Yarın SPOR AKŞAM AKŞAM H e r ç> ü n 8 S®hlf@
Sene Sİ — No. 10931 — Matı her Terde 10 kuruştur.
W Mart 1949
Sahibi: Neemeddin Sadak — Yan İşlerini fiilen İdare eden C. Bildik — Akşam Matbaası
Atlantik Paktı münasebetile
Gelir vergisi tasarısı
Bevin ve Acheson’un
Türk iyeye önemli teminatı
ö nü m üzdekî hafta Millet Meclisinde müzakere edilecek
Yahudiler Lut gölüne sarkmaya başladılar
Acheson diyor kİ: “Siyasetimiz hür milletlerin İstiklâl ve bütünlüklerini muhafaza edebilmelerine çalışmaktır. Türkiye, Yunanistan ve Irana yardımımız bu arzumuzun ifadesidir. Bu siyaseti takibe devam edeceğiz,,
Ankara 20 (Akşam) — Oelİr vergisi kanun tasarısı Büyük Millet Meollst gündemine alınmıştır. Tasarının ö-nünıüzdekl hafta İçinde müzakeresine başlanacağı anlaşılıyor. 800 maddeyi teşkil eden tasarının görülmesi sırasında pazartesi, çarşamba ve cuma günlerinden itibaren bir de perşembe günü umumî heyet halinde toplanılacak tır. Ge lir vergisinden
başk» işletm» ve kurumlar vergisi görüşülecektir.
Gölün batı sahilindeki çıkarma birliklerini havadan takviye ediyorlar
d*
Bevînin möfalâaıi da fudurı «Atlantik paktı Türkiye ve Yunanistanın umumî emniyetini kuvve tlendirecektir. Bunların istiklâl ve bütünlüklerini desteklemeğe matuf hareketlerimiz, emniyetlerine verdiğimiz ehemmiyetin açık ifadesidir va takibe devam edeceğimiz bir siyaseti temsil ediyor»
Olgunluk imtihanları
Amman 19 (Nafenı — Yahudllur Filistin de askeri hareketlerine devam etmektedirler. Simdi de İsrail birliklerinin Lut gölünün batı sahillerine Çıkmakta oldukları bildirilmektedir.
şimdiye kadar Yahudller gölün güney ucunda Pot&3 fabrikası bölgesini ellerinde tutmuşlardı. Gölün diğer bütün kıyılan Arap, birliklerinin elinde bulunmaktaydı. Yahudller havadan ve denizden çıkarma birliklerini takviye etmektedirler. Arap lejyonuna gelen haberlere göre Yahudller tarafından esir alınmış bulunan bedevilere zorla siperler kazdı-
rı!m aktadır,
Ürdün hüküm atinin Yahudi! erin bu yeni askeri banketlerini Birleşmiş Milletler aracı vekili Dr. Bunc-he’ye blldlrmişUr.
Burada tahmin edildiğine göre, ba bölgede de askeri hareketlere başlamış olan Yahudilerln hedefi Lut gölü etrafındaki zengin maden kuyularını ele geçirebilmektir.
Londra 19 — (R) — Kodoştaki
Ürdün - İsrail görüşmeleri pazartesi günü yeniden başlıyacaktır. tkl taraf temsilcileri hükûmetlerlle isttşart ediyorlar.
İtalya meclisi de pakta girmeyi kabul etti
Londra 19 (Radyo) — Amerika pışişler! Bakanı Acheson, dün Atlantik paktı hakkında gazetecilere ve radyo vasıtaslyle yaptığı beyanatta şöyle demiştir:
— Batı devletlerine her hangi hii-lum halinde Amerikanın, harbe gireceğine asla şüphe yoktur. TabU harbe giriş kararını Kongre verecektir dîiyük hücumlarla hudut çarpış-■uıf.ırı ara.mda tabii fark vardır. Pakıa dahil her hangi bir memlekette İç ihtilâl vukuu harbe sebebiyet vetuuyecektlr. Fakat hariçten desteklenecek bir iç ihtilâlin harbe sebebiyet verebileceğini söyllyebiilrlm. jvnıestm, nnaııııK [Haıuıuı w
cavüz antlaşması olduğuna dair olan Sovyet İddialarını şiddetle reddetmiş ve sozierolne şöyle devam etmiştir:
Bugünkü hudutları daralmış dünyada. Birleşik Amerikanın emniyeti, hudut ve hattı fasıl nıefhumlariyle ifade edilemez. Buna naaaran bizim ] de .iyasetimlz, kendilerine yapabil»- | eeğinıiz yardımla faydalı olabildiği ı hallerde, hür milletlerin istiklâl VC , bütünlüklerini muhafaza edebllmcte- ■ riııe çalışmaktır. Amerikan hükû- , metinin, Yunanistan, Türkiye ve İran'a yardım etme hsusiındakl kararı, bu arzunun bir ifadesini teşkil eylemektedir. Amerikan hükümeti İst. bu siyaseti takibe devam edecektir.
Londra 19 (Radyo) — İtalya meclisi de 5Û saat süren müzakerelerden sonra İMİ yanın Atlantik paktına girmesini kabul etmiştir.
Londra 19 (Radyo) — İngUta D‘Ş Bakanı Bevin, dün Avam Kamara-auıda Atlantik paktı hakkında İzahat verirken bu paktın birinci dünya harbinden beri dünya barışma yapılan ?n büyük yardımlardan biri ve Atlas Okyanusu üzerinde bir emniyet çatısı olduğunu, ve barışın sıkı bir atıfette muhafazası mânasına geldiğini, Birleşmiş Milletlerin barışı garanti edememesinden dolayı teessür duyduğunu, bundan da Sovyetterln mesul olduğunu, paktın Batı milletlerinin bir dünya sulhu Kurmak arzusunu İzhar ettiğini söylemiş ve yeni antlaşma büyük ve üstün bir kuvvet temin etmiştir. Bü üstün kuvvet, dünya barış ve nizamının temininde kullanılacaktır, dedikten son ra paktta hiç bir gizil madde bulunmadığını belirtmiş ve Türklyeden de bahsederek şöyle demiştir:
Paktın (i ncı maddesi âkillerini kendi, aralarından birine tecavüzü1 kendilerine karşı bir tecavüz addettikleri sak iyi tâyin etmektedir. Bununla beraber açıkça anlatmak isterim ki bu hüküm, bu coğrafi sahn İçinde bulunmayan diğer devletlere karşı taahhütlerimizi her hangi bir şekilde tenkis veya tahdit ettiği suretinde tefsir edilmemelidir. Şimal Atlantik paklı dünyanın bütün bölgelerini .lıitlıbi kavra yamamakla beraber. Yunaniıtan'dnn İran'a kadar uzanan bölgede bir memleketler vardır ki bunlarla ır/ın zamandan ₺er> hamsi münnsfİHibr devam ettirmekleyiz. Bu memleketlerin İstiklâl ve lanıamiyetlerinin idamesi bilim İçin hayati ehemmiyettedir vo şu rikirdeyû ki Şimal Atlantik pak-iının imzası bu memleketlerin umumi emnlyrtlr-rııM kuvvetlendirecektir.
îmtihanlarm kaldırılacağına dair yazılar bîr tahminden ibaret
Acneson
Ankara 20 (Akşam) — Son günlerde bazı gazetelerde liselerdeki olgunluk İmtihanlarının kaldırılacağına dair bir takım haberler çıkmaktadır, öğrendiğimize göre Milli Eğitim Bakanlığında kurulan bir komisyon, hilen bütün orta öğretim -İşlerini İncelemektedir. Komisyonun hazırlıya-cağı rapor Eğitim şûrasında tetkik edilecek ve varılacak kararlara göre de otta öğretim meselesi her cephesi ile kesin şeklini alacaktım Bu itibarla. şimdiden yazılanlar bir tah-
Ticaret Ofisi müdürünün Ankara’da temasları
Ankara 20 (Akşam) — Ticaret Ofisi □enel müdürü Osman Nuri Anıl, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı ile canlı
Romanyah iki kardeşin dükkân ve evlerinde hem kaçak eşya, hem casüsJuğa ait evrak, harita ve aletler bulundu
Created by free version of 2PDF
Faal yardımlarımızla İstiklâlleri ve bütünlüklerini müdafaa etmek için en büyük gayretleri sarfeden iki memleketle, müttefikimi» Tiirkiye Ue ve Yunanistan He münasebetlerimize burada bilhassa işaret etmek iste-
Casusların kullandıkları muhaber» alctlcrlle eczalar
r

I W'
V


rim. Bu lsiklâll ve bütünlüğü des-l hayvanlar ihracı etrafında temaslar-' ‘ bulunmuştur. Bu temaslardan,
müspet bir sonuca varılacağı umulmaktadır. Yunanistan. İtalya. İsviçre. Suriye ve İsrail hükümetleri memleketimizden canlı hayvan satın almak için müracaatta bulııniDUŞİardjr.
teklemek için hareketlerimiz bu memleketlerin emniyetine verdiğimiz ehemmiyetin açık İfadeleridir ve takibine devam edeceğimiz bir siyaseti temsil etmektedir.
Çekoslovakyada itimat imtihanları
Komünizmden imtihana giren 47.000 talebeden ancak 6370 öğrenci itimat imtihanını kazanamadı
Ankaraya koyun sevkı
Ankara 20 (Akşam) — Ticaret Ofisinin güney vilayetlerinden satın alıp hususi katarlarla sevkettiğl 1500 koyun dün ekşam şehrimize getirilmiştir. Bu suretle bir müddettenberi burada devam eden et sıkıntısı önlenmiştir.
Londra. 19. Nafen — Times gazetesinin Prag muhabirinden gelen bir habere göre, Çekoslovakya hükümeti bütün talebeleri «ltlraad İmtihanına» tâbi tutmuştur. Bütün Çekoslovakyada bu İmtihana girmiş olan 47.000 talebeden 6370'In muvaffak olamadıkları ve böylelikle komünistlerin İtimadını kazanamadıkları anlaşılmaktadır.
Bu yolda bir İmtihan yapıldığı halkındaki haber Çekoslovak Eğitim Ba-
kanlığından, verilmiştir. Rakamlar da aynı resmi çeverlerden elde edilmiştir.
Bu imtihanlarda talebelerin siyasi bir tazyik altında bırakıldıkları anlaşılmaktadır. Üniversitede bir Çok İmtihanları muvaffakiyetle vermiş bir çok talebelerin komünistlerin «İtimadım kazanma İmtihanında» muvaffak olmamalan bunu İspat etmektedir.
Çalı dibindeki münekkidler
Etveu namı diğer Ethcm. Lâzar namı diğer
Emniyet müdürlüğü memurları mühim bir kaçakçılık' İşini meydana çıkarmakla uğraştıkları sırada şayanı dikkat bir casusluk işini de ele geçirmişlerdir.
Bu hâdisenin tafsilâtı şöyledir:
Bu dakikada emniyet teşkil âtımız-da sorgu altında bulunan kaçakçılık ve casusluk sanıklan aslen Rumen otan ve uzun müddet evvel yurdumuza iltica etmiş bulunun İki kardeştir Birinin adı Mlhail oğlu Etyen. diğerinin de Lazar'dır. Bu İki kardeş İlticalarından bir müddet sonra Türk tabiiyetine geçmişler ve soaydı olarak Değirmen İsmini almışlardır.
Bunlardan Etyen, Çatalcad® da askerliğini yapmıştır. Bu İki kardeş İhtida etmedikleri halde, Etyen «Et-hem», Lazar da «Lfttfl» adını takınmış ve kendilerini böyle de tanıtmağa muvaffak olmuşlardır.
Bunlardan «Lazar» namı diğeri» «Lûtfl» bir aralık Şehir Tlyatrosun-(Arkası sahlfe 2; sütun ö da)
ha-
Fransız tiyatro heyeti geldi
[■ran.ıız artistleri Yeşilköy hava meydnnında
(Yazısı üçüncü sahlfed»]
Yücel mecmuası, tercüme talan yapanların yakasına yapışmıştı. Beynelmilel şaheserleri berbat edenleri yerden yere vuruyordu. Şimdi de başka bir mecmua, ilmî eserlere parmak dolamış. Bir profesörün şu cümlelerini — diğer cümleler arasında.— yakalamış:
'«Herkesçe bilindiği gibi, toprak sudan daha çabuk ısınır. İşte bunun içindir kî, yav sıcaklarında tercihen suya girilir.»
Mecmuanın miinekkirM şöyle diyor:
«— Filhakika, bir cok insanlar, yaz sıcaklarında toprak vûrken ııicin suya girdiklerini bittabi bilmezler ve bunun İlmen izah edilmesini isterlerdik
Münekkidin “öztindön kaçmış: Toprağın sudan evvel ısınması da, heyhât, «herkesin bildiğin hır hakikat değildir, Çünkü, herkesin takvimlerde okuyup, bildiğine göre, cemre evvelâ havaya, sonra suya, sonra toprağa düşer. Demek umumiyetle Türk halkı, suyun topraktan önce ısındığı kanaatindeymiş. Tashihi ulemaya düşer.
Herhalde, bundan böyle, müellifler, mütercimler, çalı dibinde münekkld bulunduğunu artık a-kıllarına koysalar fena etmezler...
Idil Biret dün
Fransa’ya hareket etti
1(111 Blret ailesiyle kendisini teşyi edenler arasında
(Tansı üçüncü salılfemlıde)
Bahlfe S
A IX s> o
.J *>ıal U Jİ>-ıJ
HAFTA SONU NOTLARI-j
İdil Pari.’. gitti
Dört yaşında piyano çalmaya başlaya». »*« Wnd* «b*sk-U çocuk, olduğunu ispat ede a tdfl piret nihayet dün, harika çoeul» Ipp usulünce yetiştiren bir müaar •esc aramak üzere Paris* gldebUeft Giderken sekiz yaşma yaklaşmış bulunuyordu.
Arada geçen bu üç sone, küçük yaşta fevkalâde istidat gösteren çocukları anala rlyle veya babala-rtle beraber tahsile gönderebilmek İçin Meclisten bir kanun çıkarmak uğrunda kaybedilmiştir,
Büyük Millet Meclisinden bazı kanunlar yıldırım süratiyle çıkmak talihine kavuşmuştur. Siz talihin cilvesine bakın kİ fevkalâde istidatları yıldırım, süratiyle tahsile gönderebilmek için hazırlanan İılll kanunu Meclisten kaplumbağa, sûra tiyle çiktL
Ama çok şükür çıktı. Küçük İdil’ tn -harika» olan istidadından hiç bir şey kaybetmeden Parlse ayak basmasını temenni edelim.
başka, bir erkeğin vücudun* intikal edebilir.
— İstisnası yok mudur»
İşte dostum bu sualin cevabını öğrenmek üaere okuduğu kitabın bir yerinde «İstisna brıaan vakldlı. Meselâ bundan 2423 sene evvel falan erkek ruhu filân kadının vücudunda belirdi» cümlesini okuyunca «Bu kadarı d* fazla!» diyerek kitabı alinden atmış ve İç! şüphelerle doluvermlş,
— Bu satırlar inancıma neden sarstı» diye sordum.
— Nasıl sarsmasın birader, dedi, haydi ruh vücut değiştirir, diyelim. Erkek ruhunun baran kadın vücuduna yerleştiğini de kabul cdoilm. Fakat müellifin bu kkdar müphem bir hâdiseyi takriben 2400 sene önce değil de 2423 «ene gibi çok hesaplı bir tarihte • vukubulmuş göstermesi insanı aldatmaya çalışmasından başka noyi ifade eder?»
Atlantik paktının neşredilen metni
Pakt 14 maddeliktir ve 20 sene yürürlükte kalacaktır
Sütlücedeki infilâka dair mecliste tenkidler
Milli Savunma Bakanı, mesuliyetleri görüleceklerin şiddetle cezalandırılacaklarını söyledi
İki merak
Bir dostum vardır. İki şeyi merak eder: Biri' ’ Okyanusunun ortasında İken Birdenbire battığı rivayet edilen Aılantld kıtasının maceracı. İkincisi: Ruhun ölümden sonra başka vücutlarda tekrar belirip bcilrmedlği
Hemen söyllyeylm ki. kütüphanesi ou İki bahsa dair kitaplarla loiu olan dostum Atlantld kıtasının Okyanus dibinde İstifini bozmadan yattığına da, ruhun vücut değiştirdiğine de inanıyor. Yalnız İkincisinde bir halt* evvel küçük bir tereddüt geçirmiş. Evet, nıh zamanla başka vücutta teccarüm eder, fakat bir erkeğin ruhu ancak
Bir istatistik
Size yukarıdaki hikâyeyi boşuna nakletmiyorum. Biraz evvel postadan çıkan bir istatistik kitabını karıştırırken bizim vilâyetlerimizden birinde 832551 tavuk ve horoz, 128448 ördek, 241732 koyun, 148081 keçi vesaire olduğunu okur okumu kitabı kapattım ve konuştuklarımız «klima geldi, İstatistik 800.000 tavuk, 120000 ördek, >40.000 koyun, 140.000 keçi ve saire dese İnsan pekâlâ inanacak. Kaç tavuğu, hattâ kaç koyunu olduğunu doğru dürüst bilmeyen çlf-lik «sulplerini çok gördüğüm İçin başka bahiste inandırıcı olan küsurat ufak baş hayvan sayımı bahsinde inancı kökünden berhava ediyor.
Şevket RADO
Grekoromen güreşte isveçe 6-2 yenildik Bizden Yaşar Doğu ile Mersinli Ahmet faik bir güreşle rakiplerini yendiler
Vaşlngton 18 — Kuzey Atlantik paktı metni neşredilmiştir. En mühim maddeleri şunlardır:
Madde I — İşbu antlaşma hedeflerinin tahakkukunu tesirli blrşekUdo sağlamak İçin karşılıklı yardımda bulunmak suretiyle vasıtalarını geliştirmek için şahsan ve müştereken daimi ve fiili bir şekilde çalışacak olan taraflar her hangi müseLlfth bir, taarruka karşı cahil ve müşterek mukavemet imkânlarını arttıracaklardır.
Madde 4 — Pakta dahil her hangi bir devlette taraflardan birinin toprak bütünlüğü, siyasi İstiklâli veya güv enliği tehhlde maruz kaldığına i dair kanaat uyandığı takdirde İmzacılar İstişarede bulunacaklardır.
Madde 6 — İmzacılar içlerinden birine veya bir kaçma karşı Avrupa-da ve Kzey Amerikada yapılacak taarruz tarafların hepsi aleyhine yönetilmiş bir hareket gibi telâkki edeceklerdir. Taraflar böyle bir taarruz vuku bulduğu takdirde Birleşmiş Milletler anayasasının Sİ inci maddesi gereğince tanınan münferit veya müşterek meşru müdafaa haklarını istimal ederek, münferiden diğer taraflarla mutabık katarak taarruza uğrayan taraf veya taraflara yardım maksadıyla, Kuzey Atlantik bölgesinin güvenliğini İade etmek ve sağlamak üzere, müsellâh kuvvetlerin İstimali de dahi) olmak şartlyle, muvafık gördükleri harekete tevessül edecektir.
Bu kabil müsellâh taarruz ve bunun vukuu üzerine alınacak tedbirler dahil güvenlik konseyine bildirecektir. Güvenlik konseyi milletlerarası barış ve güvenliği temin hususunda gereken çarelere baş vurduğu saman evvelce alman tedbirler nihayet tutacaktır.
Madde 8 — Beşinci maddenin tatbiki için İmzacılardan biri vey* bir kaçı aleyhine girişilen aşağıdaki banketler silâhta taarruz telâkki edilecektir.
traınaılmdan her birinin Avrupa ve Amerika (teki toprakların* Cew-ylrdekl Fransız vilâyetlerine, taraflardan her hangi birinin Avrupada-Iti İşgal kuvvetlerine, Seretan medarı kuzeyindeki Kuzey Atlantik bölgesinde tararlardan birinin İdare ve kozası altında bulunan adalara veya aynı bölgedeki gemilere ve uçak gemilerine karşı girişilecek silâhlı taarruz hareketi.
Madde 9 — İmzacı taraftar bu madde İle antlaşmanın tatbikin a alt meselelerden malûmat almak üzere her birinin temsil edileceği bir konsey ihdas etmektedirler. Bu konsey her an süratle toplanabilecek kabiliyette teşekkül edecek V* lüzumlu görülen yardım veya teşekkülleri kuracak ve bu arada bilhassa 8 Ve B inci maddelerin tatbiki İçin gerekil tedbirleri tavsiye edecek bir müdafaa komitesini derhal kuracaktır.
Madde 10 — Taraflar Kuzey Atlantik bölgesiruia güvenliği sağlamağa yardım ve antlaşma, prensiplerinin inkişafını teinin edebilecek olan başka her hangi bir Avrupa devletini İşbu antlaşmaya İltihaka oy birliğiyle davet edebileceklerdir.
Madde 11 — İşbu antlaşma tasdik olunacak ve hükümleri imzacı tararların kendi anayasalarına göre tatbik olunacaktır. Tasdikli suretler İmkân nispetinde süratle Birleşik Amerika hükümetine tevdi edilecektir.
Madde 12 — Antlaşma 10 sene müddetle yürürlükte kaldıktan sonra veya muahhar her hangi bir tarihte taraflar İçlerinden birinin talebi üzerine hükümleri tâdil maksadıyla istişarede bulunabileceklerdir.
Madde 13 — Antlaşma 20 sene yürürlükte kaldıktan sonra taraflardan her hangi biri Birleşik Amerika hükümetine kendi hesabın* pakta iştirak etmek istemediğini bildirdikten sonra bundan ayrılabilecektir.
Btokholm 18 — Bugün Türk ve İsveç mlJ 11 telcimi an arasında Greko -Romen müsabakaları yapılmış Ve Türk takımı 6 - 2 yenilmiştir.
Müsabakaların neticeleri şunlardır:
Greko - Romen, güreşlerde: 61 kiloda Hailt Balamlr. isveçli Molier'e 1*- 1 yenilmiştir.
S7 kiloda Nasuh Akar Peltereen'e 1-1 yenilmiştir.
«7 kiloda Freiz. Tenet Merlçl 8 - û yenmiştir.
73 kiloda Haydar Zafer Andeı-toerg'e 3-0 yenilmiştir.
79 kllpda Yaşar Doğu Groenberg'l 1-0 yenmiştir.
Moelier İlk devrede hasmını yıkmağa muvaffak olmuşsa da ikinci devrede Balamlr yerde daha Üstün güreşmiştlr.
Petersen yerde hâkim bir güreş yapmıştır.
Anderberg çok hamleli ve üstün bir güreşle müsabakayı kazanmıştır.
