■s
İEV-KADIN-MODA L
Sahile 0 da
AKŞAM
aens 31 — No. 10829 — Flatl: her Torda 10 kuruştur.
P8RŞEMBB 17 Mart 1949
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yazı İşlerini fiilen idare aden C. Bildik — Akşam Matbaası
Meclisin dünkü toplantısı
Hükümetin dış siyaseti
Dış Bakanının Amerika seyahati
Yugoslavya’da iç harb başlamış
bütün partiler tarafından
ittifakla tasvibedildi
Birleşmiş Milletler Kurulu toplantısında bulunmak üzere Amerika’ya gitmesi muhtemel
Bunun dışındaki haberlerin aslı yoktur
Fiume şehrinde askerî birlik isyan etmiş,çarpışmalar oluyormuş
Dışişleri Bakanının siyasî vaziyet hakkındaki izahatı dikkatle takibediJdi
Millet Partisi sözcüsü Dış Bakanına dönerek: “Türk milleti arkandadır, bu yolda kuvvetle yürü,, dedi
Ankara 18 — Büyük Millet Meollal bugünkü içti mamda üç oturum yapmıştır. Birinci oturumda. Dışişleri. Bakanı B. Necmeddln Sadak son Avrupa seyahatindeki temasları ve Avrupa ekonomik İşbirliği çalışmaları hakkında İzahat vermiş, bu ekonomik İşbirliği teşkilâtı konseyi va icra komitesinin Bakanlar arası toplantılarında esaslı bazı kararlar alınmış olduğunu da beyan etmiştir.
Dışişleri Bakanı, izahatına şöyle defanı etmiştir:
Bakanlar arası istişare komitesinde. Ingiliz Hazine Bakanı sir Slâfford Cripps'ln hazırladığı ilk tasan son celselerde Amerikan yardun. t.onısiuıljtl Air. HarrimAn’m da İştiraki,; ı- gözden geçirilerek ve üzerinde tâ.ıhMsr yapılarak kabul edilmiştir. B'.ı proje bütün İlgili hükümetlere verilerek mayıs ayında toplanacak Olan konseyin tasvibine sunulacaktır-
Kalkınma projesinde 8 prensip
Bu ekonomik kalkınma projesi sekiz prenslpe dayanan bir iş ve hareket plânıdır
Bu prensiplere göre, 194ü yılı, milli plân sahasında. Avrupanin mail ve para istikran yılı olmalıdır. Bur.ua İçin her üye devlet, mayıs başına kadar (bütçe esrarına halel gelmemek gartiyle) mal! vaziyeti hakkında teşkilâta bir rapor verecektir.
Avrupa kalkınmasının boş şartı. Ih-
Dişlşlerl Bakanı Necmeddln Sada₺.
racatın süratle arttırılmasıdır. Her memleket bilhassa dolar bölgesine İhracatını arttırmak, İstihsali fazlalaştırmak, ticaret engellerini azaltmak. ham maddeleri tevzi etmek, dahil! talebi kısmak İçin ne gibi husus! tedbirler aldığını bir raporla teşkilâta bildirecektir.
Avrupa ekonomisi için büyük teh-
Atlantik paktı
Italyan meclisinde gürültülü toplantı
Başbakanın sözleri mütemadiyen kesildi oya müracaat edilmesi bugüne kaldı Roma 17 (R.) — İtalyan meclisi
dün toplanarak Atlantik paktına kargı İtalya'nın alacağı vaziyeti görüşmüştür- Toplantı çok gürültülü, olmuştur. Komünistler, pakt metni neşr edilinceye kadar müzakerenin geri bırakılmasını İstemişlerdir. Bu teklif 168 muhalife karşı 333 oyla reddedilmiştir.
Bundan sonra müzakere muhaliflerin bağırmaları, yumruk patırdısı arasında devam etmiştir. Başbakan de Gasperl bu gürültü arasında secini işittirmekte çok güçlük çekmiştir
BiMbakanın sözleri mütemadiyen kesilmiştir. Bir aralık gürültü o dereceyi bulmuştur kl gazeteciler hiç bir şey duyamamışlardır.
En fazla gürültü yapan kadın komünist saylavlardı. Bunlar o derece bağırmışlardır kl Togllattl de dahil Çlıtıak üzere komünist liderler kendilerim susturmağa çalışmışlardır.
Başbakan İtalya ve Fransa'da ko-mlntonnuıı tali fezm;; ı*?rl olduğunu •öyleyince Tc^atli fdoğriı değil» diye bağirırHŞlıl*- Bı> !ı,.n şunları söylemiştir:
«— TogiialLİ'nia sözleri benim İtimadımı savsamaz. Biz Kimyanın değil. karışıklık çjkarm: bilyen ko-minformun aleyhine- - Müşterek bir savunma paktına
İtalyan Başbakanı de Gaspf=Ç
için çalışmak üzere daha iyi durumda olacağız.»
Müzakere bitmiş ve bu sabah reye baş vurülmneı knrarlaştınimıştır.
Hrîstîyan demokratların kararı
Roma 17 (R.l — Mecliste çoğunluk partisi olan hırlstiyan demokrat partisi grup* toplanmış * va 293 saylavdan 280 sı Atlantik paktı lehinde , oy vermiştir. 3 saylav aleyhte oy ver-gİL.rsek sullı'nılş. 4 saylav çekimsiı katraiftre.
ilke, yardım programı Bona erdiği zaman ithalâtın birdenbire ve kesin olarak azalmasıdır. Bu tehlikeyi önlemek İçin cari İthalât programlan devamlı tetkik edilmeli, bilhassa, hayati ehemmiyette olmıyan dolar tediyell İthalât tenkis edilmesi ve bu suretle, dolarla ödenen ithalâtla eldeki kaynaklar arasında müvazene. mümkün mertebe tesis olunmalıdır.
Yeni bir tediye sistemi ı
Avrupanuı İç müvazîneslzUklerinl gidermek İçin, Avrupa memleketlera-rası bir tediye sistemi sayesinde, üye memleketler arasında salim mübadelelerin genişlemesini intaç edecek tedbirler alınmalıdır.
(Arkası sahlfe 3r sütun 3 dej

İstanbul 18 (A.P.) — Associated
Press muahlrl Edwm B. Greenwald bildiriyor; Türkiye Dışişleri Bakanı Necmeddln Sadağın bir bölge savunma paktı müzakere etmek üzere Washingtona gideceği bu gece Assc-çlated Press'e söylenilmişitr.
Dışişleri Bakanı, bugün Büyük Millet Meclisinde verdiği demeçte, Tiir-kiyenin Birleşik Amerika ve Büyük Britanya İle temaslarda bulunduğunu söylemiş ve bu seyahat haberi bugünkü demeçten bir kaç saat sonra öğrenilmiştir.
Resmi kaynaklar, böyle bir seyalıat hakkında her hangi bir yorumda bulunmamışlarsa da, İyi haber alan çevreler, Sadağın «oldukça yakında» hareket etmesinin beklenilmekte olduğunu söylemi’le rd İr.
TAssociadet Press tarafından verilen yırtardaki lıaheri Dışişleri Bakanlığından tahkik ettik. Sa-lâhiyettar bir zatın söylediğine göre Birleşmiş Milletler Genel kurulunun görüşmelerine devam etmek üzere nisanda New-York'ta yapacağı toplantıda Türk heyeti-, ne Dışişleri Bakanının başkanlık I etmesi ihtimal 'lahilindedir. Bunun dışındaki iıaberlcrin asli yoktur. — AKSAM!
M. Dorr'un demeci
«Türkler güç durumda gösterdikleri cesaretten dolayı takdir edilmelidirler
Londra 17 (R.) — Marshall plânı Türkiye İcra komitesi başkanı Russel Dorr dlln akşam Ankara'dan Londra'ya gelmiş ve Nevyork'a doğru yoluna devam etmiştir. Dorr hava meydanında kendisiyle görüşen gazetecilere Türkiye'yi çok sena etmiş ve demiştir ki:
«— Vaştngton'a iiç hafta kalmak üzere gidiyorum. Bu müddet zarfında Tilrklyedekl komitenin kadrosu ve Türkiye'nin ihtiyaçları hakkında görüşeceğim. Türkiye Rus baskısına büyük melanetle mukavemet eden ve buna rağmen İktisadi kalkınma İçin çalışan bir memlekettir. Güç durumda gösterdikleri cesaretten dolayı Tllrkler takdir edilmelidirler.
Türkiye, Rusyanın vaziyeti karşısında bütçesinin yarısını askeri masrafa tahsis etmektedir. Türkler Amerikan yardımından memnun değildirler. Mamafih yalnız başına kalsalar bile memleketlerini müdafaa için İcabında clöğüşmeğe hazırdırlar.»
Fiume şehrinden bir gorutıuş
Londra 17 (Nafen) — Trieste mıntakasıııda nolis. Yugoslavya hududunun ötesinden tüfek ve makineli tüfek sesleri gelmekte olduğunu bildirmiştir. Yugoslavyadan gelen yolcular. Fiumc’de bir Yugoslav askerî birliğinde isyan çıktığım kaydetmektedirler. Ordu birlikleri isyan eden milisiyenler üzerine ateş açmışlardır. Âsilerin dağlara çekildikleri ve bir kısmının da hududu geçmek için fırsat kolladıkları bildirilmektedir.
Londra 17 (A.P.) — Belgrad’a hareket etmeden evvel yaptığı bir mülakatta Yugoslavya Dışişleri Bakan Yardımcısı Alcs Bebeler dün, Kominformanın önümüzdeki altı ay içinde Mareşal Tîto rejimi aleyhinde icra edilen baskıyı şiddetlendireceğini söylemiştir.
Bebler, mareşal Tito hükümetini yıkamıyacağını anlayınca Slav bloku-nun Yuroslovyayı tekrar komirformaya dahil eri’seğln) söylemiştik.
Bulgaristan, hududa asker yığdığını yalanlıyor
Sofya 11 ıA.A.1 Bulgar - Yunan ve Bulgar - Yugoslav hudutların* asker yığıldığı hakkında yabancı kaynaklardan gelen haberler yetkili çevrelerde İrerin olarak yalanlanmıştır.
Idil Biret yarın Fran-saya hareket ediyor
Created by free version of 2PDF
bundan sonra Akdeniz pak-bahsederek bu husustaki ııeş-bu fikrin kazandığı ehemmiyeti gösterdiğin! söylemiştir.
Hüseyin Cahit Yalçın’ ın Ulustaki makalesi
Mecliste dün gösterilen birliği takdirle kaydettikten sonra çıkacak ihtilâlden bahsedenleri tenkid ediyor
Ankara 17 (Akşam) — Bir buçuk • ay süren bir ayrılıktan sonra vatana 1 döndüğü zaman aiyosl hayatta İyili- I fte doğru büyük bir değişiklik gördü- ; günü «Ulus» un bugünkü baş yazı» ı sında anlatan Hüseyin Cahit Yalçın, ; bunu hükümet değişikliğine ve yeni l hükümetin kalblere nlsbi bir emni- 1 yet telkin etmekten başhyarak gittikçe ( artan bir sükûnetin teessüsüne âmil I olmasına atfetmektedir. Yalçın şöyle 1 diyor: (
a Vatanımızda parti münasebetleri- ı nln normale doğru gidişinde bahse*»
liftimiz büyük değişikliği! lâyıklie anlamamış olanlar varsa dlün Millet Meclisinde dış politika üzerinde oere-yan eden müzakereler onları tenvir edebilir. Gerek Yusuf Kemal Ten-girşek'ln gerek Fuat Köprülünün ve bilhassa Fuat Köprülünün dış politikamız hakkındakl beyanatları ihtiva etlikleri siyasi kiyaset ve ruhi esalet bakımından parlâmento tarihimizin kıymetli sahlfelerlnl teşkil edeceklerdir. Vatanın selâmet ve İstiklâlini takdir v» müdafaa hususunda rnuva-
(Arkan aablta l| «Utun 8 da)
Harika çocuk Paris konservatuvarı tarafından tâyin edilecek hocalardan ders alacak
Musikide göstedlğl hankulâde istidat ile herkesin dikkatini çeken küçük îdll Blret, ana ve babaslyle birlikte yarın İstanbul vapuru İle Fransa'ya hareket ediyor. Paris’te yerleşerek ora konservatuvarı tarafından tâyûı edilecek hocalardan ders alacak.
Bu dersler iki kısım olacaktır: Piyano ve bestekâriık İdil iki sahada da fevkalâde İstidat gösteriyor. Henüz sekiz yaşında olan bu çocuk en ağır parçaları ezberden çalabiliyor, bir taraftan da besteler y«ıpıyor. Yekûnu yirmi beşi gecen ou besteler arasında çok dikkate şayan olanları vardır. Idil'i dinleyen yeril ve yabancı bütün musikişinaslar hayret içinde kalıyorlar ve bu küçük yavrunun çok geçmeden kendisinden bahsettireceğin! tahmin ediyorlar.
Idil'e ve ailesine hayırlı yolculuk temenni ederiz.
Idil'le yaptığımız b:r görüşmeyi yarınki nüshamızda neşredeceğiz.

Biret
DİKKATLER
Bu yangınlar az bile...
«Beş seneden beri on günde bir resmi bina yanıyor. Acaba o mabette İnşaat var mı?» diye, muhtelif fırsatlarla yazdık-
Resmi binalardaki yangınların aynı intizamla devam ettiği, gazete sütunlarını okuyanların dikkatlerinden kaçmamaktadır.
Bıına çaıe?
Belli başlı çare — yalnız resmî miiesseselerde değil, diğerlerinde de — bütün müessese mensuplarının yangınla mücadele usullerini öğrenmeleridir.
ı İngilterede, harlı sırasındaki büyük yangınları oraııuı talimli halkiylc birlikte söndürmek faaliyetine iştirak etmiş bir bayan,
i şu hayret uyandıracak müşahedelerini anlatıyor:
— Ekser müesseselerln duvarlarına, kırmızı bir takım yangın söndürme âletleri asılıdır. İngil-
terede, bunların her ay muayenesi yapılır. Paslanmamaları için, yağlanırlar. Kullanılmalarım da o miiesseselerde çalışanların hepsi bilir. Yanguı söndürmenin diğer iptidaî usullerini de nazariye ve tatbikat halinde bilirler. Bunlar. vapurlarda seyahat eden yolculara da öğretilir. Halbuki bahsi geçen söndürme cihazlarını kullanmağı, bizde, resmî ve hususi müessese Herde kaç kişi bilmektedir? Bilen birkaç kişi vara, yangın zuhur edince kendilerini evlerinden çağırmamız lâzım gelecek zahir!? Üstelik o aletleri artık onlar da kullanamazlar. Zira, muayeneye İngil tereden alışkın olduğumdan. geçer avak bakıyorum; kullanılmıyacak derecede paslanmalardır.
Ve böylece: Niçin bu kadar bi na yanıyor diye değil, niçin diğer binalar duruyor diye şaşmalıyız.
Sahlfe J
AKŞAM
17 Mart 1919

SOZUN GELİŞİ
Hayır maksadile yapılan eğlenceler
’T’ ürkiyede, spor kulüpleri hariç, 1500 e yakın cemiyet vardır. ' Talebelerden profesörlere hekimlerden gümrük komisyon-«ularına, fakirlere yardım etmek isteyenlerden çamları korumağa heves edenlere kadar her meslek veya meşrep gurupu cemivtt kurmuştur. İsimlerine bakarsanız çoğu büyük iğler başarmak ar-su sunda dır. Fakat bu 1500 cemiyet içinde itasından topladığı a-Idat ile taşıyabilen ve İlân ettiği gayeye doğru itasının yardmıi-le yürüyebilen cemiyet hemen vok denecek kadar azdır. Hatta çoğu kanuni ikametgâh olarak göstermek mecburiyetinde oldukları yerin kirasını vermekten âcizdir. Cemiyetin bütün yükü kurucu vaziyetinde olan bir kaç kişinin omuzuna yüklenir, onlar da cemiyete varidat aramak için seferber olurlar.
Bilhassa hayır cemiyetlerinin varidat membaı hemen hepsinde muayyendir: Balo yapmak, müsamere vermek, otellerde eğlence geceleri veya alaturka konserler tertip etmek, tlakarsmn hastalan, fakirleri, düşkünleri, kimsesi deri korumak nıaksadiyle kı-En Bevoglunda her gece bir veya birkaç otelde eğlence vardır. İçler içilir, şarkılar söylenir, sabaha kadar dansedilir. Bu toplantılardan makşan ne içmektir, ne dansetmektir, ııe de şarkı söylemek. Maksat hayır cemiyetine varidat temin etmektir. Fakat bir gazinoda veya otelde verilen balo İçin satılan biletlerden toplanan paranın büyük kısmı müessese kirası, yemek ve içki parası, müstahdemin ücreti olarak sarfedilir. Hayır cemiyetine nihayet dört beş yüz lira kalır. Hayır işlemek İçin yapılan bu toplantılarda cemiyetlerin zarara girdikleri de ekseriya olurmuş.
Hayır mak&adiyle bütün kış sabahlara kadar süren eğlencelere sarfedilen paralan hakikaten hayra harcınanın yolu bulunduğu gün hayır cemiyetleri biraz kalkınıp muhitlerine faydalı olacaklar. Bu da her cemiyet, Asasının verdiği aidatla çalışabildiği zaman mümkün olacak. Toksa bugün hayır cemiyetleri ancak büyük otellerle gazinoları himaye edebiliyorlar.
Şevket RA DO
Vakıflar
Vakıflar umum müdürünün demeci
Kahveciler, belediyeye müracâatla tarifelerine zam yapılmasını istemişlerdi. Belediye iktisat müdürlüğünün hazırladığı yeni tarife dün daimi encümen tarafından kabul edilmiştir.
Bu tarifeye göre birinci sınıf kahvelerde kahve ve çaya yüz para, yazlık bahçelerde 3 kuruş, meşrubata da 5 kuruş zam yapılmıştır.
Diğer ta raf Lan Belediyeye müracaat eden şoförler evvelce yapılmış olan yüzde 90 zammın yüzde yüze çıkarılmasını istemişlerdi. Bu teklif de kabul edilmiştir.
Otobüsçülerin biletlere istediği 5 kuruşluk tanıla berberlerin malûm olan
Vakıflar umum mildürü Hakkı Kâmil Beşe dün saat 16 da Gnseteel-ter cemiyetinde bir basın toplantısı tertip ederek vakıf işleri hakkında izahatta bulunmuştur. Umum müdür evvelâ vakıfların kalkınması Iclr. düşünülen tedbirlerden bahsederek şöyle demiştir:
«— En fazla ehemmiyeti hal* olan
194 eserin gelecek neslle sağlam olarak intikali için 35 milyon liraya ihtiyacımız vurdır. Bu parayı her sene devletten 2,5 milyon lira almak surc-the temin edeceğiz.
Devletten görülecek bu yardımdan başka, vakıflar İdaresinin kendi bünyesinde bir reform yapması İcap et-|' mettedir. Yeni bir vakıflar teşkille müracaatlar1 İncelenmektedir, tonunu uarın hrartmmatır. Bu I pl8*r uranın eardrop Orretl ula-tai.n biten bir kornişon Uraluulun 1'1k ™n™>ly»Ue 25 k«™S nlımnası oa İncelenmektedir. Belediye encümeni tarafından kabul
Bundan başka bir de Vakıflar Bankası taçansı hazırlanrnaktadır. Değersiz olduğu İçin satılan vakıflardan elde edilen 12 milyon kadar bir para b*ı İşe tahsis edilecektir. Bu banka gayri menkul vakıflarla İşletilmesi,. - .
sigortası ve diğer vakıf İşletmeleri İle mıştır. Bu aksam İsveç güreşçileri!» meşgul olacaktır. I ilk serbes güreş müsabakalarını ya-
Vakıflar kanununun da bugünkü paça kür.
Vlyanada bir maç yapacak olan milli futbol takımı da bu akşam şehrimizden hareket edecektir.
I;
Millî güreş ve futbol takımları
| Milli güreş takımı SLokholm’a var-
ı - — ■ ■* " ’•
İhtiyarlara uygun bir hale getiriimc-Fl İçin yeni bir tadil tasarısı hazır-kUunıştır»
Umum müdür bundan sonra vakıfların halk tartılından himayesi meselesine temas ederek Türkiye Anıtlar derneğinin rolünü belirtmiş, vâkıf arşivlerinin tanzim edileceğini, bir vakıflar haritası ve bir vakıflar fihristi hazırlanacağını beyan etmiştir.
Umum müdür cemilere kas» koymak meselesine de temas ederek bu kasaların bir çok camilere yerleştirildiğini ve bunların büyük bir emniyet ve kolaylık arzcttlğinl belirtmiştir.
Tüccar Derneğinin toplantısı
İstanbul Tüccar Demeği dün toplantı yaparak B. M. M. İnde İncelenmekte olan ticaret odaları ve boranlar kanunu hakkındakl görüşlerini belirten bir raporu müzakere ve kabul etmiştir. Bu raporda ticaret odalarında serbes mesleklerin koltekt!» bir şekilde temsil edilmeleri, oda meclislerinin tek dereceli seçimle teşkil olunması gibi esaslar İleri sürülmektedir. ■
bir
Feci bir kamyon kazası
Adana 16 — Ulukışla ile Tar.ıus yolu arasında feci bir kamyon kazası olmuştur. Kayseriden gelmekte ■itan 131 plâkalı kamyon, Damlam ı mevkiinde bir virajı dönerken şaftın kınlmasile Ani bir takla atmış ve 30 yolcudan 12 st derhal ölmüştür. Ağır ve hafif yaralı olan diğer yolcular Tarsus ve Mersin Memleket hastanelerine nakledilmiştir. Bu yaralılardan (la biri yolda, diğer üçü de Mersin Memleket hastanesinde ölmüş, bu suretle kazadaki ölü sayısı 16 yı bulmuştur. Şoför Hikmet İle kamyonda bulunan sahibinin yaraları hafiftir şoför tevkif edilmiştir.
İnfilâk tahkikatı
SulCücedeki İnfilâk hâdisesine alt
öuııuceaeıa ınıuaa naaısesıne ait —
.ilmi tetkiklerde bulunan ehlivukuf'ta,rücı,lan İArafindan bize sarih su-1 heyeti dün de raporunu ikmal cde-| (,lan bu
memlştlr. Raporun ancak yarın veri- ---------“'H—
»İteceSİ Uhmln olunmaktadır. kıjUonnda Oulunmıran Türklyenin
İnfilâk Krajında Mura gltml, olan »»"»1 »alıte mramı delildir. Bu-Nuri paşanın refikası prenses iffeti nunia beraber, sulha ve emniyete uçakla şehrimize gelmiş ve kanuni durumunun tesbltl İçin alâkalı makamlara müracaat etmiştir.
Tiirklyede çalışan sigorta şirketleri ve milli reassürans şirketi Sütlüce İn- , fliâtanda vazife halinde ölen İtfaiye j erlerinin ailelerine dağıtılmak Û2ere , 16.000 lira teberruda bulunmuşlar vb bu paranın çekini vali ve belediye reisi Dr. Lûtfi Kırdar'a vermişlerdir.
