i o Mart ı yâu
Cumaiiesi
SİYASİ İKTİSADİ
ou yı ıvo
iû Kuruı
*
1
A
1
I
4
V
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir
»
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir met’ullyet kabul edilmez.
Telefon: 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
r
jÇ ve DIŞ
POLiTiKA
_ 17/111/1950 -
r\
Churchill’in hücumlarına cevap veren Attlee diyor ki:
"İngiltere, müttefikleri ile
Acheson'un ikinci nutku
/\ CHESON’UN ikinci nutku-' ' na, "Sovyet Rusya ile bir
hesaplaşma" da diyebiliriz. Filvaki Amerika Dışişleri Bakanı, âdeta meydan okurcasına yahut yol kesercesine, Kremlin’i yedi mühim mesele üzerinde mütalâa beyan etmeye davet ediyor.
Almanya, Japonya ve A\-us-turya ile henüz askıda duran barış muahedenamelerini imzalamak; komünist partileri vasıta-siyle normal ve meşru hükümetleri yıkmaya çalışmaktan vazgeçmek; Demir-perdenin arkasını tahliye etmek; silâhsızlanma ve atom hakkında bir anlaşmaya varmak; Kore'deki durumu tasfiye etmek; sefarethaneler ve bunların memurlarına karşı müesses nezaket ve saygı kaidelerine riayet etmek; Sovyet halkını yalan yanlış ve tek taraflı malûmat ile beslemeye nihayet vermek, bu meselelere dahil bulunmaktadır.
Nutkun dikkatle tahlili neticesinde, şu görülüyor ki, maksat, Sovyet Rusyaya muayyen ihtilâf noktalarını ve bunların ne şekilde ortadan kalkabileceğini kısaca işaret etmek ve bu suretle bir nevi aklaşma zemini göstermek değildir. Sarfedilen sözlerden böyle bir mâna çıkarmak kabil olsa bile, asıl istenilen bu değildir. Acheson, daha ziyade Amerika ve dünya âmme efkârına hitap ederek, mevcut soğuk harbin derin sebeplerini ve eğer bu sebepler izale edilemezse, Amerika ile dostlarının neden her şeye hazır oLmaları lâzım geldiğini göstermek istemiştir.
Öyle sanıyoruz ki, hürriyet fikrine niyet her insan, Acheson ile beraberdir. Dünyayı huzursuz kılan büyük ihtilâfların tablosu, gerçekten, onun çizdiği gibidir. Sovyet Rusya, meşruiyet ve karşılıklı emniyet esasına dayanan bir dünyanın üzerinde, kanun dışı bir mevcudiyet idame etmek ve barışa benzer bir halin kendisi için müsait perdesi arkasında, kendi gibi düşünmiyen dünyanın sistemli ve programlı bir şekilde tahrip ve tasfiyesini hazırlamak peşindedir.
Bunu bize açıkça söylemekten çekinmiyen Amerikan devlet adamı, buna rağmen bedbin değildir. Teşrih masası başında, hiç de basit olmıyan bir illeti izah eder gibi, hakikati olduğu gibi göstermekte, Sovyet Rusya ile anlaşmayı kolay sananları, iyi düşünmeye davet eylemektedir.
Şunu da ilâve edelim ki, Sovyet Rusya, istediği ve bunun fiilî delillerini verdiği takdirde, Amerikanın bir anlaşmaya asla muarız olmadığını, ölçülü bir ifade ile tasrih ettikten başka, Acheson, tedbirli ve politika istikametinde şimdiye kadar alınmış olan tedbirleri saymayı ve bunların edilmesi lüzumunu ihtar etmeyi de ihmal etmiş değildir.
Bu ikinci nutukta, bir husus göze çarpmaktadır. O da şu ki, Çindeki vaziyetten hiç bahis yoktur. Zaten birinci nutuktan sonra bunun böyle olmasında zaruret vardır. Çünkü bunda. Acheson, Çine Asya memleketlerinde tahrikât yapmamasını ve bunun kendisi ve dostları için zararlı olacağını söylemekle, bu memlekete ait olan siyasî durumu müstakillen mütalâa edebileceğini bir bakıma göre ima ve ihsas etmiştir.
Beyanatın daha ziyade dünya ve Amerika âmme efkârını vir istikametinde yapıldığı belli olmakla beraber, muhtemel müzakere için yarı aralık kapı bırakılmış olduğu hissinin uyanmasına sebep de, budur : Çin meselesinden bahsedilmemiş olması.
bağlı ve barışı bir mede-ihtiyacı olarak hisseden
kuvvetli
takviye
ten-
bir bir
★ ★ ★★
Amerikan Kurmay Başkanı Türkiyeye gelecek
'Vashlngton, 17 A. A. (United Pressı — Kurmaybaşkanı General J. LaWton Colllna, yakında Türkiye. Yunanistan ve İranı ziyaret edeceğini bildirmiştir.
Colllns He meslektaşları «alı günü uçakla Washingtondan ayrılacaklardır.
|| YENİ İSTANBUL'un Kuponu
birlikte hareket etmektedir,,
"Almanyaya karşı siyasetimiz, sarahatle
belirtilmiş bulunuyor"
Cumhurbaşkanı İnönü, yanında Basın Y ayın Geııel Müdürü bulunduğu halde McCormlck ile görüşüyor

Amerikalı milyoner gazeteci,
Ingilfereyi şöyle tarif ediyor r
"Ingiltere, Avrupanın
hasta adamıdır,,
Londra 17, A A. ıAfp) — Attlee, dün akşam Avam Kamarasında sa vunma hakkındaki müzakereleri kaparken Chuıchıll'e şiddetle hücum elmiş: “Ciddi müzakerelere yalnız Churchill’in nutku bir istisna teşkil etmiştir ve müzakereler de Meclisin soramtuluğunun mânasını müdrik olduğunu göstermiştir” demiştir.
Bakanı “Muhalefet şefinin yakışıksız hücumlarına” karşı, müdafaa ettikten sonra Churchill’in, Almanya-nm/Batı Avrupa müdafaasına katılması hususundaki teklifine işaret e-derek, bu teklifin “Hiç (bir mesuhyeı hissi*, taşımadığanı ve yersiz" olduğu--nu söylemiş ve sözlerine şöyle devamı etmiştir: ; ... ...
“ChurchiH’in Almanyamn silâhlan-.
• . -4 . >
masını ima etmesine hayret ettim.,Bu, böyle »bir müzakere sırasında karar, verilecek bir mesele değildir. Ingu-W • • 9
tere, müttefikleri ile müşterek hareket eder, Almanya hakkındaki siyasetimiz de açıkça belli olmuştur,,.
Atom bombası meselelerine temas eden Attlee şunları söylemiştir:
“Bu mesele katiyen ihmal edilmiş değildir, bilâkis Birleşmiş Milletlerin gündemindedir. Ancak bu tehdit spor cu nızamnsLmelerle bertaraf edilemez. Bununla beraber İngıltereııin en büyük menfaati barıştır ve bu konuda bozgunculuk yapması yakışık almaz"
M PMM



Seçimlerin de 14 mayıs pazar günü yapılacağına muhakkak nazarile bakılıyor

behemenal ve hemen
bazı mtı-Bu araua
. I

İÇ SAYFALARDA
ÜÇÜNCÜ
Amerikanın iki büyük partisi arasında hiçbir fark yoktur Oğuz Türkkan DÖRDÜNCÜ
Spor
Sadi Karsan
Kadın - Ev - Moda BEŞİNCİ
Marshall Yardımı :
Yan yoldaki durum
R. W. Thomson
Ankara, 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — T. B. M. M. nin, bu ayın 24 ünde kendi kendini feshederek seçimleri yenileme karan vereceği artık katileşmiş gibidir. Bütün hesaplar bu tarihe göre yapılmakta, çıkarılması arzu edilen kanunların yetiştirilmesine çalışılmakta hepsi Mecliste müstaceliyetle görüşülmektedir.
Meclis komisyonlarında henüz müzakerelerine başlanamıyan him kanunların bu dönümde çıkarıiamıyacağı anlaşılmaktadır,
geçen sene Meclise sevkedilmiş olup üç komisyondan geçtikten sonra en son olarak Bütçe Komisyonuna gönderilen Ekonomi Genel Meclisi Kauunu iİe yeniden hazırlanmış bulunan Basın Kanunu ve bununla birlikle müzakeresi düşünülen Türk Ceza Kanununa ait tâdilât tasarılarının yetiştirile-nüyeceğine muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Meclisin 24 martta fesih kararı vereceğine ve yeni seçim kanunu hükümlerine nazaran bu tarihten itibaren 45 günü takip eden ilk pazar günü seçim yapılması zarurî bulunduğuna göre, 1950 milletvekilleri seçimi 14 mayıs pazar plinü yapılacak demektir.
C.HrP Divanı da önümüzdeki toplantısını 7 nisanda yapmağı kararlaştırmış' bülünüyordu. Öğrendiğimize göre, C.H.P. adayları için vilâyetlerde yapılacak deneme günü olarak 9 mayıs tarihi tesbit edilmiş bulunmaktadır:
• i - - • * • - •
EMClEttto» İlil1 im - n* w
«m:!: t ttrt t nntadPommarcsyınımoHHHr ■sıww ı ııı ıs ı^ııunau

i
İstanbulluların
Eskişehire yardımı
Dün 41 bin 747 lira teberruda bulunuldu


• •
Arkadaşımız Sacid Öget, Stockholm'den telsizle bildiriyor
- • f *
Milli Güreş Ekipimiz, dün
Stockholm’a vardı
McCormick, Marshall
vermediğini
Amerikanın en çok satış yapan gazetesi Chicago Tribune'un sahibi ve Amerikan Cumhuriyetçi Partisinin 1-leri gelenlerinden Albay McCormick, dün saat 16 da Park Otelde bir basın toplantısı yapmıştır.
Albay, bundan bir hayli evvel yaptığı bir seyahat sırasında görmek imkânını elde ettiği ihtiyar Osmanlı İmparatorluğu He genç Türkiye Cumhuriyeti arasındaki bariz farkları belirtmiş, sonra gazetecilerin sualleri-
Türk - Italyan
andlaşması
Dışişleri Bakanımız, 23 martta paktı imzalamaya gidiyor
bildiriyor) — Dışişleri Necmeddın Sadak’ın ttalvan dostluk andlaş-imzalamak üzere 23 Romava hareket edece-
Ankara 17 (Hususi muhabirimiz Bakanı Türk -masını martta
ği bildiriliyor. Dışişleri Bakanına bu seyahati esnasında A-nadolıı Ajansı Genel Müdürü de refakat edecektir.
Milletlerarası politikada dÜ-yük akisler yaratmış olan Türk - İtalyan dostluk anrtlaş-masının, imzalandıktan sonra Akdeniz ve Orta Doğu bölgelerinde ehemmiyetli bir müdafaa unsuru teşkil edeceği kanaati umumidir.
netice
hazır olduğunu
Plânının müspet beyan ediyor
9
ne cevap vermeye söylemiştir.
McCormick’e İlk suaü “Yeni îstan-bul”un mümessili sormuştur.
Mümessilimiz. “Marshall Yardımı Avrupada müspet neticeler sağlıyor mu?”
McCormick: “Hayır. Çünkü yardımın büyük bir kısmı bıgiltereye ayrılmaktadır. İngilizleş ise tembel ol-, duklarından yardımın miktarı ile mü-tenasip neticeler elde edemiyorlar.,, , Mümessilimiz: “Rusların Batı Av-rupaya sızmaları nasıl önlenecektir?,,
McCormick: “Rusya askerî bakımdan çok genişlemiştir. Bu ise kendi zararına neticeler doğuracaktır. Tarih gösteriyor ki, askerî bakımdan fazla genişleyen memleketler; eninde sonunda çökerler. Bilhassa işgal altına aldıkları memleketlerin kültür seviyeleri kendilerininkinden yüksek olursa.,,
Mümessilimiz: “Kısaca, tngilterenin durumunu nasıl tarif edersiniz?,,
McCormlck: “İngiltere, Avrupanın hasta adamıdır. Avrupaya yapılan Amerikan yardımının faydasına I-nanmıyorum.,,
Başka bir gazetenin mümessili. “Rusya lüzumundan fazla genişliyorsa, Amerika da iktis^den lüzumundan fazla genişliyerek zayıf düşmüyor mu?„
Albay McCormick hu lendiğini ihsas etmiş ve nu ileri sürerek basın terketmiştir.
Albayın bu hareketi
karşılanmıştır. Çünkü kendisini bir basın toplantısı yapmaya kimse icbar edemezdi. Ancak, böyle bir konuşmayı kendisi kabul etmiş bulunduğuna göre de gazetecilerin suallerine elinden gelen hüsnüniyetle cevap vermekle mükellefti. Gazetemizin kanaatine göre Albay McCor-mlck'in garabet şeklinde vasıflnndı-rabileceğimiz hareket tarzı nezaket kaidelerine mugayirdir.
suale sinir-yorgunluğu-toplantısını
biraz tuhaf
Amerikanın Moskova Büyük Elçisi dün istanbula geldi
Aİlaıı Kirle leşlik Öyde


Birleşik Amerikanın Moskova Sefiri memleketimize tamamen hususi mahiyette ve istirahat için geldiğinden bahsederek temaslarda bulunmaktan çekinmiştir. Kendisi .memleketimizin güzelliğini seyir ve tarihi âbidelerini ziyaret etmek istemektedir. Moskova d a ki ağır mesaisinden sonra böyle bir istirahate hak kazandığını da tabiî görmek lâzımdır.
Amerikanın Moskova Büyük Eiçiöi Alan Kırk, dün hususi uçagıyle şehrimize gelmiştir. Büyük Elçiyi Yeşilköy Hava Meydanında Amerikan diplomatik heyeti mümessilleri, gazeteciler beklemekte idiler. Uçağı Amerikanın Moskova Hava Ataşesi kul lanmaktaydı. Alan Kirk uçaktan ıneı inmez karşısına çıkan gazetecilere bakarak gülmüş "Hello gazeteciler! Buraya Lstirahat etmek üzere geldim, talihim var ki hava da pek güzel” dedikten sonra hareketiyle beyanatta bulunmak istemediğini ima etmişin. Elçi bu arada Türkiycye ıkı sene evvel bir kore daha geldiğini söylem ıştır.
Alan Kırk şehrimizde bir müddel istirahat edecektir.
İranın siyasî bir
manevrası
Iran, Sovyetlerle ticarî ve İktisadî müzakerelere girişiyor
Tahran, 17 A.A. ıAFP) — Yetkili bir kaynaklan öğrenildiğine göre. 1-ran Hükümeti, her iki memleketi a-lâkadar eden ticari meseleleri müzakere etmek maksadiyle Moskovaya iktisadi bir heyet göndermeyi derpiş etmektedir.
Bu teşebbüsün İrana Amerika tarafından her nedense henüz yapılmı-yan yardım işi ile alâkadar olduğu yarı resmi Elıttılâat gazetesinin ifadesinden anlaşılmaktadır.
MiiıiuiılMiManırtnflnMieaMn|iııii34RnnHiK —ı ■»■■iimtmiiıı ı ■»i*
I
Stokholm, 17 (Dünya Greko - Romen şampiyonasını takibe giden arkadaşımız Sacid öget telsizle bildiriyor) — Salimen geldik. Komadan hareket ettikten sonra güreşçilerimizin daha sakin olduklarını gördük. Gerek Komada ve gerekse uçakta, Türk güreşçilerine karşı gösterilen büyük alâka ve hayranlık onların kendilerine olan güvenini arttırdı.
Stokholm hava meydanında İsveç Güreş Federasyonu adına güreşçilerimiz karşılandı, bu arada kıdemli şampiyonlarımızla arkadaş olmuş İsveçli güreşçiler de meydana gelmişlerdi.
Stokholıfı bir bayram havası içerisinde dünya Greko - Romen şampiyonlarını alkışlamaya hazırlanıyor. Çocuklar yarın idmanlarına devam edeceklerdir .
Roma, 16 (Türk Greko - Romen Milli Takımiylc giden arkadaşımın Sacid Öget telsizle bildiriyor) — U-çagınuzın İstanbuldan kalkışiyle beraber bütün Türk ekıpınde gözle gö-
BAŞKANI, ESKİŞEHİRDE
D. P. GENEL
Kesimde, CelAl Bayar FJm ki şehirde partililer arasında görülüyor
muin «m uıı


Uçan daireler muhayyel degi
••
bir heyecan başgösterdi. Ed 52 kiloda güreşecek Ali Yücel
rölen hassa İle Yaşar Doğrunun takımdaki yerim I alan 79 kilodaki Ali Özdemır, susuyor ve durmadan düşünüyorlardı. Her ikisinin heyecanı gözlerinden okunabiliyordu. Halil Kaya, 1948 Ohmpl-yatlarımn acısını çıkarmak, Mehmet Oktav aynı olimpiyatlarda elde ettiği dünya birinciliğini elden kaçırmamak. Tevfik Yüce memleket dışında ilk defa olarak üzerine giyeceği milli; formaya lAyık olduğunu göstermek, CelAl Atık 1948 de Prag'da yapılan Avrupa Greko - Romen birincilikle rinde uğradığı mağlûbiyetin bir haksızlık olduğunu ispat etmek, Muharrem ve Adil de mutlaka muvaffak ol mak azmiyle yanıp tutuşuyorlar ılı. Çocukların bu ilk heyecanlan geçin-ciye kadar kendimizi Atinanııı üze rinde bulduk. Hava meydanı bizim tstanbuldan ayrıldığımız andakinden daha kalabalıktı. Bunu muhtelif şeklilerde tefsir ettiysek de, sonradan anladık ki Stockholm’da Yunanlı!, u temsil edecek yegAne güreşçi 67 \i-loda Yorgo Petnıezas’ı uğurlamaca gelenler meydanı dolduruyor.
Atina hava meydanında Yunan İdarecileriyle sporcularımız arasında dos tane konuşmalar oldu. Yunanlılar Türk takımından bizim olduğumuz-
* A ı
darı çok ümitliydiler.
Komaya doğru havalandığımız zaman uçakta bulunan Türk, Fransız ve Yunan güreşçileri yavaş yava^ kaynaşmağa bağlamışlardı.
Komaya gece karanlığında 9 buçuğa doğru vardık. Meydanda İtalyan sporcuları adına ekipleri karşılayanlar oldu. Yarın İtalyan güreşçilerim de alarak âdeta bir güreşçi kafilesi halinde Stocklıolm'a havalanacağız. Çocuklar, idarecilerden daha ümitli ve azimli. Hepsinin sıhhati yerinde. Yalûız kilo düşenler daha şimdiden perhizden şikâyete başladılar. Zavallılar su bile içemiyorlar.
Benden, memleketten uzakta bulunduğumuz şu sırada, yurddaşlaıı-mıza selâmlarım yollamam için rica ettiler. Hepsi “Korkmasınlar, elimizden geleni yapacağız'” diyorlar.
Yardımları yapabileceğiniz yerleri bildiriyoruz
Eskişehir felâketzedeleri için gerek para ve gerekse eşya bağışlan İçin sayın halkın Eskişehir sürşaj-lı Kızılay makbuzu ile aşağıda yazılı yerlere bağışta bulunmaları rica edilmektedir.
Para yardımı İçin Vilâyette komite merkezi ile bütün banka merkez ve şubeleri.
Nakdi ve ayni yardım İçin İstanbul Kızılay temsil kurulu. A-dalar şubesi. Bakırköy şubesi, İstiklâl Caddesinde Lâle Sineması yanında Beyoğlu şubesi. Beykoz İskele caddesi Kızılay binası. Beşiktaş Akaretlerde Kızılay şubesi. Eminönü Bahçekapı Liman Han birinci kat, Eyüp Halkevi binası, Beyoğlu Sakızağacı Agacamii yanında İstiklâl şubeyi. Fatih Kızılay şubesi ve Kadıköy. Sarıyer. Üsküdar şubeleri.
Dün yapılan bağışlar: İzzet Ak-osman tekrar 80. Kalkerindeki konser hasılûtı 1020, İstanbul Belediyesi 30.000, Emniset numurlaıı 1500. Helyos Şirketi 1‘JöO. Musevi cemaati 5.000. Göçmenlere Yardım Başkanı Ekrem Atakul 200. Birkul Ticaretevi 100. Yenipazar Bakkaliyesi 100. Senjorj Lisesinden Yetişenler 50, Ahmetpaşa İlkokulu 2 A öğrencileri 12, Göksu Okulu Birinci sınıf 31.75, Fıruzağa ilkokul 3 A. 18.35, 5 A. 17.35. Osman Ke-. nan ticaret 70.50. Kasımpaşa ün Fabrikası 800, Tatko Şirketi 1000, Eğridir Ambarı 100. Yeni İzmir 50, Diyarbakır 25. Birlik Terakki 50. İzmir Nakliyat 50, lhsaniye Gaziantep 50. Yavuz İzmir 50. Bitlis 1000. 64 Ambarı 100, Aydın 25. 14-dır 25, Azim 50. Millet 50, Kısmet 25, Ali Rıza 25. Emin Uslu 10. Yeni Azım 25. İkbal Kocaeli 200. Şen İzmir 50. Başazade 100. Yeni Bandırma 50, Yeşil Bursa 100, Doğru 25. Kastamonu 25. Görele 50. Çorum 50 lira, Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul Yardım Sandığı 12-3 teneke kavurma, 7 teneke Diyarbakır yağı, bir ton fasulye, Kerim Aşansu tarafından 25 kadın kazağı. Samanbiroğlu tarafından 50 erkek kazağı teberru edilmiştir.
Musevi cemaati reisi Soryano Valiyi ziyaret ederek Eskişehir felâketzedeleri için 5000 lira teberru etmiştir.
Yedikule Verem Hastahanesi bugün merasimle açılacak
Yedikle Verem Hastahanesi bugün saat 15 te Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı tarafından merasimle açılacaktır.
Bu maksatla Bakan Kemali Bavizit şehrimize gelmiş bulunmaktadır. Dün Sağlık Müdürlüğüne uğrayan Bakan. Müdür Dr. Faik Yargıcıdan şehrimizin sağlık durumu hakkında İzahat almış ve tetkiklerde bulunmuştur.
İktisat Fakültesi dekanlık seçimi dün yapıldı iktisat Fakültesi Profesörler Meclisi dün toplanmış ve fakültenin dekanlık seçimi yapılmıştır. Dekanlığa Prof Şükrü Baban ve Ömer Lûtfi Barkan cn kuvvetli namzet bulunuyorlardı. Neticede Ömer Lût.fl Barkan îktlant Fakültesi Dekanlığına seçilmiş ve Şükrü Baban da İkinci derecede rey almıştır.
Yeni dekana vazifelinde muvaffakiyetler dileriz.
Meksikalı tayyareciler, uçan daireleri yakından görmeye muvaffak oldular
« e
Mexlco, 17 A.A. (AFP) — Meksika Sivil Havacılık İdaresine mensup 4 pilot, başkent civan üzerinde bir u-çan daireyi İlk defa takip etmeye ve yaklaşmaya muvaffak olmuşlar ve uçan dairelerin telsiz ile idare edilen ufki ve şakuli başdöndürücü sürate mâlik uçaklar olmasının ihtimal dahilinde bulunduğunu söylemişlerdir.
Pilotlar, son zamanlarda Meksika göklerinde görülen garip cisimlerin tekrar görülmesi halinde derhal havalanabilmek için bir uçağı ve teleobjektifi! fotoğraf makintüerini hazır bulunduruyorlardı. Daireler evvelki akşam ortalık kararırken görülmüştür, Pilotlar 10.000 metre kadar yükseklikte uçan daireye en fazla ne kadar mümkünse o kadar yaklaştıklarını ve 6600 metre yüksekliğe kadar çıktıklarını bildirmişlerdir*
Pilotlar, uçan dairenin çapını 30 metre kadar tahmin etmişler ve bunun kesif madenden yapılmış olup arkasında kıvılcımlar ve alevler çıkan bir ekzoz borusu bulunduğunu teyid etmişlerdir.
Uçan daire, uçakların civarında müşterek merkezli daireler çizdikten sonra birdenbire son derece yüksek süratte alevler ve kıvılcımlar saçarak başdöndürücü bir hızla şakuli istika-/mette yükselerek bulutlar arasında gözden kaybolmuştur.
Hava tarassutlarına alışmış olan ve ciddiyetlerinden şüphe edilmlyen bu pilotlar, hiçbir bünye böyle bir sürat artışına tahammül edemiyece-ğlnden uçan dairelerin insanlar tarafından kullanılmalarının pek az muhtemel olduğu fikrindedirler.
Buna mukabil pilotlar, uçan dairelerin, yeryüzünün bir. noktasından havacılık üsleri ve bilhassa Meksika havacılığının elindeki metot ve vasıtalardan mükemmel surette haberdar insanlar tarafından idare edildiğinden hemen hemen emindirler.
Birçok yabancı ataşemiliter, sivil havacılık idaresine, bu dört pilotun vereceği resmi raporun kendilerine de gönderilmesini istemişlerdir.
Memleketin her köşesinden Meksika göklerinde uçan esrarlı dairelerin görüldüğü haber verilmektedir.

