20 Ocak 1950
Cuma

SİYASİ İKTİSADİ
■ A 'A
21



Sayı 51
9
10 Kuruş
. oğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17» üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Touj öden: HAÖlB EPjB TO.BE.HAN
İlânlar: 6ncısayfaua santlmot resi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mes'uliyet kabul edilmoz
Telefon: 44756 - 44757 Santral Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul




4 a

J f




POLİTİKA
• • t ’
r**' t ±











19///? 950



f •’( Zv •


d
-
Ingiliz seçimlerine doğru
•Ti
) a


4
ı ’r f


.7 9 e-
K > t*
% k
■/ kV
Adalet Komisyonunun vardığı karar
İÇ SAYFALARDA
I

9
ru
1 950 ye “seçim senesi" damgasını basabiliriz. Daha Mısır seçimlerinin heyecanı yatışmadan Fin seçimleri ile karşılaştık. Yunanistanda hazırlıklar tamam gibidir. lngilterede. seçim mücadelesi, fiilen başjamıştır. Biz de, keza!
Bu seçimler arasında. îngilte-reye ait olanı, dünya ölçüsünde bir ehemmiyet taşımaktadır. Reyler lngilterede sandığa atılacaktır’amma. işin propagandası her yerde yapılacaktır. Ve Ingiliz partileri, dünyanın kendi haklarındaki bu mütalâalarını, yerine göre, ya kendi lehlerinde yahut diğer rakip partilerin aleyhinde bir şehadet gibi kullanacaklardır. Ki bu da, İngiliz seçimlerinin gerçekten cihanşümul bir hâdise olduğunu matbuat ve neşriyat zaviyesinden ispat eden bir hâch e-dir. Çünkü bir memleketin seçimleri rin dan ber
dan sonuna kadar hem de bazan sübjektif hükümlere vararak alâkadar olmak, gene başka..
r
Ingiliz seçimlerinin böyle dünya ölçüsünde bir alâka ile karşılanması. acaba nedendir? Ingiltere, bir büyük devlet olduğu için midir?
hakkında, öteki memleketle-birkaç mütalâa ve arkasın-neticeleri bildiren bir iki ha-neşretmesi başkadır, başın-
Şüphesiz ki. sebeplerden biri budur. Eski tâbiri ile, hudutları içinde güneşin batamıyacağı kadar geniş bir imparatorlukta, iktidarın el değiştirmesi yahut değiştirmemesi, elbette ki. bunun komşuları için de mühimdir. Ingiltere ile İmparatorluğunun dünya üzerindeki coğrafi, tarihî, siyasî ve ticarî yayılışı öylesinedir ki, bunun hemen herkes ya kapı yahut mahalle komşusudur.
Fakat, bu seferki Ingiliz seçimleri, hem Ingiltere hem de dünya için, ayn bir ehemmiyet taşımaktadır.
lngilterede, bilindiği gibi, geçen seçimlerden beri, işçi Partisi iktidar mevkiindedir. Hem de hâkim bir ekseriyet ile., gerçi, geçen harpten sonra da, İngiliz işçi Partisi, kendi başına bir hükümet kurmak imkânını bulmuştu. Yalnız, istediğini aslâ yapamamıştı. Çünkü Avam Kamarasının en çok azalı partisi durumuna gelmiş olmalına rağmen, buradaki fiili ekseriyete malik değildi. Muhafazakarlar ile Liberaller bir araya geldiler mi, onu ist.faya mecbur e-debilirlerdi. Halbuki bu defasında, ellerine katî ekseriyeti de geçirerek iş başına geldiler ve derhal, sosyalizmin emrettiği programı tatbika koyuldular.
Bu suretle, Manchester mektebinin liberal iktisat nazariyelerini dünyanın 7 denizi üzerinde muzaffer bir bayrak gibi gezdiren Ingiltere, birdenbire, mâkul, mutedil ve meşrutî bir sosyalizmin vatanı olmuştur.
Dünyanın merak etmekte olduğu nokta, Ingiliz milletinin, bir teşriî devre esnasındaki tatbikat neticesinde ne düşündüğüdür. A-caba soyalizmi beğenmiş ve bunda karar kılmış mıdır, yoksa, bundan şu kısa müddet zarfında dahi yorgun düşerek eski hale avdet etmeği mi özlemektedir?
işçi Partisi, eğer reyleri yeniden toplıyarak, kendini bu defasında da Muhafazakâr ve Liberal muarızlarına karşı katî bir ekseriyet ile seçtirmeğe muvaffak o-lursa, sosyalizmin Britanya Adalarında yerleşmesi ihtimali %50 nin üzerinde sağlanmış olacaktır. Eğer. Mac Donald devrinde olduğu gibi ancak nisbî bir ekseriyet elde edecek olursa, pazarlık ede ede, ricat edecektir.
Üçüncü şıkka, yani Yeni Zelanda ve Avustralya seçimlerinde olduğu gibi, seçimleri kaybederse. dünya, Muhafazakâr Partinin devletçi faaliyetlerine şahit olacaktır.
Her üç ihtimal, dünya bakımından mühimdir.

Jr
■-1






4
?. *


I

fek-»
•. ES
Pİ&
I





2
Seylân’da toplanan Ingiliz camiası Dışişleri Bakanları Konferansının vardığı kararlar dolayısiyle memnuniyetini bildiren ve bilhassa komünizmin Asyada yayılma-
7 f
I

a


•I

* •
t


•* ■


fe. r
E]





* ’r
*>


-

sına kar$ı iktisadi tedbirler alınması mevzuunda konferansta mutabakat hâsıl olduğunu söyliyen Bevin, bu toplantıda bulunan Konferans azalan arasında
IIlMinirvNhltMIbMtMNI
Miı:(Mh.«ıiMtmuım(ınwMuMUTi3Utuam)uımnmuaati2umui(nunananuttnwuı:cıUü:!UUituı»
Avusturya barışında müşküller
Müşterek notaya, dün Gromyko cevap verdi


Kremlin’in tatmin edici olmıyan cevabı üzerine, Amerika, Avusturyanın istiklâlini temin yolunda lüzumlu tedbirleri
almaya karar verdi
F «I

Dünkü sayımızda. geç vakit aldığımız bir habere atfen Rusyaya ucnı bir nota verildiğini bildirmiştik. Bu habere mütemmim olarak dun gece gelen haberleri aşağıda buiaraksntiz.
Londra, 19 (YÎRS) — Amerikan Dışişleri Bakanlığından bildirildiğine göre, uzatılan Avusturya barış und-laşmasının Rusya tarafından sürüncemede bırakılmasını müteakip. Amerika. Avusturyanın hürriyetini ve istiklâlini temin etmek Üzere lâzım o-lan adımları atmağa karar vermiştir.
Bir sözcünün haber verdiğine göre, bu karar dün Gromiko'ya Amerika, Fransa ve İngiltere elçileri tarafından tevdi edilen müşterek notaya tatmin edici bir cevap alınmaması üzerine verilmiştir.
Sözcüye göre, Rus Dışişleri Bakan Vekili Gromiko, Avustury a barış and-laşması görüşmelerinin girmiş olduğu çıkmazdan kurtarılacağına dair hiçbir teminat vermemiştir.
Sözcü, üç batılı müttefiklerin görüşmelere yeniden başlanması hususunda bazı tertibat alınıp alınmadığı sualine cevap vermekten çekinmiştir.
Moskova, 19 (A.P.) — Moskovada-ki İngiliz, Amerikan ve Fransız Büyük Elçileri, dün, Avusturya barış
andlaşnıası hakkında müşterek bir teşebbüste bulunmuşlardır»
Sovyet Dışişleri Bakanlığından ayrıldıktan sonra üç diplomat. Ingiliz Büyük Elçiliğinde toplanmışlar ve a-şağıdaki beyannameyi yayınlamışlardır:
'•Birleşik Amerika. Fransa ve Müttehit Kırallık’m Moskovadakı Büyük Elcileri, mütekabil hükümetlerinden aldıkları talimat gereğince, dün. 18 ocak 1950 tarihinde. Sovyet Dışişleri Bakan Yardımcısı A. Gromiko nezdinde. Avusturya barış andlaş-ması ile alâkalı bir müşterek teşebbüste bulunmuşlardır.
"Dışişleri Bakanı A. Vişinski, hastalığı sebebiyle Büyük Elçileri kabul edememiştir.
"Bu teşebbüs ile alâkalı herhangi bir yeni ve mütemmim tefsir, alakalı devletlerin Washington, Londra ve Paris başkentlerinde yapılacaktır.,,
Gromiko notayı cevaplandırdı
Berlin 19 iYİRSi — İngiltere Dışişleri Bakanlığından bir sözcüye göre. Avusturya barışının geciktirilmesi yüzünden, Amerika, Fransa ve İngiltere tarafından Kremlln’e verilen nota, Gromiko tarafından cevaplandırılmıştır.
Sözcü, cevabın Batılı müttefikleri ha>al sukutuna uğrattığını ve tatminkâr olmadığını belirtmiştir.

Saar, muhtar bir idareye sahip olacak
Geçenlerde Bonn'da buluşan Adenauor v© Schuman
Paris 19 (A.A.) CReuter) — Fransız Dışişleri Bakanlığı tu rafından yapılan bir beyanata göre, yakında müzakerelere mevzu teşkil edecek olan Fransız -Saar anlaşmaslylc Saar bölgesi, Fransız İşgalinden çıkacak ve muhtar bir hükümet olacaktır.
Anlaşma. Fransa ile Saar bölgesi arasında bazı iktisadi bağlar tesis eden ve Fransız hükümetinin rolünü azaltan yeni bir “akdi,, rejim kuracaktır.

ATOM
YARIŞI
Bir Amerikan gazetesi Rusların da Amerikalılar gibi durmadan atom bombası imal ettiklerini bildiriyor
Londra, 19 (YfRSı — "Ne'vs Chronicle" gazetesi, Birleşik A-merikanın, bilinen atom bombalarından bin misil kudretli yeni bir bombayı İmâl ettiği mevzuunu yorumlamış, bunu günün en önemli hâdisesi olarak kaydetmiştir. Gazete, bu yeni icat yüzünden, Başkan Truman'm Sta-linle atom konusu üzerinde bir görüşme yapmak istediği haberini memnunlukla karşılamıştır. Gazete diyor ki:
"Eğer atom kontrolü üzerinde Ruslar tarafından sekteye uğrayan görüşmeler yeniden ele alınmazsa, yeryüzünden âdem soyunun silineceğini şimdiden iddia edebiliriz. Sovyetler, A-merikalılar gibi durmadan a-tom bombasını imâl etmekle meşguldür.,,
Ruslar Atom Enerjisi Komisyonunu terkettiler
Londra, 19 (YÎRSı — Rusya, bh* Çin Milliyetçi delegesi oturumda hazır bulunduğu için, bugün de Birleşmiş Milletlerin A-tom Enerjisi Komisyonunu terketmiştir. Oturum gizli yapılmıştır ve Dr. Malik bu kapalı oturuma bir saat kadar iştirak etmiştir. Bu oturum esnasında Güvenlik Konseyine yapmış olduğu talebe benziyen bir talepte bulunarak Çin delegesinin konseyden kovulmasının oya konulmasını teklif etmiştir. Rus teklifinin reddedilmesi üzerine Dr. Malik salonu terketmiştir. Rııs-yanın bu. son hafta içerisinde Birleşmiş Milletler Teşkilâtını ikinci terkediş hareketidir.
Devlet avukatları, hususî dâva kabul ederniyecek
Ankara 19 ı Hususi muhabirimizden) — B M. Meclisi Adalet Komisyonu, bugünkü toplantısında devlet avukatlarım yakından alâkadar eden ve bir aydan beri münakaşa mevzuu I olan bir meseleyi kati karara bağlamış bulunmaktadır.
Bilindiği gribi 3499 sayılı avukatlık kanununun beşinci maddesine göre maaş veya ücretlerini, devlet, vilâyet ve belediye bütçelerinden, yahut bunların idare ve murakabesi altındaki daire veya müessese, yahut şirketlerden alan müşavir ve avukatlar, yalnız bu daire, müessese veya şirketlere ait işlerde avukatlık edebilirler. Yani devlet dâvalarını takipten başka serbest dâva alamazlar.
Ancak bu kanunun kabul edildiği 1938 yılında devlet avukatlarına kendilerini tatmin edecek kadar ücret verilmesi imkânı görülmediğinden aynı kanunun geçici sekizinci maddesiyle bunların serbest dâva alamamaları hak kındaki beşinci madde hükmü üç sene müddetle tehir edilmiş ve bu müddet: sonradan muhtelif kanunlarla 18 ocak 1950 tarihine kadar temdit edilmişti.
Avukatlarda hareket başlıyor
Bu memnuiyet hükmünü tehir e-den müddetin hitamı tarihi yaklaşınca gerek devlet daireleriyle iktisadi devlet teşekküllerinde ve gerekse devletten ücret alan serbest avukatlarda hareket başladı.
Maliye Bakanlığı, hazine avukatlarını tatmin ederek mukayyet avukatlığı kabule razı etmek için kadrolarında ücret arttırmağı istihdaf eden bir kanun tasarısı hazırladı ve Büyük Millet Meclisine şevketti. Fakat bu tasanrun müzakeresi gecikmesi üze-
rınc memnuiyet hükmünü altı ay daha tehir eden ayrı bir tasarıyı acele Meclise sevkettirdı.
Tasarı reddedilince...
Fakat, bu son tasan, Maliye Komisyonu tarafından reddedildi. Buna mukabil devlet avukatlarının teşebbüsü üzerine Ankara ve İstanbul Baroları, memnuiyet hükmünün bir sene dalıa tehiri veya tamamen dırılması için Adalet Bakanlığı dinde teşebbüslerde bulundular.
Evvelki günkü Ankara Barosu U-muml Heyeti toplantısında da, mesele. genç avukatlarla devlet avukatları arasında şiddetli münakaşalara sebep oldu ve neticede memnulyet hükmünün tamamen kaldırılmasını istiyenler, ekseriyet kazandı.
Avukatların ekseriyeti tarafından desteklenen bu talebe uygun olarak Mardin Milletvekili Kâmil Boran. A-vııkatlar Kanununun beşinci maddesinin lâğvı, yanı devlet avukatlarının da tamamen serbest olarak nususi dâvalar kabul edebilmeleri için bir kanun teklifinde bulundu. Adalet Komisyonunda tartışmalar...
Bu vesile ile mesele, buglinkü A-dalr-» Komisyonunda şiddetli tartışmalara sebep olmuş ve neticede teklif sahibi ile Kâmil Coşkunoğlunun iki reyine mukabil, kahir bir ekseriyetle reddolunmuştur.
Bugünkü Adalei Komisyonu kararı, Meclis tarafından da kabul edildiği takdirde artık devlet avukatlığı ile serbest avukatlık tamamen biri-birınden ayrılmış bulunacak, ve devlet avukatlığını kabul edenler serbest dâva almaktan feragat etmiş o-lacaklardır.
kaç kal-nez-
güreşçileri Yeşilköydo

Fransız güre; takımı dün şehrimize geldi
Güreşçiler, yarın ve pazar günü Ankara ve İstanbul güreşçileriyle müsabaka yapacaklar
e
ikinci
Kıbrıs meselesi
M. S.
ti. Ç Ü N C Ü
Serbest meslek erbabının Gelir Vergisi karşısındaki durumu
Ord. Prof. Dr. F. Neumark DÖRDÜNCÜ
Nasreddin Hoca hikâyeciliğinin esas vasıfları
Refik Halid Karay Süleymaniye camii Esat Serezli
BEŞİNCİ
Beyzi portre (Hikâye)
Sağlık - Gençlik - Güzellik
îstanbulda çalışan kadının sosyal ve ekonomik durumu
Avrupa ve Amerikanın muhtelif şehirlerinde bu mevzuda yapılan anketin benzeri, Îstanbulda tertip edildi
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi, iktisat ve İçtimaiyat Enstitüsü Direktörleri Ord. Prof. Dr. G. Kessler ve Prof. Dr. Orhan Tuna (îstanbulda çalışan kadınların sosyal ve ekonomik durumların! tesbıt etmek için bir anket) tertip etmişlerdir.
Avrupamn ve Amerikanın muhtelif şehirlerinde defalarca ve sık sık yapılan bu çeşit anketler boylece memleketimizde ve şehrimizde tik defa yapılacaktır.
Anket sualleri yarım forma bir broşür şeklinde neşredilmiştir.
Broşürdeki sualler dört ana grupta toplanmıştır.
1 — Şahsi vaziyete dair olan sualler.
2 — İş ve çalışma münasebetleri.
3 — Alâkalının hususi hayatına müteallik sualler.
4 — Cevaplan ihtiyari olan sualler.
Hususî hayata ait kısımda, haftada kaç defa et ve tatlı yenildiği, küçük evde mi, gecekonduda mı, handa mı, a-partmanda mı oturduğu, bir odada kaç kişinin barındığı, banyo, ayakyolu, mutfağının olup olmadığı. Işsi^Uk halinde nasıl gerineceği, para biriktirip biriktirmediği sorulmaktadır.
Cevapları ihtiyari olan kısımda da. ev dışında çalışmanın bir mecburiyete dayanıp dayanmadığı, mecbur olmasaydı çalışıp çalışmayacağı, istikbali hakkın-
Anketl İktisat Fakültesi son sınıf talebeleri, doktora talobelerl ve asistanlar yapacaktır, daki tasavvurları araştırılmaktadır.
41 suali ihtiva eden anketin neticesi iktisatçılar tarafından büyük bir alâka İle beklenmektedir.
Mesken derdini hal için bugün toplanılıyor
Bugün vilâyette iktisat Fakültesi profesörlerinden Ahmet Ali özeken. Ger-hart Kessler, Orhan Tunanın da İştirakiyle mesken meselesinin halli İçin büyük bir toplantı yapılacaktır.
Öğrendiğimize göre, Üniversite tedris heyetine mensup zevata mesken tedarik etmek İçin yapılan hazırlıklar ilerlemektedir. Bu arada Belediye, Atatürk Bulvarı. Beşiktaş, Mecldiyeköy, Kadıköy ve BakırkÖyde Üniversite için birer parça arazi tahsis edeceğini bildirmiştir. Prof. Dr. Orhan Tuna bu mevzuda hazırladığı bir projeyi yakında üniversite Senatosuna ve Belediyeye verecektir. Bu projede hangi hocaların nerede oturmayı tercih edecekleri de bildirilecektir.
Çin Komünistleri
Birleşmiş Milletlere
delege gönderiyor
Londra 20 ı Y1RS) — Çin Komünist Hükümeti?* Birleşmiş Milletlere ve Genel kurul Sekreteri Trygve Lie’ye göndermiş olduğu bir telgrafta, Birleşmiş Milletlere bir daimi delege tâyin etıniş olduğunu bildirmiştir. Telgrafa göre, delege tâyin edilen zat. Çerıg VVung Tang’dır. Bu zat koyu bir komünist olarak tanınmaktadır.
Bu haberi yorumlayan Chicago -Hcrahl Tribüne gazetesi, Çin Komünist Liderinin Moskovada Stalinle uzun görüşmelerden sonra, koyu bir komünist olan mümessili jcçmış olduklarını bildirmektedir.
Şehrimizde ild müsabaka yapacak olan 11 kişiden mürekkep Fransız Greko-Romen güreş takımı, dün bir Sknndlnav uçağiyle saat 14.45 te Yeşilköy hava alanına inmiştir. Misafirler içinde Avrupa ve dünya şampiyonasına katılmış ier vardır.
Takımı teşkil
52, Edmond, iştirak etmiştir.
57 Brunotlnl. giireş şampiyonu.
62 Bıello Roger, Fransa 949 Groko Romen iu.üncüsü. |
67 Vedaine Andre, Franşa 949 Gre-ko-Rornen şampiyonu.
73 Chesneaıı Rene, Fransa 949 serbest güreş üçüncüaü.
79 Brunaud Andrö, Fransa 949 Greko-Romen şampiyonu ve 9-18 Londra Olimpiyatlarına iştirak etmiş kıymetli bir güreşçidir.
87 Davidovlci Michcl. Fransanm en sevilen güreşçisidir. 949 kO-Romen seçmelerinde varlık göstermiştir.
Ağır Gantzer Joseph, ko-Romon şampiyonudur
Şehrimize geldiklerinden fevkalâde memnun gözüken Fransız güreşçileri
— Türklerle güreş yapmak bizim için büyük bir şereftir, herhalde h(» çalarımızdan çok şeyler öğreneceğiz Bu temasımız bizler için nıuhakkat büyük bir kazanç olacaktır, demi:-terdir
Fransanın 79 kilo şampiyonu Bru naud Andrâ, tayyareden iner 'inrncz
eden
948
• •
değerli güreşçi-
güreşçiler:
Olimpiyatlarına
Fransa 949 serbest
Fransa Gre-büyük bir
Fransa Gro-
Yenişehir - İznik arasında münakalât durdu
Bursa 19 'A.A.) — Son yağan karların lodos yüzünden süratle erime» üzerine dereler taşmış, Yenişehir - İznik ynltı üzerindeki kemer menfezin bir ayağını atiler götürmüştür. Bu sebeple münakalât durmuştur.
— Yaşar Doğu burada mı? Güreşlere iştirak ediyor mu? diye sormuştur. Kendisine Yaşar Doğunun güreş-miyeceğini söylediğimiz zaman, yüzünde büyük bir memnunluk hissediliyordu. Fransız takımında en ümit-var, ağır sıklet şampiyonu Gantzer Joseph gözüküyordu.
Filmciler, 500 üncü yıl için film çevirmek teklifinde bulundular
Şehrimizdeki film âmillerinden müte-şekkli bir heyet dün Vali ve Belediye Bnşkanına gelerek Istanbulun 500 üncü yıldönümü için bir film hazırlamak istediklerini bildirmişlerdir. Vali bu lifi memnuniyetle karşıladığını ve rln başarılması İçin elinden gelen dımlarda bulunacağını söylemiştir.
Gene dün şehrimizde bulunan Londra Büyük Elçisi Cevat Açıkalmla eski Vali Dr. Lütfi Kırdar da valiyi ziyaret etmişlerdir.
tek-ese-yar*
— Aman İyi taklit ot. çakılmasın
— No merak ediyorsun yahu, millot son günlerde sahicilerini bilo birbirinden ayırt edemez olduk.
Savfn 2
Y WNt İSTANBUL
20 Orftif
yy yy X* yy
%
» ■ • V


* • r •





KIBRISTAKİ Rum metropoliti adadaki Rumların ço* * ğunluğuna güvenerek plebisit yapılmasını ve YunanUtana ilhakını iıtiyor; Milletler Meclieine ve Ingllteroyo müracaat ediyor. Bu hareket Yunanistandaki bir kısım halkın milli hislerini çok okşuyor, bundan Kıbrıstaki Türklor endişeye düşerek Ingilteronin adayı bafka bir devlete torkotmemo-si için harokoto geçiyorlar.


