2O Temmuz 1950 — Perşembe
V

w •:

's
9


1
F
g. SİYASİ İKTİSADİ
1
r

A
v B
k1


' • A
4 I

9
Sayı 232 — 10 kuruş

k 4
I

4
L
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone : Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Teali eden ! HABİB EDİB-TÖREHAN

İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Birleşik Amerika Devletleri. bütün kudretiyle Kore’yi destekliyecek
Ordu kadrosunda


\z
ÎUMAN
ı
A
A

geniş ölçüde

îç politika
Halk ve hükümet
kalır.
defn artık
bir va-Bu-lıor
PSKÎ sultanlar İdaresinden teva-"rtis edilmiş bir zihniyetimiz vardır. Hükümetin halktan teşekkül ettiği ve onun işlerini görmekle mükellef olduğu hiç nazarı İtibara a-1un m az. Onun yaptığı fena şeylere karşı farla İtiraz edilmez ve yaptığı iyi şeyler İçin de büyük şükran hisleri İzhar olunur. Hükümeti teşkil edenlerle İdare cihazını ellerinde tutanlar hep hamiyeti vataniye gibi umumi ve yaldızlı kelimelerle ve yaptıkları şeylerle övünürler ve kimse bunların halk için oraya geldiklerini ▼e halk İçin çalışmak vazifesiyle mükellef olduğunu âdeta hatırlamak istemez. Onun içindir kİ yapılan fenn şey. ler, mazinin n tayan örtüsüne bürünür ▼e iyi şeylerin de namları baki
Bütün Türk tarihinde ilk kurulan demokrat hükümetin
bu zihniyetimize de bir nihayet vereceğine eminiz. Halktan doğan ve halk menfaati İçin çalışacak olan hükümetin, eski zihniyetimize daha geri dönemlyecek bir eiyrt temin edebilmesi lâzımdır. bu da ancak halkın İtimadını
gün biraz daha arttırmakla temin e-deblllr. Biz. hükümetle halk arasında lâubalilik değil, fakat sevgi ve saygıya müstenit bir münasebetin tees-nüsünü çok faydalı ve lâzım görüyoruz. Bunun için İlk İş hükümet memurlarının seçilmelerinde lltlmassız ve ehliyetli kimselerden olmaları ve vazifelerinin halka hizmet olduğunun kendilerine esaslı bir surette telkinidir. Herhangi bir memurun yanlış hareketinden senelerce İstırap çeken bir vatandaşın artık hükümete İtimadı kalamıyarağı gibi. bu hâdiselerin tekerrür ve taaddüdü de umumi bir hoşnutsuzluk husule getirir. Demokrat bir hükümetin sistemine uygun olmıyan bu hal. avm zamanda onun politika ve menfaatlerine de uymaz. Çünkü uzun ve çetin mücadeleden sonra İktidara gelen bir partinin gayesi, İdaresini tanzim etmek ve kabil olduğu kadar fazla iktidarda kalmaktır.
Halkın memnuniyetini celp ve temin edebilmek, zannedildiği gibi zor bir iş olmamak İktiza eder. Bütün demokrat idarelerde hükümetin vazifeleri kabil olduğu kadar azaltılmış, daha doğrusu başka sistemlerde vazife telâkki edilen şeyler, basit bir hale getirilmiş olduğundan halkın hükümete müracaatı fazla olmadığı gibi, hükümetin de her an halktan bir şey istemesine İhtiyaç bırukıhııa-tnışhr. Onıın için hakiki demokrat idarelerde hükümetin icraatından her gün bahsedllmlye lüzum blssedihnedi-glbt, balkın da memleketleri için Çaptıklarında vatan hizmeti ve em-•all kelimelerin sarfına lüzum görülme*. Çünkü bütün bu şeyler pek tabii İş telâkki olunur ve memleket İdaresinin ancak bu sayede yürüyebileceği. herkesin kabul ettiği bir e-»as telâkki edilir.
Bu zihniyetlerin memleketimizde de artık yerleşmesini, demokrasimiz namına çok arzu ederiz. Ancak btınıın kısa bir zamanda olabileceğini de pek tannetmemekfeylz. Şimdi iktidarda bulunan demokrat hükümetin bu yolda güzel misaller verebileceğini ve halk İle hükümet arasındaki eski münaferetleri kaldırmak yollarım bulacağını kuvvetle limit ediyoruz. Düzgün ve Adil bir İdare sistemi, halkı hükümete yaklaştırarak İlk vasıta telâkki olunabilir. Buna riayet etınl-yen memurun derhal hizmetine nihayet verilmesi, alınacak tedbirlerin en müessirlerinden addolunmak İktiza eder.
Biz hükümetle h3İk arasındaki samimi ve İki taraflı saygıya istinat edecek bir münasebetin kurulabilmesi İçin arzuhal veya İstida ve şimdiki tabiriyle dilekçe dediğimiz kâğıtlara yapıştırılacak pulların kaldırılmasını da çok lüzumlu görmekteyiz. Bir diğer yazımızda bu pul derdine temas edecek ve hazîneye büyük bir menfaat temin edemi,ven bu damga resminin memlekete yaptığı zararları İzaha çalışacağız. Bugün söylemek İstediğimiz en mühim nokta, halk İle onun vazifesini görecek olan hükümetin blrblrlyle temas ve münasebetini. az veya çok herhangi bir paraya bağlı tutmamaktır. \ ergi veren bir kimsenin İster yeril, ister ecnebi İkamet ettiği memlekette hükümete müracaatı, İstek veya şikâyetini bir kâğıda yazarak bildirmesi, pul gibi şimdi hiç bir demokrat memlekette olmıyan bir vergiden uzaklaştırılacak olunursa, öyle zannediyoruz ki demokrasimizde yeni lılr adım a-tılacak ve halkla hükümet birbirine dahi yaklaşmış olacaktır.
Habib Edib - Törehan
değişiklikler
30 ağustosta kadrolarda geniş ölçüde tadilât yapılacağı anlaşılıyor


Silâhlı kuvvetler için 10 milyar dolar munzam tahsisat
istendi
Ankara 19 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) •— Yüksek Askerî Sûra yarın şehrimizde toplantıya dâvet edilmiştir. Bugün Ankaraya donen Milli Savunma Bekanı, Genelkurmay ve bakanlık ileri gelenlerinin İştirakiyle yapılan ihzari bir toplantıya başkanlık etmiştir.
Asker mevcudunu tahdit eden kanunlar
Amerika, uzun bir harbe hazırlanmak zorunda bulunuyor
Washington 19 (TİRSİ — Başkan Truman Kongreye, Kore harbini zaferle bitirmek için lüzumlu tahsisatı ve tedbirleri bildiren mesajım bugün göndermiştir.
Truman, komünist tecavüzlerinin artmasiyle, dünya sulhıınü kurmak gayretlerini tamamen felce uğratacağını ve neticede üçüncü cihan harbine sebebiyet vereceğini söylemiş ve çok sert ve masraflı olan Kore harbinin tasfiyesi için 10 milyar dolarlık askeri tahsisatla birlikte silâhlı kuvvetler mevcudu için konulmuş 2.000.000 hududunun kaldırılmasını istemiştir. Başkan, Milli Savunma Bakanına, milli muhafızlarla tajım görmüş ihtiyatlardan lüzumu kadarının silâh altın» Almağa salâhiyet verdiğini de Kongreye bildirmiştir.
kaldırılacaktır
Ordunun tensik ve takviyesi mevzu-larına inhisar edeceği zannedilen Şûra görüşmeleri muhtemel olarak bir kaç gün devam edecektir.
Alınacak kararlara göre 30 ağustosta kadrolarda geniş ölçüde değişiklikler yapılacağı anlaşılmaktadır. Bu suretle hem subav kadrosunun daha ziyade gençleştirmeni, hem da mühim miktarda tasarruf «ağlanması mümkün olacaktır.
Pandit Nehru
ısrar ediyor


