Beyoğlu Müellif Caddesi 6 • 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
İÇ ve DIŞ POLiTıKA ____ 17/V/1950 -----Z
Yeni iktidar partisinin
vazife ve sorumlulukları
14 mayıs 1950 seçiminin neticelerini incelıyen C.H.P.Iiler, şu noktada birleşmiş gibidirler- Demokrat Parti, iç ve dış politikamızın çetin dâvalarla dolu bir zamanında hükümet kurmak sorumluluğunu yüklenmiş bulunmaktadır. Bu fikirde oldukça büyük bir gerçeklik payı olduğunu söyliycbilrriz. Hükümet kurmak, idare etmek, lıer şeyden önce, cemiyete karşı geniş Ölçüde bir sorumluluk yüklenmek demektir. Devlet hayatının en elverişli ve en fırtınamız sanılan zamanlarında bile çözülmesi gereken ciddi ekonomik ve sosyal dâvalar hiç de az değildir. Onun için sorumluluk, dâvaların azlığına, çokluğuna göre değişmez. En normal bir zamanda işbaşına geçen bir partinin, beklenilin iyen bir zamanda, son derecede karışık bir durumla karşı karşıya kalması çok mümkündür. Hükümet kurmak, idare etmek sanatı duruma göre tedbir düşünmek, karar vermek ve sorumluluktan ürkmemek sanatıdır.
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
Abone: Türkiye için «enellği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EOİB TÖREHAN
D.r. lideri Celâl Bayar
İlânlar: 6 ncı sahitedo santımet* resi 2 Hradır İlânlardan hiçbir mes'ıHIyef kabul edilmez.
C.H.P. lideri İsmet İnönü
Demokrat Parti, hiç şüphesiz, dış politikamızdan fazla İç politikamızın gerçekten en buhranlı bir zamanında seçimi kazanarak Türk mukadderatını yönlendirmek imkânlarını elde etmiştir. Bu kadar ehemmiyetli bir vazifenin sorumluluğu da elbette ufak değildir. Bunu Demokrat Partinin ön plandaki şahsiyetleri, belki» herkesten daha iyi sezmektedirler. Son yılların iç politika münakaşalarını objektif bir surette kısaca gözden geçirirsek asıl konunun sorumluluk dâvasından başka bir şey olmadığını görürüz. Kurulduğu günden beri Demokrat Parti, bütün ten-kidlerini sorumluluk tezine göre ayarlamış ve C.H.P. hükümetini, bu bakımdan, halk iradesine. Anayasaya, demokrasiye aykırı bir teşekkül olarak mütalâa etmiştir. îç politika buhranı adını verdiğimiz şey de zaten budur. ve bu, ekonomik dâvalarımızın bir türlü çözülememesinden olduğu kadar hukuk telâkkilerimizin de durulamamasından ileri gelmektedir. Çünkü: Her ekonomik nizam, » üli başlı bir hukuk emniyetine dalmadıkça, milletin teşebbüs kud-J ne olursa olsun, bütün gelişme .u ânlarından mahrum sayılabilir, rainiz bizde değil, dünyanın her ülkesinde. iktisat hayatının aradığı ilk şey harekât emniyetidir. Topluluk hayatında bu emniyeti yaratan kudret de yalnız yerleşmiş hukuk umdelerinden doğabilir.
C.H.P. hükümetlerinin bir takını başarılan vardır ki. Türk tarihi on-lan gereken ölçüde mutlaka değerlendirmesini bilecektir. Demokrat Parti’nin son seçim zaferi, artık Türk milletinin malı olan bu başan-lara karşı ilgisizlik duyulmasından değil, iç politika buhranının yıllardan beri bir türlü çözülememesinden ileri gelmektedir. Yanlışlığı sayısız tecrübelerle anlaşılan bir politika yolundan dönmek, Yalvaç Süleyman’ın üslûbunu kullanarak diyebiliriz ki: İdare hikmetinin, hiç olmazsa, baş** iangıcı’dır. C.H.P. nedense son hükümet yıllarında, iç politika buhranı şiddetlendikçe doktrinerlige, um-deciliğe sarılmıştır. Hattâ C.H.P. son seçim beyannamesinde ekonomik umdeciliğini gevşetir gibi göründüğü sıralarda bile tektük sorumlu ve yetkili şahsiyetleri, beyannamedeki tezleri okumamış gibi, hareket etmişlerdir. Büyük hayat dâvalarının vakit geçirilmeden çözülmesini sabırsızlıkla bekliyen halk yığınlarına bunun nasıl tesir ettiğini tahmin etmek herhalde güç değildir.
Her seçim neticesinden halkı en çok lig endıren şeyleri anlamak mümkündür. Bu bakımdan 14 mayıs 1950 ba^hbaşma bir göster-
mektedir C.H.P uzun bir seçim beyannamesiyle neler yapmak istediğini Türk seçmenlerine tam zamanında bildirmişti. Demokrat Purti ise, propaganda devri kapanmak üzere iken daha ziyade tenkıd mahiyetinde bir beyanname yayınlamıştı. Seçim neticesi gösteriyor k|, Türk milleti, CHP beyannamesini tez olarak reddetmiş ve çok başka bir politika istediğini belirtmiştir Bundan da anlaşılıyor ki. Demokrat Parti’nin kuracağı yeni hükümet, kendisini büyük ölçüde destek üyen milli iradeye göre bir faaliyet programı hazırlamak zorundadır Bu program ise, şimdiye değin güdülmüş olan yurdiçi politikalarından vazgeçmek suretiyle gerçekleştirilebilir. Bunun ne kadar çetin bir iş olduğunu biliyoruz. Fakat eski durumun tasfiyesine girişmek de, nihayet, cn başta gelen, tam m&naslyle milli bir dâvadır. D.P.nln vatan karşısındaki en büyük sorumluluğu da bu dâvanın ele alınması ile başlamış olacaktır. Bu sorumluluğun derecesini pek iyi kavnyan olgun halkımız, onun İçin, oyunu vermek suretiyle D P.yi en geniş ölçüde desteklemek lüzumunu duymuştur. D.P.nln yüklendiği sorumluluk çok büyük olabilir. Fa kot dâvalarımızı çözmek şerefi de ondan daha az büyük değildir.
M. NERMİ
■■■»■■■■■mııuCTMtniTi m u ı
[ YENİ İSTANBUL'UN KUPONU
Ankaranın^ üzerinde tecessüsle durduğu hâdise
Demokrat Parti Genel İdare Kurulu fasılasız
toplantılar yapıyor
İnönü, dün kendisini ziyaret eden talebelere:
"Muhalefet olarak çalışmanın ve
murakabenin esaslarını koyacağım/, dedi
Ankara 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugün Ankarada siyasi hava nispeten sakin geçti denilebilir. Herkesin merakını tahrik eden en mühim hâdise D P Genel idare Kurulunun öğleden sonra yaptığı içtima olmuştur. Bu toplantı fasılasız 6 saat sürmüş ve Kurulun şehrimizde bulunan bütün âzalan toplantıda hazır bulunmuşlardır ve böylcce bir günde ne konuşulabilirse hepsini müzakere etmişlerdir. Içtimada bulunanlar o derece ketum davranmağa dikkat etmektedirler ki gerek gündem gerekse verilen kararlar hakkında hiç bir sızıltı olmamıştır. Buna rağmen tahmin yürütenler az değildir. Bir çoklan kendi kafalarına göre yakıştırmalar yapmakta ve ihtimaller ü-
Dün şehrimize gelen Marshall Plânı Türkiye sözcüsü geçen gün Ankarada Bayar ile Mr. Dorr arasında yapılan görüşmenin mahiyeti hakkında açıklamada bulunmuştur. Sözcüye göre Mr. Dorr Bayarla yaptığı görüşmede Marshall Plânının tatbikatı için Amerikalılarla işbirliği yapacak yeni kabinenin ve memurların işe yabancı kalmayıp derhal intibak edebilmeleri imkânlarını hazırlamak ve böylcce muhtemel bir duraklama devresini önlemek hususlarında görüşmüştür.
Dün mazbatalarını ulun İniuııhul D.l* .vlHlvtvekUicriiHİfUi bazıları bir arada
zerinde mütalâa aerdetmektedirler. Bunların zihinlerini en çok işgal eden sey dün de işaret ettiğimiz gibi Devlet. Hükümet, Meclis ve purti başkanlıkları meseleleridir. Bu bahiste doğru olan bir şey varsa o da parti erkânı karara varmış olsalar dahi cumartesi yapılacak olan Meclis Grupu toplantısından evvel kimin hangi mevkii işgal edeceği meselesinin şimdiden açı klanım ya cağı keyfiyetidir Aksi takdirde bazı mahfillerin, liderlerin veya kurulun kendi arzularını milletvekillerine empoze veya telkin etmek istediği hükmüne varmalarına sebep olabilir.
înönünün sözleri
Ankara 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Dün Bayan tebrik et-
Sözcünün bildirdiğine göre C.H.P. nin devletçilik prensipi üzerinde Israr etmesinden kapalı kalan bir çok iş imkânları kapısı yeni kabinenin bu prensipe muhalif kalması üzerine a-çılacaktır.
Diğer taraftan öğrendiğimize göre Mr Dorr Parise gitmek üzere bu sabah şehrimize gelecektir. Mr Donun, iktidar partisi değiştikten sonra Marshall Plânı merkez komitesine yapacağı bıı ziyaret çok mânidar görülmektedir
miş olan Hukuk Fakültesi öğrencileri bugün de Çankayaya giderek İnÖnü-yü ziyaret etmişlerdir. İnönü bu ziyaret esnasında talebelere çok mütehassis olduğunu söyliyerek teşekkür etmiş ve “Eğer beni biraz müteessir görüyorsanız bu sadece masum kalb-lerinizln üzerimde yarattığı büyük bahtiyarlık hissidir” demiştir.
İnönü gençlere nasihatte bulunarak talebelerden sükûneti! olmalarını rica etmiş ve kendisinin de sükûnet l-çinde bulunduğuna bilhassa işaret etmiştir. İnönü bu hasbıhal esnasında ayrıca şunlan da söylemiştir:
“Bana şimdi geçirdiğim vazifelerden daha ehemmiyetli bir vazife düşüyor. Muhalefet olarak, karşı parti olarak iyi çalışmanın ve murakabenin esaslarını koyacağını. Çok yakın dünlerde sîzler memleketin âtisine hizmet için nasıl bir şevk ile çalışacağımı göreceksiniz.”
Cumhurbaşkanı son olarak şunları söylemiştir. "Çok müsterih olunuz ve benim de müsterih olduğuma ve sükûnet içinde bulunduğuma inanınız.”
Meclis nasıl açılacak?
Ankara 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Meclisin toplanacağı pazartesi günü için yapılan hazırlıklar sona ermiştir. 9 uncu dönemin toplantısında yalnız kordiplomatik, hükümet ve basın mensupları Mecliste bulunabileceklerdir. Pazartesi günkü Içtimada İlk olarak Meclise başkanlık edecek olan en yaşlı üyenin henüz kim olduğu tesbit edilmemiştir. Gene tesbit edllemiyen hususlardan biri de C.H.P milletvekilleri ile bağımsızların müzakereler esnasında Meclisin hangi tarafında yer alacağıdır. Bu ıçtimada en yaşlı üye kısa bir açış söylevi söyliyecek ve seçim tutanakları gelmiş olan milletvekilleri alfabetik sıra He and içeceklerdir.
Demokrat Parti idare Kurulu
İstanbul milletvekilleri
mazbatalarını aldılar
*
İstanbullulara şunlan söyledi:
“Halka olan teşekkür borcumuzu, verilen salâhiyeti vatan ve milletin hayır ve selâmetine kullanmak suretiyle ödeyeceğiz"
•* Genel seçimlerde Islanbuldan milletvekili seçilen Demokrat Parti milletvekili adaylarına dün akşam saat 21.30 da seçim mazbataları İstanbul il Seçim Kurulu Başkanı Seyfcddin U-ğur tarafından verilmiştir. Mazbataların tevziinde Fuat Hulûs! Demircili, Nihat Reşat Belger. Enver Adakan, Hüsnü Yaman, Sani Yaver Ataman, Celâl Fuat Türkgeldi, Mükerrem Sa-rol, Salanıon Adatto. Mithat Benkor, Fiiruzan Tekil, Nazlı Tlabar, Srılıh Fuat Keçeci, Mithat Süzer, Ahmet Hamdl Başnr. Fahri Sayımer, Ahllya Moshos, Andro Vahram, Ahmet Topçu, İhsan Altıncl bulunmuşlar, buna mukabil Ankarada bulunan Celâl Bıı-yor, Fııat Köprülü. Ali Fuat Ccbesoy. Halil Özyörük ve Adnan Menderes İle Bedri Nedim Göknil, Senihi Yürüten ve Faruk Nafiz gelmediklerinden mazbatalarını a lam anı ı şiardır.
Tevzi merasimine gelmiş olan milletvekillerinin sevinçli oldukları görülüyordu. Bunlardan seçimden sonra henüz birbirlerini görmemiş olanlar öpüşerek tebriklerini bildiriyorlardı. Mazbataların verilmesine Enver A(ia-kandan haşlandı ve alfabe sıraslyle devam edildi.
Fuat Hulusi mazbatasını alırken: “Mazbatamı bir hâkim elinden almak emcllmdl.M demiştir.
Mazbataların tevziinden sonra İl Seçim Kurulu Başkanı Scyfcddin U-ğur y(»ni İstanbul Milletvekillerini tebrik etmiş ve kendilerine muvaffakiyet lllemlştlr
Fuat HliIûrI Demircili, İstanbul halkının partisine karşı gösterdiği teveccühe teşekkür İçin gazetemizin tavas-(utunıı rica etmiş ve demiştir İd:
İstanbul halkına olan teşekkür borcumuzu onların bize verdikleri sa-'nhlyeti vatanın ve milletin hayır ve elanırtınc kullanmak suretiyle ödiye--Vİ7 *
İstanbul Valiliğinden
ö5io sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanunu gereğince ilimizde 14.5.1050 pazar gıinu yapılan srçlnıe ait 11 Seçim Kurulu Başkanlığından verilen tutanaklara nazaran İstanbul Milletvekilliklerini isimleri aşağıda yazılı Demokrat Parti adayları kazanmışlardır»
Seçim Kanununun 117 İnci madde-sino göre ilân olunur.
17,5.1950
İstanbul Valisi
Dr. Fnhreddln Kerim Gökay
Celâl Bayar, Prof. Dr. Fuat Köprülü, Adnan Mondcros, Halil özyörük, Gnl. Ali Fuat. Cebesoy, Fuat Hulusi Demircili, Dr. Nihat Reşat Belger, Faruk Nafiz Çamlıbel, Enver Adakan, Hüsnü Yaman, Prof Dr. Sani Yaver. Celâl Fuat Türkgoldi. Dr. Mü-korrom Sarol, Salamon Adatto, Seni-hi Yürüten. Mithat Benker, Füruzan Tekil, Nazlı Tlabar. Salih Fuat Keçeci. Mithat SÖzcr, Ahmet Hamdı Başar, Fahrcddin Sayımer, AhÜya Mos-hos, Bedri Nedim Göknil, Dr. Andre Vahram. Ahmet Topçu, İhsan Altıner.
İKTİDAR EL DEĞİŞTİRDİ:
Buyruk yangı
Demokrat Parti 11 İdare Kurulundan
Kuruluşu ânından beri “SÖZ MİLLETİNDİR,, umdesine bağlı kalmış ve faaliyetini bunun tahakkukuna hasretmiş olan Demokrat Parti bugün memleketimizde ilk defa olarak tecelli eden milli irade ile vazife başına çağrılmış bulunuyor.
.Aziz ve büyük Türk Milletinin hizmetinde yer almış bulunan partimiz bugünkü mesııı neticeyi onun aklı selimine ve olgunluğuna borçludur.
Gerek içimler esnasında ve gerek seçimlerin netice^ alındıktan sonra vatandaştanmıgın gösterdikleri sükûnet, vakar olgunluk, yeni başlıyım demokrasi tarihimize bir .şeref sayfası kazandırmıştır.
Türke hâs olan bu vakur ve necip olgunluk karşısında başta aziz milletimize ve onun dâvasında çalışmaktan bir an fariğ olmıyan teşkilâtımız mensuplarına ve milli İradenin tecellisinde kendilerine düşen vazifeyi tanı bir feragat ve dürüst! ile ifa eden âdil hâkimlerimize, sandık seçim kurulları ile İdare âmir ve memurlarına teşekkürlerimizi bildirmeyi bir vecibe biliriz.
Bıı münasebetle memleket 1-daresinde husule gelen değişikliği şahsi ve siyasî menfaatleri hesabına istismar etmek ML yen bazı müfsit ve bedhahların İdare cihazlarında Demokrat Parti mensuplan lehine kısmen tebeddülat yapılacağı yolunda çıkarmış oldukları asılsız rivayetlerle bazı vatandaşlarımızın huzur ve sükununu selbcttikle-rlnl teessürle öğrenmiş bul un ıı-yonız.
Bugüne kadar muhtelif vesilelerle partimiz başkanı ve parti sözcülerimiz tarafından vâki beyanlarla partimizin son seçim beyannamesindeki teminatta, kanun ve hak mefhumları dışında parti mülâhazası ile hiç hir değişiklik yapılmıya-cağı gibi devlet ve parti işleri de katiyen tedahül etnıiyecek-tlr.
Aziz milletimizin bugüne kadar partimize karşı göstermek lûtfunda bulunduğu müzaherete lâyık olmak için millet hizmetinde bütün gayretimizle çalışmak en biiyük emelimizdir.
Gayret bizden, inayet ve tev-flk Cenahı Allahtan.
Diğer taraftan Demokrat Parti Müfettişi Hüsnü Yaman dün bütün parti ilçe balkan hkiarına gönderdiği bir umumi yazıda, kazanılan büyük muvaffakiyetin ehemmiyetini belirterek parti üyelerine tebrik ve teşekkürlerini bildirmiştir.
r
YENİ İSTANBUL
13 Mavin 1950
Sayfa 2
te
Edreıııide doğru
Otobüs garajında — Tufandan önce yaşamış bir kaplumbağa — Yabancıya verdiği korku — Şoför beyzadeliği ve istibdadı — 12 aylık ondüle —Şehir Tiyatrosu Komedi Kısmının koltuklarını hatırladım — Saat mefhumu hâlâ ezan ve namazla alâkalı — Otobüste kadın — Eski ile yeni arasında en üstün fark
D ALIKESÎR, umumiyetle her tarafı temiz tutulan nâdir şehirlerden... Mor salkımları pür nakil açmış bir eski zaman bahçesi içindeki eski zaman konağına yerleşmiş olan oldukça harap Belediye binasını aşağıda yapılmış yeni Hükümet konağından çok daha sevimli buldum. İstasyondan hastahane-ye ve bağlara giden yol üzerine modem zenginler villâlar kurmuşlar. Burada da hafif bir İstanbul civan çeşnisi mevcut. Araba ile uzun bir tur yaparak bağları ve bahçeleri de gözden geçirdim. Oralarda da yeni yapı köşklere rastladım. Hulâsa Balıkesir numune bir vilâyet merkezi... Acaba benzerini kaç tane bulacağım? Bulacak mıyım? Pek sanmıyorum amma ümidi kesm ivelim.
Derken bir sabah otobüs garajına yollandık. Yerlerimizi ön sırada, bir gün evvelinden tutmuştuk. Etrafı duvarla çevrili koca bir meydan. Kahvesi de var. On beş kadar irili ufaklı o-tobüs dizili. Muhtelif istikamete hareket edecek üç, dört tanesinin etrafında ahali birikmiş: üst kata, yani arabanın tepesine boyuna eşya yerleştiriyor. Amma ne eşya? Tınazlar gibi çuval, teneke, denk, sandık... Olmayan yok. Karoserisi yerli yapı, hantal ve hurda a-rabanin boyu bir misline yakın uzadı; Tûfandan önce yaşamış muazzam bir kaplumbağa vücuda geldi.
Bir kaplumbağa ki muhakkak nesli her yerde tükenmiştir; bir bizde yaşamaktadır. Şimdi onun içine ben diyeyim elli, siz deyiniz yetmiş, bir sürü insan dolacak. Yunus balığının kamına sadece bir adam sığmıştı. Bu kaplumbağa altmış, yetmiş kişiyi yuttuktan başka yollarda kabuğunun üstünde de sekiz,on insan bindirecek... Başlayacak ta-kur tukur, zangır zungur, sarsıla sıçraya kilometreleri aşıp gitmeğe...
Onu böylece, içi yolcu üe tıka basa dolu, tepesinde bir kam-yonluk eşya, mesafeler aşarken gören bir yabancıya verdiği korku şudur: Sırtındaki yükü kal-dıramıyarak tavanı çökecek, yolcular altında kalacak yahut içindeki kalabalığı zaptedemiye-rek yan tahtalar çatlayacak, halk yollara sapır sapır dökülecek!
Hayır, hamdolsun bunların hiç biri olmuyor. Tedbirsizlik, a-cemilik ve makine sakatlığı müstesna, o "dinosor"lar devri seriülhareke kaplumbağalar yollarımızda bir gürültü, bir patırtı, vızır vızır işliyor.
— Kaçta kalkacağız?
— Saat tam 10 da... İnanmayınız. En hafif rötar
bir saattir. Ziyanı yok. Fenası hemen gidiyor diye yolcuları i-çine bindirip —pardon "tıkıp" diyecektim— bekletmek. Şoför daima bir tarafta gecikiyor, çağırıyorlar, bağırıyorlar; görünüyor. Fakat öyle ağır, kayıtsız, azametli yürüyor, arabasına doğru bezgin bir eda ile yaklaşıyor ki arkasından birinin dürtmesini istiyorsunuz. Geldi, hemen yerine geçip gaza basıyor mu? Ne gezer? Birine rastlıyor, sohbete koyuluyor. Sonra motörü gözden geçiriyor; murdar paçavralarla karbüratörü temizliyor.Bez parçasını bir değneğe sarıp makinenin ötesine berisine sokup çıkarıyor. Siz, o daracık, havasız arabada bekliyorsunuz. Anlıyorsunuz ki şoför. efendinizdir; bütün kaprislerine, insafsız ve kaba otoritesine boyun eğeceksiniz.
Hoş, vaktiyle Anadolunun atlı araba zamanında da arabacılar, şimdiki şoförler gibi otoriter idiler. Ahırdan hayvanlan bir çekip getirişleri, arabaya bir koşuşlan, kayışlan ve dizginleri bir muayene edişleri vardı ki, şu torunlan olan şoförlerden geri kalmazlardı. Lâkin motor bu a-zameti arttırmış. Zira atlan, a-rabaya binenlerin çoğu icabında sevk ve idare kabiliyetini haizdi. Otobüste direksiyonu kullanacak insan nâdirattan... Binaenaleyh şoför karşısında yolcu âciz mevkide.
Dolambaç yollardan geçerek şehri arkada bıraktık. Sıvalan dökük, ahşap, perişan bir evin üstünde bir tabelâ gözüme ilişti: (Şiş — İstanbullu on iki aylık ondüle)... Bundan sonra uğnya-cağımız kasabalarda da şu "ondüle” ve "permanant" kelimelerine hiç beklemediğiniz sokaklarda ve ev kapılannda rasth-yacaksınız. "İstanbullu” sözü i-se "Paris’li” makamında bir zevk ve ince hüner ifadesine yarıyor.
Fikrimce Anadolunun her yerinde emsalini ziyaret ettiğimiz kız enstitüleriyle akşam sanat okullarında dikiş, yemek, ev i-daresi, şapka ve çiçek dersleri arasına kadın berberliğini de sokmak faydalı olacak. Zira bu hüner de umumî ihtiyaçlardan birini karşdamaktadır.
Gidiyoruz. Her birimize —evvelce dediğim gibi— düşen o-turma yeri asgarî hadde indirilmiş. Yalnız şunu söyliyeyim ki bu yerlerin yumuşaklığı İstanbul Şehir Tiyatrosu Komedi kısmının koltuklariyle mukayese e-dilirse otobüsün lehinedir! O tiyatro bir şose üzerinden yuvarlanarak gitmediği halde ne vakit koltuğuna otursam az sonra katılığı kemiklerimi ve adalelerimi ağrıtmağa başlardı. A-nadolunun en ktöü otobüsündeki
uydurma ve daracık yere insan fazla sızı duymadan mukavemet edebiliyor.
Şehrin dışına yakın sonuncu fınnda yolculardan bazısı: "Ekmek almağı unutmuşuz; hele azıcık dur!" diye şoföre seslendi. Garajdan çıkacağımız sırada da "simit alalım!" feryatlariyle arabayı yoldan alakoymuşlardı. Yolcu daima, eksiğini tamamlamadan otobüse biniyor, yani o-nun aklı başına daima geç geliyor. Şoförün tam saatinde makine başına gelmemesi gibi...Gecikme, işden alakoyma, ağır hareket. kısacası vakit kaybetmek ananesi zerre kadar değişmemiş; saat mefhumu yerleşeme-miş. O. ancak ezan ve namaz hakkında meriyetini muhafaza etmektedir. Üst tarafı beş aşağı, beş yukarı!
Otobüslerin en kötü tarafı ortada yolcunun inip binmesi için geçebileceği yerden mahrum o-luşu. Oralara da müşteri oturtuluyor; kimsenin kımıldanmasına imkân bırakılmıyor. Düşününüz ki,her sıraya beş kişi sığ-dırılmıştır. Şoförün yanma da sağlı sollu üç şahıs, kucakta taşman kocaman çocuklar bu hesaptan hariç. Acaibi şu ki şehirde, kasabada, sokakta erkekten bucak bucak kaçan kadın, otobüste yabancı erkeklerin a-rasına katılmaya ve daracık sıralarda omuz omuza, diz dize o-turmayı, hattâ sere serbest konuşmayı. ahbaplık etmeyi hiç de yadırgamıyor. Şehirden, bir kaç küometre uzaklaştık mı, gelsin tatlı tatlı sohbet. Somurtkan ve sükûtî kadın, ancak yanında kocası veya akrabası bulunan! Böylesi susuyor, pencerelerden dışarısını seyreder görünüyor.
Otobüslerde konuşulanları dinlerken o bölgenin vaziyeti hakkında aydınlanmak mümkün. Şuna dikkat ettim ki fikrini korkusuzca açıklamak, yani tenkid ve şikâyetleri pervasızca ortaya atmak gibi mühim bir fark hâsıl olmuş. Eskiden —belki de çok eskiden değil, sadece dört yıl evvel— aynı yolcular bu derece cesaretle fikir beyan edemezlerdi: ihtiyatla konuşurlar; kelimelerini tartarlardı. Şimdi memurdan, polisten, hafiyeden ve sorguya çekilip başlarına iş açılmasından pervaları kalmamış. Politika bile yapıyorlar, muhalif olduklarını açığa vurmaktan çekinmiyorlar. Hür bir muhit içindeyim, hoşlanıyorum.
Eski ile yeni zaman arasında en belirgin, hattâ en üstün fark budur. Allah kem gözden ve â-nzadan saklasın, Anadolunun o bakımdan dört senelik gelişmesine çok sevindim.
Türkiye Millî Talebe federasyonu toplandı
19 mayısta bütün derneklerin iştirakiyle komünizmi tel'in için büyük bir toplantı yapılıyor
Türkiye MIHI Talebe Federasyonu Genel İdare Kurulu 24 mayıs günü fevkalâde olarak başkan tarafından İçtimaa dftvet edilmiştir.
Genel İdare Kurulu Ankarada toplanacak. İstanbul Üniversitesi, Istan* bul Teknik Üniversitesi ve İstanbul Yüksek Okullar Talebe Birlikleri başkan ve gonel sekreterleri İle Federasyon İkinci reisi Orhan Fersoy pazar günü Anknraya hareket edeceklerdir.
İstanbul Üniversitesi Talebe Birliğinin kendi lokalinde yapılacak olan "Komünizmi tel’in,, toplantısı, 19 mayıs 1050 cuma günü saat 15 e bırakılmıştır.
Türkiye Milli Talebe Federasyonu ve bu Federasyona bağlı İstanbul Ü-nlversitesi Talebe Birliği, İstanbul Teknik Üniversitesi Talebe Birliği, İstanbul Yüksek Okullar Talebe Bir-llğ. İle şehrimizde mevcut teşekküllerden MIHI Türk Talebe Birliği, Türk Kültür Ocağı, Türk Gençlik Teşkilâtı, Türk Kültür Çalışmaları Derneği delegeleri ve bütün Vilâyet derneklerinin do İştirak edecekleri komünizmi tel'in günü İle alâkalı olarak dün, İstanbul Üniversitesi Telebo Birliği merkezinde, öğleden sonra mühim bir toplantı yapmışlardır.
Türkiye manzaralarına ait seyyar fotoğraf sergisi
Dostluk cemiyetleri torafından Amerika şehirlerinde teşhir edilecek
Tarsus vapurunun Amcrİkaya gidişi vesilesiyle New-Yorlc Türk Haberler Bürosu tarafından vapurda bir ziyafet verilecektir. Büro, Türkiye hakkında geniş malûmat İhtiva eden ve Devlet Denizyolları vapurlarının seferlerinden de bahseden bir broşür hazırlamıştır.
Yurdumuzun tabiî güzelliklerine ve tarihi âbidelerine ait 100 artistik fotoğraf. Türkiye Turizm Kurumu tarafından Türk - Yunan ve Türk - A-merikan Dostluk Cemiyetlerine hediye edilecek ve bu cemiyetler tarafından Amerikanın bellibaşlı şehirlerinde teşhir olunacaktır.
Mümtaz Faik Fenik dün tahliye edildi
Zafer gazetesinde yazdığı bir yazıdan dolayı cezalı olarak Sultanahmet Cezaevinde yatmakta olan sözü geçen gazetenin sahibi ve neşriyat müdürü Mümtaz Faik Fenik, Ankara milletvekilliğine seçilerek teşriî! masuniyetini iktisap ettiğinden dün sabah saat 6.35 de tahliye edilmiştir.
Tahliye haberini alarak sabahın erken saatlerinde Cezaevi önüne gelmiş olap yakınları ve dostları tarafından karşılanan Mümtaz Faik Fenik bu akşam Ankaraya hareket edecektir.
Marshall Plânı Türkiye sözcüsünün beyanatı
fakat ucuz istihlâk maddesi temin etmek istiyoruz” "Biz, Türkiyede bir milyoner zümresi yaratmak değil,
Parlete Marshall Plânının tatbikatı üzerinde görüşmelerde bulunmak üzere gitmiş olan Marshall Plânı Türkiye sözcüsü Mr. Hochstetter dün u-çakla şehrimize dönmüştür.
Mr. Hochstetter kendisi ile konuşan bir arkadaşımıza demiştir kİ:
"— Parİ8te yapılan görüşmeler sonunda Avrupanın ekonomisinin bugün, İşe başlanıldığı âna nazaran çok daha iyi bir durumda olduğu tebellür etti. Esasen bugüne kadar teşkilâtın kurulmasına çalışılmıştı. Bugünden itibaren maddelerin tatbikine geçilecek ve asıl semereler bundan sonra alınmaya başlanacaktır. 1952 de gayeye varılmana bile netice hazırlanmış olacaktır.
Parlsteki konferansta Türkiye çok iyi temsil edilmişti. Bilhassa Kenan Temizanın yaptığı afiş çok beğenildi ve büyük bir sempati uyandırdı.
Türkiyede bundan sonrası İçin bizim gayemiz, yalnız istihsali arttırmak değil, fakat aynı zamanda İs-
Memleketimizdeki yabancıların seçimlere dair düşünceleri
Dostlarımız, seçimlerin cereyan tarzına
ve neticenin kabul edilişine karşı hayranlıklarını bildiriyorlar
Memleketimizdeki seçimlerin bütün dünyada ne kadar büyük bir alâka uyandırdığını gelen telgraf haberlerinden anlıyoruz Bize binlerce kilometre uzakta bulunan memleketlerde bile büyük ilgi ile karşılanan bu hâdisenin bir do uzun zamandan heri aramızda yaşıyan ecnebiler tarafından nasıl karşılandığını öğrenmek arzusu İle senelerden beri muhtelif sebeplerle memleketimizde bulunan yabancılarla bir röportaj yaptık.
¥
120 sene evvel memleketimizde kurulmuş olan bir Amerikan hayır mü-essesesl vardır. Bugün bu müosseae-nln başında bulunan Mr. Fowle 7 yaşına kadar memleketimizde kaldıktan sonra Amerİkaya dönmüş ve 1912 de bugünkü vazifesine başlamak üzere memleketimiz^ gelmiş, o zamandan beri Istanbulda kalmıştır Burada doğmuş olan oğlu da New-York Times’ln Türkiye muhabirliğini yapmaktadır. Türkçeyl bir enk Türk-lerden daha iyi konuşan Mr. Fovvle diyor kİ: “Ben iki vatanı olan bahtiyar bir insanım. Amerika bana ne kadar yakınsa Türkiye de aynı derecede yakındır.,.
İşte, bu "Amerikalı Türk,, ün 1950 seçimi hakkında düşündükleri:
"— Son seçim, demokrasi yolunda enteresan bir inkişaf ve atılan çok manalı bir adımın ispatıdır. Bu. demokrasi dünyasının hiç bir yerinde bâlâ görülmüş değildir. Fakat demokrasinin zayıflıklarını ve noksanlarını ıslah İçin daha olgun ve mükemmel demokrasiyi aramak icop eder. Bu seçimle Türk Milleti olgunluk yolunda bir İmtihanı muvaffakiyetle geçirdiğini İspat ediyor. Unutmamalı ki bu İmtihan CHP. nln kurduğu çerçeve dahilinde vukubulmuştur. Bu hususta millet C.H P. ye vc 8oçlm Kanunu* na minnet borcu altındadır. Bu kanun olmasaydı netice böyle olmazdı. Yeni İş başına geçecek olanlar fevkalade mütevazı olarak vazifelerine başlamalıdırlar. Çünkü yakın bir zamando onlar da milletin adalet terazisinde tartılacaklardır, intikam İçin Türki-yede yer yoktur. İntikam almaya kalkmak demokrasiden ayrılma olur.
Ben bu seçimlerde D P. nin Meclise # 40 nispetinde iştirak edeceğini zannediyordum. Onların bu kadar büyük bir ekseriyetle teşekküllerinden 5 sene gibi kısa bir müddet sonra iktlda ra gelmeleri kendilerini birdenbire büyük ve ağır mesuliyetlerle karşı karşıya bırakmıştır Fakat avantajları da bulunuyor. Zira onların C.H.P. gibi dedlkodulu bir mazisi yok. istikballeri vardır.
Kısaca burada Türkiycyİ seven bütün ecnebiler bu demokratik gelişmeden iftihar duydular...
¥ •
Amerikan Haberler Bürosunun başkanı Mr. James Carter memleketimizde Mr Fowle kadar eski değildir. Fakat vazifesi icabı. Türk basını ile o-
tihsal olunan maddelerin İstihlâkini de temin etmek ve böylece hayat seviyesini yükseltmektir.
Türkiyede iktidar partisinin değişmesi Marshall Plânının tatbikatında hiç bir değişiklik yapmayacaktır. Bilâkis Demokrat Partinin programında serbest teşebbüse Önem vermesi İşlerimizi kolaylaştıracaktır. Biz, Türkl-yede bir milyoner zümresi yaratmak değil, fakat ucuz İstihsal maddesi temin etmek istiyoruz..,
öğrendiğimize göre uzun zamandan beri memleketimizde vazife gören Mr. Hochstetter Hindiçînide yeni bir vazifeye tâyin edilmiştir. Memleketimizde bulunduğu müddetçe Türkiye için faydalı olmaya çalışan ve muhitinde herkese kendini sevdiren Hochsttetr’in aramızdan ayrılması bizi hakikî bir dosttan mahrum edeceğinden bütün basın muhitinde tees öürle karşılanmıştır.
Mr. Hochstetter yeni vazifesine başlamak üzere bir aya kadar memleketimizden ayrılacaktır.
lan yakın teması kendisine iç meselelerimize nüfuz edebilmek imkânını vermiştir. Bu bakımdan onun da fikrini almayı enteresan buldum. Dedi ki:
Seçim günü çok mesut bir gündü. Demokrasinin ne demek olduğunu canlandırdı. Bütün dünya CH P ni bu kadar namuslu bir seçim yaptığı İçin tebrik ediyor. Demokratlar lâyık oldukları zaferi elle tutulur bir şekilde kazandılar. Türk İç işlerine karışmaya hakkı olmıyan bir müşahit sıfatıyla seçimlerin Türkiyede demokrat ruhun tecellisi olduğunu söyllyo-.bilirim.,,
*
Galatasaray Lisesinde 20 seneden beri felsefe hocalığı etmiş olan M. CamlHe Bergeaud bugün Fransız Sefarethanesinin kültüre) ataşesidir. Seçimler için diyor ki:
"Misafiri bulunduğu bir memleketin iç İşlerine karışmak bir ecnebiye alt değildir Fakat şayet bu ecnebi bühis mevzuu memlekette 20 sene yaşamışsa orada olup bitene de lâkayt kalamaz. Felâketlerini olduğu gibi basanlarını da paylaşamamazlık edemez. Ben kendi hesabıma. TUrklerin vatanseverliğini bilen bir adam olarak eminim ki yarının Türklyeslnl kurmak vazifesine çağrılanlar, memleketlerinin kuvvetli bir hizmetkârı olacaklardır.
Lamartlne. Türklerin hayranı idi. Çünkü, diyordu kl onlar imparatorlukları nasıl kazanmışlarsa, kaybetmesini de o şekilde bilirler, iktidarı kazanmayı hak etmiş olanların onu terketmeyi do bilmelerini takdirle karşılamak lâzımdır. Bu memleketin dostları, TürkijR>yi hatılı demokratların safına geçirenleri minnetle yâde-decekler ve ümitlerini demokrasi kelimesini kendilerine ve partilerinin programına uygun bulan seleflerine tevcih edeceklerdir.,,

