17 Mart 1950 — Cuma
■ ■ ..- » — ■■ ■ ■ ■ ı •
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
Sayı 107 — 10 Kuruş
İlânlar: 6 nci sahifede santimetresi 2 liradır, hânlardan hiçbir mes‘uliyet kabul edilmez.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Telefon: 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir.
İÇ ve DIŞ POLİTİKA
(___ 16/111/1950 -
Acheson'un tarihi nutku
/\ MERÎKAN diplomasisinin * ' büyük ölçüde bir harekete
geçeceğine dair emareler mevcuttur.
Bunlardan bir tanesi, Amerika Dışişleri Bakanlığına mensup yüksek salâhiyet sahibi şahsiyetlerin, dünyanın kâh şu ve kâh bu bölgesindeki diplomatik mümessilleriyle günlerce süren içtimalarm başına geçmeleri ve bu içtimalarda, merkezin tenevvürüne yarayacak etraflı malûmatı bu zevattan doğrudan doğruya almalarına mukabil, bunlara, gene doğrudan doğruya olmak üzere, etraflı talimat vermeleridir.
ikinci emare, daha da mühimdir. Bu, cihan âmme efkârını, muayyen meseleler üzerinde, büyük ölçüde tenvir etme hareketidir.
Aoheson'un son nutku, bu maksatla söylenmiştir.
Amerika Dışişleri Bakanı, Sovyet Rusya ile Çine, daha fazla yayılmalarının hem kendileri, hem de dostları için tehlikeli olacağını ihtar ettikten sonra, bu yayılma keyfiyetinin sebeplerini araştırıyor.
Acheson'a göre, Asya memleketleri, şu esnada derinliğine ihtilâçlar geçirmektedir. Bu ihtilâçlar, ihtilâçlı bir hava doğurmaktadır. Bu ise, bir kere bu memleketlerdeki fukaralık ve sefalet yüzünden meydana gelen tepki; İkincisi de, yabancı tahakkümünden bezginliğin yarattığı aksülâmelin bir araya gelerek, bu memleketlerde gördüğümüz istiklâl hareketlerini yaratmasına sebep olmaktadır.
Acheson'un bu sözlerindeki teşhis değeri çok yüksektir. Zaten Sovyet Rusya da aynı teşhisi koyarak.'Âsyadakı istiklâl hareketlerini kendi lehine ve garpli devletler aleyhine istismar eylemektedir.
Şu halde, Asyalı milletlerin siyasî ve İktisadî istiklâl peşinde olduklarını bir vâkıa olarak kabul etmek, ilk yapılacak iştir. Bunun arkasından, bu hareketleri desteklemek ve Asya milletlerini süratle terakki ettirmek tedbirleri gelmelidir.
Acheson, büyük bir katiyetle, bunun da yapılacağını söylüyor. Yani Dördüncü Madde’-nin geniş ölçüde tatbik edileceğini bildiriyor.
Bu esnada Sovyet
■ ı ■" " 1 1 •
Rusyanın yaptıkları
BU beyanat öyle bir zamanda yapıbyor ki, Malaya, Vietnam ve Endonezya gibi memleketler, istiklâl için çırpınıp, eskiden buraları ellerinde tutan devletler çekilirken, Orta Avrupa ile Doğu Avrupanm medenî memleketleri, birer sömürge olmayı kabul etmek ıstırarında kalıyorlar ve, Kle-mentis’in misalinde olduğu gibi, emirle, hariciye nazın değiştiriyorlar. Keza, istiklâllerine kavuşmak üzere türlü fedakârlığı göze alan Asya milletleri, bunun bedelini (Çin, Mançurya, Sinkiang misallerinde olduğu gibi) Sovyet Rusyanın tâbiiyeti altına girmekle ödüyorlar.
Yani, garp dünyası, emperyalizmden vazgeçerek bunun, Hindistan, Pakistan ve Endonezya'da celi misal ve delillerini verirken, Sovyet Rusya, üstelik mazlum milletlerin istiklâl hasretlerini de istismar ederek, 20 nci asırdan sonra, dünyanın en garip ve en müstebit bir imparatorluğunu hem kuracağını, hem de yaşatacağını sanıyor.
İşte vakalar böyle, bu şekilde karşılaştığı için. Acheson, çok doğru bir teşhisin peşi sıra, çok doğru ve âcil tedbirlerin alınacağını. hem batı, hem de doğu âmme efkârına, salâhiyetle bildirmiş bulunuyor.
Bizce bu sözler, bir çağ dönümünün başladığını müjdeiiyecek kadar kuvvetlidir.
★ ★★★
Bakanlar Kurulu toplandı
Ankara. 16 ıA.A.) - Bakanlar Kurulu bugün saat 16 dan 19.30 a karlar topjanmıgtır. Bu toplantıda E«kl-şehirdcn alınan son malûmata müsteniden »el neticesinde evleri harap olan vatandaşlar için yaptırılacak meskenler igi de ğörüşülmüsttlr.
ACHESON, 1EIISII1EE YEDİ CEVAP ISIÜOR
\ t
California'da dün de bir nutuk söylıyen Amerika Dışişleri Bakanı, sulhün yolunu bulmak için Sovyetlerin siyasî entrikalarını terketmesini istiyor
Berkeley (California) 16 (AP) — Birleşik - Amerika Dışişleri Bakam Dean Acheson bugün California Üniversitesinde verdiği demeçte, dünyayı "tahripkâr gerginlikler ve endişelerden kurtarmak için,, Sovyetler Birliğini. 7 muayyen hareket hakkuıdaki mütalâalarını bildirmekle barışa kaı şı olan isteğini ispata davet etnuş-tir. ' ’ "
Acheson, Birleşik - Amerikanın barışçı hal çareleri bulmaya matuf samimi gayretleri desteklemeye ve işbirliği yapmaya hazır olduğunu ve daima hazır olacağını söylemiş, faka* şunları ilâve etmiştik "İşbirliği ya pabilmek için birden fazla şahsa ihtiyaç vardır.,,
Acheson. önemli bir dış siyaset telâkki edilen bu demecinde bilhassa Birleşik - Amerika ile Sovyetler Birliği arasındaki gerginliklerden bahsetmiştir.
Dışişleri Bakanı. Doğu ile Batı arasında 7 hâd ihtilâf noktası mevcut bulunduğunu beyan ve şunları ilâve etmiştir. * • •
"İki sistemin, karşılıklı hor met esasına müsteniden değilse bile hiç olmazsa makul bir güvenlik dahilinde bir arada yaşıvabilmesi için bu ihtilaflı noktaların teşhis edilip er geç imtizaç ettirilmeleri elzemdir.,
Acheson’un zikrettiği 7 nokta şu konuları ihtiva etmektedir:
1. — Almanya, Japonya ve Avus-furyanın bağımsız devletleı* olarak bekalarını sağlamak için Sovyetlçr Birliği bu devletlerle yapılacak barış şartlaşmalarının hazırlanmasında Batıya iltihak etmelidir.
2. — Rus liderleri Doğu Avrupa-nın peyk devletlerinden askeri ve polis kuvvetlerini geri çekmelidirler
3. — Rusya, Bileşmiş Milletlerdeki "obstrüksıyon., siyasetine son verme-
Amerika Elçisi Yunan
Kıralı ile
li ve Birleşmiş Milletler Teşkilâtını,' dünya sulhunu muhafaza edecek oir mekanizma olarak tanımalıdır.
4. — Sovyetler Birliği, atom silâhlarının kontrolü ve umumiyetle silâhların tahdidi için müessir ve realist çnraler hulmakta Birleşik - Amerika-ya iltihak etmelidir. Atom enerjisinin kontrolü için milletlerarası bir mekanizma kurulmalıdır.
5. — Rusya, dünyanın her tarafın da kontrol etmekte bulunduğu kornü nist mekanizmayı. Sovyetler Birliğinin sureta dostluk ve hörmet besledi ği hükümetleri kanunsuz yollarla devirmek için kullanmaktan vazgeçmelidir.
6. — Sovyetler Birliği, kendi nüfu zuna tâbi memleketlerde Amerikan diplomatik temsilcilerine diploması kaidelerine uygun bir şekilde muamele edilmesini sağlamalıdır.
7. — Sovyetler Birliği dış âlcm.ıı manzarasını Rus milletine sistematik bir şekilde tağyir ederek aksedilmek ten vazgeçmelidir.
Acheson, Rus liderlerinin, Birleşik - Amerikayı yeni bir dünya harbi tasarlamakla suçlandırdıklarına vc bu yolda propaganda yaptırdıklarına temasla şunları ilâve etmiştir:
Elçi, seçim ve kurulacak hükümet hakkında Amerikan hâriciyesinin nokfai nazarını bildirdi
Kıral, ancak General Papagos’a itimat ediyor
Muroul Papagos, Yunan seçimlerinde reyini kullanırken
ltL
Atinu, 16 (A.P.) — Dün öğrenil-
diğıne göre, Amerikanın Yunanistan Büyükelçisi Henry F. Grady, Kıral ile görüşmüş ve Amerikanın, Yunan kabinesinin teşkilinde gecikilmesini ve sağcıların "merkezi koalisyonun" kurulmasını sabote etmelerini, (yi karşılamadığını ifade etmiştir.
Büyükelçi, sadece bu sıfatla değil aynı zamanda Dışişleri Bakanlığının talimatı gereğince hareket etmiş ve görüşlerini açıklamıştır. Kendisi, Kirala, müstakar bir hükümet kurulmasının avantajlarını ve hemen yakın bir istikbalde ikinci bir seçim yapılmasının tehlikelerini tebarüz ettirmiştir. Umumi kanaate göre yeni bir seçim, birliğe büyük bir ihtiyaç hissedilen şu sırada memleketi İkiye a-yıracaktır.
Kıral Paul, yeni bir seçim yapılırsa, bunun nispet esaaına değil, ekseriyet usulüne göre yapılacağını bildirmiştir. Nlsbl temsil Meclise on iki kadar partinin girmesine âmil olmuştur. Saray çevrelerine göre, Kıral, ancak General Papagos’u memleketi 1-dareye muktedir olarak kabul etmektedir.
İçişleri Bakanlığı dlln son kalan askeri reylerin resmi neticelerini a-çıklamışlır. Buna göre:
Konatantin Çaldaris (Halkçı) 35.986, SofokleR Vcnizelos (Liberal) 29.594, Kotzlas-ManiadakİR 20.024. General Plastiras i Milli M. Birlik) 18.069. Pa-paandreıı 17.013, Kanellopıılos 10.426. SofyanopuloR 9.İ27 rey almışlardır; fakn) meclisteki mebus sayısı henüz belli değildir.

"Bütün dünya gibi Rusya da tecavüz harbinin felsefemize ve siyası sistemimize aykırı olduğunu bilmek tedır. Rusya bu 7 adımı atacak okusa hepimiz daha büyük güvenlikle is tikbale bakabiliriz. Bu 7 adım sayesinde, şimdiki gerginliği izaleden daha da İleri gidilebilir. Biz barış istiyoruz fakat her ne pahasına olursa olsun değil, Müzakereye hazırız fakat bunu, yeni muvaffakıyctsizliklere çevrilmesi melhuz sahte ümitler uyandırmak pahasına yapımyacağız. Barışçı hal çarelerine ulaşmak için bürün hakiki gayretleri desteklemeye hazır olduğumuz gibi tecavüze de karşı koymak azmindeyiz. Sovyet liderlerinin hareket tarzlarını değiştireceklerine dair emareler mevcut değildir. Ancak hür dünyanın terakkisi karşısında, bu gerginliklerin devamından fayda temin edemiyecekle-tine kanı oldukları zaman hareket tatlarını değiştireceklerdir..
Acheson, Avusturya sulhuna te-nasla bu memleketin halen işgal altında bulunmasına Sovyetlerin sebep olduğunu söylemiş ve btı suretle Avıısturyanın siyasi ve ekonomik istiklâle ulaşamadığını belirtmiştir.
Amerika Dışişleri Bakam bundan sonra. Rıısvaya karşı alınan siyasi ve iktisadi tedbirler üzerinde durmuş Marshall Plânı, Atlantik Paktı, Rio Andlaşması ve silâh yardımı programlarına ve 4 üncü maddeye temas etmiştir.
Acheson, şunları ilave etmiştir. "Gayretlerimiz Kremlin ın giriştiği en son hareketlere karşı sadece bir tepki olmaktan ibaret kalamaz, birleşik - Amerika, diğer devletlerle işbirliği halinde, hürriyet ve adaletin neşvünema bulacağı dünyayı kurmak görevine devam etmelidir.,,
MI» İKH» »»H 11110^1 Hm 4
Bir zenci kıral mı İşçi Hükümetini devirecek?!
Şerefse Kama'nın memleketinden sürgün edilmesi, İşçi Hükümetini müşkül bir duruma soktu
l^ondra, 16 A,A. ıReuter) — Se-retse’nin sürgün kalmasına karşı dün akşamki ayaklanma, işçilerin Avam Kamarasındaki 6 oydan ibaret çoğunluğunu silip süpürecek kadar kuvvetli idi. Avam Kamarasında 9 üyeleri bulunan liberaller, hükümetten Seretse hakkında verilmiş olan aÜrgiln kararının yeniden incelenmesini istemişlerdir.
IJlıerallerln takriri
Londra, 16 A A. (LPS) — Avam Kamarasında, Liberal saylavlar İngiliz Hükümeti tarafından 5 Rene müddetle Bechuanaland’dan hudut harici edilen Sereste Kama hakkında bir soru vermişlerdir, 9 liberalden yedisi tarafından imza edilen bu soruda bahis mevzuu mesele hakkında derhal müzakerelerin açılması istenmektedir.
Londra, 16 (AP) — Başbakan element Attlee dün, Bechuanaland Kıralı, Sereste Kama ve eşinin ayrılmasını icap ettiren kararı tadil etmiştir.
Parlâmentonun, Rinlrli işçi üyeleri-
ni yatıştıran Başbakan, Kama’mn. eşi, temmuz sonlarında çocuğunu dünyaya getirinceye kadar, aşiretinin başında kalabileceğini izah etmiştir.
Zenci Kıral Şerefte Kıtına
imiz dün hareket ettiler
YENİ ISTANBUL’un Kuponu
İÇ SAYFALARDA
BbokholnVde yapılacak olan Greko • Romen dünya birinciflğf (ûü-sabakalannda Türkiyeyi temsil edecek güreş milli takımımız dün uçakla hareket etmiştir. Aynı uçakla arkadaşımı* Saeit Öget ve fotoğrafçımı* Hakkı Sait Tez de hareket etmişlerdir. Güreş milli takımımızın hareketine dair haberlerimizi dördüncü şahlfemizde bulacaksınız.
Yukarıki resimde yabancı Basın Temsilcileri Genel Kurmay ikinci Başkanı Orgrl. izzet .ÂksnIur ile konuşurken görülüyor. Misafirlerin Ankarada geçir* dikleri son güne ait haberler İkinci sahifemlz(le(llr„
Yabancı basın temsilcileri, Ankarada bir resmi geçitte hazır bulundular
Hava gösterisini de seyrettikten sonra, temsilciler, Atinayo hareket ettiler
Demokrat Parti Başkanı dün Eskişehirde konuştu
- • •. • 1
İ
I

Eskişehir 16 (Hususî muhabinnuZ bildiriyor» — D. P. Genel Başkanı Celâl Bayar yanında Eskişehir Milletvekili Haşan Potonkan ve parti müfettişi Salih Keçeci olduğu halde bu sabah Toros ekspresiyle Eskişc-hire hareket etmiştir.
Eskişehirde istasyonu dolduran binlerce partilinin canlı tezahüratı ile karşılanan D. P. Başkanı doğruca felâket sahasına giderek burasını partililerle dolaşmış, baskının sebeple ri etrafında geniş izahat alınış, felâketzedelerin hatırını sormuştur. Bilâ hare Demokrat Parti Genel Merkezinde bir konuşma yapan Celâl Bayar ezcümle şunları söylemiştir:
"Felâketleri istismar etmek ve bir parti namına ele alarak onun üzerinde durmak insani hislerle telifi güçtür. Bunu biliyoruz. Fakat hâdiseleri tahlil ve tetkik etmek ve istikbal için emniyet sağlamak siyasi hayatta bir düsturdur. Memleketimizde bir sıı politikası olduğunu ve takip edilmesi lâztnı geldiğini takdir ediyoruz, lleıı memleketler ,daha doğnısu buna bizden evvel başlayan memleketler su dâA'aRinı
Bir su lııın işle sulardan
çoktan halletmişlerdir, politikası değil de iki mü-karşı karşıvnyız. Birincisi gelerek zararları önlemek,