Sinemacıların istekleri
Dün sabah vilâyette sinemacılarla Belediye erkânı arasında bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda sinem acılar Belediye rüsûmunun çokluğundan ve almış tarzından şikâyet etmişler; ranır ettiklerinden bahisle lüks sinemalarda ücretlerin nrttınlmasını, diğer sınıflardaki sinemalardan alınan vergi nispetinin azaltılmulle birlikte giriş ücretlerinin de arttırümnjını istemişlerdir. Belediyece sinemacıların durumunun incelenip hesaplarının tetkik edilmesine karar verilerek toplantıya son verilmiştir.
İstanbul limanının tevsii
Ankara 16 — Samsun limanının projeleri bitmek Üzeredir. Bayındırlık
hizmet eden her andlaşmanm gerçekletmesini Türkiye memnuniyetle karşılar. Amerlkayı. tarihinde İlk def» olarak Avrupada sulh ve emniyetin müdafaasına IştlrsKe ahden bağlayan bu büyük hâdiseyi, Avrupa milletlerine huzur vermesi ve her tiirlü tecavüzü önleyerek harbe engel olmuş bakımından biz de çok hayırlı saymaktayız,
Emniyet sistemlerinin lüzumu
Avrupada sulhun ve emniyetin, Birleşmiş Milletler anayasası çerçevesi
I
_ I 1 tı ■ .ıBakanhgı gerekil krediyi bulduğu İçinde, gölge anlasmalarlyle gerçek-
D. P. İstanbul II kongresi takdirde, elli senesinde İnşaata baş- tepebileceğine İnanıyoruz, dene Av-n«»mrtlrr*t Porll Tvfnnhııl tl tmnırra- 1 lanaeftktir AVTICfl PAİCAHİIİT Cifin OV FllOnrln sulh w» anınl-nllr,
Demokrat Parti İstanbul tl kongre- Sanacaktır. Ayrıca Bakanlık Güney rupada sulh ve emniyetin ancak •1 19 mart cumartesi günü saat limanlarımızın da bir an evvel İnsafı bir bütün olarak korunulabilecogine 930 da Maksim veya Kristal gazino- İçin çalışmaktadır. Bu arada Mersin inandığımız içindir kİ, emniyet sls-larından birinde yapılacaktır. Parti-' *e Antalya limanının yenJden yapıl- | temlerintn başka bölgelere de teaml-nln Genel Başkanı Celâl Bayar kon- masını ve İzmir İle İstanbul Umanla- Une, sırf sulhun korunması bakımın-en-ete bulunmak üzere İstanbuJa gel- Mnin da tevalini kesin bir plâna bağ- dan' taraftan». Bir Akdeniz pakti I lamıştır. I hakkında son günlerde dünya bası-
miştir.
| lamıştır.
Meclisin dünkü toplantısı
bir et-
ve
1S-
nında çıkan haber ve mütalâalar bu, İhtiyacın, bu idealin dlinya efkârında bulduğu makreln açık ifadesidir Bir çok şartlara ve İmkânlara bağlı olan bu pakt hakkında alınmış bir karar henüz yoktur.
TîlrkJyeniıı dahil bulunduğu bölgede sulh ve emniyetin korunması Iç’n ne gibi tedbirler alınabileceği hakkında İngiltere re Amerikada sıkı temas ve teşebbüslerimiz devam ediyor.
Ateşsiz harb
Azla arkadaşlar: müşahede ve temaslarımdan edindiğim intiba gene şudur kİ, geçen sonbahardan bugüne kadar Avrupada gerginliğin azaldığını gösteren hiç bir alâmet yoktur. Esefle söylemek lâzımdır W, dünya ikiye ayrilmti olmakta devam ediyor ve ' ayrılık gitgide artıyor. -Soğuk harb veya ateşsiz barb> adı verilen bançsız sulh, bütün şiddetini muhafaza ettiği gibi, gerçek bir sulhun Avrupa milletlerini ne zaman ve ne suretle huzur ve rahata kavuşturacağını hiç kimse kesliremlyor. Bu halin süregelmesinden fazla zarar gören Tûrklyedlr. Dünyanın bu durumunda Tiirklyenln zerre kadar mesuliyet -payı olmadığı haldç, bu emniyetsizlik havası karşısında Avrupada en ağır müdafaa yüküne katlanmak zorunda bulunan tek millet Türk milletidir
Bunun içindir ki dünyanın barışa kavuşmamasına herkesten fazla biz üşülüyoruz. Gene bundan dolayıdır kİ. sulha ve güvenliğe hizmet edecek İmkânları aramağa bütün gayretimizle çalışıyoruz, ittifak ve dostluklarımız hep bu uğurdadır.
Aziz arkadaşlar; İstikbal ne kadar az âydın olursa olsun geleceği huzur ve emniyetle karşılamağa gayret edl-yorira. En zor İmtihanları geçirdiğimize kanaatimiz vardır. Türklyenin emniyeti, dünyanın emniyeti için esaslı bir mevzu tejill ettiği kanaatinin her tarafta yerleştiğini müşahede etmekteyiz, deleceğe sükûnla, ûnıltle bakıyoruz. Bu. sadece, yaJnu olmadığımıza, yalnız kalnuyacağımı-za emniyetimiz bulunduğundan değildir. 8ûkûnet ve ümidimizin esil kaynağı bilhassa, bu milletin kendine olan emniyeti, kendine olan güvenidir.»
Muhalefet Milletvekillerinin sözleri
Dışişleri Bakanının beyanatından sonra bazı muhalif hatipler söz aldılar. Bu arada konuşan Yusuf Kemal Teııglrşek; «Şu günlerde sezilir gibi olan endişeler» kelimeleri üzerinde durarak knnaattnce buna mahal olmadığını. Atlantik paktına e&asen gl-remlyeceğlmlzl miattık tan sonra, Türklyenin coğrafi mevkiin! ve Türk cengâverliğini de kaydetmiş ve:
(— Türk milleti bunları takdir ediyor ve muhterem Hariciye Vekilimizden İyi satılmasını bekliyor» dedi ve diplomatik mahiyette söylediği bu son İfadesin! açıklayıcı İzahlarda bulundu ve:
(— Bte, yalvaracak, sığınacak, hl-mayedUeycçk bir millet değllla, amma , filân yerde müşterek menfaatlerimiz var, onları beraber koruyacağız. An- : tak bizim de menfaatlerimiz unutul- : m smıa hdiri dedL
B. Yusuf Kemal şenglrjek, Nec- ' mcddln Sadağın bahsettiği milletler arası emniyet sistemi mevzuuna da temas ederek, bunda Türklyenin bii-yiik rolü bulunduğunun artık bir hakikat olduğunu söyledi ve Bekana hitaben:
*— Türk milleti arkandadır, Bu
(Baş tarafı 1 İnci sahife.de)
Knves Ihman ve yenileştirme gayretleri. rasyonel ve müşterek plân mucibince şu şekilde devam melldir:
a) AvTupanın ihtiyaçlarından İhracat İmkânlarından üstün bir
Life sal kudreti yaratmak suretile eldeki kaynakları |wnf etmemek,
b) Avrupanuı dış âlemle tediye müvazenesJnl ıslah etmeye ve bilhassa dolar açığını süratle kapamaya en çok yarayan proleteri seçmek.
e) Deniz aşırı yerlerdeki envestls-manlara hususi bir yer ayırmak
Bunlardan başka üye devletlerin, müşterek kararlar alabilmesi için, kendi aralarında bir haberleşme mekanizması vasıtasıyla envesllsman la-nnın koordine edilmesi temin olunacaktır.
Fazla nüfus meselesi
Avrupanin bazı yerlerindeki fazla nüfus meselesinin halli tavsiye edilmektedir.
Nihayet, üye devletler, her yıl teşkilâta raporlar vererek programlarındaki gayelerin, bu prensipler göz önünde tutularak, gerçekleşmesi hususunda elde ettikleri terakkileri bildireceklerdir. İcra komitesi bu raporları tetkik edecektir.
Bakan bu bahisteki sözlerini şöyle bitirmiştir:
Avrupa ekonomik İşbirliği teşkilâtı içinde faal ve faydalı bir unsur olmağa çalışmak ve kendi kalkınmamız 1 için bizzat muhtaç bulunduğumuz yardımı görerek o nispette Avrupa kalkınmasına yardım etmek başlıca gayemizdir.
Avrupadaki temaslar
A* İz akadaşlar.
Ekonomik İşbirliği toplantılarına gitmek fırsatından istifade ederek ı bazı temaslarda bulundum. Bu te. maşlarımdan ve bu münasebetle bazı . siyasi meselelerden de kısaca bah-ı «etmek isterim I Par İste bulunacağım günlerde ken-
disiyle görüşmek için mülakat tesbl-. tini rica ettiğim Mr Bevln, Parla top-■ lant ısına iştirak edemiy eceğlni ve ı eğer Londraya uğnyabUlrsciu benimle görüşmekten fevkalâde memnun olacağını bildirmek nezaketini gös-ı terdi. Bu suretle Londruya gittim. Mr.
Bevln'!c uzun ditin katımız esnasında ' iki müttefik memleketi İlgilendiren meseleleri ve dünya hâdiselerini gijz-’ den geçirdik. Bugünkü dünya ahvali İçinde İki devletin menfaatlerinin la-mamlle uygun bulunduğunu ve slya-• il sahada işbirliğimizin sulha büyük hizmetleri Olduğunu ve olacağım bir kere daha müşahede ettik. Mr. Be-7İn'ln, Türk ■ Ingiliz ittifakının Ingiltere siyasetinde başlıca unsurlardan olduğunu teyide t tlğiîil huzurunuzda İfade etmekle bahtiyarım.
Parlste Fransa Dışişleri Bakam M, Solluma n ile bir kaç defa görüşmek İmkânını buldum İki dost rnemle-ketin Akdenizde müşterek sulh ve emniyet menfaatlerinin değişmez olduğunda ve işbirliğimizin yakın gelecekte daha fazla gelişmesi lüzumunda kendislle hemfikiriz.
Atlantik paktının mahiyeti ' Sayın arkadaşlar; son zamanlarda bütün dünyayı meşgul eden meselelerin başında Atlantik paktı geliyor. Yüksek Meclisçe bilindiği gibi, Brük-‘ı sel ittifakına dahil 5 Batı AV.uui ' devletine Amerika Birleşik devletleri ve Kanadsnm lltihaklyie .yapılacak andlaşma bir Atlantik müdafaa sls-temi halinde kurulmaktadır. Bu and- (yolda kuvvetle yürü!» dedL
laşmaya girmeğe diğer bazı Atlantik devletleri de davet edilmişlerdir. Buna. bazı hususi seben ve mülâhazalar İleri sürülerek, bir Atlantik memleketi olmıyan İtalyanın girmesi de bekle-nlyormuş.
Bundan evvel, memleket İçinde ve dışında basına söylediğim gibi, şimal Atlantik paktı adı verilen ve mahdut bir coğrafya bölgesine inhisar edeceği
Fuat Köprülü konuşuyor
Müteakiben söz alan Fuat Köprülü, Dışişleri Bakanının izahatını memnuniyetle karşladıklannı, Türklyenin en dar zamanlarda bile manevi kuvvet ve sinir kuvveti bakımından Küçük bir bocalanın Dile geçirmediğini, Türkün bu soğukkanlılığının başka milletler için bile müessif bir İlâç tesirini gösterdiğini anlattı.
Mahiyetleri meçhul bazı mecmııa-
K t L L .! ’ 13rdtt- Türklyenin Amerikalılara köle
askeri yardım andlaşraaana, Atlantik 0,dllihl v_ ücrptll nrri„ ha,„InHliH
kudretine sığınarak atom bombasına karşı dahi memleketini müdafaaya kadir olduğunu da söyleyen Ahmet Oğuz, sözlerini şöyle bitirdi:
«— Dünya çapındaki meselelerin halli sırasında demokrasi âleminin Türk mLlletlne ğösetereceg! yakınlık, dâvanın İstihsalinde sürati ve neticeye bir an evvel erişmek İmkânını hazırlar.»
Dışişleri Bakanının İzahatını müteakip yapılan bu konuşmalardan sonra, Bakan yeniden söz almağa lüzum görmedi ve gündemdeki İşlerin müzakeresine geçildi.
Mecliste ikinci ve üçüncü oturumlar
Büyük Millet Mcilsl ikinci oturumunu gizil olarak yaptı. Bunu takip eden üçüne6 oturumda esnaf dernekleri ve bu derneklerin birlikleri baklandaki tasan görüşüldü. Sös alan Gaziantep Milletvekili Cemil Alevli, esnafın bu derneklere kaydı mecburiyetinin tasarıya konulmuş olmasını tenkld etti. İstanbul Milletvekili B _________________________________Sadi Eektcr tasarının komisyona Ja-knrşıianacağını, ancak dünyanın bu- deslle, medeni kanunun cemiyetlere günkü durumu karşısında bu anlaş- I müteallik hükümlerine uygun bir ha-manın mutlak ve İleri bir kıymeti I îe getirilmesini ve derneklere bütün olacağının İddia olunamayacağını esnafı temsil edebilecek bir tip ve-söyledlkten sonra:_____rllmeslnl İstedi.
«— Atlantik paktiyle d« alâkadar Senlhl Yürüten, İşçi 11e eanaftn olmadığımız anlaşıldığına göre Tür- karıştırılmasının hatalı bir hareket biyenin dış politikası, kendi stratejik olacağını beyan etti. Bu mevzu özeme vk 11nin ehemmiyeti ve Türk hal- rinde daha ban hatipler konuşmalar kının benliğindeki hasleti uae olarak yaptılar. Ve vaktin gecikmiş olmam almak mevkiinde bulunuyor» dedi, dolayıslle cuma günü toplanmak üze-«Mehmetçik» İn kendi kuvvet v»|M eelwye zibayel verildi.
olduğu ve ücretli Idr ordu hazırladığı şeklinde yapılan neşriyatın sadece bir Moskova dostluğu tezahürü telâkki edilmesi İcabedcğeğlni de kaydeden B. Fuat Köprülü, ortada her hangi bir pazarlık mevcut olmadığını, Türk milletinin askeri kudretini kiraya veren karakterde olmadığını tebarüz ettirdi.
Ahmet Oğuz'un demeci
Bundan sonra sda alan Müstakil Demokrat Ahmet Oğuz, son Türk -İngiliz anlaşmasının 1930 da akdedilmiş olduğunu, ahde vefanın devam etmekte olmasının memnuniyetle

GÜNÜN MESF'.ELEhİ
Atlantik paktı Inıza edildikten sonra Akdeniz ve Pasifik pakt-* için görüşmelere başlanacağından bahsolunmuştu. Ak de pis
lan ______ . . ______„_________________ . _ ______
paktı hakkında heniiz bir hareket yoktur, fakat dün gelen telgraflar Pasifik paktı için ban hazırlıkların yapıldığını bildiriyor. Oa telgraflara göre İngiltere İle Güney Doğu Asya memleketleri arasında görüşmelere başlanmıştır. Pakta Amerika da dahil olacaktır.
Pasifik paktı için harekete geçilmesi Güneydoğu Asyada Komünist faaliyetinin artması neticesidir. Bu faaliyet bilhassa Birmanya ve Malezyada şiddetlidir. Birmanya 1948 senesi iptidalarında İngiltcreden ayrılarak müstakil bir hükümet olmuştu. Ma-lezyaya gelince, burası elân İn sil tereye bağlıdır. Maiezyada 9 sultanlık vardır. Fakat hakiki nüfuz İngiliz umumî valisinin elindedir- İngiltere, Singapur üssü dolayıslyle Malezyaya hususî ehemmiyet vtmıekfedir.
Birmanya ve Malezya nüfusunun büyük bir kısmı Çinlidir. Bunlar, Çinde genişlemekte olan Komünist nüfuzuna tâbi olaıak bu memleketlerde de Komünizmi yapmağa çalışıyorlar. İkinci Dünya harbinde her iki memleketin Japonlar tarafından işgal edilmesi AvrupalIların nüfuzunu sarsmıştı. İktisadi vaziyetin iyi olmaması hoşnutsuzluğu arttırmakta, Komünisti erin faaliyetine zemin hazırlamaktadır. İngİlizler Birmanyaya karışamıyorlar, fakat Malezyada Komünistlerin faaliyetini durdurmak için ellerinden gelen gayreti sarfediyoriar. Mamafih bu çalışma esaslı bir netice vermemiş şimdi Avustralya da bulunan tngüiz Müstemlekât Bakanı yaptığı demeçte Malezyada vaziyetin valüm olduğunu açıkça söylemiştir. Rtrmanyaya gelince, Komünistler burada lîir-manyanm ikinci büyük şehri ilan Mandalav'i ellerine geçirmişlerdir. Burada da vaziyet iyi değildir.
Komünistler 1947 senesi aralık ayında Mançuride Harbin şehrinde bir Uzakdoğu Komünist merkezi kurmuşlardı. Komininim esaslarına göre kurulan bu merkez o zamandan beri büyük bir faaliyetle çalışmaktadır. Bu faaliyeti önlemek İçin alınan tedbirler şimdiye kadar neticesiz kalmıştır. Batı devletleri bu vaziyet karşısında endişe etmeğe başlamışlardır. Pasifik paktından bal.se-dilmesi bu endişenin neticesidir. — E- T.
Hüseyin Cahit Yalçının makalesi (Baş tarafı 1 İnci nhlfcdcı fakat 11c muhalefetin tam bir ruh birliği İçinde elete müttefik ve müttehit yürümeleri memlekete mağlup olma* bir ordu temin etmek kadar büyük bir muvaffakiyettir.»
Hüseyin Cahit Yalçın baş yazısını»
Created by free version of 2PDF
Çakmak taşı kaçakçılığından mahkum olan 2 sporcu
Çakmak taşı kaçakçılığından Kadıköy asliye ceza mahkemesince 6 şar ay hapse ve 2909 lira para ceranna mahkûm edilen Wacker takımı oyuncularından Bahnemann ve Foteter haklarındaki hüküm, yargıtay üçüncü ceza dairesinde tetkik edilerek sonunda, bu tablonun ban karanlık tasdik olunmuş, fakat yargıtay başsavcısı bu hükmün bozulmam İçin umumî heyete müracaat etmiştir.
Yargıtay umumi heyeti de dâva dosyasını İncelemiş ve mahkemenin hükmünü yerinde görerek mahkûmiyet karanın tasdik eylemiştir. Bu şekilde iki AvusturyalI sporcu baklandaki hüküm katileşmiş bulunmaktadır Yalnız para cezası, son çıkan kanun hükmü gereğince affedilmiştir.
İstanbul vapuru yarın hareket ediyor
Den Lz yol lan İdaresinin «İstanbul» vapuru yarın saat 13 de Batı Akdeniz Hattı seferine çıkacaktır.
Olgunluk imtihanlarının kaldırılma» meselen
Ankara 16 — Olgunluk İmtihanlarının kaldırılacağı yolunda çıkan haberler asılsızdır. Bu husustaki karar, Bakanlık tarafından açılan ankete verilecek cevapların özel komita tarafından İncelenmesini müteakip verilecektir.
Veremle savaş
Ankara 17 (Akşam) — Veremi* tava» için her yıl üç milyon Un daha ayrılması kararlaşmış ve buna dair tasan Meclise verilmiştir.
1 taraftan da bulunduğunu şöyle be-ı Hrtmektedlr:
«Demokrat Parti gürültülü patır-l tılı bir tarzda gelişi güzel ve blrdeıı-bire vücut bulduktan sonra bir tekâmül Çevresi geçirip içindeki bulanık ve bulaşık unsurları ya kendi dışarı âttı, ya onlar orada hayat hakkı bu-lamıyarak çekildiler, şimdi efkâri umumlyenln tezahürünü kanun dairesinde bir rekabet ve münakaşa ile kazanmağa çalışan İki muntazam vatansever partinin yanı sıra mantıktan, muvazeneden, selim histen mahrum, mağşuş bir kiime göze çarpıyor kİ Halk Partisini olduğu kadar Demokrat Partiye de düşmandır. Bunlar hâlâ çıkacak ihtilâlden bahsediyorlar. Bu adamlar vatandaşların kalbinden kanun korkusunu kaldırarak gûya yerine Allah korkusunu İkame etmek İsteyen sapıklardır.
Bu memlekette ancak bolşeviklM ihtilâl çıkarmayı düşünebilirler. Onların binecekleri beygirler de koyu ınürtecllerdlr. Bu manevranın eksilmemiş, hattâ artmış olduğu da geze çarptı. Fakat memleketin taifelerinde vatan aşkı taşıyan selim duygulara sahip olan müvazenell unsurlarının ikinci parti halinde normal hayata doğru yürümeleri kara ve kızıl tehlikeyi ezmeğe kâfi bir kuvvet vücuda getirildiğinde şüphe yoktur.»
Hüseyin Cahit Yalçın, bugün Beyrut'a gidiyor Ankara 16 (AA.) — Birleşmiş Milletler Filistin uzlaştırma komisyonunda Türkiye delegesi Hüseyin Cahit Yalçın bugün İstarfDuldan Ankaroya dönmüştür.
Hüseyin Cahld Yalçın yârın akşam Toros ekspreslle Ankaradan Beyruta gidecek ve Uzlaştırma Komisyonunun Arap devletleri delegelerinin iştirakiyle Beyrutta yapacağı toplantıya İştirak edecektir.
Uzlaştırma Komisyonu, Beyrut toplantısını müteakip Füistlnde tetkiklerine ve Arap devletleriyle İsrail devleti arasında bir uzlaşma zembil bulmak hususundaki çalışmalarına devam edecektir.
Adalet Bakanı adliyedc
BİT haftadır şehrimizde bulunan Adalet Bakanı B. Fuat Siren dün adllyvy* gelerek meşgul olmuş v« ağır mu başk anlarıyla ceza yargıçlarını kabul edip bir görüşme yapmıştır.
Mevlud
Sevgili aile bflyüğümüa teki İsparta milletvekili
MÜKERREM KARAAĞAÇ ın ölümünün kırkına gününe tesadüf eden 18/3/949 cuma günü öğle namazını müteakip Ye-nlcamlde îstanbulun tanınmış haftaları tarafından mevlüdu Şerif okunacağından dost, akraba, arkadaşların ve arzu eden zevatın gelmelerini rica cderta.
______________Karam^sv nitesi

17 Maıt 194i»
AKSAM
8ahif« 3
AKŞAMDAN AKŞAMA
Cemiyetler kurmağa alışalım
i- Çanakkale şehitleri anıtı hakkında —
l'zun bir mektup aldım. Çanakkale dasitanını muhtelif veçheleriyle anlatan S. T Temalı meçhul okuyucum, düşüncelerine jöyle devam ediyor:
«Çanakkale savaşının üzerinden otuz küsur yıl seçtiği holde, milli vicdanda ebediyete ermiş ı şehitlerimizin fâni varlıklarına mezar olan şchaımt sahnesi ancak, yabancı milletlerin diktikleri anıtlarla tarihi hüviyetini nemli gözlerimiz önünde canlandırabll-mektedir. Her yıl burayı ziyarete gelen yabancı milletlere mensup eski muharipler, kendilerininkinden sonra bizim şehitliğimize de bil nezaket ziyareti yaptıkları zaman, bir anıt ariyan gözlerini hayretle etrafta dolaştırıyorlar ve aradıklarını göremeyince, kendilerini gezdirenleriıı sıkıntı ve il-ciintülerini arttırmamak İçiıı, susmak inceliğini gösteriyorlar-Fakat bu sükût bizim için daha ağır oluyor. Boğazdan vapurla geçen Türkler de sırtlara aynı hüzün ve ıztıapla bakıyorlar ve yanlarındaki yabancıların nazarlarile karşılaşmaktan çekiniyorlar.»