Amerikan A.P. ajansının 5 seneden beri Türkiye muhabirliğini yapmakta olan Mr. Greenwald seçimler hakkında diyor kl:
" — Türklyedekl seçimler bütün demokrat memleketler için Örnek olacak mahiyettedir. Demokratların kazanması beni şaşırtmadı. Zira seçimlerden evvel Anadoluda yaptığım seyahatte halkın oylarını Demokratlara vereceğini anlamıştım Fakat bu 'tadar büyük bir ekseriyet temin e-dcccklerini hiç tahmin etmiyordum...

Fransız Kültürel Servisi Müdürü M. Dacquir'in seçimler hakkındakı fikri şudur:
-Partiler hakkındaki • hükmü, programlarına bakarak vermek itiyat haline gelmiştir. Bence esas olan partilerin ideolojileri değildir. Zira Türkiye gibi bir memlekette hiç bir partinin tehlikeli İdeolojisi olamaz. Fakat mâteber olan programı tahakkuk ettirecek adamların kıymetidir. Demokrat Partinin seçilen mebusları a-rasında da çok kıymetli adamlar vardır. Meselâ Fuat Köprülü Sorbonne Üniversitesinden doktor olarak çıkan yegâne Türktür, Nihat Reşadın da değerini hepimiz biliyoruz. Ben bu seçimlerde bilhassa gördüğüm bitaraflık ve dürüstlüğe hayran oldum Bu bakımdan seçimler D P. den ziyade C.H.P. ni nzaferidir."

