mektubu. Artık kimse canına kıyamaz. Benimle gel, parayı verdini.
Fakat Kamber Ali bu sözleri anhyacak halde de^üdı. Hanımın gösterdiği kılgıda donuk bir nazarla bakıp hareketsiz kaldı. Bunun üzerine, azimli bir kimse olduğu lau ftanım, uşaklarına emretuı
— Türbedan hemen çağırın!
Pek uzakta olmayan türbedar koşa koşa çeldi: kulağına süvarilerden birinin bir şeyler fısıldaması üzerine, şehir kapılarını bek-s-’nlenukı kadar ıhtiramkAr bir selâmda bu-ndu ve arzı ubudiyet eyledL
Hanım:
— Bu adam affedilmiştir. dedi. İşte mektubu. Fakat söyleneni anlayacak bir halde değıL Arabama tındırıp götüreceğim. Bu. mukaddes türbeye aynısızlık edamız değil mi? Artık takip edilmıyeceğı için buraya sığınmış olmağının da hükmü kalmadı. Ne dersiniz?
İhtiyar hoca cevtp verdi:
— Her emrinizde isabet ve keramet vardır efendimiz.
— O halde sız de ramınız demek?
— Başüstüne efendim.
Süvariler, hanımın bir işareti üzerine Kamber Alnun tağlanm çözmeğe koyulur koyulmaz Bibi Canem'in oğlu müthiş tır feryat kopardı. Camii dolduran kadınlar bu a-etklı seri duyunca heyecana geldiler. Tanımadıkları bu hanınüarla birlikte gelen ufakların kalabalığına zaten hiddetlennuştiler; birden, her tarafta söyleşmeler başladı:
— Ne kepazelik! İslâmiyet kalmadı artık! Yetışm müsiumanlar! Türbenin kudsıye-ti ihlâl ediliyor! Civanlara susamış o ihtiyar cadı kimdir acaba? Kopek evlâdı! Bahasının canı cehenneme! Yedi ceddime Unet! Bırak şu çocuğa! Elini süraıiyöcekriıı, bakmı-yac aksın bile, yoksa di ileninizle, Urnaklan-nuzle didikleriz sem!
İH

İşte» kadına, halkın bu sözlerle izhar ettiği hiddet gittikçe büyümekte, uşaklar ve halayıklar, hunini İh nnı . herhangi bir tecavüzden konim ak için etrafını sarmaktaydüar. Hanımın lehine olarak itiraf etmeli k:, o, vazıyetin gerektirdiği cesareti tamamen coster-dL Küfürlere küfürle mukabele ettiği gibi bu alanda has imlan kadar zengin bir dü kullandı. Kendisine “ihtiyar” seziyle hitap ediyorlar, o da ötekilere, “ihtiyar” mânasına gelen kelimelerin çok daha galizlerini savuruyor; niyet ve maksadının pek temiz olmadığını ileri sürenlere karşı akla hayale gelmez isnatlarda bulunuyordu. Zayıf ve mahcup cinse mensup bu kimseler arasında geçen hararetli mü-kAleme devamınca birbirlerine âdeta, hazine denecek kadar zengin küfürler yağdırdılar, ve Londra ile Pans şehirUnnin başbra ziynetleri olan perakende balık satıcı kadınlan tule bundan ders alabilir bilmedikleri çok şeyler öğrenebilirlerdi denirse mübalâğa edilmiş olmaz-Şark erkeğinin lisanı kadar süslü ölçülü ve işlenmiş Usan yoktur: fakat şark kadını 3öv*-liyeceği sözü azami kudret ve şiddetle ifade etmek iddiasındadır.
►"Îİ4 •
Türbedar. bu gürültüye nihayet vermek ırzusıy’e tağışhunz mekruhunu alarak muhterin yukarısına çıktı, bir iki sözden sonra mektubu okudu: dile ahnması ve hattâ ha-valimizde görülmesi caiz olmayan bu afif nâmahremlerin ziyneti olan merhamet, fazilet, şefkat ve daha inli ufaklı bütün meriyet ve hasletlerini mutantan cümlelerle bğd'lkten sonra bu gibi merhamet ve şefkat hislen ica-batına engel okunmaması ’Ummsunu behrtö ve Kamber Alının derhal tedavisine teşebbüs edilmediği takdirde birkaç saatten fazla ya-şayam^acağım da anlattı.
— ücramı var —
30 kâğıda kaldırdım. Basın sağ gülmedin.
okuttum aa cena-
olsun tısta Kan-kızdan gülmedin. Bu felâket de cabası oldu.
— Sız de sağ olun bayım, yazım bu. Yazan beğendiği y&zmıj ama okumaya çalışan ber Sabrı. Dün oğlandan mektup aldım: “Baba on gun izinle geliyorum” diyor
— Düşünün ne rüyalarla yola çıkacak?.
Siz benim yerimde olun da ahlayıp oflamayın___
dan
Ih.
Alın gibi ber-
-
Hicri 19 50 Rumi
C. Ahir NİSAN NİSAN
28 16 | 3
ıs®* Pazar 1366
» AKİT
113 UH İ*» 1> 43
MT7
533
!£‘ll
5.25
9. W
İ2.00
İST
5.47
Güneş Öğl« îv Mi Ak-am Yat»
________



SFYASİ İKTİSADİ
YEM 1*1 A X Bi l
MÜSTAKİL G'/NLl’K GAZETE
Sanıhı
YENİ İSTANBUL N6S«İVAT LİMİTEO ŞİRKETİ MUCURU FARUK A SUNTER Bu «ayıda vaz> 'StnöJ füUo tdarr *1*0 Sarid OGLT
te.** Ut ilgi
l'ENI UTAN BUL m a l ' A . «. ferEFı Mı»T
'V *\
I

ikinci sayfamı? la ki a a üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler -amamjyle yazarlarına aittir.
s

16 Nluan i'oo
f*
A
öayfa 5
GÜNÜN EKONOMİK
Turizm dâvamız
YENİ
Kahve fıatları
KISA
İktisadi mevzular
1949 sonu
Bankalarda mevduat
OEÇEN 1949 senesi zarfında, Bankalardan mevduat çekildi çekiliyor, gibi gündelik matbuatı zaman zaman işgal etmiş bulunan mesele hakkında bugün esaslı bir fikir edinecek vaziyete girmiş bulunuyoruz. Zira memlekette mevcut 40 kadar millî ecnebi bankanın 1949 bllânçoları ya kati şekilde taadlku iktiran etmiş veyahut nihaî tasdiklerine Intlzsrcn hazırlanmış bulunmaktadırlar. Bu bilânço-lara nazaran bankalarda yıl sonu mevduat ne bakiye vermektedir? Bu hususta lâvıkiyle tenevvür edebilmek yıl sonları cetvelde olur:
için 1938 den bu yana mevduatın seyrini aşağıkl bir gözden geçirmek faydalı
— MEVDUAT —
(Milyon Lira)
1938 316 1944 556
1939 272 1945 579
1940 286 1046 736
1911 402 1947 827
1942 476 1048 996
1943 463 1949 976
ikinci Jihan Harbini müteakip
bankalarda mevduat birden düşmüştü. Fakat 1941 den itibaren tekrar kendini toparlıyarak -1943 müstesna-faeılasız bir tezayüt ile yürümüş ve 1947 den 1918 e intikali de yüzde yirmi gibi ehemmiyetli nispette bir bpş-ka tezayüt ile olmuştu. Halbuki 1949 da mevduat duraklamakla kalmamış, ufak nispette bir tenakus da kaydey-lemlştlr: yüzde 2,13 !
Bu tevakkufa veya tenakusa sebep nedir? İktisadî hâdiseleri bir tek sebebe irca ederek izah etmeye kalkışmaktaki tehlike malûmdur. Mevzuu-muz olan mevduat meselesinde de şüphesiz kİ birden fazla âmiller harekete gelerek ortadaki neticeyi vücuda getirdiler. Fakat bu meselede belli başlı bîr âmilin, -yani 7 haziran 1949 da çıkan Gelir Vergisi Kanunu âmilinin- diğer âmiller önüne geçerek hepsinden müessir bir şekilde mevduatı tevakkufa ve hattâ bir az da gerilemeye mecbur bıraktığını gösterecek deliller var, gibi görünmektedir. Zira mevduat yıllardan beri tutmuş olduğu tezayüt seyrinde muttarlden devam edip giderken tam bu vergi kanununun mecliste tasdiki tahakkuk er etmez o seyrini değiştirmiş bu-aktadır. Mevduattan seyrini de
ştiren nevin. Gelir Vergisi Kanunundan asıl müteessir olan (alelâde fnevduat) nev'i bulunması bu izah! fceyid eder vaziyettedir.
Malûm olduğu gibi mevduat: tasarruf mevduatı ve alelâde mevduat, diye ikiye ayrılmaktadır. Alelâde mevduattan mühim kısmını da ticari mevduat teşkil etmektedir. Tevakkuf ve tenakus tasarrufda mıdır, alelâde de midir? Aşağıkl cetvele bakalım-
IJra)
(Milyon
1949 1948
Tasarruf mevduatı 464 428
AlrlAde mevduat 511 568
Yekûn 975 996
anlıyoruz ki.
Y-î.’carıkl cetvelden
• ;us alelâde mevduattandır: 36 >n Ura ki yüzde 10 kadar demek-. ' tasarruf mevduatı ise, bilâkis 36 ı ’on liralık bir tezayüt gösterir kİ yüzde 8 kadar bir fazla ifade eder. Alelâde mevduat neden tenakus gösteriyor, tasarruf mevduatı neden Myüt gösteriyor?
Bunun kamların lışaiım:
Bütün
te-
ra-
ça-
izahını yine elde olan tahlilinden çıkarmaya
bankaların mevduatındaki

B ■ OBıİPİN Caı
Italyan zeytinyağı piyasası
Mil ân o, (Reuter - Husus!) — Hükümetin 16 bin ton zeytinyağını, kilosu 307 liretten alması üzerine, zeytinyağı fiyatlarında seri bir dü-|üş görülmüştür. Zira bu fiyat, normal kalitede zeytinyağı için kabul •dilen 350 liret ile, istihlâki kabil pebstl yağlar için tevhit edilen 320 lirete nazaran çok düşüktür. Hü-
Yazan : Namık Zeki ARAL
(İktibas hakkı mahfuzdur) seyri ay ay gösterir rakam elde maalesef mevcut değildir. Şu kadar ki bankalar manzumesinde ehemmiyetli mevki tutan on bir bankanın bazı muamelelerine alt bakiyeleri Ticaret Bakanlığımızın Konjonktür Müdürlüğü kendi mecmuasında ay ay bize gösterir, işte bu mecmuadaki arkamdan bazı ahkâm çıkarabiliriz. Zira hâdise üzerine bu rakamlar oldukça