Amerikaya verilen yeni bir Hint notası, Komünist Çinin, Birleşmiş Milletlere alınmasını istiyor
Pakistan Başbakanı Liyakat Ali Han İle ReU Truman milli hava alanındaki hatip kürsüsünde resmi
selâmlar teati elliyorlar
Washîngton. 19 (TİRSİ — Hindistan Başbakanı Nehru, bugün Amerikan Dışişleri Bakanı Dean Acheson’a gönderdiği yeni bir nota ile, komünist Çinin Birleşmiş Milletlere kabulü keyfiyetinin, tecavüzü teşvik mahiyetinde oiamıyacağını belirtmiştir.
Dış ticaret rejimimiz hakkında Ticaret Bakam
dün geniş izahat verdi
İşletmeler Bakanı da, devlet işletmelerinin hususi teşebbüse nasıl devredileceğini anlattı
Ticaret ve Ekonomi Bakanı Zühtü Velibcşe il* işletmeler Bakanı Muhlis Ete dün Gazeteciler Cemiyetine gelerek gazetecilerle uzun bir görüşme yapmışlardır.
Ticaret Bakanı bilhassa dış ticaret rejimimiz hakkında alınan son kararlar etrafında geniş İzahat vermiştir.
Bakan bundan sonra tütün mevzuuna tema» etmiş, tütün için yeni tedbirlerin düşünüldüğünden bahsetmiş, memlekette balıkçılığın ihyası için mühim tesisler meydana getirildiğini bildirmiş, Karadeniz mıntıkasının iktisadi inkişafı için alınan tedbirleri anlatmıştır.
Bakan, gıda maddelerinin ihracı mevzuunu da ele almış, bu hususta Bakanlığının görüşlerini açıklamıştır.
. Ticaret Bakanı; ekmek mevzuunu, İncir ve üzüm İhracını, yaş mey-va ve sebze İhracatım birer birer gazetecilere anlatmıştır.
Bundan sonra sözü İşletmeler Bakanı Profesör Muhlis Ete almış. Devlet İşletmelerinin hususi teşebbüslere devri meselesi üzerinde durarak bu işletmelerin ne gibi şartlar dahilinde husus! teşebbüse devredileceğini İzah etmiştir.
Bakan bu arada Sivas Çimento Fabrikasın» da üç talibin çıktığını söylemiş, ayrıca Bakanlıktaki memurların değiştirilip değiştlrilmiyecaği mevzuu üzerinde de durmuştur.
Her iki Bakanın dünkü konuşmalarının tam metnini bugün 5 ind sayfamızda bulacaksınız.



Truman. askerî imalâta tercihan malzeme verilmesi, sivil istihlâkin tahdidi, istifçiliğin men’i, ve müsteh-

Amerikan tümenleri
★ ★
İlk kredisinin tahdidi için gerekli kanunların hemen çıkarılmasını istemiş ve Amerikanın dünya sulhunu temin hususunda politikasını şu Uç noktA ile belirtmiştir:
Kore'ye çıkarıldı
Meşhur Birinci Tümen mevzie girdi
Kore’de bir Amerikan köprübaşı, 19 »A.P) — Associated Press muhabiri O H P. King bildiriyor: Birleşik Amerika kara kuvvetleri bugün ilk Uarruzi çıkarmalarını yapmışlardır. Çıkarma Kuzey Kore çete harekâtının faal bir surette cereyan ettiği bir bölgede yapılmıştır. Konvoy halinde gelen Amerikan askerleri Amerikan harp gemileri ile Birleşik Amerika ve Ingiltere hava kuvvetlerine mensup av uçaklarının himayesi altında karaya çıkmışlardır.
Karaya çıktırılan süratle Amerikan kuvvetlerini takviye
Kore ordusunun güney int ikamet indeki hamlâdini durdurmaya ve bloke etmeye çalışacaklardır.
Çıkarma yeri asgarî mukavemetin düşman tarafından gösterileceği bir bölge olarak seçilmiştir. Bununla beraber bu bölgede düşman kuvvetlerinin pek de uzakta olmadıkları teabit
askerler âzami ve Güney Kore ederek komünist
edilmiştir Çıkarma, mahalli saatle sabahın yedisinde yapılmıştır. Kısa bir zaman zarfında /Vme.rikalılar karaya çıktıktan sonra beş ilâ yedi mil arasında bir İlerleme kaydetmişlerdir .Çıkarma kux*V(4lcrl düşmândan ziyade yaklaşmakta olduğu bildirilen iki tayfun fırtınasına karşı korunma tedbirleri almaya çalışmışlardır.
On gün zarfında hazırlanıp tekemmül ettirildikten sonra tatbik mevkiine konulan çıkarma hareketi Pasifik Harbinde edinilen bütün tecrübelerin mahsulü bir dakiklikle yapılmıştır. Hattâ çıkarmada bulunan subaylar Japonya Harbinde hizmet görenlerin bazılarıdır.
Tokyo, 19 « YÎRS) — General McAr-thur karargahından bildirildiğine göre, Taejon cephesinin batı kesiminde düşman harekâtı hafiflemiş ve Birleşmiş Milletler kıtaları, düşmanın hafif sızıntılarına rağmen, yeni mevzilerini takviy» etmişlerdir.
1 — HUr İnsanlık, bütün milletlerin. gittikçe yükselen bir iktisadi refah içerisinde, kendi seçtikleri kûmet nizamı altında, sulh ve kûna kavuşmak arzusundadır.
Avrupadaki komünist liderleri toplandı

L
hü-fltl-
de-
2 — Amerikan vatandaşı, hür mokratik müesseseler! sayesinde siyasi, içtimai vs iktisadi müsavat içinde yaşamağa devam edecektir.
3 — Amerikanın İktisadi refahı arttırılmağa devam edilecektir. Fakat Amerikan istikbâlinin, diğer hür milletlerin mukadderatına sıkı sıkıya bağlı olduğu hiç bir zaman unutulmayacaktır.
Truman, fiat kontrolü hususunda şimdilik salâhiyet istememekle beraber, fiatlerde fazla yükselme görülürse, bu sahada da müdahale etmekten çekinmiyecegini söylemiştir. Başkan, milletin hârp haline geçmek üzere hazır bulunmasını ve bu halin uzun süreceğini bilhassa İhtar etmiştir.
Başkan Truman, 13 milyar dolarlık normal savunma bütçesinden başka 10 milyar dolarlık fevkalâde tahsisata İlâveten, yabancı memleketlere silâh vermek İçin de tahsisat isteyeceğini bildirmiştir. Bu tahsisatın miktarı her memleketin İhtiyacı tayin edildikten sonra tes-blt edilebilecektir.
Toplantı, Yugoslavya ve Yunanistanla alâkalı görünüyor
Londra 19 A.A. (United Press) — Sovyet Dışişleri Bakonı Andrei Vi-rhlnsky nln bugün ÇekoMo n*da Avrupa Komünist Liderlerinin İştirakiyle yapılan bir toplantıya başkanlık ettiği öğrenilmiştir.
Bu haber Kominform’un Yugoslavya ile Yunanistan’a karşı tehditlerinin arttığı bir zamana tesadüf etmektedir.-
Diğer taraftan Birleşmiş Milletlerin hususi Balkanlar Komisyonu Arnavutluk ile bulgaristan’ın muhtemet olarak Yunanistan’» karşı silâhlı bir tecavüze hazırlandıklarını bildirmiş bulunmaktadır.
dün bir toplantı yaptı
4,5 saat süren toplantıda Başbakan, rahatsız olduğu
Dün saat 18 de Ses Tiyatrosu salonunda D. P. İstanbul teşkilâtı mümessillerinin iştirakiyle bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıya Başbakan Adnan Menderesin geleceği söylenmişse de, Menderesin yerine Başbakan Yardımcısı Samet Ağaoğlu gelmiş ve toplantıya riyaset etmiştir. Salona gazeteciler alınmadığı için konuşmaların tafsilâtını okuyucularımıza veremiyoruz. Yalnız Anadolu
Af Kanunundan istifade eden İmralı Adasındaki mahkûmlar dün şehri m İre getirilmişlerdir. Yukarıdaki resimde affedilen mahkûmların rıhtıma İnişleri görülmektedir. Yazısı İkinci sayfamızdadır.
Amerikan filosunun
so-
HARP YOLUNDA
ve de
aldığımız malûmatı ya-iktifa ediyoruz.
19 (A.A.) — Demokrat ilçe idare heyetleri, ocak
Giritteki manevraları
Mareşal PapHgos İle Amiral Kons-tan evvelki gece Amiral Balontino in forsunu taşlan kruvazörden bu manevraları takip etmişlerdir.
f
12 sayfadır. 4 sayfalık ilâvemizi
muvezzilerden
Harp ilâhı — Deeechhh!!.
Kore’de yaralanan İki Amerikan askeri Jeep’le, *nrrı yerine ghtiirüİii.vor.
e ~
Yugoslavya, gizli seferberlik yapıyor
Romu, 19 (TÎRS) — Trleete’den gc len bazı haberlere nazaran, M ar o şal Tlto Yugoslav Mnkedonyasında 5 tümen tahsil etmiş olup, gizli bir seferberlik yapmaktadır. Mamafih bu tedbirler, Yugoslavyanın Milletlerarası vaziyetin İnkişafı şeklinden dolayı endişe içinde bulunduğuna delâlet etmekledir. Yugoslav istihbarat servislerinin neşriyatından anlaşılacağı üzere, Balkanlardaki nazik durumun ica-batından olarık böyle bir İhtiyatî harekete lüzum görülmüştür Mareşal Tıto’nıın asıl gayesinin. Batı Devletleri. bilhassa Amerika üzerinde iyi tetir bırakarak, onlardan yeni bası menfaatler vş faydalar temin etmek olduğu sanılmaktadır.
için bulunamadı
Ajansından vınlamakla
İstanbul, Parti; il ve
ve bucak başkanları ve diğer delegelerin iştirakiyle bugün saat 18 de Bevoğlunda Ses Tiyatrosunda bir toplantı yapmıştır.
Başbakan Adnan Menderesin hafif rahatsızlığı sebebiyle başbakan adına Devlet Bakanı Barbakan Yardımcısı Samet Ağaoğlu bu toplantıda nılan sualleri cevaplandırmıştır.
Toplantıda bulunan Ekonomi Ticaret Bakanı Zühtü Velibeşe
kendi çalışma sahası ile ilgili suallere cevap vermiştir.
Saat 18 de başlayan toplantı saat 22,30 da sona ermiştir.
Yunan askeri şeflerinin de iştirak ettikleri manevralarda çıkarma yapılmıştır
w
Atina 19 A A. (Afp) — Amiral Ba-lontlno'ln komutasındaki Birleşik A-merlka altıncı filosunun Girid’in kuzeybatısında yapmakta olduğu manevralarda Rece harekâtında kara, deniz uçakları himayesinde piyade ve tanklar çıkarılmaktadır.
muhakkak isteyiniz
Yarınki sayımızda 75.000 liralık hediye dağıtımına iştirak için kuponların neşrine başlıyoruz. Bu zengin hediye müsabakamızın tafsilâtını ve kuponunu yarınki sayımızda, bulacaksınız.

