19 Mart 1950
Pazar
sfvA?»
Sayı 109
10 Kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
1
2
k

k
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı V. üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden; HABİB EDİB TÖREHAN
llântar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mcs'uliyct kabul edilmez.
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul

iç diş ■! Amerikalılara kızan Iran
I • T* * IX A
PO LiTiKA
_ 18/1/1/1950
1
Belçika buhranı
mesele-
edecek arzedil-
I Z) ELÇtKA Kiralının avdeti ’—J meselesi, memlekette daha şimdiden bir buhran yaratmış bulunmaktadır.
Bir yandan protesto grevleri yapılmaktadır. Bir yandan da Liberal nazırlar çekikliğinden, Eyskens’in koalisyon kabinesi istifa etmek mecburiyetinde kalmıştır. Halbuki Kiralın avdeti lehinde evvelâ kabinenin karar vermesi, arkasından da ninr bir arada içtima olan Meclis ile Senatoya mesi lâzım gelmekteydi.
Telgrafların da bildirdiği gibi, vaziyete hâkim olan, Liberal Partidir. Çünkü Katolikler taraftar, Sosyalistler ile Komünistler ise aleyhtardır. Binaenaleyh Liberaller, nereye ağır basarlarsa o taraf kazanacaktır. Fakat Liberaller, Valonya’nın da lehte rey vermesini şart koşup, bu şart yerine getirilmediğinden, ilk kararlarında sabit kalmaya âdeta mahkûm bulu-t nuyorlar.
Buna rağmen Katoliklerin rar etmesi beklenmelidir, takdirde yalnız bunlardan
şekkül edecek bir kabine, meseleyi meclislerin önüne getirmeye ta biatiyle muvaffak olacaktır. Fakat işi buradan öteye götürmek, meselâ Liberallerin müstenkif kalmasiyle, kabil olsa dahi şurası muhakkaktır ki, Kıral Leopold, tahtının başına çok tatsız şartlar dahilinde avdet etmiş olacaktır. Çünkü Flaman tebaasının yardimiyle Valon tebaasının başına zorla geçmiş bir hükümdar durumuna girecektir.
Hazin olan cihet, budur.
ıs-Bu te-
Yunanistanda
hükümet teşkili
\Z UNANİSTANDA, Kiralın
’ parti liderleriyle hükümet teşkili etrafındaki temasları devam etmektedir.
Arada, dikkati çeken bir hâdise cereyan etmiştir. O da şu ki, Amerikan Elçisi, Kıralı ziyaret ederek, seçimlerin verdiği neticeye göre bir hükümet teşkilinin münasip olacağını bildirmiştir. Buna sebep, ortada duran ve kendi aralarında da pek âlâ anlaşmış bulunan üç partinin hükümet kurabileceği besbelli iken, daha ziyade Çaldaris yani kaybeden taraf lehine bir havanın estirilmesi ve bunun saray mahfillerine affedilmesidir.
Bugün artık vaziyet düzelmişe benziyor. Çünkü kendisiyle birlikte hükümet teşkil edecek partilerin liderleri ile birlikte Kıralı ziyaret eden Plastiras, hükümet vazifesinin kendine ve arkadaşlarına verileceğini de saklamıya-rak, salâhiyetti beyanat yapmaya başlamıştır.
Bu beyanattan, Generalin, Yunanlıları birbirleriyle barıştırmaya ehemmiyet verdiği anlaşılmaktadır. Buna ilâve olarak, Yunanistan], komşulariyle barıştırmak niyetindedir. Temenni edelim ki, her iyi ve vicdanlı insan gibi, Plastiras ve arkadaşları da iyiliklerini ağır ödemesinler. Ve dostlarına ağır ödetmesinler. Çünkü Yunanlıları birbi-riyle barıştırmak hem lâzımdır, hem de komşu memleketi rahata kavuşturacaktır. Fakat Yunanistan ile Slav komşuları arasındaki münasebet üzerinde radyo neşriyatında yapılacak tadilâttan fayda beklemek, bizce fazla nikbinliktir.
Iranda bazı cereyanlar
/\ MERİKADAN beklediği yar dimi elde edemiyen İranın Sovyet Rusya ya bir ticaret misyonu göndermek niyetinde olduğuna dair olan haberleri, hep okumuş bulunuyoruz.
Bu hususta verilen tamamlayıcı malûmata göre, İranın bu yoldan beş, on ton altın elde etmesi de mümkün imiş. Bu altın, Sovyetleıin İrana esasen ödemeleri lâzım bir miktar imiş.
Bütün bunların bir rivayet olması da mümkündür. Ancak İran Kabinesinin bu yüzden çekileceği ayrıca bildirildiğinden, böyle bir şeyin evvelâ düşünülüp, arkasından nülmüş olması,
daha iyi düşü-muhtemeldir.
★ ★★★
Arkadaşımız Sacid Öget, Stockholm'dan telsizle bildiriyor
Hükümet, Rusya ile bir anlaşmayı bile nazarı itibare almaktadır
Tahran 18 A.A. (Afp» — Resmi kaynaktan bildirildiğine göre İran Hükümeti, Rusya ile İran arasındaki güçlüklerin halline ve bilhassa harp esnasında Rusya tarafından İran’a borçlanılan 11 ton altının iade edilmesine müsait bulunduğundan, Moskova’ya bir iktisat ve ticaret heyeti göndermeyi derpiş etmektedir.
Bu karar, İran'ın ^’ashıngton Büyük Elçisi ile Amerikan Dışişleri Bakanlığı arasında yapılan müzakerelerin görünürde hiçbir neticeye varmadığı yolundakiahaherleri desteklemektedir.
Diğer taraftan komünistlerin Çin-deki zaferlerinden sonra siyasi çevrelerde ve hükümet mehafilinde ananevi siyaset olan Uç büyüklere karşı tarafsızlık politikasına dönmek istenmektedir.
Başbakanın istifası bekleniyor
Tahran 18 A.A. (Afp) — Parlâmentonun politikasına şiddetle muhalefet etmesinden ötürü Başbakan Said’in bugün veya yarın istifa etmesi beklenmektedir.
Başbakanlık için Necini El Mülkün adı bahis konusu olmaktadır. Sağcı temayüllü olan bu zat, daha Önce de birçok defa Maliye ve Dışişleri Bakanı olmuştu. Kendisi iktisat işleri mütehassısıdır.

Dünya Greko-Romen şampiyonası kur'aları dün çekildi
Sovyetler, güreşlere iştirak etmiyorlar
YENİ İSTANBUL’un Kuponu)
İÇ SAYFALARDA
l’hames nehri mansabında bu çarpışma neticesi batan İngiliz Iru-cıılent denızaltısı büyük gayretler sarfından sonra yüzdürülebilmiştir.
Denizaltıdan çıkarılan ilk 10 ceset resmi makamlar tarafından teşhis edilmiştir. Bütün lngiltereyi yeise düşürmüş olan bu deniz kazası, kurtarma amelivesinin müspet netice vermesiyle yemden gazete sütunlarına aksetmiş oluyor.
Mi
mıo
Bulgaristanda gene
Sofya 18. A.A. (Afp) — Bulgar Komünist Partisi Merkez Komitesince yayınlanan resmî tebliğde, Komünist Şûrasının dün 17/3 1950 tarihinde toplandığı ve Başbakan Valko Çervenkov’un halk ordusunda komünistlerin faaliyeti hakkında hazırladığı raporu incelediği bildirilmektedir.
Komünist Şûrası, bundan başka bazı teşkilât meseleleri hususunda Gurzuy Çankov’un hazırladığı raporu da tetkik etmiş ve parti milli konferansının 10/5/1950 tarihinde Sofya’da toplanmasına karar vermiştir.
Konferans, parti siyasetini teşkilâtlandırma işiyle meşgul olacak ve merkez komitesinin faaliyetini tanzim edecektir.
Bulgar Komünist Şûrası tvan Kinov ve Boyan Bolgaronov yol-, daşların halk ordusunda vaziferinl lâyıkiyle yapamamış olmaları bakımından kendilerinin merkez komitesi üyeliklerinden çıkarılmaları ka-Eannı vermiştir.

2500 komünist imha edildi
Taipei, 18. A. A. (Ünite’ Press» — Milliyetçi Çın bahri yesin!n bugün neşrettiği bir tebliğe göre, Milliyetçiler Çin k; tasına çıkmışlar ve sahil eya leti Chekiang’ın Şanghaya 200 mil mesafede bulunan Sungp.er şehrini işgal etmişlerdir, yetçi kuşetlerin miktarı şılmamıştır.
Tebliğde sabah yedide
yan ve sekizi yirrnı geçe suna eren hareket esnasında 250U komünistin imha edilmiş oldu ğu bildirilmektedir.
Aynı tebliğ İstilâcıların $en çekildikleri veya sahil boyuaca 20 mil kuzeyde bulunan Kaimen istikametinde İlerledikleri yolunda bir sarahati ihtiva etme mektedir.
Milli-
a »u3
ba^n
S «

Son senelerin en feci uçak kazası
Bundan birkaç gün evvel Ingilte-rede 80 kişinin hayatına mal olan feci bir uçak kazası olduğunu bildir m iş tik.
78 Galli, Gal - Irlânda Rugbi maçını seyretmek için bütün bir aenc para biriktirmişler ve nihayet kiraladıkları hususî bir uçakla Dublin’e gidip maçı görmeye muvaffak olmuşlardı.
Ancak dönüşte uçak iniş meyus nına geldiği vakit anlaşılmayan bir sebepten yolcuları karşılamaya gelen ierin gözü önünde düşmüştür.
Yukarıdaki resim, yolcuları tayyareye binerken gösteriyor. Aşağıdaki İse kazadan sonra alınmıştır.
Bundan önce de aynı tip uçakla ıırı iki büyük kazaya uğramış ol ması Tudor’ların inşaatında teknik her hanghbir doğurmaktadır.
noksanlık
şüphesini
Puan sisteminde mühim değişiklikler yapıldı. Yeni usulü öğrenmek için hakemler kurs görüyorlar. Müsabakalar pazartesi günü başlıyor
Stockholm, 19 (Sabaha karşı Sacid öget’den telsizle) — Beynelmilel Güreş Federasyonu, müsabakalardan önce muhtelif mevzular üzerinde toplantılarına bugün de devam etti. Görüşülen mühim mevzu, puan vermedeki değişikliktir. Şimdiye kadar hakemler, müsabaka sonunda reylerini verirlerdi. Şimdi bu reylerin verilişinde not alınacak ve hakemler müsabaka sonunda, hakeme müsabıklara ne şekilde not verdiği sorulacaktır. Bu vaziyet karşısında hakemler uzun not tutmak zorundadır. Tatbikatı hayli güçtür. İsveç, teklifin aleyhindedir. Fakat diğer milletler teklifi ittifakla desteklemişlerdir.
Teklif kabul edilmiştir. Yarın tatbikat İçin hakemlere l^urs açılacaktır. İsveç, yeni usulün aleyhindedir. Hazırlanan programa göre müsabakalar pazartesi akşamı saat 19 da bağlıyacaktır. Güreşçiler 16 da tartılarını bitirecektir. Pazar günü Stockholm Belediye Reisi bütün güreşçiler için bir resmi kabul hazırlamıştır.
Stockhqjm, 18 (Dünya Greko-Ro-nen şampiyonasını tâkıbe giden arkadaşımız Sasid öget telsizle bildirl-vor). Sovyet güreşçilerinin şampiyonaya iştirak edecekleri hakkındaki haberlerin aslı olmadığı buradaki salâhiyetti nıahalil tarafından bildirilmiş’ bulunuyor. Yaptığım sondajlar-
Belçika Kabinesi
istifasını verdi
Yeni kabineyi kurması çok
*
Van Zeeland’ın muhtemeldir
dolu.
arada ümitli
oldukça hafif Onun da şansı
Mısırlılar şanıpi-olduklarını ileri
Londra 18 (YİRS) — Belçika Parlâmentosundaki iki Kamaranın toplanmasını temin edemeyen Kabine, iki saatlik bir toplantıdan sonra istifa etmeye karar vermiş ve istifa sini Başbakan Eykens vasıtasiyi Kıral Naibine bildirmiştir-
İstifanın sebebi, Kiralın plebisiti kazanması ve Belçlkaya dönmeye karar vermesi lar arasında menidir.
üzerine Liberal Bakan-başlayan ihtilâfın büyü
Grevler dün sona erdi.
sabah
Brüksel 18 A.A. (Afp) — Dün Wallonnes’un sanayi bölgelerinde Kiralın muhtemel avdetine karşı lifti edilen grevler, ermiştir.
Charlerol ve maden kömürü
işe başlama umumidir.
fiilen bu sahalı son
Llege havzalarında k işletmelerinde tekra’
Yeni Belçika Kabinesini Van Zeeland’ın kurması İhtimali var.
Paris 18 (YİRSj — Kıral Leo pold’ün avdeti ihtimali üzerine düç manca bir durum takınan Valon’lar, Liberal Partinin Kabineden çekilmesine sebep olmuşlardır.
Yeni hükümetin, Belçika Dışişleri Bakanı Mr. Van Zeeland tarafından kumlması ihtimal dahilindedir. Kı-rai Leopold’a taraftar olduğunu alenen bildirmiş olan Van Zeeland, Kı-ral naibi ile görüşmelerde bulunmuştur.
Kiralın Belçlkaya avdeti gecikti
Brüksel 18 (AP) — Belçika Kabinesinin bugünkü istifası, Kıral Leo-pold’Ün, şayet varsa, taht a avdeti ihtimalini daha da geciktirmiş bulunmaktadır. Kiralın avdeti meselesi Parlâmentonun yapacağı karma bir oturumda kararlaştırılacaktır. Ancak bunun için evvelâ yeni bir hükümetin kurulması icabet inektedir. Esasen bugünkü İstifa, Kabineye mensup 8 Liberal Bakanın, Kiralın avdetiyle ilgili herhangi bir hareket ittihazına muhalif davranmalarından ileri gelmiştir.

İkinci
Politika neye yarar ?
Michel Debre ÜÇÜNCÜ
“Erostrad’lar” mektebi Refik Halid Karay Mesken politikasında mimarların rolü Safa Ş. Erkün DÖRDÜNCÜ
Evimin bahçesi
M. Kemal Kurdoğlu
E Ş I N C 1
Devlet ve devletçilik
Namık Zeki Aral
E D I N C I
İlme Saygı
Fâzıl Ahmet Aykaç

Adalet Bakanı dün geldi
Bakanın Af Kanununa dair beyanatı
Fuat Sirmen, Meclise sevk edilen bütün kanunların bu devre çıkanla mıyacağını bildirdi
Adalet Bakanı Fund Sirmen, dün sabah ekspresle Ankarndun şehrimize gelmiştir. Kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza, şehrimize hususi surette geldiğini söyliven Bakan, seçim hazırlıklarının noramal bir şekilde devam el.ttğhJ, bütün 11 ve İlçelerde seçim kurullarının tamamiyle teşekkül etmiş bulunduğunu, gereken Izahnamelerln bastırılarak kurullara gönderildiğini belirttikten sonra Af Kanununun basın suçlarına teşmili konusunda:
Tasan muayyen suçları içine almıştır. Basın suçları âdi suçlar meya-nında olduğundan bunlann kanunun şümulüne alınmasını komisyon uygun görmemiştir. Fakat Meclis isterse tacildir ki basın suçları da Af Kanununa girebilecektir.” diyen Bakan diğer bir suale de:
“— Meclisin eldeki bütün kanunlun bu devrede çıkarmasına maddeten imkân
i
Leopold’ün kızı babasına rey veriyor

dan aldığım neticeler şunlardır: En çetin güreşler 57 kiloda yapılacak. Zira bu sıklette çok yaman güreşçiler var. Başta 57 kilonun Olimpiyad şampiyonu İtalyan Lombardı olmak üzere, Mısırlı Haşan, İsveçli Petersen ve Yugoslav Olaser bu sıkletin şampiyonluğu peşinde. Bizim Halil Kayanın şansı oldukça fazladır.
Bütün ekipler, el altından birbirleri hakkında malûmat toplamaya çalışıyorlar. Yolculuk ve iklim değişikliği neticesi rahatsızlanan Ali Yü-cel’in müsabakalara girip girmiye-ceği herkesin merakını ve bizlerin de telâşını mucip olmaktadır. Tev-fik Yüce’nin sıkleti güreşçilerle fazla.
Fakat, bu yonada çok
sürüyorlar. Beş sıklet iyi klâse olacaklarını iddia ediyorlar.
Celâl Atık hâlen 77 kilo çektiğinin, bugünden itibaren sıkı idmanla-a başladı, tki gün zarfında 4 küo •Üşmesi lâzım geliyor.
73 kilonun şampiyonluğunu Celâl İsveçli Anderson paylaşacaklar.
Bu arada ayrıca garip bir durumu ı belirtmek lâzımdır. Rus peyki dev-•tlerin güreşçileri tamamiyle tecrit dilmiş bir halde ayrı bir otelde otu-• iyotlar.
Bugün kur’alar çekilmeğe başlandı. tlO den fazla müsabaka yapılacağı ın, güreşler üç mindere taksim edi-r»cek. Bu gibi şampiyonalarda biraz ı şans mühim rol oynamaktadır.
Edindiğim kanaate göre, Greko-omen dünya şampiyonluğunu takım alinde kazanmak bir hayli güçlük rzediyor. Bence, en çok ikincilik azanacak olan takımın birinci ol-irsi ihtimali daha kuvvetli görün-ıcktedır. Bizim çocukların, her sık-?tte derece almaları ihtimali diğer akımlarınkinden fazla olduğu söyle-ı ycüf?
Güreşçilerimiz hafit antrenmanlara levam ediyorlar. Kura neticeleri bu akşam belli olursa bildireceğim.
-ımmriıı— nım —wn.wtırtw»tm
nnnr’-

yoktur’* cevabını vermiştir.
Marshall Plânını yerinde tetkik
Bir heyetimiz Amerıkada incelemeler yapmağa gidiyor M&râhall Plânından memleketimize yapılacak yardımlar hakkında Amerika da ligdi makamlarla temaslar yapmak üzere Bayındırlık Bakanlığı M üste.? an Yüksek Mühendis Muammer Çavujajlu. Devlet Bakanlığı Genel Kâtibi ve Dı.y iğleri Bakanlığı îktloat ve Ticaret Da iresi Başkanı Fatin Rüştü Zorlu, Ma üye Bakanlığı Hazine Genel Müdürü Naci Engin ve Şefik İnan dan müt« »ok kil bir heyet gelecek pazar 4ünü Ivvı voliyle VVashlngton'a gidecektir
Heyet. Amerlkada 15 gün knln iki..
18 Mart Çanakkale Zaferi dün kutlandı
W mart 1915 Çanakkale talerinin Jj inci yıldönümü münasebetiyle dun san 10 da Heybeliadadaki Deniş Hntp O-kulu ve kolejinde bir merasim vapunaş tır. Toplantıda söz alan hatipler, mart zaferinin ehemmiyeti üzerindi (lu rarak milletimizin kahramanlık menkı belerini anlatmışlardır.
Ayrıca dün öğleden sonra ve sect şvh rimizin muhtelif halkevlerinde töreme» yapılmıştır.
Salı günü General Plastiras Yunan kabinesini kuracak
Suçu olmıyan komünistleri affetmek niyetinde
Atina 18 A.A. (Afp) — Terakkiperver Birliği Lideri General Plasti-İas, France Presse Ajansına verdiği mülâkatta, kabineyi kurmaya salı günü memur edileceğini sandığını söylemiştir.
“Kıral bize, merkezin çoğunluğu temsil ettiğine kanaat getirdiği hususunda teminat verdi ve öteki liderlerle usulen danışmalara devam edeceğini söyledi.,,
“Huzur ve sükûn olmadıkça memlekette hiçbir kalkınma olamıyaca-gı kanaatindeyim. Birleşmiş Milletlere, Yunanistan’da huzur ve sükûnun sağlanmasına yardım etmesini teklif edeceğim. Bu maksatla da Yunanistan içinde ve dışında bultmnn istisnasız bütün Asi çetecileri milletlerarası bir komisyonun kontrolü altında Yunanistan’ın muayyen bir adasında toplanmaya davet edeceğim.
Bu adada her birinin dosyası dikkatle incelenecek ve kendilerine cürüm isnad edilmemiş olanlar evlerine, Yunanistan'da bulunan aileleri yanına dönebileceklerdir. Ötekiler hakkında takibat yapılnnyacak, fakat milletlerarası komisyonun teminatı altında, kendilerini cek diledikleri herhangi lekete gidebileceklerdir.
“Yunanistan, dostane
kabul ede-bir mem-
münasebetler idame etmek ve bütün memleketlerle ticaret mübadelelerine başlamak zaruretindedir. Bundan dolayı Slav memleketleriyle normal siyasi temsilcilikler kurmaya gayret edeceğim ve ilk işim de radyo ile ya-
Avusturya - Türkiye boks maçlarında Türkiye 6 - 0 galiptir.
Tafsilâtını ikinci sayfada bulacaksınız.
yınlanan yakışıksız propagandalara son vermek olacaktır
W • f ÂK
i ( r
1 | > 1 *' 1

3
• İ 1 * .'X
Memurlara üç milyon lira borç verilecek (Gazeteler)
— Hükümet memurlara bore verecekmiş.
— Desene, gayrı hükümet blzlmlo rekabete ba&layacak!..
Sayfa 2
10 Mart 1050
TETKİKLER
Politika neye yarar?
Millet Partisi İstanbul İl Kongresi
na-cn ye-bir
Sık sık kullanılan bir cümledir; "politika yapmıyahm” denir. Bazı kimseler bahsi geçen cümleyi “lâfın gelişi’’ gibi kullanırlarsa da birçoklan cümlenin lügat mânasını samimi olarak benimsemektedirler. "Politika yapmamak’* demokrasi esaslarına uymaz. Çünkü vatandaşlar "politika yapmazlarsa., memleketlerini alâkadar eden meseleler Üzerinde fikir sahibi olamazlar. Bu fikirsizlik ise demokratik rejimin temcilerini yıkacak bir mahiyeti haizdir.
Politikanın neye yaradığını sormak muhakkak kİ faydalıdır. Suali cevapsız bırakmak ise çok yanlış bir harekettir. Halkın politika hakkındakl bilgisini taraf tutmadan geliştirmek demokratik faaliyet ve dola^vıslyle
memleketin menfaati bakımından faydalı bir teşebbüstür. Bahsi geçen "demokrasi talim ve terbiyesinin" sil tutulacağına gelince; bunun pratik taralı, yeni neslin toplantı ri olan okullarda bu isim altında
ders verilmesiyle kabildir. Tabii "demokrasi dersinden” maksat muayyen bir partinin prensiplerini izah etmek, §u veya bu fikir lehine propaganda yapmak değildir. Gaye, daha çok, ahlâki ve ilmi karakteri haiz bir etüd yapmaktır.
Bundan bir kaç asır önce, siyaset, tek bir şahsın menfaatlerine dayanıyordu. O zamanlar siyaset, bir dere-beyinin şöhretini sağlamak fçln İÜ-zumlu bir faaliyet olarak kabul ediliyordu. Umumi olarak siyasi bir gelişme. veya münferit bir siyasi teşebbüs mütalâa edilirken alâkalı de-rebeyinin menfaatine hizmet edip etmediği araştırılırdı. Bu zihniyet bugün bizleri hayrette bırakıyor. Ancak asırlarca evvel revaç bulmuş o-lan bu tezin bakiyelerine zamanımızda rastlamak hâlâ mümkündür. Artık, politikanın, derebeyi veya onun ailesi için faydalı bir faaliyet olduğu iddia edilmiyor. Fakat onun yerine siyasi lider ve onun mensup olduğu partiden bahsolunuyor. Teamülde bir değişiklik yapılmış, derebeyi yerine siyasi şef konulmuş ve bu şahsın milleti temsil ettiği ileri sürülmüştür.
Demek oluyor ki, eskisine nispetle kulağa daha hoş gelen icadedllmiştir: Politika menfaati ve şerefi için deniliyor. Buna rağmen
teriyor kİ. nazariyatla tatbikat ara-
bir formül memleketin yapılmalıdır tecrübe gos-

Dün geceki boks maçları
Boks İhtisas takımı AvusturyalIlar
karşısında 6 galibiyet kazandı
ile Garbis
Kraxner maçı berabere bitti
Gecenin en güzel maçını Halit Ergönül ve Hüsnü Ozan çıkardı Gausterer - Recep
' Şehrimizde misafir bulunan Avus-
^ı ry anın Klagenfurt Athleticsport ooks takımı, dün gece Spor Sarayında ilk karşılanmasını Boks İhtisas Kulübüne karşı yaptı. Fiyatların yüksek oluşu seyirci adedini bir hayli azaltmıştı.
Saat 21 de evvelâ AvusturyalIlar, onu takiben Türk takımı ringe çıkarak seyircilere takdim edildi. Mûtat merasimden sonra müsabakalara başlandı.
51 kilo :
Kristof Wflhelm - Mesrop (Mesrop sayı ile galip)
Orta hakem Melih Açbanın idare ettiği bu müsabakanın ilk ravun-dunda Mesrop AvusturyalIya nlsbe-ten daha hâkim dövüştü. İkinci ravundda Kristof Wilhelm biraz canlanır gibi olduysa da üçüncü ravund-da Mesrop oparkütlerle temayüz e-derek maçı sayı hesabiyle kazandı.
.54 kilo :
Gausterer - Recep Özkutlu (Maç berabere bitti)
Avustury alılar 54 kiloda İki boksör getirdikleri için bu kiloda İki müsabaka yapmak icap etti. Maç devammca her iki boksör de müsavi dövüştükleri İçin maç berabere sona erdi.

