17 Nisan 1950 — Pazartesi

SİYASÎ İKTİSADÎ
Sayı 138 — 10 Kuruş
e
. A
'A
Ti
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17» üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis edon: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı «ahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes'uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
İÇ ve DIŞ POLiTiKA (---- I6//V/1950 -
Vakanın tahlili
JkA AREŞAL’IN cenaze töre-ni. biri müspet, diğer ikisi menfi olmak üzere, üç noktanın belirmesine vesile teşkil etmiştir.
Müspet olan nokta, Millî Mücadelenin büyük kahramanlarına karşı beslenmekte olan sevginin, o günlerdeki kadar büyük ve derin olmasıdır.
Menfi olan iki noktaya gelince, bunlardan birincisi henüz tasfiye edilemediği besbelli bulunan dinî taassubun patlak vermek için mütemadiyen fırsat kollaması, diğeri de kökleri içeride yahut dışarıda bulunan bazı politikaların, mevcudu yıkmak için, taassup unsurundan pervasızca istifadeye kalkışmasıdır.
Bizim tanıdığımız ve sevdiğimiz Mareşal Fevzi Çakmak, teokratik bir devletin emrinde Olan bir şahsiyet değildi. Bilâkis lâik cumhuriyetin banilerinden biri idi. Kendisi, imanı bütün bir Müslümandı, fakat- Atatürk ve İnönü ile birlikte, din ile devleti ayırmaya, askerin de politikadan uzak tutulmasına taraftardı. Genelkurmay Başkanı iken imzaladığı her kâğıt yahut sarfettiği her gayret, bu gayeye yönelmiş bulunuyordu.
Mareşal Fevzi Çakmak, Cumhuriyet Türkiyesinin büyüklerinden biri idi. Vatan sevgisiyle hareket eden ordulara kumanda etmişti: Halife ordularının kumandanı değildi. Müşir Fevzi Paşa idi; Anzavur Paşa değildi. Rejimin temel direklerinden biri idi; saltanatçı yahut hilâ-fetçilerin başı değildi.
Ne kadar yazık ki- bu devlet, yani uğrunda hayatını vakfetmiş olduğu lâik ve medenî müessese, kararlaştırdığı devlet törenini tatbika imkân bulamamış ve gene ne kadar yazık ki, bu büyük askeri, Türk ordusu, hem de onun kendi eliyle imzaladığı askeri tören talimatına göre, son istirahatgâhına tevdi işinde vazifesini yapmak imkânından mahrum bırakılmıştır.
Gizli ellerin körüklediği taassup- cenazeye âdeta el koymuş, vatandaşların ve Üniversite gençliğinin temiz sevgi ve saygı hisleri istismar edilmiştir, öyle ki, neticede irtica, kendine bir nümayiş fırsatı imal etmiştir.
Tevkif olunanlardan bazılarına bakarak, komünistlerin de bu işde ayrıca rol oynadıklarına yer vermek lâzımdır. Çünkü onların nazarında, bu devleti yıktırmak için, her vasıta helaldir.

Bütün bunlar bir yana, Mareşal için o gün izhar edilmiş olan teessürün, milletin kalbinden fışkırmış olduğuna şüphe yoktur. öyle ki birkaç bin tahrikçiyi şöyle bir kenara fırlatırsak, geriye kalacak olan on binler ve yüz binler, cenaze- ister o gün kalktığı gibi, ister lâik devlet töreni ile kalkmış olsun, o dakikada bütün millete candan vekâlet edenlerdir. Yani, o muazzam tezahürü, tahrikçiler lehine kaydedecek değiliz. Netekim,
Mareşal'ın manevî benliği, daima lâik cumhuriyet Türkiyesinin malı kalacaktır.

★★★
Tefrikamız •
ASYA HİKÂYELERİ
1
Gobineau'nıın şaheserine karşı gösterilen büyük alâka, bizi bu hikâyelerden birini daha neşre sevkedi-yor :
KANDEHAR
r
1
“YENİ İSTANBUL” okuyucuları bu hikâyede de ppk canlı ve zevkli sayfalar bulacaklardır.
Tercüme, Reşat Nuri Darago'nundur.
Yarın başlıyoruz
Hidrojen tecrübesi
bu yaz yapılacak
Beş senelik çalışmanın neticesi, nisan - ağustos arası belli olacak

Resmî çevreler, tecrübeler hakkında herhangi bir malûmatın sızmaması için gayet ketgm davranıyorlar
r


Bu ay sonunda Pas I tikte yapılacak idare edeceklerdir: Yukarıda sağda;
Aşağıda solda : G. Laper,
Washington, 16 - A.A. (AFP) Her derece resmi çevrelerde gösterilen ketumiyete rağmen iyi haber alan çevrelerde teeyyfit ettiğine göre. Birleşik Amerika Atom Enerjisi Komisyonu. tekemmül ettirilmiş atom hararetinden faydalanan silâhlarla yeni tecrübeler yapacaktır .
Bu tecrübenin nisan ve ağustos ayları arasında Paalfikteki Eniwetok
Komünistlere
karşı hücum

Bidaulf

'"Kızıllar kendilerini kanun üstü farzetmemelidirler" diyor
Lyon. 16 A. A. (United Press) — Bugün burada demeçte bulunan Fransa Başbakanı Georgea Bidault., kendilerini “kanunun üstünde0 farzetmek isteyen komünistlere şiddetle hücum ederek Fransanın her türlü tehlike karşısında kendim müdafaa edeceğini söylemiştir. ı'J i1
Lyon milletlerarası sergisinin açılış merasiminde bulunmak Üzere buraya gel*»n Genrgcs Bidault. Fransız komünistlerini ima ederek: “istisna kanunlarımız yoktur, bunun yanında maalesef kanun karşısında istisna teşkil etmek isteyen insanlar bulunmaktadır,. demiş ve dış siyaset bahsine temasla Fransa bir Atlantik yüksek rulmasmı istemiştir.
r
adına barış için konseyinin ku-
Amerika, hariçte 23 milyon do arlık deniz üssü yapacak
New-York, 16 (Nafen) — Siyasi müşahitlere göre Birleşik Amerika. Avrupamn kuzey mıntakalan ile. Portekiz ve Akdenizde deniz üsleri teminine uğraşmaktadır.
Amerika amirallerinden Sherman ile General ColHns in son zamanlarda Avrupada yapmış oldukları ziyaretlerinin gayesi bu deniz üslerini temin maksadiyledir.
Birleşik Amerikanın Bahriye Dairesinin Amerika haricinde deniz üsleri İnşası için 23.316 006 dolarlık munzam bir kredi istediği öğrenilmiştir.
olaıı at(nn tecrübelerini bu subaylar Gl. Qııesjıda. sağda; Gl. Gerhart. sağda; Amiral Kili
atolünde yapılacağı sanılmaktadır.
Bazı âlimler, hidrojen bombası imali için daha soneler lâzım olduğunu iddia etmekle beraber, bu hususta aynı salâhiyetle söz söyliyebileo k bir kısım bilginler de bilâkis Birleşik A-merika atom enerjisi komisyonu himayesinde ve hava generali Guesada’ nın idaresinde cereyan edecek olan bu tecrübede, hidrojen bombasının da denenmeğini mümkün görmektedir.
General hava, deniz ve kara birliklerinden müteşekkil özel bir teşekkülü idare edecektir.
Hidrojen bombasının pek yakında tecrübe edileceği kanaatinde olan mütehassıslar iddialarını ispat için hu sahadaki nazari çalışmaların 1945 ten heri devam ettiğini ve Oppnnhei-mer. Rydenhour ve Morrison meşhur atom âlhnlerinln. bombası imalinde özel bir rastlanmayacağı kanaatinde rint söylemekte ve nihayet
nerjisi komisyonun bir kaç zamandan beri tritlum gibi bu bombanın imalinde lüzumlu olan maddeleri İstihsal ettirdiğini hatırlatmaktadırlar.
gibi hidrojen güçlüğe oldukla-atom o-
r
BUYUR SİYASİ ANKETİMİZ
C. H. P., D. P. ve M. P, den alâkalı zevata sorduğumuz mühim suallerin cevaplarını yarın neşre başlıyoruz
Memleket umumi seçimler arifesinde bulunuyor. Başta hiç bir partiye mensup olmayan vatandaşlar olmak üzere herkes reylerini kullanmadan büyük partilerin İktidara gelirlerse ne tarzda hareket edeceklerini öğrenmek İstemektedir. Bu tabii dilek gazetemizi yakından alâknlandırmıştır. Umumi efkâra. tarafsız bir gazete olarak, bu hizmeti yapmak Içlıı YENİ İSTANBUL sütunların! bıı İşe de ayırmağa karar vermiştir. Boylere C.H.P., D.P. ve M.P. nln muhtelif mevzularda düşünce, kanaat ve seçim plâtformlarını anlamak üzere, esası iktisadi ve kültürel olmak üzere 9 siyasi sual tertip etmiştir.
Daha Seçim Kanunu Mecliste iken, tertip olunan hu sualler geniş cevaplara göre hazırlanmıştır. Maksat, memleketi ınübrem bir şekilde alâkadar eden dâvalar hakkında siyasî partilerimizin İçinden müspet ve değerli mütalâalar almak ve İçinde bocaladığımız siyasi çıkmazın çözülmesine takatimiz nispetinde hizmet ederek şiyasl partiler arasındaki karşılaşma ve miica-| deleyl ferah hlr siyasi plâna çıkarmaktır.
Tahrir heyetimizden İlci arkadaş Ankarada gide-
Milliyetçi bir Avrupa
Schumacher’e göre, Strasbourg’da hâkim olan zihniyet budur
Osnabıuck, 16 A.A. (AFP) — Dün gece bir Sosyal-Demokrat mitinginde söz alan Dr. Schumacher, Federal AL man Cumhuriyetinin Avrupa Konseyine girmesinin Fransanın Saar’ı ilhakını tanımayı tazammun etmesi endişesini göstermiş ve Strasbourg’da hâkim olan zihniyetin milliyetçi bir Avrupa zihniyeti olduğunu söyliyerek demiştir.ki:
“Halihazır Avrupası bana doğudan gelecek en küçük bir tazyıkla derhal çöküvereerk olan çelik ve tenekeden müteşekkil bir milletlerarası kartel hissini vermektedir.
Avrupa ancak galip ve mağlûp a-rasında hiçbir fark gözetmeden bütün insanlar ve bütün milletlerin eşit haklara malik olmaları prensipi üzerine kurulabilir.,,
Dr. Schumacher demiştir ki:
“Almanyanın Avrupa Birliğine girmesi onun Atlantik Paktına iştirakini binnetice silâhlanmasını icap ettirecektir.,,
Frendesntadtf 16 A.A. iAFP) — Wurttemberg-Bad, Wurttemberg-Ho-henzollem ve Güneybatı başbakanları dün akşam süren bir müzakereden
Güneybatı Alman devleti kurulup kurulmaması meselesini bir referandumla halle karar vermişlerdir.
H t i li t il ki i âli 11 i i İl i i AMAİâM ili . ı • ■ İli. Aı * ■ 111İAAAM ( al* IAAİMAMAAAIM Aal llaaaaAİAİKa..—aa.^a^lalll
eyaletleri saatlerce sonra bir
GAZETEMİZ BUGÜN
SAYFADIR
l|
Yugoslav Trieste’sinde dün seçim yapıldı
Tito’ııun bölgeyi ilhak etmek istediği iddia ediliyor
Trleste. 16 A.A. (LPS) — Trleste-nin Yugoslav idaresi altındaki bölgesinde bugün mevzi! .seçimler yapılmaktadır.
Yugoslav Hükümeti, bu bölgeyi Yugoslav iktisadiyatına bağlamak suretiyle bölge üzerindeki kontrolünü kuvvetlendirmek için elinden geleni yapmıştır. Bazı Italyan gazeteleri.
Yugoslavyanın bölgeyi tamamen ilhak etmek için bu seçimlerden İstifade edeceğini dahi yazmışlardır.
İngiltere, Fransa ve Amerika bu hususi akı görüşlerini bir çok kere izah etmişlerdir. Bununla beraber dördüncü büyük devlet yani Sovyet Rusya kendi görüşünü bildirmemiştir.
Italyan Dışişleri Bakanı Kont Sforza,
ötrasbourg’daki toplantıda
rek üç partiden de suallere cevap verecek zevatla bizzat temas etmişler ve bugün İkinci sahifede aynen neşrettiğimiz sualleri kendilerine vermişlerdir.
Bu suallerin cevaplarını gazetemiz hor üç partiye
- •
tercüman olabileceklerin düşüncelerini yanyana neşretmek arzıısiyle bugüne kadar beklemiştir.
Seçim mücadelesinin başlayacağı bugünlerde daha fazla beklemenin cevap verenlere karşı gazetemizin bitaraflığını İhlâl edeceğini de teemmül eden YENİ İSTANBUL yarından itibaren herkesi çok yakından alâkadar edecek özlü noktaları İhtiva eden luı cevapları neşretmeğe bağlıyacaktır.
C.H.P. den anketimize cevap vermek nezaketinde bulunan Başbakan Yardımcısı Nihad Erim, Maliye Bakanı Rüştü Aksal, Milli Eğitim Bakanı Tahsin Bangu-oğlu, Ticaret ve Ekonomi Bakam Vedad Dicleliye teşekkür ederken, D.P. ve M.P. den kendilerine müracaat ettiğimiz kıymetli zevatın anketin seviye ve hudutları İçinde verecekleri cevaplara sütunlarımızın intizar ettiğini umumi efkâr önünde arzeder ve kendilerini bu vazifeye davet ederiz.

Ankarada partileriçi
siyasi hava raporu
Partilerin kesin aday listeleri hazırlanırken, aday namzetleriyle partilerin durumu nedir ?
zevatın hepsi va-olduğundan izleri-kendilerini vazife-tecrit etmişlerdir.
Ankara, 16 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Yoklamalar safhasından sonra Ankarada siyasi hava ziyadesiyle enteresan bir istikamet almıştır. Her iki partinin merkezinde seçim listelerinin tekemmül ettirilmesi için büyük bir faaliyet göze çarpmaktadır. Şu saatlerde Cumhuriyet Halk Partisi Divanı toplanmış bulunmakta ve Uç komisyon tarafından tetkik edilerek sunulan % 70 ve % 30 lar durumu üzerinde nihai müzakerelerini yapmaktadır. Üç günden beri yoklamalardan şikâyetçi olanlar veyahut % 70 e giremeyip % 30 a girmek isteyenler ve hlr de doğrudan doğruya % 30 a talip olanlar bu hususta lâzım gelen temaslarını yapabilmek için partinin İleri gelenleri ile görüşmek istemişlerse de bu zifeli bulunmakta ni kaybedercesine leri başında âdeta
Bu suretle muntazam bir mesainin safha safha İlerlediği hissedilmekle beraber kararlar hususunda dışarıya hiç bir haber sızmamıştır.
Buna mukabil Demokrat Partide keza yok lalama lordan şikâyetçi olanlar, veyahut milletvekilliğine yüzde yirmi hesap üzerinden resen talip o-lanlar parti binasına hemen her gün uğrayarak İşlerini takip etmektedirler.
Bilindiği gibi Demokrat Partinin yoklama neticeleri C.H.P. ninkl kadar süratli ve tam bir şekilde öğrenileme-miştir. Ayrıca tam liste teshiri hususunda Demokrat Partinin evvelâ C. H.P. tam listesini beklemekte olduğu ve tabiyeslni buna göre ayarladığı söylenmektedir. Bundaki maksat C.H. P. listesine glremlyenlerden muhtemelen faydalanmaktır.
Bu sebeple ve şayet böyle bir tabiye mevcutsa bor İki taraf tam seçim listesinin kanuni tarihte İlân e-dllmesi ziyadesiyle muhtemel ve makul görülmektedir.
Bugün siyasi faaliyet ve alâka, parti merkezlerinin seçim listeleri ve belki de seçim beyannameleri üzerinde meşguliyetleri dolayısiyle Ankarada toplanmış bulunmaktadır.
Elde edilebilen malumata göre C.H. P. Divanı, bu gece on İkiye kadar vilâyet üsteleri üzerinde hem % 70 ve hem de % 30 bakımından meşgul bulunmaktadır. Bu mesainin arkası bu gece alınmadığı takdirde Divan yarın öğleye kadar bunu tamamlamaya çalışacaktır.
Ortadoğuda bilhassa Türkiye desteklenmeli
Ingiliz Generali Jacob'un Rusları durdurmak için ileri sürdüğü tedbirler
Londra 16 (YİRS) — Atlantik Paktına muvazi olarak Ortadoğuda bir emniyet sizfemi kurulması için Milletlerarası Münasebetler Enstitüsü tarafından bir teklif yapılmıştır. Bu münasebetle konuşan General Jacob ezcümle şöyle demiştir: ‘Müstakbel bir harpte Ortadoğudaki üsler lâzım olabilir.
“Her şeyden önce Türklyoyi destekleyerek onun hiç olmazsa bitaraflığını muhafaza etmesini temin etmeliyiz. Sonra, Ortadoğuda kâfi derecede A-merikan ve İngiliz kuvvetleri bulundurarak bu mıntakadaki memleketleri kuvvetlendirmek. Böyleoe bu istikametteki muhtemel hlr Rus ilerleyişi önlenmiş olur. Üçüncü olarak, her hakımdan mükemmel üsler tesis ederek ikmal işini kolaylaştırmak.
Dördüncü olarak da. eski İtalyan müstemlekelerinin gelişmesini makul esaslara istinat ettirmektir.,.


II
Bunu takiben tam listenin derhal mi, yoksa kanunun bildirdiği günde mi ilân edilmesinin muvafık olacağı prensip bakımından karar altına alınacaktır.
Bir iddiaya göre yüzde 30 lar listesi dünden beri tesbit edilmiş ve tamamlanmış bulunmaktadır.
Ankara, bugüne kadar görülmemiş bir manzara arzetmekte ve yüzde yat mişe giremeyip de yüzde otuzları bekleyenler, kahveleri, gazinoları, lokanta ve otelleri doldurmakta, bu yüzde otuz meselesi üzerinde nikbinlik ve bedbinlik arasında bir bekleme psikolojisi içerisinde selâmlarını buna göre, musafahnlarını buna göre ayarlamaktadırlar. Fakat bu hal her halde uzun sürmiyecek.
Ankara. 16 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — C.H.P. Divanı bugün 10 da Genel Başkan Vekili Hilmi U-ranın başkanlığında toplandı. Başbakan Şemseddİn Günaltay ve Meclis Başkanı Saraçoğlu hazır bulundular. Divan % 30 olarak 141 aday seçecek ve illerin % 70 listelerini tasdik edecektir. Fakat, buna rağmen illerde yapılan yoklamalarda 152 milletvekili aday gösterilmemiş olduklarından bunlar merkeze müracaat etmişlerdir. Bu vaziyete mukabil Divanın % 30 lan şimdiye kadar haklarında dedikodu yapılmamışlar arasından seçeceği ve hattâ merkeze müracaat etmemiş olanları bile aday göstereceği söylenmektedir.
Başkanın nacaktır.
isimler ancak ‘Genel tasvibinden sonra neîrolu-
Millet
Partisi de adaylarını seçmektedir
Ankara, 16 »Hususi) — Milletvekilleri, Genel Kurul üyeleri ve vilâyet delegelerinden müteşekkil Millet Partisi istişare Heyeti, üç günden beri devam eden toplantılarını bitirmiştir. Toplantıda partinin durumu müzakere edilmiştir. Bugünden itibaren de Merkez İdare Heyeti toplantılarına başlıyarak seçim meselelerini görüşecek ve parti adaylarını te3blt edecektir.
İÇ SAYFALARDA
ÎKÎNCÎ
Büyük siyasî anketimiz
ÜÇÜNCÜ
Köy enstitüleri bayramı Fmdıkoğlu Z. Fahri
DÖRDÜNCÜ
Bir kadın bekliyordu (Hikâye)
Sinema
B E Ş I N C I
Haftanın İktisadî hâdiselerine bakış
ALTINCI
Kadın - Moda
SEKİZİNCİ
Spor
Seçim propagandası nasıl yapılacak ?
i"
Valiliğin duvar ve el ilânları hakkındaki tebliği
İstanbul Valiliği seçim propagandasının yapılış şekli hakkında aşağıdaki tebliği yayınlamıştın
“Milletvekilleri Seçimi Kanununun propagandaya müteallik hükümlerinden hemşerilerimce bilinmesi faydalı hususlar kısaca aşağıya alınmıştın
1 — Seçim propagandasını ihtiva e-den duvar ilânları üzerine Türk Bayrağı. dini ibareler, Arap harfleriyle. her türlü resim bulundurulması kanunun 51 inci maddesiyle yasak edilmiştir.
Bundan başka duvar ilânlarının ancak, oy verme gününden üç gün evveline gelinceye kadai’ asılması veya yapıştırılması caiz olup oy verme gününden önceki üç gtin içinde bu gibi ilânları asmak veya yapıştırmak menedilmiştir.
2 — Bu gibi ilânlar ancak, şehir ve kasabalarda belediyeler ve köylerde köy ihtiyar heyetleri tarafından tâyin olunan yerlerden başka yerlere aşılmayacaktır.
Bu yerlerden gayri yerlere ilân asılması ve yapıştırılması yasak olup şayet bu yerlerden gayri yerlere ilâm, asılır ve yapıştırılırsa bunlar kanunun 54 üncü maddesi gereğince üçe seçim kurulu karariyle imha edilecektir.
3 — Seçim propagandası için dağıtılacak el ilânlarının da; Türk Bayrağı, dinî ibareler, Arap harfleri ve her türlü resimleri ihtiva etmemesi lâzundır.
Bunları dağıtacak olanların seçmen ehliyetini haiz olmaları şarttın
Memurlarla hizmetlilerin ilân da* ğıtmaları yasaktır.
4 — Kanunun 56 ncı maddesine göre oy verme gününden 2 gün öncesin* den itibaren İlân ve beyanname dağıtılması yasak edilmiştir.
Keyfiyeti sayın vatandaşlarıma bildiririm.,,
“Muhalefeti birleşmeye davet,,
Türk ajansının vasıtasiyle Müsta( killer Grupu Partisinin dün neşrettiği bir beyanname üzerine bu parti, dün şöyle bir tebliğ daha yollamıştın
“Muhalif partilerin seçimlerde elbirliği etmesine ait teklifimizi üç par» tiden JJiri kabul etmiştir, diğer ikisinden de bugünlerde cevap bekliyoruz. Alacağımız cevapları yakında efkârı umumiyeye arzedeceğlz.,,
Atlantik Paktının Akdeniz Paktiyle takviyesi düşünülüyor (Gazeteler)
► "V
* j
( (X
N

YAZISIZ

17 Nisan 1950

Sayfa 2
*
Büyük siyasî anketimiz
mı a\ ih: ie ıııt il ie ıııt ı'ı
Partilerden 9 sual
Halk Partisi, Demokrat Parti ve Millet Partisinden alâkalı zevata sorduğumuz mühim suallerin cevaplarını neşre başlıyoruz

