19 Mayıs 1950
Cuma
SİYASI İKTİSADÎ
Sayı 170
10 kuruş

k.



Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 • 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye İçin seneliği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKtL GÜNLÜK GAZETE
Tesis edon: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânları 6 ncı sahifede «antimtt-retl 2 liradır. İlânlardan hiçbir meşguliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756-44757 Santral Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
19 Mayıs münasebetiyle ;
Gençlik ve gençlerin yolu
TABİAT kanunları bütün yaşıyan ■ mahlûkların gençlerinde varın için biı kuvvet görür. Çünkü onlar ancak bu kuvvet sayesinde inkişaflarını temin edeceklerdir. Gençliğin insanlar için yalnız zaman ölçüsü ile tesbit edilemiyeceğini de bir hakikat olarak kabul etmek icap eder. Çünkü esası ve mayası kuvvetli oİAn insanlar. senelerin tahribatından daha uzak kalabilirler. Bilâkis arkalarında bıraktıkları seneler, onlara tecrübelerin verdiği olgunluk sayesinde yaratmak imkân ve kudretini daha fazla vermektedir. Onun içindir ki. her gence sırf genç olmasından ve her ihtiyara sırf ihtiyarlığından dolayı mücerrep bir vasıf vermek doğru olama?.
Cumhuriyet devrif gençlerinden bir çok şeyler beklemektedir. Çünkü Cumhuriyet devrinde gençler için pek çok ehemmiyet verildiği, fedakârlıklar yapıldığı inkâr olunamıya-cak bir hakikattir. Atatürkün gençliğe bıraktığı miras, onun bilgi ile mücehhez olmasıdır ve bundan dolayı Ankara fakültesinin yukarısında onun birkaç kelimelik şu cümlesi vardır: Hayatta en hakiki mürşid, ilimdir.
Üniversitemiz, muhtelif şubeleriyle teknik okullarımız, kazalara ve hattâ köylere yayılan mekteplerimiz bu milletin bütçesine göre yaptığı fedakârlıkların en büyüğünü gösterir Zamanla bunun daha artmasını İstemek hepimiz için arzularımızın başında gelir.
Yarının idaresini, bugünün gençlerine bırakacak olan neslimizin yaptığı bu fedakârlıklara mukabil gençlikten haklı olarak istediği bir çok şeyler vardır. Gençlikten en büyük istek onun, vatanını sevmesidir.
Zaten bundan başka bir şeyi onlardan beklemek de kabil olmadığından bu istek pek tabii mâna İfade eden bir sözden başka bir şey değildir. Fakat vatan sevmekliğin mânası biraz tahlil olunursa bunun içinde bir çok şeylerin bulunduğu tezahür eder. Gençliğin sevdiği bu vatan hem onun bir malıdır ve hem de ona bir emanettir. İnsanların mâllarına istedikleri gibi tasarrufu her noktadan ca-
*
iz olmasına mukabil vatandaşın malı olan vatana arzu ettiği gibi tasarruf etmesi kabil değildir. Çünkü bu o-nun malı olmaktan başka bir de o-na emanet bir şey olduğundan onu iyi muhafaza etmek, onun her gün daha güzelleşmesini temin etmek vazifesi kendisine tahmil edilmiştir. Bu vazifeyi yapabilmek İçin genç vatandaşın yapacağı iş hiç de zor değildir ve kendi menfaati icabatındandır. Genç vatandaş ilk iş olarak kendini, kendisine faydalı olacak ve başkasına yük kılmıyacak tarzda yetişmesini temin etmelidir. Bu vatan, toprakları üzerinde yaşayan insanların faydalı kimselerden mürekkep olması sayesinde güzelleşir. Kendine faydah olarak yetişen ve başkasına yük olmayan insan ailesi, vatanı ve bütün kendinden sonra gelecek nesilleri 1-çtn kıymettar bir uzuvdur. Bizim Türk gençliğinden temennimiz, kendilerinin hayatın muhtelif şubelerinde ameli yetişmiş, müteşebbis kimseler olmalarıdır.
Eğer gençlik memuriyet sahalarından uzaklaşmağa çalışarak hayatını hususi sahalarda temin etmeğe muvaffak olabilirse yarının en müsterih yaşayabilecek kuvvetli bir unsuru olacaktır.
Toprak altı ve üstü bınbir servetle dolu olan bu memlekette herkesin ve bilhassa genç unsurun hayatını teinin edebilmek imkânları olduğuna kuvvetle inanıyoruz. Bu inancımız bizim memleket sevgisiyle biraz hayale kapılmaklığımızdan ileri gelmemekte, memleketimizi tetkik eden ecnebiler tarafından da ehemmiyetle tasdik olunmaktadır.
Geçenlerde bUytık bir ınüessesenin müdürlerinden olan ve yurdumuzu oldukça iyi tanıyan bir DanimarkalI, bize, “memleketinizin fakir olduğuna dair sîzlerden işittiğim sözler bende bir teessüf uyandırdı ve memleketinize bir çoklarının iftira ettiği kanaatini verdi. Çünkü bu kadar zengin topraklar üzerinde yaşayan İnsanlar fakir olamazlar, dedi.
Biz gençlikten, kendilerine vedia olan memleketin ilerlemesi için yapacakları şeylerin başında evvelâ kendilerinin faydalı olmaları tavsiyesinde bulunurken bunun da ancak yorulmak bilmlyen bir çalışma sayesinde olabileceğini söylemeyi bıı vazife telâkki ederiz
Çalışmak için zamanımızın çok t * -.irı.lı ve az olduğunu düşünürken bu-teki bayramların da fazla olduğunu söylemek isteriz. Dini ve milli b yramların hepsini sayacak olur sn» bunların gün adedinin, bugün ph zengin Avrupa ve Amerika milletle-r ••.dekinden daha fazla olduğunu görürüz Herhalde memlekette çalışmak lüzumunun daha fazla takdir edildiği bıı devirde bu tatil günlerinin hır defa daha gözden geçirilmesi icap ettiği kanaatindeyiz.
Habib Edıh - Törelıan
Ç YENİ İSTANBUL’UN
I KUPONU
Başbakanlıkla Dışişleri Bakanlığına ıcclirilpcek olun Adnan Menderes ve
Millî birlik, tam hürriye
Beyanname, Ankara siyasi mehafilinde memnunlukla karşılandı
Bayar Cumhurbaşkanı, Menderes Başbakan oluyor
Fuat Köpriilii Celâl Bavar ile birlikte
Devlet Bakanı Barlas tarafından
Yeni kabineye girecek olanlar
Halil Özyörük’e dair ileri sürülen iddia
Eski Yargıtay Başkanı: ”Bu,
r

aramı açmak için uydurulmuştur” diyor
Ankara 18 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Devlet Bakanı Cemil Said Barlas bugünkü basın toplantısında son seçimlerin Türk milleti için haklı olarak iftihar vesilesi teşkil ettiğini belirtmiş, ancak iktidarın Türkiyede isteyerek terkedilişinin ilk defa vukua gelmediğini. Balkan Harbine takaddüm eden günlerde ittihat ve Terakkinin kendi arzusu ile iktidarı Hürriyet ve ltilâfçılara terket-mlş olduğunu fakat bunun nasıl bir acıklı netice verdiğinin herkesçe malûm bulunduğunu söylemiş “Eğer bu memleket 1954 seçimlerine de en az 1950 seçimlerindeki iyi şartlar içinde ulaşırsa gerek C. H. P., gerek D. P. o vakıf tarihte hak ettikleri hakiki şeref mevkiini alacaklardır,, demiştir.
Barlas. yeni Seçim Kanununda tek büyük zâfın aday listeleri usulü olduğunu, halbuki çoğunluk esasına göre yapılan seçimlerde bütün partiler adayları ile bağımsızların isimleri aynı kâğıda yazılmak ve bunlar arasında tercih hakkı bu liste üzerinde seçmene bırakılmak lâzım geldiğini İleri sürmüştür.
Diğer taraftan Devlet Bakanı Cemil Saıd Barlas bugünkü toplantısında gazetecilerin bir sualine ceva. ben Halil özyörük’ün Cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesine ihtimal vermediğini söylerken, buna sebep olarak D. P. nin son büyük kongresinde Halk Partililerin milli husumet andı diye vasıf) andırdı klan kararın kabulü üzerine Halil Özyörüğün hükümete bir mektup göndererek D. P. nin derhal kapatılması yolunda bazı mütalaalar Öne sürdüğünü iddia etmiştir. Bıı hususta malûmatına müracaat ettiğimiz Halil Özyörük haberi külliyen yalanlamış ve şöyle demiştir:
“Eğer böyle hır ve«ikaları varsa göstersinler, bu sözler D. P. ile aramı açmak için uydurulmuştur...
Halil özyörük böyle hır mektup yollamak şöyle dursun hiçbir yerde bu mahiyette bir mütalaa serdetme-diğıni ayrıca sözlerine ilâve etmiştir
Amerika Dı^l^lerl Bakanı Dean Achc^oıı, I ruıısız Başbakuıtı Bulault ve Amerikalını l’arıs Büyükelçisiyle beraber

Öte yandan D. P. listesinde bağımsız olarak milletvekili seçilmiş bulunan Halil Özyörük ve Emniyet Genel Müdür Muavini Taba Koldaş bugün D P. ye yazılmışlardır.
Pazartesi günü toplanacak olan Büyük Millet Meclisinde D. T milletvekillerinin salondo evvelce iktidar partisi milletvekilleri tarafından işgal edilen kısımda oturacakları, buna mukabil akalliyet partisi ile müstakillerin ve Millet Partisi milletvekillerinin salonunun sol tarafında eskiden D.P. nin İşgal ettiği analarda yer alacakları anlaşılmaktadır.
İnönü, C.H.P. nin
f"®lA • 1 • ■
iıılı idaresini ele alıyor
Divan, mayısın 26 sındo toplanarak, Kurultayın tarihini tesbit edecek
Ankara, 18 (Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Öğrendiğimize göre, bugüne katlar C. H P nin Genel Başkanı sıfatını taşıyan fakat Başkanlık vazifelerini Genel Başkanve-kllliğıne devretmiş hulunan tsmet İnönü önümüzdeki günlerde partisinin fiili idaresini bizzat kendi eline alacaktır. Halk Partisi Divânının 28 mayısta yapacağı toplantıdan evvel bunun ilân edilmesi çok muhtemeldir.
Mayıs sonunda içtimaa çağrılması lâzım gelen C.H.P. Kunıltayımn bıı toplantısı muhtemel olarak tehir e-dtlerek ve içtima tarihi 26 mayısta Divân tarafından tespit edilecektir.
Öğrenildiğine göre C.H.P, Milletvekilleri Meclisin pazartesi günkiı toplantısında seçilecek olan yeni Cumhurbaşkanını ma kanuna uygun olarak ayakta selftmhyacaklardır.
Demokrat Partinin yayınladığı tebliğ
Ankara, 18 (Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Demokrat Parti Genel idare Kurulu bugün aşağıdaki beyannameyi yayınlamıştır:
Milletvekilliği seçimleri neticelerinin kati olarak belli olduğu şu anlarda reyini büyük bir olgunlukla kullanmış olan aziz. Türk Milletine şükranlarımızı arzetmeyi şerefli bir vazife biliriz.
Demokrat Parti deruhte etmek ü-zere bulunduğu vazifenin mesuliyetini. mazhar olduğu bu sevgi ve itimadın büyüklüğü ile mütenasip olarak hissetmektedir.
Demokratik sistemin memleketimizde tesisini gaye edinen partimiz iktidar değişmesinin vatandaşlar arasında hiçbir suretle huzursuzluk sebebi teşkil etmemesine büyiik bir dikkat atfetmektedir. Partiler arasında aynı milletin evlâtları olmanın ve müşterek yurtta kader birliği yapmış bulunmanın icaplarına göre hareket etmeyi ve siyasi fikir ve kanaat ayrılıkları ne olursa olsun biitün vatandaşlar arasında sevgi ve güvemi hâkim kılmak suretiyle hakiki milli birliği bir hürriyet nizamı içinde tnhak-kıık ettirmeyi memleketi idare mesuliyetinin lik ve en zaruri şartı olarak kabul ediyoruz.
1950 seçimleri milli iradenin serbestçe tecelli edebilmesini temin edecek şartlar altında cereyan etmiştir. Bunda partimizin kuruluşundan heri takip edegeldiği dürüst, anlayışlı ve vakarlı politikanın ve bu yüzden milletimizin itimadına mazhar oluşunun ne kadar büyük tesiri bulunduğu şüphe götürmez bir hakikatti! Bununla beraber Halk Partisinin nihayet kaderim millet idaresine terketrniş olmasının ayrıca mühim tesiri olduğunu da kaydetmek yerinde olur. İktidarda tek başına hâkim olmak üzere kurulmuş ve iktidarı bu zihniyetle elde bulundurmuş olan bir partinin sonunda bu karara varmış olmasını memleket hesabına büyük bir memnunlukla karşılamaktayız. •
Azlıkta kalan siyasi fikir ve ka-naatların muhalefet kadroları içinde kendilerim kanunların kati teminatı altında hissetmeleri hususunda partimiz elden gelen hiçbir gayreti e-Hirgomiyeccktır.
Bu esasların tatbika konulabilmc-sinde ve millet irndesüıe dayanan bir idarenin bütün nimetlerinden memleketin faydalanabilmesi gayesinin gerçekleşmesinde yegâne İstinadımız aziz Türk Milletinin devamlı müzahereti olacaktır.
Ankara, 18 (Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Demokrat Parti Genel merkezi tarafından bu akşam neşredilen beyanname Ankarada memnuniyetle karşılanmıştır, iktidar değişmesinin vatandaşlar arasında hiç bir
I)(-oınkr((ıl Parti tarafından Cuınlıurbaşkant gÖHf^rilnw*sinp artık katiyet krsbetnı|« mumrlyle bakılan Celâl Ba.Mir ıınt alırken
r A • W*
suretle huzursuzluk sebebi teşkil etmemesi ve siyasi fikir ve kanaatleri ne olursa olsun bütün vatandaşlar arasında sevgi ve güvenin hâkim kı
lınması yolundaki satırlar, memleketin bazı köşelerinde münferit mahiyette vukuagelen bir takım hâdiselere D.P, nin şimdiden vaziyet aldığını göstermesi bakımından ayrıca memnuniyet uyandırmıştır. Keza beyannamede millet iradesinin serbestçe tecellisi hususunda C.H.P. nin gösterdiği anlayışı tesbit eden cümleler iktidarın fiilen D.P. ye geçmek üzere olduğu şu günlerde ince bir dikkat eseri olarak vasıflandırılmak-tadır.
D.P. Genel İdare Kurulu bugün de Adnan Menderesin Kav&kllderedeki evinde geç vakte kadar süren bir toplantı daha yapmıştır. Bu toplantıda görüşülenler hakkında bir şey
Atlantik Paktına dahil devletlerin içtimai bitti Resmî tebliğde Paktın tahakkuku için müspet adımların atılmış olduğu kanaati belirtiliyor
Londra, 18 (YÎRS) — Kuzey Atlantik Paktına dahil 12 devletin Dışişleri Bakanı, bu akşam, şu müşterek tebliği neşretmişlerdtr:
“Memleketlerinin kudretine ve sul ha haglıhğına emin olan Dışişleri Bakanlan, milletlerarası meselelerin aajniml ve devamlı şekilde halli için her fırsattan istifade etmeye azmetmiştir Fakat, bazı milletler, karşılıklı müsavat ve hürmet dahilinde işbirliği yapmak arzusunda bulunmadıkları müddetçe sulbün muhafazası ve hürriyetin devamı için bazı askeri tedbirlerin alınması muvafık görülmüştür:
1 — Merkez İcra Komitesi He baş-kanına. vazifesini yapmakta tam serbestim verilmiştir.
2 — Bu vazifenin icrasında esas olacak direktifler tâyin edilmiştir.
3 — Savunma ve Maliye Komitelerine. istikbal için lüzumlu direktifler verilmişti! Bu direktiflere nazaran, askeri icaplarla bunların İcap ettirdiği mail külfetler ayrı birer mesele olarak değil, tek dâva olarak teemmül edilecektir. Çünkü, Akıd devletlerin mali kudretleri uygun şekilde tevhit edilir ve teşriki mesaiye götürülürse, müşterek mail kudret, lüzumlu askeri hazırlıklara kifayet eder.
4 — Akıl devletlerden her birinin
müşterek gay eye varmak için karşılıklı âzami gayret göstermeleri lâzımdır. - ‘ ' •
5 — Akıt devletlerin maksada uygun bir savunma tesis edebilmeleri için, Kuzey Atlantik Paktı devletle-
açiklânınış onna'makla Iıera’bcr D.P. nin iktidarı devralması ile bir takım meselelerin muhtelif cephelerden incelendiği anlaşılmaktadır. Bıı toplantılarda yeni kurulacak olan hükümetin programına esas teşkil edecek ana mevzuların tesbltine çalışıldığı zannedilmektedir. Pazartesi günü kabine teşekkül ettikten sonra Hükümet programının en geç bir hafta içinde Meclise takdim edilmesi lâzım geldiğine göre D.P. nin en salâhiyeti! organı tarafından yapılmakta olan hu hazırlıklar kabine ürelerinin işlerini bir hayli kolaylaştırmış olacaktır.
D.P. nin Cumhur Başkanı adaya heınen hemen belli olmuş gibidir. Parti teşkilâtının artan tazyiki karşısında bu vazifeyi Celâl Bayann kabul etmesi artık bir emri vaki haline gelmiş bulunmaktadır. îlk D P.
rinln sahip oldukları kuvvet ve malzemeyi en ıktıeadl ve en münasip şekilde kullanmaları prensipının tatbiki icap ettiği milttefıkan kabul edilmiştir. Bu itibarla âkil devletler, Kuzey Atlantik müdafaasını, mütevazı n ve kollektıt kuvvetlere daya mak ve bu mmtakada harici taahhütlere de girişmek kararım almış laldır.
6 — Konsey, savunma plânı dahilinde, ticaret denizciliği münakalâtını ayarlı.vacalc bir büronun kurulmasını da tasvip etmiştir.
Ankara Seçlın Kurulu Başkanı jeni millet vekillerine mazbnlalarıııı 11 m Ren
Hükümeti ise Adnan Menderes tarafından kurulacaktır. Dışişleri Bakanlığını deruhte edeceği anlaşılan Fuat Köprülünün bugün otomobille îstan-buldan şehrimize gelmiş olan Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadağa bir nezaket ziyareti yaparak kendi3l ile görüştüğü öğrenilmiştir.
İnanılır kaynaklardan aldığımız malûmata göre D. P. Kabinesinde Maliye Bakanlığına Kâzım Taşkent, Mili! Eğitim Bakanlığına Avnl Başman. Devlet Bakanlığına Seyfi Kut-bek, Milli Savunma Bakanlığına General Fahri Belen, Adalet Bakanlığına Nuri Özsan. Tekel Bakanlığına Emin Kalafat, Ticaret Bakanlığına Samed Ağaoğlu, ÇaJışma Bakanlığına da Sıtkı Yırcalı getirileceklerdir. Bununla beraber D.P. Meclis Grupu-nun cumartesi günü yapacağı top-tandıktan sonra bu hususta daha isabetli malûmat alınabileceğine şüphe yoktur.
Komünizme karşı hareket hızlanıyor
İstanbul. 18 (A. A.) — İstanbul Valiliğinden:
Türkiye Mili! Talebe Federasyonu ve ona bağlı İstanbul üniversitesi Talebe Birliği. Yüksek Okullar Talebe Birliği ve Milli Türk Talebe Birliği, Türk Kültür Ocağı ile diğer milliyetçi teşekküller son zamanlarda şefimizde yapılan yabancı zararlı ideoloji propagandalarını protesto etmek ü-zere 19 mayıs cuma günü saat 15 te Marmara lokalinde bir toplantı yapmak için müracaat etmişlerdir.
Gençliğin bu müracaatı günün siyasi nezaketi karşısında tarafımızdan dikkatle incelenmiş. • tehirinin memleket menfaatleri bakımından uygun olacağı mulâhazasiyle toplantı ve mitinge müsaade verilmemiş olduğu tebliğ olunur.
Vali ve Belediye Başkanı F. K. Gökay
/ ----------------------------\
Belediye seçimlerine doğru
D. P., Belediye seçimlerini 9 temmuzda yapmak arzusunda
İzmir. 18 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Belediye Meclisi haziran ayında bu devrenin son toplantısını yapacaktır Ankâradân verilen bir habere göre D P1 Belediye ve II Meclisi seçimlerini vakit geçirmeden yapmak ve ondrın sonra memlekette normal bir çalışmanın başlamasını temin etmek arzusundadır. Bu mey anda Belediye primlerinin D temmuz tarihinde yapılm? ı I olunmaktadır.
(___________J
Sayfa 2
T E N î İSTANBUL
19 Maviş 1950
TETKİKLER
S Eli i İt II A B K İt L E III
Bizim ....çilerimiz
ZAMAN olur, bir akşam rengi, yelin H 1 taşıdığı bir koku, uzak bir cıvıltı, kısacası bir şey. Bizi çoktan unutulmuş ömür yıllarına götürür. Görün-miyen bir el, içinizin gizli bir perdesini birdenbire çekmiştir sanki... Ve siz buradan bir dünya seyredebilirsiniz. Gönlümüzün bu büyülü uya-nışiyle sık sık karşılaşırız biz... Eski ruh-bilgmlerlmiz buna tedai derlerdir. Bugün yeni çıkmış bir dergimizi karıştırırken, ben de, unutulmuş ydların arasında hayalimle dolaşıyordum. Bu gezintiyi tek bir kelimeye borçluyum, Nlrvana’yu... Bel-ij, şöyle böyle, kırkbeş yıl var. Nir-vana başlıklı bir şiir okumuştum. Hattâ kendi kendime sormuştum:
— Ne demek bu Nirv&na?
Kelimenin kulağa hoş gelen bir ses örgüsü var. Bu sözü, onun için, sevmiştim, belki... Eski Osmanlı sözlüklerinde bulamadığım bu kelimeyi, yıllarca sonra, Schopenhauer'i onurken, daha iyi tanımıştım. Bakınız bir söz, ömür yıllarını nasıl gözümün önüne getiriyor. Nirvana, Buddha’ya, daha doğrusu, Buddha. dünya anlayışına göre, ruhun son dinlenme konağı’dır. Hayat korkunç bir çırpınmadan. didinmeden başka bir şey değildir. Çeşit çeşit kalıplar ve kılıklar arasından akan bulanık hayat seli durulmadıkça beklediğimiz huzura kavuşmuş sayılanlayız. Ruh. dinlenmek bllmiyen bir yolcudur ve kalıptan kalıba, kılıktan kılığa gire gire kötülüklerinden silkinebilir. Sanskrit dili, buna ruh yolculuğu adını veriyor. Eski Ellas masallarında da buna benzer şeyler vardır. Buddha tefsirine göre bütün yaşayış dünyası, böyle çılgın bir ruh yolculuğundan başka bir şey değildir. Blnblr renk tufanına bürünmüş kuyruk yelpazesini a-çan tavuskuşu, çetin yolculuğunun konaklarını henüz bitirmemiş bir insan ruhunun kalıbıdır belki. Ağaca tırmanan sincap, kayısı yaprağında dinlenen kelebek, alaca karanlıkta gürültüsüz kayan yırtıcı gecekuşu, klmbüir hangi ruhun bürgüsüdür. Bütün hayat, duruluncaya kadar, sayısız nikapların arkasında derin bir Nirvana hasretiyle yanıyor vt kaptan kaba, kılıktan kılığa akıyor. Böyle düşünüyor Buddha...
Dante, Tanrısal Konıedl’sinın dramatik dünyasında dolaşmak İçin büyük Latin şairi Virgü’e sığınıyor ve onu kılvauz seçiyor. Dante bu İhtiyacı duyduktan sonra hayalimin dünyalarında yapayalnız dolaşmak, benim için, nasıl mümkün olabilir? Hele benim yolculuğum kalıptan kalıba, kılıktan kılığa girenlerin iklimlerinde olursa... Buddha, Nirvana’ya kavuşuncaya kadar ruhun yaptığı yolculuktan bahseder. İnsanların da, sosyal gelişmeler arasında buna benzer yolculukları vardır Buddha’ya, onun İçin, kendime kılavuz 6eçmek istiyorum.
Waehington Irving, bir yazısında, fırtınalı bir denizin tablosunu çizerken dalga dalgaya, derinlik derinliğe sesleniyor, diyor. Ben şimdi hatıraların hatıralara seslendiğini, yılların yıllan, günlerin günleri uyandırdığını duyuyorum. Yılların arasında gezinirken insanların bilinmez ve silinmez bir Nlrvana uğrunda kalıptan kalıba nasıl döküldüklerini gördüm ve anladım. 1908 den önce, sözüm ona. aydın şeriatçı tiplerimiz vardı. Bunlar, bir kolayını bularak, kuru yerden nem kaparlar, en masûm fikirlere hemen tekfir damgasını basarlardı. 1908 inkılâbından sonra aynı insanlar Danton diliyle konuşmuşlar ve bindikleri arabanın türküsünü en yüksek sesle söylemişlerdir. Hep aynı insan, sağını solunu İyi dirseklemesini ve bu suretle kendisine yol açmasmr bilen insan... Sîz onun ne çabuk kalıp değiştirdiğine hayret e-dersinlz. Çok iyi hatırlıyorum, bir gün bana bir dostum, yüzünün çizgileri ustura gibi bilenmiş bir adamı parmağiyle gösterdi:
— Görüyor musun, bu. müthiş bir ihtilâlcidir, dedi..
Aradan yıllar geçti. Aynı adamın müthiş bir teşkilâtçı olduğunu öğrendim. Ya^ım ilerledikçe aynı insan da ilerledi. Müthiş bir dilci oldu, müthiş bir kooperatlfçi oldu ve bugün, hayret etmeyiniz, müthiş bir
Yazan : M. NERMİ
devletçi dir. O, belki şimdi gene bir şey olacaktır. Fakat ne? Ben de bilmiyorum. Bu, yalnız tek bir insan mıdır? Bana öyle geliyor ki, hayır... Buddha’nın nıh yolculuğu fert hayatının sönmesiyle başlar. Bizde ise, fert hayatının sönmesine lüzum yoktur Ruh yolculuğu aynı fert hayatı içinde bağlıyarak bin bir sürpriz konağından geçebilir. Hüner, modası geçmemişken bir ..cl bulmakta ve bu suretle bir muhit, çevre yaratmaktadır. Doğrusunu isterseniz Buddlıa -nın Nlıvana uğrunda yapılan ruh yolculuğuna, şöyle bovle, inanacağım geliyor. Niçin mi, diyeceksiniz? Söyliyeylm: Şiıazlı Sadi bir beytinde der ki: Aşkı pervaneden ögğrcn. Yanar da ses çıkarmaz... Büyük aşklar, yaygaradan silkinmiş, duru vu derin aşklardır. Tanrısına bağlı insan, gösterişten tiksinir. Tam bir ihtilâlci yapar ve gürültü etmez. Sosyal imanları kuvvetli olanlar, vazifelerini vakarlı bir sessizlikle görürler ve bilmediklerine el sürmeyi, topluluğa karşı en büyük bir suç sayarlar. Yurdumuzda bizim öyle ... dinimiz vardır ki, ci’den bir şey anlamazlar, ama, onu bir ökse gibi kullanmayı çok İyi bilirler.
VVerncr Sombart, Avrupa sanayiinin başlangıcında türüyen hır sınıftan. projelilerden bahseder. Bizim ... etlerimizin çnğğu bu projeciierln en kötülerine çok benzerler. Sözgelişi, propagandası yapılan büyük hlr teşkilâtçıyı tanımak fırsatını buluruz. Bu insan, ömründe teşkilât görmemiştir, hele çağdaş anlamda teşkilâtın ne olduğunu Bezemez bile Bud-dha’nın dünya anlayışına sığınarak İnsanın soracağı geliyor: —Bunların ruhları, belki, 2.000 yıllık ruhlardır. Belki Dâra zamanında ya bir sat-raptı bunlar, ya teşkilâtçı...
Bu kadar uzak yıllardan tepme ruh meziyetleriyle çağımızda iş görülemez tabii. Bize çağdaş dünyanın tecrübeleri lâzımdır. Birbirine büsbütün aykırı vasıflarla türeyen insan tipi, hiç şüphesiz sosyal tehlikelerimizin en ehemmiyetlilerinden biridir. Bu gibi tipler meydanı serbest bulur da propagandalarlyle İstediklerini yapabilirlerse ilim de ölür, ihtisas da. İşte o zaman hayat ve fikir uyuşukluğu» sosyal Nlrvana kendiliğinden başlar. Anadandoğma İstidatları sevebilir ve onların gelişmelerine çalışabiliriz. Fakat anadandoğma ihtisaslara, isterse DAra, İskender. Sezar zamanlarından tepmiş olsun, yurdumuzda yer veremeyiz. Onun için bizim bir takım ...ellerimize karşı dada uyanık bulunmamız mutlaka lâzımdır. Bir zam Anlar; Buddha’nın ruh yolculuğu tezinden ilham alınarak hazırlanmış bir sinema filmi görmüştüm. Lâtince bir adı vardı: Veritas vincit,. Türkçesi: Hakikat muzaffer olur. Ben de buna İnanmak istiyorum. Gerçeklik, neden, üstgel-mesin ?
ua mtmnMMMftırTtt 'Juikuuhmu * tı r-•-j t tMnn&Mtur
II Seçim Kurulunun neşrettiği tebli
Ö Seçim Kurulundan tebliğ edilmiştir:
Istanbulda 1950 mületvekilleri seçimine alt bütün muamele bugün tamamlanmış ve sayın milletvekillerine tutanakları verilmiş ve bu suretle aldığı vazifeyi sona erdirmiş olan kurulumuz namına seçimlerin intizam 5 o sükûnet içinde tam bir tarafsızlık ve dürüstlükle cereyanını sağlamak için geceli gündüzlü sarfettikleri büyük gayretler ve gösterdikleri sonsuz nefis feragati ve vatanseverlikleri do-layısiyle bütün vazifelilere derin saygı
Fransız Hayırsever Cemiyetinin toplantısı
Fransıs Hayırsever cemiyetinden;
Cemiyet âzalann, 27 mayıs 1.950 cumartesi günü saat 16 da Beyoglunda Meşrutiyet caddesi No. 283, Cemiyet binasında Adiyeıı vuku bulacak genel toplantıya iştirak etmeleri ehemmiyetle rica olunur.
ve teşekkürlerimi arzederını.
İl Seçim Kumlu Başkanı Seyfeddln Ujb’r