Sayfa î
Y E N t İSTANBUL
26 Temmuz 1950
Anadoluda Refik Halıd
Kırk yıl evvel-Kırk yıl sonra
A
L A X Y A
%
Buranın hususiyetleri — Toroslarla flkdenizin buluşup, seviştiği yer — Her mizaçta ve merakta adamı tatmin eden bölge — Deniz suyunun bambaşka rengi — Memleketini tanıtma ve sevdirme gayreti — Bir stalaktit mağarası — Yerüstü de güzel yeraltı da!
ANTALYA ve Alanya hakkında iki kitap çıkmıştır: Birincisi Fikri Erton’in Antalya Tarihi, Öbürü Ali Kemaloğlu’nun himmetiyle basılmış ve İbrahim Hakkı KonyalInın tetkikleriyle vücuda gelmiş mükemmel bir Alanya eseri. Bu sonuncusu pek itinalıdır; yaıın o havali turistik mahiyet alıp gelişince bir hulâsasının muhtelif lisanlara tercümesi bile lâzım gelir.
Zaten AlanyalIlar memleketlerine çok bağlı insanlar... Orayı sevmekle de kalmıyorlar, herkes tanısın, beğensin diye çalışıyor, çırpınıyorlar. Filvaki A-lanyayı görüp de methini göklere çıkarmayan tek seyyah ve tek muharrir gelmemiş. Eskiler ve yeniler, hepsi meftun olmuşlar; çok hoş tasvirler ve bir yığın edebiyat yapmışlar. Bana gedince şunu söyliyeceğim: Ne tarafa baksam —kalesine, plajına. dağlarına, limanına, bahçelerine, engin denizinin bambaşka rengine, mâmure veya harabesine— güzelliğinin tesiri altında heyecandan nefesim tutuluyordu; tabiat güzelliğini seyrederken nefesimin tutulduğuna ömrümde ancak bir kaç defa rastlamıştım.
Alanyada göz çekmeyen ve gönüle hitap etmiyen hiç bir manzara bulamazsınız; ne tarafa bakacağınızı şaşırırsınız ve gözlerinizi o baktığınız yerden nasıl ayıracağınızı düşünür, ü-zülürsünüz. Fakat asıl hususiyeti, kale içinden fırlıyarak iki deniz arasındaki küçük ovaya yayılmış, kırmızı kiremitli, beyaz badanalı, bizim Üslûpta evler, daha doğrusu köşklerdir. Her köşk büyük bahçeler içinde ve portakallıklar arasında. Burada, birbirine sokulmuş, yanyana gelmiş bina yok. Memleketimizin başka hiç bir şehir ve kasabasında görülmeyen bir ferahlık. yeşillik, güleryiizlülük, sabunla yıkanmışlık, gıcır gıcır temizlik ki mevsimlere ve rüzgârlara göre herhalde ya deniz suyu, ya portakal çiçeği, ya olgun muz yahut dağ kekiği kokuyor.
Şüphesiz, Toroslar Akdenize Alanyadan daha zarif bir başka yanmada hediye edememiş yahut Akdeniz Toroslara Alanya-dakinden sevimli bir plâj verememiştir. İkisi de, dağ ve deniz şuracıkta âdeta iki âşığın buluşacağı yeri seçmişler; burada en yumuşak şekle ve ruha girerek birbirlerine dudaklannı uzatıp göğüslerini açmışlar. Toroslar daha nazik olamazlardı; Akdeniz de daha şuh, daha sevimli...
Alanyada yalnız bunlar mı mevcut? Bütün tarih, hele Türk milleti tarihi bağnnda yaşıyor, îlim adamı isen oraya git. Ta-
biat âşıkı isen orada otur. Keyif ehli isen yine orada ye, iç, gez. Sporcu da deniz oyunlarının çeşitlisini, dağcılık ve avcılığı yine orada bulur. Meyva, çiçek meraklısını da orası faz-lasiyle tatmin eder. İşte Alanya, yani bizim eskiden bildiğimiz a-dı ile Alâiye böyle bir yerdir. Yarın, yollara kavuşunca öyle bir yer olacaktır ki şehir sokaklarında ziyaretçi otomobilleri kuyruk yapacaktır ve limanında tekneler borda bordaya yanaşacaktır. Bugün sadece güzeldir; gözleri yolda insan ve imar bekliyor. Fakat ben etrafta, Antal-yadan gelen bozuk şose üzerinde beş, on yol amelesinin çam tahtRİannı yontup yontup sel geçitlerini en İptidaî şekilde kapatmağa çalışmalarından başka imar hareketi görmedim, şimdilik!
Bereket şehirde vatandaşlar ellerinden gelebileni yapıyorlar. Eski Maarif Vekili HaBan Ali Yücel de bir İyilikte bulunmuş, galiba Akdeniz kenarında en kıymetli bir Selçuk eseri olan ve Keykubad I. tarafından yaptırılan muhteşem Kızıl Kule'yi tâ-mire başlatmış. Yalnız bu kuleyi görmek bir seyahati göze almağa değer. Kaldı ki Alanyada ve etrafında hiç bir eser ve kasaba bulunmasa dahi uzaktaki Toroslann sihri midir, nedir, deniz suyunun rengini temaşa için yolculuğa katlanmak lâzımdır. Deniz o havalide bildiğimiz su renklerinden hiç birine benzemiyor; benzetemiyeceğim. Baktığınız zaman içine gömülmek, bu rengi almak, bu renkte bir âlemde yaşamak arzusu duyuyorsunuz. Hele alaca bulaca-İığı ile dünya renkleri büsbütün kıymetini kaybediyor; bayağı bir şey oluyor, basmalarla donanmış vitrin çirkinliğini alıyor. Bahçeler, parklar bile artık size bir yaşlı kokot yüzü kadar yorucu ve özenti görünmektedir. Meğerse yeşil ve mavi hiçten renklermiş; ne orman, ne göl, ne dere, ne de gök bir şey ifade etmezmiş. Bâşka denizlerin o mor susamdan yeşil eriğe ve buğulu kara üzümden süt mavisine çalan renkleri de kötü makiyajlarmış. Gruplar ve tulfı-lar ise boyacı küplerinin yaldız torbalarına karışarak gök kenarına dökülüp sıvanmışı imiş; kaba işlerdenmiş! Zaten kaptan da ertesi günü söyledi: Akdenl-zin başka tarafında bu renge rastlânmazmış; ne Asya, ne Avrupa, ne Afrika kıyısında...
Bizi Alanyalı gençlerden bisikletli bir kafile şehir dışından karşıladı; muhterem bir tüccarın yazıhanesine girdik. Camlardan içeriye merakla bakanlar o kadar çoğaldı ki dağılmalarını ricaya mecbur oldular. Ziyaretçiler de içeriyi doldurdu; bir
yandan da gelenler ve gelenlere yer vermek için gidenler var. Bu hüsnü kabulün sebebi ne politikadır, ne de eğlence. Politika değil; tira yazıhanede her partiden insanla tanıştım, benim politika yapmadığım da malûm. Eğlence de değil; zira karagöz oynatmağa gelmediğimi biliyorlar. Asıl sebep şu: AlanyalI, sevgili memleketini anavatana tanıtacak, sevdirecek muharrir peşindedir. İstiyor ki.kalem propagandası devlet ricalini harekete getirsin de bir şeyler yapılsın.
Bundan.daha meşru, haklı ve yerinde bir hareket tasavvur e-dilemez. Dolattığım yerlerin hiç birinde o derece şahlanmış, ço-luğuna çocuğuna kadar yayılmış bir tanıtma ve sevdirme gayretine rastlamadım. Antalya delikanlılannlan biri “Tarihî turistik kılavuzu" diye kart da bastırmış. Gezintilerimizde ve sonra vapura binişimizde bize refakat eden kılavuz ahbabımızın o Işde canla, başla, aşk ve şevk ile çalışmasını görmeliydiniz. İkide bir, benden teminat a-lıyondu; “Alanyayı yazacak, methedeceksiniz, değil mi?" diye soruyordu,
