17 Ekim 1950
Salı
SİYASt İKTİSADİ, MÜSTAKİL • •
Yıl 1
Sayı 321
10 kuru;
Yeni lştaııbnl’un klPOM
TAHSİL KUPONU
— A
A
75
Abone: Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 Hradır. Hariç memleketler İki adalidir.
Bcıyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 3. Telefon : 44756 -44757 Santral
TcMj» Pdrn: Hablb Edlb - TÖREHAN
tlânlar : 6 ncı sayfada santimetresi
2 Hradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Posta Kutusu : 447 - İstanbul. Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul,
Cevabı notamız dün
gü-Ko-Her yet-
şahsl-hütfm katlar
uzun
Truman - Mac Arthur buluşması
TRl’5fAN”ltt Mao Artlııır arasında görüş ayrılıkları olduğunu, Amerikalı gazeteler saklamıyor. Olabilir de. Dâvanın ehemmiyetini görüş ayrılığının mahiyetine ve şekillerine göre değerlendirmek lâzımdır. Biliyoruz ki: Dcvlet-adamiarlle komutanlar arasında beliren geçici gerginliklerin tarihi, çok uzak çağlara kadar uzanmaktadır. Bunun sebebi de anlatılmayacak kadar çetin ve karışık değildir. Devlet-adamı,-genel durum karşısındır, daha ziyade, politika imkânlarına göre düşündüğü halde, komutan, hükümlerini ordu güveni prensiplerine göre vermek zorundadır. Bundan da anlaşılıyor kİ: Devlot-ndanıının vazife sahası ne kadar başka İse komutanın da faaliyet sahası o kadar başkadır. Onun için arada sırada beliren veya belirir gibi görünen fikir ayrılıkları, bu faaliyet sahalarının özelliklerinden ileri gelmektedir. Hele bııhrıınlı zamanlarda hu gibi münakaşaların, normal durumlara göre artabileceğini tahmin etmek mümkündür. Ayrılık, nihayet, bir görüş ayrılığıdır ve iyice incelenirse görülür kİ: Vatan dâvasında devlet-ndnmı da, komutan da, bîrbirindcii. hiçbir suretle, ayrılmış değildir. Son söz, gene politikanın, devlet-adaınınındır. Biz, bu bakımdan, Amerikalı gazetelerde dedikodusu yapılan Truman - Mac Arthıır gerginliğine ehemmiyet vermediğimizi söy-lryehilirlz»
Tnıman'm Mac Arthıır’e no büyük bir ölçüde güvendiği, böyle ciddî bir zamanda, onu vermekten çekinmediği ağır vazifeden de anlaşılmaktadır. Mae arthur (le bu venin ne kadar verinde olduğunu redeki bnşanslyle göstermiştir» İki şahsiyet, sorumluluklarının,
kilerinin sınırlarını, bu konularla doğrudan doğruya ilişiği olmayanlardan. herhalde daha iyi bildikleri Içiıı. aradaki fikir münakaşalarının elbette yapıcı bir değeri varılır. Trıınıan’ln Mac Arthnr’ün Wake Adıuımda buluşmaları da, hiç şüphesiz. büyük münakaşa konularının ortaya çıkmasına fırsat vermiş olabilir. Zaten ciddî konuları yalnız ciddî münakaşa yollariyle ele almak mümkündür. Her demokrasi, bu ıısule tam bir saygı göstermek zorundadır.
Truman - Mac Arthıır görüşmesini bir barışına teşebbüsü gibi tefsir e-denler, hattâ bundan gerginlik ihtimalleri sezmek İsteyenler, tahminlerinde çok aklanmışlardır. İlkönce: Kore harbi artık son safhasına girmiş ve lıarp güdümü bakımından bitmiş sayılabilir. Bundun sonra (la: 1 -zakdoğu’da, Kore probleminin çözülmesi neticesi olarak yepyeni bir durum meydana gelmiştir. Böyle . çok ehemmiyetli bir hâdisenin belirdiği bir zamanda devlet politikasından ve ordu güdümünden sorumlu iki yetin buluşması ve yeni dâvayı genişliği He gözden geçirmesi tabiî bir şey düşünülemez.
Wake Adası görüşmelerimin
sürmemiş olması da Truman ve Mac Arthur arasında görüş ve *lkir birliğine kolayca varılmış olduğunu anlatmaktadır. Mac Arthıır. hasına verdiği demeçte. H’nkc konuşmalarında görünülen konuların, neden ibaret olduğunu belirtmemişse de, komünist fesatçılığının mutlaka önlenmesi noktasında ısrarla durması, bize birtakım hakikatler sezdirmektedir. Birleşik Amerika Devletleri, hor demokrat idarede olduğu gibi, dostça anlaşma yollarım acık bırakmış, dış politikasını ana rnrr ayarlamış ve mlIleMer-arası İhtilâfının yatışmasına hütiin kudretiyle çalışmıştır, emeklerden, umulan mışsn, sorumluluk, ğil. insanlık barısını baltalayan zihniyete.
dü^er. Truman. bııgiin, geç vakit, San F‘*RncİHCn*',,ı şnvtlv(*c(»^rl «»’tukta büyük bir ihtimalle, bu ciddî nnîctava temas ederek bütün İnsanlığı aydınlatmış olacaktır. Tahminimize göre. Amerika politikasının, bundan böyle, çok daha enerjik bir İstikamet alması beklenebilir.
Yeryüzünün (levanıh bîr barışa İhtiyacı vardır. Komünist tahrikleri, kesin bir surette önlenmedikçe böyle bir barışa., yaklaşmak İmkânları bile yoktur. Bugün Korede söndürülen ynııgın, dünyanın başka bir köşesinde yeniden tutuşabilir. Şimdiki hnrışsızlıktan ve tahriklerden doğan kararsızlık buhranı en şiddetli tedbirlerle çözülemezse. Birleşik Milletler Teşkilâtına bir harp Kabilesinden Ötekine koşmaktan başka İmkânı kalmamış olacaktır.
Türk ve İran sınırlarına yığılması da Keredeki askeri ile ilgili sayılabilir. Sovyctlvr, polltl-kn pazarlıklarına giriştikleri zaman, Ilitler biçiminde, harekete geçmeyi, ordularını kımıldntınayı devlet geleneği haline getirmişlerdir. Başkalarına şöyle böyle sezdirilen ordu kımıldanışları. baskın şeklimle göze çarpan modern harplerde. Umumiyetle, a-sıl maksadı peçelomcye yarur.Her onlu kımıldanışının arkasıııdnıı mutlaka silâhlı bir ihtilâf beklemek doğru değildir. Fakat hu ordu kımıldanışlarının, Truman - Mac Arthur buluşması haberinin yayıldığı günlere rastlaması. son derecede, dikkate değer, fiovyetler, hiç güphûslz, Karenin tasfiye safhasına girmesi üzerine VVake Adasında yapılan toplantının büyük ehemmiyetini, en son neticeleriyle, gezmişler ve Trıımnn - Mac Arthıır görüşmesiyle İlgili kararlar üzerine, dolambaçlı yollardan tesir yapmayı düşünmüşlerdir. Sovyetlerln politika anlayışımı göre, zamanımızda, tesir yapabilmenin tak bir yolıı varılır: Barışı tehlikeye düşmüş veya düşer gibi göstermek ve hu suretle demokrat halk yığınlarını talâşa vererek, devlot-adanılarını şiddetli kararlar almaktan vazgeçirmek.. Bize öyle geliyor kİ: Birçok hâdiseler, bıı politika oyunundan yalnız Amerikalılar değil. bütün kültür dünyası da artık, bıkmış ve tıkanmıştır.
M. NERMt
Bıı harcanan nefire çıknıa-Amerlkaya defi mat diistiikçe komünistliğe
faaliyet
ordular gelişme
ilân
Bulgaristana verildi
BÜTÜN İSRAİL. MUAZZAM BÎR SAHASINA DÖNDÜ
MANEVRn
â
4
kuvvetleri sllfth altına
istifasından ancak 4 sa-üç silâhlı servislerin ve ça-
Tel-Avlv, 16 A.A. (Reuter) — îa-railde dün gece fevkalâde ahval ilân edilmiş ve bu sabah deniz, kara ve hava ihtiyat çağrılmıştır.
Hükümetin at sonra her
bilhassa yeni ihtiyat usulünün lı$ma tarzını denemek üzere hazırlanan geniş bir plânın tatbikatına başlanmıştır.
Hükümetin istifası, lsrallin sonbahar manevralarının gizli başlangıç tarihine rastlamıştır. Bununla beraber bu âna kadar siyasi durum ordunun plânlarında bir değişikliğe sebebiyet vermiş değildir.
İsrail ordusunun askeri manevraları
Tel-Aviv. 16 (AP) — Bu sabah şafaktan itibaren bütün İsrail muazzam bir manevra sahasına dönmüştür. Memleketin âni bir taarruza maruz kalması ihtimali gözönünde tutularak girişilen geniş ölçüdeki asker! manevraların ilk safhasında hava kuvvetlerine mensup uçaklar keşif ve devriye uçuşlarına girişmiştir. Harp gemileri İsrail kara sularında devriye gezdiği gibi bir takım İleri müdafaa mevzileri de kurulmuştur.
Askeri bir sözcüye göre, manevraların bundan sonraki safhasına muvazzaf ordunun kara birlikleri ve İsrail ihtiyat kuvvetleri de iştirak edecektir.
Fransızlar
çekiliyor
General Juin süratle Hindiçinîye hareket etti
Saygon, 16 (YİRS) - Hindiclnl’de. ki komünist kuvvetleri Çin hududundaki son Fransız karakollarını da İşgal etmek üzeredir. Bugün şiddetli kızıl hücumları karşısında Naşanı müstahkem mevkii düşmüştür. Fransız askeri makamları, sivillerin Lang-son’u boşaltmalarını emretmiştir Burası huduttaki en büyük Fransız müstahkem m e vk ildir.
Naşanı ı işgal etmiş olan kızıllar diğer bölgelerden de takviye alarak kuvvetlerini toplamaktadırlar. Bunların yakın bir tarihte güneye doğru yeni bir taarruza geçeceklerine muhakkak nAznrlyle bakılmaktadır. Maşamı tahliye eden Fransız kuvvetleri geçen hatta terketmek zorunda kaldıkları Thatke’nin güneyine doğru çekilmektedirler. Bu birliklerin Yegâne dayanak noktaları bu bölgedeki bataklık ve ormanlık arazidir. Yardım aldıkları takdirde durumlarını düzeltmeleri mümkündür.
Paris. 16 A.A. (LPS) — Fransız Hükümetinin en fazla başarı göstcı-mlş olan subaylarından General Juln, Hindlçinî’ye gitmek üzere Fransadan ayrılmıştır. Kendisine Hindiçlnl meseleleri Bakanı M. Letourneau etmektedir.
refakat

Uçağa binmeden evvel M. neau başlıca hedeflerinden Fransız kuvvetlerini takviye olduğunu .söylemiştir.
Letour-blrlnln etmek
VVashingtûn, 16 A.A. (LPS) hindindeki durum hakkında dün nk-§am demeçte bulunan Amerikan Hükümeti sözcüsüne göre. Birleşik Amerika, Asyada komünist aleyhtarı cephenin en zayıf noktalarından biri o-lan bu bölgeyi tahkim etmek için e-ünden gelen her şeyi yapacaktır. Söz. cü, Kore harbinin ortaya çıkardığı zaruretlerin bilhassa bazı silâh nevileri bakımından son derece âcil bir mahiyet arzettlğinl ve bu silâhlardan ilk önce Çinhlndine verileceğini sözlerine ilâve etmiştir.
- Çin.