Ocak 1950 başında anketimize cevap verebilecek, her üç partiden zevata aynı zamanda aşağıdaki sualler tevcih edilmiştir:
rın nasıl bir anayasa ve parMnanter bir teamül içinde muamele görmelerini düşünürsünüz ?
ve
Sual t A
Liberal devlet zamanından kalma senelik umumî hizmetler bütçesi yerine, mademki Meclis, aynı zamanda iktisadi devlet teşekküllerinin u-mumî heyeti vazifesini görmektedir.
a) Senelik umumt hizmetler bütçesi,
b) Tesrii devrenin başında, plân ve program ile alâkadar global ve tahmini rakamları da veren (her sene bunların kati şeklini bildirmek üzere) dört senelik plftn-program bütçesi fikrine ne dersiniz ?
Ki bu takdirde, hükümet, teşrii devre bidayetinden itibaren bunun tâ sonuna kadar yapacağı plasmanlara ve bunları mümkün kılmak üzere takip edeceği dahili ve harici istikrnz politikasına ve umumiyetle devletin o devre esnasındaki mBÜ politikasına mütedair prensipleri ve salâhiyetleri arzedip Meclise tasdik ettirecektir.
Sual t D
OsmanlI İmparatorluğunun bize bıraktığı bir tarih! irtibatlar manau-
______ YARIN ------
Maliye Bakanı İsmail Rüştü Aksal’ın cevapları
şünürsünüz? Bilhassa Ortadoğu Uzakdoğuya doğru ?
Bu takdirde geniş kültür hamleleri yapmamız, Üniversitelerimizi dost talebe kabul edecek bir hale ifrağ etmemizi. kendimizi bu dost memleketlerde mektepler, hastahanc-lor açarak ve hattâ vapur seferleri tanzim ederek kültür üstünlüğümüzle temsil etmemiz, diplomatik mümessilliklerimizi takviye etmemiz vs umumiyetle bu istikamette geniş bir propaganda yapmamız
- tir.
Bunların tahakkuku k formüller, devlet hususi toşebbüs olarak birler düşünürsünüz?
ââ* UL - MPfp* iS’t -- U1 '-**1 4-M** •!
Darüşşeiakanın 77 nci yıldönümü
DnrÜşşaraka Lisesinin 77 nc| yıldönümü dün mektepte yapılan güzel bir törenle kutlanmıştır. Memlekete sayısız kıymetli elemanlar yetiştiren bu İrfan ocağının yeni ve eski mezunlarını bir arada toplayan törene aaat 13,30 da İstiklâl ve Darüsşafaka marşlariyle başlanmıştır. Darüşşafa-kalılar Comlyoti Başknmmn bir hitabesinden aon.a eski mozunlar mektep hatıralarını yftdotmlşlerdlr. Müteakiben Hamiyet Yüceaes’in bir konseri dinlenmiş ve mektebin fasulye pilâvla çöplü üzüm
ibaret olan ananevi yemeği tır.
öğleden sonra, gençler ve ler arasındaki futbol maçı
seyredilmiş, Radyo Mandolin Birliği konseri dinlenmiştir.
Tanınmış şairlerimizin eserleri o-kunduktan sonra, bir Dnrüşşafakah tarafından sahneye adapte edilen Ahmet Raslmln “Gecelerim” adlı e-seri seyrcdtlmiştlr. Ekserisi eski mezunlardan mürekkep 500 den fazla seçkin yetil zevkle
hoşafından
yenmlş-
emekli-
zevkle
icap edecek-
için, ne gibi teşebbüsü ve ne gibi ted-
Partilerin dünkü toplantıları
C.H.P., D.P. ve M.P. dün de
geniş faaliyet gösterdiler
Bu toplantılarda iktidar, muhalefete; muhalefet de iktidara çattı
Sanat Haberleri________j
Kandilli Kız lisesinin
başarılı müsameresi
Tabii istidatlarımıza rağmen, profesyonel sahneye çıktığı, mız vakit, niçin özlediğimiz seviyeyi bulamadığımıza hayret etmek lâzımdır
Sual : B
(A) noktasının tatbiki için:
a) Vergi mevzuatında.
b) Gümrük mevzuatında,
c) Milli kredi cihazında ve en başta olmak üzere Merkez Bankası muamelâtında,
Her milli gelir, hem milli sermaye terakümü, hem de Devlet sektöründe yahut hususi sektördeki sermaye plasmanı bakımından alınacak tedbirler, devletin iki ayrı sahaya ait mali politikasını ve bunlar arasındaki Adil ve memleket adına hayırlı koordinasyonu tâyin edeceğine göre,
Bu hususta ne düşünürsünüz ve devletçilik ile hususi teşebbüs arasındaki birleşme ve ayrılma noktalarını asıl böyle bir görüş tâyin ve tahdit edeceğine göre, bunun reallzasyo-nunu ne gibi (Anoncâ) kararlar ile ifade edersiniz ?
meal vardır: Balkanlara, Avrupava, Yakın ve Ortadoguya doğru.
Yirminci asrın ikinci yarısında hor memleket yeni dünyamızdaki yerini alacalına göre,
Eakl irtibatları hangi prensiplere göre yeniden tesis etmek mümkün-dür ?
MeselA Arap Birliği İle İsrail İhtı-lfifında, İslâmlık İrtibatı İle mİ yoksa lâyik görüşle mi hareket etmek doğrudur? Hindistan - Pakistan meselesinde keza. Endonezya ile olan münasebetlerimizde keza. Balkanlara gelince, Yunanistan ile bir cephe kurarak mı (ki bu, gümrük ittihadına ve iktisadi, ticari koordinasyona kadar gidebilir) yoksa demirperdeyi Balkanlarda eritmeye çalınarak daha umumi bir görügle mi?
• •
bir kalabalık bu muvaffak!* müsamereyl geç vakte kadar takip etmişlerdir.
IAJ • HMİM»«nÜlljHMUIlHlUhh:UlUHiMnhMH l
Son hâdisenin tahkikatı devarn^ ediyor
Bir kısım tahrikçi daha tevkif edildi
Ankarada tevkif edilen Fuat Arna
Sual ı C
(A) ve (B) noktalan, bir teşri! devreye şâmil taahhütler demektir.
Seçime giren bir parti bunları yapacağını ifade ederek seçimi kazanırsa, zaten 4 sene zarfında ve âzami salâhiyet ölçüsü dahilinde bu işleri başarmaya çalışacaktır. Ve dediklerinde muvaffak olamaz yahut dediklerinin yanlış ve zararlı olduğu devre'* sonunda görülürse, Amme efkârı salâhiyeti ondan alarak diğerine verecektir.
Bu böyle olduğuna göre mevcut a-n&yasa. bunun siyasi, mal! ve İktisadî sahada tatbiki bakımından en güzel hükümleri cami ve tam böyle bir memleketin idaresine uygun değil midir?
Geri bir memleketi ileri götürmek, ancak böyle global görüş, global tatbikat ve global salâhiyetlerle kabil olacağına göre, bu bakımdan da mevcut anayasa, en iyi bir vesika, sosyal skdin nefsülemre en uygun olan bir şekli değil midir? Ve muvazene, meselesi 4 senede bir milletin hakem olmaBi yolundan halledilmekte değil midir?
Keza,
Böyle, geri bir memleketin 4 senelik şâmil görüş, hamle ve hesaplaşmalar ile ilerlemesi ancak mümkün olacağına fakat bu idare tarzında. 4 senede bir kat! bir hakem rolünde bulunmak itibariyle, son söz millete düştüğüne göre, mevcut anayasa ile,
Sual : E
Şimdiye kadarki demokratik rejimi tesis gayretlerinde: önümüzdeki seçim ve bunu yürürlüğe koyacak olan yeni seçim kanunu, sizce bir ikinci ve müspet safha açmakta mıdır? A-çar telâkki edilmesinde bir zaruret yok mudur?
Yani, hürriyet misakı, 21 temmuz, 12 temmuz, Şef sistemi, muvazaa var, husumet andı v.s. gibi ayine: pole* mlklere son verilerek, daha ziyade memleketin parlmanter lâzım değil midir?
Kl bu takdirde partilerin program üzerinde karşılaşarak faaliyetlerini bun» göre tanzim etmeleri lâzım gelecektir.
Yani iktidar meselesi, şu yahut bu partinin idare başında bulunması zaviyesinden değil; memleketi gerilikten ileriliğe götürecek hamleler bakımından mütalâa edilecek ve iktidardaki partinin olsun mürakabedekile-rln olaun, faaliyetleri, hep bu istikamete teveccüh edecektir.
ana dâvaları üzerinde faaliyetler sorfetmek
Sual : F
25 sene İçin ne düşünürsünüz?
Bugünkü siyasi safha onun kati o-larak devamı mıdır? Yoksa ondan kati mânada bir ayrılma mıdır?
Eğer devamı ise. umumi bir ibra lâzımdır. Delilse hem 25 seneyi hem de mesullerini muhakeme altına almak lâzımdır. Sizce hangisi doğrudur ve neden böyledlr?
Mllletin kendi kendini idare etmesi
prensip:, en geniş ölçüde tatbik edilmiş olacak değil midir?
Yani halkın halk tarafından halk için idaresi
Kıstası, işler A. B ve C de gösterilen ölçü ve bir şekilde ğil midir?
Değilse
C de mütalâa edilen meseleler birbiri ile İrtibatlı bulunduğuna göre bunla-
Sual : G
Türkiye, gerilikten kurtulma peşindedir. Bunun İktizada dair olan şartları arasında hem ileri ve ihracatçı bir ziraat hem de uydurma tesislerinden vazgeçmiş keza ileri ve ihracatçı bir sanayi dâvası yok mudur?
Ki bu takdirde, sanayi demirbaşımızda mühim tasfiyeler yapmak lâzım gelecektir.
Bu hususta ne düşünürsünüz?
Şimdiye kadar yapılan hesaplarda otcırşik görüş hâkim olduğuna fakat buna artık dünyaca mesağ\ mevcut bulunmadığına göre, bundan sonraki sanayi hamlelerimizde hangi leri mesnet ittihaz edeceğiz
Meselâ, Orta Doğuda bir merkezi olmamız kabil değil
Cenuptaki dost memleketlerle böyle bir sanayiin munzam pazarlarını temin etmemiz düşünülemez mİ?
hedef-
sanayi inidir?
füshata çıkınca, en tanı yerini bulmuş olacak de-
niçin değildir? Ve A, B,
Sual : H
Kcmallzml her iki garka ve hattâ Balkanlara doğru olan irtibatlarımızda işleyip yaymak hususunda ne dü-
1 ■ ■■■—■ 1 . ■■
Ahmet Homdi Tonpınar
Sahnenin
Dışındakiler
~ 40 -
Tevfik Bey, benim Sabihayı sevdiğimi biliyor muydu? Şurası muhakkak kl, bütün bu havadisleri elinden geldiği kadar yarıda kesmeğe çalışıyor, durmadan göz İşaretleri yapıyor, “Haydi bakalım!’* diyerek kadehini kaldırıyordu. Fakat Raaim Bey, beni zehirlemekte devam ediyordu.
— Muhtar, geçen akşam Modadaki Glyclne’e Kudret Beyi davet etmiş. Budala, yirmi bin liraya mukabil gördüğü ikrama hayran... “Mon-çer, tasavvur edemezsin! Tam bir AvrupalI gibi hareket etti. Doğrusu tstanbuldan bir kere bile çıkmamış, dünya görmemiş bir adamda hayret edilecek şey! O şampanyalar, havyarları. Hele kadınlar, monşer, hele kadınlar.,. Hepsi elmas gibi... '
Ben bunları dinledikçe ister istemez kadehe sarılıyordum. Fakat içki hiç de istediğim unutmayı getirmiyordu.
Tevfik Bey, hatırını o kadar saydığı eniştesini kırmadan bahsi kapatmak için musikiye başlamaktan başka çere bulamadı. Fakat bu akşam her şey benim aleyhimde idi. Çünkü onun, enış-196
bugün İstanbula getiriliyor
Mareşal Fevzi Çakmağın ölümünden sonraki hâdiselere ait tahkikata hassasiyetle devam edilmektedir. Son 24 saat zarfında yeniden bir çok kimselerin ifadesi alınmıştır. Hüviyetleri tcsbıt edilen tahrikçilerin bir kısmı daha yakalanmıştır.
Diğer taraftan İbret (Dün yanlışlıkla Kudret olarak dizilmiştir) gazetesinin 14 tarihli sayısında yayınlanan yazıdan dolayı makalenin muharriri Fuat Arna hakkında Sulh Ceza Yargıçlığına verilen tevkif ka-


İşçiyi barındırma mevzuunda bir konferans verilecek
İstanbul Üniversitesi İçtimaiyat Enstitüsü tarafından halk için tertip edilen tş ve İşçi konferanslarının al-tıncısı yarın saat 18,80 da Eminönü Halkevinde. İktisat Fakültesi İktisat ve İşletme Profesörü Dr. Ahmet Ali özeken tarafından (Türkiye sanayiinde İşçi barındırma) mevzuunda verilecektir.
Dün havanın güzelliğinden şehir halkı kırlara akın etti Dün Behrlmizde havanın fevkalftde güzel ve sıcak olmasından istifade eden İstanbullular geçen yazdan beri İlk defa olarak sayfiye yerlerine akın etmişlerdir. Boğaziçi sahilleri ve Adalara giden kalabalık gruplar aksam ellerinde çiçek demetleri olduğu halde çehre dönmüşlerdir. Bilhassa Boğazın Rumeli kıyısı dün otomobillerden geçilmez bir hal almıştı. Güzel havaların artık başlaması üzerine Denizyolları İdaresi şehir hatları yaz tarifesini hazırlamağa başlamıştır. Bu tarifenin 1 mayısta mevkii tatbike konması muhtemeldir.
Şehir Tiyatrosunun Ankara temsilleri
tatanbul Şehir Tiyatrosunun Komedi kısmı 15 mayısta Ankarada temsillerine bağlıyacaktır. Bu iş için Ankaraya gitmiş olan Şehir Tiyatrosu İdare Heyeti üyelerinden Vasfi Rıza Zobu, Ankara Belediyesinin tiyatrolardan almakta ısrar ettiği yüzde 25 belediye resminin, İstanbul ve İzmirde olduğu gibi yüzde 15 e indirilmesi için ilgili makamlar nez-dinde teşebbüslerde bulunmuştur,
teslnin sözünü kesmek İçin üstüste söylediği besteler, içimdeki hüznü daha derine geçirmekten başka bir şeye yaramıyordu.
tik defa içmeme rağmen kafamda, -hafif bir rüya çeşnisi altında, - son derecede garip bir vuzuh, imkânsız bir sarAhat vardı. Her şeyi bütün teferrüatiyle görüyor, duyuyor, hafızama nakşediyordum.
Son haddine varmış bu uyanıklık nereden geliyordu? Bundan sonra her şeyin aleyhimde olacağını, etrafımın bana düşman bir yığın tesadüfle çevrilmiş olduğunu anladığım İçin miydi? Şunu biliyordum ki, bundan aonra hayatla aramda Sabiha, ve onun talihi vardı. Her düşünce, her duygu bana bu talihin arasından gelecekti.
Bol-Ahenk lâkabını hiç de haksız yere kö-zanmıyan Tevfik Beyin o akşam sofrada söylediği besteler ve şarkılar, bu düşünce ve duyguları daha derine geçiriyorlar, âdeta bende, bundan böyle şahsiyetin temeli olacak bir complexe yaratıyorlardı.
Bundan sonra onu bu şarkıların arasından, onların taşıdığı hasret ifadesiyle sevecektim. Gariptir ki, Sabiha bunu da bana söylemişti. “HIz o şarkılarda olduğu gibi arkasından ağlamak İçin seversiniz!.." demişti. Ve hakikaten o dakikada., içindekileri tam tahlil etmemekle beraber, hattâ beni nerelere kadar götüreceğini bilmemekle beraber, onun dediğini seviyordum. Birdenbire “ben muhakkak bir sihirbazı seviyorum!” diye düşündüm.
Bu düşünce ve hatıra bana, sofraya oturduğumuz dakikadan itibaren küçük Nuranın ısrarlarına dayanamıyarak Tevfik Beyin Mahur Be/ı-feyi söylemeğe başladığı zaman gelmişti.
Yine kendisinden, annemden, Behçet Beyden bütün çocukluğum boyunca dinlediğim bu güzel 197
rarırun yıldırım telgrafla Ankaraya bildirilmesi üzerine istişare heyeti toplantılarına iştirak etmek üzere Millet Partisi merkez idare heyeti tarafından davet edilmiş bulunan muharrir, Turan Lokantasında partililerle beraber yemek yediği sırada Ankara Emniyet 2 nci Şube Müdürü tarafından b)Z7.at tevkif olunmuştur. Nureddin Ardıçoglunun tavassutu ü-zerine memurlar kendisini yemeğini bitirdikten sonra tevkif etmişlerdir, Fuat Arna bu sabah ekspresle şehrimize ketirilecektir. EvvcJkl gece geç vakit doğrudan doğruya Emniyet Müdürlüğüne teslim olan îbret gazetesi sahibi ve neşriyat müdürü Zafer Sülek, dün nöbetçi Sulh Ceza Yargıçlıgınca ifadesi alındıktan sonra Cezaevine gönderilmiştir.
Millet Partisi mahfilleri, mevzu bahis yazının daha önce “İzinsiz Muhalefet” dergisinde Kıyafet adı altında yayınlandığı halde o zaman takibat yapılmamış olmasına rağmen bu defa Fuat Amanın alelâcele tevkifini siyasi bir manevra olarak va-sıflandırmışlardır.
Fuat Arna, tevkifini müteakip sadece: "Bir tek arzum vardır. O da yargılanmanın aleni olmasıdır” demiştir.
Şehrimizdeki parti teşkilâtları dün I de, seçim kurulu tarafından tesblt e-dilmiş nlan meydanlarda seçim prnpa-ğnndalannı yapmaya devam etmişlerdir. I
D.P.nln toplantıları
Demokrat Parti şehrin muhtelif semtlerinde yaptığı toplantılarla sa-çım mücadelesine devam etmiştir. Bu münasebetle dün sabah saat 10 da Şehremtnlndeki Saray meydanında yapılan toplantıda söz alan Nihat Reşat Belger, vatandaşın refnhş kavuşması ve işlerin daha iyi yürümesi için liyakatli şahıslara rey verilmesini istemiştir.
AH İhsan Sable, Mareşale lâyık olduğu şekilde bir cenaze törem tertip edilmediğinden şikâyet etmiş, lnönü-nün İstanbula gelerek cenazede bulunması icap ettiğini söylemiştir.
Aynı saatte Kuzguncukta İskele meydanında yapılan toplantıda da Fuat Hulûsl Demirelll, Salamon A-datto. Dr. MÜkerrcm 8arol, Füıyzan Tekil ve Avukat Orhan Arsal konuşmuşlardır. F, Hulûai Demirelll: “Bu cennet vatanda hür ve mesut vatandaşlar görmek istiyoruz, bunu temin edecek hükümet yoktur, fakat yarın olacaktır. Şef için çalışan hükümet değil, millet için çalışan hükümet lâzımdır,, demiştir,
Salamon Adatto da Demokrat Partinin din ve mezhep tefriki yapmadığını, varlık vergisinin gayri meşrû bir silâh olarak kullanıldığını, Dr, Müker-rem Sarol, Halk Partisinin bir yaprak dökümü devri yaşadığını söylemişlerdir. Füruzan Tekil, İktisadi ve tica- I rl meselelere temas etmiş, avukat Orhan Arsal ziraat meselelerini ele almıştır. Senihl Yürüten ise, Büyük Millet Meclisinde muhalefetten gelen tekliflerin nasıl karşılandığını anlatmıştır.
Bunlardan başka Demokrat Parti, öğleden sonra Paşabahçede ve Taksimde de birer toplantı yapmıştır.
Paşabahçe toplantısında Füruzan Tekli, işçi meseleleri etrafında konuşmuş ve grev hakkının tanınmasını müdafaa etmiştir. Taksimdeki Bülbül Bostanda konuşan D. P. . hutjplerl-de, seçim mevzup üzerinde durmuşlar ve ayrıca belediye işlerinin lyL ytigrü-
mediğini söyliyerek valinin icraatım tenkit! etmişlerdir.
C. H. P. niıı toplantıları
C. H P. Beşiktaş ilçesi Kadınlar Komitesinin tertiplediği siyasi toplantı dün Arnavutköyündekl Çiçek sinemasında yapılmıştır.
Toplantıda kadınlar kolu adına söz alan Mürüvvet Akalın, karşı partilerin küfür ve tehdit dolu beyanlarına tarizlerde bulunmuş. Halk Partisi mensuplarının memleket dâvaları münakaşasını hiçbir zaman sokak kavgasına çevirmek niyetinde olmadığını belirtmiştir.
Müteakiben kürsüye gelen Dr. Fa-kaçelll. seçim kanununun izahını yapmış, muhalefet partilerinin kuruluşuna imkân veren Halk Partisinin geniş toleransına İşaret etmiş, fakat kendilerinden şuurlu bir tenkld beklemek muhaliflerin ileri geri konuşmalarla rey avcılığına çıkışı karşısında duyulan hayat kırıklığına tercüman olmuştur.
Bilâhare hatip, memleket kalkınmasında C. H. P. nln hizmetlerini övmüş ve sandık başına gelecek olan vatandaşın aklı selimine müıacaat e-derek reyini kullanmasını istemiştir.
Fakaçelli’den sonra Meliha Avnl Sözen konuşmuştur. 8 inci B. M. Meclisinin sona erdiğini ve 9 uncu devre için milletçe yola çıkıldığını söylemekle hitabesine başlıyan Meıiha Avnl, muhalif partilerin programlariyle C.H.P. nin programı arasında bir kıyaslama yapmıştır. Hatip, bu muhalefet safında bulunanların dün .C, H, P, nin en koyu taraftarları okluğunu söylemiş ve ‘'Onları C. H ayıran âmil sadece koltuk ve hırsıdır,, demiştir.
C.H.P. dün ayrıca Fenerde toplantı yapmıştır,
M. P. nin toplantıları
Millet Partisi dün saat 13.30 Şehremini Saray meydanında bir çim toplantısı yapmıştır.
Toplantıda söz alan Ertuğıul Akça, iktidarı ve D. P. yi tenkid etmiştir.
Saat 17.30 da Fatih Yüksek Tahsil Yurdunun önünde yapılan bir toplantıda konuşan hatipler partilerine vurulmak İstenen İrtica damgasını şiddetle reddetmişlerdir.
P. den iktidar
de
bir
da ae-
Kandilli Kız Lisesi ogiiiıci "Ayışıgı” operetini büyük bir vaffakjyetle ve üç gün müdd mlnönü Halkevinde temsil eür» .* tcdlrlor.
“Ayışgı” King Proctor’un eaeridlı ve eacr müellifi tarafından bestelen-miştlr, öğretmen Nureddin Sevin tarafından dilimize adapte edilen bu üç perdelik operet bundan 15 sene evvel İlk defa Feyzi âti Lisesi tarafından oynanıp geniş muvaffakiyet kazanmıştı.
15 yıl sonra Kandilli Kız Lisesi büyük mizansen istiyen “Ayışığf* m sahneye kovmak ve tekrar göstermek cesaretini bulmuş ve bu casare-tindc haklı olduğunu eseri her görene tasdik ettirmiştir. Piyeste rol alan genç heveslileri bilâistlana tebrik etmek lâzımdır. Bilhassa Kiralın kâhyası Çin-Çin-Tan. Türkoğlu. Türk oğlunun Işığı ve Krizantem rollerini yapan gençler herhangi bir sahnede yadırgamadan vazife alabilecek istidatlar olduklarını ispat etmişlerdir. Koronun insicamı, öğrencilere olduğu kadar müzik kısmını İdare eden Cemil Turkarmanı da iftihara sev-kedcbllir.
Nitekim bale ve onu yetiştiren Mis Newton için de hayranlığımız aynıdır. Ayışğı kısaca bizde sanat istidadının en güzel bir örneği olarak kabul edilebilir. Hattâ bunu gördükten sonra, bu tabii istidatlarımıza rağmen profesyonel sahneye çıktığımı» zaman ne için özlediğimiz seviyeyi bulamadığımıza hayret etmemek elden gelmiyor. Hâlen haber aldığımıza göre Kandilli Kız Lisesinin bu üstün başarısı gözönüne alınarak Ay» ışığını temsil etmek üzere temsil heyeti Ankaraya davet edilmiş bulunmaktadır. Heyet, Büyük Tiyatroda oynamak üzere hafta İçinde Ankaraya hareket edecektin
Sadi Tek’in 30 uncu sanat yılı
Sanatkâr Ertuğrul Sadi Tck’in sanat hayatının 30 uncu yıldönümü dolayıslylo pek yakında şehrimizdeki bütün sahne ve 3es sanatkârlarının iştirakiyle bir jübile yapılacaktır, ’ ’• ’ *