Son olarak dün Paristen gelen Marshall Plânı Türkiye sözcüsü Mr. Leo Hochstetter He konuştuk. Mr. Hochstetter memleketimize bundan 5-6 sene evvel gazeteci olarak gelmiştir. Bu müddet zarfında Türklcrl yakından tanımak imkânını bulan bu zevki adam seçimler hakkında dedi ki:
"—Sunu söyllyebllirim kl Türkiye, halkın oyu He yapılan sessiz bir hükümet değişmesile bu memleketin hâkiminin yalnız ve yalnız halkın olduğunu gösterdi. Seçimlerin neticesi bana bildirildiği vakit Patiste bir toplantıda bulunuyordum. Toplantıda hazır olan bütün demokrat memleket mümessilleri bu netice üzerine demokrasinin artık Türkiyede tamamen yerleşmiş olduğunu kabul ettiler. O kadar ki Türkiyenin şiddet politikası üzerine kurulmuş olduğunu İddia e-den ezelî düşmanımız Ruslar bile artık Türkiyenin hür bir memleket olduğunu kabule mecburdur. Bilhassa tnönüye hayran oldum. İnönü mağlûp olmakla büyük bir zafer kazandı. Kendisi Türkiyenin yeni siyasî hayatında büyük bir rol oynıyacaktır. Bugün Churchill Ingiltere için ne ise İnönü de Türkiye için odur.„
Abdi İPEKÇİ
Alhenagofas’ n Amerkadak Ortodoks cemaat ne mesajı
Patrik, bu mesajında yeni kanunun verdiği anavatanı ziyaret imkânlarını belirtiyor
Türkiye Turizm Kurumunun ricası üzerine Rum Ortodoks Patriği Athe-nagoras namına Amcrıkııuakı Ortodoks cemaatına, Tarsus gcrnislylo şu mesaj göndcrHmitşir:
Sevgili Amerikalılar.
Ortodoks Patriği Athcnagoras namına «ize bu selâm ve takdis mesajını göndcrmrkh? iftihar eder, aynı zamanda güzel memleketimiz Türkiyoye gelmeğe ve burasını ziyaret etmeğe sizi candan davet ederim.
Burada hakiki bir misafirseverHk ve dostluk bulacaksınız, Güleryüzlü memleketimiz eşsiz tarihi âbidelerle doludur. Türkiye, en müşkül şartlar karşınında medeniyet ve sulh Bahalarında hayret verecek kadar büyük terakkiler kaydeylemlş olduğu gibi, harici zorluklar karşısında olmasına rağmen ileri hamlelerine devam etmektedir. Bu neticelere Hükümetimizin ve halkımızın cesaret ve azmi sayesinde varılmış ve bu sayede memleketimiz dünya demokrasileri arasında üstün bir mevki almıştır.
Size. Ortodoks kilisemizin manevî oğulları ve bilhassa Biz, sevgili memleketimizde doğup yetişmiş bulunanlara. demokrat Türk Hükümetinin son aldığı cömert karara dikkatinizi çekmek isteriz. Sizin hakkınızda son zamanlarda kabul edilen yeni husuat bir kanun, sevgili ve güzel anayurdunuzu ziyaret imkânını size vermektedir.
Bu hayırlı tedbiri büyük bir hoşnutluk ve takdirle karşıladığınızı u-muyorum. Yeni kanun mucibince demokrat Hükümetimiz, 9İzdekl memleket hasretine ilâç olarak size: "Tüî> kiyeye hoş geldiniz" diye candan v» samimi bir hitapta bulunmaktadır.
Patriğin takdislerini hepinize bildiririm.
Patrik vekiU
Ninette de Valoİs dün şehrimize geldi îngilterenin Mili! Baleal dly« am* lan Sadler’a Wells Bale kumpan. yasının direktörü Mise Ninette de Valols dün şehrimize gelmiştir. Mlag Ninette de Valols geçen aene teali ettiği Türk Bale mektebinin yıldönümünde bulunacak ve 1 aene zarfında yapılmış olan terakkiyi kontrol edecektir.
Şehir Meclisi ay başında toplanıyor
Şehir Meclisi, bu ay başından itibaren haziran devresi toplantılarına bağlıyacaktır. Meclisin bu toplantısında Daimi Encümen âzalıklan için seçim yapılacaktır.
Şehir Meclisi, bu toplantılariyle vazifesini ikmal etmiş olacaktır. Yeni Meclis seçiminin ne zaman yapılacağı henüz belli değildir. Teşekkül edecek olan D.P. Hükümetinin İstanbul Vilâyetiyle Belediyesini birbirinden ayıracak bir kanun lâyihasını İlk olarak B M.M. ne getireceği muhakkak görülmektedir. Bu halde, biri Vilâyet, diğeri Belediye Meclisi için iki seçim yapılması İcap edecektir.
SİYASÎ İKTİSADİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENÎ İSTANBUL NEŞRİYAT LÎMİTED ŞİRKETİ
MÜDÜRÜ: FARUK A SÜNTER Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden: Sacld ÖGET
GagefenıUe gönderilecek M-lûnıum yazıların doğrudan doğruya Yazı îçleri Müdürlü* ğiine gönderilmesi lâzımdır.
ı
ikinci sayfamızdaki siyasi, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki iktisadi başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamlyle yazarlarına aittir.
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
Ahmet Hamdı Tanpınar
Sahnenin Dışındakiler
- 71 -
Ona dün sabahtan beri başımdan geçen şeyleri, Sabihaya tesadüfüm ve bir de Nâsır Paşanın hatıraları müstesna anlattım. Süleyman Beyin macerasına tahmin ettiğim kadar gülmedi. Sadece birkaç defa "zavallı adam...” diye söylendi. Nâsır Paşanın hikâyesine de pek aldırmadı. Yalnız sonunda:
— Paşa kaçıyor. Belki de hakkı vardır. Size gelince birbirinizi ipnotize etmişsiniz. Zaten paşa Kudret Beyi çok sever. Yani, çocuk tarafı galiptir. Bu kadar dost olmanızın sırrı da bu olsa gerek...
Bu son cümlenin alayına rağmen, odaya girdiği zamanki üstün tavrını bir daha alamadı. Muhlis Beyle konuşma metodunu öğrenmiştim. Bir çaresini bulup hücuma geçmekti.
— Ben gidiyorum., dedi. Anlaşılan, sen iyi uyumamışsın. Ne yazık ki, bugün de uyuyamıya-caksın. Epeyce misafirin gelecek.
Kendisine kimseyi çağırmadığımı söyledim.
— Hele bir tanesi muhakkak! Çağırmadın, olur mu? Çağırdın, hem de nasıl? Ve eliyle masanın üstüne bıraktığı makaleyi işaret edip odadan çıktı. Busefalos, kapıyı açar açmaz, sahi-351
binden evvel fırlamıştı. Belki de Agavnl’nln odasını açık bulacağını umuyordu. Kızın eşyasını dağıtmaya bayılırdı.
Muhlisin dedikleri doğru idi. O gün üç misafir kabul ettim, tik misafirim, İbrahim Bey oldu. Kim gelirse gelsin, yataktan kalkmıyaca-ğıma yemin ettiğim için, kartını getiren hizmetçiye yukanya çıkarmasını söyledim. İbrahim Bey, büyük bir vekar ve azametle odaya girdi. Fakat benim yatakta yattığımı görünce yüzü değişti. Biçare beni hakikaten seviyordu.
Evvelâ sıhhatimi sordu, hafif soğuk algınlığından şikâyet ettim. Ehemmiyetsiz şey, geçer. Sıhhatim için emin olunca, babama olan borçlanın şimdiye kadar bir fırsat düşüp ödeyemediğini söyledi ve cebinden cüzdanını çıkararak;
— Min haysilmecmu, yüz altmış sekiz lira... Kâğıtta hesabı yazılıdır, diye masanın üzerine bıraktı. Bittabi kendisine altın olarak aldığı parayı banknot olarak ödediğini söylemedim.
İbrahim Bey, kendisini o kadar üzdüğü anlaşılan bu borçtan kurtulur kurtulmaz, birden bire talâka ti açılmış gibi, anlaşılması güç bir nutka başladı. Ailemizle olan münasebetini, benim kendisinin evlâdı sayılabileceğimi, bana birkaç defa hatırlattı; yaş dolayısiyle bir takım hatalara düşmemin tabii olduğunda, bende kendimi bir hata kuyusunda boğuluyorum vehmini uyandıracak kadar ısrar etti; maamafih akıl ve dirayetim dolayısiyle bunun pek yârid olmadığım söyliye-rek yanm saat beni içine tıktığı kör kuyudan bir çırpıda çıkardı. Bunlardan sonra, sıra memleketin politik vaziyetine geldi. Eliyle havaya bir takım işaretler çizerek bu politikanın çok vahim bir şey olduğunu bana Isbat etti. Nihayet asıl meseleye geldi. Yazıhanesinde mühimce bir ücretle çalıştığım takdirde çok mesut olacaktı.
352
Kendisine, babama olan borcunu babama göndermesinin daha doğru olacağını, maamafih derhal ona yazarak parayı iade ettiğini bildireceğimi, iş meselesine gelince ticaretle hiç alâkam olmadığını, hele hürriyetimi muhafaza hususunda kararımın hiç değişmieyceğini birkaç kelimede anlattım.
— Hiç kimsenin maiyetine giremem. Beni mazur görün! dedim.
Bu cevabım Üzerine İbrahim Bey, beş on dakika daha oturdu. Sonunda, konuşmaya hevesli olmadığımı görünce gitmek üzere kalktı. Fakat talihim icabı, beni tanıyanlardan hiç biri yanımdan, birkaç faydalı nasihat vermeden aynlama-dığı için, o da hiç olmazsa kapıdan çıkarken:
— Bari, dikkatli olunuz, dedi. Bilirsiniz kl, sizi evlâdım gibi severim.
Ben bunu kendisine vâdettim. Çıkarken paltosunun cebinden benim çalıştığım gazetenin sarktığım gördüm. "Demek ki, o da edebî kudretimi beğendi!*'
İbrahim Bey gittikten on, onbeş dakika sonra hizmetçi tekrar geldi ve çok kibar, güzel bir beyin beni behemehal görmek istediğini haber verdi. Yukanya almasını, fakat daha evvel, rahatsız olduğumdan bahsetmesini söyledim. Biraz sonra odanın kapısından Muhtar Bey girdi, iki günden beri o kadar garip tesadüflerin ve zıt ruh hallerinin oyuncağı olmuştum ki, hiç beklemediğim bu ziyarete şaşırmadım, diyebilirim.
Muhtar, çok sinirli ve yorgundu. Gözlerinin altı çürük içinde idi. Bütün halinden geceyi uykusuz geçirdiği anlaşılıyordu. Beni yatakta görünce evvelâ;
— Neyiniz var, hasta mısınız? diye sordu.
—r Hayır, dedim. Sadece yorgunum ve dinlenmeğe karar verdim.
353
Bir koltuk çekerek karşıma oturdu.
— Sizi ancak birkaç dakika rahatsız edeceğim, dedi. Adresinizi Kudret Beyden almıştım. Çoktan beri gelip sizinle konuşmak istiyordum.
Konuşurken yüzü bir bıkkınlık içinde kalıyordu. Fakat bu yorgun ve sinirli halinde bile yine güzeldi. Bütün hüviyetinden tehlikeli şekilde insanı kendisine çeken bir şey dağılıyor gibiydi. Çeken ve reddeden bir şey. Çünkü Muhtar, hiçbir zaman tam bir şekilde sevilmiyecek, fakat dalma affedilecek, her kusurunun üstünde yaşı-yacak insanlardandı. Bu, yaratılışının, belki de hücrelerinin bir sırrı veya imtiyazıydı.
— Karımın en iyi dostu olduğunuz halde lâ-yıkıyle tanışmıyoruz. Size karşı çok fena davrandım. Hâlâ kendimi kabahatli addediyorum.
Bunları daha evvel konuştuğumuzu, tanışmak, dost olmak meselesine gelince bunu benim de çok istediğimi, hattâ evlenecseğl adamı bütün önı-rümce seveceğime karısına söz verdiğimi söyledim. Cevabımdan memnun göründü ve saklamağa hiç lüzum görmediği bir dikkatle odamı, üzerine müsveddeler ve kitaplar yayılmış masayı, yatağı, odanın eşyasını. Muhlis Beyin gardrobun tepesine koyduğu ölü kafasına kadar gözden geçindi. O kadar garip bir ısrarla bakıyordu ki. gardrobun kilitli kanatlan arkasından Sabihajrıın resmini bile göreceğini zannediyordum.
— Bu ayna çok güz» burada bulunmasına şaşılacak kadar güzel... Sizin mi?
Başımla bir evet! işareti yaptım.
— Akrabamızdan Talât Beyin İmiş. Bunu Behçet dayım hediye etti^
— Yani satmaz * mısınız, halbuki yüz lira verirdim. Hattâ biraz daha fazla... Yüzünde biraz evvel söyledikleriyle taban tabana zıd, haşin, 354
hattâ hakarete kadar varan bir ifade vardı. Fakat bu pek kısa sürdü.
— imkânsız., dedim. Çok müteessirim ama, imkânsız.,.
— Ehemmiyeti yok! Tekrar eski sevimli çehresini almıştı. Bittabi bunun için gelmedim. Benim sizden küçük bir ricam olacak. Bir müddet durdu, etrafına bakındı. Yakında Kudret Beyle bir gazete çıkaracağız. Oraya yazmanızı rica edecektim. Çoktan beri düşünülen bir proje. Kud-ret Bey de, Sablha da sizin bu işde bizimle beraber olmanızı istiyorlar. Hattâ Kudret Bey. yazı işlerinin mühim bir kısmını üzerinize alabileceğinizi. bize ayrıca arkadaşlarınızı tanıtacağınızı söylüyor. Gazete hemen bu aylarda çıkacak. Sizden ricam, evvelâ istihbarat işlerinde çalışabilecek birkaç genç bulmanız. Tabii kendilerine şimdi bir şey söyliyecek değiliz. Yalnız kendi aramızda karar vermemiz kâfi. Sonra tahrir heyetini tanzim ederiz. Onun da lütfen bir listesini hazırlayınız!
Bir müddet sustu. Belki de benden cevap bekliyordu.
— işleri tanzim etmek, yapılacak şeyleri beraberce düşünmek üzere evde küçük bir toplantı yapmağa karur verdik. Önümüzdeki hafta içinde bir gün. Başbaşa bir yemek yeriz ve konuşuruz.
Gözlerimin önüne, birdenbire Kudret Beyin yazmaları, yazı koleksiyonu, tabloları, cam pas-partolarda o kadar dikkatle ve şefkatle sakladığı ve âdeta bızlere göstermeğe kıskandığı beş altı modern desen geldi. Zavallı Kudret Bey, daha şimdiden Muhtarın ağlarında kıvranan küçük bir sinek gibiydi. Muhtar, bu düşüncelerimin farkında mıydı ?
(Devamı var)
355
18 Mayıs 1950
YENİ Î8TANBUL
Sayfa 8
I FÎKİR HAREKETLERİ
“P. E. N. Club ■ Muharrirler
cemiyeti kuruldu,,
Altmış memlekette mevcut olan bu edebî cemiyetin yeni teessüs etmesi, bizde onun yüksek gayelerini benimsemiş muharrir ve mütefekkir yokluğundan değildi
Edebiyat ve sanat yolıı İle milletler arasında sulh ve kardeşlik hisleri ya ratmak İsteyen "F. E. N. Club,, lerlnin "Unesco,, İle yakın alâkalan vardır
SON harbin feci neticelerinden biri de milli bir çok kıymetlerle beraber beşeriyetin müşterek malı olan kültür ve sanat eserlerinden mühim bir kısmının tamamen harap o-luşudur. 1945 te, harp fiilen sona erince, Londrada toplanan 45 milletin mümessilleri bunu müşahede ettiler ve harp fikrinin her şeyden evvel karalarda tohumlandığına kanaat getirerek "Uncsco" yu kurdular.
Daima hatırlatmaktan fayda umduğumuz için "Unesco” nun ne olduğunu bir kere daha tekrarlıyalım. Bu teşkilâtın adı "United Nations E-ducatlonal Scientiflc and Cultural Or-ganisation" kelimelerinin baş harflerinin bir araya getirilmesinden meydana çıkmıştır ve “Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Organizasyonu" mânasına gelir.
Unesco’nun ilk maddesi, Milletlerarası bir işbirliği yaparak dünya sul-hünü ve emniyetini tesis etmektir.
Unesco, harbin fena eğitimden, bilgisizlikten, kültürsüzlükten doğduğunu, sulh için hürriyet lüzumunun her şeyden üstün olduğunu gördüğünden gelecek nesillere insanlık sevgisi, vicdan serbestisi vermek gayesini gütmektedir, bu maksadın tahakkuku i-çin de, bütün hür milletlerin bir araya gelmesini pprogramını kabul ve tatbik etmesini ister.
Bugün Unesco bu fikir etrafına, elliden fazla milleti toplamış bulunuyor.
Muhtelif milletler mümessillerinin bir araya gelmeleri aynı fikir ve gaye etrafında toplanmış olmaları büyük ve beliğ bir hâdise olmakla beraber, fiilî sahada bir netice elde etmek için kâfi değildir. Bir fikrin neşredilmesi, bilim, eğitim ve kültürün muhtelif yollarla halk yığınları arasına kadar götürülmesi için muhtelif unsurlar lâzımdır. Bunlar hiç şüphe yok ki, bu yüksek gayeleri benimsemiş, hürriyet, beşeriyet, vicdan mefhumlarının birer kelimeden ibaret olmadıklarına inanmış muharrirler, sanatkârlar, ilim ve fen adamları ve onların eserlerini, düşüncelerini neşredenlerdir.
İşte bu unsurlar, daha Unesco teşekkül etmeden çok evvel, muhtelif memleketlerde bir araya gelmiş bulunuyorlardı. aynı gayeleri müdafaa ediyorlardı. Bunlar P.E.N. klüp âzaları idiler.
1921 de İngiliz şair ve romancılarından C. A. Dawson Scott, siyasi partilerin. devletlerin fevkında olarak dünya edebiyatçıları ve sanatkârları arasında söz hürriyeti, milletlerarası iyi niyet, kardeşlik fikirlerini yajnnak ve kurmak maksadiyle P.E.N. klübü-nü tesis etti. "Unesco" sözü nasıl bir kaç kelimenin baş harflerinin bir a-raya gelmesiyle meydana çıkmışsa "P.E.N." sözü de piyes, edebiyat, editörlük ve nüvel yani roman ve hikâye sahalarında çalışan muharrirler, şairler, tiyatro müellifleri, mütercimler, âlimler, filozoflar ve edebiyatçılara alem olarak alınmıştı. Bundan başka bu söz "kalem" mânasına da geliyor ve gaye için bir remiz oluyordu.
Ingilterede kurulan bu klüp, kısa zamanda, bütün medenî dünya merkezlerinde benzerlerinin açılmasına sebep oldu. Zira, dünyanın neresinde olursa okun, muharrirler ve sanatkârlar insanın, hürriyetin kıymetini en fazla takdir eden, onlara hürmet eden kimselerdir ve burada herkesin malûmu bir hakikati tekrarlayalım, fikir hudut tanımaz. Bu itibarla 1939 senesinde harp başlamadan evvel, altmış muhtelif memlekette millî P.E.N. klüpleri kurulmuş bulunuyordu ve birblrleriyle temaslar neticesinde bir de milletlerarası kongre vücude getirmişlerdi.
Tamamiyle edebî, İlmî ve mânevi o-lan P.E.N. klüplerin ilk milletlerarası Başkanı John Galsvvorthy oldu. Onu H. G. Wells, X B. Briestley, Maurlce Maeterlinck gibi şahsiyetler takip ettiler. Hâlen başkanlığı Benedetto Croc© yapmaktadır.
John Galsvvorthy 1932 de Budapeş-tede toplanmış olan konggrede, P.E.N. klüpleri ve gayeleri hakkında «öyle diyordu:
Kardeşlik duygusundan mahrum olan bir hayat, yakınmağa değmez. Bizler, büyiik insan yığınlarının teneffüs etmeyi hayal ettiği tatlı ve canlandırıcı havayı arayan fânilerin belki de en ameli işçileriyiz. P.E.N. nin muharrirleri olan bizler, yazıların ve dolayısiyle muharrirlerin insanlığa hizmet edecek vasıtalara sahip olduklarına inanıyoruz, ve milletler arasında edebiyat sevgisi kurup, aç, neşesiz bir dünyada bir kardeşlik havası yaratmağa çalışarak beşeriyete faydalı olmak İstiyoruz." ........
Avrupada, harp arifesinde cereyan eden hâdiseler esnasında H. G. Wells de Londradaki bir toplantıda şöyle diyordu:
— Biz P.E.N. iller, düşünce, söz ve yazı hürriyetine olun imanımızda birleşmiş bulunuyoruz. Bu imanımızı, cesaret ve sarahatle İfade İhtiyacını bugün olduğu kadar hiç bir zamaıı duymamıştık. Bugün İnsanların yaşadıkları devir, bir elem, korku ve ıstırap devridir. Fakat ıstırap, keder, tazyik, zulm. hiç bir zaman mağlûbiyet ifade etmez. Şimdiye kadar cıklı hâdiselere şahit medeniyetin rulııı hiç derece canlı, fikir bu
mnnuşhr. Zamanımızdaki hâdiselerin lıercümorcl karşısında, P.E.N. kendi lmkânlariyle, güzel ve entelektüel bir dünya cumhuriyeti fikri yaşatmağa çalışmakta, İnsanlar arasında hürriyet ve kardeşliğin hâkim olacağına inanmaktadır.”
Bu sözler P.E.N. kiübün gayelerini veciz bir şekilde hulâsa ediyor ve buradan görülüyor kl, P.E.N. klüpleri. "Unesco" nun bir nevi mânevi babasıdır.
Yukarıda memlekette esRİİs etmiş w.^.. -_____
senesinden beri Ingiltercdc, Birleşik Amerlkada. Fransada 1926, Almanya-da. Belçlkada, Norvcçte, 1929 da A-vusturyada, 1930 da Polonyada. Ho-londada. 1932 de Macarlstanda, 1933 de Yugoslavyada, Iskoçyada, 1935 te İspanyada, Arjantinde, 1938 do Çekoslo-vakyada, İsveçte, İsvlçrede vo en son
t
Italvada Venedikte kongreler yapmışlardır
Bütün dünya muharrirlerini, mütefekkirlerini. âlimlerini ve filozoflarını toplayan bu kongrelerde şimdiye kadar Türklyenin temsil edilmemiş bulunması memleketimizde bu idealleri benimsemiş kimselerin mevcut olmadığına delâlet etmez. Bu, sadece bizde Türk P.E.N. klübünün kurulmamış bulunmasındandı. Fakat bugün, bu noksan, tamamlanmış bulunuyor ve artık. Türk “P.E.N. klübü, muharrirler cemiyeti" nin faaliyete geçmiş olduğunu tebşir edebiliriz.
Ingilterede bulunduğu zamanlar müteaddit defa P.E.N. klüp içtima-larına davet edilmiş bulunan Halide Edip Adıvar'm başkanlığında kurulan Türk P.E.N. klübünün başlıca gayeleri şunlardır: Edebiyatın mili! fakat hudutları olmayıp milletlerarasında. hattâ siyasi mücadeleler esnasında dahi tedavül ettiği fikrini yaymak; insaniyetin sulh içinde yaşaması idealini muhafaza etmek; milletler arasında karşılıklı saygı ve anlayış yaratmağa gayret etmek; her millette ve milletler arasında fikir müdavele-sinin hürriyeti esasını kurmak ve korumak; hususî, millî ve milletlerarası bütün müesseselcrin serbest tenkid sayesinde insanlığı daha yüksek, daha faydalı bir nizama ulaştırabileceğini kabul etmek; fikir hürriyetini tahdit eden her şeye söz ve yazı ile karşı koymak; hürriyetin ancak insanların kendi nefislerine hâkim oldukları yerde mevcut olabileceğine kanaat getirmiş olmak; serbest matbuatın suiistimalinden doğan kötü vakıalara, yalan havadislere, şantajlara, herhangi siyasî veya şahsî maksatla hakikatlerin tahrifine ve şahsî hücumlara muhalefet etmek.
Memleketimizde P.E.N. kiübün teşekkül etmiş olduğu haberinin, bu gayeleri esasen benimsemiş olan muharrir ve mütefekkirler nezdinde sevinçle karşılanacağına şüphe yoktur. Bu haber, hâlen P.E.N. klüplerin Londra ve Paris milli merkezlerinde duyulmuş ve reis Halide Edip Adıvar'a tebrik mektupları gelmiştir. Halide Edip Adıvar. ağustosta Ingiltereye hareket ederek, senelik kongreye. Türk P.E.N, klübünün kurulduğunu bizzat bildirecektir.
Türkıyedeki son seçimler
karşısında yabancı basın
9
l
ı
r*
devrimi ta-Cumhuriyet
1
M
Kemal Atatür-
seçimleri i(jin, verici bir olay,.
Amerika Dışişleri Bakanlığının

"Amerika Hükümeti, Türkiye ile sıkı ve dostça münasebetin devam edeceğinden emindir"
"Türk seçimleri, demokrasi için cesaret verici bir zafer teşkil eder"
«unu serbestçe ifade etmesini sağlamıştır.
Cumhurbaşkanı İnönü’nün, milleti hürriyet ve sükûn içinde demokratik bir hükümete doğru götürmekte oynadığı rol kendisine bütün dünyanın demokrat milletlerinin hürmetini kazandırmıştır. Amerika Birleşik Devletleri onun zamanında gelişen demokratik ananelerin yeni hükümet
* ¥
Washington 17 A.A. (Usls) — Amerika Birleşik Devletleri Dışİşlorl Bakanlığı pıızar günü Türkiyede yapılan genel seçimler hakkında bügün şu tebliği yayınlamıştır:
"14 mayısta Türkiyede yapılan seçimler demokrasi için cesaret verici bir zafer teşkil etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri geçen 26 senelik kısa zaman İçinde Türk halkı OsmanlI Padişahlarının 600 senelik mutlak • idaresinden çıkarak tek parti İdaresinden çok partili sisteme geçmiş ve şimdi kendi idarecilerini bizzat seçmek hürriyetini kazanmıştır. Bu neticenin elde edilmesini Halk Partisi liderlerine atfetmek lâzımdır. Kemal AtA-türk demokrasinin gelişmesini hızlandırmış ve Türkiye Cumhurbaşkanı olarak onun yerine geçen İsmet İnönü zamanında da. muhalefet partilerinin kurulmasına müsaade edilmişti. Şubat 1950 de kabul edilen bir Seçim Kanunu, seçimlerde halkın arzu-
tarafından da takip edileceğine emindir.
Hükümetimiz, Türkiye İle Amerika Birleşik Devletleri halkı ve hükümetleri arasındaki çok sıkı ve dostça temaslardan memnunluk duymaktadır ve karşılıklı anlayış ve müşterek gayeler üzerine teessüs etmiş olan bu münasebetlerin devam edeceğinden e-min bulunmaktadır.
¥
Amerikan ve İngiliz basınları, Türkiyede iktidarın değişmesi etrafında geniş ve müspet tefsirlerde bulunuyorlar
Fıkrat ÂdG
Keşmir ihtilâfının arabulucusu, vazifesi başına hareket etti
Lake Success, 17 - A.A. (United Press) — Hindistanla Pakistan arasında Keşmir hakkında mevcut anlaşmazlıkta Birleşmiş Milletler ara. bulucusu tayin edilen Sir Owen Dlxon, vaziyeti mahallinde tetkik etmek tlzere önümüzdeki salı günü hareket edecektir. Sir Owen Dixon Keşmire gitmeden, yeni Delhi ve Karavide Hindistan ve Pakistan şahsi-yetleriyle görüşecektir.
korkunç ve a-oldıık. Anıma bir uman bıı derece faal ol-
söylediğimiz gibi, altmış milli klüpler halinde te-olan P.E.N. klüpler, 1923
Ruslar, İrana gem bir nota verdiler
Sözde Amerikalılar, hudut bölgesinde Rus topraklarının resimlerini çekiyormuş
Tahran, 17 A.A. (United Press) — Sovyet Rusyanın verdiği notayı müzakere etmek üzere İran kabinesi dün gece fevkalâde bir toplantı yapmıştır. Amerikalıların hudut bölgesinde Sovyet topraklarının havadan resmini çektikleri hususundaki Rus iddiaları İran makamları tarafından tamamen asılsız olarak tavsif ve soğuk harbin yeni bir safhası «eklinde telâkki edilmektedir.
Hükümete yakın bir kaymak, bütün Sovyet ithamlarının asılsız olduğunu ve artık bu usullere alıştıklarını ve bunların tesir etmediğini bildirmiş, fakat Sovyet Hükümetini, faaliyetlerinin iyi komşuluk münasebetlerine aykırı olmadığı hususunda tekrar temin edeceklerini ilâve etmiştir.
Pazartesi gecesi radyo ile yayınlanan Sovyet notası dün öğleden sonra Iran Hükümetine tevdi edilmiştir.
Kabine derhal toplantıya çağırılmıştır. Sovyet notasının bildirdiğine göre Sovyet Hükümeti îran - Amerikan petrol kumpanyasına mensup memurlar tarafından çekilen resimlerin askeri kıymetlerinin büyük olması do-layıslyle endişeye düşmekte ve bunu Sovyet hududu için bir tehlike olarak telâkki etmektedir.
îran makamları ise İranın vaziyeti dolayısiyle herhangi bir petrol a-raştırmasının bu memleketin dahili İşlerine taallûk ettiğini ve hiç bir zaman Rusya İle arasındaki iyi komşuluk münasebetlerini İhlâl etmediğini bildirmişlerdir.
naslyle riayet eden bir idare ile mümkün olduğunu,, belirtmektedir.
New-York 17 (AP) — New-York Herald Tribüne gazetesi dün, TürkL ye seçimlerinin neticelerini tetkik eden bir yazısında, Türklyenin, "açıkça belirdiği veçhile, plânlı ve şuurlu bir şekilde. Başkan diktatörlüğü re* jlmlnden demokrasiye geçmekte ol* duğunu ve bunu şimdiye kadar hiç görülmemiş olan büyük bir eksoriyet-kaydetmek*
•••••
Londra, 17 (AP) — Londra'nın "Daily Mail,, gazetesi. Demokrat Par-ti'nin İktidara geçmesi lle neticelenen Türkiye genel "hayret ve cesaret demektedir.
Gazete, seçimlerin,
kün en büyük zaferi olduğunu kaydetmektedir.
"Çünkü,, diyor gazete. "Kemal Atatürk çok zeki bir insandı. Asırlar boyunca hurafeler ve bâtıl İtikatlar içe-rlslndo yaşamış olan ve büyük ekseriyeti köylülerden mürekkep bulunan bir milletin, batı demokrasileri usûlünde hayata atılmadan evvel onun ne olduğunu öğrenmesi lâzım geldiğini takdir etmişti; ve kendisi milletin hocalığı vazifesini alarak ona demokratik esasları öğretmişti. Milleti hür olmaya icbar etti ve bunda muvaffak oldu
Daily Mail, yeni hükümetin çok genişlemiş olan devlet kontrollerine karşı bir aksülâmel neticesinde vücut bulduğunu belirtmekte fakat, "bizim anladığımız mânada tam bir demokrat hükümet olamıyacaktır, çünkü bütün salâhiyetleri nefsinde cemetmlş olan bir tek Meclis vasi tas İyi e hükümet edecektir,, diye ilâve otmektedir.
Gazete. Türk milletine hayırlar temenni ederek "hükümet değişikliğinin, Türkiye için ve diğer demokrat memleketler için daha geniş bir hürriyet ve barışa daha yakın bir istikbal olmasını dileriz,, diye maJcalesini bitirmektedir.
LlberaJ Manchester Guardian ise, Türkiye genel seçimlerinin uzun zaman İktidarda kalmış olan tek parti dlktatöral rejimlerinin ancak kanlı bir haroketle ve kuvvetle iktidardan ayrılacakları kaidesinin yanlış olduğunu, ispat etmiş bulunduğunu belirtmektedir. Guardian makalesinde, "Türkiye şimdiden sonra, demokratik usûllere geçiş yolundan ebediyen istifade edecek midir? sualinin cevabının meşkûk bulunduğunu., kaydetmekte ve "bunun ancak müsamahakâr ve Anayasa usûllerine tam mâ-
• •
le yapmış bulunduğunu,, tedir.
Başmakale, "bu kansız hakkuk ettirmiş olan Halk Partisi Lideri ve Cumhur Baş*
kanı İsmet İnönü'nün, bu inkılâbın ilk kurbanı olması kaderin garip bir tecellisidir,, demektedir.
Gazete, "Türklyenin güçlükleri, hürriyeti ile otomatik bir surette halle-dilmiyecektir. Fakat asırlardan beri, yalnız mutlakıyete sahne olmuş olan bu memlekette bu şekilde bir demokrasi tezahürü, o memleketin batı devletleriyle ayniyet halinde olduğunun nişanesidir ve bütün hür devletler tarafından övülmelidir,, diyerek makalesine son vermektedir.
Mısır Kıralı, kardeşi Prenses Fethiyeyi reddetti
Kahire, 17 - A.A. (United Press) — Kahire Radyosunun dün akşam bildirdiğine göre, Kıral Faruk, Prenses Fethiyeyi Prenseslik hak ve imtiyazlarından mahrum etmiştir. Kı-ral Faruk, Prenses Fethiyenin İsmini, Kıraliyet ailesi listesinden çıkarmıştır.
J yENÎ İSTANBUL. Dünya hlkAye müsabakası. Birinciye «000 dolar * YEM İSTANBUL, Dünya hikftyc |
fi fi
Z
Z K
c c •o
C
R "Ü
c
fi
J
| £
*
E
c
a
=
fi
d


