' Belediye Kar.kS/’de bîr I A V’ Q A M W'ZA’™X1)AM'
yeraltı geçidi yapılmasını jHBBİBUe, R İST S Beyoğlunda tekrar bir atölye açmıştır. Bayın
, 1. -ı 1. jy iSal r.. W Jtf WBl İH W E , müfterilerini 1/8/945 ten itibaren istiklâl cad.
tedklk ediyor ' sZn vS> feSSl w® V wsa? 417 No. üstü Meymenet Apartımanında kabul
Kk eder. (Posta sokağından girilir.)
J Ankara: Atatürk bulvarı 191
______■■■■-- ■ ~ ■ - '- ~ ■ ' ■■ - ■ . . gr- -[— ,,„ , ,, ı _____.. 2 ____ _
Sene 27 — No. 9617 — Fiatl her yerde 10 kuruştur. PERŞEMBE 26 Temmuz 1945 Sahibi: Necmeddin Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
Türkiye’nin büyük suçu
İngiliz seçimi
Bir hâdisenin sebebi ondan, önceki başka hâdiselerde aranır.
Sovyet Rusyanın Türklyeye karşı güttüğü bugünkü menfi politikanın sebebini araştırmak için gerilere göz atalım. îki komşu memleket arasındaki çok eski dostluk münasebetlerini bu derece değiştirecek ne gibi âmiller vardır?
Türkiye Cumhuriyeti, Çarlığı deviren Sovyet rejimine samimî el uzatan ilk devlettir. Eski zamanla i gileıini keserek ileriye bakan her iki komşu millet, Avrupa emperiyalist siyasetlerile boğuşmak zorunda kalmışlardı, . Atadaki rejim farkına rağmen, Tenin Rusyasile Kemalist Türkiye, aynı devreye raslayan ve geçen harbin doğurduğu kapitalist ve emperiyalist emellerle çarpışarak var ıklannj kurtaran ihtilâl devleti olmak vasfında birleşi-yorlardı.
Bu dostluk uzun sürdü ve nihayet Türkiye gibi Sovyet Rusya da Milletler Cemiyetine girerek dünya siyasetine karıştılar.
Türkiye iki lıarb ortasındaki devre içinde, siyasi kararlarını hep Sovyet Rusya dostluğunu göz önünde tutarak verdi, onun aleyhinde herhangi bir tertibe girmek şöyle dursun, onu kuşkulandıracak en ufak hareketten dahi çekindi. Bütün siyasî anlaşmalara. Sovyet Rusya lehinde ihtiraz kayıt'arl koyarak, dost geçinmek istediği komşusile her ne vesile ile olursa olsun karşı karşıya gelmek ihtimallerinin daima önünü aldı. 1932 de silâhlan azaltma konferansından ve Mi’letler Cemiyetinden başlayarak, Türkiyenin giriştiği ve imzaladığı bütün siyasî tertipleri azçok yakından görüp takibet-msk fırsatını bulmuş bir insan sıfat ve salhiyetiyle söyliyebili-rlm kİ bütün bu devrede ve işlerde Türkiyenin Sovyet Rusya İle birlik hareket etmek azmi Avrupa ve Balkan diplomatlarınca pek tabiî bir gelenek sayılmaya başlanmıştı.
Hiç tekzibe uğramak korkusu olmadan ileri sürebiliriz ki bu harbin başına kadar Türkiye tarafından, Sovyet Rusyayı kuşkulandırıp gücendirecek bir hareket çıkmamıştır.
Esasen. Sovyet Rusyanın da siyasetinde Türkiyeye karşı değişiklik bu harbin başından önce, sezilir bir şekilde, olmamıştır. Montreux Boğazlar konferansından başlayan hafif çekingenlik bu harbin başında dostluğun azalması. şüphenin çoğalması suretinde kendini açığa vurmuş, harb içinde ise dostluktan eser kalmamıştır. .
Bu devrede Türkiye, bu derin değişmeye sebep olabilecek ne yapmıştır?
Devlet'eı arasındaki münasebetler küçük hâdiselerin tesiri altında kalmaz. Bir devletin siyaseti, bazı günlük anlaşmazlıkların, yahut hoş görülmeyecek teferruatın kırgınlığı ile tersine dönmez. Büyük hâdiselerin sebebi de büyük olmak gerektir.
Bu yakın tarih dönemi içinde Sovyet Rusyanın Türkiyeden yüz çevirmesine sebep olabilecek tek hâdise, harbin başındaki Türk -İngiliz ittifakıdır. Olgular dikkatle gözden geçirilirse görülür ki Sovyet dostluğunun bize karşı soğuması, Türkiye - İngiltere ittifakının harb içinde gei’şmesile artar ve Rusyada, memleketimiz aleyhindeki propagandalar 1943 de M Churchill’in Adanava gel-mesile son haddini bulur.
Bu görüşte bir tezat olduğu Heri sürülebilir. İngilterenin müttefiki Sovyet Rusya, aynı devletle iş birliği kurduğundan dolayı Türkiyeye niçin kızsın? Harbin başında olağan sayılabilecek bu işkillenme, Rusya da Almanya ile harbe tutuştuktan sonra yersiz değil midir?
Sovyet Rusya saiysetinin, bu harbden önce, temelini başta İngiltere olmak üzere Kapitalist Avrupa korkusu teşkil eder. Sovyet Rusvavı idare edenler, Bolşevik ihtilâlini, ta baş'angıeta öldürmek isteyen devletlerin acı-
sını unutmamışlardır. îngllte-rede, bilhassa Muhafazakâr partide yaşayan Sovyet düşmanlığı, M. Churchill’in çok şiddetli nutukları Moskova'nın aklından çıkmamıştır, Çekoslovakyanın parçalanmasından sonra, İngiltere ile Fransanın Münich’te Hit-ler’in ayağına kadar giderek dörtlü bir Avrupa idaresi kurmak işinde anlaşmış gibi olmalarını Rusya, kendi aleyhinde bir tertip saymış ve İngiltere İle Fransanın Almanyayı Rusya üzerine yürümeye kışkırttıkları inanını uyandırmıştır. Bunun içindir ki Sovyet Rusya, bu harbin başında, Hltler’le anlaşmayı tercih etmiş, bu suretle Almanyaya. İngiltere ve Fransa üzerine saldırmak imkânını vererek Münich anlaşmasını suya düşürmek İstemişti. Türkiyenin Ingiltere ve Fransa ittifakını bir Rus ittifakiyle tamamlamak için Moskova’ya giden Saraçoğlu, Von Ribbentrop’-un debdebeli ziyareti karşısında günlerce bekleyerek el! boş dönmüştü. O devirde, İngiltere İle ittifak etmiş olması Türkiye için en büyük suç sayıldı ve Moskova’da söylenen nutuklarda Türkiyenin. • bu hareketinden dolayı pişman olacağı Hân edildi.
Almanya. Rusyava da saldırarak Sovyetler. Müttefiklerle birlikte harbe -girmek zorunda kaldıktan sonra bu durum değişti mi? Sovyet Rusya. Hitlerle birleşmenin en büyük tarihî yanlışlık olduğunu nek geç anladıktan sonra dahi Türkiyeye karşı güven ve dostluk geri gelmemiştir. Çünkü Türkiyenin. neticesinden oismanhk duyacağı slvas! hareket, Almanya alevhlnde bir politika gütmesi değil, sadrte İngiltere ile birleşmesi İdi.
Necmeddin Sadak (Arkası sahife 2. sütun 5 de)
Bu sabah reylerin sayılmasına başlandı
Londra 26 (R.) — İngiliz seçiminde verilen reylerin sayılmasına bu sabah başlanmıştır. Netice akşam üzeri belli olacaktır, öğleden sonra Londra radyosu her saat başında neticelere dair malûmat verecektir.
Muhafazakâr parti kaybederse, M. Churchlll’ln hemen istifasını vermesi muhtemeldir. Bu takdirde M. Attlee Potsdam’a dönmezden evvel kabineyi kuracaktır.
Günde 10 bin uçakla hücum
19 Japon şehri haraboldu
Londra 28 (R) —"Hava generali İckers yakında japonyaya günde 10 bin uçakla hücum edileceğini söyle-mtş ve demiştir kİ: «Uçaklar çok mükemmelleşiyor. şimdi bir üstün uçan kale 4 uçan kalenin işin) görmektedir. Yakında üstün uçan kaleler faaliyete geçecektir. İngiliz hava kuvveti de artıyor. Bu suretle istilâ, bölgesi tamamen tecrldedllccektlr.»
Londra 28 (R.) — Dün üçüncü gün olarak Japon İç deniz mıntakasına akm yapılmıştır. Sah günü Japonların 5 uçak gemisi. 3 zırhlısı, 5 kruvazörü hasara u&Tâtılmiş. birçok gemiler batırılmıştır. Deniz yollarının ablukası devam ediyor.
Paris 26 (R.) — Pasifik cephesinden gelen haberlere göre. Tokyoda dahil olmak üzere 19 Japon şehri yari yarıya harabe haline getirilmiştir. Kurre üssünün onda yedisi yerle bir edilmiştir. Japon donanması artık Kıır-re ve Kube Üslerini kııllanamıyacak-tır.
Yeni bir akın
Nevyork 26 (R.) — Amerikan hava kuvvetlerine mensup 150 süper uçan kale Tokyo’nun. 16 kllumelre cenu-buhda bulunan 3 petrol tasfiyehanesi ile bir petrol deposunu bombardıman etmişlerdir.
Almanya’nın idaresi
M. Welles şimdiden fırkalar kurulmasının aleyhinde bulunuyor
Sovyet makamları Almanları, ellerindeki altın ve gümüş para ve eşyayı ve ecnebi parasını testime davet etti
New - York 28 (R.) — Almanyada muhtelif işgal bölgelerindeki siyasi faaliyetleri ele alan Amerikan radyosunun yorumcusu, Sovyetlerln kendi bölgelerinde siyasi nümayişleri teşvik ettiklerini söylemiş ve bu mesele etrafında New - York Herald Tribüne gazetesinde çıkmış olan bLr yazıyı okumuştur. M.Summer Wellesln imzasını taşıyan bu yazıda şöyle denilmektedir:
«Almanyada Amerikan İşgal siyasetini aklıselim tâyin etmiştir. 1918 habrlnln sonunda, Almanların demokratlık potansiyeline İnandık ve bu yüzden muvaffakıyetsizllklere uğradık. Bu, yeniden tekerrür etmemelidir. Hem şu nokta belirtilmelidir kİ akıbetinin daha tâyin edilmemiş olduğunu bilen bir millet nasıl samimi hislerle dolu siyasi partiler kurabilir? Buna İnanılabilir mi?
Almanlar, kendi kendilerini İdare etmek hakkını henüz kazanmış değildirler. Bu hakkı biz onlara tanı-yamayız. Girişilen her hareketin hedefi yeni bir Alman taarruzunu önlemek olmalıdır.
Sovyet makamlarının bir tebliği
Londra 26 (R.) — Bugünden itibaren Almanya'da Rus işgal bölgesinde Almanların askeri üniforma . giymeleri yasak edilmiştir. Amerikalılar da askeri veya Nazi üniforması giyilmesini, askeri talimleri, askeri ve Nazi musikisini yasak etmişlerdir
Sovyet makamları Almanları, ellerinde bulunan altın ve gümüş parayı, altın ve gümüş eşyayı ve ecnebi paralarını, bankalardaki paralarını Sovyet subaylarına teslim etmeyi emretmiştir. Beş gün zarfında bu emri yerjne getlr-mlycnler şiddetli cezalara çarptırılacaklardır.
Almanların verecekleri tazminat
Paris 26 (R> — Paris radyosunun yorumcusu Paul Teto, Potsdam kon-
feransında görüşüldüğü söylenen tazminat meselesini ele almış ve Şöyle demiştir:
«Söylenildiğine göre, Potsdam'da M. Churchlli ve M- Truman Alman* yanın ödeyeceği tazminat meselesini halletmişler.
Daily Herald’ln verdiği bir habere göre, bu anlaşma mucibince Almanya 20 milyar dolar tazminat ödeyecekmiş. New - York Herald Tribüne tarafından verilen bir habere göre de, bu 20 milyar şöyle taksim edilmektedir:
Sovyet Rusyaya: 10 milyar; İngil-tereye: 4 milyar; Amerlkaya: 4 milyar; diğer memleketlere: 2 milyar, beri hareketler esnasında alınmış olan malzeme, kömür ve diğer maddeler bu hesaplara dahil bulunmamaktadır.
DİKKATLER:
Pazar kurmağı teşvik edersek hayatı biraz ucuzlatırız
Şu hakikat ortaya çıkıyor ve gazetelere yazılıyor: Zerzevatçılardaki ve manavlardaki sebze ve yemiş fiatleri pazar yerlerine göre % 60 pahalı.
Diğer taraftan, komisyonlar da kafa kafaya veriyorlar. »Nasıl dâhice bir usul bulmalı da hayatı ucuzlatmak?»
Dahicesine ne lüzum var ki, şu fanicesi bile fayda verir: Her imkân bulunan yere pazar kurulmasını teşvik etmek Halbuki, Kızılay Alevlerinden birinin bulunduğu — (demek fakir fukarası çok olan) — o kalabalık nüfuslu, geniş meydanh Kızıl-topralcla bile pazar kurulmaz misallerden bir misal.
Potsdam konferansında görüşmeler durdu
M. Churchill’in hareketinden sonra Başkan Truman Almanya içinde seyahate çıktı
Müttefik kuvvetler kar ar gakındaki muhabirimiz konferat sın mühim kararlarını gelecek hafta vereceğini bildiriyor Berlin 28 (Müttefik-kuvvetler karargâhındaki muhabirimizden telsiz-
lc) — Üçler konferansı çarşamba günü öğleden sonra yapılan toplantıyı müteakip M. Churchlll'ln intihabat neticelerinin İlânında hazır bulunmak için Londraya dönmesi yüzünden muvakkat bir (Asıltıya uğramıştır.
Müttefik müşahitler, çarşamba günkü toplantıda görüşülen çelin meselelere ve görüş farklarına rağmen pek dostane bir hava hüküm sürdüğünü belirtiyorlar.
M. Churchlll'ln cuma günü akşamı. Londradan Potsdam'a dönmesi beklenmektedir
M. Churchlli İntihabatta kazanamadığı takdirde — kİ bu pek muhtemel görülmüyor — müzakerelere devanı etmek İçin B. Attlee Potsdam'a dönecektir.
Konferansta görüşülen meseleler hakkında alınan haberler, gittikça azalmakta ve bir takım farazlyeler ve tahminler yürütülmektedir.
Tahminlere göre konferans, mühim kararlarını gelecek hafta verecektir,
Berlin 25 (Müttefik kuvvetler karargâhındaki muhabirimizden tclslz-lci — Potsdam'da. üçler. Avrupamn mvkadderatny tflyin edecek kararlar v(ım(tie meşgul İken Nazi kadınları. Berlin'in sokaklarını dolduran enkazı kaldırmağa uğraşıyorlar. Enkazı kaldırmağa çalışan kadınlar, harabeler arasında uzun sıralar teşkil ediyorlar. Sovyet polisinin, gayretlerine rağmen Berllnde kara bûrsanLn merkezini teşkil eden eski saray önünde kalabalık toplanmaktadır. Kara borsanın fiatleri aklı durduracak şekilde yüksektir. Bu hususta size bir fikir vermek İçin bir sigaranın bir Türk lirasına satıldığını söylemek kâfidir. Alman parası tama-mlyle kıymetten düşmüştür
Sovyet İşgali altındaki kısımda Alınan komünist partisi her mahallede büyük merkezler açmakta ve Alman sivil hayatını kontrol etmektedir. Rus İşgal mıntakasını uzun uzun dolaştım ve buradaki kuvvetlerin, sigara ticareti müstesna. Amerikan askerlerine soğuk muamele ettiklerini gördüm. Berlin’in ne derece harap olduğunu size anlatmak için aradığım yirmi tanıdığımdan ancak ikisinin hayatta kaldığını öğrendiği na söyleyebilirim.
İngiliz politikası değişmiyecek
Nevyork 26 (R.) — İngiliz seçiminin neticesi ne olursa olsun. Potsdam görüşmelerinde ve İngiliz dış politikasında değişiklik olmıyacaktır. çünkü muhafazakârlarla İşçi partisi arasında dış politikada bir ayrılık yoktur.
Nevyork 2Ö (R.) — Potsdam'daki görüşmeler, dün sabahki toplantıdan sonra durmuştur. Londraya gitmiş olan İngiliz heyetinin en geç cuma günü Potsdam’a dönmesi ve yeniden görüşmelere başlanması muhtemeldir.
Aradaki fAsıla esnasında M. Trıi-man Almanya içinde bir gezinti yapacaktır. Başkan bugün, Ol, Elsenho-wer'ln karargâhının bulunduğu Frankfurt şehrine gidecek ve öğle yemeğini generalle birlikte yiyecektir. Başkan, Amerikan askerlerini teftiş ederek nişanlar verecektir. Kendisine Dış Bakanı M. Bymes de refakat edecektir.
Mareşal Stalln’ln Potsdam'dan ayrılıp ayrılmıyacağı belli değildir.
Dün sabah yapılan dokuzuncu toplantı hakkında hiçbir tebliğ neşredilmemiş ve malûmat verilmemiştir.
Londra’ya dönenler
Londra 26 (P..) — M. Churchlli,
Attlee ve Eden dün Londraya varmışlardır. Başbakan akşam üzeri ktral tarafından kabul edilmiştir. M. Chur-chJll 11e birlikte Donanma başkomutanı amin.. Cunningham, genelkurmay başkanı Gl. Ailen Brook ve mareşal Alcxander de gelmiştir.
Londra 26 (R.) — İngiliz Başbakanı ile Dış Bakanının Londrada bulundukları sırada İngiliz heyetine Dış İşleri Bakanlığı daimi müsteşarı M Ca-doğûn reislik edecek ve Amerikan. Sovyet Dış Bakanlarının toplantılarında bulunacaktır.
M. Churchlli, Truman ve Sfalln Potsdam'da. bir aradı
M. Truman bir nutuk söyliyecek

Konferansın neticelerini Berlin’ den Amerikan halkına bildirecek
New-York 26 (R> — Ber-
İm den bildiriliyor:
Potsdam'da cereyan eden, müzakereler sona erer errneı Başkan Truman, Berlin kon-efransının neticelerini Amerikan halkına bildirecektir.. Resmen haber verildiğine göre Cumhur Başkanı Berlin'den konuşacak ve demeci radyo ile yayınlancakatır
Başkan Truman, ilk önce Birleşik Amcrikaya döndüğü zaman kongreye bir .rapor vermeği tasarlamıştı. Fakat Ayan Meclisinin yakında tatil devresine girmesi muhtemel olduğundan fikrini değiştirmiş ve Amerikan milletine Berlin’den hitabetmeğe karar, vermiştir.
Tophane’de cadde özerinde kanlı bir vaka
Bir çoban, kendisine borçlu olan arkadaşını bıçaklıyarak öldürdü
Dün gece yarısına doğru Tophane-1 da cadde üzerinde bir cinayet İşlenmiş ve bir çoban, arkadaşı olan diğer bir çobanı bıçakla öldürmüştür.! Bu kanlı hâdisenin cereyan şekil şöy-ledlr:
Tophanede oturan ve mezbahada çobanlık eden Şuaylp Lle Beşik t aş ta oturan, gene mezbaha çobanlann-Cemal arasında İki sene evvelinden kalmış bir alacak meselesi vardır.
şuaylp, vakit vakit bu alacağını İstemekte, Cemal de dalma sıkıntıda olduğundan bahsederek borcunu ödeyememektedir. Buna rağmen iki çoban arkadaşlıklarını muhafaza etmekte, bu şekilde ikisi arasındaki mesele de küllenmiş bir ateş halinde kalmaktadır.
Birisi Tophanede, diğeri de Beşlk-taşta oturmaları itibariyle aynı yol üzerinde bulunan bu İki çoban dün gece eski dertlerini unutarak şöyle başbaşa bir içki âlemi tertlbetmeyl düşünmüşler Ve Tophanede bir lokantaya girerek karşılıklı içmeğe başlamışlardır.
İçkinin buharı dimağları sarınca
I eski düşünceler ve nihayet bir aralık Şuaylp. mahut alacak meselesini tekrar tazelemiştir. Cemal ümldelmedl-
I ğl bir anda bu İşin yeniden mevzuu bahse dilmesine birdenbire kızmış va uzun boylu lâkırdı etmeden Şuaylba küfürler savurmujtur. cemal, bunu takiben başka bir şey söylemeden lokantayı terketmlş ve Beşiktaş tramvayını beklemek üzere tramvay durağına gelmiştir.
şuaylp, uğradığı bu hakaret karşısında bir an ne yapacağını şaşırmış. sonra sokağa fırlayarak Cemalin olduğu yere gelmiştir.
çoban şuaylp, burada büyük bir bıçak çıkarmij ve Cemalin üzerlnt atılarak bıçağını gelişi güzel saplamış tır.
ilk darbeler. Cemalin karnını parçalamış, hâdiseden haberdar olan zabıta memurları derhal yetlşer#|l kaatlll yakalamışlardır. Cemali da derhal Beyoğlu hastanesine götürü mek istemişlerse de yaralı blTkaç dakika içinde ölmüştür.
Hâdise tahkikatına savcılık el koymuş, kaatil hakkında Icabeden hazırlık tahkikatı evrakı tutulmuştur.
sanıl e 2
AKŞAM
26 Temmuz 1945
SÖZİİN GELİŞİ
İlham ve zekâ
Dalda öten bir kuşla şair arasında fark görmeyen İlham tara fidan zekânın şürl öldürüp kuruttuğuna inanırlar. Onlara göre şair, tıpkı bir kuş gibi İlhamına uyup ötmelidir. Yalnız zekâ taraflılan ise şiirin bir fthpnı işi olmadığına İnanırlar. Şairin başlıca aleti dildir. Onu zekâ He işlemek şiiri vücuda getirmeğe her zaman yeter.
Bu iki iddianın da şiirin doğuşunda yeri olduğu muhakkaktır. Bana öyle geliyor ki divan şiiri daha fazla zekâ şiiri idi, w şairinin söylediği şiir İse kontrolsuz bir ilham şiirine daha çok benziyor Yeni dediğimiz şiire gelince o, zekâya ilham kadar, belki de ilhamdan fazla yer veren bir sanat anlayışının şairidir.
Doğduğu gibi söylenen şiirin dört başı mamûr bir mükemmeliyete ulaşması olsa olsa bir tesadüf eseridir, İlhamı İtinalı bir yapı içinde berraklaştırmak zekânın, bütün pürüzleri temizleyen, çeri çöpii ayıran, bulanığı süzen, ilhamı olgunlaştıran çalışmast-le kabil olur
Hafta içinde öldüğünü haber aldığımız, Fransızların büyük şair ve fikir adamı Paul Valery şüphesiz şiire daima bu yoldan ulaşan bir sanatkârdı. Hiç bir cereyanın sanatını baltalıyama-ması, 74 yaşında genç ve ileri sanatın en ünlü mümessili olarak dünyaya gözlerini yumması da bundan ileri geliyor.
Fakat zekânın ilhamı kontrolda başarı derecesi, o zekânın zevki de incelten derin bir kültürle olgunlaşması derecesine bağlıdır.
Bizim büyük Yahya Kemalimizin de bütün şür cereyanlarının üstünde olması, her zevkin hayırsızlığını toplaması bununla izah edilebilir. Yahya Kemalde ilham zekânın vo zevkin en titiz kontrolünü tâbidir, tlhamt, zekânın bütün imkânları İçinde yuğruhıp hazırlanarak, süzülüp temizlenerek berraklaşır, ilhamını böyle bir lâboratuvardan geçirmeksizin kuş sesi halinde pl-yasaya süren sadece ilhamlı şairin zamanımızda gerçek şair değeri taşıması artık imkânsızdır sanıyorum.
Şevket Rado
ı
Petain’in muhakemesi Balkanlarda yeni hâ di
Dün Daladier’den sonra eski Cumhur Başkanı dinlendi
M. Lebrun, Petain’i itham ederek: “Bir Fransız mareşalinin bu derece alçalmış olmasını görmekten müteessirim,, diyor
selerden korkuluyor
1 imes durumun karışıklığından bahsediyor, Daily Telegrahp: "Balkan meseleleri yeni bir harbe sebebolabilir,, diyor
Şiddetli sıcaklar
Hayatı ucuzlatmak
izrnirde hararet
39 derece
tzmlr 25 (AA.J— Sert bir sıcak dalgası üç gündür İzm iri kasıp kavurmaktadır. Dün gölgede termometre 39 santigradı geçmiştir Civardaki fundalıklarda çıkan ateşin yaydığı sıcaklık da bunaltıcı bir hava yaratıyordu. Esen rüzgar da İ2mirln en sıcak rüzgârı olan poyraz olduğu İçin hararet tahammül edilmez dereceyi bulmuştur Bugün de poyraz esmektedir.
Bükreş’te sıcaklar
Bükreş 25 (AA.) — Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor; Bıik-reşte müthiş sıcaklar hüküm sürmekte t. Pazar ve pazartesi günleri gölgede 38, güneşte yerde 62 ve damlarda 71 derece hararet kaydedilmiştir.
Van’a giden tetkik heyeti
Ankara 26 (Telefonla) — Van deprem bölgesinde jeolojik İncelemelerde bulunmak üzere Vana bir heyet gitmiştir. İstanbul üniversitesi jeoloji profesörü Hâmit Nafiz Pamlr, coğrafya profesörü İbrahim Hakkı Aksoy dün İstanbuldau şelirimize gelmişler ve Bayındırlık Bakanlığı temsilcisi, Dil ve Tarih, Coğrafya fakültesinden bir doçentle birlikte saat 11,30 da uçakla Vana hareket etmişlerdir. Heyet bugün ve yarın Vanda incelemeler yaptıktan sonra tekrar uçakla dönerek İncelemelerine alt raporlarını Bayındırlık Bakanlığına vereceklerdir.
Ticaret odaları temsilcilerinin raporu
«Fiatlerin esas- ve hep birden düşmesini sağlıyacak tedbirlere nereden ve nasıl başlanması uygun olur?»