Çocuk Bayramı geniş bir programla kutlanacak
* öğrendiğimize göre 23 nisan Çocuk ve Ulusal Egemenlik Bayramı münasebetiyle, bayram programı gereğince her ilçede yapılacak kutlama törenlerinden sonra Çocuk Esirgeme Kurumu, muhtelif sinemalarda çocuklara parasız filmler gösle-cek, yoksul ilkokul öğrencilerine elbise, ayakkabı ve çamaşır dağıtacaktır.
Avrupa ve Dünya Federasyonu Fikrini Yayma Cemiyeti açılıyor
Avrupa ve Dünya Federasyonu Fikrini Yayma Cemiyetinin açılış me-rasiml bugün saat 15 de Beyazıttaki Marmara Lokalinde yapılacaktır. Bu münasebetle, cemiyetin Umumi Kâtibi Kemal Tosun, Cemiyet Reisi Prof. Nihat Reşat Belger. Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil, Prof. Dr. Adnan Adıvar, Cihad Baban ve Osman Acar birer konuşma yapacaklardır.
Mesken talî komisyonlarının
etüdleri sona erdi
Büyük komisyon cuma giinü toplanarak hazırlanan raporu görüşecek. Şehrin büyümesi belediyecilik noktasından mahzurlu görülüyor
Meaken Komisyonu, 21 nisan cuma gllnü saat 16 da vilâyette Vali ve Belediye Başkanımn da iştirakiyle bir toplantı yapacaktır. Bu toplantıda, tali komite raporlarının bir araya getirilmesiyle meydana gelen ve tabettirilerek komisyon Atalarına dağıtılan mufassal raporun müzakeresi yapılacaktır,
Raporun muhtelif kısımlarında ia-tanbulun mesken dâvası salâhiyeti! şahsiyetler tarafından bütün teferruatıyla incelenmiş ve bilhassa Prof. Dr. Ahmet Ali özeken’in başkanı bulunduğu tali komisyon tarafından şehrin muhtelif bölgelerindeki nüfus artışı nispetleri, bu nispete göre o semtlerin gelecekte alacakları durum dahi tesblt edilmiştir.
Komisyonun cuma günü mühim kararlara varması, ucuz evlerin in-
şasi yolunda gerekli hazırlıklara girişmesi beklenmektedir.
Diğer taraftan Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahreddin Kerim Gökay, Turing Kulübün kongresinde irad ettiği bir nutukta, belediyecilik bakımından şehrin büyümesini mahzurlu gördüğünü beyan ederek, yangın yerlerinin ıslâhı ve inşaata açılmasının daha doğru olacağını beyan etmiştir. Buna göre komisyon kararlarının şehrin dahilindeki boş arazi üzerinde inşaat yapmak yolunda tecelli edeceği anlaşılmaktadır.
Havada bir kokteyl
İskandinav hava yollan. Stockholm — İstanbul — Lydda hattının açılması şerefine İstanbul gazetecilerini 20 nisanda uçakla Lyddaya götürerek tayyarede bir kokteyl verecektir.
KISA HABERLER
ir Sağlık Mürdülüğü ekipleri 1 - r yıs - 1950 tarihinden itibaren A dolu yakasındaki köylerde B. C, ( verem aşısının tatbikatına baçbyr* çoklardır.
* Gene Sağlık Müdürlüğü ekipleri mayıs ayı bidayetinden itibaren şehirdeki açık eğlence yerlerini bu arada büfe, gazino, kahve ve otel gibi kapalı yerleri de dezenfekte etmek için hazırlıklar yapmaktadır, Dezenfekte işi yaz boyunca ve bir pro- . gTam dahilinde devam edecektir.
ir Türk Mühendisler Birliği İstanbul şubesi 21 - nisan cuma gecesi Taksim Belediye Gazinosunda bir yemekli toplantı tertip etmiştir.
ir Adana vapuru dün saat 16 da Doğu-Batı Akdeniz seferine 44 yolcu ile hareket etmiştir.
ir Ege vapurundan dün Devlet Denizyollarına gelen bir telsizde Samsunda kesif bir sisin hüküm sürdüğü bildirilmektedir.
ir Arif iye Köy Enstitüsünün kuruluşunun 10 uncu yıldönümü bugün okulda törenle kutlanacaktır.
HAVA RAPORU
Yarın şehrimizde havanın umumiyetle bulutlu geçmesi, rüzgârların b&u-güney-don orta kuvvette esmesi ve hava sıcaklık derecesinin düne nazaran biraz daha artması muhtemeldir.
eser, sanki talihimin aynasıydı. Bu aynada ben, sanki demin karşı tepelerin üstünde bir şahdamarı kopmuş gibi dört tarafı kan rengine boyayan o talih çehreli akşamın kızıllığı İçinde Sabi-hayı ve kendimi görüyordum,
Şunu da söyliyeyim kl, bütün bu acılar, hatırlamalar ve düşünceler, kuvvetlerini artıran alkolün, benimle etrafım arasında gerdiği tül kadar ince, fakat bir türlü dellnip öbür tarafına geçilmesi kabil olmayan bir perdenin, bir nevi şeffaf zarın arkasında oluyordu.
Etrafımdaki her şeyi onun arasından görüyor ve onun arkasında belki de başkaları için kaybolmuş gibi yaşadığımı sanıyordum.
Bu duyumla, kendi kendime “belki de Ölüm dediğimiz şey böyledlr. Tül kadar ince ve bulanık bir zarın arkasında gizlenmek, oradan etrafı dinlemek, görmek, oradan sevdiklerine hasret çekmektir,” diyordum,
Bununla beraber Üzerimdeki kontrolümü bir saniye bile kaybetmedim. “Yarın belki Sııblhayı görür, her şeyi Öğrenir ve onun etrafından bir daha ayrılmam! Belki de bu evden çıkar çıkmaz ilk röstgeldlğim tenha koyda kendimi denize atar, yahut da İlk elime geçirdiğim tabanca İle beynimi patlatırım.! Fakat bu akşam, burada son derecede Hakin olmağa mecburum!” diye düşünüyordum.
Bu iradenin kendisi de şüphesiz alkolden geliyordu. Fakat beni tutuyordu. O kadar ki, dilimin ağırlaştığım hissettiğim için kendimi konuşmaktan menetmiş gibiydim, Hele, yeni bir şey daha Öğrenirim korkuslyle hiç bir sual sormuyordum. “Kendim görür ve anlarım. O zaman öğrendiklerim yaşadığım şeyler olur. Halbuki burada başka bir ağızdan dinlemek beni şaşırtıyor, deli ediyor. Bu geceyi sakin geçirmeliyim!“
198
Yemek bitince denize çıktık. İskeleye inerken zihnimde hep Sabiha vardı. Onu ne zaman görecektim? Altı sene bu hasretle, günleri hazan teker teker yaşamıştım. Bazan onu hiç bir zaman göremiyeceğimi sanarak her şeye küsmüş, bazan “Elbette bir gün!” diye düşünmüştüm. O kadar uzakta idim ki, onu görmeyi Ümit edemezdim. Şimdi ise yanıbaşımda, bilmediğim bir yerde, fakat yanıbaşımda idi. Bu dakikada, Boğazın Kandilli önünde kurduğu o küçük gölü dolduran mehtapta, ışıkları karışan evlerden birisinde bile olabilirdi. Yahut daha ileride sabahleyin dolaştığım İstanbul semtinde, yahut iskelede karşıdan gördüğüm Kadıköyünde, önünden vapurla geçtiğim ÜflkÜdarda, hulâsa hemen bir adım ötede denebilecek bir yerde bulunabilirdi. Bunu düşünmek, beni o halimde bile, sabırsızlıktan çıldırtıyordu.
Boğaz, bu eylül gecesinde musiki kadar güzel ve derin, onun İnsana sunduğu hayaller, açtığı âlemler kadar imkânsızdı. Her şev, aydınlık, akla, gölge birbirini devam ettiriyor, 'tamamlıyordu. Sanki oluş halinde bir dünyada idik. Sanki kâinat bizim İçin ve bizde yem baştan yaratılıyordu. Bu mâddeslz bir dünya idi. Çliııkü etrafta bulunan ne varsa hepfi aydınlığın oyununa terkedilmişti. Ve ben İlk defa olarak aydınlığın, her şeklinde aydınlığın âdeta musikinin nizamına benzer bir nizamla saltanatını kurduğunu görüyordum.
“M.” de çok muhteşem sabahlar, bütün varlığı ortadan kaldırmak istiyormuşçasma her şeyin yerine geçen, ağır, ölüm gibi yekpare ve ârı-zafliz, öğle oaatlcrl görmüştüm. Aydınlık kaz-talinin bilinmez bir yerden üzerimize hücum ettiği, bizi mücevher kanatlariyle hırpaladığı, kör ettiği, parıltılı uçurumlarda yuvarlayıp tükettiği saatler...
199
Bunlar herhangi bir kıyas kabul etmlyen şeylerdi. Burada ise ışığın tesiri başka türlü oluyordu. Boğaz mehtabı âdeta hatırlıyarak yaşanan, daha ziyade zihni bir şeymiş hissini veren bir güzellikti.
Bununla beraber yukarıdan beri bahsettiğim değişiklik burada da vardı. Çocukluğumda o kadar yekpare şekilde bizim olan, bizim zevkimizi veren Boğazlçinde şimdi birkaç ayn musiki birden duyuluyordu.
Rum halkın bindikleri sandallardan kitara ve mandolin sesleri geliyordu. Bu iki çalgıca oIhii düşmanlığım, - eğer bir saza düşman olmak doğru İse? - yahut onları sevmemem, bu getrden baş- i ladl diyebilirim. Kanlıca kuyundan bir türlü çık- ' mayan genişçe bir istimbotta ise. Am*. tıkan neferleri kendilerine balalayka raldırtıyO’lerdl. Bütün hu yabancı akisler bizi öldüresiye rahatsı? ediyordu.
Tevfik Beye olan bağlılığımın bir tarafı da o gece bu yabancı sesleri birdenbire susturmasını bilmesidir. Bu nasıl oldu, ben de anlayamadım. Kanlıca koyundan, tam çıkmak Üzere İdik ki, Tevfik Bey birdenbire Yaniye: “Dön! dedi, şı: heriflere bir ders verelim!,, Ve birdenbire denizin ortasından aya karşı bu toprakta, bu şehirde yaşıyunların sesi, kendi medeniyetimizin sesi, en geniş şekilde yükseldi. ,
O anda, bütün Boğaz tepelerinin, Tevfik Beyin okuduğu gazeli birbirine gönderdiği muhakkaktı.
İlkönce kitara ve mandolin sesleri sustu, sonra ıstimbottakiler sustular, sonra bütün etraf sustu. Tevfik Beyin sesi Boğazı tek başına zaptetmiş ti. Tevfik Bey Yaniye t
(Devamı var)
200
■ ------------------------------------
17 Nisan 1950
Y E N î 1 S T A N B U L
Sayfa 3
e » .■
Jfcfc ? z . »
Sosyal meselelerimiz
i
Köy enstitüleri bayramı
Amerıkadaki Yahudi
VVashington hususi muhabirimiz bildiriyor
Amerikan hâkiminin
söz hürriyetini anlayışı
Amerikan umumî efkârını allak bullak eden dâva
devrinin İlk öğretim
önceden ta-hallnde ele soğuk har-
seferberliğin Cumhu-görüldüğü hepimizce
ile bir
etmek suretiyle kendi-açık kapı bırakmıştır, en alâka çekici dâvası mesele,
bu ve-
ı Hususi muhabiri-bildiriyor) — A-Mah kemesi, Ana ferd hürriyeti me* doğruya temas e
-------- YAZAN : --------
Fındıkoğlu Z. Fahri
İstanbul üniversiteli profesörlerinden
Komünist olup olmadıkları hakkındaki suali cevaplandırmayan iki muharrir 1 er sene hapse mahkûm edildiler

VTashington. 14 uz G. H. Martin ıçrıkan Yüksek ısa He müemmen •leşine ’doğrııdan
:n çok mühim bir karar vermiştir, luğlak bir hukuk lısamvle örtülü o-’.n sualin esasını, Kongreye mensup rsrii bir komisyonun vatandaşları orguya çekerek onları mebus ve senatörlere cevap vermeğe mecbur edip edemiyeceğı meselesi teşkil ediyordu Yüksek mahkemenin verdiği karar ferdin söz hakkım, daha doğrusu istediği zaman susmak hürriyetini tahdit edici mahiyettedir. Yüksek mahkemenin bu güne kadar fert hürriyetinin dokunulmazlığı üzerinde büyük bir titizlikle duran Amerikan içtihatlarına tamamen zıt olan bu karan, umumi efkârda büyük aJâka u-yandırmıştır.
Yüksek mahkemede, dâva şu yolda cereyan etmiştir:
Kongre, bir müddet evvel komünistlerin. doğru - yalan. Hollywood* daki nüfuz ve tesirleri meselesini tahkik etmişti. Tahkikat sırasında aralarında oldukça tanınmış kimseler bulunan, on kadar senaryo muharriri VVashington’a çağırılarak sorguya çekilmişti. Tahkik heyetine dahil •enatöMerie mebuslar, bu muharrirlere ayn avn, komünist partisinde âza olup olmadıklanm ve komünist ideolojisine karşı sempati duyup duymadıklarını sormuşlardır. Tahkikat komisyonu huzuruna çıkan muharrirlerden her biri, şahsi fikirlerinin mahremiyetini temin eden Anavas-nın mahfuz tuttuğu söz ve düşünce hürriyetine dayanarak cevap vermekten imtina ettiler. Tahkik komisyonu. şahitlerin bu hareketini Kongreye karşı işlenmiş bir suç telâkki ederek, muharrirler mahkemeye verilmiştir. Mahkeme, kendisine tevdi edilen ilk iki maznunu bir yıl hapse ve 1000 dolar para cezasına mahkûm etmiştir. Mahkeme kararının mucip sebepleri, şu suretle esaslandınlmıştı: "İçerisinde yaşadığımız karma karışık devirde, insanlık âkıbetinin, komünist milletlerle demokrasi esasına dayanan memleketler arasındaki ideoloji ihtilâfının neticelerine bağlı olduğuna herkes •anidir. Milletlerarası politika hâlelerinin yaşayışımız üzerindeki terlerinden, hiç kimse ve hattâ, ne 'dar tarafsız olurlarsa olsunlar, ■rlâmento ve mahkeme dahi masun ’lamaz. Kongre, millî mevcudiyete 'tşi mühim saydığı bir tehlikeyi
’?yecek teşrii tedbirleri alırken, bu bada her iki hürriyeti de tahdit ve •’ttâ tenkise dahi salâhiyeti i di r."
Hüküm giyen muharrirler. Ame-ikan anayasasının kendilerine ver-liğmi iddia ettikleri hakka dayanarak. bu kararı, yüksek mahkeme nez-linde temyiz ettiler. Yüksek mahkeme, temyiz talebini tetkik etmeden reddetmek suretiyle, alt derecedeki •nahkemenin kararını zımnen tasdik etmiş oldu. Bu itibarla, hükümlü muharrirler komünist olup olmadıklarını cevaplandırmağı reddetmek '•üzünden bir sene hapis yatacaklar ve 1000 dolar para cezası ödeyeceklerdir.
Yüksek Mahkemenin bu karan. ıı-
A
r
9
KUŞ ADAM" 30 NİSANDA UÇACAK
Bu ayın 30 unda Frangdaki \ lllacoıı hlay’df» yapılacak Kalori-
lerinde 4,Ku>-Adam" Vaientin au nl kanatları sayesinde uçacaklar
mumi efkârı birbirine katmıştır. Zaten mahkeme bu durum şarlayarak, meseleyi kül alıp karara bağlamayı,
bin tütmesine ve efkârın sükûnet bulmasına. tâlık sine bir de Za manimizin
halini alacağa benzeyen bu münevver muhitin en çok meşgul olduğu mevzu olmakta devam ediyor, Yüksek Mahkemenin içtihadım şiddetle tenkid eden tanınmış muharrir M.urrow, Amerikada bütün bir liberal neslin hukuki kanaatini ifade et iniş olan, meşhur Yüksek Mahkeme âzası, Hâkim Ol İver Wendell Hol-mes’in şu sözlerini hatırlatmaktadır: "Konuşma hürriyeti prensibinin bütün değeri, bu hürriyetin, mutaassıp kanaatlere sahip olanlara tanınmasında değil, bilâkis bu hakkın, nefret edilen kanaatleri müdafaa edenlere verilmesindedır."
Tibet sonuna kadar
mukavemet edecek
Komünistler, Budalar ülkesine sokulmıyacaklar
Londra, 16 - A A. (United Pressı — kasadaki Tibet Hükümeti ile temasta bulunan makamların dün bildirdiklerine göre, komünizmin Budist dünyasına nüfuzunu önlemek i-çin, dünyanın en ücra memleketi o-lan Tibet, büyük bir cihad hazırlamaktadır.
Dalai Lamanın, Lasadaki sarayından çıkan hııdaların Tibet hudutlarını aşarak komşu vilâyetlerdeki Budist manastırlarına yayıldıkları bildirilmektedir.

— sı
Şahın Amerikalı eniştesi Müslüman olacak
Prenses Fatma Tahrana gidip ağabeylsiyle anlaşmak İstiyor
Milâno 16 (YİRS) — Bir Amerikalı ile gizlice evlenen Iran Şahının hemşiresi Fatma, hafta İçerisinde, on gün kalmak üzere Tahrana giderek hattı hareketi hakkında ağabe-yisine izahat verecektir. Kocası Vin-cent Hillyer, eşinin gaybubeti sırasında, İslâmlık üzerinde izahat ve ders alacaktır. Hillyer, islâm olmayı bir yıldan beri tasarladığını açıklamıştır.
1948 yılında "Yıldırım Aşkı" ile birbirlerine bağlanan genç çift, son derece mesut olduklarını söylemişlerdir. Fatma Hillyer, Tahranda Saray ile olan ihtilâfı halledebileceğini ü-mıt ettiğini belirtmiş ve avdetinde kocaslyle Capri adasını ziyaret e* derek bilâhare Cannes şehrine yerleşeceklerini ilâve etmiştir.
teşkilâtı 32 milyon dolar nakit topladı
Washıngton 16 (YİRSl — Yahudi Şefkat Yardım Birliği teşkilâtı Başkanı olan Henr.v Moıgentbau’un oğlu, 1950 yılında elde edilen teberru-larm memnunluk verici bir şekilde arttığını ve Yahudi Birliğinin, ocak ayından bugüne kadar 32 milyon dolar nakit para elde ettiğini açıklamıştır.
Yahudi Yardım Birliği teşkilâtının Millî Hıristiyan komitesi, cumartesi gecesi iki günlük bir toplantıya başlamış ve Cumhuriyetçi Partisinin en nüfuzlu sözcüsü Robert Taft toplantıya bir mesaj göndererek şunları bildirmiştir: "İsrail devletinin, yurtsuzluk ve baskı altında inleyen yüz binlerce insana yaptığı yardım, demokrasinin kuvvetlenmesi için millet tarafından yapılan ibret rıcı bir örnektir."
Vicking, uçak kazasına Scotland Yard bakacak
Londra 16 (Nafcn) — Londra Paris arasında işlemekte olan
İngiliz yolcu uçağına karşı yapılan suikast ile İngiliz ve Fransız polisleri müştereken meşgul olmaktadırlar
Salimen bava alanına inmiş olan uçaktaki bütün yolcuların hüviyetleri t.esbit edilmiştir. Ortaya atılan hır iddiaya göre, yolculardan biri demirperde gerisi diplomatlarından olduğundan ve geçenlerde de komünistlerle alâkasını kestiğinden komünist ajanlar, onu imha maksadiyle büttin uçağı tahrip etmeyi göze almışlar ve bu suikasti hazırlamışlardır.
Tibet. tarihinin en büyük ordusunu teşkil etmek üzere asker toplamaktadır.
73 yaşındaki Naib Takdağ Pandit Hataktu nun "Kim gelirse gelsin tecavüze karşı koyacağız., dediği bildirilmiştir.
11 cmîuiu ’t-fıll»'iblıırılUtra»ıı;.ılHhbıi!!tıı-HitfiuiiınııUH«i’*iftı?-(u«»ontıı.iinınfnııvıın Lattimore, Amerikanın Formoza Hükümetini tanımamasını istiyor
Phlladelphia 16 A.A. (Afp) - Amerika İçtimaî ve Siyasi Bilgiler Akademisinin kapanış töreninde söylediği bir nutukta Profesör Owen Lattimore Birleşik Amerika Hükümetinin artık Formoza’daki hükümeti tanımamasını istemiştir. Bundan başka, Lattimore, Birleşmiş Milletlerdeki eski Çin heyetinin uzaklaştırılması ve bunun yerine yeni heyetin getirilmesine engel olunmamasını istemiştir.
Buna mukabil profesör, Batı Amerikanın Mao-Tsc-Tung Hükümetini tanımadan evvel Çin Hükümetinin iyi ve şayanı itimat münasebetler tesisine hazır olduğunu ispat etmesini beklemesi lâzımgeldlğini söylemiştir.
“Le Monde” gazetesinde çıkan enteresan bir yazı
“Türk ordusu, modern malzeme
ile tamamen kaynaşmıştır,,
Gazetenin Ankara muhabiri : “Askeri sahadaki gayretler, bu orduyu, muhtemel her tehlikeye karşı koyacak hale getirmiştir” diye yazıyor
♦ •
talim yetlş-ta-kurmakt ır.
bin subay kurslara de-
Fransada İntişar etmekte olan Le Monde adındaki günlük gazete memleketimiz hakkında çok alâka çekici bir yazı neşretmlştir. Ehemmiyetine binaen bu yazıyı aynen sütunlarımıza alıyoruz:
“Amerikan kara orduları Kurmay Başkanı General Lasvton Colüns. bir kaç gün evvel, Amerikan askeri heyetinin Tiirkiyede aldığı neticelerden «on derece memnun olduğunu bildirdi.
Başlangıçta, Türk ordunu lüzumlu teknik elemanlara kâfi miktarda malık olmadığı için. Amerikan heyetinin işi epeyce zor İdi. Sonraları modern «İlâhları Ve malzemeleri teslim etmeden evvel, bunları kullanabilmek İçin gerekli teknik bilgiyi Öğretmek cihetine gidildi. Ve Amerika, bu maksatla Türkiyeyi mütehassıslar gönderdi.
Şimdi Türkiynrlr subay veya gediklilerden mürekkep 450 kişilik bir A-merikan mütehassıs heyeti vardır. Bu heyetin vazifesi, modern harp vaaıta-larında çalışacak mürettebatı ettirmek, mütehassıs subaylar ♦ İrmek, teknik malûmatı mamlayıcı merkezler Bugüne kadar 14 ve er, bu teknik vam etmH ve mezun olmuştur. Bunlardan bent e ÜÇÜ kara ordusuna, beşte biri deniz, diğer beşte biri de hava kuşetlerine mensuptur. Aynı zamanda Türk erbaşları. Birleşik tı Almanynyn gönderilmişlerdir. Orada bütün nindern vc teknik bilgiye sahip olduktan sonra memleketlerine donen bu yüzlerce mütehassıs eleman, öğretmenliğe başlamış ve yeni ekipler yetiştirmek vazifesini üzerlerine rıInıışkıı(lır. Modern harp usulleri Öğretimi bu suretle gitgide büyümekte olup, Türkiyedeki Amerikan heyeti de bÜtiin gayretlerini bu nokta üzerine toplamıştır.
194M-1949 seneleri İçinde Türkiye, Amerlkadrtn mecmu kıymeti 175 milyon dolara varan malzeme almıştır. Fakat, mütehasstslann kanaatine göre, bu malzemelerin hakiki kıymeti bir mlly-r doları ()a geçmiştir. Bilhassa geren g( ne Türkiyeye teslim edilen malzemelerin bir kısmı böyle çok u-
suba- vp gedikli staj görmek üzere Amerlkaya ve Ba-
Yunnn iç harbi sırasında yakalanan çeteci Yunan
kızlarından bir
rrııp.
Yunan kabinesinin
Kabine dün ilk defa olarak
içtima etti
Atina 16 - A.A. (AFP) — Atina Ajansı dün General Plastiras tarafından kurulan ve Kıral huzurunda yemin eden Yunan kabinesinin aşağıdaki gibi teşekkül ettiğim bildirmiştir:
Başbakan: Nicolas Plastiras, ayni zamanda Venizelos’ıın yokluğu sırasında Dışişleri ve istihbarat Bakanlıklarına vekâlet edecektir.
Emanuel Tsouderos: Koordinasyon. Georges Kartalis: Maliye, Jean Melas: Millî Ekonomi, Jean Michael: Çalışma, General Constantin Mena-tas: taşe, Lukas Sakellaropoulos: Devlet Bakan, Georges Papaandreu: Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı, Themistokele Tsatisos: Adalet, Philıppe Manoulidis: Savunma, De-metre Hadziyanm: Tarım, Petros Garouphalias: Millî Asayiş, Haralam-boulos Psaros: Taşıt, ve P.T.T., Stas-ros Castopoulos: Deniz Ticareti, John Glavanis: Sosyal Yardım ve Sıhhat, General Theodor Harins: Bayındırlık, Leonidas Yassonidis: Kuzey Yunanistan Bakanı.
M
Lüzumsuz casus korkusu komünistlere yarıyor
Washington 16 (YİRS) — Cumartesi gecesi çeşitli beyanatlar veren Demokrat Parti liderleri, Cumhuriyetçileri itham ederek, Dışişleri Bakanlığında casus ve kötü niyetli şahıslar araştırmakla, partilcrarasına, Rusların işine yarayan, nifak soktuklarını ve husule gelecek partiler-arası çekişmelerin yeni bir Pearl Harbour yaratabileceğini belirtmişlerdir.
cuz fiyata satılmış olmayıp, Amerika tarafından hediye edilmiştir.
Ankaradaki siyasi çevreler, Yuna-nistnnda iç harp sona erdiği için. Türkiye ve Yunanistana ayrılan yardım faslından Türkiyeye daha fazla hisse verileceğini ümit etmektedirler. Atlantik Paktına dahil milletlere olduğu gibi, diğer memleketlerle de as-kori işbirliği yapılmasına karar verildikten sonra. Türkiye ve Yunan i sİ ana çok daha geniş bir programla yardım edileceği düşünülmektedir. Her halde Tıirkiyenln umumi ihtiyaçları ve tamamen hususi olan strateji vaziyeti ve şartları gozönünde tutulacak ve A-nıerikanın bu memlekete askerî yardımı ona göre tanzim edilecektir.
RÖyh'ce Türkiye, dindeki modern malzemeleri en kısa zamanda ve rn tesirli bir şekilde kullanmak imkânına sahip olacaktır Şimdilik Amerikalıların, bu memlekete tepkili uçak teslim etm«dori. pek ihtimal dahilinde görülmüyor. Daha evvel Türk iyenin, tam Ipslsli ve ekipti hava meydanlarına, daha uzıın İniş sahalarına, tnü kemmd talim ğormÜş ejemanlarJi ve bilhassa hususî suretti» yetiştirilmiş pilotlara ihtiyacı vardır. Fakat umumî olarak şunu söyllyeblllriz ki, Türk ordusunun mnderıHeştirilmesi hor gün hlraz daha mükemmel şekilde tamamlanmakta ve bütün askeri sahalarda sarfedİlen gayretler, bu orduyu muhtemel her tehlikeye karşı koyacak hale getirmektedir
Bugünkü vaziyetin icabı. Türkiye, çok sağlam ve lam formunda bir orduya güvenmek ihtiyacını hissediyor Siyasi hava hiç de cesaret verici değildir. Türk mesul idarecileri doğuda cereyan eden hâdiselere karşı uyanık olmakla kalmayıp, orladoğtı memleketlerindeki karışıklık hareketlerini dr İyice, tetkik etmeye mecburdurlar. Arap âlemindeki geçimsizlik Irr. Suriycdeki birbiri arkasına hükümet d&rbrleri, Türk umumî efkârını göze çarpar derecede rahatsız etmiştir İsrail Devletine yaklaşma, bu ruhi haller içlnd«* düşünülmektedir
Muhakkak olan nokta, müaüıkbel Türk siyasetinin. Akdenizde bir emniyet sistemine dayanmış olmasıdır.
I
W
Atina 16 - A.A. (AFP) — Saylavlar Meclisi Kiralın kabineyi açış nutkunu dinlemek ve Başkan seçmek üzere yarın sabah toplanacaktır.
Atina 16 - A.A. (LPS) — General Plastiras tarafından kurulmuş olan yeni Yunan kabinesi bu sabah ilk toplantısını yapacaktır.
»mttlin'ti)üıutı::ııİH'M'H*j.ni).ı:iHbfHtnti'f4ilih'nıiimııltıtHilHHHi»ilııihtıtiııi!tıllli'HfUt»(>t»iiiı
Üç Dışbakanı
nisan sonu
toplanıyor
Jessup, hazırlık toplantısında Amerikayı temsil edecek
IVashlngton. 16 (YİRS) — I-leri gelen Amerikan. İngiliz ve Fransız diplomatları, uzmanların da İştirakiyle, 25 nisanda Londrada toplanarak üç dışişleri hakanları konferansı için hazırlıklar yapacaklardır. Mayıs ayı başlarında Londrada toplanacak olan Dışişleri Bakanlarının akdedecekleri konferans, harbin sonundan beri vııku bulan en önemli hâdise olacaktır.
Hazırlık toplantısında bulunacak olan Amerikan heyeti Gezici Elçi Dr. Jesaup’un başkanlığı altında çalışacaktır. Fransız heyeti, Londradnkl Fransız Sefiri M. MassiglTııln l-dareshıde bulunacak ve İngiltere Dışişleri Bakanlığının daimi Sekreteri Sir M'illlam Strange, İngiliz heyetinin çalışmasından sorumlu olacaktır.
Heyetler, üç dışişleri hakanlarının 9 mayısta haşlayacak temaslarına kadar daimi toplantı halinde bulunacaklardır.
Polonya Hükümetiyle Katolik kilisesi anlaştı
Kilisenin idaresi, Hükümet tarafından deruhte edilecek
Varşova, 16 - A A. (LPS) Polonya Hükümeti, Hükümetle Katolik kilisesi arasında imzalanan anlaşmayı yayınlamıştır, Bu anlaşma He Papanın ruhani kaza, din ve vicdan sahasında en büyük şahıs olduğu kabul e-(lllmekte fakat Polonya’daki Katolik kilisesinin bütün diğer sahalarda devlet tarafından idare edileceği bildirilmektedir. Devletin ilerlemesi bahis konusu olduğu zaman papazlar vicdanlarının Hesleılnl dlnlvmiyecckler ve Hükümet aleyhtarı her türlü gizli faaliyete mâni olacaklardır Bundan başka hâlen Polonya’nın idaresi altında olan toprakların Polonya Cumhuriyetini teşkil ettiğini de kabul e-den papazlar köylerde yapılan koope-ratlfçl faaliyetlere muhalefet etmekten vazgeçeceklerdir. Polonya Hükümeti de buna karşılık olarak devlet okullarında dinî öğretime devam edilmesine müsaade edecektir. Katolik okulları İle Ünivorsitolere. Hükümet. mÜesscaclerlne tanınan bütün haklar tanınacaktır. Fakirlere vardım etmesi menedilmiş ve Hükümetin kontrolü altına alınmış bulunan Katolik teşekküllerinin eskiden olduğu gibi yardım faaliyetlerinde bulunmalarına da izin verilecektir.
Vatikan şüphe ile karşılıyor
Vatikan, 16 - A.A lAFPı — Polonya killaeRİ ile Hükümet arasında bir anlaşmaya varıldığına dair Varşova-dan verilen haber, Vatikan çevrelerinde ihtiyatla karşılanmıştır.
• •
Köy enstitüleri, Türkiyedeki tabiat ve cemiyet ilimlerinin bayraktarlarını yetiştirecek bir istikbal vadediyor. Türk romanını buralarda iyi yetiştirilmiş gençlerden beklemek hakkımızdır.
Türkiye maarifinde kendine mahsus meseleleri olan bir "Köy Enstitüleri İşi,, bulunduğunu her okur yazar vatandaş hattâ bütün halk öğrenmiş bulunuyor. Bu işin tâ Ta/ızi-mattan itibaren dâva konusu olmuş muhtevasının ilk öğretim seferberliği olduğu, Saffet Paşa zamanına ait meşhur nizamname safhasından sonra ikinci riyet devrinde malûmdur.
Cumhuriyet seferberliği biri yeni harflerle başlı- I yan dalk terbiyesi ve halkı okutma, ötekisi göy muallimi yetiştirmeyle I başlayan iki safhaya maliktir. Necati merhum zamanında tecrübeleri yapılan köy muallim mektebi ile Saffet Arıkan zamanındaki "Çavuş -Eğitmen" hareketi, nihayet 1940 ta "Köy Enstitüleri lşi"ne çevrildi, işte bugün, bu çevrilmenin 10 uncu yıldönümüne rastlayan bir gündür. Bütün köy enstitüleri bugün kuruluş bayramını kutlayacaklardır. Kâh bir kaç dâva bakiyesi, kâh bir kitap İşi yüzünden arasıra ve yanlış şekilde matbuat sahifelerine de akseden köy enstitülerini bir tarafa bırakarak Türkiyeyi kültür cihaziyle teçhiz etme dâvası halini alan köy enstitüleri problemini ele slmak, bayramı aynı zamanda faydalı düşüncelere hasretmek yerinde olur.
Köy enstitüleri işinin 10 senesi bana göre, iki devrede gözönüne alınmalıdır:
1) 1940 - 1946 devresi. Bu devre kuruluş, israf ve heyecan yıllarında teşekkül eder. Bir bayram gününde bu yılların dedikodu ve münakaşa mevzuu olmuş hareketlerine temas etmek yerinde bir şey olmasa gerek. Fakat herhalde hakiki maarifçiler bu altı senelik zaman içinde yalnız maarif hastalıklarımızı değil aynı zamanda büyük çaptaki içtimai marazlarımızın da teşhisine yanyacak bazı siyasi, içtimai ve bilhassa ah/âki hâdiseler bulacaklardır.
2) 1946 . 1950 devresi. Bu devre çeşitli heyecanların akli bir düzene sokulması, köy enstitülerinin mektebi olmıyan her türlü hedeflerden uzaklaştırılarak asıl pedagojik gayelere uygun şekilde istikametlen-dlrllmesi senelerinden teşekkül eder. 10 uncu seneyi işte bu düzelme havası içinde İdrak ediyoruz. Reşad Şemseddin'in bakanlığiyle başlıyan bu cesaretli düzelme işi, Banguoğlu’ nun zamanında lâyık olduğu ciddiyet ve isabetle daha çok gelişiyor. Artık 1940 - 1946 devresinin Milli Hâzineyi hayli zararlara sokmuş hareketleri önlenmiştir. Bu yüzden vaziyete vâkıf olmayan bazı gafillerin bugünkü köy enstitülerinin fedakâr öğretici ve öğrencilerini incitecek yazı yazmaları ve söz sarfetmelerl doğru değildir. Bozkırlarımızda tabiatın güç şartlariyle çarpışarak memleket çocuklarını yetiştiren köy enstitülerinin misafirperverlikleri dillere destan olduğuna göre her münevver vatandaş 1940 - 1945 devresinin kötü bakiyesi olan dedikodulardan u-zak kalarak yerinde müşahedeye dayanan bilgiler elde edebilir. Ben şahsen her fırsatta bu imkândan istifade ettim. Enstitülerden her ayrılışımda, ümit ve zandım.
Bugün lerce talebenin ve hocanın okur yazar Türkiyeyi. asıl demokrat Türki-yenın temellerini hazırladığı 21 ens-
kültür istikbalimiz namına inanç dolu düşünceler ka-
in uncu vıl bayramı! Bin-
ümitleri
çoğalttı
A.
toplan-
nıüten-blr
Belçika Kıralı Leo-pold, Frapandaki JU Bourgrt hava meydanında golf arkadaşı Hnıdıstn-am Fransa sefiriyle beraber
Leopold'un hitobesi
Brüksel. 16 A. (LPS) - Liberal Parti şefleri, dün akşam Kıral Leopnld İLn radyoda Belçika halkına hitaben yaptığı be-yanatı incelemek üzere Brükselde nıışlnrdır.
Toplantıyı
kıp yayınlanan (rbllğde. bildirildiği ü-zere, Kiralın mesajı, Kimliye t meselesine bir hal çaresi bulunabileceği hususundaki Ümitleri kuvvetlendirmektedir.
titünün, dolayısiyle bütün Türk maarif mensuplarının bayramı olan bugünde bazı mecmualar ve kitaplar köy dâvasına hasredilmiş bulunuyor. Bir terbiye mecmuasının son sayısı baştan başa köy enstitülerinden bahsetmektedir. tik öğretim umum müdürü kıymetli muharririmiz Yunus Kâzımın bir yazısiyle başlıyan bu fevkalâde mecmua nüshası ayni zamanda 21 enstitünün muallim ve talebelerinin düşüncelerini de aksettiriyor. Yazılarının her biri bir ciddi maarif ve terbiye işine aittir. Bilhassa son zamanlarda enstitüler bilmeden ve görmeden yalan yanlış fikir yürütenlere karşı Akpınar Köy Enstitü talebelerinden Ömer ile Arifiye öğrencilerinden Haşan adlı bir delikanlının verdiği cevap kalblerimizi sevinçle dolduran satırları muhtevidir. Hulâsa bütün yazılar sanki bozkırlarımızdaki bu kültür yuvalarını dile getirmiş. Onların aşıtlarını böyle bir bayram gününde "YENİ İSTANBUL,, okuyucularına tavsiye etmek, benim için büyük bir zevktir ıl).
Köy enstitüleri Türkiyedeki tabiat ve cemiyet İlimlerinin bayrakdarları-nı yetiştirecek bir istikbal vâdediyor. Türk romanını buralarda iyi yetiştirilmiş gençlerden beklemek hakkımızdır. Türk ilminin malzemelerini de yine onlardan bekliyoruz. Bu bakımdan sosyoloji öğretimine köy enstitülerinde ne kadar yer verilse yeridir. Bir başka mecmuada köy enstitüsü sosyoloji hocalarından Cavit Orhan Bey bu hususta dikkatimizi celbediyor (2). Memleket her zaman söylendiği gibi hâdiselerini bilemediğimiz bir âlemdir. Bizse ancak yabancı memleketlerdeki bir kaç doktrini, bir kaç hazmedilmemiş fikri gevelemekten başka bir şey yapmıyoruz. Sosyal realitenin bilgisinden ancak mekteplerimizdeki, dolayısiyle köy enstitülerimizdeki sağlam bir sosyoloji öğretimiyle kavuşacağız. Muharririn yazısı yalnız maarif mensuplarını değil, bütün içtimai ve siyasî ilimlere mensup olanları alâkadar edecek mahiyettedir.
Hulâsa köy enstitüleri 1946 dan sonraki düzenlenmiş ve ıslah edilmiş, menfi ve zararlı tarafları temizlenmiş haliyle Türkiye için ideal birer öğretim müessesesi halini almıştır. 1940 - 1945 arasında fikir ve kültür yetimi olarak yetiştirilmiş olanlar şimdi tekâmül kurslarına tâbi tutulmaktadır. İhzari sınıf sistemi ise tabiatin seçme kanununa dikkat e-dildlğini göstermektedir. Türklyede Avrupai mânâda şehir, bir kaç şehirden ibaret olduğuna göre yalnız ve yalnız köy çocuğu okutmak vazifesinin bütün şehir çocuklarına teşmili yolunda hareket de bu İslahat cümlesinden sayılabilir.
Her senenin köy enstitüsü bayramını, enstitülerin bu nevi salâh ve düzelme hareketlerine, yalnız Türkiye ve Türklük için kaygılı olan yeni bir köy hocası ordusu yetiştirme davranışlarına vasıta olarak düşünelim ve bu müesseselerin fedakâr hocalarından feyiz alan yarınki hocası namzetlerinin bayramını layalım.
köy kut-
Mu-
ılı Bilgi mecmuası: İstanbul allimler Birliği aylık organı, sayı 36. Bu mecmuanın 35 inci nüshasındaki anket de dolayısiyle köy enstitüsü işleriyle alâkalı bulunmaktadır.
12) İş Mecmuası, sayı: 104. Köy enstitülerinde sosyoloji dersleri.

