17 Aralık 1950
Pazar
SİYASİ İKTİSADİ MÜSTAKİL
Yıl 2 — Sayı 382 — 10 kuruş
Yeni İstanbul'un
*
KUPONU
TAHSİL KUPONU
B A A zı
1.000 1.
1.0
1.
1.
1.000
1.000
1.000
Saat 1.000
ı.ooo
3
Saat Saat Saat
1.000
1.000
1.000
1.000
1.000
1.000
S
t Saat Saat Saat
1.00ü
1.000
1.000
1.000
1.000
1.000
1.000
1.000
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 . 8. Telefon : 447.56 . 44757 Santral
Te-rfs Men: R»Mh Edtb-TÖREHAN
Saat Saat Saat t t
Saat Saat Saat
ro«tn Kutusu : 447 . tatanbuL Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
16 ocak tarihine kadar bazı
kur'alar silâh altına alınıyor
Kabine Azalan Cumhurbaşkanının riyasetinde yaptıkları toplantılar dan birinde
Azalmıyan politika buhranı
■JÜNYA politikasında hüküm süren ve bir türlü tadamayan kararsızlık milletlerin yapıcı faaliyetleri üzerinde de çeşit çeşit tesirler yaratmaktadır. Son dünya savaşiyle kopan ve parçalanan karşılıklı münasebetleri, az çok normalleştirmek için, harcanan emekler, istediğimiz neticeleri vermemektedir. Birçok ekonomik dâvalarımız yüzüstü duruyor. Dünya politikasına çöken büyük kararsız-hk dağılmadıkça, durumun aydınlanmasına, ekonomik düzenin yerleşmesine de imkân yoktur. Demek oluyor ki: dünya politikasında başgösteren buhran dolayısiyle iç politika dâvalarının çözülmesi ehemmiyetli bir ölçüde güçleşmekte ve ou suretle sosyal sarsıntıların tesir sahası da durmadan genişlemektedir.
Sovyetler, bu menfi gelişmeyi, dünya devrimi için, öteden beri, lüzumlu görüyor ve bütün ümitlerini çığnndan çıkmış, düzenini kaybetmiş bir dünyaya bağlıyorlar. Demokrasilerin çok ağır işlemeleri yüzünden. Sovyetler, açık söylemeliyiz, karışıklıktan bilmişlerdir. Bütün ı içine alan bu geniş buhranının, artık, nasıl olsun önlenmesi, hiç şimdiki sınırlarım daha maması lâzımdır.
Biliyoruz ki; zamanımızın büyük politika buhranı. Almanya ve Japonya’nın çökmesiyle başlamıştır. 1918 yılında buna benzer bir buhranın belirmemiş olması. devlet - adamlarının, diplomatların daha uzak görüşlü. daha anlayışlı olmalarından değil. Sovyet Devrimi’nin başlamasından, Japonya’nın yatış-tınşı bir kuvvet denkleşmesi tesiri yapmasından ileri gelmişti. Bugünkü durum ise bambaşkadır. Sovyetler. çok sert tedbirlere başvurarak, iç politika güçlüklerini zorla yatıştırmış ve çok neticeli bir surette güttüğü yayılma politikasıyle de savaş güdümü bakımından, son derecede ehemmiyetli noktalan birer birer eline geçirmiştir. Buna karşı, dünya demokrasileri, Sovyetlerin avutma politikasına uyarak, ne Orta Avrupa dâvasını zamanında ele aJmışlardır, ne de Japon dâvasını.. İyice incelenirse görülür ki; bu İki dâva, hakikatte, tek bir dâvadır. Bu bakımdan Orta Avrupa dâvasını çözmek isteyenler, aynı zamanda Uzakdoğu dâvasını da ele almak zorundadırlar. Kore cephesinin açılması da bize dâvanın başka türlü düşünülmeyeceğini apaçık göstermektedir. Bu anlayışı kuvvetle dile getiren başka bir belirti varsa, o da, bir kaç gün Önce Sovyet teklifine karşı gönderilen Fransız cevabıdır. Biliyoruz ki; Fransa. Dörtler Toplantısı, günün birinde hakikat olursa, Alman dâva-sı yanında, bütün politika dâvalarının da münakaşasını istemektedir. Bu arzunun dikkate alınıp alınamayacağını zaman gösterecektir. Sovyetlerin, bir dâvadan ötekine ötekinden de berikine sıçraması ve durum zaruretlerine göre hareket etmesi ihtimali vardır. Çünkü: Komünist dünya, dâvayı bir bütün olarak ele almayı, kendisi için, en elverişli bir zamana mak kararım vermiştir demokrasiler, acaba bu bekleyebilirler mi ? Eğer ki politika buhranı hır olarak çok kısa bir çözülemezse, demokrasiler, bak’mdan cok tehlikeli durumlara düşebilirler.
Truman’ın dün söylediği nutukta ümidimizi arttıracak noktalar vardır, Bundan böyle ya-tuytırma pohtika.ıı güdülıneye-cekîır Birleşik Amerika, onun için askeri kudretini boyuna arttırmaya karar vermiştir. Bundan da anlaşılıyor ki; büyük politika buhranının yalnız tesirli tedbirlerle giderilmesi mümkün görülmektedir. Tek tük devlet adamının fikri ne olursa olsun, politika buhranını bir bütün olarak düşünenler, sayıca, çok artmış bulunuyorlar. Bu ise dünya politikasının gelişmelinde yeni bir dönüm noktası olarak dcğerlendı^dcbihr.
M. NERMİ
her faydalanmasını milletleri politika olursa olmazsa çok aş-
bırak-Fakat kadar şimdi-bütün
zamanda her
Ücret ve fiyatlar derhal kontrol altına alındı. Başkan Truman’ın salâhiyetleri de genişletildi
Amerikadaki Çin emvali bloke edildi
Başkan Truman’ın Türkiye saatiyle sabaha karşı söylemiş olduğu tarihi nutkunu Radyo Servisimiz (Y’İRS) vasıtasiyle alarak dünkü nüshamızda vermiştik. Bugün Amerikanla fevkalâde halin ilânına ait haberleri aşağıdaki satırlarda okuyacaksınız.
Washington, 16 lYÎRS) — Washington, 16 (YİRS) — A. Başkan Truman. dünkü tarihi merikan Maliye Bakanlığından nutkunu mütakıp bugün Ameri- bildirildiğine göre. Amerikada-kada fevkalâde ahvali ilân etmiştir. Başkan, Kore ve dünyanın diğer yerlerindeki son hâdiselerin. dünya sulhunu tehdit etmekte olduğunu söyliyerek müstevlinin yayılma siyasetini önlemek için Amerikanın silâhlı kuv. vetlerini ve diğer imkânlarını mümkün olan süratte arttırması gerektiğini ilâve etmiştir.
Başkan. komünist emperyalistlerin dünya hâkimiyeti kurmaya çalıştıklarım ve bu maksatlarında muvaffak olurlarsa. Amerikan halkının hak ve hürriyetlerine, bugünkü zengin hayatına veda etmesi gerekeceğini tebarüz ettirmiştir.
Başkan, silâhlı kuvvetlerle müdafaa istihsalâtının arttırılacağını. ücret ve fiyat kontrollerinin konulacağını belirtmiştir.
Müdafaa plânlarının tatbikına bugünden itibaren başlanmış ve ilk olarak birtakım maddeler fiyat kontrolüne tâbi tutulmuştur. Bu arada 16 ocak tarihine kadar bazı kur'alar silâh altına çağırılmıştır.
Washington. 16 (YÎRS) — A-merika Hükümeti fevkalâde ahval ilânı üzerine elde ettiği salâhiyetlere. dayanarak, bir müddetten beri yükselmekte olan o-tomobil fiyatlarının muayyen bir seviyede tesblt edilmesine karar vermiştir. Verilen emre göre, o-tomobil fiyatları 1 aralık 1950 tarihindeki seviyeye indirilecek ve 1 mart 1951 tarihine kadar değiş tirllemlyecektir.
ki Komünist Çin ve Kuzey Kore emvali ve bankalardaki mevduatı Hükümet tarafından bloke edilmiştir. Ayrıca, Amerikan gemilerinin Komünist Çin limanlarına gitmeleri de yasak e-dilmiştir.
Kabine dün Çankayada
uzun bir toplantı yaptı
Bugün de devam edecek toplantıda
» « V • * *4
JPyonoaoc’m tabiiyeM uranında &ebri terkeden halktan bir grııp
Hükümetin durumu görüşülecek
Ankaradaki kanaate göre, Kabinenin istifası ve yeni Menderesin kurması
9
muhtemeldir
haberlerin
hâdiseyi
Hamhung dün komünistler
tarafından işgal edildi
bcn de-
Nevv-York. 16 (YİRS) — Sovyet Dışişleri Bakam Andrel Vi-şinski bugün. Trumanın son nutkunu yorumlıyarak. Başkan ile yalnız tek bir nokta üzerinde hemfikir bulunduğunu, bunun da harbin önlenebileceği hususu olduğunu söylemiş ve “Bunu de çok evvel belirtmiştim” iniştir.
Vişinski bu sözleri. Noeli
çirmek üzere memleketine hare, ket etmek üzere bulunduğu sıralarda gazetecilere söylemiştir. Bundan evvel, kendisi, Birleşmiş Milletlere davet olunan Komünist Çın delegeleriyle bir görüşmede bulunmuştur. Nevv-York-tan ayrılmadan evvel VLşinski, gazeteciler vasıtasiyle Amerikan milletine, önümüzdeki sene için “Sulh, saadet ve rahatlık” temenni etmiştir.
Yarın
İZ
Yazan :
Falilı Rıfkı ATAY
Komünist Çin Delegasyonu Başkanı, »ateş kes„ plânını resmen reddetti
Tokyo 16 (YİRS)— Kuzeydoğu Kore cephesindeki Amerikan köprbaşı bugün bir miktar daha gerileyerek denize 5 ilâ 7 mil mesafede bir kavis çizerek durmuştur. Bu cephede Müttefik kuvvetleri büyük bir sanayi şehri olan Hamhung'u çarpışmak» sızın düşmana terketmişlerdir. Müttefiklerin şehri tahrip ederek ayrılışlarından bir saat sonra da düşman büyük kütleler halinde çehre girmiştir. Müttefik kuvvetleri tank ve toplardan kurulmuş bir müdafaa hattı tesis etmişlerdir.
Lake Success, 16 (YÎRS) — Komünist Çin delegesi, Kore ve Formozadaki Amerikan kuvvetleri buraları deki gönüllü vetlerinin dc söylemiştir.
konferansı yapan Çin delegasyon şefi Wu, hükümetinin zakşark meselelerini ie halletmeye gayret ve etmiştir.
Wu> Müttefikleri istilâ hareketlerinde
itham ederek Kore ve Formozadaki Amerikan birliklerinin derhal geri alınmalarını talep etmiştir. Truman - Attlee mülâka-t«na temas e(lrn Wu, neşredilen
tebliğde. Müttefiklerin atom bombası kullanmakla Çin halkını tehdit ettiklerini kaydederek Amerikada İlân edilen fevkalâde ahvalin de Amerikanın yeni istilâ plânları hazırladığına bir delil teşkil ettiğini ileri sürmüş ve ateş kes emrinin bu istilâ emellerini kolayca tahakkuk ettirmek maksadiyle istenildiğini ilâve etmiştir.
Lake Success. 16 (YÎRS)
ıe * * . i. •
Komünist Çin bugün Korede teş kesilmesini derpiş eden Birleşmiş Milletler plânını kabul edemiyeceğini resmen bildirmiştir. Komünist Çin, bu hususta kendi tekliflerinin kabul edilmesinde ısrar etmiştir. Diğer taraftan Birleşmiş Milletlerdeki Komünist Çin delegasyonunun gelecek salı günü memleketine müteveccihen hareket edeceği bildirilmiştir.
a-
. Kabineyi yine
Ankara 16 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ankara bugün Kabinenin topyekûn istifa edeceğine dair yayılan dedikodularla çalkanmıştır.Bakanlar Kurulunun öğleden sonra geç vakte kadar Çankayada Cumhurbaşkanının riyasetinde yaptığı toplantılar bu söylentileri hararetlendirmeye sebep olmuştur. Geç vakte kadar şayia halinde ağızdan ağıza dolaşan bu haberleri teyid etmek ve bu sızmasına sebep olan
öğrenmek kabil olamamıştır. Bu itibarla söylentileri Adnan Menderes Hükümetinin 2 gün evvel idarei maslahat kabilinden bir değişikliğe uğramış olmasını tatminkâr bulmayan mahfillerin bir yakıştırması olarak telâkki etmek mecburiyeti vardır. Zira umumi efkâr bütçenin Meclise verildiği şu günlerde Hükümetin hafif bir revizyona tâbi tutulmuş bulunmasını D. P. iktidarından halli beklenen problemlerin tahakkuku İçin kifayetsiz bulmaktadır.
Hükümetin bugünkü durumu mesuliyeti siyasiye prensipine de aykın bulunmaktadır. Vaktiyle mesuliyeti siyasiye prensipine aykın bir duruma düşmüş olan Recep Poker iktidannın mümasil harekâtını terviç etmeyen D. P. muhalefetinin iktidarda ikon aynı hatalı yolda ısrar etmıyeceğini tabii addetmek lâzımdır.
İyi haber alan çevreler bu söylentileri tamamen teyid etmemekle beraber bu mütalâalarda büyük bir isabet payı bulunduğunu teslim etmekte ve bugün olmasa bile D.P. İktidarının bütçenin Meclisten geçmesini müteakip bu yola gideceğinden emin bulunmaktadırlar.
Bu beyanda bulunanlara inanmak lâzım gelirse önümüzdeki günlerde yani en geç çarşambaya kadar Adnan Menderes, Bayındırlık Bakanlığına Hulûsi Köymen’i getirmek suretiyle Kabinesinde bir değişiklik daha yapacak, bütçeyi çıkanncaya kadar vaziyeti bu takviye ile idare edecektir.
Diğer taraftan milletvekilleri arasında hâkim olan kanaate göre Gelir Vergisinin 1951 senesinde memesi zünden hoş bir
ni bütçe, bütçe komisyonunda reddedilerek Hükümete yeni baştan bir bütçe hazırlamak imkânı sağlanacaktır. Bunu tervfç edenlerin noktai nazarına göre D. P prvstijini;^. sarsıntılardan şimdilik masun bulundurmanın yegâne çaresi budur.
terkedorlerse Kore-Komünist Çin kuv-geri çekileceklerini Bugün bir basın
u-sulh yoliy-ettiğini ilâ-
uzakşarkta bulunmakla
memurlara tatbik edil-gibi menfi âmiller yü-efkân umumiyede na-tesir yaratmış olan ye-
Menderes olduğu Demokrat Parti hazır bulunmuş-D. P. erkânı ile buldum. Sı-Çankayada alâkalı ola-görüşmeler müncer ol-
Kasım Giilek, İktidarın iddialarını dün reddetti
(
nBir haksızlık varsa, efkân umumiye önünde hesaplaşmaya daima hazırız
Adana 16 (Hususi miz bildiriyorı — C. nel Sekreteri Kasım gün Adana Halkevi
bir konuşma yapmıştır.
muhabiri-H. P Ge-Gülck bu-salonunda
Ankara 16 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — D. P. Ankara 11 îdare Kurulunun bu gece Ankara Palas salonlarında tertip ettiği baloda başta Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve Başbakan Adnan halde bütün ileri gelenleri lardır. Baloda
görüşmek fırsatını zan haberlere göre Kabine buhranı ile rak bugün yapılan henüz bir neticeye
mamıştır. Yapılan kuvvetli tahminlere göre yarın da devam edecek toplantılar sonunda Adnan Menderes Hükümetinin istifa etmesi büyük bir ihtimal dahilindedir. Muhakkak olan şey bu takdirde de yeni hükümeti teşkile Adnan Menderes’in memur edeceğidir.
Kore tugayımızın tümene kalbi teklif ediliyor
Ali İhsan Sabisin bu teklifi menfi bir tesir uyandırdı
Ankara, 16 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Afyon Milletvekili Ali İhsan Sâbis. B.M. M. Başkanlığına efkârı umumiyede menfi bir tesir yaratan bir sözlü soru önergesi vermiş bulunmaktadır. Milli Savunma Bakanı tarafından cevaplandırılması istenen önergenin mevzuu.
Koreye gönderilen tugayımızın bir tümene ircaıdır. Ah îhsajı Sâbis önergesinde. Koreye gönderilen birliğimiz mevcudunun bir tümene çıkarılması fikrini müdafaa ettikten sonra bu hususta Milli Savunma Bakanının ne düşündüğünü sormaktadır.
Siyasi çevrelerde bu önerge mânâsız ve mevsimsiz bir öner* ge olarak telâkki edilmiştir. Bu mahfillere göre. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği bütün âza devletlerden olduğu gibi Türkiyeden de kudretimiz dahilinde bir yardımda bulunulmasını istemiştir ve bugün bu yardımın kâfi olmadığı veya arttırılmasına lüzum görüldüğü yolunda bir iş arda bulunulmamıştır. Tabiatlyle Hükümetimiz ileride böyle bir talep karşısında kalacak olursa vaziyeti tezekkür ederek müspet veya menfi bir karara varacaktır. Bura me-hafiline göre, bugün İçin İma veya ihsas tarikiyle dahi olsa bir talepte bulunulmadığından Afyon Milletvekilinin bu önergesi en hafif tâbiriyle bir gayretkeşlikten ibarettir.
latanbuida yapılacak 300 odalı modern otel hakkındaki anlaşmanın İmza edilmiş olduğunu dün bildirmiştik. Resimde: Solda Devlet Bakanı Fevzi Lûtfl Karaosmanoğlıı, sağda Hllton Müoa» sescMİ Başkan Yardımcım anlaşmayı İmza ederlerken görülüyor.
her hazırız, arzede-bazı hü-tehlikesi-
Bütçenin zamanında Meclise verilmeyerek Anayasa hükümlerinin ihlâl edildiğini, bütçe açığının geniş bir nispette olduğunu beyan ederek, yalancının mumu yatsıya kadar yanar sözünü sarfeden Kasım Gü’.ck ezcümle şöyle devam etmiştir:
•'ValtJerini y a pam ayınca muhalefeti susturmaya ıığrnşıyor-
• W" >
Müttefiklerin Pyongyang'ı terketmHcrl üzerine yeril halkın bir kıamı da onlarla birlikte güneye çekilmiştir. Resimde, bu kafilelerden biri Taedong Nehrini geçerken görülmektedir»
ff lar. Bütün işleri bırakmışlar mütemadiyen muhalefetle C.H.P. ile uğraşmaktadırlar. Biz zaman hesap vermeye Huzurunuzda esefle yim ki, Anayasanın kümleri ihlâl edilmek
ne maruzdur Bunlardan biri de haksiz mal iktisab ve Halkevleri meselesidir. Ortada eğer bir haksızlık varsa memleket efkârı umumiyesi önünde hattâ mahkemelerin huzurunda hesaplaşmak hususunda asla tereddüdümüz yoktur.,,
Hindiçinide
Dünya Hikâye Müsabakasının eşiğinde..
Yurdun her yerinden bize gelen hikayeleri tanınmış bir edibimize tetkik ettirmekte ve Inınhırın aramndnn en iylle rlnl neşrederek genç İmzalara yazmak fırsatını hazırlamakta İken. Türkiyeden gazetemizin (le İştirak €»ttlğl Düııya Hikâye MiİMihakusına katılan milletlerin hikâyelerini 1 ocak tan İtibaren neşre başhyacağınıu için, bunlar bitinceye ka dur bu genç Inı/nlurın hikâyelerin den bir müddet İçlıı uzaklaşmak zorunda kalacağımız tabiidir. Fakat bu anıda ncç nıe İşini yapan edibimiz, okuduğu hikâyeler İçinden fevkalû-de güzel ve değerleri hudut dışına çıkacak kudrette bulduklarını, bir müddet için bile olsa geri atmaya gönlünün razı olmadığını bildirmiştir.
1 ocağa kadar İmkân nlnp/dlnde neşredeceğimiz bu hikâyeler en beğenilen hikâyelerdir. Bunlardan birincisini bu gün 5 İnci «ahlfemizdc bulacaksınız.
Fransız taarruzu inkişaf ediyor
Saygon, 16 (YİRS) — Fransız askeri makamları bugün Komünist VietnamlI kuvvetlere karşı girişilen karşı taarruzun başarılı neticeler verdiğini dirmişlerdir. Aynı açıkladığına göre, çakları komünist nakliyatı, üzerinde
ler kaydetmişler, ayrıca iaşe depolarını • bombalamışlardır. Bu harekâtı müteakip Savgonda komünistler şiddetli bir tedhiş kampanyasına girişmişler, kah. ve ve barlara hücum ederek 21 kişi öldürmüşlerdir.
bil.
kaynakların Fransız u-kuvvetleri ve tam isabet-
Diğer taraftan bir Fransız sözcüsü, cumartesi günü Komünist VietnamlIlardan 143 kişi öldürdüklerini ve 200 de esir al- I dıklannı bildirmiştir. •
— Haritası .er. a ..ıiL^ın oğlum!
— Teri» değil hocam, dünyanın bugünkü duıumuım umdurdum.
Y E N t İSTANBUL
17 Aralık 1950
I
Malî meselelerimiz
i
1951 bütçe tasarısı
A
J
Her hakkı mahfuzdur —
Şehir köşesi
Millet
masa-
ettiği tasarı-milyar yek fin
niyetleri ve tûli emelleri o mertebe yükseklerdedir ki, onların bu irtifalardan, çok aşağılarda kalan şe’ni-yet seviyelerini görmelerine ve binnetice ve sekenesinin
birlikte takatim ölçüp biçip ondan sonra bir hükme varmak lüzumiyle meşgul ol-
memleketin
ihtiyacı ile
Yazan : Namık Zeki Aral
|946 malî Yılının
1 Meclisinden çıkan rif bütçesi bir milyar liraya baliğ olmuyordu: 990 milyon lira idi! 1947 den 1950 ye kadar gelen bütçelerde masarif de sırasiyîe 1,14 milyar; 1,24 milyar; 1,37 milyar; 1,48 milyar liraya baliğ oluyorlardı. Hükümetin bu defa Meclise tevdi 1951 bütçe sı ise 1,58 liralık bir
ile bağlanmış görülmektedir. Bu karşısında (politika) süzgeci sathında kalan umumi intibaın hayretle karışık bir hayal inkisarı olduğunda şüphe yoktur. Buna sebep:
Bugünkü iktidar, işbaşına geçmezden evvel olduğu gibi geçtikten sonra dahi programında bir taraftan varidatta tenzilât derpiş ederken diğer taraftan masarif bütçesinde âzami tasarruf icrasını vait ve taahhüt ediyordu- Bu itibarla memlekette muvafık, muhalif, bitaraf herkes... yani bütün memleket yeni iktidardan öyle bir bütçe bekliyordu ki, yekûnu hiç değilse hâlen tatbik edilmekte olan bütçe yekûnundan hiç değilse bir lira eksik olsun! Olamadı. Olamadıktan başka doksan milyon lira da fazla varidata ihtiyaç gösterdi. Ne için?
Daha 1914 ten evvel da-1 hi maliye kitapları Devlet masraf lannın muhtelif â-miller tesiri altında âdeta mukavemet edilmez bir kanuna tebean yıldan yıla ar-1 tarak yürüdüğünü tesbit ediyorlardı. Birinci ve İkinci Dünya Harplerinden sonra ise bilhassa bir taraftan cihan huzur ve istikrarının çileden çıkmış bulunması dolayısiyle askerî masrafların mütemadiyen artarak yürümesi ve diğer taraftan her sahada ve ezcümle iktisadi sahada müdahaleciliğin (Dirigisme) nerede duracağı belli olnuyarak ileri-lemesi neticesi, bütçelerdeki şişme temayülü biraz daha süratlenmiş bulunuyordu. Biz de bu cihan içinde mekân tutmuş bir milletiz. O zaruretlerin ve o cereyanların tesirinden hariçte kalamıyor idik. Bizde de “Mu-hafaza-i beka., hissi hâkim bulunuyordu. Fazla olarak memlekette — Devletçilik hevesi bejtaraf — devlet teşkilâtının henüz tatmin edilememiş en iptidaî ihti-yaçlariyle karşı karşıya idik. Binaenaleyh milleti ister istemez önüne katıp sürükleyen ihtiyaçlar için sarfiyat yapmak mecburiyetindeyiz- Nasıl olur da bütçe yekûnundan tasarruf edebiliriz? Nasıl olur da varidat yekûnundan tenzilât yapabiliriz?
Ya o vaitler ne idi, diyeceksiniz? Evet, o vaitler! Bizee pek de yersiz değildi diyeceğiz. Neden? Şu se-1 heplerden:
1 — Bizde ha başka bir leketlerde de-âhır siyaset memlekete büyük işler görmek hususundaki hüsn-ü
rakam
» • •
malarına ne vakitleri, ne de imkânları vardır. Buna ait en taze misali, bir üçüncü dünya harbinin tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğumuz şu günlerde o tehlikenin tahakkuk ettiği güne ait ihtiyaçlarımız ve imkânlarımızla siyaset adamlarımızın alâka ve meşguliyet dereceleri gösterir. Binaenaleyh zamanında o vaitle-rin yapılmış olmasını da onların samimiyetlerine vermek ve tabii görmek iktiza eder.
2 — Diğer taraftan o va-itleriıı muhatapları olan biz-ler, yani idare edilenler memleketin malî vaziyetiyle o idare edenler kadar da alâkadar değilizdir. Tıpkı 1941 de olduğu gibi Mayıs Beyaz İhtilâlini teakıp da siyaset adamlarımız "gelirler tahsilâtı,, nın üzerine abandılar, memleketin vergi veren asıl sahibine o talısilât rakamlarını göstermekten imtina ettiler de mükellef tabakası buna karşı sesini bile çıkarmadı. Binaenaleyh zamanında o vaitlerin yapılmasına bu zaviyeden de hiç bir mâni yoktu, demektir.
• •
•‘14
.> mü-
Noel ve Yılbaşı hazırlıkları başladı
Noel ve yılbajı yortulan do-layıslyle Beyoğlu Caddesinde’r mağazalar hususi vitrinler hazırlamışlardır. önümüzdeki pazar günü gecesi Isa’nın doğduğu geceye tesadüf ettiğinden şehrimizdeki bütün Katolik kiliseler-de sabaha kadar Ayinler yapı-laca k tır.
Dükkânlarda alışveriş geçen senelere nispetle fazla hararet-Li değildir. Bilhassa çocuklar 1-çin hazırlanan oyuncak vitrinleri daima ekseriyeti büyüklerden mürekkep bir kalabalık taralından daimi şekilde ihata • dilmiş bulunmaktadır.