vmu pvtuı u tamnıtust tı 11
Bevazıttaki yemek sergisi Vali tarafından açıldı (Gazeteler)

Vali — Bu kabil scrgüerhı çok alâka toplıyacağını hissediyorum.
i
tSTANBTTt
D, P. Genel Başkanı, seçime dair konuştu
Millet Partisi İstanbul II
Yunanıstanda
Kongresi dün toplandı
bir koalisyon
kabinesi
kurulacak
(Hususi muhabirimiz
hafif
Yunanla-
Dünkü Meclis müzakereleri
Tarım âletleri gümrüksüz
ithal edilebilecek
emin olmak isti-
l
kalacağı, tarafın-
yapılmakta olan Demokrat Parti
Türk daha
• • (
Dün kulüp temsilcileri Valiye şikâyetlerini bildirdiler. Bilet karaborsası meselesi görüşüldü
Vali ve Beden Terbiyesi Bölgesi Baş* kanı Fahreddln Kerim Gökay. dün akşam saat 17 de bölge binasında kulüp temsilcileri ve basın menauplariyle bir toplantı yaparak spor meseleleri Üzerinde bir konuşma yapmıştır.
Vah ve Beden Terbiyesi Başkanı Fah-reddin Kerim GöJcsy, kulüp temsilcilerinin şikâyetlerini, bilet kara borsa «inin halli İçin yapılan dilekleri dinlemiş ve halli yolunda çahgılacagtnı vadetmiş-tir.
Bugün 18 Mart
Çanakkale zaferinin
I i • • •• •• I ••
yıldönümüdür
Türk askeri, bu kahramanlık destanını kuvvete ve kudrete karşı iman ve cesaretle kazandı
UGt^N İS Mart Çanakkale Zaferinin 31 inci yıldönümüdür. 18 mart sadece Türk tarihinde defcil, dünya askerlik tarihinde do çok ehemmiyetli bir yer almış bulunuyor. Zira, sadece cesaretin, askeri
kudret Önünde zafer kazanmaya yeteceğini dünyaya lapat edebilen 18 mart savaşı bir kahramanlığın zaferidir.
18 mart savaşı nasıl cereyan etti. Ne gariptir ki; bütün 19 uncu asır boyunca Boğazları R usla ra karşı kapatmak siyasetini takip eden fngillzler. Birinci Dünya Harbinde kaderin bir tecellisi olarak, Ruslarla işbirliği yapmak ve Ruslara ulaşmak üzere Boğazlan açmak kavgasını yapmışlardır,
İşte bu gaye İle hareket eden Ingilızler. harbin bidayetinde çok eesurano bir teşebbüse girişmişlerdir. Böylo bir harekete gegmek için îngılteronin o zaman kendisine çok güvendiğini düşünmek icap eder. Ingilizler gerçekten filolarına güvendiklerinden bu yanlış hareketi yapmışlardır. Britaikva. donanması OsmanlI imparatorluğu ile münasebetlerin kesilmesinden itibaren Boğazı dövmeye başladı. Şubat ayında sistemli hır bombardıman tâbtyesl kullanılıyordu. Nihayet 18 mart Boğazı yarıp geçme ve açma günü olarak kararlaştırılmıştı.
îngilizler bu iş için üç ayrı filo tertip ettikler. Birinci filo; Aga-memnuıı, Lord Nelson, Queen Elizabeth. lnflexible ağır zırhlılarından, ikinci filo Ocean, lrresistible Albion. Vengeance, Majeatlc, Comovalls. Swifehoore. Trlumphe, Prince George daha hafif zırhlılarından, üçüncü Fransız filosu da S uf fren. Bouvet, Charlemagne. Gaulols ve zırhlılardan mürekkepti.
tngilızlerin tâblyeai şuydu:
Bvvelâ birinci filo Boğaza sokulacak ve kesif ateşleriyle topçu tabyalarım susturacak, ondan sonra üçüncü Fransız filosu
öne geçerek tabyalara yaklaşacak sonra da ikinci filo öğleden sonra bunların yerine geçecekti. .
Filhakika, o sabah saat 8,15 te birinci İngiliz ağır filosu Boğazın methaline girdi ve ilk ateş saat 10,30 da başladı. Bir buçuk saatlik bombardımandan sonra Fransız filosu öne geçti. Saat 18 e doğru Türk tabyalarının seyrek fakat isabetli atıştan başladı ve Gaulols gayet ağır bir yara alarak hattan çıktı. Bu sırada mukavemet hayret verecek derecede artmış ve ağır bombardıman esnasında artık susturulmuş zannedilen tabj*alar atışa devam ediyorlardı Bu sırada Fransız Bouvet zırhlısı müthiş bir isabet aldı ve ilk batan gemi oldu.
Saat 14 ten sonra Fransız filosu geri çekildi ve yerini İkinci İngiliz filosuna terkettt Saat 18 e kadar Türk tabyaları görülmemiş bir kahramanlık İle mukabele ederek muhasım zayiatını arttırdılar 18 de vaziyet şu idi:
Bouvet batmıştı, Ocean ile İrresistible bahmaya terkedilmişti. Filonun üçte birinden bir fazlası harbedemez bir hale gelmişti.
Bu durum karşısında müttefik filolarına ricat emri verildi ve mu-hazımlarımız. Çanakkaleyi denizden ele geçirmek için bir kere daha teşebbüse geçmediler.
Bu, hâdisenin basit şekilde anlatılışıdır. Çanakkaleyi hattâ gezenler bile, bu Türk kara parçasında cereyan eden muazzam ve müthiş mücadelenin izlerini hâlâ bugün bile görebilirler.
Bu vuruşmada, Türkün kahramanlık ve zaferini İse, Çanakkaled* elân Türk askerlerinin nöbet bekleyişi temsil ediyor.
Buglln, Çanakkalede ve Deniz Harp Okulunda 18 Mart Zaferinin yıldönümü merasimle kutlanacak ve zaferi yaratan aziz şehitlerimiz hürmet ve İftiharla yadedileceklerdlr.
X





anlaşmak hususunda ne açık kapı bırakmış, ne de onu kapamıştır VVaahıngton, 17 (Hususi muhabirimiz G. H. Martinden telgrafla) -Acheson’un California’da Berkelcy-de söylediği nutkun, bir çok seneleı* den beri Amerika Dış siyasetinin şiddetlenmesi ve Rusyaya karşı soğuk-harbin devamı taraftan olan George Kennan tarafından yazıldığı samlı yor. Çok zaman evvel Acheson California’da bir seri konferans vermeğe davet edilmişti. Onun siyasi mücaviri olan Kennan da sakin bir kaîa ile, bu nutuklann metnini hazırlamağa İmkân bulmuştu. Bu işini bitirdik ten sonra da Kennan, müstemlekeler meselesini tetkik etmek üzere Afri-kaya hareket etti.
Nutukların Kennan tarafından ka leme alınmış olması, bunların tefsiri nl kolaylaştırmaktadır. Çünkü soğun harbin şampiyonu olan bu zat, esiri kanaatim değiştirmemiş olup, Rus-yaya karşı takip edilecek tek siyasetin, şiddet politikası olduğuna inan maktadır. Bunun için, şimdi Achc son’un nutkunda yeni bir hava bulmağa ve onun Staline, sulh alâmeu olan zeytin dalım uzattığını görmeğe imkân yoktur. Bu nutuk, üç se neden beri Amerikan dış siyasetinin esasım teşkil eden prensiplerin teyi dinden ibarettir.
Bilindiği gibi, Dışişleri Bakanlığın daki mühim vazifesinde uzun zamandır kalmakla Kennan, pratik tecrii beler kazanmış ve eaki kati hükümle rini kısmen yumuşatmıştır. Netekim, son defa Dartmouth Üniversitesi talebelerinden bir grupa hitap ederken, Kennan onlara, kendi fikrince de vamlı bir sulh ümidi için, Amerika ve Rusyanın bulundukları vazıyette kalmaları, fakat üzerlerindeki kılçıkların torpillenip aşınması lâzım geldiğini söylemiştir. Eğer dış köşelen biraz yuvarlaklaştırılırsa. Rus Amerikan temaslarının ve çatışmalarının daha hafif olacağını ilâve etmiştir. O halde, eskisine nazaran daha az şiddetli bir 6oğuk harbi düşündüğü anlaşılmaktadır, Fakat, hemen bugünlerde soğuk harbi sona erdirmek fikrinde değildir. İşte Acheson’un nutkunda da, bu Amerikan usulü, pek vâzıh olmıyan riıhl ve siyasî havayı bulmaktayız.
Dışişleri Bakanının nutku, Rutda ra pek açık kapı bırakmamakla beraber, onu büsbütün kapamamakta dır. Washingtondaki umumi vazıyet gözönünde tutulursa, Acheson’ırn ba.; ka türlü konuşamıyaeağını kabul etmek lâzımdır. Esasen Acheson. A-merikan siyaset talihinde en fazıa
tenkid edilen Dışişleri Bakanıdır. Evvelce YVilson’a karşı yapılan tenkid-lerden daha fazlasına mâruz kalmak ta. birbirine zıt ithamlar altında bu-lunrnaktadır. Hasım vaziyetinden! Muhafazakâr Cumhuriyetçiler, heı tarafta gördükleri komünistleri o-nun himaye ettiğini, hırçın bir şekilde iddia etmektedirler. Dost vaziyetindeki Liberal Demokratlar, bllha^a Tydings, Mac Mahon gibi senatörler ise, bilâkis onu. Huşlara karşı çok şiddetli bir politika takip etmekle itham ediyorlar. Hulâsa olarak Acne-son’un hem komünist dostu, hem dc Rus düşmanı olduğu ileri sürülüyor. | Bu yüzden birbirinden tamamen ayrı iki cephede kendini müdafaa etmen mecburiyetinde olan Dışişleri Bakam, çaresiz olarak nutuklarında hem na bna hem mıhına konuşmaktadır.
Bununla beraber Acheson, nutkun da İki mühim noktayı belirtmiştir . Evvelâ, Amerikan siyasetinin .temel taşı ve desteği olarak Birleşmiş Milletler Teşkilâtı tanınmaktadır. Ve eğer bugünkü Amerika - Rus çıkmazından kurtulmak isteniyorsa, bu ancak Birleşmiş Milletler sahnesinde mümkün olacaktır. İkinci noktaya gelince; Acheson, atom meselesi üze rinde iki kuvvetli hasım Amerika İle Rusyanın kabul edebileceği bir hal ça resi bulmanın kabil olacakım zannet tırecek bazı İşaretlerde bulunmuştur. Bakan, Milletlerarası bir nevi atom komisyonu otoritesini ima etmiştir ki, bunun kararları ve kanaatleri her halde gerek Amerikalıların, gerekse Rusların canını sıkacaktır. Bu suretle Amerika, muhakkak kı. Birlenmiş Milletler yoliyle bir anlaşmaya varmak hususunda, Huşlara küçük hır cesaret vermek İstemiştir.
Amerika Hükümeti erkânı ve bil lıasea Acheson, siyasetlerini izah el mek üzere halkla sık sık konuşmalar yapmadıklarından tenkid ediliyorlar di. Dışişleri Bakanı, şimdi fırsat düştükçe nutuk vermeği kabul etmiş gı bi görünüyor. Bu sefer de, onu sarın konuşmamakla itham ediyorlar. Ne yapacağını şaşırdı,
Acheson’un sözleri tahlil edilirse görülür kİ, bunun beşte dördü, A-merikan halkına ve umumi efkârına hitap etmiştir. Gen kalan beşte biri İse. Rusyaya karşı küçük bir telkinde bulunmak maksadiyle söylenmiş olup, eğer Sovyetler tarafından da bir uzlaşma gayreti gösterilirse, siyasi görüşmelerin muhtemel olarak yemden başlıyablleceginı anlatmak istemiyor.
Teşriî Meclis mebuslukları seçiminde Çaldaris Partisi, 61 mebusluk elde etti
Atina. 17 A.A. (Rcuter) — Yunan Kıralı Paul bugün, çarşamba gününe kadar bir koalisyon kabinesi kuracak bir Başbakan bulmak üzere parti liderleriyle görüşmeler yapmıştır.
Kiralın bu vazifeyi, milli koalisyon kabinesi kurmaya hazır olduğunu bildiren Milli Terakklper Birliği Lideri General Nlcholas Plastlrasa vermesi beklenmektedir.
Washlngton( 17 A.A. (Reuter) — Yunan siyasi meselelerinde Birleşik Amerikanın tam tarafsız Dışişleri Bakanlığı sözcüsü dan bildirilmiştir.
Sözcü, Birleşik Amerika
tan Büyükelçisi WilUam Grady’nin Kıral Paul’a yeni hükümeti çabuk kurmasını tavsiye ettiğine dair bir Atina haberini yorumlamıştır. Sözcü. Birleşik Amerikanın Yunonistandıı muayyen hiçbir adaylık veya partinin ne lehinde ne de aleyhinde taraf tutmuş bulunmadığını belirtmiştir.
Fakat çabuk halli icap eden bir çok meseleler vardır ve Birleşik Amerika, Yunan Anayasasına uygun olarak kısa zamanda hükümet kurulacağı ümidindedir.
Grady. geçenlerde yaptığı görüşmelerde Kıral Paula ve Yunan siyasi liderlerine bu görüşü bildirmiştir.
Teşrii Meclis seçimi neticeleri
Atina, 17 A. A. (zYFP) — Yunan İçişleri Bakanlığı, Teşrii Meclise seçilecek saylavların tesbitl için yapılan genel seçimler ve saylavlıkların birinci, ikinci ve üçüncü tahsisleri sonunda umumi neticeleri bildirmektedir.
250 saylavlık şöyle dağılmaktadır: Çaldarlstn Halkçı Partisi 61, Liberaller 53, Plastlras 45, Sosyal Demokrat Papaandreu 35, Sofvanopulus’un Demokrat Cephesi 22, Metaksasçılar 16, Zervaa’ın Milliyetçileri -7, Kanel-lopulos 7, Çiftçiler 3, Marketini 1.
Atina, 17 AA. (Atina Ajansı) — Avustralya delegesi ve Birleşmiş Milletler Balkan Tahkik Komisyonu Başkanı Attyo, basın temsilcilerine yaptığı beyanatta, komisyonun kuzey Yunanistan seyahatinden edindiği intibaları belirterek, şunları söylemiştir:
“Çocuklar sıhhatlidirler ve iyi yerleştirilmişlerdir. Koruma kamplarındaki mültecilerin durumu geçen seneye nispetle daha iyidir. Mültecilerin fark gözetilmeden bakıldıklarını gördük. Batı Trakyada Gümülcüne Müftüsünün teyid ettiğine göre, MüslÜ-manlar Yunan Hükümeti tarafından, Yunanlı kardeşlcrinlnkine eşit bir şefkat ve himaye görmektedirler.
Arap - Yahudi
Cenevre, 17 (AP) — Türkiye, Bir-ı leşik Amerika ve Fransadan müteşekkil Birleşmiş Milletler Filistin Uzlaştırma Komisyonunun, Cenevrede Araplarla Yahudiler arasında tertiplediği barış müzakerelerini, saplandığı çıkmazdan kurtarmak maksa-diyle uzlaştırıcı mahiyette son bir teklif hazırladığı bugün öğrenilmiştir. Bu teklifin gelecek hafta zarfında Cenevredeki Arap ve Yahudi temsilci heyetlerine resmen bildirilmesi beklenilmektedir.
Komisyon bilhassa Araplarla Ya-hudller arasında doğrudan doğruya görüşmeler tertiplemeye gayret 8ar-fetmektedir. Her İki taraf şimdiye kadar, yani 11 aydan beri, doğrudan doğruya temas etmemişler ve müza-
Bayar, "Hükümet, normal şartlarla seçim yapmak istiyorsa, niyetinin ilk delilini, haziranda yapılması isteğimizi
seçimin
yerine getirmekle göstermelidir” diyor

