17 Eylül 1950
Pazar
S.YASİ İKTİSADİ, MÜSTAKİL
nesi
Yıl 1
Sayı 291
10 kuruş

tyyor
11 r
Myor
Y
Y
YENİ İSTANBUL 75.000 Hra dağıtıyor tıyor iyor ıyor tıyor
Y
YE
YE
Y
YENİ İSTANBUL 75.000 lira dağıtıyor
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
75.0
75.0

»
A /i
Aborıe: Türkiye İçin seneliği H2. altı aylığı 17, liç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki misildir.
Posta Kutusu : 447 - İstanbul
Tesis eden: Hahlb Edlb . TÖREHAN
Telefon : 44756 - 44757 Santral
İlânlar : 6 ncı sayfada santimetresi
2 liradır, hânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
İç politika
A

•f A'
Türk İstanbul’un beşyüzüncü

â-


Cumhurbaşkanı, acele Ankaraya döndü
B





V . (

• ■
.M
• V
* t



A
e
t
Masan




£
İ f İ a

/

•-
J I 1
1

*

F .T
9 -A*
ir •

f


(
•e
«T-
r/
*/

t


/
l



i
(.•
*




t





A

S
%
>
* t
• 4 • r .
A
X
*
*
£

•>
* -1
A



cephesinde bir Amerikan askeri, yemek vakti Kore’nin sıcak güneşinden korunmaya çalışıyor
Amerikalılar bütün kesimlerde
muvaffakiyetle ilerliyorlar
Seul'da çok
muharebeleri
sokak
Fuat Köprülü, Ingiliz ve Fransız
elçileriyle uzun bir görüşme yaptı
Atlantik Paktı mevzuunda, Bakanlar Kurulunun bugün fevkalâde bir toplantı yapması muhtemel görülüyor
■ ■ — — ■ ■■ ■■ —■ .. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar dün sout 15 te askeri bir uçakla Ankara-ya dönmüştür.
Aynı uçakla Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü de Ankaraya gitmiştir.
Fuat Köprülü Ankaraya hareketinden evvel İngiliz ve Fransız Büyükelçileri ile uzun bir görüşme yapmıştır.
Siyasî nıehaflldekl kanaate göre, üç büyükler tarafından Türklyenln \tlantlk Paktına alınmamasına karar verilmesi üzerine, durum /Vnknrada müzakere edilecektir.
Bakanlar Kurulunun bııgün fevkalâde bir toplantı yapması muhtemeldir. .
Dün Dışişleri Bakanı, İngiliz Büyükelçisiyle yaptığı görüşmeden sonra kendisiyle konuşan gazetecilere demiştir kİ:
“Türklyenln Atlantik Paktına abn-mıyacnğınn dair resmi hiç bir haber ve malûmatımız yoktur. Ankaraya gittikten sonra resmi malûmat elde eder etmez bir basın toplantısı yapıp vaziyeti İzah edeceğim, de bir gazeteci telgrafı nat verilmez.,, Anka roda
Ankara, bildiriyor) ile bugün
hava meydanından derhal Başbakanlığa gelerek bir saat süren bir müzakereye iştirak etmesi bu ânî gelişin uyandırdığı alâkanın Önemini bir kat daha arttırmıştır.
Bu toplantıya Başbakan ve Dışişleri Bakanı da iştirak etmiştir. Görüşmelerden sonra toplantının mahiyeti hakkında bir haber sızmamışsa da bahis mevzuu edilen meselelerin Tür-klyenln Atlantik Paktına alınmaması İle alâkadar olduğu anlaşılmaktadır. Zira bugün İçin resmen tesbit edilmiş bir seyahat programını değiştirmeyi İcap ettirecek başkaca mühim biç bir hâdise mevcut değildir.
Toksa alrln-üzerine bey a-
muhabirimiz
16 (Husıısl
— Celâl Kayarın Köprülü Ankaraya Ani avdeti ve
Dün Ankaraya
hareket eden Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı Yeşilköy hava alanında Meclis Başkuniyle görüşüyorlar
yı/dönümü hazırlıkları
CvCK projelerimiz var. İstanhıılıın 500 üncü yıldönümünü tarihimizin en kudretli bir hâdisesi gibi kutlamak
ve bu bayramın milli mânasını belirtmek isliyoruz Çok linkliyiz. Vzun bir dirlik ve hayat mücadelesinden doğan milli sezgi, heyecanları paylaşılan hâtıralarla derinleşir ve bilinmez bir başlangıçla bilinmez bir son arasında akan sayısız nesiller, böyle-ce kaynaşarak, çözülmez ve dağılmaz mânevi örgüyü yaratırlar. Biz de eşsiz bir tarih destanını «İlle getiren büyük hâdiseyi anarken gönlümüzün on durıı heyecan damlasını vatan mihrabımı götürmek istiyoruz. Vılhırdan beri de bunu düşünüyoruz- Türk İs-tanbulun 500 üncü yıldönümünde ne yapacağız?
Duygularımıza yakışan bir tören çerçevesi ararken ekonomik sıkıntılarımızın dışarılarına çıkıyor, plânlarımızı genişletiyor ve dağılıyoruz. Gerçeklikle haşhaşa kaldığımız zaman gönüllerimize karanlık bir üzüntü çöküyor. Paramız azdır ve projelerimizi çok sevilen birer hayal gibi unutmak zorundayız. Kanımıza sinmiş eski bir alışkanlıkla gözlerimizi hemen devlet kesesine çeviriyor ve yine her şeyi ondan bekliyoruz. Ne olur, devlet böyle bir gün için yirmi beş. otuz milyon lira veremez mi. diyoruz. Halbuki: düşünmüyoruz kl: devletin sırtında iki milyarlık bir borç yükü vardır ve bu; yeni açıklarla, faizlerle, her yıl, bir kaç yüz milyonluk bir ka-lıarmu demektir. Heyecanımız aldat-nııyan bir mantıkla bizi milli törenlere doğrıı sürüklerken, öte yandan gerçeklik; denk bütçe dâvasını önümüze ağır bir perde gibi geriyor. Böyle bir dıırıım karşısında, elbette, İlgisizlik gösteremeyiz.
Lsfanbulıın 500 üncü yıldönümü, şulnız bir hükümet bayramı mıdır, yoksa bir millet bayramı mı? Biz, ilkönce, bunu bilmeliyiz. Bıı, bir millet bayramı İse, gözlerimizi yalnız hükümete çevirmek, her bakımdan. İyi bir alâmet değildir. Fedakârlık duygularımız mı gevşemiştir, nedir, bunıı u-rnştırmahyız. Bize öyle geliyor ki: bütün aksaklıklar, daha çok, teşkilâtsızlığımızla, daha doğrusu. İşe nasıl girişeceğimizi bilmemekle ilgilidir. Her zümre. Fatih Devrini kendi anlayışına göre düşünür. Fakat bunlar, nihayet, bir bütünlüğün ayrı ayrı parçalandır. Millet hayatını türlü türlü belirirleriyle kucaklaması gereken törenler ise bütünlüğün değişik nispetlerini sistem halinde dile getirmeyi kendisine hedef bilmelidir. Biz» bu e-hemmiyetll noktayı, nispetlere fazlaca saplanmı.varak, az ççk düşünmüş bulunuyoruz- Daha İlerilere gidilememiş olmanın sebepleri arasında parasızlığın, her hakle, büyük tesirleri olmalıdır.
Türk lstanbulun 500 üncü yıldönümü İşi, İlk münakaşalara yol açtığı zamaıı geniş bir plân çizilmiş, hattâ Fatih Devrini eksiksiz yaşatmak fikriyle yabancı dillerdeki Fatih edebiyatının bile dilimize çevrilmesi düşünülmüştü. Bu maksatlû yabancı mem-lektelere gönderilmiş olanlar da vardır. Fakat biz. adımlarımızı sosyal gerçekliğimize göre uydurmaya öte-m»dm bevi alamadığını ut k?tar*Mmdi
değin, girıştiginılz tören İşlerinin ne büyüklerini, ne do küçüklerini başar-muk imkânlarını elde edememlşizdir. Kocaman plânların hayaline dalmaktanım ulaklarını tam zamanında neticelendirmek. elbette daha doğru, daha verimli bir çalışma şeklidir. Yıldönümünün eşiğinde iken böyle bir çalışına disiplinine büyük bir ehemmiyet vermek zorundayız. Böyle hu-reket edersek, hiç şüphesiz, bir şeyler yapabiliriz.
Tören hazırlıkları bakımından. İstanbul üniversitesinin Etlebiyat Fakültesi tek tük ve masraflı yayınlara girişmiştir. Demek oluyor ki: yurdumuzda bizim içimizi ferahlandıracak sessiz çalışmalar da vardır. Fakat bu yayınlar, belki, 500 üncü yıldönümü İçin saklanmakta ve vatandaşlarımızın bir çoğu, bu yüzden, bilgi edine-menıektedlr. Kitaplar. Edebiyat Fakültemizin arttırdığı parayla BHK-1919 da basılmıştır. Bıı fedakârlığı gösteren fakültemizle övünebiliriz. Fakat. her İşimizde olduğu gibi, bıı yayın işinde de büyük bir plansızlık kentlini göstermektedir Yayınlanan kitaplar fotoğrafı alındıktan sonra basılan iranca divanlardır: Külliyattı Dlvan-i Kabull ve Küliiyat-ı Divan-I Hanıidi. Hamldiııin Fatih devrini aydınlatacak tek tük şiirleri vardır. Fakat Kabull. İlkönce çok zayıf bir şairdir ve üstelik Hıımidl gibi de bir tarih değeri yoktur. Büyük masraflara katlanılarak yayınlanan bu divanlar, trançayı olduğu gibi İnin yazısını da bilnıiyen Türk nesillerine Fatih devrini İndirtmek iddiasındadır. Bıı teşebbüsün. bize, nasıl bir faydası dokunabileceğini tahmin edebiliriz artık. Bundan da anlaşılıyor kl: Edebiyat Fakültemiz bile bir tarih parçasının nasıl tanıtılması gerektiğini etraflıca düşünmeye liizıım görmemiştir. Şairlerin şahsiyetlerini tahlile ayrılan kısımlar ise yalnız tarih değil, en kaba tercüme yaıılışhırlyle de dop-doludıır. Hele değerli bilginimiz Ahmet Ateş'in hu korııı He ilgili ciddi tahlilini okuduktan sonra Edebiyat Fakültemizin katlandığı büyük masraflara acımamak mümkün değildir. Maksadın İyiliği neticenin kötülüğünü hiç bir zaman örtemez, ( niversite muhtariyeti, hiç bir zaman, bilgisizlik muhtar!>i teklinde dtjşünükmez. Bıı yayın İşine girişmekle Edebiyat Fakültemiz, Türk vatandaşlarına, her bakımdan. İyi bir örnek olmamıştır.
Yıldönümü hazırlıklarımız, en yüksek hlr bilgi kuruntumuzda, böyle Ü-ziırü aksaklıklar gösterirse, başlat a-lanlardrı yapılması gozönünde bulundurulan şeylerin de daha aksak olması ihtimalleri kendiliğinden uyanabilir. Biz .onun İçin hazırlıklarımızı yaparken. büyük tarih gıınünün şerefine aykırı düşnıiyen şekilde çalışmak zorundayız. Oııümüz.dp hlr kaç yıl ilaha vardır. Teşkilâtımızı hemen kurur ve gereken parayı derlh«•biliriz. I ııkat Kabull ve ilamidi divanlarını gördükten sonra. Türk lstanbulun 500 üncü dönüm yılına ayak basarken, üniversitemizi, bilgide lâıiballlik gösterenlerden kurtarmak en büyük milli vazifemiz olmalıdır. Fatih Devrini törenden
önce tortusundan silkinmiş ve sıyrılmış bir üniversiteyle kutlamak, bizim anlayışımıza göre, her hakle daha yerinde bir harekettir
M. NERMt
Tokyo. 16 (YÎRS) — 40.000 kişilik Birleşmiş Milletler ordusu înehon’u işgal etmiş vç Seul’a doğru ilerlemektedir. Bildirildiğine göre, Amerikan ve Güney Kore birlikleri Seul'un merkezine girmişlerdir Hücum, deniz ve hava kuvvetlerinin plânlı akınla-rlyle desteklenmektedir. Komünistlerin pek zayıf ve mevzii mukavemetine rastlanmaktadır.
— Washington »akort çcvrelerlndeıv bildirildiğine göre, Mac Arthur komünistlere teslim olmalarım, aksi takdirde ölümü beklemelerini söylemiştir. Ayn İki bölgeye çıkmış olan Birleş-miş Milh th r hiılIkloH arasında irtibat kurulmuştur. Gelen haberler inehon şehrinin üçte İkisinin tahrip edilmiş olduğunu ve şehirde Güney Korelilerin İdarî nizamı kurduklarını teyit etmektedir.
Taegu cephesindeki harekât da diğer cephelerdekine muvazi olarak devam etmiş ve kara kuvvetlerinin hücumu şiddetli hava bombardıman-lariyle desteklenmiştir. Birinci süvari tümenine mensup birhkler VVaegan’a üç mil mesafeye kadar yaklaşmışlar ve buradan Naktong Nehri kesimine doğru ilerlemeye devam etmişlerdir. Bu bölgede 4000 yarda ilerlenmiçtir.
General Mac Arthur İnehon bölgesine yapılan çıkartmanın, 100.000 A-merikan askerinin hayatlarını kurtarmış olduğunu ve harbin de kışa kadar bitmesini Bağlıyacaktır, demiştir. Mac Arthur çıkartma plânlarını evvelce askerî şeflere bildirmişse de kabul etti rem emişti. 22 ağustosta u-zun münakaşalardan sonra General Colllns ve Amiral Sherman bu plânı kabul etmiştir. Bazı çevreler bu iki komutanın da böyle bir harekete muhalefet ettiklerini söylemişse de bu haber bugün Washingtonda yalanlanmışım
Mac Arthur tnehon’un en iyi çıkart-
cereyan ediyor
ma mevkii olduğunda ısrar etmiştir. Zira karaya çıkan birliklerin iaşe ve ikmalini yapabilecek en iyi tabiî liman burasıdır. Böylece doğudan da yapılan çıkartma neticesinde bu iki kol bîrieşince güneyde kalacak olan 140.000 Kuzey Koreli için teslim veya ölümden başka yapılacak bir şey kaini lyacaktır.
Son gelen haberlere göre, Seul’da sokak muharebeitud.cereyan etmektedir. Böylcce süratle inkişaf etmekte o-lan Birleşmiş Milletler taarruzu, dün sabah yapılan çıkarma harekâtından bçrl 22 millik bir ilerleme kaydetmiş-
Birleşmiş Milletler kuvvetleri, merhalemiz inkişaf eden İleri hamleleri sırasında Yongdunkpo ile Seul şehrini ayıran geniş Han Nehrini aşmışlardır. Dün Kimpo hava alanını ele geçiren Amerikan deniz piyade birlikleri de bugün Han Nehrini aşarak Seul’un kuzeybatısındaki Neunggok banliyösüne dalmışlardır.
Arnavutluğa iltica eden Yugoslavlar
Prag. 16 (AP) — Dün bildirildiğine göre. "Tito grupunun kanlı terörüne daha fazla dayanamadık lar i için., bir tanesi Parlâmento âzası olmak üzere yirmi Yugoslav, Arnavutluğa iltica etmişlerdir.'
Tirandan vermiş olduğu bir haberinde Arnavutluk Telgraf Ajansı, Yugoslav mebusu A kir Llechi’nln, Yugoslav mağazalarının boş olduğunu söylemiştir.
BUGÜN BAŞLADIK
1
B’
t
Sinenin Aleminde büyük bir rııpa sinema perdelerini ay İaren tııtan GRAHAM GREFNE'ln şaheserinin REŞAD NURİ DAKAGO tarafındım yapılan nefis cümcslnl
6NCI SAYFAMIZDA OKUYUNUZ
İTçüncii Adam
sanat hâtllsesl yaparak bütün kv-hu er-
Atlantik
Konseyi
Mac Arthur’iin tnchon’a çıkarma yapmak İçin hazırladığı plilin bir çok İtirazlara rağmen destekliyen ve çıkarmanın gerçekleşmesine İmkân hazır* lıyan Amiral Forrest F. Sherman
Diinkü toplantıda Amerikan ve Fransızların Aimanyanın silâhlanması bahsindeki tezleri
çatıştı
— Bugün bakanları
Ediııbıırglı Diikii
Iznıirdeıı ayrıldı
Mac Pee hareket ettiği esnada halk Dükü alkışlarla uğurladı
t falyada Bari şehrinde açılan Doğıı F ıınrıııı ziyaret eden İtalyan Cumhurbaşkanı Eıınaııdl Tijrk pavlyonıınu gezmiştir. Resimde, (’ıınılıuıbaşkanı, Komıı Ticaret Müşavirimizi tebrik ederken görülmektedir
ifa etim raketinden evvel Milli Marşları çalın-
Belediye Hususi
Nabl Üp ile Nazif Sefarethanesine
memnunluğunu beyan eyle-
tznıirden ayrılışı
16 (Hususi muhabirimiz bil.
— öğleyin saat 12 de hu-tstanbuldan gelen
Edinburgh Dükll dün sabah saat 10,45 te uçakla lzmlre hareket etmiştir. Uçak alanında İngiliz Büyükelçisi ve mihmandarları Yümni Sedes, Vali ve Belediye Başkanı Ord. Prof. Gökay, Deniz Komutanı ve İngiliz sefaret erkânı tarafından uğıırlanrnıştır. Ayrıca alanda bir ihtiram kıtası selâm resmini miş ve Dükün Türk ve İngiliz mıştır.
Vilâyet ve Kalem Müdürü
Bölükbaşı İngiliz giderek şehir adına Sayın Prensese takdim edilmek üzere Türk motifleriyle ve Altın sırma He İşlenmiş bir el işi vermişlerdir. Dük teşekkür etmiş ve miştlr. Dük’üıı
İzmir diriyor)
sual uçağı ile Edinburgh Dükü hava alanında garnizon komutanı, İngiliz Başkonsolosu, İngiliz Basın Ataşesi ile hasın mensupları tarafından karşılanmıştır. Otomobille Pasaport İskelesine gelen Dük, doğru Mac Pee firkateynine geçmiş ve saat 13 te Pelikan gemisinde Pelikan komutanının Vali ve askeri erkân şerefine verdiği yemekte bulunmuştur Saat 16 da tekrar sahile çıkan Dük. İmiz Enternasyonal Fuarını ziyaret etmiş, evvelâ İngiltere Devlet paylyonunu. Batı Almanya pavlyonıınu, Sümer-barık, Bebek Sergisi ve Tarihte İzmir paviyonlarını gezmiştir. Dük, Sü-merbnnk pnv iyonunda sanaviimizlo ilgilenmiş. Tarihte İzmir pavlyonun. da bir müddet kalmıştır.
Edinburgh Dükü saat 17.25 te Mac Pee’ye avdet edince İngiliz filosu halkın alkışları arasında limanı terketmlştir.



Bandırmanın kurtuluşu
Bandırma 16 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Yarın, Bandırmanın kurtuluşunun 28 inci yıldönümüdür. Her taraf şimdiden baştan* başa bayraklarla donanmıştır. Halk heyecan içinde bu mutlu gUnü kut-•lanıağa çalışıyor.
Bulgaristandan göçmen yerine mütemadiyen mülteci geliyor
Pasaportsuz akın devam ettiği takdirde tren seferlerinin durması muhtemeldir
New-York. 16 (YÎRS) Atlantik Paktı dışişleri gizli bir toplantı yapmışlardır. Bakanlar akşama doğru bir tebliğ neşretmelerinin mümkün olduğunu söylemişlerdir.
Fransız Dışişleri Bakanı Schu-man memleketinin Aimanyanın silâhlanmasını şimdilik mevsimBiz bulduğunu ve buna muhalefet edeceğini söylemiştir.
Fransız Dışişleri Bakanına göre, Aimanyanın silâhlanması meselesi uzun tetkiklere muhtaç ve gerek Fransız, gerekse Alman umumi efkârının muvafakatini İcap ettiren bir meseledir. Mr. Bevin üçler toplantısı esnasında Amerikanın desteklediği silâhlanma fikrine muhalefet ettiği halde şimdi buna muvafakat etmektedir. Holânda. İtalya, Kanada, Norveç. Danimarka. Portekiz ve İzlanda bazı kayıtlarla Amerikan tezine İştirak etmekte, Belçika İse Lüksemburg He Fran-sayı tutmaktadır.
öğleden sonraki toplantıda Avrupa müdafaasına İştirak edebilmesi İçin Almanyaya silâh verilmesini teklif eden Amerikan tasarısı görüşülmüş, faknt Schunıan muhalefette ısrar etmiştir.
Edirne 16 (Hususî surette gönderdiğimiz arkadaşımız bildiriyor) — Bulgaristandan pasaportlu pasaportsuz gönderilmekte olan ırkdaşlarımızın arasına karıştırılan çingenelerin sayısı bugün gelenlerle beraber 825 i bulmuştur. Bu mesele iki taraf a-rasında çok pürüzlü mahiyetini muhafaza etmektedir. 11 eylülde Bulgar Sefiri Çobanofla Hâriciyemiz a-rasında yapılan bir anlaşma sonun-•tfa Eıllgurlar‘pasaportsun olarak göçmen sevkıyatı yapılmayacağı hakkın-daki taahhütlerini hâlâ yerine getirmemişler ve hugürr daht 160 kişiyi pasaportsuz sokmuşlardır. Bunun üzerine keyfiyeti haber alan İçişleri Bakanlığı Hariciye He yaptığı temas sonunda bunların derhal Bulgarista-nı 'iade edilmeleri için Edirne Valisine emir vermiştir. Gelen göçmenlerin çingene olup olmadığının tefriki hayli müşkül olduğundan esas itibariyle pasaportsuz gelen bütün göçmenlerin iadesi İçin tertibat alınmaktadır. Bugün saat 20.30 da hareket eden trenle sabahleyin pasaportsuz gelen çingenelerden 79 u Bul-garlstana iade edilmiştir. Ancak bunların arasında Türklerln bulunmaları muhtemel olmakla beraber ayırma imkânı hâsıl olmamıştır. Gecenin karanlığında hareket eden marşandiz vagonlarına yerleştirilen 19 ailenin hemen hemen hepsinin gözleri yaşlı, ağlayarak, haykırarak Edlrneden ayrılışları çok hazin olmuştur. Bunlar bütün varlıklarını satarak Konsolosluklarımıza iki üç defa muhtelif fasılalarla gittiklerini vo günlerce bekledikten sonra vize alamayınca her ne pahasına olursa olsun Türklyeye golmeğo azmettiklerini ifade etmişler ve bugün beş parasız bir halde Bugarlstlıına dönmektense ölümü tercih ettiklerini tren kalkarken bağıra bağıra haykırmışlardır.
Diğer taraftan öğrendiğime göre Bulgarini- Çatak vo Rodop Türklerine 15 gün zarfında T ürk iyeye gitmelerini tebliğ etmişlerdir. Bu ırkdas-larımız bu kadar kısa bir zamanda mallarını Bulgar Hükümeti İle şahısların anlaşma yapmasından dolayı ellerinden çıkaramadıklarından, her şeylerini bırakarak Türk iyeye hicret etmektedirler. Sabahleyin Vali ile konuştum. Gelecek olan bin kişi hakkında bana şunları ledl:
— iki hükümet arasında teati len notalarda yor alan bu mesele bu

• •
250 söy-
edi-
Yunanistana
yapılan yardım azaltılacak
Buna sebep, evvelki hükümetlerin Amerikan yardımını kullanmakta gösterdikleri başarısızlıktır
Atina 16 lAPl — Ekonomik İşbirliği İdaresinin Yunanistandaki heyet şefi Paul Porter'in bir sözcüsünden bugün öğrenildiğine göre, Yu-nanlstana yapılmakta olan Amerikan yardımı azaltılacaktır. Buna sebep Yunan Hükümetinin, şimdiye kadar teşmil edilmiş olan yardımı İyi kullanmamış olmasıdır.
Sözcüye göre, bundan evvelki Yunan Hükümetleri Amerikan yardımının kullanılmasında başarısızlık göstermişlerdir. Sözcü şunları belirt, miştlr: Aylarca yapılan ikaz ve hattâ ihtarlara rağmen Yunanistandaki Amerikan misyonu liderleri hükümeti, esaslı iktisadi reformlar ve tasarruf yapılmasının elzem olduğuna İkna edememişlerdir. Bilhassa zengin sınıflardan yapılmakta olan vergi tahsilâtına daha fazla önem verilmesi gerektiği gibi kırtasiyeciliğin ortadan kaldırılması ve her şeyden evvel devlet sarfiyatından esaslı kesintiler yapılması elzemdir;
gün bahis mevzuu değildir. Biliyorsunuz ki Hükümet meseleyi Birleşmiş Milletlere tevdi etmiştir. Gelen muhacirler vaktiyle yapılmış olan konvansion hükümelerine göre sevk-edilen normal muhacirlerden ibarettir.
Biliyorsunuz ki, İskân Kanununun 4 üncü maddesine göre anarşistler, casuslar, göçebe, çingeneler. Türk - kültürüne .bağlı olmayanlar, memle-kı*t drşın» çıkarılmış olanlar Türkı-yeye alınmazlar. Bu itibarla çingo nçter fiulgarlştana iade edilecektir.-.
Birleşmiş Millûtlerin bu meşeli fıâkkında bir karar vermesinden Önce (kütle halinde muhaceret akını başlarsa bu hususta alınmış bir tedbir var mıdır) sualimi de Vali şöyle cevaplandırdı:
— Henüz bu hususta düşünülmüş bir şey yoktur. Bana ne emir verilirse ben onu yaparım.
Diğer taraftan haber aldığımıza göre pasaportsuz akın devam ettiği takdirde tren seferlerinin yeniden inkıtaa uğraması muhtemeldir.
• •
Yeni Irak
Hükümeti
Yeni Kabineyi Nuri El Sait Paşa kurdu
Bağdat, 16 JYÎRS) — Yeni Irak kabinesini Nuri El Sait Paşa kurmuştur. Başbakan ayni zamanda İçişleri Bakanlığını da deruhte etmiş ve Albay Şakır Al Vadl’yi Dışişleri Bakanlığını vekâleten İfa etmek üzere Savunma Bakanlığına getirmiştir. Abdullah Mocana da Maliye Bakanı olmuş ve Çalışma Bakanlığını vekâleten üzerine almıştır.
Kabinede eski hükümetin dört bakanı vazife almıştır. Bugün gazetecilere demeçte bulunan Başbakan, memleketin iktisadı kalkınması ve işsizliğin önlenmesinin kabinenin iUc gayesi olduğunu ve bu projeleri tahakkuk ettirebilmek için gereken paranın Dünya Bankasından kredi olarak temin edilmiş olduğunu söylemiştir.
TEKNİK KURBANLARI!.,