Tel-Aviv’de Fenerbahçe 3 -1 mağlûp oldu
Telftviv 18 (YtRS) — Haytada bu-lunan Fenerbahçe, üçüncü maçını Hapoel takımına karşı yaptı ve maçı 3 - 1 kaybetti. Fenerliler Hapoel karşısında şu kadro ile oynadılar.
Turan - Murat, Hilmi — Salâhad-din, Sarnim, Müjdat — Fikret, M. Ali, Ahmet, Lefter, Halit.
Oyuna Hapoel haşladı. Güzel bir tempo île çalışan Hapoelliler Fener


Çek güreş takımı Stockholm’ü gitti
Prag 18 A.A. (Afp) — Çekoslovak güreş takımı bugün uçakla Stockholm’a hareket etmiştir. Dünya Gre-ko - Romen şampiyonasına iştirak edecek olan takım şu güreşçilerden teşekkül etmiştir: l(ronowctter, Do-lejsi, Cura, Tuhy, Michaleık, Janınk, Vrazal ve Kesner,
Yazan : Miclıcl Debre Fransa Suuhhu Azası smda tam bir mutabakat mevrut değildir. Müdafaa olunmak istenilen milli menfaatlerin mahiyeti ve elde e-dilen neticeler muhakkak kİ kabili münakaşadırlar. Hakikat şudur: İster dereboylnin, İster milletin menfaati düşünülsün, otorite keyfi bir şekilde kullanılmamalıdır.
Diğer bazı Mmselere göre bir hükümetin vazifesi dünya üzerinde insan neslinin saadetini teinin etmektir. Gayenin asaletine diyecek olmamakta beraber tatbikatta karşılaşılan güçlükler muazzamdır. Saadet anlayışı zamana, mekâna vc bilhassa şahıslara göre değişmekledir. Bahsi geçen bu doktrinin en fena tarafı herkesi bedbaht etmek ihtimalidir. Muayyen bir kaideye uyarak eğlen-yi şart koşmak dnhl aksülâmel doğurur. Platon’dan Thomas Maan’a kadar ileri sürülen en ideal sistemler bile, kabili tatbik olmadıklarından dolayı değil, fakat uzun bir diktatörlüğe lüzum gösterdikleri için bir kenara bırakıldılar.
Mütevazı düşünen bazı kimseler politikaya mahdut bir gaye, yani i-dart bir mahiyet 1 tanımaktadırlar: Her insan şayi sayesinde yaşar, siyasî mekanizma da amme hizmetlerinin faaliyetini mümkün kılar. Maalesef bir cemiyet dahilinde ortaya çıkan meseleler o kadar basit değildir. Bu arada, insanların harekâtına hâkim olan menfaatten ziyade hırstır, bundan dolayı İktidarı sadece koordine etmekle kalmamalı, fakat idare işini de üzerine almalıdır.
İleri sürülen bu doktrinlerin hepsinde bir miktar hakikat mevcuttur. Bununla beraber hiç biri, tatmin edici bir hal çaresi göstermemektedir.
Hâlen, hapis, sürgün, esaret gibi baskılar gayet fena karşılanıyor. Din, ırk esaslarına dayanan kanunlara irtica damgası vuruluyor. Demek ki insan, sosyetenin gayesi olarak kabul edilmektedir. Kolektif hayatın bu prensipine göre lüzumlu haklar insana verilmelidir. îşte siyasetin halletmesi lâzım gelen meselo
İnsana tanınan bu hak kaybolmasını icap ettirmez, iktidarın timi olan politika
tarafından İdare edilmektedir.’ Öyle bir hareket tarzı kabul olunmalıdıı ki neticede iktidar, gerek hariçte gerekse dahilde İnsan haklarını ve bu hakların meydana çıkardığı ahlâki kaideleri müdafaa etsin.
bııdur.
İktidarın Bilakis, bir ideal
do-
54 kilo :
Halit Ergönül - Kuster (Halit sayı ile galip)
Halit Ergönül maçın devamınca rakibi Kusteri direkt ve oparkütler-le adamakıllı hırpaladı ve maçın sonunda iki kroşe ile tekrar sarstı ve neticede Halit maçı sayı ile kazandı.
58 kilo :
Eberhard - Hüsnü Özan (Hüsnü sayı ile galip) Hüsnü ilk ravundu çok üstün
vüşerek bitirdi. ikinci ravundda Hüsnü kuvvetli bir sol direkt He rakibini yere yıktı ise de AvusturyalI ancak hakinin sekiz saymasından sonra ayağa kalkabildi.
Hüsnü tekrar bir solla Eberhardı yere yıktı, AvusturyalI bu sefer hakemin altı sayısında kalktı, müsabakanın sonunda Hüsnü maçı sayı kazandı.
62 kilo :
Miiller - Takl Ziyaris (Tâki sayı ile galip) Tâki Üstün bir maçtan sonra
vusturjalı MÜİlerl sayı hesabiyle kazandı. Tâki bilhassa birinci vc üçüncü ravundda güzel oparkütleriyle temayüz ederek sık sık alkışlandı.
67 kilo :
Kraxner - Garbis (Maç» berabere bitti)
Yavaş başlayan maç gittikçe hız-lanmıya başladı. Üç ravundda da her
ile
A-
kalesi önlerinde oynamıya başladılar. Devrenin ortalarına doğru Leftor Fenerin ilk ve son golünü attı.
Hapoelliler kırkıncı dakikada beraberlik golünü yaptılar ve devre 1 - 1 bıltı
ikinci devrede açılan Hapoelliler arka arkaya iki gol daha kazandılar ve bu suretle Fenerbahçelileri 3-1 yenmlye muvaffak oldular.
Chelsea - Arsenal
2.2 berabere
Londra 18 (YİRS) — chelsca ve Arsenal arasında yapılan lutbol kac-şılaşması 2-2 beraberlikle neticelenmiştir. Takımlar, kati bir netice elde etmek için çarşamba günü tekrar karşılaşacaklardır.
Chelsea, oyunun ilk yirmi beş dakikasında iki gol atmışın. Arsenal, haftaymm bitmesine az kala ilk golünü atmış ve oyunun sonlarına doğru köylerden atılan fevkalâde bıı şül-lc bertfberlik golünü elde etmiştir.
büyük bir tepki
Londra. 18 A.A. (Lps) — Bağımsız Times gazetesi, Almanya hakkında güdülen ve Misler Churchllle’le General do Gaullolln do katıldıkları politikaya ayırdığı bir yorumda şöyle yazmaktadır:
Bu meseleler batılı devletleri ilgilendirdiği kadar Rusya ve peykleri için do son derece mühimdir.
Çekoslovakya Cumhurbaşkanı Gotvvald’ın geçenlerde bu husustu yayınladığı beyanname bunun bir delilidir. Muhakkak olan bir şey varsa o da Almanyanın bir an önce Batı Avrupa toplumuna alınmasının zarurî olduğudur. Avrupa Birliği Konseyine düşen başlıca görev de bu-dur. Alman Hükümeti, Saar mese-
Vietminliler, limandaki gemilere 10 obüs attılar, iki Fransız
askeri yaralandı
Saygon, 18 A.A. (Afp.) — Dün akşam saat 17.30 a doğru Viatmln-liler Stlckel ve Anderson adlı iki Amerikan destroyerinin demirli bulunduğu liman rıhtımı istikametinde havan topu atmışlardır.
10 obüs atılmış ve bunlardan 9 u suya düşmüş, sonuncusu ise Fransız Amirallik Dairesi önünde patlıyarak iki Fransız askerini yaralamıştır.
Fransız nehir karakol gemileri ve ateşin geldlg-i sahilde yerleşmiş bulunan Fransız karakolları sürekli bir ateşle buna mukabele etmişlerdir.
Genelkurmaydan bu sabah bildirildiğine göre hücumun başlamasından biraz önce bir Fransız-VLetnam müfrezesi liman tesislerine sızmaya uğraşan 100 kadar Vietmlnll âsi ile
iki boksör müsavi dövüştükleri hakemler maçı berabere ilân ettiler.
73 kilo :
Kohierger - Tayyar Kalça (Tayyar sap ile galip)
için
Her İki boksör de maça sıkı başladılar, daha ilk ravundda Kohlerge-rin sıkı bir sol kroşesi Tayyann yüzüne isabet ettiyse de. Tayyar yavaş yavaş açılarak rakibini direktlerle sarstı, bu arada İhtar aldığı için ile kazandı.
80 kilo :
Ameisbichler - Suphi Okur (Suphi nayı ile galip)
AvusturyalI bir de Tayyar maçı sayı

Suphi kuvvetli rakibi karşısında güzel bir maç çıkartarak Amelsbich-leri mağlûp etti.
Boks İhtisas takımı AvusturyalIlar karşısında kazandıkları altı galibiyet ve iki beraberlikle güzel bir galibiyet elde ettiler. Bilhassa 54 kiloda Halit Ergönül ve 58 kiloda Hüsnü Özarı güzel birer galibiyet elde ettiler.
Kısa haberler
Yuğnıur hırsızlığı olur mu?
Ncvv-York, 18 (YÎRS) — Ne w. York a suni yağmur yağdıracak olan heyet, radar tesisleri kurmak üzere bugün dağlara çıkmıştır.
Hâdise, komşu eyâletlerde alâka İle takip edilmekte ve gazeteler, suni yağmuru yağdıracak olan Mr. VVaJiace’ı, kendi bölgelerine düşocck yağmuru "çalmak,, la itham etmektedirler.
Dünyanın İlk pervaneli tepkili uçağı.
Londra, 18 A A. (Afp) — Şimdiye kadar dünyada ilk defa İmâl edilmiş olan pervaneli tepkili u-çak "Viokes Vlçcount,,, önümüzdeki pazartesi günü Avrupada bir gösteri turnesine çıkacaktır, Bu uçak bilhassa Amsterdarn. Brüksel. Zürich, Roma, Parla, Kopenhag, Stockholm ve Oslo’ya uğrı-yanaktır.
Uçak, 40 ilâ 53 yolcu taşıyabilmektedir. Her biri 1000 beygir* den fazla kuvvette olan 4 rnn-torle mücehhezdir. Bu seyahatte uçak saatte 610 kilometre ile seyredecektir.
Fransada grevler tekrar başladı.
Berlin, 18 (YÎRS) — Fransada grevler tekrar başlamıştır. Pa-ıistekl otobüs ve yeraltı İşçileri, günde birer saatlik protesto grevleri yapmaktadırlar.
Ica-bıı* bu
Almanyanın bir an evvel Batı Avrupa blokuna alınmasının lüzumu, aşikâr bir şeydir
leşinden dolayı böyle bir dâvete bet etmezse yanlış bir harekette lunmuş olur. Bununla beraber
meselede acele ctınek yersizdir. Çünkü yeni bir Alman ordusunun kurulması hususundaki kanır hor şeyden evvel Almıınyayı zarara sokacaktır. Başka deyimle bu mesele ne kadar fazla askıda kalırsa o kadar iyi olur. Alman ordusunu ihya etmek demek Avrupayı mahveden kuvvetleri İhya etmek demektir. Gerçi Almanvayı müdafaaaız bırakmak da olmaz. Zaten, müdafaa edilmek her milletin hakkıdır. Ancak şurası da var ki bu meselenin yeniden ortaya atılabilmesi için demokrasinin Almanyada iyice ilerlemiş olması gerektir.
M
çarpışmıştır. Bir takviye kıtası mü-toarrızları püskürtmeye muvaffak olmuştur.
Diğer taraftan bildirildiğine göre Güney VietnamcVıkl Vletmin komitesi, âsilere memleket üzerinde uçan Amerikan uçaklarına ateş açmalarını emretmiştir.
Hava Kurumu, fevkalâde kongre yapacak
I
Kongrede, Kurumun fab rikalarının durumu hak kında karar alınması istenecek
Ankara» 18 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Türk Hava Kurumu Genel merkezi bugün saat 11 de Cevdet Kerim lncedayının başkanlığında toplanmış, uçak ve motör fabrikalarının hükümete bedelsiz devri hakkında geçen hafta Başbakan Şemseddin Günaltay tarafından yapılan teklifi incelemiştir.
Kurum Buşk&nı Şükrü Sökmen-süer, memlekette hava sanayii kurulmasının zaruri olduğunu belirttikten sonra bu fabrikaların talim uçakları, sağlık vc tarım mücadelelerinde istifade edilen özel uçaklar, plânörler ve her nevi uçak tamirleri yapmak bakımından geniş bir tecrübe hamulesine mâlik bulunduğunu izah etmiştir.
Fabrikaların, hükümetten siparlg almadığı müddetçe işsiz bulunduğuna ve bu takdirde idamelerine imkân kalmayacağına işaret eden Sökmen-süer, hükümetin ya sipariş vermek yahut kurultay kararı gereğince bedeli İle devralmak suretiyle bu mü-esseseleri inkişaf ettirmesinin çok lüzumlu olduğunda ısrar etmiştir.
Genel merkez kurulu üyelerinden bir kısmı hükümetin bedeli İle devralmadığı takdirde fabrikaların serbest piyasadan makine akşamı siparişleri almalarını, bir kısmı da kati bir karara varmak üzere kurultayın fevkalâde toplantıya çağrılmasını ileri sürmüşlerdir.
Kurultay, bedelsiz devri reddettiği için bu maksatla fevkalâde toplantı dâvetinln mânâsız olacağını müdafaa edenler bulunmuşsa da neticede haziranın ilk 15 günü içinde kurultayın fevkalâde toplantıya çağırılması ve femınuza kadar bu fabrikaların idamesi kararlaştırılmıştır.

İlal.uıda grev yayılıyor.
Berlin, 18 (YİRSı — Şimali t-talyada başlıyan grev ve kargaşalıklar bir çok şehirlere sirayet etmiştir. Torlnoda polis tarafından tevkif edilenlerin serbest bırakılması için protesto etlen işçilere, Fiat fabrikaları işçileri de katılmıştır.
Cenubi ftalyada, topraksız köylülerle polis arasında başlıyan arbede devam etmektedir.
Mc( loy, Ronuıdakl Amerikan diploma t ları koııferansıım katılacak,
Berlin, 18 (YİRSı — Bir kaç gün kalmak üzere abın Amerikanın Yüksek Komiseri padaki Amerikan
Komada yapacakları konferansta
Berllne gelecek
Almunyndaki McCJloy. Avru* diplomatlarının
hazır bulunacaktır.
Kıınada hava bütçesi
425 milyon dolar.
Montreal. 18 (YİRSı — Kanada Avam Kamarasında söz a-lan Savunma Bakanı Claxton, Kanatlanın müstakbel bir savaşta. hava yollylc baskına uğrıya* cağını belirtmiş ve hava ordusu için 425 milyon dolarlık tahsisatın kabul edilmesini istemiştir.
Bakan. Kanatlanın her hangi bir Batı Avrupa devletinden çok daha üstün bir hava ordusuna sahip olduğunu belirtmiştir.
İstanbulluların Eskişehtre yardımları
felaketine ugia-yenlden yapılan
Efendi Erkek Ali vc Şirket, şirketi
Mehmet Kabataş 101. Buy HflLVilgllZl $ark Değirmctılorl
Dün 8.474 lira toplandı
Eskişehir «el yanlar için dün bnÇıştar :
Kurukahvecl Mahdumları 350. Ltaral tatabetari rof İkanı 1000. 1000,
)(HH). Akannı.v Birinci tik uktı) öğrencileri 78. M», Rnkırkuy İlçemi
Flruzköy halkı 105. Sinop Anbıı rı 25. İş Anadolu 25, Sark 50, Ya ni Türk 25, Doktoroğlıı 50. Bun-tnş 1000, Fethiye 25. Süleyman 25, Matat.vn Slvw 50. Babkeıdr 25, Mutlu İli. Güzel İzmir 250, Emek 50. Akseki 50. Nuri Işık 25. Bny-knran 25, Trabzon 10. Urla 25, Yeni Azim 25. Banka Knrnerçlyalc eliyle muhtelif vatandaştanlnn 379, lntanbul Scbr.o v(» Meyveciler Cv mlyeti vasıtaniyle muhtelif esnaftan lfloo. Lira.
AM
Elçiler, Eskişehir felâketi karşısında teessürlerini bildiriyorlar
Ankara. 18 (HUSUSİ muhabirimiz bildiriyor) — Yunan Büyükelçial Patikle* Skefcryo, İspanya Elçisi Al-fonu o Fiscovlch ve Flnlândiya Elçisi Baron Kosklnen Eskişehrin uğradığı sel felâketi dolayıslyle Dışişleri Bakanlığımıza gönderdikleri birer mektupla gerek hükümetlerinin ve gerekse şahıslarının bu felâketten büyük teessür duyduklarını bildirmişlerdir.
Verem Savaş Derneğinin kongresi toplandı
Türkiye Ulusal Verem MVM Derneğinin üçüncü kongresi dün sabah zaaf 10.80 de diğer vilâyetlerden gelen delegelerin de İştirakiyle Etıbba Odacında yapılmıştır.
Sağlık Bakanı Dr. Kemali Baylzlt ve ÎAtanbul Valtal Dr, Fahrcddtn Kerim Gökav, toplantıda hazır bulunmuşlardır.
Kongre başkanlığına Dr. Tevfik İz-mail Gökçe «rçilmlş. bunu müteakip 1-daro heyetinin «endik faaliyet raporu okunmuş ve kıaa bir müzakereden sonra kabul edilmiştir.
Bundan sonra kürsüye gden General Tevfik Sağlam, Veremle mücadelenin ana hatlarını belirterek bugün 65 İlde ••Verem Savaş Dernegl’’nln teşekkül etmiş bulunduğunu, fakat henüz nüve halinde otan bu derneklerin kiM zamanda inldşuf edeceğinden şüpheal olmndığını söylemiştir.
Umumi verem mücadeloalni ele ata» rak bu mücadelenin şehirlerde nasıl yapılmam tazım geldiğini izah eden Prof. Tevfik Sağlam, derneklerin maruz kaldığı müşkülleri de bahta mevzuu etmiş vc demiştir ki:
"Veremle mücadele, her şeyden ovveı pnrava davanan bir İştir, Bugün bir veremli yatağının senelik masrafı 3000 • .1500 liradır. Bunu gozönünde tutarsanız bu mücadeleyi başarabilmek için ne muazzam bir paraya ihtiyaç olduğunu tasavvur edersiniz..,
Tevfik Sağlam, tecrit mezeleslnden de bnhtata haftalık müddetinin uzun sürdüğünü vs bunun ivin tecrit işinin diğer h&«talıktar(tan çok daha külfetli olduğunu söylemiş ve sütlerine şöyle devam etmiştir:
"Vereıu müendctanlnln ezası, vatandaştan korumak, onların bu korkunç Afete yakalanmalarına meydan vermemektir.*
Tevfik Sağlam, hâlen tatanbulda mevcut İl dispanserin yakın zamanda 23 e çıkarılacağını vc (B.C.G.) verem nşıaı-nın bu «ene köylere kadar «okutacağını söylemiştir.
Bundan aonra «öz alan Erzurum. Elâzığ, Buran. Konya. Düzce ve Lütabur-gAZ delegeleri, mahalli meselelct üzerinde durmuşlar ve bllhaaaa dtaptHMCi-lerin arttırılmadı hızım geldiğini ileri sürmüşlerdir.
Son olarak gcJir bakımından verem savaş haftasının yılbAşımtaıı bir halta evveline alınmam teklifi görüşülmüş vc oybirliği ile kabul edilmiştir
Knhgro, varın Rant 10 (ta yine Etıbba Oltasında çuhşmatanna devam edecektir .
Bandırma seferleri gündüze alınıyor
Devlet Dentaynltarı Umum Müdürlüğü yal tarifesinde Bandırma hattınA eade-co gündüz seferleri tahnta edecektir O zamana kadar Ansalda tezgâhtarında yapılmakta otan gemiler (le gelmiş olacağından bunlardan birisi bu hatta tahsis edilecektir.
Mtazoıırlnlfl kurtarılması
130.500 dolara
mnloldu.
NVnshlngton, lcşlk Amerika soui'lı. zırhlısını. Chcsape&ke kör* fezlndoki oturduğu bataklıktan yüzdürmek için 16 gün süren çalışmaların 130.500 dolara malol-dıığunu açıklamıştır.
18 (A.P.) — Bir-Anili allığı, "Mis-
Aloın tecrübesine telden bir gemi harap oldu
Montreal. 18 (YİRSı — İlkbaharda Enlvetokta yapılacak atom denenirlerinde bulunmak üzere Pearl Harbour’dan hareket eden bir gemi, yangın neticesinde harap olmuş ve yedi günden beri sular tarafından sürüklenirken. Amerikan bahriyeline mensup gemiler tarafından kurtarılmıştır, Kazazede gemide 40 kişilik mürettebat vardı.
bir
Amerikalılar, i'nrteklzc vizesiz girebilecekler
A-den
New-York, 18 (YİRSı — ınerikalı vatandaşlar, nisan 1 itibaren Portoklze girer veya çıkarken. vize almak mecburiyetinde knlmıyacaklardır. Amerika lı vatandaşlar İçin vize engelini kaldıran Portekiz, aynı şekilde hareket eden Maıshall Plânı memleketlerinin üçüncüsüdür.
Demokrat Partiden seçimlere
girip girmiyeceği sorulacak
Hatipler, Hükümete, Halk Partisine ve Demokrat Partiye şiddetle hücum etliler
toplantının dilekler fazlında partililer, öğretim mÜmoMsilIc-hastahanelerin şâhıslara bırn-Vnll ve Savcıların halle tnra-
Millet Parttal II Kongresine» dön dr saat 10 dan akşam euat 1830 n kadar LAtahdvRi "Çiçek Patan‘fta (tavam edilmiştir.
Dünkü ■ÖZ alan rlnin ve kılması,
fındnn seçilmesi, harici siyasetle daha cesaretli olunması, Rodos ve 12 Adanın ItlrAssız Yunanlsiana hağışlanmn.m hakkında protesto yapılması, halka işkence edenlerin İsimlerini açıklayarak ve vn-knlnrı anlatacak bir kara kitabın neşri. Marshnll yardımından İstifade edilerek memlekette çiftçi sanayiinin kurulmasının temini bahsinde tekliflerde bulunmuşlardır.
Bu nrnda söz atan bir hatip de "Milli Husumet Andını’* Demokrat Partinin verine getiremediğini, bu andı gerçekleştirmek İçin Millet Partisinin teşebbüse geçmesini istemiştir. M P, Istannul Teşkltatı Bnşknnı Enis Akavgen tekllil oturduğu yerden. "— Başka partilerin artığı İle vaşamıyalifn’* diye reddetmiştir. Baxı partililer de mezkûr Andın, kiminin değiştirilmesi şartlyle kabul ♦dilmesi fikrini İleri «Örmüşlerdir. Kongre bu teklifi tamamlyle reddetmiştir.
Müzakereler sırasında konuşan Kongre Başkanı Fuat AHıa dn şuntan «Öy-1 emiştir:
*'— 1048 senesinden beri baskı şldde-
Dün 300 yataklı bir verem
hastahanesi açıldı
Yedlkulede bulunan Rum Hastahanesi Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca 12 tene mUddeUe kiralanarak restore e-dllnılş ve beş pavyon halinde 300 yataklı bir vorom liAStahancai vücuda getirilerek bu haatuhanenln açılını, dün saat 15 te bir merasimle yapılmıştır.
Toplantıda şehrimizin hemen hemen bütün doktorları ile milletvekilleri, Sağlık Bakanı, Vali ve Belediye Başkanı, muavinleri, muhtelif dairelerin müdürleri. gazeteciler. şehir armoni mızıkası ve İki bini aşan bir halk kütlesi hazır bulunmuştur.
Törende ilk sözü alan Vcıemta Savaş Dernek» Başkanı Prof. Dr. Tevfik Sau-tam, memleketimizde her sene 40 bin kişinin verem haftalığı yüzünden öldüğünü belirtmiş, bir kaç yıl evveline kadar bu afetle mücadelenin pek İdrak e-dilmediğini aoylıycrck «on zamanlarım milletçe giriftlen mücadelenin ehemmiyetini anlatmıştır. I*rofejıor. SaClık Bakanlığının bu mevzudalıl programından da bahsederek. 63 vilayetimizde Veremle Savaş Derneklerinin teşekkül ettiğini, ilçelerde İne bu dâvanın bizzat Bakanlık tarafından ele alındığını ve mücadelenin krtatallze olduğunu tebarüz ettirmiştir.
Daha eonra konuşan Balıklı Rum Hza-tahanezi mütevelli heyetinden hır zat, hzstahanenin tarihçesini yapmış ve bu-
Bir İngiliz firkateyni sah günü geliyor
Albay C.D. Carter komutasında bulunan İngiliz donanmasına mensup 1900 tonluk "Poliçen" firkateyni, önümüzdeki «ah günü limanımızı ziyaret edecektir.
Snbaiı Mat 8 30 da 21 topta şehri açtan ılıyarak limana girecek otan firkateyn. saat 9 da Dolma bahçe önünde dc-mlrllyecektlr.
Saat 9.15 to Denli Komutanlığı namına bir vizlta suba\ı gemiye giderek Albay Carter'e lıoşgeldlnls diyecek ve Albay Carter saat 9.30 da karaya çıkarak 'İngiltere Başkonsolosunu. Vali vo Belediye Başknnını, İstanbul ve Deniz Üsift komuta otarım ziyaret edecektir.
Suat 12 de Vali ve Belediye Başkam, 12.15 te İstanbul Komutam, müteakiben Ingiliz Başkonsolosu vc Deniz Üssü Komutanı •’Pclıcan** firkatevmlne giderek Albay C D. Carter’in ziyaretlerini iade rd ereklerdir.
Misafir gemi limanımızda beş gün katacaktır.
Vali, McCormick şerefine bir ziyafet verdi
İstanbul Vali ve Belediye Başkam dün akşam Vali Konanında, şehrimtade buuı-nan tanınmış Amerikan gazetecim Mc Cnrmlck şerefine bir ziyafet vermiştir. Yemekte, gazeteciler İle şehrimizin diplomatik şahıılyetlcrl haaır bulunmuşlardır.
“Kudüs Haçı", dün Romaya götürüldü
yıl (loİR.vınlylo bir knc. Killi evvel Romaya götürülmek üterc Kulüpten galen ananevi "Kudlta Haçı* Be-yoğlunda Hsmalbsşındtüd Sen Trinite klltarnlndc binlerce Katolik tarafından ziyaret edilmiş ve dün sabah bk dUu Ayin yapılmıştır.
laanm gerlldlğl çarmıhın hakiki parçaları İncile göre Ponce Pllntc’in İc-rayi adalet eylediği yerden alınmu küçük bir taşı (ta ihtlvn eden haç, dun saat 14.30 (ta Yeşilköy Hava Alanından Ingiliz uçagıvlo Atina yeliyle Romaya götürülmüştür
Burada yapılarak özel mcrasKulvn anara Ispanya vc Portekizdc teşhir edilecek vc Brlçikanın LtagO Klitaealne alt tepelerde hususi surette inşa edıion Küçük bir kiliseye vazedilecektir.
Sod 2» sııal içinde çurdUinuŞÜH hııvıı Karadeniz kıyıtan ita Ege ve Doğu A-ınıdoludıı çok bulutlu vc yer yer yağışlı. diğer bölgelerde a’ bulutlu gelmiştir. Yağışlar Doğu Karadonta kıyıları ile Doğu Anndolucta kar. Egcdo yağmur şeklinde olmuştur.
21 «tıfıl İçinde yağış miktarları metrekarede Hopa’da 3*: Rtaodc 28. Müğ-tadu 10, Gnesunda ti. TrnbŞOÛdâ 7. Ça rşambada 6. A uta luın. Erzurum vc Snrıknmışta 1, Afyon ve Samsunun 3. Aydın ve Slnopta 2, Karata 1 kilogramdır.
Kar kalınlıktan Knrnköacdc 2S. Karotu 13. Eraurumda 15 an n t ime t redir.
ICn düşük sıcaklık Karata sıfırın altında 14, en yüksek sıcaklık sıfırın üstünde Adııııadn ve Anteptc 23 derecedir.
Bugün havanın kapalı ve az bir Ihtı-malta hafif yağışlı, rüzgarların kuaoy v»ı kuzey doğudan kuvvetlice eanîcit alçaklığın aynı kainınaı tahmin edilmektedir.
tini af i ırtnışür. Yinr aynı Vali ve kay-makıiTnlnr yerinde durmaktadır. EfkArı umuınlveyi aldatmak günahtır. Seçime girip girmemek huatiHunda bir knrur vermeden evvel merkez idare kurulumuz kanaiiylc Demokrat Partiye soralım. Onlar seçime girmezse biz do Keçime girmlyeceglz. Onlar kabul etmiycceic-lerdir. Şayet Demokrat Parti do seçhne glrrnezso İktidar zor durumda katacaktır.,, Kongre bu teklifi kabul etmiştir.
Bllııharn delegelerin arzuslyta mikrofon başına gelen M P. Genel İdare Kurulu üyelerinden ve Afyon milletvekili General Sadık Aldoğan. bu memlekette hürriyet mevcut olmadığı Iddinsiylo söze başlı yarak bu halin bir Suriyeli dahi otaa. memleketimizin hudutlarını geçecek her yabancı tarafından müşahede edilmekte olduğunu ileri sürmüştür. Hükümet v(j Halk Partisi hakkındnki görüş ve tenkldlcrlnl tekrarlıyan Ger»c-rnl. matbuatın kendisi tarafından muhtelif fırsatlarda yapılan beyanatının alın ınadıgından şikayet ederek gazete sahipleri İta başmuharrirleri aleyhinde isnatlar «enletmiş ve Millet Partisinin İnsan Haktan müdafii olduğuna işaret ederek partisinin bu vazifesinde devam edeceğini bildirmiştir.
Daha sonra M.P. kurucularından Mustafa Kentli «öz atarak iktidar partisi ile Demokrat Parti arasında muvazaa olduğunu bir kere daha İddia etmiştir.
günkü hata, Sağlık Müdürü Dr .Faik Yargıcı İta Şehir Meclisi âzasından Mustafa Aşkın ın himmet ve gayretleriyle gelindiğini anlatmıştır.
B i hl ha re Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Kemali Baylzlt verem ve bu hastalık karşısında hükümetin giriştiği mücadele mevzuunda etraflı bir konuşma yapmış vc ’’— Biz medeni memleketlerin 50 ne no zarfında yaptıklarını kısa zamanda yapacağız ' diyerek has-tahanenin bu hale getirilmesinde yardımı dokunan Patrik Athenagoras a, Dr« Faik Yargıcı’ya ve Mustafa Aşkına te» şekkür etmiştir.
Ha«ta.hane tamiratının lükae kaçılmadan 300 bin liraya çıkarıldığını bildiren Bakan, pavyonlann tetanbul Verem Savaş Derneğinin elinde bulunduğunu tebarüz ettirmiş ve matbuatın verem mücadelesinde yardımını rica etmiştir.
Bilahare davetliler haatabanenln muhtelif pavyonlarını sıra ita gezmişlerdir.
Gerçekten, lükse kaçılmadan restore ve tamir edilen pa^onlar diğer devlet (nşaatına örnek olacak mahiyettedir. Birınlnrı İçerisine alan arazi ağaçtau-, thrıbıcnk ve yeşillendirilecek olur, civar-' (ta bulunan ve halen askerlyenin emrinde bulunan pavyonlar da tamir edilercK bunlara katılacak olursa. Şehrimiz büyük ve güzel bir verem hastahanesi kazanmış olacaktır.
Basın balosu
dün gece verildi
Her yıl yapılması mûtat olan Basın Balosu dün gece Belediye Gazinosunda verilmiştir. 1
Sabaha kadar devam çok eğlenceli geçmiş ve tanınmış bütün aileleri rak
eden Balı* memleketin baloya işti-
etmişlerdir.
• •
Üniversiteliler, turizme hazırlanıyorlar
Milli Eğitim Bakanlığı, boş oldukları vakit, yurd ve mektepleri üniversitelilerin tetkik gezileri İçin Türkiye MIHI Talebe Federasyonu Turizm Komisyonunu tahsis edecektir. Dışişleri Bakanlığı, Komisyonu dış memleketlerdeki mümasil teşekküllere tanıtacaktır. Bunlara mukabil. Komisyon, seyahatlerin daha faydalı ve daha organize olmasını temin edecektir. Türklyedc uzun müddet kalabilecek yegâne turist talebedir. Bu talebelerin Türklyedo ağırlanmaları ve onlarla kültürel temaslar yapmak komisyonun vazifelcrlndcndir Bu temaslar için vAdcdIlmiş bulunan lokali tenlin etmek için görüşmek Üzere, komisyondan bir heyet hafta İçinde Vali ve Belediye Reisini ziyaret edecektir.
Muallimler Birliği Kadınlar Komitesinin içtimai
Mualllmlcr Birliği Kadınlar Komlıcal dün Birlik merkezinde Birlik ûzasıudan üniversite Rektörü Profesör Ömer Cehil Sarc’ln eşi bayan C Sarc'ln balkanlı-Rinda toplanarak Birlik içtimai Yaldım sandığı İçin verilecek Muallimler Birliği balosunun hazırlıkları üzerimle konuşmuştur. Güzel Sanatlar Akademisi hoca vc talebeleri bu balo için öğretmenlikle ilgili güzel tablolar hazırlamışlardır. Bundan başka Muallimler korosu, o gecenin açılmazı meraHİıııine lut iıîıı çaktır.
UNESCO” toplantısında Halk Bilgisi Derneği mümessili seçildi
Halk Bilgisi Derneği İdat'v Hev» U dün Dernek Relşi Murat Ur az in Başkanlığında ıvvknlııdc nir toplantı vn.p.ı-rnle 23 mart 1950 de Utanbulûu. t«»piii-nncak olan Unesco Milli Komi») onu Genel toplan tıkına Asadan Mehmet liuiıt Bayrı vı nıümessıl olarak seçmiştir.
Evvelce bildirildiği gibi Genel Kurul, önümüzdeki hafta Istanbulda toplanacaktır.
c.
H. P. Genel Başkan Vekili geldi
Genel Başkan Vekili Hilm.
C.H.P.
Uran dün Ankaradan şehrimize gelmiştir. Geçen defa olduğu gibi parti müfettişi Prof. Dr. Sadi Irınak’ın Anka-rada hulundüftıı sırada Genel Başkan Vekil in İ ıı lstanbula gehneju. sıvaal rna-hafllde atalta ita kurşılanmışlır. Hilnı Urun pazartesi günü parti merkezinde, ehemmiyet verilen bir toplantı yapa* çaktır.