Ticaret Bakanı B. Ralf Karadenizin bu sorusunu cevaplandırmak Üzere, bir rapor hazırlamakta olan Ankara, İstanbul ve tzmlr Ticaret odaları temsilcileri, raporu Ticaret Bakanlığına vermek üzeredirler. Bu raporda, fiatlerin hemen düşürülemlyeceğl, ancak esaslı tedbirler alındığı takdirde kısa bir zamanda düşmeğe başlı*-yacağı belirtilmiştir. Temsilcilerin raporda kaydettikleri başlıca tedbirler arasında şunlar vardır: Emisyon meselesinin (kâğıt para miktarının bugünkü haddinde tesblt!) halli, devlet masraflarının derhal ve sıkı surette kısılması, resmî ve hususi İnşaatın üç yıl müddetle durdurulması, Maliye Bakanlığınca hasırlanmakta olan yeni kazanç vergisi kanununun, Odaların verdiği fikir ve mütalâaların göz önünde tutularak tatbik mevkiine konulması, devlet fabrikaları mamul-lerlle Tekel maddeleri fiatlerlnln indirilmesi, ithalâtın çoğaltılması, elbise ve sairede yeni yapmaktan ziyade eskilerin tâmlr edilerek kullanılması, sanayi ve bilhassa küçük sanayii hır-palıyan ve gelişme İmkânı vermlyen muamele vergisinin lâğvı.
Raporun bugünkü posta İle Ticaret Bakanlığına gönderilmesi çok muhtemeldir.
Toprak kanunu
Bir heyet kanunu köylüye anlatacak
Ankara 25 (A.A.) — Bize verilen malûmata göre, yüksek tarım enstitüleri, her yıl olduğu gibi bu yıl da fakülte profesör ve doçentlerini, toplu tetkiklerde bulunmak, tarla, lâ-boratuvar ve kliniklerdeki araştırma ve denemelerini köylere kadar yaymak üzere yurdun her köşe bucağına yoliayagelmektedlr.
Bu yılın yaz gezilerinin yeni bir özelliği de «çiftçinin topraklandırıl-masına, ormanların devletleştirilmesine» alt kanunları halkımızın pürüzsüz anliyabllmesl İçin aydınlatıcı konferanslar tertlbedilmiş olmasıdır.
yüksek Ziraat Enstitüsü profesör ve doçentlerinden ayrılan gruplardan birincisi bugün Seyhan ve İçel illerine hareket etmiş, İkincisi önümüzdeki cuma günü Malatya İline, üç üncüsü de 3 ağustosta Muğla ve Antalya İllerine gitmek üzere Ankara-dan ayrılmış bulunacaklardır.
Ticaret Bakanlığının yeni bir kararı
Ankara 25 — Ticaret Bakanlığının yeni bir kararına göre, memleketimizle ticaret ve tediye anlaşması olmıyan memleketlerden getirtilecek bilûmnm mallara bundan sonra serbes döviz verilmlyecektlr.
Aramızda anlaşma olan memleketler Amerika, İngiltere, Sovyetler Birliği, İsviçre, Bulgaristan ve Yunanls-tandan İbarettir.
tsveçe açık olan dolar serbes dövizi dı kaldırılmış olduğundan, bu kararın İsveçle yapılan ticari münasebette büyük tesirler yapacağı anlaşılmaktadır.
Tekel işleri
Fiatleri indirme için plân hazırlandı
Birkaç giindenberl şehrimizde bulunan Tekel Bakanı B. Suat Hayrl Ürgüplü, dün akşamki ekspresle Anka-raya dönmüştür. Bakan, kendislle konuşan gazetecilere. Bakanlığa bağlı müesseselerin İyi işler vaziyette bulunduğunu söylemiştir. Bakan, gümrüklerin şikâyete sebebolmıyacak hale getirileceğini, muayene memurlarının lisan bilenler arasından seçildiğini de söyledikten sonra, Tekere alt işler hakkında izahat vermiştir. Bu İzahata göre, bira imalâtı 20 milyon litreye çıkarıldığı halde İhtiyacı kar-şahyamamaktadır. Darlığı önlemek için yeni tesisler zarurîdir.
Fiatleri indirme hakkında bir plân hazırlandığını ve bu plânın bir ay İçinde tetkikten çıkacağını söyllyen Bakan B. Suat Hayrl Ürgüplü:
« Bizim flat indirmemiz, devletin umumi geliri ile çok alâkalı olduğundan, gelir zararını bertaraf etmeden bu politikayı zorlıyamayız.» demiştir.
Limon tuzu ihtikârı yapanlar
İnglltereden kilosu 450 kuruşa getirilen limon tuzunun kilosunu 20 liraya kadar yükselten 7 kişilik şebekenin druşmasına dün 2 numaralı Milli korunma mahkemesinde başlanmıştır. Mevkuf bulunan Emin, Albert, Rober ve Mesudun ve gayrı mevkuf diğer sanıkların sorusu yapılmıştır. Sanıklar hâdiseyi lehlerine tevil etmişlerdir, Duruşma geç vakte kadar devanı etmiş, tahkikatın genişletilmesine, bazı şahitlerin dinlenmesine ve ruruşmaya gelmlyen İsmallln celbine karar verilerde muhakeme başka güne bırakılmıştır. .
Paris 25 (AA.) — Potalnln muhakemesinin üçüncü günü Oturum açl-lıı açılmaz Daladler, dün bıraktığı yerden söze şöyle başladı:
— Millî meclis 18 temmuz günü Alman süngülerinin baskısı altında Vichy'de toplanmıştır. Bundan sonra Petaln meclisin kendisine verdiği ye-kğletl hiçe saydı. Caguules hainlerinden mürekkep bir çeteye dayanan bir Fransız devleti, cumhuriyetin yerine İkame edildi, Fakat cumhuriyeti- yıktıktan sonra, onun şerefini ve İtibarını da kırmak lâzım ge-gell yordu.
Daladler harb malzemesi hakkındakl İfadesi arasında 25 temmuz 1940 ta kuzey Afrlkadakl hariç olmak üzere yalnız serbes bölgede Fransamn 4238 uçağı olduğunu söylemiştir.
Jüri heyetinden saylav Maburut, Dleppe çıkmasından sonra Petaln tarafından Hltlere telgraflar hakkında Daladlere sual sormuştur.
Avukatı, bu mahut telgrafın suretinin dosyada olduğunu, sırası gelince cevap verileceğini söylemişse de jüri üyesi bizzat Petaln'ln cevap vermesini İstemiş, fakat Petaln cevap vermek İstememiştir. Telgrafı, mahkeme başkanı Mongibeau okumuştur. Bunda Hltlere: «Fransayı kendi kendisinin müdafaasına iştirak, ettirmek» teklifi yapılıyor, bu tekelif AvrupaTılar arası işbirliğine takılmak arzusunun bir delil! olarak Heri sürülüyordu.
Müdafaa şahitleri başkandan, mareşal petaln’ln bu hususta yüksek mahkemenin tahkikat komisyonuna verdiği cevabının okunmasını istemiştir.
Bakan bunu reddetmiş, «Petaln mahkemede İzahat vermelidir, tahkikat komisyonunun salâhiyetini tanıdıktan sonra yüksek mahkemenin salâhiyetin! neden tanımıyor?» demiştir,
Jüri (iyelerindin Pşrney söze karışmış ve şöyle demlşflr:
«— Mareşalin şerefi bahis ı^evzuu-dur.» A- J
Buna cevaben müdafa avukatı; u«* v-j uc₺1>w. «««««« •*-«Mareşal Petaln prensip ltlbarlk- ko- jjhaktan bahseden hiç bir kayıt ol-nuşmâmağa karar vermişti. Mahke- ..................... “ ' "
menin ialâhlyetslzllğini iddia etnüş-tir. Bu salonda bir tek söz söyleml-yeeektliD demiştir.
Münakaşalar hararetlenmeğe başlamıştı.
Petalıı sualleri İşitiyordu. Cevap verebilirdi. Oturduğu koltuktan yarı yarıya kalktı. Başavukat baro başkanı Payen ayağa kalktı ve mareşalin omuzuna elini koydu, kulağına eğildi ve basın sıralarından hemen hemen işitilmlyen bir sesle oha bir şeyler fısıldadı, ancak "hiç bir şey söylemeyiniz, cevap vermeyiniz» dediği lşltllebUd).
Jüri heyetinden başka bir üye ayağa kalktı ve «mantığın sesile adaletin ağzından söylüyorum, mademki salondadır, konuşması gayet tabiî olur» dedi.
O zaman, Petaln İlk defa olarak konuştu. Avukatının omuzlarından tutmasına rağmen boğuk ve *■* titrek bir sesle şöyle dedi:
«— Nasıl cevap verebilirim? laklarım çok ağır işitir Neden bahsedildiğini bile bilmiyorum, şimdiye kadar hiç bir şey İşitmedim. Söylenilenleri işltseydim dahi, cevap vermi-
bira?
Ku-
Ankara’da 3 hırsız çocuk yakalandı
Ankara (Telefonla) — Şehrimizde bir müddettenberl hırsızlık yapan üç çocuk suç üstü yakalanarak Adll-yeye teslim edilmişlerdir.
Yaşları 14 le 15 arasında olan Zl-yaeddln Altınısık, Bekir Tüfek, Ahmet İlhan adlarında olan bu 3 çocuk, aralarında anlaşarak, gündüz kapıları açık olan evlere girmek, ele geçirdikleri ayakkabı, palto, ceket ve emsalini çalmak suretUe hırsızlığa başlamışlardır. Bunlar kapı ve pencerelerin açık bulunduğu mevsimden faydalanarak on beş ev soymuşlardır.
Suçlular salı giinü çaldıkları eşyayı eski elbise pazarında satarlarken suç üstü yakalanmışlar ve Adllyece tevkif olunmuşlardır.
★ Dün geç vakit, Kmalıada’da Manastır arkası denilen yerde sahilde bir erkek cesedi görülmüş, mahallî zabıtasına malûmat verilmiştir. Elbisesinden soyulmuş bir halde bulunan cesedin az İlerisinde de bir takım elbise bulunmuştur.
Zabıta memurları ve adliye doktoru ceset üzerinde tetkikler yapmışlar ve elbiselerin arasında bulunan hüviyet cüzdanından, bu adamın Tarla-b aşın da Paşabakkal sokağında oturn Androniko olduğu tesblt edilmiştir.
Andronlko'nun banyo yapmak üzere denize girdiği, çıktıktan sonra bir krİ7..netlce3İ öldüğü tahmin edilmektedir.
yecektim, cevap vermJyecegim. Buna karar verdim ve bunu yapacağım.»
Petaln bundan sonra tekrar koltuğuna oturmuş ve eldivenlerde asabi asabi oynamağa başlamıştır.
Daladler sorulan bir suale cevap vererek bsJncl kolun zararlı faaliyetinden bahsetmiş ve şunları söylemiştir:
— Mağlûbiyetin hakiki sebebi sadece modem malzemenin kullanılışındaki hatada değil, tümenlerimizin en canlı ve en iyi silâhlanmış kısmının Bclçlkaya sürülmesine sebep olap zihniyette aramak lâzımdır.
ikinci müdafaa avukatı İsornl, 1039 senesi eylülünde komünistler aleyhinde çıkarılmış olup daha soma Petaln tarafından tatbik edilen kararname hakkında bir sual sormuştur. Daladlcr şu cevabı vermiştir:
«— Sorumu Alman - Rus paktının imzasından sonra aldım. Komünist partisini feshettim. Komünist partisi İdarecileri derhal barış talebinde bulundukları için onlar hakkında takibatta bulunmayı vazife telâkki ettim ve bu takibata giriştim.»
Daladlernln İfadesi sona ermiş ve oturum kapanmıştır.
Eski Cumhur Balkanının ifadesi
-ikinci oturumda eski cumhur başkanı Albert Lebrun şahitlik etmiştir. 1813 te devlet başkanlarr için tesblt edilen usul ile başsavcı şahitler odasına giderek Lebrunu mahkeme salonuna getirmiştir.
Lebrun, Bakanlar Kurulunda genel düşüncenin mütareke lehinde olduğundan bahsetmiş, milli asamblenin Petain’e tam salâhiyet verdiğini söyledikten sonra sözlerine şöyle devam etmiştir:
«—11 temmuzda Petain çalışma odama girdi ve yeni bir rejim başlıyor, dedi. Fetain'ln hâtası, Alman -yanın âlicenaplığına İnanmasında idi ki bu mânasudı. Petaln. kendi mareşallik üniformasının Fransayı Almaplardan konıyacağını sanıyordu kl, bu da garip, bir hülyadan başka bir şey değildi. Mütarekede II-
madiği halde, Almanların Alsnce- ve Lorralne’dekl hareket tarzlarım görmek kâfi idi. Vlchy rejimi şerefsizlik ve haysiyetsizlik içinde boğulmuş gtmlştlr.
Hiç bir şeye karşı, ne Fransızların nefyedilmeslne, ne de katledilmesine karşı protestoda bulunmamıştır. Bir Fransız mareşalinin bu derece alçalmış olmasını görmekten müteessirim. Onun aklını ne gibi menhus İhtiraslar karartmıştı. Vicdanımda buna cevap bulamıyorum.»
Lebrun, 1940 haziranında Churchlll Tours'a geldiği zaman herkesin mütarekenin bahis mevzuu olduğunu bildiğinden bahsetmesi üzerine müdafaa avukatı:
— Demek oluyor kİ mütareke, Fransamn şerefine muhalif bir hareket teşkil etmiyordu?
Demiş ve Lebrun sözlerinin yanlış anlaşıldığını söyllyeTek bunu şidet-le protesto etmiştir. Oturuma 17,30 da son verilmiştir.
Lebrun, Fransamn mütareke şartlarını nasıl kabul ettiğini anlatırken ağlamış ve bir müddet sözüne devam edememiştir.
Dünkü yangınlar
Dün saat 16 ya doğru, Burgaz adası sırtlarında biriken çöpler tutuşmuş ve 125 metre murabbaı kadar bir saha yandığı halde itfaiye tarafından söndürülmüştür.
Dün gece saat 23 e doğru Çakmakçılarda Büyük Valide Hanı avlusunda Kamer Azaryan İsminde birine alt ve İçinde boş çuvallar bulunan kulübede yangın çıkmış, kâmllen yanmıştır.
Üsküdarda Dürbâll mahallesinde bayan Zellhaya alt evde pencere önüne konulan gaz lâmbasının perdeleri tutuşturması neticesinde bir yangın başlangıcı olmuş, vaktinde yetişen İtfaiye gurupu tarafından söndürülmüştür.
Gece sabaha karşı da Hasköy caddesinde Yorginin dökümhanesinde yangın çıkmış ve ahşap olan kaplamalar tamamlle yandıktan sonra söndürülmüştür.
Yunanistanda protesto mitingleri
Atina 25 (A.A.) — Atina Telgraf ajansı bildiriyor. Dün Makedonyanın hudut şehri olan Komotin! ve Dlme-toka'da binlerce kişi, Sofya ve Bel-grad radyolarının iftiralarla dolu yayınlarına karşı protesto mahiyetinde mitingler yapmışlardır.
Bu mitinglerde, Vulgarls hükümetine memleketin kuzey ucundaki eyaletler halkının güvenlr.1 belirten ve haklı milli taleplerin sağlanması.u is-tlyen telgraflar çekilmesi kararlaştırılmıştır.
Londra 25 (R.) — Daily Tclegraph gazetesi Potada m konferansından bahsederken şöyle demektedir:
Almanya meselesi mühim bir meseledir. Fakat ondan da daha mühim meseleler var. Devamlı kavgalara sebebiyet veren Balkan meseleleri yeni bir harbe sebebiyet verecek kuvveti haiz bulunuyor. Fakat Potsdanı bütün bu meseleleri halledemez. Bir çoklarını başka bir konferans halledecektir.
Londra 25 (AA.) — Times gazetesi siyasi muhabirinin bildirdiğine göre, güneydoğu Avrupada hiç de memnuniyet verici olmayan vaziyet, her halde 3 büyük. şef arasında Pots-dam'da müzakere edilecektir.
Muhabirin belirttiğine göre, alınacak tedbirlerin Ukl ve en miihlmml Yunanistan'da ve Yugoslavya'nın batısındaki geniş bir bölgede hiiküm süren açlığı hafifletmektir.
Yugoslavya ve diğer Balkan topraklarında demiryolu köprülerinden çoğu tamir edilmemiştir. Bu sebeple bazı mıntakalarda mvecut buğdayların nakil İçin çok miktarda kamyona İhtiyaç vardır. Bu durum ortaya büyük bir tehire çıkarmaktadır. Bu da Balkanlarda kötü bir kargaşalık çıkmasıdır.
İngiltere, Yunan kıtalarının kuzey hududunda ate3 açtıkları hakkında-kl Yugoslav İddialarının hiç bir esasa dayanmadığını bildirmiş bulunuyor. Diğer taraftan. Yunan Dışişleri Bakanı Sofyanopulos’un istifası. Yunanistan’da bir hükümet değişikliği veya seçimlerin mümkün olduğu kadar çabuk yapılması hakkın dakl İstekleri arttırabilir.
Hiç şüphesiz, kendisini istifaya sevkeden sebepler, solcu partiler için bir koz teşkil edecektir. Her halde, İngiliz ve Amerikan hükümetleri bazı Balkan memleketlerindeki rejimler hakkındakl tahkikatı derinleştirmek zorunda kalacaklardır.
Bir Rumen gazetesinin mütalâası
Bükreş 25 (A.A.) — Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor: Romanla Llbera gazetesi, «Potsdam konferansı ve Romanya» başlığı 11e yayınladığı başyazısında şöyle demektedir:
Potsdam'da toplanan büyük milletler şeflerini yakından İlgilendiren umumi mahiyette birçok meseleler olduğuna Füphe yoktur Müzakr-re gündeminde mevcut işler arasında, meselâ, Mitler diktatörlüğü ile kıyas edilebilecek bir tedhiş rejimi altın- LL da İnleyen Yunanistan, zamanımızın Q
.............. Ol
Hss «3u tncmle-lütteflklertn C kararlarla O
$2 (D > (D
siyasi tarihini oldukça alâkalandıracak bir manzara gösteren Ispanya, hayli karışık bir durum arzeden Almanya ve Türklyt _________ __ L
vlçre meseleleri vardır. Bu memleketlerin hepsi, büyük mi bundan önce aldıkları kısmen ve tamamen zıd hususi şartlar arzrtmektcdirler. Çekoslovakya gibi diğer bazı memleketlerin konferans hakkındakl alâkaları da bütün bütün bankadır. Bu memleketler, milletlerinin arzu ve müttefikler tarafından Kırım'da verilen kararlar mucibince ihtilâfa sebep olabilecek hiç bir mahiyet görternıemcktrdfr.
Bıf cihet, Potsdam konferansının Fransız ve Türk basınında sütunlar- jj* la yer İşgal etmelinin sebebi izah js edilmekledir (0
Yunan Başbakanının 2
demeci O
Londra 25 (AA.) — NewsChronlcle gazetesinin Atina muhabirinin bildirdiğine göre. Yunan başbakanı Vulgarls, yaptığı demeçte, İktidarı arzu etmediğini ve ona sıkı sıkıya sarılmayacağım beyan etmiştir.
Bu demeç, bugünkü hükümetin yerine bütün partilerin Iştiraklle yeni bir milli birlik hükümetinin geçmesi şeklinde gittikçe artan talepler karşısında yapılmıştır.
Türkiyenin büyük suçu
(Baş tarafı 1 inci salıifede)
Sovyet Rusyanm bize karşı bu tavn şimdi de devam ediyor, çünkü ne harbde, ne de harbden sonra, aralarındaki zoraki müşterek düşmana karşı ittifaka rağmen, Sovyet Rusyanın İngiltereye karşı şüpheleri eksilmiş değildir. îngltereyi hâlâ idare edenler Bolşsvik düşmanı politikacılardır ve Rusyaya göre Ingiltere, Almanyanın yenilmesi İçin kuvvetli bir tesadüf oratğı bulmuştur. Sovyet Rusya, Almanyayı kendi üzerine saldırmak için Münich’e giden Kapitalist, devletlere Almanyayı saldırmak fırsatını blumuştu. O zaman beklediği ne îdise bugün de istediği odur. Sovyet Rusya, Almanyanın ihaneti yüzünden tamamlayama-dığı emniyetini bugün zaferi pahasına başarmağa çalışıyor, Avrupada yapmak istediği emniyet duvarı, kendi işgali altındaki, ezilmiş Almanyaya karşı değil, gene îngiltereye karşıdır. Çünkü Ingiliz siyasetinin değiştiğine ve değişeceğine inanmıyor, İngiltere, Almanyaya karşı harb açtığı zaman Sovyet Rusya AlmanyalI m yanında idi,
Sovyet Rusyanm bugünkü siyasetini hep bu köşeden görmek doğru olur sanırız: Emniyet meselesi. Üçlerin konuştukları meseleler çoktur, hepsi de pürüzlüdür, Fakat, gerçekte, bunların çözülmesi çok kolay olurdu, eğer Rusya - Ingiltere güvensizliği dâvası halledilse
Türkiye - Rusya münasebetlerinin de anahtarı budur. Türki-yeden kendisine . hiç bir zarar gelmiyeceğinl. Türkiyenin Rusya aleyhinde hiç bir harekete vasıta olmıyacağıru, yirmi yıllık tecrübelere dayanarak bilmemek mümkün değildir. Fakat bugünkü essiz zaferine dayanarak, Av-rupadaki emniyeti dâvasını kökünden halletmek İsteyen Sovvet | Rusya, eski dostluk siyaseti w' lerini bırakmış, kurmak isteri/ çember içindeki memleketle? kendisi hâkim olmak istiyor. Polonya. Çekoslovakya, Rorrınya ve Bul gari s t anda, Almanv' ve Avusturyada yaptığı ve her yerde yapmak İstediği budur Bunun içindir kl Rusyaya güven vermek, dostluk kurmak bizim elimizde değildir. Bu uğurda, hür ve müs-
takil bir devlet sıfatiyle ne yapsak yetmiyecektir. Avrupada beliren bu yeni Sovyet siyasetine yaranmanın sırrını bulanlar — eğer varsa — her halde bir millet hürriyet ve istiklâlini hiçe sayanlar olacaklardır. Çünkü bu memleketi idare edenler, harb-den önce yirmi yıl bütün dünyaya karşı, harb içinde hem Ingiltere - Fransaya ve hem Alman-yaya karşı Fusyâ dostluğâı emellerinin âzamisini isnat etmişlerdir. Fakat Sovyet Rusya, bilfiil kendi eli altında olmayanları karşı safta görecek kadar hâlâ korku ve evham içindedir.
Kendi düşmanlarını — ilk umduğu gibi — Almanya yıkama-mıstır Almanyayı o yıkarak simdi Kapitalist âlemle karşı karşıya gelmiştir. Devam eden mücadele budur. Türkivenir. Boğazlar meselesi değildir. Bunlar zevahirdir. Bunun içindir ki bizce bütün mesele, yani Sovyet Rusvanm Avrupa memleketleri ve Tiîridve He münasebetleri Rusya - Tngil-tere arasındaki eski emniyetsizlik dâvasının halline bağlıdır. Ancak o zaman İngiltere He sıkı ittifakımız Rusya bakımından en ağır suç olmaktan çıkar,
Necmeddin Sadak
25/7/1045 Halleri
Londra Özerine 1 sterlin Nevyork üzerine 100 dolar Cenevre lûû tsvlçre Fr Madrid üzerine 100 pezeta Stokholm üzerine 100 kuron
ESHAM VE TAHVİLÂT
ÇJ 5 faizli İkramiyeler:
1933 Ergani
1D38 ikramiyen
Milli Müdafaa
Demiryolu lkramlyell % 7 faizli Tahviller: Sivas - Erzurum ı Sivas - Erzurum 2-7 1941 Demiryolu 1 ■941 Demiryolu II 1041 Demiryolu Lü Milli Müdafaa i Milli Müdafaa II Milli Müdafaa m
Borsa dışında ALTIN FİATLERİ
Gulden
Reşadiye
İngiliz
Külçe (Bir gramı)
5.22
130.56 30 3255
1289
31.1325
24.60
22—
22—
98. -
İSÇİ
26 Temmuz 1945
AKŞAM
San ite 3
AKŞAMDAN AKŞAMA
Çehre ifadeleri
On yedi yaşında bir genç kız.,. On sekiz yaşında bir delikanlı...
Roman ve hikâyeye başlar gibi oldu amma, bunlara Kerem ile Aslı rolü oynatacak değilim, Farzediniz ki ak sakallı ve nur yüzlü bir ihtiyarla, namazında niyazında lıatuncuğu vapurda fanyana oturmuşlar; artık kendilerinde nefsaniyetten zerre kalmamış. Karşılarına da on yedisinde, on sekizinde delikanlılar ve tazeler geçmiş.
İhtiyarların, birbirlerine göz lıcile memnun memnun bakmaları:
— Maşallah... Allah bağışlatın... Ne sevimli çocuklar... - de-pıeleri lâzım.
Muhitimizi dolduran gençlerin hepsi böyle bir sınamadan yüz akile çıkabilir mi? Yoksa:
—• Boş ver!
İhtiyarcıkiar irkilirler mi? Ellerinde teşbihleri bulunmasa bile lâhavle'leri çekerler mi?
Çekerlerse sebebi nedir?... İşte bu son nesil içinde evlâtlarımı-Kin şeklü şemaili zahiren pek değişti. Piyasada tarak ve diş fırçası güç bulunmasına rağmen fraçlan umumiyetle taralı, dişleri fırçalı. Gıda maddelerinin pahalılığına bakmayınız; Geçvn umumi harble kıyas edilirse betler genizler bu sefer daha kanlı canlıdır; omuzlar öyle çökük değildir. Sebebi de sporun teammüm etmesi; deniz, güneş, açık hava Olacak. İnkâr etmemeli ki. bazı sınıfların çok sıkıntı çekmesine rağmen bu harb sonrasının son feci yılı bile geniş tabakalarımı-■ı 1914 - 1918 faciasında olduğu derecede örselemedi: Nihayet harbe girmedik, nihayet köylü ve esnaf gibi en kalabalık tabakalarımız kara sefalet çekmedi. Bunların çocukları da ekseriyetle yollan dolduranlardır. Ve nihayet mektepler daha çoğalmış, pıhhat kaidelerine daha riayet edilmiştir. Sinemalar, kıyafete İtinayı teşvik etmiştir.
Derhal kabul etmeli: Kalıp kıyafet, ense kulak bakımından bize bir şey denemez! Buna rağmen, nur yüzlü ihtiyarın ve kâmilce hatuncuğun ne sebeple «maşallahı-> nı kazanmıyorlar? Halbuki bu gayri cinsî alâka Cidden ehemmiyetlidir. Acaba: «Geç! Boş ver!- Yuf enai, vız gelir tiriz gider » tarzındaki ağız-farından mı, tempo tutarcasına tabire oynıyan dizlerinden mi İrkiliyorlar? — tnsaf; Her neslin böyle halleri vardı Bizim devrimizin külhan beyleri şimdi kalmadı. Bobstiller bile o «it» 1er-flen elbette iyidir. Yok, elbette yeni nesil eskilerden hallidir.