ılıklar serpmektedir.
— MEVDUAT — (Milyon Lira)
1948 X T&namıf Alelâde Trlcûn
393 375 768
W XI 404 son 803
‘•t XIÎ 417 449 866
1949 T 436 431 867
19 I! 460 431 wıı
• • III 467 444 901
IV 461 423 884
• • V 45S 424 882
VI VI 464 426 879
• 1 VII 460 417 867
VIII 436 408 844
II IX 427 400 836
• 1 X 429 405 834
VI X.T 432 416 647
Yukanki cetvelden anlıyoruz kİ,

mevduat 1948 den itibaren heyeti u-mumîyesi dahilinde- multariden artarak yürümekte iken nisan ayında birden duruyor ve hattâ martın sonundaki 901 milyon, nisanda 884 milyona düşüyor. Zira Gelir Vergisi Kanununun sene zarfında mutlaka çıkacağı artık tahakkuk etmiş bulunmaktadır. Ticarî mevduat hâdiseden teessürünü göstermeye başlıyor: 444 milyondan 423 milyona iniyor. Tasarruf mevduatının teessürü o kadar bllyük değildir. Zira bu nevi mevduat vergiden kendini aşağı yukarı kurtarıyor, demektir: 200 liraya kadar alacağı faiz vergiden muaf okluğu gibi banka itibariyle ve şehir itibariyle parçalandığı takdirde bu muafiyeti daha yüksek miktarlardaki faiz meblâğları i-çin de temin eyleyebllmektedlr. Ticari mevduat için hiç bir muafiyet yoktur. Hazine muvacehesinde banka sırrının ortadan kalkması bahsinde iki nevi mevduatın teessürü, teessür derecesi müsavidir. Netice itibariyle alelâde mevduat nisan, tasarruf mevduatı mayıs ayından itibaren tedricen düşmekte devam ediyorlarsa da, gökten ne yağmış da yer kabul etmemiş, şeklinde ifade edilen tevekkül kaidesine tebean senenin son aylarında yeniden yükselmeye doğru bir temayül tutuyorlar.
Yukarıda gördüğümüz mevduattan en mühim kısmını öteden beri İki banka ellerinde tutmaktadırlar: Ziraat Bankası ve İş Bankası! 1949 da da İki bankanın mevduatı ceman yekûn 561.3 milyon lira ile bütün mevduatın yüzde 57,5 una baliğ olmaktadır: Ziraat Bankası 326.7 milyon. îş Bankası 234,6 milyon lira! Bir sene evvel mevduat birinci bankada 325.6 milyon ve ikinci bankada 233.6 milyon idi. Bu iki bankada da nlelâde mevduat zayiat vermiş, fakat tasarruf mevduatı fazla göstermiştir. Bir seneden öbür seneye tasarruf mevduatının 114,1 milyondan 117.3 milyona yükselmiş olmasına rağmen İş Bankası: "yıl içerisinde 127,1 milyon liraya kadar yükselmiş olan mevduatımızdaki eksiliş.,,. aynı yılda telâfi edilememiştir", diye Umumî Heyet raporunda bir az göz yaşı dökmekten kendini alamaz. Bu teessür şüphesiz hürmete şayan olmakla beraber tizler» İş Bankasından eksilen mevduatın diğer memleket bankalarına dağılmış olduğunu müşahede ve tesbit etmekle teselli bulmakta güçlük çekmeyiz



A
*
kûmetin bu şekilde elde ettiği zeytinyağını rekabet fiyatlariyle piyasaya arzetmesinden korkulmakladır. Birçok yerlerde zeytinyağı fiyatları düşürülmüştür. Toskanada fiyatlar, kilo başma 360 ilâ 380 lirete, Cenubî îtalyada 330 ilâ 350 lirete düşürülmüşlerdir.
HABERLER
Finibel grupuıın İngiltere ve Batı Almanynnm dn ithali
münnkaşa olunuyor
Paris, 15 (APı — Resmî çevreler dün, "Finibel” İsimli bir ticari ve İktisadî birlik projesinin, Ingllte-reyi de İçine alacak yeni bir birlik lehine nazara alınmadığını te-yld ve kabul etmişlerdir.
Finibel. Fransa, İtalya ve Benelux memleketlerini İhtiva etmekteydi. Anılan kaynaklar, şimdi daha geniş bir anlaşma ile İngilterenln de birliğe ithalinin düşünüldüğünü belirtmişlerdir.
Tahminlere göre, Finibel'ln vü-vucin gelmemesine siyasi görüş ayrılıkları da sebebiyet vermiştir. Holânda. Batı Al manyanın da muayyen bir şekilde bu bloka dahil edilmesine taraftar iken, Fransa bu şekle hiç İltifat etmemiştir.
İngiltere ihracat rekorlarını
%
kırdı
Londra. 15 A.A. (LPS) — İngiltere Ticaret Bakanlığının yayınladığı rakamlara göre, İngilterenln ihracatı geçen ay 184 milyon İngiliz lirasına varmıştır. Bu rakam bir rekor teşkil etmektedir ve ocak ayına nispetle yüzde beş bir fazlalık göstermektedir. İngiltereli in mart ayındaki ithalâtı ?ln geçen aylara nispetle fazla olmuş ve 220 milyon liraya varmıştır. Bu miktar geçen aylarınkinden 20 milyon fazladır.
Marshall Plânından yeni krediler VVashington. 15 A.A., (AFP) AxTupa İktisadî İşbirliği idaresi Marshall Plânından faydalanacak memleketlere yeni krediler açmıştır.
Bu cümleden olmak üzere Danimarka 150.000 dolar ve Yunanistan 265.000 dolar almaktadırlar.
Yabancı sermaye ve
Batı Almanya
Frankfurt. 15 (A.P.) — Bir Amerikan memuru dün akşam, müttefiklerin, harbin sona ermesinden beri ilk defa olarak yabancı sermayenin Batı Almanyada kullanılmasına yakında müsaade edeceklerini tahmin ettiğini bildirmiştir.
Birleşik Amerika Yüksek Komiserliğinin İktisadî İşler Bürosunun Direktör Yardımcısı Charles Marshall, Associated Press'e verdiği bir demeçte, "Bu, bir kaç haftalık bir mesele olabilir.» demiştir. Müttefikler harp sonunda, çok kötü bir durumda olan Alman sanayiinin ucuza kapatılmasına mânı olmak için yabancı sermayenin kullanılmasına müsaade etmemişlerdi.
Yakın bir zamanda, uzun müddettir üzerinde çalışılmış olan bu projenin tahakkuk edeceği lenmektedlr.
çin Hindine .Amerikan
bek-
• • go-
yardımı
VVashinglon. 15 A. A. lAFP) 'Vaehingtondan öğrenildiğine re, Amerikan yardımı çerçevesinde
Çin Hindine verilecek malzeme takriben bir aya kadar yola çıkacak ve bu yardıma 15 milyon dolarlık kredi tahsis edilecektir.
Turist tıcıızlıık istiyor
Viyana, 15 A.A. (LPS) Avusturya önümüzdeki yaz ea az 50 bin İngiliz turistinin memleketi ziyaret edeceğini sanmaktadır. Vlyanadakl haaın muhabirlerinin bildirdiğine göre bu turistlerin bilhassa Tyroi ve Salzburg’da olmak üzere 2 milyon lira sarfede-cekleri sanılmaktadır. Turistlerin seyahat için bu Avusturyayı seçmelerine bu memlekette her şeyin memleketlerden daha ucuz aıdır.
«ene sebep diğer olma-
Gazetemizln henüz çok az olan çıkış devresi içinde bu mevzua oldukça fazla avdet ettik» Bazı mühim İşler vardır kİ onların üzerinde ne kadar fazla durulsa ve ısrar edilse yine azdır. Bunun İçin bugün 26 ncı senesinin toplantısını yapan Tu ring Kulübünün raporunu dinlediğimiz zaman biz de düşünceleri-t
mizl başka bîr veçhede izhar etmeği faydalı gördük. Turizm dâvasında İlk gözümüzün önüne gelen nokta oteller, kanun mânlnlarının kaldırılması, yollar gibi şeylerdir; ve hep bunlardan şikâyet olunmaktadır. Bize Öyle geliyor kİ, bütlin bu noktaların büyük ehemmiyeti olmasına rağmen, turizmin memleketimize kadar gelmemesinin ehemmiyetsiz gibi görülen fakat hakikatte büyük mânla olan İşaretleri de mevcuttur. Memleketimize gelen ecnebilerin çok zengin İnsanlardan ve İlikse alışmış kimselerden ibaret olduğunu zanno-den, bunlar İçin otelin mevcut olmadığını söyleyenler. İtiraf ederiz ki, bir hataya düşerler. Bunlar toplu gelmemekten başka, şimdi İşleri olmadıkça tek tük dahi uğramaktan çekinmektedirler. Şayet bunu yapacak olsalar, yani memleketimize gelseler, ben Öyle tahmin ediyorum kİ, mevcut otellerimizde yer bulabilirler. Oıta hallilerin İse Tepebnşı civarındaki otellerde yerleşmeleri pek güzel kabildir. Kanunî mâninlar şüphesiz kİ çok fena şeylerdir, fakat gelmek Istiyenlerden bazılarım tanıyoruz ki, onlar ufak bir sabır ile bu mâniaların iktihamma muvaffak olmuş ve yine gelmişlerdir.
Yollara gelince, bugün zaten dc-mirperde gerisindeki yerler kapanmıştır. Artık bir ecnebinin Londra-dan veya Avrupanm bir köşesinden otomobiline binerek memleketimize gelmesi bugün için kabil değildir. Yollarımızın fenalığına rağmen, dünyanın hiç bir başşehrinde bulunmayan lüks taksilerimiz vardır. Taksi flatleri de, (eğer şoför saat harici para, istemezse) başka memleketlere nazaran ucuzdur. Şu halde bugün hayretle okuduğumuz. yüz binlerce insanın Avrupayı gezerken, bize bundan en ufak bir damlanın i-sabet etmemesi daha bariz sebeplere istinat eder. Yeni oteller vücuda gelmesi, kanuni mâniaların kalkması, yolların düzelmesi şüphesiz ki şükran ile kaydedilecek şeylerdir ve turizm işindeki bedbaht vaziyetimizin biraz ıslahına âmil olabilir. Hakikati halde, düşünülecek nokta es-
VVashlngton» 15 A.A. (Özel muhabirimizden) — Marshall Plânı Wa-shington bürosu, yardım plânt süresinin yarısına gelinmesi münasebetiyle yayınladığı mesajda Türkiye ve Yunanistandaki İktisadî İşbirliği faaliyetinden bahsetmekte ve ezcümle şöyle demektedir:
Türkiye ve Yunanistan, askeri bütçelerinin büyük masrafları yüzünden sıkıntıya uğramış bulunmalarına rağmen, Marshall Plânının İlk iki senelik devamı sırasında iktisadi kalkınma yolunda ileri adımlar atmışlardır.
Bu devre içinde komünistler tarafından teşvik edilen iç savaşa rağmen Yunanistan. İktisadî kalkınma temellerini atmaya muvaffak olmuştur.
Türkiyeye gelince, bu memleket, yakındoğudaki stratejik durumu, komünist Balkanlara olan yakınlığı ve coğrafi vaziyeti itibariyle milli bütçesinin büyüle kısmını millî savunmaya hasretmek zorunda idi. Bu şartlar altında Tllrkiyenin Marshall Plânı olmaksızın, iktisadi gelişmesi ciddî surette mutazarrır olabilirdi.
Türkiyeye yapılan İktisadi yardımın başlıca gayelerinden biri bu memleketin savunma masrafları yükünü mümkün olduğu kadar kolay-
kt eserlerini ve güzel manzaralarını göstermeğe çalışan İstanbul şehrinin bir şark memleketi şeklinden sıyrılırken, maatteessüf Avrupa veya daha İyi tâbiri İle medon! bir manzara alamamış bulunmasıdır. Nezih olmasa dahi, acı bir hakikat olarak İtiraf etmek isteriz kİ, koca İstanbul şehrinde insanların tabi! İhtiyaçlarını defedecek helâlnr yoktur. Elinizi yıkayacak bir musluktan sarfınazar. Beyoğlu caddesi gibi on kalabalık yerden geçen bir İnsan basit bir kahve içerek 3 veya dört gazete ve mecmua okumak imkânını bulamaz. Yeni harfleri kabul etmekliğimize rağmen, sokak başında size nereye gittiğinizi bildirecek, nerede bulunduğunuzu anlatacak levhalar mevcut değildir. Akşamları eğlenmeniz İçin gideceğiniz yerler ya lüks unvanını taşıyan ve bir çok keselerin tahammül edemiyeceği yerlerdir, yahut da çok sefllâne manzaralar arzeder. Bunun haricinde vaktini geçirmek isteyen bir ecnebi zorlukla bulduğu pahalı ecnebi gazetelerini alarak, odasına sığınacaktır. 20 nel asrın maddi insanları şimdi eski Abideleri ya taş yığını addetmekte, veyahut da sırf bunları görmüş olduklarını ilân etmek için seyretmektedir. Bundan anlayan, hakiki orta sınıf için vereceğimiz şey-cr, ancak memleketin umumi seviyesinde husule gelecek terakki sayesinde ucuz ve İyi bir hayat seviyesi ile kabil ohır, ve ancak o zaman dünyanın her köşesinden köhne Bi-zansı, eski imparatorluğun eserlerini görmek ve bugünkü Cumhuriyetin yürüyüşünü anlamak İsteyenler gelecektir.
• »
Bizlm turizm işinde anlayamadığımız bir nokta da, bizde turizmin yalnız ecnebi seyyahların gelmesi telâkkisidir. Dünyanın bir çok köşesinde ve bilhassa îsviçrede merak ederek görüştüğümüz otel mütehassısları, bize bildirmişlerdir kİ, oteller yalnız ecnebi veya yalnız dahili müşteriye dayanarak yaşayamaz. Ancak bu iki sınıftır kİ, ona yaşamak imkânını verir. Her halde haricî turizmden ziyade, dahilî turizm bizim için daha Ümitlidir. Çünkü buraya gelenlerin bir kısmı otellerden sarfınazar, akrabalarda kalırlar; bunların bir kıra vatla dahi olsa yaptıkları alış veriş, şehir ticaretinde inkişafın mühim bir eseri telâkki e-dlbr.
★ ★★

