19 Ocak 1950
Perşembe
SİYASİ İKTİSADİ
Sayı 50
10 Kuru$
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
POLİTİKA
18/1/1950
Saar meselesi
GEÇEN harpten sonra, Saar bölgesi, Versailles sulhu mucibince 1935 senesi başlangıcına kadar Fransızların elinde kalmıştı. Ve tanı bu tarihte bir plebisit yapılarak, reylerin % 901 ile, Alnıanyaya ilhak kararı verilmişti.
O sıralarda Hitler, iktidarda bulunuyordu. Binaenaleyh Saar'ın ilhakı, nosyonal sosyalizmin ilk büyük zaferini teşkil etti. Fakat bir yandan da, Fransız politikasının, korkunç hezimeti karşısında bulunuluyordu. Çünkü, 1918 den 1935 e kadar, yani tam 17 senelik bir işgal, Saar halkına, Fransa tarafında. kalmanın lüzumunu ispat edememişti.
Bugün, gene bir Saar meselesi karşısında bulunuyoruz. 19-J5 teki Moskova Konferansında, İngiltere ile Amerika Dışişleri bakanları, bu bölgenin Fransız iktisadiyatına bağlanmasını tasvip ederek, diğer hususları Almanya ile yapılacak sulh konferansına tâlik etmişlerdi.
Saar bölgesi, kömür ve çelik sanayii bakımından büyük bir ehemmiyeti haizdir Öyle ki, îğer Saar’daki madenlerle çelik malâthaneleri hep Fransanm lam ve hesabına işliyecek olurla, Fransız çelik ve harp sanayii, Almanyanın bu sahadaki üstünlüğünü bir dereceye kadar gidermiş olacaktır. Zaten Fransanın Almanya ile bilhassa bu hususta anlaşmak istemesi ve Almanya, bu fedakârlığa kat-Jancak olursa, bunu Almanya adına en büyük sulh garantisi telâkki edeceğini ihsas etmesi, bundandır. Buna bir de şu noktayı “ilâve etmek lâzımdır ki. Saar, Alsace ile Lorraine eyaletlerinin hem harp stratejisi, hem de çelik sanayii bakımından kilididir. Binaenaleyh. Saar' ın Fransız İktisadî bünyesine katılması, Fransayı her bakımdan tatmin edecektir.
İşte Fransa Dışişleri Bakanı Schuman, Bonn'daki Alman Hükümetini, bu noktaları izah etmek üzere ziyaret etmiştir. Fakat, bu ziyaret, beklenen neticeyi vermemiştir, çünkü, “Saar, alınandır ve alman kalmalıdır" parolasını. Alman Devlet Reisi, daha Fransa Dışişleri Bakanının bavulları yapılırken ortaya atmıştır.
İki komşu arasındaki bu ihtilâfa, Amerika ile İngiltere, şimdilik karışmamaktadır. Fakat bunun bir an evvel halledilerek, Almanyanın Batıklar arasındaki yerini almasını istedikle, rine de şüphe yoktur. Hattâ, son haberlere göre, Acheson, Almanyaya anlayış, Fransaya da itidal tavsiye eylemektedir.
Tavsiyede kullanılan kelimeler, gayet ölçülüdür. Bu da gösteriyor ki, Alman sulhünün ciddî olarak ele alınacağı güne kadar, Saar işinde, hem teşebbüs, hem mesuliyet Fransaya bırakılmış bulunmaktadır.


J

Abono: Türkiye için seneliği 32 altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir


i
r
r



« A
A

MÜSTAKİL GÜNLÜK.GAZETE
Tesis eden : HABİB EDİB TÖREHAN
ilânlar: 6 ncı sayfana santimet resi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mos’ullyet kabul edilmez.
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
Truman silâh yardımı lâyihasını imzalıyor.
Başkan
Bir VVashington haberine göre
StaliııTe atom
Truman.
mevzuunda görüşecek
Acheson ise, Rusyadaki atom infilâkından beri Amerikanın atom siyasetinin değişmemiş olduğunu teyit ediyor
Londra, 18 (A.A. - Afp.) — Londranın Ne\vs-Chro-
nıcle gazetesinin Washington muhabirinin yazdığına göre, atom silâhlarının kanun dışı yayılması için Başkan Tru-ınarı, yakında Stalın nezdinde teşebbüse geçecektir. Muhabirin ilâve ettiğine göre, bu müracaat ya Birleşmiş Mil-Jetler-vaaıtasiyle ueya üç Batı devletinin müşterek müdahaleleriyle yapılabilir.
Aynı gazeteye göre. Hiroşima -bombasından bin defa-daha kuvvetli yeni hır hidrojen bombasının yapılıhâsı imkânlarına dair -açıklamalar üzerine ve umumi efkârın bu husustaki neticesi, bu teşebbüs, zaruri görülmektedir Başkan Truman. bu haftalar içinde bir karar alacaktır. Gene muhabire göre. Truman’ın vereceği karar, yeni bir bonı-
z


Fııı seçimleri
Juko PââSİkİVİ
Helsinki 18 lYİRSi — Dün gece biten Finlandiya Cumhurbaşkanı seçimleri hakkında1 a-lınan son haberlere göre, eski Cumhurbaşkanı Paaslkrn, büyük farkla başta gelmektedir, Paasikivi. iki rakibinin elde ettiği ov yekûnundan fazla oy almıştır.
Bıı suretle Cumhurbaşkanı Paasikıvi, 300 ikinci seçmenin en az 172 si tarafından tekrar Başkanlığa seçilmiştir
★ ★ ★★
SON DAKİKA
Helsinki 18 (A. A) (United
Press» Alınan kati neticelere göre. Juko Pnaslkivi, komünist rakibini, ezici bir çoğunlukla yenerek tekrar Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir.
V----------- -----------



y
•• I •
Mecliste Iş Kanunu etrafında tartışmalar
Çalışma Bakanı diyor ki:-----------
Biz emeğin de, sermayenin de, işçinin de, işverenin de haklarım mütemadiyen koruyan bir sisteme, bir tahkim miiessesesine malikiz. İşçi ve işverenin mücadelelerine müsaade edemeyiz.
Ankara 18 (Hususî muhabirimiz’ den)* — B. M. Meclisinin bugünkü toplantısında bataklıkları kurutanlara, kuruttukları arazinin temlikini sağlı yac ak şekilde Tapu Kanununun 15 inci maddesini tâdil eden Ahmet Ali Çınarın teklifiyle İstanbul Ünl-
İÇ SAYFALARDA
İKİNCİ
Politika - Teknik
Vedat Nedim Tor
ÜÇÜNCÜ
Turistleri memnun edecek tedbirler
Hüsnü Sadık Durukal
DÖRDÜNCÜ
Afişin endüstri Ue lıağlılığ,
Kenan Temizan
Pierre Loti ve resim
banın imalinden önce mi, sonra mı teşebbüse geçmek keyfiyetinden ibarettir.
İkinci şıkta Başkan Truman ın dinde atom silâhlarının ilgası hakkında yapılacak muhtemel müzakerelerde kendisine ya riyaca k bir koz bulunacaktır.
Arheson’tın beyanatı
VVashington, 18 fA.AJ — Dışişleri Bakanı, verdiği bir beyanatta . Saar meselesinde Fra.nsfzlara ıtidâl tavsiye ettikten sonra, âtom enerjisinin muhtemel milletlerarası kontrolüne mütedair Birleşik Amerikanın dış siyasetinin ise Truman tarafından geçen 20 eylülde haber verilen Rusya-•lakı atom infilâkından beri değişmediğini teyit etmişini-
Washington muhabirimiz bildiriyor
“Almanyanın Avrupa konseyine iltihakı şimdilik geri kaldı
Saar üzerinde Almanya ile Fransa arasındaki anlaşmazlığa Amerika müdahale etmek istemiyor kurulacak Ingiliz kabinesine bırakılmak isteniyor Fransızların reaksiyonunu ise* Saar üzerinde meydana çıkan müşkülâtta aramak icap eder. Fransa. Almanya ve Saar’ın hemen aynı zamanda Avrupa Konseyine a-hıımalarını düşünüyordu. Saar meselesi giriftleştiğinden, Quai d’Orsay Almanyanın konseye girişini geciktir, meğr karar vermiştir
Diğer ra rar tan, 1915 senesinde yapılan Moskova konferansı sırasında alınan kararlara istinaden, Fransızların Saar havzasını ekonomik ba kundan ilhak etmeği hedef tutan plânları Amerikan Dışişleri Bakanlığına bildirilmişi ir. Bu plân o zaman Amerika Dışişleri Bakanı bulunan Marshall ile İngiliz Dışişleri Bakam Bevin in rafından tasvip edilmiştir. Fransız plânına göre Saar havzasının belli başlı madenleri Fransız men-
\Vashington. (Hususi muhabirimiz H G. Marlin’den telsizle) A-uıerikan Dışişleri Bakanlığı ile Londra ve Paris Hükümetleri anısında teati edilen diplomatik mesajlardan anlaşıldığına göre, Almanyanın Garbi Avrupa Konseyine alınması şimdilik geri bırakılmıştır. Acheson. Bevin ve Schuman Pariste yaptıkları toplantı şırasında, şifahi olarak, Garbi Almanyanın Konseye alınması meselesini orak avı içinde münakaşa etmeye karar vermişlerdi. Ocak ayının yarısına geldiğimiz halde mesele hâlâ askıdadır, tngilızler eski heyecanlarını kaybetmişlerdir. Bunun sebebini. lüç olmazsa kısmen, yakında yapılacak olan umumi seçimlerde nra-mak lâzımdır Ehemmiyeth meseleler üzerinde karar vermek
linle kı yeni

___ ________________ __________ ____. • ver si t es i Orman Fakültesi kadrolarında değişiklik yapılmasına dair olan tasarının ikinci müzakereleri yapılmış ve kabul edilmiştir
İş Kanıııııı müzakeresi
Bunu müteakip İş Kanununun 19 maddesini yeni şartlara göre tâdil eden tasarının birinci müzakeresine başlanmıştır. Tasarının heyeti umumiyesi üzerinde muhtelif hatipler söz almışlardır. İhsan Olgun I Yozgat) tasarının iş emniyetini ve işçi hayatını sağlayacak şekilde hazırlandığım ve bu suretle içtimai a-daletin tahakkukuna doğru mühim bir adım atılmış bulunduğunu belirtmiş. Ali Rıza Arı da, 75 binden fazlası lstanbulda çalışan 333 bin 301 işçiye bu kanunun büyük menfaatler sağlıyacağını ve milletlerarası ış anlaşmalarına da uygun olduğunu izah etmiştir.
D.P. adına konuşan Salamon Ada-to. kanunun mühim bir ihtiyacı karşılamakla beraber, eksikleri bulunduğunu, en mühim noksamnlığın da işçi için grev hakkı tanınmaması olduğunu kaydetmiş ve bu hakkın kabulünü istemiştir.
Çalışma Bakanı Şemseddın Sirer, bu itirazlara verdiği cevaplarda bilhassa grev meselesine ehemmiyetle temas etmiş, tarihten ve muhtelif memleketlerden misaller getirerek demiştir kİ;
“— İşçinin elinde grev, İşverenin elinde lokavt olarak birbirleriyle mücadele etmelerine müsaade ede-
meyiz. Bu, memleketin yüksek men-faatlorıne kasdetmek olur Biz, emeğin de, sermayenin de. işçinin de, işverenin de haklarını mütemadiyen koruyan bir sisteme, bir tahkim mü-essesesine malikiz.,,
Bakan, insanın kendi yüzünü görmek için çatlak obmvan sağlam bir aynaya muhtaç olduğu gibi, iktidarın da. yaptığı işleri mukayese etmek üzere muhalefet partisine ihtiyacı bulunduğunu kaydetmiş ve: Çok temenni ederdim ki. muhalefet, iktidar için böyle bir ayna olsun!. Girdiğimiz demokrasi rejimi elbet daha iyi günlerini idrak edecektir. Bu büyük millet, buna lâyıktır.,, demiştir.
Grev meselesinin münakaşasında, Fuat Hulûsi Demirelli, İşsizlik Sigortasının kurulmasını istemiştir. Muammer Alakant, tasarının komisyona iadesi hakkında bir önerge vermiş, fakat önerge reddedilerek maddelerin müzakeresine geçilmiştir.
Iş Kanununun 1. 2. 7, 13 üncü maddelerini tâdil eden şekiller aynen kabul edilmiştir. İşverenin, iş akdini bozabileceği halleri tâdad eden ve işçinin üç gün hapsini mucip o-lan ve tecil tini de iş bebı kabul denin B.
çer (Zonguldak) ile Kemal Özçoban (Afyon) itiraz ettiler. Bu fıkraya suçun iş yerinde işlenmesi ve asgari mahkûmiyet müddetinin 7 gün olması kayıdlarının ilâvesini istediler. İş Kanununun 16 ncı maddesi de bu ilâvelerle tâdil edilmiş oldu» Mecliste şıralar boşalmıştı. Başkan. 18 inci maddenin tâdiline ait kısmın müzakeresinde. vaktin gecikmiş olduğunu bildirerek oturumu kapadı.
BEŞİNCİ
Bir hizmetçi anlatıyor
(Hikâye)
Sinema
Spor
Vilâyet ile Belediyeyi ayırma kanunu
edil m iyen mahkûmıye-akdinin eden 16 fıkrasına
feshi ncı Sabri
se-ınad-Ko-
Belediye Başkanını seçme usulü üzerinde C. H. P. de yeni cereyanlar belirdi
195(1 seçimlerinden evvel İstanbulluların dikkatini çeken en mühim meselelerden biri de vilâyet ile belediyenin ayrılması için çıkarılacak yeni kanun meselesidir. Bu kanun İle çok yakından ilgili bulunan Halk Pnrtlsi teşkilâtı ve Belediye Meclisi, kendi bünyesi içerisinde muhtelif cereyanlar taşımnk-ta ve her cerevnn da kanuna bir başka İst ikamet vermek arzusunu göstermektedir. Bu arada Halk Partisi 11 teşkilâtında vazifelendirilmiş olan komisyon ile tâli bir komisyon çalışmalarını bitirmiştir. Komisyon hı rın vardığı neticeler Şehir Meclis Grupu içi İmamda görüşülecektir. Ancak bu içtima sonundadır ki, C. H. P. nin belediyeyi vilayetten ayıracak kanun tasarısı hakkmdaki görüşü meydana çıkmış olacaktır.
Bu hususta edindiğimiz malûmata İstinaden diyebiliriz kİ: Halk Partisi 1-çlnde iki cereyan hâkim bulunuyor. Bunlardan bir tanesi belediyenin vilâyet kadısında salâhiyetlerinin artu-rılm&slyle belediye başk&nının doğrudan doğruya belediyenin dışından seçilmesi, diğeri İse belediye bnşkanmın meclis tarafından İntihap edilmesidir, iki tarafın da bugün İçin kuvveti birbirine yakın bir hal nrzetmektedir. Ancak grupun yapacağı toplantı sonundadır ki. bu hususta kesin bir karara varılmış olacaktır.

Başbakan AtUoc. Asasının oğlunu
on genç Parlâmento vaftiz ottiği sırada
Kıbrıs için
Ankarada dün
yapılan miting
Ankara 18 (Hususi muhabirimizden) — Ankara Yüksek Tahsil gençliği, bugün saat 11,30 da Zafer Meydanında bir miting yaparak Kıbnsta Ortodoks Kilisesinin plebisitini ve Atina Üniversitelilerinin mitingini protesto etmiştir. Tertip Heyeti, bıı maksatla Ankara halkına hitabem bir beyanname neşretmıştir. Beyanname şudur:
Kızıl zcbirinl Kıbnsa da akıtmağa ça-t lışaıı komünistler, nihayet Ortodoks Kilisesini dahi saflarına geçirmeğe muvaffak olmuşlardır. BÖylece bir komediden ibaret, neticesiz bir plebisit yapılmıştır. Bu vazıyet, hem kilise, hem do bütün Yunan gençliği tarafından desteklenmektedir. Yunan Üniversiteleri, neticeyi ve hakikati düşünmeden mitingler tertip etmektedir.
Kıbrıs hasreti, artık dayaııılnııyacak kadar yüreğimizi sızlatmaktadır. Kıb-rısn sevgimizi. Atina gençliğine teessüfümüzü ve dünyaya hakkımızı bildireceğiz, Biz. Türle gençliği olarak komünistlerin Kıbrısn yerleşmesine asin sande etmlveccğiz.
Atatürk diyor kİ: “Komünizm Kvrrlkldügü yerde edilmelidir
Ulus Meydanına kadar, kafile
İfade giden gençler, orada ra ateşli hitabelerde bulunmuşlar ve Atatürk Anıtına çelenk koymuşlardır.
Üniversite Sömestr tatili erkene alınacak
Üniversite merkez binasının arkacında iki kanat halinde inşa edilen Hukuk ve İktisat Fakülteleri bu binalardan birinde sene başından beri tedrisata başlamıştı. Fakat hu binadaki sıhhi tesisatın henüz ikmal edilmemiş olması yüzünden son günlerde talebe ve hocalar arasımla hastalananlar çoğalmağa başlamıştır. Devamsızların arttığını gören Üniversite Senatosunun bugünkü toplantısında sömestr tatilini ocak 20 ile şubat 20 arasına almacı kuvvetle muhtemeldir. Ara tatilin bu suretle erkene alınmasından istifade edilerek binaların eksikleri ve bilhassa kalorifer tesisatı hemen tamamlanacaktır. 20 şubattan itibaren Hukuk ve İktisat Fakülteleri yeni binaları tamamen bitirilmiş olarak tedrisata devam edeceklerdir.
mfl-
her
ha-
Belediye Mahkemesi, ay başında çalışmaya başlıyor
Belediye murakıplarının esnaf kontrolleri sonunda suçlu görünenler hakkında tutulan zabıt varakaları İlçe idare heyetleri tarafından cezaya Çevrilmektedir.
Esnaf, belediye cezalarına karşı sulh mahkemelerine itirazda bulunabilmektedir. Bu sebeple verilen cezalar mahkeme kararına göre tâyin edilmekte ve mahkemelerin dulu olması yüzünden neticenin haaıl olması için uzun bir müddet icap ediyordu. Bu mahzuru göz-önilndc tutan belediye, belediye ceza iliyle tecziye edilen esnafın itirazlarını tetkik ile karar almak üzere bir belediye mahkemesinin kurulmasını Adalet kanlığından istemiş. Bakanlık da teklifi kabul etmişti
Yeni Belediye Mahkemesinin sulh
hâkimi salâhiyeth yargıcı ile mahkeme başkâtibi Adatet Bakanlığınca, iki zabıt kâtibi ise belediyece tâyin edilecektir. Belediye, yeni mahkeme için Türbedeki merkez binasının alt katında bir salon hazırlamıştır.
Mahkeme önümüzdeki ayın başından İtibaren faaliyete geçecektir
Ba-bu
ceza
Bakanlığının Saar meselesi üzerindeki fikirleri çok mûnalıdır: Evvelâ, »Saar meselesini doğrudan doğruya Fransızlarla Almanlar hHİletmeihhrler. Hâlen mevcut sinirli havayı yaratan sebeplerden biri Almanyanın dahili politikasıdır ve ehemmiyetli değildir. Saniyen. Saar meselesi gibi anlaşmazlıklar daha geniş bir mahiyet taşıyan ve hal yoluna girmiş bulunan "Avrupa Birliği” prensip! İçinde ehemmiyetlerini kaybedeceklerdir. Şimdilik VVashington çekimser davranmayı daha uygun buluyor Bazı kimseler bu çekimserliği Amerikan politikasında ğîirülen tezatlardan biri olarak belirtiyorlar, Diğer bir telâkkiye göre, Amerikan çekimserliği, Alman -Fransız anlaşmasını kolaylaştırmak niüksadiyle takınılmıştır. Ancak VVashington. arabulucu rolünü oynamayı ve uzakta kalmayı tercih ediyor.
Ingiliz seçimleri
İşçi Partisinin beyannamesi
Parti, iktidara geldiği takdirdi* sosyalizm 11 a roket ine da h a müsmir bir şekilde devam edeceğini vâdetti



