18 Temmuz 1950 — Salı
SİYASİ İKTİSADİ
8.B-F. i KOtOph*"—*

Sayı 230 — 10 kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis tiden : HABİB EDİB-TÖREHAN
Abone : Türkiye İçin seneliği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mitlidir.
İlânlar : 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
îç politika
Eski tetkikler
CEMİYET ve İnsanlarda zahirî bir kuvvet ve kudret eserleri görüldüğü zaınan gayri İhtiyari bir çok fikirlerden müstağni olmak hevesi uyanır. Kuvvet ve kudretin büzülmeye ve soysuzlaşmaya başladığı zamanlarda ise bunun sehepleri aranılmak istenir. Bir zamanlar fikir ve mütalâalarından istifade edilmesi hiç düşünülmeyen kimselere müracaat olunur, fakat yine eski kudretin tesiri altında ileri sürülen mütalâalara ve bilhassa yapılan tenkidlere tahammül olunmaz, fakat mııvaffakı-yetsizliklerin devamı ve artışı nihayet insan ve cemiyetleri tenkidleri dinlemeye alıştırır ve hattâ icbar eder.
Cemiyet ve insan hayatının tabii bir seyri olan bu tarz; bizim İçtimai bünyemizde ve bilhassa Hükümet bünyemizde de kendisini çok açık bir tarzda göstermektedir. Osmanlı devletinde böyle olduğu gibi Cumhuriyet devrimizde de buna benzer safhalar geçirmiş bulunuyoruz. Geçirmiş olduğumuz yirmi yedi senelik bir zaman içinde İtiraf edelim ki memleketimiz hakkında bir çok tenkidler yaptık veya yapılmasını arzu ettik. Nispeten eski zamanlarda olanlardan sarfınazar, son dünya harbinin nihayetinden beri memleketimize gelen ve giden Amerikalı heyetlerin, ihtisas adamlarının yığın yığın tetkikleri vardır. Biz hattâ daha ileri giderek diyebiliriz ki yapılan ve yapılmakta olan bu tetkikler azlık ve kifayetsizlikten ziyade bir fazlalık ifade ederler.
Bizim için senelerden beri en lâzım olan şey tetkikler yaptırmak ve sonra hunlan dosya ar-
1

aşlariyle raflarda küflendir
mek değil, fakat hepsini birer birer dikkatle gözden geçirmek ve hattâ tatbikim dalıi tetkikat
yapanlara veya onların münasip görecekleri kimselere bırakmaktır. Bu vesile ile mem
leketimizin çok eski ve muhterem bir fikir adamı olan bir gazetecisinin bize Avrupantn bir köşesinde yirmi sene evvel söylediği bir hikâyeyi hatırladık. O zaman çok ihtiyar olan bu zat o tarihten belki elli sene evvel mektep tatilini geçirmek için Bursa defterdarı olan babasının
yanma gitmiş ve vilâyet binasının içinde muhtelif daireleri dolaşırken birinde bir çuval evrak görerek merakla karıştırmaya başlamış, küflenmiş ve tozlanmış dosyaların içinde deri ciltli ve
kurdeleler ile bağlanmış Jıir dosya görmüş ve bu dosya yine o tarihten altmış sene evvel memleketimize gelmiş olan bir İngiliz fen heyetinin Nilüfer çayının temizlenmesi ve İstifade edilir bir hale getirilmesi İçin İmiş. Bana bu acıklı hikâyeyi anlatan İhtiyar dostum şayet bina yanmamış ise bu dosyayı daha tozlanmış bir çuval içinde bulurum diyordu.
Memleketimizde buna benzer misallerin nihayeti gelemez. Daha bundan on üç sene kadar evvel memleketimize getirilmiş olan Amerikan heyetinin yaptığı tetkikler bir çok hakikatleri ortaya koymuş idi. Fakat ondan sonra geçen zaman zarfında bu tetkikler gözden uzak kalmış, İhmale uğramış ve bundan memleketimiz şüphesiz ki,büyük zararlar görmüştür. Ne garip bir tecellidir ki şimdi Marshall Plânının memleketimizdeki salâhiyetti mümessili bulunan Mis-ter Dorr’un babası o zaman gelmiş olan bu heyetin başında bulunuyordu. Şimdi oğlu, memleketimiz hakkındaki bir çok tetkiklerin lüzıım gösterdiği imkânları temine çalışıyor ki memleketimiz hesabına bir kâr addolunmak iktiza eder.
Bizim için kalkınma hareketlerimizde ilk yapılacak iş yeniden tetkiklere girerek vakit kaybetmektense memleketimiz hakkında yaptırdığımız veya ecnebi ve milli mütehassıslar tarafından yapılmış tetkikleri hemen gözöniîne almak ve bunların içinde bir zaman hoşumuza gitmediği için acı neticelerini gördüğümüz ve bir köşeye attığımız fikirleri tatbik sahasına koymaktır. Biz, ancak hu sayede kaybedilen zamanların telâfisi imkânını bulmuş ve bu suretle de kıymetli fikirlere hürmet ve kadirşinaslık göstermiş oluruz.
Habib Edib - Torehan
Amerikalılar Taejon'u da dün tahliye ettiler
Amerikalılar cenuptaki dağlık mıntakaya çekiliyorlar
Bir Amerikan sözcüsü : "Kuvvetler arasında muvazene nerede teessüs edecek bilinmiyor. Fakat bu muvazene teessüs edecektir" dedi
Tokyo, 17 (YlRSl — Mac Arthur’ün gece yarısı tebliğine göre nuruz bırakıldıkları korkunç telefata rağmen tazyiklerinde devam eden 3 Kuzey Kore tümeni. Amerikan kıtalarını Kong-yu ve Taejon ve Vonsan üçgenini tahliyeye mecbur bırakmıştır. 136 bin nüfuslu ve demiryolu merkezi Tayjan bu suretle elden çıkmıştır. Amerikan kıtaları daha cenuptaki dağlık mıntıkaya çekilmektedir.
Kuzeylilerin son günlerde yeni tepkili uçaklar kullandığı görülmüştür.
TRejon cephesi. 17 A. A. (United Press> — Kum Nehri cephesi dün gece çökmüştür. Kütleler halinde gelen Kuzey Koreliler yarılmış olan Amerikan cephesindeki mevzileri İşgal etmektedirler.
Tokyo. 17 A A. (AFP> — General Mac Arthur karargâhının bir tebliğinde bildirildiğine göre. Şongu bölgesinde. yani Taejon cephesi sağ kanadı üzerinde yeni tipte Kuzey Kore tepkili avcı uçakları görülmeye başlamıştır.
Amerikan üstün uçankalelerl faaliyette
Tokyo. 17 (AP) — Dün Kore harbinde İkinci büyük darbelerini indiren B.29 Amerikan üstün «çankaleleri eski Güney Kore merkez şehri Seul ü-zerine 400 ton bomba yağdırmışlardır.
Bu hususta yayınlanan tebliğde bombardıman ödevlerini ikmal eden uçakların şiddetli uçaksavar top ateşine rağmen üslerine döndükleri kaydedilmektedir.
tklnci Amerikan tümeni Kore’ye vardı
Washlngton. 17 (TÎRS) — Mili! Müdafaa sözcüsü 2 nci Amerikan tümeninin Kore’ye vâsıl olduğunu bildirmiştir. Fakat nerede olduğunu ve harbe girip girmediğini bildirmemiştir.
Sözcüye göre Amerikan müdafaa hattı Pusan limanına 150 kilometre kadar uzak bir mesafede yani Tebek Dağlarında kurulacaktır.
Bir dtğer askeri sözcü de «unlan söylemişdr:
“Kuvvetler arasındaki muvazenenin nerede temin edileceğini bilemiyoruz. Fakat bu muvazene teessüs edecektir.,.
Birleşmiş milletler kuvvetleri çekiliyorlar
Washlngton. 17 ıYİRS » — Millî Müdafaa Dairesi sözcüsü Taejon’u elde tutmanın İmkânsızlığı dolaynslyle Birleşmiş Mlletlere alt kuvvetlerin bu şehrin 50 kilometre kadar cenupdoğu-sundaki bir noktaya çekilmekte olduklarını bildirmiştir. Bu nokta Kumun-çon yolu üzerindedir.
Moskovadaki Kelley - Gromiko görüşmeleri
Londra, 17 (YİRS) — Avam Kamarasında Hariciye Müsteşarı Davies den Moskovadaki Kelley - Gromiko görüşmelerine dair sual sorulmuştur. Davies demiştir ki:
•‘Hükümet kabil olduğu kadar erken bir zamanda Kamarayı bu hususta malûmattar kılmak İster. Şu var ki. bu gibi konuşmalarda ve hele harp İle sulh meseleleri mevzuybah» iken her türlü tafsilâtın verilemiye-ceğl muhterem heyetinizce malûm olsa gerektir.
Bunun üzerine muhalefet lideri Eden bu görüşmeler hakkında hiç değilse bir fikir verilmesini istemiş ve Daviea kendisine şu cevabı vermiştir:
"Size şunu temin ederim ki, kabil olduğu kadar kıaa bir zamanda lâ-zımgelen beyanat yapılacaktır.“
Eden in arzusunu Bevin’e bildireceğini aynca beyan etmiştir.
Amerika, seferberliğe doğru gidiyor
Truman, yann Kongreye yeni taleplerle çıkacak
Washlngton, 17 (AP) — Cumhurbaşkanı Truman çarşamba günü Birleşik Amerika Kongresine Kore harbine dair bir mesaj gönderecek ve aynı gece millete radyo ile bir demeç verecektir.
Demeçle kongreye sunulacak raporun henüz son şeklini almadığı Beyaz Saraydan belirtil-miştir. Kongreye sunulacak mesaj. Amerikanın komünist müstevlileri Güney Korerten ıtmnk için giriştiği gayretlerle İlgili bazı tavsiyeler ihtiva edecektir.
VVashington 17 (Y1RS> — Truman m çarşamba günü Kongrede okuyacağı tahmin olunan mesajda şu noktaya da temas olunması muhtemeldir:
Beş milyar kadar yeni askerî tahsisat, kuvvetler mevcudunu arttırmak, çelik istihsal ve tevziatının kontrolü, kredi üzerinde takyldat ve belki de vergilere de zam.
Mesaj dolayısiyle yapılan toplantıda Kongrenin tatil yapıp yapmıyacağı meselesi üzerinde de durulmuşsa de bir karara varılamamıştır.
Kore'ye çıkarılan İlk .Amerikan tümeninin erleri çıkartma gemilerine binerlerken
Kore cephesinde vazife gören muhabirimiz Marguerite Higglna dün Kore’den çıkarılarak Tokyoya gönderilmiştir. Yukarıdaki resimde muhabirimiz! Kore’den çıkanın General Halton’u görüyorsunuz.
Yugoslavyada sulh kongresi
Rusyanın siyaseti takbih edildi
Belgrad, 17 IAP) — Yugoslav Hükümetinin himayesinde tertiplenen bir “Sulh Kongresinde" bugün Rus-yanın Yugoalavyaya karşı giriştiği kampanya takbih edilmiştir.
Konferansın kabul ettiği 9 mad-. delik bir takrirde, Yugoslavyanın Doğu ile Batı arasındaki soğuk harpte tarafsız kalmak hususundaki aznıl yeniden bçjirtllmiş. milletlerarası bütün münazaaların anlaşma yolu ile halledilebileceği belirtilmiştir
Tito Hükümetinin sözcüsü M il ovan Cilas, daha evvel verdiği bir demeçte. Rusya tarafından sevk ve idare edilen Konıinform’un yalan ve tehditler kampanyasını takbih etmiştir.
Birleşmiş Yfİlletlerin Kore harbine bilfiil katılmaları üzerine. Birleşmiş Milletler adına tecavüzü karo ılıyacak ordulara. Birleşmiş Milletlerin bayrakları gönderilmeye bağlanmıştır.
Harp muhabirimizden
biri Kore’den çıkarıldı
Marguerite Higgins’in Koreden çıkarılışına sebep; bu harbin kadınların görebileceği bir harp olmayışıdır
Tokyo. 17 (YİRS) — Amerikan karargâhının bir sözcüsü. “New-York Herald Tribüne,, ve “YENÎ İSTANBUL,, gazetelerinin Kore’deki iki muhabirinden biri olan gazeteci Bayan Marguerite Higgins’tn Koreden ayrılması için emir verildiğini bildirmiştir.
Ortada Bayan Higgins’in şahsına karşı alınmış bir karar yoktur. Ancak 8 inci Ordu Komutanı Gl. YValton H. VValkers. Kore harp sahnesinde hastabakıcıdan gayri kadın bulunmasına muarızdır. Gl. “Bu harp kadınların göreceği bir harp değil,, demiştir.
Bayan Higglns, tehlikeli olnn ileri hatlardan evvelâ geriye alınacak, sonra da Tokyoya gönderilecektir.
YENt iSTANBUL’un NOTU:
Bilindiği gibi gazetemizin Kore harp sahasında iki hususi muhabiri Vardır. Bunlardan bilhassa Homer Bigart dünya çapında şöhrete sahip bir Amerikalı gazetecidir ve harp sahnesinden bize haber göndermeye devam edecektir. Bu sebeple "YENİ İSTANBUL,, ıın okuvuculan Marguerite Hlggins’ln yokluğunu hlssetmlyeceklor, devamlı olarak Bigart’ın yazılarını her zaman gazetemizde bulacaklardır.
Stalin’in Nehru’ya cevabı
Rusya, şarta muallâk bir sulh teşebbüsünü
kabul ediyor
Londra, 17 (A.P.) — Hindlstanm
Londradakl yüksek komiseri Krişna Monon bugün İngiliz kabinesinin toplantısından evvel Başbakan Attlee'yi ziyaret etmiştir.
Resmi çevrelere göre. Menon, Attlee-ye, Mareşal Stalin’in Hindistan Başbakanı Nehruya gönderdiği cevabın bir suretini vermiştir. Bilindiği gibi Nehru geçen hafta Stalln’le Dean A-eheson’a gönderdiği şahsı mesajlarda Kore savaşına sun verilmesi İçin takıp edilmesi gerekli yolları belirtmiş ve Birleşmiş Milletlerin yeniden inm faaliyetle çalışabilmesi için teşkilata kızıl Çin’in kabulünü teklif etmişti.
Londra, 17 A A. (AFP> — Exchange Telegraph gazetesi Yeni Delhi muhabirinin Londraya bildirdiğine göre. News Chronlcle gazetesi Mareşal Sta-linin Pandlt Nehrııya gönderdiği me-asjın “metnini" neşretmekledirler.



Mezkiır gazeteye göre bu mesap şöyle kaleme alınmıştır:
“Barış teşebbüsünüzü sempati ile karşılarım. Kore meselesine Güvenlik Konseyi vamtasiyle ve beş büyüklerin çekinilmez iştirakiyle barışçı bir hal çaresi bulmak lüzumuna dair nokta! nazarınıza İştirak etmekteyim. Kore meselesinin daha süratle halli için Kore halkının bir temsilcisini dinlemek lâzımgeleceğl fikrindeyim.,.
Atom ve hidrojen bombaları
Bu bombaların kullanılması isteniyor
YVashlngton, 17 A A. (United Press) — Atom Enerjini Komisyonu Başkanı Brlan McMahon, dün yaptığı bir radyo mülakatında Sovyet Rusyanın hidrojen bombası üzerinde çalışmalarına devam ettiğinden ve Birleşik Amerikanın da hidrojen bombasını tecrübe için seçeceği yer hakkında bir karara yakında varacağından bahsetmiştir.
Brıan McMahon Kore harbini Rusların hazırladıklarını ileri sürmüş ve Birleşik Amerikanın no Sovyetiere ve ne de Kuzey Korelilere karşı atom kullanmak niyetinde olmudıgını da aynca belirtmiştir.
Hidrojen bombasının İmal edilip e-dilnıiyeceği ve bu bombanın bir harp silahı olarak kullanılıp kullnnılmıya-rağı hakkında kendisine tevcih edilen sualleri cevaplandıran Briıın McMahon hidrojen bombasının yakında l-mal edilebileceğinden ve bir harp silâhı olarak da kullanılabileceğinden bahsederek demiştir ki:
“Fakat hidrojen bombasının bir harp vukuunda diğer silâhlar arasında yer almamasını temenni ederim.
Bugün bu bombanın imalini istememize tek sebep Sovyet Rusyanın bu bomba Üzerinde çalışmalarda bulunmasıdır..,
McMahon atom ve hidrojen bombaları üzerindeki çalışmaları hızlandırmak gayesiyle Baykan Truman’m bir kaç gün evvel kongreden 28 milyon dolarlık bir ek tahsisat işlediğini de hatırlatmıştır.
Yalovada bugün mühim görüşmeler yapılıyor
Başbakan Menderesle Dışişleri Bakanı Köprülü Yalovada Cumhurbaşkaniyle konuşacaklar
Başbakan Adnan Menderes, bu sabah beraberinde Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü olduğu halde Yalovayn giderek Cumhurbaşkaniyle bir görüşme yapacaktır.
öğrendiğimize göre bugün Yalovada yapılacak toplantıya büyük bir ehemmiyet verilmektedir. Toplantıya şehrimizde bulunan Bakanlar da iştirak edeceklerdir. Siyasi mahfillerin kanaatine göre bu, resmi bir Kabine toplantısından ziyade Bakanların devlet işleri hakkında Cumhurbaşkanlvle u-zun fikir teatisinde bulunacakları bir görüşme olacaktır.
Şehrimizde bulunan bir çok ecnehi ajans muhabirleri Y&lovaya hareket
PARİS HUSUSÎ BÜROMUZ TELSİZLE BİLDİRİYOR
Batılılar, her şeyi Amerika’dan beklememeğe karar verdiler
Fransız Genelkurmayının bir sözcüsü : “Eğer lüzumlu fedakârlıkları yapmayı kabul etmezsek, bir peyk devlet olmaya boyun eğmek zorunda kalırız" dedi
Paris, 17 (Hususi Büromuzdan) — Kore harbi Avrupa ve Amerika için güzel bir ders oldu. Şimdi Fransız u-muml efkârı, her şeye yeniden başlamak ve bu dersten istifade ederek ona göre hazırlanmak lâzım geldiğini düşünüyor.
Salâhivetll çevreler, bugünkü vaziyette Avrupanın. elinde mevcut silâhlar ve hazır tayyarelerle, kudreti artmış bulunan Rus ordusu karşısında kendini müdafaa edemiyeceği kanaatin! besliyorlar. Büyük bir ecnebi şahsiyetin bııgün söylediği gibi, A-rnerika, hâlen elindeki muazzam silâh ve teçhizat stoklarına- tükenmez insan ihtiyatlarına ve dev gibi harp sanayii kudretine rağmen, bir orduya sahip değildir. Avrupa, Amerikan ordusu mevcudunun çok iyi bilmektedir: Japonyada 5 tümen, koskoca dünya’nın diğer taraflarında da 5 tümen... Hepsi bundan ibaret...
Bugün için Amerika ile Uzakdoğu arasında, yann da belki Amerika ile Avrupa arasında deniz üzennden bir köprü kurabilmek için, gemileri yeniden silâhlandırmak, nakil ve sevkıyat işini baştan aşağı tekrar teşkilâtlandırmak lâzımdır.
Şunu da unutmamak icap eder ki, Amerikan hava kuvvetleri Korede Hint denizlerinin meşhur “muson” rüzgârları ve fırtınalariyle, hiç bir tarafta görülemiyecek kadar kesif bulutların teşkil ettiği duvarlarla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Aynı zamanda Amerikan havacılığı, Güney Kore piyadesinin temin etmesi gereken irtibat ve istihbarattan ta. mamen mahrum olarak, taktik şekilde desteklenmeden tek başına dö-ğüşmege mecbur olmuştur.
Avrupa İçin mesele bambaşkadır: Artık Avrupaya yığın halinde tayyare. tank ve tanksavar toplan göndermek. bu kıta üzerinde çabucak düşman eline geçebilecek silâh stoklan ve depoları, fabrikalar, atölyeler kurmak bahis mevzuu değildir. Yalnızca, modern harp tekniğine vâkıf, sağlam, mütecanis ve talimli tümenler yetiştinnek, hulâsa, vaziyete inti
Gemisini yürüten kuptun
etmişlerdir. Toplantıda beynelmilel meselelere de temas edileceği ve bu hususta da görüşmeler yapılacağı söylenmektedir.
Diğer taraftan öğrendiğimize göre Başbakan Adnan Menderes D. P. başkanı sıfatlyle yarın Demokrat Parti merkezinde parti ilçe başkanları ve diğer partililerle uzun bir görüşme yapacaktır.
Alâkalılar bu toplantıya da büyük bir ehemmiyet vermektedirler. D. P. liler bu toplantıda partinin ağır hareketlerinden ve gördükleri bazı yolsuzluklardan bahsedecek ve daha iyi kararlar almalarını lstlyecektir.
bak kabiliyeti fazla, hakik! bir orduya sahip olmak hedefi gütmektedir.
Avrupa devletleri, bugüne kadar Amerikadan pek çok şey istediler. Fakat artık Amerikanın muhtelif yerlerinden. Şikagodan, Bostondan 1-tiraz sesleri yükselmeğe başlamıştır. Bunlar, büyük bir harbi sadece Amerikan askerleriyle beslemenin ve son ferdine kadar bütün fedakârlığı A-merikaye. yüklemenin mümkün olmayacağını, böyle bir ümide bel bağ-lanamıyacağını açıkça söylemektedirler.
Eğer emniyet isteniyorsa, buna karşılık büyük fedakârlıklar ödemek lâzımdır. Batı devletleri, İcap ettiği anda derhal harbe sokmak üzere zırhlı tümenler, avcı ve bombardıman filoları bulundurmağa ve her an hazır bir kurmay heyeti ve sağlam bir ordu teşkil etmeğe razı olmalıdırlar.
Amerikan Seferberlik Servisi Şefi General Lewis Hershey. 300 bin kişilik bir orduyu harekete hazır hale getirmek için 90 güne ihtiyacı olduğunu ilân etmiştir. Aynı miktarda bir orduya sahip olmak için Fransaya, în-giltereve ve hele îtalyaya ne kadar zaman lâzım olacağını hesap etmek zor değildir.
Bunun İçindir ki. yeni Fransız Başbakanı Pleven, İktidarda uzunca bir müddet kalabilirse, birinci vazifesi Fransayı kuvvetli bir orduya sahip kılmak olacaktır. Batı Almanya-nın da, önümüzdeki haftalar içinde ordusunu kurmasına müsaade edileceği anlaşılmaktadır.
Fransız Sosyalist Partisi de, yeni bir devrin başladığını ve milli müdafaa için ciddi tedbirler almanın gerektiğini kabul etmiş bulunuyor. Pleven yalnız mili! savunma bütçesi için 100 milyar frank ilâve tahsisat istemek niyetindedir.
Bir kaç gün evvel Fransız Genelkurmayının bir sözcüsü; “Eğer Batı devletleri lüzumlu fedakârlıkları yapmayı kabul etmezlerse bir peyk devlet olmağa boyun eğeceklerdir" demiştir ki, bu da hakikatin tam ifadesidir.
Sayfa 2
yenî İstanbul
18 Temmuz 1950

ŞEHİR II A l( E R E E R İ

Türkiye hakkında ne düşünüyorlar ?