Yılbaşı için şehrimizdeki bll-yük gazino ve otel salonları sabaha kadar devam edecek, özel bir program hazırlamaktadırlar. Bu vesile ile fiyatlarda zam yapmak üzere Belediyeye müracaat edeceklerdir. Belediye Gazinosu, Park Otel ve Kervansaray gibi tanınmtş yerlerde bazı masaların şimdiden kapatıldığı görülmüştür.
Fakat Kore harbi dolayısiyle bu yıl eğlence yerlerinin fazla kalabalık olmayacağı anlaşılmaktadır.
-ve belki da-takım mem evvel ve adamlarının
- “ >•
Genelkurmay Başkam şehrimizde
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nuri Yamut. dün sabahki ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiştir.
Nuri
Timizde sindeki çektir.
Yamut birkaç gün şeh-kalacak, Trakya bölge-birliklerimizi teftiş ede-
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
— 96 —
pabileceğlmlz terimlerle İdare ederiz. İleride bu yem psikolojinin zengin ve bambaşka bir terminolojisi olacaktır. Şimdilik en mühim noktayı unutmadan söylemek isterim: Bizim ebedî kalmağa namzet tarafımız, herkese, her şeye, her zamana, her mekâna şâmil ve Allaha bağlı olan bu “şuvırüştü,, ruh bölgemlzdir. O-* nu geliştirdiğimiz nispette yalnızlık dramımızdan kurtuluruz. Her şeyle, herkesle, her zaman ve her mekânla, nihayet Allahla beraber — bir seviyede değil, birlikte — oluruz. Goethe iFaust) ne diyer? "Sen bir parça olduğunu söylüyorsun» oysaki işte, karşımda tastamarnsm!,, Yem ilim müşahedeleri, amib-den insana kadar, sinir sistemlerinin dışında fertleri birbirine ve eşyaya bağlıyan sımsıkı, mahiyetleri henüz bilinmiyen gizli bağlar olduğunu gösteriyor. Simeranyada insanın ruhu, bugün sanıldığı gibi bir "iç dünya,, değildir; havayı dolduran vc gizliliği kalmıyan bir mâna kesafetinin fertler tarafından massedilişi vc bütün varlıkların birinden ötekine intikali hâdisesidir Orada insan devamlı bir mâna atmosferi içinde yaşar. Sanki her an bizi he; s6ye bağlıyan sessiz bir musikinin ritmi içın-472
Eğer bu memleketin mâliyesi salâh bulmak mukadder ise bu, her şeyden evvel memleket halkı ile birlikte siyaset adamlarımızın da memleket mâliyesiyle yakından alâkadar olmaİa-riyle mümkün olacaktır.
Başka sütunlarda da müteaddit defalar söylediğimiz gibi varidat itibariyle vergi kalemlerinin bazılarında tenzilât, masarif itibariyle bazı hizmetlerin rakamla-tenkihat yapılabilir.
şimdiden tâyini
nnda
Fakat yapılan o tenzilât ve bu tenkihat bütçe için mek-sup kalarak neticede umum varidat ve umum masarif yekûnlarını daha evvelki senelere nazaran indirmeye —hele 14 Mayıstan evvel “hayal,, edildiği gibi yüzlerle milyon tasarruflar yapılmaya
gayri mümkün bir zamana kadar imkân yoktur Cülus —1 haziran 1950— Hü-
A kûmetin programı, isimli makale). Zira memleket daha en basit Devlet teşkilâtını ikmal edememiştir. Öyle ki. devlet mekanizmasının birinci çarkı “köy,, henüz idareten teşekkül etmemiş bir haldedir- Bu hakikati kabul ederek ona göre hazırlanmalı ve yekûn itibariyle masrafları kısmak-1 tan ümidimizi keserek masrafları tahammüle vekkül eylemeliyiz. 1 gözümüzü masariften np varidat üzerine dikelim ve varidat membalarını genişletmek üzere daha fazla vergi de hazırlanalım, lâ felah’.,
O te-Tâ ki. ayı-
icabında vermeye “Fe - illâ
Petrol Ofisin iş hacmi genişliyor
Petrol Ofisi Umum Müdürlüğü ı muamelâtının düzene konulması fçlıı yeni Umum MüdUr ta. rafından merkezde yapılan bazı yenilikleri ve şimdiye kadar OfİFçe teftiş edilmemiş olan muamelâtın daîrcnfh kendi müfet. tlşleri tarafından te'kikine başlandığını, 4 aralık tarihli yazımızda belirterek bu cümleden o-larak îstanbula yeni bir müfet. liş gönderildiğini bildirmiştik.
Bu defa Toprak Ofisi Unıum MÜd:'oltlğüııden bu yeni tâyinin Ofisin genişleyen iş hacmi do-ayısijle yanıldığı ve teflişlerin de tabii icarlardan olduğu bize bildirilmiştir.
Al
“Amerikanın Sesi" Radyosunda Kore kahramanlarımızın hitabı
ö-ve
Amerikanın Sesi Radyosu nümüzdeki hafta pazartesi çarşamba günlerindeki neşriyatlarında. Korcdeki askerlerimizden otuzunun seslerini dinletecektir. Askerlerimizin sesleri, Birliğimizin cepheye hareketinden
.sonra plâğa alınmıştır.
Sağlık Bakanı
Edirneye gitti
Sağılk ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Ekrem Hayli Üstündağ beraberinde 11 Sağlık Müdürü Dr. Faik Yargıcı olduğu halde dün sabah kara yolu ile Edirneye hareket etmiştir.
Şipşakçılar
Takdim Meydanından geçerken, Eminönündc, Köprüde, bazı geceler düğünlerde, gazinolarda fotoğraf ter nardır. Bunlar, kendilerine '^ipffakçı,, takmışlardır.
İçlerinde, bilhasfiu lan yollarından ( bizdr edenlere de ra^tgclln-mekte beraber, sokakta, bir ahbabınızla geçerken, gazinoda dostlarınızla otururken resminizin alınma olması hoş bir hâtıra da teşkil etmiyor değildir.
Hazan acıları da oluyor. Meselâ resminiz "t eden,, bilinmemesi lâzım gelen bir kimse ile beraber çekilmiş ise.
A nka radak i şipşa kçılar, yukarıda saydığım yarlere bir tane daha ilâve etmiş-cr. Akşam âsileri, İstanbul treni kalkacağı zaman geliyorlar, teşyi merasimi esnasında şipşak resimlerinizi alıyorlar. Doğrusu gllzcl bir buluş. Bu, aynı zamanda gardakilcrin de dikkatini üzerinize çekiyor, bir an için de olsa, sizi bakan, hiç olmazsa mllletiH'kiU, bilemediniz genci müdür zannediyorlar. Bugünlerde mk sık değişiklikler de olduğunu hesaba katarsanız —eskiden ıdara başında olanların yüzlerini ezberlemiştik— hemen etrafınızda bir meraklı kütlesi vc fiskoslar pçyda oluveriyor, elv, insanlık bu, ne de olsa bir sahte vakar takınarak böbii rlcniyorsunuz.
BİR İSTANBULLU
çe ken-kendi adım
kadın-çevirerek
Ticarethane kiralarını tetkik edecek komisyon
İstanbul Tüccar Derneğinde, ticarethanelerin kiralarını tetkik etmek üzere, Ord. Prof. Mazhar Nedim Göknll, Ord. Prof. Şevket Mehmet AH Bil-gişin, izzet Akosman, Hayri Yaman, İlham! Sancar, Vehbi Bilencr, Yani Vafidis, Teklnalp, Izak Sages’den müteşekkil bir “Kira Komisyonu*' kurulmuştur.
Göçmenlere yardım için şehrimizde seferberlik
Bulgaristandan gelecek göçmenlere geniş yardım sağlayacak komite, Valinin başkanlığında toplandı Bulgaristandan memleketimize hicret eden göçmenlore geniş bir şekilde yardım sağlamak maksadlyle şehrimizde Valinin başkanlığında büyük bir yardım komitesi teşkil olunmuştur. Dün vilâyette Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökay’ın başkanlığında toplanan bu yardım komitesine banka ve sigorta şirketleri müdürleri, Ticaret Odası Reisi, Ticaret Borsası Reisi, siyasî partiler temsilcileri, İstanbul Mtlf-tüsü, Istanbuldakl cemaatlerin temsilcileri iştirak etmişlerdir. Toplantıda Valinin başkanlığında Merkez ve Is bankaları müdürleriyle Ticaret Odası, Tüccar Derneği, Zahire Borsası reisleri, Milli Reasürans, Anadolu Sigorta şirketleri, Kızılay ve Cemaat temsilcilerinden müteşekkil komitenin derhal faaliyete mesi kararlaştırılmıştır, toplantıda verilen karara
üniversite, spor teşkilâtı ve diğer ticari teşekküllerle mahallelerde tâli derecede yardım komiteleri kurulacaktır. Bu suretle İstanbul her vesile ile gösterdiği şefkat ve milli yardım hislerini geniş bir şekilde ortaya ko-
yacaktır. Valinin başkanlığında olmak üzere teşkil edilen idare komitesi pazartesi günü saat İT de vilâyette toplanarak teberrulara başlıyacaktır. Ayrıca ayni ve naktl yardımlar Kızılay makbuzla rlyle toplanacak ve bankada açılacak hesaba tır.
Bu geniş yardım üniversite gençleri
muhtarları da vazife alacaklardır.
Şehrimizde yapılacak Türk -Amerikan güreşleri hasılatı da tamamen göçmenlere tahsis olunacaktır. Bu suretle şehrimizde geniş bir şekilde göçmen yardımı için bir nevi seferberlik halinde çalışılacaktır.
Türk - Amerikan güreşleri biletleri karaborsaya düşmiyecek
Dün Vali vc Belediye Reisi Prof. Gökayin başkanlığında Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğünde bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda Türk . Amerikan güreşleri için alınacak tedbirler görüşülmüş vc biletlerin karaborsaya düşmeden perşembe günü sabahından itibaren satılmasına karar verilmiştir Hâsılat göçmenlere tahsis edilmiş olduğundan istisnasız herkes bilet alarak güreşlere girecektir
Gazetecilerin
Başbakana telgrafı
Gazeteciler Cemiyeti idare heyeti. Ceza Kanunundaki basını ve matbuat hürriyetini çok yakından ilgilendiren maddelerin tadıl! hakkında. Hükümetçe hazırlanan yeni tasarıyı incelemiş ve Başbakan derese aşağıdaki m iş tir:
“Evvelce vaki
Adnan Men-telgrafı çek-
yatırılacak-
teşkilâtında
ile mahalle
o-
Yeni denizaltılarımız için salı günü , yapılacak tören
Amerikadan teslim alır.mış
lan Dumluptnar ve Çanakkale denizaltı gemilerimiz salı günü saat 14.30 da limanımıza gelerek donanmamıza katılmış olacak, lardır.
bir geç-Yine göre
Şehrimizde yapılacak otelin arsası tesbit ediliyor
Şehrimizde yapılacak olan bl). yük otelin* arsası için Devlet Bakanlığı şehrimize bir mümessil göndermiştir. Vali ve Belediye Reisiyle Bakanlık mümessili Radyoevi civarında tahsis olunacak arsayı inceliyeceklerdir.
Donanma Komutanlığı bu vesile ile Dolmabahçe açıklarında büyük bir tören hazırlamıştır.
Beşiktaşla Kabataş arasında demirüyccek olan filomuzun etrafından geçerek Yavuz zırh, bama yanaşacak olan denizaltılar davetliler tarafından gezi, leceklerdir.
Şehirde mesken kalkınması J
□77 22
Başkanlığa Ord. Prof. Ş. Mehmet Ali Bilgişin, reis muavinliğine Hayrh Yener. raportörlüğe Tclanalp seçilmiştir.
Bundan başka Ş. Mehmet Ali Bilgişin, TeKjnalp, Hayri Yaman; Cahit İren, Nesim Sagcs bir tâli komisyon teşkil ederek, yapılacak bir anketin neticelerini, komisyona sunacaktır.
KISA HABERLER
+ Kahlredeki I Fuad Üniversitesinin 25 inci kuruluş yıldö-mü için yapılacak törene, Milli Eğitim Bakam Tevfik İleri ve Ord. Prof. Ömer Celâl Sarç davet edilmişlerdir.
Denizyollarının Doğu güney seferini yapan İskenderun vapuru dün saat 15 te 230 ton yük ve 97 yolcuyla limanımıza dönmüştür.
İskenderun, Korsika açıklarında oldukça şiddetli bir fırtınaya tutulmuş ve bu yüzden 12 saatlik bir gecikme yapmıştır.
★ Bir Amerikan firmasına ait Excambion yolcu gemisi dün sabah limanımıza gelmiştir.
Gemi, her on beş günde bir New-York muntazam
Bu, ilk yolcusiyle ti rm iştir.
. İstanbul arasında seferler yapacaktır, seferinde 9 İstanbul 6 transit yolcu ge-
Levent Evleri
Emlâk ve Kredi Bankasının Mecidiyeköy açıklarındaki Levent Çiftliğinde, muazzam bir mahalle vücude getirmek gayesiyle teşebbüse geçtiği ve bu teşebbüsünü gerçekleştirmek için çalıştığı malûmdur.
Geçen bir sene zarfında, Levent evleri matbuat yoliylc bir hayli tenkiti edilmiş, mevkiinin şehre uzaklığı, binaların stili ve pahalılığı Üzerinde muhtelif muharrirler çeşitli yazılar yazmışlardı.
Levent Mahallesi dün saat 11.30 dan itibaren bankanın İstanbul Müdürü Nizameddin Tez-can ve Muavini Yahya Bey tarafından basın mensuplarına gezdirildi.
Bir yıl içerisinde bombaş bir arazi üzerinde 391 evlik, 440 ailenin barınabileceği muazzam bir mahallenin, asfalt yollariylc, bahçeleriyle, elektirigi, havagazı ve suyu ile meydana geldiğini görmek, insana hakikaten büyük bir memnuniyet vermektedir.
Levent evlerinin sahası şehre çok uzak bir yerde mi intihap edilmiştir?, evlerin fiyatları çok mu yüksektir?, stilleri; gözleri okşamamak ta mıdır?, bütün bunlar, Üzerinde durulacak noktalar olabilir. Fakat eser meydandadır. Çırılçıplak bir toprak üzerinde bir mamure vücude getirilmiştir. Mezkûr evler sahipleri tarafından işgal edildikten,
dun, basın mensuplarına gezdirilirken
bahçeler yeşillendirilip, çiçeklen-dirildikten, sokaklarda ışıklar yanmaya başladıktan sonra, mahallenin daha da güzelleşeceği muhakkaktır.
Evler, bu ayın 21 inden itibaren sahiplerine peyderpey teslim edilecek ve aynı tarihten itibaren de otobüs idaresi “Sirkeci - Levent Mahallesi,, arasımla seferlerine başhyacaktır. Hâlen hazır olan 391 evden 218 i satılmıştır. Bankanın 1.200.000 metrekarelik arazisi daha 2500-3000 ev yapmak için müsaittir. Bu suretle aradan seneler geçtikçe Büyük-dere asfaltı üzerinde, muazzam bir kasaba doğacaktır. Kasabanın camii, sineması, mektebi i-çin, yerler ayrılmıştır. Bunların da inşaatına yakında başlanacaktır.
Bugüne kadar, 391 bina ile yollar, elektrik, havagazı ve su tesislerine sekiz milyon lira yatırılmıştır. Mahallenin inşası sırasında banka, belediye de dahil olmak üzere devlet dairelerinin hiçbirisine yük olmamıştır.
Tetkikler sırasında banka müdürü Nizameddin Tezcana mahalle halikında yapılan tenkid-lere karşı ne söyleyeceğini sordum. Ezcümle şunları söyledi:
"Binalar meydandadır. Bu kadar geniş bir işi başarmak için şehir İçine sığmamıza imkân yoktu. Ayrıca, şehir dahilinde yapılacak böyle bir iş muazzam spekülâsyon oyunlarına maruz
kalacaktı. Şehirler kendi kenelerine büyümezler, ihtiyaçlar bu büyümeyi temin eder. Farzedhıiz ki, biz şehirden uzaklaşmakla bir hata işledik. Ama aynı hatayı, Merkez Bankası Zincirlikuyu-riaki evlerini yapmakla, muhtelif kooperatifler ve teşekküller şehrin kilometrelerce haricinde tesisler, binalar, mahalleler vücude getirmekle yapmamışlar mıdır? Demek ki. bir zaruret vardır ve bu zaruret, mesken işleriyle uğratanları şehrin haricine doğru itmektedir. Pahalılık mevzuuna gelince, bunu da kabul etmemiz mümkün değildir. Bankamızın bu işden hiçbir kân olmadığını söylemek isterim. Binaların stili ise, bazı nıimarlarca hayranlıkla karşılanmakta» bazılarınca da begcnilmemektedir. Şüphesiz bu bir zevk meselesidir. Arazinin ve güneşin icapları bizi daha ziyade Alman tipine kaçan geniş çatılı evler yapmaya mecbur etmiştir.,,
Gerçekten ortaya çıkarılan hjr eser hakkında müspet veya menfi yönlerden fikir beyan edecekler bulunacaktır. Fakat şehrimizde hâlâ devam eden mesken buhranı karşısında bir sene zarfında. 440 ailenin mülk sahibi olarak bannabilmelerinin teminini. kendi ölçümüzde bir başarı olarak kabul etmemek mümkün değildir.
Şevket EVLİYAGtL
yave tâbi son
müracatımız üzerine Ceza Kanunu tâdilâtı sırasında basına alt maddelerin de ele alınacağı ve bu hususta Cemiyetimizin mütalâasına müracaat edileceği vaad bu yorulduğu halde bu defa hazırlanan tâdil tasarısının Adalet Korniş* yonuna gönderildiğini öğrendik. Bugün elde edebildiğimiz tasa-sanyı dikkatle inceleyen idare heyeti ve hukukçu arkadaşlarımız basın hürriyetini çok kından ilgilendiren 159 161 nci maddelerin tâdile tu tul ma malarından ba^ka
Matbuat Kanunu ile kazanılan bazı serbestılerin yeni tasan yoliyle tekrar takyid edildiğini endişeyle görmüşler ve bu hususun zatıâllnizin dikkat naza* nna arzını zaruri saymışlardır-Bu mevzuda Cemiyetimizin nok-taı nazannı arzetmek üzere An-karaya hareket eden mümessillerimizi kabul buyurmanızı ve matbuat hürriyetini daraltacağına inandığımız tadıl tasarısının müzakeresi sırasında mütalâalarımızın nazarı itibara alitt* masını siz Demokrat Başbakandan saygı ile ve ehemmiyet» le rica ederiz.„
CEMİYET HAYATI
ÖZCAN KARABELEN ile KADİR ATA - MERT evlendiler Kendilerine saadetler dileriz.
Kars — 16 - 12 - 1950
MEVLİDİ ŞERİF
Merhum Şevki Paşanın oğla ve şehrimizin kadim tüccarlarından Hanıit ve Nihat Ataçların babalan Gümüşhane eşrafından Ömer Ataç’ın ölümünün kırkıncı gününe tesadüf eden 18/11/1950 nci salı günü öğle namazını müteakip Beyoğlunda Ağacamilnde hatim duasiyle beraber mevlidi şerif okutturula-cağından akraba ve dostlannın ve arzu eden bütün dindaşların mezkûr gün ve saatte teşrifleri rica olunur.
YENİ İSTANBUL
SİYASÎ İKTİSADÎ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LtMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SAKLICA
Yazı İşlerini fiilen idare eden mesul müdür: Sacid ÖGET
Xtşrcdilmiyen yazılar iade edilmez.
Basıldığı yer: yenİ İstanbul matbaa-CILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
Abone: Türkiye için seneliği 82, altı aylığı 17, üç aylığı 9 Uradır. Hariç memleketler iki misildir
tlûnlar: 6 ncı sayfada santimet-resi 2 liradır, tlânlurdan hiç bir mesuliyet kabul edilmez.
deyiz. Bütün zıdhklarımızı tasfiye eden bir ahenk. Şimdi sana izah değil, sadece, biraz olsun sezdlrebilmek için ancak bu kadarını söyleyebiliyorum.
Alâeddln gözlerini yarı kapıyarak:
— Anlar gibi oluyorum, dedi, ve ocni sarıyor.
Epeyce sustuktan sonra, Nail Beyin hastalığından ve bu felâketin ona yapabileceği ağır tesirlerden bahsettiler. Selmin hiç konuşmadı.
Otomobil apartmanın önüne geldiği zaman üçü de indi. Pencerelere baktılar Salonda ışık vardı.
Samim içini çekti:
— Ben gelemiyeceğim, dedi.
Selmin onlara arkasını döndü ve elinden ayırmadığı mendille gözlerini kuruladı.
Alâeddln sordu:
— Niçin?
Samim alçak sesle:
— Arnavutköyüne gideceğim, dedi, dönüşte sizi uğrar, alırım. Yahut arabayı yollarım. Bir saatten fazla sürmez. Orada da annesi müthiş buhranlar geçiriyor. Burada Selmin Ferhadı benden iyi teselli eder. Sen de varsın. 1
Samım otomobile girdi ve eski yerine oturdu.
Araba hareket ederken gözlerini kapadı. Sanki hafızası patlamıştı. Hâtıralar fışkırıyordu. Onların akışına tealim oldu. Hiç biri yaşanırken şimdiki kadar tesirli olmıyan eski hayat anlarının bu dirilişinde hayatın kendisinden fazla bir canlılık vardı
473
Neden Meral, İntihar çeşitleri arasında en korkuncunu ve onu öldürmeden bütün ömrü boyunca sakat ve çirkin bırakabilecek olanını seçmişti? Telefonda Necile ‘*VÜCUdll tepeden tırnağa kadar simsiyah olmuş., diyordu. Yokluğa doğru kendini fırlatıp atmanın bu şiddeti, Meralin hiç bir zaman büyük bir ihtilas derecesine vamuyan çukura kaçınış vc ürkek hislerinin sakin tabiatına yakışmıyordu. Belki intihar değil, kaza. Fakat nasıl?.. Kâğıdı yazdıktan sonra tereddüt mü etti? Belki vazgeçti ve sigarasını yakarken titriven elindeki kibritin alevi pijamasının yakasını tutuşturdu. Yahut buna benzer bir şey.
Samim daha fazla düşünemedi. Bir sigara yaktı ve Arnavutköyüne kadar köşesinde kımıldamadı.
V
Bahçe kapısının önünde indi, yüzünü demir parmaklığa yaklaştırdı ve içeriye baktı. Çam ağaçlarının arkasında kalan evin sol tarafında karanlık iki pencereden başka bir şey görünmüyordu. Gök hafif bulutlu, hava kuru ve rüzgârsızdı.
Bahçeye girdi. Ayaklarının altında ezilen kuru yaprakların çıtırdısındnn başka ses duymuyordu. Hızlı yürümek istediği halde, bir hâtıra hücumuna uğramanın korkusu içinde, gevşek adımlar atıyordu. Sağ taraftaki harap kameriyenin önüne gelince, onun eski, çok eski heyecan günlerine ait hayaller saklıyan Karanlığında bir hâtıra kuyusuna düşmemek için gözlerini kaçırdı ve bu sefer hızla yürüdü. Fakat Meralin sesinden kurtulamadı. Şurada, şu çimlerin üstünde, önünde küçük bebek arabasiylc duran ve pencerelere bakıp 474
“Rina... Rina...,, diye bağırarak dadısını çağıran beş yaşındaki Meralin sesi.
Ürpcrdi. Evin önüne gelince başını kaldırdı. Bütün pencereler karanlıktı. Necile yatak odasında olacaktı. Çeyrek asır evvel de, hazan gece yarısından sonra buraya gelirdi, Pencerelere bakardı. Aydınlık görmeyince binanın arka tarafına yürürdü. Başını yukan kaldırır, Necılenln yattığı odadan çara dallarına vuran ışığı arardı. Bahçe yine bu bahçe, ev yine bu evdi. Sanki aradan bir saniye geçmemişti.
Kapıya baktı. Yan aralıktı. Niçin? Yaklaştı. Korkuya benzer küçük bir tereddüt Niçin? Kanadı itti, içeriye girdi, alt kat sofaya giden dar ve uzun koridorda, pardesiisünü ve şapkasını çıkarmadan yürüdü. Ara kapı da açıktı ve sofada ışık vardı. Rengi nazın oda kapısı da açıktı, içeriden aydınlık geliyordu.
Samim bir kaç adım attıktan sonra seslendi:
— Renginaz! Renginaz!
Cevap alamayınca kapının önüne geldi ve tekrarladı:
— Renginaz!
Başını uzattı. Odada kimse yoktu, içeriye girdi. Renginazın karyolası boştu. Yorganının ucu yere değecek kadar sarkmıştı.
Samim ortadaki yuvarlak masaya yaklaştı.
Biraz ileride, elbise dolabının kapağı ardına kadar açıktı. Yerde kırmızı bir ceket, siyah bir eteklik ve yüzüstü dönmüş bir terlik vardı. Her tarafa bir göz attıktan sonra dışarıya çıkan Samim. Renginaz gibi tertipli bir kızın odasında bu karışıklığın büyük bir 475
telâş ifade ettiğini düşündü. Necilenln ilk telefonunda haber verdiği buhranların elbise dolabiyle alâkası olamazdı. Bahçe kapısı da yarı aralık bırakıldığı için. Renginazın bu dolaptan acele bir manto alıp giyerek dışarı fır-ladığı anlaşüıyordu.
Samim merdiveni süratle çıktı. Birinci katın sofasında da ışık yanıyordu. Bütün kapılar kapalıydı. Samim kulak verdi. Yakınlarda uzun fasılalarla damhyan bir su şırıltısından başka bir şey duymuyordu. Yukan katın merdivenini çıkarken sahanlıkta durdu ve bağırdı:
— Necile! Necile!
Cevap alamadı. Kalbi çarpıyordu. Son basamakları ağır ağır çıktı. Üst kat sofada da ışık yanıyor, Nccllenin, kapısı açık duran yatak odasından da aydınlık geliyordu.
Samim koştu. Odaya baktı. Orada da kimseler yoktu. Geriye döndü, merdiven taşma gelerek daha yüksek sesle bağırdı:
— Necile! Renginaz! Necile!
Cevap alamadı. Beklemekten başka ne yapabilirdi? ikisi de pürtelâş. sokağa fırlamış olacaklar. Elektrikleri ve kapıları açık bıraktıklarına göre kısa bir zamanda dönecekler. Belki bir komşuya gittiler. Dayanılmaz bir hale gelen buhran anlarında yalnız kalmamak için. Yahut en yakın doktora.
Beklemek lâzım.