Buna rağmen, bir «ifade fakirliği» olduğunu sezmiyor musunuz? Hani meşhur bir âlimin, bir filozofun, bir piyanistin, bir fairin, bir diplomatın, bir siyasi liderin, bir dram aktörünün, bir mistiğin — umumiyetle cemi-Jette kalbur üstü kalmış kimse-erin resimlerine bakarsınız da
l ŞEHİR HABERLERİ ) I Bir çırpıda |
Sandalye!
Deri meselesi Vapurlardan doğruca
İrmik tevzii
Dün
Partide bir toplantı yapıldı
İstanbul bölgesi sanayi birliği genel kâtibi B. Hallt Güleryüz ve deri sanayii İle İştigal edenlerden bazıları dün partide bir toplantıya ç ış-
lardır. Toplantıda deri dur lö-
vlz müsaadesi, İstihlâk, İmalât İşleri üzerinde konuşulmuştur.
Fabrikatörlerin deri ithal için müsaade istedikleri yazılmıştı. Öğrendiğimize göre Ekonomi Bakanlığı bu husustaki kararından şehrimizdeki İlgilileri haberdar etmiştir. Yakında emri beklenen yeni karara göre Sü-merbankın deri kontenjanı İle İthalât tacirlerinin ve fabrikatörlerin kontenjan: birbirlerinden ayrılmıştır. Her iki taraf muayyen miktarda deri getirmek üzere kontenjan müsaadesi alabilecektir.
Piyasada deri darlığı var İse de ayakkabıcılar cemiyeti reisi B. Abdullah Arıman'ın İfade ettiğine göre ayakkabıcılardaki mamûl ayakkabı. İskarpin ve saire piyasayı bir sene idare edebilecek miktardadır, Deri darlığına rağmen ayakkabı flatlerinin hlssedllebllecek kadar fırlatılmasına muvaffak olunamayışı bundan İleri gelmektedir.
Fabrikatörlere, burada işlenmek üzere ham deri müsaadesi verilirken bazı kararların da alınması İsteniyor. Bir İlgili bu kararlardan bir kaçını şöyle hulâsa etmektedir:
(Son senelerde getirilen nam deriler mamûl hale konduktan sonra ortadan kayboluverdi. İthalâtın normale yakın bir seyirde devam ettiği senelerde bile piyasada deri yokluğu hissettirilmek İstendi. 1939 senesinden itibaren mamûl Avrupa derilerinin flatlerl yükseitlle yükseltlle bu hale getirildi. Yeni kontenjanla getirilecek deri miktarı mahduttur. Genel İthalât, İstihlâki tamamen karşı-lıyacak kadar değildir Getirilecek ham deriler mamûl hale konduktan sonra yine ortadan kaybolacaktır. Ekonomi Bakanlığı, halkın menfaatini göz önünde bulundurarak ham deri ithalini sağladığı bu sıra'arda ayrıca bir tedbir daha almak suretlle mamûl derilerin kara borsaya düşmesine mâni olmalıdır. Aksi i*a!de mevcut şartlar altında getirilecek derilerden ancak satıcılar bol bol faydalanacak, müstehlikin vm olamıya-
caktır ■
köprüye çıkılabilecek
Karaköy meydanında bir taraftan diğer tarafa geçmek için yeraltı geçidi yaptlacak
Eminönü ve Tünelin Beyoğlu taraşından sonra Harbiye tramvay İstasyonunda da demir parmaklıkların yapılmasına bugün başlanacaktır. Bunu mütaakip Sirkeci ve Bayezltte de ayni surette parmaklıklar yapılacaktır. Diğer duraklar içinde parmaklık yapılmağa elverişli olanlar varsa, bunlar da inşa edilecektir.
Belediye, vapurlara giriş ve çıkış hakkında de tedbirler almağı düşünüyor. Bilhassa Kadıköy ve Haydarpaşa vapurları yolcularının — hem vapurlara girmek, hem de çıkmak şu-retile — iskele ve köprüyü tamamile doldurdukları, buralardan gelip geçmenin büsbütün güçleştiği ve bu yüzden bazı kimselerin, vapur kaçırdıkları da görülmektedir.
Hazırlanan projeye göre. Kara köy ve Haydarpaşa yolcularından güvertelerden çıkacak olanların merdivenden aşağı inmelerine hacet bırakmaksızın vapurlardan doğrudan doğruya köprü üzerine kurulmuş bir geçit ya-
pılacaktır. Bu suretle iskelede ve iskele önündeki kalabalık azalacağı gibi, halk daha kolaylıkla vapurlardan çıkabilecektir.
Bundan başka Karaköyden Eminönü tarafına doğrudan doğruya gidebilecek bir köprü altı yolu İnşa edilmesi de muvafık görülüyor Şimdi köprü altında Kadıköy İskelesinden Haliç iskelesine geçecek bir köprü altı yol vardır. Fakat bu yol maksadı temin etmekten uzaktır.
Belediyenin, Kadıköy ve Haydarpaşa yolcularını doğrudan doğruya köprü üstüne çıkaracak asma yol, daha sonra Adalar ve Boğaz iskelelerine te yapılacaktır.
Belediye, Karaköy meydanında — bazı şimendifer istasyonlarında olduğu gibi — bir yeraltı geçit yapmağa karar vermiştir. Karaköy meydanında karşıdan karşıya geçmek lstlyen-ler bu geçitten istifade edeceklerdir. Projeler hazırlandıktan sonra bunların tatblkına başlanacaktır.
850 bin kişiden ancak
33 bin kişi aldı
Ekmek kartlarındaki kuponıarla halka tevzi edilmekte olan yarımşar kilo irmik, şimdiye kadar pek az kimse tarafından alınmıştır. İrmik tevziatına temmuzun sonunda nihayet verilecektir. Şehirde mevcut 850 bin kişiden şimdiye kadar ancak 33 bin kişi bakkallardan İstihkaklarını almışlardır. Tatlıcılarla, hn-itanelere ve tabldotlara da İrmik verilmesi hakkında Ticaret Bakanlığından belediyeye emir gelmiştir. Halka dağıtılmak üzere hazırlanan irmiklerden artan kısmının bu gibi yerlere verilmesi düşünülmektedir.
Ekmek durumu
Belediye reis muavini B Rlfat Ye-nal’ln başkanlığında, kaymakamlarla İlce parti başkanlar! düu belediyede toplanmışlardır. Toplantıda İlçelerin ekmek durumu görüşülmüş ve esmer ekmek çıkaran bazı fırınların francala çıkarmak üzere yaptıkları müracaatlar, değirmenler i'Z'a has un öğütemediklerlnden dolayı reddedilmiş. kaymakamlıklardı 'imeı ekmek fırınlarından bazılarının has ekmek çıkarması hususunda belediyeye tekti f yapmamaları kararlaştırılmıştır.
«Bu adamda derunî bir hayatın Çehreye aksetmiş güzel bîr ifadeli var!» diye düşünürsünüz. Şahsı çirkin bile olsa, semnatik-liği temin eden o ifadedir. Değil faşını başını almış kimselerde, hattâ yüksek ideallere doğru ilk pilimi atmış; (ilk adımdan da Vazgeçtik) emeklemeğe niyetleıı-İniş miniminilerde bahsettiğimiz 0 büyük alevin kıvılcımım görürdünüz:
— Allah korusun! Maşallah! -dedirten de budur.
Nur yüzlü büyük babanın, kâmilce ninenin, karşılanndaki-lere bakarak —• ihtimal ne aradıklarını kendileri de bilmeksizin — bulmak istedikleri mutla-ta budur. Hepimizin aradığımız, ulmak istediğimiz, doğmasını (dilediğimiz o güzelleştirici, o mübarek, o yükseltici, o bizi olduğumuz yerden kaldırıcı ifade!
Yiiz genç mi bir araya toplandı? Yalnız yiizde bir ikisinde bulun mı;yarak, yüzde daha çoğundu daha çoğunda parlayan vej Çezbeden ifade... Büyük cehitle-rin, ideallerin hülyası.
(Vâ . Nü)
Dişçi malzemesinin tevzii kontrol edilecek
Memleketimize İthal edilen muhtelif diş ve dişçilik malzemesiyle ilâçların diş tabiplerine hakseverlikle tevzi edilmedikleri hakkında Sıhhat Bakanlığına şikâyetler yapılmıştır. Sıhhat Bakanlığı, şehrimiz Sıhhat müdürlüğüne bu işin esaslı bir şekilde tanzim edilmesi İçin tevziatın kontrol edilmesini bildirmiştir. Sağlık müdürlüğü, bu çeşit mal ithal eden müesseSelerle ve diş tabipleri cemiyetiyle görüşecek ve lüzumlu kararlar müştrekfn alınacaktır.
Harem iskelesi koyun tevziatından dolayı fena kokuyor
Anadolunıuı muhtelif bölgelerinden İstanbula gelen koyunlar mezbahaya sevkedllmek üzere Harem vapur iskelesinden motörlere yüklenmektedir. Bazı günler saatlerce devam eden bu yüklemeden sonra İskele temizlenmiyor. Bu yüzden İskelenin pisliği ve koyun kokusu vapurları da kirletmekte ve yolcuları rahatsız etmektedir.
Şilede sıtma savaşı
Sağlık İşlerini ve bu arada sıtma savaşında elde edilen neticeleri görmek ve yeniden yapılması İcabeden İşleri tesblt etmek üzere bugün vali muavini B. Ralf Tek. Sıhhat müdürü B Faik Yargıcı ve Sıtma mücadele balkanı doktor B. Mltat Şileye gitmişlerdir. Vali muavini üe doktorlar akşama döneceklerdir.
İş bankası Ordu’da bir şube açtı
İş bankası Ordu'da yeni bir şube açarak faaliyete başlamıştır.
Kari mektubu
Susuzluk derdi

Ecza lâboratuvarları
tstanbulda müstahzar İlâç yapan «eza lâboratuvarları sıhhat müfettişleri tarafından teftiş edilmektedir, ilâçların hazırlanışlarlle terkiplerine giren maddelerin icabeden miktarda olup olmadıkları kontrol edilmektedir. Lâboratuvarlardan alınan muhtelif numuneler arasında lüzumlu görülenler Sıhhat Bakanlığı klmyaha-nelerltade tahlil ettirileceklerdir.
Cerrahpaşa semtinin Hekimoğlu Alt paşa caddesinde oturan halk, vazın bu kızgın sıcaklarında müthiş su sıkıntısı çekiyor. Gerek evlerdeki, gerekse sokaklardaki umumi terkos çeşmeleri her nedense akmıyor. Hele evlerdeki terkos haftada bir saat, o da gece yarısından sonra akıyor. Hepimiz her gece pürtelâş, uykumuzu feda ederek (A9caba Terkos akıyor mu?» diye huzursuzluk İçindeyiz. Bu hususta alâkadarların nazarı dikkatini çekerim.
Salfh özJcarabay
M Grant
İngiliz Kültür heyetinin Türkiye mümessili Mr. Mlchael Gıant, Londra Ingiliz Kültür heyeti Avrupa işleri umum müdür vekilliğine tâyin edildiğinden, yakında bu memleketten ayrılmaktadır. Türklyenln İngiliz Kültür heyeti mümessili vekili, Mr. John Bostock olacaktır.
M. Bostock
Mr. Grant. Türklyenln İngiliz Kültür heyeti mümessilliğini İlk aldığı 1940 senesLnden'beri, memleketimizde bulunmaktadır. Mr. Bostock. İngiliz tedris usulleri hususunda geniş ameli tecrübe sahibidir. Kendisi, meşhur Harrow hususi okullarında yüksek memuriyetlerde bulunmuştur.
Üsküdar kız lisesi
Bu ders yılından İtibaren faaliyete geçecek olan Üsküdar kız lisesi için ikinci orta okul muvafık görülmüştü. Sonradan yapılan incelemeler sonunda Üsküdar Fıstıhağacındaki 4 üncü orta okulun ktz lisesine daha elverişli olduğu anlaşılmıştır. Llw. bu okulda açılacak ve 9, 10, 11 inci sınıflar bu ders yılında birden öğretime başlıyacaklardır. Lisenin müdürü henüz tâyin edilmemiştir.
Beşiktaş birinci orta okulunun ismi
Beşiktaş birinci erkek orta okulunun isminin kaldırılarak Kabataş 11-sesj orta kısmı haline getirilmesine, karar verilmiştir.
İlk öğretim müdürü
Şehrimizde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı İlk öğretim umum müdürü B. Hakkı Tonguç yanında Milli Eğitim mimarları olduğu halde dün, İstanbul ve civarında yapılan ve yapılmakta olan İlk okulları gezmiştir.
Dr. Süleyman Numan’m ölümünün yirminci yıldönümü
Büyük tıp üstadı Süleyman Nu-man'ın aziz hâtırasını anmak İçin 27 temmuz cuma günü saat 11 do Şehre-mlnlnde, üniversite üçüncü İç hastalıkları kliniği anflslnde merasim yapılacaktır.
I Sebze ve meyva fiatleri bir türlü ucuzlıyamıyor
Hal müdürlüğü, Hal'dekl toptan satışlarda bir flat muvazenesi temin ettiğini İleri sürerek aynı tesiıhı perakende satışlarda da hissedilebilmesi İçin ne gibi tedbir alınacağını tetkik etmiş ve İnceleme neticesini belediyeye bildirmiştir.
Perakende sebze ve meyva satışlarında manav ve seyyar satıcıya verilen yüzde 40-50 kârın pahalılığı, doğuran âmillerden biri olduğu, bir küfe üzümü akşama kadar satmağa muvaffak olan bir seyyar satıcının bu kâr haddine göre 15-20 lira kazandığı iddia ediliyor.
Fakat, belediye bir teamül haline giren ve mülga İaşe müsteşarlığı tarafından vazedilen sebze ve meyva kâr haddini bir türlii değiştiremiyor. Daimi encümen, 510 numaralı kararnameye istinaden bir takım maddelerin satışlarına âzami satış flatı koyma salâhiyetini kendinde buluvotsa da bir kâr haddi tesbıtlnl veya vazedilmiş olan bir kâr haddini değiştirmek İşini üstüne Ata'”tyor. Sebze ve meyva flatlerlnl ucuzlatmak için gösterilen bütün gayretler nihayet bu noktada takılıp kalıyor. Sebze ve meyva flatlerinin tanzimi İşi henüz askıdadır.
Mevsimin ilk çekirdeksiz kuru üzümü
Manisa 25 (A.A.) — Eğenin belll-başlı İstihsal maddelerinden olan çekirdeksiz kuru üzümü dün Manlsanuı Taşdibl köyünden Mehmet Kara ta-raftndan borsaya getirilmiş ve bu münasebetle yapılan bir törenle arttırmaya konulmuştur.
Bir çuvaldan İbaret olun mevsimin bu İlk mahsul kuru üzümünü müza-jede sonunda kilosu 75 kuruştan Sa-11 kooperatifi almıştır.
Kumaş fabrikatörlerinin toplantısı
Kumaş fabrikatörleri dün sanayi birliğinde toplanarak kumaşların standart İşlerini konuşmuşlardır.
Ekonomi Bakanlığı, kumaşların ima! ve satış işlerini kontrol edebilmek İçin her mamule o fabrika markasının işlenmesi esasini kabul etmiştir. Bu İşlerin ne şekilde düzenlenmesi icabedeceği sanayi birliği tarafından tesblt olunarak Ekonomi Bakanlığına bildirilecektir. Bakanlık, kararın tatblkiııa bu rapor Ankaraya gittikten ve üzerinde İnceleme yapıldıktan sonra geçecektir.
*■ Yiyecek piyasasındaki kararsızlık devam ediyor. Tacirler, stok usulüne şimdilik yanaşmıyorlar. Piyasa çok durgun olduğu halde yiyecek fi-atlcrlnde b&rlz bir düşüklük yoktur.
Bir kesim talimatnamesi hazırlandı
Mezbahada şehrin et İhtiyacını karşılamak üzere yapılan kesimlerin daha fenni ve düzenli bir şekilde olması İçin belediye, kesime alt bir talimatname hazırlamıştır. Bu talimatnameye göre kesilecek 'ilan hayvanlar evvelâ 12 saat dinlendirilecek ve bu müddet zarfındaki bakımları talimatnamede gösterilen esaslar seklinde olacaktır. Yine talimatnamede kesimin günün muayyen saatlerinde ve bıçak 11e yapılması da tasrih edilmektedir.
250 bin kilo kömür geldi
150 bLn kilosu Bulgaristandan olmak üzere dün muhtelif İskelelere 250 bin kilo mangal kömürü getirilmiştir. Satışları başlı yan kömürlerin toptan kilosu 15 - 16 kuruş arasındadır.
Toptancı kasaplar ve komüsyoncular yazıhane açacaklar
Mezbahada canlı kasaplık hayvan ve et alım satımı ile meşgul olan toptancı kasaplarla komüsyoncuların intizam ve ticari İnzibat altında çalışmalarını temin etmek için. Hal idaresinde olduğu gibi yazıhaneler açmalarına karar verilmiştir. Bunun İçin İcabeden hazırlıklara başlanmıştır. Evvelce kasaplar cemiyetinin bulunduğu bina tâmlr ettirilerek bu işe tahsis edilecektir.
Tahran tıp kongresine giden hekimlerimiz döndü
3 temmuzda Tahranda toplanan milletlerarası tıp kongresine memleketimiz namına profesör doktor fi. Sedat Tavafla Ankaradan doktor a. Faruk gitmişlerdi. Kongrede muhtelif mevzularda konuşan profesör 3. Sedatla, kongrede Farsça hitabelerde bulunan B. Faruk, İranda büyük bit sempati kazanmışlardır Doktorlarımız memleketimize dönmüşlerdir.
Satışa çıkarılan ithal malları
istiklâl caddesinde Vahram Gesûr ve ortaklarına deniz motijrü, akşamı, Beyoğlu Mısır handa Halil Kâmil'e boş filim. İst. Sabuncu han S. N. Ka-racaovalı'ya zımpara kâğıdı. Taksim Otokar Alber Guakil'e Firen baltası, Bakırcılar Saidlye handa Yahya Mahmud'a Plâstik düğme, İst. Bal-kapan han Elyazar Dekalo'ya traş bıçağı, Bakırcılar Saidlye handa Yahya Mahmud'a lâstik levha. Oal. Kardeşim sokak K. B. Bulak D. D. Aksoy'a kösele kayışı. İst. Katırcıoğ-lu handa İbrahim Telci ve ortaklarına kalay, İst. Anadolu handa D. So-mek ve Mahdumlarına sülyen. İst. Sakaçeşme sokakta Davlt Kasavl'ye anilin boya, Sirkeci Liman handa Ali Vafl’ye sülyen, Zlndankapı Nalburlarda Hüseyin Hüsnü Süzer'e kara boya, Oal- Kürkçübaşı handa Ba-I haettln özdel'e karanfil yağı. Gal. Fermenecilerde İsak zade Süleyman Sablt'e sülyen, İst. Barnatan handa Nalm Benzonana'ya Dum elbise düğ-mesl, Besler Bisküvi çikolata Ltd. şirketine Selofon, kâğıt. Tahtakale Tomruk sokak îsak oğlu Leon ve Mahdumlarına yilnlü kumaş, Aşlre-fendl caddesinde Salamon Behmu-aras'a yün mensucat, Katırcıoğlu handa İbrahim Telci ve ortaklarına kaduı yünlüsü, Meydancık No. 55 de Atalar Mücssesatına erkek kostümlük, Meydancık No. 55 de Veflk İnsel ve ortaklarına fantazl pamuklu, düz markizet, Bankalar caddesi Ankara] handa Aziz İsvan ve ortağına yün mensucat, Gal. İktisat H. Jozef N. Benmayar'a Karbonat Densenlıj. j
Sandalye,,. Bazan lastikli mânalara da gelen bir ___________
Dünyada «tramvay sandalye, si» nden tutunuz da ..........
kürsüsünün arkasındakine kadar bir çok sandalye mücadelesine, sandalye kavgasına rasgel-mek mümkündür
Lâkin tramvaylardaki sandalye kavgasının, öteki büyük sandalye mücadelelerde, ihtiras, bakımından, hiç bir eksiği yoktur. Hele tramvaylarda oturacak yerler önde dört, arkada dört olmak üzere sekize indikten sonra.
Ekseriyet ayakta, eller tutanakta, gayetle sıkışık bir vaziyette oldukları için, kuru tahta tramvay sandalyesinde âdeta kabahatli kabahatli oturursunuz, Sanki ihtikâr yapmışsınız, kara borsacılık etmişsiniz de hıy | ayaktaki büyük kalabalığın halefe kını yiyip, onlar böyle birbirine pekişmiş ve terden boğulmuş biç^ hamur halinde iken siz karsılar! Ona geçip yan gelmişsiniz, Ayak-O takilerin bakışlarında: c
— Herkes ayakta kıvranırkenO bu adam nasıl oturmuş?.. Yeryj bulmuş. Açık pencerenin Önüne^j püfür püfür kurulmuş!.. Bütüıı^ bunlar için acaba ne dalavere^ çevirmiş?.. q
Gibi bir mâna sezilir YahutJ^ da bize öyle gelir Belki hakikî*^ kara borsacı, hakikî muhtekirO bu kadar vicdan azabı duynıa^ o da başka bahis!..
İçeriye giren biraz yaşlıca bifjg kadın sizi sert bakışlarla nezaçj) kete, vazifeye davet eder. Eı pek yorgunsanız sanki pençe den dışarıya dalmış veya elinizdeki gazetede pek mühim bir Pots-dam telgrafı varmış gibi bir vaziyet taktnırsınız.
Halbuki ekseriya o ne aza pli, o ne işkenceli bir oturuştur. Tepenizden bir çok eller uzanıp, yanında oturduğunuz açık pencerenin demirine yapışmışlardır. Başınızın üstünden geçen bu kol lar. en küçük bir sarsıntıda şapkanızı kulaklarınıza kadar geçirir. Başınızı dik tutmanıza imkân yoktur. Tepenizdeki koldan tavana uyarak sorgu işareti halinde kıvrılmanız mecburîdir. Yanınızdaki yolculardan biri, iskemlenizin yanındaki san demire öylesine yapışmıştır ki sanki el değil de arkanıza bir demir külçesi yerleştirmişler gibi sırtınızı dayanamazsınız. Biri sandalyenin arkasındaki yere yerleşip omuzlarınızın kenarına paketini veya evrak çantasını yerleştirir, Başka biri: «Pardon mösyö!.» söziyle ayaklarınızın altına ebe çantası gibi bir şey sürer.
Ve bütün bu işkence arasında siz «oturuyorum!» diye mesut, üstelik bir de ayakta duranlara karşı şu saadetinizden mahcup durursunuz.
Tramvaydaki bütün mücadele de işte bu işkenceye girmek içindir. Bazan en önde bir yer açılır, tâ en arkadan kaplan yır-tıcılığile. türlü manevralarla kalabalığı denize dalar gibi yaran acar bir hatun görürsünüz. Yan-yana gidip, herkesi, bilhassa boş yerin önünde duran adamı at'a-İarak oturuverir! Bu kadar parçalandığına göre son istasvona kadar oturmak niyetile bunu yaptığını sanırsınız. Bir de bakarsınız ki Galatasarayda oturan kadın. Parmakkapıda iniyor. O kadar mücadele yarim dakikalık oturmak İrinmiş!..
Hikmet Feridun Es
kelimedir.
üniversite
AKŞAM
Abone bedeli
Türkiye Eçneoı
2800 kuruş 54t*o surus
1500 * 2900 ■
£00 ■ 1600 >
tebdili İçin elli kuruşluk
Senelik
0 Aylık
3 Aylık
Adres ,
pul gönderilmelidir Aksı takdirde adns değiştirilme?
Telefonlarımız Başmuharrir: 20565
Yazı İşi frl: 20765 - tdare: 2O6S1 Müdür: 20497
Şaban 16 — Hızır 82
İmsak Güneş Öğle tklndi Ak Yatsı E. 7.12 9.18 4.48 8.45 12.00 1,52
V. 3 44 5.50 13.20 17.17 20.32 22.25
idarehane BabıâlI civarı
AcımuslıiK sokan No 13
âahife 4
A K ŞAM
28 Temmuz 1045
Ehramlar diyarında
Ankara'dan Kahire’ye hareket — Dört buçuk saatlik hava seyahati
Dünden, Bugünden:
Ayak ayak iistiine atmak
— Ya Arap e miri! Senin bağın bir baştır kİ bir adamın başına devlet kıışu konmasına sebep olur! Ben Senin çok İhsanını gördüm. Bari başın dolayLsiyle gelecek devlete de ben konayım !
Diyerek başını kesti; başın sahibi hakkında tereddüt edilmemesi İçin emlrln kestiği parmağındaki mührünü de alıp paşaya götürdü. Paşa da kendisine lkramen yüz altın, yüz koyun ve hayat kaydı İle Şam Trablus serdarlığını verdi.
Üçüncü bir cenkte Ahmet paşanın kâhyası maktul düştü.
Bir mağlûbiyete karşı İki galebesl-le beraber emir Fahreddin durumunun müşkülâtını, tehlikeyi görüyordu. Vakıa İş uzadıkça kalbinde Avru-padan kendisine bir İmdat geleceği
Dördüncü Sultan Murat devletin idaresini kendi ellerine alıp Islan-bulda zorbaların, eyaletlerde dere-beyleriylc mütegallibenln İmhasına koyulduğu sırada Lübnanda teferrüd-etmiş olan Dürzü emirl Maan oğlu Fahreddln! bu İzalesi vacip olanlar listesinden -hariç tutmak kabil ola mazdı.
Zaten padişahın bu yolda başarıları görüldükçe Fahreddln aleyhinde şikâyetler de birbirini takibedl-yordu Fahreddtnden birer suretle zarar görmüş clvaT beyler, paşalar onu İmansızlıkla İtham ediyorlardı; Fahreddln senede ancak bir defa camide görünüyor, ramazanda oruç tutmuyordu; hır İs Uyanların kiliseler manastırlar yapmalarına müsaade, garptan gelen misyonerleri hlm3yc ediyor, Hıristiyan esirleri serbes bı- ümidi uyanmıyor değildi! Fakat aca-raktırıyordu; Kudûsü zapteylemek ba bu ümidi de boşa çıkmıyacak emelini gizlemiyordu; müslümanları o kadar ızrar eden Malta şövalyeler! onun izniyle Suriye sahillerinden gemilerine su, Toskanaiılar erzak alıyorlardı.