Londra, 18 (A.P.) — İngiliz İşçi Partisi, 23 şubatta yapılacak genel seçimlerde gene iktidara geldiği tak dirde sosyalizm hareketine daha m üs mir bir tarzda devam edeceğini hu gün vâdetmiştlr.
Parti, beyannamesinde şu yeni hareketleri yapacağını ileri sürmektedir:
Sıhhat ve diğer kalkındırma hizmetlerinde “akıllı gelişmeler”; çimento. şeker, su, soğuk hava depoları tesislerinin âmmeye mal edilmesi; sosyal sigortaların tâmlmi; herkese İş temini; dolar kazanmak için, bilhassa Kuzey Atnerikaya daha fazla ihracat; ucuz ve hol gıda; her aileye bir ev; yüksek istihsal ve alçak fiyatlar; barışı temin için realist çalışmalar.
Büyük başın derdi büyük olur.
ACABA HARP
Sulha
kavusula-
cikacak MI9
C i ru
cAKMI ?
D od-u - B AT ı
ANLASrtA Z.LI G-l
NE OLACAK?
ALMANYA
MSSELES» ?
Sayfa 2
Y E N t İSTANBUL
M ör Ak
Zamanımızın kompleksleri : 1
Politika - Teknik
Zamanımızın ıstırabı, bir türlü çfaül+mlyon kompleksler içinde bocalamasından doğuyor, Mu-vosenesıs, yani sıhhatti* bir dünyada yasıyorum İnsanlıkı sıhhatli bir dünyaya kompleksleri yenebildiği nifibette kavuşacaktır,
Vedat Nedim Tor
Zamanımızın başlıca komp* lekslerindon biri, politika vo teknik arasındaki çatışmadır. Istor Komünist veya Nazİst ve Faşist olsun, istor liberal ve demokratik olsun .bütün rejimlerin baş ıstırabı politikanın tekniğe tahakküm etmesinden ileri geliyor.
Bu görüşü, geçen yıl yayınlanan dört meşhur eserle ve kendi memleketimizden getirebileceğimiz misallerle aydınlatabiliriz:
Meselâ Kraveçenko’nun “Hürriyeti seçtim” adlı kitabı, bastan sona kadar, politikacı ile teknik adamı arasındaki çatışmaların çoşitli hikAyeloriyle doludur. Mühendis Kraveçenko. ikide bir politikacıların gittikçe artan ve hınzırlftşan ta-sallûtlariylo karşılaşıyor, en sonunda da hor şeye linet ederek hürriyeti seçiyor.
Nazlet Almanyanın Propaganda Nazırı Göbbols‘in de hatıralarını okuyanlar, sık sık şu hükmün tekrarlandığını görmüşlerdir: “Hain generaller. Führor’in harp plânlarını baltalıyorlar!..’’
Bir profesyonol politika adamı o-lan Göbbels, böyle bir iddiada bulunmak cüretini kolaylıkla kendinde bulabiliyor. Harp tekniğini Alman Generalleri mi, yoksa Onbaşı Hltler mİ daha İyi bilir, diye aklına hiç bir endişe gelmiyor. Politikacının bu pervasız cüreti gayet karakteristiktir .
Churchlirin hâtıratı da —bilhassa kendisinin muhalefette bulunduğu zamanlara ait olan kısımlarında— teknik adamları tarafından yapılan toklif ve tavsiyelerden iş başındaki politikacıların devamlı surette yan çizdiğini gösteren ve bu yüzden İşlenen büyük hataları anlatan bir alay misalle doludur.
Amerikan diplomatı Mister
KISA HABERLER
BOSTON’DA BÜYÜK SOYGUNCULUK
Londra. .18 (YİRS) — Amerikan polis tarihinin en büyük soygunculuğu dün Boston’da yapılmıştır. Soyulan müessese. sırhb voltalarla büyük miktarda pare nakleden bir şirkettir. Maskeli yedi gangster, ellerinde tabanca ve makineli tüfeklerle müraaracya «falmışlar ve memurları kıskıvrak bağlamışlardır. Ka«a1nrdan bir buçuk milyon dolar alarak çamaşır torbalarına dolduran haydutlar, daha fazla para taşırmadıklarından. kalan bir milyon dolara yakın pnravs rlokunmemışlarciır.
Gangsterlerden ikisinin, vaktiyle mü-•anracde çalışan memurlardan oldukları zannedilmektedir.
OVMANIN EN KUVVETLİ TEPKİLİ UÇAĞININ TECRÜBELER! YAPILDI
Londra, 18 (YlRS) — Ingiltere, dünyanın en kuvvetli tepkili uçak motörü-nün dün İlk uçuş tecrübelerini yapmıştır.
Yeni uçak motörü hakkında fazla malûmat verilmemekle beraber bunun Armotrong - 8aphyre tipinde olup ve hususi surette i Adil edilmiş bir Lancas-ter bomba uçağında istimal edilmiş olduğu bildirilmektedir.
TESİRLİ İLAÇLAR KONTROLA TABİ TUTULACAK
Cenevre, 18 A. A. (AFP) — Dünya Bağlık Teşkilâtı Katohemidone adı verilen yeni ve çok tesirli afcn dindirir! II • başta olmak üzere alışkanlık doğurabilecek bazı ilâçların suiistimalinin tehlikeleri Üzerine dikkati çekmiştir.
Bu ilâçların 142.1049 tarihinde yürürlüğe giren 194d Paris protokolüne uygun olarak milletlerarası kontrolüne doğru bu suretle İlk adım atılmış bulunmaktadır.
Bu teşkilâtın Mütehassıslar Komitesi aynı zamanda birçok memleketler ve bilhassa Finlandiya vo ttalyada eroin istihlâkinin artmam meselesiyle de meşgul olmuştur.
YENİ SECİLEN BULGAR PARLAMENTOSU
Sofya. 18 A.A. (United Press) — Yeni geçilmiş olan Bulgar Parlâmentosu salı günü ilk İçtimaını yapmıştır. Bu toplantıda Başbakan Vasi! Knlarofun ve hükümetinin intifasını bildiren tezkereler okunmuştur. Olurumu eski Sağlık Bakanı A.ngelof açmıştır.
Parlâmento bugün tekrar toplanarak yeni başbakanı ve hükümeti seçecektir.
Bullllt'ln hAtıratında da Yalta’da oynanan dramın acıklı tafsilâtı vardır: Teknik yardımcılarının sesine kulak sımayan Roosovelt, on sonunda "İçimden gelen sesler bana diyor ki, Stalın namuslu adamdır.” diyo harp sonu dünyasının talihi üzerinde gayet menfi ve zararlı olacak bir takım kararların alınmasında ısrar etmiştir.
Bizim memleketimizdeki politika ve toknik arasındaki çatışmaların çeşitli tecellilerinden de misaller getirebiliriz;
Meselâ, toknik adamlarının sözü dinlonseydi, Karabük fabrikası hiç bugünkü yerinde kurulur muydu? Varlık Vergisi gibi bir muazzam mali gaf yapılır mıydı? Vodi Eylül kararları, teknik adamlarının öne sürdükleri tamamlayıcı tedbirler alınmadan tatbik olunur muydu? Ziraat, sağlık, maarif ve Nafıa politikalarımızda yapılan mütemadi zikzaklar olur muydu?
Görülüyor kİ dünyada olsun, memleketimizde, olsun, politika ve teknik tezadı devam ottlkço, özlenilen istikrar ve muvazene ger-çoklesemiyecoktir. Nasıl, heyotı sıhhiyosi olmayan bir hastahanode. sadece hasta bakıcılarını değiştir-meklo hastaların İyi olmalarını ummak büyük bir saflık İse, teknik adamlarının sözü goçmiyen cemiyetlerde politikacıların vo partilerin değişmesiyle içtimai hastalıkların iyileşeceğini sanmak da büyük bir gaflettir.
Bunca teknik terakkiyo rağmen, insanlığın hâlâ karanlık ve ıstırap İçinde kalması, cemiyet ilimlerimizin gerillğindendir. Teknik imkânlardan faydalanmasını hil mİ yen profesyonel politikacının aczi yüzünden bütün insanlık trajik bir tezat içinde bocalayıp duruyor.
ALMANYA İSRAİLE TAZMİNATI MALZEME İLE ÖDEV I ( EK
Kudüs, 1« (A.P.) — Almanyamn üç işgal bölgesinin, harp İçerisinde nailler tarafından ol konmuş olan Yahudi mallarına mukabil, İsrail’e. 600 milyon dolar tutarında ınıılznme vermeleri»mümkün görülmektedir,
Associated Prese’c bu malûmatı vermiş olan iyi haber alan bir mütehassıs bu malzemenin hiç değilse üçte birinin, hasır ev, sulama boruları, makine ve diğer gıdadan gayri emtia olacağını bildirmiştir.
SOVYET RUSYANIN YENİ BAŞBAKAN YARDIMI !M
Moskova, 18 A.A, (Reuter) — Sovyet Rusya Yüksek Şûrası Mlkhall Georgle-vich Pcrvukhlni Başbakan Yardımcılığına tâyin etmiştir.
Pervııkhln, Kimya Bakanlığından as-ledllmiş. yerine S. M. Tikhnmirof tâyin olunmuştu.
Bu suretle şimdi Pervukhin. Mololof. Berin, Mikoyaıı. Mslenkof, Malysheo Krutikof ve Tesvosya’nın grupuna Ma-rı-şal Stallnin halefi sıfativle girmektedir,
AMERİKADA 81.000 MADEN İLCİSİ GREV HALİNDE
Pittsburgh, 18 A.A. (Reuter) — Altı eyalette 81.000 işçinin grev yapması yüzünden kömürsüz kalan Amerikanın çelik merkezi Plttsburgh'da 30 maden fabrikası kapanmak tehllkcslndedlr.
Birlik Başkanı John Levvio tarafından verilen İş başına vmrfno karşı lUm edilen grev, bu şehrin cereyanının keell-meslne kadar gidebilir. Demiryolu seferleri şimdiden uzatılmıştır. t
Wawhlngton’da. hükümetin yüksek mahkemeden Lesvls ajevhine bir hüküm istsmcHl ihtimali emareleri mevcuttur.
Ohio’dn. Flushingde. birlik tarafından çıkarılmış kömürle yüklü bir kamyon, grevci madencilerin kapattığı bir yol üzerindeki nöbetçiye çarpmış ve öldürmüştür.
ALMANYADAKt İNGİLİZ ASKERLER! SECİME Isi iftAK EDE( EK
Londra, İH (YİRSİ — Almanyadakl İngiliz işgal makamlarının resmen bildirdiklerine nn/nran bütün Ingiliz «8-kerlcrlno, tayın enikleri şahısların kendi namlarına ve İstedikleri şekilde rey vorcbilnıelorl İçin hususi kartlar dn^ı-tılmış bulunu}or, Bu suretle Ingiliz askerleri, seçim bölgelerinden uzak olduklarına raCmen. genel seçimlere iştirak edebileceklerdir.
Akdenizin anahtar devleti: Türkiye
Bir İspanyol gazetesi, Türk inkılâbını överek, bölge anlaşmalarında Anka ranın merkez olması lüzumunu ileri sürüyor
Madrid» 18 A.A. (özel) İspanyanın başşehrinde çıkan "Madrid” gazetesi, Cumhuriyetçi Türkiye hakkında bir makale yayınlamıştır. Bu yazıda ezcümle şunlar söylenmektedir:
"1040 senesi, Türkiyenin büyük devlet olarak tanınmaaiylc Doğu Akdeniz bölgesinde tarihi bir devir c-hemmlyetinl iktisap etmiştir. Bir taraftan müslüman Alemi ile olan münasebetleri ve diter taraftan Avrupa Konseyine kabul edilmesi, Türkiyenin tekâmülünü arttırmış ve Akdeniz İle Ortadoğu arasındaki coğrafi ve siyasî köprü rolünü takviye etmiştir.
Esaslı ıslâhatın, bilâhare Atatürk, yani Türklerln babası adı verilen Go-neral Mustafa Kemal tarafından kararlaştırıldığını ve halifeliği ortadan kaldıranın yine kendisi olduğunu herkes bilir.
Atatürk’ün ölümünden sonra, en iyi mesai arkadaşı olan İsmet İnönü devletin başına getirildi.
Araplar, lranlılar, AfganlIlar, PakistanlIlar ve Hint müslümanlariylc olan komşuluk münasebetlerinin artık geçmişteki hegemonya hâtıralarına değil, cçgrafl ve iktisadi hakikatlere, dünya büyük devletleri Uo olan münasebetlere, mânevi ve kültürel benzerliklere dayandığı şu sırada Türkiye Akoenizln Dngıı kıyılarında güneşin doğuşunu ilk olarak selâmlayan güney memleketlerinden teşekkül eden kemerin anahtar devleti rolünü tekrar oynamaya bağlıyacaktır. Bu İtibarla, bölgevl birleşmelere dair hazırlanacak bütün tasarılar. idare merkezi Anknrada bulunan Türkiye Cumhuriyetine istinat etmelidir.,,
Çinde üçüncü bir kuvvet
Acheson, ııe milliyetçilerin ne de komünistlerin Çini temsil etmediklerini söyledi
Londra, 18 (YtRSl — Haftalık basın konferansında beyanatta bulunan Dean Acheaon. Pekin Hükümeti Amerikan Konsolosluk emlâkini müsadere altında tuttuğu müddetçe. Amerikan Dışişleri Bakanıgı Komünist Çin rejiminin tanınmasını gözden ge-çLrmlyecektir
Çinde üçüncü bir kiıVvetin peyda o-lup, Çin Milletinin idaresini ele alacağının Amerika tarafından umulduğunu açıklayan Acheson, ne milliyetçilerin. ne de komünistlerin Çin Milletini temsil etmediklerini söylemiştir, italyada hükümet kurmaktaki müşkülât
Roma, 18 A. A. (AFP) — İtalya Hükümet buhranının halli, tahmin c-dlldiginden güç görünmektedir. Yirmi yıldır iktidar mesuliyetini paylaşmış olan dört partinin iştirakiyle bir program meydana getirmekte zorluk çekiliyor. De Gasperi danışmalar neticesi bugün şu iki şık karşısındadır:
Ya liberallerin kabineye iştiraklerinden vazgeçecek voya İştiraklerini kolaylaştırmak üzere cumhuriyetçilerle sosyalistleri almak üzere bakanlar sayısını arttırmak. De Gasperi Qulrinal Sarayından çıkarken gazetecilerin sorularına, durumun çarşamba sabahı aydınlanacağını söylemiştir.
Ahmet Şükrü Esmer,
41 Amerikanın Sesi” radyosunda konulacak
Nevv-York, 18 (YİRS) — Türkiye Baaın-Yayın ve Turizm Genel Müdürü Ahmet Şükrü Esmer, iktisat işbirliği idaresinin Turizm Konferansına İştirak etmek üzere dün Now-York’a varmıştır.
Dün açılış merasimi yapılan Com-modorc Hotelindoki toplantıya iştirak etmiş olan Ahmet Şükrü Esmer, A-morlkııda bir hafta kalacağını ve sonra Türkiyeye döneceğini söylemiştir. Ahmet Şükrünün "Amerikanın Srsl” Radyocunda konuşması muhtemeldir.
Seçim kanunu tnceleme Komisyonunda dünkü çalışmalar
Komisyon, dünkü toplantısında birçok maddeler üzerinde kararlar aldı
Ankara 18 (Huausl muhabirimizden) — Milletvekilleri Seçim Kanunu tasarısını incellycn geçici komisyon, bugün seçim propagandasının muhtelif şekil ve şartlarını tesblt e-den bölümün 36 ncı maddesiyle çalışmalarına başlamış ve 47 nci maddeye kadar olan kısmı, küçük bazı tâdillerle kabul etmiştir.
Seçim işleri başlığını taşıyan dördüncü kısmın seçim hazırlıklarına alt birinci bölümündeki seçim kurullarına yargıcın nezaret ve kontrolü, na, kurullarda vazife alamıyacak o-lanlara, toplantı yeri ve zamanına, and içmeye, l| ve ilçe seçim kurullarının kimlerden teşekkül edeceğine dair olan 48-51 üncü maddeleri de ufak münakaşalardan sonra kabul edilmiştir.
Il seçim kurulunun kimlerden teşekkül edeceği ve nasıl seçileceği hakkındnki 55 inci madde uzun ve çotln münakaşalara sebep omııştur.
Neticede, seçim kurullarının yalnız parti temsilcilerinden teşekkül etmesi hakkmdokl teklif reddedilmiş ve partilerin seçim kurullarına birbirine eşit temsilci göndermeleri gerektiğine dair olan teklif kabul e-dilmiştlr.
İstanbul ili Seçim Kurulu üyeliklerine ve siyasi partiler temsilciliklerine ait 56 ve 57 nci maddeler kabul edildikten sonra «eçlm kurullarının vazife ve salâhiyetlerine dair olan 58 inci madde konuşulurken, bilhassa bu kurulların verecekleri kararın kesin olup olmaması ve oy-lann kurullar tarafından iptal edilmesi halinde doğacak netice üzerinde durulmak lâzım geldiği belirtilmiştir.
Bu meselenin ehemmiyeti dobıyU siyle madde intaç edilememiş ve bu gece tetkikine fırsat verilmek ve yarın müzakeresine devam edilmek ü-zere oturuma son vcrıinu§tir.
Köj lerin kalkındırılması işi
Ankara 18 (Hususi muhabirimizden ı — B M Meclisi Bayındırlık Komisyonu, bııgün yaptığı toplantıda köylerin kalkındırılmasına yardım maksadıyle bir fon tesis edilmesi hakkında Şükrü Sökmenstlcr t Gümüşhane) vc Akif İyıdoğaıı (Karsı taraflarından hazırlanan kanun teklifini müzakere etmiştir. Komisyonu köylerin içme suyu ve küçük sulama işlerinin tahakkuku için Emhı Soysal (Maraş) da bir kanun teklifinde bulunmuştu. Bugünkü toplantıda Uç milletvekili bu iki teklifin birleştirilmesine muvafakat etmişlerdir
Metin halinde yazılmasına karar verilen teklife göre, köylerin içme suyu, küçük sulama, küçük korunma, yol ve köprü ihtiyaçlarım esaslı bir plân dahilinde halletmek mak»adiyle İller Bankasında 25 milyon liralık bir fon tesis edilecektir, Bu fondan hor yıl ayrılacak miktar, vilâyetlerin köy nüfusuna göre vâlilor emrine verilecek ve nüfusu en kalabalık köylerden başlanarak sıra ılo bütün vilâyet köylerinin İhtiyacı, evvelden tanzim olunan plâna göre talıakkuk ettirilecektir.
Köylerin bu ihtiyaçları, memleket ölçüsünde tahakkuk ettirildikten sonra köy koruları yetiştirilmesine, sıhhi ve içtimai tes.slerin kurulmasına başlanacaktır. Ayrıca deprem, yangın ve sel gibi tabiî âfetler zuhurunda da bu fondan istifade olunacaktır.
Amerikanın Sovyet Rusyaya notası
Washington 18 (A.A.) (Afp) — Avusturya barış andlaşması görüşmelerinde vukua getirilen engeller do-layıalyle, Birleşik Amerika Hükümeti, Sovyet Rusyaya bir protesto notası göndermiştir.
Bayındırlık bütçesinde çetin tartışmalar oldu
Bütçe raportörünün bir sözü üzerine kopan fırtına, uzun müddet devam etti
Ankara 18 (Hususi muhabirimiz-den) — Bütçe komisyonu bugün Öğleden evvel Bayındırlık bütçesinin bölümlerini müzakere ve kabul etmiştir, öğleden sonra, Ulaştırma Bakanlığı ve bu Bakanlığa bağlı Devlet Demir, Deniz ve Hava Yollan ile P.T.T. Genel Müdürlükleri bütçelerinin müzakeresine başlamıştır. Bütçenin umumi heyeti hakkında söz alan hatiplerden Ahmet Remzi Yüreğtr. Bakanlığa bağlı işletmelerin iktisadi devlet teşekkülü haline getirileceği hak-kmdaki kararın ne olduğunu, Fran-sızlardan devir alınan cenup demiryollarının vaziyetini, tren kazalarının sebeplerini, eski Devlet Demiryolları Umum Müdürü Fuat Zinclrkıran bıkkındaki tahkikat safahatını, Ankara istasyonundaki lojmanlarda, fani servislerde çalışan memurlardan ziyade yüksek rütbeli memurların İkametlerine müsaade edildiği ve Gar Gazinosunda İdare ve bakanlık ileri gelenlerinin bılft bedel yiyip içtikleri hak-kındaki İddiaların sıhhat, derecelerini sormuş, bin kişiye verildiği söylenen tren pasolarına ait listeyi görmek istemiştir. Ahmet Oğuz. Ulaştırma Bakanlığına bağlı işletmelerin, birer işletme değil, gayrı fani ve geriye giden müesseseler olduklarını, borç yüzünden iflâso mahkûm bulunduklarını ileri sürmüştür.