87 kiloda .Adil Candemlr, Palm’* S - 0 yenilmiştir.
Ağırda Mersinli Nllsson'ı l - o yenmiştir.
Can Demli güreşin son devresinde İyi bir oyun çıkaramamıştır.
Bu akşamki Türk - İsveç Greko -Romen güreş müsabakaları 6-2 İsveç takımının galibiyetiyle son* ermiştir.
Yaşar Doğu, bilhassa yerde çok üstün bir zafer kazanmış, güreş çok heyecanlı olmuştur.
Ahmet Mersinli son güreşte hışmını defalarda yere yıktıktan ve çok kritik durumlara düşürdükten sonra haklı bir galibiyet sağlamıştır.
Çanakkale zaferi
Heybeli Deniz Harp okulunda ve Çanak-kalede törenlerle kutlandı
Maskeli hırsız
Maskeli hırsıı İhsan
Sütlücedeki fabrikalar fimdi mühimmat yapmıyorlar
Sütlücedeki Nuri paşaya alt fabrikada vukua gelen İnfilâktan sonra belediye, bu tarzda İmalât yapan diğer fabrikaların durumlarıyla yakından alâkadar olmaktadır. O clvardn bulunan bazı fabrikaların hâlen mühimmat İmal etmediği tetkikler sonunda anlaşılmıştır.
Diğer taraftan mevcut mevzuat mühimmat Ve silâh yapan fabrikaların kontrol, ruhsatiye ve mürakabe hakkını belediyeye vermemektedir. Bunun mahzurları son hâdise dolayı-siyle bir kere daha anlaşılmıştır. Bu sebeple, belediye, alâkalı makamlara müracaat ederek bu İşlerin yeniden tanzimini istemiştir.
Heybeli r .-ir Hrn-b okulunda y.ıpdan törenden bir enstantane
Ankara 10 — General Vehbi Koca-güney ila Kemal Zeytlnoğlunun Sütlücedeki infilâk hâdisesi hakkında Başbakanlıktan «Özlü «otuları Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısında görüşüldü. Boru tabipleri giddetil tenkidlcrd» bulunarak alâkalı makamların hftdireyl kapatmağa çalı? ?ı Otarım söylediler. Milli Savunma Bakanı kürsüye gelerek tahkikatın henüz devam etmekte, Ötenlerin miktarının 97 ve bir o kadar da yaralı olduğunu söyledi. Hüsnü Çakır sözlerine devam, ederek Nuri KlUlgU'e alt mezkûr fabrikanın ruhsa t namesinde matara, gaı maskesi, demir çbuk ve buna mümasil eşya imal edeceği yanlı bulunduğunu, ancak gene ruhsatnamede tesisatın tevsii suretiyle mermi dahi İmal edileceğine dair meşruhat olduğunu anlattL
Hüsnü Çakır, fabrikanın nasıl kurulduğuna dair izahat verdikten sonra, adli tahkikat neticesinde mesuliyetleri meydana ŞLkanlar hakkında takibat yapılacağını söylemiştir.
Bundan sonra Çalışma Bakam Reşat Şnnseddln Birer komışmuç, kendi görüş ve ifadeleriyle Milli Savunma Bakanı Hüsnü Çakırın sözleri arasında tenakus bulunmadığını kaydetmiştir.
Kemal Zeydnoğlunun ve general Vehbi Koca güneyin tenkidleri
Takrir sahiplerinden Kemal Zeytl-noğlu, sis perdesi yırtılacak olursa arkasından çok acı hakikatlerin meydana çıkacağını söylemiş ▼* demiştir M:
«— Istan bulda bir fabrika kuruluyor; madeni aşya fabrikası Unvanı De ruhsatı alınıyor. 3onra «dunun canı infilâk maddesi, harb mühimmatı İmal etmek latlyor. Yen! bir müsaRde ve ruhsat almağa lüzum görmeden bu fabrikayı kurarak yıllarca çalıştırıyor ve tte mamullerin! kontroll*
mükellef resmi makamlara «atışua yapıyor. LAÜbalIyana ve teknik esas-' hırdan uzak kurulmuş olan bu fabrikada, günün birinde bir patlama oluyor. Derhal alâkalı makamlar, mesuliyeti üzerlerine almamak için, lâstik top gibi birbirlerine atmak suretiyle, müteaddit mazeretlerle bu hâdiseyi kapatmağa çalışıyorlar. Hâdise, Hare mekanizmalarının dalâletini ve rehavetini gösteren acı bir misaldir.»
Müteakiben General Vehbi Koea-güney kürsüye gelmiş, tahta döşemelerinin altında en müthiş infilâk maddeleri bulunan fabrikada gürül
I B 0 "r â ^ ' " "1
Wtab«l Umum M/S/IHS
Ç R K L B R
Loodr» 1 Burlln 11-tt
N«W Yet* 1K Dolar no*
Fart» >00 rruunı V. 1.MS0
Cvnarr* 100 IsvIçt» F. aS.tİTO
Amvirrtai Mo Flortn MSS*Sb
Brdkacl 100 Ç«*o l«. ISBITÎ
Pral MS tane ₺- S.SO
Stokhoim 100 hkadM n em
urtoa ıoo Betonu r,__________İm*
F$HAM VE TAHVİLÂT
% 1 FAİZLİ TAHVİLLER
Kadıköy ve civarında muhtelif hırsızlıkla yaptığı anlaşılan Clmbon İhsan isminde bir sabıkalı zabıtaca jakalanmış ve Kadıköy »avcılığına tealim edilmiştir, ihsan, hırsızlık yaparken yüzüne maske takıyordu,
Meşhut suçlar gereğince, asliye cefa mahkemesinde yargılanan İhsan Bç sene hapse mahkûm edilerek Üsküdar Cezaevine gönderilmiştir.
E_*T A K V t M®_______________________
gw»«£İT»l'-T'r«1 I» — Zunn 1»
Jmaak av Ü4I« »k»>4‘ Alı Vaı»
B tüOO 11 «8 «,03 3 27 12 00 IJ1
V »M «M U.tt 10 48 1B2O IBM
Adalet Bakanlığı hususi kalem müdürlüğü
Ankara 10 (Akşam) — Adalet Bakanlığı husıısl kalem müdürlüğüne Bursa sulh yargıcı Bülend Berten tfiyln edilmiş ve vazifesine başlamıştır.
İngiliz ticaret heyeti
Ankara 20 (Akşam) — Ingiltere leşe müsteşarlarından m ister O. Chet-w!nd ile mister Metcalstden müteşekkil ticaret heyeti bugün şehrimize gelmiş ve Ticaret Bakanlığı ile temasa geçmiştir.
Çanakkale zaferinin 34 üncü yıldönümü münasebetiyle Heybelide Deniz Harb Okulu ye Kolejinde dün sabah bir tören yapılmıştır.
Deniz Harb Okulu ve Kolejinin komutan, öğretmen ve öğrencilerinin İştirakiyle yapılan törende 18 Mart 1915 harekâtına İştirak etmiş bulunan e-mekll tümamiral Ihsan özel, emekli güverte albayı Sami Gültay, davetliler ve basın mensupları hazır bulunmuşlardır.
Törene boru sesiyle boşlanmış, hep btr ağızdan istiklâl marşı söylenilmiş, ve Çannkkalede şehit düşenlerin ruhu için bir dakika tflzlm duruşu yapılmıştır. Bundan sonra Deniz Harb Okulu ve Koleji komutanı Albay Fevki Gürel, günün mânasını belirten bir konuşma yapmıştır.
Törene, öğrencilerden Erdoğan Ak-çer ve Orhan Güvenç, Boğaztarın siyasi. tarihi ve 18 Mart 1815 askeri harekâtını kendi görüş ve duyuşlarına göre İzah eden hitabeleriyle son verilmiştir.
Çanakkale 18 — 18 Mart 1913 Çanakkale zaferinin 34 üncü yıldönümü bu gün Ankara ve Istanbuldan gelen yüksek tahsil gençliğinin de katıldığı muhteşem bir törenle kutlanmıştır.
Tören, tnm saat 10 da Vali, komutan ve Belediye başkanı alana gelerek askeri blrllkierl, öğrencileri ve halkı selâmlamalariyie ve yaşadıkları günü kutlamalarıyla başlamış ve bunu takiben halkın da işiIraklyle söylenen İstiklâl marşlyle şanlı bayrağımız şeref diğerine çekilmiş, söylevler verilmiş, büyük bir geçit resmi yapılmıştır.
Cumhuriyet alanındaki bu kutlama töreninden eotıra otomobiller ve oto-büslelre Nâra ve Dardanos mevklle-rlndekl şehitlikler ziyaret edüerek çe-lenkler konmuş ve şehitlerimizin hâtıraları tftzlz olunmuştur.
Kız kaçıranlar mahkûm oldular
şilede Şükriye İsminde bir kızı dağa kaçırarak ırzına geçen Nail ile arkadaşları Ahmet, Ömer ve Hikmet ismindeki bir kızın bir müddettir birinci ağır ceza mahkemesinde yapılmakta, otan duruşmaları sona ermiştir. Mahkeme Nalil 7 »ene beş gün, Ahmedl üç rene, Mehmedl bir aene iki ay. Hikmet kıtı da fi ay hapse mahkûm etmiştir.
Bivu ■ Bnurum ı sa*o
Stvaa ■ Eraurum M S0B8
İMİ Demlrsolu 1 >0 53
İMİ Demiryolu □ 1015
)M1 Demiryolu tn M.lö
Mllh Müdafaa I 80.75
M11U MÜCafaa Q ÜSO
MllU UUdalaa m K 25
M OM MOd«f»« rv «0J0
% 8 FAİZİ,i TAHvftLER
Italkuıma 1 fi«.W
Kalkınma D te.OS
Kalkınma CD » —
»48 latlhra» I ' M.»
MS UHkraa D MJ0
iau Demlrvolu VI
% 5 FAİZLİ TAHVİLLER
1K» ₺M»nl ŞBJ»
1S3S Iki MDtyaU Sl 15
Milli MüdoİU Sİ —
Demiryolu EV MJ3
DMnlrvoltı * MJS
ANADOLU DEMİRYOLU GRUPÜ
Tannueı H MO—
H1«m ■«netleri ( «0 Sİ —
Mümessil «enet »BJO
ŞİRKET HİSSELERİ
Uerkcz Bankan İM
h Binitin M ıs
T. Ticaret Bankan g-
Aralan Çimento 1IJ6
8ARRAFLARDA ALTIN
Ratışlat
Gulden M 40
Türk Uru B»M)
Sterlin 52 59
Külçe S.W
Rraal «1.40
gürül sobalar yandığını anlatmış, fabrikaya İzin veren, fabrikayı kontrol De mükellef olan makamların bunun» ta dahi meşgul olmadıklarını Böyle* miş, İstanbul Valisinin «Bizim, verdiğimiz ruhsatname yalnız madeni eşya imalâtı için İdi» dediğini ele almıştır.
Vehbi Kocagüney, Hlndistana W Mısıra silâh imal eden bir fabrikanın mevcudiyetinden valinin haberdar û-lamayışını acı acı tenkld etmiştir Takrir sahibi sözlerini bitirirken, memleketle mühimmat İmalinde blieLL kaçakçılık olduğundan bahisle hukû-Q metin dikkat nazarını çekmiştir. Q_
Kontrol haklındaki kanun O
’elcn Milli Savıın- C ma Bakanı Hüsnü çakır, 1940 ta çıka-.O rılan harb silâh ve mühimmatı yanan (/) fabrikalara alt Kanundan bahsi ttt Bu kanuna göre, harb silâhı yapacak fabrikaların yeri /e İşletme çekli h?k-kında Milli Savunma Bakanlığımı» Jjf müsaadesi alınacağını, bu fabrikanın kanun çıktığı zaman, bu işi yaptı-uni.'1” onun İçin bıı kanunim şünvılünr- gir-medlğln! söyledi, Bakan: «Müe? es*-0 sahibinin verdiği beyannameler ekrik "O verilmiş, kontrol da İhmal edllml Ur. (1) Bu fabrikanın 8uriye iç-ln, Mısır lc!n, qJ Pâklstan İçLn sipariş aldığı doi-ru- Q) dur. Fakat Güvenlik Konseyinin ka-.4 rar m a göre, Mısır ve Suriyenln slpa-v-’ rİşleri yapılmamıştır. Pâklstan hakkında da Güvenlik Konseyinin bil karan olmadığı için onun sipariş !-:rl yapılmağa başlanmıştı» dedikten sonra kontroldü İhmal gösterenler ve bu İşa sebebiyet verenler hakkında kemali şiddetle takibat yapıladğıni söyledi.
Bundan sonra Meclis bir gizli oturum yaptı. Pazartesi günil gizli oturuma devam edUecektir.
Yeni sözlü sorular
Arife*»— «Akşam l telan hul
Milletvekili Alî Rıza An. 8üttücedekl Nuri Klillgll fabrikasına sürmlnat ve kapsül imali için müsaade verilip verilmediği hakkında Başbakanlıktan eevap almak üzere bir sözlü soru önergesini Meclise vermişti, Diğer taraftan Burdur Milletvekili Ahmet Çhnanfl da Blfbank tarafından Zonguldak ta yaptırılmasına karar verilen liman inşaatı hakkında bir sözlü sorusu vardı. Bunlar, Meclisin önümüzdeki oturumunda gündeme alınmak üzere alâkalı Bakanlıklara verilmiştir.
iHinmıtıvıaa
Hem kaçakçı hem casus
(Baş tarafı 1 inci sabifede) d» çalışmış va oradan ayrıldıktan BonTa. İki kardeş Beyoğlunda Bakra-ğaoı caddesinde 18-1 numaralı tütün vs müskirat bayiliği dükkânında çalışmağa başlamıştardar.
Etyen namı diğer Ethem, evi! o’up Ağabamammda Tornacılar caddesinde, diğer Lazar, namı diğer Lfitfi d» Asmahmesçlt sokağında 43 numarada bekâr olarak oturmaktadır.
Dışarıdan bakılınca küçük bir yer olarak görünen, fakat içeriye doğru bir hayli derin olan dükkânda bazı şüpheli kaçakçılık işlerinin dönmekte olduğunu haber »lan tebıta memurları bu İş Üe2tnde durmuşlar ve AdlU yeden aldıkları artma tezkeresiyle evvelâ dükkânda, sonra da evlerinde ftnl aramalar yapmışlardır. Bu aramalar neticesinde bir büyük şişe içinde binlerce lira kıymetinde olmad Icab eden safi kokain, iki binlik kaçak rakı, diğer birçok kaçak İçkiler bulunmuş, faat evde ete geçenler ise tam btr casusluk meselesini meydan* çıkartmıştır,
Burada bulunanlar arasında îsten-butıın bütün denta sahilleri, bu arada Boğ as ve Haliç sahili srlnln busust surette tanzim edilmiş harita ve paftaları v* gelişigüzel her hangi bir şahsın temin edebDmealne İmkân olrnı-yan aakerf mahiyette ve «münhanlllı tâbir edilen ve orta çapta bir odanıt boyu kadar nıunluğu olan paftalar, alıcı va gösterici sinema makineleri, gece dahi resim çekebilecek tertlbatj hata iki tane fotoğraf makinesi ve diğer birçok optik malzeme ve bütün bunlara ilâveten de komünistlik propagandasına ait birçok kitaplar ve vesaik bulunmaktadır.
Casusluk vb kaçakçılığa ait olan bütün bu eşya De birlikte iki RomanyalI kardeş Emniyet müdürlüğüne getirilmişler ve isticvaba çekilmişlerdir.
Emniyet müdürlüğü, dl^er taraftan alâkalı makamları dn hc.b- far etmiş olup Icab eden veçheli? (• , ^roştur-malara devam edllmıktr-f.r.
19 Mail 1949
AKŞAM
Sahlfe 3
AKŞAMDAN AKŞAMA
İzciliği ıslah edelim
Amerikan izcilerinin Türkiycyi BÎyıiretl münasebetiyle, — evvelce dikkatimi çeken ve gazetede belirttiğim — ehemmiyetlice bir mevzu üzerinde tekrar duracağım:
— Bizce izcilik var mıdır?
Görünüşte var, hakikatte bîr «âdet yerini bulsun-* dan ibaıct-tîr.Geçit resimlerinde trampet çalar, geçerler. Çocukların çoğu angaryaya koşulmuş gibidirler. Yaş* lariyle mütenasip l-ir görev ye ö-flev görmüş olmazlar- Neticede yüzde 15-20 nisbetinde ateşli hastalığa. bir o kadar da öksürüğe, tıksırığa yakalanırlar.. Zira, meselâ, tiril elbiseyle yağmur altınca, rüzgâra karşı beyhude bekletilmişlerdir. Hareketsiz bir halde ye itirazın düdüğü gibi, aynı noktada saatlerce çivi!erimekten bizardırlar. Pek çok gencimizin hâtırasında, izcilik işte budur. Beynelmilel zevkin çocuk ahval] ru-hivesine uygun olarak seçtiği o elbise tipi olmasa, gençler, izcilikten belki nefret ederler. Bereket yersin o cakalı trampete ile fiyakalı boyunbağma...
İzcilik elbette bundan ibaret olmamalıydı. Kamplar, daha sık, daha canlı, daha mütenevvi yerlerde, daha geniş ölçüde kurııla-bilmeli, genç insanla tabiat şartları arasında irtibat vazifesini görebilmeliydi. Yekııasak elbise içlide, evlâtlarımız, İzcilikte, sınıfsız ve zümresiz yaşayışın, birlblrine zahir oluşun, tehlikeler ve zevklerde beraberliğin tadını tadabilmek idiler.
Binaenaleyh, izcilik, çocuklarımızı tabiate, cemiyete yaklaştırmalıydı.
Aynı zamanda kendi yağıyle bavrularn!-. ’-endi işini kendi görerek, düştüğü çukurdan kendi Çıkarak. “’-ra kendi yorgam bacaklarıyla tırmanarak vc kendi yaktığı ateşte korunarak. ısınarak, fertçe üstünleşmeği sağlama-; hydı.
Nümayiş kısmı hariç, bunluna hangisi olabiliyor?
Bîr nokta dalıa:
İzciliğin ahlâk kısmı çok yükselticidir. İzci, başkalarının imdadına koşar. Bu uğurda fedakârlığa katlanır. Kollekfif bir muhitte faaliyet gösterildiği için çok şikâyetçi bulunduğumuz hodbinlikten insanları uzaklaştırır.
Eğer izciliği şimdikine kıyasla daha ileri bir hale sokarsak, istifade ederiz. Yoksa, kalıptan, zarftan bir sey çrkmaz-
Şinıdiki halinde, anlattığım gibi, yüzde 15 - 20 ateşli hastalıktan yüzde bir o kadar da aksırık ve* tıksırıktan mnada, izcilikten gördüğümüz bir ziyan daha var:
Masrufsuz zarfa çocuklarımızı alıştırmış oluyor. Kabuk soyulunca, iç kof.
Islahına gidelim.
(Vâ-Nû)
Fransız tiyatro heyeti
Comedie Françaises artistleri dün geldiler
Comedie Françalse t tiyatro heyeti dün saat 14 te uçakla Mısırdan şehrimize gelmiştir.
Trup li kişiliktir. İçlerinden ikisi, (Marie Ventura İle Jean MartlnelU) Comedie Françaises sosyeterlerlnden-dlr.
Trup şehrimizde bir ay kadar kaldıktan sonra Komaya gidecektir. Artistlerin şereflerine bu akşam Atla3 sinemasında bir kokteyl verilecektir.
Nevruz günü
İstanbul İran Konsolosu Bay Ab-diol-Hossein Meftah Nevruz bayramı münasebeti!* 21 mart pazartesi günü öğle’den evvel saat 10 dan 13 ye kadar Baş Konsolosluk binasında şehrimizdeki İran Kolonisinin tebriklerini kabul edecektir.
Beykoz pazar yerleri
Belediye Bcykozda ■ yeniden üg pazar yeri tesis etmeğe karar vermiştir. Ayrıca şehirdeki hayat pahalılığını nispeten hafifletmek özere kurulmaca karar verilen nllmur.o pazar yerlerinin tesbltl fen işleri müdürlüğüne havale edilmiş ve bu İşe elverişli sahaların bildirilmesi istenmiştir. Bu yerler tesblt edilince buralarda basit barakalarla sergiler yaptırılacak ve satışlara başlancaktır.
İzmirden 4 bin Musevi • Filistine gitti
İzmir — 1940 sayımında bütün Tür-klyede bulunan 78 bin Musevlden 14 bini tzmlrde yaşamaktadır, şimdiye kadar İzmirdekl Musevllerden 4 bini Filistine gitmiştir.
İdil Biret dün
Fransa’ya hareket etti
Harika çocuk rıhtımda pek çok kimseler tarafından uğurlandı
İngiliz Kültür Heyetinin f
Hârika çocuk İdil Bİret dün ana babasiyle birlikte İstanbul vapuru 11e Fransaya hareket etti. İdll'ı uğurlamak üzere pek çok tanıdığı rıhtıma gelmişti. İdil bunlarla uzaktan selâmlaşıyor, işaretleşiyor, vapura giren gazetecilerle ve fotoğrafçılarla görüşüyordu. İstanbul vapurunda âdeta bir basın konferansı tertlbe-dlldl, İdil sorulan suallerin hepsine cevaplar verdi.
İdil ile Fransa’nın Ankara büyük elçisi bilhassa alâkadar olmuştur. Ankara’ya gelen Fransız sanatkârları da, başta Paris konservatuvarı piyano profesörir Laz ar Levi olmak üzere hârika çocuğun en mükemmel surette yetişmesini lemlne hazırlanıyorlar. Geçende İstanbul ve Ankara-da konserler veren va Marsllyada bir müzik mektebi İdare eden Madalelne de Valmalette uçakla daha evvel Marsilya’ya giderek Idil’i karşılamağa hazırlanıyor.
İstanbul’da da birkaç gündenberl her tarafta, bilhassa mekteplerde ve çocuklar arasında hep Idil’den bahsediliyor.
Yalnız İstanbul konservatuvarı ve fllârmonl derneği, Ankara konser-vatuvarfinın aksine olarak, bu tezahürattan uzak kalmışlardır.
îdil’ln her tarafta ne derece büyük alâka uyandırdığı hakkında birçok şiirler yazılması gösteriyor. Bu arada emekli albay Hamdı Arkan (Küçük idil» adlı uzun bir şiir yazmıştır-Emekli albay Hamdl Arkan, İdll'l tanımıyor, tdll de bu «amca» İle görüşmemiştir. B. Hamdl Arkan, Idil’in konserini dinledikten sonra İçten gelen hislerini şiir şeklinde canlandırmıştır. Bunda Idil’in konserini herkesin nasıl heyecan ve İftiharla dinlediğini, bestelerindeki orijinal buluşları anlattıktan sonra şiire şu suretle son veriyor:
Çok büyük bir sanatkâr olup yurda dönünce
Erişecek milletin çok İlâhî sevince Bu sözleri kalbine naklet, unutma idil Çalışmakla gayeye erişilir iyi bil!