Alanyada toprak üzerindeki güzellikler yetmiyormuş gibi son zamanda bir yeraltı güzelliği de keşfedilmiş: Şehre giren yol kenarında, kıyı boyu, kalenin kurulduğu dağdan yol inşası için toprak taşınırken bir delik açılmış. İçeriye girmişler, şaşırmışlar. Nasıl şaşırmasınlar ki girdikleri yer bir Stalagmıt -Stnlaktit mağarasıdır; yani bazı sebeplerden dolayı taşlaşan su damlalarından hâsıl olmuş ı-şıldak sütunlarla dolu bir kub-bealtı. Şehre verilmesi beklenen elektrik içeriye uzatılınca her tarafı aydınlatılacak, şıkır şıkır parlayacak, seyrine doyum olmayacak.
Bereket, deliği demir bir kn-pı ile Örtmüşler, mağarayı muhafaza altına almışlar. Mütehassıslar tetkik ederler, yeni galeriler bulurlarsa —ki bulunacağa benziyor— orası Avrupadaki büyük stalaktik - stalagmlt mağaraları gibi seyyah celbine çok yarayacaktır ve İsmi kitaplara, rehberlere girecektir. Malûm ya, bu mağaraların meşhurlarından İkisi Fransada, biri Belçikada, biri de Dalmaçya sahilindedir.A-lanyadaki, küçüklüğüne rağmen fevkalâde zengin ve çok karakteristik vaziyette, âdeta bir minyatür, sızıntılar öteye beriye Hint ve Çin mabetlerini, camileri ve kiliseleri düşündüren, bunların maketlerine benzeyen öyle hoş binacıklâr kurmuş, mağaranın içini bir süslemiş ki... Hele kubbeden yanyana, irili u-faklı ve uzunlu kısalı uzanmış
Sergi köşesi ı
Bebek balosu yapılamıyor
Bugüne kadar 130 bin kişi Brbrfc sergisini gezmiş. “Yolda" olan bebeklerin hemen hep* si de gelmiş bulunuyor. Yalnız Ekuatar ile VruguayınkBcr daha ynlvumiş. Şimdi sevgide 35 milletin bebekleri teşhir ediliyor. * * > ’ ( * r -
Birkaç gün evvel, kordiplomatik tarafından sergide Mr bebek balonu yapı l arağını haber vermiştik. Maalesef yapılamt-yacakmış. Gelip yeri tetkik etmişler, muvafık bulmamışlar. Araba hangi tfİhrttenf Orasını bilmiyoruz. Belki de diplomatik bir sırdır veya karar.
Fakat aklıma geldi. Temmuzun sonunda sergi kapanacak ve bebekler iade edilecek. Hasır burada hep bir arada İken, Mr müteşebbis bunların filmini alsa, amma kim nlırf Peki “Basın yayın"m hususi servisi olama* mit Hanı bu memleket için bir propaganda vesilesi de olabilir. Bu gibi tezahürlere, son zamanlarda bütün dünya sinemalarında büyük rağbet var ve bu çeşit filmlere “court mdt-rtıpe” diyorlar.
BÎR İSTANBULLU
Türkiy
E
Yunanistan
arasında iktisadi
işbirliği konferansı bugün toplanıyor
İktisadi işbirliği Türkiye ve Yunanistan İdarecileri bugün şehrimizde bir konferans yapacaklardır. Bu konferansta bulunmak üzere E.C.A. İdaresinin Yunanistan grupu dün aksam hususi bir uçakla Allnadnn şehrimize gelmişlerdir. Aynı zamanda Türkiye İdaresinin Ankarada.ki ileri gelen memurları da dün uçakla lstanbuln gelmiş bulunmaktadırlar.
Birkaç günden heri Marmarada yatla gezmekte bulunan İktisadi işbirliği Türkiye İcra Komitesi Reisi Mr. Dorr da bu sabah avdet edecek ve konferansa riyaset edecektir.
Türklyeye verilmekte olan zira! makinelerin bakımı için bakımevleri yapılması hususunda teşebbüslerde bulunmak üzero Ankaradan şehrimize gelen Mr. Rlvhvlne da konferansta hazır bulunacaktır. Mr. Rİchwine dün konferans hakkında kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza toplantıda Türkiye İle Yunanistan arasındaki müşterek Ikitsadi münasebetlerin görüşüleceğini. bilhassa balıkçılık meselesi ü-zerhıdo durulacağını söylemiştir.
yuvarlak, sivri uçlu, henüz zemine ulaşmamış taş dalların U-zertnden elinizi geçirince bir musiki âleti imişçesine çıkan ses öyle ahenkli ki!
Kulaklarım »lâhi okuyan, a-cayip kıyafette, kadınlı erkekli bir koro heyetinin ıslak ve ışıldak kubbedeki aksi sadasını a-radı. Orasını bırakıp çıkarken hepimiz mâbed dönüşündeki hüzne benzeyen bir İç âlem neşesinin görünmez heyecanına kapılmış hâlde idik; konuşamı-yorduk.
Şunu söylİyeyim kİ böyle bir mağara Zonguldakta da meydana çıkmış, fakat Devlet Demiryolları ne hikmete mebnidir bilmem, kapısını sımsıkı ördürmüş, gözden nihan etmiş. Bilhassa oraya kadar gittim ve ö-rülü kapının fotoğrafını çektim. Kırk sene evvel de ancak bunu yaparlardı; duvar çekmeği, kapı örmeği, “Yasak!” demeği pek severlerdi; başlanna İş açmağı istemezlerdi. Hâlâ, istemeyenler tahminimizden fazladır.
Imralıdan tahliye edilen 6801 .
ağır cezalı şehrimize geldi
EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ, FEVKALÂDE TEDBİR ALDI
rnıp vapurdan İndikten soııra
Affedilen mahkûmlardan bir
îmralı Cezaevinde Af Kanunundan İntifada eden mahkûmlardan 680 kl-llllk bir grup dün eaal 16.30 da Denizyolları tarafından Inhale edilen Ne. cat vapurtyle latanbuta gelmişlerdir.
Mahkûmların aile ve tanıdıklarından mürekkep keeif bir kalabalık Galata rıhtımını doldurmuştu. "Geçmlı olaun imrnlılaro İbaresini tayıyan bir filAma ile motörlo gemiyi açıkta kareılıyan-lar bile olmuştur.
Gemi limana girerken mendiller Ballanıyor, mahkûmlar büyük tezahürat yapıyor, hep bir ağırdan “Ya ya ya. «a «a şa Celâl Bayar çok yaşa., diye haykırıyorlardı.
Bunların aileleriyle kucaklaşmaları Bon derece heyecanlı olmuq. bir çokları saadetten eevlnç goz ya«ı dökmüşlerdir.
Imralı'da aftan Utlfade edemlycn yalnız 95 mahkûm kalmıştır.
Gelenlerin ekserisini afcır cezAlılar ve dolayıslylo büyük buç lşllyenler tevkil ediyordu. Aralarında dört yüz katil, ırz düşmanı, 8-30 neneye mah-kûm olanlar, hattâ İdamdan ynkanini kurtaranlar bile vardı.*
Fakat bu mahkûmların hemen he-
men hepsi yıllarca muhtollf cezaevlerinde yattıktan ve ıelah-ı hal ettikten sonra lmrahya nakledilmişlerdi. Bir çokları sadece basit bir İzzeti nefis meaelnalndcn veya latomlyerek katil olmuş kimselerdir. Hemen hemen hepsi de hürriyetin mânasını ve kıymetini çok İyi takdir ettiklerini, bıçak veya tabanca taşımamaya yemin ettiklerini İfade etmişlerdir.
Îmralı Cezaevi Müdürü Hasım Çelik de aynı vapurla şehrimize gelmiştir.
Zabıta şehirde fevkıdâde rııııılyot tedbirleri aldı