14
Demokrat Partinin Salihli kongresi
Razı hatipler, Demokrat Partinin seçimlere girmesinin mümkün olduğunu söylediler
Manisa 18 (Hususi muhabirimizden) — Demokrat Partinin dün yapılan Salihli kongresinden sonra bu gün de Manisa merkez ilçe kongresi yapılmıştır. Genel İdare Kurulundan Fevzi Lutfı Kariiosmanoğlıı nun da hazır bulunduğu bu kongrede muhtelif delegeler söz alarak, bilhassa seçim mevzuuna temas etmişler, yeni Seçim Kanununa rağmen, eğer seçimler dürüst şeklide yapılmaz ve iktidar, seçimlerde kendi tesirlerini kabul ettirmek yoluna giderse. D.P. nin böyle bir seçime girmesinde fayda olnuyacağını belirtmişlerdir.
Genel İdare Kurulundan Fevzi Lût-tl. gerçekten ateşli bir hitabe irad ederek, Demokrat Parti Genel Merkezinin, seçim dâvasını nasıl mütalâa ettiğini anlatmış ve bu memlekette H46 seçim yolsuzluklarının tekerrür etmiyeceğine İnandığını söy-llycrek: “Eğer zaruret görülürse, seçimlere girmiyebilir veya seçime girsek vo hattâ birçok milletvekillikleri kazansak dahi Meclise gitmiyebi-lirlz.,, demiştir. Konuşmalar sonunda yeni İlçe Heyeti seçilmiştir.
Köylerde Sağlık memuru ve Ebeler için ev yapılacak
Ankara 18 (Hususi muhabirimizden) — Büyük Millet Meclisi Milli E-ğitlnı Komisyonu, bugün köylerde yapılacak okul, öğretmen, sağlık memuru ve ebo evleri inşası hakkındakl kanunun tâdiline dair Haşan İlgaz (Çorum) ve iki arkadaşının hazırladığı kanun teklifinin müzakeresine başlamıştır. Evvelce vilâyetler tarafından müteahhitlere yaptırılan bu binalar karşılığında bir milyon liraya yakın bir borç tahakkuk etmiş ve lller-ce istihkak sahiplerine ödenmemiştin Kanun teklifi, bu borcun devlet bütçesinden ödenmesini istihdaf etmektedir.
Ahmet Oğuzun söylediğine göre, P.T.T. nin 80, Devlet Denizyollarının 67, Demiryollarının 50 milyon lira bonolu borcu bulunmaktadır. Devlet Hava Yollan da hazîneden aldığı 16 milyon lira ile işlemektedir.
Ahmet Oğuzun bu iddiasını Haşan Polatkan ve Abidin Potuoğlıı da desteklemişlerdir.
Kemal Zcytlnoğlu, D. Demiryolla-nnın teknik mahiyetteki aksaklıklarını açıklamış ve Eskişehir telefonlarının hâlâ manyeto He işlediğini anlatmıştır.
Bu itirazlara karşı bütçe raportörü Faik Kurdoğlu, cevap vermek ü-zere söz almış:
— Bunlar, ne yaptıklarını bilmiyorlar. insanın üzerine atılmak için şahlanıyorlar.” demiştir. Bu sözler, fırtına koparmış ve sert tartışmalara yol açmıştır.
Muhalefet hatipleri, kendisini göze girmek için İşgüzarlık yapmakla İtham etmişlerdir. Başka milletvekilleri araya girerek bu sert havayı yatıştırmalardır,
Bakan doktor Kemal Satır, soruları, tenkld ve temennileri cevaplandırmak üzere söz almışsa da vakit geciktiğinden, oturuma son verilmiştir.
Bakan izahatını yarın verecektir.
M
Kıbrıs için Izmirde dün toplantı yapıldı
Genglik, pazar günü de bir toplantı yaparak, parti mümessillerini davete karar verdi
İzmir 18 «Hususi muhabirimizden I — İzmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu Öğrenci Derneği, bugün yaptığı toplantıda Kıbrıs ı Yunanlaştır-mayo çalışan kızıl tehlikenin me^ buhane gayretlen hakkında Üyelerinin görüşlerini tesblt etmiştir. Mevzuu lâyık olduğu önemle ele almış olan Öğrenci Derneği, eğer bir gün Kıbrıs meselesinin mesul hükümetlerce ele alınması mukadderse, Ege Kabillerimizde insanlarının yürüyüş, leri ve konuşmaları bile ışitllcbllcn Sisam, Sakız. Midilli gibi adHİar meselesinin politik nezaket bir tarafa bırakılmak suretiyle, elbette görüşüleceğim beyan etmişler ve pazar günü bütıln tahsil gençliğinin iştirakiyle Halkevinde bir toplantı yapılmasına. bu toplantıda siyasi partiler temsilcilerinin de, gençlikle birlikte konuşmasına ve kendilerinin davet edilmelerine karar vermişlerdir.
İzmir gençliği, İstanbul ve Anka-nida yapılan mitingleri hassasiyetle takip etmektedir.
• r
Komisyonda hazır bulunan Milli E-ğitim Bakam meseleyi İçişleri Bakanıyla müzakere etmek Üzere mehil istediğinden görüşme başka güne bırakılmıştır.
Komisyon, bundan sonra Köy Ens-tıtilleri Kanununun enstitüye alınacak talebelerin münhasıran köylerden ayrılmasını âmir bulunan hükmünün tâdil edilerek az nüfuslu kaza merkezlerinden de bu mekteplere talebe alınmasını istihdaf eden ve Tezer Taşkıran (Kars) ile Suut Kemal (Ur-fa) taraflarından hazırlanan kanun teklifini müzakere ve kabul etmiştir.
Afyon kaçakçısı bir gemici Amerikada tevkif edildi
Amerikanın Houaton Limanında buğday vDklcmekte olan Çoruh Vapurunda afyon kaçakçılığı yapıldığına dair bir ihbar yapılmış vc sözü geçen şllepin 4 (İncil mnkinİPti Osman öztürk Amerikan makamları tarafından tevkif edilmiştir. Denizyolları IdareM hâdise hakkında tamamlayın malûmat fatemlşrlr.
Dış hatlar için yeni eğlenceler konuluyor
Dış hatlarda sefer yapan Denizyolları gemilerinde, yolcuların eğlenceli vakit geçirmelerini temin için çeşitli güverte oyunları tertip edilmesi düşünülmektedir.
Fırtına dindi
Karadcnızdr fırtına dinmiş ve seferler normal bir hale gelmiştir.
Tanınmış piyanist Kempf, konserler vermek üzere geldi
Tanınmış Alman piyanisti WHhelm Kempf dün bir Italyan vapuriyle şehrimize gelmiştir. Yarın bir konser vermek üzere An karaya giderek 22 ocakta şehrimize dönecek ve 28 ocakta 8aray Sinemasında vereğeci İlk konserini ta-mamiyie Bethooven’in eserlerine hasredecek olan piyanist 26 ocakta bir konser dalıa verecek ve 30 ocaktaki veda konserinde son olarak Bach, Hande! ve Schubert Llst'den mürekkep olan veda konserini. Cemal Reşit Rey’ln İdare e-deceği Filarmoni Derneği Orkestrasının refakatimde verecektir.
Kabzımalların istekleri
tatanbul kabzımallarından bir heyet dün Vali ve Belediye Başkanın! ziyaret ederek muhalle aralarında satış yapan esnafın himaye edlltnesLnl istemişlerdir. Valf, küçük esnafı hileye sapmamaları şartlyle dalma koruduğunu ve koruyacağını bildirmiştir.
Dün. İsveç Konsolosu da Valiyi ziyaret ederek kendisiyle bir müddet konuşmuştur.
Aynca dün Feriköydekl Vartanaj Kilisesi mensuplan da vilâyete gelerek yeni açılan dispanser İçin Valiye teşekkür etmişlerdir.
Şehrin sağlık işleri tetkik ediliyor
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Sağlık ve Sosyal Yardım Dairesi Müdür Muavini, dün sabah şehrimize gelmiş vo tetkiklerine başlamıştır.
•‘Telif Haklan Cemiyeti” nin kongresi
"Telif Haklarını Koruma Cemiyeti’ nin senelik kongresi, 27 ocak perşembe günü saat 17 de "İstanbul Gazeteciler Cemiyeti" binasında yapılacaktır. Cemiyet idare heyeti, bütün Asaların o gün kongrede hazır bulunmalarını rica etmektedir,
Gl. Kâzım Karabekir'i anma merasimi
Türk Kültür Orağı 26 ocak 1WK> perşembe günü Eminönü Halkevinde merhum General Kâzım Karabeklr in hâtırasını anmak için bir toplantı tertip etmiştir. Kültür Ocağı ayrıca Basın. Ya-yın Müdürlüğüne de müracaat ederek tarihi filmler istemiştir.
Şehit subayımız Aziz Çiçekçinin nâşı dün getirildi
Dün sabah 9.30 da Güneydoğu Akdeniz neferinden dönen Adana Vapuru, 1912 yılında stajda bulunduğu Mısırda bir uçak kazası neticosi şehir (ıuşen hava su baylarımızdan teğmen Aziz Çiçekçinin nAşını da getirmiştir.
Şehit subayımızın nâşı, yolcu salonu rıhtımında ailesi vo bir müfreze er tarafından karşılanmıştır.
Nnş yarın veya cuma günü Ankaraya nakledllmok üzere Haydarpaşadakf NU* mune H&st&hanesine götürülmüştür.
İki motor, Gelibolu civarında çarpıştı
Dün akşam, Rize limanına bığH 50 rüsûm tonilâtoluk Yakup kaptxn idaresinde bulunan (Ticareti Bahri» ye) motörü. kum hamuleliyle GelU boluda Sambumu oivanndan geçeı> ken aksi İstikametten gelen ErdeH limanına bağlı 30 tonluk Fikri kap» tan idaresindeki portakal yüklü Güzel Erdek motörüyle çarpışmıştır.
Ticareti Bahriye motörü, lekele baş omuzluğundan ağır yaralanmıştır. Güzel Erdek motörünün de bodoslaması kırılmış ve hamulesini bir başka motöre aktarma etmiftir.
Nüfusça zayiat olmamıştır.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
- 50 -
Evet, hattâ bu maaum iyimserliğin önünde bile hayranlıkla eğilirim. Fakat, «en de, isterim kİ, (fütûn, (tereddüt) veya (atalet) adlarını taktığın şu halimin herhangi bir ruh hastalığından gelmediğine inanasın I
”Sen, bana, her "Kalk! Yürü! Söyle!” dedikçe kendi kendime soruyorum; Kulkmak zamanı gelmiş midir? Nereye doğru yürüyeceğim? Her düşündüğümü söylemek hakkına malik miyim? Bundan başka, görüyorum ki, bizim memlekette, ortaya atılan her fikir, her söz birdenbire politik bir mahiyet alıveriyor. Hattâ, ne bileyim, meselâ bir edebiyat, bir dil meselesi bile hemen bir gündelik politika mevzuu oluyor. Gerçi, yazılarını okumaktan çok zevk duyduğum bir Fransız muharriri: "Her şeyden önce politika!” der ama, bende buna karşı, sanırım, âdeta organik bir tiksinti, doğuştan bir "hidiosankrasl” var ve şimdiye kadar resmi şerefler, ikbâl ve iktidar hırsları yüreğimi hiç çekmediği için, çok defa siyasi mücadelelere atılmış kimselere bir felâkete uğramış veya baştan çıkmış insanlar nazariyle bakıp acıyorum. Paris'te İken, arasıra, bir yolunu bulup Parlamento münakaşalarını seyre giderdim, Bourbon sarayının o acayip kubbesi altında durmadan fıkır fıkır kaynayan bu "Lâf tenceresi" beni, önce eğlendirir, güldürür gibi
346
olur; »onrıı yavaş yavaş yormaya, sıkmaya başlar; daha doğrusu, bezginliğe benzer bir hayal kırgınlığına düşürürdü. Burada, aynca, insan zekâsının mugalata ve rokorik cımbu-lıklariyle ne derekelere kadar indiğini, insan enerjisinin kürsü taktiği denilen şeylerle ne boş yere harcandığını görüp hem bu insanlık namına, hem de Dâacartes'ın yurddnşları hesabına derin bir yeia ve esef duygusuna da kapılırdım ve har defasında, yalnız manen değil beş duygumun da zedelenip bunaldığını hissederek çıkardım, Düşün ki, o vakitler, bu Are-na’nın içinde, Poincarâ’ler, Brilland’lar gibi adları dünyaya ün aalmış "Cihan pehlivanları” da vardı. Ve bunların hepsi birden, Fransa gibi bir akıl, mantık, aydınlık diyarının ve bunların hepsi birden, kabalığın, bayağılığın on korkunç düşmanı olan ve adına "Esprlt |ronlquc'* denilen keskin, merhametsiz, göz kamaştırıcı zekâ parıltısının hüküm sürdüğü bir ülkenin çocuklarıydı. Nasıl olmuş da bu hallere düşmüşler? Nasıl olmuş da iplerini bir panayır kuklacısının eline bırakmışlar? Politika, İki gözüm, politika!,, Bir defa buna doğru ayağın kaydı mı, «en artık kendine malik değilsindlr. Senin, artık, bir "otomat”tan farkın kalmaz.
"Yalnız bu nokta üzerine dikkatini çekerek seni Tanrının birliğine emanet ederim.”
-IX
Baktırılan bir skandal ve hıınun serpintileri.
Bu hâdisenin, hiç kimse, farkına varmıya-çaktı; eğer Niyazi (Bey) isminde bir memur, yaşını başını almış, otuz senelik devlet hizmetini doldurmuş ve bu otuz yıllık emekten sonra ohı ola nihayet bir ıımıım müdür muavini olmuş, adsız, sansız, sessiz, «adaşız 247
bir hükümet memuru, birdenbire, genıl azıya alıp da bağırıp çığırmaya başlamasaydı. Muavin Niyazi Boy, bu işi neden yalayıp yutacaktı? Neden susacaktı? Klmdon korkacaktı? Artık kendisine her türlü terakki kapılarının kapandığını, bir kaç ay sonra omekhye ayrılacağını bilmiyor muydu? Artık ne mükâfat ümidi, no ceza endişesi, ne do Aınlre itaat mecburiyeti! Allaha verecek bir son nefesi kalmıştı. Artık kendini, umum müdürlerden, müsteşarlardan, vekillerden daha hür, daha müstakil hissetmeye başlamıştı.
Otuz yıl çalış, çabala, otuz yıl türlü mihnet ve meşakkate katlan: türlü mahrumiyet içinde küflen, küflen, fcüflcn.., vo bir kere olsun, .ağzını açıp da bir şikâyette, bir taznllumda bulunmaya cesaret edeme, işimden, ekmeğimden olurum; beni kolumdan tutup dışarıya atıverlrlor korkusu ile her haksızlığa, hor ka-dirbllmonıezllğe hır silinmez alın yazısıymış gibi otuz yıl, bir koro "uf!” dameden boyun egi Daireye «enden on yıl, yirmi yıl sonra girenlerin horbirl baş köşolore kurulsun, müstakil ınaHa, müstakil oda anhlplori olsun ve hattâ sana e-ınlrlor versin, sana tepeden baksın dn sen yine İki büklüm olup dur; iki büklüm olup otur.
Yok, yok; muavin Niyazi Beyin, artık sabrı taşmış, tahammülü kalmamıştı. Onu belki, bu son haksızlık karşısında dn boyun eğip susacak zannedenler olmuştur, Fakat, bunlar, bilsinler ki, Niyazi denilen adam bu sefer susmayacaktır; lenhederse mahkemelerde dâv| b-çacak. icabetlerse hayalin erlşemiyeceği kadar yüksek makamlara başvuracak, mutlaka hakkını kurtarmanın bir yolunu, bir çaresini bulacaktı. Ziru. hu. onun son hakkı, bu yenmek yutulmak İslenen şey, onun hayattaki en son hakkı kil,
348
Fakat, muavin Niyazi Bey, otuz yıl memurluk denilen nankör mesleğin bütün kahırlarına sessizce göğüs gerip diş sıkmaya razı oldu iso, bu. boşuna ve sebepsiz bir kahramanlık değildi. Muavin Niyazt Bey, bu uzun vadeli, bu büyük feılnkârlığı, aynı derecede uzun vadeli, aynı derecede büyük İki gaye için göze almıştır: Oğullarını yetiştirip bir baltaya sap etmek ve günün birinde dilediği gibi bir «v sahibi olmak! Allaha bin şükür oğullarının her İkisi do yetişti; lama nasıl yetiştiler; orasını sormayın!) her İkisi do yüksek tahsillerini bitirip hayata ilk adımlarını attı. Lâkin, muavin Niyazi Boy, hâlâ, öbür emeline nail olamadı; hâlâ maaşının üçto birini yutan ve onu yıllar yılıdır bir «ersorlye çeviren kira evlerinden kurlulamadı, vo bu durum onun için ömrünün en ağır, en utandırıcı zillotlcrindon birini teşkil ölmektedir. Tanıdıklarından, bildiklerinden tek kişiye rastgelmiyordu kı — hiç değilse — beş on metro bahçeciğiyle dört odalı bir yuvaya başını sokmuş bulunmasın Eh. altmış lira aylıklı tapu kâtlplerindon, maid.omo mübaşirlerinden tut da kendi doreoMUdı oıan memurlara kndıır niceleri İse upnrtn anmr yaptırdılar, köşkler, konaklar sahibi oldular. Nasıl oldular? Muavin Niyazı Boy, bunu, düşünmek bllo İstemiyordu. Düşünse neye yarardı? Gemisini kurtaran kaptandı; atı alan Üsküdarı geçmişti, Kalbinde bunlara karşı no bir toces-hüb, ne do bir kıskançlık hissi besliyordu. "No yapalım, bu bir talih meselesi!” diyordu. Bununla beraber, muavin Niyazi Bey, fütûra düşüp her şeyi oluruna bırakmamıştı, Yıllardan borl dişinden tırnağından arttırdığı, çoluk çocuğunun nafakasından kestiği bir parayı günün birinde, ben do bu sillatton kurtulurum ümidiyle bir köşeyo koymuştu ve topu topu hoş 240
- 1 ■ —— ——
bin lirayı bulan bu tasarrufun üstüne titreyip durmakta idi.
Nihayet, iki yıl ewel, hemen her sabah derin bir dikkatle gözden geçirdiği Batilık ev, arsa ilânları sırasında "İki katlı köşkler kooperatifi" ilânını görünce yüreği ağzına gelir gibi oldu, Bu kooperatif, bir bankanın kefaleti altında kurulmuştu ve tam muavin Niyazi Boy ri-bi parası ve teşebbüs kabiliyeti kıt kimseleri en kolay, en insafa uygun şartlarla İki yıl içinde iki katlı bir ev sahibi etmek maksodınt güdüyordu. İki yıl içinde? Hele bakın, ne güzel tesadüftü bu! Muavin Niyazi Boy, tam iki yıl sonra emekliye ayrılacaktı ve her türlü kayıttan Azât hemen bahçesiyle meşgul olmak fırsatını bulacaktı. Zira “iki katlı köşklerin" bir de bahçesi olacaktı. Yoksa, bunlara (köşk) adı vermenin bir mânâsı kalmazdı.
Hem omokhyo ayrılır oyrılmaz, böyle bir murada ermenin, muavin Niyazi Beyin, mâne-vlyatı Üzerindo yapacağı tesiri de hesaba kalmak lâznngollyordu. Öyle ya, no kadar olso. henüz gücü kuvveti yerinde Ikon "Tekaüde sevk„ edilmek keyfiyetinde insana hüzün veren bir şey vardır. Hep çalışmayla geçen bir ömrün blrdonbira orta yarinden kınlıvordiğini, birdenbire bu yeryüzünde artık hiçbir işe yaramaz hale gelindiğini görnıok vo bunun resmi bir şekilde tesblt edildiğini bilıhek yüreği hayli elemle doldursa gerektir. Muavin Niyazi Beyin mu-hayyelesl, bir mütekait memurun düşeceği vaziyeti diğer bütün facialı taraflarlylo kendi gözü/ önünde canlandıracak kadar kuvvetli olmamakla beraber bunu, aşağı yukarı yarım ölüme benıetoblliyordu,
(Devıımı var)
250’