Dün de yazdığımız gibi Idil’in bestelediği parçalar otuza yakındır. Bunların arasında başltcaları şunlardır: 1 ve 2 numaralı prelüd, ettld, Sü-leymaniye, Ayasofya, Moda tramvayı, Hırsızların dansı, Kapris, Fillerin yürüyüşü, Pastüral, şimendifer. İdil birkaç ay evvel Ankara radyosunda verdiği konserde Süleymanlye, Ayasofya, Fillerin yürüyüşü ve etlid parçalarını çalmış, çok alkışlanmıştı.
ilk denizaşırı seyyar sineması
İngiliz kültür heyetinin İlk deniz aşın yolladıkları seyyar sinema Tür-klyeye gelmiştir. Memleketimizin dağlık ve en uzak bölgelerine gidebilecek bir mahiyette yapılan bu seyyar sinema iissiine dönmeden üç haftalık bir tur yapabilecek her seansta 2000 seyircinin görmseinl sağlıyacak, gece ve güdüz filim gösterilecektir.
2 ton ağırlığında bir iskelet üzerine kurulan seyyar sinema her tttrliı teknik kolaylıkları kendinde toplamaktadır. Filimler seyircinin adedine göre İki şekilde gösterilmektedir.
Eğer seyirci çoksa 35 yarda mesarede adam aramak prensibinden ziyado, kurulan portatif bLr perde üzerine filimler kamyonun bir yanındaki küçük deliklen perdeye aksettlrUecek-ttr. Seyirci adedi azsa kamyonun arkasındaki kapının üzerindeki beyzi bir perdede gösterilecektir. Projeksiyon kamyonun en uzak köşesine yerleştirilmiştir. Fillmkrln ters .göstermemesi için filim şuaı sinema makinesine bağlı bir optik aynaya aksettirildikten sonra perdeye düşmektedir.
Projeksiyon İstenildiği gibi ayar edilen bir ayak üzerinde kurulmuştur. Kamyonun İçerisinde İki kişinin — şoför ve operatör — yatıp kalkması için her türlü kolaylık vardır. Döşemenin akma yerleştirilen su deposu, su bulunmıyan bölgelerde bir el tulumbası He filtreden geçilerek kullanılmaktadır.
[Sabah gazeteleri ne diyor?)
Kötü taraflarımız
Cihad Baban TASVİR’deki başmakalesinde bir çok İşlerimizi baltalı-yan iki kötü tarafımız olduğunu belirterek şöyle demekledir;
cıUmumi olarak İki kusurumuzdan bahsedeceğiz. Birisi, lüzumundan fasla hatırnüvaz olmamızdır. Hatır İçin, doğru söylemekten vazgeçeriz, hatır için muhatabımızı tenkid etmez, doğru sözü söylemeyiz, hatır İçin iltimas yapar, haklıların sırasını birbirine karıştırırız.
Bir İşin ehlini seçerken, o işe lâyık
filân zatın hatırını yerine getirmek gibi bir endişeye katlanırız.
Garplılaşmak İçin gayret sarfettl-ğimlz yirmi beş sene İçinde, hayatiyetini riyadan alan bu. terbiyeden kendlmlâi sıyıramadık.
İkincisi de buyurmak İlletidir. Mizaç bakımından, nerede kİ sözünüz geçer, orada mutlaka âmir kesiliriz. Âmirin çok olduğu yerde de İşi görecek memur kalmaz. Bir devlet İdaresinde umumiyetle boşuna İşleyen bir çark kurulurken unıum müdürün yanma, hemen bir umum müdür muavinliği kadrosunun da oturturuz. Neden?»
Demokrat gazetelere
Şehrimizin birçok kasap dükkânlarında. Ticaret Ofisinin koyun etleri 250 kuruştan satılmakladır. Ofis, et fiatini bu seviyede tutmak İçin yurdumuzun muhtelif bölgelerinden tsfanbgla koyun sevk ettirmektedir.
Resimde görülen koyun sürüleri, son defa olarak Ticaret Ofisi tarafından Erzurumdan İstanbula gönderilen sürülerdir.
*
ı Demokratların kongresi ’ SON POSTA'nın başmuharriri Selim Ragıp Emeç İstanbul Demokrat Parti kongresi dolayısile Demokrat-l#rwı geçirdikleri iç İhtilâflara temas ederek bu ihtilâfların bir «aman için zararlı oldukları halde, partinin bünyesini kuvvetlendirmek bakımından faydalı olduğunu belirtmekte ve şöyle demektedir:
«Kanaatimiz şudur kİ: şayet Demokrat Partinin bir kısım unsurları istiklâl bayrağı açıp bir meçhuliyete doğru yollanmak hevesine düşmemiş ve bir diğer kısmı da, esasta hiç bir prensip ayrılığı olmadığı halde sadece şahsi bazı İddialar yüzünden bir itizal hareketi yaratmaya teşebbüs eylememiş olsalardı; Türk demokratları, bugün İktidar makamında ka-lıargüh kuramamış bulunsalardı bile; bu mevklle aralarında mevcut bulunan aralığı, nihayet bir kaç adımlık bir meseleye İndirmeye muvaffak olabilirlerdi. Fakat bu ayrılıklar bir zaman için lüzumsuz ve zararlı ldly-
se, bir müddet sonra lüzumlu ve zaruri bir mahiyet almış ve nema bulmak mecburiyetindeki her varlık gibi, şifalı bir budamaya İnkılâp etmiştir. D. P. inlin uzviyetini sonu gel-mlyen bir alay keşmekeş, dedikodu: sen ve ben dâvalarından kurtaran da, yine bu ameliyattan başkası olmamıştır, fakat bazı ârızaların giderilmesi bahsinde cerrahî müdahale, her vakit ve sık sık başvurulur bîr tedbir değildin
■Ar
Bayar’ın beyanatı
XENİ SABAB’ın başmakalesinde D. P. kurucularının üç senedir aynı şeyi istedikleri belirtilerek şöyle denmektedir:
nDün şehrimize gelen Parti Başkanı Bayar’ın,
verdiği ifadeyi okuyunca, elimizde olmadan şu geçmiş dört yıla bir göz attık: Demokrat Parti kurucuları denilen zevat Bayarlle, KönrüliislK Koraltanlle İlk gündcnberl ne istiyorlardı: Seçim emniyeti, ferdin ma-sunluğu, fikir ve yazı güvenliği, hülâsa «Hürriyet Mlsakı» diye anılan formül değil mİ? Bugün, yani üç yıl payapey çabaladıktan sonra Bayar’ın demecini okuyunca yine aynı şeylerin istenildiğini teessürle müşahade ediyoruz. Hâlâ seçim emniyetinin sağlanması gayesi peşinde koşuyoruz.
Bayar, memurin muhakemat kanununun da antidemokratik ve âdeta bir zümre imtiyazı yaratır mahiyette olduğundan nâşl değiştirilmesi lüzumuna temas ediyor. Bu da bilindiği gibi, yeni bir iddia ve istek değildir. Aylar ve yıllar var kİ bu mevzu da umumi toplantılarda, mitinglerde. halk yığınları arasında ve Meclis kürsüsünde tekrar edilmiş durmuştur.
Dört yıl demokrasi lâkırdısından sonra bu kadar hazin ve geri bir durumda olmamız çok acı değil midir?»
Karaköy meydanı
Genişletmek işini mülkiye müfettişleri inceliyorlar
Kşraköydekl nakil vasıtaları izdihamını önlemek üzere belediye, yataklı vagonlar Mnasiylc. Galata posta hanesi ve o civardaki dükkânların bulunduğu Borsa ve Ali paşa hanlarını İstimlâk ederek yıkmağa ve o elvan bir meydan ve otomobil parkı haline getirmeğe karar vermiş, istimlâk kararını almak iîzere içişleri Bakanlığına bir yazı göndermişti.
İstimlâk edilerek yıktırılmasına karar verilen binalarda iş yerleri bulunanlar, bakanlığa ve diğer alâkalılara müracaat ederek bu işten vaz geçilmesini İstemişlerdi. Bakanlık da İneseleyl etraflı surette tetkik için İşi mülkiye müfettişlerine havale etmiştir. Bu tetkik yüzünden İstimlâk İşi şimdiye kadar uzamıştır. Bıı karar bakanlıkça tasdik edilir edilmez İşe başlanacaktır.
Türk Yüksek Mimarlar ve Yüksek Mühendisler Birliklerinin müşterek toplantısı
İstanbul Üniversitesinin Trp Fakültesi binasına alt projelerin tanzimi ve kontrolü İşlerini eksiltmeye koymuş olması münasebetiyle Türk Yüksek Mimarlar ve Türk Yüksek Mühendisleri Birlikleri İstanbul şubeleri üyeleriyle 15 mart 949 salı günü müşterek ve olağanüstü bir toplantı yapmışlar ve eksiltme şartnamesinde mevcut ve Türk mimar ve mühendisleri İşten hariç tutan ağır kayıtların bulunmasını icabettirecek haklı bir sebep olmadığı ve esasen sanat tekniğinin eksiltmeye kona-mıyacağını ve buna benzer bütün inşaat mevzularının yerli elemanlarla halledilebileceği kanaati kuvvetle tebarüz ettirilerek:
1 — Kongrece neçllen beş kişilik bu- komitenin İstanbul Üniversitesi rektörlüğünü ziyaretle eksiltmenin kaldırılması ve projelerin müsabaka İle yaptırılması yoluna gidilmesi hususundaki temennilerin bildirilmesine,
2 — Keyfiyetin Cumhurbaşkanlığına. T B. M. M. rlyaserine, Başba-
Millî Fittim Bakanlığına ve İstanbul belediyesi başkanlığına iblâğına,
5 — Alınan müşterek kararların İstanbul basınına arzına, 11 Ufakla karar verilmiştir.
Müteakiben topluca Türk yapı ve mimarlık sanatının, tekniğinin büyük mümessili Koca Binanın türbesine gidilerek tazim vakfesinde bulunulmuş Y. Mimar ve Y. Mühendisler Birlikleri adlarına müşterek bir çelenk vazedilmiştir.
İnönü stadının tevsii
Şehir plânına göre İnönü stadyumu sadece bir futbol sahası değ:!, atletizm, tenis, basketbol ve diğer sporların yapılabileceği muhtelif sahalardan ibaret bir spor sitesi haline ge-Mrilecektlr. Fakat civarda bulunan bina ve arsalar henüz İstimlâk edilmediğinden ıtadyum bir müddet daha ayni vaziyette kalacaktır. Belediye, stadyumun yanında bulunan gazhaneyi Hasköye nakledince burada açılacak 54 bin metre murabbalık sahanın bir kısmı beden terbiyesi müdürlüğünce bu maksatla satın alı-Eucnktır.
Maçkadaki kahvehanenin inşası bitti
Belediyenin Maçka civarındaki Taşlıkta İnşa ettirmekte olduğu eski üslûptaki kahvehanenin inşası tamamlanmıştır. Binanın tefrişi ile kalorifer tesisatının ikmali İçin yeni bir İhale yapılacaktır. Bu suretle kah vehaııe mayıs İçinde tamamlanacak ve açılacaktır.
Vakıflar umum müdürünün çayı
Vakıflar genel müdürü Hakkı Kâmil Beşe basın mensuplarlle tanışmak üzere dün saat 17 de Tokatlıyım pavlyonıında bir çay tertlb etmiştir. Vali ve Belediye Reisi Dr. Ltılfk Kır-dar'm da hazır bulunduğu bu toplantıda genel mildür vakıflarda yapılacak ıslahat hakkında İzahat vermiş ve halkın vakıflara alâkasını temin etmek İçin gazetelerin bu mevzua alâka göstermelerini ve vakıflar İdaresine müzahir olmalarını taleb etmiştir.
Bugün
ER Sinemasında
Sinemanın en dilber yıldızı
YVONNE de CARLO’nun Peter Lorre (Mr. Motto) veTony Martin
İle beraber çevirdiği en güzel filmi
‘Dünya Sdebiyatından tercümeler
Cezayir Dansözü
filmini görünüz. Cezayir esrarı... İntikam salkaslle sevgilisini zabıtaya teslim eden bir dosııozun aşkları... Zengin ve ihtiraslı bir film.
—-----------—J
HARABHIR


ÇEVİREN:
S.Kâzim Akses
’lgiyatiı 140 Kuruş
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI
YAYI NEYLERİYLE BÜTÜN KİTAPÇILARDA BULUNUR.
Alî Uysal'uı idam mahkûmiyet kararı bozuldu İki sene evvel Çatalca köylerinden birinde hırsızlık m aksa dile girdiği muhtar İbrahlmln evinde ansızın karşısına çıîcan muhtarla karısını öldüren ve diğer bir kadını da öldürmek: m aksa dile yaralıyan AH Uysal adında bir genç, İkinci ağır ceza mahkemesinde İdam cezasına mahkûm edilmişti.
AH Uysala alt dosya yargıtayca tetkik edilmiş ve hüküm muhtelif
-İSTANBUL HAYATI
Mısırçarşısmın perişan hali
Ycnicami meydanının Mısırçar-şısı ile Balıkpazarı arasındaki kısımda bağı boş satıcıların yaptıkları uygunsuz hareketleri müteaddit defalar anlattım, fakat uygunsuzluklar bâlâ eskisi gibi devam ediyor. El arabaları, küfeler, tablalar geçidi tamamen tıkıyor, yaya yolcular .idim atacak yer bulamıyorlar.
Belediyenin bıı aczinden yüz bulan satıcılar büsbütün şimardı-lar. Mısırçarşısınm içine (le saldırdılar. Akşam üstü o civarın en kalabalık .saatlerinde çarşının içi pazar yerine dönüyor. Yaya kaldırımları dükkâncıların küfeleri* le, çuvallarile tıkanıyor, caddeyi de boydan boya satıcılar işgal ediyorlar. Neler yok kİ. Simitçi tablaları, helvacı canıekânlan, por-t ak akı küfeleri; saç tarağı, sigara ağızlığı, eski iskambil kâğıdı, çanak çömlek, tahta kaşık, sarımsak havanı, jilet bıçağı, hırdavat, ekmek bıçağı, çocuk oyuncağı satıcılarının tablaları, işportaları. limoncuların sepetleri caddenin ortasına diziliyor. Muz satıcıları sedye biçimi kocaman tablalarını genişlemesine koyuyorlar. Her kafadan bir ses çıkıyor-Çıracı, küfesinin başında kasketini yana yıkıp ağzını bir karış açarak kubbeyi çın çın çınlatıyor:
— Yağlı çıraaaaa...
Muz satan delikanlılar ağızlarını çarpıtarak âvâz âvâz haykırıyorlar:
— Haniya muıız .. Liraya mu-uz...
Hem haykırıyorlar, hem muz salkımlarmmın saplarını koparıp etrafa savuruyorlar. Mostra için koydukları muz kabukları da yerlere alılıyor. Kazar,ı ayağını bastın mı, betonun üstüne şart üstü yuvarlandığın gîiudür.
Limoncu çocuklar bağırmaktan mosmor kesiliyorlar, ağızlarından salyalar saçılıyor:
— Sulu limon. . Çeyreğe limon, çeyreğe linıooooon...
Portakalcı ile simitçi seslerini akort etmişler, bir ağızdan bağırıyorlar:
— Haniya, .Manyanın şerbetleri daldı datlıııı...
— Haniya ağşanı simidi teze tezece, ıSıcah ısıralı. Elinği yakmazsa para voli.
Leblebici kalburunu şıkırdata-
— Lebleebicliiii... Haniya teze leblebiler vaaar.
— Mağazanın liralığı yirmi beşe. Bakmadan geçme, yolcunu. .
— Kos hceelvam...
Fare kapanı mütemadiyen şıkırdıyor.
— Gelir gelmez, aman vermez, yakalar.
Keten helvacı gözlerini süzerek elini kulağa atıyor, yanık mâniler okuyor. Eli kavunozlu turşucunun cırlak sesi ağustos böceği iniltisiyle durmadan ötüyor. Sar* mı sak havancısınnı tıkırtıları İşportacıların yaygaralarına tempo tutuyor.
Miiz'iç feryatlar bir yana, İşportacıların, tezgahları arasından geçmek imkânsız.
Dışarıdaki satıcıların el arabaları da kapının ağzına kadar dayandı. yarın »nlar da içeriye saldırırlarsa şaşmıyalım-
Nedir bu perişanlık? Belediye nizamları dağiştl de bizim haberimiz mi yok?
Nerede o baharat kokulu eski M ısır çarşısının sükûneti? Keşke tamir etmedeydiler, diyeceği geliyor insanın.
Cemal REFTK
Ses sanatkârı Camberos’ un resital programı
Şehrimize geldiğini yazdığımız seı sanatkârı Camberos tek konserini
21 mart pazartesi akşamı verecektir. Programda Stradelll, D uran te, Schu-ber. Strauss, Verdi. Pucclnl. Calini-co3, Petrldls, Lavdas, Psarudas, Sa-kelaridls, Ernest Charles ve Jûû-sonun eserleri vardır. Sanatkâı
22 mart akşamı «ekspresiyle Ankaraya hareket edecektir.
Yumurta fiatleri düşmeğe başladı
Son günlerde şehrimize külliyetli miktarda yumurta getirilmektedir. Bu sebeple sandk yumurtaları toptan 4-6, perakende 8-10 kuruşa kadar düşmüştür.
Created by free version of 2PDF
noktalardan bozulmuştur. Dâva dosyası, yaıgıtaydan şehrimize gelmiş olup Ali Uysal yeniden muhakeme! edilecektir.
Helvacı ve tavukçularda satılan günlük yumurtalar da '15 kuruştan 13 e inmiştir Bir iki hafta içinde mevsim dolayıslyle flütlerin daha ziyade ucuzlayacağı tahmin edilmektedir, Bununla beraber yumurtalar da diğer gıda maddeleri gibi bu sene ge-Içcn yıllardan daha pahalıdır.
19 ..Tart '
Sahif? 4
AKSAM
Konya Notları
II
Trenlerde 750 dakika rötar her halde tabiî değildir
v ■
Dedelerimiz saatlerini tren düdükleriyle ayar ederlermiş — Gecikmeleri çok dikkatli ölçüyoruz — Trende rahat uyumanın sebebi — Trende bardakların devrilmesi de tabiî ise -Huzur içinde seyahat edebilmemiz için.
*
vaktinde ulaşan vasıta demektir. Eskiler, saatlerini tren düdükleriyle a-yar ettiklerini söylerler. Bu itiyat çok tan kaybolmuştur. Uzak yoldan melen bir tren tarifede yazılı olan saat ve dakikada değil, kaderin tesblt ettiği saat ve dakikada bozan bir güne? ferikiyle İstasyona giriyor. Bunun iş hayatinde ne büyük bir aksaklık doğurduğunu belirtmeğe hacet yoktur. Kimse kimse Ue muayyen istasyonlarda ayak üstü görüşüp işini halledemez., kimse kimseyi karşılıyama»,
Şehir Tiyatronu Dram Kısmında.
O böyle istemezdi
Son aamnlnarda tren kazaları fazlalaştığı İçin alâkalılar bir toplantı ypnuşlar. Bu toplantıda kazaları önlemek Üzere hangi tedbirlerin alındığını etraflı bir şekilde öğrenemedik. Fakat öğrendiğimi?, bir şev varsa o da toplantının jıek hararetli geçtiği ve müzakerelerin daha ziyade kazaların eskiye nazaran artıp artmdığı mevzuu etrfında cereyan ettiğidir. Bir kısım söz. sahipleri kazaların bugün dünden daha fazla olmadığını İddia etmiş.
inşallah öyledir. Elimizde Istatls- yolcusuna yardim edemez olmuştıiT, tikler-olmadığı İçin, sık sık kaza ha- 1 Bu vaziyette hesaplı seyahat şimdilik herleri okumamıza rağmen, knazların ' bizde imkânsız demekt ir, düne nispetle çoğaldığını İddia edecek durumda değiliz. Fakat tren tarifelerinde gecikmelerin düne nispetle bu- ( gün, hem de mâkul olan nispetleri a- , şacak ölçüde fazlalaştığı çekinmeden ( •öyleneblllr.
Hnydarpaşadan Konyaya hareket I edeceğimiz giin Kenyadan gelecek o- | | lan trenin 851 dakika rötarlı oldu- | ğnnu İstasyonda aslı duran kara ■ tahtada okuyup hayret etmiştim. Bu ] türlü rötar bildiren tahtalar 20. 30' ( saniyelik, nihayet üç beş dakikalık , gecikmelerden bekleylcllerl haberdar etmek İçin İcad edilmiştir. 851 dakl- . ka, hem de fl) dakikası da Uımal e- ’ dilmemek şartlyle tahtaya yazılırsa, gerçi İnsana işin İçinde bir hesab ol- ( duğu hissini veriyor; fakat 851 dek- t kanın on küsur saat, yani aşağı yu- , kan bir gün demek olduğu düşönü- ( İBrse hesabın ve kitabın sadece ge- ] şlkmeyl ölçmeye inhisar ettiği mey- f dana çıkar. Bu kadar fakla gecikmeye ( meydan vermemek için her halde bir ( «oy yapmak lâzımdır.
Sarsıntısız uyku * ı
Nitekim Konyadan döneceğimiz za- ı man İstasyona telefon ettik: Trenin ı yedi sûat rötarlı olduğunu öğrendik. : Akşam üstü, daha hava kararmadan -bineceğimi» trene peçe yr’sına doğru ı bindik. O gece lıeelmlz H*rHai yasmıştık. Sabahleyin arkadaşlarla yemek vagonunda buluştuğumuz zaman herkes gece çok lyl uyuduğundan bahsediyordu. Tren sarsıntısuı-(ten rahatsız olmayışımızın Konya- ' da fazla yorulmamızdan Heri geldiğine hükmettiğimiz sırada öğrendik kİ gece yarısından 3onra lokomotifin tekerleğini çeviren «İlindir kollarından biri kopmuş. Onun yenisini tedarik edlnciye kadar trenimiz beş saat durmuş. Biz de o yüzden mışıl mışıl uyumuşuz. Böylelikle Haydarpaşaja cumartesi günü akşamı saat altıda geleceğimiz yerde patâr sabahı sat 6,30 da giedlk. Sabah ayazında gidip kara tahtaya bakmak aklıma gelmedi, tilerinde herhalde 750 dakika rötariı 1 olduğumuz İtina ile yazılmıştı.