MÜZAKERE RUZNAMESÎ:
1. — Mânevi raporun okunması ve tasvibi; 2. — Mail raporun okunması ve tasvibi; 3. — Azaların seçimi.
Bahar ve Çiçek Bayramı
önümüzdeki cumartesi ve pazar günleri Gülhane Parkında kutlanacak olan Bahar ve Çiçek Bayramı için son hazırlıklar ve parktaki tesisler tamamlanmıştır
Bayramda çiçek alayları, muhtelif oyunlar, varyeteler yapılacak, her türlü müzik ve eğlence bulunacaktır.
Behdiye murakıplarının dünkü kontrolları
50 kasap. 66 manav, 68 sebzeci, 23 kahve, 29 lokanta, 22 fırın. 9 ma-hallebici, 11 tuhafiyeci, 6 ekmek bayii, 8 balıkçı, 55 bakkal, 11 pastahane, 9 seyyar esnaf, 5 kömürcü, 7 helvacı, 2 sakatçı, 2 berber, 2 2 börekçi, 2 şekerci, ve kontrol edilmiştir.
tavukçu.
4 mezeci
muhtelif
Düıı Taksim Belediye Gazinosunun büyük salonunda Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsünün senelik mesaisini teren muvaffakiyetli bir defile yapılmıştır. Ekseri tayyör ve mantoların Hereke kumaşındım olan defilenin rlnl kıymetlendirdiği kadar kumaşlarımız da üstünlüğünü belirterek davetliler İçin bir iftihar verilesi yarattı. Bu arada sabahlık ve elbiselerdeki İşlemelerin ile eski Türk rnotlHerinden geçilmiş olması herkesin takdir nazarlarını celbetnılştlr. Defileyi tertipleyen okul müdiresi Bayan Refia ile muhtelif atölye şeflerini ve hu atölyelerde çalışan öğrencileri trbrlz eder, önümüzdeki seneler İçin muvaffakiyetler dileriz.
gön-deâe-

Amerikaya olan borçlarını dolarla ödeyemiyecek durumda bulunan memleketlere Amerikalı profesörler ve talebeler gönderilecek, bunların iaşe ve ikamet masrafları sayılacak
borçlara karşılık
Bu kontrol neticesinde esnafa Belediye suçlarından dolayı 12 belediye zaptı tutulmuştur. Ayrıca bir fırında 81 ekmek noksan görül-, düğünden müsadere edilmiştir.
Diğer taraftan Emniyet Müdürlüğü 6 ncı Şubesi tarafından son 48 saat zarfında 412 nakil vasıtası kontrol edilmiş ve muhtelif suçlardan dolayı 33 ceza zaptt tanzim olunmuştur.
Yale üniversitesi profesörlerinden ve hâlen Atina üniversitesinde Amerikan Medeniyeti Profesörlüğü yapmakta olan Prof. Arnold VVhit-ridge, şehrimize gelmiştir. Profesör birkaç güne kadar Anka raya gidecek ve orada iki konferans verecektin Dün kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza profesör demiştir ki:
"— İkinci Dünya Harbinden sonra. harp içerisinde Birleşik Ameri-kadan silâh ve malzeme almış olan bazı memleketler, ellerinde dolar bulunmaması yüzünden borçlarını öde-yemıyecek durumda kalmışlardı. Bunu gözönünde tutan Senatör Ful-bright Kongreye bir teklif yaptı. Bu teklife göre borçlarını dolarla öde-yemiyecek olan memleketlere Amerikalı pprofesörler ve öğrenciler gönderilecek ve bunların mevzuubahis memleketlerdeki iaşe ve ikamet masrafları, borçlara karşılık olarak o
memleket tarafından ödenecekti Bu teklif kabut edildi ve hır kanunla gerçekleşti, Kanunun tatbikin» Yu-nanistanda başlanmıştır. Ben birkaç arkadaşım ve 30 kadar talebe ile birlikte Yunan titanda bu yüzden bulunuyoruz. Tlırkiyede de kanunun tatbikin» yakında başlanacak ve birçok Ameı ikan talebe ve profesörleri memleketinize gelecektir. Aynı kanun mucibince ınevzuııbahıs memleketlerin de Anıerikaya kendi ödeyeceği para ile talebe göndermesi, derpiş edilmiştir.
Mrs. Ninette de Valois BALE MEKTEBİ KURUCUSUNUN DÜNKÜ BASIN TOPLANTISI
• •
• •

Millî Piyango bugün çekiliyor
SÎYA8Î ÎKTÎSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜ8TAKtL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LtMİTED ŞİRKETİ
MÜDÜRÜ: FARUK A 8ÜNTER Bu sayıda yazı işlerini fiilen İdare eden:
Mithat PERİN “
Gazetemize gönderilecek bi-lûmum yazıların doğrudan doğruya Yazı işleri Müdürlüğüne gönderilmesi lâzımdır.
İkinci Bayfamııdakl siyasi, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki Iktinadl başmakalelerde İleri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LtMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
T

1 MS*
yi (a
YIKTIRILAMIYAN ÇİRKİNLİK
istiklâl Caddesindeki bu dükkânın sııhlbl arka plânda gördüğünüz modern binayı yapmak lçJn eski binayı yıktırmış, fakat sadece şu küçük dükkânın içindeki kiracıyı çıkarmak İçin her çareye başvurmuş hattâ mahkemeye bile müracaat etmişse de bııııda muvaffak olamamıştır. Şimdi bu dükkânı belediyeye terketmlş, fııkat İçindeki kiracıyı belediye de çıkaramamıştır. Sebebi de şu: Müslcclr. "Caddenin genişletilmesi İçin dükkânımı yıkmak istiyorsanız, aynı şekilde yolda çıkıntı teşkil eden dlfcer binaların da ön sımlarını yıkınız, ben de hazırını.,,
aydan beri yaptgı müracaat hu yüzden gördürünüz manzara da hâlâ
demektedir. Beyoğlu Belediyecinin netice vermediğinden İşte devam etmektedir.
kı-üç bu
Milli Piyangonun 19 Mayıs çekilişi bugün saat 13 te Ankarada pılacaktır.
İkramiye kazanan numaralar kara Radyosıvle bu gece 23 te yınl anacaktır.
Bugün saöt 13 ten sonra yurdumuzun hiçbir tarafında bu çekilişe ait bilet satışı yapıinııyacaktır
ya-
An-
ya-
Muvaffak bir eser
Türkiye Turizm Kurumu, İstanbul için İngilizce bir broşür neşretmiş-tir. Baskı tekniğinin mükemmeliyeti, tertibindeki zevk bu eseri birçok Avrupa dergilerinin seviyesinde ortaya koymuştur. Bir zamanlar La Turquie Kemaliste Fotoğrafla Türkiye gibi kıymetli ve temiz baskılı eserlerin yanına böyle bir eser ilâve eden Türkiye Turizm Kurumunu tebrik ederiz.
KÜÇÜK HABERLER
Ar Holânda Sefiri ve Holânda Konsolosu dün Vali ve Belediye Reisi Ord. Prof. Gökay’ı ziyaret etmişlerdir.
•A Birleşik Amerika Devletinin ye. ni Başkonsolosu Mr. Levns ile Bre-men şehrine tâyin edilen eski Başkonsolos Baldwin dün Vali ve Belediye Reisini ziyaret etmişlerdir.
A- Şehrimizde kimi Sunderland si günü saat 17 Galatasaray. 21
ile karşılanacaktır.
bulunan İngiliz ta-20 mayıs cumarte-de İnönü Stadında pazar günü Fener-
bahçe
Mrs. Ninette de Valois, mektepteki erkek çocukları daha kabiliyetli görerek, ‘•Kızların iyi bir balerin olmaları için daha fazla ihtimam ve çabşmaya ihtiyaçları vardır” diyor •’Sadler’s Wells TheatreM ve “Ro.val Opera Covent Garden" tiyatrolarının direktörü Misis Ninette de Valois İngiliz Kültür Heyetinde dün bir basın toplantısı tertip etmiştir. Misis Ninette de Valois, Bale mektebinin üç sene evvelki durumu ile bugünkü vazıyeti arasında büyük bir ilerleme kaydedilmiş olduğunu, çocuklann batı müziğine alışkın olmadıkları halde kavrayışları ve zekâlarının çok ı-İcrıde bulunduğunu, mektepteki erkek çocuklann ileride daha iyi dansör olabilecekıni söylemiştir.
Misis Valois bilhassa Hüsnü Sunal adlı bir çocuk üzerinde durmakta ve kızların iyi bir balerin olmalan için erkeklerden daha fazla ihtimam ve çalışmaya ihtiyaçtan olduğuna İşaret etmektedir.
Misis Valois. haziranın bir ve İkisinde Şehir Tiyatrosu Dram kısmında verilecek olan bir bale hazırlamaktadır. Mevzu, Bedri Rahmi Eyüb-oglu, tarafından seçilen bir Keloğlan masalıdır. Müzik Ulvi Cemal Erkin tarafından bestelenmiş, dekorlar ressam Gevher Bozkurt tarafından hazırlanmıştır. Keloğlan balesi, balenin poı-valan ve provaların yapıldığı Yeşilköydeki mektep filme alınacaktır.
Bale karaya tuvarın
mektebi gelecek sene An-nakledilecek ve Konserva-bir kısmı haline getirilecek-
Olgunlaşma Enstitüsü defilesinden notlar
Dün. Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü; Taksim Gazinosunun scma’hâne-»Inde bize, hır kısmı mülhem fakat teferruatı Türk motifleri İle süslenmiş. bir kısmı da ibda olarak, atel-yelcrınde vücuda getirilmiş işleri gösterdi. Ketenler hariç, tamamiyle yerli kumaşlardan yapılan mantolar, tayyörler, yün elbiseler, sabahlıklar ve çocuk elbiseleri Taksim Gazinosunun pek de görmeye alışmadığı ve pek tabii ekseriyetini kadınların teşkil ettiği takdtrkâr dâ-vetlılrr tarafından haklı alkışlar topladı.
Ar
Toplantıda bir aile havası esiyordu. Buna sebep Olgunlaşma Eniö • V «Ünün derhal etrafa sirayet eden temiz ve her mânssiyle olgun mühn lle, elbiseleri takdim eden mankenlerin gösterişten Azade, samimi halleri. tavırları bir parçacık mahcup edaları idi. Arada bir, acemi fakat küçüklerde olduğu için tabii ve sevimli hareketlerle ortaya çıkıp kendilerine mahsus atölyenin işlerini gösteren çocuklar, bu havayı teyit ediyorlardı ve en çok onlar alkışlanıyordu.

