19 Temmuz 1950
Çarşamba
1
$ SİYASI İKTİSADI
1
F
4
• •

Kütüphanesi

Sayı 231
10 kuru}
J


L

A /s

Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone : Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesit eden 1 HABİB EDİB-TÖREHAN
İlânlar : 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Truman, kısmi seferberlik talebinde bulunacak
Dün Yalovada milli savunmamızla
Başkan bundan başka beş milyar dolarlık askeri masraf salâhiyeti istiyecek
Ingilizler de askeri tedbirlerini arttırıyorlar
Iç politika
Muhalefet
İNSAN ve cemiyetlerde, muhalefete ■ karşı gayrı ihtiyari bir çekingen-Uk ve husumet vardır. Milletlerin •lya/M terbiyelerine göre bunun dere-ee(l değişebilir. Fakat en demokrat memleketlerde bile bütün zâhlri tebessümlere rağmen, muhalefete kartı gizli bir husumet aezillr. Ancak bu memleketlerde muhalefetin ten-kidleri açık olduğu gibi, buna verilen cevaplar da herkesin önünde o-lur ve millet bu hususta hükümlerini vermek İmkânım bulur. Biz, Öteden bert bir muhalefet lüzumunu duymakla beraber» beş sene evveline kadar bundan mahrum bulunuyor, demokrat ve halkçı Cumhuriyetimizde ancak bir partinin temsil ettiği bir meclisle memleketin mukadderatını İdareye çalışıyorduk. Bu vaziyet karlısında muhalefet denilen şey, halkın turada, burada yaptığı tenkidlere inhisar ediyor ve bu vaziyet umumi bir hoşnudsuzluğu celbediyordu. Bu gibi tenkidlerin büyük bir kısmı, herhangi ciddi bir tetkike İstinat etmese bile tesiri daha fazladır. Çünkü kulaktan kulağa haberler nakledilirken. bilerek ve hilmiyerek bunlara bir çok şeyler İlâve olunur. Tek parti ile Hare edilmiş olan bir memlekette bütün bu yayılan haberler çok defa tashihi kabil olmıyan bir mahiyet alır ve neticede hükümetin otoritesini a-ZAİtır, Zaten hu sistem 1le idare o-lunan bir memlekette İdare edenlerin büyük bir kısmı, yaptıklarının İyi olduğuna iman etmiş olduklarından, bunların hariçten değil, hattâ kendi partiler? İçinden hile yaplacak ten-kldlere tahammülleri yoktur ve İtiraz edenleri ya aralarından çıkarır, hut da onları disiplin iddiasiyle turmıya çalışırlar.
Biz
beş sene evveline nı içinde hep hu olduk. Demokrat miktarda temsil
rağmen, kuvvetli tcnkidleriııl yapmıştır. Bu teııkldlerde bir çok haldi noktalar olduğunu o \akit umumi efkâr pekâlâ takdir ediyor ve bunlara hak veriyordu. Zaten son seçimde elde edilen büyük muvaffakiyetin sebebini de bunda aramak İcap eder. O r&klt Demokrat Parti tcnkidleriııl yaparken, sırtında ıı/.ıın bir İdare devrinin me*uli}etlnl taşıyan bir partiye hltabedi.vor ve onun tenkld e-dilecek yordu, dar da asırda
»ne.tl yanında, yapılmamış veya fena yaplımış olan şeylerin miktarı da lıer halde cemiyetimiz İçin haklı şikâyetleri mucip olarak bir yekûna baliğ oluyordu. Memleketimizin istiklâlini ternln ettikten sonra İstediğimiz en büyük şey, İlerlemekti. Maarifte. istihsalde, umumi refahta, I-marda asırların tahrip ve İhmallerini gidermek ve yepyeni bir âlem yaratmak. herkesin değişmez arzusunu teşkil ediyordu. Bütün bunların yu-pılnıasının o kadar kolay olmadığını da Türk Milleti idrak ediyordu.
şimdi yeni İktidar partisi geldiği vakit vaziyet başka bir manzara ar-zetmektedlr. Çünkü lııı parti, l>eş senelik tenkkllerl esnasında memleket İçin yapılan şeylerden hangilerinin İyi olmadığını ve memlekete bir fa-Ide veremediğini görmüştür. Onun için İlk iş olarak, memleket idaresinde bir falde tenıin edememiş olan şeyleri kaldırmak, onun İlk vazifesini teşkil edecektir. Bundan İktidara geldiği vakit de olduğu gibi sahayı boş tadır. Karşısında ırzıın
memleket mukadderatına hâkini olmuş bir parti bulunmaktadır Bunlar bir taraftan yaptıklarım çalışacak, tekrar ele metin her (ardır. Biz
nüz çok acele yeyl faidell İki aylık hükümetin
kadar müsjıet bir netice çektir. Biz.
bilgiye müstenit bir muhalefeti çok lüzumlu görmekteyiz,. Zaten eski zamanın hataları da hep bııııuıı yokluğundan ileri gelmiştir. Ancak yeni hükümetin, şimdi her şeyini tenkide uğraşarak onıın çalışmak imkânlarını zorlaştırmaktan ise, evvelâ yapacağı ve yapmakta olduğu şeyleri tetkik etmek ve ondan sonra tenkid-ler yapmıya başlamak, her halde daha semereli olacaktır.
HABİB EDİB-TÖREHAN
ağır
Korede Amerikan piyadesini destekleyen topçuları, bir köprü ve iki tank tahrip eden
atışlarını yaparken
ya-
sus-
Cumhuriyet devrimizin kadar geçen zanıa-vaziyetlcrin şahidi Parti, .Mecliste az edilmiş ol mas ma
son
bir çok şeylerini göstcreblü. Zaten bunu göstermek o kazar değildi. Çünkü bir çeyrek yapılmış olan şeylerin aza-
başka D.P. C. H. P. bıılmarnnk-za inanlar
müdafaaya da İktidarı yeni hıikfı-ıığraaarak-
diğer taraftan geçirmek için şeyini tenkide hıı noktada C.H.P. ne he-
etmemesinl tav^l-hulfiıaklayız. Henüz bir İdare zamanında hatalarını aramak o veremlye-
memlekettc hakiki ve

ilgili mühim bir toplantı yapıldı
Toplantıya Devlet Başkanı, Başbakan, bazı Bakanlar ve Genelkurmay Başkanı ile kara, hava ve deniz kuvvetleri komutanları iştirak ettiler
Askerî Şûra yarın Ankarada mühim bir toplantı yapacak
tVashlngton, 18 A.A. (United Press) — Başkan Truman çarşamba günü Kongreden yeni askeri masraflar için takriben beş milyar dolar ve çelikle diğer bazı maddelerin siviller tarafından kullanılmasında bazı kontroller tatbik edilmesini isteyecek ve Kore harbinin hazırlanması maksadiyle Birleşik Amerikada kısmi seferberliği İlân eden bir kanunun kabul edilmesini tavsiye edecektir
Truman. daha yüksek vergiler koymak, fiyatları kontrol etmek veya vesika usulünü ihdas etmek tasavvurunda değildir.
Truman’ın silâhlı kuvvetler yekûnunun arttırılmasını Kongreden temesi de ihtimal dahilindedir.
Waahirigton. 18 (YtRS) — Tru-man'ın yarın Kore harbi hakkında Kongreye vereceği mesaj, şimdiye kadar Beyaz Saraydan verilen en uzun rapor olacaktır.
Başkanın hususi kâtibi Koşu. Tru-manın, bu akşam hükümet • âzaslvle birlikte mesajın katı metni üzerinde müzakere edeceğini ve toplantıya soğuk harp müşaviri Avareli Harriman ve Milli Savunma Araştırma Kurumu
Başkanı Stuart Symington da edecektir.
Kongre gruplarının liderler! tıya İştirak etmiyeceklerdir. İngiltere de askerî genişletmektedir.
Londra, 18 A.A. tngıhero Kore’ye
İştirak
toplan-
tedbirlerini
is-
(United Press» — kara kuvvetleri göndermeyi düşünmektedir. Trygve Lie’nin Birleşmiş Milletler Teşkilâtına Aza olan devletlerden Kore’de çarpışan Amerikan kuvvetlerini desteklemek için yardım talep etmesi üzerine Ingiliz Kabinesi bugün bu husustaki plânı münakaşa etmiştir.
Bununla beraber Biıyük Britanya Malezya. Hongkong ve Süveyş Kanalı bölgesi gibi hayatî ehemmiyeti haiz noktalarda bulunan kuvvetlerini zayıflatmak işlememektedir.
Londra, 18 (A.P ı — Çalışma Bakanı George İsaacs bugün Avam Kamarasında Muhafazakâr bir mrbusur «orusuna verdiği cevapta. Büyük Bri-tanyanın seferberlik plânlarının ta-mamlyle hazır olduğunu ve milletler-aram 'Olağanüstü bir durumun pntlak vermesi halinde derhal tatbika konulabileceğini söylemiştir.
»
Cephede istikrar kurulmak üzere
Komünistler ağır zayiata uğradıklarından Amerikan hatlarında tazyik oldukça hafifledi.
\Vashlngton. 18 »A Pj — Uzakdoğu g»*nel karargâhından bugün \Vaahing-tondaki milli savunma genel karargâhına sunulan bir raporda, Amerikan ve müttefik kuvvetlerin Kore’de tutmakta oldukları bütün hat boyunca düşman tazyikinin gevşediği belirt Hm iştir.
Genel karargâhın banınla temas memuru gazetecilere bu mesajın saat 14 e doğru alındığını söylemiştir. Bunun Üzerine bir gazeteci kendisinden bunun “bir dönüm noktası,, olup olmadığını mormuş ve subay şu cevabı vermiştir: "Kanaatimce bunun henüz zamanı gelmemiştir. Dönünı noktasına ulaştığımızı belirtecek emareler henüz belirmemiştir.,.
Bununla beraber subay, cephe hatlarının kesin olarak Istikrarlaşmayo yüz tuttuğunu, Amerikan topçu ve hava kuwetlnln kara birliklerini gittikçe daha fazla desteklemekte oldu-ğ’iinu ve "bütün mekanizmanın daha Jyi çalışmaya başladığını., söylemiştir. Sözcü bir soruya cevaben, Kuzey Kore’lllere "korkunç zayiat,, verdiril-
etki* ge-ve
Nehru, Hint milletini ikaz ediyor
r

Tehlike karşısında müttehit ve basiretli olmak lâzımdır
Yeni Delhi. 18 A.A (United Press)
— Hindistan Başbakanı Nehru burada verdiği beyanatta, milletinin tehlikeli anlar yaşadığını, müttehit ve basiretli bir şekilde hareket etmesi gerektiğini belirtmiş, dünyayı felâketten kurtarmak için gayret aar-fettiginl İlâve etmiştir
Iran Şahının kardeşi Türkiyeye geliyor
Prens Gulam Rıza, Iran ordu ları baş müfettişidir
Tahran, 18 (YİRS) — İran Orduları Müfettişi ve Şah Rıza Pehievinin kardeşi Prens Gıdam Rızanın askerî teşekkülleri gornıek üzere TÜıkiyeye davet edildiği bildirilmektedir.
mekte olduğu cihetle düşman tazyikinin azaldığı kanaatini belirtmiştir.
Tokyo, 18 A. A. (United Press) — General Mac Arthur bugün yayınladığı resmi tebliğinde 24 üncü Amerikan tümenine mensup kuvvetlerin Tnejon’un batı ve kuzeyindeki mevzilerine yerleşmekte olduklarını ve düşmanın muhtemel harekâtını teshil için civara keşif kıtaları çıkardıklarını bildirmektedir.
Komünistlerin Tnejön’a taarruz meleri ve Amerikalıların takviye »nları yolladıkları dcmoryolundan çerek, ceohoden 123 mil uzakta
güney doğu sahilinde ve Amerikan deniz üssünün bulunduğu Pusan limanına kadar uzanmaları beklenmektedir.
Mac Arthıır’ün bildirdiğine göre Kuzey Kore’lılor Taejon kesimine 64 mil kuzey doğuda bulunan Tanyang cephesine takviye kıtaları göndermektedirler.
Pusan yolunun 35 mil güney doğusunda bulunan ve 1500 İlâ 2000 ayak irtlfaında olan Tevstaebc Dağlarında Amerikalıların vaziyetlerini düzeltecekleri sanılmaktadır
Bugün yayınlanan resmî tebliğde Amerikan hava kuvvetlerinin komünist talcvlve kuvvetlerini imha etmek üzere hava »kınları yaptıkları bildirilmektedir.
••
Yalova, 18 'Hususî muhabirimi! bildiriyor) — Dün Yalovada Cumhurbaşkanı Celâl Bayarın riyasetinde çok mühim bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıya iştirak edenlerden Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nuri Yamut, Harekât Dairesi Başkanı Tuğgeneral Yusuf Eğeli, Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Muzaffer Gökse-nin. Deniz Kuvvetleri Komutanı Tümamiral Sadık Altıncan sabah Dolmabahçeden saat 9.10 da hareket eden Sultanhisar muhribi ile Başba kan Yardımcısı Samet Ağaoğlu da Büyükadadan Acar motöriyle Yalo-vaya gelerek Cumhurbaşkanına mülâki olmuşlardır. Milli Savunma Bakanı ise bir gün evvelden YsJovays gelmiş bulunuyordu.
Misafirler şerefine Cumhurbaşkanının verdiği öğle yemeğinden sonra saat 14 de başlıyan toplantıların birinci kısmı üç saat sürmüştür. Cumhurbaşkanının riyasetinde yapılan bu toplantıya sadece Başbakan, Millî Savunma ve Dışişleri Bakanlan, Başbakan Yardımcısı ve Genelkurmay Başkanı iştirak etmişlerdir. Saat 17 de Deniz ve Hava Kuvvetleri Komu-tanlariyle Genelkurmay Harekât Dairesi Başkanı da konuşmalara katılmışlardır.
6 saat süren toplantı saat 20 de bitmiştir. Cumhurbaşkanı ve memleketin en yüksek askeri şahsiyetlerinin iştirak ettiği bu görüşmeler sırasında zaman zaman dışarıda dosyalarla bekii-yen yüksek askerî memurİAr girip çıkıyorlardı.
Toplantı bittikten sonra Cumhurbaşkanı, gazetecileri kabul ederek hepsinin ellerini sıkmış ve iltifatta bulunduktan sonra: "Sizi Başbakanla yalnız bırakıyorum. O. gereken tafsilâtı verecektir” demiştir.
Adnan Menderes, toplantıda neler konuşulduğu hakkında sorulan suale şu cevabı vermiştir:
Silâhlı kuvvetlerimizin takviyesi ve hususunda yeni tedbirleri mü-ettik. Yeni iktidar bu mevzua bir ehemmiyet vermektedir, edersiniz kİ, dünya şartları
(1
tenMIkı zakere büyük Takdir
ayrıca milli savunma meselelerinin ön plâna alınmasını zarurî kılmaktadır.” lstanbulun siyasi mehafllinden öğrendiğimize göre Yüksek Askeri Şûra Milli Savunma Bakanının başkanlığında ve Genelkurmay Balkanının da İştirakiyle yarın Ankarada bir toplantı yapacaktır.
Yalovada yapılan dünkü toplantıdan sonra Askeri Şuranın akabinde yapacağı bu toplantıya büyük bir ehemmiyet atfedilmektedir.
Sızan haberlere göre bu toplantının esas mevzuu dünyanın bugünkü durumu karşısında askerî kuvvetlerimizin takviyesi hususunda tlbazıdır.
Bu toplantıya İştirak komutanlar şehrimizden askerî uçakla Ankaraya erklerdir.
bir karar it-
edecek olun bugün bir hareket ede-
Dün Yalovada yapılan mühim toplantılardan sonra Başbakan gazetecilere beyanatta bulunurken
(r •

A. i _


Amerikada
komünizm
tahkikatı

9 e
*—
f r

t


Ayan Meclisi Tahkikat Komisyonu McCarthy’nin iddialarını varit görmedi
Washington, 18 A A. (Reuter) — Üç Demokrat ve iki Cumhuriyetçi Â-yân üyesinden müteşekkil Ayan Meclisi Tahkikat Komisyonunun dün verdiği raporda Ayandan Joseph McCar-thy'nln Amerika Dışişleri Bakanlığında komünist memurların yer aldığı yolunda yapmış olduğu İthamların yanlış ve hakikate aykırı olduğu açık-lanmaktadır.
hortlamağa başladı
Menemende, Sakalışerifi cami cami gezdirenler, yollarda ulu orta tekbir getirenler hakkında takibata başlandı
İzmir. 18 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Arefe gecesi, Menemen İlçesinde 20 kadar gencin camiden aldıkları "Sakal-ı şerif”! cami cam! gerdirdikleri ve bundan faydalanarak yollarda tekbir getirdikleri anlaşılarak İşe savcılıkça elkonulmuştur. Bu İşi yapanların yaşlan 10 ve 18 Arasındadır. Bu İşin Müftünün malûmatı tah-
Ingiliz donanmasında komünist sabotajı
18 aydan beri bir çok baltalama hareketleri meydana çıktı
Londra. 18 (APı - İngiliz harp gemilerinde sabotaj eseri olmasından şüphe edilen 3 yeni hâdisenin cereyan ettiği bugün açıklanmış!ır. Bu hadiselerin komünistler tarafından girişilen teşkilâtlı bir yıkına kampanyasından mndut bulunduğuna dair şayialar mevcuttur.
Portsmuth Üssü Komutanı ânılıal Slr Algnrnon Willls, bugün İnfilâk hakkında sadece şunları söylemiştir; "Sabotaj İhtimali artık bertaraf edilemez,”
Donanmaya bağlı bir tahkik heyeti bugünlerde 50 den fazla şahit dlnllye-cektir.
Muhafazakâr "Daily Mail,, bugünkü başmakalesinde; "Aramızda düşmanlar var” demiştir. Gazete emniyet tertibatı meselesine de temasla hükümeti tenkld etmiş ve şunları yazmıştır:
"Millî güvenlikle İlgili İşlerde çalış-lırılan komünistlere karşı şimdiki tedbirlerin fevkinde bir şeye lüzum olduğunu artık cansız ve hareketsiz Başbakanımızın bile İdrak etmiş o İm as| lâzımdır Bu İnfilâkın komünistler tarafından mülhem bir sabotaj olduğunda kimsenin şüphesi var mıdır? Başka kimler Koıedekl askerlerimizi arkadan bıçaklamak ister?”

Menderçs: "İdare âmirleri, 14 ma.yıs seçimlerinden evvel parti faaliyetlerinin o kadar içine girmişlerdi kİ, bu seçimlerden sonra bulundukları mevkilerde mesuliyetlerini deruhde ettikleri vazifelerine devama izzetinefisleri müsaade etmlyecektir.,, dedi
Yalova, 18 (Hususi mııhahtrlmlı bildiriyor) — Yalovmla yapılan askeri toplantıdan sonra gazetecilerle konuşan Başbakan Adnan Menderes, idare âmirlerinin yerlerinin değiştirilmesi hakkındakl soruya cevaben demiştir ki:
**îdaro âmirlerinin yerlerinin değiştirilmesi meselesine gelince: Bunlar 14 mayıs seçimlerinden evvel parti faaliyetlerinin o katlar İçine girmişlerdi ki, bu seçimlerden sonra bulundukları mevkilerde mesuliyetleri ııl deruhte ettikleri vazifelerine devama İzzetinefisleri müsaade etnıl-yecekllr. Bu bakımdan onlar yerlerinin değiştirilmesinden memnun ve müteşekkirdirler. Ayrıca esas mrvle bunları tecziye etmek olmayıp kendilerine yeni bir şans vermek ve elde mevrut İdare adamlarından ne şekilde İstifade edileceğinin meydana çıkmasının teminidir.'*
Bundan sonra Başbakan D. T. ye ait bir suali Tartl Başkanı ın-fatlyle şöyle cevaplandırmıştır:
atbuatin muhalefette bulunduğumuz zamanlardaki gibi İktidarda da bizi destrklemlyeceğl ve D.P. nln direktifini kaybedeceği zehabı bazı kimselerde uyanmıştı, tkl aylık vazife hayatımızda teveccühkâr olarak yanımızda yer alan matbuatımızın bıı teveccühünü kaybetmediğimizi görmekle bahtiyarız. Matbuat daimî surette muhalefeti değil fakat hak yolunu desteklemekte olduğunu herkese dan da matbuatınııza müteşekkiriz. Bu memleket hayrına olan faaliyet İm İze bu
İlân etmiş oluyor. Bu bakım-teveccilhü kaybetmemek için yolda devam edeceğiz.”


Ingiltere Çine
petrol sevkını
enirine verildi
Yuunnlstaııla Türklyeye ayrılan 120 milyon doların 25 milyonu verilecekmiş (Gazeteler)
AZEN ES İZLİM
tında yapıldığı da İddia edilmesi üzerine bazı milliyetperver gençlerin Başbakana telgraf çekerek yollarda tekbir getirilmesine, dinin Alet haline getirilmesine müsaade edilmemesini istemişlerdir.
durdurdu
Uzakdoğudakl İngiliz petrol stoklan silâhlı kuvvetler
Londra, 18 AA. (United PrensU— Ingiltere bugünden itibaren Komünist Çine petrol şevkini kesmiştir.
Uzakşnrkta bulunan Ingiliz petrol stokları askeri makamların emrine tahsis edilmiştir.
Bu ayın başında Amerika Birleşik Devletleri îııgiltercden Komünist Çine petrol gönderilmemesini gayri resmi bir şekilde istemiş ve İngiltere Çim yollanan petrolün sivil halka tahsis edldiğinl beyan ederek Amerikan tek. lifini reddetmişti.
•I
YENİ İSTANBUL,
Sayfa
19 Temmın 1950
— ■■ ■■ I »I ■
Askerlik bahisleri
Askerlik müddetini azaltırken

