18 Nisan 1950 — Salı
İlânlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes'üliyet kabul edilmez.
Sayı 139 — 10 Kuru>
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 0 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
İÇ ve DIŞ POLİTİKA _ 17/IV/1950 ----'
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
*—■- — ■ ■ —
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
Büyük siyasi anketimiz
Yeni seçim münasebetiyle : Gidenler ve gelecekler
_ -- •
Ç EÇtM günlerinin heyecaııh ** anlarını yaşamaya başlıyoruz. Parti mensupları ve müstakil namzetler tarafından nutuklar veriliyor. Biz bu gibi şeyleri her memlekette olduğu üzere pek tabiî görür ve temiz bir mücadeleden iyi bir netice çıkacağını düşünürüz.
Biz tek bir Türk vatandaşı ve seçme hakkına sahip bir insan sıfativle. hangi partiye mensup olursa olsun, yahut müstakil bulunsun; seçmek istediğimiz milletvekillerinden neler beklediğimizi burada açık olarak söylemekten çekinmiyeceğiz. Acı bir hakikattir ki, hayatı pek kısa süren eski Meclis-i Mebusanın âzalan memleketin tanınmış insanları olmasına rağmen âdeta tâyin olunmuş kimselerdi. Meşrutiyet devrinde bu iş gene tek partinin gayreti ile buna benzer bir hal almıştı. Cumhuriyet devrimizde belki siyasî sebepler, yahut da memleketin cumhuriyete yavaş yavaş alıştınlması zihniyeti, bizi tek partiden kurtara-mamış ve milletvekilleri de bunun mümessili olarak Meclise girmişlerdi. Fakat, artık bunu söylemek zamanı gelmiştir ki, bunlar hakikati halde herhangi bir işe tâyin edilmiş kimselerden başka birşey değildi. Bu tâyinde bazan liyakat nazarı itibara a-lmıyor, bazan herhangi birinin eski hizmetleri düşünülüyor, yahut da ona bir maişet, bir geçinme kapısı açmak için bu sıfat veriliyordu.
Biz şükran ve memnuniyetle karşılarız ki, 1945 ten ben artık tek parti işine nihayet verilmiş ve Meclise girmek için insanlar ve partiler arasında mücadele başlamıştır. Halkımızın, bundan sonra seçeceği milletvekiline çok ehemmiyet vermesini, onun yaptıklarını mütemadiyen gözönünde tutmasını ve ondan daima hesap istemesini ümit ve temenni ederiz.
Bizde yanlış bir zihniyete göre. milletvekilliği hiçbir kontrole tâbi olmayan bir vazife gibi telâkki ediliyor. Milletvekili olan kendini eski zamanların bir a-silzadesi haline koyuyor. Zahirî şekline göre milletten çıktığını söylemesine rağmen milletle alâkası pekaz oluyor. Bir çoklarının gayeleri, iyi bir maaş almak, bir çok maddî haklara mâlik bulunmak ve bir de icabında milletvekilliğinden herhangi büyük bir işe, hiçbir kademeye basmaksı-zın atlamaktan ibaret kalıyor Bundan sonra böyle olmıyacağı-nı ve olmaması lâzım geldiğini hepimiz bilmeliyiz. Yarınki mil-letvekillerimiz, bunu kendileri takdir edecekler ve memleketin yapılacak bin bir işi için senenin her gününü Mecliste ve encümenlerde geçirmeyi birer vazife telâkki edecekler ve millet tarafından seçildikten sonra kendilerine cazip ve azametli bir memuriyet teklif olunsa bile bunu kabul etmiyecekierdir. Çünkii milletin vekâletini almak için millete yaptıkları vaitler vardır; bu vaitler birer taahhüttür ve bunu kolaylıkla çözemezler.
Bu işlerin, yarın seçilecek milletvekilleri tarafından bize vade-dilmesi ile iktifa etmek istemiyoruz. Ve arzu ediyoruz ki, onlar hangi partiden olurlarsa olsunlar, seçilip Millet Meclisine girdikleri vakit, yapacakları ilk kanunlarla kendi vaziyetlerini ve millete karşı taşıdıkları mesuliyeti tesbit etsinler. Bir hâkim nasıl hâkimlikten çıkarak derhal avukat olamazsa, onlar da milletvekilliğini yeni geçecekleri işlere bir köprü yapmasınlar. Milletten aldıkları parayı haketmiş olmak için, maaş veya ücretleri Meclis müzakerelerine iştirak ettikleri zamana mahsus bir yevmiye haline gelmiş olsun. Ancak bu sayededir ki, milletvekilliğinin hakikî bir hizmet ve fedakârlık olduğu herkesin gözü önünde aydınlanacak ve onların haiz olmaları İcap eden mânevî şeref daha yükselecektir.
Atlantik Paktına dahil 12 devletin, 36 tiimenlik
bir ordu teşkil etmeleri kararlaştı
Londra, 17 A.A. tAFP) — Atlantik Paktı Askeri Komitesince hasırlanan ve 12 savunma bakanı tarafından tasvip edilen savunma plânı çerçevesi dahilinde * erişilmiye gayret
edilecek ilk müşahhas gaye 36 Avrupa tümeni teşkilidir.
Btı plân Atlantik Paklım imzalıyan 12 memleket dışişleri bakanının Lon-drada yakında yapacakları konferan-
(,’an - Kay - şek ikinci defa Devlet Balkanı olduktan sonra karisiyle beraber For mozada
4.000 Amerikalı, Milliyetçi Çin için harbe gönüllü
Mareşal Çan-Kay-Şek, komünist faaliyete karşı kadınlorı vazifeye davet etti
Yeni Delhi. 17 1YİRS1 — Çın kıta-sındar. ve Tibetten gelen 270 delegeye hitaben bir nutuk veren Mareşal Çan-Kay-Şek ve eşi, komünizmle mücadelede kadınla un yardımını dilemişlerdir. Mareşal demiştir ki:
“Komünizm, en eski medeniyet batlarımızdan olan aileyi yıkmak gayesini güdüyor. Çın anneleri; ailelerin yıkılması için sinsi bir tarzda yapılan kızıl propagandalara karşı ko-yUnuz.ü ‘ f “
Kong-Kong, 17 A. A. ıAFP> —
Central New« Haberler Ajansının haber verdiğine göre, ekserisi Cali-fornia’lı olup gecen harpte Asya ve Avrupa cephelerinde savaşmış bulunan 4000 den fazla Amerika tebaası milliyetçi Çinde ğönlHlü -olarak hii* met etmeye hazır olduklarını bildirmişlerdir.
9 • ’ 1 •
Ajans, bu şahısların Tai-Wan?a gitmek- müsaadesini almak üzere taleplerini tt’ashihg'ton’daki Çin Büyük
• ♦ •
Elçiliğine yaptıklarını bildirmektedir.
sa takdim edilecektir»
Bugün iyi haber alan İngiliz çevrelerinde dolaşan bu haber, 36 Avrupa tümeni teşkili için İngilterenln bilhassa müteharrik beş veya altı tümen, ‘ destek” adı verilen hava kuvvetlen ve deniz birlikleri temin edeceğini tasrih etmektedir.
Fransa 20 tümen hazırlıyacak. diğerlerini de Benelux devletleri ile birlikte Atlantik Paktını imzahyan diğer devletler tçmin edeceklerdir.
Gene iyi haber alan İngiliz çevrelerine göre bu Avrupa ordusunun rolü büyük Amerikan ve Kanada birlikleri yetişinciye kadar muhtemel mütecavizi oyalamaktır.
Stratejik hedeflerin bombardımanları Amerika hava ordusu tarafından yapılacaktır. •
Almanyamn Avrupa savunmasına iştirakine gelince, aynı çevreler İngiltere ve Birleşik Amerikanın. Fransa lamamiyle silâhlanıncaya kadar. Almanya mn silâhlanmasını tasvip etmemek hususunda mutabık olduklarını bildirmişlerdir.
lİMItlf iIİİ^mUMik i» lUt.luiiı uı t ımuu.ıımu .1. 1 llill Lfil. 'INMRniN
500 Müslüman mülteci, Türkiyeye geliyor
Washington. 17 iYIRS) — Batı Avrupamn çeşitli mülteci kamplarında bulunan 500 Müslüman, önümüzdeki ay içerisinde Türkiyeye hareket ederek ilgili Türk makamları tarafından Anadolunun muhtelif bölgelerine yerleştirilecektir. Bu suretle üç yılda Türkiyeye yerleşen Müslüman mültecilerin sayısı 3500 ü bulacaktır. Batı Avrupada bulunan 1200 mülteci, Türkiyeye yerleşmek arzusunu izhar etmişlerdir.
C. H. P., D. P. ve M. P. den alâkalı zevata sorduğumuz mühim suallerin cevaplarını bugün neşre başladık
Memleket umumi seçimler arifesinde bulunuyor. Başta hiçbir partiye mensup olmayan vatandaşlar olmnk üzere herkes reylerini kullanmadan büyük partilerin iktidara gelirlerse ne tarzda hareket edeceklerini öğrenmek İstemektedir. Bu tabii dilek gazetemizi yakından alâ-kalandırmıştır. Umum! efkâra, tarafsız bir gazete olarak, bu hizmeti yapmak için YENİ İSTANBUL sütunlarını hu işe de ayırmaya karar sermiştir. Böylece C.H.P., D.P. ve M.P. nin muhtelif mevzularda düşünce, kanaat ve seçim plâtformlarını anlamak üzere, esası iktisadi ve kültürel olmak üzere 8 siyasi sual tertip etmiş ve bu sualleri mezkûr partilerden cevap verecek zevata, arkadaşlarımız vasıtaslyle vermiştir.
Bu suallerin cevaplarını gazetemiz her üç partiye tercüman olabileceklerin düşüncelerini yan.vana neşretmek arzusiyle bugüne kadar beklemiştir.
Seçim mücaxleleslnin başlayacağı bugünlerde daha fazla beklemenin cevap verenlere karşı gazetemizin bitaraflığını İhlâl edeceğini de teemmül eden YENİ İSTANBUL bugünden itibaren herkesi çok yakından alâkadar edecek özlü noktalan İhtiva eden bu cevapları neşretmeye başlamış bulunuyor, tik cevap Maliye Bakanı İsmail Rüştü Aksarındır ve İkinci sayfamızda neşrolunmuştur.
C.H.P. den anketimize cevap vermek nezaketinde bulunan Başbakan Yardımcısı Nlhad Erim, Maliye Bakanı Rüştü Aksal, Millî Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu, Ticaret ve Ekonomi Bakanı Vedad Dicleliye teşekkür ederken. D.P. ve M.P. den kendilerine müracaat ettiğimiz kıymetli zevatın anketin seviye ve hudutları içinde verecekleri cevaplara sütunlarımızın intizar ettiğini umumi efkâr önünde arzeder ve kendilerini hu vazifeye davet ederiz.
İÇ SAYFALARDA
İKİNCİ
Büyük siyasî anketimiz l
Maliye Bakanı İsmail
Rüştü Aksal’ın cevaplan ÜÇÜNCÜ
Mesken dâvası
Y. Mimar Asım Mutlu
B E Ş î N C î
Küçük tasarrufun ekonomik kalkınmadaki rolü
Gıyas Akdeniz
Millî Eğitim Bakanı şehrimizde
H.P
belli olan isimler
Tam liste, muhtemelen bugün belli olacak
Teknik Okul öğrencilerine bir yurt açılıyor
Milli Eğitim Bakanı Tahsin Ban* guoğlu dün şehrimize gelmiştir. Bakan, beraberinde Milli Eğitim Müdürü Murat Uraz ve Yurtlar Müdürü olduğu halde Teknik Okula giderek okul binasını tetkik etmiş, derslere girerek, talebelerle konuş* malarda bulunmuş ve dileklerini dinlemiştir. Ayrıca, Teknik Okul öğrencilerine açılacak yurt İşleri üzerinde de ilgililerle temas ederek, okul binası müştemilâtından olan bir binada bu günden itibaren yurdun açılma İşlerine başlanmasını emretmiş-tin.
~—=— Dünyada çiçek salgını başladı JiH'de 1.555, Kalküfo'do
389 vaka kaydedildi
Santiago 17 (AP) — Resmi makamlar tarafından dün bildirildiğine göre, Şilide gittikçe . genişleyen bir çiçek salgını başgöstermiştir.
Altı milyon kadar olan nüfusun hepsini aşılamak için plânlar yapılmıştır. Resmi çev- 1 reler, 1.555 vaka olduğunu ve 1.381 kişinin de karantinaya a-lındığını bildirmektedirler.
Kalkütada 389 vaka
Londra, 17 (YtRS) — Hindistan ve Birmanyada haşgös-teren çiçek hastalımı dünyaya yayılmaktadır. İki hafta İçinde Kalkütada 389 vaka müşahede edilmiştir. Ticaret gemileri vasıtasiyle çiçeğin Ingilte-reye de geldiği görülmüştür. Glasgov/'da 6 kişi çiçekten ölmüştür.
V -----------------------------J
Amerikan hava ordusu takviye ediliyor
1.5 milyar dolar sarfı ile 1950 odef 1.000 km.den süratli uçak alınacak cesi VVashingtonda açıklandığına göre, Amerikan hava ordusu, haziranda bitecek olan 1950 bütçesi faslından olmak üzere, kıymeti bir milyar doları aşan 1250 uçak için siparişlere girişmiştir, Yapılan siparişlerde bilhassa bombardıman uçakları üzerinde durulmuştur.
Bahriye Bakanlığı, yine aynı devre bütçesinden, 500 milyon dolarlık bir masraf yaparak 700 uçak alacaktır.
Amerikan hava ordusuna katılacak olan bu üstün bombardıman u-çakları hepsi tepkilidir ve süratleri saatte bin kilometre civarındadır.
Yüksek komutanlık kuruluyor
Paris, 17. (YtRSı — Waşhing tondan sızan haberlere göre, Birleşik Amerika, kara, d*niz ve hava kuvvetlerinin hır tek elden idare edilmesi için bir “Yüksek Komutanlık” makamı tesis edilecektir.
Ankara, 17 (Hususi muhabirimiz blldiri5Tor) — C.H.P. Genel Başkan Vekilliğinden tebliğ edilmitşir:
Partimiz Divanı 16-17 nisan 950 pazar ve pazartesi günleri toplanarak gündemindeki işleri görüşmüş ve icap eden konulan inceliyerek karara bağlamış ve bu arada önümüzdeki milletvekili seçimleri için tüzük gereğince tespiti kendisine bırakılmış bulunan ve yüzde 30 nisbetindeki milletvekili adaylarını seçerek 26 mayıs 1950 cuma günü saat 10 da toplanmak üzere çalışmalarına son vermiştir.
Ankara, 17 (Hususi muhabirimiz »ildiriyor) — Sızan haberlere göre önümüzdeki seçimler için C.H.P. Divanının seçmiş olduğu adayların bir kısmının isimleri şudur:
Ankara: Ahmet Şükrü Esmer. Cevdet Gölet. AA’nı Refik Bekman. Naci Tınaz, Fakihe Öymen.
Elazığ: Kemal Zeki Gen coşmam.
Edirne: Tahsin Banguoğlu, Abi-din özmen.
Çorum: Mithat Cemal Kuntay, Kasene İlgaz.
Deneli: Abidin Ege, Doktor Ekrem Tok, Emin Aralan Tokat.
Giresun: İsmail Sabuncu.
İçel: Veysel Arıkoğlu. Mehmet Ali. İstanbul: Eczacı Ziya Nuri. Gümü^hanr: Münir Hüsrev. İzmir: Şehime Yunus.
Kırklarrlt: İhsan Aksoy.
Muğla: Şükrü Kaya.
Kastamonu: Fahreddin Altay.
Manisa: İsmail Hakkı Uzunçarşılı. Samsun: Cemil Cahit Toydemir. Bursa: Peyami Safa.
yanlar arasında şu isimler bulunmaktadır:
Ekrem Oran, Ahmet Ulus, Muhid-dın Baha Pars. Fikret Yüzatlı, Şevket Turgut. Doktor Fuat Umay, Ahmet Kemal Varınca, Kemal Doğan, Şevket Ödül.
Fuat Arna dün şehrimize getirildi
Sanığın yargılanmasının hafi olarak yapılması muhtemeldir
II
ibret gazetesinde çıkan bir yazıdan dolayı Ankarada tevkif edilen Fuad Arna dün sabah emniyet memurlarının muhafazası altında saat 6.30 da posta treniyle şehrimize getirilmiştir.
Öğleden evvel Adliyeye getirilen sanığın Eminönü nöbetçi Sulh Ceza Yargıçlığmca hüviyetinin tesbiti yapılmış ve sonra Cezaevine gönderilmiştir.
Öğrendiğimize göre Fuad Amanın suçu Ceza Kanununun 155, 158, 159, 168 ve 69 cu maddelerine temas ettiğinden buna göre verilmesi icap eden ceza iki seneye kadar hapistir. Muhakemesinin de hafi olarak cereyan etmesi muhtemeldir.
Sanığın sorgusuna bugün başlanacaktır.
Tarım Bakanı şehrimizde
W
Bakan : "Marshall Plânını en iyi Türkiye tatbik ediyor” diyor
Tarım Bakanı Cavit Oral» dün akşam otomobille Ankaradan şehrimize gelmiştir. Cavit Oral, kendisi ile görüşen bir arkadaşımıza demiştir kil ”— Istanbula, Çatalcaya gitmek üzere geldim. Oraya çarşamba günü hareket edeceğim ve ormanlar Üzerinde tetkiklerde bulunacağım. Bu a-rada köylülerle de görüşmek istiyorum.,.
Bundan sonra Bakan. Marshall Planının Türkivede iyi tatbik olunmadı* ğma dair çıkan şayialara cevaben demiştir ki:
“— Marshall Plânı, bu plâna dahil memleketler arasında en iyi Türkiye-de tatbik edilmektedir. Bunu, mütemadi surette tatbikatı teftiş etmlye gelen Amerikalı mütehassıslar da > fade etmişlerdir.,,
Ordinaryüslüğün kaldırılması hakkındaki teklifi, Senato reddetti
Üniversitenin muhtelif fakültelerindeki ilim kürsülerinde bir ordinaryüs profesörle bir veya bir kaç profesör bulunmaktadır. Ordinaryüslük için sıraları gelen profesörler, mensup oldukları kürsülerdeki ordinaryüs profesörler yaş haddini doldurmadıklarından, yani bu kürsülerin ordinaryüs profesörlüğü açılmadan bu rütbeyi kazanamamaktadırlar. Bu sebeple, ü-niversite profesörlerinden bir kısmı senatoya başvurarak ordinaryüslüğün kaldırılmasını istemişlerdir. Öğrendiğimize göre, senatoda hararetli görüş, melere yol açan teklif reddolunmuş-tur.
Amerikan Hava Kasvetleri hurrnay-başkanı General 'Vandenberg
Seyhan: Ahmet Remzi Yüregrir, Makbule Dılban.
Tekirdağ: Reşit Özsoy,
Van: Kâzım Özalp,
Tokat: Şevket Erdoğan.
Ordu: Osman Şahinbaş.
Zonguldak: Fallh Rıfkı Atay, O-peratör Necati, Akif îyldoğam
Diyarbakır: Şeref Uluğ, Feyzi
Kalfagil.
Urfa: Basri Gergef.
Yine sızan haberlere göre geçen devre milletvekili olup da kazanmı-
o
Bu DENİZALTI, Ü Ç HAFTA DENİZİN DİBİNDE KALDI
KeMiııde gördürünüz drnizlatı, Amerikan dnnanmaMinın şnorkel rihazıııa sahip olan denizalfısıdır. Bu cihaz. Namesinde denizaltı 505 saat suyun altında kalabilmiştir. Denizaltı Hnng-Kong'dan Havai adalarına sefer yapıyordu ve süvarisi Kumandan Paul R, Schratz. idi
Tefrikamız •
ASYA HİKÂYELERİ
Gobineau'nıın şaheserine karşı gösterilen hüyiik alâka, bizi hu hikâyelerden birini daha neşre sevkedl-yor :
«ır-tı um-mtıomtf
KANDEHAR ÂŞIKLARI “YENİ İSTANBIÎL” okuyucuları bu hikâyede de pek canlı ve zevkli sayfalar bulacaklardır.
Tercüme, Reşat Nuri Darngo’nıındur.