Azimkar tren
fcklşehlrden İstanbul* doğru hareket ettiğimiz zaman bir arkadaşımız:
— Ben bu bizim treni çok takdir e-diyorum, demişti, hem bir türlü İs-tanbuLa gidemiyor. Hem de gitmekten bir türlü vazgeçmiyor.
Doğru. Bu azim ve İrade takdire »ayandır amma, tren her Isatsyona ’
Tabiî mi, değil mi?
Konyaya giderken trenimiz Dil İskelesinde süratini birdenbire arttırdı. Yemek vagonunda masaların üzerinde duran bardaklarla şişeler devrildi. Tabiinin üstünde olr sürate boşladığımız bundan belli İdi. Trendeki memurlar da gayrltabll bir gidişte olduğumuzu kabul etiller i sandalyelerimize sarılarak heyecanlı dakikaları tetikte geçirdikten sonra tabii gidişe kavuştuk- Gidip gelen memurlar evvelce Eskişehir - Ankara arasında çalışan makinistin bu hatta yeni geldiğini, İnişte frene hâkim olamadığını söylediler.
BJzde umumi a)Aka ancak bir kota olduktan, birkaç can ve bir miktar mal kaybedildikten sonra uyanıyor. Kayıpsız geçiştirilmiş kazayı gazeteye bildirdim. Teşekküre değer nokta alâkalı makamların derhal tahkikata giriştiğidir. O mahalde kilometre saati okunmuş; silrat 100 kilometre değil, 65 - 75 kilometre imiş. Al Akalı makam o noktada ou süratle gitmekte btlyük tehlike olmadığını, makinistin de hatta yeni t Ayin edilmediğini bildirdi. Tren bir virajdan dönerken masaların üzerindeki şişelerle bardakların devrilmesi Ve yolcuların sandalyelerinden fırlamaları da tabii tir şey ulSkydı, şüphesiz bizim heyecana kapılmamıza lüzum yoktu. Fakat ben hakikatin, sonradan İdare tarafından yapılan tahkikatta belirdiği glb! olmasını temenni ediyorum. Trenlerimizde her şey yolunda gitmeli ve bilhassa yolcu her şeyin yolunda gittiğine bütün kalbiyle inanmalı dır kİ huzur İçinde seyahat edebilsin. Tren yolculuğunda korku çoktan tarihe karışmıştır.
Şevket RA DO
Aysel Haraççı ■
İle mühendis
Adnan Çavlı
Nikâhtandılar.
17.3.949
(Tekmili Renkli)
%
►SİNEMANIN .EN BVTGK HÂDİSESİ
Ballıca yaratıcıları:
» B E RT TAYLI
AUDREY TOTTER — HERBERT MARCHAL
Bu .Akşam
f?....»rasıoiii" ı IB Buçıürı
Kadıköy OPERA Sinemasında
İki büyük film birden
D — TATLI! YOLLAR
(GOOD NEIVS)
Oynıyanlar: JUNE ALLYSON — PETEK LAIVFORD
2 — SİNSİ DÜŞMAN
Oynıyaıdar: LEE TRACY — NANCY KELLY
iniyle temizlenmeden İnsanların İçine çıkmak İslemiyorum.» gibi sözlerinde teneffüs ettiğimiz hava (Basil badel-mevli veya iCürüm ve Cezainin mistik filâv havasma pek yakın değil mİ?...
Burada (O böyle İstemezdi) nin mevzuunu hulâsa etmek isterdim Fakat İtiraf etmem lâzımdır ki bu eserde m?vzuu bulamadım. Zira bütün eser bir iki hûletl ruh iyeden İbarettir. Bunları anlatmak İçin bütün şahıslar konuşuyor, durmadan konuşuyorlar. kâh felsefi fikirlere, kâh şairane teşbihlere girişiyorlar. Böylc-ce, hüviyetleri meçhul kalan bu şahıslarla alâkadar olmamıza, maalesef İmkân yoktur. Seyircide alâka uyanmayınca da...
Diğer taraftan bu eserin inşa tarzı da bize pek sağlam görünmedi- Eserin hitam bulduğuna dair hiç bir sebep olmadığı gibi bunu halka anlatacak dû hiç bir emare yok. O kadar ki piyes sona erdiği halde seyir-
Şehir Tiyatrosunda telif eserlerin sık sık yer «imasını arzu edenler (O böyle İstemezdi) isimli piyesin karşısında herhalde acı hayretlere düşeceklerdir. Lisanımıza bihakkın vâkıf, temiz, güzel, akıcı bir Türkçe İle meramım ifade eden hassas şair Ahmet Muhip Dranas'dan daha iyi, dört ba^ı dalia mâmur bir eser beklerdik; beklemekte de haldi idik. Zira ıo büyl-s İstemezdi) şairin İlk tiyatro eseri değildir. tkl veya üç sene cvval (Gölgeler) Lslmlt piyesini Şehir Tiyatrosunda seyretmiştik. Geçen bu İki ıiç yıl zarfında, şairin, tiyatro bakım-,nelan hiç bir terakki kaydetmediğine esefle şahit oldıık Hnttft diyebiliriz kİ fGfflge-ler). iO böyle İstemezdi) den daha muvaffak, daha alâka ceİhedlcL bir eserdi; zira onda pek orijinal olmamakla beraber, yeni bir tarz aramak hevesi seziliyordu.
Ahmet Muhip Dranas İnce bir şair, felsefe İle meşgul bir mütefekkir, bir muharrir olabilir: ne yazık ki tiyatro müellifi değildir. Nitekim (O böyle İstemezdi) do bir tiyatro eseri değil- eller yellerinden kalkmıyorlar ve dlr; çünkü birkaç şairane leşbLh, bir ancak tiyatro müstahdemlerinin ö kadar felsefi düşünce, vecize tarzın- «oyun bitli efendılm!» demeler) iıze-da kaleme alınmış birkaç fikir bir ti- rlne yerlerini terk ediyorlar.
yatro eseri, yatıl iskelem, etil, kanlı Bütün bunları büyük üzüntüler du-canlı, bir calin «nemle «rtlrmeee yar„„ ka|ra,c anyorum zira Ahmel k&tı değildir. Muhip Örensem İnce, hasra, çllr do-
Bıı eserde, bir tiyatro eserinde bu- Ju ruhunun akislerini gnrmbvor. lunmıısı sarı olan rasdıann hemen Us„null |,ltn,bOT u^ıım. Ben hemen hiçbiri yoktur dlyebUlrlr, Tl- ı-mmcsdlm! Bairl re mü-
yur.ro her raiden evvel «nlt re eUın w w aUl 10n]uk l5ler(1Unl Ne maddidir. En derin, en yüksek ,Q m
,«l w,m. Bh.skeW«ln . Bir ya. „,arl„a3to „ Ahmtt lrjhlp gecesi) veya (Romeo ve Jullelte) İnde ı _ . ...
... ,„ .. , . _ ,, , ___Dranastnn beklediğimiz eserdir,
bile, MuşseVnln en hayali komedilc-, 6
rintle bile mütemadiyen canlılık, ha-1 Ş*hlr Tiyatrosu sanatkârları bıı yat ve çarpan kalbler sezülr ,eseTC b,r l uh ’ermek İçin pek büyük
□erek Sbakespeareln. rarek Mus- »»'>'‘«““1 Hlkârdm. V.k-
sel'nln. batU sembolist «»-..rllncs'1*’1' Pr‘"> Mujkln'ln bûrtyeünl ta-in eserlerindeki bütün şahıslar canlı- , k“ra« »* “ıJsneSl Talât Ardır. bire yakındır re bundan dolayı «lmı11 kuzensin döuıcşl Can
da bizi alâkadar ederler.
(O böyle İstemezdi) nin şahıslan

İHTİRAS FIRTINASI
Bugün
MELEK
Sinemasında
SARLO DİKTATÖR
CHARLİE CHAPLİN — PALILETTE GODDARD
JACK OAKİE
Yakında LALEn AR Sinemalarında
VİCUltaCOA ■iÂi (}Ü,Ze£ k?0MWı
ÜÇ AŞK....A.J.Oo^n
BUHRANLI GECELER
Dapfın# Da
ARİF BOL AT KİTABE Vİ
Emini canlandırmak hususunda bü-| tün sanatını kullanıyor; fakat ne 1W UVJ1C UIHIIIVİUII ııu> çuıuatıraıt
İse dotradan do*roy. hayattan defi’ *“k bl b( *>"" ,ria-
de bir kâbustan. Dostoicvray nln n>- kirlll“' ■™' «=««»Sl Saniye Hûn inanlarım fazla okumanın hâsıl elti- 1 ^Hayrl)rj ve Nevin Akkaya, HûcyUl 61 hazımsızlıktan mütevellld bir kil- J" "** -*-«•- -
bustan Alınmışa benziyor. Asıllarmı • büyük Rus dâhisinin romanlarında]1 tanıdığımız ve hayranlıkla karşıladı-! ğımız hu şahıslar bize birer gölge gl-j bl göründü. Müellif bu eserine dlgvr 1 eserinin ismi olan (Gölgeleri 1 vermiş ( olsaydı pek isabetli bir Intlhab etmiş olurdu.
Zira Emin, Prens Mikjln (aptal), Hayriye de Nastasla FiUpovna’nm gölgesinden başka bir şey değildirler. Leylâ da Dostoievsky’nln veya Tolstoy'un eserlerindeki acalp günahkâr kadınların bir gölgesidir. Sabrl vc Selim de, İsimlerine rağmen, tama-miyle bir Rus tipidirler, Bülend de dinsizliği, münklrllğl ve bir süs gibi takındığı cyniçue tavırlar ve sarfet- de. her hususta ve tam mânisiyle fiği Sözleriyle (şeytanlar) deki Stav- mükemmeldi. Fevkalâde gür, dolgun rogulne'nln bir silik gölgesidir. | (Arkası 6 ıneı sahifede)
Leylinin: «Günahlarımdan tama-' Ekrem Reşüd REY
,_:kâriığı, aynı cömertliği Sanılye Hûn j_ ı ■. Hayriye ı ve Nevin Akkaya (Leylâ’ -â-1 tia da müşahede ettik. Fakat, hey-Asıllarnıı1 hat- on,ar da bir netice elde edeme-' diler. Kczn Suavl Tedii, Sami Ayao-I oğlu ve diğer bütün sanatkârlar.,. [Müfit KJpcr’ln cana yakınlığı ve edasındaki tatlılık sayesinde (6abrB nin ' bilmez tükenmez hikâyelerini seyirciler sabırsızlanmadan dinlediler.
Eseri sahneye koyan Sami Ayan-oğiu’yu ayrıca tebrik etmek İsterim. Dekorlar çok gılzel, hele birinci vç sonuncu tabloların gece mavisi dekoru.
Bence (O böyle islemezdi) nin en büyük mzelyeti, Kemal Ergüvenç’ln,, ' küçük bir rolde pek büyiik kabiliyetlerini göstermeğe vesile olmasmda-' dır. Kemal Ergüvenç, KAzım rolün-
M e v lııd
Merhum dok lor Tahlr Paşa refikası, avukat Cevdet Ferit Basman'ın kayın validesi, Slllhdar vakfı müte-velllyesl
EMİNE AI.EBRU SİLÂHI) AR ruhu tçln yarınki 20 Mart pazar günü Teşvikiye camiinde öğle namazını müteakip Hafız Meclt vo arkadaşları tarafından mevlûdu şerif okunacağından merhumeyi tanıyanların ve arzu edenlerin bulunmalarını rica ederim.
Kızı: N'lkfal Basman
İGRABLE
| Bu sene göreceğiniz yegâne fümt
( n e n k 11)
falan bol Belediyesi Şehir Tiyatrosu Dram kısmı saat 2Ö de
O BÖYLE İSTEMEZDİ
Yasan:
Ahmet Muhip Dramoa Komedi kısmı
s
P A I D O 8
Yazan: Cevad Fehmi Başkut Cumartesi «« Çarşaanl» günleri ı« C» çocuk tiystreru Pjuar (Önleri U MjUm

Mevlûd
GÜZİDE KARŞIYAKA’nın ruhu İçin 20 Mart 194ü pazar günüı Heybellada camii şerifinde öğle namazını müteakip nıevlûdu şerif kıraat edilecektir. Sevenleri, dostları ve dindaşlarının teşriflerini dilerim Oğlu Suad Karşıyaka Vapur harekeli saat 12 dedir.
V
ATLAS
Tiyatrosunda' saat D da
JEAN BERTRAND takdim eder
KOMEDİ FRANSEZ
Sos v eterleri
MARIE VENTURA JEAN MARTINELLİ
ve arkadaşlarının iştirakile
GEORGES de PORTO Riche in eseri
LE ViEil HOMME
(4 perde) Seri A Yarın saat 4 de Matine LE VİEİL HOMME
(Tenzilâtlı Halk matinesi) Dikkat: Her temsil için ayrı ayn bilet.
MUAMMER KARACA OPERETİ MAKStM’de Bu akşam 20,3.0 da FLİTİN PALAS
>■/

İPEK Sinemasının en şerefli haftası
Yerli Filmciliğimizin Haklı Bir dftibar ve Gururla Seyredilen En Büyük Başarısı
ÖLÜNCEYE KADAR ŞENİNİM
REJİSÖR ve SENARYO K A N t KIPÇAK
Filmimiz Sayın Halkımızın Fevkalâde Takdir ve Rağbetine Mazhar olmakta ve Candan Alkışlanmaktadır. Bu Müstesna Eser Pek yakında sayın ANKARA ve İZMİRLİLERE Sunulacaktır. İYİ FİLM
KISKANÇLIK
Yazan: ALPHONSE DABDET a Türkçesl! MFBRl'RE ALEV OK
- Tefrika No. an
— Bana bak, türlü haltlar çeviriyorsun. şimdiye kadar karışmadım, bir şey demedim... Arama her şeyi bitiyorum... Dostun olacak herifi çamaşırlığa aldığın zamanlar sizi İşitmiyorum sanma... Ağzımı açıp bir kelime 6öyledlm mİ annem seni tuttuğu gibi sokağa atar, Chııchln Baba da...
— Mösyö Rlchardl
— Anladın ya, mızıkçılığa kalkışayım deme. Doğru cevap ver i JUesandre onlara yazdığı zaman, Mektuplarını nereye yolluyor?
Köylü kızın büyük bir kararsızlık İçinde bocaladığı halinden belli İdi. önce, kuvvetli vücudu, kurtulmağa «abalnr gibi bir direndi; sonra çarnâçar, şehrin ve otelin adını usulca •öyleylverdl Rlchard beyninden vurulmuşa döndü Onları uzaklarda, denizler ötesinde, ulaşılmaz varılmaz yerlerde sanıyordu. Hlndlstana gitmişler diye bir I&f işitmemiş mİ İdi?
Şu İnsan denilen mahlûk ne tuhaftır! tşto artık İyiden İyiye yaklaşan yakınlaşan intikam keyfine koşup atılacak yerde ansızın İçine bir sükûnet geldi. Yola çıkmaktan va» geçmiş değildi tabii; hattâ Rosln’s emirler bile veriyordu: ,
— Mörogls gölüne, ava gittiğim zamanlar küçük bir çanta alıyorum ya, işte onu hazırlarsın... Bakın anneme bir şey söyleme... Nereye gitti dedlnî
— Araba ile Villeneuvs istasyonuna gitti.
— Villeneuve’* mi, annem mİ? Ne, sebeple?
Madam Fenlgan’ın pazar duasından başka bir yere çıktığı yoktu.
— Bilmiyorum mösyö Rlchard, hazır o yokken çantayı alayım, dediğiniz çanta şatoda duruyor.
Kız gllrgenll yola doğru yUrUyünoel tekrar seslendi:
— Odama gir, çekmemin içinde.,. ,
Karyolasının baş ucundaki dolaptan tabancasını istemek niyetinde İtil, lâfını tamarahyamadı. Aklına koyduğu şeyleri böyle apaçık Belli etmekten utanır gibi oldu.
— Bir şey yok, kendim bakarım, dedi.
Silâhım eline almış yoklarken, üzerine çöken bu Ani. bu izah olunmaz durgunluğa öfkeleniyor, kızıyordu.
«Nedir bu halim? Yarınki günde, şu saatte, İstersem öcümü almış olacağımı Bunu düşünmek, bıı İmkânı ele geçirmek nasıl olur da içimdeki yangını söndürebillr? Alçak, korkak herifin biri miyim ben, yoksa bu sadece karar verememek aczi ml?>
Bunun üstüne, hırsını kamçılamak, bağrındaki ateşi körüklemek, biraz evvelki taşkın, deli öfke hızını bulabilmek l$ln; — dalma el atlında, göz altında bulunsunlar diye — küçük bir çekmece içinde «altladığı mahut mektuptan, Charlexls'nln yazmış olduğu mektupları açtı.
Çabucak, meramına çabucak erdll
Açık havanın, günlük güneşlik ortalığın verdiği gevşeklikle azıcık uyuşan, hımbıllaşan bu kafacağızda. tahayyül melekelerinin; kızışmak oanlanmak İçin, harici tasvir ve re-
slmleyişlere İhtiyacı vardı- Hani bazı şehvet düşkünlerinin, yorgun ölgün hisleri kamçılamak muradlyle, kitabı, resmi imdada çağırışları gibi...
Bu mektupları, biçare e2bere bLH-yordu, amma okurken cümlelere bambaşka bir canhhk, bir şekillenme geliyor. kelimeler bazı bakışlar gibi kı-vUcımlar saçıyordu...
Faytonun, kumluk bahçe yolundan gelen tekerlek sesi, onu bu hayallerden çekti sıyırdı... Annesi 1 Ne de çabuk geleceği tutmuştu... Onunla karşılaşmadan gidemediğine yanarak, acele İle mektupları kaldırdı. Şündl yolculuğa bir bahane uydurmak; güz yaşlan, yalvarmaları geçiştirmek lâzımdı. Annesini karşılamak üzere aşağı inerken, nş diyeceğini düşüne düşüne yürüyordu. Araba, geniş taş merdivenlerin ta kenarına kadar gelip durduğu dakika, Rlchard da taraçadft «arzı endam> eyledi.
Arabacının yanında, bir alay bavulla çantanın yığılı durduğunu, madam Fenlgan’m solunda da, erguvan rengi bir şemsiyenin altında, minik seyahat şapkasının sorguç misali tüyünden tutun da, genç bir oğlan haşarılığı İle arabadan atlarken, bol bol gösterdiği ajorlu ipek çoraplarına kadar; baştan aşağı kırmızılar IçJnde' bir hanımcağız görünce, «İntikam |
yolcusundaklı şaşkınlığı, afallayı-şı artık vann düşünün!
Bu nar çiçeği tazecik, oğluna bir takım İşaretler çakıp duran büyük hanımın arabadan İnmesine yardım ederken, bir yandan da neşeli naşell:
— Bonjur, Buhardı diye bağırdı.
Muhakkak vaktlle duyulmuş İşitilmiş, kulağa hiç yabancı gelmeyen, ne hoş şiveli, İç ferahlatıcı gencecik, bir sesti bu...
Amma Rlchard yine de tereddüt içindeydi kİ, annesi, kırmızılı hanımın kolunda, merdivenleri çıkarak:
— Ayol tanımadın mı. Kilse, Lorl-ent’l! kuzinin! dedi.
Riıchard’m akimdan hemen bir sürü hâtıralar, sevdalı ve mesut dakikalar uçuştu geçti.
Ufak tefek, yumuk yumuk kuzin hanımla, Balnte-aenevleve-dM-Rol3 ovalarında yaııyaııa at koşturmala-rını... Zengin kereste tüccarı Fraıı-çola Bellegnlo ile Kerkabelec knn madam Bellegnlo cenaplarının, kocn körüklü lûrıdo arabasında, rai d a Fe-nlgnn'la karşı karşıya, — zaten mükemmelen anlaşmağa başlamış — evlâtların, yakın mı yakın görünen evlenme meselesini halli tasl İçin, konuşup UBlaşmalarını, yeniden gö-ıür gibi oldu,
I Aksiliğe bakın ki, liri vlade hanım.
Created by free version of 2PDF
%
,z
anlaşma uyuşma yolunu bulamıyacak derecede eş tabiatlı, kazak hatunlardı.
Filân falanın kızı - madam Belle-gnlc, sert kayaya yontulmuş cinsten bir Bretenyah: herkes de kocasını kullandığı gibi, yular dizgin elde idare etmeğe niyetli, «sevgili talim» ferden biri İdi.
Kocasından bahsederken, hem de onun önünde: aBlzlm Françols'nın aklı pek o kadar ermez amma...» der, adamcağız da bu İltifat (I) karşısında her sefer, alık salık gülümslyerek boyun kırardı Karisinin boyunduruğunda kafa saltaya sallaya, ense kökün» bir çarpıklık Ana olmuştu.
İki «sevgili zalimin» arasında patlak veren şiddetlice bir kavga sonunda, Rlchard zavallısı, artık günden güne nişanlı gözlle baktığı tazeciğin peder ve mâderlne dirsek çevirip, gene anacağızından yana çıkmak zorunda kaldı.
Asİuıı sorarsanız pısırıklığı, Acizliği yüzünden, annesine «hayır öyle değil böyle olacak!b dlyememek yüzünden, kendisini feda etti. Yoksa yüreğinin bir köşesinde hakiki bir acı kaldı. Ancak zamanın 'silintisi ile, çok.daha derin, başka yaraların teshile geçip taybolabllen İçil bir acı...
(Arkası var)
[ TARİHTEN SAHİFELER |

Yarınki maç hakkında
Eski Boğaziçi
Boğazlçlnln İlk Türk yapıları Hl- j ■arlardır. Mimarimiz bn güzel kıyılar- I da kale burçları halinde görünmüş, I aonra yavaş yavaş karakollarımız, ca- ( mllertmlı, mescitlerinin ve yalıları- 1 autla bir Türk Boğaziçi meydana gel- , «niştir. 3
Halk- 16 ve 17. asırlarda Boğazın şehre yakın köylerine daha ziyade , rağbet odlyor, uzaklara tatil günlerin- ' de eğlenebilmek ve dinlenilmek tize ra gidiliyordu. ,
Hükümdarlar da Boğaz tepelerinde • kendilerine alt korularda avlanmaya ’ çıkıyorlar ve buralarda ban küçük İs- ’ tiruhat köşkleri Lnşa ettiriyorlardı. 1 Padişahların kıyılarda ve . bahçeler ( içinde biniş kasırları da bulunuyordu.