4
YENt İSTANBUL
Sayfa 3
10 Ocak 1950
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Turistleri memnun edecek tedbiner
Hiisnü Sadık DVRVKAJL
EÇEN ay Ankarada toplanan Turizm Danışma Kurulu tarafından yapılan tavsiyeler ve a-
lınan kararlar arasında en mühimlerinden saydığımız, turizm dâvasını benimsıyecek bir zihniyetin yaratılması noktasıyla tarihi ve mimarî kıymeti haiz eserlerin bir elden muhafazasını temin edecek müstakil bir teşkilât vücuda getirilmesi hakkın-daki düşüncelerimizden "Yeni İstanbul., gazetesinin 25 aralık tarihli nüshasında çıkan bir yazımızda bahsetmiştik. Bu yazımızla da mezkûr kurulun, turistleri memnun etmeyi hedef tutan tedbirlerin devlete ve hususi teşebbüslere alt olanlarının bir ikisine temas etmek arzusundayız.
Danışma Kurulu, turistleri istismar etmeyi hedef tutan faaliyet ve hareketleri önliyecek tedbirlerin Devlet tarafından alınması tavsiyesinde bulunmaktadır. Bu tedbirler, otelleri, lokantaları, gezecek yerleri, nakil vasıtalarını, çarşı, pazarı, hulâsa, turistlerin memleket içinde kaldıkları müddetçe kendilerini aldatacak her türlü hareket ve faaliyetleri hedef tuttuğuna şüphe yoktur. Diğer bir nokta da. hususi teşebbüsleri a-lâkalandırmaktachr ki, o da. turistik tesislerde ve işletmelerde çalıştırılacak personelin işlerinin ehli olmalarına ve belediyelerce tasdikli vesikaları haiz olmıyanlann tercüman ve rehber olarak çalıştırılmamalarına dair olan karardır. Di^r taraftan, turistik faaliyetleri güçleştiren engellerin kaldırılması, yani, gümrük, pasaport» vize, ikamet tezkeresi ve döviz hususlarında gereken kolaylıkların gösterilmesi de üzerinde ehemmiyetle ve ısrarla durulan tedbirler cümlesinden olduğuna nazaran, memlekette düzenli, programlı ve ahenkli bir turizm teşkilâtını kurmaktan maksat» fikrimize göre, turistlerin memleket veya şehir giriş kapılarından başlamak üzere, dönüşlerine kadar, memnun kalmalarını ve memleketimiz hakkında iyi intiba edinmelerini sağlıyacak bütün tedbirlerin alınmasından ibaret olması* lâzım gelir. Bununla beraber, derhal şunu da ilâve edelim ki, turistik bir seyahate çıkanları memnun etmek o kadar kolay bir iş olmasa gerektir. Zaten, günlük itiyadlannı, muhitlerini değiştirmiş, ailelerinden ayrılmış ve yaptıkları yolculuktan da az çok yorulmuş olan turistler, memleket hudutlarına, sinirleri bozulmuş o-larak geldikleri cihetle, haddizatında mühim olmıyan hâdiseler, ufak tefek düzensizlikler, icapsız muamele ve hareketler bile bunların sinirleri üzerine fena tesirler yapar. Bu saydığımız ve benzeri muhtelif sebepler, turistleri çok «alıngan ve hassas bir duruma sokar Bunlarla ilk karşılaşacak olan gümrük memurlarının ve polislerin ve memleket içinde yatıp kalktıkları, yiyip içtikleri, gezip dolaştıkları yerlerde bunların hizmetleriyle meşgul olanların turistlerdeki izahına çalıştığımız bu ruhi hâ-teli bilmeleri ve kendilerine karşı muamele ve hareketlerinde çok nazik ve dürüst davranmaları gerekir.
Turizm işinde muvaffak olduklarını gıpta ile müşahede ettiğimiz memleketlerin başarı sebepleri araştırıldığı zaman, turizm makinasını verimli ve düzenli olarak işleten âmiller arasında, turizm zihniyetinin, yani, turistleri memnun edebilmek bilgi, hüner ve marifetinin başta geldiğini görürüz. Bıı sebeple, Hükümetin turizm dâvasını ciddî olarak ele aldığı şu sırada, kurulacak turizm sanayi inden beklenilen esas maksadın elde edilmesi için, turizm zihniyetini yaratmayı hedef tutan bu temel noktanın daima gözönllnde bulundurulması icap ettiğine, burada ehemmiyetle işaret etmek isteriz.
Avrupa İktisadî kalkınması
Paul Hoffman’ın İktisadî işbirliği hakkındaki raporu, Washington’da dedikodulara yol açtı
Washington, 18 (Hususî muhabirimiz II. G. Martin bildiriyor)
P. Hoffman m raporuna göre, Avrupa iktisadi birliğinin tik neticesi yem bir mübadele muvazcnt Sizliği yaratmak olacaktır, Binaenaleyh, Amerika Birleşik Devletlerinin Marshall PMniylc derpiş edilenden çok daha fazla a-ç ıklan karşılamaya hazırlanması lâzımdır.
Raporda, 1.952 den sonra hâsıl olacak açık üç milyar dolar olarak tahmin edilmekti ve bu muazzam açığın kapatılması için üç teklif yapılmaktadır: Evvtld, hususi Amerikan sermaye yatırımlarının yarım milyar dolara baliğ olacağı ümit edilebilir. Ancak, bu rakam âzami telâkki edilmektedir, Farkın kapatılabilmesi için rapor ikinci olarak. Birleşik Amerikanın daha fazla Avrupa malı ithal edebilmesi maksadiylc gümrük tarifelerini ehemmiyetli nispette indirerek, Avrupa mamulleri ithalâtını bir bucuk milyar dolar arttırması icap ettiğini ileri sürmektedir. Bu da hesap açıyım kapatmaya kâfi gelmediğinden rapor, üçüncü olarak, Birleşik Amerikanın Avrupaya yılda asgari bir milyar dolar nakdi yardım tem m etmesini teklif etmektedir.
Mamafih, Amerikalılar bu hayal kırıcı teklifler yüzünden cesaretlerini kaybetmiyorlar. Paul Hoffman'ın muhiti, W ashinytonfun, müşküllerin mahiyetini bildiğini ifade ediyor. Fakat burada söylendiğine göre, müşküller, Avrupa iktisadi birliğine doğru gidişi ycciktircmiyeccktir. Amerikalıların erkenden taahhüde girişmeleri zordur. Fakat bütün •meseleler zamanında, yani 195£ de halledilecektir. Bekleme devresi zarfında, AvrupalIlar iktisadi birliklerini tahakkuk ettirmek için yılmadan çalışmalıdırlar. Bu plânı kabul etmiyen-lerden bir kısmı, Avrupa Klcring Bankasının, âza memleketler dahili iktisadi işlerine karışmasından korkmaktadırlar. Bu ve btoıa benzer diğer itirazlara karşı, Amerikalı mütehassıslar, 280 milyon müstehlik ihtiva eden muazzam Batı Avrupa pazarı kuruluşundan, Avrupa memleketleri sanayiinin temin edeceği büyük faydaları ileri sürmektedirler.
_ _ - L— M WLB ■ !■■■—»■ ■Mir^-IIIM lir M iMTKllir WÎİÎ inüTI ~lirTînlT7nt"‘ ■■■■■ İspanyanınz Kanada ve Birleşik Amerikadan alacağı hububat
Arjantin, anlaşma gereğince açması icap eden krediyi vermekten vazgeçti
Madrit 18 (A.A.)- (Reuter) — İspanya resmî çevreleri, İspanyanın Kanada ve Birleşik Amerikadan buğday ve diğer hububat satın alması üzerinde dün akşam fikir yürütmekten kaçınmışlardır. 1948 Franco - Perron andlaşması hükümlerine göre, Arjantlnin vermesi İcap eden kredinin akamete uğraması ü-zerine Madrit'te hiçbir beyanat yapılmamıştır. Arjantin geçen yazdan beri İspanyaya buğday sevkıyatını fiilen durdurmuş ve bu memleketi zor durumda bırakmıştır.
millim ■■ ııiıı—u—îTtfîiııım
Arjantin bu krediyi kestiğini cumartesi günü bildirmiş ve İspanya borçlarını Ödemedikçe yeni bir anlaşma yapılmayacağını ilâve etmiştir. ispanyanın buğday ihtiyatını bitirmek Üzere olduğu şüphe götürmez. Şimdi de elinde bulunan az miktardaki dolarını Kanada ve Amerika buğdayı almak için sarfetmek mecburiyetindedir. Fakat İspanyanın beş aylık bir kıtlık karşısında bulunduğunu söylemek mevsimsiz olur. Kuzey Amerika, Avustralya ve başka yerlerden ne kadar hububat aldığı ve alabileceği bilinmemektedir.
rmnmı naıms k—-_*3inutnın unnıu 1111
Devlet İktisadî teşekküllerinin durumu
Dün de beş işletme raporu kabul edildi
Ankara, 18 (Hususî muhabirimiz bildiriyor)
Devlet Ekonomi Kurumlan Genel Kurulu bugün Meclis kitaplığında Devlet Bakanı Cemil Sait Barlas’ın Başkanlığında toplanarak Türkiye Sanayi Donatım Kurumu, buna bağlı Ziraat Aletleri ve Makinnları Fabrikaları Mü-essesesi. Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu ve Ticari İşletmeler MÜessesesl ile SÜmerbank teşekkül merkezinin
Ziraî Donatım Kurumu
Umumi murakabe heyetinin raporuna göre 1948 yılı sonunda Türkiye Z«rai Do mitim Kurumunun malî bün yesl geçen soneye nazaran ehemmiyetli bir. salâh kay detmenıiştir.
Bu yıl zarfında kurumun mali kalkınmasını sağlıya* enk esaslı bir tedbir alınmamış. ödenmemiş sermayesinin ancak cüzi bir kısmı te diye edilmiştir ve kurumun 1948 yılı sonundaki hesap durumunda 2 milyon 882 bin 913 lira 23 kuruş tenezzül vuku bulmuştur.
1948 yılında kurumun donatım plasmanları 1 milyon 102 bin 778 lira 7 kuruşluk bir İniş kaydetmiştir.
Ancak bu azalma da hakiki miktarı göstermemektedir. Stoklardaki kıymet i-nişl gözonünde bulundurulduğu takdirde plasmanların 21 milyon 783 bin 965 lira
Ziraat Âletleri
Bn müessese hakkın-daki komisyon raporuna göre müessese, evvelce biri A-dapazarında, ve diğeri An-karada olmak üzere İki fabrikaya sahip iken 1949 yılında Ankaradaki makine ve tesislerin Adapazarına nakli suretiyle tek işletme haline getirilmiştir.
Bu suretle daha çeşitli (demir ve tahta) imalât ve daha rasyonel bir işletme temin edilmiştir. Müessese Ziraî Donatım Kurumunca
52 kuruşa düşmüş olduğu müşahede edilecektir.
Murakabe raporunu Incell-yen komisyon raporuna göre, Türkiye Zirai Donatım Kurulu, vazifelerini memleket ölçüsünde başarabilecek teşkilât kuramamış olduğu cihetle bu eksikliği kısmen telâfi için evvelce Tarım Bakanlığı ve Ziraat Bankası teşkilâtından faydalanma yoluna gitmiş ise de bu yıl bu durum tasfiye edilerek gerekli yerlerde temsilcilikler ihdas etmiştir. Kurumun Marshall yardım kredisi ile kendisine yükletilen hizmetleri başarması için sermayesinin tamamen ödenmesi zaruridir. Kurum, yıl içinde, muhtelif yerlerde yedek parça kısımlarını ihtiva eden depolarla tâmir a-telyeleri açmıştır.
Oya konan rapor aynen kabul edildi.
ve Makineleri,
3 milyon liralık sermaye ile kurulmuştur ki bu sermaye, müe8sesenin ancak sabit kıymetlerini karşılıya bilmiştir.
Müesseseye ayrıca 9^6 faizli kredi ile 4 milyon 519 bin küsur liralık döner ser-ıhaye sağlanmıştır.
Rapor üzerine söz alan bir üye, Çorluda da Seyyar Tâmir Atelyesi kurulmasını temenni etti. Donatım Kurumu Umum Müdürü bu a-telyenln kurulacağını bildirdi. Rapor kabul edildi.
Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu
ve Şark Kurumlan işletmesi Müessesesinin 1948 yılı bi-lânço ve muamelelerini inceliyen komisyonlar raporlarını müzakere ve kabul etmiştir.
Toplantıda İşletmeler Bakaniyle Tarım Bakanı Cavlt Oral da hazır bulunmuştur.
SÜmerbank Teşekkül Merkezi Fabrikaları Müessesesi
200 milyon lira nominal sermayeli. Sümerbankın 1948 sonunda ödenmiş sermayesi 99.5 milyon liraya varmıştır. Teşekkülün müessese ve iştiraklerine tahsis ettiği sermaye miktarında büyük bir artış olmamakla beraber verdiği kredilerde mühim bir yükseliş göze çarpmaktadır. istihsal itibariyle bir kısım işlerde azalış, bir kısmında da artış olmuştur.
Azalış bilhassa tekstil sanayiinde görülmekte ise de buna karşılık İstihsalâtm kalitesinde iyileşmeler kaydedilmiştir. Stoklar geçen seneye nazaran %19 artmıştır. Bunun mühim bir kısmı mamullere isabet etmektedir.
Müesseseler sâfl kârlarından teşekküle inhisar eden kısım 10 milyon lirayı bulmuş ve Umum Müdürlük, bilançosunu 11,3 milyon lira sâfl kârla kapatmıştır.
Teşekkülün 1948 sonunda umumi kaynakları 38,5 milyon lira artarak 352,4 milyon liraya baliğ olmuştur. Bunun %34,7 si öz, mütebakisi yabancı kaynaklara a-ittir.
Plâsnfanların %53 nisbe-tinde 187 milyon lirası bağlanmış kıymetlere, bakiyesi mütedavil kıymetlere tahsis edilmiştir. Umumî finansman vaziyeti geçen yıla nazaran 1,6 puvan düşmüştür. İstihsal maddelerinin sürü-
münde günden güne daha mütebariz bir mahiyet iktisap eden durgunluk mamul ve yarı mamul stoklarının kabarmasını mucip olmaktadır. Maliyetler ise umumiyetle yükselmekledir. A-merikada 1949 iptidasından beri fiatlerin düşmekte bulunmasına göre, iktisadi devlet teşekküllerinin ve bu a-rada SÜmerbank topluluğunun kritik bir devreye girmekte olduklarını kestirmek zor değildir. Sürüm azlığının sebebi umumi murakabe heyetince yapılan tetkiklere göre, daha ziyade talebin düşük olmasından ileri geliyor. Talebi ihtiyaç seviyesine ulaştırmak İçin mamulleri müstehlikin iştira kabiliyetinde, ihtiyaçlarına ve zevklerine uygun şekle getirmek ve bunu tanıtmak lâzım geldiğine raporda bilhassa önemle temas edilmiştir.
Sümerbankın yaptığı bankacılık muameleleri mahdut bir hacimde olmuştur. Tasarruf mevduatı 2,8 milyon, diğer mevduat ise. ticari mevduat dahil. 6,9 milyon lira kadardır. Bu itibarla SÜmerbank piyasa ile temas eden ticarî ve sınaî mahiyette bir banka vasfını taşımamaktadır.
Rapor üzerinde söz alan olmamış ve bilanço kabul e-dilmlştir.
İzmir Sanayi Birliğininjıir kararı
Manıul maddelerden büyük bir kısmına, Türk malı olduÛuna dair işaret konacak
İzmir 18 t Hususi muhabirimizden)
— Sanayi Birliği Merkez Komitesi, yaptığı toplantıda dökme olarak piyasaya arzedilen mamullerle her nevi madenî ve nebati tel ve halatlar ve madeni mensucat müstesna olmak üzere diğer bütün mamullerimize işaret konulmasına ve üzerlerine Türk malı veya "Madeln Turkey,, ibaresinin yazılmasına karar vermiştir. Birlik, işaret mecburiyeti için 2 yıllık bir obsiyon ve mühlet tanınmasını lüzumlu görmüştür. Birlik, aynı zamanda âmillerince maddi, mânevi gayret sarfiyle dürüst imalâtından dolayı piyasada tutunan bazı mamullerin. benzer isimlerle ambalâj şekli bakımlarından taklit edildiğini göz önünde tutarak bunun önlenmesi vazifesini yeni teşekkül edecek sanayi odalarına verilmesini ve isim iltibasına meydan vermiyecek şekilde bir kanun kabulünü Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına bir raporla bildirmiştir
Yunanistan - Portekiz ticaret anlaşması
Atina (Hususi - Reuter) — 1 ocak 1951 tarihine kadar muteber olmak üzere imza edilen Yunanistan - Portekiz ticaret anlaşması iki milyon dolar değerinde muamele derpiş etmektedir.
Anlaşmaya göre, Yunanistan Por-tekize 750.000 dolarlık tütün, 100.000 dolarlık çimento, 25.000 dolarlık sünger. 25.000 dolarlık zımpara, 25.000 dolarlık ipekli ve 210.000 dolar değerinde çeşitli mallar ihraç e-decektir. Portekizin ihracatına gelince, 350.000 dolarlık bakliyat ve hububat, 200.000 dolarlık kahve, aynı değerde kakao, 100.000 dolarlık yağlı tohum, 300.000 dolarlık tuzlu madde, 70.000 dolarlık konserve ve muhtelif değerlerde, tapa, yünlü mensucat, kimyevi maddeler vesairedir.
Yeni Zelândanın tütün rekoltesinde rekor
Wellington (Hususî - Reuter) — Tütün Meclisi raporuna göre. Yeni Zelândanın 1948-49 rekoltesi bir rekor teşkil etmektedir. İstihsal yekûnu 2.800.000 kilo kadardır ve bu miktar bir yıl evvelisine nazaran 360.000 kilo kadar fazladır. Artış, daha fazla makina kullanılmış olmasına atfedilmektedir.
Belçika tiraj hakları az kullanıldı
Brüksel (Hususî - Reuter) — Avrupa memleketlerinin Belçika ile o-lan ticarî münasebetlerinin gelişmesi neticesi olarak, Marshall Plânı gereğince tanınmış olan tiraj haklarına olan ihtiyaçları azalmıştır. Câri Marshall yılı (temmuz 1949 dan temmuz 1950 ye kadar) içinde Belçika tarafından, Belçika frangı olarak, tanınmış bulunan tiraj hakları yekûnu 312,5 milyon dolara baliğ olmaktadır. Bu memleket, ayrıca, 87,5 milyon dolarlık ikrazda bulunmayı da taahhüt etmişti. Geçen Marshall yılı zarfında tiraj hakları pek çabuk kullanılmıştı. Hattâ bazı memleketler, kendilerine düşen hisseyi üç ay İçinde bitirmişlerdi. Temmuzdan kasıma kadar İngiltere, kendisine ayrılmış olan 102 milyonun 43 milyonunu kullanmıştır ve eylül a-yından beri bu haktan fiilen fayda-lanmamıştır. Holânda 139 milyon dolarlık hissesinden 29 milyonunu, Fransa 79 milyonunu, Portekiz 13 milyonun yalnız 700.000 dolarını, Türkiye ise 7 milyonluk hissesinin ancak 600.000 dolarını kullanmışlardır. ı
Bunu sebebi, Belçlkanın alacaklı durumdan artık borçlu duruma geçmeye başlamış olmasıdır.
İktisadi devlet teşekkülleri arasında bulunan "Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu” muhtelif bölgelerdeki 9 çiftlik ile, Rize Çayı Fabrikası ve Nevşehir Şarap Fabrikasını içine almakta ve buraya bağlı bulunan Ticarî işletmeler Müesseseslni kontrol ve murakabe etmektedir.
Devlet Ziraat işletmeleri Kurumunun 1947 senesine nazaran 1948 İstihsali artmıştır. Süt hâsılatındaki artış 166 ton olup umumî miktar 1219 tondur. Sütle birlikte süt mâmûlâtmda da bîr fazlalaşma olmuştur. Beyaz peynir imalâtının fazlası %77 ile 6488 tenekedir. Ka-şar peynirinde bu artma %20 raddelerindedir. Çay istihsali 98 tondan 150 tona yükselmiştir. Stokların fazlalığı dolayısiyle şarap imali 1948 yılında %80 nlsbetinde azalmış ise de 1949 yılına gene 962 tonluk bir şarap stoku İle girilmiştir.
Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumuna ait umumî masraflar %9 nlsbetle 491 bin Hra artarak 5.9 milyona baliğ olmuştur. Kurum 1948 yılında 99,227 lira zarar etmiştir. Bu zararın 58 bin lirası Ticari işletmeler Mü-esseseslno aittir. Eski yıllardan devredilenlerle birlikte 1948 yılı konsolide zarar yekûnu 3 milyon liraya yaklaşmıştır.
Kurumun hâlen inal olan 9 çiftliği ile Tarım Bakanlığına intikal etmiş Eskişehir Çifteler ve Konya Sa-ıayönü çiftliklerinin kârı Orman, Dalaman ve Tekir çiftliklerinde arazi satışla-
rından elde edilen 1 milyon 314 bin liralık para ile birlikte 2 milyon 652 bin liradır. Aynı müddet zarfında çiftliklerin zararı 1 milyon lira raddelerinde olmuştur.
Müesseselerle fabrika ve imalâthaneler ve diğer İşletmelerin bu müddet içindeki kân netice itibariyle 609 bin liradır.
Devlet Ziraat işletmelerinin 11 senelik bir faaliyet sonunda umumi bilançosunu zararla kapatmasındaki âmiller meyanında hayvanat bahçesi ve parklar gibi âmme hizmetlerinin de bulunduğu görülmektedir.
Kurumun kuruluş ânında bu masrafları gözetmek bakımından câmia içine alınan bira fabrikasının İkinci yılı müteakip Tekele devredilmiş olması ve gelir getirici tesislere harp yılları dola-yısiyle vaktinde ve lüzumu veçhile başvurulmaması yu-karki neticeyi doğuran menfi faktörler arasında bulunmaktadır.
Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumunun murakabesi altında çalışan Ticari İşletmeler MÜessesesl bilançosunda 58 bin liralık zarar gösterilmiş ise de yüksek murakabe heyeti hu zararı 91 bin lira olarak hesaplamış ve o suretle tasdikini teklif etmiştir. Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumunun martta ilgası dolayısiyle Ankaradaki Orman Çiftliğine ve Ticari İşletmeler MÜesseseslne yeni bir şekil verilecektir.
Söz alan olmadığından bilanço tasdik ve rapor kabul edilmiştir
Guleman Şark Kromları İşletmesi Müessesesi
Rapora göre, müessesenin 1948 yılında istihsali 99 bin tonu bulmuş, satış da stoklardan yapılan ilâvelerle 136 bin tona yükselmiştir. Bunun 135 bin tonu başta A-merika olmak üzere yabancı memleketlere satılmıştır.
Tahmin olunan rezerv miktarına ve bugünkü sevkıyat temposuna göre, Şark Kromlarının daha 10 senelik bir ömre sahip bulunduğu anlaşılmıştır.
Krom, her yerde mebzul bulunmıyan bir maden olmak itibariyle istikbale matuf ihtimaller gözonünde tutularak istihsal ve satışın, buna göre bir prensipe bağlanması istenmiştir.
Şark Kromları İşletmesinin 1,3 milyon lira olan nominal sermayesinin 650 bin lirası ödenmiş, ihtiyatlar ve karşılık tutarı ise, hâlen 4,3 milyonu bulmuştur. Müessese, bu suretle finansmanı kendi öz kaynaklarından karşıladıktan başka Etihan-ka 13 milyon lira tevdiatta bulunmuştur.
Müessesenin 1948 de sermaye rantabilitesi % 1288, öz kaynaklar rantabilitesi 9/98, umumi rantabilite %71 dlr.
Ton başına İsabet eden kâr, brüt 89.36 lira, ticari kâr 62,31 lira, net kâr 61,37 liradır. Madenin vagonda teslim maliyeti geçen sene, 14.23 lira iken bu vıl 7,54 liraya düşmüştür.
1947 de cif Amerika .39 dolar fial bulan krom, 1948 de
42 dolardan satılmıştır. Raporun müzakeresi sırasında söz alan üyeler, müessesenin iktisadi devlet teşekkülleri arasındaki müstesna mevkiini belirterek mümessillere verdiği komisyon ücretine 1-tiraz etmiş ve nakliyatta daha geniş kolaylıklar sağlanmasını temenni etmişlerdir.
Etibank Umum Müdürü, Ferit Nazmi Gürmen, bu hususta izahat vermiş ve ezcümle demiştir ki:
— Şark Kromları Müessesesi, ticaret merkezinden u-zakia çalışmaktadır. Bu sebeple Ankarada bir satış merkezi kurulmuştur. Ame-rikaya da cif satış yapılmakta olduğundan orada da bir temsilci bulundurmak zarureti vardır. Bu yüzden, komisyon ücreti vermek zorundayız. Vagon tahsisi işi 1949 da halledilmiştir. Isken-deron sahasının tanzimi için Devlet Demlryollariyle müş* tereken çalışmaktadır. Ayrıca 1950 nakliyatı için şimdiden bir anlaşmaya varılmıştır .
Bu İzahatı müteakip reye konulan rapor, kabul edikti. Başkan Cemil Sait Barlas. umumî heyet müzakerelerine müessese umum müdür ve idare meclisi mensuplarının vaktinde gelmeleri lüzumunu hatırlatarak oturuma son verdi. Raporları kabul edilen bütün teşekkül ve müessese mensuplarına temettü ikramiyesi verilmesi kararlaştırılmıştır.
Ziraî sahadaki kalkınmamız
Ankara 18 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Tarım Bakanlığından verilen malûmata göre, Marshall yardım plânının neticelerine göre 1950-51 ekim yılma 6 bin küsur traktörle girmek kabil olacak ve vasıtasızlık yüzünden Işlenemeyip de mer’a olarak boş duran araziden pek geniş bir sahanın işlenmesi temin edilecektir. Bu suretle 1,5 milyon hektarlık yeni hububat sahasının traktörle işlenmesi sağlanacaktır. Iklım şartları elverişli gittiği takdirde yem açılacak topraklardan 1,5 milyon ton fazla hububat istihsal olunacağı ümit edilmektedir. Bunun mühim bir kısmı Hıraca elverişli bulunacaktır.
Esasen Tarım Bakanlığı bütün faaliyetini her türlü ziraat mahsullerinin istihsalini arttırmak hedefine yöneltmiş bulunmaktadır. Bu suretle elde olunacak istihsal fazlasını bilhassa zirai mahsııllerce her zaman açığı bulunan Garbi Avrupa memleketlerine ihraç etmekle çiftçimizin satın alma kudretinin artacağına ve bunun neticesi olarak da hayat standartlınızın yükseltilebileceğine inanılmaktadır.
Ankaraaa et, 210 kurusa satılıyor
Ankara 18 «Hususî muhabirimizden) — Şehrimiz kasaplarının zam taleplerini tetkik için Belediyece teşekkül eden komisyonun noktai nazarına uyan Belediye Meclisi, etin kilosuna 20 kuruş zam yapılmasına karar vermiştir. Yarın sabahtan itibaren bir kilo et Ankarada 210 kuruşa satılacaktır. Kararı bekliyen kasaplar, bugün et ^atmamışlardır.
Müstamel çuval ithal edilecek
tzmir 18 (Hususei muiıabirimizden) — İzmir Ticaret Odası ve Sanayi Birliği, memlekete müstamel çuval ithaline müsaade edilmesini. Bakanlığın vâki sorusuna cevaben karar altına almışlardır. Getirilecek eski çuvallar. muvakkat muaflık voliyle ihraç edilince, muameleleri gümrükçe kapatılacaktır.
Yağlı pirina ihracına müsaade edilmiyecek
İzmir 18 (Hususi muhabirimizden)
Ticaret Bakanlığından gelen telgrafta, yağlı pirina ihracına asla müsamaha ve müsaade edilmıyeceği, bu hususta Bakanlığa teklif yapılmaması bildirilmiştir.
| 18/1/1950 Çarşamba |
Borsalarda Vaziyet
İstanbul :
îki günden beri Ticaret Borsaeında yağlı tohumlar grupunda fiat ilerlemesi görülmektedir. Dün yalnız İzmit menşeli keten tohumu üzerine 11 tonluk, Gümüşhacıköy menşeli kendir tolııımıı üzerine de 17 tonluk muamele olmuştur. Bunlardan başka mıaanı piyasası da hararetli bir hale gelmiştir. Dün Anamur menşeli 3 tonluk susam satılmıştır. Diğer menşeli susamlara karşı da istekler artmıştır
Esham ve şirket tarda iş düşüklük