H.P. içerisinde gizlenmeğe çalışan dt-ıln ihtilâflar olduğunu işitiyoruz, raket komşularımızın eviyle meşgul olmak âdetimiz olmadığı İçin bunlar dan bahsetmeğe bile lüzum görmüyoruz.
Bundan sonra Bayar, EsklşehirciC’ kİ intibaları hakkında şunJan söylemiştir:
‘’Eskişchİrde kuvvetliyiz. Bu şehir büyük bir felâket geçirmiştir. Eskişehir felâketi ile bütün yurd kendine düşen hisseyi duymakta ve teessüre İştirak etmektedir. Bu zararların müşterek mesai İle telâfi c-dileceğinden eminim.'*
Eskişehir 17 bildiriyor) — D.P. Başkanı Celâl Ba-yar Esklşehirde seçimlerin zamanı konusu etrafında kendisine sorulan suale cevaben şunu söylemiştir:
•'Seçimler meselesi üzerinde Hükû met bir emrlvâkl yapılmıyacağını bize sdelemlşti. Meclisin çalışma tarzı na bakarak bugünlerde yeni Geçimlere gitme kararı vereceği Ümit ekilmektedir. Böyle olduğu takdirde seçimlerin mayıs ortalarına rastlayan bir günde icrası lâzım geliyor demektir. Partilerin adaylarını seçim gu nünden 20 gün evvel İlân etmeleri İcap ettiğine göre, asıl faaliyet zamanı nisan ayı olacak demektir. Halbuki bir çok vilâyetlerimizde bilhassa Doğu illerinde kar ve çamurdan mu-vasAİa temini çok zor olacaktır. Seçim gününün haziran ayı iptidasına rastlayacak bir surette tcsbıtınl istemekteyiz ve bunda musımz. Hükümet eğer normal şartlar dahilinde seçim yapmak fikrinde ise iyi niyetinin İlk delili olarak bu isteğimizin kabul edileceğinden yonız."
s _ Hükümetçe seçim hazırlıklarını nasıl karşılıyor?
C — 1946 seçimlerinde şimdi ol duğu gibi dürüst seçim yapılacağına dair çok salâhiyeth ağızlardan çok kuvvetli teminat verilmiştir. Ben bu sualiniz üzerine dürüst bir seçim yapılacağına inanmak istiyorum. Fakat maziye bakarak fiilt neticeye intı zarı daha ihtiyatlı buluyorum.
S — Seçimler arifesinde koalisyon kabinesi kurulmasını lüzumlu görüyor musunuz, bu hususta Hükümetle bir temas yaptınız mı?
C — Koalisyon Kabinesi hakkına» Hükümetle benim aramda bir konulma olmamıştır. Bir çok defalar söylediğiniz gibi seçim devresine münhasır olmak üzere koalisyon kabinesi kurulursa, yant bizden de kabineye eleman alımraa seçimlerin dürüst ya pıiacağına ve dürüst yapıldığına kanaat daha kuvvetli ve umumi oluı. Şu halde böyle bir şevin icrasında keyfiyet bakımından büyük bir fayda vardır. '
S — D.P. seçimleri kazanacak mıdır? , ı ı /n "W ■ 11
O — Biz kazanacağımızdan Cininiz.
İstanbuldaki ihtilâflı vaziyet hakkında ne düşündüğünü söylemesi nüansımda Baynra kendisine yapılan ısrarlar üzerine nihayet şunlan sûyk-miştir.
"İstanbuldaki ihtilâf denilen juy siyasi muhasımlarımıza ümit veıc-cek mahiyette değildir. Bunu seçimlerin neticesi de gösterecektir. Bir de
anlaşmazlığı
kereler komisyon kanaliyle yapılmıştır. Bununla beraber, Cenevredokl her iki taraf temsilci heyetlerinin mahdut salâhiyetlerini gözönllnde tutan Komisyona yakın kaynaklar, yeni teklifin kabulünü şüpheli görmektedirler. Herhalde, teklifin^ müzakereleri şimdiki çıkmazdan kurtarmak bahsinde komisyonun sarfcdecegi nihai gayret olacağı zannedilmektedir. Bunun, temsilci heyetlerden biri tarafından reddedilmesi veya delegelerin kendi hükümetlerinden gerekli müzakere yetkilerini elde etmeye muvaffak o-lamamaları halinde, komisyon, hemen hemen tama nüyle verimsiz 10 haftalık oturuma ara vermek ve ilgili hükümetlcrlc şahsan müzakerelere girişmek tasavvurundadır.
Kısa haberler
Okinavu Amerikan iısbU takviye ediliyor
Londra, 17 (YİRS) — Birleşik Amerika Savunma Bakanlığından açıklandığına göre, Tokyonun 500 deniz, mili cenubunda bulunan O-kinava üssü için 12 milyon eter-lingten fazla harcanacaktır.
Japonlar tarafından geçen harpte İşgal edilmiş olan Okinava, §3 günlük çetin bir savaştan sonra Amerikalılar tarafından İstirdat edilmişti.
Amertkadu İran PreıiNehiuin 60 hhı liralık mücevheratı çalındı
New-York. 17 A.A. (United Press) — Bugünkü Daily Newg gazetesine göre İran Prensesi Kıa’nın apartmanına hırsız girmiş ve 50 bin dolardan fazla değenle mücevherat ve kürkler çalmıştır.
Prenses, Iranın eski NeW-York Konsolosu Emad Kla nın eşidir,
İtalyada eski mezarlarda tabii boydan uzun İskeletler hııhıııdıı
Hong-koııg'diiki İngiliz garnizon kuvvetleri azaltılıyor
Hong-Kong, 17 A.A. (AFP) — İngiliz kara ordusu sözcüsü bu sabah basma verdiği beyanatta 26 ncı Piyade Tugayının Malezya-ya gitmesiyle Hong-Kong garnizonu mevcudunun 28 bin kişiye i-necegini bildirmiştir. Sözcü İngiliz askeri nıakamlaımın Güney Cindeki vaziyeti, Hong-Kong garnizonunda ufak bıı azaltmaya müsaade edecek kadar, düzeldiğine t-nandıklarını belirtmiştir.
Sözcünün İlâve ettiğine göre 26 ncı Tugay Malezyadaki karşı yapılmakta ulan iştirak edecektir.
Tibet - Delhi hııdııt kontrolü aıklaştırıldı
Yeni Delhi. 17 A. A.
Presaı —.Dışişleri Bakanlığı, huduttan nasıl sızdıkları izah edile-nıiyen pasaportsuz Tibet yolcularının Hindistan» girmelerini önlemek üzere hudut kontrolünün sı-kılaştırıldiğını bildirmiştir Flnlândlyiidakl kabine bııtırnııı
Berim. 17 (YlliSı — Fiıılâıı-ıliyada, 17 günden beri devam eden kabine buhranı sona ermek Üzeredir. Cumhurbaşkanı Paassiklvl, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisine rakip olan KekonnerVe. bir koalisyon hükümeti kurmasını bildirmiştir.
âsilere harekâta
( United
• a
Roma, 17 AA. (AFP) — Be-nevento civarındaki San Barbatada tarım işlerinde çalışılırken eski mezarlarda tabii boydan çok uzun İnsan İskeletleri, bunların yanında da altın ve gümüş para dolu teatiler bulunmuş ve kazılara başlanmıştır.
Kongrenin bugünkü celsesinde Parti ileri gelenlerinin birer siyasi nutuk söylemeleri muhtemeldir
bir ruh şahlnnmnsındnn meydana geldi-gt tebarüz ettirilerek. Raf timizin
ilk günlenir, uyandırdığı ak«Ülâme] ilk muvaffakiyetiniz olmuştur,, deniliyordu. Daha sonra, parasızlıktan, matuuntiil nlâknsızbğındntı şikâyet eden rapor hni-kın yardımt ve Asaların çalışması yüzünden bugünkü seviyeye gelindiğini tebarüz ettiriyor ve partinin hâlâ müşkül şartlarla karşı karşıya bulunduğunu anlatarak, Hasretini duyduğumuz şey« ler iktidar pnrtisinin ve onun yardımcı» hırının yok etmeğe çahştığı şevlerdir/’ deniyor ve partinin İstanbuldaki inkişafının neden geç ve güç olduğu esasları izah ediliyordu.
Buna göre Millet Partisine, a) Çeşlt.11 ithamlar yapılmış. İhtiyarlar, kinciler partisi denmiştir, b) Muhalefeti parçalıyor. demişlerdir. c> Bina sahipleri Hükümetten korktukları için bina kiralamaktan çekinmişlerdir, d) Kenan O-ııcr İn ölümü parti için bir darbe olmuştur. e) Matbuatın mühim bir kısmı partiye husumetini tevcih etmiştir, f) Parti içine yıkıcı unsurlar snkulmuştur. g/ Partililerin bir kısmı sorguya çekilip, tevkif edilmişlerdir.
Bütün bunlara rağmen rapor, İstanbul teşkilatının 11 ilçe, 34 bucak, 700 ocak kurmaya ve on binlerce aza kaydetmeğe muvaffak olduğunu belirtiyordu.
Raporun okunmasını müteakip tenkld-iere geçilmiş ve zöz alan delegeler, u» mumiyetle raporu beğendiklerini tebaıuz ettirerek neden bir gazete çıkarılmadığını, matbuata yapılan lArizlerin doğru olmadığını, işçi ve köylü dâvasına sarih olarak temas edilmediğini, sormuşlaıdır. İdare heyetinin bu tenkidlere verdiği cevapları takiben rapor, ittifakla kabul edilmiştir.
Akşam yemeğinden sonra toplanan kongre, hesap raporunu konuştuktan sonra dilekler faslına geçmiş ve vakit çok ilerlemiş bulunduğundan toplantının devamı bugüne tehir edilmiştir.
Bugünkü kongrede ayrıca parti İleri gelenlerinin birer siyasi konuşma yapmaları beklenmektedir.
Millet Partisi İstanbul ili Kongre*» I dün saat 14 ten itibaren Lâlelideki 'Çiçek Pala» Gazinosunda** toplanmışın.
Knnırrede, M.P. Genel Başkam Hlk- 1 met Bayur ile parti ileri gelenlerinden Ahmet Tahtakıiıç, Osman Nuri Koni. Enis Akavgen. Mustafa Kentli, Çakmak. Mareşalin refikası ve hemşiresi, Edirne M P. Başkanı ve A zahiri ile kongre delegeleri ve gazeteciler hnz.r bulunmuşlardır.
Kongre riyaset divanına seçilen Fuat Arını, âzalafa teşekkür ettikten Sonra. Kongreyi takip etmekle mükellef nls.ı emniyet memurunun mevcut olup olmadığını sormuş ve. herhangi bir hûdlae karşınında bir tek temsilciden başka pulla şchııdetı kabul etmiyoruz. Kongremi* halkımıza ve matbuatımıza açıktır. Fakat vazifeli memurdan başka aramızda bulunarak sonra bizi jurnal eden kimselerin şchadetlnl kabul etml> cccftiz’* demiştir.
Bilâhare, müteşebbis heyet adına M.l\ İstanbul teşkilâtı başkanı Enis Akay-gen bir yıllık çalışma raporunu oku muştur. Bu raporda. Millet Par i İsinin doğuş sebepleri anlatılıyor ve partinin
Dünkü celsede, topraksız çiftçiyi topraklandırma, İskân ve Toprak İşleri Genel Müdürlüklerinin tevhidi, tarım âletlerinin gümrüksüz ithaline dair kanun tasarıları ile, İsviçreye ihraç edilecek tütün mukabilinde ihracat yapılmasına dair anlaşma kabul edildi
Ankara 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugünkü Meclis İçti-mamda ilk olarak Kars, Doğu Baya-zıt, Erzurum ve Çoruh vilâyetlerinin bazı yerlerinde muhacir ve sıkıntıların yerleştirilmesine ve yerli çiftçilerin tnpraklandın’.masına dair olan kanunda değişiklik yapılması hak-kındaki tasan reye konarak kabul olundu. Müteakiben İskân ve Toprak İşleri Genel Müdürlüklerinin tevhidine dair kanun tasarısı görüşülerek maddeler üzerindeki müzakereler bitirildi. Hukuk müşavirlerinin adedini ve maaş miktarlannı tesblt eden maddede yanlışlıkla 3 yerine 2 müşavir kaydedilmiş olduğundan bu maddenin tashihi için tasan Adalet Komisyonuna havale edildi.
çiftçiyi topraklandırma kanununun İkinci müzakeresi de ikmal edilerek tasarı kanunlaştıktan sonra Muhasebe! Umumiye Kanununa ek kanun tasarısı ivedilikle görüşüldü ve müna-kaşasız kabul edildi.
Tarım makineleri ve pulluklarla tarımda kullanılan her nevi âletler, araçlar ve bunların yedek parçalarından gümrük resmi alınmamasına dair tasarının da müzakeresi yapılıp kabul edildikten sonra 1946 rekoltesi tütünümüzden lsviçreye yapılacak ihracata mukabil aynı tutarda bazı emtianın İBviçreden ithali için bu memleketle yapılan anlaşma onandı.
Ordu mensuplarıyle Emniyet Genel Müdürlüğü, ve gümrük muhafaza ve muamele kısmı kadrolarında çalışanlara birer er layım verilmesi hakkın-kl kanunu tadil eden tasarı da ivedilikle ve aynen tasvip edildikten sonra esaslarım evvelce bildirmiş olduğumuz subaylar heyetine mahsus terfi kanunu ile subay ve askeri memurların aylıkları hakkındakl kanunda yapılan değişiklikler de müzakere ve kabul olundu.
B. M. M. pazartesi günü saat 15 te toplanmak üzere oturuma son verdi.

MI

Beden Terbiyesi Başkanlığındaki toplantı
1950 seçimlerinin ilk suçluları adalet huzurunda
A. Ajansı umumî heyeti toplandı
Rakıdan fazla, içindeki anasonun zararlı olduğu anlaşıldı
Memleketimiıde uzun zamandan Deri çalışmış olan ecnebi profesörler, yaptıkları tetkiklerde rakıya kanşUrdan anasonların büyük bir zararı olduâunu tesblt etmişlerdir. Rakının alkolü zararlı olmakla beraber, bllhaana aı.Hnon gibi faydalı bir maddenin buna karış-tırılması rakının zararını çok arttırmaktadır. Bu hususta yaptıkları tetkikleri memleketimize bildirmek ve bu suretle Tekel İdaresinin dikkat nazarını çekmeye karar vermişlerdir. Alakadar makamlarımızın bu faydalı teşebbüsün üzerinde ehemmiyetle duracaklarını Ümit etmekteyiz.
Ankara 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — 1050 seçim suçlarına alt ilk dftvaya bugün jehrinılzde başlanmıştır. Kalaba Köyü Mulıtau Halil Uyaran ye ihtiyar heyetinden i üye seçmen listelerini Milletvekilleri Seçimi Kanununun 19 uncu maddesine aykırı olarak halkodasının içine aslıkları iddıasiyle Savcılığa şikâyet edilmiş ve haklarında açılan dAvı.. t> bugün 5 İnci Asliye Ceza Mahkeme sinde başlanmıştır.
Sanıklar hava yağmurlu olduğu ı-çin Haleleri içeri almak zorundu ka.ı dıkiarını İddin etmişler, Mahkeme u gün yağmur yağıp yağmadığının Me teoroloji Genel Müdürlüğünden sorulmasına karar vermiştir.
Bombay kariMklışlarınd» te'klf edilenler
Bombay, 17 lAP) — Bombay da üç günden beri devam eden kar ışıklıklar esnasında Üç bıçaklama hâdisesi ve Sİ kişinin tevkif edildiği bildirilmektedir.
Şehrin bazı mehallerinde karartma cmreılilmiş bulunmakta • dır. Fakat bu tetlbir. çarşamba günü sona ermiştir.
Çe.koslovukyanııı batılı devletlerle ticareti
Berlin, 17 (YlRSı — Çekoslovak Meclisinde söz alan bir saylav. Çekoslovak dış ticaretinin yüzde 55 nispetinde batılı devletlerle yapıldığını işaret etmiş ve hükümeti bu bakımdan şiddetle tenkid etmiştir.
Sovyetlerlıı garip bir kararı
New-York 17 (YtRS) — Mos-kovadan bildirildiğine göre. Sovyetler, ilim lisanındaki bütün yabancı kelimeleri çıkarmaya karar vermişlerdir.
Arnınıılluk gcııcl seçimleri
Londra, 17 A A. (Reuter ı — Arnavutlukta genel seçimlerin mayısta yapılacağı Tirana radyosu tarafından bildirilmiştir.
Arnavutluğun geçen genel şetimleri ocak 1946 da yupılmıştır.
Ankara 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — A A. Hissedarları Gene; Kurulu bugün saat 10 da Namık Anı-barcıoğlunun başkanlığında toplanmıştır. Toplantıda Maliye Bakaıdıgı temsilcisi ile hâlen Ajansta çalışan veya avnlnnş bulunan memurlardan 20 kadar hissedar üye bulunmuştııı.
Oturumun açılmasını müteakip idare ve murakabe heyetleri raporları o-kunmuş. raporlarda Ajansın Devletten 629,500 lira yardım aldığı ve ayrıca kendi faaliyetleri neticesi abonelerinden 20,673 lira varidat temin etmek suretiyle umumi gelinıua 750173 liraya baliğ olduğu zikrediliyordu. Ajans bu para ile bir yulık masrafım karşılamış ve ancak İlla liralık bir kâr temin edilebilmiştir.
Raporun okunmasını müteakip idare heyetinin ibrası için münakaşalaı | olmuş ve bu arada hissedarlardan biri önerge vererek memulların tâyininde ve işinden çıkarılmalarında tat bık edilmek üzere bir tüzük olmasına rağmen bunun hiç dikkate alınmıya-ıak keyfemayeşa hareket edildiğim, sui idare okluğunu, gajn kanuni hareketler ve binnetice israflar yapıldığım ileri sürmüş ve bunun tesuıtı için tarafsız bir tahkik heyeti kurulmasını istemiştir. Sert tartışmalardan sonra teklif ekseriyetle reddedilmiş ve (dara heyeti İbra olunmuştur.
Bunu müteakip yeni seçimlere gc çilmiş ve ayrılan bir Üyenin yerine Feridun Osman Menteşeoğlu seçilmiştir.
Şoförler dün, münakaşalı bir toplantı yaptılar
3 nisanda toplanacak olan kongrelerine hazırlık olmak üzere İstanbul şoförlerinden bir kısmı dün saat 10 dan itibaren Eminönü Halkevlnde bir toplantı yapmışlardır. 400 kadar şoförün İştirak ettiği bu toplantı yüzünden Ca-ğaloğlu mıntıkası yüzlerce otomobille dolmuş ve şehrin ana caddelerinde bir rahatlık müşahede edilmiştir.
Dünkü toplantı esas Itlbııriylo şoförlerin dertlerini tesbit etmek ve alâkalı makamlara toplu bir şekilde arzelmek İçin tanzim edilmişti. Fakat İlk »ör. alan hatiplerin cemiyetlerini müdafaa veya tenkid yoluna sapmaları üzerine hava birdenbire asabi bir hal almış, müzakerelerin bir hâdise çıkmadan «levam ede-bilmesi için emniyet mensuplarının zaman zaman toplantı dialarını teskin ettikleri görülmüştür.
Bu karşılıklı tarizler ve tezahürler a-raıunda konuşan hatipler, belediye cezalarının fazlalığından ve insafsızlığından. idare hey elinin İyi çalışmadığından. patron ve sürücü arasındaki gerginlikten şikâyet etmişlerdir.
Toplantı sırasında konuşan bir hatip müşteri ile şoför arasında sık *ık çıkan ihtlİııhn sebebini İzah ederek; “Belediye nizamnamesi bize kilometre başına 26 kuruş almamızı emrediyor. Halbuki otomobil sahipleri, teessüs eden bir adeta istinat ederek bizden 40 kuruş istiyorlar. Aradaki farkı kapatmak için hem meslek şerefimizi kırıyor ve hem da müşteriyi bizar ediyoruz. Bu farkın kapatılması lâzımdır., demiştir.
Okuma föreni
Aksaray Birinci İlkokulda bugün saat 15.30 dı 150 birinci sınıf talebesinin o-kunın töreni yapılacaktır.
Ucuzluğa doğru
Bütün Avrupada kendini göstermekte olun ucuzluk hareketleri, memleketimizde de az dahi olsa, hissedilir şekilde meydana gelmeğe başlamıştır. Beyoğlu caddelerindeki irili ufaklı mağazaların camekânları-na yapıştırılan rengârenk etiketler bunun en canlı bir misalini teşkil etmektedir. Başka memleketlerde olduğu gibi, bizde de halkımızın, bütün bu ucuzluk propagandasına rağmen fiyatların diğer yerlere nazaran daha yüksek olduğunu takdir etmeleri ve hiç aceleye kapılmadan alış verişleri için yarının Ümitli vaziyetini beklemeleri şüphesiz ki kendi menfaatleri icabıdır.
X
X
X
Sütler kontrol ediliyor
Dün Sabah ba^lû Belediye Reis Muavini ve Kaymakam olduğu halde belediye doktorlarından müteşekkil bir bevet E-ıninönu bölgesindeki sütçüleri kontrol etmiştir. Bu kontrol neticesinde tahlil yapılmak üzere 25 süt nümunenl alınmış ve 15 ecza zaptı tutulmuştur,
HAVA RAPORU
Son 24 suait içindu \ uı dumu. da hava Marmara w 1(: Anadolu bölgelerinde çok bulutlu ve yer yer hafif yağışlı. diğer bölgelerde bulutlu geçmiştir. Yağış-İHrı metre karede Terme, Ilgında 5. Si-içinde yurdumuza düşen yağış miktarları metre kitrede terme İlgında 5. Si-mevdu 3. İznik, Bursa. Çankırı, Akhisar. Paznrkdyde 1 kilogramdır
Kar kalınlıkları Karaköscde 28,
ta 21, Erzurumda 11 santimetredir. En düşiik Sıcaklık Karata sıfırın (ıhında 18 derece, oh yüaek sıcaklık Adan&da sıfırın Üncünde 25 dereredir.
Bugün şehrimizde hava umumiyetle bulutlu geçecek, rüzgârlar kuzeyden ve kuzev-dogudan ortA kuvvette esecektir. Hava sıcaklığı dünkü rtuhunotmi muhal aza edecektir .
Kars-