Yine aynı mektupta hafızalarımız tazeleniyor: 1944 yılında — tasavvur edilsin ki İkinci Umumi Harb içinde — Çanakkale şehitlerinin şanına lâyık bir anıt yapılması İçin Milli Savunma Bakanlığı bir müsabaka açmış. Bir proje kazanmıştır. Halbuki beş yıldır, bu yolda henüz bir hazırlık yapılmamış. «Zira, milyarlık bütçelere, bu âbide için İki milyonluk tahsisat konulmamıştır.»
Şimdiden sonra, hlee «rantabl ' olını.van inşaata para ayıramıya-cak kadar malî müşküllerle karşılaştığımızdan, Çanakkale zaferi uzun müddet âbldesiz kalacağa benziyor.
Mektubu gönderen zat şu fikri ileri sürüyor:
( Öğrendiğimize göre, bu anıt I-çin üç dört milyon lira kâfi gelecektir. Fakat bunun hepsine birden lüzum yoktur. Çünkü inşaat üç senede tamamlanacaktır. Demek ki senede bir milyon lira kâfi gelecektir. Birinci sene içinde ise sadece toprak hafr ve tesviyesiyle temel işleri yapılacağına göre, ilk yılda yalnız iki «iç yüz bin lira da yetebilecektir. Şu halde bütün mesele, işe başlamak için, bu iki üç yüz bin liranın teminine kal mistir, Bu da, hususî olarak çıkarılacak posta pullariyle, hayırseverlerin teberrulariyle bile karşılanabilir. Bu suretle, devlet bütçesinden tahsisat ayrılmasına lüzum kalmadan da bu milli vazifenin ifası mümkün olabilir-»
Sayın S. T. de, devletin şu aralık para veremiyeceğinl kestirmiş olacak ki, böyle makul bir teklifi İleri sürüyor, Posta pulları fikri ne kadar yerindedir; bilemem. Lâkin teberrular mevzuu üzerinde azıcık du- ’ n.
Teberrular işini yoluna sokarsak, halk, bu gibi vatanperverlik Ve hamiyet mevzularında hiç ile hasis değildir. Meselâ, bir tek pehlivan olan Gazanferc (gerçi kati-Jen çok görmüyorum) 8-10 bin İra derhal topİaıııvermiştir. Milletin nazarında, Çanakkale zaferi, Olimpiyatta birinci gelen bir güreşçinin kin d en bin kat yüksek olduğuna göre, aynı kolaylıkla, bir Çanakkale âbidesine, değil mektupta bahsi geçen 3-4 milyon, demek, mantıkan 8-10 milyon toplanır.
Bir tek İstanbul semtinde — ŞİAİide — cami yapmak uğruna, her halde ekseriyeti o semtle îl-fciti mlisliimanlar, keselerini, kasalarını açtılar. Çünkü cami yapmayı zihinlerine yerleştirmiş bulunanlar. usulü dairesinde teşkilâtlandılar ve çalıştılar. Bu sefer, SJşli değil, koskoca Türk milletinin tarihi Ölçüsünde, Çanakkale Anıtı Mevzuunu alan bulunursa, b milli âbide de tahakkuk eder.
Esasen gayelerimize uygun cemiyetler kurmağı âdet edinir de bu gibi işlerin yükünü devlet bütçesine yüklemezsek, çeşitli ümran faaliyetlerimizi milletçe, el birliğiyle ve cemiyetler kanallariyle yapmasını başarırsak, devrin ruhuna pek uygun hareket etmiş Bayılırız.
Madem devlet yapamıyacak hale gelmiştir: hu liberal iktisat devrinde, böyle işlerin büyük kıs-nıı millete kalmıştır.
Elektrik fabrikası
Yeni tesisat 1 mayısta merasimle açılacak
Siiûhtarağa elektrik fabrikasında yerine konulmakta olan yeni türbo -jeneratörün tesliminde ve tecrübelerinde bulunmak üzere İsvlçreden firmanın bir mühendisi şehrimize gelmekledir. Mühendisin yarın İstanbu-la vasıl olacağı, bir kaç glin İçinde de tecrübelere başlanacağı tahmin ediliyor.
Bu tecrübelerden sonra yen! tesisat yavaş yavaş çalışmağa bavlıyarak mevcut cereyanı takviye edecektir. 1 mayısta da yeni tesisat törenle açılacaktır, Bu suretle şehrin elektrik meselesi tamamlı» halledilmiş bulunmaktadır. Yeni tesisat faaliyete geçtikten sonra yeniden cereyan almak Istiyenler İçin konulan bütün, tahditler kaldırılacağı gibi. İhtiyaçtan fazla cereyan sarfı için de yeni abonelere ayrıca kolaylıklar gösterilecektir. İdare elektrik fabrikası İçin Amerlka-ya İki kazan sipariş etmişti- Bu kazan lann 1 nisanda Amerlkadan gemi İle yolu çıkarılacağı İdareye bildirilmiştir.
Çekoslovakya ve Polonya ile ticaretimiz
Elde sterlin ve doların pek az kalınası sebebiyle Orta Avrupa memleketleriyle girişilen ticari temaslar milsbet neticeler /ermektedir. Bu arada Çekoslovakya ve Polonyayla İyi şartlar içinde ticaret yapılmakta ve buralardan gelen mallar daha ucuza malolmaktadır. Bu İtibarla Bakanlıkça tüccar emrine yeniden bir miktar Çek kuronu tahsis edilmiştir. Bu dövizle kamyon lâstikleri vesair ınaklna akşamı İthal edilecektir. Diğer taraftan şehrimizde bulunan PolonyalI bir ticaret heyetinin de külliyetli miktarda tütün jnübayaa edeceği haber verilmektedir.
Denizyolları idaresinin intikal tarifesi
Denizyolları İdaresinin şehir hatları İşletmesi tarafından bu senek! yaz programının her cihetçe verimli olması İçin girişilen faaliyet devam etmektedir. Bu arada eldeki gemiler tâmlr ve tâdil edilmekte, şimdiki halde 15 kadar vapur bu maksatta havuzlanmaktadır.
Diğer taraftan her yıl olduğu gibi bu yıl da kıştan yaza geçerken yapılan İntikal tarifeleri tatbik edilecektir. Ancak her sene ₺u tarifeler mayıs ayında başladığı halde bu sene nisanda bağlıyacak ve Adalarla Boğaza bazı direkt seferler konacaktır.
Amerikan yardım malzemesi
Denizyolları İdaresinin a Kastamonu» şilep! New-Yorktan yüklediği askeri yardım malzemesiyle dün Derinceye gelmiştir.
Diğer taraftan yine yardım malzemesi yüküyle İsknıderuna uğrayıp sonra limanımıza gelen «Çoruh» şl-lepl de dün Derinceye gitmiştir.
Türkiyenin ekonomik kalkınması hakkında konferans
Beyoğlu Halkevi tarafından tertiplenen konferanslardan biri yarın saat 18 de Halkevi salonunda. Hüsnü Hlmmetoğlu tarafından verilecektir. Konreraııs, (r Türkiyenin ekonomik kalkınması» mevzuunu taşımaktadır
Balıkesir'Iiler çayı
Yüksek Tahsil Telebe Kurumunun İstanbul Şubesi 19,3.940 cumartesi günü saat 14 de Konak Tokatlıyan Balonlarında verilmek üzere BalIkesirliler çayı tertip etmiştir.
Bütün üyeler ve BalIkesirli hemdertlerin davetli olduğu bu çayın samimi bir hava İçersinde geçmesi İçin zengin bir program hazırlanmış ve bütün tertibat alınmıştır.
Sanayi bölgesi
Belediye ile sanayicilerin anlaşamadıkları noktalar — Hazırlanan talimatname komisyona verildi
Sanayi bölgesinin teshili maksadlla İmar Müdilrlûğlyle Ticaret va Sanayi Odası ve Bölge Sanayi Birliği arasındaki müzakereler devam etmektedir. Evvelki gün de İmar Müdürlüğünde yeni bir toplantı yapılmış ve burada Ticaret ve Sanayi Odasını Cııdl Bir-tekle Hüsnü Hlmmetoğlu, Sanayi Birliğini Hilmi Naili Barîoyla Halit Oüleryüz, Beledlyyl da İmar Müdürü. Hıfzıssıhha Müdilrü, iki mühendis va blı- sıhhat memuru temsil etmişlerdir
Sanayi Bölgesi için belediyenin tasarısı Haliç s&hUlerlIe Edlrnekapi dışının bu bölgeye tahsisidir. Belediyenin tasarısına göre bölge tesblt edilince dört sınıfa ayrılan sanayL mii-esseselerl ve fabrikalar, kendilerine verilecek müddet zarfında gösterilen bölgeye taşınacak veya kapatılacaklardır. Halbuki sanayiciler bu projeye muhalif olup belediyenin sanayi müesseseierlnl kapatmaya hakkı olmadığını, böyle bir İş düşünülürken sanayicilerin her yıl bütçeye 400 milyon lira varidat temin ettiklerinin da unutulmaması lâzım geldiğin! söylemekte. bundan başka şehir içinde mevcut tesislerden hiç bîrinin yeni
bölgelere çıkmasına taraftar olmadıklarını, ancak Dunlardan zararlı olup da zararsız hile getirilmelerine İmkân görülmeyenlerin çıkması lâzım geldiğini belirtmektedirler.
Ayrıca sanayiciler Haliç sahillerinin de sanayi bölgesi olmasına muarızdırlar. Bunlara göre Haliç sahilleri her bakımdan uygunsuz olduğu gibi buraya kurulacak fabrikaların dumanları İstanbul ve Beyoğlu cihetlerini rahatsız edecektir. Bundan başka sanayi bölgesiyle birlikte işçi sitesinin de aynı yerde bulunması zaruri olduğundan Haliçte böyle bir site için yer bulunmıyacağı, bulunsa bile met-resl 30 - 40 liradan kimsenin ne fabrika, na da ev yapmak İçin buraya talip olmıyacağı, nalbukl Edlrneka-pı dışının bu bakımdan çok elverişli Olduğunda ısrar edilmektedir.
Evvelki gün yapılan bu münakaşalı toplantıdan sonra belediyece hazırlanan talimatnamenin üç kişilik tJU bir komisyon tarafından tetkikine karar verilmiştir. Komisyon raporunu en kısa bir zamanda ha zırh yarak bundan sonraki ilk toplantıya yetiştirecektir.
16 Mart şehitleri
Dün Eyüp’te anma töreni yapıldı, nutuklar söylendi
Dün Eyiipte 18 Mart şehitlerinin kabirlerinde, bir anma töreni yapıldı. Şehir meclisi adına konuşan B. Müçtebadan sonra İstanbul Halkevleri adına Üsküdar Halkevi başkanı avukat Reşat Kaynar aşağıdaki hitabesini lrt etti:
16 Martın aziz şehitleri:
1920 denberl her geçen yılın on altı martında, sîzleri anmamızın mânasını, bütün vatandaşlarımız her geçen günde daha kuvvetli bir şuurla idrâk etmekledirler. Bizi köle yaşatmak kararını verenler, süngülerini ilk olarak sîzlere sapladılar. Yaralarınızdan akan kanlarla siz öyle bir manzara arz ettiniz ve öyle bir mukavemet gösterdiniz kİ. silâhlı düşman, silâhsız Türk erinin vatan İstiklâli uğrunda nasıl direneceğini Uk defa sizde gördü.
Beyhude canunzı feda etmediniz. İstiklâl savaşında Türk toprakları ve Türk IstlklâU uğrunda dövüşenlere sîzler, rehber ve mürşit oldunuz. Türkü yok etmek azınlle çalışan düşmanların kararlarında beliren tereddüt ve sarsıntıların, ilk izini, sîzler yarattınız.
Türk milletinin ve gelecek nesillerin nazarında o kadar mübarek ve mukaddes bir mevkiiniz vardır ki, biz ve bizden sonra gelenler de, sîzleri asla tmu tanıyacaklardır. Türk istiklâl mücadelesinin dalma başında gele-
Kabataş Lisesi mezunları
Kabataş lisesi mezunlan 28 nuırE cumartesi günü saat 15 de Ll&e konferans salonunda toplanacaklardır. Mezunlar ve Mensuplar Derneği mezun ve mensuplarının toplantıda bulunmalarını rica ediyor.
(Vâ-Ntı) |
Biletiniz yoksa
7 NİSAN da 100.000 lirayı beklemeye hakkınız da yok demektir.
Emlâk bankası 500ev yaptırıyor
Levent çiftliğinde yapılacak binalar eksiltmeye çıkarıldı
Şehirdeki mesken buhranını önlemek üzere belediye, Emlâk Kredi bankasile bazı teşebbüslere girişmişti, Bu Arada belediye malı olan Levent çiftliği sahasındaki arazi, ev inşası İçin, ucuz flatlerle Emlâk Kredi bankasına satılmıştı.
îkl yıldır bu sahanın kısımlara ayrılması, elektrik, havagazı ve kanalizasyon tesisatının ikmali İçin çalışılmakta idi. Bu işlerle beraber yapı plânları da tamamlanmış ve belediye ce tasdik edilmiştir.
Bu sahada banka tarafından 1000 den fazla ev yapılacaktır. Bu evler 3, 4 ve 5 odalı ve bahçeli olmak üzere muhtelif tiplerdedir. Burada ev yaptırmak Istiyenler, bunların, bedellerinin yüzde otuzunu bankaya peşin ola rak ödeyecekler, kalan kısmı İse 20 senede taksitle tediye edeceklerdir.
Bu sene içinde bu evlerden 500 ü İn şa ve ikmal edilecektir- Kalan evlere de önümüzdeki sene başlanacaktır. Yapılacak binalar eksiltmeye çıkarılmıştır.
ceksiniz. 1920 de, sizin duyduğunuz İmân ve heyecanı bugün bütün ateşi ve tazeliğlle ruhlarımızda yaşatıyoruz.
Aziz şehitler:
İstiklâl ve hürriyet, bizim tçln asla vazgeçilmez ve hayatımızdan da daha tatlı varlıklardır.
Bütün dünya bilmektedir kİ. İstiklâl ve hürriyetimize saldıracaklar olursa, taarruz nereden gelirse gelsin ve kim olursa olsun dövüşmekten asla yılmiyacağız. Aramızdan memleketini düşmana verecek hainlerin çıkacağını sanmıyoruz
Ancak bilmek ve inanmak gerektir kİ, saldırganlara yardım edecek clbl-llyette biri çıkarsa evlâdını kendi çille boğazlıyan bir baba gibi, evvelâ, o-uun başmt kopartmakta asla tereddüt etmlyeceğiz.
Siz istiklâlin ve hürriyetin varlığı yolunda can verdiniz. Ruhlarımızı uyanık tutacak sizin h&tıraiarınızdir Bize müstakil bir vatan tevdi ettiniz Emin ûlunl
Bizden sonra geleceklere, aynı vatanı tam bLr istiklâl v» hürriyetle tevdi edeceğiz. Bu hal, ebediyetlere kadar intikal edecektir...»
Reşat Kaynarın bu hitabesinden sonra üniversite adına bir genç konuşmuş ve bando matem marşını çal mıştır. Merasime bir geçit resmi ile son verilmiş ve bir manga asker havaya endaht yaparak şehitleri selâm-lam ıştır.
Sabah gazeteleri ne diyor?
Fena bir rökor yılı mı?
CÜMHURtkETIn başmakalesinde Ticaret odasının neşrettiği geçim endekslerine temas edilerek zahire, hububat, hayvani vo nebatî gıda maddelerinin 1938 e nispetle yiizde beş yüzden fazla yükselmiş olduğu belirtildikten sonra bir ziraat memleketi ulan Türkiyede bu maddelerde, bıı nispette bir Hat artışının çok aykırı olduğu beyan edilerek şöyle denmektedir:
«Gıda maddeleri flütlerinde düşüklük ve geçim şartlarında, az da olsa, bir ferahlık beklerken Hatlerln lıurb yıllarında dahi görülmemiş bir şekilde yükselmesi ve geçimin daha zorlaşması, her bakımdan zararlı bir şeydir. Olda maddeleri, pahalandıkça fakir ve orta batıl halk tabakaları çaresiz yiyeceğinden kesmektedir. Bu. nihayet fizyolojik bir sefalet ve umumi bir ıstırap ve hoşnutsuzluk doğurur. Kâfi gıda alamıyan. ve kamını doyuramıyan İnsanlar, sağlık bakımından olduğu gibi, başka bakımlardan da zayıf düşerler. «Can boğazdan gelir» sözü boş bir lâf değildir. Yeter derecede kalori İle beslenmiyen -.kimseler, hasta olmasalar bile İyi i çalışamazlar; enerjik ve verimli olamazlar. Canlı ve neşeli bir faaliyet yerine cansız ve isteksiz bir şekilde çalışırlar. Hayata, cemiyete, reJ üne karşı küskün ve gayri memnun vaziyete düşerler. Bu ruhi bezginlik, maddi zayıflıktan daha zararlı ve tehlikelidir. Neticede. İktisadi seferberlik sözde kalır; beden kuvvetüe çalışan vatandaşların onerjlslie art-jtırmak İstediğimi» istihsal fazlalığı
temin edilemez. Bunlar malûmu liftin kabilinden hakikatlerdir anıma tekrarından bir zarar gelmez.»

Hayat pahalılığı
Cihad Baban da TASVİR’dekl yazısında aynı meseleye temas ederek Ticaret odası endekslerine göre 1938 e nispetle 1919 da hayat pahalılığının 6 misli artmış olduğunu belirtmekte ve şöyle demektedir:
dsvlçrede hayat harbden evvelki günlere nazaran ancak yüzde otuz veya kırk nispetinde artmıştır, Fran-sftda ise flatler boş aşağı gitmeğe başlamıştır. Italyada kezailk.. Vlya-nada ucuzluk hissediliyor. Belçika bir refah memleketi olmuştur. Ve hemen her yerdo siyasi huzursuzluğa rağmen İşlerin açılması, hayatın ucuzlaması, İstihsalin çoğalması şeklinde İyi alâmetler boldur.
Yalnız Türkiye, bu umumi kaidenin dışında kalarak. flatlerLn yükselmesine mâni olamamaktadır.
Dünyada flatler düşerken, Tiirkl-yede hayat pahalılığının yani flat-iertn artması, dış ticaret muvazenemize da tesir edecek ve mallarımızın dış piyasalarda satılmasına bir kere daha engel olacaktır.»

Acele yapılan kanunlar
şükrü Baban YENİ SABAH’takl başmakalesinde B. M. M İnde eni ok-UUJs, seçim, basın, gelir vergisi kanunlarının hepsinin hnılrana kadar çıkartılmak İstendiğini belirterek, bu derecede hayati ehemmiyeti olan bu kanunların bu kadar acele He Mec-
İSTANBUL HAYATİ
Biraz daha sabredsl^n!
50 otobüs
Münakaşa şartnamesi hazırlanıyor
Elektrik tramvay İdaresinin yeniden sipariş etmeğe karar verdiği 50 otobüsün mübayaasına alt fenni şartname hazırlarunaktadır. Bu İşte teknik üniversitenin alâkalı profesörleri-le idarenin teknik uzmanları birlikte çalışmaktadırlar.
Şartname tamamlanınca münakaşa açılacaktır. Yapılan hazırlıklarda getirilecek otobüslerin şehrin yollarına. virajlarına, iniş ve yokuşlarına uygun olmasına dikkat edilecektir. Otobüslerin bir kısmının halen iglt-yenler büyüklüğünde, bir kısmının da nlsbeten az yolcu bulunan muayyen saatlerde işletilmek üzere daha küçük arabalar olması uygun görülmektedir. Bunlar benzini? işliyeceklerdlr.
Hazırlanan şartnamenin şimdiden tesblt edilen ciheti bunların kredi ile ve üç taksitte mubayaa edileceğidir. Birinci taksiti 1951 de; İkincisi 1952 de, üçüncü taksiti de 1953 yılı sonunda tediye olunacaktır.
Ahşap portatif evlerden gümrük resmi alınmayacak 'Memleketimizdeki ev buhranını ön temek gayesiyle yabancı memleketlerden ahşap kurma evlerin getirilmesine devam edilmektedir. Bilindiği gibi en son olarak Erzincan iline tahsis edilen 240 ahşap ev, İskenderun limanına gelmiş bulunmaktadır.
Mesken buhranını önllyecek ve ciddi bir İhtiyaca cevap verecek olan bu evleri daha müsait şartlarla temin etmek üzere hükümet bir kanun tasarısı hazırlamış ve Büyük Millet Meclisine sevketmlştlr.
Bu tasarıya göre bundan sonra yabancı memleketlerden getirilecek otan ahşap kurma evler gümrük resminden muaf tutulacaktır.
Dolmabahçe havagazı şirketinin idare binası Dolmabahçedekl İnönü stadının tamamlanmasına havagazı şirketine alt bulunan 1da ra binası mftni olmaktaydı.
Beden terbiyesi bölge müdürlüğü ila şirket arasında cereyan eden müzakereler sonunda bina arsasile birlikte Beden terbiyesine 190 bin liraya satılmıştır Burası yakında yıkılmağa başlanacak ve yeni tribünlerin inşasına devam olunacaktır.
Üsküdar Halkevinde karikatürist Ramız Gökçe’nin konferansı önümüzdeki pazar günü saat 15 de Üsküdar Halkevinde karikatürist Ramlı Gökçe (Karikatür nedir) mevzuu üzerinde bir konferans verecektir. Herkes gelebilir.
Bir zamanlar dünyanın dört bucağına tetkik heyetleri ihraç ediyorduk. Senelerce devam eden ve milyonlarca liı alık dövize malolan bu heyet ihracatından memleket namına beş paralık dahi fayda görmedik amma An-kaı-ada ve İstanbulda haylice a-partımanlaı- yükseldi, muhteşem daireler Avrupanın, Amerikanın son moda lüks eşynsiyle döşendi, danslı çav salonları birkaç misli kalabalıklaştı. Haydi bunu da — zarardan dönmek kabilinden— bir nevi kâr sayalım!
Lokmalarımızdan keserek biriktirmeğe çalıştığımız üç beş diniz kırıntısı da heyet harcırahları kanalından dışarıya akıp dibi delik kesemiz boşalıverince ihracattan vazgeçtik, ithalâta başladık.
Sürüsüne bereket, yabancı diyarlardan memleketimize heyetler, mütehassıslar akın ediyor, ■. çeşitli işlerimiz üzerinde incele-—, meler yapıyorlar. Hava, kara, de- Jr* niz yollarında heyetler mekik do kuyorlar. Üçü gelip beşi gidiyor. k>l İşlerimiz bozuldukça can sıkıntısından ne yapacağımızı bilmiyorduk; çok şükür, oyalanmak için C yeni bir meşgale bulduk. l\-' meydanlarında, tren istasyonlarında, vapur iskelelerinde mütemadiyen heyetler karşılayıp heyetler uğurluyoruz.
Bu gelişlerin, gidişlerin sonuna bakıyorum, heyet ihracatımızla heyet ithalâtımız arasında hiçbir1 fark yok. Netice gene ayni; gene eski tas, eski hamam. Gelen he--^3 yetler, mütehassıslar, yığın yığın "O müzakere evrakı ve deste deste (D rapor bırakıp dönüyorlar. Yani sel gidiyor, gene kum kalıyor.