lıkla taşıyabilmesi İçin Türk ekonomisini daha da kuvvetlendirmektir.
Türkiyede iktisadi kalkınma programı, tanm ve endüstri maddelerinin istihsalini arttırmak ve diğer Mar-shall Plânı memleketlerine ihracat yapmak gayesine doğru tevcih edilmiştir. Bu gayeye erişmek yolundaki gelişme bir takım uzun vâdell kalkınma plânlarına bağlı olduğu için yavaş yürümekte ise de bunlardan elde edilecek faydaların Marshall Plânı yardım süresi bitmeden önümüzdeki iki yıl içinde görülmesi beklenmektedir. Bununla beraber 1949 yılı İçinde Türk endüstri İstihsali harpten önceki senelere nispetle çok memnuniyet verici artmalar kaydetmiştir.
tkl senelik müddet İçinde, Marshall Plânı iktisadi işbirliği finansmanından mal almak üzere TÜrklye-yo 82 milyon 811 bin dolar tahsis e-dilmiştlr. Sadece tarım makineleri ve malzeme için tahsis edilen miktar 22 milyon 400 bin dolar, tutmaktadır. Geri kalan miktarla temin edilen malların ekserisi endüstri için ayrılmıştır. Endüstri faaliyeti sahasına giren İşler arasında kömür madenleri, liman ve rıhtım işleri, demiryolları, demir madenlerinin gelişmesi gibi muhtelif programlar vardır.
Bft-
Halka ve memurlara düşen vazifeler
Ankara, 15 (A A.) — Tarım kanı Cavlt Oral Orman Kanununda
yapılan değişikliklerin kanıma tatbikle mükellef olan teşkilât tarafından tamamiyle anlaşılması ve tatbikatta yanlışlıklara yer verilmemesi için Devlet Orman işletmeleri Müdürlüklerine bir tâmim göndermiştir.
Tâmimde bilhassa deniliyor kİ:
"3116 sayılı Orman Kanununun geçen on İki yıllık tatbikat devresinde bazı aksaklıklar görülmüştür ve bunun İçin de yürürlükte olan bu kanunun, bugünkü şartlara ve zaruretlere uygun olarak, birçok maddelerinde değişiklik yapmak lüzumu duyulmuştur.
İşte ona prensipleri muhafaza edilmek suretiyle 3116 sayılı Orman Kanunundaki bu değişiklikler, bir taraftan bugünkü memleket gerçeklerine uyarak orman teşkilâtımızla halkımız arasındaki münasebetleri düzeltecek, iyileştirecek ve bilhassa orman İçinde yaşayan ve geçimleri orman varlığımıza bağlı olan köylülerimizin ormanlardan faydalanmalarını kolaylaştıracak, diğer taraftan da bu milli servetin daha sıkı ve daha esaslı bir surette korunmasını sağlayacak düşünce ve tedbirlerin bir neticesi olarak yapılmıştır,,. Tâmimde bundan sonra bilhassa halk lehine değiştirilen ve halkın İhtiyaçlarını daha kolay savlamasını, muhtelif mahiyetteki ormanların halkın İntifama tahsis şekillerini açıklayan geniş İzahat verilmekte, şimdiye kadar suç sayılan bazı hususların suçlu lehine tâdil şeklini gösteren, hulâsa tatbikatı basit bir şekle koyan hususat birer birer İzah edilmektedir.
Tâmim şu suretle nihayet buluyor;
"Değiştirilen yeni Orman Kanunu hakkında toptan bir açıklama yaptıktan sonra teşkilâtımızın küçük ve büyük mensuplarını şu esaslı ve ciddî noktalar üzerinde dikkatli olmaya davet etmeyi bilhassa mühim telâkki etmekteyim.
Hiç şüphe yok ki, bir memlekette ormanları inkişaf ettirmek, ormancılığı İdari ve teknik çalışmalarla daha gümrah ve verimli kılmak her şeyden evvel teşkilâtla halk arasında karşılıklı bir anlayış ve ahenk sağlamakla kabildir. Bir memlekette orman teşkilâtı yurttaşla ahenkli çalışma anlayışını göstermez, orman korun-sında vatandaşın alâka ve yardımını temin edemez vo kanunî mevzuat i-çinde ona kolaylık gösteren bir zihniyetle hareket etmez ve köylünün sevgisi ve dostluğu yerine iğbirarını ve düşmanlığını üzerine çekerse orada da ormancılık tatbikatı çok güç ve ümitsiz bir duruma girmiş demektir.
Şu halde bütün bu düşünce ve mülâhazaların neticesi olarak yeni 5653 sayılı Orman Kanununun İyi tatbik edilmesinde teşkilâta bağlı arkadaşlarımın ormanlarımızı korumak ve yurttaşa kolaylık göstermek gibi I-kl mühim hareket noktasını ciddiyetle ve ehemmiyetle gözönünde tutmalarını beklerim.
Memleket ormancılığının korunma, sında ve gelişmesinde en hayati iki faktör olarak gördüğümüz bu işin teşkilâtça başarılabilmesl için, teşkilâtın dalma köylerle temas halinde bulunmasını, iyi ve samimî münasebetlerini sıklaştırmasını, ormanın millet hayatı ve millet ekonomisi içindeki önemini belirtmesini, köülüye, ormandan mevzuat dairesinde hangi şekil ve nasıl şartlar içinde faydalanacağını ve İntifa hakkı işlerinde zorluklar gösterllmlyeceğlni dut madan ve yılmadan anlatmak propaganda ve telkin yapmak lâzım geldiğini bilmesini İşaret etmek İsterini. Çünkü yü* * rürtüğe girmiş olan yeni kanun hükümlerinin tatbikatında gösterilecek bu iyi niyet, isabetli ve makul hareketlerdir ki, orman teşkilâtımızı muhakkak bir başarıya götürecek ve bu
istikrarsız
Almnn haberlere göre, dünya kahve rintlerinde istikrar olmadığı anlatılmaktadır. NevYork Borsacında bir ton kahve 725 dolara kadar düşmüş iken son bir kaç gün içinde tekrar 755 dolara kadar yükselmiştir. Son defa olarak 795 dolar üzerinde durmuştur.
Şehrimiz piyasasında iae, fiat 740-750 kuruş arasındadır. Son iki gün içinde dışardan 250 ton da kabre gelmiştir.
Kahve ithalâtçıları, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının kahve lisansı verdiği zaman, |ki ay gibi bir mühlet tayin edildiğini, bu müddet zarfında yalnız Suriyerlen transit olarak aşağı kalitede mal ithal edildiğini söylemektedirler. Bu hususta İzahat veren bir tacir, Surlyeden gelen malların uzun müddet depolarda beklediğini. rutubet nispetinin fazla olduğunu İleri sürmektedir. Alâkadar tacirler, Yemen menşeli daha yüksek kalitede kahve satın almak için, Ticaret Bakanlığının lisans müddetini uzatmasını istemektedirler.
Ticarî ihtilâfların
hakem yolile halli
Ticaret Odası, ticari ihtilâfların hakem yolu ile halli için, 27 maddelik bir talimatname hazırlamıştır. Talimatname oda meclisi tarafından tasdik edilerek yürürlüğe girmiştir.
Talimatnameye göre. aralarında İhtilâf zuhur eden tacirler, ihtilâflarını hakem yolu İle halletmek için mevzuun çeşidine göre, Oda tarafından tayin edilen hakemlere müracaat edeceklerdir. Talimatnamenin 11 inci maddesine göre tahkim yeri, iki tarafın anlaşması ile tayin edilecektir, böyle bir anlaşma kabil o-lamadığı takdirde, ihtilâfa sebebiyet veren malın bulunduğu şehir, tahkim yeri olarak Talimatnamenin de, hakemlerin dinliyeceği gibi, veren malın ve muhafazasını da
Dâvacıiardan biri, yabancı memlekette bulunuyorsa, bu vazifeye dünya Arbitrasyon Cemiyetinin şubesi, veyahut bu gibi hususları kabul e-den teşekküller bakabilecektir.
kabul olunacaktır, diğer hükümlerin-Icubında şahitler ihtilâfa sebebiyet buna alt delillerin temin edecektir.
LÜBNAN CANLI HAYVAN İSTİYOR
Lübnan konsolosluğu, Ticaret O-dasma İhracatçı ve ithalâtçı firmaların bir listesini vermiştir. Lübnan konsolosluğu, bu listeyle birlikte Odaya yazdığı mektupta, İki memleket arasındaki ticarî münasebetlerin artması temennisini izhar etmiştir.
Lübnan bizden canlı hayvan, vo hayvan mahsulleri ve gıda maddeleri istemektedir.
DENİZLİDE İNGİLİZ SANAYİ SERGİSİ AÇILDI
Denizli 15 (A.A.) — Büyük Britanya Elçiliği Basın Bürosu tarafından tertip edilen "Bugünkü İngiltere Sanayii” sergisi dün saat 17.30 da Halkevi salonunda açılmıştır. Törende mülkî ve askeri vilâyet erkânı ile teşekküller mensupları, tüccar ve esnaf hazır bulunmuştur. Maksat ve gayeyi İ2ah eden sergiler müdürü Nock’un söylevinden sonra kurdele Vali Ahmet Demir tarafından kesilmiştir. Çok güzel tertiplenmiş fotoğraf ve bazı nümunelerden ibaret olan «ergi on giln açık kalacaktır.

suretle hem millet, hem memleket bu müspet neticeden faydalanmış olacak ve hem de teşkilât üzerine almış bulunduğu bu millet vazifesinin maddî ve mânevi büyük bahtiyarlığını duymak imkânlını sağlamış bulunacaktır.