Fahreddln cüretini o kadar arttırmıştı ki kendi kendine Saydada bir Toskana konsolosluğu İhdas eylemişti; Toskana beyi İle müttefikti ve bu ittifak sayesinde kalelerini tahkim, askerlerini teçhiz eylemişti. Topladığı servetin ise haddii hesabı yoktu. Etraftaki emirlerin yerlerine yaptığı tecavüzler yetmiyormuş gibi devletin askerlerini de hükmü altındaki yerlerde kışlamaktan men' vc bunlardan birçoğunu katletmişti.
Bu kadar suç Dördüncü Muradın bir İdam kararı vermesi için lüzumundan çok fazla idi!
Sultan Murat. Şam valiliğine tayin ettiği Küçük Ahmet paşayı Maan oğlunun hakkından gelmeğe memur etti.
Kısa boylu olduğu İçin Küçük lâ-kabiyle yadcdilen bu Ahmet paşa Arnavut dllâverlerlnden ve namlı sipahilerden İken Mardin voyvodalığly-Je gittiği Iran muharebelerinde yararlığı görülmesi üzerine çabuk terakki etmiş, zorba ve mülegallibcle-rin tedip ve tenkillerinde tecrübeler geçirmiş, büyük hizmetlerde bulunmuştu. şama giderken yol üstündeki mütegallibeyi temlziiye, temlziiye llerllyen Ahmet paşanın böyle döktüğü kanların şöhreti Dürzüler diyarında yayılmıştı.
Ahmet paşanın kara kuvveti Suriye; e doğru gelirken dnoanma da Su--rlye sahillerine yelken açmıştı. Fah-reddin, hükümetin bu defa İşi pek ciddi tuttuğunu görüyor, başında bir musibet dolaşmakta oduğunu hissediyordu.
Donanma asker çıkararak sahil kalelerini İşgal etmeğe başlamıştı. Fahreddln Deyrülkamerde bir meşveret meclisi kurdu. Reisler ve şeyhler gerek damat Boşnak İbrahim paşanın Mısır dönüşünde Surl yeden geçişinde, gerek 1613 senesinde Tos-kanaya firarını intaç eden vakada olduğu gibi bu defa dahi memleketin harabedİlmesine meydan verilmemek İçin Fahrcddlne muharebeden vazgeçerek padişaha İtaat arzet-mesi tavsiyesinde bulundular.
Bu nasihatlerle manevi kuvveti biraz daha kirilmiş olmasına rağmen teslimiyetin şahsı İçin neyi İntaç edeceğini hesaba katan Fahreddln mukavemeti tercih etti. İlk çarpışma Fahreddlnln lehine oldu. Şam askeri Ue Fahreddlnln oğlu Aksak emir Alinin on iki bin kişilik ordusu arasında vaki olan İkinci çarpışmada Maan oğlu askerleri bozuldular. Şam çorbacılarından biri emir Aliyi ger-danuıa sapladığı bir mızrakla yaraladı. Şam yeniçerilerinden emir Ali İle çok tanışmış, emirln birçok İhsanlarını da almış olan Dell Hüseyin tnıiri yaralı görünce:
r. '
Bugün matinelerden itibaren
Yazan: Enisc Münir Nureddin Selçuk
mıydı?
Toskana Orandukasına birbirini müteakip İki mektup yazdı. Dostu Fransız misyonları reisi Adrlyen dö la Brosst'un fil Italyancaya tercüme ettiği bu mektuplara cevap gelmedi.
Halkı vebadan kırılan Toskana hükümeti artık emir Fahreddln lie hiç İlgisi yokmuş, hattâ olmamış gibi davranıyordu.
Ne olurdu? Şu eski dostu Toskana Grandukası evvelce İstediği gemiyi göndermiş olsaydı? Şimdi Fahreddln telkl fırsat bulur da ailesini, servetini buna tahmil ederek tekrar bir Avrupa yolculuğuna çıkar, kurtulur, Avrupada müreffeh bir hayat sürer ve klmbllir, belki bir gün gene Surl-yeye gallbane avdet edebilirdi! Fakat şimdi ufukta kendisini mahvetmeğe karar vermiş kuvvetlerden başka şey görünmüyordul
Garba bağladığı ümidin tamamen boşa çıktığını görmek Fahreddln! yese düşürdüğü sırada Küçük Ahmet paşadan şu haber çıka geldi:
(Dört yüz bin kuruş vergi İle birlikte İkinci oğlun emir Mansuru nez-dlme gönderirsen padişahımız Lüb-nanın emirliğini onun uhdesine tevcih eyllyecektlr.)
fi7 Bazı garp müellefatında bu rahibin bundan İki sene evvel emir Fahreddlnl (Louls - Françöls) na-mlle vaftiz ettiğine, bugünlerde Fahreddlnln Papaya da gönderdiği bir mektupta kendisinin hırlstiyanlı-ğı kabul ettiği gibi tabiiyetinde bulunanlara da din değişti rteceğlnl bildirdiğine dair rivayetler vardır. Tarihlerimiz bundan bahsetmiyor.
(Arkası 6 nçı sahifede) .

SERMÎN GÖREN
İle ERİP RIJTAÎS nişanlandılar
20/7/945
Biiyükada
Mevludü şerif
Adana eşrafından Abldln Rama-zanoğlunun ruhuna İthaf edilmek İİ2ere ölümünün şenel devrlyeslne rast-hyan 27 temmuz 945 yarınki cuma günü öğle namazını müteakip Maçkada Teşvikiye camii şerifinde mevlût okutturulacağmdan akraba ve dostlarlie arzu eden ihvanı dinin teşrifleri rica olunur.
Semlha Ramazanoğiu
Şadl merhum için
_ Mevlûd
Büyük sanatkâr Şadl merhumun tazizi ruhu İçin yarınki cuma günü öğle namazını müteakip Lâleli camii şerifinde Mevlûd okunacağı haber alınmıştır.
LALE Sinemasında
2 Büyük Filim birden
1-MEŞ’UM FAHİŞE
Marlene Dietrich — Edward G. Robinson — Grorges Raf t
2 — ÇİN HARBİ
(Chlna)
Loretta Yoııng — Alan Ladd
Bugün matinelerden itibaren
Kadıköy SÜREYYA Sinemasında
I — DOĞRU YOL
Yusuf Vehbî — Fatma Rüştü — Emine Rmk
ALKATRAZ KRALI
G, Patrick — L. Nolan
BU AKŞAM ■■ 1 1 Kadıköy SÜREYYA Bahçesinde
GECESİ
Lorel - Hardl - Arşak Palabıyıkyan Yani Babanoğlu — Balıkçı Osman Unutulmaz bir geçe ge-■■W ekeceksiniz. ■■
(Kıymetli sanatkâr Münir Nureddin Selçuk, geçen kış eşiyle birlikte Kahlre'ye bir seyahat
’ yapmış, Mısır başşehrinde üç bu- ' çuk ay kalmıştı. Bayan Enlse Mü- ,
nlr Nureddin Selçuk bu seyahate 1 alt hâtıralarını yazmıştır. Birkaç yazı teşkil edecek olan bu hâli*-ralarin. bugün birincisini derce-dlyaruz.l
Mısır, ehramları ve palmiyeler İle, herkesin rüyalarını dolduran, meşhur Ninnin suyunu bir kere içene yedi defa İçmek talihini veren, hülyalar diyarıdır. Oraya İlk seyahatimiz, zevcim Münir Nureddin‘1 muhterem prens Yusuf Kemalin davetlerile baş-Jadı. 930 da geçen bu seyahatin, oldukça eski bir mazi olmasına rağmen, kırık dökük hâtıraları dalma hayalimde yaşamıştır.
İkine! seyahatimiz 942 de gene Mü-nlrle beraberdi. Asıl Mısırı olgun bir kafa ile görüp tanıyışım. 945 senesinin 15 şubatında başlıyan ve üç buçuk ay süren bu son ziyaretimde olmuştur.
Mısırın sanat ve İçtimaî hayatında enteresan bulduğum filim ve sanat gelişmelerini, içtimai hayatındaki hususiyetlerini, ve kendisine mahsus ekonomik durumunu anlatmağa çalışacağım.
Kışı, ne Münir, ne de ben severiz. İstanbulun güzel yazı sonbahara yer verince, hele yağmur ve rütubet mevsim! başlayınca, berrak seması, ılık güneşiyle, ebedi yeşillikler diyarı gözde tütmeğe başlar. Her tarafta harb-den doğan zorluklarla, usandırıcı formalitelerle. mücadele ederek valizleri hazırladık. Askeri tayyarelerle seyahat edildiği için tâ yirmi gün evvelinden. son dakikaya kadar seyahatimizi garanti etmlyen, bir yer temin edebildik. Ankarada tayyare meydanında dostlarla vedalaşarak j-lrmişer kilo eşya müsaadeslle tayyarede karşılıklı sıralara yerleştik. Her tarafta sigara içllmemesl-nl bildiren yazılar göze çarpıyordu. Emniyet kemerlerini bellerimize taktık ve Hakka sığınıp tayyarenin hareketini bekledik. Motör, kulakları tırmalıyan homurtularla hareket hazırlıklarını bildiriyordu. Nihayet bir metre kadar yerden yükseldik ve sonra tekrar İnerek meydanı baş döndürücü bir süratle dolaşmağa başladık.
Münir, pek halecanlı, rengi uçmuş blı şeyler fısıldıyor. Karşımızda oturan İngiliz yolcular da telâşla dışarıya bakıyorlar. Hangarlara doğru son süratle gidiyor ve bir türlü havalana-mıyorduk. Her şey o kadar hızlı geçiyordu kİ...
Bu heyecanlı saniyeler, bereket versin, çok devam etmeden motör süratin! kesebildi. Kalktığımız yere kadar birkaç kere gidip geldik ve sonra durabildik.
Tayyarenin kapısını, zlraz evvel bizi uğurlıyan makine mühendisi İngiliz, telâşla açarak, motörlerden birinde ârıza olduğunu, ancak yarın kalkabileceğimizi haber verdi. Biraz evvel vedalaştığımız dostlar ve hazır bulunan bazı Türk tayyarecileri koşuştular. «Yazık uçamadıkI» deyişim ve halimdeki sükûnet hepsinin hayretini çekmiş kİ. «Bu cesaretle siz tayyare kumandanı olabilirdiniz!» diye lâtife bile ettiler.
İçinde iken gayrı Hbıhıklerl âdetmiş sanan, tehlikenin büyüklüğünü hlssetmlyen ben, ancak o zaman vaziyeti kavrıyabüdlm. Meydanın fazlaca soğuk olmasından dolayı bozuk bir âsap içinde tltrlyerek otomobile kadar gidebildim.
Ertesi günü kalkacak olan Amerikan tayyaresinde, dostlarımızın yar-dımlle, ancak tercih edilen kimselere tahsis edlleıı İki yerden İstifade edebildik. Fakat, kendim! yokluyorum, bugün büsbütün başka duyguların tesiri altındayım. Sanki dünkü ben bugün değilim; bugüne nispetle dün küçük bir kahramandım. Tehlike, kaza, kaderin vereceği İhtimallerden hiç birinde kıymet görmek İstemeksizin, uluorta tayyareye atlamak ve ne olursa olsun göklere uçmak, İşte bütün emelim ve İsteğim bu idi. Fakat bir gün evvelki ânzanın fena bir âkı-betle de neticelenebileceğin! tasavvur ettikçe kırılan cesaretimle soluma baktım; mukadderat ve hayat arkadaşım Münlrln yanımdaki varlığı benim İçin en büyük bir kuvvet kaynağı İdi. O anda tereddüdümün mânâsız ve çocukça olduğunu anladım. Bütün benliğimi yeniden kendine getiren bir cesaretle Münlrln koluna girdim. Neşe He tayyareye birlikte yürüdük. Yan yana dizilen rahat koltuklarlle daha geniş, daha muntazam görünen Amerikan tayyaresinde, bu sefer bellere kemerler! geçirmeğe güç vakit bularak ancak yükseklerden dostlara mendil salhy ab ildik.
Münlrle blrlblrtne kilitlenen ellerimiz, birblrlnde düğümlenen gözlerimizle ve çarpan aynı kalble mütebes-slm, İyi yolculuk diliyor ve bu tanımadığımız heyecana kendimizi bırakıyorduk.
Yavaş yavaş her şey küçûlüyordu. Azametli bir boşluk İçinde bir rüva âleminde yüzüyorduk. Toroalan geçerken 4 bin metreye yakın yükseldiğimizi. kulaklarımızı sarsan tahammül edilmez uğultulardan anlıyorduk.
Bir kuş bakışı ile dışarıyı seyredi-
Miinir Nureddin ve eşi Kûhire’de Continantal otelinden çıkıyorlar yordum. Her taraf bembeyazdı, öyle sanılırdı ki göklerin uçsuz bucaksız boşluklarında kaybolacak bu tayyare İçinde İnsan kolayca bir buz kütlesi haline gelebilirdi. Fakat Amerikan tekniğinin en olgun eseri olan bu hava kuşu, çatısı altında barındıracağı kimselere dik, rahat bir muhit vermeğe elverişli bütün tertibatı haizdi. Tayyarenin sakatından bir dost nefesi gibi süzülen tatlı sıcaklık biz! sarıyordu ve duygularımız şimdi kışa karşı daha büyük bir güvenle kuvvetlenmişti. Torosları öıten kar tabakası pek cazip bir pıpltı ile insanda kar topu oynama, sk! yapma hevesini uyandırıyordu.
Torosları geçmiştik.,. Manzara büsbütün değişmişti. Gözlerimiz hududunu çlzemlyeceğimlz uzun, engin bir mavilikle karşılaştı. Bu. ti eski esatir devrindenberl havzasında yaşı yan binlerce ve binlerce şaire, müzisyene, heykeltraşa, ve nihayet gönlünde bir nebze sanat çırpıntısı taşıyan, gelip geçmiş milyonlarca Ademoğluna, sanat cihanına güzellik âbideleri bıraktıran. o füstmkâr ve dilber Akdeniz dİ
Evvelâ Beyruta, sonra Fillstlnin hava meydanı olan Lidaya indik ve öğle yemeğin! orada yiyerek yine uçtuk.
Çölü geçiyoruz.. Uçsuz bucaksız kum dalgalarını seyretmek bana ha-lecan vermeğe başladı Tren yolu dar, siyah sire, bir kördelâ gibi sarı bir zemin üzerinde, kilometrelerce uzanıyor.. Bu yolculuk İçinde değil, fakat bu sat.rıarımı yazarken, şimdi kendimi daha serin kanlılıkla tartabiliyor ve o dakikalardaki duygularımı, daha lyt tahlil edebiliyorum. İnsanlar yeryüzünde, kendilerini buldukları çağlardanken, sarıyı, bilhassa çamurlaşmış, topraklaşmış sarı rengi, dalma ve daima ölümün, yokluğun sembolü Olarak kabul etmişlerdir. Belki ölü çehresinin sarımtırak olması, bir günün bitişini lfadeleştl-ren bir kış güneşinin loş bulutlar arasında kayboluşundaki sarımtırak huzmeler, hep sonu hatırlatmaz mı?
Şimdi üzerinden süzüldüğümüz kum yığını biraz evvelki neşe salan, hayat müjdelıyen mavi tabiatın dönüşü gibi, korku ve ölümle bağdaşacak bir duygu veriyordu- Zaten ben çocukluğumdan beri sarı renkten ürkmüş, san önünde irkilmiş, sarı çiçekte bile zehir, öldürmek lstiyen elem sırıtkanlığı sezmiştim. Hattâ ’ie bileyim, belki pilot da benim gibi olacak kİ tayyaremiz bir aralık denizin maviliği İle çölün sarılığını hudutlaş-tıran bir çizgiden ayrılmamağa llk-İat ediyordu. Eğer bunda bîr teknik zaruret yoksa, her halde nazik ve kıymetli pilotumuz, biraz da gönül ve duygu adamı olduğunu, bu sevk ve İdareslle bize anlatmış. Oluyordu. Çöl göz alabildiğine devam ediyor. Yalnız aranıra, yer yer hurma ağaçları seziliyordu.
Kalkış ve iniş esnasında sigara memnulyetlne, kemer kuşanma mecburiyetine havalandıktan sonra hacet kalmıyordu. Yolcuların ihtiyaçlarını temine memur, bir genç kız güzelliği taşıyan Amerikan çavuşu vazifesini ne güzel başarıyor, rahatsız olanlara yardım ve korkanlara sükûneti ne güzel telkin ediyordu.
Ankarada hava yolları kumandanının Münir! başpllota tanıtması bize en mükemmel yeri temin ettirdi. Beş klşllk kadroyu dolduran tayyare mürettebatı, İki pilot, telsizci, ve diğer İki yardımcı Amerikalı, nöbetle gelip bizimle alâkadar oluyorlardı. Medeni İnsanların tanınmış ve sevilmiş, velev yabancı olan, bir artiste bile verdikleri ehemmiyet ve kıymet ne kadar da farklı.. Münirden musikimiz hakkında İzahat alıyor, fl ilmediğimiz -le alâkadar oluyor, filim fotoğraflarını ve bu arada Türk kadın filim yıldızlarım hayranlıkla seyrediyorlardı. Bize İkram ettikleri Amerikan sigaralarına. Türk sigar ve slgarala-rlle mukabele ettik. Makine dairesinin teferruatını göstermek, izah etmek nezaketinde bulundular. Tayyarenin doyulmaz zevkini t a dışım, ilerideki seyahatlerimi ancak hava yo-llyle esasen kısa olan ömrü sürat yo-
Büyüklerin, hatırlı kimselerin karşısında nasıl oturulurdu? Ayağın hor görülmesine sebep. Bağdaş kııruş. Keçecizadc İzzet Fuat Faşa’nın Paris’teki bir menkîbesi. Bacakları kıskıvrak oturan cambaz. Eski ahbeplardan bir diplomatın ayak ayak üstüne atışa dair fikirleri. Kimlerin bu şekil oturuşuna entbent olunur, kimlerinkine göz yumulurdu? Torununu alacak genci ayak ayak üstüne attığı için hemen dehleten büyükbaba
Gcçenkl (Akşam) larln birinde, (Hafta sonu notları! ndn, genç dostum Şevket Rado (Ayak ayak üstüne) başlığlyle araya bir fıkra sıkıştırmıştı.
Eskiden yalnız büyüklerin karşısında değil, hemen her yerde, ayak ayak üstüne atmanın — belki de o şekil oturuşu bir nevi kurulmak olduğu İçin — terbiyeli bir hareket sayılmadığından açmış, zamanla bu vaziyetlere alışıldığını, terbiye noksanına delâlet eder bir hal olmaktan çıktığını, çocukların bile böyle oturmalarına göz yumulduğunu İlâve ederek şimdilerden girişmişti.
Filhakika, eskilerce ayak ayak üstüne atmak şöyle dursun, büyüklerin karşısında gençler ve çocuklar, hatırlı kişilerin yanında çokluk küçükler sandalyeye bile adamakıllı oturamazlar, bir kenarına İlişirler, bacakları ve ayaklan bitlştlTip birinin öbüründen İleride, geride kalmamasına, fotin burunlarının santimi santimine bir hizada olmasına dikkat ederlerdi.
Dalgınlığına gelip unutanlara, hemen (rabıtalı otur i) İhtan edilir, o kimse evden değil de misafir filânsa tabiî ses çıkarılmaz; fakat suratlar ekşir, çıkıp gitti mİ de arkasından verişt irilirdi:
— Edep ve terbiyeden bibehre, saygı ve lz'an denilen şeyden nasipsiz, küstah, mütecaviz!..
Vakıâ Şevket Radonun dediği gibi o şekil oturuş bir nevi kurulmaktır. Eskilerce belki şu da hatıra getiriliyordu: (Esfell âza) olan ayağı teşhirin karşısındakine âdeta hakaret sayılabileceği.
Malûm a baş, İnsanda (eşrefi âza) yani uzuvların ziyade şerifi, muhteremi. uğurlu.*:'! olduğu halde ayak, lû-gattakl arapça (kadem) ve acemce (pay) kelimelerine göre de (esfell âza), yan! ziyade sefil, alçak, uğursuz bir uzuvdur. Hulâsa, ayak o kadar hor görülmüş ki halkın aşağı tabakalarına (ayak takımı), hattâ ab-desthaneye (ayak yolu), (kademhane) denilmiş.
(Ayak ayak üstüne atmış, küçük dağları ben yarattım gibi kurum kurum kurulmuş) tâbiri pek eski olmasa gerek. Dedelerimiz, ninelerimiz hep bağdaş kurarlarmış. Hattâ flrenkler buna (alaturka oturuş) derler. O vakit evlerde kanape, kolluk, sandalye filân yok: sedirler, erkân minderleri var.
Gayet şen , alaycı, nüktecllerden olan Keç^uızade İzzet Fuat paşa Parlste geçirdiği delikanlılık demlerinden açar, neler de neler anlatmazdı? O çağlarında, sonraları gibi lâhlm ve şahlmli, karınlı göbeklilerden değil tabii. Bir gün beş altı Fransız ar-kadoşlle beraber sohbet ederlerken yere bağdaş kuracak olmuş. Gençler hayrette:
— Sende (Homme - caiıtehouk) -luk (1) zanaatı da var ha? Aşk olsun, bravo!Az vamanlardan değilsin/Can-can) ı da (2* mükemmel oynıyaça-ğın şüphesiz. Bu gece (Moulln - Rou-ge) ıı boyhy.ılım. Bir İki kadeh (ab-sinthe) parlat; numaralar bitip parter karman çorman oldu mu ortaya çık. me har etini göster, herkese parmak ısırt. Ne çekineceksin be arkadaş, saçlı sakallı (dğpute) lerden, (s^nateurı k.-oen (mlnlstre) lerden bile kafaları dumanlayıp zıp zıp zıptı yan moruklar yok mu?
Beş altı ay oluyor. Galiba yine (Akşam) da. bilmem kimin yazdığı hatırımda kalmıyan. her halde doktorlarımızdan birinin kaleminden çıkan bir yazıda hoş bir fıkra vardı:
Avrupa hastanelerinin birinde staj yaptığı sıralar namlı hekimlerden bir profesör kliniğe girmiş, ona demiş ki:
— Hemşerllerinlzden biri sizi görmek istiyor, ziyaretçiler odasında bekliyor, öyle bir oturuşu var Icl bacakları oyluklarından kıs kıvrık; cambaz mıdır, nedir?
Meğerse adamcağız bağdaş kurmuşmuş...
......■■•■•■i"'.nmıı »mantı ııııııııııuı ima» >ıı«ıııuıııl« llyle çok şey Öğrenerek, görerek doldurmağa çalışmak düşüncelerinin tesiri altında, dört buçuk saatlik bir yolculukla, Kahlrenln berrak semasına, palmiyelerine, her zaman parlı-yan güneşine kavuştuk.
An kara dan dostlarımıza çektiğimiz telgraf bizim Kahlreye varışımı zhaa iki gün sonra gelmişti. Harb dolayı-sile posta ve telgraf servislerinin aksaklıklara uğraması bu gecikmeği mazur gösterecek bir durum İdi. Geleceğimizden haberdar olmıyan dostlarımızdan Bürhanettin Aygen'ln yazıhanesine gittik. Sayın dostumuz, hayret ve sevinçle Münlrle kucaklaştı. (1)
(1) Bürhanettin Aypen Muırda eo-lenmlf ve yerleşmiş bir Türk gencidir. Denizyolları idareslle yaphğt bir kontratla yakında İskenderiye Denizyolları acenteliğine başlıyacaktır. Kendisi aynı zamanda Kahiredekl Türk hayır cemiyeti reisidir.
(Arkası var)
Ayak ayak üstüne atışa yalnız (edep ve terbiye harici* denilmez, kaba sofular:
— Örr ve âdetimize Külllyen mugayirdir, bltamamüha Hıristiyan ltJya-dıdır*l kondurur, akide vc İman kıtlığına da alâmet sayarlardı.
Öüyılk babamın aziz ahbaplarından, uzun yıllar Avrupayı çark çevirmiş, sefaret kâtipliğinden başlıyarak müsteşarlığa kadar yükselmiş bir zat vardı. Mutaassıplık tan yakayı kurta-ramamıştı. Bize her gelişinde mutlaka ayak ayak üstüne atmaktan uçar, çene çalar. '
— Bu keyfiyet yalnız Isevilerce mutat edinmiş olsa feblha.. Anlar kitabidir, İncili şerifleri vardır diyip geçelim; günahı kebalri mehmacmken sagalrleştlrelim velâkln putperestler-ce de âdet Idugüne ne buyurulur? Paris'in meşhur Luvr müzesinde ressamı şehir Leunardo ua vinci'nin lâteşblh ve l&temsll, Şarap llıihl Bacchus'u irae eden bir tablosu mevcuttur kİ merkumu ayak ayak üstüne atmış olarak tersim eylemiştir. Keza-llk Floransa şehrinin iBargello müzesi) nde re’yülâyn müşahede ettiğim, İsa aleyhisselftmla havarilerine alt bir resim, kâffeslnl ayak ayok üstüne 'atmış olarak tasvir etmektedir
Konaklara girip çıkan, kuçuk hanımlara, gelinlere piyano meşkettl-ren tatlı su frengi madamlar; buralara mekik dokuyan Avusturya ya-hudisi bohçacı kadınlar; tekne kazıntısı kerimelere, torunlara enstllüt-risllk eden, kimi Tatavla Rum'u, kimi Pangaltı Ermenlsl, kimi Kuledlbi ya-Hudlsİ’ kxzlar baş sedire geçer geçmez ayak ayak üstüne atarlardı. Yaşlı hatunlar
— Kozıkkâri o kırılası salapurya ayaklarını handiyse burnumuza sokacak! diyerek lâhzada entbent olur, orta yaşlılar ve tazeler hemen atılırlardı*
— Haminne, anne, hâlâ alışamadınız gitti. Bunca yıllık huylarından vazgeçerler mİ?
Evin direği, keillfeill zevat buna göz yumar; bir de yalnız namlı doktorlardan Zumbako paşa, operatör Kamburoğlu, AlmanyalI Von Mühllk gibilere aldırış etmezlerdi. ■
Yeri! doktorlarımızın evlerine hasta götürülünce (muayenehaneleri ve vizite aldıkları yok, İstemeler! de ayıp), yahut eve çağırtlınca (yine vizite verilmez. ahbaplık mâni) saatlerce lâklâk edilir. Şayet hastalık uzar, sekiz on kere oraya başvurulur, yahut hazret eve buyurursa, zahmetine karşılık veya ayak teri olarak blı adet Serkl-zof markalı altın saat, kuş gözü kadar İncili bir çift altın kol düğmesi, altın suyuna batırılmış gümüş sigara tabakası sunulurdu.