i
A
Anka raya gelen haberlere göre, Türk Birliği Japonyadaki ilk üssüne varmıştır
Sözcü. İhtiyat sınıfların radyo, gazeteler ve duvar ilânları vasıtasiyle silâh altına çağrıldıklarını ve bu hareketin son derecede muvaffakiyetle yapıldığını söylemiş ve şunları ilâve etmiştir:
"Her ihtiyat kendisini ilgilendiren çağrı parolasını bilmekte ve radyo, gazete veya duvar Hâniyle yapılan â-leni davetlerden bağlı bulunduğu birliğin ne zaman ve nerede toplanacağını öğrenmektedir,,,
Bu geceden itibaren bütün şehir, kasaba ve köylerde tam bir karartma yapılması emredilmiştir. Hava a-kınlarına karşı alarm tecrübeleri yapılacak ve memleketin yol ve şoselerinde sefer eden bütün taşıtlar kontrol edilecektir.
Ankara 16 (Ankara Ajansı) — Bııgiin şrhriıııl/e gelen malûmata göre. Karedeki Birleşmiş Milletler ordusuna iltihak etmek üzere bir ay kadar evvel memleketimizden ayrılmış olan asker) birliğimiz bu sabah Japonyflklakl ilk üssüne varmış bulunmaktadır. Birliğimiz kısa bir talini devresini müteakip Birleşmiş Milletler komutanlığının tasblt edeceği kesimde harekâta katılacaktır. 10 gün kadar evvel Ko-reye varmış olun General Yusuf t gelinin başkanlığındaki askeri heyetimiz (le Türk birliğini teftiş ettikten sonra Amerikan Genelkurmayı İle temasta bulunmak üzere Washlngtoım hareket edecektir. Evvelce de bildirdiğimiz gibi asker! heyetimiz Türklyeye yapılmakta olan askerî malzeme yardımının arttırılması için görüşmelerde bulunacaktır.
Notada; muhacirlere ait mallar hakkında derhal müzakereye geçilmesi, bütün meseleler hakkında Bulgarların anlayışlı olmaları lüzumu belirtiliyor
Ankara 16 (Hususî) — Bulgarls-tandaki ırkdaşlarımızın yurdumuza muhacereti meselesi hakkında Bulgar Hükümetince 22 eylül 1050 tarihinde Sofya Maslahatgüzarımıza verilen ikinci nota üzerine hazırlanan cevabi notamız Bakanlar Kurulunun tetkik ve tasvibinden geçmiş ve Dışişleri Bakanlığımız tarafından Bulgar Elçiliğine tevdi olunmuştur.
Notada» Dışişleri Bakanlığı, Bulgar Hükümetinin tevdi eylediği yazılarda bir müddetten beri kullanmağı âdet edindiği İfade şekli dolayısiyle İste-mlye istemiye orta yapmak lüzumu-nu hissettiği müşahede üzerine mezkûr hükümetin bundan böyle İfadesine biraz daha intizam ve dürüstlük vereceğini ümit etmekten zevk duyduğunu. fakat bu ölçülü ihsasın Sof. ya Kabinesinde hiç bir akis uyandır-
II Genel Meclisi seçimlerinde
D.P. büyük farkla başta geliyor
İçişleri Bakanlığına gelen son malûmata göre
Ankara 16 (T.H.A.) — içişleri Bakanlığına gece geç vakte kadar gelen haberlere göre. Vilâyet Genel Meclis seçimlerinde son durum şudur: Dinar, Sandıklı, Şuhut, Bolvadlnde, Ağrı merkezinde, Eleşkirt ve Doğu Bevazıtta D.P., Diğer kazalarda C. H.P. İlerdedir. Amasya meıkezindc ve Merzifonda C.H.P,, diğer kazalarda D.P., Ankara merkezinde ve Çan-kayada, Beypazar, Çubuk, PolatlI ve Elmadağıncia D.P., Ayaş. Kalecik. Kırıkkaledc C.H.P., Antalyanın hir kazası hariç merkezde ve kazalarda D. P. ilerdedir. Aydında ve bütün ilçelerinde. Bilecik ve bütün ilçelerinde. Bnln ve bütün İlçelerinde Burdur ve
iner. D. P.
mamış bulunduğunu, zaten devletler arasındaki ihtilâfın hallinde en emin vasıtanın küfür değil sükûn ve itidal olduğunu belirttikten sonra ezcümle şöyle denilmektedir: "Bu sebepledir ki Dışişleri Bakanlığı mevzu ile alâkası olmayan husustan bir tarafa bırakarak burada Bulgaristan Türklerinin muhaceretinin teşkil et. tiğl asıl meseleye temasla iktifa edecektir."
"1025 muahedesini imza eden tarafların her ikisi de ilgililerin kcndJ istekleriyle ifade ettikleri arzuyu bu yüzden kabul etmek zorundadırlar. Muhacirlere karşı takdir hakkını kullanmak böyle yapan taraf için ahdî vecihelerini İhlâl etmek mânasına gelir." denilmektedir.
Bundan sonra notada muhacirlere ait mallar hakkında derhal müzakereye girişilmesi ve bütün meseleler hakkında Bulgar Hükümetinin anlayışlı davranması hususları tilmektedir.
Notanın tam metnin! bugün cü sahifomizde bulacaksınız.
Ankara, 16 (Hususi nıuhablrimlr-don) — Ayrıca cevabi notaya bağlı muhtıra metninde de Bulgar Hükümetinin kendi hususî menfaatlerine uygun saydığı bir propagandayı yapmak gibi aşikâr bulunan bu göçmenler meselesine. daha İlk notasının tevdiinde, bir gösteriş manzarası vermek temayülünü İzhar ettiği, Bulgar notasının, güçlükle zaptedllmlş bir hiddet halinin bütün nişanelerini taşıdığı, Türk Rum ahali mübadelesi. Trakya Bulgarları meselesi, Bulgar Hükümetinin bir muhacirin siyasî ve İçtimaî kanaatlerini nazarı itibara almak hakkını Türk Hükümetine tanımayı reddettiği, Bulgar notasının İhtiva ettiği muhakeme tarzı ve nihayet muhaceret meselesini güğîeşHren hususlar hakkında izahat verilmek t edlr.
daha belir-
üçün-
A
4
İÇİNDEKİLER
î K î NCİ
İktisadi ve içtimai siyasette psikolojinin faydaları
Fmdıkoğlu Z. Fahri
ÜÇÜNCÜ
“Yaşa Koraltan”
Bedii Faik
DÖRDÜNCÜ
Avrupa çelik ve kömür “Pool” unun siyasi mânası
François Perroux
BEŞÎNC1
Seyyahların cenneti
Capri
Martin Gelhorn
Frederic Chopin
Gönül M. Çânga
neticeleri bildiriyoruz
sun merkezde, Seyhanda Ceyhan hariç bütün İlçelerde D.P. kazanmıştır. Sürtün 4 kazanında D.P. kazanmış. 6 kazasından henüz netice alınamamıştır.
Yozgatta Ulus ilçesi hariç, Sıvasta bütün ilçelerde D. P. ilerdedir. Tekirdağ merkez ve bütün İlçelerde D. P. kazanmıştır. Trabzon merkezde D.P Maçkada C.H.P., Akçanbad ve Sür-menede D. P. kazanmıştır. Urla merkez. Siverek. Viranşehir, Arpaçay. Çıldır. Kağızman. Devrekânl ve A-raçta C.H.P, kazanmıştır. Kara merkezde D.P. kazanmıştır. Van merkezde D. P İlerdedir. Kayserule Ürgüp hariç bütûh ilçemle tamamen D.P. kazanmıştır. Kastamonu merkez. Kırşehir merkez ve Hacıbektaş-ta Millet Partisi kazanmıştır. Daday, Tosya, Kocaeli, Kütahya ve Uşakta D.P. kazanmıştır Kırklarelide tamamen D.P. kazanmıştır. Malatya merkez, Darende ve Kırkağaçta C. H.P. kazanmış, diğer ilçelerde D.P. kazanmıştır.
ALTINCI
KADIN-MODA
Gazi-
Havacılık Konferansı bugün açılıyor
-i
J
mülakatı
Cumhurbaşkanı Kongreden ayrılırken
Onbirinci Tıp Kongresi
muhabirimiz-göre Cumhur» C.H.P. Genel
dün merasimle açıldı
bütün İlçelerinde, Bursa ve bütün ilçelerinde. Çanakkale ve Çoruh bütün ilçelerinde D.P. kazanmıştır. Denizli v© ilçelerinde D.P. kahir bir ekseriyetle kazanmıştır. Diyarbakır kez ve Lios, Silvan, Bismilde ilerdedir.
Edirne, Erzurum. Eskişehir,
antep, Giresun bütün ilçeleriyle D.P. kazanmıştır. Şibinkarnhisar, Reyha-niye, Kırıkhan, Baskil. Karakoçan ve Sinop ilçeleriyle C.H.P, kazanmıştır. Hatay merkez, İsparta ve ilçeleri. İstanbul ve ilçeleri. İzmir merkez. Çeşme, Seferihisar ve Dikilide, Elâzığ merkez, Palu, Sivrice, Kemah. Niğde merkez. Ordu merkep Rize ve Sam-
5 dakika devam eden görüşmede İki parti arasındaki münasebetlerin görüşüldüğü tahmin ediliyor
ilavııcılık kunirfuuM a muzdaki Şale Kuşküıııie toplanııcııktır. Dun hu
toplantının esaslarını izah etmek üzere köşkte bir basın toplantısı tertip edilmiştir. Yukarıdaki resini bu toplantıyı göstermektedir. Bu bıiMistakl haberimiz 2 nel salılfeınlzdedlr.
Ankara. 16 (Husus! don» — Öörendlğimlze bnşkanı Celâl Bayar. Başkanı ismet İnönü'yü Çankaya
Köşkünde kabul etmiştir. Mülâkat 5 dakika kadar sürmüştür. Her iki taraf. mülAkntın vâki olduğuna dair haberleri no’teyit nc de tekzip etmiştir. Görüşmede, son günlerdeki iki parti arasındaki münasebetlerin bahis mevzuu edildiği anlaşılmaktadır.
Cumhurbaşkanının da hazır bulunduğu kongreye muhtelif bölgelerden gelen 550 doktor iştirak etti.
Verem mevzuundaki raporların müzakeresine başlandı
Doğu Almanya seçimleri
Berlin 16 A.A. (AFP) — Sovyet bölgesinde dün yapılan seçimlerde kullanılan oy puslaları, seçmenlere hiçbir şahsî teşebbüs payı ayırmamaktadır.
Filhakika bazı şahitlerin söylediklerine göre bu pusla larda sadece "Aşağıda isimleri yazılı millî cephe adayları, barış ve 5 senelik plânın tahakkuku için oyumu veriyorum" cümlesi yazılı bulunmakta idi.
Puslada adayların listesinde değişiklik yapmak veya bu programı reddetmek İçin hiçbir yer ayrılmamıştı.
Oy puflalarının metrıl seçimlerden evvel neşredilmcmLştlr.
Teknik Üniversitede tedrisata başlandı
75.000 Liralık Hediye
Kur9ası bugün çekiliyor
Okuyucularımız arasında ga/etcmi/Jn tertip etmiş olduğu 73,000 liralık hediye kuramız bugün saat 17 de Şehir Tiyatrosu Komedi Kısmında noter huzurunda çekilecektir. Evvelce dr söylediğimiz gibi, elinde kur’a numarası olanlardan Istlyenlor bııgün çekilişte hazır bulunabilirler. Ancak salon dolduktan soıırıı kapılar kapanacağı IçJn gidip de gİrrmlyccek olan okuyucularımızdan şimdiden Özilr dileriz. Kupon kabulü müddeti bitmiş olmasına rağmen yurdun bir çok taraflarından mektupla gönderilmiş olan kuponlardan dün sabaha kadar elimize gelmiş olanlara alt kur’a nıı-
martılarını da postaladık. Bundan sonra gelenlere kur’a numarası göndermek maalesef mümkün değildir.
Bazı okuyucularımız sarih adres bildirmedikleri İçin kur’a numaralarını gönderemedik. Bazı okuyııcu-larınıızırı kur’a numaraları da, bildirmiş oldukları adreste Posta İdaresi tarafından bulunamadıkları İçin hlz.e İade edilmiştir. Bununla beraber hakları ziyan olmasın diye bunları teablt ederek 8 üncü Mihİ-fvnıl/.dr neşrediyoruz. Bu okuyucularımız, numara* larmA bir hediye İsabet ettiği takdirde idarehanemize müracaat ederek hediyelerini alabileceklerdir.
Profesörler
Dün saat 10.30 da ivkıılk ( ııhcrhilede yapılan bir Uircnlo 1950-51 dem yılına glrllrııhllr.
.ıkıulcımik kıyafetleriyle İştirak etmişlerdir. Yukarıdaki resimde, Teknik ( ıılversite Rektörü Hıılld Ereni hitabemin! Irat ederken gÖrUlniektcdir,
Keza dün Gilzcl Sanatlar Akademisinde ve Yıldızdaki Teknik Okulunda da töreni *r yapılarak .ıcııl ders yılına girilmiştir.
Bıı husustaki haberlerimiz 2 nel saiıifemizde bulunma ktadır. Resimde, dun yapılan törenden bir safhaya görü-
> umunuz. *
Ankara. 16 (ANKA) — 11 İnci Millt Tıp Kongresi bugün saat 11 de Dil-Tarih, Coğrafya Fakültesinde toplanmıştır. Toplantıyı Sağlık ve Sosyal Yardım Bakam Ekrem Havri Üstündağ bir konuşma ile açmış ve ezcümle şunları söylemiştir:
"— Verem, ekseriyetle gençleri öldürmektedir. Veremden ölüm yaşı ortalama olarak 20 kabul edilmiştir. Yurdumuzda sonede asgari 40 bin vatandaş öldüğüne göre yalnız verem ölülerinin milli ekonomimize yaptığı zararın senede bir milyar Türk lirasına yakın olduğu anlaşılmaktadır. Şurasını ayrıca kaydedeyim ki, bizim ve memleket tıp mensuplarının müşahede ve kanaatlerine göre hakiki verem ölümleri bu 40 bin rakamının çok üstündedir.,,
Bakan, diğer memleketlerde .veremin günden °~üne azaldığını ve bu azalışa sebep olan esasları İzah etmiş. Dünya Sağlık Teşkilâtının Verem Müşaviri olan Dr. Berthet’nin lıığunu belirten raporundan parçalar okumuş ve sözlerine şöyle son vermiştir:
Millet Meclisimizin ve Hükû-metin vereme karşı savaş sahasında alacağı her türlü tedbirleri btbdlk Türk Milletinin fert ve cemiyet olarak destekleyip kuvvetlendireceğine ve neticede mutlaka muvaffak olacağımıza inanıyorum,,,
Bundan sonra oluruma son verilmiş ve Atatürk’ün muvakkat kabrine gidilerek bir çelenk konmuştur. Kongrenin açılışında Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Dışişleri Bakam Fuat Köprülü. İçişleri Bakanı RÜkncddin Nasuhloğlu, Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Vehbeşe, Milli Eğitim Bakanı Tevfik İlen hazır bulunmuşlardır. Başbakan Menderes hasta olduğundan dolayı Kongreye gelemi-yeceğini telgrafla bildirmiştir.
Öğleden sonra raportörlerin verem konusuna dair hazırladıkları raporlar okunmuş, bunların müzakeresine geçilmiştir.
3a,vf« 2
Y E N t İSTANBUL
17 Ekim 1950
MEMLEKET MESELELERİ
İktisadî ve İçtimaî siyasette
• e
Yeni bir tiyatro teşekkülü
psikolojinin faydaları
Yazan : Fındıkoğlu Z. Fahri
İstanbul üniversitesi Profesörlerinden
MRTIK tek tek ilimlerin kendi baş. ** Lanna saltanat sürme devrinden
uzak bulunuyoruz. Yalnız bir göze sokulan komşu ilimler değil, ilim tasniflerinde yerleri ayrı olan İlim kolları dahi birbirlyle münasebette. Modem usul bilgisi, bu münasebet fikrini yalnız kapalı ilim çevrelerinde bırakmıyor, onu halk muhitlerine de sokmağa çalışıyor.
İşte bir tarafta iktisat İlmi ve o-nun etrafındaki çeşitli İktisadi bilgiler. Bunların coğrafya İle, hattâ tarih ile alûkalannda göze batan, yeni gibi görünen bir cihet yok Fakat ruh bilgisi ile nasıl bir İlişikleri olabilir? Suali yekten alda gelebilir. Bu ilişik ve bağlılık, yalnız meselâ iktisat doktrinlerinde ruhiyatçı mektep kolunun bulunması nevinden de-ğil, asıl ek( nomlk faaliyetin kendisinde ve bu faaliyete vasıtalık yapan insanın özünde aranırsa dâva büsbütün başkalaşır ve büyük bir ehemmiyet kazamr.
— n — , .
İstanbul Üniversitesi tccrüb! psikoloji profesörü Bay Peters, bugünlerde önce kalabalık bir kütle önün-
deki konferans ile, sonra bir pedagoji dergisinde çıkan uzun btr yazısı ile dikkatimizi, memleketimizde pek ihmal edilen bu meseleye çekmektedir.
Filhakika İstanbul Muallimler Bir» ligi Terbiye Encümeni tarafından tertip edilen bir konferansta kıymetli ilim adamı “Tatbikî psikoloji” nin bugünkü ehemmiyetinden ve ondan faydalanan ilimlerden bahsederken iktisadi meselelere temas etmiş, ruhiyattan en çok İstifade eden ilmin bütün kollariyle iktisat olduğunu söylemiştir. Gerçi böyle bir düşünce, sırf nazari bir söz olarak pek o kadar mühim görünmez. Fakat profesörün temas ettiği meseleler, Türle İyede yeni bir ekonomi rejiminin a-raiMİıgı, blllıaaaa devletçi, devlet kapitalizmi güdöcü bir İktisadi sistemden tamamiyle veya kısmen fertçl. şahsî tegebbüaçü bir sisteme geçilmek, iktisadi devletçilikte çok fazlaya kaçan maliyeti indirmek İstenildiği bir zamanda yol gösterici olsa gerektir.
İktisat ile ruhiyat alâkasını, ruhi-yatçı ekonomistler tarzında değil, el ile tutulur müşahhas meseleler halinde ilk defa ele alan Münsterberg-den bu yana bazıları tarafından İktisadî psikoloji, bazılarınca da psiko-teknlk adiyle anılan yeni bilgi kolunun ekonomi sahasındaki vazifeleri, hususiyle İktisadî faaliyetin asıl insan unsurunu iktisadileştirme noktasında toplanmaktadır. Prof. Peters bu vazifeleri şu noktalarda toplamaktadır:
1 — Herhangi bir lşde insanın o işe yararlık derecesini belirtmek; 2 —
Bu derecenin tesbitınden sonra deva-
mını ve alacağı şekilleri takip etmek; 3 — Herhangi bir işletmedeki cihaz, lann insan unsuru ile Ahengini gö-zönilne almak; 4 — Çeşitli ekonomik faaliyetler için lâzım insanları seçmek; 5 — işçi ve işçi bulma bürolarında müracaat edenlerin elverişli oldukları meslekleri intihap etmek. Profesöre göre bunların içinde beşincisi psikoteknigin en mühim vazifelerinden biridir. Konferansçıyı dinliyelim : •İktisadi psikolojinin bu mühim işi, ilk defa, meslek İntihap edecek olan gençlere veya şimdiye kadar tuttuktan işlerden memnun olmayıp yeni bir mesleğe intisap etmek lstiyen genç veya yaşlılara mertek tavsiye etmek vazifesidir. tşe yarayışlılık deneme veya imtihanlarından gaye, muayyen bir meslekte boş tultınan bir veya birkaç yere, müracaat etmiş bulunan. bazan yüzlerce namzet arasından en uygun, en elverişli olanları seçip meydana çıkarmaktır. Bu itibarla işe yararlık denemeleri bir nevi “müsabaka imtihanı" demektir. Zira burada mesele, namzetlerden hangisinin veya hangilerinin bahis mevzuu olan meslek işlerinde ehliyet göstereceklerini önceden kestirmek-
tir. Halbuki meslek tavsiye eden psi-koteknlkçl çok daha güç bir vazife ile karşılaşmaktadır. Çünkü o, muayyen bir İnsan İçin yüzlerce meslek içinden en çok muvaffak olacağını tahmin ettiği bir veya birkaç meslek intihap etmuk zorundadır. Romantik fikirlere kapılarak bir insanın her mesleği yapabileceğini veya yalnız tek bir meslek istldadlyle dünyaya geldiğini zannctmemelldlr. Meslekler ve meslek İmkânları devamlı surette de. girmektedir. Senelerden hattâ asırlardan beri aynı isimleri taşıyan meslekler de muhtevaları İtibariyle oldukça değişmiş bulunmaktadırlar. Buna mukabil bugün yaşamakta bulunan insanlar ruhi teçhizatları İtibariyle asırlarca evvel dünyaya gelmiş olanlai'dan hiç de farklı değillerdir. Ancak zihnî tekâmülünün seyri esnasında insanın üzerine tesir yapan İçtimaî ve kültürel tesirlerin te-nevvÜUne göre ruhî İstidatları da muhtelif tarzda, muhtelif şiddet ve İstikamette inkişaf etmektedir. Binaenaleyh, her normal İnsanın bir dereceye kadar muvaffakiyetle çalışabileceği muhtelif sahalar olduğu gibi, hiçbir başarı gösteremlyeceği meslekler de vardır.(1),„
Bununla beraber meslek seçimi yanında herhangi bir işe yararlık derece, si de İş ve meslek psikolojisi itibariyle aynı derecede mühimdir. Bazan muay-yen bir İşletmedeki işçilorin sayısının çokluğu, rasyonallzasyon eksikliği yüzünden beklenen faydayı vermeyebilir. Meselâ 120 kadın işçinin bulunduğu bir iş yerinde, o işe yararlık zavlyeslndon işçiler deneme, lere tâbi tutulmuş, “Gayet enteresan neticeler elde edilmiştir. Neticede fabrikada çalışan 120 kadından yalnız 35 tanesi burada alı konmuştur. Fabrikada çok az bir zaman sonra bu 35 kadının oldukça kısaltılan mesai zamanına rağmen evvelce 120 işçinin yaptıkları işi yaptıkları ve çok daha çabuk çalışmak mecburiyetinde kaldıkları halde İşin sıhhati bakımından da neticenin yarım misli daha iyi ve daha fazla olduğu görülmüş, tür."
— III —
Meslekî terbiyeden bahseden terbiyeciler kadar işletmelerdeki verimlilik zaviyesinden yürüyen iktisatçılar da artık Türkiyede iktisadi hedefler güden bir terbiye ve ruhiyatçılık ananesinin kurulmasını iste-mektedlrler. Bundan bir kaç sene evvel İktisat Fakültesi talebeleriyle ziyaret ettiğim Eskişehir demiryolları cer atölyesinde vücuda getirilmiş, bizde bildiğime göre İlk tecrübe olan küçük bir tatbikî psikoloji mü-essesesine rastlamıştım. Sonraları Maarif Vekâleti teknik öğretiminin bu işe ehemmiyet verdiğini ve bir tecrübeye başvurduğunu öğrendik. Birkaç seneden beri gazeteler, Av-rupada artık İlmî bakımdan da zaruri teslim ve kabul edilmiş olan p8İkoteknik İçin yapılan milletlerarası kongrelere Türklyeden de mümessil gönderildiğini yazıyorlar, fakat işin hoş tarafı yanında faydalarının hesaba katıldığına ait bir haber vermiyorlar. Bir aralık iktisat Fakültesi profesörler meclisinin bu işi düşündüğünü de hatırlıyoruz. Terbiye ile alâkalı bazı muallimlerin müracaat! üzerine “İstanbul Muallimler Birliği,, nin iki sene evvel bir “Meslek seçimi bürosu” kurduğunu da öğrenmekteyiz. Bu büro, son günlerde Fransada tecrübî ruhiyat ve meslek seçimi tet-kikatından dönen kıymetli muharrir ve muallim Halis özgü’nün idaresi altında çalışmağa başlamış bulunuyor. Bununla beraber ortada ciddî ve laazzuv etmiş bir teşebbüsün bulunduğunu pek iddia edemeyiz. Sayın Profesör Bay Peters’ln değerli tecrübî ruhiyat doçenti terbiye doktoru Mümtaz Turhan Bey tarafından tercüme ve neşredilen konferansını görenler, diğer taraftan ekonomik ha. yatımızın akilleştirilmesi iktisatçıların tâbiriyle rasyonalize edilmesi za-, ruretini düşünenler, ruh ve terbiye
Şehir köşesi
Cemiyetler ve
oyun
a
grVVelM piht bir ifanaf cemiyetinin kongrrBi vardı. Müzakere yapılırken, fandan baaıla-n, cemiyete varidat temini için oıtnn oynattınlmaeını tavsiye ettiler, utun münakaşalar sonunda, teklif kabul edilmedi.
Bu münasebetle mühim bir noktaya da temas edilmiş oldu. Büyün htanbulda mevcut mU-himce ccmiyotlcrin hvınşu hepsi, kuruluş maksatlarını unutmuşlardır vo hayatlarını idame ettirebilmek için çare olarak kumara, balolara başvuruyorlar. Şayet, bu maksatla mil-Vasi olarak yapılmış olsa bir dereceye kadar müdafaa edilebilir. Ne yazık ki, hâdise öyle değildir ve cemiyetleri bu yollara sevkeden âmil, büsbütün başka bir içtimai kusuT-umuaı ortaya koymaktadır. O da, dzn* îarnı taahhütlerini ifa veya, cemiyetlerin bütçelerini âzalarının maddi imkânları ile tahdit
9 etmemelerinden Ucri yeliyor. E-eosen bizce, bir ihtiyaç karşılığı olmıyan cemiyete lüzum yoktur. Bir cemiyete dea kaydolunan kimse de, kendisine böyle bir mecburiyet tahmil e-dilomiyece/Jine ve oraya arzusiyle yirdiğıne göre, tasam Mr şekilde aylık, ilk ve sair taahhütlerini
ne getirmelidir, yahut istifa e-dlp ayrılmalıdır.
İstanbul da yedi yüze yakın cemiyet vardır. Kaç cemiyet tahsilâtını muntazaman yapabiliyor?
BtR tSTANBULLU
şahsi mim-aene-yrri-
Teknik Üniversite dün
yeni ders yılına girdi
Güzel Sanatlar Akademisi birer tören yapılarak
1950-51 öğrenim yılının başlaması dolayısiyle dün Teknik üniversitede bir tören yapılmıştır. Törende Korgeneral Şükrü Kanatlı, Emekli Orgeneral Fahreddln Altay, Adnan Adıyor, Amerikan Koleji Müdürü Mr. Black ve Yıldız Harp Akademisindeki Amerikan Eğitim Heyeti Reisi hazır bulunmuşlardır.
Saat 10.35 te hçp birlikte söylenen İstiklâl Marşından sonra Rektör Hul-kl Eroin söz almış ve ezcümle şunları söylemiştir:
••— Bu yıl İstanbul yüksek tahsil tedrisatının 384 llrıeü ve modem teknik tedrisatın da 68 inci yıldönümünü idrak ed»yonız. Açmakla bahtiyar olduğum bıı 68 İnci ders yılının memleketimizde ve kardeş üniversitelerde sulh içinde geçmesini rim.
Geçen ders yılında attığı kurşunla bugün
lunmıyan Feyyaz GÜrsanm ufullln-den büyük bir elem duymaktayız. Değerli hâtırasını hürmetle daima y âdede cegiz.,,
Rektör yukarıdaki sözleri, gözleri yaşararak söylemiş, bundan sonra
temenni ede-
hain bir elin aramızda bu-
Eminönü Halkevinde faydalı bir kurs
Eminönü Halkevi bilgili ev kızı yetişmek ve aile hastabakıcılığı yapmak isteyenler İçin bir kurs açmıştır.
Derslere 1 kasım 1950 çarşamba günü başlanacaktır. Kayıtlara devam edilmektedir.
Sık sık rastladığımız manzaralardan
•sun z^uııajılarda sık »ık guruıeye alıştığımı* ıııuiizuraiurdnn biri:
Dün de bıı gördüğünüz otomobil, D olma bahçede sürat yüzünden ağaca çarpmıştır. Bu/ı şoförlerin delicesine otomobil sürmeleri hemen hemen hor gün böyle kazalara sebebiyet vermektedir. Yukarıdaki resim karşısında İnsan neye acıyacağına »atıyor ve bu kadar geniş olan bir yolda bu kabil kazalara sebebiyet verenlerin elinden ehliyetlerinin neden alınmadığına hayret ediyor.
• •
bilgisinin gerektirdiği bu yeni ve memleketimiz İçin orijinal olacak la-boratuvann bir an evvel kurulması lüzumu üzerinde birleşecekler, meselâ Maarif ve işletme Bakanlıklarıyla ruhiyat öğretimi yapan Edebiyat Fakültesinin ve İktisadî, içtimai politika öğretiminde bulunan iktisat Fakültesinin hemen teşebbüse geçmelerini isteyeceklerdir. Bu neviden müşterek bir hareket ânına kadar hiç değilse İstanbul Muallimler Birliğinin “Meslek seçimi bürosu“nu bir nüve halinde beslemek, gelişmesine çalışmak, bu iş ile alâkalı terbiyeci, İktisatçı ve ruhiyatçıların esaslı vazifesi olsa gerektir.
(1) Bu pek mühim konferans, “İstanbul Muallimler Birliğinin organı olan (Bilgi) adındaki pedagoji mecmuasının 4.2 nci sayısında çıkmıştır.
Şehrimizde konferanslar verecek olan profesör
Parla Üniversitesi profesörlerinden M. Etienne Vassy Teknik Üniversitede ve Fen Fakültesinde iki konferans vermek üzere şehrimize gelmiştir.
Dün kendisi ile konuşan bir muhabirimize profesör demiştir kl:
“UNESCO tarafından muhtelif memleketlerde konferanslar vermeye memur edilmiş bulunuyorum. îstan-buldan sonra Tahran ve Karaşlde de konferans vereceğim. Konferanslarımın mevzuu “Atmosferin fiziğindir. Böyle bir mevzu üzerinde İlmî neticelere varabilmek için dünyanın her tarafında araştırmalar yapmak lâzımdır. İşte UNOSCO’nun bu konferansları verdirmekten gayesi, beynelmilel araştırmayı teşvik etmektir.,,
Okulda da
Bir dersten kalan
sanat v
ticaret
mektebi öğrencileri
ile Teknik tedrisata bağlandı ’
geçen yılın bilânçosunu yaparak demiştir kl:
“— Geçen yıl haziran devresinde üniversitemizin İnşaat Fakültesinden 84, Mimardan 28, Makineden 44, Elektrikten 21 öğrenci mezun olmuştur.
Henüz belli olmıyan eylül davreai neticeleri İle beraber mezun adedinin 200 ü geçmesi muhtemeldir. Bu rakam şlmJiye kadar alman neticelerin üstündedir.
Bu yıl üni ve rai temize yeniden alınacak 375 talebe ile mevcudumuz 1750 olacaktır kl, bu sayı elde mevcut lâboratuvar ve bina için maxl-mumdur. Fakat yakında tamamlanacak inşaattan sonra bu rakam bir misli arttırılabilir.
Subay mühendislerin ordu İçin olan ehemmiyetleri gün geçtikçe artmaktadır. Şimdilik yalnız inşaat Fakültesine subay kabul ediyoruz. Fakat yakında bütün fakültelerimize subay kabul etmeye başhyacagız.
Yönetmeliklerde bu yıl yapılacak bazı değişikliklerle talebelerin tatmin olunacağını ümit ediyorum, talebelerime yeni ders yılında nlar dilerim.”
Hu İki Eromin nutkundan
Milli Eğitim Bakanı nin aşağıdaki telgrafı okundu:
‘‘Üniversitemizin açılışında aranızda bulunamamaktan çok müteessirim Bu yeni ders yılının da çok başarılı geçmesini temenni eder, profesörlerimize hürmetlerimi ve genç üniversitelilere sevgilerimi sunarım.”
Alkışlarla karşılanan bu telgraftan sonra, Talebe Birliği Başkanı Galip Baloglu kısa bir hitabede bulundu ve Rektör de onu, yanaklarından öpe-olarak bir buket vererek elini öptü. Rektör de ona, yanaklarından rek mukabelede bulundu.
Son olarak Ord. Prof, Salih rat Uzdilek bir konuşma yaptı törene nihayet verildi.
Dün aynca Güzel Sanatlar Akademisinde ve Yıldızdaki Teknik O-kulda da birer tören yapılarak tedrisata başlanmıştır.
Güzel Sanatlar Akademisindeki merasimi Prof. Zeki Faik t zer açmış ve bilahare ilk dersi Akademi öğretmenlerinden Avukat Safa Ş. Erkün vermiştir.
Ortaokul ve liseler için tanınan haktan kendilerinin de istifade ettirilmelerini istiyorlar
Milli Eğitim Bakanlığı, ortaokul ve liselerde bir dersten bütünlemeye kalan öğrencilerin ndiktcaep hak ol-mamak şartlylc bir üst sınıfa devamlarına vc sene nihayetinde kaklığı dersten bütünlemede muvaffak olduğu takdirde üst sınıfta gösterdiği liyakate göre terfi edeceklerinin kararlaştırıldığı malûmdur.
Sanat mektepleri ve ticaret liseleri öğrencilerinden de bir çok mektuplar almaktayız.Bu arada pek hak-U olarak diyorlar kl; “Orta ve liseye tanınan bu hakkın sanat ve ticaret mekteplerine tanınmamalındaki sebep nedir?Eger Bakanlık öğrencilere kadirşinaslık gösteriyor ve bir yıllarının heba olmaması için bir avantaj veriyorsa, aynı memleketin yavrulan olduğumuz halde bizler neden bu haktan istifade edemiyoruz?”
Pek yerinde bulduğumuz bu müracaatlara tercüman olmaktan başka bir şey ilâve etmlyonız.
Haber aldığımıza göre şehrimizde yeni bir tiyatro teşekkül etmiştir. Ekseriyetini amatörlerin teşkil ettiği heyet, ilk temsilini bu ayın 24 üncü günü Pangaltıda înel Sinemasının sahnesinde verecektir. Oynayacak eser Avnl Givda tarafından Eugdne O’Nelerden tercüme edilmiş “Farklı” İsimli piyestin
Yeni tiyatronun adı “Ülgür”dür, v Seri sahneye Sabahaddln Tözüm koymuştur.
Bu genç teşekküle muvaffakiyet dileriz.
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Maddeler Komisyonuna gidecek delegelerimiz
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Maddeler Komisyonu 30 kasımda Lako Success’da toplanacaktır. Bu toplantıda memleketimizi Dr. Cema^ leddln Orun başkanlığında bir heyet temsil edecektir.
P. Salzman’ın orkestra ile konseri
Filârmonl Demeği Senfonik Orkestrası 1950-51 mevsimi birinci abonman senfonik konserini Cemal Reşit Rey İdaresinde ve şehrimizde bulunan israel piyano virtüözü Pnlna Salz-man’ın iştirakiyle 19.10.1950 perşembe günü verecektir. Programda Beethoven - Caesar Franck ve Çay* kovskl konçertoları vardır.
Bütün başa-
sonra
öpe-
Mu-
ve
Milletlerarası Sivil Havacılık Teşkilâtı bugün toplanıyor
Î.C.A.O. Milletle parası Sivil Havacılık Teşkilâtının ikinci ortaşark hava seyrüsefer mıntakavî toplantısı bugün saat 15 te Şale Köşkünde a-çılacaktır.
Hazırlanan gündeme göre celsenin genel sekreter Orhan Batı tarafından açılmaamı müteakip Vali, delegelere şehir namına bir hitabede bulunarak “Hoş geldiniz” diyecektir. Bundan sonra Ulaştırma Bakanı veya onun
tensip edeceği biri konuşacak, bu konuşmalara Î.C.A.O. temsilcilerinden Mr. T. S. Banea cevap verecektir. Konuşmalardan sonra Başkanlık Divanı seçimi yapılacak ve celse kapanacak-tır.Toplantıdan sonra Malta Köşkün de davetlilere ve delegelere bir kokteyl parti verilecektir.
Dün bu münasebetle Şale Köşkünde yapılan basın toplantısında D. H. Y. Umum Müdür Yardımcısı Rlza Çerçel’in bildirdiğine göre, 15-20 gün devam edeceği tahmin olunan toplantılar müddettnce boş vakitlerden İstifade ile delegelere îstanbulun tarihi ve görülmeye değer yerleri gezdiriie-etktir.
Hazırlanan hususî bir programa göre 28 ekim cumartesi günü delegeler Denizyollarının lüks vapurlarından biri İle îzmire götürülecek ve orada 2 gün kalındıktan sonra geri dönülecektir.
Yürekler acısı bir manzara
Karadentoden İstanbul a koyun nakleden Bakır vapuru, dün içinde 7500 koyun olduğu halde Tophane Rıhtımına yanaşmıştır. Güvertedeki hayvanların aşağıya İndirilmesi her ne kadar kolay olmuşsa da ambarlardaki koyunların boşalması, dünyanın hiç bir yerinde eşine rastlıy&m&yacağımız bir manzara arzetmlştlr. Ambarlardaki 2500 koyun, onar onar olmak üzere, tek ayaklarından bir ipe bağlanarak vinçle aşağıya indiriliyorlardı. A-yakları İncinen hayvanlar bir müddet topallıyor, .«onra sızlıyan bacakları ile mezbahanın yolunu tutuyorlardı. Havada çırpınan bu koyluları görüp de Hayvanları Koruma Cemlyotimizi hatırlamamak mümkün değildir.
Alakadarlar bu tarzdaki tahliye işinin senelerden beri böyleco devam ettiğini söylemektedirler. Vasıtaların pek bollaştığı bu devirde, hâlâ iptidai tarzdaki hayvan tahliyesini, düzelte-memlş olmamız ve hayvan korunmasına büyük bir ehemmiyet veren yabancıların gözleri önünde bu İşi yapmamız her halde bize iyi bir not ver-dirmiyecektlr.
YENİ İSTANBUL
SÎYASÎ tKTÎSAX>î MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi t
TENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİT ED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SAKLICA
Yazı işlerini fiilen idare eden mesul müdür:
Sacid ÖGET
NeşredÜmiyen yazılar iade edilmez.
Basıldığı yer l
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
— 36 —
Bu ük duygu geçtikten sonra zekâsı işlemeye başlamıştı. Evvelâ ona değil, kendi kendine sordu: “Nasıl olur? Ferhatla bozuşmamış mıydı? Yalan mı? Şimdi yalan söylemediği ne malûm ?H
Samimin ve Besimin yüzüne baktı. Onlar da susuyorlardı. Fakat ikisinde de hayret yoktu. Biliyorlar mı? Danışıklı dögllş mü? üçü birden onu aldatmak için söz birliği mi ettiler? Nasıl olur? Besim deminden beri burada idi. Selmln büyük dayıslyle beraber girdi odaya. Bu ikisinin, aralarında anlaştıkları belli. Her şeyi bildiği Samimin halinden belli. Fakat... Nasıl olur? Agabeysl yalan söylemez.
Mefharet gözlerini Selmlnin yüzünden a-yırmıyarak sordu:
— Nasıl olur? insan kendine bu kadar çirkin iftira atar mı? Nasıl olur? Nişanlın duyarsa ne der?
Selmln hep o sakin ve inandırıcı haliyle cevap verdi:
— Onun haberi var. Beraber tertip ettik. Sana bir rezalet korkusu vermek için. Başka türlü Ferhadı kabul edemeyecektin. Şimdi ina-namıyocak kadar sevindin, değil mi? Nihayet... le bir nikâha kalır.
Mefharet öfkeye yakın bir heyecanla:
— E lâle m hesap bilir! diye bağırdı.
174
Besim ürkek ve neşeli bir kahkaha ile söze kanştı:
— Yedi ayda doğan çocuklar da var. Mesele kalmadı. Sen altın torununun kundağını hazırla, ablacığım. Ferhat aç adama göre 2>mzemle yıkanmıştır. Ne de olsa kızının nişanlısı. Kocası demektir. Bugün değilse yann olur.
Mefharet ağabeyslnin yüzüne baktı. Sa-mim, gözleri yerde, kımıldamıyor ve susuyordu. İçeriye sofrayı kurmak için giren Ayşeyi görünce, kederli bir sesle emretti:
— Çık dışarıya. Biz çağırmadan evvel gelme.
Bu kederin kaynağını bllmiyen Mefharet düşündü. Ağabeyim de Ferhadı istemez. Fakat,.. Aç adam rezaleti daha mı İyi idi?
Ona döndü ve sordu:
— Ağabey, sen ne diyorsun?
Sam i m bir sigara yakarak cevap verdi:
— Ben hakikatin göründüğü kadar çirkin olamıyacağını sana söylemedim mi?
— Biliyor muydun o zaman?
— Hayır. Fakat senin gibi çaı*çabuk parlamam. Biraz evvel, yukarıda söyledi bana Selmln.
Mefharet kendi kendine sorar gibi:
— İnanayım mı? dedi.
Samlm gülümsedi:
— Tabiî inanacaksın Ortada Ferhat gibi bir şahit var.
Besim yine küçük bir kahkaha salıverdi: — Hem şahit, hem fail.
Fakat hududu aşan bu nükte gayreti aralarından bir soğuk hava dalgası geçirdi. Sami-175
min oldukça sert bir bakışı karşısında susan Besim başını önüne eğdi.
Mefharet omuzlarını kaldırmış, teslim olmak için son mukavemet ârum yaşıyan bir esir gibi, ağabeyelnden beklediği imdadın yetişmediğini de görünce, derin bir nefes alıp bıraktıktan sonra, omuzlarını indirdi:
— Ne halleri varsa görsünler! dedi, zorla değil a, ben o Ferhadı sevmem, fakat seven varsa buyursun evlensin onunla. Ben ne karışırım? Koskoca kız.
Sonra İki kardeşine bakarak, gittikçe artan bir hayret içinde söylenmeye boşladı:
— Ne yalanlar! Avrupaya gidecek, piçine baba arıyacak, evlenecek, boşanacak, yumurcağı alıp gelecek!.. Nasıl oldu da benim bir tarafıma inmedi?
Besim cevap verdi:
— Senin mukavemetini iyi hesaplamış.
Mefharet o ağır vücudlyle uçmak ister gibi bir hareket yaparak bağırdı:
— Aman, vallahi bundan sonra kendimi hiç böyle şeylerle üzmlyeceğim. Bir canım var. Ne oluyorum? Ne halleri varsa görsünler. Fakat geç kalmasınlar. Nikâh çabuk olmalı. Doğumdan sonraya kalırsa, o da başka bir rezalet.
Selmln de bir sigara yaktı ve dumanlarını havaya savurarak:
— Ben Ferhatla evlenecek değilim! dedi. Mefharet bir omuzunu kaldırarak kızma yan baktı ve sol gözünün altından kıvrılıp dağılan bir nefret buruşuğiyle bağırdı:
— Haydi, haydi, ben öyle çirkin şakaları
176
sevmem. Artık sen benim safiyetimle fazla oynuyorsun.
Selmln bağırdı:
— Volalhl şaka değil, anne!
Yüzü kızarmaya başlıyan Mefharet bütün vücudlyle kızma dönerek sordu:
— Evlenmiyecektln de bu oyunlar nedir? Yalanlar nedir? Kamındakini ne yapacaksın? Dell misin sen?
Selmln önüne baktı ve alçak sesle:
— O da yalan! dedi.
Mefharetin vücudu Selmine doğru uzadı ve gözleriyle sesi bir anda alev aldı:
— Hangisi?
Selmln tekrarladı:
— Yalan!
Samim ve Besim de, büyük bir hayret içinde, evvelâ birbirlerine, sonra kıza baktılar.
Mefharet ayağa kalktı ve bağırdı:
— Ne söylüyorsun ayol? Çıldırtma beni. Neydi o sabahki mide bulantıları. O sapsan yüzler ?
Selmln elindeki sigarayı göstererek cevap verdi:
— Bundan. İzmaritleri gördün. Her gece sabahlara kadar sigara içiyordum. Birini söndürüp birini yakıyordum.
Mefharet kızının üstüne yürüdü ve iki elini de onun yüzüne doğru salhyarak bağırdı:
— Peki... Neden? Niçin? Sebep ne? O kadar yalana ne lüzum vardı?
Selmln oturduğu sandalyeyi geri çekti vc Samimî gösterdi:
— Dayım biliyor, dedi.
Ağabeyslne bakan Mefharet, ikisine birden sordu:
177
— Nedir, ne biliyor? Ne biliyorsun?
Selmln ayağa kalktı. Bir kelimeyi hatırlamanın zahmetinden yeni kurtulmuş gibi serbestçe:
— Artık benim de bir şahsiyetim var, dedi. Nişanlımı sevmek veya kovmak yalnız benim hakkımdır. Sen karışamazsın. Onunla ister evlenirini, ister evlenmem.
Annesi iki avucunu yanaklarının üstüne koydu, ağzını açtı, bir adım geri çekildi:
— A!.. A!..
Dedi, dıırdu. Sonra ellerini indirerek, Sel-mine yan gözlerle baktı;
— Sen, sen...
Dedi, yine durdu. Kelimesini aradı ve birdenbire doğruldu:
— Sen görülmemiş bir münasebetsizsin. Yüzüne bakmam bir daha senin.
Oda kapısına doğru gidiyordu. Yerinden fırlıyan Besim onun yolunu kesti:
— Dur ablacığım, yahu, ne tuhafsın vallahi... Bu kız bir günah işlese münasebetsiz, işlemese münasebetsiz... Ne var şimdi? Altın bebekten mahrum kaldın diye mi?
Mefharet kendisini kadeşlnin kollarından kurtararak bağırdı:
— Çekli, Besim’
Kapıya en yakın sandalyeye oturdu ve hıçkırmaya başladı.
İki erkek kardeş yine bakıştılar. Besim, yüzünde afiş kadar büyük bir hayretle ağa-beysine yaklaştı, Selmln de hayretini onlarınkine karıştırmak İstiyormuş gibi büyük dayısının sol tarafına geldi ve sessizce durdu.
(Devamı var)
178
17 Ekim 1950
— YEN! İSTANBUL —
«sayfa 3'
FIKRA
" Yaşa Koraltan „
Bedii FAİK
RADYODA dinledim: Büyük Meclisin Başkanı Koraltan, cenuba ■■ yaptığı seyahatte Taratışa uğruyor. Vilâyetin bütün İleri gelenleri yollara (llzill... Bir aralık sevimli Komitanın İri gövdesi birden irkiliyor; knlnbalığın ön safındaki minimini mektep yavrularım görmüş. Soruyor: "Bu saatte sizin burada ne İşiniz var? Dersleriniz yok muydu?,, Küçük talebe kafilesi yerine, öğretmenlerinden cevap: “Siz aziz babalarını görmek İçin çok ısrar ettiler Sayın Başkan!.,
Radyo üst tarafını vermedi. Sayın Komitan bundan sonra ne demiş ve ne yapmış, bilmiyorum. Fakat hiçbir şey söylememiş olsa dahi, ne beis var? Bundan sonrası onun değil, Maarif > ekilinin hattâ hepimizindir.
Bir kaç gün evvel yazmıştım. Elâzığda Devlet Reisi ve Başbakan İçin de aynı şekilde davranıldı. îhtlnuıl yarın, demokrasimizin bir başka kahramanı, yurdun ayrı bir köşesinde aynı yolda karşılanacaktır. Yirmi milyonluk bir Türklycnln, bütün mekteplilerini düşününüz; hepsi aynı anda “aziz babalarım” yahut “sayın büyüklerini” görmeye dayanamaz oluyorlar!.. On dört mayıs demokratı olsam veya eski iktidardan yüz bulamayıp da yenisinden külAh yakalamış sanlsanı, mekteplilerimizin hu halini “müstakbel nesildeki milli birliğin şaheser bir örneği,, sayayım. Ama Öyle değilim. Ve bittabi mesele de böyle değil. Nasıl olsun? Bir. kendi resmini kendi indirten Bayarın asaletini gözönüne getirin; bir dr “babalarını görmeye dayanamadılar., İddiası İle çocukları yollara döken tabasbusu!.. Birincisi, resmini niye kaldırıyor? Şefliğin yıkıldığını, tek efendinin milletin kendisi olduğunu, bir kelime İle, demokrasinin geldiğini ispat İçin... Peki İkincisi neye çalışıyor? Bütün bunları topyekün inkâr ve aksini İspat İçin... şimdi birbirine bu derece zıd İki zihniyeti yanyana görür de nasıl şaşmazsınız?
Maarif Vekilimizi evvelce faaliyetiyle duyar ve sayardım. Demokrasiden sonra tanıdım ve tanıdıktan sonra da sevdim. Benim tanıdığım Tevflk Heri. Türk öğretmeninin talebesini elinden tutup da. dersinden ayırarak politika mücahidlerlnln yoluna dizmesine tahammül edecek tiplerden değildi. Eminim kİ. gene de öyledir ve son hâdiseleri duyar duymaz, gözlüklerinin camlan gerisinde ışıldayan zeki gözleri çakmak çakmak alevlenmiştir. Belki de masasına yumruğunu indirerek şöyle kükredi: ”Ne oluyoruz? Bunun için rnl çalıştık? Çocuklarımızı şef yaratıcılığında mı kullanacağız?..
Evet, demokratsak bunun kendimize uyanı, şark modeli, Türk işf, falan yoktur. Demokrasi, hürriyetin tek fabrikasından çıkıyor. Ya olduğu gibi alıp kuşanacak, yahut da topyokhn Atacaksınız. Bir parçasını alayım da yarısına da bendeklnl ekliye-ylm, yok!
Acı ama, ne yaparsınız kİ hakikat: Bir gazeteci arkadAş kendisine kazara “Reisicumhur hazretleri., dedi diye kaşları çatılan Bavarın hareketinden, en ziyade der» alması lAzımgelenler arasında, öğretmenler olmamalıydı!..
• •
c.uııcy Kore Kutıınuuuuırı j^uzey sahillerine çıkıyorlar
Ankara 16 (Husus! muhabirimiz bildiriyor ı — Ankarada verdiği bir beyanatta İstanbul Valisi demiştir kİ:
“Kongreden evvel Ankaravn geldim ve bu fırsattan faydalanarak Başbakana ve İçişleri Bakanına ts-tanbulun İhtiyaçları hakkında İzahat verdim. Bazı dileklerimiz için dc ricalarda bulundum. Bunlar Arasında Türk lstanbulun 500 üncü yılını kutlama işi. Ermeni Patrik seçimi, tstnn-bulun ekonomik meseleleri (le vardır.
Size kesin otarak İfade etmek İsterim ki lslnnbulda Asayiş morelesl diye bir durum yoktur. Geçenlerdi; «a yın bir başyazar lstanbulun âaaylşl hakkında yazdığı bir yazıda bu mesele üzerinde verdiğimiz bir müiâkAlı basmakalıp diye vasıflandırmış. O bey a t; atımdan evvel 17 eylül pazar günü yaptığımı» ve İstanbul Emniyet Müdürünün dr hazır bulunduğu toplantıdan sonraki beyanatı da okumuş olsalardı böyle bir hükme varmazlardı.
Eylülün İlk haftalarında hakikaten bazı cansıkıcı vakalar olmuştu. Fakat bunun karşısında motörlü devriyeier vasıtaaiyle yaptığımız sıkı kontrol derhal tesirini göstererek vakaların önüne geçilmiştir. Istnnbuldan ayrılacağım gün milyonluk şehirde bir günde 19 vaka olmuştu. Size geçen yılın 10 günlük aynı günlere rıtstayan zabıta vakalariyle bu yılın vine hır o kimden 10 *klmr kndarkl zabıta va-kntannı aöyüyecek olsam göreceksiniz ki böyle derme çatma diye blrsey yoktur. Hem mızrak çuvala sığar mı. Dün bir gazete bir otobüsün »oyulup içindeki insantardon zorla para İstendiğini yazdı. Otobüs kocaman bir vasıtadır. tçlnde birçok vatandaş vardır. Bunu tabiî hemen tekzip ettik. Garibime giden şu ki sinsi bir kaynak havadis icat ediyor. Bunlar hemen basına aksediyor, bir kısmı da fısıltı
Cevabî notamız dün
Bulgaristana verildi
Notada; muhacirlere ait mallar hakkında derhal müzakereye geçilmesi, bütün meseleler hakkında Bulgarların anlayışlı olmaları lüzumu belirtiliyor
Ankara, 16 (A A.) Bulgari «tandaki ırkdaşlarımızın yurdumuza muhacereti meselesi hakkında Bulgar Hükümetince 22 eylül 1950 tarihinde Sofya Maslahatgüzarımıza verilen ikinci nota üzerine hazırlanan cevabî notamız. Bakanlar Kurulunun tetkik ve tasvibinden geçmiş ve Dışişleri Bakanlığımız tarafından bugün Bulgar Elçiliğine tevdi olunmuştur.
Bu cevabî notamızın ve ilişiği otan muhtıranın metinleri aynen aşağıdadır:
“Dışişleri Bakanlığı. Türkiyeye gelip yerleşmek Istlyen Bulgaristan Tiırklcri hakkında Bulgar Halk Cumhuriyeti Hükümetinin 22 eylül 1950 tarihli ve 331-50-1 numaralı cevabî notasını aldığını bildirmekle şeref kazanır.
Dışişleri Bakanlığı. Bulgar Hükümetinin. kendisine tevcih eylediği yazılarda bir müddetten beri kullanmayı âdet, edindiği lfad»« şekli dolayısiy-le. isterniye tatrmiye. ona yapmak lüzumunu hissettiği müşahede üzerine mezkûr hükümetin, bundan böyle, ifadesine biraz daha intizam ve dürüstlük vereceğini ümit etmekten zevk duyuyordu Bakanlık, bu husustaki samimi ve ölçülü İhsasının Sofya Kabinesi nezdiıı 'n maalesef hiç bir akis uyandırmamış olduğunu ve mezkûr kabinenin, son notasına açıktan açığa yakışıksız kelimelerle dolu acayip bir ithamname şekli vermek suretiyle diplomasi icaplarını İyice İhlâl etmeye gitgide daha fazla azmettiğini görerek, bu ümidinde hüsrana uğramıştır. Nitekim. Bulgar Hükümeti, mahiyetleri itibariyle, kendi takdir sahası dışında kalması gereken İşlere karışıp, bunlar hakkında gerçeğe en bariz surette aykır» düşen ifadeler kullanmaktadır. Fakat, kendisinden 1876-1878 Bulgar İsyanına. 1885 hükümet darbesine ve daha sonra, Balkan harplerinin kısa devresine şöhret vermiş otan vakaları, hafızasını biraz yoklıyarak hAtırtamasını istemek galiba yerinde olacaktır. Bilindiği gibi, bu vakalar batı devletleri resmi ajanlarının raporlarına geçmiş bulunuyor Bulgar Hükümeti, başkalarının hare keti hakkında, hem de tarihi hâdiselerden tamamlyle gafil olarak, hüküm yürütmeye kalkıştıkça kendisini İhtiyatlı bir sükût muhflfnzAsına mecbur kılmaya yelerek sebepleri bu rapor tarda bulacaktır.
Zaten devletler arasındaki ihtilâfların hallinde en (*min vasıtanın küfür değil, sükûn ve itidal olduğunu burada ona hatırlatmak münasip olur Binaenaleyh. Dışişleri Bakanlığı, Bulgar Halk Cumhuriyeti Hükümetini girdiği bu yolda takıp rdemlyecektJr zira. Türklycnln milletlerarası sahasındaki eski ve devamlı ananesi böjr-le bir hareket tarzı ihtiyarına aslâ müsait değildir.
Bu sebepledir ki Dışişleri Bakanlığı. mevzu ile alâkası olmıyan hususları bir tarafa bırakarak buradA, Bulgaristan Türklerinin muhaceretinin teşkil etliği asıl meseleye temasta iktifa edecektir. Bulgar Hükümeti, mevzua yabancı otan ve cevabî notasını ağırlaştıran İddialarına gereken rc-•. abı ilişik muhtırada bulacaktır.
muhale inde
ne hu-
Bulgar notasının bir çok yerlerinde İfade olunan bir fikri var kİ Sofya Hükümeti bütün muhakemesini bu fikir üzerine kuruyor. Onu şoylece hulâsa. edebiliriz: Muhaceret esası sırf göçmenlerin nefine konulmuştur. Öyle kİ 1925 muahedesini imza eden tarafların her ikisi de İlgililerin kendi İstekleriyle İfade ettikleri arzuyu bu yüzden kabul etmek zorundadırlar Muhacirlere karşı takdir hakkını kullanmak böyle yapan taraf İçin ahdi vecibelerini İhlâl etmek mânasına gelir.
Türk Hükümeti sözleşmenin âtideki metnini zorlıyarak yapmak istenilen tefsiri kabul edemez. Metin şudur:
“Âkit taraflar Bulgaristan Türkleri ile Türkiye Bulgarlarının rızaya müstenit muhaceretlerine hiç bir mania ile karşı konulmıyacağını kabul ederler.
Muhacirler menkul mallarını ve hayvanlarını tam bir serbesti dairesinde beraber götürmek ve gayri menkullerini tasfiye etmek hakkına mâlik olacaklardır. Gayri menkul mallarını kati hareketlerinden evvel tasfiye etmek tatrmlyenler bu işi Cüretlerinden itibaren İki sene yapacaklardır.
ilgililerin tasfiye bedellerini
retle memleket dışınA çıkaracaktan hakkında iki hükümet arasında bir anlaşma yapılacaktır.,,
Bu metin her türlü tefsirden müstağni bir mahiyet arzetmektedir. Metnin İfade ettiği mâna şudur: Sözleşmeyi müzakere edenler Türkiye Buİ-garlariyle Bulgaristan Türklerinin ki bunların adedi diğeriyle kıyas-lanamıyacak kadar ziyadedir — şimdiki vatanları hudutlarının diğer tarafında yerleşmek arzusunu gösterebilmeleri ihtimalini dikkate almışlardır ve her hangi bir sebepten dolayı bu şahıslar kendi dilekleriyle böyle bir teşebbüse giriştikleri takdirde onların gitmelerine terkcdecekleri memleket makamlarının karşı koymıya-caktarı. bundan başka ilgililere menkul servetlerin! nakilde, gayri menkullerini tasfiyede ve bu tasfiye bedellerini nakilde her türlü kolaylık gösterecekleri hükmünü vazetmekte mutabık kalmışlardır
Görülüyor ki, mantıkan. bu hükümler bugün olduğu gibi kütle halinde vukubulnn bir muhacerete değil, belki tabii muhaceret hallerine tatbik edilebilecek hükümlerdir: Filhakika, toprağına göç edilecek memleket İn bu muhaceret seyrini milletin umumi menfaati ile ve bizzat muhacirlerin daha hususî mahiyetteki menfaatleriyle ahenkli kılncak bir surette dü-blr 1925 ve bir
zenlemrk hakkını kim. makul suretle inkâr edebilir? Türkiye mukavelesini İmzalarken içtima! İktisadi bünyesi için muhakkak dağılma sebebi teşkil edecek teşev-
vüşlere kendisini maruz bırakmak niyetiyle bu İşi yapmış değildi. Bulgar Hükümeti. •‘Göçmenlere vize vermek hususunda vukubulnn gecikmelerden dolayı memleketinin ekonomik hayatının teşevvüşe uğratılmasına müsaade etmemek zorunda olduğunu,, söylüyor, fakat o diğer tArafın da kendi
YENt tSTflNBUL’un sürprizi
1.000 Saat
Tafsilâtını yakında öğreneceksiniz