Bugün başladık _______________ J
I
Selânlk Üniversitesi talebeleri profesörleriyle birlikte Vali ve Belediye Başkanını makamında ziyaret etmişlerdir. Talebeler, Selânlk Üniversitesi talebelerinin selâmlarını getirdiklerini ve iki millet gençliği arasındaki dostluğu arttıracak ziyaretlerin çoğalması dileğinde bulunduklarını ifade etmişler ve iki millet arasında Venizelosla birlikte dostça bağlar kuran Atatürk’ün doğduğu evle yağlı boya bir resmim Vah ve Belediye Başka-nına hediye etmişlerdir. Vali ve Belediye Başkanı gösterdikleri
samım! hissiyata teşekkür etmiş, İki millet gençliği arasındaki yakınlaşma hareketlerinin önemi ve Türk - Yunan dostluğunun dünya barışındaki rolüne işaret ederek Atatürk’ün hâtırasına lm'şı gösterilen hassasiyetten çok duygulandığını tebarüz ettirmiş, yurtta sulh, cihanda sulh dâvasının önderi Atatürk’ün vatan ve dünya barışını koruma yolundaki idealinin her iki millete daimî rehberlik edeceğini söyhyerek kendilerine teşekkür etmiştik
Sayfa 2
1
bütçesinin sırf bir bütçesi seklinde ol-
Maçların Radyodan nakli
hizmetler
Harbi’nden sonra nazariye
r
9
L
1
Maliye Bakanı İsmail Rüştü Aksal*™ cevapları
"Bizde tatbik edilecek himayecilik, sanayiimizi rahavete sevkedecek değil, kamçılayacak bir himaye olmalı ve sanayiimiz kuvvetlendikçe tedricen azaltılarak yabancı sanayi ile rekabete alıçtırılmalıdır."
Radyo Müdürü, durumu açıklıyor
Beden Terbiyesi istemedikçe naklen spor yayını yapılmıyacaktır
MEMLEKETİN bünyesinde devletin ™ rolü yalnız siyasî olduğu ve İktisadî sahaya müdahalesi ancak amme nizamını muhafaza kaygusundan ileri gelmediği, liberal ve klâsik zamanlarda devlet umumî hizmetler ması tabii idî.
Birinci Dünya
klâsik iktisadi sistem ve tedricen kuvvetini kaybetti ve devletin İktisadî bünyeye müdahalesi gittikçe arttı. 1930 yıllarındaki şiddetli ve derin iktisadi buhran ekonomik düşünüşte bir inkılâp yarattı. Büyük İngiliz iktisatçısı Manyard Keynes’in önderliği altında yeni iktisadi mektep, devletin başlıca vazifelerinden birinin memleketin bütün kaynaklarının —insan veya fizik kaynaklar— “tam kullanılmasını” temin ve idamesi olduğu fikrini müdafaa ve kabul ettirmiştir.
Bu fikrin tatbiki muhtelif iktisadi rejimlerde ayrı şekliler almıştır. Bu husus başka bir çok İçtimaî ve siyasi gayaler de takip eden Rusya'da tam bir devlet mülkiyeti, İsveç ve İngiltere gibi sosyalist memleketlerde dev. let mülkiyeti ile hususî mülkiyetin bir arada yürümesiyle birlikte hususî sektörün devlet tarafından tanzimi ve nihayet bugün dünyada liberalizmin bayraktan Amerika ve Kanada-da iktisadi bünyenin hemen tamamına şamil bulunan hususî sektörün faaliyetinin, kredi mekanizmasına müdahale, konjonktür hareketlerine göre resmî yatırım faaliyetinin artırılması veya eksiltilmedi çalışma şartlannın tayininde hakem vazifesi görmek suretiyle devletçe tanzimi şekillerinde tatbik edilmektedir.
Devlet, iktisadi bünyenin nâzımı vazifesini ifa edebilmek için plânlı hareket etmek zaruretindedir. Umumi hizmetler bütçesi plânlı hareket için kâfi değildir. Ancak millî istihsâl ve milli gelir mefhumlarına dayanan bir milli bütçe buna imkân verir. Milli bütçe ekonominin yalnız devlet sektörünü değil bütün bünyeyi bir kül olarak mütalâa etmektedir. Milli bütçenin başlıca kalemleri şunlardır:
1 —
başında, alâkadar
Maliye Bakanının cevaplandırdığı suallerimiz :
Sual: A
Liberal devlet zamanından kalma senelik umumi hizmetler bütçesi yerine, mademki Meclis. aynı zamanda iktisadi devlet teşekküllerinin umumî heyeti vazifesini görmektedir
a) Senelik umuhıl bütçesi,
bı Teşriî devrenin plân ve program He
global ve tahmini rakamları da veren (her sene bunların kati şeklini bildirmek üzere! dört senelik plân-program bütçesi fikrine ne dersiniz?
Ki bu takdirde, hükümet, teşrii devre bidayetinden itibaren bunun tâ sonuna kadar yapacağı plasmanlara ve bunları mümkün kılmak Üzere takip edeceği dahilî ve harici istikraz politikasına ve umumiyetle devletin o devre esnasındaki malî politikasına mütedair prensipleri ve salâhiyetleri arzedip Meclise tasdik ettirecektir.
Hususi istihlâk sarfiyötı.
a) Mal tedariki
b) Hizmet tedariki Hususî yatırım sarfiyatı.
a) İstihsal vasıtaları ve teçhizat
b) İnşaat
c) Mal stoklan
Dış yatırım sarfiyatı.
Mal ve hizmet ihracının mal ve hizmet ithalinden fazlalığı Resmi yatırım sarfiyatı.
a) İstihsal vasıtaları ve teçhizat
b) İnşaat
c) Mal stoklan
Merkezi ve mahalli hükümetlerin mal ve hizmet mubayaası için sarfiyatı.
(Tekaüdiye, yardım ve devlet borcu faizleri gibi transfer tediyeleri dahil değildir.)
Devletin, iktisadi hayatın nâzımı vazifesini deruhte etmiş bulunduğu memleketimizde de bir milli bütçeye ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz. Bahis mevzuu plân ve program bütçesi millî bütçenin bir cüz'ü mahiyetinde o-lup ancak yukarıdaki 4. sayılı kalemleri ihtiva edebilir .
Bu hususta prensip mutabakatımızı İfade ettikten sonra tatbiki bazı mütalâalar serdi zarureti vardır. Şöy-leki:
Bir milli bütçe yapabilmek için gayet geniş ihsaî malûmata ihtiyaç olduğu münakaşa edilemiyecek bir hakikattir. İstatistik cihazımızın çok noksan ve kifayetsiz bir halde bulunduğu da malûmdur. Bu kifayetsizlik sadece bir merkezî teşkilât mevzuu olarak mütalâa edilmemelidir. Sıhhatli ihsaî malûmatın toplanabilmesi
2 —
8 —
4 —
5 —
Sual : B
(A) noktasının tatbiki İçini
a) Vergi mevzuatında,
b) Gümrük mevzuatında,
c) Millî kredi cihazında ve en başta olmak üzere Merkez Bankası muamelâtında.
hem milli gelir, hem millî sermaye terakümü, hem de Devlet sektöründe yahut hususî sektördeki sermaye plasmanı bakımından alınacak tedbirler, devletin iki ayrı sahaya alt mali politikasını ve bunlar arasındaki âdil ve memleket adına hayırlı koordinasyonu tâyin edeceğine göre,
Bu hususta ne düşünürsünüz ve devletçilik ile hususi teşebbüs arasındaki birleşme ve ayrılma noktalarını asıl böyle bir görüş tâyin ve tahdit edeceğine göre, bunun reallzasyonunu ne gibi (önoncö) kararlar ile ifade edersiniz?
merkezî teşkilât kadar bir cemiyetin her sahada teşkilâtlanmış elmasına bağlıdır. Fert ve cemiyet bakımından bu şartların memleketimizde henüz tamamen gelişmiş olduğu iddia edilemez. Binaenaleyh sıhhatli bir millî bütçe tanzimine girişmezden evvel istatistik cıhazımınzın kifayetli bir hale ifrağı lâzımdır.
Tatbikat bakımından çok mühim diğer bir nokta da milli bütçenin şamil olacakı devredir. Bütün teşriî devreyi yani dört seneyi içine alacak bir millî bütçe yapılması iktisadi bünyede devrevl temevvüçler dolayısiyle çok müşküldür. Konjonktür hareketlerinin dört sene evvelden tahmini fevkalâde müşkül ve hattâ İmkânsızdır. İstatistik cihazı çok Heri bir halde bulunan Amerlkada dahi konjonktür hareketleri azami 9-12 aylık olarak tahmin edilebilmektedir.
Yüksek bir konjonktüre göre hazırlanan ve Meclisin tasvibine iktiran e-den bir milli bütçenin alçalan bir konjonktür devresinde tatbik edile-
— YARIN —
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı
Nihat Erim
in cevapları
mlyeceği muhakkak olduğu gibi düşük bir İktisadî faaliyete göre tanzim edilen bir milli bütçenin de yüksek bir konjonktür devresinde “tnm kullanılmayı*’ «full employment) temin edemiyeceğt tabiîdir. Hükümet tam bir teşriî devre için bir millî bütçe tanzim edip Meclisin tadlkına İktiran ettirdiği takdirde bu bütçeyi konjonktür şartları ne olursa olsun tatbik etmek mecburiyet ve mesuliyetinde kalacaktır.
İngiltere ve Amerikodn tatbikat ancak bir senelik devreler içindir, tn-giltercde hükümet yıllık bir millî bütçe tanzim etmekte ve bunu parlamentoya izah etmekte, bu konu Parlamentoda münakaşa edilmekte, fakat bir tasvip veya ademi tasvip kararı verilmemektedir. Bunun da sebebi bir millî bütçenin mahiyet İtibariyle bir umumî hizmetler bütçesinden çok farklı bulunması ve kanuniyet kes-petmiş çerçeveler içinde harekete müsait olmamasıdır.
Amerika Birleşik Devletlerinde ise Cumhurbaşkanı. İktisadî Müşavere Encümeninin hazırladığı mütalâalara istinaden, her yıl başında Amerika-dakl İktisadî şartları belirten ve yıl zarfında alınması icap eden tedbirleri ve bu hasıısta bazı yeni salâhiyetlere ihtiyaç var ise bunları belirten bir rapor vermektedir. “1946 tam kullanılma” (full employment) kanunu İle Ayan ve Mümessiller Meclisi âzala-rından teşkil edilmiş olan “tam kullanma” komisyonu hükümetin bu raporunu incelemekte ve kongre ile hükümete tavsiyelerde bulunmaktadır.
Görülüyor ki tnglltre ve Amerlkada bu sahada kanunla dondurulmuş şekillerden içtinap edilmekte ve mevzua bir seyyaliyet verilmeye çalışılmaktadır.
Biz de bütün bu noktalan göz önünde bulunduran uzun vâdeli bir bütçe yerine uzun vâdeli bir devlet programı tanzimi yoluna girmiş bulunuyoruz. Bu hususta Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasından mütehassıs temin edilmiş ve mütehassıs da ilk tetkiklerini yapmıştır.
Devlet programının tatbikinin konjonktür faaliyeti ve mali imkânlar göz önünde bulundurularak senelik olarak umumî hizmetler bütçesi yanında tanzim edilecek bir yatırım bütçesiyle temini derpiç edilmektedir. Yatırım bütçesi genel ve katma bütçeli daireler İle Devlet Ekonomi Kurumlarınm yapacakları bütün yatırımları İhtiva edecek ve buna mukabil katma bütçeli dairelerin gelir fazlaları ile kuramların kârları umumi bütçeye mal edilecektir.
Vergi sistemimiz bugünkü iptidaî mahiyeti İle ancak umumî hizmetlerin ihtiyaçlarını karşılıyabilmektedir. Esasında bugün karşılaştığımız mail güçlükleri, iptidaî ve kifayetsiz bir vergi sistemi He başarılmak istenen işlerin çok ve masraflı olması arasındaki tezatta aramalıdır. Diğer sathi mütalâalar, günlük politikanın hududunu aşamazlar. Bu sebepledir ki yeni girdiğimiz vergi ıslahatı hareketinin muvaffakiyetini memleket kalkınmasının en büyük şartı addediyoruz.
Bununla beraber vergi sistemindeki ıslahat, semeresini ancak bir kaç senede verebileceğine göre resmî yatırım faaliyetinin iç ve dış istikraz yolu İle finansmanın zarureti vardır, tç istikraz imkânlarımız memleketteki tasarruf miktan ve sermaye sahiplerinin arzularlyle mahduttur. Dış istikraz imkânlarımız İse bir taraftan istikbaldeki tediye imkânlarımız ve diğer taraftan yabancı devlet ve sermayedarların dışarıya plâse etmek istedikleri sermaye miktarı ve Türkiyeye plâsman için hissedecekleri 1-tımat havası ve arzu üe tahdit edilmiştir. Bütün bu unsurlar aynı za-
YEŞİLKÖY HAVA MEYDANININ İSTİKBALİ
Yeşilköy Hava Alanındaki Terminal yolcu salonu binasının montajının bir Türk şirketine ihalesinden sonra. Aerodromun inşaatına da bugünlerde başlanmak üzere yapılmakta olan hazırlıklar sona ermiştir. Ya-
kında başlayacak olan büyük hava meydanı inşaatının heyeti umumiyesi takriben 12 milyon liraya malolacak-tır. Bu iş için lüzumlu malzeme ve makinelerin hemen hemen hepnl gelmiş bulunmakladır.
Pazar günü, programda İlân edildiği halde bilâhare verilemly-n İnönü Stadındaki maçların nakli hakkında dün kendisi ile konuştuğumuz Radyo Müdürü Haşan Refik Ertuğ demiştir kîî
”— Cumartesi akşamı Beden Terbiyesi Bölge Müdürü hana telefonla müracaatta bulunup pazar günkü maçların radyo ile »akledilmemesinı istedi. ”Gayri resmî” olarak bildirilen sebebe göre kulüpler Bölge Müdürlüğüne müracaatla radyonun maçları vermcainin seyirci adedine a-zalmesına, bunun da muhtemel varidatın kaybedilmesine sebep olduğunu ileri sürmüşler ve naklen yayınların durdurulmasını talep etmişler.
Kendilerine bu şekilde hareket etmenin halk üzerinde bir reaksiyon yaratabileceğini hatırlattım. Fakat ikna edemedim.
Bundan böyle, — Beden Terbiyesi Müdürlüğü istemedikçe — naklen spor yayınlarını prensip itibariyle kaldırmış bulunuyoruz.,,
-|U
•4e.» • | • * mi
Ahmet Hamdi Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
41
— Bebeğe çek! dedi.
Halinde, malikânesinde isyan çıkmış da onu tenkil etmeğe kidiyormuş gibi bir eda vardı. Be-bete doğru döndük. Fakat bu sefer tek sandal değildik. İstimbotun dışında bütün yoldaki sandallar bizimle beraberdi. Artık yanıbaşımızdtırı aynlmıyan bir sandaldaki tambur, ud, keman, Tevfik Beyin emrine girmişti.
Bebek koyunda da ayni şey oldu. Yolda sadece Şakir Ağadan bir beste ile Hacı Arif Beyin iki şarkısını söyliyen Tevfik Bey, körfeze girer girmez tekrar gazele başladı. Ve hemen arkasından halkımızın bütün hüzün ve hasretiyle dolu bîr maya geldi.
Tevfik Beyin sesi Boğaz gecesinde (Oğul... Oğul.,.) diye sızlanırken biz Boğaz tepeleriyle Bingöl dağlan öpüşüyor sanmıştık. Hepimiz, galiba Yani ve Istratos da beraber, ağlıyahiHrdlk.
Fakat Tevfik Bey coşmuştu. “Şimdi doğru eve..,M diyordu. ”Eğer bu gece bir zeybek oynayamadan yatarsam hasta olurum.”
Karısı ve kız kardeşi yorgunluğumdan bahsederek onu zorla bu işteıı vazgeçirdiler. Bütün bu anlattığımız şeyler esnasında Raslm Bey sessizce gülüyordu. O kayınbiraderine çıldırırceaına 201
bağlıydı. Onun batın için bu gece yarısında Kandilliyi gürültüye vermekten bile çekinmezdi. Bana gelince yorgunluğuna, hakikaten yorgundum; fakat Tevfik Beyin zeybeğini de görmek isterdim.
Kandilliye aynı ahenkle, peşimizde yirmiden fazla kayık ve hemen her neviden el çalgısı, tepemizde mehtapla yarış eden ve galiba onun kadar bilinmez hasretlerin arasından aydınlık ve cömert, ve yine onun gibi suların üstünde ve kalbimizin içinde pul pul — tıpkı İnce rüzgArlnrla sapında dağılan büyük ortanca yaprakları, yahut Uzakdoğu ressamlaımırı peyzajlarına serpiştirdikleri o çay çiçekleri gibi, — dağılan Tevfik Beyin sesi olduğu halde geldik.
Sandalımız en Önde, muzaffer Akdeniz çıkışlarından birinden, bir yığın ganimetle dönen bir kaptan paşa gemisi gibi gurur ve azametle yo! alıyordu.*
Macera çok hoşuma gitmişti. Fakat içimdeki bir tarafla da gülmekten kendimi alamıyordum. Tevfik Bey bu işe o kadar telâş ve ciddiyet katmıştı kİ... Bununla beraber gözlerinin içinde, etrafla ve kendisiyle alay ettiği zamanlar peyda olan ve “Ben ştı anda daha ziyade bir muziplik yapıyorum!,, diyen bir parıltı vardı.
Bu parıltıyı ne kadar iyi tanırdım. Cemal Paşanın yeni bahriye nazırlığını konuşurlarken babama:
— A Cevdet Beyciğim, Cemal Paşa kim, bahriye kim? Adamcağız daha kürekle dümeni birbirinden ayıramaz!
Yahut:
— Bizim Yaşar mı? —Yaşar oğlu idi,— vazgeç, vazgeç efendim!. Onu Mülkiyeye verip kendi okuduğum mektebi elâleme rezil eder miyim hiç? Bütün arkadaşlar dâvacı olurlar benden, hattâ ruz-u kıyamette bile..
• • •
202
Fatihin heykeli meselesi
Vali ve Belediye Başkanı Kerim Kökay'ın başkan-Arkeoloji Müzesinde top-Dernek ana nızamname-
niaan umu-genel verll-
yer
Heykelin dikileceği yer için bütün mütehassısların fikri alınacak tetanbulun 500 üncü Fetih Yılını Kutlama Derneği dün öğleden sonra fahri reis Fahreddln lığında lanmıştır.
sine uyularak şimdiye kadar başarılan işlerle bundan böyle yapılacak işler hakkında görüşülmüş ve ayı sonunda yapılacak heyeti miye toplantısında okunacak raporun hazırlanmasına karar miştir.
Fatih heykelinin dikileceği
hakkında mütehassısların verdiği komisyon raponı uzun uzadıya müzakereleri mucip olmuş ve çok mühim addolunan bu işin daha şümullü ve daha esaslı bir karara bağlanması İçin bu hususta salâhiyet sahibi mütehassısların fikirlerinin alınması uygun görülmüştür.
manda dış ve iç konjonktürün tesiri altındadır. Binaenaleyh bunların da dört senelik uzun bir zaman için tespiti imkânı çok azdır.
Bu inkişaf ve yatırım faaliyetimizin gümrük ile himayesi tabiidir. Nitekim Almanya ve Amerika da sınai inkişaf devrelerinde gümrük duvarlarının arkasına çekilmek zaruretini duymuşlardır. Bizde tatbik edilecek himayecilik sanayiimizi rehavete sevkedecek değil, kamçılayacak bir himaye olmalı ve sanayiimiz kuvvetlendikçe tedricen azaltılarak yabancı sanayi ile rekabete alıştırılmah-dır. ■
Devlet için yalnız bir yatırım bütçesi tanzimi nihai gaye telâkki edilemez. Bu ancak milli bütçeye doğru bir adımdır. Ekonominin bütün sektörlerine şamil bir plânlaşma memleketin bütün kaynaklarının “tam kullanılması” gayesine tevcih edilir. Bu gayeye varmıya çalışırken enflâsyon gibi tehlikeli bir duruma düşmemek için ekonominin muharrik kuvveti o-lan yatırımın dış krediler ve yabancı sermaye plâsmanı ile tanzim edlle-mıyen kısmının memleketteki tasarruf miktarı ile telifinin dalma göz önünde bulundurulması lâzım olduğundan Merkez Bankasının rolü do dahil olmak üzere milli kredi cihazı ve sermaye terakümünün de murakabeye tâbi tutulması ve muhtelif sektörler arasında memleket menfaatla-rine ve muâdelet kaidelerine uygun bir işbirliğinin ancak bir milli bütçe ile sıhhatli bir şekilde temini mümkün olabilir.
Radyoevi hâdisesinin tahkikatı bitti
76 sanığın muhakemesine
2 güne kadar başlanıyor
İrtica hâdiseleri tahkikatı devam ediyor. Dün Emniyet Müdürlüğünde, General Şefik Çakmakla Fuat Amanın ifadeleri alındı
Mareşal Fevzi Çakmağın cenaze töreninden evvel Radyoevi önünde vuku bulan hâdise tahkikatı sona ermiştir. Muhtelif yerlerde Tecemmü-at Kanununa aykırı tovlantı yapmak, vazife gören zâbıta memurlarına kuvvetle karşı gelmek ve vazifelerini görmekten meneylemek suçlarından sanık olan 76 kişinin mevkufen muhakemeleri iki güne kadar 10 uncu Asliye Ceza Mahkemesinde başlayacaktır.
Diğer taraftan cenaze töreninde muhtelif suretlerde tahrikât yapanlar hakkında tahkikat ve tAklbata gerek Savcılık gerekse Emniyet Müdürlüğünce devam edilmektedir. Yeni ipuçları ele geçirildikçe muhtelif şahısların ifadelerine müracaat edilerek hazırlanan tutanaklar Emniyet Müdürlüğünce Savcılığa verilmektedir. Bunlar arasında yemden 25 kadar hoca, hafız ve müezzin bulunmaktadır. Bir kaç güne kadar, hâdisenin meydana gelmesini hazır-lıyan bazı şahısların ele geçirilen de-
tes-
fes ho-er-
İdlerle birlikte ilgili makamlara Hm edileceği anlaşılmaktadır.
