MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Teıi» eden: HA0İB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifede santlmet* resi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul odilmoz.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye İçin seneliği 32 altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memloketler İki mislidir
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
z İÇ ve DIŞ POLiTiKA
(_____ 19/11/1950 ____7
Tito'nun seçim nutku
YUGOSLAVYANIN dünya içindeki durumu Franco îs-panyasmınki kadar kendine mahsustur.
Franco İspanyası, sola temayül etmiş bir cumhuriyet idaresine karşı, daha da sola kaçarak komünistleşmesin diye, isyan edip harekete geçen ordu kuvvetlerinin eseridir. Bilindiği gibi. mücadelesini yaparken hem nazi Alman vasinin, hem de fa-

şist İtalyanın yardımlarını görmüş ve bunlara karşı duyduğu hayranlığı, hiçbir zaman sakla-mamıştır. Fakat, harbe girmemiş ve bu sayede bütün Septe bölgesi üzerinde, denizci devletlerin yani İngiltere ile Amerikanın hâkim bir durumda kalmalarını temin eylemiştir. Yani, ideolojiyi, diplomasiye karıştırma-mıştır.
Bunu şöyle de ifade edebiliriz: Hissi ile Mihver'i tuttuğu halde akliyle demokrasilerin tarafında kalmıştır.
Aynı şeyi, Tito’nun Yugoslav-yası yapıyor.
Bu devlet, komünist olmak iddiasındadır. Tito’nun seçimler dolayısiyle bu sefer söylediği nutukta dahi, bu nokta kuvvetle ifade edilmiş bulunmaktadır. Meselâ Tito, batılıların Yugos-lavyadan, komünist olduğu için, nefret ettiklerini, fakat Yugos-lavyanın bu sebeple komünizm akidesinden dönmiyeceğini ve bunu inkâr etmektense, bu devletlerle siyasi münasebetleri kesmeyi tercih edeceğini beyan eylemektedir.
Demek ki, Tito Yugoslavyası, ideoloji bakımından, komünisttir. Fakat, dış politikasına, ideolojiyi karıştırmak yani Ko-minform’un emirlerine baş eğerek komünist devletlerin müşterek dış politikalarına uymak niyetinde değildir.
Yani nasıl Franco İspanyası, ideolojisi o zamanki Almanya ve Italyaya mütemayil olduğu halde harpte bu iki devletin politikasına râm olmadı ve müstakil bir hat takip ettiyse, Tito'nun Yugoslavyası da, Sezar ile Ye-su’u ayırmak taraftarıdır.
Bu bakımdan ve bir de bildiğimiz klâsik ve parlemanter demokrasi ile bir alâkaları bulunmaması itibariyle, Tito'nun Yugoslavyası ile Franco'nun İspanyası arasında bir benzerlik vardır.
Bu sebeple Yugoslavyada bu sefer yapılan seçimleri de, bu zaviyeden miilalâa etmek lâzımdır. Çünkii Tito, batılıların hoşuna gitmek için ideolojisinde tenzilât yapmıyaeağını söyledikten sonra, böyle bir inadın bedeli Yugoslav beş senelik plânında bazı tenkihat yapmak olsa bile, prensiplerde fedakârlık yapılamı-yacağını tasrih ediyor. Yani, "nasıl Sovyet Rusyayı kendi dış politikama karıştırmıyorsam, ötekileri de iç politikama kanştırt-mam” demek istiyor.
Ve bu suretle, kendini seçecek olanlara her ikisi de müstakil olmak iddiasında bir dış ve iç politika takdim ediyor.
Bir ses daha katıldı
A MERÎKADAKÎ Cumhuri-' ' yetçi Partinin ileri görüş-
lü cenahını temsil eden ve Wen-dell Wilkie'nin muakkibi sayılan Harold Stassen de. atom enerjisini kontrol bahsinde ChurchilI gibi düşündüğünü tasrih etmiş bulunuyor. Yani, o da, Sovyet ler ile bu hususta bir görüşme yapılmasını istiyor.
Diğer taraftan gazetemizin Paris Bürosu, aynı mesele hakkında dikkate şayan malûmat vermekte ve bu işin bilhassa Fransa zaviyesinden nasıl mütalâa edilebileceğini bildirmektedir.
Bu malûmata nazaran, resmi Fransa, yani Hükümet, eski politika hattını muhafaza etmekte ve bütün taahhütlerine sadık bulunmaktadır. Fakat, partiler arasında, Atlantik Paktı'nın fayda ve mahzurları da dahil olmak üzere, Avrupanın, Amerika -Sovyet Rusya ihtilâfı arasındaki durumu, bütün atikliğiyle gözden geçirilmektedir.

ATOM ENERjİSİNİN KONTROLÜ VE UMUMÎ SİLÂHSIZLANMA BAHSİNDE
(lııır(*lıiII ısrar
ediyor
Atice ve ChurchilI nutuk verirken
Doğu - batı görüşmeleri mevzuunda
Fransız Başbakanı Bidault milleti ikaz edivor
"Dahili kavgalarımız, hariçteki itibarımızı düşürüyor. ChurchilI gibi eski bir dost bile, milletlerarası görüşmelerde bizi ihmal edebiliyor”
Ustaşi Reisi, yine sahnede

Ante Paveliç, bütün dünyayı dolaşarak teşkilâ-tiyle temas ediyor
Roma, 19 (YiRSı — Hırvat Milliyetçi Hareketi ’ustaşi” nin Reisi Ante Paveliç. tekrar politika sahasında görülmüştür. Geçenlerde Atlantıgi geçen bir yolcu tayyaresinde bir İtalyan gazetecisi tarafından teşhis e-dilen Paveliç. kendisini saklamaya lüzum görmlyerek bu gazeteciye müstakbel düşünceleri hakkında malûmat vererek demiştir kı:
M— Almanya mağlûp okluğu sırada emrimdeki gruplara A-VUSturya istikametine çekilmeleri hakkında talimat verdim ve ben do köylü kılığına girerek Avıısturyamn Amerikan ve Ingiliz İşgal bölgelerinde dolaştıkları sonra bir müddet Kalyada kaldım 194H den beri bütün dünyayı dalaşıyor ve her tarafta üslenmiş olan teşkilâtımla temas ediyorum Ustaşi teşkilâtı Titonun amansız düşmanıdır Biz, Tito ılr öteden beri mücadele halindeyiz Bir gün g»>le-• -k kı. l'staşilcr tekrar lavyaya dönecek vc mukadder zaferlerinı kn za na chklordir.,,
Müteveffa Kırat Aleksandr’ın katlinde Ustaşılerın faal bir rol oy nad ıklan ha 11 rla rdad ı r.
Saint Et fenne (Fransa) 19 (AP) — Fransa Başbakanı Georgeö Bidault pazar günü verdiği bir demeçte üç büyüklerin toplantısında ChurchtH’lih Frarısavı toplantı harici etmeden evvel çok düşüneceğini ümit ettiğini söylemiştir.
Bidault sözlerine şöyle devam etmiştir: “Kendi kendimiz hakkında söylediğimiz fena sözlere ve milletin asla alışmadığı kavgalara dışardan verilen ehemmiyet, memleketimizin zayıflamasına sebep oluyor. Chur-chill, üç büyüklerin bir konferans yapması lehinde konuşurken Prangayı konferans hancı bırakması, muhtemel olarak bundan ileri gelmektedir.
Biz konferanslara davet edilmediğimiz zamanlarda ve içinde bulunduğumuz güç şartlar yüzünden dünyanın kaderi Fransasız tayin edildiği sıralarda Chuıchill’in bir dost gibi hareket ettiği ve elimizden tuttuğu unutulmamalıdır.,,
Frausada
Komünistlere karşı şiddetli tedbir alındı
Paris, 19 A.A. ı United Press) — Fransız Hükümeti komünist grev sabotajlarına karşı dün akşam Acil tedbirler almıştır.
Komünist işçi birlikleri, grev hareketlerini tahrik etmiş ve işçilere Birleşik Amerika tarafından yollanan askeri yardım malzemesine ve Hındiçinl'deki Fransız kuvvetlerine gönderilen silâh hamulesine karşı sabotaj yapmak emrini vermiştir.
karşı hükümet £9 valiye.
1 Her türlü intizamsızlığın ö-nüııe geçmek Üzere askeri kuvvetlere müracaat etmek hususunda tam salâhiyet vermiştir, halbuki eskiden btı hak itişleri Bakanına vc * valiye münhasırdı.
J raıısız koıniıııİsllcrİrdu yeni bir nurmı^hl — KoidiuiîmIIcritı (dicrhı(b kİ mUvikIu şunlar pazılıdır: ''Alımın nıilltnrlr.ml karşiMndn Fransa - Polonya ittifakı sulhun esaşiı Inr teıııimitidir.,,
"Sovyet Rusyanın muazzam askerî kudretinin keyfî bir hareketine mâruz kalmamak için bir anlaşmaya varmak şarttır"
Londra. 19 A. A. ıAFP) — Dün akşam Essez seçim bölgesinde söz a-lan ChurchilI ezcümle demiştir ki:
“Bana kalırsa, diğer memleketlerde bulunan atom silâhlarının teftişi ve umumiyetle silâhsızlanma meselesi üzerinde bir anlaşmaya varmadan atom bombasından sarfınazar etmek İngiltere ve Birleşik Amerika için büyük bir hatâ teşkil eder. Sovyet Rusyanın muazzam askeri kudretinin keyfi bir hareketine maruz kalmamak için böyle bir anlaşmaya varmak şarttır.
Emin olun kİ, Birleşik Amerikanın elinde çok sayıda atom bombası olmasa ve bu memleket dünya barışını müdafaaya hazır bulunmasa Sovyet kuvvetlerinin Manş sahillerine doğru ilerlemelerine ve oradan trıgiltereyi bombardıman etmelerine hiç bir kuvvet mâni olamaz.
*
Muhafazakâr liderlerden
Lord Beaverbrook,
Churchill’i destekliyor
Londra, 19 A.A. (United Press)— Harp kabinesi üyelerinden Muhafazakâr gazeteci Lord Beaverbrook. dünya sulhu için en büyük ümidin Joseph Stalin ile Winston ChurchilI arasında yapılacak hır görüşmeye bağlı olduğunu beyan etmiştir.
Kendi gazetesi olan Sunday Ex-pressde Beaverbrook, Stalinın, Chuı-chill'in fikirlerine kıymet verdiğini söyliyerek yeni görüşmelere zemin hazırlamak üzere Churchill’in başbakanlığa getirilmesi lüzumunu belirtmiştir. î
Stassen diyor ki î
Bir otom silâhları
konferansı lâzımdır"
Grands Rapids (Michıgan) 19. A.A. ıUnited Press) — Eski Cumhurbaşkanı namzedi Cumhuriyetçi Harold Stassen bir diğer dünya baritini önlemek üzere Birleşik Amerika ve Sovyet Rusya liderleri aramada bir atom silâhları konferansı toplan-1
masını teklif etmişin |
Hâlen Pensilvanva Üniversitesi -
Rektörü olan Stassen dün akşam
Trunıan’ın Birleşik Amerika, İngiltere ve Fransa temsilcilerinden teşekkül edecek bir konferansın derhal toplamasını istemiştir.
Amerikan siyasî çevrelerine göre
VVashJngton, 19 A.A. (United Press) — Siyasi çevrelere göre, Birleşik Amerika ve Sovyet Rusya arasında bir konferans nktedileceğine dair haberler ve Dışişleri Komisyonu Reisi Tonı Conunllvnin Birleşik A-merikanm böyle bir hareketine taraftar olması, idarenin evvelce gizli kalacağını ümit ettiği, fakat Başkan Tınman tarafından açıklanan soğuk harbin aldığı bazı şekillerin sebebini teşkil etmektedir.
Aynı kaynaklardan bildirildiğine göre gerek halk ve gerek meclisler tarafından yeni bir yaklaşma lehinde Başkan Truınnıı vc Dışişleri Bakanı Acheson üzerine yapılan tazyik fevkalâde artmıştır. Rusya ile Birleşmiş Milletler vasıtasiyle atom kontrolü hakkında görüşmeler yapılırken veni bir harekete teşebbüs c-dilıniyccektlr.
Londra. 19 A.A. (AFP) - Ingiltere Milletler Topluluğu Dışişleri Bakanı Noel Baker, Coveııtrey-de bugün verdiği nutukta Chuıchillln Ruslarla bir anlaşmaya varılabileceğine dair İleri sürdüğü iddiayı, Milletler Cemi-yelinde Rusların müşterek güvenlik t^klifh-rini Muhafazakar Hükümetin bertaraf ettiğini ve bu hükümetin 1938 de Rusların Bükreştc bir toplantı yapılması tekliflerini reddettiğini hatırlatarak çürütmüştür.
Halkevlerinin 18.nci yıldönümü kutlandı
Bu münasebetle şehrimizde ve yurdun her tarafında törenler yapıldı
Ankara 19 «Hususi muhabirimiz telefonla bildiriyor) — Halkevleri kuruluşunun İR İnci yıldönümü, bugün saat 15 te Ankara Halkevinde bir törenle kutlanmıştır. Törende Cumhurbaşkanı ile Hükümet ve C. H. P. erkânı da hazır bulunmuşlardır.
İstiklâl Marşını mütaakıp C. FJ. P. Genel Sekreter Yardımcısı Erzurum Milletvekili Cevat Dürsunoğlu söz almış, Halkevlerinin tarihçesinden, gaye ve maksatlarından bahsederek ezcümle şöyle demiştir:
— Halkevlerinin 18 inci kuruluş yıldönümünü, hnlkodalarının da doğum yıldönümünü huzurunuzda kutlamakla şeref duyarım. Türkiye’de Halkevlerinin sayısı bugün 478’e, Halkodalarmın sayısı da 4322’yc çıkmıştır. Hepsine buradan, önümüzdeki çalışma yıllarında da başarılar dilerini.
Cevat Dursunoğlundan sonra Ankara Halkevinden Avukat Yılmaz Akpı-ııar. dokuz muhtelif kültür kolu ile çalışan Halkcvlerlmlzln faaliyet sahasında başardığı işleri anlatmıştır.
Mütaakıben halk sazları ve türküleri dinlenmiş. Hamdı Olcay’ın "günlerden bir gün,, adlı piyesi Halkevi temsil şubesi amatörleri tarafından oynanmıştır.
Şehrimizde >apılan tören
Halkevleri kuruluşunun 18 inci yıldönümü dolayısiyle dün şehrimizin bütün Halkevi ve odalarında törenler yapılmıştır.
Tito. seçimlerde reyini kulluıııyor
Yugoslav Diktatörünün seçim nutku
Tito, iki tarafa karşı istiklâl ilân ediyor
‘Komünist akidelerinden vazgeçmektense, batı ile münasebeti kesmek müreccahtır”
Londra 19 ı Y1RS» — Mareşal Tito, Yugoslavvadaki seçimleri, 50.000 kişi önünde söylediği bir nutukla açmıştır.
Mareşal Tito. ıızıın süren nutkunda, Yugoslavyanın dış siyasetini müdafaa ederek hiçbir devlete güvenilemeyeceğini belirtmiş ve demiştir ki:
"— Yugoslavya, kendisinden başka Idınseye güvenıııcmelidir. Memleketimiz iktisadi zorluklar içerisindedir. Kominfnrm'dan batı ile birleşmek için ayrılmadık. Komlnfornı basını, memleketi dolar mukabilinde satılığa çıkardığımıza dair yazılar yazmıştır. Bu ithamlar, başlan aşağıya iftira vc yalandır. Yugoslavya, bütün kominform memleketleri gibi Milletlerarası imar ve Kalkınma Bankasından para istedi. Polonya hariç, hiçbir koıııinform memleketine par ı verilmedi. Yugoslavya. Mıllcllorarası Bankadan istediği parayı bir şenelen beri bekliyor.
Yugoslavyanın batılı memleketlerle »lan münasebetlerine temas eden Tito, ezcümle şunları söylemiştir: Batılı devletler Yugosl&vyadun ıefret ediyorlar, fakat, komünist ald-Iclcııni İnkâr etmektense, bu devletlerle siyasi münasebetleri kesmeyi tercih ederiz.—„
Tito, memleketin ihtiyacı olan matineleri ithal edebilmek için mısır ve Kereste ihracının lüzumunu belirtmiş ve demiştir ki: "— Kulaklar t zengin köylüler) mahsullerinin tamamını bildir iniyorlar Mamafih elzem sanayi mamûllerini satın alabilmek için, mısır ve kereste ihracatı yapılacaktır. Buğday satnuyacağız. Bütün memleketlerle eşit şartlar dahilinde iktisadi görüşmeler yapmaya hazırız. Yugoslavya. beş yıllık plânın zararına hile olsa, komünist prensiplerinden fedakârlık etnıiyecektir.—M
G. Ailen, Tito'yu tekzip ediyor
Relgrad 19 (AP) — Amerikan Elçisi George Ailen. Amerikanın Yu-goslavyaya yapacağı mail yardımın
Bu arada bilhassa Eminönü Halken vindoki toplantı çok parlak olmuş ve bu vesile ile bir konuşma yapan Halkevi Reisi Kemal Çilingiroğlu Halkevlerinin mahiyeti üzerinde durarak, bu rrıücssesclorin kısa bir tarihçesini yapmış ve bilhassa kültürel çalışmalarını tebarüz ettirerek bütün vatandaşları Halkevleri etrafında birleşmeye davet etmiştir.
Bilâhare, milli oyunlar oynanmış, halk türküleri söylenmiş, spor gösterileri yapılmış vc bir temsil verilmiştir
Halkevi milli oyunlar kolunun gösterileri ve bilhassa Karadeniz oyunları davetliler tarafından çok beğenilmiştir Necati Basara ve Haşan Sözeri idaresindeki iki halk türküleri korosunun verdiği konserler de takdirlerle karşılanmıştır
Kadıköy Halkevindeki merasimde de, Dil - Edebiyat kolu Başkanı Müştak Eranos’un konferansiyle başlanmış ve mütaakıben. milli şiirler, millî oyunlar ve spor gösterileri yapılmıştır.
Beyoğlu Halkevi do yıldönümüne. Ali Rıza Koralp'ın bir konuşması, bale gösterileri, garp vc şark klâsik konserleriyle iştirak etmiştir.
Ayrıca dün akşam İstanbul Radyosunda saat 18 den 18.45 e kadar devam eden ve Eminönü Halkevi tarafından düzenlenen bir kutlama programı tertip edilmiştir.
hiç bir siyasi şarta tâbi olmadığın nazar günü açıkça beyan etmiştir.
Titonun cumartesi günkü nutkunda, Batının Yugoslavyaya yapacağı yardıma karşılık siyasi menfaatler istediği imâ edilmekte idi. Associated Press muhabiri. Ailen den bu hususu sormuştur. Ailen cevaben “İtimatnamemi takdim ederken. Amerikan siyaseti, Yugoslavyanın dabüt işlerine karışmamaya matuftu Yugoslavya-ya kadar teşmil edilen Amerikan yardımı hiçbir siyasi şarta tâbi değildir,..
(mı - Kıı> - Şek Amerikan yardımım bekliyor. (Gazetelerden»
Kuznzede!
(Ç SAYFALARDA
İKİNCİ
Rus atom bombasının Atlantik Paktına tesiri M. Şevki Yazman
ÜÇÜNCÜ
Haftanın iktisadi hâdiselerine bakış
DÖRDÜNCÜ
Geçmiş zamanların hususi darülfünunları Ali Canib Yöntem Rübailer
Cevdet Perm
BEŞİNCİ
Kaybolan hayal (Hikâye)
Spor
Meraklı bir muamma
N. K.
Britannica gemisi bugün geliyor
Valinin yerinde bir karariyle turistlere üniversiteli gençler mihmandarlık edecekler
611 kişilik bir seyyah kalitesiyle 23 ocaKta New-York lan hareket eden Bri-tannic gemisi, bu sabah saat 7 de limanımıza gelmiş olacaktır.
Dünkü nüshamızın şehir haberleri sütununda geminin seyahat plânını etraflı bir şekilde vermiştik.
Seyyahlar şehrimizde Sultanahmet ve Stileymanlye camilerini. Ayasofya. Ka riye, Topkapı Sarayı ve Arkeoroloji Müzelerini. Ycrebatan Sarayını, Bozdoğan kemerini ve surları görecekler. Kapa-hçarşı ve camileri gezeceklerdir.
Seyyah kafilesinin ziyaretlerini kolaylaştırmak için lüzumlu tertibat alâkalı-larca alınmıştır.
üniversitelilerin toplantısı
İki günden beri mütehassıslar refakatinde etüdier yapmakta olan üniversiteliler. dün üniversite Talebe Birliği merkezinde Belediye Turizm Müdürü Se-muhl Yesarıoglu’hun iştirakiyle bir toplantı yapmışlar ve bugünkü hareket hatlarını tespit etmişlerdir.
Vali vc belediye Reisi Fahreddin Karim Gökay, Talebe Birliği emrine bir otobüs tahsis etmiş ve bundan böyle turistlere üniversitelilerin mihmandarlık etmesi hususunda alâkalılara, direktif vermiştir.
Bugün saat 9 dan itibaren üniversiteliler turist kafilelerine katılarak şehri gezeceklerdir.
Seyyahlar şerefine yapılarak gösteriler
Misafir seyyahlara, bugün saat 18 den itibaren İstanbul Radyosunun büyük stüdyosunda. Eminönü Halkevi tarafından tanzim edilen geniş bir gösteride bulunulacaktır. Bu suretle seyyahlar, milli oyunlarımızı, milli türkülerimizi görmek ve dinlemek İmkânım elde etmiş olacaklardır.
(-————
/A-fisadİ anketimiz
Diînya Bankasının yardım teklifi ve devletçiliğimiz karşısında hususî sermayenin yeri
ınevzı/fiaki anketimize, İktisat Fakültesi İşletmeler Profesörü Dr. Ahmet Ali Öoeken'in 1 verdiyi cevapları bugün 3 üncü sayfamızda bulacaksınız
• Bnyftı 2
Y K N ! t 8 T A N B U l
M B'ibH. 1NM
Atom mevzuunda
Varisteki Hususî Büromuz bildiriyor
Milletlerarası politika durumu
Yazan ı M. ŞEVKİ YAZMAN
F r ansada endişe uy andırıyor
RUSLARIN atom bombasını bulmaları ve kullanır hale gelmelerinin Amerikan müdafaasına tesir derecesi hakkında bir şey söylenenlerse do Atlantik Paktına ve bilhassa Garbi Avru-panın müdafaasına büyük tesirleri olduğunu vâkıalardan anlıyoruz. Hattâ Atlantik Paktına dahil büyük devletlerin Almanya politikası dahi bundan mühim derecede müteessir olmuş, ve hu hususun Amerika İle Fransa ve İngiltere arasında büyük görüş ayrılıklarına sebep olduğu katiyetle söylenebilir. Keza .Amerikanın Garbi Avrupanın müdafaa işine İştirak şeklini ve derecesini de baştan aşağı değlştlmılştlr.
Bu değişikliklerin başlıca sebebi şudur: Rusyanın atom bombasını Amerlkaya karşı müessir surette kullanılmasına mukabil belki önleyici tedbîrler alınabilir. Keza bu bombanın Garbi Avrupa memleketlerine karsı kullanılmasında da büyük fayda beklenemlyeceği İçin bundan ‘da sakınılablllr. Fakat Ameriltadan Avnıpuya gelecek A-nıeriknn filolarına karşı kullanıla-cağına kimsenin de şüphesi olamaz. Rus atom bombası belki en müessir kullanma yeri olarak Garbi Avrupa snhlUorlne yanaşacak hu Amerikan filo veya nakliye knn-vaylarını seçecektir. Denir, üzerinde saklananujacakiıınmı göre toptan İmhaları da çok kolaydır.
O halde Ruslnrın atonu bombasını bulmalarından evvel mevzuu-bahts olan “Garbi Avrııpayı bolle-tikler İstilâ etseler dahi sonunda gelir kurtonrız,, düşüncesi artık varit olamaz. Bugün hiç bir şey ynpnmasalnr ilahi Ruslsr buna mâni olabilirler. O halde Garbi Avrııpayı istilâya uğramaktan pe-şlnen kurtarmak İcap etmektedir. Bu düşünce rlr Atlantik Taktına dahil devletlerin stratejisini kökünden değiştiriyor.
.Amerikan Kurmay Başkanı Omar Bradlcy’in amirallerle hava generalleri arasındaki ihtilâf vesilesiyle Kongre Önündeki beyanatında “Garbi Avrııpayı burada kalarak müdafaa edeceğls,, tarzındaki kati İfadesi de bu değişikliğin tanı bir İfadesidir.
Garbi Avrııpayı Ren nehri kenarlarında müdafaaya kalkışmak pek yalınkat bir mevzi tutmak demektir. Bu mevziin dayanması çok zayıf bir ihtimaldir. Bu müdafaaya Almanyayı iştirak ettirmek hem
coğrafya ve hem de bu millet ve memleketin haiz olduğu harp potansiyeli bakımından bir zarurettir. Rusların gnrbo doğru ilerlemecinde tarihin bir duvarı olarak tanıdığımız bu memleket, aynı o-hemmlyctl bugiin de muhafaza etmektedir. Almanya İşin İçine girince, bu birleşmeye karşı Amerika ile Fransa ve iııgiltorenln görümleri derhal değişiyor.
işi hakiki mahiyetiyle ve uzaktan nıütalea ederek kararını \eron Amerika, Alınan kudretinin evvelâ kendi memleketini sonra da Garbi Avrııpayı müdafaasını çok tabii bulurken hir asırda liç defti Alman istilâsına uğramış Fransa İle son harbin VI ve V2 darbelerini unutmamış Londra bu İmde başka başka şeyler düşünmektedir. İngiliz Hariciye Nazırı Bcvln “Ai-nianyanııı silâhlanmasına aslâ müsaade rtmlyerrğlz,, derken Amerikanın Almanya nczdindekl murahhası Mac Cloy ••Almanyanın silâhlanmasını şimdilik dUşilnmÜ-ynrur,, diyor kİ aradaki büyük fark kendiliğinden anlaşılır.
Amerikan Hariciye Nazırı Ache-snn’ın Pûrlâ ziyaretini Bonn şehrine kadar uzatması ve Alman devlet adamlarına, işgal edilmiş tâbi bir devletin memurları gibi değil dr. kudretli bir hükümetin başları gibi davranması bu siyaset ve görüşün bir neticesidir.
Dün, Amerika, Garbi Avrupıının İstilâsını o kadar korku İle düşünmez "Nasıl olsa Içerdekilerle birle* şrrek tekrar kurtarırız,, diye düşünebilirdi. Bugün. Garbi Avrupa, bolşevik istilâsına uğrarsa 1918 veya 1915 kurtarmasının tatbik olunamayacağını bunun (ln birinci sebebi filolarını loptan tehdit atom bombasıdır.
Silâhların basan stratejiyi veya milletlerin ınukaddoratını kökünden değiştirdiklerini gördük. Atom bombası evvelâ Japonya üzerinde "İhtilâlci bir değişiklik,, yaptı. Bu defa da Rııalaı* eline geçince "Garbi Avrupanın müdafaası,, görüşünde aynı değişikliği yapacak gibi görünüyor. Çünkü mahrum kalınacak Amerikan yardımı İngiltere ve Fransa için her şeyden daha mühim olduğundan belki de Garbı Avrupanın Almanya İle birleşmesinde hu düşünce en büyük rolü oynayacaktır. Nasıl ki esasen bu düşünce de her memleketi ayrı ayrı tehdit eden Rus emperyalizminden doğmuştur.
”Ciddî bir kontrole malik olmalıyız”
Rockfeller Sağlık Teşkilâtı Temsilcisi aeldi
kolaylıkla biliyor, ki
Amerikan eden Ruı
MeGhee. Ortadogrıda tehlikenin arnlrtığı kanaAtindr
Berlin. 10 (Y1R8) — Bir basın toplan* Uaında Ortadoftunun durumundan bahseden Amerikan Dışişleri Bakanlığı müsteşarlarından ve Ortadoğu usmanı Mr. McGhee, Ortadogudakl komünlsm tehlikesinin geçen seneden az olduğunu belirtmiştir.
kuvvetlerine çevirdikleri Moskovadaki
Bovyetlerin yeni bir propaganda filmi
Berlin. 19 (Y1R6) — Sovyetlerln Ber* lln harabelerinde işgal mensup Rus askerleriyle “Berlinln Fethi” filmi.
yabancı taBin mensuplarının bildirdiklerine göre, tipik bir Sovyet propaganda tllmidir. Sovyetler, bu filmde batılı müttefikleri Almanyanm dostu ve Sovyetler Birliğinin bir düşmanı mevkiine koymuşlardır.
Hlndisfanda Anglikan Kiline*! Hint Cumhurbaşkanı için dun ediyor
Yeni Delhi. 19 (YİRB) — Hindistanda-ki Anglikan Kilisesi, mevcudiyetinden beri ilk defa olarak âyinlerini Hintli almalara hasretmiştir. Bugünkü Ayinde, Hindistan Cumhurbaşkanı Pracad için dua edilmiştir.
Endonezya, F Lnlândlya ve İran tarafından tanındı
Yeni Delhi. 19 (YtRS) — Flnl.ândlya ve İran. Blrleglk Endonezya Cumhuriyetleri Devletini tanıyan en son hükümetler olmu|tur.
Polonya, yabancı ataşeler için yeni tahditler koydu
Londra, 39 (YİRS) — Polonya Hükümeti, yabancı elçiliklere mensup sekeri ataşelerin, izin almadan Vnrşovadan ayrılmalarını menetmiştir. Şehirden ayrılmak niyetinde olan ataşeler, Polonya makamlarına üç gün evvel malûmat vererek, ayrılma sebeplerini teforrua-tiyle bildireceklerdir.
Ataşelerin. Polonya ordusuna mensup |t Kınlarla, telefon veya yazı ile muhavere veya muhaberede bulunmaları da yasak edilmiştir.
Türklycde yapılmak istenen hafriyat
flehennetady. 19 (Y1R8) — vanta Üniversitesinden bir heyeti. Almanlar tarafından çıkarılan Frlkya yazılarını tercüme etmeğe yarayacak malzeme bulmak ilse-re Türklyeyr giderek. Frikya'nın başkenti olan Nallıhan'da kazılar yapacaktır.
Milliyetçi Çin kuvvetleri Sln-Klyong'a geldi
PAria, 19 (YÎRS) __ Talpeh, Milliyetçi Çin askerî karargâhından bildirildiğine göre. 40.000 kişilik bir milliyetçi kuvveti, komünistlere karşı harbetmek için Sln-Kiyang eyaletine gelmiştir. Stalinln namzetliği
Moskova. 19 (A. P.) — Pazar günü bildirildiğine güre Sovyetlor Birliği Konseyine seçilmek Üzere Stalinln Moskova bölgesinden adaylığı reamen ilân edilmiştir. Stalin ile birlikte diğer bölgelerden parti mensubu adaylar da İlân edilmiştir.
Italyada komünistlere
bir ihtar
Roma. 19 A.A. (United PreM») — 1-talyan içişleri Bakanı Marlo Scelba, Atlantik Paktı gereğine#» İtnlyaya verilecek Amerikan silâhlarının boşaltılmasına mâni olmağa çalışan komünist tedhişçilerini İkaz ederek hükümetin bu silâhların getirilmesi için İcap ederse kuvvet kullanacağını söylemiştir.
Bir dinamit fabrikası havaya uçtu (
Viyana, 19 A.A. (AFP) — Strvrio deki Salnt Lombrecht dinamit fabrikası dün gece iki asit fıçıcının infilâkı üzerine harap olmuştu^
Bîr işçi Ölmüştür. Hasarın şimdilik 6 milyon Avusturya şlllngine baliğ olduğu sanılmaktadır. Kazanın sebepleri henüz anlaşılamamıştır»
Pannayl-hafrlyst meydana