ŞEHİR HABERLERİ

M. Şevki Yazman
Sergi köşesi:

KARA ve hava ordularımızda as kerllk müddetini iki seneye İndi ren kanun Büyük Millet Meclisinde muhaliflerin de hiç bir itirazına uğ ramadan kabul edilmiş bulunuyor 1 ekim 1950 tarihinde yürürlüğe gl recek olan kanun, yalnız ordu mev cudunu üçte bir nlsbetinde azaltaca ğı için büyük tasarruflar temin et mekle kalmıyacak, bundan daha mü hlm olarak istihsal çağındaki genç leri bir an evvel bu sahaya ataenğ için mili! iktisat ve istihsalde de a klsleri görülecektir. s
Akla gelen tek Aual şudur:
— Dünyanın karışmaya başladığı bu anda asker ve ordu mevcudunu azaltmak bir tehlike teşkil etmez mi? Vakitsiz terhisten büyük zararlar gördüğümüz BAİkan faciası henüz unutulmadığı için bu sualin zihinlerde yer etmesi pek tabiidir.
Biz aşağıdaki sebepler dolayısiyle bu endişeye mahal görmüyoruz:
hizmeti için gelmiş gençlerimizin mutfak ve bulaşık içleriyle uğraştı-nlmasımn doğru olnmıyacnğı bütün İnsaflı subay ve komutan! anin ızca da tasdik edilmesine rağmen, biz Saraçoğlu mahallesindeki apartmanlar ö-nllndo dolaşan avare neferlerin adedinin azaldığına şahit olmadık, ümit etmek istiyoruz ki, yeni Milli Savunma Bakanımızla yeni Genelkurmay Başkammış işlerinin esaslı kısmını ele aldıktan ve intizamına koyduktan sonra bu çok mühim teferrü-sta da el atacaklar, emir eri, seyis, aşçı adlan altında heder olan bu bir sürü genci asıl vazifeleri olan kıta ve silâh başına göndereceklerdir.
Sümerbank’ın örnekleri
Sümerbank, teşhir ettiği muhtelif kalitede ve cinste mallar-s dan başka onların nasıl ve ne şekilde kullanılabileceğini de gösteriyor, birer misal veriyor.
1 — Terhisin yapılacağı ekim ayı harp İhtimallerinin azaldığı bir mevsime rastlar.
2 — Bu ayda aynı zamanda yeni celp başlar. Doğumlan ferahlık ve sulh senelerine rastlayan bu senelerin kura mevcutlan da maşaallah kalabalıktır. Terhislerin büyük bir kısmını telA.fi eder.
8 — Hepsinden daha mühim olarak orduya giren makine kuvveti her gün biraz daha arttığı gibi bunların kullanılmaları da her gün biraz daha tekemmül etmektedir. Ordu ve insan mevcudunun azalmasına karşılık, harp kudreti daima artmaktadır.
Eski tarz seferberlikler, bazı kıtaların ve karargâhların kadro halinde bulunarak harple beraber doldurulmalarını esas tutardı. Bugünün harpleri ne böyle bir seferberliğe imkân verir ve ne de birkaç günde doldurulacak insanlarla modem bir kıta meydana gelir. Bu itibarla da eskinin çok karargâhlı, geniş kadrolu ordusu yerine az adette ve fakat harp kudreti yüksek, modern, makine ve iyi teçhizatla kuvvetlendirilmiş bir ordu sistemi ikame etmek zorundayız. Bu da insandan tasarruf ettirir. Buna karşılık fabrikalar, zirai Istlhsa-lât bir çok kol kuvvetini dahili memlekette bırakmak zaruretini doğurur. Buralarda harp İçin askeri birlik yerine. sivil teşkilât ikamesini icap ettirir. Diğer bakanlıklar ve teşkilât da bu maksatlar için seferber edilir.
Faydalı misaller ve örnekler.
işte bir yatak odası. Yerli mallardan payet ucuza çıkarılmış. İşte bir koltuk: patenle kaplanmış, yanıbaşmda daha, onun ilerisinde daha daha iyi kumaşlarla kaplanmış olanları var. Bu ve buna benzer daha bir çok Örnek. Bv kadınlanma bunlara bakarak veya ilham a-larak, yatak, oturma ve misafir odalarını neşeli birer köşe haline getirebilirler. Hem uoih za, hem yerli sanayii teşvik o* der ek.
Hereke’nin bir ^kabartma^ halısı tw. Bu, birim goblenimiz sayılabilir. Vâdeden, ufuklar, sanatkârlara imkânlar açan bir tarz.
4 — Bazı askeri listelerin lâğvı, ah-rıasker teşkilâtında ıslahat, artık yeri ve mânası kalmamış emir erlerinin yakın olacağını zannettiğimiz kaldırılması keyfiyeti, azalan insan mevcudunu telâfi eder kanaatindeyiz. Buna karşılık memleket iktisadiyat ve istlhsalâtmm artması, yani daha iyi gıda alan, daha İyi giyinen ve yaşayan insanların artması memleketin harp potansiyelini arttıracaktır. Artık memleket müdafaası yalnız İnsan mevcudunun fazlalığına bağlı değildir. Bundan daha mühim olarak sanayii, ticareti, istihsali yerinde, İnsanlarının yaşama standardı yüksek memleketler kendilerini çok daha güzel müdafaa edebileceklerdir. Bu sebeple biz askerlik müddetinin normal ve dünyanın bir çok memleketlerinde teamül olan iki seneye İndirilmesini hattâ İyi bir müdahale tedbiri olarak görürüz.
Keza canlı nakliye yerine motörlü nakliye ikamesi insandan çok kazandırır. Bir mekkAreci ancak 100 kilo yük taşımaya hizmet ederken bir şoför 4000-5000 kilo yük taşıyan vasıtayı kullanmaktadır.
Hulâsa askerlik müddetini kısaltmak ve azalan ordu mevcudu, diğer vasıtalarla telâfi edilmek suretiyle ordunun müdafaa kuvvetini a-zaltmadan. memleketin harp potansiyeli yükseltilebilir. Bütün memleketlerin de gidişi bu istikamettedir.
Bu vesile ile hatırlatalım: Ressamlarımız son sergilerinde ekseriya hoh ve keçe motifleri üzerinde ısrarla durmuşlardır. Sümerbank'ın kendileriyle yakından alâkadar olması lâzımdır. Malûm olduğu üzere, güzel sanatlar sanayi ile temas halinde bulunursa meydana milli, orijinal bir sanat çıkar. Amma bunu bilmek kâfi değildir. Tatbikatına da geçmek icap eder.
BtR İSTANBULLU
Demokrat Parti bu gece gizli bir toplantı yapacak
Açıkça ifade edelim ki, neferin tahsil ve yetiştirme derecesini nazarı itibara almayan, orta tahsilini bitirmiş bir neferle, okuyup yazması olmayan köylü çocuklarının yetişmesi ve gelişmesini aynı müddet içinde mümkün gören tasarıdan tamamen memnun olmamıza imkân yoktur. Fikrimizce tahsil dereceleri yüksek neferlerin bir buçuk senede bütün askerlik hizmetini Öğrenip terhis o-lunmalan kabLl olduğu halde, ilkokul mezunlarının İki sene ve hiç okuyup yazma bilmiyenlerin iki sene üç ay veya iki sene altı ay gibi farklı bir hizmete tâbi tutularak evvelâ okuyup yazma öğrenmeleri, hem mili! müdafaa ve hem de kendi şahısları bakımından çok faydalı olacaktır. Ancak esaslı tetkik ve teşkilât isti-yen bu hususun şu kısa zamanda tatbikin» imkân olmadığından umumi mahiyetteki kısaltmadan şimdilik memnun olmaklığımız lâzımgellr.
Ses Tiyatrosundaki toplantıya Başbakan ve D. P. Başkanı A. Menderes de iştirak edecek
Barbakan Adnan Menderes bu akşam saat 18 de Ses rosunda şehrimizdeki D.P. ülerin iştirakiyle yapılacak olan toplantıda hazır bulunacaktır. Bu toplantıda partiye ait meseleler mevzuu bahsolacaktır.
Salona gazeteciler almmıyacak fakat bilâhare kendilerine izahat verilecektir.
Genel
Tiyat-büyiik bütün
İki İsviçreli gazeteci şehrimizde
gitmekte olan Emest ve F. Bosard adında gazeteci dün şehrimize Gazeteciler lsviçreden
Kalktltay* Schumacher iki İsviçreli gelmişlerdir.
Napoiiye bisikletle sej(hat etmişler, oradan Ankara vapuruna binmişlerdir. Temsil ettikleri gazetelere makale yazmak ve dokümanter film çekmek üzere tertipledikleri bu seyahatte, isviçreli gazeteciler şehrimizde 15 gün kalacaklardır.

Küçük Alemdağ ormanı yandı
Evvelki gün mahiyeti meçhul bir ateş başlangıcı, Polonezköy civarında bulunan Küçük Alemdağ ormanını tamamen yakmıştır. Alevler bir aralık köyü tehdit etmişse de köylünün ve jandarmanın çalışmalariyle ateş büyük bir sahayı kül haline getirdikten sonra söndürülmüştür. Tahkikat devam etmektedir.
Milli Savunma Bakanının da bilvesile ifade ettiği gibi askerlik kanunlarının tam olarak ele alınıp İnceleneceği zaman bu farklı yetiştirme işinin de tertip ve tanzim olunacağını ümit etmek isteriz. Bu çeşit bir tedbirin başka memleketlerde tatbik e-dilmemesl bizim için bir mâna ifade etmez. Zira umumi askeri hizmete tâbi Avrupa ve Amerika memleketlerinin hemen hepsinde orta tahsil tahakkuk etmiş bulunduğuna göre oralarda bu gibi farklı hizmet müddetine de tabiatlyle lüzum yoktur. Fakat biz ilk ve orta tahsili ettlrinciye kadar bu çeşit İhtiyaç hissedeceğiz.
İspanyanın Millt Bayramı şehrimizde de kutlandı
Ispanyol MÜH Bayramı münasebetiyle 18 temmuz salı sabahı Istan-bulda Santa Terra kilisesinde dini bir Ayin yapılmıştır. Törende, Türkiyedeki Ispanyol Kolonisi ve Elçilik mensuplan hazır bulunmuştur.
e
taammüm bir tedbire
Kor-
men-
basın
İnsandan tasarruf ve kerllk müddetini telâfi için bilhassa emir erleri, fazla miktarda karargâh ve kadro teşkilleri, lüzumundan fazla canlı nakliye meseleleri üzerinde durmaklığımız lâzımdır. Umumi efkârda artık fena tesir yapmasına, vatan
azalan as-
Akşam, Ispanya Maslahatgüzan ve Bayan Kantal, Kireç burnundaki sayfiyelerinde İstanbul Hükümet erkânını, bu mayanda Vali ve Belediye Başkanını, Papa vekilini, diplomatik ve Konsolosluklar suplariyle Türk ve yabancı
mensuplarını kabul etmişlerdir. Bay ve Bayan Kantal dâvetlilerinl her zamanki samimiyetleriyle karşılamışlar ve geçen yıllarda olduğu gibi İspanyol Milli Bayramı, tertip edilen büfe etrafında tspanyoliara hâs samimi bir hava içerisinde kutlanmıştır.
Yeni İstanbul
21 Temmuz
Cuma günü
KUPONLARI Neşre Başlıyoruz
dağıtıyor
I
Hediyeleri 8 inci sayfada okuyunuz
GÜNEŞ» sıcak ve bayram. Haydi plâja gidelim. Nereye T Plâj deyince ilk akla gelen Florya.
Saat 10,30 da Sirkeciye iniyorum. 10.43 te bir tren var. O saatte Flor-yaya otobüs de kalkıyor. Bunun için dolmuşlar beyhude çığırtkan bağırtıyorlar, hem tren, hem otobüs varken kim biner f
ilk aklıma gelen otobüse binmek oluyor. Daha çabuk diye. Fakat bakıyorum, oturacak tek yer kalmamış. Ayakta gitmektense, trene biner, rahat, rahat otururum düşüncesiyle, otobüsün kalkmasına lâkayt kalıyorum.
Biletimi almağa gittiğim zaman, Sirkeoi Garında bedevi âyini var zannettim. Gişelerin önünde kuyruk yapmış olan halk, giriş, çıkış yerlerini hesap ederek top top olmuşlar, bekliyorlar. Bir kuyruğa takılıyorum. Saate bakıyorum, Trenin kalkmasına dbha 13 dakika var. U~ ğursuz rakam! tçime bir ateş düşüyor, vazgeçmeyi düşünüyorum, amma bir defa karar verdim.
Biletimi almağa muvaffak olduğum zaman, aradan sekiz dakika
Türk talebe temsilcisinin mühim beyanatı
Mükerrem Taşçıoğla dön kendisini
karşılayanlar arasında
Dolmabahçe Sarayının demirbaşları kontrol dilecek
280.000 parça eşyanın tadadı uzun sürecek
t r T&A A*. ' . S
w ( um
Halka açılmasına karar verilen Dolmabahçe Sarayının durumunu tes-blt için Büyük Millet Meclisi tarafından vazifelendirilen heyet yaptığı tetkiklerin neticesine dair bir rapor hazırlamıştır. İkisi Halk Partili olmak üzere 9 milletvekilinden müteşekkil Büyük Millet Meclisi Hesapları İnceleme Komisyonu, Istanbııldakl Saray lan ve saraylardaki eşyaları tesbit etmek için ağustosta İstanbul Milletvekili Salih Keçecinin Başkanlığında toplanacaktır, öğrendiğimize göre sadece Dolmabahçe Sarayında 285.000 parça eşya bulunmaktadır. Bunların tasnifi ve kontrolü İçin saltanat devrindeki defterlerin kayitle-riyle karşılaştınlacağından tetkik İşinin uzun müddet süreceği anlaşılmaktadır.
Bir seneden beri Belçlkada Birleşmiş Milletler Gençlik Teşkilâtında • vazife gören Türklya Milli Talebe Federasyonunun Dünya Gençlik Birliği nezdlndekl daimi delegesi Mükerrem Taşçıoğlu dün Ankara vapuru İle şehrimize gelmiştir.
Mükerrem Taşçıoğlu, 9-28 tosta îstanbulda toplanacak ikinci konseyi hakkında dün sın toplantısı tertip etmiştir.
ağııs-
W.A.Y. bir ba-
Söze W.A.T ’ın gayeleri İle bavlıyan Taşçıoğlu, teşkilâtın bir zarfında fazla bir İş görmediğini» ancak mühim prensipler vazettiğini, bu arada çalışmak Istiyen genç İşçilerin Avuatralyaya gönderilerek orada kendilerine tatmin edici bir ücret mukabilinde iş verileceği vaadini İngiliz Hükümetinden temin ettiğini ve VV.A.Y.ın, UNESCO’nun akıl danışacağı bir kurul halini aldığını bildirmiştir.
Bundan sonra Mükerrem Taşçıoğ-lu, Belçikada cemlyctleşmenln yayılışım ve bu sayede elde edilen faydalan, bir nevi kıskançlıkla müşAhede ve Federasyona, bu fikri memlekette yaymak İçin mühim vazifeler düştüğüne işaret etmiştir.
Bizde gençlik dâvasının henüz esaslı olarak ele alınmadığından bahseden TaşçiQğlu, hâlen 83 memlekette mevcut ve siyasetle hiç bir alâkası olmıyan milli gençlik teşkilâtının bizde de pek yakında kurulacağından bahsetmiştir.
Parlstekl Türk talebelerinin durumuna temas eden Taşçıoğlu. maalesef bunlardan % 60 ınm komünist ve solcu temayüllü kimseler olduğunu ve talebe müfettişinin bu kabil talebelerle alâkadar olmadığını söylemiştir. Ayrıca geçen sens Prag'da yapılan toplantıyı komünistlerin se-bçte etmek istediklerini ve bir ihtimalle îstanbulda yapılacak konsey toplantısını da aynı şekilde dağıtmak istiyeceklerini, fakat buna mâni olmak için tertibat alındığını bildirmiştir.
Gazetecilerin, W. A. T. ın demirper-
BEBEK SERGİSİNDEKİ
EN
GÜZEL
BEBEKLERİ
YENİ İSTANBUL
HEDİYE EDECEK
TÜRK BEBEKÇİLİĞİNİN ÜSTATLARINDAN :
Zehra Müfit’in 3, Nimet Demirbağ'ın 1, Esin G«nnen’ln 3, Azize Ayral'ın 1 ve Elenl Potessurir’in 2 şer adet bebeklerini, 1 temmuz tarihinden 31 temmuz tarihine kadar olan nüshalarımızdan 5 tanesinin başlığını, Sergide beğendiği bebek veya bebek paviyonumın numara veya İsmiyle bize getiren okuyucularımız arasında tertipliyeceğinıiz kur'ad a dağıtacağız.
En güzel bebeği seçmek ve en güzel bebeği almak İçin müsabakamıza siz de giriniz.
de gerisi gençliği ile olan münaseba-tının durumunu sormaları üzerine Taşçıoğlu, W.A.Y. merkez idare heyetinin bu mevzuu konseyin arifesinde îstanbulda yapılacak büyük basın toplantısında açıklayacağından bahisle şimdilik ifşaatta bulunmanın doğru olmıyicağını kaydetmiştir. Basın toplantısından sonra tertip komitesi İle konuşan arkadaşımız, B. M. M. Başkanlık Divanı ile yapılan son temas neticesinde Türklyede Uk defa olarak Şale Köşkünün gece toplan, tılanna tahsisini sağladıklarını öğrenmiştir.
Dün akşam federasyonun ileri gelenleri ve W.A.Y. Tertip Komitesi Azalan geç vakte kadar süren bir top. lantı yapmışlar ve gerek MÜH Gençlik Komitesini kurmA İmkânlarını, gerekse konseyin teknik teferruatını birlikte gözden geçirmişlerdir.
Muhtar ve Belediye seçimleri hazırlıkları
Bilindiği gibi, yeni kabul edilen mahalle ve köy muhtan ihtiyar heyetleri seçimleriyle Belediye seçimleri ağustos ve eylül aylarında yapılacaktır.
Mahalle köy ve muhtarlarlyle ihtiyar heyetleri ve ihtiyar meclisleri seçimi 6 ağustos pazar günü yapılacağından, Vilâyetteki seçim kütüklerinin hazırlanmasına başlanmıştır. Bu kütüklerin tanzimi, asılması ve bunlarA yapılacak itiraz şekli milletvekili seçimlerinin ayni olacaktır.
Bu hususta. Vilâyet hazırlıklanna muvazi olarak C.H.P. ve D P. maha-filinde de hazırlıklara başlanmıştır.
Türkçe öğrenmek için bir
İngiliz şehrimize geldi
Otomobille gelen Ingiliz subayı Forbes, hükümetinin isteği dilimizi öğrenmek için memleketimizde altı ay kalacak
Dün, otomobille Londradan şehrimize İki Ingiliz gelmiştir. Haziranın 23 ünde Londradan aynlan bu Ingi-lizler Fransa - İsviçre - İtalya - Tri-este - Yugoslavya - Yunanistan yo-liyle memleketimize vâsıl olmuşlardır.
Yolculardan Welr, bir turisttir, ts-tanbulu, Bursayı ve Ankarayı gezecektir. Fakat asıl enteresanı, diğer yolcudur. Ingiliz ordusunun yüzbaşılarından olan Forbes, bu otomobil seyahatini sırf îstanbulda 6 ay kalmak ve bu müddet zarfında Türkçe öğrenmek İçin yapmaktadır. Yüzbaşı Forbes, Ingiliz Hükümetinin İsteği üzerine Türkçe Öğrenmek içfn memleketimize gelmiş bulunuyor. Dün kendi-
Başbakan bugün bir toplantı yapıyor
Birkaç günden beri şehrimizde bulunan Başbakan ve D. P. Genel Başkanı Adnan Menderes, bugün saat 18 de Ses Tiyatrosu salonunda teşkilât mensuplariyle bir konuşma yapacaktır. D. P. mehafllinde büyük bir ehemmiyet dlr.
bu toplantıya atfedilmekte-
Amerikan Kız talebeleri döndü
Koleji
İtalyada 18 günlük bir tetkik yahatlne çıkmış olan İstanbul merikan Kız Koleji talebeleri Ankara vapuru İle şehrimize müşlerdlr.
se-
A-dün dön-
Ankara vapuru döndü
Ankara vapuru, dün Batı Akdeniz seferinden 428 yolcu, 218 ton yük ve 8 otomobil İle dönmüştür. Ankara vapurunun bu seferi 263.404 lira hasılat yapmıştır.
ile
siyle konuşan bir arkadaşımıza For-bes. seyahatinin iyi geçtiğini, Yugos-lavyada Mareşal Tito ile konuştuğunu, orada vaziyetin sakin bulunduğunu, Türkiyedeki yolların Yunanistan-dakilerden daha iyi olduğrunu söylemiştir.
Bayramımızı tebrik edenlere
Bayram münasebetiyle okuyucularımızdan, muhabir, bayi ve bize yakınlık duyan diğer zevattan aldığımız tebrik telgraf ve mektuplarının çokluğu, bütiin arzumuza rağmen teker teker cevap vermemizi âdeta imkânsız kıldığından, mukabil tebriklerimizi alenen arz etmeyi bLr vazife saymaktayız.
Krimlnal Polis Konseyine iştirak eden delegemiz geldi •
Milletlerarası Krimlnal Polis Konseyinin on dokuzuncu toplantısına memleketimizi temsilen İştirak etmiş olan Emniyet Genel Müdürlüğü Beşinci Şube Müdürü Azmi Yumak dün şehrimize dönmüştür.
Kalpazanlığın önlenmesi mevzuunda müzakerelerde bulunan konseyin tam bir anlayış zihniyeti ile çalıştığını söyllyen Azmi Yumak, kongrenin yegâne propaganda organı olan dergiye daimi yazı yazmaya davet e-dilnriştir.
Azmi Yumak, kongreyi müteakip gezdiği memleketlerde polis teknik teşkilâtını da tetkik etmiştir.
Şehir mektubu
Bayramda bir plaja gittik

geçmişti. Seğirttim. Trende yer yok. Eyvahlar olsun. Niye otobüse binmedim. Hiç olmazsa daha az vakit ayakta dururdum. Maamafih yine teselli çaresi buldum. Otobüste havasızlıktan bunalacaktım.
Trende, bir vagonun sahanlığına bindim, sırtımı vagona dayadım. Lrdkin tren kalkınca, sahanlıkta 16 kişi kadar olmuştuk. Amma yine de poyrazı alabiliyorduk. Bu, Yenikapt-ya kadar devam etti. Orada sanki hava birden lodosa dönmüştü. Hayır, Samatayaya da gelip kalkınca saydım, iki vagon arasındaki sahan- , hkta ve merdivenlerde tam kişi vardık ve buram buram terliyorduk. Bu esnada şırak, şırak diye bir de biletçi peyda olmasın mıf Dirseklerimizi birbirimizin boş böğrüne tu-
ra vura ceplerimizden biletlerimizi çıkarttık, zımbalattık. Göz uciyle bir kontrol ettim, ekseriyetin bileti biriMCİ idi ve biletçi onları zımbalamakla vazifesini yaptığına kanidi.
Hususi bir şirkete ait oldu mu, herhangi bir nakil vasıtasına bittbir nkam koyuyoruz ve şüphesiz bunda haklıyız. Amma devletin işlettiği vasıtalarda buna lüzum görmüyoruz. Halkın parasını alıyor, sonra, nereye binerse binsin diye kapıp koyuveriyoruz.
Floryadayız. Bu kadar sıktntıya razı olup gelenlerin ekseriyeti, denize koşacak yerde, ağaç altlarına o-turup yemeye, içmeye koyuluyorlar. Bir grup, hasır üstiıns mezeleri sıralamış, ortaya bir binlik şarap koymuş, pembe fanilâU, kdküllü bir
bıçkın "Ada sahillerinde.. ” diye peşten tutturmuş. Yanıbaşındakl ailenin genç kızı zenbildcn çıkardığı tabakta soğan eziyor, salata hazırlıyor. Halk Plâjma doğru uzanan yol iki keçeli, seyyar lokantalara tahsis e-dilmiş gibi. İştiha açıcı köfte, pirzola kokuları yükseliyor: "Çekmecenin kebabı... Buyurun biyiiimf”
Plâjlarda ekseriyeti teşkil eden lâtif dini değil. Yaramaz, huysuz ve bir hayli de miiziç bir sürü delikanlı, bağırarak konuşmak hususunda bir-birleriyle yarış ediyorlar. Hemen daima "ulan’9 la başlayıp "be" ile biten bu lâfların yirmi sekizini bir a-raya getirseniz, tek cümle ve bu cümleden de mâna çıkaramazsınız. Yalnız bir takım kaba telmihler ve hazan da sarkıntılıklar. Bu gibi hal-
terde, etraftan derhal boşalıyor. Hattâ, buna maruz kalanların giyinip gittikleri de oluyor.
Her şeye rağmen deniz ve kum bir harika. Eğer dış âlemle alâkanızı kesebilmek imkânına sahip iseniz, tabiatla başbaşa kalınca İlâhi bir belahat içinde dinlenebilfyorsunıuf. Dönüşib de düşünmemek şartıyla.
Dönüş nisbefen daha as zahmetli. İstasyon etrafında *’7.5 kuruş Sirkeci, bir lira Taksim^ diye dolmuşlar var. En emin ve rahat çara bu. Vakaa trenin iki, üç misli bir ücret amma, kendinizi bir şişede gazoz içmiş farzcdiverince olur, biter, hiç olmazsa rahat vş çabuk bir vasıta ile evinize döner, tedbirsiz damlanıp güneşte ıstakoz haline girmemişseniz, deliksiz ve tatlı bir uykuya varabilirsiniz. Bir şart daha var: İstan-bulun dört tarafı deniz olduğunu, basit bir plâj sofasının asgari i50 kuruşa mal olduğunu, bir deniz cenneti haline gelebilecek Floryanın ne istismarlar, konbinesonlarla bugünkü acıklı hale getirildiğini de katiyen düşünmiurrcksiniz. — fa.
Polonez köy
latan bul civarında "Polonez Köy^ ismiyle maruf bir yer vardır. Bu köy, kıraat kitaplarında, çocuklarımıza anlatılmak İstenilen mamur köy numunesinin sanki canlı bir misali gibidir.
Bu köyün fevkalâde çalışkan İnsanları vardır. Kahvesi bomboştur. Evleri çiçekli bahçeler ve muntazam çitler içindedir. Yolları çok tozludur a-ma, muntazamdır. Köyün etrafını tarlalar ve tarlaların etrafını da cazip ormanlar çevirmiştir, Güneş doğarken, kuş sesleri ile uyanan köylüleri, büyük bir neşe içerisinde işleri başına dağılırken görürüsünüz. Yollarda, bahçelerde, tarlalarda ve orman kenarlarında tavuk, ördek, horoz, domuz, köpek, inek, at gibi ehil hayvanlar bu İlâhi dekoru âdeta tamamlarlar. Sofralarından süt, yoğurt, bal, yağ, reçel, yumurta ve envai çeşit bol yemek hiç eksik olmaz. Sanki kendinizi Birinci Dünya Harbinden evvelki her evde bulunan yemek masalarının birinin başında sanırsınız..

