17 Haziran 1950 — Cumartesi
Sayı 199 — 10 kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiyo İçin seneliği 32, altı aylığı 17, Qç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden t HABİB EDİB-TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
İç politika
İktidar ve muhalefet karşısında memleket idaresi tifemokraM ile İdare olunan menıle-ö ketlerde partiler arasında mücadele çok şiddetli olur ve parlâmento hayatında muhalefetin iktidar partisine karşı hik ıımlan ve tenkidleri a-lelekser mübalağalı ve hattâ hakikatten uzak şekiller alabilir. B11 memleketlerin siyaset anlayışları ve hilhnssa kültür seviyelerinin yanında, demokrasi hayatı İçinde uzun zaman yaşamış olmaları, bütün bu tenkidle-re rağmen. memleket umumî hayatında bir muvazenesizlik husule getirmez; çünkü. Iıalk buna alışıktır.
Bizde, vaziyetin başka cihetlerden tetkiki icap eder. Kırk iki senelik Priâmento hayatımızın dörtte birinden fazlası, bilfiil harp hayatı içinde geçmiştir. Bundan başka. Cumhuriyetimizin teessüsünden itibaren Avrupa kıtasında rejimler değişmiş, demokrat bir hayat içinde yaşamak İsteyen millerler, diktatörlerin zebunu olmuş ve bütiin Avrupa bize hürriyet mevzuunda, aksine, acı ve fena misaller göstermiştir.
Bundan başka, yıkılan bir tahtın memleketimizdeki beş asırlık eski izleri bir türlü silinememiş ve Cumhuriyet Devrimizden itibaren sinsi tenkidler ve korkak tecavüzler hiç eksik olmamıştır.
Atatürk gibi. tarihin az keydettiği bir şahsiyetin bütün görünen ve görünmeyen engellere karşı yaptığı mücadeleleri tetkik etmek imkânını elde edenler, ona olan hayranlık ve şükranlarını daima arttıracaklardır. Cumhuriyetin İlânı ile demokrasi hayatına giren memleketimizin, o zamanlar hakiki bir demokrasi sistemine malik olanıamsı şüphesiz ki, teessüfle yadolunacak bir hâdisedir. Biz. zamanın icaplarını göz.önüne getirerek o vakitki büyük inkılâbın memlekette yaptığı büyük işleri kâr hesabımıza kaydediyor ve demokrasi yolunda yavaş yavaş ilerlememizi sevinçle görüyorduk.
Bilhassa, sun dört senenin demokratik hayatımızda yaptığı İnkişaf ve onun neticesi olarak bugün, Demokrat Partinin iktidarı eline alması, yeni tarihimizin en mühim ve sevindirici bir vakasıdır.
Bu işde. Demokrat Partiyi kuranların ve ona yardım edenlerin dört seneden fazla bir zamandan beri gösterdikleri tükenmez gayret ve fedakârlığı şükran ile anmak mecburiyetin de olduğumuz gibi, eski iktidar , V9 hususta demokratik bir 1
i(* ''•e;.e yakışacak tarzda anlayış göş-ter ( de temenniye şayandır.
Atalürkten beri iktidarı elinde tutmuş olun bir Partinin, şimdi İktidardan ayrılması, herhalde onıın İçin hüzün verici bir şeydir. Biz, iktidarda iken son zamanlarda bu ihtimalleri göz.önünde tutması iktiza eden bir

partinin bu hüzün İle, mesai programındaki ölçüleri unutacağını ve şahsiyete geçeceğini zannetmemekte-yiz. Uzun ve yorulmaz bir mücadeleden sonra, iktidara gelen partinin de hakiki demokrasi ruhu ile işi ele alarak şahsiyetten tamamen uzak kalacağını ve halk idaresini memlekette artık bundan sonra değişmez bir tarzda tesis edeceğini ümit ediyoruz.
Demokrat Partinin bugün çok kuvvetli bir ekseriyetle iktidarı ele alması eskiden şikâyeti mucip olan hataların bu parti tarafından düzelmesini milletin istemesinden ileri gelmiştir. Bu hale göre, bugünkü iktidar partisi için yapılacak en mühim iş, yirmi yedi seneden beri memleket I-darcsiııde mevcut olan aksaklıkları tesbıt etmek ve bunların izalesi imkânlarını arayarak bulmaktır.
C. H. P. ve D.P., Cumhuriyet Devrimizin yarattığı iki büyük partidir. Bu iki partinin kurucuları ve bugün onun yolunda gidenler, cumhuriyet ve lâiklik rejimimizin kurulmasında ve yürümesinde mühim vazifeler almış şahsiyetlerdir. Onların her ikisinin de tok istekleri cumhuriyetin kuvvetlenmesi, memlekette halk idaresinin yerleşmesidir. Bu noktada I-kisinln de müttefik olduğuna göre ortada ihtilâfı mucip olan cihet, İdare sistemimizdeki düşünüş ve görüş farkı ve bu düşünüşün memleket menfaatine yardım edecek bir şekil almasıdır.
Son on iki senelik zaman içine muazzam hâdiseler girdi. Cihan Harbi, yalnız Avrııpayı değil, bütün dünyayı alt üst etti. Diktatörlükler yıkıldı; fakat itiraf edelim kİ. onlardan daha muazzam bir diktatör ortaya çıktı. Bu vaziyet dünya siyasetinin en endişeli tarafını teşkil eder. Şüphesiz ki. bu yüzden bizim de endişelerimiz ilaha ziyade artmıştır. Buna mukabil. Türk Milletinin idare cihazında ıslâhat yapmak lüzumu daha çoğalmıştır. Çünkü, hayat ve mukadderatımızın artık hıına bağlı olduğu hiç kimsenin İnkâr cdemlyeceğl bir hakikat halini almıştır, işte, Türk Milletinin şimdi demokrasiye olan inhimak ve temayülü, bizim noktal na-zarıınızca, bundan ileri gelmiştir ve bugünkü iktidar partisi ve Hükümetinin yapacağı en mühim İş de hudıır.
Cumhuriyet yolunda gideceğiz; buna engel olanlara hiçbir imkân ve fırsat vermiyeceğlz. Fııkaf memleketin servet kaynaklarından istifade etmek imkân ve fırsatlarını arayacak ve hürriyet içinde çalışılmasını temin edeceğiz. Öyle zannediyoruz ki, bugünkü iktidar partisi bunda muvaffak olmak yolunu tutar ve güzel misallerini ortaya koyarsa iktidarını daha kuvvetlendirecek ve kendisine karşı yapılacak tenkirlere fiilen cevap vermiş olanaktır.
Amerikadaki atom casusluğu hâdisesi gün geçtikçe büyüyor
Son 24 saat içinde iki Amerikalı daha casusluk suçiyle tevkif edildi
Amerikada bulunan resmî Sovyet memurlarının casusluk hâdisesiyle yakından alâkalı ve suç ortağı olduklan anlaşıldı
\Vashington, 16 A.A «United Press) — Amerikan ordusunun bir sözcüsüne göre Slack’ın Rus ajanlarına verdiği üstün kudrette patlayıcı bir madde o-lan (R.D.X) aynı zamanda "Cyclo-nlte“ adiyle de tanınmaktadır.
Harp zamanında, bu patlayıcı madde tngilizler ve Amerikalılar tarafından elbirliğiyle imal edilmiştir.
Sözcünün İlâve ettiğine göre (R.D. X3 in bilhassa denlzaltılara ve tanklara karşı son derece tahripkâr bir tesiri vardır.
Slack masum olduğu iddiasında
VVashlngton, 16 A.A. iAFP) — Casusluktan sanık Alfred Dean Slackin.
kefalete rapten tahliyesi İçin 100.000 dolar talep edilmiştir. Bu miktarı ve-remiyen Slack, dün hapsedilmiştir.
Gold ile olan münasebetlerine dair gazetecilerin sordukları suale cevap veren Slack. bu isimde kimseyi hatırlamadığını söylemiş ve hiçbir zaman komünist olmadığını ileri sürerek masum olduğunu ispat edeceğini bildirmiştir.
Clack, Oak Ridge laboratuarlarında ifşa edemiyeceği gizli çalışmalara iştirak ettiğini ilâve eylemiştir. Yakalanan ikinci casus
New-York. 16 A.A. (AFP) — Eski-
İşçi Beyannamesinden Hugh Dalton mesul
Attlee ve Bevin’in hiç malûmatı olmadan
beyanname
”lşçl beyannamesinin., neşrine sebep olan Hııgh Dnlfon'un tipik bir pozu
neşredilmiş
Londra. 16 (YİRS) — 1947 senesinde, kırdığı bir pot yüzünden Maliye Bakanlığından istifaya icbar olunan Hugh Dalton yeni bir hâdiseye daha sebep olmuştur. Şimdi anlaşıldığına göre, Şehir ve Koy Plânlama Bakanlığını yapan Dalton, işçi Partisinin Schuman Plânı aleyhindeki beyannamesinin neşrine sebep olan kimsedir.
İşçi Partisinin naşiri efkârı olan Daily Herald” gazetesi bile, hâdiseden Attlee ve Bevin'in haberi olmadıklarını tasrih etmiştir.
Hoffman’ın beyanatı
Washlngton. 16 A.A. ıLPS) — Ayan Meclisi Dış Münasebetler ve Silâhlı Kuvvetler komisyonları huzurunda verdiği demeç sırasında Hoffman’a Ayan üyelerinden bazıları, İşçi Partisi görüşünün hükümet görüşiyle ne şekilde uzlaştırıiabileceğinı sormuşlar, Hoffman bu görüşlerin uzlaştırılamı-yacağını ve Attle den bu hususta yarı resmi izahat Almaya çalışacağını bildirmiştir.
Hoffman. inanılır kaynaklardan öğrendiğine göre, İşçi Partisi beyannamesinin Attlee ve Sevinin malûmatı olmadan yayınlandığını söylemiş ve Ingiiterenin İngiliz Milletleri Topluluğuna karşı giriştiği taahhütler bakımından Avrupa sanayiinin birleştirilmesi tasarısında güç durumda bulunduğunu, bildirmiştir.
Londra, 16 A.A. (AFP) — Dün Parlâmento çevrelerinde bildirildiğine göre, Kabinenin dün sabah yaptığı toplantının büyük bir kısmı İşçi Partisinin Avrupa Birliğine dair neşrettiği broşür hakkındakl müzakerelere hasredilmiştir.
Münakaşanın çok şiddetli olduğu ve Attlee İle diğer bazı arkadaşlarının. İşçi Broşürünü yayınlamaktan sorumlu olan Hu^h Dalton’a şiddetle hücum ettikleri söylenmektedir.
den yeni Meksikadaki Albuquerque-deki Amerikan kuvvetlerinde erbaşlık etmiş olan Dav id Greenglass bu sabah Federal Güvenlik Teşkilâtına mensup memurlar tarafından tevkif edilmiştir. Greenglass Sovyetler yararına casusluk yaptığından dolayı tevkif edilen Harry Gold’a bazı atom esrarı vermiş olmakla itham edilmektedir.
New-York, 16 A.A. (AFP) — Davîd Greenglass’ın tovkifinden sonra açığa vurulduğuna göre, bu adamın Sovyet Rusyaya atom sırlarını tevdi etmek üzere Harry Gold ve An atol Ya-kovlev ve başka şahıslarla gizil görüşmelerde bulunmaktan sanık olduğu belirtilmektedir.
Greenglass, 1945 senesi haziran veya temmuz ayında Albuquerque’dc Harry Gold ile buluşup ona, Birleşik Amerikanın millî savunmasına ait haberler vermekle de itham edilmektedir.
Bu hususta demeçte bulunan New-York Federal Emniyet Müdürü Ed-wards Scheidt tarafından bildirildiğine göre, orduda çavuş olarak bulunduğu sırada Yeni Meksikadakİ atom fabrikasında makinist olarak çalışmakta İdi.
Sovyetler lehine atom casusluğunda bulunduğundan dolayı İngiliz mahkemesi tarafından mahkûm edilen Dr. Klaus Fuchs'un ifşaatı üzerine Amerikan Federal Emniyet Teşkilâtı, bu suretle iki gün içinde iki kişiyi tevkif etmiştir.
NOT: Casusluk hususunda Amerikan Federal Tahkikat Bürosu Başkanı Hoover’in verdiği beyanatı 3 üncü sayfamızda bulacaksınız.


• A

Habib Edib - Törehan
Silâh yardımı
programı kabul edildi
1.000.000.000
131.500.000
16.000.000
75.000.000
Araplar, Üçlerin notasını kısmen reddedecekler
Arap memleketlerinin savunması, Arapları alâkadar
İskenderiye 16 A.A. (Reuter) — Umumiyetle itimat edilir kaynaklardan dün gece öğrentldiğlne göre, Arap Birliğinin, Üç Büyüklerin Ortadoğuya gönderilen silâhlara dair yayınladıkları beyannameye verilecek cevap Üç Büyüklerin siyasetinin tam bir reddini istilzam etmemektedir.
Arapların durumu hakkında bir beyanname mahiyetini taşıyacak olan cevabın şu hususları belirteceği anlaşılmaktadır:
1- — Arap memleketleri, memleketlerinin savunmasını, başkalarını değil, kendilerini alâkadar erim bir mesele olarak telâkki ederler.
2. — Arap memleketleri İngiltere,
N. Menemencioğlu Auriol’ü ziyaret etti
Paris. 16 A.A (Özel muhabirimiz bildiriyor) — Cumhurbaşkanı Vincent Aurlol dün Elysee Sarayında Türkiye-nin Paris Bü/ükelçlsf Kuman Mcnc-rnencioğluyu kabul etmiştir. Bu görülmede Büyükelçi, Poris Fuarındaki Türk pavlyonunn gösterdiği ilgi ve dikkatten dolWı Fransız Devlet Bxş-kanına teşekkür etmiştir. Bunu müteakip Menemencioğlu Türk Hükümeti adına Cumhurbaşkanına Türk pavl-yonunda teşhir edilen ve ipekten yanılmış olan bir halıyı vermiştir Büyük eıçi Mme. Auriol'a da, Türk Sanat enstitüleri öğrencileri adına, pek güzel bir İşleme vermiştir.
hususî
Başkan İşbirliği t-
Harriman, Truman’ın yardımcısı
VVashington. İS (APt Truman buğun Ekonomik
dareainln Avrupadakl özel temsilcisi Büyükelçi Averell Harriman’ı yeni bir vazifeye tâyin etmiştir Harriman bundan böyle Başkanın hususi yardımcısı olarak çalışacaktır.
eden bir iştir
Fransa ve Birleşik Amerikanın beyannamelerinde istedikleri şekilde İsrail'in halihazır hudutlarını kabul e-demezler.
3. — Üç Büyüklerin beyannamesi Ortadoğuyu nüfuz bölgelerine bölmeye matuf bir plândan farklı değildir.
4. — Arap memleketleri Birleşmiş Milletler üyelidirler ve bu sıfatla bu teşkilâtın yetkisi dışındaki hiçbir İcraatı kabul edemezler.
Türkiye, Yunanistan ve İrana tahsis edilen miktar, 131,5 milyon dolar
VVashingrton, 16 A. A, (United Press) — Ayan Meclisi dış münasebetler Karma Komisyonu ile Silâhlı Kuvvetler Komisyonu, yeni silâh yardımı programı İçin 1.222.500.000 dolar tahsis edilmesini tasvip etmiştir.
Tahsisat şu şekilde taksim e-dilecektlr: Atlantik Paktı devletlerine Türkiye, Yunanistan vc İrana: Filipin ve Koreye: Çin civarındaki filanda kullanılmak üzere:
Çin civarı için ayrılan paranın Güneydoğu Asyada ve bilhassa Fransız Çinhindine sarfo-lunması muhtemeldir.
Cumhurbaşkanının, lüzum gördüğü herhangi bir memlekete silâh yardımı için 122.500.000 dolar kadar para tahsis etmesini mümkün kılan teklifte değişiklikler yapılmasına lüzum gö- • rülmüştür. Bıı değişikliklere göre, Cumhurbaşkanı tahsisatın sadece 35.900.000 dolarından sorumlu olabilecek vc ilgili Kongre komisyonlarına bu paranın harcandığı yerler hakkında tam malûmat verecektir.
Tahsisatın kabulü için kati karar pazartesi günü verilecektir. Gazetecilerin sualleri karşısında Dış Münasebetler Komisyonu Başkanı Tom Conally, bu tahsisat faslından İspanyaya da silâh yardımı gönderilmesinin mümkün olabileceğini söylemiştir. Manmaiıh hükümetin bu yoldu bir niyeti olduğuna dair hiç bir emare yoktur.
Sovyet Rusya ile münasebetleri daha ziyade bozulduğu takdirde Yugoslavynya da yardım yapılabilecektir. I
i
Ingiliz Harbl.vr Bakanı John struche> (solda) MııİHya’yı ziyareti sırasında eline bir tüfek ıtlnıış ve çetecilerle çarpıdan aukcrh.Tl arasına katılmıştır.

Meclis müzakerelerinin neticesini bekleyen meraklı AnkaralIlar
Dünkü Meclis müzakereleri
Arapça ezan
yasağı kalktı
bugün Resmî
Karar,
Gazetede neşredilecek
(Hususî muhabirimiz B. M. M. nin bugünkü ezanın arapça okunma-tasarı müzakere ve ka-
Ankara. 16 bildiriyor) — toplantısında sı hakkındaki bul edildi.
Daha erken saatlerde dolan dinleyici localarında bazı kasketli ve su-kallı kimseler dikkati çekiyordu.
Oturum açılır açılmaz söz alan Başbakan Adnan Menderes, tasarının gündeme alınarak, müstaceliyetle görüşülmesini istedi ve isteği alkışlarla kabul edildi.
Mevcut yasağa rağmen bir kısmı dinleyicinin de bu alkışlara iştirak ettiği görülmüş ve polis tarafından müdahalede bulunulmuştur.
C. H. T. «öıcûfiÛ konuşuyor
Tasarı hakkında C. H. P. nin görüşlerini arzeden Trabzon Milletvekili Cemal Reşit Eyüboğlu, dün de bildirdiğimiz gibi. C. H. P. nin bu mevzua tamamen muhalif bulunmadığını belirterek şunları söyledi :
”— Bu memlekette millî devlet ve milli şuur politikası. Cumhuriyetle kurulmuş vc C. H. P., bu politikayı takip etmiştir. Bu politika icabı olarak, ezan müessesesi de bir dil meselesi vı milli şuur meselesi telâkki edilmiştir. Millî Devlet Politikası, mümkün olan her yerde türkçenln kullanılmasını emreder. Türk vatanında ibadete çağırılmanm da öz dilimizle olmasını bu bakımdan daima tercih ettik.
Türkçe ezan, arapça ezan üzerinde politika münakaşası açmaya taraftar değiliz. Milli şuurun, bu konuyu kendiliğinden halledeceğine güvenerek, arapça ezan meselesinin ceza konusu olmaktan çıkarılmasına aleyhtar ol-mıyacağız.”
Hatibin sözleri, D. P. milletvekilleri tarafından da alkışlandı.
Seyhan Bağımsız Milletvekili Si nar. Tekelioğlu, tasarının lehinde bulunurken. birtakım teolojik fikirler ileri sürdü vc aşırı sağ ve sol cereyanlarla mücadele kanununun, birçok dinî tahdidatı ihtiva ettiğini bu kanunu kızıllıkla kaldırılmasını istedi.
Tekelioğlunun bu ması, Meclisçe iyi karşılanmadı
C. H.
D. P.
zumu d İni (yemeyiz.,, diyerek, hatibin sözlerini kesmek istediler. Fakat Tekelioğlu, bu hale aldırmaksızın devam etti.
Ankara Milletvekili Dr. Talât Vah-di özde tasarının lehinde bulunduktan sonra sözü, 14 mayısa İntikal ettirdi ve bugünün ğunu boyan kısım D. P. razını mucip
Bunun üzerine hatip sözlerini tas-
• •
• «
iddia tavsif
ederek, etti vc
ölçüsüz
konuş-ve P. milletvekilleri yanında bazı milletvekilleri do “Bunların lü-yok, sadede gel, bu sözleri
bir iradcl İlâhiye oldu-cyledi. Bu sözler, bir milletvekillerinin de lti-oidu.
hih etmek ve 14 mayısın hem irade! İlâhiye, hem de iradei milliye olduğunu söylemek zorunda kaldı.
Başkanlığa verilen yeterlik önergesi dc münakaşalara yol açtı. Yeterlik önergesi kabu lediidiğl halde, Kastamonu Milletvekili Muzaffer Muhdo, konuşmak ısrarında bulundu, fakat kendisine söz verilmeyince, tasarının maddeleri müzakere edilirken, kürsüye geldi ve “Yemin ettim, ille Büyüyeceğim” diyerek, gürültüler arasında, kendisi öldüğü zaman geride bırakacağı çocuklarının Fatiha okuyamıya-caklnrını, eski iktidarın işi bu hale getirdiğini, halbuki yeni Hükümetin bunu mümkün kıldığı için tebrike lâ-
Kıbrıs meselesi Yunan Parlâmentosuna da zorla sokuluyor
Atina, 16 (AP) — Yunan Parlâmentosu üyeleri arasında. Kıbrısla Yuna-nistanın birleşmesi hareketinin parlâmento tarafından desteklenmesini isteyen bir dilekçe dolaştırılmaktadır. Yunanlı mebuslardan bu dilekçeyi İmzalamaları talep edilmektedir.
Beyanname mahiyetinde olan bu dilekçede “Asırlardan heri asil hürriyet ideallerine önayak olan Ingiliz Parlâmentosunun Kıhrıslıların arzularına hürmet,, göstereceği ve İngiliz Hükümetinden bu meseleyi adilâne bir hal çaresine bağlamasını Istiyecc-ğl ümidi belirtilmiştir.
Yunan Hükümeti şimdiki halde ve böyle bir zamanda Kıbrıs meselesinin bahis mevzuu cdilemtyecefeini resmen beyan etmiştir.
ÎÇ SAYFALARDA
ikinci
Anadoluda Refik Halid :
Kolay aynlamadığım İzmir DÖRDÜNCÜ
Ankara mektubu :
Perde kapanırken
H. B. Y.
Murtat Ovası
Mehmet Necati öngay
Ganj kıyılarında (Hikâye) BEŞİNCİ
Milli müdafaa masrafları ve iktisadi kalkınma
Dr. Nihad Sayar
Diyanet İşleri
Başkanının
Beyannamesi
• •
80 lik bir ihtiyar Büyük Miliet Meclisi önünde müzakerelerin neticesini beklerken
“Ramazana kavuşmak, 450 milyonluk geniş bir kardeşlik manzumesinin, bütiin özii ile, bütün iyilik ve güzelliği ile belirmesi için eşsiz bir fırsat sağlamaktadır” •
Ankara. 16 ( Hususî muhabirimiz
bildiriyor) — Diyanet işleri Bakkam Ahmet Hamdı Akseki. Ramazan münasebetiyle vatandaşlara hitaben yayınladığı beyannamede şöyle diyor:
“Allaha şükürler olsun ki, bu yıl da mübarek Ramazan ayını huzur, sükûn vc sürür içinde karşılamakla bahtiyarız. Hepimize kutlu olsun. Mübarek Ramazan ayına kavuşmak. 450 milyonluk geniş bir kardeşlik manzumesinin. insanlığın bütün özü ile, bütün iyilik ve güzelliği ile belirtmesi için eşsiz bir fırsat sağlamakta, insanlığın ahlâki ve ruhani tekâmülünü hızlandıracak büyük bir manevi savaşın açılmasına imkân vermektedir. Bu manevi savaşın adı, oruçtur.”
Diyanet işleri Başkanı, orucun Allaha yapılan bir ibadet olduğunu, insarv-ları. günlük itiyatların esaretinden kurtararak Halk uğrunda feragat ve fedakârlığa alıştırdığını, hayatın birçok hakikatlerini ve acı cephelerini daha yakından görmeye ve içten duymaya nevHtÜIİ>ini. günlük itiyatların esaretini hissettirerek, bir müddet için de olsa, bu esaretten kurtulmak ve sarsılmaz bir azim ve irade hâkimiyetiyle her türlü feragat ve fedakârlığı aşıladığını belirtmektedir. Başkan, orucun nefsi terbiye, tasfiye ve tezkiye ettiğini, duyuş, seziş. anlayış ufuklarını genişlettiğini, insanlar arasında kardeşlik sevgi ve saygı, merhamet, şefkat, muavenet bağlarını sağlamlaştırdığını ilâve ederek. sözlerine şöyle nihayet vermektedir :
“Duaların kabul olunduğu bu mübarek ayda, memleketimizin, milletimizin ve bütün Müslümanların maddiyat ve maneviyat sahasında her gün biraz daha yükselmesine, insanlık âleminin ıstıraptan kurtularak, bir an evvel selâmete ve ferahlığa kavuşmasına ihlâs ile dua edelim.”
• •
İşçi Sigortalan Genel Kurulu
yık olduğunu söyledi.
Neticede tasarı ekseriyetle kabul edilerek kanunlaştı. Kanun yarın ncşredilebildiği takdirde meriyete girmiş olacaktır.
Görüşiilemlycn sözlü sorular
Ankara, 16 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Gündemde bulunan Toprak Ofisin hariç memleketlere sattığı buğdaylarla Anıt-Kablr ve Meclis binası arsalarının istimlâkine dair sözlü sorulan ilgili bakanlar tetkikatın tamamlanabilmesi için birinciyi 20 gün sonra ve diğerini (le gelecek cuma günü cevaplandırabileceklerini bildirdiler. Meclis, pazartesi günü toplanacaktır.
dünde toplandı
Ankara, 16 (Hususi muhabirimiz bildiriyor» — îşçi Sigortaları Genel Kurulu bugün de toplandı. Toplantıda Çalışma Bakanı, profesörler, İşveren ve işçi mümessilleri de bulundu.
Konuşan işçi mümessilleri, sigorta priminin yüzde 1 teh 2 y-e İndirİInu ni, sigortanın yaş haddi ile değil, hizmet müddeti ile mukayyet olmasını, sigortalıya verilmesi d( rpı !. n senede 100 liranın 600 liraya çıkarılmasını, hastalıkların önlenebilmesi için işçi evleri meselesinin ehemmiyetle ele alınmasını istemişlerdir.
Söz alan bazı profesörler de işçiye ait bütün mevzuatın birleştirilmesini w danışma bürolarının tesisini talep etmişlerdir.
Yaz mevsimi dolayısiyle îstnnbuhln dİ lenciler çoğaldı (Gazeteler)
— Taksi bolluğu İle mücadele edilecekmiş.
— Bereket \ersin benim araba hususi!..
Z.ıvıı.t. uçuk, sakat doğdu!
\e üzlılihorsun yahu. İstikbalini temin etmiş sayılır
V Û N î İSTANBUL
17 Haziran 1959 *
Enyfa 2
■fa



