19 Şubat 1950
Pa>5r
SİYASÎ
İKTİSADÎ
Sayı 61
1Ü K’jrv

■ A
A 71
* *•>%
■ •

Beyoglu - Müellif Caddesi 6-8 .Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32 altı aylığı 17. Üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Totia eden: HABİB EDİB TÖREHAN
llânlar: 6 ncı sahifedo santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez.
- 11 * — ■ T ■”
Telefon: 44756 - 44757 Santra)
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
I
İÇ ve DIŞ
POliTiKA
_ 18/11/1950 -
Beynelmilel politikadaki ,mühim değişiklikler
GEREK atom enerjisinin beynelmilel bir kontrol esasına bağlanması, gerek hâlen pek büyük ihtilâf mevzuu olan beynelmilel meseleler üzerinde mutabık ‘kalınması için, Sovyet Rusya ile görüşmelerde bulunmak lüzumu, birkaç günden beri, en mühim devlet adamları tarafından, ısrarla müdafaa edilmektedir.
Meselâ, Churchill, eski fikrinde ısrar ederek, atom enerjisini kontrol işinin Birleşmiş Milletlerde görüşülemiyeceğini, çünkü buradaki havanın iki birbirine zıt karargâhın mevcudiyeti dola-yısiyle böyle bir müzakereye müsait bulunmadığını ileri sürüyor ve üç büyükler arasında bir konferans akdini, tek mâkul yol olarak gösteriyor.
Diğer taraftan, Garbi Avrupa-nın Sov.yet Rusya ile Amerika arasında tarafsız bir üçüncü kuvvet olarak teşekkül etmesi esasını hem ‘‘Times" İngilterede, hem de “Le Monde" Fransada, hararetle müdafaa ediyorlar.
Ayrıca Milliyetçi Çin delegesi hakkında. Birleşmiş Milletler komisyonlarından birinde reye müracaat edildiği zaman, Fransız delegesi müstenkif kalıyor ve bunun arkasından. Fransanın nok-tai nazarı şu şekilde izah ediliyor : Komünist Çin delegelerinin Birleşmiş Milletlerdeki yerlerini almaları, bu idarenin bütün devletler tarafından tanınmış olması mânasına gelmez. Binaenaleyh. Birleşmiş Milletler teşekkülünü atalete mahkûm eden eski karardan yani Milliyetçi Çin delegelerini tutmak kararından vazgeçerek, öteki Çin delegelerinin gelip vazife görmelerini temin etmek lâzımdır.
Diğer taraftan, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lie, Sovyet mümessilleriyle aynı hususa dair temaslar yapıyor ve bunlardan, Fransız görüşünü teyit eden mütalâalar dinliyor. Çünkü bunlar da o kanaattedir ki. Birleşmiş Milletlerin birçok âza-sırun Sovyet Rusyayı tanımamış olması, nasıl hem onların, hem de Sovyet Rusyanın bu teşekkülde âza olmasına mâni değilse, Mao-Tse-Tung idaresinin gelip Birleşmiş Milletlerde oturmasında da hiçbir mahzur-olmamak İâzımdır.
Fakat Sovyetlerle görüşerek, anlaşmak teşebbüsleri bundan ibaret değildir. Bizzat Truman, “New-York Times" gazetesine verdiği bir mülakatta, şu beş tane noktayı tasrih etmiş bulunmaktadır :
1. Amerika, Ödünç Verme Kanununu 1945 te Sovyet Rusya için gayrimûteber ilân etmekle hatâ etmiştir.
2. Sovyetler, Amerika karşısında bir aşağıhk duygusundan muztariptirler. Ayrıca harbin ■ağır ıstıraplarına katlanmışlar-'dır. Bu sebeple, Amerikanın iyi niyetine bir türlü inanamıyorlar.
3. Haddizatında ne marksist, ne de sosyalist olduğu bedîhî bulunan Truman, dünya barışını lâyıkiyle müdafaa edememiş olmak endişesini hisseden ve bu yüzden, vicdaniyle sık dalmasını seven
4. Eğer 1948 sa idi. Truman. me Reisi ve kendi şahsî dostu Fred Vinson’un riyasetinde bir barış heyetini Moskovaya göndermekten çekinmiyecekti.
5. Truman, bugün dahi böyle bir misyon ile tavzif olunmuş bir heyetin gönderilmesine taraftardır. Yalnız, bunun müsait bir zaman ve fırsatta yapılması lâzımdır.
Truman, gazetesinde bu beş noktanın hakikate uygun olduğunu bir basın konferansında teyid ederek, Sovj'et Rusya ile, gerek Birleşmiş Milletlerde, gerek diplomatik yoldan bütün ihtilaflı meseleleri görüşmek üzere kapının açık tutulduğunu ilâve eylemiştir.
Kabul etmek lâzımdır ki, bu kadar ehemmiyetli şahsiyetlerin bu kadar ehemmiyetli söz ve hareketleri, tesadüfi sayılamıya-cağı gibi, neticesiz de kalamaz.

mütemadiyen kendi sık murakabeye bir insandır, seçimleri olma-Yüksek Mahke-
"Nevv-York Times” intişar etmiş olan
X
Dünkü Meclis müzakereleri
IÇ SAYFALARDA
• • •
fakat 20 milyon Çinli açlıktan ölmek üzere
Londra 17 A.A. (Lps) — Moskova radyosu Komünist Çin liderlerinin Pekin'e gitmek üzere Moskova’dan ayrıldıklarını bildirmiştir.
Veda nutkunda Mao-Tse-Tııng, Sovyet ve Çin halkının samimi menfaatlerine dayanan anlaşmadan bahsetmiştir. Sovyet Rusya tarafından her sahada elde edilen neticelerin, yeni Çin’in kuruluşu için örnek teşkil edeceğine kAni olduklarını ilâve etmiştir.
İVaslıington 18 A.A. (United Pressl — Yüksek Amerikalı şahsiyetler Komünist Lideri Mao-Tse-Tung’un kıtlık dolayısiyle Mançurya ile Yangtse Nehri arasındaki havalide çıkacak kargaşalıkları bastırmak için çok uğraşacağını ileri sürmektedirler.
Amerika Hükümetinin aldığı haberlere nazaran Çin’de tahminen 20 milyon insan yaz gelinceye kadar açlık çekecektir. Raporlar en ümitsiz vazıyette bulunan bölgelerin Anhwej. Hopeh, Kiangsi, Shantung eyaletleri olduğunu fakat yiyecek sıkıntısının Yangtse’nin kuzeyindeki bütün bölgelerde kendini hissettirdiğini bildirmektedir.
Resmi kanaat. Komünist Çin Hü-
Fransız-Saar andlaşması
Pans. 18 (APı — îyi haber alan kaynaklar bugün. Fransanın. önümüzdeki çarşamba günü, kömür mukabilinde Saar bölgesine bağımsızlık vâdeden bir andlaşma imzalıyacağım söylemişlerdir.
Andlaşma, Saar bölgesindeki kömür madenleri, demiryolu işletmeleriyle ticari ve siyasi münasebetlere, idari ve gümrük işlerine şâmil olacaktır.
Soekarno,
Bayan Soekarno. Keşmir Başbakanı Şeyh Abdullah tarafından kendisine hediye edilen elişi atkıyı kocası Endonezya Cumhurbaşkanı Dr. Soekarno ile beraber tetkik ediyor.
Resim, Yeni Delhi’deki Keşmir Sanat Sergisinde alınmıştır.
İki gün zarfında soz cephelerden mutedil
• t
alan 22 hatip, muhtelif fenkidlerde bulundu
kûmetinın, iyi talim ve terbiye görmüş ordusu sayesinde, her tarafa yayılmış bulunan sefalete rağmen, vazıyete hâkim olacağı merkezindedir.
Washington*daki resmi şahsiyetler, Sovyet Rusyanın, Çinin kuzeyinden almakta olduğu hububat miktarım a-zaltarak vaziyeti ıslah için bazı tedbirlere başvurabileceği kanaatinde-dırler.

Umumi kanaat Komünistlerin Rus-yada olduğu kadar Çinde de bu işe çok ehemmiyet verdiklerinden vazl-v etin bıı merkezde kalmaması gerektiği şeklindedir.
Bunun içindir ki Amerikalı şahsiyetler Çin’deki açlığın Mao-Tse-Tung Hükümetini zayıflatacağına dair geçenlerde ortaya atılan nazariyeyı kabul etmemektedirler.
••••• u« »una. •••» ı jt»i• uttan
I
Ankara, 18 (Hususi muhabirimiz telefonla bildiriyor) — Bugünkü Meclis, yanm günlük mesaisini Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine hasretti. Dün ve bugün bu bütçe üzerine söz alanların sayısı 22 yi buldu. Bu da Meclisin milli eğitime hususi bir ehemmiyet verdiğini göstermiş oluyor. Muvafık muhalif bütün hatiplerin üzerinde ittifak ettikleri
adımlar
teknik onatılmış o-
Partili
Türk dilindeki kar-
devam ettiği
Milletvekili
Churchill, Stalin'le konuşmak
lüzumunu tekrar belirtti
Attlee, Birleşmiş Milletler kemaliyle hareket taraftarı olduğunu beyan ediyor
Londra. 18 A. A. t United Press) — Cuma akşamı radyo ile yayınlanan seçim nutkunda, Winaton Churchill atom bombası ve mikrobik silâhlarla dünyayı topyekûn imha edebilecek bir harbin önlenmesi için Stalin’le Üç büyükler konferansının toplanmasını lüzumlu bulduğunu belirtmiştir;
Muhafazakâr Lider, atom silâhları meselesinin Birleşmiş Milletler tarafından halledilmesi imkânsız olduğunu. çünkü 2 kısma ayrılmış olan dünya karşısında Birleşmiş Milletlerin hiçbir müspet netice alamıyacağını ilâve etmiştir.
Churchill sözlerini bitirirken “insanları atom bombası. hidrojen bombası ve mikrop harbinden kurtarabilmenin ancak Üç büyüklerin anlaşması ile mümkün olabileceğini ve bu hususta çok Ümitli olduğunu söylemiştir.
Lake Success, 18 A.A. ıLPSi — Birleşmiş Milletleı Genel Sekreteri Trvgve Lie, haftalık basın konferansında, atom enerjisi ve milletlerarası diğer bazı meseleler hakkında. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı içinde veya dışında büyük devletler arasında yeni görüşmeler yapılmasına ait son teklifleri desteklemiştir.
Tı^gve Lie, bu müzakerelerin tarihi ve şekil hakkın-rîa hüKi’ön verebilecek yegâne şnhMiyetlerih lîgîH mrrııl
ketlerde dikişleriyle sorumlu olan kimseler olduğu kanaatini izhar etmiştir. • - . (
Conally, Kuşlarla konuşma zamanının geldiğine kâm
Washington, 18 A.A. (United Press) — Ayan Meclis Münasebetler Komisyonu Başkanı Tom Conally. Sov Rusya ile atom bombasının kontrolü hakkında doğru doğruya görüşmelere girme zamanının yaklaşmış ola-
Dış yet dan bileceğini belirtmiştir.
Conally, gazetecilere yaptığı demeçte, Rusyanın, aton yarışının kendisi için fazla masraflı olduğunu idrak et m i olabileceğini ve bu takdirde Dışişleri Bakanı Acheson’uı Sovyet Rusya delegeleri ve İngiliz Başbakanı İle görüşmesinin zamanı gelmiş olacağını açıklamıştır.
M











ChıırcIılU zafere rndıı olduğunu gösteriyor
Attleenin cevabı

Londra, 18 (APı — Bu gece Baş* bakan Clement Attlee, W inston Chur« chill’in atom ve hidrojen bombalarının kanun dışı edilmesi için Üç Büyükler arasında yeni müzakereler yapılması teklifini reddet iniştir. İşçi Partisinin, gelecek perşembe günü yapılacak genel seçimlerden evvelki son radyo yayınında konuşan AHlee. Rusya^vı, atom enerjisinin milletlerarası kontrolünün gerçekleşmesini önlemekle suçlandırmıştır.
Başbakan, Büyük Brltanyanın Birleşmiş Milletler kıınaliyle anlaşmaya varmaya hazır olduğunu söylemiş ve şunları ilâve etmiştir.
"Müşkülât, bu önemli konuların müzakeresinde, takip edilecek usulün veya görüşmeye İştirak edecek şahısların İntihabında değildir. Lâzım olan şey istektir. Demir Perdenin bu tarafında bulunan bizler, Ruslar-lu, gerek bunu ve gerek diğer bütün belli başlı anlaşmazlıkları müzakere İst eğindeyiz.,,
Attleo, 1915 te, Başbakanlığa geldikten bir kaç hafta sonra, atom enerjisini kontrol altına alma imkân-•İMhliaHHlUKMlk İT
1* M
tarım Başka ıı Trılman ve Kanadanın o zamanki Başbakanı Mackenzie Kıng’lo görüşmek için Wnshingîon’a gittiğini hatırlatmış ve şunları söylemiştir:
•'Bu toplantıdan, aloııı enerjisinin ınilletlcrarası kontrolüne dair teklif hâsıl oldu. Bu teklif kabul edilmiş olsaydı şimdi milletlerin üzerine çökmüş bulunan korku bulutu dağılmış bulunacaktı Fakat Rusya hu teklifi kabul etmedi Hidrojen bombası, a-(oın bombasından bile‘daha korkunç ihtimaller doğurmuştur Birleşmiş Milletler mekanizmamı elan mevcut ve kullanılmaya hazırdır. Her hangi bir zaman bu mvknrnznıayı kullnn-ınaya hazırız. Rusya, Birleşik Amerika. Kanada ve diğer bütün devlet-karşı koymanın müzakereye ha-ist ek tiyiz. Rusya işbirliği tesisine
lerlc, bu tehlikeye yol Ve imkânlarını zır ve son derecede ile daha etraflı bir
tekrar tekrar çalıştık. Kabahat bizim tarafta değildir Rusya İle devletler camiasında eşit şartlarla İşbirliğine hor zaman hazırız. Fakat bu işbirliği eşit şartlara dayanmalıdır. Hâkimiyete boyun eğenv vrz.
İRİ' » M u - - k—w -
Marsholl Plânı vasıtasiyle yapılacak bu yardımın 12.285.000 doları direkt, geri kalanı tiraj sistemi ile sarfedilecek
\VashLngton, 18 (A.A.) — Bugün. Maraball Plânının merkezinden bildirildiğine göre, Tllrkıyenin Birleşik Amerika ve Kanadadan 3.210.000 dolar tutarındaki zirai teçhizatı satın almasına karar verilmiştir. Türkiye zirai programı mucibince 1-temmuz-1949 - 30-hazlran-1950 devresi zarfında satın alınacak teçhizatın ilk kısmı için ayrılan bu para 200 traktör, traktör akşamı ve her traktör için çapaiama ve ekme teçhizatının komple olarak mubayaasına sarfedılerektir. Buna İlâveten evvelce satın alınmış olan biçer-döver ve hususi dıskli One-Way’ler bu müsaadeye dahil değildir.
Türk çiftçiliğinin makineleşmesi suretiyle istihsalin büyük ölçüde artacağına işaret eden Türkiyedekl iktisadi işbirliği idaresi İkinci Başkanı Mr. Orren R. McJunkis yakında yeni nıübayaalar için kararlar a-iınacağınj söylemiş ve demiştir ki;
“Şimdi mübayaasına karar verilen vasıtalar, Türkiye İçin her neviden zira! teçhizatın 30 haziran 1950 tarihine kadar 13.793 000 doların sarfiyle satın alınarak tamamlanmasını icap ettiren programın başlan-
gıcını teşkil etmektedir.,,
Mr. McJnnkırifl sözlerine devamla: "Üzerinde işlenen mevcut kabili zer tarlalarda teçhizatın İyi bir şekilde kullanılması, bir taraftan hu seneki buğday hasadında her hangi bir verimsizlik ihtimalini bertaraf edeceği gibi 1952 senesine kadar, Türkiyeyi, yabancı döviz temini hususunda bti-yük yardımı dokunacak olan zirai mahsuller ihracatı işinede başlanmış olacaktır,, demiştir.
Mr. McJunkins Türkiyeye verilen yardım tutarı olan 13.793.000 dolardan 12.285.000 dolarının direkt yardım olarak kullanılacağını ve geri kalan 1.508.000 dolarının da Türkiye tarafından tiraj sistemi ile aarfedi-leceğine İşaretle sözlerine şöyle son vermiştir:
"Tiraj hakkı Türkiyeye, Marshall Plânına dahil memleketler arasında en iyi fiat veren memleket ten A-merikan dolan ile teçhizat satın almak hakkını vermektedir. Bu da, Marshall Plânına dahil olan memleketler arasındaki ticareti geliştirmeyi istihdaf eden önemli noktalardan biridir.,,
Fransız komünistlerinin grevi tutunamadı
Paris 18 A.A. (United Press) Komünistlerin demiryollarında ve kuzey kömür havzalarında yapmak istedikleri sabotajların önüne geçilmiştir. Hükümet limanda cereyan c-decek komünist hareketlerine karşı hazırlıklı bulunmaktadır. Amerikan
yaıdını gemilerine yapılması muhtemel sahotajlara karşı Hükümet lt-fb manian askeri mlştir. Askeri münasebetiyle gemi mart ayı d ir.
Fransız içişleri Bakimi Q.ıouilte selef) Möch İle brrnber komünist tahrikine karşı mücadeleyi hazırlıyor. ,

l
noktalar, bilhassa ilk ve retimde başarılı lunmasıdır.
Bir Demokrat, ile bir C.H.P. II
gaşalıktan ve bu hal takdirde dilimizdeki asaletin bozulacağından bahsettiler. Millet Partisinden bir Milletvekili de milli eğitim bütçesini bir memleket dâvası olarak ve prensipler bakımından tenkit etti. İnsan Haklan Beyannamesiyle devlete, her vatandaşa eşit tahsil imkânları sağlamak hususunda tahmil edilen mecburiyetin yerine getirilmediğini ve 200 milyon liralık tahsisatın 40 bin köydeki 14 milyon vatandaşa müsavi şekilde tevzi edilmediğini söyledi.
C.H.P. den bir Milletvekili, yabancı dil öğretimini devlet yapamıya-caksa bu işin bir müteahhide ihale edilmesini istedi. Terbiyeci olarak tanınmış bir diğeri imtihan sisteminin gayri insani olduğunu ileri sürerek imtihanlarda tekâmül esası yerine ezbercilik kabiliyetinin ölçüldüğü ldiasında bulundu. Çocuklarımızda »üyüklere karşı saygı hissinin git-.kçe azaldığından şikâyet etti.
Bakan, tenkit ve temennilere pa-ııtesi günü cevap verecektir. Meçsin havası bugün de gayet mûtedil . eçmiştir.
î K î N C î
Para - İdeal
Vedat Nedim Tör
ÜÇÜNCÜ
Çalışan Almanya
DÖRDÜNCÜ
Tarihin enginlerinde yaşamak merakı M. Nermi
“Senli benli” konuşma ve yazma huyumuz T EŞÎNCİ
İtiraf (Hikâye)
Cihat özhan
Spor
Halkevlerinin 18 inci kuruluş yıldönümü
Bugün bütün Halkevlerinde merasim yapılacak
Halkevleri kuruluşunun 18 inci yıldönümü münasebetiyle bugün memleketimizin ve şehrimizin bütün halkevi ve odalarında konferanslar, törenler tertip edilmiştir.
Bu münasebetle bilhassa Eminönü Halkevi 19 şubattan 26 şubata kadar bir hafta müddetle devam edecek bir geçit programı hazırlamıştır. Temsiller, konserler, sergiler, milli oyunlar, halk türküleri ve spor gösterileriyle halkevlnin faaliyeti umumi efkâra arzedllecektir.
Beyoğlu Halkevindeki merasim
I »4
r


Beyoğlu Halkevındc bugün saat 15 te Hilmi Ziya Ülken veyahut Ali Rıza Koralp tarafından yapılacak bir konuşma ile törene ballanacak ve bunu takiben bir klftsik konser verilecek, Halkevi balo heyeti gösteriler yapacak ve daha sonra da Türk musiki kolu bir konser verecektir.
Seçim Kanunu nöniinün tasdıkına
iktiran etti
Ankara, 18 (Hususi muha-4idınU bildiriyor) Büyük
Millet Meclisi Matbaası gece gündüz çalışarak geçen perşembe günü kabul edilmiş bulunan Milletvekilleri Seçimi Kanununun basımını tamamlamış ve son tâdilâta göre hazırlanan metni bugün saat 11 de Meclis Başkanlığına tevdi etmiştir.
B. M. M. Başkanlığı Kanunlar Müdürlüğü. Milletvekilleri Seçimi Kanununun iki nüshasını tasdik edilmek üzere derhal Cumhurbaşkanlığına göndermiştir.
Cumhurbaşkanının, bugün tasdik ederek hasını Başbakanlığa deceğıne muhakkak bakılmaktadır.
Bu vaziyete göre.
killeri Seçimi Kanununun pazartesi çıkacak olan Resmi Gazetede neşredilmesi ve yürürlüğe girmesi muhtemel görülmektedir.
Demokrat Partide dün yapılan toplantı
Demokrat Parti İstanbul teşkilâtın* bağlı ilçelerin başkanları dün parti me kezlnde mühim bir toplantı yapmışla dır. Dünkü toplantıda Partinin tert etmek üzere okluğu piyango mesele üzerinde ehemmiyetle durulmuş ve güt demdeki diğer maddelere geçilerek > çim hazırlıklariyle meşgul olunmuştu
Toplantı geç vakte kadar devam cı iniştir.
26 ziraat mühendisimiz staj için Amerika ya gidiyor Marshall yardım plânl gereğince mo dern ziraat usulleri üzerine. Amerlkad; tatbikat görecek olan 26 ziraat mühend simiz yarın Airfrance uçagiyle Atina: gideceklerdir.
Mühendislerimi* oradan Amerika.m
vapurla gideceklerdir.
kanunu bir nüs-ia.de e-nazariyle
Milletve-