15/IV/1950 Cumartesi
Borsâlarda vaziyet
İstanbul :
Hafta sonu fnıdılc piyasası durgun olarak kapanmıştır. Evvelce de yazdığımız gibi dış piyasalarda yeni bir istek yoktur. Au çtrf:ğn, keten töhun^u gibi yağlı tohumların fiyatları da gcrile-fhektedir.
Kamlüyo, esham ve tahvilât borsa* sında az muamele olmuştur. Altın piyasası ise durgunluğunu muhafaza etmektedir. Ortada alıcı yoktur.
İzmir :
e*.
Hafta sonunda horsada çrA’irdrksû ğîiTH oldukça hareketli bir du-
rum arzetmışlir. İhracatçılar. Fra imaya yapıları satışları karşılamak ve İngiliz mühayaasınn hazırlık olmak üzere borsadan alıcı vaziyetlerini muhafaza etmekteydiler. Ingiliz taşe Nazırlığının mubayaanın şartlarına ait cevabı alınmadığından İzmir mümessili acele telgrafla teşriini istemiştir.
İneli piyasasında sağlamlık devnı ediyor. Borsadu pamuk muamelesi olma mıştır. Pamuk yağı piyasası gergindir.
henüz bugü’
KAMBİYO
İstanbul Borsası
1 Sterlin^ AÇ 11 İŞ ’ Kapanış
7.90.5u 7.91
100 Dolar 280.25 280.95
100 Fr. Frangı ... 0.80 0.80
100 İsviçre Fr.... 64.03 64.03
100 Belç. Fr 5.60
100 îr.veç Kr ... 64 12 5U 54.12.50
100 Florin 73 O 40 7 İ 68.4i'|
100 Liret 0 41 128 0 44 128 1
100 Drahmi o.nı,870 0,1 876 ,
J00 Ezcoutlos 9.73 90 0 73.90 !
Altınlar ||
Bııgün Eski kur||
Lirn Lira
Klllçr Yeril Gr. 5,7ü 5.75^
Kıilço D»'KU»ihiı 5.87 6,80
Cumhuriyet ... 38.50 39.60
L • e •• e • 9 e e • 0 t ı« 41 — 41.—
38.— 41.20 1
OUİtlCn 37.76 37.86 1
uı e» | • • e •••• 50.— 50.70
Fransız kok .... 40— 42.50
NapolAon JII .. 38.50 -10.60
İsviçre 40— 10—
New-York*ta : onsu: I 36
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
MEMLEKET TİCARET BORSALARI

Adana :

Gümüş, Plâtin
Pamuk piyasasında kayde değer bir şey görülmemiştir.
Trabzon s
Boranda fındık piyana*! gevşektir.
Gümüş Gr PlûtİD f* En aşsfiı En yukarı
10 — 11.—
Zürich Borsası (Serbest)
10.IV.1950 Durumu Türk Liranı Dolar Sterllng ............. Fransız Frangı iavlçre Frangı
En aşağı PJn yukarı
0.93 4.28 1/2 10 40 1.22 1.08 4.29 1/2 10.6u 1.21
1 kr.ıuıh eli tahviller Kapanış (♦)
‘>0 1988 Ergani 23.10 24.—
ç*cft 1038 İkrnmlyell 21.60 22.—
TcO Milli Müdafaa I ..m.».» 31 30
^cö J941 Demiryolu IV 08— 100.—
H6 1041 Demiryolu V 08, bO 90.20
%4 1/2 1910 İkramiyell ... Diğerleri 9835 oâ—
•, u 1941 Demiryolu VI 08.90 07.60
G6 Kalkınma I 90— 08,65
•• *XX etstttf 98.(Wi 09,80
■ 6 .. 1II •«...» 09 — 100.—
**(6 4048 İst ikrazı I 90.66 99.10
'va if>4s n 00.10 08.—
«6 MIHI Müdafaa I 06.36 (10.-
1040 " I 08.60 08—
ŞÇ7 1034 Slvan-Erzurum I.»» 21.16 20 80
c,T 1031 '* " 11.-VII... 21.16 20.40
5*r7 1941 Demiryolu l... 21.30 21.61
1941 " II... 20.05 21.-
tt.7 mu " m... 21.70 22.-
(-.7 Milli MUdafna I... 20.76 21.45
7n7 " ° II... 21.70 20.60
" 1 III... 21.06 21.-
UT " " IV... 21.30 21.05
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bnnkaeı 20.40 20.20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 112.— 111.—

M " %60 62.26 60-
»i Mümes. Senet. 67.00 67.60
Şirket Hisse Senetleri
T C. Merice» Bankası 130.— 120.26
TüriClye İş Bankası 30— 20.60
Türk Ticaret Bankası 5— 5.—
Arshın Çimento 17.25 16.75
Sark Değirmencilik 23.25 23.50
Milli Reasürans 8— 16.25
Ecnebi Tahviller
Mısır Krudi Fonalyn URU..] 172.-
İstanbul Ticare t Borsası
Hububatı Buğday yumuşak (Tüc.) Bugün Eski Kapanış
29.— — 18
Buğday Acıt tOflsin) . .. / 31.— or,
Arpa yemlik (dökme) — 21.—
Mı*ır (Sarı) çuvalı — 23.-
Fnaulya tombul — 27.—
FnAUİya Cali sert — 39.—
1A 1} yeiîl 1 — 30.—
Mercimek luımızı kabuk. — 30—
îktercılmek ye^ll — 37.—
Nohut natürel 28—
Yufch tohumlar :
Ayçiçeği tohumu 26.— 26—
Keton tohumu ...» 41.— 40—
Kcn(llr tohumu •(•••••(!•••••• 30 —
Susam M» 67.—
Yer fittıftı kabuklu — 63—
Kuru Meyvııhır :
Fındık (kabuklu elvrl) ... —* 83.-
Fındık (İç tombul) 181 — 183 —
Ceviz (kabuklu) — 33.—
Ceviz ılç natllrel) — 146.—
Ihıkuırnı Ilıtın .Mııdılrlrrl 1
Tiftik (nnn mnl) 260.— 280.—
Tiftik (NMlh-el) 300.—
Yapak Anadolu (Kırkım) — 220—
Hum derileri
Sığır NAlamura (kAeap) Kİ. 170.—
Keçi tuzlu kuru kilosu ... İAT — 200.—
Koyun hava kurusu kilosu 205.—
Nebati Yatlar:
Zeytinyağı (E.E. tcnekoli) 240.—
Husamyagı (Raf. ttnekoli) 100—
Ayçiçeği (Rafine çıplak) 157—
Findik yakı (Çıplak) 150.—
FIKDIK
n) ®e50 randımandı kabuklu tombul
b) Iç nıra kontrollü
Buğday yumuşak ......
Rljjfdsy HRFt •»....
Arpa. ................
İzmir Ticaret Borsası
Bugün Son Kapanış
Üzüm çpkirdokslz No.9 47.50 47.50
İncir A serisi No. 8.... M,— 66—
B serisi No. 108 43— 43.-
Pamuk Akala I 226— 226—
Pamuk Akala II 100,— 100—
Pamuk Akala ili 176.— 176—
Pamuk yeril 185— 185—
Pamuk yağı (rafine) ... 127— 127—
Pamuk çekirdeği 12.60 12.60
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 ...... 186— 186
Pamuk Akala II ...... 168.8 160
Pamuk Akala III ...... 117.6 147.6
Pamuk yerli temiz 1 154— 1W
Pamuk m. parlağı 125/135
Trabzon Ticaret Borsası
•0.-
172—
Eskişehir Ticaret Borsası
32.26
31.—
78— 168—
32.26
31—
21.50
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dua Eski kur
Hııctdıiy (Bufjdl —• Sent) •«•»•»•«•••»•m âert Kıa mahsulü No* 2 271.— 272.—
Kırmm " '• No. 2 274.— 274.-
Pamuk Mlddiing (Llbreıi—Sont) Maviş 32 66 32.50 32.69
Teınmuı 32.76
Elcim 30.96 30.74
ı iftllc (LlbrenIg8ont) Teles a s No. 1 — 58.60
1* indik (Llbr®ftiS©nt) Kabuklu yeril İri 22.- 22.50
" orta 22.60 21-
Levent iç İthal malı 36.— 36.-
Ekstra iri İç İthal malı 40.— 40.—
Kuru (itlim (Llbretl=Sent) Thompson çekirdeksiz seçme ... 111/4 11174
Koten tohumu (Bu#oU=:Dolnr) ... Mlnnespolls 3.85 3.80
Kalay (Llbreal=:8ent) 76.76 77.26
Levht-leneke (100 libre dolar) 7.30 7.30 |
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=SterHng) BOYYlh&y •••••eateeıaseessevvee cette el etee 67.— 68.-
Kalkma 66.— 67.-
Yer fiRİıjlı IllncilsUm •••(••(»»•••(•»•«• 64.- 64 3 4 |
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Llbrcsl=Fiyat) 34.—Komi
Sıra malı " " — 30.— "
Yün Anadolu M M 20/21 20/21 "
" Trakya 18/21 18/21 " 1
İskenderiye Borsası
Pumuk (KanUH=TsUan) Ashmounl Kısa elyaftı F/G. ... 105.16 94—
Kırnak Uzun elyaflı F/G. ... 95.65 91.25 1
(•) Günündü Borsadıı muamelesi tescil edilmemiş tahvilât vo eshamın arz vo taleplere göre taayyün eden takribi piyasa, değerleri.
fenyta o
YENİ İSTANBUL
18 Nisan 1050

karıda İsmi geçen İlâçların şırınga e-dllmeslnde kullanılan iğneden korkuyorlardı. Diğer bazı hastalar ise, kendilerine enjekte edilen ilâcın tesiriyle bulantı hissediyorlardı.
SIYAMLI İKİZLER
Zencilerin beyaz kırallçesl, Londralı Ruth VVIIIİums kocası Afrikalı Şerefse Khama İle beraber Seroıve şehrinde.
defa olarak birbirine Avustralyada doğan bıı yavru-
f KİNCİ Dünya Harbi sırasında şuuru ■ bozulan askerler, “narko analiz” adı verilen bir metodla tcdnvl ediliyorlardı. Bundan maksat, ( kserlya pentho-tal veya soclnım amytal gibi uyuşturucu bir ilâcın yardımı ile tahteşşuur-d İd hakiki düşünceleri meydana çıkarmak, dolay isiyle hastanın serbestçe konuşmasını mümkün kılmaktı. Böylece, ne gibi bir hâdisenin tesiri altında hastanın şuurunu kaybettiği öğrenflebJliyor, sebep anlaşıldıktan sonra İse, doktor, telkin yolu ile hastayı iyileştirmeye çalışıyordu,
“Narko analiz” de kullanılan u-yııstıırııcıı ilâçlar, sulh zamanında da amncsıa’nın tedavisi ve canilerin konuşturulması için istimal edilmeye başlandı. Bununla beraber kullanılan ilâçlar istenilen neticeyi tam mânisiyle vermiyorlardı. Bazı hastalar yu-

g ■ 7İ
S? •
1 M
İL •jS
RESEMLI DÜNYA HABERLER
*1

«
Gecen hafta Dr. Douglas M4Cel-ley’İn "Amerikan Pslşiatri Mecmuası., nda yayınlanan bir makalesinde "kusursuz bir hakikat serumu,,ndan bahsedilmektedir.
“Somniform” ismi verilen bu ilâç bir yüz maskesi vasıtasiyle hastaya veriliyor. İlâç ampul halindedir.
Nuremberg, harb suçlularının muhakemesi sırasında resmi psişiatrllk eden Kelly halen California Üniversitesi kriminoloji profesörüdür. Dr. Kelley "Sonmoform” yardımiyle yarım saat hastası ile konuşabilmekte ve onu sorguya çekebilmektedir.