Hakkâklar çarşısında başına giyerek yeşil sarık saran Hilmi ca hakkındaki tahkikat da sona
miştir. Yakında Sulh Ceza Mahkemesinde yargılanmasına başlanacaktır.
Bu hâdiselerden dolayı Millet Partisinden General Şefik Çakmakla Fu-ad Amanın dün İstanbul Emniyet Müdürlüğünde ifadeleri alınmıştır.
Sadık Aldoğan hakkındaki tahkikat
Millet Partisinin yaptığı muhtelif toplantılarda söylediği sözlerden dolayı Büyük Millet Meclisince masuniyeti teşrilyesi kaldırılarak hakkında takibat yapılmasına karar verilen Sadık Akloğana dair tahkikat devam etmektedir.
Deliller tamamlandıktan .sonra alınacak neticeye göre kendisinin tevkif edilip edilmeyeceği anlaşılacaktır.
İti
Hindistan Maslahatgüzarının
dünkü basın toplantısı
Bir hafta evvel Mareşal Fevzi Çakmak’ın cenazesine iştirak etmek üzere şehrimize gelmiş bulunan Hindistan Maslahatgüzarı Muhammed Yunus, dün İstanbul gazeteciler Cemiyetinde bir basın toplantısı yapmıştır.
Türkiyeye geldiği andan beri kendisini hiç bir zaman yabancı bir memlekette hissetmediğini, bir Batı memleketi olmak yolunda Atatürk inkılâbını örnek alan Hindistanın bu yolda muvaffak olacağını ifade ederek söze başlayan Maslahatgüzar, Türk basınının her hususta beğendiğini tebarüz ettirdikten sonra Hin-dlstanın komşulariyle İyi münasebetler kurmak azminde olduğu ve bu meyanda Tibetle iyi geçinmek ve
anlaşmak niyetinde bulunduğunu söylemiştir.
Bundan sonra Hindistanın İç durumuna temasla 45 milyon Müslüma-nın yaşadığı ve parlâmentoda 60 mebusları ve T de elçi bulunduğunu, Münakalât ve Maarif Bakanlarının Müslüman, diğer bakanların 6 sı Hındli, 7 si azınlıklardan olduğunu, müteaddit Müslüman Üniversitelerine ait tahsisatın hükümetçe temin digini belirtmiştir.
Hindistanın Komünist Çinle teati eylediğini, fakat Komünist
tisinin parlâmentoda bir tek mebusu bile bulunmadığını teyit etmiştir.
Maslahatgüzar yarın Ankaraya dönecektir.
edil-
sefir Par-
Dişçilerimizin hayırlı bir
Dişleri koruyan ilâç, çocuklara tatbik edilecek
Diş Tabipleri Derneği MilU Eğitim Müdürlüğüne müracaat ederek öğren, çilere dişlerin iyi muhafazası ve diş sağlığı hakkında bilgiler vermek için ilk ve ortaokullarda çocuklarla görüşmeler yapmalarına müsaade istemişlerdir.
Ayrıca Dişçi Okulu da. Amerlkada tatbikına başlanan ve diş korumasında iyi neticeler alınan tedbirlerin ilkokul çocuklarına tatbikinin faydalı e-lacağını bildirerek okurların sıra ile Dişçi Okuluna gönderilmesini Milli E-ğitim Müdürlüğüne teklif etmişti* Her iki müracaat memnunlukla karşılanmıştır.
Amerikalı bir profesör tarafından keşfedilen İlâç 8-10 yaşındaki çocukların dişlerine sürüldüğü takdirde ömürleri boyunca bir daha dişlerinin çürümediği tesbit edilmiştir. İlâcın formülünü elde eden Dişçi Okulu, bunu bütün ilkokul öğrencilerine tatbik edecektir.
Emniyet Müdürlüğünde bir değişiklik
İstanbul Emniyet Müdür Muavinlerinden Zeki Tanman, Adana Emniyet Müdürlüğüne tayin edilmiştir Kadroda yalnız bir tek müdür muavinliği bulunduğu cihetle kendisinin yerine kimse tayin edılmiyecektır.
ACI BİR KAYIP
Merhum İsmail Zühtü Beyin Oğlu ve Leylâ Doruk’un babası, Türkal Ticaret Türk Anonim Şirketi idare Meclisi Reisi
ALİ DORUK
Almanyada vefat etmiştir. Cenazesi vapurla getirilmekte olup merasim günü ayrıca bildirilecektir.
HAVA RAPORU
Yurdumuzda hava îç Anadolunun kuzey taraflariyle Doğu Anadoluda bulutlu va yer yer yağışlı, Doğu bölgelerde ak bulutlu vo Açık geçmiştir. Yağışlar yağmur peklinde olmuştur. 24 naat İçinde düşen yağış miktarı cm2 de: Sivas. 22, Kastamonu 8. Kavga), Ma-ntş 6, Kars, Pazarcık 3, Yozgat 2, diğer yerlerde 1 kg’dır.
En yüksek sıcaklık Bursa. Balıke-elide 28 derecedir. En düşük sıcaklık Van ve Err.urumda 2 derecedir.
Bugün şehrimizde havanın as bulutlu rüzgarların güney doğu-batı yönlerin-den orta kuvvette esmesi hava sıcaklığının artması muhtemeldir. Dün şehrimizde Azamî hararet derecesi 23 derece idi.
Derken bu söylediklerine üstüste her türlü yeminle babamı behemehal inandırmaya çalışırken gözlerinde seyrettiğim parıltıydı bu!
Tevfik Beyin Boğaz sularını kendi zevkinin malikânesi addettiği Aşikârdı. Orada kendi İstanbul efendisi zevkini ve kulak terbiyesini tırmalı-yan yabancı ahenkleri dinlemeyi aklı almıyordu. Bu yüzden, pek haklı olarak güvendiği sesiyle onları susturmak istemişti. Nitekim peşimizden gelen kayıkların bir çoğu demin mandolin ve ki-tara çalanlardı. Fakat Işa kattığı ciddiyet komikti ve bunu kendisi de biliyordu. Buna rağmen, ssndaldakilerln “Yaşa Tevfik Bey!,, alkışı arasın-de iskeleye çıktığımız zaman:
— Pis herifler.. Burnumun dibinde bana ou işi yapsınlar hal Böğaziçinde bu kepazelik! diye söylenmekten kendini alanındı. Yani, söyle bu heriflere, bir daha böyle rezalet istemem!
Bütün bunlar o kadar lâtif şeylerdi ki, eve dönünce dayanamayıp kendialııe söyledim, İlkönce biraz hiddet taklidi yaptı, sonra vazgeçerek kendisi de güldü.
Birinci katta denize bRkan odalardan birinde bana, levanta çiçeği, Girit sabunu ve eski sandık kokan temiz çarşnflarlyle İnsana tek başına dinlenme hlasl veren bir yer yatağı yapmışlardı, [şığı söndürünce deniz rüzgârlarının taşıdığı parıltılarla, mehtapla odanın içinin dolduğunu gördüm. Dışardan gelen her çıtırtı, her m, yakın korularda eşlerini çağıran kuşların sesi, kendi kalbimin gürültüsü, birbirini artık güçlükle kovn-lıyan düşüncelerim, hu müphem ışığın yaptığı hol yaldızlı mavi zemin üzerinde küçük alevden gölgelerle tutuşup sönüyor gibiydiler,
Ne vakit uyudum? Uyku bana nasıl geldi? Gözlerim Sabıhamn hayalı üzerine mi. yoksa Kanlıcadâ musiki ile beraber seyrettiğimiz meh-203
taba mı kapandı? Buralarını bilmiyorum Yalnız uykumda bile İstanhulda olmanın, pencereleri Boğaz mehtabına açık bir odada yatmanın. Sabiha-yı bulup görme ihtimalinin verdiği sevinci unutmadığımı iyi biliyorum.
Çoğu günün olup biteninden canlanan bir yığın hayal, bu sevincin yambaşında yürüyor, birbiri ardınca gelen rüyalarda, yemek odamızın devrilmiş kapısı Üzerinde ağlıyan ihtiyar ve ümit siz anneyi, Sabihayı, İhsanı. Tevfik Beyi, Kadıkö\ iskelesinde Fransız çavuşunu şemsiyesi ile o kadar şaşırtıcı şekilde döven ihtiyar kadını görüyordum. Sonuna doğru bütün bu hayaller birbirine karıştı. Hepimiz birden yemek odasının devrilen kapısı üstünde Boğaz anlarında çalkanıyorduk. Mesut Beyin annesi dizine başını koyarak uzanmış ulan Muhtarın üstüne doğru beyaz saçlarını tarıyor, Tevfik Bey karşısındaki İhsana ve -bana şarkısını söylüyor, en uçta köprüdeki İhtiyar katlın elindeki kırık şemsiye ile ayakta ona tempo tutuyordu. Mor çarşafının pelerinleri havada eski gemilerin kanatları gibi, sert dolup boşalıyordu,
başındakl zafer heykellerinin rüzgârlarla bir yelken gibi
IV
Sal birdenbire devrildi ve ihtiyar kadın hır müd. det sularda çırpındıktan sonra yerini Sablhaya •bıraktı. Tıpkı senelerce evvel kapımızın önünde yağmur altında, gidişimizi beklerken gördüğüm znmnnkl vaziyetinde duruyordu. Fakat bu sefer ben yanılmamda idim ve muttasıl gözlerine bakmak istiyordum. O gözlerini benden kaçırıyordu İçimde tahammül edilmez bir azap vardı. Bu azapla uyandım.
Bir müddet olduğum yerde gözlerimi kapıya-rak düşüncelerimin durulmasını bekledim Yarab
204
— ___ . ---------------- — ■ —
bim, yüzü bana ne kadar dargındı ve gözlerini nasıl bir ısrarla benden kaçıştırmıştı? Rüya o kadar vâzıhtı ki gözlerimi açsam Sabihayı yanı-başımda görebilirim hissi vardı içimde. Neden sonra, rüyalarımı böyle altüst eden şeyin çok tatlı ve hasretli bir ses olduğunu anladım* O açık pencerelerden dalga dalga girerek beni içinde kıvrandıran kâbus, Sabihanuı ayrılığı hissiyle dağıtmıştı. Çünkü etrafımda bütün olan bitene rağmen benim için realiteye dönmek, Sabihayı düşünmek, ondan yıllarca habersiz yaşadığımı hatırlamak mukadderdi. Pencereye koştum, Ra-rim Bey üstümdeki odada, sabaha karşı ailemiz İçinde o kadar meşhur olan, fakat benim o za-mnnn kadar doğru dürüst dinlemek fırsatını bul-'uuhğım taksimlerinden birini yapıyordu.
Sabah sanki Raslm Beyin neyinden .İreni A-ffiran taksiminden hır parça, yahut onun hava boşluğuna döküldükçe maddeleşmesi, ışık, ağaç, su, gökyüzü olması imle gibi bu nağmelerin arasından silkiniyor, kımıldıyor, karşı tepeleri ve sahili hemen önümden oldukça dik hır meyille denize doğru alçalan Kandilli evlerim teker teker zaptedi yordu.
Kanlıca koyuna doğru gelen aydınlık Ru-mclihisarının önüne büyük kitlelerle dlişüyonhı. İskele hlnnsı bir kaç dakika hu aydınlıkta bütün etrafından ayrılmış gibi tek başına yüzdü. Karşı evlerin camlarınrla. ayrı ayrı küçük güneşler parlıyordu. Havada küçük, iyi taranmış yün yapağılarına benzlyen bulut parçaları renk değiştiriyorlardı,
Buna mukabil önümdeki evlerin damları üstünde, Boğazın aşağı taraflarında sabahın sisleri hâlâ devam ediyordu.
(Devamı var)
205
Nisan 1950
A N BUL
• •
»
• • • • •• • ' ’ • • • • • • •.
• • • • •
Paris Hususî Büromuz bildiriyor
Sayfa 3
Ç MESELELER KARŞISINDA
4
Arap güvenlik paktı, orta doğudaki Ingiliz siyasetinin bir başarısıdır
Atlantik Paktının bir genişlemesi gibi telâkki edilmesine imkân olmıyan bu pakt, Arap dünyasının, Batı ile Rusya arasında tarafsız kalmasını temin etmektedir.
Paris 16 (Hususi Büromuzdan» — Barisin salâhiyeti! çevreleri. Arap Birliğinin çalışmalarım ve orada Mı sırın oynadığı mühim rolü blJ.vtlk dikkatle takip ettiler. İlk defa olarak, İngilterenin desteklemesi sayesinde Mısır Hükümeti, evvelden tahmin edilmiyen bir ölçüde Arap Birliğine ve son günlerde imzalanan Güvenlik Paktına kendi görüşlerini kabul ettirmiş ve Birliğin lideri vaziyetine geçmiştir.
★
İmzalanmış bulunan and’aşma, enteresan bir siyasi hâdise telâkki e-dilebileceği gibi. Arap dünyasına da bugüne kadar mahrum olduğu beraberliği ve bağlılığı temin etmiştir.
Fransadakı kanaat* göre, Ingilte re, bu yeni vesika vasıtasıvle, Filis-tindekı harpten doğan kaynaşmalar ve ihtilâflardan dolayı Arap âleminde bir müddet için kaybettiği kontrol imkânlarını tekrar eline almış bulunuyor.
Acaba. Amerika her yerde hazıı olamıyacağını anlamış ve ortadoğu-nıın bu bölgesinde üstünlüğü İngiliz Hükümetine bırakmaya razı olmuş mudur? Bu ihtimal, Fransadaki A-rap işlennin aalâhiyetli müşahitleri tarafından mümkün görülüyor. Esasen Truman’ın 4 üncü maddesinin Ortadoğu memleketlerinde tatbik edil-miyeceğl hakkındaki karar da. A-merikanın bu bölge ile alâkadar ol-mıyacağını göstermektedir. Böylece Amerika, İngilterenin hayati menfaatlerini ve prestijini düşünerek. Arap dünyasiyle meşgul olmamaya karar vermiştir.
Diğer taraftan, bize katiyetle söylendiğine göre, her ne kadar Arap Güvenlik Paktı, gerek metni, gerekse ruhu itibariyle tamamen Atlantik Paktının ilhamı altında yapılmış ve onun gibi on madde üzerine hazırlanmışsa da, bugün için hiç bir suretle Arap andlaşmasını, batılı milletlere ait diğer paktın bir genişlemesi olarak telâkki etmeye imkân yoktur.
İki sebepten dolayı bu mümkün görülemez: 1 — İsrail Hükümetini tuttuğu ve hâlâ tutmaya devaın etti-*
ği için, Arap âlemi Birleşik Amerika-ya karşı öfkelidirler. 2 — Pensteki kanaat, son terakkileri hakkında pek çok medhıye yazılmış olmasına rağmen, Arap dünyasının henüz metanetsiz ve kararsız olduğu merkezindedir. Avrupanm dışında bulunan bu bölgenin güvenliğini. Avrupa bütünlüğüne dahil milletlerin tedbirlerim değiştirmek, büyütmek suretiyle sımsıkı emniyet altına alma fikri de, A-merika tarafından hoş karşılanma yalaktır.
Ancak, umumiyetle işaret edildiğine göre. Arap Güvenlik Paktı. Mısıra Ortadoguda bir üstünlük vermiştir. Bu vaziyeti hazırlamış ve desteklemiş olan Ingiltere de Mısırın münasebetleri de hiç bir zaman bu derece mükemmel olmamıştır. Kıra) Faruk’a, fahri İngiliz generali rütbesi verilmiş bulunuyor. Sûdaıı meşe-leşine dair görüşmelere yemden başlamadan evvel, mühim bazı ların yapıldığını düşünmek olur.
Arap Paktım, Atlantik
bir genişlemesi gibi telâkki etmek is-temiyen yalnız Amerika değildir. İngiltere de. Arap dünyasını tecrit e-dilmiş vaziyette görmeyi ve böylece o bölgedeki nüfuzunu devam meyi tercih etmektedir.
Esasen. Arap Milletleri de, yet Rusya karşısında bir nevi
sizlik siyaseti gütmeye karar vermiş gibidirler. Bu. Arap Milletlerinin Moskova Hükümetine karşı bir sempati duydukları mânasına gelrr.ez. Ancak, kendi topraklarına kadar u-zananuyacağını düşünerek, komünizmden fazla bir korku duymadıklarını gösterir.
Öte yandan Fransa d ak i salâhıvet-li çevreler, Atlantik Paktının genişletilmesi cihetine gidildiği takdirde, ilk olarak Akdeniz Paktını içine alacağını belirtmektedirler. B.r ucunda Türkiye, diğer ucunda Ispanya bulunacak olan bu pakt, ortaya ttalya-yı alacaktır ki, bu millet zaten Atlantik Pakti ile emniyet altına alınan müşterek müdafaa sistemine dahildir.
hazırlık-
yerinde
Paktının
ettir-
Sov-ta raf -
Mesken dâvası
Şehirlerde, küçük ve ucuz evler nasıl yapılabilir?
Yazan : Y. Mimar Asım MUTLU
MOSKOVADA BU İŞ. GÜÇ DEĞİLDİR
Evet, yukarda gördüğünüz arnlan mürebbiyeliği Moskovada güç değildir. Zira, nrslnnların bile komünistlerin yanında daha ehli oldukları muhakkak. Kefekim öyle zannediyoruz kİ, Moskova «Irkindeki bu kafes içerisinde arslnnlarla uğraşan İrina Bugrlmova, her halde, sirkin dibindaki demir kafes İçinde daha nz tehlikeli bir hayat sürmüyor.
I
BÜTÜN dünyada ve memleketimizde olduğu gibi şehrimizde de şiddetle hissedilen ev buhranına karşı çareler aramak üzere, belediyede. bugünlerde mütehassıslardan müteşekkil bir mesken komisyonu çalışmaktadır.
Biz de hu arada şehirdeki ikametgâh adedini fazlalaştırmak için yapılması mümkün işleri ve bugünkü durumumuzu kısaca gözden geçirmeyi faydalı bulduk.
İlk bakışta yapılması lâzım işleri dört maddede hulâsa etmenin kabil olduğu görülmektedir:
1 — Ev yaptırmak istiyenlere kredi temini,
2 — Ucuza malolacak blok halinde ve çok sayıda ikametgâh yapılması,
3 — İnşaat malzemesi ve m^mfıl-lerinden alınan vergilerin indirilmesi,
4 — Yapı Yollar Kanunu ve İstanbul Şehri Yapı İşleri Talimatnamesinde mevcut bazı maddelerin tâdili veya kaldırılması.
Şimdi sıraslyle bu meseleleri gözden geçirelim:
1 — Bu sahada kendimizi, yapı 3,5 faizle ve çok uzun veren İsviçre, 3,25 veren İngiltere gibi mukayese edersek ne
bu çok ucuz arsalar pahalılaşmaktadır. .
Arsadan çok daha pahalı olauı İnşaat masrafı bakımından ikametgâh şekillerini gözden geçirirsek en ucuzunun “sıra evler,, olduğunu görürüz.
Bunların şehrin ikinci, üçüncü derece sokaklarında ve banliyö mahalleleri merkezlerinde inşa edilmeleri “kabildir. Sıra evlerin iki kat üzerine üç, dört, ve beş odalı iktisadi bir plânla inşa edilmeleri için genişliklerinin 4,5-6,5 metre arasında olmaları lâzımdır.
Filhakika her ven ve asansör bağlı olduğu 6
Yaltanın dedikodusu
hâla devam ediyor
Port Arthur’ün Sovyetlere Mm. Roosevelt
New.York, 17 (APı — Çin-deki eski Amerikan Büyük Elçisi General Patrick Hurley, dün, televizyon önünde yapılan bir konuşma esnasında, çindeki komünist muvaffakiyetinin Yaltoda yapılmış olan gizli bir anlaşma sayesinde kabil olduğunu ileri sürmüş ve kendisiyle mÜlâkat yapmakta olan Bayan Roosevelt de, sert bir cevap vermiştir.
New-York’un nüfus sayımı çok güçlükle yapılıyor
i- •.
Günde 25 - 30 lira alan sayım memurlarından her gün 100 kadarı, işi zor bularak istifa ediyor
Washington, 16 ı Hususî muhabirimiz G. H. Martin’den) New-York halkının nüfus sayımı işi bir bur-ran geçiriyor. Her gün yüz kadar sayım memuru istifa etmektedir. Fakir mahallelere tayin edilen bir kadın sayım memuru, hiç tasavvur etmediği kadar büyük bir sefaletle karşılaştığım, bu yüzden ruhan harap olduğunu söylemiştir. Oralarda pek çok hastalar, ihtiyarlar, terkedilmiş hır halde, berbat odalarda yalnız başlarına yaşamakta imişler. Bir başkası da, halkın terbiyesiz olmasından ve sorduğu suallere hakaret eder şekilde cevap vermelerinden yet etmiştir. Bütün istifa eden-bu hale daha fazla dayanamaya-
caklarını bildirmişlerdir.