milli ekonomisini tehlikeye düşürmi-yecck surette hareket eylemesindeki zarureti asta dikkate almıyor. Bulgar tebaası olmakta henüz devam eden ve. sayısız miktarda muhaceret beyannameleri dağıtılması suretiyle, memleketten ayrılmaları tasavvurunda bol bol teşvik görmüş otan ve. denildiğine göre, bu yüzden kararsız bir durumda kalan muhacirlerin menfaatlerine gelince. Bulgar Hükümeti bunlara hiç aldırış etmiyor. Ama. Türk Hükümetinin bu bedbaht ahaliye müteallik politikası aynı mahi-^ yette olamaz ve olmıyncaktır.
Muhnccrc» işi normal hadler dahilinde ve muntazam bir surette cereyan ettiği müddetçe Türkiye birbirini müteakip bir çok insan topluluklarının kendi toprağına gelmelerine muhalefet etmemiş, Türk Hükümeti onları iskHn için elinden geleni yapmıştır. Muhaceret cereyanının bir tehcir halini alması üzerinedir ki o. komşu memleketi gerek ahdi vecibeleri, gerek İnsani vazifeleri üzerinde dikkatli olmaya dâvet etmek lüzumunu hissetmiştir
Çünkü, bütün bu meselede esas o-lan şey. muhacirlere yeni vatanlarında kolay ve müsait bir hayat kurabilmeleri imkânının verilmesidir Bu neilcc ise. ancak muhacirler lehine edinilmiş olan taahhütlerin mutta1* şekilde yerine getirilmesi sayesinde elde edilebilir. Kaldı kİ. sözleşmeyi imzalıvan iki devleti, İnsan haklarına hürmet prcnsipl de buna mecbur kılmaktadır.
Dışişleri Bakanlığı sözleşmenin hükümlerine dayanarak 28 ağustos tarihli notasında Bulgnı* Hükümetinden sarih bir talepte bulunmuş, yani muhacirlerin tasfiye ettikleri mallar bedellerinin topraklarına muhaceret vu-kubutan memlekete nakli hususunda üçüncü fıkrada derpiş edilmiş otan ‘•anlaşma,, yı yapmak için daha fazla vakit geçirmeksizin müzakerata girişmeyi ona teklif etmiştir. Bulgar Halk Cumhuriyeti Hükümetinin notası bu meşru talebe insanı tayan ettiren bir sükût İle mukabele etmektedir. Dışişleri Bakanlığı bu yokta bir cevapla yatsinomez- Binaenaleyh, o bu-hususa dair noktııl nazarını en yakın bir zamanda kendisine bildirmesini Bulgar Hükümetinden Hcn eder Emniyetini ve ekonomik menfaatlerini lAyıkı veçhile koruyan bir nispeti aşmadıkça, Türkiye, kendi topraklarına gelip yerleşmek taliyen Türk muhacirlerine hiç bir zaman güçlük göstermemiştir. Bundan böyle de onun hareket tarzı aynı katacaktır. Fakat unutmamalıdır ki 1925 sözleşmesi gibi siyasi bir vesika olgun düşüncelerin maddiyata inkılâp etmiş bir eseridir ve bundn İki devletin karşılıklı menfaatleri arasında, uzun müzakerelerden sonra, kurulmuş tam bir muvazene! varlığı görülür. Bu devletlerden birinin böyle bir akltton türlü menfaatler İstihsal edip diğer tarafa sadece vacibeler bırakması kabul ed4l rplyecek bir şeydir,.
işleri dahA sAlIm bir şekilde mütalâa ettiği takdirde, bahis konusu menfaatler hakkında daha anlayışlı bir zihniyet göstermesi tnbll bulunan Bulgar Hükümeti, bunun yerine bir tehdit ifadesini tercih ediyor. Elde edilen ve tevsik olunan malûmat gösteriyor ki bu hükümet, zavallı Bulgaristan Türklerinin mukadderatı Üzerindeki bu münakaşayı açmaya teşebbüs eylediği tarihten çok dAha evvel. bu tehditleri ika safhasına da koymuştur. Türklerle sakin bir çok köyler boşaltılmıştır, bu köylerin başka bölgelere gidip yerleşmek zorunda bira kıtan ahalisi oralarda her türlü keyfi muamelelere maruz sefil bir hayal yaşamaktadırlar. Dışişleri Bakanlığı ortada mevzuu bahta otan şeyin kendilerine karşı sarih taahhütlere girişmiş bulunduğu İnsan cemiyetlerinin varlığı yokluğu meselesi olduğunu hatırlamaya Bulgar Hükümetini dâ-