Polonez Köyünün çalışkan sâkinleri köylerini bu suretle süsleyerek o-rasırıı tamamen turistik bir belde haline getirmişlerdir. Her ev muayyen ve makul Ücretlerle misafir kabul e-der. Misafirler, tertemiz yataklarda ve zengin sofralarda ağırlanırlar. Tatillerini, yazlarını, köyde geçiren müdavimlere, sık sık rastgelinmektedir* Bunların bir kısmı seferlerinin sayısını bile unutmuşlardır. Tanınmış bir İktisat profesörünü, yedisinden yetmişine kadar bütün köylülerin dertleriyim meşgul olurken gördük. Bu profesör Zoşa ailesinin dal budak sarmış elemanlarının İsimlerini, Julinln doğuşunu, Ferdlnand’ın evinin geçirdiği i>-tlhalelerl, belki köy muhtarından daha iyi biliyordu. Hulâsa Polonez Köyüne hastalık derecesinde âşık olmuş insanlara sık sık tesadüf ediliyordu.
Acaba bunun sebebi neydi ?
Dünyanın bugünkü yorucu hayat şartlan içerisinde Polonez Köy en k deal bir dinlenme yeri idL Her türlü gürültüden azade, buraya gelenler, sadece tabiat ile başbaşa kalmak İmkânını buluyorlardı. Temiz bir uyku ve bol bir kahvaltıdan sonra, küçük orman denilen ve ancak Walt Dia-neyin filmlerindeki peri ormanlarına benzeyen yere gitmek, orada İki saat kalmak gözleri ve ruhu yeşile ve gök mavisine doyurmak, yaprakların a-rasından süzülen ışıklan içe sindirmek. kafasını ve vücudunu dinlendirmek isteyen bir insan için, bulunmaz bir tabiat dekorudur.
öğle yemeği ve istirahat! müteakip civar ormanlarda, çitleri atlayarak yapılacak bir yürüyüş de hazım ve tabiata doymak bakımından ayn bir İmkândır.
Ağustos böceklerinin tatlı sesleri arasında yenilen akşam yemeğini her gece, köyün başka bir evinde verilen balolar takip eder. Bu toplantılara güzel Polonez kızları, milli kıyafetleriyle iştirak ederler. Hem kendilerini ve hem de köyün misafirlerini eğlendirirler.

Bütün bu güzellikleri ve hareketleriyle Polonez Köy bir turist yatağı haline gelmiştir. Köyün erkekleri tarlalarda çalışırken, kadınları da evlerde misafirleri ağırlamak ve aile bütçesini zenginleştirmekle meşguldürler. Bu yüzden Polonez Köy örnek ve zengin bir seyyah köyü olmuştur. Tabii güzellikleriyle şehir civarında ve memlekette buna benzer yüzlerce köy varken bunların birer Polonez Köy olmak istidadını göstermemeleri hakikaten teessürle kaydedilmeye değeı bir hâdisedir.
Elele vererek, büyük bir anlayış havası İçerisinde, köylünün kendi köyünü kalkındırmak yolundaki çalışmalarına, bu köy ne güzel bir misal olabilir.
Şevket EVLİTAGÎ1İ ■4
Sanat hareketleri
Bir Türk - Ellen sanat tezahürü hazırlanıyor
Sanat Dostlan Cemiyeti, Ellen Ressamlar Cemiyeti ile temas ederek İstanbul ve Atlnada birer resim sergisi açmak hususunda anlaşmaya varmışlardır.
İki sergi, İstanbul ve Atlnada aynı tarihte yapılacak ve onbeş gün müddetle açık kalacaktır. Sergilerin açılışı bir sanat ve dostluk hâdisesi mahiyetinde ve tezahürlere vesila ola* çaktır.
iki cemiyet arasında yapılan muhabere neticesinde sergi tarihleri eylül olarak tesblt edilmiştir. Atlnada» sergi İçin Parnasos salonu tahsis e-dllmiştir, îstanbulda maalesef bu genişlikte salonlar, merkezî vaziyette olmaktan uzak bulunuyor. Bu İtibarla henüz kati bir karar verilmiş değildir. Hem merkezî vaziyette hem de geniş bir sergi salonu aranmaktadır.
YENİ İSTANBUL
siyasi İktisadî HÜSTjYKIL günlük gazete
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRtTAT LIMITED ŞİRKETİ Müdürü! Kemal İL SAKLICA Bu «ayıda yası işlerini fiilen İdare eden : Mithat PERİN
Ne^-ediltnlyen yastlar Iad« edilme*.
BAinldığı yer ı yeni İstanbul matbaaci-LIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAA SI
19 Temmuz 1950
AMERİKADAN
intibalar
YENİ MAC ARTHUR
EFSANESİ
Amerikan Hükümetinin Korelilere yardım kararı duyulur duyulmaz, borsayı dehşetli bir panik sarmış, hisseler başdöndüriicü bir hızla düşmüş ve Wall Street on yıldır görmediği bir felâkete uğrayarak 8 milyar değerinde esham ve tahvilât zararına uğramıştır
du-dehşetll baş dön-ve VVall bir felâ-
uzun bir sevgi
ve dik efsane kadar Ona
değildir; Amerikalıla-
boyu İle otan Mac nefret de kızanlar, yal-
KOMÜNISTLERİN. Kore Harbine sbeblyet verdiğini İddia ettikleri Wall Street Borsası, harp başlar başlamaz kâr değil, bilâkis müthiş zarar etmiştir. Amerikan Hükümetinin Korelilere yardım kararı vulur duyulmaz» borsayı bir panik sarmış, hisseler dürilcü bir hızla düşmüş Steet, on yıldır görmediği
kete ugnv^rak, 8 milyar dolar değerinde esham ve tahvilât zararına uğramıştır.
Derken, Mac Arthur’Ün Kore cephesine bizzat hareket ettiği haberi gelmiş ve borsadaki panikll yuvarlanış sihirli bir şekilde duruvermiş. vaziyet gene normale dönmüştür.
16 saatlik cephe ziyaretiyle bu mucizeyi yaratan General Mac Arthur, bugün gene Amerikanın eşsiz kahramanıdır. Birleşmiş Milletlerin tensibi ve Truman‘ın tâyiniyle, Birleşmiş Milletler Ordusuna başkumandan olan ve bu dünya teşekkülünün soluk mavi ve beyaz bayrağını teslim alan General Douglas Mac Arthur. yalnız Amerikalıların değil, bütün hür milletlerin de sembolü halLne gelmiştir.
Tarihin İlk beynelmilel ordusunun İlk başkumandanı otan bu Amerikan Generali. askerî dehası ve parlak şahsiyetiyle zaten çoktandır dünyanın her tarafında kalbleri fethetmiş-tl.
Geçen sene Time dergisinin tasviri mucibince, yaşlanmış bir “Jön prömiye” ye benziyen bu yakışıklı askerin 70 yıllık hayatı, birbirinden parlak başarılarla doludur. Çocukluğunda, memleketi Arizona’da Kızıl Derili akıncıların oklarının kulaklarında sızlayışını fütursuzca dinliye-rek büyüyen Mac Arthur. bilâhare girdiği Askeri Okulda kazandığı birinciliklerle dikkati çekmiş, Birinci Dünya Savaşında “Alâimisema” bolü, güne kumanda ederek yararlıklar göstermiş, Harp Okulunda öğretmenlik etmiş. Amerikan Genel Kurmay Başkanlığı mevkiini işgal etmiş, 1928 Amerikan Olimpiyat Takımının atta-■âl
tik direktörü olmuş. son savaşta Pasifıği, azılı Japon müdafaasına rağmen geri almış ve Japonyayı. tarihte pek az fâtihe nasip otan bir kabiliyetle idare ve demokratlze etmiştir.
Biçimli şapkası, kara gözlükleri, köylü piposu, keskin çenesi, meşin ; ceketi
yaştyan Arthur,
görmektedir, pız kızıllar nn bazıları, Generalin kendi başına buyruk, mağrur ve gösterişçi olduğunu ileri sürerek ondan hoşlanmıyorlarsa da, askeri ve İdarî dehasını düşmanlan bile teslim etmektedir.
General Mac Arthur, Bİyasî akidesi İtibariyle Cumhuriyetçi Partiye taraftardır. Belki dn bu yüzden olacak, harp sonundan beridir ileri sürdüğü plânlan Washlngton‘un Demokıat Hükümeti sistemli bir şekilde reddetmiştir. Son olaylar ve bizzat Truman'm meşhur karan, bu ihtilâftan General Mac Arthur’un haklı olduğunu ispat etmiştir.
Mac Arthur. Komünist Rusyaya hiç bir zaman inanmamış ve kanmamış olan nadir şahsiyetler arasında olmakla mâruftur. Bu uzak ve salim görüşü sayesindedir ki Japon İşgali hukukan Almanya gibi bir müttefik işgali sayıldığı hal -de, daha baştan Ruı delegesine hiç bir nüfuz hakkı tanımamış ve Japonyayı sırf Amerikan noktai nazarından idare etmiştir. Rus İtirazlarına —mesele çıkarmadan— boş vermesini çok İyi bilen Mac Arthur, İcabında enerjik olmasını da bileceğini göstermiş ve Kızılların karışıklık çıkarmak teşebbüslerini, daha filizken kırmıştır.
Mac Arthur. Amerikan Hükümetinin Asyadakl mütereddit politikasına muhalif olmakta mâruftur. Kızılların Uzak Doğuda hemen hemen serbest bırakılırını Amerikan menfaatleri ve dünya barışı için çok tehlikeli bulan General. VVashington’a söz geçiremiyince, Tokyo’ya ziyarete gelen siyasi şahsiyetlere lâf anlat-mıya çalışırmış. Bilhassa Çin İşinde Çan-Kay-Şek’in kuvvetle desteklenmesi için çok çalışmış. 1948 de Mac-Arthur. Japonyayı tahkim ve takviye İçin daha fazla kuvvet isteyince, Harbiye Bakanlığı kati bir “hayır” cevabı vermiştir. Geçen ocak ayında Mac Arthur, Formozamn derhal korunmasını» aksi takdirde Japonya-Oklnawa.Formozs-FİHpin müdafaa hattının yarıl mı yarağını ve Amerikan stratejisinin Alaska-Ha-ray hattına gerilemesi gerekeceğini bildirmişse de. Hariciye Bakanlığı bıı isteğe de ‘hayır” cevabını verdir-. miştlr.
Nihayet geçen ay, Harbiye Bakanı Johnson’ta Genel Kurmay Başkanı General Omar Bradley'ln Tokyo’yu ziyaretleri bir İşe yaramış. Mp.c-Arthur, onları iknaa muvaffak olmuştur. Talihin tuhaf tesadüfüne balkın ki. bu iki zst TC&shington’a ÇerJ geldikten 12 saat sonra Kore’-
Truman ilk kararında, sırf Kore’ye giren Kızıl kuvvet-bombalanmasını
Mac Arthur’Ün Kore üslerini de
emrettiği uçaklarına, bombardı-anlaşıimış-Trumın, Kore’de
Har-Tok-tarz-şöyle yollu
Derhal
“tef-
Yazan: Oğuz Türkkan
nln İşgali başlamış, Mac Arthur’Ün tavsiyelerini yerine getlrmiye vakit kalmamıştır. Fakat hiç olmazsa Harbiye Bakanlyle Genel Kurmay Baş-kanmın durumu iyi kavramış olmaları sayesinde Truman derhal müdahale kararını verebilmiş ve eski plânı tadil ederek, Formoza’yı himaye altına almıştır.
Mac Arthur, her büyük asker gibi, pek emir beklemiyen ve plânlarını kendi yapıp kendi tatbik eden bir kumandandır. Washtngton âmirlerinin müdahaJelerinden dalma kaçınması. müteveffa Roosvclt'in sık sık içini çekip: “Bu işleri Mac Arthur bir kerecik de bana sorsa ne olur!” demesine sebep olmuştur.
General bu hususta hiç değişmemiştir. Güney lerinin halde Kuzey man etme emrini verdiği ı tır. Bundan sonradır ki hudut farkı gözetilmeden, lüzumlu her yerin bombalanmasını kararlaştırmıştır. Geçen hafta biye Bakanlığı Washlngton‘dan yo'ya. Generali kızdırmıyacak da terbiyeli bir lisanla, şöyle, yapılması hususunda telkin talimat vermiye kalkmış. Mac Arthur’den cevap gelmiş: slr istemez.” Harbiye Bakanlığı bir müddet surat etmiş, sonra başka bir yanaşma yolu denemiş: “Talimat arzu eder misiniz?” Cevap gayet kısa gelmiş: “Hayır.”
Bu yeni harp başlıyalı Mac Arthur efsanesi gene zenginleşmiye başlamış. Kore’yi bizzat görmek için “Bataan” adlı meşhur uçağına bin-mlye hazırlanırken, havanın müsait-sizligi, koruyucu uçakların yokluğu ve İnme Bahasının tespit edilemiyişi yüzünden yolculuğun tehiri teklif e-dilmiş. Mac Arthur kısaca: “Wego„ (gidiyoruz) demiş ve uçağa binmiş. Onu, cip otomobili İçinde, kirli, çamurlu. yakası açık haliyle (Japon İmparatorunu geçen harp sonunda kabul ettiği meşhur kılıkta) görüp tanıyan Kore liler deli gibi sevinerek haykırmışlar. General, ateş hattının 1 mil kadar gerisine giderek durumu gözden geçirmiş. Düşman uçakları hücum edip de herkes bir yere sığınırken Mac Arthur’Ün o-muzunu rilkJp yürümesine devam etmesi. dönüşte de. uçağına «aldıran “Yak” uçağını, buruna gidip seyredişi, sonra da gelip yolculara gülerek “müdafiimiz bu herifi kovdu” deyişi, bugün her Amerikalının di-llndedir.
Istanbulu da ziyaret etmiş otan. Türklere Ve Atatürk’e büyük sempatisiyle memleketimizde tanılan General Mac Arthur, bütün milletlere karşı canlı bir alâka beslemekte ve bugünkü mücadelenin. hürriyet ve esaret çarpışması olduğunu iyi bilmektedir
Mac Arthıır'ün son resimlerinden r (Hnre’yl teftiş etmek üzere Bataan uçağından Lnl^l)
Sayfa 3
Devlet Bakanının
Bir Sovyet taarruzu
gazetemize beyanatı
karşısında Balkanlar
Amerikalılar Bazooka tarla kızıl tanktan durdurmaya çalışıyorlar
Yunanistan hususî muhabirimiz bildiriyor
Fevzi Lûtfi Karaosmanog-lunun Marshall Temsilcisi Russell Dorr’la yaptığı temaslar ve Basın Kanunu hakkındaki izahatı
İzmir, 18 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Şehrimizde bulunan Devlet Bakanı Fevzi Lûtfi Karaosmanoğlu telefonla vâki otan ricama cevap vererek yarın Manisa ve Salihliye giderek hafta sonunda Anksra-ya döneceğini, uhdesine aldığı Marshall Yardımı İşlerini bir taraftan tetkik etmekle beraber öte yandan Mr. Russell Dorr-ta Türkiveye yapılan yardımlar hakkında müzakere}'» giriştiğini söylemiş, Ankaraya dönüşünde müzakerelere devam edileceğini belirtmiştir.
Bakan, Marshall Yardımından Türklyeye ayrılan hisselerin Türkiyenin ikttaaden ve milli müdafaa bakımından kalkınmasında kâfi olup olmadığı, eğer kâfi değilse Hükümetin bu yardımları arttırmak üzere tedbir ahp almadığı hakkındaki sualimize, bu bnhtate yakın bir âtide konuşacak hata geleceğini ümit ettiğini belirtmiştir.
Karaosmanoğlu. milli müdafaa masraflarımızın bir veya 2 yıl için Marshall Yardımının askeri faslından ödenmesine teşebbüs edilip edilmediği sualine karşı da: “Bunu da yakında ce-vaptandınrım,, demiştir.
Devlet Bakanı yürürlüğe giren yeni Basın Kanununundan bahisle şöyle demiştir:
”Bu şekliyle Basın Kanununun eksik tarafları bulunabilir. Hükümet ve Meclis her zaman bu eksiklikleri tamamlamaya hazırdır. TÜrklyede hürriyet nizamını temel tutmayı emel e-dinmlş otan Demokrat Parti Hükümetinin hürriyet dalma uyanık olacağı yeti rencide eder mevcut olunca onları ye çalışacağı tabiidir. Biz tefekkürde, vicdanda ve hayatta hürrivetprrver olmakta övünmeyi dahi fazta bulan insanlarız. Muharrir yazarken ancak vicdan ve düşüncesiyle ve memleket menfaatlerinin Icaplarlyle haşhaşa kalmalıdır.,.

bahsinde ve hürri-vazlyctler giderme-
Ingilizlerin son mağlûbiyeti etrafında
Bîr tngiliz nıillehekili spor bakanlığı kurulmasını teklif * etti
Londra. 18 (AP.) — înjdllz tşçl Partisi mebuslarından J. E. Haire bUR-ün verdiği bir demeçte, futbol, folg. tenis, boks ve krikette Ingilizlerin »on zamanlarda uğradıkları mağlûbiyetlerin milleti »on derecede üzüp kızdırdığını söylemiş ve atletizmde ınilll mâneviyat ve milletlerarası prestiji yeniden ihya için bir spor bakanlığı kurulmasını teklif etmiştir.
Avam Kamarasında İleri sürülen bu teklif Başbakan Clement Attlee tarafından hararetle karşılanmamış ve Attlee: “Uzmanlar yetiştirmeye çalış-maktansa, kanaatimce gençlerin spordaki umumi standartlarını yükseltmek daha önemlidir,, demiştir.

Yeni İstanbul'un KORE muhabiri bildiriyor
4 • • | t* . ’ • ”
Taejon'un sukutundan evvel Kum Nehrindeki durum neydi?
Amerikalılar biraz nefes almak ve Kum Nehrinde düşmanı beklemek üzere mevzilenmek imkânını bulabilmişlerdir
1
Korede Amerikan kuvvetleri ile - Homar Bigart) 16 —
Kuzey Korelilerin yandan çevirme hareketleri hemen Güney Kore kuvvetleri tarafından durdurulmazsa. bir iki gün içinde cephedeki vaziyet kritik bir hale girecektir. Fakat iyice yorgun o-lan ve düşman tarafından dövülen Amerikan kuvvetleri, şimdilik, Kum Nehri kıyılarında biraz nefes alıyorlar.
Ben dün geceyi nehrin güney kıyısında geçirdim. Bu sahil diğer kıyıdan daha yüksek olduğu için düşman faaliyetlerini göremedim. Detroit’li teğmen Brian Macauley tarafından sevkedilen bir ileri karakolumuz, sabah erken daha şoseye giden köprü yıkılmadan, kuzeye doğru bir kaç kilometre ilerliyebilmiş ve hiç bir düşman grupu ile temasa geçmemiştir.
Nehirde su bele kadar geliyordu
Teğmen Macauley Chochiwon-da motorlu vasıtaların gürültüsünü duyduğunu bildirmişti. Bu sesler Amerikalılar tarafından tahrip olunan şehrin kuzey kısmından düşmanın geçtiğini gösterir. Heri karakolumuz şafak sökmeden önce nehri hâdisesiz geçerek Amerikan hatlarına varmıştır. Maatteessüf, nehir bir kaç gün evvel çok yükselmiş bir vaziyette olduğu halde şimdi su ancak bele kadar gelmektedir. Onun için düşman piyadelerinin nehri geçebilmesi pek kolaydır.
Tümgeneral William F. Dean dün akşam nehre gelerek bizzat tahripler için yapılan hazırlıkları teftiş etmiştir. (Tümgeneral Dean Koredeki Amerikan ordusunun komutanıdır. Bu Kore ordusuna USAFÎK adı verilmişti. Perşembe günü Tokyodan verilen bir emre göre, şimdiye kadar USAFÎK’e verilen salâhiyet
Moskovanın sulh
şartları
Kore meselesi, Güvenlik Konseyinde Komünist Çin’in iştirakiyle görüşülecek
Kuzey Kore temsilcisi görüşmelere iştirak edecektir
Londra. 18 (APı — Hindistan Başbakanı Pandlt Nehruya gönderdiği cevabında Mareşal Stalln. Kore (nenelerinin barış yolu İta hAİledllmori İçin koştuğu şarttan tebarüz ettirmiştir.
Stalin mektubunda meselenin beş büyük devletten müteşekkil Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından ele alınmanı ve bu devletlerden birinin Ko-miintat Çin olmanı gerekliğini bildirmektedir. Stalin ayrıca Koro halkı temsilcilerinin de bu meselede fikirleri alınmanı zaruretine işaret etmektedir.
Stnllnin Uzakdoğu barışı İçin koştuğu şartların Birleşik Amerika ve Birleşmiş Milletler tarafından reddedileceği muhakkak gibi görünmektedir.
Hindistan Başbakanı Nrhrıı-* nun Staline gönderdiği mektupla bu zatın verdiği cevabın metni Moskova radyonu taraf imlan yayınlanmış bulunmaktadır.


Yugoslavya ve Yunanistanda gözle görülür bir hazırlık var

ve mesuliyetler bundan böyle Japonyadaki 8 inci Amerikan ordusuna verilecektir. Ve 8 inci ordu kumandam Korgeneral Walton H. Walker Koredeki kara kuvvetlerinin kumandasını üzerine almıştır.)
Amerikan kuvvetlerinin karşılaştığı güçlükler Eğer Amerikalıların kâfi
recede kuvveti olsaydı, bir kaç kızıl tank ve piyadesinin nehri geçmesine müsaade ettikten sonra tahrip hareketlerine başlamak çok akıllıca bir hareket olurdu. Böylelikle belki o kuvveti ele geçirebilirdik. Fakat elimizdeki şartlar dahilinde böyle
de-
Amerikadaki hususî muhabirimiz G, Martin bildiriyor
Amerika, NehrıTnun teklifini reddedecek
Ingiltere ve Fransa da aynı görüş iştirak ediyorlar
Kore’de sulh, oncak komünistlerin 38 inci arz dairesine çekilmeleri ile teessüs edebilir
I
Waahlngton. 18 (Husus! muhabirimiz Martin’den telsizle I — Amerikan Dışişleri Bakanlığı yüksek şahsiyetleri. Hindistan Başbakanı Nehru’ya verilecek Amerikan cevabını hazırlamak üzere dün iki defa toplanmışlardır. Evvelâ cevabı teşkil edecek otan projeyi kaleme almışlarsa da. müzakereden sonra bunu kâğıt sepetine atmışlardır. Pazartesi bütün öğleden sonra içtima halinde katarak daha tafsilâtlı bir cevap hazırlamakla meşgul olmuşlardır.
Cevabın metni henüz kati olarak bilinmiyorsa da. bunun, Amerikanın bugüne kadar takip ettiği siyasete uygun olacağı ve yapılmış otan tekliflere karşı Nehru’ya kısaca “hayır” denileceği anlaşılıyor. Ancak bunun, Hindistan Başbakanım kızdırmı-yacak tarzda çok nazik ve diplomatça, bir lisanla söyleneceği tahmin e-dilebihr. Zira Nehrunıın, Birleşmiş Milletler topluluğu içinde prestiji yüksek olup, son zamanlarda sulh yolundaki gayretleri de takdir edilmektedir,
Amerikanın esas prensiplerini ve düşüncesini şu şekilde hulâsa edebiliriz: Kereye karşı çirkin bir tecavüze girlşlldığl İçin Rusyayı mükâfatlandırmağa İmkân yoktur. Onun için de, Koredeki Kızıl kuvvetlerini geri çekmesine karşılık Rusyaya taviz yaparak. Komünist Çinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine kabul edileceğine dair herhangi bir vald verilemez, Mütecavizi mükâfatlandırmak ve bugün Rusyaya bazı ikramlar yapmak. Sov.vetlerin vent yeni talep ve İddialarda bulunmasına yol açacaktır.
Maanıafih Amerikanın Nehru’ya cevabı, bu kadar kat’! ve sert bir İfade taşımıyacaktır. Bilâkis Dışişleri Bakanı Acheson, Hindistan Başbakanından. Kore ihtilâfım tahdit ve halletmek hususundaki gayretlerine devam etmesini rica edecektir. Daha evvel şifahi görüşmelerinde Ache-Mon'ıın açıkça ifade ettiği gibi, Amerika, Komünist Çinin Güvenlik Konseyine kabulü için reye müracaat e-dildigi takdirde vetonunu kullanmı-yarak ve ekseriyetin kararına tâbi o-tacaktır. Fakııt, bugün için Amerikanın bu meseleyi halletmek İçin hiç bir suretle nüfuzunu kullanması da bahis mevzuu otamaz.
Atlna (Hususi muhabirimiz Marc M&rceau bildiriyor) — Balkanlardaki vaziyet hakkında dolaşan haberlerin hepsi hiç olmazsa bir nokta üzerinde birleşmektedirler kİ. o da. bir Sovyet tehdidinin gerçekliğidir. Rus taarruzunun hangi tarihte başlayacağı
1
bir hareket çok tehlikeli olurdu.
Amerikalılar Kum Nehrine çekilmeden önce Korelileri bir kaç oyalama hareketi ile tutacağını ümit etmişti. Fakat buna şu sebeplerden dolayı imkân o-lamamıştır: 1) Komünistler bire karşı on sayıca Amerikalılara üstündürler. 2) Bir çok Amerikan birlikleri, savaş tecrübeleri az olduğu için, mevzilerini bırakarak hafif bir topçu ateşi altında düşman tankları yaklaştıkça kaçmışlardır. 3) Amerikan tankları Kuzey Korelilerin kullandığı ağır yapılı Rus tanklarına karşı koyacak durumda değildi.