Bayta 4
T E :: î İSTANBUL
17 Nhan Ifl.SO
r
REN DE ODADA İDİM!
yazan*. Oramiral WH1iam D.Leahy
_ ç _ Çevireni Helftk TANBUfl
İşgal bölgeleri üzerinde
bir münakaşa çıkıyor
Truman gayet dürüst bir hareket tarzı kabul ederek Churchill'in teklifini reddediyor

Biraz da bahçeyle uğraşalım

Mey

SİNEMA
buldu-düşün-dünya-büyük
Polonya hakkında., ve Stalin’in m sajlsrına verilmesini mümasil ğum cevaplarla ilgili olarak çelerimi bildireceğim... Bütün nın menfaati namına, sizinle
Başkammış arasında kurulmuş olan samimi ve yakın işbirliğini devam ettirmek hususunda bana güvenebilir, siniz.
Trııınanhı her günkü temasımızı
Truman, günlük toplantılarımız i-çln eski programı kabul etti. Böylece her sabah saat 9.45 deBaşkanm odasına gidiyordum. Çok geçmeden Tru-man'ın asker! tarih bahsinde fevkalâde derin bir bilgiye sahip olduğumu farkettlm, Harribal ve Sezarm seferlerinden, İkinci Dünya Savaşına kadar dünya yüzünde yer almış olan bütün muharebell büyük bir dikkatle etüd etmişti. Günlük konuşmalarımızda ortaya atılan meselelerin esasım derhal kavrıyor ve ekseriya harita odasına gidip ehemmiyetli bir mevzuu orada müzakere ediyorduk.
Truman)* konuşmalarım, Roosevelt İle olduğundan daha resmi bir hane içinde cereyan ediyordu. Roosevelt ralma bana ismimle hitap etmişken, Truman “Aurlval” demeyi hiç unutmadı. |
Bir bakımdan da. daha fazla çalışmam icap ediyordu. Roosevelt, Adeta, yaşayan bir ansiklopedi gibi idi. En küçük bir yanlış yapsam derhal farkına varır ve bana hatırlatırdı. Tru-man’ın beynelmilel münasebetler bahsinde öğrenmesi lâzım gelen bir çok şeyler olduğunun herkes gibi kendisi de farkında İdi. Durum böyle iken, en küçük bir hata işlemekten çekiniyor, ve eskisine nispetle bir kaç misli daha dikkatli çalışmaya mecbur kalıyordum,
Kurmay Başkanlannm hazırlamış oldukları raporlardan bir kısmını seçtim, etüd etmesi için Truman’a verdim. Masasının üzrerine bıraktığım evrakın kalınlığı bir hayli olmakla beraber. Başkan bir iki gün içinde hepsini okudu ve hazmetti. “Dünya ve harb meselelerini” çabuk öğrenmenin yolunu tutmuştu. Kendisiyle çalışmanın ne kadar kolay olduğunu lamanla daha iyi anladım.
İ8GAL BÖLGELERİ ÜZERİNDE MÜNAKAŞA
Mamafih. Molotof’un ziyaretinden önce, Truman, Churchill tarafından ortaya atılmış olan ve Almanyanm muhtelif İşgal bölgelerindeki yiyecek maddesi tevziatlyle alâkalı mevzu ü-zerlnde bir karara varmak zorunda kaldı. İngiliz Başbakanı, Yıılta'dan önce tespit edilmiş bulunan Müttefik İşgal Bölgeleri hudutlarında bazı tadilât yapmayı, gıda maddesi tevziatını kolaylaştırmayı teklif ediyordu; Almanyanm »İtaate elverişli bölgeleri daha çok Sovyet İşgal Bölgesinde kalmıştı. Bundan dolayı, hnrb biter bitmez ve kontrol mekanizması çalışmaya başlamadan önce, gerek Amerikan gerekse İngiliz işgal bölgelerinde yiyecek »ıkıntısı başgöstereccğl muhakkaktı.
Truman girilmiş olan taahhütlere hürmet edilmesi lâzım geldiği fikrinde idi. Başkan bu nokt.al nazarında dalma ısrar etmiş Ve Roosevelt tarafından alınmış olan kararları dalma bu şekilde tefsir etmiştir.
Nisan 21 tarihinde ChurchlU’e gönderdiği cevabında hulasatan şöyle bir lisan kullanıyordu: “Almanyadaki Müttefik İşgal Bölgelerinin hudutları uzun bir çalışma neticesinde çizilmiştir. Yalta Konferansından önce, A-merika, İngiliz, Rus hükümetleri, bahsi geçen plânı resmen tasdik etmişlerdir. Aylarca devam eden bir münakaşayı müteakip tnglllzler bir kuzey-batı işgal bölgesi elde etmeye muvaffak olmuşlardır. Ruslara ayrılan işgal bölgesinin genişliği hiç bir münakaşayı davet etmemiştir. Hattâ Rus bölgesinin hudutları 1943 senesinde lngilizlerin ileıl sürmüş oldukları gayrı resmi teklife de az çok uymaktadır.
bir karakteri haizdir. Kanaatime göre bu bahiste General Eiaonhovver'e bazı salâhiyetler tanımak icap eder. Zamanın müsaade ettiği durumlarda da işgal bölgelerimizin hudutları gerisine yapılacak esaslı bir çekilme hareketinden önce, Generalin Müttefik Kurmay Balkanlarına danışması ^loğru olur. (Bu mektubun yazıldığı tarihlerde Amerikan askeri birlikleri müstakbel Sovyet lşga^ Bölgesinin 100 milden fazla içerisine girmiş vaziyette idiler.)
“Fikrimce, siz ve ben Stalin’e bir mesaj gönderelim ve işgal bölgeleri hudutlarına yapacağımız çekilmenin tarihini üç hükümetin birlikte tespit etmesini teklif edelim,”
Böylece, İngiliz Başbakanı, Tru-man’ın kestirme ve dürüst mantığı hakkında güzel bir numune elde etmiş oldu.
Başkanın, Eisenhosver hakkında söyledikleri, şayanı dikkatti. Çünkü General Bradley. Elbe nehrini 12 nisan tarihinde geçmiş fakat Berlin’e 50 mil mesafede durmuşdıı, İşte bu duraklama bazı tenkidleri davet ediyordu.
Eisonhmvcr, Müttefik İşgal Bölgelerinin hudutları hakkında tam malûmat sahibi idi. Bradley’ln, komutası altındaki birliklerin ikmal sıkıntısı çektiklerini, bu yüzden Berlin üzerine yapılacak bir ilerlemenin büyük zayiata mal olacağını bildirmeği üzerine. Eisenhosver, Truman’ın dediği gibi yapmış, salâhiyetini kullanarak Amerikan ordusunu durdurmuştu. Zaten Alman ordusunun mukavemeti sona erdikten sonra, nasıl olsa Elbc hattına çekileceklerdi.
JJEMEN her evin bahçealnds, çeşitli •■bir çok meyva ağaçları vardır. Bahçenizdeki bu meyva ağaçlannı, dlklmlnden, her mahsul yılının sonuna kadar birbirine bağlı çalışmaları takip ederseniz, her zaman hol meyva beklemeye hakkınız olur.
Fakat, bunlara dikkat etmeden bir çalı sıklığı İle dikeceğiniz meyva a-ğaçlarınız, çeşitli parazitlerin yuvası olacağından beklediğiniz moyvalarını döker, kurtlanır emekleriniz boşuna gider,
Evvelâ, meyvnlık yapacağınız saha, havadar, bol güneş olan, etrafı açık bir yer olmalıdır. Toprağının taşlı ve kireçli olmaması ve dikimden evvel 30-40 cm. derinliğinde kirizma edilmesi lâzımdır. Yeri iyi seçilmiş, toprağı hazırlanmış mcyvalıkta, Artık dikilecek fidanların seçimine sıra gelir.
Dikilecek fidanların hastalıksız, kök ve gövdeleri muntazam, gelişmiş olması, seçilecek çeşitlerin iklim ve toprağa uygun bulunması şarttır.
Fidanları dlkeı len çukurları 60x1,20 ölçüsünde açmalı, kökleri, aşı yerleri toprak seviyesinden 5-10 om. yukarda kalmak üzere yanmış gübre ile karıştırılmış toprak ile hazırlanan kümbete yerleştirilmeli ve çukur, toprakla kapatılmalıdır.
Meyva ağacı bol hava ve güneş ister, sık dlklmlerle dallar birlbirine gireceğinden hava ve güneş alamazlar. Sık dikilen ağaçlar İse, hava ve güneş bulabilmek için boyuna uzayacağından çiçek gözleri yerine yaprak gözleri meydana gelir, meyva
HIKA YE
MOLOTOF’ıın Zt YAR ET t POLONYA MESELESİNİ ALEVLENDİRİYOR
idi. Ni-Konfe-notları bu not-
MOLOTOFUN WASHİNGTONÜ ZİYARETİ
Yeni Cumhurbaşkanının karşılaştığı ilk mühim hâdise, Sovyet Dışişleri Komiseri Molotof'un ziyareti san 19 da, Truman’a, Kırım razısı sırasında alınmış olan verdim ve gerek bahsi geçen
lara istinat ederek, gerekse hafızamı yoklıyarak Yalta Toplantısını bütün teferruatiyle kendisine anlatmaya çalıştım.
Stalin ve Molotof'un bundan önce bahsi geçen ve hakaretâmiz eda taşıyan telgraflarını görünce Truman fena halde sinirlendi. Molotof’la çok açık konuşmak niyetinde olduğunu bana ihsas etti.
“Rus bölgesinin, İngiliz bölgesine nispetle ziraate çok daha elverişli olduğu yeni meydana çıkmış bir hakikat değildir. Müzakerelerin başında da bu herkesin malûmu idi. Üç hükû« met tarafından, işgal bölgeleri üzerinde varılan anlaşmada, gıda durumu şarta muallak tutulmamıştır.
“İşgal bölgeleri hudutlarında veya gıda maddeleri tevziatı bahsinde hükümetlerimiz tarafından yapılacak herhangi bir tâdil teklifi, çok ciddi neticeler doğurabilir Ruslar bundan anlaşmalara riayet etmek İstemediğimiz neticesini çıkarabilirler....
“Amerika Dışişleri Bakanlığı, Almanya dahilinde gıda maddeleri tov-ziatım düzeltmek maksadiyle sarfedi-lecek gayrelerin Müttefik Kontrol Komisyonu kanaliyle yapılmasını daha uygun bulmaktadır. Fakat, askeri birliklerimizin kendi işgal bölgeleri hudutlarına çekilmeleri suretiyle pazarlığa girişmek fikrini tasvip etmiyor.
“Amerikan birliklerinin Almanya dahilinde yayılmaları meselesi askeri
Molotof 22 nisan pazar günü Wa-shington’a geldi Pazartesi öğleden sonra ise,Truman, yardımcılarını Beyaz Saraya davet ederek Sovyet Hükümetinin Polonya bahsinde takındı» ğı tavrı münakaşa mevzuu etti. İngiliz-Amerikan görüşüne göre şubat ayında Kırım Konferansı Birasında alınan kararlara Kuşlar riayet etmiyorlardı.
Amerikanın Moskova sefir: Harrl-man Icar-lare yardımından Rusların mahdut miktarda istifade ettirilmelerini teklif etti. Ben hu fikri (’ ‘ekledim. Truman’ın etrafında 1» nan grupun düşünceleri şu şekilde hülâsa edilebilir: Artık Sovyetler Birliğine karsı ve Amerikanın menfaatlerini korumak .maksadiyle enerjik bir tavır takınmanın zamanı gelmiştir. Rusya Avrupada veya Japonysda harb gayretini azallsa, hattâ durdur-sa bunun bize hiç bir şekilde tesiri dokunamaz. Her halde. General Dea-ne’in Möskovacta yaptığı etüdlerden sonra, asker! politikamızı nasıl olsa değiştirecektik.
— Devamı var —

4
9
S
9
10
- Meıti! bira 8 -Kanada 6 — Afet. Sini 7 — Eaamlai • ön ad, Kocarç
1 25456789 10
0
6 — Taharri «t - Tazyik
7 — îkt ataşla harf - İkinci harften aonra (i) gelirne bir nevi bedel - İtmekten emir
— (TenJ) Bir cins yünlü kumaş -Üye - İki sessiz harf
— GÖaÜpek - Aşikâr
— Zarar yapar

ı
2
3
SOLDAN 8 AO Al
— Karasevda
— Porselen - Posta paketi
— Mısırlılarda Güneş ilâhı - Bir hayvan - Akan suyun çıkardığı ses
— Sembol olmuş bir hayvan - Soya çekim • (tersi) Tokun aksi
— Otlak - Mutfak levammatından
9
10
YUKARDAN AŞAAlı
1 — Maksadı söyle (iki kelime)
2 — tşaret - Hindlstanda, mihraceden
küçük hükümdür
3 — Bir nota - Başına (a) gelirse sı-
nıflarda bulunur • Bir hükümdar
4 — El içi - Su akıtılan toprak oluk -
İki sessiz harf
fi — Bir aoru - İki şayi birbirinden a-yıran uzaklık
5 — Uruk (Osmanlıcı) - Erinç
7 — Av vasıtalarından hlri - (Terıiı Tabet - (Tersi) Bir renk
— Yarı karanlık, yarı aydınlık Gör - (Temi) Bir edat
— Hastalara şifa veren • Oyun oy-nanen yer
— Sayfiye yerlerinde en çok görülsn levha
* ■
DtiNKt) BULMAOANIN HALLİ
SOLDAN SAĞAı
1 — Ameli hayat 2 İsilik olan 4 — Lar, Sanem fi — Yenen,
9 — Havadis, Ka 9
10 — Zemini kaya,
YUKARDAN AŞAÖll
1 — Ezilen Yiv fi F — ) / nıcll sanat.
Hocanın sözlerini böyle bir surette bitirmesi üzerine her tarafta hıçkırıklar koptu. Bir çok kadınlar göğüslerini yumruklıyarak: "Ya Haşan! Ya Hüseyin!” diye bağırıştılar. Birçok larının da cezbesi tuttu. Kimsenin tanımadığı hanımın yanında bulunanlar - yani onu didik-liyeceklerini yüzüne karşı söylemiş olanlar • şimdi eteğine varıp öpmekle meşguldüler ve kendisinin gökten inmiş hır melek, hattâ hem gençlikte, hem güzellikte hem de iyilikte eşsiz olduğunu da ilân ederek, Kamber Aliyi zaptetmek işinde hanıma yardım ettiler. Kamber Ali çırpınıp duruyordu; buna rağmen arabaya götürüldü; arabanın perdeleri de indirildi. Bunun üzerine süvariler atlarına bindi, seyisler beygirleri kamçıladı ve Tahran yolunu tutarak gözden kayboldular.
Bibi Canem’in oğlu her şeyin bittiğine, yakalandığına, öldürüleceğine kanaat getirerek bayılmıştı. Açlıktan ve üzüntüden zayii düşmüştü; ateş geldi, sayıklamağa başlacfı, ve nihayet çok ağır hastalandı. Biraz ayıldığı dakikalarda kendini zindonda sanıyorduysa da yatırıldığı odanın manzarasında bu fikri teyit edecek bir şey de görememekteydi.
Gayet güzel bir odaydı gerçekten. Duvarları beyaza boyanmış, çekmeceler ve çiçek sakadan konulan hücreleri yeşil ve pembe boyalar ve altın yaldızlarla çevrelenmişti, Yatağın üzerinde kırmızı ipek yorganlar vardı; Kamber Alinin başı ve omuzları altına boy işlemeli yastıklar sıralanmıştı.
Hastanın başım bakliyen ihtiyar ve kin, fakat pek müşfik zenci kadın her
dlğinl yapıyor, ona azami İhtimamı gösteriyor, en tatlı sözlerle hitap ediyor ve herhalde bir cellâda benzemiyordu.
Günde İki üç kere hekimbaşı tarafından ziyaret edilmekte İdi. Kamber Ali Yahudi olan bu heklmbaşının kibar âlem arasında pek rağbet gördüğünü biliyor ve yalnız onun tedavisine konu olmanın iftihar edilecek bir şeref teşkil ettiğini de takdir eyliyordu,
Hekimbaşı ona sıhhi ahvalinin iyi gittiğini, yakında ayağa kalkabileceğini ve ne Kerimin akrabasından, ne şahtan ne de başka kimseden artık korkusu kalmadığına ne karim çabuk İnanırsa o kadar çabuk afiyet bulaca ğını, her zamanki şefkatli edâsiyle söylemişti. Hekimbaşı gibi bir efendi adamdan sârin olan bu teminat, delikanlı üzerinde derin tesir de bulunmakta, o teminatın zenci kadın tarafından da sabahtan akşama kadar tekrarlanması da kendisini büsbütün teskin eylemekte idL
boy
çlr-ifitc-