Samim Necilenin yatak odasına doğru ağır ağır yürüdü. Bu köşke her gelişinde aşa-ğıki salona alındığı için, yirmi iki seneden beri bu odaya ilk defa girecekti.
GirdL
(Devıunı var)
476
/
f
17 Aralık 1950
Günün mevzuları
r eserlerimiz
nasıl korunacak?
1
I
Yazan :
Refik Alımed SEVENGİL
eserini korumak tâbırly Rdedllcn şey, bir fikir e-srrl vücuda getirenin o eser ü-zerindeki İktisadî menfaatlenııic korunmasıdır. Memleketimizde fikir ve sanat erbabının vücuda getirdikleri eserler üzerindakl mânevi hakları yeter de-korunınuyor. Bunun iki var: Birisi muharrir, coşana! kârlarını izin teşki-oluşudur; İkinci sebep Telif Hakları Kanunu-bugünkü ihtiyaçları kur-
maddi rrcede sebebi dib ve lAtsız mevcut muzun
şılnmnktıın ıızuk, noksan ve eski olmasıdır.
telif hakları günlerde BU-Komisyonla-başlanılacak
Millî Eğitim ve
Kanunlaştığı takdirde fikir ve sanal erbabımızın ister İstemez teşkilâtlanmasına da sebep ola enk ohın yeni bir kanunu tasarısı şu yük Millet Meclisi rında İncelenmeye tır. Bu tasan
Adalet Bakanlıklarınca kurulmuş bir mütehassıslar heyeti tarafından uzun emekle hazırlanmış, Bakanlar Kurulundan geri rllerek Meclisin Milli Eğitini Komisyonuna kadar gelmişti, seçimlerin yenilenme*! kararı ii-zerlne olduğu yerde olduğu gib» kaldı; şimdi yeni Hükümetin es ki iktidar zamanında hazırlatıl mış olan bu tasarıyı ele alarak müzakereye sunması, başlanmış güzel bir İşi tamamlamaya him met etmek demektir.
Yürürlükte olan telif hakları kanunu OsmanlI Mebuslar Meclisinden 1910 yılında çıkmıştı. Zamnnımızda kültür hayatı İçin son derecede büyük hir ehemmiyet kazanan sinema ve radyo, eski kanunumuzda tahnitiyle g(i-zönüne alınmamıştır. İşaret, resim, ses nakline yarıyan âletler, fotoğraf makinesi ve gramofon plâklarının yardımı ile yapılan çoğaltma numuzda yeti haiz n ıın um uz
m İyot vermiş, ihmal etmiştir. Eski kanunumu znn bariz bir vasfı da sudur: O zamanki hukuk telakkilerine göre yalnız vatandaşın hakkı gözx>-nünde tutulmuş, kamın o hava İçinde hazırlanmıştır.
ve yayım eski kanıı-lâyık olduğu ehem mi sayılmamıştır. Eski ka-maddî haklara ehenı-mânevî hakları
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 10.12.1948 tarihli karu-riyle kabul edilen tnsan Haklan Beyannamesinin 27 ncl maddesine göre •'Herkesin sahihi bulun duğıı her türlü İlim, edebiyat ve sanat eserleri özerindeki maddî ve mânevi haklarının korunması., bugün bir milletlerarası mesele sayılıyor.
Biıyiik Millet Meclisinin müzakeresine sunulmuş olan yeni tasarı hu zihniyetle hazırlanmıştır ve zamanımızdaki teknik terak-k’lerin bütün icap ve hususiyetlerini gözünün? almış bulunmak tadır.
Dilimizde telif mefhumundan İlmi veya edebî bir eserin vücuda getirilmesi anlaşıldığı halde resim yapmaya, beste vücuda getirmeye, sinema eseri yaratmaya telif denilmiyor, ilim ve edebiyat eserlerinde do telif sadece aslın yaratılması mânasına geliyor. Halbuki tercüme, adaptasyon ve sair şekillerde de telif derecesinde büyük bir emek vardır ki korunmaya bıyıktır. Bu sebeplerden dolayıdır ki yeni tasarıya telif hakları kanunu denilmemiş, ftkir eserleri kanunu adı verilmiştir; bıı tâbirle hem düşünce hem muhayyile mahsulleri kas-dolunuynr.
Tasarı, telif ve ibda hakları korunmaya tâbi tutulan eserleri asıl eserler ve işlemeler olarak İkiye ayırıyor.
Enerler şunlardır: Her hangi hlr şekilde dil ile İfade olunan bütün İlim ve edebiyat eserleri her nevi rakslar, pontonıİmalar bunlara benzer sözsüz sahne e-serlorl, bedii vasfı hulıırınııynrı her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf pHcrlerlyle hor nevi haritalar, plânlar, projeler, krokiler. resimler coğrafyaya, to-poğrafyaya, mimarlığa alt ketler ve benzerleri, her sözlü ve sözsüz besteler vasfı haiz olan tablolar, resimler gravürler, hak, naht veya ben zeri usullerle madeUL, taş, ağaç veya diğer bir madde üzerine çizilen veya teshil edilen eserler heykeller, kabartmalar, oymalar mimarlık eserleri, cllşleri ve kü çük sanat eserleri, fotoğraf eserleri. sinema flllmlcrl. öğretici ve teknik mahiyette olan veya gün lük olayları lesbit eden filimler
manevi bedii
Eskişehir yolları asfalt oluyor
Eskişehir, 16 (T.H.A.) — Eskişehir yollarının asfaltlanması için, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünden 500 ton asfalt te-min edilmiştir. Tonu 350 Hra o-lan bu asfalt Vilâyete meccanen verilecektir.
Ayrıca, Bursa . Ankara yolunun Eskişehir içinden g(çen 9,5 Km. lik kısmının Bayındırlık Bakanlığınca turfalı yapılması kararlaştırılmıştır.
musiki, edebiyat sokulma-ve radyo şekle so-ve
hale geti-bir eserin
lehine ohı-korunacak
nlan hayli eser-
her nevi llıııî, teknik veya bediî mahiyette projeksiyon dlyapozi-tinori.
işleme sayılan ve diğerlerinden farksız olarak korunmaya tâbi tııtııhın eserler şunlardır: Ter« cümoler, roman, hikaye, şiir ve tiyatro piyesi gibi eserlerden birinin hu sayılan nevilerden bir başkasına çevrilmesi, güzel sanatlar, ilim ve eserlerinin filim haline sı veya filme alınmaya He yayıma müsait hlr
kulmnsı, musiki aranjman tertipleri, güzel sıınnt eserlerinin hlr şekilden diğer şekillere konulması, hlr eser sahihinin bü tün veya aynı cinslen olan eser terinin külliyat haline getirilmesi, belli bir maksada göre ve hususî bir plan dahilinde seçme ve toplanın eserler tertibi, ilmi araştırma veya çalışma mahsulü olmak şartiyle henüz, yayımlanmamış olan başkasının eserinin yayını la ıı maya müsait rilınosi, başkasına ait izah ve şerhi.
Görülüyor kİ sahibi rak tecavüzden
fikir ve sanat mahsulleri çeşitlidir. Meselâ mimarlık Icrl do dahil, bunlardan pek çoğu yürürlükte olan kanunumuzda mevzuu bahis bile edilmemiş tir.
Tasarıya göre bir eserin korunması İçin Hükümete tescil ettirilmesi mecburiyeti de olmı-yacakhr. F.serln alenileşmesi İle hak kendiliğinden teessüs etmiş olacaktır.
Yeni tasarı korunma süresini eser sahibinin yaşadığı müddetçe ve ölümden sonra da elli yıl olarak tesblt etmiştir. Sahibinin ö-tümünden sonra alenileşen eserlerde koruma süresi ölüm tarihinden itibaren elli yıldır. Eser sahibi hir tüzel kişi İse süre, e-serin alenileşmesi tarihinden ba_ş-lıynrak yirmi yıldır.
Hükümet, eser sahiplerinin mânevi ve maddî menfaatlerini müşterek hlr tarzda kullanmaları ve korumaları mnksadlyle a-(ilkahların mesleki birlikler kurmalarını mecburi tutabilecektir. Üyelerine sermaye koymak, kâr ve zarara ve hukukî mesuliyete iştirak etmek vecibesi yüklenmemek şartiyle bıı birlikler hususi hukuka tâbi ve tüzel kişiliği haiz olacaklardır. Bunların teşkilât ve idare tarzlarına dair statüler Milli Eğitim ve Adalet Bakanlıklarınca tanzim edilecektir. Alâkalılar birliklere üye olmadıkça bunların sağladıkları faydalardan ve statülere göre tahsili birliklere bırakılmış olan mali haklardan faydahmamıya-caklardır.
Bizce zaten tek çıkar yol budu r: Ever sahipleri teşkilatlanmadıkça menfaatlerin korunması mümkün değildir. Bir sanatkârın vücuda getirdiği bestenin, piyesin, eserin ne zaman nerede kimin tarafından çalındığını, tem sil edildiğini, basıldığını ancak hu nevi teşkilât takip edebilir, maddi, manevî tecavüz olmuşsa eser sahihi adına dâvayı bu teşkilât açar, neticelendirir; umumiyetle her yerde eser sahibi için ayrılacak hakkı hu teşkilât tahsil eder.
Sağlam bir kanun, o kanuna dayanarak iyi çalışarak kuvvetli teşkilât.
• •
f •
•' "• • - • * • •••
Aşağıda
Aşırı sağ ve sol cereyanlar
karşısında hükümetin görüşü
saatin
Eşkıya müsademesinde
malûl olanların durumu
sağ ve sol cereyanlar Hükümet görüşünün daha açıklanmasını
Milletvekili Bahadır Dülger, gazete ve mecmualarda rejimimize aykırı yazılar karşısında kaza cihazımızın süratle harekete geçemeyişine dikkati çekiyor
Merkez Bankası
Eskişehirde bir şube açıyor
Eskişehir, 16 (T.HA.) — Merkez Bankası Eskişehirde bir şube açmaya karar vermiştir. Müsait bir bina bulunmadığı takdirde yeni bir bina inşa edilecektir.
Posta pullan değiştiriliyor
Ankara. 16 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Resmî pullar, takse pulları, Darphane ve Damga Matbaasında bastırılan Atatürk serisine ait. pullar, Is-viçrede bastırılan ve 1 ocak 1949 ve 19 mayıs 1950 de tedavüle çıkarılmış olan uçak pulları, sivil havacılık, Fârâbi pulları hariç olmak üzere şimdiye kadar satışa çıkarılan normal posta ve hâtıra pulları 1 ocak 1951 tarihinden itibaren tedavülden kaldırılacaktır.
Ankara, 16 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Erzurum Milletvekili Bahadır Dülger. Meclis Başkanlığına şayanı dikkat bir sözlü soru önergesi vermiş bulunmaktadır. Bahadır Dülger bu önergesinde, son günlerde gazete ve mecmualarda rejimimize tamamiyle aykırı mahiyette teokratik veya faşist devlet nizamına yahut işçi diktatörlüğüne mütemayil yazılar intişar ettiğine işaret etmekte ve kaza cihazımızın milli birliği rahnedar eden bu neşriyat karşısında süratle harekete geçemeyişine dikkati çekmektedir.
Önerge sahibi, efkârı umumi-yede mânevi bir huzursuzluğa sebep olan bu durıım karşısında aşırı bahsinde bir kere
Başbakandan istemektedir.
resmini gördüğünüz bu değeri 3.000 liradır
I
7
1
talihli okuyucumuzun sahibi olacağı bu kıymetli saati ince ve zarif altın kordoniyle hediye edeceğiz.
Dünyanın en tanınmış markası olan Patek Philippe markasını üzerinde taşıyan bu kıymetli saatin mühim hususiyeti de dünyanın her yerindeki vakti aynı zamanda gösterebilmesidir.
Bıılundugunuz memleketten başka aynı saniyede meselâ Korede, New-York’ta. Pariste, Londrada ve dünyanın 4 bucağındaki saatleri öğrenebileceksiniz.
Kadrandaki siyah yer geceyi yaşıyan memleketlerdeki saati göstermektedir
Birinci sayfamızda şag iist kösedeki kuponları saklamayı ihmal etmeyiniz. Bunlardan 90 tanesi bu kıymetli saatlerden bir tanesini kazanmanıza vasıta olabilecek kur’a numarasını almanızı sag-lıya/caktır.
Yaprak dökümü
UFKf’METE arız olan yaprak ■■dökümü devam ediyor: Maliye Bakanı da, sallandı sallandı, nihayet düştü. Maarif, Sağlık, Bayındırlık ve nihayet Maliye... Böy-lecc, dökülen yapraklar dörde çıkıyor, İlk ikisinin yerini derhal doldurduk. Ama son İkisi, şimdilik âriyeien veya vekâleten idare edilecek !
Japon harp suçluları
Sovyetler, Japon harp suçlularının yeniden yargılanmasını istiyor
Paris 16 A A. (A.F.P.) Moskova Radyosu Sovyet Rusya, Washlngton ve Londra Elçilerinin Birleşik Amerika ve Ingiltere Hükümetlerine 15 aralıkta Sovyet Hükümetinin bir kere daha Japon İmparatoru Hirohito He bir çok Japon generalinin Milletlerarası Fevkalâde Mahkemeye verilmesini isteyen notasını verdiklerini bildirmiştir. Generallerin İsimleri notada yazılıdır. Ayrıca bu isimlerin bir sureti Komünist Çin Hükümetiyle Uzakdoğu Komisyonu üyeleri Avustralya, Birmanya, Holanda. Hindistan, Kanada, Filipin, Yeni - Zelânda, Pakistan ve Fransaya verilmiştir.
İngiltere, Almanyaya yeni kıtalar yolluyor
Londra, 16 A.A. (Reuter) — Ingiliz kıtalarının Avrupadaki kuvvetlerinin durumu dün akşam Harbiye Bakanlığı tarafından açıklanmıştır.
3 yeni tümen kurulması ve Almanyadaki kuvvetlerin arttırılmasını derpiş eden İngiliz karan dolayısiyle Avrupadaki İngiliz kıtaların yerleri değiştirilmiş ve anavatandan Almanyaya yeni kıtalar yollanmağa başlanmıştır.
Etna’nm indi famdan resimler
itnlyada Etna Yanardağının geçenlerde indifa edip, lâvların etraftaki tarlaları mahvettiğini ve civardaki birçok köyleri tehdit ettiğini bildirmiştik. Yukarıdaki resmimiz, yanardağı, İndifa anla-nnda göstermektedir, ön planda görülen köy. tehlike karşısında evvelden tamamen tahliye edilmiştin Yandaki resmimiz de, yanardağa yakın oturan köy halkını, bir tepeye yerleştirdikleri Madova nın bir büstü huzurunda, ev ve barklarının kurtuluşu için dua ederlerken göstermektedir.
Bu tâbirin tefsiri hakkında Meclise bir önerge verildi
Erzurum Dülger.
Ankara. 16 (Hususî muhabi rimız bildiriyor) — Milletvekili Bahadır 2591 ve 4298 sayılı kanunlarda
zikrolunan “Eşkıya müsademesinde malûl olan., tâbirinin tefsiri hakkında bir tefsir metni ve gerekçesi hazırhyarak Meclis Başkanlığına vermiştir. Ba hadır Dülger, mezkûr tâbire kaza mercilerince dar bir mâna
• •
Ömer Ataç vefat etti
(Hususi)
Gümüşhane 16 Gümüşhanenin eski bir ailesine mensup Mustafa Şevki Paşanın oğlu şehrimiz tüccar ve müteahhitlerinden Hamit ve Nihat Ataç’ın babalan Ömer Ataç Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Bu irtihal Gümüşhanede teessür uyandırmıştır.
Merhum 85 gününe kadar sından hiç bir
rnişti. Vefatından bir saat evvel yakınlariyle şurken yatak odasına çekilmiş ve bir müddet sonra da akraba ve komşularını çağırarak hc-lâllaşmış ve ruhunu teslim etmiştir.
Merhuma Tanndan rahmet, kederdide ailesine başsağlığı dileriz.
verilerek harp malûlü için müsademede bilfiil yaralanma şartı arandığından umumi veya kısmi bir seferberliği icap ettirmemiş bulunan dahili tedibat harekâtına iştirak eden ve bu müsademeler veya harekât esnasında her hangi bir sebeple malûl olan vatandaşların mağdur duruma düştüklerinden şikâyet etmektedir.
Hazırlanan tefsir metni Meclisçe tasvip edildiği takdirde, müsademe ile nihayet bulan harekât esnasında ve her ne suretle olursa olsun 551 numaralı kanunda mevcut 6 dereceden birisine girecek şekilde malûl olanlar ötekiler gibi mevcut ka nunlardan faydalanacaklardır.
Eskişehirde 10.000 fon tohumluk ilâdandı ve temizlendi
Atom bombasının
kullanılması
Attlee, atomun düşüncesizce kullanılmıyacağını söyledi
yaşında idi. Son neşe ve hafıza-şey kaybetme-çeyrek konu-
Eskişehir. 16 (T.H.A.) — 11
dahilinde mevcut 25 selektör ile üç aydan beri çalışılarak 10.000 ton tohumluk temizlenmiş ve 1-lâçlanmıştır. Bu işin bütün mas. rafları ve akaryakıt bedelleri tamamen Tarım Bakanlı^ bütçesinden ödenmiştir. Geniş bir ziraat bölgesi olan şehrimiz çiftçilerinin tohumluklarını daha süratle temizlemek n.aksa-diyle Tarım Bakanlığından beş selektör daha gönderilmiştir.
Londra, 16 (AP) — Başbakan Clemcnt Attlee bu gece millete hitaben radyoda verdiği demeçte tngilizlere atom bombasının “hafifmeşrep veya düşüncesiz,, bir tarzda kullanılmayacağını vadet-miştir.
Attlee. Washington’da Tru-man'la yaptığı müzâkereler hakkında verdiği İzahat sırasında şunları söylemiştir:
“Kuzey Koreli mütecavizleri mağlûp etmiş olan Birleşmiş Milletler kuvvetleri şimdi Çin birliklerinin müdahalesi yüzünden yeni müşküllerle karşılaşmışlardır. Bu, tehlikeli bir durum yaratmıştır. Tehlikeyi arttıran şudur: Böyle bir hareket mütecavizlere kâr kalacak oluf-sa. bu, kuvvet İstimaline inananlara cesaret verecektir. Bunun ne demek olduğunu tecrübe Ha biliyoruz. Bu itibarla, kelime kanunsuz kuvvete zelilâne teslim
mânasında olunca yatıştırma bahis mevzuu olamaz ve buna karşı kesin davranmalıyız.,.
İran Şahına suikast yapanlar
Mevkuf bulunan suikastçılar dün hücrelerinden kaçtılar
T
kü sahnenin adama açılması değil, kapanması korkunçtur.,,
Ayak izleri
Tahran, 16 (YTRS) Şahına karşı suikast suçu ile, 1949 senesinin başlarında hapse mahkûm edilen 10 komünistin, bugtln hücrelerinden kaçtıkları, polis makamları tarafından bildirilmiştir. Aynı kaynaklara göre, bu âne kadar kaçan mahkûmların izi bulunamamıştır.
1949 da îran polisi, Sovyet Elçiliğiyle yakın bir alâka tesis ettiği anlaşılan 44 komünistten müteşekkil bir grupu tevkif etmişti. Bunu müteakip. Şaha karşı bir suikast yapılmış ve bugün kaçan komünistler yakalanarak hapse mahkûm edilmişti.
tran
Bir koltuğa İki karpuzun sığama, yacağmı söyliyon atalar, kalksınlar da kabinemize baksınlar. Başbakan Yardımcılığı ayııı zamanda “Bayındırlık.,
caret Bakanlığınınklnde avnı kilde “Çalışma,, kİ koltuğun bana yok ’
böyle bir durum pek az hükümetin hasına gelmiştir.
Yazan:
koltuğunda, ve Tl-se-otürüyor da o |-
miMin? dedikleri
Şhnd| hat ırlat nınnııı sırası değil mi? II mayıstan evvel, Demokrat Parti namzet listelerini zayıf bulanlara karşı “Bu l>eş kahine çıkar,, bulunanlar, acaba nüyorlar? Deniyor
Meclisi henüz tanımaya lamadığı İçin, yakın rlyle (lc„.
“boş kahine,, yncağız *.’
• ra»
A
İkinci ırhlndcrı aıısnda, ikan Dnladler-
ılıı üç bakanlığı »irden uhdesinde opladığıııı gören ıdlkal bir meta şöyle denılş-
Bediî FAİK
Düııya evvel
Baş-
llsteden en az. mukabelesinde halen ne düşü-kİ: “Başbakan, vakit bu-arkadaşla-
Iktlfa etmek mecburiyetin-ihtlnıal.
Bir Ingiliz
dedikodusuna, propagandasına, ver
Ama o takdirde nii sözünü nereye ka-
devlet adamı:
mesut (»İmaları, po-
“— Bu, Dala-er’ııln kahine kü.AMiın. urun, Kahine olmasıdır...
Bizim yaprak dökümü devanı c-der ve pek sevimli Başbakanımız dıı. Meclise uzanacak yerde, hükümet İçindekilerle yetinme polltlkn-Him değiştirmezse, yakında hepimizin o Fransız mebusu gibi: “Bu, Menderesin kahine kurması değil, kabine olmasıdır,, diyeceğimiz mutlaktır.
“Milletlerin lltlkacıların sözlerini lıafız.aların-da zaptedip etmeyişlerine bağlıdır,, der. Ne kadar doğru. Tel ü-zcrlne HOslerl zaptedip, sonra bir düğmenin tahrikiyle onları HİlIve-ren makineler gibi hafızalarımız olsaydı, ne rahat ederdik!..
Piyes meselesi
Faka! şuhu bertaraf. Bütçe henüz Meclisten geçmedi. Şimdi koltuklarına İkişer karınız sığdıran zevat, ikişer mevzuu savunacaklar ve daha garibi, aynı bütçe, kendilini meydana getiren Maliye Vekilinin değil de yenisinin dilinden müdafaa olunacak! Sanırım ki.
QON günlerde matbuatımızı İşgal eden piyes meselesini elbette duymuşsunuzdur. Her yıl Şehir Tiyatroftimda telif hlr eserini alkışladığımı/ Cevat Fehınl Başkııt, hu yıl İçin de hlr piyes hazırlıyor. Demokrasi kİ. senenin ve günün mevzuudur. Bir tiyatro muharririnin bundan İstifade etmesi katlar tabii ne olabilir? Ccvat Fehmi de böyle yapıyor ve eserinde, rey veren vatandaşa, sandığa, seçim
aıı imi ıs mi»—»» ir»
Ama gelin gö-in kİ, eserin •m provaları va-lırken , bir nlr: “Gönderin u kuraya!,, Ve kadan hlr Ikin-is| ; “Kaldırın ibneden!„
ŞLmdl. ne oluş? Ne var-ıış? IhM İlk (»dulun üze uçmayalım, (Hiç bir
şey olmadığı esasen memleketin en salâhiyetII kalem erbabı tarafından kabul edilmiştir.) Faitat hlz farzcdellm ki. hu piyeste, söylendiği gibi, hakikaten rey veren vatandaşla vjb demokrasiyle alay edilmiştir. Bundu kaçınacak, gocunacak ne var?
Bugünkü Başbakan Yardımcısı, tahsilini Frapanda yaptı. Kendiline hep birlikte soralım: Fransız t hat rolnrı, revüleri. senede en az kaç defa Başbakanları sahnede hicvederler ?
Demokrasi, mevcut rejimlerin mutlak en iyisidir ama, mahzurları da vardır. Bütün dünya demokrasilerinde bu aksaklıklar ortaya atılır ve eğlenilir. Demokrasinin kusurlarını Örten bir taralı da, zaten hııdur. O, kendisinin da-
hi tenkld edilmesini, hlcvedllmesl-nl tebessümle karşılayan bir rejim olmanın zarafetini taşıyor.
Harp içinde Bcynğlıı sinemalarından birinde, birkaç gazeteci nr-kadaşla, “Blondy Ailesi,, di.ve bir film seyretmiştik: Ailenin babası, bürosunda kendisini ziyarete gelen yapışkan bir kadını güçlükle savdıktan Konra, diğer kapıdan karısını İçeri alır. Fakat aksilik, giden kadın kanapenln özerinde çantasını unutmuştur. Karısı hışımla adanın sorar: “Bu klınlıı?.,
Çantanın üzerinde de F.D R. markası var. Adam, biran markayı tetkik ettikten sonra, ne dese beğenirsiniz:
— Hıh.. bunu anlnmıyacak ne var? Fr a ilklin Delano Roosevelt!. Tebdili kıyafet etmiş, memleketi geziyor, şimdi kadın kılığına girmiş, demin buradaydı!.
Bıınıı seyrettiğimiz zaman, havdı Istanhıılda örfi İdare vardı ve hlzlrr hayretler İçindeydik bugün demokrasi geııe şaşmaktan miyiz?
Sinemanın acar
ckey Rooney’in. bir filmde kendi taklidini yapacağını duyan Roo> sevrlt. aktörü herncıı Beyaz Saraya davet eder. Gönderdiği mektuba şunları yazarak: “Daha .çok muvaffak olmanız için, beni daha yakından tetkik etmenizi İstedim. „
(Jtemancau başbakan Ikon, bütün Paris revülerinin kendisini ele aldığını, buna karşı no düşündüğünü soran bir dostuna: “Azizim demiş, müteşekkirim onlara. Çüıı-
ama.
varken görsek kurtulabilecek
delikanliNi Mi
SOVYET Rusya tarafından Birleşmiş Milletlerde ortaya atılan sulh teklifine herhalde gülmekten kırılmışsınızdır. Geçen akşam radyomu karıştırırken. Moskova İstasyonunun türkçe neşriyatı arasında hu mevzuda hlr tefsir dinledim, Allah sizi inandırsın, ne Mo-llcr’in piyesleri, ne Charlle Chap-lln'ln filmleri, hu derece katıltırı olmuştur.
Ve hlr dostumun anlattığına göre. bir kaç gece evvel de aynı İstasyon. bütün dünya milletlerini. Rıısyanm kanadı altına sığınmaya davet etmiş. Aşağı yukarı şöyle diyor: “Bugün Sovyet Rusya peykleri olarak adlandırılan hür ve mesut milletler camlıusı bütün Anglo - .Amerikan hegâmon.vaaına hlr İbret olmalıdır...
Siz. aslanla tilkinin hikâyesini bilir misiniz?