radyosu ile kulaktan kulağa yayılıyor. Meselâ aözdo bir banka müdürünün karısına tecavüz edilmiş, adamcağız gelip aslı faali olmadığını söyledi. Bu sefer fısıltı radyosu ağzı değiştirdi. Gûya adamcağız isminin ortaya çıkmasını istemiyormuş. Böyle şeylerin nalı yoktur.
Geçen sene bir tehdit mektubu modası çıkmıştı. Bu sene de bu. Açık o-larak dâvet ^diyorum. Mütenekİçiren gecenin her hangi bir saatinde kuşkusu olanları bir taksi ile istedikleri yerde gezmeğe çağırıyorum. Geçen gün büyük devletlerden birinin başkonsolosu *‘Ben her gece otomobille gezerim, bütün bu havadisler nereden çıkıyor,, dedi.
, Vali, kazalardaki polis birliklerinin müstakil teşekküller olacağına dair suale cevaben demiştir kİ: "Böyle bir tasavvur yok. Yalnız yeni galen arkadaşları AnAdolu yakasında vazifelendirmiş bulunuyoruz. Fakat hepsi bir Emniyete ve bir Valiye bağlıdır. Herkes bibin ki devlet kuvveti ve devlet otoritesi her türlü huzursuzlukları gidermekle mükelleftir.
Vali son olarak demiştir ki::
“Belediyenin ayrılmasına gelince : Bu İş bir kanun meselesidir. İstanbul gibi büyük bir şehirde bu hususta karar vermeden evvel bir etüd yapmak icap ettiği kanaatindeyim. Dünyanın her yerinde büyük şehir belediyelerinin hususiyeti’rl vardır. Ayrılmak mukadderse benden sorduğunuz suale vereceğim cevap şudur:
Her zaman memleketin ve milletin hizmetindeyim. Vazifeler değişebilir. Değlşmiycn şey memleketin hizmetidir. Hakkımızda hangisi hayırlı ise o olur. Bunlar endişeye değer şeyler değildir.”
Denizlide talebe
yurdunun hali
Denizli 16 (Husus! muhabirimizden) — Savuş yıllarında Denizli dokumacılariyle vilâyet halkının teberru ve fedakârlık la ri yİ e ln§Asına başlanan 1946 da çatı altına alınmış olan iki katlı, yüze yakın odalı büyük bina, yıllardır boş duruyor. Denizli orta öğretim müessesclerinde okuyacak olan köylü ve taşralı öğrencilerin barınmaları için “talebe yurdu” olarak yapılan bu muazzam yapıya dört yüz bin liradan fazla para sarfedllmiştir. Ne yazık kİ ikmal edilmesine imkân hâsıl olamamıştır. Şehrin en güzel yerinde ve ana cadde üzerinde bulunan bu güzelim binayı, bir parça daha paha harcanılarak kullanılır hale getirmek İA. zımdır. Çünkü Denizlinin sa resmi sı büyük eğitimin bedihidir.
tüsü ise muvakkaten yerleştiği İsmen Pa^A İlkokulunda tedrisat yapmakta, bu yüzden ilk ögıctim, o-kul buhranı çekmektedir, öte tarafta enstitü yapılmak üzere ayrılmış olan arsa, bu yurd binasının yanı başında bir çöplük halinde durmaktadır. Lise ve Erkek Sanat Enstitüsüne devam etmekte olan mülhakat Öğrencileri ise şurada burada binbir sıkıntı ve sefalet içinde barınmaktadırlar. Buna göre Denizlinin herhalde 100-150 yataklı bir talebe yurduna da İhtiyacı vardır. Kültürel maksatla ve halk yardımiyle vücuda getirilen bu muazzam binanın Milli Eğitim Bakanlığına hibe edildiğini, Bakanlığın gerekli tahsisatı ayırarak, bu binayı ikmal edeceğ’nt. burada bir öğretmen okulu açacağı nı. bir kısmını da Kız Sanat Enstitüsüne yerleştireceğini, boş arsa Ü-zerlnde yüz yataklı bir de talebe yurdu açacağını memnunlukta haber aldık. Bu hayırlı haberin tahakkukunu temenni ederiz.
Tarım Kredi ve Tarım Satış Kooperatifleri birleştirilemiyor Ankara 16
Tarım Kredi
* prrAtiflcrlnin den şimdilik kalılar tarafından yapılan tetkikler sonunda bu birleşmenin hiç bir fayda sağlayamıyacağı neticesine varılmıştır.
Attlee, «sivil müdafaa için gönüllüleri vazifeye davet etti
Londra 16 A.A. (United Press) — İngiltere Başbakanı Ciement Att-lee, millete hitaben dün akşam radyoda yaptığı bir konuşmada, atom bombasının öldürücü bir tehlike teşkil ettiğini kayıtla Ingilterenin Anî bir hava akmına uğrayabileceğinden bahsetmiş ve sivil müdafaa çalışmalarındaki eksikliği doldurmak için gönüllüleri vazifeye davet et-iniştir. o
Attlee. diğer birçok hür memleketlerle beraber hareket ederex tn-güterenln de mütecavize karşı müdafaa tedbirleri almasının gerektiğini söylemiştir.
Başbakan ezcümle demiştir kİ:
“Kore harbinden aldığımız dersten de anlaşıldığı gibi kuvvetlinin zayıfa hücumu her an vâki olabilir ve kudretli müdafaa kuvvetlerine sahip o-lunmadıgı takdirde mütecaviz, tayca ve kısa bir zamanda elde cegi bir zafer ümidiyle hücuma rnege teşvik edilmiş olur.
Biz havadan böyle bir hücuma uğrayabiliriz ve bunun da ne demek olduğunu biliriz Geçen harpten beri havacılık tekniği, aynı yerde durmamış. birçok ilerlemeler tir.
Şayet, aksini temenni rnber, yeni bir harple
olursak, harbin bu sahillere sirayetine mâni olmak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Ege t buna muvaffak olamazsak harbi geçen harpte gösterdiğimiz maharet ve cesaretle karşılamak için hazır olmalıyız.”
Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
Güneyliler Koreyi baştan başa kurtarmağa azimli
ko-ede-geç-
kaydetmiş-
etmekle bc-karşıtaşacak
bilhtıs-bina— bakımından sıkıntılar. Her şeyden önre, milli bu gibi tesise olan ihtiyacı Meselâ: Kız Sanat Ensti muvakkaten
(Ankara Ajansı) — ve Tarım Satış Koo-birleştirilmesi şeklln-vazgeçilmişttr. Al A-
vet od ar. Türkiye. Bulgartatıınta arasında mevcut her İhtilâfa dostane bir tesviye şekil bulmak hususundaki devamlı azminin inkar edllomlyccck delillerini vermiş bulunuyor. Lâkin o şimdiye kadar komşusunun bu uzlaşıcı temayüllere iştirak ettiğini görememiştir. Bir çok İşlerde Törldyenln hakeme müracaat hususunda yaptığı teklifler Bulgar Hükümeti tarafından mutlak bir red cevabı ile karşılanmıştır. İmdi, mcv/.uubahls olan gibi hayati bir meselede (le Sofya Kabinesinin aynı uzlaşmazlık zihniyetini göstermesine ve, İki taraf arasında doğrudan doğruya anlaşma tekliflerini reddederek. Üstelik bir de kendi rey ve karnrını karşı taraf için muta kılmaya kalkışmasına göz yumuhımaz.
Ne Kadar sukutu hayale uğramış o-lursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti Hükümet i komşu memleket hükümetinin uzlaşma zihniyetine bir kere daha hitap ederek ondan göçmenler meselesini adalet prensiplerine ve kendisinin müekket ve müteaddit taahhütlerine uygun bir surette dikkate simasını temenni eder.
\ukarıdn zikri geçen 2 nci maddenin 1 mel fıkrası hakkında İki tarafın yaptıkları birbirine zıt tefsirleri yük-Hok bir hakemin takdirine arzetmeye? bu Bakanlık kendi hesabına hazırdır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, bu ciddi ihtilâfı, İlci memleket arasında doğrudan doğruya halletme vasıta-arının hepsine boylere başvurmuş olmadan ve bu yoldan neticeye varmanın imkânsızlığına kanaat getirmeden milletlararası bir kuruma arzetmek kararına varmak istemiyor.
Dışişleri Bakanlığı hu vesileden de bilistifade Bulgar Halk Cumhuriyeti Hükümetine saygılarını sunar.
Milas zeytincilerine uzun vadeli avans verildi
MilAs (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — MilAs Zeytincilik idaresi bilhassa son zamanlarda faaliyetini arttırmıştır. Tapulu yabanı zeytinliklerin açılması, imar edilmesi, boş araziye zeytin dikilmesi gibi işler I-çln Ziraat Bankasından yüzde 3 iö-ızll ve uzun vAdeli kredi temin e-dümiştir.
Sıtma mücadelesi .için Marshall Plânından yardım
Ankara 16 «Ankara Ajansı) — Sıtma mücadelesine daha esaslı bir veçhe verebilmek için Marshall plA-nı yardım fonundan istenen 850 bin dolarla 600 ton kadar D.D.T ve mahlûlleri, 1000 kadar pülverlzatör. 39 Jecp arabasının temini kararlaştırılmıştır.

Komünistler, ileride Kore'yi daima rahatsız edebilmek için, Mançuryaya mümkün olduğu kadar fazla asker
Vonsan ı Kuzey Kore), 12 (Hususi muhabirimiz Marguerite Higgins bildiriyor) — Vonsnndaki zaferi İle maneviyatı Azami haddini bulan Güney Kore ordusuna, bugün, vazifesinin, kızılları MançuryA hududuna kadar kovalamak olduğu resmen emredilmiştir.
Güney Kore Savunma BakAnı Shln - Sun - Mo. cumhuriyetin 1 Lnci ve 3 üncü tümenine mensup subaylara hitap ederek. Güney Kore ordusunun bütün Koreyi Tuman ve Yalu nehirlerine dayanan kuzey sınırına kadar kurtarmadan durmayacaklarını söylemiştir.
İngilizce konuşan, ufak tefek bakan, ancak bugün emniyete alınan. Vonsan Limanım acele için gelmişti.
Kore Cumhuriyetinin men bugün, kuzeye ve
yürüyüşe geçmişlerdi. Tuman Nehrine kadar 250 kilometre yolları var.
Vrerikan birlikleri
bekliyor
Burada dolaşan şayialara nazaran, yalnız Güney Kore birlikleri kuzey sı-
taftig etmek
birlikleri he-batıya doğru
Dış ticaret teşkilâtındaki değişiklik
Ankara 16 ı Ankara Ajansı) — Dış ticaret rejiminin tatbiki üzerine Ekonomi ve Ticaret Bakanlığ. dış ticaret teşkilâtında bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu arada evvelce dış memleketler masaları halinde çalışan kısımlar birleştirilmiş, daha rasyonel bir esasa bağlanarak çalışmaya başlamışlardır.
Milas Belediye Meclisinden İlci istifa
MilAs (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Belediye Meclisi asil üyelerinden Yakup Ekmekçioglu ve Haşan Göçgen istifa etmişler, istifaları Meclisçe kabul edilmiştir. Yerlerine, yedek üyelerin en çok rey alanları arasından Emanucl Levi ve Haşan Varaşlı getirilmişlerdir.
kaçırmaya gayret ediyorlar nırına kadar derleyecekler ve Birleşmiş Milletlere mensup Amerikan ve diğer devletler birlikleri 40 mcı arz derecesinde bekleyeceklerdir.
Şüphe yok kİ, Güney Korelilerin, memleketlerini tamamen kurtarmak ve birliklerini temin ederek. Birleşmiş Milletlerin. Mac Arthur’e verdikleri umumi talimatta ileri sürülen "sulh ve emniyeti” yeniden tesis edebilmeleri için kuzey sınırına kadar yürümeleri lâzımdır.
Görünüşe göre. Güney Koreliler, sonuna kadar dövüşmek mecburiyetinde kalacaklardır. Çünkü kızılUr, resmen teslim olacağa hiç benzemiyorlar.
Çekilirken her tarafı yakıp yıkan komünistler. Birleşmiş Milletlere harabe halinde bir Kore bırakmaya azmetmiş görünüyorlar.
Mançtıryaya doğru ricat
Güney Kore ordusunun yüksek rütbeli subayları, kızılların, çekilirken, mümkün mertebe fazla sayıda İmanlı komünisti, Mançuryaya geçirmek için Azami gayret sarfettiklerine kanidirler. Bu sayede. Yunanistanda yapıldığı gibi, huduttan içeri mütemadiyen sızmalarda bulunarak. Korenin kalkınması baltalanabilecek tir.
Dünyanın her tarafında olduğu gibi, komünist Koreliler dc. Moskova yeniden hareket işareti verinceye kadar. menfada sürünüp duracaklardır. Moskova, emir verince, Kuzeyden doğru, yeniden bir “kurtuluş harbi,, fırtınası koparılacak tır.
Birleşmiş Milletlerin gayesi İse. mümkün mertebe fazla sayıda komünist askeri yakalayarak Mançuryaya geçmelerine mâni olmaktır.
Vonsanda bugün yaptığım bazı kısa mülâkatlar. Kuzey Korelilerin, mahalli halk arasında pek az taraftar kazandıklarım göstermiştir. Bir demiryolu işçisi:
"Biliyor musunuz. .Taponlar zama nında her şey ve bilhassa yiyecek • İçecek, komünist rejiminden çok daha iyi idi,, demiştir.
75.000 liralık kur'amız
Sahiplerinin eline geçmiyen kur’a numaraları aşağıdadır
Birinci sayfamızdaki izahatta da bil dirdiğimiz gibi bize gönderilmiş olan kupon mektuplarından bazılarında adres olmadığı için kur’a numaraları gön-derilememiş, bazı mektuplar da sahiplerini bulamıyarak tekrar matbaamıza dönmüştür. Bu okuyucularımız, kur’aya lışlıga mahal vermemek için
iştirak edeceklerdir, bu numaraları
Herhangi neşrediyoruz :
bir yan-

Sarih* adresleri olmadığı İçin kura numaraları gönderlleınlycnlerlıı listesi
İslın ve soyadı
Abdullah Üzüm Tevflk Selek İsmail Dudun Emin Refik Cevza Bekir
Muştular
Aygür Tokgözoğlu özarabacı
Ziya Çevik Melek Sığırcı Mevlût Yolcu
Postaya verilip de
Vilâyeti
Kur’ava İştirak No,
Balıkesir
Ankara
Sivaa
Gaziler cd. tzmir Bulnncık
Ankara
Eyüp
31588 29975 31065 30637 30599 3031*1 30075 26503 26326 23487 26380
adreslerinde buluııanııyan ve kur’a numaraları bize İade edilen okıiA ııcıılnrımızın listesi
İslın ve soyadı
Handan Göçmez Turgut Atakay Neemeddin Evren Yusuf Niyazi Er Nuran Hakkı Tahsin Cemal
Mehmet Şenacs
Paker
Akyol Anlatır Coşkun
VllAvetl
Kur’aya İştirak No
isim ve soyadı
Mustafa Eroğlu Erol Yıldırşahln Cafer Tuna Hüseyin Aksu İsmail Saruhan Vasıf Gürer Hatem Kızıl boğa Mehmet Toker Hüseyin Ki man Münevver Sağdıç Güngör Gönay Şule Enginkaya Mediha Çavuşoğlu •Zişan Sarpel Mevlût Topalak Mahmut Ünver Erdoğan Başargan Mustafa Danacı A bd ur ra hm an Garip Satılmış Nasuk Hakkı Kaptan
Dr. Namık Kemal MentcşA tıkara Burhan Altrüztancı Burhan Ulutan Ahmet Hasdemir Mazhar Tıınçvürek İsmail Kına! İbrahim Kavran İsmail Ertan Mustafa özbey