Kıbrıs meselesini şu sırada ortaya atanların şovonliğin vo dini taassubun tesiri altında hareket ettiklerinden şüpho odilemezse do, asıl muharrikler bunlar olmayıp dünya çapında bir plânın tahakkuku uğrunda çalışan vo Yunanlıların milli hislerinden çok gÜzol istifade etmeyi bilen komünistler olduğu da muhakkaktır. Bugünkü dünya durumunun asla düşünmeden elti sene evvelki zihniyetin tesirinde kalarak komünist plânına bilmeden yardım etmenin, bindiği dalı kesmekten farkı yoktur. Kıbrıs dâvasını tamamen objektif olarak jeopolitik esaslar üzerinden ele aldığım ve millî hislerimi tamamen susturduğumu ilâve etmek isterim. Eğer Kıbrıs metropoliti vo taraftarları gibi şovenlik ve taassubun tesiri altında kalmış olsaydım Yunan çetelerinden gördükleri zulüm ve işkenceye dayanamıya-rak Türklyeye hicrete mecbur kalan Garbi Trakya Türklerini vesile İttihaz ederek Lozan muahedesinin ihlâli esasını ele alır ve onun üzerinde işlerdim. Fakat böyle hareket etmiş olsaydım Atatürk'ün ruhunu tâzip elmiş olurdum.
Pek uzağı gören bu büyük lider iki millet arasında İstiklâl Harbi ile bir kat daha derinleşen çukuru doldurmasını bilmişti. Akıl ve realiteyi histen üstün tutabilen ve Atamın fikrini Yunan milletinin menfaatlerine uygun görmüş olan Venizelos. Atatürk. Türk - Yunan dostluğuna giden köprüyü beraber atmışlardı. Atatürk'ün Yunan dostluğuna verdiği kıymet geçici dostluklardan uzak olup jeo-
KISA HABERLER
ÎNGÎLTERENİN MOSKOVA BÜYÜK ELÇİSİNİN RAPORU
Londra. 19 A A. fAFP) — îngilterenin Moskova Büyük Elçisi Sir Davld Kellv-nın üç batı devleti temsilcisinin Gromy-ko ııezdlnde Avusturya andırışması hakkında yaptıkları müracaata dair raporu Dışişleri Bakanlığına gelmiştir.
Resmi İngiliz çevreleri raporun mahiyeti hakkında bilgi verilebileceğini ummaktadırlar.
ATLANTİK PAKTI SİLAH ANLAŞMASI
New-Tork. 19 A.A. (AFP1 — Atlantik Paktı milletleri arasında silâhların .yeknesaklığını temin hususunda müzakerelerde bulunmak üzere altı İngiliz mü-tehnafiisı Birleşik Amcrikaya gelmişlerdir.
Mütehnseisl&nn başında İkmal servisleri heyeti başkanı aıfatlyle Was hin g-ton’a dönen General Sir Willlam Morgan ve Genelkurmay Başkan Yardımcısı General Sir Gcrald Templer bulunmaktadır.
MADEN KEŞFEDEN
hassas Alet
Oıtawa. 10 A.A. (AFP) — KanadalI teknisyenler radyoaktif madenlerin yerini gösteren bir alet yapmaya muvaffak olmuşlardır. Uçakta taşınan yeni Aİet bu madenlerin yerini işaret etmekte ve bu suretle arayıcıların maden bulmak İstedikleri bölgelerde yaya olarak yüzlerce kilometre yürümelerini önlemektedir.
Bu keşif, hükümete ait bir maden şirketi olan “El Dorado Viming end Refi-nlng Company”nin başkan ve direktörü olan W. J. Bennetto tarafından dün ilân edilmiştir.
Bennette’e göre yeni âlet "Geiger sa-yıcıar'ndan çok daha hassastır. Alet geçen ay Canada’nm kuzeyinde yapılan binlerce kilometrelik uçuşlar esnasında tecrübe edilmiştir. Bennette yeni âletin radyoaktif tabakaların keşfini mümkün kıldığı bölgelerde toprağın araştırılması İçin “Gelger sayıcısı“nın lüzumlu olduğunu da tasrih etmiştir.
AMERIKADA MADENCİLERİN GREVİ DEVAM EDİYOR
\Vashlngton. 19 A. A. (United Pre«H> — Resmi şahsiyetlerin bildirdiklerine göre, kömür madenlerindeki grevlerin 80 gün kadar yasak edilmesi için Başkan Trumnn'ın federal mahkemeden bir karar almağa çalışması muhtemeldir.
Kömür İhtiyatlarının etlratle azalınası Başkanı memleketteki kömür buhranını önlemek İçin bir kaç güne kadar harekete geçmeğe eevkedeblllr.
M. S.
politik esaslara dayanmıştır ve çok sağlamdır.
Türkiye ile Yunanistan arasında tabii bir hudut biîe yoktur. Anadolu ve Ege adaları muvasalayı kolaylaştıran birer basamak taşı gibidirlor. Bu ilmi movzuları do-rinleştirmoyo lüzum da yoktur. Hissiyatımızı bir tarafa bırakarak düşünecek olursak kendimizi dünya tiyatro sahnesindo baş aktörlerin yanında yardıma muhtaç İkinci derecede artistlor durumunda görmez miyiz? Kı₺rıs meselesini şu sırada ortaya atanlar. Türk - Yunan dostluğuna kundak koymakla İktifa etmiyorlar, hâlâ ıstırapları dinmeyen Yunan milletine vo bağırlarından çekilip alınan ve yabancı yerlere götürülen çocukları için gözyaşları döken Yunan annelerine acımadan komünizme âlet olduklarının farkına varmıyorlar. Bunu anlamak için bir ikinci ve daha vahim bir komünizm felâketine uğramak mı lâzımdır? Kıbrıs meselesi demek Gramos dağlarında başlayıp Ingiliz ve Amerikalıların yardımı ilo ve müşkilâtla henüz söndürülmüş olan komünizm yangınını Gramos — Girit — Kıbrıs kavsinin öteki ucundan tekrar tutuşturmak için zemin hazırlamaktır. Kaldı ki bu yangının dumanları Girit’te ve şurada burada hâlâ tütmoktodir.
Buraya kadar olan kısmı dâvanın yalnız Yunan cophosindon görünüşüdür. Bir do Türk hayati menfaatlerinin müdafaasını pok yakından ilgilendiren cephesi olduğu gibi. Ingiliz ve Amerikan menfaatlerini de içine alan dünya cephesi vardır. Bundan su netice çıkarılabilir ki, Kıbrıs dâvası nodildiği gibi mevzii basit bir sole olmayıp, dünya lendiren önemli bir
Ingilizlerin adanın politik durumunu takdir ettiklerine de
Bu scbople Kıbrıs meselesinin halli. dünya sulhunun halli me-solesinden sonra gelebilir. Hiç yoktan Türk - Yunan dostluğuna kundan koymak hüsnüniyet sahiplerinin işi olmasa gerektir.
zan-mc-ilgi-
siyasetini konudur, bu önemli Jeo-herkesten iyi şüphe yoktur.

I
AMERİKA ÇİNE TAKSİTLİ
SATTIĞI 52 GEMİYİ GERİ İSTİYOR
AVashlngion, 19 A. A. (United Press) Milliyetçi Çin Hükümetine taksitle satılmış olan 52 gemiyi geri almak için Amerikan Hükümeti harekete geçmiştir. Milliyetçiler mukavele hükümlerine uyumadıkları için Amerikan Hükümeti, U-znkdoğudnkl temsilcilerine, bu gemilerden hiçbirinin «efere çıkmasına müsaade edilmemesi için mahalli makamları İkna etmeye uğraşmalarını emretmiştir. Resmi teşebbüsler bir kaç güne kadar başlayacaktır.
Dışişleri Bakanı Achcson, VVashing-tondnkl Çin Büyük Elçisine bir mektup gönderek Amerikan menfaatlerinin korunması için kAritfttt Milin ’tedbirfeVi al-* masını İstemiştir.
KONGREYE SUNULAN UÇAĞA BİNME
KARARI
VVashlngton, 19 (A. P.) — Uçak yolcularının ad ve soyadını, tam adres va kaza vukuunda malûmat verilecek kimsenin adresini bildirdikten sonra uçağa binmelerine mütedair bir karar sureti, Thomoa Lane tarafından Amerikan kongresine sunulmuştur.
INGİLİZ MİLLETLER TOPLULUĞU BAKANI KARAŞİ'DE
Karaşl. 19 A.A. (United Press) — Co-lombo’dan Londraya dönmekte
lombo’dnn Londraya dönmekte olan İngiliz Milletler Topluluğu Bakanı Noel Baker bugün uçakla Yeni Delhi yolu İle buraya gelmiştir. Noel Baker Kara-şlde İki gün kalarak resmi şahsiyetlerle görüşecektir.
RUSTANIN ATOM ENERJİSİ KOMİSYONUNDA ROLÜ
Londra. 19 (YİRS) — Ruşyanın Atom Enerjisi Komisyonunu tcrketraesl etrafında yorumda bulunan BBC’nin Lake Suceess muhabirine göre. Rusyanın bu hareketi, komisyon mensubu diğer beş devlet tarafından takbih edilmekle beraber, bundan sonra artık komisyonun işine devam etmek mânâsız olacağı kanaati hüküm sürmektedir. Zira bu komisyon 6 devletle çalışmağa mecburdur ve Rusya bu komisyonun mühim bir unsurudur.
MOUNTBATTEN
KAHtRE’DE
Kahire, 19 A A. (Reııter) — Akdeniz-de Birinci Kruvazör Filosu Komutanı Amiral Mountbattcn bugün uçakla Ls-kerıderiyeden Kahlreye gelmiştir.
Oglodcn sonra Kıra! Faruk üırafından kabul edilen Amiral yarına kadar İngiliz Büyük Elçisinin misafiri olacaktır.
Amerika - Rusya arasında gizli müzakere yoktur
Tapulama kanunu önümüzdeki
günlerde Mecliste görüşülecek
Tnıman idaresi, sonbahar seçimlerinde istismar
edilebilecek dış politika oyunlarına girmek istemez
Moskova konuşma
Mamafih, hc-olunabilir kİ, arasında yapılma-
nihayet
bulacağı Amerikan
New - York 19 (Hususi muhabirimiz G. H. Martin den telgrafla) — Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Rııa-yaya karşı şimdilik, “Soğuk harb„ 1 ne müşkülleştirecek, ne de vahamete götürebilecek bir politika takip etmektedir. Bu çekingen tavır, İlerde gerginliğin azalmasını temin edebilecek mahiyettedir, men katiyetle iddia VVashington ile hâlen gizil hiçbir maktadır.
Soğuk harbin
hakkındaki rivayetler. Dışişleri Bakanlığının yüksek kadrolarında son defa yapılan değişiklikler dolavısiyle çıkarılmaktadır. Soğuk harbin, yalnız Avrupada değil, Asyada da başlıca mürevvici olan baş müşavir George Kennan’ın vazifesinden uzaklaşması üzerine, daha mutedil ve bilhassa daha az doğma* tik şahsiyetlerin mütalâaları işitilmeğe başladı. Ruslarla anlaşma veya hiç olmazsa uzlaşma zemini bulmak İçin, bir teşebbüs daha yapılabileceği kanaatinde bulunan Dışişleri Bakan Yardımcısı Dean Rusk’ın Avrupa politikası bakımından, gittikçe daha müessir olmağa başladığı söyleniyor. Dean Ru.sk, Birleşmiş Milletlerde. Sovyetlerle Yunanistan meselesini görüşmeğe memur edilmiştir. Bununla beraber, bu konuşmalar netice vermemişti. Dean Rusk, zaman zaman Kennan ile İhtilâfa düşmüştü. Kennan'ın ayrılması herhalde meydanı yeniden Rusk’a bırakmış olacak.
Hâlen yegâne vakıa. Amerikan Dışişleri Bakanlığının, atom enerji-

İngiltere - Almanya arasında dostluk
İngiliz Yüksek Komiseri, mazideki düşmanlığın pahalıya mal olduğunu söylüyor
• »

Bonn. 19 A.A. (LPS) — Almanya-daki İngiliz Yüksek Komiseri General Sir Brian Robertson, İngiltere ile Almanya arasında dostluk imkânları hakkında Hamburg Denizaşırı Kulübünde verdiği nutukta denMğürkh
“İngiltere He Almanya arasında oldukça uzun bir düşmanlık an’anesl olmuştur. Halbuki dost olmamız için çok kuvvetli sebepler vardır. Bir kere mazideki düşmanlığımız pahalıya malolmuştur: îki dünya harbinin sebebiyet verdiği tahribat ortada. İkincisi: Bugün her ikimiz de müşterek bir tehlike karşısındayız. Güvenliğimizi, hürriyetimizi ve müşterek medeniyetimizi tehdit eden tehlike çok barizdir ve bu tehlike iie karşılaşanlar ihtilâflarını unutmalı ve birleşmelidirler. Üçüncüsü. Modern keşifler mesafeleri o kadar kısaltmıştır ki, milletler şimdi birbirlerine evvelce olduğundan çok daha yaklaşmışlardır. Bu, Fransa İle Almanya arasındaki münajsebetler İçin de
General Robertson, biatlan itibariyle geç rini, fakat bir kere
sonra da daima onun yanında bulunduklarını belirttikten sonra şunları söylemiştir:
“İşgal devletleri. Petersberg anlaşmasını akdederlerken Federal Alman Hükümetine bir “itimat kredisi,, açmışlardır, ikinci safhaya ula-şılıncaya kadar müttefikler tarafından olduğu kadar Başbakan kİyaset-li idaresi altında Almanlar tarafından da anlaşmaya riayet edildiği takdirde, İngllterede Almanyaya karşı i-timat doğması yolunda en önemli a-dım atılmış olacaktır.,,
böyledir.,, tngilizlcrin ta-dost edindikle-dost olduktan
si hakkında yeni bir milletlerarası anlaşma projesi hazırlıklarlyle, ciddi surette meşgul bulunmasıdır. Hattâ. Amerikan Atom Komisyonu Müdürü David Llhentharın bu milletlerarası atom programının hazırlanmasında yardım edebilmek üzere, Washlngton'dan hareketini geciktirdiği söylenmekte İse de, bu söylentiler teyld edilmemiştir. Amerikanın, hazırlamak üzere bulunduğu bu atom programı, Rusya ile yeni bir müzakere zemini temin edebilirse de muhakkak olan şudur ki, bu dakikaya kadar alınan haberlere göre, program henüz bitmemiş ve müzakere edilmek üzere Ruslara tevdi edilmemiştir. Diğer taraftan. Moskova-daki Amerika Büyük Elçisi Alan Kirk’in, orada müzakereler yapmakta olduğu rivayetlerine de inanmamak icap eder. Çünkü, son alınan haberlere nazaran, Rıısyada büyük bir seyahate çıkmış olan Büyük Elçi, hâlen Leningrad’da bulunmaktadır.

Doğu Almanya basınında yer alan rivayetler. Batı Almanya gazetelerinde bir aydan beri Fransız kaynaklarına atfen, sık sık tesadüf edilen müşabih rivayetlerin benzerinden başkası değildir. Karşılıklı bir oyuna girişilmiş oldpğu aşikârdır. Birleşik Devletlerde ise, bu rivayetler bir bakımdan. hasırlanmakta olan yeni bir Sovyet sulh taarruzunun öncüleri ve diğer bir bakımdan da. Avrupa milletlerinin yeni bir umumi felâkete uğramak!ansa milletlerarası münasebetlerdeki gerginliğin azalmasını görmek gibi tabii bir arzu şeklinde mütalâa edilmektedir.

Bulgar kabinesinde komünist temizliği
Bulgar Politbürosıınun en koyu mensuplarından ikisi azledildi
Londra 20 (YİRSi — Bugün Bulgar Sobranyası, Vasıl Kolarov'un kabinesini tasvip etmiştir.
Bu kabinede göze çarpan ilk mühim tadilât, iki Başbakan yardımcısının ve 6 Bakanın değiştirilmiş olmasıdır. Değiştirilmiş olan Başbakan yardımcıları; koyu komünistlerden Klmon Georglyev ve Anton Yugov’-dur. Bunlara ıkl Bakanlık tevdi edilmiştir. Diğer taraftan azledilen Bakanlar arasında, geçen hafta hükümet tarafından şiddetle tenkld ve tekdir edilen tç Ticaret Bakanı Hriato Dobrev vardır Döbrev bir ay evvel köylülerden mubayaa edilen buğday miktarlarını azalttığı ve hububat ofisinin teşkilâtsızlığa.ndan dolayı tenkld edilmişti.
Kıbrıs plebisiti

İngiltere, bunun hiçbir amelî neticesi olmıyacağınt söylüyor
Londra 19 (A.A.) (Basın Yayın) — Londra Radyosunun bugün 18.45 te yaptığı türkçe neşriyat sırasında bir beyanatı okunan Ingiliz Milletler Topluluğu Bakanı Noel Baker, Kıbrıs meselesi hakkında şunları bildirmektedir:
“Bu hafta zarfında Kıbrıstaki Yunan Ortodoks Kilisesi, diğer muhtelif teşekküllerle birlikte Kibrisin Yıına-nislanla birleşmesi mevzuu üzerinde bir plebisit yapmaktadır, tngilterede bu plebisit çok az alâka uyandırmıştır,
vardır.
sadece dır ve çaktır.
tere Hükümetinin görüşleri ve sık ftik Iznh edilmiştir.
Bu alAkaBizhğın birkaç sebebi Bunlardan birincisi plebisitin bir gösterişten ibaret olması -hiçbir ameli neticesi olnuva-Bıı mevzu baklandaki lngil-açıkca
Tapu muamelelerinin vatandaş lehinde ıslahını hedef tutan bu tasarıdan başka, aynı
mevzu ile alâkalı iki yeni tasarı daha hazırlandı
Ankara 19 (Hususi muhabirimizden) — B. M. Meclisi Adalet Komisyonunda görüşülmekte olan yeni Ta-pulamn Kanun tasarısı önümüzdeki günlerde Meclis gündemine alınacaktır. Tapu muamelelerinin vatandaş lehinde ıslahını hedef tutan bu tasarıdan maada, aynı mevzuyla İlgili iki yeni tasarı daha hazırlanmıştır.
Yeni kanun tasarısı esaslarına gö. re. gayrimenkul "tahdit işleri, tapu memurlarından alınarak mahkemelere verilmektedir. Bu yeni e-sasla sağlanması istenen gaye, hâlen tapuda yazılı hudutlara edildiğinde kayda göre bir dit muamelesi yapılırken
yanlışlıklara meydan verilmektedir.
Bu suretle tapu memurlarınca yapılan muameleler, geniş takdir hakkına dayandığından birçok vatandaşın tapu memur ve daireleri aleyhine şikâyetini mucip olmaktadır.
Muamele, iyi niyetle yapılsa dahi, tahdit muamelelerine bitişik komşular İtiraz ettiklerinde neticede iş, gene mahkemeye intikal etmektedir. Bu suretle hem itimat ve hem de zaman kazanmak gayesiyle yeni ka.
İtiraz tah-birçok
Seçim Kanunu çalışmaları
FMln 64 üncü ıııadde müzakere ve kabul edildi
Ankara 19 ı Hususi muhabirimizden) Seçim Kanunu tasarısını lncehyen komisyon, bugün de çalışmalarına devam etmiş ve tasarıyı 64 üncü maddeye kadar aynen kabul etmiştir
64 üncü n addenin müzakeresi esnasında ?Turi Özsan söz a-larak ilçe serim kurulları başkanlıklarının hâkimlere verilmesini teklif etmişse de redde-dilmhştir.
Gene Nuri Özsan. sandık başlarında bulunması teklif edilen birer parti temsilcisi yerine daha fazla adette temsilci bulundurulmasını teklif etmiş, fakat Şilkrü SökmensÜer buna itiraz ederek daha fazla sayıda parti temsilcisinir. sandık başlarında bulunması giir olacağını, bu vaziyet karşısında sandık haşlan-•'hul-ian temsilci göndermek zarureti hâsıl olacağını idd;a etmiş, buna karşılık Nuri Ozsan: “Eğer Halk Partisi sandık başlarına gönderecek adam bulamıyorsa bu teessüf edilecek bir hâdisedir. Demokrat Parti, sandıklara iki değil, çok daha fazla n.ilmessil göndermeğe muktedirdir” mukabelesinde bulunmuştur. Neticede 64 üncü madde aynen kabul edilmiştir.
General Revers, nihayet azledildi
Paris 19 (A.A.) (United Press) — Milli Meclis, dört saat süren hararetli müzakerelerden sonra, iki Fransız generalinin bir ka. gün evvel Arjan-tlne kaçtığı söylenen Peyre adlı bir sergüzeştçi ile olan münasebetlerine dair tahkikat yapmakla görevli bir komisyon kurmaya karar vermiştir.
Komisyonun haçlıca hedefi. Hindi-çinideki Fransız politikası hakkında-ki gizli raporun nasıl ifşa edildiğini ve bu işde Pey renin rolü ne olduğunu tesbit etmektir.
Eski Genelkurmay Başkanı olan General Georges Revers vazifesinden azledilmiş ve Tunustaki eski Genel Vali General Charles Mast da aynı sebepten dolayı tekaüde scvkedilmiştir.

bu muamele-mahkemelere
olan ve tek
nun tasarısında bütün ler. doğrudan doğruya terkedilmiştir.
Ayrıca kadrolar, dar
memurla idare edilen tapu dairelerinin tahdit sebebiyle kapalı bulunması da bu suretle önlenmiş olacaktır. İkinci tasarı da senetsiz tapu almak istiyen vatandaşlar lehine konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir.
Malûm olduğu üzere, kanunun yürürlüğünden önce, arazide 10 sene ve binalarda 15 sene tasarrufta bulunan ve fnkat tapuda namına kayıd bulunmıyan vatandaşlar, müracaatla ellerinde bulunan yerleri, gösterilen müddetler dahilinde nizftsız. IhtllAf-sız ve iyi niyetle tasarruf ettiklerini ispat ederlerse, tapu memurunun takdiriyle o yerin tapusuna sahip olmaktadırlar.
Bu haJ birçok ihtilâflar doğurmaktadır. Mahzurları ortadan kaldırmak için, bu gibi İhtilâfların doğrudan doğruya mahkemelerde halledilmesi kabul edilmiştir.
Her ikj kanunu faydalı kılabilmek için tasarıda hususi pir muhakeme usulü de tesbit edilmiştir.
Memleketimizin turizm dâvası
Neıv-York’ta açılan turizm konferansında Ahmet Şükrü Esmer, Türkiyenin tıırizm dâvasını izah etti
New-York. 19 (A.A.) — iktisadi işbirliği devletlerinin New-York‘ta açılan turizm konferansında Türk delegesi Şükrü Esmer. Türkiyenin turizm dâvasını izah etmiştir. Bir buçuk saat süren izahatında Türkiye iktisadiyatının ana hatlarını ve bunları geliştirmek için Marshall yardımından ne yolda faydalanıldığını açıklayan Şükrü Esmer, tarım ve madenler yanında turizmin de üçüncü bir endüstri olarak memleketin kalkınmasında ehemmiyetli rol oynayabileceğim, Türkiyenin gerek tabii güzei-llklerl, gerek tarihi zenginlikleri bakımından buna elverişli olduğunu anlatmış ve bu hakikatlere uyanık o-lan hükümetin bu yolda son aylar 1-çinde giriştiği teşebbüsleri birer birer izah etmiştir.
Konferans için dolgun bir mesai programı hazırlanmış bulunmaktadır.
Toplantılar 24 şubata kadar devam edecektir.