Mumaileyhlerden biri devam ede-durıırken hastanın baş ucunda reçetesini tazelemiş: yarenlik esnasında da ayak ayak üstüne alıvermiş. Derhal (nevir) ter döner, doktorcağız kapıdan çıkar çıkmaz atılıp tutulurdu:
— Herifte o ne kurum, ne azameti Gûya Zambuko paşalık, Kamburoğlu-luk, Müliklik taslıyacak. Onlar analarından doğdu doğalı öyle alışmışlar. Buna ne oluyor? Ukalâ dümbelekllği değil de ne?
Slttin senelik tanıdıklardan bir zatı şerif vardı. Torunu gelinlik çağına gelmiş, hattâ o zamana göre gecikmişlerden: soranlara (henüz on altısına bastı) derlerse de yirmisini aşkınlardan.
(Armudun sapı var. üzümün çöpü) diyerek çıkan taliplerin hle birini gözleri tutmaz da tutmaz. Nihayet bir kılavuz hanım araya giriyor. Öyle bir damat bey bulmuş kİ eşsiz, emsalsiz. Kişizade, elvan, yakışıklı. Düyunu umumiyetle bin kuruş maaşlı. Yalnız şu şartı, ileri sürmede:
Alacağı kızı ya sokakta, ya bir mağazada uzaktan şöyle bir görecek, o kadar cık. sonra istemek İçin bizzat gelip kiminle konuşacaksa konuşacak.
Uzatmıvalım. taze, manifaturacı Şişman Yankonun dükkânından çıkarken. delikanlı karsı kaldırımdan görüyor, beğeniyor: ertesi gün eve damlıyor. Büyük peder misafir odasına buyurunca beyninden vurulmuşa dönmez mi?
Müstakbel damat avak ayak üstüne atmış, ne kuruluş. Efendi hazretleri palas pandıras dışarı fırlıyor:
— İmkânı yok. bu didona kızı vermem de vermem: basını nâr e yakmam. Hemen dehleyin!
Hakikaten de o anda dehlemişler.
Sermef Muhtar Alus
(1) Cambazhane (acrobatesl lerl içinde ullcudunu idstifc derecesine fflrmlf, bacaklarını iki yandan ktvınp beline dolayan, boynuna kenetliye», yusyuvarlak olup fırıl fırıl yuvarlanan cambazlar.
(2) 1840 da artUf Chiçard tarafından çıkarılıp moda olmuş, yıllardan sonra tekrar rağbet bulmuş, bacakları tepeden yukarı kaldıra kaldıra. öne arkaya ayırıp zıngadak yere çöke Çö-
■*7ce ajnhntan bir netrt dan».
| iü!nıü ra meviulan J
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR
Amerika’daki
Yeni bir dram
Kimyevî maddeler bolluğu
Peçetenin altından çıkan koparılmış erkek başı
talebemiz
Bir genç kız felsefe ve sosyal ekonomi doktorasını verdi
Bir zaman kalayın piyasamızda, ithalâtçılar nezdinde bir nevi «favori» olduğunu, murakabe organlarının yarattığı sahte emniyet havası yüzünden, memleketin 10-11 milyon liralık döviz ziyanına maruz bırakıldığını bu sütunda çıkan bir yazımızda riyazi olarak ispat etmiştik
Akıl hocalarının iflâsını katî olarak gösteren bu yazımız vesi-lesile ötede beride, ihtiyaçtan fazla, normal fiatlerin çok, bîr kaç misil üstünde fiatlerle sipa-rlş'er verilmiş olmasını mazur göstermek için, o zaman Amerika ve İngilterenin mal vermek düşmesi haricî tesirlerle alâka-istemedikleri gibi bazı muhaffif'—J— —* -•----- ----*•’-
sebepler ortaya atılmıştır.
Kalay ithalâtçılarının el'an devam eden telâşı, hükümetin mevzua karşı gösterdiği alâka ve bugün bize 3-3 1/2 liraya malo-lacak şartlarla teklifler yapılmak ta olması, maruf tâbirile ölünün meydana konulmuş bulunması, artık bu ırfevzu hakkında, hattâ birliklerin en hararetli müdafl-lerinde bile, söz söylemek hevesi bırakmamıştır
Bizm, kalay işinde baş iddiamız. ithalâtı ayarlamak iddiasında olan organların bir sipariş enflâsyonuna mâni olmadıklarıdır. Kalayın yeni teklifler ve şartlar yüzünden, ucuzlamış olması muhakememizde ikinci unsuru teşkil etmektedir.
Ayar’ama organlarının ayar bozmaktan başka bir şey madıklarının ikinci bir delili yine piyasaya pahalıya malolan bir mevzu İle. elimize geçmiş bulunmaktadır. Son bir kaç ay İçinde ithalâtçılar, hattâ şimdiye kadar bu mevzuun ancak ismini duymuş tüccar, yeni bir favoriye sarıldılar: Kimyevî maddeler.
510 numaralı kararnameye göıe kabul edilen kâr hadleri, bunlar her hâl ve şartta müemmen imiş gibi, yalnış bir zan ve emniyet havası doğurmuştur. Halbuki bu kâr yüzdeleri ’ nen meşru sayılan azamî Ierdir. Bunların birisinde bet kaideleri, arz ve talep nunun hükümleri caridir.
Normal zamanda bugünün ve yarının talebi alâkalı’arca az çok İsabetle tahmin edildiğinden, BLi-z ve talep arasında tevazün olur ve menşedeki fiatlerd? fazla bir değişiklik olmazsa, buradaki piyasada az çok istikrar hüküm sürer.
Fakat harb ekonomisi devresinde herkes her işi yapar olduğundan. ithalâtı, yani arzı ayarlamak işini birlikler üzerine almıştır. Bu rolünde, yani en mühim, beiki yegâne vazifesinde basan elde edemediği, bilâkis vücuParile, birliklerin sathî bir İtimat havası yaratarak, sipariş-ferde Ölçüsüzlüğe sevkettiğl muhakkaktır
Kimyevî maddeler arasında meselâ kireç kaymağı piyasada, tabiî gizli olarak, altı liraya satılmakta iken, bugün 38 kuruşa
düşmüştür. Fakat daha bazı maddeler, meselâ zırnık, fazla ithalât yüzünden, menşeinde değişmemiş olan fiatinin dûnuna düşmüştür.
Ellerinde bugün maî bulunanlar, hattâ birliklerin tevzi mekanizmasından faydalanarak paralarının bir kısmını zırnığa veya başka kimyevî maddelere yatırmış olan bazı kooperatifler bile, yüzde otuz, hattâ kırk fedakârlıkla satış yapmağı büyük bir muvaffakiyet saymağa başlamışlardır.
Kimyevi maddelerdeki fiat
Hamdi bey mermer lâhdin önünde heyecanla köpürdü: “ Bu adamın kafasını kim kopardı?
Köylünün heyecanı — meli? — Acaba define
yap-
kanu-had-reka-kanu-
sızdır, sırf dahilî piyasa şartlarının bir neticesidir, İthalâtçıların ekserisi bu mallan, devlet daire ve müesseselerinin ihtiyaçlarını düşünerek getirtmişlerdir. Halbuki yine birliklerin malûmatı tahtında bir çok devlet müesseseler! hiç olmazsa İki senelik ihtiyaçlarına yetecek kadar ithalâtı doğrudan doğruya yapmışlardır. En büyük müşteri piyasadan çekilmiş olunca, eldeki mallan satmak İmkânları asgarî hadlere inmiş oluyor.
Tabiî bize satış yapan memleketlerde fiat seyrinin düşüş İstikametinde olacağını düşünen ithalâtçılar İki üç senelik ihtiyacı karşılayacak kadar bol olan stoklar karşısında endişeye düşer. ne pahasına olursa olsun mallarını ellerinden çıkarmağa çalışırl ar.
Bugün bazı kimyevî maddeler piyasası panik halindedir, bu paniği doğuran memlekete lüzumundan çok fazla mal ithal edilmiş olmasıdır, Biz, şahsen daima ifadeye çalıştığımız gibi, ithalâtı, döviz bütçemiz çerçevesi İçinde, serbes bırakıp umumî bîr fiat düşüşü elde etmek taraftarıyız. Fakat birlikler. İthalâtı, döviz mevcuduna göre değil, bu devletin işidir, memleketin ihtiyacına göre ayarlamak İddiasındadırlar. Muhakememizi bu İddiaya göre yürütüyoruz.
Lüzumundan çok fazla ithalât yapılmış olması yüzünden kimyevî maddeler paniğe uğramış olunca, siparişleri ayarlamak iddiası ne oluyor? Parlak iddialara göre mi, yoksa göz çıkaracak kadar aşikâr olan neticelere bakarak mı birlikler hakkında hüküm vereceğiz?
Sayın Ticaret Bakanının, kalay işinden daha açık bir âciz misali olan kimyevi maddeler işini incelemesini, parlak sözlerin altında boş bir didinme manzarası arzeden şahsî mesuliyet hislerini körletici, zararlı, iddialı, pahalı birer organ olan bir-İlkler hakkında katî kararını vermesini dileriz,
îş hayatımız için bir nevi kangren doğurucu olan bu teşekkülleri, muhafazakârlığa kapılarak, tutan bir Ticaret Bakanı, İktisadî hayatımıza karşı vazifesini yapamaz ve İşlerinde muvaffak olamaz.
CEVAT NİZAMİ
BULMACA
Yazan:
«allace Cemil Cahid Cem
Yeraltı mahzeninden çıkınca.. — Bunu kime söyle-Acaba define mi? — Drigello*nun kurnazlığı — İstanbul işi duymuş! — Koparılan baş! — Mesele anlaşılıyor — Iskenderin kafasını bulmak kabil değil — Hamdı beye verilen ziyafet — Peçeteyi kaldırınca — Dünyanın en garip hediyesi — Gece olmastria rağmen Hamdi bey müzeyi açmak istiyor — Iskenderin başı diye tandan kafa tekrar eski yerine yapıştırılıyor
Boldan sağa ve yukarıdan a?agı;
1 =- Öçler konferansının yapıldığı yer - Nota.
2 — Unutturamaz.
3 — Tütün kutusu - Çok değil.
4 — Bir ırk - Karga böyle bağırır.
5 — Dakikanın başı - Bir kış sebzesi.
0 — Ayağı sağlam değil.
7 — Su - Bal yapan böceklere.
8 — İplik sarılır şeyler,
0 — çalgı - Bir hastalık
10 — Emare - Baka baka.
çeviren:
Hem «PoIIb Romanları Serisi* nln hem de Edgar Vallace'Ln en kuvvetli eseri olan YEDİ KİLİTLİ KAPI çıkmıştır. Cemil Cahld Cemin güzel üslûbu e dilimize çevrilen bu romanı, detektif kitapları okumaktan hoşla-nanlara tavsiye ederiz. 12X18 boyunda, 272 sahlfe, fiati: 150 kuruştur.
Türkiye Yayınevi . İstanbul
GEÇEN BULMACANIN HALLİ Soldan sağa ve yukarıdan aşağı: 1 — Kooperatif, 2 — Ortalama, 3 — Otomatik, 4 — Pamuk, Lise, 6 —* Elakam, Bal, 6 — Rat, Meleke, 7 —-Amil, Dlr, 8 — Taklbeden, fl — Saldnol, 10 — Fareler, La.
V-~--
Hamdi beyin, bir gün yemekte, sofraya oturduğu zaman, peçetesini kaldırınca altından Fransız hû k ûm eti nln verdiği Lejyon Donör nişanının çıktığını görmüştük, Kendisine böyie peçete ile yapılan başka ve daha mühim bîr sürpriz vardır. Bunun hikâyesi ötekinden meraklıdır:
Saydıa'da tarlasına kuyu kazarken 20 metre derinlikte. toprak altında dünyanın en zengin lâlıit kol eksi yo.
nunu gören köylü İlk anda son derecede şaşırmıştı, Kendisini bir yeraltı mahzeninde ve sıra sıra bir takım mezarların ortasında bulacağını akima getirmemişti bile, Aym zamanda muştu da. Adam fırlayıp, yerüstüne . düklerini kimseye söylemiyordu. Zaten söylese de ona İnanan çıkmıyacaktı. Hem belki de bu bir define idî. Onun için kimseye bahsetmemek daha doğru olacaktı. Lâkin köylü bu yeraltı mahzenindeki mezarlar dairesine şöyle bu işten anlayan birini indirmek İstiyordu. Zamanın mantığı ile «bunu bilse bilse ecnebiler bilir» dedi. Ve doğru koştu Fransız tebaasından, aslen İtalyan ve orada resmî vazifesi bulunan M. Drigello’ya geldi. Zira el altından yaptığı araştırmada öğrenmişti ki orada bu işten anlasa anlasa ancak M, Drigello anlardı. Esasen kendisi böyle garip şeylerle, toprak altından çıkarılan öte beri ile meşgul oluyordu. Orada Fransanın. çok mühim bir memuru idi.
Köylü, M. Drigello’ya daha ziyade bir rüyaya benzhyen gördüklerini anlattı:
— 20 metre derinliğinde,,. Sıra sıra bir takım mermer sandıklar,, dedi.
M. Drigello'nun o günü pek mühim bir İşi vardı. Fakat köylünün bu sözleri karşısında büyülenmiş gibi oldu. Ona:
— Hemen beni oraya götür... dedi.
M. Drigello yanına bir sürü de mum almıştı. Hemen o günü köylü ile birlikte lâhitlerin bulunduğu yere geldiler. Ve bir iple 20 metre derinliğe indiler.
Drigello bu derece zengin, bu kadar harikulâde ve bol bir koleksiyon karşısında ne yapacağını bilmiyor, oradan oraya koşuyor, sevinçle çırpınıyordu.
Tekrar yukarı çıktılar amma artık Drigello'da rahat ve huzur da kalmamıştı, Hep lâhitleri, bili assa son senelere kadar bizde büyük İskender’in mezarı olarak tanılan lâhdi düşünüyordu Acaba bunu parça parça Avrupaya götürmeğe İmkân var mıydı?,.
Lâkin bu sırada Drlgello’yu son derecede mahzun eden bir haber işitildi. Mesele îstanbula bildirilmişti. Hamdi bey geliyor-
Bayan Afife Fevzi Sayın
kork-
Hamdi beyin meşhur «Tıhsımlı çeşme» isimli şaheseri. İngil tere'de Britiş müze-umda bulunan bu tablodaki Şarklı model bir ecnebidir. Ressa mm. bahsettiğimiz dostu M.
kendisidir
du Bu suretle---------------------
ümidi kesmek icabediyordu. Halbuki Drigello onları Avrupaya götürmenin teşebbüslerine bile yavaş yavaş girişmiş bulunuyordu. Demek artık her şeye veda etmek gerekti. Zira İstanbul kıymetli lâhitleri lşltmişti. Âsa-natika nizamnamesi de tatbik edildiği İçin, eskisi gibi her bulunan şey Avrupaya götürülmüyordu da, Mamafih Drigello sanki bir büyüye tutulmuş gibi
kendisinden
Dibusky'nin
yeraltından çıktı, Gör-
artık lâhltlerden
Hamdi beyin Amerika müzelerinden birinde olan tablosu
kendi başma zaman zaman mezarların bulunduğu toprak altındaki 20 metreye İniyor, onların arasında uzun uzun dolaşıyordu, Bir yandan da İşi hükümete haber verdiği için köylüye kızmaktaydı
Koparılan baş!.
Hamdi bey geldi. Daha Say-da'ya ayak basar basmaz:
— Hemen mezarların yanına ineliml., dedi.
İndiler. Lâhitlerin hemen hep-
si tarihî kıymeti bakımından fevkalâde idi. Lâkin bilhassa İskender’in lâhdi diye tanılan o emsalsiz şaheser, heykeltraşlığın bir harikasıydı. Hamdi bey hayran hayran bunu tetkik ederken birdenbire bir feryat kopardı:
— Burada bir baş olacakmış!., Nerede?..
İskender'in lâhdini görenler bilirler ki etrafında, mermer üzerinde bir çok kabartma şekiller vardır. Kabartmacılık burada İnanılmaz bir üstatlık göstermektedir Mezarın etrafına bir çok tarihî sahneler bu suretle kabartma bir halele konulmuştur, İşte Hamdi bey mezarın etrafını tetkik ederken kabartma sahneler arasında en mühim İnsan olarak gösterilen ve bizde uzun senelerden beri «tskende-rin başı» zannedilen kafanın yerinde olmadığını görmüştü
İskender’in başı ne olmuştu?.. Bir başkası belki bunu gelişi güzel bir kaza neticesinde kopmuş farzederek sormazdı bile... Lâkin böyle eserler karşısında kıskanç bir titizlik gösteren Hamdi bey İçin o tarzda hareket etmek kabil miydi?.
Üstelik heykelin yalnız, başsız kalmış vücudu taze bir taş yarasını andırıyordu. Bu da Hamdi beyin sanatkâr gözlerinden Kaçmamıştı. Bu baş yeni kopmuştu!. Beraberlerindekiler tam bir hüküm veremiyorlardı.
Yalnız Sayda’da olanlar:
— Evet., bu baş duruyordu!., dediler.
Nihayet köylü bir akşam üstü M. Drigello’nun telâşla buradan çıktığına gördüğünü hatırladı. Mesele anlaşılıyordu Iskenderin başını Drigello koparmıştı!,. Lâhitlere âdeta âşık olan bu zat. İşin îstanbula aksetmesi ve Hamdi beyin Sayda’ya hareket! Üzerine hiç olmazsa lâhitlerden götürülebilecek bir şey almak istemişti. Bîr akşam gizlice mezarların bulunduğu yere inmiş ve o camm lâhdin üzerindeki kabartma en güzel başı koparmış, bunu bir kâğıda sararak yukarı çıkmıştı
Hamdi bey Fransızlara Drl-gel’o hakkında resmen müracaat etti.
Lâkin yapılan araştırmada Dri’iellci'nun evinde İskender’in basına benzeyen bir şey bulunmadı. Mamafih buna rağmen adamın vazifesine nihayet verildi. Koparılan baş çoktan Avrupa yolunu tutmuş olacaktı.
Peçete altında..
Bu iş Hamdi beyi uzun zaman üzmüştür. Gidip gelip lâhde bakıyor, kopuk başın önünde:
— Hay elin kinisin... diye mütemadiyen onu koparana karşı söylenip duruyordu.
Nihayet Hamdı beyin ilim yaşı şenel devriyeîerinden biri gelmişti. Bu büyük bir merasim şeklinde kutlanacaktı. Ayrıca Frensiz sefaretinde kendisine bir de ziyafet verilecekti.
Hamdı bey gitti. Sofraya oturuldu. Peçetesini kaldırdı ki İskender'in başı!.. Lâhldin üzerinden kopanlan baş!.. Aman, gözlerine Inanamıyordu.
Sefir memnun gülümsüyor, , Hamdi beyin bir İlim sevinci, saadet! İçinde bulunmasını haz- j la seyrediyor.
Hamdı beyin.
— Lâhlttcn koparılmış olan baş!.. Nereden buldunuz? sözle-rine karşı sefir:
— Çok arandı. Nihayet bu-
Blrleşlic Ameriaada felsefe ve sosyal ekonomi tahsil etmekte olan ba-2? yan Afife Fevzi Sayın, 5 haziran 10JAp( tarihinde doktorasını vermiştir (Q
İstanbuldakl Amerikan kJ2 hole- 2? jilnden mezun olan bayan Afife Sa-O yın, 1337 senesinde Birleşik AnunHuya giderek Rhode İsland’dakl Brown üniversitesine girmiş ve 1939 da bu üniversiteden muallim diploman almıştır. Bundan sonra üç sene Bryn Mawr kolejinde tahsiline devam eden bayan Afife 1343 - 1944 senelerinde Prinaeton üniversitesinde Türkçe muallimliği yapmıştır.
şimdi bayan Afife General Elektrik kumpanyasında İstihlâk maddeleri üzerinde İktisadi araştırmalar yapmaktadır.
Bayan Afife. İstanbullu bav H — Fevzi Sayın1 m kızıdır.
80,000 teneke beyaz peynir buzhaneye depo edildi
Karaağaç müessesisin deki buzhanede şehrin kış ihtiyacını karşılamak üzere 80 bin tenekeye yakın beyaz peynir birikmiştir. Beyaz peynirin toptan flütlerinde, geçen yıla nazaran 10 kuru? kadar bir düşüklük olmasına rağmen perakende rintler hâlâ eskisi gibidir.
Edirne’de spor hareketleri
Edime (Akşamı — Şehrimizde 71 ve 22 temmuz günleri yapılan spor hareketleri arasında Üç iıaftazfanberf devam etmekte olan tenis finalleri şöyle neticelenmiştir: Cetikcan birinciliği, Mazhar İkinciliği. Hüsamettin Konuksever üçüncülüğü almışlardır.
Pazar günü Tınıca nehrinde yapılmış olan yüzme miisabnl’ala'rına Garnizon gücü, Karsağı Dsıutrspor, Erkek Sanat Enstitüsü, Merkez ve Ayşekadın Gençlik kulüpleri gençleri iştirak etmiş ve neticede 21 puvanla Erkek Sanat Enstitüsü birinci, 14 puvanla Ayşekadın G. kulübü İkinci. 10 puvanla Merkez gençlik kulübü üçüncü gelmişler dlr. Yii: "ne m • ‘ n ’ m dört hafta m ed-ret'iir.
lundu!..
Cevabım verıyoı.
Bir kere de Hamdi beyin yine peçetesinin altından Lejyon Dö-nör nişanın»! çıktığını hatırlarsınız, Fakat, nişan Hamdi beyi bu derecede sevindirmiş değildi. İskender'in başı diye tandan kafanın tabağının içinde çıkması onun hayatının en mesut anını teşkil etmiştir Adeta sevinçten yemek yiyememiş, şerefine yapılan ve pek sevdiği o Fransız yemekleri, o ağızda dağılan yumuşak etlerlle âdeta boğazında kalmıştı. Zira biran önce gidip, gece olmasına rağmen müzeyi uçmak, kopuk başı yerine takmak istiyordu. Ziyafetten bu büyük ve harikulade hediyesile döndü.
Koparılmış baş. pek az sonra hemen yerine takıldı. Yapıştırıldı. İtinalı bir tamirle eser eski haline getirtildi. Bu suretle tarihî bu şaheser, kusursuz olarak yeniden doğdu sayılabilir.
Müzedeki meşhur lâhdin böyle bir macerası da vardır.
Hikmet Feridun Es
Sahife 6
K Ş A M
2C Temmuz *1945
Bir yaz gecesinde İnsanin uykusunun kaçması hakikaten berbat gcy-| dir. Kışın yorgan altuıa büzülüp, sıcak sıcak kaçan sevgili uykuyu beklersiniz. Lâkin yazın öyle ml-’lr? . Bir ar içinde yatak altından kızdırılmış bir fırın haline girer, cibinliğinizden süzülen bir çift sivrisinek minimini
halde idik işte... Kalksana a mübarek!..
— Olur mu?.. Bu söylediğin şey çocukluk...
— Öyle ya... Ellndeklnl avucunda-kini verip, üstelik de bir sürü para kaybettikten sonra kalkmak pek akıllılık değil mi?.. Hayran oldum bu
Hayvanlar da, insanlar gibi asabi buhranlara tutuluyorlar
Amerikan üniversitelerinde yapılan tetkikler, dikkate şayan neticeler verdi
Tarihten
faciayı tamamlar. Babınızın alt maki bir elektrik yastığı olup meydana çıkar. Artık uyuyabilirseniz uyuyunuz bakalım. Eskiden bu kabil uykusuzlukları bilmezdim. Bir iki seneden beri oluyor.
Geçenlerde bir gece, sanki bir el 601 omuzuma yavaş yavaş, aheste Aheste vurarak bent uyandırdı. Gözlerimi açtım- Tekrar kapayarak uyumağa çalıştım. Ne mümkün?.. Sağa dön, sola dön, sırt üstü yat, yüzü koyun çevril... Yatağın ucuna git, orası ısınınca ortaya naklet... Faydasız. Belki serinlersin diye ayağını örtüden dışarıya çıkar, karyolanın «So-gukçadırl.n düşüncelle demirlerini tut.. Nafile’.. Uyku gitti gider, dâhi gider.
Bazı uykusuzlar, böyle zamanları hoş geçirmenin yolunu pek İyi bilirler Halbuki benim bu sahada stajım olmadığı için İşin hiç farkında değilim. Yatakta uykuyu bekledikçe büsbütün bunalır, perişan olurum-
Lâkin bu sefer kalktım. Yüzümü gözümü soğuk su ile yıkadım. Oldu olacak... Şakaklarıma kolonya serptim. Açık pencerenin önüne kuruldum.
Oh, hakikaten güzeldi. Ağdalanmış bir sıcak, gayet aydınlık, bol bir mehtap... Ağaç gölgelerini yere sihirli bir tentene şeklinde sermiş bomboş yollar,,. Saat tam gecenin üçü!..
İnsanların hayatında en meçhul ve hemen hemen kendisinden hiç beh-sedilmlyen saat İşte bu gece yarısından sonra 3 tür.
Gündüz saatleri kimi iş başlangıcı, kimi tatil, kimi paydos, kimi eğlence, kimi yemek vesileslle sık sık lâfı geçen zamanlardır. Lâkin gfce yarısından sonra saat 3, sanki onu yaşamı -yormuşuz gibi, sanki yokmuş gltrt hiç bahsi geçmlyen bir şeydir. Bütün ömrümüzce bu vakti pek nadide ve az olarak uyanık geçirdiğimiz için Adeta «gece yarısından sonra saat 3v ü bilmeyiz. Bunun İçin uykumun kaçtığına bayağı memnun olacağım güdi. Pencerem sanki Bir ulu sessizliğe açılmış gibi İdi. Karşıki bahçede yapraklar arasında hışırdıyan yürüyen ve kendisini görmediğim bir hayvanın yaptığı hafif gürültüyü bile işitiyordum.,
Birdenbire yolun ucunda ayak ses-lerl belirdi. Gece yansından sonra saat üçte herkesi uyumuş farzettl ğim İçin bayağı yadırgadım. Yolun ötesinde iki gölge belirmişti. Biri erkek. biri kadın...