Salonda, şehrimizin kadın terzilerinden çoğu modelleri dikkatle takip ediyorlar. Bir çok da tanıdık sima var. Bayan Kırçlar da orada. Bütün kız sanat okullarının, enstitülerinin yeni ve eski müdireleri, öğretmenleri. eski talebeleri ekseriyet halinde, birbirlerine Aşinalık ediyorlar Bu toplantı onlann da buluşmalarına ve görüşmelerine vesile olmuş, mektep hâtıralarını anıyorlar, yeni hayatlarından malûmat veriyorlar. Fakat gözler hep modellerde.
Erkeklerden, Sanat. Dostlan Cemiyeti Reisi ve Ayasofya Müzesi Müdürü Tahsin Öz, bir çok İşlemelerden müzesindeki motifleri tanıyor. Sorop-tınıist Cemiyeti Reisi Bayan Müfide Ferit Tek biraz geç geliyor ve Bayan Hakkiye Koral’ın masasına oturuyor. Bir başka masada Bayan Tor. arkadaşlarıyle, modeller üzerinde hararetle görüşüyor. Daha Herde Bayan Gölek ve daha burada saymaya kalkışsak, sütunların kâfi gelml-yec-egı kadar çok misafirler.
‘'Babıâll., için uzun bir masa ayrılmış. Fotoğraflar durmadan işll-yur, arada şipşakçılık da oluyor. Moda işleriyle yakından alâkadar muharrirler orada. Aralarında kadın meslekdaşlar da var ve âdeta manken gibi giyinmişler. Güzel Sanatla-n. boylan, boslan ile Edip Hakkı ve Muzaffer Resmor temsil ediyorlar.

En alâka uyandıran modeller. “Ev idaresi Atelyesi,, tarafından takdim edilen mutfak kıyafetleri oldu. Aman ne cici şeyler. Bu kıyafetler, önlükler yalnız kadınları değil, erkekleri de mutfağa sevkedecek güzellikte Hem düşünüyorum. Bizde, hele inkılâptan sonra, kadının mutfağa girmesi âdeta ayıp sayılacak kadar yar.lr bir telâkki uyanmıştı. Bu modeller, bu zehaba kapılmış olanları moda o-üyle mutfaklarına iade ederek ka naatienni tashihe de yanyacak w bir defa olsun modanın ameli ve t^r-biyev! bir faydasına şahit olacağız.
Fakat şüphesiz en beğenilen modeller sabahlıklar oldu. Bilhassa, Türk işlemeleri ile süslü kadifeden bir sabahlık bütün tasvipleri ve takdirleri üzerinde topladı. Nerede ise üç peşli gibi bu sabahlığın sanki bû-seden yapılmış pabuşlan da var. Bir de. eski zamanlara ait, büyükannelerimizin giydikleri hotozlu filân bir beyaz sabahlık vardı kı, âdeta gelin elbisesi Müzik bile onu görünce öyle zannetti de derhal zifaf marşına başladı, ve ancak manken ortaya gelince iş anlaşıldı, düzeldi.

Bir şey aklıma geldi. Teşhir edilen modellerin hepsini gençler ve çocuklar takdim ettiler. Acaba niçin yaşlılardan. hanımninelerden manken vnk? Sonra, düşündüm kİ, kadın İhtiyarlamaz, hele modayı takip eden hiç! — fa.
tır. Misis Valois. bu çocuklann tahsil devrelenni bıtirinciye kadar Türk bestekâr ve ressamlannın alâkası ile bir bale kumpanyası kurulmasını temenni etmektedir. Kendisi Türk halk danslannm ve folklörünün diğer milletlere tanıtılacak kadar alâka çekici olduğuna emindir.
Ahmet Hamdi Tanpınar
Sahnenin Dışındakiler
- 72 -
— Ben yazı işlerinden, gazeteciliğin teknik taraflarından pek anlamam. Daha doğrusu bunlar kendimi verebileceğim işler değil. Onun için işin yalnız ticari tarafını idare edeceğim. Öbür tarafı Kudret Beyle size kalacak. Sabiha da size yardım edebilir.
Üçüncü defadır ki, Sabıhanın adı, oltadaki yem gibi önüme atılıyordu.
— Size güvenebilirim, değil mİ? Ve bir çocuk gibi 6af bakışlariyle yüzüme baktı.
Beni o kadar gafil avlayan bu sualden Adeta bir mucize ile kurtuldum. Kapı açıldı ve madam Elekçiyan, tombul kollarını, muhteşem göğsünü açıkta bırakan, siyah, dar dekoltesi İçinde, o senelerin korselerinin kadın vücudüne yüklediği azap altında yüzü mosmor, elinde kahve tepsisi, muganniyelerimizin hAlA terkedemedıkleri o yan mahcup eda ile kırıtarak İçeri girdi. Hizmetçi kadının çok kibar ve güzel bir beyin ziyaretime geldiği haberini hanımına ulaştırdığı aşikârdı. Madam Elekçiyan bu kibar ve güzel beyi, kibarlığına ve güzelliğine lâyık bir şekilde karşılamak için, Kirkor Elekçlyanla evlendiği zaman kendt-
356
sine hediye edilen altın zarflı flncanlannı bile çıkarmıştı.
Muhtarı madam Elekçiyanla tanıştırdım. Kadıncağızla konuşacağını tahmin ediyordum. Aksine tek bir kelime bile söylemedi. Sadece bana, canı sıkılmış gibi bir tavırla:
— Görüyorum, size iyi hizmet ediyorlar.. dedi.
Bununla beraber gözlerinde, bu hesap dışı İkramdan, onun yüzünden konuşmamızın kesildiğinden âdeta memnun olduğunu açıkça söyliyen, bu işde de talihim yardım etti, diyen hır parıltı vardı. Bunu farkeder etmez vaziyeti kavradım.
O zamana kadar Muhtarın, Kudret Beyi kuru tahtaya indirmek için yaptığı bu son teşebbüste, benden yardım beklediğini, bunun için beni görmeğe geldiğini sanıyordum. Ona cevap vermekteki tereddüdüm bundandı. Hakikatte ise, onun benden cevap beklediği yoktu. Muhtar için ehemmiyetli olan şey, o sabah evime gelip beni görmesi, bu İşlerden bana bahsetmiş olmasıydı. Ona lâzım olan bir nevi imbatı vücut etmekti. Çünkü
nasıl olsa, hattâ tehlikeyi göstermek, sem aldatıyor, bu adama inanma! Seni soyacak! demek için olsa bile Kudret Beye bu ziyaretten ve bana anlattığı şeylerden bahsedeceğimi biliyordu. Bu yeni vaziyette Kudret Beyin, Muhtarın iyi niyetlerinden şüphe etmemesi, gazetenin çıkacağına, kendisinin nihayet o kadar peşinden koştuğu mü
cadeleye kavuşacağına, hulâsa Muhtarın kendisini aldatmadığına İnanması, hiç olmazsa bir müddet oyalanması ıçm bu kadarı yeterdi. Hattâ Muhtar, belki de bu haberi aleyhinde bulunmak şekliyle kendisine vermemi tercih ederdi. Böylece
Kudret Beyi, benim ve helki de Muhlis Beyin, İhsanın teslrilerinden, bir müddet için olsun uzak
357
tutabilirdi. Plân gayet iyi düşünülmüştü. Ben, bu ziyaretten Kudret Beye bahsetmesem bile, dostumuz bana, onun beni gelip görmediğini sorabilirdi; Madam Elekçiyan odadan çıkınca sözüne bıraktığı yerden devam etti:
— Ben de birkaç kişiye haber gönderdim. Bittabi bilebileceğim insanlara, yani çok meşhurlara... Hattâ bir dostum Abdülhak Hâmidden bir mektup bile getirteceğine söz verdi. Bir müddet durdu, sigarasını yeniledi ve birdenbire hatırlamış gibi ilâve etti: — Sizin, yahut Kudret Beyin yanında gördüğüm genç bir adam var. Şu Haşan Basri. Onu şimdi, yolda gördüm. Ona da bahsettim. Çalışacağını vâdettl. Bilmem doğru yaptım mı? •
Bu sefer, sanki düşüncelerimi okumuş, fakat çaresizliğimi de beraberce biliyormuş gibi sesi Adeta alay ediyordu.
Hayatımda bu kadar hesaplı hareket eden başka bir insan görmedim. Garip bir şekilde soğukkanlıydı. Bununla beraber, tarif edemıyece-ğim bir zaafın bu kavi istihkâmın arkasında beklediğini de hissediyordum. Belki de gitmek için ayağa kalktığı zaman onu durdurmama sebep de bu hissimdir.
— Bir dakika! dedim. Size ben de birkaç şey söylemek istiyorum.
Yatağımda doğruldum ve yavaş yavaş âdeta dikte eder gibi devam ettim:
— Sözlerinizin hiç birisine İnanmadım. Onları niçin söylediğinizi de biliyorum. Fakat Kudret Bey meselesi benim için o kadar mühim değil! O sizin yeminiz! Ben size başka şeyden bahsedeceğim. Dün Süleyman Beyi gördüm. Bu biçare adama daha iyi muamele edemez misiniz?
358
Karınızın babasını o pespaye evde nasıl yaşatırsınız?
Muhtarın yüzü sapsarı kesilmişti. Üzerime hemen atılacağını sanabilirdim. Fakat ben aldır-mıyarak devam ettim. Deminden beri. Sabiha, Sabiha, diyorsunuz. Karınızın babasını ne hale koyduğunuzu bir düşünün! İnsan, bu adamın zaaflarını istismar edişinize bakınca sızın Adeta karınızdan intikam almaya çalıştığınızı zanneder. Evet, intikam alıyorsunuz; fakat neyin intikamını... ’ ■*
Bir müddet bana dik dik baktı. Sonra kahkahalarla güldü. Garip bir gülüştü bu. Sesi, çehresinin hali, her şeyi bir anda çirkinleşmişti. Yüzünü yüzüme doğru yaklaştırdı, son derecede yavaş bir sesle bana cevap verdi;
— Süleyman Beyin halini neden beğenmiyorsunuz, anlamıyorum? Yiyor, içiyor, eğleniyor. Bir de kendisinden sorun... Ne hacet, ben size söylüyorum; kaç defa koğdum. Fakat gitmedi, isterseniz bir de siz tecrübe edin! Ben. her şeyi, ama her şeyi yaptım...
— Alçak!
Allaha çok şükür ayakta ve karşı karşıya İdim. O dakikada Muhtar, belki Ömrünün en büyük tehlikesini geçiriyordu Fakat ehemmiyet vermedi.
— Ne kadar garip adamsınız, dedi. Geleli dört ay olmadı, bildiğiniz, bilmediğiniz her işe burnunuzu soktunuz. Sabahtan akşama kadar kapı kapı dolaşıyorsunuz. Her gittiğiniz yerde bulduğunuz kiril çamaşırları cebinize sokup çıkıyorsunuz. Benim yaptıklarımla uğraşacağınız yerde. kendi halinize bakın! Bir somnanbül gibi ortalıkta dolaşıyorsunuz! Kabahat bende oldu. sizi bu kadar başıboş bırakmıyacaktun.
359
— Ne yapacaktınız? Hapishaneye mİ tıktı-racaktınız! Orası sızın yeriniz...
______ Hapishaneye, yahut tımarhaneye... Hem sâde sizi değil. Bütün tayfanızı.. Birdenbire sustu, koltuğa oturdu. Bir kadınla evlendim, diye bütün şehir benimle meşgul... Herkes benim peşimde... Hepiniz kıskançlıktan ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Her dakika benimle uğraşıyorsunuz... Fakat, bitti.
Ayağa kalktı, ellerini açarak bağırdı:
— Bitti, anlıyor musunuz? Artık bitti... Kurtuldum, ondan da hepinizden de... Hepinizden, ama hepinizden... Nasıl o evimden gittiyse, babasını da alın başımdan... Süleyman Beyi size hediye ediyorum!
Ve tekrar koltuğa yıkıldı. Bu sefer yüzü büsbütün başka şekilde sararmıştı. Dudakları titriyordu.; 1 ■
— Niçin bu kadar fenasınız. Muhtar Bey? dedim. Niçin bu kadar fena ve âdisiniz?. Size acıyorum, daha doğrusu elimden gelse acıyacağım. Çünkü çok fenasınız!
Oturduğu yerden, meyus ve bitkin beni dinliyordu.
— Evet, ben de biliyorum kı. fenayım, dedi. Fakat aiz, siz de benden iyi değilsiniz. Unutmnvın ki, kıskançlık da kötü huydur. Tecessüs de kötü huydur. Siz şu dakikada beni bu kadar fena görmekten ne kadar memnunsunuz? Sade bunu düşünün yeter! İtiraf edin kı, beni iyi bir insan, görmekten korkuyordunuz? İtiraf edin, öyle değil mi? İyi ve mesut görmekten korkuyor mu idiniz? İtiraf edin, ne olursunuz? Siz de kendinize karşı bir defa doğruyu söyleyin!
(Dcvanii vurj
360.
10 Mayıs 1950
TENİ İSTANBUL
Sayfa 3
Amerikan - Rus gerginliğine sebep olan
Battık göklerinde cereyan
Hâdisenin hiçbir şahidi olmadığı için, Rusların Amerikan tayyaresini nasıl düşürdükleri bilinmiyorsa da, onların 1940 ta bir Fin uçağına karşı kullandıkları usûlü tekrar ettiklerinde şüphe yoktur
BALTIK denizi üzerinde uçarken ** kaybolan Amerikan tayyaresi hakkında Birleşik Amerika ile Sovyet. Hükümeti arasında teati edilen notaların hiç biri bugüne kadar bu meselenin tam içyüzünü açığa vurmamıştır. Meselenin hallini iki hükümete ve mümessillerine bırakalım, lâkin sokaktaki adam şunu bilmek istiyor: her türlü modern cihaza malik bulunan. on kişilik mürettebatı olan bir tayyare, tek bir imdat işareti vermeksizin Baltık denizi üzerinde güpegündüz nasıl düşürülebilir? Baltık denizinde daima büyük sayıda balıkçı gemisi bulunduğu hatırlanırsa, bu muamma bir kat daha bilmeceleşir.
Geçen seneden ben Rusların. DanimarkalI. İsveç ve Alman balıkçılarını Baltık denizinin bu kısmından kovmak için azami gayret sarfet.tik-leri doğrudur. Sovyet karakol gemileri tâ Bornholm kara sularına kadar faaliyette bulunmuştur. Muhtelif memleketlere ait 40-50 kadar balıkçı gemisi zorla Sovyet veya Leh limanlarına götürülmüş ve buralarda mürettebatları bir kaç hafta tecıid edildikten sonra serbest bırakılmıştır. Bundan başka, bazı gemiler hiç bir iz bırakmadan ortadan kaybolmuşlardır. Amerikan uçağının uğradığı facianın şahidi olmaması, kısmen bu Sovyet icraatından ileri gelmiş ola-5&ir.
Lâkin asıl sır, çene çözülmeden kalmaktadır; 8 nisan günü öyleden şonra, Baltık denizi üzerinde neler cereyan etmiştir? Bu hususta hâlâ hjlç bir delil yoktur. Lâkin 14 haziran 1940 günü saat 14.00 de cereyan eden mümasil bir hâdisenin şahidi tarafından verilen tafsilât elimizdedir.
1941 de Helsinklde neşredilen 2 numaralı Fin mavi kitabında Sovyet av tayyarelerinin “KaJeva” adlı Fin yolcu tayyaresini nasıl düşürdükleri anlatılmaktadır.
Bu kitabın 46 ncı sayfasında aynen şöyle denilmektedir:
"14 haziran 1040 günü saat 14 de S.B.2 tipi iki Rus tayyaresi “Kaleva” adlı Fin yolcu tayyaresine ateş ederek onu. Ker feneri açıklarında denize düşürmüşlerdir. Bunu müteakip, iki Rus tayyaresi doğu istikametinde uçup gitmişlerdir. Rus denizaltısı Q-301 tayyarenin denize daldığı noktaya yaklaşmış ve 109 kilo ağırlığındaki diplomatik kurye çantasını ihtiva eden posta torbasını denizden çıkarıp almıştır. Ertesi gün, 15 haziran 1940 saat 07.05 de Rus deniz-altısı posta torbasını bir başka gemiye devretmiş, o da onu Kronstadt deniz üssüne götürmüştür. ‘’Kaleva” nın bütün yolcu ve mürettebatı ölmüştür. Yolcular arasında 2 Alman, 1 Fransız, 1 Amerikan, 1 İsveçli, ve 1 Estonvalı bulunuyordu.”
Finlandiya ile Sovyetler Birliği a-rasmdaki Sulh Muahedesi (ilk Fin-Sovyet harbi sonundaki muahede) mart 1940 ta imzalanmıştı.
Kitabın 68 inci sayfasında, Harald Mang isminde bir Estonyalı balıkçının —Tallinll iki şahıs tarafından teyid olunan— ifadesi vardır. Bu ifadeye göre:
“Kaleva'nuı düşürülmesinden takriben 10-14 gün evvel, bir İki denizaltı Estonya sahilinden Finlandiya körfezi ortasına kadar uzanan Ta.l-lln- Helsinki hava yoluna isabet e-den deniz kesiminde devriye geziyorlardı. 14 haziranda “Kaleva” Estonya sahilinden Finlandlyaya doğru uçarken iki S.B.2. Sovyet tayyaresi her iki tarafından ona yaklaştı ve ondan takriben 50 metre uzakta uçtu. Bu "filotilla., uçuşu Prangla kadar devam etti ve orada S.B.2. lerden biri biraz alçaldı. Bunun üzerine, eski irtifaını muhafaza etmiş olan diğer Rus tayyaresinin makineli tüfekçisi aynı irtifa ve mesafeyi 150 metreyi t muhafaza pderek “Kaleva” ya ateş açtı. Ateşi yedikten sonra, “Kaleva” Prangl üzerindeki uçuşuna takriben 2-3 deniz mili kadar devam etti. Bunun üzerine, aynı S.B.2, tayyaresi “Kaleva” ya ikinci defa ateş etti. "Kaleva” ise takriben 400-500 metrelik bir irtifada uçuşuna gene devam ediyordu. Ateş etmiş olan S. B.2. alçalmaya başladı ve yolcu tayyaresinin diğer tarafından uçmakta olan ikinci S.B.2. tayyaresi “Kalva” nın irtifaına kadar yükseldi ve takriben Ker feneri Üzerine isabet eden bir noktada ateş açtı. Az sonra, “Kalva” nın sol motörü stop etti, duman ve alevler çıkmaya başladı. Felâket sahnesinden 3-4 deniz mili mesafede bulunan bazı Estonyalı balıkçılar mo-törlü gemileriyle derhal oraya, koştular ve yüzen bazı eşyalını toplamaya başladılar. Lâkin çok geçmeden bir Ruh denizaltısı geldi ve denizeli mın mürettebatı, balıkçıların toplamış oldukları eşyayı alarak onları kovdular ve araştırmaya kendi başlarına devam ettiler. Balıkçılardan biri, bir Alınan yolcuya ait büyük bir evrak çantasını gizlemişti. Ruslnr bunu bulamadılar. Balıkçı bu çantayı Kerl'deki Estonya Hudut Muhafaza makamlarına teslim elti. Aynı balıkçı, tayyarenin üze. rinde kurşun delikleri görünen bir parçasını ;da buldu,,,
Bu rttyet şahidinin ifadesine İstinaden, Amerikan tayyaresine ve mürettebatına yapılan suikasdin mahiyetini anlamak kolaydır. Tayyarenin
bir tehlike ve imdat işareti verememiş olması, belki ilk kurbanın telsizci olmasından ileri gelmiştir
19 nisan tarihli Ingiliz “Manches-ter Guardian” gazetesinde şu satırlar vardı:
“Sovyet hava ordusuna mensup dört subay. silâhsız bir tayyareyi düşürmek hususundaki kahramanlıkları dolayısiyle Kızıl Sancak nlşaniy-le taltif edilmişlerdir.”
Hakikatte, bunlar, katillere lâyık madalyalardır.
("Esat Europe»» dergisinden)
Demirperde arkası ve Türk seçimleri
Prag, 18 (YİRSI — CTK a-jansının Ankaradan bildirdiğine göre. Türkiyede hakiki “hürriyet” partilerinin bulunmaması, Demokrat Partiye seçimi kazandıracaktır. Yüzde 80 i o-kuma yazma bilmeyen ‘zavallı” Türk köylüsü, iktidarın değişmesini arzu ediyorsa da, memlekette hakiki demokrat partilerin menedilmiş elması, onlan. İsmet İnönü partisinden hemen hiç farkı olmayan “sözde” Demokrat Partiye oy vermeye mecbur edecektir.
Atlantik Paktı tek silâhlı kuvvet kuruyor Yeni projeye göre, her devlet en ziyade ihtisas kazandığı silâhlı kuvveti muhafaza edecek
Londra, 18 A.A. (United Pressı — Atlantik Paktı Devletleri Dışişleri bakanları çarşamba günkü toplantılarında şimdiye kadar ilk defa olarak esaslı bir barış plânı kabul etmişlerdir. Bu plân gereğince alâkadar devletler. Atlantik camiasının müdafaası için milletlerarası bir savaş kuvvetinin mevcut olması makfiadiy-le kendi savunma kuvvetlerine ihtisas kazandıracaklardır.
Tatbik edildiği takdirde bu plân, milli bağımsızlığın tahdidi demek olacaktır. J
Filhakika bu plân milli kara, deniz ve hava ordularının dağıtılmasını, her devletin en kuvvetli olduğu sahada istısas kesbetmesini ve bu su-
[MEMLEKET HABERLERİ)
Yiikscek Seçim Kurulu Bursadâ tahkikat yapıyor
Bursa, 18 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Seçim arifesinde seçimle alâkalı işlerden dolayı Bursa Valisi Hâşlm Işcan, D.P. İl İdare Kurulu tarafından Yargıtay Başsavcılığına şikâyet olunmuştur. Bu şikâyet üzenne evvelki gün şehrimize gelen Yargıtay Başsavcı Yardımcısı tahkikata başlamış bulunmaktadır. İlk olarak D.P. eski Vilâyet İdare Heyeti Başkan ve milletvekili Saded-din Karacabeyı ve Orhaneli D.P. baç-kanını dinledikten sonra Husus! Muhasebe Müdürü, Polis Müdürü. Milli Eğitim Müdürü ve Memleket Hasta-hanesi Dahiliye Mütehassısının ifadelerine müracaat etmiş bulunmaktadır.
Diğer taraftan seçimlerin selâmetini bozan hareketlerinden dolayı Karacabey Kaymakamı hakkında tutulan 10 kadar zabıt varakası da Cumhuriyet Savcılığına tevdi edilmiş ve Bilecik C, Savcılığı tarafından verilen bir kararla da bu hususun tet-kikına ayrıca başlanmıştır.
D. P. Genel Başkanının teşkilâta tamimi
"Bazı vakalar çıktığını esefle haber alıyoruz. Sükûnun muhafaza edilmesi ve kanuna aykırı harekette bulunulmaması vazifemizdir.’’
Ankara 18 (Hususî muhabirimiz bildiriyorı — D. P. Başkanı Celâl Bayar, bugün parti teşkilâtına bir tamim göndererek partililerin zaferi sükûnet içinde tesit etmelerini ve taşkınlık yapmamalarını rica etmiştir. Genel Başkan bu tamiminde demektedir ki:
“Seçimlerin muvaffakiyetle neticelenmesi üzerine bazı yerlerde şenlik veya nümayiş tertibi yüzünden vakalar çıktığını esefle haber alıyoruz. Sükûnetin muhafaza edilmesi ve kanuna aykırı hiçbir harekette bulunulmaması en büyük vazifem izdir. Diğer partilere karşı saygı gösterilmesi, vatandaşlar arasında sevginin muhafazası partimizin şiarıdır. Bu cihetlerin bütün teşkilâtımıza ehemmiyetle ve süratle tamimini rica ederim.,,
Trygve Lie’nin Moskovadaki temasları
Genel Sekreter, Stalin ve Çin Elçisiyle görüştü
Moskova, 18 A.A. lAfpj — Komünist Çin elçisi \Vang Chiah Slan-gın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile yaptığı konuşmanın mevzuu hakkında basın konferansında kendisine sorulan suallere Trygve Lle, görüşmenin gizli okluğunu ve kendi talebi üzerine yapıldığını açıklamıştır.
Moskova, 18 A.A. tAfpl Basın konferansında Stalinin kendisi Üzerinde hâsıl ettiği tesir ve mareşalin sıhhati etrafında dolaşan şayialar hakkında sorulan suallere cevap veren Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lle demiştir ki:
“Stalinle bir buçuk saat konuştum. Bana kendisini 1946 da gördüğüm zamanki kadar sıhhatli göründü. Bütün bu şayialar yalandır.”
Iran - Rus münasebatı
Rus notasına cevap vermeye hazırlanan Iran, iyi komşuluğa ehemmiyet verdiğini belirtecek
Tahran, 18 (YİRS) — İran, şimal hudutlarında petrol aramaları yapılması dolayısiyle Rusyamn verdiği pprotestoya cevap vermek üzeredir., İranın, her türlü tahrik İsnatlarım reddederek Rusya ile iyi komşuluk münasebetlerinin devamını temenni ettiği bildirilmektedir.
retle muvazeneli bir Atlantik camiası kuvvetinin ihdasını derpiş etmektedir.
Kara orduları için Avrupadaki insan kuvveti. İngiliz taktik hava kuvvetleri ile hafif ve orta deniz birlikleri ve Birleşik Amerikanın uzak mesafeli “V* bombardıman uçakları ile atom silâhları bu programın can noktasını teşkil etmektedir.
Atlantik Paktı Dışişleri Bakanları iktisadi kalkınmanın hızlandırıl-ması hususunda da karara varmışlardır.
Dışişleri Bakanlarının kanaatince kalkınma ve samnnıa faaliyetleri muvazi surette inkişaf etmelidir.
SİLÂHLI KUVVETLER GÜNÜ
Adana Demokratları dün miting yaptılar
Adana milletvekilleri, dün kürsüdeı feragat ve fedakârlıkla dürüst çalışacaklarına ve kendilerini hiçbir zaman rehavete kaptırmıyacaklarına yemin ettiler
Dünyanın her tara t imla bııhıııuıı Amerikalılar, 20 mayıs cuınartcsi gününü Amerikan kara, deniz ve hava kuvvetlerinin bir Milli Savunma Bakanlığı altında birleştirilmesini “Silâhlı Kuvvetler Günü” olarak ilk defa kııtluyacak-lardır. Yukarıda Amerikan Askeri Kuvvetlerinin kadın ve erkek mümessilleri Amerikan silâhlı kuvvetlerindeki İşbirliğini belirtmek üzere toplu hır halde bulunuyorlar. Birleşik Amerika Milli Savunma Bakanı LoııLs Johnson Silâhlı Kuvvetler günü münasebetiyle aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
“Karacılarımız, denizcilerimi/., deıılz piyadelerimiz ve havacılarımız, hepimizin, gururlarımı hürmet ettiğimiz ve ferdi mesuliyet duygularına hayran olduğumuz Amerikalılardır. İler ferde mesleğinin ananelerine karşı sadakat telkin etmeye çalışıyoruz ve hıınıın neticesi olarak da muvaffakiyet müşahede rdlynrıız. Maaıııafih bazı ahvalde zaıııaıı ve modern harbin icapları, milli müdafaa Içlıı gerekli olan sadakatin lıer hizmette daha fazlalaştırılmasın! ve vakit vakit topluluğun menfaati için fertlerin feda edilmesini İcap ettirmektedir. Taktın halinde çalışılması zaruridir.
Adana 18 (Hususi muhabirimiz bildiriyor» — D. P. tarafından bugün tertip edilen miting Adnnava cidden müstesna bir gün yaşattı. Kurtuluş günlerine, milli bayramlara mahsus bir manzara ve heyecan içinde İnönü meydanına akın eden Adannhlar şimdiye kadar görülmemiş bir çoğunlukta İdi. Kadın, er. kek. genç, ihtiyar, binlerce Adanalı İnönü meydanına dolmuştu. Mitinge saat 17 de başlanacağından dairelerin tatil zamanına rastlıyordu. Meydanın yanlarını çevreleyen memur vatandaşlar ilk defadır ki kesif hlr halde D. P. mitinginde görülmekte idiler. İnönü meydanı dolmuş, taşmış asfalt cadde, kolordu raddesi Asri sinema caddesi, Yeni İstasyon caddesi tıkanmış, münakale durmuş-
Yugoslav>a lir Yıınanlmtan arasındaki müna.scİH*tlcrlıı çok kritik bir devresinde Mareşal Tlto halkın arasında dolaşarak Komlnforıılıın yaptığı aleyhte propagandalara mukabele etmektedir. Resimde Tllo, hlr çocukla konuşuyor
ihtilâf membaı Makedonya
Yunan - Yugoslav münasebetlerinde büyük bir mâni mevcut
Belgrad, 18 (A.P.) — Dışişleri Bakanı Edvard Kardelj dün. Yugoslavya ile Yunanistan arasında normal münasebetlerin yeniden teessüs edebilmesi için. Yunan Makedonyası balkına “esasi hakların” tanınmasını bir şart olarak Heri sürmüştür.
Atina, 18 (APı — Yugoslav Dışişleri Bakanı Kardelj'in. Ma-kedonyadakl azınlıklar diye 1-simlendirdiği mesele hakkında-ki beyanatına temas eden Yunan Dışişleri Bakanlığı müsteşarı John Politis, iki devlet a-rasında normal münasebetlerin teessüsünün kolay olmıyacağını açıklamıştır.
tu, Polis ve belediye, zabıta memurlarının âzam! gayret sarfederek vatandaşlara kolaylık gösterdikleri göze çarpmakta idi. Bu mahşer! kalabalığı asgari 10 bin olarak tahmin etmekte hemen herkes müttefikti. Saat tam 17 de mikrofon önüne çıkan D. P. Adana 11 İdare Kurulundan Avukat Azız Ocakçıoğlu şunları söyledi:
“Vatandaşlarımızın arasında şu ve. ya bu partiden olanlar bulunabilir. Biz birbirimizi asla incitmeden tam bir vatandaşlık sevgisi içinde elbirliği ederek samimiyeti ve teaanlldü bozmamaya çalışacağız. Hiç kimseyi ne hakir göreceğiz, ne de kimseye kötü nazar atacağız. Bıınım böyle olmasını hepinizden ıslıyoruz. Halk Partisi İktidarı efendice teslim etti. D. P. de efendice teslim almaktadır. Zaten milletimize ve partimize de ancak efendilik yakışır. Bütün vatandaşların bu anlayışa göıe hareket etmeleri içerde ve dışarda itibarımızı bir kat daha arttıracaktır,,, Başta Hatay ve İçel ohııak üzere Adananın bütün mülhakatından girerek şehir halkı ile birlikte ıneyda-danı istiabından fazla dolduran vatandaşlar Avukat Aziz Ocakçıoglu-yıı ıızuıı uzun alkışlayarak lıısvıp eltiler. Arkasından sıra He kürsüye çıkan milletvekilleri feragat ve fedakârlıkla dürüst çalışac aklarına, âzami enerji sarfedeceklerinc, hiçbir zaman kendilerini rehavete kaptırmı-yacaklarına namusları üzerine yemin ettiler. Milletvekilleri sükûnun muhafaza edilmesini, herhangi bir taşkınlığa meydan verilmemesini rica ederek kürsüden inerlerken dakikalarca alkışlanıyorlardı.
Birleşmiş Milletlerdeki
Çek delegesi izah ediyor:
Neden istifa ettim?
Rus baskısı altında bulunan Çekoslovakya, artık hür ve müstakil bir memleket değildir
New-York 18 (Husus! Büromuz bildiriyor) —Çekoslovakyanın Birleşmiş Milletler nezdindeki daimi delegesi Vladimir Hudek, Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Muavinine hitaben yazdığı istifa mektubunda ez-cümje şöyle demektedir; “Son zamanlarda Çekoslovakyada yer alan hâdiseler mümessili bulunduğum memleket ile aramdaki münasebetleri gözden geçirmemi lüzumlu kıldı. Bahsi geçen hâdiseler açıkça gösteriyor ki Rokoseofsklyi taklioen mühim mevkileri işgal eden şahıslar, alışmış olduğumuz doğruluk ve dürüstlük prensiplerine tamamiyle aykırı yollar takip etmektedirler. Artık Çekoslovakyanın hür ve müstakil bir devlet okluğu iddia edilemez. Bu durumu ben şahsen protesto ediyorum ve Birleşmiş Milletlerdeki daimi Çekoslovak delegeliğinden çekiliyorum.”
Bilindiği gibi 1948 senesinde, Jan Mazarikin ölümünü müteakip, o zamanki Çek delegesi Jan Papanek’in istifası üzerine Hııdck Birleşmiş Milletler nezdinde daimi Çek delegesi tâyin olunmuştu.
Vladimir Hudek istifa mektubuna şöyle devam ediyor: “İstifamı verirken. Doğu Avrupa memleketlerinde kulalnılmakta olan metodları bütün dünya huzurunda protesto etmek isterim, Bahsi geçen hu metodlar alâkalı memleketler halkının menfaatlerine tamamen aykırı olup, maalesef, Sovyet Rusyanm tazyiki yüzünden benimsenmiştir.”
Hudoke göre, gerek geçen martta istifa eden Çek Dışişleri Baknnı Vladimir Klemantise. gerekse dışişleri bakanlığında çalışan diğer bazı memurlara karşı alınan tedbirler hiç bir
AMERİKAN MÜDAFAA KUVVETLERİNİN HÂTIRASI
Müdafaa Kuvvetlerinin hâtıralarına hürmeten 20 mayıs günü Amerikada ve birçok yabancı