Bu sefer de Londradan bir zira*, at heyetinin geleceğini gazeteler’ yazıyor. Verilen izahata nazaran, harbden sonra ziraat sahasında en fazla ileri giden memleket İngiltere olduğu »cin, bu defa gelecek heyetle temas sayesinde İn-giltereııin en son sistem ziraat bilgilerini ve metotlarını öğrenecekmişiz.
Cenabı Hak zihin açıklığı ihsan eylesin, çok şeyler öğrendik, daha pek çok şeyler Öğrenmeğe çalışılıyor. Başından beri ömrümü* hep öğrenmekle geçiyor. Utlu-bul’ilme velev hissin. İlim Çinde de olsa arayıp buluyoruz maşallah! Bakalım şu öğrendiklerimizi ne zaman tatbik edip de faydasını görebileceğiz? İşin bir de o tarafını öğrenebilirsek seyreyleyin sîz bizi!
Hatırlarsınız ya, vaktiyle memlekette ekmek sıkuıtısı çektiğimiz ve sıkıntılarımıza rağmen dışarıya adam ihraç ettiğimiz devirlerde, buğday ziraatı, buğday cinslerinin ıslahı, buğday siloları üzerinde esaslı incelemeler yapmak üzere A meri kaya bir civanbaht göndermiştik. Gitti, gezdi, dön- , dü; İstanbul gazetecilerine seyahat intihalarını anlattı ve alâkalı makama raporunu sunmak üzere Ankaranın yolunu tuttur. Gidiş o gidiş! Bir daha ses şada duymadık.
Ne oldu, bu satın raporundan niçin istifade edilemedi diye merak ediyordum, işin k yüzü şimdi anlaşıldı. Demek kİ o zamanlar bizinı ilgili makamlar, İngiltere-nin ziraat sahasında ilerlemeğe çalıştığını haber almışlar; «Amerikanın metotları, bilgileri eskidir, hele şu tngilterenin ilerlemesini bekliyelim» diyerek işi ağır almışlar.
Güzel amma bu sefer de biraz acele ediyoruz gibi geliyor bana. Dııruıı bakalım, dünyanın vaziyeti henüz karışık, kimin ne yap tığı belli değil- Günün birinde başka bir yabancı memleketin İn giltereden daha mükemmel ziraat metotları icad etnıiyeceğl ne malûm? Hele biraz daha sabredelim. Yaz var. kış var. acelelik ne iş var?’...

Uçak O
E
(D
>
(D
P
2 O


Cemal Refik
listen cıkartıiamıyacağını, ve bunların her birinin üstünde gerekil şeklide durmanın İcap ettiğini beyan etmekte ve şöyle demektedir:
«Bize öyle geliyor kİ çok ve aeola kanun çıkarmaktan, ziyade az, fakat üzerinde çok işlenmiş ve binaenaleyh uzunca yıllar değiştirilmeğe muhtaç olmıyacak mevzuat peşinde koşulsa, ve bu hal bir gaye gibi telâkki olunsa hepimiz için daha hayırlı ve verimli olur.»
Kenan öner ailesinin teşekkürü
Aile büyüğümüz Kenan önerin gerek hastalığında candan alâka ve yardımlarını eslrgemiyen doktorlara ve hemşirelere, gerek vefatında cenaze . merasimine iştirak etmek, telgraf telefon ve mektuplarla tazlyetlerlnl bildirmek suretiyle acımızı paylaşan resmi makamlara, siyası partiler teşkilâtına, İstanbul barosuna ve hususi müessese ve teşekküller mensuplarına. kendisini seven bütün dostlarına ve gerekse yazılar lyle merhumun hâtırasını anün ve yaşatan yurt basınına ayrı ayrı teşekküre İmkân bulamadığımızdan minnet ve şükranlarımızın muhterem gazeteniz vası-tasiyle İblâğını rica ederiz
ÖNER AİLESİ
Sudıfc 4
AKSAM
17 Mart ı H9
İkinci uiinya harbinden yaşanmış sahneler
Almanlar Paris’e giriyorlar — Kaçan halkın doldurduğu yolların hali
Tophyan: İL Steek Commagor
Çeviren: Arif DEREBEYOALU
- 1O-
Evvel zaman içinde | Şuradan buradan hâtıralar Parisin barları — Beyrutlu bir aile — Garip bir ziyafet — Üç Başak kahvesi ve kalp paralar
Tepkili uçaklar yüzde elli fazla süratlidir
Yapılan tecrübeler bu uçaklarlaın fazla masraflı olmadığını gösteriyor
edin Ancak o zaman Almanların ö-nflnde kaçan bu misil görülmemiş muhaceretin ne oiduğıfnu anlayabilirsiniz.
Dalla evvel İspanya ve Çekoalovak-yada birçok muhaceretlere şahit olmuştum. Polonya, Romanya hududunda, flnlnndiyanın buzlarla kaplı yallarında düşmandan kaçan «ayışız insan kitlelerini seyretmiştim. Fakat buna benzer bir muhaceret! hayatımda Hk defa görüyordum. Bu, tarihin İlk makineleşmiş hicreti İdi. Çünkü aşağı yukarı herkes, eline geçirebildiği herhangi bir çeşit nnltll vasıtası ite kaçıyordu.
Dört tekerleği ve bir de motörû olan. akla gelebilen berşey burada İdi Taksiler, buz taşımak İçin kullanılan vagonlar, üstü kapalı ekmek arabalar.. kolonya ve esans nakliyatında tniiıuulan arabalar, spor otomobilleri ve motosikletler. Parlstc lşllyen otobüsler, bisikletler hepsi hıncahınç İnsanla dolmuştu. Hattâ cenaze otomobilleri seferber edilmiş, şimdi çocukları taşıyordu. Tabii bu Kadar kalabalık bir kafilenin ilerlemesi de o kadar güç oluyordu. Bazıları kestirmeden glUnelc için tarlalara sapıyor, ve hendeklerin birine takılıp kahyur-du. Diğerleri bütün yol boyunca ikişer yahut üçer sıra halinde lierleıi’c-te çalışıyor, ve bu serer de yolu büsbütün kapıyordu.
Meselâ biz kafileye Parlsin bir mil kadar dışında katılmıştık, ve üç saat «arlında ancak 9 mil Uerllyı'bfldlk.
Müthiş sahneler
Müthiş sahnelerle karşılaşıyorduk Bütün yol boyunca benzini biten yahut kınlan arabalar, yolun iki tara-hndak! tarlalara ahlıyordu. Yolculuktan bıkıp insanın ihtiyarlar, yahut yürüyeraiyecek kadar hasta o-ianlftr. toprağın üzerine ve kızgın tünedin altında uzanmış yatıyorlardı. Hendeklerin bir tanesinin İçinde İhtiyar bir kadıncağıza tesadüf etmiştik Bütün aile efradı zavallının etrafında toplanmışlar. ağzına bir yudum şarap dökmek için uğraşıyorlardı. Bozan akıp giden kafilenin orta yerinde bir araba bozuluyor, ve arkadan gelen sayışız arabaların I-lerlenıeslne mâni oluyordu Meselâ arabalardan birinin, tırmandığı yokuşun tam ortasına geldiği «ırada benzini bitmişti. Arabada bir kadın tarafından İdare edLten üstü kapalı bir ekmekçi arabası idi. Arabanın fini olarak durmasıyla arkadu sın. İle dizilen kalabalığın sesi ayyuka çıkı* yordu. Kadıncağız da yanında dört çocuğu olduğu halde, yolun orta yerinde her önüne gelenden bir parça benzin dileniyordu. Fakat kimsenin ödünç verecek kadar benzini yoktu.
Nihayet arabaların birinden üç a-d&m fırladı. Kadıncağızın, feryatları arazında benzini biten arabayı yolun kenarındaki hendeğe yuvarladılar. Büyük bir ça tirdi ile arabanın arka dingili paramparça olmuştu; Kadıncağız kaçarken götürebildiği bir kaç parça eşyası tarlanın ortasında yayıldı kaldı.
Fu acıklı vaziyet karşıtında kadın çılgına dönmüştü. Evvelâ acı bir feryat kopardı, fionra kendini toprağın üzerine atarak hıçkırıklarla ağlamağa başladı. Yolun açıldığın t gören di-
ğer arabalar da tekrar ilerlemeğe başladılar.
Bu korku, panik ve keşmekeşllk 1-çlnde, insan cesaretin, intizamın, savaşmak azminin, önderlik vazifesini üzerine almış kimselere karşı duyulan itimadın mânasını daha İyi anlıyor. Fakat bütün bu İnsan sürüsünün önderlerine karşı nasıl itimadı olsun7 Çünkü millete bir yol gösteren. İtimat telkin eden hiç kimse çıkmadığı gibi, harb sahalarının boşaltılmasında ön ayak olacak, yahut en son dakikaya kadar vatan toprağını müdafaa etmek İçin herkesi yerli yerinde tutacak bir önder kendini Göstermemiştir, önderliği bu şeklide telâkki eden milletlerin mukadderatım kestirmek de güç değildir!
Bütün yollar tıkalı
Askeri yollar bile korku ve dehşet içinde karan sivillerle dola-idi Yolun bir noktasında Parlsin güney doğusunda yeni açılan bir cepheye hare* ket eden bir topçu birliği, önünde ân! olarak duran bir eşya arabası yüzünden bir türlü 11ar »yemiyordu. Kan ter İçinde İmlan şöför arabayı tekrar 'çalıştırmak İçin uğraşırken arkadan askerler sayısız küfürler yağdırıyordu. Zaten sivillere küfür etmeyen asker yok gibiydi.
Başka bir sefer de fazla izdiham yüzünden yaratılan taşıyan bir nakliye kolu bir saatten farla olduğu yerde beklemek mecbu diyetindi.' kaldı. Hasta arabalarının çatılan acı acı öterken, içinde yatan zavallıların halini tasavvur etmek hiç de güç değildi. CJ
Almanlar Parise giriyorlar
M haziranda Almanlar Parise girdiler. Fransız kabinesi Ant olarak top 1 anarak, düşmana mütareke tekMİ etmeğe karar verdi. Renaud’nun istifası üzerine Lebrun seksenlik mareşal Pelalnl yeni hükümetin kurulmasına ' na memur etti. Pftaiil'e göre mağlûbiyetin esas sebebi, »askerin, rilâ-, 1un ve müttefiklerin az oluşundan» Heri geliyordu Halbuki kendi mesuliyeti meydanda idi; ve Pötain bu mesuliyetinin cezasını beş sene sonra kurulan mahkemenin huzurunda yüklendi.
I 21 Haziranda Fransızlar resmen tes İlin oldular. Teslim şartnamemi Complâgnc'de, 1018 kusun ayında mareşal Foch'un Alınanlara mftğlû-blyetl kabul ettirdiği ayni yerde imzalanmıştı W Ulam Eh İrer, bu tarihi günün tablosunu şöyle çiziyor:
' «Paris 21 haziran — Birinci dünya harbinin nihayete erdiği 1818 senc-' sİ, 11 kasım günü sabah beşte, Gom-1 piegne ormanının İçindeki ufacık J meydanlıkta mütareke anlaşmasının İmza edildiği ayni yerde, bugün A-'dolf Hitler kendi tanzim ettiği müta-rçke şartlan nı Fransaya tevdi ediyor. Alman İntikamını tanı olarak almış olmak için, iki taraf murahhasları I mareşal Fochun hususi arabasunla karşılaşıyorlar. Çünkü Foctı 22 sene evvel ker.dl tanzim ettiği mütareke 'şartlarım Almanlar» ayni yerde kabul ettirmişti. Hatta kullanılan ma' sa bile. Almanların 22 sene evvel
(Arkan var)
Her hakkı mahfuzdur.
Parlsto oturanlardan mühim bir kısmı senenin hemen her faslında bir kaç gün İçin olsun bu memleketi terkederter « . Çünkü Paris bir şehirden ziyade bir memlekettir...» kasabalarına köylerine veya İçlerinin İcap ettirdiği mahallere giderler gelirler, Onlar için öu bir ihtiyaçtır. Hattâ bazıları Paris) terkederken «Fransaya gidiyoruz» diyerek bununla Parlsin dünyaya bir merkezi telâki olduğunu anlatmak isterler. Hakları da yok değildir. Parise günde dört yüz bin ecnebi rellr g'der ve bunların hepsi sokaklara, mağazalara, tiyatrolara. sinemalara, kabarelere, bulvardaki kahvelere: iş için gelenler mûcs-seselere, bankalara uğramaktan biran için olsun hali kalmazlar kİ şu halde «Paris» hiç bir an hâli anllahUl değildir.
Elimle taymışçasına arzedeblUrlm; geceleri; sabahlara kAdar eğlenenlerin: kumar oyıuyanlann; borlarda «bardan bara» dolaşanların adedi mutlaka bir İki yüz bin kişidir ve bıı hesaba tiyatro ve sinemalar dahil değildir Şıı dz vardır: Birçok sineme tâbesabah açıktır. Meselâ pnramönd gibi. Büyük restoran» kahvehanelerde apaçıktır, meselâ «Kupol» gibi. Bu müessesentn kapısını kanadığı bir gün blr^tefa görülmemiştir.
Bu âlem içinde
Patiste bir tuhaflığa ve bu kalabalığın ortasında bir aileye tesadüf etmişe i m. Kendilerini babamın vali olarak. Beyrutta bulunduğu zamandan beri tanıdığımdan (1887 - 1903) arada sırada da görüşürdüm. Ve bazı muzipliklerle görüşürdüm. Çünkü bu evin hanımı ve beyi fevkalâde hesabi İdiler. O kadar hesabi idiler id Bcy-ruttakl emlAklarlnl kiralarken «sene-1 kameriye» üzerinden fonturatı kabul ettirirler ve bununla üç senede bir ay kazanırlardı. Sonra do ziyafet vermek meraklısı İdiler i!) Patisten bahsederken şimdi Beyruta atliyaca-ğımdan dolayı karilerimden özür dilerim. Fakat şaheser bir hâdise olduğu işin söylemeden geçemlyeceğlm. «... Kan koca Martinidirler ve emsali misillü Fransaya mütemayildirler. Beyruta o tarihlerde yeni gelen Fransız baş konsolosu Mösyö «Talllandlerri ve refikası madam De saint renö Ta-İUandler'l bir öğle yemeğine çağırırlar. Davet kabul olunur. Misafirler gönünde ve vaktinde davet edenlerin evine giderler,, mükellef bir salonda kabul olunurlar. Sahlbel hane aman gideyim ellerimle yemeklerinizi tertiplideyim der. kaybolur. Yarım saat sonra karı ve koeaarna buyurun der. Yemek tencereleriyle beraber sofraya gelen maydanozla bk omlet ve arkasından azim ve cin! bir tabakta muhallebiden ibarettir...» bu garabeti evdeki uşak yoliyle bütün Suriye öğ-renmlştl o vakit bir de yAleyhti yâni şarkısı vardı. Baş konsolosun tansı madam Ben6 pek meşhur olan (mon önele Talne) İsimli kitabın müelllfesi ve Mösyö Tenin yeğenidir. Seneler sonra bunları da pariste görmüştüm. ' Mösyö «Tadandı er» gönüllü olarak 1614 - 1918 muharebesine gittiğini bana söylüyor ve bir sürü hikâye anlatıyordu; 12 yaşında İmiş gönüllü olarak muharebeye katıldığı vakit!
Troig epis
Bu isimli kahve Parlsin hevam-ü-
Scmllı MÜMTAZ S
haşaratına merkezi telâkki olan bir m ah aidi Ben Patiste İken yâni (1937) ye kadar. Nerede İpsiz sapsızlar varsa; kalpazanlar varsa; bu yerde VS emsali yerlerde toptanir ahkâm çıkarırlar, aralarında hizmetler taksim ederlerdi. Orada meselâ burada olduğu gibi şunun bunun cebinden para veya şunu bunu çalmak hırsızlığın baydığı telâkki edildiği İçin bu a-pnşlar büyük çapta hareketi ve menfaati tercih ederlerdi kİ başta kalpazanlık gelirdi. (Para taklit etmek ve sürmek!'. Aşağı yukarı her yerde olduğu gibi Par İst ek! dostlarımdan biri bir akşam kendi kendine Monmartr İle Monparnas’ta dolaşa dolaşa artık fazlasına imkân olmadığını görünce çantasında kalan bfr iki beş frankla portakal almak ve yürüye yürüye e-vlne dönmek ister. Beş frankın birini bozması |cin portaknlcıya verirse de alması bir olur. Herif para kalptır der, Dostum oralarda dolaşan polise müracaat eder. Satire şifa verici cevap almaz Aman polis efendi filân derse de efendi dinlemez. (Bu hâdise yukarıda '-sml geçen Tro's epls. yâni üç başak kahvesinin önlerine tesadüf eder) ve tam bir Paris lehçesiyle güzel bir nasihat alır. Fakat parayı kullanamaz. Meğer ki bu kalp paralar bu kahvede basılırmış ve müdavimlerindenolan kadınlar tu kârı itmam eylerlermiş. Oralarda dolaşan memurlarda böyle bir şikâyet tesadüf edlve-rlnee maslahatı nasihatle halletmek İçin kahvenin bir ıevl bekçtllğlnf yaparlarmış! Hatırlarım hâlâ; dostum bu iki beş frangı evindeki çalışma o-dasınuı duvarına mıhHmışti. Geçenlerde aldığım bir mektupta yazıyordu bâlâ yerinde duruyormuş!
S M. S.
NOT: Selftnlkten tstanbula serlev-haslyle yazdığım; Sultan Abdûihamİ-dln îstanbula avdetine müteallik tafsilâtı taşıyan yazılarım 21 ve 24 ve 28 şubatla 3 ve 7 mart tarih» nilshalan-m udadır.
Semih
*
tik sayısı tükenen
BÜYÜK DOĞU
yarınki sayısüe bir harika veriyor...
*
Bir İngiliz hava mütehassısı yazıyor: Havacılık işletmeleri İktisatçıları. uzun zaman tepkili uçaklara şüpheli bir gözle bakmışlardır. İçlerinden bazdan: «Güzel bir fikir. Fakat fazla masraflı ve dünya endüstrisinin şimdiki durumu karşısında, elverişli değil» demişlerdir.
Birkaç gün evvel Weybrlgde'dekl Vlckcrs uçak fabrikaları baş desinatörü Mr. Edwards bu tenktdlerl şu yolda cevaplandırmıştır: «Yanılabilirim. Hakikatte defalarca yanıldığım da v Skidir. Fakat bu konuda yan’ış düşündüğümü zannetmiyorum, Kanaatimce dört türbin» tepkili yolcu uçağı ncua Ve muhtemel olarak çift motörlü pistonlu uçağa kı pazen İşletmesi daha ucuzdur. Orta mesafe taşıt uçakları üzerinde bir hayli hesaplar yaptım ve bu neticeye vardım. Kanaatimce bu vardığım neticeler yapılacak tahkikat ve tetkikler sonunda teeyyüt edecektir.»
Bu mukayeseye konu teşkil eden uçak F:dwards'ın geliştirdiği 32 kişilik tepkili yolcu uçağıdır. Bu uçak «Vls-count» olarak anılmakta olup, tepkili morinalarına İlâveten İkişer bin beygir kuvvetinde bir çift maliun tiple motörle de teçhiz edilmiştir.
«Vlscount» un, tepkili maJdnalan tarf.nndan tahrik edildiği zaman, İşletme masrafları, alelâde motörle müteharrik ayni büyüklükle bir uçağın masraflarının tamamiyte aynidir.;
Buna mukabil tepki» uçağın dlğor tip uçağa faikıyetleri mryanında en büyüğü sürattir. Tepkili uçak yolcu seferlerinde saatle vasati 335 mil Seyretmektedir. Buna mukabil ad! mo-(törlil uçakların vasati sürati 210 mildir. Buna ilâveten 4 maklnası, bu u-, çağa en büyük bir emniyeti sağla-• makta olup, tepki» yolcu uçaklarında ( gürül! ıı pek azdır ve katiyen ihtizaz yoktur. Diğer bir faikıyet de. uçağın yere düşüp parçalanması halinde yangın çıkma tehlikesinin nispeten azlığıdır.
Mr. Edvards. tepkili uçakların ıı* munıl durumu hakkında yaptığı tahlil sırasında şunları da belirtmiştir: Orta mesafeli İşletmelerde (1000 İlâ 1200 kilometre) tepki» uçağın, çok dalın yavaş olan alelâde mutörlO u-çakiardan daha ucuz olduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla gelecekte kıta üzerinde- j kİ seferler İçin bu tipler ideal uçaktır. Bununla beraber, «VlSCOiint» gibi 4 tepki» makinalı uçakların her türlü hava şartlan altında işllyebtlmele-rl İçin, hava alanlarındaki uçuş kontrol sistemlerinin ıslahı lâzım gelecektir.
Esasen alanlardaki kontrol sistemlerinin mütemadiyen geliştirilmesi her tipte uçaklar için tablatiyle faydalıdır.
«Vlsrount» uçağının kendisi de
şüphesiz ki insan üzerinde büyük bly tesir bırakan bir başarıdır. Dünyanın ilk tepkili ticaret uçağı olması dola-yulyle, adı şimdiden havacılık tarihçesinde yer almıştır. Dünyanın bütün memleketleri, bu tip uçağın yolculara sağladığı rahatlık ve kolaylığı, Iştete m» bakımından imkân verdiği tasarrufu dikkatte ve İlgi »e takip etmek-tedfrler.
Alelâde motörlerie müteharrik uçaklarla seyahata alışmış olan yolcuların güçlükte inanacaktan iki hu.su-slyet zikredilebilir «Vlscount» on süratle yol almakta İken, kanını-’.da bir masanın üzerine dikilecek otan bir kurşun kalemi olduğu gibi durur ve düşmez. Uçak o derecede sarsıntısız uçmaktadır.
Bir de pistonlu - motörlü uçuklara kıyasen »Viscount» un kamarasında gürültü hiç yok denilebilir Ses. motörlü uçaklara kıvasen 20 desibel ilaha aşağıdadır.
Bu durum karşısında tepkili ucck taraftarlarının, bu tip uçakları istikbalin uçağı ilân etmelerine hayret edilemez. «Vlscount» uçaklarının 1951 yılı sonlarında, tamamiyle güvenilir bte taşıt vasıtası otarak oöuin dünya isletmelerine arredllehı r"ektir.
/■
İS M.,r Oum, 'rai nijinu S 1u
ATLASM®
KO.MEDİ FRAN’S’EZ SOStfEİLKLERİNDEN MARİI VENTUKA - ve JAN M.UÎTİNELLİ
ve arıt adaşlarının lştiraâllc LE VtEİL HOMME
4 perdelik Porta-Rlche’ln esen
1 A Serisi Biletleri
Her ycı İçin tek biletler satıl-makuıdıc. Abonenıan oUeUerirun aîdınlması rica olunur.
DİKKAT : Çarşamba - Cumartesi - Pazar Mu t i.relerinde tenzilâtı biletler.
. 5-3-2 LİRA .
hlaahul Belediyesi şehrr Tiyatrosu
Dram kısmı saat 20 da
O BÖTLE İSTEMEZDİ Yazan:
Ahmet Muhip Dram as Komedi kısmı
P A f D Q S
Yazan: Cevad Fehmi Başkut
müa.mmeh »ARACA OPERETİ MAKSİM'de
Bu akşam 20.30 da PL.İTİN PALAS
Pawı(-tesi «npımiar- vasiuı
KISKANÇLIK
Yazan: ALP1IONSE DAL'DET A TOrkçesl: MFBRERE ALEVDE
- Tefrika No. 31-T- - ı_ ■-
tâki mevkiini almak üzere «Çabalama kaptan ben gidemem» diye inliye poflaya dönüş yoluna koyulurken, biz de, karadan azizim, karadan, Cor-nlche «tarikiyle» Monte Carlo'y» avdet buyuruyorduk.