19 Mart 1950
Y E N î İSTANBUL
Sayfa 8

İkinci Dünya Harbi içinde Paris yıkılmaktan nasıl kurtuldu ?
Siyasî esirleri serbest bırakmak için, mukavemetçilerin de buna mukabil, her 5 Fransıza karşı 1 Alman esirini geri vermeleri lâzımdı
Mesken politikasında mimarların rolü
Yazan : Avukat Safa Ş. ERKİ'N
Akademi Y. Mimari Şubesi tedris heyetinden
Yazan:
Korgeneral Von Clıoltitz
Paris'in son Alman Komutanı

“Konsolos, siyasî esirlerin ya tahliyesi. yahut da Kızılhaç himayesi altına verilmeleri icap ettiğini kısaca anlatınca. Von Choltitz şu cevabı verdi:
“— Konsolos bey, ben askerim. Ben yalnız askerleri bilirim ve sivillerle uğraşmam. Eğer herhangi bir sivil, bize karşı silâh çekerse çeteci olarak idam ettiririm. Siviller, askerlerime tecavüz etmezlerse, onlara dokunmam. “Siyâsi” esirler beni hiç alâkadar etmez...
Nordling, Von Choltıtz’den aldığı talimat üzerine, hemen Maurice oteline koşuyor. Koca bina, hemen tamamen boşalmış ve üâtsubaylardan yalnız Binbaşı Humm kalmıştı. Nordling teklifini söyler söylemez, Humm. siyasi esirleri serbest bırakmakta hiç mahzur görmediğini, ancak, mukavemetçilerin de “usulen” mukabelede bulunarak, meselâ her beş Fransıza mukabil bir Alman esirini serbest bırakmalarının muvafık olacakını söylüyor.
Konsolos, bu teklifin mukavemetçi şefler tarafından kabul edileceğini zannetmekle beraber, evvelâ onların muvafakatini almak icap ettiğini ileri sürünce, Binbaşı Humm:
“— Lütfen acele ediniz, diyor, çünkü saat 13 de hareket edeceğim.”
Mukavemet şeflerinden Bidault, Parodi veya bir diğerini bulacak vakit kalmadığını gören Nordling, evvelâ mukavemet hareketiyle irtibatı bulunan Saint Phalle'e, sonra da a-vukat Dr. Methetal’e koştu. Avukat anlaşmayı kaleme alacak, Saint Phalle de, mukavemet hareketini temellen imzasını atacaktı. Vakaa böyle bir anlaşmanın hukuki ve resmi mahiyeti hakkında çok şey söylenebilirdi; fakat ancak 80 dakika vakit kalmıştı. Nordling, Fransızların imzasını taşıyan anlaşmayı hemen Maurice oteline getiriyor. Binbaşı Humm. metni alelâcele okuduktan sonra, altına:
“Yukardaki anlaşmanın, salâhiyetti makamlar tarafından tatbıkında askeri komutanlıkça mahzur görülmemektedir.”
Meşruhatını vererek Kurmay başkanı sıfatiyle imzalıyor.
Artık, konsolosun etekleri zil çalıyor. Sebat ederek Ümitsizliğe düşmemekte, hakikaten isabet etmişti. Fakat. bu anlaşmaya tavassut etmekle. Alınanlara karşı, icra edilip edilmi-yecegini katiyen kestiremediği bazı taahhütler altına girdiğini de pekâlâ biliyordu. Hemen Von Choltitz'e giden konsolos, Binbaşı Humm ile yaptığı arılaşmayı gösterdi. General, gözünü
Paris işgalden kurtarıldığı günlerde, *okak muharebelerine İştirak rdcıı bir müttefik tankı
Müttefikler Parkse yaklaşırken Fransız mukavemetçileri, iç harplerle onların İşini oldukça kolaylaştırmıştı.
bile kırpmadan, tahliye emrini imzaladı.
Nordling’m otomobili, Maurice’in önünde duruyor. Ver elini Fresnes!.. 15 dakika sonra, siyasi esirlerin bulunduğu Fresnes hapishanesi önündeler. Hapishaneye memur subay, emri görür görmez, anahtarları veriyor ve zindanlar açılıyor. Tahliye edilenler, sevinçten deli gibidirler.
Cherche-Midi, San te ve diğer hapishanelerde de vaziyet aynıdır. Heı an ölümü bekli yenler, birden haj’ata ve hürriyete kavuşunca, ne yapacaklarını şaşırıyorlar.
MÖSYÖ TAİTTİNGER, GENERAL VON CHOLTİTZ’I ZİYARET EDI* YOR
Dönelim generalin hatıralarına:
Siyasi esirlerin serbest bırakıldığı 17 ağustos günü, Paris idare cihazının şefi olarak tanılan Mösyö Tait-tınger de ziyaretime gelmişti.
Karşımda duran, uzun boylu, kibar tavırlı şık adam hoşuma gitmişti. Zaten şehirde, nüfuz sahibi olan kimseler üzerinde müessir olabilmek İçin daima fırsat arıyordum. Vazifemi ifa edebilmek için, iradesiz ve zayıf olduğum zehabını uyandı rma-malıydım. Harekete geçmek üzere olduğunu çok iyi bildiğim hasmımı disiplin altında, hattâ korku içinde tutmazsam, dizginleri kaptırmak ve hâdiselerin tesiriyle, yapmak istemediğim. yahut doğru bulmadığım tedbirlere tevessül etmek mecburiyetinde bırakılabilirdim. Bu itibarla me-
Çeviren:
Behçet Cemal
todum, hem vazifeme uygun, hem de; misilleme tedbirlerinden en ziyade müteessir olacak olan şehir halkı için de hayırlı idi.
Mösyö Taittinger ile konuşurken, SS kıtalarının halk üzerinde bıraktığı korkulu tesirden istifade için, emrimde bir kaç SS alayı bulunduğundan, Parise tahsis edilen tankların çokluğundan ve bunları yerleştirmekte müşkülât çektiğimden bahsettim. Şehirde en ufak bir kargaşalık çıkarsa, elimdeki kuvvetleri çekinmeden harekete geçirerek en şiddetli tedbirleri almaktan çekinmıye-ceğimi şiddetli bir lisanla tebliğ ettim. Ağır ağır toparlanmakta olan mukavemet kuvvetlerinin mücadele arzusu önlenmiyecek olursa, şehrin, büyük facialara sahne olacağım bütün Fransızlara anlatmak icap ediyordu.
Mösyö Taittinger, Farisi icap ederse yerle bir etmek hususundaki azmimi yumuşatmak için, bir hayli dil döktü. Kendisine, bunun tamamen Parislilerin elinde olduğunu söyledim. Mösyö Taittinger. hakikaten gayret sarfetti ve hemşerılerlni teskin edebildiği takdirde, şehre hiç bir zarar vermıyecegıme kani olarak benden ayrıldı.
Kendisiyle odanın balkonundan dışarı bakarken, şehrin güzelliğine, kadınlara, analarla çocuklarına işaret eden ve onlar için şefaat istiyen Mösyö Taittinger, şehri büyük bir felâkete sürükliyecek olan mücadeleyi kışkırtanlardan çok daha kıymetli hizmetlerde bulunmuştur. Çünkü her hangi bir kargaşalık halinde, elimdeki kuvvetleri, bilâ tereddüt kullanmaya mecburdum.
MAREŞAL MODEL. VON KLÜ-GE’NİN YERİNE GEÇİYOR
Bu sırada, Normandiye cephesinde vahim hâdiseler cereyan ediyordu. Düşman. Normandiye'deki ordularımızı sarmak üzere harekete geçmeye başlamış, zırhlı öncüleriyle Rııns Üzerinden Bıetagne’a girmiş ve Nor-mandie’den. doğuya doğru keşif kıtaları 8evketmişti. 9 ağustosta Le Manş’a gelen düşman kuvvetleri. 12 ağustosta Alençon ve 17 ağustosta Chartrcs’a girmişti. Bunlar olurken. Berlin, 20 temmuzun intikamına devam ediyor ve yeni kurbanlar arıyordu. Sııikastçilerden biri Üzerinde çıkan bir listede. Mareşal von Klııge' ııin ismi yazılı imiş,.. Hemen, ma.ro-şala krırşı harekete geçildi ve b;r gün. Parialekl odamda İken, Mareşaı Model çıkagelerek von Klııge’mn vazifesini devralacağını söyledi.
/Devamı kiiJ
j STANBUL valiliğine tâyin olun-I duğu günden beri enerjik ve hüsnüniyetli teşebbüslerine şahit olduğumuz Ord. Prof. Dr. Fahreddin Kerim Kökay, İstanbullunuzun müzmin bir derdine daha isabetle parmağım basmış bulunuyor: Mesken meselesi. Prof. Gökay, bu meseleyi, ilim adamlarına yakışır objektif bir görüşle ön plânda ele almış ve şehrimizdeki ihtisas erbabı tarafından tetkik edilmesini sağlamıştır. Filhakika memleketimizin İktisat ve kültür merkezi olma vasfım muhafaza e.vliyen İstanbulda “mesken politikası,» mtfvzuunun mütehassısları bulunmaktadır. Ancak, gönül isterdi ki. bu hayırlı teşebbüse daha evvelden girişilmiş bulunsun ve hâlen Berlin Belediye Reisi olan Prof. Erilesi Rcutcr, Hamburg'u imara çalışan Prof. Gustav Oclsncr gibi “mesken politikası” bilginleri henüz memleketimizde bulunmakta iken, bu işler müzakere edilmiş olsun. Bunlardan ilki, yakın zamana kadar Siyasal Bilgiler Okulunda, diğeri İse Teknik üniversitesi ve Güzel Sanatlar Akademisinde “Şehircilik” dersini okutmaktaydı.
Adı geçen iki âlim, artık aramızda bulunmasa bile, kendi mütehassislarımızca meseleye el konulmuş olması sevindirici bir hâdisedir.

Gerçekte “mesken buhranı” sırf, İstanbııla münhasır bir dâva olmadığı gibi, “mesken politikası” da sadece beledi bir mesele değildir. Mesken buhranı, günümüzde, hattâ bir memleket meselesi olmaktan çıkarak milletlerarası ekonomik bir problem halini almıştır. Filhakika sanayi inkılâbım ve aşırı nüfus artışını takiben, Avrupa rıın büyük endüstri bölgelerinde duyulmaya başlanan mesken sıkıntısı; daha sonraları büyük şehirlere kasaba ve köylerden nüfusun a-kın etmesi, içşi temerküzü ve son Dünya Harbinden doğan milyonluk kütlevî tehcirler neticesinde büsbütün vahim bir hal almış ve kıta Av-rupasında kendini gösteren bu buhran, nüfusu artan ve sanayileşen diğer memleketlere de sirayet eylemiş bulunmaktadır. Sosyal hayattan doğan ve onun gidişini takıp eden “e-konomi politikası” ilmi, bu suretle “ziraat, sanayi, iç ve dış ticaret politikaları” gibi çeşitli dallar yanında “mesken politikası” adı verilen yeni bir branş daha kazanmıştır. Birinci Dünya Harbinden sonraki yıllarda kuvvetle duyulan mesken buhranı 'İsveç. Hollanda, İngiltere, Almanya” başta olmak üzere bütün garp memleketlerinde tepkiler yaratmış; bu sahada girişilen zengin tecrübeler. Milletler Cemiyetinin de desteklediği geniş ilmi araştırmalara yol açmış, bu konuda yeni hususi bir literatürün teessüs ve inkişaf ettiği müşahede olunmuştur.

Bazı ilmi neşriyatla sırf kiracıların himayesine matuf mevzuat bir tarafa bırakılırsa, memleketimizde bu mevzua ait ilk ciddi teşebbüs; 1948 mayısında Ankarada toplanan Yapı Kongresinde. “Mesken işleri komisyonu” teşkilinde görülmüştür. Bu komisyonun hazırladığı raporda, gayet esaslı ve her biri ayrı birer makale konusu olabilecek tedbirler teklif edilmiş bulunmaktaydı. Bu tedbirlerden bir kısmı 5228 sayılı “Bina Yapımını Teşvik Kanunu” ile aynı sene içinde kabul olunmuştur. Ancak bir kanunun kabulü ile tatbikinin, aynı şey olmadığını gözden kaçırmamak gerektir.
Filhakika, Bina Yapımını Teşvik Kanununa göre, âmme mülkiyetindeki veya bazı âınnıe hükmi şahısları elindeki arsalar, belediyeler vasıta-siyle ev yaptırmak isteyen meskensiz vatandaşlara tevzi edilecek; iki yılda ev yapılmazsa geri alınacaktır. Keza, inşaat malzemesi naklinde u-cuz tarife tatbiki, muamele vergisi ve gümrük znıularuıdan muafiyet gibi himaye edici esaslar vazohmmıış-tur. Ayrıca 1931 tarihli Bina Vergisi Kanunu ile yeni yapılan binalara tanınmış bulunan 3 yıllık vergi muafiyetini. 5228 saydı kanun, mesken
lere mahsus olmak üzere, bina vergisinden başka buhran ve savunma vergilerine de teşmil eyliyerek 10 yıla çıkarmıştır. Bu kanunun en mühim prensip! “meskensiz vatandaşlara arsa dağıtılmasına” ait hükümdür. Ankara belediyesi, bu hükme müsteniden 5200 Ankara hemşerisi-ne kura ile ucuz arsa dağıtmıştır. Ancak, arsa, mesken demek değildir. Nitekim, arsa sahibi kılınanların yapı hususunda çok sıkıntıya uğradıkları görülmüştür. Bunlardan bir çoğu. dar gelirli vatandaşlardır. Evleri yapmak için ucuz ve uzun vâdeli kredi bulamamışlardır. Bu işi başarmak üzere radyo, halı ve emsali ev eşyalarını satarak temelleri ikmale çalışmışlardır. Bu gibi eşyası olmayanlar ise bunu dahi yapamadan eli kolu bağlı beklemişlerdir. Vatandaşa arsa vermek, binnisbe kolaydır; bina yapamazsa geri almak ondan da basittir. Güçlük, o arsalarda meskenlerin ucuza maledilerek inşa olunabil-mesindedir ki, kanaatimizce araştırıcı ruhlu mimarlarımıza işte bu hususta mühim bir meslek ve memleket vazifesi düşmektedir.

Burada, mimarlarımızın “mesken politikası” mevzuunda, oynamaya namzet bulundukları önemii role ve tesirlerine kısaca işaret etmek istiyoruz;
Bugünkü telâkkilere göre, modern mimari, sadece bir güzel sanat şubesi olmaktan çıkmış ve bir ilim vasfını ihraz etmiş bulunmaktadır. “Şehircilik” ve “mesken mimarîsi” de bu ilmin ayrı birer branşı halinde teessüs ve inkişaf eylemektedir. İşte, başarılı bir mesken politikasının tahakkuku; mütehassıs hukukçu ve komün iktisatçılarına ait olduğu kadar, mimarların da ilgi ve bilgisine bağlı bulunmaktadır.
“Mesken politikası” sahasında müsmir neticeler elde etmiş olan ve bu hususta geniş tecrübeleri bulunan İsveç mimarlarının çalışmalarını, - bizim imkânlarımıza intibak ettirmek şartiyle- örnek alabiliriz: Mutlak bir mimari kıymet gözönünde tutulursa. İsveçli mimarların inşai araştırmalarında. estetik ve plâstik endişeleri ön plâna almadıkları ileri sürülebilir. Her şeyden önce bir plânın etüdünün mahsulü olan mesken inşaatında “ucuz maliyet, yerli malzeme, iklime uygunluk, şehircilik esasları, ve bilhassa 20 yıldan beri bütün mahallelerde hava - ışık - yeşillik faktörleri başta gelmektedir. Bu suretle, meskenlerde - plâstik ifadenin estetik kıymetiyle doğrudan doğruya ilgisi bulunmayan - oturulabilirle mükemmeliyeti şu ınetodlarla ekle edilmiştir:
1 — Diğer memleketlerden çok daha ileri, anlayışlı bir sosyal politika:
2 — Değişik detaylar teminine elverişli. muayyen birkaç plânın, sabırlı ve metodik bir tarzda etüdü;
3 — Yapı endüstrisinin faaliyetini muayyen birkaç mesken tipi üzerinde teksif ederek, yapı standardı ve iş bölümünün tatbiki;
4 — Sermaye temini ve ucuza mal etme hususunda etraflı tetkikler frArchîtceture ırAujord'hui, 1917, n. 16. s. 72 k
Sırası gelmişken bir garabete işaret edelim: 4585 sayılı kanun, memleketimizde iki katlıya kadar yapıların plânım tanzim hakkım kalfalara da tanımaktadır. Halbuki yukarıdan beri söylediklerimizden anlaşıldığı gibi; yapı, bir kfmmıyrt değil, keyfi'* yet meselesidir. Yapının - bâhusus meskenin - büyüğü, küçüğü yoktur. En ufak bir meskenin ibdaı, modern ihtiyaçlar muvacehesinde: İlmî. İktisadî ve estetik kültüre muhtaç bir İhtisas^ konusudur.
Derhal ve memnuniyetle kaydedelim ki. mimarlarımız konuya gereken ehemmiyeti vermektedirler. Gazetelerin yazdığına göre, bir mimarımız, valiliğe müracaat ederek. 24 saatte 2 odalı ve 40 saatte 4 odalı bir evi çok ucuza ınaledebileceğim söylemiştir. Esasen bu yolda yapılacak araştırmaların mükafatlandırılarak teşviki da düşünülmektedir ki. pek yerinde o-lur.
“Erostrad’lar” mektebi
Bizde tahripkarlık tahsilinin alfabesi musluk, kalemi kurşun boru, kâğıdı kubbe kurşunudur, ilk hocası da seyyar leblebici!
Yazan: Refik Halid KARAY
GAZETEYİ elimden attım; az daha öfkemi ondan alacak, yırtıp parçalayacaktım. Odada bir müddet yürüdüm; etrafıma fena fena bakıyor, çatacak adam arıyordum. Okuduğum neydi ki, böyle çileden çıkmış, kendimden geçmiştim? İşin iç veya dış politika ile alftkesı yoktu; aklınıza bunlar gelmesin. Beni o hale sokan bir musluk mesele-siydi *
Evet, bir musluk haberinden dolayı İfrit kesilmiştim Neredeyse elime kalemi alacak, bir beyanname yazacak» ateş püskürecektim. Miting tertibini bile düşünmedim değil. Musluk yüzüuden beyanname ve miting? Olur mu hiç! Keşke olsa! Zira musluk deyip gcçmiyelim; bu musluk başka musluktur. Ahlâkla, şehirli terbiyesiyle, medenî anlayış ve görügîc yakından münasebeti olan, âdeta o husustaki düşüklüğün miyarı ve aen-bolü bir musluktur. Hattâ tarih boyunca neden bir türlü şehlrıileşenıe-diğimizin künhünü izah edecek derecede ehemmiyetlidir, bu musluk!
Bu musluğa bakarak neden harabelerle dolu bir şehirde bulunduğumuzu da öğrenmek mümkündür. Niçin çeşmelerimiz kupkuru? Niçin kubbelerin kurşunlan yok? Ne yüzden sebil parmaklıkları kopmuş? Hepsini o musluk belâğatle anlatıyor; diyor ki: “Maddi imardan önce mâncv! imar lâzım!" Haber şudur: Geçen hafta Beşiktaşta iki çeşmeye su vermişler. Ertesi günü, Belediye Başkanının içine bir şüphe düşmüş, gidip bakmış ki, hayret... Çeşmelerden birinin musluğu koparılmış; yani çalınmış!
Kim çalmış? Çalıp da ne yapmış? Meselenin can alacak noktası başkadır. Zaten eskiden beri İstanbullu, hele İstanbul çocuğu musluk çalar, kurşun boru çalar; çaldıklarını leblebiciye satar. Leblebi bu itibarla şehrimizin harap manzarasından epeyce mesuldür. Ne tuhaftır kİ, seyyar leblebicinin o kadar zararlı bir zenaatle geçindiği malûm olmakla beraber zabıta ve belediye memurları tarafından hiç bir zaman, hiç bir devirde, sırtına yüklediği kıl torba muayeneye tâbi tutulmaz. Kurşun boruları ve çeşme musluklarını serbestçe taşır; “nedir bunlar?” diye kimse sormaz. Musluk ve kurşunla leblebi mübadelesini mubah kılan dinî bir hüküm, bir ferman yahut bir kanun mevcut imişçesine o “trampa” ya asırlardan beri göz yumulur.
Asırlardan beri de çeşmeler, sebiller, su yolları “trampa,, ya kurban giderek tahribe uğrar, süprüntülüğe döner; ayrıca memlekette su kıtlığı çekilir. Diğer taraftan kurşunlarının kopaıılıp yine leblebicilere satılmasından dolayı kubbeler, mescitler, medreseler, temeline kadar sızan yağmur ve kar sulariyle çöker; kendi hallerine terkedilir. Din ve ilim evi sıfatını kaybederek korkunç ve iğrenç işler görülen, esrar çekilip kadın oynatılan serseriler barınağı olur.
Leblebi - bizatihi iyi bir gıda ise de - çocuklara tahripkarlık ve hırsızlık hevesi aşılayan, o bakımdan hemen hemen eroin gibi ruh ve beden kemiren bir zehirdir; daha doğrusu mahut trampa imtiyazı ile onu biz gıdalıktan çıkarıp maneviyata işleyen zehirler arasına sokmuşuz. Küçük yaşındaki mahalle çocuğu ilk tahrip zevkini leblebiden duyar; hırsızlama iş görme dersini ilkönce leblebi alım satımından öğrenir. Sonraları leblebici yerine hilebaz dükkâncılhra başvurur; eline geçen birkaç mangırla kumara dadanır. Asıl fenalık ana ve babanın musluk ve kurşunla leblebi mübaledesini olağan işlerden saymaları, tabiîye almaları, hattâ teşvik eder bir tavır takınmalarında...
Bir avuç leblebi için bir sanat eserini mahvettiğimizi yahut bir su kaynağını kuruttuğumuzu, aynı zamanda bir ahlâk kaidesini yıktığımızı ölçmekten âciz bir şuursuzluk! Leblebi uğurunda nice Diana mabedleri yanmış, nice “Erostrad., 1ar yetişmiştir. Adeta bir “Erostrad’lar,, mektebi kurulmuştur.
Musluğu koparılıp leblebiciye satılmasın diye her çeşme başına bir gözcü koymak icap eden bir şehir ve bir şehirli terbiyesi! İyi ki. burunlarımızın leblebici nazarında musluk kadar değeri yok... Olsaydı musluksuz çeşmelerimiz gibi burunsuz adamlarımız da çoğalırdı. Ne yapar, ne eder, kunduna getirir, burun da kopanındık!
Her seyyahın önüne düşüp götürdüğümüz in. Ahmet çeşmesini gördüğünüz var mı? Musluksuz ve susuzdur. Atmeydanındaki Alman çeşme--si de öyle! Hamamlarımızın ve çeşmelerimizin musluklarını aşırmak âdeti, an’anesi yüzünden Anadoluda hâlâ tahtaya sarılı paçavralı tıkaç kullanmıyor muyuz? Eski çeşmelerimizin bazısında musluklar taşa gömülmüş demirden emniyet mahfazaları içine alınmamış mıdır? Zabıta vakaları arasında kurşun boru ve kubbe kurşunu hırsızlığı henüz sürüp gitmiyor mu?
Hırsızlık, dünyanın ve insan topluluklarının ezelî dâvasıdır, malûm... Fakat musluk ve kurşun çalmanın kötülüğü bir pire için bir yorgan yakmak sözünün şümulüne sığaınıyacak kadar geniştir, korkunçtur. Eizdc tahripkârlık tahsilinin alfabesi musluk, kalemi kurşun boru, kâğıdı kubbe kurşundur. İlk hocası da seyyar leblebici!
Musiki hayatı
PİERRE F
Milletlerarası musiki hayatını takip edenler için muhakkak ki Pierre Fournier’nin ismi meçhul değildir.
Viyolonsel sanatının zirvesine yükselmiş olan bu harikulade sanatkâr için “vırtuozite,,, yani parmak ve yay mehareti, bir nedef olmayıp, sırf bir vasıtadır. Onun emeli, ıcta ettiği eserlerde yaşıyan ruhu canlandırıp. dinleyicilerine hissettirmektir. Pierre Fournier, yayının Fransız e-kolüne hâs olan ifade kudreti sayesinde. her çaldığı esere hususi bir a-salet, zarafet ve belâgat verir.
Yorulmak bilmez bir gayretle sanatına mütemadiyen mükemmellik peşinde koşan ve her eserin icrasını, en ince teferruatına Kadar, bir kuyumcu sabrı ile işlıyen bu sanatkârın bütün resitalleri birer sanat hâdisesidir, zira onlar derin bir musiki kültürünün ve en yüksek bir tekniğin damgasını taşır.
Bütün nıünekk idlerin, Casals’tan sonra cihanın en büyük viyolonselisti gibi telâkki ettikleri Pierre Four-nicr. tstanbulda vereceği konserde
OURNİER
Bach'ın yalnız viyolonsel için Re majör sonatı, Beethoven ve Locatellı nin Sonatları, Pagarıini’nın bir tek tel üzerinde varyasyonları gibi seçünuş parçalar çalacaktır.