*
c •o
o e S fi
1
-
2 :3
E
c i
71 yaşına gelmiş olan meşhur âlim Al bert Einsteln nâdiren yaptığı konuş malardan birinde... 9 mayısta New-Jersey'da 800 Yahudi birliği başkanı önünde verdiği bir konferansta âlim, tsraildekl yüksek öğretim kunıllanna yardımda bulunulmasını İstemiştir
Amerika Dışişleri Cumhuriyetçi Müşovir|
Foster Dulles,
barışı temin
edecek üç şart bildirdi
Ne\v-York. 17 A.A. (United Press) — Dün gece söylediği bir nutukta Dışişleri Bakanlığı Cumhuriyetçi müşaviri John Foster Dules, barışın korunmasını sağlayacak üç nokta zikret*
YENİ İSTANBUL, dünya edebiyatının kapılarını Türk edebiyatına açıyoı
Dünya, en iyi hikâyesini arıyor
Birinciye 5.000 dolar
M üsabakaya
giriş şartları
3
s
fi f a ■(
c. o s
*
Z
&
Gazetemiz, öteden beri devamlı bir şikâyet ve arzunun yakın müşahidi bulunması hasebiyle, İçinde şüphesiz dünya çapında değerler bulunan Türk ediplerine, dünya edebiyatının kapılarını açmak zamanının çoktan geldiğine koni idL İşte bu sebepledir kl, Amerlkada intişar etmekte olan Ne w-York Hcrald Tribüne gazetesinin tertip ettiği dünya hikâye müsabakası, bizi bu gazete Lle işbirliğine şevketti ve şimdiye kadar Türk iyede yapılmamış olan milli bir hikâye müsabakasını tertip etnikle de vazifelendirdi. Maksadımız, bu suretle dünya edebiyatının kapılarını Türk edebiyatına açmak ve dünyaya bizde de değerli muharrirler yetlşcblldiğlnl Isbat etmektir.
îşte bu düşünce iledir kl, memleketimizin bütün değerli kalemlerini "Dünya Hikâye Müsabakasına" İştirake dnvet ediyoruz. Bu müsabakanın Türk edebiyatı tçtn muvaffak olması ancak onlar sayesinde mümkün olabilecektir.
Müsabakaya giriş şartları
Dünya Hikâye Müsabakasına, Aşağıdaki şnrtlar dahilinde iştirak olunacaktır:
A
— Tanınmış veya tanınmamış her muharrir, kendi lnızaelyle veya müstear bir isimle müsabakaya İştirak edebilir.
M üsten r isim kullananlar hakiki İmzalarını hikâyelerinin bir nüshası altına atarak kapalı bir zarfla ve müsabaka nihayete erdiği tarihte açılmak üzere idarehanemize tevdi edeceklerdir.
— Hikâyelerin en az 1500, en çok 4000 kelimelik ve daktilo İle İki nüsha olarak, sahifenlıı bir tarafına yazılmaları şarttır. Mevzu tamamen serbesttir. Hikâyeler, canlı, hakiki hayattan alınmış, aşk. macera, harp. İş. esrar, din ve ırk mücadeleleri veya beşeri İhtiras gibi her türlü mevzua sahip olabilir. Hikâyelerin sade, tabii bir dille yazılmış bulunmaları ve zamanımızda cereyan etmiş olmaları tercih sebebi teşkil eder/Fakat tekrar ediyoruz, mevzu kat’iyyrn tahdit edilmiş i- bildir.
Müsabakaya Iştlrnk edenlerin gönderecekleri hikâyelerin başka bir yerde çıkmamış olması şarttır. Muharrir, bu hususta hikâyesine bir de taahhütname ekllyecektlr.
D — Hikâyelerin gazetemize 30 haziran 1950 tarihine kadar makbuz mukabilinde bizzat tevdi edilmiş veya taahhütlü mektupla gönderilmiş olması lâzımdır. Hikâyelerin üzerine “Dünya müsabakası" kaydl konulmalıdır.
B
C —
* aulop ooofi ®Apu|j|g *iffifgqu«nuı uÂvnm v.iunu
E
F
G
Muharrirler, müsabakaya İştirak için gönderdikleri hikâyeleri müsabaka neticesine kadar bnşkn hiç bLr yerde neşretmemeyi taahhüt ederler.
— Gazetemizin edebi heyeti, gelen hikâyeler arasından bir ilk seç m o yaparak en İyi 30 hikâyeyi tes-blt edecektir. Bu hikâyeler gazetemizde neşredilecek ve her hikâyeye 30 lira ücret verilecektir.
— Memleketin tanınmış ediplerinden mürekkep büyük bir Jüri, neşredilen 30 hikâyeden en güzel iki tanesini seçecek, gazetemiz bunlara 300 er Ura mükâfat verecektir.
— Türkiyede seçilen bu İki eser 5000 dolar nıiikâ-fatlı Dünya Hikâye Müsabakasına girmek hakkını kazanarak gazetemiz tarafından Mllletlera-s! Jüriye tevdi edilecektir.
3 ö p
9
O
E
S •-o
9 E:
Dünyanın en güzel
50 Hikâyesi
Dünyanın en güzel hikâyeni aranırken, bir taraftan da müsabakaya iştirak eden milletler arasından en İyi 50 hikâye do tcablt edilmiş olacaktır.
YENİ İSTANBUL
Bu 50 srçmo hikâyenin Türklyede neşir hakkını şimdiden temin etmiş bulunuyoruz. Buııinrı okuyucularına Ayrıca takdim edecektir.
Kimlerle yarışacağız ?
Edebiyat tarihinin İni çok mühlın müsabakasına daha şimdiden iştirak eden milletler şunlardır: İngiltere, İtalya, Almanya, Hollanda, İsviçre, İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya, Irhıııda, İsrail, Cenubi Afrika, Avustralya, Yeni Zelanda. Hindistan. Seylân ve Yunanistan.
Müsabakaya Amerika da İştirak etmektedir. Fakat orası için tertip heyeti başka bir şekil tatbik etmekte ve ayrı bir mükafat vermektedir.
•'îaaNVAsı inşa
w
3 a M o
g
S
a o
8
*
S z
■z
>
Z fi -
ö

M
3
ET
F
o
3 r a* p
-f- JBl«P ÜOUV JApupiu I.VJAgg

Kostarikada 1 milyon dolar kıymetinde bir heykel çalındı
Panama 17 A.A. (Afp) — Kostarikada hakiki bir sıkıyönetim havası hüküm sürmektedir. Söylendiğine göre resmi makamlar, Kostarlkanın piri "Nuestra Senora de Los Ange-los„ heykelini çalanları bulmak İçin sıkı bir tahkikat açmışlardır. Bu heykel kıymetli taşlarla süslü idi. Kos-tarlka halkı Cartago City kilisesinde cuma günü yapılan bu hırsızlık sebebiyle derin bir infial uyanmıştır.
Hırsızlar kilisenin bekçisini öldürmüşler ve takriben bir milyon dolar kıymetinde olan kıymetli taşlan çalmışlardır. Kostarikalılar mücrimleri bulmaya yarayacak bir malûmat verene 4 milyon kolon ödetmişlerdir. Başkan Otllio Ulato Cartago City’ye giderek bizzat tahkikatla meşgul olmaya başlamıştır. Sanıldığına göre bu hırsızlar statünün üzerindeki kıymetli taşlarla işlenmiş mantoyu çıkaramadıkları İçin heykeli çalmışlardır.
gelmiştir, tazyikına
Amerika, Berlin halkına yiyecek maddesi dağıtıyor Berlin 17 AJV (United Press) — Yüksek Amerikan Komisyonu merkezinden bildirildiğine göre, Amerikalılar tarafından gönderilen iaşe maddeleri salı günü Berlinc Bunun gayesi, komünist
karşı koyabilmeleri için Berllnlllere cesaret vermektir.
Perşembe günü belediye binasında yapılacak ve Batı Berlin Belediye Başkanı Ernest Reuter’le Amerikan ordusu ileri gelen şahsiyetlerinin hazır bulunacağı bir merasimde maddeleri halka dağıtılacaktır.
Berlin projesini Almanyadak! Amerikan asker! Valisi Luclus
Amiral Richard Byrd ve eski Dışişleri Bakanı Summer Welles desteklemişlerdir.
Bu proje, komünistlerin mayısın 26 smdan 30 una kadar bir gençlik toplantısı tertip etmek ve Balı Ber-line yürüyüş yapmak tehdidinde bulunmalarını mütaakıp açıklanmıştır.
iaşe
eski Clay
mlştirı
1 — Bir müttefik yüksek askeri komutanlığının ihdası,
2 — Bütün İdarî ve özel teşkilâtın ve bu arada Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları, Federal İstihbarat Bürosu, İktisadi İşbirliği İdaresi, Amerikanın Sesi gibi teşkilâtın çalışmalarını kabinenin kontrolü altında tevhit edecek nâzım bir idarenin kurulması.
3 — Birleşik Amerikanın her iki parti tarafından dasteklcnecek yapıcı bir dış siyaset takip elmesL
John Foster Dulles. bütün bu icraatın batıkların askeri, iktisadi ve siyasi birliğini istihdaf eden büyük çapta bir teşebbüsün bir kısmını teşkil edeceğini söylemiştir.
Fotser Dulles, Amerika halkına hitap ederek, soğuk harbin devam ettirilmesi ve kazanılmasını temin edecek gerekli tasarrufların yapılmasını istemiştir.
Çek Cumhurbaşkanı, Prag Sergisi Türk Paviyonunda
Prag. 17 (A~A.) — Cumhurbaşkanı Gottwald ile hükümet erkânı dün Prag Fuarındaki Türk pavyonu* nu ziyaret etmişler ve verilen izahatı alâka ile dinlemişlerdir.
( MEMLEKET HABERLERİ
Adânada Büyük Demokrasi Kahramanı Ziya Paşa anıldı
Adana, 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor)-- Bugünkü alemşümul tâbiriyle büyük demokrasi kahramanlarından şair ZlyA Paşanın 71 inci ölüm yıldönümü bugün merasimle anılmıştır. İhtifalde ilk defa olarak büyük bir kitle görülmüş ve D.P. li hatiplere de söz verilmiştir. Adana valisi İken burada vefat eden ve kendi adını taşıyan parkta medfun bulunan rahmetli Ziya Paşanın mesai arkadaşlarından eski Adana Mektupçusu merhum Süleyman Beyin oğlu Memduh Çelik gayet güzel bir konuşma yaparak şairin hayatını ve demokrasi uğrundaki mücadelelerini anlatmıştır.
D. P. Müfettişi Kemal Obüsün cenazesi merasimle kaldırıldı
Adana, 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — D.P. müfettişlerinden e-mckli topçu yarbayı Kemal Obüsün cenazesi bugün saat 15 te nıcraslmlo kaldırılmıştır. Cenaze D.P. binası ö-nüne getirilmiş ve büyük bir kalabalık hazır bulunmuştur.
Adana D.P. milletvekillerinden Salim Serçe rahmetliyi övmüş ve meziyetlerinden bahsetmiştir. Kemal O-büs, tuhnit edilmiş ve bir otomobille lzmiro gönderilmiştir.
D. P. İzmir İl idare Heyetine yeniden girenler
İzmir, 17 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — D.P. 11 İdare Kurulu üyesi olup milletvekilliğine seçilen 4 üyenin İdare Kurulundan ayrılmaları ü-zerine Yahj^a Kerim Onat. Calip Serler, Doktor HÜRameddln Petek ve Osman Kibar İl Heyetine ietirak etmişlerdir.
Celâl Bayar, D. P. teşkilâtına bir genelge gönderdi
İzmir. 17 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — D.P. Genel Başkanı Celâl Bayar bütün parti teşkilâtına telgrafla aşağıdaki genelgeyi göndermiştir:
"Seçimlerde devleti teslim alacak derecede büyük bir ekseriyet elde etlik Bu şüphesiz teşkilâtımızın dâva-
D. P. İzmir adaylarının aldıkları oy miktarı
Doktor Üstündağ, İzmir halkına teşekkürlerini ihtiva eden bir genel yazı yayınladı
etmiştir:
190369 190000 189959 189600 189502 188502 188474 188052 188043 186032 188024 187829 187762 187668 187554 187384 187120
İzmir, 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — İzmir 11 Seçim Kurulu tasnif işini bitirerek İzmir milletvekilliğine seçilen zevatın aşağıda listede yazılı oylan aldıklarını İlân Halil özyörük Refik Şevket İnce Dr. Ekrem H. Üstündağ Halide Edip Adıvar Cihat Baban Zühtü Hilmi Vellbeşe Behzat Bilgin Tarık G'ürerk Osman Kapanı Doktor Cemal Tunca Avni Başman Muhlddln Eroner Vasfi Menteş Sadık Giz Abldln Pckön Mehmet Aldemlr Necdet Incckara
Yukarıdaki neticenin llânındajı sonra hazırlanan mazbatalar toplu olarak D.P. İzmir 11 Başkanlığına gönderilmiş ve Doktor Ekrem Hayri Üstündağ. yeni milletvekillerine mazbatalarını takdim etmiştir. Yeni milletvekilleri mazbatalarını alırlarken Türk milletinin gösterdiği itimada lâyık bir şekilde çalışacaklarına and içmişler ve milletvekili olmadan yaptıkları konuşmalarındaki valdlore uygun olarak çalışacaklarına dair söz vermişlerdir. Bu mayanda İzmir 11 Başkanı ve İzmir Milletvekili Ekrem Hayri Üstündağ çarşıyı dolaşarak esnafa ve halka teşekkür ve veda etmiştir. DP. fl Genel Kurulu bu akşam parti merkezinde yaptığı toplantıda İzmir tl ve İlçe Seçim Kurulları Başkanlıklarına sandık kurullarında gösterdikleri Adi-
ya bağlılığı ve fedakârano çalışmaları ve milletimizin D.P. ye olan itimadının eseridir. Bundan dolayı memnun ve minnettarız.
Başkan Celâl Boyar
lâne nın vermiş ve İzmir halkına genel yazıyı göndermiştir:
"İzmir vilâyeti halkı tarafından partimize gösterilen yüksek itimat ve teveccüh eseri olarak İzmir Milletvekilliğine büyük bir ekseriyetle seçilmiş olmak, kalblcrimizi derin iftiharla kabartmıştır. Demokrasi hayatımızda açılan bu yeni devrin vatan ve milletimiz için cok hayırlı ve mesut neticeler vereceğine kani olarak memleket hizmetinde halkın itimat ve teveccühüne lâyık olmayı ve maddi, mânevi hiç bir fedakârlıktan çekin-memeyi en mukaddes vazife bildiğimizi arzedor derin minnet ve şükranlarımızı sayın vatan d aş lan miza takdim ederiz.
mesai dolayısiyle D.P. tcşkilâh-teeşkkurlerini bildirmeğe karar aşağıdaki
Doktor Üstündağ"
İzmir Î1 heyeti ayrıca parti teşkilât kademelerine yayınladığı bir tebliğde bu muazzam zaferi büyük bir feragat ve fedakârlıklar pahasına hazırlayan D.P. teşkilât kademelerine, parti mensuplarına ve halka arzı şükran ederek şu noktayı aynen bildirmektedir.
“22 mayıs pazartesi günü toplanacak olan Büyük Millet Meclisi. Cumhurbaşkanını seçecek ve Bakanlar Kurulu teşekkül edecektir. Kanun hükümlerine uygun olarak alâkalı makamlardan istihsal edeceğimiz müsa-ado lle bu mesut günü kutlarken hiç bir vatandaşımızın ve bilhassa muhalif partiler mensuplarının İncitilme-meşine, memlekette cari kanun vo nizamların vo memleket huzurunun muhafazasına dikkat etmek suretiyle bugüne kadarkl muhalefetimizin olduğu gibi iktidarımızın da örnek sayılan bir vekar ve ağırbaşlılıkla tecelli ettirilmesine bilhassa ihtimam olunmasını sevgi ve saygılarımla rica ederim."
Sayfa 4
yeni İSTANBUL
18 Mayın 1900
Ölümünün 70 inci yıldönümünde

ZİYA PAŞA
Ziya Paşa, şark edebiyatı kültürü ile yetişmiş, sonra kısa bir zamanda garba doğru dönerek Türk edebiyatına Avrupai bir çeşni vermek için çalışanlar arasında mühim bir mevki almıştır ____________________Yazan : M. Şakir Ülkütaşır _________________
nük kalır; Namık Kemalin İnandı-.ran. sürükllyen ruh ve sanat kudreti
Ziya Paşada yoktur. Fakat bir mütefekkir olmak aıfatlyle onun görüşlerindeki doğruluk, düşüncelerindeki derinlik Namık Kemalden çok fazladır. Bilhassa milli dil ve millî edebiyat hakkında en doğru ve en sağlam fikirleri ilk defa Ziya Paşa söyledi.
Ziya Paşa, doğu edebiyatı kültü-riyle yetişmiş, sonra kısa bir zamanda batıya dönerek Türk edebiyatına Avrupai bir çeşni vermek i-çin çalışanlar arasında mühim bir

tercümeye başladı.
sonra yavaş yavaş batı âşinâ olan Ziya Beyin surette inkişafını ve ha-
ay
ALNIZ odebiyat tarihimizin de-j ğll, inkılâp tarihimizin de mü-lıim bir siması olan Ziya Paşa, Galata gümrüğü kâtiplerinden Erzurumlu Fcrdüddln Efendi isminde bir zatın oğludur. 1825 te lstanbulda, Kandillide doğdu. Abdülhamit Ziya-eddin, ilk tahsilini Beyazıt Rüşdiye-sındo gördükten sonra, o zamanın â-deti veçhile, sadaret mektubl kalemine devam etmeye başladı. OsmanlI ricalinden bir çoklarının İçinde yetiştiği bu kalem, o devrin âdeta bir irfan ve edebiyat mahfeli halinde idi. Ziyanın» daha çocukluğundan beri mevcut olan, şiir istidadı burada inkişafa başlamış; Türk, Fars ve A-rap edebiyatları hakkındaki ciddi vukufunun esaslarını hep bu kalemde elde etmiştir. Harftbat ve Harâbat mukaddimesi» Ziya Paşanın klâsik Islâm edebiyatındaki ihatasını göstermeye kâfidir.
Ziya Beyin 1855 yılına kadar süren bu ilk hayat devresi, eski doğu şairlerinin kalenderane hayatlarından tamamen farksızdı. Ziya Bey, zamanının diğer şairleriyle beraber meyhane meyhane dolaşıyor, eski vftdi-de gazeller, kasideler yazıyordu.
1855 te Büyük Reşit Paşanın do-lâletiyle Mabeyin üçüncü kâtipliğine tâyin edildi. Bu tâyin, şairin hayatında oldukça mühim bir dönüm noktasıdır. Gerçi sarayın o ağır ve merasimle dolu hayatı, Ziya Beyi fena halde sıkmıştı. Fakat o, ruhundaki bu buhranı gidermek için —Mabeyin Feriki Etem Paşanın teşvikiyle — fransızca öğrenmeye koyuldu, öyle derin bir aşkla çalışıyordu ki. altı ay sonra Vlanlot’nun "Endülüs Tarihi,, ni
Bundan eserleriyle mütemadi
kiki şahsiyetinin teşekkülünü görüyoruz. Artık o, eski tarzda bir edip, klâsik edebiyat içinde yuvarlanan bir şair değil, Avrupa irfan ve medeniyetinin üstünlüğünü lâyıkiyle anlamış bir mütefekkirdir. Bu devirde Ziya Beyi fasılasız okur, tercümeler yapar bir halde buluyoruz.
Abdülâzizin cülûsundan yedi
sonra, Ali ve Fuat Paşaların tazyiki ile saraydan çıkarılan Ziya Bey, bundan sonra taşrada muhtelif memuriyetlerle dolaştı. Sırasiyle Kıbrıs, A-masya ve Canik (Samsun) mutasarrıflıklarında bulundu. Fakat Ali Paşa, bir vesile bularak, onu ezmek istiyordu. Bunu pek iyi anlıyan Ziya Bey, ikinci defa tâyin edildiği Kıbrı-sa gitmedi. Namık Kemal üe birlikte Avrupaya kaçtı, Mısırlı Prens Mustafa Fazıl Paşanın yanına gitti (17 mayıs 1867).
O zamanlar yeni OsmanlIlar Cemiyeti faaliyete başlamıştı. Namık Kemal ile Ziya Bey bu cemiyete dahildiler. Bir müddet Pariste kalan bu iki arkadaş. Londraya geçerek orada “Hürriyet,, adiyle haftalık siyasî bir gazete çıkarmaya başladılar. Hürriyet, Yeni OsmanlIlar namına neşrediliyordu. tik nüshası 29 haziran 1868 de çıkan bu gazete, Türkiyede istibdadı yıkarak meşruti bir idarenin kurulmasını gaye edinen ilk inkılâp gazetesi idi. Ziya Paşa ve Namık Kemal, burada hürriyet için büyük feragatle çalışmışlardır.
Prens Mustafa Fazıl Paşa. Âli Paşa ile barıştıktan ve Namık Kemal de İstanbula döndükten sonra (kasım 1870), Ziya Bey tsviçreye çekilerek Cenevrede "Leman Gölü,, kenarında yaşadı. Rousseau’nun "Emil,, ini burada tercüme etti. Şahsî ve siyasî has mı olan Âli Paşamın ölümünü (6 eylül 1871) müteakip, kendi isteği üzerine îstanbula dönmesine müsaade edildi. Fakat, daimî bir şüphe altında idi. Nihayet V. Murat, ın tahta çıkmasiyle Meşrutiyet taraftarları iktidar mevkiine gelince. Ziya Bey de Maarif Müsteşarlığına tâyin edildi. Bu sırada Kanunu Esasinin tanzimi için kurulan encümende bulundu.
n. Abdülhamit ctllûs ettikten sonra (31 ağustos 1876), Ziya Beyi İs-tanbuldan uzaklaştırmak için çok çalıştı. Onu vezirlikle Suriye valiliğine tâyin etti (1877). Beş ay sonra Konya ve bir sene sonra da Adans valiliğine nakledilen Ziya Paşa, A danada iki yıl kaldı. Ziya Paşa, ? danada iyi bir şöhret bırakmıştıı Vali iken, 18 mayıs 1880 tarihinde vefat ederek, Ulucami’in kabristanına gömüldü, öldüğü zaman elli altı yaşındaydı.
Türkiyenin fikri ve siyasi İnkılâp tarihini yazacak müverrih, Ziya Paşanın şahsı ve eseri karşısında biraz uzunca durmak mecburiyetindedir. Çünkü. Ziya Paşa yalnız şair, mütercim, edebiyatçı olarak değil, bütün bunlardan daha fazla bir mütefekkir ve bir inkılâpçı sıfatiyle tetkike şayandır. Gerçi onun şairliği ve inkılâpçılığı, Namık Kemalin ateşin ve cazip şahsiyeti yanında biraz sö-