Yeni Radyo Müdürünün beyanatı
Sergı köşesi:
Yakında Tiirkiyeye gelecek olan Claude Farrere'in cevabı
Anketi yapan : Ayşe Nur
adamın sesi, evvel Claude Farröre, çağırmak nezaketinde Fakat, acı tesadüf, o çok hasta olduğundan,
pLAUDE Farrâre ile konuşmak şo-** reflne nail olmadan, bir çok konferanslarında bulunmuş, bir iki defa da telefonda görüşmüştüm. Her defasında üstadın sesi, dikkatimi çekti: Gür, tannan, madeni bir ses, 70 yaşma yaklaştığı halde, hayatiyetinden, enerjisinden bir zerre bile kaybetmemiş bir Bir kaç ay beni evine bulunmuştu, gün zevcesi
kabul edememişti. Bugün Üstad, hayat arkadaşını kaybetmiş, evinde yapayalnızdır.
Romancıyı apartmanının ta dibinde, sokak gürültüsünden uzak kütüphanesinde buldum. Sabah saat 10 du. Üstad, beyaz ipekliden bir elbise giymiş, saçı sakalı terütaze, masasının başında oturuyordu. Duvardaki Japon panolarının tesiriyle mi. bilmem, kendimi birdenbire, her dalının tezyini bir kıymeti olan cüce ağaçlarla çevrili bir Japon bahçecinde sandım. Üstadın İpekli elbisesi de, san ırkı andıran biraz çekik gözleri de bu havayı yaratıyor sanki. Acaba İnsanlar, zamanla sevdikleri memleketlerinin İnsanlarına benzerler mi diye kendi kendime düşünürken, üstad, düşüncelerimi keş-fediyormuş gibi, uzattı:
Yüzüme baktı, güldü.
— Yeni TÜrklyeyi çok severim, diye cevap verdi. Yeni Türklyenln kurucusu ATATÜRK’Ü İlk defa A-dapazannda gördüm. Mustafa Kemal beni büyük bir nezaketle karşıladı. Sakaryada döğüşmüş olan bölükleri göstererek: MTürk Ordusu hakkında ne düşünüyorsunuz? diye sordu. Teftiş ettiğimiz sıra sıra Mehmetçiğin yüzündeki demir iradeyi görmüş, mânasını anlamıştım, “PaşAm, dedim, bu ordu Izmiri de alır, îstan-bulu dA. Onu hiç bir şey durduramaz.’’ Böyle olduğundan da bir Türk dostu sıfatiyle memnuniyetimi ilâve ettim.
Türk Milletine itimadım sonsuzdur. Türk Milleti kendini hiç bir zaman bırakmıyacak, dalma ileriye doğru yol alacaktır.
bana bir mektup
Japonvadan aldı-Japonyayı da çok
— Bakın, dedi, ğım.bir davetiye, severim, Fakat onunla maceram, bir nevi nişanlılıktan İbaret. Asıl büyük aşkım sizin memleketinize, Türkiye-yedlr.
Memleketim namına teşekkür etmek istedim. Atıldı:
— Hem de yakında ona kavuşacağım, dedi. Gidiyorum, bir aya kadar Marsilyadan hareket edeceğim. “Ankara” gemisi beni, davetlisi olarak lstanbula götürecek. Orada altı hafta kalacağım, hem de Boğazda, Kandillide. Memleketinize son gidişim, harpten evveline tesadüf eder, 1938. Ne çok sene geçti. îstanbulu âdeta göreceğim ye gidişim 1902 da on defa mı, gittim. O kadar yorum bile,
bir insanım. Fakat Türkiye ile nim aramda yalnız bir değil, bir de büyük bir rilmlş bir söz var.,.’*
Bu sözün ne olduğunu Gene de üstad. gözleri
Hele Anadolu köylüsüne olan sevgim çok büyüktür. Onun vakan, olgunluğu. misafirse ver ligi dünyada eşsizdir. Anadolu köylerinde geçirdiğim günleri hiç unutmam. Size hayatımın en güzel hatıralarından birini anlatayım: Anadoluyu gezerken bir köylü evinde Lotl ile benim fotoğrafımı duvara asılı buldum, çok şaştım. Köylüye bu fotoğrafı neden buraya astığını sordurdum: “Bu a-dam Lotl İle beraber bizim için mücadele etti” diye cevap verdi.
Üstada, çok sevdiği Anadolu köylüsünü tanımak ve tanıtmak üzere Türkiyede İleri hamleler yapıldığını anlattım. Mahmut Makal’m “Bizim Köy” adlı eserinden bahsettim. Claude Farrâre tecrübe azlığı dola-yısiyle Türk edebiyatına olan alâkasının tatmin edilmediğine esef etti ve bundan böyle Türk nesir ve şiir eserlerinin tercüme edilmesini düedl.
Üstaddan YENİ İSTANBUL imzalı bir resim lstedlmse de, nında almadığı için vermedi, kında şahsan görüşmek üzere
tanbul’a sevgi ve selâmlarının göndermeye beni memur etti.
için ya-Ya-
Is-

Kaybolan hususiyetler ve semtler Evvelki akşam Eerglda laşvrken burmmıa âşinâ ve i zetll bir koku geldi: Mısır kustu. Birden çocukluğuma det ettim, Kâfjıfhftne, Silâhta* rafla âlemlerinin yelişcbildiflim «on dr lirlerini yaşadım. Gök* sıı’ı/!/ katmıyorum, ti ra orada elân mısır kalanları kayna* maktadır, fakat bahsettiğim semtlerde, meşhur Alibey Kö-yil mısırları artık eskiden ol* duflu gibi satdamıyor.
Koku Sergiye kadar yayılmış olmasına rağmen mısırlar ora* da değildi, dışarıda. Taksim Bahçesine uzanan yolun üstün* de, köprünün iki başında ve bahçenin İçinde kaymyan ka* zanlardan, mangallardan geli* yordu. Ve etrafında Öbek öbek müşteri.
Serginin açıldığı İlk gün, ka* yılara giden yollan seyyar satımlar sarmıştı. Ertesi günün* den itibaren kaldınldılar. Fa* kat şimdi, akşamlan mısırcılar orada. Göksu ve Alibey Köyü Taksime terfi etti. 8emtler hususiyetlerini başka yerlere nakletmekle onları kaybettiklerinin farkında değiller. Nitekim, Şehzadebaşı, muhallebicileri ile İstiklâl Caddesine geçince. hem Beyoğlu ortadan yokoldu hem de Direkler ar ast.
Yürekler acısı!
BİR İSTANBULLU
dn-tea-ko~ av*
Pasaport harçları
geldi. îlk Türklye-dedlr. Ondan sonra on İki defa mı ne çok kİ, hatırlamı-
Ben sevgilerime sadık be-sevgi bağı dostça ve-
Bebek Sergisi, renkli filme alınıyor
biliyordum, parlıyarak anlattığı zaman, hikâyeyi ilk dinler gibi oldum.
defa
ölü-Loti yatı-
37 devletin iştirak ettiği Enternasyonal Bebek Sergisi önümüzdeki hafta içinde renkli olarak filme alınacaktır. Bunun için hususî bir pe-naryo hazırlanmıştır Pek prijinal bir şekilde bebekler türkçe olarak fakat ait oldukları memleketlerin şiveleriyle konuşturulacaktır.
Bu iş için memleketimizin tanınmış taklitçi sanatkârları t angaje e-dilmektedir.
Genel nüfus sayımı ekimde yapılacak
Şehrimizde de bir komite kuruldu ve bu yoldaki hazırlıklara hız verildi
Bu sene 22 ekim pazar günü yapılacak olan genel nüfus sayımı hazırlıklarına hız verilmiştir. Bütün Türkiye vilâyetleri 10 bölgeye ayrılmıştır. istatistik Genel Müdürlüğü uzmanları yakında bu bölgelere hareket edeceklerdir.
Bazı şehirlerde ve bilhassa köylerde zaman zaman tatbikatlar yapılmasına devam edilecek, sayım murlan yetiştirmek için kurslar lacaktır.
Bu seneki nüfus sayımı geçen
lardan çok farklıdır. Sual varakaları daha fazla soruyu ihtiva etmektedir.
hazır-
derene İş
olduğu, mevcut bulun-
sayımı hazır-
me-açı-
yıl-
Çu-ko-
ba-
E.C.A. Teşkilâtı namına
Russell Dorr, îstanbulda bir bina kiralıyor öğrendiğimize göre İktisadî İşbirliği Türkiye icra Komitesi Reisi Mr. Russell Dorr, Kâzım Taşkent’in A-yazpaşadakl köşkünü klralıyacaktır. Köşk, E, C. A, idaresinin lstanbula gelen yüksek memurlarının ikâmetine tahsis olunacaktır.
Bİ İh assa 5000 nüfustan yukarı olan yerler için tertiplenen suallerle meslekî ihtisasa ait istatistiklerin lanması sağlanacaktır.
Sayım varakalarında tahsil c.esl, nereden mezun yaptığına dair sualler maktadır.
Şehrimizdeki nüfus
lıklariyle meşgul olmak üzere 1936 sayımlarını muvaffakiyetle idare etmiş olan hâlen Üsküdar Halk Tramvayları Şirketi Müdürü Zühtü bukçuoğlunun başkanlığında bir mite kurulmuştur.
Hazırlanan sual varakalarının
zı yerlerde yapılan tatbikat netlcesl-sinde ihtiyaca uygun olmadığı görülerek bunların tadili ve kati soruların tesbitl için bugünlerde Ankarada bir toplantı yapılacaktır.
Sayımda çalışacak mütehassıs memurların yetiştirilmesi için yakında şehrimizde de kurslar açılmasına başlanacaktır.
Nüfus sayımından bir hafta sonra bütün Türkiyede zirai sayım yapılacaktır.
Dış piyasalarda
sigaralarımız
Küveytteki fabrika yakında imalâta başlıyor
Tekel İdaresi Türk tütüniyle sigara imali için K üvey t te bir sigarA fab-rikasile bir esas anlaşma imzalamıştı. Bu mukaveleye göre senede 30.000 kilo sigara imal edilecek ve tütünler tamamen Türkiyeden gönderilecektir. Müştereken tesbit edilecek markalara göre hazırlanacak olan bu sigaraların İmaline bir buçuk ay sonra başlanacaktır. Çay heyetiyle birlikte Seylâna giden Tekel İdaresinin salâhiyettir bir temsilcisi hâlen sözü geçen fabrika ile çalışma statüsünü hazırlamak üzere Küveytte bulunmakta, müştereken tesbit olunacak ve Üzerinde Türk sigarası olduğunu ispat edecek markalarla imalât yapacak olan fabrika bu sigaraları bütün Basra körfezi memleketlerinde satışa arzedecektir.
cevaben
Müdür-teşkilât-
Milletlerarası Bankanın
Denizyollarına açacağı kredi
— Aralık 1921 senesindeydi, münden bir sene evvel Pierre Rochefort’daki evinde meflûç yordu. Bir gün bir mektup aldım.
Büyük dostum beni yanma çağırıyordu. Ankara'nın ona gönderdiği sevgi mesajını kabul etmlye hazırlanırken, benim de yanıbaşımda olmamı arzu etmişti. Müfide Ferit Hanımefendinin elinden, istiklâl Savaşı yetimlerinin kendisi için dokudukları halıyı alrrken, Pierre Loti omuzuma yaslanarak, büyük bir gayretle ağzında dönmiyen dilini zorladı ve şu sözleri söyledi: “Ben yakında öleceğim, artık öldüm bile. Türkiyeye karşı eserimi tamamlamak bundan sonra sana düşer. Bu eseri devam ettireceğine yemin et.” Gözyaşları dökerek, yemin ettim. Pierre Lotl’nin eserini tamamlamak benim harcım değildi, fakat elimden geldiği kadar çalıştım. Bir gün olsun, yeminimi unutmadım.”
Bu hikâyenin bende daima uyandırdığı heyecandan sükinmeye çalışarak :
— Üstadım, dedim, siz bugünkü TÜrklyeyi eski Türkiye kadar çok seviyor musunuz?
Belediye Murakabe Teşkilâtı uzak semtlerde kontrolleri arttırdı
Belediye murakıpları, son haftalar •
içinde faaliyetlerini arttırmışlardır. Şimdiye kadar uzak semtlerde bulunan ve lâvıkiyle kontrol görmiyen esnaf ve lokantacılar anî olarak ve sık sık teftişe tâbi tutulmuşlardır. Bilhassa Adalardaki bazı gazinoların ve arabacıların fahiş para istedikleri hakkındakl neşriyat ve şikâyetler üzerine murakıplar buralara bir müşteri gibi giderek fazla para Istiyenler hakkında ceza zabıtları tanzim etmişlerdir. Bu anî baskınların faydası görülmeye başlamış ve bu gibi yerlerin fiatlerinl belediyenin tesbit ettiği tarifeye göre ayarlamak mecburiyetinde kalmışlardır. Fakat bu gibi hallerde ve İhtikârın tamamiyle ö-nüne geçilmesi için belediye murakıplarının kontrollerini gevşetmeden aynı hızla devam etmeleri çok faydalı olacaktır.
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 47 —
Hükümete haber vereceğim” diye bağırmağa kalkınca delikanlı da gözdağı kabilinden onu bir parça hırpalamağa mecbur olmuş... Bu hale göre damat esasta pek haksız sayılamazdı. Fakat ne de olsa babaya el kaldırılmazdı. Babaya böyle olunca amca ve kayinbabaya hayda hayda...
Bu haberler beni pek alâkadar etmiyordu. A-sıl mesele kızın nişanlısı ile münasebeti idi. Gerçi büyüdükten sonra birbirlerini görmemişlerdi. Fakat mektuplaşıyorlarmıydı acaba? Kızın bu nişanlıya karşı duygulan ne merkezde idi? Evlendikten sonra zavallı Celllenin muntazaman hesaplarını yazdığı küçük defterini bile bunun için merak etmiştim.

Bir ara mendilimi çıkarmak için elimi cebime sokmuştum. Parmaklanma para gibi bir şey dokundu. Çıkanp baktım: Ikl Hra... Bunlar nereden geliyordu? Yüzünü bile henüz görmediğim yeni paralardan olduğu için yanlışlıkla kendimin koymuş olmama da imkân yoktu. Bunu söylediğim zaman Müftü fazla hayret etmeden: | — Hacı Müslim koymuş olacak, dedi. Vizite
parası... Ben demedim mİ senin için aklından bir şeyler geçiriyor diye...
Mizacım hilâfına ağır bir küfür savurdum ve sokağa fırladım. O hızla doğru yine Hacı Müsllmln evine çıkacak ve bir yabancı gibi ce-231
Ayrıca müddet de 1 seneden 2 seneye çıkarıldı
Yeni değiştirilen Pasaport Kanunu şehrimizdeki yabancılar tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır Yeni kanuna göre çıkış vizesi mecburiyeti kaldırılmış, pasaport almak için ödenen vergi mühim bir nispette indirilmiş, yabancının geldiği şehrin Emniyet Amirliğine geliş ve gidişlerini bizzat haber vermesi mükellefiyeti de kaldırılmıştır.
Ecnebileri en çok memnun eden nokta, onlann şehir dahilinde dahi yapacakları en ufak bir değiştirmeyi karakola ihbar etmek mükellefiyetinden kurtulmaları olmuştur. Zira esld kanuna göre meselâ Beyoğlundan A-daya gitmek isteyen bir yabancı evvelâ giderken Beyoğlu karakoluna gidince ve ayrılırken Adadakine. dönünce yine Beyoğlu karakoluna haber vermek mecburiyetinde idi. Böylece ecnebiler için şehir İçinde hareket etmek çok müşkül bir hale gelmişti. Yeni kanunun turizm dâvasında mühim bir adım olduğu şehrimizdeki bütün ecnebiler tarafından tasdik edilmektedir.
Diğer taraftan Türk tebaasına verilecek pasaportların müddeti seneye çıkarılmıştır. Ikl »en® 1.5 lira, bir sene için 8 lira. 5 ay 4 lira, 3 ay İçin 2 lira pasaport retl alınacaktır.
Memleketteki yabancılar harice gittikleri takdirde buradan dönüş vizesi verilebilecektir.
500 üncü fetih yılı hazırlıkları
îstanbulun 500 üncü fetih yıldönümüne pek az bir zaman kaldığından yeni hükümet hazırlıklara bir an evvel başlamaya ve önümüzde dar kalan vakitten âzami istifade etmeye karar vermiştir.
500 üncü yıldönümüne behemehal yetiştirilecek İşlere bu sene zarfında başlanacaktır.
Tekelin çay heyeti döndü
Tekel idaresi tarafından çay mü-baya etmek üzere Hindistan ve Şeytâna gönderilen heyet vazifesini ta-mam Uyarak lstanbula dönmüştür. 600 ü Hlndistandan, 3300 ü Seylân-dan olmak üzere doğrudan doğruya bordalardan 900 ton çay mübayaa e-dllmiş, ayrıca buralardaki komisyoncularla mukaveleler imza edilerek bundan sonra Tekel hesabına doğrudan doğruya istihsal yerinden mübayaa imkânları sağlanmıştır.
iki için için üc-
Yunanlı öğrenciler şehrimize geldiler
Yunan öğrencilerinden 56 kişilik bir grup şehrimize gelmiş bulunmaktadır. Çapa Kız Öğretmen Okulunda misafir edilen öğrenciler, tstanbulda 15 gün kadar kalacaklardır.
Tekelin işçi polikliniği tamamlandı
Tekel işçilerinin sağlık ve hakimiyle meşgul olmak Üzere Tekel İdaresinin yanında hazırlanmakta olan poliklinik ikmal edilmiştir. Açılış resmi pek yakında yapılacaktır.
bime gizli para koymasını protesto edecektim. Fakat ilk yokuşu tırmanıp İkincinin başında soluk almak için bir mola verince düşündüm ve vazgeçtim. Bunu yarına bırakmak lâzımdı. Hem hastayı bir kere daha yoklamış olur, hem de... Lâcivert kostümümü giyerdim.
xxxxv
HACI MÜSLİM BEYİN İKÎ LİRASI
Emin Hulûsinin leke ilâcını o gece bir kere daha tecrübe ettikten sonra ertesi sabah, daire saatinden evvel Dereboyu başındaki eve damlı-yıverdim. Hacı Müslim Bey Kinu Hacı Müslim i-çln satın alıp bahçenin bir köşesine depo ettiği eski şişeleri Ferhat Efendiye saydırmakla meşguldü. Bu işi bitirdikten sonra beni bir bahçe masasına oturttu ve ellerini oğuşturup gülerek:
— Efendim bu ne şıklık. Güvey mİ giriyoruz? dedi. Burada ufak bir kılık kıyafet değişikliği hemen farkedillr. Yeni bir elbise için insanı tebrik ederler. Yakın dostların böylelerlyle “Hayrola. Güvey mi giriyoruz?” diye şaka etmeleri âdet olmuştur.
Hacı Müslim Beyin bu sözleri de hiç şüphe yok. âdet yerini bulsun içindi. Fakat ben pirelendim. Sabahleyin mahallemizdeki bir evin penceresinden, görmemezlikle, üstüme bir leğen su döktüklerini ve tekrar eve dönerek elbise değiştirmeğe mecbur kaldığım yolunda mâkul ve mufassal bir yalan uydurdum. Sonra zihnimde hazırladığım protestoyu, biraz da bu yalana göre değiştirerek dargın ve ciddî bir çehre ile baş-I ladım:
— Efendim ıslanmış elbisenin cebindeki kâğıt vesairelerl boşaltırken şu yeni basılmış iki Ura çıktı. Nereden geldiğine hayret ettim. Her halde bir yerden çalmış değilim bu Hralan...
Hacı Müslim başını önüne eğerek ve boy-
232
Bayramda Bursaya rağbet çok oldu
Bayram dolayısiyle şehrimizden Bursaya gidenlerin sayısı pek fazladır. Bu yüzden Bursa otellerinde bir tek klşiLik dahi yer kalmamıştır. Bur. saya olan bu rağbet, Denizyolları î-daresinln arabalı vapur ve diğer seterlere yaptığı ilâvelerdir. Bursa sokaklarında görülen İstanbul plâkalı otomobillerin sayısı Bursa otomobillerinden pek fazladır.

Çemberlîtaşın taşları yerinden oynadı
Çemberlitaş taşlarının yerinden oynadığını iddia eden Arkeoloji Müzesinin salfthiyetli kimseleri Belediyeye müracatla tarihi bir eser olan Çem-berlltaş için tedbir alınmasını istemişlerdir. Belediye de ilk ihtiyatî tedbir olarak Çemberlitaşın etrafını “taşın tam dibine yanaşılmasına imkân vermlyecek surette" telle çevirmiştir.
4.250.000 dolar için bugünlerde cevap bekleniyor
Devlet Denizyolları İdaresi satın a-f
lacağı tesis ve malzemeler için Milletlerarası İthalât ve İhracat Bankasından 4.250.000 dolarlık kredi istemişti. Banka bu kredinin açılmasını kabul etmiş, fakat ileri sürdüğü şartlar, Denizyolları Umum Müdürlüğü tarafından biraz ağır bulunarak hazırlanan mukavele projesinin tadili istenmişti. Beynelmilel ithalât ve İhracat Bankası da bu tadil teklifini in-celiyerek bu ayın 15 ine kadar cevap vereceğini bildirmişti. Bankanın cevabı bugünlerde idareye gelmiş olacaktır.
Bu kredilerle alınacak olan muhtelif tesis ve malzemeler arasında bir adet 12500 tonluk yüzer havuz, fabrika tezgâhlan, liman vinçleri, gemi yedek levazımı vesaire bulunmaktadır.
“Programları zenginleştirmek için bütün sanatkârların yardımını rica ederek, halkın arzusuna cevap vereceğiz”
İstanbul Radyosu Müdürlüğüne tâyin olunarak işe başhyan Zahir Törümküney, dün kendisiyle konuşan bir arkadaşımızın suallerine şu Izahati vermiştir:
“— Basm-Yaym İstanbul lüğü İle Radyo Müdürlüğü
larının gayeleri tamamlayıcı olduğu halde müdürlerinin ayn bulunma maksatların kaybolmasına vesile ö-luyordu. Bu mahzur, jkl vazifenin aynı şahsın uhdesinde birleşmesi ile ortadan kalkmış oluyor.
İstanbul Radyosunun hah hazırdaki programı birdenbire değiştirilemez. Ancak etüdlerde bulunulduktan sonra İcap eden değişikliği yapacağız. Bugün radyoda tanınmış sanatkârların ekserisinden istifade edilmektedir. Bu arada İstifade edlle-miyen sanatkârlar da mevcuttur. Programlarımızı zenginleştirmek, halkın arzusuna cevap verebilmek İçin bunların da yardımlarını rica •-dip temine çalışacağız.
Bedii başlı sanatkârları programlarında tophyan Küçük Çiftlik Parkı, Kristal gibi lokallerden nakliler yapmak, böylece îstanbulun havaaı-nı tstanbulda bulunmıyan dinleyicilerimize de ulaştırmak lstlyorua. Futbol maçlarının nakli için de yeni bir teşebbüs yapacağız.
Yeni' istidatlar yetiştirmek için radyo en iyi vasıtadır, istidatları o-lup da müracaat edenleri Konservatuar imtihan heyetinden geçirip liyakatli görülenlere yetişme Imkânı-nln verilmesi düşünülüyordu. Bu, tatbik edilecektir.,,
— Radyo ile İlân yapılmasını dür şünüyor musunuz?
w— Bu hususta bir karar vermek salâhiyeti merkeze aittir. Maamaflh yakında bu yolda bir karar verilme si muhtemeldir.
Geçenlerde Ankarada toplanmış o-lan Radyo Danışma Kurulunun verdiği tavsiyelerden kabili tatbik olanların tatbikına en kısa bir ramanda başlanacaktır,,,
M

Bayramın 2nci Günü


i-
J ' 1 ' 1 * 1 '
Sevinç içinde eklenen yavrular
Şeker Bayramının İkinci günü de şehrimizde ve bütün yurtta neşe İçinde geçmiştir. Dün şehrimizin bazı semtlerinde küçüklor için kurulan bayram yerleri, küçük İstanbulluların bir arada toplanarak akşamın geç saatlerine kadar eğlenmelerine vesile olmuştur. Resimde küçükleri “küçük bir tramvay” içinde görüyorsunuz.