Yirminci Asrın, ikinci Madam
Simpson hâdisesi
Maıırice Chevalier geçenlerde enlekli artistler menfaatine verilen bir müsame-rede tam Chevalier (Şövalye) kılığiyle çok orijinal bir numara yapmıştır.
Bîr Londralı beyaz kız ile evlenen Bamangwato aşiretinin zenci prensi tahtından uzaklaştırılıyor !JALEN doğduğu memleketten 5.500 mil uzakta olan Ruth Wilbams iki buçuk sene önce bir gece Tundranın Misyonerler toplantısında Afrikalı Seretse Khama ile tanıştı. Seretse, Cenubi Afrikada İngiliz mandası altında bulunan Bamankwato aşiretinin reisi idi.
Ruth. açık fikirli, soluk yüzlü, sarı saçlı bir kızdır. Babası Londrada bir satıcı idi. Seretse’nin amcası Bamanwto reisinin okumuş ve Adil bir adam olmasını arzu ederek yeğenini Oxford*a, hukuk tahsiline yollamıştı. Ruth ile Seretse tanıştıkları gün birbirlerine Aşık oldular.
50 YIL EVVEL PARİS’İ TESHİR EDEN KADIN
(•

5
narının •
CLEO BE MERODE
büyük
Paris
|T
seyircileri zarafeti yaşlı Kıralı Leopold’ü






operasının solo dansözü olarak tabiî halleriyle teshir eden genç dansöz, Belçlkanın şiddetle alâkadar etmişti. Fakat...
Cleo, 70 yaşında, son defa sahneye çıktığı dolaşan bütün dedikoduları tekzip etmiş ve hayatında kıralla bir defa bile
konuşmadığını iddia etmiştir. Cleo’nun, umumiyetle zannedildiği gibi, Nor-ınancliyada değil, Viyana da hayret uyandırmıştır»
zaman, şahsı etrafında
c
Uzun zamandan beri, ilk ikizler dünyaya gelmiştir, lar, doktorların ifadesine göre sıhhattedir ve bilhassa beyin kısınılan gayet normal çalışmaktadır. "Siynmlı ikiz” Siyamda doğan bitişik ikizler. 1874 e kadar yaşamışlar ve deveranı, «adale ve sinir sistemleri, deri ve nesiçlen mUşte-
herhangi bir sı-yolu gösteren
taşımıyor, şarkı-amma
halka elinden ederek onlara
ufak tefek bir Londradaki büro birinin kalkıp da
Modliııg’de doğduğu hakkındaki İfşaatı
civarında
«W-
kıratları teshir eden


uj yıl farkla aynı kadın: Asrımızın bidayetinde meşhur dansöz Cleo de Merode
Paris 19fi0: Dünya sergisi açılıyor. Paris Operasının en parlak yıldızı, pembe ipekten, çiçek gıriandlariyle bezenmiş elbisesiyle, o zamanki sosyetenin en meşhur Hİrunlın karşısında “Pemprl dansözü" rolüne çıkıyor.
Saint Guuthler 1949: ( reılne ııehrl boyunda, ufak bir Fransız şehrinde, ufacık kızlar, vaktiyle bütün dünyanın alkışladığı dansözden, İlk dans derslerini n’^oriar.
LEO de Merode deyince. Birinci Cihan harbine tekaüdüm e-den kaygısız, mesut ve müreffeh devir akla gelir. O zamanlar, Paris Operasının prinıa ballerinası, genç, güzel ve harikuTâde zarif bir genç kızdı: Cleo de Merode...
Paris sergisinin açılması münasebetiyle, 1900 de, ekzotik bir balede, nefis vücudunu olduğu gibi meydana çıkaran, parlak boz renkte mayosu I içinde yalnız kol hareketleriyle yaptığı, tavus kuşunu tasvir eden garip dansı, dekadana ve doğu tedehhuşu-nun en yüksek ifadesi sayılmıştı. Bu dans, büyük takdir kazandı. Seçkin seyirciler ve bu arada Avrupa hânadanına mensup bir çok kimseler, çılgıncasına alkışlıyor ve hayranı o-lanlnr. kendisine yalnız bir buket verebilmekle bile, şeref duyuyorlardı. Operanın önünde, iki atlı, zenci bir arabacının idaresinde, çok şık bir kupa arabası, Cleo’nun emrine amade bulunuyordu. Cleo de Merode, ü-çüncü cumhuriyetin en meşhur dansözü olmuştu. Belçikanın yaşlı kıralı Leopold ile çok samimi görüştüğü söylenirdi.
Bugün Cleo do Merode, Crııce boyundaki Saint Gaııthıerde yaşıyor. Küçük kızlara dans Öğretiyor, hayır İçin müsamereler tertip ediyor ve “yüksek muhitin,, tertip edeceği mü-samerelere iştirak ediyor. İlk dans a-dımlarmı öğrettiği küçücük kızlar, yaşlı hocalarının şöhretim düşünüyor ve günün birinde sevgili hocaları kadar şöhıet sahibi olmama hayaliyle mestoluyorlar.
1948 senesi eylül ayında da evlendiler.
Geçen ağustos Seretse, karısını devletinin merkezi olan Serowe’ye götürdü.
Yeni evinde Ruth, bir çok güçlüklerle karşılaştı. Seretse*nin amcası ve arkadaşları gelecek hanedanın melez olmasından korkarak Ruth’a karşı geldiler. Cenubi Afrika ve Rodezya birliği Ruth’u hudutları dahiline sokmamağa dahi karar verdi. Böylece Seretse ile karısı, Serowe’-den dışarı çıkamıyorlar.
“Beyaz kıraliçenin’* haziranda bir çocuğu doğacak: fakat, acaba küçüğün rengi nasıl olacak? Bu yüzden herkes haziranı sabırsızlıkla bekliyor.
Geçen ağustos ayında Serowe*ye geldiği zaman Ruth’a bir kıraliçenin yapabileceği vazifeleri, anlattılar, ve ona: “Kıraliçe, başının üzerine bir kova su koyarak bütün kadınlara yol gösteren, hasat zamanında şarkıları seçen; halka kıntı ânında doğru İnsandır” dediler.
Ruth, başında su ları seçmiyor
geldiği kadar yardım medeniyet aşılıyor.
Ruth oldukça güzel, kadındır. Fakat sekreterlerinden
Afrikalıların Mıhuma-Kghadı (Hepimizin anası ı olmağa kalkışması insana pek garip geliyor doğrusu.
Nitekim, bir çok Londralı "zavallı kız, sabahlan merhaba diyecek bir insan dahi bıılannyacak” diyerek Ruth’a acındılar.
Halbuki Ruth. kendine yapyeni ve cazip bir hayat kurdu. Kocası ile her gün muntazaman ping-pong oynuyor. Sonra beraberce şezlonglarına uzanıp çaylarını içiyorlar. Kendisine “Kıra-liçe olmak nasıl hır şey?” diye soran gazetecilere Ruth: "Kıraliçe olmanın en güzel şeyi hiç bir şey yapmağa mecbur olmayışınızdır” diye cevap vermiştir. Yerlilerin dilini etüd etmeğe başlayan Ruth, Bamangwato dilinden bir havli kelime öğrendi.
Ruth, çocuğunu doğurduktan sonra, Seretse memleket haricine, henüz maltım olmayan bir yere sürülecektir. Böylece tahtından feragat edeceği hakkındaki rivayetler oldukça kuvvetlidir.
| . ı . BPZn# Lj HOHLu tlLU ■ UU-iiillU'l*
t’ v* . e
ler tâbiri, geçen asrın sonlarına doğru çıkmıştır. 1811 de dünyanın her t " »fında teşhir âdili i 1- "in IkızbTİn kan rekti. Bu çeşit ikizler yumurtanın tamamen inkısama uğraması sebebiyle meydana gelirler nttntHmmftiNtBMiNs
MAHCUZ KOPEK
Ana hissi aynıdır
Annelik, her ırkta aynı hev er-* aynı şefkat, aynı titizlikle mrvcu Resimde gördüğünüz Afrikalı z kadın da, bir beyaz kadın kadar nelik histeriyle meşbu hir halde j rtısunu bağrına bastırmış bulun
I
4
Viyanalı Madam Butterfly


b • iv".
En iyi cinsi Almanyada yetişen ve çok sevilen köpeklerden biri de Dacliet denilen İri kulaklı, eğri bacaklı ve çok kurnaz olan hayvanlardır. Son zamanlarda sahiplerinden alacağı olan kümseler hacze geldikleri zurnan, bunları da haczettirmeme başlamışlardır. Haciz bedeli esnasında hayvan ya sahibi nezriinde bırakılmakta veya emin bir kimseye teslim olunmaktadır. Himaye! Hayvanat Cemiyetinin itirazına uğrayan bu işe bir nihayet verilmek İÇİn çalışılmaktadır. Resmimiz, M un leh şehrinde L un ipe denilen bir köpeğin sanki hacizden duyduğu ıstırabı ifade eden mahzun halini göstermektedir.
Resim : 1) Raden Mas Utomo ile
partönerl Adjeng’I aşk dansında görüyorsunuz. Raden Mas IHomo'nun dans sistemi ananevi Java ve Bali prensiplerine dayanıyor.
Resim : 2) Bir bali dansı: Raden
Mas Utomo ile Adjeng’i aşk dansında görüyorsunuz. Bu dans çocukluktan çıkan bir gencin çocukluğa verimdir.
Endonezya balesi
lir aşk dansj


Endonezya balesi., büyük muvaffakiyet kazanan bir turnede iyice hazırlanmış bir program takdim etti
lava, Bali ve Endonezyanın diğer * kısımlarında her sınıf halk arasında dans ve müziğe mühim bir yer verilmiştir. Ritmik variasyonları, melodik, motif ve nüansları ile yerli müziği, bu müziğe alışmamış bir garplı kulağına bile boş gelir. Dans hocaları tarafından yem dans numaraları ve baleler meydana getirilip umıımi dans festivallerinde takdim olunmaktadır. Bazıları her programda tak-rar edilecek kadar tutulmuştur. Geçenlerde Londra’da Raden Mas U-tomo ve bale heyeti tarafından bir Endonezya dans resitali verilmiştir. Bu resital "Doğu Dünyası”, Hindistan ve Pakistan sosyetesi tarafından hazırlanmıştım Bale kumpanyası
"Doğu Dünyası” himayesi altında bir hafta müddetle W yndham tiyatrosunda temsil vermiştir. Resimlerde Raden Mas Utomo ve partönen jeng’i "Kıntamani” denilen aşk d~ sında görüyorsunuz. Eıı dans dev tur masalın son kısmıdır Burın’a ( yun oynayan kız ve erkek çocuk1 gösteriliyor, fakat içlerinde (*n biiy erkek çocuk delikanlılığın mesuliyt ve kudretine eriştiğini hissediyor v bir şeytan, kızları kaçırmaya kalk: şınca onları kurtarıyor. Sonra “Kin-tamani” isimli aşk dansını şeytanın az daha kaçıracağı en güzel kızla yapıyor. Bu kıntamani dansı Java ve Singapur’da çok muvaffak olmuş bir danstır.
Gardcn’dekl opı»-Şarzkopf, soyunma odasında. Madam ; ‘r|nıle
soprano Ellsubetlı Şnrzkopf. Londrıulftkl ('ovcııt Butterfly*! oynı>ncııktır.
Viyanalı rada Madam Butterfly rolüne çıkacağı makyaj vr k
1* Nişan 1950
T E N t l § T A N 6 U L
Sayfa T
HİÇBİR YERDE HALEFİ ve ŞUBESİ YOKTUR
ÇEKİLİŞ : 7 MAYIS 1950
Yaşayan ölü!
DÜĞÜN HEDİYELERİDİR
Te/. :
44996
Limited Şirketi
EMİ NÜNt ı
UÇAK - TREN - VAPUR
İstanbul (Eminönü) — Haşan Ihrlûel (KÜçÜkpaaar) — Abriül-kndir (Alemdarı — Süreyya (OaftahJRu).
BVGt.\ AÇIK OLA> 5li Zhl.EH İHTAN BUL
GALATA T A H I R HAN
M ATAŞ
Alırken etiketteki GÜNEŞ alâmeti farikasına
DİKKAT EDİNİZ !
SEMERİM, EIH BÜYÜK EŞYA PİYANGOSUNU TERTİP ETMİŞTİR
SATILIK
ÇOK GÜZEL BÎR YALI
Bogastlçinin en güzel bir yerinde, Ycnikbvde, ınkeleve yakın SEFARETHANE, KLÜP, OTEL, KLİNİK olmaya elverişli, muntazam nhtımlı, güzel bahçesi, huaual garajı, kalorifer toaiaat), parke döjemeai, telefon ve her tllrlü konforu olan bir yalı satılıktır.
Müracaatlar mektupla: Galata Posta Kutusu 15BR
Telefonla: 40468
Atatürk ltıkılAp Mllcmi 10-12, 14-17.
Ayasofya (Trlf. 21750» 10-16.
Arkeoloji 1 13,00 . IH 00.
Etki Öurk Eserleri Öuhetl 1 (Telf. 216A2) 10-12.
Türk ve hlâm Enerleri t 13.30-16 30.
Dolnıabuhçe Denli MUsml(Telf, 81284 ) 9.00-18-00.
Belediye MUspsU 10.12. 14-17.
Terfik Fikret Aıljıın Mflsrulf 10*12, 14-n.
İZMİR
HBYOGLU
KINDA
YENİ ISTAMHI.
çıkacak ilânlara dikkat ediniz. Bu İlânlar reklâm
ik
T
r
1
9
k
sanatının en son esaslarına göre, Türk ve ecnebi
mütehassıslarımız tarafından yapılmaktadır.
Fabrika ve ticari müesse,elerimize en büyük hizmeti
yapacaktır. Satışlarını arttıracak ve bu yüzden
umumi masraflarını azaltacaktır.
Yeni İstanbul ilâncılık
yoğlu Kaymakamlığı karşısı
•» ıntnıppvremnıihmınıııııuı ııiM*uıuıntLiım«iM»(:a
VrkeıtloJI Mllurel (3324) 13 86-17