Son defa Amerıkada geniş bir konser turnesini parlak bir muvaffakiyetle bitirerek Fransaya dönen sanatkâra hasrettiği sitayişkâr bir makalede, Figaro gazetesi şu satırları yazmaktadır;
“Fournier, tâbir caizse, Amerika-dan daha büyük olarak döndü.
Eserinden hiç bir vakit memnun olmamak ve geçmiş zaferlerini küçümsemek, hattâ unutmak, Fournier’nin esas prensipidir. Daima daha yüksek muvaffakiyetlere erişmeye gayret eden bu artistin son konserleri eşsiz sanatını bir defa dalla belirtmiş ve onun şahane yayı altında derinleşen ve asalet kesbeden Haydn ve Elgar konçertoları dinleyicilerini teshir etmışLır.,,
L. E.
Ahmet Hamdı Tanpınar
Sahnenin Dışındakiler
- 11 -
Onda beni ve bilhassa İhsanı şaşırtan şey, bu meseleleri kendine bağlayış tarzı (di. Belki başından ben çiftçi bir aileden gelmesi ona şehir hayatım yadırgatmış, bir nevi çok gizli hır feıt ve cemiyet problemi ortaya atmıştı. Belki de ta biatinde isyan hissi vardı lb*r halde daha o gün lerden itibaren Sabiha, bir nevi •‘Olmak, olma mak., dâvası içindeydi. Belki de Ihsan bu işin onda hakiki hır azaba vardığım bildiği için bizimle o kadar nı» ıldtL
Şurasını da söyliyeyim ki bütün bunlar daima yaşının hususiyetleriyle karışırdı. Bu hal. is ter bilerek, ister bılıniyerek yapsın, onun konuşmasına, duruşlarına. bahar başlangıçlarının — tıpkı henüz katı şekhıu almamış, sağlam, katıksız bir dünya görüşünün malı olmamış, bir yığın heves ve fantaziyk dolu bazı sanal eserleri gibi; — flitmalı lezzetini yapan çok t allı bir tereddüt, bir yarı yolda kalma hissim katıyordu Hattâ diyebilirim kı bu erken uyanışta devam edip giden hıı çocukluk esas zemini yapıyordu.
Bize olgun görünen insanların çoğunda bu vardır, çünkü çocukluk, yalnız sonu ergenliğe, rüşde varan bir yol değildir. O aynı zamanda hır 51
yığın tatlı hususiyetin, labiatla derin kaynaşmanın, hayata her tecrübeden uzak şohsl bir bakışın mevsimidir. Onu kendinde kuvvetle devam ettirebilenler daha ziyade şahsiyetlerindeki aksa-yışla sevilirler.
Ben o zamanlar sadece bulunduğu tnektebl bitirmeye dört senesi olan bir Sultani talehesiy-dim. Onu bitirdikten sonra da daha yükseğini, meselâ “talebe efendilerinin,, kavuk, şalvar, kürk giyerek “İstiklâli Osnıanî,, gününde, ihtifal tertip eden, Fatihin ağzından ve kendi “kıyafetin^ de„ nutuk veren. Türkocağının “Aksakallar., heyetinin bereket versin yanıbaşında istişare kelimesi yazılıydı; — kendileri için hazırladıklar toplantılara devam edip orada tüıkçeyi biı hale yola koymayı öğrenen, konferans salonunda müdürünün himayesi altında “hanımlara mahsus bir inüaamerei terbiyeviye», hazırlanan Darülfünuna veya o cinsten yüksek bir mektebe girecek, oradan çıkınca Avrupaya gülecek, hulâsa etrafımda kilerin bir gliıı ııısafa gelip “Artık yeter, oğlum: Kâfi derecede okudun, adanı oldun' Artık insanlar içine karışabilir, büyüklerin arasında bir kÖşe(’ige oturabilirsin'.,, diyecekleri zamana kadar okuyacak, durmadan dinlenmeden okuyacaktım.
Tediyen bıyıklarıma, gittikçe uzayan boyuma rağmen kendimi çocuk buluyordum. Bu. etrafın, bütün hnvat ve terbiye mateminin, elebaşıları hazan altı oyda, hazan daha erken değişmesine, bir kaç defa mihver değiştirmesine rağmen memleketin iç politikasının beni, bütün yaşdnşla-rımla beraber inandırdığı bir şeydi.
Nazırları arasında. Sadrâzam Sait Haıln. Paşadan başka kırkım aşmış pek az adanı bu lunmasına rağmen devlet ihtiyardı. Arkacında sade kendi altı asırlık mazisi değil, bütün Ihtı 52
yar şark vardı. Yaşlılığı, tecrübeyi — galiba zincirleme felâketleri görmeyi ve kabul etmeyi. — bir esas diye alıyordu. İsabetli tek bir hareket veya fikri olmadığını her gün hâdiselerin yum ruğıyie yeni baştan bir daha öğrenen bir toplulukta bu tecrübe kelunesinden ne kaatcdilırdi, bunu çok sonra anladım Meğer bu tecrübe denen şey, bizim kitaplardan Öğrendiğimiz mâna aındari çok ayrı hır yerde kullanılırmış. Onun asıl mânası dünya işlerinde blı* nevi sinizmt be-ninıaemek, onun içinde dört tarafım iyice kol-lıyarok, kimseyi rahatsız etmeden, büyüğü kuv-kulari'lırmadan, küçüğü sabrın son haddine getirmeden ınhatça, yahut gailesizce yaşamak, ha yat yokiHfla her vesileden istifade ederek ilerle mek, ev, köşk, apartman, haıı. esham sahibi ol mak imiş.
İşte ben bu merhaleye ermek için hızım gelen hazırlık ve bekleme devrinde idini. Bunun arlı okumaktı. Hakikatte ise sadece vaktini beklemekti. Çünkü gittiğini mektepte hemen hemen hiç bir şey öğrerımiyonhun. Fakat gidiyordum İsyansız. tikslntislz, belki yolunu öğrendiğim İçin her sabah erkenden gidiyordum. Mademki âdetti.
Fakat sevmiyordum. Aynı fabrikadan çıkmış iki luğhı kadar birbirine benziven hocalar, kıyafet değiştirmiş zabıt o memurları gibi aramızda dolaşan mubassırlar, kendi dar çerçeve-sinde âdeta “makamı sadareti, taklit, eden, bize ancak iane günlerinde ikinci kat merdiveninin başından hiç de öveıniyeceğım bir şive ile nutuk veren ve yine oradan Londrada yapılan zırhlılar için “nıimıınei imtisal,, olmak üzere başımızın üstüne doğru “bir adet gümüş mecidiye., fırlatan müdürümüz, hepsi bana, bu bitmez tükenmez çocukluk yüzünden içinden geçmeye behe-53
rnehal mecbur olduğum bir makinenin dişleri gibi geliyordu.
Bu makine pek de zalim, ezici bir şey değildi. Tek kabahati can sıkıcı olmasıydı. Onun da biz çocuklar çaresini bulmuştuk Arka sıralarda oturanlar daha ziyade ayakkabılarını ellerine eldiven’ gibi geçirerek yavaştan, istanbulda yeni moda olan boks talimleri yapıyorlardı. Önümüzdeki sıradn iki arkadaşım nereden tedarik ettiklerini bilmediğim çıplak kadın resimlerini seyretmekle ve onları lcopve ile vakit geçiriyorlardı. Bundan yorulunca birbirlerine çok hayali aş»( hikâyelerim anlatırlardı. Bir kısım talebe dokuz taş oyununu en pratik vakit geçirme çaresi diye kabul etmişlerdi. Daha az beceriklileri kutu oyunu oynarlardı. Nihayet mühim bir kısmımız da o senenin forma forma çıkan romanlarım okulduk.
Bunlar masumlardı. Yanı baslarında eğlence yı. vakit geçirmeyi çok açık şekilde yapan bir de hür insanlar tayfası vardı. Babası müezzin olan 103 Muzaffer hocaların her söylediğini arka sıradan ve tecvidi arahi üzere, yüksek sesle tekrarlar, Adıl taklit yapar, 327 Hüseyin tuhaflık olsun ve dersin ağırlığı Üstümüzden g1tal« diye ikide bir şamata ile burnunu siler veya aksırıp dı. Dtlbârâ Mehmet ise — numarası 22 olduğu için böyle derdik — Nuri Beyin hediyesi olan Karagöz takımından kalanlarım benden almış, açıkça Karagöz o\ natırdı. Fakat eri tuhafı, en sanat kârı şüphesiz Adildi. Satıcı seslerini, sanki hakîkaten gündelik hayatımızın bu mühim unsurları o anda sınıflan geçiyormuş gibi yüksek Besle taklit eder ve sırrına bir türlü eremcdiğımız olı maharetle hocalar bunu dışarda oluyormuş zannederler ve şaşırırlardı.
Şaşırırlardı Çünkü, Adılın asıl artist ta
54
rafı da burada idi — zaman ve mekân itibariyle en az münasebeti olun satıcıları taklit etlerdi. Meselâ yalnız akşam vakti geçen tahan, pekmezci sabahın dokuzunda Vefa Sultanisinin sekizin ci sınıfının penceresi dibinde elbette bağırnuızdı. Yalnız Mahınııtpaşaya mahsus ve başka yerde nâdiren görülen o halis İstanbul külhanbeyi, sa de riyaziye hocasının sabrı tükensin diye Şeh zade caıniinin medreseleri üstünde aynalarım, ta raklarını birer kuruşa bize hediye etıyeye kalkmazdı. Hele mısır patlağı satan ocaktan yetışmr yalnız geceleri görünmesi lâzım gelen bir mah lûktıı. Çünkü İstanbul halkı bu nimeti, boza gibi yatsıdan sonra tadardı. Türkçe hocasının dersine daha ziyade ciğerci ayrılmıştı. Zavallı adam ikide bir pencereye koşar, gözleriyle etrafı araştırır. sonra sınıfa dönerek dert yanardı
— Haydi ciğerci görünmesin, fakat etrafta kedi de yok. Kediniz, köpeksiz ciğerci olur ınu?. Sesleri bile gelmiyor!
Vakan hocamız ciğerciyi ve anane icabı onun peşinden gitmesi lâzım gelen kedi ve köpekleri yine göremedi. Fakat çok geçmeden seslerini dinledi. O zamana kadar hayvan taklidi yapmı-yan. bütün sanat kabiliyetini dahili ticarete
-
— ekonomi haftaları gibi — inhisar ettiren Adil. Abdurrahmau Beyin bu “arzuyu hususisini,, gözönünde tutarak repertuvanna onu da İlâve etti.
Bir gün sınıfın içi kedi köpek sesleriyle doldu. Tabiatın hediyesi olan İstidatlar tam muvaffak olabilmek için yine tabiatın bazı hususi yardımlarını İsterler. Adil bütün sene bir.l,_biç kimse kendisinden şüphe etmeden eğlendirdi. Ç‘ün kü tabiatın büyük lûtfuna mazhardic O kadaı saf, kendi halinde, başı önünde, hattâ aptalca nıâaum bir görünüşü vardı ki ondan şüphelen mek kabil değildi. — Devamı var — 55
I

Beşiktaş - Gençlerbirllğl maçında kaleci Necip topu kornere çıkttrıyoı.


s
VENÎ İSTANBUL
19 Mart 195*
Gençler Birliği Beşiktaşı
1
0
yendi


HİKAYE
Galatasaray Demirsporu
dün 3
Milli Eğitim mükâfatı maçlarının ilk hafta karşılaşmalarını teşkil e-den Galat asnrny-Demirspor; Beşik-taş-Gençlerbirllgi maçları dün İnönü Stadyomunda oldukça kalabalık bir seyirci kitlesi önünde oynandı.
ilk üçüncüsü İlk İkincisi Galatasa-
İlk maç İstanbul Galatasaray İn, Ankara Deınlrspor arasında oldu, raylılar, cezası tebliğ edilen santr-
haf BÜlenttcn mahrum bir şekilde sahaya çıktılar:
Galatasaray
Turgay Naci - Ruhi
Musa - Doğan - Muzaffer Isfendiyar - Muhtar - Reha - Gündüz - Koçla.
Unutamıyacağım bir gün
0 mağlûp etti
ganin eline çarpan top için hakem penaltı »veriyor, Kadrinin çektiği sıkı ve kuvvetli «üt yerden direğin köşesine çarpıyor, geri gelen topu G. Saraylılar kornere çıkardılar, korner neticesiz geçti.
Oyun sert cereyan ederken devre 1-0 kapanıyor. İkinci devreye De-ınirsporlular daha canlı başladı, l-klnci dakikada sağdan gelen topu Reha ayağını açarak Koçise bırakıyor, çekilen şüt müdavilere çarpıyor. nihayet Muhtar yetişerek G.Sa-
raya İkinci golü kazandırdı. Onuncu dakikada Denürspor rakip kaleye tehlikeli bir akın yaptı, Kadrinin çok kuvvetli şütünü kaleci Turgay fevkalâde bir şekilde kurtararak alkışlandı. Otuz dördüncü dakikada Gündüzün kafa vuruşunu direk kurtarıyor, kaçan bu golden sonra tekrar parlayan San-Kırmızdılar maçın bitmesine bir dakika kala Reha-nın güzel bir şütü ile üçüncü gole kavuştular ve maç da (3-0) Galata-sarayın galibiyetiyle sona erdi.
Dün, İnönü Stadında yapılan Mili! Eğitim müsabakalarının ilk kartlaşmaları havanın fazla soğuk olması, maçların da cumartesi gününe tesadüf etmesi dolayısiyle Ümit e-dildığı kadar fazla bir seyirci kitlesi topla m anı işti. Biraz ağır ve insicamsız geçen birinci maçtan sonra uzun müddetten beri şehrimizde görmediğimiz Gençler Birliği ile İstanbul şampiyonu Beşiktaş arasında yapılan maça İzmirden İsmail Hakkının idaresinde saat 15.30 da başlandığı zaman takımların sahaya şekilde çıktıkları görüldü:
Gençler Birliği Necip
şu
Ali Hali t
Turhan
Ayhan
Şahap Halim
Haşan Hamdı Korhan Ali
Beşiktaş Mehmet Yavuz Maroli
N us re t Ali İhsan Faruk
Süleyman Kemal Bülent Hüseyin Rahmi Dk vuruşu Gençler Birliği yaptı. Oyuna başlanır başlanmaz ortalarda Beşiktaş aleyhine bir favul oldu. Çok güzel çekilen bir serbest vuruştan gelen topu kale önünde kapan Hamdi müdafi İle kalecinin anlaşamamalarından istifade ederek hiç beklenmedik bir anda daha birinci dakikada Beşiktaş ağlarına takarak Gençler Birliğine bir sayı kazandırdı. Birdenbire neye uğradığını şaşıran Siyah-Beyazlılsr bu golün tesiriyle derhal harekete geçerek hemen Gençler Birliği kalesini sardılar. Gol olmaya ramak kalmış bLr iki pozisyonda Gençler kalecisinin fevkalâde denilebilecek kurtarışları Beşlktaşın netice almasına mâni oldu. Beraberliği temin etmek için bütün gayra» tiyle ovruyan Beşiktaşa Gençler Birliği müdafaası şuurlu ve sistemli bir müdafaa tatbik ederek mlyor. Birliği Her an meşine
koştuğu golü bir türlü çıkaramıyor. Gençler Birliği kalecisinin çevik hareketleri ve yerinde müdahalelerinin Siyah-Beyaz hücumlarının akamete uğratılmasında büyük bir iştirak hissesi olduğunu da kabul etmek lâzım.
Nihayet bu bunaltıcı tazyıktan kurtulan Gençler Birliği müdafaadan hücuma geçerek Beşiktaş kalesine atışlar yapmaya başladı. Şimdi oyunda bir tevazün var. Haşanın desteklediği Gençler Birliği akıncıları da arasıra Beşiktaş kalesini yokluyorlar, Şükrünün eksikliği Siyah-Beyaz-lılarda kendini hissettiriyor. Gençler Birliği kalecisi sahanın en İyi oyuncusu olarak dikkat nazarı çekiyor. Beşiktaş Gençler Birliği takımının gol yaptırmamak maksadlyle sıkışık bir tarzda oynamak koymak için oyunu ni düşünemiyor.
İşte bu vaziyette temadi hücumları,
nin de gol yaptırmamak azmiyle oynanması şeklinde devam eden birinci devre 1-0 Gençler Birliğinin lehine sona erdi.
ikinci devreye başlandığı zaman
Bcşiktaşm muhakkak mağlûbiyetten kurtulmak azmiyle oynadığı görülüyor. Gençler Birliği aleyhine üst üste çekilen iki korner bir netice vermedi. Kemalin kaleye kadar sokularak çektiği kuvvetli şütü , Necip topu iyi takip etmesi sayesinde yine kurtardı.
Oyun birinci maça nazaran daha seri ve canlı oynanıyor. Gençler Birliği müdafaası bilhassa Bülendl kolluyor ve Beşiktaşın bu en tehlikeli akıncısına fırsat vermemek için tatbik ettiği tâbiyede muvaffak oluyor. Dakikalar ilerledikçe hâkim oynamasına rağmen bir türlü gol çıkaranu-yan Beşiktaşta yavaş yavaş sinirlenme ve bezginlik alâmetleri belirmeye başladı. On yedinci dakikada kalecinin mecburen çıkması dolayı-siyle boş kalan Gençler Birliği kalesine top girmek üzereyken sol muavin yetişerek kafa ile kurtardı.
Yirminci dakikada az daha Bcşlk-luşa ikinci gol oluyordu, önü boşken topu kapım Halimin çizgiye kadar sürerek verdiği pası JVH kaleye iki metre mesafeden gole çeviremedi. Oyun, sonlarına doğru gittikçe hızlanmaya başladı. Beşiktaşlıların bir netice alamamasından kuvvet bulan Gençler şimdi eşapelik paslarla tehlikeli akınlar bile yapıyorlar. Oyunun son dakikaları yaklaşıyor. Beşiktaş yine hücumda. Fakat âkıbet artık belli oldu. Maç bir sıfır Gençler Birliğinin galibiyetiyle sona erdi,
Bu suretle Milli Eğitim maçlarının Ük karşılaşmasında İstanbul şampiyonu Beşiktaş hiç beklenmedik bir mağlûbiyete uğradı.
Hakemin idaresi vasat idi.
Demir* por
fırsat ver-Oyun tamamlyle Gençler nısıf sahasında oynanıyor, gol olmak ihtimalleri belir-rağmen Beşiktaş, peşinden
Bugünkü maçlar
Galatasaray, Gençlerbirliğiyle;
Beşiktaş da Demirsporla karşılaşıyor
Milli Eğitim mükâfatı maçlarına bugün İnönü Stadyomunda devanı edilecektir.
Ok maç; Beşiktaşla Demirspor, ikinci karşılaşma Galatasaray ile Gençlerbirligi arasında oynanacaktır.
Dünya tüy sıklet boks şampiyonluğu
New-York, 18 — Dünya boks şampiyonluk müsabakasında Wtlki Pop Fransız Famechon’a ittifakla galip gelerek Dünya tüy sıklet boks şampiyonluğunu muhafaza etmiştir. Karar ittifakla verilmiş olmasına rağmen salonda bulunan on iki bini mütecaviz seyirci, itiraz etmişler ve gürültü olmuştur.
Emin
İskender - tsmet
Kadri • Süleyman - Muzaffer
Haşan - Zekerlya - Abdullah - Niyazi - Rıdvan.
Maçın ilk dakikaları karşılıklı a-kınlarla geçti. Beşinci dakikada De-mirspor sağaçığı çok yakından mühim bir fırsatı avta atıyor. On birinci dakikada Rehanın kuvvetli şütünü kaleci bloke edemedi, Isfendiynr yetişerek birinci golü altı. Demir-sporlular golden sonra canlandı, sağdan Galatasaray kalesine inen De-mlrsporlular rakip kaleyi çember İçine aldılarsa da çekilen şütler kaleci Turgayın yerinde müdahaleleri İle bir netice vermedi. Yirmi yedinci dakikada G. Saray santrhafı Do-
Ev bahçeleri çiçek ve ağaç kompozisyonları ile bir evi çevreleyen, değerlendiren ve güzelleştiren teknik ve estetiğin kucaklaştığı, tabiat güzelliklerinin mefkûreleşmiş bir örneğidir.
Günlük gürültülü hayatın yorgunluklarını giderecek gölgeli köşeleri ile ayni zamanda evin tabiata açılmış bir avlusudur.
Bir ev bahçesinin materyali olan ve yeşil örtü adı altında toplayabileceğimiz ağaçlar, çiçekli ağaççıklar, sarmaşıklar, çimenlikler, mevsimlik çiçekleri ile ev bahçeleri ayni zamanda huzur, neşe ve canlılık kaynağıdır.
Fakat bir ev bahçesi sadece ağaç ve çiçek topluluğunun bir karışığı da değildir. Bu karışığı toplayan, dağıtan ve kuşatan çeşitli mimari tesisler de bunun içindedir. Bahçe sahasını daha kullanışlı bir hale getiren toprak veya taş duvarlı çiçekli teraslar, su tesisleri (havuzlar, çeşmeler, kaskatlar), tek veyahut çift satıhh pergoJalar. istirahat köşeleri, en ö-nemlilerldir. Bu mimari tesislerin birine veya birkaçmu bahçede yer verilebilmesi. nrazi vaziyetine, bahçe sahibinin zevkına, teknik ve propor-slyon imkânlar ile bahçe mimarının bilgi ve^. görüşüne mevzuudur.
Ev bahçelerinin örtünün meydana
ilk yıllara göre değil gelecek yıllara göre hesaplamalıdır
îlk yıllarda göz doyurucu bir yeşilliği temin İçin sık sık dikilecek a-gaçlarlu yıllar boyunca meydana gelecek gelişme İle evin manzarasını kapatan koyu ve kasvetli bir yeşillik yaratılmış olur.
Bilhassa ağaçlamada dikkat edilecek noktalardan biri de; kışın yaprağını döken ağaçlarla, yaprağım dök-

kaleci
Galatasaray - Dcnıirspor maçında Gündüzün bLr hücumunu Emin uzaklaştırırken.
a

tâbiyesine karşı açmak çarelerl-
Beşlktaşın mü-Gençler Birliği-
koldan »ağa:
2 — Bir spor vasıtaeı
4 — Cemi levazımatıncLan biri
6 — Bir Ermeni laml
8 — Bir kuş
10 — Bir içki
11 — Öldüren
12 — Aayadtı bir dağ eil&ites1
İt — Bir kimyevi mailde
15 — ödeşme
16 — Bir deniz vaniUun
Yukurduıı ata^ı:
1 — inanın duruşu
2 — Bir deniz kuşu
3 — Bir baltalık
5 — Mirasa konma
6 — Hüküm
7 — Tanarruf
8 — İt
9 — Bir soru.
13 — Pirzolaya konur
DÜNKÜ BLLMACAMN HALLİ goldün nuğa:
1 — Nuran, 6 — Baraj. 10 — Ruhu. 11 — Etim. 12 — Yan. 13 — Boşanma 16 — Zut.
Yutturdun ıı*uğı>n:
2 — Ur, 3 — Ruh. 4 — Abat. 5 — Namus. 6 — Bayat. 7 — Avale. 8 — Kar- | •ılafma. 9 — Az. 16 — La.