Valinin yaptığı dünkü teftişler
Vali ve Belediye Başkanı, beraberinde Belediye Reis Muavini Necati Çiller, Fen İşleri Müdürü, Belediye Sağlık Müdürü ve Şehir Meclisi üyelerinden bazıları olduğu halde dün sabah Şişli Camiine giderek inşaatı gezmiş ve ilgililerden izahat aldıktan sonra Kasımpaşa bucağını teftiş etmiştir.
Kasımpaşa bucağının Bedreddin ve Hacı HÜarev mahallelerindeki İşçi evlerinin bulunduğu kısımları gezen Vali ve Belediye Başkanı halkla hasbıhalde bulunmuş ve dilekleri tesbit ederek ilgililere direktif vermiştir.
Kasımpaşa Ortaokulu ile ilkokulunu da ziyaret etlen Dr. Fnhreddln Karim Gökay, öğrencilerle bir konuşma yaparak ortaokulda verilen bilgilerin gençleri hayata hazırladığını, iyi birer vatandaş yetişmeleri için Öğretmenlerinin çalıştıklarını belirtmiş ve vatana lâyık hemşerl olmak için çok çalışmaları gerektiğini bildirmiştir.
Bu arada Kasımpaşa Spor Kulübünü de ziyaret eden Vah ve Belediye Başkanı. kulüpte güreşçilerin antrenmanlarını takıp etmiş vo kulübün çalışmaları hakkında izahat alınıştır.
Fııhreddln Kerim GÖkny. daha sonra odun depolarını ve çarşıyı gezmiş, yiyecek ve yakacak fiyatlarını kontrol etmiş ve yüksek fiyatla mal ha t an bir kısım csrfnfa ihtarda bulunmuştur.
Teknik Üniversite Radyosunun neşriyatı zenginleştiriliyor
Teknik ÜniverHİtes) Radyosu yapılacak revizyon ve tadilât dolayıslyle kısa bir müddet İçin 42 metreden yapmakta olduğu deneme yayınlarına ara verecektir.
Sömestrden sonra başlayacak olan yayınlar esnasında Teknik Üniversitesi E-lektrik Fakültesi »on sınıf talebelerinin ihtisasını »riıımak için yayınların TOr-fciyenİn rnııhtelH bölgelerinden, muhtelif zamanlarda ne şekilde dinlendiği incelenecektir. Tabintiyle bu husus o bÖİŞS-deki dinleyicilerin fikirlerini bildirmeleri ile mümkün olabileceğinden deneme yayınlarının» mümkün oldııtu kadar çok kimse tarafımdan dinlenmesini temin İ-çuı cazip ve programlı olması gerekmektedir Bu meyandâ Teknik Üniversitede verilen konserlerin ve konferansların ve Teknik ÜnİverMte Talehe Birliğine* tertiplenecek münazaraların yayınlanması hususunda Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğünden gerekil müsaadenin alınmasına çalışılmaktadır.
Miihendis nıi işi yaratır, iş mi mühendisi ?
İstanbul Teknik ünlveralteal Talebe Birliği. Elektrik va Makine Fakülteleri 11e Inşiıat ve Mimarlık Fakülteleri aracında bir münazara tertiplemektedir. Münazaranın mevzuu mühendüıllk muhitinin en mühim ve aktüel meMİMİ-dir "MÜhendlıı mİ, işi yaratır; 1ş mİ mÜhendiNİ?" Mühendis İş) yaratır tezini. Elektrik - Makine grupu. karşı tezi de İnşaat - Mimarlık grupu müdafaa edecektir.
Prof. Halide Edip Adıvann "XIX uncu asır ve bugün” adh konferansı
İstanbul Teknik üniversitesi Talebe Birliğinin tertiplediği seri konferanslardan dördüncüsü bugün saat: 17.30 da Teknik Üniversite salonunda Prof. Halide Edip Adıvar tarafından verilecektir. Konferansın mevzuu: 19 uncu Asır ve bugün’dür. Giriş serbesttir.
Yahya Kemalin sağlık durumu
Kan zafiyetinden rahatsız bulunan büyük şair Yahya Kemal Beyatlı. üç günden beri Cerrahpaşa Haaîahanesinde istirahat etmektedir. Kendisine tatbik edilen vitamin enjeksiyonları ve gıdat rejim sayesinde hastanın sıhhatinde büyük bir Holfih görülmektedir. Şair, ateşi olmadığından muntazam uyumakta ve gün geçtikçe iyileşmektedir.
Dün Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü hastahaneye giderek Yahya Kemal’i ziyaret etmiş ve kendisine şifalar dilemiştir.
Çoruh gemisinden iki kişi Amerikada alıkonuldu
Çoruh şilep! 8047 long ton buğdayla dün saat 13 te latanbula hareket etmiştir» Afyon kaçakçılığı İle alâkalı görülen dördüncü makinist Osman öztürk ve şahadetine müracaat edilmek Üzere davet olunan dümenci Haşan Kalyoncu Amerikan makamları tarafından alıkonulmuştur.
Di!? hatlarda çalışan gemiciler için disiplin tedbirleri
Dış hatlarda sefer yapan gemilerimizde kaçakçılığa mâni olmak üzere Devlet Denizyolları İdaresi tVrafından bazı tedbirler alınmak üzeredir. İki günden beri bu ma kantla Genel Müdür Yardımcısı Behçet Osmnnağnoğlu’nun başkanlığı altında diğer yardımcılar ve şube müdürlerinin iştirakiyle toplantılar yapılmakladır. Bu toplantılnrdn gemi personelinin ara iskelelerde kat’l zaruret olmadıkça dışarı çıkmalarına müsaade o-lunmmaaı, snrlş. çıkışın kontrol altına alınması, gemilerin muhtelif noktalarına gözcüler konulması buhla mevzuu olmuştur. Genel Müdür dün Ankaradan avdetin) mütenkıp son bir toplantı yapılarak görüşülen tedbirler kati şeklini a-lacaktır.
İlkokul binaları tamamlanıyor
Bir müddetten beri lhsanlve ve Kısır-mandırH köylerinde İnşa edilmekte olan İlkokul binaları tamamlanmıştır. Bu iki mektebin açılış merasimi yakında yapılacaktır.
Diter taraftan tatanbul Milli Eğitim Müdürü dün öğleden sonra Kadıköy cihetindeki okulları teftiş etmiştir.
imar Müdürlüğüne konan şikâyet kutusu
İmar Müdürlüğüne Belediye tarafından bir şikâyet kutusu konulduğunu ve kutunun her akşam açılarak İş sahiplerinin içine attığı şikâyet mektuplarının tetkik edilmekte olduğunu yazmıştık.
Dört günden beri açılan kutudan şikâyet çıkmamaktadır. $lındiye kadar yapılan şikâyetlerin de daha ziyade eski senelere alt işlerle alakalı olduğu anlaşılmıştır. İmar İşleri Müdürünün halkı memnun etmek İçin son zamanlarda gösterdiği gayretler İyi karşılanmaktadır. Nitekim, bir zamanlar ruhsat alabilmek için haftalarca bekleyen hem-şeriler şimdi dört gün içerisinde İnşaat ruhsatiyelerini alabilmektedirler.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
-sı -
Böyle de olmasa, şu muhakkaktı ki, muavin Niyazi Bey. şimdiye kadar zorlukla ödediği ev kirasını, tekaüt maaşlyle hiç Ödlyemez-di. Şu halde iki yıl sonra, emekliye ayrılma a-cısma bir de daha küçük, daha dar. daha havasız bir eve taşınmak ıstırabı katılacaktı. Fakat, şu “iki katlı köşkler" projesi gerçekleşti mİ yolunu bekllyen bütün bu karanlık, bütün bu uğursuz ihtimaller birdenbire ortadan kalkacak ve muavin Niyazi Bey, umum müdür muavinliğinden mütekait Niyazi Bey, bahçesini kendi eliyle çapahvacağı, kendi eliyle ekip dikeceği iki katlı köşkünde bir ömrün orta yerinden kırıldığını değil, yeni bir Ömrün başladığım İdrâk edecekti.
İşte, bunun içindir ki. o projeye, batmak ü-zere olan bir gemideki kimsenin bir can kurtarana sarılışı gibi sarılmıştı, -demen ilânda bildirilen adrese başvurmuş; mukaveleyi imzalamış, ilk taksit olan 1.250 lirayı ödemiş ve eline “îki katlı köşkler kooperatifi,, ortaklık vesikasını alınca, kendini, otuz yıldan beri ilk defa olarak, bir çocuk sevinci İçinde bulmuştu.
Gerçi, Muavin Bey, müstakbel yuvasına, bir müddet için, yine bir kiracı olarak girecekti. Zira, mukavele şartlarına göre her ay kooperatife 50, 60 lira kadar bir taksit verecekti. Kaç yıl? Niyazi Bey, bu nokta üzerinde durmaya 1Ü-251
zum bile görmüyor, boş yere keyfini kaçırmaktan. yüreğini üzmekten kaçmıyordu ve kendi kendine diyordu kİ: “Zaten buna yakın bir parayı senelerden beri kira evlerine vermiyor muyum? Hem de, rıe evler? Ne apartmanlar, ya Rabblm!,, Bu 50-60 Hra taksitlerin en sonuncusunu ödeyip evinin koçanını eline alacağı günü görmeye Ömrü vefa etmese bile — hiç değilse — son yıllarını rahat, rerah bir yerde geçirmiş olacaktı.
İşte, muavin Niyazi Bey, kendini bu tatlı hülyalarla oyaladığı bir sırada — 1.250 lirayı yatırdığı tarihin üstünden üç dört ay ya geçmiş ya geçmemişti — kooperatiften şöyle bir mektup almıştı: ”... son zamanlarda inşaat mnlzcmrsl fiyatlarında husule gelen tereffiller dolayısiyle... ortakların ilk verecekleri taksite, tesbit edilen hesaplara göre 1000 lira (lahu ilâve etmeleri lâ-zımgeldiğindon..... Bu tamim. Niyazi Beyin mi-
desini biraz bulandırıl gibi olmakla beraber, doğrusu kendisinde pek büyük bir telâş ve endişe de uyandırmamıştı. Zira, tanıdığı birkaç Ankara esnafı nezdındeki soruşturmaları neti çesinde, gerçekten, yapı malzemesi fiyatlarında hissedilir bir yükseliş görüldüğüne kendi aklı da yatmış ve ilkinde olduğu kadar değilse bile, yine ona yakın bir hevesle istenilen 1000 lirayı “îki katlı köşkler kooperatifi,, krtsasına teslim etmişti.
Lâkin, bunun üstünden birkaç ay daha geçip de, toprak tesviyeleri çoktan yapılmış, çoktan parsellere ayrılmış yapı sahasında hâlâ işe başlanmadığını görünce. Muavin Beyin yüreğine bir kurt düşer gibi olmuş ve inşııattfl/bu gecikmenin sebebini anlamak için Öbür ortaklara sorduğu suallere verilen cevaplar ise büsbütün keyfini kaçırmıştı. Bu ortakların sezdiklerine veya işittiklerine göre son defa yapılan he-252
saplarda da yanlışlık olduğu görülmüş ve idare heyeti bütün hissedarları umumi bir içtimaa dft-vet edip vaziyeti hep birlikte tetkik ve müzakere etmek kararını vermiş imiş!
Pek doğru bir habere benziyen bu şayialar karşısında, zavallı Niyazi Beyin yüreği ağzına gelmez de ne olur? İşte. hAyatmın şu son devrinde, nihayet, saçlarından yakalar gibi olduğu şans perisi yine ellerinin arasından kaymak üzereydi. Buna rağmrn içine, bu işin başında nıHu-nanlaru karşı herhangi bir itimatsızlık gelmiyordu. “Benim talihMizlığım; diyordu Her şeye erer yetişir. Bir yere burnumu soktum mu orada bellen bereketten eser kalmaz. Acaba, başım büsbütün belâya girmeden bu işin içinden çe-kilsem mi?„
Evet, kooperatiften çekilmeyi düşünecek derecede fütur getirmişti. Lâkin, çekilirse (2,250)
• Ihası ne olacaktı? Şartnameye göre bir ortak hissesini ancak bir başkasına satmak sureliyledir ki verdiği taahhüt akçesini geriye alabilirdi. Hattâ, Niyazi Boy. böyle bir muameleden kendine ufuk bir kâr bile umuyordu Zira, kalem arkadaşlarından birinin “Bahçeli Evler., kooperatifindeki hissesini bir başkasına' 500 lira kâıla devretmiş olduğunu hatırlıyordu, ihtiyaten etrafı şöyle bir kolaçan etti. Hiç kimse, ama hiç bir kimse, üstüne para vermek şöyle dursun eksiğine bile hu alışverişe yanaşmıyordu. O vakit, Muavin Bey, büsbütün telâşa düştü. Geceleri gözüne uyku gitmemeye başladı. Hele karısının mırıltıları, zırıltıları, ateşe körükle varışları sinirlerini öyle bir sarstı, öyle bir sarstı ki... Vakan, kandıncagızm hakkı da yok değildi; Neyine gerekli onun, bu dolaşık, çapraşık işlerin içine girmek? İki milyon hra sermayeli kooperatiflere ortak olmak! Tabu çok para az parayı çekecekti. Tabii onun birkaç bin lirası bu iki 253
milyonluk hesaplar arasında kaynayıp gidecekti. Karısı: “Hem senin de bencileyin hiç bir şansın yoktur, Bey! diyordu. Kaç defa, bilmez misin, kaç defa Tayyare Piyangosu aldık! Bir kere-cik olsun, ya sana ya bana en ufak bir ikramiye çıktı mı?„
Piyango? Lâkin piyango kumar gibi bir şeydir ve böyle olduğu için sadece bir şans işi telâkki edilebilir. Halbuki, kooperatif bir şirket demektir. Arkasını mal! müesseselere dayamış bir şirket... Hele bu şirket, ”lki katlı köşkler kooperatifi" gibi, doğrudan doğruya .....Bankası İdare Meclisi Reisi Servet Beyefendi çapında, herkesin hürmet ve itimadını kazanmış bir adamın şahsi teşcbbüsiyle vücut bulmuşsa, artık, onu piyango, lotarya ve kumar nevinden oyunlarla bir tutmak için insanın, muavin Niyazi Beyin hanımı soyundan tecrübesiz. bilgisiz bir kadın olması lâzım gel irdi.
İşte, Muavin Bey, bu, birbirine zıt İki düşünce cereyanı arasında bocalayıp durduğu günlerde idi ki. ortakların nice zamandır bekleyip durdukları Umumi Heyet içtimai, ...........
Banka binasının, icabında bir gün için veya bir kaç gün için şuna buna kiralanan güvez maroken koltuklu büyük konferans salonunda tam gününde, saatinde gerçekleşiverdi. Niyazi Bey, hiç bu kadar tantanalı bir içtima salonu görmemişti. Ayaklan birbirine dolaşarak içeriye girdiği zaman bir müddet, uzun bir müddet nefesi tıkanmış bir insan gibi arkası duvara dayalı, gözleri yere dikili donakaldı. Hemen, bu sıra sıra güvez koltuklardan birine oturu-verecek miydi? Yoksa evvelâ, ta öbür dipte a-yakta durur ve kendi aralarında yavaş aeale konuşur gördüğü tdurc Heyeti âzasını. gidip selâmlaman mıydı? İdare Heyeti Âzası? Ama 254
bunlar, gerçekten İdare Heyeti âzası mıydı; de-ğU miydi! Muavin Niyazi Bey, doğrusu pek iyi bilemiyordu. Fakat, tavırlanndan. edalarından, öyle olduklarına hükmetmişti. Ne acayip! Hiç kimse de ondan yana başını çevirip — selâm vermek, âşlnalık etmek şöyle dursun — bakmıyordu bile. Allah Allah; sanki onun bu adamlardan farkı neydi ? Burada da mı “Meratip ”, burada da mı “barem” vardı? Hani, nerede kaldı ortaklık? Hani, hepimiz hakta müsavi ve reyde müsavi olacaktık?
Muavin Niyazi Beyin (hemen bütün utangaç ve sıkılgan kimselerde görüldüğü gibi) birdenbire tepesi attı ve oldukça şert adımlarla yürüyerek gitti, ön sıralardaki koltuklardan birine geçip kuruldu; gözlüğünü taktı ve büyük bir dikkatle içtima gündemini süzmeye koyuldu. Bu esnada, daha ön ve daha araka sıralar, yeni gelen ortaklarla dolmaya başlamıştı. Şimdiden, ön plânda duranlardan bir kaçı konuşmayı bırakıp gelenleri gözden geçiriyor; anlaşılan saati gelip geçmiş olan müzakereyi açmak için davetli âza sayısının gözle bir taliminim yapmıya çalışıyordu. Şunlardan biri, elinden tuttuğu bir kâğıda bakarak ve kurşun kaleminin uciyle bir şeyler işaret ederek yavaş yavaş ilerledi, daha dipte reislik kürsüsünün ö-nünde duran uzun boylu, tazlak kafalı, pembe yanaklı bir zâtın yanına sokuldu. Pek vakarlı, hattâ biraz da kibirli görünüyordu bu zât. Sanki. salondakllerden yüzlerce metre uzakta imiş, yahut da, kendisiyle salondakller arasına gerilmiş bir perdenin ardındaymış gibi bir hali de vardı. Kalın ve iri gözlük camlarının arkasında ise gözlerinin nereye ve kime baktığı hiç belli olmuyordu.
(Devamı var)
255
20 Ocak 1950
YENt İSTANBUL
8ayfa 3
G
GUNUN
Serbest meslek erbabının Gelir
Vergisi karşısındaki durumu
Ord. Prof. Dr. F. Neumark
EKONOMİK
elir Vergisi Kanunu »G.V.K.). serbest meslek kazançlariyle serbest meslek erbabını ayrı ayrı tarif etmiştir. Bununla güdülen gaye şoyîece izah edilebilir: Bir taraftan. serbest meslek erbabından madut olan şahıslar, asli yani serbest meslek faaliyetlerinin neticesinde husule gelen kazançlardan gayrı kazanç ve iratlar da elde edebilirler; liğer taraftan, aslında başka faaliyetleri olan kimselerin, türlü gelir unsurları me-yanında bir de serbest meslek kazançları iktisap etmeleri mümkündür. Boylere, kısmen veya tamamen kiraya verilen bir apartmana sahip olan bir avukatın geliri, mesleki faaliyeti dola-yısiyle elde ettiği serbest meslek kazançla rivle gnyn menkul sermaye İratlarından mürekkeptir. Kezalik, mûtat mesleği hocalık olan bir kimse, aldığı maaştan başka, arasım makaleler neşretmek suretiyle, serbest meslek kazançları elde edebilir. Gerçi, serbest meslek kazançlarının tesbit ve vergilendirilme tarzı, sahiplerinin statüsü ne olursa olsun, esas itibariyle aynıdır. Fakat serbest meslek erbabı sayılan şahıslar için, mûtat iştigalleri, serbest meslek faaliyeti mahiyetinde olmıyan kimselerin tâbi tutulmadıkları bir takım formaliteler bahis mevzuudur.
Bu kısa izahattan sonra şimdi, meselenin ağırlık merkezini teşkil eden “Serbest meslek laaJİyetT’nden maksadın ne olduğunu inceliyelim.
Kanunun 49 uncu maddesi gereğince. bu faaliyet, “Bir yere bağlı oJmı-yarak yapılan ve daha ziyade şahsî mesaiye, İlmî veya meslekî bilgiye ve-jra ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin İfasf’ndan ibarettir. Bu tariften şu neticeler çıkarılabilir:
1 — “Serbest meslek faallyeti"nden ancak, bu faaliyet bir yere bağlı ol-mıyâırak icra edildiği takdirde bahsedilebilir. Bu bağlılık İse meselâ şu kabil hususlarda belirebilir: Bir avukat, bir mühendis, bir doktor ilh. devamlı olarak ve bir aylık veya senelik karşılığında, bir müessesenln sahibi tarafından kendisine tevdi edilen işlerle uğraşmaktadır. İşlerin mutlaka sözü geçen müessesede yapılması şart değildir, yeter ki. devamlı olarak ve başka bir kimsenin verdiği direktifler çevesi içinde, muayyen (sabit) meblâğ karşılığında ifa edilsin,
şartları haiz olan (istişare, muayene ilh. gibi) hizmetler dolayısiyle elde e-dilen kazançlar, ortada “Serbest” yani kazanç sahibinin şahsi sorumluluğu altında ve kendi nam ve hesabına İcra edilen bir faaliyet bulunmadığından. “Serbest meslek kazancı” değil, “ücret” hükmündedir. Hattâ bir değil, birkaç müessesede zikredilen tarzda bağlı bir şekilde çalışan bir kimsenin bu fallyetleri dolayısiyle elde ettiği kazançlar topyekîın “ücret” addedilerek buna binaen teklif edilir.
çer-bir Bu
2 — Serbesr meslek faaliyetinin, bir yandan, karşılığı “ücret” olan bağlı mesaiden ayrılmasının gerektiği gibi, öbür yandan, ticarî bir faaliyetten tefrik edilmesi icap eder. Bu sonuncu tefrik, mevzuu bahis çalışmanın daha ziyade “manevî kapital” diye adlandı-rılabilen ilmi bilgi ve ihtisasaımı, yoksa sabit, tesisat iih. gibi nakdi kapitale mi dayandığı hususundan ilham almaktadır. Hususi bir mektebin, bir hastahanenin v.s. işletilmesinde, fikri ve bedeni mesaiye nazaran sermaye faktörü galip olduğu cihetle, bundan doğan dedir.
kazanç ticarî kazanç hükmün-
Umumiyetle, serbest meslek fa-muayyen bir "is yeri’ nde icra
3 — aliyetl edilmektedir. Bundan maksat, bir yazıhane, muayenehane ilh. gibi münhasıran veya tahsİBen mesleki faaliyetin icrası hususunda kullanılan bir yerdir. Maamafih, bir yandan, sadece, böyle bir yerde müstakillen ifa edilen hizmetler dolayısiyle elde edilen kazançların “serbest meslek kazançları0 ndan madut olduğunu, öbür yandan, ikametgâhın da “İş yeri” addedilebileceğini belirtmek icap eder Meselâ a-partmanmda bir kitap, makaleler İlh. yazan bir müellif, tabiatiyle, serbest meslek faaliyetinde bulunmakta ve bu faaliyet karşılığında serbest meslek kazancı elde etmektedir.
ukarıda tebarüz ettirildiği veçhile. serbest meslek kazancı sayılan kazançlar, serbest meslek erbabının gelir unsuru olabileceği gibi, başka şahıslar tarafından da cl(le edilebilir. Şimdi, cevaplandırılması gereken sual, hangi şartlar altında bir kimsenin “serbest meslek erbabı ’ndan madut olduğudur.
Bu hususta. G. V. K. nun 50 nci maddesinde sarahat vardır Bu madde gereğince, gümrük komisyoncucariyle borsa acentaları bllâkaydüşart. diğer kimseler ise “serbest meslek faaliyetini devamlı olarak mûtat meslek halinde ifa” ettikleri takdirde serbest meslek erbabı hükmündedlrler. Ekseriyetle, bir kimsenin hangi mükellef grupuna ithal edilmesinin gerektiği keyfiyeti sözü geçen kıstaslara istinaden kolayca tesbit edilebilecektir. Meselâ haftada bir iki gün muayyen bir müessesede müşavir olarak çalışıp da Öbür mesaisini şahsi sorumluluğu altında ve kendi nam ve hesabına serbest avukatlık işlerine tahsis eden bir şahıs, şüphesiz, “serbest meslek erbabından addedilebilir (müşavirlik işleri dolayısiyle elde edilen meblâğlar “ücret” mahiyetinde olmakla beraberi. Halbuki daimî olarak bir bankada ilh. her gün altı sekiz saat hukuk müşavirliğini yapan diğer bir kimse, arası-m geceleyin meselâ bir konsültasyon yaptığı takdirde dahi. konsültasyon bedeli “serbest meslek kazancı” hükmünde olduğu halde, esas İtibariyle serbest meslek erbabından değil ve fakat hizmet erbabından madut olmaktadır. Bunun gibi, hususî bir kliniğe sahip olan bir doktorun hastahanenln dışında birkaç hastayı muayene etmesi de. bu doktorun vergi bakımından '‘tâcir” addedilmesine mâni olmaz. Şunu da ilâve edelim ki. bir kimsenin Baro veya Etibba Odası gibi mesleki teşekküllere kaydını tescil ettirmiş olması keyfiyeti kaideten. bu şahsın serbest meslek erbabı olduğuna bir debi olarak kabul edilebildiği halde, bazı ahvalde, sözü geçen kimsenin aslında meselâ memur olmasına mâni olmaz.
Bu suretle serbest meslek faaliyeti, serbest meslek kazancı ve serbest meslek erbabı tariflerini kısaca izah ettikten sonra, mevzuu bahis kazançların vergilendirilme tarzının kazanç sahiplerinin mahiyetlerine göre nasıl tehalüf ettiğini tetkik edelim.
Serbest meslek erbabı sayılan şahıslar. her şeyden önce, bir tarafına masrafların. diğer tarafına hasılatın yazılacağı bir serbest meslek kazanç defterini tutmaya mecburdurlar. Ancak, hekimlerin protokol defterlerinin, noterlerle borsa acentalannın resmî defterlerinin ‘kazanç defteri” yerine geçtiğini zikredelim. Ayrıca, amprtis-mana tâbi tesisat ilh. mevzubahis olursa, “amortisman kayıtlan” tutulmalıdır. (Vergi Usul Kanunu. M. 201 ve M. Bak.) Kezalik, V. U. IC. nun 225 inci maddesi gereğince, serbest meslek erbabı, müşteri «ücret ne olursa ol^un) makbuz ister veya ücret ticari, sınaî bir işletme tarafından ödenmiş veyahut da alınan para 100 liradan fazla ise .bir makbuz vermekle mükelleftir. 143 üncü ve best meslek adres ve iş rakmaya müteallik bildirmeleri meğe mecbur olduğu zikre değer.
Serbest meslek kazançları elde eb mekle beraber serbest meslek erbabından madut olmıyan kimseler ise, yukarıdan beri saydığımız bütün vecibelerden muaftırlar. Bunlar sadece, sözü geçen kazançları diğer kazanç ve iratlariyle beraber yıllık beyannamede bildirmekle mükelleftirler, şu kadar ki, gelirleri 5000 lirayı «bu meblâğa ücretler dahil değildir) aşnııyan bu kabil şahıslar serbest meslek kazançlarını beyannameye ithal etmlye-bilir; bu takdirde, tevkif yoliyle alınan vergi ile iktifa olunur.
Esasen, serbest meslek erbabı sayılsın sayılmasın, serbest meslek faaliyetini İcra eden herhangi bir kimseye kamu idare ve müesseseler!, şirketler, tüccar ilh. tarafından Ödenen paralardan %15 nispetinde vergi kesilir Ancak kaideten. sene sonunda bir beyanname verildiği vakit, bu suretle tevkif edilen vergi, tarhedllecok asıl gelir vergisine mahsup edilir. Bu vergiye safi gelir tâbi olduğu cihetle, hâsılattan. bunun iktisabiyîe ilgili olan masraflar «G.V.K nun 52 nci maddesindeki hükümler dairesinde» indirilebilir. Fakat bu hususta şu iki nok-
Nihayet, V. U. K. nun M. maddelerine göre, ser-erbabının. İşe başlamaya, değişikliklerine ve işi bı-ver-
Resimde, zirai sahalar üzerinde faaliyette bulunan bir Helikopterin bir sahayı ilaçladığı görülmektedir.