Belçika Kıralı, memleketine dönmeye karar verdi
III. Leopold, kararını Başbakan ve diğer bakanlarla görüştükten sonra aldı
Brüksel, 16 A.A, (United Press» -
Hükümetine yakın kaynak-bildirildiğine göre hâlen ÎR-bulunan katolık Başbakan Evskens saat 16 da kabine
ıkincısi sulardan istifade etmek.
Görüyorsunuz ki bir sulama tesisatı kurmak ve bununla memlekette feyizli bir ziraat hayatı yaşatmak şöyle dursun o bereketli feyizden bize felâket akmaktadır. Bugünkü politikamız henüz iptidaî bir şekilde bulunmaktadır."
Gnel Başkan sözlerine şöyle devam etmiştir:
"Politika yapıyorsunuz diyorlar. Biz Demokratlar böyle felâketleri istismar edecek kadar küçük düşünecek insanlar değiliz. Ama hakikatleri de böyle zamanında söylemezsek vazifemizi suiistimal etmiş oluruz. Sözümü uzatıp gördüğüm gözyaşlarınıza tekrar cereyan vermek istemiyorum, Istıraplarınızı bütün Türıc milleti duymaktadır. Daima milli birlik denildiği zaman felâket ve saadetleri aynı zamanda bütün milletin duyması anlaşılır.
Bugünkü Hükümet buradaki felâketzedelere — daha şümullü olarak ifade edeceğim — milletimizin hayrına herhangi bir teşebbüste bulunursa Demokratlar hemen müzahir olarak arkasındadır. Şu halde hep beraber çalışacağız ve buradaki vatandaş ve kardeşlerimizin ıstıraplarına derman olacağız, gözyaşlarını silmeyi millî bir vazife bileceğiz. Meyus olmak bizim şiarımız değildir. Nurlu bir istikbale gidiyoruz. Her engeli yenmek azminde olduğumuz gibi bu gibi acıları da hop beraber yeneceğiz ve evlâtlarımıza mesut kâşaneler bırakacağız.,,
Bundan sonra İstanbul Demokratlarının aralarında toplamış olduğu 8,600 liralık ianeyi ihtiva eden çeki (Çamsakızı çoban armağanı) diyerek tl Başkamna veren Celâl Bayarın bu jesti salonu dolduran yüzlerce halk tarafından alkışlanmıştır.
Belçika tordan viçrrdo Gaston
üyelerine telefon ederek Kiralın Bel-çikaya dönmek hususundaki kararını
bildirmiştir.
Aynı kaynakların ilâve ettiğine göre, önümüzdeki salı günü Parlâmentoda müşterek bir oturum yapılarak 1945 kanunu İlga edilecek ve Leo-pold'un kardeşi Prens Charles’ın niyabetine ann verilecektir.
Monte Carlo, 16 iYÎRSi — Belçika Parlâmentosuna mensup bir liberal heyetini kabul eden Kıral Leo-pold, toplantıdan sonra basına bir demeçte bulunmuştur. Kıral, milleti-' ne hitaben gönderdiği mesajda, nihai 1 kararın milleti temsil eden Belçika Parlâmentosu tarafından verileceğini söylemiş ve demiştir ki:
••— Parlâmento muvafık gördüğü akdirde. Kıratlık vazifesini yeniden izerime Alırım.,,
Brüksel, 16 A. A. (Reuter) — Soa-allat Parti Başkanı ve eski BaşbA-;an Paul Henri Spaakın Kıral Leo-.old’un hâlen ikamet etmekte bulunduğu Pregny villâsı ile temasa geçerek partisinin Kiralın dönmesine a-çıkca muhalif olduğunu hir kore da-| ha belirttiği bildirilmektedir.
İKİNCİ
Birleşik Amerikarun komünistlikle mücadelesi M. Nermi
ÜÇÜNCÜ Andıklarımız -Anmadıklarımız Refik Halid Karay
DÖRDÜNCÜ
Pariste otobüs ve metro grevleri nasıl başladı, nasıl bitti ?
Ayşe Nun
Spor
BEŞİNCİ Cumhuriyet devrinde kara yollarımızın durumu Nazîr Toğrol
Çanakkâlede 18 Mart Zaferinin 35 inci yıldönümü
Yarın, Çanakkalede ve Deniz Harp Okulunda merasim yapılacak
Sahibi bulunduğumu» Çanakkaleyi nasıl müdafaa edebildiğimizin bir örneğini veren 18 Mart Zaferinin 35 inci yıldönümü münasebetiyle yarın saat 10 da Deniz Harp Okulunda ve Çanakkalede mernpimler yapılacaktır.
Çanakkalede yapılacak olan törene Katılmak üzere Milli Türk TaJebe Birliğinden kırk kişilik bir kafile bugün hususi bir otobüsle Çanakkalej'e hareket edecektir.
Gençliği temsüen törene İştirak ede-olan kafile beraberinde yüksek lahail gençliğinden toplanan bir şişe kanı da götürmektedir. Bu kan Çanakkalede meçhûl asker anıtına Türk gençliği namına dökülecektir.
Bir Ingiliz harp gemisi
limanımıza geliyor
Bu ajan 21 ile 25 i arasında Albay Bunhan’ın komutasında Pelikan isimli bir İngiliz harp gemisi limanımızı ziyaret edecek ve bir müddet limanımızda kalacaktır. Bu ziyaret hususi mahiyette olacaktır.
Millet Partisinin İstanbul İl Kongresi bugün toplanacak ,
Millet Partisinin tl Kongresi bugün 3aat 14 te Lâlelideki "Çiçek Patae’* salonunda toplanacaktır. Kongrede bulu-nıak üzere M.P. Genel Başkanı Hikmet Bayur ile milletvekilleri bugün şehrimize
geleceklerdir.
Yunan Kiralının amcası Valiyi ziyaret etti
Yunan Kiralının amcası Prens JorJ ile refikası Prenses dün sabah Vilâyette Vali ve Belediye Reisini ziyaret etmişlerdir. Prenses, tanınmış Psychana-lyse mütehassıslarından ve Freud'dun talebesinden olduğu için Vah ile bu mevzu üzerinde konuşmalar yaparak e-serlerinl İstemiş ve akliye müessencle-rl hakkında Vali ve Belediye Reisinden izahat almış ve bu müesseseler! gezmek arzusunu İzhar etmiştir.
Dr. Falıreddln Ker|m Gbkay. saat 19 da Prensesle Prensin ziyaretlerini iade etmiştir.
16 Mart Şehitleri için dün merasim yapıldı
16 Mart şehitlerinin hâtırası dün f»aat 15 te Eyüpte yapılan bir ihtifalle nnıl-ınıştır. Törene askeri kıtalar, polip müfrezesi, mektepliler ve geniş bir halk kütlesi iştirak etmiş bulunuyordu. Şehitlikte söz alan Şehir Relisi âzalaandan Meliha Avnİ Sözen çnk heyecanlı bir hitabede bulunarak 16 Mart vakasını canlandırmış: •'vakarını damarlarındaki asil kanda bulmuş olan asil Mehmetçiğin bu destanında Eyllplülerin de büyük rolü olduğunu belirterek: "İstiklâl Savaşının ilk şehitleri sayılan bu kahin manian iki EyüplU sırtlarında bir bayrak gibi taşıyarak bu topraklara tevdi etmişlerdir. Bu topraklar. bize hiçbir tarihin kaydetmediği şanlı destanı yazan Türk şehitlerini bakrında taşıdığı İçin mübarektir,, demiştir
Bilâhare, Halkevleri ve gençlik namına da birer konuşma yapılmış, bando matem havanını çaldıktan sonra bir manganın havaya üç el ateş el menini müteakip merasime son verilmiştir.
Deniz ticaretinde serbestiye doğru
mr
iş sahaları ayrıldı
T. fi. M. M., kanun tasarısını
Ankara 16 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — B. M. M. bugünkü oturumunda Devlet Denizyolları işletme kanununun 1 vc 2 nci maddelerinin değiştirilmesi ve üçüncü maddesinin 1 inci fıkrasının kaldırılması hakkındaki kanun tasarısı ivedilikle müzakere ve kabul edildi. Bu suretle deniz nakliyatında hususi teşebbüse de geniş bir faaliyet sahası ayrılmış bulunmaktadır. Kanunun İkinci maddesinde gösterilen iş sahaları şunlardır:
a — Şilepçilik işleri,
b — Liman vc körfezlerdeki imtiyazlı iç hatlar nakliyatı,
c — Devlet Denizyolları İdaresince yolcu vapurları İşletilmeyen iskele vc limanlar arasında ve işletilen iskele ve imanlarla İşletılmiyen iskele ve Umanlar arasında makineli ve ma-
ivedilikle müzakere ve kabul etti
kinesiz gemilerle yapılacak yolcu nakliyatı,
d — Liman hudutları içindeki her nevi nakliyat,
e — Marmarada 18 rüsum tonllâto-şundan; Akdeniz ve Karadenızde 30 rüsum tonilâtosundan aşağı makineli ve makinesiz gemilerle yapılacak yolcu nakliyatı,
f — Türk Umanlariyle ecnebi limanları arasında yapılacak yolcu nakliyatı,
g — Makineli ve makinesiz hususi gemilerle yapılacak tenezzüh ve tetkik aoyahatleri.
Kanunun 3 üncü maddesinin I inci fıkrası da kaldırılmış, bu suretle limanlar arasında yapılan her nevi yük ve hayvan nakliyatı hususi ax-matörlerin faliyetlerine açılmıştır.
FnvM 2
17 Mart 1fW
İngiliz Parlâmentosundo
Af Kanunu tasarısı
Birleşik Amerikanın komünistlikle mücadelesi
Yazan : M. Nerınl
/\ CHESON. birkaç gün Önce. 4 Birleşik Amerika nın daha faal bir politika güdeceğini ve komünistliğe karşı seyirci kalamıyara-ğım söyledi. Şimdi de Amerikalı diplomatların, Kaimede bir toplantı yaptıklarını ve Ortadoğu İle Yakın doğu meselelerini gözden geçirdikten sonra komünistliğin önlenmesi için alınması gereken tedbirleri im elediklerini aldığımız bir telgraftan öğreniyoruz. Hattâ bu habere göre Wa-shington’a sunulmak üzere 5 maddelik bir rapor da hazırlanmıştır.
Biliyorsunuz kl, kendi devlet ve cemiyet nizamına güvenen Birleşik Amerika, komşusu Kanada’da Rus casuslarının faaliyetini öğreninceye değin, komünistliği kendisi için ehemmiyetli bir tehlike olarak düşünmek istememiştir- Fakat Kanada’dakl casusluk teşkilAtının Birleşik Amerika-ya kadar dalbııdak saldığı görüldükten ve atom bombası sırrının dışarıya sızdığı anlaşıldıktan sonra daha temelli savunma tedbirleri düşünülmeye başlanmıştır. Biz bu müşahedemizi yaparken Birleşik Amerika’nın hâdiselere karşı büsbütün kayıtsız kalmış olduğunu söylemek istemiyoruz. Amerikadaki eski genel anlayışa göre komünistlik tehlikesi harpten yeni çıkmış Batı . Avrupa memleketlerinde belirmektedir. Ve böyle olması da pek tabiidir. Çünkü, bu memleketlerde kuvvetli sanayi merkezleri ve bunun bir neticesi olmak üzere de kuvvetli işçi teşkilâtı vardır. İlk Dünya Harbi, birdenbire duran istihsal hayatının ne büyük iç politika sarsıntıları yaratabileceğini göstermiştir. İstihsalin normal düzenini kaybetmesi. İşsizliğin artması demektir. İlk Dünya Harbinin tahribatı son Dünya Harbinlnkine göre e-hemmlyetslzdir. Amerika’nın büyük yardımiylo ağır ezilişlerden sonra muzaffer olan Batı devletleri, her bakımdan. bitkin bir durumdadır. Onlara yardım edilmezse büyük fedakârlıklarla kazanılmış olan jo/er’in de hiç bir değeri olmıvacak ve komünistlik buralarını da sıkıntı çekmeden eline geçirebilecektir. Komünistlik bütün Avrupayı yerleştikten sonra da Amerika, komünistlikle çevrilmiş bir ada haline gelmiş olacaktır. Birleşik Amorlka politikasına Marshall Plânı yardımım ilham eden durum da budur işte.
Marshall Plânı, komünistliği yalnız sanayıli memleketlerin bir dâvası olarak düşünebildiği için ihtiyacı olsun. olmasın bu memleketlere yardım payı ayırmış ve toprak istihsali yapan memleketleri, aşağı yukarı, plânın dışarısında bırakmıştır. Çünkü. bu plânı yapanların anlayışlarına göre, ziraat memleketleri, içşl teşkilâtından mahrum oldukları için, komünistliğe karşı şerbetlidirler. Bize göre Marshall plânının en sakat noktası da budur. Neden?
Duran ve İyi işlemiyen bir istihsalin büyük sanayii! memleketlerde iç politika buhranları yarattığını inkâr edecek değilir. Sanayi ülkelerinde kudretli işçi teşkilâtının bulunduğunu ve sırasında büyük bir rol oynadığını da biliyoruz. Fakat sanayi istihsalini ayarlamak kolaydır. Çünkü, sanayiin yazı, kışı yoktur. İlk fırsatta İstihsal başlar ve tempo, sürüm ihtiyaçlarına göre hemen artabilir. Biliyorsunuz ki, harb sonraları. hemen hemen her zaman büyük mal açlıklarının devri olmuştur,
Ankarada bulunan yabancı basın
temsilcileri, dün Atinaya gittiler
Ankara, 16 (A.A.) — Dünden beri şehrimizde bulunmakta.olan yabancı basın ve yayın müeeseseleri temsilcileri, bugün Hipodromda yapılan resmi geçidi ve askeri hava alanındaki hava gösterilerini seyretmişler ve saat 16 da Atinaya gitmek Üzere uçakla şehrimizden ayrılmışlardır.
Kendilerine refakat eden Anadolu Ajansı muhabiri gerek Hipodromdaki resmi geçit ve gerek hava gösterileri hakkında şunları anlatmaktadır:
"Saat 10 da Hipodromda misafirlerle birlikte, Kara Kuvvetleri Kur-maybaşkanı Korgeneral Şahap Gürler, Genelkurmay Eğitini Dairesi Başkanı Tümgeneral Rüştü Erdelhun, Genelkurmay Haber Alma Dairesi Başkanı Tümgeneral Naci Aka, Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Fazıl Bilge. Amerikan Askeri Yardım Heyeti Deniz Grupu Başkanı Amiral Ginder, Hava Grupu Başkan Yardımcısı Albay Ferguson, Genelkurmay 1-leri gelenleri, basın mensupları hazır bulunmaktaydılar.
Bu sırada bando yerini almış ve geçit resmi başlamıştır. Alay sancağının arkasından, 4 ay gibi kısa bir müddetten beri ordu safları arasına katılmış bulunan erlerimizin muntazam saflar halinde geçişleri misafirlerin hayranlığını çekiyordu. Piyadeleri takip eden süvarilerimiz (le hazır bulunanların takdirlerini toplayan bir haşmetle geçtiler. Misafir basın temsilcileri mütemadiyen fotoğraf alıyor, hareket halinde olan kıtaların arasına girerek film çekiyorlardı.
Nihayet motörlü toplar, uçaksavarlar, muhabere ve istihkâm birlikleri, son olarak da hafif, orta ve ağır tanklardan mürekkep zırhlı tuguy, toz bulutlan içinde göründüler. Ve büyük bir intizara içinde ağır bir i-ierieylşle önümüzden geçip gittiler.
Misafirler, modem vasıtalarla teçhiz edilmiş olan Türk ordusunun bu
mal aranmış ve alışveriş canlanmıştır. Böyle zamanlarda sanayiin istediği şey, para yardımından ziyade, harb yıllarının doğurduğu kayıtların gevşemesidir. Fakat bu gevşeme İhtiyacı tek taraflı olmadığı için anlaşma imkânları vardır Bu imkânlar mevcut oldukça büyük snnayill memleketlerin niçin gelişigüzel komünist-lcşemiycceğinf anlamak kolaydır. Zaten komünistlik, şimdiye değin, büyük aanayili mcmlckeUerdn çoğunluğu ele geçİrememiş ve hükümet kudreti haline gelememiştir. Komünistliğin en uygun yayılma sahası, hayret etmeyiz, yalnız ziraat memleketleridir. Rusya, bunun en parlak örneğini vermiştir, tik Dünya Harbinden Önceki Ruayanın dünya alışverişindeki payı Belçlkn’nınktndcn daha azdın Komünistliğin ziraat memleket-1 lerini seçmesi elbette sebepsiz değildir. Makineli her günlük İstihsalle yıllık toprak iatihsall arasında büyük farklar vardır. Ekonomik buhranlar, ziraat memleketlerinde çok uzun sürer, halkı yıpratır ve sonunda toplumsal bir felâket halini olabilir, Köyün yıkılışı, bacnaı bir müddet tütmeyen fabrikanın işsizliğine benzemez. Siz buna çeşit çeşit toprak ve mülkiyet kanunlarını, faiz nispetleri karışık, borçlanmaları eklerseniz köy istihsalinin tablosunu tamamlamış olursunuz, Vaktinde önlcnemlyen bir köy buhranı yalnız köylerin boşalmasıyla neticelenmez, ayni zamanda devletin dayandığı kudreti de dağıtır. Komünist, ihtilâli Rıısyada, onun için, fabrikadan değil, doğrudan doğruya Rus köyünden gelmiştir. | Çin'de de böyle olmamış mıdır? komünistliğini tutuşturan şey, fabrikalarında çalışan işçilerin ten çok zayıf olan kudreti değil,
kat Çin köyünün bir türlü çözülemeyen davalarıdır.
Eski Romn’yı içinden yiyen dâva, bu idi. Bugünün de dâvası yine budur. Marshall Plânı, nedense, toprak istihsali dâvasının bu dramatik cephesini görememiştir.
Kahire’dâ toplanan Birleşik Amerika diplomatları, öyle sanıyoruz kl, bu dâva Üzerinde durmuşlardır. Orta ve Yakındoğu’nun Birleşik Amerika savunma plânında çok ehemmiyetli bir yer aldığını İngiliz dilinde çıkan dergilerden, gazetelerden öğreniyoruz. Demek oluyor kl: Dünya coğrafyasının bu bölgesi demokrasiler cephesinden apayrı bir parça olarak düşünülemez. Toplantının Kahı-re’de yapılmış olması da bunu göstermektedir. Komünistliğin buralarda yayılmasını önlemek için Amerikalılarca düşünülen tedbirlerin neden ibaret olduğunu bilmiyoruz. Fakat bizim anlayışımıza göre her tedbir, bölgelerin ekonomik i özelliklerine göre alınmalıdır. Orta ve Yakındoğu ancak refaha kavuşmuş bir köy politikasiy-le komünistliğe karşı bir kale haline gelebilir. Zayıf bir köy İse, yakın tarihin bize gösterdiği gibi, bu tehlikeyi yalnız artırabilir. Biz onun için sanayi memleketlerine yapılan yardımın yeni bir plân çerçevesi içinde ziraat memleketlerine de mutlaka yapılmasını çok lüzumlu görmekteyiz. Çünkü: yukarıda söylediğimiz gibi çağımızın bütün komünist hareketleri yalnız ziraat memleketlerinde bir devlet kudreti haline gelmiştir. Bu gerçekliği herkesin bilmesi ve görmesi lâzımdır.
Çin Çin safa-

muhterem gösterisinden duydukları derin memnunluğu sık sık tekrarladıkları "fevkalâde” kelimesi ile ifade etmekte idiler.
Kurmay Uçanu*
de bag-mlsafır-
sordugum misafir Neue Zcltung gaze-Doktor Kari Kerber
Hipodromdaki bu merasim bittik ten sonra doğruca Etimesgut askeri hava alanına gidildi, Alanda, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Zeki Doğan, Hava Kuvvetleri Başkanı Korgeneral Fevzi hazır bulunmaktaydılar.
Hava geçit resmi «sat 14 Uyacaktı. Bu zamana kadar
lerimlz hazırlanan büfede öğle yemeğini yediler. Bu fırsattan istifade ederek ihtisaslarını meslektaşlardan tezinin muhabiri şunları söyledi:
"Türkiye’ye gelmekten çok memnunum. Burada bize karşı gösterikn misafirperverlik bana pek tesir etli. Harap olmuş bir Avrupa’dan sapasağlam kalmış bir memlekete gelmek bana inşirah verdi. Türkiye hakikaten mesut bir yerdir.,,
Bu kısa dinlenme sırasında bir taraftan da radyo İle yayınlamak üzere misafirlerin ihtisasları plâğa alınmakta idi. Nihayet saat 14 te uruktan uçaklarımızın ilk grupu göründü. Güzel ve bol ışıklı nir bahar havası içinde pek aşağıdan uçaklarımız derin bir edilmiş avcı ve nakliye bu muhteşem geçişleri
ha fotoğraf ve filmlerle tesbıt cdu-mlştir.
Bundan sonra yine toplu olarak Hava Haberalma Okulu ve Türk Kuşu Motör fabrikası gezilmiş, okuldaki tedris sistemi ile fabrikanın çalışmaları misafirlerimizin pek alâkalaıını çekmi ş ir.
Tekrar hava alanına döndüğümüz zaman, misafirlerimizi Atinaya götürecek olan uçakjar lıazırlaıınııştı.
Saat 16 da uçaklann pervaneleri dönmeye başladı ve biraz sonra da havalanarak ufukta kayboldular.,,
uçarak geçen zevkle tamp uçaklarımızın de safha sal*

Churchill’in dünkü
mühim konuşması
”fllmanyaya fiilî yardım yapılmazsa Avrupa, muhtemel bir Rus istilâsında müdafaa edilemez”
Londra, 16 A A. (Unnltod Prensi
Wlnston Chtırchill, bugün Parlâmentoda Batı Almanyaya fiili bir yardımda bulunulmadığı takdirde Batı Avnıpanın muhtemel bir lâsına karşı muvaffakiyetle edllemiycceğlni söylemiştir.
Rüa isti-müdafaa
Muhafazakâr Parti Lideri da Sovyet Rusyanın ve peyklerinin muhtemel bir latilâlarına karşı cephe kurma kararının hir mecburiyet olduğunu söylemiştir.
Avrupa*

General de Gaulle'ün
Fransız • Alman
birliğine dair fikri
General, "Böyle bir birliğin düşüncesi bile beni hayran bıraktı" diyor
Btuttgart, 16 (YİRS) — Bugün Pariste gazetecilere demeçte bulunan General de Gaulle, Fransız • Alman Birliğinin Avrupayı ve hattâ dünyayı bir inhitattan kurtaracağını söylemiş ve Saar meselesinin bu birliği boza-mıyacağını ilâve etmiştir. General demiştir kl:
"Fronsa . Almanya Birliği kurul-lursa. Avrupa inkıraz etmiyecektlr. 8aar meselesine bu derece önem vermek yersizdir, zira bugünkü kabinenin ömrü kısadır...
Monte Carlo, 16 (YÎR8) — Bugün Pariste bir basın toplantısında konulan General de GaUlle, Fransa ve Al-manyanın anlaşmaması için hiçbir sebebin mevcut olmadığını söylemle ve dcmi$Ur ki:
"— Şimali Afrikaya kadar uzana-câk olan bir Fransız - Alman Birliğinin düşüncesi bile beni şimdiden hayran bırakmaktadır.,,

Fransız Parlâmentosunda dün
Amerika
Fransa
karşılıklı savunma paktı tasvip edildi
Paris, 16 A A. (AFP) — Fransız Millî Meclisi, Birleşik Amerika Fransa karşılıklı «avunma paktını 181 muhalif, üç çekimsere karşı 116 oyla tasvip etmiştir. Oya 600 mebus iştirak etmiştir. Muhalif oy verenim komünistlerle onları destekleyenlerdir.
Paris, 16 (AP) — Müdafaa Bakanı Rene Ploycl dün Franaız Meclisinde, Amerikan askeri yardımından Fransanın hissesine düşen miktarın 165.000.000.000 frank tutarında olacağını beyan etmiştir.
Atlantik Paktına dahil memleketle-re yapılacak olan yardımın genel tutarı bir milyar dolar edilmiştir.
olarak tâyin
bu beyanatı. İlk defa olö-
Fransız Bakanının resmi bir şahsiyetin, rak, rakamlara istinaden konuşması* m teşkil etmektedir. Şimdiye kadaı bu mesele hep büyük bir sır perdesi altında gizlenmişti.
Kısa haberler
Doğu Hinıplon ekspresi Atinıı-Parla uranında İşleyecek
Atina. 16 A A. (AFP) — Ulaştırma Bakanı IstllyamMls, Yugoslavya Hükûmotiyle yııpılau anlaşma üzerine Slmpkın doğu ekspresinin önümüzdeki mayıstan itibaren Atina - Paris arasında işlemeye başlayacağını bildirmiştir.
Kuşlar bir helikopter uçağını düşürdüler
Ne w. York, A, A. ıReuter) — Texas'ta, Klllscn’de bir kuş sürüsü ile çarpışan bir helikopter tek pervanesinin kollarından biri kırılarak tlüşmüş, iki kişi ölmüştür.
Leaveer'de Neva do'da bir avcı uçağı, hava üstündeki lokantalardan biline düşmüş, (lçü ağır olmak üzere 17 kişi vnınlannuştır.
Alııınıı koıııüniMleriııiıı llaıııbıırgda nümayiş teşebbüaü
Hamburg, 16 A.A. ıLPS) — Alman gençliği komünist teşkilâtının Üyeleri Hamburg’daki Ingiliâ Yüksek Komiserinin Genel Karargâhı Önünde nümayiş yapmaya teşebbüs etmişlerdir, Bir çok kişi tevkif edilmiştir. Bu nümayişlere sobep, Alman halkını fabrikaların sökülmesine mâni olmaya teşvik eden iki komünist gazetecinin bir İngiliz mahkemesi tarafından mahkûm edilmesidir.
Chtırchill "şahsi kanaatime göre Ba* tı Almnnyayn fani bıı yardımda bulu-nulmadığı takdirde hu uzun cephenin muvaffakiyetle tululamıyncnğım söylemeyi lüzumlu buluyorum.ı demiştir.
İngiltere ve Fransa her şeyden evvel Avrupada beraber hareket etme-İldirler
Churchlll şunları HÖylcıniştir:
"Almanya hâlen silâhsız ve askeri kuvvetten menedilmiş bir hâldedir. Fakat Alnıaııyanın doğu hududunda Sovyetlerin ve peyklerinin muazzam orduları bulunmaktadır.
Harp senelerinin Barbakanı “İngiltere aulhtl aadece kendini kuvvetlendirerek değil, fakat Rusya İle anlanma kapılarının kapanmadığım da temin ederek elde etmeye çalışmalıdır,, demiştir.