Polonya kadınlan meehur! askerliğe tâbi
Londra, 19 A.A. (LPSı — Polonyadan alınan haberlere atfen Vlyanadan bildirildiğine göre. Mareşal Rokosovskl askerlik hllmeti hakkında Rusyada tatbik edilen usulleri Polonyaya da teşmil etmek kararını vermiştir. Bu karar üzerine İÇ.OOO Polonyah genç kızın orduya kaydedildiği bildirilmektedir.
Atom fabrikalarında
••atom eczahanesl”
Oakridge. 10 A.A, (AFP) — Cumartesi günü Oakrldge fabrikasında isotop merkezini ziyaret eden gazeteciler, bu büyük atom fabrikasında şimdi bir de a-tom eczahanorinin bulunduğunu müşahede etmişlerdir.
Atom bombasının imalinde kullanılan uraniıım zirai, sınat, biolojik va tıbbî sahalara gittikçe genişleyen bir muvaffakiyetle tatbik edilmektedir.
Oakridge şimdiye kadar yabancı memleketlere çok miktarda İsotop vermiştir. izotopların incelenmesine ve hazır-lanmaaına hasredilen kısmın genişlemesiyle harice daha da çok isotop sevket-mek mümkün olacaktır.
MUİIystçj çin Hükümeti, taarruza geçeceğini bildirdi
Londra. 19 (YÎR8) — Formoıada bulunan Mareşal Çan-Kav-Şek. radyo ile brisın vajutaelyle yayınladığı bir beyannamede. kıta Çlnde komünistlere karşı bir mukabil,taarruzun başlayacağını a-çıklanmştır. MarcşoJ Çen-Kay-Sek diyor kl.
M—Yurttaşianmula kıtaya dönerek memleketi yabancıların istilâsından kurtaracağız. Bu beyannamem, sözlerle xalmıyacak, fakat fiiliyata intlkol edecektir..,
Mareşal. komüjMat M®’’1 Tunf ün bir Kaini.,
belirtmiştir.
Mû-ö-TbO’ olduğunu
Lake Succass, 19 A A. (AFP) ~ Birleşik Amerikanın Atom Enerjisi Komlayonunda temsilcisi John Rom, dün radyoda verdiği beyanatta ezcümle şunları söylemiştir:
“Hidrojen bombası İmal etmek hususunda verilen karar, atom enerjisinin kontrolü yolunda müessir bir sistem kabul etmek lüzumunu ortaya çıkarmış ve umumi efkârı bu meselenin tamamıyla meşgul olmaya
sevketmıştir.
Maamafih, halli lâzım gelen meselenin âcil mahiyeti bizi muvakkat vc hayali hal çarelerini kabule meylet-tirmemelidir. Ciddi bir kontrola malik olmak elzemdir. Bu sahada vaad kâfi bir teminat teşkil edemez.
Baruh Plânı ismi verilen Amerikanın atom kontrol planı Atom silâhları inhisarına dayanmamaktadır. Bilâkis bu plânın tatbikiyle bu sahada İnhisarın bertaraf edilmesi düşünülmüştür.
Dâvanın halli için, Öovyet Rusya-nın atom enerjisi komisyonuna dahil altı Üyenin görüşmelerine iştiraki kâfi değildir. Rueyanın bu hususta ciddi müzakerelere girişmesi şarttır.,,
Sovyet Rusyanın 194 7 senesi haziranından beri yeni bir teklif veya tavsiyede bulunmadığını söyleyen Ross. ilk Amerikan plânının bilâhare muhtelif teklifler neticesinde bir hayli değiştiğini belirtmiş ve demiştir ki:
“Şimdi plân bizce iyidir, buna rağmen onu daima gözden geçiriyor vc tekemmül ettirmek İçin gayret sar-fedlyoruz.
Birleşmiş Milletler Kurulunun bu hususta yaptığı en güzel hareket görüşmelere kapıyı açık bırakmak olmuştur.,.
Artık zaman geçmiştir
Birmingham, 10 A. A. (United Press) — Atom bombasının imalinde Birleşik Amerika’ya yardım eden başlıca Ingiliz bilginlerinden Dr. Rudolf Peierls, bugün hidrojen bombası hakkında kendisiyle yapılan bir mtllâkatta Atom enerjisinin Birleşmiş Milletler tarafından kontrol c-dilmcal için artık zamanın geç olduğu kanaatini İfade etmiştir.
Bilgin, “Bununla beraber batının insanlığa karşı olan mesuliyetini idrâk ederek muhtemel bir anlaşma İçin açık kapı bırakması umulur.,, demiş ve hidrojen bombasının imalinden feragat edilmesinin bir delilik teşkil edeceğini İlâve etmiştir.
Peiorla, Birleşik Amerika veya Rusya'nın hidrojen bombaajm ne kadar zamana içinde y bilmediğini hidrojen kının dünyayı
İştirak etmediğini, bu bombanın barış zamanında faydalı yollarda kul-lanılamıyacağını söylemiştir.
apabl|oceklerlnl bombası Infllâ-mahvedeceğl fikrine
Ingiliz seçimlerinde nazik bir durum
Reylerde ııfak bir dağılma, netice üzerinde büyük bir değişiklik tevlit edebilir
Londra, 19 (A.A. - Afp.) — Bugün çıkan gazetelerde siyasi müşahitler, yazılarını perşembe günü cereyan edecek seçimlere hasretmekte, mücadelenin sert olacağını yazmaktadırlar. Muhafazakârlar ve İşçiler, ellişer mebüflluk üstünlük elde edeceklerini iddia etmektedirler, fakat ln-gllterede tatbik olunan seçim sistemine göre, reylerde husule gelecek ufak bir fark çoğunluğun bu veya diğer partiye kaymasını intaç edebilir.
“Pcople,, gazetesine göre, belki de Liberaller iktidarın nâzımhk vazifesini görmek mevkiine geleceklerdir. Liberal liderler, liberallerden mürekkep lü kişilik bir grupun kendilerine yeni meclisin kontrolünü sağlayabileceğini tahmin etmektedirler.
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR
Sonra, gûya bu da usuldenmiş, lâzımmış ve başka türlü yapılamazmış ve yapılmasa selâmetle gezinmenin imkânı kalmazmış gibi, mutlaka kamçısını kaldırır, bir an havada tutar, ve nihayet hayvanların ne başlarına, ne sırtlarına değdirmeden, bu gezinmenin icazetini verir, bir “yallah,, der gibi, havada, o kadar mükemmel bir sesle şaklatırdı ki bu seste bütün gezintimizin tadım toplanmış duyardık. Bu, hayvanların da bekledikleri, anladıkları ve duyar duymaz harekete geçtikleri azimet işaretimiz-di. Bu ses aksetti-mi artık midilli nallarının ve araba tekerleklerinin çıkardıkları ve gittikçe artacağını bildiğimiz o hoş ve lop lop sesleri duymaya başlardık. Bu gürültüler içinde adanın büyük turunu yapmaya doğru, yola revan olurduk.
Bu kırbaç Besi zihnimde öyle bir mükemmeliyet misali olarak yerleşmiş ki senelerden sonra bir gün: 83
Amerika ile Sovyet Rusya arasında kalan Avrupanın "İsviçreleştirilmesi” acaba mümkün olabilecek mi?
Paris, 19 (Hususi Büromuz bildiriyor) — Fransız umumi efkârı Birleşik Amerika ve Fransa basınını ve umumi efkarım çok meşgul eden, lehde ve aleyhde tefsirlere yol açan çok nazik
bir mesele ile meşguldür.
zamandan beri, dünyanın iki devleti Amerika ve münasebetleri arasında Fransada endişeye gibi eld-Afanındn takdirde,
Epeyce en büyük Rüsyanın gitgide artan gerginlik,
mutedil fikirli şahsiyetleri düşürmektedir. "Le Monde*’ dİ gazeteler, bu iki devlet silâhlı bir ihtilâf çıktığı
»Atı Avrupanın mukadderatının no olacağını sormakla büyük aksülâmel uyandırmışlardır. Bu hususta bir bedbinlik göstermiş olup. Avrupa kıtasının derhal müdafaası için Atlantik Paktının kâfi gelip golmlyoceği hakkında da şüpheler uyanmaya başlamıştır. Ayni zamanda, böyle bir vaziyette Hidrojen bombasını kullanmanın da mümkün olacağı fikrinin ileri sürülmesi, büsbütün telâş doğurmaktadır. Zira, iki hasım kuvvetin büyük tayyare hücumlarında çaresiz olarak bir harp eahası haline geleceği için, Avrupa bu yüzden tamamen harap olacaktır.
Bu endişeli çevreler, geçenlerde Amerika Dışişleri Bakanı Acheson tarafından verilen ve Sovyellcre karşı Amerikan siyasetinin şiddetleneceğini bildiren mühim beyanatın, bilhassa Avrupanın İçinde bulunduğu tehlikeyi daha fazla belirttiğine İşaret etmektedirler. Bunun içindir ki, Avrupa devletlerinin, felâkete her gün biraz daha yaklaşan ihtiyar Av-rupanın “bitaraflaştırılması,, prensi-plni, büyük müttefikleri Amrrlkaya kabul ettirmeleri lâzımgekliği fikri ortaya atılmıştır. Bu fikre göre, Avrupa, kıymetli, kudretli ve lüzumlu olan Amerikanın da desteklemesi sayesinde hürriyetini müdafaa etmek azmi hiç sarsılmamakîa beraber. A-merika ile Sovyet Rıısyayı birbirine tutuşturan muayyen meselelerin İçinden sıynlmâlıdır.
Endişe içinde bulunan bazı vatanperver Fransızlar şöyle düşünüyorlar: Acaba Atlantik Paktı, muhtemel bir Rus tecavüzünü önlemek için en mükemmel çare ve en müessir u-sul müdür; yoksa bu ayni pakt, bilhassa Fransayı tehlikeli bir çok taahhütler içine atmaktan başka bir şeye yaramamakta mıdır?
Diğer taraftan, orta sınıf Fransızların fikrine tercüman olan “Le Monde., gazetesi de, şu mühim suali soruyor: Sulh taraftarı bir büyük Avrupa devleti, bitaraf bir siyaset gütmekle beraber, bugünkü vaziyette istiklâlini muhafaza edebilecek midir?
Fransada bütün Sosyalist Partisi mensuplarının bu görüş tarzına iştirak ettiklerini İlâve etmeliyiz. Hattâ parlâmentonun bazı salâhiyeti! mahfilleri, Sosyalist Partinin, doğrudan doğruya soğuk harbin flddetlendlrll-mesi mevzuunda bir mesuliyet hissesi almak istemediği İçin Btdault kabinesinden istifa ettiğini İddia edecek kadar ileri gitmektedirler.
Derhal ilâve edelim ki, Fransız hükümeti mesul erkânı, yukarıda anlatılan görüş tarzına sahip olduklarını gösterecek en küçük bir harekette bulunmamış, buna dair tek kolime söylememişlerdir. Keza. Fransız Hükümeti, gerek Atlantik Paktı çerçevesi İçinde, gerekse Birleşik A-
“Eş’arı böyle söyler üstat söyleyince!,, mısraını ilk defa olarak işittiğimde o sesi hatırlıyarak kafamda şu nazireyi hazır bulmuştum:
“Bir kamçı böyle şaklar, üstat şaklatınca!,,
Ezan saatinin karanlıkları başlar ve Nizam cihetinin İstanbul üstündeki ufukları kan ve mercan kızıllıkla-rivle tutuşur, yanarken, çiçeklerin daha susmamış kokuları, insanları uzak ve güzel gösteren akşam renkleri, sükûtun ve karanlığın tadları gönlümüze dolardı. Bu loş saatlerde biz köşkün önüne dönmüş olurduk. Ve lâmbaları lezzetli çiçekler gibi açılmış köşke bir gönlün içine dalar gibi girerdik.
Penbanımefendi küçük beyin gelip gelmemiş olduğunu sorardı. Ve Ali Nizami dönmüş olursa gönlü ferahlar, yüzü güler, daha gelmemiş olursa zavallı kadının gönlüne bir hüzün çöker, fakat bunu bizden gizlemek isterdi.
Ali Nizami Bey kadın ve macera meraklısiydi. Ve ilk gençliğinden beri böyle olarak tanılmıştı.
O daha evlenmeden evvel, bilmem hangi sultanla nişanladığı, damat o-lacağı şayiası çıkmış da alafranga Ali Nizamî Beyi iyi bilenler kendisinin buna bir türlü razı olmıyacağını iddia etmişler ve filhakika bunların dedikleri olmuş. ”Hiç saraya bağlanmak yani esir olmak kolay mı imiş?,, Ali Nizamî Bey bu teklifi bü-34
Girkgâhl
Truınan — Eğer anlaşamaîsak, ben bundan O «aman sen o elindeki
merikaya karşı olan tinde, bugüne kadar ahhütlerl ve verdiği getirmekte en ufak düşmemiştir.
Amerika tarafından da. bu endişelere vc tereddütlere daha küçük çapta tesadüf ediliyor: Senato Dışişleri Komisyonu Reisi olan Tom Connallv. Rusya ile atom bombası üzerinde bir anlaşmanın mümkün olduğunu ifade etmiştir. Son basın toplantısında Birleşmiş Milletler Teşkilâtı Umumi Kâtibi Trygve Lıe de. Amerikalı olmamasına rağmen, ayni noklat nazarı müdafaa etmiş ve Batı ile Doğu arasında her gün büyüyen ihtilâfı halletmek için sulh görüşmeleri yapılması lüzumunu belirtmiştir.
İşte, Avrupadn, daha doğrusu Fran-sadaki bir çok kimselerin fikrine göre, endişe uyandıracak vaziyetler eksik değildir. Bazıları da, bu fikirle* ri Fransızların yüksek sesle konuşmakta okluğunu, bütün dünyanın İse ayni şeyleri düşünmesine rağmen söylemek istemediğini iddia ediyor-lar.
Şimdi de Amerikanın bunlara verdiği cevabı gözden geçirelim: Bu defa cevap verenler, doğrudan doğruya resmi çevrelerdir. Onlar, Av-rupanın ve Fransanm her şeyden evvel ne istediklerini bilmeleri icap ettiğini bildiriyorlar ve Sovyetlcrin Av-rupada ve dünyadaki hedeflerini göz-önünde tutmak l&zımgeldığini, "soğuk harp., in Moskova Hükümetinin arzusiyle yaratıldığını ve geliştirildiğini unutmamak gerektiğini iddia e-diyorlar. Bugün bütün dünya yekpare hır haldedir. Hür memleketler sımsıkı birbirlerine sarılmışlardır.
umumi slyase-imtaladığı ta-Bözlerl yerine bir tereddüde
Türk talebeleri Kudüsü gezdi
Amman 19 A.A. (AFP) dün’de bulunmakta olan Ankara ve İstanbul Üniversitesi talebelerinden 29 öğrenci dün Kudüs’e giderek şehri ziyaret etmişlerdir.
Öğrencileri kabul eden Kıral Abdullah, kendileriyle Türkçe konuşmuştur.
tün vaatlere ve bütün tehditlere rağmen derhal reddetmiş.
Onun gönül maceralarım hanımlar kulaktan kulağa fısıldaşırlardı. Ve bir çok hanımlarla gizli kapaklı münasebetleri olduğu rivayetleri duyulurdu. Bir "muaşaka,, dan sonra evlendiği hanımla aralarında bir hayli kıskançlık vakaları geçmiş. Aldatıldığına kanaat getiren bu kadın bir gün artık Adada Nizam Caddesine kadar gelmeyi külfeti: bulmuş. Ve doğuşundan beri al’şık olduğu Bo-ğaziçinin içli suları kenarında bir manolya gibi solup çürüyen uzak ve sessiz yalısında kalmayı tercih etmiş. Ve bu yüzden, iki çocukları bulunmasına rağmen birbirlerinden ayrılmışlar.
Ali Nizamî Beyin büsbütün gizli söylenen nice çapkınlık hikâyeleri daha vardı. Adanın öğle üstlerinin bunaltıcı saatlerinde bizden gizlenmek istiyerek bahsolunduğunu duyduğumuz bu maceralarında ne romantik tadlar bulurduk! Bu vakalara karışık olarak, tç Erenköyü, Mer-divenköyü, ve Kozyatağı gibi hayalimize saklanbaç yerleri hissini veren uzak mahallelerin isimlerini işitirdik. Burada, gece yarısı bir arabacının delâletiyle ahırda gizlenmeler, gizlice. bilmem hangi köşkün üst kattaki yatak odasına çıkmalar, orada saatlerle bekleyip sonra — Stendhal’in "Kırmızı ve Siyah,, romanında olduğu gibi — bir el merdiveniyle çatı
? 35
ile ancak
bir tane ekmeye mecburum, benim ektiğimi biçebilirsin!..
Bunlardan bir kısmının “bitaraf,, kalması imkânı bulunduğu, diğerlerinin harp vc yanıp yıkılma tehlikesine maruz olduğu asla düşünülemez. Bitaraf kalmaya karar vermiş bir Avrupa. Sovyet Rusya için iştihayı tahrik eden kolay bir avdır. Avrupa-nın, dünkü lsviçronin vaziyetini almasına ve buna özenmoslne imkân tasavvur edilebilir mi? Resmi Amerikan mahfilleri, bu ihtimali katiyetle reddediyorlar. Eğer Avrupa zayıflarsa, eğer anlaşma çareleri arayarak kısır bir yolda kendisini müzakere oyunlarına kaptırırsa, evvelâ iktisadi vc siyasi bakımdan Ruslar için olgun bir meyve haline gelerek, sonra istilâ edilip bir "peyk devlet., vazıyetine düşecektir.
Ür-
Amerikanın salâiuyetli şahsiyetleri şunları söylüyorlar: “Dört seneden ben, Moskova uezdındc, onlara mil-lotletaranı nıünalîaşa prensiplerini kabul ettirmek ve bizi blrlblrlmlzden ayıran Ihtllâflı meselelerde karşılıklı tavizlere razı etmek maksadiyle, ardı arkası gelmıyen müracaatlar yaptık. Bütün emeklerimiz boşa gitti. Gayretlerimiz, Kremlin’in siyasetini büsbütün sertleştirmekten başka bir şeye yaramadı. Bununla beraber, hiç bir ümidimiz kalmamasına rağmen, Rusya He görüşüp anlaşmak imkânı belirirse, bu fırsatı kaçırmıyaca-gız. Fakat böyle bir tatlı hayal uğruna. gayretlerimizi, azmimizi ter-ketmek ve tesanüdÜmüzü zayıflatmak cihetine de asla gltmlyeceğiz.,,
İşte birbirine zıt İki tezin mahiyeti budar. Her iki fikir üzerinde serbest münakaşaların ve tefsirlerin devam edip gitmesi İhtimali vardır. Fransada, bilhassa M.R.P. (Hıristiyan Demokrat! Partisinde ve Sosyalistler arasında “sulhcu,, bir meyil olduğunu ve bunun arttığını unutmamak lâzımdır. Bazı mutedil münevverler içinde ayni fikre taraftar olanlar da çoktur. Nitekim Akademi Fıansezden Gllson, “Le Monde.. gazetesinde Atlantik Paktının sakat ve tehlikeli taraflarını belirten bir makale yazmıştır.
Fakat yukarıda da söylediğimiz gibi. Fransa Hükümeti, bu siyasi münakaşaların ve endişe duygularının tamamen dışında kalmaktadır.
arasına çıkıp tekrar saklanmaya mecbur oluşlar tarzında inanılmaz vakalar duyardık.
Meğer o zamanlar İstanbulini keyif ve şehvet meraklılarının bildikleri ve gizlice gittikleri uzak ve dağınık eğlence mahalleleri varmış. Bazıları, daha alaturka olanlar, bir takım Çerkeş köylerine dadanırlar; bazıları. daha alafranga olanlar da, Polonez Köyüne ve. balık tutmak bahanesiyle, tâ İzmit civarında bir takım Rum köylerine giderlermiş.
Hattâ, bir rivayete göre, Ali Nizamî Bey vaktiyle İtalyan şehirlerinden birinde konsolos bulunduğu sıra-do, Avrupanın büyük payitahtlarına gidip gelirken, o devirde güzelliğinin şöhreti Avrupayı baştan başa kaplamış bir kadınla da muarefesi olmuştu. Fakat bütün bunları çocukluk zamanımda duymuştum. Bahsolunan bu kadın acaba La Belle Otero muydu, Liane de Pougy miydi, yoksa Clâo de Mdrode miydi? tırlıyamıyorum.
Şimdi bir türlü ha-Resimlerini o zamanki fransizca mecmualarda görmeye alıştığımız bu kadınlar içinde simsiyah saçları başının üstünde kuvvetli bir çizgi ile ikiye ayrılarak aşağı doğru sımsıkı taranmış olan hangisi, kocaman kenarlı bir şapka giyen hangisi ve kıymetli mücevherler içinde pırıl pırıl parlar görünen hangisiydi? Bir tanesi îspanyoldu ama bu hangisiydi?
(Devamı var)
36
• •
I
Memleketimizdeki saflık mUeMeselerİnde tetkikler yapacak
Dıin sabah hava yoiiyl* şehrimize gelen Rnckfehor Sağlık Teşkilâtı Temsilcisi ve Hasta bakıcılık Mütehassısı Reliant kendisinle görüşen bir arkadaşımıza şu izahatı vermişi ir:
Rockfeller Müeaaeecei. Yakınşnrk-ta bir Hafilik merkezi kurmak İstemektedir. Memleketinizin hu mOeaSâaoula kuriilmnaınn elverişli şartlnrı haiz olup olmadığını yakından tetkik edeceğim, şehrinizdeki sağlık mücssosslerıni gezdikten sonra Ankaraya gitmek arzusundayım. Tetkiklerim on plin kadar sürecektir. Şu anda size fazla bir şevler iöyleyedek durumda değilim. Yakının rkta Türkiyenin modern sağlık mü-ouaeaelerlne maille ve halkının sağlığını korumak mevzuunda uyanık olduğunu »um maktayız...
Güzel İstanbul şehrini yakından görmek fırsatını bulduğum İçin çok memnunum .. Burada bana karşı gösterilen nicak alâka ve hüanü kabule teşekkür ederim.,.
Mis Reliant bugünden İtibaren sağlık müesaeaelerlmlzl gezmeye başlıyacaktır.
ŞemHİpa^a semti, kömür deposu olmaktan kurtuldu Öğfendiğlmiaş göre İstanbul valiliğim üiküdarda JJemzipaşada kömür âepoau inşasını yasak etmiştir. tzlAm sanalının bir Inöisl olan “Şomslpaşa Camii., nln hemen yenıbaşinda böyle bir kömür dz-pozunun inşa edilmezi. Istanbulun turizm bakımından İnkişafına çalışıldın şu sırada, çok hatalı bir hareket olacaktı. Valiliğin bu kararının her «aman için tatbikini temenni ederiz.
Gökay. dün •abah yanına
arkacındaki Akkarman sokağına,
Valinin dünkü teftihleri
Vali ve Belediye Başkam Fahreddiû Kerim tinden kimseyi almadan Meşrutiyet mahallesi
giderek mahallelinin dilek ve şikâyetlerini dinlemiştir» Vali İle konuşanlar, bilhassa lâğımların açık okluğundan ve susuzluktan şikâyet etmişler. .alâka istemişlerdir. Vali bu dilekler Öterinde hftaeaFİyrtle duracağını vaadetmlştlr.
Turizm haritası, üç haftaya kadar basılıyor
Bavıivhrlik Bakanlığının hazırlamakta olduğu turizm haritası, üç haftaya kadar basılacaktır. Hâlen, haritanın son eksikleri ra mumlanmakta dır.
Harita. 2.000.CKH) da I mikyası üserin-drn basılacaktır. Bir kaç renkli ulan harita devlet ve vilâyet yollarının mo-törlü vasıtRİam hangi mevsim ve aylarda £«!(3İt verdiğini anlntavak terada hazırlanmıştır. Ayrıç», oteller, tarihi c-«erter. âbideler, lablııt güzelUklcrı lokantalar, benzin IslAsyonlari, ıltıdm e isimleri de gösterilmektedir.
Haritanın öbür vüzünde. II merkezleri arokında gidilebilir mesafe, ûhlde ve hnratıo cetvelleri. Ankara. lsiaılb*l -e tamirin gahlr plânlârı. tl va llçâlerhı fııslnn, yalların uğradığı lekalolrr. e-hemmiyrili bucak ve köylerin cetvelleri vardır,
İngilizce ve ıdrkce olarak basılt ık olan haritanın luıtlandıûı vakit nlats?.ı eb at 10.5 - W»ö santimetre olhvnktır
Seçmen kütüklerinin tanzimine başlandı
Seçmen kütüklerinin tantiml için Vali muavinlerinden birisinin başkanlığındaki heyet çalışmalarına başlamıştır.
Kömür fiyatları düşüyor
Havaların iyi gitmesi yüzünden ıniir fiyatları düşmeye bMl&miftır. tediyenin mangal kömürü narhı kuruş iken İskelelerde perakende
mürün kilosu 16 kuruşa kadar düşmüştür. Odun fiyatlarında da tenezzül başlamıştır.
kÖ-Be-21 kö*
Nüfus sayımı hazırlıkları
Bu yıl içinde yapılacak olan nüfus savımı hazırlıklarına başlanmıştır, VI» Iftyettc vc kazalarda teşkil edilen kornişonlar şehir dahilindeki evlerin nu-m arata) 1§I ile meşgul olmaktadırlar.
.Şehirde yeniden yapılan binaların vg gece-konduların numaralanmasına bilhassa ehemmiyet verilmektedir.
Memleketimizdeki radyo sayısı
P. T. T. İdaresi, memlekctlmiadsld 1049 yılı radyo sayımım neticelendirmiştir. Bu sayıma göre, radyo mevcudu 283.165 dlr. En fazla radyo Aleti 98 770 zayisiyle şehri m izdedir. Hakkâri vllAyetimizde ancak (9 tane radyo makinesi vardır.
İşçi hasta hanesine arsa bulundu
Şehrimizde inşa edilmesi korariMtı-rıtan 500 yataklı işçi hastahanesi için arsa aranmakta İdi. Yapılan tetkikler »onunda Atatürk Bulvarında bulunan bir arsa uygun görülmüş ve bu buauftta Vali vc Belediye Başkanı İle de görüşülmüştür.
Yeni botabano. 1 nisanda yürürlüğe girecek olan İşçi Sağlık Sigortalan Kanunu gerekince faaliyet gösterecektir.
Hnetahnne. önümüzdeki ayın başında İnşa edilmeğe başlanacaktır.
Yeniden bazı durak yerleri tesbit edildi
Günün muayyen «aailerlnde nnkll vasıtalarının çokluğu yüzünden tıksr.sn ana caddelerde tetkikler yapılmaktadır.
Bilhassa akşam saatlerinde geçit vermeyen Bankalar Caddesiyle KaraköV mmtakalarındn otomobillerin durmaması temin edildiği takdirde bir ferahlık olacağı neticesine varılmıştır. Tecrübelere devam edilmektedir.
Diğer taraftan Emniyet « ncı Şube Müdürlünü şehrin bazı aemtlerlnde Humus! otomobiller için yeni durak yerleri Ihdna etmiştir.
Bunlardan bir taneni Eminönü meydanında bulunan saatin civarındadır. Diğeri Sirkeci garının karşı emdedir. Yolvu Salonu karşiRindaki otomobil parkında vnpılsn değişiklik üzerine de burasının dııha fasla araba alması temin edilmiştir.
Ayrıca, Vanlköy don Kandilli İstikametinde UBftnan asfalt yolun darlığını gUzbnüne alan belediye bu yolun da genişlet İlmesine kurar vermiştir. Bu İşın gerçekleştirilmesi için dar olan baeı noktalarda önümüzdeki Aylar »avfında istimlâkler yapılın aktır. Bu suretle genişleyecek olan yol Boğazın Anadolu sahilini daha İşlek bir hnic koyacaktır.