&



Yeni kazanılan dostlar — Erkeklerle dolu gazinolar — Kültür Park ve hoparlör — Sırıtan Fuar binaları — Bir üzüm imalâthanesini geziyorum — Istanbulun buz tutmuş sokaklarını hatırladık — Kutu yapamıyormuşuz — ^Tolerans,, meselesi — uEkl’e salih,, midir, değil midir ? — Daha titiz davranmalıyız
DURAYA bir pazar günü ak-D çamı geldim; hakkında çok yazılmış, yazılmamış tarafı bı-rakılmamış bir şehir olduğu için niyetim cuma sabahı trenle İsparta - Iğridir - Burdur havalisine gitmekti. İkametimi üç gün daha uzatmak ve bir aralık Ma-nisaya da uzanmak icap etti. îz-mirden —hele hafif yağmurlar yağıp yeniden baharla karşılaşınca— kolay ayrılamıyor, insan...
Diğer taraftan, gazetemizi Ege bölgesinde temsil eden muharrir Adnan Bilget’in ve muhterem refikasının delâletiyle pek kıymetli dostlar da kazanmıştık. Bir kısmı maarifçi olan o zevat ve aileleri sayesinde kendimizde en ufak bir ısınamama hissetmedik. Filvaki İzmirde büyük servet elde etmiş, tanıdıklarım da vardı amma fikirleri fikrime ve yaşayış tarzları bizimkine uygun vatandaşlarımızla bulunmak, beraberce gezip dolaşmak daha hoşumuza gitti; zamanımız gayrita-biîlik karışmamış rahat bir neşe içinde geçti.
Kırk yıl öncesiyle şimdiki büyük, lehimize farklardan biri de bu ve başka şehirlerde tanıştığım hanımların aslen muhtelif Anadolu bölgelerine mensup o-luşları; gerek aile toplantılarında, gerek garp usullerine uyulacak yerlerde icaplara fevkalâde yatmış ve çok tabiî bulunmaları idi. Daima tekrarladığım gibi bizde kadın —sonradan görme, şımarık ve ne oldum delisi bazı vurguncu kızları, karılan hesaba katılmazsa— yeni hayata daha kolaylıkla, mahviyetli hanım etvarı ve hüviyetiyle intibak etmektedir.
Kızmaca yok: Erkeklerimizin az çok münevveri veya mevki sahibi olanı ekseriyetle lüzumundan fazla —hangi sıfatı kullanayım? Kibirli mi, kuru, katı veya dik mi, kendini beğenmiş mi, karar veremedim— ağır satmayı sever deyip geçeyim.
Ara sıra kaçamaklar yaparak iki yolcu başbaşa kalmadık, ö-teye beriye gitmedik değil. Meselâ bir akşam üstü “Güzel Yalı” tarafına yollandık. Malûm ya. eski adı pek münasebetsizdi, “Kokar Yalı” idi. Bir zamanlar ne kokardı, durgun deniz mi, miyasmalı hava mı, bilmiyorum amma o akşam bütün İzmir varoşları çiçek rayihası 1-çinde idi. Kıyı boyu biı kaç gazino gördük; hangisine girdikse hemen hemen sadece erkek grupları mekân tutmuş, erkekçe yenilip içiliyordu; ortalarda kadın göze çarpmıyordu; oturamadık. Bir gece yemek yediğimiz kulüpte de yine kadın azdı. Tuhafı o koca Kültür Parkta da ekseriyet erkeklerde...
Ancak Karşıyakanın rıhtım boyunda ve iskele yanındaki a-çık hava gazinosunda lstanbulu andıran kadınlı erkekli cemaate rastlamak mümkün oluyor.
Kültür Park deyince Behçet Uz'u başardığı belediyecilik zaferinden dolayı alkışlamamak nankörlüktür. Bir akşam üstü de oraya daldık; göl kenarındaki Ada Gazinosuna sevme sevine oturduk: bizbize, iki kişi i-dik. Aklımızca o gece başımızı dinliyecek. yol yorgunluğunu giderecektik. Zaten şehir gürültüsü çoktan durduğu, etrafta büyük bir şehrin mevcudiyeti duyulmadığı gibi hava da hem esintisiz, hem de tatlı bir serinlikte idi. Daha ne isteriz? Oh!
Sen misin "oh” çeken! Opar-lörleriyle döıt tarafa sesini yetiştiren bir radyo faslıdır başladı. Ut taksimi, gazel, seçim nutku, “Geçmişte Bugün”, çocuk hastalıklarına ve ölümlerine dair tıbbi konuşma, bilmem hangi frenk bestekârının hayat ve sanatına dair malûmat ve ajans haberleri... Hepsi de en yüksek tondan, gırtlak yırtarcasına ve musiki âletlerini parçalarcası-nal
— Aman, dedim, birazıcık a-zaltın sesini...
Kıstılar amma çok geçmedi, tekrar yükselttiler. Müşteriler —her yerde olduğu gibi— radyoyu kulaklarının zarını patla-tırcasına işitmezlerse zevkine varamıyorlarmış; şikâyet etmişler. Hattâ bu lâtif mevkiden sabahları pek hazzeden, lâkin radyosuna tahammül kuvveti bulamayan bir çok kişi gelmez olmuş, gazinocu ilâve etti:
— Profesördü onlar... Ecnebi profesörler, mühendisler, â-limler...
Kültür Parktaki fuar paviyon-lanndan kaldırılmayan bazısı da manzarayı epeyce bozuyor; bakımsız, kapalı, ıssız halleriyle, bilhassa mimarî çirkinlikleriyle can sıkıyor. Bari sarmaşık, frenk asması ve saire gibi nebatlarla örtülü birer “şale”ye benzetilseler de umumî âhenge uysalar... Hayır, çıplak duvarları ve beton cepheleriyle sırıtmakta devam ediyorlar.
Radyo gürültÜBİyle başa çıkamadığımız, park sükûneti içinde avaz avaz bağırmayı havsalamıza sığdıramadığımız için duramadık; gazinoda yiyip içen erkek kümeleriyle aşağı kısımda oturan aile topluluklarını bir seçim nutkunun basma kalıp kelimelerden ibaret hırslı feryadiyle başbaşa bırakarak güzelim ağaçlıklı, rahat yollara daldık. Sesten uzaklaştıkça park, parka dönüyordu; biz de iç âlemimize,.
Ertesi günü bir üzüm imalâthanesini görmeğe gittim. Biraz da ciddî olmak, ciddî meselelere vakit ayırmak icap ediyordu. Fakat merak etmeyiniz, yazılarımda hektar, mçtre kare, kental, ton üzerinden rakamlar ve İktisadî bilgiçlik yer almayacak. Sadece meslekten olmayan bir müşahidin intihalarını okuyacaksınız.
Burası imalâthanelerin en büyüklerinden ve gûya en iyi teçhiz edilmişlerinden biri idi. Daha kapıdan içeri ayağımızı atar atmaz kayıp düşmemek için nereye tutunacağımızı şaşırdık.Bereket ben, Istanbulun don ve kar mevsiminde çok faydasını gördüğüm altı yol yol, iri lâstikti iskarpinler giymiştim. Vaziyetim sağlamdı. Niçin kayıyoruz? Zira yerler çiğnenmiş, sıralanmış üzüm kabuklariyle örtülü. Merdivenler, üst kat parkeler, her taraf aynı halde... Küıeleyen yok!
Meşhur çekirdeksizlerimiz nasıl yıkanıyor, çöplerinden ayrılıyor, kurutuluyor, kutulara ver-leştirilip depo ediliyor? Anlatacak değilim. Zaten anlatmamaklığım daha iyi olacak. Ne röportaj yapıyorum, ne de mekteplere eşya bilgisi kitabı yazıyorum. Not etmek istediğim şudur ki işçiler orada bir önlük yahut üstlerine ayrı elbise takmadan sokak kıyafetiyle çalışıyor. Hele loşlukta koca bir çarka sarılıp çeviren pleNpâre be-duş yani sırtı çullu, perişan kılıklı bir adamcağız —amele idi o!— bana bodrum işkencesine sokulmuş bir Engizisyon kurbanı gibi göründü; orta çağ şatolarının yeraltı dehlizlerinde do-laşıyormuşum hissine kapıldım.
Çok şükür, üst kat daha ferahça idi; ambalaj dairesine çıkmıştım. Üzümler mümkün mertebe, daha doğrusu Hükümetçe tayin edilmiş tolerans nispetine uygun surette muamele gördükten sonra hariçten ithal olunan mukavva kutulara konulmakta idi. Biz ne öyle sağlam kutu, ne de küçük tahta sandıklar yapabiliyormuşuz. Kırk yıl evvel aynı haldi. Üzüm İmalâthanelerindeki fark ise insan elinden ziyade maklnemsi şeylerin çalışmasından ve teferruattan ibaret kalmıştı.
Filvaki bugün Hükümet eksperleri ve kontrolörleri kutuya giren malı hem tolerans, hem tartı bakımından dikkatle muayene etmektedir; vize verilmedikçe İhraç veya Batışa arz muamelesi yapılamamaktadır. Bu teşkilât iyi işliyor, lâkin bir kutuda çıkacak kalitece düşük üzümlerle ecnebi mevad hakkın* * daki tolerans, fikrimce çok müsamahalı tutulmuştur. Zira başka bir büroda i ngll tereden gelmiş şikâyet mektupları okudum;
Şehrimizdeki Ramazan hazırlıkları bitmiş bulunuyor
Bugün Ramazanı Şerifin birinci günüdür. Bu itibarla şehrimizdeki Ramazan hazırlıklarının hepsi bitirilmiştir. Ay boyunca bütün camilerde haftanın muhtelif günlerinde vaizler verilecektir. Belediye, içki satmayan lokanta, kahvehane gibi yerlerin sahura kadar açık kalabilmelerine müsaade etmiştir.
Ramazanın bütün vatandaşlara hayırlı ve uğurlu olmasını dileriz.
Halkevlerinin durumu hakkında
C. H. P. il Başkanı İlhamı Sancarın beyanatı
Dünkü gazetelerde İçişleri Bakanlığının, halkevleri için ayrılmış tahsisatın yeni emre kadar verilmemesini bildiren bir haberi çıkmıştır. Bu hususta fikrine müracaat ettiğimiz C.H.P, İstanbul 11 Başkanı İlham! Sancar bize şunları söylemiştir:
— "Kanunlar çerçevesinde alınmış kararlar, bütçeler, salâhiyeti! merciler tarafından tasdik ve tekemmül ettirildikten sonra bu bütçenin icrasına mâni olmak hiç kimsenin salâhiyeti dahilinde değildir. Ancak yeni bir kanunla bütçenin icrası, neye taallûk ederse etsin durdurulabilir. Aksi-halde verilen emir kanuni olmaktan uzak, indi ve keyfi olur."
Şehir Meclisinin dünkü toplantısı
a II Genel Meclisi dün saat 15 te toplanarak hAZiran devresi çalışmalarına devam etmiştir.
Meclis dünkü toplantısında 5656 sayılı kanuna göre belediyenin yaptırıp taksitle satacağı ucuz evler hakkında hazırlanan talimatname Üzerinde mesken ve yapı yollar komisyonları müşterek tutanağını müzakere ve kabul eylemiştir. Bu karara göre ucuz evler Yedlkule ile Slllvrikapı semtleri arasındaki bölgede İnşa edilecektir.
Sağlık Müdürünün teftişleri
Saflık ve Sosyal Yardım Müdürü Dr. Faik Yargıcının başkanlığında üç doktordan müteşekkil bir heyet, civar köylerin sağlık durumunu yakından tetkik etmek üzere bugün, ya. rın ve salı günü muhtelif teftişler yapacaktır.
Mimarlık Fakültesinin yeni Dekanı
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi dekan necimi dün naat 10 da yapılmı» ve Ptof. Dr. Sait Kuran fakülte dekanlığına oy birliği ile aeçilmlıjtir.
Atletizm Bayramı seçmeleri
Gelecek hafta yapılacak olun İstanbul Atletizm Bayramına lıjtJra(( e-donlor fazla olduğu için bugün İnönü »tadında Reçineler yapılacaktır.
o mektupların yanında da nazenin Üzümlerimiz arasından çıkan karpuz çekirdeği, ip parçası, kabuk ve simsiyah, kavruk tanelerden avuçlar dolusu nümu-neler duruyordu; dikkatimizi çekmek için jııde edilmişti.
Bir firma soruyordu: “Rica ederim, müşterime ben bunları ekl’e Miılllıtir diye verebilir miyim?” Ben de sordum; aldığım cevap şu oldu: "Toleransa uygundur!" Tolerans, yani müsamaha, pay hakkı, göz yumma, aile terbiyeBİnden tutunuz politikada, her şeyde ve her işde lüzumlu, zaruri ise de galiba burada haddini aşmış. Netekim Korentiya çekirdeksizlerinde Yunanlıların daha titiz davrandıklarını resmî makam işgal e-denlerdon öğrendim, şaşmadım; üzüldüm.

>




I



Dünkü türende Vali ve Belediye Burkanı konuşurken
Kadıköydeki muhavvile merkezi açıldı


/


t



ÎBtanhul Elektrik İdaresi tarafından Kadıköy Altıyol Ağzında yeniden tesis edilen 35/10 kilovatlık muhavvile merkezi dün «ant 11 de Vali ve Belediye Reisi Fahreddin Kerim Gökay tarafından açılmıştır.
İlk evvelâ E. T. T. Umum Müdürü İbrahim Kemal Baybora yeniden yapılan muhavvile merkezinin ehem-
Millî Eğitim Bakanının dünkü temasları
Bir kaç günden beri şehrimizde bulunan Milli Eğitim Bakanı Avni Başman, dün Fatih Medresesindeki yurda giderek öğrencilerle konuşmuş, onların dertlerini dinlemiş, yemekle-imden tatmıştır.
Ayrıca Bakan, dün öğleden evvel Arkeoloji Müzesine giderek Müdür Aziz Oğan beraberinde olduğu halde müzenin ihtiyaçlarını tetkik etmiş ve bilhassa ahşap olan çatısının beton-taştırılarak çok kıymetli tarihi eserleri ihtiva eden hıı mühim ilim mü-ekosesinden yangın tehlikesinin bir an evvel uzaklaştırılması hakkında talimat vermiş ve betona tahvil olunan kısımları gözden geçirmiştir. Bundan başka Avni Başman, Istan-bulun 500 üncü ve Mütaakıp Yıllarını Kutlama Derneği Başkanı olan Aziz Ogandan müstakbel çalışmaları hakkında izahat almış ve bu çalışmalardan memnun olarak derneğe müzaheretini vadetmlştir.
Yüksek tahsil talebesi arasında açılan iki müsabaka
i Türkiye Milli Talebe Federasyonu Turizm Komisyonu yüksek tahsil talebesi arasında birincisi TÜrklyenln bir köşealnın tarih, coğrafya, sanat, medeniyet, teknik, sosyal, folklor v.s bakımlarından bir veya bir kaçı hakkında vo bin kelimeyi aşmamak Ü-zere bir tetkik yazısı, İkincisi TÜrklyenln hususiyetlerini belirtecek bir fotoğraf olmak Üzere iki müsabaka açmıştır. Bu müsabakaların çok rag-Jjet görmesi dolnyıslyle iştirak müddeti 3 temmuz 1950 akşamına kadar uzatılmıştır. Birincilere bir dış memleket gezisine parasız iştirak hakkı, İkincilere de, memleket İçi gezicilerinden birine imkân verilecektir.
Neticeler 9 temmuz Federasyon Bayramında İlân edilecektir veya Teknik Üniversitedeki T M T. Federasyonu Turizm Komisyonundan öğrenilebilir.
Ucuz atlatılan bir deniz kazası
Evvelki akşam saat 19.25 te Köprüden Boğaza gitmekte olan Devlet Denizyolları şehir İşletmesine ait 58 numaralı Nimet vapuru Arnavut-köy Akıntıburnunda 53 numaralı İnşirah vnpıırlyle çarpışmıştır.
Her iki gemi de hasara uğramış ve nüfusça zayiat olmamıştır.
Haydarpaşa Lisesinde diploma tevzii
Bu sene Haydarpaşa Lisesinden mezun olanların diplomaları 20 hazinin salı günü saat 17.30 da törenle verilecektir.