Büyük Millet Meclisi komisyonlarındaki faaliyet :
Telif hakları kanun tasarısının
müzakeresine başlandı
f
Bıı kanını, yalnız eser sahiplerinin şalisi haklarını korumakla kaimi) anık, aynı zamanda medeni hir memleketin medeniyet seviyesini ve Unla kabiliyetini İnkâr edenlerin milli şeref ve haysiyeti kırıcı İntihal
16 I Hususi
- - Fikir serleri müzakeresine B
muhabirimiz kanunu M. M başlan-
1326 da
Ankara bildiriyor» tasarısının Mitli Eğitim Komisyonunda mıştır.
Tasan gereğince, 8 mayıs
çıkan Hakkı Telif Kanununun kifayetsizliğini belirttikten sonra, "bundan zarar gören yalnız ilim, fikir ve sanat erbabı değil bütün memleketin irfan hayatıdu. Çünkü, milletin serveti demek olan vatandaşların lb(la kabiliyeti, kolay para kazanmak birsiyle hareket edenlerin istismar yollarına karşı kâfi derecede korıınıılmadıkça, ilim, fikir ve sanat adamlarımızın, memleketimizin muhtaç olduğu keyfiyet ve kemmiyotte fikir mahsulleri, hele dünya .çapında eserler beklenemez,, hükmüne varmaktadır. Gerekçede bilhassa, "fikir eserleri sahasındaki hukuku koruma keyfiyeti, mesleki olmaktan çıkarak cihanşümul bir mahiyet kazandıktan aonra, hemen hemen bütün Avrupa devletlerinin bulundukları Bern birliğine memleketimizin katılması zarureti, tasarının hazırlanmasında,, müessir olduğu zikredilmektedir
Gerekçede aynen, Türkiyenın Bern biriliğine 1950 yılında iltihak etmesi halinde, sahibi tarafından tcnUmc hakkı aranacağı gösterilmemiş ulan
Batı Almanyada
Amerikan politikası üstün durumda
Berlin, 16 (YİRS) — Amerikanın Almanyadaki Yüksek Temsilcisi Mc Cloy, Almanyenın dört bölgesinde yapılacak olan serbest seçimler hususunda Bonn Hükümetiyle temaslarda bulunmuştur.
Seçimlerin yapılması meselesi, aynı zamanda, yakında toplanarak olan Üç batı devletinin Dışişleri Bakanları konferansında ele alınacaktır.
Monte Carlo, 16 (YÎRSl Bntı Berlin polisi, komünistlerin yapacakları “Barış mitingi" İçin propaganda risaleleri yapıştıran otuz genç komü nişti tevkif etmiştir.
Londra. 16 (YİRS) — lnglitercnm Almanyadaki Yüksek Temsilcisi Sıı Brian Robertson, Ortadoğu Başkomu tanlıgına tâyin edilmiştir.
Robertson, haziranda yeni vazifesine başlayacaktır.
Abının âlimleri l*|»ıınjaj a davet edildiler
Stuttgajt, 16 A A. ıRcuter» — Alman ıhın adamlarının yon resmi birliği "Alman Aıa^tırmü Kon-seyi’nden bir heyet, Ispanya İlmi Araştırmalar Yüksok Konseyinin 10 uncu yıldönümü münasebetiyle bu «ene Mndrit’tv yapıla* cak kutlama merasimine davet o-dilmlştir.
Nehru Meksika.' u gidecek
M>XİCO City. 16 A. A. (United Press ı — Ultimas Notlctas gazetesinin bugün bildirdiğine göre, Hindistan Başbakanı Pandit Nehru. eylül ayında Meksika'yı ziyaret •derde t ir.
Henüz bu haberle doğrudan doğruya ilgili hiçbir yorum yapılmamıştır.
Mıaır IİH4I111 kııııı, Nokraşi Paşanın katilini affıbmrdl
Kahire, 16 A A. (AFP) — Başbakan Nnhaa Paşa, Başbukaıı Nokraşl Paşayı knllcdenin cezasını hafifletmeyi reddederek harp divanının verdiği idam hükmünü tusdik etmiştir.
Irıııı Şahı Tahramı döndü
Kuraşi, 16 A.A. (AFP» — İran Şahı Pak latam 15 günlük bir ziya, retten sonra bu sabah uçakla Tah rana gitmiştir.
pazartesi görüşülecek
Adalet Komisyonunun mucip sebeplerini neşrediyoruz
Ankara, 16 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Af kanunu tasarısı ve Adalet Komisyonu raporu, bugün milletvekillerine dağıtılmıştır. Pazartesi günü Meclis heyeti umumiye-sinde müstaceliyetle görüşüleceği muhakkak savılan tasarı hakkında Adalet Komisyonu raporunda şu mütalâalar ileri sürülmektedir.
Komisyon çoğunluğu, yapılması istenilen affın şümul ve neticelerini her bakımdan takdir mesuliyetini taşıyan Hükümetin eaııs itibariyle idari ve politik mülAhazalnrlft yaptığı teklifin genişletilmesinde mıyacagı gibi, belki de bünyesi Üzerinde Idöri bakımlardan ve asayiş
dan mahzur doğurabileceği endişesini varit görerek, tasarı hududu İçinde kalmayı daha uygun bulmuştur.
Ceza ve tevkif evlerinin durumu. Yüksek Meclisin kabul ettiği ödeneklerle günden güne düzeltilmekte ve iş ««hasına dayanan cezaevleriyle,
fayda ola-memlekçtin ve inzibati bakımların’

fiillerini (le önliyecektir
yabancı eserlerin, neşri tarihinden 10 yıl geçtikten sonra İzinsiz ve karşılıksız olarak Türkçvye çevrilebileceğinin. tasarıda hüküm altına alındığı kaydolunmaktadır.
Tasarının esas gayesi; "modern çoğaltma ve yayım tekniğinin müsaadesi nisbetinde, fikir mahsullerini hır nevi ticaret eşyası gibi halka para mukabilinde arşeden kimselerin elde ettikleri kâr kaynağından, mezkûr metal yaratmış olanlara da faydalanma imkânını vermek,, şeklinde ifade edilmiştir.
Hükümlerini Adalet ve Milli Eâitıın Bakanlıklarının yihleceğı 6 bölüm ve 92 maddeden ibaret olan tasarının ona hattan şunlardır
Tasan, fikir eserlerini ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar, sinema eserleri olarak 4 gnıpa ayırmaktadır. Herhangi bir şeklide dil He ifade olunan eserler, her nevi rakBİar. pan-domlmalar, ve bıınn benzer sözsüz sahneleri, berili vasıf bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf. harita, plân, proje, kroki ve resimlerle coğrafya, topografya ve mimarlığa ait maketler, İlim ve edebiyat eseri sayılmaktadır,
"Musiki eserleri; her nevi Sözlü sözsüx bestelerdir,, denilmektedir. Tablolar .resimler gravürler, hak, oymak veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer bir madde Üzerine çizilen veya tesbit edilen eserler. heykeller, kabartmalar ve oymalar. mınıoriık eserleri, ellşleri ve kü-çük sanat eserleri, fotoğraflar .bedii vasfı haiz olmak şartiylc güzel sanatlar nıeyanına alınmıştır.
Sinema filmleri: öğretici ve teknik mahiyette otan veya günlük olaylaıı tespit eden filmler, her nevi ilmi, teknik veya bedii mahiyette projeksiyon diyapozitifleri, sinema eserleri sılasında gösterilmiştir.
Tasan, eser sahih» fikri haklar. «Özleşme ve tasarruflar, hukuk ve ceza dâvaları gibi mevzuları esaslı hükümlere bağlamakladır.
Tasan, intikal hükümlerini, müktesep haklan ve bunlara riayetsizlik halinde dâva ikamesini do üç geçici madde ile bundan evvelki durumun tasfiyesi bakımından esaslı hükümlere bağlamıştır.
'Çasarı, kanunlaşınca, "yalnız eser sahiplerinin şuha! haklarını korumakla kalmıyarak, aynı zamanda medeni bir memleketin medeniyet sevmesini ve ibda kabiliyetini de inkar edenlerin milli şeref ve haysiyeti kırıcı intihal fiillerini,, de önlemiş olacaktır.

ingilizicr Londraduld Kümen haberler bürosunun kupatılmusıııı istediler
Berim. 16 «YİRS» — İngiltere Hükümeti Kumanyaya hir nota vererek, Londtndaki haberler bürosunu ve Kutupıuıncslm kapatmasını istemiştir. Eugüıı tngiKercnııı Bümeşteki sefiri tarafından. Kumanya Dışişleri Bakanı Bayan Anna Pauker’(* verilen notada, BÜkreşteki İngiliz kütüphanesinin yersiz olarak kapatıldığı da belir tllmiştır.
Londra • Romu yolu 2,1ü muılle ıılmdı
Roma, 16 A.A. IAFP) — Lon* (lm - Roma arasında dünya sürat rekoru bugün tepkili ilk yolcu u* çağı "Cennet tarafındım kırıhııış-tır. Uçnk. Hııtficld hava alanından saat 9.11 te kalkarak 11.24 te Ciamplno alanına İnmiştir.
Haki rekor, 12,5,1949 da bu mesafeyi 2 saat 29 dakikada ulan bir avcı uçağında idi.
HlndİNtııiKİıı bir tepkili uçuk montaj fabrikası açıldı
Londra, 16 (YİRSı — Hindls* tandan alınan haberlere göre, tepkili "Vampire" uçakları Iciıı Ben-gnlor’du hir montaj fabrikası açılmıştı» BBC muhabirinin ilâve ettiğine göre, HindistanlIn tepkili u çakfarın İmali için yapılan hazır-lıklar sona ermek Üzeredir.
medeni infaz sistemine getirilmeye çalışılmaktadır. Affa mazhar olması istenilen bedbaht vatandaşların düşünülmesi kadar İşlenilen suçlardan zarar gören vatandaşları ve onların evlâtlarını da düşünmek mecburiyeti verdir. Esasen umumi afların çıkarılması İçin halen hakiki bir sebep de ortada gözükmemektedir. Hükümet, teklifinde seneler geçmesine rağmen herhangi bir sebeple haklarında kamu dâvası açılmamış ve zaman aşımına uğramamış «uçlara ait takipleri tasfiyeye mâtuftur ki, bu bir tasfiye olması ve zamnn aşımının ceza nazariyatında kabul olunan esas lanna uygun bir hal ve manzara arzetmeal bakımından yerinde bir tedbirdir. MAtufu olan ceza kanunlarının muayyen maddelerine göre, Devlet aleyhine veya buna benzer diğer hâdiselere alt suçlarda vatandaşın şahHİ hukuku bahis movzuu olmaması bakımından yukarıda gösterilen mahzur bulunmamaktadır. Netice olarak tasandaki esasların genişletilme*! ve diğer suçlara da teşmil yolundaki mülâhazalar komisyonumuz çoğunlnğunca nazan itibara alınmaya şayan görülmemiştir.

Amerikanın en büyük gazetecisi, dün Ânkaraya geldi
Mac Cormick, 1917 de Türkiyenın bölünmesine nasıl rıza göstermediğini anlatıyor
Ankara, 16 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Amerikanın meşhur gazetecilerinden Mac Cormlck. bugün Ankara Palasta bir basın toplantısı yaparak, 1017 de Amerikan Genelkurmayında çalıştığı sırada Türkiye-nln parçalanmasına kaı-şı Amcnkada cephe aldığını, sulh and taşmalarının hazırlanması sırasında o zamanki Cumhurbaşkanı Wtlson’la konuşarak Türkiyenın parçalanmasına nasıl mü saade ettiğini, onun da böyle bir projeden haberdar olmadığı cevabını verdiğini söylemiştir.
Mac Corımck, Lau»(ınnc barış andırışmalarının müzakeresi sırasında da gazetesiyle Türk haklarını ettiğini belirtmiştir.
müdufaa
Anayasa-rejiminin
Sözlerine devamla Türk sini tetkik ettiğini, Türk Amerikan rejimiyle müşterek hatlan bulunduğum!, Yakındnğuda ve Avru-pnda Türkiye kadar müstakar bir idare kurmuş bir devlet bulunmadığını tebarüz ettirmiştir.
tenkid Tekel yerine doğru
Misafir gazeteci. Türklyede edilecek noktaların başında sisteminin geldiğini, benzin kömür istihlâk edilmesinin
olmadtğmı izah ederek, bunun petrolle temininin daha doğru olacağmı anlattıktan sonra, gazetecilerin hail suallerini cevaplandırarak, Rusya hakkında söyle demiştir :
Bu devlet, genişledikçe zayıflamaktadır. Yakınında bulunan ve kendisine muhalif olan devletler, bir taarruz vukuunda hepsi birleşeceklerdir. Bugün İtalya. Yunanistan ve Türkiye arasında Rubaya karşı bir İttifak mevcut olmaması bir şey ifade etmez. Rus tehlikesi başgösterince bu devletler birleşeceklerdir.
Amerikanın dış siyasetini tasvip edip etmediği sualini şöyle cevaplandırmıştır :
"— Ben, buraya kendi hükümetimi tenkid etmek İçin gelmedim.”
Eğlence resmi nerelerden alınacak