o
İzmir :
ve Tahvilât Borsacında Devlet tahvilleri üzerine mahdut mlk-olmuştur. Altın piyasası ise arzetmektedir.
Çekirdeksiz kuru üzüm piyasasındaki gevşeklik devam etmektedir. İncir piyasası sağlamdır. Pamukta tereddütlü bir hava hâkimdir. Pamukyağı istikrarlı bir durum göstermektedir.
Pamuk çekirdeği piyasası, gittikçe sağlamlaşmaktadır.

Adana :
Piyasada pamuk fratleri sağlam bir durumdadır. Muamele yoktur.
ESHAM VE TAHVİLAT
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İzmir Ticaret Borsası
A
Devlet Tahvilleri
Bugün
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Kapanış
1 Sterling 7.86 7.85
100 Dolar 281.— 280.50
P.hi Fr. Frangı.., 0.80 0.80
100 İsviçre Fr.... 04,03 64.08
100 Belç. Fr. ... 5.60 5.60
100 İsveç Kr 54.42.50 54.12 50
100 Florin 73.68.40 73.68.40
100 Liret 0. (4.128 0 4 1.128
KM» Drahmi 0.01 870 0.01.876
1(H) Escoudoa ... 9 73.90 9.73.90
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Veril Gr. 6.17 6.21
Külçe Degussa, 0.25 6.30
Cumhuriyet ... 42.20 42 30
Reşat 44.00 •1 i 7(1
I I n rd i t •••••••>• 41 85 41.90
Gulden 41 — 41 lı»
İngiliz 51.80 51 81
Fransız kok..,. 45.40 W W • V* f (5.50
NapoUön III... 42.50 42.50
İsviçre 41.80 42.50
New-Tork‘fa ; onan î S 35
Gümüş, Platin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr.
Plûtln 10.- İL—
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre Frangı
En aşktı En yukan
Türk lirası 0.85 0.05
Dolar 4.28 I 2P 50
Sterllng İli 05 10,25
Fransız Frangı... 1 09 1 12 1
Mısır Kredi fonslye 1903 ,, 191,1,
İkramlyell tahviller Kapanış (♦)
%5 1033 Ergani 23.- 23.-
Tcö 1938 ikramlyell 21.20 21.25
%5 Milli Müdafaa ı 20.50 20.50
5i 5 1911 Dernlrvolu IV ... 102.50 102.50
K5 194i Demiryolu V 96 40 06.50
V2 1915» Ikrftml/cll ... 95.50 05.50
Diğerleri 1941 Demiryolu VJ 96.50 ıtb.50
(6 Kalkınma t 08.15 08 2ü
«16 1948 II 06.25 96.25
%6 111 97.00 97 91)
%6 1948 istikrazı 1 97.50 07.50
1948 [i 97,30 07.30
^7 1934 Sivas-Erzurum I. •0.Iİ5 10.65
'.7 1934 ” .. 11- VII. 20. ÖO 20.50
%7 1911 Demiryolu 1 20.90 20.90
%7 1941 II 21.60 21.00
%7 1941 LII 21.20 21 20
ec7 MIHI Müdafaa 1 21.- 21.-
21 65 21 70
(• lll. ••(••• 21 90 22.-
7 V 22.15 22.15
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 108 50 107.—
• » «e 99 C» — —
» .. 50.70 63.-
m .. Mümes. Senet. 67.00 08.—
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası 120.— 120.-
Türkiye tş Bankası 25 10 25.10
Türk Ticaret Bankası 5.— 5.-
Arslan çimento 16.— 16.—
Şark DoğlrmenclUk 23.25 23.50
Milli Reasürans —
Ecnebi Tahviller
I
İstanbul Ticare t Borsası
fluhııbut: Bugün Ewkl Ka pamş
Buğday Yumuşak 29.20 31.35
Bugduy Scıt 30.— 30.—
Arpa Biralık — 25.10
Arpa Yemlik (dökme) * 2 i.—
Mısır (Sarı) çuvallı 24.10 21.30
Fnsulyn Touıbul (çuvallı) M 31.—
Fasulye Çalı sert (dökme) 38.—
Kjşyrml 34.—
Mercimek Kırmızı Iç çuval —• 47.—
Mercimek Yeşil çuvallı ... 51.—
Nohut mı tllrel — 22.—
Vııjflı tohumlar:
Ayçiçeği tohumu — 34.—
Ketrntohumu 42.— 42,20
Kendirtohumu 17.— 42.20
Susam 87.— 85.-
Yer fıstığı kabuklu — 75.—
Kuru Meyvıılıır:
Fındık (kabuklu sivri) 63.— 69.—
Fındık (İç tombul) 117.— 118.—
Ceviz (kabuklu ı — 41.—
CovİT. (lc nutürcl) 110.—
Dokuma İlanı .Müdürleri:
Tiftik ana rnal 275.—
Tiftik (Natürel) 305.—
Yapak Anadolu (Kırkım) — 200.—
llııiıı deriler:
Sığır salamura kilosu 170.—
Keçi tuzlu kuru kilonu ... 180.— 200.—
Koyun hava kurusu kilosu 144.— 140.—
Mezbaha sığır yaş kilosu. 113.— 123.—
Nebati Yıllar:
Zeytinyağı (Nııtur»»l çıplak 245.— 235.—
Vyclçepl (Rafine) tonekell •— 162.—
o rri'u|ı,k vn*ı 160.-
Üzüm çekirdeksiz No.9 incir A serisi
serisi Akala Akala Akaiu
No. 8... No. 108
I.......
(I.......
IH........
.. B
Pamuk
Pamuk
Pamuk
Pamukyağı (rafine) Pamuk çekirdeği
• ••
55.—
54.—
43.—
235 —
222.—
205.—
155.—
16.50
Son kapanış
56.—
54.—
43.— 235.— 222 -205.-150.—
16.50
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala a, ...... Pamuk Akala 11.*.........
Pamuk Akala III..........
Yeri! kozacı ...........
Makine parlağı .........

e
200.—
160/165
140,—
147.5
144.—
165.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday aert ...
35.—
82.50
_____L
34.—
82.—
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dün Eski kur
BuAdny ıHuşcll=:Sent) Sert Kış mahsulü No. 2 269.5 262.-
Kırmızı .. .. No. 233.- 235.-
I'umıık Middllng (,Llbresl=Scnt) Mart SU.93 30.75
Mayıs 30.90 30.60
Temmuz 30.53 30.08
Eklin 28.62 28.46
Tiftik {Uıbresl—Sent) Trksa*ı No. .1 60.— 5*-60
Fındık (Libresi — Sent) Kabuklu Yeril İri 23.— 23.-
.» .. orta 22.5 22.5
Levant iç ithal malı 37.— 37.-
Ekstra İri İç malı S9-40 39-40
Kııru ü'/ılm (Libresi—Sent) Thompson çekirdeksin seçme 11.5-12 11.5-12
Keten tohumu (Buyoll—Dol&tj ... Mlnncnpolis 3.90-3.99 3.90-3.99
Kalay (LlbrcnlnScnt) 77.75-78 77.75-78
* Levha-teneke (100 libre dolar) 7.50 7.50
Londra Borsası
Kelen tohumu (Tonu=Stcrlln) ... Bombay 63.— 63.-
Kalktita 62.- 62.—
l’er fıMııiı Hindistan 63.- 61.5
Bradford Piyasası
Tiftik tvl mal (LibrcBİ=Peni) ... 34.— 34.-
,, Sıra malı 30.— 30.-
Yün Anadolu 18,50 19.50
„ Trakya „ — —
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantarı—Talları) ÂHİımounl Kısa, eyafll F/G... 85.50 87.70
Karnnk Uzun elyaftı F/G... W • 100.25
(♦) Gunündo Bornada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât vo eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Sayfa 4
19 Ocak 1950

tl

Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
z
/


Sovyet işgalinin fecaati
Dekoratif sanatlardat

Pierre Loti ve resim
Bir Macar kadını, yazdığı kitapta Rusların düşünceleri hakkında
enteresan malûmat veriyor
Afişin endüstri ile bağlılığı
K«*natı TEMİZAN
Loti, daha beş, altı yaşlarında iken resim yapmayd başlamış ve mektebe gittiği zamanlarda vazifelerine karşı
başlamış ve edebiyat ve tahrir
kılıyordu. Bence bu garip hâleti ru-hlyenin sebebi barizdir: Hepsi o kadar koyu bir sefalet havasında büyümüşlerdir ki. inzivanın faydalarını tatmak zevkinden mahrum kaldılar. Aralarından hiçbiri, hayatında tekbaşına bir tek odada oturmamış ve yaşamamıştır. Bundan dolayı kö-
diaya kalkıştım vo nihayet NKVD Teşkilatının salâhıyetll memurlarını iknaya müvaffnk oldum. Bu netice, talihin eseriydi, zira kendisiyle köyde tanıştığımız Çornlşef isminde bir Rus’un itiraf ettiğine göre, kendisi tamamiyle mfısum olduğu halde sırf bir yanlışlık neticesinde
“Bütün hayatımda, Sovyetler kadar canları sıkılan insanlara rastlamadım. Bütün gün kediler gibi uyuyabildikleri halde, gene de canları sıkılırdı. Mâsum oldukları halde, senelerce kamplarda hapsedilmelerini gayet tabiî bulurlar, hattâ bunun sebebini bile düşünmezlerdi.99
MANCHESTER Guardian gazetesi şöyle yazıyor — “Bir müddet ewel Londra'da “No-elden Paskalyaya kadar,, ismi altında bir kitap basılmıştır. Bu eserin müellifi senelerce Nazi Geslapo zindanlarında kalmış olan bir Macar münevverinin karısı Aleksandra Or-me’dir. Macaristan Nazi boyunduruğundan Kızılordu tarafından “kurtarıldığı., zaman A-leksandra Örme, Macar köylerinden birinde kocasının yakın akrabasiyle beraber oturmak-
taydı. Sovyet askerleri 1944 senesinin aralık ayında köye gelmişler ve burada 1945 senesinin Paskalya gününe kadar kalmışlardır. Askerler köyün evlerine yerleşmişler ve köy halkına tahammül olunmaz derecede eziyet çektirmişlerdir. Aleksandra. bu Sovyet işgali hakkındaki intiba-lannı kitabında anlatmaktadır. Kitap hakikaten enteresandır. Zira Sovyet subay ve askerinin tasviri mükemmel ve hakikate uygundur. Bu tasrvire göre, altlâde Sovyet yurddaşımn kaıakter veya düşüncesinde sevgi veya hayranlığı celbede-bllecek hiçbir taraf yoktur. Alek-. aandra Orme’ye göre, Sovyet askeri en İptida! temizliğe riayet etmiyen cahil çocuklar gibi davranarak kendi kendilerine hâkim olmaktan ta-mamlyle âcizdirler. Hattâ bir nevi kültüre sahip oldukları zannını u-yandırdıkları zaman, bu sözde kültür malûmatını birer papağan gibi boş i yere öğrendikleri ve bunu amelî sahada tatbik etmekten tamamiyle A-cız kaldıkları derhal anlaşılır. Alck-aandra Örme şöyle yazıyor:
“Bütün hayatımda yakından tanıdığım bu sovyetler kadar canlan sıkılan insanlara rastlamadım. Köyde bulunanlardan birçoğu kâğıt veya satranç oynarlardı Bütün gün kediler gibi uyuyabilirlerdi. Buna rağmen hepsinin canı sı-
ye geldikleri zaman, İşgal ettikleri evlerde ev sahipleriyle bir arada o-turmakta ısrar etmişlerdir. O günleri asla unutamıyacağım. Maymunlarla birlikte yaşadığımızı hissediyorduk. Bu Rua askerleri mütemadiyen çekmeceleri açıp, içinde bulunan eşyayı gözden geçirirlerdi. Ara vermeksizin bizi kendileriyle konulmaya mecbur edorlerdl. Bu mükâleme-ler esnasında ne garip düşünceler İfade ederlerdi. Meselâ, subaylardan biri bana blrgün şöyle demiştir: “Siz Sovyetlerin kendi hudutları dışına katiyen çıkmadıklarını zannediyorsunuz Halbuki yanılıyorsunuz. Ancak kimin çıkacağını ve kimin çıkmıyacağını yalnız Stalin tâyin ve tesbit eder. Biz kültürlü hır milletiz. Kültürümüz tedricen komşu memleketlere sirayet etmektedir. Halihazırda Rusvada elma ağaçlan, kabak tarlaları vardır. Kendi evimde dalma biraz votka vardır.,,
Ben kocamla ve kayın biraderimle birlikte “Faşist ve beynelmilel casus,, olarak gizli Sovyet polisi tarafından tevkif olunduk. Birçok ecnebi lisan bildiğimiz ve müteaddit Avrupa memleketlerinde bulunduğumuzu itiraf ettiğimiz için, derhal gizli polis teşkilâtının dikaktine ve şüphelerine mâruz kaldık. Bununla beraber. Rusçaya tamamiyle vâkıf olduğum için mâsum olduğumuzu id-
on sene müddetle bir kamp ta mahkûm olarak çalışmıştır.

Çernişrfe hayret içinde şu suali sordum: “Nasıl olur, mAflum olduğunuz halde on seneden fazla bir kamp-Bu mümkün doğll-Bunun
ta kalmışsınız.
dlr. Ben buna inanamam.,. üzerine Çernişef. bana şöylece mukabele etmiştir: “Bundan daha tabi! bir şey olamaz. Sovyetler Birliğinde binlerce yurddaş. mâsum oldukları halde. Nenolerce kamplarda sürünürler. Elendim, polis teşkilâtı tarafından tevkif olunan herkesin mûsumi-yotinl tevsik edebileceği güne kadar uzun ve mufassal bir sorguya tutul-nmaına maddeten imkânı yoktur. Bunu yapacak olursak, daha Önemli işleri arka bulana bırakmak zorunda kalınz, bunu asla yapamayız,,,
Kendileriyle görüştüğüm asker ve subaylarda kendim büyütmek temayülünü müşahede ettim. Meselâ, askerlerden hiçbiri bir İşçi veya bir köylü olduğunu İtiraf etmemekteydi. Kendi iddialarınca yen., veya
baylardan biri kendini Odesaa Operasının Müdürü olarak tanıttı, halbuki opera veya müzik mefhumu hususunda en iptida! malûmata bile sahip değildi.,,
Manchester Guardian gazetesinin edebiyat münekkidi, Aleksandra Or-me’un eseri hakkında şovle yazıyor: “Yirminci asrın Rus yurddaşının esrarengiz fikir ve düşüncelerini bu kadar esaslı ve etraflı bir tarzda tasvir ve tetkik eden başka bir kitap yoktur.,,
O K A I( LA R DA gördüğ ü -
müz, duvarlarda yapıştırıl-mış büyük, küçük, resimli, yazılı ilân kâğıtları, afiştir.
Blzdeki afiş kelimesi de fran-sızcadan gelmedir. Açığa vurma, teşhir etme manasınadır.
Dekoratif sanatların mühim bir parçası olan afiş sanatının türlü çeşitleri vardır. Afiş, resim ve yazı sanatıdır. Resimli olduğu gibi yalnız yazı ile de olur. Burada afişin ansiklopedik tarifinden, tarihinden uzun boylu bahsetmeyi, kalite ve sanat cereyanlarından dem vurmayı düşünmüyorum Heııı uzun sürer, hem mevzuu-muzdan çıkarız. Yalnız, bu cihetlere de kısaca dokunmayı faydalı buluyorum.
Afişin tarihi çok eslddlr... tik çağlarda bile, bir emri, bir kanunu ilân etmek, adalet kararlarının hükümlerini belirtmek için el ile yazılan büyük levhalar, taş üzerine kazılmış kltâbeler, mâbet kapılarına asılır ve bugün “afiş,, dediğimiz işler o zaman bile yapılırdı. Fakat bir afiş ekol o
Asıl asırda ve bir mıştır.
İlk afişler, tek renk, yani siyah baskı olarak 1799 da görülüyor, Bundan sonra 1866 dan beriye de renkli afişler basılmaya başlamıştır. Bıı tarihten sonra a-flş sanatı çok inkişaf etmiş ve bütün Avrupa dekoratif sanat a-kademi ve enstitülerinde afiş sanatı için “ihtisas atölyeleri,, kurulmuştur. Bu sanat, umum! bir iTsim ve sanat eğitimine ihtiyaç göstermekle beraber, apayrı bir telâkki ve karakter ortaya koymuş ve “pentür,, den ayrılmıştır. Böylece, afiş sanatkârları da ayrı birer şahsiyet alarak afişin ilk devirlerinden beri ansiklopedilerde. afiş tarihinde bıı sanatın üstatları olarak yer almış ve zamanımızda da böylece yerleşmiştir. Güzel sanat tarihi hiç bir zaman bir Manet’yl, bir Seconzac’ı, bir Bre«ıuc ressamı
Bu o mühim
sanatkârları telâkkileri ve tekniğiyle belirmiş ve pentürden tamamiyle ayrılmıştır. Böylece cemiyet bünyesinde yakından rol alan bu sanat, bugün endüstriye bağlanmıştır.
sanatı, bir
zaman yoktu, afiş sanatı, on başlı başına bir ekol olarak meydana çık-
dokuzuncu sanat kolu
Amerika mektubu
1952 seçimlerinde Truman, adaylığını gene koyacak
Amerikan hava kuvvetleri Şimali Afrikada üslenecek
N
EVV-YORK, ıAmerika hususi muhabirimiz bildiriyor) — Amerika Cumhurbaşkanı Truman, kabinesi ftza-larından, kongre İçin adaylıkla nnı koymamalarını rica etmiştir. Truman. 1952 senesinde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylığını koyacağını, bunun için mesai arkadaşlarını yanında tutmak istediğini bildirmiştir
Formaza meselesi
Formoza meselesi ile ilgili o-lkrak dışarı sızan haberlere göre 1) Amerikanın kurmay heyeti, tıpkı Yunanistanda olduğu gibi hareket edilerek Formoza Adasının komünlstleşmesinin Ö-nüne geçilmesini teklif etmiştir. Bahsi geçen karar Truman tarafından reddedilmiştir. 21 A-merikan Dışişleri Bakanlığı, memurlarına gönderdiği 23 a-ralık tarihli bir “muhtıra” ile ve Başkan Truman nihai kararını vermeden önce, Formoza A-dasınm düşmesini hesap ederek hazırlık yapılmasını istemiştir.
Yeni bomba
Rusya’nın atom bombasını buluşundan sonra bazı Amerikan mütehassısları Hidrojen bombası imaline çalışılmasını istemişlerdir. Eğer bütün gayretler teksif edilebilir, lüzumlu malzeme üzerinde rüçhan hakkı tanılır, hu iş İçin 4 11A 5 milyar dolar ayrılırsa hidrojen bombasını yapmak mümkün olabilecektir.
Bu mesele üzerinde nihai kararı Başkan Truman verecektir.
Alger HUs dâvanı
Alger Hlss dâvasının bu haftaki celsesinde Dr. Cari Blnger adındaki bir psikiatr şahitlik etmiştir.
Dr. Blnger. Alger Hissi itham eden VVhittaker Cham-bers'in ruhen hasta bulunduğunu söylemiştir. Jüriden birinin hastalanması üzerine muhakeme gelecek haftaya talik edil-mistir.
Olmalı Afrikada üs
Amerikan hava kuvvetlerini tngllterede topla m aktan e a Şimalî Afrika üslerinde dağıtmayı tercih eden bir görüş tarzı burada gittikçe kuvvet kazan* maktadır.

»—■
, “mühendis,, “münevver,,
hepsi “teknis-, “mütehassıs,^ idiler. Hattâ »u-
veyahut bir Jaekel’i afiş diye göstermemiştir, demektir ki; afiş sanatı bir ihtisas sanatı olmuş,

Italyan toprak reformu ve hükümet buhranı
Roma, (Hususi muhabirimiz B. C. bildiriyor) — İtalyan kabinesi istifa etmiş ve henüz kurulmamıştır. Kabinenin, Hıristiyan - Demokratların şefi ve eski Başbakan De Gasperi tarafından kurulacağı anlaşılıyor.
italyada dört seneden beri iktidarı elinde tutan De Gasperi'nin, toprak dâvasını halledebilmek için kabinesine çeki düzen vermek üzere istifa etmiş olması çok muhtemeldir.
dış politikada, bu meseleyi de yoluna koymak mecburiyetinde kalacaktır.