7
X







mlyetini belirterek şunları söylemiştir:
— Eskiden bu havaliye ancak iki bin kilovatlık cereyan verebiliyorduk. Halbuki bu yeni tesislerle bugün altı bin kilovatlık cereyanı emniyetle verebiliyoruz. 600 bin liraya malolan bu yeni tesislerin bir kısmı için Basın ve Yayın Umum Müdürlümü 100 bin liralık bir yardımda bulunmuştur, Bu gördüğünüz muhavvile merkezinin bütün montaj ve tesisleri tamamen Türk İşçileri tarafından yapıldığı için bu binaların ehemmiyeti bir kat daha artmaktadır.
E. T. T. Umum Müdüründen sonra Vali ve Belediye Reisi Fahreddin Kerim Gökay da Kadıköy ve havalisinin takatini arttıran bu tesisler için güzel bir konuşma yapmış ve korde-lâyı "Kadıköy havalisi için iyi ve nurlu olmasını., temenni ederek kesmiştir. Misafirler ve davetli gazeteciler bina içindeki tesisleri gezmişler ve hazırlanan büfede izaz edilmişlerdir. Bu yeni tesisat, açılış merasiminden sonra çalışmaya başlamıştır.
ANKARA DEVLET OPERASI SEHRtMtZDE
Diiıı şehrimiz zolaıı Devirt Operacı sunııtkârlurı bir ıırudn
Ankara Devlet Operası 120 kişilik bir kadroyla dün ssat 13.30 da özel bir vagonla Ankaradan şehrimize gelmiştir.
19 hazirandan itibaren ayın 30 tına kadar Açık Hava Tiyatrosunda temsiller verecek olan heyet, en kuvvetli kadroalyle gelmiştir. Baş rollerde Orhan Güneş. Nihat Kızütan, Ay-
--------------------
Mekkenin tanınmış dişçisi şehrimizde
Mekkenin tanınmış dişçilerinden Milli lshak Bey tetkiklerde bulunmak üzere şehrimize gelmiştir. Kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza Milli lshak Bey "latanbuld abır ay Kadar kalacağını. burasım çok beğendiğini, ilmi tetkiklerde bulunduktan sonra Hicaza döneceğini,, söylemiştir..
SPOR
Bu geceki güreşler
Ankara Zirai Kombinalar güıeşçl-leriyle İstanbul Demırspor güreşçileri arasında bu gece saat 21 de Açık Hava Tiyatrosunda yapılacak olan güreşlere bir çok tammış ve şampiyonluk kazanmış sporcularımız iştirak edecektir. Bu geceki güreşlere. her iki takım da şu kadrolarla çıkacaklardır:
İstanbul Demirspor takımı: 52 kiloda: Kemal Ersoy. 57 kiloda Ali Yücel, 62 kiloda Nasuh Akur, 67 kiloda Nureddin Zafer. 73 kiloda Servet Meriç, 79 kiloda Ali özdemir, 87 kiloda Elmas, ağır sıklette Hayrabolu-lu Süleyman.
Ankara Zirai Kombinalar Güreş takımı:
52 kiloda İsmail Doğu (Yaşar Doğunun kardeşi), 57 kiloda: Ekrem, 62 kiloda: M. Koç. 67 kiloda; Tevflk Yüce. 79 kiloda: Celâl Atik, 87 kiloda ve ağır sıklette Adil Candemir veya Yaşar Doğu.

Başbakanlık Kupası bugün oynanıyor
Bugün Ankarada 19 Mayıs Stadyumunda Başbakanlık Kupası için Milli Eğitim şampiyonu Fenerbahçe ile Türkiye şampiyonu İzmir Göztepe takımları karşılaşacaklardır. Bu maçı Ankara bölgesi hakemlerinden Muzaffer Ertug, Refik Güven, Salt Atakol idare edecektir.
Şeref ve Hüsnü için ihtifal yapılacak
Beşiktaş Jimnastik Kulübü başkanlığından:
Kulübümüzün fedakâr evlâtları Şeref ve Hüsnü’nün ölüm yıllarını anmak için 17 haziran 1950 cumartesi günü saat 16 da Şeref Stadı karşısında Yahyaefen mezarları babında bir lacaktır. Sayın kulüp venlerlıi teşrifleri rica
dergâhındaki toplantı yapı-âz&lan ve se-olunur.
han Alnar, Bolkla inan, Süleyman Güller'ln de İştirakiyle, La Cavalliere Kostlkana ve Palyaço’yu aynı gecede ve Mme Butterfly Operasını da ayrı olarak temsil edeceklerdir.
SİYASÎ ÎKTÎ8ADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
VENİ İSTANBUL NESRtYAT LbÜTED ŞİRRETİ Müdürü: Kemal H. SAKLICA Bu aayıda yaaı tilerini fiilen Idaro eden: Baold ÖGET
Ba.ıldıfrı yar t
YTDNt ÎSTANBl'L MATBAACILIK LIMITED ŞÎRKETÎ MATBAASI
RESAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
w
17
Karşılarında, kapının sat tarafında yanya-na konmuş üç aandalyada üç dullar oturuyorlar, bizim Huriye
arkalarında ayakta duruyordu.

ciddiyetini anlutmak için bu üç parça bahsetmeliyim. Bu kadınlar
Durumun dullardan bir Karakavaklardan değillerdi ve belki de bunun için Celilenin ve benirn en yakınlarımız olmuşlardır. Ailelerinin irili ufaklı bütün erkeklerini Italyan Muharebesini takip eden sıra harplerde ve nihayet İstiklâl Savaşında kaybetmişlerdir. En büyüklerinin yaşı altmışı geçmiştir, ötekiler nispeten daha genç olmakla beraber, tipleri bakımından, iskambil kızları gibi, hep bir Örnek görünürler. Karasekizi adındaki oldukça büyük çiftliklerinin hatırı için ortanca ve küçük ablaya öteden beriden bazı kısmetler çıkmışsa da reddetmişler ve üzerlerine kaion sekiz çocuk ve torun arasındaki bir kaç oğlan çocuğun büyümesini bekliyerek .çntlıgın bütün işlerini kendi üzerlerine yüktenmişlerdir. Son derece çalışkan, becerikli ve ağırbaşlıdırlar. Çiftliğe giren serserileri silâhla kovalamak kadar her iş ellerinden gelir Birbirinden güç fark edilen Karayagrz çehreleri, pek az kadında görülmüş derecede irt vücutlerl vc iş zamanlarında bacaklarına geçlisi
mühür büyüklüğünde va hır yu-pargasma boııaeyen kıllı bönleridir, bunlar ablaların yabancılara karşı Gerçekte onlar kadar »al ve tatlı
dikleri poturlan ile kadından ziyade erkego l>enzerler ki hiç bir yerden bir tacizlik görmeden koca çiftliği idare edebilmelerinin bir sosebi de budur. Çok kere siyah bir Örtü ile çatkılı alın-larının altını baştan başa tutan kalın çatık kaşları, kalın ve dik burunları, bir erkek için bile fazJa İri sayılacak çono kemikleri İle ürkütücü bir çehreleri vardır. Fakat bu çehrelerin asıl atdmefl farikaları burunları llo dudakları arasındaki mesafenin fazla uzunlugmlıır. Kızdıkları, düşündükleri ve utandıkları zaman İm mesafenin daha fazla uzaması renklerine daha ziyade kararıyor gibi bir manzara verir. Ablaların gene bir ikinci alâmetleri de ağızlarının sag köşesine yapıştırılmış varlak meşin Fakat bütün görünüşüdür.
İnsanlara hayatımda pek az tesadüf etmişimdir.
Benim ablalar la münasebetim, kasabaya ilk geldiğim sene, çocuklardan birinin burnuna kaçan bir boncuk vesilesiyle başlamıştır. Onların üçünü birden Hükümetteki odamda, endişeden uzamış dudaklariyle, kadın kılığına girmiş Uç jandarma neferi gibi karşımda görünra! “Amma mahsul yetiştiriyor mübarek momlelcetin toprağı" diye düşünmllşlüm. Fakat gariptir ki, benim ilk görüşte nefret etliğim bazı kimseler sonradan en sevdiğim insanlar olmuşlardır. E-min Hulûsi ile arkadaşlığımızın da mektepte bir kavga ile banladığını hatırlarım.
Boncuk vakasından soma, çiftliğin o tarihte henüz pek küçük olan ve sık sık hastalanan öteki çocuklarına da hayli emeğim geçmiştir.
Celileye gelince, babası Hacı Müslim Bey, ablaların babasiyle yakın arkadaşmış; Hicazda beraber askerlik yapmışlar ve bcıaboı Hacı ol-82
muşlar.., Colilo küçük yaşta anasını kaybedince, garip hir talih eseri olarak, onu da benim Cemile gibi, Karaseklli çiftliğine misafir etmişler, belki o da onası bömülürken aynı harman yerinde çocuklarla beraber aynı dhftene binmiş. Kara-sekili çiftliğinin bizim evlonnıemlzde ehemmiyetli bir rolü olmuştur. Cellle ile sevişmeğe başladığımız zamanlarda birbirimizi ancak orada görebiliyorduk. İlk konuşmamız ahırların aşağısındaki bir keçi yolunda olmuştur. Honro bir kaç kere de bahçenin kenarındaki budur fındık ağaçlarının arasında buluştuk vc bir defasında büyük ahla tarafından yakalandık. Yakalandık diyorum; fakat büyük abla bisl gördllfiü halde görmemezlikten gelmişti; yllrUyUşünü dog-ıştlr-nıoden geçip gitmek istedi. Fakat elinde satmağa götürdüğü bir keçi vardı. Tam önümüze geldikleri vakit keçi bizim aralarında saklı bulunduğumuz fındıklara doğru saldırmıştı. Keçi bizim istikamete dönmüş, ayaklaıiyle tozu dumana kalarak İnat ediyor, büyük ahla utancından ve bırıız da gizil bir momnıınlyetten uzamış dudağıyla başını öte tarafa çevirerek keçinin ipini çekiyordu. Sonra Hacı Müslim Bey kızını bana vermemek için aynı keçi İnadıyla sivri köse sakalını havaya dillinde yalnız büyük ahla rleglf ablaların üçü birden var kuvvetleriyle bizim tarafı
tuttular.
Cnlıleda de, bende do o zamanın heyecanlan çphuk sönüp geçmiştir, Yalnız gariptir kı geçer fakat başladığı yerlerde İsi kalır. O
pek aşk keçi yolunda, o lxıdur fındıklarda ve hele ablaların çehrelerinde o zamanın öyle tesirleri kalmıştır ki hâlâ dovamedor. Evine yabancı hizmetçi ayağı bile bastırmayan Celilenin bu kadınlan sevmiş ve daima etrafında görmekten hoşlanmış olmasında, sanırım kİ, bu tesirlerin büyült
88
rolü olmuştur. Bunca akrabaeı oldufU halde karımın uzun hastalığı, sıra İle. bu Üç kadının kolları arasında geçli. Ron gece sabaha karşı üstüm başımla, sofada bir ayı postunun üstünde uyuyup kalmıştım. Hıırıyenın feryadiyle uyanarak odaya koştuğum zaman Celüeyl, garip bir ihtişam içinde çırıl çıplak ve dlm dik büyük ablanın kucağında ölüyor buldum.
*
Kendilerini bizim taraftan sayan üç ablaların Karayamuklar komplosunun kolcusunu aldıklarına şüphe yoklu. Çekingen I»biatlerine rağmen bu kalabalıftın İçine karışmaları, üçünün birden çehreleri glhl bir örnek siyah entarileri vo Hlınlarının kara çatkısiyle Karayamuklar karşısında âdete harp nisamı almış olmaları bundan başka bir şeye delâlet edemeadı.
No eski, ne yeni âdetlere uyar bir tarafı bulunma inakla beraber nu bayram slyaretinden evvel Karayamuklar hop bir arada mesarlıta uğramışlardı. Cemaat içindeki bir İki yeni kadının elinde, benim bir kaç günde bir Celilenin moza rina gönderdiğim çiçeklerden bir kaç tanesi vardı.

Asker tâbirime taarruzun nereden ne şekilde inkişaf edeceğini merale etmekle beraber onları fasla aydniata bırakmadan geri çevirmek latlyrodum ki bu Celilenin hatırasına karşı da bir nevi hürmet eseri ulacakt). Biraz evvel gözleriyle salondaki eşyanın kıymetini ölçüp biçerken beni görünce hurıınlarım çokmogc kalkan bir kaç kadını görmcmezliklen gelerek kum hır ses ve kapalı bir çehre İle hepsine birden teşekkür ettim ve bugünkü tören için “Karıı bayram” l»e İlmesini kullanan birine: “Ne yapalım. Hayattır
84
velkl vuşturıuayı aklıma da
yo da
di.

Yamuklar gideceklerdi, bu kadar uzayan
muhakkak hl Fakat Üç göaü tize: • dudaklının* Plân
bu, Allah beterinden esirgesin” deyip kestim.
Törenin geri kalan kısmını biraz ev-bayram vakalarının hikâyesiyle sa-koymuştum. Fakat onlar
sıkı dayatıyorlar, sözü mütemadiyen Cemile-dogru çelip kaydırarak onu bugün aıaların-görmediklerine hayret vo teessüf ediyorlar-Bir tanesi gelirken mezarlığa olduâu gibi,
dönüşte de Karaseklli çiftliğine uğramayı teklif etti. Ben: — Aman onu yapmayalım, dedim, zaten bu bayramın bayrama benzer ne tarafı var ki? Cemile hepinizi bir arada görünce şüpheye düşer... Hele biraz daha zaman geçsin... Çocuk sisin... Ne vakit isterseniz görüısünüa...
Bu defa bir başkası Cemilenin çiftlikte ne kadar kalacağını sordu ve bir kaç gün de kendilerine misafir olmasına müsaademi latedi “Merak etmeyiniz yavrumuzun yavrusunu biz de elimizden geldiği kadar ahırlamasını biliriz" de dİ. Bunda üç ablalara Üstü örtülü bir taş vardı Onların bize yakınlıklarını zaten öteden heri çe kemeyen Kara daha İleriye de Ablaların sadece
leıine dikilmiş görmekten dan ürkerek fazla hır şey söyleyenindiler» belli olmuş, ilk hedefin Cemileyi elde etmek olduğuna artık şüphe kalmamıştı. Fakat tehlıkr* bugün için sövülmüş görhııüynrdu. Meydanda biraz evvel elensoderı anm a birblrlyle kapışa maya-oaklarını gören pehlivanlar gibi, bir ikinci karşılaşmaya kadar, biz de birblrimizdon ayrılacaktık, Fakat Karayamuklar safındaki ihtiyar bir hâkimin birdenbire yııptıgı bir çıkış her şeyi bos-du vo savaşı kalenin dışından onun kendi duvarları içine soktu.
fDt iumı var)
85
5
İT Haziran 1950
*
BAŞVEREN BİR İNKILÂPÇI
Sayfa 3
YENİ İSTANBUL
Kızıllar, Japon
Hükümetini

Yazan :
FALİH R I F KI AT AY
Ali Suavi ise hem Mustafa Fazıl Paşayı Genç-Osıııanlılar cemiyetinden kovmuş, hem de ondan para alanlara dair bir beyanname çıkararak her tarafa dağıtmıştır. Beynnamede iki kişinin ayda binbeş yüzer, Namık Kemal ile bir arkadaşının biner, iki kişinin de yediyüz ellişer ve bir kişinin de iiç yiit frank maaş aldığı yazılıdır. Böyle bir teşhire uğramak, üstelik hürriyet uğruna çalışan hir kahraman değil, menfaatine bağlı bir paşa adamı gibi gösterilmek Namık Kemal’i ne kadar çileden çıkarmıştır, kolayca anlayabiliriz.
Bu kin, onu haksızlığın sonuna kadar götürmüştür. Ali Suavi’nin öfkelendiği zamanlar, ne kafasına, ne de gönlüne uymayan küçük hücumlar yaptığını, ara sıra yazılarımla görüyoruz. Fakat kemiklerinin belki tozu bile kalmayan bu adamları, inkılâp tarihinde, şahsî kavgalarının dar zindanı içine hapsedip bırakabilir miyiz?
Ali Suavi 30 yaşlarında Paris'te “Ulûm" gazetesini çıkardığı zaman “Suavi” adının iki üç yıllık olduğunu ve kendisinin bundan önce Anadoluda "Küçük Hoca" lâkabı ile anıldığını yazar.
Hicri 1255 de İstanbul'da Cerrahpaşa mahallesinde doğmuştur. Cetleri Viranşehir toprağından ve ulemadan idi. Babası kâğıtçı Hüseyin Ağa, İstanbul’da bir şehirli kadınla evlendi. Hüseyin Ağa esnaftandır. Okumayı ve â’mâl-i-erba-a’yı karısından öğrenmiştir. İlim adamlarını sayan, ev idaresini iyi bilen, doğruluğu ve temizliği seven, haksızlık gördüğü veya işittiği zaman “Sabrı yanan”, “Ateş kesilen", hattâ haksızlık etmiş bazı ahbaplarına tokat atan ve bazısının kafasını yaran Hüseyin Ağa hakkında, oğlu Ali Suavi, Genç-Osmanlılar tarihinin başında bu kadar malûmat verir ve kendi hayatının hikâyesine geçer: “Ben nasıl okumuşum ve okutmuşum, on altı, on yedi yaşımdan beri Hicazda. Anadoluda ve Avrupada nasıl seyahat etmişim, bunlar bellidirler. Sofya'da bulunduğum sırada makamat tarzı ile hepsini yazmıştım,” der. îstanbula son dönüşüne kadar çoğu küçük broşürler olmak üzere, 127 eser yazmıştır. Hepsi el yazmasıdır ve elden ele dolaşmaktadır: "Bunu bilenlerin bu kitapları yazma bırakmayıp bastıracaklarını ümit ederim.” îlk eseri “Nasayih-i-Ebûhanife” üzerine bir şerhtir, lstanbulda on yedi yaşında yazmıştır. Bu kitabı Beyazıt Camii müderrislerinden TosyalI Hüseyin Efendiye gönderir ve düzeltilmesini rica eder. Hüseyin Efendi bütün kitapta sadece bir “tefasîl” kelimesini “efsil”e çevirmekten başka kusur bulmaz.
Ali Suavi, İstanbul’da Davutpaşa rüştiyesinden çıktıktan sonra, iki üç yıl kadar. Bab-ı-Seraskerî’de yoklama kalemine devam etti. Sonra Bursa rüştiyesinde bir yıl kadar birinci öğretmenlik vazifesinde bulundu. Bir aralık Sofya’da Ticaret Mahkemesi Reisliği de eder. Edirne Vilâyeti kurulduğu vakit. Filibe Kaymakamının ve Kadısının ısrarı üzerine. Tahrirat Müdürlüğü de yapar: "Bu memuriyetlerde devlet idaresinin hakikatini ve cereyanını öğrendim,” der.
Şeriat ilimleri arasında Hadis ilmini sevmiştir: “On yedi, on sekiz yaşlarında Hicaza giderken Mısır’dan beş kuruşa pek eski ve üçte biri eksik Süyûtî'nin “El-Cami-ül-Sagir” ini satın almıştım. Yollarda bunu ezberledim. Dönüşte İzmir’e geldiğim zaman yedi bin kadar hadis ezberimde idi. Hadislerden zulüm aleyhine olanları ayrıca mecmuama kaydedip on-