TETKİKLER
ç
Kore ihtilâfının başlaması ve Güvenlik Konseyi kararı

ŞEHİR
/



y
Şehir kölesi
Claude Farrere dün Ankara
S P O R
haziran 1950 de Güney Koreye yapılan tecavüz İkinci Cihan Harbinden sonra ortaya çıkan ihtilâfların en mühimi ve belki de bardağı taşıran damla olmuştur.
Birleşmiş Milletler Teşkilâtı tarafından kurulan ve hâlen de mezkur organın tâyin eylediği Kore Komisyonunun kontrolü altında bulunan Güney Koro, Birleşmiş Milletler Asamb-lcai kararlarım hiçe anyan Kuzey Kore. komünist Kerenin, tecavüzüne maruz kalmıştır. Beynelmilel barısı bozan bir saldırma fiili karşısında, milletlerarası barış ve güvenliğin muhafazasından başlıca sorumlu olan Güvenlik Konseyi gerekil ve uygun tedbirlerin alınması için derhal harekete geçti.
Bu yazımızla biz, ilk bölümde taarruzun başlamalını ve Güvenlik Konseyinin Kore hakkında aldığı kararın tekâmülünü safha saflıa işaret ederek, kararın doğurduğu neticelerden ve I-kincl bölümde de kararın mahiyetinden bahsedeceğiz.
I. Taarruzun başlaması ve Güvenlik Konseyi karan
25 haziran 1950 şafakla beraber (mahalli saat) Kuzey Kore kuvvetleri hudut hattı 38 inci arz derecesini muhtelif yerlerden geçerek Güney Kore a-razislne taarruz etmişlerdir. Birleşmiş Milletlerdeki Amerikan delegesi, hemen Genel Sekreteri vaziyetten haberdar ederek Güvenlik Konseyinin İçtimaa çağırılması™ rica etmiştir. Genel Sekreter derhal. Kore komisyonuna telgrafla sorarak tecavüz fiili hakkında bir rapor talep etmiştir. Komisyon verdiği raporda:
a) Kuzey Kore Halk Hükümetinin radyo ile yayınladığı beyannamede Güney KoCo kuvvetlerinin hududu geçtiklerini ve bu taarruzu durdurmak ve düşmanı atmak için. Kuzey Kore kuvvetlerinin mukabil taarruza geçmek için emir aldıklarını ve boylere Kuzey Koro kuvvetlerinin sahte bir maske takınarak Güney Koreye girdiklerini.
b) Kuzey Kore kuvvetlerinin 38 inci arz derecesini bir çok yerlerden kütle halinde taarruzlarla geçtiklerini.
c) Güney* Kore Cumhurbaşkanı silâhlı çarpışmaya son verilmesine rıza gösterdiğini ve komisyonun radyo ile vaziyeti bildirmesini kabul ettiğini.
d) Taarruzun gelişmesinden, vaziyetin beynelmilel sulh ve güvenliği bozacak mahiyette olduğunu ve gittikçe vehamet kesbettiğlnt işaret etmiştir.
Trygve L!e. 25 haziran tarihli Güvenlik Konseyi toplantısında Kore meselesinin 1947 den beri siyasi gelişmesini kısaca izah ettikten sonra. Kore komisyonunun raporundan ve diğer emin kaynaklardan elde olunan bilgilere göre Kuzey Koro kuvvetlerinin taarruza başladıklarını ve bu taarruzun Birleşmiş Milletler Asamble kararlarının açık bir ihlâli olduğunu, bey nelmUel sulh ve güvenliği bozduğunu ve Güvenlik Konseyinin karar almak hususunda salâhiyetli organ olduğunu beyan etmiştir.
Güvenlik Konseyi, Kore Cumhuriyeti (Gunev Kore) (1) mümessilini ve Konseyin âzaJannı dinledikten sonra 25 haziran tarihli kararın alınmasında anlaştılnrı21. Mezkûr karar.**
a) Silâhlı mücadelenin derhal durdurulması.
b) Kuzey Kore kuvvetlerinin derhal 38 inci arz derecesine çekilmesi.
c) Kore Komisyonunun karan tatbik etmesi ve vaziyetin gelişmesini bildirmezi,
d) Âza devletlerin kararın tatbikatı İçin müştereken Birleşmiş Milletlere yardımlarını ve keza Kuzey Koreye vardım yapılmamasını hedef tutuyordu.
Kore Komisyonu gerek umumî vaziyetin inkişafından ve gerekse tecrübelerden edindiği derslerle daha İlk anda Kuzey Korsnm Konseyin kararına ııynııyDcağını ve kendi dostane t* .( bbııstc Ir-rlnln akim kalacağını bildirdi. Ve nitekim İyi ve fam bir şekilde taarruza hazırlanmış Kuzey Kore ordusu taarruzuna devam elti. Teşebbüsünün neticesiz kaldığını gören Komisyon, vaziyeti Konseye nrzetti ve Konsey de boyiece zecri tedbir alınmasına karar verdi. ’
27 haziran 1950 tarihli toplantısında Güvenlik Konseyi, milletlerarası barış ve güvenliğin bu bölgede yeniden yerleşmesini temin ve mütecavizi defetmek için bütün âza devletlerin Kore Cumhuriyetine yardımını tavsiye etti (3).
Birleşik Amerika Devletleri Cumhurbaşkanı. umumi durumun nazikliğin) müşahede ederek 27 haziran «a-bahı Karede Imrış ve güvenliğin mini için hava ve deniz birliklerine Kore ordusuna müzaheret etmeleri emrini verdi.
Konseyin kararı Birleşmiş Milletlerin âza devletlerinin ekseriyeti ta? rafından kabul ve tasviple karşılandı. Konsey 7 temmuz kararı ile Koreye askeri ve diğer yardımda bulunan devletlere. Birleşik Amerikanın otoritesi altında bir Birleşik Komuta kurulmasına karar verdi. Bu karan müteakı-
Yazan: Dr. Hanıza Eroğlu
ben Birleşik Amerika Devletleri Birleşik Komuta Başkanlığına Mac Ar-thur'ü getirdi. Karar Birleşik Komuta Eaşkanına askerî harekâtı takip vo idare unlâhlyetini taıııym v(» her askeri blrllğo kendi milli bayrakları île birlikle Birleşmiş Milletler bayrağını kullanacağım İşaret ediyordu.
14 tornpjuz 1950 do Trygve Lio Konsey kararına uyan devletlerin yapacakları askeri yardımları bildirmelerini talep elti. Genel sekreterliğe gelen ccvnpliırda askeri yardımın arzuya şayan bir şekilde geniş ölçüde olmadığı ve bir çok dcvlcllerııı müşterek emniyeti temin için bu tedbiri almaktan kaçındıkla! ı görülüyordu.
Her ne kadar askeri yardıma İştirak eden devletlerin miktarı büyük blı* yekûn tutmuyorsa ve bir çok devletler bu yardımı yapmaktan içtinap etmişlerse bunun «eboplerinl kurarın hukuki mahiyetinde aramak lâzımdır
II. 27 haziran tarihli Güvenlik Konseyi kararının hukuki mahiyet)
1) Güvenlik Konseyi kararı niçin bir tn\iyedir?
Güvenlik Konseyi 25 haziran tarihli kararında sadece silâhlı mücadelenin durmasını ve Kuzey Koro askerlerinin 38 inci arz derecesine çekilmesini istemiştir. Konsey. 25 haziran tarihli kararından bir netice alınmadığını görünce 27 haziran 1950 de yeni bir karar almıştır ve âza devletlere mütecavizi defetmek vo bu mıntaknda barış ve güvonliği temin etmek İçin Güney Koreye gerekli bütün yardımın yapılmasını tavslyo otmlştlr.
Konseyin tavsiyesi Aza devlet lore hukuki bir mecburiyet ve mükellefiyet yüklemez. Aza devletler kararı tatbik edip etmemekte serbesttirler.
Halbuki 42 inci madde (41. zecri askeri tedbirlerden bahsederken, Güvenlik Konseyi gerekli addettiği her türlü teşebbüse geçebilir diyor. Bu terim Güvenlik Konseyinin askeri zecri tedbirler alınması hususunda bir kırar alma salâhiyeti demektir. Güvenlik Konseyi 42 nci madde gereğince karar alma salâhiyetini haizken niçin sadece âza devletlere alınan bir kararı tavsiye etmekle kalmıştır?
Güvenlik Konseyi 24 üncü madde gereğince milletlerarası barış ve güvenliğin muhafazasından başlıca sorumludur Vr Güvenlik Konseyi bu so ninnin kendisine yüklediği vazifeleri yerine getirirken âza devletler adına hareket eder. 25 inci madde âza devletlerin Güvenlik Konseyi kararlarını kabul vo tatbik etmek hususunda mu tabile kaklıklarını İşaret ediyor. Demek kİ Güvenlik Konseyinin alacağı karar âza devletler için bir mecburiyet ifade eder. Ancak Güvenlik Konseyi 42 nci madde gereğince askeri zecri tedbirler alabilmek İçin 43 üncü maddede derpiş olunan anlaşmaların tahakkuku lâzımdır. Yani bir beynelmilel ordu teşkili İçin âza devletlerle. Güvenlik Konseyi arasında her âza devletin vereceği kuvvetlerin miktarını ve mahivetlni. hazırlık derecesini, genci mevkilerini.kolaylık ve yardımın mahiyetini gösteren anlaşmalar yapılması icap ederdi.
Bu mevzuu bahis anlaşmalar şu ana kadar yapılamadığından Kore hâdisesi ile barışın bozulması ve saldırma fiili tahakkuk etmiş ve ancak Güvenlik Konseyi âza devletlere milletlerarası barış ve güvenliğin yeniden kurulması için sadece tavsiyede buluna-bilmlştlr.
2» Güvenlik Konseyinin Koreye karşı hattı hareketi bir harp midir?
Klâsik devletler umumi hukukundu harp, bir devletin veya bir tarafın diğer bîr devlete veya diğer bir tarafa zorla iradesini kabul ettirmek için en az hır tarafın istiyerek giriştiği silâhlı mücadeledir.
Birleşmiş Milletler şartının kabulü İle harp kanun dışı sayılmış ve millet-leıarası münasebetlerde hiçbir devletin cebir kullanmaması prensip olarak kabul edilmiştir. Milletlerarası sulhun bozulması ve saldırma fiili halinde müşterek emniyeti temin için, zecri bir tedbir olarak harbin yerini milletlerarası zabıta almıştır.
Milletlerarası zabıta ve harp muhteva, gaye ve kullanılan vasıtalar bakımından birbirinden farklıdır. Eğer yalnız fiili hareket nazarı itibara n-lınırsa harp kuvvetin İstimalidir. Milletlerarası zabıtada ise fiili hareket ve kuvvetin İstimali hukuki unsurun esiridir. Harpte gaye bir tarafın milli isteklerine uygun olarak takip edilen hususi menfaattir. Rıı menfaatin hukuki cephesi her zaman münakaşalı ve dayandığı mesnet sağlam değildir. Halbuki beynelmilel zabıtada gaye u-muml menfaati temindir. (Beynelmilel Cemiyetin menfaati!. Harp alâkadar devlet tarafından tahrik olunur ve gayesinin tek hâkimi ve kullanılan vasıtaların cinsini, miktarını tâyin tiden yine kendisidir. Buna mukabil beynelmilel zabıtanın temini için kullanılan fiil salahiyetli organ tarafından tahrik olunur. Kullanılan vasıta-
İş buna kaldı
BrfrdivcMiH ffarîp bir kararı-hi nkıtftınn, Hünıafnlara vbk-triklc ış/iwcıı çamadır ri konubna^t tnecburi kılına-Cuknıı^: da» halka vt ri-
Icn lıaı laların, pf'flb, inalların hıı nıakhif naip stndr l* iniz ı/ı-kanma.sıuı ff /ıihı afnıck hnia.
Eri rlâ, bu tedbirin — buna b flbir (tr»u k çalkar — iviniz-fini b min fuh erpi nc malûm T Çamatıir maklnrlrri hacim 4fİ-bariifb kaçhaılu alır? TTaydi aldı d birli m, bu makim yi kullanmak hamam ııcrttlermin artmalına İcbrp olmaz mı? Zira, çamaşır maklıırsbıbı iradının bir tu bı bi, rt isçiliğimin pa-hubUğı olduğu kadar elektrik samıylbıin bir inkişafı neticesidir ve bu nanauiıu mevrut oldu yu memleketlerde elektrik fiyat lan yauef ucuzdur, bizde halen alman ilen t ferden on brş, yirmi defa daha azdır.
Hem efendim, çamaşır mnlfL m si bizim ncmlUC? Belediye mumluklardan doğru dur ast eu akıtsın, kendi m izi temizli udi m, bu kadarı kdfi. Eğer muhakkak makine getirtmek Istoni-yorsat her şeyden evvel bir su makim si lûzım.
BİR İSTANBULLU
Hastahane başhekimleri aras nda yeni tayinler
Haydarpaşa Numune, Cerrahpaşa, Haseki, Beyoğlu, Yedikule Verem Hastalıanele-riniıı

Sağlık Bakanlığı İstanbul Hastaha-ne Başhekimleri anısında aşağıdaki nakil ve tayinleri yapmıştır:
Haj’dfnpa^ı Nünıuıu* Huatahanrai Göz Hekimi Nuri F(hmi Ay berk 3(lû lira ücretle aynı hnstah»nenin Baş-h«k imliğine, Buyuğiu Hastahane»!
Başhekimliğine 200 lira ücretle Bakteriyolog Fethi Erdeni Haydarpaşa
Nümune Hafdnhancsl Başhekimi Dr. Zühtu, Yedikule Verem Has t aha nesi Başhekimliği ve İç Hastalıkları Mü-tehssıslığınu, Cerrahpaşa Hostaha-nesi eski Sinir Mütehatifuaı Şükrü Hazım 200 lira ücretle Haseki Has-tahanesi talik lan Verem Dahillyo
Kurt. Cerrahpaşa Hastahanoai heşlndiği ve Dâhiliye Mütehassıslığına tâyin edilmişlerdir. Cerrahpaşa Hustahnnesi eski başhekimi Esat Du-ııısoy’un da emekliye sevk muamelesi derpiş od ilmektedir. Ayrıca Bakanlıkta Iklıîci tâyin vo nakil listesi do hazırlanmaktadır.
Başhekimliği ve Sinir Has-Mütehassıshğına. Yedikule Hastnhancsl Başhekimi vo Mütehassısı Osman Nuri Baş-
Kocaeli tankeri tamir için İtalyaya gönderilecek
Denizyollarının Kocaeli tankeri tamir için iki aydan beri Haliçteki havuzda beklemekte idi. Geminin Haliçte tamir edilemiyeceği anlaşılmış ve italyaya gönderilmesine karar verilmiştir.
lar salahiyetli organ tarafından kontrol ve tâyin edilir.
• Birleşmiş Milletler İdealinin tahakkuku ve dünya barış ve güvenliğinin yerleşmesi İçin Korede. Birleşmiş Milletler sembolü altında, canları pahasına savaşan ve savaşacak olan milletlerin fedakâr askerlerine iyi temenniler vo başarılar dileyelim. Alınlan zaferin nuru ile parlasın.
1) Meşrû vasıtalarla teşekkül edon ve Birleşmiş Milletler kontrolü altında seçimle iktidara gelen tek hükümet Güney Kore olduğu için yalnız bu hükümetin mümessili Konseyde dinlenmiştir. Lütfen 4 ağustos 1950 YENİ ISTANBUL’daki yazımıza bakınız.
2) Mezkûr karar, Sovyet Rusya, 1 ağustosa kadar Güvenlik Konseyi toplantılarına İştirak etmediği için Sovyet Ruıyanın reyi nazarı itibara alınmaksızın 9 müspet ve 1 müstenkif reyle alınmıştır.
3) Bu karar 7 müspet 1 monfi (Yugoslavya) 2 müstenkif (Mısır ve Hindistan) reyle alınmıştır. Bilâhare Hint delegesi hükümetinin emri üzerine karara uyduğunu bildirmiştir.
) Yazımızda mevzuu bahsolan maddeler Birleşmiş Milletler şartının (and-laşmasının) maddeleridir.

vapuru ile Fransaya gitti
SABAHLEYİN BOĞAZDA BİR EDİB, GEMİ RIHTIMDAN AYRILIRKEN YE BAĞIRDI.
GEZİNTİ YAPAN BÜYÜK •‘YAŞASIN TÜRKİYE,, Dİ-
w
vlııtııın rarrero memleketimizden ayrılırken