Güzel bir bahçenin görünüşü

KARADENİZ POSTASI
tutmazlar. Güneş ve hava alabilen dallarının ucunda verebildikleri az meyva da. hem kuşlara yemlik ve hem de hastalık yuvası olur. Onun için dikeceğiniz fidan çeşitlerine göre fidanlar arasında verilecek aralıklar:
•^aksini sinemasında gösterilmekte ■ olan “Karadeniz Postası,, güzel olmak ihtimali bulunan bir mevzuun. nasıl harap edilebileceğine bir misal teşkil ediyor. “Ömay,, müessese»! tarafından meydana getirilen bu film, başsız doğmuş bir çocuğa benziyor. Filmin rejisörü de yok Yahut var ise de “eserini,, modana koyduktan sonra çok cam sıkılmış ve ismini kaldırmış olacak ki. ne el ilânlarında, ne de filmin takdimi esnasında ondan bir ize tesadüf edebiliyoruz.
“Karadeniz Postası,, bugünkü haliyle bir filmin henüz tamamlanmamış parçalarından hlr araya getirilmiş de şimdilik, sadece seyircilere bir fikir vermek için gösteriliyor gibidir.
Filmde limanda bir vapurun kalkışını görüyoruz. Güzel. Boğaziçinde meşhur bir yalıyı görüyoruz. Güzel. Bir nümune çiftlik ve damızlık hayvanlar görüyoruz. Güzel. Kadıköy iskelesinde vapurun kalkmasına bir dakika var. Zilini duyuyoruz, O do güzel. Göbek atan iki çengi görüyoruz. Fevkalâde güzel. Fakat ne dlve bu araya bir de “vaka“ koymaya kalkışmışlar? îşte orası meçhul.
Çok zengin bir delikanlı at yarışlarında bir kız görüp beğeniyor. Olura. Kıza “fücceten,, âşık oluyor. Neden olmasın? Kızla evlenecek. Buna kim ne der? Fakat gidip kızı babasından anasından istivecek yerde, yoiunu kesiyor, balta olmak istiyor. Halbuki, kızın bir nişanlısı varmış! Yakışıklı bir çocuk.
Zengin delikanlı Samsuna giderken vapurda yakışıklı çocukla çift yataklı bir kamaraya düşüyorlar. Biraz tuhaf. Çok zengin delikanlı neden tek yataklı bir kamara tutmamış? Eh diyeceksiniz, Karadeniz postalan çok kalabalık oluyor da ondandır. Fakat, vapurda geçen sahnelerde hiç do kalabalığa tesadüf etmedÜL Her ne hal ise! Zengin delikanlı ile yakışıklı çocuk tanışıyorlar ama, «engin delikanlı onun elinde sevdiği hnzın resmini görünce işi anlıyor ve yafc-şıklı çocuğun kafasına bir maden suyu şişesi vurduğu gibi omuzuna alıyor ve denize fırlatıyor. Ama çocuk ölmüyor. Yabancı bir dil konuşan#! Tayfalarla dolu bir yelkenli onu kurtarıyor, sonra, aylarla çocuğa iş gör* dürüyorlar. Bu arada zengin delikanlı îstanbula dönüp kızı babasından istiyor. Veriyorlar. Ama tam evlenecekleri zaman, yabancı dil konuşup yakışıklı çocuk ile tek kelime konuşmayan tayfalarla dolu mcçhtrt yelkenli o esnada Îstanbula geliyor^ yakışıklı çocuk köprü altı karako luna İfade veriyor, zengin delikanlıyı yakalıyorlar.
Bütün bunlar nasıl oluyor, neden, niçin? Size söyleyeyim: Bir film yapmak için. Film yapılmış mı? Başlarken arzettlk, resimler çekilmiş, sesler alınmış, şarkılar söylenmiş, ve arada bir. oyunlar oynanmış, rakılar içilmiş, Taksim sinemasına evvelâ misafirler davet edilmiş, sonra da ilânlar asılmış halka gösteriliyor. ’ı |W1- 11
Lâkin ortada film yok.

Mümtaz Ener, filmde ölçülü oyunu ile seyircilere teselli veren birkaç SHhnede görünüyor. Bundan evvel birkaç yerli filmde dikkatimizi çeken Demir Aşuroglu çok sevimli bir “jön prömiye” İyi bir rejisörün elinde eşsiz bir yıldız olabilir. Ferzan adındaki genç kız için de aynı şeyi söylemek isterdik. Fakat ilk plânlarını hiç görmediğimiz için kat! bir şey diyemiyoruz. Bu intibaı, hareket halinde ve çok uzaktan göründüğü sahnelerden edindik. Zengin delikanlı rolünde Turhan Ün. asabiyetini hep sigara İçerek gösteriyor. Yahut çok, çok sinirlenirse acaba o zaman ne yapacak? Bize kalsa nargile içirirdik.

Lâtifeyl bir tarafa bırakalım. Yerli film ile meşgul olan müteşebbislere, yıllardan beri anlatmak istediğimiz bir nokta var. O da şu: Birfilm, her şeyden önce bir senaryo ile yapılır. yani ewelâ bjr kafa, bir düşünce lâzımdır. Üst tarafı sonra gelin Biz; şimdiye kadar esası daima ihmal edip hep “üst tarafı,, ile çalıştık. Bu yanlış yolu bırakmak için daha ne bekliyoruz?— fa.
le beıaber herekle bağlamayı unutmamalıdır. Dikim işi bittikten sonra, çeşitli meyva ağacı parazitlerine karşı her mevsim yapılacak İlaçlamaları aksatmamalıdır. Kışlık ve yazlık ilâç-lamalar yanında, muntazam mahsul alabilmek için meyve ağacınızın gelişimine göre budama ve arolamalaı usta bir el tararından yapılmalıdır.
Meyva ağacında her çiçek, bir mey-vanın müjdecisidir. Fakat bir hepsini besleyemiyeceginden, taşmadan meyva dökülmesini mek ve aynı zamanda iri ve
rişli meyva elde etmek İçin çiçekleri koparıp seyrekleştirmek faydalıdır.
ın, m. m. m. m. m.
Elma
Şeftali
Kayısı
Vişne
Kiraz
Erik
olmalıdır.
Yeni dikilen fidanların köklerinin sallanmaması için, ilk yıllarda dikim-

a
1
5-6
3- 4
4- 5
4-5 5
4-5
ağaç olgun-önle-göste-
Bir kadın bekliyordu
Yazan : Fcrw*nd LOT.
İNSANIN rahat rahat canı sıkıldığı küçük taşra şehirlerine bayılırım. Bu şimdi bulunduğum da bilhassa zarif, öğleden sonraları gider, üç manolya ağacının kokuları ile sardıkları meydanın blı köşesinde yeşil bir bank üzerine oturur, etrafa bakınırdım. Solumda eski, vakur, sükût dolu evler. Biraz^ötede Belediye Sarayının yuvarlak kuleleri. Karşımda sıra sıra yeşil pancurlu büyük sarı bir bina. Meydanın uyuşuk sükûnetini, pek nadiren kaldırımını çınlatan bir ayak sesi bozar. Bütün meydan, karşımdaki «an bina dahil, sanki hayale dalmış gibiydi.
Bir gün bu dekor daha da hayali renkler aklı. San binanın i-kincl katında pnncurlar açılmış, genç bir kadın pencereye yaslanmış duruyordu. Kırmızı bluzu güneşte bir alev gibi parlıyordu. Benzi soluk, sarışın, köpük gibi saçları narin yüzünü bir hale ile çeviriyordu. Hareketsiz durup u-zaklara bakıyordu.
Hor halde birini bekliyordu. Ben İse onu seyrediyordum.
Topal bir ihtiyar sarı binaya girdi. Bir az sonra iki elinde iki çocuk tutan bir kadın çıkıverdi. Çocukların biri ağlıyordu. Kadın çocuğunu azarhyarak;
— Utanmıyor musun! Bak kardeşine, hiç ağladı mı? Senin yaşında bunu bir mesele yapmak da ayıp doğrusu, diyordu.
Bir saat geçmiş, güneş batmış, meydan kararmıştı. Kırmızı bluzun alevleri yavaş yavaş sönüyordu. Genç kadın belirsiz bir gölge haline gelmişti. Derken arkasında bir lâmba yanmış olacak ki, siyah
bir siluet oluverdi.
San binadan bir Jandarma çıktı, kaldırım Üzerine uzun uzun tükürdükten sonra, Belediye Sarayına doğru saptı.
Kırmızı bluzlu kadın hâlâ pencerede bekliyordu. Ne bekliyordu acaba? Birdenbire pencereden ayrıldı ve üstüne perde kapandı. Akşam yemeğine geç kalmıştım. Kalktım, pansiyonuma döndüm.
Ertesi günü gene aynı yere o-turdum. Genç kadın aynı yerde, aynı vaziyetteydi. Vakit vakit sarı binaya giren çıkan oluyordu; Şişkin yanaklı bir köylü kızı, başına acayip mendil sarmış bl» kamyon şoförü, somurtkan bir papaz, ikide bir cep aynasını çıkartıp sırıttı sırıta yüzüne- baktın melon şapkalı blı* adamcağız... Bunların hiç biri yukarda pencere başında saatlerce (/uran meçhul kadının beklediği insan olamazdı.
Bir kaç gün ardı ardına aynı bank üzerinde oturdum, penceredeki kadına baktım. Büyülenmiş gibiydim. Kimi bekliyor suali kafamdan silinmiyor. Unutkan bir nişanlıyı mı? Gurbetten dönecek bir kocayı mı? Sadakatsiz bir sevgiliyi mi? Yoksa hayalinde canlandırdığı ve henüz tanımadığı bir adamı mı?
Merakım son haddini bulmuştu. Eve girip çıkanları gözlüyor, tepeden tırnağa süzüyordum. Şimdiden kendime rakip saydığım o meçhul adamı görebilecek miydim? Oturduğum yerde blnbir romantik vaka hayâl ediyordum. Hepsinde de şahsım güzel bir rol oynuyordu. Genç kadını kendisine lâyık olmıyan bir talibin elinden
• •
ASYA hîkayeler!
KAMBER ALİ

4
*
Çevireni A. N.
alıyor, zorla kapatıldığı bu sarı binadan kaçırıyor, zalim bir babanın taassubundan kurtarıyordum. Hasılı Balzac, Mauriac veya Green’in canlandırdıkları çok saf-hah taşra facialarının birinde kendimi baş kahraman olarak görüyordum. Sonunda ben galebe çalıyor ve solgun benizli, altın saçlı kızı kollarımın arasına alıp öpüyordum...
Bir Akşam artık dayanamadım.
Genç kadın hergünkü gibi pencerede uzun uzun kaldıktan sonra, perde örtülmüş, hayali kaybolmuştu. İçimden bir ses bu esrara artık müdahale sırası geldiğini bana haber verdi. Akşam yemeğine yetişmek için aptal aptal pansiyonuma dönmektense. bu sefer kalktım, doğru sarı apartmana girdim. Karanlık merdiven başında elektrik düğmesini ararken kalbim çarpıyordu. Nasıl içeriye girecek, ne diyecektim? Birinci kata vardığım zaman, heyecanım son haddine gelmişti, durakladım. Şöyle bir cümle hazırlamaya koyuldum: “Affedersiniz, burada o-turan..,” cümlenin sonu gelmiyordu.
Tam o anda ikinci kat dairesinin kapısı açıldı. îki kişi merdivenden iniyordu... İki kadın.. Duvara dayanarak yol verdim. Kırmızı bluzlu kadın yanımdan geçti. Yanındaki sarışın kadına heyecanla:
— tik defa mı geliyorsunuz? Ha. bu bir şey değil. Sabırlı olacaksınız, çaresiz. Benim gibi haftalarca, her akşam iki üç saatinizi bu melûn dişçinin bekleme salonunda geçirin de görürsünüz, diyordu.
Yazan : A. de Gobineau
>____________________
Çeviren : Reşaf Nuri Darago
13
r
Hasta, biraz gözünü açıp etrafına bakmaktan zevk alacak bir duruma gelince bir gün odasına gayet nazik hır molla girerek, onu talihinden dolayı tebrik etti. Sonra, çarşının pek tanınmış bir taciri tarafından ziyaret edildi; bu zat da kendisine güzel bir firuze yüzük hediye etti. Nihayet, SelflU oğullan aşireti reisinin bilmem kaçıncı derecede dayı veyahut amca çocuğu olan bir kimse gelip Kamber Aliyi, büsbütün iyileşir iyileşmez, doğan avına çıkmaya dâvet etti.
Yatağından kalkmaya başladığı zaman zenci kadın, emrinde dört uşak bulunduğunu ve arzu ettiği her şeyi istiycbileceğini söyledi.
Nihayet Kamber Ali;
— Canım teyzeciğim, diye haykırdı. Neredeyim ben Allahaşkına? Siz kimsiniz? Yoksa haberim olmadan boynumu vurdular da Cennete mi geldim?
a
— Gerçekten böyle olması senin elindedir oğlum. Hem de hiç üzülmekslzin... Her halde şimdilik yüksek tabakadan bir şahsiyet oldun. Çünkü sana nazırlık pftyesi. Pervane Hanımefendi Hazretlerinin servet ve emlâkini idare etmek vazifesi verilmiş bulunuyor. Şah Hazretleri de bir hafta önce hanımefendi hazretlerine ”Lezzetüddevle„ pâyeslni tevcih etmek lûtfunda bulundular.
Kamber Ali bu sözleri duyunca öyle sevinç içinde gaşyolageldi ki Adeta nabzı mas oldu, nefesi kesildi, dili tutuldu.
Sarayın avlusuna İlk çıktığı gün bütün uşakların — tabi! meratlp silsilesine göre — mündc dizildiklerini gördü. Hepsi kendisini hürmetle selâmladılar; o da, vazifesinin İcar ttırdiği üzere, uyakları teftiş etti. Kamheı Alinin sırtında, alacalı ipek harçlarla donatılmış ve beyaz çuhadan pek bol bir cübbe vardı Cübbenin altında da Kişmir kumaşından bir entari... Ara sıra, göğsünden inci işlemeli küçük bir atlas torba çekiyor, torbanın içinden güzel bir saat çıkarıyor ve — hareketlerinde
bir at-
her hangi bir özenme olmaksızın — saate bakıyordu. Ayağına kırmızı ipekten şalvar geçirmişti. Hulâsa, giyiniş tarzından pek memnundu.
Çarşıya çıkmak istediği zaman, saray erkânına mahsus koşumlarla süslenmiş pek güzel bir at getirdiler. Seyislerden biri binmesine yardım etmek üzere kolundan tuttu; atın önünde dört ferraş, yanında da çubuğunu taşıyan çubukçusu yürüdü. Kemerlerin altından geçerken ahali onu tanıyıp alkış ve dua ile karşıladı; hele kadınların iltifatı pek fazla idi. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse kadınlar ona hayli yersiz suallerde bulunup utandırdılar ve İhtiyacı olmadığım sandığı öğütler verdiler. Kamber Ali, bütün bunlara rağmen, tanınmak ve sevilmekten pek memnundu. Memnun olmakta da haklı idi, çünkü bu, — kıssadan hisse çıkarmaya düşkün kimseleri tat* nıln maksadiyle söylüyoruz — hakiki liyakatin daima mükâfat gördüğünü ispat eder.
Kamber AH, vekliharçhk mesleğinde pek yüksek meziyetler göstermiş olacak ki derece derece, orta durumdan büyük bir servete ve refaha kavuştuğu görüldü. Henüz bir sene geçmemişti, fakat artık yalnız pek kıymetli ve cins atlara biner, parmaklarında en güzel pırlantalarla yakutlar taşır olmuştu. Şehrin başlıca kuyumcuları nâdide bir taş dünürdü mü, kendisine hemen haber verilir, o da ekseriya taşı satın alırdı.
Eski Şiıaz valisinin İşleri kötü gittiğinden Ferraşbaşı ile Esadullah vazifelerinden çıkarıldılar. Fakat miş alıp yan
‘Kamber Ali Han,, Unvanı vcrll-Oİan Kamber Ali her ikisini de hizmetine gayret ve sadakatlerinden hoşnutluk be* . tti.
Mevkiinin elverişli olduğunu görerek ana
ve babasını da yanına Almaya koyuldu. Lâkın ıu* yazık ki babası, yola çıkacağı sırada göçtü, Bibi Canem’in kederi, kederin bütün hudutlarını aştı: Merhumun mezarı üatündo, yüzünü
öyle bir şiddetle tırmaladı ve öyle keskin keskin bağırdı ki dostları, dünyada onun kadar sadık, onun kadar ocağına bağlı kadın görülmediğini söylediler. Ondan sonra oğlunun yanına gidip, Kamber Alisini daima güzel ve sıhhatte görünce sevindi. Fakat sarayda oturmadı; zira, nedendir bilinmez, o emsalsiz kadın Pervane Hanımefendi Hazretlerinin hoşuna gitmedi; bu sebeple kendisine mahsus bir ev verdiler; Bibi Canem de evin büyük cami civarında olmasını istedi ve orada, çok geçmeden, dinine pek dikkatli ve aynı ramanda mahallede olup bitenlerin hepsinden haber a-lan bir kimse olarak tanındı. Hakkını söylemek lâzımsa, her hangi bir kimse tarafından edilen fenalığın duyulmamağına hiç bir vakit razı olmamış ve kadın erkek komşularının bütün hareketlerini âleme işittirmek hususunda eşsiz bir dile verme Aleti olarak kalmıştır.
İki yıl geçmişti kİ. Bibi Canem kadar din imanına bağlı olan Pervane Hanımefendi
ve
Hazretleri hacca gitmek arzusunu duyarak kararını verdi. Bu münasebetle, doğru ve namuslu bir zat saydığı Kamber Ali Hanın kendisine “Yolculuk kocalığı,, edeceğini bildirdi.
“Yolculuk kocalığı,, hiç şüphesiz İranın er isabetli teamüllerinden biridir. Uzun bir seyahate çıkıp şehir şehir gidecek olan bir hanımefendi, rahatını feda edebilir. Ahretini kazanma uğrunda zahmet ve külfete katlanabilir. Fakat içtima! mevkiinin âdabına uymak zorunda bulunduğu için meselâ katırcılar, satıcılar, gümrük memurları veyahut geçtiği yerlerin resmi maknmlarıyle bizzat tamas etmeyi aklı kabul edemez. O sebepledir ki kocası yoksa, bu iş için bir koca edinir. Ve tabiidir ki, edindiği bahtiyar fâni, az daha salâhiyet sahibi bir vekilharçtan farklı olmaz. Da-hasını kim istiyebilir?
Kamber Ali hatırı sayılır adam olmuştlı, Ve böylece Lczzetüddevlc ile birlikte yola çık tı; Bağdada vardıkları zaman, hanımefendi hazretleri Kamber Alinin doğruluğundan, hesaplan tııtma tarzından o kadar hoşnut oldu ki onunla temelli evlendi. Yaptığına pişman olmadığını sanmak belki daha münasiptir; ten Bibi Canem de bunu söylerdi.
Hikâye burada biter. Onu, yııkarnarda geçen maharetli müneccim türlü şekillerde
hıtarak, ilminin kuvvet ve kudretine şaşma» bir misal diye anardı. Kamber Ali doğduğu gün. şahın veziri olacağını bildirmemiş ini idi? Henüz şahın veziri değil ama niçin olmasın?
— SON —
za-
adı an-


Hicrî 1950 NİSAN 17 Pazartesi Rumî
C. Ahir 29 1369 NİSAN 4 1366
VAKİT VASATİ KZANİ
Güneş fi-lfi 10.20
13.14 Ö.24
lldndi lfi.08 9.09
Akşam 19.50 12.(H)
Yatsı 21.2â 1.38
hnMâk 4.33 8.44
SİYASI tKTtSADl
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi;
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ i FARUK A. SUNTER Bu »ajurla ynaı İçlerini fiilen idare eden : Sachl ÖGET
Baıuidıjfi yer :
YENİ ISTANBUL MATBAACI! IK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
îkinci-sayfamızdaki siyasi, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmaka’ilerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.
İT Nisan 1950