Vmrrlkıııı
kptlerde törenler yapılacaktır. Resini, müşterek eğitim harekâtını müşahede ctım k üzere sık sık toplr rlknn askeri şeflerini hlr arada göstermektedir. Soldan sağa: Genelkurmay Başkanı »ski Hava Bakanı ve şimdiki Seferberlik Dairesi Başkanı 44’, Stııart Symingtoıı, Deniz Mramirai l orrest 1’. Sherman. Milli Snvtınnuı Bakanı Loııis Johnson, Ha\a Kuvvetleri dcııborg ve*jtahriye Bakanı Franch P. Mattheiva görülüyor
şekilde haklı çıkarılamaz. “Ne soğuk harbin icapları, ne de sosyalizm uğrunda yapılan mücadeleler” bahsi geçen hareketleri mazur gösteremez/’ Klemantls gibi kimselerin sadakatinden hiç bir zaman şüphe edlleml-yeceğinl belirten Hudek, Çek Hükümetini İtham ediyor ve Çek umumi efkârının, dünya ve memleket olaylarından uzak tutulduğunu söylüyor. Hudek. istifasının doğuracağı zor durumu takdir etmektedir. Eski Çek delegesinin İfadesine göre, bashi geçen kararı, ne memleketindeki dostlarına. ne de yabancı bir hükümete danışmadan almıştır. Nihayet Hudek. şu ciheti de tasrih ediyor: “Son 48 saat içinde Çekoslovakyadan aldığım haberler, Çek politikasının takip ettiği yolu tamamiyle meydana vurmuştur/’
Eski Çek delegesinin geçen gece Que.en Elizabethle Çekoslovakyaya dönmesi hükümeti tarafından istenmişti.
Amerikan hâriciyesinin teşebbüsü
\Vashlngton, 18 A. A. (AFP) — Resmi Amerikan çevrelerinin Heri sürdüğüne göre. Amerika Dışişleri Bakanlığı, Birleşmiş Milletler eski Çekoslovak delegesi Vladmir Hudek’e Birleşik Amerikada melce vermesi 1-çin Adalet Bakanlığına müracaat e-decek ve melce verme hakkı He komünistlerin Amerikays girmelerini meneden muhaceret nizamnamesi a* rasında esaslı bir fark olduğunu A-dalet Bakanlığına hatırlatacaktır.

ve
Türkiye
44 ashlngton Post, seçimlerimize büyük alâka göstermekte; E-vening Star ise “Yeni hükümet, tıpkı eskisi gihl. Rusyaya karşı azlmkâr bir politika güdecektir,, demektedir
Wsshington 18 (AP) — Türk genel seçimlerine “geçici bir a-lâkadan,, fazlasını göstermiş o-lan 4Vashington Post gazetesi dünkü sayısındaki başmakalesinde: “Rusyanın tehdidi altında bulunan devletler arasında, Türkiyenin dövüşçü kalbinin bir esine rastlanması imkânsızdır.
“Harpten beri, Türkler, Rusya tarafından açılmış olan ve hiçbir zaman hafiflemeyen bir sinir harbinin içinde kalmışlardır.
“Buna rağmen, silâh altında, en ufak bir zafiyet emayesi dahi göstermemişlerdir. Rusyanın Baltık komşusu Finler gibi, onlar da tamamen korkusuzdurlar., demektedir.
Evening Star gazetesi de başyazısında, “Kremlin, stratejik mevkii itibariyle pek büyük ehemmiyeti olan Türkiyede, yeni hükümet dolayısiyle her türlü rahatlık ve emniyet hissini bertaraf etmeye muvaffak olamıyacaktır. Tilrk Milleti, yeni hükümetinin idaresi altında da, her zaman olduğu gibi. Rus tehdidi karşısında istiklâllerini muhafaza ve müdafaaya azmetmiş olarak duracaklardır.., demektedir.
matbuatı ve Türkiye
44 ashlngton Post, seçimlerimize büyük alâka göstermekte; E-vening Star lae “Yeni hükümet, tıpkı eskisi gibi, Rusyaya karşı azlmkâr bir politika güdecektir,, demektedir
Washington 18 (AP) — Türk genel seçimlerine “geçici bir a-lâkadan,, fazlasını göstermiş o-lan 4Vashington Post gazetesi dünkü sayısındaki başmakalesinde: “Rusyanın tehdidi altında bulunan devletler arasında. Türkiyenin dövüşçü kalbinin bir eşine rastlanması imkânsızdır.
“Harpten beri, Türkler, Rusya tarafından açılmış olan ve hiçbir zaman hafiflemeyuı bir sinir harbinin içinde kalmışlardır.
“Buna rağmen, silâh altında, en ufak bir zafiyet emayesi dahi göstermemişlerdir. Rusyanın Baltık komşusu Finler gibi, onlar da tamamen korkusuzdurlar., demektedir.
Evening Star gazetesi de başyazısında, “Kremlin, stratejik mevkii itibariyle pek büyük ehemmiyeti olan Türkiyede, yeni hükümet dolayısiyle her türlü rahatlık ve emniyet hissini bertaraf etmeye muvaffak olamıyacaktır. Tilrk Milleti, yeni hükümetinin idaresi altında da, her zaman olduğu gibi. Rus tehdidi karşısında istiklâllerini muhafaza ve müdafaaya azmetmiş olarak duracaklardır.., demektedir.
ıııemle-
Anıe-»‘ adley, »‘•.îşkanı
4aıı-
Orgeneral Oııııır Hnrekât Sııbesi komutam Hoj t 8,