Amerikanın, Nehruya cevabı dün verildi
\VashlnKton. 18 (YİRS) — Kore harbini durdurmak için Hindistan Barbakanı Pandlt Nehrıınun yaptığı uzlaşma teklifine Amerikanın vereceği cevap bugün Yeni Delhlde Hindistan Hükümetine tevdi edilecektir.
Amerikan notasının, başlıca bu noktaları İhtiva ettiği söylenmekledir:
1 — Amerika, Kore harbini süratle tasfiye etmeye amadedir.
2 — Kore harbini durdurmak İçin yegâne çare, komünistlerin ateş keserek 38 inci Arz-dairesi kuzeyine çekilmeleridir.
3 — Komünist Çin Hükümetinin Güvenlik Konseyine kabulü meselesi ancak Kore hnrbi durduktan sonra görüşülebilir, daha evvel değil. Ingiltere, Amerikan görüşünü destekliyor
Londra. 18 (YİRSı — İngiltere Başbakanı Attlcc. bugün Avam Kamarasında verdiği beyanatta. Kore harbini halletmenin tek çaresi, komünistlerin ateş keserek 38 inci arz dairesi kuzeyine çekilmeleri olduğunu teyld ve Büyük Britanyanın Birleşmiş Milletler kararını desteklemek için elinden geleni yapacağını tekrar etmiştir.
Attleo. Hindistan Başbakanı Nehru-nun. Kore meselesi için giriştiği müzakerelerin. Ingiltere tarafından yapılan müzakerelerle alâkalı olmadığını tebarüz ettirmiştir.
Fransa, \mrrlkn İle nynı görüşte
Paris, 18 (YİRS) — Resmi mahafil bugün» Kore meselesinin yegâne hal çaresinin, komünistlerin 38 inci ar? dairesi kuzeyine çekilmeleri olduğunu ve komünist Çinin. Konseye kabulü meselesinin. Kore harbini bitirmek İçin bir şart olarak İleri »ürülemlye-ceğlnl İfade etmişlerdir. I
Birleşmiş Milletler Nehrunun teklifini soğuk karşıladı
Lake Succeas 18 A A. (United Press> Kore'de sulhu temin yolunda Hlndis-innın uzlaşma plânı Birleşmiş Milletlerde oldukça soğuk, karşılanmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği sözcüsü. Genel Sekreter Tngi’e | Lie’nin Nehru »inden edilen Sürçerde henüz bilinmediğini açıklamıştır.
Anlaşıldığına üzere, Lle Birleşmiş Milletlerin uzlaştırıcı nüfuzunu ancak 2 şartta kullanmayı kabul etmektedir.
Bu şartlardan birincisi Güvenlik Konseyinin 25 haziranda aldığı karar gereğince Kuzey Korr’lilerin ateş kes emrine itaatle 38 inci arz dairesinin kuzeyine çekilmeleridir,
tkinel şart İse. Çinin temsili mesc*. İrsinin Kor» hâdiseleri, boykotlar ve ideoloji mülâhazaları dolayısiyle geri bırakılmam asıdır.
Hindistan Başbakanı Pandlt İle Stalln arasında nota teati-haberctar edilmediği gibi, teati notaların metninin de Lake
bilinmemekle beraber Yunanlılarla Yugoslavlar, yine tehdit altında katan bu yerlerde Moskovanın tecavüze teşebbüs etmek hususundaki azminin besbelli olduğu kanaatinde bulunuyorlar. Bu sebeple Yunanistan ve Yugoslavyanın mukavemet imkânlarını gözden geçirmek faydasız olmaz zannmdayız.
Yugoslavya hiç şüphesiz Balkanların en kuvvetli ve elinde hayli mühim bir ordu bulunduran memleketi olarak görünmektedir. Yugoslav ordusu, Alman işgaline karşı pek tesirli surete savaşan çete teşkilâtından doğmuş olup bu itibarla pek tecrübeli ve Tito'ya tamamlyle sadık kimselerden mürekkep bir kadroya maliktir, ordu efradının pek yüksek o-lan maneviyatı Kominformun herhangi maneviyat bozucu propagan-dasiyle çözülmek ihtimalini kati surette bertaraf eder. Zaten Sovyetlerin Yugoslav ordusunu “ ayartmak ” üzere giriştiği bütün teşebbüsler hükümet tarafından alman şiddetli tedbirler sayesinde akim kalmıştır, Diğer taraftan, Yugoslavya umumi efkârı Tlto tahindedir. Çünkü daima “ehveni $er"i tercih etmesini bilme-Her halde bu görüş eski Sırbls-hâ kimdir.
11... tanda
ordudan mürekkep olan Yu-silâhlı kuvvetleri 250.000 kl-
Altı goslav şilik bir teşekküldür. Fakat bu miktarın geçen yıl sonundan beri her halde arttırılmış olması gerektir: bu 1-tibarla ordu mevcudu bir milyon kadar tahmin edilebilir. Fakat elindeki malzeme îngillzler tarafından paraşütle indirilmiş parçalardan, Italyan silâhlarından, Almanlardan alınmış ganimetlerden ve Rusya tarafından verilmiş silâhlardan mürekkep olup yeknasak değildir. Gerçekten modem tipte olan birlikler zırhlı birliklerdir.
Diğer taraftan Yugoslavyanın stratejik mevkii ciddi bir zayıflık arzedi-yor. Hudutları, Avrupanın hemen her tarafına açık ve bu itibarla kolay tecavüz edilir hudutlardır. Moskova-nın peykleri Macaristan, Kumanya, Bulgaristan ve Arnavutluk bin beş yüz kilometre boyunca Yugoslavya ile hemhudut bulunuyor. Böylelikle, birkaç taraftan vuku bulacak bir taarruz memleketin mukavemetini felce uğratabilir. Bu, Ti t oyu garp devletlerinin müdahalesini talep etmeğe sevkedebllir: zira çok geçmeden Bosna Hersek teki eski mevzileri içine sıkıştırılmak ihtimali mevcuttur; o takdirde Yunanistan yolu açılır kİ, bu da en rahat istilâ yolu sayılır.
Yunantatana gelince, bu devlet, toprağının dağlık ve Arızalı olmasından faydalanabilir; gerçekten bu sayededir ki, Yunan orduları, sayıca az da olsalar - fakat modem silâhtarla mücehhez bulunmak şartivle -birkaç sıra müdafaa hattında tutunmak imkânına maliktirler. Bundan başka Yunan halkının maneviyatı hayret vericidir denebilir; fakat memleketin askeri kuvveti zamanın İcaplarına uygun olup olmadığı başka bir mesele teşkil eyliyor. Herhal-'de Yunan ordusunun kudreti 1949 yazında çetelere karşı girişilen taarruz esnasında buldu£u kudretten üstün değildir. Ağır malzemeden, tanktan, zırhlı birliklerden mahrum görünüyor. Kore tecrübesi, Yunan askeri kudretinin arttırılmasını İcap ettirmesi lâzımdır.
Komünistlerin aftan
istifadesi tepki yarattı
Bazı kimseler affın geri alınması için açlık grevine başladılar
İzmir 18 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bazı komünistlerin diğer mahkûmlar meyanında aftan faydalanmaları üzerine üniversiteli gençlerden Mithat Özkan üç günden beri açlık grevine devam etmektedir.
Mithat bu kanun hükmü devam e-dllene ve komünistler yeniden tevkif edilene kadar greve devam edeceğini söylemektedir.

I
"X
MÜSABAKA
KUPONU
de çekilecek İştirak İçin a-90 tane
1 aralık 1950 büyük kuramıza şağıdaki kuponlardan getirerek bir kııra numarası a-la bilerek »İniz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız-
Yeni İstanbul'un
K Ç P O N.D
X.
Bavfa 4
TBNÎ İSTANBUL
19 Tem m us 19W
PARİS MEKTUBU
Bir Prenses
e
Yazan: Ayşe NUR
DUNDAN bir müddet evvel, tiyatro ® üzerinde tetkikler yapmak. tngll-terede verilen bazı önemli temsillerde hazır bulunmak üzere İstanbul Şehir Tiyatrosu sanatkarlarından Vasfi Rıza Zobu İle. Hüseyin Kemal ve tiyatro muharriri Cevat Fehmi Başkut İle tiyatro münekkidi Lütfü Ay, Londraya gitmişlerdi. Londra dönüşü bu zevat Paris’te de bir kaç gün kalmayı ve Fransız tiyatrosiyle de temas etmeyi uygun bulmuşlardır. Cevat Fehmi Başkut İle Hüseyin Kemal, İstanbul'a dönmüşlerse de. Vasfi Rıza İle Lütfü Ay hâlâ Paris’tedirler. Kendilerini bulup Paris’teki faaliyetlerinin ne olacağım sordum.
Londrada “Türkiyenin en komik adamı” olarak anılan Vasfı Rıza. Londradaki temaslarından, gördüklerinden çok memnun. Paris’te de tiyatromuzu tanıtmak üzere ellerinden geldiği kadar çalışnııya başlamış bulunuyorlar. Meselâ Lütfü Ay, ö-nümüzdekl pazartesi günü Paris Ü-niversiteslne bağlı, Maison des Lettres’de Türk tiyatrosuna dair bir konferans verecektir. Comit4 France-Turquie*nin tertiplediği bu konferansa Com^die Française’İn adminlstra-törü Pierrc-Aim^ Touchard riyaset edecektir. Lütfü Ay ile Vasfi Rıza, gerek Com^dle Française, gerek o-pera. gerekse diğer hususi aanat teşebbüsleriyle temasta bulunarak, bu meyanda merkezi Paris’te bulunan Milletlerarası Tiyatro Enstitüsünü de siyaret etmişlerdir.
“Vasfi Rıza dan, bana seyahat İntihalarını anlatmasını rica ettim, fakat her nedense “Türkiyenin en komik adamı’.’ hayatta çok ağır, çok ciddî, komiklerle hiç alâkası olmı-yan bir sürü çok entresan şeyden bahsetti. Vasfi Rıza, Londra’da gördüğü sıcak hüsnü kabulden, uyandırdığı ilgiden değil de, orada memleket hesabına yaptığı millî tetkiklerden, buluşlardan hararetle söz açtı:
— İstanbul’un beş yüzüncü yıl dönümü için teşekkül eden derneğin İdare heyeti ftzasmdanım. Londra’da Brltlsh Museum ve National Gallery’-de Fatih ve Fatih e ait eserleri yerinde aradım ve bazı yeni şeyler buldum. Bulduklarımı merkeze bildirdim.
— Bana da bildirmenizi rica edebilir miyim?
— Hay, hay. National Gallery’de, Fatih Sultan Mehmed in ressam Bellini tarafından bizzat Fatih’in karşısında yapılan portresini gördüm. Yıl dönümü münasebetiyle bu portrenin bir kopyesinin yapılması husu-
sunda Gallery İla mutabık kaldık. Bundan başka Fatih’in bu portresinden renkli olacak, kartpostaldan biraz büyük ebatta kopye fotoğraflar yaptırıp. Türkiyedc satışını temin etmek de uygun olur kanaatindeyim.
— Portrenin kopyesinl kim yapacaktır ?
— Bu hususta daha kat! olarak verilmiş bir karar yoktur, ya memleketten gönderilecek bir Türk ressamı, .yahut da bu lşde nam kazanmış olan bir Ingiliz ressamı. Fakat asıl buluşum bu değil. Düşünün: Brltish Museum’da, bizde ve hiç bir yerde misli görülmemiş bir el yazması var; Avcı Sultan Mehmed’ln sazendelerinden Santur! Ali Beyin eski Avrupa notastyle yazılmış, 400 sayfalık bir musiki mecmuası.
— Bunun mevcudiyetinden kimse haberdar değil miydi şimdiye kadar?
— Zannetmiyorum, mecmua ender bulunan bir hazinedir. içinde, isimleri hiç duyulmamış bestekârlar ve hiç işidtlmemlş eserler var. Bunların arasında muhakkak ki, Fatih devrine ait eserler de vardır. Bunları arayıp bulmak, îatanbuldaki mÜ-tahassıslcra kalmış bir İştir.
— Mecmuayı latanbula götürebilecek misiniz?
— Nerde... hiç müze onu elden çıkarır mı. Fakat mecmuanın fotoğrafla kopyeslnln yapılması için müsaade aldım. Fiatlannı da tesbit ettik. Istan bu) a döndüğüm zaman, derneğe bildireceğim ve ondan sonra sipariş yapacağız.
— Bu neviden dAha başka şeyler de buldunuz mu?
— Tabii, asıl işim kütüphane ara-
mak değil, vaktim de dardı. Ama İşin esasına gitmek üzere, Londra Üniversitesi Şark Dilleri profesörüne, derneğimizin Londra mümessilliğini teklif ettim, kabul etti. Bundan böyle tetkiklerde bulunacak ve ehemmiyetli bulduğu eserleri derneğe bildirecek, tir.
— Paris’te aynı şeyi yapmayı düşünüyor musunuz?
— Evet, ve bu gaye ile de Sefaretin ve Kültür Ataşeliğimizin delâletiyle. bura müsteşriklerinden Loulo BazIn İle temasa geçtik, Paris müzelerinde. kütüphanelerinde gene Fatih’e ve Fatih devrino alt yeni veya az tanınmış vesika bulmak üzere bir tarama yapacağız. Bu işi, ben gittikten sonra da Londra’daki gibi devam ettirmek her halde mümkün o-lur.
Bu mevzua girmişken, değerli komedi aktörümüzden, yıl dönümü hazırlıklarının ne merkezde olduğunu ve buralarda propagandasını yapmak ve memleketimize turist celbet-mek üzere neler düşündüğünü de sordum. Vasfi Rıza, memleketteki otel kıtlığından şikâyet etti, bu mesele hallolmadıkça, esaslı surette turist temini mümkün olamıyaceğını söyledi. Uzun uzun konuştuk ve şu noktalarda mutabık kaldık kİ, ecnebi memleketlerde bulunan her vatandaşın vazifesi, uzun zamanlar yanlış yere sadece bir askeri zafer gibi tanınan îstanbulun Fethinin kültür ve medeniyet sahasındaki ehemmiyetini tebarüz ettirmek ve bu münasebetle tstanbulumuE ziyaretçi çekmek İçin elinden geleni yapmaktır. Hepimize şimdiden bu yolda çalışmak düşer.
Yeni neşriyat
Hakikatin Araştırılması
III
Bundan önce birinci ve ikinci ciltleri çıkmış olan Fransız klâsiklerinden Malebranche’ın bu değerli eserinin bu defa üçüncü cildi de yayınlanmıştır. Miraç Katırcıoğlunun dilimize çevirdiği bu eserin birinci cildi 160. ikinci cildi 220, üçüncü cildi 140 kuruş fiyatla Millî Eğitim Bakanlığı yayınevleriyle bütün kitapçılarda satılmaktadır.
HİSAR
Ankarada yayınlanmakta olan “Hisar., adlı fikir ve sanat dergisinin 5 inci sayısı tanınmış imzaların makale, hikâye ve şiirleriyle çıkmıştır.
Bu muhtevası olgun ve baskısı güzel dergiyi okuyucularımıza tavsiye ederiz.
Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü (Vin İnci faalkttl)
Osmanlı tarihini İncelerken karsı-taşacağımız zorlukları önlemek mak-aadiyle MÜH Eğitim Bakanlığınca yayınlanan ve Mehmet Zeki Pakalın tarafından kaleme alınan bu sözlüğün sekizinci fasikülü de çıkmıştır.
Sözlüğün bu fasıkülünde (Goygoycular), (Gurubî Saat), (Hacegân), (Hacı), (Hakan), (Halvet), (Hamse), (Haseki), (Haseki ağaları), (Haseki oğlanları) llh gibi maddeler İncelenmektedir. Sözlüğün bu sekizinci fasi-külü 130 kuruş fiyatla bütün kitapçılarda satılmaktadır.
tacım geri almaya çalışıyor
Geçenlerde Borneo’dakl Brunel Sultanlığının 16 yaşındaki Prensesi Ehsan, uçakla înglltereye gelmiştir. Bu acele seyahatin sebebi, kendisinin hakkı olan Brunel Sultantık tacının geri alınmasında İngiliz Hükümetinin yardımını temin etmek içindir. Genç Prensese göre, taç haksız olarak küçük oğlan kardeşine verilmiştir. Brunel Sultanlığı, SaraWak Devleti gibi, Bomeo’nun kuzey kısmındadır ve Britanya İmparatorluğuna bağlıdır. Eskiden aon Sarawak Mihracesinin Siyasî Müşaviri olan Mac Bryan, şimdi genç ve güzel prensesin Brltan-yalı vasiliğini üzerine almıştır. Mac Bryan Müstemlekeler Bakanlığına a-ğır ithamlarda bulunmuş ve Prensesin küçük kardeşinin tahta geçmesini tasdik etmekle haksız ve vicdansızca harekat edildiğini söylemiştir. Hattâ daha ileri giderek, bu hareketin gayet akılsızca olduğunu da İlâve etmiştir; zira böylece zaten gayet karışık olan SaraU'ak - Kuzey Bor-neo meselesinin tekrar ortaya çıkmasına meydan verilmiş olacaktır. Burada îngllterenln Doğu Üzerindeki hâkimiyeti ve itibarı mevzuu bahistir. Bütün İslâm âlemi meselenin hallini dikkatle takip etmektedir. Mac Bryan, iddiasına daha ehemmiyet verilmesini temin için bizzat Kirala bir protesto telgrafı çekmiştir.
Brunei Sarayında dönen bu entrikalar, 38 yaşındaki Sultan Slr Ahmet Tajııdin’in haziran başında ölümiyle başlamıştır. Mac Bryan’ın anlattığına göre, ölümünden bir kaç gün evvel Sultan Ahmet, Mac Bryan’a bir mektup yazarak kızı Ehsan’ın yerine geçmesini arzu ettiğini bildirmiştir. Mektupta Mac Bryan’a İngilizlerle yapılan mukavelelerin daha İyi bir hale konulması için harekete geçmesi de yazılmaktaydı. Böylece, Sultan tebaasının hayat seviyesini yükseltebilecek durumda olacaktır, lngillzler, bu mantıkî teklifi kııbul etmiyecek olurlarsa. Sultan, bir Amerikan Petrol Kumpanyasiyle işbirliği yapacak ve Brunei’dekl petrol sahasını işletme İmtiyazını onlara devredecekti.
Mac Bryan’ın elinde Prensesin lehine bir delil daha bulunmaktadır: Esrarengiz Kırallyet nişanı! Bu nişan som altından yapılmış, gözleri yakuttan yılan şeklinde bir asadır ve ucunda hanedan işaretleri vardır. Bu nişanın temsilî mânasının çok büyük olduğu söylenmektedir. Mac Bryan buna sahip olmayan kimse, hiçbir zaman Brunel Sultanı olamaz, demektedir.
Müslüman tebaadan kimse, alnına bu altın yılan dokundurulmadıkça yeni Sultanı tanımayacaktır.
ÎKI MACAR GİZLİ POLİSİ İFŞA EDİYOR
1
Kızıl Sahtekârlık Makinesi
lllllllllllllllll ANLATAN |||||||||||||||r
Laszla ve Hanna Sulner
New-Ynrk Herald Tribüne hı: llllllllllllllllllll ÇEVİREN lllllllllllllllll
eserin Tîirklyrdo neşir hakkını
Y ENİ ISTAN BU La verin İM I r
Behçet Cemal
Gizli vesika için adam bile öldürülürdü. Zaten komünistler yalnız vesika uğruna cana kıyarlar
9
t .4

A

1>. m?

I

*

I
«T Ulntf’.Brntyî !
«tu th» listeni r. f«rz* ten at.
»ttcfittan ef ’UçaUen?* rtU( ’* ?
Füur», ı
i
Hn... tr >ion£«^,
• • f
t
i
Amerikan Elçinin in Sulııer tarafından taklit edilen mekt ubu (Vesika K)
l
*T Careiaa)
w r
wrjr *tll t»« etnn
•och tı»»
att
Tcn* "7 ttaA
* 1 jt 11 Mft
• ■ tb» of tM* ra)ic> te
m ti on of thl»


Amerikan Elçisinin İlk taklit edilen mektııbn (Vesika J)’
• * * • ■**
Öğrenmek

Hicri 19 5 0 Temmuz 19 Çarşamba Rumî
Sevr âl 4 1369 TEM. 6 1366
VAKİ! VASATİ EZANİ
Güneş 6.42 8.04 öğle 13.20 4.42 İkindi 17.19 8.40 Ak«am 20.37 12.00 Yatsı 22.33 1.66 lmsOk 3.35 «56
ıS I N E M A L A R
ÖEYUGİ.O CİHET)
AKIN 1 — Şehrazadın Doğuşu. 2 — ölmiyen Rüyalar. 3— Öldüren Keman. •
ALKAZAR (42562) 1 — Tarza-nın İntikamı. 2 — Hacı Murat.
3 — Lorel Hardl Kan Kardeşler.
AR (44394) 1 — Seven Kalb-
İer. 2 — Yılmayan Aslan (renkli)
ATLAS (40835) 1 — Zoro’nun
İşareti. 2 — Büyük Vals.
BEŞİKTAŞ B. 1 — Harlov Kumarbazı. 2 — Tatlı Belâlar.
ELHAMRA (43595) 1 - Sokak Kızı Ktty. 2 — Sayılı Kahramanlar.
İNCİ 1 — Senriz Olamam. 2— Yeraltı Canavarı.
İPEK ((m0) 1 — Afyon Kaçakçıları. 2 — Kanunsuz 8o-kü k*
LALE (43595) 1 — Mağlûp E-dümeyenler. 2 — Uçan Devler. MELEK (44868) 1 — Vahşi Gelin. 2 — Lekeli Hayat.
SARAY (41656) 1 — îatlklâi
Fedaileri. 2 — İki Açıkgöz TahBİldar.
fiUATPAKK (©143) 1 — Cezalr Dansözü. 2 — Sevimli Haydutlar. 3 — Tatlı Belâlar.
SÜMER (4ZH51) 1 — Şimal Kanunu. 2 — Kanlı Buse.
SARK (40380) 1 — SUÇSUZ
Mahk?m. 2 — Suçsus Mahkûmun intikamı.
ŞIK 1 — Ölüm Islığı. 2 — iki Cingöz Hollywood‘da.
TAKSİM (43191) 1 — Vurun
Kahpeye. 2 — Lüküa Hayat. TAN 1 — Yaratılan Vatan. 2 — Çöl Şarkısı. 3 — Caüfornla Fatihi.
ÜNAL (49306) 1 — Vurun Kahpeye, 2 — Hürriyet Apartmanı.
ÜNAL YAZLIK 1 — 1950 Stok-holm Güreş Şampiyonan.2 — 1 Şehvet Kurbanı.
YKNÎ 1 — Kahraman Kılavuz. |
2 — Lorel-Hardi Kuru Gürültü.
3 — İlâhlar Sevişiyor .
YILDIZ (42847) 1 — Sana Tapıyorum. 2 — Kanlı Gölge,
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Yılan Kadın. 2 — Preneea ve Korean. AZAR (23542) 1 — Emlrln Kızı 2 — Tulumbacılar.
HALK 1 — Tarzan Ormanlar!
Kıralı. 2 — Memiş .
İSTANBUL (22367) 1 — Kara Korsan. 2 — Bağdat Perisi.
KISMET (26654) I — Er Meydanı, 2 — Kıvırcık Paşa.
MARMARA (23860) 1 — Şöh-
ret ve Para. 2 — Renkli Sürprizler.
MİLLÎ (22962) 1 — Yılan Ka-
dın. 2 — Prenses ve Korsün.
TURAN (22127) 1 — Kleopat-
ra (türkçe). 2 — San Antolno Arslanı. 2 — Lorel-Hardl Çifte Kumrular.
TENİ (Bakırköy 16-126) 1 —
Zoronun İşareti. 2—Vatan Haini
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Acemi A-
şıklar. 2 — Renkli Mûcizeler.
OPERA (60821) 1 — Kın Dâvası. 2 — Yalnız Değilim.
St’REYYA (60862) 1 - Asiler ülkesi ıtürkçc). 2 — Ölüm Melodisi.
ANKARA
ANKARA (23432) 1 — Şarlo
Diktatör. 2 — Hayalet Gemisi. BÜYÜK (16031) 1 - Ömre Bedel Kadın. 2 — Müthiş Takip. CEBECİ • (13846) 1 — Sayılı
kahramanlar. 2 — Maceralar Kıralı.
PARK. (11131) 1 — Zehirli şüphe. 2 — Yalan.
SUS: (14071) Satılık Kadın.
SÜMER, (14072) 1 — Yol Şarkıcıları. 2 — üstün Irk.
ULUS. (22294) 1 — Birleşen
Kalbler. 2 — Deniz yıldızları. yenî (14040) ı — Rüyadan Sonra. 2 — Bitmemiş Dans.
İZMİR
ELHAMRA 1 — Brodvvay’a Selâm. 2 — Kanunsuz Sokak. 3— Zafer Abidesi
LALE 1 — Zehir Kaçakçıları. 2 — Macera Adası. 3 — Silâhlar Konuşuyor.
TAYTARE 1 — Vicdansız Kadın. 2 — Hortlak Zambl.
TAN 1 — Zehir Kaçakçıları.
2 — Macera Adası. 3 — Silâhlar Konuşuyor.
TENİ SÎNEMA 1 — Kanlı Döşek 2 — Hacı Murat Geliyor
3 — Zoronun İşareti.
MELEK 1 — Solan GÜL 2 — Sarı Kız.
Ankaradan. — 21.10 P.A.A.
(Amerikan) New-York. Boston. Londra. Brüksel. MÜnlhten.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.00 D.H.Y. (Türk) Balıkesi-re. — 8.30 B E.A (İngiliz) Atina, Roma, Nie. Londraya—8.30 D. H. Y. (Türk) Bursaya.
— 9.00 L. A. î. (İtalyan) A-tlna, Romaya. — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Malatya, Elâzığ, D. Bakıra. — 9.30 D.H.Y (Türk) Ankar&ya. — 10.05 D H.Y. (Türk) Afyon. Konya. Adanaya. — 10.15 D.H Y. (Türk İzmlre. — 10.30 D.H.Y, (Türk) Ankara, Adana. İskender una.
— 11.20 D.H.Y. (Türk) İzmlre.
— 16.00 D.H.Y. (Türk) İzmlre.
— 22.10 P. A. A. (Amerikan) Şam» Karaşl, Delhi, Kalküta. Bangkok, Hongkong a.
GELECEK OLAN EKSPRESLER
8.30 Ankaradan. — 9.15 Ankaradan (Eks.),
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
10.00 Ankaraya (Motorlü). — 18.10 Ankara Ekspreal. — 22.20 Semplon Eks. (Avrupa).
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.30 Kadeş, ülgen. Bandırmadan. — 7.00 Anafarta. îa-
kenderundan. — 12.00 Ordu
îzmlrden. — 12.30 Sus, Mu-
danyndan. — 15,00 Çorum. Ka-radenlzden.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Antalya. Ayvalığa. — 11.00 Tırhan, İzmlre. — 17.00
Ma ra kaz. Mudanya ya. — 18.00 8nadet. İmroza. — 20.00 Ka-deş. Ülgen, Bandırmaya.
zetesi. — 20.30 Serbest saat. — 20.35 Tarihi Türk müziği. — 21.15 Konuşma. — 21.30 Dans müziği (pl). — 22 00 Konuşma.
— 22 15 Varyete müzikleri (pl).
— 22.30 Klâsik saz eserleri. — 22.46 M. S. Ayan ve haberler.
— 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL RADYOSU:
12.57 Açılış ve programlar.— 13.00 Haberler. — 13.15 öğle konseri (pl). — 13.45 Şarkı ve türküler. — 14.20 Serbest saat.
— 14.30 şarkı ve türküler (pl).
— 14.50 Ali Donhue orkestrasından dans müziği (pl). —
15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Karışık dans müziği (pl).
— 18.20 Şcrbest saat. — 18.30
Türküler geçidi. — 19.00 Haberler. — 19 15 İstanbul ha-
berleri. — 19.20 İstanbul Kon-servatuvarı Türk Musikisi İcra Heyeti konseri. — 20.00 Radyo salon orkestrası konseri. —
20.30 Konser salonlarından bü-
yük İsimler (pl). — 21 00 Şarkı ve türküler. — 21.30 Carmen -Pvadyofonlk temsil. — 22.20
Carmen operasından müzik İpi). — 22.45 Haberler. — 23,00 Dans müziği. — 23 30 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLARI
LONDRA:
7.40 Nat Temple orkestrası.
— 8.00 Dinleyici İstekleri. —
14.30 Mlchael Kreln sakafon kuarteti. — 15.30 B.B.C. Welsh orkestrası. — 17.15 Opera müziği. — 19.15 Dans müziği. —
21.30 Frad Hartley ve orkestrası. — 22 00 B.B.C. “Sym-phnny.. orkestrası. — 24.00 A-kordeonla ara müziği.
hhlsl vbgk vbgk vbgk------- —