Sayfa 5
YENİ İSTANBUL
Haftanın İktisadî hâdiselerine bakış
SA
/Kkdcnİı memleketleri İaşe konferansı açıldı
Altın piyasası — Dolur »çıtı nıeseleaî — Ingiliz - Amerikan petrol mücadele»! — tnsllterrnln tediye muvazenesi ve haizlik durumu — Ekonomi, isletmeler Bakantarlyta Dış Ticaret Balkanının beyanatı — Devlet canuyi sektörü — Hususi teşebbüsün teşviki — timinle kredi ayarlamaları — Tütün plyammı ve tütün tipleri — Rekolte tahminleri — Çuval ve kalay flnttar! yükseldi — Fransa Üıüm ve İncir atacak — Trakyndan gelecek kuzular.
HAFTANIN kayda defter İktisadi hâdiselerinin haçında altın meselesi gelmektedir.
Paris altın piyasasının zaman zaman hafif canlanmalara sahne olmasına rağmen, altın fiatlerl geçen haf* ta da gayrı müstakar bir manzara arzetmiştır. Bu durum Sovyet Rus-yanın altın dampingini yapmakta olduğuna dair haberleri yeniden ortaya çıkarmıştır. Altın müstahsili o-tan Rusyaya, mühim ihtiyattan sayesinde, dünya piyasasına külliyetli miktarda altın sevketmek suretiyle Birleşik Amerikanın iktisadi çatısını ve bu yoldan kapitalist iktisat düze nlni yıkmak niyeti atf ve isnat olunmaktadır.
MEPdKADA. dolar açığı meselesinin halli yolunda, yeni gayretler sarfedildiğine şahit
olunmuştur. Filhakika Birleşik A-merikada Ticaret Odaları Birliği tarafından Avnıpa mallarının Ameri-kada satış imkânlarını sağlamakta vazifeli bir teşekkül vücuda getirilmesine karar verilmiştir. Diğer taraftan, son haberlere göre. Birleşik Amerika Hükümeti gümrük tarifelerini indirmek makaadivle. umumi gümrük anlaşmasına dahil memleketlerle temasa geçecektir. Nihayet, Avrupava sermaye ihracı temayülleri de kuvvetlenmektedir. İsrail Hükümeti İle yapılan bir anlaşma gereğince îerailde kurulacak ve yılda 150 bin otomobil İmal edebilecek otan bir müesseseye yapılan hususi yatırımla^ Amerikan sermayesinin gerekli emniyet şartlarım bulduğu takdirde memleket dışına çıktığına deli! olarak gösterilmektedir. Diğer taraftan, Amerikan işçi sendikaları, İthalâta arttırmak suretiyle, dolar açığının kapatılmasına muarızdır, işçi muhitlerini korkutan, böyle bir tedbirin işsizliğe müncer olması ihtimal id in Birleşik Amerika Hükümeti nta snt talepler arasında nasıl bir telif ediol tedbire varacağı merak edilmeğe değen
BİR müddetten beri devam eden İngiliz • Amerikan petrol mücadelesinin yeni bir safhaya girdiğini bu haftanın haberlerinden öğreniyoruz. İngiltere ve İngiliz câ-mlasına dahil bütün memleketler, bundan böyle petrol mübayaaianm «terling sahasından yapmak kararına varmışlardır. Kanada gibi mühim bir müşteriden mahrum katan Amerikan petrolcüleri bu kararı hoş görmemişler ve bir taraftan Marshall pianı Ingiliz tahsisatını azaltmak ve diğer taraftan da Batı Avrupa memleketleri petrol tahsisatını arttırmak için Hükümet nezdinde teşebbüslerde bulunmuşlardır,
İngıltereye dair son gelen haberler. bu memleketin tediye muvazenesinde salâh hâsıl olduğunu ve açığının azaltmakta bulunduğunu bildirmektedir. Bundan başka, son hafta işsizler sayısının bir hafta öncekine nispetle azaldığı da belirtilmektedir.
ÜNYA dokuma maddeleri piyasası, geçen haftaya nazaran daha hareketli geçmiştir. Bil-
hassa Avustralya yün piyasası, Avrupa, Amerika ve İngiltere alıcıları arasında hararetli rekabete sahne olmuş, pamuk satışları Mısırda hareketli fakat gayn müstakar bir manzara arzetmiştir. Pamuk mevzuunda dikkate değer bir haber de, Birleşik Amerikanın pamuk mübayaası için Almanya, İtalya ve Norveçe yeni tahsisler yapmış olduğudur.
Kayda değer bir havadis olarak İh-veçin Yunamstandan dört milyon tutarında 1948 mahsulü tütün alacağını da zikrettikten sonra, geçen haftanın dxnya ekonomisi panoramasını tamamlamış oluyoruz.
EMLEKETÎMİZİN İstihsal, stok ve dış ticaret mevzularında hafta İçinde üç mühim
beyanat yapılmıştır. Bunlardan biri Ekonomi ve Ticaret Bakanı, İkincisi
İşletmeler Bakanı, üçüncüsü de Dış Ticaret Dairesi Başkanı tarafından verilmiştir.
Ekonomi ve Ticaret Bakanı, harp sonrası ticaretine intibak zaruretim belirttikten sonra, serbest dış ticaretin mânâsı ve ehemmiyeti üzerinde durmuş, takasın kaldırılması sebep ve faydalarını İzah etmiş ve nihayet dış ticaretimizin gelişmesi için bol ve ucuz istihsal zaruretini bir kere daha belirtmiştir. Dış Ticaret Başkanı da aynı mevzular ve aynı fikirler etrafında konuşmuştur. Serbest ticaret rejimine bazı şartlarla katılmış bulunduğumuzu söyliyen Ozan-soy, ihraç mallan stoklarımızı hemen hemen eritmiş bulunduğumuzu, yeni mevsime «toksuz girmemizin çok muhtemel olduğunu ilâve etmiştir.
Zonguldak limanının temel atma merasimi münasebetiyle konuşan İşletmeler Bakanı ise, daha ziyade u-mum! mevzular Üzerinde durarak maden istihsalinin arttırılacağını, sanayiin geliştirilmekte ve zlraatin ma-klneleştirilmekte olduğunu söylemiştir.
Diğer taraftan, serbest ithal nispetinin #60 a çıkarılması esasını kabul etmiş bulunduğumuzdan, yeniden tanzimine başlandığı bildirilen listenin, eski listeden pek farklı olmıya-cağı anlaşılmaktadır.
Hususi sanayi sektörünün inkişafını temin* maksadiyle çalışmalara devam edildiğine dair emareler mev-cuttuı. Bu cümleden olmak Üzere İzmırde sebze ve balık konservesi ile ekmek fabrikaları açılmasına, Marshall yardımından tahsisler yapılacağı Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından bildirilmiştir.
Devlet sanayi sektörünün yeni istihsal İmkânları aradığı da görülmektedir. Filhakika, devlet çelik ve kimya sanayii teşkilâtı haline getirilen eski askeri fabrikalar, ziraat â-let ve makineleri ile. mensucat makine ve tezgâhları imal ederek piyasaya çalışmağa başlayacaktır.
Haftanın üzerinde dikkatle durulması gereken bir haberi, bazı ithal ve ihraç malları fiatlerinın düşmesi üzerine, bir kısım tüccarın müşkül durumda kalmalarıdır. Bankalar, durumun vahametini önlemek maksadıyla İzmir pivasasında bir kredi ayarlamam ameliyeslne girişmişlerdir.
Tütün piyasası müstakar bir manzara arzetmiştir. Demet tütün piyasasında son haftaya kadar, iki milyonu Tekel ve yarım milyonu tüccar tarafından satın alınan 2.5 milyon kilo tütün satılmıştır. Karadeniz dizi piyasasında ise, 12 milyon kiloluk rekoltenin yarısı satılmış bulunmak-tadır. Marmara “bölgesinde tüccar tütün mübayaaianm arttırmaktadır.
Gümrük ve Tekel Bakanlığı ve diğer alâkalı Bakanlıklar mümessilleriyle ihracat tacirlerinden müteşekkil bir grup, tütün tiplerini tesbıt etmiştir.
Yıl içinde mahsul durumunun tahmini için, Amerikalı mütehassısların İştirakiyle. İlmi metodlar tabikına başlanacağının bildirilmesi, memleketimiz için hususi bir ehemmiyet arşeden bir haberdir. Gerek müstahsili ve gerekse müstehliki spekülatif maksatların baziçesl olmaktan kurtaracak olan bu tahminlerin sıhhat ve ehemmiyeti, şüphe yok ki. ö-nümüzdeki yıl zarfında yapılacak tecrübeler neticesinde meydana çıkacaktır.
Nihayet Trakya müstahsilleriyle İstanbul müstehliklerini yakından a-lâkalandıran ve bu iki taraflı mahiyetiyle bütün bir meseleyi ortaya koyan bir havadis de fiatlerin yüksek olması dolayısiyle ihracına imkân bulu namı yan mühim sayıda kuzunun Trakyadan şehrimize sevkedıleceği-dir. Bazı tahminlere göre bu partiler sayesinde İstanbulda kuzu eti fişti 150 kuruşa kadar düşebilecektir. YENİ İSTANBUL
★ Lefkoşe 16 (Nafen ve A.A.) — Türkiyenin de iştirak ettiği Akdeniz memleketleri iaşe konferan sı burada çalışmalarına başlamış bulunmaktadır. Delegeler toprak mahsullerinin geliştirilmesi, ormancılık işleriyle bizzat meşgul
' olacaklardır. Sulama ve su taşkınlıklarına karşı koruma meseleleri de bu toplantıda incelenecektir.»
Konferansa Türkiyeden başka Suudi Arabistan. Suriye. Lübnan Ürdün ve Bin#asi delegeleri de iştirak etmektedir.
26 nisan tarihinde ayni konferansın ikinci oturumuna İsrail, Fransa, İtalya, Yugoslavya ve Yunanistan delegeleri iştirak edecektir.
Ingiliz Motör Sergi ve
Hoffmanln beyanatı
★ Londra, 16 • AA. (LPS) — Öğ-
renildiğine göre, Avrupa İktisadi İşbirliği İdarecisi Hoffman Ame-rikAda İngiliz motörlerınin teşhir edildiği ilk büyük sergiyi açmıştır. Hoffman’ın beyan ettiğine göre, bu sergi İngiliz motörterinin Amerikada satışının artmasına yardım edecek ve binnetice İngiliz Hükümetinin daha fazla dolar elde etmesine imkân verecektir. e
Avrupa İşbirliği Teşkilâtının ikinci yıldönümü
★ Londra, 16 - A.A. (LPS) — Bugün Avrupa İşbirliği Teşkilâtının kurulmasını derpiş eden mukavelenin imzasının ikinci yıldönümüdür.
Bu yıldönümü münasebetiyle yayınlanan bir tebliğde, teşkilât genel sekreteri Marjolin ezcümle şöyle demektedir:
Bu iki sene zarfında Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtı Avrupa'da yeni fikirlerin belirdiği bir merkez haline gelmiş, Avrupa ü-zerlndekl felâket bertaraf edilmiştir. Her memlekette iç istikrar temin edilmiş ve istihsal eski seviyesine çıkarılmıştır. Bundan başka ticari faaliyet artmış ye daima kendini hissettirmekte o-lan dolar kıtlığının bile oldukça önüne geçilmiştir. Bütün bunlar, Avrupa memleketlerinin birlikte çalışmaları olmaksızın yapılamazdı. Avrupa iktisadi işbirliği Teşkilâtının başlıca vazifelerinden biri de, teşkilâta dahil memleketlerin, Amerikan yardımının 1952 de sona ermesinden sonra da bu teşkilât çerçevesi dahilinde çalışmaya dçvam etmelerini sağlıyacak surette işbirliği yapmalarını temin ve bunu geliştirmek olacaktır.
Batı \vrupaya yapılan
Amerikan yardımlarından sömürgeler İstifade ediyor
★ Washıngton, 16 - A A. ıLPS) — Avrupa kalkınma programı Wa-shington idaresi. Avrupa memleketlerinin elde ettikleri her doların bu memleketlerin sömürgelerini, geliştirmeğe yaradığını bildirmiştir. İngiltere, Fransa, Ho-lânda. Belçika, Danimarka ve Portekiz gibi memleketler denizaşırı topraklarının gelişmesine yardım olmak ' üzere Marshall plânından dolar olarak yardım görmektedirler. Bu dolarlann büyük bir kısmı Afrikaya aarfedil-miş bulunmaktadır.
İngiliz bütçesi yarın kabineye sunuluyor
A Londra, 16 (Nafen) — Tatilini geçirdiği sırada Ingilterenın 1950 -1951 bütçesinin ana hatlarını hazırlamış olan Maliye Bakanı Sir Stafford Cripps bu bütçeyi yarın sabah İnciliz kabinesine sunacaktır. Bütçe burada münakaşa edilip görüşüldükten sonra Avam Kamarasına gönderilecektir.
Avam Kamarasında bütçe etrafındaki müzakerelerin tartışmalı olacağı da kaydedilmektedir.
M il ân od an bir görünüş : İstasyon civan.
Milano fuarı açıldı
Biiyiik rağbet gören resmî iştirakimiz yanında tüccarımızın bizzat alışveriş için bu yerlerde bulunması lâzımdır
MiMlao 16 nisan (Husus! muhabirimizden hava postasiylc) — Bir haftadan bert Milâno, 28 inci Beynelmilel Fuar münasebetiyle gene hareketli günlerini geçirmektedir.
Bu seneki fuara büyük rağbet vardır. Geçen sene 6500 kadar İtalyan firması fuara iştirak etmiş, bu yıl iştirak edenlerin sayısı 8000 i bulmuştur, Yabancı firmaların da sayısı 1858 den 3013 e yükselmiştir Yalnız bu rakamlar bile îtaiyanın harp sonrası kalkınma temposunu gösteren âmiller için bir nispet olarak ele alınabilir. Yabancı memleketlerin resmi iştirakleri de geçen sene 33 ken bu sene 42 ye yükselmiştir.
Yabancı memleket iştirakleri denilince bunlan iki grupta mütalâa etmek doğru olur. Bunlardan 22 tanesi doğrudan doğruya resmi veya hususî mahiyette, fakat muayyen bir idareyi temsilen fuarda yer almışlardır. Diğer 20 sı ise hususi firmaların idaresi altında kendi .bayraklarını fuarda temsil etmektedirler,
Fuar için 333,000 metrekarelik bir saha ayrılmış bulunuyor. Bunun bina yapılarak kullanılan kısmı 161,500 metrekaredir.
Harpten önceki Milano fuarlarıy-
la bugünkü fuan mukayese ettiğimiz vakit en büyük farkı ecnebi memleketlerin pavyonlarında görmek mümkündür. Harpten önceki fuarlarda ecnebi iştiraklerin ayn ayn memleket pavyonları olduğu halde yeni fuarda bunlar “Milletler Sarayf’nda bir araya toplanmıştır. Fuara Dommodossola kapısından girdiğiniz vakit ortası çimen ve çiçeklerle süslü geniş bir yol sizi doğruca fuann merkezine götürür. Burası serginin hem merkezi hem de en geniş meydanıdır. Meydanın bu gidiş istikametinde. sağ tarafta, kristalden yapılmış muazzam bir bina vardır, işte burası, bizim de pavyonumuzun bulunduğu Milletler Sarayıdır. Bunun karşısında meydanı çerçeveleyecek şekilde değirmi güzel bir başka bina mensucat ve giyim eşyasını ihtiva etmektedir,
Türkiyeye ayrılmış bulunan köşeyi, buradaki Türkiye Ticaret Ataşeliğiyle Ankaradan gelen ve başlarında Ticaret Bakanlığı müşavirlerinden Fuad İnal'ın bulunduğu bir heyet büyük itina göstererek hazırlamışlardır. İktisadi olduğu kadar İçtimai ve siyasi gelişmemizin örneklerini veren Türk köşesi bilhassa Türk - İtalyan paktının imzasının
V
I DnmmodoMola kapısından Milletler Sarayına doftrıı giden yoldan fuara bir nazar
hemen akabine rastlamak mazhariyetinin de ilâvesiyle hususi bir rağbete erişmiş bulunmaktadır. İtalya Cumhurbaşkanı başta olmak üzere seçkin ziyaretçiler daima bizim pavyonumuzdan ziyarete başlamakta ve tertip, tanzim bakımından haklı iltifatlarda bulunm ak tad ı rla r.

Sözlerimize son vermeden önce dış fuarlara iştirakimiz mevzulundaki görüşümüzü ilâve etmek isteriz. Resmi surette yapılan bu iştirakler Milletlerarası prestij bakımından faydalı oluyorlarsa da fiilî ticareti inkişaf bakımından zayıf kalmaktadırlar. İtalya bizim, pamuk başta olmak üzere, bir çok maddelerimize iyi bir pazardır. Bunu resmi ağızdan ve bu resmiyetin icap ettirdiği bitaraflıkta seçmeye kalkmadan verilecek adreslerle başarmak zordur. Bunun yerine veya bunun yanında tacirlerimizin bizzat firma olarak iştiraklerini temin ve tertip etmek lâzımdır. Bir çok memleket iştiraklerinde ve bilhassa yukarıda, ikinci grupta saydığımız pavyonlarda buna şahit o-Ilınmaktadır. Alıcılar bir mal üzerinde halis niyetle iş görmek için sual açtıktan vakit karşılarında hangisiyle bağdaşabilecekleri belli olmayan resmî bir adres listesi yerine hemen imzalamaya müheyya bir konturat ve bir tüccar buluyorlar. Bu ciheti dış sergilere iştirak mevzuuna ehemmiyet verdiğimiz ve hu iştirakleri oldukça geliştirdiğimiz bu devrelerde halletmeğe muvaffak o-lursak bütün bu emek ve fedakârlıklardan memleket yararına daha çok faydalar sağlayabiliriz. Çünkü, o-turduğumuz yerde müşteri beklemekle veya Ticaret Bakanlığı orada bir pavyon açtı diye malımızı satmak mümkün olmaz. Bunu tüccan-mız anlamalı ve her işi devletten beklemek Adetine son vermelidir. Buraya bize rakip olarak iştirak eden Mısırın Ticaret Bakanı Ab-dülhamit Haşan Bey bizzat fuara geldiği gibi pek çok pamukçular da resmi iştirake rağmen Milânoda bulunuyorlar.
Nisanın 27 ve 28 inci günleri fuara ziyaretçi kabul edilmeyecek ve bu iki gün yalnız fabrikacılar, zira-atçiler, yabancılar gibi fiili alış veriş yapacak insanların Fuarda birbirlerini görmelerine tahsis olunacaktır. Uçak seferleri sayesinde bir kaç saatlik mesafede bulunan MHA-no Fuarına tüccarımızın fiil! iştiraki için daha zaman vardır. Gerek resmî makamlar kolaylık ve teşvik bakımından ve gerekse tüccarımız önümüzdeki iyi mahsul yılını düşünerek harekete geçseler memleket kazanmış olur.
Malatya, Bursa ve Konya Ticaret Odalarına bazı yetkiler verildi
Ankaradan bildirildiğine göre, ithalât formaliteleri bakımından Trabzon Bölge Ticaret Müdürlüğüne ve aynı yer Ticaret Odasına bağlanmış bulunan Malatya Ticaret ve Sanay Odası, muamelelerde sürat ve kolaylığı temin için. Malatya İlinin Bölge TİCAret Müdürlüğüne taalluk eyleyen İşlemleri bakımından Mersin Bölge Ticaret Müdürlüğüne ve İthalât formalitelerinin Ticaret Odalarına müteallik muameleleri hususunda Mersin Ticaret Odasına bağlanmıştır Bursa iline ait işlere münhasır kalmak üzere, Bursa Ticaret ve Sanayi Odasına da yetki verilmiştir.
Bu arada ticaret odalarına verilmiş bulunan görevlerin ifası hususunda, yalnız Konya iline alt işlere münhasır kalmak üzere, Konya Ticaret ve Sanayi Odasına da yetki tanınmış ve ayrıca halihazır yol durumunun arzettlği imkân, sürat ve kolaylıklar gözönüne alınarak, bu ilin Bölge Ticaret Müdürlüğü salâhiyetine müteallik İşlerinin doğrudan doğruya Ekonomi ve Ticaret Bakanlığınca görülmesi kararlaştırılmıştır.
Çukurovada hububata faydalı yağmurlar
Adana 16 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Adana bölgesine son günlerde sürekli şekilde yağan yağmurlar. bilhassa hububat için çok faydalı olmuştur. Bundan sonra her hangi bir Afet olmazsa, hububatın bu yıl bütün Güney Anadoluda pek bereketli olacağı alâkalılarca teyid edilmektedir.
Yağmurlar erken ekilmiş pamuk tarlalarında fazla miktarda au toplanmasına da sebebiyet verdiğinden, tohumların çürümesi ihtimaline karşı, bir çok yerlerde ekili arazinin sökülmesine başlanmıştır. Bu tarlalara bir kaç gün sonra yeniden tohum serpilecektir.
Keza yağmurların müsaadesizliği yüzünden henüz ekıiememiş pamuk tarlalarının ekilmesine de önümüzdeki günlerde başlanacaktır. •
Kum üzüm rutubet dereceleri indiriliyor
İzmir 15 (Hususi muhabirimiz bil* diriyor) — Kabuğunun inceliği, şe-ker nispetinin yüksekliği ve hususî lezzetiyle cihan pazarlarında rakiplerine nazaran kalite üstünlüğü arşeden çekirdeksiz kuru üzümlerimizin kısa bir zamanda şekerlenmesi öte-denberi şikâyet mevzuu olmaktadır» Bu şekerlenmenin başlıca âmilini,müstahsil tarafından kuru olarak teslim edilen üzümlerin, mutavassıtlarsa, a-ğırhktan kazanmak maksadiyle ıslatılması ve ihraç evlerinde manipülâs-yon sırasında yıkandıktan sonra iyice kurutulmaması teşkil eylemektedir»
İzmir İhracat Başkontrolörlü-ğünde, M intaka Ticaret Müdürünün başkanlığında Kuru Mev’ve ihracatçıları Birliği, İzmir Tivaret Odası, İzmir ve Manisa Borsa]an mümessillerinin iştirakiyle yapılan toplantıda aşağıdaki kararlara varılmıştır.
1 — Azami rutubet haddi ile mukayyet olmaksızın, çekirdeksiz kuru üzümlerin ıslatılması memnu olmalı ve bu cihet gerek Kontrol Teşkilâtınca ve gerekse mahalli teşekküller-ce yakinen takip edilerek mütecasirleri hakkında şiddetli cezalar tertip olunmalıdır. Böylelikle, müstahsil tarafından iyice kurutulduğu için azam! rutubet nispetlerinin 2 veya 3 derece altında bulunan üzünrılere bu nispetler dahilinde su verilmesinin önlenmesi mümkün olabilir.
2 — Gerek borsalarda muamele gören ve gerekse borsalar halicinde alınıp »atılan, yağmur yemişler dışındaki çekirdeksiz kum üzümlerle, 9 numara ve muadili Standard tiplerin azam! rutubet nispetleri yüzde 15 olmalıdır. 7 ve 8 numaralı standani tipleri» muadillerinin azami rutubet nispetlerinin yüzde 16 da ipkası şimdilik zaruri görülmüştür.
GEÇEN hafta içinde memleket bordalarında mevcut mallann tasfiyesi devam ederken, tüccar, yeni sene mahsulü hakkında da yeni bağlantılara ve hazırlıklara girişmiştir. Bu suretle eski mahsul senesinden, yeni mahsul senesine geçiş safhasında. umumiyet itbiariyle borsalarda, stoklan azalan muayyen maddeler üzerine hareketler olmuştur.
Geçen hafta da bu sütunlarda yazdığımız gibi, istihsal bölgelerinde havaların müsaJt gitmesi, kırkım İşlerini kolaylaştırmıştır. Bu suretle tüccar, istihsal bölgelerindeki adamları vaaıtaaiyle mahsulün miktarı ve kalitesi hakkında daha doğru malûmat almaya muvaffak olmuştur, ilk tahminlerde olduğu gibi, tiftik mahsulünün 5 milyon kilodan fazla olacağı anlaşılmaktadır.
Yeni sene mahsullerinden buğday ve arpa hakkında da İstihsal bölgelerinden İyi haberler gelmektedir. Hububat tacirlerinin tecrübe ve müşahedelerine göre, buğday istihsali, hakanda kati hüküm vermeden evvel, mayıs yağmurlarını beklemek lâzımdır. Bilhassa Orta An&dokı gibi buğday istihsalinde büyük r mevkii olan yerler için, mayıs yağmurlarına ihtiyaç görülmektedir. t
İSTANBUL
Geçen hafta içinde İstanbul Ticaret Borsacında yalnız av rltarj hareketli bir durum arzetmiştir. Ticaret Borsa») kayıtma göre, mevsim başından, hafta sonuna kadar Amerika, •.illere. Almanyaya yalnız 7.000 adet sansar sevkedllmlştir. Bu etle sıcak bölgelerin sanaar derileri daha fazla rağbet gör-şlür. Dış memleketlere sevkedllen av derileri arasında porsuk, v>an derileri de bulunmaktadır. Yalnız bu grupun İçinde tilki :risi, durgun bir devre geçirmektedir.
Hafta içinde fındık, kararsız bir manzara arzetmlştlr. Esasen kasa tAbi fındık partilerinin elden ele geçerek, fiyatının yüksel, lesl, dış piyasalardan olan teklifleri tahdit etmişti. Son defa •tarak da Avrupada Paskalya yortuları esnasında da, dış plyaaa-ırdan teklifler tamamiyle durmuştu. Hafta sonunda da Pas. /calyanın geçmesine rağmen, tindik fiyatları gene karasızlıktan kurtulamamıştı.
Yağlı tohumlar grupuna gelince, geçen haftada da yazdığımız gibi, ayçiçeği, susam, keten tohumu fiyatlarında gerileme baş
Borsa ve piyasalarda haftalık vaziyet
göstermiştir. Esasen piyasaya arzedllen mallar da. kalite itibariyle iyi mallar değildir. Filhakika yüksek kalitedeki mallar, şimdiye kadar elden çıkmış bulunmaktadır.
İZMİR :
İzmir, 16 (Hususi muhabirimiz telgrafla bildiriyor) — İzmir Ticaret BorsasındA çekirdeksiz kuru üzüm, hafta ortasına kadar Ingiliz mubayaasına intizaren sakin bir durum arzetmlş ve fi-tarda gerileme devam ederek, (9 numara) 47 kuruşa kadar düşmüştür. Fiyatların böylece gösterdiği müsait durum Üzerine Holânda ve Mısırdan küçük partiler halinde siparişler gelmeye başlamıştır. Diğer taraftan Fransanın. üzüm ve İncir ithalini serbest bırakması, bu memleketten de siparişler alınmasına imkân vermiştir, ihraç evlerinin bu siparişleri yerine getirmek maksadiyle haftanın ikinci yarısında, borsada alıcı vaziyetine geçmeleri, piyasayı hareketlendirmiş ve fiyatlarda yükselme temayülü görülmüştür. Fransanın üzüm ithalini serbest bırakması, piyasada İyi karşılanmıştır. Fransa, her ne kadar mühim bir üzüm alıcısı değilse de, yapılacak »atışların piyasayı deatekilyeceğı şüphesizdir. Hafta sonuna kadar Fransaya »atılan takriben 400 ton üzümün fiyatı, Ingiliz fiyatının bir buçuk kuruş kadar Üstünde teşekkül etmiştir. Ingiliz mubayaasına gelince tamirdeki mümes-sillinin Taşe Nezaretinden tip, miktar ve tesellüm müddeti hususlarında istediği talimat henüz gelmediğinden, mubayaaya başlanamamıştır. Alâkalılar, İngiliz Parlâmentosunda bir milletvekilinin piyasada üzüm bulunmamasından şikâyet etmiş olmasını ileriye sürerek, bu memleketin âcil üzüm ihtiyacına işaret etmektedirler. Nezaret cevabının daha fazla geclkmlyerek, nihayet bir iki gün içinde geleceği umulmaktadır. Hafta zarfında Ka-nadaya ezme ve Mısıra Lerida tipi işlenmiş ve natürel incir «evkiyatı devam ettiğinden, esasen stoku çok küçülmüş bulunan incir piyasası, sağlamlığını muhafaza eylemiştir, îngilterenin İş
lenmiş tacirden sonra natürel tacir ithalini ve umum! açık lisansla serbest bırakması, piyasada memnunluk yaratmıştır, önümüzdeki sene için bunun iyi neticeler vereceği zannedilmektedir. Malûm olduğu veçhile, ikinci Dünya Harbinin başından beri Ingiltere, diğer birçok maddeler meyanmda işlenmiş ve natürel İncir ithalâtını da İaşe Nazırlığı eliyle yapmaktaydı. Bu sene, mevsim başında İşlenmiş inciri serbest bırakması Üzerine, bu piyasa, memleketimizden külliyetli miktarda İşlenmiş tacir mubayaa etmiştir. Stok miktan, 600 ton kadar olan ve uzun zamandan beri ahcısız bulunan hurda İncir için de Fransa Hükümetinin aldığı son serbest İthal kararı üzerine, bu memleketten soruşturmalar başlamıştır. Hafta zarfında alıcı piyasalardan gelen pamuk siparişlerinin fiyatlarına muvazi olarak, borsada pamtifk fiyatlarında gerilemeler kaydedilmiştir. Bilhassa, İkinci ve Üçüncü Akalalarda, bu gerilemeler, evvelce yaptığımız işarete uygun olarak, ehemmiyetli nispetlerde vuku bulmuş tur. Fransa, ikinci ve Üçüncü Akalalarla alâkalanmakta; _ Çekoslovakya, küçük partiler halinde birinci mal mubayaa ölmektedir. Almanya, hâlâ alıcı vaziyete geçmemiştir. Hafta zarfında pamuk yağı piyasası gevşek bir durum arzetmiştir, Son zamanlarda yağı ve pamuk çekirdeği fiyatlarında görülen düşüklük muvacehesinde pamuk yağı fiyatının yeniden gerilemesi beklenmekte ise de. fabrikaların ellerindeki külliyetli miktarlardaki çekirdek stoklarının yüksek maliyetli olması, sukutu frenlemektedir. Yegâne alıcı otan pamuk yağı fabrikalarının alâkasızlığı yüzünden, hafta içinde borsada pamuk çekirdeği, tam bir durgunluk göstermiştir.
ADANA :
Adana, 15 (Hususi muhabirimi telgrafla bildiriyor) — Adana Bordasındaki satışlar, bu hafta bilhassa pamuk ve pamuk tohu-
mu’na inhisar etmiştir. Haftanın birinci günü olan 10 nisan pazartesiden bugüne kadar, borsada 487.042 kilo pamuk satılmıştır. Satışlar, birinci derecede Üçüncü Akala Üzerine olmuş, fiyatlar 140 kuruştan 162 kuruşa kadar çıkmış, inmiştir, tklnc.l Akala 155 İlâ 170 kuruştan, Birinci Akala ise 175, 180, 185
kuruşa gitmiştir. Alıcılar, sıra ile başlıca, Slimerbank, MUM Mensucat Fabrikası, Alber Amado, Jorj Zablit, Gılodo ve Ömer Sabancıdır. Haftanın son günü olan bugün, Birinci Akala âzami 185 İkinci Akala 168. Üçüncü Akala 147, makine parlağı yerli 153, makine temizi yeril 135 kuruştan kapanmıştır. Pamuk kampanyasının açılış tarihi otan 1 ağustos 1949 dan bugüne kadar borsada ve puzar yerinde satılan pamukların cinslerine göre miktarı : Akala 20.509, Yerli 4.704, Kutlu 5 256. Koza 1.534 tondan ibarettir. Kampanya sonuna gelmiş olmamıza rağmen, elde mevcut pamuk stoktan İse toparlak hesap 20 bin tondur. Fiyatların mütemadiyen düşmesi karşısında henüz hiçbir yabana alıcı yoktur. Pamuklarımızın yabancı piyasalara nazaran pahalı olduğu hakkmdakl haberler, hakikate uymamaktadır. Amerikan Midllngi Baz fiyatının (dolar 280 hesabiyle) 105 ita 200 kuruş arasında dolaştığına bakılırsa, navlun ve sigorta fiyatlarının da ilâvesiyle Fob 202, 207 kuruşa verilebilecek Çukurova pamuklarının Adanada azam! 105 kuruştan satıldığı gözönüne getirilirse, pahalılık İddialarının asılsızlığı kolayca anlaşılır. Bütün bir hafta içinde keza Adana Borsnaında 12 kuruştan 64.440 kilo Akala pamuk tohumu, 7 kuruştan 2.000 kilo yerli pamuk tohumu, 36 kuruştan 11.750 kilo keten tohumu. 61 kuruştan 4.000 kilo susam muamele görmüştür. Pamuklarda olduğu gibi, bu yağlı haneler üzerindeki satışlar da devede kulak bile değildir. Piyasa, umumiyetle durgun ve endişelidir.
TR/ ON l
Trabzon, 16 (Hususi muhabirimizden telgrafla) — Hafta içinde fındık piyasası sağlam ve yükselmeye meyyal bir vaziyet arzetmiştir. Bunun sebebi, haklkt bir alış verişten ziyade, Almanyaya büyük Batışların yapılacağı hakkıııdaki şayialardı. Hafta sonuhda bu şayiaların teyit edilmediğini gören piyasa gevşektir ve önümüzdeki haftaya bu mütereddit hava içinde girilmektedir.
Sayfa ö
YENİ IS T AN BU L
17 Nisan İPM
Parisin
Siyah dantellerle kaplı
haberleri
Paris yeni moda
★ Kırlarda takılan kolyeler büyük incilerden yapılıyor
★Bilezik şeklinde mendil: Bu. ipek muslinden bir mendildir. Dirseğin üst kısmına bağlanan bu mendilin ucunda büyük bir papatya vardır
★Bir çok büyük terzide, ufak bir tadilâtla yeni bir elbise haline giden takımlar mevcuttur. Sabah giyilen yeşil bir tayyörün eteğine organtinden ikinci bir bol etek geçirerek gayet zarif bir gece elbisesi meydana getirebilmektedir. Bu ikinci etek şampanya rengi, yeşil ve kırmızı organtinden yapılmıştır.
★Lâcivert gabardinden tayyör ile, süslü kahverengi üzerine beyaz nok tali bir eşarp ve aynı kumaştan yapılmış eldivenler giyiliyor.
★Gece için yeni çantalar: Satenden ıhlamur yeşili kapitone çantalar Üzerlerinde eski ve kıymetli kurdelelerden süsler vardır.
★înce pliseli kısa eteklerle yünle karışık şantung ve dantel bulûzlaı çok giyiliyor.
★ Düz olan mantoların pensleri deri veya madendendir. Bu çeşit parde sülerde düğme yoktur.
★Kumaşlarda da bir yenilik göze çarpıyor: Renkli garnitürlerle gıyi len siyah krepler moda.
★Mühim bir yenilik: Koyu renkli alpagandan yapılmış bir mantonun astarı beyaz pikeden yapılmıştır.
★Plâj için hasırdan yapılmış bir çanta: istenildiği takdirde katlanı labilen bu çantanın kullanılışı çok pratiktir.
★Şark memleketlerindekini andıran çok ince hasırdan örülmüş vualet ler göze çarpıyor.
★Şantung, tisor ve bilhassa 1920 senesinin modasını hatırlatan puanlı ve bilhassa ekose muslin çok moda.
Maud ve Nano’nun kreasyonu. Tabiî iri hasırdan olan bu şapka nın üzerindeki iki kanat da hasır Handır. Köse Valols’nın modeli.
★1949 senesi tayyörüne yeni bir hava vermek için bir hasır şapka ve ”pied de poules ' dan kısa eldiven giymek kâfi.
gene size bağlı bir şeydir
Siyah hasırdan üçgen şeklinde bu büyük şapkanın saçakları rafyadandır. Köse Valols’nın nıodelL
★Süetten yapılmış pratik bir eldiven; bileğinde modem fermuarlı bir cep var. Bu cebe bilet konuluyor.
San hasırdan olan bu şapkanın fi yonglan grogrendendir. Legroux-nun kreasyonu.
Beyaz hasır ve puanlı mavi beyaz sura Maud Roser ta rafından bu güzel şapkayı meydana getirmek için kullanıldı.
★Renkli lake sicimden örülen bere, çanta ayrı bir yenilik teşkil ediyor.
★Bir kaç seneden beri pek rağbette olmayan dantel, elbise, etek ve eşarplarda tülle karıştırılarak kullanılıyor.
Y ukarıda ve aşağıda M Al I) et NANO'nııı İki güzel şapkası.
Beyaz payetlerle örtülü bir hasır landa bir çiçek demeti ve Paradi tüyleri vardır
Bu model Rose Vftlols’nındır.
BİRÇOK kadınların gözünde Paris, kıymetli ve nadir kokulan, büyük terzilerin elbise ve kürklerini, kıymetli aksesuarları canlandırır. Fakat, bunlardan başka bir şeyi ile meşhurdur: Şapka. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, en güzel şapkalar Paris’tedir. Başka memleket veya şehirler, güzel saraylara, eşsiz manzaralara sahip olmakla övünebilirler, fakat Paris asırlardan beri, mûtena bir zevkin merkezidir. Paris diyorum, zira belki biraz acayip bulacaksınız amma, insan Paristen 5-10 Km. ıı-zaklaşarak onun havasından ayrılırsa, peri kızlarının ellerinden çıkmış kadar güzel ve zevkli olan bu şapkaların, herhangi bir başka şehre gittikleri zaman mânalarım ve cazibelerini kaybettiklerini görür. Halbuki, bu peri terziler nereden gelirler bilir misiniz? İçlerinde Parisli olanları çok azdır, hemen hemen ekseriyeti Fra usanın hücra bir köyünde veya Avrııpauın öteki bucağında doğmuşlardır. Bir gün Paris’e gelmişler ve şehrin cazibesine kapılarak bir dalıa bu güzel şehirden ayrılmamaya azmederek içlerinde en beceriksiz olanları dahi dikiş dikmeye gayret etmiş a e neticede kendi sahalarının birer dehası olmuşlardır. İşte her sene Paris'in orijinal şapkaları bu insanların buluşlarının mahsulüdür. Esrarengiz bir şekilde ortaya çıkan bu yenilikler hep, yerleri unutulmuş iğneler ve renkli fötr parç&aİriyle dolu olan loş atölyelerden doğar. İpekli bir kumaşı veya hasırı başa sararlar, bükerler, derken bir yerini keserler, solundan veya sağından şişirirler sonra üzerine bir kuş kanadı veya bir koca çiçek koyarlar, mucize hakikat olur. Sonra bu şapka hafif güzel bir mankenin başı üzerine oturtularak bir çok şık ve güzel hayanla dölü salonlara gönderilir. Dünyanın dört bir tarafından bu şapkanın modelini memleketlerine götürmek içjn gelen insanların doldurduğu bu salonda, gözler dikkatle şapkaların ü-zerine dikilmiştir. Paris Büromuzun bize yolladığı luı resim sayfası size biraz olsun fikir verebilecektir. Karakterinize, yüzünüze giden şekli seçerek, şnpkacınıza tavsiye etmek size düşer. Bazan bir şapkaya şahsiyetinizden bir şey eklemek isteyince ona ufak bir süs ilâve etmek veya çıkarmak yetişir. Meselâ, bazan eski bir ipekli kumaş, dantel veya altın yaldızlı İşleme ilâve ederek bir şaheser meydana getirebilirsiniz. Fakat orijinal ve fantezi bir hava yaratarak herkesin sizin için: "şık bir kadındır" demesi
beyaz pikeden yapıl mı? gayet güzel bir şapka — Rose Valois.
Herkes bir şapka giyebilir
İÇİNİZDE güzel bir hasıra ve-1 ya kıymetli hlr fötre sahip olmayanlar müsterih (»Isunlar. Güzel bir şapka meydana getirmek İçin unutulmuş eski bir e-şarp; bir nıpfre karton veya tela, bir kurdelâ... kâfi. Şayet becerikli değilseniz ve muhakkak bir şapkanız da olsun istiyorsa» nız, alacak paranız yoksa, peçen senek] şapkalarınızdan birinin Üzerine açık renkli bir I-pekll kumaş. veya puanlı, yahut da ipekli siyah kadife geçirecek olursanız, biraz olsun isteğiniz .verine pellr.
MODACILAR ve terziler çok ■"■seyahat ederler ve her gittikleri yerden de yeni bir takım buluşlarla dönerler. Türkiye eski güzel kumaşları ile Paris terzilerini ziyadesiyle çeker. Bu zengİDİiğin kaynağında bulunan birler, şapkamıza, elbisemize, nece tualetlerlmlze, Paris’in elbise ve şapkalarına liiks bir eda veren şark havasını neden vermeyelim ve elimizde olan bulunmaz servetten neden istifade etmeyelim ?..
★Pierre BALMAtN’in “7 gün. 7 etek” İsmini verdiği yeni elbisesi çok beğenildi. Beyaz pikeden yapılmış bir eteğin üzerine çeşitli renkli tül konulabiliyor; mor, mavi, yeşil, sarı, pembe eteklerin üzerinde de siyah dantelden bir etek daha var. Her renkli etek tek başına giyilebilir. Elbisenin korsajı siyah ipek jersedendir.
İT NUnSı İOSO
Sflyfa T
YENİ İSTANBUL
Alırken etiketteki GÜNEŞ alâmeti farikasına
DİKKAT EDÎNİZ !
HİÇ BÎR İTERDE HALEFİ ve ŞUBESİ YOKTUR
SAYIN HALKIMIZA
I Türkiye Kömür Satış ve
I Tevzi Müessesesinden :
■ 1049/50 Tevzi kampanyası sona erdiğinden 15. .4.1950
■ sabahından itibaren sobalar için kok kömürü satışlarına nihayet verilmiştir. Bilgi edinilmesi rica olunur. (4716)