New-York bölgesinin nüfus sayımı müdürü Zola Bronson bu vaziyet karşısında sükûneti muhafaza etmekte ve “nazlı" sayım memurlarının, işlerini pek kolay zannetmelerini, sonra da zoru görünce kaçmalarını nefretle kaydetmektedir. Mamafih “Müdür bey” henüz sıkıntıya mâruz kalmamıştır. Zira Hükümet tedbirli hareket ettiğinden Ne'V-Yorkta daha 16 hırı 700 sayım memuru vardır ki, bunlar İşlerine dlr.
verilmesini
• • •»
mâkul goruyor
Hurley, “Yalta’da, sizin diplomatlarınız. Atlantik Paktının bütün prensiplerini feda ettiler ve Port Arthur limanını Rusya-va iade ederek, Çinin mülki ta-mamiyetini haleldar ettiler,, demiştir.
Bayan Roosevelt, "Bu sadece ona (Rusyaya) Japonyanın almış olduğunu iadeden ibaretti" şeklinde cevap vermiştir.
i
«NtiMtttUMtHttiMmtımniM-ım» - -
Polonya • Katolik andlaşmasını Papa yalanlıyor
Vatikan 17 (YİRS) — Papalık makamı, Polonyadaki Katolik Kilisesi ve Varşova Hükümeti arasında bir anlaşma imzalandığını yalanlamıştır.
£AP Polonya Haberler Ajansı, üç ileri gelen Katolik piskoposu ve hükümet arasında bir anlaşma imzalandığını yayınlamıştır. Kilise ile yapılacak herhangi bir anlaşma, Vatikan tarafından tasdik edilmedikçe muteber değildir.
Yunan Kabinesi,
Mecliste 136
reye sahip
Amerikanın ve General
kadar evvel te-geliyordu, kurmayı
fakat kabul geçen
muha-
Plastiras, 10 kişilik ekseriyetle dün çalışmaya başladı Atina, 17 (Ap) — desteklemekte olduğu
Plâstiras tarafından kurulmuş olan Yunan Hükümeti 250 kişilik parlâmentoda, küçük fakat sağlam bir ekseriyete dayanarak, bugün çalışmaya başlıyacaktır.
Kabinenin bir ay şekkül etmesi lâzım Venlzelos, kabineyi
etmiş, fakat tutunamıyarak cuma günü istifa etmiştir.
Yeni kabinenin en kuvvetli lifi. 62 sandalyeye sahip olan Çal-
daris’dir ve onun arkasından da 16 mebusa sahip olan Manyakidis gelmektedir.
Kabine, mecliste 136 kişiye sahiptir ki, bu rakam, 10 kişilik bir ekseriyet temin etmektedir.
İngîlizterin tepkisi müspet
Londra, 17 A.A. (Reuter) — İngiltere Dışişleri Bakanlığı sözcüsü dün Başbakan General Nickolas Plâsti-ras’ın merkez partileri koalisyon hükümetini iyi karşılamıştır.
Her ne kadar İngiltere Hükümetinin şekli hakkında tefsirde bulunmaktan dikkatle kaçınmışsa da buradaki yetkili şahsiyetlerin bir merkez koalisyonunun halkın arzularını daha iyi aksettirdiğine inandıkları da bellidir.
sahiplerine '7 vâde ile kredi faizle kredi memleketlerle
kadar geri olduğumuzu anlarız. Buna rağmen 5228 numaralı Yapı Teşvik Kanununun aynı şehirde evi oi-mıyanlara sağladığı kıymetin % 75 i miktarında 20 sene vâde ve % 5 faizli kredi büyük bir yardımdır, ve ev inşaatını hakikaten büyük mikyasta teşvik edecek mahiyettedir. Fakat ne yazık ki kanunun işliyebil-mesi için kâfi fon ayrılamamakta ve ihtiyacın çokluğu karşısında bu para çok kısa zamanda tükenivermek-tedir. Hakikatte bugün ev yaptırmak istiyen bir çok kimse kredi bulamamaktadır. Binaenaleyh yapılacak işlerin başında bu kredi fonunun en az üç, dört misli arttırılması gelmektedir.
2 — Toplu halde ve büyük çapta yapılacak inşaat; ev buhranını hafifleteceği gibi; iyi idare edildiği takdirde ucuza da malolacaktır. Dağıruk ve muhtelif ellerle yapılacak 50 (v için kurulacak ayrı avn şantiyeleri düşünecek olursak her birinde küçük ve gayri kâfi teşkilâtı ile büyük fikir ve el emeği israfını, küçük partiler halinde ucuz olmıyan malzeme mubayaaları ve iş siparişlerini rürüz. Buna mukabil 50 evlik blok inşaat, diğerine nazaran daha ucuza maledilecektir.
Şehrimizde bu toplu inşaat şekli kooperatifler, bankalar ve bazı şirketler tarafından tatbik edilmeye başlamış bulunmaktadır. Ancak bunlarda gaye, ucuz ev yapmak olduğu için, şehir içindeki arsaların pahalı olduğu ileri sürülmekte ve araziyi çok ucuz elde etmek üzere kilometrelerce uzak mesafelerde bahçeli evler mahalleleri kurulmaktadır. Hakikatte yeniden yapılması zaruri olan au, kanalizasyon, yol, elektrik, havagazı, telefon tesisleri masrafı ile
gö-bir çok
••rt»
( MEMLEKET HABERLERİ J
BİR FOTOĞRAF MUHABİRİNİN USTALIĞI
Amerikadu Malne eyaletinin llamlln şehrinde çıkan bir yangın neticesinde Salnte Joseph kllİM»nl yanmıştır. Yangın, kilisenin kulesi yere yıkıldığı zaman son haddini bulmuştu. Rahip Gllbcrt Dube. alevler yüzünden ellerini hafif yakmıştır. İtfaiye nıenııırlarının söylediğine göre yangının nebep olduğu tahribat «0,000 doları bulmaktadır. Fakat biitün bunlar hazin olmakla beraber bıı resmi çekebilmek ustalıktır.
• • j r>
T
Ingiliz Bütçesi bugün müzakere edilecek
Hükümetin, Avam Kamarasındaki nazik ekseriyete göre bir bütçe getireceği umuluyor
Londra 17 - A.A. (AFPı — Yarınki salı günü Maliye Bakenı Sir Stafford Cripps Avam Kamarasıım İngilterenin 1950 51 yılı bütçesini takdim edecektir.
İşçi Hükümetinin zayıf ekseriyeti sebebi ile bütçe etrafındaki mücadele bilhassa hararetlidir.
Halihazır bütçe meseleleri iktisadi ve siyasi bakımdan şöyle görünmek-trrhr
1 — Avarrı Kamarasında 4 veya 6 kişilik bir ekseriyeti haiz bulunan Hükümet her an devrilmek tehlikesine maruzdur.
2 Bu şartlar dahilinde İşçi Partisinin sol cenahı, orta sınıfların e-iinde bulunan oynak oyları partiye kazandırmak için "halkın hoşuna giden bir bütçe" derpiş etmekledir.
Trieste seçimini Yugoslavlar kazandı
Trieste 17 AA (United Prens» — Mareşal Ti toyu destekleyen Trieste Halk Cephesi dün Tries-tenin Yugoslav bölgesinde yapılan seçimlerde kolay bir zafer kazanmıştır.
Sloven Halk Cephen» “Küçük Parlâmento” için yapılan seçimle de zayıf bir muhalefetle karşılaşmıştır.
Londra 17 A.A. ıLPS) Gazete muhabirlerinin Triteste’den bildirdiklerine göre, İtalyanların çoğunluk teşkil ettikleri seçim bölgelerinde seçmenlerden pek azı oyunu kullanmıştır. Seçim bürolarının rdsbi tenhalığına lağmen kiliseler ağzımı kadar doluydu. Muhabirlerin ilâve ettiklerine göre, Sloven mahallelerinin her tarafında Yugoslav bayrakları ve Mareşal Tıtonun resimleri görülüyordu. Yugoslav bölgesinin merkezi Capo d'îütrla'da Yugoslav askeri kıtaları caddelerde şarkı söyleyerek oylarını kullanmışlardır,
-------------------------
Demirperde mahkemesinde
13 nisanda Lu-bomir Elsner ve Dagnıar Kage-rovska adlı iki A-rnerlkan sefaret memuru casusluk ve diğer bazı suçlardan dolayı mahkûm olmuşlardır. Elsner hapse rovaka
neye mahkûm du.
18 sene ve Kage-da 15
se-ol-
Resim; 13 sanda Pragda ruşma esnasında müddeia ley hlerder. biri olan Dagnıar Kagemavka diğeri, Lubomlr Elsner'lu aleyhinde bulunmuştur.
ni-du-
Yeniden bir şeker fabrikası kuruluyor
Fabrika, 20 milyon liraya ve günde 1.5OO-2.OOO işleyecek kapasitede
17 (Hususî muhabirimiz — Memleketimizin her daha artan şeker iatlhlâ-
fabrikası mıştır.
mal olacak
ton pancar olacak
kurulması kararlaştırıl-
Turizm kanunlarının
3 — İki seneden fazla bir müddetten beri Sir Stafford Crippa tarafından «atfedilen gayretlere rağmen Ingiliz iktisadı enflftsyonİRt kalmaktadır.
4 — İngilterenin iktisadı yalnız enflasyonist değil ayni zamanda sunidir:
Kanada, Avustralya veya Arjantin
gibi uzak memleketlerden ithal edilen gıda maddeleri İngiliz müstehliklere. devlet hazînesinden ödenen tahsisat. sayesinde, geldikleri memleket lerdekinin yan fiatlne satılmaktadır.
5 Geçen eylülde yapılan devalü asyonun yakında hissedilir bir hayal pahalılığı doğuracağı tahmin olunmaktadır.
Demirperde ardındaki kızıl mahkemelerin faaliyeti batılı diplomatlar Üzerinde bir müthiş hava ynı atarak onların hattâ norma) çalışmalarını önlemektedir.
etmekte-
Ankara, bildiriyor) gün biraz kini karşılamak üzere mevcut 4 fab-
rikaya ilâveten yeniden bir şeker
Yurdumuzun şeker pancarı yetiştirmeğe elverişli mmtakalannda pancar istihsalini derpiş eden programın tatbiki ve fabrikanın tayini için Başbakanlıkta bir yon kurulmuştur. Fabrikanın
zarı, Balıkesir, Aydın »veya Doğu illerimizden birinde kurulması kuvvetle muhtemeldir.
yerinin komıs-Adapa-
Fabrika 20 milyon liraya mal olacak, tesisatının yarısı hariçten getirtilecek ve diğer yansı da Şeker Şirketi, Devlet Demiryolları, Karabük ve Makine ve Kimya Sanayii MÜes-sezesi fabrikalarında imal olunacaktır. Fabrika günde 1,500-2,000 ton şeker pancarı işlıvecek kapasitede o-lacaklır.
4
sağlayacağı faydalar
Birkaç günden beri şehrimizde bulunmakta olan Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürü Ahmet Şükrü Esmer, dün akşam radyoda. Millet Meclisinde kabul edilen Turizmi Teşvik ve Pasaport Kanunları hakkında çok geniş izahat vermiştir.
7 sene zarfında arsalarına turistik bina yaptırmak istiyenlere Emlâk Kredi Bankasının yüzde 5 faizle kredi açacağını ve binalarda kullanılmak üzere Avrupadan getirtilecek olan sıhhi tesisler vesair malzemeden gümrük resmi alınmıyacağını izah eden Ahmet Şükrü Esmer, bu yapılacak olan turizm tesislerinin 10 sene müddetle arazı ve buhran vergilerinden muaf tutulacağı gibi, yabancı memleketlerden sermaye getireceklere kazançlarını harice çıkarmak hususunda kolaylıklar temin edileceğini etraflı olarak izah etmiştir.
Türkiyeyi ideal bir turist memleketi haline getirmek için bunların sadece bir başlangıç olduğunu belirten Esmer, Amerikanın 1952 den sonra Marshall yardımını kesmesi ihtimaline binaen hu yardımdan istifade eden memleketlere geniş miktarda Amerikan turistleri göndermek hususunda ne büyük gayretler sarfettiğinl anlatmış ve bu işin de Marshall Yardım Programına bağlandığını sözlerine ilâve etmiştir.
Van hapishanesinden
16 mahkûm kaçtı
verilen haberlere go-hapishanesindeıı kaçan yakalamak maksadlyle
Ankaradan
re, Van şehri
16 mahkûmu
süvari birlikleri Türkiye - Iran hududu civarında tertibat almışlardır.
Firarilerin elebaşısı akşam teftişine çıkan gardiyanı yakalamış, son-
ra arködaşlarlyle beraber gaı divanın ağzını tıkayarak ellerini, asıklarını bağlamıştır. Bunu müteakip ele geçirdiği anahtarlarla diğer mahkûmların hücrelerini açmıştır.
Alınan son haberlere göre, firari mahkûmlar. Iran sınırına vaımak i-çtn cenup istikametini tutmuşlardır.
katında bir merdi-grupuna 4 dairenin katlı bir apartman blokunu ele alalım. Burada ven ve asansör masrafı 24 taksim edilecektir.
Temel ve çatı masrafı bölünecektir. Dairelerden döşemesi diğerinin tavanını kil edecek hudut duvarları müşterek olduğundan masrafı taksim edilecek* tir. Temiz su, pis su, havagazı, elektrik, şofaj tesisatı müşterek ensteb lassion sayesinde ucuza malolacak-t|r,t
Kat, daha doğrusu “daire mülkiye-ti,,., asırlar boyunca eski karıunlan* mızın verdiği imkân dahilinde olduğu halde, şimdiki Medeni Kanunumuzla hâlâ telif edilememiş bulunmaktadır. Daire mülkiyetinin, bugünkü şartlar altında ve hakiki ucuz ev meselesinin halli zımdır.
3 adımlar mevcuttur, malzemesi ile uğraşan fabrikalar doğrama atölyeleri Muamele Vergi* sinden
Son sinden da bir zetelerde görmekteyiz. Bunun tahak* kuku halinde bugünün konforunu teşkil eden ve kâmilen ithal malı o-lan her türlü tesisat malzemesi mıhını miktarda ucuzlıyacaktır.
İnşaat malzemesi sahasındaki serbest dış piyasa rekabetinin hakikat» te çok fena ve pahalı olan yeril ma» mûllerinin fiyatı ve kalitesi üzerinde de müessir olacağı muhakkaktın,
4 — Yapı işlerini nizama sokmak Üzere yapılan kanun ve talimatna* melere ait maddelerin bir kısmı au-cak bir tek cepheden mütalea edilerek uzun uzadıya etüd edilmeden ve salâhiyeti! mimar ve inşaatçıların mütaleaları alınmadan tespit edilmiştir.
Bunlardan bilhassa “ucuz ev„ dâvasına karşı gelenleri gözden geçirelim:
al Son çıkan İstanbul Yapı Nizamnamesinde “Arsa ifrazlarının 8 metreden daha dar olam lyacağı,, hakkında bir hüküm mevcuttur. Madde konulurken şehrin küçük küçük ve birbirine uymıyan binalarla çirkinleşmemesi ve derinliği fazla cilan apartmanların cephelerinin dar olmasiyle sıhhate muzır olmaması düşünülmüştür.
Fakat daire mülkiyeti olmayan memleketimiz için elimizde tek u-cuz ev şekli olan “Sıra Ev” fikri feda edilmiştir. İktisadi sıra evler bütün dünyada yukarda da işaret ettiğimiz gibi iki kat üzerine, !, 5 - 6.5 metre genişliğe kadar yapılmaktadır.
Bu hale göre, yapılacak çift ve sıra evlere ait ifrazların bu mad(|e hükmünden istisna edilmesi lâzımdır.
b) Son çıkan nizamnamede odaların 12 m2’mdan daha küçük ola-mayacağı hakkında bir hüküm vardır.
Büyük oda yapmak arzu edilir bLr şey olmakla beraber dünyanın en zengin memleketleri bile ev yaptı, racaklara böyle bir şart empoze edememektedirler. İçinde iki çocuğun yatacağı 3x4 ölçüsündeki bir oda yerine 2x3 m. büyüklüğünde iki ayrı oda yapmak hem terbiye ve hem de sıhhat, bakımından daima tercihe şayandır.
Dünyanın hiç bir yerinde eşi olamayan ve tatbik kabiliyetinden mahrum ması
c) yapı banyo, mutfak gibi yerlerin asgari sahasını tahdit etmiştir. Bu miktarlar orta bü^klükteki evler için normal olmakla beraber çocuksuz aileler ve bekâr insanların oturacakları İkametgâhlar için fazla büyüktür. Bütün dünyada bu çeşit evlerde mutfak, vantilftsyonlu bir dolap içine veya ancak 2 M2 lık bir sahaya sığdırılmaktadır. En küçük boydaki banvn tekneleriyle teşkil edilen yıkanma yerlerine de, çok küçük sahalar ayrılmıştır. Bu itibarla kanunun bu maddesine binanın oda adedi veya sahası ile mütenasip bir elâa-tikiyet verilmesi lâzımdır,
Yazıyı bitirirken bu meselede mü. him bir noktaya İşaret etmeden ge-çemiyeeeğiz. Herkesin yapması müm. kün alışılmış basit bir iş gibi görünen küçücük bir ev projesi hakikatte bir mimarı, yüzbinlerce liraya çıkan büyük bir mağaza, büyük bir büro binası, hattâ bir devlet dairesi binasından daha güç meselelerle kar. şılaştınr. Böyle olduğu halde bugün iki kata kadar olan ev inşaatı lâ-alettayin kalfalara emniyet edilmekte ve belediyelerimizin kabulü neticesinde onların imza ve mesuliyeti altında yapılan binlerce kullanışsız. gayri İktisadî, çürük ve fena bina, ev buhranı için seferber halde bulunan halk servetinin israfına sebep olmaktadır.
» •
merdi-daireye
altıya birinin teş-
için hemen Ift*
Bıı hususta
atılmış müspet Nitekim inşaat
istisna edilmiş vaziyettedir, zamanlarda inşaat malzeme gümrük alınmaması hususun»-cereyan mevcut olduğunu ga*
bulunan bu maddenin kaldırıl* lâzımdır. •
Artık oldukça eskimiş bulunan yollar kanunumuz evin içinde
Sayfa 4
Sinema âleminden enteresan portreler
L
Jennifer Jones
SANAT BÖYLE
BEN DE OBADA İDİM!
yazanı Oraıniral VVUDam D.Lenhy
— Çeviren: Ihılnk lANSUâ
hücuma geçiyor
Alman orduları çözülmeye ve yer yer teslim olmaya başlıyor
Dışişleri Bakanı Stcttlnlus, elçi Harriman, mütercim Charles Bohlcıı ve ben Başkanla beraber Beyaz Sarayda kaldık. Saat 17.30 da Molotof, elçi Gromiko ve mütercim Pavlof ile beraber Truman’ı ziyarete geldi.
TRUMAN HÜCUMA GEÇİYOR
Başkan, Polonya Hükümeti bahsinde Sovyetlerin Yalta hükümlerini ihlâl etliklerini Molotof’a söylemekte gecikmedi.
Diplomaside âdet olan süslü ve nazik lisanı bir kenara bırakan Başkan, Rus Dışişleri Bakanına şu noktaları tebarüz ettirdi:
1) Polonya meselesi üzerinde doğacak bir anlaşmazlık Amerika umumi efkârında gayet fena bir aksülft-mel uyandıracaktır. Halbuki, dünyanın menfaati harb sonrası yapılacak işbirliğine bağlıdır.
2) Başkan, bazı âzaları arasında fikir ihtilâfı olsa bile Birleşmiş Milletler teşkilâtını muvaffakiyete ulaştırmak niyetinde olduğunu tebarüz ettirdi. Böylece, Rusya âza olsun veya olmasın, sulhsever milletlerin yar-dımi.vle gayesine erişeceğini İhsas e-diyordu.
Molotof Sovyet Hükümetinin meydana çıkan veya çıkması muhtemel bütün zorlukları halletmek arzusunda bulunduğunu tebarüz ettirerek konuşmasına başladı. Afoskova, Yal-tada alınan kararlara hürmet etmek arzusunda idi. Harb sonrası işbirliği herhangi bir sebep yüzünden tahakkuk etmezse bu gayet kötü neticeler doğururdu.
Böyle bir giriş yaptıktan sonra, Molotof. Polonya meselesini ele aldı, Sovyet Hükümetinin Yalta hükümlerine uygun hareket ettiğim büyük bir küstahlıkla iddia etti, ve bize, Sovyet kararlarını neden beğenmediğimizi sordu.
Ruslarla aramızdaki münakaşa, Polonya Hükümetinin teşekkülünde çıkıyordu. Scıvyetler. bütün siyasi grupların hükümet dahilinde temsilini kabul etmemekte idiler.