7^*^ ’l’ •


Ziraatte uçak istimali, mahsulü kurtarmakta ve istihsali arttırmaktadır
İlk olarak Ingılterede 1941 de tatbik edilen haşarata karşı helikopter uçaklariyle ilâç serpme usulü, şimdi Birleşik Kırallıkla, Ingiliz Milletler Camiasının bazı memleketlerinde yerleşmiş bir metod haline gelmiştir.
En süratli kara makinasımn saatte ancak 10 dönüm ilâçlıy ab il meşine mukabil, helikopter uçağiyle saatte 60 dönümü ilâçlamak mümkün olmaktadır. Helikoptere depo edilen bir parti ilâç 20 ilâ 30 dönüme kâfi gelmektedir. Bu helikopterlerde, kara makinalarına kıyasen daha konsantre haşarat öldürücü mahlûl kullanılmaktadır. Şimdiden, bitkiler tarafından massedilip, bunlara haşere taarruzuna karşı haftalarca muaf kılan bir cins ilâç iyi netice vermiştir.
Helikopterlerle ilâç serpmenin en enteresan tatbiklerinden biri “Colorado Beetie., adı verilen haşereye karşı girişilen mücadele olmuştur. Caen etrafında harekâta girişen iki helikopter uçağından birile DDT mah-lûlü serpilmiş ve elde edilen netice AvrupalI tarım uzmanlan üzerinde büyük bir tesir bırakmıştır. Canlı haşarat dolu kafesler üzerinde yapılan denemelerde, helikopterden serpilen bir ilâç huzmesinin % 100 öldürücü olduğu tesbit edilmiştir. Bu alanda diğer bir olağanüstü başarı da, Ingilterenin Cambridgeshire bölgesinde sağlanmıştır. Bu kesim-

taya dikkat edilmelidir: 1 — Serbest meslek erbabından madut olmaksızın serbest meslek kazançları elde eden kimseler, defter tutmağa mecbur bulunmadıkları için, yaptıkları masrafları tevsik edemiyeceklerdir; bu itibarla. şayet ihtiyari olarak bir kazanç defteri tutmayı tercih etmezlerse, bu gibi şahısların, hasılatın (430 u (dişçilerle röntgencilerde: Ç440 ı) ndan ibaret olan götürü masraf karşılığından faydalanmaları yerinde olur. 2 — Sözü geçen masraf karşılığını tanzim eden kanun hükmünde (G.V.K., m. 52) sırf “serbest meslek erbabı”ndan bahsedilmektedir Mamafih, bizce, serbest meslek kazançlarını bir beyanname ile bildiren bütün laylıktan istifade ruhuna uygundur.
Hm kİ, %30 veya dirim, tabiatiyle, yalnız serbest meslek kazançlarına şâmildir. Binaenaleyh, ücret gibi başka gelir unsurları olan serbest meslek erbabı, serbest meslek kazançlarından gayrı ohın kazanç ve iratlardan sözü geçen götürü masraf karşılığını lndiremezler.
mükellefleri bu ko-ettirmek kanunun Şunu da ilâve ede-40 nispetindeki İn-