Iran - Pakistan dostluk andlaşması imzalandı
Tanran. 18 (AJP) —. İranla Pakistan arasında bir dostluk paktı akte-.lildıği bugün resmen ilân edilmiştir. Andlaşma, İran Dışişleri Bakanlığında, Dışişleri Bakam Dr. Alı Ekber Slassi ile Pakistanın Tahran Büyük Elçisi Gaza f fer Alı Han imzalanmıştır.
Andlaşma gereğince, ket arasında konsoloslar cek, gelecekte bir ticaret
andlaşması imzalanacaktır.
tarafından
iki ınemle-teati edile-ve gümrük
Milletler Sağlık Tcşkilâu memleketimize gönderiler. Bcrthet Ankaradnn şehrimi-ve dün yanında Sağlık ve
Yakıudoğu Sağlık Merkezi martta faaliyete geçecek
Birleşmiş tarafından Dr. Eticnnc ze dönmüş
Sosyal Yardım Müdürü Dr Faik Yargıcı olduğu halde muhtelif sıhhat teşekküllerimizi gezmiştir. Dr. Berttiet dünkü tetkikleri sırasında bilhassa Yedikulede inşa edilmekte olan Beş Pavyonlar Hns-lahaneslni çok beğendiğini beyan etmiştir.
Yakınşark memleketleri verem tedrisatına mart ayı içerisinde başlanacak ve gelen elemanlar Türklyede yetiştirileceklerdir. Bu iş için gerekil olan malzemenin gümrüklere geldiği bildirilmektedir
Beyazıt C'amiinin etrafı açılıyor
Belediye, fethin beş yüzüncü dönüm ıhna hazırlık olmak üzere Beyazıt Camlının etrafım açmağa ve gerekli projeleri hazırlamağa başlamıştır.
Öğrendiğimize göre, yapılacak işler I-kl kısma ayrılmıştır. Bu yıl 250 bin hra sarfedllmck suretiyle Sahaflar Çarşısı yeniden tanzim edilecektir.
Bu sahanın tanzimi için hazırlanıp kabul edilen plâna göre camiin yan tarafına düşen ve Beyazıt kütüphanesinin karşısına İsabet eden kısımdaki bütün dükkânlar kaldırılacak ve Sahaflar Çarşını tramvay yoluna kadar uzanan bir cadde İmline getirilecektir.
Yeni çarşı. Bevazıttakı imaretin Mirasında ve Çadırcılardaki bu kısma iaabet eden dükkânların arkasında vücude getirilecektir. Yeni çarşıda, sadece kitapçılar ve tesbihçller bulunacaktır.
birliklerle takviye et-yardını andlaşması yardım getirecek ilk başında beklenmekte-
GfREŞ BİLETLERİ GENE KARABORSAYA DÜSTt (Gazeteler)
Dıiıı geceki güreşlerde kim kınandı oğlum? Karaborsacı — Kim kazanacak bey baba! Tabii gene biz kazandık.
Sayfa 2
Y F, N t tSTANBUL
19 Şubat 1950
K
Zamanımızın kompleksleri J 9
Para - İdeal
Yazan: Vedat Nedim TÖR
Avrvpani
yılı “Para" nın
. • •


Staline karşı
VRVPAN1N XIX ıınrıı yüz-•nlfjınatını # ^Kurdıığu çağdır. Ondan önceki bütiln onueklt yUtyıl boyunca vr daha m-velkl yomnnlnrda İnsanoğlu İçin paradan daha iımtüıı, daha itibarlı, daha çekici değerler vardı. Meselâ, ıçercf. kahramanlık, ınerlınınet. a$k. meslek haysiyeti, din gibi mânevi değerler İnsan topluluklarının muharrik kuvvet-I» ri.\ di.
Buhar kuvvetinin sanayie tatbiki neticesinde, İnsanların yarattıkları maddi ve mânevi defterler »a-dece birer “mal., okırak serbest pazarda alınır ve »atılır bir hale geldikten sonradır ki, her tayin iilçiisii ♦•PARA” oldu. Halbuki meselâ» lonca çağındaki esnaf ahlâkı ve esnaf nizamları kazanç hırnly-!e rekabeti yasak sayardı. Esnaflar. müşteriye hizmet zihniyetiyle çalıdırlar, parayı sadece bir geçlin vasıtası olarak değerlendirirlerdi. Taranın •'vasıta” olmaktan çıkıp “gaye,, oluşu ve hu yüzden putlaşması tarihin çok yeni bir olayıdır. Fakat biç bir hâdtae, bunun kadar talih değiştirici olmamıştır. İnsanların hayat anlayışları, aralarındaki fert ve ziiınrc ilgileri, aile Örgüsü, milletlerarası siyaset münasebetleri. kısaca hor şey, her bu **para mihveri!” cemiyete re şekil ve mahiyet aldı.
— Cehenneme gider misin?
— Maaş kaç?
Yani, parasına tamah ederek cehenneme bile gitmeyi göze almayı darbı mesel haline getiren bir dünyada “İdeni hakkı için” yapılan hareketlerin ve davranışların gittikçe arka plâna gerilemeleri mulcadderdl. Nitekim maddeci, knlb»iz, ruhauz, iç - huzurdan mah rıını, ihtilâçlar içinde çırpınan, hoyrat ve hnris bir dünyada ynşı-yorıiK.
Şimdi, medeniyetin en önkaygısı, hu pnrA-ideal tezadını kaldırarak yeni bir hayat görüşüne varmak; ruhun, idealin nındde ve teknik üzerindeki hâkimiyetini kurmak ve neticede yepyeni bir saadet anlayışına erişmektir. Saadeti, maddî nimetlerin peşinde nefe» nefese
»ey ZÖ-
koşmaktan ziyade, cemiyete faydalı olmakla arayan bir ahlâk, gittikçe medeni insanlığın sanından sayılmaktadır,
Talns dağlarındaki okulda yaşamayı yadırgamak şöyle dursıın, muhiti İçin faydalı olmanın hazzı içinde hayatından memnun neşe ve şevkle çalışan Amerikalı öğretmen; bütün civar köyleri halkına kendisini bir baba gibi sevdiren, hastalarına feragat ve aşkla hizmet eden Amerikalı doktor; kimsesiz hastalara hediyeler götürmek, roman okumak, mektuplarını yazmak gibi hizmetlerle onlara yalnızlıklarını unutturmak için her gün hnstahfiııe hastahane dolnşnıı Amerikalı milyoner hanım; Afrika yamyamları orasına gidip ııykıı hastalığı He. irnhonıla. »nrıhıımma İle gönüllü gibi savaşan misyonerler, kınaca bütUn bıı »nsyal mrau-Hyrtlrrlnl müdrik innan tipleri “naadot,. denilen manevi üıtmlne va Iç-hıızıırn erişebilmişlerdir. Böyle bir ahlâkın annkn.vnnftı sevgidir. Ancak hemcinsini, vatanını ve İdealleri seven insanlar, başkaları İçin büyük fedakârlık sayılan bıı gibi zahmetlere, yoksulluklara hiç şikâyet etmeden seve »eve katlanırlar ve bütün menfi şartlar» rağmen yepyeni bir yaşayış nizamı kurmanın ve böylelikle muhitlerine faydalı olmanın hazzı İle avunurlar.
İstanbııldnn gayrı bir yere tâyin olununca, sanki sürgüne gidiyormuş gibi kendilerini bedbaht hisseden, bütün zekâlarını memuriyetlerini büyük şehirlerden birine naklettirmek İçin harcıyan, gittikleri yerde de yeislerinden kumara, içkiye, dedikoduya dolan, ruhları, bir bozkır gibi, İdeal rahmetinden ıııabrum çorak ve kısır İnsanların yurt ve millet sevgisinden şüphe etmek hakkımız değil midir? Halbuki memleketimizin ihtiyacı misyoner rııhlıı, İdealist, aksiyon a-damlarınadır. Bu tipte insanlar yetlştlremedlkten sonra, bütün diplomaların, bütün ••öğretim ve eğitini,, için sarfolıiTian parncıklnrın ne kivin eti kalır? Anadolu köyü, bütün İyi niyetlerimize rağmen, yüz jnl sonra da bir arpa boyu ilerlemiş olmıyncnktır.
yeni bir suikast
hikâyesi
Berlin, 18 AA. (United Press) — Amerikan müsaadesi altında çıkan komünist aleyhtarı Der Abend gazetesinin bugün açıkladığına göre, Rus Lideri Stalln’in başkanlığındaki Sovyet rejimini düşürmek gayçalnl güden bir komployu meydana çıkarmışlardır.
Gazete bu haberi Almanyadaki Sovyet kontrol komisyonu 1le temasta o-lan çevrelere atfen vermektedir.
Bu mevzuda başka kaynaklardan hiçbir haber alınamamıştır.
Ayni gazete ve komploya yüksek mevkilerde bulunan 200 şahsiyetin adlarının karışmış olduğunu ilâve etmektedir.
Gazete bu komplonun meydana çıkarılması neticesinde Rusların, baltalayıcılara ve casuslara karşı ölüm cezasını yeniden kanunlaştıracakla-rınş belirtmektedir.
Yine aynı gazeteye göre bu komplonun gayesi, merkezi Leningrad olmak üzere yeni bir Rus cumhuriyeti kurmaktır. Esasen bu işe karışanlar Leningıadda toplanmaktadırlar. 1946 da Leningrad askeri bölgesi komutanlığından azledilen Mareşal Gomo-ıof suikastçıların başında bulunmakladır.
Suikastçılar arasında Sovyet ordusu siyasi mensupları ile Devlet Güvenliği Başkanlığındaki memurlar ve komünist Partisine mensup diğer bazı devlet memurları da vardır.
Gazete son olarak, suikastı hazırlı* yanlar tevkif edilmiş olduklarından teşebbüsün akim kaldığını ve bunun neticesinde gizli olarak bir temizleme hareketine girişileceğini belirtmektedir.
f l • i «(■ -HV



Ingiliz partileri tam randımanla seçim mücadelesine girdiler
Londra, 18 CAP) — Winston Chur-chiU. dün. İngiliz seçim propagandası sahnesinin en parlak yerini, Doğ'u ile Batının arasını bulmak için yonl teşebbüsler yapılması hukkındaki ta* lebini tekrarlamak suretiyle, ihraz etmiştir.
Churchill. milletlerarası münasebetlere bu şekilde temas etmesinin, seçim “icabı,, olduğu yolundaki iddiaları şiddetle reddetmiştir.
Dün/îhemleket dahilinde 1,200 millik yorucu bir otomobil seyahatinden dönmliş olan Attlee aynı zamanda Londrada yapılan İki toplantıda söz almıştır.
Bu şekilde Attlee, millileştirme hareketinin küçük sanayii de tesiri içine ahp almıyacağı, kömürün neden fena bir kalitede olduğunu ve kendisi ve eşinin haftada iki glnelik bir tekaüt maaşı ile geçinip geçinemiye-cek|erine mütedair olan sualleri de cevaplandırmıştır. Son suale cevaben Başbakan, "Evet, fakat hu hangi seviyede bir hayat süreceğimize bağlıdır,, şeklinde cevap vermiştir.
Bevin de dün akşam hidrojen bom-
* -«r ... ■*_ (u-

bası hakkında suallere muhatap olmuş ve “Bomba henüz yapılmamıştır, pek yakın bir zamanda yapılacağım da zannetmiyorum,, demiş ve tafsilât
- vermekten imtina etmiştir.
Maliye Bakanı 8lr Stafförd Chpps de yardımlarını esirgemiyen Ameri -kadan sempati ile bahsetmiş ve teşekkür etmiştir.
Başbakan yardımcısı Morrison da, ChurchlH’in Maliye Bakanlığı sırasında meşhur iktisat Alimi tarafından yazılmış olan bir parçalar alarak. Churchill’e etmiş ve eski Başbakanın
geniş ölçüde arttırdığını ileri sürmüştür.
Herbert MorrUon’un bürosuna hırsız girdi
Londra, 18 (YlRS) — İngiliz Devlet Bakanı ve İşçi Partisi adaylarından Herbert Morrison'un Londra yakınındaki seçim bürosuna gece teşhis edllmlyen bazı şahıslar kapıyı zorlamak suretiyle girmişlerdir ve yazıhaneyi altüst etmişlerdir.
Morrison’un seçim ajanı gazetecilere verdiği bir beyanat esnasında,
Keynes etüdden hücum işsizliği


• li

bazı “gayet gizli” seçim raporlarının tetkik edilmiş olduğunu açıklamıştır, fakat hiçbir şeyin çalınmamış olduğunu ilâve etmiştir. • ......... ’-» *•
Mancheater'de Muhafazakâr namzet öldü
Manchester. 18 (A. P.) — İngiliz Parlâmentosunda yeniden mevki almak için, Muhafazakâr Parti tarafından Mancheater’den namzet gösterilmiş olan Edward L. Fleming, dün gece ölmüş ve böylece partisinin seçim propagandasına Ümit edilmeyen bir durgunluk ârız olmuştur.
İngiliz kanunları gereğince, şimdi, Muhafazakâr Parti yeni bir jıamzet gösterecek ve bundan sonra yedi gün müddetle bütün partiler siyasi propagandalarını yaptıktan sonra, Man-ehester'de yeni ve müstakil bir seçim yapılacaktır.
Bazı teknik teferruat icabı. Manchester seçiminin, en az bundan on İki gün sonra yapılması mümkün olacaktır.
Geçen devrede Manchester’ın tek mebusu olan Fleming 58 yaşında bulunmaktaydı.
•U’lhmıi(tfihlüw i.ümbIiHi
I
il
KIS
H
BERLER
Prenses Elizabeth'in Kanadaya vali seçilmesi ihtimali var
Mecliste, Bütçe müzakereleri dün de devam etti
Millî Eğitim Bakanı tenkidlere pazartesi günü cevap verecek
18 (HusurI muhabirimiz — Riilf Karatenizin baa-toplanan bugünkü Büyük
Ankara, bildiriyor) kanlığında Millet Meclisi Milli Eğilim Bütçesi-
nin tunııi üzerindeki müzakerelerp devam ett|, İlk söz alan Osman O-cak, Diyarbakır maarifinin acıklı durumunu. okul ve öğretmen noksanlığını İzah etti.
Bu bölgede vatandaşların nksorl-yeilo türkçoden başka dil konuşması bakımından meselenin çok nnzlk olduğuna işaretle, buradaki milli eğitim faaliyetine hususi bir önem verilerek doğu kalkınma plânının başına alınması zarureti üzerinde ısrarla durdu.
YABANCI DİL MESELESİ
Fuat Hulusi Demircili, maarif bİh-tomlndc İmparatorluk devrinden kalma iyi memur yel Işt İrme a nanesinden hâlâ kurtulamadığımız), nazari tedrisat yerine ameli ve tatbiki maharetler kazandıran okullara kıymet Verilmesi zaruretini belirtti. Yabancı dil öğretimine de üniversitelerde kurs açmaya mecbur hırakmıyacak bir e-hemmiyet verilmesi temennisinde bulundu. İlkokul öğrotmcnlerine, lunclukları yerde recetarinc terfi nıesi zaruretini
mlrelll din meselesine do temasla:
**— Türk dili öğretiminde bir gramer karışıklığı sürüp gitmektedir.Ke-lime ve cümle bilgisi ve bunların dayandığı kaideler bir türlü nizam altına alınamamıştır. Eu keşmekeş içinde Türk dili »»aletinden kaybetmektedir. Buna mani olacak tedbirlerin süratle ve ciddiyetle alınması lâzımdır.,,
Müteakiben söz alan Salih tnan-kur, İbrahim Refik Soyer. Niyazi Aksu bazı mahalli ihtiyaçlara, ahlâk tedrisatına, öğretmen okullarının tekrar açılmasına, talebe yurdlarının idare şekillerine ve kız enstitülerinin tezyidine alt temennilerde bulundular.
İMTİHAN USULLERİNİN ISLAHI
İBmayıl Hakkı Bnltacıoğlu pedagojik »istemin pratikleştirilmesini, öğretmenlere memleket içinde ve dışında tetkik gezisi imkânları sağlanmasını istedi ye imtihan usullerinin ıslahı zaruretini tebarüz ettirdi.
Recai Güreli, denetmen ve gezici baş-
bu-cn yüksek maaş cle-imk&nlarının veril-müdafaa eden De-
• •

öftretnıenlere ait salâhiyetin kanunlaştırılmasını temenni etti.
Emlnüddln Çelikoz hu temenniye iştirak ettikten sonra öğretmen kadrolarının da muayyen esaslara bağlanarak tezyidi ve öğretmenlerin kırık not alan çocuklarda hâsıl olan menfi psikolojik reaksiyonu dikkate almaları ve bunun onlara telkini zaruret inde ısrar etti.
Yabancı dil öğretiminin sadece baremde derece kazanmak bakımından ilgi çektiği için verimli olmadığını izah eden Orhan Seyfl Orhon, sözlerini şöyle bitirdi:
"— Yabancı dil öğretimini bu illetten kurtarmanın bir yolu bulunmalıdır. Tilrk çocuğunun kabiliyetinin deforme edilmesine imkân verilmemelidir. Eğer yabancı dil öğretimini buçeremiyorsak bu işi bir müteahhide bari İhale edelim.,,
Emekli General Sadık Aldoğan, bizim de kabul ettiğimiz insan Hakları Rı^yannamcsinln 26 noı maddesinde devletin her vatandaşa eşit tahsil İmkânları sağlaması prenslpini izah ettikten sonra dedi kİ:
•*— Memleketimizde 40 bin köy ve bu köylerde yaşıyım 14 milyon vatandaş vardır. Milli Eğitim Bütçesine konulan 200 milyon liranın sağladığı tahsil İmkânlarını dağıtırken bu büyük vatandaş kitlesini dikkate almak, tahsil ve terbiye teşkilâtımızı bu görüşle ayarlamak mecburiyetindeyiz.
Bütçenin «ağladığı tahsil imkânlarının yüzde doksanı İstanbul, İzmir ve Ankara gibi nüfusun mütekâuıf ve devlet idarelerinin mütemerkiz bulunduğu büyük şehirlerde toplanmıştır.
Teknik tedrisata ayrılacak olan 70 milyon lirada yine bu merkezlerde n-kacaktır. Maarif teşkilâtında çalışan bütün meslek ve İhtisas adamlarında samimi bir gayret ve hükümet faaliyetinde geniş bir hüsnüniyet vardır. Ancak bu gayret ve bu hüsnüniyetin, arzettiğl görüş istikametinde teşkilâtlandırılması daha fazla geciktirilmemelidir.,.
Dağınık bir mUzün ancak mlloştlrllocek medeni seviyesinin yükseltilebileceğini İzah eden generale ön »ıralardan:
“— Üniversite mezunu köy çoouk-
ları var. Köylünün okumasına mâni olan kim., şeklinde itiraz edildi.
Bu İtirazlara:
Sen Amorikadan mı «eldin? Bu memleketin realitesini görmüyor musun? diye mukabele eden hatip şöyle devam etil::
'•— insan Hakları Beyannamesinin 21 İnci madeaiyle bütün vatandaşların devlet tarafından görülen kamu hizmetlerinden müsavi surette faydalandırılması mecburiyeti konulmuştur. Bizde iskân durumu, köylerin dağılışı ve nihayet mülki taksimat bu halde kaldıkça bu maddenin dr tatbik sahası bulmasına imkân yoktur..,
“Bu sözler İçişleri Bakanlığı bütçesinde söylenmeliydi, Yeri burası değildir,, diye oturduğu yerden itiraz eden bir Milletvekiline general:
Su» ve dinle!,, ihtarında bulunduktan sonra mütalealarını şöyle tamamladı:
Maarife ayrılan tahsisat çok değildir. Ancak bu kadar ayrılabiliyor. Hükümetin bu sahada İyi çalışmasına. öğretmenlerin büyük feragat ve fedakârlıklarına rağmen iyi netice alınamaması sebebini mülki taksimatın tabii ve İktisadi şartlara aykırılığında, köyleri modern bir nahiye teşkilâtı etrafında teksif edecek bir iskân politikası tatbik edilmemesinde aramak lâzımdır.,,
Nihayet Necmettin Sahlr Sılan da bazı temennilerde bulundu.
Bakanın cevap verebilme»! için pazartesi günü saat onda toplanmak üzere oturuma son verildi.
Türk Veteriner Hekimleri
İkinci turist kafilesi yarın geliyor
811 kişilik bir »«yyah kafilesiyle 28 o-cakta New-Yorktan hareket eden 27.688 tonluk Brltannlc Gemisi, pazartesi •(-bahı snnt 7 do limanımıza gelorektlr.
Gemi. Matlara Adasından ve Kazab-lankadan sonra Akdenlze geçmiş ve şimdiye karlar Cezayir. Malta. Rodos limanlarını ziyaret etmiştir. Rodo» tan doğru Umanımıza gelmektedir.
Akdrnızdekl tenezzüh 35 gün sürecektir, Gemi Istanbuldan sonra Atina. !•-kenderiyC) Palermo, Napoli. Cenovg. Vülefrnnchc. Barscdnn, Pfiima ve Cebelitarığ'a uğrayacaktır. Turistler Kahire ve I>uxor u ziyaret edecekleri gibi. Nnpoliden de Roma - Floransa yollvle Conova’yn gideceklerdir. Gemi İskenderiye ve Napolldckı 3-4 günlük tevakkuftan başka yalnız îstanbulla Yafa ve Villefranı he llmfinlarındn birer gün kalmakta. Akdenizln diğer limanlarından git' iği gÜn hareket ’et inektedir.
Bu seyahat, Chorbourg ve Southamp-ton limanlarında sona erecektir. Turistler bu tonezzüh seferi İçin adam başına 1.400 - 4 800 dolar ödemişlerdir.
Seyyahlar şehrimizde Sultanahmet ve Süloymanive camilerini. Ayaeof.va, Kâriye. Topkapı Sarayı ve Arkeoloji Müzelerini, Yerebil lan Sarnıcım. Bozdoğan kemerini ve surları görecekler. Kapalı-çarşıya gideceklerdir.
öğle yemeği Park Otelde yenecektir.
Seyyah karnesinin ziyaretini kolaylaştırmak için lüzumlu tertibat alınmıştır. BaMin-Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğünün baktırdığı İstanbul broşürleri turistlere Mal tada dsğ itilmiştir.
Türkiye Turizm Kurumu da seyyahları karşılamak üzere Azasından Bayan Nazlı Toktaş’ı Çanakkale ye göndermiştir. Nazlı Tektaş vapurdaki tanınmış şahsiyetlerle vo bilhassa Türkiye hakkında Amerlkada 50 konferans vermiş olan Col. Valenline Furlong il® tema» edecek, seyyahların memleketimizi» İlgili suallerini cevaplandırdıktan sonra bir konferann verecektir.
Mihmandar üniversiteliler dün tarihi enerleri etüt etiller
Bundan böyle memleketimize gelecek her turist kafilesini Türklyeyl yanlış va kötü bir şekilde tanıtan anasırdan kurtarmak gayesiyle mihmandarlık vazifesini Üniversitelilerin yapmaları için İstanbul Üniversitesi Talebe Birliğinin teşebbüse geçme»! üzerine teşkil edilen ünlveralteU ekip dün müt«ha*«ı»lar refakatinde lstanbulun tarih! eserlerini gezmiş ve muhtelif etütlerde bulunmuşlardır.
Bu teşebbüse vesile olan turlat kafilesi yarın Brltanntc vapuru İle gelmiş bulunacaktır.
Meraklı haber mütehassısı bir İngiliz
gazetecisinin şayanı hayret beyanatı
vaziyette kalan köylü-bu prenaipe göre umu-bir maarif sistemiyle , - -