Otelde: babamın bir mektubu beni tekliyordu, mektup değil şerefe, vatana çağıran bir harb borazanı tanırsın! Neler efendim neler; yüz senedir. dalma bizden şanlı sancak altında, hem de en şeref» mevkide, bir Dauvergne bulunmuş; eğer yarın öbür gun, bir harb patlasa, eğer Fransa oğullarına muhtaç olsa, bizden kim yürüyecekmiş?
Kesen kes metresimi bırakıp Saint - Cyr’e girmeğe teşvik edici, ne de lirik bir üslupla doldurulmuş dört kuca sahlfe! Bütün bu yanık yanık borazan çalmaların, kıtımı bile kıpırdatmadığını tahmin edersin.
Harb. bana can sıkıntısı, bezginlik
veriyor; bence bu hem pis, hem de budalaca bir işi
Bir harb meydanını göz önüne getirmenin iki şekil yok mudur Vallongue? Biri şakuli: Yan! süvarinin, elde yalın kılıç, üzengilerin Üstünde döğrulmuş, kafa hafif tertip dumanlı, tepeden dikine başıkı... öteki de ufkisi: Karnı deşilmiş, kan pislik İçinde, yerde sürünen yaralının, «düzlemesine» bakışıl Bana sorarsan harb meydanını hep bu İkinci zaviyeden görüp tasavvur etmiş, korkmak değilse bile bol bol tiksinti duymuşumdur.
Wlssembourg'un ertesi günü, babam muharebeyi an ta turken şöyle bir cümle kullanmıştı: «Et... Hrr taraf et içindeydi...» İşte harb bana, baştan başa et, — ama dipdiri, gezen, yürüyen, can, nur dolu et değ» ha —. doğram doğram, kesik kopuk; arabalar dolusu «t halinde görünüyor.
MELEK’te
muvaffakiyetle gösterilen
SON MACERA
filmi daha bir kaç gün
ATLA S’da
gösterilecektir.
Seanslar: 2.30 - 4.30 - 8.30 ve 0.35 perşembe ve cumartesi II de ucuz matine
*
Kadıköy SÖREYYA Sinemasında ■
IL Bu akşam 3 film harikası birden
I 1 —İSİMSİZ KAHRAMANLAR
ALAN LADD - G. FİTZGERALD
2-AŞIKLAR YOLU
DEASNA DI'RBİN — DİCK KAYMEN —
İKİ HÂRİKA MUHARRİRİN İKİ HÂRİKA ESERİ
A - £>a.
ÜÇ A ŞK BUHRANLI GECEL ER
S LİRA • ARİF SOLUT KİTABEVİ • 2.5 LİRA
Created by free version of 2PDF
1
Halbuki alçağın korkağın biri de değilim. Geçen geceki kıynmette. Mavl-Beyaz-Kırmızı'nın aslan tayfasüe beraber kollan, paçaları nasıl sıvadım bir görmeliydin; gözümü hiç bir şeyden sakınmadım, bir an bile korku duymadım. Hayır, bendeki tabansızlık meselesi değil. Herkes gibi benJnı de kahramanlık dakikalarım tutabilir. Yalr.u insan kasaplığından İğreniyorum- Üstelik şu kelimeler yok mu: Vatan, bayrak, aile lânarı, bunlar İçimde riyakâr akislerden, kuru bir rüzgâr, boş bir sedadan başka bir şey uyandırmıyor. Ben de benim gibisin Aziz Vallongue; yalnız arada şu fark var: Bende her şey fazla okumaktan, fazla düşünmekten doğuyor
Senin kafanı dimağını nice gene Fransızrarmkl gibi, Alman felsefesi sarıp, zaptetmiş! Doğrusunu istersen bu hal. — tabii bir bakımdan — Al-zas’m, hattâ Lorralne'ln zaptından da mühim. Hissi melekeleri sade ilim ve fen yoluna dok üşünüz, alilerde duygu hassasını yok etti.
Amma ben, ben ki bir şey bilmiyorum. bir şey okumadım, bir şey öğrenmedim; nasıl oluyor tin mânevi bezginliğin ruhi çöküntünün aynı derecesine ulaşmış bulunuyorum? Daha on sekiz yaşımda neden böy-
le kurumuş, örselenmiş bir haldeyim? Vazifenin, borcun hor türlüsüne bu dudak büküp, omuz çekişin; hangi kanuna olursa olsun bu İsyan direnişlerini bana nerden geliyor?... Benimki gibi bir İzim, bir aervet, bir gençlik, sonra da bir anartlşst ruhu, bu neden? Her şeyimi söylediğim, içimi dışımı bilen arkadaşım: Bana kendi kendimi anlatmağa çalış, olmaz mı? Beni sadece, — mektubun o hissi veriyor — yeni cereyanın bir örneği, mostralık bir parçası mı sayıyorsun? öyle ise bizden yaşlılar hayrette kalacaklar- Biliyorum gidenlerle gelenler birbirine hiç benzemiyorlar; amma bu «efer, babamla kendime bakarak bir fikir yürütmek lâzımsa, İki nesil arasındaki köprüler bütün bütüne atılmış oluyor... iki kıyıyı ayıran anlaşmazlık da, gitgide koca bir kin deryası halini alabilir.
General cenaplarının mektubunu muhakkak k! kendi kof amca okudum, o şairane cümlelerin içinde ancak muhterem pederimin hayata, sıhhate kavuşmakta ve sevgili madam F...'ınt tekrar ele geçirmek sevdasında olduğunu gördüm. Şunu ela itiraf etmeli kİ, babamıri, askerlik bâbında yazmak külfetine giriştiği nasihatlerin tadını, mahdum beyden ziyade, sabık
«mahbubesl» çıkardı! Bu kısımlarda, hassas cananın gözleri bol bol yaşardı; zaten bir zamandır bu hassasiyet nöbetleri sıklaşmağa, hattâ endişe vermeğe başladı! İster misin maceranın bir de o türlüsüne çatayım 1... Fakat mektup faslındaki göz yaşları hissi, mânevi bir kaynaktan kopuyordu. Adamakıllı heyecana kapıldığım, en büyük fedakârlıklara hemen razı olacak bir hale girdiğini atılıyordum. Kurnaz ihtiyar, mektubu asıl bana değ», omuzumun üstünden — tabii yanık muharririni de düşüne dü-şünel — okuyacak insana yazmıştı.
Bundan sonra, dah* parlak bir babalık nümayişinde bulunacağım da tahmin edebilirim.
Bahse girerim kİ, niyeti, bugünlerin birinde bizzat kalkıp gelmek, bir taşla İki kuş İndirmek kabilinden, hem metresini, hem de oğlunu avlamak üzere önümüzde güzel bir melodram sahnesi oynamak I
Onu bckUycccğlm sanıyorsa, aklına şaşayım! Birincisi, artık ruletten hoşlanmıyorum, al sana cılk çıkan bir his ve heves daha)
Bu Afrika gibi yerde kebap olmağa, güneşten, kızgın tozdan gözlerimiz) harap etmeğe, ağustos böceklerinin bitmez tükenmez cırcırlarından nere-
deyse kulak İlletlerine ıığramağu değer bir İş değilmiş-
En iyisi, ®n münasibi ne blllyo» musun? Yatıma binip güzel güzel yollanmalı,.. Lydle'yl de kara yoluyla Britanya mn veya İtalyan m — neresi olursa olsun — bir tarafında bana getirebilecek dostlara emanet etnıelL Etme» ama, kime? Nansenlerde ar» tik İş yok... Az kalsın söylemeği unu* tuyordunı, zavallı İsveçli, Monte» Cario’ya dönüşümüzün ertesi gumâ, veremin galopant denen aceleci clıte sinden yakayı kurtararuayıp, obüj dünyayı boyladı- Ha, filozof efendi, hazır lâf açılmışken, sana günah çı* karan papazına anlatır gibi, esrarlı ateş». — âdeta söylenmez çeşidin.* den — bir ruh ve his hâdisesinden bahsedeyim:
Dediğimiz gibi, tsveçl! rahmeti ıui%» mana kavuştu. Biz de İki gün bu ölümle haşir neşir olduk; Lydle, sfint» ler saati dert» dulun yanında... Ben* denli de — para verdiğime göre hey İşe kullanıp koştuğum — babaca® Nultfle beraber, rahmetliyi memleke* tine İletmek İçin, üç katlı mejvdesl tabut, kurşun, araba peşinde; nakliye transit işleriyle pala çalmada--
(Arkası var)
|= M O Z B K =|
Corto’yu dinlerken
Bu pahalılık neden?
Devlet iktisadi teşekkülleri ve bir ruhî lıâlet
kendilerine en kuvvetli mânevi bağlar tlo bağlamıştır.
Bu bağ maddi, menfaatin
üstünde ve bundan şok kuvvetli olan hizmet umum! menfaat için çalışmak hissine ve «erkine dayanmakta-
Devlet Drttead! teşekküllerinin !da-n tara hakkında müspet ve menfi fer çok mütalâalar yürütülmekte, bir kaç seneden beri, bunların rasyonel btr tanda işletilemediği, işletileml-yecegt kuvvetle, İkna edici deilHer İle iddia edilmektedir. Bu teşekküller sırf iş ad"mı ölçülerine göre tetkik edilir toe, muhakkak, hususi teşebbüse kt-yıs edllemlyecek btr gerilik araedtr.
Hususi teşebbüsün yegâne hedefi kârdır: devlet iktisadi teşekküllerinde, kür belki tali bir hedeftir. îkl «aha arasında yapılan mukayeselerde, ekseriye, ölçülerin ayrı olduğu, devletin kurduğu ve işlettiği mües-seselertn semerelerinin doğrudan doğruya bu müesseseîertn bilAnçola-nnda görünenden farklı bulunduğa, strf ticari kftnn yanında ve üstünde memleket iktisadi bünyesi üzerindeki .
tesirlerin, bir takım içtimai faydalı- katlanarak, eski, onları ruhan tat-nn unutulduğu müşahede edilmekte- * * ... .
dlr. ı
Vakıa bu semere ve faydalar, bir bilançoda olduğu gibi, derhal görülmez, ancak bir tahlil neticesinde anlaşılır vc maalesef hazan da demagojiye sapılarak şişirilebilir Fakat ölçülü kafalar bunlar» hakiki mâna -----------------------------------
ve kıymetlerile İfade edebilirler ve imkânlarını azami derecede kuüan-etmelidlrier, . ' ınasuu bilmekte, şeker İşi İçLn bu i$-
Unutmamak lâzımdır kİ bugünün ]e eskiden meşgul olanların, kâğıt işi hususî teşebbüs ölçüleri ve zihniyeti- 1 için, bir zaman bu İşi idare etmiş le on dokuzuncu asrın ortasındaki Lş olanlarını mütalâalarını almadan hiç adamı zihniyeti arasında Çok büyük bir karara varmamak tadır, farklar vardır. Eski, bundan 75 sene 1>rpjln n04y akogi utl ueıb a s bbz emcelkl bir lş adamının nazarında [ Ekonomi Bakanının en tabiî müşa-bugunkü bir fabrika sahibi veya bir ı »irlert eskiden İktisat Bakan'.ığıraû banka müdürü, bir ticarethane şefin- • içinde, devlet müesseselerlnin haşinden fazla bir hayır müesscsesl mfldfı- 'da bulunmuş olan kıymetli insanla r-rüne benzer. 'dır. Bunlar, ruhan, kendilerini aynı
Telâkkiler çok değişmiş, menfaat muhitin mensubu saymaktadırlar ve öçüieri her sahada genişlemiştir. Bu'mütalâaları, her türlü ihtlras'.an genişlemenin asıl sahası devletin lk- münezzeh, ancak memleket menfaati Usadi taaityet sahasıdır. Bu sahada kurulan işlerde bütün ekonomi bünyesi üzerindeki tesirler, memleketin seviyesinin yükseltilmesi bakımından faydalı, nihayet İçtimai akisler doğrudan doğruya bilançodaki rakamlardan razla düşünülür. ] . .
Fakat bıı demek değildir İti bu te- ' nalann esaslı kısımları İkmal olun-şekkûllerln Ulânçolan zarar, hattâ J muştur. Dün belediye reis muavini azami zararla kapanmalıdır. Bıı te-'Salt Koçak yanında mühendis ve ml-şekkiillert 19 uncu asır lş adamı ğih- ' morlar olduğu halde İnşaat sahasını olyetlle mütalâa etmek yalnış oldu-'gezmiştir.
ğu gibi, bir mirasyedi ruhu İle İdare j Yeni »ergi ve spor sarayının İki ay etmek de hâtadır. Ne ifrat, ne tefrit! sonra ikmal edileceği tahmin edll-
Mevzuu kötü bir politika edcbtya- 1 mettedir. Haziran başında yapılacak tına sapmadan, ele almak, objektif oian Milletlerarası glireş müsabaka-olarak tahlil etmek mümkündür. Bu ıan burada olacaktır. Müsabakalara yapıldığı gün bir çok sultetehhilmler ■ edecek milletlere bu husus teb
ortadan kalkar ve hususi teşebbüs ile ’ Ug etnidigl İçin yeni tesisatın o zarna-devlet işletmeleri birbirinin rakibi' olmak durumundan kurtulup, birbiri-nln yardımcısı, tamamlayıcısı otur.
Her mevzuun bİ2e has sükûnetle, bitaraflıkla ele alındığını, iktisadi ve İçtimai işlerimizin, bunlan en İyi anlayan ve bilenler tarafından İncelendiğini ve izan edildiğini germek en büyük emelimizdir ve bıı herhalde tahakkuk edecektir.
tMvlet iktisadi teşekkülle clahı. minele ve basında bulunanların ruhları üzerindeki silinme* İtleri zevk ve iftihar İle müşahede edilmektedir Resmi işletmelerin başında bulunmuş olan bir çok kıymetli vatandaşlar, son senelerde, bazı cazibelere kapıta-rak. hususi teşebbüs sahasına at ilmiş" ar ve belki de muvaffak olmuşlardır Müteaddit müşahedelerimize dftvnr.aralr iddia edebilirle ki, bunlar arasında en çok muvaffak olmuş, para kazanmış ve el’an kazanmaktı olanlar bite, eski devlet nr'1*ssese muhitlerini hasretle anmakta ve aramaktadırlar. Demek fal, bu müesseseler. İçlerinde bulunmuş olanlarda derin bazı İzler bırakmış, mensuplarını
dır.
Dünya ne kadar maddileşirse maddileşsin.. bla Türkler. mânevi kıymetlere, cemiyete memlekete faydalı olmak şevkine en yüksek mevkii vermeğe de ram etmekteylı ra idecülz. îktlsad* devlet teşekkülleri belki bu mânevi başlılıkları yaratmakla, hikmeti vücutlarının en büyük delilini vermiş oluyorlar. _
Bu ruhu taşıyan ve bugün serbes iş sahasında bulunan bir çok faymc-lll İnsanlar, belki İlk İşaret üzerlno. hatta maddeten büyük fedakârlık’ara
nün eden mevkilerine dönmeğe razı olurlar. Fakat bu kadarı olmasa bile, bu İnsanlar eskiden İçinde ve başında bulundukları devlet iktisadi mües->e.seterlnln daimi hfidlml ve müşaviri olabilirler.
Ticaret ve Ekonomi bakanı Cemil Sa İt Borlaş eski elemanlardan İstifade
ölçüsüne dayanmaktadır.
Ceval NİZAMİ
Sergi ve Spor Sarayı
Harbiyede inşa edilmekte olan sergi ve spor sarayının bir an evvel bi-ılrlimeslne gayret edilmektedir. Bl-naiann »snalı kısımları ikmal olun-
İstanbul FU&rmoni Demeği, konserleri İçin angaje ettiği sanatkârları salonunda da ağırlıyor. Bu toplantılar dernek kzalar mı, müzik muharrirlerini, müzik severleri bir arada görmeğe vesile oluyor- Geçenlerde üstat Corto» şerefine tertlbedllnılg olan böyle bir akşamda büyük piyanistin etrafında halkalarmış olanlar arasında ben de vardım. Kadın, erkek herkes üstadı sıkı bir çember içine almıştı. Sözlerini İksir gibi içiyorduk. Cortot kendisine sorulan bir suali cevaplandırıyor, yahut sözün mecrasına göre bir mevzuu tetkik ediyor:
«Ben yeni bir esere çalışmaya başlamadan evvel onu uzun uzun okurum. Elimde nota, saatlerce onunla başbaşa kalmaktan zevk duyarım. Eserin her cümlesi üzerinde durmakla, beste kombinezonlarının nrrını keşfetmeğe çalışmakla etüde tekaüdüm etmesi gereken hazırlığı yapmış olurum. Ondan sonra notayı piyanoya kor, çalışmaya başlarım.»
Elli yıllık musiki faaliyet! esnasında büyük Fransız bestecilerini şahsan tanımış, onların eserlerini çalmış. bir çoklariyle samimi dostluk rabıtaları tesis etmiş olan Cortot, besteci Debussy’ye alt bir hâtırasını anlanıyor;
«Debussy henüz vefat etmişti Hâtırasını anmak İçin terllbedilen bir konserde onun Prelude'lerinl çalacaktım- Prelude’lerin tamamını, yani her iki kitabı... Bir vakitler kendisinden, dinlediğim ve ona beğendirmeğe muvaffak olabildiğim bir Ikl tanesini rahatça çalabilirdim Çünkü bestecinin arzusunu yakından biliyordum. Fakat diğerleri hakkında çok mütereddittim. Nihayet bu hususta beji belki tenvir edebilir düşüncesiyle Debussy'nin dul katisını ziyaret ettim. Müşkülümü «ulattım. Prölude'leri dinlemek İstedi, çaldım. Ben çaldıkça o ağladı. Pre-lude’ler bitinceye kadar kadıncağız da bitti, harap oldu Ben de çok müteessir oldum. Bu yoldan da bir şey elde edemiyeceğimi anlamış, İzin alıp ayrılmak üzere İdim kİ odaya Debussy’nin küçük kızı girdi. Küçüğü biraz sevip okşadıktan sonra sordum: (Bu Prflude'lerl çalarken babanı hiç dinlemiş mi İdin? Sık sık bunlan çalar mıydı?) Çocuğun cevabı: 'O çalmaktan ziyade dinlerdi 1 oldu.»
Debıı&sy’nLn musikisi hakkında mühim bir İpucu... Fakat aynı zamanda Öğrendiğimiz; Cortot çapında bir piyanist, bir musiki âliminin bile bir eseri çalmaya başlamadan önce duyduğu mesuliyet hissidir. Bestecinin düşüncesine âşinâ çıkmak, ken-
rakibi n4 kadar bitirilmesi zaruridir.
disine yol gösterecek bir le bulmak İçin çalmadığı kapı kalmamış.,. Sanat eseri, bu kadar İnce eleyip sık doku-
Kg AKŞAM S|
C|r Abone bedeli
Senelık M» Kuruş Mira ruru»
« «jlık ISOO » W» •
3 «yiık «ra ■ 1640 •
■ *ylm wo » - »
Adres tebdili için «İli Kuruttuk put «Onderitmclldlr. Akıl takdlrd* kdre» aeiljUrlImct
Telefonlarımız Bujmuhırrtr' v*zı isleri ar» - !o»re «m MlldOr 20491
İdarehane 8»bUHl elvan
C«noi NadU anunS1 No 13
■tnıı «ııuıınnnmnaıı uımı ımnıuıı miuii iiuii iHiıınınnıu mrem
Errllndr Doğu ve Balı devletleri mmtnkalan. mania!art* birbirinden ayrılmıştır Yukarıda im suretle ayrılan bir sokak görünüyor.
Perakendecilere Halde yüksek fiatli fatura veriliyormuşl
Fatura gösteremiyenler de var...
fazan : Cemaleddin Bildik~|—
| Bir meyvacı, ibrazına mecbur olduğu hiçbir şeyi mürakıbe gösteremedi! | — 110 kuruşa alınan muz’unhiç kârsız 110 kuruşa satılmasının hikmeti | nedir? — Bir buçuk ay evvel alınan elmalar pınl pırıl, taptaze durur mu? j —Yalnız perakendeciler halkı değil, toptancılar da perakendecileri al) datıyorlarmış! — işi bastan halletmek lâzım.
v--.- ----- -.-.-.A - - —
ma sonunda asıl değerini bluyor. üstat Cortot'nun etrafını Çevirmiş olan halkanın biraz gevşediği biri
anda sormak İstediğim birkaç suale cevaplar aldım:
«On bir sene evvelki memleketinizle bugün gördüğüm memleket arasında mühim bir fark var Beni da-
ha ziyade İlgilendiren, tabla! lyle müzik meseleleridir. Halkınız çok dikkatli, çok anlayışlı ve heyecanlı... Bu ciheti Ankarada ve burada verdiğim konserlerde müşahede ettim Ankara Devlet Konservatarı beni çok İyi karşıladı; mütehassis oldum. Konservatuarın çok nazik bir müdürü var. Ankarada iken kompozitörlerinizden Adnan Saygun'u tanıdım. Zaten daha evvel tahsilini Parlste yapmış. Hattâ bir ara benim Ecol? Normale-
den de istifade ettiğini zannediyorum, İstanbul Konservatuarının genç orkestrasını çok beğendim. Genç elemanlardan müteşekkil... Hepsinde öğrenmek hevesi var. Bu ateş devam ettiği takdirde daha çok Ilcrilyeceftl-ne kaniim. Küçük orkestranız daha şimdiden blzlerl memnun edecek değerdedir. Şef Cemal Reşit Rey'l şahsan çok takdir edenlerdenim. Bilgili, çalışkan, feragat sahibi Mr şef olduğu kadar mükemmel btr piyanist ve değerli bir kompozitör olduğunu da müşahede etmek fırsatını buldum. Bana eserlerini çaldı. Şahsî ve milli karakteri belirten eserler... Bu değerde bir insan memleketiniz için büyük kazançtır.»
Cortot. parmaklan arasından düşürmediği sigarasını tüttüre tüttüre tatlı tatlı konuşuyor. Her sözünde olgun bir kafanın derin mânaların! buluyoruz. Elli yıllık sanat hayatından anlattığı hâtıralarla temas ettiği çeşitli musiki mevzularını dinlerken hepimiz o akşamın unutulmnz anlarını yaşadık
Fikri ÇİÇEKOCLl
HALKEVLERİ - KURUMLAR
+ »İŞLİ HALfcEVİNDrM: — İH mart KO cuma «ünS aac.1 18 de Holkrvlınlzde Uejr Ce-»'♦t kâUraal Dtkcnll (aratırdan (Hayatta mıı-««Halojet ve ahla») mevzuenda bir Jcunh-iane verilecektir. Heık«e gelebilir.
1938 senesinden 1948 senesine kadar hayat pahalılığının, artış nispetini tesblt eden Ticaret ve Sânayi odası İstatistiğinde açıkça görüldüğüne göre en fazla flat yükselişi nebati gıda maddelerindedlr. 1938 de «100» olarak hesaplanan fiate nazaran nebati gıda maddelerinin 1048 deki artışı 518 ya kadar fırlamıştır. Yani aşağı yukarı kilosu 15 kuruş olan havuç 75, o zaman 20 kuruş olan ıspanağın kilosu 100 kuruş olmuştur.