H
ulâsatan şunu aoyliyelim: Serbest meslek erbabından madut olsun olmasın, serbest meslek kazançları elde eden herkes, bunları kaidrten. varsa diğer kazanç ve irat-
Zeytinyağı piyasası
Zeytin yağı ve diğer nebati yağların fiyatları niçin yükseliyor ?
Şehrimizde yeni bir piyasa yeri
mücadele tatbik edil-
en son gelişme, serpme ameliyelerınde mâruf kullanıl-
deki dik bayırlarda bir kaç saat içerisinde haşarata karşı en muvaffakiyetli bir miştir.
Bu sahada ve tozlama
Auater Autocrat uçağının maya başlanılmış olmasıdır. Serpme ameliyelerinin helikopterler için saat başına masrafı 25 sterlingc mal olmasına mukabil, aynı ış Autocrat uçağiyle saatte takriben 50 şiline yapılabilmektedir. Bundan başka, makinanın kendi öz flati de 1500 sterlıngi aşmamaktadır. Bu fiate serpme ve tozlama cihazı dahildir.
Serpme ameliyelerinde uçak, yerden takriben 2 ilâ 6 kadem irtifada uçurulmaktadır. Serpme ameliyesinin en müsait sürati saatte 60 ilâ 70 mildir. Mümkün olduğu kadar alçaktan uçmak suretiyle, ilâcın, yaprakların alt kısmına serpilmesi ve iyi neticeler elde edilmesi mümkün olmaktadır.
önümüzdeki yıl zarfında havadan serpme usulü daha geniş ölçüde tatbik edilecektir. Denizaşırı İngiliz topraklannda bu metodla zeytinlikler, pirinç tarlaları, bağlar ve portakal ağaçlan ilaçlanmaktadır. Serpme ameliyeleri sırasında, uçak 10 ilâ 20 dakikada bir yeniden ilâç almak üzere yere inmektedir. Bu ameliye, takriben iki dakika sürer. Bu ilâç-lama ekipi, bir helikopterden, iki tanker kamyon ve bir malzeme kamyonundan müteşekkildir.
XI
lariyle beraber, yıllık beyanname ile bildirmekle mükelleftir. Çünkü vergiye tâbi olan, bir kimsenin bir yıl içinde elde ettiği kazanç ve iratların toplamıdır. Binaenaleyh bir avukat, bir doktor ilh., vereceği beyannamede, sadece asıl serbest meslek kazançlariyle belki ücret şeklinde aldığı pataları değil, meselâ sahip olduğu gayrı menkul veya menkul sermayenin doğurduğu iratları da ayrı ayrı hesap!lyarak göstermeğe mecburdur. Bunun gibi, aslî mesleği hocalık olan bir avukat veya esas itibariyle tâcir sayılan bir mühendis — G.V.K.nun 72 inci maddesi mahfuz olmak üzere —. maaş veya ticarî kazançtan maada bir de, serbest meslek kazançlarını beyan etmelidir.
Son olarak şu noktaya da işaret etmek yerinde olur: G.V.K.nun 18 inci maddesinde derpiş edilen telif kazançları istisnasından, yalnız serbest meslek erbabından madut olan şahıslar değil ve fakat asli meslekleri İtibariyle hizmet erbabı, tüccar ilh. sayılan müellifler, mühendisler v.s. kimseler dahi istifade edebilirler. Ancak. 5000 liralık bu istisnanın kitap (yani gazete ve mecmua makaleleri değil!), resim, heykel İlh' gibi eserlerin kıymet Icndirilmrslnden ileri gelen kazançlara münhasır kaldığı gibi, mevzuu bahis kazançların serbest olarak ifa edilen bir faaliyetten doğmuş olmasının. İstisnadan faydalanabilmek İçin bir .şart teşkil ettiği dikkate değer
İzmir, 19 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Son zamanlarda zeytinyağı ve onu takiben diğer nebati yağlar fiyatlarında görülen devamlı yükselmeler, İzmir İhracatçılar Rirliğince zeytinyağının ihracına müsaade edilmesi hususunda Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına yapılan müracaatın hasıl ettiği psikolojik tesire ve bir kısım zeytinyağı müstahsilinin eline tütün bedellerinin geçmiş olmasına a tf edilmişti.
Halbuki. Ekonomi ve Ticaret Bakanının geçenlerde İstanbul C. H. P. 11 kongresinde de ifade ettiği gibi, dünya fiyatları bizimkilerin çok altındadır ve hükümetçe müsaade edilse bile mevcut fiyatlarımızla ihracat yapmaya imkân yoktur. Diğer taraftan bütün zeytinyağı müstahsilleri (rm zamanda tütün istihsali ile iştigal etmedikleri için ancak bir kısım müstahsilin eline tütün bedelinin geçmiş olması, kiloda 30 kuruşu bulan bu yükselmeyi izah edememektedir. Bu takdirde diğer bir çok maddelerin fiyatlarında da buna benzer yükselmeler görmemiz lâzımgellrdi.
Bu mevzuda söz söylemeye yetkili alâkalılara göre, yukarıdaki iki âmil dışında yükselmenin hakiki sebebi, Kooperatifler Birliğinin henüz zeytin-
yağı fiyat baremini tesbit etmiş olmamakla beraber körfez m in ta kasındaki ortak teslimatı zeytinyağları 1-çln kalitesine göre 190 ilâ 200 kuruş üzerinden yüzde 90 a vana vermesidir. Boylere carî piyasanın çok üstün, de bir fiyatla fiili bir müdahale mubayaası mekanizması teessüs ettiğinden bazı serbest müstahsiller dahi yağlarını kooperatiflere teslim etmek istemektedirler. Bu arada, kooperatiflere teslim edilmek üzere, tersine bir akışla, lzmirden Ayvalık bölgesine yağ sevkedilmckte olduğu da bildirilmektedir. Bu hal diğer senelerde arzın en hararetli olduğu, içinde bulunduğumuz istihsal kampanyası dev. resinde piyasaya çok az mal gelmesini intaç etmekte ve dolayısiyle fiyatlar yükselmektedir.
Alâkalılar, Kooperatifler Birliğinin bu yüksek avansının son İzmir seyahati esnasında Başbakanın, ihracına müsaade cdilmiyen zeytinyağı fiyatı çok düşerse Hükümetin müdahale mübayaasına geçeceği yolundaki ifadesinin kapalı bir şekilde tatbiki olabileceği mütalâasını ileriye sürmekte ve evvelce dünya fiyatları gözönilnde tutulmadan, bu şekilde Yerli Ürünlerin elinde toplanmış olan tütün stokunun tasfiyesindeki güçlükler ve ü-ziintl’ılere işaret etmektedirler.
Unkapanı ile Meyva Hâli arasında mağazalar, antrepolar yapılacak
Eminönü ve civarında imar programı gereğince, birçok mağaza ve dükkân, hanların yıkıldığı malûmdur. İstanbul Belediyesi, tüccarın mağaza, dükkân, yazıhane ihtiyacını sağlamak için Unkapanı ile Meyva Hâli arasını, yeni bir piyasa sahası olarak kabul etmiştir. İmar programına göre, burada antrepolar, mağazalar ve bir de soğuk hava deposu açılacaktır. Esasen Unkapanı ile Meyva Hâlinin arasındaki sahada, yeni yeni mağazaların açılması, burasını yeni bir piyasa yeri haline getirebilmişti. Belediye, bu yeni iş sahasında imar hareketine giriştiği takdirde, bu yeni piyasa yerinin daha ziyade gelişeceğine şüphe yoktur.
Unkapanı ile Meyva Hâli arasındaki sahayı tam bir piyasa yen haline koymak için Evkaf İdaresinin de burada bir ticaret hâli yapacağından bahsedilmektedir. Buna muvazi olarak. bankaların. Posta ve Telgraf I-daresinin de burada şubeler açtırması temin edilecektir.
Kauçuk fabrikatörle rinin toplantısı
Sterling devalüasyonunun memleketimizdeki tesirleri
Eğer bu ayarlama, eylfıl yerine ekim sonunda olsaydı, tüccarın zarara uğramasının önüne geçilemezdi
İzmir, 19 ı Hususi muhabirimizden) __ Türkiyede faaliyet gösteren Amerikan firmaları, Amenkan Ticaret Bakanlığının bülteninde, Türkiye-nın parasım düşürmiyeceğt hakkında verilen teminata uygun olarak memleketimize dolar getirmeye başlamışlardır.
Tütün finansmanı için ilk olarak İzmir MeVkez Bankasına 10 milyon dolar getirilmiş ve mukabili Türk parası olarak bankadan alınmıştır. Paramızın kıymetinde yakın bir istikbalde bir değişme beklenmemekle be-
• • ■ •
Gümrük farifeleri üzerinde çalışmalar
Ankara 10 ı Hususi muhabirimizden) — Gümrük Genci Müdürlüğünden öğrendiğimize göre, gümrük tarifelerini zamanın ihtiyaçlarına uydurmak maksadıyle teşkil edilen komisyon, çalışmalarını hızlandırmış ve raporunu hazırlamağa başlamıştır.
Mezkûr komisyon, köhne bir manzara arzeden gümrük tarifelerini beynelmilel esaslara göre tedvin etmeğe çalışmış, tarife ve işletmelerin tanzim işinde büyük adımlar atmıştır.
Yerli Ürünler Ortaklığının aldığı tütünler hakkındaki
soru
Ankara 19 (Hususi muhabirimizden) — Meclisin yarınki giındemhı-de. Yerli Ürünler Ortaklığının 946-947 mahsulünden satın aldığı tütünlere dair Muammer Alakan! ve kurulması düşünülen et kombinaları hakkında Fahri Karakaya taraflarından verilen iki sözlü soru önergesi bulunmaktadır.
hanı kauçuğa döviz
raber, tütün finansmanının devam edeceği bugünlerde piyasada para darlığına meydan verilmemek üzere pata mevcudu miktannea bir artma olması ^eklenmektedir.
İzmırdekı bankalara göre, Avrupa-dakı devalüasyonun tesirleri, sağlam bir ihracat piyasasına malik bulunan İzınırde gayet cüz’i olıımş, bundan hiçbir ihracatçı sarsılmamıştır
Bilhassa steılıng devalüasyonu, meselâ eylül yerine ekim sonunda olsaydı, tüccarın zarara uğramasının önüne geçileni İyece kti
Fabrikatörler
verilmediğinden şikâyet ediyor
Kauçuk fabrikatörleri Bölge Sanayi Birliğinde toplanarak kauçuk sanayiini alâkadar eden meseleler etrafında görüşmüşlerdir. Fabrikatörler. dışaj^an kauçuk ithali için
kâfi derecede döviz alamadıklarından şikâyet etmişlerdir. Bölge Sanayi Birliği, fabrikatörlerin tını Ekonomi ve Ticaret na bildirmiştir.
Yurdumuzdaki kauçuk
senelik ham kauçuk ihtiyacı tona kadar yükselmiştir. 939 senesinde kauçuk nede 300 ton kauçuk
bu şikâve-Bakanlığı-
sanayıinın ı 4.000 Halbuki fabrikaları se-ku İlan irdi.
edilecek muhabirini ız-inıalâtının
Memlekete turist celbi üzerindeki çalışmalar
Ankara 19 ı Hususi muhabirimizden) Turizm endüstrisinin inkişafı imkânlarını görüşmek, istışarî mahiyetle mütalâa beyan etmek üzere, geçen ay toplanmış olan Turizm Danışma Kurulunca hazırlanan raporlar üzerindeki çalışmalara devam e-dilmektcdır. Bu cümleden olarak Bakanlararası bir komisyon. Pasaport Kanununda, turizmi engeilıyen hükümlerin tâdili ve ecnebilerin ikametlerine mütedair kayıdların sadeleştirilmesi çalışmalarına başlamış bulunmaktadır. ,
Turizm endüstrisinin kurulması hakkındaki tasarılar, henüz Meclise sevk dahi edilmediği halde, bazı firmalar, kendilerine turizm muafiyeti tanınması ve turistik otel tavassutunda Basın Yayın
I
hariçten getirtecekleri malzemesi için döviz bulunması maksadıyle ve Tinizin Genel Mu.
dürlüğiine müracaat etmişlerdir. Genel Müdürlük, bu müracaatlara henüz cevap verememektedir.
Fakat turistik otellere tanınacak muafiyet ler meselesi el rafında Maliye Bakanlığiylo temaslara geçilmiştir. Söylendiğine göre Maliye Bakanlığı nıuafıvct innımaktan ziyade, prim verme esasını tercihe mütemayil görünmektedir.
Çimento ithal
Ankara 19 (Hususi den» — Dahili çimento gerek Devlet ve gerekse hususi in-
şaatın ihtiyaçlarını zamanında karşılayacak miktarda olmadığı malûmdur. Bu vaziyet. Hükümeti hariçten çimento ithal etmek imkânlarım a-ramaya şevketmiş ve bu maksatla bugün Dış Ticaret Dairesi Başkanı Munis Faik Ozansoy’un başkanlığında Bayındırlık, Ulaştırma, Millî Savunma vesair Bakanlık temsilcilerinden mürekkep bir heyet, lerc başlamıştır.
öğrendiğimize göre, son zamanlarda çimento
döviz tahsis edilmesi yüzünden bâ-riz şekilde çimento sıkıntısı hissedildiğini gözönünde bulundurarak ve inşaat mevsiminin yaklaştığını dikkate alarak mühim miktarda ve mümkün olan süratle çimento ithal edilmesini uygun bulmuştur.
müzakcre-
konıısyon, ithali için
Köylerimiz kalkındırılıyor
Ankara 19 (Hususi muhabirimizden) — B.M. Meclisi Bayındırlık Komisyonu, bugün köylerin kalkındırılması maksadıyle İller Bankasından 25 milyon liralık bir fon tesisini derpiş eden kanun teklifini müzakereye devam etmiştir. Komisyonda hazır bulunan Bayındırlık ve içişleri Bakanlıkları ettiklerini
temsilcileri, teklife iltihak bildirmişlerdir
Maliye meselenin kikini istemesi üzerine, kanun teklifinin müzakeresi tâllk olunmuştur.
Bakanlığı temsilcisinin, Bakanlar Kurulunda tet-
19/1/5950 Perşembe
İstanbul Borsası
New-York Borsası
Devlet Tahvilleri
Borsalar da Vaziyet
Kapanış
Kapanış
Açılış
Bugün
Bugün
İstanbul
İç çuval
6H-60
Adana Ticaret Borsası
Adana
Fnınuk Pnnt'ik Pnınuk Pamuk Makine
Ergani .. ikra mİ yeli
Müdafaa
Demiryolu
Eski Kapnııtş
Buğday yumuşak
Buğday sert ....
Ticaret Bordasında bugün yalnız birin el akala üzerine mahdut miktarda mu. amele olmuştur.
linin deriler:
Sığır anlıımııra kilosu Keçi tuzlu kuru kilosu Koyun havn kurusu kilosu Menbııhn ııgır vaş kilosu.
Çekirdeksiz kuru üzüm piyasası, kararsız bir durum arzetmektedir. İncirin sağlam vazıyetinde bir değişiklik yoktur. 1'anıtık piyasası isteklidir. Pamukyağı piyasası müstakar durumunu muhafaza etmektedir. Çekirdek piyasasındaki sağlamlık devam ediyor.
Vağlı lolıumlnrt
Ayçiçeği mhumu .
Ke/cninhumu .......
Kendlrtohumu
Susam .............
Yer Cıatığı kabuklu
Dukııııııı llnııı Maddeleri: TlfUk. ana mal .............
Tiftik (Natlireb
Yapak Anadolu (Kırkım)
Esham ve Tahvilât Borsacında şirket tahvilleri üzerine istekler artmıştır. Altın piyasasında ise düşüklük temayülü daha fazladır.
İzmir Ticaret Borsası
Akala a Aksla II Akııla III Yeril I ... parlağı
Ticaret Borsacında fındık fiatleri eski hararetini kaybetmiştir. Alıcılar mala karşı nazlı davranmaktadırlar. Yağlı tohum grupunda guşam, keten tohumu fiatleri sağlamlığını muhafaza etmektedir. Nebati yağlarda kayda değer bir şey yoktur.
İstanbul Ticaret Borsası
Hııhııhat:
Buğday Yumuşak .... Buğday Sert .........
Arpa Rlnılılı
Arpa Yemlik (dökme) Mısır (San) çuvallı Faaulya Tombul Faaulve Cali sert
K jşyornl Mercimek Kırınızı Mercimek Yeşil çuvallı Nohut natürol .........
Kuru Mcyvalart
Fındık fkabuklu sivri) Fındık (İç tombul) .... Ceviz (kabuklu) .......
Ceviz (tç nntürel)
.. B
Pamuk Pamuk Pamuk
Pamukyağı (rafine) Pamuk çekirdeği
Hllgdııy I HUŞ(?li~Sent) ......
Sert Kış mahaulıı No 2 .....
Kırınızı . No. .......
l’nntıık Mlddllııg (bıbresl ~SeııtI
Mayın ......................
Temmuz ....................
Ekim .......................
Eskişehir Ticaret Borsası
riftik iL.ıbrosi=“Sent) ........
Tekaa« No l....................
Fındık (l.dbreM=?Sent) ..........
Kabuklu Yerli İri ...........
.. orta ..........
Levanı iç İthal malı ........
Ekstra İri İç malı ............
Kıırıı üıtkın (Libresi —Sent) ...
Thompson çekirdeksiz seçme Keten hthufnu (Buşell=Dolar) ... Mlnnenpolia ........ ...........
Kalay ıLlbresl=:Sent) ........
Lovha-leneke (100 libre dolar)
l........
LL......
m..........
İstikrazı f.....
(I-
Slvııa-Erzurum 1 .. II-VII Domiryolu L .....
II....
H!.....
Müdafaa 1.......
M.....
ın.....
v.....
Üzüm çekirdeksiz İncir A serisi N( serisi N(
Alenin 1
Akn’a 11
Aknin Ilı
(•) Gününde Bordada muamelesi iencil edilmemi* tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Storllng ....
Dolar .......
Fr. Frangı... İsviçre Fr.... Bclç. Fr. ... İsveç Kr.....
Florin ......
Liret .....
Drahmi ......
Escoudoo ...
Son kapanış
55.—
tkrnmiyell tahviller
1933 ım Milli
JtMİ
1941 Demiryolu V ......
1/2 1949 Ikramlveli ...
Olfcrrlerl
11111 Demiryolu V1.....
Kalkınma 1948
onsu ; $ 35
Gümüş, Plâtin
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yerli Gr. 6.17 6.17
Külçe OrjfUMsa, 6.25 6.25
Cumhuriyet ... 42.20 42 30
Reşat 4-1 60 41 70
Hanı İt 49.70 41
Gulden ............ 4L— 41 1()
İngiliz 54.70 51 60
Fransız kok.... 45.40 45.5(ı
Napolfton III... 42.50 42.50
İsviçre 41.80 42.60
New-TurlCU
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr Plfttin „ 10.- İL-
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre Frang)
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 108 50 107.—
rt •• (• C. — —
.. .. 58.— 58.—
•ı «, Mtlnıes. Senet. 67.00 68.-
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankam 123.60 123.60
Türkiye tş Bankası 25 10 25.10
Türk Ticaret Bankaji 5.— 5.-
Aralan Çimento 16.— 16-
Şark Değirmencilik 28.25 23.50
Millî Reasürans
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fnnMv. |fı(M un
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Storlln) ... Bombay Kalküta Yer fıstıfı Hindistan (43.- 62.— 63.— 63.— 62.-61>5
Bradford Piyasası
Tiftik îyl mal (Ltbresl=Penl) ... ., Sıra malı ., rtlLD Anadolu „ ,t ... M Trakya M „ .»• 34.— 30.— 18.50 S4 — 30.— 19.50
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=Talları) .....
Ashmounl Kısa eyaflı F/G Karnak Usun elyaflı F/G
Sayfa 4
YENİ İSTANBUL
20 Ocak 1950
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
Rusyaya karşı bir harp halinde
Yeni bomba, şehirleri yok edebilir,
fakat stratejiyi asla değiştiremez
Meksikada bir atom bombasının İnfilâk tocrübosi
Eski Eserler:
Nasreddin Hoca Hikâyeciliğinin esas vasıfları
Refik Halid KARAY
Bir süper atom bombası imali için yeni projeler hazırlanmaya başlandığı malûmdur. Bu toptan imha plânı, hükümetin mühim şahsiyetleri tarafından son derece ciddiyetle ele alınmıştır. Bövlece, en korkunç kâbuslar tahakkuk edeceğe benziyor. O halde, bu bombanın esaslarını ve hususiyetlerini açığa \mrmak lâzım gelir.
Bugün Hiroşima’da patlıyan “u-ranlunı - plutoni-um,, atom bombasından bin defa daha kudretli bir hidrojen bombası imali, nazari bakımdan mümkündür. Böyle bir bom-
bayı. kabil olduğu kadar kısa bir zamanda tahakkuk ettirmek için muazzam masraflara ilıtiyaç vardır. Fakat bu mevzuda en güç olan nokta. lüzumlu maarafı temin etmekten, ziyade, bombayı arzu edilen yere nakledebilmektir.
Açık konuşursak; ister bilinen a-tom bombası, ister Hidrojen bombası için, bunların kullanacakları hedef olarak, Sovyet Rusyanın hayati merkezleri gözönünde tutulduğunu 6öyliyebiliriz. Halbuki mesafenin çok uzak oluşu, arazinin iyi tanın-mayışı ve diğer bir sütü âmiller, bu hedefe yani Rusyaya bombayı tam bir isabetle göndermeyi güçleştirmektedir. Hidrojen bombasının başlıca hususiyeti de, herhangi bir uçak hücumunda, atışın isabet hissesini çok azaltmış olmasıdır.
DİMAO VAZİFESİNİ GÖREN JİROSKOP
Hidrojen bombasının hususiyeti, nazari olarak, bu bombanın 90-160 kilometre karelik bir araziye tesir yapmasından ileri gelir. Demek ki, tek bir bomba atmakla bütün şehri yok etmek kabil olacaktır. Daha u-
zak mesafelerden atılmak suretiyle, kudretinin büsbütün artacağını da hesap etmek lâzımdır. Son harpten beri pilotsuz işleyen uçaklar kullanılabildiğine göre, uzak mesafelere giden böyle bir uçak imal etmek şartiyle. bu bombadan istifade mümkündür. Tasavvur edilen model, çok yüksek bir irtifadan uçan, sesten daha süratle giden ve binlerce mil mesafeye ulaşan pilotsuz bir tepkili bombardıman uçağıdır. Fakat böyle bir uçağın, dakik ve isabetli şekilde • nasıl idare edileceği henüz malûm değildir.
Geçen sene, hususî bir jiroskop’un keşfi He bu mahzur ortadan kaldırılmıştı. Bu mucize âlet, delk-i temastan müteessir olmamakta ve hiç bir zaman hassasiyetini kaybetmemektedir. Yeni keşfedilen jiroskop, kâfi derecede istikrarlı bir hale konduğundan, o derece hararetle aranılan “dimağ,, vazifesini görecek kabiliyettedir. Onun esasını, göklerde seyreden bir uçağın veya silâhın, binlerce mil boyunca otomatik olarak kontrol edilmesine imkân veren bir makine teşkil etmektedir. Ayrıca buna hususi bir radar ilâve edilmiş-

MSKMIllto I

Bir İstanbul - Londra hava
yolculuğuna ait notlar
Londra - Hindistan ve silik olanı, ne
hava yolu üzerinde en bakımsız yazık ki, Yeşilköy hava alanıdır
tir ki, onun da vazifesi. uzun seyahatinin son safhasındadır. Kararlaştırılan hedefi objektif üzerinde görüp bulmaktır. Bu seyahat Hidrojen bombası İçin yapıldığı zaman, büsbütün muvaffakiyetli bir neticeye varabilir.
Binaenaleyh, dışarıdan idare edilerek bir kıtadan diğerine yollanacak bu tarz bomba taşıyan uçaklar filosu, istikbalde stratejik bombardımanlar için en müthiş taarruz kuvveti olarak kullanılacaktır, ö-ntlne geçilmez bazı hayal kırıklıklarını hesaba katmak şartiyle, bu proje
şimdilik nazarî bakımdan İmkân sahasına konmuştur. Bu nazariyenin tahakkuk edeceğinden emin bulunanlar, onun tatbiki için derhal harekete geçilmesini İstemektedirler.
HASIM TARAFIN DÜŞfNCESt
Hidrojen bombacının tatbıkına imkân olamıyacağmı iddia eden hasım taraf ise, bunu mübalâğalı bir hayal gibi görmektedir. Maanıaflh onlar da nazariyenin esasına hücum etmiyorlar. Sadece, Amerikadaki keşifler hakkında karmakarışık bir program tatbik edildiğini İleri sürerek, bu çalışma tarzı ile gayeye erişilemiyeceğini belirtiyorlar. Fakat ajmi şahıslar, müdafaa silâhlarının son derece büyük bir süratle inkişaf ettiğini kabul ederek, bu hususta bilhassa nikbin görünüyorlar.
Son on dört ay zarfında, Ruslar fevkalâde bir tepkili avcı tuçağı modeli ve tehlikeyi haber verme şebekesi keşfettikten sonra, havacılık sahasında malzeme bakımından Amerikalıların kudreti azalmıştır.
Esasen, yine dışarıdan idare edilen bir nevi uçaksavar silâhının ilk nümunesi yapıldığı için, pilottu veya pilotsuz uçaklar büyük tehlikeye maruz bulunılyorlar. Diğer taraftan, radarın hususî bir modeli inkişaf ettirildiği takdirde, hava bombardımanına ait bugünkü nazariyelerin top-yekûn iflâs etmesi de mümkündür. Eğer hava tehlikesine karşı müdafaa silâhlarında görülen terakki, taarruz silâhlarının inkişafı ölçüsünü geçerse, hattâ Hidrojen bomba ile yapılacak bir uçak hücumunun bile hiç bir işe yaramaması ihtimali çok kuvvetlidir. J06eph ve Stewart ALsop


I’NGİLİZ Havayollarına tayyare ile yaptığım hava seyahatinin bazı noktalarını nakletmek
ait bir
Istanbul-
Londra enteresan istiyorum.
Aralık ayının son günlerinin birinde sabahleyin erkendon Yeşil-köyden hareket ettik. Hava çok güzel, tayyaro epeyce tenha.
Atinaya giderken tayyare; Mar-marayı katediyor ve Garbi Anadolu üzerinden uçarak Edremit yakınında Ege Denizine kavuşuyor. Çıplak ve, çok kayalık birkaç Yunan adası geçildikten sonra. Ati-nanın Şimalindeki dağlar ufukta görünüyor. Biraz sonra Atina Pire şehirleri üzerinde uçuyor ve hava meydanına konuyoruz.
Tayyarede vakit çok çabuk ve İyi geçiyor. Hareket eder etmez önümüze güzel bir kahve ile bis-küit getirdiler. Atinada ise, çok şirin bir tarzda tefriş edilmiş hava meydanında tekrar portakal suyu ve kahve ikram edildi. Hava’ meydanında güzel bir mağaza var. Burada, vazo gibi Yunanistanda İmâl edilen eşya ve İçki satılmaktadır. Atinada tayyareden inerken, her yolcuya, kimsesiz Yunan çocuklarına yardım edilmesini talep eden kâğıtlar veriliyor.
Atina - Roma yolculuğu takriben Üç saat sürüyor. Bu esnada temiz bir şekilde hazırlanmış soğuk bir yemok yiyoruz. Hava biraz bulutlandığı İçin nerodon geçtiğimizi ferketmek pek mümkün değil. Ancak bulutların yüksolmesi neticesinde, bir aralık Napoli üzerinde uçtuğumuzu anlıyoruz. Solda bütün ihtişamiyle Vezüv Yanardağını ve Napoli körfezi ile limanını seyrediyoruz. Romaya tam varma-dan evvel, garson, yemekte içilen içkilerin hesabını getiriyor. Ame-
vo
an-Londra - Hindistan en kötü ve bakım-olan meydan Yeşll-glbl ufak görünen
Osman OKYAR
rikan Sefiri kendi hesabını, üzerinde kalan Türk paralariyle ödemeye teşebbüe ediyor fakat muvaffak olamıyor. Vazıyeti tahkik ediyoruz. Anlaşıldığına göre tayyarede kabul edilmeyen yegâno ecnebi dövizler Türk parası ile Yunan drahmisi imiş. Bunlardan maada, bütün diğer paralar geçiyor.
Roma tayyare meydanı Italyan-lara mahsus zarafetle yapılmış. Güzel salonları, mağazası ve barı var. Tuvaletleri gayet temiz. Tuvalet deyip geçmemek lâzım. Tayyaredeki yolculardan birinin tattığına göre, yolu üzerinde sız tuvaletleri köy İmiş. Bu
noktaların ehemmiyetini İdrâk etmemiz lâzım.
Romadan sonra tayyare Nis yolunu tutuyor. Tayyaredeki sorvis doğrusu mükemmel. Mütemadiyen önümüze yemek veya çay, kahve gibi meşrubat getiriliyor. Hava çok bulutlu olduğu için noreden geçtiğimizi farketmek mümkün olmuyor. Birden denize doğru alçalıyoruz ve karşımızda Cenubi Fransa Alpleri silsilesini görüyoruz. Âdeta dalgaları yalıyarak, deniz kenarında bulunan Nis hava meydanına iniyoruz, henüz yeni inkişaf merikan Sefirinin kabul edip, hava sında çay içtikten rak olan Londraya ruz. Soyahatin bu
karanlığında cereyan ediyor. Nihayet, takriben 13 saat süren zevkli bir yolculuktan saatiyle, akşam sil oluyoruz.
Bu moydan etmektedir. A-nazik davetini meydanı bina-sonra, son du-hareket odıyo-kısmı akşam
sonra, Grcenwich
7 de Londraya vâ-
Osman OKYAR
Kıbrıs ve Rus emelleri
Londra 19 (Nafen) —Kemsley gazetelerinin Kıbrıs adasındaki muhabiri, İkinci Cihan Harbinin sona ermesi üzerine Sovyet Rusvanın, bu adaya artan bir Ehemmiyet göstermiş olduğunu belirtmekte ve bu hususta şunları bildirmektedir:
“Rusların, birçok ajanlarını bu adaya sokmaya muvaffak oldukları zannedilmektedir. Diğer taraftan bu adadaki bütün solcu elemanlar, Yunan Komünist Partisine bağlı bulunmaktadırlar ve Yunan Komünist Partisinin merkez heyeti aynı zamanda Kıbrıs komünistlerinin de merkez heyetidir.
Diğer taraftan, Kıbrıs adasındaki olcular devamlı surette grev hare-
ketlerine başvurmuşlardır. Fakat bunların, bilhassa adanın müdafaası işlerinde kullanılmak Üzere gönderilen Amerikan ve Ingiliz harp malzemesinin boşaltılmasını baltaladıkları görülmüştür.,,
Kemsley gazetelerinin muhabiri. Kıbrıslılarm siyasetle pek o kadar meşgul olmadıklarını ve laryadan kurtarılması plebisitten daha mühim gal ettiğini kaydederek
inektedir: “Bu işin muvaffak olmasında Mehmet Aziz isminde Kıbrıslı bir Türk, başrolü oynamıştır. Bu u-damin gayretleri sayesinde, ada, malaryadan kurtarılmıştır.,,
adanın ma-hâdisesinin bir yer iş-şöyle de- i
NCE şunu bilmeliyiz ki. u-j zun yer tutan, uzun uzun anlatılan, uzayan, izah ve tefsire muhtaç olan Nasreddin Hoca fıkrası yoktur. Böyle fıkralardan şüphelenmemiz lâzımgellr. Hocanın fıkralarını sahtelerinden ayırmak için tek çare şudur: Fıkralarda birbirine uygun, ayni seciyeye İşaret eden, ayni teknik, mizaç ve zihniyeti belirten bir "ana vasıf,, atamak.
Bazı bektaşi fıkral&riyle İstanbullu esprisinin icadı hikayeleri çok defa hocaya atfederek anlatırız. Halbuki bunlar Hocanınkiler-le ayrı, hattâ, aykırı vasıftadırlar. Filvaki Hoca da cemiyetin kuruluş şeklini, otoriteyi, nizam-ı-âle-ml, kötü alışkanlıklarımızı ve bayağı hilekârlıklarımızı tenkiti eder. Fakat bektaşi ve külhanbeyi gibi, ölesiye, öldüresiye, küfürbaz^. âsi ve ihtilâlci, daha doğrusu anarşist ruhiyle değil
O, - daha doğrusu Nasredcfin Hoca ismini taşıyan espri - in-saflıdır, ölçülü ve hesaplıdır, merhametli ve şefkatlidir. Allaha i-marıı vardır ve insana acır; bektaşi gibi de cemiyet dışı yaşamaz. Aramızda, bizimle, herkesle beraberdir; halk düşer kalkar; halkın neşesine, kederine katılır; kendisini ayn veya yüksek zümreden saymaz. Gülünçlüğü göstermek, alay etmek, sonra işi tatlıya bağlamak.., İşte Nasreddin Hocanın yaptığı budur. Sevimli ve kendine mahsus iyi kalbli bir mizahtır... Hiciv değil.
Binaenaleyh ilk İşimiz, saydı, ğım noktaları gözöııünde bulundurarak Nasreddin Hoca fıkralarım ayıklamak, taşlarını atmak, pirinci tertemiz meydana çıkarmaktır; yani fıkraların yalnız aslına mutabık olanlarına “f^h., işaretini koyarak klâsik bir (Nas-reddin Hoca Hikâyeleri) kitabı vücude getirmektir. Bununladır kİ, Hocanın veya tarihte yaşadığı sezilen Hocayı örnek tutanların mânevi muhteşem binası âdi sıva ve badanalardan, çirkin ekleme ve ahengi bozan kaba süslerden kurtularak “restore,, edilmiş olur.
Eski ve kıymetli eserlerimiz lirasında i Nasreddin Hoca Sarayı) başta gelir. Hükümet yardimiyle mütehassıs bir heyet n sarayı, anlattığım usulde “restore,, etmelidir.