Ferdlerln hayatları gibi, milletlerin tarihinde de gamlı ve neşeli devirler oluyor. Uıun harbler, birbirini kova- , tayan dahili karışıklıklara Taslayan , samanlarda Boğaziçi şevkini kaybet- ' bj]ş mesirelere rağbet azalmıştı.
17. asırda Evliya çelebinin anlattığı 1 kalabalık Boğaziçi kıyıları ve meşhur , «ahilsaraytar sonraları viran olmaya başlamıştı.
Uzun harb yıllarında Amavutkö- , yündeki muhteşem Haşan Halife ya-Jısınm şevkli günlerinden IV. Muradın ' sık sık sevk Alemlerine İştirak ettiği ’ Emirgun oğlu sahllsarayının cuşişinden artık eser kalmamıştı.
Hümayun Abadın saçakları uçmuş, Kandillideki Nevâbad harabeye dön- . muş. Beylerbeyindeki Şevk Abadın . şevki çoktan dağıimıştı.
Hİ. Ahmedin meşhur Sadrazamı damat Nevşehirli İbrahim paşa, Pa-sarolça sulhundan sonra istanblun bütün miri binalarını tamir ettlrtmlş, halk da uzun zamanlar bakımsız kalmış olan Boğaziçi ve Haliç yalılarını boyatıp güzelleştirmişlerdi.
III. Ahmet devri Boğaziçinde yeni bir zevkin, yeni bir mimarinin başlangıç tarihi oldu. Servet sahibi vezirler Boğazın muti telif semtlerinde beyaz, yeşil, kırmızı renkte sahil saray lar İnşa ettirdiler. Bu devirde Boğaziçi edebiyat ve musHdmlze de çok sanalkiirane bir şekilde girmiş öldü Nedim. İnşa edilen kasırlara, yalılara söylediği kasidelerde Boğazlçlnln gü-■elliklerini aksettirmiş ve Boğaziçi hayatını anlatan benzersiz gazeller söylemişti.
Sadrazam Nevşehirli İbrahim paşanın Fındıklıda Ümnâbad cdh sarayı. Be.şiktaştakl sahilhanesl, Sadaret kethüdası Mehmet paşanın Ortaköy-dekl yalısı. Kaptanı Derya Kaymak Mustafa paşanın Beylerbeyindeki Ferah âbad sahilhanesl halkın dilinde bir efsane halinde dolaşıyordu. Mücevher. İnci, zümrüt ve altın vezir konaklarındaki yalılarındaki ev eşyasına işleniyordu. Zevk ve sefahatin hududu yoktu. Helva sohbetleri, lâle Alemleri, kayık safaları arasında Patrona ihtilâlinin nereden çıktığı, nasıl geldiği bile farkedtlemedl.
Lâle devrinin en şöhretli semti olan Kâğıthane bu İhtilâlle darmadağın edilmiş, kazırlar yıktırılmış, bahçeler dağıtılmıştı.
I. Mahmut bu uğursuz semt yerine Boğaziçinl tercih eder oldu. Beşiktaş üstünde kasırlar, Göksu kasrı, Kandilli sarayı yaptırıldı. Eski sarayın İnşasına İzzl efendi güzel bir tarih söylüyordu :
Yeter bir mısraı berceste İrzi zabtı tarihe lenılden şıılcban sahil oldu
köhne Kandilli
Halk yavaş yavaş eski günleri unutmuş, Patrona ihtilâlinin huzursuzluğu dağılıp gitmişti. Boğaziçi kıyılarında tekrar o eski renkli hayat başladı.
Eazı harblerle payitaht halkının rahatı kaçıyor, fakat sulhlar bir bahar şenliği halinde evlere, yalılara eski şevkini getirtiyordu.
18. asrın benzersiz devri □!. Selimle beraber başladı. Boğaziçi bir kat daha imar edildi. Avrupa tesiri daha kuvvetli olarak kendini hissettirmeye başladı ve yeniden servet edinenler hudutsuz bir İsrafa, zevk ve debdebeye düşenler görüldü.
Bunlardan biri Valide kethüdası Yusuf ağa İdi. Çok nüfuzlu ve zengin olan ağanın Emirgândakl yalısı dil-1 ta re destan olmuştu. Yayvan yapısı.1 geniş saçakları, en usla nakkaşların! işlediği resimleri boyalariyıe, altın tezyinatiyle gözleri alıyordu.
Yalıya’ şairler tarihler düşürüyor, vezirler İnşa münasebetiyle birbirinden ağır hediyeler, top top nadide kumaşlar, şallar takdim ediyorlardı.
Eüruri efendi de:
Frrahıa oldu bu sahilsen Yuşuf
i Yazan:
| HALÛK Y. ŞEHSUVAROCLU f
almış, fenni musiki de pek aiyade revaç bulmuştu. Kâğıthane. Boğaziçi, Çamlıca mesireleri seyircilerle dolar, zevk esbabı korkusuzca bu mlslllû oayı safalar da gezer ve geceleri kayıklara binip hanende ve sazendelerle mehtap seyrine giderlerdi.
Hiç bir yerde zabıta tarafından seyircilerin eğlencesine keder verecek ve aevklisa fasına halel getirecek bir muamele edilmezdi. Lâkin bir taraftan bir nftrel mestane ve arbedl blcde bane dahi işltllmezdl. Doğrusu eğlence, zevk ve safaca îstanbulun pek güzel bir Alemi ve Boğazlçlnln en parlak bir devri İdi.)
Bütün bu güzel günlerin üstünden Kabakçı Mustafa ihtilâli kızılca bir kıyamet halinde gelip geçti. Devlet' ricalinin başlarını İsteyen zorbalar kıyamlarına sebep olan Yusuf ağa ve benzerlerinin tahakkümünü, israflarını Heri «ürüyorlardı.
Boğazlçinde II. Mahmut devri daha Avrupai olarak başlamış oldu. Zorba Yeniçerilerin ortadan kaldırtmasından sonra yenilik hareketleri daha serbestlemiş, kör taassup zihniyeti ntsbeten kırılmıştı.
n, Mahmudtın garplı icraatını haz-medemlyen eskilik taraftarları ona (Gâvur Padişah) diyorlardı. Fakat bütün söylentilere, homurtulara rağmen hareket yürümüş ve muvaffak olmuştu.
19. asnn ikinci yarısında Avrupalılık mlmarislle, resmi, musikisi, ev eşyası ve Adetlerlle hattâ lüzumsuz tarafladlr Boğaziçi yalılarına geniş ölçüde girmiş bulunuyordu.
Topkapı sarayım sık sık terkedlp Boğazlçinde yaptırdığı yeni saraylarda yaşamaya başlayan n. Mahmıtdun hareketini oğlu Abdülmeclt tamamla-d. Ve Dolmabahçe sarayını inşa ettlre rek orasını OsmanlI hükümdarlarının daimi İkametgâhı haline koydu.
Boğazlçlnln İlk kAglr sarayı Beykoz kasrıdır. Bunu bilhassa Kınm harbinden sonra diğer kâglr saraylar ta-kibettl. Artık Boğazlçlne kAglr bina tekniği girmiş, saraylar, bazı rical ve btzirgftn yalıları, karakollar, kışlalar bu şekilde inşa edilmeye başlamıştı.
Bu devirlerde Italyadan, lYansadan gelen mimarlar da saray mimarlığını uzun zamanlardanberl muhafaza eden Balyan allesile beraber yeni yalılar, köşkler yapmaya başladılar.
n. Abdülhamlt devriyle beraber Boğaziçi eski ahengini kaybetmiş oldu. Denizden tehlikeler geleceğine inanan Padişah sahllsaTayları, kayıktan ve gemileri sevmiyordu.
Ellerin güzelliği için sarfedılen para
Amerikalılar, ellerinin güzelliği 1-6in senede 20 milyon dolar sarîedlyor-larnuş. Amerika Ticaret Bakanlığının neşrettiği bir istatistiğe göre 1043 senesi zarfında 21 milyon dolarlık tırnak cilâsı »arfedllmiştlr. Bu miktar bir sene evveline nlsbetle 4,S milyon dolar fazladır.
Amerlkada koyu Kırmızı renk tırnak modası geçmiştir. Buna sebep bu renk tırnakların çok eski zamanlarda mevcut olduğunun meydana çıkmasıdır. Alimlerin meydana koyduklarına göre îsa doğmazdan 2300 sene evvel Mısırlılar tırnaklarına kına İle kırmızı renk veriyorlardı. Çin'de binlerce sene evvel tırnaklar kırmızı renge boyanıyordu.
Buenoi gezen toplan-
Naylon elbise
Arjantlnln baş şehri olan Alres'de naylon elbise İle genç bir kız binlerce- halkın
masına ve seyrüsererln durmasına sebep olmuştur. Oenç kız mis Nor-mand Raymond adında bir şantözdür. Argentlna vapurunun sahnesinde geceleri şarkı söyleyen mis Nor-mand vapur Buenos Aires’e uğradığı zaman naylon elbisesile karaya çıkmıştır-
Şu Birada Arjanttnde mevsim yazdır, kızgın bir güneş ortalığı ısıtıyor, Bu güneşin ziyası altında naylon elbise vücudun bütün iç hatlarını göstermektedir. Bunu gören halk kendisini takip etmeğe başlamış, bu yüzden seferler durmuştur. Nihayet polis İşe müdahale ederek kadını karakola götürmüş, orada kendisine başka bir elbise getirtilmiştir,
Bu hâdise genç kıza, Buenos Aires' İn en kibar barı olan Tabarls barında şarkı söylemesi İçin kârlı bir teklif yapılmasına sebep olmuştur. Genç kız teklifi kabul etmiştir.
Millî futbolcularımızın
düşünce ve tahminleri
Çocuklarımızın çoğu, enerjinin ve zorlu oyunun tekniği yenebileceğini umuyor
Gecen sene Avusturya milli takımik
karşılaşmış olan milli tokuniruız
tu


fes K
Sibiryadaki Rus kuvveti
13 yaşında baba, 16 yaşında ana!
New - York 18 (Nafen) — Mlchlgan eyaletinin Paw şehrindeki bir mektepte talebe bulunan 13 yaşındaki Clarck Btake’e mektep idaresi özel bir müsaade vermiştir. Clarck Blakc 18 yaşında olan karısının doğurduğunu bildirmiş ve loğusanın yanma gitmek İçin izin almıştır.

17 tümen Batıya doğru yola çıkarılmış
Arman
İslan-karşı sukutu
vaşington 18 (Nafen) — GLzll istihbarat servisinin eline geçen baza haberlere göre, Bovyetler Sibıryada bulunan 17 tümeni Batıya doğru sev-ketmeye başlamışlardır. Ayni haberlerde belirtildiğine göre, bu 17 Rus tümeninin Bat’ıya nakli hususundaki emir ocak ayı başında verilmiştir. Moskova hükümetinde mühim değişiklikler yapılması hakkındakl karar da ayni zamanda alınmıştır.
Söylenildiğine göre bu tümenlerin Slblryadan Batıya nakli yalnız dahili emniyeti muhafaza için girişilmiş bir harekettir. Fakat Rus hükümetinde vukua gelen değişiklikler sonunda yeni vazifeler almış Rus liderlerinin girişmeyi tasarladıkları hareketlerde mühim askeri kuvvetlere İhtiyaç gösterdikleri de belirtilmektedir.
Amerikan askeri çevrelerindeki kanaate göre Çin Komünistlerinin elde etmiş olduğu galibiyet Rusyanın Doğu kanadım emniyet altına sokmuş ve Moskovanın herhangi bir İhtimal* karşı Asyada tutmakta olduğu tümenleri serbea bırakmıştır. Bununla [beraber ayn! çevrelerde kaydedildiğine göre, Rusyanın kuzey doğu bbl-I gelert Alaskadan gelebilecek bir tehdit altında bulunmaktadır. Alaska'da Birleşik Amerika hava kuvvetleri bu-i Sunmaktadır.
• hayatınızda inkâr edilemez bir başarı kuvvetidir,
• mesleğinize aid inkişaftan günü gününe takip etmenize imkân verir.
• her yerde seyahat ederek İş münasebetlerini genişlenme* nize yardım eder,
bölün dünya ife vasıtasız mektuplaşmanızı temin eder.
linguadhone melodu size her hangi yabancı dili gramofon plâklarile kulaktan öğretir, İNGİLİZCEYİ kısa samanda ve kolaylıkla «ize mal eden en rasyonel usuldür, B IJ O 0 N aşağıdaki kuponu LİNGUAFON ENSTİTÜSÜ, Ankara Caddesi , İstanbul, adresine gönderip METOD hakkında tamamlayıcı izahat
Yarın Vlyanada Avusturya milli takımllo karşılaşacak futbolcularımızla hareketlerinden evvel birer birer görüştüm ve Türkiye - Avusturya maçının muhtemel neticeleri halikında fikirlerini sordum. Aldığım cevapları birer birer yazıyorum:
Adnan Akın (İdareci):
— «Rakibimiz bizden kuvvetlidir. Arkadaşlarımın mânevlyattarının da çok kuvvetli olduğunu görerek giydikleri Ay - Yıldızlı formanın şerefini müdrik olarak çalışacaklarına inanıyorum. Takım İçindeki arkadaşların arasında günün mevzuu olan santrfor mevkii için kuvvetli elemanlar mevcuttur. Milli takımı yapacak olanlar bu mevkie en lâyık ve en ziyade randıman verecek olanını oynatacaklarına şüphe yoktur.
Ben kendi hesabıma kötümser olmaktan ziyade İyimserim.»
Milli takım kaptanı Cihat
(Fenerbahçe):
— »Avusturya takımlarını bulda gördük. Bu takımlara muvaffak da olduk. Herkesin
hayale uğnyacağımızı zannettiği İlk mini maçımız da AvusturyalIlara tesadüfi bir golle mağlûp olduk. Bu maça nazaran yegâne kayıbımız saha avantajı He kendi seyircileri önünde ovnamftmızdır.
Gündüzün kamptan ayrılması vc bu seyahate iştirak etmemesi moralimizi kırmış ve milli takımımızın teşkili hususunu oldukça felce uğratmıştır. Biz bu seyahate gezmek için değil kazanmak azmlle gidiyoruz. Her halde bazı kimselerin düşündüğü kadar kötü duruma düşmeyeceğiz. Bu hususta arkadaşlarıma güveniyorum.»
Bfilend Eken (Galatasaray):
— «AvusturyalIları benim bildiğim kadar, bizim seyirciler de tanıyorlar. Avusturya futbolünün bir farkı VI-yanada kendi seyircisi ve kendi sahasında çok randımanlı maçlar yaptığı ve İyi neticeler aldığıdır Nete-klm hiç bir takıma Vlyanada yenilmemiş ve hattâ olimpiyat şamnlyonu İsveç! dahi üçüncü karşılaşmalarında ancak kendi topraklarında yenmişlerdir. Bu, bize Vlyanada en büyük imtihanı geçireceğimizi İspat Biraz da bizim futbolün kıratı
maç neticesi!» ölçülecek gibidir Yalnız ben şahsen takım teşkilini ve çağırılan elemanları bu maçın havasına hiç de uygun bıılmuyonım.
Yalnız itimat ettiğim ve güvendiğim şu nokta var kl, blzler futboltt Vlyanalılar kadar oynara diyemem amma bize h&s olan «nerji ve zorlu oyunumuzla onları bozabiliriz.
Futbolda muhakkak kazanacağım diye sahaya çıkan tokun yüzde seksen sürpriz yaratır. Neteklm geçen sene İatanbulda yaptığıma maçta biraz şansımız olsaydı bu söylediğim, normal olarak tahakkuk ederdi.
Maalesef şunu da İtiraf etmek mecburiyetindeyim kl Türk milli takımı ve İstanbul karması dahilde yaptığı maçlarda ekseri klüpçülük tezahüratı ile •eylrcller tarafından bozulmaktadır. Bunun acı neticelerini görmüş olmak «beblle söylüyorunl. Birinci Avusturya maçım İstanbul-dan hariç bir şehirde oynasaydık nailce bizim lehimizde olabilirdi. Daha _J.
fazlasını dönüşte konuıunı». Yilıü-.'(ened(ceiim ve hasta olacağım. A>
eder. bu
İtalya üzerinde esrarengiz uçaklar Roma 18 (Nafen> — Modena’dsn ■ga yaptı . gelen haberlere göre Kuzey İtalya
Tarihini düşürmüştü. üzerinde esrarengiz uçaklar gece
III, Selim devri, Bogaziçlnin en re- uçuşları yapmaktadır. Bunların ışık-fahlı ve mesut bir devri idi. Asayiş >an yanmamakta ve işaretleri görül-yerindeydL Herkes gece ve gündüz nıemektedlr. Tahmin edildiğine göre dcnlul ve kıyılarda emniyetle dola- ₺u esrarengiz uçaklar komünistlere lablJlyordu. (Zürefa ve şileia meydan silâh ve cephane atmaktadırlar.
UN0UATON CMSriTOSO. Ankara Caddaal latan bul
m üzün akıyla milletimizin karşısına çıkarız inşallah.»
Hüseyin Saygun (Beşiktaş):
— «Avusturya milli takımını teşkil edecek oyuncuları, muhtelif tarihlerde gelen Avusturya takımlarında teker teker seyrettik. Takımımız formda olan arkadaşlardan teşkil edildiği takdirde neticenin yüzde elli lehimize olacağına İman ediyorum. Muhakkak kl 6alıa ve seyirci avantajı AvusturyalIlar İçin büyük bir rol oynayacaktır. Talihimiz biraz yardım ederse maçı kazanacağımıza inanıyorum.»
Snhlr CilzkAn (Harbokuln rücü):
— HeThangl bir maç ve hele milli karşılaşmalar hakkında evvelden bir şey söylemeği prensip illbarlle muvafık bulmam. Aynası iştir kişinin lâfa bakılmaz. Oynarız netice ondan sonra belli olur. Eğer oynarsam «Umden geldiği kadar gayret ederek milletime faydalı olmağa çalışaca-iRım.»
Erdoğan Dağdetan (İstanhulspor):
— u Millî takımla İlk defa seyahate çıkıyorum. Onun için çok heyecanlıyım. Cennbıhaktan dilediğim, Türk milletinin en büyük hasleti olan İman ve cesaretle oynamak lmkftnu-.t bana bahşetmesidir.
AvusturyalIlar muhakkak kl bizden mahir futbolculardır. Fakat Türk milletinde bulunan hasletlerin bizim bu karşılaşmada yüzümüzü güldüreceği kanaatindeyim. İnşallah yüzümüz ak olarak vatana döneriz. Arkamızda Türk milletinin bulunduğunu unutmuyoruz.»
İsmet Bcrberoğlu (Süleymonlye):
— «Avusturya takımlarının müteaddit maçlarını gördüm. Bıraktıkları intibaa göre bizden üstün futbol oynuyorlar. Vlyanada, yabancı sahada vt> seyirci önünde oynanacak olan maçın lehimizde olacağını düşünmemekle beraber milli hislerin galebesini de beklemek yerinde olor. Doln-yıslta top yuvarlaktır. Kazanmak az-mlle gidiyoruz.»
Galip Haktanır
— «Ne diyeyim turya lutbolü bir içinde kaybolup oynıyucağız. Yenmeği veya yenilmeği düşünmüyorum. Yalnız ve yalnız Türk sporunu, Türk sporculuğunu ve Türk sportmenliğini onlara gösterebilirsek ne mutlu bizel»
Fikret Kırcan (Fenerbahçe) t
— «Herkesin düşündüğünden bambaşka dtlşlinllyorum ve bilhassa kötümser olanlara dehşetli kızıyorum. AvusturyalIlar, muhakkak kl teknik buk umudan bizden kat kat üstündürler. Fakat imanlı ve azimli oyunumuz onların bu teknik oyunlarını bozmak için bllyiik bir sebeptir, işte bu düşünce İle kötümser olmağa lü-ıum yoktur, Arkadaşlarım da benlin gibi bu iman ve azimle oynarlarda iyi netice almamak için ortada hiç bir ıebep kalmaz. Top yuvarlaktır vo Allah da bilimle beraberdir.*
Muinffer Tokaç (Galatasaray) ı
•— Tam m&naslyle formdayım. Hani bir tasvir vardır. Çelik gibiyim derler ya, öyleyim. Oynatırlarca her hal do elimden, ayağımdan, kafamdan geleni yapacağım. Oynatmazlarsa
vuşturyaİdari burada gördük bizden üstündürler. Fakat hazan bizim -sakar oyunlarımızdan birini tutturursak zur oyunu bozduğu gibi, biz do yiis akıyle memlekete dönebiliriz. Sakarlığımızın tutacağını da tahmin e diyor um j»
Not: Muzaffer, arkadaşları aracında maçlardan evvel yaptığı tahminlerin daima doğru çıkmasiyle mâruftur,
Büteııd Escl (Beşiktaş):
Oynayacağımız takım bizden çok üstündür. Bunu nazarı dikkate alarak çok çalışmamız Jûzımdır. Jn-şaHah yüzümüz gülerek yurda döneriz. Futbolde netice hiçbir zaman evvelden belli olmaz.»
Ahmet Erol (Fenerbahçe):
«— Maç hakkmdaki düşüncelerim daha ziyade !yl bir futbol oynamaktır. Vlyanada kendimizi gösterirsek ne mutlu hlze. Bilgi ve enerjiye dayanarak İyi bir oyun oynamak en büyük emellmdlr.fl
Erdoğan Atlıoğlu (Galatasaray) • r— Teknik ve bilğl bakımıııdan muhakkak kl AvusturyahtaıT bizden üstündür. Vlyanadaki maç teknik ve bilgi ile enerjinin karşılaşması ırta-caklır. Bakalım hangisi galip gelecek? Teknik ini? Enerji mi?»
Erol Keskin (Fenerbahçe):
«— Ben neticeden pek (Imitil değilim, İnşallah yanılmıı. Oynadığı»» takdirde elimden geleni fazlR.riyfi yapmağa gayret edeceğim.»
İsfendlvar Açıksöz (Galatasaray) t
«— Bu hususta söyllyccek hiçbjjf şey bulamıyorum. Maçtan sonra yll-zütnüzün ekiyle dönersek konuşurum.®

Halûk SAN
Ceza evleri
Genel Müdürün İngiltere ve Belçîkada tetkikleri
(Vefa):
blLmertı ki. Avus-Alem. Bu Alemin gitmemek azmtle
Londra 18 (Nafen) — Cürüm işli-yen çocuklara karşı tatbik edilen alşy temler üzerinde etütlerde bulunmalı Üzere Britlş Councll'ln daveti üzerinâ İngLltereye gelmiş olan Türkiye ceai evleri genel müdürü Saklp Giirart bugün Belçlkaya gidecek ve aynı saj iladaki çalışmalarına orada devam •deCektlr.