Aslan tilkiye:
— Aşkolsun, demiş. Hemen hemen bütün hayvanlar İMMilm yeni kâşûneme geldiler: yediler İçtiler de seıı bir defa
olsiın tenezzül
et-
ile re-
RUS NOTASI
Rusya, Batı Almanyanın silâhlanmasını protesto ediyor
16 (YİRS) — İntiha bu akşam, Rus Hü-Moskovada ki 1 ngi Hz bir nota vererek. Ba-silâhlanması ve TeşkilA-protesto
mensup
Londra, Hükümeti kûmetinln Elçiliğine
tı Almanyanın Kuzey Atlantik Paktı tına alınması olayını ettiğini bildirmiştir.
Dışişleri Bakanlığına
bir sözcü, notanın tam metninin Londraya henüz varmadığını, fakat alınan Almanyanın dolayısiyle Potsdam ve giliz dostluk
kümlerini İhlâl ile itham ettiğini söylemiştir.
haberlere göre, silâhlandın İması îngiltereyi. gerek gerekse Rus - In-anlaşmasının hü-
Tilki saygı »aşın» eğerek, vap vermiş:
— Aman hıvş-ııehııenp! Tenezzül ne kelime. Emredersiniz. An ’ak. bendeniz sarayınız civarındık I İzlere bakın; hepsi gidiş İstikametinde, bir yok!
Sovyetlerin ithamı
Moskova 16 (YİRS) — Sov. yet Dışişleri Bakanlığı bugün buradaki Fransız Elçiliğine bir nota vermiştir. Bu notada Rus-lar. Fransız Hükümetini, Mos-kovada 1941 te imzalanan Fransız - Rus dostluk ve karşılıklı yardım anlaşmasının hükümlerini ihlâl ile itham etmektedir.
tane hile (tünen
Anlaşılan. Moskova Radyosu, bu hikâyeyi bilmiyor. Yoksa, Bulgn-rlstanııı, Kumanyanın, M acar İs ta -nın ve diğerlerinin ayak İzleri meydanda iken, davet yaparmıy-dı?.
Hınnavî'nin katili mahkûm oldu
Beyrut, 16 (YİRS) — Geçenlerde Suriye Devlet Başkanı Sami El Hinnavi’yi öldüren Mu-hammed El Barazl; bugün 18 sene hapis ve 25.000 lira para cezasına mahkûm edilmiştir.
Sayfa 4
YENİ İSTANBUL
Tekel, Rize çay istihsalinin | Amerikada fiyat kontrolları gelişmesine mâni mi oluyor
Otomobil ve motörlii vasıtalar fabrikaları fiyatlara yeniden zam yapacak mı ?
Paris Hususî Muhabirimiz bildiriyor
Rize Çaycıları Yardımlaşma Kooperatifi, Rize çayının serbest olarak piyasada satılmasını istiyor
\Vashlngton. J6 (Hususi ı Beyaz Saray dan bildirildiğine göre, lüzumlu tedbirler alındıktan sonra, hemen Ücret ve flvat
Rize Çay Müstahsilleri Yardımlaşma Kooperatifi tarafından Rizenin çay istihsaline vc buradaki İstihsalin gelişme imkânlarına dair küçük bir broşür hazırlamıştır. Broşürden öğrendiğimize göre, Rize çay müstahsilleri Tekel İdaresinden şikâyet etmektedirler. Mesele şudur:
Seylân Adasında Seylânlılann, Hındislanda Hintlilerin, Java-da Javalıların, Sunıatrada Su-ı atrahlann» Cenubi Afrlkada Cenubi Afrikalıların içtikleri çay yalnız kendi mahsulleri o-lan çaylardan ibarettir. Şu halde Türkiyede Türklerin İçecekleri çayın da Türk çayı olmaması için ortada hiç bir sebep
yoktur Şurasını hatırdan çıkarmamak lâzımdır ki memleketimizde çay harmancılığından bahsedenler vc bunun lüzumunu ileri sürenler Rize çayının saf o-lorak Içllemiyecegini iddia e-denler ya çay harmancılığından menfaat bekliyen tacirler veyahut da çaydan haberi olmı-yan kimselerdir.
KISA
HABERLER
X
kontrolleri derpiş edilecektir. Fakat; herkesin endişe ettiği gi. bl, Koredeki Komünist Çin istilâsının yarattığı kriz vc üçüncü dünya harbî tehdidi karşısında şiddetli tedbirlere başvurmak zamanı henüz gelmemiştir.
Hükümet, fiyatların yükselme, meşini temin etmek için İki yol çizmiştir:
Bu meseleyi görüşmek üzere Pleven Amerikaya gidiyor
Bilindiği gibi Rlzede 200 ton kadar çay istihsal edilmektedir. Tekel İdaresi bu çayları Rlzede mubayaa ederek, dışarıdan getirdiği çaylarla harman yaparak satmaktadır. Çay müstahsilleri. Tekelin ileri sürdüğü fikirlere şu suretle İtiraz etmektedirler:
"Çay inhisarının başladığı yıldan beri Rize’de istihsal olunan Türk çayının saf olarak satılması mümkün olmamış ve bu hususta vâki müteaddit müracaatlara Tekel İdaresince rıza gösterilmemiştir. Husus! mahiyette vâki görüşmelerden anladığımıza göre Rize çayının saf olarak paketlenmesi için yapılan itiraz şu üç noktada toplanmaktadır.
Dünya yün piyasaları
a) Az bir ihtimal dahi olsa Rize çayım halk tutmazsa o zaman yurd çaycılığının aıeyhine hareket edilmiş olun Onun için Rize çayını ecnebi çaylarla harman ederek halkı tedricen alıştırmak ve Rize çayı yurd ihtiyacını karşılayıncıya kadar yani bugünkü harman yüzde yüz Rize çayı oluncaya kadar bu tarza devam etmek.
b) Esasen maliyet bedeli vük. sek olan Rize çayına paketleme masrafı ile çay inhisarı resmini ilâve edince en az 16 liraya satmak lâzım geliyormuş diye düşünülüyor Ve bu takdirde Tekel İdaresinin Rize çayından hiç bir şey kazanamayacağı ve binaenaleyh çaydan ödenmesi lâzım gelen parayı azaltmak mecburiyetinde kalınacağı ve bundan da Hazine varidatının eksileceği ileri sürülüyor. Ve hat. tâ idarenin bu çayın nakliye ve satış işlerini yapmasından mütevellit bir nevî masraf ve külfete katlanmak mecburiyetinde olacağı iddia ediliyor.
Bradford >ün piyasası: Piya-suda taranmış yün fiyatları ga. I yet istikrarlı olup, ona piyasalardaki seviyeye uygundur. Taranmış yün müstahsillerinin e-hnde. satılmayan ham madde stoku varsa da pek azdır.
Merinos cinsinde siparişler birkaç ay ilerisi için doluduı Vasati satış fiyatı 64’ s tarafmış için libre başına 250 penidir.
Melez yünler merinos ile karıştırılarak mamul maddenin fiyatını düşürmek tedbirine baş vurulmuştur.
Güney Afrika yün satışı: Port Elizabeth. yün satışlarında 3 balya en ince taranmış yün libresi 185-1/2 peniden satıldı kİ, bu, Güney Afrika için rekor addedilecek bir fiyattır. Piyasa istikrarlı olup arzedilen 4.075 balya merinos ve melez yünden % 99 u satılmıştır. Arzedilen karakul cinsi 1.030 balya olup % 33 ü satılmıştır.
Güney Amerika yün piyasaları: Arjanti ’ yün piyasasında satılan yün 1 626 tonu bulmuştur Piyasa istikrarlı İdi. fakat ticaret milletlerarası durumun inkişafını beklediği için durgundu. Uruguay piyasasında yapılan ihracat satışı 890 tonu buldu; 296 sı Amerikaya gitti. Fiyatlar diğer piyasalara ayak uydur, maktadır, münasebeti leri Boston
10 daha
Sldney yikn satışı: Yün piyasası merinos ve melez yünlerle istikrarlı olup. Bradford ile Avrupa arasındaki çetin rekabet i-le neticelendi Amerika ve yerli fabrikalar da piyasayı destekli-
yordu. Arzedilen 11.308 balyadan 11.121 I satıldı.
MEKSİKA YÜN ENDÜSTRİSİ
ithal edilen yün fiyatları o kadar yükselmiştir ki. Meksika yün fabrikaları bu sene sonuna kadar kapasitelerinin yarısı kadar çalışmış olacaklardır. Meksika yünü, iplik bakımından kı. sa, kalite bakımından düşük ve az miktarda olduğu haldt 1948 vasati seviyesinden beri kilo başına 1.5 peso artmıştır. Endüstri, dahildeki satın alma kabiliyetinin artan perakende ve top. tan satış fiyat la riyle boy ölçüşe miyeceğinI anlamıştır. Milli Ekonomi Bakanlığına bildirildiğine göre, ham madde fiyatları hemen indirilmezse, aralık ayı. nin sonunda en aşağı 5.000 işçi işsiz kalacaktır.
AMERİKAN YÜNLÜ MENSUCAT ÎSTİIIS VLİ
Amerika İstatistik Bürosunun bildirdiğine göre. Amerikanın yünlü ve taranmış yünden örülmüş kumaş imalâtı 116 milyon yardadır. Bu miktar geçen seneye nispetle % 9 artmıştır.
İNGİLİZ YÜNLÜ MENSUCAT İSTİHLÂKİ
★
Uruguay ile ticari olan Avrupa devlet-fiyat seviyesinden fazla ödüyorlar.
c) Bir çay kendi kendine harman edilip içilemezmış. Cnu behemehal diğer memleketlerin muhtelif evsafta ve birbirini tamamlayıcı hususiyetleri bulu, nan çaylarla bir nispet dahilinde karıştırmak lâzımmış. halbuki Rize çavı hiç bir çayla karıştı nlmıyarak piyasaya çıkarılırsa jmkanki hususiyetlerden mahrum ve lezzetsiz olurmuş
İngiltere İstatistik Bürosunun bildirdiğine göre, ekim ayında yün istihlâki azalmıştır. Taranmış yün imalâtı eylül ayında geçen seneye nispeten 10 artmıştır. imalât 20.559.000 libre idi; bunun İçinde hah ve kilim iplikleri 717 000 libre tutuyordu.
★
Adanoda pamuk fiyatları
İskenderunda ihracat fiyatı 1050 dolardır
olduğu çayının
İranda olduğu
Evvelâ (a) bendindeki birinci itirazın münakaşasını yaparsak: Rize çayının Londradaki muayenesine ait olan raporun totkikile bu kabil itirazın yersiz anlaşılabilir. Zira Rize Avrupada, Ortaşark ve rağbet bulacak evsafta
tesbit edildikten sonra bu çayın Türkiyede halk arasında tutul-mıyacagı endişesine kapılmak i-çin hiç bir sebep yoktur. Bun. dan başka düne kadar ecnebi memleketlerden ithal edilen çay. larm Rize çayı ayarında bulunmadığı hususu bu işi bilenler tarafından malûm bir hakikattir.
Gaziantep, 16 ı Hususi) — Bu sene fıstık istihsalinin 3000 tondan fazla olmadığı anlaşılmaktadır. Geçen seneki istihsal miktarı ise 10 bin tondu Fiyatlara gelince, İskenderun fob tes lim bir ton fıstık 1050 dolardır. Satıcılar, malın noksan olduğunu gözönünde tutarak satışlarda nazlı davranmaktadırlar. Fa>at en mühim alıcı olan Amerikadan beklendiği İstekler mevcut değildir
Gaziantep piyasasında 340 - 380 kuruş arasında maktadır.
Adana. 16 (Hususi ı — Piyasada pamuk fiyatları hararetini muhafaza etmektedir. Dün Bor-sada birinci akala 420 kuruştan, yerli tip pamuk ise 825 kuruştan muamele görmüştür
Türkiye ile Almanya arasındaki ticarî münasebat, harpten evvelki seviyesine yaklaştı
kadar
fıstık satıl.
★
(b) bendindeki itirazı kayda gelince:
★
Bilindiği gibi geçen sene fıstık mahsulü bol olduğu için, sokaklarda 180 . 250 kuruşa fıs-tık satıldığı görülmüştü. Bu sene ise şehrimiz piyasasında toptan fıstık fiyatı 400 kuruştan a-«ağı değildir.
Frankfurt 16 (Hususi) — Türkiye il»* Almanya arasındaki ticaret hacmi on ayda 76 milyon dolar ve senede de 81 milyon dolarlık muamele tuta-riyle harpten önceki dört yılın senelik vasatisine yaklaşmış bulunmaktadır. Türkiyenin bir çok ihraç mallarına Almanyada büyük talep mevcut olduğu gibi Türkiyede de Almanyanın muhtelif sanayi mamullerine ve bilhassa makinelere fazla ihtiyaç vardır.
16/XII/1950 Cumartesi
ve saiı ile kar-
İm*:
Yerli bir mahsul üzerinden Teke) resmi alınmaması icap e-der. Zira henüz yardıma ve himayeye muhtaç olan bir mahsulün vergi ile boğulması hır doğru değildir. Bu itibarla ve bir maddei kanuniye ile yerli çaydan alınmakta olan resmin kal. dırılmasiyle bu çayın maliyet bedeli üzerinden ve daha ucuz o-larak satışa çıkarılması ve Tekel İdaresinin ambalaj masraflarını da fazlası şılamak mümkündür
(c) Bendindeki itiraz
Tamamiyle yanlış bir görüşün ifadesidir. Zira dünjra yüzünde, kı bir çok çay fabrikalarının mahsulü çaylar harman yapılmadan içilmektedir. Çayda harman ticari maksatlarla yapılır ve harmancılıktan tacir büyük bir menfaat elde ettiğinden dolayıdır ki bazı memleketlerde görüldüğü gibi bu iş geniş mikyasta propaganda mevzuu olmuştur.
Çay istihsal eden memleketlerde Siif Darjeeling ve saf Assam veya muhtelif paketler maktadır,
kendi mahsullerini meden doğrudan doğruyu nif tiplerine göre anıbalâjlar yaparak perakende halinde bile satışa çıkarmaktadırlar. Mesela Çin'de "Anhevi" çayının her sınıfı ayrı ayrı satılır ve paketlenir. Kezaük Bohen tepelerinin çayı da hiç bir harmana tâbi tutulmadan satılır. Bu mi. soli biraz daluı genişlcUrsek,
Dooars çaylarının (iplerinden ayrı ayn yapılmakta ve satıl-Hattâ bazı fabrikalar harman et-tas-
KAMBİYO ve ESHAM
Açıue Kupaııı»
i Sterlin^ ... 7 9*1 7.90.50
IUU Lıultti 280 30 2S0 30
I0Ö i’ı b rarıgı 0.80 0.80
H/ü tnv.yjr Fı (»4.03 64.03
»OU BeıÇıka F’l 6.60 5.60
lüU İsveç Kr 54.1250 54.12.50
100 Floru 73.68 10 73.68.40
10Û Lite» 0.44 128 0 41 12k
ı«X) Drahmi 0.01 876 ü.01.876
»DO dMCOU'h»» ., 9.73.90 9.73.90
«ün ıı. 22.45
IV3* İkramiyen 19.90
5 Milli klUdul&A 1 20.10
c5 »94» fietnırvuh ıV 1 100.—
'©5 »94» ueıııirvoiu v 96.-
'(4 ı/2 HH9 t km m iveli .... 16.65
%b 194) Uemırvolu VI 97.30
«ab Kalkınma 1 97.75
Kalkınma 11 .... 97.85
©6 Kalkınma •İJ .... 97.63
i'34h istikrazı i 97.30
19Ih ihiİkraz 11 97.40
1949 »btikrazı i ... 96.60
V7 MılH Mııdalah IV 20.2L
e7 .1)3« Sivas-LrrUTum 1 21.05
S7>7 1934 ll-Vll 19.40
*47 1941 Demiryolu J 20.20
■Fo7 19*11, Demiryolu 11 20.85
Îd7 1941 Demiryolu Ul 20.57
%7 alilli Müdafaa 1 . 20.30
4o7 Milli Müdaiua L1 20.70
%7 Milli Mudnftu- 111 20.90
%? Milli MûdOfaâ vı 19.70
Şirket Tahvilleri
r.C- Ziraat Ban kus» 21.—
Anadolu D. Y Tertip A7B. L10.30
•* •• %60
,, ., Mnmcfi, Senet 59.—
Şirket Hisse Senetleri
12-L—
31.—
5.—
7.25
i C. Merkez ....
fürkıye iş uankaaı
l*ürk riearol Bankası .....
Araları * iment'» .........
Satışlar
Aıncrika Yugunlav yaj a ıın yolluyor
\Vashington. 16 (Hususi) — Amerikan Tarım Bakanlığı Yugoslavya için 60.000,000 libre un satın almıştır. Resmi makamların söylediğine göre, bu bir kaç aydan beri ilk defa vuku bulan HÜkû. met alışverişi idi. Anlaşıldı-gına göre, un gelecek ay Yu-goslavyava sevkedilecektir. Şimdilik daha fazla un verileceği tahmin odilmemekle-ı|ir. Çünkü Yugoslavya 60 milyon libreye ihtiyacı olduğunu belli etmişti. Ayrıca Tanm Bakanlığı 13.175,000 libre domuz yağı da almıştır, hu da Yugoslavyaye sevkedh lecektlr. •
Amer İkada vergiler artıyor
New-York. 16 ı Hususi) — I-leri gelen bir sanayi adamı, enflâsyonu kısmak ve şimdi memleketin mücadele etmek mecburiyetinde olduğu yanın harbin masraflarını ödemek için önümüzdeki iki mali sene müddetinde yıllık 25,000 milyon dolar ilâve vergisi a-lınmasını teklif etmiştir. Federal Rezerv Bank direktörü ise diğer bir teklifte bulunmuştur: Bu zata göre, askeri olmıyan Federal bütçede 5,000 milyon dolarlık bir tasarruf yapılabilir. Ayrıca iki senelik mecburi askeri hizmet. MarshalI Plânının bir Avrupa silâhlanma plânı haline girmesi ihtimalinden bahsedilmiştir.
AıucrLkadB fiyatları New-York. Ne w-York
rabiber satışları bugün durgun geçmiş, fiyatlarda bir oynama görülmemiştir. Piyasada görülen bu isteksizliğin Amerikadaki son siyasi durumla ilgili olduğu tahmin edilmektedir Piyasa kapandığı vakit, aralık teslim. 1.57, ocak teslim 1.52» mart teslim 1.50 ve mayıs teslim 1.40 dolar üstünden tesbit e-dilmiştir. (Verilen fiyatlar libre başınadır).
Brezilya kahve konferansı Rio de Janeiro, 16 (Hususi) Brezilyanın muhtelif kahve birliklerinden gelen delegelerin toplandığı konferansta kahve istihsali ve ihracat meseleleri hakkında görüşülmüştür. Anlaşıldığına göre 1951 senesinin temmuzunda, yani şimdiki mahsul senesinin nihayetinde, makul bir fi vat tesbit etmek için hususi tedbirler almaya lüzum kal-mıyacaktır. Konferansın verdiği bir karara göre. Ameri* kaya şimdiki fiyatların İstihsal masrafı ile uygun olduğu bildirilmelidir. A merlka.nın fiyatları yükseltmesi Brezilya için bir felâket olur. Konferans, aynı zamanda dolar sahasının haricine daha serbest satışlar yapılması vc ecnebi bir alıcıya kolaylık gösterilmesi için tekliflerde bulunmuştur.
1 — İktisadi İstikrar İdaresi bu hafta General Motors vc Ford otomobil endüstrilerinin fiyatları yükselteceklerine dair yayınladıkları kararı tehir etmelerini bildirmiş ve diğer otomobil fabrikalarına fiyat-larmı yükseltmemeleri için haber göndermiştir.
Paris (Hususi) — Evvelce de bildirdiğimiz gibi Fransız Baş* vekili Pleven önümüzdeki ocak ayında Washıngton'a gitmek ta-sav vurandadır. Başvekil her halde askeri bütçeyi kabul ettirdikten, Milli Mecliste ekseriyetini genişlettiklen ve Koredeki vaziyetin alacağı kati şekli gördükten sonra bu seyahati yapacaktır.
salâhiyetinin Milletlere ait ger milletler teklifler ileri
yalnız Birleşmiş olmasına dair dl-ta rafından sürülmüştü.
buki Reis Truman'ın banın evvelce Ingiliz tine haber verilmeden mıyacağını Londraya
bildirmesi telâca düşen milletlerin tekliflerim sıfıra indirmiştir.
bazı Hal-bom-
bu Hükûme-kullanıl, resmen
saba katacak olursa bu hal Av-rupadakı kötümserliğin artmasına sebep olacaktır. Bu takdirde kıta Avrupasının İcap ettiği zaman deniz ve hava harbine te rked ileceği ne vc hududun artık Elbe kıyısında değil, ‘'Okyanus ve Akdenizde bulunduğuna hükmolunacakUr.
de
karabiber
16 (YİRS)
Borsacında
ka-de
2 — Senato ve Mümessiller Meclisi kira kontrollerini uzat, inak için kanun çıkartmışlardır.
Hükümetin yakında fiyatları kontrol edeceği endişesi ile, Büyük Amerikan ticaret ve sanayi firmaları şimdiden. sattıkları veya imal ettikleri malların fiyatlarım yükseltmeğe bağlamışlardır. Bu arada, Chryster Otomobil Kumpanyası, 1951 model otomobillerinin fiyatım 195 do. lar yükselttiğini ilân etmiştir. Memleketin muhtelif tarafların, dan gelen haberlere göre, şimdiye kadar kahve, kakao, viski ve benzinin fiyatları artmıştır Ohio eyaletinin Colombus şehrinde halk mağazalara üşüşerek büyük miktarda çeşitli yemek konserveleri satın almışlardır. Yiyecek maddelerinin vesikaya tâbi ile. bir çok depolarını New-Yorkta
sent, viski fiyatları da beş sent yükselmiştir.
Pleven niçin Truman’la görüşmeye gidiyor? Bunun belli-başlı iki sebebi vardır. Evvelâ Fransonın hâlâ "Büyük Batılı, lar., ailesine mensup olup olmadığını öğrenecek, sonra Birleşik Amerika ile, Hindiçıniyi müdafaa etmek mümkün olup olmadığına dair bir fikir teatisinde bulunacaktır. Bu suretle Amerika da bu Işde bir mesuliyet altına girmiş olacaktır.
Son Truman - Attlee görüşmeleri esnasında Fransız diplomasisi İkinci Dünya Harbinin sonundan beri ilk defa olarak bir bozguna uğramış değilse bile bir nevi istihfafa manız kalmış olduğuna dair haklı veya haksız olarak Fransız umumi efkârında ve yan resmi mahfillerinde bir kanaat husule geldiğini saklamakta fayda yoktur.
Bütün bu meseleler hale kında Fransanın fikrini bildirmek fırsatını bulamadığına işaret edilmektedir.
Pleven davet edilmediği için Attlee ile birlikte Washington'a gidemezdi, denilmektedir. Esasen Fransız Başvekili Mecliste bazı ikinci derecede meseleler dolayısiyle vaziyeti sarsılan Hükümeti müdafaa etmekle meşguldü.
Hindiçlniye gelince vaziyet pek açıktır. Fransa oraya en muktedir kumandanlarından birini göndermiştir. General De Lattre de Tassigny meselenin bütün askeri imkânlarını Hükümetine bildirecektir.
Fakat Fransız dostlarımız bugün en mühim meselenin Kore-nın herhangi bir şekilde isteyerek veya istemeyerek tahliye edilip cdilmiyeceğini tâyin etmek olduğu kanaatindedirler.
değişmiştir. Mecliste ıç yapılan u-neticesinde
Vaziyet bugün Pleven Hükümeti meseleler hakkında zun müzakereler
mevkiim sağlamlaştırmıştır. Bu itibarla Hükümet Reisi beynelmilel satranç tahtasında Fran-sanın kaybettiği mevkii Wa-shington'da tekrar kazanmaya çalışacaktır.
Kore terkedıldlği takdirde Fransa Amerika tarafından kuvvetle desteklense bile teşkilâtlandırılmış, silâhlandırılmış ve aşılmaz bir hududun arkasında 750.000 Çinli ile takviye edilmiş bir Vietminh’m karşısında Hindıçinide nasıl tutunahı-lir?
tutulması endişesi kimseler şimdiden doldurmaktadırlar, kahve fiyatları iki
Hanı madde görülmeleri
Salâhiyeti! Fransız rinde İngiliz Churchill veya hafazak fırlara "Adalı,, olduğu sürmektedir. Fransızların dermek için gelmişti.
mahfille-Partisinin
İşçi
Eden gibi Mu-nispetle daha kanaati hüküm Esasen Eden
bu endişelerini gi-geçen htffta Parise
Böyle bir nıak esasen tedir, Çünkü Avrupada yalnız İngiltereyi he-
teşebbüste bulun-elzcm addedilmek-Birleşik Amerika
Bütün mesele buradadır üst tarafı boş lâkırdılardan ibarettir. Görüldüğü gibt Pleven VVashlngton’da bîr çok meseleleri halletmek mecburiyetinde bulunuyor.
Washington, 16 (Hususi) — Bir hükümet sözcüsünün bildirdiğine göre, bakır, kalay, kau-çuk ve çinko hakkında olan milletlerarası görüşmeler 1951 senesinin başında yapılarak Atlantik milletlerine ihtiyaçları o. lan miktarın bir an evvel temin edilmesine çalışılacaktır. Sözcü, bu konferansların malzeme ve tahsisat heyetinin toplanarak Atlantik hanı maddeleri
meydan vermeden önce yapılması muhtemel olduğunu söylemiştir. Sözcü buna Illzum olduğunu çünkü silâhlanmanın A-merikada da stratejik ham maddeler bakımından kıtlığa sebep olduğunu bildirmiştir.
Burada hâsıl olan kıtıbaa göre Attlee Atlantik ittifakının mukadderatı hakkında Tru-man’dan geniş salâhiyetler alarak Londraya dönmüştür. Bu ittifakın Fransız Hükümetinin bütün gayretlerine rağmen Av-rüya teşkilâtı ile hiç bir alâkası olmadığını buaoıda söylemek ve tekrar etmek lâzımdır.
devletlerine
dağıtmasına
Kasaplık hayvan ihracatı
İzmir, 16 (Hususi) — Bir müddetten beri Yunanlılara satışı yapılmış bulunan korunlardan mühim bir kısmı için akreditif açılmış olduğundan 1800 kadarının sevkıyatı yapılmıştır. Ayrıca 400 kadar çift hayvanı da bu halta içinde limanımızdan gönderilecektir. Fiyatlar piyasa seviyesine uygun olduğu için Ticaret Odası heyetince menşe şehadetnamesi verilmiştir. Ayrıca ucuz fiyatla keçi ihracı da devam etmektedir. Satışlar alivre olarak yapıldığı i-çin hayvanlar 70 kuruşa alındığı halde 58 kuruşa satılmakta, a-radaki açık Yunanlıların buradaki müterakim alacaklarından kapatılmaktadır.