VllAvetl
Bursa Ankara Konya
Çanakkale
İzmir tzmir
tzmir İstanbul Ankara Ankara Ankara İstanbul
İzmir İzmir Manisa tzmir Ankara İzmir
Kıır’aya İştirak N«.
Ankara Ankara Ankara Eskişehir
lursa
Bucak
28692 31208 29292 19935 36230 19981 36154 28746 29791
Hendek Ankara
Şehir Adapazarı Polatlı Ankara İstanbul
28818 24872 23544 31764 07648 30824 24904 31180 31842 33899 31892 31154 31252 19149 29748 07776 29578 28881 07853 24907 28778 30601 07755 07641 06232 28380 07756 23522 29386 06038
Sayla 4
Y b M I İSTANBUL
17 Ekim 1950
GÜNÜN EKONOM İK H A REKETLERi
Avrupa çelik ve kömür “Pool„ unun siyasî mânası
Yazan : Françoi» Perroux
Paris Hukuk Fakültesi ProfoBÖrlerindcn
Avrupa çelik vc kömür •‘Pool’u” fikri, Almanya ile Franaa arasınla devamlı bir hoş geçinme devri ku-. almasına yardım edeı diye ileri sürülmüştü. 9 mayıs teklifi şöyle bir iddia taşıyor: Alman ve Fransız ve hattâ Avrupa çelik ”pool”u gerçek-leşecck olursa Almanlarla Frausızlar arasında herhangi bir harp vukuu akla bile gelmez ve hattâ ameli cihetten imkânsızlaşır. Schuman plânında yalnız siyasi bir maksat bulunduğuna kimse ihtimal vermiyor. O-nun yüksek siyaset tecellisi olduğu söz götürmez hakikattir.
Fransızların. Almanların ve diğer AvrupalIların bu “pool” dakl riyaaî mâna hakkında hayale kapılmakta menfaati olan. . •
İyimser olmak şnrtiyle, farze'lelim ki çelik ve kömür istihsalini müşterek bir mal haline getirme tasavvuru tamamiyle gerçekleşti. Kabul e-delim ki mükemmel kurumlar vücuda getirilip Arızasız işliyor; en yüksek istihsal ile işçiler için en elverişli şartlar gibi hedeflere varıldı. Bu takdirde pool. nazari olarak eksiksizdir ve yaşamağa lâyıktır. Almanya ile Fransamn siyasî münasebetle, rl bakımından neticesi ne olacak?
MPool”u idare eden yüksek makam çelik ve kömür piyasa ve istihsali hakkında her türltİ malûmatı edinebilir. Ortaklar hesaplarını birbirinden gizlemez. Müşterek komisyonlarca murakabe edilen muhasebe muameleleri Üzerindeki Ahenkli çalışmalar, harp hazırlığına engel olma hu-susunda gizli görülen işlerden, anlaşmazlıkları gidermek için kurulmuş kontrol heyetlerinin mahdut faaliyetinden çok daha tesirlidir.
Dahası var: Menfaat birliği gerçekten tahakkuk etmiş olursa, müstakil hükümetlerin himayesi altında nizam ve intizamsız, aşın rekabet u-’ sullerine başvuran sanayiin yerine geniş bir sanayi bölgesi vücut bulur.
Bundan da umumi bir refah çıktığı takdirde, müspet neticelere da-• yanan bir propaganda imkânı hâsıl olabilir. Tatbik edilen usul işledikçe, müşterek refahı istemeğe ve birlikte mesut olmağı kabul etmeğe alâkalıları sevketmek kolaylaşır.
Nihayet, başlangıçta tahakkuk e-den işlerin tedricen genişletilmesi imkânı da hâsıl olur. Meselâ, şimdiden, kömür . çelik projesi etrafında başka tasavvurlar da ileri sürülmeğe başladı. Bunların arasında Fransız ve Alman ziraat işbirliği programı ile son günlerde Berlinde Mr. Friedens-burg'un teklif ettiği Alman - Fransız ve Avrupa “enerji" plânı var. Başlangıçta muvaffakiyet elverdiği takdirde, İşbirliğinin maksat ve hakikatlerinde bir nevi "sürat** İradesi İle karşılaşmak ihtimali akla gelebilir ve mübalâğa sayılmaz.
Pek mühim bir adım sayılır hiç şüphesiz. Fakat yine kâfi değil. Z1ra Fransa İle Almanya arasında devamlı bir siyasi anlaşmanın, Üzerinde pek az durulan iki şartı vardır.
Bunlardan biri, “hâkim iktisat** fikrinden vazgeçilme, Ötekisi de "bü-yük Avrupa sahası” siyasetinin ter-kedildiğinl fiilen ve alenen ilân etmedir. Bu noktada pek iyi anlaşılmak isterim.
On sekizinci asır sonunda Fransa, nüfus miktarına, servet yekûnuna, maddi ve fikri kudretine bakarak kendisinin Avrupa kıtası üzerinde mağlûp edilemlyecegine inanırdı. Tarih aksini ispat etmiştir. Kıta dışında yapılan ittifaklar ve ihtirasb devlet adaftlarınm hataları memleketimizi 1815 te düştüğü hale götürdüler.
Ağır surette yaralı ve üstelik paylaşılmış bulunan Almanya, nüfus rakamlarına, İBtihsal ve ticaret bilânçolarına dayanarak kudreti hakkında verdiği hükümle, ileride kıtanın
hâkim devleti olacağı vehmine kapılabilir. Fakat siyasi müşkülât —on sekizinci asırdan farklı olarak— Av-nıpaya İnhisar ettirilemez.
Avrupa kıta sahası, eskisinden çok dııha geniş iktisadi ve siyasi sahalar içine girmiş bulunuyor. Bu itibarla Almanyamn menfaati, Avrupnya iltihakı, hükümsüz kalmış bir mmta-ka zihniyeti dışında göze almakladır. “Büyük Avrupa sahası” fikri pek geride kalmış bulunuyor. Fransız -Alman ve Avrupa ,Kpoor'unun siyasî neticesi şu olabilir: Kuvvet ve inkişaf halindeki bir Avrupa İktisadını bütün dünyaya malotmek.
Başkalarına hükmetmek Ihtırası ile tek bir milletin hükmü altında koca koca toprakları idare etmek zevki, asri milletlerin zihniyeti icabıdır: Ondan harp doğabileceği gibi barış vaadi de çıkar.
iki millet arasında harp ne zaman imkânsız olur? Ahlâk an değiştikleri vakit, tarihin kaydettiği muvaffakiyet ve muvaffakıyetslzlıkler üstünde müşterek kıymet ölçüsü kurdukları vakit
Bunu hiç bir İnimi, hiç bir kurum yapamaz. Yapabilmek için heı Fran-nızla her Almanın İçinden değişmesi. zekâ ve hayırhahlık göstermesi lâzım.
Malûmdur kl banş, harbin yokol-duğuna delâlet etmez. Fakat Fransızlarla Almanlar arasında harp olmaması her şeyden önce onların — her biri kendi hesabına — nefislerine galip gelmeleri İle mümkündür.
Ceviz ihracatı
Dışarıdan yapılan tekliflere kolayca cevap verilemiyor
Son haftalar içinde ceviz fiyatları 66 kuruşa kadar yükselmiştir İstekler en ziyade Almanya ve Ingiltere-den vâki olmaktadır.
Dışarıdan geien teklif mektupla-nnda, ceviz ihracat hakkında standardizasyon şartlarının neden İba. ret olduğu sorulmaktadır. Ceviz ihracatı, fındık gibi kontrole tâbi tutulmadığı için, muayyen standardı, zasyon şartlarına bağlı değildir. Yalnız tüccar arasındaki teamüle gö, re, çürüklük nispeti 8-10 arasında kabul edilmektedir.
Geçen sene lngiltereye yapılan fındık satışlarında çürüklük nispetleri hakkında ihtilâflar çıktığı malûmdur. Ceviz ihracatı muayyen bir nizama bağlı olmadığı İçin, yine bu tarzda ihtilâflar çıkması ihtimali çok kuvvetlidir.
Öğrendiğimize göre İstanbul Ticaret Borsası standardizasyon nizamnamesine esas teşkil edecek bir rapor hazırhyarak Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına göndermiştir.
İngilizlere üzüm satışı
azmlr 16 (Hususi) — İngilizlere taahhüt edilen üzüm teslimatı tamamlanmış, 5000 tonluk oksiyonlu ü-züm satışı için konulan müddet dolmuştur. Bu bakımdan ihracatçılar şimdi Batı Almanya liberasyon listesi hakkında Almanyadan gelecek telgraflara intizaren satışlar yapmamaktadır.
Fındık yağı fiyatları
Fındık fiyatlarının yükselmesine muvazi olarak fındık yağı fiyatları ilerleme kaydetmektedir. Son günlerde rafine fındık yağı 170 kuruşa kadar yükselmiştir. Halbuki bir ay evvel fiyat 15ö kuruştu.
Zonguldak kömür huv^iKiııda, bir vupııra kömür julJo/ıiyor
Kilimli mektubu:
Zonguldak Kömür Havzasında işçi hayatı
Kilimlide ameleyi iş yerine bağlayacak sebepleri ihzar
için sosyal teşkilât yapılmıştır
k
Anayurdun doğugüneylnden koparak Karadeniz sahllLne inen orman bölgesini iki baştan kucaklayan ve Ereğlinin Köseağzı mevkiinden başlayarak Çamlı, •Kandilli. Alacaağzt, Kireçlik Kozlu, Çaydamar, Üzülmez, Kilimli. Gellk gibi belllbaşlı kömür bölgelerinden geçerek Amasraya kadar 200 kilometreye yakın geniş bir Bahayı bulan kömür havzasının ö-nemll ve zengin kaynaklarından biri de Kilimli bölgesidir.
Karadeniz kıyılarına yaslanan kömür havzası ve bu milli hâzineyi vücuda getiren bütün şehir, kasaba ve köyler, bu sahillere serpilmiş birer kara elmas parçası gibidir.
Bir zamanlar daha kömür havzası İşlemeye başlamazdan önce Karadeniz© sefer eden gemicilerin uzaktan görebildikleri tepeleri, yamaçları kaplayan fundaların, defnelerin, zakkum, ların arasındaki sazlık ve bataklık a-razi (Zongalık) diye söylenirken; şimdi bu yerlerde Zonguldak, Kozlu, Kilimli vesaire namlarından modern şehir ve kasabalar yükselmiştir.
Kilimli bucağı pek kısa bir zaman-da vilâyet merkezi haline gelen Zon-guldağın merkez bucaklarından biridir. Kömür ocaklarının personel kadrosunu besleyen bu havalide bulunan bütün kasaba ve köylerin büyük bir ehemmiyeti olduğu inkâr edilmez bir hakikattir. İşte sırf bu sebepledir ki. bu kasaba ve köylerin kalkınması I-çin ciddî teşebbüslere girişilmiş, bilhassa Kilimli ve diğer kasaba ve bucaklarda esaslı gelişmeler kaydedilmiştir.
İktisadî durumu İnkişafa müstalt olan Kilimli, Karadon ve civarı gibi İlmi tetkiklere saha olan mevkilere pek yakın olduğu gibi memleketin belllbaşlı enerji kaynağı olan Çatalağ zı santralının da yanıbaşındadır.
Zonguldak - Ankara hattı üzerinde bir istasyon olup, istihsal olunan yıkanmış kömürün 0-10 cinsinin mühim bir kısmını çeken Karabük Demir ve Çelik fabrikalarmın, kömür sevkıyat merkezidir.
Zonguldak - Filyos hattında işleyen muhtelif katar, günün muayyen saat-lerlnde geçtiği gibi. Ankara treni de haftanın muayyen günlerinde geçerek Kilimliye yeni bir canlılık bahşeden Zonguldaktan bavlıyarak Kilimliye gelen şose yolu da pek işlektir.
Çatalağzı santralı gibi memleketin belllbaşlı bir enerji kaynağına komşu
olduğu holde, İşletme evleri müstesna, diğer evlerde gaz ve çıra kullanılmaktadır.
Kilimlide halkın büyük bir çoğunluğu Hopa, Rize. Ereğli vesaire Karadeniz sahillerinden gelmiştir. Yeril halktan iktisadi durumu uygun olmayan ailelerin bir oda İçinde (8,10) kişinin bir arada yattığı görülür kl, bu odalara ufak bir pencereden hava ve ziya girmektedir.
Yerlilerde aile hayatı toplu cemaat sistemim güder, evlenen kız ve oğlan çocuklar ekseriya evde kalırlar. Bu İtibarla her damın altı gelinler, damatlar ve çocuklardan müteşekkil kalabalık grupları barındırır.
Kilimli halkı dokumacılık bilmez şehir ve kasabalara giden bazı kızlar müstesna dantelâ, oya vesaire gibi ellşleri yavaş yavaş taammüm etmektedir.
Kömilr ocaklarında çalışmayan bir kısım erkeklerle yerli kadınların çoğu tarla ve bahçe işleriyle uğraşırlar, ehil hayvan beslerler.
Kömür işletmesinin Kilimlide hayat seviyesinin yükselmesi, refahın artması, sosyal hayatın gelişmesi hususunda oldukça hizmetleri vardır.
Kilimli iklim itibariyle her nevi mahsulü yetiştirmeye elverişli ise de halk ancak kendine yeter derecede e-klp biçmekte, kendi İhtiyaçlarını karşılamak İçin çalışmaktadır.
Son senelere kadar denizden gilnde (800) ton kömür yüklemeye kabiliyetli olan Kilimli İskelesi demiryolunun inşasından sonra istihsal ettiği bütün kömürleri demiryolu ile karadan sevketmektedlr. Deniz faaliyeti tamamen bir kısım direk İşlerine münhasırdır.
Türk Milletinin bu muazzam yeraltı servetini sinesinde saklayan Kilim H kömür ocakları, OsmanlI Hükümeti zamanında bütün kömür havzasında olduğu gibi, mutlak ekseriyeti Türle olmayan münferit ellerde İdi. O, gün kü kayıtlara nazaran Pançirl vc Kartalı gibi gayrimüslimlerden müteşekkil (17) ocak sahibine mukabil aynı devrelerde Kilimlide 8alih Efendi, Mülâzınıbey Zadeler veresesi vesaire gibi (8) Türk madencisinin ocakları mevcuttu.
Maden kömürü istihsalinin en büyük unsuru ve yurdun en kıymeti’ uzvu olan Türk amelesi 10 eylül 1921 tarihinde neşredilen kömür havzasına mahsus amele kanuniyle Kilimli de dahil bütün bu havalide yaşayan va
tandaşlar yıllardan beri İhmal edilmekten kurtulmuş, millî hükümetin şefkatli kontrolü altına alınmış, o güne kadar havzada hüküm süren başıboş çalışma şekli ortadan kaldırılmıştır. Bu kanunu müteakip 22 temmuz 1923 tarihinde amele birliği talimatnamesi tatbik sahasına girerek ameleye yaralandığı, hastalandığı ve ihtiyarladığı takdirde kendini koruyacak; ölüın halinde de. karısına, çocuklarına yardım edecek şefkatli bir kucak açılmıştır.
Kömür havzasında İstihsal edilen taş kömürleri, İki esas dahilinde satışa çıkarılır. Birincisi tuvensn, yani ocaktan çıktığı gibi, İkincisi bıvc yani yıkanmış kömür. Kömürleri yıkamak için lavvuarlara verilen kömürler takriben % 30 - 40 arasında bir zayiat verir. Havzanın mufıtellf mevkilerinde saatte 100 ton yıkama kabiliyetleri olan lavvuarlar mevcut olup Kilimli lavvuan da bunlardan biridir.
Kilimli lavvuan kasabaya hâkim yük sek bir tepenin eteklerine kurulmuş-tur.KllimH lavvuannın üstünde kömür ocaklarından gelen ve tuvenan denilen kömürler 50 m /m kutrunda delik, leri bulunan elekten geçirilerek kla-slflkasyon denilen bir amellyeye tâbi tutulurlar.
Kömür ocaklarında bir taraftan kömür çıkanlırken, diğer taraftan ihzari ameliyat yapılarak müstakbel ihracatı temin edecek kömür ihzar e-düıı.
Kömür havzasında müteferrik ellerdeki İşletmeleri bir elden idare e-den (Füzyon) kanunu 3.5.1910 tarihinde neşredilmiştir. Bu tarihe kadar •’dlimüde faaliyet gösteren İş Bankasına, diğer eşhasa ve şirketlere alt ocaklar da bu tarihten sonra diğer kömür işletmeleriyle birleştirilerek bir elden idare edilmeye başlanmıştır.
Günü gelince bu toprakların sınırlarında kanım döken ocak ameleli yazın açıkta yatar, kışın da yapraklan kurumamış fundalık mahsulü a gaçlarla örülmüş kulübeciklerde barı-nırlardı. Gösteriş kasdiyle yapılmış bir kaç amele barakasının sıhhi kaidelerle alâkası yoktu, sade suya sulandırılmış bir avuç mısır unu çorbası da ocakta çalışan bir amelenin güç işini başartacak ne canı, ne de kam verebilirdi. Bunları gözönünde tutan kömür işletmesi Kilimli bölgesindeki kömür ocaldarında çalışan bekâr o melenin yatması için 2100 yataklı paviyon binası ve onun mütem-
Kore ve Hindiçinî haberleri karşısında
Piyasada kalay, kauçuk gibi maddelerin fiatleri yükseliyor Millî stoklar yapmak için, hatıra gelen çareler nelerdir?
Kore harbinin devamı ve Hlndiçinl hakkındaki haberler doloyıslyie, ham kauçuk, kalay, levha teneke, yün gibi maddelerin tekrar fiyat 1-lerlefnesl kaydettiği piyasamıza gelen haberlerden anlaşılmaktadır. Bunlardan, kalay fiyatlarının dün piyasamızda yeniden yükselme kaydettiği görülmüştür. Şehrimiz piyasasında kalay fiyatları günler-
Devlet Denizyolları
«■ I M fll •• t •• tw
Umum Mucurunun beyanatı
Cemil Parman, Ankaradaki temasları hakkında basına izahat verdi
İdareye alt muhtelif tyler hulckın-da ilgili bak anlıkları a temas ettikten sonra evvelki gün şehrimize dönen Devlet Denizyolları Umum Müdürü Cemil Parman dün gazotecllerin sorduğu suallere cevaben şu izahatı vermiştir:
— Ankaraya 1950-51 Marshall yılında İdaremize yapılacak yardımlar hakkında ve buna müstenit programlarımız üzerinde izahat vermek için davet üzerine gitmiştim. Bu mevzuda Devlet Bakanlığında yaptığımız çalışmaların neticesinden memnunum.
Bilindiği üzere 1950-51 yılı İçin iki program hazırlamıştık. Plânlardan birinde zarurî ihtiyaç! on m ıı, diğerinde ise normal İhtiyaçlarımız nazara alınmıştır. Tahmine göre İdareye yapılacak yardım tahsisleri zaruri İhtiyaçlar programına göre olacaktır.
idare olarak bizim temennimiz şüphesiz, normal ihtiyaçlar programının tahakkuk ettirilmesi imkânlarına mazhar olabilmektir. Her iki programın en mühim mevzuu Karadeniz tipi gemilerdir. Bu gemilerin inşa tarzları ve hususiyetleri üzerinde teknik arkadaşlarımız bir müddetten beri çalışmaktadırlar, icap ederse yabancı proje firmalarının yardımlarını da isteyeceğiz. Bu gemiler, fazla yolcu taşıyabilen, ucuz, süratli gemiler olacaklardır.
Denizyollarnını müstakbel idari şekli hakkında henüz verilmiş kati bir karar yoktur. Aldığımız direktiflere göre bu mevzuu idare olarak pek yakında ele alıp yeniden tekliflerde bulunacağız.”
Denizyolları Umum Müdürlüğüne Yusuf Ziya önlşin getirileceği hak-kındakl neşriyata dair sorulan suale cevap veren Umum Müdür:
“— Görüyorsunuz kl vazifeme devam ediyorum.” demekle iktTa etmiştir.
mimi yemekhane ve yıkanma yerleri yaptırmıştır Meslekî kurs kanunu Kilimlide geniş ölçüdo tatbik edilmiştir. Hiç okuma bilmeyenler ve az okv bilenler olmak üzere iki kısma ayrılan bu dershanelerde millet mektepleri programlan tatbik edilmektedir.
Kilimlide eskiden sakin ve sessiz geçen bir hayat yerine, didişen, kaynaşan bir âlem kurulmuştur. Eskilerden bambaşka yeni, yepyeni bir nesil meydana gelmektedir. Kara elmasa kazma sallayan bu nesil moden kuyusunda doğmakta, gözlerini karanlığa açmakta, hayatını maden ocuklaruıda kazanmaktadır.
Mukbil
den beri 850 kuruş Üzerinde durmuştu. Fakat dün Londra Bor-sanında kalay fiyatının? 919 sterllng olduğu hakkındaki haberler üzerine, fiyatlar, 870 - 880 kuruşa kadar yükselmiştir.
Bundan başka piyasamızda 360 -100 kuruş arasında satılan ham kauçuk fiyatı da 410 . 420 kuruşa kadar yükselmiştir.
Ham kauçuk işleyen fabrikatör İr. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına müracaat ederek, yurdumuzun ham kauçuk ihtiyacını karşılamak üzere nulH stok yapılmasını teklif etmişlerdir. Bilindiği gibi. Millî Korunma Kanunu hükümlerine göre, dünya hâdiseleri karşıcında muayyen maddelerin stok edilmesi vazifesi Ticaret Ofisine verilmişti. Ofis tasfiyeye tâbi tutulduğu için, bu mü-esseseye böyle bir vazife verilmesine imkân görülememektedir. Bu durum karşısında, muayyen maddelerin stokları İçin, her memlekette olduğu gibi, tacirin hazırlıklı olması lâzımdır. Fiyat yükselmesi, veyahut muayyen bir malın zorluklarla tedariki ihtimalleri karşısında. Hükümetin delâletiyle millî bankalar vasıta-siyle, tacire kredi açılarak, millî stok vücuda getirilmesi de hatıra gelmektedir.
İşlenmiş tütün piyasası
Bir Amerikan firması ile müzakere devam ediyor
İzmir 16 (Hususî) — Şehrimizde bulunan Gary Tobacco Basdirektörü Foller bugün muhtelif ihracatçıların işlenmiş tütünlerini tetkik etmiştir. Bu zat işlenmiş Amerikan gTatlara 325 kuruş vermiştir. Bir buçuk milyon kiloluk bir satışın olabilmesi İ-çln aradaki 25 kuruşluk fiyat farkının ortadan kalkmasına intizar edilmektedir.
Kısa Haberler
Yunanistan İrana tütün satıyor
* Atina 16 (Hususi) — İranın bütün talepleri Yunan makamlarına gelmiştir. Buradaki alâkalı kimseler Irana tütün ihracını müsait karşılamışlardır. Iranın senelik tütün istihsali istihlâkin ancak yarısını karşıhyabilmektedir.
Almanya harpten önoekl borçlarını ödeyecek mİ T
4t Frankfurt 16 (Hususi) — Batı Almanya Hükümeti ile Müttefik işgal komiserleri arasında AL manyanın dış ticaret borçlarıma tediyesiyle ilgili konuşmalara yakında başlanacaktır. Almanyamn harpten evvelki borçlannı da ö-demeyi kabul edeceği tahmin e-dilmektedir.
Mısır Romanyaya petrole karşılık pamuk verecek
A Kahire 16 (Hususî) — Rumanya ile Mısır bir trampa anlaşması İmzalamışlardır. Buna göre Mısır pamuk verecek ve karşılık olarak Kumanyadan petrol maddeleri a-lacaktır.
16/X/1950 Pazartesi
KAMBİYO
ESHAM VE TAHVİLAT
BORSA
MEMLEKET TİCARET BORSALAR!
YABANCI BORSALAR
Borsâlarda vaziyet
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
Açuı^

İstanbul
Ticaret Bordasında fındık ve oevlz eski mevkiini muhafaza etmektedir. Diğer maddeler üzerinde kayda değer birşey görülmemiştir.
Kambiyo. Esham ve Tahvilât Bordasında % 5 faizli, %G faizli, %7 faizli muhtelif devlet tahvilleri özerine her zamankinden ziyade muamele cereyan etmiştir. Altın piyasasında bir tahavvül yoktur.
ı
100
10ü
100
uxı
100
«00
100
100
100
dtarllng DuIuj St Frangı İsviçre Ft ... Belç Er ......
İsveç Kr.».^. PluriD ......>
Liret ..»««»««m Drahmi .......
Encnunoe ...
• • • •
7.84.50
280.25
0,80
6-1.03
6.60
0.01.876
73.68.40
0.44.128
0.01.87*
9.7390
7.84 280.-
0.80
64,0?
5.60
0,01.876
73.68.40
0.44.128
0.01.K7h
9.73.90
%6
4^6
Ssu
lkrufiii>elı luhvHleı 1933 Dnıucı) 193b ikramiyen
Mili) Mlıdaiaa I ..
UMI
1941
UMI
U2
Uemırvolu IV .. Demiryolu V ... Demiryolu Vi . 1949 ikramıydı Dikerleri
Kalkınma
İzmir
Bugün çekirdeksiz üzüm piyasası az çok tereddütlü bir hava içinde a-çılmasına rağmen 79 kuruştan bir hayli muamele olmuştur. İncir piyasası durgunluk geçirmektedir. Pamuk piyasası 320 kuruştan açılarak hararetli satışlar olmuş, bir aralık 324 kuruşa yükselen piyasa az sonra 327 kuruşa çıkmıştır. Vasati fiyat birinci akalada 325 kuruştur. Alıcı İsteklidir. Susam 90 kuruş olup muame-içsizdir.
Altınlaı
Külçe Yerli Gr.
Kulp» DeguBta Uun.huriyet .. He şat Hamil
Gulden lnxilı^ ..••••«•w. Franfiıı kok ... Napoieoo LU tevlcre ,
Bugün
Ura
4.7â
37.60
29,20
44.70
ıı
Eski kuı
Lira 4.72'
37.60
29.10
44.60
Zürich Borsası (Serbest)
4-10-1950
üurumo
rurk Lurıui) ....
Dolar ..........
Sterllng -------
FrahMii» Frnmr-
İsviçre Fruo«ı
t£p H^ı
1,06
4,as
10.80
1.13 1/2
tun yukarı
1,15
4,36
10.96
I 15 1/2
%6
% 6 1948 İstikrazı I94* iHtikrnr.ı % 6 1949 istikrası
Sivas-ttraurum 1. ° LL VL1 I
U|. uı 1.
u..
111 IV
l •«•*«« u ..... m ..........
i ...
l-L
1 ...
• • •
%7 %7 %?
%7 %7
%7 %1
1934 1934
194)
194)
194) Milli

• e
Demiryolu
• •
MUd&fua

Kapama
22.65
20.75
20.05
08.—
98.—
90.35
95.50
96.35
96.50
90.50
96.30
96.40
95.90
20.20
20.70
21.85
20.95
20.40
20.05
20.95
20.00
21.10
Şirket Tahvilleri
i*.Q Ziraat Bankası 20.80
Anadolu D.Y Tertip A/B 109.24
44 •• (4 M
- * %eo ....... H2.5C
MUmes Senet 63—
• Şirket Hisse Senetleri
l'.C Marka* Banka») .... 123.50
Türkiye Lş Bankası 80.-
Türk Ticaret Buniuuii .... 6.-
Aralan Çimento 0.50
Şark Değirmencine ..w».. 43 2t
Milli Reasürans ıa
Ecnebi Tahviller
Mihit Kredi Fnnalv» IWK-İ |
İstanbul Ticare 1 Borsası
Bugtln Eski Kapanış
Hubdbuts
Buğday yumuşak (TÜc.) 31.— 30.25
t3uıı(lay Otlö ••••••••>(•*•« 29.08 29.08
Arp» yom İlk (dökmo) — 21.— 21.—
Mısır un (çuvalı) 20.20 21.—
Fasulye tombul .. 33.10 •
Pusul vs Çob sert — 40.—
h «•••«••«a*••*«•••••«•« 38,—
Mercimek kırmızı kabuk — a gb
Mercimek yeşil 47.— 47e —
Nohut natürel ...^
Vağb tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu M 38.—
Keten tohumu ’ 48.— 47.—
Kendir tohumu 34.—
Susam 89.— 82.-
Yer fıstığı kabuklu —
Koru Meyralar ı
Fındık (kabuklu atvrl) —
Fındık ılç tombul 1050) 318/330 315/818
Cevis ıkabuklu) (to.— 64.—
Cevta (îç natürei)
Üokumı Ham Maddeleri»
HfUk (ana mal) — —
liftik (Natürel) —
Yapak Trakya (Kırkım) 340.— 330.—
Hum dertler»
Sığır salamura (kasap) Kİ 160.— 160.—
Keçi tuzlu kuru kilosu .. 215.— 225.-
Koyun hav» kurusu kilosu 220.—
Nebati Yağları 248.— 210 —
Zeytinyağı (E L cenokeltı —
Susamvağı (Kal sıra) 160.—
Ayçiçeği (Rafine çıplak) Fındık vağ» (Cl)rUk» 153/136
Üzüm çekirdeksiz No.9 tncir A terısı No. â...
B serisi No. 108 Akala i .........
A kol* 11 Akala LU .......
yeril ..........
vaftı (rafine) ... çekirdeği
•>
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası

78.50
47.—
41.—
325.—
19â-
160.-
172.6 109.-
17.—
Son Kapan iğ
78.—
48.-
41.—
302.—
190.-
160.-
180.-
UÜ.-
17.-
Huftdny (BuşeII=Bent)
Sert Kış mahsulü No. 2 Kırnıisı " ” No. 2
I’unıuk Mlddling (Libresi—Sent) Ekim •(••••••• •••••••••••
Mart
Mayıs liftta (Ubreıi=8ent) ..........
Tekaas No l
Fındık i Libreni=Sent) Kabuklu yeril ın
Levanı tç Ekstra iri
Kııro unum
Thompson
Kelen tohumu (Buşall^Dolar) Mlnneapolis ...........
Kula* ıLibreni —Sent) ......
Levha(teneke (100 libre dolar»

• •• •
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala HHAtayı 289—
Pamuk Akala (Adana) • —
Pamuk Akala U .... 270—
Pamuk Akala LL1 .... — —
Pamuk veri! 1 —
Pamuk veril 11 .A
Birinci Akala vAdoli ... 285— 285—
Hazır 281— 2S3 V2
lklnal Al çala yağmur 253— 265—
yemiş — 258 1/2
Trabzon Ticaret Borsası
itindim a) TcöO randı inanlı kabuklu tombul .... o) tc sıra kontrollü 150— 300— 145— 290—
Eskişehir Ticaret Borsası
28.-
27.-
29.-
28.-
HuâUa> yumuşak
Buğday «ert
Arpe ............-
=
M orta .
İthal nı&lı iç ithal malı
I Libresi-bent) .... çekirdeksiz seçme ..
• •
Diln Eski kuı
257.— 236 —
225.—
38.75 38.63
38,67 39.70
38.70 39.44
38.50 —
115.— U5v-

h» —
63.- 59.-
66.- 65.-
U D4 □ 1/4
8.«S 3.85
112.- 111.25
î 30 7 3b
Londra Borsası
Keten tohumu ıTonu = Sı erline ı
Bombay ...................
K&lkUta ........
Yer fıMıfcı Hindistan