ev-
ola-ay.
cektir. Sizin de bıı dostluğu edeceğinize inanıyorum. Arkadaşlarım adına »İze iyi seyahatler, uzun ve mesut yıllar dilerim.1’
Cmnl hareket ederken Fransız e-dibl güverteye çıkarak “Yaşasın Türkiye” diye bağırmıştır
takviye
Genel Meclis seçimi
15 ekimde yapılacak
Belediye sınırları haricindeki ilçeler için Vilâyet hır tebliğ neşretti
15 ekim pazar günü yapılacak 11 Genel Meclisi hazırlıklarına devam edilmektedir. 11 Seçim kurulu yarın ilk toplantısını yapacak vo kurula katılacak parti temsilcilerini tesbit etmek Üzere kur’a çekecektir.
Demokrat Parti namzetlerini teshil etmek üzere dün Şile. Kartal. Yalova, Silivri ve Çatalca ilçe idare kunıllarlyle, 1| idare kurulu bir toplantı yapmıştır. Namzetlerin önümüzdeki birkaç gün içinde kat! surette tesbit edilerek ilân edileceği ve ayın 25 inden evvel de İl seçim kuruluna bildirileceği anlaşılmaktadır
Bu seçimlerle alâkalı propaganda faaliyeti 25 eylülden itibaren başlı-yacak ve 12 ekim akşamına kadar devam edecektir.
Elen * Elektrik maçı
Elektrik Kulübünün davetlisi olarak şehrimizde bulunan Elen boks takımı dün gece Spor ve Sergi Sarayında naat 22 de İkinci kar^ılaşmaamı yine E-lektrlk Kulübüne karşı yaptı.
Gecenin ilk maçını 51 kiloda Recep özkutlu İle Anoyotldta yaptılar. İkişer dakikadan altı rnvnd üzerine yapılan bu maç berabere »ona erdi.
73 kiloda çarşamba gecesi Tayyar karşısında kaşından aakatlanan Lam-bldl» Garbista dövüşecekti. Fakat doktor ve maçın hakemi yaranın açık olması dotayıniyle Lambidisin dövüşemi-yereğlnl ilân ettiler.
Bu maçın yerine Elektrikten Garbi» ile Boka ihtilastan Oktay karşılaştılar. İkişer dakikadan altı ravnd üzerine yapılan bu maçta. Garbin rakibi Oktaya mayı henablyle galip geldi.
Gecenin non maçında Çnldarl» Stıp-blye ittifakla gelip geldi.
Bu maçlardan evvel vnpılan hususî karşılaşmalarda Boks ihtisastan Abdi özkutlu Beyoğluspordan Yorgoyu »ayı ile Galatasaraydan Yorgo. Be-şlktAŞtan Ruhiyi teknik nakavtla. Hüsnü özarı Vlâdemlri sayı ile mağlûp etti.
Bir müddetten beri şehrimizde bulunan büyük Fransız edibi ve Türk dostu Claude Farrâre, dün Ankara vapuru île nıemlekötine müteveccihen hareket etmiştir.
Claude Farrere, lıarckrlinden vvl gazetecilere demiştir İd:
..f— Güzel İFtnnbııla ilk defa rak, 26 yadında gelmiş t im. Son
rılışını da 71 yaşında nlnyor. Bu son ayrılışın bana verdiği üzüntü büyllk-tür.
Bu sabah Denizyollarının göndermiş olduğu motörle Kanlıca dan hareket ettim ve Boğazda son bir gezinti yaparak gemiye geldim.
Eski İstanbul ile yeni Istlnbul arasında çok fark var. Güzel şehir modernleşmiş. Taksim Meydanı değişmiş. Tam bir Avrupa nınnzurası ar-zrdiyor. İstanbul için korktuğum şey şudur: Atatürk Bulvarında büyük apartman blokları yapılmasın ve şehir Chicago’ya benzemesin ”
Claude Farröre, Vali adına Asaf özhan tarafından Milli Eğitim Bakanı
kendisine bir telgraf göndermiştir. Tevfik İleri, telgrafında ezcümle şunları belirtmektedir:
“lstanbula yaptığınız seyahatten şahsen çok memnun oldum. Ananevi Fransız- Türk dostluğu devam ede-
uğurlanmış ve Tevfik İleri,
İstanbul Hemşeriler 'Cemiyetinin bir mektubu
Dün İstanbul Hemşeriler Cemiyetinden aşağıdaki mektubu aldık. Alâka değer bulduğumuz için neşrediyoruz:
•‘Suadiye, Korupark Durağında bir dükkânın belediyece inşaatına müsaade edilmeyip kapı ve pencerelerine ip gerildikten sonra ortalarından iüQ-hürlenmiş olmasına rağmen, işçilerin ipleri aralayarak İnşaatına bu delikten girmek suretiyle devam etmekte olduğunu gören üyelerimiz, belediye nizamlarına bu kadar cesaretle saygısızlık, hayretlerini mucip, olarak cemiyete müracaat etmişlerdir.
idare heyeti bu durumu Belediye t-mar İşleri Müdürlüğü ve gazetenize bildirmeye karar vermiştir.
Bu gayri kanuni inşaata tatbik e-dilecek müeyyideleri İmar İşleri Müdürlüğüne bırakarak hemşeriler! rencide eden bu gibi hallerin tekerrürü için cesaretlerini kırmak bakımından, matbuatla da ilânında fayda görmekte bulunduğumuzdan kabil ise gazetenizle bu mektubun neşrini rica eder, bu
Belediye, herkesin evinde yarım günlük su bulundurmasını tavsiye ediyor
Şehir »ularında sık sık görülen ân-zaJarın önlenmesi İçin yeniden tedbirler alınmaktadır. Terkos Gölünden şehre kadar gelen eski galerinin başından sımıına kadar gözden geçııiJ-meaino baştanmış! ir. Hu ineelemede şüpheli görülen yerler patlak verme» don tamir edilecektir. İleride görülmesi muhtemel oknı Arızalar karcısında abonelerin daima uyanık bulunmaları ve herkesin evinde İliç olmazsa ynnm günlük su bulundurmaları lâzım gelmektedir. Bu yılın sonunda yeni galeri tamamlanmış ve susuz kalmak tehlikesi önlenmiş olacaktır. Ancak her ârıza karşısında bugün için vatandaşın uğradığı sıkıntılı durum daima gözönünde bulundurulmaktadır. Suların lüzumsuz yere israf edilmemesi ve ihtiyat su bulundurulmasına dikkat edilmesi belediyece abonelerden rica edilmektedir.
tatanbul Valiliğinden:
1 — İRtanbııI Umumi Meclisinin. İstanbul Belediye»! huduttan dışındaki ilçelerden seçilecek üye adedi. İdareyi Umumiye Vilâyet Kanununun 4928 sayılı kanunla muaddel 103 üncü maddcflinin birinci fıkrasında yazılı nispetlerde ve 5670 »ayılı kanunun 4 üncü ek maddesine göre il İdare kurulu ve belediye daimi kamtayo-nundan müteşekkil müşterek heyet tarafından aşağıda gösterildiği şe. kilde letbit olunmuştur.
2 — Adayların ilçe esası üzerine vr 5670 aaydı kanunun 3 üncü maddesi gereğince bir misli fazlasiyle teshiL olunması lâzımdır.
3 — Keyfiyet 4928 saydı kanunun 103 Üncü maddesi geıeğince bildlrlUr.
İstanbul Umumî Meclisine belediye hududu dışındaki ilçelerden seçl. lecek üye adedi:
Çatalca 5. Kartal 2. Silivri 2, Şile 1, Yalova 2.
Şehrimize gelecek Alman Milli güreşçileri seçildi
Yakında şehrimize gelecek olan Alman milli güreş takımının geçmeleri bitmiş ve şu güreşçiler takıma seçilmişlerdir:
Helnl VVeber. Mandrcd Spatz: Fer-dinand Sehmitz, Wolfgang Ehrl. Henf Nrtteshcim, Bruno Hcnz, Anton Berber ve yedek olarak da Guatav Gocke vardır.
Alman milli takımı harpten sonra ilk defa olarak haricî teması şehrimizde yapacaktır.
Takımda Wolfgang 1932 ve 1038 o llmoiyat larında ikincilik kazanmış Ferdinand Schmitz ve Helnl Net-(enhoım tac eski Avrupa şampiyonlarıdır.
Son hafta içinde limanımıza gelen mallar
Son bir hnfta İçinde limanımıza 31 ton kauçuk, 51 ton idin, 102 ton kimyevî madde, 15 ton kahve, 359 bin metre küp kereste 45 ton çinko levha. 422 ton kâğıt, 54 ton kazma kürek, 36 ton otomobil iç lâstiği gelmiştir.
vesile ile saygılarımızı sunarız.,,
Ulaştırma Bakanının dünkü tetkikleri
Ulaştırma Bakanı Seyfl Kurtbek. dün Şehir Hatları İdaresinde tetkiklerde bulunmuş ve Denizyollarında işletmecilik hakkında izahat almıştır.
Yürüyerek dünya turuna çıkacak olan Belçikalı
Mars livadan başlamak üzere vii-rüyerek dünya turuna çıkacak olan Belçikalı Maurice Frâdericİ, dün Ankara Vapuru ile şehrimizden hareket etmiştir.
D. P. nin ocak kongreleri
Demokrat Parti ocak kongrelerine 15 eylülden İtibaren başlanılmıştır. Kongreler kademe kademe yıl sonuna kadar dovam edecektir.
Ankara vapuru dün Batı Akdeniz seferine çıktı
Ankara Vapuru dün »aat 12 de 450 yolcu ve 180 ton yükle Batı Akdeniz seferine çıkmıştır. Gidenler a-rarnnda Fransadald Cerrahi Kongresine İştirak edecek olan Tıp Fakültesi Dekanı Kâzım îsmail Gür-kan. TUrk-Fransız Dostluk Cemiyeit reisi M. Louls Hermitc ve eşi. ItaL yada Fidancılar Kongresine iştirak edecek otan Büyükdere Fidanlığı Müdürü İbrahim Ttezcanh vardır.
Pakistanın tanınmış bir devlet adamı geldi
Dolrior İştiyak Hüseyin
Pakistan İçişleri, basın yayın ve radyo bakan yardımcısı Dr. İştiyak Hüseyin Kureşi, dün sabah saat 8.15 de Londradan şehrimize gelmiştir. Dr. Kureşi, dün beraberinde Pakistan büyük elçisi Mİan Beşir Ahmet
Kureşi Vali ile beraber
olduğu halde Vali ve Belediye reisini makamında ziyaret etmiş ve öğleden sonra
câmlleri, müzeleri gezmiştir.
Dr.
üzere
Kureşi yarın, bir gün kalmak An karaya gidecektir.
ÖLÜM
Hersekll merhum Mehmet Ali Paşa ve eabak Moskova Büyükelçini Galip Kemali Söylemezoğlu torunu ve sabık Brezilya Büyükelçimiz Hüsrcv Gerede ve LAmüı Geredenin sevgili oğlu, Selçuk Geredenin kardeşi
Faruk Gerede
Ankarada Yedek Subay Okulu talimleri esnasında yaralanarak dün sabah 1S-9-1950 de şehit düşmüştür.
Cenazesi bugün 17-H-ta5ü de Haydarpaşa Garından alınarak Beyazıt Camiinde ikindi namazını müteakip Mer-kezefendi Kabristanında aile mâkbere-»ine defnedilecektir.
Allah rahmet eylesin.
YENt İSTANBUL
SİYASÎ İKTÎSADt MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LtMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal IL SAKLICA
Yazı İşlerini fiilen İdare eden mesul müdür:
ÖGET
Neşredilmeyen yazılar iado edilmez.
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACI LIK LtMÎTED ŞİRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
— 6 —
Mefharet kızardı. Besimin fikirlerim bilirdi. Yazın balkonda şezlonglara uzandıkları zaman, kışın bitişik Balondaki şöminenin ö-nünde berjerlere gömülerek yaptıkları sayısız münakaşaların hepsi lâkırdıda kâhrdı. Böyle, ev halkından birinin şerefi üzerine hiç konuşulmamıştı. Hele Selminin, Selminin...
— Besim, rica ederim, Selnıin benlnı kızım. »enin ablanın kızı. Başıma kan çıkıyor. Düşün ki, Allah vermenin, böyle bir şey varsa, büyük rezalet. Dört aydan beri nişanlısından ayrı bıı kız. Herkes bunu biliyor ve herkes senin gibi düşünmüyor.
— Herkes;.. Herkes..,
Besim francala’ diliminin üzerine te rey ağdan sonra çilek reçeli sürerken, vereceği cevaptan evvel alacağı lezzeti düşünüyor ve yutkunuyordu.
— Herkes... Diye tekraria.cn ve dilimi ı-sırdı.
Daha sonra devam etti:
— lstanbulda, hele bu züppe köyde herkes büyük bir mesele değildir. Bir Orta Anadolu köyünde herkes kızcağızın başına belâ kesilir. Zavallıyı babanına bile vurdururlar. Bir Macar köyünde kızın oturduğu evin kapısına zift sürülür ve başına lânet yağdırılır.
26
Zavallıcığa Vilma Banki'nin “Seher Vaktinde”-ki cehennem azabı çektirilir. Fakat burada herkes, meseleyi tulumba tathsiyle sade kahve arasında konuşur, bebeğin sarışın mı, esmer mi olacağını ve kime benzeyeceğini sorarlar, geçer gider.
Mefharetin yuvarlak etli yüzü o kadar şişiyor ve kızarıyordu ki. plâtin saçları ağarmış gibi görünüyordu. Dudaklarının etrafı kabarmıştı. Besim buna dikkat etti ve sustu. Bir hafta evvel ablasının tansiyonu yirmi birdi.
Kadın ağzını yan açarak derin bir nefe» aldı.
— Kime benzeyeceğini evvelâ ben sana sorabilir miyim? dedi.
Besim çay ibriğine doğru giden elini birdenbire çekerek sıçradı:
-7- Hah! Bir bu eksikti. Tebrik ederim. îyl keşfettin; Bana benzeyecek.
— Sana değil, yanlış arılama,
— Bana. bana.,, tnan ki böyle bir şey imkânsız değildir. Çünkü Selminı çok güzel bulduğum ve senin kızın olduğunu unuttuğum anlar çok oldu. Hani şöyle bir karıncalandım. Kız kardeşim olsaydı yine benden şüphe edebilirdin. Ne çıkar abtacığım? İnsanın bütün felâketleri tabiate karşı gelmesindendir.
— Besim!
— Et. et, benden de şüphe et.
Mefharet gözlerinin uclyle etrafı yokladıktan aorıra bağırdı:
— Benden şüphe etmiyorum.
Yalanın kıstığı bit sesle ilâve etli;
— Kimseden şüphe etmiyorum. Benim başka bir üzüntüm daha var. Ağabeyimin lıa-27
llni beğenmiyorum. Dün gece gelmedi. Seninle bir daha konuştuktu. Epey zamandır bir başkalık var onda. Odasına kapanıyor hep.
Besim çay yudumunu emerken, lezzetin dille damak arasından tat merkezine gidişinin hiç bir arımı şuursuz bırakmak istemiyor ve gözlerini yumuyordu.
Dilinin uciyle dudaklarım yaladıktan sonra başım salladı.
— Bu bir kromozom muammasıdır, dedi, üçümüzün de aynı ananın ve aynı babanın çocukları olduğumuz muhakkak. 1923 ün ortasına kadar doğanlar bu emniyetle konuşabilirler. Üçümüzün arasındaki farklara bak. Sanki ağabeyim CorııeiJle’Hi torunu, ben Mo-liörc’in. Sen... Sen... O!.. Büyük babanı aramak için Sotoklese kadar çık. Samünden daha trajik mahlûksun sen. Hiç olmazsa onun bazı gevşek ve mızmız hassasiyet anları var dâ, içindeki trajedi barutunu lakrimal bezelerinde ıslatıyor. Üzüntüne gelince, o zaman da söyledim sana: Bizim birader âşık... Bu kadarı senin sahnede bir kolunu yukarı kaldırarak ve gerinen bir kedi yavrusu gibi elini havada zarif bir dalgalanışla kabartarak uzun bir ti-rad çekmen için kâfi değil. Biliyorum, Kime âşık, onu nıerak ediyorsun.
— Dün gece çıldıracaktım.
Besim başını geri attı.
— Btıyıır! İşte senin en çok tekrarladığın söz: Çıldıracağım, çıldıracaktım, çıldırmazsam, çıldırmaktan...
— Vallahi çıldıracaktım. Ben bu evin havasında bir ağırlık duyuyorum» Besim.
— Tabii, acaip rüyalar da görüyorsun.
28
— Görüyorum. Evvelki gece perde gördüm. Siyah perde. Sıkıntıdır. *
— Ben de bu evin İçindeyim. Hem de sizin gibi her kuşu baykuş sanan kâbus tiryakileri arasındayım. Keşd’imi bozmuyorum.
— Aman! Sen! Çıldırtırsın İnsanı... Seninle hiç bir...
Başım arkaya çevirdi. Bir ayak sesi. Hafif bir öksürük. Selinin giriyordu.
Mefharet kalktı ve Besime gözleriyle bir işaret çektikten sdnriı» kıziyle yüzyüze gelmemek için, bahçeye bakan terasın merdivenlerine doğru yürüdü.
Selminin yüzü solgundu,
~ Günaydın, dayı.
— Bonjur Selinin, otur.
Kız önüne bakıyordu. Besim yeşil zeytin tabağını ona doğru sürdü.
— Şimdilik insanı bundan başka bu eve bağlayan lezzet yok. Bir tane ağzına at ve bana cevap ver: Eu dünyada kendisiyle her şeyi rahatça konuşabileceğin adam ben değil miyim? Anlat bana,.. Selmin... Haydi... Sem böyle solduran mesele nedir?
Selmin çatalını zeytine soktu, fakat elinden bıraktı. Kıvrık ve uzun kirpiklerinin altın çerçevesi İçinde buğulanan yeşil gözlerinin ucunda sivrilen keskin bir anlayışla cevap verdi:
— Tahmin ettiğiniz gibi.
— Tahinin ettiğimizi ne biliyorsun?
Selmin bahçeye doğru baktı:
— Annemin çıkışından belli. Anladığını İki günden beri uıılıyorduııı.
Bosun güldü:
20
— Peki. Mesele yok. Bahtiyar zatin adını da »öyler mtaln?
— SöyHyemem, dayı, mazur gör.
Besim durdu ve başını salladı:
— O halde benden, meseleyi on dört dakikada halledecek ve seni bir sene sonra bir mecliste görüp de ^Nasılsınız Selmin Hanım?” diye sorarken sesinin imalı toniyle sana geçmişi hatırlatmaktan çekinecek dost bir tabibi hazıkın adresim soracaksın,
— Hayır, dayı, sormayacağım.
Alçak sesle ilâve etti:
— Doğuracağım.
Bçsım kızın fincanına çay koyarken başını salladı.
— Alâ!.. Demek bahtiyar zat ile evleneceksin ve bu onun son bahtiyarlığı olacak.
— Hayır, evlcnmiyeceğim.
— Hâ... Nesebi meçhul ve gayrısahih ev-lâd-ı vatanın sayısız miktarına bir de sen ilâve edeceksin. Mesele yok. Sahih veya gayrlaablh. Bence müsavi. Fakat annene bunu aöyliye-meyiz.
Selmin omuzlarını kaldırıp indirdi.
— Bence de o müsavi, dedi, annem benim en büyük şansımın önüne dikildi. Bundan sonra onu hiç bir İşime, hiç bir zevkıma karıştırmam.
— Geliyor, dikkat!
— Buyursun.
Mefluunt yaklaştı. Bir pençe gibi uzattığı elindeki öfko, yakaladığı sandtılyayı takırdatarak çekli. Yüzünde hâlâ kan vo şişkinlik vardı.
t Devamı var!
30


17 Eylül 1950
yeni İstanbul
Sayfa 3
Günler geçerken
- ■ ■ —
O tarihten beri...
Refik Halici Karay
EDÎNBURGH DÜKÜ’NÜN MEMLEKETİMİZİ ZİYARETİ
sökülerek tamirine başlanmış; bu-tamlr İçin Danlmarkaya yollnna-Mftlbinitimiz, «İvil hahriyemlz hak-- sakatlık - zarar - tamir,, kolime*
GAZETELERDE okuduk: Fistanları Arıza ynpaıı Trabzon vapurunun
— keşke Trabzon’uııkl değil, adam kayırma nıekanlzmnmızdııkl “piston,, ânzaya uğrusaydı! — nıotörlerl ra(la düzelttirmediği takdirde gemi, çakmış; aylarca muattal kalacakmış, kında hep “ârrza - kusur - bozukluk İrri sıralanmış haberlerle doludur.
Şunu da bir gazetenin neşriyatından öğrendik: New-York limanına giren vapurlarımız, usule aykırı hareket yüzünden o kadar yüksek para cezası ödüyormuş ki seferler dalma zararla kapanıyormuş! Tuhaf bir haber daha: İdlere geçen sene hac seferlerinden bir milyon lira ziyan etmiş. Bıı yıl zararın neye baliğ olacağı bilinemiyorıııuş! Hulâsa sütunları hep nahoş haberler kaplıyor. Galiba hiç bir memleket matbuatında o kadar çok gemi sakatlığı, tamiri, zarar ve ziyanı havadisine rastlanmaz ve “havuza girdi, tamirden çıktı, yolda kaldı,, nevinden kötü haberler yer nlmaz.
Daha İlk seferlerinde bilmem nereleri bozulan, yolcusunu boşaltan ve Önceden teminini düşünmediğimiz lüzumlu tesislerden mahrumiyet sebebiyle tamir İçin aheste bosta dünya limanlarınıı srvkolıınan gemilerimizin o hazin gidişleri İnsana üzüntü veriyor; satın alınıp gelişleri sırasında duyduğumuz sevince zehir katıyor. Galata Rıhtımına yanaşan gelin gibi vapurları gönül rahathğlylr seyredemiyoruz; zira başına ne gelecek, neye uğrıyacak diye düşünmekten kendimizi alıkoyamıyoruz.
Bütün bunlar ortada bir “yiirütülemez.lik,, olduğunun İspatıdır; Denizyolları erkânının gayreti, hele ticaret filomuzun dünya denizlerinde ispatı vücut etmeal gibi, iyi müşahede ve neticelerden memftunlıık duymakla beraber aksaklık alâmetleri göz çıkaracak şekilde meydandadır; o çalışmalar daha İyi neticeler vermelidir. Filvaki matbuata giren haberlerden bir kısmını, meselâ “/arar,, bahsini knale almamalıyız; idare hac seferinden zlynn görür, turistik seferden fayda... Netice itibariyle kazanmaktadır. Kazanmasa kendi variflatlyle boyuna yeni vapurlar ge-tirtemez, büyük büyük işlere girişenıez.
O halde kusıır sistemdedir. Belki de idarenin Hükümete, merkeziyet usulüne, kırtasiyeciliğe, katı devletçiliğe dayanması, her yeni Bakanın başka bir görüşle muamelâta karışması şu kÖrdöğiişüne sebep oluyor. Bir aralık yapılan mubayaalar ve gemilerdeki astarı yüzünden pahalı tâ d Un t da gazetelerim i/J epeyce meşgul etmişti.
Muhakkak olan bir şey varsa o da şimdiki İdare şeklinin, harcanan para ve emeği boşa çıkarmasa da yarı yarıya verimsiz bir hale sokmasıdır. Belki (lo unlarların İleri sürdükleri gibi Denizyollarını, doğrudan doğruya alâkalı bulunmadığı İşlerden sıyırmak, ek şubeleri ayrı müesseseler halinde ayırmak, sırtındaki fuzuli yüklerden kurtarmak lâzımdır. Hele şehir hattan nevinden küçük İşletmeleri belediyelere vermek doğrudur; müstakil bir tersane kurmak da icap edebilir.
Hulâsa, İşin bünyesine uygun sistem bulunmadığı, eskisinde ısrar edildiği takdirde Denizyolları meselesi, gazetelerin yazdığı ve İçinde “arıza - bozukluk - aksaklık,, kelimeleri dolu, kulak tırmalayıcı haberlerle İlelebet devam edip gidecektir. Bir İdare tarzı, kendi bozukluğunu bundan daha açık surette meydana vuramaz.
Hattâ bana öyle geliyor kİ dört bir yandım, uzaktan yakından, İnceli kalınlı akseden vapur ‘sesleri bile blz.l İkaza çalışıyor; “değişecek şey âmir ve memur değildir; sistemdir» diye feryat ediyor. Şu var ki âmir ve memur değiştirmek kolay, sistem değiştirip yenisini ve elverişlisini kurmak güçtür, “ldarel Mahsusa., nın tesisi tarihinden beri bunu beklemekteyiz.

Yugoslavyada kıtlık ihtimalleri başgösterdi
Amerika ucuz mal göndermez ve para yardımı yapmazsa Tito’nun mevkii sarsılmak tehlikesine düşecek
Belgrad, 16 (YİRS) — Batılı devletlerin buradaki elçileri hükümetlerine gönderdikleri raporlarda bu sene Yugoslavyada havaların kurak gitmesinden dolayı kıtlık ve asayişsizlik imkânlarının mevcut olduğunu bildirmişlerdir.
İyi haber alan çevreler, şayet Tito Amcrikadan dolar ve ucuz fiyatla mal
alamazsa mevkiinin sarsılacağını söylüyorlar. Yugoslavyanın şimdilik mısır. fa^ulya. yağ ve şekere ihtiyacı vardır.
Israille Araplar arasında ihtilâf
Mısırla İsrail, Güvenlik
Konseyine müracaat ettiler
1
oğu Almanyada ' yapılacak seçimler
I.
maksadiyle Doğu hitaben yayınlara
Başbakanı dün
Adananın 4 senelik kalkınma plânı
*
Belediye Başkanı, gazetemize verdiği bir beyanatta, Adananın ezeh* derdi olan kanalizasyon işinin halledileceğini söyledi
Adana, 16 «Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Adana Belediye Başkanı Daniş Arıkoğlu bugün “Yeni İstanbul,, İçin beyanatta bulunarak. 4 senelik bir plân dahilinde yapılacak u-mumî İşleri izah etmiştir.
Belediye Zabıtasının ıslah ve takviyesi lâzım geldiğini belirten Başkan Arıkoğlu. Adananın umumi temizliği. Bağlık işleri, seyrü seferin tanzimi, gıda maddeleri üzerinde kontrol ve ucuzluk meselelerinin birinci plânda ele alındığını da ilâve ederek halka hâlen temiz su içirilmediğini açıklamış, su, ışık ve yol dâvalarının behemehal hallolunacağın» tasrih etmiştir. Şehir plânının ihmaline hiçbir suretle müsaade edilmiyeceğİnİ, >reşil yollarla yeşil sahaların birer mera olmaktan kurtarılarak parkların tevsi ve İmarına çalışılacağını beyan eden A-nkoğlu. devlet yardımı ile Adananın ezeli derdi kanalizasyon işinin de ciddiyeti*» gözönüne alınacağını bildirmiş. Şehir Otelinin ve Otobüs işletmesinin hususi teşebbüse terkedilmesi-nin daha isabetli bir İş olabileceğini ve Adananın köy manzarasından kurtarılarak şehircilik anlayışı dahilinde i-mar ve tezyin edileceğini sözlerine katmıştır.
r,:
Aferin Mahmut




Kaçakçılık
Ağustos ayı içinde 317 kaçakçı yakalanmış ve 367 kaçakçılık vakası tesbit edilmiştir
Ankara, 16 (A A.) — 1950 ağustos ayı içinde, yurdumuzun kıyı, karasuları ve sınır bölgelerinde faaliyette bulunan gümrük muhafaza kara ve deniz teşkilleri. 89 olayı silâhlı kaçakçılarla çarpışarak, 278 olayı da çar-pışmasız olmak üzere 367 kaçak vakası* ile karşılaşmıştır.
Bu olaylarda 317 kaçakçı yak ata rf-mış, »uç âleti olarak taşıdıkları 16 tüfek ve tabanca, 158 adet mermi ile ayrıca kaçak taşıt aracı olarak 1 motosiklet. 14 adet at ve ester. 17 merkep ele geçirilmiştir.
Bu kaçak olaylarının ve silâhlı çarpışmaların çoğu güney bölgesinde vu-kubulmuştur.
Bu ay içinde giriş kaçağı olarak: 556 kilo ipekli, 79 kilo yünlü, 136 kilo pamuklu mensucat, 1503 kilo eski elbise. 46 kilo çay ve kahve. 522 adet çakmak. 5765 adet çakmaktaşı, 1400 adet sigara, 37720 defter sigara kâğıdı 92 kilo ve ayrıca 2263 adet çeşitli gümrük eşyası yakalanmıştır.
Çıkış kaçağı olarak da: 944 kilo çeşitli yiyecek maddesi, 735 adet koyun ve keçi, 182 kilo tütün. 522 kilo uyuşturucu madde, 195 kilo ve ayrıca 46 a-det çeşitli tekel maddesi. 3445 lira değerinde Türk ve yabancı parası yakalanmıştır.
DİZİM çamaşırcı kadın, kocasını " Hacca göndermiş! Geçen gün evden söylediler de şaşıp kaldım... Tam kapı karşımız dağ gibi iki a-partman var. Bir haftadır merdivenlerinin önünde yabancı tipler pinekliyor; yeni kapıcılarmış. Eskileri çoktan Cİddeyl boylamışlar bile.. İhtimal şu anda hacı miskleri sürünüp, Zemzem Içİyorlardır. Dönüşlerinde vazifelerini, devrettikleri hernşerllerlnden tekrar teslim alırken, herhalde onları da gözetirler: Ravzai Mııtahharanın eski örtülerinden çıkarılmış birer gümüş halka İle ufak bir şişe Zemzem vererek... İnanınız pazarlık bu kadara yapılmıştır. Çünkü burada kalana, bir müminin hacılığı için yaptığı >ardımın hazzı yetiyor. Ne bilsin biçare! Hazcın ancak müreffeh mÜNİümanla r a farz olduğunu, gidenin, geriye on az iki senelik geçim İmkânı sağlaması I-eap ettiğini ve bütün bunların kstünde, harcın sayısız mânevi doğrıı dürüst anlatan din gösterin de, hep beraber şapur şupur ellerini öpelim.
Yedek subaylığını henüz bitiren bir dostum, alayında, köyünden gelen fazla paraya rağmen İzinlerini kullanmıyan, kasabaya inmek için yarım liralık otobüs parasını dahi c-slrgiyerek yaya yürüyen, levent endam bir eri dikkatle takibe koyulmuş. Acaba kötü bir iptllâsı mı var kİ, parasını alır almaz hemen kaptırıyor?.. Bir hafta, İki hafta derken, nihayet bir gün. aynı mangadaki arkadaşlarından bir İkisini çağırıp soruşturmuş. Erler, o kendilerine has, saf erkek gülüşleriyle gülüp ne demişler bilir misiniz: “Yok teğmenim Mahmudıın kötü huyları yoktur, Müslüman çocuktur. O hac için para biriktiriyor da ondan....
Münevver dostumun halini tahmin edersiniz. Saçları dlındlk, gözleri alev alev; Mahmudu çağırtmış
I
Dükü sererine evvelki gece Mlrgün Köşkünde Vali ve Belediye Başkanı tara-
Dün şehrimizden ayrılan Ed inini rgh tından bir suare verildiğini yazmıştık. Resimlerimizde* Dük bugün şehrimizden ayrılırken ve evvelki geceki suarede Alirgün Köşkünün havuzunda sandalla gezerken görülmektedir.
Ceyhanın imarı için kaymakamın yaptığı toplantı
Adanş. 16 «Hususi muhabirimiz ^İldiriyor) — Ceyhan Kaymakamı Ra-gıp Oğuzalp. şehir işleoini İlgilendiren meseleler üzerinde Ceyhanlı tacir ve esnaflarla bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıda toplu ve ahenkli çalışma sistemi üzerinde durulmuş. Ceyhanın bir çok mrscMrrl cl(» alınarak tahlil ve teşrih edilmiş, şehrin kalkınması hususunda clbırliğinln lüzum ve faydaları görülmüştür.
Çifteler Panayırı I ekimde açılıyor
Eskişehir 16 (A.A.) — Eskişehirin Çifteler bucağına bağlı Merkez Çifteler köyünde 1 ekim pazar günü geniş bir hayvan ve emtia panayırı açılacaktır. Panayıra gelecek olun vatandaşların her türlü istlrahatlerl-ni temin edecek tertibat alınmıştır. Panayırın dördüncü ve beşinci günlerinde büyük güreşler tertip edimiş-tir. Yağlı güreşlerde başa 300. başaltına 200 ve ortaya 100 lira verilecektir. Panayırın devamı müddetine^ ayrıca at yarıştan da yapılacaktır.
Çeşmenin
Kurtuluşu
Nihat İyriboz Ayvalıkta
bayram, şimdiye kadar görülmemiş bir tezahüratla kutlandı
Çeşme, 16 (A.A.) — Bugün coşkun bir sevinçle kurtuluş bayramlarını kutlulayan Çeşmeliler bu aziz günü 27 yıldan İnsri eşi görülmeyen tezahüratta yaşamakta ve sayın Celâl Bayarla Adnan Menderese sempati telgrafları çekerek emsalsiz şekilde şenlik yapmaktadırlar.
Geceyi de aynı şekilde tezahüratla geçirmek için muhtelif eğlenceler ve fener alayları tertip edilmiştir.
Mersinspor, Şam takımını
6-0 yendi
Adana 16 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Suriye turnesine çıkmış olan Mersinspor futbol takımı Şam Kolej takımını 6-0 yenmiştir.
Ayvalık. 16 (A.A.) — Tarım Bakam Nihat îyriboz. beraberinde özel Kalem Müdürü ve Bakanlık erkânından bazıları olduğu halde dün saat 17.30 da şehrimize gelmiş, Ayvalığın Altıno-va bucağında Vali ve Balıkesir milletvekillerinden bazıları, belediye başkanı tarafından karşılanmıştır. Doğruca Demokrat Partiye giden Bakan, halk ve partililerle konuşmuştur.
Gayri resmî grevlere karşı tedbir alınıyor
Londra 16 A.A. (Lps) — Ingiliz uzmanlan, gayri resmi grevler çıkararak memleket sanayiini felce uğratmaya kalkışanlara karşı yeni kanunî tedbirler derpiş eden programı incelemektedirler. Çalışma Bakanı îsaacs dün Avam Kamarasında verdiği demeçte bu kanunun çıkarıldığını fakat en son dakikada müracaat edilmek üzere mahfuz tutulduğunu bildirmiştir.
Mr. Îsaacs. Amme hizmetlerinde grevler çıkararak İngiliz sanayiini felce uğratmaya çalışan bir teşkilâtın faaliyetinden bahsetmiştir.
Shcm'ın nüktesi