!*•
Yeni Neşriyat

ENERJİ KAYNAKLARI
İstanbul Üniversitesi Profesörlerinden Ali Tanoğlunun ilk balkısı tükenmiş o-Jan "ENERJİ KAYNAKLARI., eserinin 2 nci baskısı çıkmıştır.
Bu baskıda eser yeniden gözden geçirilmiş, bilhassa Tlirklyeye dair olun kısımlarda genişletme v« HA veler ya-pHmıştır.
Esenle üç enerji kaynağının (Maden kömürü, petrol ve beyaz kömürün) yer yüzündeki coğrafi dağılışı mütalâa edilmiştir.
eseri, (Ter-(Terkibibendi
mevki almıştır. Bununla beraber. Divân edcblynttnın da tesirinden kurtulamadığından kaaideler, gazeller, rübailer. hulâsa eski tarzda bir çok manzumeler de yazmıştır. ıHarâbal) unvanlı üç ciltlik cilbendi ve bilhassa
unvanlı eseri büyük bir şöhret almıştır. Terkibibend. senelerce dillerde destan olmuş, pek çok beyitleri, darbımesel gibi söylenmiştir. Zamanının sadrâzamı Âli Paşa hakkında kaleme aldığı (Zafername Şerhi), siyasi mevzuda kuvvetli mizahî bir e-serdir.
Sanat âleminde
Bir opera hazan nasıl oynanır
“La Boheme,, in en acıklı sahnelerini halk, gözyaşları içinde seyrederken, artistler gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı
1916 yılında bir kış akşamı, Metro-® politan Operası artistleri Enrico Caruso. Frances Alda, Antonio Scotti ve Andres de Segurola, temsil vermek için Flladelfiya’ya gitmek üzere trene bindiler. Metropolitan Operasının o parlak günlerinde buseyahat pek mühim sayılamazdı ama, gene de dört büyük sanatkâr bu hâdiseyi şampanya İle kutlamaktan kendilerini alamadılar.
La Bohem Operasının ilk temsili için, Filadelfiya Müzik Akademisinde perde açıldığı vakit, Caruso ve üç arkadaşı bir de baktılar ki. soğuğun ve tipinin yüzünden salondaki dinleyiciler 200 ü bile bulmamış. Bunu görünce. La Bohenfi biraz süsleyip değiştirmeye karar verdiler»
Soprano Alda da dahil olmak üzere, dördü de monokl taktelar Segurola melon şapkasını başına geçirince, üstü başı bembeyaz toz İçinde kaldı. Meğerse Caruso daha önceden şapkanın içine un doldurmuş. Bariton Scotti, Alda’nm yüzüne maden suyu fışkırttı. îkinel perdedeki gazino sahnesinde, yalancı yemek yiyecekleri yerde, hepsi birden, piliç kızartması ve şampanya ile donanmış bir sofranın başına geçtiler ve mükemmel bir şekilde karınlarını doyurdular.
Fakat, asıl en mühim hâdisenin farkına kimse varamadı. Son perde-
de, Mlmi’nln ölüm sahnesinde, Segurola (Deanna Durbln’in hocası) birden bire Caruso’ya döndü ve son ar-ya’sını söyltyemiyeceğlnl, “sesini kaybettiğini" fısıldadı.
Caruso da hiç bozmadan, “aldırma. Sen sadece dudaklarını oynat, ben senin yerine söylerim." diye cevap verdi.
Şimdi 66 yaşında olan Madame Alda, hâdiseyi anlatırken, “neredeyse ben de rolüm icabı, yattığım yataktan fırlayıp, halkla beraber alkışlıya-caktım" diyor. Tenor Caruso, o harika sesiyle, Segurola'nın yerine bas olarak son aryayı söylemiş ve bir tek kişi bile işin farkına varmamıştı.
Caruso, kendi sesini bas olarak dahi çok beğenmiş olacak ki. o acaip temsilden sonra aynı aryayı plağa aldırmış. Fakat sonradan doldurulan altı plağın hepsinin imha edilmesini istemiş ve “Bas’lara yazık olur sonra" diye şaka etmiş. Nasılsa, plağın bir kopyesi, Metropolitan Operasının doktoru ve Caruso’nun şahsi dostu olan Dr. Mario Marafioti’de kalmış.
Geçenlerde Amerikan radyosunda Yaşıyan Sesler programını hazırhyan Wally, müzik meraklılarına bu plağı dinletmiş, Madame Alda da hikâyeyi anlatmıştır.
F.K.
Hitler'in ezeli düşmanı
/ ■
*
Hitler’in ezelî düşmanı Canaris, Rommel’in zaferini öğrendiği zaman kederinden ağladı. Canaris, Nazi cinayetlerinden mesul olan insanların son dakikadaki hareketlerini aydınlatacak olan sırları da
ölürken beraberinde götürdü
ANARÎS gibi cebir nefret eden bir nazi
Jiml devirmek için neden hiç bir faaliyete geçmedi? İnsan böyle bir şeyi düşündüğü zaman hakikaten biraz şaşırıyor: fakat Canaris harbin en şiddetli olduğu bir zamanda Bitlere yapılacak bir suikasdin, Almanyanın menfaatlerine aykırı olacağını düşündüğünden ve aynı zamanda tabiatına da zıt olduğu için hiç bir cebri harekete başvurmak istemedi. Bu yüzden neticede mütereddit kaldı. Hitiere karşı girişilen her entrikadan haberdar olarak, gizli gizli teşviklerde bulunuyor, fakat hiç bir zaman teraziye şahsiyetinin, durumunun ve kudretinin bütün ağırlığiyie basmıyordu.
C
ve şiddetten aleyhtarı» re-
Ruslarla dost mu düşman mı?
DU yüzden Canaris bir çok kimse ® tarafından bilhassa 20 temmuz 1944 suikasdinin teşkilâtçıları tarafından tenkide uğradı. Hattâ suikas-din şefi Stauffenberg, amirale bu teşebbüsü tereddüt ve endişeleriyle felce uğrattığını bile söyledi. Fakat açıklamamız lâzım gelen bir nokta var: Canarisin harekâtını Stauffen-berg’inkinden ayıran şey, bu iki o-torite arasındaki fikir ayrılığıdır: Stauffenberg, Hitler ölür ölmez Ruslarla bir safta yürüyerek şarka hücum etmeyi düşünürken, Canaris şarkla blrleşip Ruslara karşı ilerlemeyi tasarlıyordu.
Buna rağmen Canaris 20 temmuz suikasdlne yardım etmedi değil. Sul-kastçlleriıı mühimlerinden biri olan General Oster'i Abv/ehr’e bile aldı; hattâ bu general için hususî bir şube ihdas ederek, Abwehr‘in bütün teknik âletlerini emrine verdi.
Oster, zeki bir adam olmamakla beraber suikastçı olarak yaratılmıştı. Fakat Hitler rejimine olan kini o kadar kuvvetli ve o kadar ölçüsüzdü ki. muhakemesine tesir ederek görüşlerinin bitaraf olmasına mâni oluyordu. Gördüğüne değil, arzularına uygun olan şeylere inanıyordu. Bu yüzden 20 temmuz sulkastçilerine, Oster bir hayli yanlış malûmat vermişti; bu yüzden suikastten İstenilen netice alınamadı.
manya için bir felâket olduğunu. Almanyanın harbi kaybedeceğini, do-layıalyle VVehrmacht’ın da düşmanlığı arttırmaktan başka bir işe yaramı-yacağını ilk günden beri bilen Canaris, Rommel’ln Libyada büyük bir zafer kazandığını duyunca, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Daha önceleri. ,1939 martında Hitler Prague’ı olmak üzere yola çıktığı zaman, a-miral, Çeklerin karşı koyuşlanm görmek hevesiyle Führere refakat etmişti: Çeklerin, Hltlerin zaferiyle mücadele etmek için ufak bir gayret «ar-fetmediklerlni görünce müthiş bir sükutu hayale uğradı.
Hltlerin muvaffak oldukça. Alman-yayı büsbütün mahvolmaya sürilkli-yeceğlnl biliyordu. CanarİB bu felâketin önüne geçmek İçin Alınanlara has şiddetli vasıtalar kullanmak istiyordu. Fakat daima, yabancı memleketlerden onlara. Hltlerin gizli plânlarını ifşa etmek suretiyle yardım istemiye hiç kalkışmadı. Dahilî asayişi bozmak İstemesine ıağmen haricî sükûnu ihlâl etmek istemiyordu.
Gestapo, daima Canarisi gözaltında bulundurdu.
NASYONAL sosyalizme olar» mu-halef eti herkes tarafından bilindiği halde, nasıl oldu da Canaris 1944 şubatına kadar Abvvehr’ln başında kalabildi? Bu suale cevap olarak, Canarisin Wehrmacht'ın şefi üzerinde şahsi bir nüfuzu vardı demek, kâfi bir izahat teşkil etmez. Keitel'in Canarisi daima koruduğu bir hakikat olmasına rağmen, amiralin baş düşmanı gestaponun elinde Canarisi hemen tevkif edecek evrak bulunmasına rağmen ona karşı cephe almamış olması şayanı dikkattir. Zira gestapoda Amiral Canarlse alt bir sürü dosya mevevuttu. Bu dosyaların içinde, Abvvehr’in şefinin rejime karşı suç teşkil edebilecek hareketleri vesikalar halinde muhafaza ediliyordu.
Canaris Çeklere güvenmişti.
AANARİS de, Hitler ve nasyonal sosyalizme karşı bir kin besliyordu. Hltlerin askeri zaferlerinin Al-
Canarisi 1944 te azletmek için, ağır ithamlarla yüklü bu dosyadan istifadeye kaikışümıyarak, hafif bir sebep icat edildi: Abwehr’ln Türki-yedekı ajanlarından biri Ingillzlere geçince Canarisi, kullandığı adımları seçmekte yanılmakla itham ettiler.
Demek kİ, bu işin içinde bir esrarengiz taraf mevcut. 1943 senesinde Kaltenbrunner Gizli Teşkilât Şefi
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
Hicrî 19 5 0 MAYIS 18 Perşembe Rumi
ŞABAN 1 1369 MAYIS 5 1366
VAKİT VASATÎ EZANİ
Güneş 5.39 9.18 öğle 13.10 4.49 tkindl 17.07 8.46 Akşam 20.22 12.00 Yatsı 22.14 1.52 îmsâk 3.37 7.16 1
İSTANBUL
de
YENt SES OPERETİ: 8.45 Anafor.
KONAK PAVİYONTJ: Ispanyol Atraksiyon Trupu.
ANKARA
BÜYÜK TİYATRO: 21 de Sha-keapeare’in "Yanlışlıklar Komedini.
KÜÇÜK TÎYATRO: 6 Şahıs Muharririni Arıyor.
GAR GAZİNOSU : Paris Revü heyeti.
PAVtYONDA : İtalyan Akrobatları.
İZMİR
• r 11 ♦ r« Tİ5' %•»»*•'
BEYUGLl
ATLAS: (40835) Kanlı Göl
ALKAZAR (12562) 1 — Ate^ Çemberi, 2 — Pamuk Prenses (renkli)
AKIN (80718) 1 — Dümbüllü
Macera Peşinde, 2 — Şehitler Kalesi.
AR (44394) 1 — Şahane Vals. 2 — Kalküta.
ELHAMRA (43505) 1 — Aşları Günahı. 2 — Gece Kulüpler» Kıralı.
İPEK (44289) 1 — Ölmeyen A-dam, 2 — Şöhret ve Para. İNCİ (84595) 1 — Kanlı İzdi-
vaç, 2 — Aşk Serenadı.
LÂLE (43595) 1 — SalAhnddln Eyyubi. 2 — Gönül Fırtınnsı. MELEK (40868) I — Meçhul
Arkadaş. 2 — Knlb.nlz Kadın. SARAY: (41659) VafiilU Lo-
gothetlchs Elen Komedi Trupu. SUATPARK (83143) 1 — Aslanların Pençesinde, 2 — Lo rol Hardy - Kuru Gürültü. SÜMER (42851) Çılgınlar Kuh bü.
SARK (40380) Vazife Kurbr Türkçe ŞIK (43726) 1 - Mahzun Gönül lor.
TAKSİM (43191) 1-Hind Kap lanı. 2 — Sefahetln Sonu. TAN i - öldüren Para, 2 -Dalavereciler.
ÜNAL 1 — Ateşten Gömlek 2 .Müzikli İlâveler
YENİ 1 — Su Perileri »renkli) 2 — Kununeuz Sokak.



olduğu zaman ilk işi bu dosyayı tetkik etmek olmuştu. Sonra da Canaris hakkında Öğrendiklerini anlatmak ü-zere Himmlere gitmişti, İfşa edeceği hakikatler sayesinde Canarisin işine nihayet verileceğinden emin o-lan Kaltenbrunner, Hirnmlertn verdiği cevap karşısında şaşkınlığa uğradı: Himmler bu dosyadan haberdar olduğunu ve KaltenbrunnerTn bu işe karışmamasını istediğini bildirdi.
Tabii, Kaltenbrunner. Hlmmlerin böyle hareket etmesi için hakiki bebln ne olduğunu ve S.S. terin finin vatan haini addedilebilecek İnsanı neden tuttuğunu için için şünmekten kendini alamadı,
araştırma ve muhakeme neticesinde Kaltenbrunner, Canarisin elinde Himmler! tehdit eden deliller bul un-naaı lâzım geldiğine karar verdi. Ancak aradan bir kaç sene geçtikten sonra, Kaltenbrunner Canarisin elinde Himmlere ait olmıyan fakat Heydrlch’l mahkûm edebilecek vesikalar bulunduğunu öğrenebildi. Netice aynı yola çıkıyordu: Zira Hey-drich’l alâkadar her şey otomatik o-larak dönüp dolaşıp Himmlere yüklenirdi.
80-
Şe-blr dü-
Uzun
Canaris, HeydrlchT "elinde tutuyordu*’
D AH IS mevzuu olan mesele ne idi? U Haydrich’in şeceresinde bir yahu-dl olması faraziyelerden birini teşkil edebilir. Heydrich'in düşmanlarından bir avukat, Melssende yaşamış olan bir yahudi kadının Heydrich’in annesi olduğunu ispat eden vesikaları mahkemeye göstereceğinden bahsediyordu. Bu esnada 30 haziran 1934 katliamı çıkageldi. Heydrlch ileri geri konuşan bu avukatın adını katliam listesine dahil ederek, öldürtmek istedi. Fakat avukat daha becerikli çıkarak hapishaneden Hitiere bir mektup yazdı ve hayatını kurtardı: bu avukat partinin eski âzalarından biri olup, aynı zamanda Führer’in sevgisini kazanmış bir insandı
Heydrich’ten kurtulmak için Cana-ris tarafına geçen bu avukat, çok geçmeden Abwehr’e de kabul edildi. Acaba bu adam, amirale, Heydrich’-
HİKAYE
almıştı, bir hesap yanlışı.
İn aleyhine deliller mi vermişti? Rivayetler bu mealde idi. Canaris bu kâğıtları alarak İspanyada emin bir ele tevdi etmiş, belki de sonra Hey-drlch’e bu kâğıtların kendisinde ol-lufcunu bildirmişti. Bunun, üzerine ne Himmler, ne de Heydrlch, Cana-rise karşı gelmemişlerdi. Ancak Ca-narls 1944 de azledlldlğl zaman yerine geçen Kaltenbruner yeniden bu dosya ile meşgul olabildi.
Hlmmlerle HeydrlchT, Canarlse karşı bir siyaset gütmekten meneden diğer bir faraziye daha mevcut. Bu fa-razlyeye göre Heydrlch amiralin casusu olup, nasyonal sosyalist partisi içinde olup bitenleri öğrenmek ve rejimi içinden fethetmekle mükellefti. Fakat zamanla Heydrlch, Canarlse tabi olmaktan sinirlenerek onu öldürmeye kalkıştı. Fakat bu imkânsızdı. zira, Canaris başına gelecekleri önceden tahmin ederek, vesikaları ölümünden sonra bastırılması 1-çin tedbir
Meş.um
HER ne olursa olsun. Canaris, ne pt 1^a >•« 1/1 ( t* a «Mk •k**
20 temmuz 1944 te sonra dâva açmaya kalkışmadı. Kendisini tevkif ettikleri zaman, herkesi hayrette bırakan bir soğukkanlılık ve lâkaydl gösterdi. Fakat, Coordeler adlı sulkastçilerdcn bir işkence yo-liyle amiralin ismini zikrettiği halde, Canaris mahkemeye çıkarılmadı.
Mahir bir İnsan olan Canaris, rejim ortadan kalktıktan sonra kendisinin sağ kalacağına inanıyordu. Bu noktada çok yanıldı, belki de bu o-nun yegâne hesap yanlışiydi. Hltlerin cinayetlerinden mesul insanların, Alman yad a vvuku bulan dâdiselerin nasıl meydana geldiğini bütün dünyaya anlatacak bir İnsanı sağ bırakacaklarına nasıl inanabilmişti?
Amerikan askerleri Almanyaya girmeden önce 9miral VVllhelm Canaris uzun zamandan beri hapis bulunduğu Flossenburg temerküz kampında öldürüldü. Şahsı ve oynadığı rol, dalma bir esrarla çevrili olacak, ve bu yüzden hakkında bir sürü destanlar uydurulacaktır.
SON
çıkarıldıktan ve ne de
hapsedildikten
YILDIZ (42847) 1 — A^k Dansı,
2 — Işıklar Sönerken
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Zoronun İşareti 2 — Talihim Olsaydı. AYSÜ (219İ7) 1 — Anna Ka-renina, 2 — Aşk Bestesi.
AZAK (23542) 1 — Tokyo
Gülü, 2 — 117 No.lu Mahkûm.
3 — Çanlar Çalıyor.
ÇEMBERLİTAŞ (22513) 1 — A-Hİ Kalpler, 2 — Kocam Öldürmedi
FERAH 1 — Zafer Aslanı. 2 — 2 — Vatan Aşktan Üstündür.
HALK 1 — Perl Kızı. 2 — L kl Cingöz Canavarlar Arasında. .
İSTANBUL (22367) 1 — »Stockholm Güreşleri, 2 — Dertli Pınar.
KISMET (26654) 1 — Gungadln. 2 — Kara Aslan .
MARMARA (2386ü) 1 — Eğlenceler Perisi, 2 — Deniz Yıldızları.
MİLLÎ (22962) 1 — Talihim Olsaydı. 2 — Zoronun İşareti.
TURAN (22127) 1 — Tokyo Gülü 2 — 117 No.lu Mahkûm.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Büyük Günah. 2 — Deniz Ejderi.
KADIKÖY CİHETİ HALE (60112) 1 — Tarzan Ormanlar Aslanı, 2 — Cinnet. OPERA (60821) 1 — Kanunsuz Çete. 2 — Ncsimaçi Amerikada SÜREYYA (60862) 1 — Karanlık Gölgeler. 2 — Beni Affet,
ANKARA
İNKARA Tamamen Şeninim. tÜYÜK Asilzade Silahşor.
CEBECİ 1 — Lorel-Hnrdi Boğa Güreşçisi. 2 — Leylâ İle Se İima.
PARK Adalet
SUS Altın Kafes.
SÜMER Bin Bir Tehlike Adaaı
ULUS 1 — Siyah Paraşüt. 2 Kırmızı Güller.
İTENİ İhanet
* İZMİR
RLHAMRA Kan Davası.
LALE 1 — Aşktan Kaçılmaz 2 — Makinnlı Adamlar Diyarı II. Kaim.
TAYYARE 1 - Geceler Hâkimi. 2 — Gençliği Takip Edollm TAN 1 — Aşktan Kaçılmaz, 2 — Makinah Adamlar Diyan. II. Kısım.
YENİ 1 - Haydutlar Kıraliçc-sl. 2 — Ncsimaçi Amcrikada.
KARŞIYAKA CÎBETÎ
SÜMER: 1 — Çam Sakızı Polis Hnflycrtl. 2 — Ağır Ceza. TELEK: 1 — Tarzanın tntilcn

UÇAK - TREN - VAPUR
dan. — 17.45 C.Y. (Kıbrıs) Nl-kosya, Ankaradan. — 18.05 D. H.Y. (Türk) İzmirden. — 18.35 D.H.Y. (Tllrk) Ankaradan. —
19.10 S.R. (İsviçre) Zürich, Cenevre, Ati nadan. — 20.20 P.A.A. (Amerikan) Hongkong, Bangkok. Kalküta, Delhi, Karaşl, Şamdan. — 22.30 S.A.S. (İskandinav) Stockholm. Kopenhag, Münih’ten.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 B.E.A. (Ingiliz) Atina. Roma, Nis. Londraya. — 8.30 D.H.Y. (Türk) Bursaya. — 9.00 D.H.Y (Türk) Ankara, Kayae-rl, Malatya. Elâzığ, Erzuruma.
— 9.30 D.H.Y. (Türk) Ankara ya
— 10.10 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kıbrıs, Beyruta. — 10.15
D.H Y. (Türk) îzmire. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adanu, Iskcndcruna. — 11.3ü C.G.D.T. Beyrut, Kahlrcye. — 14.45 D. H.Y. (Türk) Ankaraya. — 16.00 D.H.Y. (Türk) İzmlro. — 21.35 P.A.A. (Amerikan) Münih.Londra. Gander. Boston. Nevyor-ka. — 23.30 S.A.A. (İskandinav) Lydda’ya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Ordu, Karadenlzden. —
20.30 Marnkaz, Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Marnkaz. Mudanyaya. — 14.40 Tırhnn, Knradenize.
GELECEK OLAN TRENLER
6.45 Semplon (Avrupa). —
6.30 Erzurumdnn. — 7.10 Di-
yarbakırdun. — 8.30 Ankara
(Elen.). — 9.15 Ankara (Yataklı). — 13.10 Samsun poHtası. — 18.25 Diyarbakır - lakcndcrun-Konyndan. — 20.35 Adapazann-dan.
GİDECEK OLAN TRENLER
7.10 Adapazarına. — 10.10 A-•ianaya. — 13.50 Samsuna. —
18.10 Ankara (Eks.) — 20.30
Anknra (Yataİdi) — 20.50 Diyarbakır.
4 • • / U? 14^ V \ M i (4 V
9.15 D H Y. ( Türk > Buranda
- 0.50 D H Y (Thrkı lzmlı Icn. — H 15 D.H.Y. (Türk) Gu dunîcp, Aduna. Konya, Afyon lan 15.35 D H.Y. (Türk) la-kenderun. Adann. Ankaradan. — 16.30 D.H.Y. (Türk) Diyarbakır. Elâzığ, Sıva», Ankara-
AN KAKA;
Suat: 7.30 M.S.Ayarı, — 7.31 Vals, Polka ve Paao Dobletar (pl.) — 7.15 Haberler. — 8,(M) Saz Eserleri (pl.) — 8.15 Normun Cloutler Orkestrası (pl )
— 8.25 Günün Programı ve Ha va Raporu. — 8.30 Hafif Müzik (pl.) — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve Program. — 12.80 M.S.Ayarı. — 12.80 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Radyo Salon Orkestrası. — 13.80 öğle Gazetesi. — 13.15 Radyo Sıılon Orkestrasının Devamı. — 11.00 Akşam Programı. Hava Raporu ve Kapanış.
17.58 Açılış ve Program. — 8.00 M.S.Ayarı, — 18.00 İnce-(İtofahan Faahı. — 18.15 (afif Şarkılar (pl.) — 10.00 M. » Ayarı ve Haberler. — 19.15 ieçmlşte Bugün. — 10/20 Yurt un Sesler. — 19.45 Radyo İh* îngtllsco. — 20.00 Piyano lir ’.f.: Parçaları ıpl » — 30 U Radyo Gazetesi» — 20.30 Serbest Sn al. — 20.35 Karışık Şark ila r.
— 21.00 Unesco Gazetesi — 21.15 Piyano Soloları. Çalan:
12.67 Açılış ve Prog-
— 18.00 Haberler. —
Naciye Keskinoğlu» — 21.15 Konuşma: Sağlık Saati "Büyük Salgınlar". — 22.00 Devlet Konservatuarı Yaylı Sazlar Orkestrası (Şef: Ulvi Cemal Erkin).
— 22.45 M.S.Ayan ve Haberler.
— 23.00 Program ve Kapanış.
Saat: ramlar.
13.15 Dans Müziği (pl.)» —13.45 Şarkı ve Türküler (Ahmet Üstün). — 11.20 Ev Kadını-Ycmek Çeşitleri. — 14.30 Şarkı ve Türküler. — 14.50 Hafif Valsler (pl.). — 15.00 Programlar ve Kapanış.
17.57 Açılış ve Programlar. — 18.00 Caz Müziği (pl.). — 18.30 Schumann "Şair Aşkı" Defterinden Lieâler (pl.). — 18.45 Saz Eserleri (1 — Mahur Peşrevi. 2 — Hüzzam Saz Semaisi). — 19.00 Haberler. — 10.15 İstanbul Haberleri. — 10.20 Sololar. — 19.10 Hafif Ara Müziği (pl.). — 19.45 Şarkı ve Türküler (Mustafa Çağlar). — 20.15 Hafif Orkestradan Melodiler (pl.). — 20.30 Gelir Vergisi î-zahları. — 20.45 ChaıTie Barnct Orkestrasından Dun» Müziği (pl.), — 21.00 Küçük Orkestradan Melodiler. — 21.20 Fasıl Heyeti Konseri. — 22.00 Konçerto (Mozart re majör Koman Konçertosu) (pl.). — 22.45 Haberler. — 23.00 Hafif Gece Müziği (pl.). — 23.80 Programlar ve Kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR
LONDRA:
Saat: 7.30 Bili Savill Dans Orkestrası. — 8.00 BBC Hafif orkestrası konseri. — 8.15 Dinleyici İstekleri. — 9.15 Palm Court Orkestrasından Hafif Müzik. — 10.30 Dinleyici İstekleri. — 12.00 BBC Revü Orkestrası konseri. — İ2.80 BBC
Northern orkestrası konseri. — 13.30 Jack Nathun ve orkestru-sı. — 15.15 Hafif müzik. — 17.15 Devamlı hafif müzik. — 18.13 Müzik hatıraları. — 19.18 Din leyici İstekleri. — 24.30 Opera fard&n parçalar. — 24.00 Dinle vlcl İstekleri.
Ccmal A tas oy Llmonvr (Taksimi (Taksim) — Sağlık
MllM)Xı: EnılnünU L. ^uöur» ıKüçÜkpazar) — Ali R» za (Alemdar) — Asadur (Ge-dikpaşa)
BEYOĞLU:
(Merkez) —
— Cihangir
(Galata) — Ziya Boycr (Galatın — Şark Merkez (Şişli) — Kurtuluş (Şişli) — H'iaköy — Merkez (Kuaımpaşa)
FATİH:
ıışı) —
’inıitvu
mitil) mrid; ı
»Fe-c
»1 (’P:
Üniversite (»Şehzade* Sarım (Aksaray) — Nü z iıat Onat (»Şah* Edlrnekupı (Kara-Oacrcn Sıpnhlofc-
Vı ıı Beşer
BEŞİKTAŞ S Recep - Orta-köy — GıvaHcttln Dlvtınhuğlu

i L
«O ■
F
EL r- !
1
zr M
r
ıd
Soldun sağa:
2 — Yerme. 4 — Soluk verme. 5 — Alafranga çörek. 7 — Büyük. 9 — Cennet kızı. 12 — Müzik temposuna uyularak yapılan ahenkli vücut hareketi.
15 — Yenileşmek (iki kelime).
16 — Rütbe. 17 — Söz verme. 18 — Kötü söz. 20 — Büyük baba. 21 — Bir nevi cankurtaran. 22 — Lif.
Yukarıdan a%nğı:
1 — Ayrılıp yalnız bulunmak. 2 — Anlayışlı. 3 — Dlsney’in oğlu. 6 — Vilâyet taksimatından. 8 — Yâdetmek. 9 — CÜın-letcn. 10 — Oy. 11 — Fikir. 12— Masal kahramanlarından. 13 — Bağışlama. Lüzumsuz.
2 — Pay
14 — Engel. 18 —
19 — Eğik»
4 -* Hasat. 0 — Ta-
BULMACANIN IIALLt
Soldan sağa:
2 — Pay. 4 — Hasat. 6 — Tarikat. S — Paralamak. 10 — Manav. 11 — Lâkin. 12 — Sıralamak. 14 — Temin et. 15 — Tavan. 16 — Kem.
Yukarıdan :
1 — Basil. 2 — Paravanam. — Yakalamak. 4 — Hararet. — Tamamen. 6 — Tanıt. 7 — ‘sıknt. 8 — Pt ‘ ’*lk. 13 •
DÜNKÜ
3
5
IhiuiiUii» öuyu£İU Anadolu vakanı \nkarn
’ınılr
4410
6053h
91 rz.»*
İstanbul 2422x uakıniar
Ankara üü. İzmir 2222 Karşıyaka 15055
Şekerci
* Yazan : Ender H.AJLtD yatıp kalkar, kahveye çıkmaz, beş vakit namazında olduğu halde, cuma ve bayram namazları müstesna, camiye uğramazdı. Konuşmayı, kimseyle aşinalık etmeyi sevmez, çırağını iş hafifler hafiflemez evine yollardı. Rumu. Acemi, Arabi dolaşmış olduğu, fakir fukaraya büyük yardımda bulunduğu fısıltı halinde söylenirdi. Muhitimize giren bu yabancı, en mütecessislere bile ses vermeden gitgide bir alışkanlık havası yaratmaktaydı. Her kandil; loş. rutubetli, ıslak ıslak çürük toprak kokan sokakta, dükkânının önünde buzlu sebil dağıtır, su içmeye gelen çocukların eline a-kide, badem şekerleri sıkıştırırdı. Ne birimizi okşamış, ne de tatlı bir soz söylemiş olmamasına rağmen. çocuklara has bir sezişle biz-leri sevdiğini hisseder, bu iri kıyım adama çekingenlikle karışık bir muhabbet duyardık.
iyi iş yapıyordu. Üç dört mahalle aşırı, hattâ Aksaray taraflarından, az zamanda nam yapan elvan lokumlarını, çifte kavrulmuşlarını. ezmelerini almaya gelirlerdi. Mahmud Ağa saatlerce dolaştığı halde bir şey satamaz olmuştu.
Arasıra, "şekerci” ile bir kaç kelime konuştuğumuz da olurdu. Bundan nedense büyük zevk duyardım. Dükkânın bir köşesinde, namaz kılıp Kuran okuduğu tiftik postu serili kerevetin vanındaki rafta. Eskişehir taşı teşbihler, Şam işi gümüş kaplama hançer, Sivas yadigârı ağızlıklar ve bu a-rada içi renkli şekillerle süslenmiş bir şişe vardı. Ne olduğunu sorduğumda: "Kum. demişti. Cidde’de almıştım. Kumu boyayarak böyle şişelere doldurup satarlar." Nasıl yapıldığını soracaktım, cesaret edemedim. Her gidişimde ha\Tan hayran seyreder, kumun nasıl böyle şekilli olarak şişelere doldurulduğunu akledemezdlm.
Şekerci bir gün: “Pek hoşuna gittiyse sünnetliğinde hediye edeyim" diye takılmıştı. Fakat bir daha gidişimde şişeyi yerinde bulamadım. kaldırılmışlı, Görmıye görmiye unuttum.