71.-
78.—
78.—
70.—
76.—
Rr^tnrri Pivn«asi
rı/tik
•e
TUd
* I
iyi mal ı UbresiFiyat) Sini malı
Anadolu
Trakya
••
•s
• •



ranttık «Kuııuınc i tUlunı Ashmouni Kim elyutlt K/G Kurnah Uzun elvafIı F'G
118.—
125 -
17 Ekim 1950
E N 1 İSTANBUL
Hayta B
lîeyyâîdarîn cenneti Capri |
Harp esnasında balıkçılık yasak edildiğinden ada halkı aç kalmıştı
Balayı seyahatine çıkan çiftler, HollandalI öğretmen, sakallı bir Hintli öğrenci, Amerikalı kızlar, çilek renk ve çeşni verirler
kokan bahçeler,
Martin Gelhorn
Çeviren : Meliha B. SARLI
diren bir yığın beyanname attılar. O günden sonra dafi toplan Amerikan uçakları geçtikten sonra ateşe başlar oldular.
1943 de Amerikan luıva kuvvetleri Capride İstirahat kampı kurdukları zaman ada değişik tipte insanların istilâsına uğradı, Capri asırlar boyunca böyle bir şeye şahit olmamıştı. Cimri, sessiz insanlar olun adalıların tam tersine Amerikalılar cip arabalarına dolup adanın iki yolunu gürültüye boğuyorlardı. Yaseminlerin, mor salkımların arasından boogie - woogle avazeleri yükseliyordu. Piazza’yı köşe başı mezecisi haline sokmuşlardı. Balık gibi İçki içiyor, parayı otların üstünde bitiyormuş gibi harcıyorlardı.
Caprinin yerlilerinin bu vaziyetten gözleri korktu; yanlarında yaşlı bir hanım bulunmadan eoknğa çıkmayan genç kızlar ailelerine tanıştırmamış olduklan askerlerle randevulaşıyorlardı. Artık herkes çalışacak iş buluyor, kurabiye kadar beyaz ekmek, eskisinden daha bol makarna yiyordu. Capri, üniformalı Amerikan askerlerine mahsus güzel bir tımarhaneye dönmüştü. Üniformalı büyük bebekler dünyaya çok kısa bir müddet İçin gelmiş de doyasıya eğlertlyormuş gibi hiçbir fırsatı kaçırmıyorlardı.
Genç havacılar vakitlerini Qulslsa-na otelinin bannda geçiriyorlardı. Bütün duvarların üzerine kendilerinden bahseden bir kaç kollmo, meselâ bağlı olduklan birliğin, sevdikleri kızların adlarını yazıyorlardı. Bunlar ufak tefek hâtıradan başka bir şey değildi, fakat kendilerinin sağ kalmış olduklarım sanki tesbit ediyormuş gibi hissetmelerinden ileri geliyordu.
Bir gün askerlerin hepsi gittiler; bir adalı elinde bir kova kireç İle du-varlan badanaladı. Herkes İçin bir trajedi olan harp geçmişti... Geçip gittiği İçin biz de unutmalıyız. #
Ölümünün yüz birinci yıldönümü münasebetiyle
kon-oşkı Cho.
Eta-
Capri Adasında Edvrard G. Robinnon. Pegcy Cumndnrs ve Rlchard GreenMn İştirakiyle çevrilmiş oian “Kııım Joy„ filimde bir tanışma tahneMnl görüyorsunuz.
isimli
kabarık öyledir» zorlaşır, kişi demeydin
VORGUN. sıkıntılı, rahatsız mısı-diz? Komünizmden mt yıldınıs, vergi vermekten, patronunuzdan, yaşlılıktan mı şikâyetçisiniz? öyle hir derdiniz varsa Akdenizin küçük adasına kaçmınz. Derdiniz hallol-irıasa bile neşe ile kedere veda etmek dertten kurtulmak kadar iyidir.
Kireç ve kum karışığı geniş bir ka. ya olan ada Napoli körfesindedir Beş buçuk mil mesahası olan adanın pekli kaba bir sekiz rakamına benzer. Dünyanın en berrak suları İta çevrelenmiş olmasına rağmeâ içecek tUyu yoktur, tonu bir dolara olmak üzere dışardan getirtilir. Limanı liman değildir. Adanın etrafında sivri kayalar sıralanmış, sathı etrafından daha fazla kaya ile kaplanmıştır. Hiç bir şey bir biriyle aynı hizada değildir, inişli çıkışlı iki yolu vardır. Napoli körfezi olduğu zaman ki. ekseriya adaya gidip gelmek pek Buna rağmen 100.000 lerce niz tutmasına karşı körfeze
okuyarak cennetin ne olduğunu görmece koşarlar.
Napoliden kalkan büyk beyaz vapur CaprTnin kayalarının gölgesine girer girmez düdük Öttürür. Nuhne-biden kalmış birkaç ada otomobili hınldıya, çatırdıya saç firketesinin kıvrımlarına benzeyen yoldan rıhtıma doğru inerler. Arabaları çeken, tüylerle, zillerle, süslü atlar nallarını tıkırda tarak onları takip eder, havai hatla işliyen dağ şimendiferleri ağır ağır rıhtıma doğru kayar. .Gemi rıhtıma yanaşır, bir yolcu akımdır başlar. Balayı seyahatine çıkmış İsveçli bir çift. HolandaJı iki öğretmen, kocaman sakallı Bombayb bir hukuk öğrencisi, Şilili bir genç, güzel giyinmiş Amerikan kızlan, her yaştan her memleketten seyyah.. Rıhtımda başlarında otellerinin şapkaları olduğu halde yerli garsonlar sıra sıra dizilidir, fakat diğer memleketlerde olduğu gibi müşterinin üzerine üşüşmezler. Caprinin meşhur nezaketi evvelce olduğu gibi şimdi de devam etmektedir.
Adanın kıyısını takip ederek yukarılara doğru çıkıldıkça havada yasemin, hanımeli» gardlnya, kuranrü kokulan duyulur, havası su gibi mülâyim, güneş ışığı gibi ılıktır, Yu-kanda ve aşağıda çiçekleriyle, şemsiye çamlarlyle, açık renk boyalı villalariyle ada yayılmağa başlar. Berrak parıltılar saçan gök yakut rengi denizin kıyısında yükselen hey betli kayalar villalara gizli duvarlar yaparlar. İnsan gözlerine ina namıyacagı bir güzelliğin İçine dalar.
Piazza'ya vardığımız zaman, kendinizi küçük bir açık hava salonunda sanırsınız. Etrafında şirin gaza ve gazinolar sıralanmıştır, rlş kapılarının birinde bir saat leşi vardır. Saatin ayarı oldukça,
dlr ama çanı ne zaman canı isterse o zaman çalar. Hem de meselâ, saat İki İse o. dokuz yahut on çalar. Oıa da saat mefhumu ciddiye alınmaz.
Misafirler şık elbiseler giyrek gazinolara dağdır, uzun gün içki içip sohbet ederler. Bir köşede uçık mavi gözlüğü, altın sarısı ile siyah ka rışıgı puan tiye eşarp» İle Oracle F)-elds. onun yanında eskimiş, üstünden kaçan bir elbise giyen Musoll-nlnin kızı Edda... öte yanda bir se fir... Beride üstü başı düzgün, modaya göre giyinmiş centilmen, Palm Beach'e gidip Amerikalıları şarkıla rlyle eğlendirerek servet yapmış bir Capri balıkçısı... Adalılar her şeyi tu-bil karşılarlar.
Hayat insanın yüzüne güler, herkes birbirine tebessüm eder. Orada üzerinde yaşadığımız seyyarede kaybolmuş bir şey bulursunuz: Sulh ve sükûn!
Adaya gelen seyyahlar bu derece hoşnutlukla ayakta tutulan bir hükümetin mevcudiyetini, adalıların kendi kendilerini İdare etmelerini bir mucize sayıyorlar. Capri hakikaten yeryüzünde bir mucizedir, yeryüzünde
mevcut en mülâyım devlet şekliyle idare olunur.
Bunu anlatmak için ilk Önce adanın Capri ve Anacaprl olmak üzere İki küçük köyünün mümessillerinin seçimini 6000 müntehi bin yaptığını söylemekle başlayalım. Temsilciler I* kİ belediye reisi seçerler. Politika ile uğraşanların hepsinin kendi meslekleri vardır, çünkü adalılar hükümete gerektiğinden fazla değer vermemenin daha hayırlı olduğunu kabul e-durler, hükümete alt vazifelerinden para almazlar. Caprinin belediye reisi bir İtalyan deniz nakliye hattının şefidir. Anacaprinln belediye reisi bir doktordur. Temsilcilerin de ayrı ayn zunaat ve meslekleri vardır. Birisi ipten ayakkabı yapan imalâtçı, birisi e. mekli albay, diğeri otel sahibi, bir başkası çiftçi ve buna benzer işleri olan daha yirmi kadar temsilci vardır. L .
Adanın ablak yüzlü, şişman bir tek hâkimi vardır. Adada mahkeme cumartesi günleri açıktır. Caprkie cezayı müstelzim suçlar en ziyade çöplerin atılmasında dikkatsizlik, tatil günlerinde mağazaları açık bulundurmak» turistlerden fazla para koparmak nevindendir. Caprilller gayri meşrû para kazanmayı büyük bir suç sayarlar.
Adanın hâkimi 1947 de iki altın saat çalındığını» 1948 de tanınmış bir hanımefendinin bir kaç yüzük kaybettiğini anlatıyor.
1920 ve müteakip senelerde bir a-dam Öldürme vakası olmuş, fakat kimse hâdise hakkında kati bir şey söyleyemiyor. Sarhoş bir kapıcı diğer bir kapıcıya elindeki şişe ile vurmuştu; Anacapride karısını sarnıca ka patan berber hikâyesi de olabilir, diyorlar. Her ne ise; geçen sene Capri-de 20 seneden beri duyulmamış bir katil hâdisesi olmıış, SicilyalI bir genç kendisine İhanet eden Caprili nişanlı-
sini tabanca ile öldürmüş, sonra da kendisini vurmuştur. Her zaman basit katil hâdiseleri ile, hanilerle, zulümle insanların Öldürüldüğü dünyadan uşak yaşadıkları için bu hâdise adalıların pek garibine gitmiştir.
Hapis cezası pek nadir verildiği 1-çin sık sık cezaevine düşen olmaz. Hapishane 18 inci asırdan kalma güzel bir evdir; içinde büyük bir koğuş ve ayrıca hücreler vardır. Bu hususi yerlerden istenirse küçük bir kira bedeli Ödemek lâzımdır; fakat cezaevinde rahata eren kimse yok gibidir, çünkü hapishaneye bakan memurun on bir çocuğu vardır, bu hücreleri çocuklarına yatak odası yapmıştır.
Caprilller bir çok istilâ geçirmiş, bir çok insanlar tarafından idare o-lunmuştur. Tarihte İlk defa Isadan önce 400 senesinde Yunan kolonisi o-larak görünür, bunu takip eden 22 a-sır sıra ile Romalıların, Lombard, Norman, AvusturyalI, İspanyol, Fran. sız ve Ingtiizlerin elinden geçmiş, nihayet 1861 de Kalyonlara intikal etmiştir.
İkinci Cihan Harbi Akdenize sirayet ettiği zaman Caprilller bir kıyıda kalmak, harbe İştirak etmemek İstediler. Almanlar adalıların balıkçılık etmesini yasak ettiler, bu yüzden o zamana kadar baslarına gelmeyen Şeyi de gördüler, tamamiyle aç kaldılar. Ada sakinlerini en çok «arsan hâdise İtalyan ordusunun hava dafi toplarını adanın futbol sahasına yerleştirmeleri oldu. Her gün Napollyt bombardımana giden Amerikan uçakları üzerlerinden geçiyor; her gün toplar faaliyete geçiyor, bir sürü gürültüden \e uçaklar geçtikten sonra İş bitiyordu. Bir gün müthiş bir kaza eseri olarak bir Amerikan uçağı düşürüldü.
Adalılar dehşete düştüler. Ertesi gün Amerikalılar. Caprilllere Amerikan tayyarelerini düşürdükleri takdirde akıbetlerinin fena olacağını bil-
Caprilller tekrar eski günlerine döndüler; genç kızlar annelerinin, babalarının kabul ettiği nişanlıları ile gezmeye, eskiden olduğu gibi bir sürü gayretlerle cihazlarını hazırlamağa genç erkekler de kuracakları evlerine eşya almak için çabaJamaga başladılar. Evleri hazırlandığı zaman evlenirler, kurdukları yuva kaya gibi sağlam ve uzun ömürlü olur. Doğum, ölüm hâdiseleri İçin büyük merasimler yaparlar. Adanın bayram günleri vardır, o günlerde bütün mesaj durur, herkes havai fişekleri, bayram alaylarını seyreder. Misafirperverlik adanın eski bir geleneğidir, yalnız, bir cennet yaratmak için elde bulunanı az görmek lâzımdır.
Romantik piano edebiyatının dâhi kompozitörü Frödârlc-Françols Chopin 22 şubat 1810 da Zolazowa-Wola’-dakl küçük evde doğmuştur.
Bu soluk benizli, hassas, çelimsiz çocuk, daha küçük yaşta piyanoya bağlanıyor, toplantılarda küçük serler veriyor ve ondakl sanat genişlemeğe başlıyordu. 1824 de pin’e hocalık etmiş olan Prof,
ner, talebesinin şahsî temayüllerine katiyen engel olınamışıtır: “Bırakın kendi Jıallne, derdi, eski uaulden, başkalarının İzlerinden biraz ayrılıyor, çünkü kendine mahsus başka bir yolu var. Eserlerinde bir gün henüz kimsede "görülmemiş bir orijinalite duyulacaktır... Fevkalâde bir yol takip ediyor, zira fevkalâde bir musiki anlayışı var!”
Chopin, onaltı yaşında sanatına lâzım olan şeyleri elde etmişti. Bütün hissiyatını Ifadp edebiliyor ve böylece hakikate varıyordu. Piyanosu dışında herhangi bir şey onun İçin kuru bir edebiyattı. Bunu anhyan babası Nicolas Chopin, onun mektebi unyedl yaşında terkedip kendini ta-mamiylo müziğe vermesine razı oldu.
İlk kompozisyonunu okuyan Schtı-mann şöyle söyler:
— Geçenlerde bir arkadaş önümüze bir nota koydu ve dedi ki:
“— Şapkanızı çıkann efendiler, bir dâhi doğdu!” Notanın serlevhasını saklıyordu. Biraz sonra altındaki İsmi okuyunca dinleyiciler hayrette kaldılar: Opus 2. Chopin T Bu ismi hiç işitmedim.
Genç müzisyen 1829 da Viyanaya giderek konserlere başlıyor ve yalnız
(■

ma-Gi-ku-İyi-

— Beyefendi (Herken, $u yazıhaneye bir anahtar yaptırmamı rica etmişti; Unutmuşunu» Bari şimdi birini yollayın da, çlllndr çılgının» dedi.
Cevap, hiç ummadığı şekilde çıktı:
— M. Monrevel, bu İşle bizzat meşgul oldu, anahtarı ısmarladı» hattâ seyahate çıktığı gün, «etirlp eline teslim ettiler.
Kadıncağız, »on Ümidin gittiğini hissedince t
— Zâhİr unutmuş olacak .. diye lâfı kapadı.
Vakit kazanrıııık niyeti ile de. şunu söylemeyi aklettl:
— M. MOnrevel. akşam yemeğine bizde kalacak. Belki «»ntj razı eder, gece yatısına da alıkoyarız.
Bunun üzerine omdun ayrıldı. Moncoaıı Parkına girince, Ura bala ra yasak dar yollardım birini tutturdu; iki sıra halin* de, karşı karsıya kan apel t« re oturmuş, yârenlik eden geveze dadılarla, küçücük Hakiisler gibi güneş sarhoşu olmıış bebek* lorln arasından ğcçtl; hızlı lıızlt yürüyerek. — çok sürme den — harabelere yaklaştı»
Eınagny oıııı bekliyor, gözlüyordu. Kadının gelişini, daim uzaktan gördü, fena haberler getirdiğini, hemen anladı. Kor ka korka selâm verdi, Martbe'ın bu selâma mukabele edip etmediği pek sezilmedi. Yoldan gelip geçen meraklılar: “Belli, daha İlk randevuları,, numarasını basan “kel kâhyalar,,; gen»; kadının müstağni ve mustarip halini de gözden knçırınaını»-lardı
Madam Chenevruy, âdeta uşağına söyler gibi bir eda ile:
— Şu tarafa gelin; dedi.
Erkek bu emre boyun eğdi. Mnrtha'in gösterdiği — ve Courceilrs Bulvarımı çıkım — kumhı
- ürüdüler.
Emugny; İlk şaşkınlığı, sünepeliği
— rutubetli diye tanınmış olmasından dillerin uğramadığı bir köşeyi gösterip:
— ^liraya gidelim, dedi.
Parkın bu tenha yerimle rahatça konuşabileceklerini, bir limanlar Mulhllde İle, orada sık sık buluştukları için» İyi biliyordu. Fakât Madam Chenevray, daha öteye yürümek İste-iiıodl. Hemen orada, demir parmaklığın dibinde, her dakika yalılarından gelip geçenler arasında, usul usul konuşmaya başladılar. Kadın, bir iki kelime İle vaziyeti anlattı:
— îş İşten geçti, M. Monreve.l bir saat sonra burada ola-Işte anahtarlarınız: Açınıyor.
— Hiç biri ml açmıyor?
— Hiç biri.
— Hepsini tecrübe ettiniz mİ?
• liopslni, birer birer.
I hiugııy, zaten bıı lüzumsuz suali» tehlikeyi İyice tartıp •ge vakit olsun diye ortaya atmıştı.
*) aralık Marthe da, âdeta kardeşini kendinden ııjırdedo-bir bal içinde:
— Mahvolduk, dedi.
yoklu, bir İki adını
üstünden utarak, onu, ötürü — çoğu» klmse-
«ı
CHOPIN
Eriklerle Chopin
bir noktada ten k id ediliyordu: “Çok yavaş çalıyor, parlaklığı az, «adası zayıf.” Chopin ise ailesine şöyle yazıyor:
“Buranın dinleyicileri, çalışımı çok yavaş veya fazla tatlı buluyorlar. Lâkin ben tercih ederim, bana fazla hoyrat demesinler de, fazla yavaş desinler. Ben bu tarzda çalıyorum, görüyorum ki kadınlar ve artistler pek beğeniyorlar.”
İlk defa, bir konservatuar talebesi olan Constanco Gladowska’nın tesirinde kalıyor. Bütün hayatının anahtan olan “felâket” ve "mefkû-re“ kelimelerinde, mevzuu bahis olan bu kızdır.Constance'ın muhabbeti onu teşvik ediyordu. Birçok beste (mi minör) conçertosu, valse’ler, noc-
Yazan : Göniii M. ÇANGA
tums’ler bu aşkın mahsulüdür.
Pariste Pleyel salonlarında kendisini dlnliycnlerl his âlemine garket-mişti. Artık her yerden davetler a-lıyor —bilhassa hususî toplantıları tercih ederdi— hayranlarının takdir alkışlarını topluyordu. Muasırı Ber-lioz» onu dinlerken “İlâhi işveler” derdi( Kıymetli arkadaşı Llszt “Aşk buharı, kış günleri” diyor. 1833 de muhtelif mazurka, noetume, âtade, fantatale, valse’ler kompoze etti Bilhassa polonaise, rnazurkalâr yazışı. (mi majör) üçüncü etüde’ünda "Ah vatanım" diye haykırışı, içinde milliyet aşkının alev alev yandığını göaterir. Kalbi zaten boş kalmayan, dalma hisseden, çalan, gözyaşı döken bu zarif adam, nihayet hayatının aonuna kadar hakikaten sevdiği Marie VVodzinaka'ya rastlıyor. Mektuplarında sevgilisine, kendi isminin lehçe "Chopena” denildiğini yazıyordu. 1836 yılı “Mario" ile arası a-çılıyor ve aşkının âbidesi olan “Sol Mİneur” Ballade'ını kompoze ediyor. Sonra ayrılış, inkisar Chopln’i derin bir yese düşürüyor vo mektupları paket yaparak, Üstüne lehçe: “Mala bi^da-benim felâketim" kelimelerini yazıp saklıyor...
hürmetle ona l»ak-Mmlam Munrcvel onu bıı çeşit bir ile IniAirİBiıiMnılbtı. “olağan,, işlerden wı-taslnyıslnrınu du yapmacık, gösteriş Fakat şu dakika, gençliği ve sevgisi.
Henry Bordeatu
Mebrure Alevok
6
Hiç konuşnından, yan
bııiup aöyilye-
Içln bir çare
şaşırdı.
RİFİrı elinizde, ini
yapmıyuyıın?
halini muhafaza
f •
(Devamı var)

• I
hayretle, sonra (in insanlar, Üstelik atik münasebeti; karşılaşmaya hiç
aid.ıtınrihırnıı,» ,
Düşen Maske
Caprilller misafirlerin “gördüğüm ülkelerin en bahtiyarı, keşke burada yaşayabllsem,, dediklerini işittikleri zaman cevap olarak adada herkesin memnuniyet ve samimiyetle karşılanacağını söylerler; fakat bilirler kl, sulh içinde bahtiyar olarak yaşamak için insanın kendisini büyük bir disipline sokması lâzımdır. Ziyaretçiler gemilerine binip adadan ayrıldıkları zaman Caprilller, onların da memleketlerine gidip, yuvalarında kendilerine haâ saadetlere ermeleri gerektiğini düşünürler. Onlara has olan o oyuncak sema, onu elde etmek için çabalayan ve daha 20 asır elinde tutacak olan İnsanlara aittir.
Fakat Chopin. asıl George Sand a olan aşkı esnasında müzik dünyasına çok şeyler vermiştir. Bu dostluk onu, önce Nohant, oradan Majorka adasına sürüklüyor. G. Sandda onu ilk önceleri çok seviyor, fakat bu sevgi sonra âdeta bir çocuk muhabbetine kalboluyor. Chopin, Majorka adasında en güzel parçalarını yazdı. Eserlerinin zirvesi olan prâlude'lerde aşkının sesi, ıstırabının sesi, yağmur ve fırtınanın sesi, karşı kilisenin çan sesi yer almış ve rüya âleminin hisli motifleri sahifelere geçmiştir. Fakat tilrJÜ ıstırabın, vatan aşkının İçinde eriyen Chopin. aynı zamanda menhus bir hastalığın da pençestndedir. Yedi buçuk yıl süren bu yorucu hayattan uzaklaşıp tekrar Parisin sanat atmosferine giriyor. 1848 şubat.. Artık G. Sand’dan ayrıdır. Büsbütün hastalanıyor. Buha rağmen durmadan kompoze ediyordu. Etrafında çok sevdiği talebelerinden iki kontes, dostlan, hayranlan var. Londra seyahatinden hasta ve bitkin dönen Chopln’i dostlan hiç yalnız bırakmıyorlar. Fakat o, George 8and’ı kafasında silip atamıyor. Ölüm döşeğinde, etrafındakilere: “Beni hatırlamak için Mozart'ı çalın” diyordu. Son sözü “Artık hiç ıstırap çekmiyorum” olan Chopin, 17 ekim 4849 da Paris te hava ta ve-da ettL Mezarının üzerine, bir avuç Polonya toprağı »erptller.
Jane Stlrllng “Bir göz yaşı kadar berraktı." diyor. LdazE Chopin'in e-serlerinl La Fontaine'tn saheserleriy. le mukayese ediyordu. Şair Heine. Chopln’i "Raphael'in plano-fort4”»i diye isimlendirmişti.