Binden fazla mahkûmun tahliye e-dllorek İstanbul sokaklarına aalıve. rllmcsl karsısında zabıtaca ne gibi tedbirler alimliği hakkındakl sualimizi Emniyet Müdürü Kemal Aygün şu «eklide Cevaplandırmıştır:
"Af Kanunu tatbikatına başlandığından beri gereken fevkalâde tedbirler alınmış bulunmaktadır. Hem-şeriler İçin bu hususta endişe edilecek bir cihet yoktur. Esasen günlük zabıta vakalarında şimdilik bir artış yoktur hattâ azalhiA vardır. İstanbullular müsterih olabilirler.,.
İstanbul Adalet Sarayının
inşasına bu yıl başlanıyor
durumu inceleniyor
ilk Öğretim Umum Müdürü, bu hususla bazı haksızlıkların yapıldığını kabul ediyor Mili! Eğitim Bakanlığı İlköğretim Umum Müdürü Yunus Kâzım Koni. f dün kendisiyle görüsen bir arkadaşımıza şunları söylemiştir:
“152 İlk Öğretmenlerin durumu tetkik edilmektedir. Bu huzusia bazı haksızlıkların yapıldığını kabul ediyoruz, Bu İçin düzeltilmesi İçin alâkalı arkadaşlarımız çalışmaktadır.
Öğretmen okullarından yeni morun olanlar kura İla doğu illerine tayin e-dilmektedirirr. Bu öğretmenler bir terfi süresi yani 3 sona tayin edildikleri yerlerde başarı İle vazife gördükten sonra diledikleri yerlere tayin edilmek için rüçhan hakkı kazanırlar."
Teknik üniversite cinayetinin duruşması
1
L
V
Dün, hâdisenin yegâne şahidi Ashtnn Selma dinlendi
Teknik Üniversite talebelerinden Prof, Feyyaz Gürsan’ı tabanca 1le Öİ* düren Mehmet Taıkesen’ln muhakn-menine dün de Ağırceza Mahkemelinde devam edilmiştir.
Dünkü duruşmada hâdisenin yegâne inhldl Aldatan Selma dinlenmiş ve hâdlüeyt uzun uzun anlatmııjtır. Bu a-rado sanık avukatının «Hallerine c#-vap veren aeletAn, o gün Mehmet Tap-kenenin İmtihan evrakını tetkik ettir» mek için yanlarına geldiğini, evrakı beraberce tetkik ettiklerini, yarım anat aonra gelmesinin söylendiğini, neticede numaranın düzeltilmesine İmkân olmadığının bildirildiğini İzah et-mle, bunun üzerine de Mehmet Tep» kesenin “Zaten ben ölmüşüm" diyerek tabancasını ateşlediğini anlatmıştır.
Bilâhare «anık avukatı, imtihan kâğıtlarının kaybolduğunu beyan ederek bu evrakın bulunmasını talep etmiştir. Mahkeme evrakın bulunması İçin Savcılığa müzekkere yazılmalıma ve duruşmanın 1 ağuetosa talikine karar vermiştir»
Nikaragua'da öldürülen denizcilerimiz İçin tazminat İstendi
Nlknr&guada Öldürülen denhcIleH-mltin katilleri oradaki adil makamlar tarafından muhtelif cezalara çarptırılmıştı.
Ölen denizcilerimizin ailelerine taa-mlnat verilmeği hususunda Mekelkö Elçimiz tarafından yeniden tegebhÜ»-te bulunulmuMur. Nikaragua Hükümetinin bugünlerde müapet cevap vereceği tahmin olunmaktadır.
Başbakanın istanbulun fetih yıldönümü hakkındakl sözleri
îstanbulun ÖOO üncü fc»tlh yıldönümü hAzırJjklannın parasıelık yününden çok ağır gittiği ve hu huâunta HükûmMIn ne düüünâülUnü «oran gaırtvcHere BMbnknn:
'‘Elimizdeki müRtncel Islar bittikten sonra İstanbulun 500 üncü fetih yih hazirhklarlyle esaslı bir «eklide meşrul oiacajrıt» demletir.
Adalet Bakanı, mahkemelere verilecek yeni şekil hakkında izahat verdi
Şehrimizde bulunan Adalet Bakanı Halil ÖzyörÜk dün tatanbul Adllyofil-ııl ziyaret ederek, kendisiyle konuş-
Dışişleri Bakanı Ankaraya döndü
Bir knç günden beri şehrimizde bulunan Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü dün akşamki ekspresle Ankaraya dönmüştür.
Avrupadaki talebemizin durumu tetkik ettirilecek
MIHI Türk Talebe Federasyonu mümessili Mükorrom Taşçıoğlunun dün gazetelerde çıkAn ve Avrupada bulunan talebelerimizin büyük bir kısmının nol temayüllü olduklarını İfada eden beyanatı üzerine Millî E-ğltlm Bakanlığı Avrupaya bir müfettiş göndererek durumu tetkik ettirmeye katar vermiştir.
Ülkü Delmenin radyo konseri
Geçenlerde İstanbul Rndyoaunda zevkle dinlediğimle Budapeşte Radyosu eski solistlerinden vlyolonİBt Ülkü Delrnan bugün saat 19.20 de îa-tnnhul Radyosunda bir konser verecektir.
mnk latlyen hâkimleri kabul ethilş» tir. Bu atada gazetecileri de kabul o-den Bakan, gazetecllrrc:
“Şimdiki mesaimizin hedefi mevzuatımızda anti-demokratlk hükümler taşıyan kanunlarımızı gözden geçirerek bunları ıslah etmektir. Bu hususta bugün Bakanlar Kurulunda 5 kanun tasarısı vardır. Bir taraftan da yeni teşkilât kanunu tasarısını hazırlamakla meşgulüz. Bu kanun, mahkemeleri İki derece olarak teshil etmektedir, üst mahkemelerin kurulması bittabi zamana muhtaçtır. Eleman elde edildikçe tevsi* edilecektir. ÎBtanbul Adalet Sarayının bir kısmının İnşasına bu sene başlanması mukarrerdir. Bayram tatilini Şilede geçirdim. Bu akşam Yalovaya gideceğim. Belki yarın da Ankaraya döne-rlm" demiştir.
Adliyeci® yaz tatili başladı
Adllyede ya» tatili başlamıştır. 6 eylüle kadar devam edecek olan bu tatil devresi esnasında Birinci Ticaret, Üçüncü ve 11 inci Hukuk, 6 ve 7 nel Asliye Ceza. İkinci Ağırceza Mahkemeleri nöbetçi knlncak, Sulh Ceza ve SUlh Hukuk Mahkemeleri tatil yapmıyacaklardır. Savcılar da- bir aylık izinlerini münavebe 1le kullana* caklardır.
TEŞEKKÜR
Aile büyüğümüz
ÖMER MALÎKİ’nln aramızdan ebediyen ayrılnâası İle husule gelen büyük acımızı, telgraf, te» lofon, mektup veya bizzat cenaze tÖ-ronlndo hazır bulunmak suretiyle paylasan akraba ve dostlara ayrı ayrı teşekküre büyük teessürümüz mâni olduğundan, teşekkür ve minnettarlığımızın muhterem gazeteniz vasıtasıyla duyurulmasını dileriz.
• MALİKİ AİLESİ
yen! İstanbul
SİYASÎ İKTİSADÎ MÜ8TAKÎL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENt İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MüdUrÜ: Kemal H. SARLICA Bu sayıdn yAn İslerini fiilen İdare eden : Mithat pents
> Nefredibniyen yanlar iade edilme*.
Baaıldıgn yer :
YENİ İSTANBUL. MATBAACILIK LIMITED StRKETÎ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 48 —
Değişiklik kendimden ve bekâr odamdan kasabaya sirayet etmeğe başlamıştı. İnsanları, evleri ba^ka türlü görüyor, kavakları bile sevmeğe başlıyordum.
Fakat bütün bunların arasında en çok değişen Hacı Müslim Beydi. Bu adamın çehresi, bakışları, tavırları ne kadar asil bir güzellik alıyor, sesi ne kadar tatlılaşıyordu Yarabbi!