O sabah şekercinin dükkânı a-çılmadı. Geceleyin polisler dükkânı araştırmış, onu 8İıo götürmüşler. Tatmin edllm yen meraklarının hırsiyle: k»mı ha»- nane veya asker kaçağı* kimi azıh biı komitacı. kimi uzun zaman
pençesinden kurtulmuş bir katil olduğunu söylemekteydi.
Po’.esleı deli:
— Nenizv gerek, işinize hakin! cevabını alınca pek kürer’rmamayı tercih etmişlerdi.
Akşama doğru bitişiğindeki ber-ber, eve bir paket bıraktı; “Şekerci, sünnetliğinde verecektim, Allah o günü göstermedi, diye küçük beye yolladı.”
Pakette, günlerce hayıa lıkla seyrettiğim kumlu şişe vardı.
(ArnavutkÖy) — Merkez (Bebek)
KADIKÖY: Büyük — Fvncr-yulu — Erenköy — A. Cafer Çağatay (Bostancı)
ÜSKÜDAR: Ömer Keııan HEYBELİ A DA : Heybelindn BÜYÜK ADA: Merkez
İZMİR: Ege (Basmahane) — ılıiıLİ (Kcıneraltı) — Asri iEj refpaşaı Al«uncak — Güzel-yalı (Yalılar)
ANKARA: Güllıane — Derman — GÜray
Sekiz, dokuz hailemizde bir açıldı.
O devirde pasta olarak göbeği helezoni tatlılı bayat yumurta kokulu pandispanyayı tanır, çuku-lata, karanıelâ ve emsaliyle tesadüfi şekilde karşılaşırdık. Bazan Bonmarşe dönüşü blok halinde Tobler çukulatası getirirler, günlerce içim içime sığmazdı.Hoş. istediğim gibi elime veren kim... Babaannem dolabına kilitler, bin türlü vaadler, yaltaklanmalar sonunda, mümkün olduğu kadar küçük bir parça koparabilirdim. Arkamdan tembihler: “Yemekten sonraya sakla... Hepsini birden yeme... Sakın su içme...” Bir kere de ağabeyim Beyoğlu dönüşü, üstleri çukulatalı, içleri muhtelif renk, ağızda iç bayıltıcı bir tad ve rayiha halinde eriyen şekerlemeler getirerek ev halkına dağıtmış, lâfı günlerce süren bir tesir uyandırmıştı.
Bu müstesna hâdiseler dışında, en zevkli pisboğazlık vasıtamız elma, horoz, akide şekerleriydi. Muayyen günler, seyyar şekerci Mahmud Ağanın; Samatyaya bakan mahallenin aşağı tarafından başında tablaslyle görünmesini; köşe başlarında; yangın duvarları üstünde (sokağa kaçmak imkânını bulamayanlar pencere kenarlarında) sabırsızlıkla beklerdik. Uzaktan "Şekerelli..." sesi duyulunca evlere koşuşur, koparabildiğimiz yirmiliklerle, kuruşlarla başına üşüşürdük.
Mahmudağa aksi bir nrnavuttu Kollarının iç tarafiyle, geniş bir yün kuşağın sardığı poturunu çeki çeki verip: “Haydi bakalım, diye bağırırdı, boşuna kalabalık etmeyin, olan alsın..."
Bazan defli, zurnalı, ellerinde çıngırdayan kaşıklı macuncular uğrarsa da “macunu tükürükle yaparlar” diye evden aldırtmaz-lardı. Onun acısını, ağda kaynatıp, mermer taşa dökerek, soğuyup kıvama gelince değneklere sarıp yalamakla çıkarmak istesek de ne o tadı, ne de macun tepsisinin üstünde dönen ibreyle; para koyduğun renk mağcunda durduğu zaman, diğer dizili paralar diğerince macun kazanmaktan duyduğumuz zevki bulamazdık.
Şekerci dükkânı açılması mühim hâdiseydi... Günlerce, ciğerci peşindeki kediler gibi etrafında dönüp durduk.
Şekerci; bugün hatırladığıma göre, yaşı bellisiz bir adamdı. 1-şittiklerimi gördüklerime kalarak, bunu belki de geçmiş senelerin te siriyle değiştirerek hayâliiyorum: Nereden geldiğini bilen yoktu Memleketine dönen kömürcünün dükkânını eliyle tamir etmiş, tahtalarını, sıvasını yenilemiş, kendisine göre değişiklikler yaparak, dışını filizi boya, içini çiğnenmiş sakız rengi badana ile gözahcı ve gönül açıcı hale getirmişti. Orada; dipte, ocağın karşısındaki bölmede
y aşın d aydım, ma-şekerci dükkânı
adaletin
İR Mayıs 1950
TENİ ISTAN BUL
Bayta 8
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
t|[ ,, M —. ■ ■■ ■!■■■■ ■ ™ "" ■ —- W' — ■ ■ ■ ■ ■■■■■»■ r 'I ■
Vadeli satışlar
Yazan : Faruk A. SÜNTER
YENİ mahsul yılına varım? bulunuyoruz. Büyük İhracat inallarımı» tın rekolteleri için yapılan tahminler İleri bir safhaya kadar gel-mlştlr. O kadar ki son haftlar içinde fındık ve pamuk ürerine eylül ve ekim teslimi vadeli muamelelere tesadüf olunmuştur.
Geçenlerde bllmünaschc temas ettiğimle gibi, alivre »atışlar piyasalar İçin çok lütumlu faaliyetlerdir. Fakat bu faaliyet bilgili bir esasa dayanmaksa — usûlü dairesinde alınmayan faydalı İlâçlar gibi — iyilik yerine tarar verir.
Filhakika, son senelerde bilhassa fındık piyasamız, alivre satışlar dolayısb’le çok torluk çekmiştir. Karadenitle İstanbul arasında başlayan ihtilafların serpintileri baran yabancı yararlara kadar sıçramıştır. Milletlerarası ticaret zincirinin herhangi bir halkasında meydana gelen bir ahenksizlik topyekûn bütün bir manzumeyi sarsar. Böyle olunca, mesele yalnız İki firma veya İç iki pazar arasında bir an-laşmazlık çerçevesinden çıkmakta, milletlerarası itibarımızla ölçülecek bir mahiyet almaktadır.
Halbuki alivre satışlar ticaret için lüzumlu bir sistemdir. Tacirlerin hakiki rolü buradadır: Eldeki stoklar tükenmeden müstakbel rekolteleri görebilmek. Esasen bu görüşledir ki mahsulün az veya çok olacağına nazaran, fiyat .mekanizması vasi t asiyle istihsal ile istihlâk arasındaki ahenk saflanabilir.
Yalnız müstakbel rekolteyi iyi tahinin etmek de alivre bir muameleye girişmek için kâfi değildir. Bu maddenin benzeri olan malların da stok ve rekolte durumlarını bilmek ve fiyat seviyesini, müstehlikin İkame maddelerine kaçmasını önleyecek şekilde, ayarlı tutmak icap eder. Bu arada bahis mevzuu madde İle İkame maddelerinin bütün dünyaya alt stok ve rekolte durumları hakkında da doğru bilgiye ihtiyaç vardır.
vâdeli alış ve vAdeli satış, tarafların bu bilgiye sahip olması halinde, elbette ki mükemmel ve İktisadi faydası olan bir muamele olur. Daiıa o madde istihsal olunmadan iç piyasa stoklarının sarfiyatındaki sürati tesblt eder. Fiyatların birden bire düşmesini veya yükselmesini önleyerek alıcı ve satıcıları, müstahsil ve müstehlikleri büyük ve tahammül olunmaz zararlardan korur. Piyasaların barometresi vazifesini görür.
Kaldı ki, bu vâdeli satış mekanizması olmansa, dünyanın büyük ticaret hareketleri her an felce uğramaya mahkûmdur. Aylarca ve hattâ yıllarca sonra teslim şartlyle satış yapan dünya fabrikaları muayyen bir fiyata bağlanabilmek için kendileri de bu işde kullanacakları iptidai maddeleri vAdeli olarak satın almak zorundadırlar. Bir sene sonra manifatura teslim edecek bir fabrika bir sene öncesinden. fiyat verebilmek için, kendisi de muayyen bir fiyatla hara madde olan pamuğunu satın alabilmelidir. İki sene sonra teslim olunacak bir otomobilin muhtelif akşamının maliyet fiyatı, ancak bugünden malûm bulunduğu takdirde ifade olunabilir.
Görülüyorki dünya ticaretinin “zaman., ve "mekân,, itibariyle ••vâdeli satışlara,, olan ihtiyacı bir zarurettir. Hattâ vAdeli satış olmaksızın büyük ve geniş bir dünya ticareti tasavvur olunamaz, fakat bu ticareti yapmak da yukarıda belirtildiği gibi derin ve geniş milletlerarası ticari ve iktisadi bir bilgiyi zaruri kılar.
D İLGİSİZ olarak yapılan, hakiki ticarî bir maksada dayanmayan ve ® yalnız fiyatın yükselme veya düşmesini kazanç İçin esas tutan vAdell muamelelere dünyanın her tarafında “kumar,, nazariyle bakılır. Bu gibi muamelelere girişen kimseler şahsan mutazarrır olacakları gibi memleket ve dünya ticaretine de zararları dokunur. Çünkü kumar maksudiyle işe giren firmanın karşısındaki tacir hakiki mal İhtiyatiyle bağlanmıştır ve neticede meydana gelecek aksaklıktan bütün bir ticaret zinciri müteessir duruma düşebilir.
Bu bakımdan vâdeli satışlara tüccarımızın lâyık olduglı ehemmiyeti vermesi ve bağlanırken karşı tarafın ciddiyet ve itibarı üzerinde çok durması doğru olur.

ntGER taraftan bu husustaki mevzuatımızı da ihtiyaçlarımıza göre ** tertlplenıeliyiz.
Vâdeli satışın mutlaka mala dayanan bir muamele olduğu fikri mali teminata dayanmalıdır. Böyle satışlar yapılırken, iki tarafın da meselâ malın muayyen bir yüzdeslne kadar varacak bir teminat vermeleri usûl konulabilirse hiç olmazsa, fiyat temevvüçlerirıde oldukça geniş ve taahhüdü müemmen kılacak mahiyette bir marj elde edilmiş olur.
Yeni kabul edilen ticaret oda ve borsalan hakkındakl 5590 sayılı Kanunun 5*1 üncü maddesi böyle bir İmkânı derpiş etmiş bulunuyor. Bu maddenin son fıkrasında aynen: "VAdell muamele yapan borsaların tatbik edeceği usûller tüzükte gösterilir,, denilmektedir.
Oda ve borsaların nizamnamesi ise henüz tasarı halindedir. Verilen haberlere göre Ankaradan bir heyet bugünlerde şehrimize gelerek bu hususta temaslar yapacaktır. Bu güzel vesile fırsat blIL nerek, vâdeli satışların faydalı taraflarını sağlayacak ve spekülâsyona müteallik kötü avukıbı önleyecek hükümler konulmalıdır.
Tarım Satış Kooperatiflerinin baremlerinden müstahsilin kararına kadar tesir yapacak olan alivre satış flyatlannı İnzibat altına almak, her bakımdan milli bir vazifedir.
Kısa Haberler
Avrııpalılararasi netatı koruma teşkilâtı kuruluyor
★ La Haye, (Reuter - Huauat) — Geçen hafta 28 milletin iştirak etti#! “Nebatat Karantlneel” konferansı nihayet bulmuş, vc muhtelif milletlere mensup murahhaslar, nebatları muhafaza etmek i-çin müşterek bir AvrupalIlar arası teşkilâtın kurulması lüzumu ü-zerindo ısrar etmişlerdir. Bu teşkilâtın Birleşmiş Milletlerin iaşe ve ziraat teşkilâtlariyle de işbirliği yapmasını 70 murahhas kabul etmiş bulunmaktadır.
Konferans muhtasar nebatat karantinesi şehadetnameleri an-zim ettirdi, F.A.O. dan veba ve nebat hastlıkları hakkında sistematik usuller tatbik etmesini isteyen bütün memleketlerin bu şahadetnameleri kabul etmesini tavsiye etti ve nihayet bütün memleketleri nebat hastaıklan hakkında doğru malûmat veren servisler tesis etmeğe mecbur etti. Hindlstanla ticaret münasebetlerimiz gelişiy or
★ Yeni Delhi 17 A.A, (United Press) — Ticaret Bakanlığından, Türk Elçiliği yüksek memurları ve Hint Hükümeti temsilcileri arasında ticarî müzakerelerin başladığı bildirilmiştir. îkl memleket arasında ticari bir anlaşmanın imzalanacağı ümit edilmektedir. Kauçuk
buhranı mı ?
★ New-York 17 A.A. (Reuter — Amerikanın dört büyük lâstik şirketinden birinin müdürü olan John Collyer dün Birleşik Amerika Hükümetini muhtemel bir lâstik buhranını bertaraf etmek için sentetik kauçuk imaline başlamaya davet etmiştir.
John Collyer basın mensuplan-na verdiği beyanatta âzami sentetik kauçuk elde edilmesi hususundaki plânlarını Başkan Tru-man'a ve Kabine Üyelerine verdiğini bildirmiştir. •
Birleşik Amerikanın harbin bitmesinden beri tedricen ham kauçuk stoku yaptığını belirten Collyer, bu stokun ne kadar olduğunu bilmemekle beraber her halde kâfi olmadığına emin olduğunu söylemiştir.
Sorulan bir suale cevaben, Collyer, Ingilizlerin. Fransızların ve Holândalıların Ruslara kauçuk sattıklarını bildirmiştir.
Collyer. halihazırda kongrede tetkik edilmekte olan milletlerarası Ticaret Teşkilâtı hususunda teklif edilmiş olan Havana karteli projesinin mazideki kartel tipleri gibi teşekküllerin ortaya çıkmasını intaç edeceğini söylemiştir.
Amerika yeni ticaret anlaşmaları yapıyor
A VVashington 17 A.A. ıReuter) — Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığından bildirildiğine göre. Birleşik Amerika daha 6 memleketle ticaret anlaşmaları görüşmeleri yapacaktır. Bu suretle Deron eyaletinde Torquay’da eylülde top lanacak olan ticaret ve gümrük tarifeleri konferansına iştirak edecek devletlerin yekûnu 23 e baliğ olmaktadır.
Türk pazarlarında Ingiliz - Alman rekabeti
★ Londra 17 A.A. (Afp) — Yakındoğu’da bir seyahatten dönen İngiliz Sanayiciler Federasyonu Dış Ticaret Servisi Direktörü Rams-den ezcümle şu beyanatta bulunmuştur:
“Alman rekabeti Türk pazarlarında İngiltereyi bertaraJf etmektedir.
Ramsden Alman rekabetinin yalnız son altı ay zarfında faal bir mahiyet kesbettigini söylemiş ve Almanların TürkJyeyi
Avrupa kalkınma programı ve İşçi Birlikleri konferansı
İngiliz İş Birliği Konseyi üyesinden Mr. Herberf Tracey’in gazetemize mahsus bir yazısını aynen aşağıda neşrediyoruz
Avrupa Kalkınma Programı îşçi Birliği İstişare Komitesinin tam teşekküllü üçüncü konferansı 18 İlâ 20 nisan tarihleri arasında Koma da cereyan etmiş ve bu toplantı sırasında îşçl Birliği hareketi siyasetiyle ilgili Önemli meseleler görüşülmüştür. İstişare komitesi, Marahnll Plânına İştirak etmekte olan memleketlerdeki İşçi Birliği hareketini koordine etmek İçin 1048 yılının ilkbaharında kurulmuştur. Teşekkülün usll gayesi. Amerikan yardımından faydalanmak suretiyle ilgili memleketlerdeki ekonomik kalkınmayı tahakkuk ettirmek İçin sarfedllcn müşterek gayrette müessir bir rol oynamak ve Avrupa îşçi Birliklerinin bu gayreti desteklemelerini sağlamaktır. Komitenin çalışması vüsat kes-bedilince Pariste daimi bir büro kurulmuş ve büro ile Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilâtı arasında irtibat kurmak üzere VValter Scheve-nels tâyin edilmiştir. Teşekkülün Roma konferansına İştirak eden önemli şahsiyetleri arasında OEEC konseyinin başkanı ve Holânda Dışişleri Bakanı Mr. Dlrk Stlkker, aynı teşekkülün Genel Sekreteri Mr. Robert Marjolln ve Ekonomik İşbirliği İdaresinin Avrupa bölgesindeki fevka-
LONDRA MEKTUBU
i i
Kalay piyasasında istikrarsızlık, çinko fiyatlarında yükselme var
Londra (Hususî) — Son iki hafta içinde Londra Metal Borsasında kalay fiyatları istikrarsız bir manzara arzetmlştlr. Flatler bir aralık ftnl bir surette sukut etmiş, son günlerde yine yükselme temayülü göstermiştir. Son fiat 590 sterllng’dir.
Kalay Komitesi tarafından fiyatların kontrolü meselesi etrafında Birleşmiş Milletlere bir proje tevdi edilecektir. Buradaki kanaate göre, Birleşmiş Milletlere sunulacak olan projemi vaziyette hiç bir değişiklik yapmıyacağı kuvvetle tahmin olunuyor.
Muhtelif memleketlerdeki kalay istihlâkinde zikre değer bir değişiklik yoktur. Amerikadan bildirildiğine göre Bolivya ile Komite arasında konuşmalara başlanmıştır. Bu arada mevcut cevher Almanyaja ve baş-
bilhassa teçhizat bakımından mühim bir pazar olarak telâkki ettiklerini ve bütün gayretlerinin, uzun vadeli plânlar Üzerinde temerküz ettiğini ilâve eylemiştir.
Ramsden’e göre. Almanya Türk mallarının başlıca alıcısı olmuş-tuı ve kendi mamullerinin satış fiyatı, Türk pazarlarında İngiliz veya diğer rekabeti tamamiyle bertaraf etmektedir.
Ispanya istediği krediyi alacak
k Bar8elon 17 A.A. (Reuter) — Dün akşam Barselon Amerikan Ticaret Odası temsilcileri tarafından verilen ziyafet esnasında söz alan Birleşik Amerikanın Ispanya Maslahatgüzarı Paul Gul-bertson, geçen sene zarfında A-merika İle İspanya arasındaki münasebetlerde bir gelişme müşahede edildiğini bildirmiştir.
Paul Culbertaon, İspanyanın ihracat ve İthalât Bankasından talep ettiği kredinin kabul edilmesinin kuvvetle muhtemel olduğuna inandığını ilâve etmiştir.
lâde Amerikalı murahhası Mr. Milyon Katz hazır bulunmuşlardır.
Marshall Plânı idaresini temsil eden bu şahsiyetlerin mevcudiyetleri, îşçi Birliklerinin Roma Konferansının önemini tebarüz ettirmektedir.
Teşekküle bağlı tâli teknik komisyon konferans heyetine sunduğu bir raporda, Batı Avrupa memleketleriyle bu devletlere bağlı denizaşırı bölgelerin bazı şartlarla olağanüstü yardımdan vareste kalabilecekleri belirtilmiştir. Aynı raporda, OEEC memleketlerinin son iki yıl zarfında kaydettikleri terakkinin dikkate şayan olduğu ve beklenildiğinden çok daha çabuk tahakkuk ettiği belirtilmiştir.
Rapora göre, Marshall Plânının ilk iki yılı zarfında, Avrupa memleketlerinin sınai istihsali umumiyetle % 30 artmıştır. Kömür istihsalinde % 18, demir ve çelik mamûlleri imalâtında % 56. elektrik enerjisi istihsalinde % 15 artış kaydedilmiştir. Aynı tarzda tarım istihsali de umumiyetle % 37 nlsbetinde yükselmiştir. Buğday % 37. patates mahsulü % 34, şeker % 46. et, yumurta, süt vc süt mamûllerinde % 30 a yakın bir yükseliş yer almıştır.
ka memleketlere satılacaktır.
Çinko fiatleri yükseliyor
1 mayısta Amerikada çinko fiyatlarının 11.25 cent’e yükseltilmesi üzerine İngiliz Hükümeti de «atış fiyatlarını arttırmış ve bunu 97 İngiliz lirası ve 10 şilln'e çıkarmıştır. Amerikada fiyatların yükselmesine rağmen talep hararetle devam ediyor.
Yeni bir karar
Amerika Birleşik Devletlerinin MU-messlller Meclisine çinko fiyatlarım korumak maksadım taşıyan bir kanun lâyihası verilmiştir. Projeye göre bu iş için 1950 senesinde 60 milyon dolar, 1951 senesinde de 90 milyon dolar tahsisat ayrılacaktır. Bahsi geçen tahsisatla fiyatların seviyesi muhafaza edilecek ve araştırma faaliyetleri desteklenecektir.
Türkiye - Suriye ticaret aniaşması müzakereleri
Şam, 17 (Hususî muhabirimizden) — Türkiye ile Suriye anunnda bir ticaret anlaşması yapılmak üzere müzakerelere başlanmış bulunuyor. Anlaşmanın yakında imzalanacağını, resmî makamlardan başka, Çamdaki Türk Elçisi de teyld etmiştir.
İngilizce çıkarılan ^İstanbul,, broşürü
Türkiye Turizm Kurumunun Is-tanbula ait yayınladığı İngilizce broşürden Amerlkaya Tarsus gemisiyle 5.000 adet gönderilmiştir. Bu broşürler, Havacılık Şirketleri ve seyahat acenteleri vasıtasiyle bütün dünyaya dağıtılacaktır.
30 Haziran akşamına kadar
Akreditifleri açılmayan permiler
Memleketimiz lehine tiraj hakkı tanıyan Almanya, Fran-«ft, Holânda, Belçika, Danimarka, Avusturya, İsveç ve Norvcçten yapılacak ithalâtın 30 haziran akşamına kadar fi. ilen akreditifi açılmak veya bedeli transfer edilmek şartlyle muteber olacağı ve primlere bu kaydın konulması gerektiği Ticaret Bakanlığından bildirilmiştir.
Eğede mahsul durumu
Yeni üzüm rekoltesi için müsait tahminler yapılıyor
İzmir, 17 (Hususi muhabirimizden) — Ege bölgesinde, havalann hâlâ açmamış bulunması, bağcıları dikkatli davranmaya sevketmekte ve Pronos poros hastalığına karşı sık sık göztaşı atılmaktadır. Bu sene bağlarda doğuş oldukça kuvvetlidir. Yeni çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesinin geçen seneden iyi olacağı tahmin ediliyor. I
Geçen senenin 60 bin ton olarak talimin edilmiş bulunan rekoltesi 70 bin tonu bulmuştur. Diğer taraftan havanın müsait anlarında tütün ve pamuk ekimine devam edilmektedir. Toprak henüz ısınmadığından bazı bölgelerde pamuk tohumları fillzle-nememektedir. Bu gibi yerlerde ekim tekrarlanmaktadır.
Batı Almanya üzüm istiyor
İzmir, 16 (Hususi muhabirimizden) — Batı Almanya Hükümetinin yakın günlerde çekirdeksiz kum ü-züm ithaline kontenjan vermesi hakkında haftalık içmalde verdiğimiz haber tahakkuk etmektedir. Bir çok Alman alıcılar İzmirdeki ihracat evlerinden teklif istemeye başlamışlardır. Bu tekliflere bugünkü Borsa fiyatları esas tutularak 9 numara içir 66-67 kuruş fiyat İstemek suretiyle cevap verilmektedir. Hatırlarda olduğu üzere tngilizlere yapılan son toplu satışta aynı kalite üzümün fiyatı 52,5 kuruştu. Almanyanın böylece yeniden alıcı vaziyete geçmesi üzüm piyasasını hararetlendlrecfjktir. Esasen serbest stok da 2-3 bin tona inmiş bulunmaktadır. Klering hesap vaziyeti müsait duruma geçen Al-’manyamn yakında diğer ihraç mallarımızla da ilgileneceği alâkalılarca 'tahmin ediliyor..
Ingiltere, fasulye, kuşyemi, dan için lisans veriyor
İzmir, 17 (Hususi) — Ticaret O-dnsına gelen malûmata göre. İngiliz İaşe Nezaretinin fasulye, kuşyemi ve darıyı da umumi açık lisansa tâbi tuttuğu anlaşılmaktadır.
Giyim eşyası da ucuzlamağa başladı
750 kuruşa gömlek satılıyor
Son günlerde piyasaya arzedüen yazlık giyim eşyasında ucuzluk baş-göstermiştir. Halk tipi kısa kollu yazlık gömleklerin 750 kuruşa kadar perakende piyasada satıldığı görülmektedir. Gömlek imalâthanelerinin, birbirlerine rekabet ederek, gün geçtikçe piyasaya daha ucuz mal verecekleri anlaşılmaktadır. Yakında yazlık gömlek flatlerinin 5 liraya kadar düşeceğinden bahsolunrnakta-dır. w *
Ticaret oda ve borsalarında seçim, için hazırlıklar
Ticaret, odalan ve ticaret bor »alarmda umumi seçimlerin önümüzdeki ekim ayında yapılacağı yazılmıştı, öğrendiğimize göre oda ve bordalara alt nizammftme tasarısı bugünlerde son şeklini alacaktır. Böyle olunca nizamname tatbik mevkiine konulur konulmaz ekim ayını beklemeden seçimlerin yapılması icap edecektir.
Bu senekl seçimlerle Ticaret ve Sanayi İşbirliği Cemiyetinin yakından alakadar olacağı anlaşılmaktadır. Cemiyet seçimlerde faal bir rol oynıyacak, bunların şehrin ticaret ve İktisat hayatına uygun neticeler vermesi İçin gayret sarfedecektlr.
— - ■ ■ «
İstanbul Sergi Komitesi toplanamıyor
Son hafta içinde İstanbul Sergi komitesi toplantılarına devam edememektedir. Buna sebep olarak kol mlteye mensup bazı Ezaların istifa ettikleri İleri sürülmektedir.
Kahve fiyatlarında düşüklük var
Son hafta İçinde piyasaya 720 ton kahve gelmiş, toptan flatler 740 kuruştan 710 kuruşa kadar düşmüştür. Toptan fiatlerdeki bu düşüklük nihayet çekilmiş kahve piyasasına da intikal etmiştir. Böylece perakende kahve flati 1000 kuruştan 940 kuruşa kadar düşmüştür.
Izmirde kurulacak fabrikalar
Ticaret Odasındabir toplantı yapıldı
İzmir, 17 (Hususî muhabirimizden) — Marshall Yardım Plânından faydalanılarak verilecek olan tiraj haklarından İstifade edip memleketimizde kurulması düşünülen bilûmum nebati yağ, süt, sebze ve konserve fabrikalarının ne şekilde tesis edileceğini ilgililere izah etmek için Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından gönderilen Bakanlık Müşaviri Lemi Ak-soy bugün şehrimiz Ticaret ve Sanayi Odasında bir konuşma yapmış ve kendisine tevcih edilen sualleri cevaplandırmıştır.
Memleketimize gelen seyyahlar kolaylık görüyor
Son günlerde gerek hava gerekse deniz yoliyle memleketimize gelen seyyahlar, gümrük ve polis muamelelerinin ifası esnasında alâkalı memurların gösterdikleri nezaket, kolaylık ve çabukluktan büyük sitayişle bahsetmektedir. Bu güzet haberi. memleket turizmi adına sevinerek veriyoruz.
17/V/1950 Çarşamba
E
LEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Eorsasında yeni mahsul afyon, Aksaray menşeli nalurel liftik ü-zerine satışlar olmuş, fiyatlar ilerleme kaydetmiştir. Kabuklu ve iç fuuhk fiyatları sağlam bir durumdadır.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bor-sasında yüzde 6 faizli Birinci, ikinci ve Üçüncü Kalkınma Tahvilleri hararetli istek karşısında kalmış, fiyatlar yükselmiştir. Altın piyasasında külçe altın fiyatı düne nazaran daha ziyade gerilemiştir. İşsizlik devam etmektedir.