Bu pahalılık neden? İstihsalin İstihlâki karşılayamıyacak kadar nz oluşundan mı? Hayır...
Sebzecilerle meyvacıları kontrol ederek onların ucuz aldıkları mallan pahalı salmasına mâni olacak belediye murakabe ekiplerini takibimden de (*) elde ettiğim sonuca göre yiyecek maddeleri flütlerinin bıı yükselişinde, murakabenin zayıf oluşunun da çok büyük rolü vardır. Koskoca Eminönü mıntakasında teftiş ve murakabeye tâbi 11.174 yer. sadece sekiz kişilik bir milrakabe heyetinin kontrolün? bırakılrsa esnafla basa çıkılabilir mİ? Bir tarafta bir sebzeciden — malını normal kârla satıp satmadığını anlamak üzere — fatura aranırken sırf murakabe kadrosunun zayıf olması yüzünden, öte yandaki sebzeci ile meyvacı malını yüzde 50-60 kârla satmakta serbest kalıyor.
Bir meyvacı önünde
Evvelki gün esnafı kontrole çıkan bir belediye mürakabe heyetini takibim sırasında gördüm. Yanında resmî elbiseli belediye zabıta memurları bulunan müraklp, meyvacıya sordu:
— Hani levhanız?
Meyvacı ellerin! oğuştura oiuştııra, cevap verdi:
— Yok efendim.
— Teftiş defterinizi çıkarınız?
Manav, yine ayni pozlarla, teftiş defterinin de olmadığını söyledi:
— Muayene cüzdanınızı gösteriniz?
— Yok efendim.
Mürakip, sergideki meyvaları gözden geçirerek:
— Hani etiketleri? dedi.
— Rüzgâr uçurmuş olacak efendim.
MiirakiLln her isteğinde derhal İbraz etmek mecburiyetinde olduğu levhaya, teftiş defterine, muayene cüzdanına «yok!» diye cevap veren manav, sattığı mal üstünde bulundurmak mecburiyetinde olduğu flat etiketlerini de rüzgârın ' uçurduğunu söyleyince mürakip:
— o halde, dedi, şu muz'un flâtuü söyleyin bana?
— Muz’ıın mu efendim?
— Evet muz’un...
— Flatlnl mİ dediniz efendim?
— Evet flatlnl..
— Şey, efendim... Kilosunu 110 kuruş* satıyorum.
— Niçin etiket koymadınız?
— Vardı ama.. Rüzgâr uçurmuş dedim ya...
— Peki faturasını gösterin.?..
Kârsız satış olur mu?
Manav, cebinden çıkardığı bir tomar buruşuk kâğıtlar arasında mua* un faturasını aramağa koyuldu... Nihayet bir fatura çıkarıp müraklbe u-rattL Bunda muz'un Halden toptan almış flfltl 110 kuruş olarak yazılı İdi:
— 110 kuruşa aldığın mua'u 110 kuruşa mı satıyorsun?
Manav, ezile büzüle cevap verdi:
— Ne yapalım, alış veriş yok. Sat-ınasam çürüyecek. Onun İçin 110 kuruşa aldığımı 110 kuruştan, hiç kârsız »atmak mecburiyetinde kaldım.
Bu manavı teftiş eden mürakip, bir bayandı; İktisat Fakültesinden mezun olduktan sonra belediyeye İntisap ederek mürakip olmuş, üç beş »enellk tecrübelerine İstinaden:
Yukarıda: BU* manav, kendisi hakkında tanzim edilen zaptı imzalıyor. Altta: Bir satıcı, nıürakip bayanın suallerine cevap veriyor.
ra verilmesinin önüne geçilmesi lâzımdır. Müzminleşen bu derdin çaresi bulunmadıkça halk, on kuruşluk malı 50 kuruşa yemeğe mahkûmdur.
Bir buçuk ay evvel alman elmalar
Bir dahaki yazımda da esnafı teftiş eden mürakipterln, enteresan mü-şahedelerindeıı, esnafın kendilerine karşı aldıkları tedbirlerden bahsedeceğim.
Created by free version of 2PDF
Bu manav hakkında etlketsizlik-ten, teftiş defteri ile muayene cüzdanım İbraz edememesinden, sattığı diğer malların faturalarını göstereni emesinden dolayı zabıt varak s s: tanzim edildikten sonra diğer bir manava geçtik. Burada elmalar üstünde • 120 kuruş» yazılı etlkeller vardı. Faturası istendi. Manav faturayı İbraz etti. Toptan almışı 110 kuruş olan btr elmanın 120 kuruşa satılması da şüpheli görüldü. Fakat manav, yalnız kendilerinin takip edildiğini. Hale ise hiç uğranmadığını söyllyerek şöyle dert yanmağa başladı:
— Bu elmayı ben 110 kuruştan bir buçuk ay evvel aldım. İyilerini normal kânını İlâve edip sattım. Şimdi bozulmağa yüz tutan bu kısmını da 110 kuruştan satıp elden çıkarmağa çalışıyorum. Bizim, halkı aldattığımızı iddia edensiniz. Fakat bir kere !de Hû!» gidin de toptancıların da biz-leri nasıl aldattıklarını bir görün... Ü»t kısmına İyilerini döşeyip sandıklan bozuklarla dolduruyorlar. Derdimizi biz kime anlatalım...
Manav, Haldeki »atışlarda hile yapıldığını açığa vurmakta haklı idi. Fakat bununla beraber, mürakip (te yine ydlann verdiği tecrübelerle, elmaların bir buçuk ay evvelki elmalar olmadığını iddia etmekte haklı idi. Çünkü elmalar, daha bir hafta evvel alınmış gibi pınl pırıl, taptaze hallerini muhafaza ediyorlardı. Me-ğar esnaf, eski fatura İbrazı »uretly-1» de mallarının toptan alınış flütlerini glzllyorlarmış.
Uzetmıyayım, bu manav hakkında
da zabıt varakası tutuldu. Fakat yalnız zabıt varakası tanzimi Ut bunların önüne geçllemlyeceğl aşikârdır. Derdlıı umumi olarak mütalâa edil-meJ v» baştan halli cihetine gidilmesi lâzımdır. Bu başıboşluk böyle-
Cemaleddin BİLDİK
— Gelin de, dedi, bu manavın 110 kuruşa aldığı muz'u, yine 110 kuruşa j sattığın* inanın bakalım.
Anlattığına göre. Haldeki satışlarda yüksek fatura vermenin bir tezahürüydü bu._ Manav, bu muz'u 110 kuruşa da satsa yine kâr ediyor de- ce devam ederse 1938 de 100 rakamı m ekti. Görülüyor kİ milrakabe teşki- İlle ifade edilen gıda maddeleri flatl lâtını kuvvetlendirmenin yanında,11948 deki 618 ya kadar yükselmesiyle evvelâ Haldeki toptan satışlarda pe-, kalnuyacak. altı yedi yüzleri de bu-rakendeci esnafa yüksek flatlj fatu- lacaklır.
Cerrahlığı çok
• »eviyormuş!
Fransada von der Tann adında b'r Alman yakalanmıştır. 1918 de Kü-nigsberg şehrinde doğmuş Olan bu Alman İkinci Dünya harbinden sonra bir aralık Fransız fabrikalarında çalışmış. fakat bundan çabuk bıki’.ış-Ur, Bunun üzerine Baron de T tun yazılı bir kart bastırarak vurgun ara mağa çıkmıştır.
Sahte Baron çok geçmeden yaşl'.-a, bir kadınla tanışmıştır. Kadın Baronu hakikî baronlar gibi giydirmiş, adamın cebini para doldurmuştur Bü suretle geçimini temin eden Baron bir zamanlar baytarlık okuduk unu hatırlıyarak hayvanlara ameliyat yapmağa başlamıştır. Faktı İş bunun* la kalmıyarak Baron bir müddet >un-ra insanlara da ameliyat yapmağa kalkışmış, bunun üzerine yakalanmıştır.
Von der Tann polise: «Cerrahi.!» çok seviyorum, bunun İçin ameli yala kalkıştım.» demiştir.
Bir talebesi olan sınıf
Birleşik Amerika yüksek mahkemesi Zencilerin de beyazlar gibi üniversite tahsil! görebileceklerine karar verdiğinden Mis Ada Fisher adında 23 yaşında Zenci btr ktz Oklahonıa 0-nlversiteslne yazılmak İstemiş, fal,. 1 Üniversite kendisini kabul etmem iştir.
Kız yüksek mahkemeye müracaat ettiğinden mahkeme yüksek ta hali görmek hakkı olduğuna, ya kaydının yapılmasına veya bu tahsil İçin husus! bir sınıf açılmasına karar vermiştir. Bunun üzerine hususî bir sınıf açılması kararlaştırılmıştır. Bu sınıfın şimdilik bir tek talebesi vardır.
Sabite 8
AKŞAM
17 Mart 194d
m ( 1 KADIN-MODA
MAHKEME KORİDORLARINDA:
Yazın istediğim gibi eğlenemiyeceğim!
Uyan ve yaraşan renkler
Ayakkabı, eldiven, kolye, şemsiye
Elbise diktirirken dikkat edilecek noktalar
Kumaşların bu kadar pahalı olduğu $ıı zamanda bile, yeni diktirilen bir elbiseden, mantodan pek Çabuk usanan kadınlar vardır. Bir, İKİ defa giyildikten sonra bunu dolabın en arka köşesine asarlar Ekseriyetle bu elbise, yahut mantoyu kendine ya* ıaştırmadığından üzülür ve gözünün görmemesi için ortadan kaldırırlar.
Bir çok fedakârlıkla yapılan bu elbiseleri bazı kimseler ortadan kaldıramazlar. îstemiyerek giymeğe mtcbıır olurlar.
Bıı beğenmemenin sebebi seve seve moda renk olarak alman kumaşın saç ve cilt rengine uymaması, yüze yaraşm amasıdır
Saç, cilt ve göz renklerinin giyim eşyası üzerinde cıi hlm rolü v&ıdır.
siyah saçlı ve »'.«mer temi olanlara lâcivert ve kahverengi hiç yaraşmaz, Ciltleri daha kararır, saçları parlaklığını kaybeder. Bunlara siyah, kırmızı ve bordolar, sarı renkler yaraşır.
(PlâUne sanı yani beyaza yakın açık sarı saçlılara tütün rengi, kurumuş yaprak rengi, bütün maviler ve yeşiller İyi gider. Kırmızı renkler ve bordo katiyen yaraşmaz.
Kızıl sarı, saçlılar siyah, koyu yeşil, çlvldl mavi gibi renkleri İntihap etmelidirler. Giyecekleri beyaz elbise fldlşi rengi olmalıdır.
Kestane rengi saçlılar kahverengi, koray. yeşil ve livanla mavisi renkleri giymelidirler.
Saçlarına ak düşenler kurşuni ve kahverengi hiç giymemelldirler- Açık gümüşi, bordo, yeşil ise yaraşır. Saçlar kadar cildin de ehemmiyeti vardır. Pudra, krem ve rujlar sayesinde elitte çok değişiklik yapılabilir. Buna rağmen cildin esas şekli gene tesirini gösterir.
Esmer ve soluk renkliler gri ve bej rcakterinden kaçınmalıdırlar.
Paris terzilerinin teşhir ettikleri yenilikler arasında yazın giyilecek ayakkabı, eldiven, takılacak kolye, kullanılacak şemsiye vo çantalar vardır. Resimde görülenler, bunlar arasında en çok beğenilen ve yatın mo-1 da olacaklardır.
1 — Beyaz iskarpin- Etrafından geçen beyaz tafta kurdele önde bağlanıyor.
2 — Renkli podösüettcn ajurlu İskarpin.
3 — Orl podösüettcn alçak ökçeII ayakkabı, -ökçesi renginde bir kurdele yandan geçerek arkada bağlanmıştır.
4 — İki yuvarlak mantardan yapılan çanta.
| 5 — örülmüş hasırdan ve İki parçadan yapılan bu çantanın ortası ve kutbu renkli İpeklidendir.
G — Renkli üzerine siyah çizgili İpekliden şemsiye. Etrafında volanı vardır.
I — Üç sıra beyaz inci üzerine sarılalı bir sıra renkli İnciden yapılmış (asma şeklinde kolye. Çift İnciden küpesi vardır.
8 — Beyaz pikeden eldiven, üzerine renkli ipekli makine teyeli yapılmıştır.
9 — Çapraz duran renkli taşlardan yapılmış çift kolye
10 — Beyaz pikeden eldiven. Bilek yeri İş İle süslenmiştir.
II — ÎTİ taneli kehribardan ya pilmiş kolye.
Cildi yağlı olanlar krep seten »e parlak ipeklileri giymemelldirler. Ya-katarına parlak pul ve boncuktan garnitür koymamalıdırlar. Kumaşın ve pulların pırıltısı yüzlerini daha yağlı gösterir.
Tcr.l kuru ve mat olanlar parlak ipekli giyebildikleri gibi pullıi boncuklu işlemeli de intihap edebllrler.
Renk intihap ederken dalma kuma ı yüze yaklaştırıp yakışıp yakışmadığına bakmalı. Gündüz giyilecek kumuıın rengini gün aydınlığında, gece giyileceği İse elektrik ziyasında intihap etmeli.
Bütün bunlara dikkat edildikten sonra iki renk arasında tereddüt edilirse gözlerin rengine bakmalı. Gözlere uyan ve yaraşan renk daima yüz? yaraşır.
Faydalı bilgiler
Badem kremi
Kışın eller çatlar, kırışır ve sertleşir. Buna mâni olmak için her yıkandıktan sonra bir mercimek kadar badem kremi alarak daha yaş olan elleri ovalamalı. masaj yapmalı.
Badem kremini yapmak kolaydır: 50 gram toz halinde makineden geç-m iş tatlı badem, 5 gram pirinç unu. 2 gram toz halinde rendelenmiş sabun, bir iki damla gül yahut her lı&ngi esansı almalı ve bnlarıu krem haline getirecek kadar gliserinle karıştırın alı.
Sırça yahut porsslen kapta muhafaza etmelidir.
Moda haberleri
* Etekler yerden 38 santim kısa olmağa başlamışLır. *
■A Bini mihracelerinin başlarındaki sanki an andının ve beyaz muslinden yapılan türban şeklinde şapkalar beğeniliyor.
Solmuş şemsiyeye yeni parlaklığı nasıl verilir?
Solmuş slyalı bir şemsiyeye, yeni parlaklığını vermek İçin gayet koyu bir çay hazırlamalı. Şemsiyeyi açıp çaya batırılmış bir süngerle yıkamalı, kurumağa bırakmalı.
* ilkbaharda çiçek yerine şapka- olan renkler çok giyilecektir.
lar kirazla süslenecektir. A* Basmadan yapılan elbiseler gü-
* Açık gümüşiden duman rengine nün her saatinde giyilecektir, kadar bütün gri renkleri modadır | Ar Üzeri İşlemeli keten elbiseler
A Açık sarıdan turuncuya kadar emprimelerin yerini tutacaktır.
Çikolatalı hafif kek
Bir çay fincanı toz şeker, bir çay fincanı un, iki çubuk çikolata. 5 yumurta. 125 gram tereyağı, bir tatlı kaşığı bak İn g povder almalı
Çikolatayı makineden çekmeli, yahut rendelemen, bir çorba kaşığı su İle gayet hafit ateşle bir İki dakika pişirerek halletmeli.
Diğer taraftan yağı elle ezmeli, içerisine yumurta sarısını, şekeri atarak İyice çırpmak, sonra evvelce hazırlanan çikolatayı, baklng katılmış unu İlâve etmeli, karıştırmak. Nihayet de telle dövülüp köpürtülen yumurta aklarını koyarak yağlanmış kalıba dökmcll ve fırında pişirmen.
Çatlayan eller için pomat
Soğuktan çatlıya» ellere sürülen şu pomat çok faydalıdır:
Bir yumurtayı suda haşltyarak katı yumurta pişirmell. Yumurta soğuduktan sonra »oymalı, yalnız sarısını alarak ezmeli ve içerisine damla damla 45 gram >«liı badem yağı ilâve etmeli,
Bunları yaparken diğer bir kap! içerisinde İS gram sarı balmumu ateşte eritmell- Yağlı yumurtayı sıoak balmumu İçerisine atarak iyice halletmeli. Sırça bir kapta muhafaza etmen.
| Müşküllere cevap |
Pijama, rop döşambr
Taksim. Demir A 15: 1 — Aynı
apartıman dahilinde de olsa bir daireden diğerine pijama İle gidilemez. Evinize gelen misafirleri pijama, yahut ropdöşambrla kabul etmeyiniz. Ecnebilerde pijama gecelik, entari yerlndedlr. Ancak yatak odasmda giyilir.
2 — önce kadınların size el uzatmalarını beklemelisiniz.
3 — Erkekler baloya giderken dahi tırnaklarına kırmızı yahut sedef etil sürmezler. Ellerine manikür yaptırdıkları zaman tırnaklarını deri pollsuar üzerine toz yalıut pomat sürerek parlatırlar-
4 — Yüze pudra ancak traştan sonra sürülebilir. O da pek hafif olmak şar tiyi e.
Kaşlardaki fazla kıllar
Kaşlardaki fazla kılları almak âdet olmuştur. Cımbızla almazdan evvel vazelin yahut gliserin sürülürse kıllar yumuşar, çekerken acı hissedilmez-
Her kaş alınışta mutlaka kolonya yahut İspirto sürerek çekilen kok yerlerini dezenfekte etmek şarttır.
Maznun yirmi beş yaşlarında bir delikanlı. Pek çık giyinmiş. Sinek kaydı tıraştan sonra yüzüne sürülen pudra bulaşıkları karşıdan farkediliyor. Yanaklarında allığı, dudaklarında ruju eksik. Şımarık bir şey olduğu yılışık bakışlarından belli. Kanapede bacak bacak üstüne atmış, sağ ayağının uclyle döşeme taşlarında tempo tutarak pes perdeden ıslıkla alafranga bir hava çalıyor, gelip geçenleri müstehzi nazarlarla süzüyor.
Bize de müstehziyane bir göz attıktan sonra başını öteye çevirdi. Yaklaştık, sorduk:
—■ Ne oldu, ahbap? Pek sıkıntılı görünüyorsun.
İsteksiz bir eda He mırıldandı:
— Çok sıkılıyorum. Aynı renkte boya bulamaksam ne yapacağım?
— Ne boyası arıyorsun? Ressam mısın yoksa?
Omuz silkti:
— Hadi canım. Ressamlık da ne imiş? Öyle sıkıntılı işlerle uğralamam ben. Otomobil boyasını düşünüyorum. Sağ çamurluk ta-mamlyle ezildi. Çöken yerleri düzeltirler amma aynı boyayı bula mamaktan korkuyorum. Kendi rengini tutturamazlarlasa çamurluk yamalı gibi olacak. Yirmi bin liralık arabada öyle şey olur mu? Görenler eski zannederler. Halbuki bir hafta evvel aldım.
— Kaza mı oldu?
Birdenbire öfkesi kabardı, sesi yükseldi:
— Elektrik diriğine çarptım. Zaten bu memlekette her şey bozuk. Elektrik direğini kaldırımın konarına dikmekte ne mâna var? Orta yere dikseler ne olur sanki? Yaya yürüyenler ini rahatsız olacaklar? Saçma şeyler bunlar. Yolda yaya kaldırımının ne lüzumu var? İki tarafa kaldırım yapıyorlar, ortada cadde dar kalıyor, otomobiller serbes gidemiyor.
— Peki amma yaya yolcular nerede yürüsünler?
Dudak büktü:
— Ben Beledlve Reisi değilim ki onu düşüneyim. Yaya yolcular beni düşünüyorlar mı? Baksana, kaldırımlar, elektrik direkleri yüzünden yirmi bin Hıalık otomobilimin çamurluğu berbad oldu. Boya meselesi canımı sıkıyor. Rfr haftalık otomobilin çamurluğu başka boya ile yamalanırsa yazık değil mi? Yeni olduğuna herkesi nasıl İnandırırım?
— Üzülme, ahbap «Bu otomobil bir hafta evvel yirmi bin liraya alınmıştır- Eski değildir * diye levhalar yazarsın, arabanın dört tarafına asarsın.
Bu teklif hoşuna gitmiş gibi göründü. Dalgın bakışlarla bir müddet düşündükten sonra.
— Olmaz, dedi. Levha da assam inanmazlar. Kadınlan inandırmak kolay mı? Çamurluktaki bozuk boyayı görünce otomobilin eski olduğuna hükmederler, bir daha da bu fikirden dönmezler. Bayanları bilmezsin sen. Bir haftadan beri venl otomobili görünce etrafında dolaşıyorlar. Caddede giderken direksiyon kırıp klu-sona basarak kaldırımın kenarına sürtüne sürtüne geçtim mi, tamamdır. En fiyakalı bayanlar bir işarete bakıyorlar. Al İçeriye, çek Büyükdereye. Hele yazın pek ömür olacak. Yaz ptlsin diye dört gözle bekliyorum. Otomobilin ta-
dini o zaman çıkaracağım. O zaman...
Birdenbire durakladı, endişeli bir tavırla başını eğip mırıldandı;
— Ya çamurluğun boyasını bulamazsam? O zaman iş fena. İstediğim gibi eğlenemiyeceğim ki.
Yüzünü buruşturdu:
— Tuuu, Allah belâsını versin o direğin. Mahvetti beni.
— Burada ne arıyorsun? Direk kavgası mı yaptın yoksa?
Yanındaki zabıta memurunu yan gözle süzdü:
— Kavga mavga yok. Yakama sarılıp getirdiler beni. cBu işte benim hiçbir kabahatim yok. Onun yüzünden direğe çarptım » dedim amma karakolda kimseye söz dinletemedim. U-
— Kimin yüzünden çarptın di Q reğe? Q_
Gözlerini tavana dikti, dişlerl-ç\| ni gıcırdatarak bir müddet dü-q_ şündükten sonra yumruklarını O sıktı:
— Kör kadının yüzünden oldu O kaza. Otomobili kaptım koyver-'ğj dim. asfaltta uçuyordum. Farkı-J-na varmadan bir aralık daimi- Ş gım. Birdenbire küüüt deyince gözlerimi açtım. (D
— Uyuyordun demek? jp
— Dalmışım, dedim ya. Direk-M-siyon bası cok rahattım. Hele oto- >s mobil güzel olursa hızlı giderken-Q beşik gibi sallar insanı. Fakat-q ben uyumadım lıa. Şöyle gözlerim biraz süzülür gibi olmuştu Kadının sesini duyunca frene bastım amma birdenbire durur t. mu otomobil? . O
— Kadına da mı çarptın yok sa?
— Ne münasebet? Benim şoförlük vesikam çok amma en usta şoförden daha İyi direksiyon kullanırım. Şoförlük için tam bir ay çalıştım, iyice öğrendikten sonra babama otomobili aldırdım.
— Demek kadına çarpmamak için direğe çarptın?
— Ben m&nevr.ımı yaptım amma kadın geldi, kür gibi yanıma sokulup otomobile çarpıverdi. Cezasını da çekti tabiî Paçavra gibi fırlayıp kaldırımın kenarına uzandı. Sonradan öğrendim kİ bacağı, kolu kırılnuş. Randevuya yetişecektim. Gec Ralmıyayım diye direksiyonu öbür tarafa kırınca bu sefer de elektrik direğine çarptım Çamurluğun hali hatırıma geldikçe üzülüyorum.