13 Mart İMO
YENİ İSTANBUL
Sayfa 3
İkinci Dünya Harbi içinde Paris yıkılmaktan ııasıl kurtuldu ?
Asker sıfatiyle, siyasî esir diye bir şey biliniyorum.
Bu çeşit esirlerin derhal tahliyesini emredeceğim
Amerika mektupları:
Amerikanın iki büyük partisi arasında hiç bir fark yoktur
Cumhuriyetçilerin 16 seneden beri iktidara geçememelerinin tek sebebi, onların Roosevelt veya Truman ayarında bir lidere sahip olamayışlarıdır
Yazan : Oğuz TÜRKKAN
Yaran:
Korgeneral Von Choltitz
Paris'in «on Alman Komutanı
Askeri mülâhazalardan sarfınazar. namuslu bir asker sıfa tiyle, halkı ve dünyanın bu en güzel şehrini, mümkün olduğu ve kudretim yettiği kadar, muhafazaya azmetmiştim. ilk nazarda, birbirinden farklı gibi görünen bu iki hareket noktası. neticede askerliği telâkki tarzıma dayanıyordu. Her iki müessir, ayni istikamette tesir ediyordu: Paris'i harap olmaktan kurtarmak için, e-limden geleni yapacaktım.
PARİS BELEDİYESİYLE TEMASLARIM
Biraz da siyasi vaziyetten ve şehir halkı ile münasebetlerimden bahsedeyim. Aldığım talimat, şehirde sükûnetin muhafazası merkezinde idi Başlıca gayretlerimi, halkı canından bezdirmemek ve gergin havanın, iğ-tişaşa sebep olmasını önlemek gayesi üzerinde teksif etmem icap ediyordu. Çünkü, müttefiklerin Nor-mandiye zaferini öğrenen ve Paris* doğru ileri hareketlerini günü gününe takip eden şehir halkı, her an kurtuluşa muntazırdı. Bu itibarla, ga yelerimiz bir olmamakla beraber, şehirde intizam ve sükûnetin muhafazasını lstiyen yerli unsurlarla işbirliği yapmak lâzımdı. Bu maksatla Belediye Meclisi tarafından seçilmiş bir murahhas heyetini, 15 ağustosta kabul etmeye karar verdim. Heyet, şehrin havagazı, su, elektrik ve P.T.T. gribi âmme hizmetlerini idare eden şeflerden müteşekkildi ve benden, lüzumlu göreceğim tahripleri yaparken şehrin, umumi hayatı için çok ehemmiyetli olan bu tesislerini korumamı veya hiç olmazsa £z tahrip etmemi rica ediyordu.
Heyetin ricalarını sükûnetle sonuna kadar dinlerken, heyet âza-sınm cesaret ve inceliğini takdir etmekten kendimi alamıyordum.
Söz sırası bana gelince, ayağa kalktım ve kendilerine kısaca kaderin her iki milleti komşu olarak yarattığını ve bunun, kuvvetli bir ihtimalle böyle devam edeceğini, harbin sonsuz sefalet ve acılara sebep olduğunu. benim ise, bunlan arttırmak niyetinde olmadığımı söyledikten sonra, şehre ait tesisleri tahrip etmiveceğime ve bu hususta kati emirler vermiş bulunduğuma dair teminatta bulundum. Filhakika, hakikat de, benim dediğim gibi tecelli etti.
14-15 ağustos gecesi, Fransız polisi greve haşladı. Bu hâdise beni hiç endişeye düşürmedi; çünkü ufak mikyasta baltalama hareketlerinin başlamış olduğu şu sıralarda, silâhsız Fransız polisinin hizmet görmek istem iyeeeği aşikârdı. İstihbarat ser-
w
Paris İşgalden kurtarıldığı sırada yapılan sokak muharebelerinde halk, kendini korumağa çalışıyor.
Müttefikler Parise girdiği gün, Almanlarla dostluk kurmuş olan kadınlar, saçları dibinden kesilmiş, yüzlerine llitler işareti damgası vurulmuş olarak yalınayak sokaklarda gezdirildi.
visinin verdiği raporlardan, şehir idaresinin, gizli mukavemet hareketine mensup olan yeni şahsiyetler eline İntikal etmekte bulunduğunu anlıyordum. Yeraltı trenleriyle demiryolu işçilerinin grevi, bir dereceye kadar müziç olmakla beraber, askeri bakımdan ehemmiyetsiz olduğu kadar, benim için de tabii idi. Zaten A-merikan hava kuvvetleri, demiryolu tesislerini öylesine tahrip etmişlerdi kİ, münakalât hemen tamamen durmuştu. Yeraltı trenleriyle elektrik santralleri, kömür sıkıntısı çekiyordu. Bu grevlerden en ziyade müteessir olan, sivil halktı.
SIYASI ESİRLER SERBEST BIRAKILIYOR :
Umumi vaziyetin vahamete doğru gittiği bu ilk günlerde idi ki, Paris-teki İsveç Başkonsolosu Raoul Nord-
Behçet Cemal
ling, ziyaretime geldi. Nordlıng’in şahsında, iyi ve insaniyete âşık cesur bir dost kazandım. Başkonsolosun ilk ricası, siyasi esirlerin serbest bırakılması oldu. Bu mesele hakkında ne Büyükelçi Abetz, ne de SS Ge nerali Oberg'den en ufak bir malûmat dahi almamıştım. Başkonsolos bana, esirleri serbest bırakmaya hazır olup olmadığımı sorunca, kendisine şu cevabı verdim:
*•— Ben ancak iki türlü esir bilirim. Harp esirlerine, Cenevre muahedesi hükümlerine göre muamele yapılır. Elinde silâhla yakalanan siviller. ise harp kanunları gereğince kurşuna dizilir. Asker sıfatiyle, siyasi e-sir diye bir şey bilmiyorum. Bu çeşit esirlerin derhal tahliyesini emredeceğim.**
Filhakika lüzumlu emirleri vermekle beraber, bazı hallerde, emrimi hususi surette gönderdiğim subaylarla infaz ettirdim. Aldığım ilk talimata göre. Fransa askeri komutanlığına bağlı bulunuyordum. Komutan Paristen ayrılmış, fakat karargâhının bazı büroları daha hareket etmemişti. Merci tecavüzünde bulunmamak için, Başkonsolosa, bu bürolardan birine başvurarak onların da muvafakatlerini almalarını teklif ettim. Derhal oraya giden Başkonsolos, komutanlığın şehirde kalan son subayı, Binbaşı Humm ile, siyasi esirlerin salıverilmesine dair yazılı bir anlaşma yaparak, imzalanmak üzere hana getirdi. Arılaşmayı hemen İmzaladım ve bu meseleyi, kendi cephemden kapattım.
BAŞKONSOLOSUN TAVASSl TU:
General Von Choltitz’in siyasi esirlerin tahliyesi hakkında verdiği malûmat, Başkonsolos Nordling'in General nezdindeki teşebbüsüne dair bitaraf bir müşahidin tuttuğu şu notlarla teyit edilmektedir:
(Devamı var)
Amerikan Fili (Cumhuriyetçi Partisi) ile Amerikan Eşeği (Demokrat Partisi) sonbaharda gene çarpışacaklar. Seçim mücadelesi Truman’m dünkü nut-kıyle şimdiden başladı.
Amerikada bir yabancı için, istifham mevzularından biri de, bu iki parti arasındaki farktır. İsimleri bir kere mucibi sualdir. Demokrat Parti demokrat da, rakibi olan Cumhuriyetçi Parti antidemokrat mı? Cumhuriyetçi Parti cumhuriyet taraftarı da, Demokrat Parti kirala mı?
Tabii bu isimlerin hiç öyle bir kas-di yok. Sadece addan ibaret. Şu halde bu partilerin birbirinden farkı nedir? Her birinin ne gibi programı, prensip!, ideolojisi vardır?
Bu suale tatmin edici bir cevap vermek cidden güçtür. Amerikan par tileri, Avrupadakiierc benzemez. Amerikada, Avrupda olduğu gibi sınıf. prensip ve felsefe esası üzerine dayanan partiler, irabda mahalli ol-ınıyan Komünist, Soylasit, Llbera-lıst,. v.s. Partilerinden ibarettir. A-merlkanın asıl iki esas partisi Demokratlarla Cumhuriyetçiler, ideoloji bakımından birbirinin kopyesi gibidir. -j
Şu son yıllarda, büyük iki Amerikan partisi arasında bazı farklar belirmeye başlamışsa da, kesin hükümler vermek insanı ancak aldatır. Bu partilerin ana nizamnameleri ve güttüklerini söyledikleri prensipler, birbirinin tekrarı gibidir. Partilerin asıl prensipleri, seçim arifelerinde, parti kongreleri sonunda yayınlanan “Seçim zemini,, demecinde belli olur. Bu da, o ânın muhtelif iç ve dış meseleleri hakkında partinin görüş tarzını bildiren bir tebliğden başka biı şey değildir.
Bugün Cumhuriyetçi Parti Amerikada büyük bir buhran geçirmektedir. Eskiden âdeta münavebeyle işbaşına gelen bu iki parti, 16 yıldır bu yoldan ayrılmışlardır. 16 yıldır Cumhuriyetçiler hükümet başına geçememişlerdir. Bu harp sonunda, 1945 de yapılan Meclis seçimlerinde şaşırtıcı bir çoğunluk kazanmışlarsa da. 1948 de yenilenen seçimleri kaybettikleri gibi, aynı zamanda yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini de kaza
Demokrat Partinin halk tarafından sevilen neşeli, saıııiını öderi Cumhurbaşkanı Truıııan karısı İle beraber heyecanla maç seyrederken.
namamışlar ve yine iş başına geçememişlerdir. Bu yılın yaklaşan Meclis kısmi seçimleri hazırlıkları arasında Cumhuriyetçiler, halkın kendilerine niçin sırt çevirdiğini anlamaya çalışıyorlar. Aynı sual, yabancı gazetecilerin de merakını çekmiştir. Bu sebep. iki partinin dahili veya harici politika görüşlerinde aranmıştır. Fa-kat bunda bile hüküm vermek zordur. çünkü fark kesin değildir.
Galip hır kanaate göre, Cumhuriyetçiler daha ziyade "İnfiratçıdır” Bu doğru mudur? Cumhuriyetçi Parti içinde bazı infiratçıların bulunduğu bir vakıadır. Fakat bu kadarı. Dc-ıııokı atlar arasında da vardır.
Umumiyetle Demokratların dış sı-
yaset bahsinde daha cömert ve enternasyonal veseleierle daha ilgili, Cumhuriyetçilerin ise daha ' rezerve’ oldukları da ileri sürülür. Bu daha doğrudur. Cumhuriyetçiler Marshall Plânına ve Truman doktrinine karşı Demokratlardan daha az coşkundurlar. Avrııpaya yardım miktarını sık sık azaltmağa, kırpmağa kalkarlar. Hele Meclisteki liderleri —ve Cumhurbaşkanı adayı— Senatör Taft, dış işleri bahsinde cidden pek geri kanaatlere sahiptir. Fakat bütün bunlara rağmen, bir de bakarsınız Çin işleri bahsinde Cumhuriyetçiler —Taft da dahil— öyle bir atak kesilirler ki. Demokratlar geri kalır! Çan-Ka.v-Çek’e büyük para ve silâh yardımı yapılmasını, Formosa'nın i-cabında ordu ve donanmayla desteklenmesini. Kuşlara karşı daha çetin davranılmasını.. v.s. isterler ve hükümeti gevşeklikle İtham ederler. Liderleri Dewey ile hariciye komitesi sözcüleri Senatör Vanderberg ise, dış | siyaset bahsinde Demokratları tama- j men desteklerler. Cumhurbaşkanı a-daylarındnn Stassen ise. Dünya Devletine bile taraftardır. Nihayet, "çift partili dış politika" prensip! de, iki büyük Amerikan partisinin dış siyasette esaslı bir görüş farkı taşımadıklarını gösterir. Ancak son zamanlardadır ki Uzakdoğu siyaseti yüzünden görüş ayrılığı başgöster-mıştir. Mamafih Atom bombası hususunda görüşler birliktir.
İki parti arasındaki görüş farkı iç meselelerde daha bârizdir. Cumhuriyetçileri toptan mürteci ve muhafazakâr, Demokratlan da toptan Liberal veya Sosyalist diye damgalamak şüphesiz yanlıştır. İşin garibi, son seçimi Truman ve Demokratlar kazandığı halde. Cumhurbaşkanı bu sefer de Liberal kanun tasarılarım Meclisten geçirememiştır. Ekalliyette olan Cumhuriyetçi mebuslarla azlık olan Cenuplu Demokratlar blok kurmuş, çoğunluğu teşkil etmişlerdir!
Şu muhakkak ki Demokrat Parti, Roosevelt çağından beri, iktisadi ve içtimai meselelerde daha halkçı ve ve daha devletçidir. Cumhuriyetçilerin çoğunluğu her türlü vergiye, her türlü devlet müdahalesine ve fakır tabakaya yardım plân ve kanunlarına
muarızdırlar. Onlar, katıksız serbest rekabet ve kapitalizme daha çok meylederler. Demokratlar ise daha ziyade orta sınıfı ve küçük sermayeyi temsil eder, işçi sınıfının da menfaatini bir hayli gözetirler Demokratların bu "tçtımni emniyet’* plânlarına ve az çok devletçi meyillerine Cumhuriyetçiler "Sosyalizm” diyerek şiddetle hücum etmektedirler.
Fakat, Cumhuriyetçilerin seçimlerde kaybetmelerine, şıı anlattığımızdan hiçbir sebep olmamıştır. Muhalif partinin bütün talihsizliği, son senelerde ve Rnosewelt. ne de Truman derecesinde, halk tarafından sevilen, samimi neşeli ve zeki hır lidere sahip olamamalarıdır.
Güzel Bursumu sayıları pek çok olaıı tarihi ve kıymetli eserlerinden biri; Emir Sultan Camii.
Memleket yazıları
Bursanın istikbali ipekçilikten ziyade turizmdedir
Bursada turizm için gerekli her şey mevcut : Tarih, tabiat güzelliği, dağ, plaj, sıcak su ve güleryüzlü insanlar var. Fakat yol yok, otel yok, eğlence yeri yok...
BİRKAÇ günden beri şehri memnun edici bir haber geziyor; Marshall Plânından Târihi Âbideleri onarmak için bir miktar para ayrılacakmış, bu paranın bir kısmı da. Bursa Tarih Eserleri ve bu arada İznik Tarih eserlerine harcanacakmış..
Bütün bu sözler, istikbal ve şart sl-galariyle konuşuluyorsa da, gönül ferahlığı vermemesine imkân var mı?. Bir kere Bursanın istikbali, ipekçilikten çok turizm’dedir. Turizm için yol lâzımdır, otel lâzımdır, gönül hoşluğu ile vakit geçirilebilecek ucuz imkânlar lâzımdır. Bursada turizm için gerekli her şey var, tarih var, tabiat var, dağ var, plâj var. sıcak su var. hattâ güler yüzlü insanlarda var. yol yok. otel yok. adamakıllı eğlence yeri yok.. Misafir mi geldi, buyursun ' Çelik Palasa... Bir yere mi gitmek Islıyor?.. Mudanya asfaltından gayrı ahatça gidebileceği bir yol yoktur.
Halbuki meselâ İznik, Hıristiyanlık tarihi için, İslâmlığın Mekkesı, kadar mühim. Gölün içine kurulmuş manastır harabelerini ihmalimiz ne kadar yıkarsa, yıksın, mermerlerine göz diken kuş beyinliler, koca kayalardan örülmüş duvarları dinamitle ne kadar parçalamış bulunursa bulunsun, yine İznik. Izııiktir. Yine de insan, o haşmetli kemerlerden geçerken, "Tarih burada ölmüş,, diye düşünüyor...
Ama yolu yoktur. Hele kış avlarında bu kasabacık, amansız muhasaraya düşmüş bir kale gibi yalnız başına yaşar, kendi kendisine yetmeye çalışır. Oturulacak bir kahvesi yemek yenecek bir lokantası, yatacak bir oteli bulunmaz.
Büyük İngiliz tarihçisi Toyııhce’den
Biraz da ınizalı :
Nasreddın Hocanın rüyası
Nasreddın Hocaya bir gün rüyasında 99 akçe vermişler. "Hiç olmazsa şunu 100 akçe yapın., diye rica ettiği bir sırada kanter içinde ııyanımş
yüzümüz kızararak dinlemiştik; diyordu ki: I
— Eski zamanlarda insanlar, müdafaası kolaydır diye, bu sarp arazideki cenneti keşfedip içine yerleş-. inişler.. Halbuki siz bu cenneti medeni insanlar için, affedersiniz ama. bir cehennem haline koymuşsunuz, insan, bu cennete giden yollara bakıp, birisinin şoseyi geçilmez hale koymak için hususi bir gayret sarfetmiş olduğunu düşüncesi geliyor. Bana ruç darılmayın, İznik, bu kadar ihmale lâyık değildir.
Toynbee’nin gerçekten hakkı var. Bugün için İznik’e gitmek, bir nevi kahramanlık haline gelmiştir. Yol yoktur, nakil vasıtası yoktur, yeni medeniyet eserlerinin hiçbiri yoktur. Bu kasabacık Ortaçağda bütün dünyaya İlâhi bir meşale tuttuğu halde, bugün bütün dünyanın meşaleleri. İznik’e aydınlık düşüremiyor. Bu ell>ette acıdır.
Hıristiyan ve Osnıanlı medeniyetlerinin sanat alanında birbirlerivle yarıştığı bu kıymetli kasabayı hayata kavuşturmak lâzım.. İmarı çok seven Vali İşcan: "Bana iki milyon lira ve 365 gün veriniz, size Tarihi İznik*! iade edeyim,, diyor. Aman, verelim.. Ikı verelim, üç verelim, yeter ki, bir medeniyetin tabii mirasçısı olan bu millet, tarih e ve gelecek nesillere karşı mahçup kalmasın..
Bı.ı sebeplerden Ötürü hemen herkes ümidini, Marshall Plânından gelecek yardıma bağlamıştır. BursalIların bugünkü durumu, türkü çağırarak merkebim arayan Hocanın durumuna pek uygun.. Bir ümidimiz şu dağın arkasında.. Orada da bulamazsak, kıyamet koptu demektir,
taritf BOZDAĞ
.«m ..«m ... ■■■
Bakmış kt avucunda hiç bir şey yoK, tekrar gözlerim sıkı sıkı kapayıp ellerini uzatarak, "Getirin bari 99 akçeyi, razı oldum," demiş.