Derken günün birinde Cüce Kalfa beni bir kere daha Müslim Bejin evinden çağırdıklarını haber verdi. Cüceyi öpmemek için kendimi zor tuttum. Fakat lktldan, zekâsı, aevimllllğl ve hattâ, biraz kısa olmaktan başka kusuru olmayan vücudu hakkında o kadar güzel şeyler söyledim kl biçare Adeta sarhoş oldu ve bunları Hacı Müslim Beye de söylememi rica etti. Ecza-haneden çıktıktan sonra yolda İmam Haşanı kızdınp bağırtan çocuklara rastladım. Çocuklara İmam Haşanın meziyetlerini belirtecek güzel şeyler söyledim ve meczubu civardaki bir tatlıcıya götürerek baklava ısmarladım.
Ancak İmam Haşan, Cüce Kalfa gibi işi tadında bırakmamıştır. O günden bert ne zaman beni sokakta görse at gibi tepinip eşinmeğe bavlıyarak “Tatlıı, tatlın.0 diye bağınr ve dilini damağına çarparak köçeklerin parmak şaklatmalarına benzer bir acayip ses çıkarırdı, imam Ha-236
san beni haraca kesmiştir. Para verecek olursam kabul etmez. Tatlıcının kendini aldatacağına kanaat ettiği için, zıplaya zıplaya yolumu keserek beni dükkâna götürüt.
O gün imam Haşandan ayrıldıktan sonra doğru benim odaya gittim ve telâşıma rağmen uzun uzun giyinip süslendim. Biraz sonra Hacı Müslim Beyin bahçe kapısını çalarken âdeta sevgilisini ziyarete giden sinema Aşıklan kıyafetinde bir adam olmuştum. Farkım elimde bir çiçek demeti yerine meşhur hekim çantamı taşımamdan İbaretti.
XXXXVH
karabaGli yenge
Fakat bu defa boni alt katta bir odaya aldılar. Burada kenara çekilen sandalyeler arasına yapılmış bir yer yatağında Karabaglı Yenge yatıyordu.
O sabah evinde evvelâ kocaslyle, sonra araba getirmeğe gelen konu komşu ile kavga eden Karabaglı Yenge ağlaya bağıra Hacı Müslim Beylere gelmiş, sofada kavgayı anlatırken birdenbire düşüp bayılmıştı. O zamandan beri böyle kalıp gibi yatıyor, ara sıra ayıldıkça vakayı hatırlayıp bağırmağa ve beddua etmeğe başlayarak tekrar kendini kaybediyordu.
Hacı Müslim Bey bu vaziyetten ve yerde hastanın sık sık kusmasından endişeye düşerek bana haber göndermiş, fakat acele bir İşi çıktığı için kendisi bekllyememiştl.
Mahallelinin müdahalesine göre, kavga, her halde dayaklı bir kavga olacaktı. Netekim Ka-rabağlı Yengenin yüzündeki bazı sıyırıklar ve morartılar da bunu göstermekte idi.
Odada sirkeden etere kadar bir alay ko-237
ku birbirine karışmış ve havaya bulandırıcı bir ağırlık vermişti. Kusmaların belki de bundan olduğunu düşünerek Çopur Hııriyeye pencereleri açtırmakla İşe başladım. Karabaglı Yenge alnında gül sirkesine batırılmış bir tülbent olduğu halde yeni natronlanmış bir mumya İhtişamı İçinde dil ağız vermeden yatmaktaydı. Vaktiyle Valde Hanındaki Muharrem Ayinlerinde gördüğüm İranlI Ahond’lann çehrelerine benzeyen uzun fakat ensiz çehresini baştan başa kaplayan ve Hacı Müslim Beyin telâşla döktüğü keskin ruhlardan şişip kabarmış olan burnu olduğundan da daha heybetli görünmekteydi. Çeh-ıeisindekl bütün hayat, yan dişlerinin sökülmüş bulunmasından dolayı, esasen çökük olan avurtlarının, mekteplerin fizik tecrübelerinde hava boşaltma makinesiyle çatlatılan deriye benzer bir hareketle inip çıkmasından ibaretti. Ara sıra da ruhlardan burnu yanarak aksırıyor ve tepeden koyunlara seslenen çoban gibi dik bir sesle: “Hoooy” diye bağırıyordu.
Karabaglı Yengenin nabzını ve siyah nohut resimleriyle süslü ıslak entarisini aralayarak kalbini dikkatle muayene ettim. Bu kadar arbedeye kalb mi dayanırdı?
Çantayı açarak Çopur Hurl.venin yardımlyle kadına hemen bir hülle camphree şırıngası vurdum» Aynı zamanda da kapının dışında sezdiğim bir takım hareketlere karşı kulağım kirişte idi. Enjeksiyon yardımlyle meşgul bulunan Huriyeden. pek lüzumlu olmadığı halde yüksek sesle pamuk, baş yastığı gibi şeyler İstiyordum. Fakat kız pire gibi yerinden fırlayarak bir lâhzada İstediğimi getiriyor ve odaya başka kimse girmiyordu.
Neyse biraz sonra Karabaglı Yengeyi, arkasında yastıklar koyarak yatağında doğrulttuk. Ben de buruşan pantalonumu ve tepeye doğru 240
İlk seyrelme alâmetleri başlamış olan saçlarımı düzelterek karşısındaki koltuğa geçtim. Konuşmağa başladık. Karabaglı Yenge beni gör-düğü ve esasen bütün zehrini d dökmüş bulunduğu İçin birdenbire melek gibi bir kadın olmuştu. Kndislnden evvel kocasını düşünerek Zl-ver Efendinin sıhhati hakkında haber sordu; iyi • olduğunu öğrendiği zaman “Oh ohî Çok şükür.” diye sevindi. Sonra bana baygınlığına dair bazı İhtisaslarını anlattı. Kendisini bir sarnıç İçinde görmüş. Üstünde kuş gözü kadar bir deliği varmış. "Ben bu delikten nasıl çıkacağım” diye düşünürken o delikten bir sopa girmiş, sapını tutan olmadığı halde kafasına kafasına vurmağa başlamış..»
Benim zavallı Ebe gerçekten korkunç olan bu kâbusa “Allahın işi” deyip geçirdi. Fakat Karabaglı Y’enge zekiydi. Göz bebeklerinde sadet düğmeler gibi parlak bir ağartı ile bana sarnıcın ve sopanın sebebini soruyordu. Kendi kendine İşleyen sopa, baygınlıktan evvelki kavga ile bir dereceye kadar izah edilebilirdi. Sarnıç İçin buna İmkAn yoktu. Fakat bu düşüncemi söylemedim. Her ikisi hakkında da “Bu gibi hallere mahsus bir takım şuuraltı buhranlarıdır” dedim ve buna benzer daha bir takım şeyler İlâve ettim. Bu Alimane izahat Karabaglı Yengeden ziyade kapı arAşından blal gözetlediğine şüphe etmediğim Cehle içindi, Onun nihayet yanımıza gelmeğe karar vermesinden bir türlü ü-midiml kesemiyerek koltuğuma yerleştim ve Yenge ile konuşmağa devam ettim. Alâkam o-nu pek duygulandırmıştı. Birbirimizle karşılıklı bir nezaket yarışına girişiyor ve çelebiliği. İstanbul külhanbeylerlnln “Çok İncelme, kırılacaksın” diye alay ettiği dereceye çıkarıyorduk. Ömrümde hiç bir gün bu kadar tatlı ve oynak
238
bir sesle bu kadar İnce şeyler söylediğimi hatırlamıyorum. Ses artık benim değil, La dam o Kamelyaya İlânı aşk eden Arman’ın sesi idi ve söylerken kapıya aslA bakmadığımı zannediyordum.
Zannediyordum, dedim. Çünkü halaylarında henüz aşKla birbirimizi severken bu hatıraları eşelediğimiz zaman Cehle güler:
— Nasıl bakmıyordun ayol?.. İkide birde kaşını kaldınp gözlerinin birini horoz gibi yan yan anahtar dllğlne bir çevirişin vardı. Orada olduğumu anlıyacakaın diye ödüm patlıyordu, derdi.
— öyledir de Allahın zalimi, neye yanıma gelmedin... Sen lisede tahsil etmiş, müsamere-lerde manzume okumağa çıkmış kızsın... Benden utanacak değildin ya, derdim.
— Onun İçin değil.» Seni beğendim de onun için yanma çıktım gibilerde bir şey gelir aklına diye çekindim, derdi.
— Yalancı.. Beğenmedin miydi sanki?..
— Beğendim beğenmedim o başka.. Senin arkandan koşuyor gibi görünmek klblrime dokunurdu dogruau....
— Hem ben senin delikten beni gözetledb ginl görmdim mi? Huriye bana sakız tatlısı getirdiği zaman kıkır kıkır güldün bile...
Cehle bu hatırayı her anlatışında yine öyle gülerdi:
— Nasıl günülmez ayol!.. Stn sakız tatlısını yedikten sonda kaşığı soldaki bardağın içine koyacağın yerde işlemeli tepsi Örtüsünün üstüne koydun, üstelik bardaktaki suyu da içtin... Huriye dışarı çıktığı zaman taşlıkta hep yerlere çömeldin; avuçlarımızla ağzımızı burnumuzu tıkadık da öyle güldük ..
(Devamı var)
239
20 Temmuz 1050
YENİ İSTANBUL
SAyfa 8
Köy dâvamız
Hortu Köyii
VURDUMUZUN neresine bakılsa ■ tarih! eserler, geçmiş yüzyılların tAhrip ede ede ortadan kaldıramadığı medeniyet izleri görülür. Bugün kuş uçmaz, kervan geçmez nice yüce dağ başlan vardır ki. oralarda dahi bu gibi eserlere tesadüf edilir. İşlenmiş kırık mermer taşlar, mezarlar, harabeler, tarihi hüviyetlerini muhafaza ederek her tarafta göze çarpar.
Hortu Köyünden vaktiyle çok kervan geçmiş. Anadolumuzu baştan haşa katedip daha uzak diyarlara giden kervanların bir çoğu Hortu Köyüne uğramış, öğretmen Makalın, îvriz Köy Enstitüsüne tahsilini vap-mıya giderken, otobüsün bozularak bir gecesini geçirdiği Hortu Köyünde üç gün de ben kaldım. Ereğliden Aksaray ve Karapınara giden yolların birbirinden ayrıldığı kavşak noktasında kurulmuş olan Hortu. orta büyüklükte ve eski bir köydür.