Tâdil tasarısında yeni nispetler tâyin edildi
Ankara. 16 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Beledi ye Gelirleri Kanununun 27 nel maddesinin değiştirilmesine dair kanun tasarısı ile, İçişleri Komisyonu raporu, bugün milletvekillerine dağıtılmıştır, önümüzdeki hafta içinde müzakeresi yapılacak olan tasarının İçişleri Komisyonunda aldığı son şeklinde şu cümle bulunmaktadır :
1 — Eğlence yerlerinden Belediye meclislerince düzenlenecek iarileye ve belirtilecek sınıflara göre, işledikleri müddetçe sağlayacakları gayri-sııfl hasılattan sinemalarda yüzde 60. tiyatro ve konserlerde yüzde 25, diğer eğlence yerlerinde yüzde 35 eğlence resmi alınır.
2 — Orduevleri, dernekler, kahır, spor kuljülvri. okullar,
evleri ve odalar» tarafından tamamen parasız olmak şartlyle rilen filmler, verilen konser ve temsiller. tertip edilen spor ve at koşularından eğlence resmi alınmaz.
sendi-Halk-
göste-
Tasarı kanunlaştığı takdirde hAlen sinemalardan alınan yüzde 70 eğlence resmi, yüzde 60 a inmiş alçağından Sinema biletlerinin cüz ! olarak ucuzlayacağı muhakkaktır.
İstanbulluların Eskişehire yardımı
Dün de 33.150 lira teberruda bulunuldu
Eakişehir aeyJâpzodeieri için dün yeniden aşağıdaki bağışlar yapılmıştır:
Aksaray Birinci İlkokul Ali© Birliği SÖ, Aksaray İkinci İlkokul Aile Birliği 5(». Bakırköy Orman Şefliği 16.76, Galata Kemankeş Camiinden Mehmet Seren IfK), îatanbul Hamsiler Derneği 500. Ka(hn Saç Tuvalet Derneği Başkanı İsmail Sun 100, Toprak Mahnulleri Ofisi İstanbul Yardım Sandığı 400, Muammer Erkan 65. And Film 100. Vardariılar Yar» dımlaşma. Cemiyeti 100, Kapalı-çarşı Koruma Cemiyeti 50, Yorgancı ve Hallaç Kooperatif! 100, Ermeni Katolik Başpiskoposluğu 600, Sürp Agop vakfı tarafından 500, Türkiye Emlâk Kredi Bankası İstanbul Subeal .1000, İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası 20.000, Doğu Ticaret Şirketi 500. Suat Knraoaman 200. Nııreddin Arı 200, Ottaş Otomobil Ticaret Şirket! 1000, Erenköy İlkokul öğrencileri 125. Kadıköy İbrahlmuğa ilkokul öğrencileri 76, Avusturya Senjorj LImSI öğrencileri 225. SctAnlk Bankası 1000, İstanbul Halk Ban-kası 500, Kadıköy Osmangazl ilkokulu 43.65. Topkapı Maltepe»! İlkokul öğretmen vs öğrencileri 60, Tutum Bankası 500 lira.
Şehrimize bir viyolonsel üstodı geliyor
Franaanın tanınmış viyolonsel lıstad» lanndan P. Foumler bir kaç güne kadoi gelerek konaerler verecektir,
Ken(lleine viyolonsel kıralı adı ve HU mlş olan bu aanatkftr İçin Avrupa mtU nekkidlerl samanımızın en iyi viyoloo» sehati demektedirler.
Yüksek Ticaret Okulu imtihan talimatnamesi
Mili! Türk Talebe Birliğine gelen habere göre Yük»ek Ekonomi ve Ticaret Okulu imtihan talimatnamesi talebe lehine olarak t »d ilkti kealnleşmek Üzeredir. Bu talimatname İşiyle yakından (-IAkadar olan Müh Türk Talebe Birliği, tadilatın bu »ene »onuna kadar yetiş* ılrilmeaini enftl&mak İçin, Ankeraya birlikten bir heyet daha gönderecektir.
Üniversitelilerin rehber olarak yetiştirilmelerine başlanıyor
Türkiye Mili! Talebe Federaevonu Turizm . Kamleyonunun Unlverslt el İteri rehber olarak yetiştirmek hu»u»undaki tcırbbüzü alâka ile karşılanmış ve Vali ve Belediye R(d»l tarafından yardım etmesi için Belediye Turizm Müdüriü-ğûn» talinin! verilmiştir. Komisyon öğretici gezilerden başka, kıymetli İlim adamlarımızın yardımlarını da temin ederek, lâzım gelen malûmatı baakıva hazırhımıştır. HumuaI surette getirttiği, rehberler İçin hazırlanmış filmlerden de kftmlayon pzaml faydayı »nğltyavaldir. İlk ders pazar günü Ayaaofya müzesinde verüecektlr-
Okul - Aile Birliği balosu
Nışantiişı îhlamur İlkokulunun Aile Birliği, bu akşam saat 20 den sabaha kollar devanı etmek Üzere Takdim Belediye Gazinosunda yemekli bir tertip etmiştir. Balo geliri muhtaç Icbcnln inşenlne hnaredllocoklir.
balo ta-
Eskişehir felâketzedeleri menfaatine Türk müziği konseri
E^hlşohlr Yükırk Tııh»ll Derneği, lâkeızodeler yararına olmak tUerr Türk müziği konseri tertip etmiştir
Sariye Ayla, Nccmi Rıwı Ahtakan v« ICûHMerviUuvâr İcra Heyeti huau»! bir programla pek yakında Atla» Sinemacında bu konseri vereceklerdir.
fe-bır
Gayrimenkul Sahiplerinin kongresi
Gayrimenkul Sahipleri Derneği. 8 Üncü yıl kongresinin aldığı karar mucibince 19 mart 1950 pazar günll saat 15 te Kadıköy Undaki Süreyya Sineması Balonunda bir şenel kurul toplantısı yapacaktır.
Yemek Sergisi açıldı
Dün akşam aaat 20 d( Bsyasittaki Marmara Loknllndo İstanbul Yamak Pişiricileri Derneği alaka verici bir yemek »ergini nçmiştır. Toplantıda bulu-nnn ve Herifinin kurdelâsinı Reacn Vaiİ v» Belediye Başkanı, bu kabil »ergilerin çok alâka toplayacağını bildirmiştir.
Muammer Karaca, Yunanistana gidemiyor
Bir müddet evvel. Yunanistan ve Klbrısa gideceği haber verilen Muammer Karoca operet heyeti, bütün hazırlıklarına rağmen turneye çıkmaktan vfuszeçmiştlr. Sebebi, heyete Kerek Türk, gerek Yunan makamları tarafın* don »©yahut ve vergi hususlarında kolaylıklar gösterildiği hnldo Yunanlaton-da hayat ^artlarının çok pahalı olması, emprezaryonun bir taahhüt altına gir-mok latanı ©m esidir. BÖylece İki memleket arasında bir sanat teması fırsatı kaybolmuştur.
Yeşilay Dispanserinin tedavi günleri
Yeşilay Cemiyetinin Cafceüuglu Nuru-onmaniyo Caddesindeki 17 numaralı merkez biiınmndn SÇtnia olduğu dlapan-serdo. bedava muavono ve ayak tedavini yapılmaktadır. Muayene günleri; pazartesi. çarşamba, cuına ve eumnrtc»i-dlr.
Son 24 sıınt içimi*' yu Hum um la hava Trakya. Marmara. Ego w iç Anadolu-ila çok bulutlu ve yer ver > atışlı, dlğe^ bÖlgelordn bulutlu geçmiştir. Yağışlar yağmur şeklinde olmuştur.
Son 21 sna,T içinde yıirdumUM düşen yakış ınıkt.ırlurı metrekarede Ketnnda 10, Çanakkale. Kırklandı Gemlik ve A-laşehirde 3, Kırşehir vo Salihlide 2, Buran. Knstnmonu, Edirne. Bodrum ve îs-pnrtndıı 1 kilogramdır.
Kar Hainlikleri Karakösede 23. Karsın 23, Erzurumda i! santimetredir.
En düşük Hicukhk nifırııı ulunda Karsın 16. en yüksek sıcnklk sıfırın ünlünde Auanıı vv Aklilarda 21 derecedir.
Bugün hava kapanık ve aralıklı olarak hafif yağışlı geçmesi, rtlşgâriann genel olarak kuzey v© kuaoy doğudan orta kuvvetle enmcel hnvn sıcaklığının düne naanruıı n^alnmm muhtemeldir.
Cenubi Avrupadnn lslcnndlnavyaya kadar yayılan yüksek tazyik devam etmektedir. Boründe hararet, bugün saat 16 00 da, 13 dereceydi. Bereketçe 764 milimetrelik bir tazyik kaydetmiştir.
YENİ İSTANBUL
Sayfa 3
İkinci Diinya Harbi içinde
Paris ııasıl
yıkılmaktan kurtuldu ?
Yasan:
Korgeneral Von Choltitz
Faril in son Alman Komutanı
Telsizle, Paris köprülerinin tahribi emredildi. Halbuki düşman, daha evvelden Parisin cenubuna paraşüt kıtaları indirmişti
Neıfeind, bana. "Devlet esrarına vâkıf olanlar., dan olduğunu ve bu gibi şahısların ise düşman eline düşmemeleri için kat’l emir verilmiş bulunduğunu söyliyerek bıı hususta malûmat sahibi olup olmadığımı öğrenmek istedi. Ben bunu katiyen bilmiyordum. Fakat Neifcind ile 200-300 mevcutlu polis ve SS kuvvetlerini şehirden kaçırmak için, hemen bu emirden istifade ettim. Polis Başmuavini, kuvvetlerine ihtiyacım olup olmadığını sordu. Kendisine, ihtiyacım olmadığını ve bilâkis, efradından birinin, düşman eline esir düşmesiyle mesuliyet altına girmekten korktuğumu söyliyerek, şahit huzurunda şunları ilâve ettim
•*— Fakat şu noktayı hemen tebarüz ettireyim ki. size emir vermeye salâhiyetim yoktur. Siz Polis Generali Oberg’e tâbisiniz.”
Ertesi gece çolis kuvvetleri, başlarında Neıfeind olduğu halde, emir almadan Parisi terkettiler.
O sabah Oberg geldi ve başına gelenleri duj'up duymadığımı sordu. Ben. bilmemezlikten gelince:
"— Emrimdeki polis kuvvetlerinin bu gece bana sormadan, kaçıp gittiğini de bilmiyor musunuz?" dedi.
Hemen şu cevabı verdim:
"— Onu mu diyordunuz? Tabii, hemen haber aldım. Siz başka türlü bir hareket mi bekliyordunuz?’'
Şaşırarak yüzüme baktı. Ben devam ederek:
“— Adamlarınızdan başka, ne bek-liyebilirdiniz? Bunların dürüst hareket etmeleri mümkün mü?"
Oberg hâlâ anlamamazlıktan geliyordu. Nihayet, daha açık konuşmaya başladım:
“— Oberg, memleket büyük bir felâkete, hattâ inhidama doğru gidiyor. Cephe, eli silâh tutan her vatandaşa muhtaçken, genç, sıhhatli ve silâh kullanmasını bilen bir sürü a-dam, dört seneden beri, memleketin çektiği sefaletle alay eder gibi, Pa-riste zevk ve safa içinde yaşıyor. O-berg, bunlar; dürüst insan olamaz.”
Muhatabımın bütün mucip sebepleri çürümüştü. Bana ancak şunu söy-Jiyebildi:
"— Meseleyi, şimdiye kadar bu zaviyeden görmediğimi itiraf etmeliyim.”
Harp, artık kaybedilmişti. Parise, ilk geldiğim günler Kurmay Başka-mna. çok büyük bir felâkete doğru gittiğimizi söylemiştim. O. buna hiç ihtimal vermiyordu.
Şimdi artık düşünüyordum. Acaba bütün kuvvetlerimi Parisin merkezine toplayarak, seyyar birliklerle, köşe başlarında ve parklarda mevzi mi almalı idim ? Böyle bir tabiye, askeri vaziyete tesir etmiyecek, fakat, siyasi bakımdan, her iki millet ara-
İmha müfrezesinin Parise muvasa-
Pmcerplrnlrıı ateş eden çeteciler
Kadın çeteciler damlarda nöbet bekliyor
sındaki münafereti büsbütün arttıracaktı. Bu itibarla, şehir içinde intizamı zayıf kuvvetlerle muKafaza etmekle beraber, asıl mücadeleyi, şehir dışında kabul etmeye karar verdim.
İLK TAHRİP EMRİ :
Umumi karargâhın hakiki maksatları, Parisin içinde ve etrafında bulunan bütün sanayi tesislerinin tahribi İçin verilen bir emirden, sarahaten anlaşılıyordu. Bu yazılı e-mirle birlikte, Berimden Parise bir de mütehassıs imha müfrezesi geldi.
Bu emir muvacehesinde, şöyle düşündüm: Sanayi tesislerini tahrip e-decek olursak, senelerden beri sükûnet ve gayretle ekmeğini kazanmakta olan işçinin t yaşama imkânlarını yoketmiş, bu zümreyi bilerek sokağa ve gizli mukavemet hareketinin kucağına atmış olacağız. Sefaletle karşılaşan iççi, bizzarur silâha sarılacaktır.
Ben buna mukabil, işçiyi tezgâh başında tuttum, hattâ yevmiyesini bile, biraz arttırdım. Çünkü, bu gibi vaziyetlerde ancak yarım tedbir alınabilir; yarım tedbir ise, askerî bakımdan tamamen kıymetsiz olduğu gibi ancak nefret uyandırmaya yarar. Bu itibarla, imha müfrezesine komuta eden yarbaydan, karargâhımda kalarak plânlarını hazırlamasını ve emrimi beklemesini rica ettim. Şehirdeki heyecan artarak düşman yaklaşınca, müfrezeyi, imha emrini yerine getirmeden geri gönderdim.
KÖPRÜLERİN TAHRİBİ EMREDİLİYOR :
Çeviren:
Behçet Cemal
latmı takip eden 15 ağustosta, telsizle, Paris köprülerinin tahribi emredildi. Vaziyet artık sıkışıyordu. Düşmanın Parise, güney batıdan yaklaşacağına ihtimal vermiyor ve Müttefiklerin. Falais’deki işlerini bitirince, şehre zarar vermemek gayesile, Seme nehrini, Parisin güney doğusundan geçeceklerini tahmin ediyorum. Hakikaten. düşman, 15 ağustosta. Parisin güneyine, paraşüt kıtaları indirdi. Şehri muharebe dışı bırakmak i-çln. Müttefiklerin, bir muhafaza kordonu tesis ettikten sonra. Parisin etrafından dolaşmaları lâzımdı.
Bu durum karşısında, köprülerin tahribi, askeri bakımdan ne kıymet ifade edebilirdi? Şehirde mevcut 60 köprüden, yalnız üç tanesi sağlam kalsa bile tahrip ameliyesi, askeri bakımdan neticesiz kalacaktı. Bundan başka, köprübaşları, iyice tutulmadıkça, tahrip edilen köprülerin derhal kullanılır hale getirilebileceği de, askerlerce malûmdur. Halbuki, e-limdeki kuvvetler, köprübaşları nı muhafazaya kâfi değildi. Zaten, köprülere, kendi harekâtını için de muhtaçtım. Ve nihayet, bu vahşetti?
Dört yıldan beri, nefretle olsa bile, işgale, sükûnet ve basiretle tahammül etmiş olan şehri, bu hale getirmekte ne mâna vardı?
Bu itibarla, elimde ne malzeme, ne de istihkâm birliği bulunmadığını bahane ederek, köprüleri tahrip ede-miyeceğimi bildirdim. Bunun üzerine, Doğu Prusyada bulunan umumi karargâh. 91 inci paraşüt tümeninin istihkâm bölüğünü emrime verdi. U-zun zamandan beri şahsen tanıdığım bölük -komutanına, köprülerin keşfini yaparak imha malzemesini hazırlamasını ve fakat, benden emir almadıkça harekete geçmemesini sureti katiyede emrettim ve köprüleri, kendi harekâtın için lüzumlu saydığım için tahrip etmiyeceğımi de, ilâve ettim. Emrin İfası hususunda ordunun sorduğu suallere, oyalayıcı cevaplar vererek vaziyeti idare ettim.
Tahrip emirlerinin sebep olacakları neticeleri düşündükçe, takip edeceğim hareket hattı, gittikçe vuzuh peyda ediyordu. Bana verilen talimata göre, emrimdeki birliklerle, şehirde intizamı muhafaza ve geri çekilen ordu birliklerinin şehirden rahatça geçmelerini temin edecektim. Bu vazifelerimin ifası sırasında, tahribata lüzum olup olmadığına, mahalli askerî vaziyete yegâne vâkıf olan ben. şahsen karar verecektim Böyle tahribatın İse. vahameti arttıracağı muhakkaktı.
Memleket yazıları
Ayaş yolunda
BİLEN var, bilıniycn var: Ayaş, Ankaıanın batık uzeyindedir. Eski Ankara - İstanbul yolu üzerinde küçük bir İlçe. Bugün An-karaya çok mükemmel bir yolla bağlıdır. Yolun dörtte biri asfalt, dörtte üçü şose...
Başkentin İstanbul Caddesi, Ak-köprüyü geçer geçmez, fidanlıklar a-rasında sizi 15 dakika kadar süren yeşil bir tünele koyar. Bu yola isterseniz hıyaban, isterseniz bulvar diyebilirsiniz.
Etlmesğuda yaklaştıkça, o yeşil çatılı yolun hasretiyle tutuşmaya başlarsınız.
Yirmi yedi yılda bütün bu yollar boyunca ağaçlar yetiştirilebilirdi, memleket ağaç dikme, ağaç koruma seferberliğine çagırılabillr, dersiniz.
Ayaşa giderken, Sincnnköyün karşısından. Poligon’un içkiden, eskiden hayat dolu bir ilçe olan Zir’in yanından geçersiniz. Bir müddet tarlalar, bostanlar arasında yol aldıktan sonra Ayaşbeline doğru tırmanırsınız. Virajlar insana başdönmesi verirken, dağ rüzgârlariyle serinlersiniz. Gözlerinizi karşı bayırlara çevirirseniz, ak kırmaları yer yer yeşermiş görürsünüz.
Bel’e dolana dolana çıkar, Ayaşa ise döne döne inersiniz.
ATAŞTA:
1949 yazını Ayaşta geçirdim. Ayaş, Anadohınun dereiçi ilçelerinden biridir. önünde, ardında çıplak tepeler, dereler boyunca da yeşil bahçeler vardır. Yamaçlarda bağlar görürsünüz. ister istemez, şu dörtlüğü söyleyen Behçet Kemal’i hatırlarsınız: "Yukarı baktım mı kel kel tepeler* Dev ohıp dağları İşteşlin gelir.
Aşağı baktım mı yer yer bahçeler, Kuş olup dallarda ötesim gelir.,,
Ayaşta banyo mu almak istiyorsunuz. Karakayadaki "Kudret” havuzuna girebilirsiniz, ilk, çelikli suyunda yıkanırsanız, tüy gibi hafiflersiniz.
Bir yerinizde görünmiyen bir derdiniz mi var? İçmeceden tas tas su İçiniz. Yeni doğmuşa dönersiniz.
Ayaşta bulunduğum zaman İçmece üzerinde bilgi topladım. Bunlardan bir kısmı kimyevî, sıhhi; bir kısmı da efsanevidir. Kimyevi tarafını tıbba bırakıyor, efsanevi olanını anlatıyorum.
Ayaş içmecelerinln doğuşu efsanesi
Ayaş köylerinden birinde zengin, itibarlı bir ağa, bu ağanın da güze! bir kızı ile yiğit bir oğlu varmış. Bir gün gelmiş, güzel kızın gül benzi sa-
Kör talebelerin hayat şartlarını hafifletmeye doğru
Patisteki 100 kadar kör talebeye yatacak yer ve eşya temin ediliyor
Pariste, çoğu taşradan Konserva-tuvar. Hukuk, Edebiyat veya başka fakültelerin derslerini takip etmek üzere gelmiş 100 e yakın kör talebe vardır. Bıı gençler ekseriya çok fena şartlar içinde yaşamaktadır. Elektrik ve sobası olmıyan bir tavan a-rası odasında oturabilmek için 3000 franka yakın para ödemekle beraber, evin mutfağında hır kahve pişirmelerine bile müsaade edilmez. Gözü gören insan için hayat şartlarının bu kadar ağır olduğu bir devirde, körlerin çilesini düşünün.
Bu hazin vaziyete bir çare bulmak Üzere, 1927 de kurulan "Körler Haçlı Seferi Cemiyeti", bundan böyle kör talebelerinin mukadderatı ile uğraşacak. îlk adını olarak, kör talebeleri barındırmak üzere bu teşekkül, bir bina satın almıştır. 40 kadar talebeye yer temin eden bu binada, henüz pansiyonerlere yatak ve yorgan vermek imkân olmadığından bıı eşyaların tedariki için Fransızlar iane vermeye davet edilmiştir. Birkaç gün içinde toplanan ianelerin çokluğuna bakılırsa, kör Paris talebeleri yakında daha medeni ve insani bir hayat tarzına kavuşacaklardır
rarıp solmaya, karnı da günden güne kabarmaya başlamış.
Köyde fiskoslar almış, yürümüş. A-ğa, utancından el yüzüne bakamaz olmuş. Bütün ev halkı, zaman zaman kızı sorguya çekmiş:
— Kiminle temas ettin de bu hale geldin? diye.
Kız, bu ağır itham karşısında utanır, ağlar:
— Kimseyle görüşmedim; benim karnımdaki derttir, dert., dermiş,
Bu mutaassıp aile, kızlarını bir doktora göstermeyi de namuslarına yedirtmemişler.
Nihayet ağa. kızın karnı pek fazla kabarınca, oğlunu yanına çağırarak:
— Oğlum, demiş. Kardeşini al, götür; boztepelerin eteğindeki Kızılde-reye bırak. Kurtlar, kuşlar yesin, biz de namusumuzu temizlivelim.
Oğlan, babasının dediklerini yapmış.
Aradan bir hafta geçmiş. Kızın kardeşi meraklanmış. “Acaba kardeşim dağ başında ne oldu?” diye onu göremeye gitmiş.
Kardeşini bir kaynak başında sapasağlam görünce, şaşırmış! Kızın kamının şişi inmiş, yanaklarına kan gelmiş.
İki kardeş sarmaş dolaş olmuşlar. Kız anlatmış:
Buralarda dolaşırken, bir gün şu karşı tepeden uyuz bir tilki İndi. Bu gördüğün kaynakta yıkandı, gitti. 1-kinci gün de geldi; gene yıkandı, gitti. Dördüncü, beşinci, altıncı gün gene geldi. Yıkandı, gitti. Uyuz tilki o kadar güzelleşti, o kadar zindeleşti ki! Görsen hiç hasta olmamış sanırdır.
İçimi bir merak sardı. Kaynağı temizledim. Ben de her gün üç defa yıkandım; sıcak suyundan avuç avuç içtim; içtikçe ferahladım. Su, derdimi aldı, götürdü. İşte şimdi dipdiriyim.
Oğlan, kızdan af dilemiş ve atma bindirip köyüne götürmüş.
O gün bütün ev şenlik yapmış.
Ertesi gün, ağa adamlarını alarak kızını kurtaran kaynağın başına varmış ve kaynağı güzel iki havuz haline getirmiş.,
Bugün bu kaynak, yarı modem bir haldedir.
Her yıl yazın memleketin dört köşesinden gelen hastaları hayata kavuşturan İçmeler kasabası Ayaş, yılın dokuz ayında suyu savulmuş bir değirmen gibi sessizlik içindedir.
Yeni yapılacak olan Ankara - İstanbul asfalt yolu buradan geçtiği, Güdül bucağında veya merkezde bir şarap fabrikası kurulduğu, Kudret havuzu ile İçnıeceye devlet elini uzattığı takdirde, Ayaşın iç ve dış turizm bakımından hayli önemli bir rol oynayacağına inanıyorum.
Mehmet Neeatl ÖNGAY
7 yaşında ressam Haşan Kaptan, 80 tabloluk bir sergi açtı
Dün, saat 15,30 da, Beyoğlunda, Kız Sanat Olgunlaşma Enstitüsü »ergi salonunda, aynı zamanda hayret ve takdtr uyandıran bir resim sergisi açıldı. Zira sergide teşhir edilen yağlı boya ve kara kalem seksen kadar eserin ressamı 7 yaşında bir çocuktu. Ve, küçük yaşına rağmen gösterdiği renk duygusu ve ahengi ağabeylerinde gıpta uyandıracak bir derecede idi.
Haşan Kaptan adını taşıyan küçük sanatkârın bu sergisini, Güzel Sanatlar Akademisi tertip etmiştir. Aynı sergi, daha evvel, Ankarada Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açtırılmış bulunuyordu ve bu sergiden "New-York Mucize Çocuklar Müzesi,, iki resim satın almıştı.
Haşan Kaptan, resim telâkkisini tanınmış hır ressam olan babası Arif Kaptan’dan almış "Pedırzad” bir ressamdır. Dün teşhir ettiği resimler, küçük yaşta hemen bütün çocukların yaptıkları karalamalardan bambaşka bir anlayış ile meydana getirilmiş eserlerdi. Umumiyetle çocukların boyalara, kalem ve kâğıda karşı insiyaki bir temayülleri vardır. Nitekim sık sık yapılan ilkokul sergilerinde
Andıklarımız ■ Anmadıklarımız
“UNESCO” nizamnamesinde bile müellifler cemiyeti, hattâ cemiyetleri kurulması için bir temenni mevcut bulunmasına rağmen, öyle bir teşekkül meydana getirilemedi gitti
Refik Halid KARAY
. . EŞHURLARIMIZI anmak için doğum veya ölüm tarihlerinden hangisine itibar edeceğimizi henüz kararlaştırmış değiliz. Bunun en belirgin misallerini şu, içinde bulunduğumuz 1950 yılı martında görüyoruz. Mart, şöhret yapmış adamlarımıza taallûku bakımından hayli mühimdir. Zira geçmiş martlarda Koca Mustafa Reşit Paşa, Evliya Çelebi, Recalzade Ekrem Bey doğmuşlardır.
Yazık ki. yine martta kaybettiklerimizin yekûnu daha kabarık: Edip ve muharrirlerden Hüseyin Rahmi, Hallt Ziya, Ömer Seyfeddln; piyes üstadı Ahmet Nuri; doktorlardan Besim Ömer ve Akil Muhtar; devlet ricalinden Talât Paşa gibi... Takvime bakarak öğreniyorum: Komik Haşan Efendi de martta ölmüş.
Reşit Paşanın bir müddettir kapalı duran türbesini açmak suretiyle doğumunun 150 nci senesini, beklediğimiz şeklide pek iyi tebcil ettik; hep sevindik. O gibi anmalara ölümden ziyade doğum tarihi yakışıyor. Diğer taraftan gazeteler makaleler neşrederek Ömer Seyfeddin ile Akil Muhtarın ölüm günlerini hatırlattılar. Anlaşılıyor ki, meşhurlardan kimini göçüp gitmeleri, kimini de dünyaya gelmeleri vesilesiyle anmaktayız. Öyle olduğundan ötürü de hazan ölüm, bazan doğum günlerini bek-llyerek bir kısmını unutmaktayız.
Acaba işin bu tarafını usule bağlamak mümkün müdür? Tarihlerden yalnız bir tanesi muteber olsa herkes yapacağını daha iyi bilir ve daha güzel tertipler. Her ikisi fazla geleceği gibi alâkayı bir güne çe-kemiyerek dağınıklığa sebebiyet vereceğinden yapılanın tesiri de azalır.
Başka bir mesele de şudur: Anmalar gelişigüzel tekrar edilmeli mi, yoksa muayyen fasılalarla daha geniş ve ehemmiyetli şekilde mi olmalı? Filvaki fertler arzu ettikleri gibi harekette serbesttirler. Fakat resmi, yarı resmi müesseseler, faraza belediyeler - Atatürk matemi ile mahalli mühim vakaların yıldönümleri müstesna- ikinci derecedeki anma törenlerini hiç değilse beşer senelik fasılalara ayırmalıdırlar.
Zaten bu anmalarda da bir ölçü gözetemiyoruz. tatan bulun fetih yıldönümü gayet sönük geçiyor; öte yandan Barbaros ihtifali askeri bir mahiyet alıyor. Kabotaj Bayramı dediğimiz günde ise şehir, fetih yıldönümünde yapamadığımız bir coşkunlukla donanıyor, havuzlardan rengârenk sular fışkırıyor, fişekler atılıyor, cümbüşler ediliyor. Şüphe yok kİ, kabotaj bir muvaffakiyettir; lâkin kara sulanmızda vapur işletmek imtiyazını elde ettiğimize memnun olduğumuz kadar Fatih’in karada gemiler yürütmesine de sevinirsek kimse bizi haksız bulmaz!
Sonra bir cihete daha dikkati çekeceğimi Meslek cemiyetleri ve mü-esseaeleri anma törenlerine kaprisli şekilde ehemmiyet vermektedirler. Bakıyorsunuz, biri için 5?eu yerinden oynııyorj hele henüz hayatta ise jübilelerin envaiyle onu taltif çareleri aranıyor; bir başkası, ervaha karışmışı hiç hatırlanmıyor.
Meselâ İstanbul Şehir Tiyatrosu, hâlâ eserlerini repertuvannda muhafaza ettiği Ahmet Nuri Bey merhum için vefatının 15 inci yılma rastlayan bu martın 6 ncı gilnü bir anma töreni yaptı mı? Bilmiyorum, ben işitmedim. "Sekizinci” müellifi o müessesenın ilk kuruculanndandı, "Darülbedayi” e senelerce en verimli hizmetlerde bulunmuştu; yalnız kuruculukla kalmadı, kriz devresinde kurtarıcısı da olmuştu.
♦ ♦
Teessüf edilir kİ. Unesco nizamnamesinde bile müellifler cemiyeti hattâ cemiyetleri kurulması için bir temenni mevcut bulunmasına ve bu kabil cemiyetlerin birçok faydası haricinde milletlerarası fikir mübadelelerini sağlaması bakımından pek lüzumlu olduğuna işaret edilmesine rağmen öyle bir teşekkül meydana getirilemedi, gitti. Getirilseydi 1944 martının 8 inci günü vefat eden Hüseyin Rahmıyi ehemmiyetine lâyık tarzda anamamak günahı işlenmezdi.
Meslek dernekleri arasında bir "müellifler cemiyeti” bulunmaması fikir hayatımızın ve İçtimaî kabiliyetimizin düşük seviyesini işaretlendiriyor. Sekiz, on kalem erbabı bir araya gelip de hâlâ bu teşebbüsü başarmaya kalkışamadı; darmadağınık haldeyiz. Tabiidir ki, meşhur meslek-daşlarımızı anmak İşi de o yüzden tertibe sokulamıyor; ölmüşlerinki gibi dirilerin de haklan korunamıyor.
Şehrimize geldiğini duyduğum İngiliz tiyatro münekkidini götürecek, kabul edip ağırlayacak salâhiyet sahibi bir topluluktan ve bir "damaltı” ndan mahrum müellifler âlemi. Gûya, sene: 1950 !
cidden fevkalâdeye yaklaşan resimler görülür. Yalnız bunların ekserisi fevri veya tesadüfi şeylerdir, çocuk yaptığını devam veya tekrar edemez, resimlerde mektep arşivlerinde, aile albümlerinde hâtıra olarak kalır.
Haşan Kaptanı bunlardan ayıran şey. resimlerinin devamlı bir çalışma neticesi meydana getirilmiş olmasındadır Babasının ressam, evinin ve
ailesi muhitinin bir sanatkâr muhiti oluşu tabii istidadına ilâve edilince ona şimdilik bu meziyetleri vermiş bulunuyor, Temenni edelim ki, küçük sanatkâr, bugünkü safiyetine ve renk sezişine on sene sonra da sahip
olabilsin ve safiyeti şuur, sezişi bir anlayış haline gelsin.
Haşan Kaptanın sergisi 31 mart tarihine kadar devam edecektir. —
Ahmet Homdi Tanpınor
Sahnenin
Dışındakiler
• - V -
— Bak, diyordu. Hatırıma ne geliyor. Ama gülme... Beni azarlama da. Demin çıkmaz sokak dedim ya! Nereden aklıma geldi, biliyor musun? Bütün bu insanlar bana öyle geliyor ki, olacakları şeyi olamamışlar... Bir duvar önünde asıl yollarını değiştirmişler, yahut da oldukları yerde kalmışlar... Bu duvar nedir, sen biliyor musun?
— Hayır, dedim! Belki talihtir.
— Hayır değil... Talih başka bir şçy. Sonra sözünü değiştirdi. Dün akşam sinemaya gittik, dedi. Sefiller diye bir oyun vardı. Oradaki insanların da bizim gibi talihleri var’ İyi, kötü, kendilerine göre... Fakat hiç biri duvarın dibinde durmamışlardı. AX, birisi bize bunları anlatsa...
"Bize,..,, demişti ama, hakikatte beni düşündüğü yoktu. Bunu alınacağımı bildiği için söylemişti, Beni idare ediyordu, yalnız kalmamak, bir de kırmamak için! Zavallı Sahihli, bu duvarı birkaç «ene sonra karşısında görecekti. Ömrü onun dibinde bitecekti. Biz de onun yambaşında o gün sorduğu sualin cevabını bulacaktık.
— Çok düşünüyorsun sen... Bu kadar düşünme! Biz daha çocuğuz...
Bardağı bana uzattı. Rakıyı İçişime baktı.
41
Dudaklarını bükerek:
— Ben çocuk değilim artık., dedi. Emin ol artık çocuk değilim!
— Nesin? Büyük adam mısın?
Fakat sualime cevap vermedi:
— Rakı böyle içilmez, dedi. Yüzünü çok bu-ruşturuyorsunî Bak ben nasıl İçeceğim!
Yüzünün tek bir çizgisi bile kımıldamadan bir kaç yudum İçti. Ben gırtlağım yana yana:
— Sen alışmışsın! dedim. Ve öksürmeye başladım. Müthiş bir izzetinefis ıstırabı içindeydim.
— Hayır, kat’iyyen... Ben hiç yalan söylemedim. Ölürüm, yine yalan söylemem! Sonra sözünü tashih etti; Hiç olmazsa sana yalan söy-İcmiyeceğim, emin ol! dedi. Sonra birdenbire eski sözüne döndü: — Asıl korktuğum şey nedir, biliyor musun? Günün birinde babama veya anneme benzemek... Babam neyse, fakat anneme benzemek... Bir şikâyet makinesi olmak... Belki de onun bıı sözleri yüzünden, akşam eve döndüğüm zaman halimdeki acayipliği l’arkcdıp telâşa düşen anneme hakikati olduğu gibi söyledim. Bir müddet düşündü. Sonra. "Haydi git. yat... Baban görmesin! Yarın seninle konuşacağım!" dedi Ben de çekilip git ı mı.
Ertesi günden İtibaren Sabiha İle münasebetlerimiz iki taraftan da kontrol edilmeye başlandı. Bizi birbirimizle konuşmaktan menetmiyorlar. fakat dostluğumuza şüpheli ve tehlikeli bir şey gibi bakıyorlardı.
Nitekim üç dört gün sonra yine Sablhalardan eve dönüşümde annem bir çaresini bulup ağzımı kokladı. İlkönce hiç sesimi çıkarmadım. Fakat gece yatmadan evvel bir şey isteyip istemediğimi aormnk için odama gelince:
— Hiç hır şey İstemiyorum. Yalnız bir daha ağzımı koklama! dedim, ilkönce anlamamış 42
gibi baktı. Ben dcvaın ettim: Bana sor, öğrenmek istediğin şeyi... Ben sana yalan söylemem...
Sabiha, kendisinden çok uzak olduğum anlarda bile bende devam ediyor, insanlarla münasebetimi İçimden idare ediyordu.
Annem şüphelenmiş gibi sordu:
— Bunu kimden öğrendin?
— Sabıhadan... Tekrar başını sallayarak odadan çıktı. "Ah o kız... Ah, o kız..." diye mırıldandığını işittim.
Son derecede kederli idim Küçük dösluımın düşüncelerinin bu tarzda üstümden atlayışı beni yıkmış gibiydi. Kendimi hiç bir işe yaramaz bir insan sanıyordum. Ben Sabihada mahpus gibiydim Sabiha ise hiç de benimle iktifa etmek niyetinde değildi. Onun gözleri önünde başka şeyler aydınlanıyordu.
Sabihanın istediği oldu. 1910 dan beri Avru-pada bulunan Ihsan, hemen hemen o haftalarda memlekete döndü. Geldiğinin ertesi günü yolda rastlaştık. Ben ilkönce tanımadım. Son derecede kıbaı giyinmiş, gözleri parıl parıl yanan bu sert çehreli genç adamla, birkaç sene evvelki, saçları karmakarışık, evin içinde eski püskü kimin neyi varsa sırtına geçirip onunla çalışan, hazan sokağa o kıyafetle fırlayan, parmakları mürekkep lekesi içinde, yüzü sivilcelerle dolu, ayakkabısının hiç olmazsa tur tekinin bağı çözük delikanlı arasında hiç münasebet yoktu. Fakat o, yolumu kesti:
— Nereye böyle, dedi. Eski tanıdıklara selâm yok mu? Ben dün akşam, sen uğrarsın diye bekledim Bu sabah babam gördüm ama.,. Sonra omuzlarımdan tutup silkti. Pazıılannıı yokladı. — »Epeyce büyümüşüz, hım! Hem epeyce.., Yan göziyle ayaklarıma bakıyordu, O kadar kİ, pantalonunıuz, yeni olduğu halde kısa geliyor...
43
Saçlar da karışık! Marangozluk ne halde?
— Bıraktım.» dcdinı. Ancak evde çakılacak çivi, falan olursa.. Sonra tekrar yüzümü okşadı. — Yarın akşam uğra da konuşalım, olmaz mı ommioğhı... Bütün bunlar iyi idi ama, niye gülüyordu sanki? Bu gülüşe içerlememe rağmen ertesi akşam evlerine gittim .Fakat sokağa çıkmadan evvel epeyce telâş geçirdim. Panlalonu-ınıın askısını çıkardım, tâ ki. yarı dizime kadar çıkmasın! Nafileydi, hakikaten altı ayda boyum uzamıştı. O zaman lâcivert mektep elbiselerimi denedim .O da kısa İdi. Telâşımı gören babam işi sordu.. İsler istemez anlattım. "Benim pontalon-larımdan birini tecrübe et! Yarın yaptırırız, alırız, bir şey yaparız!" dedi.
Sonra birdenbire hatırına gelmiş gibi sordu:
— Dün gece, aklın yok ınuydu? Neye söylemedin ?
Babam anlamıyordu. O yaşın insana verdiği acayip duyguları anlamıyordu. Birdenbire büyümenin, çocuklukla büyük insanın arasındaki o mânâsız, sadece biyolojik olan bir hadde erişmenin İnsana verdiği acayip utanma duygusunu anlamıyordu. "Benim boyum büyüyor, durmadan büyüyor... Bende garip şeyler oluyor, değişiyorum. Herkeste o kadar gülünç olan yaştayım. Düşüncem, aklını, isteklerim, bütün uzviyetim iki âlem Arasında sallanıyor... Bunları nasıl
söyllyebılirdım ? Söyliyemedığim için, herkesten kendimi ayrılmış bulduğum için İster istemez, içime kapanıyor, ister istemez hoyrat oluyordum. Kadınların erkeklerden kaçtığı hır cemaatin ortasında belli etmemeye elimden keldlği kadar çalışarak ben kadınlardan kaçıyordum .Bir nisan ağacı gibi içimde tabiat durmadan çalışıyor, ben bu çalışmayı örtmeye gayret ediyordum. Bir
44
günde yirmi, yirmi beş yaşma gelsem ne kadar mesut olurdum!
Bu düşünceler arasında babamın pantalonla-rını tecrübe ettim. Nafile onlarda kısa geliyordu. Üstelik boldular da. O zaman çoktan beri babamla beraber bir yere gitmediğimizi hatırladım. Demek babanı bendeki değişikliği biliyor, beni başıboş bırakıyordu.
Çarnaçar eski elbiselerimi giyerek evden çıktını. Askıyı yeniden takmış, hattâ iyice çekmiştim. Bu halimle hır boslan korkuluğuna benzediğimi biliyor ve onun kadar kayıtsız olmayı istiyordum. Niçin İhsana bu kadar ehemmiyet veriyordum? Bu suali sorar sormaz, bütün o seneler içinde onu düşündüğümü kendi kendime itiraf ettim. Hayatımın her vakasında “Acaba, İhsan bu işi nasıl düşünür?” diye kendime sorduğum olmuştu Fakat bunu göstermemeliydim. GÖstermiyecektim.
İhsan hiç değişmemişti. Beni uzaktan o kadar ürküten adamı görür görmez düşüncelerim değişti, İnsan kendisini onun yanında son derecede rahat buluyordu. Nasıl Sabiha, annemle konuş urken birdenbire onun yaşma, âdeta hayat tecrübesine fırlamışsa. İhsan da benimle konuşurken sanki bütün dünyasını benim yaşıma, benlin kullandığım sözlere indirivernıişti. Beni hiç sıkmadan, küçültmeden hayatımı, çalışmalarımı öğrendi. Kendisine şiiri ve tabiat ilimlerini sevdiğimi söyledim. Okuduğum kitapları anlattım. Konuşurken, mektepte bize öğrendiklerimin çok üstünde olan bir takım şeyler bildiğimi anlıyordum. İhsan, hangi şairleri sevdiğimi sordu, O zamanlar Fikrete bayılıyordum.
— Detnımı var —
45
Bsyf» 4
Y F N t İSTANBUL
17 Mart 19150
Paris mektupları
Millî güreş takımımız dün Stokholm'a gitti
Stokholm’da güreşleri takip edecek olan arkadaşlarımız da aynı uçakla hareket ettiler
20 martta Stokholmda bavlıyacak Greko-Romen dünya birinciliklerine iştirak edecek olan milli güreş takımımız dün saat 17 do bir İskandinav uçağı ile İsveçe hareket etmiştir.
Antrenör Nuri Boytorun uçağın hareketinden evvel kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza şunları söylemiştir;
— Dünya birinciliklerine maalesef İstediğimiz gibi hazırlanmadan gidiyoruz. Bu hazırlanamamıZA sebep kış aylarında kampa girmemizdlr. Yaz olmuş olsaydı çocukların nefes kabiliyetlerini arttırmak için açık havada İdman ve koşu yapmak imkânını bulacaktık. Maamafih elimizden geldiği kadar çalıştık, şampiyonada üç sıkletten çok ümitvarım, diğerleri için
lo: Tevfik Yüce, 73 kilo; Celâl Atik. 79 kilo Ali Özdcmlr, 87 kilo; Adil Candemlr, Ağır: Muharrem Canda*.
Takımla beraber Vehbi Emre, Sa-dullah Çiftçjoğlu ve Nasuh Akar da gitmiştir.
Şehrimize Fransız güreş takımı İle beraber gelen ve iki aydan beri bizim güreşçilerle çalışan dört Fransız güreşçisi de bizim takımla beraber gitmişlerdir.
Dünya şampiyonumuz Yaşar Doğu henüz memleketimize gelmemiş olduğu için takıma iltihak edememiştir. Bu hususta kafile başkanı Vehbi Emre şunları söylemiştir:
— Yaşar Doğu şayet bugün dahi gelmiş olsaydı kendisini yine Stok-
Güreşçilerimizin Emlrgânda kaldıkları kamp blnmı
birşey »öyliyemem. Bu üç sıklet de Halil Kaya, Celâl Atik ve Ali özde-mirdir. A yi Yücel ve Tevfik Yüceden de blrşeyler beklenebilir. Allah bizimle beraber, inşaallah »İnimiz açık olarak memleketimize döneriz.
Milli güreş takımımız *u kadro İle yalo çıkmıştır;
52 kilo: Ali Yücel, 57 kilo Halil Kaya, 62 kilo: Mehmet Oktav, 67 ki-
holme götürecektik. Çünkü Yaşar her zaman için takımdaki yerini kolaylıkla alabilecek güreşçilerdendir. Fakat Yaşar, daha Pakistan» giderken, Stokholm müsabakalarına iştirak etmemek hususunda kararını vermiş, mesuliyet bizde değil, onu bizzat götürenlerdedir.
Avusturya boks takımı dün geldi
Stokholm güreşlerini gazetemiz namına takip edecek olan ekibimiz, Yazı İşleri Müdürü Sacld Öget ve foto muhabirimiz Hakkı Salt Tez de aynı uçakla hareket etmişlerdir.
20 milletin iştirak edeceği bıı dünya birinciliklerinin: neticesi her tarafta merakla beklenmektedir.
Avusturya şampiyonu boks takımı dün saat 14.45 te bir İskandinav u-çağiyle Ycşllköye gelmiştir. İçlerinde olimpiyatlara iştirak etmiş ve finalist olmuş kuvvetli boksörler vardır. Avusturya boks takımı İlk maçını cumartesi gecesi Boks İhtisas takımına karşı yapacaktır. Gelen boksörler şunlardır:
51 kilo; KrLstof WUhelm, 919 Kran-tner şampiyonu. 54 küo: Gausterer Robert, Avusturya şampiyonu (Londra olimpiyatlarında finalist olmuştur). 58 kilo; Eberhard Alfred 1949 I rantner şampiyonu. 02 kilo: Frank Erich, 1949 Avusturya finalisti. 67 küo Kraxner, Avusturya şampiyonu ve olimpiyat finalisti. 73 kilo: Koh-legger Hans, 1949 Avusturya şampiyonu. 80 kilo: Ameisblchler Kari, 949 Avusturya şampiyonu, Londra olimpiyatlarına iştirak etmiş ve finalist olmuştur.
Ankaranın Demirsporu ile Gençlerhirligi bu sabah geliyorlar
Milli Küme maçlan için Galatasaray ve BeşıkUşla karşılaşacak olan Demirspor ve Gençleı birliği futbol takşmları bu sabahki ekspresle şehrimize geleceklerdir.
harf
Her kelimeden diğerinden bir
İUvş ve ekslltmeıtlyle teşkil edilecektir. Harfler yer değiştirebilir.
1 — Kına zrınınn
Hayat cevheri
Câri Çorıgele asan Bir erkek ienıl Meleklerde vardır Denle nakli vasıtalarından Kemer
Bir renk
i-
8 —
4 —
5 — e — t • ir
Dt’-NKÜ BULMACANIN HALLİ
BOLDAN SAĞA:
1 — Bar 4 — Baııık a — Kalafat 8 — Kar D _ Mat 11 — Alık 12 — Saka 13 — Zan 16 —. 6/ıç 16 — Sarahat 19 — Nihat 20 — Fal.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1 — Bal 2 — Aş Ar 3 — Rxf 1 — Barınan 6 — Kümü ımt 6 — Palas 7 — Ta-kat 8 - K«» W — Taç 14 — Paha . ** A» — Hâl.
■ in- |
her zamandan fazla dolup
ntobÜMİerin İstemediğini yürümekten başka
gören Parisliler Işlerlııc gitmek İçin çare hıılufimdılıtr...
Pariste otobüs ve metro grevleri
nasıl başladı, nasıl bitti ?
Bir hafta müddetle nakil vasıtaları işlememiş, dükkânlar alışveriş tiyatrolar çalışmamış, fakat sinemalar
Paıartasi, 6 mart 1950
koyacağı ha-kamyonlar bu tanıyabilecek 7 fazla alabilen
karşılamış. Parislilere hâs bir espri İle bu hâdisenin de eğlenceli ve gülünç tarafını istismar etmeye çalışmıştı. Fakat dünden beri hava bir hayli değişti.
ı
yapamamış, taşmıştır
Parislilerin bir haftadan beri bekledikleri metro ve otobüs grevi bu sabah başladı. 10 gün evvel Renault fabrikasında başlayıp, Citroen, Peugeot ve Fransanın daha bir çok sanayi merkezlerine sirayet eden grev şimdi Paris’in bütün nakliye vaaıtalanna da yayılmıştır. Bir kaç gün evvel metro ve otobüs sen-dikftlan nezdlnde yapılan bir referandum grev lehine % 82 nlsbetlnde bir ekseriyet İle neticelenmiştir.
Bir haftadan beri Paris halkı pa zar Akşamı saat 8.30 da son toplan tısını yapacak oİAn sendikaların ka rarım bekliyor ve grev olduğu tak dirde normal hayatını idame için çn reler düşünüyordu,
Pazartesi sabAhı umum! grev gel di çattı. Günde milyonlarca İnsana muazzam mesafeler katettiren metro ve otobüsten mahrum Paris’in manzarası ne olacak? Şehrin hayatı duracak mı?
Hükümetin sefere her verdiği otokarlar, insan sürüsünü nasıl Paris'in 5-6 kişiden
taksileri nihayet dolmuş yapmaya tenezzül edecekler mi? Günlerden beri bu sualler kafamda birer istifham i-şaretl gibi yaşamaktadır.
Concorde ve Invalldes meydanlarında. başlarında beyaz kasket bulunan askeri zabıta memurları dolaşıyor. Invalldcs meydanı bir harp veya manevra sahasına dönmüş: Binlerce askeri kamyon »ıra İle dizilmiş bekliyor, Grev zamanlarında Invalides meydanı şehrin merkezi olur, şehrin her tarafına kamyon ve otokar seferleri oradan hareket eder. Bu sabah orada da tam bir sükûnet, bir geçit resmine hazırlık havası esiyor.
Sokaklarda bir kaç otokar dolaşıyor, bir kaç tane de her halde müsadere edilmiş otobüs. Bunların tıklım tıklım dulu olduğunu sanmayın. Şaşılacak şey: Otobüs duraklarında sair günler yüzlerce kişi sıra beklediği halde, bugün hemen hemen kimsecikler yok. Otokarların biletçileri müşteriye biletini binmeden kesiyor, Seyahat bileti de o kadar pahalı değil, 30 frank (25 kuruş), otobüsle uzun bir yoldan çok daha ucuz. Buna rağmen bunlara rağbet yok. Neden?
Şehirde bir çok metro şebekeleri işlemeye başladı, fakat ortada ne bilet satan var, ne de bilet zımbalı-yan. Yolcular intizamsız bir sürü halinde metro koridorlarında dolaşıyor. 20 dakikada bir hıncahınç dolmuş bir tren gelip duruveriyor. Yeni yolcu alacak yeri olmadığı halde, kapılar açılıp yüzlerce insan itişe kakışa İçeriye doluyor. Metro tren lcri insan ezmesi aürükliyen kara bir hayalet, metro koridorları ise met-rûk bir şatonun korkunç dehlizlerine döndü. İlk günü Paris hulkı bedava seyahat edebildiğine sevindi durdu. Şakalar, hoş vakalar oldu: Bir metro istasyonunda namuskâr bir hanım biletçi olmadığı için verilemiyen bilet paralarının toplanıp metro işçilerine verilmesini teklif etti. Derhal bir kulu bulundu, paralar toplandı. Parısin 12 nci bölgesinde bu şekilde 36.000 frank bir araya getirildi.