Ahmet Hamdı Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
10 -
— Daha başkaları var., dedi. Hattâ bir tanesi var ki, pek az kimse biliyor. Ben Pariste iken tanıdım. Ve bana Yahya Kemalden, yapmak istediği şeylerden bahsetti, "Bak. ddi ne kadar temiz...” Ve dil temizliğinin ne olduğunu anlatmaya uğraştı. O Nenelerde Leon Cahune’ın Gök Bayrağı tercüme ediliyordu. Bütün mektep harıl harıl okuyorduk. Bir de Michel Zevaco... Ben aldığım cesaretle onları anlattım. Gülerek;
— O kadar mühim şeyler değil ama yaş icabı okuyacaksın!., dedi. Fakat daha mühim kitaplar var.
Yırıe yaşım ortaya çıkmış, bütün rahatım, konuşma arzuın, kendimden, Sabıhadajı bahsetmek İhtiyacım hepsi oracıkta tükenIvermiştL Zaten yemek saati de gelmişti. Ayrılırken İhsan, bana Pıırlsten getirdiği birkaç resim kitabını hediye etti. Bunlardan bin bugün yadırgayacağımız kadar kötü basılmış bir Leonardo idi. BÖylece ben o yaşta, dört evliyanın sokaklarını beklediği EJâgöz Mehınetefendi sokağında Jaconde’u, Son Akşam Yemeğini, Corr^ge'in Kadınları ve Ro-din'in Penscur’u İle beraber tajıımış oldum.
Sablhaya İhsanla konuşacağımı anlatmıştım.
46
Ertesi günü ziyaretin tekmil haberim verdim. Resim kitaplarını gösterdim. Saatlerce baktı, düşüldü. Sonunda "Ben de Ihsan Beyle konuşmak istiyorum.... dedi.
Bir hafta sonra İhsanı sınınfta, tarih hocası sıfatiyle karşımızda gördük. Onun gelişiyle mektebin ve biraz da kafamızın muvazenesi altüst oldu. Bu genç, düşüne düşüne konuşan ve konuştukça karşısındakini ister istemez düşünmeye mecbur eden adamı sevmek için behemehal onun dengi olınak lâzım değildi. Dersler daha ilk günü bildiğimiz ders olmaktan çıkmıştı. Bize anlayıp anlamadığımızı hiç aklına getirmeden, şiirden, sanattan. Akdeniz medeniyetinden ve hususiyetlerinden, geçmiş şeylerden bahsetmeye haşlüıh Şiir okuyor. Kartlye-Laten’dekı talebe hayatını anlatıyor, fikrin hayatla münasebeti olması lüzumunu söylüyor, "Az okuyoruz, hattâ hiç okumuyoruz ve galiba hiç de düşünmüyoruz!,, diye şikâyet ediyordu. Bilhassa çocukça olduğunu bildiği halde okuduğumuz şeyler üzerinde bizimle konuşuyordu. Avrupadan bahsederken çok defa "Gidin, açılın, behemehal gidin! Gitmeden memleketi tanıyamazsınız!,, diyordu.
Bu Balkan Harbinin henüz bittiği o nıcyııs, ateşli yıldı. Biz küçükler, bir bakıma, zaruretlere baş eğmeyi öğrenmiş olan büyüklerden fazla hazmedilmemiş mağlûbiyetin arısı içindeydik. Bütün mekteplerde güfteleri bestelerinden, besteleri güftelerinden garip İntikam marşları söyleniyordu.
Bir gün thaan. üstümüzdeki musiki dershanesinde söylenen bu marşlardan birini dinledikten sonra başını salladı ve:
— Kötü... Çok kötü! dedi, Evvelâ musiki değil. Bunu söylerken gözlerinin İçi parlıyordu.
4 7
Çocuklar hep birden bağrıştılar;
— Efendim, hocamızın eseri,,. Bu doğru idi ye bestenin kötülüğüne rağmen hepimiz onunla iftihar ediyorduk.
İhsan duymaınazlıktan geldi:
— Sonra da lüzumsuz... Bu gibi şeyler, so nıında milletlerin hayatlarında içinden bir türlü çıkılamı.van kuyular haline gelir! His üzerine terbiyeyi kaldırmalı artık! Bizim için öbür milletlerden daha tehlikeli oluyor. Çünkü hu yüzden hareket ve düşünce hürriyetimizi kaybediyoruz, Lüzumsuz hareketlere sürükleniyoruz. İki yüz yıldan beri, alalım düşmandan eski yerleri... diyerek yaşıyoruz ve mütemadiyen kaybediyoruz.
O gün bize Ihsan Balkan Harbine giriş tarzımızı, yapılan hataları anlattı. Bunlar bizim yaşımızdaki çocuklara söylenecek şeyler değildi Fakat İhsan o zamanlar çok gençti. Ayrıca bu yığın düşüncenin İtişi altında idi. Fikirlerini tanzim edebilmesi için behemehal konuşması lâzımdı, Kaklı kı hâdiseler söylediklerinin doğruluğu nu bir kaç ay içinde ispat etti Aradan sene geçmeden biz Umumi Harbe girmiştik. Fakat söylendiği zamanlarda bu sözlerin ne mânasını, ne de istikbal için bir nevi kehanet olduğunu anlamıştım, Sadece garip bir sezişle ğlni hissediyorum. Zaten bir İhsanın söylemiş olması kâfi
Onu dinledikçe her gün
işlerin iyi gitmedi-şeye inanmam için geliyordu.
biraz »laha hayvan
oluyor, içimden bütün ömrümce sürecek bir bağlılığın, bir nevi aydınlığa doğru devamlı yürüyüşün başında olduğumu hissediyordum. Bu his İhsanın ne istediğini, bize hangi ufukları gösterdiğini bildiğimden değildi Sadece bende bir takım zenbereklerl oynatacağını anlamıştım.
Yazık ki yine tam hu sıralarda oım kıskanmaya başladım. Bir gün Sablhayı evlerine götür-
18
dost-
müştlım. Bu tanıştırma âdeta kati oldu ve aralarında bütün mahalleyi şaşırtan hakikî bir luk başladı.
Evlerine sık sık gidiyor, onunla uzun konuşuyor, benim aklımdan geçmiyeıı, veya di zamanı değil diye düşündüğüm meseleleri soruyor, onunla, çok defa, ya delil ve bürhan yokluğundan, yahut anlaşılmama, gülünç surette ısrar etmiş olma korkusundan yarıda bıraktığı, fakat evden ayrılıı ayrılmaz benimle devam ettiği münakaşalara giriyordu.
Konuşurken insana bir kedi gibi sokuluşu, yüzünün daima değişen ve daima sevimli ifadeleri, sevdiklerine karşı gösterdiği kayıtsız emniyet, behemehal her kaydın ve bilhassa yaşının üstüne çıkmak isteyişi ve bütün bunlarla beraber her zaman uyanık, her zaman kendisiyle, et rafiyle meşgul bir tarafının çarçabuk üstündeki
bulunması İhsam fcthctnûşti. Tecessüsleri, yaşının çok suallerle uğraşması onu şaşırtıyordu.
kendisini hiç gözden kaçırmıyan bir Sanki cazibe denen şeyin sırrını öğren-koşuyordu. Fa-
Onda hal vardı, nıiş, durmadan onun peşinden kat bu meseleleri netdcn bulmuştu?
Dostoyevskl Sibiryadaki mahpusluk hayatından bahsederken, elinde İncil ve Tevrattan başka kitap bul onmadığı için, düşüncesinin her şeyi kendi derinliğinden çekmeye mecbur kaldığını ve hıı yüzden çok yorulduğunu söyler. Onun kadar ıstıraplı olmamak la beraber Sabihamıı o senelerinde buna benzer bir hal vardı. Bunu söylerken Sablhanın bu düşünce ve azaplara dışardan hiç bir yardımsız vardığını iddia etmiyorum. Etrafında onlara yol açan bir yığın şey vardı. Bir kere içinden fıkır fıkır ka.vnıyan bir devirde idik. Balkan Muharebesinin korkunç gelişmesi 49
cemiyette bu yığın şeddi yıkmış, bir yığın meseleyi ortaya kendiliğinden atmıştı.
Çok gülünç ve yetkisiz cevaplarla karşılanmasına rağmen bu meseleler her tara t ta münakaşa ediliyordu. Bunlar Türkçülük meselesi, kadın meselesi, ferdiyet meselesi, içtimai kalkınma meseleleri gibi mühim dâvalardı. Fakat asıl mühimim zihinlere gelen şüphe ve tatminsizlikti. Diğer taraftan tstanbulda bizim muhitimizden daha açık tabakalarda bir çok hısım akrabası vardı. Bunların içinde bilhassa Sakine Hanımefendi kolu. Nişantaşmda oturdukları zaman gittiği Fransız mektebi Sabıhanın bu erken gelişmesinde yardım etmiş olmalıdırlar.
Bu Sakine Hanımefendi o senelerde kurulan O^manh Hanımlar CtmijMtMn ikinci reisi gibi bir şevdi. Bahası Sablhayı her hafta onlara götürürdü.
Bu saydıklarıma çok hususi bir irslyyeti do katmak lâzım gelecek. Yukarda SabLhamn annesinin gülünç taraflarından bahsettim. Fakat evimizin kapısından girdiği zamanki halini söylemedim. Bunu görseydiniz şaşardınız. Dimdik, mağrur yürüyüşünde hakiki hır hanımlık vardı. Bu Evlâd-LFatihan kızı bir kaç yüz sene en aşağı beş. altı yüz kişilik bir köylü kalabalığını idare etmiş bir aileden geliyordu. Erkekler Tuna boylarında muharebeye gittikleri zaman bu köylülerin idaresi, çiftliklerin bütün İşleri, zengin Bey ailesi sıfatiyle cemiyet hayatındaki bir takım vazifeleri kadınlara düşüyor, şehirli kadınlarının aklından bile geçmiyeıı meselelerle onları uğraştırıyordu. Binaenaleyh Sabihada doğuşundan bu meselelere hazır hır taraf vardı, işte ailesindeki uygunsuzluklar, hareketli yaratılışı, bu tesadüf ve imkânları başka bir plâna nakletmişti.
— Devamı var —
50

9
Sayfa 4
YENİ İSTANBUL
18 Mart 1060
K A D I X . E V

M O I» A
Hakikî mücevherler ve sahte inciler
BÜYÜK resmi kabullerde İngiltere Kıraliçesi ve Prenses Hlizabeth en güzel mücevherlerini takarlar: Elmas ve pırlantalarla aüalü tacın uzun bir tarihi var, bilezikler zümrütlerle aUalü. El genişliğinde olan kolyelerin üzennde pırlanta ve yakutlar var, Ingilterenin müstakbel Kıraliçesi ile bugünkü Kıraliçesi bir defa daha hakiki mücevherlerini takma fırsatı buldular. Karanlık geçen senelerden sonra Londralılar, büyük tuvaletler, kıymetli kürkler ve Kıraliçenln taçlarını tekrar görebildikleri için neşe içindedirler.
Muhakkak ki mücevher dünyanın en eski icatlarından bindir, At a* ha, toprağın derinliklerinde clo geçirdiği kıymetli taşları veya altını aşkının bir ispatı olarak kadınına götürmeği. İlk önce erkek mİ akıl etti? Yoksa, kendini seyretmek İçin berrak IMr suya Iğilen kadın, boynuna bir çiçekten kolye taktığı esnada bunların arasına parlayan bir taş lift-ve etmeği ini düşündü? Maatteessüf hiç bir zaman hakikati Öğreneni iye-ceğiz, fakat insanlar asırlar boyunca, şiirlerde, şarkılarda, hattft mermerlerin üzerine hftkedllen yazılarda dalma küçük incileri genç bir kızın güzel dişlerine, elmasları onun parlak gözlerlpin ışıldamasına, yakutları dudaklarının rengine, fildişini de tenine benzetmişlerdir.
En eski devirlerden beri bir genç kızın güzelliği kıymetli taşlar ve emsalsiz inciler vosıtaslyle anlatılırdı. Her halde daha az nadir bir şey olduklarından olsa gerek çiçekler daha sonra gelir.
Mücevherlere olan bu bitmez tükenmez hıra, çeşitli devirlere, simya ilminin zevkini aşıladı, ve hemen hemen bütün memleketlerde falcılar şeytanla anlaşma yaparak, bir çok maddeyi bir araya getirme suretiyle altın veya kıymetli taş İcat etmeğe uğraştılar. Daha şuurlu ve daha az mistik olan XIX ve XX inci asrın kimyacıları olmıyacak keşiflerden vazgeçerek, altın yapmağa uğraşmaktanım onu taklit etmeği daha akıllıca buldular. Plâstik maddelere incinin şeklini ve parlaklığını veren devrimizin kimyagerleri eski devirde olsalardı muhakkak ki herkes tarafından mahir büyücüler olarak telâkki edileceklerdi. Zira â-deta mucizeler yaratıyorlar. İyi bir şekilde yontmak suretiyle kırmızı camlardan yakut, kristallerden el-
mas, yaparak, devirlerden beri tatmin edilmemiş kadın kalblertne bir rahatlık getirdiler.
Bugün en fakir bir sevgili veya ni-i şanlı, bütün hayati boyunca tasarruf etme zorunda kalmaksızın veya bütçesini mahvetme tehlikesine düşmeden sevgilisine güzel bir kolye veya zarif bir yüzük alabiliyor. As-yanın veya Afrlkanın en ücra köylerinde bütün Aşıklar ve süse düşkün genç hanımlar her hangi bir dükkândan parlaklıkların] tatlı su kefalının altın renkli pullarına medyun olan sıra halinde bir çok kolyeler tedarik edebiliyorlar.
Bugün iyice süslenebilmek için artık büyük bir servete ihtiyaç yok. Adeta mücevherlerin de kendilerine mahsus bir demokrasileri var. Devrimizin büyük modacıları Adeta hakiki mücevherlerle alay ediyorlar: En ağır tualetlerle ve en kıymetli kürklerle,! mankenlerinin boynuna sahte mücevherler taktırıyorlar.
Artık köşedeki dükkândan veya bir seyyar satıcıdan aldığımız şeylerle, her gün gömlek değiştirir gibi mücevher değiştirebiliriz, Bugün bir genç kadının çekmecelerinde inciler, elmaslar, safirler, yakutlar, altınlar doludur, öyle ki. bundan elli sene evvel bir kıral bütün bu ziynet eşyasını bir kadına hediye etmek isteseydi iflâs ederdi.
Artık, genç, güzel fakat fakir bir kızın mücevher sahibi olabilmesi için bir iyilik perisine ihtiyacı kalmamıştır. Sevgilisine rıAdlde bir elmas hediye etmek isteyen fakir delikanlı da. Okyanusları aşıp Hint veya Çin diyarlarına gitmek mecburiyetinden kurtulmuştur. Şimdi, her şey gibi mücevher satın alma işi de son derece basitleşmiştir. Mücevheri artık gram ile satın almak imkân dahiline girmiştir.
Hakikisinden yalancısını ayırt etmek imkânı olmayan bu mücevherleri yapmakla insanlar en güzel zaferi elde etmiş olmuyorlar mı?
Makûl ve biraz da fakir anneler, gençliğin en güzel giyim olduğunu söylerler. Haklan da yok değildir. Fakat, sahte bile olsa güzel bir mücevherin nftrin bir ele, İnce bir bileğe yakışmıyacağını kim iddia edebilir.
Mücevher takmadan önce şunu da unutmamak lâzımdır. Sahici olsun. yalancı olsun fazla gösteriş dallım göze fena gelir. Tek bir kolye, tek bir yüzük kâfidir.
İnci bir kolye, hoı- yerde ve her elbise ile her yaştaki kadınlar tarafından takılabilir.
Millî Eğitim müsabakalarına tekrar başlanırken..
Bugün, Galataıaray, Beşiktaş takımları, Ankara Gençler Birliği ve Demlrspor takımlar/karşılaşıyorlar
j Kt senelik bir fAsılıdan sonra Milli
I Eğilim mükâfatı futbol müsabakalarına bugünden itibaren tekrar başlanmaktadır.
İstanbul, Ankara ve İzmir şehirleri arasında ve İki devreli İlk maçları usûlü dairesinde tertip olunan bu müsabakalara bu sene de geçen yıllarda olduğu gibi bölge İlk maçlarında birinciden dördüncüye kadar derece alan latanbuldan dört, Ankara ve lz-mlrden birinci ve ikinciliği kazanmış ikişer takım iştirak edecektir.
Bu suretle Türkiyenin en kuvvetli sekiz takımı arasında mahalli ve yer değiştirmeli olarak yapılacak müsabakalar neticesinde birinciliği kazanacak takım, hiç şüphe yok ki içinde bulunduğumuz mevsim için memleketimizin futbol şampiyonu addedilmeye değer bir unvan elde etmiş ı olacaktır.
Her ne kadar Türkiye futbol birinciliği namı altında aynca bir seri t müsabaka daha yapılmakta ise dc I kolaylıkla teslim edileceği gibi, Milli Eğitim mükâfatı müsabakaları daha ziyade eşit kuvvetler arasında yapıldığından bu karşılaşmalarda birinciliği kazanmanın daha güç şartlar altında sağlanması elde edilen neticenin kıymetini arttırmaktadır.
Milli Eğitim müsabakaları, Ingiltere ve Fransada kupa maçları namı altında tertip edilen müsabakalara muadil bir mahiyet taşımaktadır. Bu itibarla bu karşılaşmalar bizde de bir
Güzel kolyelerle boynumuzun da güzel olması lâzım
Bu güzel kolyeleri takmayı seven sîzler, taktığınız ziynet eşyasının sahici veya sahte olsun gene de cildinizin güzelliğini ve taravetini olduğu gibi meydana çıkarttığını herhalde farketmlş-slnizdir. Fakat bir yaş gelir ki, boyun, kadınların en çekindikleri uzuv olur. Zira: yüzü genç olan ve 25 yaşında bir kadının vücudüne sahip bulunan bir kimse, boynu yüzünden muvaffakiyetle sakladığı hakiki yaşını meydana çıkarır.
Her şeyden önce gençlere İyi bir nasihat: Hiçbir zaman boynunuzu lhrnal etmeyin, yüzünüze sürdüğünüz kremlerin hepsini itina ile aynı şekilde boynunuza da sürün. Boynun kuvvetlendirici ve koruyucu maddelere ihtiyacı vardır.
Uzun boynu olun kadınlar, bir kaç bukle ile enselerini örtebilirler. Tersine olarak boynu kısa olanlar da saçlarını yukarıya toplayarak boyunlarını uzun gösterebilirler Bu bir estetik kanunudur.
Boyunları biraz kısa olan insanlar büyük ve iri. boyna yapışık kolyeler takmamaya dikkat etmelidirler. Aşağıya doğru incelen seyrek kolyeler boynu uzun gösterir. Halbuki İnce ve uzun bir boyun büyük ve iri bir kolye sayesinde normal gözükebilir. Keza elbise yakalarının da bu hususla büyük bir rolü vardır; kısa boyunlu olan bir kadın büyük kürklü yakalardan kaçınmalıdır. Ancak uzun boyunlu bir kadın bu yakalan rahatça giyebilir.
Evvelki gün şehrimize çelen AvusturyalI boksörler tayyareden îndiklnrı -ıra. a
Bu geceki boks maçları
AvusturyalIlarla Boks ihtisas takımı karşılaşıyor
İstanbul Boks İhtisas Kulübünün davetlisi olarak şehrimize gelen A-vusturyanın Glagenfurt Athleticsport boks takımı bu gece saat 21 de Spor Sarayında ilk maçını Boks ihtisas Kulübüne karşı yapacaktır.
Glagcnfurt takımı tamamen amatör boksörlerden kurulu bir ekiptir. Geçen sene Avusturya boks şampiyo-luğıınu kazanan Glapenfurt'luların kuvvetli bir takım manzarası arzet-Ukleri muhakkaktır. Bilhassa 54 kilodaki Gausterer Robert ile 80 kilodaki Ameisbichler takımın en kuvvetli ve teknik boksörleridir.
Yazan : Sadi K/IRSAN nevi "Türkiye kupası,, maçları mahiyetinde telâkki edilse yeridir.
Sözü geçen müsabakaların memleket içinde uyandırdığı derin alâka ve şehirler arasında husule getirdiği temiz ve sportmence rekabet dolayı-sl.vle Türkiyede futbolun kalkınmasında büyük rolü olduğunu unutmamak gerektir.
Memleketimizde bugün futbolun bütün sporların üstünde bir rağbet kazanarak bu derece popüler olmasına işte bu müsabakalar yardım etmiştir.
Senelerce süren harp İçinde hiçbir ecnebi teması yapılması imkânı yok iken ve birçok memleketlerde spor faaliyeti sekteye uğradığı bir sırada bizde lık ve Türkiye birinciliği maçlarından ayn olarak Milli Eğitim mükâfatı müsabakalarının, hiçbir aksaklığa meydan verilmeden her sene muntazaman tertip edilmiş olması futix>lumuzun her yıl bir parça daha ilerlemesine geniş ölçüde müzaheret etmiştir.
Bu itibarla harpten sonra yaptığımız milli maçlarda memnunluğu mucip neticeler elde edilmiş ise bu sonuçların sağlanmasında Milli Eğitim mükâfatı maçlarına düşen hisseyi unutmamak her halde bir kadirşinaslık eseri olur.
Futbol faaliyetimizin en hayırlı teşebbüslerinden biri olan bu müsabakalara katılacak takımlar^ şimdiden başarılar dileriz.
Bu gece Spor Sarayında yapılacak olan karşılaşmaya GİHgenfurt ve Boks ihtisas takımları ringe şu kadrolarla çıkacaklardır:
Avusturya takımı: 51 kilo: Krlstof VVtlhelm, 54 kilo: Gausterer Robert, 58 kilo: Everhard Alfred, 62 kilo: Frank Erich. 67 kilo: Kraxner, 73 kilo; Kohlirger Hans, 80 küo Ameisbichler.‘ |
Boks İhtisas takımı: 51 kilo: Halit Ergönül, 54 kilo: Abdi özkullu, 58 kilo Hüsnü Ozan. 62 kilo Tâki Ziyaris, 67 kilo: Garbis Zakaryan, 73 kilo: Tayyar Kalça, 80 kilo: Suphi Okur,
1950 senesi modasında yeni birkaç stil
Balnzaiıı yeni (zdanciny nıood,, kupunu ortaya attı.
Diar etekli büyük elbiseler-
den boylanıyor.
Griffc'in t,trapez,f ycklindeM kuplara pek fazla meyli var.
Piquet, herkesi f,Mantar,f yeklin-deki kupu tte yayırttı.
Fakat bütün bu tahminlerden hangileri hakikat t n tutulacak acaba? Zannett idimize güre 2930 senesi modayı J94& veya 2949 ini "n/ ıc look '-undan daha kolaylıkla tatbik cdılv bilecek, kısa eUklcr, insanı biraz daha gençleyttrdıgı gibi nispeten daha. az sıkı olan beller de bizi bir tiz olsun rahata karuyturacak. Daha kapalı yakalarla katimlar her zamankinden d ha zarif olacaklar.
Boldan tnığa:
1 — Bir kıs inmi
6 — Bu deponu
10 — Bir erkek ismi
11 — Bir rüzgâr
12 — Matem
13 — Boşanma
16 — Kişi
Yukardan ataftıyıı:
2 — Vücut şişkinliklerinden
3 — Musikide bir makam
4 — Bir
5 — Bir ibadet
6 — Taze ol mı yan
7 — Vticudtin kıeımlsrından
6 — Raa
8 — Nadir
15 — Bir nota
Dt'NKÜ BULSIACANIN HALLİ
1 — AN, 2 — KAN. 2 — AKAN. 1 — TAKAN. 5 — ATAKAN. 6 — KANAT.
7 — TAKA. 8 — TAK. 0 — AK,
Şefaat vâdbq — Tasavvuru imkânsız panayır — Üstüate konulmuş üç Eyfel Kulesi gibi — Adliye Sarayı I — Yine kırtasiyecilik — Mlkâil ile
mülakatını — Üç gürı sonra — La-zar memnun değil — Adem ile Hav-va.M fena vaziyette görüyoruz — Bir elma nelere sebep olabilir.
Chateaubriand "Paris - Kudüs Seyahatname,, .sı isimli eserinde şöyle diyordu: "İnsanın muhayyilesinde Şefaat vâdisi kadar hassas ve muazzam düşünceler uyandıran bir İsim azdır. Esrar dolu ve Peygamber Joel’e naza ran bütün insanların bir gün Mahkemei Küb-ra huzuruna çıkacakları yer...
j Jül Anflör İle beni götüren tayyarede, ölmez şairin korkunç vâdiyi şöyle tasvir ettiğini hatırlıyorum: " Şefaat vâdislnin manzarası hüzün vericidir, batı tarafı şehrin gotin duvarlarını taşıyan kireçli, yüksek bir yamaçtır; duvarların üstünden Kudüs görünül. Doğu tarafında Zeytin Dağı ile Süleyman in putperestliğinden dolayı adına "Scarıdale,, denilmiş olan dağ vardır. Hemen hemen birbiri ne yapışık olan bu iki dağ kırmızı ve koyu bir renktedir; tamıımıylc çıplak denılebıhı. Issız sırtlarında, şurada, burada kavruk ve siyah bağlar, vahşi bir kaç zeytin ağacı, harap mihraplar, kıhsecıklcr, mescitler görünül. Vâdmin dibinde Cedron selinin kayaları üstüne tek gözlü bir köprü atılmıştır. Scaudaie dağının eteğindeki Silvan isimli Arap köyünün altında Yahudi meşatlığının mezar taşları yığın halindedir. Köyün etrafını saran mezar taşlardan kulüpleri ayırdetmek güçtür. Bu ı harabe içinde Zokcrıya nın, Şefaat'in ve Ab-salon’un mezarları. Üç tarihi âbide halinde kendilerim gösterir. Hiç gürültü duyıılmıyan, bacalarından hiç duman yükselmıyen Kudüs • Ün hüznüne; canlı tek mahlûka raatlanmıyan dağların ıssızlığına; parçalanmış, kırılmış, yarı açılmış mezarların kargaşalığına bakınca, nerdeyse kıyamet boruları çalınmış, ölüler Şefaat vâdialnden kalkacaklar sanılır.,,
Chaleaubriand'ın bu çok canlı tasvirini benim gibi bilen Jül Anflör de, Farisi bırakıp böyle hazin, kederli bir yere gitmekten hiç de memnun değildi.
MUHARRİRİ : CAMİ
İKIYAMET GÜNÜ
I TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
ölü vâdlü Peşinen endişelenmekte haksızmışız. Buraya geldiğimiz on beş günden ben, kendimizi daimi bir panayırda yaşıyormuşuz zannediyoruz,
Hem ne panayır!! Tasavvuru imkânsız, târıfi muhal, Adem ile Havvadan dünyanın so nuna kadar gelmiş, geçmiş bütün dünya milletlerinin, ırklarının, erkek kadın, çoluk çocuk bir araya geldikleri bir panayır!
Hariste, Fransız tarihinin muhtelif devrelerine mensup insanların bir araya gelişlerine şahit olmuştuk, fakat bütün dünya milletlerinin ve ırklarının bu inanılmaz kalabalığı yanında o, hiç bir şey değildi.
Ah, evet, hiç de burası Chateaubriand*ın tasvir ettiği ıssız yere benzemiyor.
Muazzam vâdlde, yüz binlerce çadır göz alabildiğine sıralanmış gidiyordu. Çadırları ortalarına alan, vâdinln ıkİ tarafındaki dağlara yaslanan kışla Üslûbunda, üatüste konulmuş Üç Eyfel Kulesi yüksekliğinde iki müthiş, .şeddadi bina, dev cephelerindeki milyonlarca pencerenin pırıltılarını ufuklara kadar aksettiriyordu.
Kışla-blnnların muazzam irtifaı ile tablat-üstü kudt et intibaı en lâkaytlara bile baş döndürücü mimarinin İnsan ellerinin esen olmadığını anlatıyordu.
Vâdinin nihayetinde, iki devâsâ binanın ortasında, aynı İrtifada bir bina, ufku kapatıyordu. Dış ınanzarasiyle Madeletne kilisesine benziyordu, fakat yirmi beş koıe büyültülmüş bir Maddeme!
Burası Şefaat vâdislnin adalet sarayı idi. Hükümler burada gece gündüz durmadan ve riliyordu.
Binanın avlusuna emsalsiz azamette dc
Vâsâ bir mermer merdivenle çıkılıyordu. Ziyaretimiz esnasında aldığımız "rehber,, den ö£ rcndiğlmizc göre bu merdivenin tam iki bin üç bnsamağı varmış. Esasen onu süs diye yapmışlar, mahkeme salonuna suçlular, hususi asansörlerle çıkarılıyordu. Bu merdiven4 yalnız gmç Kerııbiyûn ile Israıdıvûn, o da, baş meleklerden gizlice, ellişer basamak uçu şa, uçuşa, oynaşmak için kullanıyorlardı.
Adalet Sarayının kapısının ebadı cidden huşû verici idi.
"Şefaat rehberi., nden öğrendiğimize göre yüksekliği üç yüz yirmi beş, genişliği iki yüz elli metre idi. Aynı ıchl»ei’ bu kapının cepheyi süslemek için yapıldığını, memur meleklerin bunu hiç kullanmadıklarını da bildiriyor, yan kapılardan girip çıktıklarını, bunların ise ancak otuzar metre yüksekliğinde öldüğünü ilâ ve ediyordu.
Muhakemeleri görülecek "dirdenleıin„ muazzam sayısı Şefaat vadisini taşırmıştı. Bunun için çadırlar Suriye ve Anadolııya kadar yayılmış, uzayıp gidiyordu. Bu bitip tükenmek bilmiyen dâva daha kaç sene sürecekti? Jül Anflör hâkim - ncbi'Ierin can sıkıntılarını gidermek ınaksadiyle dâvaları kasdeıı uzatıp sürüncemede bırakmalarından şüphe ediyordu.
Burada da, Patisle olduğu gibi, alışkan lık,, hükmünü icra eylemişti. Kimsenin mahkemeden çekindiği yok. Her taraita "yeniden yaşamak,, zevki alıp yürümüş... Kendisini neşe, sevinç içinde meydana vuruyor ve bütün beşeriyetin, eski ve yeni bütün milletlerin, pupaların, imparatorların, knalların, prenslerin, muhariplerin, zenginlerin, fakirlerin, kua-rotlilerln, zayıfların, iyilerin, fenaların, beyazların, zencilerin, sarıların, kırmızıların üstüste
yığılıp yaşadıkları bıı vâdlde, dünyanın İlk gününde olduğu gibi aşk tekrar hukukunu istir- j dat etmiş; mutlak olarak hükümran oluyor. Sununun yakın olduğunu bilen etin son çırp*- , nışlaııî Zafer arifesinde olan ruhla vücudun son mücadelesi, maddenin hakikî ölümünden evvel beşeriyetin son âşıkane teşennÜCÜ!
Şefaat vâdisıne gelir gelmez derhal "I(ı- .
yamet Günü Genel Müdürlüğü,, ne giderek beni kabul eden "Melek - Baş Mümeyyiz,, e adada şahidi olduğum gizli tertibin bütün te ferruatııu anlattım.
Melek haykırdı;
— A... Mesele çok mühim. Paris Melekler İdaresi bize bunu bir raporla bildirmeliydi. Onun raporunu almadan harekete geçmemize imkân yok. Vakaa söylediklerinize inanma mazlık etmek istemiyorum ama, Paıisten resmi tahrirat almadıkça ifadenizin bir kıymeti olamaz.
— Aman nasıl olur? Makyavelık bir de sıseye kurban olan zavallı bigünahların mahkûm olmalarına müsaade mi edeceksiniz?
— Siz yarın bir dola uğrayın Mahkeme Genel İdaresi ile Başmelek Mikâll'i vazıyet ten haberdar edeceğim Kendisi gök milislerinin komutanıdır. Şimdilik yapılacak başkaca bir şey yoktur.
Ertesi gün bizzat Buşmeiek Mlkâil taıa ll tından kabul edilmek şerefine nail oldum. I İtiraf etleyim ki- gazetecilik mesleğimde I ilk defa olarak bir şaşkınlık duydum. Halbuki I şimdiye kadar. Mareşal Foch. CarpviıUer, Şaı • J lo, PoincarıA Hurriot gibi ve bu âyarda bir I çok meşhur kimselerle mülâkatlar yapmıştım. I Hiç bir vakit hattâ Poincarr^ ile yaptığım mülakatta dahi, Başmelek Mikâil ln karşısında olduğu kadar ürkeklik, şaşkınlık duyma inişlim. Ne azametli melek! Pırıldayan altunl I zırhı, aynı zamanda tatlı ve azınıkâr, harikulade iki gözün parladığı erkek yüzü, ahenkli atlet vücudu, uzun boyu ıtahminen Üç metre) I İle Başmelek Mıkâil Öyle bir kuvvet, cesaret ve iyilik intibaı veriyor ki huzunına çıkar çık- I maz şahsının tablatüstü parlaklığından gözlerim kamaştı. Beni böyle şaşkın görünce gülümsedi, gizli tertibi tam bir şekilde anlatmamı rıco etti. j
(Devamı var)
Millî Eğitim maçları bugün başlıyor
G.Saray, Demirsporla;
Beşiktaş, Gençlerbirliği ile oynuyor
Milli Eğitim Mükâfatı futbol maç-lanna bugün İnönü Stadyomunda Galatasaray - Demirspor; Beşiktaş • Gençlerbirliği karşılaşınalariyle başlanacaktır. Fenerbahçe ve İzmir Göztepe takımlarının yurt dışında bulunmaları. Milli Eğitim maçlarındaki ilk hafta mahalli karşılaşmaların yapılmasına mâni olmuştur.
İnönü Stadındaki İlk karşılaşma saat 13.30 da Galatasaray - Denıtr-spor arasındadır. İkinci maç İstanbul lik şampiyonu Beşiktaş ile Demirspor arasında oynanacaktır.
Fenerliler bugiiıı İsrail de üçüncü maçı yapıyorlar
Isıailde bulunan Fenerbahçe futbol takımı bugün Hapoel takımı ile tekrar karşılaşacaktır. FenerlÜerın Hapoel takımı ile yapacağı maç İsrail Radyosu tarafından saat 20-20 15 a-rası kısa dalga 33.3 metre üzerinden tüıkçe olarak verilecektir.
Hicrî 195 0 MART 18 Cumartesi Kunü
O. Evvel 29 1369 Mart 5 136b
VAKİT VASATİ EZANI
Güneş 607 11.49
öğle 12.22 6. (M
İkindi 15.46 9.28
Akşam 18.19 12.00
Yat» 19.50 1.81
İmsAk 4.30 10,12