Rus atom tesisatının resmini çekmek için
yapılan teşebbüs, muvaffak olmamış
der-Gourey Mera-yazılı
İtalyan Meclisi kavgaları önlemek istiyor
Roma, 18 (A.P ) — Çoğunluk partini mebusları bugün İtalyan Mebuaan Mec-hniıvlü »ık »ık vukua gelen yumruk yumruğa kavgaları durdurmak için yeni bir Udimntname hnzırlnmışlardır. Teklif edilen taaarı mucibince, Meclis reisi. müzakereler aıraaında kavga çıkaran, bir mebusa veya kabine üyesine taarruz eden herhangi bir parlâmento üyesini İki İlâ 15 gün müddetle Meclise girmekten menedebileceği gibi yarım yevmiyeden başlamak üzere iki aylık ücret tutarına kadar para cezam verebilecektir.
Batı Almanyada İşsizlerin adedi çoğaldı
Londra. 18 (YİRS) — Batı Almanya Cumhuriyetinden gelen haberlere nazaran, işsizlerin sayısı bu ay zarfında iki milyonu çıkmış bulunmaktadır.
Federal Hükümet âcil tedbirlerin a-h-nmn-u etrafında yapmakta olduğu görüşmelere devam etmektedir.
Ot.tawa 18 (Nafen) — Kanadada Genel Vali General Aleksandr’ın vazife müddeti sona ermektedir. Bir şâyiaya göre Kanada tarihinde ilk defa olarak İngiltere Kiralını Ottawa'da bir kadın temsil edecek ve bu da Prenses Elizabeth olacaktır.
Merakoş ıFransız Fası) 18 lAP) — İngiliz “İntelligence Digcst,, glslnin editörü Kenneth de bugün Associated Press’in keş'deki muhabirine verdiği
demeçte, geçenlerde Rusyanın belli başlı atom endüstrisi merkezinin fotoğrafını çekmek üzere bir teşebbüs yapıldığını fakat Rusların, bu iş için kullanılan uçağı “yeni şekilde bir uçaksavar ateşiyle,, düşürdüklerini ileri sürmüştür.
De Courcy, Sovyet atom endüstrisi merkezinin ••ilişllemlyecek derecede mahfuz,, olduğunu da söylemiştir. De Courcy, fotoğraf alma teşebbüsünün yüksek irtifada dolaşan bir uçakla yapıldığım fakat bu teşebbüse hangi devletin giriştiğini açıklamakta •'serbest., olmadığını iddia etmiştir.
Ruslar bu hâdiseyi şimdiye kadar siyanl sebepler dolayıslyle saklamışlardır. Bu olayların Rualar tarafından tekzip edileceğini tabiatlyle beklemekteyim.
•‘Diğer taraftan edindiğim malûmata müsteniden, Rusyanın atom enerjisinin sınai gayelerde tatbiki yolunda bir hayli ilerlediğine şüphe yoktur. Aynı tarzda Ruslar, bizim umumiyetle hidrojen bombası dediğimiz silâhın tehlikeli bir cinsiyle muvaffakiyetli tecrübeler yapmışlardır. Bana malûmat veren tamamlyie inanılır bir şahsiyet, Romanyada, en İleri gelen bir Sovyet memurunun hazır bulunduğu bir ziyafete iştirak etmiştir, Her hangi bir aızmtı ihtimalini böyle bir muhitte aklına ge-tırmiyen Rus şunları söylemiştir : "Polit Büronun muhtaç olduğu yegâne şey, Atlantik devletlerinin daha 24 ay fiiliyata geçmeden konuşmaya devam etmeleridir. İki yıl sonra Rusya kendi öz şartlarını dikte edebilecek kadar kuvvetli olacaktır,,,
De Courcy bundan iki hafta evvel Sovyetler Birliğinde bir atom infilâkı vukubulduğunu ve Dublin'le Paris sismografları bu hâdiseyi aynı zamanda kaydetlklerini ileri sürmüştü,
Ankara 18 (A.A.) — Türk Veteriner Hekimleri Yıllık Kongresi bugün Ankarada Sağlık Sokağındaki Veterinerler Evinde Tarım Bakanı Csvit Oral’ın. mesleğin hizmetleri ve ileride yapacağı vazifeleri belirten veciz bir nutku ile açılmış ve bu söylevi Kongrece sürekli alkışlarla karşılanmıştır. Bundan sonra Kongre başkanlığına Malatya Milletvekili Atıf Esenbel, ikinci başkanlığa Ankara milletvekili Naki Cevat Akker-man seçilerek kongre gündemine geçilmiştir.
Okunan idare heyeti raporu ittifakla kabul ve ibra edildikten sonra yeni yönetim kumlu seçimi yapılarak yönetim kuruluna Kocaeli Milletvekili Ahmet Faik Abasıyanık, Emekli General Kââmll Bayrı, Prof, Burha-neddin öktern, Veteriner Genel Müdürlüğü Mütehassısı Müşa -virt Tevfik Bulak, veteriner doktor Zeki Mı.ıslu. veteriner doktor Mahir Pamukçu, veteriner Fahri Gönenç. Veteriner Genel Md. Şube Müdürü Necdet Bayındır, veteriner doktor Ahmet Noyan seçilmişlerdir.
Müteakiben mealekdaşlann dilekleri üzerinde konuşmalar yapıldıktan sonra sayın Cumhurbaşkanımıza kongrenin tazimatını arzetmek üzere on iki kişiden müteşekkil bir heyet seçilmiştir. Kongreye samimi bir hava içinde son verilmiştir.

Şiddetli fırtına başladı
Samsundan İtibaren Karadeniz sahillerinde şiddetli bir fırtına başlamıştır. Bu yüzden flürat postasını yapmakta o-lan Giresun vapuru Hopa ile IhtllAt e-dememiştir. Rlzede bulunan Necat ve Trnbzonda bulunan Demir vapurları güçlüklo AkçnAbada sığınmışlardır.
Doğubeyazıtta zelzele
Doğubeyazıt 18 (A.A.) — Bu sabah saat 6.15 te beş saniye süren bir deprem olmuştur. Zayiat yoktur.
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR

Hâlânda askerleri Endonezyadan ayrılıyor
Jaknrts, 18 (A. P.) — Endonezvamn egemen bir devlet olduğu 27 aralık 1940 dan beri 12.270 HolAndah askerin bu memleketten çekildikleri Basın ve Yayın Bakanlığı Genel Sekreterliğinden bildirilmiştir. Tahliye hareketi bundan böyle de devam edecek ve ayda 0.000 aRkrr HolAndaya dönecektir.
Birleşik Amerlkada seylâp
Ncw.York, 18 A.A. (AFP) — Birleşik Amerikanın güney bölgelerinde nehir ve ırmaklardan çoğunun seviyesi yükselmeye dr-vam etmektedir. 35.000 kişi mes-krnslzdir. En ziyade zarar gören eyalet olan güney Dnulaiana’da 780.000 hektar sularla kaplıdır.
MiPdusipi. Arkansa», Mlaıourt, Ken-tucky eyaletlerinde de su basmaları olmuştur.
Asker, çoğu çadırda yafan felAketze-delere yardım etmektedir.
İtalya Vietnam'ı
tanıdı
Roma, 18 A.A. (AFPl — Rosmen bildirildiğine göre. İtalyan Hükümeti Vietnam. Kamboç ve Lao» devletlerini tanımağa karar vermiştir.
İt al yad a hararet 20*
Roma. A.A. (AFP) — Kısa süren bir soğuk, kar ve yağmur devresinden eonra İtalya şimdi de vakitsiz bir baharı tebşir eder görünen bir sıcak dalgası içindedir. Komada hararet sıfırın Üstünde 20 derecedir.

Bir Geçmiş Zaman
8
Valahrla’fhı korkunç
bir siklon
Rogio Caiabrta, 18 A A. (AFP) — Ca-Ubrlnda Binnconovo bölgesini bir siklon silip nüpürmUçtUr. Belediye dairce! He kı§lanın ve bir çok evlerin damları uç-ıpuş. duvarlar yıkılmıştır. Denizde fazla fayıda kayık bâtmışlır.
Ufak tefek yapılı, alıngan tavırlı, pembe tenli, kumral veya açık sarışın saçlı, nazik biraz da delişmen hissini veren ve, gariptir, biraz da Ali Nizamî Beye benziyen bir adamdı. Lâmbaların ve piyano üstündeki mumların ışıkları önünde, piyano çalmaya başlamadan evvel notaları karıştırırken öyle mühim ve kutsi bir şeyler yapan bir hâli vardı ki geçen bütün kanşık ve kanlı senelere rağmen hatırımdan hâlâ silinmemiş.
Ali Nizamî Bey, düşünün, bir gecede "meşhur piyanist Profesör Heg-yei’yi bile getirtmiş !" Bu geceler alafranga musikinin çevik, kuvvetli, cerbezeli ve çâlâk sesleri, Adanın bütün bu Nizam semtini doldururmuş. Hattâ Adalıların bazılan "Ali Nizamî Beyin köşkünde yine konser var!,, diye gelirler, çalgıyı sokaktan, yolun karşı tarafında bulunan setteki çamlar altından dinlerlermiş. Bu geceler, kalbler gibi heyecanla-

nan kemanlar dile gelir, ah! neler, neler söylermiş!
Fakat işte, bu hisli ve coşkun zamanlarda bile. Ali Nizamî Bey her an tetikteki tutamını bozmaz ve elden bırakmaz ve eğer bir "fosnot,, duysa bunu işitmemezliğe, duyma-mazlığa gelemez, âdeti veçhile hemen kızar, ve "müzisyen,, lere fena halde çatarak onları ayıplar ve hele: "Siz beni anlamazın biri yerine mi koydunuz?,, diye başlarmış. Zira her şey olur amma “Yoo!,.." Ali Nizami Bey kendisine böyle istihfaf olunur gibi muamele edilmesine asla razı olamazmış !
Ali Nizamî Bey, at, araba, koşum meraklısıydı.
Onun, mahfazasından yeni çıkmış bir mücevher gibi parıldayan yepyeni ve iki küçük midilliye koşulmuş sarı açık arabasını Adada bilmiyen yoktu. Fakat, kendisinin Istanbııla indiği günler, yani hemen her akşam bunu Hadçanımefendi kullanırdı ve bu da bize Ada günlerimizin en hoş hazlarını verirdi, Hadçanımefen-di’nin arabasının hazırlanışı, köşk halkının onu uğurlayışı ve onun da kurulduğu arabayı kullanışı bütün bir âlemdi ve o zamanki hanımların tâbirince, "ömürdü !”
Bahçede çiçeklerin daha tesirli bir koku yaymaya başladıkları akşam saatlerinde bu araba köşk bahçesinin Nizam caddesine açılan demir parmaklıklı- kapısının önüne yanaş-
nuş olurdu. Midillilerin derileri, koşumların ve dizginlerin kayışları, a-rabanın dışı ve döşemeleri hep ayni bal sarısı rengindeydi. Hep ayni deriden yapılmış, örülmüş, yontulmuş gibiydi. Midillilerin palûze gibi titrek vücutleri üstündeki pırıl pırıl parıldayan koşumlara küçük küçük çıngıraklar takılı bulunduğundan bunların şangırdamasiyle midillilerin sabırsızlandıkları duyulur, öyle ki, bütün araba âdeta sallanan billur bir a-vize gibi şangırthh şungurtulu sesler çıkarır, midilliler de, arada bir. sanki vücutlerinin neşesinden kişnerler-di, Herkes memnun, gülümseyerek, bir takım belirtilerden yakınlığı duyulan sevinçli bir olayı tasvibe hazırlanmış bir hal alır, hizmetçilerin hepsi de birer pencere ile çerçevelenerek bu hâdiseyi seyre koyulurlardı. Had-çanımefendi, krem yeldirmeli, beyaz başörtülü ve boğazının ' dekoltesini başörtüsünün üçlariyle iyice kapamış, köşkün büyük kapısından çakıl taşlı bahçe yoluna çıkarak, ve iyi kalbinin aydınlattığı gözleriyle bir oyuna iştirak ediyormuş gibi gülümsiyerek, her iki adımda bir tombul bacakları üstünde biraz duraklıyarak ve etrafındakilere gûya başkasının hatır ve hayaline gelmesine imkân olmayacak derecede mühim emirler veriyormuş gibi, sözlerini duymadan uzaktan görülse kıraliçelerin verebilecekleri di-rektivleri verdiğini düşündürecek bir takım edalarla:
Buz kâseme Karlıklara Vapur vak-
• •
— Beni dinle, Mari!., iyice buz doldurursun!., da bir bakmayı unutma!.. tinde küçük beyi kolla!,. Haydi, Mari!.. Göreyim seni!
Gibi sözler söyliyerek gûya gittikçe daha cazibeli bir muhite yarıyormuş gibi hazzı artarak yürür ve arabaya tekemmül etmiş bir memnunlukla, etrafa sirayet eden bir inşirahla, cülus eder gibi binerdi, öyle ki, Hadçaııımefendinin böyle köşkün kapısından çıkışı, bahçenin kısa yolundan geçişi ve seyisin tuttuğu arabasına kuruluşu, Bilyükadanın başlayan bu akşam saatinde günün mühim bir hâdisesi, saraylarda okluğu gibi, teşrifatın her anını ve her teferrüatını evvelinden nizam altına aldığı gösterişli bir alay manzarası arzederdi.
Etrafta arabaya kadar gelenler tebessümleriyle selametlerler, ve biz ço-ve şe-
bizi
Büzleriyle uğurlarlar, cuklar da bir neşeli şan refe iştirak ediyormuşuz gibi Had-CHnımefendinin birimiz yanına, ikimiz karşısına konardık. Akıllı midilliler, sabırsızlaştıklarını vücutleri-nin titreyişleriyle şangır şungur duyurmakla beraber, bu dakikada, hanımlarının pmrini bekler, daha hareket etmezlerdi. Hadçanımefendi: yerleşip dizginleri eline aldı mı, her defasında, evvelâ bir besmele yerine sadece "Bismillah,, der ve alt tarafını getirmez, çünkü belki bunu da bilmezdi. /Drvanu varı
Hiir Fikirleri Yayma Cemiyetinin Kongresi
Geçen hafta ekseriyet olmadığı İçin hu haftaya tehir edilen Hür Fikirleri Yayma Cemlyotlnln senelik kongre»! dün saat 15 ten İtibaren Liman Lokantasında toplanmıştır. Cemiyet Başkanı Ali Fuat P.aşgilln asalara, ikinci kongreye gelmeleri için yazdığı mektup yüıünden dünkü içtimaa daha fazla Üyenin İştirak ettiği söyleniyordu. Bu mektupta, '•geliniz muhterem arkadaş! Bir teşekkül. A »namın himmetleriyle yaşar ve o-muzlarında yükselir. Beğendiğiniz kimseleri hizmet başına geçiriniz. Onlara işlerinden hesap sorunuz. Veremezlerse mesul ediniz. Fakat bunu yapmak İçin zahmet ediniz, Cemiyetimizin renede bir defa toplunan bir tok kongresine olsun geliniz’
Hep başkaları yapsın demeyelim, rica ederim. Herkes kendi evinin Önünü süpürürse. sokak temizlenmiş olur.,, deniyordu.
Kongre riyaset divanının seçiminden sonra okunan bir senelik İdare heyeti raporu, âzalardan, yapılmış iş ve »ar-fedlimlş mesai diye övünülecek bir muvaffakiyet olmadığı için özür diliyor ve bu ataletin sebebini doğrudan doğruya cemiyet mensuplarının alâkasızlığına atfediyordu. Bu mevzuda kongre delegeleriyle İdare heyeti arasında toplantı boyunca karşılıklı serzenişlerde bulunuldu.
Dilekler faslında söz alan hatipler, ft-saların aidatlarını muntazaman ödemelerini, ödemeyenlerin cemiyetten çıkarılmasını. mail imkânsısiıktan dolayı neşriyatına nihayet verilen mecmuanın tekrar ihya edilmesin), cemiyet lokalinin şehrin merkezi bir verine getirilmesini idare heyetinin daha çalışmasını istediler.
Raporun kabulü ve İdare seçimini müteakip toplantıya di.
dinamik
heyetinin »on veril-
Millet Partisi Beşiktaş İlçe Kongresi
Millet Partisi Beşiktaş ilçe kongTMİ bugün saat 14 te Beşiktaştakl Sahil Gazinosunda yapılacaktır.
Spor ve Sergi Sarayı satılmadı öftrcndlftimUo göre, Spor v« Sergi S%-rayının Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne satıldığı hakkında han gazetelerde yayınlanan haberler asılsızdır, Belediye İle Belen Terbiyesi Genel Müdürlüğü arasında hiçbir satış muamelesi cereyan etmemiştir.
Rockfeller Has ta han esi Başhemşiresi geliyor
Roekfeller Sığlık TeşkilAtı H.m-,treni Reliant bugün hava yollyla e»h-rlmiae gelecektir. Ba, Hamura istanbulini kurulacak olan ÇyrU^ark Verem Mıivaclele Markeainln haaırhklan l«ln şafttık müeaaeeelerimıade İncelemeler yapacaktır.
Ulaştırma idareleri, 1950 İstanbul Sergisine İştirak edecek
Ulaştırma İdarelerinin müştereken 1980 İstanbul Sergisine iştirakleri uygun görülmüştür.
Sergi işlerinin organize •dilmesine Devle! Dcmiryoll ıı ı Genel Mudürlhğü mühendislerinden Hnyraddln ın*ınur ®-dıbnlş ve hazırlıklara şlnvlklon ir(4İan-iniştir.
Devlet Denizyolları Hastahanesî mütehassıs çıkarabilecek mi?
İRtüiıbuldııki Devlet Denizyolları vs Limanları Haatnhanesinin İhtisas verme haatuhanvlorindon »ayılnıam mevzuu tetkik ndümolctedir.
Yakında bu hususta bir karara varılacaktır.
Devlet Denizyolları Umum Müdürü An karaya gidiyor
Devlet Denizyolları Umum Müdürü Cemil Parman bütçe rniısakerelerinde hazır bulunmak vs dairesini İlgilendiren muhtelif konular etrafında Bakan-hkla temas etmek üzere yarın akşam ekspresle Ankaraya hareket edecektir.
Üsküdar kömür deponu kurulamıyor
( ‘Intrlri »İp h şad a tel arlılardı
te inı \ll'’*etcc kabul
0
19 Şubat 1950
GU N U N
Hususî muhabirimiz, Münih’ten bildiriyor
Çalışan Almanya
iki kabir ka-
‘•Karaborsa” dünyanın her köşesinde kara bir yılan gibi parayı zehirlemiş ve onıın kıymetinin düşmesine vesile olmuştur. Arkadaşımızın Alnuınyada bulunduğu esnadaki bir görüşmesinden İlhanı alan ressam Kugen M. Car-dler'nın kendisine hediye ettiği ve onun İçin yaptığı bir resimdir
İkinci Dünya Harbinin tahrip ettiği sahanın yüzde 75 ten fazlası kurtarılmış bulunuyor
ON bir sene zarfında çalışmak ve
yaratmak kabiliyetinin en canlı misalini veren ve “yaşamak hakkı” nın en iyi delilini gösteren millet muhakkak ki Alman Milleti olmuştur. Bundan sene evveline dar herkesin harabe olarak
lacağım zannettiği ve ancak bu harabeleri görmek için seyyah celbedece-ğine inandığı Almanya. şimdi, harap olan fabrikaların yerlerine yapılan muazzam sanayi müesseseleri-nin mallarını almak veya satmağa delâlet etmek i-çin gelen insanlarla doludur. Büyük bir (sanayi teşkilâtımın müdürleri bana; 250.000 metre murabbaı o-lan iç yerlerinin,
harp nihayetinde, ancak 50.000 metre murabbaı kaldığını, mütebaki kısımların tamamen tahrip edilmiş olduğunu söyledi ve sonra, biraz da çalışmanın verdiği sevinç ve gururla, son bir sene zarfında bu (fabrikaları ın 175.000 metre murabbaına çıktığım ve bir kaç ay zarfında da eski mesahayı bulabileceklerini ve belki de bunu da geçeceklerini ilâve etti. Şimdi. bütün bu imar ve ihya hareketlerinde fennin ve ihtiyaçların XX nci asırdaki bütün terakkileri nazarı itibara alınmakta ve hiçbir şeyin noksan kalmamasına dikkat edilmektedir. Yarının bütün endişelerine; para noksanlığına^ kaybedilmiş bir hesabın bütün üzüntü. 2aıf ve zaruretlerine rağmen yapılan şeylerde en iyi malzemenin kullanılmasına ve asırlarca devam edecekmiş gibi sağlam olmasına dikkat edilmesi bilhassa nazarı dikkati celbetmektedir. Yanmış ve vıkılmış şehirler arasında kalan dört duvar, evvelâ muayene edilmekte ne suretle yeni ve bina yapılabileceği
İşte burada insan mesai ve arzusunun yanında fen ve sanat en büyük bir hisseye maliktir. Ve ancak bu sayededir ki, Almanyanın ihyası bir mucize telâkki olunmamakta ve Alman bilgisinin bu kudreti, bütün dünyaya, ilim ve fen sevgisi için mükemmel bir propaganda örneği vermektedir.
Öyle zannediyorum kı. kısa bir zaman sonra, siyasetin bütün karışıklıklarına. iktisadiyatın tekmil endişe verici vaziyetlerine rağmen Almanya; Avrupanın ve belki de bütün dünyanın en modern şehirlerine ve en iyi hayat şartlarına malik olacaktır.
fenni bir surette ve sonra bundan daha güzel bir düşünülmektedir.
/
‘'karaborsa” nm ortadan
Şimdi Almanya sanayii bütün dünyaya ihracat yapmağa çalışırken diğer taraftan da dahili ihtiyaçlarını temin etmekte ve “serbest iktisat sistemi” sayesinde her şeyi ithal eylemektedir. Ancak hu sayededir ki, karaborsa denilen şey unutulmuş bir hale gelmiştir. Para kıymetinin azalmasında â-mil olan
kalkması paraya ehemmiyet verilmesine sebep olmuştur. Şimdi az veya çok paraya malik otan herkes, bir markın en ufak küsuratım da hesap etmekte ve imkân bulduğu takdirde tasarrufa başlamakta ve alış verişinde daima ihtiyatta hareket etmektedir. Köklü iktisadi terbiyenin mahsulü olan bu haleti ruhiyeyî harp ve onu takip eden senelerin mahrumiyetleri yok edememiştir, çünkü, mektepten evvel, aile kucağında alınan derslerdir ki, bir millete yaşamak ve daima ileri gitmek kudret ve kuvvetini vermekte ve onu bir çok felâketlerden sonra da yaşamak hakkına malik bir millet haline getirmekte ve galip milletlerle yeniden dost olmağa sevketmektedir. Sırf bu vasıflar sayesinde şimdi Almanyanın galip milletler tarafından işgal olunan sahalarında artık harp zamanının düşman vaziyeti zfıil olmuş ve işgal kuvvetleri ile Alman Milleti arasında bugün ve yarının beraber çalışmak çareleri düşünülmeğe başlanmıştır.
Tarihten sarfınazar, insan ömrüne nazaran da hiç addolunacak kısa bir zaman zarfında elde olunan bu neticelerdir ki. yarının endişelerini biraz izale etmekle ve ihtiyar Avrupanın â-tisi hakkmdaki ümitlen arttırmaktadır.
Milletlerarası îmar ve Kalkınma Bankası Başkanının beyanatı
Lake Success, 18 A-A. (USlSı — Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasının faaliyetlerini Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyine izah eden Banka Başkanı Eugene R. Black, verilen ödünç miktarının 750 milyon doları bulduğunu, bu meblağın 13 millete verildiğini ve eğer tatbik edilebilecek iyi plânlanmış projeler olsaydı daha da fazla ödünç verilebileceğini bildirmiştir.
Black, yapılan teknik yardıma misal olarak Türkiyeye şahsî teşebbüslerin finansmanı kin bir müşavir, Irak ve Peruya sulama mütehassıstan, Ekvator'a bir dokuma mütehassısı. El Salvador'a bir zirai finansman mütehassısı ve Hindistan’a bir elektrik ve bir de demiryolu mühendisi yollandığını bildirmiştir
İzmir :
Adana :
Birinci akala pamuk üzerine mahdut miktarda iş olmuştur.
EKONOMİK
İsviçrenin Avrupa
Dünya Haberleri
memleketlerine nakdî yardımı
Yeni kredilerden, borçlarını ödeyen memleketler istifade edebilecek
Zürih. (Hususî) — Avrupa memleketlerinin kredi talepleri» son zamanlarda duraklamış bulunan İsviçre ihracat ve inşaatına yeniden gelişme imkânları vermektedir. 1949 sonunda açılması mümkün olan 790 milyon İsviçre franklık kredinin 325 milyonu talep edilmiş bulunmaktadır. Fransa. İngiltere. Holândo, Belçika, İsveç, Norveç, Yugoslavya, Polonya ve Çekoslovakya talipler arasındadır. Bunlardan Belçika ve Holânda, İkinci Dünya Harbinden beri aldıkları borçları tamamen ödemişler, Fransa, İngiltere ve İsveç!n borçları da azal-
mıştır.
1949 eylülünde yabancı kredi taleplerinin 600 milyon franga yükseldiği hatırlanacak olursa, yeniden yapılacak taleplerde bir eksilme vâki olduğu anlaşılır. Bu sebepten İsviçre para ve sermaye piyasası likit bir manzara arzetmekte ve sermaye ihracım arttırma meselesi üzerinde durulmaktadır. Mamafih, yeniden açılacak krediler, eski borçların ödenmesi şartına bağlıdır ve binııetice, borçlarını ödememiş bulunan memleketlerin kredi almaları ihtimali zayıf görünmektedir.
İngilterenin petrol tahdidatı Birleşik Amerikanın protestosunu mucip oklu
★ VVashington. 18 (APı — lngilte-renin Amerikadan ithal edilen petrol üzerine vazeylemiş olduğu tahdidat dünden itibaren ve Amerikanın şiddetli protestolarına rağmen yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Amerikadan dolar mukabili yapılacak olan bütün petrol İthalâtı yasak edilmiştir ve petrol ithalâtının hacmi de yüzde 30 nispetinde daraltılmıştır.
Bu tedbirler neticesinde Amerikan firmaları, sterllng sahasındaki satışlarının takriben 1/3 ini kaybedeceklerdir.
Brezilya dünya memleketlerinin ikthadi yaklaşmasına taraftar görünüyor
Birleşik Amerikanın
serbestîsi
ithâl
A.A. (Afp) — Mar-
Avrupada
New-York .18 shall Plânı tatbikatının kaydettiği terakkilere hasrettiği bir başyazıda New-York Times gazetesi. Avrupa kalkınmasına yardım etmek üzere. Birleşik Amerikanın Avrupa-dan gelecek mallar ithalâtının arttırılmasına müsade etmesi lâzım geldiğini belirterek şunları yazmaktadır:
Birleşik Amerika ithalâtı serbest bırakmak için şimdiye kadar yaptığından fazlasını yapmadıkça bu işde herkese misal olacak bir tavır takına-maz. Zaten meselenin yalnız ahlâki değil, bir de ameli cephesi vardır.
Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtı vaaıtaslyle yardıma ilânihaye devam edemeyip Avrupada bizim tarafımızdan hükümet yardımının devamım lüzumsuz kılacak bir durum yaratmak üzere gelecek iki sene zarfında muhakkak ki ehemmiyetli fakat mahdut olan kendi kaynaklarımızdan istifade etmeliyiz. Eğer 4 senelik Mar-shall Plânı tatbikatı Avrupa?) Ko mümzmc temayülden menedeınozse bütün bu gayretler nafile olacaktır. Batı Avrupa İktisadi Birliği 25ü milyar dolar geliri ve 270 milyon nüfusu ile hürriyet ve demokrasinin devamı için kuvvetli bir garanti olacaktır. Bizi böyle bir hükümeti tahakkuka sev-keden âmil, şüphesiz ki hodbin ve maddeci bir düşünce değildir.
t
Dış Yardım Komitesi Başkanmın beyanatı
★ New-York, 18 A.A. (AFPı — Dün “Alianza înteramericana” Cemiyeti tarafından tertip edilen Brezilya gecesinde konuşan Brezilyalı iktisatçı Jose Garrida Torres şunları söylemiştir:
Starya müddetinin indirilmesi Izmirde iyi karşılanmadı
Bir taraftan tahmil ve tahliye vasıtalarının kifayetsizliğinden şikâyet olunurken, öbür taraftan Devlet Denizyollarının aldığı bu karar, tüccar arasında hoşnutsuzluk yarattı
İzmir. 18 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — İzmir Limanında tahmil ve tahliye vasıtalarının azlığından şikâyet edilir ve ecnebi vapurlar günlerce limanda beklemek mecburiyetinde kalırken bu defa Devlet Denizyolları Umum Müdürlüğü starya müddetini 3 günden bir güne indirmiş ve bu karar ticaret âleminde derin tepkiler uyandırmıştır. Yeni karara göre starya müddeti 3 günden bir güne indirildiği gibi ithalât aşyasmın boşaltılmasına tahsis edilen vasıtalarda yüz elli tona kadar olanlar 3 gün, 300 tona kadar olanlar dört gün, Üç yüz tondan fazlası için 5 günlük bir müddet konulmuştur.
Gümrük Komisyoncu tan Birliği ve ithalât ve ihracatçılar keyfiyeti protesto için Ticaret Odasının hakemliğini istemişlerdir. Oda. bu hususta Ulaştırma ve Ticaret Bakanlıkları nezdinde teşebbüslere girişmiştir. Denizyoları İzmir Şubesi Müdürü, bana; Şat darlığını ortadan kaldırmak için böyle bir tedbir a-lındığını, tüccar isterse 24 saatte yükleme ve boşaltma işlerini yoluna koyabileceğim, ekser tüccartann ardiye kulanmamak için sebepsiz olarak devlet vasıtalarını işgal ettiklerini söylemiş ve 'starya müddetinin İstanbul'da bir gün olduğunu ilâve etmiştir.
İhtiyarlık Sigortası
Ucuz demir teklifleri
VVaslungton, 18 A.A. (United Press) — Kongre Dış Yardım Komitesi Başkam bulunan McCarran, geçenlerde Avrupaya yaptığı seyahat hakkında Ayan ve Temsilciler meclisleri komitelerine verdiği izahatta, 1952 senesine kadar Batı Avrupada istikrar tepıin edileceği yolunda hiç bir teminat veıilemiyeceğini belirtmiş, ve