Molotof. Yalta kararlarının İngiliz vc Amerikalılar tarafından yanlış tefsir edildiğini söyledi. Rus Dışişleri Komiserine göre, Polonya Hükûme-ti’nin "yeniden teşkilinde” karşılaşılan zorluklardan bızzAt Amerika mesuldü. Sovyet «Hükümetinin Polonya-dakl menfaatleri "hayati” idi. Al-manyadaki Rus kıtalarının ana vatanla münakale hatları Polunyadan geçiyordu. Sovyetler Birliğinin müstakbel emniyet! bakımından da Polonya mühim bir rol oynayacaktı.
Başkan Truman, Staline danışmasını Molotof’a tavsiye ederek toplantıya son verdi. Bu arada San-Fran-ci8co Konferansı sırasında Stcttlnlus, Eden ve Molotof arasında fikir teatisinin faydalı neticeler doğma bileceğini de belirtti.
Rus Dışişleri Komiseri ile konuşurken Truman’m kullanmış olduğu lisan gayet hoşuma gitmişti, Sovyetler kuvvetli olduğumuzu biliyorlardı, bu konuşmadan sonra, hakkı her zaman ve her yerde müdafaa etmek azminde bulunduğumuzu da öğreneceklerdi.
Ben, şahsen, Polonyanın Sovyet nüfuzundan kurtarılabileccğıne kani değildim. Fakat, Polonya Hükümetine şahsi bile olsa müstakil bir karakter vermenin imkânına inanıyordum.
SÎBİRYADAKİ ÜSLER
HAKKINDA
Yalta’da. Stalln, Japonlara karşı yapılacak akınlar İçin Uzak Doğuda-
kİ Sovyet üslerini kullanabileceğimizi söylemişti. Bununla beraber, Mosko-vadaki askeri misyonumuz; bahsi geçen mevzuda hiç bir ilerleme kayde-demiyordu. Kurmay başkanları, Mos-kovadakl askeri mümessilimiz General Deane’e talimat vererek Uzak Doğudaki Rus hava üslerinden ne dereceye Radar istifade etmemiz imkânı olduğunu sordular.
Deane’nin gönderdiği rapoıun mahiyeti şudur: en kiBa bir zamanda ve mümkün olan bütün İmkânları kullunsak hile kendi İlklerimizden Ja-ponyaya yapacağımız hava akınları daha tesirli olacaktır, İşte bu rapora dayanan kurmay başmanları, Amerikan uçaklarının Sibirya üslerini kullanmaları plânım bir kenara bıraktı.
Alman ordularının çökmesiyle beraber Cumhurbaşkanının karşısına halli İcap eden gayet mühim bir mesele çıkıyordu: Ruslarla işbirliği.
ALMANLAR TE8I4M OLMAK İSTİYOR
ederse yukarıdaki şartları havi talimatı lsveçteki sefirimize bildirecektik. Stallne gönderdiğimiz mesajın bir eşini de Churchill’e yolladık. Hlmmlcr’in yaptığı birinci teşebbüsten başka bir haber çıkmaçlı,
ASSOCIATED PRESSİN BÜLTENİ
İkinci HalnrmM San Franclsco’dan geldi. 28 nisan saat 21 de, Sun Fran-üİAoo'daki Associated Press Ofisi neşrettiği bir bültende Almanyanm müttefiklere teslim olmayı kabul ettiğini bildiriyordu. Amerikadaki radyo istasyonlarının A.P.nin bültenini tekrarlamaları üzerine momlokeli büyük bir heyecan kapladı. Beyaz Saraya telefon edip haberin aslını soranların haddi hesabı yoktu.
A.P. nin verdiği haberi bir resmi kaynak teyld Başkan evime Eiscnhovver’le mİ İstedi.
Muhabere sistemimizin fevkalâde müsmir çalışması sayesinde bir kaç dakika içinde Eisenhower’in kurmay-başkanı Bedeli Smilh’i telefonla bul-dürttüm ve kendisine vaziyeti şöyle anlattım: "Alınanların Eisenhosver’e teslim olmak istediklerine dair bir haber aldık. Durum nedir?”
Smith böyle bir şeyden haberi olmadığı cevabını verdi.
Generalin sözlerini Başkana tekrar ettıııı, O da Beyaz Sarayda toplanan gazetecilere San Francisco raporunun yanlış olduğunu bildirdi.
etmemiş olduğu İçin, telefon etti ve General derhal temasa geçme-
HİMAYE EDİLİR
1 ■■ T 1
Amerıkada güzel
boldun
1 — Ariyet olarak bırakma. 2 — Patlı dh Çubuk 3 — Adhıı ı otun. Tersi bir hayvan, 4 — Bir nnıu. Ocak, ft — Yedheyed. M mevl klışsk, 0 — Arnavutlun dilinin pelesengi. Tâdat et. 7 — Merbutu. Gazetede bulunur. 8 — Nazik insanların Hik Fik kullandığı. Tcral SAK. fi — Tersi tenbih edatı. Bir kadın tam i. 10 — Fransızca çocuk. AJdan.
Yııknrıd.ın UMiği:
1 — Tırmıkla yeri kazımah. 2 — Argoda ynl.Tna muhatap otan söyler. 3 — Şart edatı. Mavi haline getiren, 4 — Terli Ufiaıır. 5 — Eski bir Tlhk devleti. BÜ.vÜk arazi. 6 — Kıumet Bir nevi ku-Kntmak. 8 — İki harf yanma hal. ö — Maden. Terei 10 — Cefa yapan,
maş. 7 — yuna. Taşlı i 81 m ahzet.
BULMACANIN HALLİ
DlNKT
Soldan
1 — Melânkolik. 2 — Emaye. Koli 3 — p>;,. Ayı. Şnr. 4 — An. Ira. Aç. 5— Mera. Kab. 6 — Ara. Bam. 7 — Nr. Km. Kok, 8 — Şal. Aza. Ht. fi — Acar. Aleni. 10 — Ta.irip eder.
Yukarıdan u«nğı;
1 — Meranı anlat. 2 — Emare. Raca. 3 — Lu. Ira, Şah. 4 — Aya. Ark. Rr. f, _ Neyi. Ara. 0 — Irk. Az*p. 7 — Ok. Snb. Elû, 8 — Loş. Bek. Ed. fi — ilâç.
. -G — KlıaaktiA
ITALYADAKİ ALMAN ORDUSU TESLİM OLUYOR
göre, müra-
Hit-faz-Bu
Almanyanm kayıtsız şartsız teslimi ile neticelenen İkinci Dünya Harbi trajedisinin son perdesi 25 nisanda bnşlanııştır. ”Kara ve Deniz Kuvvetleri Kiübü"nde öğle yemeğini yerken Beyaz Saraydan telefonla heni çağırdılar ve derhal Pentagon’a gitmemi söylediler. SHat 14 de, Pentagonda idim. Orada Truman, General Mar-shall, Amiral King ve General Huü’i İngiliz Başbakanı ChurcIülTir» telefonunu bekler bir vaziyette buldum.
Son tlerece sıkı bir şekilde muhafaza altında tutulan Muhabere Merkezinde idik. Hyşusl bir hat bizi. Çhurchİll’ın Londra’daki evine bağlıyordu. Biraz sonra İngiliz Başvekili telefona geldi. Başkanla beraber konuşmayı ben de dinledim.
Churchill, İsveç'teki Amerikan sefirinden çok mühim bir habeı almış-h. Bahsi geçen bu habere Himmler, Kont Bernadotte’a
caat etmiş, batı cephesindeki Alman kuvvetlerinin Ingiliz ve Amerikalılara teslimi işini görüşmesini Kont’tan rica etmişti. Holânda, Danimarka ve Norveçteki Alman birlikleri, teslim meti namına konuşuyormuş.
Bir beyin kanaması neticesi ler’e felç gelmiş, bir kaç günden la yaşaması beklenmiyornıuş.
sebeple de Himmler Alman Hükümeti namına konuşuyordu.
Truman, bütün cephelerde yapılacak kayıtsız şartsız bir teslimi ancak, Ingiltere ve Rusya ile beraber kabul edebileceğini söyledi. İngiliz Başbakanı ise, harbi kabil olduğu kadar çabuk bitirmek istiyordu. Tınman, kendisinin de aynı fikirde olduğunu, fakat girmiş olduğumuz taahhütlere sadık kalmamız icap ettiğini belirtti.
Biz daha Pentagonda iken, San Francisco Konferansına gitmiş olan Stettinius’lin vekili Grew içeri girdi vo başkana Stockholm sefirimiz H. V. Johnson’dan aldığı bir telsizi u-zattı. Churchill’in biraz önce telefonda anlattığı hâdiseleri Johnson teyld ediyordu.
Başkanın emri üzerine Stalin’e bir telsiz çektim ve durumu bütün taf-silâtiyle kendisine anlattım. Alman orduları bütün cephelerde, kayıtsız şartsız ve her üç devlete birden teslim olurlarsa bunu kabul etmek niyetinde idik. Eğer »Sovyet lideri kabul
Ertesi sabah, 29 nisanda, Italyada bulunan Mareşal Alexander’den bir telgraf aldık.
İtalyan cephesindeki Alman orduları Başkomutanı General Von Vıelinghoff, A|exandcr tarafından koşulan teslim şartlarını Sovyet mümessilinin huzurunda kabul etmişti. Müttefik komutanı İtalyan cephesinde muhasamatın 2 mayısta sona ermesi beklenildiğini büdiıiyoı du.
Ertesi günü, Benito Mussolini nin İtalyan partizanları tarafından yakalandığı haberi geldi. Duçe, metresi, ve 16 faşist subay idam edilmişlerdi.
Her geçen gün. çok mühim gelişmeler veya rivayetler getiriyordu. Harbin sonunun uzak olmadığı aşikârdı.
1 mayıs saat 16.30 da, Hamburg radyosu, Hitlcr’in öldüğü haberini verdi. Alman silâhlı kuvvetleri Başkomutanlığını büyük Amiral Doe-nitz ele almıştı. 2 mayısta, Stalln, Berlin’in tamamen işgal edildiğini I-lân etti.
Mayıs 4 te. Güney Doğu Asya Harekât Sahası Müttefik Başkomutanı Amiral Louis Mountbatten, Rangoon şehrinin alimliğini bildirdi, B^ylece, Birmanya Savaşı iki senelik bir gecikmeden sona ermiş oluyordu.
Gene mayıs 4 te General Etaen-hovverden bir mesaj aldık. General Montgomery’nin cephesinde harb e-den Alman kuvvetleri 5 mayısta yürürlüğe girmek üzere teslim olmuşlardı. Alman radyosu Holanda, Danimarka ve Kuzey-Batı Almanya-dakl nazi birliklerinin Montgomery'-ye teslim olacaklarını yayınlıyordu.
— Devamı var —
-
Güzel miydi (jlye soruyorsunuz. Melekler gibi güzeldi. Esmer tenli fakat aslı melez o-lanlann koyu toprak rengi değil; teninde güneşin olgunlaştırdığı yemişlerdeki sıcak esmerlik vardı. Siyah saçları, kırınızı yollu mavi sarığının katlan üzerinde halkalanır, kıvırcık ve uzunca bıyıkları da düzgün çizilmiş ve hareketliliği, kibirli edasiyle hayat ve yaşama hırsı belirten üst dudağının zarif hattını çevrelerdi, tatlı ve derin gözlerinde sık sık şimşekler çakardı. Boyu uzun, gürbüz ve ince İdi, omuzlan geniş ve kalçaları dar.
Ne ırktan olduğunu sormak kimsenin aklına gelmezdi. Belli idi kİ, cevheri en temiz kandan olup, ona bakanların gözünde, Roma İmparatorluğuna dehşet salan Arsnhiler, O-rodesler, Partlar’ın su katılmamış evlâdından-dı. Dünyaya geldiği vakit, annesi değerini hemen takdir ederek adını Muhsen yanı "Güzel" koymuştu.
Ne yazık ki, şekil ve gösteriş itibariyle bu kadar mükemmel, mânevi meziyet bakımından o derece yüksek ve en kibar bir soydan olduğu halde tek bir eksiği vardı, yani fakirdi. On yedi yaşına vardığı İçin bugünlerde bazı levazım vermiştiler una. Babası kılıçla kalkanı, İhtiyar bir amca da tüfek hediye etti. Muhsen bu üzülüp utanıyordu: Çakmaklı halbuki genç asilzadenin bir
fevkalâde güzel ve en son model Ingiliz tüfekleri taşımaktaydılar. Fakat bu işe yaramaz sopa, hiçten iyiydi de... Dayı çocuklarından Liri iğne gibi sivri, enine boyuna iri, bir bıçak VArdi; o kadar da ağırdı kİ, bir vuruşta kol, bacak uçıırablllrdl. Muhsen bu korkunç silâhı beline geçirmiş, fakat hakikatte gözü bir çift tabancada İdi. Lâkin pek parasız olduğu için böyle bir servete ne zaman malik olacağını bilmiyordu daha.
Bununla beraber, bütün o silâhları takın-
Işe yaramaz bir tüfeğe baktıkça âdi bir şeydi o; çok arkadaşları
ESRAHENGtZ diye anılan Jennlfeı*
Joneg-un karakterini bir çok gazeteci anlamaya uğıaşlıysa da netice İKişa çıktı. Zira Jennlfer’İn tablalı hakikaten çok değişik.., Bir gün gayet sevimli olduğu hakle ertesi günü kendinden nefret ettirir. Tabii istemi-yeısk ve farkında olmadan. Sık sık melankoli krizleri geçirdiğinden her zaman sinirlerine hâkini olamaz. Cemiyet içlmlokl lııırekâtı Greta Garbo'-nunki gibi hususi maksada göre a-yarlanmış değildir. Şayet yem çevir-moye buşludığı filmin İlk günlerinde gaıetecllerl görmek istemezse, biliniz ki, sadece çalışmasına mâni olduğu içindir. Bunun «n büyük ispatı da film çevirmeye haşlar haşhıınıız âdeta karakter değiştlrişkllr. Durmadan gülümseyen ve dudak boyası sürmelilen hoşlanan bir kadın halini alır. Halbuki hakikatte boyanmaz, ilâveten Davld O Selznlck’in İftııse ettiği bütün yıldızlar gibi kaşlarına hiç dokunmaz.
Kuvvetli bir şahsiyet sahibidir. Kolay kolay her rolü kabul etmez. Bir çok senaryoları, bıı arada Laura'yı da iMifüze etmiş ve rolünü Gene Thi-ûrney’e torkei mistir.
Bu esrurenglz diye anılan yıldızın 31 sene evVelki hayatına bir göz a-telım:
Bahası Otylahomda bir tiyatronun sahibi idi. 2 mart 1018 de Phyllla îsley-müstakbel Jennifer Jones- dünyaya geldi. Ailesi onu sör mektebine yolladı. Fakat onıın aklı fikri Janet Gaynor ve Sylvia Sydney gibi beyaz perdenin meşhur simalarında İdi. New-York’a giderek şansını denemek en büyük emellerinden biri idi. Nihayet muradına da erdi. Amerlkada Robert Walter İle evlendi vc ikinci derecede rollere çıkmaya haşladı. Nihayet bir gün Kat herine Bıo\vn*un delâletiyle rejisör Selznİck'e tanıştı-rüdi. Hemen bir kontrat imzaladılar ve tanıLni Jennifer Jones yaptılar.
Hayatının en güzel günü Selznick'-in kendisine "The song of Berna-dette” (Bemadette Şarkısı) atili filmi çevirmeye başladığı gündür. 74 günde filmin çevrilmesi bitti ve Jennifer senenin Oscar mükâfatını ka* zandı. Bu, onun için fevkalâde bir şeydi. Kendisinin bir İstidat okluğunu keşfettiği için Davld O Selznİck’e âşık oldu ve kocasından aynldı. Adam teessüründen kendini içkiye vererek sinirlerini bozdu.
Bu arada Selznick, Jennifer Jones'a “Since You went away” («en gideli) Love Lettres (aşk mektupla* » i gibi filmler çevirterek onu çok geçmeden meşhur etti. Geçen sene de karısını boşıyarak Cote d’Azur de Jennifer le evlendi.
“İyi biten her şey iyidir” diye bir darbı mesel vardır. Davld O Selznicu de esrarengiz Jennifer Jones’da saadetini buldu.
Çok gergin olan sinirlerini yatıştırabilmek için Jennifer geceleri 12 saat uyur..., Avrupaya yaptığı seyahat esnasında meşhur sinir torlarının hepsini dolaştı.
Jennifer in dalma tekrarladığı
dine has bir jesti var: Parmaklarım saçlarının içine daldırmak pişirmesini bilmez ve digi için sevmez de. mahçuptur.
Selznick, Vivien
son dok-
j^n-
... Yemek çok sabır iste-Son aerecede
Lcjgh, îngrid
Bergman, Katherine Hepburn Joan Fonta ine gibi bir çok artisti meşhur etti. Fakat bu şallıların içerisinde meşhur etmekte en az güç-
lük çektiği Jennifer Jones oldu. Jen-nlfer bu günlerde "Göne to earth'’ adlı enteresan bir film çevirmekle meşgul.
dâve edilmiştir. Bu çalaların inşaatı sona erince, halen İstimal edilmekte olan 93 sergi odasına ek teşkil edecektir.
VVashingtonda Milli Güzel Sanatlar Galerisi. Birleşik Amerikanın sabık Ha2ine Bakanı Andrevz W Mellon tarafından hibe edilmiştir. 1941 yılında halka açılan galeri Amerika Hükümeti tarafından idare edilmekte olan Smithsonian Müzesinin bir kısmıdır.
30 haziran 1019 da sona erecek o-lan sene zarfında galeriyi gezenlerin sayısı 1.500.000 kişiyi aşmıştın Böy-lece. açıldığı günden itibaren galeriyi gezenlerin sayısı 15.000.000 kişiyi geçmektedir. Son zamanlardı Viya-na’da Kunstbistorisches Miızesinden ödünç olarak alman hususi Güzel Sanatlar hâzinesinin teşhiri münasebetiyle galeriyi 875.000 kişi ziyaret etmiştir.
Yeni‘Dünyada basılan yeni kitaplar
1949 yılında Amerıkada 1941 yılından beri müşahede edilemeyen sayıda yeni kitaplar basılmış ve baskılar tekrar edilmiştir. 1949 yılında basılan yeni kitapların sayısı 10 bin 892 dir. 1948 yıbnda basılan yeni kitapların sayısı 9,897 olduğu, harp devresinde en düşük rakamı teşkil eden 1945 yılında neşredilen yeni kitapların sayısının ise 6,548 i geçmediği görülmüştür.
9
HIKA YE
HASRE
T
Yazan: ENDER HALİT
daha çiğnemeğe mecbur oluyordum...
Sonraları öğrendim: Necati Bey güvercinlere de heves bağlamış, tavan arasında yüz(? yakın kumru ve güvercin beslermiş. Bir zamanlar adatavşanına merak sarmış, dehşetli surette üreyen "torunlarını” hergün yalvara yakara eşe dosta dağıtmağa mecbur olmuş, Yakın zamanlara kadar kanaryaya gönül vermiş, yatak odasında karyolasından büyük çifte-hane yaptırmış. Ahbapları, gençliğinde; avdan nefret ettiği halde av köpeklerine avuçla altın döktüğünü söylerlerdi.
Oğııüan.. kızlan., her biri bir taraitaymış... "îsubet» derdi, verecek şeyim kalmayınca mütemadi isteklerinden halâs oldum, üzüntülerinden kurtulup nihayet karım ve "yavrucuklarımla” haşhaşa katabildim.”
Acele acele konuşur, traşı gelmiş yüzü, bir şey çiğnemeğe uğraşı yomuş gibi mübalâğalı hareketlerle mütemadiyen şekilden şekle girerdi, öğle tatillerinde ekseriya civardaki kahvehanede buluşur, bir kahve fincanında o geçmişi tazelemeğe, ben geleceği ha-yaâemeğe uğraşırdık... Gün olur tek kelime konuşmadan paydosu tamamlar, gün olur devamına akşam için süzleşirdik.
--IT7
Beş sene kadar evveldi, dışan tayin olunarak İs tan bııldnn ayrıldım. Necati Beyin de yaş haddini doldurduğunu duymuştum.
işte, senelerce sonra gazete karıştırırken bu eski dostuma nu>-lamıştım. tstanbuldan çok uzak bir yaylada, gölgeler günün son kızıllığında erirken; ona derin bir hasret, bir türlü gürbüzleşemlyen sebzevatlığına, oymalı saçaklarında kumrular uçuşan, kaplamaları çürümüş konak yavrusu evine karşı iç burkan bir sılaçekişi duymakta olduğumu farkettim. Necati Bey ve muhitinin: bütün kusur ve meziyetleriyle bizden olan, zamanla insanı saran bir havası vardı..
Şehir kulübüne gırdığunde içerisi Lıklun itabındı. Amirini çekiştiren memurlar, yalan olduğunu bilmekle beraber uzayan hunin ve parlayan gözlerle birbirinin çapkınlık hikâyelerini dinle, yen delikanlılar, aznif, prafa, tavla meraklıları ve en feci! kahve diplomatları, bu akşam neden bilmem gönlüme bir bulantı vermişti. Çıkıp gitsem., nereye?.. Senelerdir bu gurbet bekârlığı aynı fasit dairede dönüp durmaktaydı: Lokanta —kulüp—oteldeki o-dam... Oteldeki odam-dairem-lo. kanta...