18 Hırt 1**1
YEN t İSTANBUL
Ssyfa 5
* ■ 1 1 1
Marshall yardımı
Yarı yoldaki durum
İki yıl zarfında Batı Avrupa, ekonomik kalkınma yolunda neler başarmıştır ?
Yazan : R. W. Thomson (Türkiyede neşir hakkı gazetesizindir)
VR1TPA Kalkınma Programı .varı safhaya ulaşmıştır.- Za-1 man ölçüşü ile iki yıl geçmiş ve daha iki yıl varılır. Para ölçüsüne gelince, şimdiye kadar Marshall Plânı memleketlerine 10 milyar dolar kıymetinde malzeme, emtia ve hizmet akmış, fakat yardım tahsisi olarak geriye bu yekûnun ancak yarısı kalmıştır. Bu, daha da az olabilir.
O. E. E. C. rumuzu İle anılan 13 üye devletten müteşekkil Avrupa E-konomik İşbirliği Teşkilâtının geçenlerde yayınlanan ikinci yıllık raporunda Batı Avrupa Kalkınmasiyle İlgili vakıalar bir arada belirtilmiş, 1-kaz mahiyetinde bazı kayıtlara rağmen istikbal hakkındaki tahminlerden İyimser bir tarzda bahsedilmiştir. Meselâ raporda şu kanaat belirtilmiştir: Avrupada daha serbest ticaret büyük bir kudret kaynağı olacak fakat yalnız başına dolar meselesini halletmiyecektin Aynı tarzda Birleşik Amerikanın, bilhassa gümrük tarifelerini daha da indirmek ve basitleştirmekle yardımlarda bulunabileceği ve bunun dolar, malzeme ve hizmetler borç ve hibelerinden daha ân) neticeler husule getirebileceği belirtilmiştir. j
Raporda, son İki yıl gözden geçirilirken, devrimizin bir mucizeler çağı olmadığı ve hakikatte büyük muvaffakiyetler devresi olduğu kaydedilmiştir. 1947 de ekonomik iflâs ve bunun neticesi olan siyasi ve ekonomik karışıklıklar yüzünden Avrupa bir felâketin eşiğinde bulunmaktaydı. İki yıl zarfında, yılda 4 ilâ 5 milyar değerinde Marshall Yardımı, O. E. E. C. memleketlerinin yılda topyekûn istihsallerini 30 milyar dolar fazlalaştırmalarını mümkün kılmış ve 1947 deki dolar açığı yarıya inmiştir. Bu, paranın yerine masruf olduğunu ispat etmektedir.
DÜZELEN YAŞAYIŞ STANDARTLARI:
Bugün işsizlik yalnız üye memleketlerin bir kaçında vahametini muhafaza etmektedir. Bu konuda Almanya, Belçika ve İtalya zikredilmiştir. Grevler yüzünden yalnız 1.000 ^saatinde bir tek İş saati kaybolmuştur. Mamul emtia ve hizmetler verimi İkinci Dünya Harbinden önceki seviyeyi yüzde 25 nispetinde aşmıştır. Zirai istihsal hemen hemen 1939 seviyesine ulaşmış ve süratle inkişaf etmektedir. Fakat şimdi harpten Öncesine kıyasen ilgili memleketler nüfusu da 20 milyon fazlalaşmıştır. Enflâsyonun mütemadi tehdidine rağmen fiyatlar İstikrarlı kalmış ve hattâ düşmeye meyyaldir. Millî paralara karşı itimat artmakta olup, yaşayış standartlan düzelmektedir.
GURUR VERİCİ TERAKKİ:
şimdiye kadar elde edilmiş olan neticeler, Batı Avrupa gelirinin çok geniş ölçüde sermaye enveslismaniy-le uzun vadeli kârlara yatu-ıldığı göz-önünde tutulacak olursa, hattâ daha
Milletlerarası kalay konferansı toplanıyor
Paris 17 (YİRS) — Beynelmilel Kalay Konferansı, beşinci toplantısını önümüzdeki pazartesi, Panste yapacaktır. Şimdiye kadar Washington, Brüksel, Lâhey ve Londrada toplanmış olan komisyonun yapacağı toplantı bir hafta sürecek ve gizli olacaktır. Görüşmelerin neticesi, bir basın toplantısında açıklanacaktır.
Komisyon, istihsali ayarlamak ve fiyat tahayyüllerini önlemek için
da dikkate şayan görülmektedir. Bu bakımdan Birleşik Kırallk kendi öz terakkilerinden iftihar duymaktadır. Avrupaya bağlı denizaşırı bölgelerin kalkınması daha yavaş bir tempo takip etmiş, fakat ihracat ticaretleri şimdi harp öncesi seviyeye ulaşmıştır.
Bu başarılara rağmen, Marshall Yardımı haziran 1952 de sona erdiği zaman istikrarlı bir muvazeneye u-laşılamıyacaktır. Yardımın son yılında dolar açığı elan baki kalacaktır. 1952 den sonra bazı memleketler dolar bölgesiyle filhakika bir ticaret muvazenesi kurmuş olacaklardır. Bazıları ise, O. E. E. C. nin “İdare edilebilir açıklar” dediği durumda olacaklar, bir veya iki memleket ise muhtemel olarak hâlâ vahim bir dolar meselesiyle karşı karşıya bulunacaklardır. İşte o zaman Avrupa İşbirliği için imtihan gelip çatacaktır. Böyle bir durumda daha kuvvetlilerin daha zayıflara yardım etmeleri ve bu sorumluluğu üzerlerine almaları elzemdir.
ŞİMDİDEN KESTİRİLEMİYECEK FAKTÖRLER:
İstikbali gözönünde tutarlarken ü-ye devletler, gerek ferden ve gerek O. E. E. C. çerçevesi dahilinde bir ekip olarak, bir seri önceden kestirilemi-yecek faktörle karşılaşmışlardır. Dolarla iş görmeyen bölgede umumî enflasyon tehlikesinin her zaman mevcut olduğu ve bunun felâketli neticeler doğurabileceği açıkça teslim edilmektedir. Bu itibarla malî İstikrarı muhafaza ön plânda gelen bir iştir. İstihsal veriminin de daha fazla artması ümit edildiği gibi, aynı tarzda Kuzey Amerika piyasasına uygun fiyatla uygun emtianın satılmasına kuvvet verilmektedir. Bu müddet zarfında yani önümüzdeki iki yıl İçinde dolarla yapılan ithalâtın yüzde 25 nlsbetlnde ekslltilmesi de elzemdir. Bu İndirme bilhassa tarım mahsulleri, makine ve teçhizat ithalâtının tahdidini elzem kılmaktadır.
Fakat umumî durum açıktan açığa şu ikazı taşımaktadır: Avrupa kendi öz gayretleriyle dolar meselesini hal-ledemlyeceği gibi Birleşik Amerika da bunu dolar borcu ve - hibeleriyle halledemez. Ani neticeler elde etmek için Birleşik Amerikanın gümrük tarifeleri siyasetini ve gümrük usullerini liberalleştirip basitleştirmesi lâzımdır.
18 üye devletin istikballeri bakımından Amerikan piyasasının onlara açık bulunması hakikatte hayatidir. Marshall Plânı, son İki yıl zarfında yer alan muazzam kalkınma hareketinin başlangıcını teşkil etmiştir. Plânın geriye kalan İki yılı zarfında bu yardım azalacaktır. Fakat Avrupaya mallarını satmak imkânı temin edilirse, Avrupa, dolar bölgesiyle diğer bölgeler arasında iyi işleyen ticaret sistemleri kurabilecektir. Avrupa Kalkınma Programının gayesi de bu-dur.
tampon vazifesini görecek stoklar yapmak gayesiyle çalışmaktadır.
1949 kalay istihsali
Parla 17 (YİRS) — 1949 yılında istihsal edilen 151,000 ton kalayın 117.000 tonu, Malezya, Bolivya ve Endonezya tarafından temin edilmiştir.
İstihsali hakkında rakam açıkla-mıyan Rusyanın kalay mevcııdü bilinmemektedir.
Kısa haberler
Variste altın hafifçe yükseliyor
★ Paris 17 (YİRS) — Paris alim forsasındaki kıymetler, hafif bıı yükseline kaydetmiştir. Külçe 488.000 frank. Napoleon 3510 frank ve dolar 820 franktan muamele görmüştür.
Mısır - Rusya ticaret anlaşması
★ Kahire 17. A.A. (United Press) — Kahiıedekl güvenilir ticarî kaynaklara göre, Mısır İle Sovyet Rusya arasında 3.500.000 Mısır lirası —takriben 10 milyon dolar— değerinde ticaret eşyası mübadele etmek üzere bir anlaşma imzalanmıştır.
Anlaşmaya göre, Sovyet Rusya, Mısıra tonu 37,5 Mısır lirasından 100.000 ton buğday, buna mukabil Mısır da Sovyet Rusya ya 10.000 ton uzun elyaftı pamuk verecektir.
Portekizln zeytinyağı ihracatı arttı
★ Lizbon ıRcuter - Hususi) — Milli İstatistik Enstitüsü tarafından neşredilen rakamlara göre. Portekiz aralık ayında 391,7 bin kilo zeytinyağı ihraç etmiştir. 1948 yılı aralık ayı ihracatı 226,2 bin kilo idi.
Batı Almaııyaııın nebati yağ İthalâtı
★ Hamburg (Reuter - Hususi) — Batı Almanyanın nebati yağ ithalâtının haziran sonuna kadar 241.382 tonu bulacağı tahmin edilmektedir.
Birleşik Amerika tütiiıı panayırı
★ New-York (Reuter - Hususî) — Birleşik Amerika Tütün Tüccarları Milli Cemiyeti toplantısı ve 1950 tütün panayırı 26 marttan 1 nisana kadar Chicago’da yapıla çaktır. Bu toplantıya Amerikanın her tarafından, toptan satıcılar, lmalciler ve perakendeciler gelecektir.
Holânda sterling sahasından tütün alacak
★ Lahey (Reuter - Hususi) — Holânda tütün sanayicileri, slerhng sahasından müba.vaada bulunabileceklerdir. Yapılan anlaşmanın metni henüz açıklanmamıştır. Diğer taraftan. Holânda imalcl-leri Amerikan tütünü de alabileceklerdir. Alıcılar, İktisadi İşbirliği İdaresinin tahsis ettiği dolar ve tâyin ettiği miktar dahilinde, serbest hareket edebileceklerdir. Mamafih, tahsisatın tecavüzü halinde, İşbirliği İdaresinin munzam mubayaaya İmkân vereceği tahmin edilmektedir.
Londra yağlı tohumlar piyasası
★ Londra (Reuter - Hususi) — Satıcılar yüksek fiat istemekte devam ediyorlar. Bu yüzden yağlı tohum piyasası durgundur. Kalktı ta keten tohumu tonu 67 sterling, Bombay keten tohumu 68 sterling-dir. Habeşistan keten tohumlan ise tonu 57 sterlingtir.
Amsterdam kakao
piyasası
★ Lahey (Reuter - Hususi) — Kakao istihsal m ınta İtalarından geçen hafta gelen iyi mahsul haoeıı üzerine fiatler düşmüştür. Alıcılar, düşük fiatlerle dahi, muameleye girişmekten çekinmektedirler.
İtaJyanın 1949 yılı meyva İhracatı
★ Mılâno (Reuter - Hususi) — İtalya 1949 yılında, bir sene evvelkine nazaran yüzde yirmi bir taz-lasiyle, 1,050 bin ton meyva ve sebze ihraç etmiştir. Bu miktaı 1938 ihracatının da üatündediı. Başta gelen alıcılar, İngiltere ve Batı Almanyadır. Belçika, Fransa ve İsveç de mühim mübayaalarda bulunmuşlardır.
Türkiye Sanayi Kalkınma Bankası
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasının millî kolları haline gelecek bu müesseselerden ilk örnek, Türkiyede meydana getirildi
“Türkiye Sanayi Kalkınma Bankası., nın kuruluşu memleket iktisadiyatı için bir hâdise, kalkınma tarihinde bir dönüm noktası ve finans â-lemi için bir muvaffakiyet teşkil etmektedir.:
Bankanın gayesi, Türkiyede hususî sanayiin yeniden kurulması, mevcut olanların genişletilmesi, teçhizatının yenilenmesi için orta ve uzun vâ-deli krediler tahsis etmek; yerli ve ecnebi hususi sermayelerin Türkiyede mevcut veya yeniden kurulacak hususi sanayie iştirakini teşvik etmek; memleket sanayiine ait esham ve tahvilâtı hususî ellere intikal ettirmeğe çalışmak ve buna muvazi olarak esham ve tahvilât piyasasının inkişafını. hareketini temin etmektir.
Bu gayeyi tahakkuk ettirmek, mali imkânlar, İyi niyetleri memleket sevgisini bir araya getirip hedefe kana-lize etmekle kabildi. On beş günlük hazırlıktan sonra kurucular heyeti bir araya getirilerek bir gün içinde on beş milyon liraya yakın bir sermaye ile âni teşekkül olarak Banka nın statüsü tetkik ve kabul edildi. 12.5 milyon Türk lirası tahmin edilen iştirak, kalkınma dâvası etrafında toplanan finans ve endüstri mümessillerinin tehalükü karşısında aşılmış oldu.
Kurucular arasında sekiz milli, yabancı bankanın bulunması ilk bakışta “Türkiye Sanayi Kalkınma Bankası” na bir kâr müessesesı havasını vermektedir. Fakat vazıyet böyle değildir. Zira bankalar, bu sermayeyi, bilâhare "Souscrlption"a aı-zetmek üzere portföylerinden ayırmışlar ve bunu bir kalkınma hareketine iştirak için vâki davete icabet için yapmışlardır. Filhakika te mettü nispetinin düşük oluşuna bakılırsa ve şayet bankalar sırf kâr endişesiyle hareket etmiş olsalardı, bu müesseseye iştirak etmemeleri icap ederdi. Milli ve ecnebi bankaları bu kalkınma hareketini desteklemeğe aevkeden bir başka sebep de, Milletlerarası İmar ve Kalkınma Banka sının “Türkiye Sanayi Kalkınma Baıı kası” vasıtasiylc hususî teşebbüse 9 milyon dolar kredi tahsis etmek ka-
Emekli Sandığının yapacağı ikrazat
Hazırlanan yönetmeliğe göre, üç milyon lira mütedavil sermaye; evlenme, ölüm ve ev yaptırma hallerinde memurlara yüzde 5 faizle verilebilecek
Ankara 17 (Hususi muhabirimin bildiriyor) — Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce iştirakçi veya tevdiatçı memurlara borç para verilmek üzere tesis edilen 3 milyon liralık döner sermayenin kullanılma şekil ve şartları hakkında tanzim edilen yönetmelik İdare Meclisince tasvip edilmiştir.
Yönetmeliğin ay başına kadar tasdikten çıkması ve İkrazat işine nisan bidayetinde başlanması beklenmektedir.
Emekli Sandığı Kanununun 23 üncü maddesine göre ve %5 faizle en çok üç aylık veya ücret tutarını veya ödeneklerim geçmemek ve gene en çok iki yıl içinde geri alınmak partiyle iştirakçi veya tevdlatçi memurlara yapılacak olan bu ikraz muamelâtı için yönetmelikte esaslı bazı kayıtlar tesbıt edilmiş bulunmaktadır.
Yönetmelik borç para vermeyi ancak evlenme, ev yaptırma, ölüm veya buna mümasil çok zaruri hallere inhisar ettirmektedir. Borçlanmak isteyen iştirakçi veya tevdlatçi memur böyle bir durumda olduğunu usulü dairesinde tevsik edecek ve ayrıca
rarıdır, Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankası, bu yeni müessese ile yakından alâkadar oluyor, zira, onu. mali yardımda bulıınnuağı tasavvur ettiği diğer memleketler için kendisine nümune olabilecek bir müessese telâkki etmektedir.
Bütün bunlardan başka "Türkiye Sanayi Kalkınma Bankası” faaliyetini gayeleriyle kati olarak tahdit etmiştir. Esasen adının "banka” oluşu izafidir, alelûmum banka muamelâtı ile meşgul olacak değildir ve aBnkalar Kanunu dışında kalmaktadır. Bu itibarla onu meselâ bir müddet evvel Sanayi Birliği tarafından tesisi tasavvur edilen banka ile mukayese etmeğe de imkân yoktur. Zira bu mutasavver banka mevduat^ kabulü gibi en müteferri muamelâtın icrasını da derpiş ediyordu.
MUesseseyl bir holding olarak da mütalâa kabil olamıyor. Çünkü bu müessesenin temettüü yüzde altı olarak tesbit edilmiştir, ve holdingler gibi yalnız kâr maksadı yoktur ve daha ziyade bir plâsman müessesesı dir, gayesi hususi sanayiin kurulmasına yardımdır.
"Türkiye Sanayi Kalkınma Bankasının bir hususiyeti de idaresi şeklindedir. Banka, yedi kişilik "hakiki” bir idare heyeti tarafından idare edilecek umum müdürlük, bir icra unsuru olarak kalacak, bizde teamül olduğu veçhile, idare heyetinin tabii âzası arasına giremiyecektir. Umum müdürlük ile aynı haklara sahip bil de teknik organ bulunacaktır. Bu teknik heyet, kredi talep edecek olan hususî sanayi sahiplerinin işlerim tetkik edecek ve bilâhare İdare heyetine aızedecektir. Bu itibarla böyle bir kalkınma işinde nihai karara sahip olacak şahsiyetlerin üzerlerinde salâhiyet, iktidar ve ihtisas bakımlarından ittlfalc edilmesi icap e-diyordu ve bu netice elde edilmiştir.
Hâlen yedi kişiden teşekkül etmiş bulunan idare heyetinde, Merkez Bankasının ve hususî bankaların mümessili olmak üzere iki bankacı bulunmakta, diğerleri hususi sanayii temsil etmektedirler.
gene tevdlatçi veya iştirakçi memurlardan borcu olmayan iki kefil gösterecektir. Bu suretle tekemmül eden müracaat sahibine aylık maaş veya ücret tutarının üç misli yüzde 5 faiz düşüldükten sonra ödenecektir.