dâva ediyorlar
Tokyo 16 AA. »United Press» ~ Japon Komünist Partisi, bugün Japon Hükümeti aleyhine bir dâva açarak. 41 komünist lideri hakkında verilen kararı anayasayp. ve Potsd.ını andlaş-masına aykırı bulduklarından, bunun iptal edilmesini İstemişlerdir. •‘Sünger çekme,,
Tokyo 16 A.A, (Afp) — General Mac Arthur, bazı hâdiseler üzerinden “sünger geçirme,, siyasetinr devamla, halihazırda Sugnmo’dn bulunan 3 Ja pon harp esirinin 27 haziranda serbest bırakılacaklarını bugün haber vermiştir.
Böylece, 7 martta kabul edilen boz üzerine tahliye sistemine uyularak serbest bırakılan “küçük,, harp suç-lularının sayısı 30 u bulmaktadır.
Dört İrlandalI, macera peşinde
Dublin, 16 (A A.)— 3 ii mimar talebe si, diğeri de tüccar olan 2.1 ilâ 23 yaşlarında 4 İrlandalI genç, 12 metre u-zunluğıında küçük bir yatla, Mnder ve Kanarya adaları yoliyle New-Yorkit gitmek üzere Rosslav’dan hareket etmişlerdir.
Gençler, 15 günden evvel Mader’c varmayı. 50 ,(ün zarfında da Nexv-York’ta olmayı iımıt etmektedirler. Burada üç talebe tahsillerine devam etmek üzere V’isconsln eyaletinde Springreen Üniversitesine gireceklerdir.
Kalabrada 117 kişi zehirlendi
Roma, 16 A.A. (AFP)— Kalabra’da Palmi’de zehirli bir maddeyi ihtiva eden undan yapılmış ekmeği yiyen 117 kişi zehirlenmiştir. Unun yapıldığı buğday, tohum için ayrılmıştı.
Beşiktaşlılar dün hareket ettiler
New-York 16 (AP) — Beşiktaş fut bol takımı bugün uçakla Ne\v-York-tan ayrılmıştır. Memleketine dönmekte olnn takım yolda uğrayacağı Lon-drada iki gün kalacaktır Kafile 17 oyuncu. 3 idareci ve hir Türk gazeteciden müteşekkildir.
Beşiktaş Amerikadaki muvaffakiyetli turnesi sırasında oynadığı 7 maçın 5 ini kazanmış, birinde berabere kalmış ve yalnız bir maç kaybetmiştir İdareci Sadri Usuğlu, Amerikan basınına verdiği demeçte, turneden her bakımdan memnun kaldıklarını, maçların 50.000 kişilik seyirci kütleleri toplandığını, yalnız turnenin malî bakımdan başarılı olamadığını söylemiştir.
Haber alındığına göre Beşiktaş bu turnesinden 5000 dolar zararlar dönmektedir.
AnıeriluKİıı yer nlan gayet mühim bir golf müsabakasında, esrarengiz ve ınıızip bir köpek birdenbire ortaya atılmış vo topu nğzİyle kaparak kaçmıştır. Tesadüfen orada bulunan bir fotoğrafçı bıı “hırsızlık,, vakasını gördüğünüz şekilde teshile mııvnffnk olmuştur
Atom casusluğu mevzuunda
Amerikan Gizli Polis Teşkilâtı
Başkanı, geniş izahat verdi
Atom casuslarından Fuchs, Slack, Gold ve Greenglass’ın müşterek çalıştıkları tesbit edildi
VVashington 16 A.A. (United Press) — Federal Araştırma Bürosu Başkanı Edgar Hoover. dün gece casusluktan sanık, Alfred Dean Slack'ın Nesv-York civarında Syracuse’de tevkif edildiğini bildirmiştir.
Hoovcr'in açıkladığına göre Slack.
Beşiktaşın Amerika maçlarından yeni resimler
■ I - - __________
atom bombası hakkındaltl sırları Harry Gold’a vermiştir.
Filâdeltia haatahanesi kimyageri o-lan Harry Gold ise bir takım sırları Sovyet Rusyaya ifşa etmekten sanıktır.
Hoover'e göre kimyager Gold ile münasebette olan bir Sovyet ajanı, aynı zamanda. Doktor Klaus Fuchs tarafından elde edilen sırları da Sovyet Rusyaya bildirmekle mükelleftir.
Klaus vakasında rol oynıyan bu aynı Sovyet ajanı Slack’ın casusluk faaliyetlerinde de yer almıştır .
sırları elde etmek gayesiyle Gold’a Doktor Klaus Fuchs’la münasebete geçmesini söylemiştir. Bu sırlar bilâhare Kuşlara verilmiştir.
Harry Gold, Somenov’u “Sam., a-diyle tanımaktaydı ve Federal Araştırma Bürosu memurlarının sarfettiği gayretler neticesinde Semenov’un hakikî hüviyeti meydana çıkmıştır.
Garabet dünyası !
Formoza, Amerikan müdafaa sistemi
içine alınabilir
lardan pek müteessir olurdum. Muhammed Hazretin zulüm a-leyhine o derece şiddet gösterişini en büyük ve birinci mucizesi itikat ederdim. Bu hâdiseler beni zulüm aleyhine öyle besledi ki her tüyümü zalime karşı bir kahraman bulurdum. Şöyle ki bir damla vücudümle zalime hücum etmeğe ve mağlûp o-luısam, tarafından katlolunmağa razı olurdum. Bu yolda ölmeği en büyük şehitlik sayardım.”
Simav kasabasında başından geçen iki vaka. Ali Suavi' nin isyancı ruhu üzerinde büyük tesir yapmıştır. Koşulu medresesinde ders okuturken, yörük talebeden Hüseyin adında biri koyunlarını ve keçilerini satarak aşiretle alâkasını kesip bütün bütün medreseye çekilmeğe karar verir. Bu satıştan eline beş bin kuruş kadar bir şey geçer. Dönerken iki yörük önünü keserler. Zavallıyı bıçaklıyarak soyarlar. Düşe kalka medreseye gelir. Ali Suavi Hüseyin'e sabretmesini ve her dernek günü pazara giderek hırsızları rast getirirse zaptiyeye tutturmasını tenbih eder. Hüseyin, iki üç hafta sonra, hırsızı bulur ve yakalattırır. Hırsız hapse girer. Fakat ertesi günü müdür kendisinden altı yüz kuruş rüşvet alıp salıverir. Âli Suavi müdürü sıkıştırır ve bir gün "Kaçmış, bulamıyoruz!” cevabını alınca, müdürün rüşvet aldığını yüzüne vurur. Simav naibine de meseleyi açar. Kalkar, Kütahya’ya kadar gider. Kaymakam ve Hâkime de şikâyette bulunur. Müdür azlolunursa da "Hüseyin'in paraları gitti gider.”
Ali Suavi, Simav zenginlerinden iken, eşraf kavgaları a-rasinda, malı mülkü elinden giden Hafızoğlu adında birinin de hikâyesini duymuştur. Yıllarca Aydın taraflarında gizlenerek dolaşan, sonra Simav’daki tam takır evine dönerek, kimseye haber vermeksizin. “Delâil-i Hayrat” okumakla vakit geçiren bu adamın başından geçenlere yüreği yanmaktadır. Simav müdürlüğü için, naible birlik olarak, Kütahya Kaymakamına onu tavsiye eder. Hafızoğlu’yu da ilk defa Müdür vekili olduktan sonra dairede görür: "Yüzü güzel, başında yeşil, elinde teşbih, boynunda en'am kesesi asılı?” .
Ali Suavi bir gün depo bahçesinde gezinirken, Müdür konağı oraya bitişik olduğu için, Hafızoğlu’nun mübarek duasını alayım, der ve yanma girer: “Bir sofu şeyh ile bir mu-Lekid genç ne konuşurlar?” tabiî din bahsini açmışlar. Şimdi hikâyeyi dinleyiniz: “Bu sırada içeriye bir zaptiye köylü bir karı getirdi. Karı, idam var, dedi. Bizim sofu Hacı Hafız-oğlu, şer'an kayıt ve tescil etmek lâzımdır, diyerek sağ eline bir kalem, sol eline bir kâğıt aldı. Gözlerini süzerek ve, hükümet kaidesinden olduğu üzere, yüzü gülmiyerek, söyle, dedi. Karı ki köyünde dahi kimsesiz, evsiz barksız hizmetçi idi. Tâ kadın ninesinden kalma, hepsi yirmi kuruş eder etmez, toprak tencere ve keser sapı gibi bir takım eşyasını köylülerden biri zaptetmiş. Bunların geri alınmasını ciğer paralayıeı sözlerle rica etti. Müdür vekili eşyayı birer birer zincirleme yazdıktan, ve köylü' çağırılıp inkâr ederse ispat edip edemi-yeceğini sorduktan sonra, ispat tarafını tercih etti. Ve herifi çağırmak lâzım gelmediği cevabını verdi. Kadın atlıyarak dışarı çıkmak istedi. Fakat Hacı Hafızoğlu kaşlarını çatıp, gözlerini belirtip, kalın sesi ile, kayıt parasını ver de öyle git, diye haykırdı. Fakir köylü para lâkırdısını işitince dönüp, a-man Ağa. merhamet et, benden para isteme, dedi. Hacı Ha-fızoğlu dedi, ki: "— Müdür senin hizhetçin mi? Kaç saattir sen söyledin, işte ben yazdım. —elindeki kâğıdı göstererek— şer'an resmini ver”. Köylü: "şer'an” sözünü duyunca ne yapar. şeriatın kestiği parmak acımaz. Kaç para olduğunu sordu. O felâkete uğramış, musibet görmüş, tövbe etmiş Hacı Hafızoğlu, “— Şer’an 60 kuruş!” dedi. Karı altmış sözünü duyunca, "— Aman Ağa, padişah başı için, evlâdın başı için, ben köyde hizmetçiyim, aman..." diyerek ağlamağa başladıkta Müdür, gerdanında : "Delail-i-Hayrat asılı olarak, zaptiyeye dönüp: "— Al bu karıcağızı, Müftüye götür, de ki Hacı Hafızoğlu bu karıcağızın yazdırdığı şeyler zahmeti için altmış kuruş resim istiyor. Kitaba baksın, haber versin!”, zaptiye karıyı odadan çıkardı.
Slack kinidir?
Syracuse'do kimyagerlik yapan Slaok 44 yaşındadır ve 1943 ilâ 1944 senelerinde, Tennessec’doki kingeport’ta çalışan Gold’a gizli malumat vermiştir.
Hoover, Slnck’ın kingsport’takı Holston’da çalışırken, burada imal edilen bir patlayıcı maddenin numunelerini Gold’a verdiğini itiraf ettiğini, söylemiştir.
Son derece teksif edilmiş bu patlayıcı maddenin ne şekilde imal edildiğine dair de, Gold’a gayet mühim malûmat verdiğini Slack kabul etmektedir.
Sovyetlerln irtibat memuru
Şenıenof
Gold’a gelince elde etliği bu gizli malûmata ve patlayıcı maddenin numunesini bir Sovyet olan şefi Some-nov’a vermiştir.
Sem o no v aynı zamanda “som,, veya “Rlchar Roe„ adlariylc da tanınmaktadır.
Bir ticari şirkette çalışan Semonov 1941 senesi eylül ayında Amcrlkadan ayrılmıştır.
Semenov Amerikayı terkettikten sonra, Gold “John,, namiyıe tanıdığı bir şahıs vasıtaslyie Sovyet casusluk şebekesiyle münasebet temin edebilmiştir.
Semenov atom bombasına ait gizli
_ .. . ■ .. ■
Bir kadın, bir tay doğurmuş
Bombay 16 A.A. (Afp) — Bir kadının bir tay doğurduğuna dair şayialar dolaşması üzerine 10 bin kişi, bardaklardan boşanırcasına yağan yağmura aldırış etmeyerek Bombaym merkezinde “Kamatlpura Street,, de bir pansiyona girmeye çalışmışlardır. Oldukça mühim polis kuvvetleri, toplanan mütccessislcr grupunu dağıtmış ve yarısı at. yarısı keçiye benzeyen cenini karakola götürmüşlerdir. Binlerce kadın ve erkek bütün gece karakolu muhasara etmişlerdir. Vakitsiz doğan “çocuk,, 20 santimetre boyunda olup küçük bir kuyruğa ve atınkinc benzeyen bir kafaya maliktir.
Polis “çocuğunu,, banyo dairesinde bırakan kadını aramak için bütün gece araştırmalar yapmıştır. Fakat bu tayın bir insandan doğduğunu gösterecek hiçbir delil mevcut değildir. Polis tayı tetkik için hastahaneye göndermiştir.
Mac Arthur, Bradley, Johnson ve Fosfor Dıılles, bu mevzuu münakaşa edecek
Washlngton 16 A. A. (Afp) — İyi haber nlan çevrelerden bildirildiğine göre Formoza adasının Amerikan Uzakdoğu müdafaa sistemi içine alınması mümkündür. Bu mesele Tokyo’da General Mac Arthur ile Japon barış andlaşması şartlarını inceleyecek olan müşterek Genelkurmaylar Başkanı, General Omar Bradley, Savunma Bakanı Louis Johnson ve Acheson’un müşaviri Fo3ter Dulles a-rasındn görüşülecektir.
Daha hir ay evvel Formoza'yı müdafaa fikrine muhalif olan Dışişleri Bakanlığı. General Mac Arthur tarafından ileri sürülen delillerin makul olduğunu kısmen kabul etmiştir. Mamafih. bu yolda bir karar ancak Tokyo’daki müzakerelerden sonra alınacaktır.
Askeri şahsiyetlerin kanaatlerine k’öre. hem şimdi Japonya üzerindeki kontrolün bir kısmını terkedJp hemen Formozayt Çin komünistlerinin elinde bırakmak İmkânsızdır. Adayı, Birleşmiş milletler Teşkilâtı çerçevesi dahilinde bir vesayet rejimi altına koymak suretiyle bir uzlaşmaya varmanın mümkün olduğu sanılmaktadır. Sanıldığına göre, hal tarzı ne olursa olsun Formozayı Çan-Kay-Şek’ln İdaresi altında bırakmak müşkül olacaktır. Zaten büyük ölçüde yapılan yardımlara bağlı olarak iktisadi durumda kaydedilen düzelme ile birlikte Formozada kuvvetlendiğini mütehassıslar belirtmektedirler. Bittabi şimdiki proje, ada komünist kuvvetleri tarafından ele geçirildiği takdirde terkedilecektir. Fakat, hâkim kanaate göre, bu harekâtı neticelendirmek için ancak 6 haftalık bir zaman kalmıştır. Bu mevsimde başlayacak tayfunlar bu çaptaki harekâta mâni olabilir.
VVahingtondaki kanaate göre, 1947 temmuzundan beri müzakere edilen vo Avustralya ile İngiliz milletler camiası tarafından da taasvlp olunan Japon barış andlaşması tasarısı Amerikan Başkendlndeki Uzak-doğu Komisyonu tarafından incelenecektir. Bu andlaşma hükümlerine göre Amerikalılar Japon adasındaki deniz vû hava üslerini muhafaza edeceklerdir. And-laşmanın ya Washington veya Pearl Harbour’da imzalanacağı sanılmakta, dır.
Öte yandan. Filipinlerİn müdafaa meselesinin de Tokyo konferansında mühim bir yer işgal edeceği kanaati vardır.
Rusların yeni sulh taarruzu
\Vashington 16 A.A. (United Press) — TVashingtondaki yüksek siyasî şahsiyetlerin tahminlerine göre Sovyet Rusya yakında Uzakdoğuda ve bilhassa Japonyada bir sulh propagandasına girişecektir.
Bu şahsiyetlerin kanaatlerine göre bu sulh propagandası, Japon barış andlaşmasını sağlayacak bir konferansın derhal toplanması için Sovyet Rusya ve Komünist Çin Hükümeti beratından ortaya atılan bir teklif halini alacaktır.
Amerikan istihbarat kaynaklarına göre Japon barış konferansına iştirak etmeleri için ilgili bütün devletlere iki üç aya kadar Sovyet Rusya ve Komünist Çin tarafından davetiyeler gönderilecektir .
Bu konferans Komünist Çin Hükümetinin merkezi olan Pckin’de toplanacaktır.
Umumi kanaate göre Kuşlar böyle bir harekete teşebbüs etmek üzere Komünist Çin Hükümetinin Birleşmiş Milletlere kabulünü beklemektedirler.
Washingtondaki iyi haber alan çevreler, Komünist Çin Hükümetinin Birleşmiş Milletlere gelecek eylül a-yına kadar kabul edileceği kanaatin-dedirler.
Sovyet Rusya ve Komünist Çin Hükümeti tarafından yapılacak olan bu teklifte Japon sulh konferansının Uzakdoğu komisyonundaki mevcut usullere göre toplanılması istenecektir.
Uzakdoğu komisyonundaki mevcut usullere göre dört büyük devletin. Çin, Rusya, İngiltere ve Amerikanın veto hakkı vardır.

Beşiktaş kalecisi Feyzi 9 haziran tarihinde Neu-York’ta yapılan maçta biiyle bayılmıştı Feyzlyr yardıma koşanlar arasında (5 numaralı) İhsan İle Kâmil (le vardır. Kâmil
o
Solaçık Şükriı krn dine hâs hir şekilde Amerikan takımının kalesine hir gol atıyor. İtasını kalecisi M(l PluıU'in ıııüıluhalrsi hiç lıir netler vermemiştir
o
(Deva ıra ^'jrj
Kaleci Feyzi ve şıığııçık \ll İliMin hhlrligi yııparuk bir golü önlUyorlnr. Nen -York'ta oyıiurınn bıı ınaçtn Br>ikln^ 3 - 1 galip gelmiştir
( MEMLEKET II IKI III I Hİ
Mayıs ayı kaçakçılık bilânçosu
Ankara, 16 (A.A.) — GünMlk Muhafaza Genel Komutanlığından:
1950 mayıs ayı içinde yurdumuzun kıyı karasuları ve sınır bölgelerinde faaliyette bulunan gümrük muhafaza kara ve deniz teşkilleri 85 olayı silâhlı kaçakçılarla çarpışarak. 193 o-layı da çarpışmasız olmak üzere 278 kaçak valcasiyle karşılaşmıştır.
Bu olaylarda. 293 kaçakçı yakalanmış, suç Aleti olmak taşıdıkları 29 adet muhtelif cins tüfek ve tabanca. 1513 adet mermi ile ayrıca kaçak taşıt aracı olarak da 28 at ve ester, 36 merkep ele geçirilmiştir.
Bu kaçak olaylarının ve silâhlı çarpışmaların çoğu güney bölgesinde vuku bulmuştur.
Bu ay içinde giriş kaçağı olarak 1132 kilo ipekli, 46 kilo yünlü, 102 kilo pamuklu. 366 kilo eski elbise, 217 kilo çay ve kahve, 5475 adet çakmak, 680 adet çakmaktaşı. 558 defter sigara kşâğıdı. 1976 kilo hububat. 133 kilo çeşitli yiyecek ile 518 kilo ve ayrıca 2870 adet çeşitli gümrük eşyası yakalanmıştır.
Çıkış kaçağı olarak la: 351 lolo çeşitli yiyecek maddesi. 697 kilo Gaziantep fıstığı, 140 baş kesim hayvanı, 100 kilo katran. 11735 kilo tütün, 117 kilo uyuşturucu madde, 181 kilo ve ayrıca 452 adet çeşitli gümrük eşyası ile 758 lira değerinde Türk ve yabancı parası yakalanmış, kaçakçılar adalete, kaçak eşyalar da İlgili İdarelere teslim edilmişlerdir
İngiliz tepkili uça{, Atinayo gitti
Ankara, 16 (A A ) — Birkaç gün-•len beri şehrimizde gösteriler yapan Vikers Armstrong müessesest ma-mûlâtıhdan İngiliz tepkili uçağı bu sabah saat 9.55 te Atinaya hareket etmiştir.
İmar ve Kalkınma Bankası temsilcileri, Ankarada temaslara başladılar
Ankara, 16 (A.A.) — Milletlerara-sı İmar ve Kalkınma Bankasına mensup Theodore Auffcld, Wiillam Nicheles, Rcger Honıdcling. Robert Rmnmy ve Enıily Olsun’dan müteşekkil beş kişilik grup bu sabahki Ankara ekspresiyle şehrimize gelmiş ve garda Dev.lcL Başkanlığı adına İcar-ıslanmıştır.
Hükümetimizin daveti üzerine memleket i m izde ekonomi sahasında incelemelerde bulunacak olan Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasının 10 kişilik heyetine dahil olan A-mcrıkalı bankacılar Ankaradaki temaslarına başlamışlardır.
M. T. fl. Umum Müdürü istifa etti
Ankara 16 (Hususi muhabirimizden) — M. T. A Genel Müdürü İhsan Ruhi Berent’in istifa ederek vazifesinden ayrıldığı haber verilmektedir. Bu makama umum müdürlük yüksek mühendislerinden Mazlum Ögetin getirileceği söylenmektedir.
Basın _ Yayın ve İller Bankası Umum Müdürlükleri
Ankara 16 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor I — Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürü Ahmet Şükrü Esmerin yerine İçişleri Bakanlığı Teknik Kurulu üyelerinden Halim Alyot’un, İller Bankası Genel Müdürlüğüne Etibunk Genel Müdürü Ferit Nazmı GÜrınenin getirilecekleri ilen sürülüyorsa da yetkili makamlar bu haberleri henüz teyid etmemişlerdir.
Cumhurbaşkanının kabulleri
Ankara, 16 (A.A.) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayaı bugün Çankayada Sivas milletvekillerini, Erzurum Milletvekili Bahadır Dülger başkanlığında İstanbul gazetecilerinden mürekkep heyeti. Bolu Milletvekili Kâmil Kozak başkanlığında Düzce heyetini ve tebrik İçin gelen diğer zevatı kabul Almişlenlir.
Manisa Orta Ticaret Okulunun açtığı ticaret sergisi
Manisa, 16 (A A.) — Orta pcaret Okulu bugün büyük bir ticaret sergisi açmıştır.
İhtimamla hazırlanan bu serginin açılış töreni, başta vali olmak üzere kalabalık bir davetli kütlesi huzurunda yapılmış ve seyirciler tarafından çok büyük alâka görmüştür.
Büyükanne Cohn, Manşı geçecekmiş
Nesv-York, 16 (AP> Brooklyn'li bir büyükanne olan ve 50 yaşında bulunan Bayan Botty Cohn, dün bir basın toplantısında bu yaz Nlanş denizini yüzerek geçmeye karar vermiş olduğunu söylemiştir.
/—““ '
MÜSABAKA KUPONU
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuraıııızn İştirak İçin a-«jağıdahi kuponlardan 90 tane getirerek bir kııru numarası a-lubllecekslniı.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) dıı arayınız.
I___________________________________________________________________________
Sayfa 4
YENİ İSTANBUL.
17 Haziran 1050
I
Ankara mektubu ;
Perde kapanırken
Yazan : H. B> Y.
ötLtNDİĞl gibi Ankara'da müzik hareketlerine sahne olan yel lerin başında Devlet Tiyatrosu Gelir. O-pcra temsilleri, Cumhurbaşkanlığı Orkestrasının haftalık halk konserleri, müzik festivalleri. olağanüstü orkestra konserleri hop orada verilir Biz bu mektubumuzda yalnız bu sahnenin şahit olduğu 1049-50 yılı nıll-tik gösterilerini bildirmekte yetineceği-
Opera: Devlet Tiyatrosu bu yıl
yeni opera olarak Cavalleria Rus-ticana ile Pölyaççolar'ı sahneye koydu. Her iki opera her defasında birbirini takiben oynanmak üzere 31 defa tekrarlandı. Hepsini de Hörner idare etti.
Cavalleria Rusticaıında Santuzıı rolünde Bolkıs Oran, Necdet Demir. Leylâ Gencel*. Semiha Berksoy: Tu-rlddu rolünde Aydın Gün. Süleyman Güler: Lola rallinde Mcsude Çağlayan. Nimet Akalın, Şükran Aktuııa; Alflo rolünde Vedat Gürten, Ali köpük; Lucla Anne rolünde Necdet Demir, Hikmet Sesar oynadılar. Temsillerin üç tanesinde S&ntuza rolünü Ne\v-York Metropoliten Operası artistlerinden Florenco Kırk oynadı.
Palyaççolarda Nedda rolünde Ayhan Alnar, Atıfet Usmanbas. Meserret Hürol. Şükran Aktuna; Tonlo rolünde Orhan Günek: Canlo rolünde Nihat Kızıltan, Savnl Subaşı: Sllvıo rolünde Fikret Kutnay. Nevzat Kara tekin. Rıfkı Ar; Peppe rolünde Esat Tamer, Azıııı örses oynadılar.
Bu yıl bu İki opcı adan ba^kn ayrı ayrı zamanlarda iki defa da Carmen oynandı. Birincide 5 defa tekrarlandı. beşini de Horner idare etti. Beş temsilde do Carmen rolünü Atina Operası artistlerinden Kıtsa D&nıassioli oynadı. Don jösö rolünde Nihat Kızıltan, Avdın Gün; Escamil-lo rolünde Orhan Güııek, Vedat Gürten; Micaclla rolünde Ayhan Alnar ve Belki» Oran; Mercedes rolünde Vasflye Baransel, Meaude Çağhyan Frasquita rolünde Azra Çaplı. Nimet Akaln; Dancairo rolünde Azmi Örses, Remendado rolünde Esat Tamer, Zuniga rolünde Ali köpük; Morales rolünde Fikret Kutnay, Nevzat ICa-ratekin oynadılar.
Arada Buttcrfly oynandı, 5 defa tekrarlandı, beşini de Ferit Alnar idare etti. Beş temsilde de Butterfly rolünü Japon Opera artisti Atsuko İto oynadı. Pinkerton rolünde Aydın Gün, Süleyman Güler; Suzuki rolünde Necdet Demir,; Şarples rolünde Vedat Gürten. Nevzat Karatokin; Goto rolünde Nuri Türkan, Esat Tamer. Azmi Örses; Bonzo amuca rolünde Ali Köpük; Komser rolünde Ruhi Su; Janıadori rolünde Orhan Günek, Fikret Kutnay: Kati Pinkerton rolünde Behire Belbes oynadılar.
Carmen ikinci defa tekrar oynandı.
Sıuıdrt
\lp. Cıırınrn
rolünde
2 defa tekrarlandı, ikisini de Hörner
İdare etti, iki temsilde ile Carmen rolünü Saadet Alp oynadı.
Don Jose rolünde Avdın Gün; Es-caınillo rolünde Orhan Günek, Vedat Gürten, Micaçlla rolünde Ayhan Alnar, Belkis Oran; Zuniga rolünde Ali Köpük; Morales rolünde Fikret Kulruıy. Nevzat Karate kın; Dan-cairo rolünde Azmi Örses; Remendado rolünde Esat Tamer; Frnsquıta rolünde Azra Çaplı, Nimet Akalın; Mercedes rolünde Mesude Çağlayan oynadılar.
— Carmen bizde ilk defa 1948 de oynandığı zaman prömiyerinde Carmen mlünü Saadet Alp oynamıştı, bu defa Saadet Alp bilhassa oyun bakımından evvelkinden çok daha farklı, daha üstün ve başarılı bir Carmen yarattı.—
1949-50 yılı opera temsillerini toplarsak 43 rakamına varırız. Devlet Tiyatrosu bu yıl 43 opera temsili vermiştir.
Cumhurbaşkanlığı Filarmonik Orkestrasının haftalık halk konserleri:
Cumhurbaşkanlığı Filarmonik Orkestrası bu yıî Devlet Tiyatrosu sahnesinde 30 konser vermiş, bunların 14 tanesini Ferit Almaç, 9 tanesini Hörner. 4 tanesini Türk-İngilız Müzik Festivalinde Norma n del Mar, 3 tanesini de olağanüstü konserler serisi olarak Hans Ros-
baud idare etmiştir. Bu 30 konsere solist olarak şu sanatkârlar iştirak etmişlerdir: Orhan Günek (bariton). Hayrullah Duygu l klârnetlat), Saadet Alp (mezzosoprano ı, Enver Kapelman (violo-nlst). Dr. Goertz ı piyanist), Salda-relll (violonselist), —2 defa—, Nihat Kızıltan (tenor), Nuruüah Şevket Tnşkıran (bas bariton), Necdet A-tak (violonlst).—3 defa—,Mithat Fen-men (piyanist), Muhiddln Sadak (violonselist), İlhan özsoy (vlolo-nlst), Bedİa DÖle-ner (piyanist).Fuat Türkay (piyanist), Belki» Oran (soprano). K. Fre-und (vlolonist), Fevha Talav (vlo-. •* 9
lonselist), Selçuk Uraz (piyanist), Nancy Evans (Mc-
zo-soprııno), Ferhıınde Erkin (piyanist '
Bu 30 orkestra konserinde Türk e-seri olarak çalınan eserler şunlardır: CemaJ Reşit Bey’iıı “Karagöz" süiti, Ferid Alnar'ın “Prelüt! ve iki dans"ı, İlhan UsmanbaşVm “Senfoni" si, Nevit Kodallı'mn "Senfonf'sl, Ulvi Cemal Erkin'in piyano konçertosu, Senfonisi ve Köçekçelcri.
Devlet Tiyatrosu sahnesinde bu yıl opera temsilleri, orkestra konserlerinden başka “Peer GyntA’ müzikli olarak temsil edilmiş, 33 defa tekrarlanmış, esere iştirak eden orkestrayı Dr. Von Goertz 31 defa, Hörner 2 defa idare etmişlerdir.»
Bu suretle orkestramız bu yıl Devlet Tiyatrosunda 30 tanesi orkestra konseri, 43 tanesi opera, 33 ü sahne mllzigi olmak Üzere 106 icraya katılmış bulunmaktadır. —Radyoda. Radyo orkestrası adı altında verilen 38 konser bu yekûna dahil defiildir, o-nunla orkestranın bu yılki icra sayısı 144 rakamını bulur.—
Devlet Tiyatrosu sahnesinin zemin olduğu başka bir müzik faaliyeti de “Kapelman yaylı sazlar kuarteti" nin oda müziği konserleri olmuş, kuartet bu sahnede bu yıl 4 oda müziği konseri vermiştir.
Aynı sahnede Devlet Operası artistleri bir de Eskişehir Felâketzedeleri yararına özel bir müsamere tertiplemişlerdir.
1952 Olimpiyadı için hazırlık
19 temmuzda Helıdnkl’de yapılacak müsabakaların programı te&blt edildi
Helsinki, 16 A A. (United Press) — Hvlslnkidf yapılacak 1952 oümplynd programı homon hemen tnmnmlanmıs vasiyetindir. OUmpİyat Komitesi son İçtimaını Kopenhag'da yapmış ve müsabakaların 19 temmuzda başhyarnk 3 ağustosta sona örmesine karar vor-nıişl İr.
Atletizm müsabakaları 20 temmuzda başlıyncak ve bir hafta kadar sürecektir.
Diğer taraftan programlar hazırlan, diki haldi ahU mu ( insi üzerinde bazı kararsızlıklar hâlen mevcuttur. Bu hususta lanı bir karara ekim ayının sonunda vanlacafiı tahmin edilmektedir. Programın esas hatları aşağıdadır:
20-27 temmuz: Olimpiyat stadyo-munda atletizm müsabakaları: Erkekler: 100. 200. 100, 81)0, 1500, 5000, 10.000 ve maraton koşulan. 110 ve 400 metre engelli koşular. 3000 metro manialı koşu. 4x100 ve 4x400 bayrak koyuları, uzun ve yüksek atlama, sırıkla atlama. üç adım atlama, mızrak, disk ve çekiç atma, ağırlık kaldırma. Dekatlon 10.000 vo 50.000 metre yürüyüş müsabakaları.
Groko-Romen vo serbest güreş müsabakaları da M sıklet üzerinden 20-27 temmuzda yapılacaktır.
Yüzme müsabakaları 25 temmuzdan 2 ağustosa kadar devam edecektir.
Erkekler: 100, 400 vo 1500 metre serbest. 200 metre kurlmftlnma, 100 metre sırt üstü, 4x200 bayrak. Tramplen ve kuleden atlama.
Kadınlar: 100 ve 200 metre serbest. 100 metre sırt üstü. 200 ruetre kıır-bağlama. 4x100 bayrak. Tramplenden ve kuleden atlama.
Boks birincilikleri 25 temmuzdan 2 ağustosa kadar sekiz sıklet üzerinden yapılacaktır.
Kürek yarışları 20-23 temmuz arasında yapılncnktır. Yapılacak müsabakalar: Dirsekli sklf, iki tok. dümonci-slz çift, dümeni! çift, dümeoalstz dört tek ve dümcnli dört çift, sekiz tok.
Futbol maçları 20 takımın iştirakiyle 19 temmuzdan 2 ağustosa, su topu 25 temmuzdan 2 okustos’a. kano yarışları da 25 temmuzdan 26 temmuza kadar yapılacaktır.
Rio Stadı açıldı
Rio de Janeıro 16 A.A. (Afp) — Dünya kupası maçlarının oynanacağı Rio Stadyumu bu sabah merasimle açılmıştır. Merasimde Cumhurbaşkanı, Rio Valisi, Harbiye Bakanı Kardinal Don Jayme Caınara, askeri ve mülki yüksek şahsiyetler ve kordiplomatik hazır bulunmuştur.
Yarın bu sahada milli takıma seçilmemiş olan oyunculardan müteşekkil Rio de Janeiro ve Saopaulo şehir muhtelitleri bir dostluk maçı yapacaklardır.
Memleket yanlan
MURTAT OVASI
Murtöt Ovası köylerinde — Mehdi — Cimşit — Karalar — Kamış Gölü — Serap — Dedeli kavaklar — Savaşa giden balıklar — Murtat Ovasının çamuru — Murtat adı
Yazan : Mehmef Necati Öngay