Afiş pentür gibi yalnız başına yaşayamaz. Eğer endüstri, afiş sanatına kapısını kaparsa, afiş sanatkârı da yok olur! Afiş mutlak olarak endüstrinin bir uzvu olmuştur. Afiş cemiyetin bünyesiyle yakından kaynaşmak zorundadır ve realiteye daha yakındır
Afiş ile endüstrinin birbirine ayrılmaz bağlılıkları bir “ihtiyaç.. dan doğmuştur. Cemiyetlerin, mil-
Jetlerin gelişmesiyle bugünkü seviyede bir dünyanın, ortaya koyduğu birçok yenilikler hâsıl olmuştur. Her gün çoğalmakta o-lan medeni insan İh Uy açları m karşılayabilmek için birçok yeni maddeler keşif ve imal edilmektedir. Bunları endüstri yapar vo ortaya kor! Bu ortaya koyma demek, meydanlara yığmak, depolarda İstif etmek demek değildir. Bundan kütlenin, ferdin hiç bir zaman haberi olmaz*
Bunları cemiyeto gösterecek, meziyetlerini, vasıflarını ferdin gözü Önüne koyacak bir vasıtaya “İhtiyaç,, vardır, işte endüstrinin muhtaç olduğu bu vasıta, bu ilân vasıtası “afiş,, tir.
Endüstrinin afişe İhtiyacı olduğu kadar, afiş sanatkârının da iş sahası endüstridir.
Afiş sanatının inkişaf edebilmesi. afiş sanatkârının yetişmesi ve verimli olabilmesi de ancak endüstriden göreceği itibar ve İltifata bağlıdır.
Sanayi ve endüstrisi devlet elinde olan memlekotlerde hazan afiş sanatına, afişe fazla değer verilmemektedir. Bıı vaziyet, maalesef afiş sanatını fena duruma düşürmekte, sanatkârının yetişmemesine, sanat kalitesinin de düşkünlüğüne sebebiyet vermektedir. Yanlış bir düşünce ile; rekabet olmayan yerde reklâma İhtiyaç yoktur! gibi bir hükllm yürütülür. Halbuki esas böyle değildir. Endüstrisi ekseriyetle devlet elinde olan memleketlerde de. mamullerin ve sal renin halk arasında revacını sağlamak, yabancı menşeli malların ekseriyetle reklâm ve afiş vasıtaslyle elde ettikleri muvaffakiyete erişebilmek ve yerli mamullerin değerini belirtmek i-çin de “afiş., lâzımdır, iddialı ol-mıyan bir işin ekseriya kalitesi zayıftır. İddia, gayreti arttınr. A-fiş yapan bir fabrika vo müessese yaptığı reklâmın derecesinde İyi kalite iş ortaya koymak hevesine de düşebilir. Böylece afiş sanatı, endüstrinin iyi mal çıkarmak yolundaki gayretine de müsbet tesir yapabilir.
Bundan başka, bir memleket dâvası olarak ele alınacak “sanatkâr.. ve “güzel sanat,, işlerinde. devlet endüstrisinin yardımcı ve bir koruyucu olarak rol alması da lâzımdır. Devlet endüstrisi senelik bütçesine reklâm sanatı I-çln bir “fon,, ayıracak olursa bu sanat kolunun İnkişafına, sanatkârının refahına imkânlar hazırlamış olur Neticede, bilhassa yetişmekte olan genç kıymetlerin sanat mesleklerinde inanlarının kuvvetlenmesine. ideolojilerinin bozıılmamaaına hizmet edilmiş o-lur. Bu cihet, ekonomik bakımdan hususi nıüesseseleri ilgilendirmez. Fakat devlet endüstrisi için, memleket hesabına göz Önünde bulundurulmaya değer bir dâvadır kanaatindeyim.
lâkayt kalmıştı
Selânik’to 27 temmuz 1876 sabahı harbe
giden Türk gönüllüleri — Loti’nln krokisi —

I




Jll:!!'
1 n ü fl Sovyet dış politikasının
I □ 4 □ i j; y ü z ü
15
Ulysse'inkine benzeyen seya-esnasında, çocukluk kara la -
insan denilen
LoH, halteri malanın hatırlıyarak her gittiği yerden resimler yapmıştır. Onun fotoğraf makinesinden kaçınmasını kolaylıkla anlıyoruz.
yi vermekten
Loti
krokilerinden bir Maori başı
Bir müddetten beri Italyanın topraksız köylüleri, ekilmemiş sahipli a-raziye tecavüz ediyorlar ve memlekette bu yüzden umumî huzursuzluk yaratıyorlardı. De Gasperi Hükümeti, köylünün haklı taleplerim yerine getirmek İçin toprak reformuna gitmeğe karar vermişti Fakat bir taraftan liberaller ve öte taraftan da müfrit sosyalistler, tezatlı talepleriyle kabinenin karar birliğini bozuyorlardı. Hattâ, kabinede sosyalistleri temsil eden Saragat ve Sosyalist bakanlar, partnerinin baskısı ile, bir müddet evvel, kabineden ayrılmışlardı.
Sosyalist Partisi, son Floransa kongresinde üçe ayrıldı. Müfritler. Nen-ni’nln peşinden giderek komünistlere iltihak ettiler “Yarı mudetll” sayılabilecek münevver bir hizip, Rumlto vo Matteotti İle birlikte üçüncü bir parti kurdu. Geri kalanlar, Saragala sadık kaldı. Partisinde bu suretle fikir birliğini yeniden tesis eden Saragat, toprak reformunun mutedil yollardan gidilerek tahakkuk ettirilmesi hususunda De Gasperi İle beraberdir. Bu itibarla, Saragat sosyalistlerinin. yeni kabinede tekrar yer almaları kuvvetle
muhtemeldir.
Diğer taraftan, prensip * İtibariyle railer, yeni akblnede yer almak istemeyeceklerdir. Çünkü De Gasperi-nln, kabineyi kurar kurmaz ele alacağı ilk İş, toprak reformu olacaktır. Bununla beraber, kalkınma programını tahakkuk ettirebilmek için, “koalisyon” 'fikrinde ısrar eden De Gete-peri'nin, liberalleri si ihtimali de yok
toprak reformuna muhalif olan lihe-
de ikna edebilme-değildir.
Yeni kabinenin tinde kalacağı en mesele, Doğu Afrlkadaki müstemleke dâvasıdır. Somalinin, Birleşmiş Milletler havariyle, İtalyan vesayeti altına konulduğu malûmdur. Erltrc hakkındaki khrar İse tehir edilmiştir. Bu iki müstemlekenin Italyaya şu veya bu şekilde geri verilmesine muarız olun Inglltcrenln, Birleşmiş Milletlerde takip ettiği aleyhte politika, ttal-yada infial uyandırmış ve İngiliz -İtalyan münasebetlerini bir hayli boz-muştur. Bu itibarla yeni hükümet,
halletmek zarure-mühim harici


Avnıpada karışıklık yuvaları
Georgly Malenkof, temmuz ortasında, dört hafta kalmak üzere Balkanlara gldiyoh Başbakan yardımcısına, MVD t Rus gizli polisi) nin Doğu bloku şefi General Merkulof refakat ediyor. Artık Tltoya karşı harekete geçilecektir Merkulof. askerî imkânları gözden geçirirken. Belgraddakı Sovyet Büyük Elçisi LavrenUef, siyasi tedbirlerin müza-keresine iştirak etmek Üzere Mosko-vadadır.
Kremlin, artık tereddüt cdemıye-cegııu görüyor, 28 haziranda Mos-kovamn eıı yükselt parti mahkemesi huzuruna çıkmış olan Bulgur Başbakanı DimltroFun esrarengiz ölümü, peyk devletlerinde zaten son derece asabiyet uyandırmıştır.
Lavrenticf. Bvlgradıı döndükten sonra, Kremlin. Titoyu tasfiye etmek kararını temmuz başlarında veriyor Vakaa bunun hakkında hiçbir resmî haber sızmıyor. Fakat ’Yeııl Zamanlar,, dergisinde çıkarı ve “Ti-to - Trotsklst’lvrln, Yııgoshıvyayı VVDİİ-Strect’in bir müstemlekesi haline getirdiklerini,, iddia eden yazının. Vişinsklnm kaleminden çıktığı, işlerin içyüzünü hilen herkesçe ınn-1 Omdur.
Şimdi, artık vaziyet inkişaf ediyor. Yugoslavya, Tolbııkin ve Knnyvi mandasında 250.000 Rus usken rafından sarılıyor Taarruz 1 ağustos arasında başlıyavuktır.
Moskova, Almanya hakkında
nüz karara varamamıştır. Bu kararsızlığın neticesi ohırıık, Berimdeki Alman komünist şoflerl amamda, dehşetli İktidar kavgaları başlıyor. Rus askeri hükfımetl bu çekişmeler karşısında âdeta şaşkındır. Çünkü çekişenlerden hangisinin Moskova-nın “adamı., olduğu malûm değil ki!...
Yazan
CURT RIESS
ı A vı upu iiuhii-hi ıtıııhıibırıınıg;
TÜrklyodo neşir hakkı “Yeni İstaııbul“a uittlr
8
tale-
ku-ta-- 10
he-
Mıılenkolıın nutkıı
İki haftalık müzakerelerden anma Atluntik Paktı 21 temmuzda Wa-shlngton'da tasdik ediliyor. Bu hâdise Dışişleri Bakanlığına ve «on aylar zarfında tatbik edilen dış politikaya indirilmiş ağır bir darbedir. Birleşik Devletlere karşı duyulan hiddet, tesirsiz olduğu kadar, hudutsuzdur. Bıı hiddetin İlk tezahürleri, Malnnkof'ıın Balkanlardan döner dönmez, 10 a-
ğustosta Diplomasi A kademlisi belerme, Sovyet Rusyanin geçmişteki ve gelecekteki dış politikası hakkında verdiği büyük nutukla görülüyor. Vakan talebeler, nutku mahrem tutmak mecburiyetindedir. Gazetelerden de hiç bir haber sızmıyor. Fakat nutukta o derece mühim esaslara temas ediliyor kı, bunların Ma-lenkol un, şahsi kanaatleri olmasına imkân yoktur Zaten Rusynda “şahsi kanaat,, olamaz. Hakikatte iro nutuk, hazırlandıktan sonra Politbü-ro dış politika koni İl ••sinin bazı Abalarına tetkik ettirildiği gibi. Stalin bile niılku gözden geçilmiştir Tabii, Dışişleri Bakanlığı. Iıeı zaman olduğu gibi, ıhma! ediliyor.
Mnk»nlenf, Rusynmn kâh gözden düşen, kah yine meydana çıkarılan resmi İktisatçısı Vurguyu atfen, birbirini taklbcden cihan harplerinin, luıpılahzınin ekonomik esaslarını yok etliğini ve kapitalist âlemin de bu yüzden İnkıraza doğru gittiğini İddia ediyor. Mulenkol a göre, 191 I - 18 harbi, Almanya ile Amerikanın inkıraz bulmakta olan Britanya imparatorluğunun mirası uğruna yaptıkları biı mücadeleden başka bir şey değlldb İmparatorluğun Kanada, Avustralya, Cenubi Afrıkıi ve Yeni Zelanda gibi “beyaz., dominyonları camiadan ayrılmakta ve Birleşik Devletlerin tesir suhaBina girmektedir. Hattâ, bütün Batı Avrupa bile buğun, Amerikanın stratejik llo-ri karakolu hulinu gelmiştir. Amerikan Kurmay Başkanlarımn son Avrupa turnesi bunu açıkça göstermiştir. Malenkof, Sovyet Rusyaıun, İkim i Cihan Harbi sonunun, çok tehlikeli bir vaziyetle karşılaştığını söylüyor. Çünldl, Birleşik Devletlerin zaferi, Rusya için öldürücü bir tehlike teşkil ediyordu, Stalin yoldaş, daha o zumun, kendisine has, uzak |

tarihi toplantıda Birleşik Devletleri-Büyük Britanyanın İngiltere ile Rusya
görüşlü zekAsıyle, bunun sebeplerini izah etmiştir. PolltbÜronun 1 mayıs 1945 de yaptığı Stalin, Amerika nln, şimdi artık yerine geçerek
arasındaki tarih! mücadeleye devam edeceğini, bütün arkadaşlarına ispat etmişti. Staline göre. Birleşik Devletler, Sovyetler Birliğini Lenlngrad-Odesa hattında tutarak Balkanlarda ve Almanyada yaptığı fütuhattan mahrum etmeye çalışacaktır. Amerikanın, Sovyetler Birliği için, neden bu derece tehlikeli olabileceğini, Stalin gayet mantıki olarak ispat etmiştir. Amerikanın muazzam endüstri potansiyeli ve mal! kudreti, harpten sonra, kendisine yeni pazarlar aramak istlyecektir. Bu maksatla da bütün tam ve yarı müstemlekelerin kontrolünü ele geçirmeye çalışacaktır Bu takdirde Sovyetler Birliği, Birleşik Devletler idaresinde cihanşümul bir ittifakla karşı karşıya kalacaktır.
amau zaman» çocuk resimleri sergileri yapılır. Bunları seyrederken ekseriya hayret i-çinde kalır, çocuk sâfiyetinin renk rr çskfllerle birleşinse insanı tâ içinden saran ve sarsan eserler verdiğine şahit oluruz. Çünkü mahlûk, henüz hayatla temasa gelmeden geçirdiği pek kısa devre i-çiııde, tabiatı en iyi gören, onun güzellikleri karşısında dünyada bundan başka hakikat olmadığını en kolay sezen bir olgunluğa varır. Fakat sonra bilgi o-na bunları unutturur. Pek azı unutmaz. Onlar sanatkâr olurlar, tik insanların bıraktı kla rı eserle -rln, mağara duvarlarındaki resimler oluşunun sebebi buradadır. İlk. yâni iptidai insan ile çocuğun a-rası ndaki m ü ua^se-
bet bundandır, çocuk resimlerindeki iptidailiğin bizi heyecana scvkedtşi de bundandır.

Piyrr Loti de, sanata bu yoldan gir m iştir.
Claudc Farı+rc tarafından “Pierre Loti'nin yüz dtseni,f ismiyle neşredilen bir kitaptan (x) öğrendiğimize göre, Loti, daha beş. altı yaşlarında iken resimler yapmağa başlamış. Bunların her çocuğunki gibi karalamalardan ibaret olduğunu t ah mir. etmek kolan ise dr. onun mektebe girince. edebiyat derslerinde, tahrir vazifelerine tamamen 1âkayıt kaldığını öğrenince» mesele değişiyor. Demek onu ilk cezbeden sanat şekli resim olmuş. Daha sonra, parmaklan ile karşısındaki mücessem, gözle görünür şekilleri nakletmekten yorulmuş veya bıkmış olacak ki, hayalindeki şekiUeri vermeğe teşebbüs etmiş vc bu sefer piyano çalmağa başlamış. Böylvcc kendini, musikiye uer-miş, Mozart, Chopiu» Beethoven'den sonra Cesur Fıaıık ı da sevmiş, fakat ilk aşkına ihanet etmiyerek roman ile beraber sanat teslisini tamamlamış.
Müzik bahisleri:

stalın'in bu tahminleri doğru çıkmıştır. Fakat büyük diplomatik üstünlüğü dişeler. Amerikanın inkişaf etmektedir.
şefin zekâ ve sayesinde, hâ-arzusuna göre
Birleşik Devletler. 1949 da müdafaaya geçmek zorunda bırakılmıştır. Rus nüfuz sahası, Amerikunınkindon daha büyük vo ehemmiyetli olmuştur. Stalin tehlikeyi vaktinde sezmiş ve dahiyane İdaresiyle Ruayayı korumuştur. Malenkof a göre, dünyanın en kuvvetli devleti bugün arlık Sosyalist Sovyet Cumhuriyetleri Birliğidir!..
(Tr.nkşnrk artık mütecaviz Amerikanın elinden ebediyen çıkmıştır. Halk cumhuriyetçisi olan Çin. büyük müttefiki Rıisyanın yardıııııyle, As-yayı bütün yabancılardan temizlemiştir. Orta Avrupn. kapitalizm, emperyalizm ve lngilleır ile Amerikanın icat ettiği modern esarote karşı müttehit bir cephe almıştır. | Hıılk Cumhuriyetleri, başta, tarihin en büyük askeri, Başkumandan Stıı-lın’ln IdarvHiiKİvkl “nâmıığlûp,, Sovyet lor Birliği olduğu halde, gerçeklen demokrat milletlerin teşkil ot-liklerl sulh cephesinde İttifakla yeı almışlardır.
Zıra fotoğraf r^ali-gayri bir işe yara-1 maz. Loti ise dai- i ,tf ma ondan uzaklaş-mıştır, ve bu se- ; bepten deseni tercih etmiştir. f|!
C. Farröre tara- I w
r-İM
■i* ;* 4
Iom
••L
UT’ ur l
V ı i*
IH vlk
İli t M
.♦il mır
fında n neşred ile nA kitapta gördüğü-^
müz resimlerin bir k ı s m t muhtelif micmualarda neşredilmiştir. Bun/a-na çoğu, birer nottan ibarettir. Me-, seld, iklf) da Stdd-I nikle iken, Rus -| Türk muharebesi dolay isiyle gönüllü yazılan askerleri goriıyor. Bu oııtiıv üzerinde öyle t r
4 tesir yapıyor fcg ' mü şa he de ” siyif ancak resimle tes-bit mı kânı u ı buluyor, ve boylere or-
taya vesika bakımından nâdir bir kroki çıkıyor.
Bir başka misal: Aziyade muhtelif eserlerinde binbir tasvirle yaşattığı bir şahsiyet tir.Fakat bu onu bir türlü tatmin edememiştir, vo, hâtıralarının ihanetinden korkarak onun bir portresini yapacak, Rochefort'taki e-1‘ine, çalışma odasının duvarına tek* resim olarak asacaktır. ı
Bir misal daha: Tahitiye gidiyor^ 1S72 de burası henfis seyahat acentelerinin ve filmlerin istismarını tanımamıştır. Bir hayal memleketidir. O-rada Loti bir şelâle görüyor “Burası benim olsun - diyor, hayalinde tasavvur ettiği şeyin nasıl bir hakikat olduğunu bir desenle gösteriyor* Bütün bunları yaparken, aynı zamanda büyük bir aktör te bir şahane vaziı olan Loti, müstakbel evinin dekorlantıı da tesbit etmektedir. Ve Loti nasıl haberi olmadan ro^ man yazmışsa öylece resim yapmış tır. Nctekım piyanoyu da kendi ken dine öğrenmiştir. — fa.

‘Jtm
t &nî
t#
au
₺eı te* ka ı
(x) Fransada Arrault Baskı Evi tarafından 2500 adet basılmış lüks tabı.
İstanbul Konservatuarı
orkestra konseri
Gayret ve feragatle hazırlanan Konservatuar konserlerinin fazla rağbet görmemesi, sanatkârlar arasında iizuntti yaratıyor
Konservatuvarın üçüncü orkestra konucrl JÜ ocak 1950 pazartesi günü Şehir Dram Tiyatrosunda Cemal Reşit Rey in idaresinde vııkubuldıı. Piyanist Ferdi Von ŞtaUorin sollat o-larak çaldığı Llszfln Mi bemol majör konsertûsundan buşka programda Albort KouHRol'ın “Baohııa ve Ariane” bale «Uiti ve Adouard LaJo’nun Parıs-te İlk defa 1888 seneğinde Op6ra co-micıue'de verilen operasının uvorttirü vardı. Lbuçt’ln piyano Icnnaortoaunu istediğimiz bir hava içinde dinliye-medlk. Bundan bir kaç gün evvel solisti bir Brahma triosunda ve Beethoven’in plyano-keımın sonatlarında çok daha iyi şartlar altında tik. Hurvkctlorl «ayalinde muvaffak olan şef Cemal başka herkes üşüyormuşa
dıı; piyanonun bile sesi bronşltliydi. İler nedenne sanat havanı yaratmak kaymi’aııuinn ziyade eserin kazasız s(»nn getirilmeğine gayret edildiği hissine kapıldık. Buna mukabil muhitimizde ilk deta konser salonunda ça-
dlnlemte-uunmağa Reşitten benzıyor-
lınan A. Rousserin Bachus ve Ariane süitini, ihtiva ettiği teknik müşkü-ı lâta rağmen, orkestra muvaffakiyet-i le çaldı. Bu eserde ilhamdan ziyade orkestrasyon ilmine vukuf hissediliyordu. Canlılığı sürükleyici ritminde.
Zevkle dinlediğimiz Lalo’nun Rot! d'Y.s uvertüründe aradığımız konser havasım tamamen bulduk. Şefinin coşkun idaresi altında orkestra bu eserin güzelliklerini tebarüz ettirdi. Lalo'nun şahsiyetini muhafaza el mckle beraber ilham kaynağını büyük klâsiklerin eserinde aradığı seziliyor Bestekârın viyolonist olduğu da »Telli, yaylı sazlara tvslııu ettiği ruhlvv melodiler bunun açık delilidir. ı
t üzüldüğümüz bir nokta varsa o dal bu kadar gayretle, bu kadar feragat-l le hazulanan Konservatuvar konsol I terinde ümit otliğıııuz kadar dinleyici bulunmamasıdır Kültüre hevesli muhitimizin bu İstifadeli konserlere da* ha fazla ıağbet göstermesi şayanı temennidir.
19 Ocak 19K0
YENİ İSTANBUL
r
Bir hizmetçi anlatıyor
Yazan: K. Mansfiekl
Refik Halid Karay’ın filine alınan eseri