bazı memleketlerde hayat seviyesi aJ-çaltıldığı takdirde komünizmin buralarda müsait bir saha bulup kök satabileceğine işaretle demiştir ki:
“Bazı memleketlerde şimdiki halde mevcut hayat standardı bile, mühim bir Amerikan yardımı yapılmadığı takdirde 1952 den sonra devam ettirilemez.
Yardım programının nihayet bulduğu 1952 senesine kadar iktisadi istikrar temin etmek imkânsız gibi görünmektedir. Kanaatimce, yardımı bu seneden başlıyarak yavaş yavaş azaltırsak, bu yardımın 1951 senesinde nihayet bulması çok büyük bir sarsıntı husule getirmez.
Başkan Trııman, 1952 mali yılında İktisadi İşbirliği Teşkilâtına yardım olarak 3100 milyon dolar istemiş bulunmaktadır.”
McCarren şunları ilâve etmiştir: “Amerikan yardımının nihayet bulmasına İngilterenin uzun zaman tahammül edebileceği şüphelidir.”
h • • «ı u fi l(
Rusya - Çın anlaşması karşısında
Londra malî mahafilının kanaati
Çin, Rus yardımına rağmen, iktisaden garp memleketlerine muhtaç kalacaktır
Londra. 18 (Hususi muhabirimiz telgrafta bildiriyor.)
Moskovada imza edilen Rus - Çin anlaşmasından sonra Londra mali mahafilinin ilk reaksiyonu şudur: Sovyetler Birliğinin Komünist Çine 300 milyon Amerikan dolarlık ikrazda bulunmasına rağmen Çin, ıktisa di kalkınması ve günlük ihtiyaçlarının temini bakımlarından garp dünyasına daima muhtaç durumda katacaktır. Aynı mahnfihn kanaatine göre. nntaşmatar, Çinin bir peyk devlet mi. yoksa. Tito Yugostavyası gibi müstakil bir devlet halinde mi kalacağı meselesini halletmiş değildir. Ayrıca, Üç yüz milyon doların, muazzam Çin ihtiyaçları karşısında bir damla mesabesinde kalacağı belirtilmektedir. Binaenaleyh, Çin ile garp memleketleri arasında iktisadi işbirliği meselesi ehemmiyetini muhafaza etmektedir. Diğer taraftan ınali nıa-
hnfilde, Sovyet Rusyanm Çine verilecek lüzumlu malzeme ve teçhizata malık bulunmadığına işaret olunmaktadır. Bu kifayetsizlik bilhassa Çin, Yugoslavya gibi, sanayileşmek yoluna girdiği takdirde açıkça görülecektir. Bundan başka, Sövyet Riıs-y&nm yabancı dövizi yoktur. Diğer bir tâbirle, Rusyanın Çine açtığı dolar kredisi bu memleketin ancak Rtısyadan veya Çekoslovakya, Polonya gibi peyk memleketlerden, yani rupi sahası dahilinde, mübayaalaıda bulunmasına yarıyabilir. Rusyanın Çine elektrik motörü göndermesi mevzuunda, mali mahafil, Sovyetleı Birliğinin İhı aç edilmek üzere Delki zayıf kapasiteli motörler imal edebildikleri kanaatindedir. Diğer taraftan, Rusyanın harpten beri İngiltere ile giriştiği ticari görüşmelerde daima elektrik motor ve malzemesi teminine çalıştığı hatırlatılmaktadır
“Amerika kıtasının bütün memleketleri arasında iktisadi İşbirliği, bu memleketler piyasalarının inkişafı ve istihsallerinin gelişmesi bakımından arzuya şayandır.,, Brezilya Hükümeti Ticaret Ofisi Direktörü Pânamerikanizmin ne kapalı bir varlık, ne de inhisarcı iktisadi bir menfaat birliği şeklini almaması gerektiğini söylemiştir.
Dünyanın geri kalan kısmı ile mübadeleler, sanayi gelişmesi ve A-merikan kıtasının tabii zenginliklerinin kıymetlendirilmesi sayesinde artacaktır. Brezilya, arazisinin genişliği, tabii zenginlikleri ve ahalisinin artmasiyle bu sahada birinci derecede rol oynamak mevkiindedir.
Birleşmiş Milletler İktisadî ve Sosyal Konseyi Cenevrede toplanıyor
★ Lake Success, 18 A. A. (United Press) — Birleşmiş Milletler iktisadi ve Sosyal Konseyi gelecek o-turumunun Cenevrede yapılmasını kararlaştırmıştır.
iktisadi ve Sosyal Konsey 3 temmuzda toplanacaktır. Karar, üç muhalif ve dört müstenkife karşı 8 oyla kabul edilmiştir.
Ingiltere Siyamdan pirinç satın alıyor
★ Londra, 18 iYİRS) — Siyanı ile İngiltere arasında imzalanan bir anlaşma gereğince, Ingiltere Güneydoğu Asyadaki müstemlekeleri ve mandaları için 400 bin ton pirinç mübayaa etmiştir. Sevkiyat pazar günü başlıyacaktır.
İngiltere çay mubayaam için yeni anlaşmalar İmzalıyor

*

Kanunu
Ankara 18 (Hususi muhabirimiz bildiriyor):
İşçi Sigortaları Kurumu, prim hakkı nd aki hükümleri 1 nisan 1950 tarihinde yürürlüğe girecek olan İhtiyarlık Sigortası Kanununun tatbiki hazırlıklarını tamamlamak üzeredir. Sigortanın uygulanmasına esas teşkil edecek beyannameler ve sigorta sicil kartları yetecek miktarda bastırılmış ve sigortanın işçi kütük defterleri hazırlanmıştır. Kurum, ihtiyarlık sigortasına tâbi işçi ve hizmetlilerden beyanname almağa ve onlara sigorta sicil kartları dağıtmağa başlamış bulunmaktadır. Bütün bu faaliyet martın ortasında tamamlanmış olacaktır.
Normal işlerde çalışanlar için yüzde 8 münavebeli ağır ve yıpratıcı işlerde çalışanlar için ise %10 olarak tesbit edilen ve yarısını işçinin, yansını iş verenin ödiyeceği bu primleri almak üzere işçi Sigortaları Kurumu bir nisan 1950 de eksiksiz hazırlanmış bir durumda olacak ve o gün primleri almağa başlıyacaktır.
Karabük Fabrikası, fiyatlarında henüz bir değişiklik yapmamıştır
Piyasamıza dış memleketlerden u-cuz demir teklifleri gelmektedir. Bunların arasında Belçika demir teklifleri ucuzluğu bakımından rekoru kırmıştır. Belçikalılar, bir kilo demir i-çin, limanda teslim edilmek şartıyla 11 kuruş istemektedirler. Alman demirleri ise 19-20 kuruş arasındadır.
Karabük Demir Fabrikası, dışarıdan gelen demir teklifleri karşısında, henüz fiatlerinde bir değişiklik yapmamıştır. Karabük Fabrikası, u-cuz demir ithalâtı kaı-şısında bundan iki ay evvel, muhtelif kalitedeki demirlerinde yüzde ondan on beşe kadar tenzilât yapmıştı .
çalışamıyacak duru-maaş bağlanmasını, evvel işinden ay-vaziyetlerine göre veya hem
işçiler 60 yaşım dolduran veya elli yaşından sonra ma düşenlere bu müddetten rıtanlara da
ya yalnız kendilerinin kendilerinin hem de kendileri namına iş verenlerinin ödediği primlerin iadesini temin edecek olan İhtiyarlık sigortaları yaptırmak üzere İşçi Sigortalan Kurumuna müracaat etmektedirler.
İktisadî hayatımıza dair beş film çevriliyor
Marshall Plânı idaresi Türkiye Basın Bürosu Şefi Loe Hochsteater bugün uçakla Parise hareket edecektir.
Dün kendisiyle yaptığımız bir konuşmada Bay Hochsteater’den, mensup bulunduğu İdare tarafından Türkiyeye dair beş film çevrileceğini öğrenmiş bulunmaktayız. Bu filmlerden bir tanesi pahalılık sebepleri, İkincisi Türkiyenin istihsal kudreti, üçüncüsü traktör ve adam, beşinci olarak da nehirlerden membada ve mansapta nasıl istifade edilmesi gerektiği bakında olacaktır. Bu filmlerin senaryoları hazırlanmış ve türk-çe ve yabancı dillerde sözlü olması için de lüzumlu hazırlıklar yapılmıştır.
Londra, 18 (YİRS) — Yeni Delhi-ye varan bir İngiliz ticaret heyeti, Hindistan, Pakistan ve Seylandan çay mübayaası için yeni anlaşmalar imzahyacaktır. Yeni Dclhi-den çay sanayii merkezi Kalküta-va gidecek olan heyet» bilâhare Pakistan ve Seylan Adasına gidecektir.
zâıneriknda kömür istihsali artırılacak
New-York, 18 A.A. ıLPS) — A-merika’nın bir çok yerinde kömür stokları hiçbir zaman şimdi olduğu kadar azalmamıştır. Tren servisleri tahdit dtlilccek ve bazı fabrikalarda iş durdurulacaktır.
Virginia eyaletinde vali parlamentodan grev yüzünden durmuş o-lan madenleri İşletme yetkisini almıştır.

Tütün işçilerinin ihtiyarlık sigortası
İzmir, 18 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Tütün iş yerlerinde çalışan işçilerin ve işverenlerin İhtiyarlık Sigortasına tâbi olup olnııya-cağını tesbit için Çalışma Bakanlığından bir heyet, Sigortalar Umum Müdür Muavini Şükrü Soysalın başka nlığuıda tzmire gelmiş ve bugün saat 16 da Ticaret Odası salonunda Tütün işçileri Sendikası mensupla-riyle bir münazarada bulunmuştur. Sendika mensuplan senede iki yüz gün tütün işinde çalışmamaları itibariyle İhtiyarlık Sigortasının tütün işçileri için ihtiyari olmasını, istiyen işçilerin kazançlarından yüzde 4 a-ıdat Ödiyerek Sigortaya tâbi olmalarım istemişler.
Münazara bir hayli çetin olmuş, lehte ve aleyhte konuşanlar bulunmuştur. Çalışma Bakanlığı Heyeti pazartesi günü tütün işverenleriyle ve tilcarlariyle aynı şekilde bir münazara tertip etmiştir.
Sanayiciler, bugün Ankaraya gidiyor
Bölge Sanayi Birliği Başkanı ve Umumî Kâtibi ve idare heyeti âzala-nndan mürekkep bir heyet, bugün Ankaraya gidecektir. İstanbul sanayicileri, İzmir sanayi heyeti ile birlikte Cumhuriyet Merkez Bankasında Sanayi Kredi Bankası teşkili hakkında yapılacak toplantıya iştirak edeceklerdir.

Zarar gören İçel müstahsillerine yardım
Adana, ı Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Ocak ayı soğuklarında büyük zarar gören İçel narenciye müstahsilinin Ziraat Bankasına olan borçlarının teciline karar verilmiştir. Ankaraya giden Ziraat Bankası Mersin Şubesi Müdürü Mustafa Erel dönmüş, borçların tecilinden başka mart ve nisan avlarında yeni krediler açılacağını da bildirmiştir. Bu karar narenciye müstahsilini ziyadesiyle memnun etmiştir .
I 18/11/1950 Cumartesi '
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
Borsalarda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
New-York Borsası
Devlet Tahvilleri
İstanbul
Eski kur
Dün
Bugün
Eski Kapan ıo
İzmir Ticaret Borsası
Hafta sonunda fındık fiatlerı gene sağlam durumunu muhafaza etmekteydi. A-lıcılör mala karşı nazlı davranmışlardır. Diğer maddelerin durumunda kayda değer birşey görülmemiştir.
Esham ve Tahvilât; Borsacında, yalnız C/.7 faizli Milli Müdafaa tahvilim üzerine mahdut miktarda ış olmuştur. Altın piyasası ise, dünkü durumunu muhafaza etmektedir. Ortada alıcı yoktur.
Hafta içinde Bore ad a rrkirdfkfilz kunt üziim gevşek durumunu muhafaza etmiştir. Hariçten siparişler gelmekte devanı etliğinden, incirin sağlam durumunda bir tahavvül olmamıştır. Borsada pamuk ü-zerine fazla muamele olmamasına rağmen. birinci kalitedeki akala mallan gene sağlam durumdaydı. Pamuk yağı fabrikalarının Borsadan çekirdek mtibayaası da, fiatler Üzerinde büyük bir tesir yapmamıştır.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Kapanış
1 Sterim^ 7.86 7.90
100 Dolar 280.25 280.—
100 Fr. Frangı... 0.80 0.80
100 İsviçre Fr... 61.03.— 64.03.—
100 Belç. Fr 5.60.- 5.60-
100 İsveç Kr d4 12.50 54 12 5(1
ir»0 Florin . 13.68.40 73 08.41
100 Liret 0.44.128 0.44.12^
J00 Drahmi 0.01.876 0.01.867
100 Eacoudos ... 9.73.1H 9.73.90
Altınlar
Hııgün Eakl kur
Lira Lira
Külçe Yerli cir. 5.88 5.88
Kiklge Degussa, 5 93 5.88
Cumhuriyet ... 39.80 40.80
Rf’ŞMl 11 an 44 fırt
Hamlt (0 7û
Gulden iv. iv
İngiliz 52 fMı
Franaız kok ... 45.40 (5.50
Napol/’on III... (2.50 42.60
İsviçre 41.— 11.—
Ncvv-Yurk'fa : onsu : 3 35
*• •• Gumuş, Plâtin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr
Platin „ İ0.- u.-
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre Frangı
En aşağı En yu kan
Türk llrnoı 0.05 1.05
Dolar 4 28 5/8 4 29 3/8
Sterllng ......... 10.25 İn 15
Franınz Frangı.,. 1 09 1/2 1.11 12
ESHAM VE TAHVİLÂT
tkrnmlycll tahviller Kapanış (•)
%5 1933 Ergani 23.25 24-
r(5 193M İkramiyen 21.30 21.30
c.5 Mili» Müdafaa ’ 21.— 20.80
1941 Demiryolu IV ... 07.— 08.—
5 1941 Dnînlr\(‘hı V 1)7.90 08.—
%4 1/2 1919 ikramlycll .... !• rlrrl 07.35 4K-
1941 Demiryolu VI. 07.25 97.-
Kalkınma ı ...» 21.-
II- 07.70 07.25
«r.o ” m 97.75 97.90
%6 1H18 İstikrazı I 97.85 98.-
%6 1948 II 97.75 08.-
Trî 1934 Sivas-Erzurum I. 20.90 20.00
’ . 7 1931 .. .. II -V 11. 20.70 20.85
Tr7 1941 Demiryolu 1 21.— 21.-
%7 1911 II 21.— 21.85
%7 ınu m 21.25 21.20
Vr7 Milli Müdafaa l 21.15 21.J5
^7 .. II 21.40 21.40
.. .. m 20.60 20.50
%7 .. .. IV 2ü. 75 20.65
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y. Tartıp A/B. 109.— W7.-
• > •• II C.
M .. %60 59.— 60.-
M ,, MÜınca. Senet. 67.50 67.60
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası ... 130,50 132 —
Türkiye îş Bankanı ...... 25,10 25.10
Türk Ticaret Bankası 5.- 6.-
Anılan Çimento 17.— 17.-
Şark Değirmencilik 23.25 23.50
Millî Renaürarifl 16 25 •
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fonsiyo 1003
1911
172.—
152-
II ııhııluı(:
Buğday yumuşak (Tür.)... Buğday yumuşak (Oflnin).. Arpa Biralık .. ...........
Arpa Yemlik (Dökme) ......
Mısır (Flcyazl çuvalı .....
Faauiyn horoz (Çuvalı) ... FuMUİyn Çalı aort (Dökme) Kuşyernl ...................
Mercimek Kırmızı İç (Çu.) Mercimek yeşil (Yozgat) Nohut nntürel ............
Yağlı tohıınılıır :
Ayçiçeği tohumu .. Kot en tohumu .....
Kondh’töhumu ......
Susam (Karablga) Yer fıstığı kabuklu
Kıını M ey mlıı r :
Fındık (kabuklu .sivri) Fındık ıh; tombul) ... Ceviz (Kabuklu) .....,
Ceviz (İç nntürel) ....
Dokuma İlanı Maddeleri:
Tiftik (Aon inal) .........
TUtık (Natıhel) ...........
Yapak Anadolu (Kırkım)
lluın deriler •
Sığır salamura (yaş) klloatr Keçi tuzlu kuru kilosu.....
Koyun hava kurusu kilosu Mezbaha sığır yaş kilosu..
N'rhntl Ynghır ;
Z Ynftn Eka El(>«. iTcnekcli Suhh myıığıı Rafine) (t ene.)
Ayçiçeği (Rafine lenekeH) Fındık vatı ...............