Öğrennı
Hicri 19 5 0 HAZİRAN 17 Cumartesi Rumî
Rzn, 1 1369 HAZ. 4 1366
VAKll VASATİ EZANI
Güneş 5.26 8.41
öğle 13 15 4.32
ikindi 17 16 8.33
1 Akçam 29 43 12 00
Yatsı 22 46 2.03
tmsâk 3 09 6.27
DEVLET TİYATROSU
Opera Bölümü Temsilleri
İl* haziran pazarte*.! akşamı »ant 21 den itibaren
Cavalleria Rusticana
■■ Opera 1 perde --------
|p a L Y A Ç Ol
• ■' Opera 2 perde ; - -
(İkisi bir gecede oynanacaktır)
I Biletler: Şehir Tiyatrosu Dram kısmı gişesinde satılmaktadır.
Telefon*. 42157
t NAL (49306) 1 — Ekmekçi
Kadın. 2 — Yaşamak Arzusu.
YENİ 1 — Şarlo Diktatör. 2 -Deniz Yıldızlan. 3 — Kanunsuz Şehir.
YILDIZ (42847) 1 - Aşıklar
Yolu. 2 — Çin Kızı.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (2S683) 1 — Gece
Akını. 2 — Lorcl Hardy Kuru Gürültü.
AZAK (23542) 1 — Sevimli Haydut. 2 — Sevimli Haydudun İntikamı.
ÇEMBERLtTAS (22513) 1 —
Canavar Pençesi. 2 — ölüm Seferi.
FERAH 1 — Büyüklük Deliliği. 2 — Namus Sözü. 3 — Tarranın Huzmesi.
HALK 1 — Robennon Adası. 2 — Çanlar Çalarken.
İSTANBUL (22367) 1 — Deniz Yı*dızı. 2 — Kara Canavar.
KISMET (26651) 1 — Aşk Sultanı 2 — Çingene Baron.
MARMARA (23860) 1 — Kaptan Kul. 2 — Son Macera.
MİLLÎ 122962) 1 — Gece Akını. 2 — Lorcl Hardy Kuru Gürültü.
Tl RAN (22127) 1 — Şehitler
kalesi. 2 — Zehirli şüphe. 3 — Ha rman kaya.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Baba Katili. 2 — Efe Aşkı.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Gangsterler Hafıyesl. 2 — Gençlik Şarkısı. OPERA (60821) 1 — Sarışın
Bülbüller. 2 — Macera Limanı. St REYYA: (60862) 1 — İsim-
siz Kahramanlar. 2 — Gönülden Gönüle.
ANKARA
UÇAK - TREN - VAPUR
BEİOÛLU CİHETİ
AKIN 1 — Fan torna lor Konuşuyor. 2 — Flesta Yıldızı. 3 — İl emiş.
ALKAZAB (12502) 1 — Dehşet Diyarı. 2 — San-Antonio Aslanı.
AR: (44394) 1 — Çöl Sarkışı. 2 — Kadın Düşmanı.
ATLAS (408351 1 — Aşk Bestesi. 2 — Belâmı Arıyorum.
BE6İKTAŞ BAHÇESİ 1 • A-sikade SÜnhşör. 2 — Kafkas Kartalı,
EL H AMR A: (43695) 1 — Gü-
nah çocuğu. 2 — Bllicır Anahtar.
15 (1 (645V5) 1 - Güzeller Ren-migeçidl. 2 — Yaban GüH* 8 — M iki
İPEK (41280) 1 — Su Perileri 2 — Bir Dulun Hayan.
LALE (485919 l - Yalnız G1 denler .2 — Ormanlar Arıdar.ı (Türkçe ı.
MELEK ı40MW) 1 — Eğlenceler Perisi. 2 La Travlata. SAHAV (tlllMı 1 — Kszann-vanın Aşk Maceraları. 2 — Dapigali Doktor.
S (ATİ* ARK (S3143) 1 - Öldüren Para, 2 — Kara Sevda. 3— Ket kas Kartalı.
»t M ER (42MD 1 — Vatan
Kahramanı. 2 — Deniz Kızının Aşkı.
şark (40380) 1 — Kahraman-lar Geliyor. 2 — Mızraklı Fedailer Alayı.
BIK (43726) 1 — Kahraman
Kopek. 2 — Esirler Gemisi TAKSİM (4.1101) 1 — Uçuruma, dojrru. 2 — Efe uşkı
TAN 1 — flaray Gözdeleri. 2— Böke Kıralı.
ANKARA (23432) Gönlümdeki Anlan.
BCYCK (16031) Seviştiğimiz Günler.
CEBECİ (IStaG) Bir Yetimin Ahi. 2 — Monte Krlntonun Oğlu.
PARK (11131) 1 — Günahtan
Sonra. 2 — Büyük Aşk.
SV8 ( 1107!) Hasreti Süloyma-nın Yüzüğü.
Sl’MER (14071) 1 — Bir Gece
Faciası 2 — Şimal Kutuplarında Bir Kız.
ELI S (22249) 1 - İçli Kız
2 — Korkusuz Lusi,
YENİ (14040) 1 — Talihim Olsaydı. 2 — tik Vals.
tZMİR
ELHAMRA 1 - Tatlı Miras. 2 — Kılıçların Gölgesinde. 3 — Günlll Kimi Severse.
LALE: 1 — Çöl Şarkısı. 2 — Korsanlar. 3 — Hayat Yolu. TAYYARE 1 — Şöhret Hırsızı. 2 — Ormanlar Bakiresi,
TAN: 1 — Çöl ŞurklNi. 2 — Korsanlar. 3 — Hayat Yolu.
YENİ SİNEMA 1 — Tarzan Geliyor. 2 — Bir Millet Uyanıyor.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK 1 - Cezayir Dansözü. | 2 — Vahşi Ormanlar İçinde
Brvtıglu 44841 Kadıköy w)m72
İstanbul 24222 Üsküdar 60943
Ankara 00, İzmir 2222 Karşıyaka 15055
GELECEK OLAN I ÇAKLAR
7.05 P.A.A. ı A meri kan) Ncsv-Ynric. Boston, Gander. Londra, Brüksel’den. — 7.30 K L. M. (Kolanda) Amstordam. Roma dan. — 9.45 D.H Y. (Türkı Burandan. — ».50 DHY ıTurk» lzmlrdcn. —11.15 D.H.Y. (Türk» Gaziantep, Adana. Konya, Afyondan. — 15.35 D H.Y. (Türk) İskenderun. Adana, Ankara-dan. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Diyarbakır, ElAzığ. Sivas. An-karadan. — 18.05 D H. Y. (Türkı lzmlrdcn. — 18.35 D.H Y. (Türk) Ank&radan. — 2020! P.A.A, (Amerikan) Hongkong, Bangkok. Kalküta, Yeni Delhi, Kanişi. Tahran. Basra. Şam. Beyrut'tan. — 21.1u P. A. A. (Amerikanı Ne w-York, Boston. Gönder. Londra. Brük-scldcn.
GİDECEK OLAN VÇARLAR
8.15 P.A.A. (Amerikan) Şam. Beyrut, Basravn. — 8.80 D.H. Y. (Türk) BuiFaya. — M.80 B. E. A. (Ingiliz) Atina. Roma, NIm, Londra ya. — 0.00 K.L.M. (Kolanda» Tahrana. — 9.»m» M. R. (Mısır) Lefkoşe, Kahlreye.
— 9.30 D.H Y. (Türk) Ankn-nivn. — 10.15 D.H.Y. (Türk) tamire. — 10.80 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana. İAkvntleruna.
— 14.15 D. H. Y. (Türk) Ankara ya. — 10.00 D.H.Y. (Türk» tzmibe. — 17.00 T. A. E. (Yunan) Atlnaya. — 21.85 P.A.A. (Amerikan) Brüksel, Londra. Boston, Ncw-Ytırk. — 22.10 P. A. A. (Amerikanı Şam, Beyrut. Kftrnşl, Yeni Delhi, Kal-küta. Bangkok, H«»ngkong‘a GELEC EK OLAN YAPI Rl.AR
12.30 Marakaz fMüdunyırdanı
— 11.00 Bursa (Ayvalıktan) — lo.oıı Antalya (fmroğdnn) — 22.15 Bandırma (Mudariyadan) GİDECEK OLAN 5 \PI Rl.AR
9.00 Bandırma (Mudanyaya)
— ıı.oo Ordu (İztnlro) 14.00 Ege (Karadenlze) — 17.00 Sus iMudanyayu), — 20.00 Dumlu-pınar (.Bandırmaya).
(. El.E( EK OLA N TR EN I.ER
7.10 Doğu (Eke.). — 8.30 Ankara (Eksp.). — 9.15 Ankara.
— 10.5i Ankaradan (Motöriu Treni.
GİDECEK OLAN TRENLER
18.10 Ankara Ekspresi. 20.30 Ankara. — 21.10 Güney, eksp.
kapanış. — 16.58 Açılış ve program. — 17.00 Çocuk saati. — IH.uo Dana ınüzlğl (PL). — 18.30 Şarkılar. — )9.(Hi M. S. ayan ve haberler. — 10.15 Geçmişte Bugün. — 19.20 Yuttan sesler. — 19.45 Radyo İle İngilizce. — 20.00 Salon orkoatrası çalıyor (PL). — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20.80 Serbest ?aat.
— 20.35 ince saz karışık fasıl şarkıları. — 21.15 Vals Festival Orkestrası (PL). — 21.85 Film Melodileri (Pl.). — 22.00 Konuşma. — 22.15 Şarkılar, — 22.45 M. S. Ayarı ve haberler. 23.00 Dans parçalnrı (PL). — Î3.80 Program ve kapanış.
KTANBI L:
12.57 Açılış ve programlar. — 13.(M» Haberler. — 13.15 Şarkı ve türküler (P) — 13.30 Dans
müziği (PL). — 13.15 Saz eserleri - Şarkı ve türkülcı — 11.30 Caz müziği (PL). — 15.(»u Serbest saat (Konuşma veya müzik). — 15.15 Radyo salon orkestram. — 15.15 Hal tanın programı, — 16.00 Programlar vo kapanış. — 17.57 Açılış ve programlar. — İŞ.00 Saz eserleri. — 18.15 Dana müziği (PL).
— 10.00 Haberler. — 10.15 İstanbul haberleri. — 10.20
Gençor ve nrkudaşlarmdnıı dana rnllzlğl. — 19.15 Şarkı ve türküler (Nocnıl Rıza Ahıa-kan). - 20.15 Dlıılevlct İstekleri (Hnflf balı müziği». — 21.«m» İstanbul üniverHİlûSİ Talebe Bli'Hğl adına konuşma).
— 21.15 Klâailc Türk MusikUi
Heyeti Konseri. — 22.00 Dans orkestraları geçidi (Fİ.). — 22.15 Haberler. — 28 (»(» Cşitll hnflf müzik (PL). — 23,30 Dans mtıziği (Pl ). — 24.00 Prograrn-lor va kapanış. ç
YABANİ I RADYOLARDAN
SEÇME YAYINLAR Loıuirıı:
7.40 ('celi Normali dana orkestrası. — 8.45 Dinleyici Istek-i.rl. — 9.16 Klâsik müzik, din leyh.1 işlekleri -- 11.00 Konçerto - Dvorak keman konçertosu. — 12.30 İzahlı Italyan o-pvrıiMi • “La Bohem,, — 13.00 Haftanın şarlulurı, — tft.15 Dans müziği. - 1(1.15 Dinleyici
İstekleri. — 18.15 BBC İskoç orknsirası konseri. — 19.15 Ki-chnrd Ctean oıkostraMimlan hnflf ınüzilı — 22.15 Dııııs müziği. 18.15 Dinleyici istekleri. 01.00 Bir saat dans müziği.