İzmir :
Borsada c» kirdekıfe kuru üzüm müstakar durumunu muhafaza etmektedir. Arap memleketlerine sevkıyat devanı ettiğinden incir piyasası sağlamdır. Yalnız stok miktarı 600 ton kadar olan hurda incire henüz alıcı bulunamamaktadır. Hariçten yeni siparişler gelmediğinden Borsada hazır pamuk gevşek bir durum arzetmekte ve fiyat gerilemektedir. Buna mukabil alivre muamelelerdeki canlılık devam ediyor. Pamuk yağına karşı alıcılar istekli durumlarını muhafaza etmektedirler. Almanyanın alıcı vaziyetine geçeceğine dair gelen haberler Borsada pamuk çekirdeğine karşı alâkayı Artırmıştır.
Adana :
Ticaret Bordasında Tkinci Akala pamuk kalitesi üzerine muamele olmuş, fiyat gerilemiştir Diğer pamuk kalitelerinde bir fiyat fark» görülmemiştir.
KAMBİYO
İstanbu 1 Borsası
Açılış Kapanış
1 Steritng 7.90.50 7.91
100 Dolur 280 75 280 75
100 Fr. Frangı ... 0.80 0.80
100 İsviçre Fr.... 64.83 64.83
100 Bclç. Fr 5.60 5.00
100 İsveç Kr 64.67 64.67
100 Florin 73 6S 40 73 68 «'
100 Liret 0.44.128 0 44.123
100 Drahrnl 0.01.876 0.1.876
100 Escoudos 9.73.90 9.73.90
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe lerli Gr. 4.95 5.05
Külçe Dcgumu. 5- 5.08
Cumhuriyot .... 34.20 34.50
Kesat 37.10 37.40
35.— 35.-
Gulden 32.50 33 40
45.— 45.50
Fransız kok .... 36.— 36.—
Napokton 111 .. 34.— 31 —
İsviçre 34.— 34 —
Novv-York’tu : onsu: $ 35
Gümüş, Platin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr — —
Platin “ 10.- 11.-
Zürich Borsası (Serbest)
17.6.11150 İsviçre Frangı
Durumu En aşağı En yukarı
Türk Lirası 0.95 1.10
Dalar 4.28 4.29
Starllng 10.80 ••e 11.—
Fransız Frangı 1.20 1.23
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
%6
%5
^6
^4
%o %6
Trfl *6 ‘rvÖ r.o %6 %6 %7 %7 5^7 %7 %7 %7 %7 %7 %7
Ikramlyell tahviller 1933 Ergani .....
1938 ikrıımiyeli ....
Müh Müdafaa I 1941 1911
1/2
Demiryolu IV.....
Demiryolu V .....
1949 Ikramlyell ... Diğerleri
Demiryolu
1911
Kalkınma
M
»• istikrazı İMtikrazı Müdafaa 99
1949
1948 MIDI
1949 1934
1934 194) 194) 1941 Milli H
• t
• 9
VI 9999999
1 ..(•••» n.......
nı.......
i......
n.....
i......
i......
Slv&s-Erzurum I...
M IL-VH...
I... IL.. III...
I...
II...
III. ..
IV. ..
Demiryolu
• •
Müdafaa
9
99
Kapanış
20.90
21.—
21.-
98.95 09 85
99.70
99.90
100.20
100.20
100 20
9Ç.75
99.50
97.60
21.30
21.35
21.67
21.50
21.60
31.30
21.80
21.17
21.50
21.70
Şirket Tahvilleri
(•)
24.—
22.—
100.—
100.—
98.—
100.—
110.—
110.— ııo,—
100.—
98. —
99. —
98 —
20.30
20.40
21.61
21.-
22.—
21.45
20 60
21.-
21.05
T.C. Ziraat Bankası 20.20 20.20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 112.50 111.-
— —
•* %60 22.30 59 —
° „ MÜmes. Senet. 67.90 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası 121.— 120.25
Türkiye îş Bankası 30.— 29.50
Türk Ticaret Bankası 5.- 5.-
Aralan Çimento 15.25 16.76
»Şark Değirmencilik 23.25 23.60
Milli Reasürans 8— 1625
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi Fonslyo 1903.1 172.—
(•; Gününü© Boreadu muam©lool
İstanbul Ticare t Borsası
Hububatı Bugün Eski Kapanış

Buğday yumuşak (Tüc.) 27.— 27.—
Buğday sert (Ofisin) 31.— 31.—
Arpa yemlik (dökme) — 22.—
Mısır (San) çuvalı 10.—
Fasulye tombul — 25.—
Fasulye Çalı sert — 22.—
ICtııjy emi ••••••••••••••••«»••«••• 41.20 40.—
Mercimek kırmızı kabuk. — 27.—
Mercimek yeşil 24.20
Nohut natürel 17.10 28.—
Toğlı tohumlar ;
Ayçiçeği tohumu 27.30 27.—
Keten tohumu 40.—
Kendir tohumu 32.— 32 —
Susam 65 —
Yer fıstığı kabuklu 72 — 75.—
Kum Meyvalnr :
Fındık (kabuklu sivri) ... 90.— 87.—
Fındık (İç tombul) 175.— 176.—
Ceviz (kabuklu) — 27 —
Ceviz (tç natürel) M» 110.—
Dokumu Hum Maddeleri:
Tiftik (ana mal) — 297.—
Tiftik (Natürel) 315- 280.—
Yapak Anadolu (Kırkım) — 200.—
llnm deriler: Sığır salamura (kasap) Kİ. 140.— 140.—
Keçi tuzlu kuru kilosu ... 180.—
Koyun hava kurusu kilosu 180.— 100.—
Nebatî Yağlar:
Zeytinyağı (E.E. lenekell) 255 —
Susamyağı (Raf. sıraı 210 — 190.—
Ayçiçeği (Rafine çıplak) 130.— 130.—
Fındık yıığı (Çıplak) 134 —
İzmir Ticaret Borsası
Üzüm çoklrdekalz No.9 İncir A Borbıi
B acriol
Akala
Akala
Akala yeril
yağı (rafine) çekirdeği ...
II
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
No. 8....
No. 108
I ««•*••
II
III ......
• ••
Bugün
65 —
58.—
42.—
210.—
180.—
155.—
ISO.—
217.—
12.6.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pamuk Pamuk
Pamuk Pamuk
Akala Akala Akala yeril yeril
1 «»••••
11 .......
İ1L .......
1 ..........
İL •••♦«•
162. 140.
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a) %50 randımanlı kabuklu tombul . b) İç sıra kontrollü •(
80.—
171.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday sert ...
Arpa ..........

30. —
31. -
Son Kapanış
32.25
31.—
21.60
80.— 172.—
175.—
107.—
140.—
180.—
55 —
56.—
42 —
202 —
190.— 155.— 180.—
217 —
12.—
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dün Eski kur
Buğday (Buşell=Sent) Sert Kış mahsulü No. 2 271.— 272.—
Kırmızı “ “ No. 2 254 — 253 —
Pamuk Mlddllng (Llbreal=Sent) •••••••••>•• 32.45 32.44
Temmuz 32.73 32.58
Sicim •••a# ••• 31.23 31.20
Tiftik (Llbrcal=Sent) IolCfl®!! No» 1 «••••••••••aassMeassoeot* - 7
Fındık (Libresl=Sent) Kabuklu yerli iri 22.- 22.50
“ M orta 22.50 21.-
Levant İç İthal malı 36.- 36.—
Ekstra iri iç İthal malı 40.— 36.-
Kuru üzüm (Llbreai=Sent) Thompson çekirdeksiz seçme ... 11 V4 n V.4
Keten tohumu (Buyeli—Dolar) ... Minneapoliu 3.22 3.85
Kalay (Libresl=Sent) 77.26 76.75
Levba-teneko (100 libre dolar) 7.30 7.30
Londra Borsası
Keten toluıuıu (Tonu=Sterling) Bombay 65.— 65 —
Kaiküta 63.— 63.—
Yer fıstığı Hindistan 64.— 64 3/4
Bradford Piyasası
Tiftik İyi nıul (LibreslzzFjyat) 34.—Nom
“ Sıra ınnh “ ” 30.- M
Ylln Anadolu M •• 20/21 20/21 M
•• Trakya •• H ... 18/21 18/21 99
İskenderiye Borsası
l’umulc (Kantan=Tallan) Ashmounl Kısa elyaflı F/G. ... 153 — 128.—
Knrnak Uzun elyaflı F/G. ... ** 92.—
tİÖre taayyün eden takribi piyona değerleri.
Sayfa 8
Y E N î İSTANBUL
18 Mayı» 1950

Sanat bahisleri:
Hayaf muhakkak ki çok güzel

“Hayatı
seviyorum,,
“İnsanın, mesleğini bırakmadan iyi bir ev kadını ve iyi bir anne olabileceğine eminim,,
Yazan:
Ann Blyth
BENİM için her gittiğim yer eğlenceli, her yaptığım iş heyecan verici, her yeni karşılaştığım şey çok* güzeldir. En çok şaştığım insanlar da can sıkıntısı çekenlerdir. Hayat sizi her gün yeni bir sürpriz ve heyecanla beklerken bilmem ki insan nasıl sıkılır?
Benim de herkes ggibl henüz tahakkuk etmemiş bir çok hayallerim var, fakat bunların da bir gün gelip, geri kalan kısmı gibi hakikat olacağına eminim.
İnsan yaşadığı her gün, her an, ruhunda, benliğinde, saadet arayan, mistik ve fevkalâde bir kuvvet hisseder. Ve bu hissin verdiği cesaret, kudret ve azimle muazzam istikbalin içinde kendi ufak yolunu çizer. Bütün maharet bu yola doğru bir a-dımla başlamaktır. Ondan sonrası yavaş yavaş kendiliğinden gelir. Fakat bütün bunları yapabilmek, doğru yola doğru adımla başlamak, mesut olmak ve saadeti bize bahşeden hayatı sevebilmek için bence her şeyden evvel iman lâzımdır. İnanmak, güzel, iyi, ve kudretli olarak tanıdığımız her şeye inanmak. Bana bu hissi aşılayan annemin tatlı ve güzel yüzü daima gözümün Önündedir. içimde o kuvveti hissetmcsey-dlm muhakkak ki bugün bâlâ silik bir insan olarak kalırdım, kâinatı yaratan o büyük kudrete inanmasay-dım belki de şimdi zavallı bir kötürümden başka bir şey olmazdım. Ve bu kudretin bana verdiği cesaretim olmasaydı annem öldükten sonra yaşayamazdım.
Küçükken fakir bir ailenin çocuğu İdim. Ablamı ve beni büyütmek için annemin ütü ütülemek ve dikiş dikmek mecburiyetinde kaldığı zamanlar oldu. Fakat hiç bir gün yüzünden tebessüm, kalbinden iman eksilmedi.
On yaşındayken bir radyo temsilinde muvaffakiyetsizliğe .uğradım. Ve dünyanın sonu geldi zannettim. Fakat annem o gün beni teselli ederken “Bir gün meşhur olacağına ben eminim’’ dedi. Bunu o kadar içten gelen bir samimiyetle söylemişti ki o günden sonra kilisede dua ederken ben de inanarak dua etmeğe başladım.
Snow Valley’de kayarken nasıl düştüğümü hatırlamıyorum, fakat doktorlar belkemiğimi tesbit ettikleri zaman kötürüm kalmak ihtimalimin çok olduğunu söylediler. Ben içimden hiç bir zaman tekrar yüzüp, koşup, tenis oynayıp .kayak kayacağım zamanların artık bittiğine inanmadım.
ilk sokağa çıkışım diploma merasimi günü oldu. Otomobille beni mektebe götürdüler, kucakta yukan taşıdılar. ve tekerlekli iskemlemle di-ğem arkadaşlarım arasında yer alıp diplomamı aldım. O gün yapılan röntgende netice müspet çıkmıştı.
ikinci çıkışım, “Mildred Pierce” in oynadığı gece oldu. Film bittikten sonra imza toplamak için etrafımı alanların verdiği cesaret ve muvaffakiyetimden elde ettiğim sevinçle çok yakında eskisi gibi olacağıma hiç şüphem kalmadı. Az sonra annem hastalandı ve öldü. Annemi o kadar çok severdim ki onu kaybetmek benim için yeri doldurulmaz bir boşluk yarattı. Fakat içimde yer etmiş olan kudret ve inançla çalışmama devam edebildim.
Her genç kız gibi ben de evlenmek ve bir ev sahibi olmak İsterim. İnsanın mesleğini bırakmadan İyi bir ev kadını ve iyi bir anne olabileceğine eminim. Bunun en yakın misali çok yakın bir arkadaşım olan Jeanne Crain’dir. Jeanne ile Paul onları tanıyan herkesi hayran bırakacak kadar mesut ve 6akin bir hayat sürerler.
Hollyvvood’da hayran olduğum İki İnsan daha vardır: Loretta Young i-le lrenne Dunne. Yaptığım her işde örnek olarak onları almağa gayret ettiğim gibi, artistlikte de onların seviyesine yükselmek isterim. Bunun için de çetin bir çalışmanın lâzım olduğunu biliyorum.
Kendi stüdyomun haricinde Farley Granger ile “Our very Ovvn’’u çevirdim. Farley'i uzun zamandan beri tanırdım ama bu beraber çevirdiğimiz ilk film oldu. Muhakkak ki Farley gibi yakışıklı, şen, şakacı, iyi kalbli ve hoş bir insanla beraber oynamak güzel bir şey.
İlerde yapacağım şeylerin kati bir plânını çizmekten hiç hoşlanmam, çünkü İstikbalin dalma geçmişten daha yeni ve daha güzel şeyler hazırladığına kaniim. Muhakkak ki bir gün de seveceğim insana rastlayacağım ve bu hayatımın en güzel ve en heyecan verici şeyi olacak. Buna şimdi her şeyden çok inanıyorum, çünkü bahardayız ve bahar bana daima uğur getirdi.
F. M.
Broderlck Cratvford İle Robert Kössen hirbirlorlni tebrik rdiyorloı*. ikini (le “Ali tlıe klııg's men - Kiralın bütün adamları,, adlı filim İle, 19lü senesinin New-Vork Münekkldlorl Mükâfatını kazanmışlardır. Kössen, senedin en İyi filminin rejisörü ve Broderlck Crnuford o filimde en kuvvetli aktör olduğundan bu mükafatı hak etmişlerdir. Filme çekilmiş olan bit kitabın muharriri Robert Pena Wıırren. Amerikanın meşhur Pulİtzcr edebiyat mükâfatını kazanmıştır. Kitabın kahramanı, Amerikan tarzına uygun modern bir diktatördür. Filim Columbla Şirketi tarafından x çevrilmiştir.
İki âşık: Michele Morgan ve kocası Henri Vidal. Yakında, çok gizli bir şekilde Pariste evlenen bu çift, beraber çevirdikleri “İşte Güzel,, adlı filmin gala gecesindeler
"İşte güzel,,
Vicky Baum’un bir kitabından aynen, bu eserde Michel alınan bu eserde Michel evlenmeden önce son müşterek filmlerini çevirmiş oldular
Michel Morgan ve Henri Vidal çiftinin evlenmeden önce çevirdikleri bu film Vicky Baum’un bir kitabından alınmıştır. Adı “Doris Hart’ın îş Hayatı., olan bu romanı filme almak hiç de kolay bir şey olmadı. Ortaya çıkan güçlüklerin, size kısa bir hulâsasını yapalım.
Kitabın kahramanı Doris Hart, sahnede isim, meslek ve milliyet değiştirerek filmde tipik bir Fransız ismi olan Jeanne Morel adını aldı. Mesleği de dansöz oldu. Fakat Michele Morgan dansetmesini bilmiyordu. Ne yapalım öğrensin! dediler.
Michele Morgan bu yaştan sonra bale öğrenmeye koyularak Mm e Na-ra’nın mektebine devama başladı. Arabesk, tek ayak üzerinde çark ve sıçramaları öğrendi.
Henri Vidal’a gelince, Jeanne’a ışık bir heykeltraş rolünü muvaffakiyetle canlandırabilmek için, heykeltraş Dlderon’un jestlerini öğrenmeye koyuldu. “Usta,, sının sanatına o kadar hayran oldu kİ, neticede Michele Morgan’m küçük heykelciklerini yaratmaya başladı!..
Kısa Sinema
★ Hollywood, Sarah Churchih, Metro Goldıvyn Mayer Şirketi tarafından çevrilecek olan “Kıralî Düğün” isimli filmde, Fred Astaire* in yanında baş rolü oynayacak tır.
Aynı filmde June Allyson ve P ter Lawfordda rol alacaklardı
ÖĞRETİCİ FİLMLER
★ Birleşik Amerikada, öğretici bir * mahiyet taşıyan sesli filmler tedrisat alanında günden güne ehemmiyetini arttırmaktadır. Şimdi, okullarda, kiliselerde, sosyal servis gruplarında ebeveyn-öğretmen organizasyonlarında ve gençlik kulüplerinde gösterilmekte olan bu filmler, öğretmenlerin ifadelerine göre, baskı makinesinin keşfinden sonra en büyük gelişmelerden birini teşkil etmektedir.
Bilhassa okullar için hazırlanan filmler fen. edebiyat, riyaziye, iş ve iktisat ve ev iktisadiyatı gibi çeşitli mevzuları ilgilendlı inekte-dir. Umumiyet itibariyle hayattan alınmış bir parça halinde beyaz perdeye aksettirilen öğretici filmlerde kullanılacak malzemeler büyük bir titizlikle hazırlanmıştır. Meselâ, cebir dersi ile ilgili bir filmde bir okul piyesi için hazırlanacak dekorda boyaların nasıl karıştırıldığı gösterilmektedir. Yine muhtelif kumpanyalar, diğer memleketlerdeki yaşayış tarzını öğretmek maksadiyle filmler hazırlamaktadırlar.
Son zamanlarda yeni bir film serisi hazırlanmıştır. Bu film serisinde mesleki rehberlik, sile münasebetleri gibi bir çok sosyal ıslahatı ihtiva etmektedir.
Bu filmlerden biri gençler arasında içtimai çekingenliği belirtmektedir. Filmde içtimai çekingenliğin alelâde bir müşkülât olduğu ve bunun önüne geçebilmek için neler yapmak lâzım geldiği gös terilmektedir.
“Siz ve ebeveyniniz”, “İzdivaç; hazırlandınız mı?” gibi isinde.
Haberleri
taşıyan filmlerde karşılıklı anlaşmaya istinaden, bir ailede nasıl iyi münasebetler tesis edilebileceğini gösteren, hayattan alınmış hakiki sahneler vardır
1 .aıiNaya bir seyahat yapmış olan ae-vmll yıldız Marla M on tez Amcrikayu dönmüştür. Yıldızı Tarihten ayrılmak üzere uçağa binerken görüyorsunuz.
Filmin prodüktörü, heykeltraş Di-deron tarafından, yapılmış ve filmde birkaç saniye gözükecek olan, Michel Morgan'm çıplak bir heykelini satın alabilmek için bütçesini mahvetmişti.
Gelelim filmin mevzuuna:
Bir kıskançlık ânında, genç hey-ütraş Plerre Leroux (P. Vidal) «ık olduğu Jeanneı iki kurşunla terinden yaralar. Tevkif edilerek, şrada bir hapishaneye sürülür.
Jeanne, dansı bırakarak sevgilisi .mına gitmek ister. Fakat Pierre’in ıvsiyesi üzerine arzusunu yapmak-m vazgeçer. Çok meşhur ve nüfuz-u bir dansöz olarak sevgilisini tahli-,e ettirmek için gece gündüz dansa çalışmaya koyulur. Neticeyi elde eder fakat Pierre onun türlü münasebetlerini öğrenince, onun suratına artık kendisinden iğrendiğini bağırarak söyler. Artık Jeanne’ın mücadele edecek kuvveti kalmamıştır. Pierre’in kollarında ölür...
Elli seneden beri çevrilen en güzel film, en İyi artistler hangileridir
Yirminci asrın en güzel filmi hangisidir ?
En iyi artistler, prodüktör ve direktör kimlerdir?
ı
Hollv'Vood’un en tanınmış gazetelerinden biri olan Daily Variety, en aşağı 25 sene film sanayiciliğinde çalışmış olan 200 kişi arasında bu mevzuda bir anket açmıştır. Cevap lar şöyledir:
1939 da çevrilen en iyi film: Rüz-(/ftr Gibi Geçti. ( Bu filmden 33 milyon dolar kazanılmıştı).
En iyi erkek artist — Charlie Chaplin (Şarlo).
En iyi kadın artist: — Greta Garbo.
En iyi direktör — Dâvld Work ’vriffith.
En iyi prodüktör — M. G.M’ın jskl prodüktörü (merhum) Irvlng îhalberg.
Aynı anket sessiz filmler için de apılmış, gene aynı artistler, aynı proüktörler seçilmiştir. Onlardan sonra rey alanlar Spencer Tracy, Lau-rence Oiivör, ingrid Bergman’dır.
10'lar'ın
1946 senesinde, Güzel Sanatlar A-kademisinde. Bedri Rahmi Eyüboğlu-nun talebeleri “10 lar” isimli bir grup teşkil ederek bir küçük sergi açmışlardı. Derhal göze çarpan ve sanat muhitlerinde «lâka uyandıran bu sergiyi, ertesi »ene bir İkincisi takip etti. Aynı zamanda on genç tarafından kurulmuş olan grup, iki misli olmuştu
Alâkanın sebebi, bu gençlerin bir inkılâp geçirmiş olan Akademide yetişmiş ilk nesil olmasında idi.
Üçüncü sergilerini geçen sene “Sanat Dostlan Cemlyeti“ndc açan “‘10 lar” şimdi de sayıları otuz iki olduğu halde, Beyoğlundo. Balyoz sokağında, Bedri Rahmi Eyüboglu-nun atölyesinde dördüncü sergilerini açmış bulunuyorlar.
Bu sevimli, fakat küçücük atölyeye sığınan 32 genç, orada 150 kadar büyük, küçük eser teşhir ediyorlar. Mahviyetleri, sanat aşklan, kabiliyetleri, bilhassa mevzuları ele alış ve anlayışları ile “10 lar” daha bugünden kendilerine bir yer edinmiş bulunuyorlar. îçlennde, yarının yıldızları olan bu gençlerden bir kaçının eserleri, Ankara Devlet Sergisinde de dikkati celbetmişti. Fakat öğrendiğime göre, bir kısım eserleri de. jüri tarafından reddedilmiştir ki, bu tabloları, bu sergide görmek kabildir ve insan, bunların nasıl reddedilebileceğine çaşıyor.