Bebek - Sarıyer yolunun tamirine başlandı
Bebek - Sarıyer asfalt şosesinin bazı yerleri bozulmuştu. Baltalims-nında kurulan asfalt hazırlama makineleri çalışmağa başlamış ve Bebekten itibaren yol soğuk asfalt üzerine püskürtme usulüne göre tamir edilmektedir. Bu usule göre seyrüsefer aksamamaktadır.
- V
îc-
Dünya Gençlik Birliği delegemiz bugün memlekete dönüyor Dünya Gençlik Birliği (WAY)
ra Komitesi âzası ve merkez idare heyeti üyesi sıfatiyle bir seneden beri Belçikada muvaffakiyetle vazife görmekte bulunan delegemiz Müker-rem Taşçıoğlu, İstanbul Konseyinin yaklaşması dolayısiyle bugün saat 12 de Ankara Vapurlyle lstanbula gelecektir. Delegemizi karşılamak 1-çln Türkiye Milli Talebe Federasyonu bir merasim programı hazırlamıştır.
Delegemiz, bugün saat 17 de WAY Konseyi Tertip Komitesi Merkezinde bir basın toplantısı ve önümüzdeki hafta İstanbul Radyosunda Türk gençliğine hitap mevzulu bir konuşma yapacaktır.
Emniyet Sandığı Müdürlüğüne Halim Umay tâyin edildi
Amasya Milletvekilliğine seçilen Hâmit Koraydan açılan Emniyet Sandığı Müdürlüğüne .yine aynı mü-essesenln sandık baş murakıbı Halim Umay tâyin edilmiştir.
"İstanbul" vapuru dün geldi
Denizyolları idaresinin İstanbul Vapuru dün Batı Akdeniz seferinden 119 yolcu Ue dönmüştür.
"Ankara” bugün geliyor
Batı Akdeniz postasını yapmakta olan Ankara vapuru bugün saat 12 de limanımıza gelecektir.
"İskenderun" vapuru ay sonunda gelecek
Ansaldo tezgâhlarına tımarlanan Devlet Denizyolları İdaresinin 7000 tonluk İskenderun Vapurunu tesellüme giden heyet dün tesellüm muamelesine başlamıştır. Ayın 30 una doğru limanımıza gelecek olan İskenderun Vapuru şimdilik iç hatlarda sonra da Güney - Doğu Akdeniz hattında çalışacaktır.
YENİ İSTANBUL
SİYASÎ İKTİSADÎ MÜST AKİL GÜNLÜK G AZE3
Bahlbl ı
FENt İSTANBUL NTEŞRÎTAT LtMtTED ŞtBKETÎ MüdUrU: Kemal H. SAKLICA Bu sayıda yan işlerini fiilen idare eden : Mithat PERtN
Neşredilmiyen yanlar iade edilmss.
Basıldığı yer l
VENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LtMÎTED SÎRKETÎ MATBAASI

de zlz
rlş
nunu iki yana sallayarak cilveli cilveli gülüyordu:
— Belki dün bir hastaya gitmlşslnizdlr.
— Himmetinizle sık sık oluyor amma dün gitmedim, v ı ı ■ r, 1 ı
Gülmeler daha gevrekleşti ve ses inceldi:
— Hele bir iyi düşünün. Belki gitmlşsintz-dir.
Ben âdeta sert:
— Hayır efendim. Bilmez miyim ben? Sabana teveccühü bulunduğunu zannettiğim a-blr dostun ziyaretine gittim... O kadar...
— Aman efendim,. Dostluk başka, alış ve-başka değil midir?
— Bence değildir beyefendi... Hele ki insan
o dosttan bir çok maddi iyilikler de görmüş bulunursa... Binaenaleyh buyurun rica ederim...
Parayı masanın üstüne koymuştum. Aramızda ufak bir kibarlık düellosu oldu.
— Aman beyefendi iki liranın ne ehemmiyeti var?.. Bu hattâ vizite bile değil... Yol masarifiniz...
— Bendenizin kundura tabanından başka yol masrafım olmadığını bilirsiniz...
Hacı Müslim yine ufak ufak gülüşlerle:
— Aman beyefendi pek hoşsunuz... İstanbulluya söz yetişir mi? Fakat rica ederim red buyurmayın.., Mahzun olurum...
— Bendeniz de ısrarınızdan mahzun oluyo-
rum.
Bu gibi yavan yahşi lâkırdılarla münakaşa bir zaman daha devam etti, ikimiz de masanın üstündeki kâğıt liralara el sürmüyorduk. Fakat o esnada bir rüzgâr esiverince Hacı Müslim Bey telâş etti ve masanın üstündeki kalın tablasını kâğıtların üstüne koydu.
Nihayet son sözümü söyledim:
— Yani bu paralan alamam... Konfrerler arasında para almak bizim meslekte yoktur.
— Canım o sırf hekimlere mahsustur.
— ZatiûJiniz de tıp tahsili görmüş yarım bir hekim değil misiniz?
Bu söz Hacı Müslim Beyin yüzünü biraz pembeleştirir gibi oldu. Yine gülerek:
— Peki peki.,. Anlaştık... Paralan geri alıyorum, dedi.
— Yalnız müsaade ederseniz yeni paralan-nızı ben alıp yerine eskilerini vereceğim... Yeni şey ne kadar olsa insanın hoşuna gidiyor da...
— Hay hay efendim... Hay hay efendim isterseniz daha da takdim edeyim...
— Yok, Ikl tane yeter...
Elimi cebime attım. Fakat aksi gibi İki tek lira çıkmadı; yerini bozuk vermeğe mecbur oldum ve biraz utandım. •
Hacı Müslim Bey bunu birdenbire almadı. Benimle konuşmağa devam ederken parmaklan piyano çalar gibi masanın üstünde dolaşıyor, bazan paraların kenarında trilleler yapıyordu.
Ara sıra evin kapısı açılıp kapandıkça yüreğimde bir heyecan uyanmaktaydı. Fakat her defasında, elinde bir süprüntü faraşı yahut bir çamaşır sepeti İle Çopur Huriye bir zaman bahçenin öte sonra geri dönüyordu.
Gitmek için ayağa Müslim Beye hastanın Sadece:
— îyi maşallah. Bu sabah ayağa kalktı, dedi. Masanın üstündeki paralar kaybolmuştu.
XX XX VI
DEREBOYUNDAKÎ EVE İKfNCl ÇAĞ1R1LIŞ
O günden itibaren bende bir değişme oldu ve bu değişme evvelâ Hükümet caddesindeki be-234
tarafında
• • •
çıkıyor, kısa kaybolduktan
kalktığım
nasıl olduğunu sordum.
zaman Hacı
sigara
kâr odamdan başladı. Eskiden de derli toplu bir insan değildim. Fakat kasabaya geldikten sonra kendimi büsbütün bırakmıştım. Odaya girince ceketimi kapının arkasındaki çiviye asmağa ü-şeneıek yere atardım; ceplerindeki anahtarlar, çakılar, bozuk paralar şangır şungur yerlere dökülürlerdi. Çoraplarım tek tek masanın, sandalyelerin üstünde Bürünürdü. Çıkacağım zaman boylu boyumca yere yatarak şapkamı karyolanın altında arar ve hemen dalma bulurdum. Bir mendil yahut gömlek aramak lâzım gelince elimi konsolun alt çekmesine sokar, içindeki karmakarışık çamaşırlar arasında, piyango çeker gibi hareketlerle arayacağımı arar, çekmeyi ayağımla kapatamadığım zaman olduğu halde bırakırdım. Terliklerimi dalma kaybettiğim için odada çok kere çorapla yahut yalınayak dola, şırdım. Odama bakan nine çorap ve gömleklerimdeki delik ve sökükleri görürse no âlâ! Görmeyecek olursa, karmakarışık saçlarım ve uzamış traşım ile avare düşüncelere daldığım zamanlarda, bu delik ve sökükleri parmaklarımla daha ziyade açıp genişletmeyi kendime âdeta bir ara ten san
eğlence yapardım. Elbise fırçasının vazifesi, sıra araladığım pencereye desteklik etmek-Ibaret kalmıştı. Hâsılı pis bekâr denen in-tlpinln ta kendisi olmuştum.
Fakat Celileyi sevmeğe başladıktan sonra şey değişiverdi. Evvelden "İyi ki Allah se-
her
ni kadın yaratmamış” diye benimle şakalaşan nine şimdi odamın temizlik ve intizamı için gösterdiğim titizliğe şaşıyor, gülerek ve bazan da şarkı söyllyerek kendine yardım etmeme mâna veremiyordu. Oda ile beraber kılık kıyafetim de değişti. Her gün traş oluyor, tertemiz fırçalanmış elbiseler, kendi elimle ütülenmiş gömlekler giyiyordum. fDcvamı var)
235
283
17 Temmuz 1950
y e n I İstanbul
Sayfa 3
Amerikadan intibalar
Amerikan milleti Kore
işinde hükümetle birlik
VAV.V
• yavaş şüpheler, ağır itham-iftiralar başlamıştı. Hearst gazetelerin çok okunan mu-Pegler, Roosevelt’t ele almış,
İKİNCİ Dünya Savaşı içinde doğan
* Amerikan dış siyasetindeki partiler arası görüş birliği, «on bir, iki senedir bir .hayli parçalanmıştı. İhtilâf daha ziyade Asya siyaseti üzerindeydi. Cumhuriyetçi Parti, iktidar Partinin şark siyasetini —daha dogTU bir deyimle, çark siyasetsizliğini— beğenmiyor, kararsız, mütereddit, ve şaşktn buluyordu. Avrupada kızıl tazyike karşı o kadar sıkı durmaya karşılık, koca Çin’i fütursuzca kaptın?. Cumhuriyetçilerce. evin ön kapısını kilitleyip arka kapısını ardına kadar açık bırakmıva be.nze t iliyordu. Bu o kadar akıl almaz bir haldi ki yavaş lar ve grupu, harriri
her makalesinde, müteveffa Cumhur Başkanmın memleketi komünistlere bile bile sattığuu isbata çalışıyordu, Gene bu ayarda yazdan “The Roose-velt Mvth” (Ruzvelt Efsanesi) adlı bir kitap, geçen yaz en çok satılan bir eser haline girivermişti. Cumhuriyet Partisinin ileri gelenleri, gitgide kendilerini “Çift partili dış politika” gidişinin mesuliyetinden sıyır-rmya çalışıyorlardı. Milliyetçi Çin’in büsbütün yıkılması ve Çan-Kay-Şek’-în Formoza’ya çekilmesi, görüş ay-nlıklannın yeniden parlamasına sebep oldu. Cumhuriyetçiler, Wr çok gazeteler ve Genel Kurmayın bir kısmı Formoza’ya derhal yardım edilmesine, Truman, Acheson ve hükümet de. demokratların çoğunluğu ile birlikte, Çan-Kay-Şek’in terk edilmesine taraftardılar. Ve, bilindiği üzere, bu gol tutuldu.
Tenkidler bundan sonra büsbütün azdı. Cumhuriyetçi Senatör McCar-thy. şark siyasetinin bu hal almasının ve böyle mağlûbiyetle neticelenmesinin suçunu. Amerika Hariciye Nezaretindeki komünist unsurların faaliyetine atfetti. İddiaya göre bu gizli komünistler. Amerikanın Asya dış siyasetinin böyle bir İstikamet almasına ve neticede Çinde komünistlerin mukavemetsiz zafer kazanmasına sebep olmuştur, isim söylemiye mecbur edilince de, Prof. Sattimor’daJi başlıyarak, pek çok meşhur şahsiyetleri saydı, hattâ Jessupla Ache-son’u bile dolambaçlı bir İfadeyle zikretti. Komiteler kuruldu, tahkikat açıldı. 1945 te Örtbas edilmiş “A-merasla” denilen bir dâvanın a-kıbeti yeniden araştırıldı. Parti politikası, şahsi ihtiras, hakik! memleket kaygusu... hepsi birden bire karıştı ve mesele içinden çıkılmaz bir hal aldı. Halk efkârı da karıştı, herkes aklınca bir taraf tuttu. Kimi Truman’ı, meseleyi örtbas etmiye çalışan şüpheli bir karakter, kimi de Mocarthy’yi şöhret kazanmak için ortalığı bulandırmıya kalkan blı müfteri, cumhuriyetçileri de rey aş-klyle herkesin namusiyle oynıyan insanlar olarak görmlye başladılar.
Dış siyasette, Vanderberg ve Cona-lly’lerin kurduğu o “Çift-parti beraberliğinden” eser kalmamıştı.
Kızılların kara taarruzu, sihirli bir peri değneği gibi. Amerikalıları dış siyasette tam birlik haline getiriverdi.
Truman’ın o meşhur Pazar Günü Karan, Asvadakl Amerikan kararsızlığına son verirken, dahildeki ikiliğe de nihayet vermiştir. Başkan Truman. pek meşhur olan o halk ağzıyla, “kafamızı çevirmlye gelmiyor, he-

Lamotta, şampiyonluk unvanını koruyor
Orta «flclrtte dünya şampiyonluğun* namzetlerden İtalyan Mltri’nln meydan okum*,, üzerine Lamotta - Mltri ma^ı Xew-York‘ta Madluon Suuare Garden de btıynk bir knlabalık önünde yapılmıştır. Dünya şampiyonu Lamotta mtu} bo-riîir un?“n,nı “»uhafazayB urayret Kö.termls ve zaman zaman resimde jröriil-düfcü veçhile «ol direklerle ptıvan kazanarak maçı kendi lehine neticelendirmiş ve dünva şampiyonluğu iinvanını muhafaza etml.tir.
Dünkü yüzme yarışları yarıda kaldı
İstanbul bölgesinin tertip ettiği "İstanbul Akdeniz Yüzme Yarışmaları., dün Lldo yüzme havuzunda yapılmıştır. Fakat yarışmaların ortasında hariçten seyircilerin havuza atlıyarak müsabakalara müdahale etmesi yüzünden yarışlar yarıda kalmıştır. Polisin müdahalesine rağmen grup grup kavgalar yatışmadığından OrtakÖy Karakolundan İstenen polis kuvvetleri, büyüyen bir kavgayı önlemişse de yarışmalara devam edilememiştir.
1500 METRE (Kocaeli):
1 — Yılmazcan 25.56 2, 2 — Namlıer 25 573, 3 — Gönül» aş 23.20.1.
100 METRE SERBEST (İstanbul):
1 — İbrahim Sulu »Modaspor) 1.04.7,
2 — Nejat Nakaş (Modaspor) 1.05.4,
3 — Haidun İçmen (Yüzme İhtisas) 1.07^.
100 METRE SERBEST (Kocaeli):
1 — Bastımar 1.10.5 2 — özgür 1.13.2 3 — Tanyel 1 17
100 METRE SLRT ÜSTÜ (İstanbul)
1 — Sarıer (Modaspor) 1.23, 2 — Tankut (Modaspor) 1.27.
Yazan i Oğuz Türkkan men Ruslar bilmem neremize bir tekme indiriyorlar’’ demiş ve Amerikanın itilip kalkılamıyacnğını anlatacağını söylemiştir. Sonra da, resmî ağzlyle, komünistlerin artık içten fethetme ve sabotaj yolunu terkedlp, açıkçasına harp yoluna girdiklerini ve bu sebeple Amerikan kara, deniz ve hava kuvvetlerinin müdahalesini emrettiğini dünyayö bildirdi. Yardımı yalnız Kore’ye değü, Formoza, Filipin ve Hindi Çini ye de teşmil etti.
Bu cesur bir karardı. Belki Üçüncü Dünya Savaşı demekti. Ve bilhasa, evvelce verilen stratejik kararların dcğişUrilhnesl. Amerikanın taahhütlerine sadık kalacağını, dünyaya a-çıkça gösteriyordu. Amerika, Yeni Münih’lere müsaade etmiyeceğinl bel. li ediyordu.
Kore’ye müdahale, stratejik ve e-konomik bakımdan değersiz, üstelik de müdafaa gayet zor, tehlikeli, masraflı bir memlekette maceraya girişmek, dünya harbini göze almak demekti. Fakat bunlar, hücuma uğramış bir millete yardım etmek ve bunun daima böyle olacağını dünyaya inandırmak gibi manevî mülâhazalar yanında hiç kalmıştı.
Amerikan Milleti, bir avuç komünist hariç, Truman’ın bu cesur ve tehlike dolu kararlarını tam tasvip etmiştir. Kimle görüşseniz. “Kızılların elbet bir gün durdurulması lâzımdı. Bir ayak önce olsun daha ivi” veya “Üniformamı dün denedim. Şişmanlamışım, genişletmek lâzım” tarzında mülâhazalar İşitirsiniz. Ciddi gazetelerin memleketin dört tarafında yaptıkları anketler, halkın hükümet kararlarını canüyürekten alkışladığını göstermiştir. Harbe katılmak ihtimali hiç bir Amerikalının hoşuna gitmemektedir. Fakat başka türlü karar verilemlyeceğini de tasdik ediyorlar. “Roosevelt’in Yalta ve Tahran’dakl gizli anlaşmaları ve Ruslarla muvazaası olmasaydı veya Çin’e vaktinde yardım etseydi bugün, Amerikan delikanlıları Kore’de Ölüme gönderilmemiş olurdu,, diyerek eski hataları tenkid edenler çoktur. Jouraal-American’da SOKOLSKY. bu mevzua dair çok ağır bir makale yazmıştır. Fakat olan olmuştur. Artık Amerikanın en doğru yolu tuttuğunda, muvafık, muhalif, herkes müttefiktir. Tabii kızıllar hariç.
Misafir tranlı talebeler
Ankara 17 (A.A.) — Verilen malûmata göre. Iran Tanm Fakültesi öğrencilerinden bir grup önümüzdeki günlerde memleketimize gelecek ve Ankarada bir hafta kaldıktan sonra E8kişehİre, Istanbula ve oradan da İzmire gidecektir.
Yine ajmı günlerde Irak Tıp Fakültesi ve Suriye Üniversitesinden de birer öğrenci kafilesinin memleketimize gelmesi beklenmektedir.
Hâlen 40 kişilik Yunan Kız Koleji öğrencileriyle îsveçten yaya olarak gelen 3 kişilik bir grup Türkiye Millî Talebe Federasyonu Tunzm Komisyonunun misafiri olarak memleketimizde bulunmaktadır.
Diğer taraftan Dünya Gençlik Birliğinin Türk Tertip Komitesi de îs-tanbulda yapılacak Dünya Gençlik Teşkilâtı umum! toplantısının hazırlıklarını tamamlamaktadır.

100 METRE SIRTÜSTÜ (Kocaeli):
1 — V. Doğu 1.35.7, 2 — H. Araş 1.42 I, 3 — E Engin 1 45
200 METRE KURBAĞALAMA (Ko-cuell):
Yarıjlnra lıjtirak eden üç yüzücü de hatalı yüzdüklerinden hepsi diskalifiye edilmelerdir.
3x100 bayrak yarınında yüzücülerin hatalı yüzmeleri yüzünden bütün yüzücüler diskalifiye edilmelerdir.
200 METRE KURBAÛLAMA -Istan-bul):
1 — S. Erler (Yüzme ihtisas) 3.24 3
400 SERBEST (Kocaeli)
1 — Baştımar 6,14.4, 2 — Altın 6.33.5 — Tanyel 6.51.
400 METHE SERBEST (IsUnzul):
1 — Haldun İşmen (Yüzme İhtisas» 5.53.2, 2 — Lazo (Modaspor) 3 — Saftan (Modaspor).
Bu yarışmalardan sonra müsabakalara hariçten müdahale olduğu İçin yapılamamış ve başka bir güne tehir edilmiştin
3
Vedat ETENSEL
resimlerimiz
Kızıllar Amerikan üniforması
giyerek Kum’u geçmeğe çalışıyor
Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
resimleri bugün-neşre devam ede-
(Koreden hususi
soldaki resimde
•*
J i .
Gazetemiz bir yandan Kore’den husus! haberler alırken, diğer taraftan da YENÎ İSTANBUL’A mahsus olmak ü-zere resimler temin etmiştir. Bugüne kadar peyderpey neşrettiğimiz bu den sonra da ceğiz.
Yunanda
Kum Nehrinin üzerindeki köprüyü atmak üzere hazırlıklan-nı tamamhyan Amerikan askerleri. sağdaki resimde ise Güney Kore’deki Amerikan askerlerinin kızıllan durdurmak için araziyi mayınlamalan görülmektedir.


Kıral Faruk
Neriman Sadıkla
evlendi
Prenses Nerimanın Kiralın hususî yatı ile ağustosta Çeşmeye geleceği bildiriliyor
Yeni Mısır KıralIçcM Neriman Sadık
Londra 17 (YÎRS) — Mısır Kıralı Faruk ile Neriman Sadık’ın evlenmeleri Kahlrede gizlice İcra edilmiştir.
Ortada dolaşan rivayetlere göre, nikâh Bektaşi usullerine göre yapılmıştır.
Çeşme 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bazı Ingiliz ve Amerikan gazetecilerinin Çeşme plajlarında 14 ilâ 20 ağustos haftası İçin telefonlu oda aramaları ve Ilıca telefonundan gece 24 e kadar İstifade etmek üzere müracaatta bulunmaları nazarı dikkati çekmiştir. Bu tarihte Bayan Ne. riman Sadık’ın Akdenlzde Kıral Fa-ruğa alt yatla gezintiye çıkarak Çeşmeye gelece#! söylenmektedir. Ancak yatta Mısır Kiralının bulunacağına dair haber yoktur. Söylendiğine göre Bayan Neriman Sadık asabi ve yorgun olduğundan doktorların tavsiyesini ve Kiralın yatmı tahsis etmesi üzerine bu seyahate çıkmağa karar vermiştir.
Ürgüp mahsulü mühim zarar gördü
Ürgüp 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — 6 haziran tarihinde sühunetin birdenbire sıfırın altına düşmesi ve 20 haziranda da yağan şiddetli dolu neticesinde mahsul üzerinde mühim miktarda hasar husule gelmiştir. Bir tarım öğretmeninin riyasetinde teşkil edilen komisyonun 29 köyde yaptığı keşif neticesine göre 24 köyde mevcut mahsulün %50sl harap olmuştur.
Muztar bir hale düşen köylünün ıstırabını hafifletmek üzere banka borçlarının tecili, vergilerin terkini ve İcap eden yardımın yapılması hususunda kaymakamlıkça teşebbüslere girişilmiştir. •
35 bin nüfuslu Bidede diş doktoru yok
Cide 17 ı Husus! muhabirimiz bildiriyor) — 35 binden fazla nüfusu olan ilçemizde bir dış doktoruna son derere İhtiyaç vardır. Haftada bir gün vapur uğrayan hu yerde 35 bin vatandaşımızın diş sağlığı İle alâkadar olacak bir doktor yoktur Bu hususu iligiil makamların nazarı dikkatlerine arzedenz.
» • • •
• • •••.V.
giyen silâh-
saye-
Koredeki Amerikan İleri karargâhında, 15 »Marguerito Higgins bildiriyor) — Bu sabah Amerikan üniformaları giymiş Kuzey Kore piyadesi. Kum Nehrini geçerek nehrin güney kıyısındaki Amerikan müdafaa hatlarını büyük bir tehlikeye koyan taarruzlarına giriştiler.
Bir günlük kesif topçu atışını takip eden bu geçiş, kızılların büyük bir taarruzuna başlangıç gibi görünüyordu.
Bir Amerikan sözcüsünün söylediğine göre, geçenlerde Amerikalılardan aldıkları talim üniformalarını komünistler nehri, otomatik larla geçmişlerdir.
Komünistler, bu üniformalar
sinde nehir yakınındaki bir tepeye çıkarak. orada bulunan bir Amerikan birliğini baskına uğratmışlardır. Son alınan haberlere göre, bu birlik elân taarruza mukavemet etmektedir. A-detee çok zayıf olan Amerikalılar, nehri ufak sandallarla geçmlye başlayan takviyelerle gittikçe kuvvetlenen düşmana karşı savunmak zorunda kalmışlardır.
Amerikan makamları Güney Kore polisine, nehirdeki bu çeşit küçük sandalların hepsinin tahribini emretmişlerse de, emir lâyıklyle İfa edilmemiştir. Haber verildiğine göre, komünistler bu sandallarla havan topları bile nakletmektedirler.
Kum nehri hattının doğu kesiminde komünistler .^merikan ileri karakollarını yeniden top ateşine tutmuşlardır. Bu topçu faaliyetinin nehri bu bölgede geçmek İçin yapılmış bir hazırlık olduğu tahmin edilmektedir.
Amerikalıların söylediğine göre, cuma günü, komünistlerin nehri geçmek için giriştikleri en az üç teşebbüs, A-merikan topçusunun ateşi ile durdurulmuştur. Kum nehri kuzeyinde büyük ölçüde komünist kuvvetlerinin yığılmaya başladığı rapor edilmektedir
Bu bölgede bulunan dört tümenük kuvvetin en az yarısının tank ve topçu İle takviye edilerek Amerikan cephesi karşısında mevzi aldığı tahmin e-dilmektedlr.
Muvazi harekât
Eğer Amerikalılardan beş misli daha kuvvetli olan Kuzey Koreliler yeniden cepheyi yarmaya muvaffak olabilirlerse, Amerikalıların tekrar çekilmesi icap edecektir, öyle anlaşılıyor ki. Amerikan harekât plânı, çok zayıf olan kuvvetlerin takviyesine kadar müdafaada kalmaktan ibarettir.
Kum nehrinin bir kaç kilometre güneyindeki mühim münakalât merkezi Taejon şehrinde, akşam 9 dan sonra sokağa çıkma yasağı konulmuş ve umumi bir alarm hali İlân edilmiştir.
Tokyodan gelen haberlere göre, zırhlı komünist Öncüleri Kumşon’dakl hayati demiryolu merkezine doğru yaptıkları İleri harekete devam etmektedirler.
Taejon’un takriben 65 kilometre güney doğusundaki Kumşon’un komünistler eline geçmesi Amerikan kuvvetlerinin ana İkmal hattını da tehlikeye düşürecektir. Çünkü Jffponyndan sevkedilcn bütün malzeme Pusan limanına çıkarılmakta Taeju ve Kumson üzerinden kuzeye gönderilmektedir.
General Douglas Mac Arthur’Un karargâhından bildirildiğine göre, 15 İnci Kuzey Kore tümeni Şungju-Hom-şang üzerinden güneye İnerek Taejon’un 65 kilometre kuzeydoğusundaki Yongpong kasabasının 12 kilometre ö-tesindeki bir yol kavşağını ele geçirmiştir.
Daha doğuda, büyük Rus tanklarından mürekkep diğer bir kol Andong istikametinde güneydoğuya doğru 1-lerlemcktedlr. Doğu sahilinde bulunnn ufak piyade kuvvetlerinin batıya doğru İlerlemeye çalıştıkları tekrar haber verilmiştir. Bunların dağ geçitlerinden geçerek Güney Kore kuvvetlerine karşı yapılan merkezi taarruza iltihak etmek istedikleri tahmin edilmektedir.
Havaların fena gitmesi uçak faali-
CENUPLU BEŞİZLER 7 YAŞINDA.
Arjantinli Beşizler 7 nel yıklöııümlerlnl kuduyorhır. Oturan kızlar soldan sağa: 3 La r i a, Chrlatina, Maria Fcmanda, Marta Ester, ikinci sıradaki erkekler: Solda Carlltos, sağda Franclsko
Taejon muharebesinin neticesi, Kore harbinin inkişafında müessir olacaktır
yetine mâni olmuştur. 200 den fazla uçuş yapılmış fakat bulutların kesafetinden ancak radarla bombardıman yapmak mümkün olmuş, avcı ve hafif bombardıman uçakları ile cephe hattı üzerinde tesirli tabiye hareketlerine girlşUememiştlr.
Sivil idara güneye çekildi
Güneydeki harekâtla doğrudan doğruya ilgili olmayan Güney Koreli ve Amerikan makamları. Güney Kore Hükümetinin bir müddet için geçici başkenti olan Taejon’u terkederek “Güneyde bir yerde., bulunan yeni bir umumi karargâha yerleşmişlerdir.
Bir kaç-gün evvel taşkın bir halde akarken hâlen ancak göğüs boyunda olan Kum Nehrinden geçen ufak komünist piyade gruplan, Amerikan karargâhı sözcüsünün ifadesine göre, imha edilmiştir.
Güney Kore polisinin, nehri geçmeye teşebbüs eden Kuzey Kore casus ve çetecilerini meydana çıkarmak İçin hususi tedbirler aldıkları söylenmektedir.
Alınan son haberlere göre, nehri henüz hiçbir komünist tankı geçmemiştir. Komünist tankları nehrin kuzey kıyısındaki ormanlara yıjnlmış ve nehri geçmek İçin cuma günü girişilen teşebbüse iştirak etmişlerdir.
Nehri geçmek İçin en mühim teşebbüs Kum Nehrinin batıya kıvrıldığı bir noktada yapılmıştır. Bu harekete 200-500 kişi arasında bir komünist kuvvetin iştirak ettiği bildirilmektedir.
Nehir kenarındaki bir tepede kurulmuş tarassut noktasından cepheyi gözllyen gazete muhabirleri, dün komünistler elindeki kıyıda bir çok ufak sandallar görmüşlerdir.
Amerikan takviyeleri
öğleye doğru rasat mevziine geldiğimiz zaman, cephe gerisindeki ağır Amerikan topları faaliyette bulunuyordu. Karşı kıyıdaki bir ağaç kümesi İçerisinde keşfedilmiş olan 6 komünist tankından 3 ü tahrip edilmişti. Tanklardan biri duman ve alev içindeydi.
Düşman tankları M ve 75 milimetrelik toplarla baraj ateşi açmalardı. Mermiler hemen tepemizden geçiyor ve
Ingiltere, Kore harbine asker yollayacak mı ?
Attlee’nin başkanlığında yapılan toplantıda, gönderilmesi talep edilen kara kuvvetleri meselesinin görüşüldüğü bildiriliyor
r