Sayfa: 8
Saat geconin onbiri. Kapıya vuruluyor:
— Sizi rahatsız etmedim ya e-fendim? Daha uyumadınızdı değil mi? Küçük hanıma pek güzel bir çay pişirdim de bir fincanlık kaldı. İçersiniz diye getirdim.
“Çayını /atacağı zaman pişiririm. Duasını ettikten sonra İçer. Şimdi gene yatırdım, yorganını iyice örttüm. Annesino ne kadar benziyordu bilseniz!
“Göçen sone öldü, onun annesi. Zavallıcık oıraz bunamıştı. Ye-rindo duramaz, boyuna bir aşağı bir yukarı dolaşırdı; bir şey kay-bottiğini sanarak hep onu arar, bana da “Bul, onu bul bana” diye yalvarırdı. Ölürken bile: “Şuraya bak, şurada ara” dedi ve oldu.
“Benim küçük hanımdan başka kimsem yok efondim. Annem beni dört yaşında yetim bıraktı, beni do berberlik eden büyük babama vordiler. Ondan sonra halama gittim, Oöşemeci işçisi idi. Ona yardım ederken küçük hanımın annesine rastgeldim...
“On üç yaşımı geçmiştim. Fakat çocukluğun ne olduğunu bilmiyordum. Küçük hanımın annesi daha ilk günü beni hizmetçi kıyafetine soktu. Fakat bir gün, yalnız bir gün, çocuk olduğumu hissettim.
“Evet, hanımın yeğenleri ona misafir gelmişti; o tarihte köyde idik; o gün do köyün panayırı vardı. Hanım beni çağırarak;
“— Küçük hanımları panayıra götür de eşeğe bindir, dedi.
“Biz yola koyulduk. Melek gibi çocuklardı; biri bir elimden, öteki bir elimden tuttu ve böylece eşekçilerin yanına vardık. Fakat küçükler bİnmoğe cosaret edemiye-rek hayvancıkları seyretmeğe koyuldular. Benden büyük kız vardı: birçoğu eşeklere binip eğleniyor-dular. Küçük ayaklı, tatlı bakışlı, ipek kulaklı eşeklero bakarken benim de binmek canım istedi.
“İmkânsızdı tabii. Amma içime dert oldu; aklım eşeklerde kaldı. Derdimi birino açmak ihtiyacını duyuyordum; açmazsam patlardım. Amma kime?
“Aşçı kadınla bir odada yatıyor-duk. Yatıp da ışığı söndürdüğümüz vakit eşekler göne aklıma geldi; bir zaman bekledim, uyumuş gibi yaptım; sonra birdenbire yatağımın üstünde dikilerek: “Ah! Canım öyle oşeğe binmek istiyor ki!” diye bağırdım. Bu kadarcık söyle-meseydim çatlayacaktım. Kadıncağız beni rüya görüyor sanacak ve benimle alay otmiyecokti. İşte böyle düşünmüştüm. Çocuk aklı bu...
Hayır efendim, şimdi hiç düşünmüyorum. Bir ara düşünmedim değil... Amma olmıyacakrnış,,. Onun küçük bir çiçekçi dükkânı vardı». Oturduğumuz evin tam karşısında. Tuhaf değil mi? Ben de aksi gibi çiçeklere bayılırım. Bizim hanımın o tarihte çok davetlisi, misafiri gelirdi; ben de na çiçekçiye taşınırdım.
“Bir gün daha Harry ile adı Harry idi) kavga ottlk; Isri kâselerde tertip etmek
leşinden kavga çıktı». İnanmazsınız efendim amma, bana Öyle çiçekler getirirdi ki!
“Tabii ovlonmeğe karar vormiş-tik. Mağazanın üstündeki küçük dairede oturacaktık; her şey yolunda gidecekti: camekândaki çiçekleri ben tanzim edecektim. O
Dede-
bu-
Eh. artık alışmak lâzım...
gibi
vaz
olur
boyu-
(onun çiçek-mose-
camekânı kaç cumartesi akşamı süsledim bilsenizl Sahiden değil amma, efondim, hep hayalimde...
“Bir gün nişanlım gelip beni s-lacak. evimizin oşyaeını seçmeğe gidecektik. Bir tali idi. Nasıl unutabilirim bunu?
*'O gün küçük hanımda bir başkalık vardı. Ağzından bir kelime çıkmış değildi ama: zaten o hiç bir zaman bırşey «öylomez. A,mmA halinden anlıyordum; üztüne sıcak bir atkı atmış ve bana boyuna ‘•Hava zoguk mu?” diye zoruyordu.
"Ondan ayrılacağım diye üzülüyordum; içimin raKat etmiyeceğini biliyordum. Nihayet dedim ki:
*’— Istorseniz bugün sokağa çık-mıyayım.
••— Yok. siz bana bakmayın, likanlının canını sıkmak doğru fl'l‘ z .
‘•Kendini hiç düşünmezdi;
nu bildiğim için büsbütün mahzun oldum. Kendi kendime “Acaba...” yollu bir şeyler düşünürken mendilinin elinden düştüğünü vo küçük hanımın eğilip mendilini almağa koyulduğunu gördüm. Halbuki âdeti değildi,
“— Ne yapıyorsunuz!” diyerek atıldım. O, gülümslyerek cevap verdi:
“O vakit hıçkırmamak için kendimi zor tuttum. Arkamı döndüm ve tuvalet masasını düzeltir yaparak dedim ki:
“— İsterseniz evlenmekten geçeyim...
“— Ne diyorsun? Öyle şey
mu? Diye haykırdı; fakat o. bu sözleri söylerken ben ona aynadan bakıyordum ve elini kalbine basıp havaya kaldırdığını gördüm... Tıpkı zavallı annesi gibi!
“Harry geldiği zaman, hazırlamış bulunduğum mektuplarını, nişan yüzüğünü ve bana hediye etmiş olduğu broşu kapıyı açarak uzattım ve bir söz söylemesine meydan bı-rakmıyarak:
••— Alın bunları, dedim. Her şey bitti. Sizinle evlenemem. Küçük hanımdan ayrdamıyacağım.
“Bembeyaz kesildi, bir kadın kadar beyaz. Kapıyı hızla kapadım, ve uzaklaştığına aklım kcsınciyc kadar orada titreyo titreye durdum. Kapıyı açtığım vakit — ister inanın, ister inanmayın efendim — adamın sahiden gittiğim anladım! Göğsümde onluk, ayağımda terlik, o kıyafette caddede koşmağa başladım, sonra yol ortasında kala kaldım. Beni görenler epey gülmüştür.
“Eyvah! Saat kaçı çalıyor! Uykunuzu da kaçırttım... Sustursay-dınız benl.o Yorganınızı omuzları-niza çekeyim mi efendim? Hor gece küçük hanımın yorganını böyle çekarim, o da her gece bana:
“Allah rahatlık versin, beni sabah erken uyandırın” der. O sözleri Işitmiyecck olsam ne yaparım acaba?
‘Evet .bazan aklıma geliyor... Ya bir şey olursa, ben ne olurum diye düşünüyorum... Amma düşünmekle İş bitmez ki... Dsğil mİ e-fendim? Bereket versin ki her zaman düşünmom... Bazan eserse kendimi toparlamağa çalışır, kendi kendimi;
”— Başka işin yok mu da düşünmeğe koyulursun!” diye azarlarım,
Çeviren: N. K.
/
Sinema âleminden kısa haberler:
★ Errol Flynn yeni nişanlısı RomanyalI güzel prensesi bir müddet için yalnız bırakarak Rudyard KIpHng'in **Klm., adlı eserinin baş rolünü oynamak için Hlndls-tana gitmiştir. Birkaç gün önce, memleketine dönmek ürere Bombaydın hareket etti, iki küçük kıaı (2 yaşındaki Rory, ve 5 ya-

şındakl Dlerdre) için hususî bir hediye getiriyor. Hediye, Myaore mihracesinin Errol Flynn’e verdiği nadir bir fare geyiktir.
Eski yıldız Mae Weşt tekrar sahne hayatına döndü. Amma film çevirmek İçin değil, sadece radyoda “Comeo,, adlı bir almak için
tomuiMo rol
Hicri
R- evvel
30
1369
1950
OCAK
t
Perşembe
Rumi
K. eanl
6
1365
Vakit
Vn.atl
Ezani
*
Güneş 7.20 242
Ofla 12.25 746
İkindi 14 55 9,46
Akşam 1740 1200
Yatsı 18.46 1.86
îmsâk 5.38 12.80
inkılâp Müzesi ı Par-maada her gün 10-12 ve
Atattlrk şemboden 14-17.
Topkspı lamba - Cumartesi Telf. (21090).
Ayoeofyn; Poıartol - balı - Çarşamba - Perşembe • Cuma, saat İU • 16î Cumartcnl, Pazar, eant 13-16. Tolf. (21760).
Arkeoloji ı Çarşamba, cuma, Pazar günleri 13 ton 16 yn kadar.
Eski burk Eterleri Suheslı Çarşamba. Cuma. Pazar, 10 dan 12 yo kadar. Telf. (21682),
Tıırk ıo 1*1^10 Eeerlerlı balı, Pepjcmbo. Pnrar «sat 13,30-16.30. Telf 121838)
Dohııubu lıçr Deniz MlUesiı Cumartesi mı nt 13U7. Tolf. (81284».
Brlrdlyo Müzeni: varı Perşembeden gün 10-12 vo 14-1T.
TnvflU Fikret Aşlyao Müzesi t Bebek. Perşembeden maada hor gün 10-12 ve 14-17.
ismin
Antikite Müzaal (3324), Her gUn 9-12. 13 30-17 Cumartesi: 14-17 a-çıkur.
Harayı: Paaartesı-Çar-saat 13.80-17
Pazar
0-13,

AtatUra maada
Bul-her
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara İzmir
İzmir 2222,
Karşıyaka
M53U 01 2251 5u55
ı
ÇETE
bir
Film, mevzuun hudutları içimle kaldığı müddetçe, heyecanlı alAka Ue takip olunuyor ve oynıyanlar. eserin ruhunu aksettirmek İçin, hütün İmkanlarını kullanıyorlar
Kıran çetosı vc Kıran
rolünde (Ihsan Devrim)
laşılacağı veçhile, hasitanî bir macerayı aksettirmektedir. Film, mevzuun hudutları İçinde kaldığı müddetçe, heyecanlı bir alâka İle takip o-lunuyor, ve oynayanlar eserin ruhunu aksettirmek için bütün imkânlarını kullanıyorlar» Bu cümleden olarak, bLze düşman kuvvetlerin zabiti vaziyetinde Orhon Anbıımu’yu başta zLkredeceğiz. Arıbumu bu nankör rolünü sevimli bir hale getirecek kadar ustalıkla, güzellikle ve ölçü ile yapmıştır. Kıran Bey rolünde Ihsan Devrim, bize, zaman zaman, Türk filmlerinde uzun müddettir beklenen bir “joune premier,, İntibaını verdi. Nina'yı temsil eden Neriman Koksal, hareket halinde olduğu zamanlar göze çnrpacak bir İfade ile rolünü yapıyordu. Baskın ve muharebe sahneleri, ilk defa olarak bizim filmlerimizde muvaffakiyet denilebilecek bir tempo ile meydana getirilmiştir.
REFİK Halid Karay’ın ”ÇcteH isimli eserinden bir film meydana getirildi. Dün sabah davetlilere husus! bir seansta gösterilen bu film, seyirciler Üzerinde umumiyet itibariyle müsbet bir tesir
bıraktı. Bunun sebebi, bizde, ekseriyet itibariyle, filmlerin derli toplu birer mevzuu olmamasına mukabil “Çete,, nin kuvvetli bir esere dayanmasıdır. Filhakika, “Çete., nln mevzuu hareketlidir ve isminden de an-
Duru Film taralından Çetin Ka-ramanbey’in rejisörlüğü ile meydana getirilen bu filmin esas mevzuuna istiklâl Harbine ve Hatay’ın tarafımızdan işgaline alt bazı parçalar eklenmiştir. Her biri şüphesiz yakın tarihimizin şanlı teren ve insanı kısımlar, “Çete,, recede heyecanlı
mevzuunu teyidden başka bir İşe yaramıyor. Bu itibarla İlâve bilirdi sanıyoruz. Zira, bu kanın cereyanına yeni bir tiryimor. —
birer safhasını göa-heyecanlandıran bu nln esasen kâfi de-olan kahramanlık
edilmiye-tekid va-unsur ge-
fa.
Cecile Aubry
Venedik Festivali birinci mükâfatını kazanan “Manon” filmi
bir filin
tecrübesiz bir aşkın
Henri - Georgea Cluuzot, Abbe Pr(?-vost'nun iki kahramanı Manon Lea-cault ile Robert Desgrieu’yü XX nel ajurda yasal arak orijinal meydana getirdi.
Mevzu yine, çok genç ve iki genç arasındaki büyük
trajik hikâyesidir Kahramanlar yine sürgüne gider, fakat bu sefer. Pales-tinde, yahudl mütleciler lürlcr.
Eu günlerde İstanbul da göreceğimiz “Manon.. artist i olan Cecile Aubry, ulak tefek, 19 yadında bir kız olmasına rağmen Ainrlann Ölmez «İması “Manon,,u muvaffakiyetle canlandırmıştır,
İyi İle kötüyü birbirinden ayırt ede-miyen tatlı, şirin, fakat beyinsiz bir kız rolünü “modern Manon., u, çok güzel bir şekilde oynayan bu genç kız, büyük bir istidat olarak kabul edill yor.
Cecılo Auhry’nin hakkıdna malûmat lor çoktur.
Yeşil gozlu, orta vırlı hu genç kız aslen Frnnsızdır. A-Besinin bir tek kızıdır. Bu yüzden tah sil vo terbiyesine çok İtina gösteril nıiştir. Lise mezunudur. Konservau arda uzun müddet klâsik dannlnr ü-zerinde çalışmıştır. En çok sevdiği spor, bahası İle beraber dcnlzlerdr yelken kullanmaktır.
Çocukluğundan beri büyük bir sadakatle bağlı bulunduğu bir şey var; Hatıra defteri!., Her goce yatağına uzanır vo gününün ontoraıan Icrlnl dcftorlno kaydeder.
Bir buçuk ay, babası ile Amerlkada kaldıktan sonra hafta ParİHp döndü Bir gazetecinin ısrarlarına dayanamayıp Amerika seyahatine alt. hatıralarından bazılarını ona okumuş, işte size bir kaç şatır:
’Çok canım sıkıldı, cn moşhur barı olan kabul etmediler. 18 yaşından büyük olduğuma bir türlü dılar, Nüfus kâğıdını yanımda olma-

arasında ö
sinemaların filminin bas
hakikî hüviyeti edinmek isteyen-
boylu, çocuk ta-
hâdise-
berabnr geçen
bu hatıralardan
Hollywood'un “Ciro,, ya beni daha Inanma-
Dünkü maçta Ingiltere kalesini müdafaa eden Ditchburn'nûn geçen haftaki İlk maçlarında nefis bir kurtarışı
" V v ‘ ' Nı
s S •
Beynelmilel temasta
İngiltere, İsviçreyi dün 5-0 mağlûp etti
Ingiliz takımı, maça (B) kadrosiyle çıktı
Londra. 18 (YİRS) — Bugün She-ffield’de 44.000 seyirci önünde İsviçre ile İngiltere takımı arasında yapılan maçta Ingiltere 5-0 galip gelmiştir.
Ingiliz takımı şu surette çıkmıştır:
Ditchburn . Scott, Swift - Nichol-son. Hughes. Dickinson - Cray, Fa* ggot, Briggs, Bailey, Rickct.
İngiltere takımı bu maça B kadrosu He çıkmıştır.
Birinci haftaymın 28 inci dakikasında Ingilterenin ilk gölünü atmış o-lan Gray bilâhare yaralanarak yerine Bentley girmiştir.
Ingiliz B takımının en iyi oyuncusu, hiç şüphesiz sağiç Eddi Bailey idi.
Bailey birinci haftaymda bir, iklnefc »inde ise iki gol atmıştır. Kalesine düşen işe bakılırsa» kaleci Ditchbum da gayet iyi bir oyun çıkarmıştır.
Dünya kupası için Ingiliz takımını seçmeğe memur seçmenler bu maçtan hiç de memnun kalmamışlardır, zira Ingiliz milli takımının genç oyuncuları kendilerini hiç de gösteremediler ve oyuncu itibariyle gayet iyi olan, fakat takım olarak hiç oyun çıkara-nuyan isviçreliler de zayıf Ingiliz takımını oyun çıkartmağa teşvik edemediler. isviçreli seçmenler, seyrettikleri bu maçta, millî takımlarının bu kadar fena bir intiba bırakacağını zannetmediklerini söylediler.
dığı İçin bütün ısrarlarıma rağmen buraya giremedim. Orada insanın yaşını boyu İle ölçüyorlar. Babam, beni teselli etmek İçin “Mocsmbo” ya götürdü. İçeri girebildim amma viski içemedim. Babam kızdı; "Ben IJd bir mış bir Fransızım, edeceğimi bilirini
ler yoluna girdi. Babamla hoş Samba yaptık. Piste bakarkon bir de no göreyim, kadınlar pabuçlarını çıkarmış çorapları İle dnnsetmlyorlar mı?.
t •
buna çok müthiş baba ve İyi tanın-kızımı nasıl idare diye bağırınca Iş-
Tabl! bnn bir defaoık olsun booglo-woogla yapmadım.
“Larue,, lokantasında Charllc Chaplin‘1 gördüm. Şarlo’ya hiç benzemiyor. Karısı Hollywood’da gördüğüm kadınların en güzoll. Bir saat onlara bakmakla vaktimi geçirdim. O goae hemen hemen hiç bir şey yemedim.
Bir çikolatayı oma eme otele yürüyordum. Otelin müdireni:
— Küçük! Bir fıçı olmaya niyetin mi var? diyerek elini ceblmo daldırdı. ve oradan da 5 tane çikolata çıkardı.,,
Arjantinliler, Beynelmilel Futbol Kupasına girmiyorlar
Londra. 18 (YİRSı — Arjantin Futbol Federasyonu vermiş olduğu bir kararla, Brezilyada yapılacak Beynelmilel Futbol Kupasına iştirak etm ivecek tir.
Arjantin Futbol Federasyonu kararını izah mahiyetinde neşretmiş olduğu bir beyanname ile, Brezilya futbolcuları arasında Arjantin Federasyonuna karşı beslenilen “bazı gayri dostane hislerden’* dolayı müsabakalara iştirak etmiyeceglni bildirmiş i-se de, bu gayri dostane hislerin ne olduğunu tasrih etmemiştir.
Üniversite spor sarayı İnşa edilecek
Üniversltelilerarasında spor faaliyeti gün geçtikçe artmaktadır. Bu hususu gözönünde tutan Üniversite Rektörlüğü, bir üniversite spor sarayı inşasına karar vermiş ve hazırlıklara başlamıştır. Yeni binanın yapılacağı yer ve projesi üzerinde etütler yapılmaktadır.
Futbol hakemlerinin İdmanı
Beden Terbiyesi İstanbul Bölge Müdürlüğü, çarşamba günleri saat 18 den 19 a kadar Amerikan Dershanesi spor salonunda yapılmakta olan idmanlara futbol hakemlerinin devamlarını rica etmekledir.
III SINİ riiof. HA'IT.A R:
i nşa-Tarzan Or-
Hece - Bulmaca
KARACA OI’ERE-finkak.
OPERET! ı (49350)
OEIIİR TIYATROLARtı
Seat 20.30 da.
DRAM KISMİı (42157) Tebeşir Dairesi,
KOMEDİ KIMMTı (40409) Kayseri Gülleri.
SIVAM M ER Tt: Bislm
YEN! NEN
20.45 de Hediyelik Galin.
ANKARA TtYATROLARJı 20 de.
Bt YI KTE (10370-40» Bir mlser Geldi.
KÜÇÜKTE (11169) Antlgan Scapin ln Dolapları.
İZMİR
NEHİR TİYATRONU: (2360 sel Şayla.^________
YAHNİM B GAZİNONU:
Korten Orkestram; Trio
man. Dm Gürlımlay (Bieıalet ekropatlan). Yan (Rlhlrbas).
PAVYON* Trln rir Horana
öaat
Ko-
ve
Hls-
Frita
Enu-
HEİoGLL ( III ETİ
AKIN (8O71ŞI 1 — Yuvam (Arap filmi). 2 — Kovboylar Kıralı.
Al.KAZAK (42582i 1
Kurşunları. 2 — Kanlı Pençe. AK (443041 geven Knlhler, ATLAS (404801 Meçhul Arka* aş, ELIIAMUA (43505) fievon Kalbur. İNCİ (85505v Manan. İpek (H2H0ı Vahşi İntikam. LALE (13005) Yayla Kaplanı.
M El.EK (46M1M Harrev Kumarbazı (Orijinal).
İntll-am

SARAY
I Bu Roeerlen lltlıarmı
MANON
( ğcll Aulıri - Murcrl tııclıılr (iiibrlrllr Dnrzlıı
h( M EK DonUB Kızının
Aşkı.
M ATI’AIIH (M31 J3) mak Arzunu. 2 -manlar Prensi.
SARK (40380ı Er meydanı.
SIK (43726) 1 — Yeşil Yunus 8o-kağı. 2 — Talihim OİHn.ıdı
TAK8İM (43101) Zehirli Şüphe.
TAN (80740) 1 - Kadın Düşmanı, 2 — Gaco Yarısı.
YENt (84137) 1 - Bir Dulun Hayatı. 2 - Tatlı Yalan.
YILDIZ (42M47) AsilsadO Silâh-t şör.
t NAL (49800) 1 — Ranta Anfonvo Aslanı. 2 — Denizler Kırallçsal, ÇİÇEK MNEMAHI. 1 - Yılanlı MAhude. 2 — Ranfranslsko Güzeli.
İNTANIM L CİHETİ
ALEMDAR (33583) 1 — Ana (irabı. 2 nemacılar Kıralı .
ÇEMBER LtTAN (22513) Asilzade RllAhşör,
F ERAH ı I «adin Savorse. 3— Babam Suçludur,
HALK 1219041 1 Dans IlAhaal. 2 - Gönüller Mellkosl,
İNTANIM L (2235T) 1 — CftSUSİar Çarpışıyor. 2 — Sevimli Rüya.
AZAK (23542) 1 — Mııftlûp Edil-mlyenlar. 2 — ölüm Korkusu.
Tl RAN (22127) 1 — Mağlûp E-dllmlyenlor. 2 — Ölüm Korkusu,
MARMARA (23860) Kafkas Kahramanı.
MİLLİ (2J062) 1 - Ana Istılah) 2 — Debıelf Haşan Hlnarnaoilar Kıralı.
KISMET ı (19(1 lı I Şarlo A*Kor. 2 — Kör (Arap filmi),
1ENİ (Bakırküy 16-126) 1 — Kup-Un «»i 2 - Cinayet Ran ti
KADIKÖY CİHET!
HALE (60112) 1 Ölmeyen Aşk. 2 — Filipin A«lnni.
OPERA (00821) I - Uönuıdnn Healrr. 2 — Tehdit. Mektupları.
n( ket YA (60683) 1 — LeylAklar Açarken 2
YEI BE6İKMENİ ı lal, 2 - KardpŞ Issız vAdl,
CSKfDAR
HALE (WW2) I -MarI. 2 — Perisin blNAK: Aalanlann
Debroll Haşan
ÎM-SI-