Ogün hor y aksi gidiyordu. Kocam manasız bir şeye sı-nlrloncrok, bana Allahaısmarladık demeden çıkıp gitmişti. Şapkacı hâlâ şapkamı göndermemişti. Zaten bozuk olan sinirlerin, de büsbütün -gergin bir hale geı-mlfji.
Nusıl «İnlrll olmazdım, o gün pek can sıkıcı bir yemeğe davetli İdim. Kızkardcşlm Knhdn kaynananı Şikagodan gelmiş ve Kate ile beni, İndiği ut»d(1e yeıru’ğr davet etnıl-r tl. “Bunda sinirlenecek ne var,, diyeceksiniz. Anlatayım: Kate allı ny evvel evlenmişiI ve kaynana' siyle de ilk defa görüşecekti. Onun, sözünü sakınmayan, haşin ve mu. tanzzlm bir kadın olduğunu soy terlerdi. Oğlu Kate’i almasın diye elinden geleni yapmıştı.
Aksiliğe bakın kİ bu karşılaşma da Kate’in kocasının New-York-ta bulunmadığı bir sıraya rastlamıştı. O burada olsa, gene vaziy» t! İdareye çnlışırdı. Bu sayın ha yanın benden de hoşlanmadığım biliyorum. Müşterek bir ahbaba şöylo söylediğini İtilmiştim.
“Bana o kadını methetmeğe kal kışmayın! Züppenin biri İmiş!
işte onun için bugün, fevkalâde şık ve kibar olmak istiyordun. Saçlarımı İtina İle taradım ve da ha ciddi görünmek İçin hepsini başıma topladım. Üstüme, yeni yaptırdığım giydim, zırladım. tL Fena Tırnaklarımın cilasını değiştirdin’. Natürel bir cllft sürdüm. Gayet hafif boyandım. Saat yan mı çalın ca aklım başımdan gitti! Geç kal mıştırn. Şapkam hâlâ ortalarda yoktu. İlkbaharda yaptırdığım gri şapka aklıma geldi. Onu buna çok yakıştırırlardı. Bu sene onu hiç giymediğim için sandıktan çıkarmamıştım. Doğru sandık odasına koştum. Şapkalarımı annemin eski sandığına yerleştirirdim. Sandığın kapağını açtım. Gri şapkamı
■ — ■ ■ ' ■ ■ — ■ —
*♦
işlemeli siyah elbisemi Astegan kürkümü ha-Şapkam hâlâ gelmemiş hakle canım sıkılıyordu.
Yazan : Santeal çekip aldım. Acele başıma geçir, dim vo koşarak evden çıktım. Saçlarım derJİ toplu olduğundan aynaya bakmağa lüzum görmemiştim. Zaten bunun için vakit de yoktu. Otobüs durağına gitmek 1-çin köşeyi dönerken, güzel giyinmiş. yakışıklı bir gencin; erkeklerin beğendikleri kadına baktıkları gibi; bana dikkatle baktığını gördüm. İçim rahatladı. Demek beğo-nilccck kadar zariftim. Otobüste biletçi biletimi verirken yüzüme bakarak sırıttı. Bıraktığım tesir den memnun, ben de ona gülüm Aedim.
Otele girince, gönlüm büsbütüı ferahladı. Bana bakan, gözünü üs tiimden ayıramıyordu. Kendimden emin bir tavırla İlerledim. Gözle rimle do Kate’i arıyordum. ZnvaM Kate'ln yüznüde ne kadar şaşkın ve muztarlp bir İfade vardı Kay nanaıunm yüzü ise şekersiz bir li monata kadar ekşi İdi!
Beni görünce Kate’in yüzü değişti. Geniş bir tebessümle aydınlandı. Kardeşime karşı içimde sı cak bir his duydum. Hayret! Kaynanasının yüzü de ekşiliğini kaybetmiş. neşeli bir İfade almıştı. Yanlnrına geldiğim zaman Kate yavaş sesle;
— Allah rızası için şapkanın konarına no tıktın? diye sordu.
Elimi başıma götürdüm. Yumu şak bir şeylere dokundum. Şapka mı çıkardım. Kalkık kenarının a-r asın dan fırlayan renk renk çoraplara dehşetle baktım. Sonra birden hatırladım. Geçen sene şapkayı kaldırırken biçimi bozulmasın diye kenarına kocamın eski çorap larını tıkmıştım.
Kimbilir yüzüm nasıl bir hal almıştı ki Kate ile kaynanası kendilerini tutamıyarak kahkaha ile gülmeğe başladılar. Artık buzlar * rimlştl!
Çorapları çantamın içine tıktıktan sonra tasavvur edemiyeccğinlz kadar tatlı ve neşeli bir yemek yedik. Çeviren: Nuriye Mü»tokimotlu

YAZAN :
Yüksek Ziraat Mühendisi
M. Kemal Kurdoğlu
ağaç dikerek bahçelerini kullanışsız bir hale getirirler, meydana gelen ahenksizliği gidermek için her yıl bahçelerinin şeklini değiştirir dururlar. Nihayet fuzuli masraflarla bahçe âdeta bir yük olur. Veyahut da bahçe yapılıp bitirildikten sonra işin bittiği zannedilerek, yıllık bakım ve koruma masrafı esirgenir.
Her yıl değişen bir fizyonomi ile gelişen yeşil örtünün bakım noksanlıklarını düzene kalkışan bahçe sahibinin fazla masraf karşıcında cesareti kırılır ve bahçe haliyle bırakılarak yapılan masraflar ve emekler
nHyen (çam. köknar, mazı, ardıç, taflan vısı) ağaç ve ağaççık çeşitlerini karışık olarak dikmemelidir. Çünkü dalıa gür gelişen yapraklı ağaçlar. yaprağını dökmeyen ağaçların gelişimini durdururlar. Kışın yaprağını‘döken ağaçlar yeşil örtünün canlı ve hareketli malzemesi olup bahçede gruplar halinde yer almalıdır. Yaprağını dökmiyen çam ve benzeri ağaç çeşitlerine, bahçede sollter olarak yer vermelidir.
Bahçenin ağaçlanmasında, evin cephesi örtülmenıeUdir. Gölgelikler istirahat köşelerinde toplanmalıdır, istirahat köşeleri eve yakın olmalıdır.
Yollar iki kişinin rahatça gezebileceği genişlikte olmalı, bilmece gibi yol tertibinden kaçınılmalıdır. Bahçede her yol bir hedefe ulaşmalıdır.
Bu hedef ya bir istirahat köşesi ceva bir pergola altı veyahut da bir havuz başı olabilir Bahçenin ana yolu. bahçe kapısını eve bağlayan yoldur.
Bu yol çimenli beton parke döşeli olarak kenarlan veya üstü pergola, sarmaşık kolonlarıyla «Üslenebilir.
Mevsimlik çiçekleme bir bahçenin dekorudur. Hor mevsim değişen bu dekorun tertibinde, çiçekleme masslf ve tek renkli gruplar halinde olursa daha cazip ve gösterişli olur.
Sahanın genişliğine göre çiçek bahçesine ayrılan kısmın dışında, küçült bir sebze bahçesi İle birkaç ağaçlık meyveliği ve nihayet çocuklar İçin kum havuzu ve oyun yeri, karektenze edilen bir ov bahçesi, evin dışarıdan görünen saadetidir.
Halbuki ekseriya ev sahipleri kuruluşta sarfedllecok parayı kıskanarak. plânsız ve maksatsız rastgele
heder olur.
Halbuki bir ev bahçesinin tanzimi bilgili bir el tarafından hazırlanmışsa, her yıl yapılacak işler topyekûn mevsimlik çiçeklerin dikimi ve sokü-mü ile yeşil örtünün tımar ve korunmasıdır.
NLART AYINDA BAHÇE ÇALIŞMALARI
âfeyve bahçesi:
Mart, çiçeklenme ayı olduğundan, meyve ağaçlarının dikilmeleri, ağaçların budanması, kınlan ve kuruyan dalların temizlenmesi bir an önce bitirilmelidir.
Zararlı böcek ve parazitlerin kışlağı olan agaçlann gövdelerindeki geçen yılın kabuklanuı temizleyin ve
bağlı olan ihtisas
— 49 —
tanzfmindo, yeşil getireceği fonları
/
MUHARRİRİ : CAMI
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
Dolaşırken küçük bir dükkânın onünuı iuruyoruz. Kapının Üstünde şunlar yazılı:
bir melek-lıabercl gön-
başmelek, suçluların için sızın de mi resmi
Ben söyledikçe başmelcğın yüzünde derin bir istikrah alâmetleri beliriyordu. Sözlerimi bitirince haykırdı;
— Ah melûn şeytanlar! Bu sahte laa sa kın kitaplardaki deccal olmasın! Belki de! Derhal harekete geçmeli, zira, Borjıya’ların, Onbirinei Louis, Dokuzuncu Charles ve hempalarının elbiselerini giyinmiş olan fakirlerin muhakemesi nerede ise görülmek üzere. Asırların en muazzam adli hatasına mâni olmak istiyorsak derhal İşe girişmeliylz. Hemen bugün Parise. o cehennemi tertip hakkında bir rapor istemek üzere deriyorum..
— Nasıl, büyük maskelerini indirmek
rapora ihtiyacınız var?
— Eğer iş bana kalsa şüphesiz bu sahtt hanın vücudunda tecessüd etmiş olan iblis ile bir kere daha dövüşmek üzere derhal hareket ederdim. Vaktiyle âmansız bir mücadelede şey tam nasıl yerlere serdim ise bu deccah da yere sermek için davranırdım. Fakat, heyhat! Kıyamet gününden beri 'melek kırtasiyeciliği,. her şeye hâkimdir. Evrak olmadıkça bu şey yapılamaz. Maamafih bütün adliye işlerine bir parça çekidüzen vermek için bunun lüzumunu da kabul ediyorum. Raporu alır almaz, mahkemeyi haberdar edeceğim, icabının icrasına o karar verecektir.
Sekiz gün sonra Paris Melekler İdaresinin raporu Şefaat vâdisine geldi.
Raporda, melek polisinin arîz ve amin tahkikatı ve Jilber Brisc nâm şahsın gizli ter. tlbo karıştığı, ihbar ettiği kimselerin alınan İfadesi neticesinde, suçluların bu tertip hikâyesinden bir şey anlamadıklarını bildir-dikleri, üstelik, her cihetçe mükemmel hüviyet varakalan ibraz ettikleri, aleyhlerine hiç hu delil elde edilemediği bildiriliyor, tuhkikatın devamı veya dosyanın hıfzı hususunda, Paris Melekler İdaresi yüksek şefaat makamlarından talimat beklendiği ilâve olunuyordu.
Raporu Mıkâil dedi
— Çok
bana okulmuş olan Başmoleh kİ;
fena. Şahsan doğruluğuna kanaat getirdiğim ihbarınızın mahkeme heyeti üzerin
de kâfi derecede müessir olacağını zannetmi
KIYAMET GUNU
İfctitıb&rııt Ajansı Dlrilenlerin en kıdemlisi Bay 4(LAZAR» İdaresinde Dirilmeye müteallik her hususta malûmat
Tecrübe - llıtiMia iki defa dirilen Bay Lazar İddialarım vesikalarla İspata hazırdır.
ve kro-lâle ve çiçekle-soğan
yorum. Bu emsalsiz planı kurmuş ve lutbih etmiş olan İblisler her şeyi düşünmüşler. Kur banlarının hüviyet varakalarını almı&lar ve şüphesiz zavallı safdiller de bu hırsızlanın evrakını muhafaza ediyoı lavdır Ah, mesele nin halli o kadar kolay değil!
— Fakat büyük bıışmelvk! En ulu hâkimimiz. hor şeyi bilen, gören Cenabı VacibUl-vücııt bu iğrenç yalanın farkına vanııaz mı;
— Tabii varır. Lâkin maalesef, Mahkomel Kübrnda hükümleri veren kendisi değildir. Yobannamn' Vahyinde yazılı olduğu gibi, u, salâhiyetlerini ^‘tuşaleh. İbrahim, Yakııp ve Melklsadılc nebilere devretti. Cenabı Kadirıl-mııtlak’ın sizin küçücük arzınızın dâvalarına bakmaktan başka işi mı yok mınıyoısunuz ? Alınınız diye söylemiyorum ama, hnlkettigı dünyalardan en küçüğü! Bugünlerde, artın eskimeye yüz tutmuş olan kâinatın yerine yeni bir kâinatın plânlarım hazırlamakla meşgul. Kendisini rahatsız etmenin hiç de sırası değil
— Peki nebi Metuşnlet?
— Tabii gayet dürüst bir hâkim. FakuL resmi muamelâta, teşrifata, usul ve teamüllere fevkalâde rinyetkârdır Hükümlerini ö nündeki dosyalarda ve "Defter-i Amal,, de ne görüyorsa ona göre verir. Binaenaleyh, kıra, kıyafetine girmiş fakirlerin dâvasını, ’*Def-ter-i Amal,, e istinat ederek görecek, itirazlarına ehemmiyet vermeden onları mahkûm e-decektlr. Aynı vicdan huzurlyle de “fakir., kıyafetine girmiş olan haydutları Cennete gön derecek lir Buna hiç şüpheniz olmasın
— Aman Yarabbi, no müthiş! Fakat sız ki baş meleklerin cıı asil ve cesurusunuz.
böyle korkunç tur hatanın yapılmasına meydan verecek misiniz?
— Onları kurtarmak için en imkânsız olanı dahi yapmaya çalışacağım. Bir »ou Ümit var. Sİz bırakınız bana! Kendime, iblisin mu zaffer olmasına müsaade etti dedirtir nuym lüç! Baııa güveniniz!
• ••
Muhakemeleri Uç gün sonra oluyor. Man (emo kapısına asılı listede isimlerini göldüm isimlerini demekle, sahte isimlerini deıncr istiyorum, zira, Borjlya'nın, onbirinei Clıaıles'm filân yerine mahkemeye çıkmıyor lar mı?
Onları kurtarmak için elimden gelen» yaptım. Bir tek ümidim, son. nihai bir ümi dlm
var: Başınelek Mikâll'in sözü.
Şimdiki halde, bütün günümü, Jül An ile beraber, Şefaat vâdisini örümcek ak» ören sayısız sokaklarda dolaşmakla ge
flör gibi çirıyorum. Boylere Yoksul a bir yerde rnstgc lirim diye ümitleniyordum, takat bu kalaba iıkta nereden bulacağım?
Buna mukabil yetmiş yuşındalU oğlu ile .«arşılnşnıaktaıı çekinen Jül Anflör, daha ilk gününden onunla burun buruna gelmişti. Sa yın general onu görür görmez:
— Babacığım, sana tekrar kavuştuğuma bllsen ne sevindim!
Diye hemen boynuna atıldı. Bununla be raber yer bulmak hususunda İşimize de yaramadı değil. Aynı zamanda muazzam vâdıde rehberlik de etti.
Bugün, tesadüfen bizimle beraber değil. Ahbap olduğu bir Çin mandareni ile bezik oynamak irin odasındn kaldı
Meslek icabı merak ederek dükkândan içeri giriyoruz. Bizi ihtiyar bir kadın karşılıyor.
— Bir dakika bekleyiniz baylar, zevcim henüz kalkmadı. Gidip uyandırayım.
Diyerek dükkânın dip taralına sesleniyor
— Lazar, kalk! Müşteri geldi.
Kocası giyinirken, kadıncağız şikâyete taşladı:
— Ah erendim, zavallı adamımın nesi var bilemiyorum. İkinci defa dirildiğimden beri, bıraksalar sabahtan akşamlara kadar bütün günü yatmakla geçirecek. Durmadan “Rahat bırakmıyorlar, boyuna uyandırıyoılar” diye homurdanıp duruyor.
O esnada çıkagelen Lazar tasdik etti:
— Doğrusu da bu! Dünyada, hattâ ahrette benim kudur uyumasına mâni olunmuş, bir tek insan mevcut değildir Ben ki, “ayakta uyur,, cinsinden bir adamım, kendimi bildim hileli, çocukken ananı, baham her sabah gelir, dürter, mektebe kaldırırlar, “Lazar. kalk? Haydi bakalım, tenbel. kalk yataktan!,, derlerdi. Sonraları, evlendim. Artık kendi kendimin efendisi oldum, sahalıları istediğim kadar yatar, keyif çatarım diye ümitleniyordum. Hiç kabil mi? Sahalım saat altısında, yataktan fırlayan, kendisinden sonra benim yatmama tahammül edenıiyen karım, başımın ucuna dikilir: “Lazar, kalk!” diye haykırırdı. Çocukluğumdan beri öyle bir uyku bakiyesi stokum vardı ki, günün birinde hastalandım ve nihayet rahat rahat uyuyacağını diye memnun, öldüm, gittinn Rahat nıı dedin! Bizde nerede o talih? ölümün derin uykusunu tadalı henüz dört glhı olmuştu kİ, kulağımın dibinden birisi bağırdı:
(Devamı var)