Soldan sağa:
1 — Sıklık; bir edat. 2 — Benzer; bu mevsimin ycşllllk-lerinden. 3 — Tersi uzun kulaklı ve filozoftur; duvarcının eli. 4 — Sakat; Selâmet sahili. 5 — Frnnsnda idam edilen meşhur casus kadın. 6 — Buutlardan; kendine bendrtınekhk. 7 — Bir nevi şeker, â — Daimilik; İstihza, 9 — Rüzgâr; Çürüt. 10 — Güzel zevce.
Yukarıdan aşağı:
1 — Gaibi bilmeklikî Ncfl edalı, 2 — Benzer Ahzedvn (Mürekkep kelline); Efendi. 3 — Cemal Nadir muharrir karikatürü çizince masanın Üstüne ve çayın vanıddn onun da resmini yapardı, Farenin korkunç rüyası. I — İleri doğru bam-lo ederek. ö — Vrh‘«ne. 0 — mnaset; Bir demir vlnsi; Fransızca bir hnrfln okunuşu. 7 — Onarım; Blı* Rııın kadın IsrııL K — lntnnbulda bir semt; inceltir. 9 — Bir Kumaş firması; Veziriazamın bir başka İsmi. 10 — Devamlı surette.
R A D 7
DÜNKÜ Hl I.MAÇANIN
HALLİ
Soldan sağa:
1 — Kifayet et, 2—‘İtimat el. 3 — Direnen; MI, 4 — Ebelen; Nur. 5 — Tevem; Kaka. 6 — t rem; Yatış. 7 — Verî Harabe. 8 — Ak; Korom et. 9 — Mübadele. 10 — Harablyet.
Yukarıdan nsıığt:
1 — Kıdemi var. 2 — itişerek. 3 — Fire ver; Ma I — Amelem; Kür. 5 — Janet; Hchn. 6 — Eden; Şnıab. 7 — Torı; Kıra-• II. 8 — El . Yrm atan. 9 — Mıfkahrle, İd — Sirayet ol.
ANKARA:
T 3H M S. A ın ı. — 7.81 Hafif Uvertürler (Pl.). 7.13 Ha-
berler. — 8.00 Kaz eserleri (P|.).
— 8.15 Bıılnnjo’dan Melodiler
(Pl.). — 8.25 Günün programı ve hava raporu. 8.80 Hatif müzik (PL). - 9.00 Knpauış.
— 12.28 Açılış ve program. —
12.30 M. 8. nvarı, — 12.80 Radyo salon orkestrası (»Şef: Halil Onoyman). -- i3.oo Haberler. 13.15 Klasik hiiz esorlorl. —
13.30 öğle Gazelesl. — 18.15
S»k Inl.ır. — 14.00 ( ’urnİMirbsş-
I, kanlığı Armoni Mızıkası. — M. 10 Havai* Müzikleri ıPI.) il,65 Konuşma, Rpoı haberler!.
1- - 15.00 Kayıp mektuplarb nk-şam programı, hava raporu ve I
EMİNDnL: Eminönü - Ben-sıuion I Küçük pazar) - Ali Rr zıı (Alemdar) - Asadur (Gedik-paşa).
BE Y(>G L V : Crmel AlIIsoy (Merkez) • Lltnoner (Taksim) -Cihangir (Taksimi • Sağlık (Galata) . Zlyn Dover (Galata) • Şark Merkez 1 Şişil» • Kurtuluş (Şişli» - Hnslıöy • Merkez (Kasımpaşa 1,
FATİH; ÜnlV0rşlle (Şahmı-dehaşı) - SalAhaddin Gürgen (Aksarııvı • Sanın t ya - Haseki (Şehremini) • Edlrnekapı (Kara gümrük) • Orhan Avcı-oğhı (Fener»,
EY ('I': Arif Beşer
BICMİKTASı S. Rr op . Yeni iOrlnkğy) • Arnavut köy -Merkez (Bebek).
SIHHİ İMDAT
İstanbul Beyoğlu 1 IVOb
Anadolu yakanı 60588
Ankara 91
irnılr 2251
KAOIKÖH Kadık(»y - Kızıl-tuprnk - Göztepe - Bostancı.
( hKl l)AR: f)mer Kenan.
HEY IIEI I AIIA • Hevbellndn. Rf Y(’K Al)A: Merkez.
İZMİR: (lüzelyah (Yalılar)-Alsancnlc - Ege ıBıiMinrılıuııcj • Hilâl 'Kam*’Hiltl - Asri (Eşref-pıışa)
\\h\KA Güllıııno - Anka-ıa - Güray.
Aııkıırn’dan Kızılcjıhıınıanı’a giderken. yolunuz Murtat Ovaaı’m boydan boya ikiye ayıran Ovaçayı’nın sol böğründen geçer.
Murtat Ovsaı, nisan, mayıs içeri-«İnde alacalı bulacak, yeşil donlar giyer. Allı pullu yaşmaklara bürünür.
Nisan, mayı» ayları bitince, ova da biter. Toprak buram buram bugıı tüter. Çay boylarına yaban kazları İner, «eşsizlik içinde etrafı dinler. Bir yaka ptırdıaı duyunca pırt der havalanır. Çayırları angıtlar süsler, angutlar, kınalı kuşlar.
Ovaçayı’nın suyu, bütün yaz boşu boşuna akar; burada başını toprağa aokar. ötede çıkar.
Çayın hemen yanıbaşındaki dolma bir tümseğin üzerine kurulmuş olan tarihi Bitik Köyü, susuzluktan kırılır ve kuyu suyunu bile zor bulur. Bu köyde halkın hail vakti yerinde* dlr. Tek gözlü, toprak damlı evler arasında beyaz badanalı, kırmızı kiremitli aga evleri yükselir. Hal köyleyken dahi köy susuzdur.
Murtat Ovam köylerinde
Murtat Ovası köylerinde aga, anasından afia; hacı, anasından hacı; bey. anasından bey olurak doğar.
F... Köyünde bir ağa tipi tanırını. Bu adam, kendisine bey demiyenlere söver. Bazı şakacı kimseler, bu adamı kızdırmak için önce ağa diye hitap ederler. O. hemen arkasını çevirir. Sonra ağzı değiştirip, hey diye hitap edince, yüzünü dönerek, hemen tabakasını çıkarır, ona sunar:
— Bir sigara yakmaz mısın? Bcbe-belik nasıl? Halın dirliğin iyi mi? gibi sorular sorar.
Murtat Ovasında irili ufaklı 32 köy vardır. Bu köylerin merkezi Ankara-ya bağlı bir bucak olajı Halkavun’-dur.
Köyler arasında ikisi, Cimşit İle Mrlıdi, Ankaranın 14 ilçesinde Un almıştır.
Çimşıt Köyünde yatan bir vell'nin torunları yara, bere, ağrı, sundan muztarip olanları sıvazlar, eşler. Allahın İnayetiyle ne yara kalır, ne bere; ne ağrı kalır, ne sızı! Herkes bunu hövle bilir.
Mehdi Köyündeki yatırın adamları da cennetliği, cehennemliği ayırırlar. Mehdi Türbesinin yakınında •
bir delikli taş vardır. Etraf köylerden gelen dertliler, deliği dar olan taşın önünde kurban keserler. taşın çok dar olan deliğinden okuyup Ufli-yerek kolayca geçebilirlerse, dertlerinden kurtulup cennetlik, geçemezlerse cehennemlik olacaklarına inanırlar.
Karalar Köyünde, Romalılardan kalma tarihi eserler, kıral mezarları, su mahzenleri bulunmuştur. Arkeolog Prof. Remzi Oğuz Arık’ın, bu eserleri meydana çıkarması bize bir iki kıymetli eser daha kazandırdı.
Kamış Gölü — Serap
Kamış Gölü, Murtat Ovasının İğrendi Köyü arazisi içindedir. Bu gölün kamışlarından halı gibi hasırlar örülür. Bu hasırlar, Ankaranın hemen her köy evinde kilim yerine odalara serilir.
Hayatımda ilk serabı, bu gölün üzerinde seyrettim. Ne görkemli 1 muhteşem) manzaraydı o! Karşıda yemyeşil bir alan. Bu alanda koca koca ağaçlar. Binbir renk bir arada kaynaşıyor; kuşlar, ördekler oynaşıyordu. Arabacıma sordum:
— Karşıdaki yeşillik nedir? Hangi paşanın çiftliği?
Arabacı güldü:
— Yalgın (Serap) efendi, yalgın. Yanına varınca kuru kamışlardan başka bir şey göremezsin.
Dedeli Kavaklar
Mehdi İle Aydın Köyü arasında a-sırlar görmüş yüzlerce karakavak boy atmış, kollanmış, dallanmış. Bu kavaklar Dedeli imiş. Bugüne kadar kimse el değmemiş, çarpılma korkusundan. Yanılıp yenilip de kavaklara el değen, balta sallıyan çıkmışsa, ecel ona aman vermemiş. Köylülerin kavakları koruma efsanesini dinle-yine kendi kendime: ormanlarımızı korumak için halkı cezai müeyyidelerle. maddi şeylerle korkutacağımıza, böyle efsaneler ya rat saydık; bu işler İçin doğu, batı mitolojilerinden faydalanarak ehline efsâneler yazdır-saydık ve bunları köylerimize yaydaydık, orman katliâmının önüne zahmetsizce geçmiş olurduk, diye mırıldandım.
Savaşa giden balıklar
Murtat Ovasının ortasında T-8 evli küçük bir köy var. Bu köyde vaktiyle buraların hâkimi Muslu Paşa oğlu oturmuş, Bir saray ve bir cami harabesi hâlâ duruyor. Saray kapısı önünde de metrûk bir havuz mevcut. Havuzda acayip siyah ve cılız balıklar yüzmektedir. Bu balıklar savaş yıllarında kaybolur, savaş bitince al kan içinde görünürlermiş. Halk bu balıklara, dedeli balık diyor vt yemiyor, "
Mıırtat Ovasının çamuru
Murtat ovasının arpaşı, buğdayı, bostan) ve bir de çamuru meşhur.
Bucak merkezi olan Htılknvun, An-karaya 40 kilometredir. Kızdcaha-mam-Ankara yolu yapılmadan Önce otobüsler, Icamyonlar 40 kilometrelik yolu kurak günlerde bir iki «a-atte. yağışlı günlerde İki üç günde zor alırdı. Otobüsler ekseriya çamurlara saplanır, mandalarla, öküzlerle zor çıkarılırdı. Anlcarn-Kızılca yolu otobüsleri bu çamur denizinden kın I ıırdı.
K .. Köylünün eğitimini bir gün ba nu Murat Ovasının çamuru hakkında hır olayı anlattı. Masal gibi bh şey. Ben de size anlatayım.;
Bir vakitler Çimşlt Dedeye şn az-
lanmak, yarasına derman bulmak i-çin buralardan çok uzakta bir köyden hasta bir Adam atı ile Murtat Ovası toprağına girince, atının ayağı çamura saplanmış. Çamur, zift gibi sarmış atı ayaklarından. At silkindikçe bakmış çamura, silkindikçe İratmış,.. Derken, toprak ağzını bir dev gibi açmış. Atı da, binicisini de yutmuş. Bu olay fes devrinde, yani şapka devrinılndcn önce geçmiş. A-damın başında pUsklÜlU fes varmış. Oradan bir başka yolcu geçiyormuş. Yolunun üstünde kırmızı bir şey görmüş. Bakmış fes; eğilmiş fesi almış. Fesi Alınca, orada bir adam başı görmüş. Adama sormuş:
— Ne arıyorsun burada?
Adam kısık kısık karşılık vermiş:
— Sorma kardeş, sorma! Cimşit’e eşlenrniye gidiyorum. Çamurun hışmına uğradım. Beni kurtar!
Köylü:
— Sık dişini, verme canını; kendini toparla, daha aşağılara gitme. Bizim köy buraya yakın Ben tek başıma seni çıkaramam. Toprak beni de senin yanına çeker sonra. İyisi mi gidip köyden bir kaç delikanlı getireyim, demiş.
Köylü gitmiş, az sonra birkaç delikanlı ile gelmiş. Adamı güç belâ çamurdan çıkarmışlar.
Yolcu denil m .
— Allah sîzlerden razı olsun. Beni kurtardınız. Atım aşağıda kaldı, onu da çıkaralım. Köylüler çalışmışlar çabalamışlar, atı da çıkarabilmiş-
ler ama At öte dünyayı boylamış.
Yolcu Ağlanuya başlamış:
— Dertten olmadım, attan oldum!, demiş.
Mıırtat adı •
Bu ovaya belki de bunun için Murtat demişler: Çok eskiden ovada MurtAZAâbat adındA bir kasaba varmış. söylentilere göre MurtazAâbat halk dilinde değişe değişe Murtat olmuş. Sonra Muslu Paşa oğlu da çok gaddarmış. Halk, bu dereheylne de murtat dermiş. Bazı aydın kimseler. Ksenefon’un Anabaals'lndeki Mithrldates’ten galat olarak Murtat şekline girdiğini söylüyorlar.
Murtat Ovası. Ankaranın kıyıcısında çayı ve göllyle önemli bir zahire ambarıdır.
Ovanın derdine deva olacak çay, ortasından akıp gidiyor. Kurak yıllarda toprak bire bir bile vermiyor. Kuzey rüzgârı da esmeyi verirse, e-kinler kavuza dönüyor. Çiftçiler elleri böğürlerinde dügünekalıyorlar.
Kızılcahamam jmlu üzerindeki Kurtboğazı’nden, Mire Dağı eteklerinden inen sulan bir baraja topladığımız gün, Murtat Ovası bereket ovası olur.
Anadoluda köy dâvası, yol dâvası olduğu kadar »la su dâvasıdır. Her şeyin başında su.
Murtat Ovası baraja kavuştuğu gün, yalnız Halkavun’un 32 köyü değil, Etimesgut ve Zir bucaklarına bağlı on beş yirmi köy de birden kalkınacaktır.
HİKÂYE |
Ganj kıyılarında
Yazan : Rabinlranath Tagore
SKİ zaman hikâyelerini severseniz şu basamağa oturup suyun şıpırtısına kulak verin.
Aşvin (Eylül 1 ayna yaklaşıyorduk. Dere iyice kabarmıştı. Suyun içine doğru inen merdivenin dört basamağından yalnız ikisi dışarıda idi. Ağaç kütüklerine bağlı sandallar, sabahın o erken saatinde yükselip çalkanıyor, kumsalı kaplayan hü.vük sazlar henüz gelişmeden . çiçek açmağa başlıyorlardı.
Güneşin aydınlattığı derenin üstündeki kayıkların şimdi yelkenleri hafif hafif kabarıyordu. Ayin kâselerini taşıyan Brahma rahibi yıkanmağa hazırlanmak ta, kadınlar da ikişer üçer su doldurmağa gelmekte idi. Kosum’un merdivenin başında görünüp, sonra derede yıkandığı saatti.
Fakat o sabah görünmedi. Onun dostları olan Bhuban ve Swarno, hamamın önünde konuşuyor ve sızlanıyordular: Koşum kocasının evine götürülmüş imiş; bu evde a-halisi garip, evleri ve yolları garip bir kasabada, dereden pek u-zak bir yerde imiş.
Koşum dul kalmıştı. Anlattıklarına göre kocası uzak bir şehre çağırılmış, kadın da onu ya bir ya iki defa görmüş. Posta ile gelen bir mektupta ölüm haberini almış. Sekiz yaşında dul kalan Koşum, alnındaki kırmızı evlilik işaretini silmiş, bileziklerini çıkarmış ve Ganj kıyılarındaki eski aile evine dönmüştü
Ganj yağmur mevsiminde nasıl kabarır, suları kenarlarına kadar çıkarsa Koşum da öyle gelişmekte, günden güne güzelleşmekteydi.
Bundan çok seneler önce, yine böyle bir eylül sonunda, nereden geldiği bılinmiyen ve genç, uzun boylu, beyaz tenli bir Sanyasi, e-vinıln karşısındaki Siva mabedine misafir oldu. Haber köyün her tarafına hemen yayılınca kadınlar, su testilerini bir tarafa bırakarak o mübarek adamı selâmlamak üzere mabede koşuştular.
SabAhtı. Evimin merdiveni basamaklarından birine oturmuş o-lan Sanyasl teşbih çekmekle meşguldü ki ziyaretçilerden bir kadın, vanındakine birini göstererek: “Bizim Koaum’un kocasına bak!'* dedi, öteki de. baş örtüsünü iki permagiyle aralıya-rak cevap verdi:
— Tâ kendisi vallahi Benim köyümde oturan Şatergû ailesinin en küçük oğludur.
Bir üçüncü kadın ilâve etti:
— Aynı gözler, aynı burun! Ne kadar da benziyor!
Başka biri de, Snnyasiye hak-makdıın testisini suyun İçinde çalkalıyor ve içini çekerek:
— Âh, o delikanlı bir daha DÖnmlyccek zavallı Koşum! dedi
Bunun üzerine kadınlardan biri şöyle bir fikir ileri sürdü:
—'•Amma onun bu kadar uzun sakalı yoktu." Bir başkası: "O kadar ince değildi’*, bir üçüncüsü de "Galiba boyu daha kısaydı" dedi
Mesele bir zaman için böylcee kapandı.
Bir akşam, dolunayın yükseldiği saatte, Koşum gelip suyun yakınına. basamakların en üstündo-kıne oturdu. Gölgesi bana değmekte idi.
Sanyasl mabetten ağır adımlarla çıkmak hamamın yanından bir kaç basamak indi. Orada, yalnız bir kadının oturduğunu gördü. Uzaklaşmağa hazırlanıyordu kİ Koşum başını kaldırıp döndürdü: Örtüsü kaydı ve ayın ışığı çehresine aksetti.
Başı üstünden uçan bir yaraaa-nm «esi kadını birdenbire ürküttü: Fakat derhal kendini topladı vo tekrar örtündü. Sonra Sanya-sinin ayaklarına kapandı,
Sansayl kadını takdis etti ve;
— Kimsiniz? diye sordu.
— Adım Koşum dur, diye cevap veıüj«
Çeviren : R. N. D.
O gece başka bir şey konuşmadılar. Genç kadın civardaki evinin yolunu tuttu. Fakat Sanya-si yerinden saatlerce kımıldamadı. Nihayet, ay doğudan batıya geçtiği saatte kalkıp mabede girdi.
O günden itibaren Kosum’un her gün gelip önünde diz çöktüğünü gördüm. Mukaddes kitapları tefsir ettiği zaman o, bir köşeye oturur ve dinler: sabah duasını bitirdikten sonra yanına çağırır ve din bahislerini görüşürlerdi. Koşum her şeyi anlayamaz, fakat ses çıkarmadan dinler ve anlamağa çalışırdı. Sanyasi ona yol gösteriyor, o da sözünü dikkatle dinliyordu. Ayinlerde rahibe yardım ediyor, çiçek topluyor ve mabedin taşını yıkamak için Ganj’dan su çekiyordu.
Kış bitmek üzereydi. Rüzgâr hâlâ soğuk esmekle beraber hazan güney cihetinden sıcak bir bahar esintisi gelirdi. Artık köyde çalgı sesleri yeniden işitilmiye başlamıştı.
O sıralarda idi ki Kosum’u görmez oldum. Bir kaç günden ben mabede yahut hamama gelmiyordu. Bu aralık ne geçtiğini bilmiyorum; fakat az sonra her ikisi de bir akşam merdivenin basamaklarında birbirlerine rastladılar.
Koşum:
— Beni çağırdınız mı ? diye sordu.
— Evet. Neden gelmez oldunuz? Niçin Tannlannıza hizmeti ihmal ediyorsunuz?
Kadın cevap vermedi.
— Fikrinizde ne varsa saklamaksızın söyleyin.
Koşum, yüzünü çevirerek:
— Günahkârın biriyim, dedi. Vazifede kusur ettim.
Sanvasi:
— Biliyorum, dedi, içinizde bir endişe var.
Koşum hafifçe titredi ve sari’ siyle yüzünü örttükten sonça Sanyasmin ayağı dibine çöküp ağlamağa başladı.
öteki biraz geriledi ve:
— İçinizde ne var, söyleyin; ben de size gönül rahatlığının yolunu gösteririm, dedi.
O, şaşmaz bir iman ifade eden bir sesle cevap verdi:
— Emrediyorsanız söylerim» Amma açık konuşamamaktan korkuyorum. Belki her şeyi anlamışsınızdır. Bir İnsan oğlunu Tanrıyı sever gibi sevdim ve onu severken kalbim saadetle dolup taştı. Fakat bir gece sevdiğimi rüyada gördüm. Bahçede oturuyordu. Sol eliyle sağ elimi tuttu ve kulağıma sevdaya dair sözler söyledi. Rüya geçip gitti amma üzerimdeki tesiri geçmedi Ertesi günü ona baktığını zaman onu eskisinden başka gözlerle gördüm.
Kadın sözünü bitirdiği vakit Sanyasl soı«lu.
— Rüyada gördüğünüz kimdi ?
Ellerini kavuşturarak yalvardı: Öteki ısrar t ti:
— Nasıl söylıyeylm?
— Bana her şevi söylemelisiniz.
— Mutlaka istiyor musunuz?
— Vazlfenlzdir. mecbursunuz.
O vakit: “Sîzdiniz, siz!" diye haykırıp hıçkırarak taşın üzerine yıkıldı.
Kendine geldiği zaman Sanyasl ona tatlı bir sesle hitap ederek dedi ki:
— Şuradan hu gece gidecek ve bir daha gelmlycccğim. Benim bir Sanyasl olduğumu, dünyadan vazgeçmiş bulunduğumu biliniz. Beni unutmalısınız.
Koşum alçak sesle: —"Öyle olsun efendim." dedi.
Sanyasl ilâve etti:
"— Size burada veda edece-filnı."
Koşum ses çıkarmaksısın eği. lerek eliyle Sanyasi’nin ayağı tozunu sildi. O da köyden ayrıldı.
Gece karanlıktı. Suyun şıpırtısını işitiyordum. Rüzgâr, bütün yıldızları gökten süpürmek istiyormuş gibi şiddetle esiyordu.
TT Hazi m l©50
Sayfa 5
KONOMiK
HAREKETLERİ