Çarşamba, 8 mart 1950
Son İki gün içinde Paris’in hayatı bir keşmekeşe döndü. Metro grevinin ilk günü halk, grevleri sükûnetle
Güreşçilerimizle beraber çalışını, Fransızların dört güreşçi*! blrurudn
Bu güzel teşebbüse mukabil metro grevi yankesicilerin de mükemmel İşine yaramaktadır. Dün. bu beylerin bayram günüydü! izdihamdan istifade. çantaları açıyor, içindeki cüzdanları aşırıyorlar. Bu hal, lıenıın gibi daha bir çok kadının başına geldi.
Şangır şungur camlar kınlıyor, şapkalar uçuyor, eziliyor, çocuklar bağırıyor. Tam bir ana baba günü!
Taksilere gelince, onlar da nazlı oldu. Yalnız İstedikleri istikamete yolcu alıyorlar. Yollardaki izdihamdan şikâyet etmek üzere, taksi sendikaları dün akşam şehir taksilerini Opera ve Madclelne civarında toplanmaya dâvet ettiler. İzdihama karşı İzdihamla mücadele’
Polisler iso sır oldular. Hangi bl-rino koşacaklarını şaşırmışlardır, parlâmentoda olan döğüşiere ını, yoksa yol ağızlarına mı. Her neyse Parlsın en büyük caddelerinden, küçük sokaklarına kadar seyrüseferin idaresi ışık tertibatı ılc Allaha kalmıştır. Tabii, netice olarak, ezilen, çiğnenen, devrilen, insanların sayısı hayli kabArık bir i ledlr.
Parlâmentodaki bacak, ayak kırık (lökülon dişleri.
vurulan, çarpılan gazetelerde bir rakam ııızotmek.
vuruk, ezik, kol. ve buruklarını, kanıyan burunları,
/
yırtılan elbiseleri de sayacak olursak. hesap tamam olur. Bulvar gazeteleri bile Parlâmentoda bir gece içinde kadın erkek mebusların birbirine savurdukları küfürleri nakletmekten Aciz olduklarını itiraf etmişlerdir. *
Pariste bir cinnet havası esmektedir. Bu havayı sezmemek, işin ciddiyetini görmemek için, başka tarafa bakanlar da yok değil. Radyo, televizyon, gazetelerin büyük bir kısmı M. Aurlol’ıın Londra seyahatini en ufak teferruatına kadar takip etmekte, hangi tabakta neler yendiği, Madame Aurlnl’un günde kaç defa elbise değiştirdiği, Fransız gazetecileri arasında yapılan bir seçimde hangi kadının şıklık birinciliğini kazandığı ve daha bir sürü palavra büyük manşetlerle gazete sayfalarını doldurmaktadır.
Paıar, 12 mart 1950
Bir haftaya yakın bir zaman tam nıânasiyle şeytan azabı çektikten sonra, Parisliler bu sabah metro grevinin bittiğini sevinçle öğrendiler.
Bu grev, herkesi şahsAn ve İşlerinde rahatsız ettikten başka, Parisln ticaret ve sosyal haya tın a da zararlı olmuştur. Bu kadar parlak olacağı beklenen Ev Eşyaları Sergisine grev günlerinde hAİk yüzde 30 nispetinden daha az rağbet etmiştir. Yiyecek dükkânları şikâyetçi, lokantacılar da zararda: Gaz yokluğu bir kaç kişiyi lokantada yemeye şevket t lyse de. gidiş geliş zorluklarından halk soğuk bir şey. bir sandviçle beslenmeyi tercih etmiş olacak. Hole tiyatrolar, bu hafta tiyatro meraklısı Parisliler tiyatroya gitmek zevkinden de m Ah* rum olmuşlardır. Opera ve Com^die Françolsc, esasen grev halindedir. Temsil veren tiyatrolar çja üçte bir nispetinde az satış yapmışlardır. Grevden müteessir olınıyan bir sinemalardır. Pariste iki türlü sinema var, büyük bulvarlarda daimi olarak nymyan büyük sinemalar, bir de yalnız gere seansları veren mahalle sinemaları.
Muhakkak ki, bu keşmekeş günlerinde sinemaya girip, olup biteni, sokakların İzdihamını, evde adamakıllı bir yemek pişirmeye yetmlven hava-gazını ve esen asabi havayı unutmak her Parisli için bir teselli İdi» İnsanlar yiyecek içecekten feda ediyor da âlnemasından mahrum olmaya razı olmuyor.
A FİLEM İZ Öğleden epeyce bir zaman »onra Patnos'tan yola düşmüştü. GUnler yazın on uzun günleri olduğu için otu mobillorimizin, gurupta değilse bile onun havaya bıraktığı aydınlık İçinde Van'ı tutacağına şüphe etmiyorduk. Ancak yolumuzun üstündeki Dedd'li Çayını hesaba katmam işlik. Oturduğumuz kır knh-vesindo onun HUİarının akşam» doğru dalma Arttığını haber vermişlerdi. Bu. belki de sabah saatlerinde yııkıırı tarlalar ve bahçelere çevrilen mıların akşama doğru başı boş bırakılmalarından İleri geliyordu. Fakat akşamla beraber çoğalıp coşan »ular o kadar masala benziyordu kİ kulak asmamıştık. Biraz sonra çayın ortasında yarıya kadar suya gömülmüş kocaman bîr İran kamyonunu görünce aklımız başımıza gel. dİ. Fakat, çok geç.
Kamyonun etrafında, ellerinde uzun Kırıklarla yarı çıplak bir yerli kalabalığı kaynaşıyordu. Bu kalabalığın kamyonun etrafından ayrılan bir kısmı, akıntıya karşı birbirine el verip zincirler yaparak ve sırıklara dayanarak bize doğru yürüdü. Aynı zamanda etrafımızda atlar ve boyundurukla manda çiftleri de peyda olmuştu.
Bu hazırlık bizim içindi. İçleri boşaltılan üç otomobilimiz manda-l»nn yedeğinde İran kamyonunun meydan» getirdiği siper önünden karşıya geçirilecek, biz ayaklarımızı çıkarıp bacaklarımızı rak atlara binecektik.
Burada çaresiz epeyce kaybolacaktı. Fakat buna yorduk. Tarihçi bir arkadaşımızın Dar» «»'ferlerine benzettiği bu a-lay bir yandan da bize çocukluk bayramlarımızın sürücü beygirlerin! hatırlatıyor, en tclâşçıİArımı-zı bile az çok eğlendiriyordu. Yerlilerin omuzlarına yerleşen şoförlerimiz sırıklarla çayın derinliğini ve bataklık derecesin! muayene ederlerken biz do kendi atlarımıza binmekte acele etmiş, her birinin basını tutan iki sırıkh muhafızla beraber kenarın kumsalında, »unnet çocukları gibi, dolaşmaya başlamıştık.
İşte bu esnada arkadaşlarımızdan bir türlü ata binmeye karar veremiyon bir tanesini bir yerli yakaladı. Çıplak göğsüne uzanıp dağılan sakalına rağnım çok genç bir adam olduğu belliydi. Sırtında muşamba haline gelmiş bir göm /lek, bacaklarında damgalı bir şo. kor çuvalı eskisinden yapılmış bir yırtık pnntalon vardı. Çok güç Anlaşılır bir türkço He derenin a-şağı tarafında bir sığ geçit bulunduğunu anlatarak kılavuzluk teklif ediyor, yalan söylüyorsa kafasını kesebileceğimizi işaretlerle anlatarak yemin ediyordu. Zaten bütün bu çarpımp çırpınmaların bu atlar ve boyundurukta mandaların ucu bir kaç para ümidine dayanâıtı kin daha aşağıda gizli geçidin bulunmast akla gelmlyecek bir şey değildi. Yalnız yabancı bir yerde hu kılıkta bir serserinin kılavuzluğuna nasıl güvenilir? Fakat arkadaşımız, yepyeni arabasının deredeki tran kamyonunun akıbetine uğramasından korkan şoförünün teşvikiyle buna karar verdi ve galiba jandarmalardan birinin de bu tecrübeden bir zarar çıkmı-yacağını anlatan bir işareti üzerine
K
Maden suyu
Yazan : Reşat Nuri GÜNTEKİN yanımızdaki tepenin arkasında kay bulup gittiler.
• ••
Atlarla vo türlü heyecanlar İçinde dereyi geçiş macerasının ne kadar sürdüğünü tahmin edemiye-coglm. Fakat her halde epeyce sürmüş olacaktı. Yalnız kalan İki otomobil tekrar yola düşülmeye hazır olduğu halde arkndaşımı-zınkl hâlâ görünürlerde yoktu ve bıı bizde ciddî bir ondlşo uyandırıyordu. Nihayet bir Jandarmayı atla o taraflara göndermeye hazırlandığımız aıradn karşıdan onların tozu dumana katarak geldiklerini gördük. Şoförün yanında o-turan arkadaşımız dehşetli memnundu:
— Geçitle beraber bir keşif de yaptım, diyordu. Bir maden »uyu. Vallahi eski Çltli ayarında bir maden »uyu, için do bakın...
Tesadüfen bütün su şişelerimiz onun ara basındaydı. Hepsini boşaltarak yolunün üstünde, bir mermer havuz içinde bulduğu mailen Huyu ilo yeniden doldurmuştu. Hepimiz birer şişe alarak bu gerçekten eski Çltli ayarındaki maden suyundan İçtik ve Vah'a gidinceye kadar her aklımıza gelişte şişelerimizi borazan çalar gibi ağzımıza dayayarak, yolun sarsıntılarında dişlerimizi kırmak tehlikesine rağmen içmeye devam ettik.
Sakallı kılavuzu bir daha görmediğimizi neden »onra hatırlıya-r»k ne olduğunu arkadaşımıza sormuştum:
— Geçidi gösterdiği için hemşe-rHerlndcn ölesiyo dayak yemekten korktu ve benden parayı alır almaz kaçtı, demişti.
Bivrtyn-
zaman acımı-
arabalar da
kaya ile iki bir çukura “Bizim ma-dlyor
On İki gün sonra aynı yoldan gerlyo dönüş, Ben arkadaşımızla beraber kılavuz arabasındayım. Paranın tadını alan kalabalık, bu sefer sabah olmasına rağmen, bizi yine atlar vs koşulu mandalarla beraber dere konarında bekliyor. Fakat biz uzaktan çapkın bir el selâ-miyle otomobili yeni geçide doğru çeviriyoruz. Arkadaki öyle.
llorido bir kaç iri cılız ağacın çevirdiği yaklaşırken Arkadaş:
den suyu deposuna geldik,, ve ayağımızın dibindeki şişeleri boşaltmaya hazırlanıyor. Neden olduğunu bilmeden elini tutuyorum. "Aman no olur ne olmaz gözümüzle görelim, diyorum. “Görülecek ne var kİ? Burusı işte” diyor. Fakat henıcn o anda gözleri yerinden oynıyarak şiddetle bağırmaya baş. lıyor: "Tuu Allah belâsını ver-sin.-" Ve arkasından bu çelebi a-d anı d an beklenmez bir sürü ağır küfür... Onu işitince şoför de azıyor vo tabii sorlye daha yakası a-çılmadıklannı ilâve ediyor.
Ağaçların «orasındaki çukurdan bir kaç kavuklu kadının, korkudan haykırışarak öteye beriye kaçıştıklarını görüyorum. Daha sonra su 1le dolu bir yalağın içinde çırılçıplak bir İhtiyar ayağa kalkıyor vo kollarını sallıyarak bağıra bağım dua ediyor Öteki araba, lar dA arkadan yetişmiş vo iş anlaşılmıştır. Arkadaşımızın keşfettiği maden suyu hakikaten hor derde deva maden*suyu imiş. U« yazlardan cüzamlılara kadar bütün şifAsız hastaları bir kaç günlük yollardan oraya getirirler, yaralar. çıbanlar, irinli kabuklarla dolu vûcutİanhı bu mübarek suya sokarak tedavi .ederlermiş.
Anî bir kalb krizinde yapılması lâzım gelen tedavi
Dr. Alice Chase
ALBI olduğunu bilen kimseler, krizlerden kaçınmak İçin neler yapılması lâzım geldiği-do bilirler. Fakat bazan öyle va-
nl
ziyetler olur kİ, krizi durdurmak insan kontrolünün haricindedir. Kalb hastalığına müptelâ biri, yalnızken. Ani bir kriz geçirirse, yapması elzem fakat zor olan en iyi şey. he-
Ayşe NÜN
— 47 —
KIYAMET GÜNÜ
te
• •
TURKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
Gazetemin Müdürü Ferden'i gördüm; hep*
demedim zamanı
Mini, olduğu gibi anlattım. Hikâyemi bitirince dedi ki:
rckli; zira teşebbüsten sekiz günden beri haberiniz vardı. Ağzınızı açıp kimseye bir şey söylemediniz.
şüpheli geldi rum!
hu eksikli. Beni yakalayacak.
MUHARRİRİ ; CAMI
kaldırdı, daldı ve dikliğine gö-
“ŞefaAt Vadisi” ııc
Vallahi, delikanlı, hareketiniz bana. Evet, sizden şüpheleniyo-
* ar
— Brlac, çocuğum.,. Yarın “Şefaat Vadisi” nin yolunu tutman lâzım.
mi gideyim?
mesele pek ehem-şey. Bütün asırlar