17 şubatta Inglltereye gelmiş olan Saklp Oüran. Birmingham ve Oias-cow şehirleri İle Güney İngiltere-de ban bölgeleri ziyaret etmiş ve buralardaki hapishanelerde tetkiklerde bulunmuştur. TflTklyenln cüriiın İşleyen çocklRTa karşı tatbik edilen' metodlar üzerinde önemle durrtuğî belirtilmektedir,
Nafen ajansına yaptığı bir beyanatta bay Saklp Güran şöyle der., tir: «Cürüm İşleyen çocuklara karşı burada tatbik edilen sistemler gayçj enteresandır. Bu focuklara karşı bttj yük bir yakınlık gösterilmekte VJ. kendilerine karşı gayet yumuşa»’ davranıimaktadır. Diğer taraftan çoi cuklâruı terbiye edilmesi ve cemiyet) içinde iş görebilecek duruma ge(l« rllmelerl hususunda sarfedll'n gay> re iler nazarı dikkati cclbelnıck :(ir."
Sahile 6
AKSAM
19 Mart 1949
--- HİK A"Y E =
Zehirli mantar Hammo
Hammo, evinin karşısındaki arsada. bir gece İçinde mantar gibi bitti.
Bir sabah kalkıp da penceremden baktığım zaman âdeta keyiflendim: Yabani olların, bnhar yafimurlarlle alabildiğine geliştiği karşı tarladaki ınetrîlk İnek ahırının damı örtülmüş bacası tütüyor. Gece kondulnnn şehrin göbeğindi) dal budak saldığı bu mesken buhranında, zaten, bu İnek ahırının nasıl olup da İhmal edildiğine bir türlü akıl erdiremez; bu mukadder günü biraz da sabırsızlıkla bekler dururdum. Ve itaraf edeyim, kira borsasının hararetlendiği her yaz başlangıcında, eski kira bedeliyle evini fuzuli İşgal ettiğinden dolayı ev sahibim mağdur zatın, kinayeli tlradlarını dinlerken, mahut İnek ahırını oturmağa elverişli bir durumda, hayalimde görür gibi olurdum,
Her ne halse, gelelim Htımmoya... Gazetemi aldım. Hiç âdetim olmadığı lı&lde çayımı penceremin önünde içmeğe hazırlandım. Arzum, takdir hissiyle yüreğimin kabardığı açık göz komşularımı hele bir yol görmekti, Fazla beklemedim. Bir aralık, Hibenin, kapı vazifesini gören delicinden, İki kat olup bir adam çıktı, çevik vücutlu, muntazam yapılıydı, nneak otuzunda, esmer bir delikanlı... İki kalası, yanyana getirerek çıktığı deliği tıkadı; önüne de, yu-varlıya yuvurlıya getirdiği İri bir taşı, son ihtiyat tedbir olarak bıraktı gitti. Anladım kİ. klübede yalnızdır. Azıcık bozuldum. İrili ufaklı, düzüne ile çocuğu olan bir ailenin komşuluğunu tercllı ediyordum. Başkalarının çocukları beni pek eğlendirir. Hülâsa bu mevzu İle İlgim kesildi. Günlerce pencereden bakmak aklıma gelmedi.
Fakat bir sabah, beynimde uğuldayan bir şamata İle uykumdan sıçrayarak uyandım. Feryatlar. İnek ahırından geliyor. Canı yanan bir kadın, zebanileri merhamete getirecek bir yalvarışla haykırıyor. Ve bir erkek sesi... Haşin, kibirli: sanki sesl-le kırbaçlıyor... Sokaktan geçenler nrsanııı sınırında biriktikçe birikiyorlar ... Ne olacak?... Hiç... Hiç bir şey olmadı- Bir iki dakika İçinde haykırmalar bıçakla kesildi. Gayri sükût... Ve klübenln bacası tiltüyor. klûbenln bacası tütmez oldu. Derken, delikten, esmer delikanlı, peşi sıra da başı sarı yazma İle örtülü tombalak bir kadın çıktı. Erkek önde, hatun arkada caddeyi tutturdular. Akşam üzerine doğru, döndüklerini de gördüm. Kadının sağ kolu, alçıya girmiş, boynuna asılmıştı.
Aradan haftalar geçti. Birdenbire bastıran sıcaklar, klübeyi barınılmaz lıale getirmiş olacaktı kİ. döğüşken komşularım, esrarlı inlerinde harmanlayıp gündüzleri arsaya taşıyorlardı. Benim İçin evimde yeni bir meşgale başlamıştı; Penceremden onları seyretmek. Sanki, miyop gözlerime uygun yepyeni bir gözlük takmıştım. O zamana kadar, ancak bir duman tabakası ardından müphem şeklide görebildiğim hnyatın bir safhasına, şimdi tatmin edici bir vuzuhla bakabiliyordum. Dehşetli eğleniyordum.
Sabahleyin erkenden kitabelerinden çıkıyorlardı. Tombalak kadınm kolu, hâlâ alçıdaydı. Esmer delikanlı tarladan çalı çırpı toplayıp getiriyor,1 hemen duvarın dibinde bir ote» ya-1 Rıyorlar, üzerine kapkara bir tencere oturtuyorlar. Derken, yine erkek, khn bilir kimin kuyusundan teneke 11e su taşıyor. Yüreğime en dokunan
Yazan: .
KARAMAĞARAL1 |
da bu sahne: Kadının yere çömeldl-ğlııl, delikanlının da elini tenekeye daldırıp çıkararak onu yüzünü yıkadığını görüyordum. Sonra, hır şeyler yiyorlar,, bir şeyler içiyorlar. Otların arasından otlar ayıklıyorlar; kucak kucak taşıyorlar, pişiriyorlar. Çamaşırları erkek yıkıyor, kadın, seriyor. Erkek alış verişe giderken kadın, klil beye sığınıyor. Zaten, ancak pek kısa bir zaman birbirlerinden ûyrı kalıyorlar. Beraber yiyorlar, beraber arınıp paklanıyorlar, beraber geziyorlar... İşe gitme mânasında çalışma hak getire...
Bu garip muhabbet kuşlarına karşı alâkam, zamanla öyle bir arttı kl. tahkikata giriştim.
— İkisini de toprak alsın. — diyorlardı. — Sakın acıyayım deme onlara, yii» vereyim, yardım edeyim, demet beyim. Hammo belâlının biridir. (Hammo lâkabı İmiş. Asıl adııu bilen yok.) Hırsızdır, uğursuzdur.
Ve hırsızlığına dair patenti, alınmağa seza öyle buluşlarım anlatı-yarlardı kt. ancak tersane! * diye dinlediğim için burada tckrarlamıya-cağun.
Tombalak kadının adı HtLsnlye imiş. Nikâhlı değillermiş. O da soysuzun biri lralş. Dayağı yer yer, yine de herife kul köle olurmuş.
— tkLsl de sabıkalıdır. Durmadan karakollara düşerler... Geçen yıl, Hammo, karıyı bıçakladıydı. Altı ny ceza yedi...
Hammonun tahtası eksilmiş. O uyuz karıyı. (Uyuş dedikleri ekzema olacak.) beylerden, paşalardan kıskanırmış. Geçimsizlikleri hep kıskançlık yüzlindenmlş.
— Bir yiyip devlete bin şükretsinler. Yine bu memlekette onları barındırıyor. Biz, bir klübeelk çatacağız diye ömrümüzü törpüledik, onlar, âlâ İnek ahırım buldular, yan geldiler...
Hammo llo Hüsnlye hakkında söylenenleri, azıcık da söyleyenlerin hasedine veriyordum. Zira, sabık inek ahırı, şimdi cidden hasedi celbedecek bir rötuşe tâbi tutulmuştu: Hammo damına çinko -döşemiş, ve kim bilir l'.ai2gl yapıdan tedarikledlğl camlı bir pencere ila bir tahta kapıyı, münasip bir mesafe içinde yerlerine oturtmuş; klübeye bembeyaz bir de sıva geçmişti. Zaman, zaman mulıa-betlerinl yenilemek uğrunda tekrarlanan dayak fasılları elbette hesaba katılmaz; bu muhabbet kuşlan, karınlan yarı tok, sırtlan yarı pek, amma yine de tabiatın bir parçası olup da el değdlrUemlyen zehirli mantarlar misali mesuddular.
Bir raslayışımda onlarla aşinalık ettim. Hüseyinln bu defa da kafası ve bir gözü, tertemiz sargılar içindeydi. Belli ki. bir münakaşa vo mu-■ d ar ebe faslını müteakip yine hastaneden dönüyorlardı.
Sargılarını işaret ettim:
— Geçmiş olsun, Hüsnlye hanım, -dedim.
Onun cevap vermesine vakit bırakmadan Hammo atıldı:
— Dam çöktü... Başına taşlar, topraklar yağdı...
Ellerini göbeğinde edepli edepli kavuşturmuş, mazlum bir tavırla yalvarırcasına konuşuyordu.
— Ya, olur şey değl]... Hep kazalar da senin honımı buluyor. — dedim. — Geçenlerde de kolu sakatlanmıştı galiba?
Masumane bir İnançla gözlerini devirdi:
■— Nd diyeyim, beyini, hep nazar oluyor. - diye mırıldandı.
Hüsniyoye şöyle bir baktım ve gülmemek Içlıı dudaklarımı ısırarak yürüdüm.
Bunların dayak hikâyesi yîian hikâyesidir, uzar gider.
Yaz geçil. Sonbahar derken kış geldi. Fakat, inek ahırının bacası gayri, tütmüyor. Tahta kapısında koca bir asma kilit. Muhabbet kuşlarından eser yok. Şuna sordum, buna sordum, benimkilerin İzleri kayıp...
Nihayet, bîr tesadüfle öğrendim:
Hattın ötesinde zengin bir köşke kapılanmışlar. Uğursuzlara rahat batmış... Ne olacak, İkisinin de gözleri yükseklerdeymiş... Canım klübe-letlnl beğenmemişler. Bari kiraya verselernıLş... llh...
Gene bir tesadüfle öğrendim:
Hammo, Hüsnlyeyl çalıştıkları köşkün bahçıvanından kıskanmış. Kadının üzorlno blçakla yürümüş. Onu güç belâ yatıştırmışlar. Fakat, ertesi sabah uyandıklarında, Hüsnlye kaçmışmış,
Hammonun ıstırabını anlata anlata bitireınlyorlardı. Geceleri ağlaya bağıra sokaklarda dolıışıyormuş. Hiis-nlyesi.nl bulacak olana yirmi beş kâğıt vâdediyormuş. Ne tövbeler, ne kasemler. Kadınını hele bir yol ele geçlislnmlş, bir daha ona f’ske atana...
— Herif, delirdi delirecek. Hüsnû-yenı derken yüreği dört parça olup ağzına geliyor.
Arlık günün mevzuu bu... Fakat. Hammoya uzanan diller sertliğini kaybetti. Hüsnlyeye .soğup sayıyorlar.
Kış ayları biçare açığın feryat ve üganiylo geçti. Ve Leylâsmt kaybeden Hammo, mecnunluğu yüzü suyu hürmetine zabıtayı da harekete gelirdi. Tahkikat, tahkikat... Ümit kesildi. IIüşniyenin kendini öldürdüğü şayiası işitilmeğe başlandığı bir sırada yeni bir haber:
Kalaycı Ahmet yoluyla Hüsniyenln izine düşen Hammo, günlerce bekledikten sonra, onu, hizmetçilik ettiği evin hesabına çarşıda alış veriş yaparken yakalamış. Aınm zaman demesine vakit bırakmadan, bıçağını çekip kadının üstüne atlamış. Araya girmek İsteyenlere de bir kaç blçnk darbesi... Kaçmak üzere İken arka-1 sındaıı ateş etmek suretlle nihayet onu yakalıyabilnüşler.
Bu maceranın, burada sona ermesi lâzımdı, ermedi. Yarası daha çabuk iyileşen Hüsniyenln, şimdi, hastanede, Hammosuııun baş ucunda sıcak çöz yaşları dökerek onu AzrAlle kaptırmamak için nöbetçilik ettiği haber veriliyor.
işte ol ‘kadardır ol hlkâyet, demeden önce kanaatimi de ilâve etleyim: Sabıkalı Hammo, İyileştiği gün kanunun pençesine düşecek. Bir hayli ceza yiyeceği muhakkak. Hiisnlycsl, yine el kapılarında çalışıp her seferinde olduğu gibi onu senelerce hapishanede besüyecek. Tekrar kavuşacaklar. Kim bilir bu sefer nerede, hangi semtte yeni bir deliğe baslarını Kokacaklar. Ve kim bilir benden sonraki nesilden kim, bir sabah onların. şamatuslle uyanacak. Kalemi eline alacak...
Bu dünya böyle kaldıkça, blzler. Hammolarıımzı, Hüsniyelertmlzi zehirli birer mantar olmaktan kurtaramadıkça, dalma başka başka serlevhalar. başka başka isimler altında onların hikâyesini okumağa hazırlanın. Nihal KARAMA&ARALI
Tiyatro
(Baş tarafı t üncü sahifede) vo sıcak şosl, boyu, endamı, mânldar siması, zeki ve ateşU bakışları sayesinde Kemal Ergilvcnç — çalıştığı va çalıştırıldığı takdirde - pek yüksek bir mevki işgal edeceği şüphesizdir. Bu gençte, Avrupada bile nesil yavaş yavaş tükenmekle olan ve Cocteau tarafından «Monstres 8nc-râs» tesmiye edilen büyiik lıûg6dle sanatkârlarına hâs teşekkül ve kabiliyet pek bârla bir suretle görünmektedir. Kemal Avrupa ya gönderilse kuvvetle tahmin ediyorum kİ kısa bir zamanda büyük muvaffakiyetler kazanır. Blzler de, şöhretleri dünya yüzüne yayılmış vatandaşları De Maz veya Yoanel’den RomanyalIların iftihar ettiği gibi Kemal Brgiivenç İle övünebiliriz.
Ekrem Rcşid REY
RADYO
ANEAltA RADYOSU
Bu akşamki program
İT Radyo Çocuk kulübü. 18 M. S. ayarı ve Dam mür.ltl (Pil. 11)45 Harp »oluları (Pl.l. 19 M. S. oyarı va Haberler. 19.15 Gecmljtc bugün. İ9.Î0 Surkılnr. 19 45 Yurttan »Mİer, W,15 Radyo garetert, OT.30 Serbej nal. M.3J İnce snr. 21-30. Karıjık şarkılar. 23 MOzlk (H.), 22.55 M. S. ayarı va Haberler, 23 Datu ır.lhtfii (PLİ
BULtMA(CA|
1 2 3 4 5 8 7 8 9 10
Mili ı
M lllllll 1
W MİMİ
ı ı ı ı a ı ı ı
a ı ı ı ı ı a
c. I ■ 1 1 1 I
ı ı ı ı ı a ı ı
"ııı a ıııı
ı ı ı ı ı ı a ı
ö ı 1 1 ı 1 a '-L
MAHKEME KORİDORLARINDA;
Gençlikten, ihtiyar
lığa ömür saklama lı!
Kır saçlarına, kırçıl bıyıklarına bakıp da, ununu elemiş, eleğini duvara asmış zannetmeyiniz. Zihni bey, uçarı çapkınlardı inmiş. Hovardalığı da caba. Koridorda bizim kasketli delikanlıyı alaycı bakışlarla süzdü, güliimsi-yerek elini salladı;
— Siz ne gördü’ıiiz ki, evlât? Dünyanın lezzeti bizim gençliğimizde idi. Hey gidi günler hey! O günler geriye dönse de dile gelip anlatsalar beni.
— Zahmet olmazsa sen aıdat'.-ver, amca bey.
— Hangi birini anlatayım? Def ter baştan başa dolu. Her yaprağında bir hâtıra var. Bir insan gençliğinde dünyanın zevkini sürmezse, ihtiyarlayınca hayata küser. $u fâni dünyanın zevki nc ile,çıkar, bilir misin?
— Para ile tabiî.
— Birak böyle basmakalıp lâkırdıları. Hayata kadın karışmazsa paranın ne kıymeti oluı? Koca Havyanı ne demiş baksana: i'Faliınc bakmak için defteı-i ' aşkı açtımo ıcÇıktı derhal önüme sahib-î hicran birisi-» «Dedi: mes'ud o adamdır İd hayatında ola.» «Yıl kadar bir geçesi, ay gibi bir sevgilisi. »
Anladın nıı şimdi? Ay gibi bir sevgilinin yanında paranın hükmü kalır mı? Sen Hayyamdan daha iyi mi biliyorsun, toy delikanlı? Aptallığa bırak da ac gözünü. Para dediğin, el kiridir.
— Peki amma ay gibi sevgiliyi bulmak için para lâzım değil mi? Bu İşler parasız olmaz ki, amca bey.
Yüzünü ekşitti;
Soldun safin: 1 — Merlıamehk. î — ■Uyumayan - ftacl. 3 — Oruç tululan, av ■ Basına «î» gelirse kocaman, 4 — Teni b»J-lan çıkar demektir - Ccıey*»' fder. 9 — Inçaaln müteallik. 41 — intikam - Parça parça ederle, 7 — Kedicik - Beraber. 8 — Şayet • Bir erkek adı, D — Yüksek askeri rütbelerden ■ Bir harlin okunuşu. 19 — Tersi gcıi bırakılmMi demektir - Ruh.
Yukarıdan a;jfiıya: 1 - Bir «ini kBj»ek. | Düzen - lc orfanlar ıın ışılan. 3 — Nolcsanııe -Zait Alinizi. 4 — Tersi hem »afiı hem «o-Judur, 5 — Bir çocuk hastalımı - Nota. 4 — Eski Türk beylerinden - Anayolunun en yüksek dağı, 7 — Haykırma • Bir Aumır. 8 — Babanın yar ut - Barsak tel. S — 100 kuruj - Terfi aba giyen. 14 — Muhalefet eden.
ÇEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan nfin: 1 — Fabrikatör. ! — Uyu. Sabite. 3 — Avrupa. Jeb. 4 — Raılanan. 5 — Aun, Deri, 6 — Vb. Uluna. 1 — Peruka. Eza. S — Ayak. Pomat, 9 — Sin. Lid, ki, ıo — link. Sarık.
Yukarıdan asafiıya: 1 — Fuarltrıpan, 1 — Ayva. Bcyll, 3 — Bursa. Bana, 4 — Ululuk, s — Ispanak. C — Kaan. Bapla. 7 — Ab. Ada, Oda, 8 — Tljnenem, 9 — Öle, Razakı. 10 — itebil. Atik.
— Para ile çapkınlığı herkes yapar, evlâdım. Bu işlerde para ikinci derecede getir. Hoşlandığın bir hatunun yanına sokulup ahbaplık etmek için evvelâ para cüzdanını mı gösterirsin? Scrzem gibi konuşmamana. Asıl marifet, kadını avlayıp kafese koymaktır. Bunu yaptıktan sJnra paranın sırası gelir.
— Gördün mü ya, bey baba? Sen de benim dediğime geldin. Parasız erkekle ahbaplık edecek hatun kişi nerede şimdi?
— Hadi, hadi, bilmediğin lâkırdılara karışma. Söyle bakalım, şimdiye kadar kaç tane hatun kafesledin?
— Dişe değer bir siftahım yok henüz. Daha benim yaşım, başını ne ki, bey baba?
İPEKLER İÇİNDE
AŞK ve MACERA ROMANI
Yazan : Craig Rico Tercüme eden : Vâ-Nû
l Tefrika No. 48_____
— Yeşil paltolu bir adam peşimize takılriuşlL Onun takibinden kurtulmak İçin kazlnoya yakın bir köşede birbirimizden ayrılmağa karar verdik.
Hflâne'ln sigarası parmaklarının . ucundan tablaya kayıverdl-
— Herifin paltosu yahut külâlıı yeşilmiş bana vız gelir, çıldırtmayın beni!... Jake ne oldu, onu haber verin.
Delikanlı, solgun dudakları kısılarak cevap verdi:
— Sizi sinirlendirdiğimden miltecs-Kİfim. Jake, her halde bir tehlikeye maruz bulunmuyor. Yalnız, mesele şu kl...
Başlarından geçen! anlattı.
Helriıe. öfkelendi:
— Ben de, siz, onu boğup dereye atlınız demedim a? (Renkten renge giriyordu. Saatine baktı, on İkiyi çeyrek geçiyordu.) Her halde b!r kaç
dakika Içlnda gelmesi lâzım. Jake, randevularına sadıktır. Bir çeyrekten fazla geç kaldığı nadirdir-
Bu sefer, o da, gözlerini kapıya daldırdı.
Pen Roddick:
— Ah, gu mel ün kapıl — diye söyleniyor. — Bir kere İstediğim şekilde açılsa, Jake'! kolunun altında kutu ile girerken görsem!
Hâlâne, onu temin etti:
— Gecikmez, gelir.
Sırtında vizon, İri yarı bir kadın kapıdan girdi. Sonra, Chicago’ya uğramış bir sinema yıldızı, sonra, lokantada yemek yemek üzere birbirlerine 3öz vermiş iki genç, sonra b-e yaz bıyıklı ve silindir şapkalı ciddi bir zat, sonra yanında bir gazete fotoğrafçısı İle profesyonel bir model.
Hâlene, çaresiz saymaya başladı: Eğer on kişi daha gelir de Jake görünmezse?... Hole dokuzuncu giren
| Y E N 1 YAYINI
KIZIL, RUSYA
(Tek başun bir dünya) Rııtyanın Çarlık zamnntndan bu güne kadar gcçlrdljl ödlün iarahatu ıcsrnl vesikalara dayanarak, en ince tefcrruıılına kadar en yakından tetkik imkânını bulan Amerikanın Moıkova sefiri tvuilam Ç. Bullllt tarafuıdan yazılın bu eser Rııayanm emellerini bütün ,-ıÇıkbfiı He meydana koymaktadır. Eser HUaeyln Cahit Yalcın tarafından Türkçeyc çevril-mistir,
Ankara caddesinde bütün kitapçılarda satılmaktadır. Fişti 354 kurıiftur.
— Kerataya bak hele! Zannedersin ki kundak çocuğu. Tu.'lı-yayım da kokma, e mi? Gençliği böyle aptal aptal geçirip de kırkından sonra mı başlıyacaksm çapkınlığa?
— Sen kaç yaşında başladın, efendi amca?
— Beni bırak sen, Dünyada benîm gibi çapkmlır az bulunur. Bir ben, bir de...
— Halatta Mlşon!
— Köftehora bak hele. Aptallığına bakmadan beni sarakaya mı alıyorsun? Mlşon da kim oluyormuş?