Julee Moch tara-tavsıyc edilen Av-daha iyi günlere kör hatta alınmış-
Avrupada
A men kalılan n Atlantik ordusu Amerikalıların, tasvibi ile tek-ettirdikleri ve
Pleven ve tından ihdası rupa ordusu intızaren bir tır.
teklif ettikleri kurulacaktır. İngilizlerin de liflerini kabul
Fransızların son dakikada söylediklerini dinletmek imkânını bulamadıkları anlaşılmaktadır.
Vazıyetin bu şekli alacağı altı aydan beri malûmdu. Yalnız serbest milletlerin münhasıran Birleşik Amerika ve İngiltere tarafından silâhlandınlacaklan bilinmemekte idi. Bu suretle bu iki memleketin iptidai maddeleri kendilerine tahsis edecekleri ve diğer milletlerin bu maddelerden gereği gibi istifade ede-miyecekleri anlaşılmış bulunmaktadır.
Nihayet görünüşe göre Tru-man ve Attlee atom bombasının kullanılması icap edip etmeyeceği meselesini kendi aralarında görüşmüşlerdir. Bu nokta Fransızları endişeye düşürmemiş fakat kırmıştır. Bilindiği gibi bu silâhın kullanılması caiz olup olmadığına karat vermek
Kuzey Korenin doğu sahilindeki Voıısondaki petrol tasfiyehanesinin Amerikan Yedinci Filosuna bağlı uçaklar tarafından bom-hahuHİ’ktaıı sonra yanışı. Yangından hasıl olan duman denizde 6U mi) uzaktan görülmekteydi
?■ '> -yi
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
Kupon getirecek okuyucularımıza
İstanbul Ticaret Borsası
Kilosu Kuruş Kuruş
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
t
ÖOD Kapatııt
Dun
KktRJ kuı
Buğday sert dökme Buğday PolatlI Kuşyeml çuvallı
Fasulye Sekınik
., yumuşak çalı Susanı mavi haşhaş
Akdarı
Ayçiçeği tohumu dökme Yerfıstığı kabuklu
Ceviz iç
.. .. İşlenmiş
Fındık İç lTrı 79/'81 rand. (çuvalı) K epek Razmol
Lor
Beyaz
ICrtşar Keten
Ayçiçeği Fındık
Pamuk
Tiftik (lağ
„ oğlak
.» yağlı Krema manda Margarin yağı Kok o yağı Tur yağı Sığır derisi nalrı m uru kasap Oğlak ,, tuzlukuru adedi Keçikılı
Sığır derisi yaş
Kuzu havakurtıxu
Koyun derisi yaş Pamuk yerli
Yapağı kasapbaşı in(c
peynir tam yağlı ya&j
M
• >
••
o
I»
• I
rı
32.05 3030
86
95
17
88
üzüm çekirdeksiz No.ı« tnelr A serisi No. tacir H serisi No. Pamuk
Pamuk Pamuk
Pamuk
Pamuk vagn «rafine/ . Pam >k ekinle*) .....
AJcala Akala A kala, erir
lüb i .. u .. m..
U5
31U
320
72.5
130.—
S35.—
140 —
17.—
Adana Ticaret Borsası
72 .25 52.— 43/47 132.— 100.—
140.
17
*
Gazetemizin Tahsil Kupou-lariyle. ay başındııu itibaren neşret m e yo banladığımız (1.000 Saat) kuponlarını kabul etmek, mukabilinde kura nıımaralarını vermek ve sonra da hediyelerin) dağıtmak üzer o yeni bir büro tesis etmiş bulunmaktayız. Bizi bu karara sevkeden sebep, ukuyucularımızdan bize müracaat etmekte olun büyük kitlenin l.şlııi süratle görmektir. Bu nıuksatla
Hn&day lBuşell=Sent) .............
Seri ı(ış mansuiu No. 2 .. .. Kırmızı Kış mahsulü No. 2 ..
l'uınuU Mlddlhıg (14hreal=:SeııL> Aralık •••••••••••••••A•••(•••••• Mart
Mayıs .................
Tiftik (Ubrest=Sent)
Telcsas No. 1
Fındık ı LlbreMİ“=S*nt>
Kabuklu verh ırı ..............
^rt-ü •«••••m—••••« Levan t ıç «thai man ...........
EKstru iri iç ttbaj -nalı .......
kuru üzüm .Libresi = Senti
Thompson çekirdeksiz seçmt
Keton fftbunıu *Bu>cH = Dolarj
M in n ea poi Ls ...
Kalay (Lıbrc=Sent) .............
Levtıa-teneıce «100 ılbre -«olar»
276. 250.
150.-
135.15
63.— «A-
U L/4
275 — 249.—
41 55
41.64
11.28
135.15 135.-
59.-
65.-
U 1/0
Galatada. Bankalar Caddesinde, Adalet Hanının 2 nci katında bir daire kuşat edilmiştir
A kata
■
Akala
• • • • • I I—
Akala
«100/ Uhl
37u.—
Binncj tkincı Birine Hazn ikinci vemı.
3.»
145.—
I
5.8D
142.—
T
•••••••»•9• • •• vadeli
• •
M
l.l
M
,, ,, Trakya
eiğ tene kel i çıplak
»t
„ rafine *
M
• •
• •
• t
• •
11
• •
tf
t •
•e
• •
••
M
H7(l
330
123
vağruuj
a • •••t
Altınlar
Londra Borsası
Keton Hihıımu ıTunur6torUut»
Bombay .......
Kuiküta
Yur fıstığı Hindistan ....
72.08
73.-
73.-
79.—
hüb;e Veri) Gr. Külçe Degnasa.
Cumhuriyet ... ı((iQ££t ,«•••••••«• Haini t iulden lngUt? .......
^Yansız kok .. Napolâon in İsviçre .......
Bugtln Lira
1.72
4.74
32.50
37.80
29.20
42.80
hkua icuı
Lira
4.86
32.50
37.60
28.90
42.60
Bradford Piyasası
Tiftik
•F
Vün
••
(yl aıaJ ’Lfbrcii—Flyut t?ıra malı
Anadolu frakya
«A
••
• •
te
♦a
İskenderiye Borsası
Pamuk ( Kaoları—TuIImtd AshmounJ Kısa uyaflı F/G Kamak Uzun elyaftı F/G
145.—
140.40
112.— 130.—
1 Aralıktan itibaren
Kur’a numarası, kupon ve hediye için okuyucularımız mezkûr adrese müracaat e-deceklerdir. Yurdun her tara* tından gönderilmekte kupon mektuplarının ne de adresin
(YENİ İSTANBUL kahır Caddesi. \ d alo t kat 2) şeklinde ( okuyucularımızdan rica ederiz.
olan üzeri-
Han
Han» vazıhmışım ı bilhassa
420.—
650
i
17 Aralık 1950
YENİ İSTANBUL.
Sayfa 5
4
Bir çiçek, bir böcek ■JÜNYANIN en güzel yerlerinden biri olan Güzel Istan* W bul’u bir çiçek olarak düşünecek olursak onun yapraklarını daima kemirenleri de böceklere benzetebiliriz. Halbuki bu böcekler bir kaç değil, binlercedir. Bunları ortadan kaldırmak için aramızda, senelerden beri dertleştik ve sonra Cumhuriyet devrimizde bu dertleri ortaya koyduk. Fakat, emekler boşo gitti, böcekler hâlâ yaşıyor ve serpiliyorlar.
Bu böcek yuvalarından biri dc İstanbulun göbeğinde, eo seçme yerinde. Genelevler, oralara endişesiz ve rahat yayılmışlardır. Şehrin bu karanlık köşeleri gövdelerini nazara çıkaranlarla doludur. însnn burada sıfırın çok aşağılarına düşmüştür. Kız ve erkek çocuklarımız bu korkunç düşkünlüğü barındıran evlerin yanından geçerken gözlerinin buralara kayrmaıuası mümkün değildir. Yolunu şaşıran ve bu sokağa dalan bir insanın çok defa hayretlere düşmesini ve derin bu tiksinti duymasını anlayabiliriz. Beyoğlu caddesindeki namuslu ailelerin oturduğu evlerin arkası ve hattâ kız okulumuzun pencereleri bu sokağa bakar.
Bizim bu çok utandırıcı manzarayı kaldırmamız için her haJde Birleşik Milletlerden tavsiyeler beklemeye ihtiyacımız yoktur- Tanzinıattan beri Avrupa âlemine girmiş olan Türkiye de bir asır içinde bu utandırıcı vaziyeti tasfiye edebilirdi. Umumi sıhhatimizi muhafaza etmek için insanlığa yakışmayan bu yerleri kontrol altında bulundurmakla, sıhhi vaziyetimizi sağladığımızı zannedeceğimize kültür propagandamız ile herkesin kendi sıhhatini nasıl koruması icap ettiğini yayabilmiş olsaydık, bize öyle geliyor ki, şimdi bunları kaldırdığımız zaman nasıl bir vaziyet husule gelebilir diye tereddüde düşmezdik.
İkinci Dünya Harbinden sonra Rus ordulan Avruparan göbeğine girdikleri vakit insan hakkını, mal ve can hürriyetini tanımadıklarından her şeyde olduğu gibi en küçük yaştan en büyük yaştaki insanlara kadar her dişinin namusuna geçildi ve bu yüzden hastalıklar da müthiş bir ölçüde, arttı. Ne feci bir hâdisedir ki. tıbbın en büyük bir merkezi sayılan V’iyaneya, zührevî hastalıklarla mücadele için İsviçre Kızılhaç: tarafından ilâçlar gönderilmişti, fakat, bu milletlerin kültürü vahşete karşı muzaffer oldu. Ruslar bile artık silâhlarını kınına kovduktan sonra masumlara tecavüz etmek cesaretim kendilerinde bulamıyorlardı.
Biz hayatın ihtiyaçlarım takdir ediyoruz takat, bu ihtiyaçların sağlanması için, insanların sokakta bıribir-Ierine saldırmalarına lüzum olmadığına ve kültür propa-gandalariyk herkesi kendi sıhhatiyle ilgilendirmenin daha doğru olabileceğine inanıyoruz. Onun için çiçeğe benzettiğimiz gilzel İstanbulumuzu bu böceklerden kurtarmak lâzımdır. Neden hâlâ tereddüt ediyoruz! Bize öyle geliyor ki, İstanbulumuzu bundan kurtarmak konusunda bütün va-tanda$1aruraz. istisnasız, bizim gibi düşünmektedirler.
YENt İSTANBUL
Günün aktüel mevzuları
Ali ile Yumak
İskandinavya mektubu
Temizlik
Temizlik, zabıta işi olmaktan çıkıp, bir halk terbiyesi haline gelmiştir Yazan : Hate VtDtNLI
Stockholm (Hususi» — İskandinavya memleketleri de Avrupadır, burası da Batı medeniyeti Avmpasıdır, ama bu Avrupa bambaşka bir Avrupa-dır. Burası, "reformasyon Av-rupası.. dır. Bu âlemin iki bclli-başlı karakteristiği vardır. Bunun biri ve en mühimmi sosyal dâvalan öbür medeni milletlerden daha iyi kavramış ve bu bakımdan, nazariyelerle uğraşmayıp, çoktandır bu işlen pratik hale getirmiş ve rasyonal çalışmakla günlük hayatta ve münasebetlerde paradoksları n. temadiyen ortadan kaldırmak suretiyle, "armoni., yi kurmuş olmasıdır. Öbürü de. yine bu reformasyon anlayişiyle ve sosyal terbiye sistemi ile sıhhat işlerinin gelişimi ve bu gelişmede ••temizlik” İn bir polis ve belediye işi olmaktan çıkıp, bir hal’ terbiyesi haline girmesidir.
Burada, yani İskandinavya memleketlerinde (İsveç, Norveç. Danimarka, Finlandiya! bakkal kasap, sütçü, ekmekçi, manav gribi yiyecek satan dükkânlarda sigara içilmez; bu bir. Bir de, istisnasız söylüyorum, hiç bir yiyecek maddesine, hattâ turp veya şalgam da olsa, müşteri el süremez. Sürerse, terbiyesizlik. bayağılık ediyor diye, görenlerin nefret bakışlarıyle karşılaşır.
Buraya ilk geldiğim günlerden hır gün, bir bakkal dükkânında, pişmiş bir ıstakoza, bizdekı hoşgörürlüğün alışkanlık ve dal-gmlığiyle olacak, dokunayım dedim. Satıcının, elime vurarak beni bir paylayım vardı; bunu bütün ömrümce unutamayacağım.
Çağdaş medeniyet dediğimiz alemin ilerilik ve geriliği, disiplin ve nizamları, polis ve belediye zoriyle değil, ruhlara fil nıp hık nun pan
yerleşmek suretiyle, toplu-münaacbetlennde âdeta ka-hükmünde tezahürlerini ya-âdetlerin varlığlyle ölçülür.
İnsanların oldu molam bir zâtı vardır: Grmcmeyince ve dü-şünemeyince. yok sanırlar. Biz-ler hayata hep şarktan, yani bil taraftan baktığımızdan ve .şarkça düşündüğümüzden, öbür tarafı ve öbür taraf tak ileri göremiyoruz. Halbuki, dünyamızda başka bir âlem var.
Biz, şarklı düşünüp, garplı olmak istiyoruz. Bu, paradoksun ta kendisidir. Kendi âlemimizin düşündüğümüzden başka bir şey olamıyaeağını unutuyoruz; daha doğrusu, bilmiyoruz. Ondan dolayıdır ki, garp medeniyetinin kanunları, nizamları bize aykın geliyor, verimsiz kalıyor, terbiye «istemimize giremiyor, çünkü, bu kanunlar, bir hayat gör şu ııün.onu anlayışın bir ifa desidir. O nizamların hepsi, gelişmiş olan bir topluluğun fikir bünyesindeki formlarına göre ölçülüp biçilmiştir.
Halk, pis işkembeleri vitrinlerine asan dükkânların manzarasından iğrenmedikçe, kurtların davarları parçaladıktan sonra bırakıp gittikleri intibaı m veren kasap dükkânlanndaıı ^hş veriş etmekten çekinmedikçe, işportalarda satılan, sineklerin konup kalktığı, tozun toprağın sindiği, onun bunun ve pis satıcıların elleyip durduktan, kurusundan yaşma varıncaya kadar türlü meyvalara meye devam ettikçe, nn başparmaklariyta rak temizledikleri
sütlâcı yemekten kaçınmadıkça, ve nihayet temizliği necasetten taharet çerçevesi dışında da görmedikçe. ilh.. Stockholm Zürich belediyesinin bizim belediyelerin oİ33, neye yarar.
et-
iltifat garsonla-oğuştura-kasıklarla
veya nizamları nizamlar»
Neye yarar sanatoryumlar serumlar; valinin sebze halini, bahkpazannı, manav ve bakkalı teftişi, toplulukta her fert kendi kendini mürakabe ve teftiş etmesini bilmedikçe?
ve-be-sof ralarda sabunlu tpsa, tastan ağıza ağıza dolaş’u ılıı. yavruları şapır şu* hiç bir sıhhî tedbir ölü yastık la-
Şuralar, sanatoryumlar rtiT.le mücadele ededursun; ri yanda, bez ağızdan ve ağızdan bankalarının pıır öpülür,
alınmadan bit pazarlarında döşekleri, yorganları, rı. çamaşırı satılır, kullanılır ve sonra (!a veremin bıı âlet halini aldığına hayret edilir. Lir yandan bol bol zehir, öbür yandan damla damla panzehir! iz'a m de mı paket paket Ameri katlan. Av pupadan getirteceğiz ?1
giyin inektedir.
Zengin Çinli Kızıl hlııre
alle kızları Avrupa lı kııdınlur gibi şimdiye kadar Çin (lr htısıiMÎ sermayeyi yanak etini.** deği hlir.
Modern tekniğin nhnrthrlnin hepsinden muhrıım olıııı (.İn küllüsü, uçsuz bucuksız bir topluktan ekmeğini çıkarmaya ııgnı^mııktıuhr. Bu mücadelede ü*vckkülü lıl(; ekMİıııez. yüzündeki te-beaaüm hiç bilinmez.
• •
t
Açlık felâketine uğramamak için Çin, Batının
Amerikan Hükümeti uzun tereddütlerden sonra Kızıl Çin ile ticaret münasebetlerini idame ettirmeğe karar vermiş, zeytinyağı ambargosu gibi boykot teşebbüslerinin hemen hepsinden vazgeçmiştir. Fakat Birleşik A-menka ile Çin arasındaki bu alış veriş, Çinin güneyinde Ka-ulun Yarımadasına münhasır dır İki yıl öncesine kadar büyük toprak sahipleri hususi ordular beslıyecek kadar kudretli idiler. Daha kuzeyde Hongkong’-un bütün ticareti IngiJizkrin e-1 indedir. Hongkong ve Kaulun ile Çinin en büyük merkezi o-lan Kanton arasındaki mal mübadelesi son avlarda hiç görmediği bir terakki kaydetmiştir.
Çin. bir ziraat devleti olmaktan çıkmamıştır Bu sebeptendir ki. Mao Tse Tung'un yeni İktisadi programı esaslı bir toprak reformuna duyanmukta-idiler; Hükümet onlusu bu ücretli asker yığınlarının yanında pek zayıf kalıyordu. Ta asırlardan beri Çinli, askerliği bir vatan hizmeti olarak değil de. bir meslek olarak görmeğe alışmıştır. Hattâ Kızıl Çin, askerliği, harp sırasında da mecburi kılamamıştır. Bu sebeptendir ki, umumi bir seferberlik Çlnde düşünülemez bile.
Buna ıııukabı] kızıl propaganda makinesi. Çindc Avrupai şekliyle mükemmelen işlemektedir: Afişler, kütle tezahürleri, radyo ve hoparlörler yeni rejimi övüp durmaktadır. Fakat komünizmin, bugün büttin Çinin ancak onda birine nüfuz edebildiğini de unutmamak lâzımdır.
Beyaz ırk. Uzakcjoğuda prestijinden çok kaybetmiştir. Çinlinin ondan ne kadar nefret ettiği Kore harbinde görülmektedir. Bununla beraber Mao Tse Tung delegelerinin Birleşmiş Milletlere gelmesi, Kızıl Çinin niyetlerinin daha yakından anlaşılmasına yol açmıştır. Kızıl Çin, Batı için büyük bir tehlike olarak kalmakta ise de, Batının Mao Tse Tung’un muhtaç olduğu pirinç nıenbalunnın büyük bir kısmını elinde tuttuğunu da unutmamak gerektir. Çin, Si-om. Güney Kore ve Hindıçiniden aldığı pirinçten mahrum edilirse, milyonlarca Çinli aç kalır.
TAHSİL KUR’AMIZ
i-
yardımına muhtaçtır
5 ııkarıdakı ioluğruf, Çiıı büyiik Komünizm bıı sefalete heniiz hlı re. ileride bir
şehirlerinde (;w re çare
yaşıyuıı proletaryanın sefaletini tasvir etmektedir, bulmuş delildir. Cehmet Çinlilerin İliklerini' İşlediğine g(>-buluııabllecegi de pek şüphelidir.
Bu sebeptendir ki, 10 milyon kilometre karelik muazzam bir saha üzerinde rızkını toprak -
tan
köylüsü, siyasi vade toprağiyle alâkadar olmak- manet etmektedir.
çıkarmağa uğraşan Çin ta ve asırların verdiği bir te-akidelerden zı- vekkülle hayatını Buddha ya e-
Çhı halkının hayattan beklediği nimet bir çanak pirinçten ibarettir. Bu sebeptendir kİ, M30 Tse Tuııg’un bütün gayesi milyonlarca Çinliyi açlıktan korumaktır. Fakat hn gayenin gerçekleşmesi (Ip ancak Bat> nın yarduniyln mümkündür.
90kupon, belki size bir istikbal hazırlıyacaktır
M71'
Mr. (1
■f
s. i®
rfjiı£ 9 T 1 Mİ
iv
T 1»
* 1 ■—J ■ T "»■ ı ’RT 1 I ı 1
0 X K / f K
g, I
*
İki talihli okuyucumuza Avrupa ve Türkiyede 3 sene tahsil imkânı hazırlayan kur'amız hakkında tafsilât veriyoruz
Avrupada üniversitelerinin ilkbahar sömestrinin mart nihayetinde başladığını nazarı itibara almaktan sarfınazar. her gün artmakta o-lan okuyucularımız bize müracaat ederek bu haktan İstifade etmek arzusunu bildirmişlerdir. Onun için biz sene başından İtibaren 90 kupon için mart nihayetine kadar bu müsabakamızı son olarak temdit ediyoruz. Bu suretle kupon toplamış ve şimdiye kadar okuyucumuz olanlara yeni bir şaııs im. kânını daha veriyoruz. Çünkü onların şimdiye kadar malik olduktan 90 ur kupon şanslarını arttırdığı gibi yeniden toplayacalfjan kupon da bu şansa ilâve o-lııııacaktır.
Gazetemiz, bu esnada muhtelif Üniversiteler hakkında tetkikler yapmış ve hır hayli malûmat toplamıştır. Muhtelif fasılalarla bu Üniversitelerin resimlerini, oralardaki tahsil şartlarını, hayat tarzlarını okuyucuta-ı ımıza ayrıca bildirecek ve onların laydalanmutarını ıemine çalışacaktır.
Bundan başka gazetemiz şimdilik İsviçre, Avusturya. Almanya. Fransa ve Italya-da tahsil etmek isteyenler için soracakları sualleri o-ralardaki bürolarımız vusı-tufiiyle tetkik ettirecek ve ontaru cevap verecektir*
Gazetcnüz, okuyucularına kültür sahasında hizmet etmiş olmak için onlardan bir tanesini Avrupa veya A-nıerika ünivcrsitehMinden birinde. diğerini İstanbul veya Ankara üniversitelerinden hangisini arzu ederse orada 3 sene okutmak kanının vermiş ve bıı kurarını intişara başladığı gün bildirmişti GUn geçtikçe gazetemizin bu hayırlı emeline karşı gençler ile evlâtlarını okutmak isteyenler n-rasında büyük bir alâka u-yundığını memnuniyetle görmekteyiz..
Kurayı kazanını okuyıu cumuzun şayet kendisinin bizzat bu tahsili yapmak veya ailesi mensuplarından bu rinl üniversitelerden birisine göndermek imkânı vok-şa. bıı takdirde Işbıı talihli, kendisine isabet eden hakkı başka birisine satabilir. Ne-tekim geçenlerde Zürich’e tayyare ile seyahat etmek ve orada bizim hesabımıza 15 gün kalmak kur’asını kazanan talihli okuyucumuz bıı hııkkını başka birisine rctnı iştir. Devrettiği
d irde bu hakkı işbu tahsili daha mak imkânım Şayet kazandığı
ka birisine devretmek istemezse, bu talihli okuyunıu-za derhal birinci mükâfat olarak 8000; İkinciye 4000 lira ödenecek tu.
de v-tak-alaıı yap-
satın ucuz bulacaktır, hakkı baş-
Alı. köyü terke deh yarım .^aat kadar olmuştu. Gün ilerliyor, tozlu yola düşen gölgesi gittikçe küçülüyor-du. Güneş ensesini kızdır-mıya. omuzundaki dürülü yorganın ipi göğsünü kes-miye başlamıştı. Dere kenarından geçerken bir söğüt dalı kopanp yapraklarım yoldu, onu bir baston gibi kullanarak biçilmiş tarlaların içine dajjdı. Maksadı büyük bir dönemeci kazanmaktı.
Çarıktan kesik ekin saptarını çiğnerken gözlerini topraktan kaldırmadan düşünüyordu.
"Hey ağzına tükürdüğüm talihi hey" diyordu, yurdu yüzüstü ko da ameleliğe var. Şinci
yoksa sürün bakalım. İş dediğin akçe armudu gibi dalda asılı değil a... Yol' bilmem. iz bilmem; bak şu başıma gelene... Ulan yÜ2 kile buğday borcu bilene ödemedi be.”
Bir hendekten atlayıp başka bir tarlaya geçtiği sırada arkasında bir hışırtı î. şitti. Şöyle bir dönüp bakınca beyaz tüylü bir çoban köpeğinin peşinden geldiğini gördü. Köpek onun baktığını görünce sinmişti.
"Ulan, dedi kendi kendine, bizim Yumak heıgelesi olmasın bu?”
Seslendi r
"Evi şehre işin
— Yumak!...
Köpek olduğu yerden yavaşça doğruldu. Kuyruğu sarkık, başı önünde, suçlu bir eda He sahibine sokulup çarıklarının dibine sırtüstü yattı.
Ah, bir ayaklarının dibindeki köpeğe, bir de geldiği yola baktı. Elini j-üzflne götürüp şakaklarından süzülen teri suratına sıvadı ve okkalı bir tükürük savurarak;
— Tüh Allah belânı versin, dedi. Şinci tamam oldu, işte bir sen eksiktin. Ulan soytarı köpek eniği, hangi akla his m et ettin de peşime düştün hı ?.. Ağanın düğününe gidiyom .sındın elle* hanL
Köpek hiç kımıldamıyor, gözlerinin akını belirte belirte endişeyle sahibinin yüzüne bakıyordu. Ali kızmı-ya başlamıştı.
— Bak hele, dedi. Yetiş-miyesiceyc bak... Bak heie hiç iplediği var nıı ? Ulan kime dırlanıp döküyorum ben? Kımraşsana!.. Şehre gelip de çöpçü mü olacan ? Haydi bas... Köyde kime varsan önüne birşey atan olur ama peşimden gelirsen eşşek gübresi bile bulaman. Deli mi ne?
Fakat bağırıp çağırmak para etmiyordu. Yumak bir ölü gibi hareketsizdi. Bu da Alinin patlaması için kâfi geldi ve köpeğin sağrısına bir tekme yapıştırdı.
— Kalk! dedi. Esşeoğlıı eşşek köyün yolunu tut yoksa gebertirim.
Tekmenin tesiriyle sarsılan iri gövdeden ince Mr i-niltiden başka ses çıkmadı Hayvan bu sefer gözlerim köy tarafına çevirmiş, sahibinin yüzüne bakama* olmuştu.
Alinin gırtlağına bir şey tıkanır gibi oldu ve öfkesi teessür şekline girip içini yaktı. O da gözlerini şehir tarafına döndürerek, âdeta kendi kendini itiyormuş gibi. sürüklenmiye koyuldu
— İşte ben gidiyorum, dedi. Nc halledersen et.
Arkasına bakmamıştı a-ma Yumağın iki adım gerisinde yürüdüğünü biliyordu Onu tekmelediğine çok Ü-zülmüştü.