32—
31.—
36.—
42.—
75.—
77— 169/174
140.—
215.—
205.—
32—
31—
27—
23.20
20.30
40.—
30—
11.70
49—
57—
23—
36—
42—
50— 60/84
75—
76.— 179/174
50.—
190.—
370—
350—
200—
150.—
170.—
115.—
260.—
220—
170.—
170—
Bugün Son Kapanış
Üzüm çekirdeksiz No.9 52.— 52 —
İncir A serÎMl No. 8.... 56 — 56.—
B serisi No. 108 43.— 43.—
Pamuk A kata I 236.— 236.—
Pamuk A kafa II 215.— 215.-—
Pamuk Akala III —•
Pamuk yerli 200.— İM—
Pamukyağı (rafine) ... 150.— 150.—
Pamuk çekirdeği 16.75 16.75
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 100.— 180/190
Pamuk Akala II 160/170 165.—
Pamuk Akala III 140.— —
Pamuk yerli
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak 33.— 33.—
Buğday eert 32.—
Buğday ((Buşcli=Sent) ...........
Sert Kış mahsulü No. 2 ... Kırmızı No. 2 ...
Pamuk Mlddllng (Librefll=Sent) Mart .............................
Mayı» • •• •«•••••••••••«■(»••••••••••••• Temmuz .......................
Ekim
Tiftik (Lihre»l=Sent) ...........
Teksaa No. 1 .............
Fındık (LlbrcMİzzSont) ...........
Büyük Barselon (Kabuklu Domestic) .....................
tl orta .......
Levnnt iç ithal malı ........
Ekstra İri iç malı ..........
Kıırıı Üzllm (LihrralzzSont) .....
Thompson çekirdeksiz ecçmo
Keten tohumu (Buşeli=Dolar)... Mlnncapolis .....................
Kalay (Librcal=Scnt) ........
Levha-tenelce (100 libue dolar)
262 3/4
231 5/8
32.16
32.26
31.76
20.40
58/60
23.—
22 1/2
37.—
42—
11 1/4
3.60
74.50
7.30
262— 231—
31.75
31.77
31.31
20.45
58/60
23.-
22 1/2
37—
39.40
11.50
3.80
75. S0
7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterllng) Bombay Knlküta Yer fıstığı Hindistan 64.— 62 1/2 64.50 6İ — 62 1/2 64.50
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Llbresl=Pcnl)... i. Sıra malı ,, ,, ... Tün Anadolu ıı Trakya ,, ,, ... 34 — 30.— 20 21 18 21 34.— 30.— 20/21 18/21
İskenderiye Borsası
Tnmıık (Kaniarı=Tallnrı ......... Aahmounl Kısa elyaflı F/G. Knrnak Uzun elyaflı F/G. 85.• 17 99.50 86>78 101.50

(•) Gününde Borsada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Sayfa 4
YENt İSTANBUL

I
ırnır-un
MM
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
ı
M Şubat ÎW
rmr
Amerika ile Sovyet Rusya arasında Avrupa tarafsız bölge haline gelecek
Truman ve Churchill’in beyanatı, Fransada böyle tefsir ediliyor
Tarihin enginlerinde yaşamak merakı
Vitrinlere bakarken
“Senli benli,, konuşma ve
Yazan : M. Nerml
yazma huyumuz
Cumhurbaşkanı Truman'ın bir A-merikan gazetesine verdiği beyanat lan, bundan birbu-çuk sene evel Sta-
lin’e şahsi bir mümessil göndermediğine pişman olduğu mânası çıkarılmaktadır. Kelimelerin arasından anlaşıldığına göre bir buçuk sene evvelki projenin bugün tatbik sahasına intikal etmesi mümkündür. Halbuki bundan birkaç gün önce, gene Truman. Dışişleri Bakanı Dean Ache-aon’un Rusya ile uzun vâdell bir anlaşma yapmak ümidi olmadığı yolundaki beyanatını tasvip etmişti. Her iki beyanat arasında göze çarpan tezat bazı müşahitleri şaşırtmıştır. Halbuki Başkan, Rusya ile batı memleketleri arasındaki anlaşmazlıkların samimî ve tam bir şekilde müzakeresini "yakın bir tarihte” mümkün görüyor, yoksa "şu anda böyle bir imkânın mevcut olmadığını” kabul ediyor. Belki. "Acheson siyaseti”, soğuk harpten bir netice çıkmayacağını Ruslara ispat ettikten sonra Amerika sulh masasını ortaya koyacaktır.
Müşahitlerin fikrine göre, Ache-son’un beyanatı hidrojen bombası ile ilgili olarak Amerikan umumi efkâ-

Yazan : Gustave Aucouturier
rında beliren şaşkınlığı gidermek maksadını taşıyordu. Truman'ın beyanatı ise Amerikalılara emniyet vermek İçindir. Süper hidrojen bombasının İmaline başlanması Amerikalılardan bir kısmını telâşa düşürmüştür: Herkes komünistlerle girişilen bu silâh yarışının nereye varacağını soruyor.
Senatör Mac Mahon İle Senatör Tydings'in ileri sürdükleri teklifler, Profesör Einateln’in tehlikeyi haber veren beyanatı, Amerikan umumi efkârında geniş akisler yapmıştır. A-nıerikalılnr sulhü tehlikeye sokan meselelerin büyük devletler arasında dostça gözden geçirilmesi Ümidini besliyorlar.
Maamafih, bütün tefslrciler şu noktada birlemiyorlar: Eğer Ruslarla anlaşmaya teşebbüs edilir, fakat bir netice alınamazsa durum şimdikinden
Çin Komünistleri ve büyük batı devletleri
Asyadaki ihtilâlin ilk hedefi, Hindiçinl ve Hong-Kong’dur
Hong-Kong, Şubat — Komünistlerin başlıca gayelerinin Cenup-doğu A ayada bir ihtilâl çıkarmak olduğuna dair Hong-Kong’da umumi bir ka-naat var. Herkes, komünistlerin artık duracaklarını ve Çini yeniden kurmak işiyle meşgul olacaklarını Banmanın bir hayal olduğunu, onların her şeyden evvel ihtilâle girişeceklerini söylüyor.
Gözden kaçırmamak lâzımdır ki. Pekin Hükümetinin büyük batı devletlerine karşı siyaseti gitgide şiddetleniyor ve bu arada Mao-Tse-Tung Moskovada ikametini uzatırken, Liu Şao’nun Rus dostu grupu, Pekin Hükümeti içindeki nüfuzunu arttırıyor.
Çin komünistlerinin daha ileri gideceklerini ve Cenup-doğu Asyada bilhassa Hindiçinl, Malezya ve Birmanya’da isyan halinde olan komünist gruplarını en kısa zamanda takviye edeceklerini gösteren emareler vardır. Faaliyetlerinin silâhlı bir müdahale şeklini abp almıyaca-ğmı bugünden kestiremeyiz. Ancak, Pekin Hükümetinin batılı devletlere karşı şimdiden açıkça düşman vaziyeti aldığı muhakkaktır.
Komünist Çin hükümetinin, ilk hedef olarak Hındiçinî’yi gözüne kestirdiği sanılıyor. Bu memlekette Ho-şi-Min idaresindeki komünist âsilerin kurduğu Vitmin isimli sözde hükümetin Çin tarafından tanınması, ileride vukuagelecek hudut hâdiselerine karşı siyasi sahayı hazırlamak içindir. Çünkü. Çin komünistleri bu Vitmin hükümetine maddi yardımlara başlayınca, hudut hâdiseleri de kendini göstermekte geri kalmıya-caktır.
Bu yardımlar, "emperyalistler., in hücumuna uğramış bir memleketin imdadına koşmak bahanesiyle yapılacak ve Hindiçinl devleti şefi Bao-Dai, İstılahlarla İşbirliği yapmak su-çiyle lekelenecektir.
Çin komünistleri, şimdilik Fransa ile açık bir İhtilâfa girişmeden, kendi propagandalarını beslemek üzere, mütemadi hâdiseler çıkarmak niyetindedirler. Ancak Moskova tarafından karar verildiği zaman Fransa İle ihtilâf fitilini ateşliyeceklerdlr.
Mao-Tse-Tung Hükümetinin İngiltere tarafından tanınması, komünist gazetelerde soğuk bir eda ile karşılanmış ve komünistlerin İngllizlere karşı duyduğu eski düşmanlıkta hiç bir şeyi değiştirmemiştir. Çin komünistleri, gazete ve radyoları vasıta-aivle, bütün eski muahedelerin feshedildiğini ve yeni anlaşmaların "ancak yeni vaziyetlere göre,, hazırlanacağını resmen bildirmekte devam ediyorlar.
Halbuki, yürürlükte olan bir sürü Inglllz-Çin muahedeMiyle Hong-Kong adası karşısında uzanan ve 35 kilometre derinliğe sahip olan bir arazi parçası hakkında iki taraf anlaşmış bulunuyor. Şimdi komünistlerin, bu toprak parçasını derhal geri İstemeleri mümkündür. Bu takdirde, tngl-llzlerin elinde müstemleke olarak sadece küçük bir takım ada grupları kalacaktır kl, bunun en mühimlori Hong-Kong ve I^antoy adalarıdır. Bundan başka Kovlun’da bulunan ve dil şeklinde uzanan birkaç yüz kilometre derinliğinde bir toprak parçası da tngilizlere bırakılabilecektir.
Bazı müşahitler de, komünistlerin istediklerini daha ileriye götüreceklerini ve bütün müstemlekelerin derhal ladesi meselesini öne süreceklerini düşünüyorlar. Pekin radyosunun
Fransızlara karşı olduğu Hong-Kong Hükümetine karşı da çok şiddetli hücumlara geçmesine ve müstemlekelerdeki Çinlilere yapılan "eziyet,, lerden bahsetmesine dikkati çekiyorlar. Büyük ölçüde girişilen bu radyo taarruzu, Hong-Kong’dan bazı profesörlerin İhraç edilmesi ve bazı cemiyetler hakkında yeni talimat çıkarılması üzerine büsbütün şiddetlenmiştir.
Bu müşahitler,
Hindlçinl'deki
kadar
âlim
Meşhur Fransız komünist
Jollot Curie de, Pekin radyosuna göre. reisi bulunduğu Hong-Kong’dakl "İlim İşçileri Milletlerarası Federasyonu,, nun kapatılmasını İngiliz müstemleke Bakanlığı nezdinde protesto etmiştir. Komünistler, sendikalar va-sıtasiyle, Hong-Kong’daki İngilizle-re hayatlarını tahammül edilmez hale koymak imkânlarına sahiptirler ve İstedikleri saatte bu çareye baş vurmakta tereddüt etmiyeceklerdir.
Eskiden beri _ mevcut Amerikan düşmanlığı ise, Pekin’in işgali sırasında bir çok vesilelerle kendini göstermiştir. Bütün gazetelerde Amerikan muhabirlere karşı hücumlar yapılmış ve Pekin’dekl Amerikan konsolosluğu olan eski kışla binası, ayrıca Fransa ve Holftnda konsoloslukları arama taramaya tâbi tutulmuştur.
Pekin komünistlerinin batı devletlerine karşı bu hareket tarzları da gösteriyor ki, Çin onlarla iyi dostluk ve komşuluk tesis etmek niyetinde değildir. Hattâ Amerika ve Fransa karşısındaki tavırları, her türlü normal slvas! münasebetlerden kaçındıklarını ifade eder mahiyettedir.
Salâhiyetli bir çok kimselerin fikrine göre, Çin komünistleri, kendilerinin temiz bir ideale sahip olduklarına inanmak istemlyen batı milletlerine. bu kanaatleri yüzünden husumet duymaktadırlar. Batılı büyük devletler, Moskovadaki Rus - Çin konuşm81anndah sonra, pek yakında Pekin hükümeti esas siyasetinin, bütün Cenup-doğu Asyada kurulmuş o-lan şimdiki rejimleri yıkmak olduğunu göreceklerdir. Çinin iç ekonomisi meseleleri ve iktisadi zaruretler, Çin komünist idarecilerinin kafalarında husule gelen ihtilâlden sonra, artık ehemmiyetini kaybetmiştir.
Plerre Brlfiard


— 21 —
verdiği üçlü bir inandığı-seçimlerl olması bu
dalıa büyük bir vahamet kesbedecek-Ur.
ChurchlU, Edim-bourg’da nutukta
konuşmanın imkânına ’ nı söylüyor. İngiliz münasebetiyle verilmiş nutkun aiyas! kıymetini azaltırsa da,
İngiliz umumi efkârının meyillerini göstermek bakımından çok büyük bir ehemmiyeti haizdir. Eğer ChurchlU bu sözleriyle seçmenlerin oyunu kazanacağını ümit ediyorsa bu îngilizle-rin sulh uğruna gayret sarfedllmeslni İstediklerine delâlet eder.
Amerikan Kongre âzalariyle Chur-clıiirin aynı mevzua temas etmeleri tesadüfi olamaz. Soğuk harbin hızını kesmek lüzumunu hisseden Fransada daha şeklini almamış bir ihtimalden bahsediyorlar: Avrupanın tarafsızlaştırtması üç büyüklerin kendi aralarında yapacakları bir konferansta diğer memleketler hakkında kararlar almaları tabiî İyi karşılan-nvıyacaktır. Ondan dolayı, Amerikan Dışişleri Bakan Muavini Dean Rusk’ın Kongre Komisyonu huzurunda ve bu mevzu ile alâkalı beyanatı büyük memnuniyet uyandırmıştır.
anlatmaya
mu şu yer, ha hâzinesidir. Ak
nel günü şuracıkta
şurası İşte, Şemseddln dua
lngllterede:
Millî Sıhhat Servisinin ilk faaliyet yılı
İngiltere Sıhhat Bakanı Bevan e-kimde yaptığı basın konferansında, Sıhhat Servisinin birinci yıl faaliyetini hulâsa etmiştir. Bakan basma verdiği izahatta bu servisin kayda değer fayda temin ettiğini ve umumî masrafların hususî gelirlerden temin edildiğini açıklamıştır. Bakan Sıhhat Servisi masraflarının tahmin edildiğinden bir misli fazla geldiğini bildirmiştir.
Sıhhat Servisinin muntazam faaliyetini öven Bakan bu servise bağlı 50.000 insandan ancak 382 sinin disiplin komitesinin isticvabına maruz kaldığını ve 190 inin beraat ettiğini, 13 ünün listeden çıkarılması ve geri kalanların da ufak para cezası ve ihtara maruz kaldıklarını bildirmiştir.
Memlekette mevcut hastabakıcı fıkdanından hastahane yataklarının yüzde onu boş kalmıştır, tik sene zarfında hastabakıcı adedi 13.000 arttırılmış olmakla beraber daha 47.000 hastabakıcıya ihtiyaç vardır.
İngiltere ve Gal mmtakası Milli Sıhhat Servisi ihtiyacı ve personeli umumî olarak aşağıda gösterilmiştir:
I — Genel
Servise dahil olmayıp doktor listesine tâbi olanlar... 41.200.000 (nüfusun yüzde 95 i).
II — Milli Sıhhat Servisine dahil doktorlar... 18 - 19.000 (21.000 mevcuttan.)
III — Kimyager (Servise bağlı) 14.000 (mevcudun hemen bütünü)
IV — İlk yıl verilen reçete 187 milyon.
V — £ 300 alan doktorlar... 2.000 (buna ilâveten munzam masraf vardır)
VI — Hastahanelerde istihdam edilen hastabakıcı ve yardımcıları 149 bin 783.
VII — Tatbikat hususunda hasta-hanelerin kullandığı malzeme 206.878 Buna dahil: Takma bacak 8.359, Takma göz: 7.226, Takma saç :5,071, Takma çember ayak: 21.345.
VIII — Kan verme: 382.000
kendi doğru diller-demi-
EKİM tarih meraklısı bir arkadaşım vardır. Yavuz Sultan Selim'ln saçlarını kesmek için kullanılan makasın kimin tarafından yapıldığını günü gününe bilir. Hele siz sözü Kurrem Sultaıı’ın yaşmağına getirdiniz mi. arkadaşım coşar, hayret edersiniz, erişinin, argacının bütün ipliklerini saymış gibi anlatır. Onunla İstanbul sokaklarında dolaşmak çok keyiflidir. Yolun üstünde ansızın durur ve size parma-glyle bir yeri göstererek başlar:
— Yok bir tarih fethin 12
etmiştir. Başka bir günün seçilmiş olmaması çok mftnahdır. Çünkü: 12 gün, 12 tarikate İşarettir. Ak Şenı-seddln’in chl-i dil olduğunu bu suretle meydana çıkarabiliriz. Fethin 500 üncü yıldönümü yaklaşırken böyle mİ bırakılmalı burası? Milli Eğitim Bakanlığı buraya bir âbide yaptırmalıdır.
Siz yirmi adım kadar ilerlediniz mi, arkadaşımın sesini duyarsınız:
— Sakın basma oraya. Kuzum etme. Bir veli atının nalı dokunmuştur oraya, meşhur Lâlell’nin.
Ve sonra size Lâlell’den, III üncü Mustafa’dan saatlerce bahseder. Siz ona. bu Mustafa’nın, Büyük Frede-rik’e kocaman bir heyet gönderdiğini ve Prusya Kiralından üç- nasihat istediğini söylerseniz hayrette kalır. Çünkü: Lâleli gibi bir Tanrı velisi dururken yabancılardan fikir alınmasını gülünç bulur. Hele siz ona Potsdam’daki Şans Souci sarayının geniş bahçelerinde dolaşan OsmanlI heyetini Voltaire’le birlikte pencereden seyreden büyük Frederik’in nüktelerini anlatırsanız çileden çıkar.
Biliyorum, böyle bir arkadaşla İstanbul sokaklarında dolaşmak, sinirleri çabuk boşananların işine gelmez. Fakat fethin 500 üncü yıldönümü bu kadar yaklaşmışken, ben hesabıma daha sabırlı olmayı bulurum. İstanbul’un yabancı de yazılmış tarihleri yoktur,
yorum. Biz onları noksan, yanlış buluyoruz. Bizde de iyi yazılmışları yok. Bizim tarihlerimiz zaten hikâyelerden, vakalardan ibaret değil midir? Bunu düşünüyorum da arkadaşımın gerçekten büyük bir tarihçi olduğuna bile inanmak istiyorum. Ben yola doğru fırlamış bir mezar taşının, İbrahim Usta adında büyük bir sanat adamının elinden çıktığını ve değerce Michelangelo’nun Mûsa-sından aşağı kalmadığını ondan öğrendim. Arkadaşım olmasaydı ben nasıl olur da minarelerin üslûplandı-rılmış selvilerden başka bir şey olmadığını sezerdim? İstanbul, arkadaşıma göre, baştanbaşa bir tarihtir. Hiç bir sokağı yoktur *ki; oradan bir padişah, bir sadrazam, bir serdar, bir yeniçeri ağası geçmiş olmasın. Suları da öyle değil mi ya? Fakat sulara, çok şükür, insan eli dokunmadığı İçin tarih! kıymetini kaybetmemiştir. Halbuki: şehir Öyle değil. Ne zaman görüşsek, arkadaşım, üzülerek anlatır ve "Dolmabah(.e yapılmıvacaktı. sırtlar Halice kadar eskisi gibi kalacaktır”dcr. Ecdadımız bir gün, lstanbulun 500 llncü yıldönümünü kutlayacağımızı düşünerek hareket etmiş olsalardı, biz İki yıl sonra eski gemilerimizi. Neveseri kas-detmiyorum, Dolmabahçede karaya çektikten sonra Kasımpaşa’dan Halice indirirdik. O zaman fetih töreni tam bir tören olurdu işte.. Doğrusunu isterseniz, tarihini seven bir in-
• •