Londra, 17 A.A. (AFP) — Bakanlar Kurulu Attlee’nin başkanlığında Başbakanlıkta toplanmıştır. Avustralya Başbakanı Menzies’nln de iştirak ettiği bu toplantıda Korcye kara kuvvetleri gönderilmesini talep eden Trygve Lie’nln telgrafına verilecek cevabın İncelendiği sanılmaktadır.
İyi haber alan çevrelerde bu cevabın bugün için hazırlandığı yahut kati şeklinin yarınki toplantıda tes-bit edileceği bilinmemektedir. HÜkû-


arkamızdaki bir vadide patlıyordu. A-merikan mukabil ateşi, düşman ateşinin tesirini azaltmaktaydı.
Karşı sahilde keşfedilmiş olan düşman yığmakları da Amerikan toplarının müeesir ateşi altındaydı.
Takviye aian Amerikan birlikleri, hakiki bir muharebeye hazır vaziyette idiler. Subaylar cepheyi ne pahasına olursa olsun tutmaya azimli olduklarını temin ettiler.
Taejon’da ve etrafında hemen bütün sivillerle Güney Kore askerleri kuzeylilerden endişe etmektedirler. Şehrin dış mahallelerinde duyulan devamlı atışlar düşman çeteleri ile dövüşüldü-ğünü göstermektedir.
Cepheye giden yolun kenarında, ü-zerlerinde silâh bulunduğu için idam edilmiş Güney Koreli sivillerin cesetleri sıralanmıştı. Her ne kadar Güney Kore polis âmirleri bu çeşit idamların yapılmadığını iddia ediyorlarsa da. A-merikalı bir alay komutam Güney Kore polisinin “gook” casuslarını temizlediğini söylemiştir.
Güneye doğru kaçı»
Taejon’dan güneye doğru yeni bir mülteci akını başlamıştır. Güneye yapılan tren seferlerinin yakında durdurulacağı söylenmektedir.
Taejon’dakl eski Amerikan genel karargâh binası bomboştur. Bir kaç gün evvel buralarda kaynaşan 60 A-merikan gazetecisinden ancak 9 tane kalmıştır.
Herkes, komünistlerin Amerikan kıtalarını bir daha çekilmeye mecbur e-dlp etmlyeceklerlnl merakla beklemektedir. Bir kaç ricat, hareketine şahit olmuş olan buradaki gazeteler, düşmanın çevirme hareketinin mûtad usullerle devam ettiğini görmektedirler.
Düşmanın yeni çevirme hareketinin, cepheye yetişen yeni Amerikan takviyeleri karşısında ne kadar süratle veya muvaffakiyetle inkişaf edebileceği şimdiden söylenemez.
Çok madun kuvvette Amerikan birliklerinin geniş bir cepheyi tutmaya çalıştıkları şu sıralarda, Taejon muharebesinin neticesi, Kore harbinin bundan sonraki İnkişafında büyük tesirler yaratabilir. Maamafih burada herkes son zaferden emindir.

mete yakın çevrelerde belirtildiğine göre, Ingiliz deniz kuvvetlerinin Ko-reye yardımı» Birleşik Amerikanın-klndcn daha fazladır. Filhakika Ingiltere iki seneden beri Malezyava ehemmiyetli miktarda kuvvetler göndermiştir. Bu kuvvetlerin yekûnu, nakledilmekte olanlarla birlikte 25 bini aşmaktadır. Müşahitlere göre. Ingiltere, ancak temsili mahiyette kalacak bir mlktan stratejik bir e-hemmiyetl haiz olan bu bölgesinde bulunun kuvvetler arasında toplayabilir. Buna mukabil müşahitler, maalesef Kore cephesinden çok uzak kalan Ortadoğunun mühim bir kuvvet kaynağı teşkil etmekte olduğunu hatırlatmaktadır.
Bundan başka bakanlar. Keredeki hâdiselerle alâkalı bir meseleyi İncelemişlerdir. Bu da. Churchlll’in birkaç günden beri talep ettiği savunma hakkında müzakerelerdir. Muhalefet milli müdafaaya ait meselelerden şimdiye kadar olduğundan daha muntazam haberdar edilmeyi talep eylemektedir. öte yandan muhalefet aynı zamanda Atlantik Paktı ve Brüksel Andlaşması çerçevesi dahilinde Ingiliz ordusunun yeniden teşkilâtlandırılması meselesi hakkında umumt efkâra teminat verilmesini de talep etmektedir.
Amerika, Kore buhranı için bir beyaz kitap neşredecek
Washlngton, 17 A.A. (AFP) — Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün bildirildiğine göre yarın saat 23 te Kore buhranı hakkında bir beyaz kitap yayınlanacaktır. -----
Şampiyonluk elden kaçtıktan sonra

Rio matem
Dünya şampiyonluğunun kaybı, Brezilya takımına çok ağıra mal oldu
Rio de Janelro 17 (YtRS) — Pazar gecesi Rio ölü bir şehir manzarası arzediyordıı. Otobüsler, yüzleri asık maç seyircilerini şehre getiriyordu.
Geçen perşembe ve pazar günleri Rio Banco caddesi üzerindeki hoparlörler devamlı bir şekilde Brezilyanın zaferini etrafa yayıyorlardı. Son maçtan sonra ise, kupanın Uruguay’a merasimle verilmesi dahi halka bildirilmemiştir.
Rio de Janelro, 17 A.A. (United Press) — Dünkü mağlûbiyet ber Brezllaylı oyuncuya 60 bin cnızelros’a malolmuştur. Bn miktar 3000 dolar tutmaktadır.
Brezilya Spor Konfederasyonu her oyuncuya Uruguay’ı yendikleri takdirde 10.000 cru-zelros, dünya şampiyonluğunu kazandıkları takdirde İse ayrıca 50 bin cruzelros vermeyi va-detmlştl.
Evvelki ojıınları İçin her o-yuncu topyekûn 23.000 cruzel-ros almıştır.




Ruslar Japonya işine de karışmaya başladılar
Tokyo'daki Sovyet üyesi Müttefikleri itham ediyor
Tokyo. 17 A.A. (Reuter) — J&-ponyadaki Müttefik Konseyi Sovyet üyesi Polyashenko, Mac Arthur’e gönderdiği sert bir mektupta Müttefikleri, Japon halkının haklarını, çiğ. nemekle suçlandırmıştır.
Bu mektubunda Polyashenko, Mac Art hur*Un Japonyadaki İcraatının halkı demokratlaştırmaktan çok u-zak olduğunu ve demokrasinin en basit anlayışiyle kabili telif olmadığını kaydederek Komünist Partisi de dahil olmak üzere bütün Japon siyasi partilerinin aynı haklardan istifade ettirilmesini talep etmiştir.
Kore’de savaşacak Yunanlılar
Chicago, 17 A.A. (United Press)' — Yunan ordusu eski liderlerinden Constantln Chappalis, bugün Birleşik Amerika Savunma Bakanlığına mektupla müracaatla Balkanlarda ve muhtemel olarak Kore’de çarpışacak bir “Yunan-Ameri kan., taburunun teşkil edilmesine yardımda bulunulmasını istemiştir.
Constantln Chappalis, taburu, Birleşik Amerikada yaşıyan Yunanlılarla aslen Yunan olan yersiz yurtsuz kimselerden teşkil edebileceğini bildirmiş ve bu projenin tahakkuk ettirilebilmesi için Birleşik Amerikanın mali yardımda bulunmasını istemiştir.
Chappalis. Balkanlarda Kore’dekl-ne benziyen bir harp vukuunda 10 bin kişiden müteşekkil olacak bu taburun savaşmaya hazır vaziyette bulunacağını ve icabında Kore’de de çarpışacağını söylemiştir.
Hindlinin elinden kaçan terbiye edilmiş pire ordusu
Roma 17 A.A. (Afp) — Paristen Milânoya giden Oricnt Express‘ln bir kompartımanındaki, bir Hintlinin beraberinde taşıdığı sandığın yere düşmesiyle içinde bulunan terbiye edilmiş bir pire ordusunun kaçması kompartımanda bulunan yolcular arasında telâş ve panik >raratmıştır. Bu gürültüye koşan polisler işe müdahale etmişler, yolcular da kompartımanı terketmişlerdir. Pirelerin sahibi de ümitsizlik içinde kaçaklan aramağa koyulmuştur.
Amerika Büyükelçisi Antalyaya gitti
Ankara 17 (A.A.)
Büyük elçisi George Wadsworth bu
sabah saat 10.35 te asker! bir uçakla Antalyaya hareket etmiştir.
Amerikan
—* 1 2 3 * 5—--
MÜSABAKA KUPONU

1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza iştirak İçin a-»ağıdaki kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-la bileceksiniz.
Tafsilâtını her pazar giinktt (YENİ İSTANBUL) da arayınız.

Yeni İstanbul'un KUPONU
r

Sayfa 4
YENÎ Î8TANBUL
18 Temmuz 1950
c
MARSHALL PLÂNI DAVETLİSİ OLARAK YAPTIĞIM SEYAHATTEN NOTLAR : 1

İstanbul-Mars
t e

lya
ÎKI MACAR GİZLİ POLİSİ İFŞA EDİYOR
A

Kızıl Sahtekârlık Makinesi
Yazan : Kenan Temizan
Marshall Yardımı tarafından, on Bekiz memleket arasında beynelmilel bir afiş müsabakası tertip edilmişti. Bunlann arasında birinciliği kaza nan sanatkârlar, Marthall Yardımı misafiri olarak Parise dâvet ediliyordu. Ben de, Türkiye birincisi o-larak kısa ve ânl bir seyahat yaptım. Her memlekette birinci gelen afişlerle ikinci ve üçüncü olan eserler, Paristeki “beynelmilel,, jüriye arzedilmek ve oradaki “beynelmilel mükâfat,, için de birbirleriyle boy ölçebilmek fırsatım bulmuşlardı.
Memleketimiz çok iyi derece aldı Paris notlarım arasında resimleriyle bundan da bahsedeceğim. Şimdi sı-rasiyle îstanbuldan başlıyarak, Pire - Napoli - Marsilya ve Parlsten yazacağım. Yalnız şunu önceden belirtmek isterim ki bu seyahat notlarımda, ne uzun boylu sanat dâvalarından, ne sosyal ve politik hâdiselerden dem vuracağım! Sade günlük hâdiselerin, tesadüflerin akislerini belirtmek, hepimiz! alâkadar e-den, bilmemiz, tekrar gözönüne getirmemiz faydalı olacak işlerden bahsedeceğim. Bu yazılarımdan bit Avrupa hayranlığı çıkarılmasın' Avrupada çok kaldım. Bilirim, hat tâ hazmetmiş olarak bilirim. Benim İçin yen! hiç bir şey yoktur! Yalnız gördüklerimin, yazdıklarımın mukayese ve tahlili şayet yapılıverirae memlekete faydalı taraflarını alalım ve bunları müspet ve yapıcı hır zihniyetle karşılıyalım.^
dil sallıyanlar! Çok heyecanlı insanlarız vesselftm... Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz?!.
Ankara vapuru, bu yüz ağartacak Türk gemisine her seferinde hayran kalmamak kabil değil! Başta geminin süvarisi Şefik Kaptan olmak ü-zere, kaptan, kamarot ve bütün temas ettiğimiz ıpürettcbatı ele alırsak, hepsi kendi derecelerine, yerlerine göre kaliteleri olan İnsanlar’ Süvari; terbiye, nezaket ve disiplinli İbaresiyle mükemmel bir adam! Hele, bu intizam ve ahengin daima güler yüz ve somurtmıyan bir çehre ile kurulmuş olması ne kadar İyi tesir bırakıyor! Ne güzel! insan böyle şahsiyetlerle iftihar duyuyor! îkinel kaptan, sırasiyle arkadaşları, hepsi “centilmen,, delikanlılar! Ne İsabetli seçilmiş bu insanlar diye, adamın Denizyollanrlı tebrik edeceği geliyor ama, bir türlü kalemim varmıyor! Çünkü, belki nazara gelir de bozubıverir! “Nazar,, fena şeydir! Allah korusun! Bir çarptı mı man tık ve cevher para etmez...


Marshall Yardımının Paristeki büyük ve esas beynelmilel müsabaka jürisi toplanacaktı. Bu jüriye arze-dilmek üzere on aelriz memleketten gelen afişler arasına katılmak üzora bizim afiş de oraya götürülüyordu. Bizim memleket adına da jüriye katılacak olan Akademi müdürü, a-fişi aldı ve buradan giden Amerikalı Aza İle bersfber bir sabah uçakla uç tular. Ben, bir türlü uçakla îlnslyet peyda edemediğim için, vapurla se yahati tercih ettim, Ankara vapu-riyle yola çıktım.
Her sefer memleketten ayrılırken bana bir hürün gelir, ayrılık İçime çöker... Dönüşte, kavuşma halecanı ile çarpan yüreğim rahat etme2. bazı mukayeseler yürütür içimi yer dururum...
Böyle bir hüzünlü ayrılış günü saat 12 de vapurumuz rıhtımdan kalkıyordu... Hiç bir limanda, dolaştığım bütün Avrupa memleketlerinin hiç birisinde tesadüf edemlyeceğlni2 muazzam bir uğurlayıcı kalabalığı bağrışma, çağrışma arasında sanki Yolcu Salonunun önü bir kıyamet günü olmuştu (Onu henüı bilmiyo rum va. öyle teşbih ederler) salonun tâ damlarına kadar bir curcuna! Her lisandan haykıran, ıslık çalan, men-
Gemi tertemiz, kamaralar temiz, apteshaneler temiz, garsonlar temiz; üstleri başlan kolalı beyaz ceketleriyle pırıl pırıl... Avrupada bile böyle “stile,, garson az bulunur... Kamarotlar, mürettebat hepsi çalışkan insanlar, miskin değil! Eğer bilmiş olsalar, bu gemi yabancılarla dolar' Evet bilmiş olsalar diyorum, çünkü maalesef, değil bizim geminin bu mükemmeliyetinden, mevcudiyetinden bile haberdar olan yok! Onun için yine maalesef buradan giderken koca yemek salonunun ancak üçte biri dolmuştu! Dönüşte blrazıcıkNa-poliden ve biraz da Pireden îstanbu-la fazlaca yolcu gelebildi. Ama ecnebi değil.. Biz bize! Bu gemilerimize ecnebinin rağbeti tabi! yok, çünkü bilen yok! Bu acı hakikatin sebeplerini “Paris” notlarım arasında gelecek yazılarımda, sıralıyacağım.
Geminin her şeysi muntazam, güzel. Gün görmüş, büyük adamlara ağız tadı ile yemekler hazırlamış sanatkâr bir aşçıbaşısı da var!.. Buna rağmen, maalesef bazı yemekler “iyi,, değil!.. Bu ciheti de yazmak mecburiyetindeyim. Yalnız, bu aşçı-başımn mahareti sayesinde giderken, tesadüfen blrazıcık “ly!„ şeyler yiyebildik... Yemek meselesi mutlaka bu gemilere ve bu gibi seferlere göre tanzim edilmelidir. Bir kere. Denizyolları bu gemilerde yürütmek istediği “karavana,, usulünden vazgeçmelidir. Et ve tavuk kaliteleri çok fenadır. Zaten bizde et yoktur. Gerçi et mevcuttur. Kalite et yoktur! Kokulu sef herkesin sin yiyeceği ecnebi yolcu
“eti,, hiç yiyemezler!..
aşağı kalite etlerle kuzu dolması, fa. siliye bastısı “menü,, ye girmemelidir!... Yabancı memleketler arasında lşliyen böyle seferlerin muntazam servislerinde, bir “beynelmilel,, yemek çeşni ve kalitesi vardır. Bunu zannedersem Denizyolları da bilir... Bu et meselesi düzeltilmelidir.
Pek âlâ biliyoruz kİ, bnşka medenî memleketlerde yenecek, kesilecek hayvan ayrı; çift, yük hayvanı ayrıdır.. Hiç bir zaman çiftten sökülen öküz, salhaneyi boylamaz! Hele o “dana,, lar nasıl yetiştirilir! İşte, bütün Akdenlzde İşleyen ve bizim “rekabet., yapmak yolunu tutmak istediğimiz gemilerde böyle kalite “et„ vardır. Bence, eti, tavuğu Fran-sadan, balığı da memleketten alabiliriz...
Size tavuk babında bir misal vereceğim,.. Bakın, âlem nasıl tavuk eti yemeye alışmıştır, öyle memleketler vardır ki kesilecek tavuklar çeşitli gıdalarla beslenir ve tavukların türlü isimleri vardır. Çorbalık tavuk ayrı, kızartılacak tavuk ayrıdır... Bu sefer Pariste bir lokantada bir “tavuk vakası,, İle karşılaştım. Paris notlarım arasına bırakmadan burada yazıyorum: Bir arkadaşla Kristal İsminde, İyi yemek yenen bir lokantaya gittik. Tavukları meşhurmuş!.. Bir ufak tavuk ısmarladık. karşımızda da bir camekân arkasında, şişte tavuklar dönüyor!.. Garson, beyaz bir peçete üstünde tavuğu pişmemiş olarak getirdi ve gözümün önüne tuttu! Üzerine ufak bir kâğıt yapıştırılmıştı... Tavuğun hangi “gTen,. lerle hangi tarihlerde beslendiği, adı, şanı, şeceresi! yazılı!.. Koskoca da bir mühür!... Ne buyurulur? Lezzetini artık tasavvur buyurun! Beynelmilel seferlerde mutfak meselesi zannettiğimiz gibi kolay değildir.
Bu güzel gemilerimizin her şeyini, sigarasından içkisine, bisküvlsin-sinden çayına! kadar, seyahat edecek yabancıların İtiyatlarına göre, tanzim etmek İktiza eder. Yoksa, kimsenin bize benzemeye niyeti olmadığını bilmemiz lâzımdır. Bu işlerin düzeltilmesi her halde ufak bir himmet ve anlayışla pek kolaydır.
Bu lunda din ve vardı,
ri. otuz ruvormıış... der gelirmiş! Adam hayretler İçinde bana: “Türk gemisi deyince, eskiden bilirim, benim Karadenlze gittiğim, pis, lâmbaları karanlık, tah-takurulu gemiler hâtıra gelir. Bu gemi dünyada gördüğüm en temiz, en güzel yolcu gemilerinden biri! Şaşıyorum.. Neden Fransada haberimiz yok?.. Eğer Selim Osman Bey bana ısrarla tavsiye etmeseydi binmlye-
çektim. Doğrusu pek hayran oldum,, diyerek memnuniyetini İzhar ediyordu... Bu sözler tevali ederse culnr çoğalırsa, Denizyolları de seviniriz.
lllllllllllllllll ANLATAN ||||||||||||||||

karaman etleri maale-hoşuna gidecek, herke-şey değildir. Hele biz, İstiyorsak, onlar bu Bu gemide,
ve yolda, biz
Laszla ve Hanna Sulner
New-Ynrk Herald Trlbıuıe bu lllllllllllllllllll ÇEVİREN lllllllllllllllll eserin TUrklyede neşir hakkını VF.Nİ ÎSTANBUL’a vermiştir.
: =# ~ --"T— - - --
Behçet Cemal
Öğrenmek
«
Hicrî 19 5 0 Temmuz 18 Salı Rami
aeT'Tâl 3 1369 TEM. 5 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 0.42 9.03
ögl® 13.20 4.41
tklndl 27.19 8 40
Akşam 20 38 12.00
Yatsı 22.34 1.56
ImsAk 3.33 6.54
1 — Kaplan
2 — üç Ah-
Seven Kalb-Aslan (renk*
2 — Saydı Kahra-
Vatan Fedaileri Diyan.
2 -
Ka-
So-
UBYUGLD CİHETİ
AKIN 1 — Kadın Kalbi. 3 -Kızıl Silâhşor. 3 — Kızıl Çete. ALKAZAR (42562) Kadın (25 kısım), bap Çavuşlar.
AR (44394) 1 —
ler. 2 — Yılmayan
II)
ATLAS (40835) 1 — Zoro’nun
. İşareti. 2 — Büyük Vals.
BEŞİKTAŞ B. 1 — Hnrlov Kumarbazı. 2 — Tatlı Belâlar. ELHAMRA (435^5) 1 — Sokak Kızı Kity.
manlar. İNCİ 1 —
Cehennem
ÎPEK (44289) 1 — Afyon çakçılan. 2 — Kanunsuz k&lc.
LALE (43595) 1 — Mağlûp E-dllmeyenler. 2 — Uçan Devler. MELEK (44868) 1 - Tatlı Miras, 2 — San Menekşeler. SARAY (41656) 1 — İstiklâl
Fedaileri. 2 — İki Açıkgöz Tahsildar.
BUATPARK (83143) 1 — Cezalr Dansözü. 2 — Sevimli Haydutlar. 3 — Tatlı Belâlar.
SÜMER (42851) I - Şimal Kanunu. 2 — Kanlı Buse.
SARK (40380) 1 - Filipin Aslanı 2 — Korkusuz Reis çe).
SİK 1 — ölüm Islığı, 2 Cingöz Hoüyvood'da.
TAKSİM (4.3191) 1 —
Kahpeye. 2 — LU küs Hayat.
TAN 1 — Yaratılan Vatan. 2 — Çöl Şarkısı. 8 — Californla Fatihi.
ÜNAL (49306) 1 — Vurun Kahpeye. 2 — Hürriyet Apartmanı.
ÜNAL YAZLIK 1 — 1950 Stok-holm Güreş Şampiyonası.2 — Şehvet Kurbanı.
YENÎ 1 — Kahraman Kılavuz. 2 — Lorel-Hardl Kuru Gürültü. 8 — îlfthlar Sevişiyor .
YILDIZ (42647) 1 — Korkusuz Lassle, 2 — Kaptan Kid.
İSTANBUL CÎHETİ
(türk-
— îkl
Vurun
ALEMDAR (23683) 1 — Tartanın Zaferi. 2 — İntikam Kurşu-
nu.
AZAK (23542) 1 — Emîrln Kızı Leylâ, 2 — Tulumbacılar.
ÇEMBERL1TA8 (22513) X —
Bedelle- 2 — Gece Kulüpleri
gemimizin bu seferki yo-yalnız iki Amerikalı kabir Yunanlı ecnebi yolcusu Yunanlı eski bir fındık tacl-seneden beri Pariste otu-Eskiden, Karadenlze gi-
Bu güzel geminin yemek rinde klâsik, salon müziği şamları caz havalariyle yolcuları neşelendiren orkestrasından bahsetmeden geçemiyeceğlm... Hakikaten sanatkâr çocuklar... Hele kemancı o kadar candan o kadar hissederek çalıyor ki... Herkesi mestedlyordu,,. Bu güzel geminin gayretli, çalışkan insanlarına; nezaket ve terbiye Örneği Türk çocuklarına gene hayran kaldım ben... Var olun! Gemimiz Pireye yaklaşıyor.,,
saatle-ve ak.
| Yeni neşriyat |
SANAT ANSİKLOPEDİSİ (14 üncü fasikül)
Celâl Esat Arseven’in hazırladığı ve Millî Eğitim Bakanlığının yayımlamakta bulunduğu “Sanat Ansiklopedisi” nln XIV Oncil faslkülü de çıkmıştır. Güze! bir kâğıda, resimli olarak basılan bu ansiklopedinin bu sayısında (K), (L), (M) harfleriyle ilgili başlıca maddeler İncelenmiştir. Mili! Eğitim Bakanlığı Yayın-evlerlyle bütün kitapçılarda, 260 kuruş fiyatla saılmaktadır.