şartını
şurtunu adamı
ve srslııe en tatlı telkin tonlarını vererek: “Oğlum, demiş. Böyle hac parası biriktirilmez. Hac zenginlerin harcıdır. Senin şimdi yaptığın vazife .Allahın İndinde de, İnsanların nazarında da, bin hac’dan daha mukaddes. Kendin) böyle bir vazifede sıkıntıya sokarsan, Allah senin hacılığını nasıl kabul eder?,, Mahnıudıın cevabı, hepinizin tüylerini ayaklandıracak cinsten: “Valla.. teğmenim demiş, lıen gelirken bizim köyün İmamına danıştım. Aferlrı Mahmut dedi, seninki büsbütün kıymetli olur. Sakın on para harcama!,.,,
Haydi bakalım, şimdi gelin de hep birlikte bu hail Diyanet İşleri Reisimize gösterelim. Ve cübbesinin yakasına sarılarak; hademe-l hayratın maaşlarından, bilmem hangi hocanın alevî yahut hamileli oluşundan çok evvel, bunlarla meşguliyetinin farz olduğunu kendisine anlatalım. Hattâ bir İki de âyet okuyarak... Mübarek Kur'anı Kerimde, İnsanlara vazifelerini emreden âyet mİ yok?
Ama, hakçasını İsterseniz anlı-yarı beri geİNİıı! Geçimlerde hakanlardan özenip, bir “şer’iye vekili,, ot varı İle Gazeteciler Cemiyetine beyanat vermeye gelen Diyanet Reisimize, arkadaşlar, hacılarımızın halini ve radyoda Kıır’an okutulmalını soracak olmuşlar. Sayın Akseki, beyaz sakalını şöyle l>ir sıvazlayıp, sarığını düzelttikten sonra: “Bunlar demiş, hükümetin işleridir, siyasidir. Bize taallûk etmez.,.
Anladık, kararların alınmam verilmesi kendilerine taallûk etmez ama; hurca alt malûmat vermek Müslümanları tenvir etmek de nıl Diyanet İşlerine taallûk etmiyor? Haydi o da etmiyor diyelim, memleketin savrulan dövizleri de mİ


r
Yazan;

Bediî FAİK
kalkındır-“Marahall ülkeleri ili-plânı,, tut-
“baş Imam“ınıi7j alâkadar etmez ?
Anlaşılan, Avnıpayı inak İrin Amerikanın Plânı,, gibi biz de bazı .va edecek bir "Akseki blkıım giriştik!
Plânın neticelerini sonraları daha vazıh göreceğiz, ama, İranlIların dediği gibi daha evvel “armut ağacından İnmek lâzım „ Diyanet İşleri Reisimizin fnrs-çası ne merkezdedir bilmediğini için, bu t-ran darbı meselinin dayandığı hikâyeyi ister
İstemez anlatacağım:
“Fettan bir kadın her gün evinin bahçesine âşığını alır, orada oynaşırmış... Gene bir gün sevişip dururken uzaktan korasının gelmekte olduğunu görür. Ne yapsın? Aşığını hemen oradaki çalının arkasına saklıyarak, kocasını karşıla ma yu koşar ve kolkola bahçede dolaşmaya başlarlar. Biraz sonra kocasının çalının olduğu tarafa yaklaştığını gören kadın, Önlerindeki armut ağacını İşaret ederek:
— Dur, der. Sana armut koparayım. Ve hemeıı ağaca tırmanır. Fakat çıkrnaslyle feryadı basmanı da bir olur:
— Vay utanmaz herif der. ne yapıyorsun, o yanındaki kadın klııı, benlin önümde oynaşmaya utanmıyor musun?
Adamcağız şaşırır. Her ne kadar
“Yahıı yanımda kimse yok, sen deli m| oldun,, derse de kadın feryatta devam eder. Nihayet ağaçtan İnerek:
— Ana der. nasıl olur, şimdi yanında kadın vardı. Yoksa ağaçta mı bir şey var?
Kocası şaşkın:
— Bir de der, ben çıkayım.
Fakat adam tam çıkarken, kadın âşığını çalınırı arkasından çıkararak sevişmeye Imşhır. Bu nefer feryat sıranı adama gelmiştir. Nihayet o da İnmeye karar verir. Tabii arkasını dönüp İnerken, kadın da âşığını kaçırır. Zavallı a-dam İner bakar, karısı yalnız, o zaman anlar kİ, ağaçta bir tılsım vardır,
İşte farsçada aldanantar İçin kullanılan “armut ağacından İn do yanılmıyanın.. sözü bundan gelmedir.
Şimdi ıırmııt ağacının tepesine kasılıp da, aşağıda İnkılâpla oynaşan sarıkları, mahkeme koridorlarında ayaklanan tarlkatçilcri, hep o ağacın tılsımından geline yalancı birer hayal zannedenler ağaçtan indikleri gün, elle tutarcasına görecekler ama, Allah vere İş Işteıı geçmemiş olsa!
Efoııdlslnin, barağını burarak eğlenmesine sabırla talıumıııül gösteren Eplktctos:
— Buruyorsun ama, demiş. Kırılacak.
Ve efendinin, eğlencesine devam edip bacağı kırması üzerine arı İle gülerek:
— Sana söylemiştim, demiş. İşte kırdın.
Şatafatlı teşbihlerden nefret e-derlm ama, doğrusu İnkılâbımızın halini, Eplktctosa yapılan bu işkenceye pek benzetiyorum. Baksanıza o da, bacağını burarak eğlenenlere, sadece “Kıracaksınız,, demekten başka ne yapıyor ?
BACAK kırılması der deınoz aklıma geldi. Son günlerde bizim İnkılâbın bacağı bıırula dursun, dünya çapında bir tanesi de kırıldı: Bernard Shavv’ıııkİ... Şimdi bütün dünya ajansları bu İhtiyar paradoks kumkumasının kırık bacağı ile meşgul. Fakat 94 yaşına rağınen Sim"’, sade kafaca değil, bacak bakımından (la değme gençleri cebinde taşıyacak kıymette olınalı kİ, gün geçtikçe lyileşlyor-mıış. Hele biraz kendine gelsin, artık siz seyredin bacak esprilerini!
Bir urkadaşım var. Slıavv’a âdeta âşıktır, iki defa Inglltereyc, Ir-lamtaya gitti. Her seferinde onur «laklkalık lld görüşme yapabilmiş. Anlattığı zaınaıı şaşarsınız. Ylrıııi beş senelik seyahatini Marko Polo o derece uzatamamıştır. Maanm-flh Bernard Shaw'a karşı bütün düııyaııııı buna yakııı bir hayranlık duyuşuna bakılırsa, dostunla hak vermek lâzım. Baksanıza, bilmem nerenin emekli subaylar kulübü n-daııı(*ağızdaıı hasta döşeğinde bile mesaj İstemiş! Ve tabii İyice haşlanmış. Hoş Shaiv İyi de olsaydı kendilerine geııe aynı muameleyi yapardı. “ Shıov âşığı m dostumun anlattığına göre, Amerikanın (’olombla
Üniversitesi Shaw’ı kon-
ferans vermek üzere davet ettiği zaman ne cevap almış biliyor musunuz: “Lisanınızı bilmediğim tçlıı geleııılyeceğlııı.,,

t
Lake Success. 16 (AP) — Mısır dün, tsrailln binlcrco Arabi, Filistin hududundan çıkararak Mısır çöllerine göndermiş olduğunu iddia ile bu meselenin Güvenlik Konseyinin ilk içtimaında tetkik edilmesini talep etmiştir.
Mısır Birleşmiş Milletlerin müdahalesini ve bu gibi hareketlere son verilmesini istemektedir.
Telâviv, 16 (AP) — İsrail devleti dün, Ordunun, İhtilaflı olan Nahara-ylm bölgesindeki Yahudileri çıkarmak İçin kuvvet kullanacağı yolunda tehditlerde bulunması keyfiyetini muhtelit mütareke komisyonu nez-dinde şikâyet etmiştir.
İsrail, Ürdün iddialarının 3 nisan 1949 tarihli mütareke hükümlerinin İhlâli mahiyetinde olduğunu ileri sürmektedir.
Hatırlarda olduğu veçhile, Ürdün de, mezkûr sahaya İsrail askerlerinin tecavüz ettikleri yolunda Güvenlik Konseyine şikâyette bulunmuştu.
• *
Bonn 16 A.A. (Lps) — Batı Almanya radyo istasyonları, * Alman-yanın Sovyet işgal bölgesinde gelecek ay yapılacak olan seçimlere hâkim olacak antidemokratik usulleri meydana çıkarmak Almanya halkına başlamıştır.
Bavyera eyaleti
Sovyet bölgesindeki lAlmaniardan komünist propagandasına katılarak yanlış yola girmemelerini istemiştir.
Berlin 16 A.A. (Lps) — Dün akşam Doğü Almanya Hükümeti seçimlere giren adayların birinci listesini yayınlamıştır. Bu listede sadece komünist temayüllü Birleşmiş Sosyalist Partisinin ve diğer komünist taraftarı partilerin başkanlarından bir kaçının İsmi bulunuyordu.
Ingiliz harp gemilerinde sabotaj yapılıyor
Pondra 16 A.A. (Rcuter) — Büyük Britanya deniz kuvvetlerine mensup “Vengeance” adlı uçak gemisinde iki gün içinde diğer bir sabotaj vakasına daha tesadüf edildiği dün akşam bildirilmiştir.
Manevralara katılmak üzere hareket etmiş olan gemide Cebelüttarık-tan binen bir tahkikat heyeti bulunmaktadır. Heyet valflardan birinin açık bırakılmış olması tahkik etmektedir.
Valfın açık bırakıldığı, bütün hızifle harekete
Baltık Denizinde dolaşan Rus gemileri
Stockholm, 16 A.A. (Reuter) — İyi haber alan bahriye kaynaklarına göre, Sovyetlerln yeni yapmakta oldukları 5.600 tonluk üç harp gemisinden biri bu ay Doğu Baltık Denizinde seyir tecrübelerine başlamıştır.
Bu Sovyetlerln 15 senede inşa ettikleri “Sovletsky Sojus” gemisidir. Bu geminin İnşaatına diğer iki e-’ Tretla International ve Sovletikaıa Ukrania İle beraber 1935 te Leningrad civarında başlanmıştı.
Bu sene indirilen “Tretla International,. teçhiz edilmektedir, Sovieti-kaia Ukrania ise henüz tezgâhtadır.
Geminin iki taretli 40.6 santimetrelik altı, 15 sm.lik 20, 45 milimetrelik 25, 20 mm lik 40, iki taretinde füze topu vardır.
Gemide İki keşif uçağı İle İki yanında ve su kesiminde altında ne de torpil kovanı bulunduğu maktadır.
Gemiden her biri 240 metre yunda 33 metre enlndedlr. Su
minden aşağısı 11 metredir. Zırhları 10 - 18 pus kalınlığmdadır. 32 bahri mil süratinde olan her üç gemi, 14 bahri mil bilmektedir.
Tahminlere rettcbatı 1850
6 ta-sanıl-
bökesi-
hâdisesini
ma-ol a-
ge-
makineler geçtikten sonra farkına varılmaydı bütün kine dairesinin hasara uğramış cağı bildirilmektedir.
Amirallik Dairesi dün akşam,
minin makinelerinin yağlama cihazında kum bulunduğunu bildirmiştir.
“Vengcance,, İngiliz harp filosuna mensup 13.000 tonluk hafif uçak gemisidir.
Yunan hududunu geçen çeteciler
Lake Success, 16 (Afp) — Yuna-nistanın Birleşmiş Milletler nezdinde-ki delegesi Aleksi Kiru, dün genel sekretere. 26/27 ağustosta 20 kişilik bir komünist çetesinin Arnavutluk -Yunan hududunu geçtiğini haber vermiştir.



• •
hızla 8.000 mil katede-
göre her birinin mii-klşl olacaktır.
Nurullah Kunt, Beynelmilel Ceza Konferansı asbaşkanlığına seçildi
Paris. 16 fYİRS) — Pariste Beynel-milel Ceza Konferansına Türkiyevi temsilen iştirak etmiş bulunan Nurullah Kunt tezini muvaffakiyetle müdafaa etmiş ve gösterdiği haşan üzerine Beynelmilel Ceza Konferansına asbaşkan seçilmiştir.

YENİ tSTANBl L — Gazetemizde zaman zaman değerli makalelerini o-kuduğunuz arkadaşımız Nurullah Kunt’u tebrik eder, muvaffakiyetler temennisinde bulununız.


^Bu satırları dikkatle okumalısınizJ
"YENİ İSTANBUL,, neşir hayatının yıldönümü olan 1 Aralıkta çekilmek üzere bir tahsil kurası tertip etmişti. Bu kurada kazanacak bir okuyucumuz 3 sene Avru-pmla, diğer bir okuyucumuz 3 sene Türklyede tahsil ııı ekle edecekti, rumuza kıymetli ilecektik. Evvelâ
paklar İyi o boşladığımız hu kuraya, sonradan büyük bir okuyucu kütlesinin arzusu üzerine gazetemizde bir kupon neşrederek devam etmeye haşindik.
yapmak İmkânı-/Yyrıca 9 okııyu-saatlrr lıcdlyc e-aylık abone ka-
1 aralık 1050 tarihi ynklaşmıtkta olduğundan» neşir hayatımızın başladığı ürünlerde geniş geniş izah ettiğimiz hu kura hakkında okuyucularımıza İzahat verelim:
Kuramızda birinciliği kazanan 1 kişi Avrupada 3 senelik tahsil masrafı olan
gazetemiz tarafından ödenmek ü-zere vahancı memlekette okumak imkânını ekle edecektir. Okuyucumuz tahsil çağında olmadığı veya tahsile bitmek istemediği takdirde bu miktar % 20 noksaniyie defaten kendisine tediye edilecektir.
hazırlıyabilir
AYRICA :

3 altın saat
3 gümüş saat
3 çelik saat
Bu kuramızda diğer dokuz dereceyi kazanacak olanlara sırasiyle 9 kıymetli saatten birini hediye e-dcceğiz. Aşağıdaki küçük kupon size bir istikbal hazırlıyabilir. Her gün iki makas darbesiyle bir kenara koyacağınız
90 kupon, size bir şans getirebilir
Bu kuponlar numarasızdır. 90 tanesini getiren okuyucumuz, bir kura numarasına hak kazanır. Ayrıca, aylık abone karnelerimizin her kapağı da 30 kupon değerindedir. Kuponların kura ııunıarahırly-lo değiştirilmesine 15 kasım 1950 ve kadar her gün matbaamızda devanı edilecektir.


Fakat bence Stıaiv’ın bisiklet Ü-zerlııe yaptığı bir ııükte vardır kİ, bizim bazı İdarecilerimizin boyunlarına muska olarak değerdedir: “Bisiklete hlneıı adam diyor, dünyanın en hayalperest İnsanıdır. Çünkü bisikletin kendisini götürdüğünü zanneder!..',
Tıpkı koltuklara oturup İşleri kendilerinin yürüttüklerine inananlarımız gib| değil mi?
HMMIM...


»
1950 fle çekilecek
Kuramızda ikinciliği kazanan o-kuyucumıızun Türkıyedc 3 sene tahsil yapmak Üzere gazetemiz tarafından ödenecek
5.000 liraya
hakkı olacaktır Yukarıda olduğu gibi, tahsil istemlyenlere bu meblâğ da defaten yüzde yirmi noksa-nlyle ödenecektir.

1 aralık
büyük kuramıza İştirak için a-şağıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir küre numara sı a-labiiecekslnlz.
) eni htaııbııl'uıı
KIPOM
y
Sayfa 4
Y E N î İSTANBUL
17 Evlili 1950
A?
/•
Memleketimizde yapı ve yakacak odunundan tasarruf zarureti
Bari Fuarında Türk paviyonu
İtalya Cumhurbaşkanı, paviyonumuzu ziyaret ederek takdirkâr sözler söyledi
Yazan : Prof. Dr. Faik Tavşanoğlu
MUHTELİF ve girift sebeplerin te-slrlyle ormancılığımızın henüz yapıcı bir yola germemle olnıaaı ve mevcut ormanların tahribine büyük bir hızla devam edilmesi yüzünden; son zamanlarda bir çok köylerimizin, büyük ve küçük şehirlerimizin yapı ve yakacak odunu ihtiyacını karşıfiv , mak meselesi çözülmesi en zor meselelerimiz haline gelmiş, hattâ bugün ormanlardan uzak kalmış yurt kısımlarında bannma zorlaşmış, ve bir çok yerlerde eski ormanların artıklarının ve fundalıkların kökleri ile beraber sökülmesine dnhi sıra gelmiş bulunmaktadır.
Filhakika günden güne daralmakta olan ormanlarımız, memlekette nüfusun çoğalması, imar ve muhtelif sahalardaki sanayileşme hareketleri dolayudyle devamlı olarak artmakta olan vapı ve yakacak odunu ihtiyacını karşılayacak durumda değildir. Nitekim son zamanlarda yapılan he-saplara göre memleketimizin yılhıc yapı ve yakacak odunu İhtiyacı 15.4 milyon metre küp. buna mukabil ormanlarımızın yapı ve yakacak odunu olarak yıllık verimi İse tınmak 2.8 milyon metre küptür, ihtiyaç ve verim miktarları arasında bugün mevcut olan l>u farkın her sene biraz daha büyüyeceği gözönünr getirilecek olursa, durumun devleti ve ilerisini görmek isteyen herkesi derin derin düşündürecek bir mahiyet ve ciddiyet arzettlği kolaylıkla anlaşılır.
Bu fark bugün kısmen ithal suretiyle. kısmen kaçak olarak elde edilen miktarlarla, kısmen de, bir çok yerlerde olduğu gibi tezek. bağ ve bahçe artıkları, küspe, sap. fındık kabuğu vesaire yakmak suretiyle ve kısmen de mahrumiyet şeklinde kapatılmaktadır.
Bu itibarla bugün bir taraftan ormanların doğrudan doğruya korunmasına alt olan tedbirler üzerinde dururken; diğer taraftan ormanlann korunmasını bilvasıta sağlayacak o-lan tedbirlere başvurmak, yani yapı ve yakacak odunundan tasarruf etmek için çareler aramak zarureti var-dır. Bu çareleri ana hatları itibariyle şöylecc hulâsa etmek mümkündür.
Yapı odunu İtibariyle:
1 — Normlama: Muhtelif yapı ve yapı kısımlarında kullanılacak kereste buutlarını nlumlamak olup ormanlardan yapılacak İstihsalleri ve orman sanayii mücsacsclerinin mıı-mûlfttmı buna göre ayarlamak lâzımdır. Bu iş Bayındırlık Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, belediyeler ve kereste ticareti ile iştigal eden özel teşekküllerin iştiraki ile yapılacak çalışmalarla kabildir.
2 — Funınlama: Şehir ve kasabalarda gerek devlet ve belediyelerce ve gerekse özel teşekkül ve şahıslarca yaptırılacak yapılarda, ahşap kısımların dayanıklılığım arttırmak İçin, f urun lanmış yani yeter derecede kurumu* kereste kullanılması ve bil maksatla devlet ve öze! şahıslar el İle memleketin muhtelif ve münasip yerlerinde kurutma furunlannın tesisi cihetine gidilmesi.
3 — Boyama: Aynı maksatla, yani yapılarda kullanılacak ahşap kısımların dayanmasını sağlamak maksR-diyie, bunlar için boyama mecburiyetinin konulması,
4 — Enjekte: Hâlen bütün ahşap traverslerde ve kısmen de telgraf direklerinde yapıldığı gibi; telefon, e-Jektrik ve maden direklerinin enjeksiyona tâbi tutulması, bâtta bunların yerine yavaş yavaş demir malzeme İkame edilmesi,
5 — Muhtelif devlet teşekküllerine ait muhabere tesislerinin tevhit edil mesl,
6 — Devlet il ve belediyelerce yaptırılacak köprü, menfez ve İskelelerin beton ve betonarme olarak yapılması,
7 — Belli ve büyük çaptaki resmi ve özel inşaatta katiplik ve İskele kerestesi yerine demir saç ve demir boru kullanılması,
8 — Orman ve da# köylerinde ve yaylalarda öteden beri en iptldnr şekillerde ve odunu israf ederek yapılmakla olan ahşap blok duvarlı veya pedavra çatılı yapılar yerine duvarları taş ve tuğla ve çatı örtüsü kiremit olan yapıların tamimine âzami surette gayret sarfedilmesi.
Bu maksatla bıı bölgelerde uzun vadeli plânlara göne devletçe ve meselâ «ioğıtıdan doğruya devlet orman İşletmeleri tarafından basit tuğla ve kiremit imalâthaneleri kurulması ve kireç ocakları açılması suretiyle elde edilecek tuğla, kiremit ve kireç gibi malzemenin köylüye maliyet fiyatına verilmesi,
Yakacak odunu İtibariyle:
1 — Memleketimizin her tarafında gerek resmi ve gerekse özel büyük binalarda çtft kat pencere mecburiyetinin konulması,
2 — Büyük küçük şehirler için e-lektrik istihsalinde su kuvvetinden İstifade çarelerinin araştırılması vc buralardaki furun ve hamamların e-lektrikle işlemelerinin sağlanması,
3 — Uzun vadeli devlet plânlarına göre köy evlerinin tedrici olarak mazbut bir şekle çevrilmeni suretiyle yakacak odunundann tasarrufun sağlanmanı,
4 — Linyit madenlerinin işletilmesi ve halkı linyit yakmaya alıştırmak için lüzumlu tedbirlerin alınması.
Ormanların bilvasıta korunması l-çln alınması zaruri olan bu tedbirlerin, köy kalkınmasında vc memleket iktisadiyatının diğer sahalarında, sağlayacakları yenilik ve devamlılık bakımından da büyük bir önem tanıdıkları aşikârdır.
Eşya fiyatlarının kontrolü
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı ithal e^ya»! re gld* maddeleri fiyatlarının kontrolü için yrni bir t«-Mkilât yapmaktadır. Buna ait hazırlıklar ilrrİMnrk t «uljr. Bakanlıktan bölge tlearH müdürlüklerine gönderilen bir o-ııılrtle, ticaret odalarında muhtelif gruplara ayrdnn eşya fiyaU larıııı IHkik ı«decek Itırrnrdıın ıııun-kkpf>, teknik k«»mkyonlarla. Ticaret Müdürlüğü ı>ıÜM«vir-Irri tukı bir sıırHta tanı» wlr-ci'ktir. Bu suretle İdari m tak-nlk hlr kontrol Ualcml tatbik e-dLlccrktir.
YENİ İSTANBUL'UN
BÜYÜK EŞYA KUR ASINDA
4 talihli okuyucu Âdem Karadağ Müessesesinden
4 adet
SCHAUB
RADYOYA
sahip olacaktır
Bari Fıuırındu Türk paviyonu
Bari (Fuarı ziyarete giden arkadaşımız Mithat Perin bildiriyor) — Bari Doğu Fuarında Türk paviyonu dikkati çeken bir hususiyet taşımaktadır. Fuarın açılışı sırasında paviyonu ziyaret eden İtalyan Cumhurbaşkanı Eunanûdh Türkiycnin
Kısa
Haberler
HOLANöA GVmUş FİYATLARI YÜKSELİYOR
•A Amsterciam 16 ( Hususi) — Ams-ferdamda gümüş fiyatı artmış vc kilogram başına 94.40/06.65 gUcicrs diışmüştür. Altın fiyatları değişmemiştir. Kilogram başına 4.300/4.350 gtldcrjldir.
İSVİÇRE - YUNANİSTAN
TİCARETİ
•A Atina 16 (HugUsl) — Yetkili ma-kanılardan öğrenildiğine göre, şundılik İsviçre mallarını ithal i-çın döviz güçlükleri yüzünden Yııııanistandaıı lisans çıkaxnanwk-tndır.
BATİ AI.M\NYA İTHALATI SERBESTLEŞİYOR
A Frankfurt 16 (Hususi) — Batı Alm&nyaya ithal edilecek malların arasına yenileri ilâve edilmiştir. Almanya İktisadi İşbirliği Teşkilâtına mensup olan ve miktar tahdidatı olnııyan memleketlerden ithal edecektir. Mallar arasında keçi derisi, soya fasulyesi, nebati yağlar vardır.
TORQUAY’DA ALMAN GÜMRÜK TARİFESİ MÜZAKERELERİ
★ Frankfurt 16 (Husus!) — Endonezya ve Güney Afrika Birliği. Batı Almanyaya TorquayMa görüşülerek olan tarife müzakerelerine dahil etmek istedikleri malların üstesini vermişlerdir. Bunlardan başka 18 memleket yeni gümrük tarifesini istediklerini Batı Ahpunyaya bildirmişlerdir.
Roma Ticaret Müşavirine demiştir kl: "Memleketinizin bu fuara iştirakinden ve paviyonunuzun tertip ve teşhirinden çok memnun oldum» Bu iştirak Ümit ederim kİ memleketlerimiz arasında daha geniş bir iktisadi ve ticari münasebetler tesisine yardımcı olur. Basarılar dilerim.”
Pavlyonumuz hakkında umumi kanaatimi gelince tebarüz ettlre-ceglm. Yalnız şurasj muhakkaktır ki Türk paviyonu oldukça geniş bir alâka toplamaktadır.
TASARRUFUNUZU ARTTIRINIZ
19 5 1
ikramiye plânımız
6 EV
v e
150 talihliye
Hesaplarında birikmiş para kadar para ikramiyesi
Bir kıır’n numarasına ençok 2500 lira
Her ay bir çekiliş
Bir ny ev ikramiyesi
Bir ay parn ikramiyesi
YAN ve KREDİ BANKASI
Pamuk, lisansa veya tahdide tâbi tutulmıyacak
Ankara Ajansının verdiği bu haberi, Anadolu Ajansı tekzip ediyor
Ajıkara 16 FA. A.) — E koncan i ve Ticaret Bakanı Zühtü Vetjbefe bugün bir muharririmize ou beyanatta bulunmuştur: * *
Ankara Ajansı namlyle bir müddetten beri asılsız ve memleket menfaatlerine açıkça muhalif neşriyatta hulünan bir zümrenin bugünkü gazetelerde pamuğun Usunsa tâbi olacakına, ihracatın tahdit edileceğine dair verdiği haber de diğerleri gibi yalandır. r f
Pamuğu lisansa veya tahdide tâbi tutmak pamuğun değerini düşürmek. müstahsil köylüyü zarara sokarak bir takım spekülûtörlere mU-letin sırtından yüksek menfaatler bahşetmek İmkânını vermektedir. Böyle bir haberin yalan olarak neşri bile piyasayı sarsarak ye milli menfaatleri ihlâl edecek mâhiyette olduğu malûmdur.
Ayni membadan yayınlanan bu yalan serisi bir kaç gündür tevali etmektedir. Bugün piş Ticaret Reisinin çekileceğine ve yerins falanın tâyin edileceğine dair olan haber kc-zalik yalandır. Bir kaç gün evvel Toprak Ofiste bir takım kadroların lağvedileceğine dair olan haber de yalandır. Ticaret Vekâletinde yeni bir teşkilât kanunu hazırlandığına, bunun için bir komisyon kurulduğuna dair olan, bazı dairelerinin lAğ-vedUcceğine ve kooperatiflere dair olan haber de yalandır. HuIAjui Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına müteallik bu membaın verdiği haberlerin büyük bir ekseriyeti masa başında uydurulmuştur.
Memurlar arasında huzursuzluk, piyasada kargaşalık ve spekülâsyon yaratacak mahiyetteki bu yalan ve uydurına haberlerin neşrindeki gaye vc hedefi Türk milletinin sağduyusu hakkiyle takdir edeceğine emin olarak umumi efkârı tenvir etmeyi bir vazife bilirim.
Zeytinyağı ihracatı hakkında münakaşalar
Eski ticaret bakanı Vedat Diclelinin makalesine itiraz ediliyor
Ankara 16 (Hususi) muhabirimiz bildiriyor) — Bir kısım zeytin yağının İhracına müsaade edileceği hakkında Ekonomi ve Ticaret Bakanının beyanatı ticari mehafilde umumiyetle memnunlukla karşılanmıştır.
Buna mukabil bugünkü Ulus gazetesinde bu mevzuda bir makale neşretmiş olan e«ki Ekonomi ve Ti-.caret bakanı Vedat Dicleli tipik gıda maddelerimizden biri olan zeytin yağının ihracına müsaade etmenin doğru olmayacağını ve memleket ekonomisi namına iyi neticeler tevlit etmiycceğinl ifade etmektedir. Dicleliye göre gerek ıfttıhsalimiz gerek stok vaziyetimiz zeytin yağı ihracına müsait değildir ve Bakanlığın bu hareketi geniş müstehhk kütlesini mutazarrır edecektir.
Diğer taraftan Bakanlık çevrelen İse zeytin yağının ihracına müsaade edilmesi ve buna aykırı olarak eski bakan Vedat Diclelinin mütalâası husufunda şu fikri ileri sürmektedirler:
Pamuk ihracatında lisans meselesi
dana müstahsilleri, pamuk ihracatının tahdide
uğramasından, Ticaret Bakanlığına şikâyet ettiler
Adana 16 (HususH — Pamuk ihracının Usanaa tâbi tutulacağımı da- | Üzüm ve incir baremi
Tariş Umum Müdürünün, barem hakkında izahatı
İzmir, 16 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Tanm Satış Kooperatifleri Birliği Umum Müdürü Avni Berk tertip ettiği basın toplantısında üzüm, pamuk ve zeytin yağı kooperatifleri birlikleri umumî heyet toplantılarının ekim iptidasında yapılacağını belirterek bu kooperatifler için 4 adet çırçır fabrikası, bir nebati yağ ve pamuk yağı fabrikası vc muhtelif üzüm ve pamuk ambarlan inşasına başlandığını açıklayarak .şunlan söyledi:
— Pamukta ve üzümde son gün. lcrdc alivre satışlar yüzünden büyük zararlara uğradığımız haberleri doğru değildir. Esasen bizim fiyat baremimiz bu haberlerin ne kadar yanlış olduğunu göstererek kadar müstafili meııuıun elmiçtir. Son gün içinde Üzüm fiyabnın düşüş göstermesi alıcıların yeter derecede mail imkânlara sahip olmamalarından İleri gelmiştir. Bu düşüş muvacehesinde üzüm baremini değiştirmeği aslâ düşünmedik ve düşünmiyeceğiz. Umum müdürü bulunduğum tnclr Birliğinin teslimatı yerindedir. Bizim İncir baremimiz piyasa fiyatından yüksek olduğu için ortaklarımız taahhütlerinin fevkmda mal teslim etmektedirler. Dün kooperatiflerimizi ziyarette bulunan İngiliz İstihlâk kooperatifleri mümessilleri Türkiycdc bu şekilde tanzim edilmiş nındenı incir İpletmeleri bulacaklarını tahmin etmediklerini Tnahsullerınüzın gayet temiz ve süratli işlendiğinden memnunluk beyan etmişlerdir. Eski birliğin tasfiyesi işi de son safhadadır. Yakın zamanda tasfiyesi nihayet bulacaktır.
“— Vedat Diclelinin yazısı eski yılların dosyalan üzerine kaleme a-lınmış esaslı bir tetkik eseridir. Eu yazıda zeytin yağı rakamları üzerinde durulmasına mukabil diğer nebati yağlarda (pamuk ve ayçiçeği) hiç tevakkuf edilmemiştir. Halbuki bu malların da istihsalleri gittikçe artmakta ve büyük yekûnlara baliğ olmaktadır Zeytin yağı üzerinde geçmiş yıllarda yapılan tasarruflar bu maddenin İstihsalinde sıkıntılar meydana koymuştur. Zeytin yağı problemi istihlâk mevzuu kadar İstihsal ve ihraç bakımlarından işlenmek zonındadır Ticaret Bakanının bugünkü Yeni lstanbulda çıkan beyanatı zaten bu anlayışın mahsulüdür. Bakanın beyanatında stok, rekolte diğer nebati yağlar durumlarının gözonline alınması ve birkaç güne kadar ihracına müsaade edilecek yağın bir miktar olacağına işaret edilmesi ve ayn fiyat ve kontenjan mevzularının da zikredilmesi Vedat Diclelinin korktuğu bilgisizlik ve kaıarsızltğın mevcut olmadığına sarih delil sayılnbılir...