bElliR TİYATROLARI ı \M HIhMII 20.80 de Dell »•'T h» Maline 16.30 da.
n IH himMJ; 20 30 da Üvey rdeşlsr. Matine lö.Jlo dn
VIMER KARACA ÖPERE. ) h 20.30 da Kiralık Odalar, Haline 15 m.
ILM h|;h OPEREllı 21 ds Dell (İÜnül. Mntlns 18 ta.
hos AR i'AHosiı 1 panyol at* r« Reyon trupu.
Ha-
ATLAM (40835) Kan Dâvası.
AKIN (80718) 1—Leylâ İle Helme. 2 — Yeşil Korsanın Kışı.
ALKAZAR (12563) 1 - Yılmaı
Kahraman. 2 — Yeçll Cehennem Kahramanları,
AR (41301) Karanlık Geçit.
ELI! AMR A (48505) Karanlık Geçit.
İPEK (I42H0I Vahşi Koşu (Renkli - türlıçe),
İNCİ (61505) 1 — Kahraman Y(la-başı, 2 — Asllsade RllAhşor.
LALE (43505) Ateşten Gömlek (Türk filmi)'
MELEK (40108) Aşk Adaeı.
HA RAY (41659i 1 — Kanlı îsdlvaç 2 — Gocelor HAklmL
bt ATPARK (6ÎIJ43) 1 — Korkunç Akın. 2 — Neşeli Hayat,
HİVMER (4245D üç Aşk Arasında
ÖARK (10880) İstanbul Geceleri, ÖİK (13736) 1 - Aelan Yürekli
Çavuş, 2
T A Kal.M 143101) Karadeniz Fos-taeı,
TAN 1 — Monia Kıiatn Kontesi, 2 — Kanlı Dökllş.
YEM (84137) 1 — Hint Kararı.
2 — Rnslakûr Denlscl.
İ NAL (49306) 1 - Kars Kornan. 'J — Ataş Çamherl.
YILDIZ (49847) Sevimli Haydut,
tUTANIII L CİHETİ
AYHV (21917) 1 — Fedakâr Doktor. 2 — Cehennem Zindanı.
AZAK (33842) 1 — Vatan Kurtaran Aslan 3 — Kadın Cellâdı.
ÇEMIIEHLİTAŞ (23818) İstanbul Geceleri.
FERAH İstanbul Geceleri.
UAl.K 1 — Aslan Adam. 2 — Beş Parmaklı Canavar.
IhTANRVL (22867) 1 -- Akdenls Korsanlan. 2 — Kaptan Siroko. 3 — İki Clnjıöı Haremde.
HİMMET (2H»0O 1 — Mihracenin OöidesL 2 — Hint Masam
MARMARA (23860) 1 — Aşk Bas-(eal. 2 — Yanlış Hııküm.
MİLLİ (32062) Hu Kadın Mücrimdir. 9 — İntikam.
Tl RAN (22127) t — Vefan Kur-teren Aslan. 2 — Kadın Cellâdı.
YEM ıBakırköy 10-130) 1 - Ne-slmaçt Amerlkada- 2 — Açk Kurbanı.
KADIKÖY CİHETİ
si S U407D Llikü. Hayat. SÜMER (14073) Kanlı Hayalet. VI, Ih (33304) Z.f.r. Dojfru. YENİ (14040) Yeni Güne,.
İZMİR
l' l HAMliA* Sangnaylı Kadın.
I.AT.E 1 - Çöl Mllihgnrlan. 3 Günah Çocuğu.
TAYYARE* Lüküa Hayat.
Tan ı — Çöl Silâhşorları. î Günah Çoouğu.
YENİ Lüküa Hayat.
KARŞIYA.KA (JffCETİ
MELEK: 1 Kan Kalesi. 2 - öldüren Gözler.
M’M ER* Kılıçların OÖlgesln«lc.
•‘YEM ISTANDI L„ un bugün için tavalya atllftl ıırnsramlnrı
DAHİLDE:
Yarışlnr Kıralı,
ANKARA

Adriano Larl bir mezarlığa gelir. Mezarlık bekçisi ile birlikte bir mezarın önünde dururlar. Meçhûl adam mezar taşında-ki ismi göstererek:
— Burada yatan benim, der.
ölülerle birlikte yaşadığı halde, onlardan birinin konuştuğunu hiç görmeyen bekçi fena halde korkar. Fakat Adılano Lari kati delillerle hakikaten mezardaki adam olduğunu ispat eder. Sonra da mezarcıya başından geçenleri anlatır...
Adrlnno bari karısının hakiki hayatını ancak ölümünden sonra anlıyabilmlştlr. Şimdi ise hayata avdet etme imkânı kalmamıştır...
Bu meraklı hikâyenin sonunu, gelecek hafta Sümer Sinemasında gösterilecek ve İtalyan «ine-mn Aleminin en meşhur yıldızlarından laa Miranda ve Oino Servi tarafından yaratılan DİRİLEN KOCA filminde göreceksiniz.
— l|.08 Temsil: Pazar «keçi (Saatçinin şapkan). — 11.30 Salon orkestrası. — 12.00 Hop he-raber aöyl|yc||m (Yurttan ebeler Imrnau). — 13.30 Telden (ele. — 12 50 Oyun havaları (tnen saz takımı). — 18,00 M ,»S. Ayarı va haberler. — la.ıo Dana müslgl (Pl,). — 13.30 öğle Gnaefetıl. — 18.15 Dana müziği (P|,). — 14,00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17 M Açılış ve program. — lli oo M. S. Avun. — 18.00 fnne «as ıHÜsaam faslı). — 10.00 M. S. Ayan ve Haberler. — 10.16 Geç-mlşte Bugün. — 19.20 Yarım saat dana (Pl.l. — 10,8(1 Akşanun karma müılgl (Pl,),
Radyo GaaotoM, — 20.80 Hana t heveslileri nııetl. 30,45 Hafif Müallc (P|.). 31.15 Müallde ye-
li (Pl.). — 89.00 Konuşma; Spor saa^ rGÜıılln haberleri).
Dans mlislâl (Pl.). ;
3. Ayarı ve Program ve
a; Hfinr - 39.16 23.48 M. Haberler. — 28.00 kapanış.

SAĞLAMLIĞI. TEMİZ İŞÇİLİĞİ VE UCUZLUĞU TEMSİL EDER. ENGLISH ’LECTRIC
Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergUn ilk uçakla Ankaraya gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen ‘ YENİ lSTANBLTL"un ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzularını Ankara Büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve ilAn kabul etmektedir. Acele ilAnlar telefonla Istanbula bildiı ilmektedir.
Ankara Büromuzun adresi:
Kâzım Özalp Cad. No. 1/9 Ilgar Apt.
Telefon: 18112 YENİŞEHİR
İKTİSAT
i
B
ALOSU
nisan
cuma gecesi Park Otel salonlarında.
kârı Soprano Kitaıı Da ma aya ti. — 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. ~ 10.20 Hafif ara mtlaiftl, — 10.25 Hub eserleri, çarkı Ve türküler. Müseyyen He-nar Iğıl. — 20.18 Dans ınllalftl. Wllly ve arkadaşları. 20.45
Perihan Altındağ Höaarlden şarkılar (Pl.), — 91.00 Hpor has* hlhallorl, — 31.18 Fasıl heyeti Itonaerl, — 33.ihi Hoııfonlk ınüalk (PL). — 33.18 Haberler. — 38.00 mimlerden verililer (PL). *-33.18 Dans mllelğl. (Pl.). — 23.48 Hafif gece ınüalgl,—91.00 Programlar ve kapanış.
YABANCI IIADIOI.ARDAN MNÇM19 YAYINI.AR
LONDIIAı
o.so
1.30
10.00
Dinleyici telekleri. Küçük lar,
Klâsik tekleri.
nrkealradan parça-
mtlalk dinleyici la«
MK5/7Z.F
S ATIŞ!
Bu .Sanayiin Buz Dolabıdır
İST AHU A» * C.4 bili
(HM t W
ELEKTRİKLİ ÇAMAŞIR MAKİNELERİ ve » ELEKTRİK SÜPÜRGELERİ
YENİ İSTANBUL, herkesin okuyacağı ve alışacağı bir gazetedir. Çünkü, YENİ İSTANBUL, hususî muhabirleri ve birçok imkân ve vasıtalariyle size en son ve yeni haberleri verir, alâkanızı uyandıracak yazıları derceder
i3.no
13.80

Rt H K TİYATRO (1057ü) 20 Pesr Gynt, 18 te Cermen
Kİ Çf K TİYATRO (UJiOl 2ü Kıskançlar, Maline 15 te,
ÇO( I K 7İUIIIOM (1H69) Kel-oğlan. II 00 de.
GAH GAZtNObü Heyeti,
PAVYONDA — İtalyan Akrobat? lan.
da
Parla Kovu
HALE (60112) 1 Vatan Helnl, 3 — Bir Sipahinin Romanı.
opera 1 — Ksn|t Döşek. 2 — Eski Eğlenceler (Türk filmi).
HÜKEYYA (60(1*3) 1 — Rahibeler. 2 — Her Şafakta ölürüm.
YELPEGİKMENt; l — Koreanın Aşkı. 3 — Günahımı Ödüyorum.
13 00 Ankara: İnce ngs —3118 İstanbul: Fnaıl heyeti konaerl, — 22.00 İManbul: Senfonik müzik (Pl.).
HARİÇTE:
10,00 Londra: Klâsik müzik dinleyici İstekleri. — 16.18 Londra: Bach,. Obüs konçertosu
■ 1 B ■ ■ — ■■■■■■■ ■■■■■—■
İHTAN IH L;
a oo
Wallar ' no psrçnları (Pl,).
ANKARA
Gleııeking'den plys-
İZMİR
6JEHİK TİYATROM : Oyumu.
Al FMDAR «330X1) 1 — İntikam
(Arap filmi). 2 — Bu Kadın Mücrimdir.
ANKARA (23483) Yıldızlar Harı. bCyCk (18031) Sefiller.
CEBECİ (13846) Kahraman öncü. FARK (1113b Lüküa Hayat.
ANKARA:
M 30 M. S. Ayarı, Haberler ve Hava raporu. — 8 15 Günaydın (PL). — 0.10 Günün programı.
— 9.18 Rııdvo ile InglllKOo. *-9 80 Sevilmiş parçalar (Pl ). — 10.10 Konuşma: Bu keUlYie nereden geliyor. Hüseyin Kuman.
— 10 25 Makamlardan bir demet
13 87 Açılış ’ 13.00 Haberler.
arn mllzlgl (Pl.), tango orkestroaı.
ulat Kari VVIIde’dan çeşitli piyano enerleri (PL), — H.00 Ha» e-sei’lerl, «arkı ye 14.45 Barbesl saat.
yun havalan. — Stadından naklen
Kupası maçlarının İdrın hitamında programlar ve kapama.
ve programlar, —
13.18 Hafif
18.38 Radvo
13 48 P|,va-
türküler, — — 15.00 o-16.18 İnönü MIHI »Cltlın yayını, Maç-
17.57 Açılış ve programlar —
1|.00 Dans müziği (PL). — İF 30 Şan soloları - Yunan se« eanut-
18.18
18.16
18.18
İT. 18
30,30
38.8(1
Operalardan parçalar. Dana müalftl. •
Konçerto.
Donnld Pcors'den şarkıları Varyete programı,
HBÇ telim) orkcMranı kon aort
Heyoğlu 44644 Kadıköy 60s7V
İstanbul 21222 Üsküdar 60916
Ankara 00. İzmir 2222, K. yaka 1505?