san, İstanbul’un tek bir taşına dokunulmasını istemez.
kadaşım, Belediye - Maliye - Evkaf arasında münazaah arsalara, mülklere, yollara, çeşmelere, sebillere, her şeye bayılır. İstanbul’un tarihiliğini koruyan bu Tanrı armağanı münazaa olmasaydı neler olurdu? Orada bir çıkıntı, burada nasılsa kubbesi kalmış eski bir hamam, daha ötede birdenbire hançereleşen bir sokak, tepenizin üstünden size bakan bir me-zartaşı, belki Avrupa biçimi bir yolun kurbanı olurdu. Böyle geniş yolların kazaları azaltacaklarını söyleyenlere arkadaşımın da vereceği cevap vardır: Uğrunda milyonlarca insan feda edilen bir tarihin muhafazası için her gün birkaç kişi çlğne-nlrse çok mudur, sanki? Tarih, bize mâzinln en büyük emaneti değil midir?
Tarihin enginlerinde yaşamak, arkadaşıma göre, çok zevklidir. Ben de öyle yaşıyormuşum meğer. Fakat açıkçası, ben, bunun farkında değilim. Niçin saklayayım? Dosdoğru, tertemiz, rahat sokakları severim ben. Dünün tarihi var diye bugünün, yarının tarihine el sürmiyecek miyiz ?tstanbul. yalnız mezar taşlarlyle, yıkık hamamlarlyle, veli masallarly-le mi İstanbul’dur? Dünün Süleyma-niyesl, Sultanahmedi, Yenicamlsı, ilh. kubbeleriyle çorak ve kısır bir yarını seyretmek için mi kurulmuşlardır? Ben eski Türklerln, kılıçlan kadar keskin ve eğilmez maneviyet-lerlne imreniyorum. Onlar Ayasofya-nın kubbelerinden, sütunlarından ürk-müyorlar ve taşla mermere çağlarını ürperten İradelerinin heybetli dilini vermekten çekinmiyorlar. Tarih, kaynağı ezeliyet karanlığından uyanmış bir hayat İradesinin, durmayan, dinlenmiyen ve boyuna kendini aşan varlık kudretinin hızıdır. Arkadaşım, kendini kaybetmiş denizin kumsala serdiği midye kabuklariyle vakit geçiriyordu. Tarih içinde yaşamak, büyük İradenin ritmini duymak demektir, enginleri en uzak geleceklere u-zanon iradenin ritmini. Halbuki; benim arkadaşım, tarihi meraklı ve zararsız bir dedikodu, kahramanları yaşamış bir roman gibi düşünür, ve bu roman dekorunun değişmemesini ister. Hattâ, onun için, her değişmeyi bir kültür suçu sayar. Görüşlerimiz burada ayrılır işte. Tarih, hikâyelerine göre hüküm verirsek, benliğimizin biyografyasıdıı. Çocukluğumuzun heyecanlı günlerini anarken bugünümüzü de, yarınımızı da unutamayız. Daha doğrusu o uzak günler bizim için altın parmaklıklı bir kafes değildir. Hayat, her gün, her dakika yeni bir yatağın içinde bir akış, bir üstgeliştir. Hatıralara bağlanmak, büyük benliği duymak gönülleri işleyen güzel bir duygudur. Fakat onların hangisi en ehemmiyetli, hangisi az ehemmiyetli, hangisi lüzumsuz, sözün kısası hangisi yapıcı, hangisi yıkıcı, biz işte, bunları bilmeliyiz. Dinamik ömür, denizini arayan ve arkasına bakmadan yüksek kayadan korkusuz atlayan ırmağa benzer. Karar vermek geçmişin değil, yaşayan İradenin hakkıdır. Tarihin enginlerinde dolaşmaktan ben de hoşlanırım. Fakat İstanbul sokaklarından ürktüğümü çekinmeden söyliyebllirlm. Ben burada dolaşırken çağımızın tarihini, çağımızın, Süleymaniyelerle, Sulta nah-metlerle, Yenicamilcrle boy ölçüşen anıtlarını görmek isterim. Türk tarihinin böyle muhteşem enginlerinde yaşamak benim ldealimdir.
Onun için ar-
Bir dükkâncı, müşterisine senli benli hitap cesaretini bulmalı mıdır ?
İLDİM bilesi "senli benli., konuşmaktan hazzeden insanlarız. Hattâ "sizli bizll,, lâkırdı edemiyen vatandaşlarımız ve mahallelerimiz bile vardır. Bozan öyle sanacağımız gelir kl, türkçede - şimdi "çoğul” ismi verilen • "cemi" diye bir lisan yapısı yoktur; mevcutsa da ancak isimlerin honuna gelen "1er,, den, sadece bu edattan ibarettir.
İşte o eski "senli benlilik., huyumuz bir müddetten beri daha da yayıldı. Hele "vecize" merakına kapılalı beri dünyamızı kapladı; araya demokrasi karışınca büsbütün şahlandı; gemi azıya alıp artık zaptedil-moz hale geldi. Cemiyetin bütün bakalan kimden kime hitap etse, münasebet almaz yerde senli benli mayı tercih ediyor. Bir "uen,, dir
diyor; dairelerde, kulüplerde, gazete sütunlarında, evde, yolda, her yerde!
O kadar kl, reamî müesseseler bile ahali ile "senli benli,, olmuştur. Meselâ bir müessese halka ilân ediyor: "Linyit kullan!... "Kullanınız,, diye-
bilir. Hattâ güzel lisanımıza mahsua bir kolaylıktan faydalanarak bunun küçültülmüş şeklini ele alıp "kullanın,. demesi de mümkündür ve münasiptir. Lâkin yeni göreneğe uyarak yapmıyor. Emir vermekten ruhumuz hoşlanıyor. i
Onun içindir ki, faraza Beyoğld caddesi camekânlan hepsi senli ben-lillğin en kötü Örneklerini taşıyan "tenzilâttan istifade,, ilânlariyle doludur. Hiç biri "sizlisini,, hoş bulmamış, vitrinler her taraftan bağırıyor;
— »Sen! Sen! Sen!
ta-en ol-gl-
"Hişt! Hey! Bre!,, diye haykırmadıklarına, yanj afişlerine bu kabil nidalar koymadıklarına şimdilik şükür! Koymamışlar amma bana arkamdan öyle sesleniyorlar, sanki... Adeta işitiyorum:
— Hişt! Buraya bak. moruk! Yüzde 25 tenzilât başladı. Kurumu, cakayı bırak ha bir göz atî Pişman olursun. sonra, ha!
Neredeyiz? Külhanbeyi kahvesinde mi?
sından
desinin
Eski zamanların Azap Kapımı geçiyoruz? Beyoğlu cad-büyük mağazalarına o nevi
Şehir mektubu
I
Bernard Pallusy cevap veriyor:
— Bu ağaçlar da öyle değil mi? Ne işe yarar bunlar? Kesseler, hiç olmazsa fırınlarda yakılır, çömlekler pişer. Ah. vaktiyle elimde bu kadar ağaç olsaydı, fırınlarını için evimin mobilyeslnı yakmazdım, karımla da kavgalar etmezdim!
— Karınızla kavga mı ederdiniz?
— Ne diyorsunuz azizim, evden her sandalye eksildikçe kopan fırtınayı görseydiniz.,. Siz galiba kadınları tanımıyorflunûz. Bir aün. hiç unutmam, yemek odasındaki büfeyi parçaladığım gün kalkıp annesinin evine gitmekle beni tehdit etti. Bütün bıı teferruat tarih kitaplarında zikredilmedi, azizim Parmentier, lâkin bizim gibi mûcltlerln, kâşiflerin asıl ıstırabı işte budıır. Hele yemek masasını yakıp da, »ofra örtüsünü yayarak yerde yemek mecburiyetinde kaldığımız gün karımdan İşittiklerimi bir bılsen! Ne buyrulur?
— Bilirim, bilirim.. Onaltmcı Louis vermeden evvel
için elimde bir bahçe dahi yoktu. O

MUHARRİRİ : CAMİ
5
KIYAMET GÜNÜ
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
Ben de az mı söz emrime Sablons tar-tecrübelerde buluna-
işittim, lalarını bilmem zamanlur. karımla küçük bir dairede oturuyorduk. İtiraf ediniz kl patates zeriyatı için hiç de müsait bir yer değil. Bir gün, karımın, üç, beş gün geçirmek üzere annesine gitmesinden istifade ederek dairemize beş, on Küfe toprak çıkarttım; bütün odalara serdim, patates ektim ve halecan içinde neticeyi bekledim. Fakat karım, tahminimden evvel döndü . Ey, azizim, orada olup da fırtınanın nasıl koptuğunu görmeliydiniz. Bütün daireyi, yatak odasını, patates tarlasına dönmüş görünce, az kalsın çıldıracaktı. Hemen o akşam kalktı, anasının evine döndü. Kendisini, ancak tecrübelerde muvaffak olup şöhrete kavuştuktan sonra gördüm. O zaman da herkese muvaffakiyetimden hiç bir zaman şüphe etmediğini söylemesin mi?
İki meşhur adam, konuşa konuşa yollarına devam ettiler. Arkalarından, Bay Rlkıkt göründü. Elinde bir kayış tutuyor, peşinden köpek geliyormuş gibi arasıra ısiık çalıyordu. Yanına sokulup ne yaptığını florduk:
— ölmeden evvel, dedi, her akşam, yemekten sonra köpeğim Adolf’u çıkartıp biraz dolaştırır, işini götürürdüm.
Bu vesile ile ben de hazmı kolaylaştırır diye dolaşmış olurdum. Dirildiğimizden beri, itiyat şevkiyle, her akşam iniyorum. Ne yaparsın, alışkanlık.. Bir taraftan da Adolf'un diriltilmesi için müracaat ettim, kapıcı-melek yakında meselenin halledileceğini bildirdi.
— Demek ev köpeklerin! ve hayvanlarını diriltecekler.
— Hepsini değil. Sadece, sahiplerinin istediklerini, Bu hafta Anyer kapısı yanındaki köpek kabristanında küçük mikyasta bir kıyamet koparılacak. Zavallı Adolf biz kazaya uğramadan birkaç gün evvel ölmüştü, oraya gömdük tü.
Yeğen Marsel haykırdı:
* «
Ürsül Hala, çok sevinecek. Onun onu bu kabris-
bek-
yok. halı*
Nc güzeldi günleri— Ebediyen aşktın
Sakın,.. Dinliyorum, dinli-
annemizi!
Kulilbı mizln
— A... kedisi vardı, adı Patron,
S
tuhaf isim bu. bir İsim. Bilir-
bir
tana gömmüşlerdi.
Bay Rlkikl: :
— Patron mu? dedi, ne
— Bilâkis, Çok uygun
siniz kİ, kediler köpeklere benzemez, İstedikleri gibi hareket ederler ve biz onların keyfine uymaya mecbur oluruz. İşte Ürsül Hala bu sebepten ona böyle bir isim takmıştı.
Rikiki:
— Ben köpekleri tercih ederim. Hiç olmazsa kâinatın efendisi olan bızlerin otoritesini tanıyorlar.
Dedi ve alışkanlık şevkiyle, hayali köpeğine ıslıklar çalarak uzaklaştı. Yeğen Mar-«el;
— Ben de, dedi, gideyim. Filomen ler, durur, gelmedi diye üzülür.
Şimdi parkta benden başka kimse İleride bir sıraya oturuyorum; Monlk’in
resi tekrar benliğimi sarıyor. Birden, göçenin Hossizliği içinden, hır ses yükseliyor. Bir kadın sesi, eski ve tatlı bir şarkı söylüyor, bir piyano ona refakat ediyor:
Doğduğum güzel yerin — Nasıl saklıyorum tatlı hatırasını — Hemşirem!
o günler olsun!
Ah bu ses!..
yorum....
Hatırlar mısın
ocağı önünde — Neşe (aşan göğsüne bizi basardı — Onun beyaz saçlarından öperdik... Sen ro ben!
Hayır.. Aldanmıyorum.. Bu ses....
Hemşirem, daha hatırlıyor musun; — Şehir boyundaki şatoyu — Ve o eski kulesini — Günün gelişini besteliyen tunç ahengini!
Yarabbi!.. Yarabbi!.. Bu ses!.. Bu ses..., O sâkln gölü hatırlarsın, alhette — İğnrdi sazları gölün suları... — Kırlangıç okşardı kanadıyle — Suya yatmış gurubun güzel hayalili!...
O!,. O.. Onun sesi... Rüya mı görüyo-rum?
Ah bana onu kim iade edecekf ~ Duyları mı ve büyük ağaçları ntı! — Hâtıraları hfr günümün derdi oluyor — Sonsuz aşkım seusın, ey memleketim!
Ses kayboluyor. Fakat kalbimde elân şarkısını duyuyorum» duyuyorum, tanıyorum,..

lâubalilikler yaraşır, bir dükkâncı müşterisine senli benli hitap etm4k cesaretini bulur mu? Daha doğruflu bulmalı mıdır? Fransada yük arabacısına "aen„ deseniz kıyamet kopar; bütün Avrupada ayni hal .
Zaten eaasta alışveriş ve pazar yeri terbiyemiz içler acısıdır. Bütün o "aen„ ierin; "Bey baba - abla • yenge - hemşire - birader - kardeşim -perde efendi - teyze hanım - küçük bey,, İerin; andlar, karısının nikâhına yeminler, babasının canına okumalar, ortaoyunu nükteleri, Karagöz tuhaflıkları, hokkabaz şaklabanlıkları. Kel Haşan cinasları ile; söz atmalar, göz süzmeler, bıyık bükmeler, esnaftan esnafa haber uçurmalarla bu alışveriş tarzı tüyler ürpertici ve yüz kızartıcı bir adiliktedir.
Keder olunur kl. artık hiç değilse İlk tahsilini yapmış, mürekkep yalamış yeni nesli esnafı da o tarzı - satıcılığın değişmez, değişirse kâra kesat getirir bir kaidesi imişçesine -muhafaza ediyor.
Şu var kl, iyi semt mağazalarında vaktiyle tenzilâtlı mal satışı ilânları bugünkü gibi senli benli değildi. "Bakmadan geçme!", "Menfaatim düşün!", "Gör de öyle al!" kabilinden yazılara raatlıyanıazdık. İlân, reklâm ve tenzilâtlı satış işine pek düşkün olan müteveffa "Tlring,, bile bir gün senli benli konuşmak tarzını denemedi. Zira bu lâubaliliğin büyük mağazalara yakışmıyacagını, aksi tesir yapacağını sezecek bir ruhblllrliğe sahipti. Yine pek reklâmcı "Kırmızı Horoz,, müessesesi müşterisine terbiyeli hitap etmekten hiç vazgeçmemişti. Şimdi Beyoğlunun en büyük mağazasının vitrinleri o, ayak takımı llsaniyle müşterisinin kulak zarını yırtıyor; sanki eski Mahmutpaşa yokuşunun seyyar su muhallebicisi... Neredeyse bağıracak:
— Al bir tabak! Ye de bak!
Cemiyetler işe yarasa bir de ( Sizli Bizli Konuşanlar Derneği) kurmamı--zı dileyecektim. (Saygısızlarla Savaş Derneğu dâvasını büyük tutmuştu. Böyle şeylerle galiba teker teker mücadele lâzım.
Rp. Ha,
Şehir Tiyatrosu ve Konservatuar
Tahsisattan tasarruf yerine, ıntiesseselcre tasarruf lâzımdır
Beş yüzüncü fetih yılına hazırlanın yaruz.
Ne yapıyoruz T Pek belli değil. Muhakkak olan birşey varsa, herkesin sanat eserleri üzerinde durduğudur, Eskilerinin t âmir ve ihyasını, yenilerinin ilâvesini düşünüyoruz nun için derlet, belediye dff.n tahsisat ayrıldı, bir kurularak halktan maddi mini düşünülüyor.
Güzel. Hepsi güzel.
Fakat bir taraftan, m â nasiyle elha nşü m ul kutlanması için sanatı alır, ondan, yalnız ondan yardım beklerken, öteden şehrimizin sanat faaliyetini durduracak mahiyette kararlara doğru gidiyor, onu ihmal ediyoruz.
.V* sclâf B( tediye. Ş( hir Tiyatrosu Ve Kouscrratuvar tahsisatından mü-
4.
bii terleri ıı-df dernek yardım te-
büyük, bütün bir hâdUeıdn birinci plâna
Bu onun sesi.. Hayır, rüya görmüyorum Bu Monık’ln sesi, sevgili Niket’imln

• •
sesi.
lambası ya-eski şarkı o ömründe hiç
Otelin ikinci katında, açık, nan bir tek pencere var. Bu pencereden geldi. Fakat Niket bir vakit böyle eski şarkılar söylemiş değildi
O, zenci şarkıları, caz parçaları, Amerikan tempolu şeyler söyler dururdu. Bu eski şarkıyı duysa, muhakkak ki "maval,, derdi. Bununla beraber, duyduğum ses onun sesi; bundan eminim. Evet, onun sesi! Öğrenmem lâğım; bekliyemenı. Kalkıp sesleniyorum:
— Monlk!.. Monlk!..
Mehtap, açık pencereyi adamakıllı aydınlatıyor. Çerçeve hizasına bir gölgenin ilerlediğini görüyorum ve semavj projektörün gümüş huzmeleri altında, on küçük teferruatına kadar sarih, sinema perdesinin ön plânında lınlşçesine. vazıh bir yüz görünüyor.
Bu "1830 marka,, nefis genç kıza gözlerimi dikiyorum. Uzun sarı saçları örgü halinde başına sarılmış, lüleleri yüzünün iki ta-fafına zarif bir şekilde dökülüyor. Karşısında secde edilecek kadar güzel olan kız, bütün yüz hatlariylo tıpkı Monık! Evet; fakat bıı uzun saçlar, bilhassa bu ürkek iffet ifadesi, o tatlı hüzün? Bunlarda Nlket’teki erkek-kız yüzünün cesur ifadesini bulamıyorum. Fakat ne kadar da benziyor! Ah.. Muhakkak odur. Kimbilir? Belki ölümümden sonra uzun saç tekrar moda olmuştur. Evet, muhakkak böyle. Lâkın bu bakışlardaki tatlılık, hakiki genç kız yüzündeki zambak .saflığı? de bu lfadoyl veren saçlarının yeni Yeniden bulduğum aevgillme bütün haykırıyorum:
— Monlk!.. Niket!..
cereııin altına gidiyor, göz -(aö :;,ç-
Hayretle etrafına bakmıyor, Koşup pencerenin altına gidiyor, gözlerimi ona kaldırıyorum. Mehtap parkı aydınlatmaktadır.
Beni görüyor, tanımaz gibi oluyor ve tek kelime söylemeden, kendisini adiyle çağıran İnsana bir İşaret dahi olsun vermeden, ağır ağır penceresini kapıyor.
-* Devamı var —
Her hal-şekhdır. ruhumla


himce yekûnlar ••tasarruf,, etmeğe kalkışıyor. Buna karar termiş ve yakında toplanacak Şehir Meclisinden kararın tasdikini istiyrrek.
Her iki miiesseseniıı kırk seneye yakın mazileri var. Demek bu kadar müddet evvel, onlara şehrin ihtiyacı olduğu kabul edilip kurulmuş, yaşamaları için tahsisat verilmiş. Bu iki Istunbulun bir sanat m^r-k* olmasında mühim roller oynamışlar. ve şayet, bilvasıta varidatın İstatistikleri tutulmuş ise, tutulduğu takdirde müracaat kabil işe, Dur-ul cihan İr Dar-ül bedayifm Konseri a-turar ile Şehir Tiyatrosunun temin ettikleri maddi menfaatin kendilerine tahsfe edilen m» blâğdon az olmadığı görülür. Buna, iç turizm yol iğle teinin edilen **gÖı^inmiyen-* varidatı da ilâve icap eder. Çünkü, nasıl Patisin tahsisattı tiyatroları iç ve dış turizm üzerinde müessir oluyorsa fstanbulun tiyatro vc musiki faaliyeti dc bizde aynı şeyi yapmaktadır. Nerede kaldı ki. tiyatro ve musiki birer kültür unsurları olmak itibariyle varidat memba i telâkki edilmeleri yanlış bir mütalâadır. Bıı noktada ısrar edilecek olursa ibıiversit» yi. liseleri. bütün mektepleri kapatmak lâzım gelir ki, buna i/nhfÎH tasavvur edilemez.
Şehir Tiyatrosu ile Konseri atuı arı, İstanbul Belediyesi bütçesine yiık oluyor şeklinde mütalâa ederek yerde, yeniden ihya etmek ve kadrolarım genişletmek mecburiyetindedir. Çünkü Taksim nu ydumııda yapılmakta olan Opera rt Tiyatro binası için yeni unsurlar lâzımdır. Burası ilerde, memleket için Ankarudan çok daha Imkânh re milhım bir merkrz olacaktır. Zira, İstanbul nüfusu, sanat ananrluri ve turistik şehir olmak bakımından, opera ve tiyatro için daha çok unsura, daha çok seyirciye malıktır. Belediye, şehrin plânım, gü-trlleştirilmrsıni düşünürken, sanat vtı kültür m ürssrneleriııi' bir metbaha, bir tramvay şirketi yibi ele alamaz. Aksı takdirde, yeni tiyatro binasının inşaatım tâdil ederek oranım, varidat getirecek bir bina, meselâ bir antrepo veya garaj haline sokmaktan gayrı çare yoktyr.
Şohir Tiyatrosu ile Konservatuvu-7'Di tahsisatındau "tasarruf’ yapılamaz. Mestle, bu müessrselere sanat bakımından tabamı/ edebilmektedir. 'Tahsisat bakımından tasarruf, bu iki kültür ınürsS' sesine, ' Bh^ihuih çaresine bakınts'' demektir ki, netice. Konservatııvara çifte telli çaldırtmak, Şehir Tiyatrosunu da tulûat kumpanyası halim getirmek suretimle tecelli eder —esasen daheı şimdiden, böyle bir meyil kendini gösteriyor—.
İstanbul beş yüzüncü fetih yılım idrâk edrrkt n, İstanbullular, kendilerini tt msil eden meclis âzalarının, şehrin sanat hayatım klirletvcek bir karar alabllect klorıne inanmak istemiyorlar, Zira böyle bir karar ^tasarruf,, değil tahrip,, olacaktır.
BİR İSTANBULLU
19 Şubat 1950
YENÎ İSTANBUL
Sayfa 8
r
HİKÂYE |
« __ • _ _ - - -
İTİRAF