Ne bağırmaya vakit bulmuştum, ne de çırpınmaya! Ağzıma tıkadıkları bir bez parçasıyla şimdi, domuz sucuğu gibi iplere sarılmış, yerde yatıyordum. Doğrusunu isterseniz kendimi sucuğa değil, kaza benzetmekliğim lâzım. Zira kıyıya bağladığım sandalı öyle, açıkta bırakmıyacaktım, bir tarafa gizliyccck-tim. İhtiyatlı hareket bu şekilde hareketimi icap ettirirdi. Adada bir yabancının bulunduğu şüphesini kayık uyandırmıştı. Herifler kayığımın yanında bekledikleri takdirde beni ele geçireceklerine emindiler. Ne olsa dönmlye-cek miydim?
Borjiyamn neşeli neşeli emir verişlerini İşitiyorum;
a
— Boynuna kocaman bîr taş bağlayıp atınız göle! Yazık kİ, şu menfur kıyamet gününden beri vücutlerlmlz taarruzdan masun... Fakat su de dolu zindanından çıkıp kurtuluncaya kadar “fukara güruhu” çoktan Şefaat Vadisine gönderilmiş olacaktır.
»
Haşin eller ayaklanma ve boynuma birer kaldırım taşı bağlarlarken Borjiya ile konuşan XI. Louls'nln sesini tamdım:
— Nasıl, gördün mü aziz dostum? Ben sana adanın etrafını tarassut ettir miydi? Vaktiyle, hükümdarlığım Pleasis şatosunda böyle yaptırırdım.
İki adam beni yakaladı, yerden Vücudüm suya “cup!"
lün tâ dibine saplandı, kaldı.
Hiç de teneffüs zorluğu çekmiyorum, acı 'duymuyorum» Ebedi ve taarruzdan masun olan vücudüm suyun altında da sanki toprak üzerinde İmiş gibi yaşamakta devam ediyor. Çamur içinde, sırtüstü yatmaktayım. Zifiri karanlık! Tek ses, hattâ bir balığın geçişi ile yerinden oynayan su sarsıntısı bile yok. Zira balıklar dıriltihnemiştir. Şu var ki, duyduğum soğuk, oldukça nûhos.
Doğrusu gülünç vaziyetimi derin derin düşünebilmek İçin çok iyi, çok sakin ve münzevi bir mevkide bulunuyorum, şu »uyun derinliğinde!
Halimi tamamiyle temsil ve teeessürn et-


tiren bir vaziyet, doğrusu
Sular İçindeyim; parlak projem de benimle beraber «uya düştü. “Şefaat Vsdlaine hareket sırası,, gûya müdahale edece kİ im! Gûya zenginlerin suikasdı hakkında parlak bir röportaj yazacaktım! Hepsi bataklığa saplandı; sulara garkoldu.
Gölün dibinde geçirdiğini hayatı, dakikası dakikasına defterime kaydedecek değilim. O göl ki, Elvlı ve Laınartln'le beraber, Üzerinde kayıp gittiğim zaman bana ne derece şairane geliyordu! şimdi, çamurlu yalağına u-zandığım şu sırada, letafetini eskisi kadar takdir edemiyorum. Galiba onbeş »not kadar burada mahpus kaldım. Ancak ertesi günü, ikindiye doğru, iplerimi vücudümo bağlanmış olan taşlara sürte sürte kopara bilmiştim. U-zuıı süreri banyodan sırsıklam kesilmiş elbiselerimle hemen “Melekler İdaresi” ne koştum.
“Melek-MlblÜr”e, gizlice şahidi olduğum menfur suikAsdi anlatıyorum. Hoyhatl İşlerse başında melekler bulunsun, bütün İdarelerin birbirlerine benzediklerini ve hepsi gibi mesuliyetten ürktüklerini düşünememiştim. Beni dikkatle dinledikten sonra “Melek-MHdür” canı sıkılmış halde dedi ki:
— Olmadı bu |ş.„ Fena oldu bu şey.,. Onlar “Şefaat Vadisl“ne sabahleyin sevkedildl-ler. Müdahalede geciktik. Eğer meseleyi kurcalarsak başımız belâya girer. Mesele çıkarılmasını İstemeyiz! Filvaki üzüldük, çok ınüte-e»»lf olduk. Fakat artık no yapılabilir? Orada herşoy yolun» girecektir, elbette... Harekete geçip bizi zamanında haberdar etmeniz ge-
Hah, bir neredeyse! İzzetinefsim kırılmış halde protesto ediyorum vc ona, tam. “Şefaat Vadisi”ne hareket zurnanı mücrimleri nasıl yakalattıra-CAğım hakkındaki iyi niyetimi anlatmaya çalışıyorum.
Melek, azıcık yumuşadı:
— Niyetinizin İyi olduğunu kabul ediyorum. Fakat gurur ve şöhret hırsına kapılmak suretiyle günaha girdiğinizi de unutmayınız» Derhal haber vermeliydiniz. Neyse, işi ınafev-kınıA arzedorken sizi mesuliyetten kurtaracak şekilde tafsilâtlı bir rapor yazacağım. Lâkin, tekrar ediyorum, mesele İstemez... Mesele çıkarmanızı istomlyoruz.
“Melekler İdaresi” nden manevlyatim ta-mamiyle bozulmuş, üzgün, ezgin halde çıktım. Memur-Mcleklvrin mesuliyetten çekinerek İşi hasıraltı etmeleri pek mümkündü; bundan korkuyordum.
Maamafih “Melek-Müdür”ü de biraz haklı buluyorum, vicdan azabı duyuyorum. Şeni sul-kasdin muvaffak olmasında benim küçük bir hissem yok muydu? Kendimi gurura kaptırarak sükût etmekle biçare, masum fakirler cezaların en dehşetlisine çarpılacaklar. Ne yapacağım? Ne yapmalıyım? Allahım, bana muin ol. Ilham-ı-rabbanini esirgeme!