— Yaralı kadını düşünmüyorsun da çamurluğu mu düşünüyorsun?
Mübaşir çağırdı, homurdanarak kalktı:
— Kadından bana ne? Otomobile kendisi çarptı, cezasını çekti.
Zayi — Eyüp nüfus memurluğundan aldığun ve İçinde askerlik durumum yazılı nüfus cüzdanımı zayi ettim. YenLsinl çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur.
1316 doğumlu Şaklr Dalkılıç
Adalar sulh mahkemesinden: 949/22
Büyükada Aydoğdu sokağında 42 No- da Mahmut kızı Ayşe Görver ölmüştür. Veraset iddiasında bulunanların üç. alacaklılarla borçluların bir ay zarfında müracaatları ilân olunur. 2579
İPEKLER İÇİNDE
AŞK ve MACERA ROMANI
Yazan : Craig Rice Tercüme eden : Vâ-NÛ
L No, «e J
— Kimi var mı? Cüce tabii... Ah, sevgili oğlan! Boyu bu derece alçak kalmış olmasına rağmen, şahsan o derece yükselmek, değil mİ erendim, harika?
Malone, derhal alnını kuruladı:
— öyle ya... öyle ya...
— Zannederim, dünyada on buyılk zevk, heııdlkabı doldurup zaferi kazanmaktır. Benim de şansım o yoldadır. (Hıçkırığını gizlice zaptetti,)
— Eminim öyledir... Cüceden bahsediyorduk.
— Aleyhine olan cihetleri bu derece lehine çevirmesi, İnanılır şey değil. Hendikapları servete tahvil etmek Revüde benimle beraber oynayan bir kız, böyle derdi lıep... Kastettiği elbette mânevi servetler...
Malone. başını salladı:
— Elbette. (Yeni bir taarruza geçti > Kuzum efendim, cüce, size içki İkram ederken İçinde uyku ilâcı ol-
duğunu biliyor muydu dersiniz?
Ruth, yüzünü buruşturdu:
— Yok vallahi, yok... Zannetmem.
Oeçerken uğramıştım... Meseleyi bilirsiniz. Kazlnonun kulislerinde pek çok İyi ahbabını vardır. Kendileriyle azıcık çene çalmaktan pek ‘hoşlarının. Eski güzel zamanlar aklıma ge-ttr, Ha, ne diyordum?
Malone, derhal cevap verdi:
— Cücenin odasına girdiğinizi söylüyordunuz.
— Anladım, evet evet!... Cüce oğlan pek hoştur. Eğer vakti varsa biraz yarenlik edelim, demiştim. Vakti de varmış. Bir kaç dakika oturdum. Bana, bir İki kadeh İkram etti Bonra çıkıp evime geldim. Vallahi, böyle bir uyuşturucu İlâcı bana bile bile İÇİr-memlştlr, eminim. (Gözlerine birdenbire yaş doldu, Malone'un ellerini yakaladı.) Siz, lıarlkulâdo bir İnsansınız. Harikulade bfc İnaanJ Benim ha-]/» karji söyUdlıa.
yatımı kurtardınız.
Malone, tevazu ile İtiraz etti:
— Yok hayır!., (kızardı.) Btı işi büyütmeyin rica ederim,
— Niçin İnkâr ediyorsunuz? Siz beni kurtardınız. (Nefes nefese sustu.) Benim hakkımda şimdi ne dürtmüyorsunuz acaba? Siz, beni, bu kötü izbede, öyle sarhoş bir hakle gördünüz. Muhakkak çok çirkin şeydir, biliyorum.
Malone. yürekten:
— Siz {Tüzelsiniz. — dedi.
Ve samimiyetle düşündü:
«t— Hey anam! Amma da güzeldi vaktiyle. Kalçalarına kadar öyle bir aaçlart vardı kİ... Kızıl saçlar... Şu buruşuk, klrU yastıklara abanmış kadınla alâkası yok. Çok güzeldi, çc-k güzeldi.»
Birdenbire dedi kİ:
— Kuzum, dinleyin benli Ben, sizin lıaklkt bir ayyaş olmadığınızı biliyorum. Ama çok içiyorsunuz.
— Aman, sevgili tay Malone. neler söylüyorsunuz? Benim ayyaş olduğumu kim aklından geçirebilir? öyle bir iftirada bulunmak kimsenin haddi değildir.
— Haydi canım, heyecana kapılmayın, bla arkadaşız. Esasen, içte ben de, sizin ayyaş olmadıkınızı yüzün I*.-
bir
siz
— Lâkin, çok İçtiğimi de söylediniz. Çapkın bir İfade İle baktı.
Malone, cevap verdi:
— Ayyaşlıkla çok İçmek ayni şey değil. Fazla İçmemeniz gerektiğini söylüyorum. Halbuki İçİyorsunuuz. Niçin acaba?
— Peki, lçmlyeyim de ne yapay un? Daima İdare İle kullandığı sesinde, bu sefer, derin bir yel» perdesi belirmişti.
— Evet, mesele bu...
Malone, odanın teferruatı üzerinde bir göz gezdirdi. Ruth’un yaşadığı şu sefil pansiyon odası, hayatın icap ettirdiği en basit İhtiyaçlara bile kâfi gelemezdi. Halbuki, eski tantanalı gece elbiseleri İçinde bu kadının gençliğini hatırladı.
Birdenbire ona eğildi ve elini eline aldı:
— Dinleyiniz beni. — dedi. — Bana randevu vermenizi İstiyorum.
Gözlerinin önünden bir hayal geçti: Yirmi sene ihtiyarlamış Ruth Rawlson. Fakat gene Ruth Rarolson Saçları hâla bakır kızıllığında vo yüzü hâla muntazam çizgili ve itina İle boyanmış.
— Bu akşam kaalnoda buluşuma. — diye İlâve etti.
Pak nıemnııu olurum.
Ruth’un yüzünde bir keder belirdi Malone. onun, eskimiş siyah saten elbisesini düşündüğünü anladı:
— Ha, durun bakalım. Benim İçin şıklaşmanızı İstiyorum.
Taıdcsilsünün ceplerini aradı:
— Yeni angajmanınıza kadar size kredi.
— Ah, siz ne cici şeyslplz. Bunu yapmamalıyım biliyorum ama... Uzun zamandan beri sahneye çıkmadım da... Ve ilerdeyse bir yeni kontrat iın-
I ılıyacağım.
Malone, acele İle tasdik etti:
_ Tabii, tabii...
Portföyünü araştırdı: buruşuk bir dolarla bir gazete parçası gördü.
— Elbette yeni bir kontrat imzalı-yacaksınız.
Bankadaki çek hesabının ne kadar açığı olduğunu süratle aklından geçir dl. Anzısın, şunu hatırladı: Küçük bir güzellik enstitüsünün tanıdık bir sahibi var. Vaktiyle Pareç’de çalışırda.
— Hah işte, yapacağınız şu. — do-dl.. — Vereceğim adıese gidersiniz. (Bir kâğıt parçasının üzerine adresi karaladı ) Tanı köşeyi dönünce oradadır. Randevu almak için telefon e-deceğluı. Benimle hesapları var. Orada İstediğinizi yaptırabilirsiniz Son-
ra. Saks, da da kredim vardır.
Birdenbire aklına geldi. kİ, bu krediyi kullanmıştı, tçln İçin kızdı. Bir aksilik olmamasını temenni etti.
Kendilerine gideceğinizi haber veririm. Neye İhtlyacani2 varsa alırsınız. (Gülümsedi.) Fakat herhalde «beyaz* bir elbise seçersiniz.
Rurfch, haykırdı:
— Ne harlkulâde centilmensiniz sizi Demek hatulıyorsunuz.
Malone:
— Unutulabilir mİ? — dedi.
Veda edeceği sırada, eşikte durdu: öğrenmek İstediği başka bir şey aklına geldi!
— Ha, şey... Angela Doll iddia ediyoı kİ, siz. ona. cücenin öldüğünü haber vermişsiniz? Gerçi üzerime vazife değil onıa bunu nereden öğrendiniz?
Kadın, avukata bir an baktı, neden sonra cevap verdi:
— Ben mİ?... Radyo haberleri arasında işittiğim. Radyo gazetesinde söylediler. O programı hiç kaçırmam. Gündüz haberleri ile alâkadar değilimdir, fakat gazetenin haberlerini dalma dinlerim. Bence İnsan, hâdiseleri hep takip etmeli.
Malone, kendi kendine:
*— İşle İzahat.» dedi
(Arkası var)
„ Mart 1S49
AKŞAM
Hahtte 7;
HER AKSAM BİR HİKÂYE
Masal gibi
Ulaştırma konuları
Nevin — 20 yaşındı çok sevindi r^klr bir kıt.
. Hayrl — 25 yaşında üniversite mt-«unu bir genç.
Bayan Nasibe — Hayrının annesi kk saçlı, güler yüzlü bir hanımefendi.
İstiklâl caddesinde bir kuyumcu.
[Nevin ite Hayrl, bir müddet evvel tanışmışlar ve sevişmeğe başlanuş-tardı. Bir gün İstiklâl caddesinde gelinirlerle en Nevin bir kuyumcu dükkânının vitrinde teşhir mflcevherleri seyretmek için Midi.]
Nevin — Hayrl, şu güzel ren de baksana...
Hayrl — hoşuna mı gidiyor?
Nevin — Çokl
Hayrl — İçeriye gire: İm de o gerdanlığı sana alayım.
Nevin — Benimle alay etnıo Hay-rll Kolyenin yanındaki etajerde bulunan şu zümrüt yüzük de güzel değil mİ?
Hayrl — Onu da sana alayıml Nevin — Rica ederim şakayı bırak Hayrl I
Hayrl — Şaka etmiyorum şekerim, talersen hem kolyeyi, hem de yüzüğü •ana alırım-
Nevln — Bunlar, zengin kadınlara nasib olan nimetlerdir. Benim gibi fakir kızlar, onların semtine bile ıığ-nys maziar.
Hayrl — Haklı değilsin Nevini Biz onların semtlerine uğramak şöyle dursun, satın alabiliri® de...
Nevin — Bu dediğin nasıl olur?
Hayrl — Pek âlâ olabilir. Haydi dne düş de kuyumcuya girelim.
Nevin — Muhakkak bugün sayıklıyorsun şekerim!
[Hayrl, Nevini kolundan tutarak içeriye girerler]
Kuyumcu (Hayrl ile Nevine) — Bir emriniz mİ var?
Hayrl — Vitrindeki şu pırlanta gerdanlık De zümrüt yüzüğü .şörmek istiyoruz.
[Kuyumcu vitrine giderek kolye Ue yüzüğü getirir ve Nevine hitabeleri
Kuyumcu — Bayanım, müsaade ediniz de kolyeyi boynunuza takıre-reyim. «'Kolyeyi takar]
Hayrl — Fevkalâde sana yaraştı Nevin! Aynaya bir bak da gör.
Nevin (aynaya yaklaşarak) — Hakikaten çok güzel!
Kuyumcu — Zümrüt yüzük de kolyeden hiç de a$ağı değil. Onu da parmağının taksanız..
Nevin (yüzüğü parmağına takarak) — Parmağıma tıpatıp geldi.
Kuyumcu — İkisini de satın alacak mısınız
Hayrl — Evet İkisini de alacağa! Nevin, (hayretle) — Ne diyorsun Hayrl?
Kuyumcu — Bayancığım bu fırsatı kaçırmayınız. Böyle kıymetli şeyler her zaman bulunmaz.
Hayrl (kuyumcuya) — Kıymetleri ne kadar?
Kuyumcu — Kolyenin kıymeti 3 bin. zümrüt yüzüğün kİ de Ut! bin Ura r lira!
Hayrl — Kabul!
Nevin (Kayriyl koliyle dürterek) — Ben çıldırdın mı ayol?
Kuyumcu — Derhal bedellerini Ödt-yecek misiniz?
Hayrl — Üzerimde o kadar çok para yok. Evimize gönderir, bedelin! Oradan alırsınız.
Kuyumcu — Başüstüne paşam! Bendeniz biraz sonra devlethanenize getireceğim. Adresinizi lütfeder miliniz.
IHayrl, kartvizitinin üzerinde evinin adresini yazıp kuyumcuya verdikten sonra Nevin ile beraber çıkar] Nevin (şaşkın şaşkın) — Nedir bu yaptıkların Hayrl? Kuyumcu ile olay •bnekte ne mâna vardı sanki?
Hayrl — Bu tatlı hülyanın zevkini •onuna kadar tatmak İstedim de.. ■ Nevin — Ya şimdi ne olacak? Kuyumcu, mücevherleri verdiğin adrese gütflrecekI
Hayrl — Götürsün na olur sanki?
Nevin — Yaptığın İş doğru değil O J evde oturanlar karşılarında kuyum- i «uyu görünce kim bilir nt kadar şa- • pracaklar.
Bayıl — Bize ne?
JNtvln ila Hayrl, kolkola girerek yürürler. Nevinin fikri kuyumcuya • oynanan ayama maşguL) i
Nevin — Hoyrlclğlml Kuyumcuya o ' adrwi varaumellydln. Sm tul dö- * neyim da kuyumcuya yüzük İle kol- -Jreyi gMlruMmaatnl «öyllyeyim. ı
Bayri — Artık olamsı ««kerim. Nevin — Gördün mü yaptığın işM Kuyumcuya hangi adresi verdin? j Hayrl — İyi hatırbyanuyonım ara- t ma galiba Maçltûda ... apar t imanda ı II numurah dairenin »tiresini verdim. Bl» de oraya gidelim da kuyumcuyu J, bakliyellm.
Nevin — Yalnız ben gideceğim. Ve i ₺• partimin da oturanlara işin bir şa-dan ibaret olduğunu anlatacağım. Hayır — Bu hareketim, sana o ka-dar çok mu dokundu?
Nevin * Evet! vicdan asabı duyu-• yhrum İstemem ki arkamızdan küfür etsinler,
Hayrl — Mânâsız sözler bunlar!
edilen d tırak-
kolyeye
Fakat mademki gitmek İstiyorsun, gidebilirsin.
[Hayrl Nevinden ayrıldı. Genç ku. tramvaya atlayarak Maçkada adresini aldığı apartunana gitti. Fabrikatör ... beyin oturduğu dairenin zilini çaldı. Fabrikatörün ak saçlı ve güler yüzlü haremi Nasibe hanım kendisine kapıyı açtı)
Nevin — Affedersiniz hanımefendi! Bizi rahatsız edeceğim, amma...
Nasibe hanım — Buyurunu» İçeriye kızunl
Nevin — Ziyaretimin sebebini bllt-yor musunuz hanımefendi?
Nasibe hanım — Biliyorum kızım, bayan Nevin siz değil misiniz?
Nevin (şaşkın şaşkın) — Evet hanımefendi, fakat İsmimi nereden biliyorsunuz?
Nasibe hanım — Bilirim kızım. Rica ederim içeriye buyurunuz.
[Nasibe lıanım genç kızı, mükellef bir salona aldı. Nevin, içeriye girer girmez, pırlanta kolye İle zümrüt yüzüğü bir masanın üzerinde gördü.]
Nevin — Affedersiniz hanımefendi! Kolye ile yüzüğü buraya mı getirdiler. Rica ederim bu saygısızlığımızı affediniz?
Nasibe hanım — Affedilecek bir şey yok kızım! Kolye İle yüzüğü taksanıza...
Nevin — Nasıl olur hanımefendi?
Nasibe hanım, (kolye He yüzüğü Nevine takar ve tnkdlrkftr bir eda ile) — Kızım sana ne kadar da yakıştı.
Nevin — Rica ederim benim gibi fakir bir kızla eğlenmeyiniz hanımefendi.
[O sırada Hayrl yan kapıdan salon* girer.]
Hayrl Nevin!
Nevin — Sen burada ne arıyorsun Hayrl?
Hayrl — Sevgilim beni affet. Ben fabrikatör ... beyin oğluyum. Burası evlralzdlr. Nasibe hanım da annemdir. Arlık burası da senin evin sayılır. Kolye İle yüzüğü nişan hedl-vemlz olarak takabilirsin.
Nâkili: A. HİLÂLİ
Seninle alay eden benim
RADYO
Şehirlerarası telgraf ve telefon muhaberesinin emniyet altına alınması meselesi
Havaİ batlardaki firızalann önlenmesi teknik bakımdan mümkün mü? — Muhaberenin emniyet ve selâmetle yapılması için memleketimizde de şehirler arası yeraltı kablo şebekesinin kurulmasına zaruret vardır.
Yazan: Hüsnü Sadık DURUKAL
iniştik. Telgraf fincanlarının çay fincanı olarak kuDanılmak üzere söküldüğü bile vâki olduğunu duyduğumuz raman hayretimiz bir kat daha artmıştı.
Başka memleketler, telgraf ve telefon muhaberesinin havai hatlar vasatisiyle yapılmasındaki saydığımız ciddi mahzurlar dolayıslyle, birbirine uzak ve mühim şehirleri arasındaki muhaberelerini emniyet altına almak maksadiyle hava! hatları kullanmaktan vazgeçmek ve yeraltı kablo şebekesi tesis etmek zorunda kal Huşlardır.
Şehirler arası telgraf ve telefon muhaberesi için telsiz telgraf ve telsiz telefon vasıtalarından da. geniş ölçüde istifadeye çalışılmakta fse de bu muhabere vasıtaları ihtiyaca kifayet etmediğinden yeraltı kabinleriyle muhaberesi mühim ve çok olan şehirlerin blîbirleriyle bağlanması tedbirine aşağı, yukarı bütün Avrupa memleketlerinde müracaat edilmektedir.
1914 — 1918 harbinden birkaç yıl önce îngllterede imal ve tecrübe edilen (IzolmanD kâğıtlı kabloların telgraf ve telefon muhaberesinin emniyetle yapılın asına çok elverişli olduğu alnaşılmast üzerine, telgraf birliğine dahil memleketlerden bir losnu, muhaberesi çok ve mühim olan şehirleri arasındaki havai hatların yeline yeraltı şebekeleri İçin bu kâğıtlı kablolardan İstifade etmektedir.
Bilhassa İngiltere, Fransa gibi Avrupa memleketlerinde halkın muhabere ihtiyacını temin maksadiyle ha-Ival hatlardan teşekkül eden şebefce-
Zehirli balıklar
Yazan : Profesör Cafer Fahri DİKMEK
ANKARA RADEÜSU Bu akşamki program
17.53 Açılıj ve program. 18 M. S. «yarı re Dam raOzlgl (Pl ). 1WO Konugma. 18.45 Oyun havalan CP1.1, 10 M- 9. ayan ra Radarlar, 19,15 Gaçmlşta Bugün. 19J4 Mandolin Birliği. 19,43 lnctaaı. 90.13 Radyo Gû-ıete»l. ÎSJO Scrbcı »aat. Sİ,35 Yurttan leşler. 91 VnHko CMCtMl. 21.13 MUJlk: (P1J. 31.43 Konuşma. 23 MUılfc: ÇP1.), 22, LS Dana 'mazili (Fİ). 22.43 M. S. ayan va Haberler. , 23 Program ve kapama.
Yarın aabah a* SflI» prouranu
TJ8 Acdn ve prorram. T,38 M. S. »yari ve 7.30 Hafif mOlzk (Pl.l. 7.43 Haberler, b H»n« HMJodHer (Pi.), «,ıs şu kılar H>1.1, 8JO Ç-fiili hatif patçalar fPl.). • Kapanıj. li^a ApJıj v« program. 13.30 M. S. ayarı v» Soı-kJar. 13 Habartor, 13.18 Sinema orguyla caa parçaları (PL), 13,30 Öfla Güftesi,
13.45 Ffltm yıldnUn •BylOyar (W.), U Kapanı».
I BULMACAİ
133«B«78S10 -İLİ [ |J ITT r - _L_ Bil l L_L 1L


ö
Çocuk bekimi: Doktor
Ahmet Akkoyunlu
Taksim . Talimhane Palaa Telefon: 82627
Eon aylar İçinde yurdun muhtelif çevrelerinde zuhur eden şiddetli kar ı fırtınaları şehirler arası telgraf ve 1 telefon muhaberesini felce uğrattı. ı Hava tesirlerinin çeşitli kaprislerine ı mâruz bulunan havai batlarımızdaki ânzaiar yüzünden şehirlerimizden günü gününe haber alamaz olduk. Eu ı vaziyet, bazı gazetelerde ciddi endi- ı çelerin açıklanmasına yol açtı. Şehir- ı ferimiz arasındaki muhaberenin ke- ı silmiş olmasını korkunç bir manzara ı olarak tavsif edenler bulundu. Hava- I kırın tesirlerine karşı muhafaza edi-Icmlyen bir şebekenin varlığına nasıl • bel bağlanabileceğini kendi kendilerine soranlar bile oldu.
Gerçekten, yalnız havaî hatlardan : teşekkül eden bir telgraf ve telefon ı şebekesiyle şhlrler arası muhaberesinin her mevBtnıde ârızasız olarak te- ; rain edilmesi teknik bakımdan maa- l lesef mümkün olamıyor. Bu sebeple, : gerek memleketimizde, gerek muha-bere vasıtası olarak yalnız havai hatlardan faydalanan başka memleket- ı ferde şiddetli fırtınalar zuhurunda direkler devrilmeğe, teller kopmağa ve- i ya melânj olmağa mahkûmdur. Ağaç i dallarının tellere dokunmasiyle veya ı İzolatörlerin tarılmaslyle havai hat- : larda zayiat vukubulması gibi Arıza - | lar da muhabereyi güçleştirir veya : bozar. Bu gibi zayiat, havaî hatlarda- ı ki elektrlklyet halinin sâblt kalma- 1 sına engel olduğundan Vlsliün, Sİ- ı mens, Baudot ve Telempeıimör gibi ! süratli makinelerle çalışmak da Zorlaşır. Ayâralaruun sık, sık. bozulmam ı yüzünden bu makinelerin randımanı ;l azalır. .'
Havai haclardaki arızalar yalnız ha|ierln vb memleketlerinin her taralıya tesirlerinden de İleri gelmez. Köy- : ılü çocukları, çobanlar bu hs^lara ; musallat olduklarından fincanları nişangâh olarak kullanırlar ve taş ala- : tak kırarlar. Bazan da kartal, çaylak • gibi büyük cüsseli kuşlar hızla teller üzerine konarak veya kalkarak tel- • lerin melânj olmasına sebebiyet verirler. Birinci cihan harbi esnasında Van ve Bitlis mmtakalarmda telgraf fincanlarının sık, sık kırılması dik- . kat nazarımızı çekmişti. Yapılan I tahkikat neticesinde o çevreler hal- : 'kından bazılarında hayvan sırtındaki yaralar ilzçrlne serpmek için bu ı Jfincanları kasden kırarak parçalarını toz haline getirmek ve bu tozla hayvan yaralarını tedavi etmek İtiyat', hail ne geldiğini öğrenerek hayret et- i
na kurdukları telsiz istasyonlarının yanı başında şehirler arası muhaberesini her mevsimde emniyet altına alan yeraltı kablo şebekeler! de mevcut bulunmak tadır.