Millî müdafaa masrafları
ve İktisadî
Hükümet programının mail cephesi dnümüzdeki yıllar İçin ümit verici ve dikkati çekici esasları ihtiva etmektedir.
Bunlar orasında üzerinde ehemmiyetle durulma»! İcap eden cihet Devlet bütçesinin agırhk merkezini teşkil eden milli müdafaa masraflarıdır.
Milletlerarası istatistiklerini ve 1950 yılı bütçe gerekçesini İnceleyenler bilirler ki. İkinci Cihan Harbine bilfiil iştirak eden veya bu harpten dolayı-siyle müteessir olan memleketlerin harpsonrası bütçelerindeki milli müdafaa masrafları elan yüksek nispetlerini muhafaza etmektedir. Bununla beraber* muhtelif memleketler arasında btı bakımdan bir mukayese yapıldığı zaman, harp yılları içinde olduğu gibi, bu yılları takip eden devre İçinde de milli müdafaa masraflarının bütçelerdeki yıkıcı tesirini devam ettirdiği memleketlerin başında Türkiye gelmektedir.
1989-1919 arasındaki on yıllık bir devre İçinde. 10.4 milyar tutarındaki Devlet gelirlerinin 1.9 milyarı, yani yüzde 46 sı millî müdafaaya harcanmak mecburiyetinde kalınmıştır.
1949 mali yılı içinde de millî müdafaa masraflarımıza Devlet gelirlerinin yüzde 39 gibi yüksek bir nispeti tahsis edilmiştir.
Dünya sulbünü korumu vazifesini Üzerine almış bulunan Birleşik .Amerika Devletleri. 1919 yılında milli müdafaa masrafları olarak devlet gelirlerinin yüzde 31 ünü, Birleşik Ame-rikadan sonra ekonomik bünye İtibariyle en saglum bir memleket olan İsviçre yüzde 29 unu, bu İki memleketin arkasından da Fçansa yüzde 28 İni. İngiltere yüzde 2.8 ünü, İtalya yüzde 21 ini, Yunanistan hariç, sair küçük ve orta çaptaki memleketler İse yıllık devlet gelirinin yüzde 10-20 si arasındaki miktarları milli müdafaa masraflarına tahsis etmişlerdir.
Bu mukayese sarahatle gösteriyor kİ. devlet bütçelerindeki gelirlerin tahsis (= Specialisation) ameliye*! muayyen yüzdelerle ifadelendirilmek* te, muhtelif memleketlerin siyasi, iktisadi ve mail durumlarındaki farklara göre müdafaa masrafları Ayarlanmaktadır.
Yukarıda sırnlunnn yüzdelcrln değinmesine tesir eden bu üç mülıim faktör yekdiğerine o derece Iraglı bulunmaktadır ki. bunlardan yalnız birincisi. yani siyasî faktörü nazara a-lnrak diğerlerini İhmal etmek, netice İtibariyle vinç bu birinci faktörün ehemmiyetinin azaltılmasına sebebiyet verir. Zira siyasi maksat ve gayelerle milli müdafaa masraflarına tahsis edilen miktar yiizdesinin ço-ğalıua.sı (bilhassa Iktisaden gelişmemiş olan memleketlerde) İktisadi duruma. onu takiben de malî duruma menfi bir tesir icra eder. Bu nispet ne kadar yüksek olursa olsun, fiilî devlet \arldati azalır. Müteakip yıl bütçelerinde bu nlsj>rtin daha da yükseltilmesine mukabil milli müdafaa ihtiyaçlarını karşılayacak olan hakiki miktarlar fazlalaşmaz, bilâkis azalma tehlikesini doğurur. Hattâ iktisadi durumun fiyatlar ürerinde yapacağı nıeııfl tesirler de görünümle tutulursa, zahiren yüksekliğini muhatara eden millî müdafaa masrafları hnldkatte gizli bir azalmaya malı-kûnı olur.
İkinci Dünya Harbine İştirak elmiş veya etmemiş bulnan belik başlı Avrupa memleketlerinin harpsa-tiii bütçelerindeki milli müdafaa masraflarının vasati dozu devlet gelirlerinin yüzde 25 i nis|>ctİndedir. Bu memleketler, esasen sarsılmış bulunan İktisadî durumlarını salâha doğ-ru götürmek maksadlyle, bu nispetin ÜRtürıe çıkmamaya gayret etmektedirler. Yüzde 25 nispetini aşabilen İsviçre ve Birleşik Amerika Devletleri, Iktisaden kuvvetli, çeşitli gelir kaynaklarına sahip, zengin memleketlerdir. Bu memleketlerdeki amme hizmetleri uzun yıllardan beri organi/.o edilmiş, çeşitli nakil vasıtaları yol, su, elektrik enerjini gibi büyük testlerle Amme ihtiyaçlarının büyiîk kısmı esasen karşılanmıştır. Bu sebeple devlet gelirlerinin yüzde 25 ten daha yüksek bir nispetini milli mü-
kalkınma
Yatan : Dr. Nihad Sayar
dof.'ia masraflarına tahsis etmiş olmak bu gibi memleketleri kolay kolay sarsaniHZ.
Türklycye gelince: Sayısız ihtiyaçları — kısınen olsun — henüz karşılanamamış bulunun ve gelir kaynakları mahdut olan bu fakir memleketin, bir milyar üç yüz küsur milyon lira civnrıııduki yıllık varidatının beş yüz küsur milyonunu, yani yüzde 10 mı ınilli müdafaa masraflarına tahsis etmiş olması, ilelebet Iktisaden kalkınmamama kendi kendini mahkûm etmiş olmasiyle izah edilebilir.
Dıştan gelecek tehlikeler hor zamlın, her memleket İçin bahis mevzuudur. Bu tehlikeye karşı müteyakkız ve hazırlıklı olmak için, iç bünyenin inkişaf ve kuvvetlenmesine mâni olacak derecede, fedakârlığa kalkınmak milli müdafaanın istikbalindeki yıllar içlıı kuvvet kaynaklarını zedelemekle müsavidir.
Millî gelir kaynaklarımızı kuvvetlendirecek olan yollarımızı yapmadan, limanlarımızı tamamlamadan, milli müdafaa masraflarının yüzdesl nl, sair memleketlere nazaran daimi surette yüksek tutma fedakârlığında bulunursak düşmanlarımızı güldürmekten başka bir fayda sağlayamayız. Çünkü herhangi bir tehlike vukuunda ordumuzu besleyecek olan milli mahsullerimizdir. harekâtını kolaylaştıracak olan yapılmış yolları-ınızdır, hariçle temasımızı temin edecek olan tahmil ve tahliye merkezlerimiz ve nakil vasıtalarıınızdır. Mükemmel surette talim ve terbiye görmüş, en modern silâhlarla teçhiz edilmiş ordular bile, Iktisaden kalkınmamış olan memleketlerde, müdafaa vazifesini kolaylıkla temin edemezler.
Netice itibariyle memleket müdafaasının iki mühim faktörü olan milli müdafaa İle milli İktisadi, birbirlerinin mütemmimi addetmek, devlet gelirlerini nispetli bir şekilde bu hizmetlere tahsis etmek lâzımdır. Dünya sulbünü koruma vazifesini ü-zerine alınış olan Birleşmiş Milletler camiasında, en ağır mali fedakârlığa katlanmış bulunan Türkiye, bu haklından en çok yardıma lâyık bir memleket durumundadır.
Nitekim Birleşik Amerika Kongresinde, memleketimiz için bahis mevzuu edilen munzam yardım, temin o-lundugu takdirde, ordumuzun kuvvet ve kudretine halel gelmeden, milli müdafaa masraflarından bir kısmının, yine milli müdafaa demek o-lan, milli ve İktisadi kalkınma masraflarına aktarılmasında yeni hükümetin tereddüt etmiyeccğlni kuvvetle ummaktayız.
Kısa
Haber
Sovyetlerin yeni bütçe»!
★ Moskova, 15 A.A, (AFP) — Maliye Bakanı Zeverif. Stalin ile bütün politbüro üyelerinin elçiler ve kordiplomatiğe mensup şahsiyetlerin de hazır bulunduğu Sovyet Şûrajsı Meclislerinin müşterek o-turumunda 1950 senesi bütçesini takdim etmişti.
1950 senesi bütçesi 432.000.000,000 ruble gelir ve 427.900.000.000 ruble masraf derpiş etmektedir. 4.100.000.000 ruble tasarruf edilmektedir.
Zeverif, 950 bütçesinin üçte birinden fazlasının yani 144.400.000.000 rublesinin iktisadi inkişafa. 120 milyon 700 bin rublesinin de kültür sahasına tahsis edildiğini be-lU’tmlflir.
Bu İki saha, öovyetler Birliği bütçesinin üçte İkisinden ziyadesini tepişil etmektedir.
135.600 ruble teçhizat İşlerine tahsis edilecektir.
Amerikan Ziraat Heyeti, İzmir Hava Meydanında
Yurdumuzda ziraî tetkiklerde bulunmak ve hükümete bir rapor vermek üzere, Amerikalılardan mürekkep bir ziraat heyetinin İzmire gittiği yazılmıştı. Heyet lzmlrden Nazilllye hareket ederek Pamuk İslah tMa««yonundn tetkiklerde bulunacaktır.
uknrıdakl resim, Amerikan heyetinin İzmir hava meydanında karşılandığını göstermektedir.
Yeni üzüm ve incir ihraç
mevsiminin hususiyetleri
Bu yıl incirlerimiz için daha ziyade
Birleşik Amerika
pazarları üzerinde
ve Kanada durulmaktadır
İzmir, 16 (Hususi) — Her sene mayıs ayı iptidalarında başlayan dış a-livre uzum ve incir satışları bu yıl haziranın ikinci yarısına gelindiği halde henüz başlamamıştır. İhracatçıların bu maksada yapmayı itiyad edindikleri seyahatlere de bu sene çıkmak niyetinde olmadıkları anlaşılmaktadır.
Harp yılları İçinde vesika ile ve ancak muayyen miktarlarda temin edilebilen kuru meyvalara karşı müstehlikin gösterdiği alâkayı nazarı itibara alan muhtelif alıcı memleketler ithalâtçıları geçen sene ROrbcst İthal İmkânına kavuşunca* fiyatlar üzerinde fazla durmadan büyük miktarlarda siparişlerde bulunmuşlardı Fakat bu ithalâtçılar, tıpkı blzdeki bir kışını ithal mallarında olduğu gibi, bunların tasfiyesinde büyük güçlük ve zararlarla karşılaşmışlardır.
Ezcümle geçen sene Ingiltereye ithali İkinci Dünya Harbinin başından beri ilk defa olarak serbest bırakılan İşlenmiş incir üzerine ithalâtçılar â-deta blrblrleriyle yarış edercesine siparişler vermişlerdi. Fakat önceleri istekli bulunan müstehlikin, gerek işlenmiş incir ve gerekse diğer kuru meyvalar bolluğu karşısında mubayaada nazh davranmaya başlaması, bek-lemoyo fazla tahammülü olnuyan bu maddenin fiyatının bu piyasada yarıdan aşağıya düşmesini intaç etmiştir. İngiltere İaşe Nezaretinin bu yıl na-türel incir ithalâtını da serbest bırakmış olmasına nığmon şimdiye kadar herhangi bir alivre muamele ccrcy/ın etmemiş olması gecen senek! zararların tesiri altında İngiliz ithalâtçıların çok ihtiyatlı ve. çekingen hareket ettiklerini göstermektedir.
Keza, işgal makamlarının kuru mey-
★ Londra, 16 (A.A.) — İşçi Partisi tarafından sosyalistlerin Schu-ıııan plâLnı meselesinde takındıkları tavra bir son vermek maksadiy-le, bir Avrupa sosyalist partileri konteıansı hazırlanmıştır.
Bu konferans yarın öğleden sonra. Londra işçi birliklerinin ve îşçi Partisinin merkezi olan Tıan-sport House'da açılacaktır.
Konferansa, İngiliz murahhas heyeti reisi Dalton başkanlık edecektir.
Konferan», çalışmalarına cumartesi Ve pazar günleri devam edecek, müzakereler gizli yapılacaktır.
Resmi tebliğ, gazetelere ancak pazar akvamı verilecektir.
va ithali hususunda serbest bıraktıkları Batı Almanya ithalâtçıları geçen sene ithal etlikleri kuru meyvalardan zarar gördüklerinden hu yıl alivre bağlantılara şimlUlk hevesli görünmemektedirler. Diğer alıcı piyasalar için de vaziyet bundan farklı değildir.
Bu durum, bu sene Ingiltere taşe Nezaretinin toplu natürel kuru incir mubayaalarından vazgeçerek ithalât 1 tamamiyle serbest bırakmış olması dolayiBİyle bilhassa İncir ihracat evlerini yeni tedbirler almaya şevketmiş-tir. Simdi daha ziyade Birleşik Amerika ve Kanada mubayaalarına ümit bağlanmaktadır.
Filhakika, bu İki pazar nefis incirlerimize miktar kaydı olmaksızın yüksek bedeîle talip bulunmakta ise de. İthal sırasında resmi kontrol makamlarınca yapılan kalite ve temizlik kontrolünün sıkılığı ihracatçılarımızın gözünü yıldırmış ve son senelerde bu memleketlere incir sevkıyatı çok küçük miktarlara münhasır kalmıştır. Gıda maddeleri ve Ecza Kanunu mucibince yapılan muayenelerde, İstihsal ve ihzar şartları itibariyle bu kanun hükümlerine uygun bulunmıyan malların, ithalâtçısı kabul etse dahi, bu memleketlere ithaline müsaade edilmemektedir. Boylere redde uğrayan bir partinin tâ Şimali Amerika ve Ka-nadadnn geriye çekilmesi ve başka piyasalarda sarfına çalışılması ihracat evleri İçin çok yorucu ve zararlı olmaktadır, Bu memlokotlore gönderilen incirlerin ihzarında âzami titizlik gösterilmekle beraber bazı Inclrlorln İçlerinde bulunan ve hariçten gorÜleml-yon kurtlar bu rollerde mühim rol oynamaktadır.
Hor no kadar İncirler Ihınç edilmeden önce klorazol gazı ile fümigr edilerek bu gibi kurtlar ve dlğor haşereler imha edilmekte İse do ölü kurtlar dahi redde esas teşkil eylediğinden bu ameliye ancak kurtların çoğolmasını ön liyebi İm ektedir. Nefis İncirlerimizden kurdun tamamen bertaraf edilebilmesi için fünılgaayon amellyealnln istihsal mıntakalarına intikal ettirilmesi zaruri görülmektedir. Inclrlorln sergide kurut ulmnsı sırasında efesi İya kelebekleri tarafından üzerlerine bırakılan yumurtalar bir hatta zarfında inflear ederek kurt haline inkılap etmektedir. İncirler sergiden kaldırılır kaldırılmaz. Californla’da okluğu gibi basit gaz odalarında veya sandıklarında fümige edildiği takdirdedir ki incir terimizin kurttan kurtarılabltecoğl a-lâkahlarcn bclirtllınoktedir.
Bu senenin, yazının başında temas edilen ihraç şartlarının, bojfta incir Tarım Satış Kooperatifleri Birliği olmak üzere ihraç evlerini İstihsal mıntıkalarında bu İKtikamette tedbirler almaya sevkcdeceğl anlaşılmaktadır.
İtalyan ziraatinde buhran alâmetleri
* Şarap, zeytinyağı ve süt endüstrileri, fiyat dürmesinden en fazla zarar görmektedir
Roma t Hususi i — Bazı maddelerin satış fiyatlarının düşmesinden meydana gelen bir zira! depresyonu başlıca şarap, zeytin yağı ve süt endüstrilerine tesir etmektedir.
Bazı ham maddelerin fiyatı biraz düşmüştür; fakat vergiler ve işçi ücretleri hâlâ fiyat artışlarına sebep olmaktadır.
Şarap endüstrisinde mali yardıma ihtiyaç vardır ve şarabın olma devresini kısaltmak gerekmektedir. Ziraat konfederasyonu müstahsillerin elindeki — 10,000,000 ilâ 13,000,000 hektolitre — stokların azaltılmasını ve 3.000,000 hektolitrenin, garanti bir fiyatla, yakıt olarak kullanılmak ü-zere dlstile edilmesini teklif etmişse de, bu teklif hükümet tarafından reddedilmiştir.
Süt piyasasında fiyatlar düşmüştür. Tedbir alınmadığı takdirde et ve mümasili maddelerin fiyatlarının da ineceğinden korkulmaktadır.
Zeytin yağı endüstrici, zeytinlerin kalitesini düşüren böcek • hâşan yüzünden zarara uğramıştır.
Finlandiya Fuarı
400 üncü yıldönümü münasebeti ile Helsinki’de büyük bir fuar tertip ediliyor
400 üncü yıldönümü münasebetiyle Flnlândlyanın sınai mamulatını takdim etmek üzere Helsinkide büyük bir fuar tertip edilmiştir. Her ne kadar Flnlâridiya yakın bir zamanda iki harbe iştirak elmiş ve ağır harp tazminatını karşılamak mecburiyetinde kalmış ise de İmalâtının artışı ve İktisadî gelişmesi, kayda değer ilerlemelerin delilini teşkil ederler.
Fuar müdüriyet i, teşhir edilen milli mamulat, için bir kullte müsabakam tertip ederek muhtelif sanayi kollarının varmış oldukları yüksek seviye hakkında toplu bir görüş arzedecek-t ir.
Fuarda temsij edilen en başlıca imalât kollan, makine ve madcnlyet, inşaat malzemesi, hamur ve kâğıt sanayileri, marangozluk ve mobilyacılık, elektrik Aletleri cam ve porselen, kimya sanayii, deri ve kauçuk, mensucat ve hazır elbise sanayii, İaşe ve grafik sanayii, spor eşyası, mücevherat sanayileri ve tezyini sanatlar vesaireden İbarettir.
Yaprak tütün satışları
Marmare ve Karadeniz bölgelerinde 1949 yık mahsulü yaprak tütün satışlarına devam edilmektedir. Bugüne tyadar Karadenizdc 15 milyon ve Marmarada 9 milyon kilo yaprak tütün satılmıştır. Tekel idareni ve tacirler her tarfata piyasaya iştirak ederek alımda bulunmaktadır.
Yalnız Bursa bölgesinde Tekelin yalnız kalmam yüzünden durgun giden piyasa, tüccarın da iştirakiyle yeniden canlanmıştır.
Mazı ve kitre ihracı
İzmir 16 (Husus!) — Batı Alman-yanın serbest ithal listesine bu defa mazı ve kitrenin de ilâve edildiği Ticarot Odasına bildirilmiştir.
Dış hatlardan gelecek yolcuların gümrük muayenesi
Doğu ve Batı Akdeniz seferini yapmakta olan Denizyolları gemilerinin gümrük muayenelerinin Pire İle İstanbul arasında yolda yapılması meselesini incelemek üzere toplanan komlayon mesaisini bitirmiştir. Teklif esas itibariyle uygun görülmekte beraber vapurların bu şekilde bir muayeneye elverişli olup olmadığı İncelenecek ve ancak ondan sonra kati bir karara varılacaktır.
Alivre fındık satışlarında, fiyat 200 kuruşa kadar yükseldi