— Evet, yavrum. Bu mlyetli, pek muazzam bir boyunca görülmüş skandaHarın en heyecanlısı! Onun sayesinde gazetemizin satışını dört misil artıracağız. Yarın “Şefaat Vadisi., ne hususi muhabirimiz olarak gideceksin! Mahkeme huzurunda mücrimlerin maskelerini sen indireceksin! Amma da heyecanlı bir sahne, bu! Bana yazını derhal gönderirsin. Yazacağın makale, matbuat teessüs edeli bert yapılmış en muhteşem röportaj olacak! Hazırlan, evlâdım! Zaten namuslu bir adamın vazifesi ora-ya bizzat gitmek ve masumları mahkûmiyetten kurtarmaktır! Uyuştuk, değil mi?
Patronun zevkli heyecanından aptallaşarak teklifi kabul edıyoı*um. Forden esasen haklıdır; vazifem gitmeyi emrediyor.
— Dostun Anflör’e de haber ver. O da seninle yola çıkacak. Zira resim de lâzım. Ben “Melekler İdaresi” ile konuşup, basın kartlarınızı temin ederim. Bu vesikaları yarın, tayyarenizde hazır bulursunuz. Yallah! Yolunuz açık olsun!
Elvlr'den ayrılacağım İçin yüreğim burkuluyor. Gideceğimi öğrenince bol bol göz yaşlan döktü.
Akşam üzeri otelin parkında uzun uzun dolaştık. Birbirimizle İlk defa tanıştığımız eski sıraya yine oturduk; geç vakte kadar kaldık. Bir türlü ayrılmak cesaretini göatere-mlyorduk. Nihayet uzun, yürekler parçalayıcı bir buseden sonra. Elvlr, ağlaya ağlaya odasına döndü. Ben, tek bAşıma kalınca gözlerimi odanın penceresine diktim. Romantik bir yaz gecesi mehtabının ışığı altında ilk gördüğüm haliyle, Madmazel Elvlr Denuvaye, bu “1830“ yılı genç kızı tekrar karşımda belirdi.
Ağır ağır parktan Ayrıldım .
t De raınt var}
yecanlanmanıaktır. Eğer soğukkanlı ve sakin bir tarzda krizin geçmesini bekliyebülrse, his paniğinden arttığını zannettiği ıstırabı da hafifler. Soğukkanlılık ve telkin bir çok hastalıklarda iyi neticeler vermektedir.
Bir kalb krizi esnasında âraz ne olursa olsun, başın üzerine ve göğ-ae konan soğuk suda ıslanmış bir havlunun fevkalâde fsyıüıaı olur. Soğuk su. enerjinin iadesi ve teneffüsün düzelmesine yarayan mükemmel bir münebbihtin
Bu basit ilâç nefes darlığı, kalb tazyiki, umumi zafiyet ve diğer tehlikeli vaziyetlerde çok müessirdir.
Temiz havanın girebileceği açık bir pencerenin veya kapın1 n yanında oturmak veya rahatça yatmak da çok iyidir. Fakat hastanın yapabileceği en büyük yardım, krizden korkmamaktadır. Kalbin çalışması teneffüsü mümkün kılan sinirlerle alâkalıdır. Vücut sinirleri korkudan geril-mediği takdirde kalb daha rahat çalışır ve teneffüs de normal bir hal a-Iır. Nefes alırken kendinizi lüzumsuz yere yormadan, içinize mümkün olduğu kadar bol hava alın. Muntazam ve sakin nefes almaya çalışırsanız. kalbinizi boş yere yormamış olursunuz.
Eğer krizler sık sık tekerrür ediyorsa ve ıstırabunz da pek fazla ise. oksijen veya adrenalin gibi Acil tedavi usûllerine başvurulur. Adrenalin normal olarak vücuttan elde edilen uzvl bir maddedir. Sıhhati bozuk olanların bazan adrenal guddeleri de bozuk olur. Adrenal guddelerinin işlememesi ekseriya asmatik kalb hastalarında görülür Yarım veya bir santimetre küp adrenalin enjeksiyonu zamanında yapılırsa, hastanın hayatını kurtarabilir.
Hicri 1950 MART 17 Cuma Rumî
0. Evvel 28 1369 Mart 4 1366
VAKİT VASATI EZANİ
Güneş 6.08 11.51
ÖRle 12 23 6.06
İkindi 16.45 0.28
Akşam 18.18 12.00
Yatsı 10.49 .1.31
İmsak î 32 10.16
Cumhuriyet devrinde kara yollarımızın rejimi
Yazan : Nazır TOGJROL
5539 ıı^’ilı kanun gereğince 1 mart 1950 gününden İtibaren Devlet Karayolları Genel Müdürlüğü kurulmuş ve 1 Ağustos 1929 tarihinden beri yürürlükte buluann 1525 «ayılı “Şose ve Köprüler Kanunu” 20 yıl 6 ay yürürlükte kaldıktan sonra tarihe kamamı» bulunmaktadır.
1525 «ayılı kanunun hangi »artlar altında yapıldığı ve bu kanunun memleket hesabına ne dereceye kadar faydalı olduğu ve bu kanunda yapılan değişiklikler hakkında bir kalem denemeğini faydalı görüyorum.
Cumhuriyet kurulduğu zaman yol İçleri iki elden idare edilmekte idi:
1 — Valiler emrinde turuku huausi ye başmühendisi;
2 — Her viIAyette ayrıca Bakanlık emrinde “Turuku Umumiye” başmühendisleri vardı.
Meşrutiyetin son devirlerinde devlet yollarını yapabilmek üzere Fransız Reji General Şirketiyle yapılmış olan anlaşma esasından mülhem olan bu rejim, Cumhuriyet devrinde 102 sayılı kanun, aonra 23 şubat 1341 (1925) tarihinde yayınlanan 542 sayılı '‘Yol MÜ kellefiyetr Kanunu ile teyit edilmiştir.
gözü geçen yollar için mahalli idarelere tanınmış olan yetkinin tanzimi makaadiyle hazırlanmıştır.
Demiryol yapımının Devletçe ele alınmasına karar verildiği sıralarda Devletin yollar için aynı külfeti yük-lenemiyecegi düşünülmüş olsa gerektir ki, 1 ağustos 1927 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 1131 sayılı “Devlet ve Vilâyet Yollarının Tevhidi” Kanunu İle kara yollarının “inşa, tamir, İdare ve hüsnü muhafazası işi tamamen “tdarel hususiye” lere verilmiştir.
tki yıl yürürlükte kalan bu kanunun tatbikatı, her vilâyetin mahalli İhtiyaçları üzerinde durması sebebiyle memleket ölçüsünde bir program yapmaya imkân bulamamak sonucunu vermçitir. Hiç şüphesiz ki, genel bütçeden Devlet yollan için gerekli ödenek ayrılabilmiş olsa idi, bu kanundan o zamana göre çok fay» dalar alabilirdik.
Fakat Birinci Cihan Harbi sonunda ortaya çıkmış olan geniş ölçüdeki iktisadi güçlükler buna imkân vermemişti. Bu İtibarla Hükümet, memleketin genel olarak kara yolu ulaş hrmasım ele almak, bunun İçin dc mahalli idareler® verilmiş olan imkânlardan faydalanmak yolunu tutmuş ve bu maksatla 1525 sayılı “Şose ve Köprüler” Kanunu hazırlanmıştır.
1 ağustos 1929 tarihinde yürürlüğe girmiş olan bu kanun, gerek idare, gerek teşkilât bakımından içine aldığı hükümler, işlerin intizamını sağlamıştır. Kanunun birinci maddesi şöyle başlar :
“Türkiye Cumhuriyetindeki bütün şoselerle köprülerin inşa ve tamirlerine ve iyi bir halde muhafazalarına ait vezalfin tanzim ve idaresi, Nafıa Vekâletine mevdudur.”
Kanunun dördüncü maddesinde :
“Büyük köprüler ve milli .şoseler Nafıa Vekâletinin teklifi üzerine
Türkiye Pakistan ticareti
Karaşi 16 (Nafen) — Pakistan He Türkiye arasındaki ticari münasebetleri tetkik etmek üzere gayrı resmi bir Türk ticaret heyeti buraya gelmiştir.
Bu heyet SUmerbank’ı temsil etmektedir.
Öğrenildiğine göre, Türkiye, Pa-kistandan kenevir, darı, çay. spor levazımatı, günlük ile cerrahî âletleri almak istemektedir.
İcra Vekilleri Heyetince tâyin edilecek sırayı takiben yaptırılır.”
Denilmekte olduğundan, 1930 yılı başında köprülere ait olan sıra, İcra Vekilleri Heyetince tâyin edilmiş, hemen işe başlanmış ve milli Şoseler İçin de aynı usule göre hareket edilmiştir. Bu esas dahilinde yapılmış olan üç yıllık programa go* re, 1733 Km. esaslı surette tamir, 3484 Km, yeni olarak yol, 456 metre uzunlukta büyük köprü yapımı hedef tutulmuş ve 16.000.000 liralık bir ödeneğe ihtiyaç gösterilmiştir.
Ne yazık ki, bu kanunun yürütülmesi için lüzumlu parayı sağlayan 20 nd maddesi 2 - 8 - 1931 gün ve 1882 sayılı kanunla değiştirilmiş ve kanun kendine (para) yol arayan bir kör haline getirilmiştir.
Bu maddenin yürürlükten kaldırılması, yol tarihimizin bir dönüm noktası olmuştur.
1525 sayılı kanuna göre yol vergisinin Nafıa Vekâletine gelecek Ç(50 si %15e indirilmiştir. Bunun mânasını açıklamak için şu örneği vermek yerinde olur. 1930 yılında 3.090.205 lira olan Bakanlık hissesi. 1932 yılında 99.769 liraya inmiştir. Şose ve Köprüler Kanunu gereğince Bakanlıkça vilâyetlere bu yıl İçinde yapılmış olan 217.199 lira yardım bu rakamdan çıkarılınca, yol parasından özel idarelerin aldığı 8.943.705 liraya mukabil, Bakanlık 782.570 lira alabilmiş ve netice olarak, Bayındırlık Bakanlığınca yapılacak yollar için Devlet bütçesinden para temini zaruretinde kalınmıştır.
Vaziyeti şöyle özetliyebllirlz :
1— Dünya Savaşından önce Devlet yollarının müteahhit ecnebi bir firmaya yaptırılması düşünülmüş vâ Devlet yollan dışındaki yollar, vilâyetlere bırakılmışıtır.
2 — Cumhuriyet devrine girişte gene dışardan sermaj» ve müteahhit bir firma bulunur ümidiyle ata-tuku muhafaza edilmiş ve hattâ vilâyetlerin dunımu ıslah edilmiştir.
3 — Hükümet, kendi bütçesinden
para ayırarak, Devlet yollarını yapmaya mecbur olunca, yol vergisinin %50 sine el koymak zaruretinde kalmış. .
4 — Vilâyetler, ellerine geçirdikleri bu gelir kaynağını elden kaçırmayı doğru bulmamışlar, Bakanlığın $c50 hissesini %15e indirdikten başka, bu parayı yollardan başka işlere kullanmak yetkisini de almışlar, yol parasının ortalama ancak üçte birinin yollara harcandığı olmuş ve bu suretle yollar ihmal edilmiştir.
Netice olarak : İçeriden vilâyetlerin yanlış tutumları, dışardan ikinci Cihan Harbi, memlekette kara yollarının talihini karartmış olmasına rağmen bu kanunun yürürlüğü süresinde 150 den fazla büyük köprü. 18.000 Km. toprak tesviyesi halinde yol yapılmış, 12.678 Km. yol, esaslı tamir veya yeniden yapılmak suretiyle yaz: kış geçit verir hale getirilmiş ve 5.724 Km. yol, Devlet bakımına alınmıştır. Ve bu iş için genel ve Özel bütçelerden takriben 400 milyon liraya yakın para harcanmıştır.
Bunlara mukabil olarak da Türkiye Pakistana tütün, dökme demir, işlenmiş deriler, ilâçlar, asfalt, çelik boru, gazete kâğıdı dahil olmak üzere her nevi kâğıt, lavantalar ile çamaşırlık kumaşlar ihraç etmek istemektedir.
SÜmerbankın idaresinde Hereke Yünlü Fabrikasının Müdürü, bu heyetin başında bulunmaktadır.
Kısa haberler
Birleşik Amerika lUtkut siyasetinde koordinasyon
★ VVashlngton. 16 iYII.’Si — Avrupa ve Birleşik Amerika iktisadı sistemlerinin daha kolaylıkla işlemelerini temin için, Amerikan iktisat siyâsetinde bir koordinasyon tesisine lüzum görülmektedir. Dışişleri, Maliye, Ticaret ve Tarım bakanlıkları mümessilleri bu mevzuu müştereken tetkik etmektedirler.
Balık konserveciliği hakkında milletlerarası bir konferans
★ Oslo, (Reuter - Hususi ı — Holân-(1a gıda maddeleri ve ziraat mahsulleri tetkik grupu başkanı Birleşmiş Milletler Teşkilâtının, balık konserveciliğinin ıslâhı için milletlerarası bir konferans toplayacağını bildirmiştir.
Konferansta, uzak pazarlara sev-kedllecek balık konservelerini hazırlama usulleri üzerinde görüşülecektir. Konferansın eylül ayında Norveç’in Bergen şehrinde toplanması muhtemeldir.
Adenlz balıkçıları da toplanıyor
★ Beyrut 16 (Nafen) — Nisan ayında Akdenizde balık avım tanzim etmek üzere bir konferans toplanacaktır. Akdeniz sahili memleketlerine İtalyan hükümeti tarafından konferansa iştirak etmek üzere davetiyeler gönderilmiştir. Konferansın toplanma tarihi bu davetiyelere gelecek cevaplardan aonra tesblt edilecektir. Konferansın Akdenizde balık avım bir nizama bağlayacağı kuvvetle ü-mit edilmektedir.
Batı Alnmnyanııı bııgday anlaşmalına girmesi
★ Berlin, 16 (YÎRS) — Batı Alman-yanın milletlerarası buğday teşkilâtına Alınması, döviz tasarrufunu sağlayacaktır. Batı Alman-yanın bu suretle ithal edeceği 67 milyon bushel tutarında buğday, dünya piyasasındaki fiyattan daha ucuza malolacaktır,
İngiltere, petrol yasağını hafifletiyor
★ Wâshington. 16 (AP) — Birleşik Amerikanın Âyan Dışişleri Komisyonu Başkam Texas Demokrat Milletvekili Tom Connaly dün, İngilterenin, sterling sahasına, dolar mukabili benzin sokmamak hususundaki “radikal durumundan ayrılmakta olduğunu” söylemiştir.
Connaly, muhabirlere bu durum karşısında, ECA, İktisadi İşbirliği Kanununda, İngilterenin Amerikan iş adamlarına farklı muamele yapmasına mâni olacak şekilde tadilât yapılmasına da hacet kalmamış olduğunu belirtmiştir.
Başkan. ECA idaresinin, kendisine. İngilterenin durumunu değiştirmiş olduğunu söylemiş bulunduğunu bildirmiş, fakat tafsilât sahibi olmadığını ilâve etmiştir. Paris altın borsası canlanıyor
★ Paris. 16 (Y1RS) — Paris altın borsası bugün canlı muamelelere şahit olmuştur. Fakat fiyatların sukutu devam etmiştir. Külçe 480.000 franktan, Napoleon 3480 franktan ve dolar ise 815 franktan kapanmıştır.
İsvlçrenîn altın politikacı
★ Zürlh, ı Reuter - Hususi ı — Millî Banka Başkanı, frangın altın pariteslni muhafaza arzusunu ispat için bankanın halka altın satmasına lüzum olmadığını beyan etmiştir. Millî Banka, altının esas İtibariyle yalnız kendi elinde bulunması lüzumuna kanidir.
Başkan, alim ve sermaye piyasası şartlarına göre ve Amme iktisadi menfaatleri gözönünde bulundu-rulöiak, icabında altın satışına yeniden müsaade edilebileceğini ilâve etmiştir.
New-York kalay piyasan.
★ Parla. .16 (YİRSı — Nesv-York kalay borsası, libresi 74,3 i cent-ten 75,1/4 cent’e çıkmıştır.
Milletlerarası ticaret gerbestisl
Gümrük resimlerinin indirilmesi ihracat mallarımıza yarayacak
Ankara ı Hususi muhabirimizden) — Milletlerarası ticaretin daha serbest şartlar altında cereyanına zemin hazırlamak Üzere. devletlerin birbirlerine ihraç ettikleri maddeler üzerinde gümrük resmi indirmeleri yapmaları İçin 1047 de Cenevrede 23 memleket arasında imza edilmiş olan Uluslararası Anlaşmaya Hükümetimiz de katılmaya karar vermiştir. 1947 dc yalnız 23 milletin dahil bulundukları bu anlaşmaya, 1949 da Fransa da Annecy’de yapılan toplantı He daha on millet katılmış ve bu konvansiyona girmiş millet sayısı (33) e çıkmıştır. Bu toplantılara Türkiye iştirak etmemiş ve gümrük indirmeleri anlaşmalarına girmemiş bulunuyordu. Fakat son zamanlarda bu anlaşmaya girmemiş olmamızın zararlarını görmeye başlamış bulunuyoruz. Bu zararlardan bir misal olmak üzere Amerika piyasalarında Yunan tütünleriyle tütünlerimiz arasındaki durum zikredilmektedir. Yunanistan ve Amerika bu anlaşmaya İmza koymuş olduklarından, Amerika gümrükleri libre başına Yunan tütünlerinden 20 sent, Türk tütünlerinden 30 sent almaya başlamışlardır. Bu vaziyet tütünlerimizin satılmasında bir engel teşkil ettiğinden, hükümetimiz Amerikaya müracaatla aramızdaki ticaret mukavelesinde “bilâ kayt ve şart en fazla mazharı müsaade millet,, kaydının mevcut olduğunu ve esasen bu beynelmilel anlaşmaya da bu sene katılacağımızı bildirmiş ve Amerikadan, tütünlerimize de, Yunan tütünleri misillû alçak tarife tatbik edileceği sözünü almıştır. Fakat diğer memleketlerle olan anlaşmaların hepsinde bu “bilâ kayt ve şart., tabiri bulunmadığından ve biz de İndirmeli gümrük tarifeleri anlaşmasına henüz katılmamış bulunduğumuzdan ihraç mallarımızın en az 33 memlekette rakiplerimizin durumuna göre zayıf kalması ihtimali karşısında, bu anlaşmaya katılmak karan verilmiştir.
Katılma muamelesi 1950 eylülünde tngilteredo Turkay şehrinde yapılacak olan beynelmilel toplantıda cereyan edecektir, öğrendiğimize göre