Galotasoroy - Fener
Aşırı denecek kadar içli bir İnsandı. Bazı tesadüfler cinsî hayatının çabuk gelişmesine sebep olmuş ve bu İnil, daha çocuk denerek yaşta aşkı bütün sevinç ve Rcılarlyle tanımlısını mümkün kılmıştı. İlk zamanlar ne (İn olsa çocukluğun verdiği tecrübesizlik ve ürkeklikle duygııhırıııı açığa vu-rRnıanııç, »evsizini anlamadan ve sevilip, sevilmediğinin farkına varanından için İçin yanmıştı. Bu devre İçerisinde bütün yük mu-huyyilcsine binmişti. Sevgilileriyle omda buluşup, mılurla orada sevişiyor. aşkının biıtün günahlarını o rada İşlemeye çalışıyordu. Bunlar birer tasavvur» zilini hayatın önce gelişmesine, fakat arasız devam ettikçe yorulup, felce ııgnımnsıııa sebep olacak birer hayal oyunu İdi. Bereket versin hayatının bu devresi pek uzun sümıemlştk Tesadüfün karşısına çıkarttığı, genç ve olgun bir kadın, ona biraz daha realist olmayı Öğretmişti. Ancak, yaratışında büyük değişikliklere yol açan bu mühim hâdise varlığını yaradılışında bulup, hayatının İlk safhasında gelişen hassasiyet ve hayalperestlik hassalarıııı ondan söküp atamamıştı. Sevmiş» ıstırap ve hayal sukutu ile kurşılaş. mıştı. Büyük bir pişmanlıkla aşktan kaçındığı ve bir sevgiliye sahip olmadığı zamanlarda ise, hayatı boş ve mânâsız bulmuştu.
Bugüne katlar bir sürü genç kadın ve kızla sevişmişti. Gönlünde acı veya tatlı iz bırakan ve artık birer hatim olmaktan başka değer taşımayan bu macera kahramanlarından bir kısmının şimdi isimlerini bile hatırlıyamıyordu. Zebralar, Sehpalar ve Nevİnler çeşitli aralıklarla birbirlerini kovalamış-tı. Aldanmış, aldatılmış ve bırakmış, bırakılmıştı. Başlangıçta hepsi için ayni duyguyu beslerdi, ö-lünceye kadar sevmek... Sebep ne olursa olsun, bütün bu maceralar sonunda acı bir iz bıraknrnk kapanmıştı.
Sürekli olacağına inandığı aşkları, acaba neden kısa zamanda sona ermiş ve unutulmasına imkân olmadığını defalarca tekrarladığı sevgilileri neden hep unutulanlar arasına katılmıştı.
Onunla, böyle bir ruhi halet içerisinde binişti.
Genç adam. hayatta isteklerine kavuşmamış, genç kız İse bütün dileklerini gerçekleştirmiş, fakat onları umduğuna uygun bulamamıştı. Biri yokluktan, ötekisi varlıktan şikâyetçi İdL Önce arkada* oldular. Gün geçtikçe daha İyi anlaşıyor, birbirlerine daha çok yaklaşıyorlardı.
Genç adanı. bu arkadaşlıktan memnundu. Çünkü onun yanında kötü düşüncelerden sıyrılıyor ve teselliyi ancak onun varlığında buluyordu. İkisi de hayata küskün-düleı. Bu noktada beliren görüş ıe anlayış birliği yavaş yavaş bütün düşünüş hayatlarına hâkim olmaya başlamıştı, öyle bir an geldi kl. başkalarından gizledikleri sırları birbirlerine açtılar. Bir kâbııs gibi üzerlerine çöken dertlerden artık kurtulmuşlardı. Nihat, bu neticeden memnundu. Solan ümitleri sihirli bir ışıkla gümrahisgıyor, karanlığa gömülen mııhayyelesin-de yeni hayaller ranlaıııyocdıı. Tekrardan hayata kavuşmuş gibi İdi. Bir gıın bu durgularını ona şu sözlerle anlatmak İstedi,
— Beni ilk tanıdığın andaki düşünce ve hareket şeklimle İnigüıı-kiı arasımla ne büyük fark vur değil mİ?., İyiye doğrıı giden bir değişikliği minnetle anıyorum. Bunu tamamen sana borçluyum...
O, bunları sakin fakat nıâııulı bir gülümseyişle dinledikten sonra:
— Şıınu unutma kl, Nihat, yer-yüzünde hiç bir şey ölmeye doğ-» mer. Eğer sevgilin seni aldatmışsa • kl hu, ben bile olsam- omuzlarını «dikerek; (meğer İni bayağı
mahlûk sevgime lâyık değilmiş) deyip geçmelisin. Değersiz bir insan için üzülmenin yersizliğini bilmekle kendini ve bütün kutsal düşüncelerini korumuş ohırsıııı .
Bu konuşma Mhada iki şey öğretmişti. Birlrırlsi; bahtsızlığa düşmemek İçin hayatta tutturulması gereken yolu. . İkincisi; onun Nİ-hııda karşı beslediği duyguları .. O duygular kl. önce yakın bir İlgi ve hoşa gidişten öte varmazken, sonraları bir sevgi, insanın İç benliğini saran ihtirasların tutuştur- . duğıı bir aşk şekline bürünüverlr.. Bir güıı kınla dolaşıyorlardı. Yeni yeşeren dallarda kuşlar cıvıldaşıyor. yeri kaplayan renk renk çiçekler Üstünde kelebekler uçuşuyordu. Her şeye hlr canllılık »İnmiş. her şey yeniden hayata kavuşmuş gibiydi. Yanyaım oturmuşlardı. Yüzlerini büyülü bir rüzgğr. ilkbaharın İstekleri kamçılayan, canlılara şehevî duygular aşılayan rüzgârı okşuyordu. Deniz durgun ve berrak, sema parlaktı, Nihat, genç kıza biraz ilaha sokuldu. O-ıııı kollarının arasında sıkmak ve doya doya öpmek istiyordu. Genç kız (la heyecanlıydı. Okşanmak, ö-pülmek ve sevilmek ihtiyacıyla yanıyordu. Fakat İçinde ufuk bir tereddüt vardı, öyle sanıyordu ki, genç adamın heyecandan sararan yıizıı. yüzüne yaklaştığı ve ihtirastan titreyen dudakları, dudaklarına değdiği anda bir daha ayrılmamak üzere birbirlerine bağlanacaklar... Halbuki o, sözlü idi. Sürekli bir nşk peşinden koşmaktan ziyade hoşça vakit geçirmek, gönül eğlendirmek hevesindeydi. Kısa süren bir mücadeleden sonra korktuğunu uğramıştı. Artık sevmenin mânasını vc bu uğurda duyulan sevinç ve acıları biliyordu. Bunu İlk defa, dudaklarını yakan bu ateşli dudaklardan tatmıştı.
— Seni delicesine seviyorum Nihat diyordu, ömrümde kimseye karşı duymadığım derin bir aşkla..
Sonra merakla dolu bakışlarını genç adama çevirerek soruyordu:
— Sen de beni azıcık olsun geviyor musun?
Birkaç kere tekrarladığı bu suale miısbnt veya menfi bir cevap alamamış olmasına rağmen yılmamış. fikrini kurcalayan bu mevzu ürerinde ısrarla durmuştu. Nihayet bir gün şu cevabı aldı:
— Buna belki do sevgi demek doğrıı olmaz. Fakat inan bana, çok hem pek çok hoşuma gidiyorsun.
— Bunu zaten seziyordum Nihat. Eğer bamı sevdiğini söylemiş olsun sözüne İnanmıyacaktını. Sevilmediğimi. sadece hoşuna gittiğimi biliyordum, dedi.
Yaşaran gözlerini saklamak için başını yuna doğru çevirirken azimkar bir sesle:
— Buna rağmen ben, seni sevmekte devam edeceğim, öyle bir an gelecek ki, sen de beni seveceksin, Nihat. Aşk duygusu yavaş tesir eden bir zehir gibi damla damla kalbinde birikecek... diye ilâve etti.
Bu »özler geııç adam üzerinde derin bir tesir bırakmıştı. Bakışları donuklaşmış, yüzü sararmıştı. .Mâzlnln karanlık günlerine dönmüş gibiydi. Boğuk, boğuk;
— Hayır., hayır .» Bıınıı yapmamalı. beııi sonu gelmez, bir ıstıraba sürüklememelisin. diye cevap verdi. Bugünkü halimden memnunum, Çok hoşuma gidiyorsun. Seni her zaman, her yerde arıyorum, Sen istersen buna sevgi de... Fakat yalvarırım sana bu hissi bende derinleştirip, kökleştirmeyi' çalışma... Artık ikinci bir acıya tahammülüm yok... Hem şunu bil kİ, derin bir aşkla sevmeye başladığım anda »enden kaçacağım. Buna ahdettim.
O sadece hoşuna gidiyordu. İyi bir arkndaş, noksanlarını tamamlayıp düşünce ve duygularını
Yazan: Cihat ÖZHAN en iyi anlıyan insandı. Fakat bir sevgili, uğrumla göz yaşları dökülen ve sonsuz açılanı katlanılan bir sevgili değildi. Buna kendini inandırdığı antla sevinçle: *
— Kurtuldum, artık ihtiraslarımın esiri olmaktan kurtuldum., diye bağırmıştı. Bu zihniyetin doğurduğu hava İçerisinde iyi günler geçirdi. Sık sık buluşuyor, her bakımdan zevkli anlar yaşamaya çalışıyorlardı. O, her fırsatta Nlhnda ayni suali sormaktan v az geçmemişti.
— Beni azıcık olsun seviyor musun?..
Vapura girdiği andan beri rüzgârın uğultusunda, suların şırıltısında, hor yerde ve bor şeyde bıı sesi duyuyor gibiydi.
— Beni azıcık olsun seviyor musun?..
Yumruklarını sıkarnk, lııcc bir duman perdesi ardında gizlenen çehreye doğru, varkuvveliyle:
— Evet... Seviyorum. Hem delicesine seviyorum artık...
Diye bağırmamak İçin kendini güç tutuyordu. Aylardan beri İnkâr ettiği, inanmak istemediği bu hakikate iki giııı önce erişmişti.
Güzel bir yaz günü idi. Yapayalnızdılar, Bir aralık o, yerinden kalkmış, masanın üzerindeki vazodan seçtiği sardunyayı büyük bir Özenle, Nilindin yakasına takmıştı. Bunda bir fevkalâdelik yoktu. Fakat hareketlerinde büyüleyici bir ahenk seziliyordu. Her zamanki gibi gözlerini süzerek yavaşça:
— Beni seviyor musun artık?., diye sordu.
Bu tatlı ses, sükûna kavuştuğunu sandığı ruhunda o an için fırtınalar koparmış ve her zaman duymaya alıştığı bu sual o gün İçin benliğinde derin akisler uyandırmıştı. Tek kelime söylemeden ona yaklaştı ve o güzel vücudü kuvvetli kollnriyle kavradı. Sonsuz bir hazla aralanan dudaklarını kor gibi yanan dııdaklariylr örttü.,.
Bu hlr İtiraftı. Hem telkin altında bulundurduğu kendi duygularına ve hem de sevgisine cevap bek-Üyen kıza karşı yapılmış bir İtiraf. Hislerine mağlup düşmüş, isteklerinin esiri olmuştu. Sâri hlr hastalıktan kaçar gibi ondan uzaklaştı. Nihayet dün geceki uzun bir ruh mücadelesinden sonra ondan ve aşktan ebediyen ayrılmayı kararlaştırmıştı.
Bu uzun düşünceler sonunda e-llnl tereddütle yakasına doğru götürdü. İki gün önce oraya takılan ve İçerisinde .- varlığından habersiz- zamanla beslenip, gelişen hislerin bir anda fışkırmasına sebep olan çiçeği avuçlarının arasına aldı. Bıınu bir hatıra, onu ve zaafını hatırlatan bir yadigâr olarak saklamak İstemiyordu. Maziye alt bütün bağları koparmak niyetinde İdi Fakat âni bir pişmanlık duygusu İle sarsıldı. Belki o, başkalarına benzeni iyecek, belki de başkalarının veremediği saadeti onun elinden tadacaktı. Bu mânâsız kaçışla, ömrü boyunca özlediği saadetten ayrılmış olmaktan korkuyordu^ Bir aıı geri dönmeyi ve bir daha ayrılmamak şartlyle bayatını onunla birleştirmeyi düşündü. Tereddüt İçerisinde bocalıyordu... Bereket versin, bu. çok sürmedi, Dalgın bakışlarını, bir kor gibi avucunu yakmaya başlayan sardunyaya dikmişti. Henüz solmamı») olan bıı çiçeği titreyen dudaklarına doğru götürdükten sonra, parmakları arasında sıktı ve kolunun bütün kuvvetiyle uzağa, köpüklü dalgalara doğru fırlattı
— Tıpkı aşkım gibi diye mırıldanıyordu. Aşkını gibi onu da solmadan yokluğa gömüyorum.
Yaşlı gözlerini çırpınan dalgacıklara dikmişti. Köpükler anısında kırmızı bir nokta, onu tekrar geriye eski tatlı günlere ve belki do ömrü boyunca ıınutamıyacağı sevgiliye doğru götürecek bir yol arıyor gibiydi...
Dün geceki güreş müsabakaları
Roma - İstanbul greko-romen karşılaşmasını 5 - 3 Roma takımı kazandı
Şehrimize gelen İtalyan Greko-Romen güreş takımı dün gece ilk müsabakasını lstanbul-lzmir karmasına karşı Sergi ve Spor Sarayımla yaptı. Saat 21 de Italyan güreşçileri, onu takiben de bizim takım ringe çıkarak seyirciler tarafından uzun u-zun alkışlandılar. Vali ve Belediye Reisi Fahreddln Kerim Gökay güreş minderine gelerek güreşçileri selâmladı vc müsabakaları açtı, ilk güreşi İtalyan hakemin idaresinde 51 kiloda Ali Yücel ile Phlghetti yaptılar. Ali YÜCEL-Phlghetti (Yücel galip) Müsabakanın ilk altı dakikası a-yakta geçtiği için her iki güreşçi de birbirlerine birşey yapamadı vc hakemler ilk devreyi berabere ilân ettiler. Atılan kurada Yücel alta düştü ise de bu üç dakikada rakibine hiç. bir oyun fırsatı vermedi. Alta yatmak sırası İtalyan» gelince Yücel rakibini iki defa sal toya ve güzel bir kafa kol ile köprüye getirdiği için Ali Yücel maçı ittifakla kazandı.
Lombardı - Naauh AKAR (Lombardı galip)
57 kiloda Lombardı ile Nasuh A-kar, Türk hakemi idaresinde müsabakaya başladılar. İkisi de tecrübeli güreşçi olduğu için birbirlerine oyun fırsatı vermediler. Müsabakanın sonuna doğru Lombardı rakibini yarını köprüye getirdiği için İtalyan maçı ekseriyetle kazandı.
Halil KAYA - Grozzlonl (Kaya galip)
62 kilodaki bu güreşi Italyan hakemi idare etti. Güreşin İlk devresi berabere bittiği için atılan kurada Halil Kaya alta düştü. İtalyan üstte iyi çalışamadığı için oyun tatbik edemedi. Halil üstte güreşe başladığı zaman daha faik güreştiği için maçı ekseriyetle kazandı.
Mehmet OKTAV - Sarrno
(Sarrno galip)
67 kiloda Mehmet Oktav ile Sarrno arasındaki güreşi. Türk hakemi idare etti. Her iki güreşçi de müsabakanın sonuna kadar müsavi güreştikleri halde, ikisi İtalyan olan yan hakemleri Sarrno’yu galip ilân ettiler.
Ahmet ŞENOL - Geeehinf (Ahmet Şenol galip)
73 kiloda yapılan bu müsabakanın orta hakemliğini Italyan yaptı, ilk 6 dakika Ahmet Şenol’un hâkimiyeti altında geçtiği için devreyi Ahmet Şenol kazandı. Müsabakanın bundan sonraki kısmı tamamen Türk güreşçisinin rakibini ezmesiyle geçti ve neticede Ahmet Şenol ittifakla maçı kazandı.
Tahaiıı TURGUT - Maffei • (Maffei galip)
79 kiloda yapılan Tahsin Turgut -Maffei güreşini Türk hakemi idare etti. Yeni bir güreşçi olan Tahsin maçın sonuna kadar pasif güreştiğinden rakibi Tahsin! iki defa köprüye getirerek maçı ittifakla kazandı.
Muhite TAYFUR - Gallegati (Gallegatl galip)
87 kilodaki bu maçın hakemi ltal-yandı. Güreş başlar başlamaz Gallegati Muhlis Tayfura bir boyunduruk aldığı sırada Tayfur ağzından sakatlandığı için minder kenarında iki dakika tedavi edildikten sonra müsabakaya tekrar başlandı ise de daha hâkim güreşen Gallegati müsabakayı ittifakla kazandı.
Muharrem CANDAŞ - Fantonİ (Eantoııl galip)
Ağır sıkletteki Fantoni-Muhnrrem Candaş maçını, Türk hakem idare etti. Kilo itibariyle rakibinden çok fazla olan Fantoni müsabakanın başlarında rakibini saltoya almak istediyse de muvaffak olamadı, maç neticesiz bir didişme halinde sona erdi ve Fantoni maçı ekseriyetle kazandı.
Bu akşam yapılacak güreşler
Sergi ve Spor Sarayında aaAt 21 de bu gece Roma takımına karşı Ankara takımı çıkacaktır. Müsabakalar yine Greko-Romen olarak yapdacak-

Hicri
C. Evvel
2
1369
1950
ŞUBAT
Pazar
Rıımi
Şubat
6
13H6


VaınO
Vakit
Güneş 6 40 1.02
Ökle 12 28 6 40
îklnd! 15.26 9.31)
Akşam 17.48 12 00
Yatsı 19.19 1.31
İm» Ak 5.12 II 25


İnkılap .Hutnm , r'er-maada her gün 10-12 ve
Sarayı; Pazartesi-çar-
Aıutıırk şeınbeden 14-17.
Topkapı şamba - Cumartesi. Suat 13.30-17
Telf. .21090).
Ayaaofya: Pazartezı Balı • Çarşamba - Perşembe Cuma • Pazar. Suat 10 - 10. Tolf, (217801
Arkeoloji; Çarşamba -Cuma • Pazar günleri 13 ten 10 va kadar.
E»kl Şark Eterleri Şnbezl: Çarşamba - Cuma - PüJuır 10 dan 12 kadar. Telf. (21(W2ı
Türk ve İMArn Eyerleri. öuh — Perşembe • Pazar. S(uıt 13.30-16 30
Duimnbnhça Beni» Mutedil Cumartesi «uat 13-17 Teif. (81284).
Belediye .Müzeci;
vşn, Perşembeden gün 10-12 ve 14-17.
Terfik Fikret Ariyan Ylüzezl : Bebek. Perşembeden maada her guıı 10-12 ve 14-17,
itmirs
Arkeoloji Mü»rwl (3324) Her gün 9-12, 13.30-17 Cumnrtenl 14-17 n-çıktır


Atatürk maada
But-her
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu Anadolu yaka») Ankara
İzmir
i iWa
60536
9) 2251
Beyoftlu «Mi Ku.Jlkoy (WbT2
İstanbul 24222 Ütkud&r flW45
AnJora 00. İzmir 2222. K. j aka 1B055
bugün karşılaşıyor
Bugün iki ezeli rakip. Fenerbahçe ve Galatasaray İnönü Stadyomunda saat 15.15 te ikinci devre lik maçları için karşılaşacaklardır.
Galatasarayın geçen hafta Vefaya yenilerek şampiyonluktan uzaklaşması, Fenerbahçenin ise son zamanlarda düzelmesi ve lik lideri Beşik-taşı bir puvan farkla takip etmeleri şampiyonluk ümitlerini bir hayli kuvvetlendirmiş bulunmaktadır. Bugünkü maç, san-kırmızıhlar için e* zeli rakiplerini yenmek; sarı-lAci-verililer için de şampiyonluğa yaklaşmak bakımından ehemmiyetlidir. Bu mühim maçı hakem Sulhl Garan idAre edecektir.
Maç radyo İle yayınlanacak
Bugün İnönü ötadyomunda yapılacak olan Fenerbahçe - Galatasaray maçf saat 15.10 dan itibaren İstanbul Radyosu tarafından yayınlanacaktır.
İzmirde yapılan maçlar
İzmir, 18 (Hususi
bildiriyor) — Bugün yapılan Lik maçlarında Altınordu Yün Mensucata 5-1. Göztepe Kayagücüne 3-1 galip geldiler.
muhabirimiz
Dünkü Lik maçları
Kasımpaşa: 0, Vefa: 1
takım çıktı-
yaptı.
Beşiktaş: 4
Beşiktaş ile Kasımpaşa arasında yapılan günün ikinci müsabakasına hakem Feridun Kılıç’ın Jdaresinde saat 15.10 da başlandı. Her İki da mûtat kadrolarıyle sahaya lar.
İlk vuruşu Kasımpaşalılar
Lik’de bugüne kadar muhafaza ettikleri birincilik mevkilerini kaybetmemek için siyah-beyazlılann daha ilk anlarda işi sıkı tuttukları görülüyordu. Kasımpaşalılar da enerjik bir oyunla buna karşı koymaya çalışıyorlar. Oyun bu bakımdan canlı ve seri oynanıyor. Umumiyet itibarile Beşiktaşlılar hâkim! Bir kaç defa gol pozisyonuna girdikleri halde isabetsiz vuruşlarla bir netice alamadılar. Beşiktaşın müdafaa hattının zayıflığı dikkat nazara çarpıyor. Kasımpaşahlar bunu bildikleri için bu gedikten istifade etmeye çalışıyorlar. Hattâ bir aralık iki müdafii de atlatarak kaleye kadar sokuldular fakat kaleci yetişip kurtardı.
Dakikalar ilerledikçe rüzgârla be-
raber oynamasına rağmen Bcşikta-gol çıkaramaması, oyuna heyecan veriyor. Nihayet yirmi beşinci dakikada Bülent iki müdafi arasından kaptığı topu hafif bir plâse vuruşla ağlara taktı. Bu golden mâne-viyatlan kınlmıyan KasımpaşaLılar, oyunlarına yine aynı tempoda devam ediyorlar. 35 inci dakikada Şükrünün verdiği eşapelik bir pası kaleye kadar süren Bülent ortadan Be-şlktaşın ikinci golünü de yaptı. Beşiktaş muhacimlerinin falsolu paslaşmaları ve deplasmanlı oynamaları K.Paşa'müdafaasını şaşırtıyor ve akınlan kesmekte müşkülâta uğratıyor. Bu şekilde devam eden devre vaziyet değişmeden 2-0 taşın lehine bitti.
ikinci devrenin başlarında
taşlıların iki sayı farkının verdiği emniyetle Kasımpaşahlann da aradaki bu farkı kapatabilmek ihtimalini düşünerek gayretle oynadıkları görülüyordu.
15 inci dakikada yine Bülent kale ağzında bomba gibi bir şütle Beşik-
sayısını da çıkardı, üç gole de, Kasımpaşa icabında süratle geriye bir oyun tarzı tatbik
Istanbulspor : 0
. taşın üçüncü Yapılan bu müdafaasının çekilebilecek
etmlyerek fazla ileriye sarkması sebep olmuştur. Beşiktaştüann dördüncü golü de sahalarımızda şimdiye kadar hiç görmediğimiz frikik kadar uzun bir taç atışını müteakip yapılmıştır. Oyun sonlarına doğru karşılıklı akmlarla geçmiş ve neticede Beşiktaş 4-0 galip gelmiştik
A
Vefa 1 - Istanbulspor 0
bırinci Beşik-
Beşik-
Beşinci hafta Lik maçları karşılaşmalarının ilki, dün İnönü Stadyo-munda hakem Feridun Kılıç'ın idaresinde Vefa üe Istanbulspor arasında oynandı.
Vefıı-tstanhulııpor maçında Vefalıların golü


ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERŞEY
1
Tebeşir
Hnnım-
Ol'ERE-
dElllH t i YATHOLAHI t »aat 20.3u da. DRAM KISMİ (42157)
Dalrrzl.
KOMEDİ KISMI (40409) lar Terzihanesi.
MI A MM Elt KARACA
Ti: Sizin Sokak.
YENİ SES OPERETİ: DUBARA.
15 te ve 8.45 te
TAKSİM BELEDİYE PAVYONÜ: (Tel; 82904) Pariali Şantöz Avril.
/İNKARA IİYAİ ROLARI ;
20 do.
OPERA: Köylü ^amu»u (1
do). Palyaço (2 perde). Çarşam oa Cuma vo Pazar 2 opera birden
IH YfK
Srmbc.
zarteel Ki l İ K
va Göziylo.
İZMİR gEHİR rl V tTICDMI
Roıe
6aat
per-
TİYATRO (10370) Fer-cumartesi ve pazar, pa-ftkşa ınhırı TİT a rııo