ır Ankara Ajansı tarafından bugün yayınlanan ha bejin Adana pamuk piyasasında hiç bir menfi tesiri olmamıştır. Alıcı firmalar bugün de mubayaalarına devam ederek 260 kuruştan külliyetli miktarda pamuk almışlardır. Alâkalı çevrelerde lisans meselesi tahakkuk ettiği takdirde bunun iki sebebe dayanacağı beyan edilerek birincisi ihracat hacmini kısmen daraltmak, İkincisi de Trieste’nın Sovyetlere mal vermesini önlemektir denilmektedir. Bu takdirde Trieateye pamuk vermediğimiz gün aramızda ticaret anlaşması bulunan İtalyanların bizi protesto edecekleri de muhakkak ad-dedllmektedır. Ahnanyamn bizi tanımış firmaları odan A danaya gelen mektuplarda ise Türk pamuklarının yakında kontenjana tâbi tutulacağı kaydedilmektedir.
Alnıan tacirlerinin verdikleri bu haber gerçekleştiği takdirde pamuk İhraç işlerimizin yeniden engellenmiş olacağı ileri sürülnıcktcdlr Pamuğun gerek İLsarma, gerek kontenjana tâbi tutulruaaının muhtemel olduğu haberleri karşısında Adana müstahsillerinden bazısı bugün hemen harekete geçerek Ticaret Bakanlığına telgraf ve telefonla müracaatta bulunulmuş, her İki kararın da İyi neticeler vermiyeceğini bildirmişlerdir. Ayrıca pamuk fiyatlarının yüksekliği karşısında mubayaa yapmayan Sümerbankla Ziraat Bankasının Hükümeti tazyik ettikleri ve boylere Ticaret ve Ekonomi RakanJığım neticesi vahim olabilecek kararlara sevlcettıkleri de söylenmektedir.
t
16/IX/1950 Cumartesi
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Borsalarda vazıyet
Kapanış
Bugün
Bugün
İstanbul
Adana Ticaret Borsası
Londra Borsası
Trabzon Ticaret Borsası
Bradford Piyasası
İskenderiye Borsası
Ecnebi Tahviller
latikrazı İstikra*) Müdafii*
Pamuk Pamuk
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
ttmokeU) nı ra) çıplak)
Kapanış
Kura Moyvalar ı b'ındık (kabuklu atvrl) Fındık (İç tombul 1050) Ceviz (kabuklu) .......—
Cevl» (!ç natüre!)
Ak^la Akala
Akala
AkaJz yerli veril
Buğday yumuşak Buğday eert
Arpa
I (Hatay) (Adana)
11 __
m_____
ı ...— LL____
FİNDİK
a) mruhmanb
kabuklu tombul M b) tç sıra kontrollü «
İkromlyell tahville/ 1933 klrgaui ........
lV3b Ikramiyell .....
Mim UMJ IV41 1/2
üzüm çekirdeksiz NoJ tnclr A •erişi No. a....
B seri M No. 108 Akala i A kale U Akala 111---------
yeril ..........
vağı jrafine) çekirdeği
Hafta sonu Ticaret Borsasında fındık, tiftik gibi muayyen maddeler üzerinde iş olmuştur.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bordasında ise, %6 faizli birinci, ikinci, ü-çüncü kalkınma tahvilleri İle. 1948 İstikraz tahvilleri üzerine muamele olmuştur. AUın piyasasında İse durgunluk hüküm sürmektedir.
•t
Hamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Nebati Yu iti arı
Zeytinyağı (E.E. Suaamynğ) (Kaf
Ayçiçeği (RAflne Fındık vnğı (Çürük)
Müdafaa l ... Uenıirvolu IV Demiryolu V ... I91V iknunıyeH Diğerleri Demiryolu VI ..
İMİ
Kalkınma
Eskişehir Ticaret Borsast
Bugün üzüm piyasası normal bir şekilde inkişaf ederek bir hayli Üzüm satılmış ve 10 numara 69 kuruştan muamele görmüştür. Üzüm ihracatı devam etmektedir. İncirde mal az fiyatlar İyi. mallar için müsait şekilde inkişaf etmektedir. Pamuk piyasacı bugün de ga yet heyecanlı safhalar göstermiş, satıcılar alıcılar mütemadi fiyat yükselmele rt yüzünden hangi fiyatta mutabık kala caklannı âdeta şaşırmışlardır. 305 kıı ruştan açılan piyasa 25 dakika sonr; 320 kuruşa kadar yükselmiş ve 400 toı kadar pamuk satılmıştır. Ortalama ka panış fiyatı 315 kuruştur. Alıcı istekli satım nazlıdır.
Demiryolu
P) Gününde Bur soda muumcUai KmcU edilmemiş utavUAt ve azhıunm arz va laUpl«x« gdra UuçyylLü «dua takribi piyasa dcgcrlcrU
Yn£h tuhaftılar ı Ayçiçeği tohumu
Keten tohumu Kendir tohumu
Yar fıstığı kabuklu
Dokuma Ham Maddeleri)
İH ilk (ann mal) nrtlk (Nntürel) e • • a «a •••
Yapak Trakya (Kırkım)
Hububatı
Buğday yumuşak (Ttlc.) Buğday Ofis
Arpıı yemlik (dökme) Mısır san (çuvalı) Fasulye tombul ..
Fasulva Cali eert Kuşyemî
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek ysşU Nohut nntürel
İlam derileri
Sığır nal affı ura (kasap) Kl. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
1'amnU (Kantan=Taiları) Ashmounl Kısa elyafb F/O. ... Karnnk Uzun elyaftı F'G
f
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış [ Kapan ü;
1 Sterlin# 7.80.50 7.84
100 Dolar 2HO — 280.—
100 Fr Frangı 0.80 0.80
1U0 İsviçre Fr 64.03 64.08
100 UcJç Fr 5.60 6.60
100 İsveç. Kr 54.12.50 64.12.50
100 Florin f3 65.40 73 68 4U
toı» Liret 0.44.12* 0 44 128
100 Dmhml 0.01 K76 0.01.87*.
100 Escoueos ... 9.73.90 9.73.90
Altınlar
Buküh ₺2(kl kur
Lira Lira
Külçe Yeti Gr 4.81 4.81
Külçe UfKUAta 4.84 4.85
Cumhuriyet — —
36.80 36.80
Hnrpft ........r.. w J
Gulden 30 — 30.—
T riıztl 1 t •H 20 44.—
Frnnsı» kok ...
Naftolbon LU . —
İsviçre — —•
Gümüş, Platin
En aşağı En yukarı
GOmüş Gr. — -
Piktin M 10.- LL—
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre Frangı
£.5 1050
Durumu En aşağı En yukarı
l'Urk Mras) L- l.ıO
Dolar . 4.83 * 4.84.
Steri ing 10 7L 10,00
Fj-antus Frank» 1 Ih 1 10
Şirket Tahvilleri
r C. Ziraat Bankası Anadolu D.î Tertip A/B. 9â M 99 ' ” - %60 ......... M „ Mümeu. Senet. 20.55 111.— 22.30 63.— 20 20 UL- M)._ 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T C Merkez Bankam l'Ürkiye îş Bankası 1‘ürk Ticaret Bankası — Arıthırı Clm«mto 124.— 30.- 6.— 1520 23.25 16. - 120.25 6.- 15.25 23. Ö0 16 25
Ltaglrmenclltk Mili) btr/ıriB ••••••>••••♦>••».
Kredi Fonniye t003
Son
Kapama
New-York Borsası
Dün £CK1 Kili
Buğday (Buşell=Sent) tU'rt Kış mahsulü No. 2 257.— 258.—
Kırmırı '* , ’* No. 7 230.— 231.—
l'amuk MJddttng (Llbrest=Sent> Ekim 41.50 40.42
A m iı İt ••• •••••4 11.15 40.50
41.İS 40.50
Tiftik fLibresi—Sent) TcIcsms No i 11».— 105.—
Fındık (Libresi—Sent) Kabuklu yeri) iri
’* " orta — —
Levent iç ithal m&iı 59.— 52.-
Ekstra iri İç ithal m&b 65 — 51.-
Kura üsüro (Libresi =Sent) Thompson çekirdeksiz seçme ... 11 L/4 U V9
Keten Cethüma (Buşell:= Dolar) Mlnnea polis — 3.65 3.S3
KnJuv ( Libresi = Sent) ...... 105.— 102.—
Levha-teneke (100 libre dolar) 1 30 T.3O
Keten tohumu (ToDU^Starlin*) T3.- 73—
r "SuTY m «Y-H V 9 ••
72,—
KflilğDtA .... * 72—
Yer tıslığt Hindistan 64 50 64—
Tiftik lyf mal* (Libresl = Fiyat) — z
aa Sıra malı 99
TUo Anaılnlu *• — —
*• ITakya ** CM —» —
/


17 Eylül 1950
Y E N î İSTANBUL
Sayfa 5
1 inci Ordunun manevralarında
Kore hususî muhabirimiz bildiriyor
Kahraman Mehmetçikle dört gün, dört gece
Anodolunun en ücra köşelerinden karasapanını, Fatmasını, ninesini bırakarak buralara kadar gelen Mehmetçik Kocaelide en modern silâhları muvaffakiyetle kullandı.
Yazan: Faruk FENİK
/ A
Kendi topçusu tarafından
Altında Jccp. elinde Bazooka, siperden sipere sıçramalarla. Marmaranın ıhk kurağından Kaıadvnlzin hırçın fırtınasına kavuşan kahraman Mehmetçikle beraber dört gün dört gece manevralarda idik.
Eleşkirt t en. Malazgirtten. Çemlşge-zcklvn kalkmış. peşinde ömür tükeV tıği kara sabanı hırakmış, Fatmaaınm koynundan. ninesinin dizi dibinden ayrılmış, kalkmış buralara kadar gelmiş. Kocaelide en modam silâhları kullanıyor. Yüzü güneşte yanmış, elleri dipçikte ncMirlıtbmifh Yıldırımların. Fatihlerin çocuku tarih sahifeİP-rınin değiştiği, devirlerin açılıp, devirlerin kapandığı îatânbul gibi bir şehrin müdafaa hatlarında talim gö-
rüyor. Onlarla beraber geçirdiğin günleri unutamıyacağım!
Bir topçu dürbününün .beyaz yu varlarında avucumuzun İçine gelor kpca cephe, birliklerimizin muvaffa klyetini müjdelemekten başka hiç bh şey ifade etmiyordu.
Kahraman Mehmetçik, kaplan tan kından Bazookasına kadar moderr silâhlan kullanıyor ve kendisine ve rilen vazifeyi bihakkın budatıyordu.
Manevrada bulunduğum günlerde erinden subayına kadar her sınıf askerle yakından ve candan konuşmalar yaptım. Sulmy kadrosu istediğimiz, ümit ettiğimiz bir mertebeye varmıştı Asteğmeninden Orgeneraline kadar butun subaylarda. göğsümüzü If-
Kırmızı kurur!İrr taarruzda
Bu birlik^ verilen çekilme karannı alamıyarak cephede mahsur kalmıştı
ATLAS FİL M S T tî D Y O S U N D A N 150 BAYAN DAVET EDİYORUZ Mmwbeıııi7. taralından filme alınmakta
olan
cılar Ve diğer mürettebatla beraber bideşerek düşmanı püskürtmeğe muvaffak olmuşlardır.
Nihayet tabura mensup son birlikler de yeni müdafaa hattına eriştiler Amerikan birliklerinin yatını touırnk ve dağıtmak teri halde tabur, mühimmat hane bakımından hiçbir şey meden geri dönmüştür.
Kore 16 (Birinci Süvari Tümeni He beraber bulunun muhabirimiz Homar Bigart bildiriyor) — Birinci Süvari Tümenine mensup bir birlik, geçen gün Taegu üzerine yürüyen komünist kuvvetleri tarafından kuşatılmış ve artık Amerikan birliğinden üzuit kesildiği bir zamanda geri çekilebllmiş-tlr. Alay komutanı kurtulmalarına* b|r mucize diye bakarak, bundan sonra bütün hayatı boyunca her pazar kiliseye gidip dua edeceğini söylemiştir.
Tabur geri çekilme emrini aldığı zaman hazulıklı değildi. Fakat Güney Kore cephesinin sol yanı çökünce. geri çekihnek farzoldu. Gece karanlıkta düşmanla irtibatı kesmek daima çok zor olur. Tehlikenin en büyüğü, bir ordu ricat ederken, düşmanın geri çekilen kuvvetlere hücum edip onları darmadağın etmesidir. Amerikan taburunun da korktuğu başma geldi
Kuzey K^pre kuvvetlerinin en iyi tümeni olduğu söylenen Üçüncü Tümen. hücuma geçerek Birinci Süvari Tümenini bir yerinden yardı ve taburun, alay ile irtibatını kesti. Sanki Amerikalıların talihi tamamen tersine dönmüştü. Gayet yağmurlu ve karanlık bir geçte idi. Bir bölük ricat emrini almamış ve aldığı ilk emri yerine getirmeğe devam etmiştir.
tik emir, müttefik hattına yakın, yol kavşağında geçirmekti. Bu beri birçok el West'in tepeye
yatla neticelenmiş ve tepeyi almışlardı. Fakat karanlık yüksek makamlar ilgilerini kesmişler İşlere dönmüşlerdi,
arzettiği için hemen geri çekilmeleri İcap ediyordu. Fakat Yüzbaşı VVeırt*-in komuta elliği bu bölük, o tepede har şeyden bihaber kalmıştı. Emrin değiştiğini, ertesi gün Amerikan topçu ateşine hedef oldukları zaman anladılar Ateşi durdurmak için tanınma levhalarınım çıkararak toprak üstüne “SOS” harflerini yazdılar. Bir keşif uçağı bunu gördü fakat. Kızılların yeni bir numarası diye aldırmadı. Birkaç dakika Konra Amerikalılar ateşe d»*vnm edince. lx)lük bu se-for levhaların üstüne "GI-Amerikan askerlerinin kısaltılmış rumuzları ’ harflerini yazdılor. ”1" harfinin üstüne nokta koyunca, karşı taraf Yüzbaşı West'ln bölüğünü ateş altına tuttuklarını anladı. Çünkü Yüzbaşı Cochrane Wesl*in “J” leri noktaladığını bilirdi.
Yüzbaşı Cochrııne. Wast'in geri çekilişini şöyle anlatıyor;
“Ateşi kesince bölük üç taraftan düşman ateşine karşı kendini koruyarak gerilemeğe başladı. Ricat pek zor oldu, fakat VVesl bu işi başaracak çapta bir askerdi.
Yüzbaşı Cochrane diğer bir tepedeki mevziinden Yüzbaşı West'in gerilemesine yardım etmiştir. Gözetleme mevkiinden bir komünist birliğinin üzerlerine geldiğini görünce» Cochrane, düşmanı havan topu ateşine tuttu. Nihayet bölük geri çek İhın
tabur İle irtibat teals edebildi. Bütün gün bütün gece geri çekilmekte devam eden tabur, nihayet yeni bir müdafaa hattı kurabildi.
Bir düşman grupu taburun seyyar haatahanesini istilâ etmiş ve bütıin mürettebatı ya yaralamış veya Öldürmüştür. Hayatta kalanlar sürüne sürüne diğer bir taburun karargâhına gelmişler ve derhal aşçılar, fırın-
manevl-istedik-ve cep-kaybet-
...
■■
z*(

eliğim, çadırında konakladığım, je.ep-Lnd.( seyahat ettiğim kahraman ordumuzun mensupları yeni bir zihniyetin ışığı altında idtTer.
Ere. “oğlum,, diye hitap «diliyor. Asi cubaya rica ila emir veriliyor ve her keşten vazife bekleniyordu. Gazeteci, voni ordumuz İçin bir umacı olmaktan çıkmış, kendilerine bir yardımcı vaziyetine
Hepimiz her zaman, ordu ile bera-berdlk. Türk olarak hepimizin bu vatanın emrinde olduğumuzu gazeteci, tornııçj veyn asker, hepimizin bu vatana. cephedekiler kadar bağlı olduğumuz zihlnlf’re yerleşmişti.
Kocaeli manevraları bize değişen ordumuzun değif^O zihniyetini de gös* h'rdiğ’ı İçin enteresandı. Gerek deniz, gerek hava gerekse kara manevraları bu sene, her senek inden bambaşka oldu.
Kahraman ordumuzla ne
t Ihar et.s»‘k ağdır.
tiharİH kabartan bir olgunluk göze çarpıyordu.
Çok vakm hır zurnana kadar, yalnız korkunun, yalnız cezanın hâkim olduğu ordu yetiştirme tarzımız, yerini kardeşliğe, arkadaşlığa ve efendiliğe bırakmıştı.
Daha iki sene evveline gelinceye kadar. Yedek Subayda gördüğüm haşin yüzbaşılar, yerlerine bilgili. geJrnlşU.
Emiliri indeki gil, sevgi ile vazife görüyorlardı.
Kocaehdcki manevralarda, yalnız modern silâhı, yalnız Uınfcı, yalnız u-çağı değil, değişen oruumuzun değişen zihniyetini de gördük. Aât üsle korku ile değil, vazife hissi w müşterek dâvadaki memleket sevgisi Ur bağlı idi Bir kum utan her şeyi dcğıştıreldllrdl. Vr nitekim değişlinnULi dv.M
Dört gün ve dört gecemi geçirdiğim, karavanasında yemek