20 Şubat 1950
TEN t
NBU L
Sayfa ?
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Haftanın İktisadî
Dünya Haberleri
"Yeni İstanbul,, un İktisadî anketi
--- -- ■ ___ ,t
Ucuz demir ithalâtı karşısında
hâdiselerine bakış
Avrupa Kliring Birli# etrafındaki çalışmalar — Birleşik Amerika Dış Yardım Komisyonu Bnşkanımn sözleri — tsviçrenin Açacağı krediler __ Ingilterenİn koyduğu petrol mubayaa tahdidatı — Tİcnroi anlaşma-
ları — Biitçe müzakereleri — Milletlerarası Banka temsilcilerinin temasları — Hususi sermayenin sanayi sahasında plâzman araması — Ziraat Bankası tahvilleri — Devlet tahvillerinin talep durumu — Aksiyonlarda görülen yükselmeler.
AVRUPA Kliring Birli# etrafındaki çalışmalar geçen hafta içinde daha yavaş bir tempo ile devam etmiştir. Filhakika, son Paris toplantılarında siyasi arabulucu tayin edilen Hollanda Dışişleri Bakanı. Avrupa Tediye Birli# mevzuunda en fazla müşkülpesent davranan İngiliz Hükümetiyle teması temin için Londraya gitmiş ve orada İngiliz Dışişleri ve Maliye Bakanlarıyla görüşmelerde bulunmuştur. Neticesi henüz malûm olmayan bu görüşmelerden sonra, M. Stikceı-nin Batı Al manya va gideceği ve oradan da Birleşik Amerikava hareket edece# bildirilmektedir.
Haftanın Avrupa İktisadi İşbirliğini alâkalandıran dikkate değer bir haberi, Birleşik Amerika Kongresi Dış Yardım Komisyonu Başkanı nın beyanatıdır. Başkan, Marshall Yardımından faydalanan memleketlerin 1952 yılma kadar tamamen kalkınacaklarından emin olmadığını ifade etmiştir. Bu salâhiyet sahibi şahsın sözlerinin lehe mi. yoksa aleyhe mi tefsir edilmesi icap edeceğini önümüzdeki haftaların hâdiseleri gösterecektir.
Avrupa memleketlerinin kredi ihtiyaçları mevzuuna dair mühim bir hâdise de İsviçrenin bu memleketlere yeniden borç verebileceği hususundaki haberdir. Bunun yanında. Komünist Çin ile Sovyet Rusya arasında Moakovada hafta içinde imzalanan anlaşmalardan biri gereğince Rusyanın Çine 300 milyon dolar tutarında kredi açacağına da işaret etmek lâzımdır.
Birkaç haftadan beri zaman zaman mevzuu bahsedilen. İngilterenın dolar mukabili alaca# petrolleri tahdide tâbi tutması karan tatbik mevkiine konmuş bulunmaktadır. A-merikada alâkalı mahalli bu kararı şiddetle protesto etmektedirler.
Haftanın İngütereyi alâkadar e-den diğer haberleri ise, bu memleket ile İsrail Hükümeti arasındaki •'Sterlin., müzakeresinin bir anlaşmaya varması ve bu anlaşma mucibince İsrailo ait bloke sterlin hesaplarından bir kısmının debloke edilmesidir
Milletlerarası ticaret anlaşmaları mevzuunda ise, hafta, daha ziyade sakin geçmiş, İtalya ile Macaristan arasında bir anlaşma imza edilmiş ve İngiltere ile Batı Almanya arasında müzakerelere başlanmıştır.
Nihayet hafta içinde dikkati çeken bir hâdise de, Hollandanın dış ticaretini geliştirmek için giriştiği teşebbüstür. Filhakika bir Hollanda ticaret heyetinin, teklif ve nümuneleri hâmilen, uçakla bütün dünyaya dolaşmaya çıkarılacağı bildirilmektedir.
Memleketimizde geçen iktisadi hâdiselerin başında, bütçe müzakereleri yer almaktadır. Hafta başında Büyük Millet Meclisinde müzakerelerine başlanan bütçe tasansımn mühim bir kısmı ikmal ve kabul edilmiş bulunmaktadır. Memleketimizin çeşitli iktisadi ve mali dâvalarına te-
mas eden bütçe müzakerelerine ait tafsilâtı günü gününe okuyucularımıza bildirmiş bulunduğumuzdan burada ayrıca bahis mevzuu etnıiyece-#r.
Milletlerarası Bankadan alınacak kredi, umumi efkârı ve bilhassa hususî teşebbüs sektörünü yakından a-lâkadar eden bir mevzu olmakta devam ediyor. Banka temsilcilerinin temas halinde bulundukları resmi ım-knmlnnnnzla varabilecekleri anlaşma, iktisadi kuruluş ve inkişafımız noktalarından müstesna bir ehemmiyet taşıyacaktır. Diğer taraftan. Ticaret ve Sanayi işbirliği Cemiyeti, Ticaret ve Sanayi Bankasının kurulması için teşebbüse geçilmesine karar vermiştir.
Nihayet Adana zürra ı tarafından kurulmasına karar verilen çırçır, prese ve yag fabrikasiyle, bir İngiliz firmasının Ceyhan ve Yenicede birer bez fabrikası kurmak için vâki müracaatı, hususi seımayenin sanayi sahasında p(Asman arama teşebbüslerine misal olarak zikredilebilir.
Yine sermaye piyasasının ehemmiyetli bir hâdisesi de Ziraat Bankasının çıkardığı yüzde yedi faizli istikraz tahvilleridir. Bu tahvillerin satışlarından elde edilen sermaye ile, fakir ziirraa yüzde üç faizli ve uzun vâdeli istihsal kredileri açılacaktır. Tahvilât için ödenen faizle, zürraa a-çılan krediden alınan faiz arasındaki yüzde dört fark, her sene Hazine tarafından Zirat Bankasına ödenecektir.
Hususi tasarrufları, istihsal faaliyetine şevketmek için milli bankalarımız tarafından şimdiye kadar takip olunan ikramıyeli mevduat formülüne ilâveten vasolunan obligas-yon çıkarma usulünün yeniliğine ve iktisadi ehemmiyetine işaret etmek yerinde olur. Ziraat Bankasının hayırlı neticeler vereceği muhakkak o-lan bu teşebbüsü, çıkarılan tahvillerin gördüğü rağbet karşısında, bütün kredi müesseseler!miz için mühim bir,örnek teşkil etmelidir. Filhakika, Ziraat Bankasının istikraz tahvillerinin bütün memlekette satışa arzedilen sekiz milyon liralık kısmı hemen satılmıştır. Yalnız tsta_n-bula ayrılan iki milyon liralık tahvillerin ise, ıkl saat içinde satıldığı görülmüştür.
Diğer taraftan, devlet tahvillerinin haftA içinde geniş istekler karşısında kalmış bulunduğunu belirtmek lâzımdır.
Günün horsa sütunlarında izah ettiğimiz gibi, hafta içinde en ziyade yüzde yedi faizli Millî Müdafaa tahvilleri her zamanki gibi geniş İstekler karşısında kalmıştır. Bundan başka Merkez Bankası eshamı da çok aranılanlar arasında bulunuyordu. Anonim şirketlerin sene sonu toplantıları başladığı ve temettü tevzi zamanı yaklaştığı için, her sene olduğu gibi bazı anonim şirketlerin aksiyonlarında fiyat ilerlemeleri görülmüştür.
“YENİ İSTANBUL,,
İngiliz. - Fili ticaret görüşmeleri
★ Londra 19 (YİRS) — İngiliz - Fin ticaret görüşmelerinin Loııdrada 28 şubat tarihinde başlıyaca# haber verilmektedir.
Bu görüşmeler geçen ay başlaması lâzımdı, fakat Sovyet-Fin ticaret görüşmeleri uzamış olduğundan, ancak bu ayın sonunda iki menıeleketin mütehassısları bir araya gelebilmektedir.
Batı Almanyanın iktisadi durumu hakkında rapor
★ Montreal 19 iYİRSi — Amerikanın Almanyadakı Yüksek Temsilci Yardııncsı George Hayes, Batı Almanyanın iktisadiyatı üzerinde Ameı ikan heyeti tarafından hazırlanan raporun bazı komisyon üyeleri tarafından açıklanmasından müteessir oldııgunu Başbakan Vdcnauer’e bildirmiştir. Batı Almanya Hükümetinin iktisadi sahadaki mesaisini tenkid eden bu rapoı açıklanmak için de#l fakat bir müzakere için esas teşkil etmesi için hazırlanmıştır. 4 Georges Hayes. Adenauer’e verdiği izahatta, raporun yayınlanma-sındım acı bir hayret—„ duy duğunu söylemiştir.
Yunanistan - Norveç ticaret anlaşniDM
★ Atina 19 A.A. lAfpi — YunanistanlI Norveç arasında İki buçuk milyon dolarlık bir ticaret and-taşması imzalanmıştır.
Belçika Kongosıınun kalkınma planı
★ Londra 18 (YİRS i — Belçika Başbakanı bugün yaptığı bir açıklamada, Belçika Kongosıınun İktisadî ve sosyal kalkınması için 110 milyon sterliııg tutarında bir 10 yıllık plânın hazırlanmış olduğunu bildirmiştir.
Belçika Parlâmentosunun tasvibine iktiran etmiş olan bu 10 yıllık plânın meblâğı, bir iç istikrazla kapatılacaktır.
Batı Almanyanın hayat endeksi düşüyor
★ Berlin 18 lYİRS» — Batı Almanya istatistik makamlarına nazaran, Batı Almanyada ocak 1950 senesinde hayat endeksi, 1949 senesi ocak ayma nispetle yüzde 5 nispetinde bir düşüş kaydetmiştir. Bu düşüş bilhassa giyecek eşyada (yüzde 24 ı ve ev eşyasında (yüzde 181 kaydedilmiştir. Yiyecek maddeleri bollaşarak, fiyatları da yüzde 6-8 nispetinde düşmüştür.
Birleşik Amerika, İhracat kontrolıınu kaldırıyor
★ VVashington (ReUter - Hususi) — Kimyevi maddeler, boyalar, çelik evler ve çeşitli makinelerin İhracat kontrolü listesinden çıkarıldığı Birleşik Amerika Ticaret Bakanlığından bildirilmiştir. Memleket dahilinde mebzülen bulunan bu maddeler artık herhangi bir miktarda ihraç edilebilecek durumdadırlar.
* • ••4» • ı OŞBV ■>