LALE (13595ı Gönülden GÖnük. MELEK (4QM8) Balalayka. SARAY (4)656» Para Hırsı.
81ATPARK (83143) 1 — Kılıçla-2 — Örümcek
Monte Kristo
— Kaplanlar Tundra.
Tekaaatn. Ctım-
Yapmaz. 2
(Feor Gynt)
H1I6U» Dün
«mt» Katil.
liEVUGLI ( İH El 1
AKIN (80TU) 1 - Yeşil Yunuo
Sok/ıgı. 2 — Kadın Boğucunu.
Al.KAZAR (12562 ı I - Şnrlo Diktatör. 2 — Ölüm Postanı (Türkçe sözlü) ,
Alt (44391) Hnvurıiida FezUvui. ATLAS (4Uk'l5» Vadiler Hâkimi.
ÇİÇEK; t - Gizil Eınu. 4 Kıskanç Kadını renkli).
El H A MR A (43595; Havanadu Fe» tıval.
İNCİ (*5595) 1 - Yalnız Gidenler, 2 — Hazin Aşk.
İPEK (44289) Tarzan Ormanlar Aalanı,
rın Gulgealndo. ağı. -
St'MER (42851)
Kmıtoal.
ŞARK (40380) 1
Kıra İlçesi. 2 —
ŞIK (43726) 1 —
büş. 2 — Kanun Harici. TAKSİM (43101) Uçurumu Doğru. TAN 1 — Suçlu Benim, 2 — Deniz Kızı
t’NAL (40306) ı - Fabiyola Asılanların Pançealnde. 2 — Düğün Geeoal.
YENİ (84137) I - Tehlikeli Kadın. ’J — Marjı.
YILDIZ (12547) Akdeniz Korsanları.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (^İÖE’I» Çete. AYhU (21017) 1
alldar. 2
AZAK (23542) l
nam. 2
ÇEMBERI.İTAŞ (22513)
Siroko,
FERAH: ı Ateş Çemberi. 2 — Namua Mücadeleci.
I1ALK (21901) 1 — Kaja Derya
Kahrumanı 2 - Cennet Perisi (Türkçe).
İSTANBUL (2236*7) 1 - Kalıra,
man Kılavuz. 2 — Talihim Ol-savdı.
KISM ET
hlller.
Kumrular.
MARMARA (23860) Akdeniz Korsanlan,
MİLLİ (22062) Çete.
Tl KAN (1*187) 1
na*u. 2
YENİ (Bakırköy 16-126) Kahraman Kılavuz. 2 Yolu.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (6U112) 1
Yapma/. 2 — Ayşanln Duası. OPERA (60821) 1 - İntikam Kur-
andan. 2 — İki Yavru
Si’HEYYA (60658) 1 - Daniz
Kurtları, 2 — Modern Venüs, YELDEGİRMENİ: i - Vurun
Kahpeye. 2 — Damga
rSHI'DAH CİHETİ
HALE (60062) 1 — Seven Ne
Ayşcııin Duası, ANKARA
ANKARA (23432) Mösyö Verdoü. Bl’YİİK 05031) Yaratılan Adam. PARK (11131) Zehirli Şüphe.
SÜMER (14072) 1 — Crhsnnemdo Bir Melek. 2 — Öldürün Bu Kadını.
SI S (14071) Zehirli Şüphe.
I I us (22294) Senfoniler Rüyam» Yi vi (11040ı Harrov Kumarbazı. CEBECİ (13846) Balıkçı Kızının Sevgilıal.
İZMİR
ELllAMRAı Meçhul Arkadaş. LVI.E. I — İnci Korsanları. 3— Seven Knlbler.
TAN| 1
Yaban Gülü.
TAYYARE; Villan Kahramanı. YENlî I — Debrrll Masan
malar Kıralı. 2 — Hint lanı.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK: 1 — Kanlı Şafak, iki Gönül Bir Olurna HI MI.R: »Martfinın Aşk)
Yayla Kaplanı. Ş
TtKK MI SİKİSİi
Saat: lu.25 Aııkunı: Makamlardan bir demet. — I2.1H) Ankara : Hep beraber aöy I iyvl i m, — 12.30 Ankara; Telden tele. — 12.50 Ankara: Oyıın havaları. — 14.00 Ih» Saz figürleri va
Şarkı vc Türküler. Okuyan: Safiyi X lı: (,’nhınlnr N’«(nti T«d(-yay, Ercüment Bn fanuy. go Haczime.
! nce
19.25 şarkı lafa şılny, Ercüment Rntanny. Yorgo Rncanos, yun havaları
kuatralArı resmi geçidi. — 22.15 Londra: Morda Lıter Kuarteti.
— 55.18 Ankara: (Pl.)
îs-
2 Açıkgöz Tuh-Yaşamak Arzusu Gönül Fırtı-İNtiklâl Erdfdiet'l.
Ka ptan
(2İÎHM) 1 — Alevli Su-
2 — Lorel Ha idi Çifte
Göııııl r'irtı-îatlklûl Fedaileri,
i -
Kin
Seven
Ne
Yor. 18.00 Ankara; Saz (Nihavend Fazlı) — İstanbul: Saz eserleri ve ve türküler. Okuyan; Mııs* Çağlar. Çalanlar: Sadi T-
HIM st PROGRAMLAR:
... Ktırıııynınlnr:
Saat; iü.io Ankara. — 14,45 tnnbul; Şevket Rndo: MBu Top-
raklar Büyük Adamlar Yetiştirir* — l|«00 İNtıınbul; Halkevlerinin yıldönümü programı. — IH.flO BBC Türkçe Neşllystı: '‘Halkevleri ve lngüterede Buna Bonner Müeimezeier" Konuşan: Slr Wyndham Derde»
£0.15 litıınhul O-
HM.i.
KLAMtt BATI
M(Zİ6lı
Nine-Kap-
2
10,00 Londra : leylol mı ekleri (Pl.ı kara: Salon Orknalrazı Konzcri, Londra: Wllllam Wui-parçalar (PL)
Opera hmlnn
İM.15 iaianbııl:
KIArIU millik din» ll.no An.
•♦YENİ tsTANBLMun bııuüo için Iın«l>e ritlAl programlar
DAHİLDE t
14.OU i-tunbuH Saz eaerlerl, şarki vo tÜrkÜleı*. Okuvan: Kafiye Aylâ. — 10.10 İatanbul-Frııerlııılıç* • (»nluta»Hru> nıtı-,, çıııın mıklrıı yuyun. — im.on İstanbul; Halkevleri yıldönümü münaaşbeiiyle huaual program»
20.18 Ankara: Mozart • 81 Bemol Majör Sonatı. Çalan: Kemal Şener. Piyanoda Mithat Fenmcn, — Cl.oo Utanbul; Türk . Dalyan «Ürelerinin nnklnn yajHlH»
II A HİÇTE:
16.18 Londra: ÇzykovelO 2 nel Piyan konçertueıı. BBC Nor-1hrrn Orkeztraek Rnllet: L, Cuazinl, — 16-16 Londra; Palm Court orkestralından hatif parçalar.

- LG.IÖ
2 no. )u BBC
13.15 parçalar RoKiırio orkeztı ( Londraj piyano
Norıhern Or-L. Caaalni. -r
— lt.oo ton'dan Londra; (Pl.) —
Hurdun orkrNtraaından enerleri (p| ) Çaykovakinln konıortoNU
kattırası; Rnltei;
20.45 Ankara: Mozart ı Sı Be» Tnol Majör Sonatı. Çalan: Kc-ıııııl Şener, Piyanoda: Mithat Fonınon.
II A İ l b BATI MC/.İGİI
Suni; m. 15 Ankara Neşeli parçalar (PI ı 9.15 Ankara; Sevilmiş parçalar ıPI.) — 1100
Londra; Plâklarla hafif ıııüzllt» ** 14.30 Londra: Donald Feor» programı, — 15.15 Londra PıKşr Yorke ve orkezt.raiH. - IH.I0 İ1-I t. | H : Çıfı Mı ti'iölin Biı I . kanarrl. 10.50 Ankara; Ahşa-inin Karnın müziği
DAN M Mi Zl f»l|
(Pi.)
Ray Martin Ankara (PI.)
Seat; H S(» Londra:
Örkcatnuı. — 18.18
13.20 latanbul: Orhun-Aaşat idarecinde Radyo Tango Oi’kes-tra(|, IH. 1.5 Ankara (Pl > — in 15 İstanbul; H’l. ı — ıu.-n Ankara.: (Pl.) — 50.18 latanbul: (PL) — 30.30 Londra. Dana or-
hl’OH IIAltEh ETLElth
Sual 15.10 İstanbul; Fenerbahçe - (hılatnaaray maçının naklen yayını, - 11.on İstanbul Türk-İtalyan güreş müaabnknlarının nııklnn yayını,
.MC/.İK:
Hant: to.no Lnn(lra; Dinleyici letrkieri (Kirtili* müzik» 30,80 Ankara; Sanal heveslileri an-fiil. — 21.05 Ankara: MlIBlldi gezi (Pl.)
TEMSİL:
Saat; li.(>5 Ankara; Pazar »keçi.
HA BEIIİ.Elli
Tl l(K(E
inkara ve l*»tıınhul: Saat: 8.30; l&OOl İÛ.OÜ; 22 45
13,30 Ankara: öğle gazeteni.
50.15 Ankara; Pnr.nı* gazetesi. "Amerikanın He»lMı flaat (13ı 10 vc 19 metre l
Londraı Radyonuı final:
U 15: ve 23.00 (10.01. 34 02, vc 49 iîi metreı
ir». ıs
7 15; 3L33
SPOR II \IIEHI Elli;
7.in Londra. — 18.18 BBC Türkçe neşriyatı, — 91,00 İManbui: İ Karni Şefik» - 22.OU Anharn,
UÇAK - TREN - VAPUR
DİKKAT: Hava dıdnyııdyle şoförlerde değişildik ıdiddllr .
12.W»
13.30
ıHolândn» Tâ hru n-
(Türk) Uinirden, (Amerikan) Baara.
14 15
K L M. dan.
D.H.Y.
P A A.
Şamdan.
AF. (Fransız )Pzrı». Ro-
Oyuna Vefalılar hızlı başladılar, Istanbulspor müdafaasına kadar sağdan inen yeşil-beyazhlar, güze» bir fırsatı santrfor Suphinin acelesi yüzünden kaçırdılar. Sekizinci dakikada Vefa kalesi ciddi bir tehlike geçirdi. Aydemirin iki müdafi arasından yuvarladığı topa Salim yetişti ise de yavaş vurdu ve neticede Şükrü, yerinde bir çıkışla bu tehlikeyi önledi. Nihayet devrenin ortalarına doğru Suphinin kafa ile latan-bulspor kalesi içine doğru vurduğu topa sağ haf Melih yetişti ve sıkı bir şütle, oyunun ilk ve son golünü attı, devre 1-0 Vefanın lehine kapandı.
İkinci devreye. tstanbulsporlular beraberliğe kavuşmak, Vefalılar ise galibiyeti kaçırmamak için çalıştı, lar. Onuncu dakikada Turan güzel bir plonjonla Vefanın ikinci golüne mâni oldu. Oyunda yavaş yavaş hâkimiyet tesis eden Vefalılar, bu hâkimiyetlerini oyunun sonuna kadar götürmeye muvaffak oldular ve sahadan 1-0 galip ayrıldılar.
ma ve Ailnadan,
16.30 D.H.Y. (TÜrk> Adana, An-karadan.
GİDECEK Ol.AN CÇAKLAK
18.— K L.M (HolAnda) Roma,
Amsterdama.
13.50 D H Y. (Türk) Iznılrc.
14.30 P.AA, (Amerikan» Brük-
ael, Londra, Boston, New-
Yorka.
16.20 D.H.Y» (Türk) Ankara, A-
danaya.
t.ELEf EK OLAN VAPl’Rl.AR 16.30 Etrtlvk, îımlrden.
21.— Sus. Mudnnyadan.
(.İDE( EK OLAN 1 ARI KLAR
5.— Cumhuriyet. Karndenlae. 0.-* Sus Mudanya_va.
18.— Antalya. Çanakkalcye.
Soldan »afta:
2. Bir yakacak
4. Gemi lovazımutından biri fi. Tuhufhk
Bir kuş
Bir ışık oyunu Zengin adam
Asyada bir dağ silellezl En küçük para
(iEI.Et'EK OLAN EhM’HESLEK 8 30 Ankara.
(Jl)E( EK OLAN EKSPKESLEK İM İD Ankara
7-
a.
3.
KnıliHiıııl ı
Cemil» Bayaaıi.
.Mehmet K iBinı, Eminünli. Hikmet Güney, Küçılkpaear. Sırrı Hanim. Alemdar.
Hoyıığhı ı
Hey oğlu. Kalyoncu C. 76 lallkioi. İHtlklAl c. 119 TnkaJm. İstiklâl C. 31 Merkez, Neoâtlbey C. 17 Halkı HalHakark» C. IH Ha »köy. Haekoy Merkez» KHaımpaşa
i .ılh:
ib, Halil, Şobatda ınınL harım, Akzeıay, Ycdlkulf, âaınaixa, Nhılıet Onat, gehremlniı Uiupın&r, K&ragÜmrilk. Hüeamoddin, Fener.
EyüpHUİtan.
Beşiktaş;
Vidln, Haafırm C
Kıi (hk (ıı :
SöğiRKıçeşme. KızıHoprak.
Göztepe-
Bostancı.
8.
10.
11.
12.
14.
18» Doymazlık
16. ©İr deniz vaaıtaaı
1 tıkardan aıuğıyjz:
Karadeniz .(ahll dağlarımızdan Bir deniz kuşu.
Bir haatahk
Sıcaklık
Geçmiş zamanlar
Aşk
Yollar
Bir pasta çeşidi,
Bir toprak cinai
Vücudün hayati kısımterındag biri
DÜNKÜ BULMACANIN IIAI.LÎ
Ad
And
Dana
Banda Brands Bandıra Bandırma
(^kütlar;
İttihat.
He> bejladat
H. Ada.
BUyükadz;
Merkez,
ANKARA
Derman
Gürav
Yeni
Tarlan
Millet Karantina Yeni îsmlr Eşrefpaga
İZ.MİK
154T5 21124 11544
Alzancak KeıneralU Vahter Batımahana Eşrefpa^a.
Sayfa 6
ten! İstanbul

Her pazartesi günii saat 8,30 da
Marshall Plânı ile
servise mütehammil
cihanşümul
İSTANBUL - ATINA - ROM
şöhreti haiz
muntazam seferleri
ailelerini ziyaret
maksadivle seyahat eden talebelere mühim tenzilât
FAIRBANKS,
TULUMBALAR
BULUNMAKTADIR
EMNİYET
vlnictanbul atöl-
1 NİSAN tarihindedir
Bu çekilişin ikramiyeleri tutan
TÜRKİYE UMUMİ MÜMESSİLİ
Önümüzdeki Çekilişler
Büyükada’da Köşk. Ankara’da Dükkân
Üniversiteliler Havacılık Derneğinin
DİŞ KREMİ
Müfettiş Namzedi Alınacak
TÜRKİYE KIZILAY
GÖZ HEKİM!
Hudson 1947
l)E\ KEX SATILIK
Hâli tasfiyede bulunun Koç Demir Rorıı Ltd. Şirketi Tasfiye Memurlumu
İstanbul Pire Napoli Marsilya Cenova
5000
2500
1000
500
200
100
50 liralık olmak üzere
9 beygir benzin motörüne akuple saatte 75 ton su kabiliyetinde tekerlekli tulumbalar.
5 beygir benzin motörüne akuple, saatte 55 ton su kabiliyetinde tekerlekli tulumbalar.
Radyolu kaloriferli az kullanılmış iyi vaziyetle lüks taksi müsait fiyatla acele satılıktır. I.ş saatlerinde 29266 ya telefon.
"Ven. Ittanbul” Altlyt»'
’BEATTY"
ÇAMAŞIR MAKİNELERİNİN BÜTÜN MODELLERİNİ MAĞAZALARIMIZDA
Telefon: tuşu
Cemiyetimizin merkezi İçin istiklâl caddesinde dört beş o-dalı, büyükçe bir salonu veya birbirine bitişik iki salonu bulunan bir yazıhane katı arıyoruz.
Hariçte tahsilde bulunan
Hem talihinizi denemek, hem de paranıza vâdeye göre yüzde 612a kadar yükselen faiz almak isterseniz, hemen bir tasarruf hesabı açtırınız veya hesabınız varsa miktarını çoğaltınız. (1791ı
4 motörlü, konforlu SKYMASTAR uçaklariyle
acentelerimizde GÖRÜNÜZ
4 mart 1950 cumartesi günü saat 15 ile 19.30 arası Park ote pavyonunda
Tel. :
Necatibey Cad. 31
1 mart 1950 tarihine kadar vadeli veya vâdesiz olarak en az 50 lira yatıranlar veya o tarihte hesaplarında en aşağı bu miktar parası bulunanlar, çekilişe katılırlar. Hesaplarında 550 liıa ve daha fazla parası bulunanlar, paralarının her 50 lirası için bir ve her 500 lirası için de ayrı bir kur'a numarası alarak isabet ihtimalini fazlalaştırmış olurlar.
Tasarruf hesapları ikramiyesinin 1950 yılı birinci çekilişi
AIR FRANCE, Taksim Cumhuriyet Meydanı
No. 1 - Telefon : 49134 ve bütün seyahat acenteleri
Sinir ve Akıl Hastalıkları Mütehassısı
Prof. Dr. NAZIM SAlıiK
seyahatten dönmüştür, Beyog lu, İstiklâl Caddesi 10
Üyeler ve davetlileri dâvetiyel eri aynı yun Parkotehien teinin edebi lifler.
8 - 10 - 12 parmak kutrunda kasnaktı tulumbalar
21 Nisan (Çocuk hesaplan için), 1 Haziran
25 Ağustos. 31 Ekim. 29 Aralık.
SİYASİ İKTİSADİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
ve çeşitli para ikramiyeleri
Şube ve ajansları:
MERKEZ MÜDÜRLÜĞÜ (Cağo/oglu)
EV ve DÜKKÂNLAR’ın intikal ve Veraset Vergileri Bankamız tarafından ödenmektedir.
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fiilen İdare eden : FARUK A. SÜNTER
Basıklığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LİMİTE D ŞİRKET! MATBAASI
İstanbul lir’1’ Piro Limasol Beyrut İskenderiye Napoli Marsilya Cenova
TÜRKİYE TURİZM KTJ RUMUNDAN:
Sicilli Ticaret Gazetesinin 27. 1.1950 tarih ve 6911 sayılı nüshasında 31.12.1949 tarihinde tasfiyesine karar verildiği tescil ve ilân edilen 21952 sicil numarasına kayıtlı “Koç Demir Boru Limited Şirketf’nde alacak vesair hukuku olanların hir sene zarfında tasfiye memurlusunun bulunduğu Galata Sesli Han No. 12 ye evrakı ınüsbltelerlyle birlikte müra caatla alacaklarını kayıt ve Is pat etmeleri ilân olunur.
Batı Akdeniz Hah
Dr. Murad Ramı AYDIN
Beyoğlu Parnıakkapı, imaıu sokağı No. 2 Tel: 11553
42933 — Posta Hu ı: 223* Beyoğlu
TTftıfftnTı .Tı 11 n TIÎ fıliTh; ıTiTînn ı ıTıT
Hâli tasfiyede bulunan Koç Demir Boru Limited Şirketi Tasfiye Memurluğundan:'
Terzihane muhteviyatı ve terzi takımları
Aşmalı Mescit No. 18, kat 1. Müracaat:- Hamalbaşı, Lût-tullah Geçidi No. 11, Tel.: 41912
24/şubat/1950 cuma Şehit yetimleri (1 ; 49) „ M „
3/mart/1950 cuma «. (50 : 135) ,.........,
7/xnart/1950 salı ,, ., (136:161) ............
Tevzi cüzdanlarlyle birlikte 4 adet fotoğrafın getirilmesi.
, (2018)
Kadıköy Askerlik Şubesi Başkanlığından:
1919 yılına ait Tütün ikramiyesi tevziine, Tevzi cüzdanındaki numaralara göre 17/şubat/1950 cuma günü saat 14 den itibaren Kadıköy Kaymakamlığındaki Tevzi Komisyonunda başlanacaktır. Tevzi günleri aşağıya çıkarılmıştır. Gününde gelmı-yenlerin parası tevziin sonunda ödenecektir.
17/şubat/1950 cuma Malûl subaylar (2 65) Dahil JNo.ya kadar
21/§ubat/1950 sah (69 : 109) „ „ „
DERNEĞİ BAŞKANLIĞINDAN :
Genel merkezimiz kadrosunda açık bulunan 345 lira maaşlı müfettişliğe, altı aylık staj devresinde Derneğimiz teftiş özel ilklerini kavramış olanlar, asli kadroya alınmak üzere. Siyasal Bilgiler Okulu. Hukuk ve îktisad Fakülteleri ve Yüksek Ticaret mektebi mezunlarından aşağıdaki şartlan haiz bulunanlar müsabaka ile aday olarak alınacaktır
1 — Türk olmak,
2 — Yabancı ile evli olmamak,
3 — Fiili askerlik ödevini yapmış bulunmak.
ı - Vücutça sağlam ve LeltışçHık yolculuklarına dayanıklı olduğu tam teşekküllü bir hastane sağlık kurulunca muayene neticesinde sahil olmak
Müracaat tarihinde yaşı kırktan yukarı bulunmamak
Yukarıda yazılı şartları haiz bulunanların en geç 24/2/950 Cuma günü saat 18 e kadaı dilekçelerine bağlıyacakları nüfus cüzdanı aslı veya sureti, askerlik terhis belgesi, yüksek okul veya fakülte diploması ası) veya tasdikli sureti 4,5X6 eb adında altı aded vesikalık fotoğrafları ve haklarında malûmat. alınacak beş zatın açık adreslerini bildirmek suretiyle genel merkezimize müracaatları
Kızılay (.eftişçilığı için gerekli vasıllan haiz ve referansları iyi olan taliplere müsabaka günü ve veri adreslerine bildirileceği Hân olunur
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültüre) başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
AIR FRANCE zg
Fransız Havayollarının
IAŞ-DİŞ ve ROMATİZMA AĞRILARINA KARŞI
Galata, Adalet Han
Satış mağazası : Galata
ycnih ı vLhrtno
Akdiniıd( Türk /////(/*/>/e z seydhtil ednıır
Eminönü, Beşiktaş, Kadıköy, Fatih, Pangaltı
«mttatruîUîîKUiDMn uLCuttfznt tu auttiHttöiöiınihvu h n arnnxuwwnr

Comments (0)