IIE1OÛLI i
GİDECEK OLAN CÇAKLAR
D H.Y. (Türkl tamlrdon. P A A. (Amerikan) Baaru Şamdan.
A.F. (Flanele) Parla, Roma vo Af inada n,
D H V, (Tllrlo Adana. Aıv luıraılan.
K.L M. dan.
II.İh
ın.90
11.00
GELECEK
İH 2(1
İS.(H)
(Hnlâııda) Tahran-
OLAN I(AKLAR (Türk) tamire.
(Amerikan) Brlllt-. Boston, New(
D H.Y.
P A A. evi, Londra
Yoi’ICa,
D H V. (Türk) AııliarM, A-danaya.
K.L.M. (Hâlânda) Roma, Amsterdama.
GELECEK OLAN A ATI RL.AR
1030 ElvükRı tamirden,
3l,fM) Marııhaa, Mııdanyadan.
GİDECEK OLAN t \l‘l Itl.AH 8no Kııdeı Kamdanım (1,00 MarnkaSı Mudanya\a. I8.ıx) Antnlyn, Çana lika laya.
(•ELEf EK OLAN EKmPHKnI EH l.ao Ankara.
(Jl)E(EK OLAN I HM’llEMtR IM.in Ankara.
Istanbuı ttayogiu
Anadolu vahaaı Ankara
(amıı
«4UUS
60536
U]
2251
Mnt|(ov|ç (Merkea) — Galttoaa-»•ay (Morlıeı) — Ertugrul (Taksim» — lamel (Taksimi — Kara köy m -köy —
FATlIlı
(Galnia) — Maçka (fili-Feriköy (Şişil) - HllH-Merkea (Kasımpaşa),
Hakkı ıSehsnttabuşı)
(amali
Harını (Aksuruyı — Emin Rıdvan ıSamatynı — Niuhet Onat (Şehremini> — Ahmet Suat (Kn-i'HKÜıni’Ilkı Hüsamettin Oo|(on-ahi (Feneri;
El 1'1*1 Avvuna/ıray Şifa.
UEblK I im ı
Nail Hııllt — Oıtakny — Giya-aettin Divanlıoglu lArnavut-KÖy). - Merkez (Bebek).
h AD|KO\ t
Hıhhal — Fcncryolıı — Erenköy — A, Cafer Çağatay «Bostandı.
CslU DAllı Çumhyurl.
1113 IH 1 I İDA: H.ıvbvllada: Hl’Yt H A I) A ı Marka».
ANKARA
Bh\hv — Davınan — niııu.
İZMİR
Halk ıHaaııiMİUHKi) — Birlik ıKe-merakı e — Cumhuriyet tEçrefpa-şa> — Karata* (Yalılar) — Tardım (AJsnncak).
i
24
22
17
15
14
13
1 I
* •
Favullu futbol hastalığının
en müessir tedavi usulü
edilen
enerji
• 4 •
Galatasarayın Cihadı atlattıktan sonra atamadığı golıın resimleri
Dünkü maçın
kaçtı.
• •
Yazan: Tommy Lawton
15
18
16
14
7
11
6
3
3
10
4
8
14
18
9 20
w.
t
yerleri doldurulamaz olan en kıymetli 4 yabancı memleketle-Bunun için bir gaze-
1
L
0
2
1
2
4
5
4
6
îzmırde Milli
05 na-futbol
• • • •
• • • •
O.
9
9
7
7
8
8
6
6
Ankara
Cihat
HilmiL Ahmet
Samim Kâmil Müzdat Turan Erol M. Ali Lefter Hallt
6
6
4
3
2
1
1
0
ve
Takımlar: G, Saray Beşiktaş Fenerbahçe Vefa G. Birliği Demirspor Altay Göztepe
NOT:
Eğitim maçları dün yapılmadığından İzmir ve Ankara takımları puvan durumları geçen haftakinin aynıdır. İzmir ve Ankara takımları bugün karşılaşacaklardır.
Turgay Naci Ruhi
Musa Muzaffer Doğan I Isfondiyar Muhtar Reha Gündüz Garbis
Puvan vaziyeti
G. B. M. A. Y. i 3
1
2
2
2
3
1
0
FENERBAHÇE...
spor hareketleri
r
L
t!


16-Nesan-1950
AZAR
maçlarının








/
İL
i


Memleket ve dünya
karşılaşmasında
çetin karşılaşmasında

( K'. • •
1; •:
Maç, sert bir cereyan takip etti. Her iki takım da oyunun kalitesfai vasattan yukarı çıkaracak bir varlık gösteremediler

EN hararetli safhasına giren Milli
Eğitim Mükâfatı müsabakalarının bu hafta içindeki mühim karşılaşmasını Fenerbahçe ile Galat aearayın dtin yaptıkları maç teşkil ediyordu. Birbirinden bir puvan farkla şampiyonluğa namzetliklerini koymuş olan her iki takımın günlerden beri bu mühim karşılaşma için hazırlandıkları malûmdu. Galatasarayın eski kadrosunu muhafaza ederek çıkacağı bilinmekle beraber. Fenerbahçenin son haftalar içinde tatmin edici olmaktan uzak ovun çıkaran takımında esaslı değişiklikler yapacağı hakkında bazı rivayetler dolaşmıştı. İste şimdi bunun ııe dereceye kadar hakikate uygun olduğu belli olacaktı.
Stadyum, yine bugün büyük maçlara has heyecanlı günlerinden birini yaşıyor. İğne atılsa yere diişmiyccek kadar dolu.. Hava da tam futbol oynanmağa müsait. Rüzgârsız ve hafif bulutlu. Birinci maçın son dakikaları yaklaştıkça her iki kulüp taraftarları orasında heyecan gittikçe artıyor. Nihayet Beşiktaş ve Vefa maçı bitti. Şimdi her iki takım da alkış tufanı içinde sahaya çıkıyorlar. BagTişmalar, oduncuları teşvikler son haddini buldu Kaptanlar el sıkıştıktan sonra para atıldı. Kaleler seçildi. Takımlar şu şekilde sahaya dizildiler.
GALATASARAY
oynamasına rağmen aksamıyor. 20 nel dakikada Galat asa rayın sıığaç ıhtan bnşhyarak bütün hücum hattı o yuncularının ayağında mekik dokumak suretiyle kaleye kadar yaptığı akın uol İle neticelenmediği halde takdirle karşılanarak alkışlandı. Bu akın şimdiye kadar yapılan en güzel alcın oldu. Reha ile Isfendiyar kıea paslı ve deplasmanlı oynayarak iyi anlaşıyorlar.
Fenerbahçe hücum hattında da M. Ali bugün büyük bir gayretle oynuyor. 32 nci dakikada kaleye girmek üzere olan Muhtar, bir favul yapılarak durdurulduğu halde hakem ceza vuruşu vermedi. Muhtar, oyundan çıkarak Galatasaray yine on kişi kaldı. 39 uncu dakikada Muzafferin bir ıskasından faydalanarak lopu kapan Ero-lun üstüne zamanında atılan Turgay Galat asa rayı muhakkak bir golden kurtardı. 40 inci dakikada Muhtar tekrar oyuna girdi. Oyunun son dakikaları karşılıklı «kınlarla geçiyor. Bu arada Fenerbahçenln üstüste iki akını güçlükle savuşturuldu.
Sekerek oynayan Muhtardan bir istifade edilemediği için bu sefer de o sağnçığa alındı. Galatasaray hücum hattı iki sakat oyuncu ile oyuna devam ediyor. 42 nci dakikada Garbisin çektiği çok güzel bir kornerden kafaya çıkan Gündüz, topu mükemmel bir vuruşla kaleye attıysa da top direğe çarparak kurtuldu. Şimdi her iki taraf da artık beraberliği kabul etmiş bir vaziyette oynuyorlar. Fe-nerbahçenin Galatasarayı sıkıştırdığı bir anda oyun 0-0 sona erdi.



Görüldüğü gibi hafta İçindeki tahminler hilâfına Fenerbahçe takımın-aa yalnız sağ açıkta oynatılan Turandan başka bir değişiklik yoktu. Oyuna Sulhi Garan'ın idaresinde saat 16 da başlandı. Fenerbahçe Gazhane tarafındaki kaleyi seçerek oynuyor, tik anlar takımların birbirini denemeleri İle geçtiği için ağır ve ortada oynanıyor. Her iki taraf da henüz müsait pozisyon ya kalamadı. Onuncu dakikada Masanın havadan tam kalenin ortasını bulan çektiği frikik Fener kalesinin Önünü karıştıysa da müdA-fıler yetişerek kurtardılar. Akabinde ortadan hücuma geçen Fenerbahçe güzel bk* paslaşma İle Galatasaray kalesine kadar indi, fakat top Mehmet Alinin eline değdiğinden bu fırsat da
karşılıklı yapılan bu akınlar birdenbire hızlanır gibi oldu, taraf da seri »kınlarla bırbiri-Bu arada kalecilerin
kurtarışlarına şahit oluyoruz.
Oyun üzerine Her İki nl sıkıştırıyor, güze!
Turgaya daha ziyade iş düşüyor. Bugün Muzafferin her vakit ki oyununu gösterememesi Fener hücumlarının tehlikeli olmasını intaç ediyor. 20 nci dakikada Fenerbahçeye yine bir serbest vuruş oldu. Cihadın kaleden dışarı fırladığı bir sırada topu kapan lefendıyar önü boş kaleye girerken top kale çizgisi önünde ayaklarına dolandı. Ve gol olmağa ramak kalmışken kurtuldu.
hâkimiyeti kaptırmıyor. Muzaffe-çok durgun oynaması, Galatasara-yırml beşinci dakikada az daha gol olmasına sebep oluyordu. Mu-
20 nci dakikada Reha başından yaralanarak sedye ile sahadan çıkarıldı. On kişi oynamasına rağmpn Galatasaray İyi dayanıyor ve karşı tarafa rîn ya bir
zafferden topu kapan Mehmet Alinin kale önlerinde çektiği şut havadan dışarı gitti. Galatasarayın dört muhacimle oynaması, Fenerbahçe müdafaasının işini kolaylaştırıyor. Gündüz sıkı surette marke edildiğinden Galatasaray akınları biraz gevşemeğe başladı. 35 inci dakikada başı sarih olarak Reha tekrar oyuna girdi.
Birinci devre bitmek üzere olduğu halde henüz iki taraftan da güzel bir akın göremedik Hücumlar insicamsız ve tesirsiz oluyor. 40 inci dakikada Turgay lopu yumruklayarak kaleden çıktı. Böf) kalan kaleye yine muhacimler toı»u sokamadılar. Fenerbah-çenin daha ziyade soldan yüklendiği hücumları kesmekte Naci başlıca âmil uluyor Oyun bir Galatasaray - Fenerbahçe maçından beklenen âhenk ve insicamı bulamadan bu şekilde devam ederek birinci devre sıfır sıfırA sona erdi.
İkim i devreye Galatasaray, başı yaralı olnn Rehdyı sağ açığa almış olarak ba . :ıaın verdiği ara pasını fcfendlyar kaleye karlar sürdü ise de bir netice alınamadı. Fenerbahçeli ın eaf.açığı aksıyor. Beşinci dakikada polaçiğa kayan Lefterin uzaktan çektiği falsolu bir şutu Turgay güçlükle çelebildi. Oyun birinci devreye nazaran daha şiddetli ve cnnlı oluyor.
Biı an İçinde karşılıklı yapılan a-lcınlar her iki tarafa da gol tehlikeleri geçirtiyor. İki dakika fasıla ile Fentu bahçe ve Gala tasa raya mütekabilin çekilen frikikler kalelerin önünü bir hayli karıştırdı. Fakat, yine bir netice çıkmadı. Fcnerbahçenin dalma sol taraftan İşlemek istediğini anlayan Galatasaray müdafaamı ona göre bir tabiye kullanarak Halltle L» flere fırsat vermiyor.
Sarı-Kırmızılılar da hücumlarını ekseriyetle sağdan yapıyorlar. Reha alışmadığı bir mevki olan eağaçıkta
•4
f
Dünkü maçın umumiyet itibariyle tenkid ve tahlili yapılacak olursa denilebilir ki, her iki takım da kendilerinden İneklenen oyunu gösterememişlerdir. Oyunun kalitesi hiçbir zaman vasatın üstüne çıkamamıştır. Bu itibarla maç herhangi bir safhasında bir Galatasaray - Fenerbahçe karşılaşmasının yaratması mutat olan hayayı yaşatmaktan uzak kalmıştır. B11 münasebetle bir noktaya daha temas etmeyi faydalı görüyoruz. Oyuncuların nasıl uygunsuz hareketlerini hakemler bir deftere kaydediyorlarsa hakemlerin de hatalarının salâiıi-yettar bir makam tarafından muntazaman kaydedilerek istihzahı yapılmış olsa her halde çok isabetli hareket edilmiş olacaktır
fayı güçlükle yenebildi: 2 -1