Mısırda deri mamûlleri ve kundura sanayii
Himayekâr gümrük tarifesi sayesinde çizme ve kundura imalâtı, mahallî sanayiin inhisarı altındadır
İskenderiye, f Hususl-Reuter ı —Mısırda deri sanayii inkişafına devam etmiş ve memleket ihtiyaçlarını karşılayacak bir istihsal kapasitesine ulaşmıştır. Bilhassa çizme ve kundura İmalâtı, himayekâr gümrük tarifesi sayesinde, mahalli sanayiin inhisarı altındadır. Harp içinde kundura imalâtı mühim inkişaflara maz-har olmuş (yılda 4-5 milyon çift), bavul, valiz ve diğer deri mamûlleri istihsali de artmıştır. 1940 tan beri ham deri ihracı menedilmiş ve ham deriler memleket içinde işlenerek istihlâk edilmiştir. Son yıllarda deri ve kösele işleme işlerinde mühirn inkişaflar kaydolunmuştur. Mısırda
buglin yüze yakın dabakharıe mevcuttur. Bunlardan yalnız altısı yüksek kalitede deri çıkarmakta, on kadarı orta kalite imalât yapmakta, mütebakisi iptidai bir tarzda İşlemektedir.
Kundura fabrikalarının inkişafı da deri imal işlerindeki gelişmeyi takip etmiştir. Bugün yerli derilerin yüzde altmışını masseden bu fabrikalar, Mısır kundura ihtiyacının yüzde doksan beşini temin etmekte ve bir miktar da ihracat yapabilmektedir.
Kundura imal eden fabrikalardan onu modern makinelerle mücehhezdir ve günlük istihsalleri 3000 çifti bulmaktadır.
Hoffman'ın beyanatı
Marslıall Yardımı sayesinde Avrupada temin olunan kalkınma, Kremlin’! harekete getirdi
New-York 19 iYÎRS) — Basın ınensuplarlyle konuşurken Avrupaya yapılan Marshall Yardımından bahseden Marshall Yardım Plânı İdarecisi Paul Hoffman demiştir ki: Marshall Yardımı sayesinde kalkınan Batı Avrupa İktisadiyatı, Kremlîn'in ilgisini çekmiştir. Sovyet-ler, bu kalkınmaya, karşı koyabilmek için kendi silâhlarını kullandılar, yani grevler tertip ettirdiler, sabotaj hareketleri için emir verdiler, iftiralar savurdular ve maneviyatları sarsmak için propagandaya giriştiler.
Bu silâhlara karşı, açlara gıda gönderildi, çalışmak isteyenlere tarım âletleri dağıtıldı, kargaşalığın hüküm sürdüğü bölgelerde birlik yaratıldı, esaret yerine hürriyet verildi, hayattan hıkmış olanlara ise ilmid aşılandı.
Zalim bir kuvvet ve korkuya karşı, işte bu silâhlarla savaşıldı...—
Dünya Bankasının yardım teklifi ve devletçiliğimiz karşısında hususi sermayenin yeri
15 ^ubnt çarçamba günkü gfizetenıizin ekonomi .sv/u-(Yabancı göniyle bugünkü Türk ekonomisinde hususi teşebbüsün yeri) mevzuunda, “\Vnll Street Journal' gaz^ feamdfn iktibas edilen enteresan bir makale neşredilmişti.
Bu yuztda, Dünya Bankasını idare eden Amerikalıların arzularına uyarak, hususi teşebbüse serbest inkişaf imkânı vereceğimizse işaret edilmekte ve memleketimizdeki bütün endüstri faaliyetinin devlet kontrolü altında bulun-dvrulduf/u belirtilerek devlet adamlarımızın bu alışkanlık-tan vazgeçemedikleri anlatılmaktadır.
Makak. df vb iriliğin bilhassa C. If. P, mu kabul elliği bir düstur olduğuna da temas ederek Tiirk idarecilerinin, bflkı df Dünya Bankasından yapılması mvhlemcl bir istikrazı düşünerek, Amerikalılarla aynı fikirde olduklarını söylediklerini tebarüz ettirme kirdir.
Bu ımzıdan öğrendiğimize göre, Dünya Bankası, takriben M) milyon dolar tutarında iie istikrazı etüt etmektedir. Bunlardan ikisi bayındırlık işlerine tahsis olunacaktır. Limanların geliştirilmesi için 15 milyon — bilhassa İstanbul ve İzmir hm tnları —, Seyhan üzerinde kurulacak
baraj ve sulama kanalları için 2Z milyon, nihayet hususi finansmanları mümkün kılmak ıçia dr /2,5 mdyon dolar ayrılacaktır.
Grıa bu makalenin anlattığına göre, Dünua Bankası mümessilleri Türk i larecilcriyle aşağı yukarı şu tarzda konuşmuşlardır:
“— Yol. rıhtım, baraj, silo inşaatı Içbı size doğrudan doğruyu para vereceğiz. Fakat diğer bütün sahalarda iktisadi faaliyetin gelişmesine tahsis edeceğimiz miktarı — hisse senetleri hususi müteşebbislere, yanı kapitalistlere satılacak — bir nevi *’Holding Compnny^'c vermek isliyoruz. Hükfımetiniz bu iki ayrı iktisadi alanın hudutlarını sarahaten çizmelidir. Hattâ hükümetmiz, şeker fabrikaları gibi esasen devletin faaliyeti arasında yer almayan devlet işletmelerinden bazılarını bahsi gecen “Holding Conpany..ııt sal malıdır. Bu satışlardan elde edilecek menfaat da 'bayındırlık işlerine yatırılmalıdır..,
Ana hatlarını bu suretle vermeğe çalıştığımız şayanı dikkat makale üzerinde, alâkalı ilim vç iş adamlarımızın fikrini öğrenmek istedik. Tcsbit ettiğimiz suallere madde madde aldığımız cevapları bugünden itibaren neşre başlıyoruz.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletmeler İktisadı
Kürsüsünün Sahibi
Profesör Dr. Ahmet Ali Özekenın cevapları
Sorduklarınıza lâ-vıkiyle ccvnp vere bilmek için, mevzuun heyeti umumiyetiyle alâkadar gördü güm bu kaç noktayı, önceden belirtmiş olmayı faydalı buluyorum.
“Devlet., milli bir camia halinde yaşayan vatandaşların ferdi ve bilhassa cemiyet halinde taaızzuv etmekten doğan — müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, beka, emniyet, huzur ve refahlarını temin etmek gayesiyle kurulmuş bir teşekküldür “Devlet mü-essesesi,, gibi. — devletçe İktisadî hayata vaki derece derece müdahaleleri demek olan — “dev letçillgin,, de “ası!,, değil ancak fert lerin refah ve saadeti hizmetinde — bir “vasıta,, olarak telâkki edilmesi icap eder. Bu gayeye, cemiyetin tentelini teşkil eden “hukuk ve İktisadi nizamı“na göre, birbirinden farklı yollardan ulaşılabilir.
Türk cemiyetinin, hukuk ve iktisat düzeni, “ferdi mülkiyet.’', “çalışma hürriyeti ve rekabet serbestligl' ni kabul I etmektir: Tiirkiyçdekl devletçiliğin ne I tarihî - siyasî menşeleri, ne İdeoloji, i ııe de telâkki vc niyet itibariyle sosyalizm ile bir alâkaaı olmadığını kabul etmek lâzımdır.
Bu noktadan hareket edilince, devirt için İktisadî sahada işaret edilecek en esaslı vazifeler, bir taraftan rekabet serbestisi ve sal hürriyeti temellerine dayanan cemiyet nlzamnın — aksamadan, tahakküm ve fiili inhisarlarla karşılanmadan — muhafazasına karşı, iniz ve de vamlı bir alâka göslerınckı * ), diğer taraftan da, iç vc dış asayişi temin edilmiş bir memleket içinde, halkın sağlığını korumak, umumi ve mesleki bilgisini yükseltmek. yol, kanal, liman inşa etmek, bataklık kurulmak, maden aramak Hh. gibi faaliyetlerle. hususi sermayece şahsi teşebbüslerle girişilen iktisadi faaliyetlere feyizli İmkânlar, geniş vc verimli »abalar hazırlamaktır.
Devirlin, millî • konomiyl, himaye ve teşvik veya tanzim etmesi de biraz evvel belirttiğimiz ana vazifesinin başarılması j’olnnda ve muayyen tarihi şartlar altında başvurulması zaruri o-lâbilecck tedbirlerdir. Müdahalenin çok İleri bir mnrhnlesi olan "devlet l$İDtmcclliği’’ne gelince, ferdî imkanların sermaye, bilgi veya rağbet noksanı dolay isiyle süratle bn yaram ı-yacağı sahalarda devletin bu zaruretlerin ölçüşünce ve zaruri şartların dı> vatnınca “müteşebbis Her mayoda r“ o-Inrak mevki alması, icap edebilir; demek kİ, HDH.VHİlzrn veya komünizmde olduğu gibi bir "ildisat sİMİcınP' sıfa-tlyle de#l ancak, bir “iktİMidi «dyn-sot” tedbiri olarak mütalâa edilmelidir. İşte memleket İmiz için de. İktisadi devlet.’İliğin ancak hu dar ve hususi çerçeve içinde vaz v«« mütalaa e-dllebllecoğl kanaat İmleyim. Bu pVenşIp ve düşünceleri lebıırüz el t İrdikten «on-rn. suallerinize topluca cevap vereceğim:
I Türkiyede. iktisadi devletçilik, nuıayyen bir tarihi anın karakterli* l Ik şartlarını teşkil eden, siyasi vc iktisadi zaruretlerden doğmuştur.
Cihan ekonoıııİMİ karşısında hu “a-çık pazar,, teşkil eden kapitülâsyonlar devrinde, ecıv hi sTmaye-dyle kurulan imtiyazlı şirket t rin faaliyet lyl.«, ne mnaile.şmek, ne de demiryolu şebeke-
------------------ SUALLERİMİZ-----------------------------
1. Türkiyede tatlıik edilmekte olan devletçilikten anladığınız mâna nedir ?
Bizdeki devletçiliğin ekonomik cephesi mi, yoksa sosyal cephesi mi galiptir ?
’i. Bu makalede tebarüz ettirildiği gibi devletçilik, sadece C. H. P. ilin mi bir umdesidir ? Birinci Dünya Harbinden sonra Türkiye de bir devletçilik siyaseti gütmek mecbu-riyetinde miydi ?
3. Makalede ima edildiği gibi, hususi sermayenin Devletten çekindiği doğru mudur ?
4. Türkiyede hususi şahıslar elinde birikmiş servet miktarı kaç milyon lira civarındadır ?
5. Tatbik edilegelen devletçiliğin Türkiye için faydaları ve zararları ııe olmuştur ?
6. Dünya Bankasının yardım teklifini nasıl karşılıyorsunuz; tekliflerinin hangi noktalanıra iştirak ediyorsunuz; bunların faydalı ve zararlı tarafları sizce nelerdir ?
sini kurdurmak imkânını bulmamış o-lan Türkiyonin, bu mirası tasfiye etmeğe ve süratli olduğu kadar plânlı bir iktisadi kalkınmağa İhtiyacı vardır. Hususi tesebbÜM. bu tarihte, ne sermaye terakümü, ne de tecrübe ve bilgi itibariyle merkezi bir plânlatmanın şevki ve devlet sermayesinin iştiraki olmaksızın, yapılmak istenilen ve cidden ya pilin ası zaruri olan büyük işleri tek başına başararak bir durumda bulunmuyordu. Diğer taraftan da, bu kalkınmada, kendisini bizatihi ehemmiyetli bir mevki verilmek istenilen hususî sermayenin bir zaman î-çin terblyevî bir teşvik ve himayeye ihtiyacı olduğu muhakkaktır. >
2 — Türkiyede devletçiliğin himaye, teşvik, murakabe yolu ile sarfettiği gayretlerin, mahiyet, hususiyet ve neticeleri üzerinde şu noktaları kaydetmek muvafık olur:
a ı Sanayi himaye politikası terbiyeyi oTrhamıs memleket sanayiini t~e(I-ncen cihan ekonomisi şartlarına intibak ettirebilecek mahiyette» ayarlanmamış, ezcümle, ithal yasakları, himayeci gümrük larifeleri, muafiyetler sanayi işletmelerinin bünyece kuvvetlenmeleri için geçmesi icap eden zaman ölçüsüne göre kadenıelendirilıne-nılştir Bu yanlışlık, bize bugünkü >art-lar içinde, dünya ekonomisin»» intibak bakımından .15-20 sene kaybettirmiştir.
b» Devletçiliğimizde, teşvik, hiınnye ve murakabe ile alâkadar kanunların, talimatnamelerin dayandıkları prenslikler, bilhassa tatbika devlet işletmeleri muvacehesinde — hususi teşebbüf»-leri bir müsavat vc İstikrar havası i-UtlllîU yaşatllinrk. he m I h-» r-vr-
i'ill il iy l’ I V? frcck bi r r ü lı 1 n .ş ı m a m iş! ı r7 -Bil nokta, hüâUHİ sıuııuıyprrin. ııııjhhn sormayc yatırmalarına ihtiyaç gösteren şubelere layıkıyle rağbet etııu ım»-sinl, daha ziyade-, ticaret vc sp» külâs-yonlara doğru teveccüh etmesini iıııtaç etmiştir. Belki aynı sebeplerle, Türki-yi’de, hususi sermaye ile kurulan sanayi İşlet melerinin tesisat teçhizat vc latihsal proHedelerlnde, teknik ras.vo-ıınllznavonda, bu hususta nispeten mükemmel olan devlet işletmelerine nazaran, çok geri kalmış olmalarım da İzah edebiliriz,
3 Memleketini İzde devlet işletmeciliğinin bududan sarahat vc katiyetle t.rahlt edilmiş değildir Bıı hudutlar, sanayi planlarında tasrih edilmediği gibi, zaman zaman (ln fiilen do-ğismek İrdir.
Devlet İşlet nıecillği memlekete mükemmel bir demiryolu şebekesi* teknik
tesisat ve istihsal kapasitesi bakımından memnuniyet verici bir takım temel sanayi branşları ile, şeker, mensucat gibi istihlâk eşyası sanayii kazandırmıştır. Bu bilançoya daha bir kaç aktif kalem de ilâve edilebilir. Fakat. zaruretlerden doğan devlet İşletmeciliği, gitgide ve bilhassa 1933 ten itibaren, bu zaruret çerçevesi dışına çıkmış, sahasını. ölçüsünü mütemadiyen genişletmiştir. Bu hâdise, biri iktisadi, diğeri iktisadi - psikolojik iki kanunun ışığı altında izah edilebilir;
a» Temerküz vc entegrasyon: kapitalist işletmeler gibi devlet İşletmelerinin do, gittikçe bü-v-ümek ve kuruldukları şubelerle teknik veya iktisadi rabıtası olan diğer branşlardnki faali-yrtlori d»», bünyelerine bağlamak temayülüne uymaları mukadderdir. Tür-kiyede de böyle olmuş, devletin demiryolları, elektrik santralları kömür ve çelik sanayiinin yanında şilepçilik, kömür ticareti, biraz da gazoz imalâtına giriştiği müşahede edilmiştir.
b) Nüfuz ve kontrol sahasını genişletme temayülü: Devletçiliğin meydana çıkardığı geniş kadrolu iktisadi bürokraside yer alan fertler, sübjektif düşüncelerinde memleket menfaatlerine müteveccih hüsnüniyetlerinden ayrılmaksızın, fakat hazan da yanılarak — nüfuz ve miirakabe sahalarını genişletmek ihtiyacını duymuşlardır, Aynı ruhi haletin Libido domlnendi'nin benzer tezahür ve nctİ-
• rine, kapitalist trosth rdo de şahı’ olmaktayız.
4 — İşte bu suretle, devletçiliğin başlangıcında, hususi teşebbüsle işbirliği yolumla gördüğümüz inkişaf, t bu hııŞlıŞİa bir bakıma hususi teşobbıis sayılabilecek olan fş Bankasının ve bu miicHsese tarafından kurulan sınai teşebbüslerin bazı dikkate değer muvaffakiyetlerini hatırlıyablliriz.) durmuş, gerilemiş ve hükümet evvelce kabul vc ifade etmiş olmasına rağmen .istihlâk aşyası sanayii kuruluş ve önderlik devresinden sonra, hususî sanayie devretmek veya muhtelif teşebbüsler formülünü kullanmak yolunda biı adını atmamıştır. Halbuki, İkinci Cihan Harbinin sonlarına doğru, memlekette ticari ve bazı sınai kAzançİAnn vücudâ getirdiği bir ’iohI sermaye tçrakümiî mevcuttu. Bu itibarla bir kısım istihlâk maddeleri fabrikalarının hususi sermayeye devri bu ân-ı iktisadide faydalı olabilirdi.
5 İşte Dunva Bankasının, hususi teşebbüse yardım teklifini nıütalâala-rırnızın başından itibaren takip etmiş olduğumuz hu nuilâhazalnr silsıimin sonunda ve böyle bir çerçeve içinde »»le alınnk muvafık olur. Şöyle kİ; Bir taraftan devletin mali İmkânlarının bir kısmı bazı branşlardaki İşletmecilikten terhis ederek, yukarıda işaret ettiğimiz sahalara sevk ve isale »ka-nnlize) etmek, diğer taraftan da İktisadi kalkınmamızda hususi teşebbüse daha geniş yer ayırmak lâzımdır.
Memleketımlzdo sermaye terakümleri mevcut olduğu gibi, son 15 yıl zarfında Tıirkiyedo şahsi teşebbüs ruh vc gayreti bakımından dikkate değer bazı cnmıızeç slmalıır yetişmiş, fakat bu beşeri ve mali potansiyel kendisine
Karabük Fabrikası, satış şartlarında yeni değişiklikler yaptı
Dış memleketlerden ucuz demir teklifleri yapıldığından bahsedilmişti. Karabük Fabrikası da ucuz demir ithalâtına karşı tedbirler ittihaz etmektedir. Karabük Demir - Çelik Fabrikası, acentelerine gönderdiği bir sirkülerde satış şartlarını de#ştirdi-ğini bildirmiştir. Bu sirkülere göre muayyen miktarda mal alanlara, aldıkları mal nispetlerinde yüzde 10 kadar toptancı tenzilâtı yakılması ve tatbik edilmekte olan kredili satışlar esaslarında da müşteriler lehine değişiklikler kabul edilmiştir.
Ayrıca sanayicilerin kullandıkları mamuller için de, bir sistem tesbit edilmiştir. Bu kararların toptancıya olduğu kadar alıcı müstehlike de teşmili hususuna âzami dikkat edileceği de İlâve olunmaktadır.
İzmir Fuarına iştirak edecek milletler
İzmir 19 (Hususî muhabirimiz bildiriyor! — Polonya Hükümeti de Macar Hükümeti gibi İzmir Fuarına iştirak edeceğini bugün Belediye Başkanlığına bildirmiştir. İzmir Fuarına iştirak edecek devletlerin Fuar müd-detince yapacakları satışlar için Maliye Bakanlığı 10 milyon Türk lirası kıymetinde döviz verecektir. Yalnız İsviçre Hükümeti fuara iştirak etmek üzere 5 milyon Türk lirası kıymetinde serbest döviz islemekte, bu şartla fuara iştirak edebileee#ni bildirmiş bulunmaktadır.
Yeni Gümrük Kanununun tatbiki karşısında manifesto İzmir, 19 (Hususi muhabirimiz M-dinyori — Gümrükler Umum 5*-dürlü#inden gelen bir yazıda, yeni Gümrük Kanunu yönetmeliğine nazaran manifestolarda eşya cinsine ait kalitelerin yazılması iktiza ettiği. acentelerin gümrüğe verdikleri manifestoların tanziminde esas, ihracatçıların tahmil notalarında verdikleri malûmat olduğuna göre aradaki aykırılıklara son verilmesi gerektiğini bildirmiştir. İhracatçıların acentelere verdikleri tahmil ordinolarındaki malûmatın çıkış beyannamelerindeki malumata uygun olarak yazılması, aksı takdirde Gümrük Kanunu mucibince 200 liraya kadar para cezası alınarak mal sahiplen hakkında 5211 sayılı kanuna göre takibata #rişıleccği bildirilmiştir.
Teknik ziraat hakkında köylü tenvir edilecek
Ankara (Hususi muhabirimiz bildiriyor! — Tarım Bakanlığı, teknik ziraat hakkında köylünün bilgisini aıtınnak ve köylüyü bu yolda tenvir etmek için Marshall Plânı yardımından temin edilen 131 bin dolarlık 100 kadar otomobil getirecektir.
kâfi derecede gtrniş vc müsait bir saha bulamamıştır. Hususi teşebbüslerin ( e-nebi sermayesinden yardım görmek suretiyle memleket iktisadiyatı için girişebilecekleri çok geniş ve verimli sa nalar mevcuttur. Bu kombinezon yeril ve yabancı hususi sermayenin, hususi teşebbüsün mııhlaç olduğu istikrar, «.»mniyet vc vuzuh şartları içinde memleket için çok hayırlı olabileceği m ı-hakkaktır Bilhassa s:nai vniirim» r bahis mevzuu olunca hususi serma: > darın, böyle bir garanti istemesini ra-yet tabii telâkki etmek icap eder. E n •nhsan Anglo-Snkson »ipi bir holdir’-den ziyade karakteristik nünnıne’r ı Rolçlkada bulunabilecek olan bir sanayi bankasını Diiııva Bankasın - a teklif edilen yardımın g?r ekleşnuj-Hİnde bizim bünyemiz için daha muvafık bir formül olacağını zannediyorum.
Esas dâvaya g« linçe, hükümetin, bıı yolda lâzım gelen şartları gerçekleştirmek hususunda tam bir anlayış ’ e enerji göstereceğine samimivctle inanıyorum*
Anketi yapan: Srvk»*4 r-’’ liva#)
(•) Kapitalist garp ııH’i-ı; ı .1» rinde devletçilik. billuı**a bıı âmiller n tesiri altında doğmuş, kapitalizmin to-mell olan rekabet serbest İsi \ e çalıy-ma hürriyetinin bizatihi hu İki hürriyeti boğmak istidadını gösterdiği yı-MKiıılarda. içtimai siyaset ve iktisadı müdahale ve tanzim pnlltikalarını geni» bir hareket sahası hazırlamıştır.
I—-2 ORSALARIMIZ hafta içinde umumiyetle durgun
J bir manzara arzetmiştır. ihracat mevsiminin ilerlemiş ve fındık, tiftik gibi mahsullerde stokların azalmış bulunması, bu durgunluğun başlıca âmilidir. Bununla beraber diğer hâdiselerin rolü üzerinde de durmak ve onlann hisselerine de yer ayırmak doğru olur. Birçok memleketlerde bir seçim mevsiminin başlamış olması, Paristeki 191ar Konferansının henüz müspet ve tatbiki sahada neticelerini göstermiş olmaması, ithalât piyasamızın nakdi bakımdan bulunduğu dar vaziyet ve bunun gerek kliring ve gerek iç ticaret yollariyle ihracat işlerimizle tesis ettiği münasebetler gibi noktalan bu arada zikretmek uygun düşer.
★ ★ ★
İstanbul :
Hafta içinde Ticaret Borsacında muamele gören maddelerin başında gene fındık bulunmaktaydı. Bilindiği gibi, fındık, esas itibariyle ihraç mevsimini geçirmiş bulunan ve bu suretle de devrini tamamlamak üzere olan bir maddedir. Şimdiye kadar başta İngiltere olmak üzere muhtelif memleketlere 30 - 35 milyon kilo arasında fındık ihraç edildiği anlaşılmaktadır. Gende kalan stokların bir kısmı, kabuklu olarak köylünün ve küçük tüccarın elinde bulunmaktadır. Yapılan tahminlere göre, stok miktarı 10 milyon kilodan fazla değildir. Bu itibarla elde mühim miktarda stok kalmadığından, İstanbul ih-
racatçıları, fındığa karşı hararetli bir surette istekli davranmaktadırlar.
Fındıktan sonra hafta içinde üstünde durulacak madde grupu muhakkak ki, yağlı tolııımlar’dır. Başta keten tohumu olmak üzere bütün yağlı tohumların du rıımu sağlamdır. Bunların arasında Italyadan keten tohumlarımıza karşı istekler olduğundan bahsedilmiştir. Ayçiçeği, daha ziyade iç piyasa istihlâki bakımından ehemmiyetli bir rol oynamaktadır. Henüz ihracat için yeni bir hareket yoktur.
Bakliyat grupuna gelince. İzmir ihracatçılarının fasulye, nohut ihracatı hakkındaki teşebbüsleri, bu malların fiyatlarında bir değişikliğe sebebiyet vermemiştir. Fakat, elinde stok bulunan tacirleri bir iimide sevkettıği için, ihracat teşebbüsü hakkındaki haberler, ancak psikolojik bir tesir yapmaktan ileri gidememiştir. Bundan başka piyasada bu malların yeni bir takasa tâbi tutulacağı hakkındaki haberleri de ciddî telâkki etmemek lâzımdır.
Umumiyetle .yağlı tohumlarla muvazi giden neba' yağlar grııpunda, yüksek kalitedeki Ayvalık jağlan, hafta içinde sağlam durumunu muhafaza etmiştir.
Ayçiçeği yağı ise. hafta ortasında fiyat itibariyle gerileme kaydetmiş, fakat hafta sonunda istikrar kes-bederek. 160 kuruşta kalmıştır.
Susanı yağı üzerine, ehemmiyetli denecek derecede bir iş olmamıştır. Sabun fabrikalarının istekleri karşısında fındık yağı da sağlam durumunu muhafaza etmektedir.
Hububat ve bakliyat; tiftik ve yapağı maddelerinin durgun durumları, hafta içinde de devam etmiş bulunuyor.
İzmir :
incir ve pamuk istisna edildiği takdirde, geçen hafta zarfında Ticaret Borsasında bellibaşlı ihraç maddelerimizin durumunda umumi olarak bir gevşeklik müşahede edilmiştir. Dış ticaretimizde, mühim bir mevkii bulunan Almanyadan yapılacak ithalât için, geniş ölçüde müsaadeler verilmesine rağmen, kliring hesapları henüz müsait bir durum arzetmediği için, ihraç mallarımız piyasası, durgun durumunu muhafaza etmektedir. Diğer taraftan ve buna bağlı olarak ihraç mallarımıza karşı Alman Hükümetinin de ne zaman geniş müsaadeler vereceği henüz tahmin edilememektedir.
Zaten ihraç maddelerimizin fiyatlarının yüksek olduğundan şikâyet eden Ingiltere ise. seçim mücadelesine girmiş bulunduğundan, Ingiliz İaşe Nezaretinin toplu mubayaaları şimdilik hemen tamamen durmuştur. Diğer taraftan Muhafazakâr Parti, seçimlerde kazandığı takdirde, İngiliz iaşe Nezaretinin toplu mubayaalar yapmaktan vazgeçeceği de ileri »iirülmektedir ve bu da piyasayı tereddüde sevketmektedir.
Piyasalarımız, Avrupa işbirliğine dahil olan memleketlerde, serbest ticaret rejiminin alacağı şekil üzerinde de durmaktadır. Bu memleketlerle olan alış verişlere ehemmiyet atfedilmekte, fakat umumî bir alâka ile Paris konuşmaları neticelerinin müspet tatbikat sahasına nasıl intikal edeceği merakla beklenmekte ve görüşülen şeylerin ticari sahada verimsiz ve sözden ibaret kalmasından endişe duyulmaktadır.
Hafta içinde Borsamızda muamele gören maddelerin durumundan şu suretle bahsedebiliriz : Çekirdeksiz kıını üzüm, gevşek bir manzara aızetmiştir. Son fiyat gerilemesi üzerine, Holânda ve Mısırdan gelen küçük siparişler dölayısiyle, Borsada hareket görülmüştür. Fakat mevcut 25 bin tonluk stokun tazyiki, bu hareketlerin gelişmesine mâni olmuştur.
Paınuk piyasası, istikrarını muhafaza etmiştir. Pamuk çekirdeği ise, tek alıcı olan yerli fabrikaların karşısında bulunmaktadır. Diğer maddelerin durumunda ehemmiyetli bir değişiklik görülmemiştir.