OSMANLI TARİH DEYİMLERİ
VE TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ (IX uncu fasikül)
Osmanlı tarihini incelerken karşılaşacağımız zorlukları önlemek mak-sadiyle, Mili! Eğitim Bakanlığınca çıkarılan ve Mehmet Zeki Pakalın tarafından kaleme alınan bu sözlüğün 9 uncu faslkülü de yayımlanmıştır. (Havan), (Havas), (Hayalî), (Hayal perdesi), (Hayme), (Hayriye tüccan), (Hayta), (Hazlne-1 Hassa), (Hekimbaşı), (Hidemat-ı şakka), (Hilâfet), (Hll’at), (Hlle-i şer'lye), (Hurufilik) gibi başlıca maddeleri İnceleyen ve bu faslkülle birinci cildi tamamlanan “Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü” nün 9 uncu faslkülü 140 kuruş flatle satılmaktadır.

Sanat Ansiklopedisi
(13 üncü fasikülü j
Celâl Esat Arseven'ln hazırladığı ve Millî Eğitim Bakanlığının yayımlamakta olduğu Sanat Ansiklopedisinin 13 Üncü faslkülü de çıkmıştır. Güzel bir kâğıda resimli olarak basılan ansiklopedinin bu sayısında (K) harfi İle ilgili maddeler İncelenmektedir.
Sanat Ansiklopedisinin bu faslkülü 250 kuruş fiyatla bütün kitapçılarda salmaktadır.
ihtiyacında olduğumuz herşey
Kıralı, 3 — înel Korsanlan.
HALK 1 — Tarzan Ormanlar Kıralı. 2 — Memlş .
İSTANBUL (22367) 1 — Kara Mızrak, 2 — Sevimli Haydut. 3 — BevimU Haydudun İntikamı.
KISMET (26654) 1 — Er Meydanı, 2 — Kıvırcık Paşa.
MARMARA (23860) 1 — Vahşi Arzular, 2 — Tarzanm İntikamı.
MÎLLÎ (22962) 1 — întlkam Kurşunları 2 — Tartanın Zaferi. 3 — Aile Saadeti - Lorel Herdi.
TURAN (22127) 1 — Yüzbaşı Amerika. 2 — Levlânın Aşkı (türkçe).
TENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Zoronun İşareti. 2—Vatan Haini
KADIKÖY CÎHETİ
HALK (60112) 1 — Korsanlar Kıralı (renkli) 2 — Tarzan Ormanlar PcrlsL
OPERA (60821) 1 — Kan Davası. 2 — Yalnız Değilim. SÜREYYA (60862) 1 - Asiler Ülkesi (türkçe). 2 — ölüm Melodisi.
ElAzığ, Sivas. Ankaradan. — 16.45 D.H.Y. (Türk) Baltkeslr-den. — 18.05 D H.Y. (Türk) Isınırdan. — 18.25 D.H.Y. (Türk) Kahire, Ankaradan. — 18.35 D. H.Y. (Türk) Ankaradan.—21.35 P.A.A. (AmerİkAn) Hong -Kong, Bsngkok. KaıkÜta, ifrel-hi, Karaşl, Basra, Şamdan.
GÎDECEK OLAN UÇARI AR
8.30 D.H.Y. (Türk) Bunıaya. r- 8.30 B.E.A. (İngiliz) Atina. Nls, Londraya. — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kayseri. Malatya, Elâzığ, Erzuruma — 9.30 D.H.Y (Türk) Ankarava.— 10.15 D.H.Y. (Türk) lsmlre -10 30 D.H.Y. (Türk) Ankara. Adana, îskenderuna. — 14.45
D.H.Y. (Türk) Ankarava. — 16.00 D.H.Y. (Türk) İzmİre. — 21.35 P.A.A. (Amerikan) Brüksel. Londra, Gander, New-York’a. .
Türküler. — 14 20 Serbest s«t — 14.30 öğle konseri (Pl.) — 15.00 Oyun havalan ve türküler (Pi). — 15.30 Dans müziği (Pl.) — 16.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Dans müziği (PL) — 18.30 Sadi Yaver Ataman, memleket kon* 19.15 19.20 kon-
»aat. — Opera ve (Pl.) — Türk mu-
ANKARA
ANKARA (23432) 1 — Şarln
Diktatör. 2 — Hayalet Gemisi. BÜYÜK: (J5031I 1 — ömre Bedel Kadın. 2 — Müthiş Takip. CEBECİ: (13846) 1 — Sayılı kahramanlar. 3 — Maceralar Kıralı.
PARK: (11131) 1 — Zehirli şüphe. 2 — Yalan.
SU8; (14071) Satılık Kadın. SÜMER: (14072) 1 — Yol Şarkıcıları. 2
ULUR:
Kalblor. 2 — Deniz yıldızları. YENÎ: (14040) 1 — Rüyadan
Sonra. 2 — Bitmemiş Dana.
GELECEK OLAN VAPURLAR
14.00 Ankara B. Akdenizden. — 18.00 Necat, lneboludan. — 16.00 Mersin, Çanakkaleden. — 20.00 Marakaz» Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Marakaz, Mudanyaya.— 17.00 Sus, Mudanyaya. — 18.oo Dumlupmar. îakenderuna. — 10 00 Seyyar. Karablgaya.
GELECEK OLAN TRENLER
9 00 Marakaz, Mudanyaya. — 17.00 Sus. Mudanyaya. — 18.00 Dumlupmar, îseknderuna. — 19.00 Seyyar, Karablgaya .
GÎDECEK OLAN TRENLER
8.20 öomplon Eks. (Avrupa). — 18.10 Ankara ya (Eke.) — 23 20 An karaya (Eks.).
üstün Irk. (22294) 1 — Birleşen
ÎZMtR
ANKARA RADYOSU
Soldan »nftaı
havalan şes ve saz birliği •eri. — 19.00 Haberler. — İstanbul haberleri. — Radyo senfoni orkestrası «eri. — 20 00 Serbest
20 10 Sonat. — 20.30 balelerden sahneler
21 00 Asırlar boyunca
«ikisi. — 21.30 Fasıl heyeti konseri. — 22.10 Asrımızın müziğinden Örnekler (PL) — 22.40 Ara müziği (Pl.) — 22 45 Haberler. — 23.00 Karışık hafif gece müziği. (PL) — 23 30 Programlar ve kapanış.
TABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR
LONDRA;
7.40 C.W.S. (Mancheater) Bandosu. — 8.00 Dinleyici istekleri. — 9.30 Caz müziği. — 10.40 Grand Hotal Müziği. — 11.15 B.B.C. Opera orkestrası.- — 13.30 Bllly Tarnent ve orkestrası.
kestrası. bastlan Bach. Hotel Müziği, deonla ara müziği. — 23.15
B C. “Northern,, orkestrası. 24.00 Rosskraft planosu.
1 — Slhhati mükemmel (İki kelime). 2 — Tersi cüz'lce ah-r. e t (Mürekkep kel’me); Çoğal. 3 — Sefaret kâtibi; As. 4 — Sondaki harf okunmazsa terazi olur;
6 — Bir Yaymak, latmnk; dan. 8 — sel (EskJ Kötü (iki mektebin
Kibar zevatın yarısı, edat; Kurtuluş. 6 —
7 — Dolnyıaiyel an-Dalın doğurdukların-Parlatma aracı. Gü-terlmh 9 — Validesi kelime). 10 — Eski terbiyecisi.
— 15.15 B.B.C. Skoç or-18.15 Johann Se-1916 Grand 22.45 Akor-B.
Yukarıdan atağı ı
1 — Yeni dtlnyavarl, 2 — Tarihte yani bir devir açan OsmanlI sultanı; Tersi şan. 3 — Tersi ağlayan; Dolaşma. 4 — Hal-İ hayatta olma; Bir peygamber. 5 — Sıkıp suyunu çıkaran; Fransada bir şehir. 6— İşaret sıfatı; Nezih; Bir nota. 7 '
mızın birinci ismi, 8 — Azal; Hollywood*un nin birinci ze; Kaatll.
Tersi bir kadın romancı-
kAküllü artlstl-Ismi. 9 — Bir seb-10 — Düşünce.
DÜNKÜ
BULMACANIN
HALLİ
ELHAMRA 1 — öldüren Buse. Süveyş Fedaileri. 2 — Deniz Yıldızlan.
LALE 1 — Zehir Kaçakçılan 2 — Macera Adası. 3 — Silâhlar Konuşuyor.
TAYYARE 1 — ihanet Fırtınası. 2 — SemAİar Perisi. 3 — Vatan Mücadelesi.
TAN 1 — Zebir Kaçakçılan.
2 — Macera Adası. 8 — Silâhlar Konuşuyor.
YENÎ SİNEMA 1 — Kanlı Döşek 2 — Hacı Murat Geliyor
3 — Zoronun işareti MELEK Lüküs Hayat.
UÇAK - TREN - VAPUR
OELECEK OLAN UÇAKLAR
9.45 D.H.Y. (Türk) Bursa-dan. — 9.50 D.H.Y. (Türk) lz-mirden. — 14.15 D.H Y. (Türk) Gaziantep, Adana, Konya, Afyondan. — 14.10 L.A.t. (İtalya) Roma, Atlnadan. — 15.35
D. H.Y. (Türk) İskenderun. A-dana. Ankaradan. — 15.50 B.
E. A. (Ingiliz) Londra. Nia. Roma, Atlnadan. — 16.30 D. H.Y. (Türk) Van, Diyarbakır,
8.28 Açılış ve program — 8.30 M.8. Ayan, haberler ve hava rAporu. — 8 45 Neşeli melodiler (Pl.) — 9.10 Günün programı — 9.15 Sevilmiş parçalar (Pl.) — 10.10 Halk türküleri. — 10,25 Beraber şarkılar ve oyun havalan. — 11.15 Temsil. — 11.45
Bayram taslı. — 12.30 Yurttan Reisler. — 13.00 M.S. Ayan ve haberler. — 13.15 Hafif melodiler. — 18.30 öğle gazetesi. — 13 45 Dans müziği (Pl.) — 14.00 Hava raporu, akşam programı.
— 17.58 Açılış ve program. — 18 00 M.8. Ayan. — 18.00 Zeybek. çiftetelli ve oyun havala-n. — 18.30 Salon orkestrası (PL) — 19.00 M.S. Ayan ve haberler. — 19.15 Geçmişte bugün.
— 19 20 Yurttan «enler. — 19.45 Radyodan İngilizce. — 20.80 incesaz (Bayatî Faslı). 21.00 Temsil. — 21.45 Serbest saat. — 22.00 Konuşma. — 22.15 Dans müziği (PL) — 22.45 M. S. A-yan ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL RADYOSU:
12 57 Açılış ve programlar. — 13 00 Haberler. — 13-10 Dans müziği (PL) — 13.45 Şarkı ve
EMİNÖNÜ: Beşlr Kemal (E-mlnönü) — İtimat Sadrl (KÜ-çükpazar) — Sultanahmet (A-iemdar) —- Haydar Yeni (Beyazıt)
BEYOĞLU: Dellasuda (Merkez) — Nihat (Taksim) — A-yadpaşa (Taksim) — Hayred-dln Tav (Galata) — Sporldls (Galata) — AtAkan (Şişli) — MecidiyekÖy (Şişli) — Halıcı-oğlu (Haaköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa)
FATİH: İbrahim Balmumcu (Şehzadebaşı) — Ziya Nuri (Aksaray) — Emin Rıdvan (Samatya) — Nazım Malkoç (Şehremini) — Gündoftdu (Ka-ragümrük) — Haylm Berk (Fener).
EYÜP: Ayvansa ray (Şifa). BEŞİKTAŞ: Nail Hallt (Beşiktaş) — OrtakÖy — G. Divanlı-oğlu — Merke».
KADIKÖY: Merkez (Kadıköy) — Feneryolu — Erenköy — Cafer Çağatay (Bostancı). ÜSKÜDARı Merkes.
HEYBELÎADA: H. Halk.
BÜYÜKADA: Halk.
İZMİR: Sağlık (Alsancak) Ali Hayreddin (Basmahane) İkiçeşmclik (Eşrcfpaşa) — Ka-
Soldan tağa:
1 — Kamerlvell. Saray. 3 — Fener; EIA; Is; Şüt. 5 — sa. 6 — îyi lâf. Dan. 7 — Ta; Eiîm; La. 8 ■— Ayıran. 9 — Tire; Eyela. 10 — Mânevlyat.
1 — Emil; Diri. 4 — Zelil; M«-
Ameliye; 4 — Ele; 6 — la;
Yukarıdan aşağı:
1 _ Kefalet. 2 — Mi. 3 — Mineli; Ara. Eleyen. 5 — Kızalı. Fire. 7 — Yad; Mayi. 8 — E-
rlıen; Ney. 9 — Larue a); LA. 10 — îtlyat et.
Beyoğlu 44644 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00, tzmlr 2222 Karşıyaka 15055
S
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara tamir
M D A
3
A.
4499> 60536
91
2251
rataş (Yalılar) — Sıhhat (Ke-meraltı).
ANKARA: Nümune — İstanbul — Sağlık.
Kardinale "vatan haini,, diyenler, Macar istiklâlini Moskovaya satıyorlardı
hakkındaki muhtıramın taklidinden, Kardinalin el yazısının tahliline geçtikleri zaman, bunun imkânsız olduğunu ve el yazısında ancak karakter çizgilerinin tefrik edilebileceğini kendilerine İzah ettim. El yazısından, btr kimsenin zalim olduğu yahut zulüm yapabileceği ekseriya anlaşılabilir. El yazısına bakarak:
— 10 —
Kardinal, Kolhoz Politikasının mu-affak olmamasını hakikaten İstediği İçin, misafirlerimizin getirdiği bu vesika, bu mânada okunabilirdi. Fakat benim, bu husustaki İtirazım, siyasi değil, teknik bakımındandı. Tertipledi-len vesika, o derece basit olarak bir araya getirilmişti ki (anlaşılan kendilerine gönderdiğim elyazısı cihazını nümune ittihaz ederek, imal ettikleri cihazlardan biri kullanılmıştı) mahkemeye ibraz yahut gazetede neşredlldiği takdirde, hiç bir kıymet İfade etmiyecektl. Vesika, sanki 4 muhtelif parçadan müteşekkilmiş gibi bir manzara arzediyordu.
V
— Dikkat edin, bu adam yalan flöyllyeblür, denilebilirse de, bir ğıda yazılmış bir İki satırdan, kimsenin mücrim olup olmadığı laşılamaz. Mantıkî olmak ve
teknik usulün hudutları içinde kalmak lâzımdır.
kâ-bi r
an-her

nan kısa boylu memur, Laszloya dönerek:
— Mesele tamam, dedi. Mlndszen-ty’nin yazısı ile dört satır yazar ve altına W(nkelmann*m İmzasını atarsınız İstediğimiz bu kadar. Eğer kâfi derecede Almanca bilmiyorsanız, lâzım gelen Almanca metni size telefonla bildiririz.
Memurlar, gayet ciddi olarak:
— Fakat bu yazı hakikaten Kardinale aittir! diye ısrar ettiler.
Ben gülerek:
— Olabilir, dedim. Fakat ben buna pek inanamıyacağım. Bunun riyazisi cihaziyle İmal edildiğine Ben bunun çok daha İyisini lirim.
Kısa boylusu hemen atıldı:
— Mükemmel, öyleyse!
mutabıkız. Biz bize, şu mealde bir yenİ9üıi hazırlayın.
kaniim, yapabı-
Demek
NÜMUNE
Bunun üzerine, kendisine uzattığım bir kâğıt üstüne, kendi kalemb’le, sahte muhtırada yazılı olana benzer bir metin tertipledi. Vesikaları tekrar tetkik ederek Kardinalin el yazısını muhtevi iyi bir nümune aradık ve neticede, Mindszenty’nln her şeyi İnkâr eden İlk muhtırasını (evvelce neşredilmiş olan vesika A) seçtik. El yazısı cihazı benim odamda İdi. O-raya giderek hemen işe başladık. Memurlar her şeyin, akşama kadar tamam olması üzerinde ısrar ediyorlar ve saat beşte adllyenln basın bürosuna memur Parti Komiseri Bela Csor-na İle, “mücrimin el yazısı” mevzuunda bir toplantı yapacaklarını söylüyorlardı.
Kardinalin el yazısı hakkında her hangi bir mütalâa beyan etmemi ısrarla istediler. Müstakar, akıcı ve kati ifadeli el yazısını zaten görmüştüm. Bazı karakter çizgileri, el yazısını tahlile yeni başlamış talebeler tarafından bile okunabilirdi. Azlmkâr olmakla beraber münasip yoldan gidildiği takdirde, yine tesir altında kalabilecek bir iradeye sahip bir kimsenin yazısı idi bu. Haricî şeklllers fazla ehemmiyet veren, fazla hayale kapılmayan, açık sözlü, temsil ettiği makam dolayı-siyle üzerins dikkat celbetmek ve kendi İç Alemine ehemmiyet veren, hulâsa şekil ve şekllyata düşkün bir sembolist olduğunu tahmin ediyordum.
Kocam, bu işi kıvırabileceğin!, fakat vaktin geçtiğini ve yemek zamanının geldiğini söyllyerek şimdilik paydos edip saat 9 veya 10 da bütün vesikaları almalarını teklif etti. Memurlar, kocamın teklifini kabul ederek. toprak reformuna ait muhtıra İle Kardinalin bütün İthamları reddeden ilk vesikasından maada bütün foto-kopileri alıp gittiler. Zaten hiç birimiz, bu vesikaya fazla ehemmiyet vermiyorduk. İnkâr, dalma beklenen bir harekettir. Polis eline sonradaki bir itirafname geçirdi mi, ilk inkârın hiç kıymeti kalmaz. Laszlo bu vesikanın, Macaristan dışına kaçırmak üzere hazırladığımız mikrofilm için birer foto-kopisinl çekti.
Bunu müteakip Laszlo, hemen şu mealde Almanca bir İbare tertiple* di: “Son harpte, Macar milleti, telif edici bir sulha Almanyadajı çok daha ziyade bağlı İdi.”
Ben çalışırken, Csoma telefon etti. Memurlar, komiseri savdılar. Sahte vesikayı imal etmek için iki saat kâfi geldi. Mikroskopla muayene ettikten sonra, propeksiyonla büyülterek duvara aksettirdim. Taklit vesika, beni tatmin etmişti. Hannaya baktım. Omuzlarını silkerek:
— îşe yarar, dedi. Hanna bütün bunları tasvip etmlyorduı
îç Savunma Bakanlığı memurları çok memnundu. Siyasi polisin hazırladığı metne göre İmal ettiğim bu vesika, mahkemeye ibraz edildiği gibi, Macar Sarı Kitabında, Kardinal tarafından kaleme alınmış bir muh tıra şeklinde yer almıştır. îç Savunma Bakanlığının bize tevdi ettiği ilk taklit muhtıra (Vesika E) dlr. Benim taklit ettiğim muhtıra İse (Vesika D) dlr. Her ikisini de, memurlar akşam yemeğine gittikleri sırada mikro-makine ile filme aldım. Mik-ro-film, bilâhare, biz kaçarken, Macaristan dışına çıkarılabildi.
MİNDSZENTY’NİN KARAKTERİ
(Bu kısım Hanna Fischof Sulner tarafından yazılmıştır).
Komünist matbuatta bir "Mindszenty-M'inkelmann müşabeheti” adı altında,
sahte bir el yazısı tahlili, geniş neşriyata sebep oldu. Bu neşriyatın iç yüzü şundan İbarettir:
zam anlar karakter tamamen
Zannedersem, 1948 aralık ayının sonuna doğru, Kızılordunun desteg-llyerek bütün Rus bölgelerine dağıtılan “The World” mecmuasının Ma-carlstandakl başmuharriri, lâboratu-varımıza, Thomas Lazar adında bir muhabirle, Devlet Film acenteliğine mensup bir fotoğrafçı göndereceğini telefonla bildirdi.
Ocak ayının İlk haftasında, bu iki gazeteci “Sahtekârlık Mütehassısları” adı altında resimli bir röportaj neşrettiler. Röportajda, pek yakında, Avrupa elyazısı mütehassıslarının milletlerarası bir kongre aktedecek-lerinden, Macaristanın bu kongTede, mahkemelerde ve poliste resmi ehlihibre olarak çalışan tanınmış mütehassıs Hanna Fischof (resmî işlerimde babamın adını kullanırdım) tarafından temsil edileceğinden bahsedt-Uyordu. Aynca. dünyaca meşhur tahkikat ve cinai dâvaların muvaffakiyetle neticelenmesinde büyük hizmeti dokunan Jullus Fischof’un kızı olduğum. babamın kabiliyetini tevarüs ederek en modem fotoğraf, kimyevî vesair cihazlarla mücehhez lâboratu-vanmızda on seneden beri muvaffakiyetle çalıştığım ilâve ediliyordu. Gazeteciler, keza el yazısı mütehassısı olan kocam Laszlo Suiner'ln benimle İşbirliği yaptığını da zikretmeyi unutmamışlardı.
Bütün bu . neşriyatın Kardinal Mindazenty’nin 26 aralıkta tevkifinden sonra matbuatta intişara başlayacak olan iftira kampanyası İcaplarından olduğunu çok sonra anlayabildim.
îç Savunma Bakanlığının iki memuru 4 ocak 1049 da toprak reformu
Kardinalin hakikatte faal olmadıkları halde, İsim ve salâhiyetleriyle, faaliyet adamı olanlara yardım edenlerden sayılması İcap edeceğini mütalâama ilâve edebilirdim. Bu çeşit insanların, komplolara karışmamakla beraber, arkadaştan kurtulurken. kaya üzerinde düşmanı oyalayan şu efsanevî İsviçre kahramanı gibi, tarihe geçecek cesaret nümune-lerl gösteren insanlardan olduğunu da keza Büyüyebilirdim.
Bu kelimelerle, Kardinalin el ya*» zısından İstifade ederek yeni bir İbare yapmak çok kolaydı. Kocam teo-Hibelerini yaptı, kelime ve satırları ayarladı, çini mürekkebi ile tarama kalemini alarak, Mindszenty'nln el yazısı île yazılmış ibarenin altına» VVinkelmann’m imzasını oturttu vs bana dönerek:
— Hiç bir şeyi değiştirmeğe kadir değiliz. Her şey, onlann tertiplediği plân dairesinde olup bitecektir, dedi.
Fakat memurlar sabırsızlanıyor ve herhangi bir neticeye varılamadığından dolayı sızlanıyorlardı. Lft-boratuvarın duvarlarında, 50 yıldan beri birikmiş bir kriminoloji müzesi asılı idi. Polislerden birinin aklına şu çare geldi:
Saat dokuzda bazı dostlarımıza aöa-lü idik. Halbuki saat dokuzu geçmişti. Laszlo bütün vesikaları bir zarfa koydu, zarfı mühürledi ve polis memurlarına verilmek üzere kapıcıya bıraktı.
— Şunların arasında Kardinalin-klne benzeyen bir yazı arayalım. Bütün İstediğimiz, zan meşhur bir bulabilmektir.
Kardinal mücrimin
gibi ya-
yazısını
Her birimiz, sından bir parça alarak, duvarda a-sılı duran nümuneleri tetkike başladık. Laszlo ile ben, hiç benzerini bulamadık. Ben. İşe çok ehemmiyet veriyordum, çünkü el yazısı tetkiki benliğime tamamen hâkimdi.
Polisler İnat ediyorlardı:
Kardinalin
el yazı-
— Yazılarda bir şey bulamadık. Acaba İmzalardan bir benzerini bulamaz mıyız? Bir de onlara bakalım.
Muhtelif İmzalar arasında Alman işgali sırasında Macaristanda komutanlık etmiş olan SS Generali Wln-kelmann'ınkl de vardı. Batılı devletler, Winkelmann’ı mahkûm etmedikleri halde, Rus bölgesinde, en büyük harp mücrimlerinden biri sayılıyordu, îç Savunma Bakanlığı memurları, onun adını duyunca, hemen heyecanlandılar.
— Bakın, bakın! Wtnkelmann, tıpkı Kardinal gibi iınza etmiyor mu? Yazılar, birbirlerinin aynı değil mi?
Arada hafif bir müşabehet olduğunu itiraf ettim. Fakat tam teferruata gireceğim sırada, daha enerjik olan ve işin idaresini ele almış bulu-
HİKÂYE
6 ocakta gazeteler, (Vesika H) da anlatılan hikâyeyi neşrettiler. İçişleri Bakanlığı Matbuat şubesi, vesikanın intişarına müsaade etmişti. “Free World” gazetesi, Laszlo’nun imal etmiş olduğu el yazısını “eksklü-zif” olarak neşretti. Bütün gazeteler, el yazısının tarafımdan tahlil edildiğini ilân ederken, komünist gazeteler, belki de parti âzası olmadığımdan, ismimi meskût geçiyorlar ve tahlilin “resmî polis te adliye mütehassısı” tarafından yapıldığını kaydetmekle iktifa ediyorlardı.
VATAN HAÎNÎ POLİTİKACI
Yapılan neşriyata göre, Kardinal Mindszenty ile SS Generali VVinkel-mann'ın el yazılan tarafımdan muayene ve birbirlerile olan müşabeheti tesbit edilmişti. Gazeteler, tahlili yapan âlimin, Kardinalin el yazısından “egoizmi, megalomaninin hâd devresine yükselmiş” bir şahsiyetle karşılaşıldığını söylediğimi, bu yazının •'pervasız, haşin, haris ve vatan haini bir politikacıya” ait bulunduğunu yazıyorlardı.
Son ibare tamamen mantıksızdı. İdamı müstelzim harp suçlan İşlemiş olan bir SS Generali bile “vatan haini bir politikacı” sayılamaz. Maamafih, komünist propagandası, Kardinale “vatan haini politikacı” damgasının vurulmasında ısrar etmiş ve îç Savunma Bakanlığı yahut hükümetin matbuat servisi, düşünmeden bu ibareyi ilâve etmişti.
(Devamı var)
Bütün kabahat tavşanlarda
Yatan : James Thurber
En küçüğümüzün de bildiği üzere bir sürü kurdun yakınında bir kaç tavşan ailesi yaşamaktaydı. Kurtlar tavşanların yaşayış tarzım beğenmediklerini resmen bildirdiler. Onlar kendi hayat tarzlarına hayrandılar. Çünkü ancak o şekilde yaşamak kabil olduğuna inanıyorlardı. Bir gece bir kaç kurt deprem neticesinde öldü. Kabahat tavşanlara yüklendi. Çünkü hepimizin bildiği veçhile tavşanlar arka ayaklan İle yeri sarsarlar ve depreme sebebiyet verirler. Bir başka gece bir kurta yıldırım çarptı. Kabahati gene tavşanlarda buldular. Çünkü ot yiyenlerin yıldınm meydana getirdikleri hepimizin malûmudur. Nihayet kurtlar, tavşanlar rahat durmazlarsa onları terbiye edeceklerini söyllyerek tehdit ettiler. Tavşanlar da kurtlardan kurtulmak için keşfedilmemiş bir adaya kaçmağa karar verdiler. Fakat dünyanın öbür ucunda yaşı-yan diğer hayvanlar tavşanları ayıplıyarak, “Olduğunuz yerde kalıp cesur olun. Bu dünya tehlikeden kaçanlara göre değildir Kurtlar size hücum ederse biz sizin yardımınıza koşarız,” de-
Çeviren : Güner Izer
diler. Bunun üzerine tavşanlar oldukları yerde yanı kurtların yakınında kaldılar. Günün birinde müthiş bir tufan oldu ve pek çok kurt boğuldu. Gene tavşanlar kabahatli çıktı, çünkü havuç kemiren uzun kulaklıların tufana sebebiyet verdiğini siz de bizim kadar iyi bilirsiniz. Nihayet kurtlar, sırf tavşanların iyiligrim düşünerek, onlara hücum ettiler ve gene sırf onlan korumak için, karanlık bir mağaraya kapattılar.
Bir müddet tavşanlar hakkında bir şey duyulmayınca diğer hayvanlar kurtlara bir nota göndererek vaziyeti öğrenmek istediler. Kurtlar, tavşanları yediklerini ve artık midelerine giden bir şeyin de dahilî bir mesele olduğunu bildirdiler. Fakat diğer hayvanlar tavşanların imhası için mft-kul bir mazeret göstermedikleri takdirde, kurtlara karşı birleşeceklerini bildirerek onları tehdit ettiler. Bunun üzerine kurtlar da bir sebep uydurdular. “Tavşanlar kaçmak istiyorlardı. Halbuki sizin de söylediğiniz gibi bu dünyada tehlikeden kaçanlara yer yoktur.,,