Sayfa 4
Y E N î İSTANBUL
lfi Mayın 1050
+ YENİ İSTANBUL, Dünya hikâye
^YEM İSTANBUL, Dünya hikâye müsabakamı. Birinciye .5000 dolar
5 C‘
E?
6-
jz
z
e
YENİ İSTANBUL, dünya edebiyatının kapılarını Türk edebiyatına açıyor

1
2
S
3
2.
*
u tt
C •C
e £
c u £
5
6
13 E £
2

e
A
£
£
Ç e
*
£ •c
& £
8 fi
i
s*
S
c
K
a
E
U
D
Dünya, en iyi hikâyesini arıyor
Birinciye 5.000 dolar
Müsabakaya
giriş şartları
e. e
*
S
Gazetemiz, öteden beri devamlı bir şikâyet ve arzunun yakın müşahidi bulunması hasebiyle, içinde şüphesiz dünya çapında değerler bulunan Türk ediplerine, dünya edebiyatının kapılarını açmak zamanının çoktan geldiğine kani idi. İşte bu sebepledir kİ, Amorİkada İntişar etmekte olan N?w-York lİcraİd Tribüne gazetesinin tertip ettiği dünya hikâye müsabakası. bizi bu gazete İle İşbirliğine şevketti ve şimdiye kadar Türklycde yapılmamış olan milli bir hikâye müsabakasını tertip etnikle de vazifelendirdi. Maksadımız, bu suretle dünya edebiyatının kapılarını Türk edebiyatına açmak ve dünyaya birde do değerli muharrirler yetişebildiğin!
İste bu düşünce İledir değerli kalemlerini “Dünya tirake davet ediyoruz. Bu
yatı İçin muvaffak olması ancak onlar mllmkün olabilecektir.
İshat etmektir.
ki. memleketimizin bütiin Hikâye Müsabakasına” Iş-nıÜMibakanın Türk rdebl-sn yesin de
Müsabakaya giriş şartları
Dünya Hikâye Müsabakasına, aşağıdaki şartlar dahilinde İştirak olunacaktır:
A — Tanınmış veya tanınmamış her muharrir, kendi inızııslyle veya nıüstear bir isimle müsabakaya İştirak edebilir.
Mıistear İsim kullananlar hakiki imzalarını hikâyelerinin bir nüshası altına atarak kapalı bir zarfla ve müsabaka nihayete erdiği tarihte açılmak üzere idarehanemize tevdi edeceklerdir. B — Hikâyelerin en az 1500. en çok 4000 kelimelik ve daktilo İle iki nüsha olarak, wıh I fen İn bir tarafına yazılmaları şarttır. Mevzu tamamen serbesttir. Hikâyeler, canlı, hakiki hayattan alınmış, aşk, macera, harp, İş, esrar, din ve ırk mücadeleleri veya beşerî ihtiras gibi her türlü mevzua sahip olabilir. Hikâyelerin sade, tabiî bir dille yazılmış bulunmaları ve zamanımızda cereyan etmiş olmaları tercih sebebi teşkil eder. Fakat tekrar ediyoruz, mevzu kat’iyyen tahdit edilmiş değildir.
O — Müsabakaya iştirak edenlerin gönderecekleri hikâyelerin başka bir yerde çıkmamış olması şarttır. Muharrir, bu hususin hikâyesine bir de taahhütname ekliyecektlr.
D — Hikâyelerin gazetemize 30 haziran 1950 tarihine kadar makbuz mukabilinde bizzat tevdi edilmiş veya taahhütlü mektupla gönderilmiş olması lâzımdır. Hikâyelerin üzerine “Dünya müsabakası" kaydl konulmalıdır.
Muharrirler, müsabakaya İştirak İçin gönderdikleri hikâyeleri müsabaka netlersin? kndar bnşluı hiç bir yenle neşrctnıerneyl taahhüt ederler,
E — Gazetemizin edebi heyeti, geleıı hikâyeler arasından bir İlk seçme yaparak en İyi 30 hikâyeyi les-hlt edecektir. Bıı hikâyeler gazetemizde neşredilecek ve her hikâyeye 30 lira ücret verilecektir.
F — Memleketin tanınmış ediplerinden mürekkep büyük bir jüri, neşredilen 30 hikâyeden en güzel İki tanesini seçecek, gazetemiz bunlara 300 er Hra mükâfat verecektir.
G — Türklycde seçilen hu İki eser 5000 dolar mükâ-fatlı Dünya Hikâye Müsabakasına girmek hakkını kazanarak gazetemiz tarafından Millet İcrası Jüriye (evdi edilecektir.
/
X
C5
c
c:
'(
&
E
3 CS

Dünyanın en güzel
50 Hikâyesi
Dünyanın en güzel hikâyeni aranırken» bir tarar tan (la müsabakaya iştirak eden milletler anısından en İyi 50 hikâye de tesblt edilmiş olacaktır.
YENİ İSTANBUL
Bu 50 seçme hikâyenin Türklycde neşir hakkını şimdiden temin etmiş btüunlıyoruz. Bunları okuyucularına ayrıca takdim edecektir.
Kimlerle yarışacağız?
Edebiyat tarihinin bu çok mühim müsabakasına dalın şimdiden İst inik eden milletler şunlardır: İngiltere, İtalya, Almanya, Hollanda. İsviçre. İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya, İrlanda, İsrail, Cenubi Afrika, Avustralya. Yeni Zelanda. Hindistan, Seylân ve Yunanistan
Müsabakaya Amerika da İştirak etmektedir. Fakat orası için tertip heyeti başka bir şekil tatbik etmekte ve ayrı bir mükâfat vermektedir.
"5 «PP 0002 -ıwıvqBt||ra ufrfld 'TnHNVLSI |N3Â
Şehrin içinden t
Belediyedeki
Eğlence
E r
1

2
5 O î
8
-
a e ff i
*
s
s
W
> X
2 r

C:
□ X
E
»• «( ra
ur
E
w
E r
E
¥ J”iop 0005 «A-pııpıo I VMA |
Birleşmiş
Milletler
Ana Okulu
--- Yazan : --
P. F. Richardson
Gtllhaınede kurulan Lunapark münasebetiyle gazetelere verilen ilânlardan öğreniyoruz: Memur bolluğundan şikâyet edilen İstanbul Belediyesinde aynca bir de eğlence bürosu varmış!
Oh, oh. memnun olduk. Öyle ya.. İnsan bu ölümlü dünyada yiyip içip keyfine bakmalı. Somurtup durmaktan ne çıkar sanki?.. Boş duranı Allah sevmezmiş: Gümletelim davulları, çaldıralım zurnaları.... Acı şevler düşüneceğimize savuralım» gitsin kahkahayı!...
Şairin dediği gibi:
,rMihneti kendLnıize zevk etmededir âlemde hüner, Gamü sâdii felek, böyle gelir, böyle gider..,, Evet.. Bunların hepsi iyi hoş ama, eğri oturup doğru konuşmaya sıra gelince işin rengi değişiyor. Meselâ benim şimdi sorasım geldi: Bu eğlence bürosu acaba, şehir halkını eğlendirmek için mı? Yoksa şehir halkı ile eğlenmek için mi?..
Türlü mahrumluklar ortada durup dururken, gelsin orta oyunu!..
Birçok zamanlar, vatandaşın yüzünü yıkayacak su bulamadığı bir şehirde, eğlenceye gelinceye kadar düşünülecek neler var. neler... Yazın toz bulutu, kışın çamur ve zifos deryası içindeyiz. Hasta hanemiz yok, meskenimiz yok, lâğımımız yok, sağlığımız yok. Halkın yüzde yetmişinin geçimi yolunda değil.
Eskiden bir tek mahallesinin adı iken bugün her yanı ı Etyemez) kesilmiş olan fakir Istanbulda, eğlence; — bize kalsa — mahrumluğu en sonra hissedilecek şeydir.
Sayın Belediyemizin himmetini bekleyen, az iş mı var?
En başta şu fiyat başı boşluğu.. Meselâ Mlsırçarşısmda kuzu: 200 Şişlide: 270... Neden? Kalitece arada ne kadar değişiklik olsa, kilo başına 70 kuruşluk farkı mazur gösteremez. Sade ette mi? Yiyecekte, giyecekte, yakacakta, bir semtten ötekine geçince fiyatlar cıva gibi yükseliyor.
Eğlence bürosunun faal memurları; pazar yerlerini şöyle bir dolaşmayı göze alsalar; bir kilocuk baklayı on kuruş eksiğine tedarik edebilmek uğruna fakir halkın tâ, nerelerden taban tepip geldiğini gözleriyle görüp binbir ihtiyaç içinde kıvranan bu zavallıların, "eğlence,, için vakit ile nakid’i bir araya getirip getiremiyeceklerini kolayca kestirirlerdi. Ama, siz diyeceksiniz ki: Belediye eğlence bürosu, teşkilâtını, ucuz gıda peşinde bir pazardan öteki pazara koşan bir takım aceze için kurmadı elbette.. Şehirde, gönül eğlendirmek uğruna avuç dolusu para harcayanlar var. Bunları da düşünmek lâzım.
Doğrudur! Fakat, her şeyden evvel ihtikârı önlemek, şehirlinin daha müsait hayat şartlarına kavuşmasını temin etmek; geçün güçlüklerini gidermek, hakiki ihtiyaçları karşılamak gibi hizmetleri üzerine almış olan İstanbul Belediyesinin; bozuk
düzenli bir sürü iş; türlü sebeplerle asıntıda dunırken. inceli kalınlı saz takımları kurup ala ala heyle çiçek bayramları tertip ettirmesi, biraz mevsimsiz gibi geliyor bize...
Bürosu!
Yazan : Salâhaddin Güngör
Evvelâ can, sonra cânan.. demişler. Önce temiz, hilesiz ve ucuz gıda, bol su, hastaya yatacak, fakire barınacak yer. sonra da eğlence...
MEW-Y’ORK şehrine bağlı bulunan
Lake Suceess'de yer alan 200 senelik bir çiftlik evi, Birleşmiş Milletler Sekreterlik üyeleriyle diğer üyelerin çocukları için milletlerarası Ana Okul haline getirilmiştir. İleride tesisi tasarlanan milletlerarası okulun bir nüvesini teşkil eden bu okul Hin-distandan Dr. S.T.Bahnanın başkanlığı altında ve Birleşmiş Milletler ü-yelerl tarafından kurulan Ebeveynler Birliğinin gayretleriyle meydana getirilmiştir. 15 ekim 1947 yılında açılan okul ebeveynler tarafından idare ve finanse edilmektedir. Ana Okulun açılışından sonra buna İlk okulun iki sınıfı ilâve edilmiştir. Çok yakın bir zamanda Milletlerarası Okulun, orta okul seviyesinde öğretim sağlayacağı Umid edilmektedir.
Eski bir Amerikan çiftlik evinde meydana getirilen bu okula devam eden çocuklar, mekteplerinden babalarının ve nadiren annelerinin, dünyanın en güç olayını teşkil eden milletlerarası barışı tesis etmek gayesi lazerinde çalışmakta oldukları Birleşmiş Milletler Merkezini görebilmektedirler.
Milletlerarası Okulda okuyan çocukların mensup oldukları memleketler şunlardır: Birleşik Amerika. Ingiltere, Fransa, Yunanistan, Çekoslovakya, İtalya, Hindistan» İsviçre, Filipinler, Batı Afrika, Ekvator. Meksika, Arjantin, Çin, Japonya. Kanada ve Yeni Zelenda. Bu çocuklardan bir çoğu, iki üç lisan konuşmaktadır.
Milletlerarası Okulda bilhassa fikir beyanı ve aksiyon öğretimi üzerinde hassasiyetle durulmaktadır. Bu Öğretim arasında çocukların daimi surette kendilerini tam bir emniyet içinde hissetmeleri keyfiyeti ön plâjıda tutulmaktadır. Okul faaliyetinde tatbik edilen programda nazarı dikkati celbeden hususlar şunlardır: Öğretici o-yunlar, şarkılar, yaratıcı mahiyet taşıyan yağlı boya resimler, rüyet esasları dahilinde sağlanacak talim ve terbiye için lüzumlu malzeme, balçıkla model yapma, kültüıfizlk, ritm-ler ve açık hava sporları.
Okulda büyük bir neşe ve tam mâ-nâsiyle bir hürriyet hüküm sürmektedir. Sabahları çocuklara bisküvi ile portakal suyu verilmektedir. Masalarda taze çiçekler ve küçük boyda gümüş kaplar ve tabaklar göze çarp-
Birleşmiş Milletler Anaokulunda muhtelif iııillHL riıı ,uıv nıları okutulmakta vc hanların bir kardeşlik luıtum berisinde. yarının dünya sulbünü müdafaa ve muhafaza edebilecek bir şekilde arkaduş olarak yetiştirilmelerine İtina cdll-ıııokhuHr. Kesimde; hlr zenci, bir Amerikan, bir İsveçli, hir Çinli çocuğun beraber oynadıkları görülmektedir.
maktadır. Okulda küçük öğrencilere öğle yemekleri de verilmektedir. Bu yemekler büyük bir titizlikle beslenme işlerinde tam bir ihtisasa sahip olan otoriteler tarafın(lan tanzim e-U ilmektedir.
Muhtelif memleketlerden gelen bu çocukları müşterek bir öğretim ocağında bir araya toplama keyfiyeti, hiç de kolay bir iş sayılamaz. Fakat, büyük bir başarı ile yapılan bu öğretimde 3 ve 5 yaşlarında olan çocuklara anlaşma sanatı üzerinde e-ğitirn sağlanmaktadır. Umumiyet İtibariyle bu anlaşma, önce oyuncak ve oyunla ilgili gayet ehemmiyetsiz meseleler Üzerinde toplandıktan sonra, daha büyük olaylara geçilmektedir. Daha çocuk mektebe girdiği ilk günden itibaren, milletlerarası iyi zihniyet kendisine aşılanmaktadır. Aralarında anlaşmazlık başgösterdiği takdirde. çocuklar birbirleriyle barışmayı, bh şeyi verip almasını, hir arada yaşamasını öğrenmek hususunda hiç bir müşkülât çekmemektedirler.
Birleşmiş Milletler Anayasasının kalbini teşkil eden olay, insanların birbirlerine karşı olan değeri ve karşılıklı saygıyı birbirlerinden esirgememeleri esasına dayanmaktadır. Bu da Milletlerarası Okulun ajıa prensi-pidir. Bu okulda bir ardaa oynayıp öğretime tâbi tutulan çocuklar, ırk M
farklarını, dini, cinsiyeti ve lisanı nazarı İtibara almadan insanların bir arada yaşıyablleceklerini ispat etmektedirler.
Sanat bahisleri ;
Şehir Dram Tiyatrosunda Ayşe
Gül Sarıcanın
Her kula nasıp olmayan bir temkin ve anlayışla icra ettiği programında, Ayşe Gül Sarıca, genç yaşına rağmen, olgun ve müvazenelı bir çalış tarzına mâlik olduğunu gösterdi.
Cümlelere hakiki mânalarını vermeyi bilen ve nüansları yerinde kullanan bu genç kızı hususiyle Beethoven’in Mİ bemol majör Op. 27. ve hocasiyle birlikte, temiz ve sade bir üslûbla çaldığı Mozart’ın iki piyano için Re majör Sonatlarında, Chopın’
piyano resitali
in Op. 10 No. 4 ve 5, Op, 25 No. 7 etüdleriyie Sı bemol minör scher20-sunda beğendik ve alkışladık.
Bütün bu eserlerin icrası fevkalâde bir istidadın damgasını taşıyor vo dinlediğimiz genç sanatkârın parlak bir istikbale namzet olduğu hissini bize veriyordu.
Konserin muvaffakiyetinde, Ayşa GÜl’ün hocası Ferdi von Statzer’üı hissesini unutmamak lâzımdır.
S. E.
HİKÂYE
Idyanat Kaptan
Yazan ; Mükerrem Kâmil Su
Öğrenmek
Hicrî 19 5 0 MAYIS 19 Cuma Rıınıi
ŞABAN 2 1369 MAYIS 6 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 5.28 9.16
Öğle 13.10 4.49
İkindi 17.08 8.46
Akşam 20.23 12.00
Yatsı 22.16 1.53
îmsâk 3.36 7.U |
TİYATROLAR

YENİ SES OPERETİ: 8.15 de Anafor.
KONAK PAVİYONU: Ispanyol Atraksiyon Trupu.
ANKARA
BÖYÖK TİYATRO: 21 de Sha-kcapeare’ln “Yanlışlıklar Komedisi.
Kt'Çt’K TİYATRO: 6 Şahıs Muharririni Arıyor.
GAR GAZİNOSU : Paris Revü heyeti.
PAVÎYONDA t İtalyan Akrobatları.
İZMİR
r | V *’T . «İL Adlîn
SİNEMA
ATLAS: (40335) Kanlı Göl
ALKAZAR (42562) 1 — Ateş Çemberi. 2 — Pamuk Prenses (renkli)
AKIN (80718) 1 — DilmbÜllb
Macera Peşinde. 2 — Şehitler Kaleni.
AR (44394) 1 — Şahane Vals. 2 — Kalküta.
ELHAMBA (43595) 1 - Aşkın Günahı. 2 — Gece Kulüpleri Kıralı.
İPEK (44289) 1 — ölmeyen A-dam. 2 — Şöhret ve Para. İNCİ (84595) 1 — Kanlı İzdi-
vaç. 2 — Aşk Serenadı.
LÂLE (43595) 1 — Salnhaddln Eyyubl. 2 — Gönül Fırtınası. MELEK (40868) 1 - Meçhul
Arkadaş. 2 — Kulbslz Kadın. SARAY: (41659) Vasi)Is Lo-
golhetldla Elen Komedi Trupu. Sl’ATPARK (83143) 1 — Aslanların Pençesinde. 2 — Lo-rel Hardy - Kuru Gürültü. SÜMER (42851) Çılgınlar Kulübü.
SARK 140380) Vazife Kurbanı Türkçe
SIK 113726ı 1 — M/ıhzun Gönül ler.
TAKSİM (43191) 1 — Frankeş-taynın Doğuşu. 2 — Kara Maske.
TAN 1 — Öldüren Para. 2 — Dalavereciler.
ÜNAL 1 — Ateşten Gömlek, 2 — Müzikli İlâveler.
YENİ 1 — ŞU Perileri ırenkli), 2 — Kanunauz Sokak.
YILDIZ (42847) 1 — Aşk Dansı.
2 — İşıklar Sönerken
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Zoronun İşareti 2 — Talihim Olsaydı.
AY8U (21917) 1 — Anna Ka-renina, 2 — Aşk Bestesi.
AZAK (23542 ı 1 — Tokyo
Gülü. 2—117 No.lu Mahkûm.
3 — Çanlar Çalıyor. ÇEMBERIJTAŞ (225131 1 — A-sl Kalpler, 2 — Kocam Öldürmedi
FERAH 1 — Zafer Aslanı. 2 — Vatan Aşktan üstündür.
HALK 1 - Perl Kır.). 2 — î-ki Cingöz Canavarlar Arasında.
İSTANBUL (22367) 1 — Stockholm Güreşleri, 2 — Dertli Pınar.
KISMET (26654) 1 — Gungadin. 2 — Kara Aslan .
MARMARA (23860) 1 — Eğlenceler Perisi, 2 — Deniz Yıldızlan,
MİLLİ (22962) 1 — Talihim 01-savdı, 2 — Znronıın işareti.
TURAN (22127) 1 — Tokyo Gülü 2 — 117 No.lu Mahkûm.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Büyük Günah. 2 — Deniz Ejderi.
KADIKÖY CİHETİ
HÂLE (60112) 1 — Tarzan Or-ınnnbır Aslanı, 2 — Cinnet. OPERA (60821) 1 — Aşk Oyunları. 2 — Kanunsuz Şehir. SÜREYYA (60862) 1 — Karanlık Gölgeler. 2 — Beni Affet.
ANKARA
ANKARA Tamamen Şeninim. BÜYÜK Asilzade Silâhşor. CEBECİ 1 — Lorel-Hardl Bo-£a Güreşçisi. 2 —* Leylâ ile Seli ma.
PARK Adalet SUS Altın Kafes. SÜMER Bin Bir Tehlike Adası. ULUS 1 — Siyah Paraşüt. 2 — Kırmızı Güller.
TENİ ihanet
İZMİR
ELHAMRA Kan Dâvası.
LALE 1 — Afktan Kaçılmaz 2 — Maki nalı Adamlajr Diyarı II. Kısım.
TAYYARE 1 — Geceler HAkl-ml. 2 — Gençliği Takip Edelim. TAN 1 — Aşktan Kaçılmaz. 2 — Makinalı Adamlar Diyarı. II. Kısım.
YENİ 1 — Haydutlar Kırallçe-ei. 2 — NcHİmaçl Amerlkada.
KARŞIYAKA CİHETÎ Sl'MER: 1 — Çam Sakızı Polis Hafiyesl. 2 — Ağır Ceza.
M El.EK: 1 — Tarzanın İntikamı o Cn«uifllnr D»cl»
— 16.30 M.R. (Mısır) Kahire, Lofkoşcden. — 16.30 D. H. Y. (Türk) Erzurum, Elâzığ, Malatya. Kayseri, Ankaradan. — 17.00 T.A.E. (Yunan) Atlımdan.
— 18.05 D.H.Y. (Türk) İzmlr-den. — 18.35 D.H.Y. (Türk)An-kamdan.
GİDECEK OLAN UÇ\KT AR
8.30 D.H.Y. (TÜrk) Bursaya.
— 9.00 D.H.Y’ (Türk) Ankara, Sivas, Elazığ. DiyarbnItıra. — 9.80 D.H.Y. (Türk) Ankıırava.— 10.00 S.R. (İsviçre) Atina. Cenevre. ZÜrlh. — 10.05 D. H. Y. (Türk) Afyon. Konya, Adana-vb. — 10.15 D.H.Y. (Türk) t«-mlre. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, îskenderuna.— 12JO C.Y (Kıbrıs) Ankara. Nl-kosya ya. — 16.00 D. H. Y. (Tiirk ı îzmlre.
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.30 Konya (Bandırmadan) — 8.00 Saadet (Karablgndan) — 10.00 ülgen (Ayvalıktan) — 21.30 Sus (Bandırmadan).
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Giresun (Karadenlzc) — 1.00 Necat (îneboluya) — 8.15 Ma ra kaz (Burul ırmaya) — 17.00 Saadet (Ay vahk-lzmlre) — If).(M) Ülgen (Karablgaya).
GELECEK OLAN TRENLER
7.10 Toros — 8,30 Ankara —
9.15 Ankara (Eks.)
GİDECEK OLAN TRENLER
18.10 Ankara — 20.30 Ankara (Ek* ı
R A D

UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN l t AKI Alt
3.40 S.A.S. İskandinav) Lyd-dn’dan. — 9.35 D.H.Y. (Türk) Ankaradan. — 9.15 D. H. Y. (Türk) Bursadan. — 0.50 D.H.Y, (Türk) lzmlrden. — 15.35 D.H Y, (Türk) İskenderun. Adana. Ankaıadan. — 15.50 B E.A. (İngiliz) Londra. Roma, AUnadsa,
ANKARA:
Saat: 8.28 Açılış ve Program.
— 8.30 M S.Ayan. — 8.30 Ha-
berler ve Hava Raporu. — 8,45 Marşlar (plj. — 0.10 Günün Programı. — 9.15 Marşların devamı (pl.). — 9.30 Şarkıdan şarkıya-Radyo Fasıl Heyeti. — 10.00 Yurttun Sesler. — 10.80
Davul Zurna İle Oyun Havaları. — 10.45 Karagöz temulll Korosu). — 13.30 öğle Gazetesi Gençliğin Sesi (Sarar İlkokulu (Hayali Küçük Ali). — 11.80
Sazlar ve Seslerden Geçit Programı. — 12.15 Şarkılar ve Saz Eserleri. — 12.lö Türküler. — 18.imi Haberler. — 13.15 Yetişen
— 13.15 Koronun Devamı. — 14.00 Akşam Programı, Hava Raporu ve Kapanış.
17.58 Açılış ve Program. — İHAMI M S Ayan. — 18.00 İnce Saz. — 18.30 Konuşma. — 18.15 Yetişen Gençliğin Sesi. — 10.00 M.S.Ayarı ve Haberler. — 19.15 Geçmişte Bugün. — 10.20 Tarihi Türk Müziği. — 19.50 Gençlik Türküleri. — 20.15 Radyo Gazetesi — 20.30 Serbest Saat.
— 20,35 Yetişen Gençliğin Sesi.
— 21.00 Konuşma- Türklycde Marahall plânı. — 21.15 Gençliğe Melodiler (pl.). — 22JMi Konuşma. — 22,15 Dana Müziği (pl.). — 22.16 M S.Ayarı ve Haberler. — 23.00 Kapanış
I x ı a N r ı | ,
12.57 Açılış ve Programlar. — u.vo Haberler. — 13.1u Us er-
ilirler (pL). — 18.45 Şarkı ve Türküler. — 14.20 Serbest Saat. (Konuşma veya Müzik). —
14.30 Şarkılar (pl ). — 14*50 Valoler (pl.ı. — 15.00 Programlar ve Kapanış.
17.57 Açılış ve Programlar. — 18.00 Karışık Hafif Miu.lk (pl )
— 18.30 Yurdun her kölesinden deyişler ve söyleyişler. (Tertip vc idare eden: Nadim Ot yum).
— 10.00 Haberler. — 10.15 İstanbul Haberleri. — 19.20 Radyo Senfoni Orkestrası Konseri.
— 20.iki Saz E ( ( )• ı i Çalan. Tamburi İzzcddin Öktc. — 20.15 Hafif Orkestralardan Melodiler (pl.). — 20.30 şarkı ve Türküler Okuynn; Necini Rıza Abıskıın
— 21.10 Mühİtn keşifler. Konu-
şan: Rıdvan Tezek — 21.20 Fasıl Heyeti Konser) •'Kürdlli-hlcazkar,,. — 22.00 İzahlı Opera Hazırlayan: Feridun Altuna.
— 22.15 Haberler. — 23.00 Karışık Hnflf Gece Müziği (pk).
— 23.30 Programlar ve Kapanış.
YABA NCT R A DYOLA RDA N SEÇME YAYINLAR: T.ONDR.l:
8.45 Dinleyici İstekleri — 9.15 BBC opera orlceatram lmnaerl —
10.30 Sld PhllHpâ dans orkestrası — 12,00 Varyete müziği (Jerome Kem) — 12.30 Hafif müzik — 13.30 Tonl vc dana orkestrası — 15.15 Londra hafif orkestrası konseri — 17.15 BBC Northern orkestrası konseri (Mozart. Wagnvr, Borodln) — 18.15 Caz kulübü — 19.15 Yeni plakları takılım ediyoruz —
20.30 Geraldo konser orkestrası — 21.30 Küçük orkestradan melodiler — 23.15 Operalardan parçalar — 24.00 Dinleyici istekleri.
Kolonya (308.9 - 189.2 m) 22.00 Operalardan parçalar (Beethoven, VVagncr, Strauss.) Frıııısıı (218-241.7ın): 23.00 Bellini ’‘Norıva” operası Roma (355, 290.1, 269.1 nı): 20.00 Piyanist Arlhur Rııbınatoın'lu konseri
Şuhlan sıığıı:
5 — Gösterişli. 7 — Bir oyun vasıtası, 8 — Tersi Fransada bir şehir, 10 — Peki İyi, 11 — Eski zaman gemilerinden, 12— Yelken gemilerinde bayrak sereni. 13 — Tadımın bir nevi. 14 — Hayvan gıdası, 16 — Baş-Aşağı.
Yukarıdan aşağı:
1 — Sahip olma, 2 — Bir çalgı, 3 — Bir meyva, 4 — Çarçabuk, 6 — Erdem. 9 — Cilve. 10 — Su ile çevrili kara parçası, 11 — Rüzgâr. 15 — Konuk.
DÜNKÜ BULMACANIN
HALLİ
Soldıın Miığa:
2 — Zem, 4 —Zefir, 5 — Kek
7 — İri. 9 — Huri. 12 — Dans, 15 — Teçeddiİd etmek. 16 — Paye, 17 — Vaat. 18 — Zem. 20 — Ata, 21 — Simit. 22 — Tek
Yuknriıhm aşağı:
1 — Tefeırüd etmek, 2 — Zeki, 3 — Miki. 6 — Bucak.
8 — Anmak, 9 — Hep. 10 — Rey, 11 — îde, 12 — Dev, 13 — Ata. 14 - Set 18 — ZnU 1(> wr(ı1 (
SIHHÎ fMDAT
ECZA
EMİNÖNÜ; Beşir Kemal (E-minunü) — itimat Sadrl (Kü çükpazar) — Sultanahmet (A lemdur) — Htıvdar Yeni (L.û leli)
BEYOĞLU: DcUttsuda (Mer-
kez) — Nihat (Taksim) — A-yazpaşa (Taksim) — Hayred-dln Tav (Galata) — Sporklls (Galata) — Alakan (Şişil) — Mccldlyeköy (Şişil) — Hıılıcıoğ-lu (Hasköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa)
FATİH: İbrahim Balmumcu (Şehzadcbaşı) — Ziya Nuri (Aksaray) — Emin Rıdvan (Sa-ınutya) — Nazım Malkoç (Şehremini) — Gündoğdu (Kara-günırük) — Huyun Berk (Fener)
EYt T: A'vansarav Şifa BEŞİKT AŞ; Nail Hallt — Are-nı (Ortulıoy) — Arnavutko>
i .uınbuı Heyugf
Anadolu yaka»» 10588
Ankara Ş1
tamir
bejU^ııı . liri lstanbul 21222 Üsküdar 609L>
Ankara 00. İzmir

2
Karşıyaka 15055
— Merkez (Bebek)
KADIKÖY: Ycldeglrmenl —
Kızıltoprak — Göztepe — Bostancı
( S K t’DA İl: Merkez
II E\ BELİ ADA: H. Halk
B(’lCKADAî Halk
İZNİK: Ali Hayreddin (Basmahane) — Sıhhat (Kemeraltı) — îklçeşmellk ( Eşref pa^a) — Sağlık (Alsan ca1() — Kara taş (Yalılar)
AKKAN \; I ıtnnbul — Üniversite — Sagbk
BÜYÜK babanın odası gemb stilinde bir oda idi. Bu oda, çocukların hayalinde renkten renge, şekilden şekle girer, eski denizcinin bu odaya kapanarak saatlerce neler yaptığım hepsi de merak ederdi.
Kaptan; temiz, titiz, bir hayli de 3sabi bir ihtiyardı. Elbiselerinin ütüsüne, bir hayli dökülmüş olmasına rağmen saçlarının taranışına, kıravatlarına ve kıravat İğnelerine gençliğinde olduğu gibi yine çok itina eder, pipolarına kimsenin el sürmesine tahammül edemezdi.
Güzel bir bahar günü idi. Dadı nasılsa o gün kapıyı kilitlemeyi u-nutmuştu. Küçük kız bu fırsatı kaçırmadı. Ayaklarının uçlarına basarak bir gölge gibi içeriye süzüldü.
Yuvarlak pencerelere, ocağın Üstündeki kocaman yelkenliye, çerçeveleri halattan yapılmış acayip gemi resimlerine, köşedeki çapaya, kalın ciltli kitaplara hayran hayran baktı. Sonra gitti, büyük babasının koltuğunu oturdu, gözlüklerden birini burnuna iliştirip açık bırakılmış kalın defteri karıştırmaya başladı. Defterin içinde sararmış, yıpranmış bir kaç kâğıt vardı. Onları aldı, o esnada bir el omuzuna dokundu. Küçük, sıçrıya-rak başını kaldırdı:
— Oooh büyük babacığım!
Korku iîe koltuktan kaydı. îrl parlak gözlerini ihtiyar kaptanın gözlerine kaldırdı:
— Hadi beni azarlayınız da gideyim büyük babacığım.
İhtiyar denizci en çok sevdiği torununu kollarından tutup havaya kaldırdı. Küçük kızın elindeki kâğıtlara gülümslyerek baktı:
-r Gel. bu mektubu sana okuya yun. Anlamazsın ya. olsun varsın...
Eski gümüşlen yapılma çerçeveyi eline aldı. Güzlerinin İçine bakarak guiümsiyen kadına baktı. Sonra resmi, tıpkı ona benziyen küçük torununa gösterdi:
— Senelerce evvel, çok, çok eskiden bu mektubu İste o yazmıştı.
Sesi duygulu idi. Yer yer burnunu çekerek hu çok eski mektubu okumaya başladı:
“Bilgim bir yaş daha aldın, u-ğurlu olsun sevgili oğlum. Yıldönümünü senden ayrı kutluyoruz demiyecrğlm. Denizlerde, (!enişarı rı ülkelerde, uzak uzak mrsan leı Ötesinde yarasan da. yine bizde, a-lamızda ve dalma kalbim izdesin. Sofrada yerin hep hazır Mahallide, evde hatıraların, dilimizde a-• dm, konuşmalarımızda sen... Böyle olunca hasretin ateşten gömlek olduğunu kabul etmek istemiyorum. Seyrettiğim hor giizc! şeyde, dinlediğim musikide, günlük hayatımın her safhasında sen olunca hasretten şikâyetçi olmak küfürdür gibi geliyor bana...
Dün gece arkadaşların gelmişti. Eksik olmasınlar, sık sık uğruyorlar. arıyorlar, senden konuşuyoruz. Onlara Atlantik vc Akdeniz seferlerini anlattım. Uğradığın limanlardan gönderdiğin kartları bir kere de onlarla beraber gözden geçirdim. Bütün bu güzel yerleri, bu sahilleri görüyorsun diye öyle sevindim kİ...
Bu seferinizde uğrıyacağınız yeni limanı atlasta aradım, galiba o-raya büyük bir nehirden gireceksiniz. Hoşuma gitti. Hayal kur-
maktan zevk aldığımı bilirsin. Gözümün önünde kıyıları ulu ağaçlarla dolu, gür suların beslediği, ı-şıklı, sevimli bir nehir canlandı. İçinde yeşil dalların yıkandığı yerlere kadar sokulan kayıkları, ak kanatlarını rüzgâra açmış yelkenlileri» yandaaı çarklı gemilerin köpürttüğü suları görür gibi oldum.
Kaptanım çok sevdiğini, onun şahsında yalnız olgun vc üstün bh âmir değil, aynı zamanda anlayıglı bir dost da bulduğunu öğrenmiş olmak beni mesut etti.
Gemideki disiplinli çalışmayı» a ranızdakl İşbirliğini, denizde vc karada tam bir ahenk İçinde hareket ettiğinizi. İş saatlerinden sonra müzikle, eğlenceler ve sohbetlerle geçen vakitlerinizi öylesine canlı ve parlak bir surette tasvir etmişsin ki, kendimi evden zl vade orada, aranızda hissettim Gemi hayatı bana son derece güzel ve cazip göründü. Dünyaya hir daha gelmeyi belki arzu edecektim, annelerin evlâtlarının hayatında genç günlere dönüp bir de onlarla beraber yaşadıklarına 1-nanmasaydım. Bazı geceler, içinde yıldızların yıkandığı, ay ışıklarının titreyip çırpındığı sularda a-klsler uyandıran gitar ve akordeon seslerini (â buralardan duyar gibi oluyorum. Bu dakikalarda mesafe mefhumu siliniyor, kayboluyor. Kendimi, olmayı istediğim yerlerde buluyorum.
Ama son gizlemeye çalışsan da yine sezdim beni merak ettiğini... Biraz evhamlı bir kadın olduğum Idn sana ait endişelerle huzursuz yaşadığımı düşünüyor, üzülüyorsun gibi gekll bana... Bugün seninle gayet açık konuşabilir, bu mevzuun samimî bir tahlilini çekinmeden yapabilirim. Çünkü İlk günlerde okluğu gibi tereddütlü, kaygılı, huzursuz vc muztarlp değilim Alıştım, daha doğrusu bu ayrılığı tabii karşılamayı mektuplarından öğrendim. Bu çetin yola çıktığın günlerde olduğu gibi endişeli değilim. Artık kazaları, karşılaşacağın müşkülleri, yorgunlukları, yabancıların ve yabancılığın üzerindeki tesirlerini düşünerek ü-zülmüyorunı Çünkü mektupların bana kuvvet verdi, teselli oldu, cesaretinden hlssetendim. Tunç yüzlü ve tunç yürekli bir denizci olacağını vâdedon satırlarım okurken ben de bir, denizci annesinin soğukkanlılığına, metanetine sahip olacağını. Kader karcısında tevekkül göstereceğim. Sabırla beklemesini, kara kara düşünmeden yola bakmasını bileceğim dedim.
Bana ilk defa fikirlerini açtığın gün ne kadar sarsıldığımı artık itiraf edebilirim. “Hayatım, saadetim denize bağlı!,, diye başlamıştın. “Seni çok seviyorum. Seni çok özliyeceğlm muhakkak Fakat benim yerim orası. Karada kendimi daima yarım hissedeceğini vc hiç hlr şey olamıyacağım anne. Beni anlayacağından eminim. Çok Üzul-miveceğini vâdet bana.’,,
Sen bunları söylerken daha o dakikada rüzgârlar kalbimde esmeye başlamıştı. Fırtınaların dehşetini, kazaları, belâları kafamda, bütün benliğimde hissediyordum^, (Devaı/ıt yarın)
19 Muylu 19*0
YENİ İSTANBUL
8*yf* 5