Epey yaklaştıkları zaman onların kim olduklarını anladım. Biraz ötemizde oturan ve «1 numaralı kloar-lar» diye anılan karı koca idi. Uzun ve parlak seyahatler yapmakla öğû-nürler, dalma bunlardan bahseder dururlardı. Hakikaten de kibarlığı kimseye vermezlerdi.
Yavaş yavaş yürüyorlardı. Arada sırada durup durup münakaşa, ediyorlardı. Onlar da benim gibi gece hin bu saatinde herkesi uyumuş far-zetmeliler ki yüksek sesle konuşuyorlardı. Yahut gecenin bu saatinde sokakta mırıltı halinde konuşmalar bile büyüyor, işitiliyordu.
Nihayet ağır ağır, yavaş yavaş tam penceremin önüne geldiler. Yine bir küçük mola verildi. Şöyle münakaşaya başladılar:
— Ben sana söyledim... Zararın neresinden dönülerse kârdır. Fakat anlamadın ki...
— Ne bileyim?.. Daha fazla kazanayım dedim!..
O zaman anladım. »1 numaralı kibarlar» pokerden dönüyorlardı. Ve bu münakaşa da o idi. Devam ettiler:
— Artık iyiden iyiye kazanmış bir
İşe... Aklınla bin yaşa...
— Rica ederim... Kes artık...
— Sana kaşımla gözümle o kadar da işaret ettim. Amma nerede sende o anlayış kabiliyeti?.
— Oyuna mı dikkat edeyim?. Se nln kaşına gözüne nri?.
Yürüdüler. Biraz sonra münakaşa daha hararetlenmiş olacak kİ bir takım acayip acayip kelimeler de işlti-Jlyordu..
1 numaralı kibarlara, gece yansından sonra saat üç fena bir meşhut cürüm yapmıştı. Onların akla gelmez bir cephesini görmüştüm. Şimdi biraz ötede durmuşlar birbirlerine kötü kötü atıp tutuyorlardı.
Büsbütün uykum açılmıştı. Yazıklar olsunL.
Kendimi zorla uykuya hazırlarken bir ayak sesi daha... Bir değil, iki ayak sesi... Yine bir erkekle bir kadın...
Bu seferkiler daha sesli. Kadın iki de bir durup durup küçük kahkahalar atıyor. O da etrafın derin bir uykuda olduğuna kani... Ne bilsin kİ bir vatandaşın hattâ belki de bir komşunun uykusu kaçmıştır. Ve karanlık bir pencere kenarında oturmaktadır. Âteda kendimi bir çok kimselerin iç yüzlerine pusu kurmuş bir sır hayduduna benzettim.
Zira gelenleri tanımıştım. Kadın beyaz köşkte oturan ellisini çoktan geçmiş, fakat her zaman aşırı derecede boyalı, kısacık etekllkll bir nazenindi. Erkek de arka mahallede bir arkadaşımın oğlu, gayetle genç fakat dehşetli aptal bir delikanlı... Arkadaşım bu çocuğa «Alık oğlan» adını takmıştı. Alık oğlanla bu elliyi geçmiş dul gecenin bu saatinde ne» ararlar?.
Kadının oturduğu beyaz köşkün yolu önüne geldiler. Alık oğlan:
— Ben artık buradan döneyim... dedL
Kadın yine acayip ve kahkahalı bir sesle konuştu:
— Gel... Gel... Pişman olmazsın :: Buz dolabında nefis vişne şurubu var!..
Alık oğlanın arşız sesi:
_ Vişne şurubu mu?.. Buzlu vişne şurubu ha!_ Ne âlâ... Amma evden de beklerler... Babam küplere biner.. Zaten sen! geçirmemi söylediğim zaman yüzüme nasıl bir baktı, Görmedin mi?
— Gel aman!., şimdi babanı düşünecek sıra mı?. Buz gibi şurup diyorum sana...
Ve böyle söyllyerek kahkahalar arasında beyaz köşkün yolunu tuttular. Bu uykusuzluk yüzünden pencere önünde kalırsam belki daha bir çok sırlar öğrenecektim. Neme lâzım!,, Pencereyi kapatıp yatağıma girdim.,
(Bir yıldızı
RADYO
ANKARA RADYOSU
Bugünkü program
18.00 M. S. ayarı, Dans orkestrası, 18.45 Müzik (pl-). 19.00 Haberler,
19.20 Geçmişte bugün, 19.25 Fasıl, 19.50 Konuşma, 20.00 Müzik (pl.l. 20.15 Radyo Gazetesi, 20.45 Beste, şarkı ve türküler. 21.15 Konuşma, 21,30 Müzik, 22.00 Müzik (pl->, 22.45 M. S. ayarı, Haberler.
Yarın sabahki program
7.30 M. S. ayarı. Müzik (pl.). 7.45 Haberler, 8.00 Müzik (pL), 12.20 M. S. ayarı, Karışık şarkılar, 12 45 Haberler, 13.00 Salon orkestrası.
İnsanlar İçin olduğu gibi, hayvanlar İçin de bazen yaşamak güç ve eşleri sıkıcı olabilir. Hayvanların çıldırmış olmalarını nadiren duyuşumuzun sebebi, bu haldekiierltı çabuk ortadan kaldırılmalarından ileri gelmektedir.
Californla üniversitesinde bulunan genç bir Hindistan maymunu bir dişi maymuna bağlanmıştır. Bunlar üç senelik bir karı koca hayatı yaşadıktan sonra dişi maymun alınarak erkek maymunun yanma başka bir dişi maymun konulmuştur
Erkete maymun ilk anlarda yeni eşinden hoşlanmamış fakat zamanla alışarak hayatından memnun görünmeğe başlamıştır. Bir gün eski eşinin kafesi önünden geçirildiği zaman, dişi maymun pür heyecan bağırmağa başlamıştır. Erkek maymun arkasına dönüp bir kere yeni eşine, ondan sonra tekrar eski eşine bakmış ve birden bire kendi kendini ısırmağa başlıya-rak bacaklarında derin yaralar açmıştır.
Erkek maymunun yaraları sarıldıktan sonra yanına yeniden eski eşi verilmiştir. Dişi maymun öüyük bir sadakatle eşini tedavi f-tıniş ve asabını yatıştırma hususunda çok İşe yaramıştır. Bununla beraber, erkek maymunun tamamen iyileşmesi tam on dört ay sonra kabil olmuştur.
Cemiyet içinde yaşamağa alışmış hayvanlar yalnız başlarına bir yere kapatıldıkları zaman, yaradılış itibariyle inzivadan hoşlanan hayvan» landan daha fazla asap bozukluğu krizleri gösterirler.
Bu gibi tecrübelerle meşgul olan bir zat henüz çıkmış civcivlerden bir kısmını birbirlerinden ayrı ayrı yerlere kapatmıştır. Gıda, ışık ve hareket temin edilmiş fakat hayvanlara yemlerini veren kimse katiyen kendisini göstermemiştir.
Daha ilk hafta esnasında yalnız büyütülen civcivlerin bir arada büyüyenlerden daha fazla gürültü yaptıkları müşahede edilmiştir.
Birinci haftadan sonra büsbütün faal olmağa başlamışlar, sinekleri deli gibi kovalayıp, yiyeceklerini darma dağın edecek surette yemek tabaklarını eşelemişlerdir. Bir tanesine, hir İleri bir geri dolaşıp kendini kutunun bir tarafından öbür tarafına vurmak tarzında bir hal ârız olmuştur..
Bu sinirli civcivler tabii büyüyenlerin yanlarına konuldukları zaman müthiş ürkmüşler, kaçmak için şaşkın bir halde çabalarlarken diğerlerine çarpmışlardır.
Tecridedllerek yetiştirilen bir papağan sellüloidden yapılma mavili beyazlı bir topu kendine can yoldaşı edinmiştir. Bu kuşçağız ancak sallanan topunun yanma yerleştiği zaman istirahat edebilmekte ve böyıe zamanlarda du top tüylü bir şeymiş gibi onu arzu İle okşayıp sevgisini izhar etmektedir. Bundan sonra da başım sallanan topun çarpacağı bir suretle tutmaktadır.
Papağan bu topu bir diğer kuşun kafasıymış gibi telâkki etmekte ve kendi cinsinden bir ’cuşa göstereceği bütün muhabbeti ona göstermektedir. Topu daima başının hizasında tutmağa çalışan kuşçağız, bu top. bu hizadan daha aşağı tesbit edildiği zaman büyük bir huzursuzluk duymaktadır.
Top kafesin dibine ne zaman düşse, kuşçağız da, kendi bulundukları kafeste bulunan bir papağan ölünce diğerlerinin yaptığı gibi, ses çıkarmadan bir köşeye büzülmektedir.
Bazı insanlarda olduğu gibi birçok hayvanlarda da beyinleri sakat olarak dünyaya gelmektedir
Bronx hayvanat bahçesi kuşlar kısmının müdürü Lee Crandall'ın ços
sevdiği böyle budala bir güvercini vardır. Vücudu iyi İnkişaf etmemiş olan bu kuşun gagası tıpkı bir kartal gagasına benzemektedir.
Sözde yarış güvercinleri neslinden olan bu zavallı kendi kendine uçamı-yacak kadar budala olup, ancak diğer güvercinleri aşağı İndirmek mak-sadiyle kullanılmaktadır.
Kartal gagalı güvercin ne yapacağını, nereye gideceğini bllmiyen bir biçaredir. Önüne yem konursa yemekte, fakat konmadığı zaman, kendi yiyeceğini bulmağa çalışmaktan veya diğerleri ile mücadeleye glrlş-mektense aç kalmağı tercih etmektedir.
Hiç uir zaman bir eşe malik olamamıştır. Bazen diğer güvercinlerle alâkadar olmuşsa da bu alâkası verimli olmamış ve lâkaydi İle karşılanmıştır.
Dimağ ve asap sakatlıkları hayvanların harekâtında da gayri tabiilikler tevlldetmektedlr. Otopside bir karıncanın beyninde bile tümör bulunabildiği meydana çıkarılmıştır. EŞİ tarafından terkedilert bir kuş yuva yapmak veya diğer kuşlarla dövüşmek suretiyle teselli bulmaktadır. Hayvanlar dövüşmek arzularını izhar etmek İstedikleri zaman bir sürü acayip hareketlerde bulunurlar. Bir şam-panze kendisini seyretmeğe gelen kimselerin alaylarına maruz kaldığı zaman, yukarı tırmanarak kafasını şiddetli şiddetli tavana vurmaktadır.
Eşleri tarafından terkedllen fareler tırnaklarını ısırırlar, çizgili sırtlanlardan biri kendi ayağı ile öyle haki-| kİ bir mücadeleye girişmiştir ki neticede ayağını ısırıp kan içinde bırakmıştır. Hoşnut olmıyan çocuk parmağını emmeği âdet edinir, büyükler meselâ kalemlerini ısırır veya sigara içerler, yavru şampanze ve ayılar da ayaklarını yaralarlar.
Bu gibi tezahürler asabi buhranlardan başka şoklardan da neşet edebilir. Bir seylâp köpeklerde şokun nasıl tesir yaptığını meydana çıkarmıştır. Sular köyün her tarafına yayılıp köpeklerin kulübelerini de kaplayınca hayvanların hayli uzun bir mesafeyi .yüzerek geçmeleri icabet-miştir. Nihayet karaya çıkan bu köpeklerin hepsi bir arada kapatılmışlardır. Her zaman birbirleri ile hiç geçlnemlyen bu hayvanlar sessiz sa-dasız birer köşeye büzülmüşlerdir. Dehşetli gök gürültüleri, şimşek ve yıkılan ağaçlar, tabii reflekslerini kaybettirecek kadar hayvanlan ürkütmüştür. Köpeklerin sahibi ancak iki ay mütemadi talimden sonra bunların asaplarını yatıştırabilmiştir.
Mamafih, bu köpeklerden birine ne zaman kapının altından sızan bir su gösterilirse hayvanda gene aynı asabi âraz belirmiştir. Bu köpeklerin hal ve tavırları tabiileşmiş olmakla beraber geçirdikleri şok bunların üzerinde bir iz bırakmıştır. Hayvanlarda şok ekseriya insanlarda da tesadüf edilen bir başka çeşit asabiyet daha tevlldetmektedlr. Odanın İçinde yem yemekte olan bir tavuğun karşısına birden bire bir kobay bırakılmıştır.
Tavuk serian yem yemekten vazgeçerek deli gibi çırpınmağa başlamıştır. Kobay odadan hemen çıkartıldığı halde tavuk yem yememiş ve korku arazı zail olmamıştır. O günden itibaren de tavuğa o odada yem yedirmek kabil olamamıştır.
Bir anne hayvan yavrularına karşı vazifesini her zamanki tabiî şevklerine dayanarak ifa edemezse asabi buhranlara duçar olur.
Tecrübe için bir tavuğa dört yüz civciv verilmiştir. Biçare hayvan tabii şevki ile hepsine ayrı ayrı aynı ihtimamı göstermeğe çalışmış ve sonunda deliye dönerek bu yavruların hepsini birden terketmlştlr.
(Baş tarafı 4 üncü sahifede) | H-r halde durdnucü Sultan Murat Bu Fahreddlnl bir kat daha zayıf emsali çok olduğu üzere İstanbul'a düşürmek için Ahmet paşanın bır( varır varmaz Fahreddln'ln katlini düzeninden başka bir şey değil. Fa- emretmedi. Belki emlrl bir İşte kul-kat yeis içinde Fahreddin buna* lanmağı düşünüyordu. Fakat Üskü-inandı. Emir Mansuru altın yüklüj öar'dan hareketinden birkaç gün sonra Fahreddln’ln kardeşi Emir Yunus’un oğlu Mülhemin bir miktar dürzüler başında Lübnanda berekete geçerek Şam askerlle çarpıştığını haber aldı.
Artık Fahreddln’ln masını caiz görmedi, hafızı Vezir Bayram err.rlnl gönderdi. Bayram paşa bos-tancıbaşıya haber salarak Fahred-din'i getirtti. Aslanhane önünde boynunu vurdurdu. Cesedini Atmeyda-nına bıraktırdı. Galasarayına verilen oğullarının büyüğü Emir Mesud’da boğuldu: cesedi denize atıldı. »2» Fahreddin idamında altmış iki yaşında idi. Müverrih Nalma bu dürzü Emlrl hakkında sakalı ve kaşları kar gibi beyaz bir «piri cesim» diyor.
Ancak tasvirlere bakılırsa Maanoğlu Emir Fahreddin küçük yapılı bir adamdı. Hattâ düşmanı olan Şam Tarablus hâkimi Seyfoğlu Yusuf paşa mensuplarından birisi onu şöyle hicvetmişti:
[Boyu bıçak sapı kadar uzun t cüce; kuyu başında büzülmüş t kurbağall
SÜLEYMAN KÂNI İRTEİV
katır ve ağır hediyelerle serdar nez-dfne gönderdi.
Ahmet paşa bundan evvel Fahred' dinin küçük oğlu emir Hüseyni esir etmişti. Şimdi bu paralara el koyduktan sonra maiyetini itlaf ettiği emir Mansuru zincire vurarak sahildi kİ donanma gemilerinden birisi İle Istanbula gönderdi.
Ahmet paşa artık üç oğlundan ayrılmış ve iyice sıkışmış olan emir Fahreddin işini daha ziyade uzatmağı muvafık görmedi. Kati bir harekete girişli.
Bütün kapısı halkı ve Şam askeri ile Maan oğlu üzerine yürüdü. “ son muharebede Dürzü ordusu yük zayiata uğradı.
Fahreddin na sığındı, menallnl, ailesi tirtti. Hepsini bu sarp dağlardaki mağaralara yerleştirdi.
Küçük Ahmet paşa da eline geçen Dürzüeri katlede, ede bu dağlara yaklaştı. Bu kayalıkları döğüşe, döğüşe aşmak pek güç olacaktı. Ahmet paşa kayalar üzerine yer, yer odun yığdırarak yaktırdı. Kayalar kızgın hale gelince üzerlerine sirke döktürdü. Bu suretle yumuşayan taşlar balta ve küllünklerle kazıldı. Bu ameliyat tekrar edile edile mağaralara varabilecek bir yol açıldı. Etraftaki çalılıklar tutuşturuldu. Ateşin dumanı mağaralara dolunca İçerdekiler boğulmamak İçin teslim olmak mecburiyetinde kaldılar.
Emir Fahreddin ayal ve evlâdı, et-baı İle 10 aralık 1834 te aman dill-yetek Küçük Ahmet paşaya teslim oldu.
Ahmet paşa, Fahreddin İle oğulları Hüseyin ve Mesut beyerl Maan oğullarının dört yüz seneden beri topladıkları hazlnelerile birlikte İs-tanbula gönderdi.
Bu hizmeti pek meşkûr olan Küçük Ahmet paşa. Dördüncü Sultan Murattan büyük İltifatlara nail oldu
Emir Fahreddin, Sultan Murat Revan seferine çıkmak üzere otağını Üsküdara geçirdiği gün — 1044 ramazanının dördüncü günü — İstan-buia vardı. Kendisi bostancıbaşı hapsine ve oğullan gllmarft hassa arasına alınmak üzere Galata sarayına verildi.
Fransızca (Haç takmış emırı eseri Sultan Muradın Fahreddin hakkında bir karar ittihazından evvel kendisini görmeği arzu ettiğini ve vezir kıyafetinde tebdilen onu mahpesin-de ziyarete gittiğini yazıyor.
Padişahı bu kıyafetle tanımış olan Fahreddin hiç tanımamış gibi davranmış:
— Padişah beni itham ediyor? Ben İbrahim paşanın tahribettiği yerleri devletin en feyizli ve vergilerini en muntazam olarak ödeyen bir eyaleti haline getirdim. Benim bir ordum varmış: emniyet ve asayişi temin ile mükellef değil mİ idim? Yavuz Sultan Selim ceddimin emaretini tasdik etmişti. Düşmanlarım benim durumumu kıskanıyorlar; istiklâl emelinde olduğumu söyliyerek bana İftira ediyorlar. Hiç kedi aslan ile uğraşabilir mi? Ben Hüsrev paşa sipahilerini Lübnanda kışlamaktan menettim. Fakat bu sipahilerin
Bu bü-ve ağır bir mağlûbiyete
kaçarak (Şûf) dağları-Bütün etbamı. mal ve efradını oraya ge
hayatta kal-Istanbul mu-paşaya İdamı
vakfı mütevı
bir cevap
Dürzü Emiri Fahreddin hakkını yabancı dillerde yazılmış blyograf müellefattan elimde bulunan Fraı sızca bir eser ile tarihlimizdeki d ğınık malûmatı karşılaştırarak kal me aldığım makalelerden AKŞAM' 24 haziran 945 nüshasında (Frengi tan serabı) başlığı altında lntlş edeninde bu Emir İle " ‘ ”
Öküz Mehmet paşa münasebetlerinden de iniştim.
Öküz Mehmet paşa
lisl bay İsmail Raltten aldığım nzı bir mektupta mektup sahibi Meiım paşa hakkında bizim tarihlerdeki s tayişleri zikir ve paşanın hizmetle) nl tadat ederek makaledeki (Fah-reddin'to hediyelerini kabul eden Mehmet paşa Saydada hareketsiz kaldı) kaydına itiraz ediyor ve:
(Doğru bir vezire hediyeleri kabul etmiştir diye bir leke sürülmesi tarihte yazılmışsa hastdden ve hileden başka blrşey değildir. Müşarünileyhin geçirdiği uzun memuriyet hayatında suiistimale, yolsuz e fal ve harekâta, gayri meşru şekilde hediye ve atlyeler kabul ettiğine dair kendisine hiç bir leke sürülmemiştir. ı
Diyerek (müşarünileyh hakkında büyük bir sehiv ve hata olması muhakkaktır. Keyfiyetin tavzih ve tashih edilmesi (temennisinde bulunuyor.
Malûmdur kİ hediye ve rüşvet maddesinde bizim şimdiki telâkkimiz ile eslâfın telâkkleri arasında büyük fark vardır. Hediye meselesini kendisinden naklettiğim yabancı müellifin Mehmet paşa hakkında hasede kapılmasında ve hileye sapmasında ne sebep ve ihtimal olabileceğini tâyin edememekle beraber mektup sahibinin ciddi olduğunu bildirdiği zat hakkında göstrdiğl hassasiyeti takdir ederim.
Mektupta kendisinden bahsedilen Hafız paşaya gelince: Bu zatın ismi tarihlerimizde yalnt2 dördüncü Sul-■ tan Murad devrinde geçmez; o da-
şamda ikameti o tarafların harabı-] ha birlncl AhnMt zamanında H. 1016 sini İntaç ettiğini biimiyen var mı?ı ----
Ben Lübnanı bu haraplıktan kurtarmak istedim, Hüsrev paşa meva-c'bini vermediği sipahilerin bütün fenalıklarına göz yumuyordu. Padişahımız onu ölümle cezalandırmadı aıı? Ben ecdadımın İdaresindeki memlekette halkın menfaatinden taşka saik He hareket etmedim Kabahatim bu mu?
Sultan Murat bu tazallüm sözlerini dikkatle dinledikten ve Fahreddl n! tecessüsle tetkik eyledikten sonra çıkmış.
t . - . , t? - s. t = . . , BC to -( -»

sonra yedi sene kadar Şam valiliğinde bulunarak kendisine o vakitten şöhret temin, eylemişti.
Kani İrtem
12) Maanoğlu Hüseyin bey devlet ricali sırasına geçmiş, Hinde elçi olarak gönderilmiş, şeref ve itibar İçinde uzun bir ömür sürmüştür.
Fahreddinin rikâbı hümayuna vâsıl olduğunu yazmakla iktifa /-n Nalma arada bu yolda bir mülakattan bahsetmiyor. .
Gün Doğmadan Paris
EDEBÎ ROMAN
Yazan: Louis Bromfield Tercüme eden: Vâ - Nü
İşte tiyatro kapandı. İşte Nlcky'den haber yok. Hizmetçileri de onu tek başına bıraktılar. Yahut da bunun, apayrı ve daha müthiş bir mânası vardır. Amerlkaya kaçmak suretiyle kurtulamaz. Zaiçede seyahatten bahsetmiyor. Hattâ, kısaca bir yer değiştirmeğe bile dokunmuyor.
Fevkalâde yorgunluk, bitkinlik duymasına rağmen, uyuyamadı. Karanlığın içinde, pahalı parfümlerin kokusu yüzüyordu. Genç kadınsa yatağına uzanmış kendini boşluk içinde seziyor, bir nevi ^abuslara kapılıyordu; bin bir düşünce, hâtıra ve korkular İçindeydi. Frasanın sukut etmek üzere olduğu ve Almanların Parlse yaklaştığı haberlerinin gelmesi üzerine, korku — slrayetll bir panik halindeki bu anlatılmaz İsimsiz his — onu kaplayivermiştl. Ve o andan sonra da, artık tesirini kaybetmişti. Almanların gelmelerinden üç gün evvel, İnsanlar, kaçışmıştı: Yahudiler, milyonerler, kapıcılar, dükkâncılar, İşçiler aileleriyle kaçınmışlardı. Bu bir dehşet sal-
gınıydı. Fevkalâde sari, bütün şehre musallat olmuştu: bütün âfetler gibi kurbanlarını gelişigüzel seçmişti; ve her tabakadaki halkı, vâzıh görüşlerinden, müşterek telâkkilerinden mahrum bırakmıştı. İnsanlar; trenle, araba Re, kamyonla, bisikletle, yaya ve çocuklarile, ev eşyalarını, el araba-larlyle sürerek gitmişlerdi . Üçüncü gün, şehir, bütün kanını kaybederek bembeyaz kesilmiş, hareketsiz, boş ve mağmum bir vücut haline geldiği vakit, genç kadın, evine dönüp de hizmetçilerinin eşyalarını alarak gittiklerini farkedince, herkesin bozgun hissi kendisine de sirayet etmişti. Adamların boş ve çıplak bıraktığı odaları gezdi; mutfakta yan hazırlanmış bir yemek, dar masalar üzerini dolduruyordu, çıplak odaların manzarası; ve mutfaktaki panik havası, dünyada, Parlste ve kendi evinde yalnızlığını genç kadına birdenbire hissettiriverdi. Derken bir fâsıla hüküm sürdü kİ, şaşılacak şey, yıldız bu devrede kendini hatırlamıyor. Yalnız, yatak odasında, yüzünü aynada gördüğü vakit bu ruhi haletten sıyrıldı.
Yüzü o derece dehşet içindeydi ki, kadın, birden bire hakikat âlemine döndü.
Yatağının üzerinde tamamlyle hazır bir valiz, mücevher kutusu, İki manto: biri vizon öbürü hermin. Nereye ve hasıl kaçacağına karar vermemişti. Mevcudiyetini sadece, dedelerden kalma bir bozgun havası kaplamıştı. Ateşten, taarruzdan, işkenceden, ölümden ve istilâcıdan korktuklarımızın halita halindeki tahassüsü. Dimağına vüzuh avdet ettiği vakit, aynanın önüne oturdu. «— Sen aptalsın! Dünyada nen var nen yoksa, hep şu Pariste'dlr. Başına hiç bir şey gelemez. Amerikalısın. Amerikan pasaportun var. İndlana-da Evanston’da doğdun. Çocukluğun-danberl daima müşkülerin İçinden sıyrıldın, çünkü öyle İcabetti. Başına hiç bir münasebetsizlik gelemez!»
Bunun üzerine, sükûn içinde, eşyalarını çözdü. Bir şapka ve bir jaket giydi. Claridge’e gitmek üzere gri ve boş sokaklara çıktı. Otelde kimse yok. Kapıcı ile bir yazıhane memuru, dört beş erkek, iki kadın kalmışlar. bütün gün Almanların gelmesini beklemişlerdi. Onları göreceklerinden dolayı pek memnun bir halleri vardı. Claridge'de daima çok Alman bulunurdu. Bizzat Thyssen bile buraya İnerdi.
Memur, genç kadını gördüğü için pek sevindi. Almanların yaklaştığın-
dan bahsetmediler. Roxle, Champs Elysees'ye bakan bir oda istedi. Kapıcı onu odasına çıkardı; fakat asla Almanların lâfını etmediler.
Artist, orada, pencerede bekledi.