18 Temmuz 1950
4
y e nî İstanbul
8ayfa 5
GÜNÜN
KONOMİK
İki Dünya Stratejisi
HOLÂNDA
Pakistan Milletler
Yazan : François Perroux
Pnrw Hukuk Fakültesi proft8ÖrltrİH(ien
KORE hâdiseleri dünya vaziyeti ü-terine feci bir ışık eaçmaktadır. Barış, bu sefer dahi kurtulabilirse serbest milletlerin uyanıklığı ve müşterek azimleri sayesinde kurtulacak. Milletlerin içinde bulundukları şartlar, insanlık tarihinde bir yenilik teşkil ediyor. Bugünkü dünya iki türlü topyekûn strateji mevzuu oldu; ve bunların ne birinden ne ötekisinden kaçınmak imkânı yoktur. Jaures’in: “Tarafsızlık adem kadar boş bir şeydir” sözü hiç bir zaman şimdiki kadar isabetli görünmemişti.
Piyasa banşı — Millet yahut millî devlet kendi nüfuz alanı İçinde piyasa barışını başlı başına temin edemezse bu. milletin İktisadi hâkimiyeti suni yahut geçici demektir. Millî unsurlar elinde kalan tok çare, yani kendi özel kıymetlerini ve yaşayış tarzlarım kurtarmak çaresi, bunların korunabileceği “millet üstünde” bir siyasi ve iktisadi teşkilât yaratmaktır.
Piyasa barışı, dünya tarihinin bize tanıttığı bir İktisadi hakikattir. Onu. burada, ahlâk veya metafizik bakımından muhakeme etmiyoruz.
Piyasa dediğimiz şey. az çok bağımsız olan birlikler yahut birlik grupları arasında ve oldukça serbest, rekabete dayanan mübadele şebekesidir.
Piyasa barışı, iktisadi bir cemiyette kabul edilmiş usullerin çerçevesine ve kaidelerine gerçeklik veren bir iktidar tarafından sağlanır. Bugüne kadar insanlar kılıcın himayesiyle ticaret etmişlerdir.
Piyasa. İnsanları esarete mahkûm ettiğinden çok daha fazla tarihçe e-•aretten kurtarmıştır. "Burjuva’' adı verilen mübadele, İnsan yığınlarını korku, sefalet ve istibdattan kurtaran •san safhalardan biridir.
Piyasayı insanileştirmek için İlkönce piyasanın mevcut olması lâzım. Yoksa yaratmalı; yok olmuşsa tekrar yaratmalı... Az çok barışçı piyasa tehdit altında kalırsa orada banşın hâkim kılınması için lâzım gelen bütün masraflara katlanmak gerçek bir “İktisadî” harekettir. Piyasa barışı sağlanmadan önce piyasayı ihya etmek boştur. Emniyet masraflnrı, norma) denilen zamanlarda hâkim bir görüşe göre gayri İktisadî değil, aksine, İktisadîdir. Adam Smlth bunu pekâlâ bilirdi.
. .Hâkim Iktlnatlar — Her devirde olduğu gibi 1950 de de dünyanın İktisadî hayatı aralarında pok az eşitlik o-îan tarafların giriştiği müsabaka ve rekabettir.
Her biri kendi sahasında ve kendi •artlarına uygun vasıtalarla işllyen iki hâkim İktisat âlemi vardır kİ, bunların karşılaşmamalarına imkân yok... Sovyet Rusya, “halkçı” denilen demokrasilerle kolektivist plânlar bölgesinde hâkim iktisattır. O, her zaman değilse de ekseriya, piyasanın mantığına ve disiplinine aykırı İçlere baş vurmaktadır. Birleşik Devletler İse geleneklere uygun siyasi hürriyetlere hürmet eden ve liberal piyasa ve plân İktisadiyatına taraftar demokrasiler bölgesinde hâkim iktisattır.
Her İkisi dünya çapında ve topye-kun bir İktisadî strateji gütmektedirler.
Sovyet Rusya stratejisi — Sovyet Buay&nın dünya çapında ve topyekûn stratejisi, batı iktisadını boğmak maksadını güder ve bugün başlıca altı istikamette gelişir:
1 — MarahHİl Plânlyle her türlü askerî yardımın baltalanması;
2 — Bir takım manevralara ve hele veto hakkından faydalanmaya saparak Birleşmiş Devletler teşkilâtını felce uğratma;
3 — Stratejik bölgeler üzerinde tazyik (bunun en mühim noktalan şimdiye kadar İran, Yunanistan ve Türkiye idi; fakat Kore hâdisesi hepsini geride bıraktı);
4 — Almanya meselesinde çevrilen manevralar;
5 — Doğu ile Batı arasındaki ticaret meselesi (Rusya, Avrupaya ithalât meselesini halletmek İmkânını verebilecek olan bu ticaretin kuvvetle inkişafına meydan vermiyor, fakat onu ya AvrupalIları ayırmak, yahut da atratejık maddeler edinmek İçin kullanıyor);
6 — Grevleri körükleme ve devlet-1 eştirilen sanayi bölgelerinin teşkilâtını bozmak suretiyle millî İktisatların zayıflaması.
Harpten kaçınmak mümkün olur ve Sovyet Rusya “zor ve baskı İle büyüme” hareketini gerçekleştirirse, tertip edeceği plânlaşma ve dış ticareti elde tutması eayeslnde, dünyanın öteki memleketleri piyasa iktisadi usullerine sadık kaldığı ölçüde ve bütün âleme şamil olmak üzere “İstikrar bozucu” hareketlere baş vurabilir. Piyasaya altın veya mal da atabilir.
Bu suretle Sovyet plânlaşmasınm e-llnde milletlerarası
türlü türlü silâhlar bulunmakta olup bunlar piyasadan çekilme veya piya-
sada hazır bulunma gibi hareketlerdir.
Birleşik Devletler stratejisi — Amerika Birleşik Devletlerinin dünya çapında ve topyekûn stratejisi sıra İle yatıştırma siyasetinden (1943 Tahran ve 1945 Yalta konferanslarından Tru-man'ın 1947 nutkuna kadar) ve karşı koyma siyasetinden İlham aldı. Birincisi. birbirlerine tamamen zıt iki siyasî ve İktisadî usulün yanyana yaşayabileceklerini kabul ediyordu. İkincisi İse Sovyet İktisadının her İki usulün barış ve samimiyet dairesinde yanyana yaşamalarını kabul etmemesini k ay d et m ek t ed I r.
Birleşik Devletler stratejisi elinde esaslı iki unsur vardır; Biri, piyasa barışı namına kalanları korumak ve piyasa barışının dünya çapındaki şartlarını canlandırmak maksadını güden bir emniyet cihazı: Ötekisi de. şimdiye kadar misli görülmemiş bir kredi dağıtnıasiyle Avrupa milletlerine. borçlarını verememek meselesini halletmek hususunda yardım edecek bir İktisadî cihaz (Marshall Plânı. Re-covery Program) dır.
Bu çifte cihazın barışı kurmağa yaramasını serbest milletler ancak bir dereceyi kadar sağlayabilirler. Birleşik Devletlerden hayli para İstedikten sonra Marahall Plânını reddeden Sovyet Rusya o vakitten beri müşterek bir usulün meydana getirilmesine yardımdan kaçındığını göstermiştir. Serbest milletler için Rus oyununa a-yak uydurmağa herhangi bir sebep bulunmadığına göre kuşetlerin çarpışmasına meydan vermemenin en e-mln çaresi, Sovyfct Hükümetini dünyaya hâkimiyet1 İddiasından vazgeçl-recek bir kuvvet şebekesini biran ov-vol vücude getirmektir.
Emniyet ve iktisat cihazlarının tatbiki hudut ve neticelerini buraya kaydedelim.
Siyasî emniyet cihazı — 1947 Rio
Andlaşmasİyle esasları tesblt edilen Amerikan müşterek emniyeti, fiilî vaziyet ile andlaşma muhteviyatına taallûk eden sebeplerle oldukça memnuniyet vericidir. Batı yarım küresi etrafında tâyin edilmiş bir emniyet bölgesi içinde Amerika devletlerinden birine karşı vukubulacak herhangi bir tecavüz Panamcrikan birliğinin toplanmasını İntaç eder. Bu toplantı. Dışişleri Bakanlarının çağırılması lâzım gelip gelmediğine çoğunlukla karar verir. Dışişleri Bakanları tarafından alınacak tedbirler üçte iki nispetinde çoğunlukla kararlaştırılır ve İmza e-denlerln hepsi bu karara uymak mecburiyetinde bulunurlar. Bir askerî komutanlık kurulması İşi de göze alınmıştır.
1948 Brüksel Andlaşmaslyle tesblt edilen Avrupa müşterek emniyeti tamam değildir. Birleşmiş Milletler Anayasası ruhuna göre vücuda getirilen iktisadi, askerî ve kültürel anlaşma elli seneliktir. Strateji alanında İse umumî bir kararsızlık var. Alman tecavüzüne, yahut herhangi bir tecavüze karşı koymak mı bahis mevzuu? Yoksa anavatanların ve anavatanlarla denizaşırı toprakların emniyeti mi? Karşısında bulunduğumuz, bir milletlerarası teşekkül mü yoksa İşbirliğini tanzim komitesi mİ? Ingiliz nüfuzu mu hâkim. Fransız nüfuzu mu? Bütün bu esaslı iniştir.
Hemen bütün dünya ölçüsünde bir müşterek da Washington*da İmza edilen Atlantik Andlaşmasında blîkuvve mevcuttur. O andlaşmada bugüne dair maddeler bulunduğu gibi ileride de gelişme imkânını taşıdığını son aylarda gördük, her gün de görüyoruz. Onu imza eden on Ikl devlet belli bir müşterek müdafaa gayesi İle ve bu müdafaanın müspet telâkkisine göre birleşmişlerdir.
üç safhaya göre hazırlanmış ve sağlanmıştır.
İmza eden taraflar, silâhlı bir tecavüze karşı hususî ve müşterek mukavemet kudretini her zaman muhafaza etmeyi ve hattâ genişletmeyi taahhüt eylemiş bulunuyorlar.
Taraflardan birinin tehdit edilmesi halinde imza eden bütün devletler müşavere ederler.
Taraflardan biri silâhlı tecavüze uğradığı takdirde öteki devletler, bu tecavüzü kendilerine tevcih edilmiş sayarak her biri kendi hesabına ve ötekilerle anlaşarak, Atlantik bölgesi emniyetini iade ve muhafaza hususunda münasip göreceği tedbirleri alır.
Bölge. 6 ncı maddede tâyin olunmuştur. Hudutları Seretan Medarı ve Kanada İle Birleşik Devletler kıyılarını boylayarak Behrıng Boğazından ve Kutuptan, sonra Norveçln doğu hududundan, Danimarka, Holânda, Belçika. Fransa ve îtnlyanın keza doğu hudutlarından geçer. Cezayirle Porte-kizi ihtiva eder, fakat ispanyayı etmez.
Andlaşmanın güttüğü emniyet şe-
noktalar cevapsız bırakıl*

iktisadına karşı
emniyet cihazı, 5 nisan 1949
Hollândada Elmasçılık
Harpte uğradığı zararları telâfi etmiş olan bu sanayi, 1.600
arası para fonuna oluyor
işçi çalıştırmaktadır
Üzüm ve incir rekoltesi
sıcaktan zarar gördü
e
Amsterdam (Husus!) — Holânda 1949 yılında takriben 28 milyon flo-rinlik ham elmas ithal ve takriben 43 milyon florinlik işlenmiş elmss ihraç etmiştir. Senelik ciro arttığı gibi 15 milyon florine varan sâfi döviz kân 1948 teki kadardır.
Amsterdam Elmas Tüccarları Birliği Rei3i ve Asscher’s Dinmant CO. Umum Müdürü L. Asscher’in beyanatına göre, Holânda ham elmas mil-bayaatı Londra Elmas Borsası muamelelerinin takriben yüzde 10 unu teşkil etmiştir. Londra Elmas Bordasında elmas talebi, arzın bir kaç misil üstündedir. Asscher’in kanaatine göre, talep devam edecek ve ftatler sağlam kalacaktır. Devalüasyondan beri, sterling olarak ödenen ham elmas fiatleri yüzde 15-16 yükselmiştir.
Amerikalılar stok mübayaatını kestikleri halde sınai elmas piyasasında da durum aynıdır. Londranın ayırdığı kontenjan. Asscher’in kanaatine göre, Amsterdam elmas sanayiini meşgul etmeğe kâfidir. Bu sanayi branşı, harp zararlarını tamamen telâfi etmiş ve 1600 işçi çalıştırmaktadır. işçi sayısı harpten Önce 3000 1-ken, harbin sonunda 900 e düşmüştü. Aascher, Amsterdam endüstrisinin 1919 da umumiyetle muvaffak olduğunu ifade etmiştir.
sonra. İşlenmiş artış bilhassa gö-
fiatleri de yük-
Devalüasyondan elmas talebindeki ze çarpmıştır.
Bu fazla talep
seltmlş ve Birleşik Amerika, Or-taşark, Hong.Kong ve Fransa İstikametindeki ihracatı arttırmıştır.
«Almanyadakl Holânda Ticaret O-dası Mecmuası, bu piyasadaki rekabet durumu hakkında şunlan yazmaktadır:
Asscher’in verdiği malûmata nazaran, Amsterdam elmas sanayii, Alman elmas sanayiinin yeniden faa-
killeri arasında - İktisadî bakımdan -millî piyasalarla milletlerarası piyasa barışı da vardır.
Çözülmesi l&zımgelen meseleye nispetle bir başlangıç olan bu teşebbüs muazzam bû gayeyi gerçekleştirmenin. Avrupa müdafaasının hakiki şartlarını anlamamanın ve sözde Avrupa-yı tarafsızlaştırma gibi tamamen tesirsiz olan mukabil tasarının meydana getirdikleri güçlüklerle karşılaşıyor.
iktisadi emniyet cihazı — Emniyet cihazına bir de iktisat cihazı eklenmiş bulunuyor. Bu cihaz Marshall Plânından. Avrupa kalkınması teşkilâtından, Truman’ın 4 üncü noktasından ve Havana Andlaşmamndan mürekkeptir ki. bütün bunlar birbirini tutmamakta o-lup ve piyasaları yeniden canlandırmak gayesini güden millî plânları birbirine uydurmak, birbirini tamamlamalarını sağlamak gibi bir esas maksuda hizmet eder.
Bu başlangıç da kıta Avrupası millî devletlerinin özelliklerinde beliren mukavemetlerle karşılaşıyor; aynı zamanda, elinden stratejik malzemeleri kaçırmak tehlikesine düşecek kadar doğu İle bir ticaret “cliveleşme8İ”nc girişmiş olan IngiUerenln iktisadi 8tratojİ8İ ile de bazı bazı çarpışmaktadır. O İngiltere ki. iktisadi bağımsızlık maksadını gütmekte, komşusunu aldırmaksızın ihracat plânları kurmakta olup Avrupadan gelen ithalâtının kısılması sayesinde o kıtaya karşı alacaklı vaziyetine gelmiştir.
Bugün tatbik edilegelen dünya stratejilerine şu umumî bakış, serbest milletler camiasına müşterek vazifelerinin ne olduğunu kesin surette gösterebilir. 1950 senesinde talihleri bahis mevzutl olan siyasî, İktisadî ve manevî kıymetler tek bir millet yahut birkaç milletten mürekkep zümrenin çerçevesi İçinde ne tarif, ne de müdafaa edilemezler.
Simdi anlıyoruz kİ 19 uncu Asır sözlüğü hAklkatc takaddüm etmişti. “Küre harbi ve dünya barışı” yolundaki heyecan verici sözlerin nıânaaını bugünün tehlikeleriyle ümitleri içinde daha İyi sezmekteyiz.
llyete geçmesini endişe İle takip etmektedir.
Almanyaya kaçak olarak sokulan ham elmaslar, burada İşlendikten sonra, aynı yoldan yine İhraç edilmektedir. Diğer taraftan, Batı Almanya için daha lehte olan şartlar ve ticaret anlaşmalarından bilistifade, buraya meşru yoldan elmas göndererek İşletme temayülü de artmakta ve bu temayülü gösterenlerin, münhasıran yabacnı müşteriler olduğu söylenmektedir.
Batı Almanya elmas İşçileri, geçen yıl Anvera ve Amsterdam’ın kendileri haklarında vermiş oldukları boykot kararını, Elmas işçileri Dünya Birliği nezdlnde protesto etmişlerdi. Haber alındığına göre, Dünya Birliği idare Heyetinin bir kaç âzam, yakında Almanyaya gelerek vaziyeti tetkik edeceklerdir. Amsterdamda, Dünya Birliğinin, Alman teşkilâtını tanıyacağından endişe edilmektedir. Elmas fiatleri, kaldeten, en ucuz işçi ücretlerine uydurulduğundan, Alman elmas sanayiini, ucuı İşçiye dayanarak Amsterdamın işlerine sekte vuracağından endişe edilmektedir.
Anvers . Amsterdam rekabeti ve Belçika ve Holânda elmas sanayii a-rasındakt bazı bünyevî farklar, Bene-lux çerçevesi dahilinde, tam bir birleşmeğe mâni olduğu halde, Alman rekabetinden doğan müşterek tehlikenin, elmas sanayiinin bu iki mühim merkezinde bir yaklaşma hâsıl edeceğini muhtemel göstermektedir.
Belçika elmas işçileri umumiyetle Holânda İşçilerinden daha yaşlı ve bu itibarla daha az verimlidir. Buna mukabil Belçlkada Ücret seviyesi rea. men daha yüksek olmakla beraber, ücret tarifesinin "elâstik!” olarak tatbiki dolayısiyle, fiiliyatta Holânda-dan daha düşüktür. Asscher bunu a-çıklamakla, Belçikanın da, Almanyaya atfedilen kusuru İşlediğini, yani ücret dampingi yapmakta olduğunu istemiyerek itiraf etmektedir. Holânda, mamullerini Sterling Sahasına satabilmek mazhariyetine erdiği halde, Belçika için buna hemen hemen İmkân yok gibidir. Buna mukabil Ingiliz Kambiyo Dairesinin, murakabe etmekte olduğu sahalara elmas ithal edilmesini pek de hoş karşılamadığı, son zamanlarda hissedilmeğe başlanmıştır. Bu itibarla Holânda elmas tacirleri, şiddetli bir rekabete hazırlanmak için vakit kazanmak istiyorlar.
İzmir Fuarını Başbakan Menderes açacak
İzmir, 17 (Hususî muhabirimizden telefonla) — 20 ağustosta açılacak İzmir Enternasyonal Fuarını Başbakan Adnan Menderes'in açacağı, bu açış töreninde Ticaret, Tekel ve İşletmeler Bakanlarının da bulunacağı öğrenilmiştir. Başbakan, İzmir Fuarının açılışında Hükümetin dış ticaret konusunda görüşlerini açıklıyan bir nutuk aöyliyecektlr. Cumhurbaşkanı da fuar günlerinde İzmire dâ-vet edilmiştir.
Washlngton (Husus!) — Bildirildiğine göre, Pakistan 11 temmuzda Dünya Bankası ile Milletlerarası Para Fonuna dahil olmuştur. Pakistan, Dünya Bankasının 48 inci âzasıdır. Â-zalık için Dışişleri Bakanlığında yapılan ufak bir merasimde Paklat anın Banks ve Fon An-laşmalan Elçisi imzasını koymuştur.
Haberler
Yunan İm tan - Fransa ticareti