Soldan sağa:
1 — Savaşan. 2 — Büyük öaş; Bir renk. 3 — Tecrübe etme; Mari haline gel. 4 — Tersi sinir kısmımız; Bağlantı. 5— Yara. 6 — Dikkat; Bir renk. 7 — Bir nota; Esas Teşkilât Kanunu. 8 — Sondaki harf o-kunmıızsa arlyeten verilenler; Beyaz. 9 — Tersi namaza dâ-vet.; Tereddüt edatı. 10 — Be-yoglunda bir semt.
Yııknrıdnn aeağı:
1 — Hazım cihazı kötü (İki kelime), 2 — Sondaki harf t olursa çoğalt olur; Azı bile ziyan getirir. 3 — Bir roman branşı; Üye. 4 — Tersi rumca on; Tersi gönül (Eski terim). 5 — Büyük su mahfazası. 6 — îzmlrin ylftltl; Dedem. 7 — Bir nota; Vazifesi taharri etmektir. 8 — Tersi dişi mâbut. îdam et. 9 — Yaralıyım; Çocuk. 10— Çift tütün mahfazası.
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.36 D.H.Y. (Türk) Ankara-(jnn. — 9.46 D.H.Y. (Türk)
Bursadan. — 9.30 D. H. Y.
(Türk) îzmlrden. — 13.36 D. H.Y. (Türk) İskenderun. Adana, Ankaradan. — 13.60 B.E.A (İngiliz) Londra, Ni», Roma, Atlnadan. — 16.30 D. H. Y.
(Türk) Erzurum. Elâzığ, Malatya, Kayseri, Ankaradan. — 18 03 D.H.Y. (Türk) îzmlrden.
— 18.30 C.G.D.T- Kahire. Bey-ruttan. — 18.33 D.H.Y. (Türk)
ANKARA RADYONU:
7.28 Açılış ve program. —
7.30 M. 8. Ayan. — 7.31 HAflf
müzik (pl). — 7.43 Haberler.
— 8.00 Tango ve valeler (pl).
— 8.23 Günün programı ve hava raporu. — 8.80 Hafif or-
kestralar çalıyor ipi). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. —
12.30 Şarkılar. — 13.Ü0 Haberler. — 13.16 Melodiler (pl). —
18.30 Öğle Gazetesi. — 13.46
Dört güzeller söylüyor (pl). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M. S. Ayarı. — 18.00 Şarkılar. — 16.30 Çiftçilerle haş-bnşa. — 18.45 Caz orkestralarından Vlnceııt Lopez (pl). — 19.00 M. S. Ayarı ve haberler.
— 10.15 Geçmişte Bugün. —
19.20 Bruch - Sol Minör keman konçertosu (pl). Rafael Kııbe-lik İdaresinde filârmonik orkestra. Solist: Viyolonist Ida llaendel. — 19 46 Maliye Bakanlığı adına. — 20.00 Halk
türküleri. — 20.15 Radyo Ga-
DÜNKÜ BULMACANIN
HALLİ
Soldan szğa: '
1 — Afiyeti tAm. 2 — Azar al; Ürü. 6 — Ataşe; Ekal. 4 — Mizan; Ekft-blr, 5 — Eh; Fe-lâh. 6 — Tamim. 7 — îma; Filiz. 8 — Kavil; Râna. 9 — A-naaı fena. 10 — Falakacı.
EMİNÖNÜ: Mehmet Kâzım
(Eminönü) — Hikmet Günay (Küçükpazar) — Sırn Rnslm (Alemdar) — Cemil Beyazıt (Beyazıt).
BEYOĞLU: Beyoğlu (Merkez)
— İstiklâl (Merkez) — Taksim) — Merkez (Galata) — Halk (Şişil) — Has köy — Merkez (Kasımpaşa).
FATİH: İbrahim Halil (Şehza-debaşı) — Salâhaddin Gürgen (Cerrahpaşa) — YedlkuU (Sa-matya) — Haseki (Şehremini)
— Ulupınar (Karagümrük) — Orhan Avcıoftlu (Fener). F.YÜPı Eyüpsultan.
BEŞİKTAŞ: Vidin (Beşiktaş)
— Ortaköy — Arnavutköy — Merkez (Bebek).
KADIKÖY: Halk (Kadıköy)— Kızıltoprak — Göztepe — Bostancı.
ÜSKÜDAR: îttlhat. HEYRELİADA: H. Halk.
BÜTÜKADA: Halk.
İZMİR: Tarlan (Alsancak) —
Yukarıdan n^nğı:
1 — Alamerikan. 2 — Fatih; Nam. 3 — Zari; Tavaf. 4 — Y’aşama; îan. 5 — Ezen; Lll. 6 — Ta; Afif; Fa. 7 — Korl-me. 8 — Tükel; Lana. 9 — A-raka; Cani. 10 — Mülâhaza.
Beyoğlu 41614 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60946
Ankara 00, tzrolr 2222 Karşıyaka 15056
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu 449IIH
Anadolu yakası 60536
Ankara 91
tamir 2261
Yeni İzmir (Basmahane) — Eş-refpnşa — Karantina (Yalılar) — Millet (KemeralU).
— 11 —
Eğer bıı böyle olsa İdi, kendi memleketlerinden evvel Sovyet Rusyaya bağlı olduklarını İddia eden bütün komünist politikacılarının el yazılarından da, Moskovanın emriyle Macar politbüroüunca, Amerikan emperyalistleri ve Vatikanla birlikte Macar milletine karşı komplo kurmakla itham edilen Kardinalin yazısında bulunduğu, bana atfen bildirilen bütün hususiyetleri okumak mümkün olurdu.
El yazısı sahtekârlığının tekniği
7 ocak tarihli gazetelerde benim taklit ettiğim vesika ile Hannan ın tahlili neşredildikten bir gün sonra, polis lâboratuvarında çalınırken, binbaşı Leslie Keresztes beni, odasına çağırdı, Keresztes. cinai polis lâbo-ratuvannın müdür muavini ldl.‘
Odada İçişleri Bakanlığının yeni Zat îşlerl Müdürü ve Parti Komiseri Albay Asztalos ile üç kişi daha vardı. Hepsi Keresztes’ln masası etrafında toplanmıştı. Masanın üzerinde darmadağınık, bir yığın fotokopi bulunuyordu. Bunlardan bazılarının, üç gün evvel lâboratuvarımıza getirilenlerden olduğunu bir bakışta anladım.
Albay Asztalos hiç bir mukadde-meye lüzum görmeden, Hanna’nın bu vesikaların sıhhatini niçin tasdik etmediğini sordu ve:
"— Hani işbirliği yapmayı kabul etmiştiniz?” dedi.
Asztalos tehdit edici bir tavır takınmıştı. Odadakiler umumî olarak konuşuyor ve teknik teferruatla alâkalı görünüyordu. Zaten niçin olmasınlar? Biz îç Savunma Bakanlığına karşı ne kadar müşkül durumda isek, onlar da kendi efendilerine karşı ayni vaziyette idiler. Karşımdakiler meslekten yetişme polisti ve mesleki hayatlarının en mühim hâdisesi ile karşılaşmışlardı. Bütün dünya bu İşle alâkadardı. Anlaşılan Komünist Partisi Umumî Merkezi İle Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı îvan Boldisznr bütün vesikaların kusursuz olması hakkında sıkı emirler vermişlerdi. Bu İtibarla onlar da şimdi, emirlerinde çalıştıkları Rus efendisine karşı mesul vaziyette İdiler.
Polis teşkilâtının elinde bir «ürü vesika vardı. Bu vesikalar sözde Kardinalin kâtibi Andras Zakar’ın ifşa ettiği meşhur madfnî mahfazadan çıkmıştı. Gariptir ki bu mahfaza, kâ. tibin tevkifinden ancak bir ay sonra, Kardinalin Estcrgon’dakl sarayının bodrumlarında bulunmuştu.
Fotokopileri tetkik ederek iyilerle kötüleri ayırdım. Bazılarını daha önce de görmüştüm. Toprak reformu hakkındakl notu bulamadım. Bu notu. bizi ziyaret eden l^savunnıa Bakanlığı memurlarının arzusu Üzerine taklit etmiştim. Anlaşılan taklit başarılı olmuştu kİ, tekrar meydana çıkarmaya lüzum görmeden, dosyaya koymuşlardı. Vesikaların arasında Birleşik Amerika Orta Elçiliğinin resmî kâğıdı üzerine yazılmış ve A-merlkan Elçisi Selden Chaplan tarafından imzalanmış bir mektubun oldukça silik bir fotokopisi de vardı. Bilhassa İmza pek kabaca taklit e-dilmişti. ı Vesika j)
Odadnkllcrden biri, postahanede a-lınmış olan bu fotokopinin pekâlâ İşe yarar olduğunu söyledi. Fakat ben, mahkemelerin böyle bir veelk&yı kabul etmlyeceklerinl ileri sürdüm. Fotokopi gayet silikti ve makinenin yazısı karışıktı. Böyle yazı bir A-merikan elçiliğinin yazı makinesinden çıkamazdı. İmzaya gelince, bunun, üzerinden gidilmek suretiyle kopyası alındığı ve aslındaki noksan “S” harfinin bilâhare tamamlandığı anlaşılıyordu.
İzahatımı bitirdikten sonra ufak tefek, hareketli ve zeki bir adam o-lan Albay Asztalos «öze karışb:
M— Mesele tavazzuh etmiştir. Herhalde siz bunu kolayca tashih edebilirsiniz. Bunun İyi bir kopyasını nasıl temin edebiliriz?M
İzahat vermlye başladım. Fotokopinin beyazından, siyah bir negatif alınır. Negatif üzerinde, siyah çini
mürekkebi kullanarak bozuk İmza düzeltilir. Bu yeni siyah negatiften diğer bir kopya çekilir.
Daktilo edilmiş bir vesikanın doğru veya sahte olup olmadığının anlaşılabilmesi için en iyi çare, yazının tetkikidir. Fakat bazan sahtekâr, o-rijinal makinenin bir eşini ele geçirebileceği gibi bir ajan vasıtasıyla mektubu, orijinal makinede de yazdırabilir. Eğer sahtekâr ufak bir tehlikeyi göze alırsa, kötü bir kopyası, polis teşkilâtında mevcut en az aJt-mış çeşit makinelerden birinde, aslına en uygun harflerle ve polis matbaasında taklit edilmiş mektup kâğıtlarına yeniden yazabilirdi,
Albay Asztalos:
u— Eh, öyleyse göster bakalım kendini” dedi ve fotokopiyi bana u-zattı. (Bu fotokopiden bilâhare kendi laboravutarımda, iyi bir kopya çekerek bozuk imzayı yeniden taklit ettim. Bozuk fotokopinin bir kopyasını aldığım gibi yenisinden de bir kopya sakladım. Her iki fotokopiyi mikrofilme aldım. J ve K vesıkaJarı benim aldığım mikrofilmden kopya e-dilmiştlr.
Sıra öbür vesikalara gelmişti. İn-

ce bir tetkikten geçirilecek yahut neşredilecek olurlarsa, fena bir tesir yaratabilecek veya hiç işe yara* mıyacak vesikaları birer birer gösterdim. Bunların ekserisi, daktiloda yazılmış ve İmzalan çok kötü çıkmış mektuplar veya keza tape edilmiş. İmzasız mektup sayfaları İdi.
Poliste çalışan herkes, bunlann na. sil ele geçirildiğini bilir. Bu vesikalar, casuslar, siyasî, İktisadî veya adlî polis ajanlan, Moskovaya bağlı olarak bütün dünyaya yayılmış komünist teşekküller marifeti İle toplanıyordu. Postahanelerdekl sansürler, hususî mektuplar açıyor ve fotokopilerini alıyorlardı. Bazı vesikalar ise, kâtipler yahut daktilolar tarafından menfaat mukabili polise yahut partiye satılıyordu. Vesika ele geçirmek İçin adam bile öldürülmüştür. Ve Macar polisi komünistlerin, yalnız vesika uğruna adam öldürdüklerini söylerdi. Bu söz belki de, demir perde gerisindeki bütün memleketlere şâmildir.
işin iç yüzünü bilmlyenler, bu vesikalar üzerinde alelekser niçin İmza bulunmadığına hayret edebilirler.
(Devamı var)
1
' 1
r
„ , ••««sal »C7> »t, Mljnt it.
* " ' * ît **>(•
t ■-■'.(*. »: .v» >r ?« »j/ «^1 .
cMLvt trM» vr
_ .. , ’-L • • ’ •»" f.-a. Ba*-* şifre alna
•foct-» s *sim? k*. t
♦ .ert, r-çy u-tlsûl * L*rest. uıc-r «at
- n «tst i» •
r-aw.â>R, e- r>*a «3 t«t-
> fiş*. Ji-JıaMjtiu *• ait s-tın», fatüsa
$ »V a M«.Q>r «atoil«u> •» »Vlr«44a( «a |«ualUaeaa. alla.- a*-
«İhtdl.-.r» « ₺atst-.n5>:». (♦ -»fi-
• a 4.. >( u
.rtkaaj »»aîrVı hıtntsua « ( •’-»>t1 -((
' :.ya/ı t .3, r «xy t («r.
Stu» «1 -c-AkamI. a a »t
_jam. i? !•.«..itrai t.; LU t «1 m»*.aca»Mc
arvdcaerM t »en I a&t -t -
a(n «.trueJa. c ia-TS#-
1***^! II > «»ii. 5 sMasa» ak v&«rw *•’,
■ U. . ÛJrv. .• 1 ■*. t .fi- •• 3 •.
T e - «4^«»fa*es raaao;» a₺t a.U».
1hunm44, Vc si® İs. ıs art
yalaee, illa*** »a c**4arv«tvr«
1 a
K^a4^aa»*Ti »u »î* «12 • ’.'Jj earaıtA-
î Bsafc-ti» la >a tik s «jh», ta'.uas
4 İ-İV1.U C =,-^7 _____ ı
JuUr «îltûtrlV .ra «
. ♦ Vaıie’-ssAir» • KvV(V»-ı* l.>lA«ex
JV,. a U -çvjû»»AÎrli
V C M.rdsaer*(ı
(. 5 »«H-ai i*.
* ÎTİ
Sıılner’in taklit ettifcl derkenarlı vesika (Vesika (')
HİKÂYE