— Lâf arasında öyle söylerler de.
— Halt etmiş onu söyliyen. Bu işlerde Mişonun esamisi bile o-kunmaz. Istanbulun sayılı çapkınlarından biri ben, biri de rahmetli babamdır-
— Vayyy! Sizde çapkınlık ba-
badan ofcula miras kalıyor desene.
Kırçıl bıyıklarını parmaklarlle makaslıyarak çalımlı çalımlı baktı:
— Ne zannettin ya? Babam da kendi devrinin sayılı çapkınların-dandı. üç kadın eskitmiş, dördüncüsünü, yani benim annemi kaçırarak almış. Uçan kuş bile kurtulmazmış elinden.
— Sormak ayıp çımasın amma senin listedeki yenge hanımların yekûnu kaç?
Dudak büktü:
— Elliyi aştım amma bu âne kadar nikâh geçmedi başımdan.
— Dost mu tutuyorsun?
— O tarafım fazla karıştırma. Geçinip gidiyoruz işte.
— Çimdi de eski hâtıraların yâ- 11 di ile geçiniyorsun tabiî. q
Kaslarını çattı: tr
— O ne biçim lâf? Ne diye eski — hâtıralarla geçinecekmişim? Bu-'■'* günün nesi varmış?
— Elliyi aştım, dediniz de.
— Aşmışsam ne olmuş sanki? Ç Saçlarım ağardı diye gönlüm de .2 kocamadı va. «Uslan ey dil, uslan P artık, ihtiyar olmaktasın > diyen Q) şairin lâfına bakarsan aldanırsın, > o. ı.uüı.ı. Bir insan gençliğin kıy-metini bilirse, ihtivarlıktan şikâ- Q) yet etmez. Gençlikte çapkınlık M*-yaptım amma derisini de düşün-düm. RaZjrn'.li babamın sık sık _Q söylediği bir süz vardı: «Oğlum, — gençlikten, ihtiyarlığa ömrü sak- q lamalı» derdi. □ nasihat benim -w kulağımda küpedir. ™
— Burada ne arıyorsunuz, am- t. ca bev? Mahkemede bir işiniz mi O var?
Yüzünü ekşitip homurdandı:
— Dünya çok değişti, eski zevkler kalmadı- Bu sabah yolda giderken şu hatunla karşılaştım. Gönül bu ya. çekti işte. Nezaketle yanma sokuldum, erkânı dairesinde lâf açtım. Kadın birdenbire dönüp de; eline bir ayna al da kendine bak. Babam verinde adamsın, bana takılmağa utanmıyor musun?., demez mi! Maa-mafih, ehemmiyet vermedim ben. «Siz saçlarıma bakmayınız, ciğer parem. İhtiyar olsam da gönlüm tazedir» demeğe kalmadı, kadın birdenbire; «Ben adamın ciğeıird sökerim» demesile beraber çantasını kaldırıp kafama vurdu, ondan sonra da feryadı bastı. Sanki kolundan tutmuş da zorla sürüklemişim hatunu. Söyledim ya, eski zevkler kalmadı.
Mübaşir seslendi, kapı yanında duran akça pakça taze salona girdi, Zihni bey de ardından yürüdü.
Ce. Re.
Zayi — 1. tt. Fen fakültesinden almış olduğum şebekemi zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü olmadığını bildiririm.
No. 5147 Şeref önal
Beşiktaş 1 cl Sulh, Hukuk mahkemesi baş kâtipliğinden: 949/7 Satış
Nadire ve salrenln şayian ve müştereken mutasarrıf oldukları Beşiktaş'ta Köyiçlnde Alaybeyl sokağında. 4 sayılı gayri menkulün lzalel şuyu suretlle satışı Akşam gazetesinin 9 Mart 949 gün ve 10921 sayıh nüshasında taviz bedelinin alıcıya alt olduğu İlân edilmiş İse de buranın vakıf olmayıp mülk olduğu anlaşılmakla tavzlhan İlân olunur.
Malone oldu.
Kûçiik avukat sapsarı ve nefes nefese İdi. Bir kemik parçası üzerine atılmaya hazırlanmış buldok köpeğine benziyordu. Alnı, henüz sürülmüş bir tarla gibiydi. Saçları, şapkasının altından sarkıyordu Fantezi boyunbağısı omuzunda İdi. Her halinde bir hiddet İfadesi...
Kanapcyc parçalamak ister gibi yaklaştı. Gözleri, Hfilftnc'ln müstehzi ve soğuk bakışları ile karşılaşır karşılaşmaz, büsbütün öfkelendi ve haykırdı:
— Bıktım sizin katakullilerinizden!... (Boyun bağısını düzeltti.) Nesi var boyun bağımın? Pekâlâ!.Ruth Raıvlson da pekâlâ!
H61âne:
— O cihetten şüpheni yok. — dedi. — Yalnız, size söylediklerinin hepsine Inanmasanız.
Malone, yüzü kıpkırmızı kesilerek:
— Canını, benim de inandığım yok. — diye homurdandı. (Şapkasını çıkardı, parmaklarını saçlarında gezdirdi. Bir iskemle çekip oturdu,
— İnanan kim be?... Eh, mademki şimdi hepini» burada toplandınız... (Birdenbire sesi pürüzlendi. Evvelâ Ftâltne'e sonra Pen'e baktı.) Peki Jake nerede, kuzum?
Halene, döner kapıya bir nazar daha attıktan sonra hâli ümit dolu gözlerini arkadaşına çevirdi:
— Neredeyse gelir. — dedi.
Saatine göz attı. On ikiyi yirmi beş geçiyor.
Pen Reddlck, yeşil paltolu adam hikâyesini ve bundan doğan neticeleri Malone'a da anlattı. Bunun üzerine. avukat, bir sigara yaktı ve muhatabına, biitün felâketlerden mesul o imiş gibi ters ters baktı:
— Dur bakalım, neredeyse gelir.
Helene, tasdik etti:
— Neredeyse elbette gelir.
Beş dakika sustular. Nihayet, genç kadın, gözlerini tekrar kapıya çevirdi. Artık sabırsızlığını yenemlyerek:
— Niçin harekete geçmiyoruz? — dedi. — Otel dairesine sorulun. Belki de telefon eden olmuştur, Gideyim. şu kâtibe bir bakayım
îkl kavalyeden evvel davranıp fırladı.
Pen Reddlck, Malone'a ddııdii ve boğuk bir sesle:
— Ah, benim hatam- — dedi. — Kendi kendimi affedemiyorum, İnşallah başına bir İş gelmemiştir? Siz ne diyorsunuz?
1 Avukat, sahte bir neşe ile slgarı-juu külünü silkti:
— Haydi be sende! — dedi. — Aeı patlıcanı kırağı çalmaz. Jake’in başına ne İş gelecek? (Kendi kendine konuşur gibi İlâve etti.) Daha doğrusu acı patlıcanı şimdiye kadar kırağı çalmannştL
Hâline, döndü; yanakları solgun, gözleri pırıldıyor:
— Ne münasebetsizlik! Hiç değilse telefon etmeliydi, neden geciktiğini bize bildirmeliydi.
Oturdu, başka bir sigara yaktı.
Malone, pılrosu İle pek fazla ilgilenmiş, görünüyordu. Arkadaşının karıcı ile göz giizo gelmekten çekiniyordu. Nihayet:
— Ha. evet- — dedi. —. Bugün Jake’in pek fazla işi vardı, öyle ya, bu geceki temsil değişiyor. Ona göre afişler var, gazetelere Hân vermekler var, llh... Belki de bu İşler IçLn çağırttığı adamlar etrafını almıştır, bize haber vermeğe vakti olmamıştır.
Hğlûne, lüzumundan fazla bir sükûnla :
— Her halde öyle olacak. — dedi.
Bu sefer de Malone, gözlerini döner kapıdan ayıramıyor. Bundan sonra girecek belki Jakö’tlr. Fakat ne bundan sonraki, ne daha öbür, ne daha öbürleri Jake oldu- İhtimal Jake
telefon eder. Otelin bir küçük garsonu, birini telefona çağırmak üzere holden süratle geçti- Garson yaklaştı. bay Snazzlefassle İsminde bir münasebetsizi arıyor. Her kim ise o münasebetsiz...
Hayır, İmkânı yok, Jake’in başına bir felâket gelmiş olamaz. Felâket niçin gelsin? Otelin bütün kapılan, can sıkıcı bir uzunlukla hareketsls kaldılar.
Malone, gayret edip gayet muntazam bir duman halkası salıverdi. Neticede bir mavi sis hasıl oldu. Çifte bir halka... Vay, bu uğursuzluk alâmeti İmiş derler. Helâne'ln de yüzünü a kötü bLr ifade belirdi. Yüreğinde bir korku var. Tavır ve hareketlerine güçliiklo hükmedebiliyor- Pen Red-dick, saçlarını hâlâ yolar gibi pozlar alıyor. Acaba, cücenin kutusundaki neydi? Ehemmiyeti ne olabilir?
Döner kapıdan yedi kişinin daha girdiğini seyrettikten sonra, Malone, kalkıp kazinoya telefon etmek kararını verdi. Yedinci şahıs, lutr manU>-lu, şaşkın bir kadındı. Yanlış adrese gelmişe benziyordu.
Malone, ayağa kalktı:
— Affedersiniz. — dedi. — Girip telefon edeceğim. (Arkası vur)
I
10 Mart 1949
AKSAM
Sahlfe 7
Batı Almanya ekonomisi tekrar canlanıyor
Alman sanayimdeki kalkınma karşısında Ingilterede endişe baş gösterdi
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
300 tOR bilâma karbonat do sut alınacak
Son aylar İçinde Almanyâyı ılya-ret eden ecnebiler caddelerin evvelki devirlere nlsbetla daha İyi gıda almış re giyinişleri daha lemis ve tendü-rüst insanlarla. dolup taştığını ve bayii zamandan beri görülmlyen Alman {ılâka numaralı otomobil re motoslk-etlere sık sık tesadüf olunduğunu f örüyorlar.
Sekiz ay evvel batı Almanya İçin kabul olunmuş olan yeni Alman parasının (1) müstakar, kıymetli bir tedavül’ vasıta a olarak İşe yaraması. Alman endüstrisine yapılmakta ulan Amerikan yardımının gittikçe arttırılmış olması, Rhur havzasındaki kömür ve çelik end'istrl teşkilâtının IMS kasımı İkinci haftası İçinde Alman İdaresine bırakılmış bulunması; batıdaki İngiliz, Amerikan ve Fransız İşgal mıntakalan arasındaki ekonomik münasebetlerin daha iyi bir dli-rene konması ve Alman dış ticaret münasebetlerine askeri İşgal idarelerince kolaylık gösterilmeğe başlanması gibi sebep ve amiller son aylarda Alman ekonomi ve endüstrisinde fimit ve tahminin fevkinde bir eanlı-hk yaratmıştır.
Ruhi havzası tstlhsalâtında son aylarda görülen satışlar hayret uyandıracak bir dErecededir. Havzanın 1949 ocak ayı İçinde toprağın üstüne çıkarmağa muvaffak olduğu kömür miktarı (8.200.0001 pik demir istlhaa-İâtl 1547 370) ve çelik istlhsalâtı (651.421) tonu bulmuş’ur. (2)
Ocak 1949 ayı iptidalarında Rub.r kömür ocaklarından bir gün içinde çıkarılan kömür (324 508) ton İken bu | miktar ay sonlarına doğru (331.000) tonu bulmuş olduğundan havza kömür İhracatı hakkında İngiliz. Fran-riz Te Amerikan İşgal İdareleri arasında yapılmış olan anlaşmayı yeni baştan tetkik mecburiyeti hasıl olmuştur. Bu yıl İçindeki istihsal miktarının 1048 senesi istihsalinin —- 135 milyon tondan İbaretti — ylhde »eksen beşine yaklaşacağı tahmin olunmaktadır. (3)
Bizon diye anılan İngiliz - Amerikan İşgal nuntakası 1948 senesi İhracatı 570 milyon dolara baliğ olarak 1947 İhracatını bir misil geçmiş bulunmaktadır. Bu artışa rağmen Bizon nuntakası ithalâtının yarı bedelini ödeyememektedi.
Anglo - Saksonlar tatı Almanyanın Avrupa ekonomisinde hissesine düşen tarifeyi görebilmesi ve lkthaden mfls »akil bir hale gelebilmesi İçin çok çalışmaktadırlar. İngiliz İşgal mıntakû-n askeri valisi general Robertsuaun J/şubat/1949 gflnil Frankfurtta bir basın toplantısında verdiği konferans ta: «İngiliz-.- Amerikan askeri idaresinin gayesi Alman ekonomiydin tekrar İhyasıdır. Biz Alman yada şu veya bu grup menfaatlerine hizmet etmek için değil esas gayesi Alman e-konomfslnln İhyası olan bir slyasec-n tatbik organları olarak bulunuyoruz Alman iış ticareti, bazı devletler İçin ehemmiyetli bir rekabet teşkil etse dahi, mümkün olduğu kadar süratle ve dört sene İçinde behemhal tekrar kunUmaladırj kellmelerile belirttiği fikirler Britanya hükümetinin Alman ya hakkında tatbik etmekte olduğu İktisadi siyaset «.ıslarını açıkça göstermektedir.
20/Ocak/194B tarihinde Frankfurtta basın mümessilinle bir görüşme yapan bati AimanyadakI Amerika yardım komisyonu başkanı m İst er Nor-man Colllson'un: «Başkam bulunduğum komisyonun esas vazifesi âl-manyanm harbden evvel ve harb esnasında elinde bulundurmakta olup da şimdi kaybetmiş olduğu yabancı paralan tekrar ele geçirmesine yardım etmek olduğunu ve Alman eko-
Yazaıı: B. AKSEL nomislnln tekrar ihyası için 1949 senesinde (7.0 milyar ve 1950 - 1953 seneleri İçinde de (2 3) milyar dolarlık Amerikan sermayesinin Almanyayû geleceğini...» şeklinde söylediği sözlerde Amerikan İdare adamlarının Almanya ekonomisi İçin neler düşünmekte olduğunu çok açık göstermektedir.
Pek muvaffakiyetle yapılan para reformu ve bu reformun istenilen sonuçlan verebilmesi için alınması gerekli siyasî, iktisadi, ticari tedbirlerin zamanında alınmış olması Alman e-konomlslne yeni bir canlılık verdi. Bizon mıntıkasında kasını 1948 ayı İçindeki endüstri Istlhsalâtı haziran 1948 ayı Istihsalâtına nazaran yüzde elli artmış bulunmaktadır (4).
Aşağı yukarı İngiliz standardlanna göre İşleyen Alman endüstrisi işçi yevmiyelerinin düşüklüğü (5) sayesinde optik alât ve cihazlar, otomobil ve dizel motörlerl Mbl bazı endıh-tr! mamulatında İngiliz mallan ile piyasalarda muvaffakiyetle rekabet edecek duruma gelmiş bulunmaktadır. İngiliz endüstrisi erkânı Alman mallan kalitelerinin — bilhassa halk o-tomoblli diye yapılan otomobillerin ■---İngiliz mallan kalitelerine naza-
ran şimdilik düşük İse de üç dört sene sonra kuvvetli Alman rekabeti İle karşılaşacağını tahmin etmektedirler.
Alman ekonomisindeki gelişme devam ettiği takdirde'A>man kimya sanayii İle cam. porselen, makine, elektrik, fenni âletler, çimento ve gemi İnşa endüstrileri yalan bir zamanda bazı memleketlerin ve bilhassa bu endüstri sahalarında daha pahalıya mal etmekte olan tngillzlerln bu çeşit endüstrilerinin karşısına çıkacağı muhakkaktır.
İngiliz sanayicilerinin gösterdikleri endişe ve İngiliz matbuatının bu husustaki neşriyat üzerine Alman rekabet! meselesi 9/şubat/i949 günii birinci defa olmak ür.->re İngiliz avam kamarasında müzakere mevzuu oldu. O gün bu mesele hakkında karamada beyanatta bulunan İngiliz Ticaret Bakanı Wllson: «Batı Almanyanın İngiliz ve Amerikalı vergi mükellefleri 1-çln bir bar olmaktan çıkarılması İçin Alman dış ticaretinin yükseltilmesi mecburiyeti bulunduğunu ve batı Al-manyadakl müttefik işgal makamlarının Alman ekonomisini gayri meşru rekabete kaçmaması ve batının emniyeti bakımından mürakabe etmekte olduklarım...» söylemiş İse de Bakanın bu sözleri matbuat ve kamara azasım tatmin etmemiştir.
8eri Alman ekonomik gelişme karşısında İngiliz durumunun aynı şekilde devam edip gitmJyeceği bir müddet sonra anlaşılabilecektir.
Devlet Demiryolları Merkez 9 uncu komisyon Başkanlığından
1 — 300 ton bilâma karbonat dö sut’un satın alınması kapalı zarf n-rulü İle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Malzemenin muhammen bedel! 84000 (seksen dört bin) ve muvakkat teminatı 6450 (beş bin dört yüz elli) liradır.
8 — Şartnameler 250 kuruş mukabilinde Ankara va Haydarpaşa veznelerinde satılmaktadır.
4 — Eksiltme Anka ra d a idare binasında Malzeme Dairesinde toplanan merkez 0 uncu satınalma komisyonunca 4/4/1949 pazartesi günü saat 15 te yapılacağından isteklilerin teklifleriyle kanunun tâyin ettiği vesikalarını ayni günde nihayet saat 14 e kadar makbuz mukabilinde adı geçen komisyon başkanlığına vermeleri (veya muayyen vakitten önce ele geçecek tarzda iadeli taahhütlü olarak posta ile göndermeleri.) 8357

100 grup yolcu vagonu çelik akümülatörü alınacak
Devlet Demiryolları Merkez 9 uncu komisyon Başkanlığından
1 — ıoo Grup yolcu vagonu çelik akümülatörünün satın . alınması (kapalı zart» usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
2 — Malzemenin muhammen bedeli 220000 (iki yüz yirmi bin) ve muvakkat teminatı 12250 (on iki bin İki yüz elli) Hradır.
3 — şartnameler 500 kuruş mukabilinde Ankara ve Haydarpaşa veznelerinde satılmaktadır.
4 — Eksiltme Ankarada İdare binasında Malzeme dairesinde topla-
nan merkez 9 uncu satınalma komisyonunca 4/5 949 çarşamba günü saat 15 te yapılacağından İsteklilerin teklifleriyle kanunun tâyin ettiği vesikalarını ayol günde nihayet saat 14 e kadar makbuz mukabilinde adi geçen komisyon başkanlığına (veya muayyen vakitten Önce ele geçecek tarzda İadeli taahhütlü olarak posta He göndermeleri.) (3355)
45 ton karpit satın alınacaktır
Etibank İstanbul Şubesinden:
Bu husustaki şartname 21.3.949 tarihine kadar hergün satınalma servisinden temin edilebilir. (3399)
işçi Sigortaları Kurumu İstanbul
Şubesi Müdürlüğünden:
1 — Eminönü Sürurl mahallesi Sultan Mektep sokak 5-7 No:lı binada depo, Lfiboratuvar ve İmalâthane olarak kullanmaya çok müsait kaloriferli geniş üç salon kiraya verilecektir.
İsteklilerin Karaköy Palas 5 Inclkattakl Şube Müdürlüğüne müracaatları. (3353)
Deniz Okullar ve Kurslar Komutanlığından:
1 — Deniz Gedikli erliğe İstekli olanlar alınacaktır. İsteklilerin afâ-tıdakl şeraiti haiz olmaları lâzımdır.
* — 18 yaşına basmış olmaları.
b — Orta okul mezunu bulunmaları, e — Tam sıhhatli olmaları.
2 — Deniz Gedikli sınıfına İstekliler iki yıl «mtf okulu eğitimini tamamladıktan conra gecikil erbaşlığa yükselirler, ve 150 Ura aylık alırlar Aynca beslenme ve giyinmeleri de Devlet tarafından yapılır.
3 — Deniz gedikli erbaşlarına subaylar gibi harcırah ve mesken hakkı verildiği gibi emekliye ayrılmakta ve emekliye ayrılırken ikramiye veril inektedir.
4 — Kayıt ve tabu! ve daha fazla tafsilât İçin isteklilerin Mart D49
■onuna kadar Kasunpaşadakl Deniz gedikli Erbaş Orta Okulu Müdürlüğüne başvurmaları. (1891)
İstanbul Jandarma Satınalma Kurulu Başkanlığından:
1 — İpliği verilmek şartiyle J- birlikleri İhtiyacı için 92000 çift yiin ço-
rap kapalı zart usulü 11e yaptırılacaktır. Eksiltme 25/Mart/948 Cuma günü saat 15 te Takslm-Ayazpaşada yapılacaktır. .
2 — Çorapların tahmin edilen flatl 18 kuruş ve İlk teminatı 1242 li-
radır. Buna alt şart kâğıdı ve numune satınalma kurulundan görülebilir, isteklilerin belirli gün ve saatte teminat ve kanuni belgelerini havi teklif tartlarını eksiltme saatinden bir saat önce makbuz karşılığında kurula vermeleri. 2539
İstanbul Jandarma Satınalma Kurulu Başkanlığından
1 — J. Birlikleri İhtiyacı İçin Ip'lği verilmek şartiyle 184000 çift tire çorap kapalı zarf usullle imal ettirilecektir.
2 — Eksiltme 28/Mart/949 pazartesi günü saat 15 te Taksim-Ayaspa-şadakl kurulumuzda yapılacaktır.
S — Çorapların tahmin edilen flatl 18 kuruş ve İlk teminat) 2484 liradır. Euna alt şart kâğıdı 166 kuruş bedel mukabilinde kuruldan alınabilir. İsteklilerin belirli gün ve saatte ilk teminatlarını ve kanun] belgelerini havi teklif zarflarını eksiltme saatinden bir saat önce makbuz kn -şıhğında kurula vermeleri- 2C
Ankara Numune Hastanesi Baştabipliğinden
Satılık Emlâk
İstanbul Defterdarlığından:
Dosya No. Cinsi
Kıymeti Teminat Lira Lira
Muhammen Muvakkat
flatl teminatı
Cinsi Miktarı Lira Kş Lira Kş. İhale günü
A vitamini Likit 200 şişe 510 00 61S EO 23/3.949
D > > 2(ft) » 174 00 Çarşamba günü sual
Amp. » B. 5 mg. 14000 adet 2100 00 14 de kapah larf.