Paranın 24 müsavi taksitlerle tahsili iştirakçi veya tevdlatçi memurun mensup bulunduğu daire tarafından maaş tevzii sırasında ve borç bordrosuna göre yapılacaktır. Yapılan tab-silât emeklilik aidatı ile birlikte sandığa gönderilecektir.
Emekli Sandığı Kanununun bu maddesi borç para vermeği evlenme, ev yaptırma veya ölüm gibi fevkalâde hallere lnlıisar ettirmediği, paranın kullanılma esaslarının kararlaştırılmasını sandık yönetim kuruluna bıraktığı için şimdiye kadar 20 bine yakın memur borç para talebiyle sandığa müracaat etmiştir. Yönetmeliğin yürürlüğe gireceği nisan bida yetinden itibaren müracaat edenler hakkında bu bakımdan bir ayırma yapılacak ve durumları yönetmelikte gösterilen şartlara muvafık olanlara müracaatleri tarihi sırasına göre borç para verilmeğe başlanacaktır.
Eğede tütün I dikimi başladı
Akhisar, 17 (A. A.) — İlçemizde 1950 yılı tütün dlkimlne başlanmıştır. Bugün İlk tütünü, ekicilerden Mesut Özgür dikmiş ve böylece birinciliği kazanmıştır. Bu münasebetle bir tören yapılmıştır.
Ispanya ile ticaret anlaşması
Bir Türk heyeti Madride gidecek
Ankara (Hususî muhabirimizden) — Ticaret Bakanlığı, İspanya ile ticaretimizin inkişafını istemekte olduğundan bu memlekete bir ticaret anlaşması yapmak hususunda tekliflerde bulunmuştur. İspanya buraya heyet gönderemiyeceğini bildirmiş olduğundan, Bakanlık anlaşma yapmak üzere bir Türk heyetinin Madrid© gidebileceğini ilgili İspanya ma kamlarına bildirmiştir,
işçiler karne alacak
Nizanmaye, yakında tatbika konuyor ı
Ankara 17 (Hususî muhabirimizden) — İş Kanununun emrettiği nizamname nihayet hazırlanmış ve bütün ilgili Bakanlıklardan geçerek olgunlaşmış ve tş ve İşçi Bulma Ku rumuna gelmiştir. Kurum şimdi bu nizamnameyi Danıştaya yollıyacaktır. Bu nizamname, bir taraftan işletme sahiplerini ve iş verenleri, İşçiye olan ihtiyaçlarını, İş ve İşçi Bulma Teşkilâtına haber vermekle mükellef kılmakta ve diğer yandan işçileri de, herhangi bir işe girmeden önce gene Kurum Teşkilâtına müracaatla kendilerini kaydettirerek "işçi karnesi’ almağa mecbur kılmaktadır.
Ziraî sigorta
— - __
Eğede İsviçreli bir mütehassıs ile beraber tetkik ediliyor İzmir 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor! — Ege bölgesinde her yıl don. kırağı, seylâp, sel ve diğer tabii âfetler yüzünden vasati olarak 40 milyon lira kayıbımız olduğunu yaptığı tetkik sonunda tesblt eden tsviç-re Zirai Sigortalar Müdürü ve Sigorta uzmanı Emil Sah refakatinde Ticaret Bakanlığı Sigortalar Müdürü olduğu halde bugün Ticaret Odasında meşgul olmuştur.
İsviçreli uzman son 50 yıl içinde Eğede karşılaşılan seylâp, sel ve donların tahribatı üzerinde bilhassa meşgul olmuştur.
Veteriner toplantısında verilen kararlar
Ankara, 16 (Hususi muhabirimizden) — İranda zuhur eden sığır vebası hastalığının yurdumuza bulaşmasını önlemek maksadiyle alınacak tedbirleri tesbıt etmek üzeıe yapılan toplantılarda alınan kararlar şunlardır:
a» İranla hudut İllerimizde bu be^ kilometre dahilindeki bütün tek tırnaklı hayvanlar sahipleri adına kaydedilerek damgalanacak ve bu mın-t&ka hususi veteriner sağlık teftişine tâbi tutulacak.
b) İlkbaharda lüzumunda gerekli mücadeleyi başaracak adette mücadele ekipleri kurularak mahalline gönderilecek.
c) Mücadele için lüzumlu buıunan âlet, malzeme ve ilâç hazırlanacak.
d) Hayvan sağlık zabıtası kanununun bazı maddelerinde gerekli değişikliklerin yapılması için tâdil tasarısı hazırlanacaktır.
Bu hususların tatbiki için Tarım pılmıştır.
Bakanlığınca gerekli hazırlıklar ya-
Sanayi odasının kurulması için teşebbüslere geçildi
Yalnız, Ticaret Odasındaki Mnayicilerden inin buna karar vermesi lâzım
Yeni Ticaret Odaları Kanunu mucibince, Ticaret Odasından ayrı olarak, bir Sanayi Odası kurulacağına dair bir hüküm bulunmaktadır. Bu hükümlere göre, Sanayi Odasının teşkili İçin, Ticaret Odasına kayıtlı bulunan sanayi erbabından yüzde alt* mışının Ticaret Odasına bu yolda mü-racaalte bulunması lâzımdır.
öteden beri, Ticaret Odasından ayrı bir şekilde bir Sanayi Odası kurulması fikri. Bölge Sanayi Birlikleri tarafından ileriye sürülmüş bir fikirdir. İstanbul vc İzmir sanayi erbabı, Ticaret Odası gibi hükmî şahsiyeti haiz bir müesseseye sahip olmak i^m, teşebbüslerde bulunmuşlardı. Yeni kanuna göre, sanayi erbabının arzu ettiği gibi bir Sanayi Odası kurulmasına imkân hâsıl olmuştur. Dünden itibaren Bölge Sanayi Birliğin© mensup fabrikatörler, Sanayi Oda* sının kurulması için yüzde altmış ekseriyetle temin etmek için teşebbüse geçmişlerdir.
Ticaret Odaları ve Borsalan Kanunu
Yeni kanunun tatbikına başlandı
Yeni Ticaret Odaları ve Borsalar; Kanunu âmir hükümlerinin tatbikına dünden itibaren başlanmıştır. Yeni kanunun hükümlerine göre, Odaya kayıtlı bulunmayan kimselerden alınacak üç misli ceza yüzde elliye indirilmiştir. Ayrıca Ticaret Borsasıııa kayıtlı olmıyan âzadan alınacak bc; misli ceza da, yarı yarıya indirilmiştir, Bu hükümler, dünden İtibaren meriyete konulmuştur.
Turist gemilerinin ödediği resimler
Türkiye Turizm Kurumunun aldığı malûmata göre, turist gemilerinden tahsil edilen resimler, başka memleketlerde alınan resimlere nispetle pek fazladır.
Nitekim, Britannic Transatlantiği için îstanbulda 3.476,5 hra ödendiği halde, Pirede ancak 545 lira ödenmiştir.
Bu fahiş fark, bizdeki bazı resimlerin hariçte ya çok rnutedü olmasından veya hiç alınmamasından ileri gelmektedir.
Britannic gemisinin rüsum tonilâtosuna göre, sıhhiye resmi Pirede 15 lira 80 kuruş tutmuşken, bizde 622,5 liıa tutmuştur.
Pirede fener ve belediye İşgal resimleri yoktur. Halbuki bizde fener resmi olarak 1575 ve belediye işgal resmi olarak 474,5 lira alınmıştır.
2861 sayılı kanun, turist gemilerini bir çok resimlerden ve bu arada kılavuz ücretinden muaf tuttuğu halde, Transatlantiği Çanakkaleden limanımıza getiren kılavuz için 795 lira ücret tahakkuk ettirilmiştir.
Türkiye Turizm Kurumu, Akdeniz-de dolaşan turist gemilerinin büyük bir kısmını limanlarımıza uğramaktan çekindiren bu yüksek resimlerin indirilmesi için İlgili makamlar nez-dinde teşebbüslerde bulunmuştur.
Ticaret Ofisi de çuval fiyatlarını indirdi
Piyasada çuval fiatlerlnin düştüğünden bahsedilmişti. Ticaret Oıısl dc, piyasadaki fiat düşüklüğüne muvazi olarak elinde bulunan çuvalların fiatini 245 kuruşa indirmiştir.
Borsalarda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
İstanbul
BugUn
M/60
Adana Ticaret Borsası
177/1M
Trabzon Ticaret Borsası
Şirket Tahvilleri
Şirket Hisse Senetleri
Eskişehir Ticaret Borsası
İskenderiye Borsası
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi (önelve 1903
Huhıibuti
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday yumuşak tOfleln) Arpa Yemlik (dökme) ,. Mısır (Sarı) çuvalı .....
f ı .»»i- * tombul .....
lraHülya Çnlı «ert ......
Kuşvcıııi ...............
Mercimek kırmızı İç çu. Mercimek yeşil
Nohut Kabuklu ..........
Müdafâa
!•
tkramlyell tahviller
1933 Ergani .......
1938 ikramiycil ...
Milli Müdafaa 1 ...
*5
17/111/1950 Cuma
Famak (ICantan=Tallan ........
Aahmouni Kısa elyafh F/G, Karnak Uzun elyaftı F/G.
FİNDİ Kı
a) r?5O randımanlı kabuklu tombul
b) îç «ıra kontrollü
İzmir ;
İzmir Ticaret Bordasında Tekel in (e-kırdekelz kuru, üzthn müdahale mubayaa-0i mekanizması biraz ağır İşlemekle beraber piyasa istikrarını muhafaza etmektedir. İncırht durumunda düne nazaran bir değlşfkhk yoktur. Bugün borsada pamuk üzerine muamele olmamıştır. Pamuk yağı piyasası gevşek durumunu muhafaza etmektedir. Pamuk fckirdeğinln durgun vaziyeti devanı ediyor.
Kuru Meyvulnr ı
Fındık (kabuklu sivri)
Fındık (îç tombul) ....
Ceviz (kabuklu) ......
Covlz (İç ncıtürol)
Akala 1.........
Akala tl. •••••.
Akala III ......
makine parlağı
Dün Ticaret Borsacında muhtelt/ zeytin yağı kaliteleri üzerinde ış olmuştur. Fiyatlar, ilerleme kaydetmiştir.
Bir haftadan beri muamele görmeyen hndık yağma karşı da sabun fabrikaları istekli davranmışlardır. Neticede fiyat, 20 kuruş kadar yükselmiştir. Fındık fiyatları gevşek durumunu muhafaza etmektedir.
Kambiyo ve Esham ve Tahvilât Bor-sasında düne nazaran pek az iş olmuştur. Yalnız yüzde 5 faizli Demiryolları Tahvilleri üzerine mahdut miktarda muamele cereyan etmiştir. Altın piyasası ise kararsızlık içindedir.
Nclıull tuğlar ı Zeytinyağı (E.E. tenekşll) Suflaıııyağı (Raf. Umokoli) Ayçiçeği ı Rafine leneltell) Fındık yııtı (Çıplak)
♦-----------------
İzmir Ticaret Borsası
Dırkunın Itnrn Muddelerl:
Tiftik (ana mol) .........
Tiftik (Natürel) .........
Yapalı Anadolu (Kırkım)
llnııı deriler ı
Hığır nala m ura (kasap) kİ Keçi tuzlu kuru kilosu....
Koyun hava kurutu kilosu
1941 Domiryolu rv ... 1941 Demiryolu V ....
1/2 1940 Ikramiyell .... Diğerleri
1911 Demiryolu VL —... K&lkınnıo I..........
o •• orta eeeeaeaaeeee
bevant İç İthal malı ......... EketrA iri İç ithal malı ..........
tiuru ütüm (Llbı*eai=Sont) .........
Thompson çekirdeksiz eeçme Keten tohumu (Buşelİ=Dolar)... Mlnneapolle ........................
Kalay (LibresinSent) ...........
Lovha-teneke (100 libre dolar)
Tnğlı luİHiıninr ı
Ayçiçeği tohumu ..........
l\ e(enıoh um u
Kendırtohumu .............
Buaum (Bandırma)
Ver fıntığı kabuklu ......
Buğday ((Buşeil=Sent) .......
Sert Kış mahsulü No. 2 ... Kırmızı No. 2 ...
Famuk Mlddiing (Llbresl=Sent)
Mart ......................
Mayıs .....................
Temmuz ....................
Ekim .*•*••..*«
Tiftik (Llbreal=Sent)
T'eksas No. 1 ....
Fındık (Llbresl=Sent) .........
Kabuklu yerli İri .........
m i ....
Blvas-Erzurum I. .. II.-VII.
Demiryolu I. ......
*« İL ■•*... .. III e eeeese
i.....
II.....
(II • eaaeee IV......
O Gününde Borsada muanıclesltescll edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Adana :
Ticaret Bordasında yalnız (Mnd aka-la pamuk üzerine az miktarda iş olmuştur. Dün de yazdığımız gibi, piyasa SÜ-merbank’ın mubayaasını beklemektedir.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Kapanıı*
i Sterlin# 7.9u 747
100 Dolar 280.2o 2 AO. 25
100 Fr. Frangı... 0.80 0.8ü
100 İsviçre Fr... İM.03.- 84.03
100 Belç. Fr 5.60.— 5.00
100 İsveç Kr.... 54.1250 Ö4.123O
100 Florin 73.68.40 73.68.40
100 Liret 0.44.128 0.44.12*
100 Drahmi 0.01.876 0.01.870
100 Escoudos ... 0.7390 9.7390
Altınlar
Bugün Eski kur
1 uırn Lire
HuJçe Terli Gr 5 M 6 06
Külçe DeğiiRAn. 0.04 Ö.Ö9
Cumhuriyet ... 40.48 io 45
Rcşııt «•••••••• 44.20 41 20
eeeeeeeee 40.43 44.30
OıılHön hhihm 39.39 39.4“
înttlliz 52.23 •V no
Fransız kok ... 44.75 43.50
Napol/ton İH 41.25 11 50
İsviçre 11.90 41.10
Ncw»York’tn : onsu: 1 35
Gumuş, Platin
En uşağı En yukarı
Gümüç Gr ■■
PlAtln 10.- u.-
Zürich Borsası (Serbest)
1.111.11)50 İsviçre Frangı
Duı umu ü)n aşağı En yukarı
Türk Lirası 0,96 1 03
Dolar 4 W 1/4 1 30
8t®rllny 10.35 10,.w>
Fransız Frangı 1 10 1 13
Bugün Son Kapanış
Üzüm çekirdeksiz No.9 51.75
tnelr A serisi No. 8,... 56.— —
,. B serisi No. 108 30.— —
Pamuk Akala £ 233.— M
Pamuk Akala £1 216.— —
Pamuk Akala III ....... 190.— —
Pamuk veril 185.—
Pamukyağı (rafine) ... 136 —
Pamuk çekirdeği 15.—
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
T. C. Ziraat Bankası 20.25 20.30
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 111.— 109.-
•> » • c»
*60 ..ot. 59.- 60.-
i, Mllmes. Senet. 67.90 67.50
T. C. Merkez Bankası ... Türkiye İş Bankası ......
Türk Ticaret Bankası w.... Aralan Çimento ..........
Çark Değirmencilik ......
Millî Reasürans .........
Buğday yumugalc 31.— 30.—
Buğday sert 31.— 81.-
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Starllng) Bombay Kalküta Ver fıstığı Hindistan 68.— 67.— 68.— 67.— 64 3/4
Bradford Piyasası
TLItik iyi mal (Librcai=Pent) „ Sıra malı ,. T tin Anadolu .. .» ., Trak>a 20/21 18/21 34.—Nom oO.— ,, 20/21 „ 18/21 ..
Sayfa 8
SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ MUDURU: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı islerini fiilen idare eden : Mith.t PERİN
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILTK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
Sayın Üsküdar halkına
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesinden:
Üsküdar depomuzdan henüz kömürlerini alamamış olanların. yalnız kok kömür ihtiyaçları Kadıköy depolarımızdan karşılanacaktır. Bu münasebetle. Üsküdar deposundan kendi semtlerine kadar Belediyece fiyatlandırılmış araba ücretlerinden fazlası Müessesemizce ve ayrıca nakliyecilere ödeneceğini sayın halkımızın dikkat nazarına nrzederiz.
Bu hususta depo memurlarımıza gerekli talimat veril* miştir. (3155 i
Mr D A M V 1 * n *• Portakal, C n M İTİ bol a. b. c, d.
Bütün nefasetiyle Meyva özünden yapılan tadına doyula-mıyan Domates. Elma Çilek, Üzüm, suları Vitaminleri ve dıfter vasıf lariyle (günde içilecek bir şişesi)
.Mide, Bağırsak, Kalb. Damar. Sinir, Böbrek, Romatizma.
Karaciğer, Kansızlık. Zâfıyet hastalıklarını önler, tedavi ederler. DEPO: Büyük Millet Han. KARAKÖY. Tel: 41595.
TEKEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İLANLARI
Malzeme Alım Şubesinden :
1 — İstanbul Bira Fabrikası İçin 17.2.1950 gününde pazar lıft-ı yapılan “Arpa temizleme tasnif tesisatı ile malt temizleme parlatma filiz ve malt kırma tesisatı" İçin elde editen fiatler lâyık hadde görülmediğinden ve şartnamesinde de tâdilât ve mevcut krokilere ilâve yapıldığından sözü geçen tesisat yeniden pazarlığa konmuştur.
2 — Pazarlık, 12.5.1950 cuma gilnü saat 10,30 da Kaba ta 5 tu Genel Müdürlük binasında Malzeme Alım Şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartname ve krokiler her gün sözü geçen şubeden 17,30 lira mukabilinde tedarik edilebilir. Ankara ve tamir Başmüdürlüklerinde görülebilir.
4 — İhaleye iştirak edecek firmaların orijinal ve tasdikli Türkçe tercümelerini havi tekliflerini ihale gününden 15 gün evveline kadar Genel Müdürlük Müskirat Fabrikalar Şubesine vererek pazarlığa İştirak vesikası almaları lâzımdır.
5 — İsteklilerin belirli gün ve saatte 26.250 liralık İlk güvenme parası makbuzu ve kanuni vesikalarıyla birlikte mezkûr komisyona müracaatleri ilân olunur
6 — tdarc tesisatı ihale edip etmemekte serbesttir 8022
ESKİŞEHİR FELÂKETZEDELERİ MENFAATİNE BÜYÜK GALA GECESİ
SARAY’da
20 Alorf Pazartesi saat 21 (İstanbul Matbuatının himayesi tertiplenmiş salon, Sinema Müdürlüğü tarafından meccanen tahsis edilmiştir.)
PROGRAM :
1
de
altında
2
3
4
5
6
a)
b)
c)
d)
(Takdim eden : Necdet Mahfil
Taksim Belediye Gazinosu artistleri : Duo Gurumaly : Trio de Moreno
Lilly Kentmen