»
Doktor neden gecikmişti ?
Yazan: Billy Rose Çeviren: Filiz Karabey
Dr. neden gecikmişti.
AA1\ dokuza bir iki dakika kala telefon çaldı. Telefon memuru :
— Glens Falls’dan Dr. Van Eyck’i arıyorlar, dedi.
— Evet, Dr. Van Eyck benim.
— Görüşün.
Biraz sonra uzaktan, hafif bir ses duyuldu:
— Ben, Glens Falls hastahane-sinden Dr. Haydon’um. Biraz önce, yaralı bir çocuk getirdiler, beyninde kurşun var. Çok fazla kan kaybediyor, nabzı da gayet hafif.
Dr. Van Eyck:
— Ben şimdi Glens Falls’dan tam 60 mil bir mesafedeyim. Dr. Mercer’l arasanız, dedi.
— Dr. Mercer başka bir yere gitmiş. Çocuk sizin civarda otu* ruyormuş, onun için sizi aradım. Tatilini geçirmek için buraya akrabalarının yanına gelmiş. Bir 22 tabancası ile oynarken kendi kendini vurmuş.
Dr. Van Eyck hemen sordu:
— Çocuk Albany’den mi gelmiş? Adı neymiş?
— Arthur Cunnlngham.
— Tanıdığımı zannetmiyorum. Mftamafih, elimden geldiği kadar kısa bir zamanda orada olmağa çalışırım. Zannedersem, geceyarı-smdan önce gelebilirim.
— Unutmadan söyliyeyim. Çocuğun anası babası fakir İnsanlar. Vizite ücreti alacağınızı zannetmiyorum.
Dr. Van Eyck kayıtsız bir sesle,
— Zararı yok, diye cevap verdi. Bir kaç dakika sonra, doktorun arabası, Albany’nin dışında, tenha bir yerde durduruldu. Kahverengi deri ceket giymiş bir adam kapıyı açıp içeri girdi:
— Doğru, yoluna devam et bakalım, dedi. Sakın kımıldanıp, sesıru çıkarayım deme, yanımda tabancam var.
Van Eyck:
— Ben. doktorum, acele bir ameliyat yapmağa gidiyorum, dedi
— Boşu boşuna konuşup durma, yoluna devam et.
Şehtrden bir mil uzaklaştıkları vakit, deri ceketli adam, doktora arabayı durdurup inmesini söyledi.
Dr. Van Eyck otomobilden İndi ve yürümeğe başladı. Ancak vanm saat sonra bir telefon buldu. Taksi şirketine telefon etti ve güçlükle brr otomobil temin edebildi. Tren istasyonuna geldiği vakit, bir de baktı kİ, Glens Falls’a giden tren tRm saat 12.10 da kalkıyor.
Doktor hastahaneye geldiği vakit saat ikiyi geçmişti. Dr. Haydon kendisini bekliyordu. Van Eyck:
— Elimden geleni yaptım, a-ma, otomobilimi...
— Eksik olmayın Dr. Van Eyck, çok teşekkür ederiz. Ama maalesef çocuk bir saat önce öldü.
Bekleme odasının önünden geçerlerken, Van Eyck birden olduğu yerde durdu, kaldı. Sıralardan birinin üstünde, başını ellerinin arasına almış hır adanı oturuyordu. Üstünde kahverengi deri bir ceket vardı.
Dr. Haydon: ,
— Mr.Cunningham, sizi Dr. Van Eyck’le tanıştırayım, dedi. Doktor bey, ta Albany’den buraya, oğlunuzu kurtarmak için gelmişti.
19 Temmuz 1950
Y E N î İSTANBUL
Bayta. 8
Yabancı sermaye ve memleketimiz
Amerikan sermayesinin dış
Haberler
Ameriknn pamuk stoklan
IJerkeMn bildiği eski bir hakikat " vardır: Paranız hiçhlr şey olmaz. Fakat bunun yanında firene herkesin •ıkaık unuttuğu baçkn bir hakikat daha vardır: Para> yalnız harcamak için detil, aynı zamanda, İktisat delerleri yaratmak İçin lâzımdır. Halbuki, biz öteden beri paranın nasıl harcandığını biliriz de İktisat delerleriyle olan münasebetlerini ya hiç anlamayız veya şöyle böyle anlar gibi görünerek ona çok karışık bir mİ-ııa veririz. Fakat pıvanın bir takını değerler yarattığını yeni »ezmiş olmadıkımız İçin sermayenin başka çeşit bir para oluşunu kavramıçizdir. İste biz de. şimdi, asıl bu paradan bahsetmek istiyoruz.
Sermaye; çalışan, İşleyen ve ekonomik değerler yaratmak maksadım güden parıı demektir. Bizim, millet olarak, böyle bir paraya, daha doğrusu, harcanmak safhasından sıyrılarak, ekonomik mânada, dinamik bir safhaya piren paraya İhtiyacımız vardır. Yurdumuz yüz yıllarca, İstilâ çamlarından kalma bir ekonomi anlayışına göre yaşadığı İçin genel ekonomik sistemimizde çağdaş gelişmeleri hazırlayan imkânlar beliremenılş-tlr. Biz bunun tesirlerini bugün bile sosyal hayatımızın bütün dallanışlarında görmekteyiz.
Şimdiki ekonomik durumumuzun öne sürdüğü dâvaları aydınlatmak maksadiyle ortaya atılan fikirlerin belki en çok ilgi uyandıranı şudur: Biz, Avrupada makine çatı açılırken eski İstihsal sistemimizden ayrılmamış ve bunun neticesi olarak hem sanayiimiz kurulamamış, hem de sermaye birimkeslnl gerektiren şartlar meydana gelememiştir. Hemen söylemeliyiz ki, bu gibi fikirlerin sosyal gerçekliklerimizle münasebetleri yoktur. Ekonomik gelişmemizi büyük bir ölçüde güçleştiren, sermaye birikmesini imkânsızlaştıran sebepleri OsmanlI C-emlyetiııln hayat anlayışında ve bu anlayıştan doğan müesseselerin güdüeü faaliyetinde aramak lâzımdır. Ortaçağ'ın sonlarına doğru. Avrupa cemiyetlerinde de durum başka türlü değildir. Yalnız Avrupa cemiyetleri, pagan Elen-Romn kültürünün tesiriyle, İnsan iradesini uyuşturan sosyal müesseselerden daha erken silkinmek fırsatlarını bulmuş ve bundan faydalanmışlardır.
Bugün bizde de ufak tefek bir sermaye birikmesi hareketi vardır ve biz bunu herhangi bir tesadüfe borçlu de. ğilizdir. Dikkat edilirse görülür ki. biz de şimdi Avrupa cemiyetlerinin bir zamanlar seçmiş olduktan yola ayak basmış bulunuyoruz. ÇHğ|laş e-konoml. çağdaş sermaye birikmesi, bugünkü cemiyetle birlikte doğmuştur. Bundan da anlaşılıyor ki, ekonominin olduğu gibi, sermaye birikiminin de kendine göre bir havası varılır ve bu hava olmayınca aradığımız fa-nllyetin belirmesi de imkânsızdır. Ha. yatın her faaliyeti mutlaka kendi muhitini ister. Bir ut bile aradığı toprağı. sıcağı, nemi hııhımazsa solar, gider. Görünmeyen köklerini bütün yaşayış sistemimize yayan çeşit çeşit ekonomik faaliyetlerin ne kadar daha geniş, daha hür, daha belli gelişme ve serpilme şartları arayabileceğini tahmin etmek güç değildir. Biz onun için ne ekonomik hayatın, ne de sermaye birikmesinin bir tesadüf olduğunu kabul etmiyoruz.
Tam mânasiyie ortaçağlık Osmanlı Cemiyetinin temelli bir tasfiyesinden başka bir şey olmayan Büyük Türk Devrlmj. Türk ekonomisi İçin olduğu gibi Türk sermayesinin birikmesi İçin de yeni bir devir açmıştır. Ekonomi ve sermaye faaliyetinin istediği hava, ancak, modern bir cemiyette ve onun en büyük teşkilâtı olan modern dev-
Yazan : M. NERMİ lette bulunabilir. Biz böyle bir cemiyet ve böyle bir devlet kurmuş olmakla milli ekonominin İlk gelişme İmkânlarını hazırlamış bulunuyoruz. Fakat İmkân başka, ondan faydalanmayı bllınek de geııe başkadır. Bizim asıl aksak noktamız da buradadır. Kurduğumuz yeni cemiyet ve devlet, çağdaş ekonomik nizamın dayandığı prensiplere göre, bugüne değin henüz âyarlanamaııııştır. Bunun böyle oluşu, iktisat gerçekliklerini utopllere tercih edişimizden ileri gelmektedir. Milli ekonomimizin kayıpları, bu yüzden, çok büyük olmuştur.
Devletçilik fikrinin bir umde olarak anayasamıza girişi Türk Devrimi ile beliren ekonomik gelişme İmkânlarını yalnız hukuk bakımından gidermekle kalmamış, aynı zamanda şahsi teşebbüsü çeşit çeşit tehlikeli İhtimaller karşısında bırakmış ve bu suretle hem yurt İçi sermaye hareketini, dem de yurt dışı ekonomik ilgilenmeleri geniş bir ölçüde önlemiştir. Doğrudur, Cumhuriyet Devleti kuruldu kurulalı, her hükümet, yurdumuza yabancı sermayenin gelmesini İstediğini söylemiş ve ona kolaylık gösterileceğini v ad etmiştir. Fakat a-nayasadaki ıımde yüzünden yeril sermayeyi bile hlnblr kere düşündüren İhtimaller; yabancı sermaye İçin herhalde kolaylık ifade etmekten çok uzak şeylerdir. Çalışan sermayenin İstediği kolaylık, söz kolaylığı değil, teşebbüs emniyetini sağlayan hukuk durumunun apaydın olmasıdır. Bir taraftan yurdumuzda sermaye birikmesine ve hattâ dışarıdan sermaye akmasına karşı anlayış ve uysallık gösterilirken. öte taraftan teşebbüsü bilhassa şiddetle ilgilendiren hukuk durumunun kesin bir surette aydınlatılmalına çalışılmış olmaması, gerçekten, şaşılacak bir şeydir.
Osmanlı Devletinin son safhaları, Türk Ülkesinde çalışan yabancı sermayenin acı hâtıraları ile doludur. Fakat bu hâtıraların doğmasında, asıl sermayeden ziyade, devlet kudretinin hiçliği en büyük bir rol oynamaktadır. Osmanlı Devleti, hukuk bakımından. egemen bir devlet değildi. Hattâ bu devletin İç politika konusunda bile hürriyeti yoktu. Teşkilâtça da sıfırdı. Devlet, aşağı yukarı, tasfiye halinde bulunan bir ülke, milletlerarası hukukundaki durumu da statü quo İle çizilmiş çok geri bir topluluk teşkilâtı İdi. Buna devletten ziyade bir politika condnmlnlum’u adını vermek daha doğrudur. Yetkisini politika konularında kaybetmiş, böyle tuhaf bir devlet tipinin yabancı sermayeyi kontrol etmesine İmkân yoktur. Osmanlı Devletinin son safhalarında olan biten şeyler bu kontrolsüzlükle, hu devlet yetkisinde hüküm süreıı anarşi ile İlgilidir. Halbuki, Cumhuriyet Devleti böyle değildir. Bugün, millet olarak, bizim tam bir yetkimiz ve kontrol kudretimiz vardır. Biz bu bakımdan, kapılarını yabancı sermayeye açan milletler gibi ürkmekslzln hareket edebiliriz, kontrol hakkımızı kullanabiliriz. Onıın İçin kalkınmamızı kolaylaştıracak o-lan yabancı sermayeye, eski acı hâtıraların tesirlerinden sıyrılarak, çalışmak imkânlarını verebiliriz.
Ekonomik kudretimizin ne halde olduğunu anlayabilmek İçin, kısH bir zamanda kabaran devlet borçlarımızı, bir türlü kapanmayan bütçe deliklerimizi üstünkörü gözden geçirmek yeter. Artık herkesin nihayet öğrendiği bir hakikattir kİ, devlet gelirini arttırmanın en kısır ve en kötü yolu vergi arttırmalarıdır. Asıl gelir, çalışan sermayenin, genel Jş hayatının bıraktığı gelirdir ve bıınıı arttırmak lâzımdır. Fakat nasıl? Paramızı, e-konomlk değer getirecek bir şekilde
piyasalardaki durumu
Amerikan sermayesinin dış piyasalar muvacehesindeki durumu mevzuunda iki sual hatıra gelir: Acaba A-merlkan İÇ adamları bugünkü şartlar muvacehesinde mesailerini daha ziyade ihracat işleri üzerinde teksif etmeği mi tercih etmeli, yoksa sermayelerini kısmen yabancı memleketlerde işletmek şıkkını mı İltizam eylemelidirler?
Birinci sualin cevabını vermek ve. Amerikan ihracat emtiası için mevzuu bahsolabllecek piyasaları tahlil etmek, yani belirli piyasalarda söz konusu ihracat emtiası için talep olmadığım, varsa rekabet durumunu ve nihayet mezkûr memleketin iştira kabiliyeti ve dolar dîsponibilite vaziyetini araştırmak İcap eder. Böyle bir tahlil yapıldıkta,- talebin hemen bütün memleketlerde mevcut bulunmasına mukabil Amerikan emtiasının İthalini frenllyen en mühim faktörlerin kısmen rekabet vaziyeti ve bilhassa iştira kabiliyeti ve dolar fıkdanı olduğu görülür. Bu sonuncusunun hususî önemine binaen bir kaç rakam verelim: Yabancı memleketlerin bugünkü şartlara göre yıllık u-mum dolar disponlbilltesi, 10 milyar dolan Birleşik yabancı mal ve 4 milyar doları ve diğer çeşitli
milyar dolan sair dolar kaynaklann-dajrı olmak üzere 16 milyar dolar tahmin edilmektedir. Buna mukabil Birleşik Amerika yılda takriben 12 milyar dolarlık mal ve 4 milyar dolarlık çeşitli hizmet İhraç etmektedir. Marahall yardımiyle diğer çeşitli vardımlann devamı müddetlnce bu muvazenenin az çok muhafaza olunacağı, önümüzdeki bir İki yıllık devreyi müteakip bu yardımlar tedricen kesildiği takdirde ise Amerikanın bünyesinin bundan mütessir olacağı muhakkaktır.
Amerikaya yapılan hizmet ithalâtından, Marahall Plânından yardımlardan ve 2
Bütün bunlar gösteriyor kî, Amerikan İş adamlarının kuvvetlerini mal ihracı üzerinde teksif etmlyerek bir kısım sermayelerini yabancı memleketlerde verimli içlere yatırmaları ve bunu mezkûr memleketlerde müstahsil ve verimli bir şekilde işletmeleri daha mâkul bir hareket tarzıdır. E-sasen Amerikan sermayesinin kendisine dış piyasalar aramasının ve belli başlı Amerikan şirketlerinin Kanada. Ingiltere ve diğer memleketlerde şubeler açmasının veya tesisler vücuda getirmesinin başlıca Amili de budur. Az çok bütün memleketlerin iştira kabiliyeti ve bilhassa dolar dîsponibilite durumundan doğan derin sebeplerin yanında yabancı memleketlerin lehine daha ucuz İşçilik, daha ucuz ham madde, nakliye ve gümrük masraflarından tasarruf, daha müsait vergi vaziyetleri gibi bir takım iktisadi Amiller de rol oynamaktadır. Amerikan sermayesinin yabancı memleketlere akmasında teşvik edici diğer bir faktör de sermaye gelir nlspetinlerinin umumiyetle Amerikaya nazaran daha yüksek olmasıdır. Burada, yabancı memleketlere yatırılmış olan takriben 10 milyar dolarlık Amerikan sermayesinin 1948 yılında 1,5 milyar dolan yani ortalama %15 nispetini aşan bir gelir »ağlamış olduğuna, bu arada petrol işletmelerinin */, 25.6 ile başta geldiğine ve menafi! umumiye ile ilgili İşlere yatırılmış sermayenin İse %2,4 gibi düşük bir seviyede kaldı-
kullanmakla.. Paramız yetmedi mİ, yabancı semuıyeye başvurmakla.. Ve nihayet yeril sermayenin oldııgıı gibi yabancı sermayenin de emniyetini sağlamakla. Bu İse ancak devletçilik politikamızı, sistem olarak, ortadan kalıtırmaklır mümkündür.
Yazan: Bülent Büktaş
Yük^k Milhendte ğına işaret etmek İsteriz (Ortalama olarak sanayi %17,6, tanm %11,9 ve maden işleri %10,6 sağlamıştır). Bu da gösteriyor kİ yabancı memleketlere yatırılmış olan Amerikan »ermt-yesl iyi muvaffak olmuş ve en kötümser iş adamlarını bile tatmin e-decek bir nema bırakmıştır.
Bütün bunlara rağmen Amerikan sermayesinin dış memleketlere geniş ölçüde akmasına mâni olan başlıca âmilleri bundan evvelki iki yazımız, da gözden geçirmiş ve bunları yenmek için Başkan Tınmanın “Dördüncü Nokta” programını ortaya koyduğuna temas ederek bu programın •-soslarını ve ana hatlarını kısaca a-çıklanuştık. İkinci Dünya Savaşını müteakıp-dilnya İktisadî düzenini yeniden tesis etmek için bütün barışsever memleketlere el uzatan Amerikanın bu konuda da muvaffak olmasını ve ekonomik kalkınmasının tahakkukunda Amerikan sermayesine muhtaç bulunan memleketimizin de gerekli müsait zemini süratle ha-zırlıyarak bu fırsattan geniş ölçüde faydalanmasını can ve gönülden temenni ederiz.
ydında aspir nebatı ekimi başladı
Aydın, 18 (Hususî) — Btr yağ nebatı olan Aspir in ilk ekme tecrübeleri bölgemizde ferdî gayretlerle yapılmaya başlanmıştır. Bol miktarda elde edilen nebatı işlemeyi İzmir Turyağ fabrikasının taahhüt etmesi memnunluk uyandırmıştır. Asplr, fakir topraklarda bol miktarda yetişebilen bir nebat olup şimdiye kadar yalnız Eskişehir dağ köylerinde ekiliyordu.
Bu şekilde Aspir’in bölge iktisadi hayatında iyi bir rol oynayacağı tahmin ediliyor.
Yunanistan tütünlerinin Batı Almanyaya ihracındaki müşküller
Almanyada halk Doğu tütünlerine rağbet göstermediği için ithalâtçı firmalar zarar görüyorlar
Frankfurt (Huausî) — Almanyada bulunan Yunan delegesiyle Alman alâkalı makamları arasında Yuna-nistandan satın alınacak tütünler hakkında yapılmakta olan müzakereler inkıtaa uğramıştır. Tamamen vazgeçilmesi bile muhtemel görülen müzakerelerin tekrar başlaması için Almanya iktisat Bakanlığı çareler aramaktadır. Şayet müzakerelerden vazgeçilecek olursa bu, Batı Almanya sanayi firmaları İçin büyük zararlar doğuracaktır. Çünkü Yunanistan kısa bir zamanda ecnebi memleketlerden 75 milyon* dolar kıymetinde makine ve sair malzeme satın almaya karar vermiştir. Almanyanm Yunanlstandan fazla tütün İthaline isteksizlik göstermesine; sigara fabrikalarının elinde henüz İşlenecek fazla miktarda tütün bulunması gösteriliyorsa da asıl sebep Almanyada-ki sigara tiryakilerinin Vlrjlnlya tütünlerine alışmış olmalan dolayısile halis doğu tütününden yapılmış sigaralara rağbet gösterilmem eridir. Bu yüzden bir çok firmalar doğu tütününden yapılmış sigaralardan zarar görmüşlerdir. Yunan tütünlerinin pahalı oluşu da Almanyaya ithalâtta diğer bir sebep gösterilmektedir.

Ne^-York (Husııaf) — 31 temmuzda bitecek olan pamuk mevsiminde Amerikanın 4,000,000 balyadan fazla pamuk stoku bulunacağı tahmin edilmemektedir. Geçen sene bütün pamuk stoku 3,800.000 balya idi. 1948 de 41,000 ve 1939 da ise 10,869,000 balya idi. Gelecek mevsimde beher dönüm araziden alınan pamuk olağanüstü fazla olmadığı takdirde, istihsal fazlası bu mevsimde geldiğinin aksine olarak bir düşecektir.
yük-hayli


tica-
Framuı dış ticareti
Paris (Hususî) — Fransız ret «çığı mayıs ayında 9,040 mil-
yon frank İken haziran ayında 14,931 milyona çıkmıştır. İhracat mayısta 48,524 milyon frank iken 54,240 milyona yükselmiştir. Fakat buna mukabil ithalât da mayısta 57,564 milyon frank değerinde İken yon frank
haziranda 69,171 mil* olmuştur.
ayının İstatistiği yahu senenin ilk altı
Haziran pılması ile ayının ticaret muvazenesi belli olmuştur. Bu miktar 67,657 milyondur kİ. 1949 un aynı devresinde muvazene 91,913 milyondur.
İthalâtın artmasının sebebi 18.370 milyon franga baliğ olan ham mensucat malzemesinin a-lınması olmuştur, ithal edilen diğer mallar arasında 10,057 milyon frank eden petrolden mamul maddeler ve 2,589 milyon eden ham ve işlenmiş deriler vardır.
İhracata gelince, kimyevi maddeler listenin başında gelmektedir ve 4,303 milyon frank getirmiştir. Plâstik ve mamul kauçuk ihracatı 174 den 410 milyon franga çıkmıştır. Diğer İhracat maddeleri eski seviyelerini muhafaza etmişlerdir.
Denizaşırı memleketlere sevkıyatın haziran ayında 36,437 milyon frangı bulmasına mukabil bu memleketlerden IthaJAt da 23,051 milyon İken 27,758 milyon franga çıkmıştır.
Harpten evvel Almanyada fazla kullanılan ve bir müddet evvel tekrar piyasaya çıkarılan Emir isimli on fenlkllk doğu sigaralarının piyasada göreceği rağbetin doğu tütünlerinin bu memleketteki sürüm imkânı hakkında bir miyar olacağını İler! sürenler vardır. Alman sigara sanayi! fazla miktarda doğu tütünü işlemek istiyor fakat piyasa vaziyeti buna müsaade etmiyor. Batı Almanya Hükümeti sigaradan alınan IstlhlAk vergisini azaltırsa sigara İstihlâki çoğalacak ve bu suretle doğu tütünleri fazla ithal edilecektir. Sigara fiyatları ucuzlayıp halk bol sigara bulunca Vlrjlnia tütünlerinin içerisine fazlaca doğu tütünü karıştırılarak hafifletilmesini, tiryakiler kendiliklerinden Istlyeceklerdir.
Tütün istihlâk vergisi lndlrilse de İndirilmese de Alman sigara sanayiinin Amerikan tütünü satın almak için karşılaştığı döviz müşkülâtı bertaraf edilemlyecektir. Vergi azalıp fiyat ucuzlayınca artacak ihtiyacı karşılamak için gerçi daha fazla Vlrjlnia tütünü satın alınacak fakat bu suretle doğu tütünlerinin ithalinin gittikçe daha fazla arttırılabıle-c.eği düşünülmektedir.
İSVİÇRE MEKTUBU
İsviçrenin dış ticarette uğradığı güçlükler
isviçrenin ihracatına tesir eden âmiller arasında neler var?
Zürich, (Hususî) — İsviçrenin mühim endüstri İşletmelerinden çoğu »on zamanlarda umum! heyetlerine raporlarını vermişlerdir. Bahsi geçen raporlarda, İsviçrenin ihracat İle uğraşan endüstrilerini alâkadar eden meselelere yakından temas ediliyor.
Raporlardan anlaşıldığına göre, İki taraflı anlaşmalardan, İsviçre, istenilen menfaat temin edememektedir. Çünkü İhracat için kâfi miktarda sipariş alınamamaktadır. İthal edilecek malların cins ve nevilerini menfaat sahipleri yerine hükümetler tâyin ettikçe isviçreli İhracatçıların zarar görmeye devam edecekleri muhakkaktır. a
Bütün bunlara ilâveten yabancı memleketlerdeki gümrük resimleri, tsviçrede cAri olanlardan bazan 10 de-
Karadenizin şirin kasabası Akçaahatta iktisadi durum
Akçaabat (Husus!) — Akçaabat ilçesi Şlmalişarkl Karadeniz havzasında garpten Vakfıkebir, şimalden Karadeniz, cenuptan Torul ve Maçka ilçeleri ve şarktan Trabzon Hile çevrili, 510 kilometre murabbaı yüz-ölçümünde olup, Karadenizin şirin bir kasabasıdır,
( | •
*
ilçenin başlıca mahsulü tütün ve tereyagıdır. Trabzonyağı diye şöhret bulan tereyağı, ilçenin dağ köylerinde mebzul miktarda istihsal edilir. Dağ köyleri sakinleri bir yıl İçinde yiyecekleri mısır, fasulye gibi başlıca gıda maddelerini de istihsal e-derler.
Ayrıca 70 köye yakİAşan ve tütün mahsulü ile geçimin! temin eden diğer köyler ahalisi. 1919 yılında havaların müsaadesizliği yüzünden iyi kalitede mahsul alamamışlardır.
Mart 1950 ayında açılan 1949 yılı tütün mahsulü satışı neticesinde, bugüne kadar Tekel idaresi tarafından
Batı Almanyada ihtiyaçtan fazla deri ve ayakkabı
Pirmasens 18 (Hususi) — Batı Almanyada deri ve kösele sanayii memleketin ihtiyacından çok fazla istihsalde bulunmaktadır. Yaptığı deri ve köseleleri kolaylıkla oatamıy&n bu sanayi şubesi işlenmemi? deri fiyatları serbest kaldığı için çok müşkül durumdadır. Almanyadaki ham derilerin kalitesi iyi olduğu için nasıl olsa müşteri bulacağını bilen ham deri sahipleri mallarının fiyatını düşürmeğe razı olmamaktadırlar. Almanya şimdilik harice işlenmiş deri ihraç edebileceğini ümit etmiyor. Halkın ayakkabı İhtiyacı temin edilmiş vaziyette olduğundan ayakkabı piyasası da çok durgundur.
fa daha fazladır. Meselâ, milletlerarası toplantılarda gümrük resimlerinin İndirilmesi fikrini müdafaa eden Amerika bile Diesel motörleri, pompalar ve kompresörler üzerinde yüzde 30 nispetinde bir gümrük alıyor.
Rekabetin artmaalyle fiyatlar, tealim ve tediye müddetleri ehemmiyet kazanıyor. Bu »ahadA İsviçre zararlı durumdadır. Harpten zarar gören memleketlerde, istihsal normal »eviyesini bulmuştur. Bu arada Almanya tekrar dünya piyasasına katılmıştır.
Eylül ayı İçinde bir çok memleketlerde yer alan devalüasyon da îmdç-renln İhracatına tesir etmiştir.
Bütün bunlara rağmen İsviçre endüstrisinin sosyal alanda yaptığı yardımlar gayet büyüktür.
mübayaaya ’devam olunmuş ve son günlerde, tütün randımanlarının düşük olduğundan bahisle; mübayaa iş. lerinl durmuş denecek bir duruma düşürmüştür.
1949 yılı mahsulü kapasitesinin 4 milyon kiloyu mütecaviz olduğu ve hâlen satılmış bir milyon kilodan fazla tütün mahsulünün bulunduğu nazarı itibara alınır ve 1919 yılı tütün mahsulü nevilerinln düşük olduğu bir hakikat olarak kabul edilirse, her yıldan daha çok yardıma muhtaç bir durumda olan tütün istihsal eden mmtaka müstahsiline geçen yıllardan daha çok ve başka şekillerde. devletin Ziraat Bankası va-sıtasiyle açacağı uzun vadeli kredilerle zamanında yardım eylemesi çok faydalı ve yerinde bir hareket olmakla beraber, müstahsilin şunun bunun kucağına atılmasını ve dişi tımağly-le kazanacağı üç beş kuruşun müra-bahacılar eline düşmesinin ancak bu şekilde önü alınabilecektir. Kaldı ki; hâlen elde satılmamış 1948 yıh tü. tün mahsulü vardır. 1949 yılı tütün mahsulünün 500 bin kilodan fazla bir miktarının satılacağı da meşkûk bir durumdadır.
1950 yılı tütün mahsulünün yazım İşine önümüzdeki günlerde başlanacaktır. Bununla beraber, ilçede bir haç yıldan beri görülmemiş derecede ve çok İyi kalitede nefis bir mahsulün olacağı kuvvetle muhtemel görülmektedir. Çünkü; İklim şartlan çok müsait bir durumda devam eylemektedir.
Geçen 1949 yılı içinde İlçeden Trabzon - Akçaabata elektrik cereyanı veren santralın bulunduğu Vlsera köyüne kadar 23 kilometrelik yaz ve kış nakil vasıtalannın gidip gelebileceği bir yol yapılmıştır. Bu yıl da Visera Köyünden Düzköy bucağına giden ham yol taş döşenmek suretiyle yapılması işine başlanılmış ve bu ilk hazırlıklar olmak ü-zere yolun yakınına taş çekilmesi i-şlne başlanılmıştır. Yeni gelen valimizin de himmet ve gayretleriyle bu yolun kısa zamanda yapılacağı muhakkaktır.
Î5/VH/7950 Cumartesi
İstanbul Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Kapanış
Bugün
Borsalarda vaziyet
İstanbul
Müdafaa
Şirket Hisse Senetleri
Kıım Meytalar ı
Fındık (kabuklu «hrrl) Fındık (îç tombul) Cevla (kabuklu)
Ceviz (iç n&türei)
lanekell) ■ıra) çıplak)
Bayram münasebetiyle borsalar kapalı bulunduğundan dün kayda değer hiç bir şey olmamıştır.
Borsalarda Vaziyet Bayram erteliye kadar aynen devam edecektir. Borsa cetvelini arife günkü cetvele sadık kalarak tekrar neşrediyoruz.
Arife günkü vaziyete göre, Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bordasında hiç bir değişiklik yoktur. Altın fiatlerinde-kl sukut da durmuştur. Altın eski fiat seviyesini muhafaza etmektedir.
Borsa yarın açılacaktır. Alâkalıların söylediğine göre önümüzdeki hafta hararetli bir borsa haftası olacak, bilhassa İzmir ve Adana piyasasında bir hareket gözükecektir.
(•) Günündü Boroada muamelesi tescil edilmemiş CAhvUâl vo eahHiuiD arı vs laioplers göre taayyün «den takribi piyasa dcğorlcrL
i l. •••*— t ,.»•••* I Ölvas-Erzurum 1...
" •• ıı.-vıı...
Demiryolu 1...
Ynfth tuhııaılar ı
Ayçiçeği tohumu
Keten tohumu .
Kendir tohumu ..
Su^ıırn »•••*• »m...
Yer fıstığı kabuklu
Hububatı
Buğday yumuşak (TÜc.)
Buğday Ofis ............
Arpa yemlik (dökme) Mısır san (çuvalı) Foaulya tombul •• Fasulva Çalı sert Kuşyeml .................
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil •«••••mi
Nohut natllreJ
Ikrumlyrli tahviller 1933 Ergani ,,.,•.•••••••••— 193b ikramıycli M dil Müdafaa 1941
1941
V2
l *..••••( Demiryolu IV Demiryolu V ....-
1919 ıkramiyeli Diğerleri Demiryolu VI ...-
New-York Borsası
- -
1941 Kalkınma
1949 İstikrazı 194b Utlkrâzı Mini Müdafaa
Ham derileri
Sığır ealamura (kasap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
Buğday (Buşell=Sent) ••■•••eee»eeee«
Sert Kış mahsulü No. 2 ...........
Kırmızı ° M No. 2 ................
Pamuk MlddJlng (Llbrest—Sent) Ekim ..............................
â rnlılç
Mart .............................
•Tiftik (Llbresl=Sent) .............
I ekaas No. 1 «.,.•••,.••••••••••w*
Fındık (Llbreei=Sent)
Kabuklu yerli iri ••••»»•• w.wm*.*«* “ orta .....................
Levanı İç İthal malı •■•eeeeeeeaees* Ekstra İri İç ithal malı
Kura lir il m (L1bre»l=Sent)
Thompson çekirdeksiz seçme ...
keten tohumu (Buşeü=:Dolar) ... Mlnneapolls ........................
Kalay (Llbres!=Sent)
Levha-teneke (100 libre dolar)
KAMBİYO
İstanbul Borsası
AÇihS | Kapantı:
1 Bterllng 7.87.— 7.87.—
100 Dolar 281.25 281 25
lüû Fr. Franın — 0.80 O.eO
100 İsviçre Fr.... 64.03 64 03
100 Belç. 6 60 5. OU
100 İsveç Kr..„ M.1260 54 1250
100 Florin 73.6840 73.6840
100 Ljlrst 0.44128 . 0.44126
100 Drahmi 0 01 «76 O.ourtd
100 Escoudo» ...^ 9.7390 9.7300
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe îeıl Gr. — 6.05
Külçe DagüM*. — —
Cumhuriyet 34.80 84.88
-
Harnlt - —
Gulden ...■■■um 34.36 34 50
tnglllz 44 79
Fransız kok ... —
Napoicon LU M —
tsvlçre —
New-York’ta ı onsu: S 35
Gümüş, Platin
En aşağı En yukarı
Gümüş Or. — —
Platin " 10.- n.—
Zürich Borsası (Serbest)
23.6 1950 İsviçre Frangı
Duruma En aşağı En yukarı
Türk Lirası l 06 1 16
Dolar 4.32 4.31 1/2
Kterline 11.10 11.20
Fransız Frangı 1.19 1.24
Mısır Kredi Fonnlve 1903
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 113.50 20 20
Anadolu D.î. Tertip A/B. 112.60 UL-
•• •• *• C.
•• *• %G0 22 30 69.—
*• „ Mümca. Senet 63 — 67.60
Dukııma İlam Maddeleriı
Tiftik (ana mal) «...
Tiftik (Natürel) .........
Yapak Trakva (Kırkım)
T.C. Merkez Bankam ^... 123.— 120,25
TÜrklve tş Banktım 30.—
Türk Ticaret Bankası 6.— 8.—
Arsl&n ^tmonLo 16 25 16.76
$Qrk Değirmencilik 23.26 23.60
Milli Reasürans 16.26
Ecnebi Tahviller
Nebati Yatları
Zeytinyağı (E.E. âuaamyağı (Raf. Ayçiçeği (Rafine
Fındık yağı (Çürük)
E» kİ Kapanış
RET BORSALARI
İzmir Ticare t Borsası
Bugün Son Kapanış
Üzüm çekirdeksiz No.9 49.6 40.—
tnelr A serlal No. &.«. 55.— 56.-
•• B serisi No. 10b 42.— 42.-
Pamuk A kal s 1 220.— 219.—
Pamuk Akala 11 195.— 190.—
Pamuk Akala 111 ...... 160.— 160.—
Pamuk yeril 172.6 180 —
Pamuk yağı (rafine) ... 109.— 110.—
Pamuk çekirdeği 13.— 12.75
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 180.—
Pamuk Akala II ...••• 160.—
Pamuk Akala LU — —
Pamuk yerli t — 145.—
Pamuk yerli LL e
Trabzon Ticaret Borsası
n.NniK a) %60 randımanlı kabuklu tombul ...«, m.—
b) İç sıra kontrollü 178.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak İHa 30.-
Buğday sert — 3L-
Arnn

Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=3ttrllng) ÖOm t)AV •••••••«• eeeee>•• • eeees Kftl İC n t A eeeSst ••• ••• Yer fmtıtı Hlndletan — 65 — 63.50 64.-
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (LlbresIzsFIyat) M Sıra mah Yün Anadolu * * -. *• Trakya •* n 20/21 18/21 34.—Nom 30.- u 20 21 18/21
İskenderiye Bor sası
Pamuk (Kantan=:Ta.!lan) ARhmount Kısa eiyaflı F/G Karnnk Usun eivaflı F/G
Sayfa 6
19.8.3 te Bedia Statzer
okluğu gün
4
Bedia Şekip, babası ve kardeşi Fuadi Şekip İle bir arada
Bedia Statzer in 25 inci
26 ağustos cumartesi gecesi Bedia Statzer’in 25 inci sanat hayatını tesit ederken, aynı zamanda sahnemizde Türk kadınının da zaferini tesit etmiş olacağız
19 Temmuz 1950
Milletler arasında silâh yarışı
Dünya harbe hazırlanırken
26 Ağustos, Büyük Zafer Bayramının arifesidir. Bu «ene 26 ağustos gecesinde bir sanatkârın 25 inci sahne hayatını tesit edeceğiz. Bu sanatkâr bir kadın olduğundan, merasim bizim için şu sebepten bir zafer kadar ehemmiyet peyda ediyor: Türk sahnesine çıkabilmiş, bu cesareti göstermekten çekinmemiş bir kadın olduğu için.
Bugünün nesilleri, 25 sene evvel bir Türk kadınının hayatının ne olduğunu ancak ninelerinden masal dlve dinliyebllirler, bir kadının işkenceye benzer bir takım İçtimaî tazyiklara mâruz olduğunu hayallerinden bile geçirmezler. Bu İtibarla 26 ağustos cumartesi gecesi, Şehir Tiyatrosu artistlerinden Bedia Statzer’in 25 inci «anat hayatını tesit ederken, aynı zamanda sahnemizde Türk kadınının da zaferini tesit etmiş olacağız.
Hakikatte, bu merasim, bir İki sene kadar gecikmiştir. Çünkü Bedia sahneye 1923 senesinde çıkmıştır. Hem sahneye, hem de beyaz perdeye
O yıl, Halide Edib in “Ateşten Gömlek” filmi çevriliyordu. Halide Edib, rejisör Muhsinden filminde rol alacak kadınların Türk olmalarını istemişti. Bunun üzerine ilk İki mühim kadın rolünde, Neyyire Neylr İle Bedia Muvnhhidi gördük. Eğer Neyyire, dostlarını, yakınlarını ve hayranlarını cidden dilhûn ederek aralarından aynlmasaydı, belki de kaderin bir arada sahneye çıkardığı bu iki kıymetli kadın için müşterek bir tören yapardık. Şurası muhakkaktır ki. “Ateşten Gömlek”in Ayşe Ha-nım’ı, 26 ağustos gecesi, başına sanat tacını giyerken. Kezibanı hatırlayacaktır.
★ 'r
Bedia, Büyükadada 'doğmuştur. Babası İ6tinaf müddeiumumisi, Mısırlı rade Ahmet Şekip Beydir. İlk türk-çe dersini, aile dostlan olan Selim Sim Beyden almıştır. Ana dilinden başka fransızca ve ramca bilir. Her İki dile hakkiyle sahiptir. Tahsilini *Notre Dame de Sion” da yapmış o-
Bedia Muvahhlt, 1923 te “Ateşten Gömlek,, filmini çevirdiği esnada, İki sahne arasında oğlu Sinâ ile
1
Bedia Muvahhlt, “Ka din ve Kumar,, piyesinde
lan Bedia 1922 de oradan çıkınca E-renkÖyKız Lisesinde, bir sene fran-sızca hocalığı yapmış ve aynı sene zarfında merhum aktör Muvahhlt İle evlenmiştir. Bu izdivaç onun sahne hayatına da girmesine sebep oldu. Yukarda bahsettiğimiz gibi “Ateşten Gömlek” de oynuyor ve film biter bitmez, kocasını takiben Izmıre gidiyordu.
Muvahhlt, Vasfı, Şadi, Behzat, Mahmutla beraber İzmire bir turne için gitmişlerdi. O aralık, Atatürk de îzmirde bulunuyordu. Sanatkârlar temsillere davet maksadiyie ziyaretine gittikleri vakit, Atatürk kadın rollerinde kimlerin olduğunu sordu ve gayn Türk unsurlar bulunduğunu haber alınca Muvahhide, karısının neden sahneye çıkmadığını sordu ve, ertesi akşam temsile geleceğini, “A-teşten Gömlek” de gördüğü genç Türk kadının sahnede de perde de olduğu kadar muvaffak olmamasına sebep tasavvur edemiyeceğinl söyledi.
O gece, Bedia Muvahhlt, mektepten kalma ezberleme kolaylığı ile rolünü sabaha kadar ezberledi ve ilk defa olarak, İbnÜrrefik Ahmet Nuri Beyin “Ceza Kanunu,, nda sahneye çıktı. Ve bu ilk tecrübesi, Atatürkün teşrik edici huzurunda, bir muvaffakiyet halinde tezahür etti.
Atatürk, kendisine devam etmesini tavsiye etti ve trupun Balıkesir,

Bedia Muvahhlt
Manisa, Akhisar gibi muhitlerdeki temsillerinde de, sahnede göründü. Bu hatıraları anar, ken Bedia diyor klı
— Her ihtimale karşı, sahneye çıktığım zaman, başıma, tuvaletimin renginde bir nevi turban sarıyordum. Fakat buna hacet olmadığını sonradan gördüm ve onu da çıkardım, İlk sahneye çıkışımda bana cesaret veren en büyük unsur Atatürk olduğu gibi, devam etmeme de sevkeden yine
hmen İnönüııün 931 de Atina Ollmplya tlarında bulunduğu sırada Bedia Mn-vahhlt de Yunanlstana davet edilmiş, orada Otello’da 4( Dezdemona ” yi oyna mıştı
Böceklere
karşı nasıl korunmalı?
BÖCEKLER ya gıdalanmak, yahut ■* kendilerini müdafaa etmek İçin ısırırlar. Umumiyetle nfthoş ve hazan da tehlikeli olan bu tecavüzlere hepimiz uğrayabiliriz. Böcek sokmasının ilk neticesi, deriye zehirli bir maddenin akıtılmasıdır ki, bu mevziî bir şişkinlik, sızı veya kaşıntı peyda eder. Başka bir netice de böceğin taşıdığı patojen unsurların aşılanmasıdır. Meselâ sinekler, küçük çocuklarda pek vahim olan gastro -anterit verici mikroplar taşır, sivrisinekler sıtma He sarı humma aşılarlar; pire ile bit tifüsün türlü nevilerini ve vebayı nakleder v*s. Bu itibarla insanların ve hele sıcak memleketler halkının böceklere karşı korunmak İstemeleri tabiidir. Korunma çareleri bugün hayli çoğalmıştır.
İlk önce o çarelerden henüz amelî tatbikatı mahdut, ilmi kıymeti büyük olan bir tanesini görelim: Herkesin bildiği üzere bazı insanlar böcek sokmasına karşı hassas değildir; bazıları da aksine fevkalâde hassastırlar. Birinciler, belli fasılalarla yapılan İğneler neticesinde fevkalâde hassas olabildikleri gibi İkinciler de aynı surette hassasiyetlerini tamamen kaybedebilirler. Bu tecrübeler gösteriyor kİ, bünyenin böcek sokması halindeki tepkisi zehirli bir madde karşısındaki tepki olmayıp bir anafiiâksl, daha doğrusu bir a-lerjl İşaretidir. Bu suretle “antlhista-mlnlk” denilen o garip ilâçla tedaviyi İcap ettirir. AntllUstamlnlk bir macun sürmekle an, karınca gibi hayvanların sokmasından hâsıl olan sızı yahut şişmeyi İki dakikada yok
o olmuştu. Fakat İzmir matbuatına da çok borçluyum. Onların teşvikleri benim İçin hayatî ehemmiyette oldu. İkinci eser olarak Şadi ile beraber “SekizincC’yi oynamıştık. İzmir matbuatı, temsil İçin “Bu sekizinci değil, Bedia - Şadi gecesi” dlr diye yazdılar. Turneyi muvaffakiyetle bitirip Istanbula geldim. Doğrusu burada sahneye çıkmağa pek niyetim yoktu. Fakat Elıza Binemeclyan Parise gitmişti. Teşvik ve ısrar ettiler, Muhsin İle beraber, “Otel1o”yu oynadım. Bu lstanbulda ilk temslllmdir. Îzmirde matbuattan gördüğüm teşviki İstanbul matbuatından da gördüm ve devam ettim.
Mııvahhldin vefatından sonra, Bedia 1933 senesindo tanınmış piyanist Von Statzer ile evlenmiştir. Bu izdivacın neticesinde Bedia, Statzer soyadını aldığı gibi Von Statzer de küçük adını değiştirmiş ve Ferdi olmuştur,
Bedia Statzer’in burada, şimdiye kadar oynadığı eserleri sıralamak İmkânsız olur. Fakat o, dram, vodvil, komedi, muslkjll komedi, trajedi, hulâsa tiyatronun her nev’inde muhtelif roller oynamış ve hepsini başarmıştır. Kendi»! Darülbedayiden ve Şehir Tiyatrosundan hiç ayrılmamış nadir sanatkârlardandır. Bu sadakati neticesi, halk da kendisine bağlanmış ve onu sevmiştir. Rolleri hakkında sorduğumuz bir suale diyor klı
— Şimdiye kadar oynadığım hemen her rolümü severek oynadım. Çok talihim varmış.. Bana hiç fena rol düşmedi.
Bedia Statzer’in bu cevabındaki sanat aşkını ve aldığı rolleri ne şekilde karşıladığını takdir etmemek kabil değildir. Aynı zamanda, sanatkâr. kendine mahsus İncelikle mukadder suali de karşılamış oluyordu. Lâkin kendiliğinden ilâve etti:
— Dram sahnesinde oynadığım rollerden en sevdiğim ikisi “Üç Kişi Arasında” ve en son oynadığım “Deli SaraylV’dır. fa-
etmek kabildir.
Bu tedavi şekli ta biatiyle mutedil iklimlere İnhisar ediyor. Sıcak memlekette yalnız ısırılmanın neticeleriyle uğraşmak yetmez; ağır hastalıklar nakleden böcekleri ya öldürmek, yahut onlara karşı korunmak da lâzım. Bu ise, böcekleri öldürmeğe veya kaçırmağa yarayan maddelerle sağlanıyor.
D.D.T. ve H.C.H. gibi maddelerin ne kadar tesirli oldukları herkesçe malûmdur. Bunlar böcekleri birkaç saat İçinde hemen hemen mahvederler; fakat küme halinde böcekleri yok edebilmelerine karşılık şahsı koruyamazlar. Zira D.D.T. ve H.C.H. ya tutulmuş bir böcek daha birkaç saat yaşayabilir ve ölmeden birkaç kere daha ısırabilir. Bu itibarla şahsi korunmayı onlardan beklemek doğru olmaz. /
Arıcılarla olta İle balık tutanlar çoktandır böcekleri kaçıran vasıtalara baş vurmaktadırlar. Birinciler duman peyda eden âletler kullanır, İkinciler İse tütün İçerler. İlmî bir u-sul araştırmaları 19.16 da Pastcıır Enstitüsü tarafından yapılmağa başlamıştır. O tarihlerde vllcude getirilen ve biberli nane, verevenlMlneçlçe-ğiı, naftalin ve ökallptüs'ten mürekkep bir halita, Fransız ve İngiliz orduları tarafından kullanılmakta idi. 1940-1945 harbinde naftalin, lodo-form ve kreozotla tertip edilmiş bir toz tecrübe edildi; fakat bunun kokusuna İnsanlar da dayanamadı.
Pasifik harbi başladığı vakit Amerikalılar da meseleyi ele alarak, deriyi tahriş etmiyecek, terin tesiriyle
©ON bir kaç hafta İçinde yeni savunma silâhlan hakkında malûmat ihtiva eden resmî demeçler ve gazete, havadisleri yayınlandı. Bunlarla. Batı Avrupa savunmasının hiç olmazsa, geçen yıl kimsenin akimdan geçmediği kadar kolaylaştığı kanaati İfade edilmektedir. Denizaşırı memleketlerden gelen haberler, hükümet mensuplarının ve halkın, kaydedilen son inkişaflardan sonra, yeni silâhlarla mücehhez ve iyi yetiştirilmiş bir kaç erle bütün kızılordu tanklarının ve piyadesinin durdurulabileceğine İnandıklarını bildirmektedir.
Meselenin hakikî cephesi şudur:
1 — Aşağıdaki işaret edilen atomik silâhlar müstesna, sözü geçen yeni silâhlar, bir sene, hattâ on sekiz aydan beri yani, Batı Avrupaya silâh yardımı yapılması hakkındaki plânın şekil almıya başlamasından beri bilinmektedir. Bunlardan bazıları İkinci Dünya Savaşında kullanılmıştır.
2 — Bu silâhlar olmadan Batı Avrupa’nın müdafaa edilcmlyeceğl söylenilebilir. Bıı takdirde Batı Almanya’nın bütün silâh ve mühimmat kaynaklarından ve İnsan gücünden faydalanmak zaruridir. Adı geçen progTamla Amerikan düşünüşüne göre. Batı Avrupa savunma kuvvetlerinin bu modern silâhlarla teçhiz edilmesi tasarlanmıştır.
Aşağı yukarı bir sene önce gazetelerde. Batı Almanya’yı silâhlandırmanın savunma gayesine matuf olduğu belirtilmişti. Bu yazıda bahse-

dilen silâhlar, manyetik olmayan kara maynı. yeni füzeler (proxlmlty fuse) yeni tip roketler ve güdümlü mermilerle geri tepmesiz toptu. Bu. İki er tarafından kullanılır ve 7.5 luk top kudretindedlr. O yazılarda şöyle bir neticeye varılmıştı: “Bu ve bunlara benzer silâhlar, Batı Avrupa’nın veya herhangi bir bölgenin savunmasını, sayıca düşmandan çok daha az bir kuvvetle muvaffakiyetli bir şekilde temin edebilir.”
O zamandan bu yana esaslı unsurlarda bir değişiklik olmamıştır.
Havada ve karada kullanılacak yeni silâhların tekemmül ettirildiği veya taarruza karşı savunma kudretini arttırdığı yolundaki faraziye, Dr. Vannevar Bush’un “Modern Silâhlar ve Hür İnsanlar” adlı kitabında i-zah edilmiştir. Dışişleri Bakanlığı ö-zel müşaviri olarak asker! yardım programını hazırlayan ve geçen yıl kongreye takdim eden Lloyd V. Berk-
Tl B 1 B' î ■ 1 B AH İSLER
Akıl ve sinir hastalarını
tedavide hayvanların rolü
ME ruhen, ne de şeklen ve kanunen ** bağlı olduğumuz İnsanlarla beraber yaşamak mecburiyeti, Amerika-lılann “soclal-neurosıs” dedikleri bir çeşit “topluluk-nevrastenisi" meydana getirmektedir. Pek kolay kavranabileceği gibi bugün rastlanan nevrastenilerin çoğu, bu çeşittir. Nevrasteniye müptelâ bir hastanın kendisiyle başka insanlar arasında münasebet tesis ettiğine pek nadir r&st-lanmaktadır. Bir tarafta yalnız kalma arzusu, diğer tarafta yalnızlıktan korkmak, aynı şiddetle, kendini gösterir. Bu, başı ve sonu olmıyan dairevl-nevrastenik cereyan yüzün-
★ ★ ★

uçmıyacak, fena kokmıyacak. zehirh olmıyacak ve aynı zamanda maksada hizmet edecek bir madde aradılar. Dâva millî korunmayı da ilgilendirdiği için gizli yapılan araştırmalar esnasında 4,000 türlü ilâç tecrübe olundu. Bu tecrübeler için 10,000 tavşan kullanıldı.
Bugün, muhtelif kimya gruplarından vücut bulmuş altı kadar madde İtibara alınabilir. Bunlar “sinamik ester, metil ve butil ftalatlan”, dıye-tilen-glikol esteri terkipleridir; tesiri büyük ve kokusu hoş olmakla’ beraber bazı mahzurları da var. Kimi-sİ deriyi tahriş ediyor; kimisi, derinin üzerinde bir nevi kayıcı zar hâsıl eyliyerek meselâ askerlerin silâhlarını rahat kullanmalarına mâni o-luyor; kimi de gözlük çerçevesi gibi plâstik maddeleri bozuyor.
Bu ilâçların tesir müddeti - aynı şahıs üzerinde - hemen hemen değişmez; meselâ günün öğleden sonraki devresinde üç defa sürülmelldir; ancak kuru derili kimselerin korunma müddeti yağlı derisi olanlarınklnden kısadır. Buna iklim unsurlarını da katmak lâzım; havanın rutubet derecesi de o müddeti kısaltır veya u-zatır.
Hulâsa şimdi “soletlk”, “sketopax” ve “lnd&lon" gibi tertipler sayesinde gayet yüksek vasıfta ilâçlara malik bulunuyoruz. Bunlar, hakikî bir cibinlik vazifesi görmektedirler. Olta ila balık tutanlar, pusuda avcılar, kamplarda yaşayanlar, sandalla gezenler, orman İşçileri ve tarlada çalışanlar, onlardan en tesirli surette faydalanabilirler.
Yazan: Ernest K. Lindley