Petrol sarfiyatımız artıyor
İzmit depolan, ucuzluk sağlıyor
Ankara 16 (Hususi muhabirimizden) — Bu sene akaryakıt sarfiyatımızın her yıldan fazla olacağı anlaşılmaktadır. Kara yollarının gelişmesi, motörlü nâkil vasıtalarının artması ve bilhassa son aylarda traktör İthalâtının çoğalması bu vaziyetin başlıca sebepleridir. Bu senekl akaryakıt ithalât miktarını alâkadarlar 500 bin tondan fazla olarak tahmin etmektedir.
Her yıl artan bu petrol ithalâtını karşılamak üzere yapılan depoların sayısı da gittikçe artmaktadır. İzmir depolarından sonra. Petrol Ofisin bu vıl İzmitte yaptırdığı büyük petrol depoları bu ay içinde tam randımanla çalışmaya başlamıştır. İzmit depoları, Anadoluya İatanbula nazaran 90 kilometre daha yakın olduğu İçin Eskişehir ve Ankara istikâmetindeki şehirlerin akaryakıt fiyatlarında tenzilât yapmak mümkün olmuştur.
aynı tarihte Almanya da bu anlaşmaya iltihak edecektir.
Bu mevzu ile İlgili olarak Dışişleri Bakanlığında toptanmış olan Bakan-hklararast Komisyon, bu çalışmalara tüccarlarımızın ve sanayicilerimizin iştirak etmesini de muvafık ve faydalı görmüş ve bu maksatla açılan anket resmen İlân edilmişti.
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Dairesi, bu mevzuu hulâsa eden bir tamim hazırlayarak Türkiye-nin bellibaşlı 25 odasına yollamış ve cevaplar istemiştir,
Bu mevzuu ettid etmek Üzere Ankara Ticaret ve Sanayi Odası bir toplantı yapmış ve Bakanlık Müşaviri de bu lçttmada hazır bulunmuştur. Kendisiyle konuştuğum ilgili müşavir ba-nA, Bakanlığın asıl. İstanbul ve İz-mirden gelecek cevaplan alâka ile beklemekte olduğunu bildirmiştir.
İzmir cevabını hazırlıyor
İzmir 16 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — 28 eylül 1950 de başlıya-cak olan gümrük tarifeleri ve ticaret genel anlaşması müzakerelerinde Türkiyeden üzerinde gümrük resmi tavizleri istenilmesi muhtemel maddeler listesini Ticaret Odamız tetkike başlamıştır.
Gümrük tavizlerine dahil maddeler sayısı 204 tür. Oda bu bahiste ihracat maddelerimiz bakımından bir karara varmadan ve Ticaret Bakanlığına teklifte bulunmadan önce, Bakan-lıklararası Komisyonunun hangi maddelerimiz hakkında ne nisbette alıcı memleketlerden gümrük tenzilâtı İstediği. ve hangilerinin konsolidasyo-na tâbi tutulması istendiğinin açıklanmasına lüzum görmüştür. Oda bununla beraber bu önemli konu üzerinde büyük bîr hassaslıkla durmaktadır. Ticaret Bakanlığının bu konuda yaptığı ankete İzmir Ticaret Odası ehemmiyetiyle mütenasip bir cevap vermek üzere ithalâtta ve ihracatta karşılıklı olarak gümrük tenzilâtına taraftar olmakla beraber bunun memleket iktisadiyatı ve gümrük varidatı üzerindeki tesirlerini, tam bir memleket endişesiyle mütalâa etmektedir.
ıfetüsaı
1
mortisman
nisbetleri
İzmirliler, görüşlerini tesbit ettiler
İzmir 16 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ticaret Odası yeni Gelir Vergisine esas olmak üzere Ticaret Bakanlığınca hazırlanarak mütAİâası alınmak üzere gönderilen amortisman tablolarını tetkik ederek mütalâasını hazırlamıştır.
Odamız ticarethane binaları amortismanını % 2 den İki buçuğa, atölyeler ve enerji makineleri amortismanım f'r 6,5 dan % 10 a, trikotaj, sargı ve dokuma makınaları amortismanını rr 8,5 dan % 10 a, valslı değirmenler ve elâvatörler amortismanını % 20 ye çıkarmış ve bazılarının dayanma ve yüzde nfebetlenni indirmiştir. Bu meyandn amortisman hisselerinde yer almayan peynir, kırema makineleri amortismanını % 25 süt kazanlarım % 20, üzüm kalbur makinelerini % 20 telaroiarı % 50, kükürt odalarını % 20. kereste bıçkı makinelerini 9J 10, pamuk hazarlarını O 50, tütün işletme malzemesini r/r 20 olarak amortismana tabı tutmuştur .
Ankara Çimento Fabrikası
Tevsi ve ıslah edilecek fabrikada istihsal, yılda 15 binden 50 bin tona çıkarılıyor
Ankara 16 (Hususî muhabirimizden) — Memlekette yeni başlamış olan geniş ölçüdeki inşaat faaliyetine cevap verecek kâfi miktarda çimento istihsal olunamadığı nazara alınarak bir taraftan Sivas Fabrikası genişletildi, burada senevi istihsal (100) bin tondan (180) bin tona çıkarılırken, diğer yandan Aakara Çimento Fabrikasının da tevsi ve ıslah edilmesi İçin yeni bir proje hazırlanmıştır.
Fabrika bugün kısmen hurdalarmış olup yılda ancak 15.000 ton çimento istihsal etmektedir. HaJbuki yalnız nefs-i Ankaranm çimento ihtiyacı yılda 30.000 tonu geçmektedir. Kaldı ki Sivastan ve İstanbuldan gelen çimentonun tonu Ankara piyasalarına 90 liraya mal olduğu halde Ankara fabrikası tonunu 68,5 liraya satabilmektedir. Fabrika ıslah ve tevsi edilirse bu rakamın 53 liraya düşeceği hesaplanmıştır. Yapılan projeye göre Ankara çimento fabrikası senede 50 bin ton çimento yapacak, hem Ankaranın, hem de hinterlandının ihtiyaçlarına cevap verebilecektir. Hâlen proje İşletmeler Bakanlığında tetkikte bulunup, bu ay içinde tevsi kararının çıkması beklenmektedir.
Maraş, Ceyhan bendini bekliyor
Marafı 16 (Hususî muhabirimizden) — Ceyhan nehri üzerinde Güvercinlik mevkiinde kurulacak bir bent ile nehrin suyu çevrilecek, 11 metrelik bir düşüş sağlanarak burada tesisi kararlaşan santraldan 1500 kilovat enerji elde edilecektir. Maraş-tan 13,5 kilometre uzakta bulunacak santrRİdan istihsal edilecek enerji 22 bin voltluk hava hattiyle Maraşa taşınacaktır.
Bütün etütleri ve projeleri ikmal edilen bu bent ve santral inşaatının yakında ihalesi beklenmektedir. Yaz aylarında saniyede 1 metreküp akım sulama işlerinde kullanılarak Maraş çeltikçiliği bir misli daha verimli hale getirilecektir. Proje gerçekleştiği gün Maraş hem elektriğe, hem de geniş sulama imkânlarına kavuşmuş o-lacaktır.
Türk Ticaret Bankası Hissedarlar Genel Kurulu toplandı
Ankara 16 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Türk Ticaret Bankasının aene’lk gene Itoplantısı bugün saat 10 da bankanın genel merkezinde yapılmıştır. Toplantıda bankanın 31 inci hesap yılına ait idare meclisi raporu okunmuştur.
Raporda iş hacminin bu sene de geniş mikyasta arttığı şube ve ajanslarının büyük rağbete mazhar olduğu bildirilmekte ve memleketimizdeki iktisadi, ticari hareketlerden faydalanılarak geçen yıla nazaran daha verimli neticeler elde edildiği ifade edilmektedir.
Bilânçosundan anlaşıldığına göre banka bir yıl içinde 785 bin Hra kâr sağlamış ve ortaklarımla % 8 safi temettü hissesi dağıtmıştır. Bu sebeple ortaklar, şirket sermayesini 4.400.000 liraya çıkarmışlardır. Bankanın şimdiye kadar temin ettiği kârlardan ayırdığı ihtiyatlar yekûnu 1.877.000 lirayı bulmuştur. Süreleri bitmiş yönetim kurulu üyeleri yeniden seçilmişlerdir.
Sebze ve Meyva
Komitesinin toplantısı
Toplantıda Sebze ve Meyva Kooperatifinin halka daha faydalı olması görüşüldü
Ticaret ve Toprak Mahsulleri Ofislerinin delegelerinden mürekkep Sebze ve Meyve Komitesi, dün Sebze ve Meyve Kooperatifinde bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıda, şehrimizin muhtelif semtlerinde bulunan satış mağazalarında daha ne gibi ucuz maddelerin satılabileceği bahis mevzuu olmuştur.
Yaş Meyva ve Sebze Kooperatifleri satış mağazaları böylelikle yavaş yavaş bir manav dükkânı olmaktan çıkarak umumî ihtiyaca cevap verecek şekilde çeşitli gıda maddelerini halka ucuza verecek müesseseler haline getirilecektir.
Bu cümleden olarak Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından birkaç aydan beri buralarda satışa arzedllen bakliyat çeşitleri arttırılacaktır. Vakıflar İdaresinin zeytin yağlarına ilâveten bu defa diğer Tarım Satış Kooperatiflerinin bütün istihsal maddeleri de bu dükkânlarda satışa konulacaktır.
Çuval fiyatları düşüyor
Buna mukabil kanaviçe fiyatları sağlamdır.
Piyasada çuval fiyatlarında düşüklük devam etmektedir. Son bir hafta içinde 2,50 librelik Kalküta çuvalı 260 kuruştan 245 kuruşa kadar düşmüştür. Alâkadarların ifadesine göre, fiyat sukutunda iki âmil bulunmaktadır:
1 — İhracat mevsimi geçtiği için, çuvala karşı isteklerin azalması,
2 — Ingiliz lirasının devalüasyonundan sonra. Hindlstandan sipariş edilen çuvalların yüzde 30 nisbetınde ucuza gelmesi Çuval fiyatlarında düşüklük olduğu halde, kanaviçe fiyatları sağlam durumunu muhafaza etmektedir. Hindistan Hükümetinin bir aralık kanaviçe ihracatına müsaade etmemesi, kanaviçe fiyatlarının artışına sebebiyet vermiştir.
Turfanda taze peynirler piyasaya arzediliyor
Yeni yılın turfanda peynir mahsullerinden. dil, lor gibi çeşitler piyasaya arzedilmiştlr. Bunlardan dil peyniri perakende olarak 400 kuruşa, lor peyniri de 300 kuruşa satılmaktadır.
Geçen yılın beyaz peynir fiyatlarında da tedricî bir surette gerileme görülmektedir.
Borsada tam yağlı beyaz peynirler, 200 - 210 kuruş arasında muamele görmektedir. Halbuki bundan iki hafta evvel fiyat 230 kuruştu.
Bu yıl Trakyada hayvan telefatı az olduğundan, geçen yıla nazaran daha fazla peynir istihsal edileceği tahmin edilmektedir.
Kahve ucuzluyor
Son bir hafta içinde, piyasada toptan kahve fiatleri 780 kuruştan 750 kuruşa kadar düşmüştür. Fiatlerin düşmesindeki sebep, son günlerde yalnız İzmir piyasasına 7400 çuval kahve gelmesidir. Bundan bir hafta evvel de limanımıza 6000 çuval kahve gelmişti.
I I6/////J950 Perşembe I
İstanbul Borsası
İstanbul Ticaret Borsas
Devlet Tahvilleri
Açılış
Knp/ınıtj
Buglln
Adana Ticaret Borsası
narlssı
Şirket Tahvilleri
Trabzon Ticaret Borsası
Şirket Hisse Senetleri
Eskişehir Ticaret Borsası
En ı.'tağı
Ecnobi Tahviller
Etmuk Akala Pamuk Akala Pamuk yeril I Pamuk makine
EKki Kapanış
Buğday yumuşak Buğday «ert
GUmüş Gr PUtin “
Düktınııı Huni Maddeleri)
liftik (ana mal) ...........
rittik (Natürai) ...........
Yapak Anadolu (Kırkım)
Kanı deriler •
Slğlı salamura (ı(a»ap» kİ Keçi turlu kuru kilosu..... Kovun hav» kuruau kilosu
FlMlIkı
a) 5c5û rundııııanli kabuklu tombul
b) İç Sıra kontrollü
176/1«»
10 — 1ÎÛ. 140
İM41
Kalkınma
Sterling
Dolur .....
Fr, F'rangı İsviçre Fr BMç, Fr ... İsveç Kr„
Florin
Liret .....
Drahmi ... Eacoudoa
İzmir:
Müdahale mubayaalarının tesiriyle çefclnfctate kuru üzüm piyasasındaki nlsbi istikrar devam etmektedir. A serisi incirlerin durumunda görülen saâ lamlığa mukabil B serisi küçük kıtali İncirler alıcı bulamamakladır.
Borsada pamuğun sakın durumu de-fiyat gerilemektedir. Yegâne alıcı olan pamoA: yağı fabrikalarının alâkasızlığı yüzünden borsada pamuk dur-
gun vaziyettedir.
Zürich Borsası (Serbest)
ıScııutı lu^iur .
Zeytinyağı (Ekstra ohsua) Buşamyagı (Raf tcnclceli) Ayçiçeği ‘Rafine tenekell) Fındık ysat (Çıplak)
Hulçe ferli Ur
Külçe Desusss
Cumhuriyet ,.. Rs«nt ........
Hamli ........
GufOen .......
Ingiliz ......
Fransız kok ... NâpoJâon (II İsviçre
Gümüş, Plâtin
l.lli.İUSO
Durumu
Türk Unun ......
Dolar ..........
Sterlin^
Fransız Frangı
Adana :
Adanada pamuk kampanya*) sona ermiş, 301685 balya gibi büyük hır rakama ulaşan rekolteden 133000 balyalık muazzam bir stok elde kalmıştır. Borsa satışları 70 ilâ 80 ton arasındadır.
Bütün ümitler SÜmerbank'ın piyasaya girip esaslı surette pamuk alacağı nok« tasına bağlanmıştır.
İzmir Ticaret Borsası
Borsalarda vaziyet İstanbul t
Dün Ticaret Borsacında ham deriler üzerine mahdut miktarda muameleler olmuştur. Fındık piyasası İse gevşek durumunu muhafaza etmekteydi.
Kambiyo ve Esham ve Tahvilât Borsacında 7 faizli muhtelif tertiplerde* ki Milli Müdafaa, Dcmirpallan tahvilleri üzerine istekler artmıştır. Yüzde yedi tahvillerinin satıcısından ziyade alıcısı bulunmaklaydı. Bu istekler karşısında Devlet tahvillerinin fiyatları İlerleme kaydetmiştir.
ikramiyen .........
Demiryolu fV ...
Demiryolu V .......
inw Ikramlyeil ....
Olârrlerl
Demiryolu vı • ••••«• I» •>..••••«•»
I i ••*••• ili. *••«••««.
1WİÖ İstikrazı I........
l'Hb (I....
Mim Muoanuı ı ..........
1949 I
193ı Slvım-Emırum I. 1931 II VII.
HM) Damirvoib ı.........
HM) II.......
IÖI) lll......
Mili) MüdofâB i.........
il.
lll ....
.. «• I V.ı....
ıltıiuıtuH
Huğdav yumuşak ( l’uc.j Buğday yumuşak (Utısin).
Arpıt Yemlik (dökme) .... Misil (Seri) çuvalı ......
Fasuiya Horoz ....
Fasulva Çalı vııınuşnk...
Kuryemi --------
Me.rc iıuek kırmızı iç çu.
Mercimek ynşü
Nohut Knlnıklu ...........
lııırıı Mcyvıılur 4
Fındık 1 kabuklu sivri) ..
Fındık lîç tombul) .......
• VI/ -l.ıbuUluı ..........
Ceviz (İç nnturel) ........
u»lı 11111 Ihr t
Ayçiçeği tohumu ............
Keten 11) lı umu
Ivendirtohu m u
Sı Ma m (Bandırma) .........
Yer fıetığı kabuklu ........
(•) Gününde Borsada muameleaitescU edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Bugün Son Kapanış
Usum çukirdokaiK No.V 51.75
İncir A soritl No. S.... (3.— -13.-
B serİHİ No, 108 M.— 56.—
Pamuk Alenin l 23 i.—
Pamuk Akala (I 217.— 217-
Pamuk Aknla (II ....... 190 — 190.—
Pamuk veril 185 - 143 —
Pamukyağı (rafine) ... 138.— 136-
Pamuk çekirdeği
En nşnğı En yukarı
T. C. Ziraat Bankıinı 20.23 20.30
Anadolu D Y T.rtlp A/B. lll.— 109.-
•• c
»• 6W. ♦.0
,, Mumcu, bonet. O7.1W sr.M
T. C. Merkez Bankası ... 130- 131.(
Türkiye to Bankası 27. W 27.B0
l’Ürk Ticaret Bankan ...... ö- 6-
Aralan Çimento lfl.75 • 17 25
Şark Değirmencilik 2.3 20 23 V)
Milli Renatirans H — 16,25
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dün Eâkl kur
((W Ufj cl 1 —. Sen t / ••••«••••(«• Sert K19 mahsulü No. 3 268.- 289 1/4
Kırmıaı No. 2 ... 245.— 242 1/S
l’nnıııh Mlddllng (LJbresL=Sent) M At* t • ••••Ş •>•••• »es •eoOassfSOss •••«••*«• 31.70 31.62
M fiv i••••••••« 32.23 32.17
rcmmuı 32.23 32.16
İC 1 m »••••»»• ı •. • • • «at «••••••• aaaoaa — 30.32
liftik (l ılbr^sl—Son t) (««••>•••••• 1 OküftA 1 • • .. • tat ta. ••••>• 68/60 66.-
Fındık (LlbroHİ=S(nt) ÜaouIcIu yeril İri 23.- 21.-
.. orta 22.80 22.50
uevnnı iç ithal nınlı 36.— 37.—
Ekstra İri iç İthal malı 42.— 42.—
Kuru üzüm (Libresi =Sant) Thompson çekirdelcalz aeçma U 1/4 111/4
Keten tohumu (Buşeli = Dolar)... 3.75 3.80
MinneapoİİB 3.80 8.80
Kalay (Lfbretıt^Sent) 73.— 74.50
Levha-tcneke (.100 libre dolar) 7.30 7.30
Londra Borsası
Keton lobumu (Tonu=Stor1lng) Böm btıy «••••ı. ••>••••. ...••••••• 68.— 68.— ;
Kalküta 67.— 67.-
Ver fıstığı Hindistan •R 64 3/4
Bradford Piyasası
Tiftik iri mal (L|bresi=Fent) 34.—Nom
„ Sıra malı w —t 30.- „
Tün Anadolu • .♦ 20/21 20/21 ..
„ Trakya M o 18/21 18/21 J
İskenderiye Borsası
Pamuk (RantarızsTaJlan Ashmounl Kısa elyaftı F/G. 80.85 80.85
Karnak Uzun elyaf!) F/G. 89.75 92— |
Sayfa R
V E N t İSTANBUL
17 Mart 1M0
İSTANBUL
MÜNDERİCATI
BOL RESİMLERİ
AVRUPflDA VE
MEMLEKETTE
GAZETEDİR
Akkurum Ozbay
Yakında çıkacak
ıneması
otobtls
WAGGONFABRIK
UERDINGEN
YENİ İSTANBUL ATIL.-JI
UERDINGEN
DEVLET DENİZYOLLARI
KOKUSUZ ve DUMANSIZ YANAR
Kadınların
f • • • • t oıııu
ETIBANK
PARİS
İzmir ve Ege bölgesinin çok sevdiği Bevliye Mütehassısı
Her çeşit kömür sobasında üstten yakmak suretiyle,
ÜÇ SENE TAHSİL İMKANI VEREN
Çok Hafif Buna
Eskişehir felâketzedeleri menfaatine
20 Mart Pazartesi akşamı saat 21 do
Dr. Operatör Hayrı Şaykam
eıı sihirli
Üsküdar depomuzdan henüz kömürlerini alamamış olan* larm, yalnız kok kömür ihtiyaçları Kadıköy depolarımızdan karşılanacaktır. Bu münasebetle, Üsküdar deposundan kendi semtlerine kadar Belediyece fiyatlandırılmış araba ücretlerinden fazlası Müesscsenıizce ve ayaca nakliyecilere ödeneceğini sayın halkımızın dikkat nazarına arzederiz.
Bu hususta depo memurlarımıza gerekli talimat verilmiştir. (315^ı
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesinden
şasısız ince yapı ve dayanıklı.
masrafı az. içerisi geniş.
Sürat • Konfor • Temizlik . Eğlence
En nefis yemekler • en itinalı servis
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki iktisadi başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
geçildiği Ani bir kalb krizi neti ccsındc 16 - 3 • 1950 sabahı ve fat etmiştir. Cenazesi, bugüı Cuma namazını müteakip Karşı yakadaki Rayejan sokak 28 nu maralı evinden alınarak, Soğuk kuyudaki aile kabristanına tevd olunacaktır. Müteveffaya tanrı dan mağfiret ve kederli ailesin» başsağlığı dileriz.
DU55ELDORFER VVAGGONFABRIK A. G., Düsseldorf ile beraber çalışmaktadır.
| Mullard
Radyolarınızda Ingiliz ma-mulâtı Mullard lambalarını kullanmakla, cihazınızın randımanı artar, ömrü uzar
Yukardan cereyanla işleyen, sağlam
İşletme mukabil
Büyük Gala Müsameresi
MUAMMER KARACA — GÜZİN ÖZİPEK — TEVHİT BİLGE
MAN t AT AKİS tarafından romca şarkılar ROSE AVRİL, en son ve müntahap reportuariyle Şehrimizin bütün artistleri iştirak edeceklerdir-Biletleriniz, SARAY tj i çe leri udi h evvelden hinin edilebilir.
t
’•!?L •
En elverişli ev yakıtı olan Linyit kömürünüh>
KALORÎSt ODUNDAN ÜSTÜN FÎATI İSE DAHA UCUZDUR
Boh Akdeniz Halli • hhnbuhPire-Napoli• Marsılya-uenova
Doğu Güney Akdeniz Haltı • İstanbul Jımir Pire LimasoL Beyrut İskenderiye Napoli-Marsilya-Cenova
SİYASI İKTİSABI
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fiilen idaro eden : FARUK A. SUNTER
Basıldığı yer ;
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
I
MÜZE
BUGÜN AÇIK OLAN MÜZELER
İSTANBUL
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERSEY
Atatürk İnkılâp Müzesi 10-12.14-17
Ayasofya (Telf. 21750) 10-10
Arkeoloji 13-10
Eeki Şark Eserleri Şubesi
(Telf. 21682) Belediye Müzesi Tevfik Fikret Aşiyan
Müzesi
10-12
10-12,14-17
10-12,14-17
İZMİR
Arkeoloji Müzeni (33211 9-12 13.30-17
TİYATROLAR
İSTANBUL
OEMJLtt TİYATROLARI;
DRAM KISMI (42157) Geco 20.3ü da Kaili.
KOMEDİ KISMİ: 20.30 da Kadınlar Terzihaneni
MUAMMER KARACA Ol'EKb
Ti: Gece 20 30 da Osman Blkea.
YENİ SES OPERETİ: Gece 20.45 te Evvel Zaman İçinde.
TAKSİM BELEDİYE PAVYONUı (Teli. 82904) Parisli Şantöz Robo AvriL
BONAJK PAV İYONU; Her akşam. Yunan Şantözü ZOZO.
ANKARA
BÜYÜK TİYATRO: Sa..u 20 de Köylü Kamucu. Palyaço - Opera — (öğretmen ve öğrencilere).
BÜÇÜK TİYATRO (11169) Saat: 20 de 1 — Dünya Göziylc. 2 — Tüccar.
İZMİR
tEHİK TİYATROSU : Oyuncu (Komedi).
KONFERANSLAR
Teknik Üniversite salonu 17.00. İngiliz Tiyatro Münekkidi Mr. Alan Dent. "Shakeepcare'i füme çekerken”.
SİNEMA
BEYOĞLU CİHET»
AKIN (80718) 1 — Çingene Baron
2 — Kalbime Doğmuştu. ATLAS (40835) Vatan Haini. ALKAZAR (42562) Sarışın Şeytan AR (4439lı Znfcre Doğru.
El.HAM RA (43595) Vatan Kurtaran Adan,
İNCİ (85505) Şehzade Azmi. İPEK (442891 Düşman Kardeşler. LALE (43595) Vatan Kurtaran
Aftan.
MELEK (40868) Genç Kız Kalbi. SARAY (41659) Kadın Cellâdı.
SI ATPARK (831431 1 - Kocam
Öldürmedi. 2 — Ölümden Firar. SPMER (42851) Şehzade Azmi ŞARK (40380) Korkunç Akın.
Suııre: Üvey Baba (yeril)
81K (43726) 1 - Tosun Paşa. 2 — Kerimin Çilesi.
TAKSİM (43191) Bir Fırtına Gecesi.
TAN: 1 - Yaban Gülü. 2 — Kanlı Buso.
YENİ (S4137) 1 - Aşk ve Müzik.
2 — Atlatılan Tehlike.
V NAL (49306) 1 — Tarzan Ormanlar Aslanı. — Eski Eklencoler,
YILDIZ (42847) Ahret Yolcuları
İSTANBUL CİHET)
ALEMDAR (23683) - Neslmaçl Anıerikada, 2 — GUnahkAr Baba.
AYSU (21917) 1 - Asil Ruhlar.
2 — Kara Ok.
AZAK (23542) 1 — TuİBa, 2 —
Balıkçının Sevgilini.
ÇEMBER LİTAŞ (22513) Üvey Baba.
FEIIAH; Uçuruma Doğru
HAI.K (21994) 1 — Damga iı Ganga-ter, 2 — Yedi Deniz Galipleri. İSTANBUL (22367) 1 - Tarzan
Ormanlar Aralan). 2 - (tenkil Sürprizler.
KisMET (21901) i - Haçlı Seferleri. 2 — At Cambazları
MARMARA İ23860) L- Gönülden Sesler. 2 - Altııı Kelepçe
MİLLİ (22962ı i GünahkOr Baba, 2 - Nealmuçl Amerlkada, TVRAN (221.27) 1 - Balıkçının
SevgliieL 2 -r Tulsa
YENİ (Bakırköy 16-120) l Yuvan (Arap filmi). 2 — ihtira a Kurbanları
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 - Fedailer Kalesi, 2 — Aptal Aşık.
OPERA (60821) Suare; ı - isti kİ Al Fedaileri, 2 — MeçhOl Arkadaş, 1 — Haydut Aşkı. 2- Eka-prva Clıı&yetl
81‘REYYA (60682) I Sihirli
Ses. 2 — Hamlet. Suare: 1 — Monto Krlatn 2 — Canunlnr Savaşı.
TELDE6İICMEM 1 - Bir Yabancı, 2 — Kanatlardan Türbe.
ANKARA
ANKARA Aşk Adası.
BÜYÜK Bedelia.
CEBECİ Saygun (Türkçe), PARK Uçuruma Doğru (yeril), ULUS Havanada festival SÜMER I — Maakoll süvarinin
İntikamı. 2 - Şeytanın Pençesi SI S Uçuruma doğru.
YENİ Uçuruma doğru
İZMİR
ELHAMRA • Hurruv Kumarbazı
LA I E: 1 - Yanlış Numara. 2 -Sporun Zaferi.
TAN: 1 — Yanlış Numara. 4 -Sporun Zaferi
TAYYARE: Kadın İntikamı.
YENİ» I — İki Yavru, 2 — Kara Ok
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK 1 Kalbime Doğmuştu. 2 - Susan Dudaklar
SÜMER: Zafer Marşı
SIHHÎ İMDAT
1 Ma ıı uuı ueyugiu ı İH'Jd
Anadolu vakan» M1536
ArıKnri' 91
t Z m i • •751
IS» Ugiu IİUI-. ^U*HltO ‘UIS72
laianbuı 24222 üsküdnı 60915
Ankara 00. İzmir 2222, K. yaka 15055
L A D 1 f O m
••Yeni İMtıiiil»ul”un buğun İçin tavsiye ettiği programlar: DAHİLDE:
8.30 Ankarıı: Mozart He Mııj. kcınan konçertosu (pl) — 18.00 Aı-1 •1 • İnce g(Üİ — 19 M) Ankara . Tarihi Türk müziği -19.2(1 İstanbul: Radyo senfoni orkestrası konseri — S). 15 Ankara Beethoven keınaıı kon-çcrtOMU (pli — 21.15 Htanbui: Fasıl he veli.
II t HİÇ TE:
20.30 Londra: l.ouih Kentner piyano roahall — 22.00 Turin ı3ü-l,3nı): Veıdl kon ser vat u varı orkestranı konseri
A N K ARA:
.7.30 M. b. Ayarı - 7.3i Neşeli parçalar ipli — 7.15 Haberler ve hava raporu 8.90 Şarkılar (pli M. 15 Hafif melodiler ipil 8.25 Günün programı — M.30 Mozart Re Mııj Koınan konçertomu ipi) O.İHı Kapanış.
12.38 Açılıp vo program - 13.80 M. 8. Ayarı — 13.30 K ırışık şarkılar - 13.İMİ ilahinler 13.15 Potpuriler ipli — 13.80 öğle gazetesi — 13.15 Jlnınıy VVakely triosu tpl) 11.1)9 Akşam prog-rtıtnı. hava raporu vo kapanış.
17.58 Açılış vo program 18.00 M. S. Ayarı — 18.00 ince saz — 18.5ü Konuşııın: Çalışanların Muit I — 18.15 Film yıldızları söylüyor (plı 19.00 Ha herler —
19.15 Geçmişle bugün — 10.29 Tarihi Türk müziği 20 00 Varyete müzikleri (pl) - 20.15 Rml-yo guaetosl — 20,80 Serbest aa-at — 39.35 Orkestra eserleri (pl) I
•Ijmi Konuşma: TürlÇiyetle Mar-sluıll rifını — 21.15 Beethoven komıuı konçertosu (pl) — 22.00 Konuşma: B. M. M. Saati —
32.15 Dana orkestraları çalıyor (pl) — 22.15 M. S. Ayarı ve haberler — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBI L:
12.57 Açılış vo programlar — 13.00 Haberler — 13.15 Şarkı ve türküler (pl) — 13.30 Çeşitli hafif müzik (pl) — 13.50 Şarkı ve türküler — 11.30 Serbest snnt — 11.45 Hafif orkestralardan melodiler (pl> — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar 18.00
Dana müziği (pl) — 18.30 Viyolonsel «oluları ıpl) Johunn Sc-hııMlan Bavlı... Süite N'> l den kısımlar 18.15 Menıloltct türküleri - 19.00 Hnherler 19.15
Hafif ıra müziği (pl) 19.20
Radyo senfoni urlıeHtraaı konseri. W A. Mozart... Piyano Icon-Moriosu ”Si bemol’ Solist Küçük piyanist Engin Sııbnr, W. A. Mozart,,, "Eine Kirine Nııcht Müzik0 - 20.00 Saz eserleri
20.15 Gelir Vergisi san ti 211.30 Dinleyici isi ekleri (Türk müziği) ?l.oo iktisat bahisleri, konuşan: Prof. Hazım Atıf Kuyucuk — 31.15 Fasıl heyeti konseri — 22.00 Konsoı lo ipli Frans Llszt,.. Piyano konsertOMU No. 2, Fcllx Mcndtdssohn.. Piyano konseriosu — 22.15 Haberler — 23.00 DnnB müziği tpl) —
23.30 Programlar ve kapanış.
YABANC I IIADYOİ.AKDAN SEÇME TAYINLAR:
7.15 Londra: Dinleyici istekleri 8.15 l^omlıvı: Philip Green orkestrası — 9.31) Londra: D&ns müziği — 10.90 Londra: Klâsik
ııÜEİk — 11.30 Lfuulru. Dinleyici istekleri — 12.30 Londra: Eddlo Sh«w ve orkestrası - 14.15 Londra; Hafif orkestra — 16.15 Londra: BBC İskoç orkestrası konscM — 15.15 Londra: Caz Klııl.u —. 18.00 AbN (210.2ın PlAk resmi geçlti — 18.18 Lon« dra; Dinleyici istekleri — i».3t» Londra: Gvraldo konser orkestrası — 20.30 Londra: Loııls
Kentner piyano resitali — 21.39 Stutgarl (622,6nı): Senfonik
konser (Beethoven) — 23.00 Turin (304,3ın): Verdi konaorvatu-varı orkestrası konseri,— 22.15 Londra: Operalardan parçalar — !3.oo Londra: Caro) Gibbons’dan piyano parçaları — 33.ıo Münih (405,4 m). Senfonik konser îHuydn, Mozart, Strawinsky ı — il. 15 Frankfurt (208.6 m): Caz Klübu — 2L15 AFN (240,2 m):
Plaklarla Oiız.
UÇAK - TEEN1-VAPUR
Dikli.\ 1 tiusa lulaynuy İv '»eler
terde tv^ışıkllk olabilir GIJLECEK (»LAN UÇAKLAR
m. 50 D.H.Y «Türk) Ankaradan
12.50 tznnrden.
II 15 Al R. (MiHir) köşeden. Kahire Let
10.20 D H Y (Türle) kuradan Adanu. An-
10.35 D H Y (TUrK) Beyrut köşe. An kamdan Lel
GID Et EK OLA N t’ (.AKLA H
9.— S. R. «İsviçre» Atina, Cenevre. Zürich’e.
II.- D.H.Y (Türk) Ankaraya 11.20 ., tamire.
13.50 .. .. Ankaraya.
GELECEK OLAN VARIRLAR
6.30 KONYA (Bandırmadan)
7.— SEYYAR (Karablg&d&n)
10.00 Üîgen (Ayvalıktan)
21.30 Marakaz (Bandırmadan) GtDECEK OLAN l’APURLAB
4. — ANAFARTA (îneboiuya).
5. 15 Marakaz (Bandırmaya). İL— ÜLGEN (Avvalık-lzmir(. 19.— SEYYAR (Karablgaya). GELECEK OLAN EKSPRESLE»
7.10 Torosu
$.30 Ankara.
GİDEC8K OLAN EKSPRESLE» IS.10 Ankara
t ulMıM :
İstanbul (Eminönü) Haşan
Hulüsl (Küçukpazar) — ObdÜl-kadlr (Alemdar) - Süreyya (Kuınkapı), lEYOCLU:
Mntkovlç (Merkez) Galatasaray (Merkez) — Ertuğrul ı Taksimi - ismet «Taksim» — Kara köy (Galata) - Mncka IŞİŞİH - Feriköy (Şişil) Haakdy — Merkez (Kasımpaşa) FATİH:
İsmail Hakkı (Sehzudehaşıı -Saiâhaddin Gürgen (Aksaray) — Emin Rıdvan (Samntva) — Haseki (Şehremini) - Ahmet Suat «Karagtımrükı Hayım Berk (Fener).
EYtT: Ayvansaray — Şifa BEŞİKT Aş
Nail Halil Yeni (Oıtaköv) — Arnavut köy — Merkez ı Bebek) ( SKİ »Alt: Çanılıyurl
K ADI KÖY:
Yeldeğlrmenl Kızıltoprak — Göztepe — Bostancı.
HE5 BELİ \D Hevbellada. Bl VI KADA: Merkez
AN KARA
sağlık — Derman - tstanbul
İZMİR
Yardım (Alsancak) — Karataş (Yalılar) — Cumhuriyet (Eşref-paşa) — Halk (Basmahane) — Birlik (Kemeraltı).

Comments (0)