Balıkesir Valiliğinden
Bandırma Özel İdare Akarlarından, şehir istasyonu yanında ve sahile 120-25) metre mesafede (490) metrekare arsa üaerine betonarme olarak inşa edilmiş üç katlı ve alt katında (2) dükkânı (1) gazino (1) lokanta, (2) oda (3) kumalı bir banyo dairesiyle (3) hal A, ikinci katında (151 oda. (3) duşlu banyo ile ayn ayn halâ, üçüncü katında (14) oda, (2) duşlu banyo, ayrı ayn (3) halâ ve aynca (1) kule odası ve (2) koridoru ve (1) tavanaraaı ile. (50) metre karelik bahçesi bulunan otel binasının mülkiyeti kapalı zarf usûliyle satışa çıkarılmıştır.
Binanın tahmin bedeli (222.770ı lira geçici teminatı (12380) liradır. İhale bedelinin birinci taksiti peşin, yani ihale tarihinden itibaren 15 gün içinde, bakiyesi altışar ay ara ile iki taksitte ödenecek ve para tamamen Özel îdare veznesine Ödeninceye kadar otel binası Özel İdare namına birinci sıra ve birinci derecede ipotek edilmek şartlyle ferağ olunacaktır.
Otel binasının ikinci katında özel İdarenin işgal ettiği (4) oda ihale tarihinden itibaren Üç ay içinde boşaltılacaktır, Alt kattaki iki dükkân kirada olup bunun haricindeki kat ve odalar boştur.
Îartnamesl her gün İl Daimi Komisyonunda görülebilir, hale 4.5.1950 tarihine rastlayan perşembe günü saat 15.30 da Balıkesir İl Daimi Komisyonunda yapılacak ve teklif mektupları ihaleden bir saat evveline kadar komisyona verilmiş bulunacaktır. (4677),
SATILIK '
ÇOK GtİZEL BÎR YALI
Bogaziçlnin en güzel bir yerinde, Yenıköyde, iskeleye yakın SEFARETHANE. KLÜP, OTEL. KLİNİK olmaya elverişli. muntazam nhtımlı. güzel bahçesi, husus! garajı, kalorifer tesisatı, parke döşemesi, telefon ve her türlü konforu olan bir yalı satılıktır.
Müracaatler mektupla: Galata Posta Kutusu 1555
Telefonla: 40465

Devlet Denizyolları İlânları
1 — idaremiz ihtiyacı için kontinü cereyanlı arklı 31 adet gemi projektörü kapalı zarf usuliyle satın alınacaktır,
2 — Eksiltme 2.5.1950 sah günü saat 15 te Tophanede Genel Müdürlüş Alım Satım Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Tasarlanmış değeri olmıyan bu malzeme alımında isteklilerin teklif edecekleri mal bedelinin % 7.5 nispetini güvenme olarak hesaplamaları ve eksitlmeden önce komisyondan alacakları bir yazı İle güvenme paralarını idare veznesine yatırmaları ve şartnamede yazılı belge ve makbuzlarını teklif mektuplarını ihtiva eden kapalı zarflarına koymaları.
4 — Şartnamesi hergün komisyondan parasız olarak alınabilir,
5 — Kapalı zarflar eksiltme günü saat 14 e kadar komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde verilmiş olmalıdır. (4244)
Kelepir konforlu bir kat
Beyoğlu, Taksimin merkezi bir yerinde asansör ve kaloriferli, denize nazır çift daireli 9 sr odalı bir apar-tıman katı satılıktır.
Müracaat; Tel; 41871
ANKARA Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergün ilk uçakla Ankaraya gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen “YENİ ÎSTANBULMun ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzularını Ankara Büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve ilân kabul etmektedir. Acele ilânlar telefonla İstanbul* bildiı ilmektedir.
Ankara Büromuzun adresi:
Kâzını Özalp Cad. No. 1/9 İlgar Apt.
Telefon: 16112 YENİŞEHİR
İLÂNLARINIZI VERMEZDEN EVVEL
YENİ
İSTANBUL
İLÂNCILIK LİMİTED
ŞİRKETİNE SORUNUZ.
SİZE EN MÜNASİP VF. DOĞRU YOLU GÖSTERİR.
Illllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll

Vadesiz Tasarruf Hesaplan
YILI İKRAMİYELERİ
1950
İSTANBUL
Ayrıca
200,000 liralık
ve ANKARA’da
PARA İKRAMİYELERİ
Ev kazanan isterse bedelini alabilir.
Acele 150 Liralık bir hesap açtırınız.
( *
Her 150 lira için ayrı bir kuria numarası verilecektir. 10 Mart, 15 Mayıs çekilişlerinde yalnız para İkramiyeleri, 30 Haziran, 31 Temmuz, 29 A&UBtosf 30 Eylül, 28 Ekim, 30 Aralık çekilişlerinde İse bazılarında İkişer ev olmak üzere hem ev, hem para ikramiyeleri vardır.
İkramiye Giriş Şartlarını Bankalarımızdan öğreniniz.

İSTANBUL
DEFTERDARLIĞINDAN :
Kıymeti Teminatı
Dosya No. C i n ■ i Lira Lira
5213—1663 Kartal Maltepe nıah. Gülsuyu so. 18 pafta, 316 ada. 17 parsel eski 4029 kapı sayılı 918 M2 tarla. 643 51
5213—1664 Kartal, Maltepe mah. Gülsuyu ao. 18 pafta, 316 ada, 19 parsel eski 4029 kapı sayılı 918 M2 tarla. 550 42
5213—1665 Kartal, Maltepe mah. Gülsuyu bo. 18 pafta, 316 ada, x20 parsel eski 4029 kapı sayılı 1824 M2 tarla, 1100 83
5213—1684 Kartal. ı Maltepe) Altayçeşıne mah. 27 pafta, 382 ada, 4 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1013 M2 tarla. 1150 87
5213—1685 Kartal, (Maltepe) Altayçeşme mah. 27 pafta, 382 ada, 3 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1832 M2 tarla. 1100 83
5213—1686 Kartal. (Maltepe) Altayçeşme mah. 27 pafta, 382 ada, 2 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 2502 M2 tarla, 1500 113
5213—1687 Kartal, I. Maltepe) Allayçeşme mah. 27 pafta, 382 ada, 1 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1862 M2 tarla. 1100 83
5213—1394 Kartal, (Maltepe) Altayçeşme malı. 27 pafta, 388 ada, 7 parsel esty J680/2 kapı sayılı 1602 M2 860 65
tarla. - ~~ ı
5213—1397 Kartal, (Maltepe) Altayçeşme mah. 27 pafta, 388 ada, 6 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1602 M2 Urla. 850 64
5213—1398 Kartal. (Maltepe) Altayçeşme mah. 27 pafta, 392 ada, 1 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1224 M2 tarla. 620 47
5213 1399 Kartal. (Maltepe) Altayçeşme mah. 27 pafta, .391 ada, 30 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1440 M2 tarla. 750 57
5213—1400 Kartal. (Maltepe) Altayçeşme mah. 27 pafta, 391 ada, 29 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1188 M2 tarla. 600 45
5213—1499 Kartal, (Maltepe) Altayçeşme malı. 27 pafta, 384 ada, 67 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1042 Mİ2 tarla. 521 40
5213—1395 Kartal, (Maltepe) Altayçeşme mah. 27 pafta, 391 ada, 28 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1125 M2 tarla. 570
5213—1411 Kartal, (Maltepe) Altayçeşme mah. 27 pafta, 302 ada, 23 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1196 M2 tarla 600 45
Yukarda yazılı gayrimenkullar 10.5.1950 çarşamba günü saat 15 te Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayn açık arttırın» ılc satılacaktır, İsteklilerin nihayet saat 15 e kadar yatıracakları teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlnriyle satış günü komisyona, fazla bilgi için sözü geçen müdürlüğe başvurmaları. (Teminatlar önceden de yatırılabilir). (4661ı
SULZER FRERES S. A
Ahiren limanımıza gelmiş olan Fransız bandıralı
la marseillaise
adlı en modern seyyah gemisinin mücehhez olduğu cem'an .81000 beygir takatindeki a-na ınotöıler He yardımcı motörler İsviçre’de Winter-thur’da kâin
fabrikası tarafından İmal dllmlştlr
Türkiye’de Umumî Bayii:
Âdil Gabay ve Albert Koenka
Mühendis Yurdu
Galata, Yüksek Kaldırım Cad. No. 80
MÜZELER
BUGÜN AÇIK OLAN MÜZELER
İSTANBUL
AtatUrk İnkılâp Müzesi: 10.12. 1447.
Topkapı Sarayı (Telf. 21000ı Û.30-1T.
Ajannfyar (Trif. 217B0) 10-14.
Belediye Müzaşl 10-12, 14-17
Kardeşler.
Trvfik Fikret Afi) an Müzesi: 10-12, 14-17. (
İZMİR
Arkeoloji Müzesi (3324) 9-12,
13 30-17.
TİYATROLAR
İSTANBUL
ŞEHİR TİYATROLARIı
DRAM KISMI: Temeli Yok.
KOMEDİ KISMI: 20.30 da Üvey Kardeşler.
MI A.MMER KARACA OPERETİ : Temeli Ynk
YENİ HES OPERETİ: Temeli yok
KONAK PAVYONUı Ispanyol at-rsksyon trupu.
ANKARA
BÜYÜK TİYATRO (10370) Temeli Yok.
KÜÇÜK TİYATRO (11160) Temeli Yok.
GAR OAZlhOSr — Paris JUvtt Heyeti.
PAVYONDA — keiyui Akrobatları.
İZMİR
•BHİR TİTA-TRO»!. Oyunen.
teklerl. (Klasik batı müziği). 22.45 Haberler. — 23.00 Dans mü-zlfcl (pl). — 23.30 Programlar ve Kapnniş,
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR:
LONDRA :
BETOÖLU CİHETİ
ATLAS (40835) K«n DAvm.i,
AKIN ı8O718) 1—L«yiA U« Selma, 2 —■ Yeşil Korsanın Kızı,
ALMAZAII (42502» 1 - Yılmaz
Kahraman. 2 — Yeşil Cehennem Kahramanlan,
AR (44394) Karanlık Geçit.
EÜHAMRA (43595) Karanlık Geçit.
İPEK 144289) Vahşi Koşu (Renkli-Türkçe).
İNCİ (»4505) 1 — Kahraman Yüzbaşı. 2 — Asilzade Silâhşor.
LÂLE (42595) Ateşten Gömlek (Türk filmi).
MELEK (40WW) Aşk Adaai.
SARAY (41559) 1 — Kanlı İzdivaç 2 — Geceler Hâkimi.
SVATPARK (83143) 1 — Kara Ok 2 — Meksika Çiçekleri.
SÜMER (42851) Üç Aşk Aranın-da.
8ARK (40380) İstanbul Geceleri.
ŞIK (43725) 1 — Aslen Yürekli
Çavuş. 2 — Yarışlar Kıralı.
TAKSİM (43191) Karadeniz Postası.
TAN 1 — Ölüm Gemisi. 2 — 8lrk Kıralı.
YENİ (84137) 1 — Altına Hücum.
2 — Tarzan Ormanlar arasında.
ÜNAL (40366) 1 — Macera Limanı 2 — Altın Kafes.
YILDIZ (42A47) Sevimli Haydut.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — intikam
(Arap filmi), 2 — Bu Kadın Mücrimdir.
AYHl (21917) l — Klng Kong (Türkçe), 2 — Malda (Arap filmiı
AZAK (23542) 1 — VaUn Kurtaran Aslan. 2 — Kadın Cellâdı.
ÇEMBERLİTAg (22513) İstanbul Geceleri.
FERAH İstanbul Geceleri.
HALK 1 — Kapıya 99. 2 — Lorel
Herdi Knn Kardeşler, İSTANBUL (22367) 1 — Akdeniz
Korsanları. 2 — Kaptan Siroko.
3 — İki Cingöz Haremde, KISMET (21904) 1 — Mihracenin
Gözdesi. 2 — Hint Mezarı. .MARMARA (23*60) 1 — Aşk Bes-
tesi. 2 — Yanlış Hüküm.
MİLLİ (22962) Bu Kadın Mücrimdir. 2 — İntikam. •
Tî RAN (22127) 1 — Vatan Kur-taran Aslan. 2 — Kadın Cellâdı.
YENİ (Bakırköy 16-126» 1 — Vurun Kahpeye. 2 — Kahveci Güzeli.
KADIKÖY CİHETİ
HÂLE (60112) 1 — Va»an Haini.
2 — Bir Sipahinin Romanı. OPERA 1 — Kanlı Döşek, 2 —
Eski Eğlenceler (Türk filmi). SÜREYYA (665*21 1 - Rsklbeler.
2 — Her Şafakta ölürüm.
YELDEGİRMBNİı 1 — Korsanın
Aşkı, 2 — Günahımı Ödüyorum.
ANKARA
KUS (14071» Yuvam
SÜMER (14072) 1 — Suçsuz Mahkûm 2 — Suçsuz Mahkûmun İntikamı
ULUS (22294) Yaban Gülü
YENİ (14040) Aşk Adası
tZMİR
ELHAMRA’ Şanghayh Kadın.
LALE 1 — Çöl Silâhşorları. 2 — Günah Çocuğu.
TAYYARE* Lüküs Hayat.
TAN 1 — Çöl Silâhşorları. 2 — Günah Çocuğu.
YENİ Lüküs Hayat,
KARŞIYAKA OIXET 1
M ELEK t 1 Kan Kalesi. 2 — öldüren Gözler.
M MF.l( Kılıçların Gökeslndo.
R A D
°YENİ İSTANBUL,, un bıiRÜn İçin tavsiye ettltl programlar: DAHİLDE:
Saat: 19 20 Istnnbul-Sonatlar-Beethoven programı. — 20.30 A nkarA-Rftdvn Senfoni Orkestrası Konseri. — 21.15 latanbul-Fasıl Heyeti Konseri, — 22 00 Îstanbul-Klâslk müzik dinleyici İstekleri.
HARİÇTE]
Saat; 10,00 Londra-Krallyet Fi-Isrmonl Orkestrası Konseri. — 21.00 Lnndra-Fran» Ltszt ln e-serlerlnden.
C Z A N
EMİNÖNÜ ;
ANKARA (23432) Mark Twaln’ın maceraları
BÜYÜK (15031) Ataştan Gömlek
CEBECİ (13646) Atlantld
PARK (11131) Yuvam
ANKARA ;
Saat: 7.30 MS. Ayarı, — 7.31 Vals, Polka ve Paso dobleler (pl). — 7.(5 Haberler. — 6 00 Salon orkestraları çalıyor (pl). — 8 25 Günün programı. — 8.30
Operet müzikleri (pl.)
12.28 Açılış ve Program. — 12.30 Hamal ve Şarkılar — 13.00 Haberler. — 13.15 Çeşitli Melodiler (pl). — 13.30 Öğle Gazetesi. 13 15 Rltmcller (Pl.) — 14.00 Hava Raporu. Akşam Programı ve t Kapanış.
17.58 Açılış ve Program. — 18.00 M.8. Ayarı. — 18.00 Dans Müziği (pl). — 18.30 Konuşma-KI-tnp saati. — 18.45 Film yıldızları söylüyor (pl.) — 19.00 M.S. Ayarı ve Haberler. — 10,15 Geçmişte bugün. — 19.20 Şarkılar. —
10.45 Tarihi Türk Müzlftl. —
20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Radyo Senfoni Orkestrası. —
21.15 Konuşma-Knnun konuları.
— 21.30 Dana Müzikleri (pl). 22.00 Konuşma, — 22.15 Şarkılar.
22.45 M.S. Ayarı ve Haberler.
— 23.00 Program ve Kapanış.
İSTANBUL :
12.57 Açılış ve Programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Karışık Şarkılar (pl). — 13.30 Hafif ögl« ırıüzlgi. — 11.00 Oyun Havaları Yurt Türküleri (pl), — 14.16
Dana müzlftl (pl ) — 11.30 Serbest Saat. — 14.45 Orkestra E-aerlerl (pl). —. 15,00 Programlar ve Kapanış.
17 57 Açılış ve Programlar, — 18.(H» Memleket Türküleri, — 18.20 Erkek soslerlnden şarkı ve türküler (pl), —. 18 40 Saz eserleri. — 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul Haberleri. — 10.20 Sonatlar (pD—20 00 Serbest san».
— 20.10 Küçük Orkestradan Melodiler. — 20.30 Roberto lnglez Orkestrası (plL - 2“ 10 Şarkı Ve Türküler — 21 15 I asıl Heyeti Konseri. — 22.00 Dinleyici la-
7.30 Caz kulübü — 8.15 Müzik hötıraları — 9 30 John Bull orkestrasından hafif müzik — 10.00 Kırallyot FIlArmoni orkestrası konseri — 1L30 Vlctor Sll-veater dana orkestrası — 12.30 Jark Lcon ve orkestrası — 13.15 Klâsik müzik dinleyici İstekleri — 14.30 Sld Phillips ve dans orkestrası — 17.15 Hafif orkestra eserleri — 18.18 Palm Court hafif orkestrası — 19.30 Haftanın şarkıları — 21.00 Franz Liszt’ln eserlerinden — 22.15
Dana müziği — 23.00 Dinleyici İstekleri — 23.45 Dans müzlftl.