Kara Mü4ko,
1 — Kıırs kar-İntikamı. 3 -
(
İIIETİ l'rıutulmıyaıı Son Günleri.
pençcHinau.
ANKARA
ANKARA (23432) Berlin Elcapro-ai.
BÜYÜK (15081) Ölümden Kuvvetli.
PARK (11131) Bir Yabancı (Türkçe).
SÜMER (14072) 1 - Kaplan Pen-çeal. 2 — Kendi Kurşunivlc
I U s (22294) jatlklâl Fedaileri, sı s (14071) Bir Yabancı (Türk-çc) •
YENİ (14040) îhtlraa Kurbanları,
GAK GAZİNONl'ı pan«. (Ispanyol yonu),
ANKARAPALAH
Viyana Stavlgnus Revüsü.
Solara Do E»-koro ntreka-
PAVIYONB
ı
İZMİR
ELHAMKAt Mücrim Gönüller. TAY YARE t Neu-York Esrarı. LALEı 1 — Şanghay Ekspresi.
2 •- Varyete Güzelleri.
TAN: 1 — Şnnahay Ekspresi. 2— Varyete Güzelleri.
YENlı 1 - Gönül Kimi Severse. 2 — Snhra/.atın Doğuşu.
KARŞIYAKA CİHETİ SfMERı AşksiS Yaşanmaz. 31 ELEKı I - Rnnkll HlirprUler.
2 — Oğlıım Bir Kahramandı.
İnce Haz (Be-
21.25 İstanbul:
Mtrni Utanhıır'ıın tümün İçin tuvalce rttlftl programı
Türk müclğlı
IH.(X) Ankara ı yati Faslı > —
Fnaıl llaystl (Hüssam).
Ilntı müziği t
13.15 Ankara; Radyo snlon or» kaşınışı. (Rachmanlnoff, Lu* Iglnl, Ruppâ ve diğer basta» korlardan ©narlar çalınacaktır.) 16 dakika, — 13.16 Ankara; Radyo salon nrkcstniHinın devamı (15 tlaklko) — 10.26 İMianbuh soloları, (Ha-
van Anltn Jnngaıın Uınıfın* dıı nı.
Tİ’KR MÜZİĞİ:
8.00 Ankara; TürklUer UHt)
12.80 Ankara: Şarkılar. — 18.15 İstanbul: Karışık Şarkı ve Tür-klıler t PLİ — 11.00 İstanbul: Harkı ve Türküler. Okuyan Lût-fl Güneri — 18.00 Ankara: İnce Sur. (Bayatî Faslı) - 18.45 Istan-bul: Rns eserleri, Tamburla çalan: tzzeddin Okta- — 19.20 Ankara: Yurttan Sesler. — 19.45 İstanbul: Harkı ve Türküler. Savan Akile Artun tarafından. - 20.85 Ankara: Koşma ve Türküler. — 21.15 İstanbul: Fasıl Heyeti konsorl (KUssam).
KLÂSİK BATI Mtjzîöî:
13 15 Ankara; Radyo anlon orkestrası.: 1 — Rachmanlnff'dnn Frclüd. 2 — BortkleulcTî’dnn
Gavot •Kapris, 3 — Luiglni’den Hıllyn 4 — Czlhulku'dan ‘'Sana” iVuIh ecrcnad ı 5 — SupptV dnn Haydut macerası 6 — Tho-mnsııon den Hlııt dansı, 7 — Leo-pold’dan Vals Intormcazo. — 18.16 Ankara: Radyo wi«n orkestrasının davamı. — İL 10 İstanbul: Balelerdon parçalar (PL) FonchleHL Leo Delibaş ve Pntor ykovelelden eserler. Çalan: Mıılcolm Rargent İdaresindeki Halle orkestrası, — 1825 İstanbul; Şan soloları. — Rayan A-nitn Jnngonn tnrafındun. — 10.45 Ankara: Brethnvrn-Ernlka dan Mı bemol majör varlyacvonUn • Pl ) PiyııiiiAt Llll Kraues.
22.00 İstanbul: Küçük orkestralardan mooldllor.
HAFİF BATI >11 ZlAl:
7.81 Ankara, vals, polka ve paso (jptllelar (Pl,) — 8.15 Ankara, (1* lur havaları (Pl) — 8,50 Ankara. çeşitli (Pl.) — 18.80 İstanbul, çeşitli (Pl.) — 18.45 Ankara, tjon parçalar ı Pl • — 12.20 letaabuJ: Varyete müziği — 23.15 Ulun» bul, karışık gece müşteri (Pl.)
DANS
13.80 IH IHI
19.15
11 15
İstanbul Ankara,
MÜZlölı
tfUanbul, çeşitli (Pl.) — İstanbul, oaa parçaları (pl) h lıınhııl, çeşitli ( Pl )
A oka ra reşitli t Pl • •H.S0
, çeşidi (Pl.) — 13.00
caz parçaları (Pl.) —
KONUŞMA: 18.50 İstanbul. Süt çocuğunun bakımı. (Bayan Me-Ifıhul Akkoyunlu tarafından (10 dakika) — 18.80 Londra, lngllte-reyeye bir bakış (15 dakika) — 21.00 Ankara. UNESCO gazetesi. (Ift dakika) — 21.45 Ankara, sağlık saati. (16 drıklka).
TEMSİL: 20.15 İstanbul, tbsen.. Par OÜnt.- Oynayanlar: Bayan Cahld* Sonku. Nevin Akkaya ve arkadaşları (1 saat),
M ÜZİK:
13.15 Londra, dinleyici İstekleri, (tnglllsco) — 22,00 Ankara, mü-ılkseverln Hnatl, (45 dakika).
HABERLER
Türkçe; haberler: Ankara vo Inlnrıbııl radyoları: 7.«6; 13 00) 10.00; İLİ». 13.30 Ankara: öflo Hnzetoal— 20.15 Ankara: Radyo Miızetasl — “Arnrrlkııııın Kr*d” Saat 19.15 (13, 16 vo 19 metro) — Londra Radyosu: Hant 7.15; 18.46 ve 28.0(1 (10.01; 24.02; 81.32 10,40 metro),
vo
GELECEK OLAN lÇARLAR
6.40
0.50
12.5(1
18.80
14.—
16.-
16.20
S.A.8. (îfikaıulinav) Knpon* luıg, AnıMcrdam. Münih, Komadan.
P.H.Y ‘Tlırk) Ankmadan. D.H.Y (Thrlo Anknrndün, B.E.A (IngllU) Londra, Nln. Roma. Atlnndan.
D.H.Y. (Türk) Uınlrden 8.R (İsviçre) Zürlhı Cenevre, Atina, Anknrsdsn.
D M Y. (Türk) İskenderun. Adana. D. Bakır, Malatya, Ankarndatı.
GİDE.CEK OLAN l ÇAKI.AR
9.— Ankara ya.
10.10 D.H Y, Kıbrıs, neyrulu. S AH
Münih. Amaturdum. Kopenhag a.
(Türk) Anknrg,
İL-
( L’knn/linnv» Roınıt,
14,30 B.E.A, (Ingllls) Atina ma, Nis, Londraya.
14.80 D.H.Y. Ankeraya.
GELECEK OLAN VA 1’1*11 LAK
20.80 SUR (Mudanyadan).
GİDECEK OLAN VAPURLAR
6.- KADBŞ (Karadenlso.)
9.— SU8 (Mudsnyaya).
GELECEK OLAN EKNrilENLER
6.45 Somplon (Avrupa).
7.10 Doğu.
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER 0— Toros.
18.J0 Ankara.
21 30 Romplnn (Avrupa),
s
. 28
Emlııûııll:
Haydar, (Y. Lâleli) LAlell. Roşlr Kemal. Eminönü. İtimat. Küçllkpnzar, Sultanahmet. Alemdar.
Eyüpı
Ayvanearay (Şifa).
Beşiktaş:
Nail Halli. Köy İÇİ. Beyoğlu:
Pcdlasuda. t’llklAl C. 244. Nihat, Tarlnbaşı C. 04. Aynspnşn, Gümüşsüyü C. Hayreddln Tav, Şair Ziya C SporldİH. Nvcntlbay C. aOÜ.
Alakan. HalAekârgaSl r 189. Mecldlyeköy, Mecldlyeköy C. ı Hnheıoğlu, Hnsköy.
Yeni Turan, Kasımpaşa.
I .ılllı:
İbrahim Balmumcu, Şehzade-Imşı.
Ziya Nuri, Aksaray. Emin Rıdvan. Sama t ya. N’nsım. .ŞohreminL
Gündoğdıı. Knm^ümrük. niilsaren, Fener.
t Mİdldar;
Merkos.
Kıtdılcby: Merkez. Kısıl t oprak. Göztepe» Bostancı.
Bil' ükada:
Halk, Huj tırlladuı
Halk.
_ A — A — AK — AL — ar — ÇX — DA — ERK — GÜ^ I _ I _ 18 — KT — KIR — LAL
— Lî — MART — MI — MON — MOR — NA — NE — NEŞ — RA — RAF — RI — RI — R|N
— 8A — SI — Sî — SIR — ÇIN
— Tl — YAH — ZAM — ZI.
Yukarıda yanlı hocalardan aşağıda mânnlan sorulan kelimeleri bulunul, Bu kellmolorin ura numaralarına göre İlk harflerinden bir ATASÖZÜ çıkacaktır.
1 — Bir ronk. 2 — Bir renk daha. 3 — Bu da bir renk. 4 — Bir renk. Bu da bir renk. 6 — Bir renk daha. 7 — Bir hayvan. 8 — Bir renk. 0 — Etrafı su İle çsv-rill kara parçası. 10 — Yayın. 11 — Hararet, 12 — Oökts bulunur. 18 — İktidar. 14 — Bir meyve. 16 — Boşuna sarf. 15 — Bir jçgj. 17 dAva. İH — Zait. 10 — Bir ay tuh. 20 — Zaviye. 21 — İnce. 22 — Şua.
DÜNKÜ DLPIACANIN HALLİ EL ELDEN ÜSTÜNDÜK.
Kelimeler
1 — Ecnebi. 2 — Lâle. 3 — El-blne. 4 — La. 5 — Diş. 0 — Erkek 7 — Nedim. 8 — vvos. 9 — anlam. îü Takı 11 - Üc. 12 — Nadir 13 - Dam, M — Üzüntü. 15 - Roma.

mıkoy 6087J lötBDbul 2I.‘22 CükÜdar
Ankara 00, Imnlr «222, K,yaı«a flOM
.İÜ

ANKARA
Üniversite»
Sağlık (28A5A)
Gül ha no (1İ154>
İZMİR
Sağlık, Alsunçıık. HıhhaL K o moralli.
A Hayredrlln. Basmahane. Kocataş, Yalılar. îklçcşmeHk, Eşrctpaşa.
i
Sayfa R
YENt İSTANBUL
W Ocak lfoö
SİYASÎ tKTİSAJDİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu «ayıda yazı İşlerin) fiilen idare eden : ' SACİT ÖGET
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
ikinci sayfamızdaki siyası, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.



25 yıldan beri muvaffakiyetle imal edilmekte olan
Çelik U E
I ’ . ■
lx
ZABITA VE MUAMELE MEMURU ALINACAK

Alman TOTAL Mamulatı
F(

5
Ankara Belediyesi Başkanlığından
Muhtelif tip ve kapasitedeki portatif ve sâblt, kum, tozlu, sulu CO 2 gazlı, köpüklü söndürme vasıtalnrlyle
İ
M
■c
V

1 — Belediyemiz Zabıtası teşkilât kadrosunda açık bulunan 20 şer lira kadro maaşlı Zabıta ve Muamele Memurluklarına aşağıda yazılı nitelikleri haiz olanlar arasından yarış sınavı ile memur alınacaktır.
A
Adi ve parlayıcı maddeler yangınlarına karşı EMNİYETİNİZİ SAĞLAR
Çok sağlam, işletme ekonomisine çok uygun, ağırlık itibariyle hafif ve teçhizat bakımından da mükemmeldir.




*


i
A



A)
desLnde
Belediye Memur ve Hizmetlileri Tüzüğünün 3 üncü mad-3’azılı nitelikleri haiz olmak,

I

B)
C) lunmak,
En az ortaokul mezunu bulunmak
Fiil! askerlik ödevini yapmış, ihtiyata kaydolunmuş
bu-
Türkiye Umum! Vekili STANDARD Şndl R.
İş LTD. Şr.
Dilek $r.
•*, i*

I,
1 I


Ç)
D)
E)
30 yaşından yukarı yaşta olmamak,
Boyu bir metre yetmiş santimden aşağı olmamak. Fena hallerle tanınmış bulunmamak.
MılcsseKc a d ra.: Galata, Bankalar Cad. Banka floka k Roman han Telefon: 10784
Mağaza adresi: Tnkahn. Garaj Tramvay durağı. ERK Ap. altında
Telefon: 82696
Resimde görülen otobüs, 33 oturma ve 17 ayakta durma yeri olan ve Krupp şasisi üzerine kurulmuş çelik bir
a*.
hınhuıhı H

$*-



] af



i*

i




î>.'


ol-
Moktup adreol: P.K. 2118 Beyoğlu
Namus ve haysiyeti muhil bir suçla mahkûm edilmiş
UERDINGER
I •
karoserini göstermektedir
—■
KREFELD
UERDINGEN
Dizel ve benzin otobüsleri
(her tiirlü şasiler için)
NOT:
w
4nnnHTttrtm4mn(r u^nnutuutmnmttt»
Taylan - Etker, İstanbul ■ Galata, Tabir Han 31 z33
Aşirefendl caddesi No: 35/37
Dosya No.
Cinsi
Vadesiz tasarruf
tevdiatına % 4,5
500—2046
267
63
tevdiatına % 6
Tekel Genel Müdürlüğü ilânları
Faiz verilir ve vâdeli mevduat faizleri aylık olarak ödenir
5110—3454
910
207
Levazım Alım Komisyonundan
ile
kiraya
4
Sarıyer, Baltalimanı, Bebek, Bebek Deresi So. 27579 M2 tarla.
Radyolu kaloriferli uz kullanılmış iyi vaziyette lüks taksi müsait fiyatla acele satı« hktır. tş saatlerinde 29266 ya telefon
Sarıyer, Baltalimanı köprü yanında “Kuleli Bostan” adiyle bilinen 34365 M2 tarla.
ile beraber çalışmaktadır
Beyoğlu • Parmakkapı, imam sokağı No. 2t Tel: 41553
Bıı şartlan tevsik eden belgeler ibraz edilmedikçe talipler sınava kabul edilemezler.
Belediye Zabıta Memurluğu için şimdiye kadar müracaat etmiş olup da dilekçeleri İntizarda bekleyenler arasından yukarıdaki şartları haiz olanların İşbu ilânımız üzerine tekrar dilekçe ile müracaatları zaruridir.
(311)

Yeni Postahane arkasında
Vadeli tasarruf
İstanbul Defterdarlığından:
Teminatı Lira
H) Vücutça sağlam olduğu tam teşekküllü bir hastahane aağlık kurulunca muayene neticesinde sabit olmak
Senelik kira bedeli Lira
TÜRKİYE MÜMESSİLİ:
«ı
F) mam ak,
G) Ecnebi kız veya kadınla evli veya yaşar bulunmamak,
Sermayesi: 1.500.000 Kuruluşu: 1928
WAGGONFABRIK UERDINGEN A. G
teessürle bayılanlara. Çarpıntıya, Sinir bu/iranlanna
NEVROL
20 DAMLASI DERHAL FERAHLANDIRIP. EVLERİNİZDE MUTLAKA BULUNDURUNUZ
/
Çekişli” CITROEN arabalarından mahdut
G. ve
BAKER LTD
CITROEN SERVİS İSTASYONU
İstanbul
Nişantaşı, Vali konağı Caddesi. Tel. 84242
Tahtakale, Prevuayans Han, İstanbul.
Posta Kutusu 468 Telefon: 24330. Tel: BAKER
M.
Sergi yeri ve yedek parça deposu
FRANS - OTO LIMITED
.ŞİRKETİ
Tepebaşı Caddesi. Tel. 49482
2 — Yukarıda yazılı şartlan haiz bulunanlann en geç 21.1.1950 cumartesi günü saat 13 -e kadar dilekçelerine bağlıyacakları kimlik belgesi, askerlik terhis tezkeresi, bitirdiği okul diploması, aşı kâğıdı, hal tercümesi, 9x12 eb’adında dört adet fotoğrafları İle birlikte Ankara Belediye Başkanlığına başvurmaları ve 28.1.1950 cumartesi günü saat 9 da sınavları yapılmak üzere Ankara Halkevi Kitaplığında hazır bulunmaları ilân olunur


(KİRALIK TARLALAR)
Yukarıda yazılı tarlalar 2.1.950 de açık arttırma verilmek üzere ilân edilmişse de istekli çıkmadığından 13.1.950 den itibaren bir ay içinde pazarlığa bırakılmıştır.
İsteklilerin geçici teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlariyle birlikte 12.2.950 tarihine kadar Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyona başvurmaları. (701)
/
CITROEN
Hususiyet ve evsafı itibarile tamamen ayrı bir mevki sahibi Fransız arabası
“önden
bir parti, Istan bu la müteveccihen yola çıkmıştır. Fiyat tenzilâtından istifade ederek, kendi arabalarını şimdiden ayırtmak üzere .Sayın Müşterilerimizin Bürolarımızı teşrif etmeleri rica olunur.
CITROEN
Türkiye Mümessilleri FRANS - OTO LİMİTED ŞİRKETİ
Galata. Kuto Han. Tel 44747





Dr Murad Raini
Aydın
Düsseldorf ve Uerdingen’deki fabrikalarımızda:
Henschel şasilerine mahsus otobüsler, her nevi otobüs ve remork imal edilmektedir.

Hudson 1948

İST A N B l'I. FİLÂBMONI
1949 - 50 MEVSİMİ ABONMAN
SENFONİK KONSER
ŞEF : CEMAL R E Ş t T REY SOLİST: Büyük Alman Piyano Virtüözü
WİLHELM KEMPFF
Program ;
SCHIMANN — BRW1S KONÇERTOLARI
S A R A Y ’ da ®
18.30 da
BİLETLER GİŞEDE SATILMAKTADIR


1 — Maltepede yaptırılacak sigara fabrikası esas bina ve kazan dairesi toprak ve temel betonları inşaatı kapalı zarf usullyle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedel 754643,48 lira olup geçici teminatı 33935.75 liradır.
3 — Eksiltme 8.2.950 tarihine müsadif çarşamba günü saat 11 de Kaba taşta Genel Müdürlüğümüz Levazım Komisyonunda yapılacaktır.
4 — Şartname ve teferruatı her gün levazım ve evrak şubemizden, ayrıca Ankara ve İzmir Baş Müdürlüklerimizden 37,75 lira mukabilinde satın alınabilir.
5 — İsteklilerin eksiltmeye girebilmeleri için 500.000 liralık yeterlik belgelerini eksiltme gününden üç gün evveline kadar “tatil günleri hariç,, İnşaat şubemizden almaları şarttır.
6 — İsteklilerin mühürlü fiyat teklif mektuplarını kanunî vesikalarla güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektuplarını ihtiva edecek olan kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar adı geçen komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri ilân olunur.
7 — Postada vukua gelecek gecikmeler kabul edilmez.
SANAYİDE pH ÖLÇÜSÜ
Tıbbı Ecza Lâboratuarlan, gıda maddeleri, konserve fabrikaları. peynir ve sütten mamûl sair maddeler istihsal edenler, bira ve şarap fabrikaları, şekerciler ve şeker tasfiyehaneleri; boya; cllâ ve mümasil maddeler imal edenler, velhasıl her nevi kimyevi maddeler istihsal eden asri sanayi erbabı imalât usullerini pH Ölçüsü ile kontrol ederler.
Mamulâtın pH’nin muhtelif imalât safhalarında kontrolü ve tashihi daha iyi bir maddenin elde edilmesini ve onun daimi olarak yüksek bir standartta tutulmasını temin eder; aynı zamanda pahalıya mal olan israfın önüne geçilmesiyle en yüksek imalât tasarrufu sağlanmaktadır.
MARCONî Instruments ltd
ENGLAND
Laboratuar ve fabrikalarda kullanılan teminatlı, sıhhatle okunabilen bir çok pH metre cihaz tiplerini imal etmektedir. Kullanılması basit olan bu cihazlar bilfimum teferrüatlyle komple olarak mezkûr Şirketin Türkiyede yegâne mümessili olan G. ve A. BAKER Ltd. de mevcut olup DERHAL TESLİM EDİLEBİLİR
TÜRKİYE MÜMESSİLİ
HUSUSÎ DERS
Saati 2 liradan Avrııpada tahsil etmiş yüksek mühendis Almanca ve riyaziye dersi veriyor. Posta kutusu 2100 de mühendis rümuzuna.
KEKEMELERE: Kekemelik hususi bir metotla ıslah olunur. Fazla tafsilât için: Bayan A. Narter, Şişli, posta kutusu No. 32 ye mektupla müracaat.

Taklitlerinden sakınınız. Her yerde pullu kutuları ısrarla isteyiniz.
T.C.ZİRAAT BANKASI
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI

f/7/â F / j s.


İSTANBUL VE ANKARA’DA
8 EV AYRICA 200000 LİRA EV KAZANAN İSTERSE BEDELİNİ ALABİLİR!. ACELE 150 LİRALIK BİR HESAP AÇTIRINIZ!.. HER 150 LİRA İÇİN AYRI BİR KURA NUMARASI VERİLECEKTİR'.
İKRAMİYEYE GİRİŞ ŞARTLARINI BANKALARIMIZDAN ÖĞRENİNİZ ÇEKİLİŞ TARİHLERİ :10 MART, 15 MAYIS; 3OHAZ1RAN;31 TEMMUZ; 29 AĞUSTOS; 30 EYLÜL, 28 EKİM; 30 ARALIK

Comments (0)