yakım Çiçeklenmeden evvel mantarî hastalıklara karşı jüzde 1.5 luk bordo bulamacı veya piyasada satılan preparatlarla ilâçlayım Meyve ağaçlarının altını belleyin.
Bağ:
Asma çubuklarının dikimi ile gözler uyanmadan bağların ve çardaktaki asmaların budamasını bu ayda bitirmelidir. Oıncalann gövdelerindeki kabuklan temizleyin. Göz kurdunun tahribatına karşı sürgün gözlerini korumak için, ostiço adı ile satılan bağ macunu ile toprağa en yakın gözün altından çubuklan macunla çevreleyin, bağ sahasının bellenmesini de bu ayda bitirmelisiniz.
Çiçek bahçesi:
Kışın tesiri İle bozulan çiçek parterleri düzenlenir.
Güzden bahçeye diktiğiniz bahar çiçeklerinin dikimine devam ediiir. Yeniden dikeceğiniz ağaç ve ağaççıktan bir an evvel yerlerine dikin. Gözler uyanmadan budamâ ve aralamalar yapılır. Don tehlikesi olmayan yerlerde gülleri budayabilirsiniz. Don tehlikesi varsa o zaman yalnız pol-yantha ve remenber çeşitlerini budayarak, aşılı güllerin budanması İçin ay sonunu bekleyin.
Bahçe yollarını tenıizliyerek, kı* şın kümelediğiniz çakıllan yollara serin. Yapraklanmadan ewel pergıle ve çardaktan elden geçirin. Toprağıt tava geldiği yerlerde çim ekimin* başlayabilirsiniz.
Soğanlı çiçeklerden bahçeye dikilen zerrenler. daffodiller, çiğdem kuşlar bu ayın başlarında, sümbüller ortalarına doğru nirler. Elinizde dikilmemiş
varsa bir an evvel dlkmelisinlz. Yıldız yumrularını ayırarak, filizlenmeden yerlerine dikebilirsiniz.
Glâyöl soğanları dikilir. Hemero-callis’lerin kök ayırması yapılarak şaşırtılır. Yazlık çiçeklerden; Acem lâlesi (escholtzia), alyssum. kadife (tagetes), petonya (petunia), cinya (cinna), colosia-saraypatı (asttr). hezeran (delphlnum), Manisa lâlesi (anemon), haşhaş (papaver), Peygamber (centaurca), floksiya - şebboy - mine - lâtin (tmpaeolunı) v.s. tohumları kasalara veya kuytu yerlerde hazırlanacak yastıklara ekilmelidir. "
Ca>aekân2ardtı (Seralar):
Camekânlar sık sık havalandırılarak bitkiler dış sühunete ahştırılma-hdır. tç sühunetleri 15 dereceyi geçmemelidir.
Yazlık çiçeklerden: Ateş begonyası tbegoniâ semperflorens), ateş ( sal-via). vapur dumanı (ageratum) lide-leri şaşırtılır. Sardunya - kolyoz • a-klrantos - mozaik çiçeklerinin çelik-lemesine devam edilir.
Yıldız sürgünleri köklendirilir. Kanalların erken dikilmeleri için sı-nk yastıklara yatırılarak sürdürülür.
Sebze bahçesi:
Yazlık sebze çeşitlerinin tohumları yastık ve camekân altına ekilir. Kuşkonmaz pençeleri dikilir Bir eve her zaman lâzım olan sebzelerden maydanoz, nane, dereotu, yeşil salata, marul fide ve tohumları hazırlanan yerlerine dikilir.
Sebze bahçesi bellenir, boş kısımlar maktalara ayrılarak gübrelenir, yazlık sebze fidelerinin dikinünc hazırlanır.
Hicrî 195 0 MART 19 Pazar Rumi
C. Evvel 30 1369 Mart 6 1366
VAKİT VASATI EZANt
Güneş 0.05 11.46
öftle 12.22 0.03
İkindi 15.46 9.27
Akşam 18.20 12.00
Yatsı 19.51 1.31
İmsak 4.2S 10.09
İP Mart 1**0
Y E Nt İSTANBUL
Sayfe 5
GÜNÜN
• • •• vunun
I I
eseleleri
Devlet ve devletçilik
FERD mi, devlet mİ? Devlet Alet midir, gayet midir? Devlet teşebbüsü mü, hususi teşebbüs mü? Zaman zaman matbuatla, partiler arasında, Meclis kürsüsünde, tazelenip ortaya atılan bu sual veya suallerin cevabım bizde kanun ver* miş görünür: Anayasa, ikinci maddesinde Türkiye Devletinin cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, lâik ve inkılâpçı olduğunu bildirirken aynı zamanda devletçi bulunduğunu da tasrih eder. Fakat bununla mesele gerek prensipte gerek tatbikatta halledilmiş oluyor mu? Asla! Prensipte halledilmiş değildir: Çünkü devletçiliğin hududu bir yerde çizilmiş olmaktan uzaktır; devletçilik, devletin ferd işlerine müdahalesi demektir ki, nerede boşlayıp nerede bittiğini ne Anayasa metinlerinden, ne de hukuku e-sasiye nazariyelerinden vâzıh bir şekilde çıkarmaya imkân bulabiliriz; işçiyi İnsafsız sermayedarın istismarından amele lehine bazı kanunlarla kurtarmak isteyen devlet sosyalizminden tutunuz da hiç değilse istihsal vasıtalarım devlete hasreden kollektivizm’e kadar bu prensip! pek âlâ teşmil edebiliriz. Tatbikatta da halledilmiş değildir; bugüne kadar devlet bu hususta bilfarz şu son Toprak Kanununun tadili misalinde görüldüğü şekilde ilerilemeler gerilemeler göstermekte olduğu gibi resmi teşebbüse tahsis edeceği saha İle hususi teşebbüse bırakacağı sahayı bile birbirinden henüz ayırmamış tır.
Ferdiye veya iştirakiye, diğer bir ifade ile en hafifinden en koyusuna kadar liberalizm veya sosyalizm, bunlardan hangisi bu memleketin, bu memlekette yaşayan insanların menfaatine uygundur? Anayasa ne derse desin bu memlekette yaşayan insanların veya bunlar arasında düşünenlerin müfekkireleri işledikçe şüphesiz bu nokta üzerinde de münakaşalar yapılıp hükümler verilecek ve fakat fikirleri bir noktada toplamak imkânı olaınıyacaktır. Halde ve âtide iktidar ister liberalizmi tercih eden zümrenin elinde bulunsun, istjr devletçilik, müdahalecilik İle müteradif mânada aldığımız sosyalizmi iltizam eden ekseriyetin elinde bulunsun, her iki taraf için de gayeye varmak, prensipleri tatbikata koymak için elde sağlam bir devlet makinesi, sağlam bir idare makinesi bulundurmak şarttır, esastır.
Koyu veya hafif liberalizm nazarında devlet, nihayet (Devlet-i zabıta — Etat-gendarme) olduğuna göre burada sâvi, sermayeyi ve teşebbüsü maddi manevi teaddiden korumak suretiyle ferdi kendiliğinden refaha, memleketi kendiliğinden ümrana kavuşturmak için tehdidini İkaa kadir bir devlet ve idare makinesine lüzum ve zaruret muhakkaktır. Sosyalizm veya devletçilik veya müdahalecilik ise Savlete liberalizm’den dada fazla, kıyas kabul etmiyecek kadar vazifeler tahmil etmekte olmasına göre sağlam bir devlet ve idare makinesine lüzum ve zaruret liberal devlettekinden daha fazla bulunduğuna asla şüphe edilemez. Demek o-luyor ki. her iki zümrenin de menfaati her şeyden evvel sağlam bir devlet ve idare makinesi kurabilmektedir. Şu halde bu memlekette yaşayan insanlar için mevzu itibariyle cümlenin ittifak edebileceği bir nokta varsa o da böyle sağlam bir makinenin kurulmasını her şeye takdim etmektir.
Teşkilât makinemizin kifayetsizliklerle dolu bugünkü hail en zayıf noktamızdır. Ferdi refaha, memleketi ümrana götürmek için sarfcdilen heyecanlı gayretler arasında bu zayıf nokta unutulmaktadır. Memlekete,
Yazan : Namık Zeki ARAL
(İktibas hakkı mahfuzdur) memleketin sâyine, sermayesine ve teşebbüsüne emniyet vermek; ferdin devlete, devletin ferde itimadını temin etmek noktası arada kaynayıp gitmektedir. Neden? Çünkü arkasından koşulan gayeler yanında memleketin şümullü mânasiyle emniyetine taallûk eden bu noktaya ait işler nazarlarda küçüldükçe küçülmekte, e-hemmiyeti silinip gitmektedir. Devlet büyük işlerle meşgul olmaktan küçük gördüğü bu işlere bakmaya vakit ayıramamaktadır.
Yıllardır devlet teşebbüsü sahasiy-le hususî teşebbüs sahasının birbirinden ayrılması ve böylece hususi teşebbüse ve hususi sermayeye bir emniyet telkini mevzuu bahistir. İktidarı elinde tutan parti 194 7 kurultayında da bu tefrika karar vermişti. Ancak 1949 ağustosunda mevzuu ha-tırlayabilen Hükümet bir sualname çıkararak söz sahibi saydığı kimselere, siz ne dersiniz, diyebildi. 1950 martında Meclis kürsüsünden verdiği İzahata da bakılırsa sualnameye aldığı cevaplar üzerinde durmaya bile Hükümetin henüz vakit ayıramadığı anlaşılıyor. Merkezde Hükümet emisyonla iktisadi kalkınma yaratma •ya, dışarıda vali - kanuna uysun uymasın - iane ile imar yapmaya, elde kıyamet kadar toprak mevcut olmasına rağmen devlet hususî mülkiyet kesesinden ihsanlar dağıtmaya kalkışırken hususi teşebbüs ve hususi sermaye çekinmeden nasıl ortaya çıkabilir? Muntazam bir nüfus kaydı tesis edemiyen; memlekette doğumu, ölümü, evlenmeyi, boşanmayı günü gününe kaydedip İstatistik İdaresine veremiyen bir makinenin idareli iktisat ile ferdi refaha, memleketi ümrana götürebileceğine halk nasıl inanır, nasıl bel bağlayabilir? Devlet denilince halk, karşısındaki nüfusu, icrayı, gümrüğü, tapuyu, vergiyi ve mümasil idareleri hatırlar. Liberal bir nehcin, bir rejimin aradığı en basit bir jandarma makinesini işletemiyen devlet, az veya çok müdahaleci bir nehcin aradığı o mû’dil makineyi nasıl kurup işletebilir?
Deniliyor ki, Anayasaya girmezden evvel ve sonra devletçilik tatbik e-dilmemiş olsaydı bugünkü eserler olsun meydana gelir miydi ve bilhassa İkinci Dünya Harbinde halimiz ne olurdu ?
Devlet bugünün şu seçim meselesine verdiği ehemmiyet kadar mâzi-de halk için emniyetli bir idare makinesi kurmak ve çıkarmak meselesine de ehemmiyet vermiş ve bu işe zamanında başlamış olsaydı, bütçe ve emisyon yolu ile mecburi tasarrufun meydana getirdiği o eserleri hususî teşebbüs ve hususi sermaye ihtiyari tasarrufu ile ve daha fazla-siyle meydana getirecekti. Hususî teşebbüs ve hususî sermaye emniyetli bir saha dahilinde devlet müteahhitliğinden daha başka ve daha semereli işlerle de meşgul olmaya - kendi menfaatinin şevkiyle - ehemmiyet verecek, sermayeyi bir iki sene içinde amorti etmeyi hedef tutan kap kaç usulüne müstenit kazanç yollarından ziyade daha makul ve daha mûtedil usullerle kazancından elde edeceği tasarruflarını elbette Saray-burnundan denize atmıyacak; bu tasarruflarım altın gibi, gayrimenkul gibi, devlet tahvili gibi kıymetlerin yambaşında daha semereli işlere, ezcümle sermaye şirketlerinin hisse senetleri ve tahvilâtına da yatıracaktı. Hele dünyanın hiç bir yerinde emniyet kalmamış olduğu bir devirde az çok hârice kaçırdığı. kaçırabildiği sermayeleri de orada muattal tutmı-yacak, memlekette işletecekti.
Şüphesiz kİ. maziye dönüp âh-ü vah etmekte mâna da yoktur, fayda
Kısa haberler
Birleşmiş Milletler mehafiilnde Yakın ve Ortadoğu hakkındnkl görüşler
★ VVashington, 18, A.A. (Lnıted Press) — Birleşmiş Milletlerin Yakındoğu İktisadi Tahkikat Heyeti Başkanı Ailen Gordon Clapp, verdiği beyanatta bu bölgede mevcut kaynakların bazı güçlüklerden dolayı derhal inkişaf ettlrilemedi-ğinl söylemiştir.
Ailen Gordon Clapp, mevcut güçlükleri şöyle sıralamıştır:
1. Başlıca ihtiyaçların karşılanamaması»
2. İktisadi gelişme programını tatbik edecek kabiliyette teknik sahada tecrübeli personelin mevcut olmaması,
3. Geniş çapta programları tatbik mevkiine koyacak tecrübeli hükümet memurlarının eksikliği.
★ \Vashington, 18, AA. (United Press) - thracat - İthalât Bankası Sekreteri Sideney Shenvood. Or-
.. tadoğuda istikrarlı barış mevcut olmayışının bu bölgede geniş çapta iktisadi inkişafa başlıca mâni teşkil ettiğini belirtmiştir.
Ortadoğu meseleleri hakkında VVashington’da toplanan Dördüncü Yıllık Konferans huzurunda verdiği beyanatta Shervvood, bü-yükfc projelerin tatbik sahasına geçmesini mümkün kılacak uygun iktisadi muhitin galip bir ihtimalle önümüzdeki 10 yıl içinde meydana geleceğini söylemiştir.
Geçen sene Ortadoğuya iki tetkik seyahati yapan Shenvood, bu bölgede elverişli İçtimai ve İktisadî kuvvetlerin şimdiden faal halde bulunduğunu bildirmiştir.
Doğıı Alınanynda para buhranı
★ Berlin, 18 (AP) — Dün, Alrnan-yanın Rus bölgesinde harpten beri görülen en müthiş para krizi müşahede edilmiş ve doğu markı şimdiye kadar görülmemiş derecede alçak bir fiate satılmıştır.
Yeni bir para reformu yapılacağı şayiasının yayılması üzerine milyonlarca doğu markı değiştirilmek için piyasaya arzedilmiş vc fiat çok düşmüştür.
Batı ve doğu markları arasındaki fark teablt edildi
★ Londra 18 (YÎRS) — Boründen verilen haberlere göre, bugünden itibaren bir batı markı alabilmek için 9 doğu markı vermek lâzımdır. Doğu Almanya bölgesinde yaşayanlar, büyük miktarda para değiştirdikleri takdirde resmi makamlara izahat vermek zorundadırlar,
Marshall Plâııı esasları üzerinde tâdiller
★ AVashington, 18 (AP) — Mümessiller Meclisinin Dışişleri Komitesi, dün. Marshall Yardım Plânı e-saslanndan, ECA’nın icabı halinde dışardan benzin ithal edebileceği hakkındakl hükmü çıkarmıştır.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin beyanatı
★ Lake Success, 18. A.A. (United Press) — Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lie, dün verdiği beyanatta, 74 hükümet ve mütehassıs teşekkülün iştirakiyle 16 mayısta Lake Succcss’de toplanacak Üç günlük konferansta, iktısaden inkişaf etmemiş bölgelere yapılacak teknik yardım programının müzakere edileceğini bildirmiştir.
da yoktur. Bugün mevzuubahis olan Atidir. Ati için elde avuçtaki malî kudret ve sonra resmî dikkat ve gayret her şeye takdimen şıı emniyete müteallik olup küçük denilen İşler üzerinde teksif edilmek, hayati ehemmiyeti haizdir. O küçük görülen işler | kurulmak istenilen bina için temeldir. Temelsiz bina kurulamaz.
Bir istihsal fazlasından korkulabilir mi?
Ziraat mahsulleri, iptidaî maddeler ve mamûller
piyasalarına
lüzumsuz
yapılmazsa, bir kriz
Harpten sonra bütün dünyada fl-atler bir taraftan kıtlık ve bir ta-
raftan enflâsyonun tesiriyle yükselmiştir. Fakat 1948 den beri, iptidai madde ve zirai mahsuller piyasalarında, düşme temayülleri görülmüştür, Para oyunları, bir çok memleketlerde, bu tebeddülü maskelemlş-tir. Filhakika, mezkûr âmilin tesir yapmadığı Birleşik Amerikada, 1937 de 100 İtibar edilen, 1948 de vasati olarak 210 na yükselen iptidai maddeler fiat müş’iri. 1949 yılı sonunda 189 a düşmüştür.
İstihsal fazlalığı korkusu, bilhassa Birleşik Amerikada yığıldığı görülen ziraî mahsul fazlaları dolayı-siyle duyulmuştu. Amerikan Hükümetinin, fiatlerl tutmak için, zlraat-çilerden rekoltenin bir kısmını salın aldığı veyahut onlara gıda maddeleri karşılığı, ikrazlarda bulunduğu malûmdur. Bu muameleler için lüzumlu olan kredilerin tutarı, bu vıl 4750 milyondan 6750 milyon dolara çıkarılacaktır.
1949 yılı sonunda. Hükümet laıa-fından alınan veya finanse edilen stokların kıymeti 3645 milyon oolar tahmin ediliyordu. Hakikatte bütün bu zahireler satılamıyan fazlalıklar değildi. Netekım bugüne kadar bedava olarak dağıtılan veya çürüme-ğe bırakılan yalnız patates olmuştur. Kaldı ki gelecek rekoltelerde, hattâ vasat da olsalar, bilhassa mısır mevzuunda muazzam mevcutlara varılacağı beklenmektedir, Bu yüzden çiftçiler zer*iyatta tahditler yapmağa mecbur edilmişlerdir.
Artış yalnız Birleşik Amerlkaya mahsus değildir. Diğer bir çok memleketlerde, bilhassa Avrupada, zirai istihsal harpten evvelki seviyeye yakın bir duruma gelmiştir. Bu sebeple Amerikan mahsulleri az talep olunuyordu, ve gitgide de talebi azalacaktı (1949 da Amerikanın gıda maddeleri İhracatının üçte ikisi yabancı memleketlere yardım faslından ödenmişti). Bizzat Fransız ziraati, istihsal fazlası bırakan bir duruma girmege başlamıştı. Yani fazla meselesi mll-
müdahale bahis mevzuu değildir
letleraraeı bir karakter alma tehlikesi gösteriyordu.
Milletlerarası iptidaî madde pazarlarında da düşme temayülleri görülmektedir. Bunun sebebi imar ve İnşa ihtiyaçları tazyikinin azalmasıdır. Bir taraftan da istihsal artmakta idi, Böylece arz ve talep arasındaki mesafe kaybolmaya doğru gidiyordu.
Birleşmiş Milletler İstatistik Bürosunun hesap ettiği bir müş’ire göre, 1949 yılı ortasında bütün dünya maden ve sanayi istihsali 1938 yılına nazaran daha iyi olan 1937 yılı seviyesinin üstündedir. Birleşik Amerikayı istisna edersek, artışın yüzde 30 olduğunu söyllyebiliriz; fakat Japonya ve Almanyayı da hariç tutarsak nispet 'yüzde 46 ya çıkar. Daha yalandan bakılırsa görülür ki, petrol ve kauçuk müstesna, harpten evvelki devreye nazaran iptidai madde istihsalinin artışı gayet ehemmiyetsizdir. Terakkiler bilhassa çimento gibi inşa maddeleri ve muhtelif mâmul maddeler üzerinde görülmüştür. Eğer iptidaî madde pazarlan kararsız ise, bu kararsızlık ancak sınat istihsalin İstikbali hususundaki korkulan belirtebilir.
Her halde devletler, fena şartlar altında bulunan fabrikaları büyük masraflarla ve sunî olarak yaşatmağa kalkmadıkça ve mübadele ve kambiyo tahditleri piyasaların teşkilâtını bozmadıkça, korkulacak bir istihsal fazlası olacağı mevzuubahis değildir.
Bütün sanayi şubeleri aynı mesele karşısındadırlar. istihsalin, İliç olmazsa geçici olarak, maalesef silâh imali ve stratejik stoklar teşkili sayesinde devam ettirilebileceği ilâve e-dilebilir.
Fakat piyasalar bize ihtarda bulunmaktadır. Eğer bundan netice çıkaracak yerde, fiatlerl tahmini olarak yüksek muhafaza etmekten imtina edilir veya rantabl olmıyan en-vestismanlara teşebbüs olunursa» ilerde önü alınması artık mümkün olamayacak bir buhran hazırlanmış olacaktır. Mo)ide„fdan
Çukurova sulama işleri
fllifakı istasyonundan 1329 hektar araziye su verildi
Adana, 18 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Çukurovada hâlen yağmur şartları altında yapılan ziıaatLn. feyezanlardan masun kalması ve sulama ıısuliyle daha ziyade inkişafı I-çin çalışılmaktadır. Bu maksatla bir regülâtör yapılmış, sağ, sol ısale ka-naJten açılmış, Adana ovasında 150 bin hektarlık sahayı sulamak hususunda harekete geçilmiş, ilk olarak Tarsusun Alifakı mevkiinde kurulan deneme istasyonu ile 1369 hektar a-raziye su verilmiştir.
Denemeler müspet netice vermektedir. Sulu zlraatin usullerini öğrenmeleri hususunda Alifakı istasyonu tarafından çiftçilere kolaylık gösterilmektedir.
Adana ovasının da sulanabilmesi
için, kanal yataklarının 1000 metreküp su sarfiyatını, taşırmadan denize kadar götürmesini temin maksa-diyle kanallar denize ulaştırılacak ve noksan kalan diğer tertibat alınacaktır. Bu tertibat arasında birinci derecede ehemmiyeti olan ve dâvanın başında gelen Seyhan feyezan şeddelerinin de projeleri ikmal edilmiş ve 3.938.000 liraya İhale olunmuştur.
Daha evvelce İhalesi yapılan Ceyhan feyezan seddesl de ikmal edilmiştir. Mlsis bucağı civarından başlayıp mansaba yakın Bibeli köyünde nihayet bulan bu 46 kilometrelik şeddenin de denize kadar devamı temenni edilmektedir. 2.5 milyon liraya malo-lan Ceyhan seddesl bilhassa Yüıeğır ovasını korumaktadır.
Tiftik piyasası hazırlıkları
Ankara, 18 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — öğrendiğimize göre bir buçuk aya kadar açılacak olan yeni tiftik piyasası münasebetiyle ilgili tacirler istihsal bölgelerinde şimdi-
den temaslara başlamışlardır.
Bu itibarla tüccarla köylü arasında avans muameleleri olmaktadır. Bu yıl mahsulün daha bol ve fiyatların daha müsait olacağı tahmin edilmektedir.
î 18/111/J950 Cumartesi |
E
L E
E T
ve
BORSA
Muamele Yergisinde
Çuval ve kanaviçe
tenzilât
îstanbuklan giden heyet, temaslarına başladı
Ankara 18 (Hususi mujıabirimiz bildiriyor) — Muamele Verjfisi Kanununda yapılacak tâdilât iğini takip etmek üzere bugün. İstanbul Sanayi Birliğinden ve İççi Sendikalarından kalabalık bir heyet buraya gelmiştir. Heyet Azalariyle görüştüm. Bunlar. îstanbulda toplanmış ve Muamele Vergisinin alması lâzım gelen yeni şekil üzerinde rapor vermiş olan heyetin kabul ettiği esasların. Hükümetçe de kanuna aynen konmasını rica etmek üzere temasa geçmişlerdir. Öğrendiğimize göre, hazırlanan yeni tasarıda bazı maddeler için Muamele Vergisi yüzde 18 den, yüzde 8. hattâ yüzde 2 ye kadar tenzil e-dilmiştir.
Holânda, İzmir Fuarında
Bir heyet» mahallinde tetkikler yapıyor
İzmir 18 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Holânda, İzmir Fuarına iştirak arzusu izhar ettiğinden üç kişilik bir Holânda heyeti İzmir Fuarının durumunu tetkik için gelmiş, bugün Fuar pavyonlarını gezmiş ve öğleyin Belediye Başkanını Fuar Müdürü ile birlikte makamında ziyaret etmiştir. Ayrıca bir Holândalı iş adamı da İzmir Fuarının deklâraj işlerini üzerine almıştır. Bu işe ait malzeme yakında Holândadan getirilecektir. İngiliz otomobilcilik şirketi ile Rootes Grup Otomobil Şirketi Fuarda İki büyük pavyon inşa ettirecektir. Ankaradan Belediyeye gelen bilgiye göre, bu yıl Fuann daha iyi bir şekilde hazırlanması için bir defaya mahsus olmak üzere Marshall Yardımından 500 bin dolarlık bir yardım sağlanmak üzeredir. Devlet Bakanlığımız bu konuyu tetkik etmektedir.
Otelciliğimizden şikâyet
Bir İsviçreli, bankacılığımızı överken, otelciliğimizi tenkid ediyor
İzmir 18 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bundan bir müddet Önce İzmir! ziyaret eden İsviçre Pamuk Ithalât-Ihracat Kurumu Umumi Kâtibi J. J. Steiser, Basler Nachrichten gazetesinde Türkiyeye alt intihalarını neşretmiştir. Bu zat, makalesinde Türkiyede ekonomik işlerin yeni bir düzene girdiğini, tarım, endüstri ve ticaret alanında dikkate değer gelişmeler olduğunu, 28 yıl önce Türkiyede ticaret ve bankacılık tamamen gayrı Türk unsurlar elinde iken şimdi muameleleri milyarları aşan 47 bankanın Türkıyenin iç ve dış finansmanını maharetle idare ettiğini kaydetmektedir. Aynı makalede tzmlrin vo İzmir Fuarının gayet cazip bir c-ser olduğu ifade edilmekle beraber o-tellerin konfor bakımından kifayetsiz olduğu, lisan bilen personel bulunmadığı da kaydolunmaktadır.
tsveçe pamuk satışları
tzmir 18 (Hususî muhabirimiz bü-diriyor) — Hükümetin yaptığı bir kombinazona uygun olarak Tarış müessesosi tsveçe 1500 ton birinci akala pamuğu satışı yapmıştır. Bir başka firma da gene îsveçe 350 ton pamuk satmıştır. Satın aldıkları pamukların vizitesini yapmnk üzere yakında lsveçten iki kişilik bir heyet gelecektir.
tahsisi
Hindistanın yaptığı tahsisleri 15 nisana kadar mutlaka kullanmak lâzımdır
Ticaret Bakanlığından Odaya gelen bir yazıda Hindistan Hükümetinin 19 bin tonluk jüt-kotası tahsis ettiği, ithal müsaadeleri verildiği halde bunlardan büyük bir kısmının ithal edilmediği, bu itibarla İzmire yeniden 500 ton çuval ve 1000 ton kanaviçe ithal müsaadesi verileceği, bu primlerin 15 nisana kadar behemehal kullanılması gerektiği bildirilmiştir.
Limanımıza gelen ithal mallan
157 ton da kalay geldi
Bu hafta içinde muhtelif vapuTİar-la yabancı memleketlerden gelen ithal eşyası .Tunlardır;
873 ton demrr ve çelik, 405 ton demir ve çelik levha, 1267 ton boru, 455 ton tel, 681 ton kimyevî madde, 56 ton asid. 22 ton radyo, 83 ton bidon, 212 ton kâğıt» 242 ton kahve, 115 ton çam, 90 ton oto lâstiği, 62 ton çivi, 275 ton tebeşir tozu, 30 ton radyatör, 44 ton teneke levha, 95 ton kurşun tel, 157 ton kalay, 12 ton tuğla, 132 ton karton, 40 ton akümülatör, 74 ton karpit» 40 ton zincir, 25 ton dökme vana, 22 ton tabanca fişeği, 345 ton çay, 49 ton deri, 21 ton hurma.
Sanayi Odasına ait hazırlıklar
Bölge Sanayi Birliğine
, lüzum kalmıyor
Ticaret Odaları Kanunu mucibince; sanayi odası kurulacağından bahsedilmişti. Bu hususta Bölge Sanayi Birliği Umum Kâtibi, bir muharririmize verdiği izahatta, sanayi odalarına ait nizamnamenin de hazırlanmasından sonra» Sanayi Odasmın faaliyete geçeceğini söylemiş ve sözlerine şunu ilâve etmiştir;
— Ticaret Odasında kayıtlı bulunan sanayi erbabının yüzde altmışı bir sanayi odasının kurulmasına ha raretle taraftar bulunmaktadır. Bu cihet temin edilmiştir. Bu hususta her türlü hazırlıklar yapılmıştır Şimdi aSnayl Odasına bir bina aramakla meşgulüz*
Umumî Kâtip, sanayi odasının Kuruluşundan sonra Bölge Sanayi Bir liğine ihtiyaç kalmayacağım sözlerine ilâve etmiştir.
Ankarada sebze fiyatları düşüyor
Ankara. 18 (Hususi muhabirimiz oıldiriyor) — Havaların birdenbire ısınması sebze ve meyva fıaytlanna oldukça tesir etmiştir. Dün. toptan* cı haline Adana, Mersin ve Tarsus gibi istihsal bölgelerinden bol miktarda ıspanak ve diğer sebzeler geb miştir. Bu sebeple önümüzdeki hafta Ankarada sebze fiyatlarında mühim miktarda düşme olacağı söylenmektedir.
İstatistik uzmanları, sayımlara nezaret edecekler
Ankara, 18 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bundan bir aj önce memleketimize gelmiş bulunan A-merikalı istatistik uzmanları IstatlS' tik işlerimizin ıslahı için genel müdürlükte yaptıkları tetkikleri bitirmişlerdir.
Bu uzmanlar 1950 nüfusu vc tarım sayımlarında bulunacaklar ve bu sayımların teknik usullerle yapılmasına nezaret edeceklerdir.
Borsâlardâ vaziyet
İstanbul t
Ticaret Borsacında fındık piyasam kararsızlık içindedir. Fiyatlarda gerileme müşahede edilmektedir. Bundan başka diğer maddelerin durumunda bir tahav-vül olmamıştır.
Hafta sonu Kambiyo ve Esham Borsası da sakin geçmiştir. Devlet Tahvillerinden ancak % 1 faizli Millî Müdafaa Tahvilleri üzerine az miktarda iş olmuştur. Altın piyasasında İse düne nispetle canlılık başgös termiş tir. Külçe altın fiyatları ilerleme kaydetmiştir.
İzmir t
Ticaret Bordasında çekirdeksiz kuru Üzürn üzerine müdahale mübayası yapan Tekel idaresi, satışa arzedllen üzümlerin küçük bir kısmını aldığından, müdahale mübayaasmdan henüz beklenilen netice alınamamaktadır. (A) serisi İncirlerin aranmasına mukabü (B) şeriat incirlerin durumu sakindir. Bugün Boraada pamuk üzerine muamele olmamıştır. Pamuk yağı piyasası gevşekliğini muhafaza etmektedir. Boranda pamuk çeklrdı?ğrne karşı alâkasızlık devam ediyor.
Adana:
Ticaret Boraasında muhtelif kalitede pamuklar üzerine muamele olmuş İse de, fiyatlarda bir değişiklik görülmemiştir
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Kupııni!
1 Storling KâO 7. Sn
100 Dolar 2SU.3O ı
100 Fr. Framn... 0.80 0,80
100 İsviçre Fr... 6*1.03.- 6 4 Di l
100 Belç. Fr 5.60.- 54U(
100 îuveç Kr.... 64. W Ol. 12. >(
100 Florin 73.68.40 73.68.4fi
100 Liret ......... 0.41 128 0 14.12*
100 Drahmi 0.01.876 0.01.870
100 Escoudos ... 0.7390 9.73 W
Altınlar
Bugün Enkl kur
Lira Lira
Külçe Terli Gr 6.01 5.95
Külçe Degussa. 6.06 6.04
Cumhuriyet ... ;o ıs pı. 46
R(?şat •H 15 14.20
Hemlt ......... 10.15 44.3ü
Gulden BM Ifı
înglllı Ol" 52.10 oUıuU 6 W
Fransız kok ... 43.75 43.60
NapoUon III 41.25 11.5*)
İsviçre 41 90 41.10
Nnw-York'ta : onnu: Ş 35
Gumuş, Plâtin
% En aştığı En yukarı
Gümüş Gr
PMtin " 10.- 11.-
Zürich Borsası (Serbest)
H.III.1050 İsviçre Frangı
Durumu En at’iıftı En yukarı
TOrk Liram 0.U5 1.03
Dolar 1 29 1/4 1.30
10.35 10.55
Franaız Frangı 1 İG 1.13
ESHAM VE TAHVİLAT
Devlet Tahvilleri
İstanbul Ticaret Borsası
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Ikrnı mlycll tahviller Kapanış (•>
/cb 1933 Ergenı 23 20
•c5 1938 ikramiyen 21.50 22.-
G5 Milli Müdafaa 1 21.30 •
%5 1911 Demiryolu IV ... 9Î.35 98.-
%5 1911 Demiryolu V 99.— 100.-
%4 1/2 10-19 llcramlycll «... ülgerleri 47.36 48.
SV6 1941 Demiryolu VI 48.26 07.5ü
Kalkınmo 1 98.25 99. —
U **8. — 09. -
ıı t 08 30 99.-
%6 J943 istikrazı I 98 03 98.—
%6 1948 II 98. M 99.-
%tl M(ll) Muaaiaa I 06.35 —
%6 1049 ı 97.80
%7 1934 SivHB-Erzurum I. 20.aU 20.3ü
%7 1934 .. II.VTI. 21.— 20 10
$r7 1911 Demiryolu 1 21.1h 21.61
%7 1941 II ...i.. 2«> 80 21.-
%7 İMİ m 21.75 22.—
%7 Milli %7 .. Müdafaa 1. , 21.iü 22- 21.20 23.-
u
Ve7 •• m* «•••#• 20.75 20.60
„ IV. ^.... 21.20 22.—
Şirket Tahvilleri
T. C. Ziraat Bankanı 20.25 20.30
Anadolu •• D.Ye Tertip A/B-.• C. LU.— 109. -
99 69. 60.-
99 ,, Mllmfin Senet. 67 90 67 ÖO
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Ban kası ... m— 131.-
Türklyo îş Bankası 27.50 27.50
Türk Ticaret Bankam 6.- 5.-
Aralan Çimento 17.25 16.75
Sıırk De^lrmenolllk 23.25 23.50
Milli RenNİlrana 8.— 16.26
Ecnebi Tahviller
MiBir Kredi fonnlye 100.3
172. -
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.ı Bu da> yumuşak lortam) Arpa Yeınllk ıdökmo) Mum «sarıl nuvub ... Fıı hiiIva tombul ....
Faeml .ı Çalı «ort ...
Kuryemi .........
Mercimek Kırmızı İç çu. Mercimek yeşil
Nohut nathrel .......
• •
t ıtÇh tohtııııhır ı âyçlçcftl Tohumu ,« Kcientohumu .......
Kondlrtohumu ......
Suunm (Bandırma) Yor rıatıfcı kabuklu
Kurıı Meyvolıır ı
Fındık (kabuklu nivrl) ....
Fındık ılç tombul) .......
Ceviz (.kabuklu) ..........
Covlz (İç natürel) ........
Dokuma ilanı Maddeleri: l'lftlk (ana mal) ........
Tiftik (Nntlirel) ........
Yapak Anadolu (Kırkım)
llıınt deriler ı
Hı^ır nalamura (kasap) kİ Keçi tuzlu kuru kilonu....
Koyun hava kurusu kilosu
zabıttı Yughır ı
Zeytinyağı (E E. tencknll)
Sünamyag) (Rat tcnokelİ) Ayçiçeği (Rnfiııo lonekoii) Fındık yağı (Çıplak) .....
Bugüı* Eski Kapanış
30.20 31.-
31.-
21.-
— 23.10
— 1 49 —
— 27.20
— 39.10
«i 45.20
— M—
AM 83.-
39.20
30.-
78.-
76.-
174/181 »82.— 17t716i
40.—
170.—
300.—
262.— 330.—
— 200.—
146 — 115.—
175 —
•• 160.—
260.— 260.—
— 205.—
160.—
— 166.—
Uzum çekirdekniz No.9 tncir A serisi serisi Aksla Akala Akala yerli
No. 8....
No. 108
I......
T. nı .......
B Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Pamukyağı (rafine) ... Pamuk çeklrdefrl ......