-
Sayfa 4
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
»W
Kitaplar arasında
İngilterede seçim mücadelesi
Geçmiş zamanların
RUBAİLER
'1^ _ • 1 •• • • t •
1 arın görüşleri


tarzı ve belli başlı mevzular
lerin gerek seçim dairesindeki alâkadar şahısların halihazırdaki durumları veya mazileri hiç mevzuu-balıls olmadı. Muhalif partilere mensup kimselerin toplanıp soğukkanlılıkla objektif meseleleri münakaşa e-debilmeleri, Ingiliz demokrasisinin
dört senedenberl 1ngiltere.de İşsizlikten eser kalmadığını soyHyerek münasip iktisadi ve mail tedbirlerin tatbiki sayesinde “tam i«tihdam“ı muhafaza edebilmiş olan yegâne parti olduğunu iddia ediyor ve Muhafazakârların, harpten
hususî darülfünunları
Yazan: Ati Canib YÖNTEM

Yazan : Cevdet PERİN
Muhalif partilere mensup kimselerin toplanıp, soğukkanlılıkla objektif meseleleri münakaşa edebilmeleri, İngiliz demokrasisinin en sağlam temelini teşkil ediyor.
GEÇEN hafta zarfında, seçim mücadelesi bütün İngilterede lam manasiyle başlamıştır. Seçim dairelerinin ihtiva ettikleri köy, kasaba ve şehirlerde, siyasi partiler toplantılar tertip etmekte ve namzetler bu toplantılarda, partüc-rinin programım izah ederek, halkın reylerini kazanmaya çalışmaktadırlar. Toplantılar ekseriya akşam sa-
atlerinde yapılmakta ve böylece işten dönenlerin iştiraklerine imkân verilmektedir. Bu yazıda, evvelâ binlerce köy ve kasabada yapılmakta olan bu toplantılardan tesadüfen iştirak ettiğim biri hakkında intihalarımı nakletmek, müteakiben, bu seferki seçim mücadelesinin başlıca mevzuunu teşkil eden bir, iki meseleyi kısaca gözden geçirmek istiyorum:
havasının hA-Churchili’in, şeylere naza-şeyler ehem-
veya Başvekil
Aciz
Mu-şim-
îpswich şehri civarında bir kasabada. îşçi Partisinin tertip ettiği bir mitingde bulundum. Toplantı mahallinde yüz, yüz elli kişilik her sınıf ve partiye mensup bir kalabalık bulunuyordu. Eyâlette İşçi Partisi namzedi olan zattan maada, îşçi Partisi mensuplarından iki üç hatip daha içtima esnasında konuştular. Her hatip konuşmasını bitirdikten sonra, hazır bulunanları sual sormaya davet ediyor ve sorulan muhtelif sualleri cevaplandırmaya çalışıyordu. Tabii, toplantıya iştirak edenler arasında muhalefet partilerinin âzala-rı da mevcuttu. Böylece sual faslı bir nevi münakaşaya müncer oldu. Lâkin bu münakaşa esnasında, hiç bir zaman terbiye dışına çıkılmadı, ve gürültü edilmedi. Şayanı dikkat olan cihet, münakaşanın katiyen şahsî bir istikamete çevrilmemesidir. Partiler propaganımn veya îşçi hükümetinin icraatının şu veya bu noktasına ait meseleler serbestçe görüşülmekle beraber, gerek millî lider-
**14111
Fransada kabine buhranı ihtimali
Fakat Bidault, 15 marta kadar iktidarda kalabilecek Parts, 15 (Hususî Büromuz bildiriyor) — Fransız parlâmentosu, bir kaç günlük tatilden sonra yarın tekrar çalışmalarına başlıyacaktır. Bilindiği gibi Meclis, dağılmadan evvel 8 şubatta, son bir büyük kanunu mürakere ve tasdik etmişti: A-meleler için “müşterek mukavele kanunu,,.
Bu kanun, tıpkı kurtuluş hareketinin ertesi günü, üç partinin İştirakiyle kurulan hükümet zamanındaki gibi, sol tarafın bütün reyleriyle kabul edildi. Yan sol ve müfrit sollar, dört seneden beri ilk defa olarak ayni mevzu üzerinde fikir birliği kurdular ve işçi sınıfının lehinde olan bu kanunu, bütün solların 451 reyi ile tasvip ettiler. Bu suretle, bahsi geçen kanunda tahdit edici bazı tadilât ve ıslahat yapılması hakkında evvelce Senato tarafından kati ekseriyetle kabul edilen projeyi reddetmiş oldular. İşçiler İçin çalışma ve haftalık serbestisin! emniyet altına alan ve Anayasada mevcut grev hakkını da koruyan bu kanun, hükümetin teklif ettiği şeklide kabul edilmiş olup, yüksek tasdikten çıkar çıkmaz yürürlüğe girecektir.
Radikal Parti, bu meselede M.R.P. (Bidault’nun reisi bulunduğu Hıristiyan Demokrat Parti) nin aldığı hareket tarzı yüzünden hayal sukutuna uğramış ve öfkesini gizliyeme-miştir. Radikaller, Meclisten çıkan kanunun, bu şekliyle memleket mâliyesinde ve bütçesinde zararlı neticeler doğuracağını iddia etmekte» yeni ve hususî bir takrir vererek bu nokta üzerine memleketin dikkatini çekmektedirler.
O halde Fransa, bir defa daha kabine buhranı geçirmek tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor ( Zira, Bidault kabinesinde Radikal bakan bulunduğu dur.
Şimdiye kadar Komünist kadar disiplinli hareket etmiş olan Sosyalist Partinin de ihtilâf içinde olduğu gözden kaçmamaktadır. Sosyalistler şimdi üç grupa ayrılmışlardır! Birincisi, hükümeti deatekle-mek taraftandır. İkinciler, müstenkif kalmak, üçüncüler İse muhalefete geçmek arzusundadırlar. Partinin İdare kurulu, reylerde beraberlik temin etmek ve disiplini korumak için çok zorluk çekmektedir.
Bunun içindir ki, parlâmentodaki sağlar, mutediller ve müfrit sollardan bugün muhalefeti temsil etmekte olanlar, Bidault Hükümetinin daha kaç günlük ömrü kaldığını birbirlerine soruyorlar. Fakat parlâmentonun uyanık müşahitleri, bu yakınlarda bir kabine buhranı olmıya-cağmı haber veriyorlar. Filhakika, önümüzdeki ayın başlarında (7 martta) Cumhurbaşkanı Vincent Auriol, Fransadan hareketle resmi bir ziyaret yapmak üzere Londraya gidecektir. Devlet Başkanı memleketle bulunmadığı sırada, Fransada bir hükümet buhranı çıkacağı asla hatıra gelemez. Bugünden 7 marta kadar ise, parlâmentoda büyük bir fırtınanın kopması ve geminin kayalara oturması tehlikesi de mevcut değildir. O halde, ancak Cumhurbaşkanının memlekete dönüşünde, yani 15 marttan sonra Fransada bir buhranın başgöstermesi ihtimali vardır.
demektir, bir çok malûm-
Partisi

en sağlam temelini ve bu sistemin diğer demokrasilere verebileceği en güzel dersi teşkil ediyor. Filhakika bir demokrasinin aşırı cereyanlara kapılmadan işliyebilmesi için birbirine muhalif olan partilere mensup vatandaşlar arasında asgari bir itimat. mütekabil hürmet kim olması lâzımdır, “birbirimizi birleştiren ran birbirimizi ayıran niyetsizdir" demesi
Attlee’nin Churchlll’i, doğum günü münasebetiyle, hararetle tebrik etmesi bu zihniyetin tezahürleridir.
Seçim kampanyasının başındanberi partiler arasında en fazla münakaşa edilen meselelere gelince: evvelâ şunu kaydedeyim ki. başlıca partiler seçim propagandalarında haricî siyasete pek az temas etmektedirler. Hükümetin Amerikaya tâbi olduğunu iddia eden, ve Amerika ile Rusya arasında daha bitaraf kalmasını isteyen aşın solcular, haricî siyaset meselelerini ön plâna süren yegâne partidir. İki senedenberl Avrupa birliği lehinde şümullü çalışmalarda bulunan Churchill’in Partisi dahi, bugün, harici siyaset mevzuunda, umumi prensiplerin teyidinden ileri gitmiyen çok ihtiyatlı bir hattı hareket takip ediyor.
Dahili siyasette, ön plânda gelen meseleler, “tam istihdam”, devletleştirme, devlet vergi ve masrafları meseleleridir. Bunlardan bir ikisine kısaca temas edeceğim: İşçi Partisi,

evvel iktidarda bulundukları müddet esnasında, işsizlik meselesini katiyen halledemediklerini ileri sürüyor. Muhafazakâr-
lar İse, cevaben. 1929-1931 arasındaki zaman zarfında iş başında olun İşçi Partisinin de, o zamanki muazzam işsizliği yoketmekten tamamlyle kaldığına işaret ediyorlar.
Devletleştirmeler mevzuunda, hafazakârlar taarruza geçerek,
diye kadar devlctleştirllen endüstrilerin fena idare edildiklerini ve devlet bütçesinden Ödenmesi icap eden açıklara sebebiyet verdiklerini tebarüz ettiriyorlar. Muhafazakâr Parti, kamyon ile nakliyatın devletleştirilmesinin lüzumsuzluğuna binaen, iktidarı ele aldığı takdirde bu kanunu geri alacağını vadediyor. Devletleştirme bahsinde, en mühim mevzu çelik endüstrisidir. Muhafazakârlar, çelik endüstrisinin, hususî teşebbüsün elinde, iki üç sene zarfında istihsali fevkalâde yükseltmeye muvaffak oluşunu (1946 dan beri çelik istihsali, 12,5 milyon tondan 15 küsur milyon tona çıkmıştır) hususî teşebbüsün bir zaferi olarak telâkki ediyor ve iktidarı ele geçirdikleri takdirde, çelik endüstrisinin millileştirilmesi projesini geri alacaklarını ilân ediyorlar. îşçi Partisi, milli menfaati bu kadar yakinen alâkadar eden bir endüstrinin adetâ bir inhisar gibi kuvvetli olan hususî tröstlerin eline bırakılamıyacağı kanaatindedir, fakat işletme bakımından devletleştirmenin ne gibi faydalar temin edeceğini sarahatle izah edememektedir.
ESKİDEN yüksek tahsil mücs-selelerimiz, sadece medreselerdi. Fakat, bilhassa 17 nel asırla beraber bunlar bozulmaya başlamış, öğretilen şeyler, hemen hemen “nakil ilimler” e İnhisar etmişti. Va-kaa “aklî ilimler”, ve bu arada riyaziye büsbütün okunmaz değildi; fakat 15 inci asırda Fatihin kurduğu külllyedekilere nazaran pek kifayetsizdi. Hele “zadegân evlâdı”nın daha beşikte iken “mülâzım”, “müderris” payelerini kazanmaları, yıllarca kitap karşısında dirsek çürüten, basık, rutubetli kubbelerin altında bütün bir ömrü harcıyan, kimsesiz adamları temamiyie bedbin ettiği 1-çin medrese tahsili, müteakip asırlarda büsbütün çökmüştü. Bu hale rağmen, riyaziye, tıp, felsefe, edebiyat, farisl Öğrenmek İsteyen gençler arzularına erişmekten mahrum kalmazlardı. Çünkü, bütün bu bilgileri verecek —eğer tabir caizse— birtakım hususi darülfünunlar vardı. Bu darülfünunlar, konaklar, evler, hattâ cami köşeleri ve tekke odaları idi. Bu makalemizde, misâl olarak 19 uncu asırdakilerden bahsedeceğiz. Bunların belli başlılarını şöyle sıra-hyablliriz:
1 — Hoca Neşet in konağı.
2 — Beşiktaş Cemlyet-l İlmiyesi,
3 — Murad Molla tekkesi ve da-rülmeanevisl,
4 — Süleyman Fehim Efendinin konağı.
5 — Kâhvazade’nin evi...
Osman OKYAR
Sovyet Rusya, Çine
hulul
Washlngton — (Hususî Muhabirimiz telgrafla bildiriyor.)
Komünist kuvvetlerin zaferinden ve Çindekl Amerikan konsolosluklarının kapatılmasından sonra Çin’in İçişleri hakkında haber alma İmkânlar: bir hayli güçleşmiştir. Bütün bu zorluklara rağmen Amerika Hükümeti, ajanları ve dostları vasıtasıyla teferruatlı raporlar almaya devam ediyor. Haberleri verenlerin hüviyeti gizli tutuluyorsa da haberlerden bazıları dışarı sızmaktadır.
yaptığı askeri yar-
komünist Çine hem hem de askeri uz*
Rıısy&ııın Çine dini.
Sovyet Rusya, askeri malzeme,
manlar göndermektedir. Elde edilen malûmata göre Dünya Harbi sırasında Rusların Japonlardan almış oldukları harb malzemesi Mançurya-da depo edilmişti. İşte bu malzeme şimdi Çinlilere devrolunmak tadır.
Son aylar zarfında 120 tren, Dairen ve Port Arthur’e harb malzemesi getirmiştir. Bahsi geçen malzeme bizzat Pekin Sovyet ataşemillteri tarafından dağıtılıyor.
Kabarovsk Hava Okulunda pek çok
ed iyor
Çinli talebe vardır. Son zamanlarda bunlardım 500 ü kursu bitirerek kanat takmışlardır.
Aşağı yukarı sivil idarenin her kolu Sovyet mütehassısları tarafından kontrol edilmektedir. Çin gizli polisi Moakovada yetişmiş olan Kang Şeng tarafından kurulmaktadır. Şang Tung’dakl Çinan Hava Alanım inşa eden 300 kadar mühendisin hepsi Rustur, Çin Ulaştırma Bakanlığı tamamlyle Rusların elindedir. Ulaştırma ile ilgili en basit bir karar bile Sovyet mütehassıslarının muvafakati olmadan tatbik edilemiyor. Pekin ve Tlcnçin'de yerleşen Ruslar Sulama ve Şehircilik meseleleri hakkında nihaî karan veriyorlar. Pekin şehri gümrüğü birkaç Sovyet mütehassısı tarafından idare olunmaktadır.
1 — Hoca Neşet ve Konağı: Hocanın babası. Üçüncü Sultan Ahmet ve Birinci Sultan Mahmud devirlerinde yaşamış, Ahmet RefiA Efendidir. Bu zat, o asır tarihlerinin verdiği malûmata göre “şlir-ü inşâya muktedir” ve güzel konuşurdu. Hükümdar müsahipllğl etmişti. Fakat nasılsa gazaba uğramış, Edirne’ye sürülmüştür. îşte bu sebeple Neşet Hoca orada doğmuştur. Hoca, bilhassa farseada ve İran edebiyatında mahirdi. Ta 18 inci asrın ikinci yansından itibaren Molla Gürani'-deki konağındaki istekli gençlere bu dil ve bu edebiyata dair dersler vermiştir ki, bunlar orasında tefen üt eden adamlar ve meselâ Şeyh Galib gibi meşhur şairler vardır. Rivayete göre “Özbek taifesinden ve Dlyar-ı Acem’den gelen zürefa-i İran ve Tu-ran’a” kendi dillerinin en ince noktalarını öğretirmiş. Ölümü 1807 dir.