ÜNÜN
Ziraî kazançların
Yazan : Doçenf Al. Orhan Dikmen
UNDAN evvelki yazılarımızın (•) birinde, Kurumlar Ver-' gi6inin zirai kazançlara teşmilini tenkid etmiş, diğerinde de. Gelir Vergisindeki 2iraî kazançlar istisnasını -esas itibariyle - yerinde görmekle beraber, bunun tatbikatta bazı ihtilâflar doğurabileceğini ve fakat bu mevzuda asıl mahzurun, mezkûr istisna hükmünün gerek maliye idaresi gerekse hükümet tarafından •'muvakkat” mahiyette telâkki edilip “ilk fırsatta” zirai kazançların dahi Gelir Vergisi çerçevesi içine alınmak istenmesinde mündemiç bulunduğuna işaret etmiştik. Bugünkü yazımızda. zirai kazançların Gelir Vergisi içine sokulmasının neden dolayı mahzurlu olduğunu izaha çalışacağız.
Bilindiği Üzere, her verginin ana yapısını teşkil eden unsurlar, o verginin mevzuu ve mükellefleri, istisna ve muafiyetleri, matrahı ve nispeti ve nihayet tarh ve tahsil usulleri olmak üzere sayılabilir. Şu halde, geniş mânada bir vergi mevzuu olarak “zirai kazançların, bu esas unsurlar bakımından mütalâası, bize bu kazançların Gelir Vergisi sistemine uygunluk derecesi hakkında bir fikir verebilir. Neticede, zirai kazançların arzettiği hususiyetler tâli ve ıer’1 ise. bunlar -bünyelerine hâs bazı hükümlerin ilâvesi suretiyle - Gelir Vergisi içinde mütalâa edilebilir; aksi halde ise. bunların hususi bir şekilde ayrıca vergilendirilmesi daha muvafık olduğu neticesine varmak icap eder.
Zirai kazançlar vergilemesinin mevzuu • esas itibariyle - “zirai gelir” dlr. İmdi, bu gelir çok kere ferdî değildir. Aile mefhumu da ziraat-te daha geniş mâna ifade eder. Diğer taraftan “zirai gelir”in bir kısmı aynidir; paraya çevrilen kısmı İse - biraz aşağıda matrah bahsinde göreceğimiz gibi - hususiyetler arzeder. Ziraat, geniş bir ölçüde, aynı bir ekonomi manzarası gösterir ve temayül hâlâ otarşiye doğrudur. Ziraî sahada, nadir bazı memleketler müstesna, rasyonel zihniyet ve işletme yok gibidir; münasebetleri başlıca an’ane ve görenek tâyin eder. Yarıcılık ve ortakçılık gibi hususi istihsal şekilleri, hâlâ - hem de geniş ölçüde - mevcuttur. İşte bu sebeplerden dolayı “zirai gelir" mefhumu, sanayi, ticaret. serbest meslek gelirleri veya menkul ve gayri menkul sermaye i-ratları gibi - prensip itibariyle - piyasa ve para ekonomisi çerçevesine giren, hukuki bünyeleri ve iktisadi mekanizmaları belirli, diğer “gelir” nevilerinden ayrılmaktadır.
Ziraat sahasındaki mükellefler de oldukça hususiyet arzederler. Bir kere ziraî teşebbüs şekilleri, sanayi ve ticarettekilerden farklıdır. Bunlar, ekser memleketlerde, hukukî bir statü çerçevesinden dahi mahrumdur. Yani sanayi ve ticarette olduğu gibi, belirli hukuki kadrolar, ziraatte çok kere mevcut değildir. Diğer taraftan, ziraatte temerküz hareketi de gelişmemiştir, Hâkim olan, küçük teşebbüs şeklidir ve umumiyetle temayül • bazı gayretlere rağmen - bu istikamette kalmaktadır. Kaldı ki. ekser büyük teşebbüslerde, tıpkı küçükler gibi, eski şekillerde ve an’ane ve görenek yollyle idare edilmektedir. Rasyonel zihniyetle tesis, sevk ve idare edilen büyük çiftlikler, bütün dünya nazan itibara alınınca, henüz mahdut istisnalar halindedir.
B
cede gelişmiş değildir. Bugünkü muhasebe esasları daha ziyade, sınai ve ticaridir; bunlar para ve piyasa ekonomileri mutasına dayanmaktadır. Ziraatte yatırım, istihsal, idame, a-mortisman, zatî istihlâk, ilh. gibi meseleler bir çok hususiyetler arzeder. Ziraatte maliyet fiyatları hesabı gayet muğlaktır; hattâ çok kere imkânsız gibidir. Diğer taraftan satış fiyat lan da hususiyet gösterir; bunlar, sanayi ve ticaret sahasında olduğundun çok daha fazla, hir taraftan devlet müdahalesine, diğer taraftan ise spekülâsyon oyunlarına maruzdur. Gerek bu sebeplerden ve gerekse mevzu kısmında bahsi geçen diğerlerinden dolayı, ziraat sahasında, vergi matrahının sanayi ve ticarette olduğu gibi teshili fevkalâde zordur; bu zorluğun giderilebilmesi için bu çeşit kazançlara uygun bir muhasebe. defter ve beyanname usulünün kabulü lâzımdır.
Ziraat sahasında “iş vcrimlilıği”de sanayi ve ticarettekindcn farklıdır. •‘Himaye Nazariyesi” isimli eseriyle şöhret yapmış olan Ruman^’alı müellif Manoüesco’ya göre, bu verim (yani bir işçinin hır sene zarfında istihsal ettiği ortalama mahsul miktarı X satı? fiyatı) sanayi sahasında-klnden umumiyetle daha azdır. Başka bir ifade ile, müsavi sermaye ile çalışan emeğin verimi, sanayide daha yüksek, ziraatte İse daha düşüktür. Her ne kadar, umumiyetle Gelir ve Kurumlar Vergilerinde - mahdut bazı memleketterdekiler hariç - sadece gelirin mutlak miktarı nazarı itibara alınıp, bunun aermaj-eye nispeti ihmal ediliyorsa da. iş verimliliğinin umumi hir şekilde daha düşük olduğu iddia edilen ziraat gibi 15ir sahada vergi nispetlerini biraz daha hafif tutup tutmamak meselesinin de teemmüle şayan olduğu muhakkaktır. Keza, zirai kazançlar vergisinden muaf kılınıp. Gelir Vergisi sistemindeki esnaf vergisi tarzında bir “küçük zirai teşebbüsler vergisi”ne tâbi tutulacak küçük mahiyeti, hadleri ve şekil ve nispetlerinin şünülmesi icap eder.
Tarh ve tahsil bakımından ise, değilse zaman itibariyle, zirai
zançlann hususiyetler arzettiğinde ve hattâ bunlar arasında bile - muhtelif ziraat şubelerine göre farklı -tarh ve tahsil zaman ve müddetleri tâyin etmenin faydalı olacağında şüp he yoktur. Umumiyetle ziraî faaliyetin geniş ölçüde mevsim hareketlerine tâbi bulunduğu ve diğer taraftan da çok geniş bir mânada kabul edildiği düşünülecek olursa, hu neticeye varmak pekâlâ mümkündür. Filhakika, orman işletmesi ile hayvancılık ve meyvacılığın pamuk ze-riyatiyle buğday ziraati şubelerinin bu bakımdan aynlıklan gözden uzak tutulamaz.
teşebbüslerin vergilendirme de ayrıca
dü-
hiç ka-
Netice olarak diyebiliriz ki. esas noktalarda, sanayi ve ticaret gibi sahalarda bu derece fakılar aızeden bir sektörün zorla ve “ilk fırsatta" Gelir Vergisi çerçevesi içine sokulması mahzursuz olmasa gerektir. Hususiyle, sanayi ve ticaret sahalarının büyük bir kısmında bile Gelir Vergisinin henüz tatbik edilemediği - bizim gibi - geri kalmış memleketlerde, buna kalkışmadan önce, çok hem de pek çok düşünmek lâzımdır.
Matraha gelince. ziraate uygun muhasebe usulleri henüz kâfi dere-
(•) Bk. “YENİ İSTANBUL”, 30.4.950 ve 13.5.1950.
KONOMiK
Türkiye çay heyeti Hindıstana vardı
Kalküta (Reutcr-HusıiFi) — Hindlstandan çay mubayaa etmek üzere huıaya bir Türk heyeti gelmiştir. Heyet, alâkalılarla takriben Üç milyon libre i bir buçuk milyon kilo kadarı çay almak İçin müzakereye girmek arzusundadır. Şimdiye kadar Hindistandan Türk iyeye çay satışı aracılar vasıtasiyle yapılmakta iken bu defa Türk İnhisar İdaresi doğrudan doğruya kendi mümessillerini buraya göndermiş bulunmaktadır.
Türk heyeti buradan Doğu Bcngal ile Seylân Adasına da gidecektir.
Kısa Haberler
Amerikan pamuk ekimi
PARÎS MEKT UBU
Russell Dorr’un basın toplantısı

9

*

*
NeNv-York. (Reuter - Hususî) — Daily NeWg gazetesi 1950 de pamuk ekili arazinin 21,388,000 “acre” (dönümle baliğ olacağını bildirmiştir. Geçen sene ekilen a-razi 27,719,000 idi.
Arjantlne 12.5 milyon dolar
kredi
Wastington, 18 A. A. (AFP) — Exporl-İmport Bankası Arjantlne* 125 milyon dolarlık kredi açmaya karar vermiştir.
Hindistan jüt istihsali
Kalküta (Reuter - Hususi) — Hin-distanın nisan ayındaki jüt istihsali 39.700- tonu bulmuştur. Mart avında bu miktar 71.300 ton idi.
Eksilen istihsalin sebebi nisan a-yında 10 günlük dini bayram tatili olmasıdır.
Brezilya kahve durumu
Maliye Bakanı Gullherme neş-yüksok tutularak, durumunu vaziyete
karar nıenıle-ticari
Rio de Janelro, ı Hususî - Reuter) — Brezilyanın kahve durumu hakkında,
Silveıra aşağıdaki beyanatı retmiştir: Brezilyanın
menfaati gözönünde hükümet umumi kahve incelemiştir. Istatistikl
göre, şimdiye kadar müşteri olan istihlâk piyasalarına kahve tedarikini sağlamlayacak bir almak lâzımdır. Muhtelif ketlerle yapılmakta olan
anlaşma müzakereleri gözönünde tutulacak olursa, hükümetin yaptığı inceleme ehemmiyet k \sbeder. Bu anlaşmaları karşılayabilecek miktar kahveyi elde bulundurmak İçin lüzumlu muamelelere girişilmiştir. Hükümet, normal finansman yolu ile veya kahve çiftliklerini korumak suretiyle çiftçilere rüçhan usuliyle yardım sağlayacaktır.
Bradford yün piyasası
Bradford, (Hususi - Reuter) — A-vusturyadaki yün fiyatlarının son müzayededeki yükselişi 1920 senesinin rekor seviyesine yaklaşılmıştır. Bununla beraber verilen fiyatlar çok farklıdır.
Taranmış yünün 64’s incelikte o-lanın fiyatı bugün vasati 166 penidir. Fakat 170 peni isteyip de bu fiyata iş yapamayan firmalar da varılır. Yapılan iş yalnız verilen taahhütleri yerine getiiTnekten ibarettir. 58’s lik saf kan 115 peni Üzerinden satılmaktadır. Cari fiyatlardan kimse vadeli satışa girmeye cesaret edememektedir.
Altın piyasasında son durum nedir?
Günlük neşriyatımızda devamlı olarak bildirdiğimiz gibi bir müddetten lıeri şehrimiz piyatasında altın fiyatlarının düştüğü malûmdur. Geçen ayın sonunda liraya kadar inen külçe altın fiyatı 48(1 kuruşa kadar düşınüştr. Bu fiyat düşüklüğü mevziî bir hâdise olmayıp, daha ziyade dünya altın piyasalarının tesiriyle meydana gelmektedir. Vakıa her sene bugünlerde, rekoltelerin idrak edilmediği ve henüz tahminlerin bile tamamen yapılamadığı bu devrelerde altın piyasaları düşük ve işsiz olursa da bu senek! düşüklükte dış tesirlerin de büyük rolünü kabul etmek lâzımdır.
Bu mevzu ile ilgili olarak Paris hususi muhabirimizin içinde Paris altın piyasası hak-hir mektubu aşağıda veriyoruz: tur. Bazı kaynaklar, altın fiyatlarındaki bu İnişte Amerikanın bir rolü olduğunu zannetmektedirler; zira böylece enternasyonal fiyatlar Bretton Woode resmî aeviyealne inmiş o-lacAktır. Diğer kaynaklar ise, satışa arzedilcn fazla altının, Cenubî Afri-kanın yüksek fiyata »atış yapmak hususundaki yeni kararının bir neticesi olduğunu »anmaktadırlar Söylenildiğine göre, hâlen New-Yorktaki bir altın karaborsası Parisle yAkın işbirliği yapmaktadır; çünkü Parlste-ki fiyat 40 dolar İken» New-York’ta 37 dolardır.
gönderdiği ve geçen hafta kında malûmatı ihtiva eden
Paris, (Hususi) — Bu haftanın en göze çarpan durumu, istikrar bulmuş olan altın fiyatlarındaki yeni bir düşüştür. NapolAon altını blı* aydan beri 3,240 civarında 20 puan te-mevvüc etmekte iken, birden 3.180’e düşmüştür. Saf altın bir hafta İçinde kilo başına 11,000 frank düşmüş ve diğer paralar bu inişi takip etmişlerdir.
Tüccara göre, bu altın düşüşü yeni bir depresyonun başlangıcıdır. Haberler. Tanca altın fiyatlarının 37.60 dolara düştüğünü ve Beyrutta beher onsu 38 dolardan muamele gördüğünü bildirmektedir. Bu fiyatlar Pariate hüküm sürenlerden daha da aşağıdır.
Hafta zarfında Bretton Woods'da kararlaştırılan 35 dolar altın fiyatı hususunda Amerika ve Cenubi Afri-kanın vaziyeti bahis mevzuu olmuş-
Aynı zamanda, Paris döviz karaborsasında fiyatlar resmi kurlara pek yaklaşmıştır. Dolar en alçak hadde inmiş olup, 354 franktır. Bu rayiç resmi kur olan 349.80 den yüzde 1 den bir parça daha fazladır.
Çukurova harasında
ıslah çalışmaları
Ceyhan (Hususî muhabirimizden» Çukurova hayvanlarının ıslahı için Mercimek Harasının geliştirilmesine karar verilmiştir. Bu maksatla hâra-da bu sene 1100) başlık bir inek ahırı ve (1601 başlık bir süt tayları tavlası yapılacaktır. Yeni yapılmış olan merkez binası ile, bir ilgi ahırı tavlası ve bir dişi taylar tavlası, ziraat işletmesi, hangar ve atelye servise girmiş bulunmaktadır.
Hâlen harada 312 baş Nonius, yarım kan Nonius ve saf kan Arap atı, bu civarın atlanın ıslah etmekte kullanılmaktadır. Ayrıca Adana ve havalisi iklimine ve ihtiyaçlarına pek uygun düşen güney san kırmızı cinsi îngilizden 273 anaç ve 30 boğa İle civar köylerdeki yetiştirici sığırlarının ıslahına çalışılmaktadır.
süratll o-
Puato İle seri, hem
•* «•
— îsveçte Venes-fabrikası tereyağı-yeni bir sistem İle atmıştır .Bu fabrika istihsal etmiye
îsveç, toz halinde tereyağı imal ediyor Stockholm 18 borg’ta bir yağ nın İstihsalinde mühim bir adım
yağı toz halinde başlamıştır. Yalnız bu yağ daha piyasaya arzed ilme m iştir. Bu yağ Pa-rlste toplanacak olan Gıda Maddeleri Konferansında ilk defa meydana çıkarılacaktır.
Bu toz halindeki yağ bozulnıamak-tn olduğu gibi nakliye ve ambalâj bakımından da yeni kolaylıklar göstermektedir,
Yağın içine yüzde 5 nispetinde su katıldığı zaman her gün kullanılan yağ hassasını almaktadır. Lezzeti de ayniyle adi yağ lezzetindedir.
Cihan Savaşında, Türklyenln hiçbir yerinde bulunmıyan damızlık tüylü Puato merkepleriyle, beyaz Kıbrıs merkepleri mevcuttur. Bunlardan Puatolar fazla yük kaldıran ve Kıbrıs merkepleri İse fazla lan cinslerdir.
Haradaki mütehassıslar, Kıbnsı karıştırarak, hem
de fazla ağırkk kaldırmaya müsait yeni bir cins damızlık merkep vücuda gelirmişler ve adına da “yarım kan Puato,, demişlerdir. Bu yarım kanlar, çiftçilerin elindeki merkeplere verilerek bu cins ıslah edilmekte ve bütün Çukurovada büyük rağbet görmektedir. Çukurova çiftçileri gittikçe motorize bir hale gelmekte olduğundan büyük zirai işletmeler ata pek rağbet etmemekte, fakat küçük işletmeler bilhassa ıslah edilmiş at üzerinde durmaktadır. Sığıra gelince, Çukurovada iyi cins sığırlara ehem-ıniyet vernuyen hiç bir köylü ve zi-raatçi yoktur.
Haradaki iyi cins damızlıklardan faydalanmak İçin Çukurovanın her yanından hayvanlarım hâraya getiren yetiştiricilere kesretle rastlandığı gibi, Ha ta İdaresi de çiftçinin a-yağına kadar giderek aygır depoları ve aşını durakları tesis etmiş bu* Ilınmaktadır.
Bütün sıkıntı, Ceyhan ilçesi ile Mercimek HArası arasındaki 12 kilometrelik yolun kötülüğündedir. Bu yol kışın ve yağmurlu havalarda pek geçit vermediği için şimdi kısmen köy birliklerinin, kısmen de hâranın çalışmalariyle yolun silindirajı yapılmıştır. Bu yolun bitlnlmesi için Seyhan Valisinin gösterdiği alâkayı arttırması lâzım gelmektedir.
“Celâl Bayar da Marshall Plâniyle işbirliği yapacak,,
Türkiyı
, Marshall Plânından faydalanmasını bilmektedir
Parlse gitmek üzere şehrimize gel- I miş bulunan Marshall Plânı Türkiye icra Komitesi Reisi Mr. Russell Döndün Amerikan Konsolosluğu binasında bir basın toplantısı yapmıştır.
Mr. Dorr, gazetecilerin muhtelif suallerini cevaplandırmadan önce son hâdiseler hakkında aşağıdaki beyanatı vermiştir:
“Her şeyden evvel, Türk iç işleri ile ilgim olmamasına ıagmen, seçimlerinizin yapılışındaki mükemmel idareye karşı duyduğum hayranlığı ifadeden kendimi alak oyamı vacagım. Bu, bütün hiir dünya için cesaret verici bir hâdisedir. Eminim kı benim gibi bütün Demokrat Parti üyeleri de yeni seçim kanununu hazırbyan ve onun tatbikim mükemmel hir şekilde «ağlıyan İnönü'ye. Günoltaya ve Erime karşı büyük bir hürmet duyuyorlardır.
Saniyen, birkaç defa tekrarlamış olduğum şu noktayı bir kere daha belirtmek isterim. Yeni kurulacak olan hükümet, Marshall Yardımının eskisi gibi, aynı esaslara dayanarak devam edeceğine itimat edebilir. Celâl Baya-rın samimiyet ve kabiliyetine olan inancım VAİnız benim onunla yaptığım temaslara değil, fakat aynı zamanda babamın bundan 16 sent evvel Ticaret Bakanlığında Bayarla yapmış olduğu işbirliğinden edindiği müspet intlbaa dayanır.
Demokrat Parti Marshall Flânı ile sıkı bir iş yapmak istediğini alenen bildirmiştir. Biz de onlarla işbirliğine biran önce başlamak İçin sabırsızlanıyoruz.
Üçüncü olarak Pariste yardım heyeti balkanlarının yapacakları toplantıya iştirak etmek üzere hareketimi bildirmek istiyoınım. Şunu ehemmiyetle belirtirim ki, bu seyahatim 6 hafta evvel kararlaştırılmıştır ve Türkiyede iktidarın değişmesi ile a-lâkası yoktur,,,
Russell Dorr, Ankarada Bayarla yaptığı konuşma hakkında izahat ıs-tlyen gazetecilere şu cevabı vermiştir:
“Bu konuşmanın teferruatı hakkında izahat vermeye salâhiyettar değilim. Ancak şu kadarını söyleyebilirim ki. görüşmemizde Celâl Ba-yara Marshall Plânının kurulacak yeni kabine ile işbirliğine devam edeceğini söyledim, o da bizimle beraber çalışacağını bildirdi.,,
— Demokrat Parti devletçilik pren-sipine muhalif kaldığına göre, yapılan yardımlarda bir arttırma mevzuu bahis midir?
“— Demokrat Parti* ile fikirleri hakkında henüz etraflı görüşmeler yapmış değilim. İşbirliği başlamadan yardımın artıp artmıyacağı hakkında birşey söyliyemem.,,
— İkinci yılı tamamlanmakta olan Marshall Plânından Türkiyede bugüne kadar yapılan çalışmalarla istenilen gayeye erişilmiş midir? Hangi noktalarda geri kaldık, hangi noktalarda Heriyiz?
“— Bir defa Marshall Plânında 2 yıldan beri çalışmakta olduğumuz yanlıştır. Zira ilk 6 ayımızı plânlan hazırlamakla geçirdik. Binaenaleyh tanı çalışma müddeti bir buçuk senedir. Bu müddet zarfında hasıl olan durumu şu şekilde hulâsa edebilirim: Konıür işinde, kömürleri yıkama tesisleri hariç, istediğimiz noktaya gelmiş bulunuyoruz. Zonguldak projesinin, programa uygun bir şekilde günü gününe tatbik edildiğini söyli-yebihrim. Ziraat ve yol işlerinde de iyi neticeler aldık. Önümüzdeki yıllarda zirai sahayı daha verimli bir