*

Yeni sene mahsullerinde bir fiyat yüksekliği olacağına muhakkak nazarile bakılıyor
İzmir, 17 (Hususi muhabirimizden telefonla) — Yakıcı sıcakların bazı mahsule zarar verdiği, 90 bin ton tahmin edilen üzüm rekoltesinin tanelerin ufak kalmasından 60 bin tona, incir rekoltesinin 32 bin tondan 23 bin tona indiği tesbit ve Ticaret Bakanlığına bildirilmiştir.
Bundan dolayı bu sene üzüm ve incir fiyatlarında diğer senelere nazaran bir yükseklik olacağı ftşikârdır. Yeni ticaret rejimimiz bu senekl mahsullerin satışını da kolaylaştırmış olduğundan bu cihet de ayrıca fiyat yüksekliğine âmil olacaktır.
Atina (Uçakla) — Parlste, Fransızların bir teklifi üzerine Yunanistan . Fransa ticaret müzakereleri bir çıkmaza girmiştir. Mesele şu idi: Yunanistan vereceği şaraba mukabil telli muhabere teçhizatı almadıkça, Yunan şarapları Fransız piyasasına aokul-mayacaktı. Yunan ticaret mahfilleri, Fransanın fazla miktarda Yunan tütünü almak istemediğine kanidir. Ve her iki memleket arasındaki ticaret münasebetlerinin azalacağından endişe duyulmaktadır.
İtalya mınf İpek endüstrisi
Bu senenin ayında İtalya sun! ipek İçin yalnız 21,507 met-sellüloz İthal etmiştir. 1949 senesinin aynı dev-
Milâno (Uçakla) ilk beş yapmak rik ton Halbuki
resinde 35,450 ton ithal etmişti. Mamafih aunî ipek istihsali, geçen seneye nazaran, daha yüksek bir seviyeye erişmiştir. Bu da 1-talyan sellüloz stoklarını çekmek, le mümkün olmuştur.
Bu senenin ilk beş ayında İtalyan sun! ipek ihracatı 5,918 metrik tonu buluyordu. Bu miktar 1949 da ihraç edilen 11.947 tonun yansı kadardır.
Güney Afrika yün sevkıyatı
Port Ellzabeth (Hususî) — Güney Afrika Yün İhracat Teşkilâtının bildirdiğine göre, 30 haziran 1950 de nihayete eren yün senesi esnasında 645,447 balya ytln sevkedil-miştir. Geçen mevsim ihraç edilen bütün yün miktarı 690,854 balya İdi. Bu senekl miktarın 208,101 balyası înglltereye ve 90,329 balyası da Amerikaya sev-kedllmiştl. Diğer memleketlere yapılan sçvkiyatlara gelince: Almanyaya 83,604 balya, Fransava 87,236 balya. Belçikaya 74,118, Holftndaya 17,605 balya ve Jnpon-yaya 9,269 balya gönderilmiştir.
Ingiliz plâtin fiatleri yükseliyor
Londra (Hususi) — Yakın zamana kadar fiatleri sabit olan ileri gelen plâtin şirketi 12 temmuzda beher ons için fiatleri 24 sterllng-ten 27 sterlinge yükseltmiştir.
İngiliz . İtalyan aterllng konulmaları
Londra (Hususî) — Ingiliz - I-talyan Ekonomik Komitesi Dışişleri Bakanlığında toplanarak I-talyanın sterling muvazenesi meselesini görüşmüşlerdir.
Komite sonede iki defa toplanır. Bu seferki toplantı bir iki hafta sürecektir. Dışişleri Bakanlığının Ekonomi Kısmı Reisi Sir Roger Makin» înglltereyl temsil ediyordu. Slgnor Grazzl de ltalvayı temsil etmekteydi.

Londra yün satışları ve Birleşmiş yün teşkilâtı
Ingiltere, ihracatı teşvik için yeni kararlar alacak
Londra (Hususi) — Yünle alâkalı çevreler, umumiyet itibariyle, gelecek hazirandan sonra kurulacak olan yeni yün teşkilâtı hakkında bir şey bilmemektedirler. Teşkilâtın bünyesi ve sahası hakkında malûmatları olmadığı halde yalnız bütün nnın rezerve fiyatlar üzerine edileceği tahakkuk etmiştir.
kllâtın ancak 35.000 balya taranmış yün atok etmesi tavsiye olunmuştur. Bu miktarın çok az olması teşkilâtın ihtiyacı karşılamak İçin ne kadar az bir salâhiyete sahip olduğunu gösterir.
tasa-tesis
TÜNDEN ALINAN VERGİLER
Yeni Zelânda. Gü-îngiltere ile yaptığı yolda atılan İkinci Yün Tetkik Grupu-katl tek-
hiç bir Güney
18i
Ticaret heyeti reisi Mr. Harold Wilson, yün mensucat endüstrisi ila ilgili fenni araştırmanın ve İhracatı teşvik hususlarının ne durumda olduğuna dair sorulan suale şöyle cevap vermiştir:
“Şimdiye kadar İhracatı teşvik 1-çin mail yardım, harp zamanında tesis edilen Haciz Vergisi fonlarından görülüyordu. Şimdi bu para bitmiştir. Fenni araştırmalar ve tetkikler için ancak gönüllü yardımlar sayesinde olmaktadır. Bundan böyle bu faaliyetlerin sabit bir malî temele dayanması elzemdir.» Onun için yakında Parlâmentoya bir teklifte bulunacağım, ihracatı ve fennî a-raştırmayı teşvik İçin elimden geleni yapacağım.,,
so-
Avustral yanın ney Afrika ve müzakereler bu adım olmuştur,
nun da sonbahara kadar lifleri olacağı tahmin edilmektedir. Gelecek hazirana kadar yeni tasanlar ve değerli teklifler olması beklenmektedir — Velevki halledilmesi imkânsız mâniler ortaya çıksın — Güney Afrika Yün Yetiştiriciler Konferansı prensip itibariyle bu yeni teşkilâtı dcstekliyeceğinl bildirmişse de, şimdiye kadar resmen müdahalede bulunmamıştır.
Afrika Hükümetinin yakında bu yapacağı tahmin edilmektedir.
LONDRA YÜN SATIŞLARI
Londra yiln satışlan haftasının
nunda taranmış Merinos yünlerinin fiyatları Llverpool kapanış fiyatlarından yüzde 5 daha yüksektir. Bu vaziyet mayıstaki Londra satıştan İle aynıdır. îşletnmemiş melez yünleri ile taranmış yün satışlan iyidir. Fakat elbiselik yün ticareti gayri muntazam bir şekilde devam etmiştir.
30 haziranda müstemlekelerde, yeni mevsim müzayedeleri Avustralya-da açılacağı için yün piyasası kapanmıştır. Şimdiki Londra piyasası, müstemlekelerdeki yünleri değerlendirmek bakımından ve rehber İçin açık bulunan tek piyasa olması bakımından çok mühimdir. Talep mik-tan 80,000 balyayı geçmektedir. Ve Birleşmiş Yün Teşkilâtından gelen yünlerle doğrudan doğruya ticari sevkıyatları gelen yünler arasında müsavi olarak bölünmüştür.
işlenmemiş Merinos yünü tarda olduğu halde Avrupa müstehlikler arasında çetin kabet vardır. İşlenmemiş nü için de talep fazladır.
Yün alıcıları taranmış bilhassa Merinos cinsinin, lere nazaran kuvrvetli
olduğunda müttefiktirler. Şimdiki ihtiyaç ve talebin eldeki stoklardan fazla olduğunu da kabul etmektedirler. Son zamanlarda Birleşmiş Teş-
Türkiyede yapılacak ziraat sayımı
Bu sene memlekette bir ziraat sayımı yapılacaktır, istatistik Umum Müdürlüğünün tesblt ettiğine göra ziraat sayımının tarihi kasım ayının başıdır. Sorulacak suallerle memleketimizin ziraî durumu en uf*k teferruatına kadar meydana çıkarılacaktır.
Bu sualler *şu mevzuları İhtiva etmektedir:
az mlk-ve yerli bir re* melez yü-
yünlerin, son sene-bir durumda
Aile durumu, toprağın işletme tarzı, İşletme tarzı anlaşmalan, Mahsuller, Arazi işletilme şekli, Hayvan mahsulleri, Tarla sayısı, Tavuklan var mı ve yumurtlama çağında kaç tavuğu vardır? Bu yıl kaç hindi yetiştirmiştir? Diğer kümes hayvanlarından Ördek, kaz gibi kaç hayvanı vardır? Koyun beslemiş midir? Koyun beslemişse kaç kuzusu olmuş ve yün elde etmiş midir? Manda, koyun, keçi, buzağı beslemiş midir? Arıcılık yapmış mıdır? Yapmış İse ne kadar bal almıştır?.
Bunun gibi bir çok sualleri İhtiva eden sual varakaları hazırlanmak tadır.
YABANCI BORSALAR
73 45
87 35
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
15/VII/l 950 Cumartesi
MEMLEKET Tİ-CARET BORSALARI
ESHAM VE TAHVİLÂT
KAMBİYO
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
İstanbul Borsası
New-York Borsası
Devlet Tahvilleri
Borsalarda vaziyet
İstanbul
Altınlar
Eski kur
Lira
5.05
34.80
34.88
34.35
Londra Borsası
Trabzon Ticaret Borsası
Gümüş, Plâtin
En aşağı En yukarı
Bradford Piyasası
ıı.-
10.-
Zürich Borsası (Serbest)
ItYİçre Frangı
İskenderiye Borsası
En afaki
172
Mısır Kredi Fonsive 1003
34 50
44.79
i 05
4.32
11 10
1 10
i toû 100 100 100 100 100 100 100 100
tenekell) •ıra) çıplak)
Nebnt! T ağları
Zeytinyağı (E.®. Suanmy&gı (Raf. Ayçiçeği (Rafine
Fındık yağı (Çürlık)
O Gününde Boranda muamelesi leacd edilmemiş tahvüat ve çabamın arı ve taleplere göre taayyün ad o dtakribipiyana değerleri.
Ham derileri
Sığır »elamura. (kaeap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilonu ... Koyun bava kurusu kilosu
43.5.1960
Doruma
l'ürk Lirası Dolar ........
Sterling ........
Rraneı? Franrf»
'• orta ......
ithal malı «iow«»ee««M İç İthal malı . (LlbrssirrSent) çeklrdekela seçme -
Bugün Lira
GürnOş Gr. PlAUn " .......
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüa.) Buğday Ofis ••»««•••••••••a Arpa yemlik (dökme) Mısır «an (çuvalı) Fasulye tombul .. Fasulye Çalı sert Kuşycml ......................
Mercimek tarmın kabuk. Mercimek yeşil w • e•• ••• • • e e ee
Nohut natürel .............
Hterling Dolar • seaaeeee» Ft, Frangı İsviçre Fr.„. Beiç. İsveç Kr Florin
l>ıret
Drahmi ....^ Esc ou d o s ...
Koru Meyvaiar ı
Findik (kabuklu sivri) Fındık (tç tombul) Cavla (kabuklu)______
Ceviz (îç natürei)
Kapanış
7.87.—
281.25
U.bO
M 03
5 60
54 1250
73.6840
0.4412F
0.01876
9.7300
Açılış I
7 87.—
281.25 O.ftO
84.03
5.60
54 12ÖO
73.6840
0 44128
0.01876 9.7300
Dukuma Ham MaddeloHi
Tiftik (ana mal)
Tiftik (Netürel) .........
Yapak Trakya (Kırkım)
Yağlı tohumlar 1 Ayçiçeği tohumu
Keten tohumu
Kendir tohumu
Susam ................
Yer fıstığı kabuklu
En yuksn ı îö
4.31 1/2 11 20
1.24
Klllş» Gr
Külçe Degasıa.
Cumhuriyet ...
Reşat ....
Hamlt
Gulden
tntfllB ......
Fransıs kok ...
NepoJÂon LU w İsviçre .....
(’ımnk (Kenten=Tallan) Aehmouni Kıse siy olu F/G. Karnak Usun elvaflı F/G ...
Hağday (BuşelIsrSent)
Bert Kış mahsulü No. 2 Kırmışı ” M No. 2 l'emtık Mtddllhg (Llbresi=Ssnt)
Temmus •aeeeaeeeeeeeeeaee Ekim (•♦»•••• eee—e»ee eeeee e»a
Aralık • essss aeseeeessseeeesaaeaeaeseaeeer
liftik (Llbresl=Sent) Tekaas No. 1 .................
Fındık (Llbrtsl=8ent)--------------
Kabuklu yeril trl .......
Devant İç Ekstra İri
Kum Dilim
Thompson
Keten tuhıımu (Buşell= Dolar) — Mlnneapolle ......................—
Kalay (Llbres1=Ssnt) •ee ••••••••> Levha-teneke (100 libre dolar)


Bayram münasebetiyle borsalar kapalı bulunduğundan dün kayda değer hiç bir şey olmamıştır.
BorsAİarda Vaziyet Bayram ertesl-ye kadar aynen devam edecektir. Borsa cetvelini arife günkü cetvele sadık kalarak tekrar neşrediyoruz.
Arife günkü vaziyete göre, Kambiyo. Esham ve Tahvilât Borsacında hiç bir değişiklik yoktur. Altın fiatlerinde-kl sukut* da durmuştur. Altın eski fiat seviyesini muhafaza etmektedir.
Borsa yann açılacaktır. Alâkalıların söylediğine göre önümüzdeki hafta hararetli bir borsa haftası olacak, bilhassa İzmir ve Adana piyasamda bir hareket gözükecektir.
îkrnmiyell tahvili©» Trû 1933 jCrRiıni . Kapanış (•)
23.— I 24.-
(fe5 1938 Ikrumlyeii 99.— 22.-
(T(5 Milli MüdflJ&a X 20.80 21.-
FcO İM) Demiryolu IV 99.— 100.-
Tc5 1941 Demiryolu V 99.— 100.-
%4 t/2 1949 Ikrsmiyell 21.15 98.-
Diğerleri
1941 Demiryolu VX 99 00 110.-
%6 Kalkınma X 96.— 98.—
f’cft •• 11 •••••et 98.— 98.—
%6 m XXI .«««*•• 96.70 99.-
%6 1949 İstikrazı X. 96 — 08.—
*♦6 1948 istikrası 11..^..- 98.30 100.—
r(6 Milli Müdafaa X 97.60 99.-
(r.« 1949 1 21.30 98.-
%7 1934 81 vaa-Erzurum I... 21 00 20.30
%7 1934 •* " ll.-VU... 21 10 ıon.-
%7 1941 Demiryolu X... 20.55 21.61
%7 l»« " U - 20 85 22.-
%7 J941 - ın... 2) 90 22.-
(T,7 Milli Mtlrtafaa 1... 21 45 21.46
%7 “ U.. 20.20 22.-
%ı - 9 ın... 20 75 20.90
%7 M XV... 20 6ü 21.20
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 113.50 20 20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. Lİ2.50 L1L-
•* •• c. — —
*• •• %60 22.30 69.-
*• „ Mümee. Senet. 63.— 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkes Bankası 123 — 120.25
Türkiye îş Bankası 30.— —
Türk Ticaret Bankası 5.— 6.-
Arılan Çimento 16 26 16 75
Sark Değirmencilik 23.26 23 60
Milli Reaaürane 8.— 16.25
Ecnebi Tahviller
Bugün Eı id Kapanış
28.- 28.—
29.30 29.50
20.10 18.10
19.16
•Mİ 26.—
28.—
— 26.—
— —

“• 18.—
27.— 26 —
43.— 42.—
38.— 37.-
68 — 65.—
85.— 85.-
91.50
175.— 195.—
22.—
360*— 350.-
370.— 370.—
220.— 220.—
140 — 140.—
170.— 170.—
176.-
235.— 240.—
180.—
120.— 120.—
135.—
i | Bugün Son Kapanış
üsüm çekirdeksiz No.9 49.5 49.-
incir A •eriş) No. &..» 56.- 55-
** A eerlel No. 108 42.— 42-
Pamuk Akslı i 220.— 219,-
Pamuk Akala (I 195.— 190.-
Pamuk Akala IH 160.— 160.-
Pamuk yetril 172.8 180 -
Pamuk vağı (rafine) 109.— 11ü.-
Pamuk çekirdeği 13.— 12.75
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala i ...... 180.-
Pamuk Akala 11 .,.M. — 160.—
Pamuk Akala 1X1 — —
Pamuk yeril l TTrrırl - 145
Pamuk yeril LL A w Vb
FINDIK a) %50 randımanlı kabuklu tombul b) tç eıra kontrollü ~~~ — 81.— 178.-
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşede VB 30.-
Buğday sert 3L-
Arpa »m —
Dün Eski kut II
233.— 258.- II
220.— 2,;s— 1
36.12 33 30 I
36.08 33 34
36.03 —
— |
22.- 22.50 II
22.50 21.- i
36. - 36.- ı
44.— 40.- I
U 1/4 U U4 II
s.n 3.86 I
84.76 82.75 ı
1.80 7.30
Keten tohumu (Tonu = Sterllng)
BOmbfâV r«e •ereeveeeee«e%ae«e>Me«aeaee«* — 65.-
Kaiküta —TrT,1_..,T„T.,- 63.50
• 1* flitimi FTlndİNtAD •••••eeeeeeeeaeeee — 64.-
Tiftik iyi mal (Llbreel=Fivat) 34.—Nom 30.— '•
• t Sıra malı •• M
Yüd Anadolu M • 20/21 20'21
• • Trakya ••• 18/21 18/21
z
4
Lo* Angelcs'tekl dünyanın rn büyük errahnneııİ
Yeni İstanbul
21 Temmuz
aöyle-buraya dedim, da mü-
etmek gelen.
ben eden
1 tem-durur. ve Trocadero
Yazan ı İsmail Işmen
Cuma günü
KUPONLARI Neşre Başlıyoruz
keK sodalı meyva şurubu, elma çöreği, vişne çöre*
güya lstanbula on sekizle olan bu
bu yarı vahşî gençlere
dağıtıyor
Modern Aktar Dükkânları
Sayfa 6
Varisin sembolü Ey fol Kulesi
A R I S
M
Büyük Paris gecesi
Eiffel üç katından bir-atılacak, Troca-Paris’te bulunan temsil İçin hamıma raları
UAFTALARCA, Paris, ■■muz gecesine hazırlanır Seine Nehri üzerinde Meydanında misli görülmemiş temsillerle şenlenecek olan 1 temmuz gecesi eğlence mevsiminin zirvesi, bura tabiriyle (le elou) “çivisi” olacaktı. Haftalardan beri Seme üzerinde sanki ııçuyormuş gibi duracak o-lan dev sahnenin kurulmasına, nehrin iki kıyısında da, her bir yeri 3.000 İlâ 5.000 franga satılacak tribünlerin inşasına başlanmıştı. “Seine sur la Seine,, temsili, yukardan muazzam bir avizeyle rengârenk aydınlanan bir sahnede tekmil Opera Balesinin iştirakiyle Lalo’nun “Beyazlı Senfonisini” gösterecek, sonra sahne birdenbire bir buz sahası haline dönüp, patinajlar olacak, bu temsillerin hepsi televizyonla bütün meydana aksettirilecek, Kulesi donatılacak, den hava fişekleri dero Meydanında büyük yıldızlar bu zırladıkları fevkalâde yapacaklar vesaire, vesaire.
Haftalardır gazeteler yazdı. Yazdı ama, 3.000 frank vermeyi veya bütün bir gece ayakta kalmayı göze alamıyan Paris’tiler boşuna imrendi durdu. Vazife hissiyle kalabalıktan, korku benim içimi de allak bullak ediyor, bir türlü karar vere-miyovdum. Meşhur vgece’ den bir gün evvel bir Güney Amerikalı gazeteciyle tanıştım, ona İçimi döktüm. Güldü:
— Ne üzülüyorsunuz, dedi. Ben “Gece,, yi anlatan yazımı yolladım bile. “Gece”nln tam ertesi günü çıkacak.
— Evet, ama ben görmediğim bir şeyi nasıl anlatırım? Lüzumsuz belki, ama fazla dürüst bir tarafım var ki. ne yapsam yenemiyorum, ancak gördüğüm şeyleri yazıyorum.
Meslekdaşım bana acıyarak baktı: — Gazeteci dediğiniz, görmediğini de anlatabilmen. Ne olacak. Opera Balesini gördünüz. Buz Sarayında patinajları da gördünüz, Eiffel Kulesinin donatılmış halini de gördü-
bo.Viece ışıklandırılmış ti
E K T U
nüz, nehir, projektörler, su üzerinde yüzen sahne, televizyon, kadınlar, filân falan, hepsini şöyle bir puntu-na getirir, yazarsınız. Hiç gidip yo-rulmıya hacet yok. Zaten gazetecilere bedava yer verilmediğine göre hiç birimiz gidemiyeceğiz. Fakat yazmak şart Gazetecilik buna derler...
Ben üzüldüm, büzüldüm, tam gazeteci olamıyacağıma karar verdim. Meslekdaşıma gıpta ederek ondan ayrıldım.
“Son gülen tam güler,, der Fran-sızlar. Bu işde son gülen ben oldum. Teknik bir ânza yüzünden temsil suya düştü. Sahnenin üzerine kaldı-nalcak olan beş ton ağırlığındaki avizenin bir teli koptuğundan, onu kaldırmak tehlikeli görünmüş ve teli yüzlerce kişi önünde işçiler tam 2,5 saat tamire uğraştıkları halde, muvaffak olamamışlardır. Başta M. Vineent Auriol, Vlndsor Dük ve Düşesi olmak üzere, Paris’in en ileri gelenleri gecenin saat 1.30 una kadar bahçe iskemleleri üzerinde pinekledikten sonra, evlerine boş döndüler. Halk öfkeyle iskemle ve yastıklarını nehre fırlatarak, binlerce frank fiyatındaki bilet paralarının 1-adesfni kabaca bir dille istedi. Biri Cumhurbaşkanına şu manidar tarzda lâf atacak kadar ileri gitti: “Hey. Vineent! Bu işi bir tahkik komisyonuna havale etmeyi unutmazsın inşallah...”
Kar gibi tüller, baleler, buz üzerinde danslar, yıldızlar... hepsi zavallı Parislilerin hayalinde mahpus kaldı. Yalnız Venezüella')! meslekdaşı-nnn okuyucuları, bunların hakikat olduğunu sandılar ve ağızlan sulandı... İşte gazetecilik!