— 22 —
da kendi aralarında toplanır, ekseriya şiir müsabakası yaparlardı. Bir hafta “berceate mısra toplamaya karar” vermişlerdi ki bunla:* arasında “Bugün şâdım kl yâr ağlar benim için” mısraı birinciliği kazanmıştır.
3 — Murad Molla Tekke ve Da-rülmesnevisl: Buranın sahibi Şeyh Murad Efendi, 2engln bir adamdı. Parasını hayırlı işlere «atfederdi. Önce tekke’de, sonra İnşa ettirdiği darülmesnevi'de. bilhassa Iran edebiyatına ve MevlAna'nın meşhur mesnevisine dair ders verirdi. Bu hususi Darülfünunca, devrin bütün rical ve kibarı da devam ederdi. Hattâ her ramazan bir aksam Hükümdar da misafir olarak iftara kalırdı. Murad Molla sözünü sakınmaz, devrin vükelâsına —hem de yüzlerine karşı— açıkça tarizden kaçınmaz bir adamdı. Meşhur Cevdet Paşa, ondan aylmış adamlardandı.
teyz
4 — Fehim Efendi Konağı: karda kaydettiğimiz gibi İsmail ruh Efendi dairesinde yetişen Hoca Fehim Efendi masrafını iradına uydurmuş bir adam olduğu için, sonradan İstanbul’da Karagümrükte bir konak yaptırmış, isteklilere burada ders vermiştir. Fariside bir taneydi. Meşhur Cevdet Paşa bu zattan da ders görmüştür. Hattâ Paşa’ya (Cevdet) mahlasım Fehim Efendi vermiştir.
Yu* Fer-
Kâhyazadenin evi: Arif Efen-anılan bu zat rind. kalender, meşrep, mütekâmil bir adam-
5 — di diye lâübali dı. Gençliğinde, devrinin muhtelif
bilgilerde tefrrüt etmiş adamlarından arapça, farsça, tasavvuf, riyaziye ve heyet okumuş olduğu gibi o devirde pozitif ilimlerin yegâne bilgi bucağı olan “Hendesehsne“ye de devam etmiştir. Arif Efendi, bilhassa felsefede yektA idi. Muhyiddln-i Arabi’yi onun kadar anlayan yoktu. Kendi e-vinde, ve —yukarda söylediğimiz gibi— Beşiktaş Cemiyetl’nde ders verirdi. Hükümdarlar tarafından büyük iltifatlar da görmüştür. Murad Molla Şeyhi bunun şakirdi idi.
Bütün bunlardan açıkça anlaşılıyor ki. Çin'in diğer memleketlerle münasebette bulunmasını pek iste-miyen Ruslar dünyanın en kalabalık memleketini inhisarları altına almaya çalışmaktadırlar. Bunda ne kadar muvaffak olacaklardır? Lehde ve Alehde ileri sürülen iddialardan hangisinin doğru olduğunu zaman gösterecektir.
2 — Beşiktaş Cemiyeti. Ortaköy'-de devrin meşhur ricalinden İsmail Ferruh Efendinin yalısında topla-ınrdı. Gayesi “îlim ve maarife heves-kâr olanlara talim ettirmeyi taahhüt” ve temin eylemekti. Cemiyetin masrafı AzA arasında paylaşılırdı. Ders, fenne “bilhassa tıbba” dair olursa Şanizade Ataullah Efendi, edebiyata dair olursa Ferruh Efendi gösterirdi. Beşiktaşlı KAhyazadc Arif E-fendl do haftada iki defa meclise devam ederek felsefe ve edebiyata dair konuşurmuş. Meşhur Süleyman Fehim Efendi. Ferruh -Efendi dairesinde yetişmiş olduğu için gelen gençlerin bir kısmına da o ders verirdi. Bu cemiyet AzAsı haftada bir defa
îş bunlarla kalmamıştır. Başkaları da vardır. Meselâ Kusadalı İbrahim Efendi’nln Çarşamba'daki konağı ediplerin, şairlerin, ricalin, vü-zeranın toplandığı yerdi. İbrahim E-fendl nin yanına girmek için, gelenler konağın sofasında nöbet beklerlerdi, salik fade dim. medığim meseleleri o hallederdi yor. O devirlerin modem ilimde be-nâm sımalarından biri Şanizade A-tAullah Efendidir kl. muhterem Adnan Adıvar’ın dediği gibi bizde ilk Avrupai tıp Alimi odur dense caizdir. Riyaziyede Gelenbevi İsmail E-lcndı ile. onlara nazaran daha yakın yılların üstadı olan Mesnevi-han Hoca Hüsam Efendinin adların) hatırlamak bu bahiste elzemdir.
Cevdet Paşa “Sofiye mesleğine değildim. Fakat ilminden isti-içln ben de Kuşadalı’ya gider* En büyük hocalardan hailede-- • - - - -i,. (ii.
Bütün bu adamların dikkate şayan mizaç ve karakterleri de vardır kİ onu da başka bir yazımda anlatacağım.
-
Beni görmemiş olması İmkânsız 1
Tekrar sesleniyorum:
— Monik.. Monik!
Fakat pencere açılmıyor, ışıklar 6Önüyor.
— XIII —
Elvir — Tanrıyı güldüren şey nedir? — Garip benzeyiş — Köpekler Kabristanı — Terakkinin iflâsı — Bay Riklklnin köpeği.
Monik değilmiş!
Bu sabah, yeğen Marsel vasıtaaiyle, ar-tamamlyle ahbap olduğu melek-kapıcıya listesini
oturduğunu
tamyablldi-«Izin gazete»
tık müracaat ederek otelde oturanların tetkik ettim. Dün akşam, o romantik şarkıyı söyllyen sarışın genç kız Elvir Denuaye isminde birisiymiş. İsminin karşısında şunlar yazılı: Doğum tarihi 7 nisan 1820, vefatı 16 mayıs 1839.
Demek 19 yaşında ölmüş. Otelde, ikinci katta annesi ve babası ile oturuyor. Melek-kapıeıya, Rlşar ailesinin nerede bilip bilmediğini soruyorum.
■— Bizim kiracıların hepsini İlme şükret, diyor, amma yarırı
de, dlrilenlerin bütün listesini neşre bağlıyacaklar. Biraz sabırlı ol, delikanlı, herhalde aradığınızı bulacaksınız.
Sonra, yeğen Marsel'e döndü.
— Dün akşam, Marsilya hikâyelerinizi baş melek Cebrail’e anlattım, kahkahadan kırıldı. Bir gün buraya davet edeceğim, bizzat kendisine anlatırsınız, zira, malûm ya, ben naklederken şivenizi pek beceremiyorum.
Marsa!:
— Ya. dedi, meleklerin de bizim gibi fıkralardan, hikâyelerden hoşlandığını bilmezdim. Ben, cennette, hepinizi papalar gibi ağır başlı ve asık suratlı zannederdim.
— Ne münasebet dostum!• Cennetin Cennet oluşu orasının saadet ve neşe ile dolu olmasındandır. Bizim Patron gülmeyi pek sever. Kaç defa kendisinin şöyle dediğini duydum:. “Neşeli bir adam nadiren katmerli bir günahkârdır. Var olsun neşeli insanlar! Gülmek sıhhat ve rahat bir vicdan alâmetidir,, Hem biliyor musunuz, kıyametten evvel patronumuzu en çok eğlendiren şey neydi? Şu: Yeryüzünde kendilerini ciddiye alan, kurum-

MUHARRİRİ : CAMI
KIYAMET GUNU
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
lu İnsanları tetkik etmek! Bu beşeri hiçliğin, boşluğun mümessili kuklalara bakar; gülünç manzarasına bayılırdı. İlâhî kahkahaları, Cennetin sonsuz mesafelerinde, gök gürültüsü gibi çınlar, bütün Cennet sakinlerine sirayet eder, onları da insanların o tarifi imkânsız böbürlenmelerine güldürürdü.
Yeğen Marsel:
— dedi, benzetmek gibi olmasın
amma ben de bizim berber dükkânında Öyle idim. Müşterilerimin arasında bir çok “kodaman., hele bir başvekil vardı kl, suratından düşen bin parça olurdu. Ömründe yüzünün güldüğünü göıeıı yoklu. Onu hep ben tıraş ederdim. Tabii evinde. Biliyor musunuz, suratını her sabunladığım zaman, aklıma cambazhanede birbirlerinin yüzüne kremalı pasta-talar atan maskaralar gelirdi, gülmemek için kendimi zor tutardım. Ha, tıraş dedim de aklıma geldi, eğer vaktiniz varsa size bir hikâye anlatayım. Bir gün, Marius...
Onları başbaşa bırakarak, otelin parkına çıktım. Gidip, Monik olmadığı halde ona harikulade bir surette benziyen kızı görmek ih-tıyaciyle yanıyordun:. Pencere açık, fakat, sevgili Monik'in 1830 benzeri Bayan Eiviı* Beııuaye'den eser yok. Bir ağacın arkasına, sıra kanepelerden birine oturuyorum. Bulunduğum yerden, kendim görünmeden onu gö-zetllyeblhrim. Kalbim haleean İçinde, aşk serabı İle bir kere daha karşılaşmamı bekliyorum.
Bütün düşünce kuvvetimi, onu görmek hususundaki şiddetli arzumu teksif edişim acaba şuur «altında müessir mi oldu? Belki, zira İşte göründü... Dalgın, pencereye dayanıyor, Tatlı bakışları, malihulya dolu, tenha
X
zannetlıği parkta dolaşıyor. Gizlendiğim yerden, hayran hayran onun seyrine dalıyorum. İstediğim kadar o genç kızın Monik olmadığım bileyim... Bu şaşırtıcı benzerlik bütün mantığım: ve düşüncelerimi aşıyor, zavallı kalbim, şu Monık’in hakiki Monik olmadığına inanmak, kanı olmak istemiyor.
Birdenbire kalkıyorum. Kendimi göstermeliyim, bakışlarımız muhakkak karşılanmalı. Beni herhalde tanıyacak, benimle konuşacak... Bu sırrı çözecek... Eminim... Dün gece henl görmedi mi?.. Gölgede miydim?.. Herhalde öyle olacak... Bulunduğum yerden çıkıyorum, şimdi arlık beni görüyor; ben de ona bütün kalbimle bakıyorum. Kızarıyor, gözlerini indiriyor, fakat pencereden ayrılmıyor.
Monik!
İstemiyerek bu Islın ağzımdan çıkıyor. Gözlerini kaldırıyor, sal bakışlarıyla yüzüme, anlamadan bakıyor, sonra, benim bakışlarımın ısrarı altında gözlerini tekrar indiriyor, dudaklarında hafif bir tebessüm beliriyör ve birdenbire kalkıp pencereden uzaklaşıyor, şimdi artık kendisini göremiyorum; lâkin İçeriden kıaa, berrak blı* kahkaha duyuluyor.
Sihir bozuldu, Hareketimin mânasızlığını derhal anlıyorum. Ne katlar gülünç davrandım! İsmi KİVİr olan bir genç kıza Monik dîye «eslenmek. Herhalde beni kaçığın biri zannetmiştir. Sersemlikten, bu genç kızı ürküteceğim, bir daha penceresine çıkmaya cesaret edemiyecek. Fakat mademki Monik değil, pencereye bir dııha çıkıp çıkmamasından bana ne? Artık kendisini görecek değilim ve görmemeliyim Fakat neden bu düşünce kalbimi sıkıştırıyor? Ha... Evet... Benzerlik yüzünden, hem Monik'I de henüz bulamadım da on-
• • •
• • •
Tanzimattan sonra, garp tesiriyle eski tezkire üslûbundan ayrılmağa başlayan nesrimiz, bugün mâzisiyle İlgisi olmayan bir hale gelmiştir. Halbuki şiirimiz, hâlâ klâsik geleneğini az çok muhafaza etmektedir. Gerçi bu muazzam kalede açılan gediklerden zaman zaman yabancı «ular sızmamış değil, fakat her defasında, bu istilâ kuvvetlerinin karşısına bir nâo-Classique hainle sed çekmiştir. Bu hamlelerin en güzel örneklerini Ahmet HAşim ve Yahya Kemal’in mısralarında buluyoruz.
Cemal Yeşll’in nefis bir şekilde basılan Rübuiler’UA) de, kanaatimce, bu geleneği devam ettirecek eserlerden biridir. Şair, rübâi tarzında yazmağa başlamadan Önceki mısralarını “îlk Göz Ağrım” diye anıyor ve “Bir buş-ka güzel çevirdi birdeıı bu İzc„ diyor. Olgunluk çağına eren sanatkârın bu nazım tarzını tercih etmesi gayet tabiidir. Çünkü rübâi, aşktan ziyade, hayat karşısında, bazan metafizik düşüncelere kadar yükselen intibaları i-fade etmeye yarayan, Adeta inbikten geçmiş dört mıaradan İbaret bir nazım tarzıdır. Bunun ilk örneklerini t-ranlı şair Ömer Hayyam'ın bundan dokuz yüz yıl önce verdiğini biliyoruz. Bizde, bu sahada, bilhassa MevlAna ve Yahya Kemal’i zikredebiliriz, Cemal Yeşll’in J?fH;adeFI İse edebiyatımıza yeni bir hava getiriyor. Çünkl) bu şair, halk şiirimizle klâsik şiirimizi ustaca karıştırarak, yepyeni bir n^o-classique tarz meydana getirmiştir diyebiliriz. Gerçekten, halk mânilerinin de dörtlük oldukları düşünülecek olursa, bunu kabul etmekte güçlük çekilmez.
Cemal Yeşil Rübailcr'ıni bölümlere
♦ 4

ayırmış. Her bölüm, şairin hayat karşısındaki davranışlarından birine tekabül ediyor. Meselâ, “Şairler Pazarındaki kıtalarda, Dante’den Baude-lalre’e kadar bir çoklarını düşündüren tema hâkimdir: Şairin cemiyetteki rolü ve şiirin kaderi. “Oünden güne artıyor Haranlar yolunu, Her gün daha .seyrek »âhiden yolcuların/9 “Dağm Ardı” adı altında toplanan rübaderdo esas tema tabiattır: “Çfpçeırf Üzüm bağları oarmuj yulu mu; Yaz .sonlurı-dır beklediğini bağbozumu/" “Bir, bir daha” adı altında toplananlarda İse şairin hayat felsefesini buluyoruz: ^Meydanda bütün oyuncular, bf Ilı konu, Son yerde için bağlayabildim o-yunu.,t “Durmaz Değişir” adlı bölümde iç Alemle dış âlem arasındaki münasebetler ifade olunmuştur. “Destan Gibi” do hamaset ve “Ocağımın Korları, Külleri’* adlı son bölümde lirizm hâkimdir. Şair, eşine, oğluna, Ölen kardeşlerine, anasına, babasına ve arkadaşına yazdığı içil meralardan sonra. bize şöyle veda ediyor: “H^r son gibidir: Sürekli, gerçrjf ve yalın, Ban noktacı ömrünce .süren bir manalın. İçlenmece değmez yolum ayrıldı diye Üç bet) gününüz rar güler» k.., Hogça kahn.„
Kitapta bulunan rüballerin ilkini Yahya Kemal’e İthaf eden Cemal Yeşil: “Seal» nine hünerdir, scc alıp verme kolay; Yol gbett re erk bir, geçecekler bir alay/9 diyor. Gerçekten. Cemal Yeşil de, 3e^ şairi gibi, seslenmesini biliyor. Fakat, ne olurdu, Ahmet Hâşim’de olduğu gibi, bu ses unsuruna biraz da renk İlâve etseydi! O zaman, bu duygulu ve ahenkli mısralar, bir ses ve renk cünbü.şü içinde, daha sihirli bir âlem halini alırdı.
Son çıkan şiir kitapları
KEMALEDDÎN KAMI «Hayatı, şahsiyeti ve şiirleri» (Yazan: Rifat Necdet Evrlmer. Üçler Basımevi, İstanbul, 1919). Milletvekili bulunduğu sırada, genç yaşta ölen bu hassas şairin mısralar)nı derli toplu bir eser halinde görünce sevindik. Çünkü o. bu değerbilirliğe lâyıktır. Eserde, şairin bugüne kadar çıkmış ve çıkmamış bütün şiirlerinden başka, Rifat Necdet Ev-rlmer’ln yazdığı romnnce edilmiş bir biyografisi, sanatını belirten bir bir inceleme, muhtelif muharrirler tarafından ölümü (dolayıslyle yazılmış yazılar, mektuplar ve fotoğraflar da var. Milli Mücadele es-nanında kalemini haklı dâvamız uğrunda kullanan genci, tam olgunlaşmağa başladığı sırada aramızdan alan ecelin İnsafsızlığım bu eser biraz olsun telâfi etti ve Gurbet şairi’nin içli mısralarını, bizim gibi eski arkadaşlarına tekrarlamak fırsatını verdi:
.Vc arktın, ne emelim... Soluk bir karanfilim. Bf ıı gurbt 11 e değilim, Gurbet benim içimde!
ÖMER HAVYAMIN RUBAİLERİ (Yazan: Necmi Tarkan Güney Matbaacılık ve Gazetecilik T. A. O. Ankara, 1949ı Iranlı şairin ölmez rüballerinin, birçok dillere olduğu gibi bizim dilimize de defalarca tercüme edildiğini biliyoruz. Bu tercümeler arasında, Öınrünil hemen hemen bu İşe vakfeden Hüseyin Rıfat’ın himmetini burada zikretmeği bir borç biliriz. Necmi Tarkan’ın kitabına gelince.: Bu şairin gayesi, önsözünde söylediği gibi. "Hayyam’ın rubailerini Türk vezniyle, açık Türk diliyle, Türklere tanıtmaktır”. Bu gayretin bir boşluğu dolduracağı muhakkaktır. Zira, eski, yanı daha önceki tercümeler. ne kadar güzel olurlarsa ol-
I
t
dan... Evet, evet gayet tabii bu sebepten..
Öğleden sonra, ürsül Hala ile köpek kabristanına gideceğim. Buradaki hayvanlar saat 15 de diriltilecek. Bizim patron, merasimi kaçırmamamızı tenbih etti. Jül Anflör de fotoğraf makinesiyle beraber gelecek. İki günden beri “Melekler İdaresi,, gazetemiz emrine bir kaç otomobil tahsis etti. Otomobilimizle çabucak. kabristana gidiyoruz. Oraya gömülmüş hayvanların sahipleri daha şimdiden büyük bir kalabalık halinde tekleşiyor Zira, mezarlıkta sad«ce köpekler gömülü değil. Bir kedi. kuş. hattA bir de at. kuçukuçuların mna defnedilmiş.
Halam oldukça heyecanlı. Onu. eski
yoldaşının ebedi IsllrahatgAhına doğru takip ederek beraberce İlerliyoruz. Zamanla birkaç harfin silinmiş bulunduğu küçük mezar taşının
çok ya-
can
üstünde şu yazıları okuyoruz: :
BURADA Allah İsterse Sahibesine Kıyamet gününde Kavuşacak olan PATRON — KEDÎ Yatmaktadır.
Sevgili, aziz ha İnciğim! Kıyamet günü dİ-■
rildlğimizden beri, hiç bir vakit şüpheye düşmediği sade ve sağlam imanının kim bilir ne kadar mükâfatını görmüştür!
Her şey, tamamlyle halamın hayatta İken kayıtsız şartsız inandığı akidelere uygun olarak tahakkuk etti. Vaktiyle, otomobil, telsiz vesaire gibi keşifler asrında ben bu İnanışları shi, çocukça bulurum. Öyle yo, yirmi yaşındaydım; insan o yaşta kendisini bir şey olmuş sanır, gûya allârne kesilmiş, her şeyin künhüne akıl erdirmiştir. Halamınânm-nıııı da gûya lütfen mazur gören ukalâca bir tebessümle karşılardım!
Halbuki saf olan ben irnışim, meğerse; bizmlşiz. hepimiz imişiz! Bizler kl, maddi ve mekanik bir hayatın girdabına düşmüş delice bir ömür «ürüyorduk. Bu hayatın yeni İlâhları “Terakki”, “Fen" ve “Sürat” ti. Evet, asrımın büyük dini “Terakki” idi. verdiği emir de şu: “Çabuk! Daha çabuk! Dolma çabuk!” Makineler küreyi baştanbaşa dolaşmış, tayyareler arz üzerinde aşmadığı kıta ve okyanus bırakmamıştı.
Devamı var —
ot a a MRk I * « «1
sunlar, bunları bilhassa genç nesille, talebelere okutmak imkânsızdır. Aksi takdirde, tercümeye de bir lügatçe yapmak gerekir ki, bu da biraz garip olur. Hayyam mütercimlerinin bu hususu düşünmeleri icap eder. İşle, Necml Tarkan, kanaatimizce, bu endişeyle hareket etmiş ve her halde bir ihtiyacı az çok karşılamıştır*
RIZA TEVFtK: Bütün cepheleriyle, ı Yazan: Hilmi Yücebaş. Yayınlayan: İnkılâp Kltabrvi, İstanbul %
1950). Rıza Tevfik’in çeşitli hayatı. gurbette geçen yılları, seyahatleri, sanatı hakkında birçok muharririn yazdığı makaleler, şiirlerinin ve bilhassa son eseri Serab-ı (>-ınür’ün tahlili ve tenkidi, din ve tarlkntler hakkındakl düşünceleri, siyasi hayatı, velhasıl bütün bir ö-mür bu kitapta belirtilmeğe çalı-şılnystır.
Yeni buluşlar
Plâstik hâkimiyeti
İR kimya mühendis: laboratuarında kendisini ziyarete gelen gazetecilerin gözü önünde cebinden çıkardığı »İgaıa paketini bir tas suyun içine boşalttı, s’nn-ra da sudan çıkardığı sigaraları teker teker gazetecilere dağıtmaya paşladı; fakat bunun bir şaka olduğunu tahmin ederek kimse almak İstemedi.

I


Mühendisin ısrarı üzerine tasa iyice bakan gazeteciler sigaların bozulmadığını hayretle gördüler; kâğıtlar ıslanmamış, tütünlerde de en ufak bir rutubet emaresi yoktu. Bunun Üzerine odada bulunanlar plâstik maddelerin yeni bir mücizesıyk karşı karşıya olduklarını anladılar.
Sigara kâğıtları, silikon buharına tutuiafak su geçmez bir hale getirilmişlerdi. Ayni usule başvurarak bugün kâğıttan elbiseler, pabuçlar, hattâ çuvallar bile su geçirmez hale getirilmektedir. Uçakları da bulutları ve sisin rutubetinden muhufaza etmek için yine silikon buhar: kullanılmaktadır.
bazan
Silikonun kauçuğu, şimdiye kadar bildiğimiz kauçukların vasıflarından daha kıymetli hususiyetler göstermektedir. Yüz türlü şekle girmeye mütemayil olan bu kauçuk
balonlu çikletler gibi şişip bazan da yediğimiz gevrekler kadar sert ve düz olabilmektedir, öyle ki. bu kauçuğa istenilen şekli verdikten sonra, elâstlkiyetinl kaybetmeden, soğuktan ve sıcakları bozulmaz bir hale sokmak mümkündür Çok soğuk veya çok sıcak blı* yerde silikon şeklini değiştirmediği gibi katılaşmamak tadır da.
IMû-mİlkleriıı hakimiyeti:
Artık devrimize plâstik maddeler asrı demek muhakkak ki. çok yerinde olur. Zira bu gidişle pek yakında plâstik bir dünya yaşayacağız! Bu oldukça ucuz bir dünya olacak.. Bütün ev işlerine oit eşyalar, oyuncaklar kırılmaz olduğu gibi kolayca yıkanabilecek ve hiç eakimlye-cekler. Plâstik pabuçlar giyerek ayni maddeden mamul halılar üzerinde dolaşabileceğiz.
Klâsik kitaplar asırlar boyunca dayanack:
Bugün Amerikan motosikletlerinin mihverleri, tenis raketleri ve topları plâstik maddeden yapılmaktadır. Balıkçı gemileri; otomobiller ve u-çaklar, çocukların oyuncakları gibi parlak ve renkli olabilecekten Kitaplarımıza gelince, plâstik sahife-lerlnln sayesinde hiç bir zurnan yırtılma tehlikesine maruz kaimıyacak-lardır.

20 Şubat 1950
YENÎ Î9TANBU1
Sayfa 8
1 î===
IIİ K Â Y E
Kaybolan hayal
Yazan : S. F. Rehm
Meraklı bir muamma
Bazı hayvanların ^muhite uyma” ihtiyariyle renk ve şekil değiştirmesi (Mimetizm)
P
O
R

ÇOK yorucu bir gün geçirmiştim. Kızamık salgını beni be$ ııİti cvc gitmeye, çocuk htirfUıhnnesindı* de her zamankinden fada kalmaya mecbur etmişti.
Evime döndüğüm zaman, miat dokum yaklaşıyordu. O derece yorgundum ki. yemek yerine blı-ka(: meyvmlon başka Şey ylycım-dlın.
Çullanın odama girince yorgun* luğunıu unuttum. Hizmetçi, aksam postası İle gelen mektup yığınının üstüne bir haftadır beklediğim kitap paketini koymııMu. Adres yerindeki yazıyı okudum: "Doktor Lidya Hoş,,.
Paketi açtım. Bu. ısmarladığını nâdir» eski bir kitaptı. Cildi okşarken memnundum. Sayfaları çevirmeye başladım. Eski kâğıt kokusu bana zevk veriyordu.
Hakiki saadeti eline getirememiş bir kadın, neden kendisini (» ufacık zevklerden mahrum etsin? iyi döşenmiş bir apartman» tüzel» nadide kitaplar, geniş, kıymetli bir çalışma masası İşte bıı zevklerdendir...
Aynadaki nksiın. memnunluğumu büsbütün kuvvetlendirdi: Masa j, egzersiz, perhiz ve yaşayış tarzım. hAftfnbnkı otlarımın söyledikleri gibi, elli yaşımı gcistermiyordu. Cildim» genç kızlarınki gibi taze, gözlerim parlaktı; beyaz, saçlarımı örten boyadan başka her şeyim tabiim*
Çalışına hummam ile geçen bütün günlerimin akşamlarını kendime hasrederdlm. Bu saatler, benim hak ettiğim hülya saatlerinıdir. Herkesin çok ciddi Hamlıkları Doktor Roı, bu gizil «anilerinde her hangi bir kadın gibi düşünür.
Gelen mektupların İçinde tanıdık bir yazı dikkatimi çekti. Zarfı açınca yazanı hatırladım. Tıp İmtihanları hirartiııda derslerine yardım ettiğini şirlıı bir genç kız İdi. Mektubundu bent tebrik ediyor, şöyle diyordu:
"Son enerinizi okudun*. Mantıcınızın kuvvetine, hakikatleri görüşünüzdeki kudrete hayran oldum. İlim ve fen sahasında linkli olarak gittikçe büyüyen yerinizden dolayı no derece İftihar etseniz, no kadar «uıu d et duymanız azdır. Benim do bütün arzum, ilerde «ize yaklaşabilmektir...,,
Mektup ellinden düştü. Ben mi rne*udıım? Bu sevindi küçük kız bir şey anteninmiş. Zaten hayatımın analıları olan ZITTI gizlemek için az mı gayret Mrfcdlyorum?