duruma sokabileceğimizi ümit ediyorum.
Çalalağzı elektrik santralı ve Div-rik demir madenleri çalışmalarına da plâna uygun bir şekilde devam edilmektedir. Denizyollarında yapılacak ıslâhat, çelik fabrikaları ve tıız projeleri İçin hâlen malzeme satın alma safhAsındayız. Bu iş 30 hazirana kadar tamamlanmış olacak, bilâhare tatbikata geçilecektir. Çok geneje olduğumuz bir saha çimento işidir. Bu noktA üzerinde bilhassa duracağız ve kaybedilen zamanı telâfi edeceğiz. Ticari sahada büyük bir gelişme göze çarpıyor. Münasebetler harpten evvelki normal şeklini almıştır.
Türkiyedekl vazifeme tâyin olunduğum zaman beni en çok uğraştıracak meselenin "tütün” olduğunu söylemişlerdi. Memnuniyetle bildiririm kİ, Avrupa memleketleri arasında ödeme işinin halli ile tütün işi de halledilmiştir. Tütün ihracı bugün kolayca yapılmaktadır. Pamuk ve krom istihsalinde de büyük bir terakki kaydedilmiştir.
Geçen yaz aylarına kadar mevcut olan enflasyon havası kalkmıştır. Sonbahardan beri hayat pahalılığı endeksi düşmektedir. Bu vaziyetin husulünde tiraj haklan ve tediye anlaşmalarının büyük yardımı oldu.
Türklyeye yapılmaya başlaman teknik yardımdan da bahsetmek isterim. Marshall Plânına dahil memleketler arasında Türkiye, ingiltereden sonra en fazla teknik yardım gören memlekettir. Gelen Amerikalı eksperlerin yapacakları tavsiyelerin nazarı itibara alınacağını ümit ediyorum.,.
1950 fındık rekoltesi
1950 fındık rekoltesi hakkında ilk tahminler başlamıştır. İstihsal bölgelerinde şimdiye kadar havaların fındık bahçelerine bir zarar vermediği anlaşılmaktadır. Piyasaya gelen haberlere göre fındık mahsulünün geçen seneden daha az olacağına şimdiden hükmedilmektcdlr. Fakat mahsul hakkında bir miktar tâyin etmek için, mayıs sonuna kadar beklemeyi daha doğru bulanlar çoktur.
KALAY FİYATLARI GENE DÜŞÜYOR
Piyasada kalay fiyatları 925 kuruştan 880 kuruşa kadar düşmüştür. Bu kalaylar tüccar tarafından piyasaya serbest olarak getirilen kalaylardır. Ticaret Ofisi de kalay fiyatlarında yeniden bir Lndirme yapacaktır.
Balık istihlâkini
Balıkçılar Cemiyeti, bol ve ucuz balık istihsal edildiği halde, halkın kâfi miktarda balık istihlâk etmediğine kanidir. Cemiyet mensuplan bol balık çıkan günlerde halkı balık yemeye teşvik için radyoda balık İstihlâki hakkında konuşmalar yapacaktır.
İSTANBUL SERGİ KOMİTESİ TOPLANTILARI
İstanbul sergi komitesi, pazartesi ve çarşamba ghnleri muntazam bir surette toplantılarına devam edecektir. Sergiye müracaat edecekler Ticaret Odasında, sergi için ayrılmış olan bürodan malûmat almaktadır.
J8/V/Î95O Perşembe
KAMBİYO
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İstanbul Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
Eski kur
Bugün
Bürün
30.—
29.—
İt
(Libresi = Sent)
11 V4
na/ı
62.—
Londra Borsası
100.—
Şirket Tahvilleri
320.—
Bradford Piyasası
135.-
180.—
İskenderiye Borsası
153-
no.—
• *
• •
1,10 4 28 3/4
10 9(ı
121
Eski Kapanış
99
99
99
• e •
32.89
31 *0
31.30
M
• 9
• ••
aa •
140.— ISO.— 160.—
Dokıımn Hanı Maddelerix Tiftik (ana mul) ........
Tiftik (NatÜrel) ........
Yapak Anadolu (Kırkım)
3.22
77.75
7.30
T(6 °>5 %5
Teft
Tr4
22.— 22 50 86-—
40.—
255.— 210,— 130.— 130.—
27.30
40.—
32.—
65.—
72.-
22.50
21.—
S6.—
36.—
28.—
31.—
22.—
19.—
32.73
31 23
20 -21
18.21
Tiftik u
T tin
O
(kİ— 175 —
27-140.—
271.—
254.—
3.85
77 25
7.30
Tc6 ^6
6 '6 'rfl G6 Tr6 %7 ■ 7 '.7 %7 %7
-.7 %7 7r7
271.—
253.—
123.—
0®.—
34.—Nom
30.—
20 21
18 21
(•) Gününde BorJâdu muıundrai üîıcll cdilmenıiu tahvilât vo oıhnının ata vo taleplvıo taayyün eden takribi piyasa değerleri.
80.— 183.-
lyl mal (Llbreal^Fiyat) Sıra malı Anadolu Trakya
G5.—
63.—
61.—
DUn
Keten tuhnnıu (Tonu=Storhng)
Bombay ...................
Kalküta ...................
Ver fıstığı Hindistan .......
tonokoH) sıra ı çıplak)
• • • • •
Mısır Kredi Fonniye 1903.1 172.—
No. 8....
No. 108
I .....
fi .....
ili
Pamuk (Kautnn=TaHarı) Ashmoıınl Kısa elyaflı F G. Kamalı Uzun elvaflı F G
Enjyjağı|En yu kar
0.95
4.27 3/4
10.70
1 22
• •
• •
• •
• ••
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Burmasında İç fındık fiyatları tekrar canlı bir durum arzetmiş-tir. Arap memleketlerinden kabuklu fındığa karşı istekler artmakladır. Esasen hu malın mevcudu azuldığı İçin, alıcı, lar zorlukla mal bulmaktadır. Diğer maddelerin durumunda bir değişiklik görülmemiştir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Borsa -sında % 6 faizli birinci. İkinci ve üçüncü Kalkınma tahvillerine karşı istekler devamlı bir şekil almıştır. Fiyatlar yine ilerleme kaydetmiştir. Altın piyasası yine düşmüştür.
İzmir :
Önümüzdeki üç günün tatile rastlamasını nazarı itibara alan alıcılar, bugün boısada fazla miktarda alıcı durumuna girdiklerinden çekirdeksiz kıuru iızüm fiyatları bir kuruşluk yükselme kaydetmiştiı.
İncir piyasasında müstakar durum devanı ediyor.
Eski dış satışlara alt sevkıyat do. layısiyle borunda paımık oklukça hareketli bir durum arzetmekle beraber rakip memleketler fiyatlarının tesiri altında fiyat la ı gerilemektedir.
Pamuk yağı piyasası sakinleşmiştir Borsada alıcılar pamuk çekirdeğine karşı alâkalarını muhafaza ediyorlar.
Adana :
Ticaret. Borsasında kayda değer bir şey yoktur.
Trabzon :
Ticaret Bordasında fındık fiyatları ılerleme kaydct n 11şt i r.
ESHAM VE TAHVİLÂT
ioo 100 100
100
100
100
100
100
100
Sterltng ....
Dolar .......
Fr. Frangı ... İsviçre Fr....
Belç. Fr.....
laveç Kr.....
Florin ......
Liret .......
Drahmi ......
Etcoudos ....

Açılış
T.90 50 281.—
O.hO
«•1.83
5 «0
64.67
73.68 4ü 0.44 128 0.01.876
9.73.90
Kapanış
7.91 —
280.75
0.80
6 4 83
5.60
64.67 73.68.40 0.44.128
0.1.876 9.73.9U
IkramlyeU tahviller
. 5 1933 Ergani ....
1038 Ikramlyeil .... MIHI Müdafaa I 1941 1941
1/2
Altınlar
Külçe Yeril Gr. Külçe Dcgu^R. Cumhuriyet .... Reşat Bugün Eski kur
Lira Lira
4 60 4.66 84.— 36.60 34.— 32.50 11.25 36.— 34.— 33 75 4 9.5 6.— 34.20 37.10 33. - 32.50 45 — 36.— 34. — 34.-
H&mlt Gulden İngiliz .............
Fransız kok .... Napolöon 111 .. İsviçre
New-Tork’ta 1 onnu: 8 35
Gümüş, Platin
Gümüş Gr Plıitin “ En aşağı En yukarı
10.- 11.—
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre Frangı
•••••••• Demiryolu IV.......
Demiryolu V .......
1919 ikramiyen ...
Diğerleri
Demiryolu VI ......
I ....
IT «*...*. in......
1.....
n.....
i.....
I .......
givos-Erzurum I...
” II.-V11... I... n. m.
i n m ıv
1941
Kalkınma
•>
99 istikrazı istikram
1919
1948
Milli Müdafaa
1949
1934
1931
1941
1941
1941
MilH
99
99
99
99
Demiryolu
II
99
Müdafaa
II
9
99
Kapanış (•)
20.90 24.—
2L— 22.-
21.— —
99.— 10İK—
08.80 09.00
09.70 98.—
90 90 100.—
100.60 115.—
100 60 116.—
100.60 115 —
10.65 100.-
100 65 120.—
97.60 99.—
21.30 08.—
21.35 20.30
21 67 20.40
21.50 21.61
21.50 21.-
31.30 22.-
22.— 21.15
21.17 20 60
21 53 21.-
21.70 21.06
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.)
Buğday sert (Ofisin) ....
Arpa yemlik (dökme) ......
Mısır (Sarı) çuvalı .....
Fasuiya tombul ........
Fasulya Çalı sert .......
JCuşyeml ••»•••• Mercimek kırmışı kabuk.
Xferclmck yeşil
Nohut natürel ...........
tohumlar :
Ayçiçeği tohumu ........
Koten tohumu .............
nndir tohumu
Susam ....................
Yer fiBtığı kabuklu .........
Kurıı Mcyvnlnr :
Fındık (kabuklu sivri) ... Fındık (tç tombul) ......
Ceviz (kabuklu) .........
Ceviz (İç natürel) ......
Son Knpnnitj

IM.5.IH50
Dürümu
Türk Lirası .....
Dolar ..........
Sterllng ........
Fransız Frangı
T C. Ziraat Bankası 20.20 20.20
Anadolu D,Y. Tertip A B. 112 50 111.—
•• n c — M
♦* •' %60 *... 22.30 60.—
•• ,, MUmcıı. Senet. 67.90 67.60
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası 121- 120.25
Türkiye İş Bankası 30.— 29.50
Türk Ticaret Bankası 5.— 5-
Aralan Çimento 15.25 16.75
Şark Değirmencilik 23.25 23.50
MilH Reasürans 8.— 16.25
Ecnebi Tahviller
Neluıtl Yağlar: Zeytinyağı (E. E. Suaanıyagı (Rat. Ayçiçeği (Rafine Fındık yağ) (Çıplak)
İlam deriler:
Sığır anJnmura (kanap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
27.— 31.— 22 — 19.— 25.— 22.—
41.20 27.—
34.20 17.10
Üzüm çoklrdeknls No.9 İncir A
“ B
Pamuk
Pamuk
Pamuk
Pamuk
Pamuk
Pamuk
»erişi serisi
Akala
Akala
Akala yerli
yağı (rafine) ... çekirdeği .....
56.— 56.— 42.— 205.— 175 — 150 — 175.— 117.—
12.50
55 -
66 —
42 — 210.— 180.— 155 -180 — 1X7.—
11.50

297.—
316.—
200.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala I ...... Pamuk Akala LI Pamuk Akala III Pamuk veril 1 Pamuk yerli II. 162.— 140.— 175 — 162.— 140.— 180.—
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK ri randınmnh kabuklu tombul b) iç sıra kontrollü 81.— 172.— 80.— 171.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Bufılııv sert ••»••••••••••(• Arpa 30. — 31. — 32.25 31.— 2L50

Buitdat (Buşell=:Sent) ...
Sert Kış mahsulü No. 2 Kırmızı “ ” No. 2
Pumuk Mlddllng (Llbre*l=rSent)
Temmuz ........................
Ekim .........................
I O-11 lc 1.1'*1.,. ı,
Tiftik (LlbreatsSant) ..........
Teknaa No. 1 ............
bınchk (LibresinSent) ...«......
Kabuklu yeril İri ............
’ ’• oru .............
Lavnnt iç İthal malı .........
Ekstra iri iç ithal malı .....
kuru Uzum
Thompson çekirdeksiz »eçmo Kelen tohumu (BuşvlI^Dular) ...
MinneapolİM ...........
Kalay ıLlbreal=:Scnt) .......
Levhn-tcucke (100 llbro dolar)

Sayfa 8
19 Mayıs 1950
ATLAS LEVANTE • LINIE, BREMEN
Hâlen limanımızda bulunan
FLOTTA
'"""lifli
v
EN UCUZ
Çekoslovak
MOTOSİKLETLERİ
TESLİMAT HEMEN YAPILIR
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Telefon: 40430 - 42673
GULHANE PARKINDA
Tepebaşı, Alp Oteli altında
DEVLET DENİZYOLLARI İLÂNLARI
ur •!'
HiiHuusKnvvıvwımMiHiouimm»iiHimHHuHrttîiKitMiıt|nhtmtnjuuııınt::iiuummııııiııum;ıınrmnmu:ııttt:cHn(tınmuiBmnu:m>
Her Cins Bahk, Bol Ve Ucuzdur
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
Müesseseler© Balıkhanede toptan fiyatla balık temin ederiz.
MEHMET KAVALA
BALIKÇILAR CEMİYETİ
TEŞHİR VE SATIŞ MAHALLİ :
1
f
Tepebaşı, Alp Oteli altında
• • s;
İtim İlil 4İIIH* dh 1İIİIH H1 i ( t Ha ti l' ı« LUU d Mm Ul» ' ■ HUtT ULO*'I i h « 9 H U UM H’»Hl H j « Y _
Çiçek alayları, muhtelif oyunlar, varyeteler ve danslar. Her türlü müzik ve eğlenceler.
DUHULİYE YALNIZ 25 RÜKÜŞTÜR. (6492)
MrAJ .•.'.‘v.'.v
BOL YEDEK AKSAM
EN MÜTEKAMİL
EN ÜSTÜN EVSAFLI
r
t
Atatürk Buharı
Telefon :
4212
vapuru
vapuru
“PAL 111
vapuru
8 Hazirana doğru limanımıza gelmesi beklenen
U/ROLU
“CASABLANCA" vapuru
2 Hazirana doğru limanımıza gelmesi beklenen
“HEIDBERG" vapuru
19 Hazirana doğru limanımıza gelmesi beklenen “CHARLOTTE SCHRÖDER” vapuru ANVERS - ROTTERDAM - HAMBURG - BREMEN için eşya yükleyeceklerdir.
3 Temmuza doğru limanımıza gelmesi beklenen “MARTHA RUSS
ANVERS - ROTTERDAM - HAMBURG - BREMEN için eşya yükleyeceklerdir.
T-111111 MTuN
22 Mayısta Limanımıza
gelmesi beklenen
30 Mayısa doğru limanımıza
gelmesi beklenen
ANTONIO LİMONCELLI
vapuru
vapuru
MARSİLYA ve CENOVA için eşya yükleyeceklerdir.
K 0 N T U fi R
İSTANBUL
M A R î T I M
İZM R




1 ■
> t

L 1
r •• ' S
O;
y "-’S >1
vereceğiniz
Galata, Hovagimyan Han Telefon : 40568
İzmir Belediye Başkanlığından
Bayraklı mahallesinde 1612, 1614, 1615, 1617, 1609 ve 1620 sayılı sokaklarda yeniden kanalizasyon ve 1612, 1615. sokaklarda yeniden âdi döşeme yapılmasiyle 1619, 1620 sokaklarda da mevcut kayaların tesviyesinin yapılması işi Fen îşleri Müdürlüğündeki keşif ve şartlaşması gereğince açık eksiltmeye konulmuştur.
Keşif bedeli 22154.79 lira ve geçici teminatı 1662 liradır. Bu işe girmek Istiyenler ihaleden üç gün evvel Fen İşleri Müdürlüğüne müracaatla belge almaları lâzımdır. İsteklilerin teminatlarını Belediye veznesine yatırarak makbuzları ile ihale tarihi olan 31.5.1950 çarşamba günü saat 15 te Encümene başvurmaları. (6472)
t
•/ X
a ı
• —




ELEKTRİKLİ ÇAMAŞIR MAKİNELERİ
ve ELEKTRİK SÜPÜRGELERİ
En çok beğenilen
DÜĞÜN HEDİYELERİDİR
M ATAŞ
GALATA TAHİR HAN- Tel. : 44996
kurmaya kulelere
r, size

Mi
Yeni İstanbul İlâncılık Ltd. Şirketi
BEYOĞLU KAYMAKAMLIĞI KARSISI
_ w
• 9
Telgraf : Heflo - İstanbul Tel. : 44756 _ 44757
MÜMESSİLLİĞİ
Kâzım Özalp Caddesi, Ilgar Ap. 1-9
Telefon : 23031
*1
»»• iUdDi'4 • r(ı
OGARJAWA-CZ
350 ccm 250 cem 125 cem
Dünyada, kendi sınıflarında daima birinciliği muhafaza etmektedir. Türkiyenin büyük vilâyetlerindeki acentelerimizden izahat isteyiniz.
Galata, Tabir Han
Telgraf: Lamef İstanbul
TEŞHİR VE SATIŞ YERİ
20 - 21 Mayıs günleri sabahtan akşama kadar
BAHAR VE ÇİÇEK BAYRAMI
Ankara Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergiln ilk uçakla An karaya gönderilmekte ve derhal otomobil veya bısikletlp evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen “YENİ İSTANBUV’un ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzularını Ankara büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve ilân kabul etmektedir. Acele ilânlar telefonla îstaııbula bildirilmektedir. Ankara büromuzun adresi:
Kâzım özlap Gad. No. 1/9 Ilgar Apt.
Telefon: 16112 YENİŞEHİR
HAYIF — İstanbul Emniyet Müdürlüğü 1 üncü Şubeden 1947 de almış olduğum pasaportumu kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur, îşnıen Limited Şirketi Müdürü Muvaffak ÎŞMEN
NURTEN ORTAÇ İle
FAHRİ ERON
Evlendiler
İstanbul 1&:Ş,195Q

Deniz Üzerindeki mutena t&rnça ve salonlarında HER AKŞAM zevkle yemek yiyerek latan bulun r*n güzel orkestrasının cn yeni repertuarlyle dan? edebilirsiniz.
Ye.llk.i_v - Telf.: 18-215 ve 21G Günün her saatinde arzu edilen her türlü yemek hazırlanır. CUMARTESİ ve PAZAR günleri ayrıca ÖĞLE ve MATİNELERDE MÜZİK vardır
Sayın doktorlarımızla diş tabiplerimizin nazarı dikkatine
Evsaf ve teknik üstünlükleri dol ay ısiy le, az zamanda gördükleri büyük rağbet ve yakın alâkadan dolayı, her türlü dişçi âlet ve cihazlarımızla, tıbbi cihazlarımız bol miktarda temin edilmiştir. İhtiyaç sahiplerinin mağazamızı teşrifleri, menfaatleri icabıdır.


1 — Muhtelif volt ve amperde 199 adet akümülâtör pazarlıkla «atın alınacaktır.
2 — Pazarlık 22.5.1950 pazartesi günü saat 15 te Tophanede Genel Müdürlük Alım Satım Komisyonunda yapılacaktır.
3 — 17 adet akümülatörün tasarlanmış değeri 2-119 lira, geçici güvenmesi de 362 lira 85 kuruştur. 182 adet akümülatörün tasarlanmış değeri yoktur.
4 — İstekliler, tasarlanmış değeri mevcut olmıyan akümülatörler için teklif edecekleri mal bedelinin (yüzde on beşini ! güvenme parası olarak hesa pisim al arı pazarlıktan önce komisyondan alacakları bb* yazı ile güvenme paralarını idare veznesine yatırmaları ve şartnamede yazılı belge ve makbuzlariyle birlikte belirli tâflhte komisyonda bulunmaları lâzımdır.
5 — Şartnamesi parasız olarak her gün komisyondan alınabilir. (5984)
Galata, Tahir Han
Telefon: 40430 - 42673 Telgraf: Lamel İstanbul

“YENİ İSTANBUL” un renkli »e tenvirattı LAN KULELERİ
pek yakında Taksim Meydanında faaliyete geçecektir. §ehrinıiz için bir yenilik olan bu kulelere reklâm vermek istiyorsanız, müsait şartlarımızı öğrenmek için 44756-57 sayılara telefon ediniz. Bir memurumuz, sizi derhal ziyaret ederek, gereken izahatı verir.

Comments (0)