J
BffitLLİ Eğitim Mükâfatı maçlarının beşinci hafta karşılaşmalarına dün İnönü Stadyomundâ yirmi beş bini aşan bir seyirci kütlesi önünde Beşiktaş - Vefa. Galatasaray - Fenerbahçe maçlariyle devam edildi. İlk maç hakem Feridun Kılıfın ida-ıesinde Beşiktaşla Vefa takımları a-rasında oynandı.
BEŞİKTAŞ
Feyzi
Marul! - Yedil
Saim - Ali İhsan - Hüseyin
Süleyman, Kemal, Bülent, Fahreddln, Rahmi
Kesimde: Muhtarın Kakutlaııdığı hücumdu tekme 5iyi^i görülmektedir

f
VEFA
Şükrü
Mustafa Rahmi
Melih, Galip. Sal&haddin
Hikmet, Karnlk, Suphi, İsmet, Bülent
iade
Hü-kar-ettikten
Oyuna Beşiktaşlılar soldan seri bir akınla başladılar, Rahrniden Fahreri-dine geçen top Galip tarafından edildi
Hüsevıne kadar uzanan topu sevin güzel bir vücut çalımı ile şısındaki Vefalıyı ckarte
sonra tekrar Rahmi .ve geçirdi. Rahimden Fahreddine geçen topa Vefa kalecisi Şükrü çıkış yaptı ise de topu elinden kaçırdı. Fahrcddın ikinci defa yetişerek boş kaleye dayandı, fakat Galip topu yumrukla kaleden çıkardığı için hakem bu harekeli penaltı ile cezalandırdı. Üçüncü dakikada verilen bu penaltıyı Kemal gayet sıkı ve güzel bir şutle gole tahvil etti. Yedikleri gol Yeşil-Beyazhlan gayrete getirdi. Suphiden İsmete geçen top bir tesadüf eseri kalenin kenarından dışarı çıktı. Vefalılar gittikçe a-ğır basmıya başladılar. Melihin u-zaktan Siyah - Beyaz kalesinin ortasına doğru havale ettiği topa Kar-nik zamanında yetişemediği için Vefalılar ikinci bir golden daha mahrum kaldılar. On yedinci dakikada iki Vefa müdafiinin ağır hareketinden istifade eden Fahrvddin güzel bir atakla sıyrıldı ve çektiği şut. dışarı gitti. Dakikalar ilerledikçe Yeşil Beyazld^rın daha tesirli ve canlı oynadıkları ilk nazarda belli oluyordu. Nitekim Suphi devrenin sonuna doğru İsmete müsait bir pas daha verdi, fakat İsmet bunu da kaçırdı vc devre penaltıdan atılan bir golle kapandı.
İkinci devreye Vefalılar aynı tempo ile başladı. Galipten Bülent'e, Bülent-ten de İsmete geçen top kaleci Feyzinin kucağında kaldı. Onuncu dakikada yeni bir Vefa hücumunda Vefalı Bülent. Salmin iyi yer tutmamasından istifade ederek sıyrıklı Marul iye çarpan top kornere çıktı. Vefalıların çektiği çok güzel korner vuruşunu, Beşiktaş müdafiler! yerinde bir müdahale ile uzaklaştırdı. Üstüste kaçan
fırsatlardan sonra nihayet yirmi beşinci dakikada Yeşil - Bey azlı lar beraberliğe kavuştular. Soldan Bülent vasılasiyle âni kaleye inen Yeşil - Be-yaslılar, aynı oyuncunun kırk metreden savurduğu topa Suphinin yerinde bir ayak koyıışu ile 1-1 duruma geçtiler. 32. dakikada Beşiktaşlılar ânı bir hücum yaptılar. Ali İhsanın Galibi üzerine çekerek Fahreddine yuvarladığı topu kaleci Şükrü güzel bir plonjonla kurtardı. Beraberlik golünden sonra Vefalılar başka bir taktik kullandılar. Müdafiler açık, haf-lar da muhacimlerin hemen arkasında sanki açık farkla galiplermiş gibi oynamıya başladılar. Bu değişik sistemin cezasını oyunun son saniyelerinde yedikleri golle gördüler.
Oyunun bitmesine yarım dakika kala soldan Rahmi korner köşesinde güzel bir orta yaptı. Topa yetişen santrfor Bülent de güzel bir şutla Beşiktaşın galibiyet golünü çıkardı ve maç da bu suretle (.2-1) Beşiktaşın galibiyetiyle sona erdi. Hakem Feridun Kilıç'ın İdaresi vasattı.
C. S., bugünkü maça eksik çıkıyor
Dünkü maçta sakatlanan GalatasaraylI futbolculardan tsfendiyar. Gündüz, Muhtar ve Rehanın bugünkü maçta yer alamıyacakları kuvvetle muhtemeldir. Dünkü karşılaşmada sakatlanan bu futbolculardan Gündüz ve Muhtar tedavi için Bursu ya gideceklerdir.
kanlılara genç milli takımımız
A
çıkartılacak
Türk -İran Ordu takımları sında 28 mayısta Ankarada yapıla-müsabakaya Türk Milli takı imgem; oyuncuh 1 tecrübe edilecek-Bu hususta Futbol Fcderasyo-tetkikler yapmaktadır.
ara-
rk nın tir. nu
• •



4
UTBOL MüuiMmda favullu oyun oynamayı Adet haline getirenlere verilmesi icap eden cezaların ııcvl ve müddeti eskiden beri münakaşa mevzuu olmuştur. Hatah oynayan futbolcunun mmıs. cn bP müddet için sahadan uzaklaştırılması hâlen tatbik edilen bir us; 1. dür. Fakat okuyucularımdan biri orijinal bir ceza Matemi teklif ediyor.
••Cezayı cürüme uygun kılın. Yani, favullu bir hareketi neiicvdn-dc hasım futbolculardan birini, meselâ bir ay müddetle futbol yamıyacnk lıale getiren suçlu futbolcu da» mağdur gibi bir ay Hahamına çıkmamalıdır.”
Mamafih, ben bu görüşe pek taraftar değilini. Tasavvur ecza usulünün favullu futbolü sindireceğini zannediyorum.
10 kişi İle oynamak zorunda kalan bir lakımın daha fazla sarf etmek suretiyle II kişilik oyun çıkardığı çok görülmüştür.
Bıına İlâveten, hakemin karar vermesi bir hayli zorlaşır. Bir oyuncuyu sakatlayan hareket kasten mİ yapılmıştır? Yoksa kazaen mİ? Bu suale yüzde yüz doğru bir cevap vermek gayet zordur.

Bazen seyircilerin ınünakaşsız kasdi olarak vasıflandırdıkları bir hareket, hakikatte topa çıkmakta bir saniye geç kalmaktır.
Size gayet giizel bir misal vereyim: Yağmurlu bir havada müsavi kuvvette İki takım (Kırmızılar ve Beyazlar diye isimlendirelim.) müsabaka yapıyorlardı. Bir aralık top ortaya geldi. Kırmızılardan ve Beyazlardan birer oyuncu ayni zamanda topa çıktılar. Kırmızı oyuncu sağ a>ağı İle topa vurıır vıırıııaz sol ayağı kavdı. Tam o anda dıı Beyaz oyuncu yetişmişti. Kırmızının sağ ayağı havaya doğru sanki kasdî İmiş gibi fırladı ve Beyaz oyuncunun midesine çarptı.
Hâdise o kadar çabuk ve koordine olmuştu kİ seyircilerden hiç kimsenin, hattâ Kırmızı taraftarlarının bile, hatırına kaza İhtimali gelmedi. Herkes tekmenin kasdî olduğunda Israr ediyordu.

Buna rağmen hakem Kırmızılar aleyhine favul verdi.
Eğer Beyaz oyuncu sakatlanıp sahadan ayrılsa İdi, okuyucunun sistemine göre Kırmızının da oyunu terketmesl icap edecekti.

Dünya Kupası ve İsveç takımı
Stocholm. 15 AA. (Afp) — İsveç basını, İsveç futbol takımının, Rio de Janeiro’daki Dünya Kupası müsabakalarında kazanma ihtimalleri hakkında kötümserlik göstermektedir.
Gazeteler, önümüzdeki dünya şampiyonasında renklerimizi müdafaa edecek milli takımımız kadar zayıf bir takıma on senedir tesadüf etmedik. demektedirler.
Bu münasebetle Londra’da Olimpiyat şampiyonu olduktan sonra İsveç takımının elemanlarından İsveçli oyuncu re gitmişlerdir.
te şöyle demektedir:
Rlo'ya göndereceğimiz takım, O-Hmpiyatlardaki 11 imızın ancak gölgesi olabilir.
Millî takımımız dünya kupasına girmiyor
25 haziranda Rio da başlıvacak cilan Jules Rimel dünya kupası birinciliklerine iştirak etmek hakkını kazanarak grup birincisi olan futbol milli takımımızın bu şampiyonaya katılmaması halta içinde Ankarada toplanan Beden Terbiyesi Merkez istişare Heyetince futbol Federasyonunun raporuna müsteniden kararlaştırılmıştır.
Futbol Federasyonu verdiği kararı Merkez İstişare Heyetine tevdi etmiş ve İstişare Heyeti de hu yerinde kararı tasvip Dünya Kupasına mizi bildirmiştir.
Boks birincilikleri haftaya başlıyor
İstanbul boks birinciliklerine bu hafta Galatasaray Kulübünün lokalinde başlanacaktır. Uç gün devam edecek olan İstanbul birinciliklerinden sonra Ankarada Türkiye birincilikleri yapılacaktır.
Galatasarayın Vefa ile Fenerin de Beşiktaşla yapacakları karşılaşma pu-van vaziyetinde en mühim değişiklikleri yapabilecektir
Milli Eğitim Mükâfatı maçlarının beşinci hafta pazar günkü karşılaşmalarına bugün İnönü Stadyumunda Galatasaray - Ve-fa ve Fenerbahçe - Brtiştaş nıuçlnrlyle devam edilecektir.
İlk maç saat 15 te hakem Mustafa Güveııtürkün idaresinde Gulatnsaruyla Vefa arasındadır. Sarı-Kırmız ılılar bııgıın sahaya dün Fenerbahçe maçında sakatlanan Reha ve Muhtardan mahrum olarak çıkacaktır.
İkinci maç saat 17 do hakem Mustafa Güventürk’ün idaresinde Beşiktaş ile Fenerbahçe karşılaşmasıdır.
Dün Vefa karşısında seyrettiğimiz Beşiktaş İle Galatasaray karşısında seyrettiğimiz Fenerbahçe, taraftarlarını hiçbir surette memnun bırakmamışlardır. Sarı - Lâclvertlilerin bugün muhacim hattında yapacakları mühim bir değişiklikle sahaya çıkacakları söylenmektedir.
1 . o
yapılacak fut-edemiyecektır.
bol da, bol
ederek F.İ.F.A. ya iştirak etmiyecegı-
Fener kalesi bir tehlike uzaklaştırıyor
I
t
İngiltere, Iskoçyoyı yendi
Londra, 15 (YİRS) — 135.000 seyirci öünde yapılan İngiltere - İskoç-ya futbol karşılaşması, 1-0 İngilte-renin lehine bitmiştir. İakoçya fut-takımı, bu mağlûbiyet karşısın-hazıranda Rıo’da maçlarına iştirak


Comments (0)