Kurşuni bir gündü. Gök bulutlarla kaplıydı ve güneşi gizliyordu. Paris’te bulunan her şeyin neşesini gizliyordu. Champs, Elysâes'nln upuzun sahası boş gibiydi. Pancarlar ve evlerin kapılan kapanmıştı. Zaman zaman kaldırımdan biri geçiyordu. Metro artık işlemiyordu. Metro istasyonuna hiç kimse girmiyor ve hiç kimse oradan çıkmıyordu, Roxle, bulunduğu yerden Astorla otelinin kopmuş kulesini görüyor ve eski bir hikâyeyi hatırlıyor. Hikâyeye göre. Asto-ria, Alman paraslyle yapılmış; kulesi de. Zafer Takına hâkim olduğundan Kalser burada oturup askerlerinin geçit resmi yaptığını seyredecekmiş. Bundan evvelki harbi müteakip kuleyi ve balkonu yıkmışlardı. Fakat yirmi beş sene sonra Almanların Paris'e tekrar girmesine mâni olamamışlardı.
şimdi nerdeyse gelecekler. Concorde meydanından Zafer Tak'ına doğru sahayı geçecekler. Genç kız burada yalnız: o, Roxie Dawn, Indiana’da Evanston’da İrma Peters ismiyle doğan kız, şimdi Clarldge otelinin yüksek penceresine oturmuş Almanların gelmesini bekliyor. Her zaman seyredilen manzaralardan olmadığı için
buraya gelip bakmak istemişti: Paris'in ölümünü, muzaffer Alman ordusunun girişini görecekti. Müphem şekilde hissediyordu Kİ, bu hâdise, tarihin büyük hâdiselerinden biridir. Sonra, bunu, hayatının sonuna kadar hikâye edebileceğini anlıyordu. ( Ben oradayım. Ben her şeyi gördüm. Ben kaçmadım.» diyecekti. İşte bunları söyliyecekti; şayet Amerikaya dönmek müyesser olursa.
Şu vahini anda, şu meçhul otel odasında yalnızken, dimağına gelen fikirler, heyecanlı hayatında asla doğmamış neviden fikirlerdi; felsefe İle karışık, kendisi için acayip ve içinde bulunduğu anın tahriki neticesinde doğan fikirlerdi bunlar. Orada yapyalnız bulunuvermesi. endişe duymaması pek garipti. Duyduğu endişe kendi hesabına değil, sevdiği bir Rus erkeği yüzündendl. O adamın hayatı da kendinlnki gibi tuhaf ve karmakarışık! Ve o yıldızların tesirleri Bu bahiste doğru olan cihetler olmalı. Çünkü, hayatında her ne olduysa, bir plâna tabi olmaksızın, düşünce ve tasavvurun haricinde olup bitmişti.
Nihayet, avönünün tâ öte tarafında, bütün bu anormalliği ve dehşet verici sükûtu, sinire batıcı bir şekilde bozarak müzik işitildi. Bu boş ve kurşuni büyük şehirde, mızıka aksediyordu. Yavaş yavaş «Deutschland. Deutschland, Über Ailes» şeklini aldı: ve ortalığı çınlattı. Kadın bayılacak
gibi bir hisse kapıldı; ve brocart perdelere yapıştı. Biraz sonra eğilince, Uerliyen ve kestaneler, çinarlar arasından avönüyü geçen motorlu kıtaların toplarını görebildi.
Ansızın, umulmadık bir düşünceye kapıldı:
«— Bunu görmek istemiyorum, müthiş bir şey! Bakmak istemiyorum.»
Ve, perdeleri kapatarak yatağa doğru yürüdü, kendini oraya atlı.
Lâkin kapanmış perdeler, sokaktaki gürültünün kendisine kadar gelmesine mâni olamıyordu. Nağmeler yavaş yavaş kayboldu Artık, kamyonların gidişi işitiliyor. Derken, tam otelin karşısında, o kerata Horst Wes-sel tarafından tertibedllmiş müzik işitildi.
Roxle, kulaklarını tıkadı; fakat, gürültü odanın karanlığına girmeğe devam etti.
Gürültünün bitmesi üzerine, genç kadın, epey müddet bekledi; sonra aşağı indi. Gece olmuş gibiydi. Cla-ridge’in büyük holünde daha şimdiden Alman zabitleri vardı. Sokaktan da askerler dolduruyordu. Roxie şapkasını gözlerinin üzerine eğdi; yüzünü kapatmak için mantosunun yakasını kaldırdı. Washington sokağına, Arjantinlinin boş evine doğru yürüdü Dünyanın sonu gelmiş gibiydi. Şu sırada, artık ya esir düşen, ya ölmüş bulunan Nlcky'yl. hakikaten sevmekte olduğunu anladı. (Arkası var)
26 Temmuz '
AKSAM
Sahife 7
j - iş ariyanlar 6 BEYGİRLİK — 1 adet motör ve 50 amper, «5 Woltluk bir dinamo satılıktır. Müracaat: Pangaltı Eşref Ef. sok. No. İL 817 — 1
BİR DEKORATÖR — Emprime desenleri İçin İş aramaktadır, isteklilerin Akşamda (Dekor) riimuzuna mektupla müracaatları, 710 — 4
AK U.AR YOM — çarklı hava makinesi filtre acele satılıktır. Mü: Şişli Şifa Yurdu 821 — 2
DİKKAT Yüksek ticaret mezu- nuyum. Fabrika, şirket ve kooperatiflerde re’sen muhasebecilik ve müdürlük yaptım, Anadoluya da gidebilirim. Müracaatların Akşamda (Taşra) rumuzuna yapılması. 784
— Kiralık — Satılık
SATILIK BOŞ KÂGİR EV — 9 odalı, terkos. sarnıç, havagazı, elektrikli 70 M2 bahçesi, tramvaya 1 dakika zengin yapılı 18 bin liraya. Tellâl kabul olunmaz. Altmbakkal Çimen sokak No. 39 827 —
OKUR YAZAR DAKTİLO BİLİR — Genç bir Türk bayan yazıhanede İş veya mağazalarda satış memurluğu . aramaktadır. Akşamda «Alev» rumuzuna müracaat. 815 —
SATILIK EMLÂK ARANIYOR — Apartman ve buna benzeri olup da almak ve satmak kârlı içi olup da devretmek ortak olmak ve ipotek yapmak Istlyenler: İstiklâl caddesi Büyük Parma kkapı köşe başı 4 kat 2 Suhulet Emlâk Zarif Özalp telefon 42396 441 — 2
çiçek ve sebze — Mütehassısı bahçıvan İş aramaktadır. İstiyenler Bebek 133 No. h muhallebici İbra-himden arasınlar. 792 —
ÜNİVERSİTE TALEBESIYİM — Yazıhanelerde, şirketlerde buna mümasil yerlerde- kendime 15 aramaktayım. Akşam gazetesinde (Ü. N.) rumuzuna mektupla müracaatları. 800 —
APARTMAN DAİRESİ MÜBADELESİ — Ankarada Yenlşehlrde 4 odalı telefonlu veya mobllyeli bir daire İstanbulda Taksim, Kadıköy ve civa-
DİPLOMALI ECZACI — İstanbul vilâyeti dahilinde müdürü mesullük aramakladır. İstlycnler [Galeta -Okrtjmusa - Şair Eşref No. 13/3 eczacı Kampens] a mektupla müracaatları. 818 — 2 BİR AHÇI KADIN — Yanında çocuğu İle birlikte yemek, hamur, pasta işlerini fevkalâde bilir. İş arıyor. Akşamda (KD1 rumuzuna mektupla müracaat. 822 — rındakl apartmanla mübadele edilecektir. Telefon 56,218 izahat isteyiniz. 712 — 1
10,000 LİRAYA — Beşlktaşta havadar kagir içi yağlı boya 5 odalı banyolu boş teslim satılık ev. Beşiktaş Akaretler köşebaşı 2 Necati ve Ali Rızaya 796 — l
SATILIK VE KİRALIK ARANIYOR — Arsa, ev. apartman, han gibi mülklerini çabuk satmak ve kiralamak istlyenlerln ve dükkân devredenlerin Deney Emlâke a’üracaetiarı Galata Rıhtım caddesi Kefeli Hüseyin hjın No. 2 telefon 43840 794 — 8
DEVLET MÜESSES ELERİN DEN BİRİNDE — İdare âmiriyim. İstanbul, taşrada hususi bir müesseseve nııkletmek istiyorum. İhtiyacı olanların Şehremini Millet caddesi 312
Beytullay Uzmay, 823 — 1 ŞİŞLİNİN EN GÜZEL YERİNDE -258 metre murzooaı 17 metıe cepheli acele satılık arsa ve Ortaköydp Por ■ lokal yokuşunda 234 metre şahtık arsa. Ferdi Selek Türk Emlâk Bürosu Galata Ömerâbit han 2/23 telefon 42368 801 —
2 - İŞÇİ ARİYANLAR
OKUR YAZAR — Bir amele bayan lâzımdır. Her gün saat üçten altıya kadar acele müracaatları. Tahtakalc caddesi No. 96 Kundura boya İmalâthanesi Nuri Lef lef. 743 — 6
KİRALIK EV — Kandillide yeni, kâr gir, beş odalı, muntazam teşkilâtlı, suyu elektriği bulunan bir ev hava parasız kiralıktır. Kanddlı kasabına müracaat. 798 — 1
ACELE ECZACI KALFASI ARANIYOR _ Pratiği kuvvetli Garbi Ana-dolunun şirin bir kazasında çalışmak üzere eczacı kalfasına ihtiyaç vardır. Emirdağ merkez kaza eczanesine müracaatları. .664 —
SATILIK KÂGİR EV — 7 oda. elektrik, terkos, bahçeli, tramvaya yakın Beşiktaş Türk Ali mahallesi Camgöz sokak 12 No. Küçük ham ım karşısında berber Abdullaha müracaat. 707 — 1
SATILIK ÜZÜM MAHSULÜ — Top-kapı haricinde Maltepe caddesinde 8 dönümde 2500 çubuk bağın üzüm mahsulü toptan satılıktır. Pazardan başka her gün 13 - 18 arasında yanındaki 10 numarada sahibi Fehmi Zorluya müracaatları. 791—3
ÇAMLICADA — Kısıklı - Bulgurluda Libadc caddesi 13 numaralı köşk J.0 dönüm arazlslle envai türlü meyva ağaçlan iki dolabı kuyusu ahırı 6 odalı köşk mevcuttur. İçindekilere müracaat. 808 — 1
BİR TİCARETHANENİN — Muntazam defterlerini tutacak, icabında satışa da yardım edebilecek yazısı düzgün dürüst bir bayana ihtiyaç vardır. Kapalıçarşı Kalpakçılar caddesi No. 28 774
KİRALIK MOBİLYALI ODA — Osmanbey Rumeli caddesi 51 numarada büyük bir oda kiralıktır. Müracaat 11 - 13 ve 18 - 20 810 —
BİR MÜESSESE — Umumi malûmat sahibi mesul muhasip aramakladır. Lisan bilenler tercih edLllr. 581 P. K. yazı ile müracaat. 780 —
SATILIK BİNA VE ARSA ARANIYOR — İstanbul un her hangi bir yerinde bina ve arsası olup da satmak İstlyenlerln mektupla Beyoğlu posta kutusu (2074) e müracaatları. 751 —
BİR imalâthanenin — Hesaplarını muntazam tutabilecek yazısı düzgün, daktilo bilir, devamlı çalışabilecek, referanslı bir muhasip aranıyor. Galata Mum hane cad. No. 53 kat 2. Tel 42579 824 — 2
SATILIK APARTMAN — Maçkada Güzel Bahçe sokağında dört kat dörder daire dörder oda tam konforlu denize nazır 140 lira lradlı bir dairesi boş teslim. Beyoğlu İstiklâl caddesi 98 kat 1 telefon 41571 Neşet Şeren. 752 —
ŞİŞLİ ŞİFA YURDU — Kadın müstahdem anyor. 820 — 2
- SATILIK EŞYA
SATILIK KÖŞK — Bostancı Vükelâ caddesinde 2 katta dört dairesi bahçesi elektrik suyu bulunan haricen kârglr dahilen ahşap denize fevkalâde manzarası bina yolculuk hasebiyle Beyoğlu İstiklâl caddesi 98 kat 1 telefon 41571 Neşet şeren. 749 —
SATILIK ELEKTRİK KAYNAK MAKİNESİ -*• 110 - 220 - volt - 400 amperllk kaynak makinesi müracaat adres: Galata Kalafatyeri Kürfcçü-fcapı caddesi No 6 kaynakçı Mesut Güngör. 687 ”
SATILIK KOTRA — 7 metre boyunda, 2 metre ejılndc yelkeni Fran-sada yapılmış, tamam ve sağlam, kamaralı bir kotra. Görmek isteyenler Moda iskelesinde kayıkhancci Dl-mitroya vc görüşmek üzere 43283 telefon numarasına müracaat. 741 — 1 SATILIK VİLLÂ — Arnavutköyün-de bir katı 85 lira iratlı diğer katı boş teslim tamamen denize nazır 18000 liraya Ers Emlâk Ağacami 3 telefon 40284 805 —
GÖZTEPEDE — Deniz tarafı asfalta bir dakika 933 metre maktuan loooo lira. Müracaat Karaköy Domuz sokak Selanik Han 14 Tel: 49311 819 — 1
İŞLER VAZIYETTE — Sabit sesli sinema makinesi yerinde acele satılıktır. Adapazarı Melek sineması. 764 — 1
DEVREN SATILIK AHÇI VE KÖFTECİ DÜKKÂNI — Ayvansaray otobüs güzergâhı üzerinde farikalar karşısında Ayvansaray Yavedut caddesi Yıldız boyahanesi karşısında 6/1 No. ya müracaat. 825 — 2
SATILIK KOTRA — Boy 10, geniş-hk ,5, metre. Motor, kamara, buz dolabı, tuvalet, radyo, dinamo. Müracaat- Galata Kürekçiler No. 17 776 —
SATILIK DÜKKANLI APARTMAN — Beyoğlunda Sakızağacı caddesinde altında dükkânı ve üzerinde beş kat beşer odalı apartman tramvaya çok yakın tam konfor ve kagir bankaya % 3o borçlu 215 lira iratlı telefon: 4157 1 750
SATILIK Sü SOĞUTMA HAVUZU — General Elektrik markalı taşraya gideceğimden acele ve uygun liatlc satılıktır. Çemberlltaş sinemasına bitişik bakkal dükkânına müracaat 781 —
GAYET UCUZ - Satılık müstamel erkek bisikleti. Müracaat telefon: 42703 802 — BATİLIK YALI VE VİLLÂ — Pendik te deniz kenarında, asfalt cadde üzerinde 9 dönüm muntazam bahçe içinde yarim kâgir Avrupa kerestesiyle mamut dokuz odalı elektrik su, ayrıca bahçesinde havuzu, sarnıcı son sistem boş teslim "dilir Telefon 41571 747
TAM NORTON — Üç milli geniş banko çift prizmatik ağır tipte bir demir forma tezgâhı satılıktır. Adres: Tornacı Hallt Yeşildirel- Bakkal sok. No. 20 Mahmutpaşa- 826 — 2.
SATILIK BİNALAR — Sirkecide Şahinpaşa oteli civarında tramvay yolu özerinde 18 odalı altında ardiyesi bulunan otel yapmağa müsait İki bina toptan veya ayrı ayrı Beyoğlu İstiklâl caddesi 98 kat 1 Telefon 41571 Neşet Şeren 748
SAT1LTK APARTMAN — Kndıkö-yiinde Telefon caddesinde tramvay yolu üzerinde altında dükkânı bulunan beşer odalı tam kâgir ve konforlu yolculuk dolayısiyle Beyoğlu İstiklâl caddesi 98 kat 1 telefon 41571 Neşet Şeren 746
İKİ EV 18500 LİRAYA SATILIK — Üsküdar İskelesine on dakika mesafede Paşalimanı İcadlye caddesinde denize karşı zarif kâgir villâ yanındaki ahşap evle birlikle bos teslim saldıktır. Eczacı Salih NecaHye n liraca at 770
SATILIK YALI — Vaniköyünde cok ehven bedelle muazzam bir yalı ile Rumelihisarında yalı arsası ve koru acele satılıktır. Muhabere ede bilirsiniz. İstanbul posta kutusu 737
789
SATILIK EV — Kadlrgadn Şeh.nı-var mahallesi Cömert sokak No. 1 7 oda, 2 sofa, 4 hela. 2 taşlık ve bir bahçeyi havi ahşap ev satılıktır Almak ve görmek İsteyenler İçinde oturanlara müracaat. 768
SATILIK APARTMAN — Şişli Kodaman caddesi No. 143 yeni yapılmi} dört daire boş olarak teslim edilir İçindeki sahibine müracaat, Tsle fon: 43664 669 — 3
BURÇAZ ADASINDA SATILIK ARSA — İskeleye beş dakika çamlıkta fevkalâde manzaralı 16 x 35 ebao'tn-da bir kıta arsa satılıktır. Burgazda Kumcu Angelosa müracaat: Telefon: 44393 772 — 1
FIRSAT — Kadıköy Nişantaşı asfaltına 500 metre cephesi olan fevkalâde manzaralı 70.000 M2 arazi acele satılıktır. İstlyenlerln Kadıköy Yeldeğlrmen Süreyya apartman 6 No. ya müracaatları, 760 — 2
KADIKÖY'ÜNDE — Çayır caddesi Mühendis sokak No- 10 bahçeli kuyusu, sarnıcı, terkosu, elektrik, havagazı bulunan dokuz odalı kagir ev iist katta dört odası boş 12000 liraya acele satılıktır. Telefon (44864) den 47. 756 — 2
TAKSİMDE — Tramvaya 4 dakika tam kagir noksansız 4 odalı bir ev satılıktır. B. oğlu B Parmakkapı köşebaşı No. 4 - kat 2. Zarif Özalp. Telefon: 42396 828 — 2
SATILIK APARTMANLAR — Taksim Talimhanede asansörlü ve asan-sörsüz parkeli parkeslz 6-8-12 daireli son sistem apartmanlar telefon 41571 Neşet Şeren. 745 tj - MÜTEFERRİK
ASRİ DANSLAR — Hususi olarak evlerinde öğrenmek istlycnler Beyoğlu Anadolu hanı geçidi karşısında Aüyon sokak 19, Prof Panosynn. ____________________________755 — 5
TAPU İPOTEK VERASET İNTİKAL — Gibi bütün muamelât süratle yapılır. Ücret ehvendir. Sirkeci Ankara caddesi No. 66 Emlâk İşleri. Telefon: 20310______________799 — 1
FRANSIZCA DERS — Yük ek tahsilli tecrübeli muallim ders verniktedir. Tercüme, mükâleme, gramer ve diyaziye. Üniversitelileri kurslara hazırlar. Akşam'da i, Ü- rumuzuna müracaat. 790 — 4
İSTİMLÂK İLE ALÂKASI OLMİ-YAN — Tahmis sokağındaki dükkânıma, ortak veya namım altına İş yapmak istlycnler Akşam gazetesi A. B. C remzine sarih adreslerde müracaatları. 767 —
10,000 LİRA SERMAYEDAR ARANIYOR — Ayaa 1000 - 1500 lira vasati kazanç temin eden dürüst or-teğa İhtiyaç vardır. Her türlü teminat verilebilir. Tahrirî ve şlfâhl tafsilât almak İstlycnler her gün saat 3-7 arasında Harbiye Halâskârgazl caddesi 74 No. ya Mürncac.t Ali Sağlam.________________________HQ9 -
İNGİLİZCE HUSUSÎ DERS — Kolej ve yüksek mektep mezunu tecrübeli bir bay tarafından lisan merak-lılariie ikmale kalmig lise ve orta mektep talebelerine ehven flatle toplu veya münferit olarak İngilizce ders verilir, (Gülde) rumuzuna müracaat. 811 — S
TEKNİK ÜNTVERSITR — Son sınıl talebesi Lise bitirme, olgunlu^ ve giriş imtihanlarına yetiştirir. Fransızca, matematik fizik dersleri verir. Akşamda T. K ya müracaat
814 — 1
ÜNİVERSİTE TALEBESIYİM — Lise, orta, ilk talebelerini uygun Ilat-lerlc matematik, fizik, kimya, ve diğer dersleri veriyorum. Ortaköy Meşrubat sokak 31 No. v.S 813 — 2
SATILIK — Cihangirde deniz manzarasına tama mile hâkim arsa maktuan (2500) liraya Göztepede İstasyona beş dakika ağaçlı şirin bir arsa metresi (3) liraya mutavassıt , kabul edilmez Galata Blllûr han (6> No. ya (42831) telefon 678
7000 LİRAYA SATILIK KÂGUt; EV — Beyoğlu Tozkoparanda 6 oda beton, elektrik, su, banyo 12-3 Galetada Kürckçllet han Demir han, 23 müracaat. 786 — 2
HEYBELİ AD Ada
İskeleye yakın, denize karşı, İçerisinde 50 den fazla yetişmiş meyva ağaçları ve 100 tonluk sarnıcı olan 2000 (iki bini metrelik arsa satılıktır. Talip olanların Galata, Gümrük sokak 22 numaraya müracaatları.
Telefon: 41357
İstanbul Belediyesi İlânları |
Karaağaç müesseselcn buz fabrikası ve soğuk hava mahzenleri İçin alınacak 1500 kilo saf amonyak (N. ’13) kapalı zarr usulü İle eksiltmeye konulmuştur. Tahmin bedeli (15.000) lira ve İlk teminatı (1125ı liradır.
Şartnamesi 2abıt vu muamelât müdürlüğü kaleminde görülebilir. İhalesi 6 ağustos 945 pazartesi günü saat on beşte daimi encümende yapılacaktır. İsteklilerin ilk teminat makbuz veya mektupları ve kanunen gösterilmesi gerekli bulunan diğer Belgelerle birlikte 2490 say»* kanunun tarifatı çevresinde hazırlı «uçakları telçlil mektuplarını İbate p‘:n;i saat on dörde kadar daimi encümene vermeleri lâzımdır. 198(10)
Devlet Denizyolları ve Limanları işletme Genel Müdürlüğünden: DOĞU AKDENİZ HATTI
Türkiye, Yunanistan, Mısır,Filistin, Suriye ve Lübnan'ın başlıca limanları arasında yolcu ve yük nakletmek üzere şimdilik tecrübe mahiyetinde olarak (DOĞU AKDENİZ HATTI) namile yeni bir hat açılması kararlaştırılmıştır
Bu hatta İstanbul’dan her on beş günde bir vapur kaldv nlacak ve bunlardan biri İzmir, Pire, İskenderiye, Portsaid, Hayfa, Beyrut, Trablusşam, Lâmafca, İskenderun, Mersin, Antalya, Rodos ve İzmir limanlarına ve diğeri de İzmir, Rodos, Antalya, Mersin, İskenderun, Lâmaka. Trablusşam, Beyrut, Hayfa, Portsaid, İskenderiye, Pire ve İzmir limanlarına uğnyarak İstanbul'a döneceklerdir.
İlk posta İstanbul’dan 7/Ağustos/1945 Salı günü saat 11 de kalkacak ve bu seferi (Güneysu) vapuru yapacaktır
Bu postalarla seyahati kolaylaştırmak için Hükümetçe ittihaz olunan başlıca tedbirler şunlardır:
1 — Yolcuların Pasaport ve Gümrük muameleleri vapur-i arda bulundurulacak Polis ve Gümrük memurları tarafından sefer esnasında yapılacak ve yolcuların iskelelere serbes-çe çıkmaları temin olunacaktır,
2 — Bu seferlere mahsus olmak üzere gidiş . dönüş bilekleri verilecektir. f
3 — Aynca turistik vapur seyahatleri İçin bir sefere maHsus gidiş . dönüş bileti de verilecektir
4 — Türkiyede mukim Türk uyruğu vatandaşlardan gidiş - dönüş bileti alanların Pasaport dönüş vizeleri Merkezden istizan edilmeden mahallî Konsolosluklanmızca yapılacaktır.
5 — Türkiyede mukim Türk uyruğu vatandaşlar -biletlerini Türk parasile temin edeceklerdir.
6 — Yük nakliyatında navlunlar döviz olarak tahsil edileceğinden alâkalıların bu hususta Kambiyo mercilerine müracaatla müsaade almaları lâzımdır,
İlgililerin l/Ağlıstos/1945 tarihinden itibaren Acentelerimize müracaat etmeleri ve İstanbul ve İzmir’den aynı vapurla gidip bindikleri iskelelere dönmek üzere turistik seyahat yapmak isteyenlerin de şimdiden isimlerini kaydettirmeleri ilân olunur^ (9758)
n ınsıa* aanZn naıpajç
İnanlı aygır deposu müdürlüğünden:
1 — Aygır deposu İçin 55 ton yulaf, 35 ton ot, 40 ton yataklın sap şartnamesine göre satılacaktır.
Muhammen bedelleri: Yulafın «12,100», otun «3500». yataklık sapın «2800» lira, muvakkat teminatları: Yulafın 909 lira 50 kuruş, otun 262 lira 50, sapın 210 liradır.
2 — Eksiltme 3 ağustos 945 cuma günü saat 16 da Teklrdağı İl veteriner müdürlüğünde yapılacaktır.
3 — Eksiltmeye girecekler kanuni vesikaları ve teminat makbuzu veya banka teminat mektubu ile Tekirdağ i] veteriner müdürlüğünde teşekkül eden komisyon reisliğinde bulunmaları.
4 — Evsaf ve şartnameleri depo müdürlüğünde, İl veteriner müdürlüğünde mevcuttur.
5 — Yulaf kapalı zarf usullyle eksiltmeye konulacaktır. Taliplerin eksiltme mektuplarını komisyona bir saat evvel vermeleri lazımdır. (9952)
İnanlı inekhanesi ıslah istasyonu müdürlüğünden
1 — Islah istasyonu hayvanlan için «30» ton çayır otu şartnamesine göre açık eksiltme sureti le patın alınacaktır. Muhammen bedeli «3.000» liradır. Muvakkat teminatı «225» liradır.
2 — Eksiltme 3 ağustos 945 cuma günü saat 16 da Tekirdağ Î1 veteriner müdürlüğünde yapılacaktır.
3 — Eksiltmeye girecekler kanunî vesikalarını ve teminat makbuzu veya banka mektubu İle Tekirdağ) İl veteriner
günde teşekkül eden komisyon reisliğine müracaatları.
4 — Evsaf ve şartnameleri depo müdürlüğünde ve Tekirdağ*
İl veteriner müdürlüğünde mevcuttur. (9951)
Dişbudak araba başlığı satışı
Devlet Orman işletmesi Adapazarı Müdürlüğünden:
1 — İşletmemize bağlı çiftlik oradeposunda mevcut 462 adede denk 82.501 metreküp dişbudak araba başlığı açık arttırma İle satışa çıkarılmıştır.
2 — Beher metreküpü (60) liradır
3 — İlk teminat yüzde 7.5 hcsablle 371 lira 25 kuruştur.