Gerek yurdumuzun savunma ve emniyet! bakımından, gerek balkın telgraf ve telefon İhtiyacını sürekli ve düzenli olarak sağlamak noktasından Ankara, İstanbul. İzmir, Adana, Diyarbakır ve Erzurum gibi büyük ve mtihJm şehirlerimiz arasında muntazam bir yeraltı kablo şebekesi kurulmasının kaçınılmaz bir zaruret olduğunu belirtmek isteriz. Bununla beraber, P. T. T. idaresinin, iş programında bu mühim memleket meselesinin de dikkat nazara alınmış olacağını kuvvetle tahmin ediyoruz.
İstanbul üçüncü icra memurluğundan
848/3451
Galata Rıhtım cad- Kefeli han 21 No. da mukim İken hilen adresi meçhul Mahmut Efe'ye :
Hollantse Bank Üni N.V.İstanbul şubesinin Beyoğlu Üçiincii Sulh Hukuk Yargıçlığından aleyhinize İstihsal etîlgl 6/11/947 tarih ve 9477325 esas sayılı Dftını İcramıza vazederek 41 liralık mahkûminblh borcunuzun dâ^a tarihinden itibaren %5 faiz, %7 ücreti vekâlet, 56,60 lira masarifi muhakeme. icra masrafı ve ücretiyle birlikte temini tahsili ve 1223 sayılı kasanın tahliyesi zımnında sJze gönderilen icra emri adresinizin meçhuliyctl hasebiyle İade edilmiş ve zabıtaca, yapılan tahkikatta adresinizin meçhuil-yetl anlaşıldığından H. ti. M. Kanununun 141. inci maddesine dayanılarak 25 yün müddetle llâncn tebliğine İstanbul İcra Yargıçlığınsa karar verilmiştir.
İşbu borcu ilân tarihinden İtibaren 25 gün İçinde ödemeniz ve 1233 sayılı kasayı tahliye etmeniz lâzımdır. Bu müddet içinde borcu ödemez ve kasayı tahliye etmezseniz ve alt olduğu makamdan İcranın geri bırakılması hakkında karar getirmezseniz cebri İcra yapılacaktır. Yine bu müddet İçinde mal beyanında bulunmanız ve bulunmazsanız hapisle tazyik olunacağınıza dair İcra emrinin bir nüshası daire salonuna yapıştırılmış olmakla tebliğ yerine geçmek üzere İlân olunur.
Fevkalâde Umumî heyet toplantısı
İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyetinden
İktisat Fakültesinden mezun otan arkadaşlarımızın i Nisan günü saat 18 de Ticaret ve. Sanayi Odası Balonunda yapılacak Italâde umumî heyet toplantısını teşrifleri rica olunur.
GÜNDEM:
CMmiyet faaliyetlerini gözden geçirmek ve yeni faaliyetler kararlar almak.
949 cuma olan fev-
3353
hakkında
işçi Sigortaları Kurumu İstanbul Şubesi Müdürlüğünden:
1 — Eminönü Bttrurl mahallesi Sultan Mektep sokak b-1 No:lı binada depo, Lflboratuvör ve İmalâthane olarak kullanmaya çok müsait kûlori-Terll geniş üç salon kiraya verilecektir.
İsteklilerin Karâköy Palas 5 Inclkattakl Şube Müdürlüğüne müracaatları. (3353)
kuc&K
En verimli, en ucuz ilân vasıtasıdır.
“ AKSAM,, ilân servisine müracaat, Telefon: 20AK1
r
Zehirli balıkların birçok çegltferl vardır:
1 — Japonya, Çin ve sıcak memleketlerin denizlerinde bazı cins balıklar vardır kİ hayatta iken yaşadıkları yerin tesiri altında vücudunun u-auvlan fizyoloji vazifelerini İfa ettikleri esnada gayet kuvvetli zehir, toksin ifraz ederfer. Bu veçhile aslında zehirli olan bu cins balıkların etleri yiyenler için çok tehlikeli ve öldürücüdürler. öyle zehirli balıklar vardır kl yiyenleri bir dakika İçinde öldürür.
Bu zehirli balıkların vücudu tamamen zehirli değildir. Fakat zehlrin vücudunun hangi kısmında olduğu da kati olarak bilinmediğinden zehirli balıkların etlerini pişirmek ve kaynatmakla da zehlrl kaybolmadığından buna son derece dikkat etmek gerektir. Sıcak memleketlerin balıkçıları zehirli balıkları İyi tanıdıklarından tutul anlan derhal mahvederler. Bereket versin bizim denizlerde bu çeşit zehirli balıklar yoktur.
2 — Bazı cins balıklar vardır Jri etleri hiç zehirli olmadıkları halde iğneleri İle İnsanı zehirlerler.
Trakonya; İzmaritten daha küçük bir balıktır. Karnının altında bir iğnesi vardır. Soktuğu yer derhal şişer ve çok kere İnsanı öldürür.
Barsan; bu da küçük bir balaktır. İğnesi zehirlidir. İskorpit, denizde kayalar arasında yaşayan bir küçük haliktır. Eti çok lezzetlidir. Fakât İğnesi çok ağrı verir. Soktuğu yer çok şişer-8-10 saat sonra geçer. Köpek balığı, camgöz, keler bunlar zehirli değildirler. Vücutları 3-4 metre uzunluğunda pek büyük balıklardır. Yüzlerce toriği yuttukları gibi İnsanı da yutarlar.
3 — Hastalıklı balıklar; balıklar da insan, ve hayvanlar gfbl mikroplu ve tufeyli hastalıklara tutulurlar. Balıklarda zuhur eden mikropla hastalık ların bir çok çeşitleri olduğu ve sağlam balıklara bulaşıp öldürdükleri bakteriyoloji denemeleriyle anlaşılmıştır. Bunların hepsin! ve hastalık alâmetlerini ayrı uyn yazmağa lüzum görülmemiştir. Yalnızı herkesin görebileceği ve anlıya bileceği bir hastalık alâmeti, nişanesi vardır ki o da balığın kamının üstünde kırmızı kırmıvı yara gibi lekelerin görülmesidir. Bu gibi balıkları katiyen almamalıdır.
Mikroplu hastalıklar en ziyade suyu tenıla olmıy&n göl ve nehirlerde Ye deniz koylarında durgun sularda Taşıyan balıklarda görülür. Mikroplu hastalıklardan ölmüş veyahut hasta tiren tutulmuş olan balıklarda hastalığı yapan mikroplar pişirmekle mahvolur İse de bu mikropların, İfra2 ettikleri toksinler yüzünden etleri de zehirlidirler. Balıkların üzerinde ya-şıyaıı tufeylilerin de çeşitleri pek çoktur. Bunlan da ayrı ayrı yazmağa lüzum yoktur.
Balıkların üzerinde yaşayan her çeşit tufeyliler de mikroplu hastalıklar gibi bulaşıcıdırlar. En ziyade tatlı su balıklarında görülür. Parazitli hastalıklara tutulan balıkların etleri de parazitlerin çeşidine göre zehirlidirler.
Balıkların mikroplu ve tufeyli hastalıklarından olan fenalıkların dnüne geçmek için Avrupa ve Amerlkada piyasaya çıkarılacak olan her çeşit balıklar sıkı bir veteriner muayenesine tfibl tutulmaktadırlar.
4 — Bayat balık; her balığın ba-
yatlamasının derecesine gör» etleri zehirli olur. Bir balığın bayatlaması ■o balığın bMulmağa yüz tutması demektir.
Balıkların, vücudunda, barszkla-nnda bulunan bir çok nrikroplar neşvünema bulmağa elverişli bîr zemin buldukları wman çoğalmağa başlarlar ve İfraz ettikleri toksinlerden dolayı zehirli olurlar. Balık elinin terkibinde diğer etlerden daha ılyadç sır vardır. Bu yüzden balık etleri da!:â çabuk bayatlamağa ve basulmaga başlarlar.
Bahklann bozulmasına, en çok tesir eden havanın, sıcak olmasıdır. Yazın balıkların bir gün açıkta kaiınası bozulmasına kâfidir. Lodos bRlığı.ıuj halk arasında makbul sayılmaması 10 dosta havanın deniz suyundan daha.' çok sıcak olduğundan balıkların daha çabuk bozulmağa başlamasından-dır.
Lodosta tutulan bir balık taze ta-, ze yenilirse poyraz balığından hl$ farkı yoktur.
Kışın havalar çok soğuk olduğu jzaman mikroplar çoğalamıyac.aklarından balıklar nihayet iki gün bozulmadan dayanabilirler. Beyaz etil balıklar kılıç ve torik gibi kırmızı etli balıklardan daha çabuk bozulurlar. Bunu biten balıkçılar sattıktan balığın üzerine soğuk su serpmekte ve üzerlerine buz parçaları koymakla boztılmamalarına. çalışırlar ise ufl bu gibi tedbirler kâfi değildir Çünkü olr kere balık bozulmağa başlayınca yapılan bu glbL tesiri pek az olan muvakkat tedbirler balığın vücudundaki neşvünemaya başlamış olan mikı-.tî-lann toksin ifrazına mâni otamaz:.':r. Asal balık etleri bu zaman tokslnii v».* nıuzırdırtar. Halbuki btz balık kokmadıkça bozulmuş saymayız.
Birçok kimseler lokantalarda hattâ evlerde kullanılan frijiderlerde balığı giinlerte saklamakta ve küloııa-dığmdan bozulmadığını zannetu’' !:-tedirler. Eğer balık tutulur CultUınaz hiçbir tegayyür ve fermantasyon başlamadan derecesi sıfırdan aşağı ola» |bir frijidere konulursa İki üç pın balık bozulmadan dajanabiilc. Fa!:afr balıkçılar ve lokantacılar satamad Arları ve tazeliği giden ve büzolma^a. başlıyan balıkları frijiderlerde kokmasına mân! ohnak Içîn kuyrnftkfadırlar.
Bu bizde süt meyva soğutmak için kullanılan frijiderlerde hararet derecesi sıfır veya nfırdan ynkan bir ikî derecedir. Kapısının açılıp kapanmasından 5-0 hattâ daha fazlan çıktığından bunlar baLıklann bozuhn.m-na mâni olamazlar. Bu sebeple frijiderlerde balık saklanması doğra değildir.
Avrupa ve Amerlkada. balıkların u.-zun müddet saklanraasu İçin balık.'a-rı kasaplık hayvanların etleri ':11ü dondurmak suretiyle muhafaza etmektedirler. Bu ancak huauâ makineler sıfırdan aşağı 40-50 derecede taze balıkların birdenbire dondurulması sayesinde yapılmaktadır. Bu veçhile dondurulmuş olan balıklar uzun müddet bozulmadan satılmakta ve İstifade olunmaktadır.
Birçok yerlerde de balıklar hususi kaplarda su İçinde hava vermek suretiyle canlı olarak muhafaza olunarak satılmaktadırlar.
Geieeek yazımızda taze va bayat balıkların nasıl anJnşılacagıtn yaz®-cğıa.
Terini Bakanlığından
Bakanlar Kurulunun 11/9/947 günlü 3/6370 sayılı ve 15.4.948 giisdft 3/7434 sayılı kararlan gereğince, İzmir İline bağlı Foça ilçesinin bûıüa köylerinde 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununa göre dağıtmak 1çln arazi kamulaştırma İşlerinin ve arazi dağıtımının yapüma?ıu( başlanacaktır. Bu husus İzmlrde çıkan Anadolu gazetesinde ve mahallerinde diğer münasip vasıtalarla ilân, olunmuştur. Ayrıca Resmi Gazete II* de yayınlanmak üzeredir. ÎİRİİllerin sözü geçen kanunun 11 ftoet maddesindeki ödevleri Resmi Gazete İle yayınlanma tarihinden başlayarak ü» aylık süre İçerisinde yerine getirmeleri İlân olunur. 3203

İstanbul üçüncü icra memurluğundan:
940/345»
İstanbul Tahmis sokak camlı han 11 No. da. mukim iken halen ikametgâhı meçhul Mcnahem Dayana:
Hoiantse Bank Ünl. N.V. İstanbul Şubesinin. Beyoğlu 3. tü Bulh lluk®W Yargıçlığından aleyhinize İstihsal ettiği 29-9-947 tarih v* »47/iM esMl sayılı ilâmını İcramıza vazederek 21 aralık mahkûmunbih boretmMnn da* va tarihinden İtibaren % 5 faiz ve % 7 ücret! vekâlet 49,83 Hra masarifi muhakeme, icra masrafı ve avukatlık Ocretlle birlikte temftıl tahsili ve 48 sayılı kasanın tahliyesi zımnında stee gönderilen icra em rlodreslntzln meg-hullyetl hasebile İade edilmiş ve zabıtaca yapılan tahkikatta adresinizin, mcçhuilyetl anlaşıldığından H ü.MK.nunun 141 inci maddesine dayanılarak 25 gün müddetle llânen tebliğine İstanbul İcra Yargıçlığınca karar verilmiştir.
İşbu burcu ilân tarihinden İtibaren 25 gün İçinde ödeıuenla ve 4ü $M yılı kasayı tahliye etmeniz lâzımdır Bu müddet içinde borcu ödemez v* kasayı tahliye etmezseniz ait olduğu makamdan İcranın geri bırakılmış» hakkında karar getirmezseniz cebri İcra yapılacağı ve vinç bıı müddet teinde mal beyanın la bulunmanız ve bulunmazsanız hapisle t:. .s ..’ ju-’ch-ğınıza drılr İcra emrinin bir nüshası daire salonuna yauışhrıl... ş olı:. Ula tebliğ yerine geçm?k üzere ilân olunur.
Created by free version of 2PDF
• ufe 8
A K 3 A IV.
17 Mart 194»
NEVROZİN
GRİP, NEZLE ve SOĞUK
Algınlıklarına karşı kullanılır
Tekel Genel Müdürlüğü ilânları
Klor at dö Potas
İhalesinin tehiri hakkında
3/3/049 Yenlsabah, Akşam 5/3/949 Yenlsabah, Akşam 7/3/949 Yenlsabah, Akşam
İstanbul, Tecim Jurnaldoryan Dellal gazetelerinde
19/4/D49 salı günü saat 15.15 de pazarlığı yapılacağı İlân edilmiş olan
100 ton Klora t dö polaa İhalesinin görülen lüzum üzerin» şimdilik tehir »dfldlğt Hân olunur. (33-BtT)
Sayın Halkın ve Tekel bayilerinin dikkat nazarına İdaremiz monogramını tanıyan depozltolu boj şarap şişelerinin satış de? .>lnrımuca geri alınmasına 31.3.949 tarihine kadar devam edilecek vo bu
•.tthten İtibaren boş şarap şişeleri yalnız Puşabalıçe İçki Fabrikamızda geri alınacaktır.
Binaenaleyh tilerinde idare monoğramını taşıyan boş şarap şişesi bu-Iinanların, yukarıda bildirilen tarihe kadar satış depolarımıza teslim a-rek depozitolarını almaları rica olunur. 3220
TEKEL İSTANBUL BAŞMÜDÜRLÜĞÜ
— Şoförün *—i ¥©IL KİTABI I Türkiye Kara yollarına Alt I bilgi ve yol haritası.
YOLDA MOLORİ
ÂrısalnH ve çareleri Yazan: M. DEMtRKAYA_I
İNKtLÂB KtTABEVÎ""
MM. Tasfiye Halinde
İSTANBUL Tt)RK ANONİM SU ŞİRKETİ HİSSEDARLARA İLAN Hisse senetleri sermayesi üzerinden 1 Nisan 1930 tarihinde tediye mevkiine vazedilmiş olan 10 Franklık yedinci tevziatın 1 nisan 1949 tarihinde müruru zamana uğrayacağı ve bedellerinin hazîneye tevdi edileceği Tasfiye halinde İstanbul Türk Anonim Su Şirketi Hissedarlarına bildirilir II
Maamafllı Tüıkiye hark inde oturan hissedarlar İçin mezkur yedinci tevziat 23 nisan 1939 tarihinde başlamış olduğundan bunlar hak kındaki müruru zaman milddetl ancak 2i» nisan 1949 tarihinde tekemmül edecektir
Not: liu tevziata alt tedlyai dalma Türklyede ve Fransa-ia OSMANLI BANKASI tarafından vapjimakladır.
■ TASFİYE MEMURLARI ■■
Zayi — Malkara nufus dairesinden aldığım ve içinde askerlik muamelelerim kayıtlı nufus cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Malkaranın Deveci köyünden: Ramazan oğlu Dahil Balkan
Zayi — Kasımpaşa 5 inci İlk okuldan 949 senesinde aldığım diplomamı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
404 Aylıan Mutlu
AÇIK ARTTIRMA
Dalyancılara ve Balıkçılara
BÜYÜK FIRSAT
20 mart 949 pazar günü saat 11 de Büyükderede Maltez caddesinde 102 No. dalyan mağazasında bulunan merhum Aleko Sava Ka-rayanlnin terekesine alt 2 Iğrıp ağlan, bir ağ «Amerikana» ve u-rak tefek ağlarla yepyeni halde 6 kürekli bir sandal satılacaktır. KAYYVM E, KOL ASİ S
mozayedeTTue
Mühim emlâk satışı
ölü Hüseyin Çeyrckoğlu Tasfiye Memurluğundan:
Lâle -sineması ve Bankalar Okçu muşa caddesinde 112, 114 No. altında 4 dükkânı bulunan aparlıman satılıktır. ' *
Müzayede günleri: Lâle sinemasının birinci artırması 17 mart 949 perşembe günü saat 17 - 18 arasında olup muhammen kıymeti olan 910.000 liranın & 75 İni bulduğu tat lirde İhale edilecektir- Bulmadığı takdirde ikinci arttırması 38'3'949. pazartesi günü saat 17 - 18 arasında en fazla arttırana ihale edilecektir.
Bankalar. Okçumusa caddesindeki apartımanın ikinci arttırması 21/3/949 pazartesi günü saat 17 - 18 arasında icra edilecektir. Muhammen kıymeti 100.400 liradır.
Satışa İştirak için % 7.5 pey akçesi yatırmak lâzımdır. Satışlar Ga-1 atada Kara köy Palasta 3 üncü katta avukat Bftkt Tanın yanhneslnde icra edilecektir.
Fazla tafsilât lstiyenlerln ayni yazıhaneye müracaat etmeleri.
Deniz Okullar ve Kurslar Komutanlığından:
1 — Deniz Gedikli erliğe İstekli olunlar alınacaktır İsteklilerin aşağıdaki şeraiti haiz olmaları lâzımdır
a — 18 yaşına basmış olmaları
b - Orta ıkul mezunu bulunmaları.
c — Tam ahhatll olmaları.
2 - Deniz Gedikli sınıfına İstekliler İki yıl sınıf okulu eğitimini tamamladıktan sonra gecikil erbaşlığa yükselirler ve 150 Ura aylık alırlar Ayrıca beslenme ve giyinmeleri de Devlet tarafından yapılır.
3 _ Deniz gediztl erbaşlarına subaylar gibi harcırah ve mesken hakkı verildiği gibi emekliye ayrılmakta ve emekliye ayrılı, ken ikramiye veril inektedir.
4 — Kayıt vo kabul ve daha fazla tafsilât İçin isteklilerin Mart 049
sonuna kadar Kasımpaşadakl Deniz gedikli Erbaş Orta Okulu Müdürlüğü* -ne başvurmaları. (1891) .
Gediz Hidro - Elektrik tesisatının yaptırılması işi temdit edildi iller Bankasından
1 — Gedlı kasabası elektrik santralına tesis edilmek User» 130 beygirlik iki adet hidrolik Türbin grubu satın alınacak, alçoc vs yüksek tevsi t (İr şebekeleri yaptırılacaktır
3 — İşin keşif bedeli 217.011.40 llradur.
3 — Geçici teminat 12.100.57 liradır.
4 — Kapalı teklif zarfları 17 mayıs 1049 sah günü saat 15 de Bankanın «atın alma komisyonunda açılacaktır. ;
5 — Zarflar makouz mukabilinde en geç 18 mayıs 1949 pazartesi günü saat 17 ye kadar İller Bankasına teslim edilmelidir.
0 — Postada vaki gecikmeler nazarı İtibara alınmı ya çaktır.
7 — Bu işe alt şartname (10) lira mukabilinde bankamu muhasebe müdürlüğünden temin edilebilir.
8 — Bu işe alt bilcümle Devlet ve belediye vergi v» resimleri, Noter haıç ve masrafları ve bunların zamları in alana alt olacaktır.
9 — Banka İhaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (3208,
Created by free version of 2PDF
Istanbulda Levend Mahallesi
İNŞAATI EKSİLTMESİ
Türkiye Emlâk Kredi Bankası Genel Müdürlüğünden:
Bankamızca Isatnbulda, Mecldiyeköyü civarında, Şişli - Büyükdere yolu üzerinde, Zlnclrllkuyu mevkiinde, Levend çiftliği denilen sahada kurulacak olan takriben 1500 evlik Levend mahallesinin birinci kısmını teşkil eden 391 bina ile bu binalara ait yol ve kanalizasyon tesisatından mürekkep inşaat kapalı zatf ıısııllyle ve toptan götürü anahtar teslimi esası üzerinden şartnamesi mucibince eksiltmeye konulmuştur.
Eksiltme 14 Nisan 1949 tarihine rastiıyan perşembe günü saat 10 da Ankarada Türkiye Emlâk Kredi Bankası Genel Müdürlüğü binasında yapılacaktır.
Eksiltmeye girebilmek İçin isteklilerin 200.000. — İki yüz bin liralık muvakkat teminat vermesi ve 1939 senesi eylülünden evvel Rlrişllmtş taahhüdlerde, bir taahhüdde en av 500.000. — beş yüz bin lira, bu tarihten sonraki taahhüdlerde ise; bir taahhüdde en az 1,500.000. — bir milyon beş yüz bin lira bedelinde, bu eksiltmenin mevzuunu teşkil eden İnşaat ayarında bina İnşaatını başarmış olduklarına dair resmi makamlardan alnuş oldukları vesikaları eksiltme tarihinden en geç on beş gün evveline kadar Bankamız Oenel Müdürlüğüne bir yazı ile tevdi ederek eksiltmeye girmeye mahsus ehliyet vesikası almış bulunmaları şarttır.
Eksiltme evrakını İhtiva eden dosyalar 200. — İki yüz lira bedel mukabilinde Bankamız İstanbul Şubesinden veya Ankarada Genel Müdürlük inşaat Servisinden tedarik edilebilir.
İsteklilerin teklif mektuplarını, sair eksiltme evrakını imza ederek teminat ve vesikaları ile birlikte bir kapalı sarf İçinde 14 Nisan 1949 tarihine rastlıyan perşembe günü saat 15 e kadar BankamiE Oeriel Müdürlüğüne vermiş veya göndermiş olmaları lazımdır.
Postada olacak gecikmelerden dolayı İstekli itirazda ve bir hak talebinde bulunamaz. y
Banka; en müsait tekUtl yapan istekliye İnşaat Üıale edip etpıemek hususunda tnıpgmen serbesttir. > \ !
Muhterem Bayanlar"
Fransız DANTEL 3 Fils Harbden evvelki 8 Fite İngiliz Naylon ve Lasteks Skandal! DCoırseleri
r Değişik Modeller de gelmiştir.
Yalnız: RCJSETO Korse Evi
İstiklâl Cad. 435 Beyoğlu.
(SALATADA
SATILIK KIYMETLİ MÖLK
İMlol suyu «eütsijlo ıs. Mı.ris.1» tunu sltau BeyoSta t. İnol Sulh hukuk mahkemesinde Dosya 948 - tos

Comments (0)