Eski yıllarda dahA ziyade hayvancılıkla iştigal etmişler. Koyun, tiftik, sığır ve deve yetiştirmişler bilâhare ziraatçlllğe de önem vererek topraklarını işlemişler. Hâlâ da İşlemektedirler. Bir kısım arazisi su altı ve bataklık olan bu köyün ziraate elverişli olan toprağı da az değildir. Bilhassa merası 9 ilâ 10 bin koyunu barındırmaktadır.
Hortu’nun, çoğu köylere nasip ol-mıyan bir işi daha var: Orada bulunan güherçlle ocaklarından güherçlle İstihsal ederler. Ve her sene yaz aylarında bu ocaklar işlettirilir. Elde e-dlîen güherçlle, barut İmali için satılır,
îçinde tarih! bir köprüsü, camii ve çok güzel tatlı suya malik kuyuları bulunan bu köyde, halk çok sempa-
Valide Kırallçe. Bucklngham Sarayının • balkonunda torunu. Kent Prensi Misel İle konuşuyor, tklsl de, Kıral George A I nın doğum gtinü münasebetiyle RAF’on bir gösterisini seyretmişlerdir»
İngiltere, Moskova ve Yeni Delhi’ye son cevabını vermek üzere
Londra, 19 (APı — Büyük Britanya pek yakında Rusya İle Hindistan» Kore meselesine dair görüşünü resmen belirtecektir. Kore'de sulbün yeniden kurulabilmesi için her şeyden evvel komünist Kuzey Korelilerin kendi Öz topraklarına geri çekilmeleri şarttır.
Resmi çevrelerden bugün öğrenildiğine göre, îngiJterenin bu merkezde olan görüşü Moskova ile Yeni Del-hiye açıklanacaktır.
C. H. P. propaganda işlerini tanzim etmek için Genel Kurul toplantısı yapılacak
Ankara, 19 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Yarın C. H P. Gene) Merkezinde Gene) İdare Kurulu üyeleri ile ihtisas sahibi bazı zevatın iştirakiyle bir toplantı yapılarak C H P nin propaganda ve neşriyat işleri görüşülecektir.
Bu arada C.H.P. gazetelerinin durumu îstanbulda yeni bir matbaa tesisi gibi mevzular da incelenecektir.
Yazan : Haşan Ali TÜRKER
tiktir. Kaldığım üç gün İçinde, ta-nıiyle anlaşıp dertleşmek imkânım
hazırlamış ve zeki kavrayışlara sahip tepmişlerdi. Ancak
görüşlere, ince olduklarını gös-hemen ekseri
köylerimizde olduğu gibi, burada ileri bir çalışma yoktur. Köylerinin İ--çlndekl güherçlle ocaklarını kendileri işletmezler. Bunları sahipleri Bozkır-lılara senelik kiraJarlar. Bu yerlerin
başlıca sahiplerinden birine, kendileri işletmeyişlerinln sebebini sorduğum zaman: “biz işletirsek pahalıya mal olur, kâr edemeyiz” cevabını
verdi. Hakikaten ocaklarda pek müş-
kllât ve mahrumiyet İçinde çalışan
ları gördüm. Halbuki sahipleri bu mahrumiyete katlanmıyacnklardı. Tesisatı pek iptida! olan güherçlle ocaklarının ıslah edilmesi lüzumunu
Heri sürdüğüm zaman: “Kim uğraşacak. işte biz dedelerimizden böyle gördük. Senede 300 ilâ 500 liraya satıyoruz. Hazır para kazanıyoruz. Daha fazla uğraşmıya ne lüzum var?”
deyip kestirdiler.
Köylülerimizi daha iyiye, daha güzele heves etmek arzusuna kavuşturduğumuz zaman, durumları mutlaka farkedlp değişecektir.
Bu köyde her çeşit meyve ağacı ve kavak, çeşitli sebzeler yetiştirilebilir. Bugün mevcudu 9-10 bin olan koyunculuk daha verimli bir hale ge
tirilebilir.
Yüzlerce seneden beri aynı sistemle işletilen güherçlle ocakları daha mütekâmil bir şekle sokularak az emekle çok hasılat alınabilir. Böylece bir köy. iktisadi bakımdan kendini kurtarmış olur. Zira bu köy tek cepheli değildir.
Gelecek yazılarımda çeşitli bölgelerdeki köylerin durumlarına ait misalleri genişleteceğim.
Kominformun asılsız isnadı
Lake Success 19 A.A. «Afp) — Trygve Lie. Cenevrede toplanan Birlenmiş Milletler Balkan Komisyonundan bir mektup almıştır. Komisyon bu mektupta, halk demokrasi basın ve radyolarının. İngiliz ve Amerilta-lılardan yardım gören Yunanistan ve Yugoslavyanın Arnavutlukla Buigarls-tana taarruza hazırlandıklarına dair verdikleri «on haberlere Genel Sekreterin dikkatini çekmektedir.
BalkAn Komisyonu hu ithamların hiçbir esasa dayanmadığını ve bu gibi iddiaların umumiyetle kendilerinin yapacakları taarruzlara zemin hazırladığını bildirmiştir.
Avustralya, Kore’ye asker göndermeyi düşünüyor
Paris. 19 A A. (AFP) — Avustralya radyosuna göre bu sabah Trygve Lie'nln Kore'ye kara birlikleri gönderilmesine dair müracaatını müzakere eden Avustralya Genelkurmayı. hükümete bu birliklerin gönderilmesini tavsiye etmeye karar vermiştir.
Hükümet İlk toplantısında bu mev. zua dair kararını verecektir.
Iranlı misafirlerin nazikâne hareketleri
Doğubeyazıt+a bir kaza sonunda hendeğe yuvarlanan otobüsün yaralılarına ilk tedaviyi yaptılar
Doğubeyazıt 19 (A.A.) — Agn 11 plâka numaralı üç tonluk kamyon, ilçemizden hududa giderken Sürba-han köyü civarında önüne Ani olarak, üzerinde çocuk bulunan bir merkep çıkmış, şoför manevra yapmak İstemişse de muvaffak olamamış ve kamyon bir hendeğe yuvarlanmıştır. Kamyonun içinde bulunanlardan 12 si ağır surette yaralanmıştır. O sırada İrandan gelmekte olan tranlı talebeler derhal ellerinde mevcut sargı bezleriyle ilâçlannı kullanmak.suretiyle yaralıların İmdadına yetişmişlerdir Yaralılar askeri hastahaneye kaldırılmıştır.
Savcılık mahallinde tahkikata başlamıştır. İran 11 misafirlerin bu nazikâne hareketleri bütün ilçede takdirle karşılanmıştır.
Yeni dış ticaret kararnamesi ilk Bakanlar Kurulu toplantısında görüşülecek
Ankara. 19 «Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Yeni dış ticaret kararnamesi üzerindeki çalışmalar tamamlanmış gibidir. Bakanlar Kurulunun ilk toplantısında görüşülerek kesin şeklini alacaktır.
Salahiyetli makamlajdan öğrendiğimize göre yeni rejimin esaslarını tes-bit etmek üzere Ticaret Bakanlığında tüccar ve sanayicilerin iştlrakile kurulmuş olan komisyonların başlıca tavsiyeleri yeni kararnamede yer almaktadır. Bu İtibarla yeni rejimin tüccar ve sanayicinin arzusuna uygun bir şekilde tAnzIm edilmekte olduğu ve onlar için sürpriz mahiyetinde her hangi bir hükmü ihtiva etmiyeceğl teyit olunmaktadır.
Ulus'a göre, son aylarda vergi tahsilatında 40 milyon lira azalma görülmüştür
AnkAra, 19 «Hususi muhabirimiz bildiriyor ı — Ulus gazetesi bugünkü sayısında son aylarda vergi tahsilatında 40 milyon lira kadar bir noksanlık görüldüğüne dair bir haber ncşretmlşttr. Gazeteye göre D. P. Hükümetinin blV takım vergilerde indirme yapacağı yolundaki neşriyat bu azalmada geniş ölçüde müessir olmuştur.
Bu hususta malumatına müracaat ettiğimiz salahiyetli bir zat bu haberin mübalâğalı olduğunu ifade etmiş, fakat fazla tafsilât vermemiştir.
Milli Savunma Bakanı ve askerî erkân Ankaraya döndüler
Ankara 19 t A.A.) Milli Savunma Bakanı Refik Şevket ince, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nuri Yamut, Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Muzaffer Göksen in, Deniz Kuvvetleri Komutanı Tümamiral Sadık Altıncnn, Genelkurmay Harekât Dairesi Başkanı Tümgeneral Yusuf Eğeli. yanlarında Genelkurmay Başkanlığı özel Kalem Müdürü Kurmay Yarbay Niyazi Selek ve Yüzbaşı Havrl Bara olduğu halde bu sabah saat 8.50 de Yalova’dan kalkan özel bir uçakla Ankaraya dönmüşlerdir.
Geçen hafta Perisin Opera caddesinde orijinal bir merasim olmuştur, iki Belediye Reisi beraberlerinde O-pe ranın dansöz elbisesi gbmlş dört bıılesl olmak Üzere Operanın açılışını gösteren sembolik kurdeleyi kesmiştir. Bu merasimle aynı zamanda yelil bir müsabaka da lifin olunmuştur. Her akşam snnt 17 de memleketin maruf almalarından müteşekkil bir Jüri. o caddeden geçecek, en güzel elbise, şapka ve a-yakknbıyı ahinmiş olan birini çevirecektir.
Resimde kurdeleyi (ulan dört küçük hale: Mile, C o-lette Lnurent. Mile. Michellne d’Orhln, Mile. Mlrnllln Grıv nelli ve Mile, Ber-nndrtle Poncel’yl görüyoruz. Solda ve sağda İki vali, görülmektedir.
*