4 — Arttırma günü 6 Ağustos 1945 pazartesi saat 15 de.
5 _ Şartnameler orman umum müdürlüğünde İstanbul. İzmit. Düz-
ce, Eskişehir. Turgutlu İşletme Müdürlüklerinde ' ve Hendek Çamdag bölge şefliğinde ve Adapazarı İşletme merkezinde görülebilir. (9741)
[Devlet Deniz Yolları ve Limanları İşletme Umum Müdürlüğü ilânları
Ay çiçeği tohumu satılacak
Sirkeci İşletmesi Mubayaa Komisyonundan:
İşletmemizin İstanbul mağazasında mevcut bulunan ve 383 iLra 46 kuruş muhammen .bedelli 913 kilo ay çiçeği tohumu pazarlıkla 6/8-'1945 pazartesi günü saat 11,30 da Slrkerin o gün ve saatte komisyonda ha-komisyonunca satılacaktır, isteklılaclde 9 uncu İşletme binasındaki A. E. zır bulunmaları ilân olunur. (9862
Millî Eğitim Bakanlığından :
Ortaokullarda Türkçe. Matamatis, Tabiiye. İngilizce, Prunsızvu, Almanca, Resim ve Müzik ' öğretmen Muavini olmak Istlyenler İçin 12 Eylül 1945 tarihinde başlamak ve 22 Eylül 1945 tarihinde sona ermek üzere Ankara Gazi Eğilim Enstitüsünde ve İstanbul’da Yiiksek öğretmen okulunda bir imtihan açılacaktır. (Resim ve Müzik derslerinin imtihanı yalnız Gazi Eğitim Enstitüsünde yapılacaktır.)
I — Bu imtihanlara girmek Istlyenler aşağıda yazdı şartları taşımaları lâzımdır.
A) Türk olmak
B) 20 den aşağı ve 45 den yukariyaşta olmamak
C) Tam devreli liseden veya 4 veys5 veya 6 yıllık öğretmen okulundan mezun olmak. (Olgunluk imtihanı ihdas edildiği tarihten sonra liseden mezun olanların olgunluk İmtihanını vermiş olmaları ve öğretmen okulu mezunlarının en az iki yıl ilk okullarda öğretmenlik yapmış bulunmaları şarttır.)
II — İmtihana gireceklerin aşağıda yazılı belgelerini bir dilekçeye bağlıyarak 15 Ağustos 1945 tarihine kadar Milli Eğitim Bakanlığına göndermeleri lâzımdır.
A) Nüfus hüviyet cüzdanı (Tastlkll örneği).
B> Okul Diploması (Aslı gönderilecektir.)
C> Doğruluk küğıdt (öğretmenler için lüzumu yoktur.)
D) Sağlık kurulu raporu (Milli Eğitim idarelerinde mevcut örneğine uygun olacaktır.)
E) Dört adet 4x6 boyunda kaıtonsuz fotoğraf,
F) öğretmen okulu mezunlarının İlk okullardaki hizmet müddetlerini gösteren Milli Eğitim müdürlüğünden alınmış onanlı ödev fişi. (#357)
Bahife 8
AKŞAM
23 Temmuz 1945
Öğrenci alınacak
Siimekbank Genel Müdürlüğünden!
1) Sümerbank Genel Müdürlüğü tarafından bu sena yurt içindeki Okullarda aşağıda yazılı miktarda öğrenci okuttıirulacaktır:
A) Teknik üniversite : Makine 10
» > : Elektrik 7
* > I İnşaat 3
B) İktisat Fakültesi İ 10
C) Feft Fakültesi Kimya Enstitüsü t 10
D) İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu i 15
E) İzmir Yüksek İktisat v® Ticaret Okulu I 5
F) Ankara Birinci Sanat Enstitüsü I 15
G) İstanbul Erkek Sanat Enstitüsü ı 15
2) Banka hesabına okumak İsteyenlerin İlgili Okullarda halen kayıtlı olması şarttır.
3) Bankamız hesabına okumak İçin başvurma süresi, her okulun öğrenimine başladığı İlk ayın sonuna kadardır.
4) Başvurma Aııkaradan ve İzmlrden Sümerbank Genel Müdllrlü-lüğüne, İsLanbuldan Yeril Mallar Pazarları Müesseseslnde Sümerbank Öğrenci Müfettişi Nihat Kıver’e yapılacaktır.
5) . Başvurma dilekçesine aşağıdaki maddelere göre düzenlenmiş resimli bir belge bağlanacaktır.
a) Okuduğu okui
b) Adı ve soyadı
c9 Doğum tarihi, memleketi
d) Son mezun olduğu okul
el Bulunduğu sınıfa geçme derecesi
£) İlk, orta ve Use bitirme derecesi
g) Çlgunluk derecesi
h) Halen yukarıda yazılı okullarda öğrenci ise sınıfı
1) Bu sınıfa giriş derecesi
J> Geçimini temin eden ailenin kimler olduğu ve İsimleri
0) Seçilen öğrenci seçildiğini haber alınca 45 gün zarfında okuyacağı yıl İçin 1.5 yıl hizmet mecburiyetine girdiğini gösterir Noterlikçe onanmış bir taahhütname ve kefaletname düzenleyecektir. (Taahhütname ve kefaletname örneği Genel Müdürlükten gönderilecektir)
Daha fazla malûmat almak isti yenler Ankarada Genel müdürlüğümüz Sosyal işler müdürlüğüne, İstanbulda Sümerbank Yerli Mallar Pazarları müessesesl binasında Öğrenci Müfettişi Nihat Kıver’e başvurmaları ilin olunur.
Teknik üniversitesi satınalma komisyonundan:
Teknik üniversitemiz matbaasında tabbettirilen kitapların tertip ücreti heber standart sahifesi 2 lira 25 kuruştan kapalı zart usulü eksiltmeye konulmuştur, 5000 sahife olan bu tertip ücretinin ilk teminatı 850 liradır. Eksiltme 6/8/945 tarihinde pazartesi günü saat 11 de yapılacaktır. Fazla malûmat için rektörlüğe müracaat olunması. (9836)
Maliye Bakanlığından:
İstanbul Maliye Kırtasiye deposunda, ihale tarihinden 1945 aralık ayı sonuna kadar yapılacak hamaliye ve aktarma İle şehir dahilindeki kura nakliyatı İçin bulunan flatler uygun görülmediği ve pazarlık suretHe eksiltmeleri yapılacağı cihetle talip olanların 27 Temmuz 1945 cuma günü saat 14 de Beşlktaşta Hayrettin İskelesi yanında bulunan mezkûr depoya müracaatları. 19627»
Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Fakültesine öğrenci yazılma ve alınma şartları
«Yüksek Ziraat Mühendisi», »Yüksek Orman Mühendisi» ve «Veteriner Hekim.- yetiştirmek üzere Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Ziraat. Veteriner ve Orman Fakültelerine Lise mezunu (Parasız yatılı), (Paralı yatılı), (Yatısız) öğrenci alınacaktır.
İsteklilerin 1/Eklm/1945 pazartesi akşamına kadar Ankara'da Yüksek ziraat Enstitüsü Rektörlüğüme ve İstanbul'da Rektörlük adına Vo-t rlner işleri Müdürlüğü'ne başvurmaları gerektir.
1 — İstenilen Belgeler:
a) Hangi Fakülteye ve nasıl öğrenci (Parasız yatılı, paralı yatdı, yatısızı olarak girmek İstediğini bildirir bir dilekçe;
b) Lise bitirme diploması veya belgesinin aslı;
c) Devlet olgunluk diploması veya belgesinin aslı (olgunluk diplomasının veya belgesinin sınav gününe kadar verilmesi lâzımdır.)
d) Nüfus kimlik cüzdanı örneği;
e) Aşı kâğıdı;
f) Örneği Enstitü Rektörlüğünden veya Î1 Ziraat. Orman, Veteriner Müdürlüklerinden alınacak tam teşekküllü hastane kurulu raporu;
g) İyi hal belgesi;
h) 12 aded belgelik fotoğraf.
Yukardakl yazılı kâğıtları tam olmıyan veya vaktinde getlrmJyen yahut da göndermiyenlerle pulsuz başvurmalar gelmemiş sayılır.
2 — (Yatılı) öğrencilerin yaşı «17» den küçük ve «25» den büyük olamaz. (Parasız yatılı) Öğrencilerin seçim sınavlarında başarı sağlamaları şarttır.
3 — Seçim sınavları Ankara'da Yüksek Ziraat Enstltüşü'nde ve İstanbul'da Sultanahmet'te Yüksek İ'ctisat ve Ticaret Okulu’nda aşağıdaki günlerde yapılacaktır:
Türkçe (Kompozisyon! : 2'Ekim/1945 Salı saat 9,00 da
Matematik (emsali ikidir) : 2 > ■ Salı • 14.00 de
Botanik : 3 » > Çarşamba > 8,00 da
Zooloji ; 3 » > Çarşamba > 14,00 de
Fizik : 4 » ■ Perşembe ■ 9,00 da
Yabancı dil :
(Almanca Fransızca İngilizce) 4 ■ ■ Perşembe » 14,00 de
Kimya : 5 • ■ Cuma » 9,00 da
4 — (Paralı yatılı) öğrencilerdim (sürekli tatil süresi dışarı) bir öğretim yılı için üç taksitte (birine! taksit öğretim başlangıcında, lknlclsl j Ocak, üçüncüsü Mart ayları, başında) ödenecek karşılığı olarak «450» : dört yüz elli lira alınır.
5 — (Parasız yatılı) olarak seçilen öğrenciler 15/Ekim/1945 tarihin-
den önce Rektörlük Talebe ve öğretim İşleri Amirliğimden alınacak örneğe uygun bir yüklenme senedi vermedikçe öğrenci Yurdu'na kabul edilmezler. (10048)
Balta Limanı Kemik veremi Hastanesi Operatörü Dr. SADREDDİN ONARAN Harici hastalıklar. Kemik hastalıkları. Ortopedi, mütehassısı. Beyoğlu Mis sokak. Gökçek apârtımam No. 1/5 Telefon: 41457 ■■ Berber Esnafına ■■ Müjde! Kilo 11e çok ucuz, yüksek kalite TRAŞ SABUNU, TRAŞ TOZ SABÜNC, YAĞSIZ YÜZ KREMİ Muhakkak tecrübe ediniz. 81zi tatmin etmediği takdirde paranız iade edilir. Deposu: RİFAT EVYAP İstanbul Balıkpazarı, Balıkhane sokak No. 4/2
Çocuk Hekimi doktor lAhmed Akkoyunlul I Taksim - Talimhane palas 1 Telefon: 82627 j
ÜROLOG - OPERATÖR 1 Dr. M. ALİ TEZSEZER 1 1 İdrar yolları ve tenasül hasta- 1 1 lıkları mütehassısı. Cağaloğlu ec-1 1 zanesl yanında 30/3 saat 9 - 19 a I
ihtira beratı
«Humbar atarda ıslahat» İçin 24. d. 1031 tarih ve 1254 sayılı ihtira beratı bu defa mevki! fille konmak üzere ahare devrüferağ veya İcar edileceğinden talip olanların Galata'da, İktisat hanında. Robert FerrTye müracaat lan İlân olunur. kadar.
l“Gömlekiş"| 11 11 İKİNCİ SİNİP GÖMLEK Çt | "■■■»Tel; 30090 Sirkeci ■■B»"
Türkiye Kızılay Derneği
İstanbul Deposu Direktörlüğünden: ENSULÖOM OELMof
Amerlkadan Lilly nıarkalı 10 cc İlk ambalâjlar İçerisinde 200 ünitelik müddeti tatblklyesi 1. 8. 1940 tarihine kadar olan Ensülin gelmiştir.
Yen! getirileni bu Ensülinlerden almak istlyoıılerln yeni postane civan Mimar Vedat caddesinde 22 No. da tlftç mağazamıza müracaatları
Herkese Lüzumlu — Her Keseye Elverişli
1 — Viyana Tipi Ayakkabı Çekeceği
2 — BİRA ve GAZOZ ŞİŞESİ AÇACAĞI
Düz mâden veya kromajlı cinsleri, istenildiği kadar bulunur.
HUMBARACİBAŞI MÜESSESESİ
Galata Tünel caddesi No. 37, Tel: 49179.
Darüşşafaka'ya öğrenci Alınacak
1 — öğrenci kaydı 20 Temmuz sabahından 15 Ağustos akşamına kadar yapılacaktır.
2 — Bu yıl yalnız İlk kısım 4 üncü sınıfına müsabaka He öğrenci alınacaktır. (Müsabaka: Türkçe ve Aritmetikten olacak)
3 — Kayıt: Pazartesi, perşembe ve cuma günleri yapılır.
4 — Alınacak öğrenci:
A) Fakir olması.
B) Babası ölmüş bulunması ve ölü olduğu nüfus cüzdanında kayıtlı ve tasdikli bulunması.
C) 10 yaşından küçük ve 12 yaşından büyük olmaması.
D) Okuduğu okuldan 944 - 045 ders yılında 3 üncü sınıftan dördüncü sınıfa geçmiş olduğuna dal? Darüşşafaka müdürlüğüne hitaben fotoğraflı ve tasdikli bir belge getirmesi.
E) Nüfus hüviyet cüzdanı.
F> Aşı kâğıdı.
G) 10 adet vesikalık fotoğraf getirmesi şarttır.
5 — Taşradan kayıt İçin gelenler okula kati olarak kabul edilinceye kadar gerek yiyeceğini ve gerek yatacak yerini kendileri temin etmeleri lâzımdır.
6 — Sağlam ve her türlü İlletten uzak bulunacaktır. Geceleri yatağını ıslatanlar ve uykuda dolaşanlar alınmazlar. Tutulanlar okuldan derhal uzaklaştırılır.
Malatya Bez ve iplik Fabrikaları T. A. Ş. Malatya mensucat fabrikası müdürlüğünden EBE ■ BAŞHEMŞİRE ALINACAK
Malatya Mensucat Fabrikası Hastahaııesinin 120 lira şehri ücretli ebe başhemşireliği münhaldlr. İaşe ve İbate hastahane/e alt Olup ayrıca devlet ve müessesenln sağladığı haklardan da istifade edecektir.
Cerrahi servislerde çalışmış olanlardan İsteklilerin İki fotoğraf ve kısa hal tercümelerlle fabrikamıza müracaatları İlân olunur.
Bilecik Bayındırlık Müdür lüğünden:
1 Eksiltmeye konulan iş; Bilecik - Söğüt yolunun 26 -f- 000 — 20 + 000. ci Kim. lerl arasındaki şose esaslı tamirat İşi olup keşif bedeli 32656 lira 62 kuruştan ibarettir.
2 — Bu işin muvakkat teminatı 2449 lira 25 kuruştur.
3 — Eksiltme 13/8/945 pazartesi günü saat 15 de Bilecik İH Encümeni Daimisinde kapalı zarf usullle yapılacaktır.
4 — Eksiltme şartnamesi ve buna müteferrl evrak 164 kuruş bedel mukabilinde Bilecik Bayındırlık Müdürlüğünden alınabilir.
5 — İsteklilerin eksiltme tarihinden en az üç gün evvel bir istida İle Bilecik İline müracaatla bu gibi esaslı tamiratı yapabileceklerine dair ehliyet vesikasını almaları lâzımdır.
6 — Eksiltmeye iştirak edeceklerin 5 İnci maddede yazalı vesika İle 945 yılına ait- ticaret odası vesikası ve muvakkat teminatlarını havi olarak 2490 sayılı kanunun tarlfalı dairesinde hazırlayacakları kapalı zarflarını 3 üncü maddede yazıla vakitten bir saat evveline kadar Daimi Encümen riyasetine makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır.
Postada vuku bulacak gecikmeler kabul edilmez. (9870)
İnanlı inekhanesi müdürlüğünden:
1 — İnekhane ihtiyacı için 75 ton çayır otu şartnamesine tevfikan açık eksiltme suretlle satın alınacaktır. Muhammen bedeli 7500 lira, muvakkat teminatı «562» lira «50» kuruştur.
2 — Eksiltme 3 /ağustos /945 cuma günü saat 16 da Tekirdağ t| veteriner müdürlüğünde müteşekkil komisyonda yapılacaktır.
3 — Eksiltmeye girecekler kanunî vesikaları ve teminat makbuzu veya banka mektubu ile komisyona müracaatları,
4 —Evsaf ve şartnamesi İnanlı inekhanesi müdürlüğünde ve Tekirdağ İl veteriner müdürlüğünde mevcuttur. (9953)
ZİRAAT
BANKASI
BiOiKTiPEN DAUAT-GDCQ
Senede 28.800 lira ikramiye
Ziraat Bankasında Kumbaralı ve ihbarsa tasarruf hesaptajında 12 Mart. 11 Haziran, II Eylül vb 11 Blrtnctkânun keşide tarihlerinden bir ay evvelki matlûp bakiyeleri 50 liradan nz olmamakla beraber keşide tarihine kadar da matlûp bakiyeleri bu mlkdardan aşağı düşml-
yeDİer arasında senede 4 defa çekilen kuria Ue aşağıdaki plâna sö-
re İkramiye dağıtılacaktır.
4 Adet 1000 liralık 4000 Lir*
4 » 500 * 2000 ■
4 • 250 » 1000 »
40 » 100 • 4000 »
100 • 50 » 5000 »
120 • 40 ■ 4800 > "
160 » DİKKAT 20 . 3200 »
Hesaplanndaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşağı düşnffyen-ıer* ikramiye çıktığı takdirde % 20 faziasüe verilecektir.
inkara Fen Fakültesi Dekanlığından:
Fakültemize 3 fizik, 3 kimya. 1 astronomi ve 1 matematik asin a t nı alınacaktır.
İsteklilerin, öğrenimlerini ve yabancı dil bilgi derecelerini de bildiren hal tercümeleri ile birlikte, dilekçelerini 1 eylül 1945 gününe kadar fakültemize göndermeleri. (9923)
Açık eksiltme ilâm
Pendik Veteriner Bakteriyoloji Enstitüsü
M üdürlüğünden t
1 — (100) Baş saf kan kıvırcık keyun açıjc eksiltmeye konmuştur.
2 — Muhammen bedeli (4025) teminat akçesi (301) lira (88) kuruştur.
3 — İhale 3 Ağustos 1945 tarihine rasltayan cuma günü saat 15 de İstanbulda Cagaloğlunda İstanbul Erkek Lisesi yanında Yüksek Mektepler Muhasebeciliğindeki komisyon tarafından yapılacaktır.
4 — Şartnamesini görmek isteyenler her gün Enstitü Müdürlüğüne müracaat edebilirler.
5 — Eksiltmeye girmek İsleyenler kanuni vesikjariyle birlikte yukarıda yazılı gjln ve saatte mezkûr muhasebeciliğe gelmeleri. (9337)
Ankara Fen Fakültesi Dekanlığından:
1 — Ankara fen fakültesine, İstanbul üniversitesi fen fakültesi doçentlik İmtihanı talimatnamesindeki esaslara göre, 1 genel matematik, 1 matematik analiz, 1 astronomi. 1 den el fizik, 1 genel fizik, 2 genel kimya, 1 flziko kimya doçenti alınacaktır. (Talimatname örneği Ankara fen fakültesinden lştenilebllir)
2 — Tezler, 4 nüsha olarak 10. VIII. 1045 gününe kadar. Ankara fen fakültesi dekanlığına gelmiş bulunmalıdır.
3 — Tezler hakkındakl karar, 1045 ekim ayının ilk haftası içinde bH-dlrllecek, diğer imtihanlar, ekim ayı sonuna kadar yapılmış olacaktır.
İsteklilerin, (hal tercümelerini, doğum tarihlerini ve öğrenimlerini da bildiren) dilekçelerini 10 VIIL 1945 gününe kadar fakültemize göndermeleri. (9921)
İstanbul Sıhhi Kurumlar Arttırma ve Eksiltme Komisyonundan:
Sağlıg ve Sosyal Yardim Bakanlığı Devlet Hastaneleri İçin S adet ameliyat masası yaptırılması işi açık eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme 1/8/945 çarşamba günü saat 15 de Cağaloğlunda Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğü binasındaki komisyonda yapılacaktır
2 — Üç adet ameliyat maçası İçin muhammen bedel 4800 dört bin sekiz yüz liradır.
3 — İlk teminatı 360 Hradır.
4 _İstekliler şartnameyi çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
5 — İstekliler cari seneye alt Ticaret Odası vesikası gurup vesikası
İle 2490 sayılı kanunda yazılı vesikalar İle evvelce bu gibi ameliyat masası yapmış olduğuna dair resmi bir vesikası İbraz etmeleri. (9213)
Tekel U. Müdürlüğü ilânları
Teated by free version of 2PDF
Açık bulunan 120 Lira ücretli müfettiş muavinlikleri İçin yazılı ve sözlü imtihan açılmıştır. İmtihan İstanbulda yapılacaktır.
İmtihana kabul edilebilmek İçin bunlara muadil Ecnebi oku'lann-
A — İktisat veya Hukuk Fakülteleriyle Siyasal Bilgiler ve Yüksek Ticaret Ve iktisat okullarından veya aşağıdaki şartlar aranır dan mezun olmak.
B — İmtihan gününde 30 dan yukarı yaşta olmamak.
C — Sıhhi durumu iklim değişikliklerine ve her çeşit yolculuk güçlüklerine dayanmağa müsait olmak.
D — Ahlâk: ve seciye bakımından müfettişlik mesleğinde kaim asine mâni bir hail bulunmamak.
E — Fiili askerlik hizmetini yapmış olmak veya tecilli bulunmak.
İstekli olanların 10/8/945 gününe kodar dilekçe İle Genel Müdürlüğüne müracaat etmeleri ve dilekçelerine:
1 — Nüfus kâğıdı asıl veya tasdikli örneği.
2 — Tahsil vesikası asıl wa tasdikli örneği.
3 — İyi hal kâğıdını.
4 — Askerlik vesikası asıl veya tasdikli örneğini.
5 — 4,5x8 boyunda altı fotoğrafı.
C — Tam teşkilâtlı hastanenin sıhhi raporunu. (İsteyenlerin sıhhi muayeneleri idarece yaptırılır.) eklemeleri gerektir.
İmtihana kabulü ehil görülenlere nerede ve hangi günde imtihan edilecekleri yazı ile bildirilir. Diğer İsteklilere de vesikaları geri Z(Me-rllerek neticeden bilgi verilir.
imtihan Konuları:
İktisattan: İstihsal, Tedavül, İnklsam, İstihlâk bahisleri. T'caret hesap ve Usulü defterldcn. Basit ve mürekkep faiz, Iskonto, faizli hesaoi cariler, ticari muhasebe.
Flnanstan: Bütçe, (ihzarı, tasdiki tatbiki, kontrolü) vergiler, vergi nazarlyeierl vasıtalı vasıtasız vergiler.
Hukuk: İdare Hukuku (Vilâyetler İdaresi, Danıştay, Memurin kanunu, Memurin muhakemat ganunu. Ceza Hukuku: Devlet İdaresi ve ammenin itimadı ve mal aleyhindeki suçlara müteallik hükümler. Ceza usulü: Vazife ve salâhiyet bahisleri.
Tahkikat usulerlne alt hükümler.
Ticari Hukuk: Kara Ticaret kanunu.
Medenî Hukuk: tera hizmet kefalet, akitleri, zaman aşımı hükümleri. Ecnebi dilleri: Fransızca, İngilizce, Almanca dinerinden biri dikta tercüme. (9252)
inşaat eksiltme ilânı
Toprak mahsulleri ofisi genel müdürlüğünden:
1 — Tahmin edilen keşif bedeli 13532 lira 24 kuruş olan Malatyad* mevcut ambar etrafının tesviyesi, parke kaldırım İle bir metrelik ve üç metrelik birer menfez yapılması İnşaatı birim Hatları esası üzerinden kapalı zarfla eksUtmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme Ankarada toprak mahsulleri ofisi genel müdürlüğü binasındaki eksHtme komisyonunda 30. 7. 945 günü saat 15 de yapılacaktır.
3 — İğreti güven akçesi 1000 liradır.
4 — Bu İnşaatın proje, birim Batları cetveli, eksiltme şartnamesi n mukavele tipi 5 Hra bedel mukabilinde malzeme müdürlüğünden alınabilir. Bu evraklar Malatya İnşaat grup şefliğinde de görülebilir.
5 — Eksiltmeye girmek Istlyemerin 27. 7. 945 günü akşamına kadar evvelce bu kıymetlerde bina işleri yaptıklarına dair veslkalarUe birlikte genel müdürlüğe müracaat ederek bu İşi yapabileceklerine dair bir ehliyet vesikası almaları lâzımdır.
8 = Teklif mektupları eksiltme saatinden bir saat evveline kadar genel müdürlük eksiltme komisyonuna makbuz mukabilinde tevdi edilmeli veya posta ile gönderildiği takdirde komisyonun eline bu saatten evvel geçmiş bulunmalıdır. (9025)
Hububat Taşıttırılacak
T.C. Ziraat Bankası Kayseri Pınarbaşı Ajansından:
1 — Nakliyat kamyonla yapılmak ofisçe lâstik ve benzin verilmemek şartlle Pınarbaşı merkezinden Kayseri İstasyonuna (1500) ton hububatın nakH açık eksiltmeye çıkarılmıştır. Nakledilecek hububat haftada (108) tondan aşağı olmıyacaktlr.
2 — Boş çuval kırnap ofise aittir. Çuval ağızlarının dikilmesi tartılması kamyona yüklenmesi tekrar tartılması depoya dökülmesi veya depoda latif edilmesi hazırsa vagona konması gibi masraflar müteahhide aittir.
3 _ sevk olunacak hububatın ve kaplarının yükleme ve boşaltma ea-nasında vukua gelecek eksikliklerden veya miktarının eksiltmesinden doğacak her nevi zarar ve ziyan müteahhide alt olacaktır.
4 — İhale 6. 8. 1945 tarihinde pazartesi günü saat 14 de Türkiye cumhuriyeti Ziraat Bankası Pınarbaşı ve hususi komisyon huzurunda yapıncaktır.
5 — Eksiltmeye iştirak edeceklerin bu işi başaracaklarına dair men-
sup oldukları Ticaret Odasından tasdikli bir vesika İbraz etmeleri lâzımdır. İstekliler ayrıca sahip oldukları kamyonların numara ve sicil kayıtları He bu İş İçin İş birliği yaptıkları kimseler varsa aralarındı, yaptıkları anlaşmayı teklifte bulunurken belediyenin veslkalarlle birlikte ibraza mecburdurlar. (1003T)

Comments (0)