Şiirlerindeki hiciv ve mizah pırıltılarını beğendiğimi öteden beri yazdığım, fakat şiir mefhumunda anlaşamadığım Orhan Veli Kanık nihayet bize beğeneceğimiz eserini verdi: ıNasreddin Hocanın 70 Manzum Hikâyesi) Bu hikâyeler esesta kendiliğinden nükteli ve dünyaca makbul oldukları için zaten büyük değer taşımakta idiler. Şu var ki, tuhaf hikâye kadar anlatılması, hele yazılması, bilhassa manzum hale sokulması büyük hüner ve Adet» doğuştan kabiliyet isteyen bu iş-de muvaffak olmak pek güçtü.
Nitekim maruf bir fikir adamımız Birinci Dünya Harbi sırasında yaptığı öyle bir denemede - belki de mizacından dolayı - Nasreddin Hocayı no çocuklara, ne bize şevli reblimişti.
Orhan Veli evvelâ Hocanın ruhunu anlamış; sonra kullanacağı lisanı mükemmel seçmiş; daha sonra - bu hikâyeleri vesile ittihaz ederek - kendi şairliğini meydana vurmuş. Hattâ daha ileriye varacağım: İrfan âlemimiz İçin bir hâdise yaratmıştır Eğer hayatla kitabı birbirinden ayırmayan okuyucusu da, anlayanı da çok bir memlekette ve devrimizde bulunmaydık eser binlerce aile yuvasında derhal yer almış, elli bininci tabını yapmış, ayrıca hediyelik lüks baskısını da yayımlamış olurdu. Kitap çıkalı beri biz evimizde büyük küçük, hepimiz o manzum hikâyeleri hazan kendi kendimize, bazım bir arada okuyup durmaktayız.
Hamdolsun, Nasreddin Hoca hikâyeleri mektep kitaplarına girecek, kolayca ezberlenecek, bir ihtiyacı İyice karşılayarak edebi bir mahiyet aldı

Şu var ki, Orhan Veli. Nasred-(hn Hoca hikâyelerinin ayıklanması İşini mühimsemlyor. Mühim-seınedlğl, fikrini haklı gösterme gayretinden ve 70 manzum hikâye arasına “of” aman öldüm!” “rüyasına girmemek elimde mi?., nevinden yakın zamanlarda, şahısları az çok malûm adamlara atfedilen tuhaflıkları katmasından belli.
öyle olmakla beraber Nasreddin Hocanın yahut Hoca tarzının hususiyetlerini gayet iyi anladığı muhakkak. Başbaşa versek pirincin taşını -pirinci pek andıran parlak taş kırıntıları da dahil -mükemmelen ayıklayacağımıza i-nanıvorum.
Şairin bu tşdeki muvaffakiyet sırlarından bir tanesi - tekrar e-deceğiın - hikâye anlatış hususunda halk dilini adiliğe düşmeden ve samimiyetini gidermeden kullanabilmesidir. Eğer böyle yapmasa yahut bunu yapamasaydı eser, kıymetinden çok kaybederdi ikinci marifeti de fıkraları -tıpkı aslındakiler gibi - kısa tutması ve esas kuvveti teşkil eden hazırcevaplıkları tahrife uğratmadan hemen hemen aynı sözlerle manzumelerine yerleştirebilmesidir.
Asıl sevindiğim nokta Orhan Velinin La Fontaine tercümesinde başladığı gibi Nasreddin Hoca hikâyelerini de yer yer değişik vezinli ve hoş kafiyeli, bildiğimiz manzume mefhumuna uygun şekilde yazmasıdır.
Şiir ananesine dönüşünü, an’a-nenin de. kendisinin de bir zaferi sayıyorum Yeni kitabında vezin ve kafiye tekniği daha işlek, dana münistir. Nasreddin Hoca merhumun ahali arasında rivayet e-dilen kerametlerinden biri de bu muvaffakiyetli “dönüş,, olsa gerek!
Süleymaniye camii
Camiin yapılmasına nasıl karar verildi — Temel atma — İnşaatın devamı — Resmi kuşat — Bugünkü tâbiriyle kordelâyı kim kesti — Eserler ve müessirler bir arada
Yazan : Esat SEREZLÎ
IH




1 0 A fl Sovyet dış politikasının
I İH □ ı c î ü z il
Malenkof nutkunu bitiriyor: “Fakat düşman uyumuyor, Mütemadiyen silâhlanıyor ve Moskovayı yıkmaktan ibaret emelinden sureti kafiyede vaz geçmiyor. Bunun içindir ki, sulhsever Sovyetler Birliği, istikbalde de müteyakkız davranacak ve icap eder. 8e, bütün İşçilerle birlikte insanlık sulhü ve terakkisi uğrunda silâhla mücadele etmekten çeklnmlyecek-tir!„
Sullıçu bir hava
a



Yazan :
CURT RIESS
(Avrupa hususi muhabirimizi
Çuykof vaziyeti her şe-ettiğini
Yalnız bizim değil, bütün sanat dünyasının hayret ve takdirlerini üzerine çeken Mimar Si-nanın İstanbul içinde ilk yaptığı büyük cami "Sultan SeHm’’dir. Bundan sonra sırasıyla Haseki, Üsküdarda Mihrimah, meşhur Şehzade, Silivri-kapıdaki İbrahim Paşa, Eyüp civarında Zâl Mahmut Poşa ve Topkapı-daki Kara Ahmet Paşa camileri ve etrafındaki tesisleriyle Istanbulun çehresini değiştirmiş ve tabii güzelliklerinin kıymetini bir kat daha arttırmış oldu.
Büyük üstad; aldığı güzel tecrübelere ve yetiştirdiği sanat erbabına güvenerek gene Ifltanbulun mûtena ve hâkim bir noktasında daha geniş ve daha muazzam ve muhteşem bir Abide kurmayı emel edinmişti ve bu düşüncesini her suretle izah ederek bunun etrafında Kanunî Sultan Süley-manı her fırsatla lahrlk ve teşvik etmekten hâli kalmıyordu. Hattâ Şehzade camiini takdir ve kendisini tebrik ve taltif ettiği sırada Padişahın önünde el bağlıyarak: “Saadetlû Padişahım. sultanım, eyyamı devletinizde daha mükemmelini inşa etmek İnşallah nasip ve müyesser ola” demek cesaretini göstermiş ve başta Sadrâzam ve Şeyhülislâm olmak üzere Padişahın yakınları üzerinde de zaman zaman müessir olmağa muvaffak olmuştu.
Esasen Kanunî dahi kendi adiyle yaşıyacak ve mevcuttan daha azametli bir mâbet yaptırmak ve bunun yalnız bir mâbet halinde kalmıyarak Fatihin camiini bir hâle gibi saran medreseleri, darüşşifalap, tabhane-leri, imaretleri, kervansarayları, mektepleri ve kütüphaneleri gibi bütün tesisleri gölgede bırakmak ve oralarda gördüğü noksanlan daha ciddi, daha esaslı ve daha teşkilâtlı tesislerle ihata ve tekemmül ettirmek başlıca emellerini teşkil ediyordu ve bu emelin tahakkukuna kifayet edebilecek paranın temini için de öteden beri e-line geçen her şeyi sarayında ve hazînelerinde toplar, fütuhattan elde ettiği ganimetleri, hariçten, dahilden kendisine takdim olunan külliyetli ve kıymetli hediyeleri de israaf ve istihlâk etmiyerek bu yüksek maksada karşılık olarak paklardı. Sadrâzam ve Şeyhülislâmdan başka bütün vüze-ra ve ümeranın bu büyük fikri desteklemeleri biran evvel harekete geçilmeye sebep oldu. Sınan, huzura kabul edildi ve lâzım gelen emirler verildi. yer intihabı gecikmedi. Sinanın öteden beri göz koyduğu Gök Meydanı denilen bugünkü saha münasip görüldü. Hazırladığı projeler, resimler, keşifler Padişaha arzolundu. Bunlar Padişahın riyasetinde kurulan büyük •bir mecliste tetkik ve kabul edildi ve hemen inşaata başlamak üzere Sina-na ferman verildi
Temel atma merasimi büyük bir debdebe ve tantana ile yapıldı. Koca İstanbul yerinden oynadı. Temel duasını Ebuasuut Efendi yaptı, Sinenin haz.ırladığı ilk harcı kazılan temele inen Kanuni koydu ve bu harç üzerine konan taşı gözyaşlarile ıslattı, kurbanlar kesildi, atiyyeler dağıtıldı ve hiTatlcr giydirildi.
İnşaatın devamı esnasında hadsiz hesapsız müşkülatlar ile karşılanıldı. Sınanın azmi ve Süleymanın fedakârlığı ve Türk gücü ile bütün zorluklar yenildi ve bugün yaşıyan ve
ebediyen yaşıyacak olan bu muhteşem eser sekiz senede meydana gelerek Süleymanın tacı saltanatı yanında çok değeri, bir tacı mimarî yükselmiş ve Türk zekâ ve dehâsının ne gibi hârikalar yaratmağn kâ-dir olduğu bütün dünyaya tanıtılmış oldu.
Büyük ve kadirşinas Padişah, koca mimarı bu mu\affakiyetinden dolayı muhtelif ve müteaddit suretlerle mükâfatlandırdı: Bütün hanedanı saltanat ile erkânı hükûnıet ve Ayam memleketin ve Rumeli ve Anadoiu-dan davet edilen binlerce ileri gelenlerin hazır oldukları resmi küşat gününde camiin büyük methalinin sağ tarafında Sultan Süleyman ve karşısında — beraber çalıştıkları mimarlar ve usta ve kalfalarla birlikte — Koca Sinan bulunduğu halde MUnec-oi m başının te s bit ettiği eşref saat hulûi ettiği anda, Sinan elinde tuttuğu gümüş bir tepsi içindeki altın ajıahtan kemali edep ve tâzim Ue Padişahı âlem penaha takdim etti. Bu kıymetli anahtarı eline alan Padişah:; 1
" Fethi Mbı camie efyak ve ak ra kim oW diyerek etrafına göz gezdirdi ve aldığı İlham ve vicdanından duyduğu şada üzerine SinanA dönerek: “Bu bina eylediğin beytullaht frtdk, ve safa ve dua ile ecn açmak evlâdır1' hitabeyle anahtarı Sinanın kudretli eline verdi. Bu azametli ve tarih! manzara karşısında heyecana gelen Sinan ağlıyor. Süleyman ağlıyor, bütün huzzar göz yaşlan döküyordu. Titrek bir sesle “Emir saadetlû Pa-dişahımındır” diyen Sinan, cami kapısını açtı. Dört minarenin on şerefesinden ezan ve tekbir ve tehlll ava-zeleri ve dört bir taraftan atılan topların müthiş tarrakaları arasında ilk önce yalnız Süleyman ve Sinan camie girdiler ve derhal secdei şükrana kapandılar. Arkalarından bütün halk camie girerek cemaati kübera İle vakit namazı eda edildi. İstanbulda ve yurdun her tarafında şenlikler e-dildi, resmi kabuller yapıldı, ziyafetler verildi ve ihsanlar dağıldı.
Kanuninin Büyük Sinana olan kıymetli mükâfatlarından biri de budur. Sinan; Türk mimarisinin bu mııazrun mâbedi önündeki büyük bahçe ortasın da çinilerle, sadef işlemelerle, emsalsiz oyma ve geçme pencere ve kapılarla, en nefis yazılarla süslü ve revaklarla çevrili muhteşem bir Kanuni Türbesi vücuda getirmişti. Sin? th beraber .\cn dc ya^a' rtcı "k kadirşinaslığında bulunan Padişah; Süleymaniye camiinın bir köşesine imza koyar gibi eserle mütenasip ve o nispette zarif açık bıı “Sinan Türbesi” inşasına müsaade ve ferman buyurmak suretiyle büyük üstad n kadrini bir kat daha yükseltti ve bu suretle Kanuninin türbesi bu levhai mimarinin şerefli bir mevkiinde, içinde Süleymanı sal livan bir tuğrayi hümayun ve alt köşesinde de Sınanın imzası resmedilmiş; eserler ve müessirler bir arada yaşatılmış oldu.
Tarihlerin beyanına göre 897,3S0 filori yâni 537 yük 82900 akçe harcandı. Farz* rfıuhal olarak bu gün böyle bir eser yapılacak olsa ne kadar milyonlara malolabileceğinı takdir etmek pek kolay olmasa gerektir.
Esat Serezli
Türkiyede neşir "Yeni Istanbul”a
- 9 -
hakkı aittir.
lâmentosu açılıyor. General ile Büyük Elçi Semyonof, Berikiden gözlüyor, Bonn’da yin oldukça normal cereyan
görüyor ve Moskovaya uzun raporlar gönderiyorlar. Her an. Moskova-dan mukabil tedbirler için talimat gelebilir.
teba-Poiıt-etmek men-
Harice İcarşı, Sovyetler Birliği, İliç de böyle mütecaviz bir çehre takınma-maktadır. Amerikanın silâh yardımı programının münakaşa edilmemesini, bizzat Stalin emrediyor. Sovyet propagandası, sulhseverliğini rilz ettirmekte devam ediyor, büro. Batı devletlerini tahrik istemiyor, Vışınski, Moskova
şeli sert beyanatın, askeri yardıma muhalif olan senatör ve mebusları, son dakikada fikir değiştirmeye aev-kedebileaeğirıe bilhassa işaret ediyor.
Vaziyet, yine Vişinskiye hak verir gibidir. Cihan politikasını çok iyi bilen senatör Vandenberg bile, umumi bir silâhsızlanma bahsinde Moskova İle bir daha müzakere teşebbüslerine girişilmesi taraftarıdır. Yalnız eski Genelkurmay Başkanı ve Dışişleri Bakanı Marshall, görüşünde musirdir. Mebuslar meclisinin, Dış Politika Komisyonunda şunları söylüyor: “Yeni bir harp için 50 milyar sarfetmektense, silâh yardımına 1.4 milyar vermek evlâdır!,,
Kremlin, Truman'ın. silâh yardımı programını niçin geçirmek istediğini çok iyi seziyor. Cumhurbaşkaniyle A-ıneıikıın. Savunma Konseyinin, Kuşlarda da atom bombası bulunduğu, nu bildikleri, Moskovnmn malûmu-dur. Truman bunu 14 temmuzdan beri biliyor. O gün, bütün kabine, askeri ve siyasi şefler ve atom mütehassısları, Trumamn başkanlığında üç saatlik gizli bir toplantı yapmıştı. Toplantıda neler görüşüldüğü mahrem kalmıştır. Yalnız, 10 temmuzda ilk atom bombalarını patlatan Rııs-lar, doğru tahminlerde bulundular.
Kremimin tahminine nazaran, giz-
toplantının bir diğer
Trumon’ın “ödünç vernıo ve kiralama kanunu,, nun 13 üncü maddesi kanalıyle, kongreden karar olmadan geniş ölçüde silâh ve para srrfetmck hususunda geniş salâhiyetler etmek için giriştiği teşebbüstür.
Sulh kampanyaları devanı ediyor
Sovyetlerın o haftalar zarımda tatbik ettiği strateji, mantıki olduğu kadar basittir. Rusya ne kadar sulh-çu davranırsa, silah yardımı programının tasdik edilmek ihtimali de o kadar azalacaktır.
25 ağustosta, komünistler, Fmlun-diyada iktidarı ele geçireceklerdi. Hâdiseler. Prag’da olduğu gibi, cereyan edecekti. Helsirıkıdeki Sovyet Elçisi Gıegorıy Sovonenko, her şeyi hazırlamıştır: Kızıl sendikaların grevi. içişleri bakanının azlı, hükümetin asker kullanması, bu gibi tedbirlerin Fin - Sovyet sulh muahedesine aykırı olduğuna dair Sovyet notası, hepsi hazırlanmıştı, Bu sırada Moskovadaki, merkez komitesinin bir telgrafı geliyor “Hareketten vazgeçilmiştir.^
Yunan iç harbinden de vazgeçiliyor. Zaten General Markos. çoktan M vanın Lııbyanka hapishanesine nıış, muhakemesini bekliyor, minform, Malenkof un talimatı rine. “Yunan istiklâli,, uğruna
neticesi
de,
elde
osko-tıkıl-Kg-ilze-cere-
yan eden mücadele ile alâkasını kesiyor. Çeteler, bütün kabahati Ti toya yükleyen radyolarının bildhu ği-ne göre, “son nelerine kadar,, mücadeleye devam ediyorlar... Ve Tifoyu tasfiye edecek hareketten de geçiliyor
Alınanyanın ne cılac;.ğ u, kimse bilmiyor. 7 eylülde Bonn
vaz-
lu’ıiû paı -
Sovyet Dışişleri Bakanlığı, §u sıralarda Bonn hâdiseleriyle pek alâkalanmıyor. Bütün alâka, sterling blokunun Akıbetini tâyin edecek yahut da Dışişleri Bakanlığı şube müdürlerinden birinin dediği gibi ’lle-ride dünyanın ikiye mı, yoksa üçe mi ayrılacağı., na karar verecek olan Waalilngton mali görüşmeleri üzerinde toplanmıştır.
Polltbüronun kanaatine göre, Sterling BlokU krizinden, Atlantik Paktı krizi hattâ bütün Atlantik cephesi krizi doğabilir. Marshall plânından istifade edeceklerini uman memleketlerin, pek de hoş bir vazıyette olmadıkla nnı görmek. Moskovayı memnun etmektedir, Marshall Plânım. harpten zayıf çıkan milletleri esaret altına almaya matuf bir vasıta sayan Stıılin yine haklı çıktı.
Hattâ, hâdiseler. Stalln’ln tahmininden de süratli inkişaf etti. ERP ye ıAvrupa Kalkınma Programı) dahil memleketlerin dolar varidatı 1919 yılının ilk altı ayında 300 milyon kndar azalmıştı. Bu memleketler, Amerlkaya eskisi kadar mal satamamaktadırlar. Pölitbüro, Amerikanın ERP memleketlerini -şu veya bu şekilde - “yutuvcreceğinl,, tahmin etmektedir. Çünkü Amerika. - Politbüroya göre - böyle lur fırsatı katiyen kaçırmıyacaktır.
Büyük bir plân
Polıtbüro 15 eylülde, uzun bir toplantı yapıyor. Boş gün sonra. Now-York’da toplanacak “lan Birleşmiş Milletler Gonel Kurulunda takip e-dilecek haltı hareketin teahıti lâzımdır. Stratejik vsnü/n hazırdır.
var)
Müzik bahisleri
VVİLHELM KEMPFF
Kempff’in çalışını sözler anlatamaz, kartalı semada uçarken seyretmeli.
Yazan : Seyfeddin Çürüksuhı
Paris’te İntişar eden “Epoque“ da François Lc Grtx. Kcmpffden bahsederken mesleği icabı kırk seneden beri bütün konserleri takip ve en büyük sanatkârları dinlediği halde. Wilhelm Kempff’in Challlot salonunda sıra ile Mozart’ın üç konçertosunu çalarken yaratmış olduğu havaya hiç bir konserde rastlamadığım, üstadı vecd içinde dinliyen beş bin kişinin kıpırdamak şöyle dursun, o İlâhi müziğin bir zerresini kaybetmemek için nefeslerini tuttuklarını, ortalıkta bir mabet havası estiğini ve Tanrı hibesi o-larak nev’i beşere ilâhı bir zevk vermek Üzere muvakkat hiı zaınan için semadan irımış bu dâhiyi yeryüzünde mevcut Üstadların hiçbiriyle mukayese edemıyeceğini ilâve etmektedir.
Bu satırları okurken, hatırası daha dündenmiş gibi ben de VVllhclm Kempff’in geçen sene Sarayda verdiği konserleri bütün sihirli tesirleriyle tekrar yaşadım. Çok heyecanlı bir hafta geçilmiştik. Hangisinden bahsedeyim, şiir dolu resitallerinden mi? Orkestra ile yarattığı mucizeden mi? Zaınaıı meflıumunu aşAn Beethoven’in beş muazzam konçertosunu, W. Kempff iki konserde karşımıza tunçtan birer âbide gibi dikmişti.
Müzik şiirini ifade etmek için terim kısırlığımıza bu sefer ütülemiyorum Kempff’in çalışım sözler anlatamaz. kartalı semada uçarken seyretmeli
Muzıgl samimiyetle sevenler için
konserden evvelki günler de bayram günleridir. Sanatkârın çalacağı eserleri Önceden tetkik ederek, onların inceliklerini keşf ve derinliklerine nüfuza çatışmak ayrıca bir zevktir .
Bildiğimize göre 23 ocak akşamı vereceği resitalinde Sonale Op. 7 Rondo opus 51 t sol majör), Ekosez. ve VValdstein sonatını çalacaktır. I-kincl resitalinde de Mozart’ın si bemol majör. Beethoven’in opus 78, Schubert’irı opüâ 42 ve Liszt’in de sİ minör sonatını çalacak. ıBu programda belki bazı eserler değişecektir.) .1
Büyük Üstatların sayısı pek mahdut olduğuna göre Kempff gibi bir sanatkârın aramızda bulunması büyük bir talihtir. Bize hasredeceği emsalsiz haftası İçin kendisine şimdiden candan teşekkür ederiz.
Büyük alâka uyanehren felsefi bir konferans
Şehrimizde misafir bulunan Yunanlı pedagoglardan E.l>. Papanutsos. dün akşam Maksim salonunda “Felsefe ve müspet ilimler” mevzulu bir konferans vermiştir.
Felsefenin kısa bir tarihçesini yapan PaparıutsoB, tezim ispat mevzuunda muhtelif misaller ileri sürmüştür.
Konferans salonunu dolduran seçkin dinleyici kütlesi tarafından büyük bir alâka ile takip olunmuş ve sayın pedakok, dakikalarca alkışlanmıştır.
20 Ocak 1050
y E N t ÎSTANBUL
Sayfa: 5
HİKÂYE
I SAĞLIK - GENÇLİK - GÜZELLİK]
Müziği sevmeği nasıl öğrendim?
Beyzî portre
Yazan : Edgar Allan Poe
YARALI halimle açıkta bir gece geçirmekliğime taraftar olmıyan ulağımın beni zorla soktuğu şato. eskiden beri Apeninlerde görülen azametli inşaattan biri idi. Görünüşe nazaran yakın bir zamanda ve ebediyen terkedilmişe benziyordu. Binanın ücra bir köşesindeki en ufak daireye yerleştik. Odaların tezyinatı zengindi. Duvarlarda halılar, silâhlar, arabesk, altın çerçeveli modern tablolar asılıydı. Bu tablolar, binanın köseli mimarisinin icabettir-diğl bir takım düğümlerle asılmışlardı. Eserler o kadar alâkamı çekti ki uşağım Pedroya odanın ağır kepenklerini kapamasını söyledim, karyolamın basucundaki şamdanları yakmasını ve yatağı çevreleyen kadife perdeleri açmasını emrettim. Niyetim istirahate çekilmekti. Uyumasam bile yastığın üzerindeki, tabloların tenkld ve tasvirini yapan kitabı okur, eserleri tetkik ederdim. Uzun boylu okudum. tekrar tekrar baktım Saatler büyük bir ihtişam ve süratle uçup gittiler. Nihayet gece yarısı oldu. Mumların «sığı kifayetsizle-şince. kolumu güçlükle uzatarak Şamdanı ışık tam kitabın üstüne düşecek şekilde düzelttim. Bu hareketim. beklenmedik bir netice doğurdu. Mumların ışıkları, o zamana kadar gölgelerin karanlığa boğduğu odanın bir kösesini aydınlattı. Bu suretle; evvelce farkına varmadığım bir tablo gördüm. Bu, henüz olgunlaşmaca başlayan bir genç kız portresi idi Resim yalnız baş ve omuzlardan ibaretti, bu bas ve omuzlar da. saçların uçları ile birlikte tablonun fonunu teşkil eden koyu gölge içinde eriyip kayboluyordu. Çerçevesi beyzi ve yaldızlı idi. Bir sanat eseri olarak hiçbir şey bu yağlı boya kadar cazip lâtif olamazdı. Fakat bana asıl tesir eden sey ne eserin vücude getiriliş sekli, ne de basın fevkalâde güzelliği idi. Asıl hayretim, portreyi evvelâ canlı zannet-
Garpten fıkralar
Kaygusuz hasta
Henüz yeni ameliyat olmuş bir hastaya doktor:
— Affedersiniz, sizi tekrar ameliyat etmem Uzun gelecek, diye haber verdi.
— Niçin? Bu sefer de ne oldu?
— Karnınızda lâstik eldivenimi u-nutmuşum.
Hasta, kayıtsız cevap verdi:
— Üzülmeyin canım, bunun için beni tekrar ameliyat etmenize lüzum yok. para vereyim de yenisini ah verin...
*
Berber dükkânında
Adamın biri telâşla berber dükkânına girdi:
— Çabucak traş olmak istiyorum, dedi.
Berber hiç sesini çıkartmıyarak adamın yüzünü sabunladı ve sonra gidip yerine oturdu. Müşteri:
— Ne duruyorsun, beni traş etsene. diye bağırdı.
Berber sükûnetle cevap verdi:
— Olmaz, benim vazifem sadece sabunlamaktır. Traşı ortağım yapar.
— Peki ortağın nerede?
— Bir cenazeye gitmişti, neredeyse gelir.
Uzun bir bekleme devresinden sonra berberin ortağı kapıdan içeri girdi. Yavaşça paltosunu çıkartıp yerine astı, beyaz gömleğini giydikten
mis olmamdan doğuyordu. Resimdeki büyüleyici tesir bu hayatiyetten mütevellitti. Yastığa dayandım ve eserlerin tarıhçelorinİ veren cildi elime aldım. Beyzî portreye ait numarayı çevirdim ve su satırları okudum:
“Nadir güzellikte bir kadındı. Ressamı tanıdığı ve sevdiği saate lânet olsun. O ressam ki, zaten sanatı İle evli idi, muhteris ve mağrurdu. Genç kadınsa bütün yumuşaklık vo şefkatine rağmen, yalnız rakibi olan sanattan nefret eder, kocası ile arasına giren palet ve fırçalara kargı kin beslerdi. Bunun içindir ki sevgilisinin, portresini yapmak arzusunu öğrenince dehşet duydu, fakat mütevari ve itaatkâr bir zevce idi. Haftalarca, ışığın yalnız tavandan solgun kasnağın üstüne düştüğü karanlık kule odasında oturdu ve tevazu içinde kocasına poz verdi. Ressam, sanatının zevk» içinde gaşyolmuş, haşin ve muhteris, o solgun ışığın karısını da günden güne soldurduğundan bihaber çalıştı durdu. Genç kadın şikâyet etmedi, dudaklarından tebessümü eksik olmadı, çünkü kocasının idinden zevk aldığını biliyordu. Nihayet eser bitmek üzere iken, ressam kimsenin içeri girmesini yasak etti, zira işinin yükü altında gittikçe vahşileşmişti ve gözlerini, karısına bakmak için bile olsun nadiren işinden ayırıyordu. Bunun için de kasnağa gerili kumaşın üstüne vurduğu boyaların karısının yanaklarından uçup gittiğinin farkına bile varmadı. Haftalar geçip yapılacak pek az sey kaldığı zaman, genç kadının, yüzündeki hıyat ışığı son bir defa, fitili kısılmış bir lâmbanın titrek alevi gibi yanıp söndü, sonra son fırça darbesi vuruldu, ressam eserine son bir nazar fırlattı, “yarabbi. bu hayatın da kendisi,,, diye bağırdı ve sevgilisine bakmak için ansızın dondu, genç kadın olmuştu.
Çeviren S. Yahyabayoğlu
sonra beklemekte olan müşteriyi traşa başladı.
Traş ameliye*} bittikten sonra, müşteri acele acele paltosunu giydi. Tam sokağa fırltyacağı sırada berber arkasından:
— Hey... Dur bakalım, parayı vermeden nereye gidiyorsun? diye bağırdı.
— Benim de bir ortağım var. Ben traş olanım, parayı o verir.
— Peki ama, ortağın nerede?
Bu sefer, müşteri sükûnetle cevap verdi:
— Demin cenazesine gittiğin a-dam...
¥
Papazın cevabı
Papaz Jakson’un evinin önünde iki gündür bir hayvan ölüsü duruyordu. Şehrin sıhhat merkezine telefonla şikâyette bulundu:
— Ben papaz Jakson’um. Evimin önünde iki gündür bir hayvan Ölüsü yatıyor.
Memur, papazla şakalaşmak ınak-sadiyle:
— Papazların ölülerle meşgul ol-duklannı zannettiğimiz için...
Diye sözüne devam ederken Jak-son:
— Evet, yanılmıyorsunuz. Fakat biz papazlar, önce ölünün akrabala-riyle temasa geçeriz.
Ellerinizden şikâyetçi misiniz ?
1. Kiril gibi duran eller: Eğer elleriniz, yıkadığınız halde temiz ve beyaz durmuyorsa, sık sık fırça ve sünger taşı ile oğunuz. Sonra el losyonu veya kremle masaj yapınız.
2. Sert eller: Ellerinizi çok sıcak suya sokmamaya gayret ediniz. Yıkadıktan sonra iyice kurulayınız ve iş görürken ellerinizi muhafaza etmek için eldiven giyiniz.
Hem İş görmeye başlamadan evvel, hem dc işinizi bitirdikten sonra krem ve losyonla ellerinizi masaj yapınız.
3. Lekeli eller: Meyva. ilâç, sigara ve mürekkep lekelerini çıkarmak için oksijen yahut limon kullanınız ve sonra ellerinizi kremle yumuşatınız.
4. Sert ve bozuk tırnak etleri: Her gün, ellerinizi yıkadıktan ‘sonra tırnaklarınızın etlerini geriye doğru itiniz ve geceleri tırnak diplerinize yagl bir krem sürünüz
5. Kırılan tırnaklar: Sık sık ma
nikür yapınız ve kenarlarını fazla törpülemeyiniz. Tırnak cilâsını birkaç kat sürünüz. Yemeğinize dikkat edin ve bühassa sütü ihmal etmeyiniz
6. Nasırlı eller: Elleriniz ıslakken sünger taşı İle yavaşça oğunuz. Günde üç defa yağlı bir krem sürünüz.
7. Kiril ve siyah tırnaklar: Kısa ve sert tüylü bir fırça İle temizleyiniz. Tırnaklarınızı temizlemek için sert vesivri şeyler kullanmayınız, çünkü derinizi sertleştirir ve kirlerin tırnaklarınızda yerleşmesine sebep olursunuz.
Yürüyüş ve faydaları
Kadınların yüzde ellisinde görülen vücut kusurlarının çoğu, kötü duruştan ileri gelir
YÜRÜYÜŞ, bizi sıhhate doğru götürür. Bununla da kalmayıp bizi güzel bir cilt ve parlak iki goz sahibi eder. Sıhhat ve güzellik kaidelerinde yürütülen yerin hiç bir
kıvmeti yoktur. Çünkü nerede yürürsek yürüyelim, kan deveranımız hızlanır ve evimize pembe yanaklarla döneriz.
Fakat, acaba nasıl yürüyoruz? Muhakkak ki, çoğumuz bu suali hiç düşünmemiçizdir. Halbuki en dikkat edilecek nokta da budur. Kadınların yüzde ellisinde görülen vücut kusurlarının çoğu kötü duruştan ileri gelir. Kötü duruş da; dik durmamak, doğru oturmamak, ve doğru yürümemektir.
Gençken yaptığımız her hareket vücudümüzün şekline tesir eder. Doğru hareketle güzel bir vücut elde etmeye çalışmış oluruz. Fakat dikkatsiz ve gelişigüzel oturup kalkarsak, netice aksi olur.
Kendi kendimize, doğru yürüyüp yürümediğimizi sormadan evvel, o-turuşumıızun nasıl olduğunu bir kontrol edelim. Bunun için, gece soyunur soyunmaz, aynanın karşısına oturup, başımızı dik, omuzlarımızı geri. göğsümüzü ileri tutabiliyor muyuz, bir bakalım? Vücudümüzün üst kısmının ağırlığını kalçalara yüklemeden, dik oturmaya gayret edelim. Vücudümüzün belden yukarısını dik tuttuğumuz takdirde, kolaylıkla karnımızı içeriye çekebilir ve böylece de muntazam oturabiliriz.
Şimdi bu şekli bozmadan, yavaş yavaş odamızda yürüyelim. Her adımı atarken, bacağımızı kalçadan hareket ettirerek, topuğumuzu tabanımızdan önce yere basalım. Doğru bir hat üzerinde yürüdüğümüzü tahayyül edelim. O zaman adımlarımızı birbiri arkasına attığımızı ve bazan, ayaklarımızın hafifçe birbirine sürtündüğünü göreceğiz. İşte bu İdeal yürüyüştür. Bu hayali hattın vazifesi çok mühimdir, zira bizi paralel a-d unlardan ve iki yana sallantılı muvazenesiz bir yürüyüşten kurtaracaktır; omuzlarımız geri, kamımız içeri, göğsümüz dışarı ve başımız dik olarak yumuşak ve tabii bir yürüyüşe malik olana kadar bu hayali hattı takıp ederek egzersizler yapmaya devam edelim.
Dik durmayıp, muntazam hareket etmediğimiz takdirde, vücudümüzde-kı adaleler hayatiyetlerini kaybedecekler ve gevşiyerek zamanla tem-
belleşeceklerdir.
Ştşmanlatıcı yağların böyle işlemeyen adaleler etrafında toplandığım düşünecek olursak herhalde hepimiz doğru yürümeye gayret ederiz. Bu yağların birikmemesi için en tesirli ve aynı zamanda her türlü şerait altında tatbiki kolay, çare yürüyüştür.