Sergide, tablolar, atölyenin hoş. derbeder havasına uyarak gelişigü-
üncü sergileri
Fikret Otyam'ın “Köprü,, nü.
zel fakat yine de bir şuurla asılmış bulunuyor. Bizde, küçücük odalarda bir dolaşma yapacağız. Sema Akda-ğın 44 numaralı resmi. Alis Aş’m 3f' ve 31 numaralan' Sedat Barkkuran’ır 46, Cezmi Çelebioğlu’nun 8 ve 35 nu maralı resimleri iyi. Nevin Demir-yol’un peyzajları güzel. Fikret Elpe-nin vitrayları, Penhan Ege’nin 37 numarası hoş. Mustafa Erol’un bir “Çoban kızı” var. Çok iyi. İşte bu
tablo Devlet Sergisi jürisi tarafından reddedilmiş. Resim meraklılanna bilhassa gidip görmelerini tavsiye e-liyorum. Mustafa Esirkuş’un 11 numaralı tablosu iyi. Naim Fakihoğlu Antakya Mozaik müzesinden kopye-ler yapmış, güzel. Fakat kuşlan daha güzel. Nedim Günsüriün 3 ve 5 numaralan, Aliye Kara’nın 39 numarası iyi. Saynur Kıyıcı’nm 9 ve 42 numaraları iyi. Bu sanatkânn bir “Kaz” lı eski’si var. Ankara Devlet
Sergisinde büyük mikyasta bir tablosunu görmüştük. Bu resim, o serginin en güzel tablolanndan biri İdi. Nitekim Fikret Otyam’ın “Köprüsü” de öyle. Ankarada bir başka versiyonu olan bu tablo dikkatimizi çekti.
Osman Oral’tn 17 ve 27, Meryem Palavan’m 19 ve 22, Orhan Peker’in hemen bütün siyah beyazlan güzel. Orhan Peker kuvvetli bir lllustration’ cu olacak. Mehmet Peseri’nin Neyli adamıyle Sucusu güzel. Remzi Ra-şa’nın 28 numarası, Leylâ SarptÜr-kün “Köylüler“i ve peyzajı, Hulûsi Sarptürk’ün 35 ve 36 numaralan iyi. Fahrünnisa Sönmez’in "Yanşa Hazırlık" ve vapurlu resimleri iyi. Ivy Stangali’nin bazan hocasının çok tesirinde oluşu onun kendi imkânlariy-Ie yaptığı resimleri görünce daha serbest olması lüzumuna işaret ediyor. Gönül Tiner’in 29, Hayrullah Tıner’m 14 ve 21, Sedat Uslu'nun kırmızılı çıplak resmi, İlkay Uçkaya-nın “Yeni Cami” manzarası, Cafer Yazdıran’m 48. Osman Yenisey’in 47 ve Adnan Vannca’nın 6 numaralı resimleri bu sevimli serginin en göze çarpan eserlerini teşkil ediyor. - fa.
Orhan Peker’in bir siyah - beyazı.
PARİS BÜROMUZ BİLDİRİYOR
Fransa'da sosyal bir âfet
Çocuk öldürme vakaları gittikçe artıyor
* KANSIZ Umumi Efkârı son za-J manlarda yürekler acısı sosyal biı lertle meşguldür: Küçük çocuklar ü-:erinde işlenilen cinayetler .
Bir ana veya babanın çocuğunu öldürmesi, Allaha şükür bizim memlekette nadir duyulan olaylardandır. Fransa da ise bunun hazin bir geleneği var. Çocuklarını öldüresiye döven, onlara işkence eden öz veya ü-vey ana babalar, geçen asırda da/ Fransada her halde çoktular kİ, Vic-tor Hugo “Sefiller” de işkence gören çocukları “Cosette" tipi ile edebileştirmek ihtiyacını duymuştur. O gün bugün çocuklara zulüm edilmemesi bahsinde önemli bir ileri adım atılmamışa benziyor. Hele son zamanlarda bura gazetelerinde okunan bu cinsten cinayetler tüyler ürpertici bir hal almıştır. O kadar ki, medeni dünyada bu kadar zalimce cinayetler işlendiğini insan hafsalası bir türlü kabul etmiyor. Bu cinayetlerin sebebi, tabii sefalet ve alkolizmdir, Her ikisi de harp sonrası Fransasında bir hayli terakki kaydetmiş iki âfet.
Paris gazetelerinin bir kaç tanesi | bu derde devâ aramak için çocuk cinayetlerine karşı büyük bir mücadele açmıştır. Bu mayanda aşağıda tecü-mesini verdiğimiz cetvel yayınlanmıştır. Bu cetvele göre, iki aydan az bir zamanda Fransada 11 yaşından aşağı 15 çocuk ana babaları tarafından işkence görmüş. 8 tanesi ölmüştür. Bazı gazeteler bu korkunç rakamların bu kadar kabarık olmasının sebebini Fransız Ceza Kanununun kifayetsizliğinde görmektedir. Ger- I çekten de cetvelden anlaşıldığına göre, canavar ana babalara verilen cezalar pek hafiftir. “Combat" gazetesinin açtığı ankette umumi efkârca bu cürümler için idam cezasının tes-biti istenmiştir. Oysa ki, bu cinayetlerin çoğu taammüdü icap ettiren bir cürüm olarak değil de, alkolizm neticesi kasdsız işlenmiş suçlar sayılarak Fransız Ceza Kanununa göre idam cezasına çarptınlamaz. Le Monde Gazetesi ise Ceza Kanununun değiştirilmesi fikrini kabul etmekle beraber, cinayet meraklısı bazı gazetelerin de bu yolda kötü neşriyatını tenkld etmekte ve bugün “canavar ana babalara idam!” diye bağıran hıı gazetelerin iri puntolarla ballandıra ballandıra yayınladıkları cinayet yazılarının bu feci neticeyi doğurmaya başlıca âmillerden biri olduğunu ileri sürmektedir.
Her ne İse. Fransa bu derde karşı ciddi ve tesirli tedbirler alacağa ben-
ziyor Adalet Bakanı Renâ Mayer Fransız mahkemelerine bü* hususta yeni bir tamim göndermiştir. Tamimde çocuk cinayetlerinin çoğaldığına işaretle Fransa hâkimleri kanun muvacehesinde âzami derecede sert tedbirlerle canavar ana babaların cürümlerine bir set çekmek hususunda işbirliği yapmaya davet ediliyorlar.
28
2
10
14
15
17
18
30
30
30
4
4
8
14

şubat:
mart
mart
mart



mart :
mart :
mart :
mart :
mart ;
mart :
nisan :
nisan
nisan
nisan


*

Yazan : Ay$e Nur
Aynı tamim taammüd vukuunda idam cezasına gitmekten çekinmemek icap ettiği, tekerrür eden dayak ve işkence vakalarının bir tasam-müd sayılabileceğini de kaydetmektedir. x
Medeniyete bir leke teşkil eden bu cinayetlerin böylece önü alınabilece-
ğini ümit edelim.
Karabet derecesi
Çocukların gördüğü işkence Denişe Playe oğlu Jean’ı süpürge sapı ile dövüyor, pencereden atmakla tehdit ediyor, bıçak çekiyor ve kömür çalmağa zorluyor. (Daha evvel iki çocuğu bakımsızlıktan ölmüş) Ceza: 2 yıl hapis Raymond Thaon oğlu Paul’ü kamından tekmeledikten sonra, baygın olarak nehre atıyor. Çocuk soğuk su ile temasa gelerek ‘baba’ diye bağırdığı halde, adam uzaklaşıyor. Çocuk boğuluyor. Edouard Panecoke ve karısı yedi ço- ana cılklarını maşa vesaire ile dövüyorlar, ve bazan 4 gün arka arkaya aç bırakıyorlar.
Edouard Thlellement üvey oğlu Gu/yi. Üvey baba âletleri ile oynadığı için bir demir parçası ile vurup öldürüyor.
Rubis ve metresi, Jean-Paul’U kayış ile döverek, bir torba İçine bağlıyorlar ve biberli ekmek yediriyorlar. Ceza: 6 ay hapis tecil ile Henri Lhome ve karısı ve çocukları Michele*! maşa ile döverek öldürüyorlar. Madam Blondel torunu Michel’i. sütünü içmek istemediği İçin kafasına vurduğu bir şamarla öldürüyor. Carmen Simon oğlu Louis’yi evden kovuyor. Çocuk kendini nehre atıyor. Yoldan geçenler kurtarıyor. Modelcine Dupont yeni doğan oğlunu boğuyor. Bahane: Zaten eve sığmıyorduk' diyor.
Mario Bnıni oğlu Bernard’t kızgın bir demirle cezalandırıyor. Ceza: 1 sene hapis
Robert Richer kızı Moniçue’i ölesiye dövüyor ve can çekişirken yastık ile boğuyor.
Albert Simon kızının ellerini kızgın ütü ile yakıyor: Ceza: 8 ay hapis Gaston Boutin kızını iki defa üst üste kaynar suya batırarak öldürüyor. Jacques Lavenue oğlu Alain’i 'yatağını ıslattığı için’ çekiçle öldürüyor. Karısı da sahneye müdahale etmeden seyrediyor.
Nicolas Jeannot sarhoş olarak kızı Nicole’u zehirlemek teşebbüsünde bulunuyor.
üvey ana
A Çocuğun yaşı
14
baba
11
ve baba
ana ve
ana ve
büyük
baba
baba
anne
ana
ana
baba
baba
baba
baba
ana ve
baba
7
9
avdan-
yaşına
9
21/2
8
6 aylık
6
1 günlük
6
14
4
4
nisan
17

%
N t
A Kİ A IX

I
I
EMİNÖNÜ ŞUBESİ Mısırçarşısından, Yenipostahane caddesinde satın aldığı binaya naklederek, faaliyetine devam ettiğini sayın halkımıza bildirir. NOT: Sandığın Merkez ve Şubelerine 18 MayiS akşamına kadar 50 lira tevdiatta bulunanlar da 19 Haziran keşidesinde 25.000 lira tutarındaki ikramiyeden faydalanırlar.
_____________________________________—_______________________________ '6247)
KUMAŞ DERYASI
haline gelen mojoromııdo b u I o b i I i r»i n i ı
KUMAŞ DÜNYASI
MİDDLE EAST AGENTS Ltd.
Her Cins Balık, Bol Ve Ucuzdur
Müesseselere Balıkhanede toptan fiyatla balık temin ederiz.
BALIKÇILAR CEMİYET!
Dünya haberleri
Vapuru
M
•f
Çiçek olayları, muhtelif oyunlar, varyeteler ve danslar. Her türlü müzik ve eğlenceler.
DUHULİYE YALNIZ 25 KURUŞTUR. (6492)

* AV >.1V1
SER.MAYESİ
İHTİYATLARI
T.L.
4.400.000
T.L. 1.876.186
Dünyanın en mejhur Gagniere • Woln Shiell-Fisher - low Donold-Oormeuil • Holland Sherry-Hunf* Z.gno
KUPON KUMAŞLARI ve memleketimizin medarı iftiharı olan MERİNOS - HEREKE - KULA fabrikalarının an son moda, har mevsimlik MULİNE - GABARDİN-FRESKO Spor cekotlik ve pontalonluk kumofların namütenahi {•fitlerini
Bankamızın
100.000 Liralık
1950 Yılı İkramiye Plânının 2 nci Çekiliş Tarihi :
10 HAZİRAN 1950
Bu çekilişe iştirak edebilmek için
--- MÜŞTERİLERİMİZİN -----
31 . MAYIS . 1950 akşamına kadar, Tasarruf Hesaplarında 100, Vadeli Hesaplarda 1.000 lira bulundurmaları veya mevcut hesaplarını bu miktarlura yükseltmeleri lâzımdır.
Vadeli hesap sahiplerine isabet edecek ikramiyeler YÜZDE
20 ilâ 30 fazlasiyle ödenir.
KUMAŞ ve İTHALAT
( ESKİ KULA ) Eminönü - Bahçekapı No. 28 * 32 Telefon : 25058
AYDA BİR GÜN PARASIZ KUMAŞ VERMEĞE DEVAM EDİYORUZ.
Geçen ayın kur'ası İstanbul 2. Noteri Kanan Örer. Defterdarlık ve Milli Piyango murakıpları. Bankalar mümessilleri, Tüccarlar ve Müşteriler huturunda çekilmiş ra 11 NİSAN 1950 SALI gününe isabet etmiştir. O gün tartında, sabahtan akşama kadar, alışveriş etmj olan BÜTÜN MÜŞTERİLERİMİZ verdikleri kumaş bedellerini geri almaktadırlar. Sit da şansının MAYIS ayında denemeği ihmal etmeyiniz
Çiftçilerimize müjde Alman sanayiinin en mütekâmil eseri. Sabırsızlıkla beklediğiniz TAM DİZEL 25 BEYGİRLE NORMAG TRAKTÖRLERİMİZ

DEUTSCHE 0R1ENT LİNİE Hamburg
18 mayısa doğru limanımızda beklenen EENDRACHT Vapuru
20 mayısa doğru eşyayı ticariye alarak
ANVERS - ROTERDAM - HAMBURG -BREMEN ve COPENHAGUE
limanlarına hareket edecektir.
Aynı limanlar İçin yakında hareket edecek vapurlar;
HENRY BÖGE
B R O O K
8TETTÎNER GREİF
H O R N U M
İZMİR Acenteliği:
R. de ZANDONATÎ
MERSİN ve İSKENDERUN
Acentalığı:
A. BOUTROS ve Mahdumları
25 mayısa doğru
5 hazirana doğru
20 " ”
30 ” M
Türkiye İçin Umumi Acentalığı
K. TRABİCH et Co. Galata Veli Alemdar Han
Telefon: 22221
GÜLHAHE PARKINDA
20 - 21 Mayıs günleri sabahtan akşama kadar
BAHAR VE ÇİÇEK BAYRAMI
KİNİNLİ
a
MUHASİP ARAYANLARA
Fransızca bilen. Amerikan Lisan ve Ticaret Dersaneslnln muhasebe kısmım pek iyi derece İle bitirmiş muhasip serbest olarak ticaret erbabının ve küçük şirketlerin defterlerini tutar, mizan bilançolarını yapar ve vergi işlerini halleder.
Müracaat: Beyoğlu P. K. 2380
Bol yedek aksamiyle gelmiştir. Traktör almadan bir defa görmeniz menfaatiniz İcabıdır
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Galata, Tahir Han
elefon: 40430 - 42673 Telgraf: Lamel Istan!'
TEŞHİR VE SATIŞ MAHALLİ :
Tepebaşı, Alp Oteli altında
İSKENDERİYE
19 mayısa doğru limanımıza gelmesi beklenen
R I S A C U A Vapuru
İSKENDERİYE ve PORTSAlT
için eşyayı ticariye kabul edecektir.
Fazla tafsilât İçin Galatada Veli Alemdar Han
K. T R A B i O H et Co.
Acenteliğine müracaat: Tel: 42221




BAŞ. DİŞ. NEZLE. ADALE .SİNİR
ROMATİZMA ve bütün ağrılara karşı
_ günde 3 kaşe alinabilir. ——
C. G. D. T.
Lübnan Havayollarının
Konforlu uçaklariyle
Her PERŞEMBE
İSTANBUL - BEYRUT - KAHİRE
DOĞRU
ISTANBUL'daıı BEYRUT’a KAHİRE’ye
SEFERLERİ
Kalkış Varış Varış
Saat Saat Saat
11.80
14.00
17.00
ISTANBUL'dan BEYRUT’a tenzilâtlı fiyatlar :
İSTANBUL-BEYRUT Gidiş T.L. 171.50
Gidiş-Dönüş T.L. 309.—
HER TÜRLÜ İZAHAT İÇİN :
AIR FRANCE, Taksim Cumhuriyet Meydanı No. 1 Telefon : 49134 ve bütün seyahat acenteleri
Yapı İşleri İlam
Bayındırlık
Bakanlığından :
1 — Eksiltmeye konulan iş: Erbaa Kasabasının halihazır ıarltasının alınması içidir.
Keşif tutan; (13050.—) Ura-lir.
2 — Eksiltme 29.5.1950 pazartesi günü saat 15 te Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar îtleri Reisliği Ekalltme Komisyonu odasında açık eksiltme usullyle yapılacaktır.
3 — Eksiltme şartlanması ve buna ba$b kağıtlar Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve îrnar taler! Reisliğinde görülebilir.
4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin (1046.25) liralık geçici teminat vermeleri lâzımdır.
5 — İsteklilerin bu İşe girebilmek İçin ihale gününden en az (Tatil günleri hariç) Uç gün önce Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Reisliğine başvurarak bu işin eksiltmesine girebilmek için yeterlik belgesi almaları şarttır (6050)
Ecnebi muhabirlerin mektuplan
En güzel yazılar En güzel resimler
dadır.
Dünyaca maruf İsveç çeliğinden mamul
VOLVO
KAMYONLARININ
Ttlrkiyedekl arazi ve yol vaziyeti gözönünde tutularak, getirttiğimiz en elverişli tiplerini sayın müşterilerimize arze-dlyoruz:
Model Fabrika tonajı
M ot ör Hususiyetler cinai
DİZEL 5 üeri 1 geri vitesli, uzun şaşı. 2200 devirde 100 fren beygir kuvveti
BENZİN Takvlyetl, orta ve uzun şaşl. 3000 devirde 90 fren beygir kuvveti
BENZİN Kamyonet - kaptıkaçtı, şoför mahalli ve şoför mahalalz. 3600 devirde 90 fren beygir kuvvetinde
Kesik burunlu DİZEL ve normal burunlu BENZİN motörlü uzun otobüs şasileri.
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ î
249
7
1303/1304
201/ 202
6.5
2.5
MEHMET KAVALA
Tabir Han Galata
Telefon 40430 42673
Telgraf: Lamel Utanbul
FERN-LtNE - NEW-Y0RK
NEVV-YORK - BOSTON ve FİLADELFİYA'dan Yakında limanımıza gelecek vapurlar : Vapuru
19
F E R N B A Y
FERNHİLL
FERN F1ORD FERNSEA
Her nevi tafsilât için
SCANDSHİP Acenteliğine müracaat. Tel. 42221
»»

20
29
10
25
: Galatada
Mayısa M
doğru
Hazirana
»
M
Veli Alemdar Han
REKLÂM KULELERlmiz pek yakında faaliyete geçecektir
İlân verecekseniz, 4475G-57 sayılara telefon ediniz.


4
Resimlerle Dünya Aktüalitesi
18 Mayıs 1950 Perşembe
★ 4
İYİ NETİCEDEN SONRA AÇIK HAVA
Demokrat Parti Genel Başkanı Celâl Bayan iyi haberleri aldıktan sonra Ankaranın geniş caddelerinde yürüyüşe çıkmıştır. Uzun bir seçim kampanyasından sonra yorucu ve bekleme ile varılan netice Başkana rahat bir nefes almak imkânını vermiştir. Genel Başkanın yanındaki Demokrat Parti kâtibi Sabrl Aklaştır.
★ * ( 4
İHTİRAS OYUN OYNUYOR
Baviarada bu yaz temsil edilmek üzere hazırlanan '‘İhtiras Oyun Oynuyor” adlı piyesin son provaları yapılmaktadır. Yukarıdn papaz rolünü yapan Jakob Kluckcr görülüyor.
ir *
Kıraliçe, 1 mayısı kutluyor
Arjantinn nııı işçi kırailçcsi seçilen Senorlta P. Mesconı 1 Mayıs î .*•! a ı in ı;>ı';»n
gösterilerde Buenos Aires caddelerinde tahtına kurulmuş bir şekilde geçerken. Kırallçenln yanında “kıraliçelik” unvanı için -n kİ beleri
Bülûcistan Devi
Tahranda yaşayan ve ‘Bülûcls-tan I>evi„ adı ile anılan 32 yaşındaki Kurd, Amerikan Sefaretinde çalışan Eıny Lou Stelner’e boyunun uzunluğunu ispat ediyor.
Kurt, Bütûcistan-da doğmuş olup belindeki blı rahatsızlığı tedavi için Tahrana gelmiştir. Doktorların ifadesine göre, "Uzun adanı,, dimdik durabilse boyu 2 metre 60 santim tutacaktır.
*
ZORLU KADIN
7 mayısta Londrada “Mayıs günü” münasebetiyle yupııaıı nümayişlerde hüviyeti tespit edilemiyen bir kadın yakalanmıştır. Resim, caddede binlerce kişi toplanmışken kadının polisle mücadelesini gösteriyor.
KADINLARIN HAKKI
Batı ve Doğu. kadınların baklan uğrunda mücadele etmek İçin birleştiler. Resimde bu gaye uğrunda çalışan Amerikalı hâkim' Dorothy Kenyon (solda). Hintli Mrs. Lakshml Menon (ortada) ve İngiliz Mrs.
Kuth Tomlhıson (sağda) görülüyor.
ÂDEM İLE HAVVA
Fransa Cumhur Başkam Vincent Aurlol Fransız Milli Güzel Sanatlar Derneği ve Sanatkârlar Cemiyeti tarafından Pariste Grand Palaİs sarayında hazırlanan 4000 den fazla tablo ve heykeli ihtiva eden 1950 yılı resim sergisini 12 mayısta açmıştır Resimde Cumhur Başkanı Ademle Havva tablosunu temaşa ederken görülmektedir.
Prenses ve midillisi I j
Kent düşesinin küçük kızı Prenses Alcxaııdra, M iııdsor at gösterisinde çocukların Midillileri sınıfında son hükmü verecek olan jüri Önünden geçmeye rlcpn..
*
*
Van kedisiyle bal ayısı
Basın mütekaitleri menfaatine Pariste "Continental” salonlarında bir küçük hayvanlar sergisi açılmıştır. Resimde beyaz bir Van kedisiyle tanışmak İstl-yen (Bal Ayısı) adındaki garip hayvanı görüyorsunuz.
KUYUDA KALANLARIN PEŞİNDEN
Belçikada 11 mayısta bir kömür madeninde şiddetli infilâk olmuş ve 28 madenci ölmüştür. Resimde madenin demir parmaklığı arkasında merakla bekleşen kadınlar görülüyor.

Comments (0)