Ticaret Borsasında, alivre satışlarda yüksek fiyat veren tacirlerin fiyatı siyah tahtadan silindi. Borsada tahkikat yapılıyor
Ticaret Borsasında 1950 mahsulü üzerine alivre satışlar hararetli bir devreye girmiştir. Dünkü borsa bülteninde yeni mahsul, iç fındık üzerine 200 kuruşa kadar alivre muamele olduğu kaydedilmiştir.
Bilindiği gibi, 1950 fındık mahsulü geçen seneye nazaran yüzde 50 nispetinde az olduğu anlaşılmıştır, 1949 mahsulünde de, yeni sene 2000 tondan daha' az bir miktarın devrolaca-gt söylenmektedir. Şimdiye kadar eldeki stoklar tamamiyle elden çıkmıştır. Şimdiye kadar muhtelif memleketlere 35 milyon kilodan fazla ihracat olmuştur. Bir taraftan elde stok kalması, diğer taraftan yeni sene mahsulünün bazı yerlerde yüzde 10, bazı bölgelerde yüzde 30, ortalama olarak ta yukarda işaret ettiğimiz gibi yüzde 50 nispetinde az oluşu, fındık piyasasına karşı isteklerin artmasına sebebiyet vermişti.
Bu stoklarda bir kaç defa izah ettiğimiz alivre satışlarda tüccarın çok ihtiyatlı hareket ederek, günün birinde, yani malın vadesi geldiği za-
Yeni buğday fiyatlarının piyasadaki tesirleri
Toprak Mahsulleri Ofisinin 1050 yılı bıığduy fıjatları baklandaki baremini dün yazmıştık. Evvelce de tahmin ettiğimiz, gibi, Hükümet geçen «enekl buğday fiyatlarını muhafaza etmek kararını vermiştir. Buna sebep olarak geçen aene kuraklık yüzünden muhtelif istihsal bölgelerin, de, köyliınim a/ buğday mahsulü elde ettiği, hu yüzden başta Ziraat Bankası olmak üzere, muhtelif kredi ınürsHeselerino, tüccara borçlu olduğu ileri sürülmektedir. Halbuki bereketli nuıhaul senesine girildiği bir mevsimde, buğday fiyatları bareminin geçen seneden daha aşağı olması bekleniyordu.
Buğday fiyatlarının geçen se-nekl seviyesini muhafaza etmesi, sıkıntı İçinde kalan müstahsil kiicle İçin faydalı telâkki edilmektedir. Şehrimiz piyasasında köylüye mahsus mamul madde, bilhassa pamuklu eşya satan tacirlerin ifadesine göre. köylünün hu bakımdan himayesi, bu kütlenin iştira kudretinin artacağına bir delil addolunmaktadır. Bu itibarla buğday müstahsilinin ekonomik durumunun ıslahı, piyasa İçin de hayırlı bir hareket olarak kabul edilmektedir.
Kalay ithalâtındaki zorluklar devam ediyor
Şimdiye kadar tüccar tarafından İngiltere ve Holftndaya sipariş edilen kalay partilerinden hiçbiri yurdumuza henüz gelmemiştir. Evvelce de yazdığımız gibi, Ingiltere Hükümeti her siparişe ancak İlci ton kalay vermektedir. Holândadakl kalay «atıcıları İse, hükümetlerinden kalay İhracı için müsaade alamadıklarından bahsetmektedirler.
Kalay ithalâtçıları Beyrut piyasasından kalay getirmek zorunda kalmışlardır. Şimdiye kadar Beyruttan da ancak 7 ton kalay İthal edilmiştir.
Lübnanla tlcaref imkânları
İzmir 16 (HııausD — Ticaret Bakanlığı, akreditifi açılmak partiyle hükümetçe uygun görülecek maddelerin İngiliz lirası ile Lübnana ihracına müsaade edileceğini bildirmiştir.
man bağlandığı fiat üzerinden teslim edeceğini gözönünde tutması lâzımdır. Halbuki bazı tacirlerin fındık piyasasındaki hararetli satışlara katılarak, en yüksek fiat i verdiği görülmektedir. Son günlerde Ticaret Bor-sası satış salonunda, bu gibi cesura-ne hareketlere tesadüf edilmektedir. Netekiro dün satış salonunda, fiatlerl kontrol eden murakıpların vâki olan itirazlar üzerine siyah tahtaya yazılan fiatlerl tekrar âlldiği, borsa nizamnamesi hükümlerine göre alâkadarlar hakkında tahkikat yaptığı öğrenilmiştir. Bu hâdise de gösteriyor ki bazı tacirlerin alivre satışları yalnız cesuranc bir hareket diye telâkki ettikleri anlaşılmaktadır.
Bugünlerde bir fındık tacirinin, yabancı bir memlekete ihraç edeceği bir fındık partisinin de, fındık ihracat: nizamnamesine aykın olduğu görülmüştür. ihracatı kontrol dairesi memurları, fındık çuvallarının içinde çürük fındıklar görmüşler, bu malın ihracına müsaade etmemişlerdir.
Devlet işletmelerinin hususi teşebbüse devri
İzmir Bölge Sanayi Birliğinde toplantı yapılacak
İzmir 16 (Hususi) — işletmeler Bakanlığı bu mevzu etrafında gereken tatbikata başlamış ve hâlen devlet emrinde bulunan İşletmelerden bir kısmını elverişli şartlar altında hususi teşebbüse devretmek imkânlarının tetkikini, Bölge Sanayi birliğinden istemiştir.
Haber aldığımıza göre Ege Bölgesinin tanınmış fabrikatör ve iş adamlarının iştirakiyle gireceğimiz hafta içinde umumi bir toplantı yapılacak ve hususi teşebbüsün hangi şartlar altında devlet işletmelerini devralabileceği müzakere edilecektir.
Adanada buğday fiyatları
Adana 16 (Hususi) — Adanada buğday fiyatlarının düşmem ve bu yıl mahsulün bol olması un ve elemek fiyatlarının da ucuzlamasını sağlamıştır.
Daha çok yakın günlere kadar çuvalı 33.40 liraya satılan un, şimdi 24.95 liraya düşmüş, böylece beher çuvalda 8.5 lira bîr ucuzlama Kaydedilmiştir.
Bunun tabii bir neticesi olarak, Adanada tanesi 20 kuruşa satılan ekmek 504 gramdan 562 grama, şimdi de 642 grama çıkarılmıştır. Bu surette ekmek 138 gram arttırılmış bulunuyor. Yerli Kırım buğdayı 16 kuruştan satılmaktadır.
Bunun diğer maddelere de tesir edeceği tahmin edilmektedir. Nitekim Kars yağı burada 500, Ayvalık zeytin yağı da 200 kuruşa düşmüştür.
Sebze ve meyva fiyatları
16.6.1950 günü, Sebze ve Meyva Hâli toptan
Bamya 200 Kuruş
Patlıcan 120—140
Domates 30— 50 te
Sivri biber S0—100 II
A. fasulye 45— 63 R
Kabak 12— 20 r>
Kırmızı erile 40-420 d
Kaysı 35—120 •»
Kiraz 25— 90 »>
Şeftali 35— 80 R
Vişne 35— 60 M
F
16/VI/1950 Cuma
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsacında alivre fındık satışları hararetli bir devreye girmiştir. Hazır mallar üzerine telekler asdır. Esasen stok da kalmamış gibidir ağlı tohumlar grupunda yerli tahrikaların keten tuhunnınu karşı iıt^kil davrandığı görülmüştür.
mıştır.
Kambiyo, eında Devlet muştur. T. C.
yeni istekler karşıcında kalmıştır. Alim piyasası tekrar
Flyatlarda llerteme
Enhanı ve Tahvilât tahvilleri üzerine az Mrrlnv Banka m
olma-
Borsa* İş ol-Tuhvlll
düşüklük arıetmiştir.
İzmir
kuru uzum piyasacına günlük bütün hızlyle dn-gevşetmekte-
(. ekırd^kaiz hâkim olan du* etmekte ve fiyatları
Fanıuk piyazumı Buglamlıkını mulıa-f'tmekt dır. I'anııık
vam d İr.
faza
durumu devanı rd)yor. çekirdeğine karşı alâka yat 1 kuruş yükselmiştir.
% ağının aağlam Borsada pamuk fazlaiR mu, fi-
Adana .
Ticaret Boramunda birimi tıkula pamuk iiyatı yükselmiştir. Dlğt r pamuklar ©■ki ncvlyt’Rinl niuha/639 etmek»(dm
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
KAMBİYO
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
Dün
Açılış
Eski kur
Bugün
••••••»
Altınlar
9
( Hh
U 1/4
U 1/4
32 25
Londra Borsası
Ncır-Y«>rk’hı : onsu; $ 35
Gümüş, Plâtin
En aşağı En yukarı
11.-
10-
170.—
Zürich Borsası (Serbest)
luvlçre Frangı
En aşağı
1/4
Ecnebi Tahviller
. «s*
190.
31. H0
41.—
33.41
32.66
32.53
H0.—
165.-
160.-
100
100
100
100
100
lüü
100
100
100
2k —
39.11
23 5J9Ö0
Durumu Türle Lirası Dolar S’nrHnp
FnıriKin Frangı
llnkııtnn İlanı .Maddeleriı Tiftik (arja muiı .....
Tiftik (Natürel) .........
Yaptıh Anadolu (Kırkım)
Eski
Kapanış
20i».-
2âi.—
22.—
22.50
36.-
44.—
36-
89.10
62.20
3.22
78.—
7.30
0.97
1.2*»
10 W
1 22
26.-
40.-
an.—
80.—
84.— 1^5,-
80.— 100.-
Nebati Yağlar t Zeytinyağı (EL Hıısunıynğı (Rai A.VÇlÇoğl (Rafine ICfncIılt vı«gı
33.60
3285
32.84
32.50
31.-
3G.—
40.—
20—
29.30
İM—
24.—
34—
87.80
47.-
21.—
3.85
78.25
7.30
7 80
280 -n «o
64 03
5,60 51 1250 73,6810 0,44128 o ıi|w76 0.730(1
tcrudcoll) aıra) çıplak) ıÇhr(ik)
Kapanış
3.‘0,-
330—
200—
7 87.50
280.25
0,80
61.03
0,60 54,1250 73.6M0
0.4(12*
0,01b7rt
9 7390
İlanı deriler ı
Hlgır salamura ıkaıap) KJ. Kt'Çİ tuzlu Icuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
Gürnüş Gr.....
Platin ° ....
Hulçe Yerli ür. Külçe DegutkA
Cumhuriyet ...
Reşat ,,, i,,,,,,,. Uurnit
Guldon ........
İngiliz .......
Fransız kok ... Nnpolton ili .. Isvlfjre ,n• •,• • •,•,,
Bükün Lira
Eski kur
Lira ~ 78
Buğday (Huşcll=Scnt) ............
Sert Kış mahsulü No. 2 .........
Kırmızı ” ° No. 2..........
Pamuk Mlddllng (JL4bresl=8ont) Temmuz
Ekim Aralık
Tiftik (Llhreıi=8ent) ...........
Folvsas No. 1
Fındık (LibreNisSont) ...........
Kabuklu yerli İri ............
” ’• orta .....................
Levanı İç İthal malı ..........
Ekstra İri İç lthu.1 malı .....
Kııru üzüm (Libresi^üent) ...... Thompson çokirdekNİz seçme ...
keten tııhıimu (BufelisDolar) ... .MlnneapoHa ....................
Kalay (Libreal=Sent) ...........
Levha-tenekç (100 llbro dolar)
Hububatı
Buğday yumuşak (Ttlo.) Buğday Ofis ............
Arpa yemlik (dökme) .....
Mısır san (çuvalı) ......
Fasulya tombul .........
Faaulya Çalı sert ......
Kıu-yeml ...............
Mercimek lurmızı kabuk. Mercimek yeşil .........
Nohut natürel ..........
ı nyuknn
T 07
i 29 1/4
10 95
1 21
Kıırıı Moyvalar ı
Fındık (kabuklu atvrl) ...
Fındık (İç tombul) ......
Ceviz (knbuldu) .......
Ceviz (Tç natürel) ......
1 Sterllng Dolar .. Ft. Frangı İsviçre Fr.,.. B«İÇ. Fr......
îeveç Kr....
Florin ......
Liret ......
Drahmi ......
Eâcoudos ....
Tgğlı tubumlor :
Ayçlçoği tohumu ..........
Keten tohumu ...........
Kendir tohumu ...........
Sıısum ...................
Yer fıstığı kabuklu .....
4*1 Gününde Gor;>adu muamelem leucü edilmemiş tahvilât vo cebimin arz ve t&laplero göre taayyün eden takribi piyasa degc.it.
ESHAM VE TAHVİLÂT




ikramiyen tahviller Ç7.ö ILrjsiıni Kapanış (•)
22.50 24.—
%5 1038 İkramiyen 20.40 22—
Milli NÎUflarıiA £ •••••••• 21,10 21 —
$;5 1941 Demiryolu IV 90— nxı—
*Tr5 1941 Demiryolu V 99— 100.—
«il 1/2 1919 Ikraınlyeli ... 09.25 98,-
Diğerleri 1911 Demiryolu VI ..*... 90,20 100—
*>6 Kalkınma 1 100.80 110*—
II H «veeeee 97.20 100—
%e m 07.— 99.—
s e 1949 tetütraaı f 100— no.—
Çe6 19 Ih latlkrıızı L1 100.— 110,—
VrO Müh Müdaraa 1 97.60 99—
6 1949 ” 1 21.30 08—
n7 1984 sıvıuı-iJirzurum 1... 21.35 20.30
1984 M ” 11.-VII... 31— 100—
^7 1911 Demiryolu 1... 21.50 21.61
(f.7 1941 ” II... 20.90 22—
%7 1941 ’ Lll... 2140 22—
5^7 MIHI Müdafaa 1... 21.75 21.45
%7 ° M 11... 30 95 22—
7(7 a nı... 31 25 21—
” IV... 21.05
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Rankanı 20.75 20.20
Anadolu D.Y Tertip A/B. i 12.50 Lll—
*• ıft Ç İM —
M ■' %«0 22.30 59—
,» Mümea. Senet. 61.- 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T.C, .Merkez Bankası 100.23 120,26
Türkiye Iş Bankıuu 30— 29.50
Türk Ticaret Bankası 5— Ö—
Aralan Çimento 15.25 10.75
Şnrk Değirmencilik 23.25 23.50
Milli Rcaaürane 8— 16.23

İzmir Ticaret Borsası
Bugün Son Kapanış
üzüm çekirdekru No.D 52— 52.5
İncir A eerlsı No. 8,... M— 55.-
B esrisi No. 108 42— 42.—
Pamuk Akala I 215— 215—
Pamuk Akıh II 100— ISO.—
Pamuk Akala IU 160— 160.—
Pamuk yerli İM).— 180.—
Pamuk yağı (rafine) ... 110— 110—
Pamuk çekirdeği 12 5 11.5
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akalu 1 ...... 190— 180.—
Pamuk Akala U 160.—
Pamuk Akala İH ...... 15U—
Pamuk yeril l
Pamuk yerli İL ......
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK a) TrAu ra inli ma nii kabuklu tombul 81 — 85—
b) tç eıra kontrollü 178.- UO—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak 80—
Buğday .crt w 31—
Arpa
Hnton lulııınıu (Tonu=Sterling) öumbay 65— 63.50 64— 66— 113— 64 3/4
Knlliüta
Yer hatılı Hindlfltan
Bradford Piyasası
liftik 1*1 mal (Librasi=Fivat) M Sıra mali îıin Anadolu M M u Trakya 20/21 18/21 34—Nom 30— '• 20/21 M 18/21 ”
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kanları—Taban) Ashmounı Kısa elyafiı F/G. .. Karmık Uzun rlvai’Jı F/G. ». 126— 126— 92—
i
YENİ İSTANBUL
17 Haziran 1950
Sayfa 6
Bankamızda bir tasarruf hesabı açtırınız. Hem para biriktirir, hem faiz alır, hem ele ikramiye kazanabilirsiniz.
İKRAMİYE ÇEKİLİŞ TARİHLERİ
25 Ağustos : 31 Ekim : 29 Aralık :
1 EV 1 EV -2 EV
2 DÜKKÂN 1 DÜKKÂN 1 DÜKKÂN
ve çeşitli para ikramiyeleri...
EV ve DÜKKÂNLAR ’ın Veraset ve İntikal Vergisini Bankamız öder.
TÜRKİYE İŞ BANKASI
Anonim Türk Sigorta Şirketi
İl Daimî Komisyon Başkanlığından:
1 — Amasya merkezinde yapılacak olan 68533 lira 63 kuruş keşif bedeli Plevııe İlkokulunun İkinci kısım inşaatı kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur.
2 İhale 27.6.1950 sah günü saat 15 te il Daimi Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Keşif, özel ve fenni şartname, genel eksiltme şartnamesi. sözleşme projesi vesalr evrak 11 Daimi Komisyonda vc Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
4 _ İsteklilerin câri seneye ait ticaret ve sanayi oda^ı belgesi (4676) lira 68 kuruş geçici teminat makbuzu ve bu İşi yapacak durumda olduklarına dair vilâyetten alacakları yeterlik belgesini teklif mektuplarına raptetmeleri esastır.
5 _ Yeterlik belgesi almak için bir defada (elli bin) liralık resmi bir bina yapmış veya denetlemiş olması lâzımdır. Böyle bir vesikası olaıı istekliler ihaleden üç gün evvel 11 Makamına müracaatla eksiltmeye girmek üzere yeterlik belgesi Istiyecek-lerdir.
6 — Kapalı ve mühürlü zarflar imza mukabilinde ihale saatinden bir saat evveline kadar komisyona verilir. Postada gecikme kabul edilmez.
ve Limanları İşletme Genel Müdürlüğünden ;
16 GÜNDE - 5 MEMLEKET
Yaz aylarının en muhteşem turistik seyahati 4 Temmuz9da başlıyor
Duvar Boyaları
Emsalsiz renkleriyle duvarları kadife güzelliğinde tezyin e-der. Evler, bürolar, hastaha-neler, mektepler için yağlıboyadan üstün
B AI) AN A DA N KOLA Y ve VCVZDÜR
Bir kilosu bir odayı boyamağa kâfidir.
Boyacılardan orijinal mnbalâjı arayınız
10 bin tonluk “ T A R S U S ” gemisi, 4 Temmuz'da İSTANBUL’da; • hareketle BEYRUT - İSKENDERİYE - NAPOLİ - VİLLEFRANCHE (Nice ve Monte Carlo'nun limanı) - CENOVA - PİRE arasında ÇOK CAZİP BİR TURİSTİK SEFER YAPACAKTIR.
Yaz tatilinizi Akdeniz’de geçirmek fırsatını veren bu seyahati kaçırmayınız.
Biletlerinizi Denizyolları merkez ve tâli acentelerinden, Yataklı Vagonların bütün acentelerinden alabilirsiniz. (79621





DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
İstanbul Sergisi ve İzmir Fuarı münasebetiyle aşağıda belirtilen şartlar dahilinde hayat sigortalarının âkldlerine ikramiye verilmesini kararlaştırmıştır :
1 — 15 haziran 1950 tarihinden 20 eylül 1950 tarihine kadar yapılan teklifler üzerine akdedilmiş olan hayat sigortalarının âkidleri arasından kur’a ile ayrılacak üçüne akdetmiş oldukları poliçelerin avnı şartlarım ihtiva eden ve primleri Şirket tarafından tamamen ödenmiş bulunan 1000.— liralık birer hayat poliçesi hediye edilecektir.
2 — Keza 20 eylül 1950 tarihinden evvel akdedilmiş ve meriyetini muhafaza etmiş bulunan bilûmum hayat mukavelenameleri âkidleri arasından üçüne de aynı şartlarla ve primleri Şirket tarafından ödenmiş bulunan 1000.— liralık birer hayat poliçesi hediye edecektir.
Bu kur’alar, 25 ekim 1950 tarihinde Istanbulda noter huzurunda eçkilecektir. Akdedilmiş olan sigortaların her 1000.— lirası için âkidJer ayrı birer iştirak numarası ile kur’aya dahil olacaklardır.
20 ekim 1950 tarihine kadar vâdesi gelmiş bulunan prim taksitlerini ödenüyenler, bu hediyeden faydalanmazlar.
Şirketin Istanbulda Yeni Fostahane karşısında Erzurum hanındaki iş merkezi ve yurt içindeki acentelerinin, saygıdeğer müşterilerinin emirlerine Amade bulunduğu arzolunur.
OTEL
DENİZ PARK (Yeşilköy)
17 Haziran Cumartesi akşamından itibaren Varisin meşhur yıldızı SUZANNE GERARD
(Şantöz - Dizöz)
SYLVIANE SIZAIRE (Modern Dansöz)
Gibi iki birinci sınıf artisti takdim etler.
Masalarınızı önceden ayırtabilirsiniz.
Tel. : 18 . 215 - 216
Evvel Sonra
PERTEV Diş Macunu
Dişlerinizi inci gibi yapar.
ZAYİ — Lstanbul Kambiyo Müdürlüğünden almış olduğum 25.4.1950 tarih ve 36695 sayılı 210.456 franklık permiyi kaybettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur. İlân o-lunur.
Habib Edib - TÖREHAN
Devlet Demiryolları Haydarpaşa
Satmalma Komisyonundan :
1 — Muhtelif kalınlıklarda ceman 750 kg. çelik suç açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 1650 lira olup muvakkat teminatı 123 lira 75 kuruştur.
3 — Buna ait şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
•1 — Eksiltme 28 haziran 1950 çarşamba günü saat 10.30 da Haydarpaşa gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satın Alma Komis-yonuda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda ha zır bulunmaları.
(7533)
MUHTELİF SAP ALINACAK
- Bahçe ve parklarınız için garantili halis -İngiliz Çim ve Trifolium Repens Tohumları
G. E. SAPUNCAKİS
t
i
+ •
Müessesesinde
İSTANBUL
İstiklâl Cad. 237 - Tel : 41756
Konak Oteli karşısı
satılmaktadır
ANKARA
Bankalar Cad. 42 - Tel : 14155 Karpiç Lokantası yanı
Sümerbank Nazilli Basma Sanayii Müessesesi Müdürlüğünden:
MÜessesemiz ve Halkapınar fabrikamız ambarlarında mevcut pamuk telefi, üstüpü, parça bez. döküntü ve hurda malzeme 28-6-1950 çarşamba günü saat 9 da Nazlllide MÜessesemiz-de pazarlık suretiyle satılacaktır.
Buna ait şartname ve satışa çıkarılacak döküntülerin nevi ve miktarlarını gösterir liste, Istanbulda Sümerbank Alım ve Satım Müessesesinde, İzmirde Halkapınar Fabrikamızda. Anka-rada Sümerbank Mağaza Müdürlüğünde, kayseri Pamuklu Sanayii Müessesesinde ve Müdürlüğümüzde görülebilir. (7768)
îzmir
İstanbul
?\tatürk Bulvarı Telefon: 5956
Galata Hovagimyan Han
Telefon: 40568
KONTUAR MARtTİM
LEVANTE-LINIE. HAMBURG
Limanımızda bulunan “LUCY ESSBERGER” vapuru DOĞRU İSKENDERİYE, ANVERS, ROTTERDAM, HAMBURG. BREMEN için eşya yüklemektedir.
FLOTTA LAURO, NAPOLİ
Limanımızda olup
“ G E M I T O ” vapuru
Doğru PİRE, CENOVA ve MARSİLYA için eşya yüklemektedir.

Devlet Demiryolları Haydarpaşa
Satınalma Komisyonundan :
1 — Örnekleri komisyonda mevcut 31000 adet muhtelif cins ve eb’atta eğe, balta, kürek, kazma, meydan fırçası, çekiç ve varyoz sapı açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — Mumahhen hedeH 13450 lira olup muvakkat teminatı 1008 lira 75 kuruştur
3 — Buna ait şartname komisyonda parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 12 temmuz 1950 çarşamba günü saat 11 de
Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satın Alma komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (8107)
Fiyatta muvaffakiyetin sırrı, iyi bir tahsildir. Avrupanın büyük ve meşhur üniversiteleriyle İ?t»”bul ve Ankara üniversitelerinde üç sene müddetle meccanen tahsil etmek fırsatına nail olmak için YENİ İST ANBUL’un okuyucusu olmak kâfidir.
Yeni İstanbul’a derhal abone olunuz. Yeni İstanbul’un karnelerini alınız. Yeniîstanbul’un kuponlarını saklayınız. Öğrenmek istediğiniz fazla bir şey varsa YENİ İ S T A N B U L’d a n soru n uz.
Buz Dolapları Gelmiştir
Meşhur İngiliz Gamley - Leg marka KondensatörlÜ buz dolapları gelmiştir. Mutlaka bir defa görünüz. Ekonomik ve her aileye elverişlidir. Tediyede azami kolaylık vardır.
SATIŞ YERLERİ : SÎRKECÎ, Kafkas «eçldi 3/1
Taşraya da gönderdir.
//er çesil"
Kurutma tesitleri . .
Metal Satıhları işlemek için
Fosfatlama tesisler^
Kaynatma ve yay çıkarma tesisleri
■Uer t/e cesamete
Boj/a püskürme tesisleri ile kurutma tesisleri
Tam ol'omarık
İnfraruJ
JOHANN SCHİESSER NÜRNBERG 20-14
(Almanya)
STAJYER MEMUR ALINACAK
Yedek servisimizde yetiştirilmek Üzere İngilizce bilen iki erkek memura ihtiyaç vardır. Taliplerin hal tercümeleriyle 2321 No.lu Posta kutusu adresine müracaatları.
ŞranffttrfertMoemeine
ZEITUNG FOR D.EUTSCHLAND
Almanyanın en mühim siyasî ve bilhassa iktisadi gazetesi
Alman sanayiinin mümessilliğini almak isteyenler ve Türk mahsullerini satmak arzusunda bulunan tüccarların bu gazeteye verecekleri ilânlar, kendilerine en büyük faydayı temin eder.
Dünya iktisadiyatı hakkında size en iyi malûmatı verir.
YTCNİ İSTANBUL TEVZİAT V E İLANCILIK LTD ŞİRKETİ, VERECEĞİNİZ İLÂNLARI KABUL VE HAZIRLAMA İŞLERİNE YARDİM EDER.
Telgraf : HETLO - İSTANBUL Telefon 44756 - 57

Comments (0)