Bugün
51.—
56.—
43.—
233.—
215.—
100.—
185.—
136.—
15.—
Son
Kapanış
51.75
56.—
43.—
233,— 215.— 100. -
136.—
15.—
HulJdııy ((Buşeil=Sent) ..••••••••«•
Şort Kış mahsulü No. 2 ...
Kır mı® No. 2 «m
Pamuk Mİ d dİİn g (Ldbreal=Scnt)
5Xart
Mayna •es »es
Temmuz .............
Ekim .m
Tiftik (Libresi=Sent)
Toksa* No. 1 ..
Fındık (Llbresl=Sent)
Kabuklu yoril İr) .........
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Akala 1. .....
Akala U......
Akala ITI ....
makine porlaÇi
180 185 160/170 150.—
180-187 165/170 345.— 150.—
.. m orta
covant iç İt had malı Elcstra İri tç ithal malı .....
Kuru Ur t) m (Li breş 1=9 en t) .
Thompaon çekirdeksiz seçme Keten tohumu (Bufloli=Dol&r)... Mlnneupolls ...................
Kalay (Llbrosi=ScnO ........
Levha-teneko (100 libre dolar)
Dün Eski kur
267 5/8 268 -
242 7/8 245.-
31.67 81.07
32.28 32.17
32.32 32.19
—> 30.32
68/60 66.—
22.— 28.—
22.50 21.—
36.— 36.—
40.— 42.—
U 1/4 11 V4
3.75 3.80
8.80 3.80
78 — 74.50
7.80 7.30
Londra Borsası
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK:
a) %50 randımanlı kabuklu tombul
b) îç ®ıra kontrollü
• ••
• ••
88.— 171.—
Ş2.-
170.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday aort ...
Arpa ..........
32.—
31.— 21/21.50
3L-
30.—
Keten tohumu (Tonu=Storllng) Bombay Kalküta l’cr fıstığı Hindistan 68.— 67v- 65.— 67.— (H3/4
Bradford Piyasası
Tiftik iyi mal (Llbrcsi=I>cnt) — 34.—Nom
„ Sıra malı .. «m . — 80.— ..
Ytln Anadolu „ .« — 20/21 20/21 ..
„ Trakya M u 18/31 18/81
İskenderiye Borsası
80.85
80.75
Pamuk (Kantan=Tallan ......
Ashmounl Kısa olyaflı F/G. Karnalc Uzun elyaftı F/G.
(•) Gününde Borsada muanıelesıtcscU edilmemiş tahvilât vo eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Sayfa 6
YENİ İSTANBUL
1 U .14 U I 4, av-»'/
StYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL günlük gazete
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ÇİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden: Mithat PERİN
» Basıldığı >*er :
YENt İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
(r
€. G. D. T.
LÜBNAN HfiVAYOLIRBININ
ISTA NB UL-B E YR UT
Seferleri 29 - 3 - 1950 tarihinden itibaren tekrar başlayacaktır. HER ÇARŞAMBA GÜNÜ


Suat 10.80
” 14.—
Yeşllköpden hareket : Bc^Tiıt’a varış ‘
Her türlü malûmat için
AIR FRANGE
Taksim Cumhuriyet Meydanı No. 1 Tel.: 49134
ve bütün seyahat acenteleri


Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları fl. Ş İdare Meclisinden:




Sosyetemiz hissedarları fevkalâde umumi heyeti 7-Nisan-1050 tarihine müsadif cuma günü saat 15 de İstanbul Galata Perşembepazannda, Samur sokağında İş Hanının birinci katında toplanacaktır.
Sayın hissedarların toplantıda hazır bulunmalarını rica ede-
TAKSİTLE
FİZ.
Esas Mukavelenamenin 53 üncü maddesi mucibince, tenin 100 hissesine sahip olan her hissedar bir rey sahibi toplantıda bulunmak hakkını haizdir.
Bu toplantıda bulunarak rey haklarını kullanmak
Sosye-olarak
Peşin ve yüzde vermeden
KARDEŞLER’den
Her nevi kundura, Çanta, Tuhafiye, Manifatura, Pardesü, Şapka ve Bebe takımları temin edilir.
_______ Çarşıkapı. Tramvay durağı karşısı. _
ESKİŞEHİR FELÂKETZEDELERİ MENFAATİNE
SARAY’da
BÜYÜK GALA GECESİ 20 Mart Pazartesi saat 21 de (İstanbul Matbuatının himayesi altında tertiplenmiş salon, Sinema Müdürlüğü tarafından meccanen tahsis edilmiştir.) PROGRAM
1
a)
b)
c)
d)
2
3
4
• )
6
(Takdim eden : Necdet Mahfil
Taksim Belediye Gazinosu artistleri
Duo Gurumaly
Trio de Moreno
Lilly Keııtnıen

Köse Avril

a
Bisikleti© cambazlık İspanyol müzik atraksiyonu Viyolonist (Piyano refakati : Fritz Kerten) Fransız şarkıları yıldızı (F. Kerten Orkestrasiyle) ve AYLA KARACA :
TEVHÎD BÎLGE
HAVA - CIVA Operetinden skeçler Manyatakis ve Belinda Meşhur şarkıcılar Sklavanus : Atinadan yeni gelen Çigan şar kılan kıralı (Semiramis Gazinosu orkestrası refakatiyle)
• Muammer Karaca ve Güzin : Operet parçalan Güzin Özipek ve Muzaffer Hepgüler : SKEÇLER ve BALET
Davetiyeler S A R AY gişelerindedir. --------
istiyen hissedarların, gerek asaleten ve gerek vekâleten hâmil oldukları hisse senetlerini içtima gününden bir hafta evvel Sosyete merkezine tevdi etmeleri ve giriş kartı almaları lâzımdır.
FEVKALADE UMUMİ HEYET TOPLANTISI GÜNDEM t
1 — Sosyetemiz sermayesinin 7.000.000 liraya iblâğı ve tezyidi sermaye sebebiyle Esas Mukavelenamenin 7 nel maddesinin aşağıda yazılı şekilde tâdili.
ESKİ ŞEKİL
Madde 7 — Şirketin sermayesi beheri yilz Türk lirası kıymetinde 10.000 (on bin) hisseye münkasem bir milyon (1.000.000) Türk lirasından ibaret olup müessese tarafından tamamı deruhte ve dörtte biri tediye edilmiştir.
2 — Sosyetemiz Esas Mukavelenamesinin 40. 47 maddelerinin aşağıda yazılı şekillerde tâdili.
ESKİ ŞEKİL
Madde 40 — idare Meclisi reis ve âzalanna verilecek aylık bankalar ve devlet müesseseler! memurları aylıklarının tevhit ve teadülü hakkındaki 3659 sayılı kanunun üçüncü maddesi hükümlerine tevfikan îcra Vekilleri Heyetince tâyin olunur.
Madde 47 — Murakıplara verilecek aylıklar, bankalar ve devlet müesseseleri memurları aylıklarının tevhit ve teadülü hakkındaki kanunun üçüncü maddesinde yazılı hükümler dairesinde tesbıt olunur.
Madde 75 — Sosyetenin bir senelik muamelâtında elde e-dilecek gelirlerden bütün masraflarla amortisman bedelleri tenzil edildikten sonra kalacak safi kâr aşağıda gösterilen şekil ve nispetlerde sıra ile kısmen ihtiyat akçesine tefrik ve kısmen de tevzi edilecektir.
YENİ ŞEKİL
Madde 7 — Şirketin sermayesi beheri yüz Türk lirası kıymetinde 70.000 (yetmiş bini hisseye münkasenı yedi milyon» Türk ibarettir.
7.000.000 lirasından
ve 75 inci
„ YENİ ŞEKİL
Madde 40 — İdare Meclisi reis ve Azalan, miktarı umumi heyet tarafından takdir ve tesbit edilecek ücreti alırlar.
Madde 47 — Murakıplar U-mumi Heyetçe takdir ve tes-bit edilen ücreti alırlar.
Madde 75 — Sosyetenin bir senelik muamelâtından elde edilecek gelirlerden bütün masraflar ile amortisman bedelleri tenzil edildikten sonra kalacak safi kâr aşağıda gösterilen şekil ve nispetlerde sıra ile kısmen ihtiyat akçesine tefrik ve lecektir.

SERT SAKALA: 0.10/


KIHIANIHU


ELEKTRİKLİ ÇAMAŞIR MAKİNELERİ
ve ELEKTRİK SÜPÜRGELERİ En çok beğenilen DÜĞÜN HEDİYELERİDİR
Eıı güzel ilânlar


açılmıştır:
A)
B)
üncü maddesinde yazılı
İnci gününde 3ü yaşını
Müfettiş Yardımcılığı İmtihanı
Çalışma Bakanlığından:
Münhal bulunan 35 lira maaşlı Çalışma Bakanlığı Müfettiş Yardımcılıklan ile» İş Müfettişi Yardımcılıkları İçin aşağıdaki esaslar dahilinde müsabaka imtihanı
I — Aranılan şartlar:
Memurin Kanununun 4 vasıflan haiz olmak. 1950 yrlı ocak ayının 1 geçmemiş bulunmak.
Saghk durumu Iklım de&isikliklerine ve her nevi yolculuk güçlüklerine dayanmaya elverişli bulunmak.
Hiç bir suretle hürriyeti bağlayıcı bir ceza ile hükümlü bulunmamak.
Hukuk ve İktisat Fakülteleri, Siyasal Bilgiler ve Yüksek İktisat ve Ticaret Okullarından veya bunlara muadil yabancı okullardan mezun olmak. Yapılacak soruşturma neticesinde sicil ve seciyesi İtibariyle mesleğe alınmasına engel bir hali bulunmadığı anlaşılmak.
n — İmtihan şekil, tarihi, ve mevzuu:
Şekli: Ankara ve İstanbul’da yapılacak olan yazılı imtihanı kazanacak adaylar, Ankara’da sözlü imtihana d&vet Tarihi: Yazılı
başlanacaktır.
Mevzuu:
1
C)
Ç'
D)
E)
A)
B)
C)
2
edileceklerdir.
imtihana 2 mays 1950 tarihinde
M A T
hazırlanır
44996
kısmen de tevzi edl-
birlncı
birinci
r
da
A — akçesine
miktar olarak
% 5 kanunî ihtiyat birinci kısım olarak,
kadar bir meb-ihtiyat akçesi-
miktar ol ar Ak
ve C fıkralarına miktarlardan
A — % 5 kanuni ihtiyat akçesine birinci kısım olarak.
Malzcrne İst an bulda ve Malze-1.— Hra
GALATA TAHİR
5UN0E 3 KAŞE ALINABİLİP.
0
B — Bakiyenin % 5 i 3659 numaralı kanunun 13 üncü jpaddesinin C fıkrasındaki atfa istinaden 3460 sayılı kanunun 42 nci maddesi hükmü mucibince bir aylık istihkakları yekûnunu geçmemek üzere, ikramiye olarak Şirket U-mum Müdürlerine ve şirketin diğer memurlariyle müstahdemlerine,
E — Bakiyenin % 5 i bir aylık istihkakları yekûnunu geçmemek üzere ikramiye olaraK Şirket Umum Müdürüne ve Şirketin diğer memur ve müstahdemlerine.
C — A fıkrasındaki İhtiyat akçesi İlk kısım olarak tesbit edilen miktar lâğın ilâveten ne.
D — A, B, 1 göre aynlan sonra kalacak bakiyeden tediye edilmiş sermayenin % 6 sına tekabül edecek bir birinci temettü hissesi hissedarlara,
C — A fıkrasındaki ihtiyat akçesi ilk kısım olarak tesbit edilen miktar kadar bir meblâğın ilâveten ihtiyat akçesine,
D — A. B ve C fıkralarına göre ayrılan miktarlardan sonra kalacak bakiyeden tediye edilmiş sermayenin 6 sına tekabül edecek bir birinci temettü hissesi hissedarlara.
”Normal Hassas terazi” ve ”Normal Hektolitre” Satın Alınacak Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden :
1 — îş yerlerimizde kullanılan analiz terazileri ile hububat muayene âletlerinin (hektolitrelerin) hassasiyet derecelerini kontrole ve ayarlamaya mahsus birer adet “normal hassan terazi,, ve “normal hektolitre,, satın alınacaktır,
/Metlerin evsaf ve hususiyetlerini belirten şartlaşmalar, fotoğraflarla birlikte Ankara-da Genel Müdürlük Müdürlüğünden, Beşik taştaki Afyon me İşletmemizden
mukabilinde teinin edilebilir.
Bu âletlerin yerli olarak ya-pılsmıvacağı anlaşıldığından dış memleketlerde benzeri hassas âletlerin imâlinde İhtisas ve şöhret kazanmış fabrikalardan şartlaşma esaslarına uygun şekilde getirtilecek teklif-lorin en geç 1-5-1950 tarihine kadar Genel Müdürlük Malzeme Müdürlüğüne veya belirli tarihte aynı adreste bulunmak üzere postalanması lüzumu ilân olunur.
Ofis. 2190 sayılı kanuna tâbi olmadığından siparişi dilediğine verip vermemekte serbesttir. (3241)


E — D fıkrasındaki temettü hissesinin tefrikinden sonra kalacak bakiye, kâr hissesi olarak yine senetleri sahiplerine, flh. umumi heyet ikinci kâr hissesinin veya bir kısmı tevzi
fevkalâde ihtiyat akçesi nâmı altında ayrıca tefrik edilebilir.
ikinci hisse maama-karariyle tamamı edilmeyip
E — D fıkrasındaki temettü hissesinin tefrikinden sonra kalacak bakiye, ikinci kâr hissesi olarak yine hisse senetleri sahiplerine, moanıa-fih umumi heyet karariyle I* kinci kâr hissesinin tamamı veya bir kısmı tevzi edilmeyip fevkalâde İhtiyat akçesi nâmı altında ayrıca tefrik edilebilir.

DfMOKUAT PARTİ ISTA PİYANGOSU
7 MAYISTA ÇEKİLİYOR
— Çalışma, İş Kanunu, tül. Umumi Hıfzısıhha. Türkiye’de Türk vatandaşlarına lAhBİjı edilen sanat ve hizmetler. Ulusal Bayram ve genel tatiller, Dernekler. Milli Korunma, Kçi ve işveren Sendikaları Kanunlân. Sonyal bilgiler
Sosyal sigoriular (ihtiyarlık Sigortası Kanunu, İş Kasaları vo Meslek Ha^taiıkları ve Analık Sigortalan Kanunu.)
Ekonomi:
ÎHtlhsal, tedavül. luKisam ve iütihLTk Odhiw|eri. Doktrinler.
t eletme Ekonomusl.
Hukuk:
l(lare Hukuku (Vilayetler IdarrJt ıMııu(-4* Memurin Muhrıkemnl Kanunları Çalışma Bakunlı-Kuruluş ve Görevleri hakkında Kanun.
gortaları Kanunu ve Kuruluş ve Görevleri neJ bilgiler, j Ceza Hukuku ı.Ueaa liftin» taşıyan devlet idareni suçlar ve mtu «•*1 bildiler. ı
Ceza Muhakemeleri UaiilU Kunuhu »kauuııun vu-zıfe ve Kslııhlvrt bahlalerl ile tahkikat usullerine müteallik hukıımiert hakkında »reneı but iler » Mr.lrül Hukuk ı.M*'»ien1 Kanunun Baş1 ıtİM» *’e Burçlar Kanununun umumi hükuınlcrr « nt hizmet kefnleı akitleri ve nıııruru ^nnuın nukumle-rı hkklund» hllulter »
Maliye ve Muhasebe ıBüt'.r lan üzerinde genel bilgileri işleri Türkıyenin tabii iktisadi ve sı ile Türkiyeçle çalışma hayatının Yabancı dil, İngilizce. Fransızca
(Deflet lisan sınavını kazanmış ulanlar yabancı dilden imtihana tâbi tutulmazlar. Bu imtihanın neticesi diğer derslerin numaralarındaki eşitlik halinde, tercih sebebidir.) bakımından her iki müfettiş yardımcılığı (ıra-crözetitecck farklar:
Q)
bı c)
a> b) C)
3
ar
Öl
C)
c
İş Mahkemeleri Kanunu ile Hafta Ta-
Î5Ç1 31-îş ve işçi Bulma Kurumu hakkındnkı kanuna Hah ue-
Kuııufiuuun ‘'EâBîOhr oaş-kitabı ür llcıncl Urtsbından ri» işlenen
..e-
birinci
ve âmmenin itimadı alevli» ulovınndck» cürümlere mtırmlilk
4
5
A
Ve genel
vM»g.» Konu-
muhasebe
beşeri
(»gı ıfi a-rölünüşü. e.tmıınca.
IH _ Tâyin tında
Ai Kazandıkları numaraların vasatisi 6.66 dan aşağı olmıyanlıırdan. birinci ve ikinciliği ihraz edenler Çalışma Bakanlığı Müfettiş Yardımcılığına tayin edilecekler ve bu husustaki tüzük gereğince, muayyen müddetin hitamında ehliyet imtihanına ’ tâbi tutulacaklardır. Bu ehliyet imtihanını kazandıkları takdirde Bakanlık Müfettişliğine tâyinleri yapılacak ve kendileri Çalışma Bakanlıkları dinde staj yapmak üzere, bir yıl müddetle bancı memleketlere gönderileceklerdir.
B) Muvaffakıvet dereceleri İtibariyle, Bakanlık fettlş Yardımcılıklarına tâyin olun anı ıyanla rdan
arzu edenler, numaralarının vasatisi 5 den aşağı olmamak partiyle derece sıralan itibariyle, İş Müfettiş Yardımcılıklarına atanacaklardır.
Bunlardan terfi sürelerinin sonunda müfettişliğe tâyin edilecek olanlar, dörder aylık müddetlerle mesleki görgülerini artırmak üzere yabancı memleketlere gönderileceklerdir.
— înılilinim girmek istiyeııler 10 nisan 1950 tarihine kadar Çalışma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığına bir dilekçe İle müracaat ederek imtihana hangi vilâyette (Ankara - İstanbul) iştirak edeceklerini bildirecekler aşağıdaki belgeleri göndereceklerdir. Nüfus cüzdanının asil veya tasdikli sureti. Kendi el yazısı ile hal tercümesi. Askerliğini yaptığı veya İmtihan ren bir sene ertelenmiş olduğunu Diplomasının aslı veyç usulen sureti.
6 adet Sağlam duguna nacak sıhhi heyet raporu.
Her hususta daha fazla malûmat. Çalışma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığından alınabilir. (2702)
nei’
ya-
MU-
ve
X)
B)
C)
D)
E)
F)
tarihinden Itl-gösterir belge, tasdik edilmiş
6x9 eb'adında fotoğraf,
ve yolculuk zahmetlerine
dair tam teşekküllü bir hastahaneden alı
mütehammil ol-
50 ADET OTOBÜS MUBAYAASI EKSİLTMESİ TEHİR EDÎLMÎŞTİR
İ. E. T. T. İşletmelerinden:
Satın alınacak 50 adet otobüs için tekliflerin kabulü 1-5-950 tarihine tâlik edildiği ilân olunur. (3152)
u
Bol A,B, C, D, Vitaminleri ve diğer kıy metleri le JDeram JDomates Sagu ÇocMınn, sîzin faya t slyortamzdır.
11. Millet Har» Keraktiy Tol.ı 4 1595
İP Mart lÛöl)
— Y E N t t S T A N R H L —
Sayfa T
İstaııbııldaıı
Parise
uçakla 12 saatte
Paris, Mart — İstanbııldan gelen uçak, her pazartesi saat 2O,3Oda Orly hava meydanına iner. Bu akşamlarda. "İnvaJides.. hava istasyonuna yolcu taşıvan hususi otomobiller ve taksilerde, ailelerini veya dostlarını karşılamaya gelen Tilrklere rastla-
TUT. a .. ü- a.
Evvelce Versailles elektrikli tren hattının nihaî ucunda bulunan bir gar iken Air France’ın hava istasyonu yapılan bina, büyük bir mimar tarafından yeni vazifesine göre tanzim ve rnodernize edilmiştir. Bu istasyon. bir meydanın alt başında o-lup. III. Alexandre Köprüsünün yakınında ve Dışişleri Bakanlığı binasının garp kanadının karşısındaaır. Geniş holü hemen tamamen hareket kısmına ayrılmıştır. Açık meşe renginde tezgâhların arkasında duran sevimli memurlar, dünyanın her tarafı için bilet satarlar. Tarife levhaları, herkesi harikulâde uçuşlara dâ-vet etmektedir: Ne'v-York a, Rio de Janeiro’ya, Cezayire, Dakar’a, Bağdadi Saygon’a vesaireye...
Paristen Orly’ye kadar otobüslerle gidilir. Kumpanya, yolcuların ailelerine de otobüse binmek müsaadesi vermektedir. Ben de röportaj yapan bir gazeteci olarak aynı otobüse bindim. Bıı otobüs New-York’a gidecek olan yolcuları taşıyordu.
Topladığım malûmata göre, ilk defa 23 ocak 1921 de Fransız-Rumen kumpanyası, bir Paris-Viyana-Bııda-peşte-îstanbul hava seferi tecrübesi yapmış. 15 eylül 1922 de Paris-Bük-reş-İstanbul hattı için yeni bir tecrübe yapılmış. 20 eylül 1925 de bir üçüncü seyahat tertip edilmiş ve bu defa giderken Tahrandan geçilmiş ve Atina üzerinden dönülmüş. Niha
yet 1933 de Air France kumpanyası ticaret maksadiyle seferler tesis etmiş. Bu seyahat, Paristen BUkreşe ve Bükreşten İstanbula olmak üzere iki merhalede yapılıyormuş. Seferler üç sene muntazam şekilde tertip e-dılmış, fakat 1936 da inkıtaa uğramış.
Ancak 1947 de, harp âfeti bittikten sonra yeni bir hat üzerinden ve Paris - Marsilya - Roma - Atina -İstanbul - Ankara yoliyle her hafta gidiş, geliş olarak muntazam seferler yapılmaya başlanmış. İlk kullanılan uçaklar DC3 tipinde ve 21 kişiliktir.
Aralık 1947 den itibaren uçaklar İstanbulda durmaktadır ve Marsilya merhalesi lâğvedilin iştir. Nisan 1948 de, DC3 lerin yerine 33 kişüık Langııedoc uçakları, daha sonra da 40 kişilik DC4 uçakları kullanılmaya başlanmıştır ki, hâlâ seferler bunlarla yapılmaktadır.
Douglas DC4 uçakları. Amerikan endüstrisinin şaheserleridir ve bunlara “Göklerin Hâkimi,, ismi verilmiştir. Bu uçaklar, son harpte Müttefik ordularının iaşe ve teçhizatını temin etmiş olan aynı İsimdeki askeri uçaklara göre İmâl edilmişlerdir. 1450 beygir kuvvetinde 4 mo-törle hareket eden bu uçaklar saatte 420 kilometre süratle gitmekte ve sefer esnasında vasati 350 kilometre ile uçmaktadır. Kanat genişlikleri 35 metre 80 aantim, boyu ise 28 metre 60 iantimdir.
Gövdesi içinde dört sıra üzerine dizilmiş 44 koltuk vardır. Hava ter-1


tibatı yaz ve kış için mûtedii hale konmuş ve kabineler gürültüden mükemmel surette korunmuştur. Mürettebatı bir pilot, bir pilot muavini, bir tayfa, bir telsizci ve bir makinistten müteşekkildir. Uçakta bir kadın ve bir erkek kamarot hizmet etmektedir.

İstanbul-Parıs yolculuğu tam 12 saat sürmekte olup sabah 8.30 da hareket edilmekte, akşam 20.30 da Parise varılmaktadır. Bu seyahat, kışın hemen hemen tamamen aydınlıkta. yazın ise büsbütün gündüz vakti yapıldığı için bilhassa zevklidir. Paristen İstanbula yolculuk ise, kısmen gece yapılmakta olup cumartesi gece yarısından sonra saat 1 de Orly’den hareket edilip pazar saat 11,15 de Yeşilköy hava meydanına inilmektedir. Seyahat ücreti o-larak, yalnız gidiş için 435 Türk II-rası. gidiş geliş için 785 Türk lirası ödenmektedir. İki yaşına kadar olan çocuklara % 10. 2-12 yaş arasında-kilere % 50 tenzilât yapılmaktadır.

Orly’ye vardığımız zaman saat takriben 20 idi. Hava meydanı, bin lâmbanın altında ışıl ışıl parlıyordu. Geniş sahanın üzerinde şiddetli ve dondurucu bir rüzgâr esiyordu. Hareket kısmında muazzam bir uçak, bizim otobüsle gelen ve şimdi gümrük muayenesine giren 13 tane Atlantik ötesi yolcuyu beklerken, büyük gürültü İle motörünü işletiyordu.'
Yanımdaki Türk misafirle birlikte muvasalat sahasına doğru yürüdük. Orada, projektörlerin ışığı altında, bagajları götürecek olan ve müteharrik merdiveni taşıyan arabalar
toplanmış bulunuyor.
Az sonra, simsiyah gökün sükûtunu bozan bir motör gürültüsü gitgide daha vazıh şekilde duyulmaya başladı. Onu henüz farketmıştik ki, birdenbire büyük bir uğultu halini aldı. Ve hemen, dört motöründen ikisini ağır ağır işleterek sahanın üz* rinde kayan dev gibi bir gece kele beği halindeki Douglas uçağının bize doğru yaklaştığını gördük. Işıklı pencereleri, projektörler altında büsbütün yepyeni görünen gümüş ren-gindeki gövdesi ile uçağı temaşa etmek hakikaten zevkli idi.

intihalarını anlatmasını ııca ettiğim bir Türk bayana bazı sualler sordum. Kendisine, antika ticareti yapan bir Fransız kadın arkadaşı refakat ediyordu. Bu Parisli antikacı kadın, bir aydan beri iş için Tür-kiyede bulunuyormuş. Türk bayan bana:
— Fevkalâde bir seyahat yaptık, dedi. Hareketimiz esnasında uçak tamamen dolu idi. Fakat yolculardan yirmi kadarını Atinada bıraktık. Diğer sekizi de Romada indi, yerine oradan yalnız bir yolcu bindi.
— İntihalarınız?..
— Seyahat bende nefis bir hâtıra bıraktı. Bir hayal dünyasını andıran manzaraları temaşa etmeye imkân buldum. Evyelâ, üzerinde kırmızı renkte adacıklar bulunan Marmara denizini, sonra incir ağaçlariyle çevrili Manyas gölünü, yasak bölge olmasına rağmen uzaktan görebildiğimiz Çanakkaleyi, Midilli Adabını, E
ge denizini, Yunanistan adalarını ve kanallarını geçerek Maraton'a ve nihayet Atinaya geldik. Etrafı ballar ve zeytin ağaçlariyle çevrili Ak-rapol harabeleri göründü.
Parisli antika meraklısı kadın söze karıştı.
— İstanbuldan hareketimizden biraz sonra bize güzel bir kahvaltı verildi. Bir saat kaldığımız Atlnada ise, mükemmel ve mükellef bir öğle yemeği yedik. Ben biraz oburumdur. Ve itiraf edeyim ki, manzaraların nefasetinden sonra bu yemekler de beni büsbütün tatmin etti.
Cevap verdim:
— Sizi tenkid edemem, Çünkü bütün Fronsızlar az çok boğazlarına düşkündür. Yine seyahatinizi anlatınız.
Türk bayan devam etti: •
— İkinci merhale de, güzellik bakımından birincisi kadar zengindi. Düşünün bir kere: Korfu, Otrante Kanalı, bir körfezin nihayetindeki Brendlzi, Bari, Ariano, Bencvent Ovası, Cassin Tepesi. aksUadalariy-le meşhur Volsçue’ler, nihayet Ca-panie, La ti um ve Roma... Çayırların ve tarlaların birbirine karıştığı hu-hutsuz bir vâdinin ucunda birdenbire görülen Roma.
— Orada ne kadar kaldınız?
— Yine bir saat... Tabii vakti hava meydanında geçirdik. Bereket versin, ben o güzel ve ebedi şehri daha evvelden tanıyordum, Geçen sene orada İki ay kaldım.
Türk kadın seyyaha sordum:
— Peki Romadan Parise son merhale?..
— Ancak dört saat sürüyor, ltal-
Blr Fransız yolcu tayyaresi çimdi dünyanın en mükemmel meydanla nndan biri olan Paris hava meydanında.
yan sahillerini Bracciano’da terket-tlk. Elbe Adasının yakınından geçtik ve hemen biraz sonra Korsika’yı gördük. Vahşi kayalıkların arasında portakal ve limon bahçelerinin yeşil lekelerinin serpildlği bu zarif adayı geçince tekrar denizle karşılaştık. Akdenizin, hiç bir tabloda ifade edilmesine imkân olmıvan o eşsiz maviliği etrafımızı sardı. Nihayet Fransa Üzerine vardık. Provence m üzerinden uçarken hava artık karanyoi-du. Seyahatimizin bundan sonraki son kısmı karanlıkta geçti. Titrek birer ışık yığını halindeki şehirleri tefrik etmeye İmkân yoktu. Ancak etrafım çeviren geniş hâlelerle Paris, kendini belli ediyor. Bundan sonra da. artık seyahatin sona erdiğini anlamak için saate bakmak kâfidir. Zaten bu sırada, gökü yalıyan seyyar ışıkların, Orly meydanının büyük fenerlerine ait olduğunu anlamıştık.