Güzel bir cilde ve parlak gözlere sahip olabilmek için insana, yürüyüş kadar yardım eden bir şey tasavvur edilemez. Çünkü her şeyden önce:
1 — Ciğerlerimize temiz havanın
Ingilteronin tanınmış Hipodromlarından Novvmarket’te bir kadın Jockoy rakiplerinden önce potoya girerken.
Yürüyüş, sadece en iyi oir spor olmakla kalmaz, aynı zamanda insanın güzel bir cilde ve parlak gözlere sahip olmasını mümkün kılar.
dolmasını temin ederek bize Iştiha ve rahat bir uyku verir,
2 — Barsaklarımızm çalışmasını artırarak, cildimizin rengini sarartan ve onu bozan zehirlerin vücudü-müzde birikmesine mâni olur.
3 — Hızlı bir yürüyüş, kan deveranını hızlandırır. Cilt, kandan kendisine yarayan besleyici maddeleri kolaylıkla masseder.
Netice: Cildin ve güzelliğin en büyük düşmanı olan sinir bozukluğunu gideren en tanınmış ilâcın yürüyüş olduğunu unutmıyalım.
DİKKAT ettiniz mi bilmem, bir çok ailelerde konsere veya o-peraya anne İle kız gider de, baba ile oğul gitmez. Halbuki müzik esas itibariyle erkeğe ait bir sanattır.
Büyük üstatların eserlerini dinlemek mi? Bir erkek için bundan daha mühim ve elzem bir meşguliyet olamıyacağma hakikaten kani oldum -tabii vasat bir insanı ele alıyorum Bu yazıyı şimdiye kadar hiç müzikle meşgul olmamış, konserlerde canı sıkılan veya müzikten anlamadıklarını ileri sürenler için yazıyorum. Neden büyük müzikten nefret ediyorlar? Cevabı gayet basittir: Dinlemiyorlar da ondan.
Eskiden, ben de bizzat bu cehalete dalmıştım. Fakat bugün boş vakitlerimin çoğunu büyük müziğe hasrediyorum; hiç bir eseri ağır bulmuyor ve en çetin programlarda en derin zevkleri buluyorum.
Talebe iken- hakikî müziğin benim için hiç bir cazibesi yoktu, komik opera ve gürültülü operetler en çok zevk aldığım şeylerdi. Ben bu cehaletimden memnun, yaşayıp giderken Theodore Thomas, konserler vermek üzere New Haven’e geldi. Resitalinin programında Beethoven ile Wagner vardı. Bu bana korkunç geldi! Buna rağmen, biraz olsun umumi kültürümü arttırırım düşüncesiyle, bu konsere ben de gittim.
O geceki müthiş can sıkıntımı ömrüm oldukça unutamam, Thomas, büyük bir orkestra şefi idi, müzisyenler fevkalâde çalıyorlardı, parçaların hepsi dahilerin eseri idi. Fakat yine de son derecede rahatsızlık hissediyordum. Aymi bedbahtlığa uğrayan arkadaşlarıma bir göz attım. Bazıları uyuyakalmıştı, onlara âdeta imrendim.
Dinleyicilerin yüzlerini dikkatlice tetkik ederken bir kaçınınkinde mesut bir ifade ve teslim olmuş bir hal gördüm. Bu onların müziği dinlerken hissettikleri zevkin ne kadar derin olduğunu gösteriyordu. Oturdukları yerlere benden daha fazla para vermemişlerdi, ben bu konserden hiç bir menfaat temin etmediğim halde onlar son derecede faydalanıyorlardı. Müzikte benim anlayamadığım bazı enteresan şeylerin bulunabileceğini bir türlü kabul etmek istemiyordum.
O zaman kusurun Beethoven veya \Vagner’de olmadığını anlamaya başladım. * 2 3 * 1
Şayet o gece eve döndüğüm zaman '‘Ben müzikten anlamıyorum! Bir daha konsere gitmeyeceğim,, deyip bu fikrimi tatbik etseydim bir aptal gibi hareket etmiş olmayacak mıydım?
Konserden sonra bütün bunları düşünerek “müzikte bir takım yüksek şeyler var. Ne olduklarını henüz bil-
Küçük sağlık bilgileri
★ Uykusuzluğa ksrşı en müessir ilâç gece yatmadan evvel yapılan ılık bir banyodur. Hık suyun tesiriyle adalelerimiz gevşer ve çarçabuk uykumuz gelir. Şayet bütün gününüzü uyukluyarak cansız bir şekilde geçiriyorsanız, sabah kalktığınız valcit oldukça sıcak bir banyo yaptığınız takdirde gününüzü canlı ve hareketli geçirirsiniz.
★ însan vücudunda takriben 30 cins maden bulunduğu tesbit edilmiştir. Bunların içersinde en nıühlmml demir, kalsyum. manganez, sodyum ve potasyumdur.
Bu madenleri nasıl elde ediyoruz? Karışık yemekler, vücudumuzun
VVilliam Lyon Phelp's
mlyorum. Bunun için yine konsere gideceğim,, dedim. Ertesi seferki konserin neticesi birincisinden pek farklı değildi; birinci defaki kadar olmamakla beraber yine de canım sıkılıyordu. Fakat yılmadım, yine gittim. Bir müddet sonra, karanlıklar ve bulutlar içerisinde fevkalâde hayalleri seçmeye başladım. Dinleye dinleye Wagner ile Beethoven'in müziğini bütün müziklere tercih etmeye muvaffak oldum. Ve bu neticeyi elde etmek için ne uzun tetkiklerde bulundum, ne saatlerce kitap okudum, sadece dinledim, evet, bütün mevcudiyetimle dinledim.
Adetâ hürmetkârane, büyük bir dikkatle dinlemiyecek olursanız, hiç bir zaman yüksek müziği lâyıklyle takdir edemezsiniz. Bir senfonik konserde kendini tamamiyle müziğe veren İnsan miktarı çok azdır. Çoğu başka şeyler düçünür. Şu halde müziği nasıl dinlemeliyiz ?
Para kazanmak isteyen bir tüccarın kendisine milyonluk teklif yapan bir adamı dinlediği gibi bütün mevcudiyetini ve kafasını vererek.
Meşhur kompozitörlerden biri bana, müzik dinlerken herhalde benim kendisinden daha çok zevk aldığımı tahmin ettiğini söyledi. Bir insan profesyonel müzisyen olduğu müddet herhangi bir parçayı dinlerken onun nasıl yazıldığını düşünmekten ve ölçülerinin ne olduğunu tahlil etmekten kendini alamaz, halbuki ben, tam bir safiyet içinde ahenklerin tesirine kendimi bırakabilirim.
Müzik yegâne beynelmilel dildir. Bir çok kötü kuvvetlerin ve tuhaf fikirlerin tesiriyle sarsılan bu dünyada, milletlerin çoğunun ayni müzikten hoşlandığı inanılmayacak bir şans değil mi? Geothe’yi» Tolstoy'u veya Ibsen'i aslından okumak isteyen insan almancay, rusçayı ve Norveççeyi öğrenmek mecburiyetindedir, halbuki Beethoven, Çayy-kovski ve Grieg müşterek bir dil kullandılar.
Şiir, resim, mimari büyük sanat iseler, bunların hepsinden büyük o-lan yine müziktir. İfade ettiği ihtiras ve fikirler, kelime ve renk sahalarının çok dışında yer alırlar.
Geçenlerde okuduğum bir romanda hiç unutamıyacağım bir kısım vardı. Romanın kahramanı bir gün sokakta giderken açık bir pencereden piyanoda Beethoven’in op. 59 sonatını çalan bir kadın görür. Dinler ve kendinden geçerek bu sonatta “ruhun ölmezliğini gösteren., bir tem‘in bulunduğuna inanır.
Zira böyle bir müzik ölen bir mahlûkun malı olamaz. İlâhi bir üham-dan doğan bu eser insanın mukadderatının İlâhî olduğuna bir teminat sayılır.
S. R.
muntazam çalışmasına yarayan gıdayı temin ederler. Fakat bu karışık yemeklerden birini kâfi miktarda yemediğimiz takdirde sıhhatimiz bozulur.
Vücudumuza lâzım olan demir dozunu almadığımız takdirde, kanımız azalır, sararır ve demir a-nemisi denen bir hastalığa tutuluruz.
Çinko madeni mide Usaresinin meydana gelmesini sağlar, vücudumuza kâfi miktarda çinko girmediği takdirde baraklarımızda bozukluklar zuhur eder. O vakit çok çok yemiş yiyip, bol süt içme-Uyiz.
AtııtUrk İnkılAp MuzcaI: Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
Topkııpı Sarayı: PazarteAİ-Çar-şamba - Cumartesi saat 13.30-17 Tclf. (21090).
Aynaofyu: Pazartesi - Salı - Çarşamba - Perşembe - Cuma, saat 10 - 10î Cumartesi. Pazar, saat 13 - 16. Telf. C217B0).
Arkeoloji : Çarşamba, Cuma. Pazar günleri 13 ton 16 ya kadar.
E»kl Çurk Eserlcşl Şubesi ı Çarşamba, Cuma. Pazar, 10 dan 12 ye kadar, Telf. (21682).
Türk ve İslâm Eserleri: Salı, Perşembe. Pazar saat 13 30-10.30, TelL (218XS).
holmahohçe D#*nlı Müzesiı Cumartesi '•nnt 13-17, Pazar 9-18. Telf. (81284).
Belediye Mll/e»ıl; AtaturK BUb van Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
Terfik Fikret Aslyan Müceslı Bebek. Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
irmirı
Antikite Müze ti (3324), Her gün 9-12. 13.30-17. Cumartesi: 14-17 a-çıktır.
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara İzmir
44998
60536
91
2251
Karşıyaka
ÇEHIK 1J \ ATHOLAK1:
Saat 20.30 da.
DIUM KI^MI; (42157) Tebeşir DıılresL
KO5LF.DÎ KISMI: (40409) Kayseri Gülleri.
MI AM.MEK KAKACA OPERETİ : Bizim Sokak.
YEXt SES OPERETİ : (49369)
20.15 de Hediyelik Gelin.
ANKARA TİYATROLARI: Saat 20 de.
BCVtKTE *10370-10) Bir Komiser Geldi.
KCÇtKTE (11169) AntlgOD ve Scapin'ln Dolapları.
İzmir
SEMİR TtlATRO^V; (2364) Hls-eel Şayia.________
TAKSİM B. GAZİNOSU't FriU Kerten Orkestrası. Trio Bnu-man. D.m Gürümlav t Bisiklet nkropatlan). Yan (Sihirbaz).
PAVYON? Trio dr Mnrenâ.