— Anladık, bensız edemezsin. Ananın oğuldan ayrıldığı şu dünyada altı hasreti göze alamadın soytarı?... diyordu. Ben keyfimden gitmiyorum Kış kıyamette anamdan
eliğim burnumdan gelecek. Senin gibi burnumu apış a-rama sokup yatanuım ya. Bakalım kendi gırtlağıma zıkkım bulabilecek miyim... Bulsam da bir tikim ekmek. Sana ne yedireyim a gözü dönesice? Fe sübhanaüah ve nimelvekil
ay mı de a»,. eın-
★
Alı ile Yumak şehre var. dikleri zaman gün batmak üzereydi. Şehrin dışına kadar uzanan asfalt caddenin iki taralına dizilmiş bahçeli evlerde çiçekler sulanıyor, gençler akşam gezmesine çıkıyorlardı. Üç gündür taban tepen Ali. kafasını sokacak bir yer anyor ve yanından süratle geçen otomobillerden güç kurtuluyordu.
Yumak şaşkınlıktan yorgunluğunu unuUnuş, gözlerini devire devire ctıaıa bakıyor, sahibinden uzaklaş-mamıya dikkat ediyordu.
Süslü tasmalarla hanımlarının önünde yürüyen, a-cayip yapılı finoların yaygaracından ürküyor ve kuyruğunu kısarak boynunu A-linin yorgun dizlerine dayıyordu.
Ali diziyle onun kafasına \ urup,
— Utan ulan, diyordu. Dağda kurt kovalıysan sen değil miydin? Şu soytarı-
Ur *
Yazan : Tıırgııt Fuat
Dah yer-
gö-
lardan korkulur mu? etsen beşini bir solukta be
Sonra elini boynuna tütüp ona hak veriyorou:
— Doğru ulan, diyordu. Ben de şu makinelerden ürküyorum. Gariplik insanda yürek komayor ki...
Ali, henüz şehre girmeden karşısına çıkan bir inşaata doğruldu. Paydos etmek üzere olan ustabaşı A-liye İş vereceğini söyledi ve gece inşaatta yatmasına izin verdi.
Şu feleğin işine akıl ermez. Ertesi gün gelen müteahhit Aliden çok Yumağı beğendi ve ustabaşıya.
— Güzel bir hayvan bu. dedi. Geceleri malzeme barakasının önünde yatarsa ijd bekçilik eder. Kantine söyle, yemek artıklarını biriktirip ona versinler.
Böylcce, Ali aldığı paradan bir şeyler biriktııebil-mek için günlerini soğan ekmekle geçirirken. Yumak canım kuru fasulye ile pilâv atıştırıyor, araş ıra sahibinin uzattığı kuru ekmeğe burun kıvırıyordu.
Bir iki ay sonra topıak ışı bitmiş ve Alinin dc vücuduna lüzum kalmamıştı. Fakat, Yumağın sahibi olduğunu öğrenen müteahhit inşaatın hitamına kadar kalmasını Ve orta işlerinde çalışmasını uygun görmüştü.
Kışı bu minval üzere ge-çirdiler. Bahara doğru inşaatın sadece tesisat işi kalmıştı ki Aliye de köyün yolu göründü. Fakat müteahhit iyice tüylenip gelişmiş olan Yumağı bir türlü bırakmak istemiyordu. Bir gün Aliyi çağırtıp,
— Oğlum, dedi. Bu köpek senin işine yaramaz, maşallah çok boğazlı bir hayvan. Sen köyde buna baka-mazsm. Götürüp de vebal altında kalacağına burada bırak da sevaba gir.
Ali yutkundu, düşündü,
— İyi diyorsun ya bey. dedi. O yetmiyesice bensiz e-demez. Ben de o olmayınca aranır dururum, değneksiz köre dönerim. Bu olacak iş değil. Yoksa senin yüzüne duramazdım- Kendisinin razı olacağım bilsem haydi yüreğime taş basıp bırakayım a. ya ben gidince zıkhvıp dökerse...
VI-
★
Alı, o gere uzun boylu şündü. Kalkıp Yumağın nına gitti, sırtını ahşap rakaya dayıyarak yere turdu.
dü-ya. ba-o-
bak Yumak, dedi, seni koyv ermek Hani bir yol dü-
b’ır
pay-Ben
— Bana Müteahhit istemiyor, şününce bu işe benim de aklım yatmıyor değil. Burada kamını iyi doyuruyorsun, e-pey de palazlandın, şinci kalkıp köye varsak sen gi-ne kemikle kepeğe mum o-lacaksın. Ne edelim ulan?..
Yumak işin alayındaydı. Alinin ensesini dişlemeye uğralıyor onunla oynaşmak istiyordu. Ali suratına tokat vurup,
w
— De dur ulan, diye ladı. Gözü döncsice... ne diyorum o ne diyor. Daha kalmanın lâfını ederken sevinçten postundan uğraya-cak oldun. Fe sübhanallah ve nimelvekil.
★
Alı şehri Lerkedelı iki gün olmuştu. Çok yorgundu a-ma epey de keyifliydi. Koy* nunda yüz seksen lirası ve çıkınında iki somun ekmekle iki vüz elli gram pasbr-mast vardı. Bir su Kenan bulup, yeni yeşermiş söğüt sürgünleriyle çimenlerin a-rasma çöktü. Azığını çıkardı ve güzelce karnını doyurdu. Bil* ara ağzında lokma varken ekmek koparmış ve duraklamıştı. Başını iki yana sallayıp lahavle çekti.
— Gözü dönesice köpek, dedi. Şinci şurada olsaydı... No baltetıneyc bıraktım sanki. Köyde pekâlâ geçinip giderdik.
Başını diMülü yorganın üstüne koyup sırtüstü uzandı. Duru mavi gökte beyaz bulut kümeleri ağır ağır kayıyor, türlü çeşitlere giriyorlardı. Tanı tepesindeki kümeye gözü takıldı.
— Tıpkı bizim Yumağa benziyor, diye düşündü.
Beraber dağa çıktıkları zamanlar yine böyle sırtüstü yatar, bulutlan seyrederdi. Bir taraftan Yumağın tüylerini karıştırır, bir taraftan da.
— Ulun Yumuk, deraı. Şu işlere bcninı bir türlü aklım ermiyor Davarları çobanlarla senin gibi köpekler güder. Bulutlan ise rüzgâr güdüyor. Çobanlar ağalara hizmet eder a, rüzgârlar kime hizmet eder? Sonra, senin ağzın var, uzun bir de dilin var ama lâı edemiyorsun. halbuki ise ben senin ne istediğini anlıyorum. Hem sen de benim dilimden pekâlâ anlıyorsun. Otur diyince otur, kalk diyince kalk, ha. Hele kuş tutunca, kendin yemiyorsun da kalkıp bana getiriyorsun ama ben de sensiz bir şey yemiyorum, değil mi Yumak?
Sayfa 6
YENİ İSTANBUL
17 Aralık 1050
Batı Almanyada ekim ayı, hayvanlara
Cambazhanede partnerini
yaralıyım ayı Özür diliyor.
Yazan : Habib Edil) -Torehan
Almanya mektubu
Hayvan nümayiş ve resmi geçitleri
iyi muamele edilmesi için propaganda yapılmak üzere seçilmiştir
Eski eserler ve müzeler
siyasi akide ihtl-insanlara en bü-yapılıyor ve bu ruhundaki şefkat hisleri azaltılmış Bir insanın bir
Totaliter memleketlerde insan-• lann bir ehemmiyeti kalmadığından hayvanların ne dereceye kadar bir ehemmiyeti olabileceğini söylemeye lüzum yoktur. Nasyonal Sosyalistler zamanında ister din veya mezhep farkı, isterse lâfı yüzünden yük zulümler suretle insan ve merhamet bulunuyordu.
karınca kadar ehemmiyeti olmadığı bu zamanı, şimdi Almanlar bir kâbus gibi düşünmek istiyor ve bir taraftan insana yardım müesseselerıni yeniden kurmaya uğraşırken diğer taraftan da hayvan sevgisi ve hayvana karşı şefkat duygularının yeniden yerleşmesine çalışıyorlar. Onun içindir ki Batı Almanyada ekim ayı şimdi bu propagandaya ayrılmış bulunuyor. Büyük, küçük hiçbir şehir yoktur ki oranın Belediye Başkanı muayyen bir pazar gününde vereceği nutukta bu konuyu ele almamış olsun. Okullarda Öğretmenler öğrencilere ders ve nutuklar verirken, Katolik ve Protestan kiliseleriyle sinagoglarda da yapılan mevizalarda hayvana karşı gösterilecek sevgi ve şefkatin medeni olmak vasfının ilk şartı bulunduğu tekrar edilmektedir- Bilhassa bu propaganda yapılırken hayvanat bahçesi olan şehirlerde develerden merkeplere kadar bütün hayvanların bekçileriyle beraber sokaklarda nümayiş yapmaları ve taşıdıkları levhalarda halka hitabederek o-nun sevgi ve muhabbetini istemeleri cidden güzel bir manzaradır. Bunların arkasından yüzlerce ve hattâ binlerce insan köpekleriyle bu törene katılmaktadır. Hayvanat bahçesi bulunmayan ufak şehir ve kasabalarla köylerde ise herkesin köpeğiyle, kedisiyle yollarda do-
taşarak yaptığı geçitresmi bilhassa Hitler zamanında şefkat duygularından ayrılmış ve harpte insan öldürmekle uğraşmış yeni neslin ruhunda bir yumuşaklık uyandırmağa vesile oluyor. Bir taraftan demirperde arkasındaki Almanlar insanlığa yakışamıyacak bir zulüm içinde inlerken öte taraftan artık demokrat dünyaya katılmış olan Batı Almanyada şimdi insanlardan başka bir de hayvana Ivi bakılması propagandasının yapılması her halde hem kültür yüksekliğini, hem de demokrat âlemde İnsan ve hayvana verilen ehemmiyeti göstermektedir
Biz, esas itibariyle ince ruhlu insanlarız. Duygularımız, bize en ufak hâdiselerden müteessir olmak hasletini vermiştir. Buna rağmen memleketimizde insan ve hayvanın büyük bir e-hemmlyeti olduğu bir türlü takdir edilememiştir. Eski zamanlarda riya ve İftira içinde geçen hayat ve sultanlar idaresinin insan hayatına tesahup etmesi, bizde, başka memleketlere nazaran, daha çok devam etmiş ve totaliter idaremiz insan kıymetini azaltmıştır. Eski kültürümüzün gelişememesi ve olduğu yerde kalması yüzünden medeniyetin
S
1
Farklarda güvercinlere
yem verenler
esaslarından uzak kalmamız bizde hayvan muhabbeti namına pek az bir şey bırakmıştır.. Biz bunu duygularımızın geriliğinde değil» olgunluğumuzun azlığında bulmaktayız. Bu husuta Hayvanlan Koruma Cemiyetine birçok şeyler düştüğünü söyliyebi-liriz. Memleketimizde her gün biraz daha kültürce İlerlememizi istemekle beraber bizde de bir propaganda harketi temin eder ve bu hususta yardımlarını esir-gemiyeceğini zannettiğimiz basının beraber çalışmasını elde e-dersek herhalde pek iyi neticelere erişileceği tahmin olunur.
Bir zamanlar sakatlandıkları için, kışın yurtlarına dönemeyen leyleklere Bursada âdeta bir sanatoryum yapmış olan Türklerin torunları şerefli atalarını hatırlıyarak hayvanlara başka bir muamele göstermelidir.
Uzun yıllar boyunca uğradığımız bozgunlar ve kültürümü-
ve
to-
zün gerilemesi bizde insan hayvan kıymetini azaltmışı, taliter idareler de bu yüksek duyguların gevşemesini ayrıca kolaylaştırmıştır.
Fakat Cumhuriyet devrimizde ve bilhassa şimdi demokrat bir idareye nail buna, artık bu hayet vermek sanlığımız için fe sayılmalıdır, konfonı marlar, zumunu istifade da hiç olmazsa en iptidai ve tabii haklarını tanımaklığımız, onları artık arıbarlara tıkmamamız lâzımdır. Hayatta eşitlik olamadığını biliyoruz. Zaten hep bunu öne sürerek birtakım zavallıları kazanmak isteyen komünizm sisteminin de, nihayet bir tabakanın saltanatından başka bir şey olmadığını ve insan emeğine hiçbir değer ver-m iyen bir şey olduğunu artık herkes görmekte ve nefret etmektedir. Fakat buna mukabil şimdi medeniyet dünyasının insana vermekte olduğu kıymet artmakta ve maddî imkânlara malik olmıyanların da birçok şeylerden istifade temin etmeleri cihetine gidilmektedir. O-nun için şimdi medeni anlayışa en çok yaklaştığımız şu zamanda biz de artık İnsana verilecek kıymeti arttırır ve hayvanlara olan şefkatimizi ruhtan gelen bir ihtiyaç haline getirirsek, insanlık ailesi arasındaki yerimizi daha kuvvetlendirmiş oluruz.
olduktan sonra duygusuzluğa ni-cemlyot ve in-başlıca bir vazi-Gllzel ve her haiz vapurlarımızı ıs-motörlü lüks trenler lü-duyarken artık bundan edemiyecek insanların
BUGÜN dünya müzeciliğinin ® ne kadar geniş ve sonsuz bir sahaya yayıldığına dair bazı örnekler vermiş olduğumuz halde yine bunu tamamiyle belirtebildiğimize kani değiliz. Müzelerin, eğitim hususunda hem de her sınıf İçin, en müessir bir vasıta olduğu inanı vardır. Ne çare ki, bizde bu mevzu mahdut olduğu kadar basit bir durumdadır. Üniversitelerimizde yüksek tahsil müesscselerimlzde çizdiğimiz öğretim esaslarına muvazi bir müzeler programı yapmak zorundayız.
Bakınız! Başta Askerî Müzenin hâlâ binasının onarımı mevzuu bahistir. Ya bu silâhların tasnifi, mahiyetlerinin tesbiti, hele teşhiri büyük bir İhtisasa muhtaçtır ki, bunun için şimdiye kadar ele alınmış bir hazırlık hattâ tam bir prensip yoktur. Halbuki bu müzede, Türk zaferlerinin kültüre ve Üstün bilgiye istinat ettiğini belirten neler neler yok. Hole kıtalar fetheden, bu korkunç silâhların, süsleme sanatı yönünden bir biblo kadar nefasetine, inceliğine hayran olmamak kabil mi? Diğer taraftan bu sanat şaheserleri, bilhassa Haçlı seferleri dolayısiyle yer tutmuş olan Türk barbarlığı iddiasına karşı bilgi ve sanat üstünlüğünü ortaya koymak, suretiyle cevaplandırmak ne kadar yerinde bir çalışmadır.
Bugün devlet merkezi olan ve büyük emek ve masraflarla kurulan Ankarada övünmeye lâyık tam bir müzemiz bulunduğunu pek de İddia edemeyiz. Cumhuriyeti müteakip, Ankara kalesinde bulunan müzenin ıslah veya tasnifi için İstanbul Arkeoloji Müzesinden bir mütehassıs istenilmişti. Bıı arkadaş Ankara dolaylarında bazı sondajlar da yapmıştı. O vakitki maarif vekili fikrini sormuş, bu durumdaki bir müzenin derhal kapatılmasını rica etmekle iktifa etmişti. Hakikaten böyle müzelerin kapanması memleket için hayırlıdır, çünkü perişan dolaplarda küflü birkaç sikkenin, yahut parçalanmış, kıymetten Ari bir köylü elbisesinin teşhiri sanat ve müze mefhumuna karşı bir hürmetsizliktir.
Ankara Etnografya Müzesi. 1930 yılında açılmış fakat Türk etnografyasına nazaran hap ka-dar bir binadır. Bugün Atatür-kün muvakkat kabrinin de bulunduğu bu binaya bir çok dekoratif ve arkeolojik eserler de
Ankarada muazzam bir
müze
kurmanın zamanı gelmiştir
Yazan : Tahsin ÖZ
konmuştur ki, burada bu mevzulardan hi; birisimin gereci gibi ifadesine imkân yoktur Kale yanında bulunan (Hitit Müzesi) ne gelince, bina 1464 -1471 yıllarında bedestan olarak Fatihin Sadrazamı Mahmut Paşa tarafından yaptırılmıştır. Zamanla perişan bir hale giren Ipu tarihî eser, bilhassa sayın âlim Dr. H. Koşay’ın gayretiyle restore edilmiş, bugünün telâkkilerine uygun şekilde Hitit eserleri orada teşhir edilmiştir-Bugün Ankaranın her tararından kurşunlu kubbeleri nazarları çeken bu güzel bina, bizim düşündüğümüz Hitit müzesine kifayet etmiyecektir. Çünkü Ankara, Hitit eserleri yönünden dünyanın en zengin ve eşsiz eserlerini toplayabilir. Bunun için de bedestenin yakınlarına belki bazı paviyonlar yapılarak bu ihtiyacın giderilmesi mümkündür. Lâkin onun civarındaki kurşunlu handa bir Arkeoloji Müzesi kurulmasına imkân olduğuna kani değiliz.
Halbuki Ankarada, merkezi bir yerde muazzam bir müzenin temelinin atılma zamanı çoktan
TİYATRO HAYATI Ankara Devlet Tiyatrosunda flEVLET Tiyatrosu geçen sene de olduğu gibi bu yıl da bazı yabancı artistler getirtmeye karar vermiştir. Bu cümleden olarak Otelin Reselini İsimli meşhur İtalyan opera sanatkârı İle bir anlaşmaya varılmıştır. Dünyaca tanınmış hlr bariton olan Otcllo Reselini, aralık ayının 14 üncıe Ankaraya gelecektir. Otcllo Bendini, Devlet Tiyatrosunda oynanmakta olaıı Bigoletto temsilinde Türk sanatkârları İle birlikte vazife alacaktır.
Geçen sene belli başlı dünya tiyatrolarında büyük bir rağbet kazanmış olan Heııry Mlller’in “Satıcının ölümü.. İsimli meşhur Amerikan piyesi dilimize çevrilmiş ve Devlet Tiyatrosunda oynaması kararlaştırılmıştır. Bu eneri Zü-rih’teki temsilinde sahneye koymuş olan meşhur İsrail rejisörü MIIo Pocovfky İle Devlet Tiyatromuz arasında hlr anlaşma yapılmıştır. “Satıcının ölümü,, piyesini sahneye koymak üzere memleketimize gelecek ve burada bir ay kalacak olan meşhur rejisörün Önümüzdeki hafta içinde Tel-Avlvden Ankaraya hareket edeceği umuluyor.
Devlet Tiyatrosunda sanatkârların saç tanzimi işleriyle meşgul olmak üzere angaje edilen Hans Novotny isimli j>crüka ustası da Ankaraya gelerek işine başlamıştır.
gelmiş ve geçmiştir. Ankara hinterlandı pek zengin olduğundan Pr^hlstorique ve antropolojik seksiyonlarından başlayarak kısa zamanda milletlerarası bir varlık olabilecek bir müzenin kurulması mümkündür. Bittabi diğer müzelerde bulunan mükerrer eserlerden de istifade edilerek pek kıymetli ve çeşitli seksiyonlar meydana getirilebilir. Zamanımızda, müze plânları ayrı paviyonlardan mürekkep olduğuna nazaran münasip ve geniş bir yer temin edildiği takdirde takarrür eden plârıa göre zamanla bunun tahakkuk ettirilmesi mümkün ve lâzımdır.
Fakat... Bir de Atatürkün işaretiyle Dolmabahçe Sarayının V'aliaht dairesinde açılmış olan resim ve heykel müzesini gö-zönüne getirelim. bu müze İkinci Dünya Harbi dolayısiyle kapatılmıştı, lâkin üç sene vor ki, yeniden tanzim edildi. Ne çare ki, ufacık formaliteler yüzünden hâlâ açılamamaktadır. Pek yazık.
Dünya müzeciliği ise, böyle kıymettar şaheserler için saraylar yapmakta, onların ko
runması, temizlenmesi, teşhiri için hatıra gelmiyecek bin bir tedbir almaktadır ki, bazılarına ileride işaret edeceğiz, Bununla da iktifa etmiyerek her sınıf halkın müzeleri ziyaret imkânını bulamıyacağını düşünerek seyyar müzeler kurmuşlardır. Muhtelif müzelerdeki mükerrer eserlerden hazırladıkları ens-trüktif mahiyetteki koleksiyonları. bu gaye ile yapılmış olan arabalarla şehir şehir ve köy köy dolaştırmaktadırlar. İşte müzecilik görüşü vc anlayışındaki farklarımız.
Yalnız şunu da sözümüze ilâve edelim ki, biz, her şeyi hükümetten bekliyoruz. Halbuki garbin en büyük müzeleri hu-flusl teşebbüslerle kurulmuş, bir kısmı sonra devlete intikal etmiştir. Mamafih hâlâ bir çok müzeler, cemiyetlerin, bankaların, zenginlerin yardımı ile yaşamaktadır. Uzağa gitmeye ne hacet, komşumuz Yunanistanın en zengin müzelerinden biri olan Benaki Müzesi iki kardeşin himmetiyle kurulmuş ve bilâhare binasiyle beraber vakfe-dilmiştir.
Maalesef müzelerimiz böyle yardımlara mazhar olmamış ve olamamaktadır. Hattâ arşivde yaptığımız tetkikler vaktiyle bazı zevatın, memleketin dört köşesinden topladıkları eserleri, sikke koleksiyonlarını yabancı müzelere sattıklarım gösteriyor. Topkapı Sarayı Müzesine, kuruluşundan beri yapılan teberru-lan da bir ibret sahnesi olmak üzere yazmaktan kendimi alamıyorum.
Teberrulardan birini merhum Muallim Cevdet yapmıştır. Ufak maaşlı bu zat çarşıda Sadrazam Ali Paşanın sadaret mührünün 300 liraya satıldığını görmüş, ayda 30 lira taksitle almış ve vasiyetnamesinde de bunun Top-kapı Sarayına verilmesini yakmıştı ki, kendisini rahmetle yadederim. İkincisini de. Hattat oğlu Muhiddin, yine ufak bir maaşla emekli olan bu zat, babası Hattat Faik Efendinin yazılarını ve pek ehemmiyet verdiği bir Kelâm-ı KadınrTi, sanat kıymeti kadar maddi kıymeti de hayli tutan bu koleksiyonu hediye etmiştir ki, ayn bir came-kânı da teşhir edildi. Sağ ve var olsun. Üçüncüsü de, Sayın Doktor Fahri Celâlin hediye ettiği Üçüncü Ahmet zamanına ait Ney’dir. Doktorumuz zaten Sanat Dostlan Cemiyetinde âza olduğundan bu pek tabi! değil mi?
r
TİCARET ODASI İLÂNLARI
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
İSTANBUL BELEDİYESİ İLÂNLARI
İstanbul Ticaret ve
Sanayi Odasından:
Odamız mecmuası ile Sicilli Ticaret gazetesi ve Piyasa cetvelinin basılmasına ait şartnameler hazırlanmıştır.
Arzu edenlerin bunları Odamız Neşriyat Şubesi Müdürlüğünden alarak tekliflerini 21 aralık 1950 perşembe günü saat 17 ye kadar bildirmeleri ilân olunur. (17433)
İskenderun Belediye
Başkanlığından:
Belediyemizin Elektrik İşletmesi için
No. Miktarı
e
Hicrî ARALIK 19 5 0 17 Pazar Rumi
R.cv. 7 1370 K.ev vel 4 1306
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 7.18 2.36 '
öğle 12.10 7.28
İkindi 14.30 9.48
Akşam 16.42 12.00
Yatsı 18.21 1.39
imsak 5.33 12.52
UÇAK - TREN - VAPUR
1
2
3
4
5
6
adet
Kg Kv
10 A.110.V. Monfoze sayaç
25.A. 110/190 voltluk trefize 4 naklili SOA 110/190 voltluk trefize 4 nakilli Muhtelif eb'atta örgülü çıplak bakır İçin dahil! ve harici kablo başlığı Akım redöktörü vesalr malzeme satın malzeme listesini
sayaç sayaç tel
200
10
10
2600
10
75/5
Talipler parasız temin edebilirler. Tekliflerin en geç 29 aralık rllmesi mecburidir. Postada vaki maz.
den
alınacaktır.
Elektrik İşletmesi Müdürlüğün-
1950 günü akşamına kadar ve-gecikmeler nazarı itibara alıntı 7472)
KONFERANS
Edebiyat Fakültesi Dekanlığından :
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinin konferanslar vermek üzere davet ettiği Bonn (Almanya) Üniversitesi Felsefi Ordinariusu Profesör Dr. ERİCH ROTHACKER (Tarihte krizler ve devrimler) konusu üzerine aşağıda gösterilen gün ve saatlerde beş konferans verecektir. Herkes gelebilir.
1 — Konferans: 11.12.1950 pazartesi saat 17
2 — Konferans: 13.12.1950 çarşamba sant 17
3 — Konferans: 14.12.1950 perşembe saat 17
4 — Konferans! 17.12.1950 pazartesi saat 17
5 — Konferans: 19.12.1950 çarşamba saat 17 Konferans yeri: Beyazıt, iktisat Fakültesi, dersane (7).
(16811)
TEKEL G. MÜDÜRLÜĞÜ İLÂNLARI
Satmalına Komisyonu
Başkanlığından:
1 — Mevcut şartname keşif vesalresi mucibince İstanbul Karaağaç fişek deposu tamiratı pazarlıkla eksiltmeye konmuştur.
2 — Pazarlık 27.12.19.50 çarşamba günü saat 10 da Kabataş Genel Müdürlük Satın Alma Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Muhammen bedeli (5382.21) lira olup muvakkat teminatı (403.59) liradır.
4 — Şartname keşif hulâsası vesaire evrak her gün sözü geçen komisyonda görülebilir,
5 — İsteklilerin muvakkat teminat makbuzu vesaire kanimi
vesaikle birlikte belirli gün ve saatte adı geçen komi^vona rolVra caatları ilân olunur. 117160)
GELECEK OLAN UÇAKLAR
5 25 P.A.A. (Amerikan) Ncw-York. Londra, Brülcseldrn. —
10.40 Izrnİrden. — 11.20 K.L.M (Hollanda) Tahrandan. — 11.50 Anktıradan. — 13.10 Bahkcslr-dcn. — 14.20 A.F. (Fransız) Paris, Roma, Alin&d&n, — 11.50 A-dana, Ankarndan. — 15.40 B.E. A (İngiliz) Londra, Nıs. Roma. A t İnadan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
6 40 P.A.A. (Amerikan) Bey-ruta. — 8.34) Ankara, Adanava.