İHt. FİLARMONİ DERNEĞİ 1950-51 mevsimi Abonman Senfonik Konser
Şef: CEMAL REŞİT REY Solist: ÎSRAEL PİYANO VİRTÜÖZÜ
PNİNA SALZMAN
PROGRAMDA: C A ES AR
FRANCK — ÇAYKOVSKİ — BEETHOVEN
19 Ekim Saat
Perşembe 18.30
SARAY’da
Biletler Gişede satılıyor.
Kısaca hayatını anlatmaya çalıştığımız Chopin, birçok ve çeşitli güzel eser vermiştir. Onları dinlemek, onlarda yaşamak ve konser programlarında sık sık görmek, sanatkârın insan ruhuna hitabettiğini ispat eden birer delildir.
Çeviren
sana, tekrar yilrilıncye başladılar ve kafalarlyle değil de. İnsiyaklarıyla hareket ederek, o deminki tenha ysre doğrıı gittiler.
Elâlem onları rahat rahat konuşup koklaşmak telâşımı düşmüş, kalabalık düşmanı sevdalılara bcnsetlyor, onlnrsa bir urada kalmak tahammül ve İhtiyacını ancak müşterek dertlerinde bııluyorı sanki kurtulnş çaresini, biri ötekinden bekli-yormuş gibi bir şaşkınlık İçinde, birbirlerinden ıız.nkluşnınya korkuyorlardı.
Böylece; bir ıhlamur ağacının gölgesine sığınmış. blı kapı harabesinin yanına geldiler. Kadııı orada durdu. Etrafta kimseler yoktu. Madam Chenevray bâlâ bir şey mcdlği İçin adama Öfkelenerek:
— Ne susuyorsunuz, zavallıyı kurtarmak buİMgnıta! diye çıkıştı.
— Çareyi bıtidum. Cevabını alınca, birden
— İyi ya. söyleseniz*.
— Olacak şey değil kl.
- O ne demek?
—> Bulduğum çareye başvurmak ancak nu da siz yapmazsınız.
— Mademki bcıılm elimde imiş, ıırtleıı
— Böyle bir şeyi kabul etmezsiniz.
— Nedir» söyleyin,
Adama karşı lıâlâ o “tepeden bakan..
ediyor, öteki de bu “hor hakir oluşa,, ses çıluırmadnıı kutlanıyordu. “Söyle!,, emrine boyıııı eğmeden evvel yine de bir an duraludı; karşısındaki kadına saygı duyduğu, tereddüt İçinde bocalamasından belli İdi.
— M. Monrevei'e bu nıektupların kendinize alt olduğunu söyleyin. Meselâ: “Saklasın diye kardeşinle verııılştlııı, şimdi de geri almak İstiyorum,, deyin.
— Bir şey anlamıyorum.
Halbuki o saniye anlamıştı; hatta ıızııntü İle, korku İh* sararun yunakları derhal kızarıverdi.
Velevkl bir tok insanın karşısında hile Suçlu görünmek

düşüncesi; benliğine kök Milmiş, bütün İffet, hicap triolarını şah tan d ırıyordu.
Kocuhi. çocuklun vardı onun... Onlara karsı; sıule hakiki mânadaki fazlhdl, İsmeti, yani vicdan vr huroket tcnıltllğinl değil; üstelik bir çok kadınların: “Adam scıı de, Isiıı İlerisine gitmedikten aoıırn...., diyerek kolayca feda rdlverdikleri “o dürüst» snğtaın görünüşü do,» borçluydu.
Şüphe altında kalmak İstemiyordu; hcnı klıne karşı? Kardeş gibi sevdiği enişteye» karım öleli beri yalnız ona İnanıp güvenen bir İnsana! Kemli evlatları kadar Acvdlfrl. mıaaıs-lıgını blldlrmenıoyo ahdettiği küçük .InlioHc’iıı babasına!
Hemen cevabı yapıştırdı:
— Böyle şey fatvmem. Yapa inam benî
Plerre Eınngııy.
Düşüp kalktığı aralarında geçen
.. He
“koca
ti. İle
“İffet tuğyanı Kadınların yar, ıııınııis taslayıslnrınu da yapmacık» gösteriş numarasını basardı. Fakat şu dakika, geıiçllfci ve sevgisi, İçinin bu İnancı İle cenkleşiyordu, tayaııln irkilen “ablanın., karşısında. ne çok sevmiş olduğu lıirl İnsanın, bazı bakışlarını, bası Aııi muhzunhıklarınu luızı ürküşlerini; kendi kendine İzah edebilmek İmkânını buluyordu. Yüreğini yakıp kavuran sevgiye. sanki birdenbire, yeni bir ışık tutuldu. Evet» şimdi an* lıyordıı: Gülmeye, keyif etmeye ne kadar da teşne görünen, hattâ İmzan, “tok kolay yenildin!., diye fnlur/n işiten, hoppa, lnı\ül Mulhllde; hep onu sevdiği, üzınejo kıyamadığı İçin, tereddütlerini, pişmanlıklarını, iç dertlerini, kendisinden saklamış, gizlemişti, şimdi cinindi artık: Vaktiyle sırlı mânalarını kıırcahıınumış olıluftu. — bir İki kahkaha ve öpüşme Uo Im-mcn goçlştlriverllon — o «rbepalz göz yaşlarını, o anlaşılmaz korkuları, o Üzüntülü sözleri garip bir vuzuhla hatırlıyordu. Artık simdi, gldcıı gittikten sonra: orııı daha çok sevmeye, bilhassa dalın güzel, daha İyi sevmeye koyuldu.
.Madam Choncv rııy. böyle karşı karşıya durmanın bir mânası kıılmudığını görerek:
— AHalınısmnrladık montleıır» dedi. Bize çok kötülük ettiniz. hâlâ da ı diyorsunuz.
Arkasından; saııkl kendi kendisine söyler gibi hafif, ıısut-cacık hlr sesle:
— Hoş, .Mtıthlİde de çok kabahatli... diye ilâve etti.
Fakat erkek bıı sözü Işltmlştl.
Mnrthe» uzaklaşırken, karşı konulmaz tonla:
— Durun, glkneyln.R'.dndl.
Sesi o kudur tuhaftı kl, kadın Mişnhyuruk dtırılıı. Öteki hemen:
— Mutlılldr'e kabahat bulmayın (.'ok mücadele etti, diye haşindi.
Atom enerjisi
Büyük Britanya Atom Enerjisi Araştırmalar Müessesesinln Direktörü Slr John Cockcroft, geçenlerde verdiği bir demeçte, atom enerjisinin muhtemel olarak ancak 10 yıl sonra geniş ölçüde endüstride tatbik edilip kullanılabileceğini belirtmiştir.
Direktörün, geçenlerde Londrada tertiplenen Dünya Enerji Konferansında müzakere edilen raporunda şu kanaat belirtilmiştir: tecrübe mahiyetinde kurulan ilk reaktörlerin inşası. muhtemel olarak 3 İlâ 5 yıl sürecektir. Bu müddet zarfında ilk tam teşekküllü enerji İstasyonlarının da kurulmasına başlanılması bekleniiebi-llr.
müşkülâtı, mühendislerin bir meseledir. Ftayonla bir ton uranlum 225. 3 kömüre muadil termal e-
Bu yeni enerji kaynağını beşeriyet İçin faydalı ve lüzumlu şeklide kullanmanın halledeceği parçalanan milyon ton
nerji neşretmektedir
Slr John, atom enerjisi sağlıyacak tesislerin» umumî işletme masraflarının malûm upte ve vüsatteki e-lektrlk santrallerinin masraflarına eşit olacağını belirtmiştir»
Yeni neşriyat
RESİMLİ DÜNYA KLASİKLERİ
Cem Yayınevi, konularım düııva şaheserlerinden alarak her aynı 1 15 inde neşredilmek Üzere b^r resimli roman serisi hazırlamış bulunmaktadır. İlk sayı olarak “Marko Polonun Maceraları”, tamamı resimli 52 sayfa, i renkli bir kapak içerisinde ve bir forma ilâvesiyle satışa çıkarılmıştır.

İŞ DERGİSİ
Memleketimizin en eski, kıdemli kültür mecmuası olan “ÎŞM in son 108 inci sayısı çıktı. İş mecmuasının “Partilerimiz ve programlan”, “Prens Sabahaddin” (Dr. Tarık Tu-naya), “Sosyal Siyaset ve Grev meseleleri” (Dr. Koyulhlsarlıoglu), “İshak Dadaş” (Sim Bilge) yazılarlyle dil meseleleri, Prof. Gabriel. Einstein do J. Curie'nln garabetleri, kitap isimlerindeki tuhaflıklar adlı fıkralar vardır.



17 Ekim 1950
t
ı
olan Arthıır Bank ın satenden
Londralım meşhur
Çay saati için
î Y D î G î elbise bir kadının güzelliğini meydana konmalıdır. Bunun için de elbise, kadının şahsiyetine uymalı, onu silmek değil, bilâkis tebarüz ettirmelidir.
G
Abive elbise çaylarda, küçük suarelerde, lokantadaki yemeklerde, ziyaretlerde giyilebilir. Hem sade ve rahat, hem de şık bir elbise olmalıdır.
Çay elbisesi bir kadını yorucu bir günün sonunda da güzel göstermeli.

Siyah kadife ve taftadan muhteşem bir gece elbisesi. KorsaJ üzeri kadife İle İşli ipektir. Etek siyah kadifedendir.
Bu neviden elbiseler için iki temayül beliriyor : Biri düz olup kalçalarda pliler veya pli-selerle genişletilmekte. Bu pliseler hem kadının hatlarını kavramak, hem de yürüyüşe güzel bir ahenk vermekle vücut güzelliğini tebarüz ettirmektedir, ö-teki neviden çay elbisesi dans ederken açılan geniş etekli elbisedir. Birincisi için hafif ipekli kumaşlar ve vual tercih
edi-
Siyah kadifeden, simetrik olmayan çizgili çok orijinal bir akşam elbisesi.
Kotle kadifeden bir jile üzerine giyilen fweed’den spor bir ceket.
Bakır renginde ağır bir ipekliden yapılmış bir tayyör, bilhassa dikkati çekiyor. Ceket çıkarılınca bakır rengi payetli san dantelden bir bluz ve eteğin panolan açılınca da altında sandan bakır kırmızısına kadar degrade düz bir etek görülüyor.
Silik, sönük renkler hâkimdir. Büyük bir terziye göre : “Elbise, göze çarpar renkte ise, kadından çok elbise görülür, Yok rengi silikse, dikkati kadının kendisi üzerine çeker ve elbise de bir mücevheri kıymetlendiren güzel bir mahfaza olur." Bu fikir, mevsimin modasına hâkimdir. Griler, bejler, kurşunîler, ağır beyaz satenler, deniz rengi koyu maviler, yeşü-ler, bakır, maden, plâtin, altın renkleri en çok rağbet görüyor. Bunların arasında birer şimşek gibi parlıyan kırmızılar, eflâtunlar, kızıllar da yok değildir.
Bu elbiselerle ya büyük siyah şapkalar veyahut da beyaz, mavi veya mor, dore tüyden ufacık toklar giyiliyor. Bunların yanında klâsik siyah kadife tok veya türban da hâlâ revaçtadır. Altın payet ve incilerle süslenmiş trikornlar da her kıyafete uydukları için kadınlar tarafından çok sevilmektedir. Zaten bütçesi pek geniş olmıyan her kadın için şık olmanın sim, mevcut birkaç şapkasını elbiselerine, çanta, eldiven, ayakkabı ve kemerlerine âhenkli bir şekilde dir ?
uydurmak değü de ne-

Çok zarif bir elbise: Korsak gri tafta üzerinç yapışmaktadır. Askıları boyun etrafında orijinal bir şekilde tutturulan bir elbisenin korsajı. Dantel bir elbise ile giyilen siyah ıızuıı eldi-
venler. İçi satenle kaplı, üzeri kadife olan fevkalâde bir gece mantosu-
t
liyor. Geniş elbiseler için ise otoman, broşe, fay, lâme ve çok ince yünlüler kullanılıyor.
Bunların çoğunda dekolte boyuna kadar kapalıdır. Asyalı kıyafetlerden mülhem bu yaka tayyör, manto ve kaplarda da kullanılıp, bu seneki koleksiyonlara hâkimdir.
Bazılarının omuzları açıktır. Bir bolero ile birlikte giyilip icabında gece elbisesi yerine de geçebilir. Bolero yerine küçük kaplar veya Çinli kıyafetini andıran ince tül atkılar da kullanılıyor. Bazı elbiselerde geniş röverler ve sırtta bele kadar açılan dekolteler görülmektedir.
Bazı terziler, dört muhtelif şekilde giyilebilecek çift etekler yaratmışlardır.
bir atkı.
Mor kadifeden
Canlı renkli
Baştan aşağıya kadar kadife
KAdlfe, kumaşlar içinde en klâsik, en pratik, en dayanıklı ve en zarif olanıdır. Modayı meydana getiren artistik tesirler ne olursa olsun, kadife, bütün koleksiyonlarda oldukça mühim bir yer tutar.
Bilhassa, bu sene yeniden ortaya çıktı. Ahiye tayyörler düz kadifeden sınırlar da kotle kadifeden yapılıyor. Gece pabuçları, ince deri İle kadifeyi karış-t ırmak suretiyle İmal ediliyor. Çantalar eşarplar, jileler, büyük mantolar eldivenler, şapkalar, etekler, furoiar hep kadifedendir. Bu sahlfedc sîzlere, bu •yumuşak kumaştan meydana getirebileceğiniz modeller veriyoruz. Uzun zamandan beri giydiğiniz bir elbiseye kadifeden bir teferruat koyacak olursanız yepyeni bir şey elde edersiniz.
terzilerinden biri yapılmış zarif bir elbisesi
DanimarkalIların meşhur terzileri tarafından teşhir edilen orijinal bir takım: Kadife eteğin üzerine, büyük karolu bir ceket giyilmektedir. Şapka küçüktür ve kadifeden yapılmıştır.
u


e
İpekli açık menekşe renginde ve siyah kadife çizgili rob
I

Büyük karolu bir elbise üzerine ınyllen küçük kadife bir "bolero ile büyük kadife bir manşon. Çok sade fakat abive bir kadife elbise, t'zerl kadife, içi renk renk saten oIhii eldivenler.
J.
Ön kısım kadife ve İncilerle süslü küçük bir şapka

17 Ekim 1850
YENİ İSTANBUL
Sayfa 7
a
*
V
I
-
X
z //mİ
(
YENİ ISTANBUL’un BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA TALÎHLl 1 OKUYUCUMUZ Ahmet Veli Menger MÜESSESESİNDEN








n
A
II

t
İÜ

DIŞ MACUNU
»Z Z Z-Z *z~z( z /
SATILIK APARTMAN
Biiyiik Eşya Kurcasında
1 okuyucumuz
EGE
PETROL T. A. Ş.
Miiessesesinden
MARTİN 40 Takma Deniz
Motörü
Kazanacaktır
% 12 KİRA GETİREN
Modanın iyi bir yerinde 625 M2 bahçe İçerisinde 211 M2 kısmına villâ tipinde özenilerek yapılmış dört tarafı bahçeli, üst katından deniş gören, senede 1020 lira kontratta kira getiren, 6 daireli, güzel bir apartman 85.000 liraya satılıktır. Bir dairesi boş teslim edileblllnir. Bankaya olan 22.000 lira ipotekli borcu satış bedelinden İndirilir.
Müracaat: Karaköy. Otobüs Durağı Demlrbağ Han No. 18.
Telefon: 40304
Hıcn
Rumi
ANKARA
Sah
VAKİT
VASATİ
EZANİ
Kırı
GELECEK OLAN
UÇAKLAR
Bursadan. -
Çöl
2
Haydut
2
Haydut
2
Aşk
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
2
Ada-
KADIKÖY CİHETİ
HernEL.tA.DA: Halk
BÜYÜKABAt Halk
ÜÇ GÜVERCİN
Dcr-
GELECEK OLAN VAPURLAR
(Operet 3 porde)
R
A
D
Y
0
L
A
R
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz lıerşey
SIHHÎ İMDAT
UÇAK-TREN-VAPUR
TİYATROLAR
Ekim 4 136*
Doktor. Devleri.
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
14.00 Ankara. B, Akdcnlzden. — 16.00 Anafarta, ine bolu d an. — 18.00 Morun. Çannkkaleden. — 22.30 U-iudıfc, Bandırmadan.
TENİ SES TİYATROSU
44208 (İ0536
91 2251
EMİNÖNÜ: Mehmet Kâtım (B-mlnönÜ)—Hlkmot Güney (Küçük-pazar) • Sırrı Hanim (Alemdar) — Comll (Beyazıt)
Beyoğlu 44644 Ankara 00 lotanbut *4222 İzmir 2222 Üsküdar 60945 K.köy 60872 Karşıyaka 15055
İftarı HZÎUÎLETİ
Müzik: Kalman ve Brahma
Tel.ı HMOO
KADIKÖY: Halk (Kadıköy) —
Kızıltopruk — Göztepe — Bostancı — İttihat (Üsküdar)
BEYOĞLU: Beyoğlu YMerkez) -îetiklâl (Merkez) — Taksim (Taksim) — Merkez (Galata) — Halk (Şişil) — Hasköy (Haeköy) — Merkez (Kasımpaşa)
Mu haz
5
1370
19 5 0
EKİM
17



Güneş öğle ikindi
Akşam Yatsı tmsAk
6.11 12.00 15.03 17.27
18.58
4.35
12.42
6.31
9.34 12.00
1.31
11.06
9.45 D.H.Y. (Türk)
P.bO D.H.Y. (Türk) tzmlrden. — 14.10 L.A.L (İtalya). Roma, Atl-nadan. — 15.00 D.H.Y. (Türk) Van D. Bakır, ElAzıg. Sivas. Ankara-dan. — 15.15 Urfa, G. Antep, Adana, Konya, Afyondan. — 15.35 D.H Y. (Türk) İskenderun, Adana. An-karadan. — 15.50 B.E.A. (İngiliz) Londra, Nis» Roma. Atlnadan. — 16.00 D.H.Y. (Türk) îzmlrden. — 16.45 D.H.Y. (Türk) tzmlr. Balı-keslrden. - 18.25 D.H.Y. (Türk) Kanire, Beyrut, Ankaradan. — 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankaradan. —
8-30 D.H.Y. (Türk) Buraaya. — 8.30 B.E.A- (İngiliz) AUna, Nle. • Londra ya. - 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara. Kayseri. Malatya. Elâzığ. Erıuruma. — 10.15 D.H.Y. (Türk) lzmlre. - 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara. Adana, lakenderuna. — 16.00 D.H Y. (Türk) İzmlre. — 17.00 D H.Y. (Türk) An karaya. — 17.06 D.H.Y. (Türk) Buraaya, — 21.35 P.A.A. (Amerikan) Brüksel. Londra, Gandcr, Neu-York’a.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
00 Uludağ, Bandırmaya. — 9.00 Sus, Mudıınyaya. — 18.00 Aksu, İMkjnderuna. — 19.00 Seyyar, Karabinaya.
GELECEK OLAN TRENLER
8.30 Ankaradan, (Eka). — 9.15 Ankaradan, (Eke.). — 16.15 Ankaradan (Motörlü)
GİDECEK OLAN TRENLER
8 20 bemplon Eks (Avrupayu). -18.10 Ankaraya, (Eluı.). — 23.20 An karaya, (Eks.).
f
BEYOĞLU CİHETİ
ALKAZAR (42562) 1 - Çöl Kor
aanlan. 2 — Hücum Emri.
All (44391) Çılgın Kalbier (üçüncü hafta).
ATLAS (40835) înternıezzo.
ELIIAMRA 112235) Kumarbaz Kız İNCİ (8-1595) üçüncü Adam Kim? 11*EK (44289) Mudame Bovary.
LÂLE (43595) Aşk ve ölüm Vadisi MELEK (10868) Madame Bovary SARAY (41656) Üç Ahbap Çavuşlar Elmas Peşinde,
Suare (21 de) Pnlna Salzman Resitali.
8IJATPARK (83143) 1 — Afik Adası. 2 — Vahtjl Kogu.


SÜMER (428Ö1) Üçüncü Adam Kim?
ŞARK (40380) Güzeller intikamı ŞIK (43726) 1 - Zaferler Arelanı 2 — öldüren Para.
rAKSİM (4315i) ÇalurcaJı Mehmet Efe.
TAN (80740) Üç Ahbap Çavuşlar Elmas Peşinde.
CNAL (49306) (Kışlık) 1 - Kılıç-lann Gölgesinde. 2 — Zaferler Arz-lanı.
YENİ (84137) 1 — Zorlu Misafir. 2 — Haydutlar Kırallçesl.
YILDIZ (428-17) Çingene Singoalla (Beşinci hafta).
ISTAN BU1 UÎHETÎ
ALEMDAR (23863) 1 — Soysuz.
2 — Harman Sonu Dönüşü.
AZAK (23542) 1 - Asiler Ülkesi. 2 - tld Yüzlü Kaatil. 3 — Ya aşk. Ya ÖIüdl
AYSU (21917) 1 — İki Açıkgöz Canavarlar Arasında 2 — Abrat Yol-culan.
ÇEMBF.RLÎTAS (22513) 1 — Hamlet (Türkçe). 2 — Frankeştaynın Nişanlısı.
EMRE 1 — Montekrizto’nun Eh manian 2 — Vicdansız Kadın.
HALK (2190*1) 1 — Şanghay Ekspresi. 2 — Mabudenin Kızı.
İSTANBUL (22367) 1 — Çam Sakızı Polis Hafiye»!. 2 — Kanlı Altın.
KISMET (26654) l — Kaptan Kid. 2 — Tomston Caniler Çeteıl. MARMARA (23860) 1 — Renkli
Besteler. 2 — Kazan ovanın Maceralan.
MİLLİ (22962) 1 — Soysuz. Harman Sonu Dönüşü.
TURAN (22127) , - Macera «l (Renkli) 2 • öldüren Sır. 3 -Yalnız Gidenler.
TENİ (Bakırköy 16-126) 1 — îki Açıkgöz Talifllldar. 2 — Gece Kulüpleri Kıralı. «
HALE (60112) Asilzade Sü/Uısör. OPERA (68714) 1 - Hileli Yol. 2 — Istırap Cenneti.
SÜREYYA (60862) 1 — Kahramanlar Alayı. 2 — Gangsterler Çcm-beri.
BİZİM 8İNEMA (üoküdar) 1 -Tarzan Kara Kaplana karşı. 2 — Şehrazat (Renk)l)
HALE (Üsküdar) 1 - Aşk Dansı 2 — Akdeniz Korsanlan.
SUNAR (Üsküdar) 1 - Gençlerin Sevgilisi. 2 — Müthiş Korku.
YELDEGİRMENİ: 1 — Fedora 2 — Günahkâr Kadın.
ANKARA (23234) 1 — Suçstıı cani. 3 — Klb*r 8er»er1
BÜYÜK 15031) Cannetln Anahtarı. CEBECİ (13846) 1 — Kırıl Şeytanlar. 2 — Zafer Yaratan Casus. PARK (11131) üvey Baba.
SÜMER (14072) t — Kanlı Şafak. 2 — İntihar Filosu.
SÜS (14071) üvey Baba.
ÜLEŞ (22284) Vatan Kurtaran Aralan.
YENt (140401 Brond'vny'o SelAm. BÜYÜK (Temsil yok).
KtçCK Şakacı.