Çarnaçar bir kenara ilişip, her sayfası başkasının elinde gezen İstanbul gazetelerinden birini açlım: Makaleler, havadisler, tefrikalar ve ilânlar... Bırakıp gitmeğe hazırlanırken gözüme iri puntolu bir başlık ilişti;
Hayvansevenkrin dikkatine Llgorno cinsi, sol ayağı bileğinden kesik bir horoz 27 ağustos gününden beri kayıptır. Edırnekapı, Karanfil sok. 20 numarada Necati Başı-hoş’a getirecek hayvaııseven, ziyadesiyle memnun edilecektir.
Hey gidi Necati Bey... Altı yedi sene evvel aynı bankada memur bulunduğumuz ihtiyar dost gözümde canlandı:
Edirnekapıda, nikâh mahsulü evinde: hastalıklı kedileri ve çorak bahçesiyle didinir dururdu. El vermek âdeti yoktur, şapkasını ise müdürlerine dahi çıkarmaz, sevdiklerini; şaraplaıımış “En â-iâ“ tütünü doldurulmuş kaba pi-posiyle selâmlardı. Elbisesi daima buruşuk ve tozlu, sakalı her zaman uzamıştır. İşi bitince dağınık beyaz saçlarını sararmış parmaklariyle tarar, urganlaşmış kravatını bir çekiştirir, piposunun dahili maınulât tütününü tazeliye-rek, altı aydır aynı kâğıda sardığı yemek kabım koltuğunun altına sıkıştırıp, kör Mestarı ile topal Sarmanlarına, hasta dudağı gibi çatlamış sebze bahçesine, si-vatikli karısına koşardı.
âfet ve felâkete lâ-Alem; karısının terinden, her akşam
Duyardım: Vaktiyle har vurup harman savurduğu çiftliklerinden bir buçuk dönüm sebzevatlık, renk renk, boy boy cariye ve hizmetçilerinden, minderden kim Utananı ayan karısı, her birine bir servet vakfettiği oğul ve kızlarından iki üç bayramda bir gelen tebrik kartları ve torunları yerine; viraneliklerden topladığı sakat kediler kalmış.
Ellisinden sonra çalışmağa başladığı halde bankada en nikbıni-mizdı "Yaşamak ne güzel şey. diye mırıldanırdı, çıplaklıktan, ihtiyaç oldukça, soğuktan korunabilecek kadar giyinen.’’ “Oh...” diyecek kaıiar yiyebilen ve tatlı rüyalar görecek icarlar uyu-yakile n kimse hayattan nasıl şikâyet edebilir?../'
Her türlü kayt kalırdı. "Ah-ü enin'*
hava karanncıya kadar tulumbadan çekip suladığı halde bağrını serin istemediği bahçeciğin-
den ve bilhassa yemekte iki yanına sofraya dizilip, kardeş payı yedikleri; uyuz, sakat, hastalıklı fakat kendi tâbirince “nesillerinin bir tanesi, hayvan hassasiyetinin nüLmunesi” kedilerinden L-harettı.
Bir bayram ziyareti dolayısiyle uğrayıp, ısrarla yemeğe alakonul-duğum günkü samimi taamı unutamam: Karısı Rebia Hanım altına aldığı ayaklarını ovmağa çalışıp, iki tarafa sallanarak sı-zıLdanıyor, Necati Bey; en iyi parçalan “yavrucuklarına” payet-rneğe didiniyor ve ben, boğazıma dizilen takmaları, kedilerin akar, kokarını görmeden yutabilmeğe çalışıyordum. Arada Necati Bey sesleniyordu: "Bey oğlum, şu tekirin Asaletini görüyor musunuz?” Nezaketen, yağlar içindeki muşamba örtülü sofranın üstünde sıralanan kedilere, her lokmasından sonra efendisinin hoşuna giden bir marifet olarak pençelerini yalayan tek kulak Tekire bakıp. ağsımdakileri birkaç dakika
MİLLETLERARASI TENİS ŞAMPİYONASI
17 A.A. ıReııteri: Amerika-yıldızı Miss Gussic- Moran. yapılan milletlerarası tenis
lı
Nice,
tenis Nlce’te şampiyon asını dün kazanmıştır, Miss
Moran, finalde Fransız Mile. Josette Amoıırettl’yl 6/0, 6 0 yenmiştir.
Çift erkekler dönü finalinde Ro-bert ve Tallert Bergelüı ve David-son’u 6/3, 5/7, 6/3 yenmişlerdir.
Diğer dömi final maçı yağmur do-layısiyle tehir edilmiştir.
BELÇİKA HOLLANDAYI
2 - 0 YENDİ
Anvers, 17 (AF) — Senelik milli Belçika - Holânda futbol maçı dün Anvers’de oynanmış ve birinci devresi 0-0 biten maçın sonunda Belçika Ho-lândavı 2-0 mağlûp etmiştir.
ASY
HÎKAYELERİ
Kandehar Aşıkları
Yazan : A. c/e Gobineau
_____________________
dıktan sonra bir şah evlâdına benzedi, ama kendisi farkına varmadı. Babasının huzuruna çıktığı zaman o, soğuk ve sert edasından ay-rılmıyarak baştan aşağı sllzdü; lâkin ihtiyarın için için büyük bir gurur duyduğu sakalını sıvazlamasından anlaşılıyordu. Gözleri yaşaran annesi çocuğunu şefkatle öptü. Tek evlâttı, O da ana ve babasırun elini öperek, beslediği üç tasavvuru yerine getirmek azmiyle çıktı. Bu, hayata kendine layık şekilde atılmanın şartı gibi geliyordu ona.
işgal ettiği içtimai mevkiden ıımulncağj üzere Muhsen’in beslemekte ve İki Ahmetgillerln bir beri Muratgillcrle gülerden; birinin,
kamçılamasından çıkmıştı. Halbuki Afgan ırkından olmayıp asilzadelerin idaresi altında yaşayarak toprağı işliyen, türlü zanaat sahibi olan bu tâbiler kendi efendileri tarafından hırpalanabilir ve kimse karışamaz. Fakat bir başkası el kaldırmıya.. işte affedilmez bir hakaret kİ, efendisi bunu, kendi ailesinden birine karşı bulunulmuş gibi temizlemeyi şeref ve namus meselesi bilir. Kamçıyı vuran zat, Muhsen’ln dedesi tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü.
O tarihten beri her iki aile arasında sekiz
ailesi iki türlü eaafdı kin de intikam gütmekteydi, kolu olan aile, üç nesilden kavgalı İdi. İhtilâf Murat-Ahmetgillerln bir tâbiinl
1
Çeviren : Reşat Nuri Darago ____________________________r
katil vakası geçti; son iki maktul de bu hikâye kahramanının hır amcası ile bir amca çocuğu idi. Muratglller nüfuzlu ve zengin oldukları için böyle müthiş bir düşmanın hiddet ve şiddeti yüzünden bütün aile efradı birer birer telef edilmek tehlikesinde bulunuyordu. O sebepledir ki, Muhsen, Kandehar ©mirinin en yakın adamlarından biri olan Abdullah Murat» gil’in kendisine sataşıp onu öldürmek gibi güç bir iş tasarladı. Bu, cesaretinin ölçüsünü birden meydana koyacak ve kendisini adlandırıl-çaktı. Fakat en acele İşi değildi henüz.
Babası Mehmet Beyin Osman adında bir küçük kardeşi vardı. Üçü erkek biri kız dört evlât sahibi bulunan bu Osman Bengal’de bir piyade alayının yüzbaşılığını ederek İngiliz hizmetinde epey para toplamıştı. Hindli bir sarraf vaaıtasiyle muntazaman aldığı tekaüt maaşı ona rahatça geçinmek imkânını sağladığı gibi biraz da böbürlenmek fırsatım vermekteydi: bundan başka, harp sanatı hakkında şaşmaz fikirler taşır ve o fikirlerin ağabeyi Mehmedinkllerden üstün olduklarını İddia ederdi. Halbuki Mehmet Bey, yalnız şahsi cesarete ehemmiyet veriyordu. İki kardeş arasında tatsız münakaşalar geçip, ağabey, kendisine saygı gösterilmediğine hükmetmişti.
Vaziyet böyle İkendlr ki, bir gün Osman Bey, ağabeyi odasına girdiğinde ayağa kalk-
atıldığını
birbirine iki evin
------------ —-——-—
mamak nezaketsizliğinde bulundu. Babaslyle birlikte gelen Muhsen, bıı müthiş saygısızlık karsısında kendini zaptedemedi; fakat doğrudan doğruya amcasına sataşmak cesaretini bulamıyarak amca çocuklarından en küçüğü olan Eleın’e var kuvvetiyle bir tokat indirdi. Muhaen’le Elem öteden beri birbirlerini çok sever, hiç ayıılmazdılar. Vukubulan hâdise bu bakmıdan pek acıklı olmuştu.
Amca çocuğunun yaptığı işe fevkalâde hiddetlenen Elem kamasını çekerek Mııhsen’e hücum etmeğe koyulduysa da ihtiyarlar yetişmiş ve dellkanlılan ayırmışlardı. Ertesi sabah, Muhsen’ln sağ elbise kolunu bir kurşun deldi. Kurşunun Elem tarafından herkes anladı.
Aradan geçen altı ay zarfında, bitişik olan ve birbirini gözetleyen
havasında tehdit ve tehlike dolu bir sükûnet hüküm sürdü. Yalnız kadınlar hazan birbirine rastlıyor ve birbirlerine hakaretll sözler savuruyor: fakat erkekler karşı karşıya gelmemeğe dikkat edlyordular.
Muhsen. amcasının evine girip. Elem i öldürmeğe bir haftadan beri karar vermişti. İşte, yerine getirmek istediği ikinci tasavvuru huydu. Üçüncü tasavvuruna gelince, o da Elem’le Abdullah Muratgili katlettikten sonra Kandehar Emirinin huzuruna çıkıp sipahilerin arasına dahil edilmesini istemekti. Başaracağı işler sayesinde ün almış böyle bir cengâverin hürmetle karşılanıp arzusunun yerine getirileceğinden şüphe etmiyordu.
Fakat zihnini kurcalayan bu tasavvurlarla nerhangi bir maddi menfaat güttüğünü sanmak onA karşı haksızlık olur. Amca çocuğu Elem’I katletmenin kendisine kolay bir İş göründüğünü ve ağır gelmlyeceğini de düşünmekle yanılırız.
(Devamı var)
J
Hicrî 1950 NİSAN 18 Salı Rumî
C. Ahir 30 1369 NİSAN 1 5 1366
VAKİT VASATİ EZANİ Güneş 6.16 J0.86 Öftle 13.14 5.23 lirindi 16.5!» 6.08 Ak.ıam 19.52 12.00 Yatıı 21.30 1.33 İmsak 4.31 8,il
StYASl ÎKTtSADl
YENİ İSTANBUL
MTÜSTAKÎL GÜNLÜK GAZETE
Sahlb) :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ : FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı işlerini fiilen İdare eden :
mi rıı XT PEKİN
Basıldığı yer ;
yeni İstanbul matbaaujlîk
LIMITED ŞİRKET! MATBAASI
tkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.
M Nisan 1930
T E N I İSTANBUL
Sayfa 5
GÜNÜN
KONOMiK
HAREKETLERİ
Küçük tasarrufun ekonomik kalkınmadaki rolü
Yazan : Gıyos Akdeniz
Maliye Mlltteyarı
BtLÎKDÎĞt gibi istihsalin esaslı faktörlerinden biri sermayedir. Bir cemiyetin milli gelirinden tasarruf ettiği miktarın bir kısmı sermaye olarak istihsale yatırılmadığı takdirde İstihsalin ve bin-netice refah seviyesinin artmasına imkân yoktur. Tasarruf zihniyeti inkişaf etmemi» olan bir cemiyete istihsale mûtuf sermaye yatırımları kifayetsiz olacağından istilısal ve milli gelirde bir tezayüt bahis mevzuu olamaz Bilhassa memleketimiz gibi iktisadi hakımdan inkişaf etmemiş memleketlerde tasarruf hareketleri hayati bir ehemmiyeti haizdir. Çünkü istihsali arttırmaya müteveccih bütün goyretler sermaye noksanı dolayısiyle semeresiz kalabilir O halde memleketimizde tasarruf zihniyetim uyandırmak, yerleştirmek ve idame etmek için bazı tedbirler almaya İhtiyacımla vardır.
Bu tedbirler ne olabilir?
Evvelâ, şunu tebarüz ettirmek isteriz ki bir cemiyette tasarruf hareketinin dogması için milli gelirin muayyen bir limitten aşağı düşmemesi lâzımdır. Eğer bir cemiyetin geliri ile bu gelirin maliyeti arasında bir fark yoksa yani milli gelir maliyetine nazaran bir fazlalık ı surplus) irae etmiyorsa tasarruf hareketinin dogmasına imkân yoktur. Çünkü tasarruf ancak içtimai hâsıla ile içtimai maliyet arasındaki fazladan yapılabilir. Bu bakımdan meselâ iş gücünün idâmesi ve bekasının temini, kapitalin bir zıyaa maruz kalmadan idâmesi gibi istihsal maliyetine giren masraflar tamamen karşılanmadan bir tasarruf hareketi yaratmak imkânsız ve hattâ zararlıdır Çünkü bu şartlar altında yaratılacak bir tasarruf hareketi istihsal faktörlerinin tahribini intaç eder ki bu hareketin hâsılası menfi veya hiç olmazsa faydasızdır. Bu izahatla varmak istediğimiz netice şudur: Bir cemiyet bir içtimai fazla (surplus socialı elde edecek Şekilde bir istihsal yapmıyorsa bu cemiyette tasarruf hareketinin inkişafına imkân yoktur. Binaenaleyh, bu mevzuda, bilhassa devletin vergi politikasına (surplus socialı i bePetmiyecek veya vergi ile belertilen kısmı tekrar istihsale tahsis edecek bir istikamet vermek lâzımdır.
Tasarruf hareketinin dogmasında esaslı şartlardan biri para değerinin nisbi istikrarıdır (nisbi, diyoruz, çünkü para değerinde daimi ve mutlak bir istikrar ancak statik cemiyetlerde bahis mevzuu olabilir). Para, tasarruf vasıtası rolünü ancak müstakar olduğu takdirde oynıya-bilir. Para değerine karşı duyulan itimatsızlık müsmir tasarrufa geniş ölçüde mâni olan bir âmildir. Binaenaleyh, tasarruf hareketini yaratmak ve inkişaf ettirmek istiyen cemiyetler para değerinde nisbi bir istikrar tesis etmek zorundadırlar.
Tasarruf hareketinin inkişafı İçin terbiye sistemimizde tasarruf terbiyesine ehemmiyetli bir mevki ayırmak lâzımdır. Tasarruf zihniyetini fertlerin şuuruna bir tabıat-i saniye halinde yerleştirmek ancak bu suretle kabil olabilir.
Tasarruf hareketinin inkişafını temin edecek diğer bir tedbir fertlere bütçe ve hesap fikrini aşılamaktır. Gelir ve giderinin hesabım bil-miyen, giderlerinin sureti tevzii hakkında bir fikri olmıyan şahısların tasarruf yapmasına imkân yoktur. Bütçe ve hesap fikri ise kültür seviyesiyle sıkı sıkıya alâkalıdır.
Bu mevzuda alınması lâzım gelen diğer mühim bir tedbir de yapılan tasarrufların kolayca nemâlanmasını temin etmektir. Bunun için bir taraftan tasarruf sahibinin ayağına kadar giden ve vatandaşa emniyet telkin eden tasarruf müesseseleri kurmak, diğer taraftan, tasarruf mevduatını memleket ekonomisi için en müsmir sahalarda kullanarak tasarruf erbabının alâkasını çekecek menfaatler temin etmek lâzımdır.
Bir memleketteki tasarruf hareketlerinin temelini küçük tasarruf teşkil eder. Küçük tasarruf geniş vatanda? kitlelerini ilgilendiren bir müessese olduğu için sahası ve verimi büyüktür. Bilhassa iktisaden inkişaf etmemiş memleketlerde sermayenin teşekkülünde büyük rol oynar. Küçük tasarruf içtimai bakımdan bir istikrar ve emniyet unsuru, iktisadi bakımdan bir terakki ve refah âmilidir.
Türkiye, küçük tasarruf bakımından geri kalmış bir memlekettir. Vakaa, bu sahada bazı teşebbüsler yapılmıştır. Tasarruf ve halk sandıklan tesisleri bu kabildendir. Fakat bu müesseseler muhtelif sebeplerden dolayı beklenilen neticeleri verememişlerdir. Halbuki, bıı- meslekdaşımın dediği gibi ılı -İçtimai yardım teşkilâtı zayıf ve tamamıyle teazzuv etmemiş bir memleket olan Türkıyede insanlara tasarruf terbiyesi aşılamak okuma yazma öğretmek kadar lüzumludur. Türkiyede bolluk senelerinde israf, kıtlık senelennde çaresizlik hâkimdir.,. Ve bu terbiye ve bu hareket yaratılamadıgı içindir ki çok muhtaç olduğumuz sermaye de taazzuv edememiş, İstihsal ve milli gelir artUrılamannştır. O halde bu mevzuu esaslı bir şekilde ele almak ve küçük tasarrufu yaratacak her nevi tedbire geniş mikyasta başvurmak lâzımdır. Küçük tasarruf hareketini yaratacak müesseslerden biri posta bankalarıdır. Bu müessese-lerin diğer memleketlerde küçük tasarrufun inkişafında oynadıkları rol ve bizim bu mevzuda yapabileceğimiz işler diğer bir yazımızda izah edilecektir.
(1) Maliye Müfettişi Cahit Kayra nın "Türkiyede Küçük Tasarruf Problemi ve Posta Bankaları,, isimli etüdünden.
3.100.000.000 Dolar
Ayanda, marshall yardiminin aynen KABULÜNE TEMAYÜL VAR
TVaahlngton, 17 - A.A. (AFP) — Demokrat Senatör ve Senatoda çoğunluk lideri Scott Lucas diln verdimi beyanatta 96 senatörden 58 i-nin hükümet tarafından Marshall Plânı 3 üncü tahsisi için istenilen 3.100.000.000 doların tamamını kabul etmeğe taraftar olduğunu, yan resmî bir surette bildirmiştir. Bazı demokrat ve cumhuriyetçiler bunun
2.500.000.000 dolara indirilmesini istemektedirler,
Luca’ın ilâve ettiğine göre, senatörlerin çoğunluğu, aynı zamanda, Temsilciler Meclisinin 25 milyona indirdiği "4 üncü medde programı0 kredisinin 45 milyona iblâğını arzu etmektedir.
Bilindiği gibi Temsilciler Meclisi 3 milyar 102 milyon dolarlık kredi teklifini kabul etmiştir.
HAM VE MAMUL DOKUMA MADDELERİNE DAİR HABERLER
Dünya piyasasından geçen
AMERİKADA
Amerikada yapağıyı
tefvlk programı
\Vashlngton (Reuter • Hususi» — Ziraat Bakanlığından bildirildiğine göre Amerika Birleşik Devletlerinde bu yıl yün fiyatları korunmağa devam olunacaktır. Cinsine göre değişmekle beraber milli vasati fiyat libre başına 45,2 sent olarak tesbit e-dilmıştlr. Bu fiyat kirli yapağı esasına göredir. Geçen seneki koruma fiyatı ise 42,3 sent idi.
Amerika, pamuk ihracatının artacağından ümitli
New-York, (Reuteı-Hususi) — Ba-*21 Amerikan pamuk ticareti mahfillerinde, gelecek üç ay için uaha iyi bir pamuk ihracatı beklenmektedir. Bara çevrelerde bütün mevsim boyunca yapılan sevkıyatın beş milyon balyayı bulacağına yahut geçeceğine inanılmaktadır. Geçen mevsim bu miktar 4.748.000 balya idi.
ECA (İktisadî İşbirliği Teşkilâtı) memleketlerine yapılan ihracat, geçen seneye nispetle oldukça yüksek bir sviye arzetmektedir. Bu mevsimin ağustos - şubat devresinde Fransaya yapılan ihracatın, geçen mevsimin aynı devresinde yapılan ihracata nazaran yüzde 62 nispetinde arttığı kaydedilmiştir. Bundan başka bazı memleketlere yüzde hesabiyle artış şu miktardadır: Holânda 59. Batı Almanya 28, Belçika 23, Britanya 21 ve İtalya 13.
Son zamanda pamuk için ECA kredilerinin arttırılması, kı edilerin vâdeleri bakımından pamuk satın alma işinin bu mahsttl devresinde tamamlanmasının icap etmesi ve daha ucuz olan yeni mahsulden istifade 1-çin satın alma işinin tehir edilememesi ihracat için İyimser düşünülmesinin başlıca sebepleridir.
W&shingtondan alınan son haberlere göre, iktisadi İşbirliği Teşkilâtı, Italyaya 4 milyon dolarlık ve İngilte-reye iki milyon dolarlık yeni bir kredi açmıştır.
Son sevkıyat tarihi 15 haziran 1950 dir.
Amerika yün ithalâtı
VVashinğton, ıReuter - Hususi) — Amerikan Ziraat Bakanlığının bildirdiğine göre, aralıkta biten mevsim i-çin Amerikan yün ithalâtının hemen yarısını Arjantin ve Uruguay temin etmiştir.