üsteğmenler gitmiş, çentilmen subaylar
İSTANBUL’un FETHİ Filminde
FATİH SULTAN MEliMED’ln îstanbula giriş sahnesinde
FATİH SULTAN MEHMED’i
Karşılayacak halk arasında bulunmak üzere mevcuda İlâve* ------- • • * • Ücretleri Ödenecektir.
ATLAS FİL M
ten daha 150 bayana lilzunı vardır.
Arzu edenlerin bugün saat 12 de
S T Ü D Y O S V N I) A bulunmaları
• • F
PAZARTESİ AKŞAMI ATLAS’ta
Telefon: 40835
Biletler bugünden satılmaktadır.
Amerika film tekniğine karşı Avrupa sanayiinin yarattığı sanat âbidesi:
POMPEİNİN SON GÜNLERİ
Baş rollerde: MİCHELİNE PRESLE — GEORGES MAKCHAL
10.000 figUran... Muazzam sahneler... Vahşi arsİBnljtrl» kanh mücadele... Sefahet beldesini yutan Vezüv voJkanUn...
EN İYİ EN NEFİS ÇİKOLATA
İLÂN
Murgul Bakır İşletmesi Müdürlüğünden:
Cins ve miktarı aşağıda gösterilen gıda maddeleri Hopa veya Murgulda teslim şarliyle alınacaktır.
Nev^! Miktarı Kilo Muhammen bedeli Muvakkat teminat
Bulgur 23000.— j 0.350 — TL 776 25 TL
Kırmızı mercimek 15,000,— 7.500.— JŞ 562.50 • 1
Nohut 2.J00.— i 57.50
Dn inç 23 000.— 20.700.— 1552 50 M
Patates 30.000/*- 5400.— ♦s 3S2 0O 9^
Suğan 10 000. — 2 01)0 — 9f 150.00 99
Kavurma 20.000.— 37 000.— 2775.00 99
Kesme makarııa 20.000,— 13.000,— 99 P75.00 99
Kuru (İzlim No. 10 5.000. — 3.750.— • • 2SJ..25 99
Yeşil gabim. 5.000.— 5.500.— M 112.50 99
Soda 2.000.— 3.600.— 270.00 99
Buna ait ihale 30 eylül 1050 cıımart esi günü saat 11.30 da
Murgulda İşletme Müdürlüğünde yapılacaktır. İhaleye girebilmek için yukarıdaki Listede gösterilen gıda maddelerinden müteahhidin ilgileneceği ve teklifte bulunacağı maddelere alt hizalarında gösterilen muvakkat teminatı yatırmış olması ve ihale gününden evvel temin etmek istediği maddelerin numunelerini İşletme Nn-teryel Servisine göndermiş bulunması lâzımdır.
İhale açık eksiltme suretiyle yapılacağından neticede bu İşi üzerine alacak müteahhitlerin kırdıkları fiyatlar teklif ettikleri nümunelere göre yüksek bulunduğu takdirde işletme ihaleyi yapıp yapmamakta tamamen serbesttir.
Bu işin tamamı bir müteahhide verilebileceği gibi kısmi mahiyetteki teklifler de nnzan itibara alınacaktır.
ûrlor korku ile' de-
- . •. -
olan bir tepeyi ele tepe harbin başından değiştirmişti. Yüzbaşı hücumu Tnuvctffaki-
bastıktan sonra bu tepe ile oUn ve daha mühim Vaziyet tehlike


bernher
yo-
kudur İL
y*-
Drnir. Uiba»’tl«-r»nılzlıı tatbikatından bir KÖrunıiş

Nukton Nehri kesiminde harekâtta bulunan Amerikan deniz plyadp birlikleri, düşman atehinden* bir tlimaeğin geriıdnde aldıkları esirlerle birlikte korunurken görülüyor
Almanya hususî muhabirimiz bildiriyor
Almanyanın emniyeti nasıl temin edilecek ?
Bunun ancak, Almanyanın da iştirak edeceği bir Avrupa ordusu ile mümkün
olacağı söyleniyor
Bir vatan incisinin hali 1
jju dakikada, hayallerinizde yerlerimiz tecessüm etmiştir mrvglli yatarımızın neresi
bir göz gezdire-
şlmdl ne halde-
ka toprak vadinde bu’unnn Demukıal Partiye sımsıkı •iarılnıış ve Cıımhıır-hnşkarıınıız Celâl Bayat lln ilk fırAHİında bıı derilerini ortaya atarak muavenet islJrhumındu buluıırııuşlardır.
İR çok drrlkun devr v(* r'Hniiller*’ safa rnrmbaı olan kaplmolaılylr. dünyanın her tarafında adı duyulun bir vatan inctaindnn bab«ı»1nıok İstir yorum. Burası neresidir İnliyor musunuz?
Evet, bir çok Çünkü,
vardır ki. orada, bir devû vc- safa bul-mıyalını. Fakat, her karısı ayrı bir hususiyet vc kıymet Lssıyor. Ben sizi tabiatın bu güzellik şaheserini bulmak için yormıyacağım. Orası, sevimli sn Killerinde, şirin Marmaranm dalma bu M şıpırtıları nuyııhın zümrlll Y Mİovadır,
Yalova, genif anhlllerl, ağaçlı yolları, safa ve şifa «ularıylr nr kadar şairane blı* manzaraya ouhlp. Hele (> nıın o tatil ve neşeli sabahı kadnr boş ve doyulmaz gurubunu neyr»1miş olanlar şimdi şu snhrlnrı okurken içlerinde derin bir tahassür duyacaklarından eminim,
Mnrmnranın bu Işvckâr sahili güzel Yalovanın, bir zamanlar BizanslIları, sonra da muazzam Türk Milletini olduğu kadar bütün ecnebi ziyaretçileri sonsuz hayranlıklara düşüren tabii, tarihi ve cevheri cazibesinin gün geçtikçe artıp eksilmediğin i gomıek vatanın her evladı için nr büyük bir iftihardır doğrusu...
Yazan :
Gruhtun Greene
fubrikasının bu-
Ynlovanın bir çoklarımızca bilinen hu tabiî manzaraşııu tcünnşadas sonra bir de unun zıynr! vc hayatiyetini Irnıin vr muhafaza ik vazifclenıııi.* olan sakinlerinin haline ve dnlayısly-la iktisadi çehresine Um.
Yalova, dün ne İdi dlr?
Türklycdc İlk kâğıt
rnda kurulduğunu biliyoruz, turfanda karpuzu, yegâna pazarı olan İstanbul halkınca malûmdur, Zeytinciliği, kozacılığı, ipek fabrikaları ve nefis yoğurdu »la çoğumuzun meçhulü değildir.
Delıjz ü/.eyin(le ktdrhnjder uçuşu-yormuş gibi hlrblrh rlj le varış yapa nık Islanbıdn srnze laşıynıı n bir aü-r*iî yrlkdıılib'i'i (ie araba şimdi yerlerini suratlı mokıılrre mi Irrkctmlş bulunuyor?
Np gezer, hugüıı Yıılovada bunların çoğumlan l»lr nişane görenlezslnl».
Övlc ise Yalova şimdi ttcııri veya sınai bir ver ini olmuş? Hayır efendim, ne ticarî bir merkeziyete vc ne de beş on kişi çalışlıracuk bir küçük fabrikaya sahip Doğudan Millet, Batıdan da Baharı Çiftliği ile boğazlanmış bîr durumda olan Yalovada şimdi nr ziraottcn. ne de hayvancılıktan bir eser kalmış...
Durumlarının, bu endişe verici akıbetini çok İyi görm Ynîovnlılar, hal-
Sayın Cumhurbaşkanımız, Yalovalı-ların bu samimi ve candan dileklerini çok İyi bir iktisadı görüşle karşılıya-rak kendilerini haklı görmüş ve Tarım Bakanlığı nozdindu teşebbüste bulunulmasını İşaret buyurmuşlardır.
Ynluvablar. büyük bir sevinç içinde Tarım Bakanımıza da bu hayatı dertlerini yana vpkıla arzetrııeyo fır-huI bulnıuşInraH dn şayın Bııknnın İşi aynı gcifüto ınv|.vp*indön mütalaa vt-njemlş olması karşısında pek büyük bir teessüre düşmüş bulunuyorlar.
Ynlnvanın. medeniyet Hi’vlyendzi, İmar hareketimizi, hulâsa, milli onur ve şahsiyetimizi temsP ederek nümur ne bir kasaba haline ge(irıhiH>sı, h««ı-yalıanrıya büyük vulanımız hakkında ilk intibaı verecek bl- mevkide olması bakımından zaruridir.
Umnın, İktisadi şartlara göre kendini gösterebilir. Bu şartların temin ve tahakkukundu İse Yatovahlar kadar bütün milletimizin ve savın ricalimizin de büyük himmetlerini esirgememeleri* elbette tabii, değil hattâ bu himmet bir borç sayılabiür.
« •
llıiMin DUVAK
Ü N
Ü
Bonn 16 (Hususi Muhabirimiz Miri iriyor) Crıstophc Colomb yeni
dünyanın keşfi ile meşgulken, uıct-buu nıufahbtmıı, Habsburg'lu imparator Maximihan, şu düsturu vazediyordu: ‘ Bırak ötekiler dövüşsünler! Sen. talihli Avusturya; evlenmeğe bak”’ Bu sözler, Hsbsburgların dış (»olitlkfuunft temel olmuştur.
Hemen b(?t asır sonra. parçalanmış, mağlup Almanyada. şu söz ağızdan ugıza dolaşmaya başladı: “Bırak ötekiler dövüşsünler*. Ren. bahtluz Almanya. çalışmana bak’.’’
Almanlar mağlûbiyetin sefaleti ve silâhsızlnnuıanın zorundan bir hayat dustuıu çıkarmağa çalıştılar. Fakat* cihan* politikasının gidiş), kenarda kalmalarına mÜKoade etmemektedir. Alman onlusunun tupyekûn yokedıl-meal ve Alman milletinin manen silahsızlanması üzerinden beş yıl geçmemiştir ki, Almanyanın. Avrupa askeri teşkilâtına ithali meselesi, dünya dâvalarının başına geçti*
Batı Almanya Hükümeti ve daha ziyade Alman halkının yeniden silâhlanmak için bazı şartlar dermeyan etmeleri, batı demokrasilerini hayal sukutuna uğratmaktadır. Acaba son yılların tecrübeleri, Almanları tam pusifiHt lur millet haline mı getirdi? Askerlik hizmetini red mi edecekler vr? acııbn Alıunn nılllcHnın allnhlun-masına izin verilecek nıl? (’cvaplnn-dırılımmı icap eden bir sürü meselelerden. Imnbır ancak bir ılı! dlr
Alman rnillolınln bugünkü Hihlyeslnl en 1yl bibınlrr bile,
aJİ cevaplandırmakta müşkllâi çekeceklerdir; Almanlar, batı hürriyetini, kanları pahasına müdafaa etmeğe acaba hazır mıdırlar? Bu husufta şimdiye kadar umumî efkârda ve hasında rastlanan mütaleolar, tahmin hududunu aşmamaktadır. Zaten buğu m Almanyadu htç kimse, harp halinde silah altına gireceklerin sözcülüğünü yapacak kadar salâhiyet sahibi değildir.
Alman milleti harple boJşeviklik ferahında kaldığı takdirde, büyük ekseriyetin, var kuvvetiyle bol şevi klik aleyhine döneceği muhakkak sayılabilir. Zaten boyla bir durum, yalnız Almanya için değil, bütün batı âlemi için nıcvzuub&hls, hayati bir meseledir. Ve Almanlar, diğer milletler gibi cihanı idare edenlerin. üçüncü bir yolu bulabilecek aklı selim gösterebileceklerini ummaktadırlar.
Avrupadakl askerî kuvvetlerin muvazenesizliği karşısında. umumî savunma İçin hazırlık yapılması gerekliğine Almanlar da kanidir, Bu hfe-zırftkların, Al manyanın tekrar Mİâh-landınlmasını icap ettirip ettirmediği, başka bir meseledir
Almajıyanın, ilelebet İşgal kuvvetleri tarafından savunmayacağı tabii olduğuna göre. A İmandan m emniyetini. Batı Al manyada bir Avrupa başka çare nin leh vc nebileceği
büyük (oydaşı da kabili inkâr değildir.
— Fransa ve bir de Hoiândanın, Alman sllâhlahmesı karşısında duydukları endişeye yor kaljDiyaraktır.
2 _ Batı Almanyanın yeniden si-lâ hlandırılmaaına karşı. Sovyetler Birliğinin yapabileceği Kirazların hukuki esasları çürütülmüş olur.
Muhakkak olan bir şey varsa o da, Almanların ne üniforma merakı, ne de eski profesyonel askerlere iş bulma gayretiyle Avrupa ordusunda üo-retil asker olarak hizmet almıya-caklardır. Alman Sosyal Demokrat Partisinin temsil ettiği askerlik a-leyhtarı. cereyan da nrijce üzerine müessir olmıyacaktır. Avrupa ve Al-manyanın, ancak Almanların Avrupa orducunda hizmet almaları şarliyle komünizmden muhafaza edilebileceği kanaati, eli sünh tutar Almaçlarda yerleştirilmedikçe, bu sahada İlerleme kaydedilemlyecektlr.
tesis edilecek ordusuna tevdi etmekten kalmaz. Böyle bir prolo-aleyhinde çok şey >öyle-aşlkârdtr; fakat şu iki
taneli-
haleti ŞU «U-
A D A M
Çeviren :
Reşat Nuri DARAGO
Darbenin ııe zaman ineceği hiç belli olmaz. Rolle Martına ile ilk görüşmeden sonra polis dosyalarım için hakkında doldurduğum fişe bunları yazdım; "AklA/le hallerde güler-ytizlü adam. Pek kumuz değil. Fazla içer; bu yüzden mesele çıkarabilir. Bir kadın geçti mı dikkatle bakar ve fik-ı rint söyler. Fakat esasında rahat oturmağı tercih ettiğini sanıyorum. Hiç de olgunlaşmamış: Belki Lime’l taparcasına sevmesi ondan İleri geliyor.” Notlarımda “Alelâde haller’* dediysem, onunla ille defa Lime’in cenazesinde görtlş-tügümdendir. Şubattaydık. Viyuııanıtı merkez mezarlığındaki mezarcılar, buz kaplamış toprağı açmak İçin elektrik delme makinesi kullanmışlardı. Sanki tabiat, Lıme'l kabul I etmek İstemiyordu. Lâkhı o, nihayet, çukura indi; Üstüne düşen toprak parçaları birer tuğla gibi yuvarlandılar. Kabir Örtülünce Rollo Martin» hemen uzaklaştı. Uzun ve sarsak barakları koşmak ister gibi İdi; oluz, beş ynşının gözlerinden de bir küçük çocuk yaşları akıyordu.
Rollo Martımı dostluğu inanırdı: Bu sebepledir ki daha sonra geçen hâdiseler onu, sizi veya beni sarsabileceğinden daha çok sarstı ı Siz bunu kuruntu diyecektiniz; hjen ise. doğru yahut yanlış, meseleyi manbkla halletmeğe kalkışa-caktmı 1. O sırada gelip bana içini açsaydı hayli sıkıntıdan kaçınmış olurduk!
Şu garip ve hazin hikâyeyi anlamak için nerede geçtiğine dair fikir edinmeniz lâzım: Vlyanada geçiyor. Harap olmuş Viyana şehri kl Rus, İngiliz, Amerikan ve Fransız olmak llzx?re dört bölgeye aynlmıştır. Bu bölgeler sade bir tabelâ İle gösterilir. Sonra şehrin ortası, koca âbideleri, binaları ve heykelleri ile Ring, yani înner Stadt (Şehir içi) dedikleri yer dört devletin kontrolü altında milletlerarası bir bölge teşkil eder. Vaktiyle zarif ve kibar bir mahalle ( _ ------------------------------------- - —
olaıı bu iç şehirde dört devletten her biri sıra İle ve bir ay müddetle emniyeti sağlar. Akşamları Avusturya şiHngle-nnlzi bir gece barında savurmak gafletinde bulunursanız milletlerarası devriyesine rastlayacağınız muhakkak gibidir: Bunlar dört devletin polis memurları olup, blrblrlerlyie konuşurlarsa düşmanlarının dilinde konuşurlar, İki harp arası Viyaüosını tanımadım, yaşım da eski Viyanayı lammış olmağa müsait değil. Viyana benim için o şubat ayında karla kaplı buz dağlarından İbaret harap bir şehinlir. Onun vaktiyle nasıl bir manzara arzettlğlni tasavvur edemiyor, Sacher oteüınn Ingiliz subaylarından başka kimseleri misafir edebtlmiş olduğunu düşünemiyorum, Başında kalpak, omuzunda tüfek bir Kus askeri geçiyor; kışa paltolu adamlar Old Vienna'nnı camları arkuaında bir kahve taklidi içiyor, İşte, Rollo MartLns’ın gtçen 7 şubatla geldiği Viyana aşağı yukarı budun Bir taraftan fişlerimle, bir taraftan da Martıns'in bizzat anlattığına göre hikâyeyi elimden geldiği kadar toparlayabildim. İmkân nispetinde doğrudur,4 Knnuş-malanmızı kaydederken kendiliğimden hır şey katmadım. Fakat Mnrtins’İn hâfızasına (la güvenemem. Genç kız olmasa çirkin bir hikâyedir; İngiliz. kültür rnÜnnsuİHjtlcri konferansçısının o gülünç macerası da olmasa pek hazin hikâye.
_ 2 —
Herhangi bir İngiliz, yabancı memleketlerde sarfctme-nıek şarliyle üzerinde beş Ingiliz lirası taşımağa razı olursa henüz seyahate çıkabilir. Rollo Martiııs eğer Llme'den davet almasaydı Avusturyaya girmesine izin verilmezdi Çünkü Avusturya işgal altında sayılmaktadır. Lime, Mar tins’in yabancı mültecilerin vaziyeti hakkında makale yazabileceği fikrini ileri sürmüş; Martına de, bu gibi yazılanı alışmamış olmakla beraber kabul etmişti. Avıısturyaya git-
mek az çok bir dinlenme olacaktı; Dublin hâdisesiyle Anısterdam hâdisesinden sonra dinlenmeğe muhtaçtı da. Kadınlara hep “hâdise” adım verir ve düşünmemeğe çalışırdı. Bunlar, iradesi dışında ve tesadüfün başına açtığı işlerdi. Viyanaya geldiği zaman onda kovalanan bir adanı halı vardı; bir de boyuna arkasına doğru bakması vardı ki şüphemi uyandırdı. Fakat çok geçmeden anladım ki, etrafına beş altı kişinin birdenbire toplanması gibi bir korku içinde yaşarmış. Sonralarda, “içkileri karıştırdım” demesinden anladım ki bu da onun için bir söz gelişidir. Rollo Martıns'in edebi tarzı Kovboy hikâyeleri tefrikası idi. Bunları Buck Dcxter imzası altında parlak kâğıt kaplı kitap halinde neşrederdi. Okuyucuları pek çok, fakat az para veren kimseler, yani kitabını ucuz olduğu için satın alan kimselerdi. Lime ona, Vlyanndaki ikametinin masrafını geniş bir propaganda bütçesinden vereceğini temin etmeseydi Avusturyaya gelmeğe para bulamazdı. Bundan başka İngiliz otel ve kulüplerinde kullanılan yegâne paradan, yani kâğıt ”Baf”lardan da verebileceğini söylemişti Hor ne ise, harcanması imkânsız beş banknotla mücehhez olmaktır kl Martlna Viyanaya dahil oldu.
Londra uçağının bir saat kadar durduğu Frankfurt’ta garip bir hâdise vukua gelmişti. Martms, Amerikan kantininde sucuk yemekle meşgulken, daha yirmi adımdan gazeteci olduğunu sezdiği bir adam masasına yaklaşıp:
— Bay De.vter’siniz değil mİ? diye sordu. Gafil avunan Martına:
— Evet, diye cevap verdi. Adam devam etti:
— Fotoğraflarınızdan daha genç görünüyorsunuz. Beyanatta bulunmaz mısınız? Ben buradaki yerli kuvvetler ba-aıııın^ temsil etmekteyim. Frankfurt hakkında ne düşündüğünüzü bilmek isterdik. (Devamı var)
-—- -—
Sn ’fa 6
iojnI İSTANBUL
17 l>lh1 1950

19 5 0
Venedik film festivali ve neticesi
ÇÜRÜKÇÜ
Yazan : Şevket Tezel
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri


2J^0ünya Hikâye Müsabakası
Son haftalarda Venedik bir "artistler meşheri,, haline gelmişti Avrupanm ve Amerikanın en meşhur artistlerinden bir çoğu orada toplanmıştı. Jüri heyeti, bu
"Adalet Yerini Buldu
senenin en güzel filmi olarak Fransız filmini seçti
ttalyanın Venedik şehri milletlerarası sinema sergilerinin artık merkezi halini alınıştır. Her sene temmuz ve ağustos aylarında, o sene başlıca sinema sanayii memleketlerinde vücude getirilmiş olan en büyük filmler Venedlkte sinema mü-nekkidlerinc ve gazetecilere gösterilir. Milletlerarası müsabakalar tertip edilir, her memlekette yapılan filmler arasında hangilerinin birinci, ikinci ve üçüncü geldikleri ilân olunur. Venedik sergisi gerek film artistleri, gerekse rejisörleri İçin bir nevi mihenk taşı hâlini almıştır. Gerek Hollywood’da, gerekse Fransa-nın, îngüterenln, Almanyanın, ve diğer Avrupa ve Amerika memleketlerinin büyük stüdyolarında hazırlanan filmler, 1950 - 51 sinema mevsimi başlamadan evvel ilk defa ola-rak Venedik festivalinde gösterilir. Tabiî bu seanslara iştirak etmez. Bu kendilerine mahsus yircilerL vardır kİ.
ma âleminin en parlak sinema münekkidleri. gazete muhabirleri, ressam ve heykeltraşlar ve sahne sanatkârlarıdır.
Her sene olduğu gibi bu sene de gerek Hollywood^un gerekse Pari-sin en parlak yıldızlan yaz mevsimini bu sebeple Venedlkte lerdir,
Robert Lonati adlı bir Venedik Festivalinde her
madan ibaret değildir diyerek bizle-re Venedik hakkında bir kaç satırla umuçıl malûmat vermiştir. Aşağıda onun tarif ettiği Venedikten bir kaç sahne göreceksiniz.
“Milli Eğitim Bakanı M. Gounella beraberinde parlamentoya mensup bir çok şahsiyet ve meşhur artist olduğu halde Venedik festivalini açmıştır.
Ağızına-kadar dolu olan Venediğln meşhur sinemasında Avrupanm en mühim şahsiyetlerini görmek müm-
halktan kimse ilk gösterilerin seçilmiş bir se-bunlar da. sine-vıldızlan,
geçirmiş-
gazeteci, şey sine-
Filim
Festlvall münaMobetiyle Venedik’e gelmiş olan güzel artist. Marla Montez, gelirin pazar yerinde satıcıdan gazete alırken


Komada °Quo Vaılls,, filmini çevirmekte olan Robert Taylor, karısı Barbara Stanwyck ile beraber Veneıllk’r xldeı*ek Jüriye gösterilen flliınlerln gala müsamercslndo bulunmuştur.
çeken Amerikalı Robert ile Portekizli Antonio Vil-Her ikisi de atletik vucÜt-kadınların alâkasını celbe-
Cecile Aubry Hollywood’da
Bine Festival için Venedlkte bulunan meşhur İngiliz yıldızı Jcan SI m m ons (Hamlet filmindeki Ofclia), kız kardeşi İle birlikte Venedik plajında
kündü. Bu meşhurların teker teker salona girişleri de balkon ve galeride büyük bir kaynaşmağa sebep olu-yodu. Resmî elbise, li bir çok zevat ve şahane tuoletli güzel hanımların o-rasında şehir elbisesi İle gelmiş bir kaç gazeteci de vardı!.. Salon alabileceği âzami miktar İnsanla tamamen dolduğu zaman 12 muhtelif memleketin hazırladığı filmlerden biri gösterilmeye başlandı. Her gece dolup boşalan bu sinema salonunda neticede en çok beğenilen ve Venedik Festivali mükâfatını kazanan film “Adalet Yerini Bul du” adlı bir Fransız filmidir.
boşalıyordu. Bu arada meşhur artistler de plâjın çeşnisini teşkil ediyorlardı, Marla MontczT herkes uzaktan sadece hayran hayran seyretmekle iktifa ediyordu. Halbuki Jacqulline Plensis’in etrafını erkeklerden mürekkep bir hâle kuşatmıştı. Marla Montez, beyaz pike bir ceket ve kahverengi etekle sarı şapka giydiği için hanımlar tarafından bir hayli tenkide uğradı. Bu arada vahyi tavırlariyle kaprisli bir kediyi andıran Jean Simmons’un âşıkları göze girmek için büyük fedakârlıklara katlanıyorlardı.
Ingrid Bergman kısa bir müddet gözüktü fakat sonra Festival Komitesi ile kocasının arası açıldığından umumi yerlerde dolaşmaz oldu.
Zira kocası Ros-scllini, geçenlerde RKO Amerikan Sinema Şirketini , ‘‘Strombnli’’ İsimli filminde yapmış olduğu değişiklikler Ve “maddi ve mânevi tahribat „ dolayıslyle dâva etmiş olduğunu göy İçmiş ve eşi ln-grid Bcrgmann’ın da bu dâvaya iştirak ettiğini ilân etmişti.
Rossellini, Stromboll filmini Venedik Festivalinden çektiğini, çünkü RKO şirketinin filmin asıl kopyasını göndermekten imtina ettiğini belirtmiş ye eşi ile kendisine ait olan bu kötü kopyayı hususi surette göstereceklerini de Venedik Festivali âza-larına bildirmişti.
Erkekler arasında en çok nazarı dikkati Taylor lar’dı. lariyle
diyorlardı.
Komada “Quo Vadls’* i çevirmekle meşgul olan Robert Taylor’un yanında karısı Barbara Stanvvyck de vardı. Daima beraberce gondola biniyor ve otellerine o şekilde gidiyorlardı. Bazan Robert Taylor gon-doia gitarcı ve şarkıcılar da alıyordu. Bir gün Robert Taylor şarkıcı, larından bir Venedik şakisi söylemelerini istemiş, şarkıcılar Vene-dığin kendine has bir şarkısı olmadığı İçin ne söyllyeceklerlnl şaşırmışlar. Zira Venediğln bütün şarkıları Napoli ve Golflardan alınmadır.
Akşam saat 18 e doğru, gtlndüz boşalan Venedik otelleri tekrar dolmağa başlar. Herkes gece hazırlıkları ile meşguldür. Sokaklar âdeta boşalır. Işıklar yandığı zaman Venedik sinemasının müşterileri de yavaş yavaş akın etmeğe başlar”.
11 eylül gecesi artık Venedlktekl bu faaliyet sona erdi. Yukarda İsmini zikrettiğimiz Fransız filminden sonra aşağıdaki 3 film ikinciliği kazandı.
1 — Panlc in the streets “Amerikan”
2 — Dieu a besoln des “Fransız"
3 — Prima Communione Fransızlar bu sene de
aldıkları İçin büyük tezahürat yaptılar.
Bu sone Manon Lescault filminde seyrettiğimiz Cecilc Aubry’yl çok beğenen Amerikalılar onu memleketlerine çağırdılar. Zaten Fronsızdan çok Amerikalıya ben-ziyen Cecile, Amerlkaya çabuk İntibak etti, Şimdi Amerikada Tyrone Power ile beraber ilk filmini çeviriyor. “Siyah Gül” adlı bu filmde Moğolistana esir giden bir kız rolünü canlandırmaktadır. Ox-fordüu bir talebe âşık olarak kızı kurtarır.
Tyrone Power,
mek için Afrikaya gitmiştir. Karısı Linda ona refakat etmektedir. Cecile Aubr}' İse babasına yazdığı mektuplarda sıcaktan çok şikâyet ediyor.
(Tyrone Power) esir olmaktan
bu filmi çevir-