» Vitamin B. forte 25 mg. 3000 » 600 00
Amp > D. GOO.OOO ünüte 1000 » 1140 00
» > C. 100 mg. 13000 ı 2340 00
» » C. 500 mg. 500 > 450 00
Tablet vitamini C. 26000 > 520 00
■ » B. 13000 » 390 00
8224 00
Tablet Sulfathlozol 65 Kilo 3250 00 303.75 23/3 •( : .
» Sulfadiazln 6 » 800 00 çarşamba günü ur
4050 00 14,30 da açık.
1 — Ankara Numune hastanesinin 1949 yılı İhtiyacı olan yukarıda
Created by free version of 2PDF
610—4562
[!} !• hnlran 1948 tarihinde batı Almanya için eski Rlchsmark yerine kaim olmak ve bir adedi 30 santim — dolar santimi — kıymetinde olmak Ürere D markı — dcutsehe mark — adlı yeni bir para kabul olunmuştur.
[21 Aralık 1948 de pik demir lstlh-•riâtı (514350) ve aynı ay içinde çelik İsflhıalâtı (612278) ton idi.
[31 Şubat 1949 ayı baştndanberi günlük kömür Istlhsal&tı (327.000) ton olarak devam etmektedir.
[4] Hariran 1948 ayı zarfındaki endüstri lstihsalâtı 1936 nenesi haziran ayı İstihsali t yekûnunun % 61 İne baliğ olmuştu. Bu nispet 1948 kasımında % 71 I bulmuştur .
[5] Kimya sanayiinde ve demir ve çelik izabe fabrikalannria Alman İşçilerine saatte (1.32) Doyçe Mark rc-rilmektedir. Bir D markı otuz santim olduğuna nazaran bu para İngiliz işçisinin almakta olduğu saatlikten çok azdır.
Eminönü. (Kumkapı) Nişancı malı. Elmas paşa çıkmazı 754 ada, 26 parsel yeni 13 kapı «ayılı 100 M2 arsa.
Eminönü, (Kiiçükpazar) Baııdemlr mah. Kutucular cad. Küçük Kutucu han üst katta 346 ada, eski ve yeni 3 kapı sayılı 24 M2 harap kârgir oda (arsa)
Eminönü, (Beyazıt) Tavşantaşı mah. Kalaycı Şevki so. 620 ada. 4 parsel eski ve yeni 39 kapı sayılı 19 M2 havasız kârgi r dükkânın 1/2 payı.
618—14042 Fatih, (Fener) Abdi Subaşı mah. Boğuk Tulumba so. 2274 ada, 3 parsel eski ve yeni 12 kapı sayılı 54 M2 ahşap evin 1/4 payı.
818—2154 Fatih. (Fener) Tahtamlnare mah. Bereket so. 2304 ada, 36 parsel eski 30 yeni ve taj 24 kapı sayılı 28 M2 ahşap evin 1/2 payı.
818—1231 Fatih. (Samatya) Hacı Hüseyin ağa mah.
Ateşbaz so. 1218 ada. 11 parsel en eski, eski, yeni ve taj 10 kapı sayılı 79 M2 arsa.
815—13021 Beyoğlu, (Kasımpaşa) çatma Mescit mah. SÖğütozü so. 890 ada, 26 parsel yeni 18, taj 18 - 36 kapı sayılı 2387 M2 lcârgtr odaları olan bostanın 1/4 payı.
515—11202 Beyoğlu. İnönü mah. ölçek so. 612 ada. 45 parsel eski 27 yeni ve taj 39 kapı sayılı 61.50 M2 arsa.
515—3771 Beyoğlu, tnönü mah. Dolapdere cad. 603 ada, 13 parsel eski 72, 74 yeni 62 kapı sayılı 71 M2 arsa.
616—10142
01S—8151
1500
1500
1100
12500
1400
253
4500
2152
1065
saat 15
113
113
94
105
42
338
80
de MİDİ
Yukarıda yazılı gayri menkuller 8/4/949 cuma günü
Emlâk* Müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayrı açkı arttırma He satılacaktır. isteklilerin nihayet saat 15 e kadar yatıracakları teminat makbuzları ve nüfus ciizdanlarlle satış günü komisyona, fazla bilgi İçin sözü geçen müdürlüğe başvurmalara (Teminatlar Önceden de yatırılabilir.I (3500)
İsimleri yazılı 9 kalem Vitamin eczası kapalı zarfla ve iki kalem Sülfamlt tableti de açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Taliplerin kapalı zart ihalesine müracaat edeceklerin kanun tari-fatı dairesinde hazırlayacakları teklif mektuplarını muayyen olan saatten bir saat evvel komisyona vermeleri.
3 — Açık eksiltmeye iştirak edeceklerin de teminat mektubu veya
makbuzlarlyle ve yeni sene Ticaret odası vesikaslyie birlikte muayyen olan ■aatte komisyona müracaattan. .*
4 — Şartnameler her gün hastanede ve tstnbul Sağlık müdürlüğünde
görülebilir. (3708)
İstanbul Jandarma Satınalma Kurulu Başkanlığından:
Miktarı Cinsi
35000 takım 54000 takım 14000 takım
Tahmin bedeli İlk Eksiltme teminatı tarihi Lira Krş Lira Krş ve saati
Kışlık er elbisesi 227500
Yazlık er elbisesi 351000
Er kaputu 70000
00 1262$ 00 30 mart 949 15
00 17700 00 1 Nisan 049 15
00 4750 00 4 Nisan 949 15
1 — Kumaş ve malzemeleri biçilmiş şekilde verilmek şartlle yukarıda cinsi, miktarı, tahmin bedelleri yazılı erat elbise ve kaputtan hizalarındaki tarihlerde kapalı zarf usullyle diktir İlecektir.
2 — Eksiltmeler belirli gün ve saatlerde Taksim Ayaspaşadakl J Batan alma kurulunda yapılacaktır. Elb’selerln ve kaputların tamamı bir İstekliye ihale olunabileceği gibi ayn ayrı isteklilere de partiler halinde verilebilecektir.
Buna alt şart Kâğıtları ile numuneleri J. Satınalma kurulundan görülebilir. Ve istiyenlere bedeli karşılığında verilir. İsteklilerin girecekler) partilere göre Beyoğlu Malmüdür’.üğüne yatıracakları teminatlara alt makbuz ve kanuni belgelerini havi teklif zarflarını eksiltme saatlerinden bir saat evveline kadar makbıu karşılığında kurula vermeleri. 2729
Mmbhhm Gümrükten yeni çıkan ilâçlar:
CALCtUM 8ANDOZ I ALMAN PAPATYASI
NETJRtNAB İNGİLİZ BIÇAK BU TORBALARI
İNGİLİZ MZYVA TUZU (ENO) | > ÇOCUK K1LCTLARI
TAKSİM ECZANESİ
Satılık Matbaa malzeme ve makineleri
Etibank Gene] Müdürlüğünden t
Aşağıda bildirilen matbaa makine ve malzemesi, arzuya göre, ayrı ay-p veya toptan olarak kapalı zarf uaullyle satılacaktır. İstekliler bunları >o atış şartnamesini her gün Ank&rada Bankamız merkezinde göreblllr-IV. Teklif «artları 81.3.M9 akşamına kadar Genel Müdürlüğümüze göndo-Dflmlş bulunacaktır. Bu tarihten sonra gelen teklifler itibara alınma».
1 — adet D. R. p. markalı pedal makine«l 84 * 42
1 — > A0 cm. İlk bıçak makinesi
1 — » 00 em. İlk bıçak makinesi
1 — »Tel dikiş makinesi
1 — » n zımba makinesi
2 — » Prese
800 — kilo hurda hurufat
100 — kilo pirinç çizgi (yenidir.) (8384)
Ankara Belediye Başkanlığından
1 — Otobüs İdaresi İçin pazarlıkla (750 x 20) eb'admda 150 adet otobüs lâstiği satın alınacaktır
2 — Muhammen bedeli (42.000) Hradır.
3 — Teminatı (3150) liradır.
4 — Teminat Otobüs İdaresi veznesine yatırılacaktır.
6 — Fenni ve İdari şartnamesi her gün Belediye Tutanak ve Muamelât Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
6 — Pazarlık ve İhalesi 23/3/949 çarşamba günü saat 16 da Belediyede toplanan encümende yapılacaktır.
7 — İsteklilerin belli gün ve saatte Belediye encümenlna baş vurmaları. (3370)
İstanbul Jandarma Satınalma Kurulu Başkanlığından
1 — 2000 kilo beyaz dikiş ipliği nümune ve evsafınım esi dairesinde haki renge boyatılacaktır.
2 — Kapalı zarf eksilmesi 7.4.949 perşembe günü, saat 15 te Taksim
Aya«paşadakl kurulumuzda yapılacaktır. Boyamanın tahmin edilen bedeli 11000 Ura ve İlk teminatı 825 liradır. Şart kâğıdı her gün mesai saatleri içinde «atmalma kurulundan görülebilir. İsteklilerin belirli gün ve saatte ticaret odası vesikası, Beyoğlu mal müdürlü güne yatıracakları ilk teminatlarını havi teklif mektuplarını eksiltme «aatlnden bir saat evveline kadar makbuz karşılığında kurula vermeleri. 3407
Ucuzluk kuponları dağıtımı
Resmi ve özel daire, kurum ve İş yerlerinde çalışan İsçiler, memur, hizmetli, öğrencilerle maaş alan emekli dul ve yetimler, Sümerbank Satış mağazalarında satılan ithal malı kaput bezi çeşitli pamuklu, basma veya poplin ve yeri! malı çeşitli yünlü, pamuklu kumaş ve ayakkabıda ucuzluk sağlayan kuponların dağıtımma yeniden başlıyoruz.
İstanbul İli İçindeki daire, kurum ve İş yerlerinin mutemetleri, tatbik İmzalarını havi ve kupon İhtiyacını bildirir bir yazı ile 13,30 dan 16,30 a kadar iç Ticaret Şubemize, emeklilerin İse saat 13,30 - 17 arasında Tophane Nusretlye camii altında ofisimiz depo âmrUiğtne maaş cüzdanlarlle birlikte, cumartesiden başka diğer günler de müracaattan rica olunur (3150)
Telefon No. 24236 Ticaret Ofisi
Telgraf Ads. Tarfo İstanbul Valde ham kat 5
[
Tekel Gene! Müdürlüğü İlânları
Klorat dö Potas
İhalesinin
Yenlsabah, Akşam
Venlsabah, Akşam
Yenlsabah, Akşam
salı günü saat 15,15
1
tehiri hakkında .
İstanbul, Tecim
Jurnaldoryon
Dellal gazetelerinde
de pazarlığı yapılacağı ilân edilmiş olan ndilik tehir
3/3. 949
5/3/ 949 7,3/949
19/4/949 _ _ _ _
ton Kiurat dö potas İhalesinin görülen lüzum üzerin- □!:
100 tdlldlği İlân olunur. (3386)
C 8
AKS*. M
19 Mart 1949
KİNİNLİ
GRİPÎN
BAŞ, DIŞ ve ROMATİZMA Ağrılarına- Karşı
4 saat ara ile «imde 3 K A $ E alınabilir.
— DENİZ MOTöRLERİ —
ir>-15-35-30-40-M-80-100-106 beygir kuvvetinde
P E N T A
DIŞTAN TAKMA DENİZ MOTÖRLERİ
SAHİBİNİN SESİ
V. GESAR ve ORTAKLARI
İs tİki Al Caddesi No. 3»2.Telefon: 449M
AÇIK ARTTIRMA
Dalyancılara ve Balıkçılara
BCYÜK FIRSAT
20 mart 949 pazar günü saat 11 de Büyükderede Maltez caddesinde 102 No. dalyan mağazasında bulunan merhum Aleko Sava Ka rayaninin terekesine alt 2 lğrlp ağları, bir ağ «Amerikan», ve ufak tefek ağlarla yepyeni halde ö kürekli bir sandal satılacaktır.
KAYYUM «. KOlJkStS
Dr. Ze*(âi Muammer
T U N Ç M .4 N Bakteriyoloji Laboratuarı
Kan ve idrar muayenesiyle gebeliğin erken telhisi Wa«er-nıann teamülü, kan gruplan, tifo. sıtma, balgam, idrar: kazurat muayeneleri, kanda lire, şeker vesalr biyolojik tahliller, ültra ve flurrescence nılkrosko-p! v» taze aşılar yapılır.
Yeni adrese dikkat: Dlvanyo-B lu, 103, kat 2, Tel: 22037 B
Muhterem Bayanlar ■■
Fi jiMMi DANTEL 3 Fil» Harbdcu evveLkl I î’İls Ingiliz Navlon ve I.astek» Skandal Korseleri
De -k Jucieller de gelmiştir.
Yalnız: ROSETO Korse Evi
İstiklâl Cad- «5 Beyoğlu.
t

Yüksek Denizcilik Okulu Müdürlüğünden:
Gölf Klübü
Senelik Genel toplantı 39 mart 1949, çarşamba günü saat 17.13 de Galata, Bankalar caddesi. Sigorta hanında, Imperlal Chemical Industries. Türk ey Ltd. bürosunda yapılacaktır.
Görüşme gündemi:
1 — 1949 senesi İdare kurulu seçilmesi,
2 — 1948 senesi hesaplarının İncelenmesi,
S — 1949 senesi bir mürakip seçilmesi,
4 — 1949 senesi çeşitli İşleri Üyelerin toplantıda hazır olmaları önemle rica olunur,
İdare Kurulu adına Fahri
Kâtip E. H. E. JONES
Miktarı Muhammen Çoğu Muvakkat
Çeşidi Çoğu Azı Flata tutarı teminatı
Kuruş fi. Lira Krş. Lira Krş.
İspanak 3000 8000 kilo 38 W 1155 00
J^ahana 1750 1250 81 142 50
Kereviz 000 400 » 38 '28 00
Havuç 1750 1400 • 25 837 50
Pırasa 5800 4000 • 25 1400 00
Semiz otu 300 150 > 10 48 00
Kuru sarımsak 100 50 65 55 00
Taze yaprak 150 100 » 55 82 50
(Salamura yaprak 359 300 » 55 192 50
Kır domatesi 1000 1000 » 21 852 00
t> >lmalık âomatee 500 a oo e 21 110 00
Patlıcan . 2000 Hoo > 38 880 00
T.*zb bakla 1400 1000 » 18 252 00
Tize iç bakla 400 300 » 38 182 00
fi j. kız kabağı 2200 1800 > 27 694 oo
Enginar 4ooo 8000 adet 33 1820 00
T«e çalı faşulya 500 300 kUo 44 220 oo
> Barbunya » 1000 600 > 44 440 00
> . Ayşekadın > 2000 IBM » 44 880 00
Helvacı kabağı 500 300 » 22 110 00
Taze bamye 600 800 » 65 875 00
İJolmalık biber 300 200 » 27 Bl 00
M lydanoe 5600 4000 demet 5 280 00
Dereotu 1100 650 » '5 65 09
T. ze bezelye 1Û0O r.on kilo 27 270 00 702 90
TOPLAM 10172 00
1 — Okulumuzun aralık 1949 nihayetine kadar İhtiyacı olan «25»-ka-
1hal*lerl 1er» jdllmek
lem yaş sebze, Ö4ıfi49 çarşamba günü saat 18 da __________ ____...______
üzere bir şartlaşma De açık eksiltmeye konulmuştur
2 _ Eksiltme, Yilksek Denizcilik Okulu Müdürlüğünde toplanacak okul Balinalına, komisyonunca yapılacaktır. Şartlaşmayı görmek arzusunda olanlar, okul İşlemler şubesi Saymanlık bürosuna müracaat etmelidirler.
3 — Muvakkat teminat param, okul müdürlüğünden alınacak İrsaliye
Ut İstanbul Yüksek okullar Saymanlığı veznesine yatırılacaktır. Eksllt-ffı jye «İreceklerin V490 sayılı kanunun 2 ve 3üncü maddelerindeki şeraiti hal/ ve Ticaret ve Sanayi odasının 1049 belgesini almış olmaları gerekll-Pr' • (24221
Gelibolu Belediyesinden
1 —15 mart 949 tarihinde kapalı zarf usulü ile eksiltmesi yapılacak rtu.ı bir adet arazoz işine talip çıkma'lıSınaan 2490 sayılı kanunun 40 oı p"ldealne tevil*...n bl ray müdetle ve aynı şartlar dairesinde pazarlığa >t dalmıştır. Ve nl pazarlık günü 15 Nişan 940 cuma guniı saat 15 çe >u dalmıştır. Taliplerin mezkûr gun ve sntte müracaatları ilân olunr.
(34241
— Ş©tF@rün ■“! YOL KİTABI I
İçindekiler: |
1 — Türkiye Kara yollarına alt I bilgi ve yol haritası 11
2-YOLDA MOTORS
Arızalan ve çareleri >
Yazan: M. DEMtRKAYA * “ LNKİLÂB KİTABEVİ"“
20 Martta limanımızda beklenen
EASTERN MED
Vapuru SELANİK — FİRE İSKENDERİYE. FORT . SAİT
BEYRUT ve KIBRIS için eşya! ticariye kabul etmektedir.
Fazla tafsilât İçin Galata Rıhtım caddesinde Hovagimyan hanında 14T/1 No da
CEMETRiUS J Z JRVOUOAKİS Vapuy acenteliğine mdrncaar
Tel: 42199
MEVSİMİN EN BÜYÜK SATIŞI
BÜYÜK MÜZAYEDE İLE HARİKULADE SATIŞ
20 Mart 1940 pazar günü saat 10 da Bomontlde. Bomontl Tramvay durağında (İnkılâp müzesinin karşısında) 293 No.li Nimet Apart. I No. lı dairesinde bulunan ve mâTuf bl rallcye alt olup emsalsiz Acem halı kollekslyonu, stil berjeri! Salon takımları, konser piyanosu, harl-kulâde biblolar, imzalı tablolar, yemek ve yatak Oda takımları vs. vs açık arttırma İle satılacaktır.
NADİR PARÇALAR; hah kısmı: Buhara 2 İle 3 metre. Kirman 3 İle 4 metre. Keşan İpekli 2 İle 3 metre, eski Tebriz 3 İle 4 metre. Horasan 3 Ue 4 metre, Blçar 1 İle 2 metre, Sina 2 İle 2 metre, Naim 3 11c 4 metre vs.
EŞYA KISMI: Tekmili ağaç oymalı İtalyan malı üstleri hakiki ve-lurdujen kaplı stil Renesans berjerleri ile beraber salon takımı, Paris malı epok Louls XVI markelerl İşlemeli kadın yazıhanesi. Vlcnna malı Wolt fabrikasının emsalsiz yazıhane kütüphane takımı, İngiliz malı nıağun ağacı 5 parçadan İbaret yatak oda takımı, renesans stilinde 9 prçadaıı yemek oda takımı, kristal kısnu; Hakiki bakara imzalı su takımı, yemişlikler, harikıılâde vazolar, lamp abajurlar, şekerlikler. Alman malı Bogs et Volgt mark 3 pedallı harika konser piyanosu
LÜZUMLU EŞYA KISMI: Üstleri kadife kaplı Pomye salon takımı, 3 parçadan İbaret Avrupa derisinden yazıhane takımı, yağlı boya tablolar, duvar aplikleri, çay takımları, 12 kişilik komple sofra takımı, salon vitrini, salon masaları, portmanto, duvar saati, Slnger marka dikiş makinesi, Sevr, Saks şekerlikler, maden tepsi ve yemişlikler İmzalı bronz heykeller, tül va perdeler, gümüş yemişlikler, krlstof pay tabaklan, flrstje şamdanlar vs.vs. Yeni halde Norge markalı elektrikli buz dolabı, 8 cilt komple Larus lügati. Fazla tafsilât almak için PORTAKAL Mobilya evine müracaat. Tepebaşı Morali pasajı No. 157-0, Tel: 85190.
----- SÜMERBANK —
Bankamızda Tasarruf Mevduatı Hesabı olanlar:
1 — Senede dört defa Şubat, mayıs, ağustos ve kasım aylarının birinci gününde yapılacak Yerli Malı İkramiye çekilişlerine İştirak etmek ve
3 — Dileyenler faizlerin» kargılık % 8 fazlaslle yeril malı almak hakkını sağlamış olurlar.
_____________________Gişelerimizden izahat alınır.
Fabrika, Depo ve Bina inşaatı için
Arsa Arıyanlara Eulunmaz Fırsat
Kuzguncukta Paşallmanı caddesinde İskeleye iki dakika mesafede karşısı yeşil saha ve tamamlyle denize nazır 3500 m2 arsa Üsküdar Sulh Hukuk Yargıçlığında 33/3 949 çarşamba günü saat 14 - 18 arasında müzayede De satılacaktır.
U
İstanbul Sular idaresi Memur ve Müstahdemleri Yardım Birliği Başkanlığından
Birliğe alt tüzüğün 9 uncu maddesi gereğince 28 Mart 949 tarihine rastlayan cumartesi günü saat 1340 da Beyoğlu İstiklâl caddesi Ma-yer binası arkasındaki İdare Merkezi blnasmda âdi olarak toplanacak umumî hey'et oturumuna kayıtlı âzamıaın gelmeleri rica olunur. (3514)
GÜNDEM:
1 — Çalışma rapor ve hesaplarının incelenip onaylanması, 3 — İdare he'yetlnln ibrası.
3 — Yeni İdare Hey'ett seçimi
Danaburnu *• çekirge mücadelesinde kullanılır
Toprak pireleri mO* eadeletlnde
Toprak altı kurtlan mücadelesinde
Meyva ağaçlan ve s «brelere musallat olan böcek ve tırtıllar mücadelesinde
‘AGROCIDE*
LWUI0 ACROCiDr 3.
'AGROCIDE W.P.
’ALROCTDE' 7.
SINIFI
HAŞERE ÖLDÜRÜCÜLERİ ('Gumaveznae' Ihtlve ederler>
İMPERİAL KEMİK At İNDUSTRİS (TURKEY) LTD, 1$ BANKASI HANI. GALATA. İSTANBUL
D E R M O 1E N BE
Yanık. Çatlak Ekzama ve Cilt yaralarına evkalâde iyi getir Derinin tazelenmesine ve yenilenmesine hizmet eder.
tutulmamak için
PROTEJiN
WBStBn5yTTl8ffWSion of 2PDF
Emsalsiz renkleriyle duvarları kadife güzelliğinde tezyin eder.
Evler, Bürolar, Hastahanelor, Mektepler için yağlı boyadan üstün BADANADAN KOLAY ve UCUZDUR.
BÎR KİLOSU BİR ODAYI BOYAMAĞA KÂFİDİR. Boyaoilardan Rikkatle SABİT LUX markasını İsteyiniz İz.
ÇARPINTI, BAYGINLIK, SIKINTI HALLERİNE ________________KARŞI________________
—a

Comments (0)