İZMİR
TAYV4RE Damgalı MELEK 1 Cennette Bir Gece.
LÂLE 1 — Asilzade Rio Aşı İd arl TAN 1 — Asilzade Rio Aşıklan.
YENİ 1 — Horrov Kumarbazı. 2 Portsait
ELHAMRA Aramızdaki Şeytan.
İSTANBUL BELEDİYESİ şehir Tiyatroları 20.30 da Dram Kıımıı Don Juan
Kuınedl kısmı (Temsil yok)

FATİH: İbrahim Halil (Şehsade-b&şı) — Sarım Çitçi (Akaaray) — Yedlkulc (Samutya) — Nllzhet O-nat (Şehremini) — Ulupınar (Ka-ragümrük) — Gülsercn Slpu hloglu (Foner)
EYÜP: Eyüp Sultan
BEŞİKTAŞ: Vldln (Beşiktaş) — Yeni (Ortnköy) — ArnnvutkÖy — Merkez (Bebek)

ANKARA: Ann.fartn.tar
man — Yenişehir
İZMİR: Yeni İzmir (Buomahn-
ne) — Tıırian (Alnuncak) — Eşrcf-pn^a (Eşruf puştu — Karantina (Yalılar) — Millet (Knmornllı)
YENİ ISTANBUL’un
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA Talihli bir okuyucumuz t i
i
V*
( .



r • (

• •
i
FİTAP
MAĞAZASINDAN
I
i

e
JeOTy.v
>

--•4 •V4



YENİ ISTANBUL’un
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA
Talihli 100 okuyucumuz KÜTAHYA İŞİ
ÇİNİ FABRİKASININ
VAZOSUNU
KAZANACAKTIR
i
A





□nnf
(7jö
«
7
5 • • •
8888

’Z??
ENGLISH ELECTRIC
Marka 1 BUZ DOLABI
KAZANACAKTIR
A
i
i
4
YENİ ISTANBUL’un
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA Talihli bir okuyucumuz
A
Halil Naci
Mıhçıoğlu
MÜESSESESİNDEN
I
12 Plâklık bir koleksiyon
KAZANACAKTIR
i
I
i
i
YENİ ISTANBUL’un
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA Talihli 3 okuyucumuz DOĞAN SİGORTA ŞİRKETİ’nden 10.000er liralık
KAZA
SİGORTA POLİÇESİ
KAZANACAKTIR
ANKARA :
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M- S. Ayarı. — 7.31 Hufif uvertürler (pl ). — 745 Haberler. — 800 Şarkılar-türküler (pl.). — 8.15 10 dakika piyano (pl.). — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 830 Çeşitli müzik (pl.). — 0.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.30 M. S. Ayan. — 12.30 Şarkılar. — 13 00 Haberler. — 13.15 Wals Festival Orkestrası çalıyor (pl.). — 13.30 öğle gazetesi. — 13.45 Şen parçalar (pl.). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M. 8. Ayan. — 18.00 Zeybekler, çiftetelli ve oyun havaları. — 18.30 Salon Orkestrası (pl). — 19.00 M. S. Ayan ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Yurttan Sesler. — 19.45 Radyo İle İngilizce. — 20.00 Varyete müzikleri (pl.). — 20.15 Radyo gazetesi. — 20.30 İncesaz •‘Uşşak Faslı”. — 2LÖ0 Temsil. — 21.45 Serbest saat — 22.00 Tıp Kongresi dolayıslylo konuşma. — 22.15 Dans Orkeztrasları çalıyor (pl).—23.45 M. S. Ayan ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL ;
12.57 Açılış vs programlar. 13.00 Haberler. — 13.15 öğle konseri (pl.). — 13.45 Şarkılar. — 14.20 Serbest saat — 14.30 Oyun havulan (pl.). — 14.45 fianuny Kaye Orkestrasından dans mtlzlgl (pl.). —
15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Dans mihigl (pl.). — 18.20 Şarkılar (Okuyan: Mustafa Çamlar). -10.00 Haberler. — 19.15 Kı«u şehir huboi'lcrk — 19.20 Pcry Como'dan caz şarkıları (pl). — 10 30 sudl Yaver Ataman Memleket Havaları Ses ve Snz Birliği Konseri. — 20.00 Mandolin Kuarteti Konseri, — 20.15 Radyo gazetesi. — 20.30 Şarkılar (Okuvan: Necml Rıza Ahıskan). — 21.00 Şiir Dünyamız. 21.10 Mi-oaflr fazıl heyetinden Fatih Muul!:l Heyutl. — 21.40 Sonat. — 22.00 Konsorto (pl.). — 22.40 Ara müziği (pl.). — 22.15 Haberler. — 23.00 Dans müziği (pl.). — 23.1)0 Programlar ve kapanış.
LONDRA 1
6.45 Keman sololnn (15 dnkilm) (31.55 m.). — 7.00 Caz müziğine bir bakış (80 dakika) (19.85 m ). — 7.30 Dinleyici istekleri-Hafif müzik (3Ö dakika) (10.85 rib). — 10.15 Büyük OUlden-llaHf müzik 115 dakika) (10.85 m ). — 13 30 Haftanın bestekfln Elgar (30 dakika) (16.84 m.). — 13.15 B. B. C. Revü Orkestrası (30 dakika) (16.84 m.), — 14.15 Hep beraber müzik (45 dakika) (16.84 m.). — 15.15 B. B. C. Şimal Orkestrası (16.84 m.). — 18.18 Büj’ük Otoldun-Hafif müzik (43 dakika) (16.81 m ). — 1D.30 Geraldo nun “tlp-top-tunos’* Programı (30 dakika) (16.84 m.). — 22.15 B. B. C. Şimal Orkestram (46 dakika) (31.55 m.). — 23.00 Gerna Gllmour piyanoda (15 dakika) (31.55 m.).
l
Sümerbank Bursa Merinos ve Hereke Yünlü ve Halı Dok. Sanayii Müessesesi Hereke Fabrikası Müdürlüğünden:
1 — Fabrikamız inşaat Bakım Şefliğinde çalıştırılmak üze-re sanat enfitltÜHÜ veya muadili meslek okullarından mezun tecrübeli bir lngaat resaamı alınacaktır.
2 — Yapılacak denemede muvaffak oluna 1Ö0 laıruşa kadar, saat ücreti ve prim verilecektir.
3 — Tullplcrln şimdiye kadar çalışmış oldukları yerlerden
almış oldukları bonsends ve diğer vcaıkalariyle birlikte fabrikamıza müracaatları llûn olunur. (13973)
.finnr, il n 3 ‘ P
i
YENİ İSTANBlIL'un
Biiyiik Eşya Kur'asında
İtalya seyahatini kazanacak olan bir okuyucumuzu
L A
İTALYAN HAVAYOLLARI uçakları Romaya götürüp getirecektir
Talihli karilinizin italyada bir haftalık ikametini
PİER PUSETTİ
Seyahat Acentesi temin edecektir.
YENİ ISTANBUL’un
BÜYÜK EŞYA KUR’ASIND
Talihli bir okuyucumuz BEYOĞLUNDA
_____
A
i
tarafından dikilmiş bir
Elbise
KAZANACAKTIR
e.
A
FIABEL
EN İYİ ÇİKOLATA
TEKEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İLANLARI
Malzeme Alım Şubesinden
Oina| 2?
50
100
ellik
19
1 —
Gidesi
89
M
â
Miktarı
Adet
4~370.000
1.950.000 1.200.000
Güvenme parası
Lira
49163
43875
40500
rakı
••
M-
Yukarıda cins ve miktarı yazılı rakı şişeleri pazarlıkla
satın alınacaktır.
2 — Pazarlık. 24.10.1050 salı günü saat 10 da Kabataşta Genel Müdürlük Alım Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Şartnameler her gün dözü geçen komisyonda görülebilir.
4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte hizalarında gösterilen güvenme paralan ve kanuni vesikalariyle birlikte mezkûr komisyona müracaattan 11 An olunur. Her ölçüdeki şişelerin tamamı verilemediği takdirde verilebilecek miktarlar Üzerinden yapılacak teklifler de nazan itibara alınabilir. Bu takdirde her ölçünün tamamı İçin hesaplanmış olan yukarıda yazılı ilk teminat miktarı her Ölçüdon verilecek şişe miktarına göre hesaplanır.
5 — idare kısmen veya tamamen ihale edip etmemekte veya kısım kısım, ayn ayrı taliplere İhale etmekte serbesttir. (14181)
Sayfa 8
YENİ İSTANBUL
17 Ekim 1050
GÜZELLİĞİN
KREM


Kininli
GRİPİN
GRİPİN, baş, diş nezle, romatizma, adale, sinir ağrılarını geçirir.
Kışın yağışlı ve rutubetli günlerde grip ve soğuk algınlığı hastalıklarından korunmak için GRİPİN almağı ihmal etmeyiniz.*
GRlPİN. Sağlık ve Sos-yardım Bakanlığının resmi ruhsatını ha-İzdir. (S B 5-2541 No r# 20.1.35)
GRîPiN,
Ekonomi ve Ticaret
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından :
Türkiyede yangın, nakliyat, hayat ve kaza sigorta işleriyle İştigal etmek üzere kanuni hükümler dairesinde tescil ve ilân olunarak bugün faaliyet halinde bulunan Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi bu kere müracaatla Bursa Acenteliğine, şirket namına yangın, nakliyat, hayat ve kaza sigorta işleriyle meşgul olmak ve bu işlerden doğacak dâvalarda bütün mahkemelerde dâvacı, dâvâlı ve üçüncü şahts sıfatlariyle hazır bulunmak üzere Bursa Koza Tarım Satış Kooperatifleri Birliğini tâyin eylediğini bildirmiştir.
Keyfiyet Sigorta Şirketlerinin Teftiş ve murakabesine dair 25.6.1927 tarih ve 1149 sayılı kanunun hükümlerine uygun görülmekle liân olunur.
(14165)
?▼▼▼▼▼▼▼▼▼▼▼
Bakanlığından
Türkiyede yangın.
nakliyat,
hayat ve kaza sigorta işleriyle
iştigal etmek üzere kanuni hü-
kümler dairesinde tescil ve İlân
olunarak bugün faaliyet halin-
de bulunan Anadolu
Anonim
Türk Sigorta Şirketi bu
kere
müracaatla Bursa Acenteliğine.
şirket namına yangın, nakliyat,
hayat ve kaza sigorta işleriyle
meşgul olmak ve bu işlerden do-
ğacak dâvalarda bütün mahke-
melerde dâvacı, dâvâlı ve üçün-
cü şahts sıfatlariyle hazır bu-
lunmak üzere Bursa Koza Ta-
rım Satış Kooperatifleri Birli-
ğini tâyin eylediğini bildirmiş-
tir.
Keyfiyet Sigorta Şirketleri-
nin Teftiş ve murakabesine da-
ir 25.6.1927 tarih ve 1149 sayı-
lı kanunun hükümlerine uygun
görülmekle ilân olunur.
(14165)

YENİ İSTANBUL'UN
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA
3 talihli
okuyucumuz
Eminönünd
M
LL
TEVFIK AYDIN
ZENİTH


Grip ve nezleye karşı en başarılı ilâç...
Bütün Ağrılara Karşı
Bütün Ağrılara Karşı
4 saat ara ile günde 3 adet alınabilir.
t
e
I

ONSON
RONSON çakmağını kullanır-
Dünyanın en mükemmel çok-
lar
moklorı olan RONSON o $ız de
sahip olmok ıshyeceğmız muhak-
koktır Parmaklarınızı incitmeden
ve kirletmeden en emin ve basıl
bir surette; bosınco yonor - bıro-
kınco sonet Gerek hediye olarak
vermek, gerek bizzat kullanmak
bakımından, RONSON çokmoklo-
rının muhtelif modelleri en mü-
kemmel bir intihap mevzuudur Turkiyede Mümessili. Eh Burlo ve Ortakları Galata. İstanbul
V
4



DÜNYANIN £N MÜKEMMEL ÇAKMAĞI
Meşhur Viyanalı Caz Piyanisti î G N A Z Z 1 Y A K ’ın her gece neşeli caz parçalarını
dinliyebilirsiniz
YEŞİLKÖY -ÇINAR
Telefon : 18 - 2
▲▲▲▲▲▲▲▲▲▲▲▲
BULMAC
OMEGA
TİSSOT
Kol saatlerine
Samsun Erkek Sanat
Enstitüsü Müdürlüğünden
1 — Rize Yapı Enstitüsünde kullanılmak üzere (17.500) lira bedelli 89.5 M3 çam kereste 10.10.1950 sah gününden itibaren (21) gün müddetle açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — İhale 31.10.1950 salı günü saat 15 to Samsun Milli Eğitim Müdürlüğü odasında yapılacaktır.
3 — Kerestenin beher metreküpünün muhammen bedeli 195.50 liradır.
4 — Geçici teminat (1312.50) liradır.
5 — İsteklilerin İhale günü olan yukarıda yazılı günde Milli Eğitim Müdürlüğü odasında bulunmaları lâzımdır.
6 — Eksiltmeye gireceklerin 4 üncü maddede yazılı geçirt teminatı Samsun Maliye veznesine yatırarak alacakları makbuzlarla ve 1950 yılına ait ticaret odası vesikaları He eksiltme komisyonuna ibraz etmeleri lâzımdır.
NOT: Şartnameyi görmek isteyenler enstitü müdürlüğüne müracaat edebilir.
rençkot ve
PARoesO K’N
İ5İ&NBUUOA 6,r TtH *0PtS VftRO”’
emre Amade; Ttrııi bir yazarın soyadı. 4 — Bir renk; Eski harflerden birinin okunuşu, ft — Bir çiçek; Bir harfin okunuşu. 6 — Rumca bir. Tersi tegaddı. 7 — Cildi. Tanıdık 8 — Liyakat kesbet (mürekkep kelime); Yek. 9 — Naap; Parça. 10 — Kir; Tersi bir deniz nakil vasıtam.
Yukarıdan Hfriiğı:
1 — Buıaş (mürekkep kelime). 2 — Zekice tavır ilki kelimeı. 3—Manevi lekzzüz; Zaman parçası, 4 — Yok elma; Kemiğin içinde veya ceketin kenar ycrlndedlr. 5 — Koruyan; Soru (mürekkep kelime). 6 — Güzel »anot; örnek. 7 — Baştaki harfslz tanfive adilen; Nota. 8 — Suyun çıksın; Halsiz. 9 — İkmal et; Gökyüzü. 10 — Yabancı; Munıbet.
KERVANSARAY
Dİ NKtt Bl LMACAN1S HALLİ
Soldü Tl MHfiu:
1 — Temas at: Kİ 2 - Ezen : Hatay. 3 — Cidal; Kati. 4 — Malala: Yak. 5 - Verilen; Na 6 — Ün; Zara; Az. 7 — Cemile. 8 — Eri: Yılan, 9 — Fail; E«aml 10 — Baba; Tahlr
Tokundun atağı:
1 — Tecavüz et. 2 — Ezilen; Rab. 3 — Medar; CİIA. 4 — Analize; Bl. 6 — Lalam. 6 — Eh; Meriyet. 7 — Tak; Anılan. 8 — Tay; Hale. 9 — Katana; Aml 10 — îyl kazanan.

İORGULESKU
tarafından idare
edilecektir.
Dekorasyonlar:
Yük. Mimar
KADRİ EROĞAN
tarafından hazır-
4
lanmaktadır.

Doktor o—B
SAİM POLAT
BENGİSERP
Dahiliye Mütehassısı. Teşvikiye, Maçka Eczahanesi karşısı. Tel. 86122. Her gün 3 ten sonra
Sayman Aranıyor
Bayındır Belediyesinden
40 llrâ asil maaşlı Belediyemiz mesul saymanlığı açıktır. İsteklilerin tcrcümel hal ve bonservisleriyle müracaatları. 14158
Doktor - Operatör
MAYER
Beyoğlu, iılıldâl cad 379
Punktal Dünyada
4
Birinci

5OLINGEN
O»IO KHMO| NtUHL
Hurda Demir satılacaktır
Ereğli Kömürleri işletmesi
Genel Müdürlüğünden :
İşletmemiz merkez ve bölge ambarlarında mevcut takriben 2400 ton hurda demir satılacaktır.
Bu hususta hazırlanan şartname:
Zonguldakta: Ereğli Kömürleri İşletmesi Ticaret Müdürlüğünden,
Ankarnda : Etlbank Genel Müdürlüğünden.
lstanbulda : Etibnnk İstanbul Şubesi Müdürlüğünden, alınabilir.
Satış, kapalı zarf usııllyle 8.11.1950 tarihine rastlayan çarşamba günü saat 16 da E K.t. Ticaret Müdürlüğünde yapılacaktır.
İsteklilerin teklif ve teminatlarını havi zarflarını ihale günü en geç saat 15 e kadar İşletme Başsokretcrliğine tevdi etmiş olmaları lâzımdır.
Postada vukubulacak gecikmelerle madeni para İle mühürlenmiş zarflar nazarı itibar© alınmaz,
İşletme İdaresi satışı yapıp yapmamakta serbesttir.
(14178)
BELEDİYE MALI ARSA SATIŞININ TEHİRİ
19 ekim 1950 perşembe günü saat 14,30 da açık arttırma suretiyle satılacağı evvelce ilân olunan 3570 (Üç bin beş yüz yetmiş) lira muhammen bedelli Aksarayda Mesihpaşa mahallesinin Mesihpaşa Caddesinde kadastronun 808 inci adasında 4 parsel numaralı ve Mesihpaşa Caddesine 5 metre yüzü olan tamamı 102 metre murabba» sahalı Belediye malı arsanın satışından şimdilik sarfınazar edildiği Hân olunur. (14162)
Memleketimizin en güzel ve en olgun edebî dergisi
HİSAR n
Altıncı sayısı çıktı
En tanınmış yazarları, genç şairlerin en kuvvetlileriyle bir arada ancak HİSAR’da bulabilirsiniz.
Adres: Post a Kutusu: 356
Ankara
KOMİLİ
I
Zeytinyağı ve Sabunları
Safiyet ve nefasetin timsalidir.
Kuruluşu: 1878
TİTAŞ
TİCARET TÜRK ANONİM ŞİRKETİ
İstanbul. Bahçekapı Ticaret Bankası Hanı (Eski Taş han) Telefon t 26718 - 24736 - 24735 Toptan ve Parakanda Sade vo Tee^lr Ma|axaaı
Gölet a. Natolibey Coddav No 72 (Korolcty Babalt tTomvoylon duro&nda) Telefon . 43039
PROTEJIN
Frengi ve Belsoğuklıığıınun teminatlı bir koruyucusudur.
DERMOJEN
Yanık, ekzema ve cilt yaralarına fevkalâde iy i gelir.
İstanbul Deniz Komutanlığından:
Komutanlığımızda mevcut fenni şartnamesine göre 95-105 hamule tonunda bir adet yük teknesi satın alınacaktır.
Satmaya istekli olacakların evsaf fiyat ve teslim müddetleri hakkındakl tekliflerini en geç 30 ekim 1950 tarihine kadar komutanlığımıza vermeleri* (13944)
EN İYİ EN NEFİS ÇİKOLATA
ALTIN EVLER İNŞAAT KOLLEKTİF ŞİRKETİNDEN
Merkezi : Eminönü Meydanı No. 22 ve 22-1 Şubesi : Çemberlifaş, Garanti Bankası üstü No. 1
Adlî Sicilli Ticaret No. 42474 - Telefon: 27310
Bundan evvel şirketimiz arsa seçimlerini yalnız pAzar günleri yapıyordu. Mevsimin ilerlemesi ve bütün müşterilerimizin kış gelmeden arsalarını seçmelerini temin maksadlyle, her haftanın cumartesi ve pazar günleri arsa seçimine devam edilecektir. Bilhassa Anadolu müşterilerimizin de seçimlerde bulunmalarını Şirketimiz, çok arzu etmektedir. Anadolunun en uzak yerlerinden müşterilerimizin gelebilmelerini temin için Şirketimiz, seçimlere 28 ekim 1950 tarihinde devama karar vermiştir.
750— 950 sıra tercih numarasına kadar müşterilerimiz 28.101950 tarihinde.
950 — 1150 sıra tercih numarasına kadar müşterilerimiz 29.10 1950 tarihinde.
1150 — 1350 sıra tercih numarasına kadar müşterilerimiz 4.11.1950 tarihinde.
1350 — 1550 sıra tercih numarasına kadar müşterilerimiz 5.11.1950 tarihinde.
1550 — 1750 sıra tercih numarasına kadar müşterilerimiz 11.11.1950 tarihinde.
1750 — 2000 sıra tercih numarasına kadar müşterilerimiz 12.11.1950 tarihinde.
2000 — 2250 sıra tercih numarasına kadar müşterilerimiz 18.11.1950 tarihinde.
Gerek îstanbulda yazıhanemizde ve gerekse İzmir Fuarında 14 ve 5 inci paftalar üzerinde 1 den başlıyarak sıra tercih numarası alan müşterilerimizden,
1 — 400 numaraya kadar sıra tercih numarası alanlar 19.11.1950 tarihinde arsalarını kapayabUeceklerdlr.
2 — Peşin para veren müşterilerimiz sıra tercih numaralarına göre, takrir muameleleri yapılarak derhal tapularını alırlar.
3 — Dftn ettiğimiz tarihlerde havalaı* yağışlı olsa dahi müşterilerimiz teşrif etmelidirler. Şirketimiz bina yapımına başlamış olduğundan barınılacak yerlerimiz mevcuttur.
4 — Seçim gününde bulunamıyanların arsalarını evvelce ilân ettiğimiz gibi şirketimiz seçer.
5 — Şirketimiz ilk Hânlarında ikinci bir broşür çıkaracağını beyan etmişti. Bu broşür, Türkiyede emsali bulunmayan asgari 50 adet muhtelif tipte projeyi ihtiva eden ve patenti bulunan bir kitaptır. Bu kitap piyasada pek cüzi bir fiyatla satılacak ve bundan inşaatla alâkalı mimar, mühendis, fen memuru ve kalfalarımız büyük istifadeler temin etmiş bulunacaktır. Ayrıca bu kitabın içinde bulunacak iktisadi bina tiplerinden 1 50 mikyaslı, arzu edilen her tipten ozolite çekilmiş 3 nüsha, gerek Eminönü Meydanı 22 ve 22/1 numaralı mağazamızda ve gerekse Çemberlitaş Garanti Bankası üstü 1 numaralı yazıhanemizde 15 Hra mukabilinde satılacaktır.
6 — Şirketimizin bina fiyatlarını, taksit şekillerini bugüne kadar’ilân etmemesinin başlıca sebebi, halkımıza görmiyerek iş yapmamasını temin İçindir. Şimdi Şirketimiz, bina yapımına başlamıştır. Halkımız yapılan binaları gördükten sonra ev için bağlanırsa mesele kalmaz.
7 — Şirketimize gerek taksitle ve gerekse peşin para He arsa için bağlanan nıüştcrüariînizden, tek tük dahi olsa, bazıları muhtelif zamanlarda, muhtelif tesirler altında İade istemişlerdir. Şirketi miz, bazılarını kesintilerle iade etmiş ve bazı usulsüz müracaatları da reddetmiştir, öyle anla/olmuştur ki, bir arsaya bağlanan müşterimizin; sıra tercih numarasını veya ada parselli arsasını yüzlerce Ura terkiyle ve peşin para He İsteyenler zuhur etmiş, fakat Şirketimiz pek tabii olarak bu satışı yapamamıştır ve yapmıyor ve yapamaz da. Ancak Şirketimiz, herhangi bir müşterisinin arsasını başkasına satmak salâhiyetini haiz olmalıdır ki. İade yapabilsin. Böyle bir kaide konmasını İse tek müşterimiz.ın istemesine imkân yoktur.
Hulâsa, Şirketimiz muhtelif zamanlardaki İlânlarında bu noktayı izah eden tarafını bir dalıa tekrarlar: «Her müşteri arsasını kârlı veya kârsız başkasına devretmekte serbesttir. Ancak, dev*r için Şirketi vasıta olmaya icbar edemez.)
8 — Bundan evvel muhtelif şekillerle, taksitle arsalara bAğlnnan müşterilerimizden peşin para verin tapusunu almak isteyenlere Şirketimiz yüzde on beş Iskonto yapar. Bu usulün ilânlhaye devam etmesini hiçbir müşterimiz icbar edemez.
9 — Şimdi arsa fiyatları şöyledlr:
A — 20 metre cephesi, 30 metre derinlik. 600 metrekarelik arsalar: 20 Ura taksitle 1400 lira. 30 Ura taksitle 1200 Ura. Peşin 900 Uradır.
B — 15 metre cephe, 20 metre derinlik, 300 metrekarelik arsalar 20 Ura taksitle 750 lira, 30 Uıa taksitle 650 Ura, peşin 450 liradır.
Bu fiyatların da her an artmak ihtimali vardır. Artış gazetelerle ilân olunur.
10 — Seçim günleri otobüsler, Çemberlitaş — Garanti Bankasının önünden saat 8.00 — 10.00 — 12.00 de kalkarlar Hiç bir ven-uğramadan doğruca Altın Şehire giderler. Tenzilâtlı kartı bulunan müşterilerimiz belediye rüsumu hariç, 10 kuruşa giderler Devamlı
olarale Sirkeci — Florya — Altın Şehir ringinde de tenzilâtlı kartı olan müşterilerimiz her tarafa ve her zaman belediye rüsumu hariç, 10 kuruşa gidebilirler.
11 — Seçim günleri, arzu eden herkes saat 8.20 de Sirkeciden kalkan trenle. Soğuksuyun 4 dakika ilerisinde Yarımburgaz İstasyonuna gelebilirler ki. bu İstasyon, Altın Şehırin içindedir.
12 — Her müşterimiz 20 lira mukabilinde ve tapu kadastro fen memurunun huzurunda arsasını beton kazıklarla hudutîandırabillr. Arzu eden müşterimiz 20 lirayı Şirketimize yatırdıkları veya gönderdikleri takdirde sıraya girerler.
13 _ Müşterilerimizden arsalarını ağaçlandırmak, bahçe yaptırmak isteyenler Şirketimize müracaat ederek pek evlıen şeraiti Öğrenmektedirler.
NOT:
Şirketimiz namına para gönderilecek veya yatırılacak bankalar :
1 — İstanbul - Lâleli, Türk Ticaret Bankası, Hesap No. 27
2 — İstanbul - Bahçekapı, Ziraat Bankası, Hesap No. 306
3 — İstanbul - Bahçekapı, Yapı Kredi Bankası, Hesap No. 2585
4 — İstanbul - Beyoğlu, Yapı Kredi Bankası, Hesap No. 409

Comments (0)