AVUSTRALYADA
Avustralya yün satışları sona ermek üzere
Sydney, (Reuter - Hususî) Sydney yün mezatlarına yeniden 148.000 balya yün kaydolunmuştur. Bunların artık mevsimi kapamağa yeteceği tahmin olunmaktadır. Böylece bu mevsim zarfında Sydney mezatlarına arzolunup satılan yün miktarı 1 milyon 80 bin balyaya baliğ olacaktır ki bu miktar 1943-1944 mahsulünden sonra elde edilen en üstün seviyedir.
Sonbahar mezatları İçin tahminler fiyatların düşeceği merkezindedir. Brezilya pamuk ipliği ihraç edecek
Rio de Janelro, (Reuter - Hususî) İplik ve Örme Sanayileri Sendikası ithalâtı karşılamak Üzere Brezilya ihracat Üstesine pamuk ipliğinin de ilâvesini, ithalât ve İhracat Bakanlığından acele olarak istemiştir.
İSVİÇREDE
Famuklu ihracatı
Zürich. (Reuter - Hususî) — İsviçre Pamuk Sanayii Birliğinin verdiği bir rapordan anlaşıldığına göre, ge-
haftanın akislerini veriyoruz
çen sene pamuklu ihracatı, evvelki senelere nazaran daha yüksektir, Ma-amafih. ancak bir iki noktadan 1947 senesinin kıymet seviyesine erişilebll-miştir.
Diğer taraftan pamuklu eşya ithali geçen sene mühim miktarca düşmüştür. Ingiltereden yapılan ithalât da bu düşüşe dahildir, Brltanyadan ithal edilen malların kıymeti 1949 senesinde 0.8 milyon İsviçre frangı olup, 1918 senesinden 7.7 milyon ve 1947 senesinden İse 11 milyon daha aşağıdır. ı
İNGtLTEREDE
Dünya pamuk istihsali artıyor
Londra, (Reuter - Hususî) — ı mart tarihinde alınan malûmata göre hazırlanan Entemasyonal Pamuk Komitesinin istatistik bülteninden öğrenildiğine göre 1949-50 mevsimi dünya pamuk istihsali tahmini olarak 31,150.000 balyadır. Bu rakam 1948-49 mevsimi İçin 28.936.000 balya ve 1938-39 mevsimi için 29.520.000 balya idi.
En fazla istihsal yapan memleketler şunlardır: 16.000.000 balya ile A. B. D. birinci, 2.400.000 balya ile (beheri 478 libre) Hindistan ikinci, 1.700.000 balya He Brezilya 1 milyon 700.000 balya ile Çin, 1,7000.000 balya ile Mısır üçüncüdiir. Sonra sıra ile 999.000 balya ile Meksika ve 950.000 balya ile de Pakistan gelmektedir.
Japon rekabetinden endişe yok
Londra, (Reuter - Hususi) — Pamuk Birliği Başkanı Sir Raymond Street, Palm Springs’dekt Amerikan Pmuk Müstahsilleri Birliği senelik toplantısında bulunduktan sonra, NeW - York’tan uçakla hareket edip Londraya gelmiştir.
Pamuk sanayiinde yeniden beliren Japonya rekabeti meselesi hakkında kendisine sual sorulduğu zaman, Sir Raymond şöyle cevap vermiştir:
“Japon faaliyeti bir çok kimselere endişe mevzuu teşkil etmektedir, fakat bana kalırsa bu endişeler yersizdir. Karşılıklı anlaşma hususunda u-zun problemler mevcuttur. Japon e-konomisinin takviye edilmesi gerekmektedir ve pamuklu dokuma sanayii mevzuunda dünya ticaretinde daha bir çok problemler vardır.,,
Sir Raymond yeni bir vazife ile, bir kaç hafta içinde, Tokyoya hareket edecektir.
İTA LY AD A
İtalyan sunî ipek piyasası
Milâno, (Reuter - Husus!) — Italyan sun! ipek piyasası, senenin ikinci üç ayında başladığı şekilde, iyi bir vaziyette ve Italyan endüstrisinin en sabit kısmı olarak devam etmektedir. Son tahminlere göre, sunî İpek ihracatı, İstihsalin yüzde 60 ını bulmuştur. fabrikalar ise kapasitelerinin yüzde 80 nispeti İle çalışmaktadırlar.
Sunî ipek ipliği istihsali bir seneden fazla bir müddetten beri ayda 4.200 tonu bulmuştur. Aynı zamanda elyaf istihsali İki misline varmış ve ayda takriben 3.500 tona baliğ olmuştur.
Synî ipekten mamûl dokumalar, miktar itibariyle, iplik İhracatının üçte biri kadardır. Geçen hafta, ipek ve sun! ipekten ve yün İle suni İpek elyafından yapılan yazlık emprime dokumalar İtalya yeril piyasasında talep edilmekte idi.
ihraç talepleri nispeten az olmakla beraber, daha önce Hindistan, Meksika. Çekoslovakya ve Rusya ile yapılan anlaşmalar normal bir talebi sağlamlaştırmaktadır.
üzüm ihracatçıları ihraç primi istiyor
Finlândiyo. tiitiin, üzüm, incir ve şarap alacak
Atina (Hususi muhabirimizden u-çak postasiyleı — Son hafta zarfın-da Yunanifitanda iktisadi hareketler bakımından memleketimizi yakından alâkadar edecek hâdiseler olmuştur. Bunların başında şüphesiz bize rakip olan kuru üzüm için Yunan hükümetinin prim vermeğe zorlanması ve Finlandiya İle yapılan bir anlaşma neticesinde bu memlekete tütün, üzüm, incir satışının teminat altına alınmasıdır.
Yunanlstanda 1949 mahsulünden kalma stok kuru üzüm miktarı on iki bin ton kadar tahmin olunmaktadır. Yunan üzümleri dünya pazarlarında Amerikanın fiyatlarına nazaran yüzde altmış ve Türkiye riyatla-rıııa kıyasla da yüzde yirmi daha pahalıdır. Ve bu haliyle üzümlerin ihracı mümkün olamamaktadır. Bu vaziyeti ileri sürerek çekirdeksiz ve kuşüzümü ihracatçıları hükümete müracaatla yüzde 30-35 nispetinden aşağı olmamak üzere bir ihraç primi talep etmişlerdir.
Rekoltenin bugüne kadar İhraç o-lunan kısımları en son aralık ayında satılabilmiştir. O günden beri piyasada artık ihracat faaliyeti yoktur. Çünkü 1949 aralık ayına kadar Ame-
Kuru üzümlerimiz ve Amerikanın
haksız rekabeti meselesi
Prim verme suretiyle yaratılan bu vaziyetin önlenmesine çalışılıyor
İzmir, 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Amerikan üzümlerinin Avrupa piyasalarında Türk üzümlerine rakip hale gelmesinden sonra İzmir Kuru Meyveciler Birliği bu durumu Avrupa İktisadi İşbirliği İdaresi nezdindeki temsilcilerimize bildirmiş, Amerika hükümetinin yüzde 50 prim ödemesinin doğurduğu mahzurun önlenmesini istemiştir. Ticaret Bakanlığından gelen bir yazıda baş delegemizin Avrupa İktisadi İşbirliği İdaresi nezdinde yaptığı teşebbüs mahiyetinin Kuru Meyve Birliğine tebliğ edildiği bildirilmektedir. Baş delegelerimiz tarafından Amerikanın tatbik ettiği prim usulünün Türk üzümleri ihracatı ü-zerinde menfi tesirler husule getirdiği, Amerikan Üzümlerinin bu primler sayesinde Avrupa piyasalarında Türk üzümlerine karşı âdeta damping tatbik ettiği, bundan Türk müs-
v
i'U'4 eni ilil
Hanover nümune sergisi kapandı
HMHIİI
Hanover (Reuter - Husus» Ha. nover fuarının birinci kısmını teşkil eden Ticari Nümune Sergisi kapanmıştır. Sergiyi 10 bin yabancı ziyaret etmiştir. Satıcılnrm çoğu Batı Avrupadan gelmekle beraber, Kanada, Güney Afrika, Hindistan, Pakistan, Mısır ve Avustralya firma, lan da sergiye iştirak etmişlerdir.
İngiliz ve İrlanda giyim eşyası ve yünlü firmalan, ilk beş gün içinde bütün kotalarını doldurmuşlardır. Bunun üzerine İrlanda kotaları 75 bin dolardan 110 bin dolara çıkanl-
rika beynelmilel piyasalarda görülmüyor ve Türkiye fiyatları da Yunan fiyat seviyesinin üstünde kalıyordu.
Milli Ekonomi Bakanlığı meseleyi husus! bir şekilde ele almış bulunmaktadır.
Milli Ekonomi Bakanlığı bu zor durumu anlaşmalarla gidermeğe çalışmaktadır. Finlandiya ile geçen hafta başında imzalanan bir ticaret anlaşmasına göre Finlandiya, Yu-nanlstandan dört milyon dolarlık mal alacak ve mütekabile» satışta bulunacaktır.
Bu dört milyon doların 2.500,000 doları tütüne, 700.000 doları üzüme ve 100.000 dolan da incire aynimıştır. Mütebakisi ile şarap, alkol ve diğer maddeler satın alınacaktır.
Finlandiya, Yunanistana kereste, her nevi kâğıt, muhtelif ham ve mamul maddeler satacaktır.
Diğer taraftan Yunanistan Hükümeti ithal listelerinde ekonomik işbirliğinin lüzum gösterdiği ityflirme ve serbestleştirme hareketine uygun kararlar almaktadır. Şimdiye kadar ithal tahdidine ait listede yer alan 37 maddeden 17 si serbest bırakılmış bulunmaktadır.
’^’ÎTU
tahsilinin pek büyük zarara uğradığı, kendileri tarafından teşvik gören Avrupalılararası ticaretin bu prim sisteminden mutazarrır olduğu, belirtilmiştir.
*
Avrupa İktisadi İşbirliği İdaresi, Türk baş delegesinin bu talebini not ederek, Amerikan makamlarına bildireceğini; müracaatın haddizatında gayet haklı görüldüğünü, ancak bunun Amerika müstahsilini korumağa müteveccih bir kanun meselesi olduğunu belirterek bu talebi ancak salâhiyetll Amerikan makamlarına büyük bir önemle bildirmekten başka elinden bir şey gelmediğini beyan etmiştir.
Paristeki baş delegemiz, Türk ü-züm ve incirlerinin AvrupalIlar arasında yapılacak karşılıklı anlaşmalarda serbest ithal listelerine konulmasına teşebbüs edildiğini ve iyi neticeler alındığını da bildirmiştir»
mış ve bu miktar da tamamen satılmıştır. Alman ziyaretçiler için, In. giltere Kırallıgı emtiası mubayaa kotası 200 bin dolar olarak tesbit e-dilmiştir.
Sergiye iştirak eden yabancı firmaların sayısı 180 i bulmuştur. İn-giltere ve Irlandadan başka Belçika, Fransa, Holânda ve İsviçre de dokuma maddeleri teşhir etmişlerdir. On Fransız müessesesl parfüm ve diğer maddeler, isviçreliler saat-teşhlr etmişlerdir.
Alman firmalan ise dokuma, çi-
Urfada sade yağ piyasası düşük açıldı
l'rfa i 7 (HıihUbl muhahirl-den.) — Yeni sene mahsulü sadeyağ piyasası açılmıştır Fiat 45(1 kuruştur. Geçen sene bu mevsimde piyasa 650 kuruştan açılmıştı, geçen seneye nazaran arada hu derecede ucuzluk farkı olmasındaki sebep, istihsalin bolluğundan ileri gelmektedir. Bilindiği gibi bu bölgelerde havalar müsait gittiği için, hay-van telefatı olmamış, ve mevcut hayvanlar da daha iyi beslenmiştir.
İstanbul ve İzmlrden şehrimi, ze gelen tacirlerin sade yağ bağlantılarına girmeleri, piyasayı hararetli bir duruma sok/ muştur. Henüz Toprak Mahsulleri Ofisi piyasaya girmemiştir. Ofisin geçen seno olduğu gibi, Dlyarhakırdan yağ alacağı anlaşılmaktadır.
Şehrimiz yağ fiyatları
Urfada yağ piyasasının düşük a-çılışı üzerine şehrimiz yağ piyasasında tetkiklerde bulunduk. İstanbul piyasası hâlen pahalıya mal olmuş stoklara maliktir. Geçen yıldan kalma bu mallan perakendeciler tasfiye etmeden yeni mala talip olmadıkları için sukut muhakkak olmakla beraber tedricî bir seyir takip etmektedir. ,
Toptan bir yağ tâcirlnln ifadesine göre, Urfada 450 kuruş olan sadeyağ İstanbul piyasasına 510 kuruşa mal olabilecektir. Toptancılar da bu maJı perakendecilere, perakendeciler de halka devrettiği zaman sadeyağın 550 kuruşa kadar satılabileceği tahmin edilmektedir.
Urfada yağ piyasasının geçen seneye nazaran ucuzca açılması, şehrimizdeki sadeyağ piyasasını tazyik edeceği şüphesizdir. Asmaaltı ve civarındaki bakkallarda daha şimdiden bir hareket başlamıştır. 700 kuruşa satılan Urfa yağlan son günlerde 650 kuruşa kadar düşmüştük
Kadın çorapları tiplere ayrılacak
Dün, Bölge Sanayi Birliğinde, naylon ipliğinden kadın çorabı İmal eden müessese sahipleri bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıda kadın çoraplarını muayyen tiplere ayırmak ve bir çorap standardizasyonu nizamnamesine taslak hazırlamağa karar verilmiştir. Çorap İmalâtı ile meşgul müstahsillerin iştirakiyle de bu yolda birkög toplantı daha yapılacaktın
ni. porselen, züccaciye, ev ve mutfak eşyası, deri ve kundura, mobilya, sanat eserleri, çelik malzeme, spor levazımatı, oyuncak vo yiyecek maddeleri teşhir etmişlerdin
Hanover sanayi fuarı, 8 mayıstan 14 mayısa kadar devam edecektir. Bu seneki fuarın büyük bir rağbet göreceği ümit olunmakta ve gelişen harp sonrası Alman sanayiinden mal almak isleyen memleket temsilcileriyle tüccarların ziyaretini çekeceği söylenmektedir.
J7//V/7950 Pazarfesi
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
Kapanış
Bugün
Bugün
Altınlar
Adana Ticaret Borsası
Müdafaa
Şirket Tahvilleri
Gümüş, Platin
En En yukarı
Zürich Borsası (Serbest)
Eskişehir Ticaret Borsası
İsviçre Frangı
tenekeh) tanakeB) çıplak)
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Akala Akala Akala Parlak
Etki
Kapanın
Kuru Mryvnlur :
Fındık (kabuklu alvrt)
Fındık (İç tombul) .... Ceviz (kabuklu) ......
Ceviz (İç natürel) ...
Gümüş Gr Platin H
Dokuma Hanı Maddeleri: Tiftik (ana mnl) .........
Tiftik (Natürelı ........
Yapak Anadolu (Kırkım)
Hum deriler:
Sığır salamura (kanap) I(1. Keçi tuzlu kuru kilonu ... Koyun hava kuruou klloftu
FINDIK
a) randımandı kabuklu tombul
b) Iç sıra kontrollü
Yağlı tohumlar r Ayçiçeği tohumu . Keton tohumu ....... Kendir tohumu .... Sunam ...............
Yor fıstığı kabuklu
Trabzon Ticaret Borsası
Nebati Yağları
Zeytinyağı (E E. Susamyaftı (Raf. Ayçiçeği (Raîlna Fındık yağı (Çıplak)
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday sert (Ofisim ...^. Arpa yemlik (dökme) «m*.
Mısır (San) çuvalı Faeulya tombul ........
Fanulya Çalı sert ....
Kuşyeml .............
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeftll .......
Nohut natürel .........
lkramlyoll tahviller 1938 Ergani ........
"Vft 1938 lkramlycll ..
(75 Mlllt Müdafaa I ... T«5 1941
%5 1941
(4 1/2
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsacında fındık fiyatları kararsızlık içindeydi. Trabzon muhabirimizin telgrafla verdiği malûmata göre, fındık piyasası Trabzon Bordasında gev(ek olarak geçmiştir. Diğer maddelerin durumunda kayda değer bir şey görülmemiştir.
Kambiyo ve Esham ve Tahvilât BorMsında % 6 faizli birinci, ikinci ve üçüncü Kalkınma Tahvilleri üzerine hararetli İşler olmuştur. % 7 faizli tahvillere karşı istek olmuş ise de. aatıcı görülmemiştir Alfın piyasasında tekrar canlılık ba^göstermiştir.
İzmir :
Hafta başında Boraada çtfcirdrkalz kuru üziıuı hareketli durumunu muhafaza etmiştir. Talebin fazlalığına rağmen arz anlayışlı davrandığından muameleler normal bir Feylr takip etmektedir İhracat devam ettiğinden iuclr piyasası sağlamlığını muhafaza etmektedir. Büyük kısmını vâdeli satışlar teşkil eylemek ü-aere bugün Boraada pamuk üzerine ol-dukç »hararetli muameleler olmuştur. Zcpfıuytujî ve diğer uabati yağların teal* ri altında bir müddetten beri gevşeklik gösteren pamuk yağı fiyatı hafta başında yeniden gerileme kaydetmiştir. Pamuk çekirdeğinin gevşek durumu devam ediyor.
Adana ı
Ticaret Boralımda yalnız tlçünrli akala pamuğu üzerine az miktarda muamele olmuştur.
Üzüm çekirdeksiz No.9
İncir A serisi No. 8....
•• B serini No. 108
Akala I .......
Akala II ......
Aksla IÎI .....
yeril .........
10.IV.1950
Durumu
Türk Lirası ....
Dolar
Starllng .......
Fransır Frangı
Buğday yumuşak ...
Buğday sert Arpa
Sivas.Erzurum I " I! -X' T î
Demiryolu T »1 T r
Sterllng .....
Dolar ........
Fr. Frangı ...
İsviçre Fr....
Belç. Fr......
İsveç Kr......
Florin .......
I^irst ••••.«•«.
Dr&hml .......
Ep.coudos ....
Pamuk Pamuk Pamuk
Pamuk Pamuk yağı (rafine) Pamuk çekirdeği .....
Demiryolu IV.....
Demiryolu V ......
1949 ikramlycii ...
Diğerleri
Demiryolu VI
Külçe Yeril Gr. 5.7fi
Klilçe Degu*ha. 5.82
Cumhuriyet .... 38.50
Reşat ........ 41.30
Hamil .......... 38.—
Gulden 38.10
Ingiliz ...... 50 00
Fransız kok .... 40.—
NapnlAon III .. 38.50
İaviçre ....... 40.—
New-York'ta : onsu: 3 35
Gününde Boraada muamelesi tcRcll edilmemiş tahvilât vo eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
TC Ziraat Bankası 20.40 20.20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 112.— 111.—
c
M '* ftBO .(■. 62 25 50 —
,, Mümes. Senet. 57.90 87 50
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası 130.— 120.25
Türkiye İş Bankası 30.— 20. B0
Türk Ticaret Bankası fi.— 6.-
Aralan Çimento 17 25 18 75
Şark Değlrmonclillc 23.25 23.50
Milli Reasürans 8.— 16.25
Ecnebi Tahviller
Mıtıır Krıtdl Fonalyc 1903
Son Kapanış
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dtın Ssldkur
Bnt'lny (Bus«ll=Sent) Sert. Kış mahsulü No. 2 271.— 272.—
Kırmızı '• •’ No. 2 274.— 374.—
Pamuk Mlddllng (LlbreM=Sent) Mayıs 32.56 32.50
Te mmuB «••••• 32 75 82.69
Ekim 30.96 30.74
Tiftik (Libresl=Sent) Teksaa No. 1 58.60
Fındık (Llbresl=Sent) Kabuklu yeril İri 22- 22.50
•* ” orta 22.50 21.-
Levant iç ithal malı 36.— 36.—
Ekstra iri İç ithal malı 40.— 40.—
Kıırtı ÜKlim (LibresinSent) Thompson çekirdeksiz seçmo ... 111/4 H V4
Keten tohumu (Buşeli=Dolar) ... MinneMpolis 3.85 3.80
Kalay (LlbresIsSent) 76.75 77 25
Levha-teneke (100 libre doİAr) 7.30 7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterlİng) Bnnıbft 5 67.— 88.—
Kalküta 65.— 67.—
Yer fı»ti|tı Hindistan (>4 — 64 3/4
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Librtal=Flyat) 34.—Nom
M Sırt malı •' ” — 30.— ”
1ün Anadolu 20/21 20/21 ”
Trakya 18'21 18/21 °
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kanları=Talları) Ashmounl Kısa elyaflı F/G. ... 105.15 91.—
V11 olyafh F/G. 95.65 91.25
Sayfa 6
YENİ İSTANBUL
İŞ Nisan 1W
HOOVER
r/zj/ c(W
ANKARA Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergün İlk uçakla Anka raya gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen ‘ YENİ İSTANBCÎJ’un ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzularını Ankara Büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve Hân kabul etmektedir. Acele ilânlar telefonla Istanbula bildiı ilmektedir.