Son zamanlarda. Birleşik Amerlkada N orth Carollrıe eyaletinde yer alan Mao-kall kampında yapılan manevralarda, müşkül durumlarda Birleşik Amerika Hava Kuvvetlerinin Silâhlı Kuvvetlere Bu gayeye hedef teşkil eden manevra d takalara ve tepelere nakledilmiştir. Re lerlne bağlı bir 0124 yük uçağın
çarpma
nasıl yardım edeceği gösterilmiştir, a ordu tankları uçaklarla dağlık minkimde, Birleşik Amerika Hava Kuvvet-dan çıkarılan bir hafif tank göze k tadır
ner, Dr. Bush’un çok yakın bir mesai arkadaşıdır. Mr. Berkner, aynı zamanda fproxlmlty fuse) yeni tip füzelerin tekemmülü üzerinde de çalışmıştır. 1946-47 yıllarında Askeri Araştırma Ve Tekâmül Dairesi müdürü olan Berkner’e askeri yardım programını hazırlamak üzere. Dışişleri Bakanlığında hususi bir vazife verildi. Bu vazifeye tâyininde bilhassa Batı Avrupa savunmasını mümkün kılacağı tahmin edilen yeni silâhlar üzerinde tanınmış bir mütehassıs oluşu, rol oynamıştır. İlk yıla alt askeri yardım programında yeni silâhların hemen hemen hiç nazara alınmamış olması keyfiyeti, Mr. Berkner’ln görüşünün hakiki mânasını bulandırıyordu. Avrupaya gönderilen teçhizat ve silâhların büyllk bir kısmı, mevcut Amerikan stoklarından temin edilmiş nispeten eski ve kullanılagelen malzemeydi.
başka Bush İle Berkner’ln fikirleri, gerek Birleşik Amerika’nın ve gerekse Avrupa’nın salâhiyeti! askeri şahsiyetleri tarafından tasvip edilmekteydi. . ,
Bundan
den, hasta sonunda yalnızken de. başkalariyle beraberken de, kendi varlığına tahammül edemez olur.
Bu münzevî, bu hayattan bıkmış insanın tecrit edilmiş olduğu adayı yavaş yavaş terkedebilmesı için köprüler kurmak mümkündür. Psikolojik düşünceyle hareket eden doktor, bu köprü kurma işinde hastasını yalnız bırakmaz, bilâkis ona yardım eder. Chrıstian Morgenstern (Çocuk, nebat, hayvan, ol dünyaya hayran!) der. Burada biz, sayılan üç imkândan birini, hayvanı, bu a-rada da bilhassa köpeği, ruh saflığının yardımcısı olarak belirtmek istiyoruz.
Schopenhauer der ki: “Köpekler olmasaydı, insanların sonsuz riya, yalan ve hıyanetlerini nasıl unutabilirdik?” Bu cümleyi değiştirip, nevrastenikler için şu şekle sokabiliriz; “Bu dilsiz arkadaşlar olmasaydı, yalnızlığın ve hiç bir yakınlık duymadığımız İnsanların işkencelerinden nasıl kurtulurduk ?”
Teknik ve yeni buluşlar sayesinde hayvan, gitgide maddeden çok değer kazanmaktadır. Bugün, yerine göre, kesilip yeniyor, sütü sağılıyor ve kafamızda yerleşmiş sorulara cevap bulmak için ilmi labora-tuvarlar da bize yardım ediyor. Fakat hayat çevremizin şuurlu olnuyan bölümünden çekilip gitmiştir. İnsanların hayatlarına teknik ne kadar çok girerse, tabiat da düşünce çevrelerinden o kadar çok uzaklaşır. Hemcinsinin ruhi durumiyle ilgılennüyen, hayvanınklyle ilgilenir mi T
Çocuk psikolojisiyle uğraşanlar a-na ve babalara güç terbiye edilen çocukların yanına, eve onlara arkadaş olarak bir köpek almalarını tavsiye eder, çocuğun köpeğe karşı takındığı tavrın gözden kaçırılmayıp teshilini de isterler. Arkadaşlarından kaçan, onlarla geçlnemiyen sinirli çocuk, bu dörtayaklı oyun arkadaşıyla hemen dost olur, onunla sevincini ve kederini paylaşır.. Bir kelimeyle, • ona ruhunu açar. Çocuk köpekle .oynarken biltün reaksiyonları müşahede edilir, kötü temayülleri, yol yakınken iyi tarafa yöneltilir. Bu arada, İyi cepheleri de göze
Fazla ehemmiyet atfedilmiş yeni silâhlar, ancak mahdut miktarda mevcuttur. Diğer taraftan bunların imali uzun zamana ve çok paraya mütevakkıftır. Amerika, geçenlerde mahiyeti açıklanan atomik top mer* mllerine de henüz sahip değlldlrj bunları imal edebilse büe, pratik hir fayda sağlıyamıyacağı muhakkak olduğu gibi, kıymetleri kabul edüdiğl takdirde, Rusların da Amerika’lılor kAdar çabuk bu mermileri imal edebileceği tabiidir.
Batı Avrupa'yı müdafa edecek kuvvetlerin ölçüsü ve çeşitleri hakkında askerî mütehassıslar arasında fikir ayrılıkları mevcutur. Fakat müessir bir savunmanın geniş ölçüde yeni silâhlara bağlı olduğu keyfiyeti. şimdi geçen yıla nazaran daha sarih olarak anlatılmıştır. Bunun kadar açık ,olan diğer bir cihet de, müessir bir savunma sisteminin kurulması için. Amerika’da olduğu kadar Avrupa’da da büyük gayretler sarfe-dilmesine ihtiyaç olduğudur.
Çeviren: H. F. Tünerdi
Çeviren: Zahide Özveren
çarpacağından, onlar da İnkişaf et-tirilmiye çalışılır.
Son zamanlarda Birleşik Amerika-da, akıl hastalıkları kliniklerinden bazılarında, hayvanlar önemli rol oy-namıya başlamışlardır. Karanlık bir ruh âleminde yaşıyan hastaların dış âlemle olan bağını, ancak, hayvanlar temin edebilmektedir. Akü hastası. koğuşunda, yanında yatan hastaya karşı ekseriya ilgisizdir. Çünkü o da, kendisi için artık realite olmıyan bir dünyadan buraya gelmiştir. Fakat hayvan, başka bir âlemin elçisidir. Hasta, onun tarafından göz hapsine alınmadığını.kontrol edilmediğini bilir; ona saçma fikirlerini rahat rahat ve etrafivle anlatır ve bu suretle de ferahlamış olur. Böyle bir hasta ve hayva nmünase be tinde ruh dokttoru için ilgi uyandıran bir imkân mevcuttur. Doktor burada gayn şuurî arzunun ifadesini görür. Bu hasta-hayvan münasebeti tam realite olmasa bile ona doğru atılmış bir ileri adımdır. Hayvanlarının kendilerine olan yakınlık ve tenkidsiz bağlılıklarını, hastalar büyük bir minnet ve şükranla karşılarlar. Burada kendi müşahedem olan şu vakaya da temas etmek isterim:
Her çeşit tedavi ve ihtimama, ısırarak ve tırmalıyarak mukabele eden ve bu yüzden yalnız bir hücreye kapatılmış olan sehizophren bir hasta yanına bir kedi yavrusu verildikten sonra sükûnet buldu. Etrafındakilere en küçük bir ilgiyi bile esirgeyen bu hasta kadın, kedi yavrusu miyavlasın diye günlerce uğraştı. Bu suretle kendi de güçlük çekilmeden sağlık yoluna yöneltilmiş oldu.
Hayvan beslemenin sıhhatli bir a-ileye de faydalan dokunabilir. Çocuksuz ailelerde ekseriya rastlanan ve ruhu sıkan sessizlik, bir köpekle ortadan kalkabilir; nihayet müşterek bir şeye sahip olunmuştur, binbir heyecan ve neşe yarattan bir şev, küçük bir eğlence... Hayvanlar bazı insanların melankolik durumlarını bile önlemişlerdir. Bilhassa köpeklerin bu yoldaki hizmetleri büyüktür. Vakaa dostlarımız konuşrnıyorlar a- ‘ ma, bir çok insanların hayatlân boyunca bir türlü ögrenemedikleri şeyi mükemmel biliyorlar; Dinlemek...
19 Temmuz 1950
T K N t İSTANBUL
Sayfa 7
8LUE Gillette SkADtS
Bir GULETTE Tro, mok ^ıındo Movi GILLETTE bıçoğını kullondığmudo. şp*. dünyanın en , muLemmel »i»1em»nden i,»İfada eimi| olur»wnvx. G1LIET TE Troj moLmo »e blokları, biri diğer. için yopılm.jlfr Değer, b.roî yük*ek ;
olabilir, lokal daho uzun müddet _ doyonrr, —. -
Dünyanın en meşhur
DIESEL
Traktör, Elektrojen Gruplan Sabit ve Deniz Motörleri Yol İnşaatı İçin
Motor Greder - Buldozer Scraper Makineleri
IRIDÎS
İPEKLİ
KÂĞIT en üstündür
S I
508 ÇELERE
Memleketimizde yapılan tecrübelerde
EN İYİ ALRMtNÜT KÂĞIDI
olduğu anlaşıldı
(Satılık Emlâk)
İstanbul Defterdarlığından:
LİON MAĞAZASININ
Kıymeti Teminatı
Dosya No. O 1 n • 1 Lira Lira
811— 8578 Kınalıada. Tevflklye ve Narçiçeği 8o. 81 ada, 5 parsel 830 M2 arsa 4000 800 —
Bil— 8007 Kınalıada, Mânâstır ve Macar cad. 49 ada, 7 parsel 571 M2 ârsa. 1700 137 60
Bil— 474 Büyükada, Maden mah. Çarkıfelek so. 188 ada. 30 parsel tapuda yeni 21 vergide 5 kapı sayılı 190 M2 kârglr hane. 2000 150
H8-— 4878 Beyoğlu, Yenişehir mah. Feylezof so. 1353 ada, 13 parsel en eski 61, eski 44, 46 yeni ve taj 52, 54 kapı sayılı 42 M2 arsa. 400 30
118— 112 Beyoğlu, Yenişehir mah. Afşar bo. 1356 ada, 8 parael eaki ve yeni 5. 7 kapı aayılı 79.30 M2 arsa. 1250 91 75
BİR—17818 Eminönü, Çarşı mah. Yağlıkçılar cad. Astarcı han alt kat 2812 ada, 103 parsel eski 30 yeni 24 kapı sayılı 24 M2 oda. 3000 225
B17— 1711 Eyüp, Düğmeciler mah. Haydar Çeşmesi so. 137 ada. 8 parsel eski 3 kapı sayılı 10.20 M2 arsa. 80 e
B17— 3063 Eyüp, Islâmbey mah. Kanun »o. 192 ada, 10 parsel eski Vâ yeni 8 kapı aayılı 77.77 M2 arsa. 539 40 48
BİT— 86î Eyüp, Düğmeciler mâh. Bıçakçı Eyüp so. 200 ada, 17 parsel eski yeni 27 kapı sayılı 88.04 M2 arsa. ı 430 >3 25
BİT— T31 Eyüp, Fethi Çelebi mah. Çelebi Çayın 80. 118 ada, 4 parsel eaki 11 yeni 15 kapı sayılı 144 M2 arsa. 1440 108
BİT— 2021 Eyüp, Düğmeciler mah. Kâhya çıkmazı 151 ada, 47 parsel yeni 7 kapı sayılı 72.20 M2 arsa. 433 >2 40
BİT— 2022 Eyüp, Düğmeciler mah. Karayel so. Bahçe çıkmazında 151 ada, 53 parsel eski 5 yeni 15 kapı sayılı 138.80 M2 arsa. 553 41 40
B17— 2104 Eyüp. Düğmeciler mah. Karayel ao. 151 ada, 54 parsel eski 25 kapı sayılı 35.19 M2 arsa. 146 11
BİT— 2101 Eyüp, Düğmeciler mah. Karayel so. 151 ada, 57 parsel eski 15 vergiye göre yeni 15 kapı sayılı 110.78 M2 arsa. 658 41 83
B17— 2062 Eyüp, îslâmbey mah. Kanun so. 191 ada, 35 parsel eski ve yeni 11 kapı sayılı 80.57 M2 arsa. 400 80
BİT— 3711 Eyüp, Abdülvedut mah. Takkecl Salhanesi so. 75 ada, 2 parsel yeni 13, 15 kapı sayılı 25.50 M2 arsa- 208 18
B18—12731 Fatih, (Aksaray) Guraba Hüseyin Afa mah. tapu kaydına göre Şeyh Osman ve Nalıncı Feyzi so. mahallen Oyunbozan ve Nalıncı so. 890 ada, 3 parsel eski 3 yeni 27 taj 27, 13 kapı sayılı 70 M2 bahçeU ahşap evin 2/6 payı. 2668 201
519— 3462 s Kadıköy, (Erenköy) Ko^atagı mah. Şakacı so. (çıkmazda) 612 ada. 15 parsel eski 44 yeni ve taj 96 kapı sayılı 160 M2 evin 3/4 payı. 1500 112 50
B213— 1334 Kartal, (Maltepe) Gülsuyu mah. 18 pafta, 313 ada, 10 parsel 918 M2 tarla 350 26 25
5218— 18)8 Kartal, (Maltepe) Gülsuyu mah. 18 pafta, 318 ada, 11 parsel 1926 M2 tarla no 81 76
Ikramye çekilişi
Uon marazasının tertip ettiği satıcın ikramiyeleri ayin 17 nel pazartesi günü aaat 11 de Be-yofrlu Birinci Noteri huzurunda çekilmiştir.
1000 liralık İkramiyeyi 589 numaralı kuponun sahibi kazanmıştır.
100 er Hra kazananlar
«İZ 393 573
50 şer Hra kazananlar
243 490 497 574 767 815
20 ser Hra kazananlar
161 217 224 269 317 406
467 483 638 896.
10 âr Hra kazananlar
81 88 Tl 118 119 190 228
244 258 818 948 350 354 389
413 428 445 569 020 655 664
673 697 777 809 884 871 874
968 1005.
65-75 beygir kuvve-
tinde D 6 traktör
70 beygir kuvvetinde
Motor GREDER ve
»■ D 8 Kablo kontrol gelmiştir.
SERGİSİNDE GÖREBİLİRSİNİZ
iye Umumî Mümessili:
ÇUKÜRO
İTHALÂT ve İHRACAT
V A
T. A. 0.
fjubelerl: Adana Hava Meydanı — İstanbul Tepebaşı
Acentalar: ANKARA . İZMİR . ANTALYA . KONYA • EREĞLİ (Konya) -
İSKENDERUN . İÇEL (Tarsus) - ESKİŞEHİR . POLATLI
MARŞAL YARDIMINDAN DA ZİRAAT TRAKTÖRLERİNİN YAKINDA GELECEĞİNİ SAYIN ÇİFTÇİLERE MÜJDELERİZ
DEVAKİN
Sayın doktorlarımızla bilumum hastahanelerİmizin Nazarı Dikkatimi
En «on teknik evsafı ve malzeme üstünlüg’ünü hal*, aynı zamanda rakipleri arasında en ucuz
yKiNiNLiJ
Beherinde 0.15 gr. Kinin vardır.
Sıtma, Grip, Boş ve Biitiin Ağrılara Karşı
İzmir Belediye Başkanlığından:
1 — Kültür mahallesinde 1402, 1403 sayılı sokaklarda yeniden kanalizasyon ve 1401, 1402, 1403 sayılı sokaklarda da yeniden beton yol yaptırılması İşi Fen İşleri Müdürlüğündeki keşif ve şartlaşması gereğince açık eksiltmeye konulmuştur., Keşif bedeli 17807 82 lira ve geçici teminatı 1336 liradır. İsteklilerin İhale tarihinden üç gün evvel Fen İşleri Müdürlüğünden belge almaları lâzımdır. İşin ihalesi 26.7.1950’çarşamba günü saat 11 dedir. İsteklilerin belli edilen gün ve saatte geçici teminat makbuzla riyl e encümene başvurmaları.
2 — Güzelyalıda 40 sayılı sokakta kesme ve 32-37 sayılı
sokaklarda da âdi döşeme tâmlriyle 33 sayılı sokakta yeniden kanalizasyon ve Adi döşeme yaptırılması Fen İşleri Müdürlüğündeki keşif ve şartlaşması gereğince açık eksiltmeye konulmuştur. Keşif bedeli 18222.03 Hra ve geçici teminatı 1367 liradır. Bu İşe girmek için ihale tarihinden üç gün evvel Fen İşlerinden belge almak lâzımdır. îşln ihalesi 26.7,1950 çarşamba günü saat 11 dedir. İsteklilerin belli edilen gün ve saatte Encümene baş^mr» maları İlân olunur. . - . (9631)
ÇEKOSLOVAK MAMULATI ünit, Fotöy, Diş Röntgeni
ve diğer bilumum Diş Apareyleri
15 m 111 amper den 800 mlllampere kadar muhtelif Röntgenler (radyoskopi ve jradyografl için) Dlatermi, Elektroşok, Ultra-viyole, Enfraruj, Metabol)metre, Galvanofaradik, Steri lizatOr Termostat, ameliyat masası. Kuvöz, Narkoz, ameliyat lâmbası, tnhalatör, Pnömotoraks vesalr cihazlar...
Alâkadarların firmamızı ziyaretleri menfaatleri icabıdır.
Tiirkfye Genel Mümessili :
MEHMET KAVALA
Tahir Han Galata Tel: 40430 - 42673
• Telgraf: Lâmet İst
Teşhir ve Satış Mahalli ;
Tepebaşı ALP Oteli altında
I Eylül 1950 Tarihinde yapılacak Çekilişe Ait Tasarruf Hesapları İkramiye PLÂNI
Kızıltoprağın deniz
567,5 metre karelik 1 o.ooo
*
gören mutena bir yerinde lira değerinle
Yukarıda yatılı gayrimenkullar «.«.1950 çarşamba gtlntl aaat 18 ta Mili! Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayn açık arttırma ile «atılacaktır.
isteklilerin nLhayet «aat 15 • kadar yatıracakları teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarıyla birlikte «atı* günü komisyona, fazla bilgi için sözü geçen müdürlüğe başvurmaları. (Teminatlar önceden de yatırılabilir). (0536)
FLOTTA
Hafif ve rahat gezmek isterseniz, «on derece dayanıklı, meşhur
RECORD
lâstik ökçelerini ve tabanlarını alınız I
HER YERDE SATILIR.
KONTÜflR
1UR0, NAPOLİ
u akşam limanımıza gelmesi beklenen
I R O L L I vapuru
PİRE - MARSİLYA -
CENOVA
için DOĞRU POSTA Eşya yükliyecektir.
MÂRÎTÎM
İstanbul
İzmir
Galata, Hovagimyan Han Atatürk caddesi
Telefon: 40568 Telefon: 59 • 56
Pedagojik Yardımlaşma
Kooperatifi Başkanlığından:
Kooperatifimizin yıllık genel kurul toplantısı 5-8-1950 günü saat 15 te Ankara Halkevlnde yakılacaktır. Gündem aşağıya çıkarılmıştır. Statümüz esasları dahilinde sayın üyelerin Genel Kurula katılmaları rica olunur, î i gündemi . -
I — Yoklama,
3 -r Genel Kurul başkan ve kâtlplerlntn seçimi,
3 — Toplantıya çağırma İşinin usulüne göre yapılıp yapılmadığının tetkiki,
4 •— Yönetim ve denetçiler kurulları raporlarının, bllânço ve hesap cetvellerinin okunması, incelenmesi ve yönetim kurulunun İbrası,
5 — Fiat farklarının damıtılma şeklini kararlaştırma,
6 — Yeni yıl İş programı, bütçe ve kadro teklifi İncelemek ve onamak,
7 — Ana sözleşmede değişikliği gerektiren hususlar üzerinde görüşme ve karar,
8 — Türkiye Kooperatifçilik Demeğine üye olma konusunu inceleme ve karar,
9 — Üyeler tarafından yapılan teklifleri incelemek ve karar,
10 — Yönetim, İnceleme - araştırma ve denetçiler kumlu üyelerini ve yedeklerini seçmek,
II — Genel Kurulca lüzum görülecek İşler hakkında komisyonlar seçmek, rapor ve talimatname hazırlatmak ve onamak.
bir arsa
Aynca nakit olarak j
1
adet
2500
liralık
İkramiye
2500
2000
500
200
100
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünden

1500
1000
1000
2000
temmuz 1950 akşamına kadar merkez ve şubelerimize
31
en az 50.— lira yatıranlar ve keşide tarihinde de hesaplarında bu kadar parası bulunanlar bu çekilişten faydalanırlar.
Hesaplarında fazla param olanlar tevdiat miktarlarına göre kuraya daha çok numara ile iştirak ederler.
Tafsilât almak için gişelerimize müracaat edilmesini rica ederiz. (9599)
İstanbul Emniyet Sandığı
1 — Tapulama İşleri için aşağıda muhammen bedelleri ve geçici teminatları yazılı W|it, Kern.Zelse marka olmak üzere 10 adet teodolit ve 300 adet takeometre kapalı zarf ususlyle satın alınacaktır.
2 — İhale 7 ağustos 1950 tarihine rastlı yan pazartesi günü aaat 11 de Ankarada Tapu ve Kadastro Oenel Müdürlüğü Satın Alma Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Satın alınacak âletlerin her cinai ayn ayn ihale edile, bileceği gibi bir cinsten matlup miktarda elinde âlet bulunmayan taliplerin ellerinde mevcut miktar üzerinden yapacakları teklifler de uygun görüldüğü takdirde o suretle İhale edilebilecektir.
4 — Teodolit ve takcometrelerln tamamı bir markadan alınabileceği gibi bu yekûn dahilinde olmak üzere ayrı ayn üç markadan da alınabilir.
5 — Bu işe alt şartname 47 lira 15 kuruş mukabinde aatın aJma komisyonundan temin edilebilir.
6 — Teklif mektuplan kanunun aradığı dl^er belgelerle beraber İhale günü saat 10 a kadar Satın AJma Komisyonuna tealim edilmiş bulunacaktır.
Postada vaki olacak gecikmeler nazara ahnmıyacaktır.
(18190)
90
Aletin cinsi
Beherinin Hepsinin muhammen muhmmaen bedeli bedeli MİktAn Ura Ura
Birinin geçi d teminatı Ura kr.
Hepsinin redcd teminatı Ura fcr.
Teodolit Takeometre
10
300
4250
3000
42.500
900.000
818 75 3187 50
225 — 39.750 —
ft
aylık YENİ İSTANBUL
-P a r 1 s’t e Londra’da Lozan’da İstanbul’da LAnkara’da
Paris’te-. Londra’da Lozan’da-İstanbul’dan nkara’daJ
000
lira
90 kupon biriktirmiş olan okuyucularımız, her gön matbaamıza mü racaatla müsabakaya İştirak edecekleri numaralı kuponu alabilirler. Kur’a 1 aralık 1950 de çekilecektir. Kazananlar PARİS, LONDRA, NEW -YORK veya ZÜRİH şehirlerinden birinde ve yine İSTANBUL veya ANKARA şehirlerinde 3 sene yüksek tahsil yapmak imkânını elde edecekler, arzu edenler ise bu meblâğı nakden alacaklardır.

21 Temmuz 1950 de başlıyoruz
21 Temmuz 1950 de başlıyoruz
MERCEDES-BENZ
H
A
V
A
vı millili
İTALYAN
YOLLA R 1
Kıymetli hediyelerimizden bazılarının listesi
Mercedes - Benz marka binek otomobili
Abmet Veli Menger Milcsscseeinden
2 adet (Jawa) ve (CZ) marka motosiklet
Mehmet Kavala Müessesesinden
Swissair uçaklariyle bir kişiye İstanbul * Zürich seyahati ve on beş gün ikamet (LAİ) Italyan Havayollariyle Roma’ya seyahat ve en iyi otelde bir hafta ikamet
Orlente Espresso Müeescsesi tarafından
AİR FRANCE Havayollariyle Parise seyahat ve 15 gün ikamet
Her bir seyahati Doğan Sigorta Şirketi 15 er bin liraya sigorta etmiştir.
• 1 adet (Bosch) marka 5 ayaklı buz dolabı
JLhmet Veli Menger Müesseecsinden
Son model bir salon takımı
Psalti Mücsscsesinden
Son model koltuk ve masalar
Bayas Mobilya Mağazasından
1 adet BEAUTY marka çamaşır makinesi
Halil Naci Mıhçıoğlu Müesscscsinden
4 adet (Schaub) marka radyo
Âdem Karadağ Müeaacaeainden
2 adet (Minerva) el ve ayak dikiş makinesi
Mehmet Kavala Mücsscsesinden
1 adet (Martin 40) takma deniz motörü
Ege Petrol T. A. Ş. Müesaeseainden
3 kişiye onar bin liralık kaza sigortası
Doğan Sigorta Şirketinden
4 kişiye 100 er liralık Ikramiyeli Aile Cüzd.
Yapı ve Kredi Bankası tarafından
Alfınşehirde köşebaşı 600 m2. bir villalık arsa
JJhHet'ter Kol. S- Müeaaesesinden
2 adet (Hoover) marka elektrik süpürgesi
M ataş Ticaret T.A.Ş. Mücsscsesinden
2 adet (STOK) mağazası emprime kuponu Btok Mağazasından
1 adet Düdüklü tencere
Sark Pazarından
5 adet en son model elektrik ütüsü
Halil Naci Mıhçıoğlu Müesaesesinden
1 adet (English Electric) buz dolabı
Afitap Müeaaesesinden (ROYAL) marka üçlü petrol ocağı
Leon Finzi Müeaaesesinden
20 adet muhtelif İsviçre saatleri
1 adet emprime kadın elbisesi (kumaşı ile)
Beyoğlu, Terzi Muazzez Cansu tarafından
1 adet en son model kadın çantası
1 adet en son model kadın ayakkabısı
1 adet en son model erkek ayakkabısı
Tanca Kundura Mağazasından
1 kişiye 6 kişilik en iyi cinsten çay takımı
i sak ve Rafael Karako Mağazasından
5 adet ellişer liralık bono
Istanbulım en büyük müessesesi Lion Mağazasından
4 lake koltuk, 1 lâke masa
’ Ekrem Kulen Mağazasından
1 adet erkek kostümü (kumaşı İle)
Beyoğlu, Terzi Mozes tarafından
Zenith, Omega, Tissot altın kol saatleri
Eminönü Teyfik Aydın Mûeaseaesinden
6 adet Lüks Avrupa kravatı
Beyoğlu, Eskenazi Mağazasından
100 çift Nylon BALİ marka kadın çorabı
1 adet av tüfeği, 5 futbol topu, 5 elektrik feneri
Mario Gabay Mücsscsesinden
2 adet Opema ve Flexaret marka fotoğraf makinesi
Mehmet Kavala M ilesse sesinden
15 adet Büyük Kavanoz Pond’s Kremi
15 adet Büyük (SORTILAIGE) Losyonu
Bahçekapı Ege Itriyat Mağazasından
10 kişiye 2 şer adet en güzel plâklardan
Sahibinin Sesi Mücsscsesinden
10 adet en son model TERMOS
12 plâklık bir koleksiyon
Hain Naci Mıhçıoğlu Müessesesinden
100 adet SÜRPRİZ marka pijama
100 adet SÜRPRİZ marka gömlek
100 kişiye birer kutu BAYLAN şekeri
100 adet Azim çini fabrikası vazosu
50 adet Morrison dolma kalem
6 kişiye, Melek, İpek, Lâle, Saray, Ar, Sümer sinemalarından birinde 1 sene müddetle bütün filmlere 2 şer kişilik koltuk 200 kişiye birer şişe çeşitli TEKEL Likörü ve 3.000e baliğ olan kıymetli hediyeler

6
t
JAwA
t

3 kişiye 10 nar bin liralık sigorta
OOûAN tÎGOOTA AHOMİM SİPKETİ

YAPI KREDİ BANKASINDAN
4 kişiye 100 er liralık ikramiyeli aile cüzdanı
• 1 •

Comments (0)