Edebî musahabe
hommes
"îtalyan” birinciliği
Derleyen: Selva SEZER
Ses ve söz
Festivalin devam ettiği müddetçe Venedik her zamankinden çok daha canlı idi. Hele Lido Plâjı kendilerini tanıtmak için günde birkaç mayo değiştiren aktör ve artistlerle dolup
Yazan: Baki Süha Ediboğlu
B
“Bütün fenalıkların kökü,, filminde rhyllis Calvert ve Michuel Rennie
“Bütün Fenalıkların Kökü
it
95
••The Root of oll Evli” “Bütlln fenalıkların kökü” isimli İngiliz filmi Gainsboroııgh film şirketi tarafından çevrilmiştir» Filmin prodüktörü Harold Huih. rejisörü i(e Brock Willlamsdır. Filmde baş rolü oynayan tanınmış Phgllls Calvert, bir çiftçinin kızı iken birden zenginleşir, muazzam petol tasfiyehanelerine sahip olur. Bir gün yangın çıkar ve genç kadın dehşet içinde bütün sermaye ve hayallerin de
kül olduğunu görür. Genç kadın aşk hayatında da hayal sukutuna uğrar. Sevdiği adamın “Michael Rennie” kendisini aldattığını ve evlenmek niyetinde olmadığını öğrenir.
Filmde baş rolü oynıyan erkek artist memleketimizde henüz tanınmamıştır. Bu filmde çapkın ve kalpsiz bir erkek olarak çok muvaffak olmuş ve bir çok film şirketlerinden parlak teklifler almıştır.
UNDAN dört nene evvel de yazdım, bııgün yazmak İstiyorum; daha doğrumu bu mevzuu ele almak için beni zorlı.van bir hin var: Bir çok şarkı ve bestelerimizin güfteleri, maalesef şiir ve hattâ manzume değeri bile taşımamaktadır. Türk musikisinin altın devirlerinde beste ve güfte ayrı ayrı birer kıymet olarak birleşirler ve birbirlerinden ayrılmaz bir bütün teşkil ederlerdi. Itrînin. Dedenin hattâ Hacı Arif Beyin eserleri bu bakımdan ele alındığı zaman, bestenin güzelliği yanında güftenin de batın sayılır bir Mir değeri taşıdığını görürüz.
Bugünkü Türk musikisi eserlerinde güftenin ikinci plânda tutulmasına sebep no olabilir? Şair mİ yok. zevkler mİ körleşti? Bu suallere, evet demeğe kimsenin dili vuramaz. Ancak hakikat olan bir şey varsa, o da bestekârlara hususî surette güfte hazırlıyan, daha doğrusu güfte olsıın diye şiir yazan sanatkârların bulunmayışıdır. OsmanlI padişahlarının sarayları gerek müzisyenlere, gereksp şairlere açıktı. Bütün bir OsmanlI devrinde bir İki sanat düşmanı, zevksiz padişah hariç, yüzydlur boyunca Osmanoğıılları, söz ve sos sanatını baş tâcı yapmışla;dir. Soruydun İltifat ve himuyo gören şairler ve müzisyenler, vakit vakit sanatlarını birleştirerek, tıpkı batı müziğinde olduğu gibi, opera hazırlıyan bestekârla şu İrin çalışmasına paralel bir faaliyet göstermişlerdir. Ve pek çok bestekârlarımız, kelâm sonatını ön plânda tuturak, şiirin İnce ve derin yapısına halel getirmeksizin, besteler, kârlar, şarkılar vücudu getirmişlerdir. Buna güzel bir misal olmak üzere, Büyük Dedenin, Hüsnü Aşk şairi Şeyh Galipten alarak bestelediği şu güzel parçan gösterebiliriz:
Yine zevrak-ı derûnum Dayanır mı şişedir bu
kırılıp kenara düştü reh-1 senk-sara düştü.
Dedenin Mahur makamından güzel bllr, bir mıislkl parçası olarak şiir kıymetinden hiç bir şey kaybetmemiştir. Belki besteden bir Icannt takarak daha ebedi, daha ölümsüz bir şiir olmuştur. Şeyh Galibin ilerin bir rintlik İçinde yazdığı bu manzumenin alt tarafında, hayatın değişmek bllmlyen acı ve sert realitesi vardır. Dâhi bestekâr Dede Efendi, mnhıır yürük nenıâlnln İnce gustosuna nağme ve melodi olarak — sözden ba^ka bir dille — bu felsefeyi yerleştirmiştir. Musikişinaslarımız ne derler bilmiyorum, fakat bende böyle bir his yaralıyor.
Çekinmeden, cesaretle söyllyeblllrlm kİ, bir İkisi müstesna, günümüzün bestecileri güftelerde şiir değeri diye bir şey tanımıyorlar. Onlar için mühim olan nokta, her hanul bir manzumenin şarkı olmaya rlve-rlşli bazı kolaylıkları İhtiva etmesi, alaturka musikimizin ananesine uygun his ve fikirleri verebilmiş olmasıdır. Nitekim bir çok bestekârlarımızın, büyük sairlerin eserlerine rağbet etmeyip, güfte yazmaya meraklı bazı kimselerin çiğnenmiş sakızlara bcnzlyen his ve fikirlerle dolu manzumelerine bağlı kalmaları lıep bundandır.
Kendilerine sorarsanız, değişmez bir kaideden bahsederceslno: “Şiir başka şeydir, güfte başka şeydir,, derler. Zevk ölçüsünü çok aşağılarda tutarsak belki bu fikir doğrudur. Bundan başka, her güzel şiirden muhakkak güzel bir b«*ste çıkacağını İddia etmek dr yanlıştır. Musikimizde “güfte taksimatı,, diye bir şey vardır, iler hangi güzel bir şiir, muhtelif mııslkl makamlarına göre bu “tukNİnuıt., tekniği bakımından sanatkârın İşine ol vermlychlllr. Bunlar, kaide hükmünde olnııyan İstisnalardır, Asıl mühim olan nokta, bestekarın şiir ve fikir değeri olan sözlere kıymet vermesin dedir. Çünkü, ne derece kıymetli olursu olsun, söz İskeleti kuvvetli oimıyan bir bestenin, bir şnrkının ömrü ıızıın olamaz. Itrilerden, Dedelerden günümüze intikal eden “sözlü musiki,, eserlerinin hemen hepsinde şiirin ve fikrin derecesi yüksektir.
Bugünkü musikimizin, klâsik musikimiz kadar düşündürücü, ruhun ve fikren yükseltici olmayışını, güftelerin zâflyetlndc uramak bence yanlış bir kanaat olmasa gerektir.
yürük Hcnıui olarıık bestelediği bu

Tyrone Potver’ln yeni karısı Unda Christian da Roma ve Venedlkte u-zun zaman kaldıktan sonra şimdi Londra ya gitmiştir. Resimde, genç ve güzel artisti bir filmin gulasında görüyoruz
(Baş tarafı dünkü sayımızda) Şhellyl dinleyen iki arkadaş da bu hikâyeye şaştılar.
— Ne dlyorMun. yahu?
— Tövbe olsun, böyle. Bizim İşimiz, akıntıya kürek.,.
Bu konuşmanın üstünden bir hafta bile geçmemişti kİ, Duran dizanteri teşhisiyle, sahra hnstahanesinin ıslak çadırları altında üç gün kadar kıvrandı. Uzunca bir istirahat ve hava tebdiline lüzum gösterilince, yaralılara mahsus, hıncahınç dolu bir katara atladı. Vagonun basamakları üstünde saatlerce tüneyerek geçirdiği sıkıntılı bir geceden sonra, lstanbulun sisli bir sabahında kendisini Sirkeci istasyonunda buldu.
Duran, hemen memleketine dönemedi Haşladığı hemşerllerl onu bir han odasına yerleştirdiler. îkl ay kadar süren bu avare vaziyet İçinde Duranın sıhhati düzelemedi. Kesesinde kalan bir kaç lirayı tüketmeden Istanbulu terketrnok lâzımdı
Menıl(xkctlne varınca, eski düzeni bulamadı. Artık alınacak, satılacak eski bina da pek kalmamıştı. Kendisi yokken bıı İşlere el atmış bir arkadaşı ona rakip çıkınca. Duran başka bir geçim yolu aramaya banladı ve buldu. Nafıa idaresine Mesaha Memuru diye aldılar. Fen memurlarlyle birlikte geziyor, onlnrın teodollt. flama, mesaha şeridi gibi âletlerini taşıyordu. Fakat bu Iş onu hiç açmadı; gayet az bir para veriyorlardı. Hizmetin de hamallıktan farkı yoktu. Ruhsatnameli bir dâva vekili onu yeni bir iş teklif etti. Dükkânı «bekllyecek; şimdilik arzuhallerin pek mühim olmayanlarını yazmaya a-lışacaktı. Buna karşılık belirli bir para, alacak, dâvalar iyi netice verirse daha başka avantalardan da faydalanacaktı. Patronu dedi ki:
— Evlât, bizim hşnıakla bitmez, da aramalı. Görüyorsun ya, bu köylünün arazi dâvası, zina dâvası hiç tükenmez. Hâkim meram anlamaz; davacı dert anlatamaz, öyle zaman olur ki, dışardan şahit buluruz Ama, neden? Sırf ahalinin işi sürüncemede kalmasın; hak. hukuk çiğnenmesin, diye... Şimdi elimde böylesi İki dâva var. Mahkemede enaz üç şahit dinletmek lâzım. Sen şu elindeki yazıları bırak da bu akşam köye yollan. Ne yapıp yapıp bu İşi becer, anladın mı?
Duran, lüzumlu tafsilâtı aldıktan sonra köyün yolunu tuttu. Daha evvel bir çoğunu tanıdığı bu civarın köylüleriyle çabucak anlaşıverdi. Şahitlerin ikisini birer çeyreğe tedarik etti. Ü-çüncüsü biraz nazlandı; bir mecidiyeden aşağı razı olmuyordu. Ona da “Peki,, dedi.
Muhakemelerin çoğu yağdan kıl ker gibi çıkıyor; Duran’ın ekseri manı da köylerde bu türlü işleri valamakla geçiyordu. Araya koca kış girdi. Duran İlkbaharda yine devre çıktı. Kendisini uzun zaman gör-rniyen eski şahitlerden biri onunla karşılaşınca yüzünü başka tarafa çevirdi. Duran sordu:
— Ne o. bir “Hoş geldin” de mİ yok?
— Ağa, şenlen küsüz.
— Niye? .
— Bizi bu yakınlarda hiç şahitliğe götürmüyorsun..
Dâva vekilini zengin eden bu işler Duranın kesesine de biraz para getirdi. Fakat, doğrusunu söylemek lâzım gelirse, kasabada hâkimlere karşı dedikodu da' alabildiğine arttı. Günün birinde mahkeme heyeti baştanbaşa değişti. Duran, işlerin tadı kaçacağını anlayınca memleketi büsbütün terket-mek kararını verdi. Niyeti, batıdaki vilâyetlerden birine giderek gene arzuhalcilik yapmaktı. Bu sırada Birinci Cihan Harbinin başlaması, memlekette seferberliğin ilân edilmesi de bu kararını kuvvetlendirdi ve Duran, Marmara civarındaki şehirlerden birine atladı. Kendisine dükkân, tezgâh kuracağı bir yer ararken askere ça-ğırılnıa vaziyetiyle karşılaştı. Ne yapıp yapıp müeccel bir vazife bulmalıydı. Tam bu sırada hızır gibi imdadına yetişen bir adamla yüz^nizc geldi. Çok eski bir henışerisi; rahmetli babasını da tanıyor. Şimdi bu mıntaka-da Îttihat-Terakki Cemiyetinin murahhası İmiş. Durana bir iyilik etmek istiyordu:
— Okuman yazman var mı?
— Rüştiyeden çıktım.
— Gel, seni burada muallim yapalım. Bizim cemiyetin hususi bir mektebi var Hocaları da askere alınmaz. Alınsa bile en son kafilede gidersiniz.. Peki mİ?
— ömrüne bereket, efendi amca.
Duran artık “İttihat-Terakki Mektebi îptidaisl”nin malûmatı ahlâkiye ve vataniye muallimidir. Bütün meslek-daşları. hattâ mektep müdürü, murahhas delâletiyle yerleştirilen bu yeni arkadaşa saygı gösteriyorlar; Du-
Uyalım
Cehd-u
Şaşsun
bir gün kendisine
işler öyle dikine ça-Dolambaçlı yolları
ce-za-ko-bir
ran Efendi, Duran Bey diye hitap ediyorlar
işe başladığı hatta içinde okutulacak bahsin başlığı “askerlik hizmeti vatanlyesi., idi Duran Efendi mevzuun ehemmiyetini dilinin döndüğü nispette belirtti. Dersin sonunda da.:
— işte efendiler: anladınız ki nakor-lik en mukaddes bir vatan ve namus borcudur Eliniz silâh tutunca bu şerefli vazifeye seve seve koşacaksınız değil mi? dedi.
Muallim Duran Efendi pek kısa bir Zaman İçinde, zekâsiyle, çalışkanlığı İle de kendisini sevdirdi. Hele mudur onun kabiliyetine karşı duyduğu hayranlığı ifade için İttihat - Terakki Murahhasını bilhassa ziyaret etti. Ders programlarına İlâve edilen musiki için ayrıca muallim getirtmeye lüzum görmiyerek bu vazifeyi de vekâleten Duran Beye verdiler. Kulaktan kapma, şöyle bir şarkı, onun ilk musiki dersine mevzu oldu ve kara tahtaya yazıldı:
Arkadaşlar gidelim mekteb-i irfanımıza sa'y ile mümtaz olan ihvanımıza ikdam ile şanlar katalım şanımıza âlem de bizim sa’y-i firava-nımıza
Şarkının güftesini yanlış «Öyllyenler var. O. İhtar ediyor:
— Eföhdi, o nasıl okuyuş öyle?
— Ne olacak, muallim bey?
— “Şaşsın., değil, “şaşsun” diyeceksin. Bu di), ananın babanın dili değil; mektep dili bu. mektep... Anladın mı?
Duran, cerbezesiyle etrafındakilerln dikkatini gittikçe çekiyordu. Türk O-c.ağına da âza kaydettiler. O zaman turancıhk pek revaçta idi. Bu cereyan İlk mekteplere kadar sokulduğundan bütün talebenin asıl adlarının yanına bir de Cengiz, Ayhan. Timur. Sungur, Tonguç, Günhan, Attilâ, Kı-zılelma gibi isimlerin İlâvesi ve yoklama defterinde böyle okunması, âdeta mecburi gibiydi. Vaziyet Duran i-çin de ehemmiyet kazandı. Hattâ mahkemeye müracaat ederek asıi isminin “Turan” olduğunu, fakat memleketinde cahil ebeveyni ile hemşerilerinin kendisini yanlışlıkla Duran diye ca^ ğırdıklarını; nüfus kütüğündeki kaydın buna göre düzeltilmesini rica etti ve hâkimden İstediği kararı aldı.
O günlerde mektepte çıkan bir hâdise. Turan Beyin, arkadaşları arasındaki nüfuz ve itibarını büsbütün arttırdı:
Kuran-ı Kerim muallimi, sesini öteden beri beğendiği Seyfeddin adındaki çocuğa bir sûre okuttuktan sonra şöyle sordu:
— Senin takma adın ne?
— Timur, efendim.
— Maşallah. ,'Seyfeddln”in yanında bu “Timur” ne de güzel yakıştı.^ Ayağın da topal mı bari?
— Hayır efendim.
— inşallah bacağın da tez kırılır, o vakit tam “Timur” olursun.
Hoca ile talebe arasında geçen bu ufak mükâleme. mektep İdaresine, o-radan da daha mühim yerlere aksetti. Müdür, bu hâdiseyi emektar hoca lehine örtbas edemeyince işin halli için Turan Beyin delâletine başvuruldu. O-nun Türk Ocağına ve fırkaya yatıştırıcı izahat vermesiyle mesele kapandı. Turan Bey böylece hem mektebin hatırı sayılır bir muallimi, hem de Türk Ocağının ve dolayıslyle ittihat - Terakki Kulübümün mümtaz bir unsuru oldu.
Son günlerde Kafkas cephesindeki ordumuzun taarruza geçtiği ve büyük bir zafer sağladığı haberi etrafa ansızın ya>rdmıştı. Bu vesile ile kasabanın biricik sinemasında mekteplilerle halka parasız film gösterilecekti. Turan Bey fırkadan aldığı talimata dayanarak üstüste iki gece sinemaya biriken mekteplilere, halka harp gayretini arttıran iki nutuk verdi ve çok alkışlandı. O gece kendisini tebrik eden hükümet erkânından bazıları hayranlıklarını gizleyemediler:
— Beyefendi, asıl mesleğiniz muallimlik midir?
— Hayır efendim, esas mesleğim nafiacıhktır.. Fen işleridir. Büyüklerimiz şimdilik bu vazifeyi münasip gördüler. Ne yapalım, bu da vatan hizmeti.
Ertesi gün. ittihat - Terakki mektebinin coğrafya öğretmeni duvarda a-sılı “Menıallki Mahrusai Şahane ’ haritasının doğu hududunu iptal ederek toplu iğnelerle tutturduğu kırmızı bir kurdelâ İle Hazer Denizini de içine a-lan genişçe bir halka resmetti. Batı tarafına gelince; buradaki kordonun iki ucu Rumellyi çepçevre kuşattıktan sonra, galiba, şimdiki Adriya Denizinin ötesinde kapanıyordu. Bir gece evvel sinemada verilen heyecanlı k zahlara çok uygun düşen bu ders ter lebe için her vakitkinden daha hey^ canlı oldu.
- (Devamı var)
Rita Hayworth’a çok benzeyen yeni bir artist
sene, evvel e-dünyasma el-gelmiştlr. Av. evlenmek için
malûmu idi. Yal-
çenesi elha-heykeltraşın gibi tıpatıp
Mlss Hayworth, iki vini satarak sinema veda deyip Avrupaya rupaya Ali Hanla geldiği herkesin
nız bağlı olduğu film stüdyosuna ne zaman döneceğini bildirmemiştir. Onlar da bu son zamanlarda Rita Hayworth’a benzeyen b’irini bulmuş, lardı. Mary Castle adındaki bu genç kızın saçları kırmızıdır ve aynen Rita gibi taramaktadır. Söylendiğine göre, kaşları, kirpikleri, gülüşü, gamzeleri, dudaklarının biçimi, gözlerinin rengi, ucu sivri sil her şeyi sanki ayın elinden çıkmış iki eser
Rita’yu benziyor. Vücut ölçüleri de uyuyor, yalnız Mary’nın kalçaları Rita’dan biraz daha genişmiş. Hattâ eldiven numaralan bile aynı imiş...
Mary, Rita gibi bir prensle evlenmeği pek arzu ettiğini İtiraf ediyor. Şimdi Rita’ya biraz daha benzemek için dans dersi almaktadır.
Mary’de İrlanda, Amerikan ve Kızıl derili kanı vardır. Son zamanlarda Calıforniya’ya gelip modellik yapmıya başlamıştı. Bir film ajanı kızın resmini gördükten sonra Co-
Çeviren: G. 1.
I
Ona çok benziycıı MABY CASTLE
Herkesin tanıdığı RİTA HAYIVOKTH
lumbia Stüdyosunun gözünü açmıştır. Bunu mütaakıp altı ay zarfında kızı gizlice stüdyonun tiyatro mektebine gönderdiler, iyice terbiye o-lunduğuna kanaat getirdikten sonra
birkaç kovboy filminde rol verdiler. Bilinmez ama, bu kızcağız kendi benliği ve güzelliği ile bir şöhret yapmayı Rlta’nın gölgesinde yükselmeği tercih etmez miydi, dersiniz?.
17 Eylül 1950
— YENİ İSTANBUL —
Sayfa T
EMİNÖNÜ: Mehmet Kâzım )E mlnonü) — Hikmet Güney (KQ çükpiLzar) — Sırrı Rasim (Alem der) — Cemil (Beyazıt).
i
I T
M A T A S
İstanbul Asliye 5 inci Hukuk
Yargıçlığından
Memurluğundan
Türkiye Genel Mümessili
Oku-
MEHMET KAVALA
Tepebaşı ALP Oteli altında
Rumi
Twaln’in Mac e-
17
1366'
1369
Pazar
VAKİT
VASATİ
EZANİ
Kara
A N* K A H A
İ8TANM1 I, CİHETİ
EVCP: Eyüp Sultan
ve
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz . herşcy
SIHHİ I M D AT
i
Eylül
4
Zllhlc.
4
Başlı Mek-
A( 23182) Korsanlar Kıralı (15031ı Gülmeyen Kadın.
(1 — ĞünüJden Yu-
Pamuk Prenses İntikamımı AJa-
(49306) 1 — Bay-
2 — Leyla 11c
UÇAKLAR Burandan. — izmırdrn. — Balı kesirden
Istan bul Öeyoftlu Anadolu yakam Ankara
tamir
w e.e • ı
I
1 — Muhtelif evsafta 56 adet uzak kumandalı otomatik elektrikli Şalter 30-9-1950 günü aaat 14 de açık eksiltme ile satın alı-nacaktır.
Beyoğlu (4844 Ankara 00
İstanbul 21222 İzmir 2222
Üsküdar 60946 K. köy «0672
Karşıyaka 15056
takdirde ikinci arttırma*! tarihine müsadif salı günü aynı laatte icra edilece-tallp olanların yevmi mezkûrda mahallinde hazır bıı-memura müracaat etmeleri İlân olunur. (12837)
Tebliğ olunacak taraf: Mefharet Olgaç: Taksim Bülbül halleri Serdar Ömer Cadddesl 33 sayılı fınn üstündeki mukim.
— Margle. 2 — Düşman Kardeş-
L
Hicri
950/139
Ma-evde
• e • e • e • • • e
• •• •••••♦*« •e(w«reeee e e e e e • • ••
#••••••••••••##• • • • -
• • e • e • e
• aeaa • • e « e e • • ( e • 9 9 •
• (••••••«*•••••*• •
• • • a • • • • e 9 e • e e ••
• eaeaaeeaee • • • • • *
« • • # # e 9999999999 9999•9999^99999999^
»999999990999999994 9 9 9 9 O O 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9
9999»999 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 99999999999999999 9 9
99999999 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9
• 499999999999999990
9909909999 9 9 9 9 9 9 9 9 9
• 09999999999 9 ^ 9 9 9 9 »
90099999999999 9 9 9 9 9999999999994 9 9 9 9 9
0099990999999999
• 990999999999999
099999999 9 9 9 9 9 9 9 • 099999999999 9 9 9 9 9 9
909990999999999999
• 000990999909999099
O O 9 9 9 09990990090990 9900009»0»0990900 9 0
0990999900009009900 00000900900009990 »9 0099090099909994 9 0 0 900 0949099009990949
00900009 9 0 0 0 9 0 9 0 0 • 4000009090009 9 0 9 0 0
9 9 O O • • O O 9 0 • 9 O 0 O J 00009040000 9 0 O * OT
9909OO99O9OO9» O • •
49099O9004»OO0O 9 0 9
000O9O9OOOO909O9 0 9
OO9O0904O99O4 ‘ ‘ J 9OO0O90O
• • O 9 9 9 O
9 9 0 0 0 0 0 0 0 0 9 9 OO
OOOOOOOO^
9000909 0 0 9 9 9 4 0 0 0 0
0009944^ 009999099
0 9 0 0 9 9 0 9 094409499
99099000 9OOO94O0
4 0 0 4 0 0 0 0
9 9 9 9 0 ^9 9 90440000
0 9 O 9 0 9 4 9
9 0 9 0 0 0 0 0
*•*«*«*•***•*•
0 0 9 4 0 0
9 0 4 0 0
0 9 0 0
• •
9 0 0 0
• O • •
9 0 0 0
0 9 0 0 0 4 0 0
0 9 4 9
• 9 0 0 9
9 9 0 0
0 0 9 0 9 0 0 9 9 0
9 9 4 0 0 9 0 9 9 0 9 9
9 0 0 9 0 0 0 0 4 0 9 9
9 0 9 0 9 9 9 0 9 0 0 0 0 0
• 4 0 0 0 0 9
• 0940999 9
• 0094049 0 4
44004900 4
• 0009099 9 0 0 0 9 4 0 9 0 • O
• 9O9O90O9O
• O9909O9
*9900 9 0 9 •
• •••••••9
44998
00536
01
2251
• 9 •
• O •
• 99
• • •
• 999 ,v/.
0 4 0
0 9 9
O O O
0 4 0
BİSİKLET
FENERLERİNİ
HER YERDE ARAYINIZ
Cumhuriyet Meydanı nq
9/1 Tel : 41442
TAKSİM • İSTANBUL
Dünyaca Maruf Almanya nın
Gözlük camlarımız gelmiştir.
FENNİ GÖZLÜK DEPOSU
Lig. ANE8T1DİS ve ŞERÎKİ
Sullanhamam Hamzlu Han No. 5/11
Haydarpaşa Hastahaneslne bağlı Hemşire ve Laborant lunda okumaJita iken 15-1-947 tarihinde okulu terkettiginızden 1162 lira 45 kuruşun % 9 faizi ve yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile birlikte tahsili hakkındaki hazine tarafından aleyhinize açılmış olan dâvanın yargılaması 26-10-950 tarihinde saat 10 da İstanbul Asliye 3 inci Hukuk Mahkemesinde icra kılınacaktır. Gösterilen gün ve saatte bilasale veya bilvekâle muhakemede hazır bulunmanız lüzumunu bildirir davetiyenin şahsınıza tebliğ edildiği malûmunuz olmak üzere keyfiyet H.U.M.K. nun 141 inci maddesine tevfikan ilân ve tebliğ olunur. (12799)
19 5 0 EYLÜL