— 9.00 T.A.E. (Yunan) Atlnuya
— 11,00 Balıkesire, — 12.15 K.L M. (Hollanda) Romu. Münih Amstcrdama. — 12.40 lzrnire. —
12.40 Ankaraya.
GİDECEK OLAN TREN I. El(
18.20 Ankara Ekspresi. — 20.05 Ankara (Yalaklı),
TAKSİM (43191) Estergon Kalesi TAN (80710) 1 — Memnu Mınttt-kn. 2 — Filistin Harbi.
ÜNAL (49306) 1 — Slngoalla
(Türkçe). 2 — Aşk Adası (Renkli).
YENİ (81137) 1 — Kara Şeytan. 2 — Harrovv Kumarbazı.
YILDIZ (42817) Jandark cll hafta).
İSTANBUL
ALEMDAR (23863) 1 — Kahraman Yahudi. 2 — Hileli Yol.
AYSU (21917) 1 — Cezayir Esrarı 2 — Sönen Hayat.
AZAK (23312) 1 — Zaferden Üstün. 2 — Cehennem Geçidi.
ÇEMBER LİTAŞ (22513) 1 —
Parmaksız Salih. 2 — İstanbul Geceleri.
EMRE 1 — Kimsesizler. 2 —Kara Şeytan.
HALK (21904) 1 — Zaferler Ars-lanı. 2 — Kumarbazlar Kraliçesi. İSTANBUL (22367) 1 — Haydut Aşkı. 2 — Ormanlar Kiralının İntikamı (Türkçe).
KISMET (26654) 1 — Kahveci
Güzeli. 2 — Kanlı Aşk.
MARMARA (23860) 1 — man Yahudi. 2 — Hileli
MİLLÎ (22962) 1 — Kan 2 — Karımı Arıyorum.
TURAN 1 — Zaferden
2 — Cehennem Geçidi.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 —iki Açıkgöz Tarzan Diyarında. 2 — Re belen..
CEBECİ (13846) Üç Silahşorlar PARK (11131) Bıraküan Çocuk. Sl’S(14O71> Bırakılan Çocuk.
^***”'•' - Haydutlara ölüm
Kıralı.
Benden Kaçamaz-
(3 ün-
Kahra-Yol.
Dâvası,
Üfltün.
GELEC EK OLAN VAPURI UC
6.25 Dlyarbakırdnn. — 8.50
Ankara Ekspresi. — 9.20 Yatak h.
c;E1,BCEK LA N V APU R LA R
16.30 Etrüsk. Izrnİrden. — 21.35 Mnraknz, Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9 (8) Marn kaz, Mudanyaya 14.00 t ıtanbui. Akdeniz Ekspr»-. — 18.00 Mersin. Çanakkaloye.
SİNEMALAR
AI.KAZAR (42502) 1 - Ali Bu blı Kızlar Pansiyonunda. 2 -Vasker Vilderln Köpeği
AR (44394) Johny Bclindtt (3 ün cü hafta).
ATLAS (40835) Aşk Köprüsü ELHAMRA (42296) 1 Periler Dünyası. 2 — Zafere Doğru. GÜREL 1 — Bir Yoıimenln Ro mam (Türkçe). 2 — Gecemi» Gözleri.
İNCİ (84595) ivojlmn Yanıyor.
İPEK (44289) Fedailer LALE (43595) Johny (Türkçe).
MELEK (40868) Aşkın SARAY Yunan Opereti
sl ATI’ARK (83143) ’ — Ahret Yolcuları 2 — Şehzade Azmi. SÜMER (42851) ivojlmn Yani yor,
SARK (40360) Adale» Vyehnm SIK (13726) 1 - Ku m Mdk to. 2 — Dehlet Diyarı.
Alayı. Belinde
Mücizesı
KADIKÖY
llAl.E (Kadıköy) (60112) 1 -Zafer Abidesi. 2 — Kıralİçe
Kristin.
OPERA (68821) 1 — Karışık Üsler. 2 — Denizlerin Sevgilisi. SÜREYYA (60862) 1 —
Ateşi. 2 — Dell Gönül. YEI.DEClRMENf 1 —
Çocukları (Türkçe). 2 — Kollu Kalıra man.
Devler
Fakir Demir
ÜSKÜDAR
sl NAR 1 — Cennetin Anahtarı 2 — Vahşi Koşu.
ANKARA
ANKARA (2.3231) Aşka Dönüş.
:(’Y( K (151321 üç Silahşorlar
R
A
SÜMER 1 —
2 — Hafiyeler
ULUS (22294)
sın.
YENİ (J4O4O)
GAR GAZİNOSU Br.vnans vüaü.
ANKARA PALAS Pavlyonu yana Atraksiyon Orkestrası, za Şeydi İdaresinde.
SÜREYYA PAVİYONU Ispanyol Orkestrası.
KÜÇÜK Melekler ve Şeytanlar BÜYÜK Rigoletto.
İZMİR
ATLAS Sokak Kızı Kitty. ELHAMRA üç Silâhşorlar, LÂLE 1 — Memnu Mıntaka 2 — Ormanlar Perisi.
MELEK 1 — Kanun Harici. 2 — Bu Gece Seninle.
TAN 1 — Memnu Mıntaka. 2 — Ormanlar Perisi.
TAYYARE Harman YENİ 1 — Tarzan dam. 2 — Bufalobil
9
İTFA
İ Y E
Balalayka.
Sonu. Maymun Şarki8u
Re-
VI-Ge-
A-
TİYATROLAR
İSTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatroları 15.30 da matine. Suare 20.30 da DRAM Dilsizlerin Dili Tclf.: 42157
KOMEDİ KISMİ Çifte Keramet
YENİ SES
A F R O D I T
TİYATROSU
Telefon; 49369
M U A MMER K ARACA TÎYATROSIJ Tcrko» Evleniyor,
Ankara 00
İzmir 2222
K.koy 60872
Beyoğlu 44644 İstanbul 24222
Üsküdar 60945
Karşıyaka 15055
SIHHİ İMDAT
İstanbul Anadolu Ankara İzmir
Beyoğlu yakası
44998
60536
91
2251
ECZANELER
EMİNÖNÜ: Ankara — Sırrı Baş-doğan (Küçükpazar) — Esat (Divanyolu) — Süreyya (Kumka-pı).
BEYOC.LÜ: Güneş (Merkez) — Barunak (Taksim) — Batise Tülbentçi (Taksim) — Bankalar (Galata) — Necdet Ekrem (Şişli) — Çubukçu (Şişli) — Hnsköy (HaakÖv) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH: İsmail Hakkı (Şehza-debaşrı — Ziya Nuri (Aksaray) — Samııtva (Sıımatya) — Nazım Malkoç (Şehremini) — Ahmet Suat (Karagümrük) — Gül-seren Sipahio^lu.
EYÜP: Arif Beşer.
BEŞİKTAŞ: S. Recep — Yeni
(OrtakÖy) — Arııavutköy — Merkez (Bebek).
KADIKÖY: Yeni Moda — Kızil-toprak — Göztepe — Bostancı— Ahmetliye (Üsküdar).
HEYBELİ ADA: Halk. BÜYÜK ADA: Halk.
ANKARA: İstanbul — Sağlık — NÜ mu no.
İZMİR: Halk (Basmahane) —
Yardım (Alsancak) — Birlik (Kefcncrnltı) — Cumhuriyet (Eş-refpaşa) — Güzcivaiı (Yalılar).
D
Y
0
L
R
ANKARA:
8.28 Açılış ve progrum. — 8.30 M. S. Ayan, haberler vo hava raporu. — 8.45 Günaydın (pl).
9.10 Günün programı. — 9.15 Radyo İle İngilizce. — 9.30 Sevilmiş parçalar (pl). — 10.10
Konuşma: Pazar sohbeti (Aka Gündüz). —10.25 ;duIca.ndardijin bir demet. — 11.15 Hep beraber 4Öyliyellm (Yurttan sesler korosu) — 11.45 Telden tele. — 12.15-13.15 Asker Saati: (16 m. 83-17840 Kc/s T.A V. kısa dalga postaaiyic beraber yayın). — 12 15 Memleketten selâm. — 12.30
TcmMİl: Pazar skeçl. — 13.00 M.S.Ayan vc haberler. — 13.15 Radyo salon orkestrası. — 13.30 )gic Gazetesi. — 13 15 Radyo salon orkestrası ntn levamı. — 14.00 Hava raporu, akşam pro a ra ını ve kupa niş.
17.58 Açılış ve program. -— 18.00 İncesaz (Kiraz faslı) rı ve haberler.
10.20 Akşamın karma kılar. Okuyun; Gönül Söyler. — Gazeteci — 20 30 Genç müzlkçlnın .MOİnhırı Sollsl Ali Kemal Knvn dfb-'>»•» 'i’i'lı (ıdı. - 21.15 Ma '
mı 'im i’J m.» I
uaaıı günün haberleri,,. — 22.15 Dans müziği
18 00 M.S.Ayurı 19.OU M.S. A ya 19 15 Tarihten bir yaprak. — müziği (pl). — 20 00 Şar-20.15 Radyo (or( Obua •n 15 Filim . • »>ı iod»
il » S ff»’
23 00
(pl). — 22.45 M. S. Ayarı vc haberler. Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve progT/ımlfLr. — 13.00 Haberler — 13.15 Küçük Orkestradan melodiler. — 13.45 Boston Promcnade Orkestrasından melodiler (pl). — 14.00 Saz eserleri, oyun havaları. — 14.20 “
15.3ü
İpi), bert majör,..
Şarkılar.
Scbastian Bach İpi). — 18.30 Dans müziği ve türkçe tangolar. Çalan: Fehmi Ege Or. — 19.00 Haberler. — 19.15 Kısa şehir haberleri. — 10.24ı Kadınlar fasıl heyeti konseri. — 20.00 Roberto Inglez orkestrasından dana müziği (pl). — 20-15 Radyo Gazetesi, — 20,30 Şarkılar (Safiye Aylâ).
21.00 Konuşma. — 21.10 Dinleyici istekleri
(Türk musikisi). — 21 15 Haftanın spor haberleri. — 22.00 Senfonik müzik (pl). Felix Men-• IrİRsohn programı. — 22.13 Haberler. 23 00 Prograınl&r ve dans müziği vpl), 23.30 Kapanış.
Dans müziği ipi). — 14.45 Şarktlnr. —
Çocuk köşesi. — 16.00 Şarkı ve türküler — 16.20 Konuşma. — 16.30 Oda müziği. Ro-Schumann.. Plyanolu kentet “mi bemol
— 17.10 Filimlcrdcn müzik (pil. — 17.4)
— 18.15 Haftanın bestekârı. Jolıann
KİRALIK ARSA
Karagümrtlkte Keçeci Karabaş Mahallesinin Feyzipaşa Caddesinde 45,50 metrekare sahalı yol artığı Belediye malı arsa yıllık muhammen 30 lira kira bedeli üzerinden bir yıl müddetle kiraya verilmek üzere açık arttırmaya konulmuştur.
Kira ihalesi 25 aralık 1950 pazartesi günü saat 15 te Divan-yolunda belediye merkez binasında müteşekkil Daimi Komisyonda yapılacaktır.
ilk teminatı 2,25 liradır.
Şartnamesi belediye merkez binasındaki Zabıt ve Muamelât Müdürlüğünden alınacak veya görülecektir.
isteklilerin ilk teminat makbuz veya mektubu ile birlikte ihale günü saat 15 te Daimi Komisyonda bulunmaları lâzımdır, (16947)
İst. Vakıflar Başmüdürlüğü ilânları
Metremikâ-hının nınham- Nakil bede- Geçici teminat thale Miktarı Cinai men nakil bed. linin tutarı Lira Krş. tarihi
100 M3 ham küfe- 15.00 1500.00 112 50 25.12.950
ki taşı
t w
1 — BakırkÖ3rÜnde kâin vakfa ait Yeni Bosna Çiftliği arazisindeki taş ocağında bulunan yukarıda cins, miktarı ve muhammen bedeli yazılı ham küfeki taşlarının yerinde yükleme ve ts-tanbulda boşaltması müteahhide ait olmak üzere idarenin İstanbul dahilinde göstereceği camilere nakil işi açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Taliplerin yukarıda yazılı belirli gün ve saat 1.5 te Va-
kıflar Başmüdür lüğünde toplanacak komisyona müracaatları ilân nlıınur. (16772)
Nokta Kaynağı Makinesi Alınacaktır
P. T. T. Fabrikasından :
Üç safhalı yüz on voltluk şebekede kullanılmak üzere dört milimetre kalınlığında iki demir saçın kaynatılmasına elverişli takatta ve en son tekemmülfttı haiz bir adet nokta kaynağı makinesi alınacaktır. Alâkadarların prospektüs itasiyle beraber evsaf, eb’at ve işletme hususiyetlerini bildiren türkçe izahnameleri aralık ayı sonuna kadar Sirkecide Salkım Söğütte Fabrika Müdürlüğünde bulundurmaları, başkaca malûmat isteyenlerin fabrika müdürlüğüne müracaatları ilân ve rica olunur. (17444)
Teklif İsteme İlânı
Siimerbank Alım ve Satım
Müessesesinden :
Merinos Yünlü Sanayii Müessesemizin ihtiyacı için 70 ton prina alınacaktır.
Evsaf şartnamesi alım servisimizin 6 ncı kısmından alınabilir. Bu işe iştirak için müessesemiz veznesine TL 5000 lira teminat yatırılması vc tekliflerin kapalı zarfla 18.12.1950 akşamına kadar verilmesi lâ^unaır. (17070/
17 Aralık 1980
YENİ tSTANBUL
Sayfa 7
BULMAC»
1 _ Olduğu gibi görünen zevç (iki kelime). 2 — Sanatkârın 1A-zım-ı gayri müfarikidlr; Sefarethane kapıaında bulunur. 3 — Kalemi vazifelendiren; Tesviye Aletlerinden. 4 — Barsak; Yed; Fran-sada bir şehir. 5 — Hürmet gösteren ; Dadı. 6 — TemerrÜd göster (bileşik kelime); Vâzıh. 7 — Tersi şikâr; îkinel sıranın çoğulu; Boru sesi. 8 — Yâdcderek. 9— Salatası güze) olur; Kanun nizam tanımıyan. 10 — Biriblrinden hoşlanmama (eski terim).
Tl’KARIDAN AŞAĞI:
1 — Oölgea! mevcut (İki kelime). 2 — Bir balıkçı kayığı cinsi; Firikte bir kanun. 3 — Fazilet (eski terim çoğul); Elektrik deposu. 4 — Vermek; Nczredilcn. 5 — Tersi herkesin muvacehesinde. 6 — Tersi bir edat; Cihet. 7 — Sosyoloji terimlerinden; Çiçeği burnunda. 8 — Vücuduna masaj yap; Sikest et 9 — Yapmacık; Bİr e-daL ıo — Kibarlığı noksan (iki kelime). •
EVVELKİ Günkü BULMACANIN HALLİ
SOLDAN SAĞA:
1 — Hasımı kavi. 2 — Akıl, Saraç. 3 — Cıvık: Rıza. 4 — Aba; Oh; Biz. 5 — McJAl; Dayı. 6 — Atılan. Ten. 7 — Ti; Acar; Ta
8 — Ayılan. 9 — Ladl; Acaba Ju — Başına kak.
TUKARrDAN AŞAĞI;
1 — Hacemat ol. 2 — Akıbeti; Ab. 3 — Sıvalı; Ada. 4 — Ilı: Alayiş. 5 — Kolaa. 6 — fa; Nalan 7 — Kar: Raca. 8 — Anzat; Nak.
9 — Vaziyet; Ba. 10 — İcabına bak.
İSTANBUL
REKLÂM
KULELERİMİZ
iş sahipleri
tarafından
alâka ile
karşılanmıştır.
( ■
Hediyeleriniz için
Bulunmaz Fırsat
Viyana mamulâtı çift pırlanta yüzük, piri an tali saat, yakutlu pırlanta yüzük ile bilezik, pırlan tali İnci yüzük, pırlanta!ı altın kadın tabakam satılıyor. 8 -10.5 arasında 80166 telefona
V_________ J
Feriköy Camiini Güzelleştirme ve Yaşatma Derneğinden :
Demeğimizin senelik kongresi 24.12.1950 pazar günü saat 21 de Üzeyir Denizcinin kahvesinde yapılacağından bütün teşrifi rica olunur.
İstanbul Asliye 4 üncü Ticaret Mahkemesinden:
Eminönü Keresteciler cad. 41 No.da Mehmet Günsoya
950/174
Kuriş Ticaret ve Sanayi T.a. Şirketi tarafından aleyhinize a-çılan dâvada:
tlânen yapılan tebligat üzerine yargılama günü olan 12.12. 1950 tarihine müsadif salı günü bizzat, büvelcâle mahkemede İspatı vücut etmediğinizden hakkınızda gıyap kararı verilerek yargılama 18.1.1951 saat 14 e bırakılmış olup ve dâvacı tarafından ibraz edilen 27.10.1950 tarih ve 12.12.1949 vadeli 6000 aynı tarih ve 27.12.1949 vadeli 6000 aynı tarih 27.11.1949 vadeli 5400 liralık emre muharrer senetler üzerinde istlkdabınızın icrasına karar verilmiş olduğundan aynı gün ve saatte mahkemede hazır bulunmanız lüzumu, aksi takdirde yargılanın gıyabınızda devam olunacağı ve yukarıda yazılı senetlerdeki imzayı kabul etmiş sayılacağınız hususu tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur. (17453)
F A
1 L
4
Gümrük Muhafaza
Genel Komutanlığından
1DAR.E KURULU
k
* 7ÂL 't -A
Gümrük Muhafaza Teşkilâtına 15 lira maaşlı erkek muhafaza memuru uiıaacaktır.
Müsabaka imtihanı 9 şubat 1951 cuma günü saat 9 da yapı lacaktır.
Aşağıda yazılı şartları haiz olanların müsabakanın yapılacağı günden evvel nüfus kâğıtlan, İki tane belgelik fotoğraf, okul şahadetnamesi ve dilekçeleriyle Ankarada Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığına ve îstanbulda Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğüne başvurma!an,
a) Memurlar Kanununun 4. maddesinde yazılı şartlan haiz bulunmak,
b)
c)
d)
e)
dıldan maaşla
Ortaokul mezunu olmak.
30 yaşından yukarı bulunmamak,
Boyu 1.64 den aşağı’* olmamak.
Lise mezunları müsabaka imtihanına iştirak edip kazan-takdirde 20 liralık kadro bulunmaması dolayısiyle 15 Hra tâyinleri yapılacaktır. (16922)
Gayrimenkul Satış İlânı
İstanbul Emniyet Sandığından :
Mehmet Şakır Pınar A. 3158 hesap No.lt borç senedi ile Sandığımızdan aldığı (8000) sekiz bin liraya mukabil Büyükadada Meşrutiyet Mahallesinde Bahçjclcrönü Sokağında yeni 13 No.lı seneden ’ bahçeli ev mahallen apartımanın tamamını Sandığımıza birinci derecede ipotek etmişti. Vadesinde borcun ödenmemesinden dolayı bu gayrimenkulün tamamı satılığa çıkarılmıştır.
Dosyada mevcut tapu kaydı suretinde bu gayrimenkulün Büyükadada Meşrutiyet Mahallesinde Bahçelerönü Sokağında yeni 13 kapı No.lı ve 311 metremurabbaı miktarında müfrez bahçeli ahşap ev Mehmet Şakir Pınar uhdesinde iken (8000) sekiz bin liraya Emniyet. Sandığına birinci (3000) üç bin liraya Ali Necip oğluna ikinci, (.9000) dokuz bin liraya Haşan Adil Sanıroğluna üçüncü derecede ipotekli bulunduğu beyan edilmiştir ı İkinci ve üçüncü derecedeki ipotekler Sandığın ve müşterilerin hukukuna müessir değildir.)
Dosyada mevcut borç senedinde bu gayrimenkulün 19.11.1945 tarih ve 21 pafta 122 ada. 10 parsel No.lı çapa göre taraflarının 14, 5, 4. 3 No.lı parsellerle Bahçelerönü Sokağı ile mahdut bulunduğu yazılıdır.
Dosyada mevcut muhammin raporuna göre bu gayrimenkulün umum mesahası 314 metre murabbaı olup bunun 150 metre murabba! kısmı Üzerinde çatı ve örtüsü ahşap kârgir bir katlı iki daireli bina ile bunun üst tarafında ve 15 metre murabbaı miktarında ahşap kısım vardır. Kârgir olarak inşa olunan kısımda ik| daire mevcut olup dairenin birisinde bir oda bir salon bir sofa bir mutfak bir ofis bir helâ bir banyo diğer dairesinde do iki oda bir salon bir mutfak bir ofis bir helâ bir banyo ve bir tarara vardır. Ahşap olarak inşa edilmiş olan bu kısımda ise iki oda bir salon bir mutlak bir helâ çatı katında da bir oda ile bir ta-raça vardır. Umum binada elektrik ve Terkos tesisatı vardır.
Borçlu hakkında yapılan kanuni takip Üzerine 3202 No.lı kanunun 46 ncı maddesinin matufu 40 ncı maddesine göre satılması icap eden yukarıda evsafı yazdı gayrimenkulün tamamı bir buçuk ay müddetle açık arttırmaya konmuştur. Satış tapu sicil kaydına üyelerin I yapılmaktadır. Arttırmaya girmek isteyen (2375) İki bin üç | yüz yetmiş beş lira pey akçesi verecektir. Milli bankalarımızdan birinin teminat mektubu da kabul olunur. Birikmiş bütün vergilerle belediye ve tellâliye rüsumu borçluya İhale pulu bedeli ve tapu harçlan alıcıya aittir. Arttırma şartnamesi 21.12.1950 tarihinden itibaren tetkik etmek isteyenlere sandık hukuk işleri servisinde açık bulundurulacaktır. Tapu sicil kaydı vesair lüzumlu izahat da şartnamede vc takip dosyasında vardır. Gününde arttırmaya girmek isteyenler bunlun ve herkese açık bulunan tapu sicil kayıtlarını da tetkik ederek satılığa çıkarılan işbu gayrimenkul hakkında her şeyi Öğrenmiş ad ve telâkki olunur. Birinci arttırma 8.2.1951 tarihine tesadüf eden perşembe günü Cagaloğlunda kâin Sandığımızda saat 10 dan 12 ye kadar yapılacaktır. Muvakkat ihale yapılması İçin teklif edilecek bedelin tercihan ödenmesi icap eden gayrimenkul mükellefiyetiyle Sandık alacağını tamamen geçmiş olması şarttır Aksi takdirde son arttıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle 23.2.1951 tarihine müsadif cuma günü aynı mahalde ve aynı saatte «on arttırması yapılacaktır. Bu arttırmada gayrimenkul en çok arttıranın üstünde bırakılacaktır. Hakları tapu sicilleriyle sabit olmayan alâkadarlar ve İrtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını vc hususiyle faiz ve masarife dair iddialarını ilân tarihinden itibaren yirmi gün içinde evrakı müs-blteleriyle beraber Sandığımıza bildirmeleri lâzımdır Bu suretle haklarını bildirmemiş olanlarla, haklan tapu sicilleriyle sabit ol-mayanlur satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Daha fazla malûmat almak İsteyenlerin 48/837 dosya No.siyle Sandığımız Hukuk İşleri Servisine müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur. (jSjft&y
Püny anırt
; ilk su geçmez kendiliğindi
işler saçilleri. Biıyiik şehirlerde ı/e meşhur Saatçilerde saldır.
il
_ _ „ _ _ _____ •
TOPTAN SATIŞ YERİ :
4 üncü Vakıf Han linçi kat No. 20
BAHÇEKAPI-İSTANBUL
YENİ
DAVETNAME
LÜKS TUHAFİYE MAĞAZASI
nın
Açılma töreni 18/12/1950 pazartesi günü saat 10.30 da yapılacağından, bu mutlu günümüze sayın tüccar, dost ve müşterilerimizin şeref vermeleri rica olunur.
Mütehassıs Gömlekçi
ZARA
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
I
Salmastra Alınacak
V D A L I ANLAR
İSTANBUL’DA ÇIKAR
YILIN ANSİKLOPEDİSİ
Umumi rağbet rekorunu kıran, vaktinden evvel mevcudu tükenen, En büyük takvimcilerin, âlimlerin, şairlerin, filozofların, mütefekkirlerin, doktorların, muharrirlerin.
hikayecilerin, hazırladıkları.. Her yıl seve »eve aldığınız, :
BÜYÜK SAATLİ MAARİF DUVAR TAKVİMİ
vS* '( ( 1 z, ‘.S, Y • ’ .** .V1 /S ...r 1
Sadece bir takvim değil, hakiki bir bilgi hâzinesidir. Aylardanberi mütehassıslara hazırlatılmakta olan hu eşsiz takvime sahib olmak fırsatını kaçırmayınız.».
BÜYÜK SAATLİ MAARİF DUVAR TAKVİMİ
Veni yılın en kuvvetli ansiklopedik eseri olacaktır. Bayiinizden istemekte acele ediniz.
senesine Müdürlü-almış olduğum öğret-cetvelini kaybettim. Ye* alacağımdan eskisinin yoktur.
Aknaray M.Kemal caddesi
Doğu Palas, kat 1, No. I Dr. Baki Atatlınur
ZAYİ — 1932-1939 ait İstanbul Maarif günden menlik nişini hükmü
SATILIK KELEPİR DÜKKÂN
Galutada Büyük Cadde üzerinde 50 metrekarelik her işe elverişli kârgir bir dükkân satılıktır. Müracaat: “Satılık dükkân,, rümuzuna mektupla Yeni İstanbul gazetesine.
Devlet Demiryollan Haydarpaşa Satınalma Komisyonundan:
1 — 300 Kg. dört köşe 10 milimlik salmastra açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 1950 lira olup muvakkat teminatı 146 Ura 25 kuruştur.
3 — Buna alt şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 4 ocak 1951 perşembe günü saAt 11 de Haydar-
paşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları (17287)
Merzifon Belediye Başkanlığından:
Fennî su vc elektrik tesisatlı beş oda, iki salon, bir mutfağı müftemtt şehir gazino binası sinema ve temsil salonu olarak tahsis edilmiş olduğundan bir kısım mobilyası ile birlikte 14 ay süre ile İcara verilecektir.
Arttırma 29 aralık 1950 tarihine rastlayan cuma günü saat 14 te Belediyede Süreli Komisyon huzuru ile yapılacaktır.
Fazla malûmat edinmek isteyenlere şartnamesi parasız olarak gönderil ir.
İsteklilerin belli günde belediyemize müracaatları ilân olunur. (17070)
SATILIK APARTMAN ve KATLAR
Radyoevi karsısı Caddesi No.
Kapıcıya müracaat. Mutavassıt kabul edilmez.