Otuz turneden fazla oluyor, t fak bir şehirde yaşıyan lıayalperent bir genç kız vardı. Güzel mi 1(11? Kendinden beş yaş büyük olan kumsuzunun otlu» onu bunu aöy-İnmeden aklına lılç gelmemişti. Hamını unr konuşmalardan anara komşu genç ona kendisini sevdiği* ııl, onunla evleneceğini söyledi. Erkek tarafı zengin» kızın ııllesl İse fakirdi. Delikanlıı
— İliç bir şey bizi uy ıramaz, belki allem itiraz edecek, ziyanı yok Lldyıı, simin için IHİtÜn maniaları a sn catıın!
Hlr müddet sonra. erkek, tahsilini bitirmek için lngilloroye gitti. Orada iki «ene kalacaktı,
— Ben dönünce evleniriz, yirmi dört ay nedir ki.. Birbirimizden eminiz.
On dokuz yuşındayılırn, inandım. Fakat bir müddet sonra mektuplarım cevapsız kalmıya başladı. Nihayet bir mektup aldım:
“Yalvarırım, bir müddet mektup yaznm. Allem beni kontrol ediyor, mektuplaştığımızı d uyarlama parayı kesorter. Biraz sabret, tahsilim bitince evleneceğiz.
Şehrin en zengin kızlarından biriyle evleneceğini duyduğum güne kadar Kaul’a inandım. Bu haber üzerine ondan da aon bir mektup geldi. Ailesinin zoru ile. arzıızu hilafına evleneceğini, fakat babasına
karşı gelemediğin), lıuyatında benden başkasını sevmediğini yazıyordu.
( ııutnuık? Lanet etmek? Elimde değildi, kederden öleceğimi sandım. Ona ne diyebilirdim? iradesiz. karaktersiz bir adamdı, fakat ben yine onu seviyordum.
Kendimi deli gibi çalışmaya verdim. Birer birer ihtisas diplomalarımı kazandım, ilkönce bir çok luı si uya, sonra da tıp Kabasında tanınmış hlr isme sahip olmuştum Kaıırıı da gûya unuttum.
Otuz sene sonra bile, on küçük şey buna KruıTu, kırılmış hayatımı hatırlatıyor.
Hizmetçi İçeri girerek randevusu olan bir baştanın geldiğini haber \ erili.
Gelen kırk yaşlarında, fakat çok daha fazla görünen zavallı bir kadındı. İyice muayeneden sonra ciddi bir hastalığı olmadığını, vücudunun belki fazla çalışmaktan vnrgun düştüğünü ona söyledim.
— Belki işiniz yorucudur?
— Evet, zira işimi sevmiyorum, hoş lılç bir şeyi de sevdiğim yok ya!
— Yalnız mı yaşarsınız?
Kailin anlat m uya başladı:
— Evet, şimdi öyle. Evlendiğim vakit kocam, karısından yeni ayrılmıştı. Bana ilk karısının ahlâk-' sız obhığıınu söylemişti. Ailemin hoş görmemeslnr raftnıen, onııniıı e\ tendim.
Kocamın ahlâkının İç yüzünü titrenmem uzun sürmedi. İlk karısının bütün parasım yedikten sonra ayrıca da kendisine hakaret e-dorok başından ııttıtinı bana söylediler.
Az. geçmeden ben de aynı hakaretlere katlanmaya mecbur olmuştum. Annesi kendinden beterdi. Hasistiler, bayatıİıklıırıııın had-dü hesabı yoktu. Sevmesem derlini ayrılırdım. ^Ben de onlar gibi huya frıltışmiştim, zira bayatlılık gibi sari bir şey yoktur. Nihayet aleyhime bir dâva açıp beni kapı dışarı ettiler. Dâvada hor şeyimi kaybettim, şimdi iste bu haldeyim. Bana, hâlâ onun ıızjırhırını İşitecekmişim gibi geliyor. İler şeyden ürküp çekiniyorum.
— Mademki ayrıldınız, kendinizi toparlamalısınız.
— Aöylemeşi kolay.
— Bell size yardım eder, IsmlilC kadar unuttururum.
— Katırla on seııe geçirdikten sonra insanda iradeden eser ktılır mı zımnediyorsıınuz?
— Hatıl mıı?
— Evet, kocamın udi Batıl Bur-don'dıı.
— Bir hafta sonra gelip beni görün.
Keçetoyl yazan elim ililiyordu.
Kadıncntız, biraz, evvel kendisiyle candan ıılAktvhır olaıı "doktor., un binlen neden buz kesildi-filnl her halde anlıyamumıstır.
Allak bullak (dmıiştuın. Kınlının doğru söylediğine şüphe yoklu. Nişanlılık zamanımızda, İm bayağılıkları blruz ben (lw hissetmlştlııı. Fakat aşkın fırtınası h(*p*lnl silip süpürmüştü. Biçme kadın, bende Kııııl'derı kalan mukaddem hâtıra* yı mahvetti.
Eğer gençlik hülyalarım yerine gelseydi, şimdi ben (le Rauiiııı iki karısı gibi sefil, perişan olacaktım. Nelerden kurtulmuşum meğer?
Yüksek sesle tekrarladım:
— Ne büyük tehlike atlatmışım. Etrafıma, odııma muhabbetle baktım. Tuttuğum yoldaki muvaffakiyetlerimle göğsüm kabardı.
Fakat birden tam tebessüm edeceğim sıradu. hıçkırarak uglunııyn başladım. Kniıl’un sevdiğini lıaya-llnl de kaybetmiştim. Büyük derdimle bugüne kadar avunmuş, ondan kuvvet bulmuştum.
Simdi İse taş kesilmiş kalbimle yalnız kalıyorum.
Çeviren: Nihal AYKAR


Galatasaray, Fenerbahçeyi dün 2 - 1 mağlûp etti
Denilebilir ki, dünkü karşılaşma, bu seneki lik maçlarının en canlı ve zevklisi olmuştur

t
- (
itjiA
• 0 •
K _______________



r''A^v
j



&















bir lâ-vatı ıı-
Fenerbahçe ile Ualatasuray arasında yapılan dünkü maç, İlkteki nazik durumları itibariyle bilhassa Sarı-Lâ-civortliler için büyük bir önem taşıyordu. Bvşlkiaştan bir puvan geri o-lan Fenerbnhçenln, şampiyonluk il-mldlnt kaybetmemesi için bu maçı behemehal kazanması, on fena İhtimal İle de berabci'o kalması «imdi. Bil bakımdan esasen her kit kendine mahsus bir heyecan
vasi İçinde cereyan eden bu iki ezeli rakibin karştlnşması dün ayrıca bir hususiyet arzodiyor. Fenerbahçeliler için olduğu kadar Beşiklaşlılıır için do mühim Hlr rol oynuycıdu Müsabakanın, uyandırdığı geniş alâkaya ilâveten havanın da çok güzel olması sto.d-yomu hıncahınç doldurmuştu.
Saat 15.15 te hakanı BUİhi ‘hurinin Idut«’Mİnde başlayan bu müsabakaya takımlar şu şekilde tertip edilmiş kndroiarlyln çıkmışlardır:
Fenerbahçe
Cihat Hllıni Ahmet Müjdat Kâmil Nuçrat
Cemal Lcfter Hallt
Erol M, Ali Gala tasa rayı
Turu:: Naci Ruhi Musa BÜ|r*nt j»ogatı istendly/ıı* Muhtar Gündüz M uzat fer Garbi»
Maçtı, sihüi çinıııüııı teşvik livâzo lefimn uğultusu İçinde bazlandr,
İlk vıım^u yııpan Gıiıaiıımnıylılıır ortadan hemen nıiMim kaıesine sarkıllarsa (ln bu akim kesen Fenerbah-t;« lıier uzun bir pasla lopu sıığneık Erohı geçirdiler. Bıı hücumu da BÜ-lendirı yûTİndo bir müdâhalesi durdurdu. Hor İki taratın müdafaası 1lı-liyatlı hareket ederek karşısındaki tehlikeli oyuncuları dikkatle nıarke ediyor. Bu itibarin müsait bir pozisyon, pek kolay kolay ele geçecek gibi gözükmüyor. Bölendin lakımda yer almasının takımın mâncVİyah ve cnı-nlyotl üzerinde büyük tesirleri görülüyor. Onuncu dakikada ceza sahası içinde Ruhinin durup dururken C«-maln tekme vurmasını hakem haklı olarak ponaltı ilo cezalandırdı. F« ner-bahçe bu suretle Lcfterin ayağiylc, hiç beklenmedik bir unda müsabakanın ilk sayısını yaptı.
Bu golden bir dakika sonra Galatasaray. sağdan süratle hücuma geçti, lsfcndlyunn güzel bir ortnhıyışını da Gündüz plase bir vuruşla Fenerbahçe ağlarına takarak beraberliği temin etti. Karşılıklı yapılan bu goller oyuna hız verdiği için maç sıkı ve canlı oluyor. Bir aralık oltadan topu kapan Cemal. Galatasaray müdafaasını atlatarak kaleye kadar sokulduğu halde herkesin hayretleri içinde ender ele geçen bir gol fırsatı kaçırdı.

1
M* f
ı’ ( * 'i A y* '
t (•> ’ 4

M • I .
• * r
• ı * -Mİ»
♦ •
r w*
♦ #









>iy*'




z *■





• 1 /




Fener ıııııhııeimloriııiıı penaltı İle kestikleri Gahıiasara»% ııucumıı
Hiç bir tarnftıı henüz bârız bir üstünlük yok. Oyun şimdilik daha ziyade ortalarda oynanıyor ve karşılıklı mücadele şeklinde devam ediyor.
Otuzuncu dakikada Nacinın kale yakınlarından çektiği fevkalâde denebilecek bir serbest vuruşla top direğe çarparak kurtuldu. Naci ile Bülent Galatasaray müdafaasının belkemiğini teşkil ediyorlar ve Fenerin çevik ve seyyal akıncılarına göz açtırmıyorlar. Galatasaray hücum hattında da Gündüzün gayretli oyunu dikkat nazarı çekiyor. Sağdan çekilen ylno güzel bir flriklki Cihat kendine has stiliyle bloke etti. Biraz sonra Lefterln birkaç oyuncuyu çalımla atlatarak kale önünde Mehnlet Aliye geçirdiği topu bu oyuncu isabetsiz bir vuruşla dışarı attı. Devre bu suretle 1-1 berabere «ona erdi. Bu devrenin umumi manzarası şudur:
Hor iki takım da müsavi uyun çıkarmıştır. Fenerbahçeyv daha fazla fırsat düşmüş, fakat İstifade etmesini bilememiştir. Fenerbahçe sağını ihmal ederek mütemadiyen soldan, Ga-latnnrırav da snğdnn akınlarını yöneltmişlerdir. lkt takımın da bu surette yalnız birer cenahtan tetemekte ısrar etmeleri başlıca taktik hatalarını teşkil etmiştir.
İKİNCİ DEVHE
İkinci devreye iki takım da büyük bir süratle başladılar. Bu devrede muhakkak bir netice almak azmiyle oynadıkları görülüyordu. Devrenin ilk daklkalaıında topu süren lafendiyar, gÜıol bir orta yaptı. Muzafferin yerinde bir çıkışla vurduğu kafayı Cihat tutarak alkışlandı.
Fenerbahçe, ufak bir tadilat yaparak Lef teri «ağacığa, Erolu da içe aldı. Onllçüncü dakikada gerilerden yapılan uzun bir vuruşu kalenin bir metre kadar önündü yakalayan Muhtar, topu dışarı attı. Onboşlnol dakl-kudıı bütün müdafilcrl geçmiş vaziyette topu süren Gündüzü. Kainli belinden yakaladığı için hakem yine haklı olurak penaltı verdi Narinin vuruşiyle Galatasaray İkinci* sayısını da çıkardı. Fener müdufası, çok iyi gününde olan Gündüzü tutmakta müşkülat çekiyor. Takımda yaptığı değişiklikle Fenerbahçe a kınlarını, şimdi daha ziyade sağdan yöneltiyor. Lefterte Erol kombinezonu Galatasa-raya bir hayli tehlikeli vaziyetler ihdas ediyor. 31 İnci dakikada Haildin köşeyi bulan vole bir şutunu Turgay şayanı hayret bir çeviklikle çeldi. Fe nerbahçe hiç değilse beraberliği elde etmek için büyük bir gayret sArfcdl-yor. Ve Galatasarayı sıkıştırıyor. Turgay üstüste muhakkak İki gol daha kurtardı Galatasaray da eşape-ilk paslarla Fener kalesine indiği için oyun çok zevkli ve süratli oluyor. Devrenin sonlarına doğru Galatasa-


M
jL kvu

ta*


t
I
/
••





.V

• •




Gftiatasarayı
2-1 Galatosa-erdi. Hakem
rayda biraz durgunluk alâmetleri bag-gösterdl. 40 inci dakikada Muhtar sakatlanarak oyundan çıktı. Biraz sonra tekrar girdi. Maçın son dakikaları Mütemadiyen Galatasaray kalesi ö-nünde oynanıyor. Fakat San-Kırmızı müdafaası. Fenerbahçe muhacimlerini iyi marke ettiklerinden karşı tarata gol fırsatı vermiyor.
Maç, Fenerbahçenln, sıkıştırdığı bir anda ve rayın galibiyetiyle sona
ruaçı iyi idare etmiş, oyuncular da temiz ve güzel bir oyun çıkardıklarından denilebilir ki. dünkü maç, senenin en Zevkli karşılaşması olmuştur.
Beykoz : 1 - Emniyet ; 0
Dlin İnönü Stadında. mah|ar! bir Kalabalık Önünde lik maçları karşılaşmalarına Beykoz - Emniyet, Fenerbahçe - Gailusaray maçlariylo devam •dildi.
İlk karşılaşma, hakem Hüsamettin ÖÜko’nln idurcslndo Beykozla Emniyet araainda oynandı. Oyuna Emniyetliler güzel bnşlndıiarsa da bu muvaffakiyetli oyunlarını devam ettire-nıcdiler. Dakikalar İlerledikçe Bey-koslUların daha ağır baslığı görülüyordu. tik devre 0-0 berabere bitti. İkinci devrede Boykozlulnr rakiplerini çember içine alarak hâkimiyetleri altına u İdi Itır» bu »ında bir Emniyet hücumunda kaleci Feridun ilo çarpıdan Necdet sakatlanarak her ikisi de oyundan çıktılar, müdavilerin hatasından İstifade eden Beykoz sağlçl takımının galibiyet golünü yaptı vo maç ta 1-0 Beykoz lehine bitti
. t *m-- «i - » I» HHHk «■■■■■■■►▼ •■M»»►