Günefl öğle İkindi
Akşam Yatsı İmsak
6.40 13.09 16.39 19.17
20 49
5.02
ıı 21
5.50
9 20 12 00
1.32
9.43
ELJI.VHRA («2351 1 — Aşk Yok :uları. 2 — Mark ralan.
İNCİ (84595) 1 — ve 7 Cüceler. 2 —
cağım. 3 — Hafiyeler Kıralı.
İPEK (44289) 1 — öldüren Puse. 2 — Karmık İşler.
LALE (43595i 1 — Kahramanın İntikamı (türkçe). 2 — Kahraman Doktor Vassel (renkli).
.MELEK (408681 1 — Sahte Melek. 2 — Aşktnz Yaşanmaz.
SARAY (41656) 2 Açıkgöz Tarzan Diyarında.
HUATPAKK (83143) 1 — iki
Kartal. 2 — Meçhul Kadının tupları.
SÜMER (12X51) 1 — Tarzan Kaplana Karşı.
ŞARK (40350) Kaptan Frakas.
ŞIK (43726) 1 — Afyon Kaçakçıları. 2 — Fieata.
TAKSİM (43191ı Eırakılan Çocuk
TAN (80740) 2 Açıkgöz Tarsan Diyarında Mild.
ÜNAL (Kıçiık) SalAhnddlni Eyyü-bL
ÜNAL (Yazlık) ra£a Can Feda.
Mecnun.
YENİ (84137) 1
KbrdÜfcÜm. 3 — 1er.
YILDIZ (42847) 1 — Kara Koraan. 2 — Aşk ve Fara.
A_F. (Fran-ALInadan. — Londra, Ro-15.55 S.A.S Kopenhag.
Münich, Ro-
16.00 D H Y - 18.15 D.H.Y.
(Türk) (Türk» (Türk» (Türk)
(Türk•
GELECEK OLAN
9.45 D H.Y. (Türk)
9.50 D.H.Y. (Türk) 10.00 D H.Y. (Tlfrk)
— 12 50 K.L.M. (Holûnda) Tahran-dan, — 14 30 P.A.A. (Amerllum) Basra, Şam, Bcyruttan. — 15,35 D.H.Y. (Türk) İskenderun. Adana. An karadan. — 15.45 sızı Parla, Roma ve 1550 B.E.A (İngiliz) ma ve Atinadan. — (İskandinav) Oslo. Hamburg. Frankfurt ma. Atinadan. -(Türk) izmlrden.
(Türk) Bursadan. — 18.35 D.H.Y (Türk) Ankaradan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8 00 D.H Y (Türk) Balıkesir, îzmlre. — 8.30 D H Y. Bursaya. — 10.00 D.H.Y. Bahkeslre. — 10.15/DH.Y. îzmlre. — 10.30 D.H.Y.
Ankara, Adana, fakenderunn. — 13 00 K.L M. (HolAnda) Roma. Amsterdrımjı. — 15.30 P A A, (A-merlka» Brüksel, Londra, Boston, New-York a. — 16 00 D.H Y. (Türk) İzmıre. — 17 00 D.H Y.
An karaya. — 17.05 D H.Y. (Türkı Bursaya. — 17.25 S.A.S (İskandinav) Atina. Romu, Münich. Frankfurt. Hamburg, Kopenhag. Osloya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
11.00 EtrÜak. Karadenlzdcn, —
12.80 Su». Mudsnyadsn. — 16.30 Kadeş, îzmirden. — 22.00 Marrı-itzız, Mulanyıulan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Maraknz, Mu(lanyaya. — 14.Û0 İstanbul. D. Akdrnlzc. —-lfc.Oü Saadet. Çanak kuleye
GELECEK OLAN TRENLER
8 30 Ankara. — 9.15 Ankara. —
22 20 Semplon.
GİDECEK OLAN
8.20 Semplon. — (Mutörlü), - 18.10
20.80 Ankara.
TRENLER
10.00 Ankara
Ankara. —
BEYOĞLU CİHETİ
ALKAZAR (42562) 1 — Ormanlar Kıralı (renkli). 2 — İki Cingöz Ha-remde. 3 — Gizil Vazife (türkçe). AH (44394) Tamirat duUyısIylc kapalı,
ATLAS (4MB) Tanca Güzeli.
HESİKTAh BAHÇESİ 1 — Tnncıı Casuslar Yuvası. £ — Kadın lnti-humk
Zayi Makbuz
Hocapaşa Maliye Şubesine ait 9.7.1948 tarih ve 121041/12941 sayılı makbuzu zayi ettim.
Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Ata Atabek
ALEMDAR (23863) 1 — Asilzade SiiOhşÖr. 2 — Filipin Aslanları (türkçe).
AZAK (23512) 1 — Berlin Ekspresi 2 — Mazlumun Ah». 3 — Tarzan Çöllerde.
AYSU (21917)) 1 - Namus Sözü.
2 — A£ır Ceza.
ÇEMHKRLİTAS (22513) 1 — Kn ne t lordan Türbe. 2 — B1r Yabancı (Türle filmi).
EMRE 1 — Kanlı Meyhuno. 2 — Düşman Yumruğu Altında Farla.
3 — Bııtnann Dönüş
HALK (21804) 1 — Damgalı Doktor. 2 — Ley U nın Arjkı.
Kara Kamçiflit «ahhelr hrethrhrri
R
A
.soldan sogn:
1 — Baharattan biri, 2 — Avucu lebalep; Bir renk. 3 — Hali vakti yerlinle olmıynna yakılacak surette. ( — Bir göz rdûgl: Seferin zıddı. 5— Nûraul daire; Ced/6 — Tersi soru cici; Bir harfin okunuşu; Bakiden din dcralerlnde okutulurdu. 7 — incelik ; Bir ınAbut. 8 — YAdeder; Bir zamir. 9 — Tuzak; Rahne. 10 Hanesine şltap eden (İlci kelime).
Yukurıd/ın a^ugı:
1 — Eski bir armatör, 2 — Tersi erkek dadı; Yemiş »atan. 3 — Tersi İtibarsız; l^tunbulda bir semt 4 — Bavaft; Baştan çıkar. 5 — Niğde taralında bir kazamız; Bağlantı; Bir harfin okunuşu. 6 — Kadın mA-but; Hamile. 7 — Ateh getir; Eski bir Türk dovletlno mensup. 8 — 1-badete dâvet; Tersi bir uzvumuz*. 9 — Bir m A bu t: Elinden fırlatır; Bir harfin okunuşu. 10 — Konya civarında bir kazamız.
DfNKÜ BULMACANIN HALLİ SnldRıı saiıı:
l — Dalavereci. 2 — iri; Çapula. — Varidat; Kİ. 4 — Ayine: On nl. — Nakit; Bale. 6 — En; Tcdib. — Bak; Tl 8 — Eriten; Rol. 9 —
3
5
7
Mac; Bnbano. 10 — İlaheye tap. Yukarıdan
1 — Divane: Emi. 2 — Acıyan; Lar. 3 — Lirik; Bira. 4 — inikat, 5 — VAdct; Bebe. 6 — Ela; Nay. 7— Rutubet; He. 8 — Pe; Nadlrat. 9 — Cakalı; Ona. 10— İçi lebalep.
Taksitle

Sayın doktorlarımızla bilumum haslahanelerimizin Nazarı Dikkatine:
En son teknik evsafı ve malzeme üstünlüğünü lıaiz, aynı zamanda rakipleri masında en ucuz
ÇEKOSLOVAK MAMULATI
Ünit, Fotöy, Diş Röntgeni
ve diğer bilumum Diş Apareyleri
15 millamperden 800 miliampere kadar muhtelif Röntgenler (radyoskopi ve ‘radyografi İçin) Dlatenml, Elektroşok, Ultra viyole, Enfraruj. Meta bol i m et re. Galvano fara dik, Stcrilizatör Termostat, ameliyat masası. Kuvöz, Narkoz, ameliyat lâm bası, tnhalatör, Pnömotoraks vesair cihazlar.-A^Akadarlann firmamızı ziyaretleri menfaatleri icabıdır.
İzmir Fuarında ÇEKOSLOVAK PAVİYO-NU’nda bulunan ve bu branşta Fuarın en zengin sop model çeşitlerini havi Tıbbı ve Diş Tababeti Cihazları Köşemizi muhakkak ziyaret etmelerini sayın doktorlarımıza ısrarla tavsiye ederiz.
Tel: 40130 - 42673
Tahir Han Galata Telgraf: LAmet iat
•Teşhir ve Satış Mahalli :
İSTANBUL (22367) 1 — Zoronun
Kara KamçMn (25 kısım. 2 — Tehlikeli Kadın.
KISMET (26654) J — Tokyo Gülü 2 — Gönüllü Kahraman.
MARMARA (23860) 1 — Asilzade Sil-ıhşör. 2 — Filipin Aslanları. MİLI.f (22962) 1 — Önce Vatan
2 — 3 Ahbap Çavuşlar. 3 — Ca-HUdlar Peşinde.
TURAN (22127) 1 — Aalan Yürekli Çavuş. 2 — Hak ve Adalet. 2 — Sayılı Kahramanlar.
YEM (Bakırköy 16-126) 1 — Cehennem Zindanı. 2 — Rio Arkları.
K ADI KÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Renkli Rüyalar. 2 — Kaptan Siroko.
OPERA 168714» 1 — Bar İncisi (renkli). 2 — ölüm Fırtınası.
SÜREYYA (60862) 1 — Annemin Günahı (türkçe). 2 — Dalavereciler.
NVNAR (21443) 1 — Kura Güneş 2 — Esrarlı Macera.
ANKAR BC YÜK CEBECİ ruhlar. 2 — îstiklrtJ Madalyası.
PARK (11131) Kanunsuz Sokak.
SI s (14071ı 1 — Vatan Kahramanı. 2 — Aşk ve Müzik.
Sl'MEIt (14072) Robenson Adası ULUS (22294) Sihirli Ses.
YEN! (14040) Modern Venüs GAR GAZİNOSUNDA İtalyan İspanyol Revüleri.
İZMİR
TAYYARE Pranga Knzajh, MELEK 1 — Gönlümdeki Aslan Ölmeyen Rüyalar
LALB 1 — Balıkçının Scvglllal 2 — Çöl .Aşkı. 3 — Aşkınlar Yolu T AN 1 — Balıkçının Sevgilisi. 2 — Çöl Aşkı. 3 — Aalnnlar Yolu.
YENİ ı — Kahraman Kılavuz.
2 — Ali Baba Hlndlalandn. 3 — KorsikalI Kardeşler
EI.KAMICA I - Güze) Dost. 2 — Aşk ve Kıakançlık.
D
Y
0
L


BEYOĞLU; Beyoğlu (Merkez) IsttkiAl (Merkez) — Ta kal m Merkez (Galata) — Halk (Şişli) — Ha»köy — Merkez (Kasımpaşa)
FATİH: İbrahim Halil (Şehzadr-başü — SalAhaddln Gürgen (Aksaray) — Yedıkuk (finmatya) — Hanekl (Şehremini) — Ulu pınar (Karagümrük) — Orhan Avcioglu (Fener)
BEŞİKTA6: Vidln (BoşUrtaş) — Yeni (Ortaköy) — ArnavutkÖy — Merkez (Bebek)
KADIKÖY: Kızıltoprak — Göztepe — BoManeı
Ü8KÜDAR: İttihat
BCyCKADA: Merkez
ANKARA: Yeni —Ege — Yeni İZMİR: Tarlan (Alsnncak) — Yeni İzmir (Basmahane) — 'Eşrcf-paşa — Millet (KemeralU) — Karantina (Yuhlar;
A
1
• • «
• •
• • •
• •
• • r • • • •
• • • ( o • •
o •• o
• 09
- • • •
• 9 t
9 9 0
• • • • • • • • • • •
• 9 0 O •
• O O • •
• • • • • •
• 9 O • •
• • 4 9 •
• • • • •
• • • • • •
• • • 9 • •
• • > • t
• • • • •
— « —
. _ | .• a o»
> • • •
• • • -) • • •
• • • • S • • • • • •
4 • • •
• • •
ı • • •
• • W • t •• 9
• • • •
l • • •
• t • 5^4--Lv.%-
B • • • ■ • 9 O • • • •
• • • •
> O 9 •
9 0 4 •' • • • •
• » • •'
• • 9 9 >909.
• O O O*
1 • • 9 ,
O • • 9f » • • • '
W • • •
> • • •
• • • • » • • •
• • • «( > • • •
• • O 9 » • • •
♦ • • •
• • •
• 9 • • » • • •
• 9 9 •
i O • •
• • • • P • 9 •
♦ • • •
• 9 9 «
• •• 9
» • • •
• • • 4
• • • •
• • • •
» 9 • •
9 9 • . • 990
• • • •
Çamaşır Makinesi :
Elektrik süpürgesi :
T A K S
450 Lira
375 Lira
SİGORTA ŞİRKETİ
Tam teşkilâtı ile işe başlamıştır. En ehven şartlarla
HAYAT
KAZA
YANGIN
NAKLİYAT
Sigortalarınız için emrinizdedir. % 10 iratlı
AİLE SİGORTASI
ile ailenizin istikbalini eaglamış olursunuz.
MERKEZİ
: Galata Bankalar
Tel: 44668
İSTANBUL ACENTASI • Tulum Bankası Ajandı. Büyük Pos-talıane Meydanı No. 5. Tel: 29702
İZMİR ACENTASI
: Tutum Bankacı, Mimar Kcmaied-din Cad. No. 28. Tel: 5710 - 5711
Devlet Üretme Çiftlikleri Merkez ntelyesi Müdürlüğünden
GAZİ
3 — Muhammen bedeli 8 500 lira olup fennî ve İdarî şartna meler An karada ve İstanbul Eminönü, Balıkpazan Süngerciler sokak 83 No. da Yollama Memurlusunda görülebilir.
3 — İsteklilerin belirli gün ve saatte % 74) teminatlariyle Komisyona müracaatları. (12534)
Amerikan Lisan ve Ticaret

11.30 Stı-
13.00 Ha-Okie Ga-Hava ra-
Ayarı. —
ANKARA:
8.28 Açılış ve program — 8 30 M. S. Ayan ve hava raporu. — 8.45 Günaydın İpi). — 9.10 Günün
programı. — 0.15 Radyo ile İngilizce. — 9.30 Sevilmiş parçalar (pb. —10.10 Konuflmz, — 10.25 Ma-kamlardan bir dern/t. — 11.05 Tefrişli.
Jon orkestrası (pl). — 12.00 Hep beraber söyliyrlim (Yurttan sesler korosu). — 12.30' Telden tçle. —
12.60 Oyun Havaları (Baklama tMkıır.i), — herler. — 13.15 Dans müziği (pl). —* 13 30 zeteal. — 13.45 Dana müziği (pl>. — 14 00 poru, akjam programı ve kapanıp.
17.58 Açılıp vo program. — 18.00 M. S.
18,00 Inceaaz (Muluıyyer faslı). — 19.00 M. S. Ayıt-n ve haberl-r. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Yarım «uat dan» (pb. — 19.50 Akşamın karma m!>-zlgi (pl). — 20 15 Radyo Gazotcal. — 20.30 Şarkılar. — 2045 Hafif melodiler (pl). — 21.15 Müzikle gezi (pl). — 22 00 Konuşma: Spor aaail (günün haberleri. — 22 15 Dans müziği (pl). — 22.45 M. S Ayarı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBI L:
12.57 Açılış vo program. — 13 00 Haberler. 13.16 Dana m — U» 45 Saz ««erleri, oyun havalan-—14.00 Ser. saat. — 14.10 Hafif müzik (İbrahim özgür vc arka-
R
daşları). — 14.30 Şarkılar. — 15.15 Dinleyici İstekleri (Ki/talk batı rnüzJgl). — 16.00 Şarkılar. — 16.30 Konçerto (Hendfd Org Konçertosu No. 9 ve Mozart Keman Konçertosu No, 4). — 17 15 S(‘vilmtş eserlerden melodiler (pl ). — 17.30 Dans müzi;» ve türkçe tangolar. — 18-üO Bestekâr simnlan - E. Grieg (pl.). — 18.20 Fasıl Heyeti Konseri, — 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. — 19.20 Şarkılar (Okuyan: Saflyr Ayla). — 20.00 Serbest iuiaL — 20.10 Ara müziği (pl.)
— 20.15 Radyo gazetesi. — 20.30 üt soloları. — 20.45 Spor hasbıhalleri. — 21 00 Vals Kıralı Struuss (Radyofonik temsil). — 21.40 Ara mÜzUd (pl ). — 21.45 Şarkılar. — 22 20 Şan soloları (Takdim eden: Bariton Nurullnh Tsşkıran). — 22.45 Haberler. — 23.00 Dana müziği (pl.). — 23.30 Karışık hafit gece müziği (pl.),
— 24.00 r rogramlar ve kapanış.
LONDRA t . L ’ f
7.40 Dinleyici İstekleri (19.65 m.). — 8.00 Konçerto (Çnykovslcl 2 nel Piyano Konçertosu) (16.M m.). — 1LO0 KUMU müzik dinleyici işlekleri (19.85 m.). — 11.15 Operalardan parçalar (1149 mı. — 17.15 Konçerto (Beethoven 1 inci Piyano Konçertonu) (16 M m.). — 21.30 Varyete programı 116.84 m ). — 24.00 Hafif müzik (16 84 m.). — OL00 Yeni plakları takdim ediyoruz (16.84 m.).
Dershanesi
İNGİLİZCE. FRANSIZCA. MUHASEBE. SPOR ve okuyup yaznrn bilmiyenler için TÜRKÇE derslerine 2 ekimde başlanacaktır. Dersler seviyeye göre küçük gruplar halinde, tecrübeli öğretmenler tarafından en son ve pratik metotlarla öğretilir. Kayıtlar yapılmaktadır. İsteyenlere Broşür gönderilir.
Sultanahmet, Alemdar Caddesi 23 (Tel: 217371
İstanbul Sular İdaresinden
İdarenin Terkosta yaptıracağı transformatör binası ve şalteri dairesi İnşaatıç işçiliği kapalı muştur.
mektup ile eksiltmeğe kon-
idareden alınabilir lstekli-nispetindc yatıracakları tc-
Şartnamesi, bedeli mukabilinde lerln? teklif bedellerinin % 7.5 gıı minat mektupları ve Fen Dairesinden alacakları yeterlik belgesiyle, şartnamesi dairesinde hazırlayacakları teklif mektuplarını en geç 28-9-050 perşembe günü saat 11 e kadar idare muamelât dairesine vermeleri. 112747)
E SATIŞ
100 lira peşin, ayda 35 lira, on ay
75 lira peşin, ayda 30 lira, on ay
Tahir Han, Galata.
Telefon: 44906
İstanbul İkinci İcra
Bir borçtan dolayı mahcuz olup paraya çevrilmesine karar verilen bir adet seccade üç adet oda takımı, bir adet camlı masa 28.9 1950 tarihine müsadif perşembe günü «Kat 16 da Şişli Ebekız Sokağında Valde
Şişil Ebekız Sokağında Valde Apartmanındı 8 numarasında açık arttırma suretiyle paraya çevrilecektir. Arttırma bedeli muhammen % 75 ini bulmadığı
3.10.950
finden, lunacak
BLAUPUNKT,
* ' k- I - 4-al
Dünyayı yeni PLAUPUNKT radyolariyle dinleyiniz.
ANKARA, RETİŞ M
Anafartalar Caddesi, Vakıf
Posta Kutusu : 334


İstanbul Telefon
r
ÜESSESESİ
İş Hanı No. 110
Telefon: 16121
Başmüdürlüğünden
1 — idaremiz için şartnamesine uygun olarak kapalı zarf u-■ulü ile on ton kurşun levha satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 15.000 onbeş bin lira olup, .geçici teminat 1.125 binyüz yirmi beş
Uradır.
günü saat 15 de, Tahta kale Tcle-Konılsyonunda yapılacaktır.
4 — Şartnamesi bedelsiz olarak mesaî saatlerinde levAzım A-m ir lig inden alınabilir.
5 — İsteklilerin kanuni vesikalarıyla usulüne uygun teklif
mektuplarım muhtevi kapalı zarflarını, münakaşa saatinden bir saat evvel komisyona vermeleri. Postada vukubulacak gecikmeler kabul edilmez. (12768)
3 — Eksiltme 3-10-950 salı fon Başmüdürlüğü Satmalına
^nvln 8
- Y E N t İSTANBUL
17 Eylül İM)
ALMAN MAMULÂTI
DİZEL MOTORLA
Harpten evvelkinden daho üstün kalitede, meşhur Güldner DİZEL motorları gelmiştir.
Güldner DİZEL motorları ekonomik sarfiyatı ve emin çalışmaları ile bütün dünyada şöhret kazanan motorlardır.
İZMİR ile İSTANBUL arasında bir telefon muhaveresi
— Alo, Alo, İki saattir bekliyorum. Sizin Izmirle görüşmek no kadar zor.
Evet, Fuar mUnasebetile hatlar çok meşgul olduğundan İleri geliyor.
— Bu seneki Fuar nasıl ?
— Çok güzel ve çok kalabalıktır. Fazla olarak ecnebi devletlerden bu sene İsveç de resmen İştirak etti. İsveç i ve sanayiinin methini çok duydum. Acaba hakikaten öylemidlr ?
— İsveç dünyanın en medenî ve en güzel memleketlerinden biri olduğu gibi sanayllde çok yüksek bilhassa dünyaca meşhur İSVEÇ çeliklerinden yapılmış iyi mamulâtlle tanınmış, her tarafta hatta Ame-rıkada bile aranıp rağbet bulmaktadır.
— Burada elime geçen bir İzmir gazetesinde Bah-çekapıda Ticaret Bankası hanında TİTAŞ (Ticaret Türk Anonim Şirketi) nin İzmir Fuarında kendi pavyonunda teşhir ettiği İsveç mamulâtı APİ Fabrikasının bir motopompundan bahsediliyor. Onları gördünüzmü ?
— Gördüm, hattâ tesadüfen tecrübesinde bile bulundum. Fevkalâde şeyler.. Esasen TİTAŞ’ın getirttiği bu mahdut motopompların aşağı yukarı hepsi satılmış ve alanlardan da bilâistisna herkesin gayet memnun olduğunu söylüyorlar. Zaten bu motopompların menşeinin de İSVEÇ olduğu kâfi değilmidir ?
— (Santralden) Alo, devam ediyormusunuz ? müddetiniz bitti.
— Alo, Alo, Aloo ....
MABEL
EN İYİ ÇİKOLATA
Dünyaca güvenilen Alman yapısı
K A W E C 0 Dolma Kalemleri FUARDAKİ
Alman Paviyonunda teşhir edilmektedir
V
Evsaf:
14 KT. Altın Uç ve Plâtinli trridium Nokta.


Her keseye uygun tip dolma kalem. Türkiye umumi dipoziter mümessilleri:
Cam Limited Şirketi: Anafartalar Caddesi No.232 İZMİR
İstanbul Satış Deposu; Tahtakale No. 5
I
* i
i
İSKANDİNAVYA HAVA YOLLARI
İSTANBUL-TEL AVİV
hava hattını hizmete açmıştır.
Uçan Yataklı Vagon'diye meşhur, hava tazyik tertibatını haiz 4 motorlu muazzam QC-6 uçakları HER PERŞEMBE İSTANBUL'dan, HER CUMA TEL AVİV'den yolcu ve eşya nakline başlamıştır.
SCANDINAYIAN
AIRLINES SYSTEM
7
1
i
i
i

Frengi ve Belsoğukluğunıın teminatlı bir koruyucusudur.
DERMOJEN
Yanık» ekzema ve cilt yaralarına fevkalâde iyi gelir.
nimet


tecrübesi kolaylıkla
Aile Biçki — Dikiş Yıırdu talebe kaydına başladı Yıllarca Yurd idare etmiş olan NİMET ERİM, ve en ileri metodu ile biçki, dikiş talebesine öğretir. Milli Eğitimden tasdikli diploma «verilir.
Adres: Beşiktaş - Şair Nedim Caddesi No. 63 im Başaran Ap.
Bahcekapı — Beyoğlu — Karaköy — Kadıköy — MISIR: ELKAHÎRE
EN SON PARİS MODASI Kadın Kumaşlarımızı görmeden Sonbahar ve Kışlık yünlülerinizi almayınız
BİÇKt ve DİKİŞ YURDU KURTULUŞ
Yeni kayıtlara başlanılmıştır. Feriköy TepçüstÜ 116 No. Papazyan Apartmanı
SATILIK APARTMAN Üsküdar, FısUkagâcı, Ker-piçhane sokak No. 16 İKÎ DAİRE. Elektrik -Su - Havagazı var. Deniz görür, yeni, boş teslim. Müracaat : Aynı adrese Telefon : 43078
Yüzünüze uyurun bir çerçeve seçmek bir gözlükçü için güç bir iş değildir. Bugün İçin her şey kolaylaşmıştır.
ASTİGMAT camlara zaviye, en hassas âletlerle konulur Siparişler en kısa zamanda fennin en son icaplarına göre hazırlanır. Taşra siparişleri kabul olunur ve acele ödemeli gönderilir. E M -GEN; fiyatlarının piyasa ile kontrolü nü rica eder.

Cumhuriyet Cad. No. 31. Tel: 82007
O
Umumî Mümessili

GÖZ DOKTORUNUZA S O R U N U Z I
KM GEN : (Ecz. Salih KerâtD Beyoğlu, İstiklâl Cad. Lâh? Sineması üst sırası No. 67 İstanbul
Yatılı Yatısız
— İLK - ORTA - LİSE —
YENİ KOLEJ
Kız
Erkek
RESMÎ MEZüNtYET İMTİHANLARINDA
Sağladığı başarının ilk kısmında yüzde 100, lisede 71 - 86 nispetinde olduğu Eğitim Müdürlüğündeki kayıtlarla sabittir. TNGİLÎZCE ve FRANSIZCA öğretimine fazla ders saati tahsis eder Ve çok önem verir. Ciddiyeti, müşfik terbiye usulü, intizama riayeti, gıda ve sıhhat işlerindeki titizliği ile tanınmıştır. RESMİ OKULLARA MUADİLDİR. Leyli test-satı mükemmel ve binaları kaloriferlidir.
Yalnız sınıflarını PEKİYİ GEÇENLERE tenzilât yapar.
TAKSİM : Sıraselviler 86 . Tel: 11159

Toptan satış yeri
MATA$ TİCARET T.A.Ş
İstanbul - Galata Tahlr Han 13-17
ANKARA: Posta Caddesi 21 / A İZMİR: Basmahane 9 Eylül Meydanı ADANA: Çakmak Caddesi No. 59
EN İYİ ÇELİKTEN
TRAKTÖR ve HRVURn PULLUKLARI l(ln
UÇ DEMİRİ


TRAKTÖR İÇİN UÇ DEMİRİ

Nt5
T E
S 48* 9
• a •1
. i
* v
k”1 • İr
• ’r * ’
z \ 1

i.; ■
Mi!’ r "
? rjfj » >' •
A ’’ * ,

• • % (
i
• . L.
j ’ f — —
' & -
i
a/' r *
‘-A1
VENEDİK
KIYMETLİ SANATKÂRLARI TARAFINDAN YAPILMIŞ OLAN YÜKSEK KALİTELİ MEŞHUR
MURANO
AVİZELERİ,APLİKLERL Vf MASA LAMBALARI" GELMİŞTİR. ,
TESHİR VE SATIS YERLERİ s
: CE RON| E LEKTR İKA
BANKALAR '
ŞAİR ZİYA PAŞA CAD.
N2SS TEL-- 49502 j
ELEKTRİK EVİ] liRKETi ■GALATA . k HARAÇÇI ALI
► SOKAK N2 15
BALIKÇILARA MÜJDE
SKANDIYA
7 8, 9 10 ve sair kuvvetinde deniz motörlerimlz gelmiştir. VAHRAM GESAR ve ORTAKLARI
Beyoğlu. Telefon: 44934
Radyo Amatör ve Tamircilerine
Yüksek Mühendis Tahsin Armay’ın Radyo Şemaları. Radyo devrelerinin abaklarla hesabı ve radyo bozukluklarının bulunması hakkındtıki yeni kitabı satışa çıkarılmıştır,
Ankarada AKBA ve diğer kitabetlerinde, btanbuidıı İNKILÂP ve diğer kitabevlerinde satılmaktadır.

Comments (0)