Beyoğlu (4644 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00. İzmir 2222. K. vaka 1505.'
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu 4499Ö
Anadolu yakai) (50536
Ankara 91
tzmlr 2201
UÇAK . TREN . VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
10.50 D.HY. (Türk) Ankaradan
12.50 D.H.Y. (Türk) İzmlrden
13.30 B.E.A. (İngiliz) Londra, NİS. Roma ve Allnadan.
16.20 D.H.Y. (Türk) karadan. Adana, An-
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 A.F. (Franenz» ma. Parlsc Atina, Ro-
9.— D.H.Y. (Türk) Ankara. Ma-
latya, Elâzıfc, Diyarbakır.
Adana. İskenderun*.
11.20 D.H Y. (Türk) İzm İre
13.50 D.H.Y. (Türk) Ankara ya.
14.30 B.E.A. (inglllzı Atina, Ro-
mn, NIs, Londraya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
Sadullnh (Eminönü) — Yorgi (Unkspanı) — Arif Neşet (Sirkeci) — Salâhaddin (Çarşıkapı).
EMİNÖNÜ :
Klnyoll (Merkez) — Sıhhat (Merkez) — Kemal Rebul (Taksim) — Fındıklı (Galata) — Tuna (Galata) — Asını Şişli (Şişli) — Nişantaşı (Şişil) — Hahcıog-İU (Hasköy) — Yeni Tuçan (Kasımpaşa».
FATİH :
Mühim em Tanır (Şehzadebaşi) — Ziya Nuri (Aksaray) — Ys-dlkule (Samatyaı — Nazım Malkoç (Şehremini» — M. Fuot Ba-yer (Karagümrülc) — Gülseren Sipnhioftlu (Fener).
EYÜP: Eyüp Sultan.
BEŞİKTAŞ :
\ idin — Yeni (Ortaköy) — Ar-navutköy — Merkez (Bebek).
KADIKÖY :
R, Muhtar — Kızıltoprak — Göztepe — Bostancı.
ÜSKÜDAR : Selimiye. HEYBELİADA : H. Halk.
BÜYÜKADA : Halk.
6.30 Konya (Randırmudan)
7.— Seyyar (Knrablgadanl
21.30 Muraknz (Bandırmadan).
GİDECEK OLAN VAPl RLAR
8 15 Marakaz (Bandırmaya).
20.— Konya t Bandırmaya).
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6 15 Semplon (Avrupa).
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
0.— Tarsus.
18.10 Ankara ekspresi
21.3(1 Semplon ekspresi,
21.40 Doğu ekspresi,
ANKARA
Çankaya — Üniversite Başkent
İZMİR
Tilkilik (Basmahane) — Şifa (KameraUı) — Yeni (Eşrofpaşa) — Karantina (Yalılar) — Çankaya (Alaancak).
17-Nisan-1950 Pazartesi
w
Memleket ve dünya
spor hareketleri
RESİMLER
i
1
oh»
Çetin ve zevkli bir çekişmeden sonra
1
Le-
Bü-


BAHÇE BESIKTASLA
KALDI
Millî Eğitim mükâfatı kaşılaşmalannda şimdiye kadar yapılanların en süratli ve canlısı idi
BİRİNCİ devre karşılanmasında 2-0 ® mağlûp olduğu Fenerbahçe.ve karşı, İstanbul bölge birincisi Beşık-taşm rövanş maçında ne netice alacağı merakla beklendiği gibi şampiyona üzerine müessir olması bakımından da rolü olan Beşiktaş ile Fenerbahçe arasındaki günün ikinci müsabakası büyük bir önem taşıyordu. Bilhassa Galatasarayla Vefa maçının berabere neticelenmesi, İstanbul klüpleri arasındaki sayı farkım çok enteresan bir seviyeye getirmiş oluyordu. Takımlar Samih Duranso-vun idaresinde şu şekilde sahaya çıktıları
BEŞİKTAŞ»
Feyzi • Yavuz, Vedll - Hüseyin, on, Çaçi - Süleyman, Ali Ihsan, lenf, Fahreddln, Rahmi.
FENERBAHÇE;
Cihat • Ahmet, Hilmi - Müjdat, mil, Samim - Turan, Erol, Mehmet Ali, Lefter, Halit.
Oyuna Fenerliler başladı. Hemen ortadan topu kapan Beşiktaşlılar Fener muavin hattını yarmak istedilerse de muvaffak ulamadılar. Top bir müddet ayaktan ayağa oynandıktan sonra Fenerbahçe nısıf sahasına intikal ederek ilk avt Fenere oldu. İstanbul şampiyonunun birinci devredeki mağlûbiyetinin acısını çıkarmak için canla başla oynadığı seziliyor. Oyunun dördüncü dakikasında Halide eşapelik bir pas geldi. Beşiktaş müdafileri ile Halit arasında cereyan eden sürat koşusunu Halit kazanarak topu kaleye kadar sürdü. Çektiği şütu kaleci Feyzi bloke etti. Beşiktaş;'geçen (iefa iki gol atarak Fenerin galibiyetini sağlayan Left.eri bu defa sıkı bir kontrol altında tutuyor. Fener müdafaası da sarı-siyah-lann en tehlikeli akıncıları olan Bülent ile Fahriyi marke etmekte kusur etmiyor. Onuncu dakikada Bölendin kale ağzında topa vurduğu kafayı Cihat çeldi Beşiktaş hâkimi-I yeti ele alarak Feneri sıkıştırıyor.
Onbeşınci dakikada Lefterin sıkı bir şütu tesadüfen Leona çarparak kurtuldu. Fenerin süratinden istifade etmek için Halide verdiği ara paslar, Beşiktaş müdafaasını müşkül duruma sokuyor. Bu ta biyeyi anlayan siyah bey&ziılar. ancak kademeli bir müdafaa sistemi tatbik ederek Haildi durdurabillyorlar. İki tarafın da kuvvetli oyuncuları vasıtasiyle ilerlemek istemesinde inat etmesi oyunu sıkışık bir duruma sokuyor. Oyun bir türlü açılamıyor. 25 inci dakikada ortadan hücuma geçen Fenerbahçe topu Ero-!a aktardı. Topu iyi takıp ederek tam zamanında çıkış yapan Feyzi httyük tehlikeyi önledi. Akabinde kaleye dalmak üzere olan Halit favulle durdurulduğu için ceza sahası yakınlarında verilen serbest vuruştan bir netice alınamadı Ovun da düşme ve sakatlanmalar fazla olduğundan sık sık inkıta? uğrayor. Sağaçık Turan herhalde büyük maçların heyecanına alışık olmadığı için dün olduğu gibi bugün de ayağına gelen bütün topları mütereddit harrket etmesi yüzünden heder ediyor. Burnundan sakatlanan Samim. sağaçığa alındı. 40 inci dakikada snlaçıktan gelen topu >arşılamak isteyen Fener müdafaasının lüzumsuz yere birbirine girmesinden az daha bir gol oluyordu. Fe-?ı*in daima ortalardan ilerlemek i-zin çırpındıkları tabiye hatasına Be-ktaşlılar da kendilerini kaptırıyor-•r- Beşiktaş solaçığı
□de Şükrü olsaydı fanbul şampiyonu irmiş olabilirdi. 42
mimin çok müsait vaziyette yakarıp çektiği vole bir şüt kaleye mu-az) giderek dışarı çıktı. Birinci devle top ortalarda oynanırken sıfır sıfıra sona erdi.
Kâ-
Rahminin ye-şimdiye kadar bir iki gol çı-inci dakikada
Beşiktaş, Fe-; lialntasaray ile karşılaştı.
da Vefa
Bir gün evvelki Fener maçında sakatlanan GalatasaraylIların durumu, Vefa maçını lıııyli meraklı bir hale sokmuştu. Buna rağmen (Jalafasanıy» iyi dayandı ve beraberliği kurtardı. Beşiktaş - Fener maçı ise, denilebilir ki, senenin en süratli ve zevkli oyunu olmuştur.
Resimlerde: (Solda) Hikmet, Vefa kalecisi ile karşı karşıya ; (Sağda ) Beşik-
taş kalecisi, Krokin bir hücumunu çeliyor. (Ortada) Başı sarılı bir halde dünkü maça çıkan Gala tasa raylı Bekanın bir top çevirişi. (Aşağıda) Beşiktaş - Fener karşılaşmasında* Sl-yah-Beyaz kalecisi Feyzi, bir Fener hücumunu - hayli tehlikeli bir tutuşla-kesivor
AZ
W i
Eksik ve sakat oyuncularla çıkan



Vefa, maçın mühim bir kısmında ağır basmasına rağmen, neticeyi lehine çeviremedi
İkinci devre başlayınca soldan kazandıkları bir frikikle Beşiktaşlılar hemen Fener kalesine indilerse de Ahmet uzun bir vuruşla topu sağiçe gönderdi. İlen sarkmış olan Beşiktaş müdafaası az daha bir gol yiyordu. Güçlükle topu kornere atarak kurtarabildi. Biraz sonra Fahreddın aldığı bir pası iyi kullanarak güzel bir vücut çalımiyle Fener müdâfi-lerinl geçti, kaleye çapraz kalarak çektiği şüt direğe çarptı. Oyun karşılıklı akınlarla süratli ve canlı oynanıyor. Sekizinci dakikada Sülev-manın sürüp ortaladığı topa Çaçi yerinden fırlayarak vole bir şütle takımına bir sayı kazandırdı. Bu golün üstüne yatmak ister gibi hatalı bir tabiye kullandığı için Fener, şimdi Beşiktaşı sıkıştırıyor. Onuncu dakikada Halit, önü bomboş iken kale ağzında enfes bir pas aldı. Gerile gerile bütün kuvvetiyle vurmağa fırsat bulduğu topu dışarı attı. Fener muhacimleri topu havalandırarak ellerine geçen fırsatlardan istifade etmesini bilmiyorlar. Sjan-lftcivertlüer hiç değilse beraberliği teinin etmek için bütün gayretleriyle oynuyorlar. Beşiktaşlılar da gol yememeğe azmetmiş bir müdafaa sistemi tatbik ediyorlar. Ahmet, hücum hattına alındı. Fener, şimdi Beşiktaş müdafaasını daha fazla zorlamağa başladı.
30 uncu dakikada muavin hattı ile birlikte hücuma geçen Fener akıncıları kaleye sıkı bir şüt çektiler Kaleci çeldi. Tekrar çekilen şüt direğe çarptı Bu defa top Leftere geldi. O da üçüncü bir vuruşla topu Beşiktaş ağlarına taktı. Oyunda teknik hâkim olmamakla beraber baş döndürücü bir sümt ve canlılık var İki taraf da behemehal gelibiyetı koparmak azmiyle oynadığı için kendilerini oyunun cereyan tarzına kaptıran seyircilerde şimdi heyecan son haddini buldu. Tıklım tıklım dolu s ta d her akında, her vuruşta bir u-ğultu halinde inliyor. Bu arada düşenlerin, kalkanların haddi hesabı yok. Oyunun son dakikaları. Beşik-taşın baskısı altında geçiyor. 42 nel dakikada Bölendin çektiği kaleye yöneltilmiş çok kuvvetli bir şutu Fener müdafii eliyle çeldiği halde hakem, oyunu durdurmayarak maçın devamına işaret etti. Bundan sonra kavde
şayan bir hareket olmadı ve oyun da böylece 1-1 nihayet buldu.

Hulâsa etmek icap ederse dünkü Fenerbahçe - Beşiktaş maçının umumî manzarası şu idi: Maç bu mevsim içinde yapılan Milli Eğitim Mükâfatı müsabakalarının en süratli ve canlısı olmuştur. Her iki takım oyuncuları da oyunun son saniyesine kadar bütün enerjilerini sarfederek oynamışlardır. iki tarafın da başlıca kusuru oyunu cenahlardan açmak teşebbüsüne gırışmiyerek ekseriyetle ortadan ilerlemek hatasına düşmek olmuş ve bu tabiye müdafaanın oyuncuları marke etmek hususundaki vazifesini kolaylaştırmıştır. Oyun bu yüzden daıniA sıkışık bir durum arzetmiş ve baştan nihayete kadar mütekabilen müdafaa ile hücum hatları arasında bir mücadele şeklinde cereyan etmiştir.
Millî Eğitim müsabakalarının beşinci hafta karşılaşmalarına dün İnönü Stadyumunda 25 bini aşan muazzam bir kalabalık önünde Galatasaray - Vefa, Fenerbahçe - Beşiktaş maçlariyle devam edildi. Günün ilk maçı hakem Mustafa Güventürk’ün l-daresinde Galataaarayla Vefa takımları arasında oynandı. Takımlar sahaya çıktığı zaman Galatasarayın bir gün evvelki Fenerbahçe maçında sakatlanan oyuncularından mahrum olduğu; Reha ve Gündüzün de mecburen sakat olarak oynadıkları rülüyordu.
GALATASARAY
Turgay Naci Ruhi Musa Muzaffer Doğan Reha Hikmet Gündüz İlhan Koçls
Ankara ve İzmir maçları
•tf•
D.Spor-G.Birliği 2-2 berabere; Altay, Göztepeyi 4-1 mağlûp etti
Ankaradaki karşılaşmada Gençlerbirliği beki Raufun bacağı, ir çarpışma neticesinde kırıldı
hf
Ankara 16 (Hususî muhabirimizden telefonla) — Milli Eğitim mükâfatı maçları İçin bugün 19 Mayıs Stadyumunda kalabalık bir meraklı önünde Gençlcr-blrllğl İle Demlrspnr takımları oynadılar.
Oyun çok süratli başladı, on ikinci dakikada Zeker i.\ a Demlrspnrun ilk golünü kaleci Necibin müdahalesine rağmen güzel bir şut la attı. Gençlerbirllğl kırküçünrü dakikada beraberliği temin etti, ve devre 1—1 bitti.
İkinci deprenin başında Hamdl muhakkak bir golü dışarı vurarak kaçırdı, nihai et Domlrsporlu Zekerlya eline geçen ikinci fırsatı da güzel bir şutla gole tahvil etti. 2—1 galip dıırııma geçen Demirspor açık bir oyun oynamıya haşladı; hu arada Dcmirsporlu Kadri ile çarpışan Rauf ayağı kırılarak oyundan çıktı. Maçın bitmesine yakın bir Gençlerbirllği hücumunda topu yaklaştırmak İsteyen Demlrsporlu Süleyman ter* bir
gb-
VEFA
Şükrü
Mustafa Rahmi
Melih Galip Salâhaddln Hikmet Karnik Suphi İsmet Bülent
Oyunun ilk dakikaları karşılıklı a-kınlarla geçti. Dakikalar ilerledikçe her iki takımın da bir gün evvelki maçlardan yorgun çıktıkları belli oluyordu Beşinci dakikada Vefalı Salâ-haddinin uzaktan Galatasaray kalesi içine şandellediği topu Muzaffer güzel bir çevirişle kurtardı. Muzafferden Rehaya geç/m topu, Reha çök güzel sürerek sağaçık mevkiinde Vefa kalesine doğru ortaladı, Knçis yerinde bir kafa vuruşiyle Vefa kalesine dayandı ise de Vefa kalecisi Şükrü güzel bir plonjonla goie mânı oldu.
Miruşln topu kendi kaJesine aokarak vaziyeti 2—2 beraber duruınn getirdi, ve maç da bu netice değişmeden Nona erdi.
HEMÎRSPOR: Emin — İsmet, tskender — Mehmet, Süleyman, Muzaffer — Zekerlya, Kadri, Abdullah. Rıdvan. İsmail.
GENÇLERBİRLİGt: Necip — Turan. Rauf — Ali. Ha*an, Ayhan — Hamdl, Korkan. Ali, Şahap, Halim.
Altay Göztepeyl 4 — I mağlûp etti.
İzmir 16 (Hususi muhabirimizden telefonla) — Bugün Milli Eğitim mükâfatı maçları için Alta.v ile Göztepe takımları karşılattılar. Altay, giizel ve canlı bir oyundan sonra İzmir şampiyonu Göztepeyi 4 — 1 mağlûp etmiştir.
Onuncu dakikadan itibaren Yeşil-Bevazlılar oyunda nisbi bir hâkimiyet tesisine muvaffak oldular. Sağdan Hikmetin güzel bir pasını yakahvan İsmet topu, kaleye çekti ise de, kaleci Turgay yumrukla muhakkak bir golü önledi. Değişik bir kadro ile sahaya çıkmaya mecbur kalan San-Kırmı-zılılar. gol çıkarma kabiliyetleri a-zahnea takımlarında ufak bir tadilât yapmıya mecbur kaldılar. Reha santrfora, Gündüz sağiçe, Hikmet de sağ-açığa geçti. Bu değişiklik takımda biraz canlılık tevlit etti ise de devre sonuna doğru yine söndü. Otuz i-kinci dakikada Musadan Rehaya geçen topu Reha sağaçık mevkiine kadar sürerek güzel bir şekilde ortaladı. Tona yetişen Hikmet de sıkı bir şutla Galatasarayın ilk ve son golünü yaptı. San-Kırmızılılar golle beraber yavaş. Vefalılar ise canlı bir oyun oynamıya başladılar. Kırkıncı dakikada Vefalılar sağdan bir korner kazandılar. Sağaçık Hikmetin çektiği korneri kaleci Turgay fevkalâde bir şekilde kurtardı. Devre bu suretle 1-û Galatasarayın lehine bitti.
İkinci devre
İkinci devreye Vefalılar Galibi sağiçe, Karniğı sağhafa, Melihi de ortahafa alarak başladılar. Yeşıl-Beyj/zlılann bu tadilâtı derhal ken-djni gösterdi; daha üçüncü dakikada Galip, Galatasaray nıüdafilennin a-rasındnn sıyrılarak beraberlik golünü yaptı. On yedinci dakikada Reha da


dizinden sakatlanarak oyundan çıktı. On kişi oynamıya mecbur kalan San-Kırmızılılar gelişi güzel bir şekilde maça devam ediyorlardı. Sola-çık Koçıa ve soliç İlhanın daimi surette aksamaları, GalatasaraylIları Gündüz vasıtasiyle hücuma mecbur ediyordu. Otuz yedinci dakikada Gündüzün hazırladığı müsait bir akını yine İlhan fena bir vuruşla dışarı attı İkinci devrede başından sonuna kadar güzel oynıyan Yeşil-Beyazlılar kırkıncı dakikada güzel bir fırsat ya-kaladılarsa da Bölendin çok kuvvetli şutunu yine Turgay yerinde bir müdahale ile önliyerek Gala tasa rayı muhakkak bir golden ve mağlûbiyetten kurtardı. Biraz sonra da maç 1-1 berabere sona erdi.
Şurası muhakkak ki. Galatasaray takımında Muzaffer ve bilhassa kalıcı Turgay çok güzeldi. Turgayın güzel oyun G. Sarayı muhakkak bü mağlûbiyetten kurtardı. Vefalılar is* bütün maç müddetince canlı ve ener jik idiler. İkinci deVrede Galibin saffi çe geçmesi Vefalılara bir beraberlik kazandırdı. Sarı-Kırmızılılar daha sahaya çıkarken bu oyuncularla beraberliğe çoktan razı idiler. Hakem Mustafa Güventürk'ün idaresi vasattan yukarı değildi.
İngilterede
lik maçları
İngilterenin birinci küme takımları arasında lig maçlarına devam edilmiştir. Teknik neticeler: Arsenal 4 - New Castle 2, Birmingham 0 - Middlesbrough 0. Blackpool 0 - Bolton TCanderers 0. Burnley 1 -Chariton Athlettc 0. Chelsea 0 - Wol-verhampton VVanderers 0. County 2 -Evertöh 0. Lıverpool 1 - Fulham 1 Manchester United 0 - Portsmouth 2. Stoke City 1 - Aston Villa 0. Man-clıester City 2 - Sunderland 1. West Bronuvich 0 - Huddersfield 0.
Bu neticeler altndıktan sonra likın ilen gelen takımlarının puvan durumları şudur: Geçen mevsimin şampiyonu Portsmotuh 49 puvanla birinci küme liderliğine yükselmiştir. Sunderland. Manchester United ve LiverpooTun 48 puvanlan vardır. \Volverhampton Wanderers 47 puvanla takıp etmektedir. Portsmouth. Sunderland ve VVolverTer, Manches-terle Livernool a kıvasen birer oyun noksan oynamışlardır.
Macorlar, Davis Kupası maçlarına girmiyorlar
Londra, 16 »Nafeni — Macaristan-nın Davis Tenis Kupası maçlarına iştirak etmiyeceği Budapeşteden bildirilmektedir, Öğrenildiğine göre, tenisçilerinin geri dönmiyeceklerini kuvvetle tahmin eden Macar idar* elleri bundan dolayı bu yolda bir k rar vermişlerdir.
Kırkpınar güreşleri
Her sene yapılmakta olan t Kırkpınar güreşleri; «u sene dr? mayısta Edirne Sarayıçınde te’ edilecektir.
Kırkpınar güreşleri için Edirne şimdiden hazırlıklara haşlanmıştı
PUVAN VAZİYETİ
Takımlar M. G. B. M. A. Y P
G. Saray 10 6 4 0 16 4 26
10 6 2 2 19 11 21
F. Bahçe 8 4 S î 17 5
Vefa 8 3 3 2 15 9 17
G. Birliği 0 2 3~7 9 16 16
D. Spor 9 1 4 5~13 20 İ5
7 2 1 4 10 10 12
7 0 0 T” 4 26 7
19
Altay Göztepe

Comments (0)