İtalyanları güreşte 7
İtalya Greko-Roınen güre.*; lakımı, dün gece Spor Sarayında ikinci k8işı-Inşmnsım Ankara takımına karşı yaptı.
.T* kıl»»:. Halil Balıınıir — l’highettl «llalil gaüp)
Orta hnlcorn İtalyan. HuJit gonkhı beraber hücumu goçtL Rakibini kafakol ile aştığı aidi ise de Phighetti çevik bir hareketle kurtuldu. Hrılit tekrar rakibini köprüye getirdiği İçin maçı ckacri-vcllc kazandı.
37 Idlo: Mrlilı EKEN — Lumbnrdl t LnmlUirdi galip)
Orta hakemi Türk, Olimpiyat şampi-vunu. Ankara takımının on yeni güreşçisi karşısında zorlu bir maç çıkardı, fakat tccrÜbeaindcn İstifade eden Loın-bardl nuıç) lııKaklık kasandı*
0» kilo: Cemili OZTİ’ltK — Grozzini (Cemal galip1
Orta hakemi İtalyan. Güreşin ük altı dakikası müsavi geçil. Cemal minder kenarında. İtalya m köprüye getirdi İse
AZI hayvanların yaşadıkları muhite renk ve şekil bakımından uymaları hâdtsesi, öteden beri kısmen İzah edilebilmiş olduğu için âlimleri büsbütün merak içinde bırakmakta olup hudutsuz denilecek genişlikte bir tetkik ve düşünce mevzuu teşkil eylemektedir. Fakat bu hâdisenin esas itibariyle ruhi olması bizi sebep ve gayesini anlamaktan aljkoyuyor ve sadece davları kayıtla yetinmek zorunda bırakıyor.
Mimetizm tâbiri ile gösterilen bu, muhite uyma, “Kendisi olmaktan çıkma, başka şey veya başka mahlûk olma.» sanat! diye tarif edilebilir. Ancak bu tarif de indidir; çünkü şuurlu bir iradesiz sanat olamaz; ve mimetizm hâdiselerinin ne gibi esaslara dayandığını henüz bilmiyoruz.
Yapıcı bir nazariye olmak bakımından mimetizm ilmi nisbeten yeni ise de onunla uğraşanların isimleriyle çalışmalarını sadece zikretmeye koyulursak bir cilt doldurabiliriz.
İngiliz âlimlerinin bu bahiste üstünlüğü göze çarpıyor. Bu da An-glo-Sakaonlardaki tabiat sevgisine yeni bir delildir. Daha 1816 da Kirby ve Spencer, bahsettiğimiz hâdisenin İngilizce adı olan ınhuicry kelimesini İcat etmiştiler. Fransalı Bolsduval 1836 da bazı kelebekler arasındaki morfoloji bakımından benzerlikleri kaydetmekle hâdiseyi az çok sezmişti. Sonra Darwin’i» Richard Wallace ve Bates’l, Fransada da Vignon, Cuönit ve daha başkalarını anablll-I ız.
Muhite uyma-hâdisesini üç türlü olaya bölmek kabildir. Bunları “renk benzerliği,, (fr.: hofinochromie), “şekil benzerliği., (fr.: homotypie) ve “muhite uyma,, (fr.: mim^tlsme) in alelâde şekilleri diye bulabiliriz.
Renk benzerliği hâdisesinde hayvan, içinde bulunduğu muhitin rengini alıyor. Bu, hâdisenin en basit ve izahı en kolay şekil sayılır. Şunu da söylemek gerekir ki bu olayla da yalnız hayvanlar bahis konusudur; fakat günün birinde nebatlarda da “gayri maddi,, bir unsur bulunduğu sabit olursa onların dahi muhite uymak hevesine düştükleri, şekil değiştirmeye kalkıştıkları müşahede edilemez mİ?
Şekil benzerliği, birinci olaydan az daha yüksek nitelikte bir ameliyedir ve “muhite uyma,, işini gören hayvanın kendisini taşıyan desteğin şeklini almasından İbarettir.
Nihayet esas “mimâtisme,, in seyri şudur: Hayvan, muhite bağlı kalmaksızın, kendini başka bir hayvana yahut nebatlar arasından seçtiği bir Örneğe benzetir. Bu noktada izah ve tahlil alanları biraz genişliyor; yanı bazı hayvanların ve hele böceklerin, kendilerine zarar verenlere baş-
♦s llt
«le Grozzini çevik bir hareketle kurtuldu Maçı daha hâkim güreşen Cemal ekseriyetle kazandı.
İm kilo: Tovflk Yl'CE — Gromdohı (Tcvfİk gıılip)
Orta hakemi Türk. Tevflk maçın başından »onuna kadar güzel bir güreş ÇikarArak, itâlyanı iki defa köprüye getirdiği ve üç defa da sııitoya aldığı için müsabakayı İttifakla kazandı.
73 kilo: Celâl ATİK — Gcechinl (Celâl (utla galip)
Urla hakem İtalyan. Celâl Atik mil-tabakaya seri banladı, daha ilk dakikada îtnlyanı battırarak altına aldı, tuk-tlğl iıio ile çevirdi ise de. ltalvan Kurtuldu. Fakat tekrar rakibini yakahyan Celâli güzel bir hareketle 9 dakika 37 saniyede tuşla mnğlûp etti.
79 kilo: Ali GZDEMİH — Mattel (A. özılenılr tuşla uulip»
Orta hakem Tllrk. Ali özdemir daha güreş başlar başlamaz Maffcl'yi altına
ka hayvanlardan çok korunabildikleri fikri hareket noktası sayılırsa tehlikeye onlardan daha maruz hayvanlar tarafından taklit edildikleri neticesine varılabilir.
Meselâ görüyoruz ki bazı böcekler muayyen bir kaç nebata benzemekte, mAfium kelebekler de azgın yaban anlarının şekil ve renklerini almaktadırlar. Mlmetizmin bu şekli, batından batına uzun bir “intibak,, meselesi ortaya atmaktadır ki. o da dâvanın en ehemmiyetli sorularından birini teşkil eder.
“Muhite uyma,, nın herkesçe bilinen şekilleri var: Renk benzerliği bukalemun’ıın, yassı balıkların (bunlar, temas ettikleri deniz diplerinin rengini taklit ederler) mürekkep balığının mûtat halidir. Mlmetizmin o türlüsü, münakaşa götürmez bir hakikate dayanır, şöyle ki: Bahis mevzuu hayvanların ithafında “renk taşıyıcı,, denilen hücreler mevcut olup icabına göre küçülmek veyahut açılmak hassasına heliktirler kl böylelikle Ani renk değişmeleri husule gelir. Hâdisenin kendisi ise. gözden sâdır olmuş ve özel hormonlarla “renk taşıyıcı,, hücrelere intikal eden tepkilerden doğar.
Şüphe ve tereddüt götürmiyen mimetizm şekli bu olduğuna göre öteki değişmeler hakkında nasıl bir hüküm verilebilir? Meselâ yosun ve sedefle Adeta kıyafet değiştiren yengeçler; ağaçlarla otlar arasında bir türlü seçilemiycn yeşil dudu kuşları, yılan ve böcekler var. Şekil taklitçisi, dalların ve yaprakların şekline giren böcekler var. Nihayet hakiki mimetlzmın gösterisi olmak U-zere, kendini daha İyi müdafaa eden hayvanların çehresini, biçimini, rengini takınan hayvanlara rastlıyoruz.
Meseleyi derinleştiren uzmanların hepsi şu nokta üzerinde ittifak ederler: Tepki neticesi “renk benzerliği.» dışında tek bir Ölçü var ki o da hayvanın bu sahada davranış tarzına dayanır: Meselâ yeşil bir hayvanın yeşil bir muhit, çiçek şeklinde böceğin o çiçeği taşıyan bir muhit aramaları gibi. İşte, bu hâdiselerde maksat, gaye varsa orada anyabiliriz.
Muhite uyma, renk ve şekil benzerliği gibi olayların arzettıği sayısız misaller karşısında basit bir tesadüf görmek doğru olmaz. Tesadüfün bazı hallerde rolü olabilirse de İzahı pek kolay görülmlyen daha başka â-millerin mevcudiyeti muhakkak gibidir.
Şüphe ve münakaşa götürmiyen o-laylann izahıdır ki “muhite uyma,, hâdisesine fevkalâde meraklı bir muamma mahiyeti veriyor. Belki bu yoldan gitmek suretiyle onu nihayet çözmek mümkün olacaktır.
N. K..
■1 yendik alarak 1 dakika 47 saniyede sırtını mindere getirerek tuşla mağlûp etti.
87 kilo: Adli ( ANBEMİK — Introno (Adil ('nndeııılr galipl
Orta hakem İtalyan, Adil Candemir, Introno maçı çok heyecanlı başladı. İlk devrede A«lll daha hâkim güreşerek ra-Jdblnl hırpaladı/ maçın sonuna doğru yine Adil, .ttalyana kle takarak çevirdi, fakat İtalyan bundan da kurtuldu ve maçı Adil Candemir ekseriyetle ka-znndı.
Ağır: Salim t‘NAL — Funtoni (Salim tınla galip)
Orta hakem Türk. Gecenin «on müsa-•hkasım Salim Ünal, olimpiyat İkincisi meşhur Fantonl'yo kat(h yaptı. Salım •lalın maçın başında rakibini çevirerek 1 dakika 2 saniyede sırtını mindere yapıştırdı.
Bu suretle Ankara. Roına Greko-Romen güreş takımını 7-1 yenmlye muvaffak oldu.
Hicn 1950 Rumi
0. Evvel ŞUBAÎ Şubat
3 20 7
136» Pazartesi 1365
V uklı Van ut) Ezan)
Güneş 6 47 12.3»
öâle 12.28 6.39
İkindi 15.27 9.39
Akşam 17 49 12.00
Yatsı 10.20 1.31
İmeAk 5 11 11.23
ıiaiurk İnkılâp Müzesi « r*ur-şembedon maada her gtln 10-12 ve 14-17.
Topkupı HuruyJl Fnzartosi-Çar-«arnbu • Cumartesi. 8aat 13.30-17 Telf. (21090)
Ayneufyaı Fazurtosı Salı • Çarşamba • Perşembe • Cuma - Pazar 8snt 10 - 1$. Tclf. (21750).
Arkruhıjlı Çarşamba -Curan • Pazar günleri 13 ten 16 ya kadar.
hwkl burk Eterleri tyubchl: Çarşamba • Cuma • Pazar 10 dan 12 Ve kadar. Telf. (21(M2).
Türk ve l*IArn Enerleri; Hal) — Perşembe - Pazar. Saat 13.30-16.30
Dolniiibıılıçe Deniz Müteıl: Cu-
mıirteai saat 13-17. T(df. (H12M). Pazar 9-18.
Belediye Müzesi: Atatürk Bui-
varı. Perşembeden gün 10-12 ve H-17. maada her
Tevflk Fikret Aılyun Müzem ı JBebek. Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
İzmir t
Arkeoloji Müzesi (3334) Hor glln D-12. 13.30-17 Cumartesi: 11-17 o-çıktır
SIHHİ İMDAT
İstanbul Beyoğlu HUlib
Anadolu yakası «OÖ36
Ankara 01
İzmir 2231
Beyoğlu 41611 Kadıköy «0S72
İstanbul 24322 Üsküdar 60915
Ankara 00. İzmir 2222. K. yaka 1Ö055
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERŞEY
___ - ( - _ 1.. X . _ !->. • • _- __——
TİYATROLAR
9EII1K Iİ1ATKOLA1H: Saat i.0.30 rla.
DKAM KISMI (42157) Bu akşam tom«ıl yoktur.
KOMEDİ KISMI (40409) Hanımlar Terzihaneslı
Mt’AMMEK KAKACA OrEKE-Tİ: Bıı akşam temsil voklur.
YEM SES OPEKETİ: Bu akşam temâll yoktur.
TAKSİM BELEDİYE PAV YÖNÜ l (Tel: 82904) Parisli Şantöz Rose Avril.
A.NKAIIA TlYATHOLAltl: baut 20 do.
O PEKAı Köylü Namusu (1 perde). Palyaço (2 pordo). Çarşamba, Cuma vo Pazar 2 opera birden.
BÜYÜK TİYATRO (10870) perşembe, cunHLi*ı«*Nİ vo pozur, pazartesi akşamları (Peer Gvnt)
Kl'(l K TtYATKO (lllflÛ) DUn-ya Gaziyle.
İ7..MİH
ŞEHİK TtVATHOStl GUMH l Katil.
SİNEMALAR
BEIOĞI.I) CİHETİ
AKIN (8U71S) 1 — Yeşil Yunus
ftokağı. 2 — Katlın Boğucusu,
ALIL İZAH t 125(12) 1 — Şurlo
Diktatör. 2 — Öl um Pvstası (Türkçe sözlü) .
All (41391) Havannda Fentlvıtl ATLAS (40330) Sanglınylı Kadın.
ÇİÇEK: ı — Gizil Emir, Kıskanç Kadın( renkli).
El H İMHA (43595) Havansda Festival.
İNCİ (WW95) 1 - Yalnız Gidon-lor. 2 — Hazin Aşk.
11'EK (442S9) Tarzan Ormanlar AjktatM»
LALE (13595) Gönülden GönÜic. MELEK U08G8) Balalayka.
SAH AY (41650) Para Hırsı.
Sl ATPAKK (83143) 1 — Kılıçların Gölgesinde. 2 — örümcek ağı.
S( MEK (42851) Monte Kriato Kontesi
SAHK (403H0) 1 — Kaplanlar
Kırnliçosi. 2 — Tundra.
şik (43728) 1 — Teksasta Cümbüş. 2 — Kanun Harici, TAKSİM (43101) Uçuruma Doğru. TANı 1 — Periler Dünyası. 2 — Efirnrensiz At.
t NAL (40806) 1 — Fabiyoİa As-lanlârııı Pençesinde. 2 — Düğün Gecesi
YENİ (84137) I — Aslanların Dövüşü. 2 — Bitmemiş Dans.
III.DİZ (42847) Akdeniz Korsanları*
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) Çete.
AYsı 121917j 1 — AelMnlarıt)
Pençesinde. 2 — İl.ilil Sos.
AZAK (23313) i — Gönül Fırtınası, 2 — İstiklal Fedaileri.
Ç EM BEK UT AS (22513) Kuptan Siroko.
t-EK AII: i — Ateş Çemberi. 2 -NıımuM Mtleadeteâl
HALK (21001ı 1 — (*«»)ioiınem Yarışı. 2 — Kaplan Kadın,
ISTAN IH i, (2'2387) ı - Kahra-man Kılavuz. 2 — Talihim Olsa y(Jı.
KISMET (21804) 1 — Alevli Sahiller 2 — Corel Herdi Çifto Kum rıılar.
MARMARA (23880) Akdeniz Korsanlan.
MİLLÎ (32982) Çoto.
Tl ran (22127) i — Gönül fırtınam. 2 — İstiklâl FrdnHorl.
TENİ (Bakırköy te - 120/ i -Korsanlar. 2 — Mücrim Gönüller.
KADIKÖY CİHETİ
IIALE (60112) 1 — Seven No
Yapmaz. 2 — Ayşenin Duası.
OPERA (60821) I — İntikam Kurşunları, 2— İki Ymru.'
Bî REYYA (60682) 1 — Deniz
Kurtları 2 — Modem Venlls,
Y ELDECİ HM ENİ: I - Vurur» Kahpeye. 2 — Damga.
ÜSKÜDAR ÜÎHET)
HALE (60062) 1 — Seven No
Yapmaz. 2 — Ayşcnin Duası.
ANKARA
ANKARA (23432) Mösyö Verdou. BÜYÜK (15031) Yaratılan Adam. PARK (11131) Zehirli Şüphe.
St'MER (11072) 1 — Cehennomdo Bir Melek. 2 - öldürün Bu Kadını.
SI S (11071) Zehirli Şüphe.
1 Ll S (22291) Senfoniler Rüyası. YENİ (14040) Harrov Kumarbazı. ( EBEC İ (13646) Balıkçı Kızının Sevgilili
İZMİR
ELilAMRAı Moçhul Arkada»).
LALE: 1 — İnci Korsanları. 2— Seven Kalblcr.
TAM 1 — Yaylâ Kaplanı 9 — Ynhan Gülü.
TAYYARE: Vatan Kahramanı.
YENtı 1 — Dobrşli Hasım Sine-malnr Kıralı. 2 — Hint Kaplanı.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK: 1 — Kanlı Şafak. 2 — İhı Gönül Bir Olurun.
SÜMERt Martamn Aşkı
A D Y O L A R
_Lİ___- ' - —Lzbg _' ---
•‘YENİ İS1ANIM l„, mı bugün İVİn ttıvıd.tr etliği pro(rnmlıır;
DAHİLDE:
Saat: 19.10 tehınhul: Viyolon-nrl »oİMİnı ı, Çnh«n: Fryhn • Tulu y, Piyanoda. Fordı Ş in t zor, —
10.15 Ankara; Tarihi Türk müziği 20.80 Anltnrn: Radyo uenfoııl m,ken|rıısı imalından SmcCHiıa’nın “Sutılıniş Nişanlı,, operasından parçalar Solistler; Aylınn Alnar, Aydın (Jüfi. Nu-rullnh Taşkını n, Eeat. Ta iner, vrikrnot Sesar. Orhun (,:unek
21.15 İstanbul: Fasıl Heyeti konseri (Şadamban).
ıı \ııi( ı ı
10.00 Londra; Kraliyet Oporası orkestmaı tarafından Çaykovs-İd vo Prokoflov den bnte müziği Müziği hıkdlın rdenlrr: Şndlor’s WvHe, Baterlnoları Mıtrgoi Fonteyn, Molra Shctı-ı . r - , Beıy| ■ ı ; ı 00
î/ondrn : BnCh R«* rnajiır koiiii-tı. Vıoin ve İuırpMİkord için. Programa II iyeton Hnendcl. Sohubert ve Kroncaix
TÜRK MÜZİĞİ:
San t: 12.81) Ankara: Şarkı vu türküler. — 13.15 İstanbul: Şarkı vo türküler (Pl.). — 14.00 İstanbul: Memleket türküleri (Pl) — 18.00 İstanbul: Memleket türküleri. Okuyan ve çıdan: Fahri Kayhan. — te,20 İstanbul: Perihan A. Sözorklon şarkı vo türküler ( Pl • te. ı(» tetanbul: SftlAhnddin Pınardan şarkılar. Çalan vo okuyan: Sulnhaddin Pınar. — 10.20 Anknrtı: Şarkılar. — 10.15 Animi a: Tarihi
Türk müziği - 20.10 Istunbul: M T.T.R. üniversite Koronu konseri. - 31.13 İstanbul: Fasıl Hoyotl konsorl (Şndaraban). — 22.13 Ankara: Şarkılar.
KLASİK BATI MÜZlûtı
Sam ; k.:ki Ankuru: Svhubert Sl Bemol majör 5 inci senfoni (PI.J. io.oıı Londra.* Kraliyet Operası orkestrası tarafından Çuyknvdkl ve Prokoflev den bale enarivri. Müziği takdim «-deııler: Sadier s Wüiie hntorteıı-lavından Margat Fontcyn, Mo-irtı Shearur vo Beryl Grey. —
13.15 Londra: Klâsik dinleyici istekleri (Pl.>. — 13.15 ,Anknıa: Keman soloları. — lö.is Londra: Viyola soloları 10.13 İstanbul: Plâkların Beethoven'in onat No. 118 Qp :ı 10.15 İstanbul: Vİyolunaul nololıırı.
Çalan: Foyha Tnlay, Piyanoda,: FVrdi şiMiKoı*. - 20.80 Ankara: Smrtann'mn “Satıhmış Nişanlı., operasından parçıılnr. — 21.00 Londra: Bach’ın Fte mnjor sonatı, vlolu ve harpslkord İçin.
22.0(1 İstanbul: Dinleyici İstekleri.
HAFİF MÜZİK:
Saat : 7,31 Ankara; \ ulsler vo polknlaı (Pl.). — 6.00 Ankara; Hafif Molulnr (Pl,). — 8.15 Londra: Müzik hatırıılan. — 0.30 Londra : John Bull orkestrası. I2.HH Londra : Bhndo müziği - 13.15 Ankara Hu l if uver-
tÜror. — 13.30 İHtanluıl: Seminim is orkeelriteL 17.15 Loıı-• ir/ı Midland hafif orkestrası konseri. — 18.te Lon«iru: Palın Cnıırt orkestrası konseri. — IH,45 Ankera: Hafif şarkılar (Pl,). - 20.10 İstanbul; Küçük orkestra konseri, — 22.15 Lon-
dra: Potcr Yorke orkestram» DANS MÜZtfit:
Saat: 8.15 Ankara: Tungolsr »Pl.» - 11.30 Londra: Vlctor
Sylvestor orkestrası. — 11.15
İstanbul (PL). — 11.15 Londra: (PL). — 11.15 ÎMtanbul: Frank Slnııtra’dan şarkılar (PL). — 18.00 Ankara (Pl.). — ti.30 Ankara (Pl.). —. 23.00 İstanbul
(Pl ». — 23.oh Londra: Dinleyici istekleri (Pl,).
IIİ SİSİ PROGRAMLAR: Kıınusiıııılıır:
18.30 BBC tllrkçe neşriyatı. —
Dinioyloilerte Önşbaşn. — 18.30 Ankara: Kitap saati. — 10,00
İstanbul: Müzeleri geziyoruz. Hazırhyan: Aziz Oğan. — 21.15 Ankara: B.M.M. saati.
Mii/lk;
13.15, 23.00 Londra: Dinleyici Is-toklorl. — 22.0(1 tetenbul! Dinleyici istekleri.
Tl’ IlKÇ'E HABERLER:
Ankarıı \r telam ııl: Saat: 7.45 18.00; 10.04); 22.46
13.30 Ankara: Gı?|e gazetesi,
20.15 Ankara: Radyo gazetesi. **.\ınerlkııııın Scmİ”: Saat 10.15 (13, 16 ve İl) metre)
Lnndrıt: Radyosu; Saat: 7.15; 18.45; w 23 00 (10.01. 24.02. 31.32 ve 40.49 metre)
UÇAK - TREN . VAPUR
DİKKAT; Ihıvn d(»hı\ i*»i> İr neferlerde değişiklik olabilir .
(»El IX EK (H AN I ÇAkl.AR 10.5ü D.H.Y, (Türle) Ankarıuton. 12.50 D.H Y. (Türk) lzmlrden.
13.30 HE. A. (İngiliz) Londra, Nıs, Roma ve At inada ıı.
18.20 D H.Y, (Türk) Adamı. An-karadan.
GİDECEK OLAN I (. AKLAR
8,20 A l ıb'ı ansız) Atina, Roma. Parlse.
9 — D.H.Y. (Türk) Ankara, Malatya. Elâzığ, Divnrbakır, Adana, tekenderuna»
1120 D H.Y. (Türk» Izmire.
13 60 D.H.Y. (Tiırki Ankarnyn.
11.30 B E.A (İngiliz) Atina. Romu, Nte. Londrnya.
*.ELE( EK ULAN YAPI ULAK
6.30 KONYA (Bandırmadan).
7.— SEYYAR (Karabinadan).
22.— SUS (Bandırmadan).
GİDECEK OLAN VAPt RLAR
8.15 SUS (Bandırmaya).
20.— KONYA (Bandırmaya).
GELECEK OLAN EKsPREsLER
0.45 Semplon (Avrupa).
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
9— Tarsus.
18.10 Ankara ekspresi,
21.30 Semplon ekspresi
21.10 poftu ekspresi
ECZANELER
Eni İnönü:
Süreyya. ıKıınıkapı) BoyazK Ankara. Eminönü.
S. BaşdoğŞÇb, Küçükpazar. Esnt. Dlvanyolu Alemdar.
Hr\oğlu 1
Güneş, Daire tramvay durağı 132 Banmak. Yenişehir
Batiht, Talimhane Ayflrdb C Bankalar. Okçunıusa C. Necdet. Kurtuluş C. 10. Çubukçu, Bulgur çarşısı C. 5*1 Hahcıoğlu. Hasköv.
Yeni Turan, Kasımpaşa.
Fatllı:
tsmııll Hakkı. Şvhaadebaşı. Ziya Nuri. Aksaray.
Su mat ya. Sâtııntya.
Nazım Malkoç, Şehremini. Ahmet Suat, Karngümrülc. GÜİHoren, Fener.
E> Üp:
Arif Beşer.
Beşiktaş.
S. Recep, Tramvay C.
Kadıköy:
Kadıkov.
Fcnory»»lu.
Erenköy*
A. Cafer. Bostancı.
( hkiıdar:
Ahmediye.
Ilev brltada:
Halk.
Bü> iikndn:
Halk.
ANKARA
Üniversite
Sağlık (23(>5ıl>.
Hayat (13598).
Mildmı sağa:
1 — lstunbuiun bir acıntl.
2 — Istanbuiun diğer bir semti.
3 — Alayiş tcülalcrlndan biri.
1 — Bir cins şekerleme.
5 — Mûclr.e kabilinden iş.
6 — Emniyet.
7 — Devletlerarası temim unsur-
larından biri.
8 — Müjde.
9 — Hindistanda bir şehir.
Her kelimeden diğerine İkişer harf değiştirilerek geçilecektir.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLt:
Soldıın nagn:
2 — Kok.
4 — Halat.
6 — Garabet.
8 — Karatavuk.
10 — Serab.
11 — Karûn.
12 — Kanı kurum.
H — Metelik.
15 — Tamah.
16 — Kik.
Yukarıdan aıağı>a:
1 — Kalııt.
2 — Karabatak.
3 — Karakulak.
4 — Hararet.
5 — Tevarih*
6 — G/ıram.
7 — Turuk.
8 — Kek.
0 — Kum.
13 — Kemik.
İZMİR
Yardım, Alsanrak-
Birlik, Keıncraltı.
GÜRciynh. Yalılar.
Halk. Basmahane.
Cumhuriyet, Earefpaaa.
resimlerin klişeleri
Sayfa «
TÜRKİYE İŞ BANKASI
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu «ayıda yazı işlerini fiilen İdare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer: YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LtMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
LiJMtaa . d □ a tı 4
İO > €0 o
I

İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.

Tasarruf Hesapları 1950 ikramiyelerinden faydalanınız!
6 ÇEKİLİŞ 6 EV 6 DÜKKÂN

21 Nisan (Çocuk hesapları için), 1 Haziran,
25 Ağustos, 31 Ekim, 29 Aralık.
1 Haziran çekilişinde büyük ikramiyeler :
Büyükada’da Köşk, Ankara’da Dükkân
DİKKATİ
e
ve çeşitli para ikramiyeleri...
Önümüzdeki Çekilişler ;
• •
4
- V






Klimsch - Horika
Gazetemizde neşrolunan bütün

SPEZIALFABRIK UND GROSSHANDLUNG FUR REPRODUKTIONSBEDARF
F RA N KFURT/MAIN.ALTE MAINZER C A S S E

Tarafından teçhiz edilmiş, modern ve kifayetli klişe atelyemizde hazırlanmıştır
i
tjnivcrsiteliler Havacılık Derneğinin
HAVACILAR ÇAYI
İstanbul Sıhhî Kurumlar
Arttırma ve Eksiltme
Komisyonundan
şubat 1950 çarşamba günü saat 14.30 gj.
Okul Direktörlüğü
iti
Çelik
JI
karoserini göstermektedir.
Bakırköy Akliye eşya ve hurda demir.
Hastahanesi deposunda bulunan forsu» dökme vesaire pazarlıkla satılacaktır.
Üyeler ve davetlileri dâvetiyeleri aynı yün Parkotdden temin edebilirler.
4 mart 1950 cumartesi günü saat 15 He 19.30 arası Park otel pavyonunda
2 — Muhammen bedeli topyekûn: 851 lira 40 kuruş olup kati teminatı 127 lira 71 kuruştur.
1 — Pazarlık 22
Cağaloğlundaki Sağlık ve S. Y. Md. iüğü binasında toplanan Sıhhi Kurumlar Satmalına Komisyonunca yapılacaktır.
_ KIZILAY
Hemşire Okulu mezunlarına
Henüz davetiyelerini almamış arkadaşların 21 şubat 1950 salı günü Okulumuzun 25 inci yıldönümü münasebetiyle Okulda tertip edilen mezunlar çayını teşrifleri rica olunur.
3 — İstekliler, bu işe ait şartnameyi komisyonda ve satılacak eşyayı da Bakırköy Akliye Hastahanesi deposunda görebilirler.
4 — İsteklilerin kati teminatlariyle birlikte belli gün ve
saatte komisyona müracaatları. (2228)
i
t
▲a
İSTİKLÂL CADDESİNDE
TÜRKİYE TURİNG VE
GÖZ HEKİMİ
-■
•ımınıtı»**
UERDINGER
WAGGONFABRIK UERDINGEN A. G
L
I
OTOMOBİL KURUMU
DEVREN SATILIK
Terzihane muhteviyatı ve terzi takımları
Aşmalı Mescit No. 48. kat 1. Müracaat: Hamalbaşı, Lût-fullah Geçidi No. 11, Tel.: 41972
Cemiyetimizin merkezi için istiklâl caddesinde dört beş dalı, büyükçe bir salonu veyp birbirine bitişik İki salonu bulunan bir yazıhane katı arıyoruz.
Kiralık Yazıhane katı aranı-yor
Dr. Murad Rami AYDIN
Beyoğlu Parnıakkapı. İmanı sokağı No. 2 Tel: 41553
Telefon: 42933 — Posta Kutusu: 2237 Beyoğlu
TÜRKİYE TURİZM KW-
RUMUNDAN:
EV ve DÜKKÂNLflR’m intikal ve Veraset Vergileri Bankamız tarafından ödenmektedir. •
; Teessürle bayılanlara, Çarpıntıya. Sinir buhranlarına JVEVROJL CEMAL
: 20 DAMLASI DERHAL FERAHLANDIRIP. EVLERİNİZDE MUTLAKA BULUNDURUNUZ




*


f
T. C. ZiRflflT BANKASI
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI 1950 YILI İKRAMİYELERİ
25 yıldan beri muvaffakiyetle imal edilmekte olan
Çok sağlam, işletme ekonomisine çok uygun, ağırlık itibariyle hafif ve teçhizat bakımından da mükemmeldir.
Resimde görülen otobüs, 33 oturma ve 17 ayakta durma yeri olan ve Krupp şasisi üzerine kurulmuş çelik bir
re A-c



İSTANBUL VE ANKARA’DA
8 EV AYRICA 200000 LİRA EV KAZANAN İSTERSE BEDELİNİ ALABİLİR!. ACELE 150 LİRALIK BİR HESAP AÇTIRINIZ!..
HER ISO LİRA İÇİN AVltl BİR KURA NUMARASI VERİLİCE KTİR!.




Düsseldorf ve Uerdingen’deki fabrikalarımızda:
KREFELD
UERDINGEN
Dizel ve benzin otobüsleri
(her türlü şasiler için)
ile beraber çalışmaktadır.
Henschel şasilerine mahsus otobüsler, her nevi otobüs ve remork imal edilmektedir.
TÜRKİYE MÜMESSİLİ:
Taylan - Etker, İstanbul • Galata, Tahir Man 31 z 33
Kurumumuzun senelik yemeği 2 mart 1950 tarihinde perşembe günü saat 20 de Taksim Belediye Gazinosunda verilecektir.
İşbu toplantıya huzuriyle şeref vermek isteyen muhterem üyelerin (ve ailelerin) davetiyelerini almak üzere en geç 27 şubat pazartesi akşamına kadar Kuruma müracaat lûtfunda bulunmaları rica olunur.

DEVLET DENİZYOLLARI
CTZti edinip

• t A • .
r
A.
Sürat • Konfor» Temizlik • Eğlence
En nefis yemekler • en itinalı servis
Bolı Akdeniz Halli • İstanbul -Pire Napoli Marsilya-Utnove
Do^u Güney Akdeniz Halli • İstanbul • İzmir Pire Limssol Beyrut İskenderiye
Napoli • MarslIyı-Cenova
"Y«fll I Menkul* AWyN»

Comments (0)