Türk seyyahı bayana, ancak sanatkâr ruhlu bir kimsenin başarabileceği kadar güzel olan canlı tasvirleri için teşekkürlerimi ifade ederek şunları söyledim:
— Havalarda seyahatle geçen bu gününüzü o kadar güzel anlattınız ki, sanki ben de bu sabah Boğaziçi sahillerini terketmişim gibi bir hisse kapıldım. Belki de bir gün hakikaten İstanbula gideceğim. Air France sayesinde şimdi bunu yapmak o kadar kolay kl...
Olivier Guyoıı
Panayır : 3
İlme saygı
Yazan : Fâzıl Ahmet AYKAÇ
— Ankaradaki Dil Fakültesinin kapısı üzerinde şu cümle görülüyor. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. Atatürk.,. Çok temenni ederim; gerek o fakülte ile kardeşlerinin, gerek onun gibi bilgi mâbetlcrinin alın yazısındaki ilk satır, dalma o cümle olsun. Ancak şimdiden itiraf edeyim; bilgiye saygı mefhumunun bizde yıkılmaz bir iman umdesi mahiyetini aldığını henüz bilmiyorum! Ne dersiniz?
— Ben de sizin fikrintzdeyLm. timi, günlük arzularımızın yalancı şahitliğinde kullanmaktan Azat etmek elbette büyük şeydir. Ve onu kendi emrimiz altında bir hizmetçi saymayıp bilâkis hareketlerimizi ilmin düsturlarına göre ayarlamak fikrini destekleyişimiz elbette medeni bir İlerleme sayılmalı.
— Şüphe etmiyorum: böyle oır saygı, böyle bir şuur, gerçekleşirse kafalarımız bir çok hurafenin prangasından kurtulmuş olur. Fakat birinci şart samimiyet. Zira böyle olmayınca. zihnimizi falan zincirden çözdük sanırken, kanaatlerimizi yem bîr takım kelepçelere geçirmiş olacağız. Meşrutiyet ilân edildiği tarihten beri ben epeyce ilmi heyetin çalışmalarına katılmış bulundum. Bunların bir iki tanesi hakikaten ciddi İdi. Fakat haylisinde de şunu gördüm: Biz, “Bilim,,... önünde eğilmezdik;
* isterdik ki “ilim,, bizim entrikalarımız karşısında perende atmaya mecbur olsun! O sebeple hem kendimiz küçülürdük, hem de hiç suçu olmıyan zavallı ilmi bedbaht ederdik!,.
— Dikkatimi çeken tuhaf bir şey dalıa var. Biz bu ilim heyetlerini, şimdi bir dediği iki olmaz, her sözü hakikatin tek tercümanı birer he-yulâi varlık suretinde göstermek hevesine kapılıyoruz ve “bilim,, “ilim,, filân derken yeni bir ‘Asri softalık,, zihniyeti — hattâ taassubu! — ortalığı sarmaya başlıyor! Hakikati görmekten korkmamak, sonra görmeye kaadir olmak, ondan sonra da söylemeye cesaret etmek!.. Açıkça söylemeli ki bunlar dile kolay §ey-ler!!..
— Gazeteci arkadaşlarla çok defa çekişme durumunda bulunmama rağmen ben bu dâvada gerek onları, gerek (profesyoneli politikacıları az sorumlu görüyorum. Çünkü asırlar boyunca medreselerinin, fetvahanesinin, darülfünununun filân bile ilim sadakati pek gösteremediği bir muhitte havadis komisyonculuğu, yahut siyaset simsarlığı eden kimseler, niçin daha derin bir İlim ve felsete sevgisine mâlik olsunlar?. Bunu beklemeye hak yok. Sonra, acele yazmaya, ister istemez çabuk hüküm vermeye mecbur kalemler, tablînır ki, daha sık hataya düşmek talihsizliği İçindedirler. Bunu da teslim etmeli!
— Meşhur (Dlderot) nun sözünü hatırlamaz mısın? O büyük adam şöyle dermiş: “Benden hakikati aramamı İ8tiyebilİrsiniz; fakat onu oe-hemehal bulmamı emretmeye hakkınız yoktur!,,.
— Geçenlerde bir İsviçre gazetesi, bu alanda pek nükteli bir söz sarfet-ti. Dedi kl “İnsanların yalnız doğruyu bıılmak vazifesi değil, hata edebilmek, yanlış düşünmek hakkı da mevcut olduğunu kabul etmek gerek!,,
— Gayet doğru! Mademki (Hak ve batıl) fikri, bu fikir için tartışanların şahsına ve zamana göre bir çok değişimlere uğruyor...
— Zaten (Beşer Hukuku) ÜAnnn-meleri de her gün genişleyip durmuyor mu? Şu halde onların kadrosuna, insanların hala etmek hakkı da neden bir delik bulup girmesin?!.
— Bence hiç bir (mahzur! yon. Hattâ, böyle bir hareketi. (İlme saygı4 mefhumunun en gerçek icaplarından sayarım!
Zeplinler gene sahneye çıkıyor
Zeplinlerin en büyük mahzuru, uçuş kabiliyetini temin eden hidrojen bombasının yangın
tehlikesine sebebiyet vermesi idi.
Şimdi ise, helium gazı ile uçan zeplinler yapılacaktır
XX nel asrın başlangıcında ve bilhassa Birinci Cihan Harbi sırasında Zeplinler, havacılık âleminde büyük bir yer İşgal ediyordu.
Bir mekik şeklinde, uzun ve oldukça hantal olan Zeplinler, on sekizinci asır sonlarından beri malûm olan Mongolfler balonundan inkişaf ettirilmiştir.
1852 de Fransız mucitlerinden Gif-fard, 250 kg. ağırlığında bir buhar makinesini bir balona takarak, rüzgârsız havada, oldukça uzağa uçmaya muvaffak olmuştur.
Motör makinelerinin gelişmesi, “kabili sevk balon” inşaatında da yeni terakkilere sebep olmuş ve Alman asilzadelerinden Kont Zeppelin 1900 da, sabit çerçeveli ilk büyük Zeplini inşa idebilmiştlr.
Takriben 130 m. boyundaki ilk Zeplin, 10.000 metreküp hacımda idi. Çerçevesi alüminyumdan ve kaplaması husus! kumaştan olan Zeplin, 16 gaz bölriıcsine taksim edilmişti. Zeplin, bu bölmelere doldurulan hidrojen gaziyle havalanıyor ve benzin motö-leriyle sevkediliyordu. Zeplinin altında. motörlere ve mürettebata mahsus kompartımanlar “asılı” idi.
Zeplinler, yalnız Almanyada inşa edilmekte idi. Birinci Cihan Harbinde, Almanya 88 Zeplin inşa ederek İngiltereye hava hücumları yaptı.
Harp sırasında avcı uçaklarının inkişafı, Zeplinlerin harekâtına mâni olunca, harpten sonra, hava kuvvetleri, Zeplini silâh olarak kullanmaktan vazgeçtiler. Buna mukabil gittikçe inkişaf eden hava nakliyatında, Almanların “LZ 127” adındaki Zeplini bir hayli hizmet etmiştir.
Zeplinlerin büyük mahzuru, uçuş kabiliyetini temin eden hidrojen ga-
Bir Zeplin balonu.
zınm, yangın tehlikesine sebebiyet vermesi idi. Bu yüzden Almanların inşa ettikleri, dünyanın en büyük Zeplini, 6 mayıs 1937 de Amerikada Lachurst hava meydanında yanmış ve çok can kaybına sebep olmuştur. Zeplinleri, yanmayan helium gazı ile de uçurmaya imkân varsa da, helium yalnız Amerikada bulunduğundan, başka memleketler, maliyeti çok yüksek olan bu gazdan, Zeplin seyrüseferinde İstifade edememişler ve bu yüzden hava nakliyatında, bu tip vasıtalardan vazgeçilmiştir.
Halbuki, Zeplinler, uçaklardan da-
l’cni Zeplini!) yokıı salonları.
Yeni Zeplin saatte 145 km. NÜratle 288 turisti 200 dolara New-Yurk’tan Londraya 40 »aatte götürecektir.
Biraz da mizah:
HASİS
İSKOÇ YALI
Iskoçyahlar, hasislikleriyle meşhurdur. En ufak bir para için uzun uzun düşünür ve harcamak hususunda bir türlü karar veremezler. Zekâlarım en ziyade para kazanmak için değil do, paralarını cimrice harcamak İçin kullanırlar. Bir lskoç-
Meşhur Zeplin mu hrndlul Dr. Hur» Eckener. Kont Zep pelinin vaktiyle eıı büyük muarızı İdi Zeplinin vefatındar sonra bunun yorul maz bir müdafii ol muştur. Almanya da Zeplin Inşasınıı imkânsızlığı karşı sında, Ameri kadit Good Year Alrcrafl Corporation ile te^ rlid mesai etmiştir.
ha yavaş ve hantal oldukları halde, gerek taşıma kabütiyetlerinin, gerekse de uçuş sahalarının, daha büyük olması dolayısiyle, nakliyatı daha ucuza mal edebilmektedir.
Bunu nazarı itibara alan Good Year Aircraft Corporation, meşhur
Alman Zeplin mühendisi Dr. Hugo Eckener ile işbirliği yaparak, helium gazı ile uçacak yeni Zeplinler İnşasına karar vermiştir.
315 metre boyunda, 47 metre kut
Zeplinin dahilî tertibatı.
runda ve takriben 283,000 metreküp hacmindeki bu zeplinler 6300 beygir kuvvetinde beş motörle, saatte 145 km. sürat yapacak ve 11300 km. u-
yalı bir gün bir bostana gitmiş, taze bir hıyar almak istemiş. Bostanda hiyar fideîeri arasında gösterdiği hıyarlar için bahçıvan kimisine 20 kuruş, kimisine 15 kuruş, kimisine de 10 kuruş istemiş. Bunlar, îskoçyalıyo
çuş sahasına malik bulunacaklardır.
Zeplinler Üç tipte yapılacaktır. Birinci tip lüks yolcular İçindir. Bütün konforla mücehhez olan bu tipte 112 yolcu seyahat edebilecek ve New-York - Londra navlunu 415 dolar o-lacaktır.
İkinci tip daha basit olacak, yolcular, portatif yataklarda yatacak ve her seferde 232 yolcu taşınacaktır. New-York - Londra navlunu, bu tipte 200 dolardır.
Üçüncü tip, turistlere mahsustur. 288 yolcu, koltuklarında uyuyacak ve New-York’tan Londraya kadar yalnız 160 dolar ödenecektir.
Zeplinler, New-York - Londra arasını takriben 40 saatte geçeceklerine göre, çok ucuz olan navlunlariyle uçak seferlerine oldukça rekabet etmeleri muhtemeldir.
Yeni Zeplinlerin hava nakliyatında, oldukça mühim yeniliklere ve ilerlemelere sebep olacaklarına muhakkak nazariyle bakılabilir.
pahalı gelmiş. Daha çiçekten y«.ui çıkmış, en ufak bir salatalığı göstererek fiyatını sormuş. 1 kuruş oldu-’unu duyar duymaz. “Eh. demiş, bulu alırım. Parasını sana şimdi öde-eceğim; iki hafta sonra gelip hıyan lirim...”
BLGVN 1Ç1K Mt ZFLLER
İSTANBUL
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OYDUĞUMUZ H
Atatürk inkılâp MUzesi 10-12.14-17 Aymıoha (Tel, 21T50) 10-16. Arkeoloji: 13-16.
Eski >ıırl( Ederleri Şubesi : (Tol. 21682) 10-12.
Türk ve itlârn Eterleri: 13.30-16.30.
Ilolniubulıço Deniz (Iclf.
812841 9-18.
Belediye Mü/etl: 10-12. 14-17.
Tevfllc Fikret Aelyan Müzeni : 10-12. 14-17
tZMtR ■
Arkeoloji Müzeni (33241 9-12.13.30-17
T i Y A T R O L AR
Si ANBİJL
TİYATKULAKI
DIMM Kîh.Mf (4215T) Günüiu 13 30 da, gece 20.30 (İu Katil.
KOMEDİ KISMI: Günılıu 16.30 •la, e 20./U» dıı K/ıumiar Tor-zlhıtne-U.
MI AMMMi K AICA( A
Tİ: Matine 15 to. Goce 20.30 da Oıiınnn Biken
YENİ 8EH OPEltâm: Matine U t.o. Gaco 20.45 to TSvvel Zaman İçinde
TAKMİM MELEDİ YE l'A t HIM : (Telf H2004) Parlull Şantöı Rose A vrıl
KOSAH l'Uho.Nl; Heı ak cam. Yunan gnntOzıı ZOZO,
ANKARA
Bl Yİ K TİYATltO: 16 te. KÖylU Xftrrııınij — Pzılyaço. Suat 20 Fcer Gyni.
Ki CI K TİYATRO (11160) Maat; 20 de 1 - riünvn Gozlyle. 2 — Tüccıır
ÇOC> K lllATKObl UU08) — 11 de. Keloğlan.
İZMİR
ŞElItK TİYA1KOSV Oyuncu t Komedi)
SİNE M A LA R
itEYUĞEU I İME'I »
AKIN ıW>7IK.ı 1 — çingene Baron 2 — Knlbimo Doğmuştu ATLAS 140830) Vatan Hamı AT.KAZAIl (42562) Batışın Şoytuı» Aft (11301» Zııfcıc Dofcru ELIIAMKA ( 133061 Vatan Kurta ran Aslan.
İNCİ (85395) ijehzudo Aznıı
İPEK (44280ı DUşmıtn Kardeşler.
LALE (43595) VhUlo Kurtaran Aahın
MELEK 140868) Genç K.IB Kalbı SARA! (11059) Kınlın Gelindi ftl'ATPARK (83113ı l Kocam rildürmodl 2 Ölümden Firar
81 M ER ( 42mö1 ) Şehaade Azmi BARK ı 1038ü» Üvey Babıı (yerli), blK (43720) 1 • Toeun Paşa. 2 -Kerimin Çilesi.
TAKSİM (431011 Bir FifTin» Geresi
TAS; ı Yaban Gülü 2 - Kan lı Buse
YENİ (84137) i AşK Ve Mllfttll 2 - Allatılan Tehlike
ÜNAL (10300) i — Tarzan urmarı* lar Aslanı. - Eekı Eglencoler
YILDIZ (42847) Ahret Yolcuları
ISTAN MIH
ALEMDAR 123683) - Ncmihihçi Amerikada 2 - GtlııahkAr B» bıı.
AİSL (21917) A — Asil Kurdur.
- Karo Uk
AZAK (23542) i L ülruu 2 — Balıkçının Scvgillfll,
ÇEMHERLITAS (22513) Üvey Baba.
FERAH umurunla Doğru
HALK (21901) 1 — Damgalı Ganga* ter 2 — Yedi Donla Galipleri
ISTANIM L (22367) 1 ~~ Yursan Ormanlar Aralanı. 2 — tu.lldl Sürprlzlrr
KISME'I (21804) 1 Haçlı Solor-lerl 2 - At Cambazları
MARMARA (23860) ı Gönülden Şenler 2 - Altın Kelepçe
MİLLİ 122062) 1 Günahkar Baba 2 - NrHİmnçi Amerikada
TVRAN (22127) I Balıkçının Sevgilili. 2 Tulea
YENİ (Bakırköy 10-126) ı Yu van (Arap filmiı ? - îhtira»-Kurbanları
KADIKOÎ CİHEII
IIALE (60112) 1 - Fedailer Kaleni. 2 - Aptal Aşık
OPERA (00821) ı IdttkhU Fedaileri* 2 — Meçhul Arkudag.
SİRE1YA (00682) I Mont(
Kriatu 2 Cnauelar Savaşı
l ELDI.gIRMEM 1 - Bir Yanar» Cl. 2 — Kanatlardan Türbe
ANKARA
ANKARA Arjl( Adam
Bl VI h Batima
( I BE( I Saydım ıTurkçc). PARK i Doğru (yeril).
LLl's Hava bada luailvul.
bl.Mhiı ı âİMMkvll dUvKlhiın Intlkaım. 2 - Şeytanın Ponçcni Sl’S IJçurüma dogrtı YENİ Uçuruma «Intfru
İZMİR
ELHA.MRA* Harrov Kumarbazı LALE, i Yanlış Numara 2 -Sporun Zafarl.
TAN. 1 - Yanlış Numara, z — Sporun Zaferi
TA YY AR Eı Ka(ıın İntikalin.
YENİ. I - tld Yavru. 2 - Kara Ok
«VAIC^IIAKA UİHETI
MELEK. I Kalbime Doğmuştu 2 - Sunan Dudaklar sCmeic *T.ır-t
•’IENİ Isl ANBI l/’nn bililin Içlıı tuvftlye ettiği prourıındar.
DAHİLDE:
18.00 Ankara: tnco h(i«. — 21.13 İAiunbul: Faaıl Heyeti — 22 00 İstanbul • Senfonik müzik (pl ı
H AR İÇTE ı
10,00 Londra: KlAeık müzik dinleyici İstekleri; — 10.15 Londra: Mozart No. 7 keman Konçertosu.
ANKARA:
M,80 .M ş Ayı»rı. Haberler ve havn rajinrıı. 8 13 Guıuıvdın (J’l • a. m ( Ünün |u nu t.. un 0.15 Sevilmiş parçalar ıPl.j —
10.10 KO\I S.M \ . Hütirsın Ku inan (Karakuş) a alt Fıkralar.
10.25 Muk«rnlnrd.ın bir de- , met, — 11.05 TEMSİL! ’Gtıneu-II Bir Sabah” Çeviren: İzzet farhan. — 11.30 Salon Orkeatraaı I - 1,2.00 Hep Beraber Söyllyelim (Yuri'ıin SoaloM Koronu) — 12.30 Telden tek». — İS.OO Ovun havaları (Hnğianıa Takımı) — 13.00 M. S, Ayarı ve Haberler. 13.15 Duna Müziği (PI.) — 13.30 Öğle
Gneeteal, — 13.43 Dana müzl&lJ (Pl ı — 11.00 Hava raporu. Akşam programı ve Kapanış.
17.58 Açılıp ve Program — 18.00 M, 3. Ayarı. — 18.00 İnce Saz ı Hlcıızltor Faali) — 10.00 M. S. Ayarı vo Haberler — 10.15 Geçmişte Bugün — 10.20 A bel Trl-oeıı (Pl.) — 10.50 Akşamın Karma ınilzlğl (PL) - 20.15 Uaznı «JazıdrHİ. — 20.80 Sanat Hcvoe-İlleri Saati. - 20.15 Çeşitli Hafif Melodiler (PL) — 31.16 Müzikle Gezi. - 22.00 KONUŞMA. Spor Saati (Günün Haberleri) —
27.15 Dana müziği (Pl.) — 22.15 M S Ayarı ve Haberler. — 23.00 Program ve Kapanış
t.HTANBVLı
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Hafif a-rn ıntlzlftl (Pl ) — 13.20 Radyo Tungo orkeatraaı konaorl. — 13.25 MIDI Eğitini kupHHi maçlarının İnönü Stadından naklen yayını, ıMaçların hitaıhııulfi pi'ogramlnr ve kapanış).
17.37 Aç ıhç ve prtu m irılur.
İ8.0U CM müziği (Pl.) — 18.30
Muiulyu Liftc.ıindcn Yolişeniut Cemiyeti konoerl. - 18.15 Knn-
•jik hafif müzik (Pl.) - lo.oo
Haberler. — 19.15 Chnrlie Barnctt arReatrakından dana müziği (pl.)
- ıu.25 Saz enerleri, şerkı ve tür-
küler. — 20.16 Dana ınÜBİgİ -Çalanlar: t. özgür ve arkadaşları. — 20.45 Yeearl Âeım Arsoy-dan şarkılar (Pl.) -> 11.00 Spor hHNblhaUrrl. — 21.15 F&aıl heyeti konacrl. — 22.00 Senfonik müzik (Pl.) — 22.35 Dana ıntlzl-ûl (Pl.) — 22.15 Haberler. — 23.00 Sevilmiş caz şarkıları (Pl.) —
23.15 Dana müziği (Fi.) — 23.45 Karışık hafif müzik (Pl.) — 21.00 Kapanış.
1ABANC1 RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR:
LONDRA:
7.Û0 Goraldo konser orkeHtrnaı
— 8.30 Ray Martin ve Ork. —
— 10.00 KlAalk müzik dinleyici istekleri. — 11.00 Hafif orkezlra ezerleri (PL) — 13.15 Operalardan parçalar. — 15.15 Pcter Yorke Koniier ork. — 16.15 Mozart No.
7 keman konçertomu. — 18.15 Carol Gibbon» ve piyanosu. —
22.15 Mnnln Lltcr ve kuarteti.
- 24.15 Sld Phtlllp» ve orkez-(razı.
SIHHİ İMDAT
İstanbul Boy oğlu (4998
Anadolu vakası 60536
Ankara 91
İzmir 2261
UÇAK - TREN - VAPlİff
DİKKAT: ila\a muhalrfellyb ^eterlerde derişiklik utabilir.
GELECEK OLAN UÇAKLAR
12.50 D.H.Y. (Türk) îzmlrden.
1330 P.A.A. (Amerikan) Basra. Şamdan.
14.15 A. F. ıFratıaız) Farta» Roma vo Atlnadan,
16.20 D.H.Y. (Türk) Adana. An-karadan.
18.00 K.L.M. (HolAnda) Tahrandan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
13.50 D.H.Y. (Türk) tamire.
14.30 P.A.A. (Amerikan) Brük-Hel, Londra, Boston, New-York’a.
16.20 D.H.Y, (Türk) Ankara, A-danaya.
18.— K.L.M. (Kotanda) Roma. Amaterdama.
GELECEK OLAN VAPURLAR
16.30 Etrüak, Îzmlrden.
21 — MARAKAZ, Madaradan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
5.— Kadeş. Karadenlze.
0.— Marakaz. Mudanyaya.
18.— Antalya, Çanakkaleye.
GELECEK OLAN EKSPRESLER
8 30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara.
EMİNÖNÜ:
Asador (Gcdlkpaşa) — Eminönü — Bensazon (Küçukpazar) — Ali Rıza (Alemdar).
'W-
BEYOGLlî
Cemal Ataaoy (Merkez) — Li-moner (Taksim) — Cihangir (Taksim) — Sağlık (Galata) — Ziya Boyor (Galata) — Şark Merkez (Şişin — Kurtuluş (Şişil) — Hasköy — Merkez (Kasımpaşa).
\TİHî
üniversite (Vezneciler) — Sarım
( Aksaray) — Samatya — s'üzhet Onat (Şehremini) — E-iirnekapı (KaragUmrÜk) — Hü-anıeddin Gökengin (Fener) —
JYÜPı
Arif Beşer.
BEŞİKTAŞ:
S. Recep — Yeni (Ortakoy) — Arnavutköy — Merkez (Bebek)
KADIKÖYı
Kadıköy — Kızıltoprak — Göztepe — BoNtancı.
ÜSKÜDAR:
Ömer Kenan.
HEYBELİADA: Heybeltada. BCYt KADA: Merkez.
ANKARA
Sağlık — Halk — Gül hane.
İZMİR
Ataancak — Güzelyalı — Azrl (Eşretpaşa) — Ego (Basmahane) — Hilâl (Kemeraltı).
Beyoğlu 44044 AadlKDy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00, İzmir 2222, K. yaka 15053
19-Mart-1950 PAZAR
Ji e s i m l erle
■■■ * .«T. ■
ve mukaddes bir his olduğunu İliliriz. Bu, İliç kur
NA şefkatinin, bütün canlı mahlûklar İçin ııe kadar temiz
\ 9’lık beklemlyen, İliç bir menfaat gözelıııiyeıı tam ve hakiki sevginin timsalidir. Yalnız İnsanlarda değil, bütün hayvanlarda da aynı hissin, aynı kuvvetle bulunduğunu görürüz. İşte yu karı kİ resimlerde, yavru» iyle sevişen te oynaşan bir ana aslanın, bu anlardaki saadetini gözlerinden okuyabiliyoruz. Diğer taraftan, küçük bir yavru IçLn de. anasının kurağı kadar sıcak, anasının şefkati kadar kıymetli ve tatlı bir şey tasavvur edilemez. Biı hayvan yavrusunun bile bu hisse ne derece bağlı olduğunu, bunun saadetini nasıl İçten ve candan duyduğunu görmek. biz İnsanları uzun uzun düşündürmekte, hassasiyeti mlzi
daima hazır
Sulha hizmet etmek, ancak kuvvetli olmakla kabildir. Eski Türk darbımeselinde denildiği gibi : “Hazır ol cenge, eğer ister isen sulhii salâh’..” Bunun içindir ki. şecaat ve kuvveti bütün dünyaca tanınan ve meşhur olan Mehmetçik’lerden mürekkep Tiirk Ordusu da, sulhü korumak üzere her zaman hazırdır, Ordumuz, şimdi motorize edilmek suretiyle yeni bir devreye girmiş bulunuyor. Bu yeni ve motörlii ordu, ne derece mükemmel vaziyette olduğunu, son defa ecnebi basın temsilcilerinin hazır bulunduğu bir geçit resminde ispat etmiştir.
jv a rjîLrZA . \ w
Resimde, İsveç Kıratı Güstav (soldu) İle Belçika Kıralı Leopold’ü bir arazin görüyorsunuz. 91 yaşını idrâk eden Kıral Güstav, her sene bu mevsimde İstirahat maksadiyle Cenubi Fransadaki Xicr şehrine gider.
tahrik etmektedir. Bütün bu düşüncelerimizin dogrıı
asılaıı aleyhine, IIAnlnrdır
SlğTçTkâ rrfrrnmhıııııı sırasında bu ilânlardan •Mm, kıral “Olıl„ İse kıral lehine asılan
fiaieıı Lonılrhda hıı hm un Afrikalı zenci Kıral Şerççe Kaınn ya karısını veya tâcını seçmek durumundadır.
Paris çöpçülerinin grevi lııılkı, çöp tenekelerini kaldırım kenarlarına dizmeye mecbur etmiştir.
Kırııl I^eopold’ün kızı Prenses Josephlne Charlotte referandumdan evvel Belçlkaya döndüğü vakit hava meydanında 3000 talebe tarafından böyle coşkun ve heyecanlı tezahüratla karşılanmıştı.
yu karı kİ resimlerde açıkça görmek kabildir.
tuğunu, çok muvaffakiyetli bir fotoğraf ve sanat örneği olan
Afgan Kıralı Mehmet Zahir Şah ın Kahirvvı ziyareti ortadogu memleketlerinde büyük tepkiler uyandırmıştır. Kesimde Afgan Kıralım, kendisini Kahire İstasyonunda karşılıyım Mısır heyetiyle lıeraher görüyorsunuz.

t-’— **((■ JRLü»
i ® .J
Kıral Leopold’im Belçlkaya dönüp dönmemesi bahsindi* yapılan plebisit sırasında lebde ve aleyhde her vasıtaya müracaat edilerek propaganda yapılmıştır. Resimde °Oul„ ve *Mn,, işaretlerini taşıyan kırııl taraftarı uçakları görüyorsunuz.
Paraşüt, her işe yarar
Bir zamanlar paraşütle insanların atlamaları bile miihım bir hâdise telâkki ediliyordu. Her şeyde olduğu gibi, tayyarecilikte de şayanı hayret terakkiler kaydedilmiştir. Şimdi, yalnız insanlar değil, silâh, malzeme, gıda maddeleri de paraşütle gökten yere indirilmektedir.
Otomobil taşıyan küçük uçak
Havacılıktaki tekâmüle bir misal olarak, bugün otomobillerin bile uçakla taşındığını gösterebiliriz. Hakikaten resimde görüldüğü gibi, küçük bir uçak, oldukça büyük bir otomobili taşımakta, onu istenilen yere kolayca nakletmektedir.

Comments (0)