Gazetemiz adına An ad oluda uzun bir aeyabate çıkan arkadaşımız Refik Halid, müşahedeler rlnl yalnız değerli kalemiyle tea-bit etmekle kalmamış, aynı fju manda bize çok kıymetli bir re-
Yurttan Resimler
sim koleksiyonu da getirmiştir. Refik Halld’ln seyahat dönüsü getirdiği yurttan resimleri nesre başlamıştık. Diğer resimleri de peyderpey neşre devam edeceğiz.
«a
«•
SOLDA — Aband (510 civarında Mudurnu köylülerhıln çamlar içinde yaylâlnrı. ORTADA — üzün Mehmedln İlk kömür parçaauu bulduğu yer; Nlrçn deresi SAĞDA
Aatabada Uınap ve kale üstünde evl
vardı. Orası bir
derebeylik hayatı Arap, Dürzi, Ar-lleri gelenlerinin medenileştirmek getirmişler, yirmi bpş şenlik gör-
ABDÜLHAMİD’In saltanat devrin-** de Kabataşta Çiftekonaklarda bir aşiret mektebi tahsil yurdundan ziyade bir nevi ıs-
lahhane (!) idi. Daima İsyan halinde olan ve bir nevi yaşayan KUrd. navut aşiretlerinin oğullarını gayesiyle yaşlan arasında memiş,
yeniden mülâzimlik rütbesi verilmiş ve hepsinin de boynuna sırmalı kordonlar takılarak Yâveranı Hazretl şehrlyarl silkine dahil edilmişlerdi.
Kabataşta bunlara mahsus kurulan mektebin müdürlüğüne meşhur riyaziyeci Nadir Bey getirilmiş ve refakatine muallimlikte saç sakal a-ğartmış beş on emektar zabit verilmişti. 1
Nadir Beyin İstanbul mekteplerinde meşhur olan sert İdaresi burada para etmiyordu. Talebe istediği vakit (ferse giriyor, uykusu gelince gidip yatıyor, mektebin talimatına hiç aldırış etmiyordu. Mektepte aynı a-şiret hayatı yaşıyorlar, ara sıra Kürtler Arnavutlarla. Arnavutlar A-raplarda döğüşüyor, birbirlerinin gözünü çıkarıyor, kafalarını patlatıyorlardı!
Bir gün yine mektepte bir döğüş hâdisesi olmuş, bir muallim yaralanmış, ölmüş, iki talebenin başı yarılmış, hastahaneye kaldırmışlardı. Müdür bunun üzerine azledilmiş, yerine gayet sofu, beş vakit namazında Kolağası rütbesinde Kâmil Efendi namında biri getirilmişti. Hocaların çoğu değiştirilmişti.
İşte bu sırada İdi kİ. Mektepler Nazırı Zeki Paşa, beni çağırdı ve (unlan söyledi:
“Oğlum, Mühendishanedekl hizmetinden çok memnunum. Seni Aşiret Mektebine de jimnastik muallimi yaptım. Oranın İnzibatı bozuktur. Aşiret evlâtları fazla şımarıktır, göreyim seni onları adam et! işte emrin!”
Bu emri aldıktan sonra ertesi gün erkenden Kabataşa gittim. Müdürün odasına girdim. Köşede genişçe bir koltukta bağda? kurmuş kara sakallı. elinde doksandokuz tesbihll biri oturuyordu. Bu zat, Müdür Kâmil Efendi idi.
Müşir Paşanın verdiği kapalı zarfı kendisine uzattım. Gözlüğünü taktı. Dudaklarını oynata, oynata okudu. sonra bana döndü:
“Oğlum. Allah hakkında hayırlı eylesin! Vazifen çok ağırdır. Bunlar aşiret değil haşarat! Ben bu vazifeyi alalı bir ay oldu. Emdiğim süt burnumdan geldi! Senden evvel burada Mülâzim Hüseyin Efendi namında bir idman muallimi vardı. Biraz sertti. Bir gün bir Kürt talebeye fazlaca çıkışmış, aralarında derken döğüş başlamış, nede kapılan Örtmüşler, pastırmasını çıkarmışlar,
kurtulmak için bahçeye fırlamış, nihayet nasıl olmuş bilmiyorum. Arkasından başına bir büyük saksı atmışlar, adamcağız ölmüş. Ben bu vakayı muhtelif şekilde müdür olduktan sonra dinledim. Fakat Hüseyin Efendiyi talebenin öldürdüğü muhakkak! Senin anlayacağın bu zorbalar öyle zart zurta gelmez. Hoş geçinmeye bakınız! Allah muvaffak eylesin!” dedL
müşateme, teneffüsha-mükemmel ellerinden
• *
Yazan t Selim Sırrı Tarcan
Oradan çıkınca, düşündüm taşındım, hu İki ytlz kadar Hünkâr yaverini karşıma dizip derse başlasam belki aykırı bir harekette bulunurlar, Daha İyisi hepsini taam haneye toplayıp evvelâ güzel bir nasihat vereyim, sonra İşe başlayayım, dedim.
Hepsi sıralara oturdular, ben de karşılarına geçtim. Medenî terbiyeden. ahlâktan, insanlıktan, askerlikten. muallime karşı talebenin vaziyetinden bahsederken birden kerih bir kahkaha tavanı çınlattı. Ben neye uğradığımı şaşırdım. Bu terbiyesizliği yapan iri yan bir kürttü. Kan başıma çıktı; bıyıklarım ters döndü. Yıldırım gibi yerimden fırladım, Kürdün karşısına geldim ve:
— Ne gülüyorsun? diye haykırdım!
Çatık kaşlı, katil bakışlı Kürt ayağa kalktı ve İki elini beline koyduktan sonra yüksek sesle:
— Gülersem ne o|ur kİ! dedi.
Şimdi yapacak bir şey vardı. Gülersen terbiyesizlik olur! deyip tokatı yapıştırmak.
Bir anda düşündüm. Benim tokadı vurmamla belki birkaçı üzerime çullanacak ve beni linç edip pastırmamı çıkaracaklardı. Hemen aklimı başıma topladım ve yine aynı tonla:
— Gülersen gürültü olur, diklerimi anlamazsınız! Ben size hizmet etmeğe geldim!
Kürt yatıştı. Arkadaşlan
dahale ettiler. Efendini, sen onun kusuruna bakma, delidir! dediler.
O gün bu haşaratı lâkırdı ile yola getlremiyeceğinıi anladım ve kendilerine pasolarımın kuvveti İle bir ders vermeğe karar verdim. İkinci derse gelirken evden ağır güllelerimi bir hamala yükleterek mektebe getirdim. Bu yaver elbiseli, yan vahşi talebelerden yoklama meydanında bir halka teşkil ettim ve kendilerine:
— Sizin hiç biriniz benim kadar kuvvetli değilsiniz! Ben idman sayesinde pasolarımı demir gibi sert bir hale koydum. Şimdi şu gördüğünüz ağır gülleleri bir hamlede havaya dikeceğim. Haydi bakalım içinizde kim kendine güveniyorsa tecrübe etslnı bir el İle bu gülleyi sapından tutup yukarı kaldırsın! dedim.
Bir ders evvel taamhanede nasihat verirken küstahlık
Kürt bir kabadayı yürüyüşü İle ortaya çıktı. Güllelere sapından yapıştı. Uğraştı, uğraştı mosmor kesildi, tabi! kaldıramadı.
Arkadaşlan kendisiyle alay etmeye başladılar. Bir ikinci genç daha kordonlannı sallaya sallaya geldi. O da İnleye sıklaya ancak belinin hizasına kadar kaldırabildl. Onunla da bir hayli alay ettiler. Artık bir ü-çüncüsü cesaret edemedi. Ben hemen ceketimi, yeleğimi çıkardım. Kolsuz fanilemle bozulan mı şişire şişire elli kiloluk güllenin sapından kavradım ve bir hamlede havaya diktim. Bir ikinci, bir üçüncü defa kaldırdıktan sonra hayretten ağızla-n bir karışık açık duran aşiret cuklanna, “Eğer benimle dürüst lışirsanız bir sene sonra hepiniz gülleleri kolayca kaldırırsınız,” dim.
Hepsi de bana söz verdiler. O günden itibaren beni hem sevdiler, hem saydılar. Cahil insanların kulaklan ile işittiklerine değil, gözleri ile gördüklerine lnandıklannı ben de o gün anladım.
ço-ça-bu de-

18 Temmuz 19.50
Amerikadaki Eczaneler
nlR zamanlar, Amerika d ak! eczane-® lor tıpkı AvrupadAkilor gibi camlarına çeşitli renkli sularla dolu sürahiler koyarlarmış. Bugün bu usul terkedilmiştir. Amerikada her eczanenin vitrininde, tıpla hiç alâkası ol-mıyan eşya teşhir edilir. Bir eczanenin İçine girince muazzam bir renk ve mal çeşidi ile karşılaşılır, bir bardak sütten, elektrik ampullerine varıncaya kadar her şeyi bulabilirsiniz. Bazı büyük eczanelerde elli bin çeşit eşya bulmak imkânı vardır. Bu bakımdan Amerikan eczanesi bizim bildiğimiz şekilden farklıdır. Orada eczane, hem eczane, hem de bir nevi modern aktar dükkânıdır.
1900 yıllarına doğru eczanelerin tıbbî müstahzarat satışlarlyle elde ettikleri kazanç kâfi derecede olmadığı gibi, İşleri de eskisi gibi fazla değildi. Bir taraftan boş zamanlarda başka iş yapabilmek, diğer taraftan halkın günlük ihtiyaçlarını temin
• •
Kiiçiik bir eczahanenin bir köşesi
etmek maksadlyle bu müesseseler “ecza“dan başka “ecza olmıyan” maddeleri de satmıya başladılar; bu vaziyet. Amerikanın her tarafına kısa bir müddet zarfında yayıldı.
Amerikada 55.000 kadar eczane vardır. Bunların yüzde 10 u büyük şirketler tarafından, yüzde 90 ı ise, müstakil olup şahıslar tarafından 1-dare edilmektedir.
Tıbbi müstahzarat satmak dolayı-siyle, eczaneler, sabahın erken saatinden gecenin geç vaktine kadar a-çıktır.
Alışverişini ekseriya büyük mağazalardan yapan bir kadın, acele bir çorap İstediği zaman derhal eczaneye koşar, bir mendil veya sigara almak istiyen bir adam, istediğini eczanede bulur. Binlerce kimsenin aya-
Halkın günlük ihtiyaçlarını temiz, ucuz ve rahat bir şekilde temin eden eczanelerde tıbbî müstahzarattan başka binlerce eşya satılır
ğı eczaneye gitmiye alışmıştır, zira orada her şey kolaylıkla bulunabilir; yalnız şunu da ilâve edelim kİ. bir eczanede ufak boyda ve teferruat eşya «atılır. Eczanede mobilya veya avize yoktur, ampul vardır. Sandviç yenir, süt içilir, fakat bakkal dükkânında olduğu gibi patates, fasulye satılmaz ama otomobil akşamına ras-gelinebilir. fakat otomobil satılmaz.
Kısaca, eczaneler halka âzami kolaylığı yaratmak İçin kurulmuşlardır. Muhitinde ekseriya sevilen ve sayılan bir kimse olan eczacı, muayyen bir İmtihan geçirdikten sonra,



noterlik vazifesini de görebilir.
Ortaokul, lise, kolej veya üniversiteler civarındaki eczaneler, öğrencilerin defter, kalem nevinden kırtasiye ihtiyaçlarını karşıladığı gibi, bir sosyal kulüp vazifesini görür, maçtan veya sinemadan sonra yahut da herhangi bir vesileyle buluşmak İstiyen kızlı erkekli gruplar oraya gelirler, “coca cola” ı gazoz gibi bir nevi içki) İçerler, dondurma, pasta yerler, gülerler. eğlenirler.
Normal olarak bir eczanenin hası-lâtının yüzde 25 ilâ 30 unu “soda çeşmesi” denilen kısım temin eder. Dükkândan içeri girince “soda çeşmesi.. ekseriyetle ön plânda gelir, yüksekçe, uzun ve dar bir masanın bir tarafında yere tesbıt edilmiş, fakat dönebüen maroken kaplı tskem-
leler. servis yapılan diğer taraftan da gayet muntazam ve temiz ale-minyum tesisat yerleştirilmiştir. İş görenler ekseriya genç kimselerdir, elbiseleri bir örnek ve temizdir. Bu gençlerden bazıları eczanelerde devamlı olarak çalışırlar, bazıları ise kendilerine bir harçlık temin gayesiyle boş zamanlarında İlse veya kolej öğrencileridir.
Soda çeşmesinde sandviç, dondurma, “coca cola,.,
ği, süt, maltla karıştırılmış süt, kahve. sıcak çikolata v.s. bulunabilir.
Soda çeşmesinin karşı tarafında tütün satış kısmı vardır. Burada si* gara, puro, tütün, pipo, kibrit, çakmak gibi on onbeş cins eşya daha bulunabilir.
Karşı tarafta umumî telefonlar sıralanmıştır. Kapıya yakın tarafta muhtelLf raflar üzerinde gazeteler ve mecmualar olduğu gibi, ucuz fU ata satılan cep kitapları yerleştirilmiştir. Bunun yan tarafında çocuk kitapları, romanlar, plâklar ve tebrik kartları kısmı gelir.
Dükkânın orta tarafında ve bir yanında muhtelif mallar, muntazam bir şekilde açıkta bulunur; diş fırçam lan. macunlan, jiletler, sabunlar, kâğıt peçeteleri, tırnak cilâlan, rujlar, şeker, çikolata, çikletler, ucuz dolma kalemler, mürekkep şişeleri, cetveller, zarflar, saatler v.s. etrafınıza sıralanmıştır.
Nihayet en geride İlâç yapan veya hazır ilâç ”4itan eczanenin kendisi gelir. Satın alınan her malın parası, kapı yanındaki kasaya ödenir.
Modem aktar dükkânları olan A-merikadaki eczaneler, işte böyledlr.
Hediyeleri 8 inci sayfada okuyunuz
I
4
Fteyfa
*
e
18 Temmuz 1950
ANCAK TABİATIN
SAĞLAMLIK
Modefl
STANDARD
AFTTAP VE OSMAN GÜZEL MAĞAZALARI - TAKSİTLE SATIŞ
Hezaren Caddesi 124-128 • P.K. 1400* Galata • İstanbul
Ankara ve
İnşaat ilânı
Premium çeliğinden mamul ve oyulmu
Pcrtcu
Traş bıçaklan
Kapalı zarf ilânı
İmar Bankası
Tire Belediye Başkanlığından
nazara alın
(9513)
ZONGULDAK’TA ANKARA’DA: İSTANBUL’DA 6
ENGLISH ELECTRIC
zeme,
8
1 — Havza - Vezirköprü yolunun 15 4- 500 kilometresindeki 10 metre açıklısında betonarme köprü yapımı eksiltmeye konul muştur,
ONULAR
6 — Eksiltmeye gireceklerin 2 ncl maddede yazılı geçici teminata alt makbuz ve fi inci maddede yazılı belge He 1950 yılına alt Ticaret Odası vesikasını havi 2490 sayılı kanunun tarifleri dairesinde hazırlıyacaklan kapalı zarflannı ihale günü saat 14 de kada makbuz mukabilinde Daimî Komisyon Balkanlısına vermeleri veya İadeli taahhütlü olarak posta İle göndermiş olmalan lâzımdır. Postada olacak gecikmeler mu
İşletmemiz, İhaleyi yapmakta tamamen serbesttir,
(0625)
4 — Bu İşe alt keşif ve sair evrak İl Daimî Komisyon kaleminde parasız olarak görülebilir.
e
fi — isteklilerin bu İşi yapabileceklerine dair (tatil günleri hariç) İhale gününden 3 gün evvel tl makamına dilekçe ile müracaat ederek bu İşin eksiltmesine girmek için yeterlik belgesi almaları gerektir.
KİRALIK DAİRELER
Kadıköy Süreyya Sineması karşısında mükemmel nezaret, dört, beş. altı odalı daireler kiralık ve satılıktır.
Sabah ve akşamlan
Tel: 60567
ZAYİ — Nlşantaşında Nilüfer Hatun İlkokulundan aldığım kimlik kartım kaybettim. Yenisini alacağımdan, eskisinin hükmü yoktur.
271 Mine Cemal
HARİTAN Modeli Fevkolfide güzel cevh lomboh lüperheterodin Genişletilmiş 2 kıto, o mok üzere 4 dalgalı.
Amerikada sarfiyat rekorunu kırdı
rlyle keşifname ve teferruatı 1.78 Hra mukabilinde Belediye Saymanlığından alabilirler.
5 — Kapalı zarf eksiltmesine iştirak etmek latlyenler mıh ayyen müddeti İçinde 2190 sayılı kanun gereğince tanzim edecekleri teklifnamelerini 2 ağustos 1950 çarşamba günü saat 9.30 a kAdar makbuz mukabilinde Belediye Başkanlığına tevdi edeceklerdir.
6 — PostadaJd gecikmeler kabul cdllmiyecektlr
Hususî suretle HELİOS firması İçin Avrupada İmal edilmiş zen gln çeşitli botaryalı radyolar.
HELİOS markasını taşımalon, bu radyoların ezher cihet mükem mel olduklarının en sağlam garantisidir.
Ereğli Kömürleri işletmesi
Genel Müdürlüğünden:
1 — işletmemizin Kandilli bölgesinde yaptıracağı garaj inşaatı kapalı zarf usulü ve vahidi fiat esasiyle eksiltmeye konulmuştur.
— Bu İnşaat İçin İşletmemiz tarafından verilecek mal-•ksiltme dosyasının hususî şartnamesinde yazılıdır. — Bu İşin tahmin edilen bedeli (74.444) Hradır.
— Muvakkat teminat miktarı (4 975.—) Hradır.
— Eksiltme evrakı (10.—) Hra mukabilinde:
Etüd-Teste Grupu Müdürlüğümüzden, Etibank İnşaat Müdürlüğünden, : Etibank Şubesinden temin edilebilir, Eksiltmeye İştirak edeceklerin, İhale gününden Uç gün evveline kadar işletmemiz Etüd ve Teste Orupu Müdürlüğüne mürcaaat ederek ehliyet vesikası almaları lâzımdır.
7 — Eksiltme 26 temmuz 1950 çarşamba günü saat 15 te Zonguldakta Ereğli Kömürleri işletmesi Etüd ve Tesis Grupu Müdürlüğü binasında yapılacaktır.
8 — Teklif zarflan eksiltme şartnamesine göre tanzim
edilmiş olarak İhale günü saat 12 ye kadar makbuz mukabilinde İşletme Genel Müdürlüğü Başkâtipliğine teslim edilmiş olacaktır, t | ’ ı
Postada vaki olabilecek gecikmeler nazarı itibara alınmaz.
KOMODOR Modeli
Kıymetli kürü ağaçton mamul gayet za* rif ve lüks kutulu. 5 lombalı, hassas ve kudretli superhelerodın. genişletilmiş 2 kısa, orta ve uzun olmok üzere 4 dal* gah.
Sarfiyatta îosorruf temin eden anahtarı ile munzam hoparlör ve gramofon prizleri vardır.
Eb'odı : 53 x 30,50 x 22 cm.
1 — Keşif bedeli “34908,90" liradan İbaret bulunan ve şehrimizin lametpaşa ve Enstitü caddelerinde yaptı olacak olan parke kaldınm ve beton bordür İşleri 6 temmuz 1950 gününden 2 a-ğustos 1950 gününe rastlayan çarşamba günü saat 10.30 a kadar 28 gün müddetle ve kapalı zarf usullyle eksiltmeye konulmuştur.
3 — İşbu kapalı zarf eksiltmesine girmek tetlyenler 2618,17 liralık geçici güven akçesi makbuzu veya banka mektubunu 6 İnci maddede yazalı teklifnamelerlne ekleyeceklerdir.
8 — işbu eksiltmeye girecek olanlar mukavelename pro-jeslnln 3 üncü maddesi gereğince bu İşin ehil olduğuna dair Bayındırlık Müdürlüklerinden fotoğraflı bir belge almaları şarttır.
4 — İşbu kapalı zarf eksiltmesinin genol fennî şartnamele-
Sermayes/ ı 1.500.000 - Kuruluşu : 1928
Yeni Postahane arkasında Aştrcfendl caddesi No. 35/37
Vadesiz tasarruf tevdiatına % 4,5
Vadeli tasarruf tevdiatına % 6
Faiz verilir ve vftdeli mevduat faizleri aylık olarak ödenir
UNİVERS Modeli’ •
Muhteşem ceviz kutufu, goyâf hossas, ve kuvvetli. 5 lambalı superheterodin. Genişletilmiş 2 kısa, orta ve uzun olmok üzere 4 dalgalı.
Antifoding tertibatı ile munzam hoparlör ve gromofon prizleri vardır.
Dit 21 çift çıkış lambo&ı sesi fevkalâde kuvvetlendirir.
Eb'odı : 32 x 56 x 26 cm.
TÖrklye Unoufiı Mû/TOssllll’
HELİOS ELEKTRİK ve MAKİNA T. A. Ş
TÜRKÎYE GENEL MÜMESSİLİ
MEHMET KAVALA TAH/R HAN - GALATA
Telefon : 40430 - 42673 Telgraf j LAMET - tst.
TEŞHİR VE SATIŞ YERÎ
TEPEBAŞI ALP OTELİ ALTINDA
3 — Keşif bedeli (23174) Hra 79 kuruş ve geçici teminatı (1788) Hra 11 kuruştur.

1 — tl Daimî Komisyonunda kapalı zarf usullyle İhalesi 1 ağustos 1950 tarihine rastlayan salı günü saat 15 de yapılacaktır.
Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergün İlk Uçakla Ankara ve İzmire gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisiklette evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen "YENİ tSTANBUL”un ellerine geç veya inUzameız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzu-lirini Ankara ve İzmir bürolarımıza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kavdı yapmakta ve Hân kabul etmektedir. Acele ilânlar telefonla İstanbula bildirilmektedir. Ankara Büromuzun adresi:
Kâzım Özalp Cad. No. 1/9 D gar Apt.
Telefon ı 16112 YENtŞEHtB
İzmir Büromuzun adresi:
3 nc| Kordon, Anadolu Han, kat 1, Teleforf* 6066.
Samsun Valiliğinden
S(/Z DOLAPLARINDA
ÎOini ASRIN TEKNİĞİİLE BİRLEŞTİ
OXFORD ■ ■

3-’ | f
■ kil L' • f*F
f (/V ı 11
i s; •(

F'- W
ı •
L -L -■
■—
4 I

v W
*
1 ■ * |
X-
21 Temmuz 1950 de başlıyoruz

~ - ■ - 1 ■■ - ■
21 Temmuz 1950 de başlıyoruz
Kıymetli hediyelerimizden bazılarının listesi
Mercedes - Benz marka binek otomobili
Ahmet Veli Mangır Müessesesinden
2 adet (Jawa) ve (CZ) marka motosiklet
Mehmet Kavala Müessesesinden
Swissair uçaklariyle bir kişiye İstanbul -Zürich seyahati ve on beş gün ikamet (LAİ) Italyan Havayollariyle Roma'ya seyahat ve en iyi otelde bir hafta ikamet
Oricnte Espresso Mücssesesi tarafından
AİR FRANCE Havayollariyle Parise seyahat ve 15 gün ikamet
Her bir seyahati Doğan Sigorta Şirketi 15 er bin liraya sigorta etmiştir.
1 adet (Bosch) marka 5 ayaklı buz dolabı
Ahmet Veli Menger Müessesesinden
Son model bir salon takımı
Psalti Müessesesinden
Son model koltuk ve masalar
Bay as Mobilya Mağazasından
1 adet BEAUTY marka çamaşır makinesi
Halil Naci Mıhçıoğlu Müessese sinden
4 adet (Schaub) marka radyo
Âdem Karadağ Müessesesinden
2 adet (Minerva) el ve ayak dikiş makinesi
Mehmet Kavala Müessesesinden
1 adet (Martin 40) takma deniz motörü
Ege Petrol T. A. Ş. Müessesesinden
3 kişiye onar bin liralık kaza sigortası
Doğan Sigorta Şirketinden
4 kişiye 100 er liralık Ikramiyeli Aile Cüzd.
Yapı ve Kredi Bankası tarafından
Altınşehirde köşebaşı 600 m2. bir villalık
arsa
Altmevler Kol. Ş. Müessesesinden
2 adet (Hoover) marka elektrik süpürgesi
Mataş Ticaret T.A.Ş. Müessesesinden
2 adet (STOK) mağazası emprime kuponu
8tok Mağazasından
5 adet en son model elektrik ütüsü
Halil Naci Mıhçıoğlu Müessesesinden
1 adet (English Electric) buz dolabı
Afitap Müessesesinden (ROYAL) marka üçlü petrol ocağı
Leon Finzi Müessesesinden
1 adet emprime kadın elbisesi (kumaşı ile)
Beyoğlu, Terzi Muazzez Cansu tarafından
1 adet en son model kadın çantası
1 adet en son model kadın ayakkabısı
1 adet en son model erkek ayakkabısı
Tanca Kundura Mağazasından
5 adet ellişer liralık bono
îstanbulun en büyük müessesesi Lion Mağazasından 4 lake koltuk, 1 lake masa
Ekrem Kulen Mağazasından
1 adet erkek kostümü (kumaşı ile)
Beyoğlu, Terzi Mozes tarafından
Zenlth, Omega, Tissot altın kol saatleri
Eminönü Tevfik Aydın Müessesesinden
6 adet Lüks Avrupa kravatı
Beyoğlu, Eskenazi Mağazasından
100 çift Nylon BALİ marka kadın çorabı
1 adet av tüfeği, 5 futbol topu, 5 elektrik feneri
Morto Gabay Müessesesinden
2 adet Opema ve Flezaret marka fotoğraf makinesi
Mehmet Kavala Müessesesinden
15 adet Büyük Kavanoz Pond’s Kremi 15 adet Büyük (SORTILAIGE) Losyonu
Bahçekapı Ege Itriyat Mağazasından
10 adet en son model TERMOS
12 plâktık bir koleksiyon
Halil Naci Mıhçıoğlu Müessesesinden
100 adet SÜRPRİZ marka pijama
100 adet SÜRPRİZ marka gömlek
100 kişiye birer kutu BAYLAN şekeri 100 adet Azim çini fabrikası vazosu
6 kişiye,. Melek, İpek, Lâle, Saray, Ar, Sümer sinemalarından birinde 1 sene müddetle bütün filmlere 2 şer kişilik koltuk
200 kişiye birer şişe çeşitli TEKEL Likörü 200 kişiye DENTOL diş macunu
200 kişiye PURO tuvalet sabunu
ve 3.000e baliğ olan kıymetli hediyeler
MERCEDES BENZ



Comments (0)