Rose Avril

Bisikletle cambazlık
İspanyol müzik atraksiyonu Viyolonist (Piyano refakati : Fritz Kerten) Fransız şarkıları yıldızı (F. Kerten Orkestrasiyle) ve AYLA KARACA :
TEVHİD BÎLGE
HAVA - CIVA Operetinden skeçler
Manyatakis ve Belinda : Meşhur şarkıcılar
Sklavanus : Atinadan yeni gelen Çigan şarkıları kıralı (Semiramis Gazinosu orkestrası refakatiyle)
Muammer Karaca ve Güzin : Operet parçaları Güzin özipek ve Muzaffer Hepgüler : SKEÇLER ve BALET
Davetiyeler SARAY gişelerindedir. -----------

18 Mart 1950
RENAULT
MÜMESSİLİ i
TÜRKİYE
M ü m e s 8 i I i f
İstanbul
Nihayet
GIGOZ SÜTÜ
ı
RÜTTNEH
RENAULT
v
400.—11
5325.—
ad.
malzeme karşılarında
GÖZÜ YORMIYAN YAZI
BASKI
FAYDALI YAZILAR
DOĞRU
ve BOL
HABERLER
MAK İSTERSENİZ
OKU
YENİ
İSTANBUL u
ALINIZ
Size
r
—r
I
ad.
II
• I
İSTANBUL BELEDİYESİNDEN:
HER BAKIMDAN EKONOMİ K A M Y 0 N E
K T
”KAVt”
RtFAT KAMHt, JAK AVlGDOR ve Şnı Tnkslm. Cumhuriyet Cad. t nver Apt. altı


Mfeı f II? S E
■il • 1 *
l™!1’ ıH

’-'K
. İr. jV ( 3D0r


Müteharrik ve sabit, her türlü zirai mahsul için kullanılan tamburlu kurutma makinesi
Nejat ve Ferruh Şeşbeş
Galata: Hazeran Han, 3 iincü kat
M Ü J
meşhur
(İsviçre şekerli toz »ütü)
Gene taviçreden şehrimize gelmiştir. BEBELERİN en nefis gıdasıdır.
Her yerde arayınız.
KAT
APAYDIN
Sirkeci Gar’ı
Palas 3 üncü
A V U
BURHAN
Yazıhanesini karşısı Sirkeci
kat. No, 15-16 ya nakletmiştir. Yeni Tel. Büro : 23033
Ev : 29721
OKUNAKLI TEMİZ BİR
e. g. ». t
LÜBNAN HAVAYOLLARININ
ISTANBUL-BEYRUT
Seferleri 29 - 3 - 1950 tarihinden itibaren tekrar başlayacaktır. HER ÇARŞAMBA GÜNÜ
Saat 9.30
•r
YeşLiköyden hareket : Beyrut’a varış :
Her türlü malûmat için :
AIR FRANCE
Taksim Cumhuriyet Meydanı No. 1 Ttl : 19134
ve bütün seyahat acenteleri
İ. E. T. T. İŞLETMELERİNDEN
Muh.
bedeli
Miktan e mus-2000 250 250 tablo 2500
Muvakkat teminat
23.3.958 Perşemba 10.30
n
gösterilen pazarlığa
Cinsi
1 — San döküm
E.T.T. markalı
luk (10 bek)
Boru Es tipi
Boru düz tip
2 — Puvanya konta gri Va.
Yukarda müfredatı yazılı
bedeller üzerinden yine karşılarında yazılı tarihlerde konulmuştur.
Şartnameler Levazımdan (Metrohan) parasız tedarik edilir. (3117)
5237 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 19 uncu maddesinin verdiği yetkiye istinaden evvelce Genel Meclisin 28 2/949 gün ve 400 948 sayılı karan ile kabul edilmiş bulunan tarifenin (B) fık* rasının üçüncü bendinin sonuna; (münhasıran turist nakledecek gemilerden yukamki tarifenin dörtte biri nisbetinde resim alınır.) ibaresinin eklenmesine Genel Meclisin 3, 3/950 tarihli toplantısında karar verilmiştir.
Keyfiyet ilgililere ilân olunur. (3113)
bu faydalardan başka
PARİS, VİYANA, FRANKFURT ve LONDRA
f —--- - - ------
üniversiteleriyle İSTANBUL ve ANKARA üniversitelerinde Üç sene tahsil talih ve fırsatını verir.
BtGI x ULAN MIZELER
İSTANBUL
Atatürk İnkılâp Müzeni 10-12.14-17 Topknpı Sarayı ( Telf. 21090ı 13,30-17.
Dolmnbalıçe Denir. Müzesi Uieif. 81284) 13-17.
Belert l> e Müzeni: 10-12. 14-17. Tevili» Fikret Aşiyan Müzesi : 10-12. 14-17.
İZMİR
Arkeoloji Müzeni (332-11 9-12 J3.30-17
TİYATROLAR
İSTANBUL
îEHİR Tl T A THULAKi;
DRAM KISMI (42157) Gece 20.30 da Katil.
KOMEDİ KISMI: 20.30 da Kadınlar Terzihanesi
MUAJVÎMEK KAKACA
Tl: Matine 10 te. Gece 20.30 dn Dsnıan Blkcs.
YENİ SES OPERETİ: Matine t> te. Gece 20.45 1e Evvel Zaman İçinde.
TAKSİM BEEEDİVE l'AVYUMbt (Telf. S2904) ParİBİl Şantöz Rose Avril
KONAK FAVÎTONUî Her ak-Cam. Yunan Şantözü ZOZO.
ANKARA
Bl’Yt K TİYATRO; 15 te Cum-hurbaşkarilıgı FiiArmoni konseri Saat 2n de Peer Gynt.
KtÇtK TİYATRO (11169) Saat; 20 de 1 - Dünya Göziyle. 2 -Tüccar.
İZMİR
ŞEHİR TİYATROSU : Oyuncu (Komedi»,
SİNEMALAR
HE1OGLL ( IHEH
(607LS) 1 — Çingene Baron Kalbime Doğmuştu*
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ KERŞEY
ATLAS Hü&âj Vatan Hamı.
ALKAZAR (42562) Sarışın Şeytun AR (44394) Zafere Doğru.
ELHAMRA (43505) VaUn Kurura n Aslan.
İNCİ (85595) Şehzade Azmi.
t PEK (44289) Düşman Kardeşler.
LÂLE (43595) Vatan Kurtaran Aaları.
MELEK (40868) Genç Kız Kalbi. saray (41659) Kadın Cellâdı. 6VATPARK (83143) 1 - Kocam öldürmedi 2 Ölümden Firar.
St.MER (42851) Şehzade Azmi
ŞARK (103801 üvey Baba (yeril).
SİK (43726) 1 — Tosun Paşa. 2 — Kerimin Çilesi.
TAKSİM (43191) Bir Fırtına Ge-ccal.
TAN : i - Yaban Gülü. 2 - Kanlı Buse.
YENİ (84137) 1 - Aşk ve Müzik.
2 — Alini ilan Tehlike.
ÜNAL (49306) 1 — Tarzan Urmnu> lar Aftlnnı — Eski Eğlenceler.
YILDIZ (42847) Ahret Yokuları
ISTAN BU I CİHET)
ALEMDAR (23683) - Neaitnaçl Amerlkada. 2 — GüııahkAr Baba.
AYfiU (21917) i - Asli Ruhlar.
2 — Kara Ok.
AZAK (23542) 1 - Tuisa. 2 —
Balıkçının Sevgülol.
ÇEMHERLİTAS (22513) üvey Baba.
FERAH: Uçuruma Do£ru
HALK (21994) 1 — Damgalı Gangster, 2 — Yedi Deniz Galipleri.
IsTANBEL (22367) 1 - Tarzan Ormanlar Aralım. 2 — Renkli Sürprizler.
KISMET (21901) 1 - Haçlı Seferleri. 2 — At Cambazları.
MARMARA (23860) 1— Gönülden Sesler. 2 — Altın Kelepçe
.MİLLİ (22962) 1 - Günahkâr Baba. 2 — Nealmaçl Amerlkada.
Tl RAN’ (22127) 1 — Balıkçının
Sevgilisi, 2 — Tulse.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 - Yuvan (Arap filmi). 2 — İhtiras Kurbanları
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Fedailer Kalesi. 2 — Aptal Aşık.
OPERA (60821) 1 İstiklal Fedaileri, 2 — Meçhul Arkadaş.
SfREYYA (60682) I — Monte Krlsto 2 — Casuslar Savaşı.
YELDE6İRMENİ 1 — Bir Yabancı. 2 — Kanatlardan Türbe
ANKARA
ANKARA Aşk Adası.
BtYÜK Bcdella.
CEBELİ Suygun (Türkçe). PARK Uçurumu Doğru (yeril). ULUS Hrıvanada festival. SC.MER I - Maskeli süvarinin İntikamı. 2 - Şeytanın Pençesi SUS Uçuruma doğru.
YENİ (Jçurumn do£ru.
İZMİR
ELHAMRA* Harrov Kumarbazı I.ALE, l — Yahiış Numara. 2 — Sporun Zaferi.
TAN, 1 — Ynnhş Numara. 2 — Sporun Zaferi.
TAYYARE: Kadın İntikamı.
l'ENlı 1 — İki Yavru. 2 — Kura Ok. •
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK ’ 1 - Kalbime Doğmuştu. 2 — Susan Dudaklar.
SÜMER: Zafer Mıırşı
SIHHİ İMDAT
tatanbuı Beyoğlu 14998
Anadolu vakası 60536
Ankara 91
iznin •251
' Yeni KlnnbuP’un bugün İçin tavsiye ettiği programlar:
DAHİLDE:
20.35 Ankara: ince saz — 21.13 İstanbul: Şarkı ve türküler.
HARİÇTE:
10.15 Londra: BBC Opera orkestrası konseri — 19.99 İtalya (290.1 m): Senfonik konser — 23.(5 Kolonya (308.9 rn. ı: Beethoven No. 1 piyano konçerto-t»u.
AN KARA:
7.30 M. S. Ayarı — 7 31 Müzik: Vals, Polka ve Paso Dobloler (pl) — 7.15 Haberler ve Hava raporu — H.00 Müzik: Şarkılar (pli — K. 15 Müzik: 10 dakika piyano (pl) — H.25 Günün programı — 8.30 Müzik: Karışık melodiler (pl» — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program — 12.30
M. S. Ayarı — 12.30 Müzik:
(Radyo Salon Orkestrası) — 13.(»0 Haberler — 13.15 Müzik: Saz Eserleri — 13.30 öçle Gazeteni — 13.15 Müzik: Şarkılar — 11.00 Müzik: Cıımburbnşknnhçı Armoni Muzllt/ıst — 14.10 Müzik: Film melodileri (pl) — 11.55 Konuşma (Spor haberleri) — 15.00 Kayıp Mektupları, nkşnm programı, bnvu raporu ve kapanış. 16.58 Açılış ve program — 17.00 M. S. Ayarı — 17.00 Çocuk Saati — 18.0i» Müzik: Dans müziği (pl> — 18.30 Müzik: Şarkılar. 19.00 M S. Ayarı ve Haberler —
10.15 Cfeçmlştr Bugün 19.20
Müzik: (Yurttan Sesler» —
19.15 Müzik: Güzel Sesler (pl» —
20.15 Raılvo Gazel esi — 20.30 Serbest saat — 20.35 Müzik: İnce «az ı Muhayyer Faslı) —
21.15 Müzik Salon orkestrası çalıyor (pl) - 21.35 Müzik: Hafif Şarkılar (pl) — \’’.(M» Konuşma,
22.15 Müzik: Karışıp şarkılar —
22.15 M. S. Ayarı ve ha »»erler — 23.0D Müzik: Caz parçaları tpl» —
23.30 Program vc kapanış.
İSTANBUL:
12.37 Açılış ve programlar — 13.00 Haberler — 13.15 Dans mil-zifti (PL) - 13.25 MÜH Eftltim kupası maçlarının İnönü Stadından naklen yayını. Maçların hitamında programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar — I8.on Caz nıihılfti ıpl) — 18.20
Ergönckon bayramı hakkında koııuşm/ı, — 18.45 Haftanın
program. — Haberler — 19.15 Ara müziği
( PL ) —• 19.20 Dans müziği,
Çalanlar: Nccdnt Koyutürk Ork.
19.15 Şarkı ve türküler — 20.15 Radyo salon orkestrası konseri» 1 - Szlbulka, "Kelebekler çiçekler0 2 - Yaşa Kroin, "Çigan karnavalı” 3 - Çaykovskl. ••tanınmış melodilerden potpuri” — 20.45 Varyete müziği ve kabare şarkıları (pl.) — 21.00 Spor ve Sergi Sarayından naklen Türk - Italyan boka maçı. — 23.30 Eftlcnce yerlerinden nakiller — 24.00 Programlar ve kapanış.
Y \HAN( I R M) YOLARDAN SEÇME YAYINLAR
7.15 Londra: Dinleyici istekleri
— 8.15 Londra: Klâsik müzik
dinleyici İstekleri. — 12.00 Londra: Haftanın »arkılnrı. 12.30 Londra: Piyano ve orkestra için parçalardan 14.15 Londra:
lohıı Btıll orkestrası. — 15.15 Londra: BBC Opera orkestrası konseri, — 16.15 Londra: Film müziği. — 19.0(1 İtalya ı2IM» 1 m)
- Senfonik knnaor — 19.30 Almanya (362.6 m) - Senfonik konser — 21.33 İtalya - Oda mtızlftl
— 22.15 Londra ; Film müziği. —
22.30 AFN (103-0 nı ı - Haftanın şarkıları. 23.00 Londra: Dm-leyiei istekleri. 23.15 Kolonya (308.9 m» - Beethoven No. 1 piyano konçertosu — 23.25 Münih ( 107 m) - Film ve operet mil* zigi 24.0(1 Loıırıra 1 «aat dana müzlftl — l.oo Almanyn (250.8 m)
- Caz resmlgeçldl
Kevuglu 44044 \adıku.> 6U8Î2
tstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00. İzmir 2222, K. yaka 15055
UÇAK - TREN . VAPUR
DİKKAT: Hava muhalefetiyle seferlerde dogi&lklik olabilir.
GELECEK OLAN UÇAKLAR
7.10 P.A.A. (Amerikan) New-
York. Bonton. Gandcr. Sha-non. Londra. BrÜksclden» K.L.M. (Hollanda) Ams-tonlum. Komadan.
12.50 D.H Y. (Türk) Anlcnrudan.
13.30 B.E.A. (İngiliz) Londra. Nİh. Roma ve Atmadan.
14.— D.H.Y. (Türk) tamirden.
14.- D.H Y. (Türk) İskenderun,
Adana, D. Bakır. ElAzıft,
Malatya . Anka rodan
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
b\25 P.A.A. (Amerikan) Şam. Basraya.
9.- K.L.M. (Hollanda) Tahrana.
9.— M R. (Mısır) .-efkoşo, Kabı rey o.
g _ d.h Y. (Türk) Ankara. A-dnnaya.
İL— D.H.Y. (Türk) An karaya.
13.50 D.H.Y. (Türk) tamire.
11.30 B E.A (İngiliz) Atina, Roma. Nls. Londravn.
GELEC EK OLAN Y API KLAR İL— BURSA (Ayvalık, izmlr-dcn).
17.— NECAT (Knradenlzden).
19. — ANTALYA (lmrozdan)
10.15 M A RA K A Z (M uda ny ada n)
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.— M ARAK AZ (Mudiinyaya)
11— GİRESUN ılzmire).
20. — KONYA (Bandırmaya).
GELECEK OLAN EKSPRESLER 6.45 Semplon (Avrupa).
7.10 Doğu (Eks.)
8.30 Ankara (Eks.)
GİDECEK OLAN EKSPRESJU
M:
18.10 Ankara Ekspresi.
21.30 Semplon (Avrupa).
21>40 Güney,
EMİNÖNÜ:
Salfthaddin (Çurşıkapı) — Sadul-lah (Eminönü) — Yorgl (Unte^ pam) — Arif Neşet (Alemdar)
BEYOĞLU:
Kınyoli (Merkez) — Sıhhat (Merkez» — Kemal Rebul (Taksim» — Fındıklı (Galata) — Tuna (Galata) — Asım Şişil (Şişli)
- Nişantaşı (Şişli) — Hahcıoglu (Hasköy) — Yeni Turan »Kasımpaşa).
FATİH:
Muharrem Tamı tŞchzaucbaşı) — Zıya Nuri t Aksaray) - Ye-dikule — Hamdı Enıgen (Şehremini) — M. Fuat Bayer »Ka-ragümrük» — Orhan A »glu (Fener).
EY C P:
Eyüp Sultan.
BEŞİKT 4$:
Vidın - Yeni (Ortaköyı — Gı-y&seddin Divanhoftlu (Arnavut-köy) — Merkez (Bebek).
K VDIKOY :
Soğut iuçeşme — Fcnervolu — Erenköy — A. Cafer Çaftataj (Bostancı).
CskCdaR: Selimiye.
HEY BELİADA: H. Halk. BİyCKADA: Halk.
ANKARA
Güıuy — Ego — Umctpaşa
İZMİR
Çankaya (Atatacak> — Kaıanti-na tYahları — Yeni tEşrefpaşa) — Tilkilik (Basmahane) — Şifa fKemeraltı).

Comments (0)