Cumhuriyet 195
Karayolları Genel Müdürlüğü Merkez Atelyesi Müdürlüğünden:
I - •
1 — 6 adet 43800 Kcal-Oı ve 9 adet 32500 Kcal/h lık hava ısı-dıcısı İle 15 adet bu ısıdıcılara ait yamandıralı termostatik kondansatör kapalı zarf usulü ile satın alınacaktır.
2 — İhale 28.12.1950 tarihine rastlayan perşembe günü saat 15 te Ankarada Sarı kışla karşısı Karayolları Genel Müdürlüğü Merkez Atelyesi Müdürlüğü Satın Alma Komisyonunda yapılacaktır.
3 —* Hepsinin muhammen bedeli 12060 lira olup geçici teminatı da 904 lira 50 kuruştur.
4 — Bu işe ait hususî ve fennî şartnameler tatil günleri hariç her gün atelye müdürlüğünde görülebilir.
5 — Teklif mektupları en geç ihale günü saat 14 e kadar makbuz mukabilinde satın alma komisyonuna teslim edilmiş olmalıdır.
6 — Postada gecikmeler nazarı itibara almmıyacaktır.
7 — Müdürlüğümüz 2490 sayılı kanuna tâbi olmadığından
ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (17362)
Hindistan cevizinden çıkarılma
Hokiki VEJETALİN voj.
Pilâv, kızartma, tatlı ve her nevi yemeklerde kullanılan bu saf yağ, mide ve karaciğer hastalıklarını önler Bakkallardan ısrarla isteyiniz.
S İ B î R Nebatî Yağlar Fabrikası Ld. Şti.
Telefon: 20280
Ankara Valiliğinden:
1 — Ankara Arkeoloji Müzesinin Eti Eserleri salonunda yapılacak 10561 lira keşif bedelli elektrik tesisatı işi açık eksiltmeye konmuştur.
2 — Geçici güvenlik akçesi 792 lira 8 kuruştur.
3 — Fennî ve özel şartnameler her gün iş saatleri dahilinde Ankara Arkeoloji Müzesinde görülebilir.
4 — 2490 sayılı kanun hükümlerine göre isteklilerin işin özelliğinden ötürü Bayındırlık Bakanlığından bu iş için alacakları yeterlik belgeleri 1950 yılı Ticaret Odası vesikaları ve teminat makbuzu ile 2.1.1951 salı günü saat 15 te Ankara Arkeoloji Müzesinde toplanacak komisyona başvurmaları ilân olunur. (17473)
KUPASI
berabere kaldı
Dünkü Helsingborg - Galatasaray maçında Gündüzle Reha; İsveç müdafllvrlylo uğraşıyorlar.
Hasılatı, Kore riniıı ailelerine eek hu maçları terimiz memnuniyetle
kabul ettiler
şehitle-verile-kıılüp-
Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve Vefa kulüpleri; hasılâtı Kore şehitlerinin ailelerine tahsis edilmek üzere yılbaşında bir futbol turnuvası tertibine karar vermişlerdir.
Günde ikişer maç yapılacak ve turnuva iki devreli olacaktır. Maçların sonunda en çok puvan kazanan takım Kore Kupasını a-lacaktır.
Beşiktaş
Ankarada 3-3
Dün gece
yapılan
güreşler
Ankara 16 (A.A.) İki maç yapmak üzere bu sabah şehrimize gelen Beşiktaş Futbol Takımı, öğleden sonra ilk karşılaşmasını Ordu Karması ile beş bini bulan bir seyirci topluluğu önünde yapmıştır. Takımlar aşağıdaki kadroları ile saat 14.30 ıda sahada yerlerini almışlardır:
Ordu Karması:
Erdoğan - Mehmet, Rıdvan -Mustafa, Necdet, Eşref — Erol, Refik, Recep, Fahreddin, Salim.
Beşiktaş:
Mehmet — Kemal, Vediî — Çaç-i, Kâmil, Nüsret — Süleyman ,A11 İhsan, Şevket, Faruk, Cihad.
Hakem: Hüsameddin Böke.
Maç, Beşiktaşm ortadan yaptığı tehlikeli bir akınla başladı. Oyun süratli oynanıyor. Sekizinci dakikada Ordu Karmasından Refik topu boş kaleye atamadı. 13 üncü dakikada Beşiktaş forveti mühim bir fırsat kaçırdı. Ordu Karması forveti, müdafile-re nazaran isteksiz oynuyor. Maçın hareketli olmasına rağmen iki taraf da netice alamıyor. Ordu Karması forvetinde değişiklik yapıldı. Fahreddin santrfora, Erol sağiçe ve Recep sağaçığa geçti. Devre sonlarına doğru Ordu Karması ağır basmıva başladı. Fahreddin 40 inci dakikada Beşiktaş kalecisi Mehmedin yersiz bir çıkışında boş kalan kaleye takımının ilk golünü attı ve böylece devre 1-0 sona erdi.
İkinci devrede Ordu Karmasında solhafa Ayhan, sağaçığa Vasıf geçmişti, Beşiktaş dördüncü dakikada Çaçi vasıtasiyle beraberlik golünü yaptı. Beraberlik golünden iki dakika sonra Beşiktaş kalesi önünde Salimin soldan ortaladığı topu Vasıf kafa ile ikinci defa Beşiktaş kalesine soktu. Üç dakika sonra E-rol, şahsi bir akınla Beşiktaş kalesine yaklaştı ve topu Salime geçirdi. Top Salimden Refik’e geçti ve Refik yakın mesafeden takımının üçüncü golünü yaptı. Vaziyet 3-1 Ordu Karması lehinde
Beşiktaş kaleye Ethemi aldı. Bundan sonra Beşiktaş ağır basmaya başladı. 19 uncu dakikada Şevket Beşiktaşın İkinci golünü attı. 32 nci dakikada Kâmilin golü ile vaziyet 3-3 berabere oldu. Bu arada, hakem Beşiktaşlı Faruk’u, bir karara itiraz ettiği i-çin oyundan çıkardı. Maç 3-3 berabere sona erdi.
Beşiktaş ikinci maçını yarın Demirspor ile yapacaktır.
dün 1-1 berabere kaldı
Maç baştan sona kadar zevksiz bir şekilde devam etti -
Galatasaray golünü, hakemin verdiği lüzumsuz bir penaltıdan İsveçliler de beraberlik sayısını frikikten yaptılar
Yazan : Vedat ETENSEL
kazandı
Şehrimizde bulunan İsveç İlkinin üçüncüsü Helsingborg Futbol Takımı, dün İnönü Stadyomunda ancak üç bini bulan az bir seyirci topluluğu önünde ilk maçını Galatasaraya karşı yaptı. Hakem Sulhi Garanın idare ettiği bu maça takımlar şu kadrolarla çıktılar:
HELSİNGBORG
Svensson
Malmiström Şlğlier
Kalson Opeltoft Jonson
Jonson Karlson
Svensson Sendell Bengston
GALATASARAY
Turgay Naci Necmi
Musa Muzaffer özcan Recep Reha
Hikmet Gündüz Bülent
1 7——————— * * *
Oyun yavaş bir tempo ile başladı. Galatasarayın sağdan yaptığı akını misafir takımın solha-fı rahat bir vuruşla geri çevirerek muhacimlerine verdi. Santrfor uzaktan bir şutla kaleye havale ettiyse de, kaleci Turgay topu kurtardı. 12 nci dakikada GalatasaraylIlar ilk tehlikeli a-kınlannı yaptılar. Solaçık Bü-lentten Rehaya, Rehadan Gündüze geçen topu Gündüz âni bir vuruşla kaleye çektiyse de kaleci Svensson topu yumrukla u-zakiaştırdı. Karşılıklı yapılan bu altınlardan sonra oyun yine bir müddet durgunlaştı. Her iki takım oyuncuları da isteksiz bir şekilde oyunuyorlardı.
20 nci dakikaya kadar bu şekilde devam eden oyunda, İsveçliler 20 nci dakikada tekrar
Diinkü maçın tenkidi
Yazan : Sadi KARSAN
Futbol Federasyonu Heyeti yenilendi
Ankara 16 (T.H.A.) — Futbol Federasyonu teknik müşavere heyeti âzahınndan Sait Sa-lâhaddin Cıhanoğlu İstanbul Beden Terbiyesi Bölge Müdürü olmuştur. Hikmet Barlan’ın da vazifesinin Tekirdağda olup diğer üyelerin de vazifeleri itibariyle merkezde bulunamamalarından mevcut üyelerin her zaman toplanmalarına imkân görülemediğinden. Futbol Federasyonu müşavere heyetinin yeniden seçilmesine lüzum görülmüştür.
Bu itibarla, yapılan seçim neticesinde Ulvi Yenal, Haşan K iil :Jpord. Prof Dr. Rasinı Adasal ve Nedim Atamcr Futbol Federasyonu heyetine seçilmişlerdir.
Diin Galatasaray İle Helsinborg Takımı arasında yapı lan maçı bir kelime ile tavsif etmek İcap ederse "berbat,, tı demek en yerinde bir tâbir olıır. Ve yine denilebilir kİ şimdiye kadar yabancı takımlarla şehrimizde yapılan hiç bir maç bu derece zevksiz^ heyecansız ve kalitesi düşük olmamıştır. Kabııl etmek lâzımdır kl Helsinborg, memleketimizi ziyaret eden İsveç takımlarının en zayıfıdır. Onda ne A.I.K. nın dinamik ve teknik oyunu, ne de Elsborg'un kıvrak ve gözü dolduran stili vardır. Sağlam yapılı, uzıın boylıı ve bacaklı oyunculardan müteşekkil bulunan bu takımın yegâne meziyeti gayrete ve mukavemete istinat eden hlr oyıııı tarzı tatbik etmesidir. Oyuncuların sahada yalnız kafa vuruşları ve öteye İleriye koşuştukları görülmektedir.
Galatasaray Takımında da bir tutukluk, İsteksizlik, durgunluk dikkat nazarı çekiyordu. Topa vuruşlar, hasmın Üzerine atılınlar zoraki gibi İdi. Sanki oyuncularda şu oyunu bitirivermek de sahadan çıkıversek gibi bir haleti ruhiye seziliyordu. İki tarafın oyun sistemi böyle olunca çekilen sütler en aşağı beş on metre kalenin üstünden veyu yanlarından dısan çıkıyor, paslar yerini bulmuyor, oyuncular bin bir zahmetle kurtardıkları topu önleri hoşken getirip hasmın ayağına bırakıveriyorlardı. Velhasıl beceriksizlikte, top kaptırmakta. bos yere efor sarfetıııekte âdeta hlrblrleriyle yarışa girmiş gibi hareket ediyorlardı. Bir tarafta sekiz on oyuncu toplanmışken diğer cenah tamamiyle boş bırakılıyor, hu sırada ve müsait pozisyonda topu kapan oyuncu da kaleye kadar önü hoş olarak sürdüğü topıı getirip kaleciye hediye ediyordu, ilahemin fantazlye kaçan idaresi de buna ayrıca bir hususiyet ve çeşni verdiğinden maç, futbol namı altında oynanan garip bir oyıınn dönmüştü. Artık ciddiyetini kaybetmiş, zaman zaman seyirciler İçin bir eğlence mevzuu olmuştu. Birbirine denk oyıııı çıkaran iki taraf hayet hemen hemen aynı şekilde yaptıkları birer gol rahere kalabildiler.
•Galatasaray kalesine soldan Ani bir akınla indiler. Solaçık kaleye muvazi bir şekilde topu ortaladı. sağlç mevkiine geçmiş olan Bengtsson kaleye düzgün bir şut çektiyse de Turgay bu şutu da gllzel bir plonjonla kurtardı.
Misafir takımın en iyi oyuncusu olan solaçık tekrar soldan kayarak kaleye doğru süzüldü. Muzafferi atlattıktan sonra, daha müsait pozisyonda duran santrfora geçirdi. Santrfor da kaleci Turgayın ileri yıkmasından istifade ederek kaleye sıkı bir şut çekti, boş kaleye girecek olan top bir tesadüf eseri olarak kalenin üst direğine çarparak kurtuldu. İlk devre bu şekilde (0-0) berabere kapandı.
İkinci devreye GalatasaraylIlar takımlarında yaptıkları ufak bir tadilâtla Muhtarı sağiçe Recebi de solaçıga alarak çıktılar. Oyunun başından beri bozuk oy-nıyan solaçık Bülent de takımdan çıkartılmıştı. Beşinci dakikada yine soldan hücuma geçen İsveçliler Galatasaray kalesi ö-nüne kadar sokuldular, özcanın çeviremediği topu yakalayan Bengtsonn sıkı bir şut çekti, fakat top kalenin yanından dışarı çıktı, lkj dakika sonra santrfo-ı-un kaleye havale ettiği topu yine Turgay uçarak kurtardı.
15 inci dakikada hakem Sıılhi Garan hiç lüzumsuz bir anda İsveçliler aleyhine bir penaltı cezası verdi. Gündüzle santrhafın çarpışması üzerine yan hakemi Mustafa Güventürke gelerek "tik tekmeyi kim vurdu?,, diye sormuştur. Tekrar İsveç kalesine doğru koşan Sulhi Garan acayip
bir kararla bu hareketi penaltı ile cezalandırmıştır. Nacinin çektiği penaltı kalecinin sağından İsveç kalesi ağlarına takıldı. Hakemin bu yersiz ve lüzumsuz hareketi seyirciler tarafından dakikalarca ıslıklarla protesto edilmiştir. (1-0) galip duruma düşen Galatasaray, daha düzgün oynıyacagı yerde durgun ve isteksiz bir şekilde oyuna başladı. Yirminci dakikada Galatasaray müdafaasının sebebiyet verdiği frikikten isveçliler beraberlik gollerini de kazandılar. Oyunun bundan sonraki kısmı zevksiz bir şekilde geçti ve netice değişmeden Galatasaray -Helsingborg takımları sahadan 1-1 berabere ayrıldılar.
Maçın hakemi Sulhi Garan şimdiye kadar idare ettiği maçların en fenasını idare etmiş oldu.
Admira
(
Galatasaray, Fenerbahçe Beşiktaş kulüpleri tarafından davet edilen Avusturyanm on kuvvetli takımlarından Admira Futbol Takımı hafta içinde şehrimize gelerek Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasarayla Uç karşılaşma yapacaktır.
ve
da nİ
11c be-
sırada yabancı zayıf takımlarla
İİK
15-2
ara-
Voleybol maçları
İstanbul Üniversitesi Talebe Birliğinin tertip ettiği fakülte* lerarası spor faaliyetlerine, dün Kadıköy Halkevinde yapılan voleybol maçlariyle başlanmıştır.
Kızlar arasında yapılan maçta Edebiyat, Feni 15-0; yenmiştir.
Bundan sonra erkekler
stndakl maçlara geçilmiş ve Hukuk Fakültesi, Diş Tababeti O-kulunu 0-15, 15-10, 15-10 mağlûp etmiştir.
Üçüncü maç, şampiyonanın en kuvvetli takımlarından iktisatla, Eczacı Okulu arasında yapıkmış ve bu maçı da iktisatlılar 15-5. 17-19, 15*1 kazanmışlardır.
Llk maçlarının en hararetli bir devresine girdiği bir ayı mütecaviz zamandan heri tatil edilerek memleketlerden dâvet edilen birbirinden tertip edilen bu temaslardan halkımızın artık gına getirmiş
olduğunu, stadyumun dün yarıdan fazla hoş mnnzarası da ispat ediyordu. Bununla beraber şunu da İlâve etmek yerinde olur ki. İsveç Federasyonu, kendi teşkilâtına dahil oyuncularının daha CAZip teklifler karşısında yabancı memleketlere gitmesine mümanaat etmemeyi prensip İtibariyle kabili etmiş olduğundan İsveç takımlarının bilhassa hıı yıl bir hayli zayıf düştükleri malûmdur. 1948 Olimpiyatlarında futbol birinciliğini kazanan İsveç, bugün birinci planda gelen oyuncularından kısmı âzamini kaybetmiş durumdadır. Cenubi Amerikanın zengin kulüpleri, federasyonun bu müsamahasından geniş ölçüde faydalanmışlardır, isveçliler her ne kadar kaylıettIkleri kıymetli oyuncularının yerlerini dol durmak için takdire lâyık gayret sarfetmekte İseler de henüz daha bıı boşlukları lâyıkiyle kapatumamış oldukları açıkça görülmektedir. GalatasaraylIlara gelince, hiç şüphe yok kl onlar da dün çok fena bir günlerinde killer. Yoksa dünkü kadar fena oynadıklarına pek ender tesadüf edilir.
o
73 kilo: Salâ-1 da-galip; Reşat
Nıırcddin Zafer, Tevfik Yüce, Ahmet Şenol, Kemal Demirsiiren rakiplerine yenildiler
önümüzdeki hafta şehrimizde yapılacak Türk - Amerikan milli ve temsili serbest güreş karşılaşmalarına iştirak edecek cilan Türk güreşçilerinin seçimi I-çin İstanbul, Ankara, Eskişehir ve İzmir bölgeleri serbest güreş takımları dün Spor ve Sergi Sarayında ilk karşılaşmalarını yapmışlardır.
Neticeler şöyledir:
57 kilo: Nasuh Akar (Eskişehir) - Kemal Demirsüren (îst.)e ittifakla; 62 kilo: Servet Çakır (İst.) . Mustafa Kaplan (Lst.)a İttifakla, Ahmet Doğan (Ank.) -Nureddln Zafer (ist)a ittifakla; Cemil Sarıbacak (Ank.) - Kemal Özkan (Eskiş.)e ittifakla; 67 kilo: Tevfik Uysal (Eskiş.) -Tevfik Yüce (Ank.)ye sayı ile, Servet Meriç (İst.) - Şaban Pehlivan (Ist.)a 6 dakika 42 saniyede tuşla; Tevfik Şahin (Ank.)-Nüsret Özet (İst.)e 1 dakika 55 saniyede tuşla galip; Mehmet Yücel (Ank.)
haddin Demirtaş (Ank.»a kika 15 saniyede tuşla Bekir Kaymak (İst.) -Gürel (Eskiş.)e 10 dakika 20 sa-
niyede tuşla galip; Osman Can-bulat (Ank.) - Mithat Baysa] (İst.)a ekseriyetle. Celâl Atik (Ank.) - Ahmet Şenol (İzmir)a İttifakla galip; 79 kilo: Ali öz-demir (Eskiş.) - Faruk Koçak (Ank.)a 4 dakika 7 saniyede tuşla galip; Mustafa Çobansar (Ank.) - Abdürrahman Akgün ıtst.)a 27 saniyede tuşla galip; Haydar Zafer (İst.) - Bekir Büke (Ank.)ye ittifakla galip. 87 kilo: Yaşar Doğu (Ank.) - Ali Hindloğlu (İzmir)na 4 dakika 58 saniyede tuşla galip gelmişlerdir.
Ağır sıklet: Kemal Ay, Murat Hersekliye ittifakla, İrfan Atan -Sabri Demirsoyu ittifakla yendiler.
52 kiloda AH Yücel - Cemil Son yürek’i 4 dakikada tuşla; Esat İbrahim Atmacaya ittifakla, 87 kiloda Bektaş Can Niza-mettin Çakıra 13 dakika 45 saniyede tuşla; 57 kiloda Ahmet Bilek. Seyfiye 4 dakikada tuşla, Ali Yıldırım Osman Özü ittifakla; Nasuh Akar Rıza Doğanı o dakika 30 saniyede tuşla yendiler.
Güreşlere bugün saat 14 te ve gece saat 21 de tekrar devam e-dilerek Amerikalılara karşı çıkacak serbest millî güreş takımımız belli olacaktır.
Bugünkü maç
Şehrimizde bulunan İsveç İlk üçüncüsü Helsingborg Takımı bugün İnönü Stadyomunda ikinci maçını saat 14.30 da Fe-nerbahçeye karşı yapacaktır.
Dün ilk oyunlarını seyrettiğimiz misafirler şayet bugün de aynı şekilde oynıyacak olurlarsa Fenerbahçenin sahadan lip ayrılmaması için hiç bir bep yoktur.
Sarı-Lâcivertliler bugün
haya şu kadro ile çıkacaktır:
Cihat Hilmi -M. Ali — Zekeriya, Erol, Sup-
hi. Lefter, Halit.
ga-
se-
sa-
ıŞalopi) — Müzdat. Salâhaddin, Kâmil,
Mebingborg kalecisi Sw onssun, bir Galatasaray akının yumrukla uzakla^Urıyor
Geçen hafta Londrada oynanan Chelsea-Fıılban maçında, Fufhaa kalecisinin bir Chelnea hücumunu kendi müdafii önünde topu yumrukla kurtarırken görüyorsunuz.
Ingilterede spor
Londrada televizyon, spor oyunları organizatörleri için kuvvetli bir rakip olmuştur
Spor olaylarının televizyonda gösterilip gösterilmemesi bir çok memlekette spor organizatörlerini ilgilendiren bir mesele halini almıştır. Büyük Bıritan-ya’da, televizyon abonelerinin sayısı hâlen yarım milyonu aşmış bulunduğu cihetle mesele büsbütün âcil bir durum kes-betmîştlr. Beher televizyon cihazının her programının vayın-lanışında, başında vasati olarak iki seyirci bulunduğu hesaplanacak olursa, memlekette televizyonla yayınlanan bir spor olayını en az bir milyon kişi stada veya kapalı salona girmeden seyrediyor demektir.
Şimdiye kadar Büyük Britanya ve Birleşik Amerika’da edinilen tecrübeye müsteniden, yeni bir televizyon seyircisini bir müddet için, makinesinin başından ayırmak hemen hemen imkânsız bir hal almaktadır. Seyirci televizyona ilk zamanlarda son derecede merak sarmaktadır. Nazarında, televizyon cihazı şimdiye kadar eline geçen oyuncakların en harikuladesidir. 6 ay veya bir sene müddetle bu sihirli aynanın âdeta esiri olmaktadır.
Aynca tecrübe ve istatistiklerle şu cihet de sabit olmuştur ki, halk arasında en fazla tutunan sporların televizyonda gösterilmesi pek o kadar hararetle karşılanmamaktadır. İngiltere Futbol Ligi öteden beri ve daima maçların radyo ile dahi yayınlanmasına karşı müteyakkız davranmıştır. Halkın, radyo başında büyük bir maçı dinlemeyi belki de tercih ederek tâli maçlara gitmeyeceği düşünülmüştür. Bu itibarla Futbol Ligi şimdi televizyonu da yasak etmiş bulunmaktadır. Aynı tarzda, televizyona hiç bir zaman taraftarlık göstermemiş olan meşhur İngiliz boks organizatörü Jack Snlomons da, Joe Loııis . Ezzard Charles maçını görüp Amerikadan döndükten sonra tertiplediği boks maçlarının asla televizyonda yayınlanmasına müsaade etmemeyi kesin olarak kararlaştırmıştır Zira Louis - Charles maçı mali bakımdan fiyasko ile neticelenmiş, elde edilen hâsılat son derecede düşük olmuş, radyo ve televizyon haklarına mukabil organizatörlere verilen para dahi ziyam telâfiye kâfi gelmemiştir. Buna mukabil kriket ve tenis gibi sporları idare eden makamlar, sporun bu şubelerine yerli meraklılar kazanmak bahsinde televizyonun kıymetini müdrik olup, büyük maçların televizyonda gösterilmesine müsaade etmişlerdir. Tâli denilen bu spor şubeleri, mümkün olduğu kadar fazla alâka toplamak peşindedir.
Bu arada organizatörlerle televizyon arasındaki savaş bütün şiddetiyle devamdadır. Bundan bir kaç ay evvel İngiltere-de spor organizatörlerinden bir çoklan, halka arzettikleri temaşa için "Copyright’’ temin edene kadar televizyonu tamamiyle yasak etmek tehdidinde bulunmuşlardır. Şimdi mesele, ilgili teşekküllerin temsilcilerinden müteşekkil ve P. T. T. Umum
Müdürlüğüne bağlı bir komisyon tarafından İncelenmektedir. Amerikada da geçenlerde bu mesele incelenmiş ve enteresan bir netice elde edilmiştir. Şu cihet tesbit edümiştir: Televizyon meraklılan. bu meraklan-nın ilk devresi zarfında makinelerinin başından ayrılmamakta olup, spor olaylarının hâsılatı kesin olarak düşmektedir. Fakat bir müddet sonra televizyon seyircisi, devamlı olarak seyrettiği o spora karşı merak sarmakta olup, artık televizyon vasıtasiyle veya ikinci elden seyriyle iktifa etmemektedir. Yani televizyon seyircinin ilgisini kamçıladığı gibi, o zamana kadar kendisi için meçhul teknik noktalan da seyirciye öğretmiş olmaktadır. Seyirci artık merak sardığı sporun gölgesinden ziyade hakiki ve canlı cereyan tarzını görmek istemektedir.
Büyük Britanyada da cereyan aynı seyri takıp etmektedir. Televizyon sayesinde bir çok kimse sporun muhtelif şubelerine karşı daha yakından ilgilenmekte ve bu sporu daha iyi anlamaktadır. Diğer taraftan son yıllar zarfında spor olaylanmn televizyonda yayınlanma tarzında da en esaslı terakkiler kaydedilmiştir. Birçok kimse de bazı spor oyunlarını bu sayede ilk defa olarak görmektedir. Futbol ve kriket filhakika İn-gilterede en geniş ölçüde taam-müm etmiş olmakla beraber, şimdi buz üstünde hokay, pist üstünde motosiklet yarışları, pingpong gibi sporlar da televizyon yayınlarında geniş ölçüde yer almakta ve ilgi uyandırmaktadır.
Makabi Futbol Takımı gelecek
İsrail lik birincisi Makabi Takımı nisan ayının ilk haftasında îstanbulda müteaddit karşılaşmalar yapmak üzere Fenerbahçe Kulübü ile anlaşmıştır.
Israilın bu takımında millî takım santrforu Glazerden başka 7 millî oyuncu daha vardır.
Ankara boksörleri Mersine gidiyor
Ankaranın en iyi altı boksörü, Mersin kulüplerinin davetlisi o-larak önümüzdeki hafta perşembe günü Mersine gideceklerdir. Orada iki maç yapacak olan boksörlerden Basri Erol 51 kiloda, Vedat Gürses 54 kiloda. Ca-vıt Bibioğlu 58 kiloda, Nâzım Derin 62 kiloda, Saim Saygılı 67 kiloda ve Ali Melek de 72 kı-’nda dövüşeceklerdir.
GalatasaraylI Bülent yarın gidiyor
Milli Takım ve Galatasaravın en iyi oyuncularından Bülent E-ken İtalyan kulüplerinden biriyle yaptığı angajman dolay isi vle pazartesi günü uçakla ’^mnaya hareket edecektir. öke-
nin angajmanı iki senelıkur»
Comments (0)