BEİOĞLL ( HIKTI
AKl.V (S0718) 1 — Yuvam iArap filmi). 2 — Kovboylar Kıralı.
Al.KAZAR (42562) 1 - İntiham
Kurşunları. 2 — Kanlı Pençe.
AR (44394 1 Seven Knlhlrr. ATLAS (40135) Meçhul ArlCHC'MŞ, EI.IIAMIri (13595) Seven Kalbler. İM İ (85595) Mnnon.
İPEK (41269) Vahşi t mikam. LALE (43595) Yeylâ Knplanı.
MELEK (4OB88) Harrev Kumarbazı (İkinci hafta).
SARAY (41656. Manon.
SfMElt (42851) Deniz Kızının Aşkı.
81 ATPARK (-H3H3) 1 — Yasa-
mak Arzusu. 2 — Tarzan Ormanlar Prensi
SARK ıinJbuı Er mcvdanı
blK (43726) 1 - Yeşil Yunus So-knci. 2 — Talihim OİMvflı
TAKDİM »43191» Zehirli .şûpm
TAN (60740) I - Karlın Düşmanı. 2 — Gece Yarısı,
YENİ IM137) l - Bir Dulun Ha-yatL 3 — Tatlı Yalan
YILDIZ (42847) Asilzade SHlh-şör.
ÜNAL (49306) 1 — Santa Antonvo Aslanı. 2 — Denizler KırnlİçesL
ÇİÇEK SİNEMASI: 1 — Yılanlı Mabude. 2 — Sanfranslsko Güzeli.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (236*3) 1 — Ana Ir-tırnbı. 2 — Debreli Haşan Sinemacılar Kıralı .
ÇEMBERLİTAŞ (22513) Asilzade Silâhşör,
FERAH: 1 — Kadın Severse. 2— Baham Suçludur.
HALK (21304) 1 - Dans ilAbeal. 2 — Gönüller Melikesi.
ÎSTANBI L 122367) 1 - Casuslar Çarpışıyor 2 — Sevimli RÜva. AZAK (23542) 1 — Mağlûp Edll-miyenler 2 — ölüm Korkusu.
TL RAN (22127) 1 — Mağlup E-dılml.venlon 2 — ölüm Korkusu.
MARMARA (23660) Kafkas Kahramanı.
.MİLLİ »22962) 1 - Ana letııabı. 2 — Debi eli Haşan Sinemacılar Kıralı.
KISMET .21901) | - Şarlo A^ccr. 2 — Kör (Arap (ilmi).
1EM (Bakırköy 1B-12H> 1 - Saptan Kıd 2 — Cinayet Saati
KADIKÖY CİHETİ
HÂLE »«»oi 12) 1 — Ölmeyen Aşk. 2 — Filipin Ablanı.
OPERA (iWöi. ı - Tabancalar Putlarken _ Altın* Kelepçeler.
slRI-.YlA 1606*2) 1 - Lnyl.Ular Açarken. 2 — Kura Maska.
YELDEĞİKMENİ 1 — Sallnnal deviren gözde. 2 — Kıskanç kadın 3 — Aile NJiudctl.
CSKl DAR CİHETİ
HALE l60002) 1 — L'nutulmıyan Mazi, 2 — Parlsln Son Günleri.
81 NAR Monte Krtsto ve Monte KriMnnun intikamı — Cani kaçıyor.
ANKARA
ANK/1RA »234321 Berlin Ekapre-Sİ.
Bl İlk *Lv>31) Ölümden Kuvvetli.
park »1113ı» Bir Yabancı (Türkçe).
S( HER ıi:uı: i Kaplan pençesi. 2 — Kendi Kurşuniyle.
VLUS (22294) IstiklAl Fedaileri.
S VS (14071) Bir Yabancı (Türkçe).
YENİ (14010) İhtiras Kurbanları.
GAR GAZtNOSÜ: Solcra De E5-panrt. (İspanyol koro ntraks-yonu).
ANK \RAPAI.AS PAVİYONÜ : Viyana StAVİgnus Revüsü.
İZMİR
ELHAMRA: Mücrim Gönüller. TAYYARE: New-York Esrarı.
LALE: 1 — Şanghay Ekspresi.
2 — Varyete Güzelleri.
TAN: 1 — Şanghay Ekspresi. 2— Varyete Güzelleri.
YENİ: 1 — Gönül Kimi Severse. 2 — Şehrazalın DoÇiıyu.
KARŞIYAKA CİHETİ
St MER: Aşkaız Yolunmaz. MELEK: ı - Renkli Sürprizler.
2 OKlum Bir Kı»‘v’r.man«lı.
• YENİ İsı VMM L,. »ı.ı tavsiye ettiği program:
lurl.
Sn.it: 10.20 Anki» ra Tarihi Türk mtlklği. — 21.15 litanbûl: Fasıl Heyeti konacrl (Şehnaz friAİıı.
Batı Mli/IAI:
BfUM; İR. 15 îmıdrnı BBC !•-hoçya orkestralı. Hnondtd in CunvcrU» Grunao No. 12 ve BrahıpaTn C- minör i No. lu ernfnnial. lan VVhyıe ın İdaresinde in ((l İstanbul: Radyo senfoni orkestralı Schumann' m l No. lu (lehfoblkl. Cemal Reşit Rov’in İdaresinde.
Tl HK Mİ Zl/.İ:
Saat: R.ftO Ankara: TürRııler (Fİ.). - İLho Ankara: Şarkılar — 18.13 Ntanbııl: Karışık şarkı ve türküler tPl.ı — 13.50 İstanbul | Şarkı ve tUrkûirr. O-kuyanlar McLüıat ziynet vo Hüseyin Mandal. — IH 00 Ankara: incesaz ıSegah faali». — 18-15 tarnııbııl' ÎCarı^ılç prk»bır
I*) Î0 Ankara : Tarihi fürk müziği. — 20.00 latan bul ;
Memleket türküleri. Okuyan: Zehra Bilir.----21.15 İstanbul:
Fasıl Heyeti konseri (Şehnaz faslı).
KLASİK BATI MÜZİĞİ:
Saat: 13.15 Ankara : Salon orkestralarından melodiler (PL), —
14.30 İstanbul: Büyük orkestra eserleri. Dobuasy'den Glgues. Çalan: Plerre Monteux idarecindeki San Francisco senfoni orkeatra.il. Maurlce Ravel'dcn • Ma m.^ro l Oy.. Süit No. 2. Çalan: Kuzevltaki İdaresindeki Boston senfoni orkestrası. — İH.30 İstanbul: Keman soloları (Pl ). Beethoven'den Romanca. Çalan: Thlbaud. Schubert’den Rondo. Çalan: Hclfeta. — 10.20 İstanbul: Radyo senfoni orkestrası. Cemal Reşit Rey İdarecinde. — 20.00 Ankara: Serenatlar (Pl ). — 20.35 Ankara: Stra-vlneky» Re majör konsertosu (Pl ). Keman ve orkestra İçin.
— 21.15 Ankara: Brahms'ın MI minör dördüncü senfonisi (Pl )
23.00 İstanbul ICnaşerlolar (Pl >. Haendd'ln Concertö Gros-sn su, (N’o. 23 sİ minör». Çalan Bruno \Valter İdaresinde Parla Knıısorvııtunrı sosyetesi orkea-irnMi. Mozart'ın MFIÜt ve Harp” için. Do majör. Çalan: Mnr«el Movan (flüt» ve Lilv l^skln (Harp» Orkestra Poera Coppo-lanın Idnresindedlr.
HAFİF BATİ MÜZİĞİ:
Saat : 7.31 Ankara: Neşeli parçalar (Pl ). — H.15 Ankara: Ailen Roth orkestralı (PL). — H.3i» Ankara: Balo eserleri »Pl.)
— 13.45 Ank»\ra: Hafif şarkılar
(Pl). — İH. 15 Ankara: Karen
Kompleden melediler (FI*>. —
10,15 1 ıtanbul Ara mü*l#i (Pl.)
— 20.15 İstanbul: Orkestra e-aerlori (Pl.). — 21.10 lat»»nbul: Anı mÛZİğl (PI.4. — 23.15 İstanbul: Karışık Geco muzıgi (Pl >.
DANS M( ZlĞt:
Saat: 18.30 İstanbul: Çeşitli
(Pl ». — 17.15 Londra: Car. kii-
iilbü. — İH.oo İstanbul: Çeşitli
(Pİ L — 2F.I5 Ankara: çeşitli
(Pl.). — 23.00 İstanbul; çeşitli
(Fi.).
HVSCSÎ PROGRAM:
Konuşma:
Saat: 18.30 Ankara: (15 dakika). — 21.00 İstanbul: İktisat konulması. Hazım Atıf Kuyu-cak tarafından 110 dakika). — 21.00 Ankara: (15 dakika). — 22.00 Ankara: B.M.M saati (15 dakika).
Müzik:
Saat: 18.30 Londra: Türk müziği dinleyici İstekleri. — 20.30 İstanbul: Dinleyici istekleri. (Türk müziği).
TÜRKÇE HABERLER:
Ankara ve İstanbul Radyoları:
Saat 7.45; 13.00: 19.00 ; 22.45.
13.30 Ankara: Öğle Gazetesi.
20.15 Ankara: Radyo Gazetesi. •'Amerikanın Sesi,, saat 19.15 (13.
16 ve 10 metre).
Londra Radyosu: Saat 7.15; 18.45 ve 23 00 (19 91: 24.92; 31.32 vo 49.49 metre).
DİKK vr: Hava döltıyıeiylo seferlerde değişiklik olabilir.
GEI.E4 EK OLAN t (. IKLAR
10.50 D.H.Y. (Türk) Ankaradan.
12.50 ıl vi- lznıirdon.
14.15 M R. (Mısır) keçeden. Kahire, Lef-
16.20 D H Y. ıTürk) karadun. Adana, An-
16.35 D II Y »Türk) Beyrut. Lef -
köşe, Ankaradan.
GİDE4 EK OLAN t ÇARLAR
si- S.R (İsviçre) Atina. Cenevre. Zürich e.
n- D H Y. (Türk) Ankara.
il.20 • • 9> İzmir.
13.50 H Ankara.
(.İDECE KOLAN ÎAİ'IRLAR
6 30 KONYA »Bandırmadan) 7— SEYYAR »Karabinadan) 17,— BAKIR (Karndenizdcn) 17.— ClMHCRtYET 22.— SUS ı Rı»ndırııuulan)
G1DE4 E KOI \ N 5 tl'l Itî. İR 4 _ \ ŞAFAKTA »’nrboluya».
6.15 SUS (Bandırmaya).
17.— ÜLGEN (Ayvalı k-lzm ir).
19.— SEYYAR (Kîirablgava).
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6.45 Semplon (Avrupadan)
7.10 Torca.
8,30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara.
12.30 Semplon.

Eminönü:
Cemil. Revant.
M. Kâzım. Eminönü.
H. Gunev, KÜçlıkpa^ar.
Sırrı Raslm, Alemdar.
Eyüp:
Eylıpsultam
Beşiktaş:
Vidln. Köylçl.
Beyoğlu:
Beyoğlu, Kalyoncu Cd. 7e
IslIkhU, İMiklAl Cd. 419
Taksim, tfdiklâl Cd. 31
Merkez. Galata Necatlbey Cd. 47 Halk, HalAlkArgazi Cd. 114 Haaköy, Hasköv.
Merkez, Kaaımpaşa.
Fatih:
lbrAhlm Halil, Şehzadebaşı. {Şalühaddin. Aksaray.
Yrdikule. Snmatya.
Haseki. Şehremini.
l lupınnr, Kııragümrük.
Havlın- Bork, Fener .
t Nkihtar:
İttihat.
Kadıköy:
Hnlk.
Frncrvolu.
Erenköy.
Bostancı
Bll> iikadıı:
Merkez.
HrybrlİMda:
Heybeliada.
ANKARA
Ege. (11053) Yenişehir (21863).
İstanbul (11134).
İZMİR
Tarlan. Ateancak.
Millet. Kemeraltı.
5T(»ııl İzmir, Bzsmnhano.
Karantina, Yalılar.
Eörcfpa^a, Eşrefpaşa.
Hece - Bulmaca —
A — A— AÇ — AY — BA — ÇAY — ÇO — D& — DttK — EL — GÜÇ — HAR — İ — IB — İLK — KI — Kö — KÖR — LIS — MAÇ — MAN — MAS — M t — MÜR — NAM — NAR — RA — RAP — RE — RO — RU — SA — Ü — VA — YA - ZAM.
Yukarıda w.ıh hecelerden aşağıda mânaları sorulan kelimeleri bulunuz. Bu kelimelerin sıra numaralarına göre baş harflerinden bir Atasözü çıkacaktır.
1 — Fasıla. 2 — Uzun değil. 3 — Tok değil. 4 — Amma. 5 — İsteklerimizden. 6 — Kıymetli taş. 7 — Isıtıcı bir madde. 8 — Hedef. 9 — Uykuda görülen sinema. 10 — Bir meyva. 11 — Zor. 12 — Bir hastalık. 13 — Elemek. 11 — Şey-tan. 15 — Ayağa giyilir. 16 — Bir mevsim. 17 — l#ir meyve. 1$ — Parayı veren çalnr onu. 19 — Anlatma. 20 — Uzun hlltaye.
DtfNKÜ BULMACANIN HALLİ
SAKLA SAMANI GET.İR ZAMANI
--- •
Kelimeler
1 — San. 2 — Ak 3 — Kırmızı. 4 — LAI. 5 — Al. 6 — Siyah. 7 — An. 8 — Mor. 9 — Ada. 10— Neşir. 11 — I». 12 — GÛPOŞ-
13 Erk. II — Limon. 15 — İsraf, ta — Rakı. 17 — Zam. 18 — Artı. 19 — Mart. 20 — Açı. 21 — Narin. 22 — Işın.
Br}u£iu 4464 i Kudlku? 608'72
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00, İzmir 2222. K.yatca 5055
KONFERANS
Profesör Zlyneddln Fahri Findik-ojtlu (Bugün saat İS de) Beyoğlu Halkevinde.
ı ••Felsefe göziylc düM
| mevzulu bir konuşma yapacaktır.
Sayfa R
Y E N t İSTANBUL
20 Ocak 1050
8CHUMANN
GÖZ HEKİMİ
GİŞEDE SATILMAKTADIR
1883 den beri dünyaca tanınmış
Hudson 1948
Türkiye Mümessili
H. AKILLI, Bahçekapı, İstanbul
Kidde
Walter Kidde & Company, ine
almayı ihmal etmeyiniz
ZEVKLE TRAŞ OLMAK İSTER MİSİNİZ
TRflS
SABUNU
KULLANINIZ
Austria
Klimsch
Horika
Her yerde olduğu gibi, dünyanın en büyük, milyonlarca lira değerindeki:
Radyolu kaloriferli az kullanılmış iyi vaziyette lüks taksi müsait fiyatla acele satılıktır. îş saatlerinde 29266 ya telefon
BAŞ, DIŞ ROMATİZMA AĞRILARINA PRİP. NEZLE NEVRALJİYE . KARSI
Mektup adresi: P.K. 21 İS Beyoğlu
Adi ve parlayıcı maddeler yangınlarına karşı EMNİYETİNİZİ SAĞLAR
KEKEMELERE: Kekemelik hu susl bir metotla ıslah olunur Fazla tafsilât için: Bayan A. Narter Şişli, posta kutusu No. 32 ye mektupla müracaat.
Alman TOTAL Mamulâtı
ENGLİSH STENOGRAPHER with perfect kno'vfedge of Ger-man and basic knowledge of Turkish \vith several years of experience Is desirous to work at a serious business concern.
Apply under No. 356
Türkiye umumi vekili
GIBBS lro| Sobununu ve kılları harikulade
Beyoğlu Pıırmakkapı, imanı sokağı No. 2, Tel: 41553
YANGIN SÖNDÜRME MAKİNELERİYLE, YANGINA KARŞI EMNİYET ALTINA ALINMIŞTIR
Mağaza adrn»!: Taksim, Garaj Tramvay durağı, ERK Ap. altında
Telefon: 82690
Taklitlerinden sakınınız. Her yerde pullu kutuları ısrarla isteyiniz
Çeşitli kitap satışı, mâkul fiyatlar ; büyüklere
İkinci sayfamızdaki siyasî, iiçiincü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
Türkiye Umumi Vekili
STANDARD İŞ LTD. Şr
bndl l(. Dilek Şr.
ve küçüklere hitap eden eserler
çünkü GRİPİN ve Grip başlangıcında hastalığı önler.
MüOBBcse ııdr».: Gn İn ta. Bankalar Cad. Bıınka sokak Rnınnn han Telefon: 40781
SAVARONA. ANKAR
GİBİ TRANSATLANTİK, YAT. Ll)KS YOLCU GEMİLERİ GAZ. BENZİN, YAĞ TANKERLERİ,
GAZLI. OTOMATİK ÇALIŞAN
iim nn ın 11, ı sum r ı rtuotııtıar ı: ı rrrı anı 11; ununtunmtmmu nn
Muhtelif tip ve hapasItedekl portatif ve wıblt, kuru, tozlu, sulu CO 2 gazlı, köpüklü söndürme vasıtalarlyle
Malzeme Alım Şubesinden:
— Mevcut şartnamesi mucibince cem'an 1765 metre yuvarlak kayış müteahhit nam ve hesabına pazarlıkla satın alınacaktır.
— Pazarlık 31.1.1950 salı günü saat 10 da Kabataş Genel Müdürlük Malzeme Alım Şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
— Şartnameleri her gün sözü geçen şubede görülebilir.
— İsteklilerin belirli gün ve saatte 216 liralık güvenme parası ve kanuni vesaikle birlikte mezkûr komisyona müracaatları ilân olunur.
— İdare kısmen veya tamamen ihale edip etmemekte veya kısım kısmı, ayrı ayrı taliplere ihale etmekte serbesttir.
(766)
Bulun gun taze îroşlı kalmak için kullanınız, özlü köpüğü dayanır bîr şekilde yumuşatır. Bu itibarla GIBBS Traş Sabunu kıllarla dit hizosından kesilmesini ve yüzünüzün bulun gün tazo troşlı kalmasını temin eder.
QUEEN MERY - QUEEN ELÎZABETH
A. TARSUS
İKRAMİYEYE GİRİŞ ŞARTLARINI BANKALARIMIZDAN ÖĞRENİNİZ ÇEKİLİŞ TARİHLERİ:10MART, 15 MAYIS; 30HAZIRAN;31 TEMMUZ; — 29 AĞUSTOS; 30 EYLÜL, 28 EKİM; 30 ARALIK ---------—
Program :
BRAHMS KONÇERTOLARI
SARAY’ da *a a t
18.30 (ln
T. C. ZİRAAT BANKASI
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI-1950 YILI İKRAMİYELERİNDİK
Artık kar ve tipiden ve her türlü soğukalgınlıklarından hiç korkmayınız
NEOKALMINA kaşeleri
Her eczahanede bol miktarda bulunmaktadır
ı tunz&ıscttuu #.• te ettin a nhhui* . .n i mi ttMjı mat imm »mnınewmjdite tmmnMi a mvumaiiitM—
siyasî iktisadi
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fiilen idare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer : YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LİMÎTED ŞİRKETİ MATBAASI
Kidde
Teessürle bayılanlara, Çarpıntıya, Sinir buhranlarına
20 DAMLASI DERHAL FERAHLANDIRIR ENLERİNİZDE MUJLAKA BULUNDURUNUZ
İSTANBUL VE ANKARA’DA
8 EV AYRICA 200000 LİRİ
EV KAZANAN İSTERSE BEDELİNİ ALABİLİR! ACELE 150 LİRALIK BİR HESAP AÇTIRINIZ! HER 150 LİRA İÇİN AYRI BİR KURA NUMARASI VERİLECEKTİR
UND GROSSHANDLUNG FÜR REPRODUKTIONSBEDARF


* ir • -Lif Bı

W." *
f Beyoğlu, Kumbaracı Yokuşu 124, Lebon yanında İlmî ve edebî kitaplar için her türlü sipariş gazete ve mecmualara abone kabul edilir.
1
i

i
f9.

- ■ Z
* ■ 1
» * 4 •
. . - -•
e HOR Y I* IM lıV Radyolarının Bütün Modellerini
ES MAĞAZALARIMIZDA VE ACENTELERİMİZDE GÖRÜNÜZ
1 V* - ~T|
1

4
*


Türkiye Umumî
Mümessili
i



HALİL NACÎ MIHÇIOĞLÜ
ANKARA - İSTANBUL
4>'. ■

Comments (0)