Ankara Büromuzun adresi:
Kâzını Özalp Cad. No. 1/9 Ilgar Apt.
Telefon: IG112 YENİŞEHİR
ELEKTRİKLİ ÇAMAŞIR MAKİNELERİ
ve
ELEKTRİK SÜPÜRGELERİ
En çok beğenilen
DÜĞÜN HEDİYELERİDİR
MATA
GALATA T A H I R HAN . Tel. : 44996
llünyanın en mukavim ve mütekâmil, aynı zamanda rakipleri meyanında en ucu* ÇEKOSLOVAK MAMULATI
CZ ....... 125 ccm.
Jawa...... 250 ccm.
Ogar...... 350 ccm.
MOTOSİKLETLERİNİ
BOL YEDEK AKSAMİYLE, TÜRKİYENİN HER YERİNDE ISRARLA ARAMANIZ, MENFAATİNİZ İCABIDIR.
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Galata, Tahir Han
Telefon: 40430 - 42673 Telgraf: Lamet İstanbul TEŞHİR VE SATIŞ MAHALLİ : Tepebaşı, Alp Oteli altında
Adalar Sulh Mahkemesinden:
0$p 24
Beyoğlu Cihangir Karadııt C. 22/5 numarada oturmaktayken ölen Zoi Apostolopulo ile Anna Apostolopulo varislerine.
Murislerinizle Hihalaki Çnm-barlidis, Efterpi. Atiye Melek Vs. nin müştereken mutasarrıf I olduğu Heybeliadnda Orhan sokak ada 58, parsel 31 sayılı gayri menkulün şüvuunun gi-| dorılmesi için hissedarlardan Mlhalnki’nin açtığı dâvada:
İkametgâhlarınız belirsiz kaldığından davetiyenin gazete 1-le ilAnen yapılmasına ve duruşmanın 4.5.1950 günü saat 14 e bırakılmasına karar verilmiştir. O gün ve saatte mahkemeye gelmeniz veya bir vekil göndermeniz tebliğ yerine geçmek üzere ilân olunur.
İstanbul Asliye 12 nci Hukuk Yargıçlığından:.
950/389
Müddei Melpemeni tarafından Beyoğlu Küçükparmakka-pı Abdullah sok. No. 17 de oturan kocası Albetrto An-geleni aleyhine açtığı boşanma dâvasında: Müddeinleyhln ikametgâhının bilinememesi üzerine ilânen tebligat icrasına karar verilerek duruşması 25. 5.1950 perşembe günü saat 11.30 a bırakılmış ve dâva arzuhaliyle davetiyenin bir parçası divanhaneye asılmış olduğundan «10) gün içinde cevap vermek ve gününde gelmek ve gelmediği takdirde gıyabında duruşmaya devam edileceği malûm olmak üzere 20 gün müddetle ilân olunr.
1.200.000 LİTRE BENZİN ve 215 000 KİLO MAZOT SATIN ALINACAKTIR.
Ankara Elektrik, Havagazı ve Otobüs işletme Müessesesinden :
1.200.000 Litre
verme usulü ile
1
benzin ile 215.000 kilo mazot teklif satın alınacaktır.
2
3
Şartnamesi parasız olarak müessese alım, satım ve tesisat şubesinden alınabilir.
İlgililerin şartname esasına göre tanzim edecekleri tekliflerini en geç 27 nisan 1950 tarihine kadar müessese umum müdürlüğüne vermeleri ilân olunur.
DİRİLEN KOCA
Ölmediğine esef eden, karısının gıgına mecburen sırdaşlık eden, kendi mezarına hasretle bakan ve dolaşan bir ölüyü mezarına koyması için mezarcıya yalvaran bir kocanın hikâyesi.
Bu akşam
SÜMER Sinemasında
Tutan Film
MOÜll
ÇAMAŞIR MAKİNELER!
TAKS İTLE LSATIS J
K FAZLA TALİP J L Ût/ĞUNDAN^
ŞİMDİDEN KAYIT OLMANIZI TAVSİYE E DEKİZ.
»rr |
ODEON
İSTİKLAL Cad:
HAMİDİYE Cad: 16
• BEYOĞLU
MAĞAZALARI * SIRKECI
S
I
I
75
v • • r
m * V * »• l.’ .
NAKLİYECİLER!
Nakliye rekabetini, dünyaca mâruf İSVEÇ mamulatı ağır tonajlı
V o L V O
şasileri takviyeli: 6,5 tonluk BENZİN ve 5 ileri, 1 geri vitesli 7 tonluk DlZEL kamyonlariyle ancak temin edebilirsiniz.
KAMYONET ve KAPTIKAÇTI İHTİYACINIZI DA, BU HUSUSTA EN ELVERİŞLİ
2,5 TONLUK UZUN VEYA KISA Ş A S I L i , ŞOFÖR MAHALLİ VEYA MAHALSİZ 2 0 1 - 2 0 2 TİPLERİMİZLE
En iyi bir şekilde karşılayabilirsiniz
Bol yedek aksam, servis istasyonumuz ve fabrikamızın MÜTEHASSISLARI daima emirlerinize amadedir.
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Galata, Tahir Han
Telefon: 40430 - 42673 Telgraf: Lamet İstanbul
TEŞHİR VE SATIŞ MAHALLİ : "
Tepebaşı, Alp Oteli altında
KONFERANS
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığından:
Kahire Üniversitesi sabık Jeoloji Profesörlerinden ve Unes-ko mümessili Dr. F. W. Tromp 19 nisan çarşamba günü saat 11 de Biyoloji Enstitüsü küçük anfisinde “Dağların Teşekkülü” mekanizması hakkında yeni teorilere dair konferans verecektir.
Giriş serbesttir. (4836)
(Pazarlıkla lâstik satışı)
İstanbul Defterdarlığından :
Muhammen
Türkiye İmar Bankası
1928
Sermayesi : 1.500.000 - Kuruluşu :
Yeni Postahane arkasında Aşirefendi caddesi
Vadesiz tasarruf tevdiatına Vâdeli tasarruf tevdiatına
%
No. 35/37
4,5
6
Faiz verilir ve vâdeli mevduat faizleri aylık olarak ödenir.
bedeli lira Teminatı lira
250 19 Beşiktaş Akaretlerdeki Maliye deposunda (50ı adet hurda binek dış lâstiği. (Dosya No. 553-426 11).
300 23 Aynı yerde bulunan 150) adet hurda binek dış lâstiği. (553-426 12).
250 19 Aynı yerde bulunan (50 ı adet hurda binek dış lâstır-ı -553-426 13).
375 29 Aynı yerde bulunan (50i adet hurda kamyon dış lâstiği. (553-426 14).
375 29 Aynı yerde bulunan (501 adet hurda kamyon dış lâstiği. (553-426 151.
150 12 Aynı yerde bulunan (501 adet hurda motosiklet dl£ lâstiği. 1553-426 16).
150 12 Ayni yerde bulunan (50) adet hurda motsik-let dış lâstiği. •553-426/17).
375 29 Aynı yerde bulunan i 50) adet hurda kamyon dış lâstiği. (553-426 18).
375 29 Aynı yerde bulunan (50) adet hurda kamyon dış lâstiği. (553-426 19).
150 12 Aynı yerde bulunan (50) adet hurda motosiklet dış lâstiği. (553-426 20).
70 6 İstanbul Emniyet Müdürlüğünde bulunan 6 tırnak No. lu Cici adlı at. (553-1060).
MAKİNE ve ÂLÂT SATIŞI
Her büyüklükte Torna. Makkap, Freze, Pres tezgâhları ve muhtelif sanayide kullanılan bir çok makine, alât ve te. sisat ucuz şartlarla satılıktır. İsteklilerin her gün öğleden evvel 49082 numaraya telefonla müracaat etmeleri ilân o-lunur.
•W
YEKİ İSTANBUL'U
İlâncılıktaki inkılâbını, perşembe
günkü ilân sayfasında göreceksiniz.
Yukarıda yazılı lâstikler 26 4 1950 çarşamba günü saat 15 de Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayrı pazarlıkla satılacaktır. İsteklilerin nihayet saat 15 e kadar yatıracakları te-( minat makbuzları ve nüfus cüzdanlariyle birlikte satış günü komisyona, fazla bilgi için de sözü geçen müdürlüğe başvurmaları ' (Teminatlar önceden de yatırılabilir.). 14797j
iumwttttKtn.aP itHHtıttt'Mm
BA$.DİS. NEZLE.ADALE .SİNİR
ROMATİZMA ve butun ağrılara karşı
__ GÜNDE 3 KASE ALINABİLİR. ———
Kelepir konforlu bir kat
Beyoğlu. Taksimin merkezî bir yerinde asansör ve kaloriferli, denize nazır çift daireli ? ar odalı bir apar-tıman katı satılıktır.
Müracaat; Tel: 11871
Senelerden beri yediğiniz nefis
NAMLI TÜRK
SUCUKLfiRI’nı nezeci ve bakkaldan ısrarla isteyiniz
Alırken etiketteki GÜNEŞ
alâmeti farikasına
DİKKAT EDİNİZ !
HİÇBİR YERDE HALEFİ ve ŞUBESİ YOKTUR
BIGIN AÇIK OLAN JlCZELEK
İSTANBUL
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERSEY
M Ü Z
Atatürk İnkılâp Müze«ıl: 10-12. 14-17.
Ayaaotya; (Telf. 217501 10-16.
Türk ve KlAm Eterleri: 13.30-
16.30.
Belediye Müzesi: 10-12, 14-17.
Tevflk Fikret Asiyim Müzesi : 10-12, 14-17.
İZMİR
Arkeoloji Müzeci: (3321) 9-12,
13.30-17
TİYATROLAR
İSTANBUL
8EHÎR TlYATKOLAKî :
DRAM KISMI 20.30 da Deli Saraylı.
KOMEDİ KISMI: Temsil yok.
MUAMMER KARACA OPERETİ: 20.30 da Kiralık Odalar.
YENİ SES OPERETİ: 2100 de Dell Gönül.
KONAK PAVYONU: Ispanyol at-raksyon trupu.
ANKARA
BtYtK TİYATRO (10370) Türk-lnglllt Müzik Festivali. 2 nel konser.
Kİ ÇI K TİYATRO (1J169J 21 de Kıskançlar.
GAR GAZİNOSU — Paris Revü Heyeti.
PAVYONDA — İtalyan Akrobatları.
İZMİR
CEUİR TİYATROSU > Oyuncu.
SİNEMA LA R
BEYOĞLU CİHETİ
ATLAS (40835) Kan Dâvası.
AKIN (80718) 1—Leylâ De Seima. 2 — Yeşil Korsanın Kızı.
ALKAZAR (42562) 1 — Yılmaz
Kahraman. 2 — Yeşil Cehennem Fedaileri.
AR 144394) Karanlık Geçit.
ELHAMRA (43505) Karanlık Geçit.
İPEK (14289) Vahşi Kuş (Renkli. Türkçe).
İNC İ 184595) 1 — Kahraman Yüzbaşı. 2 — Asilzade Silâhşor.
LALE (43595) Ateşten Gömlek (Türk filmi).
MELEK (40868) San Franaiako.
SARAY (41659) 1 — Kanlı İzdivaç 2 — Geceler Hâkimi.
SI ATFA RK (83113) 1 — Kara Ok 2 — Meksika Çiçekleri.
S t? M ER (42851) Üç Aşk Arasında da Suarede: Dirilen Koca (İtalyan filmi).
SARK (40380) İstanbul Geceleri.
ŞIK (43726) 1 — Anlan Yürekli
Çavuş. 2 — Yarışlar Kıralı.
TAKSİM (43191) Karadeniz Postası.
TAN 1 — Ölüm Gemisi. 2 — Sirk Kıralı.
YENİ (84137) 1 — Alıma Hücum. 2 — Tarzan Ormanlar Arasında.
CNAL (49306) 1 — Macera Limanı 2 — Altın Kafes.
YILDIZ (42847) Sevimli Haydut.
İSTANBUL CİHETİ
ALEM1IAR (23683) 1 — İntikam
(Arap filmi). 2 — Bu Kadın Mücrimdir.
AYSU (21917) 1 — Klng Kong
Türkçe). 2 — Madde (Arap filmi).
AZAK 123542) 1 — Vatan Kurtaran Adan. 2 — Kadın Cellâdı.
ÇEMBERLİTAŞ (22513) İstanbul Geceleri.
FERAH tataubul Geceleri.
HALK 1 — Kapıya 99. 2 — Lorel Hardı Kan Kardeşler.
ISTANDI L (22367) 1 — Akdeniz Korsanlar!. 2 — Kaptan Siroko.
3 — İki Cingöz Haremde.
KISMET (21904) 1 — Mihracenin GÖzdcAİ, 2 — Hint Mezarı.
MARMARA (238601 1 - Aşk fîes-teal. 2 - Yanlış Hüküm.
MİI.L1 (22962) Bu Kadın Mücrimdir. 2 İntikam.
TLRAN (22127) 1 — Vatan Kurtaran Aslan. 2 — Kadın Cellâ-
Jdı.
YENİ «Bakırköy 16-126) I — Vurun Kahpeye 2 — Kahveci Güzeli.
KADIKÖY CİHETİ
HÂLE (60112) 1 — Vatan Haini. 2 — Bir Sipahinin Romanı.
OPERA I — Kanlı Döşek. 2 — Eski ^Eğlenceler (Türk filmi).
Sİ REYYA (60682) 1 — Rakibeler. 2 — Her Şafakta ölürüm.
YELDEGİRMENİ: 1 — Korsanın Aşkı. 2 — Günahımı ödüyorum.
ANKARA
ANKARA (23432) Mark TwAİn’m Maceraları
Bİ'Yİ K (15031) Ateşten Gömlek
CEBECİ (13846) Atlanlld
PARK (11131) Yuvam
şl S (140711 Yuvanı
SÜMER (14072) 1 — Suçsuz Mahkûm 2 — Suçsuz Mahkûmun İntikamı
ULUS (22294) Yaban Gülü
YENİ (14040) Aşk Adası
İZMİR
ELHAMRA- Şanghaylı Kadın.
LÂLE 1 — Çol Silâhşorları. 2 — Günah Çocuğu.
TAYYARE: İstanbul Geceleri.
TAN 1 — Çöl Silâhşorları. 2 — Günah Çocuğu,
YENİ Lüktla Hayat.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK: I — Aşk Cehennemi. 2—
Sevimli Haydutlar. kCmER Zehirli Yalan
••YENİ İSTANBUL.» un bugün İçin tavsiye rttlgl programlar;
DAHİLDE:
13.15 İstanbul: Safiye AylAdnn şarkı ve türküler (P1 ı — 19,20 İstanbul: Radyo aenıoni or-kcatrası konseri. — 20.30 Ankara: İnce saz, — 22.15 Ankara: Piyano soloları. Çalan: Grete Novak.
HARİÇTE;
15.15 Londra: BBC Iskoç orkestrası konseri. — 18.15 Londra : Piyano resitali.
ANKARA:
7.30 M S. Ayarı. — 7.31 Marşlar (Pl.ı. — 7.45 Haberler ye Hava raporu. — 8.00 Zeybek-
ler (PI.). — 815 Tangolar (Pl.ı.
— 8.25 Günün programı, —
8.30 Hafif müzik (Pl.). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12 30 M. S. Ayarı — 12.30 Karışık
şarkılar. — 13.00 Haberler —
13.15 Melodiler (Pl.). — 13.30
Öğle Gazete*!. — 13 45 Şen parçalar (PL). — 14.00 Akşam
programı. Hava raporu ve kapanış.
18.00 M. s. Ayarı. — 18.00 Saz eserleri. — 18.30 Radyo Salon
orkestrası, — 19.(W) M S Ayarı ve haberler. — 1915 Geçmişte Bugün. — 19 20 Yurttan sesler,
— 19.45 Radyo ile İngilizce. —
20.00 Keman sölolftn • Pl • —
20 15 Radyo Gazetesi. — 20.30 t tice eaz (Suzidil faslı). — 21.00 Temsil (Marlaıme'ln kalbi) A. De Musset. — 21.45 Serbest saat. — 22.00 Konuşma. — 22.15 Piyano soloları: Çslan: Grete Novak — 22.45 M. S. Ayarı ve haberler. — 23.00 Kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar. — 13.0(1 Haberler. — 18.15 Safiye AylAdnn şarkı ve türküler (Pl )
— 13.30 Hafif öğle müziği (Pl ).
— 13.50 Şarkı ve tljrlcitler. — 14.3(1 Ev kadını - Kışlık ve yazlık eşyanın muhafazası (Birinci konuşma). — 14.40 Duna müziği (Pl,). — 15.00 Programlar ve kapanış,
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Caz müziği (PL). — 18 30 Sadi Yaver Ataman memleket havaları ses ve saz birliği kon-seri. — 19.1X1 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. — 19.20 Radyo senfoni orkestrası konseri.— 20.0(1 Memleket tÜrlHıieri. — 20 15 Opera ve balelerden rahneler ve orkestra eserleri (Pl.).
— 20.45 Anadolu köy havalarından İzahlı örnekler. — 21.15 Fasıl heyeti konseri. — 22 00 Oda müziği. — 22.20 Dans müziği
ePİJ — 22.15 Haberler. — 23.00 Çeşitli hafif müzik (Pl.). — 23 30 Programlar ve kApanış.
Y A H A NCI R A D YOL A RI)A N SEÇME YAYINLAR
LONDRA;
7.30 Hafif orkestradan parçalar
8.45 Dinleyici istekleri.
9.15 Operetlerden şarkılar.
10.45 R. Korsa kov dan parçalar. 11.imi Varyete programı.
12 30 Dans müziği.
14.15 Geraldo konser orkestrası
15.15 BBC İskoç orkestrası konseri.
18.15 Piyano rcsiinli
19.30 Dinleyici istekleri
20.30 John Bull orkestrasından hafif müzik.
21.30 Temsil: C. Marlovve un “Dr. Fauatus.. pi\esi (İngilizce).
23 15 Varyete orkestrası.
Beyoğlu 44044
Kadılco> 60872
Üsküdar 60945
İstanbul 241
Ankara 00. İzmir 2222. K. vaka 1505?
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu 44998
Anadolu yakası ’ 60536
Ankara 91
izni ir 2261
UÇAK - TREN . VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKI AR
12.50 D.H.Y. (Türk) Anka tadan. İL— D.H.Y. (Türk) tzmirden. 1515 L.A î. (İtalya) Roma. Ati-
nadan.
15.40 C.Y. (Kıbrıs) Lefkoşe. A-tinadan.
16 20 D.H Y. (Ttlrk) lökenderun, Adana Malatya. D. Bakır, Elâzığ, Ankaıadnn.
19.30 P A A. (Amerikanı Hong-Kong, Bangkok, KalkÜta, Delhi Kanişi. Basra. Şamdan.
GİDECEK OLAN İÇ AKLAR
9.— D.H.Y. (Türk) Ankara, A-danaya.
13.50 D.H.Y (Türk) tamire.
14.30 D.H.Y, (Türk i Anka raya 22.— P A.A. ı Amerikan) Brüksel. Londra, Gander» New-York’a.
GELECEK OLAN VAPt RLAR
16— Anafarta. lncboludan.
18. — Ülgen. Çanakkaleden.
GİDECEK OLAN YAPIKLAR
9.— Marakaz. Mud&nyaya.
17.— Dumlupnıar, lakenderuna.
19. — Seyyar, Karabigaya.
GELECEK OLAN EKSPRESLER
8.30 Ankaradan.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 An karaya.
ECZANELER
EMİNÖNÜ;
Eminönü - Benaason «Küçükpa-zar) — AH Rıza (Alemdar) — Asndur (Gedikpaşa).
BEYOf.l t :
Ceınal Aiasoy (Merkez) — Ll-moner (Taksim) — Cihangir ıTaksim) — Sağlık (GaJata) — Ziya Boy er (Galata.) — Şark Merkez (Şişli) — Kurtuluş (Şişli) — Haakoy — Merkez (Kasımpaşa).
FATİH:
Üniversite (Şehzadebaşı) — Sarım (Aksaray) — Sama t ya — Haseki (Şehremini) — Edirne-kapı (Karagümrük) — Havım (Fener).
EYÜP: Arif Beşer,
BEŞİKTAŞ:
S. Recep — Orlakoy - Gıyased-dm Dıvanlıoghı (Amavutköy) — Merkez (Bebek).
KA1)VKÖ\ :
Yeni Moda — Fener.volu — E-renköv — A. Cafer Çağatay (Bostancı).
ÜSKÜDAR: Ömer Kenan. HEYBELİADA: Hevbeliada: BtYtKADA: Merkez.
ANKARA
Güray — Ege — Umetpaşa.
İZMİR
Ege (Basmahane) — Hilâl (Ke-meraltu — Asri (Eşrcfpaşa) — GüzelyaU ‘(Yalılar) — Alsancak.
KONFERANSLAR
EMİNÖNÜ H/İLKEVİ — 18 30 «la “Türkiye sanayiinde İşçi barındırma,.. Prof. Ahmet Ali tarafından.
Comments (0)