Koreye cephane sevklyatı
KORE DÂVASINDA
İngiliz partileri ittifak halinde
Londra, 19 (YÎRS) — Büyük Britanya siyasi mchaflh, Başkan Truman’ın mesajını ve Amerikanın Kore harbi karşısında takındığı azimkar tavrı büyük bir memnuniyetle karşılamakta ve Birleşik Amerikanın Birleşmiş Milletlere karşı olan taahhütlerini yerine getirmek İçin bu derece büyük fedakârlıklara girişmesi çok manalıdır, demektedirler.
Amerikan partileri Truman’ı destekliyor
Washington, 19 (YIRS) — Balkan Truman’ın bugün Kongreye gönderdiği mesaj, Kongre mehafilinde azim-kâr bir hava yaratmıştır.
Başkan, Munzam asker! tahsisata İlâveten yabancı milletlere verilecek silâhların 5 milyar dolardan az olmayacağı tahmin edilmektedir.
Konarre İttifak halinde
Washlngton, 19 (YÎRS) — Eaşkan Truman’ın mesajı Kongrede umumi bir tasviple karşılanmıştır.
Demokrat ekseriyetle Cumhuriyetçi muhalefet, Kore ve harp mevzuunda tamamen ittifak •etmişlerdir. Mümessiller Meclisi. Başkanın İstediği salâhiyetler hakkındaki kanun projelerini Önümüzdeki hafta içinde karara bağlıyacak ve Senato, hemen bunların tasdik muamelesine bağlıyacaktır.
Londra 19 A.A. (AFP) — Avustralya Başbakanı Robert Monzlos Lonârada şerefin*» verilen bir ziyafette söz alan İngiltere Başbakanı Clement Attlee, TTzakdoğudakİ hâdiselerden bahisle demiştir ki:
“inziva günleri çoktan geçti. Eskiden. Korede cereyan eden hâdise Avrupadan çok uzak telâkki edilirdi. Fakat tecrübe bize öğretmiştir ki, dünyanın bir tarafında girişilen tecavüzü diğer kısımlardaki tecavüzler takip edebilir.
Attlee’den sonra söz alan Chur-chlll her iki memleketi birleştiren büyük dâva İçin yapılan her harekette İngiliz muhalefetinin müzaheret Inj temin etmiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir:
Büyük bir gerginlik devresinde yaşıyoruz. Bu gerginliğin uzayacağı kanaatindeyim. Bunun nasıl hafifletileceğini göremiyorum. Fakat güçlüklere non vermek İçin yapılan gay-retlere yardım etmek hepimizin vazifesidir. Hükümetin mutabık kaldığımız İdeni* uygun nlarnk alacağı her tedbirin muhalefetin en kuvvet-
Yunanistan deniz kuvvetleri arttırılıyor
VVaahlngfon 19 A.A. (Afp) — Birleşik Amerika Hükümetinin askeri yardım programı çerçevesi içinde Yu-nanlMann yakında 5 muhrip ve İki denizaltı vereceğine dair Atina Radyosu tarafından verilen haberler hakkında Snvunına Bakanlığı çevrelerinde her türlü beyanattan çcklnllmnk-trdlr.
Yarı reaml çevrelerdeki kanaate göre, 1951 nenesi askeri yardım programı kanunu bilhassa deniz kuvvetleri sahasında Yunanistan^ oldukça miı-him yardım derpiş etmektedir. 5 muhrip vs kruvazörle İki denizaltı rakamının hakikate uygun olduğu sanılmaktadır.
Yeniden para bastırılmıyacak
Ankara, 19 «Husus! muhabirimiz bildiriyor) -— Yeniden bozuk para bastırılacağı, k&ğıl. paraların şekilleri değiştirilerek daha küçük boyda yenilerinin çıkarılacağı htıkkındnki (oy!rn«llcr Hazine Genci Müdürlüğü ve Merkez Bankası tarafından yalan-lanm ıştır.
II müzaharetlne mazhar olacağım Attlee’ye temin edebilirim.
İngiltere ve Hindlstanm teşebüsleri Arasında münasebet olmadığı Anlaşıldı
Lake Sııccess 19 A.A. (AFP) — Birleşmiş Milletlerde Artık iyice beliren kanaat şudur ki Moskovada devam eden İngiliz - Sovyet müzakereleri ile Pandit Nehrunun teklifleri İki ayrı hâdisedir.
Sovyet Rusyanın tasvip ettiği Hindistan, Komünist Çinin Milliyetçi Çin yerine geçeceği ve Rusyanın yerini alacağı Güvenlik Konseyinin Arzettiğl çerçeve dışında bir arabuluculuk tasavvur etmemektedir.
Halbuki İngiltere, Kuzey Koreye müeyyide tertip eden Konseyin ka-rarınA bağlı kalmıştır. Bilindiği gibi bu kararlar Rusya mevcut değilken ve Milliyetçi Çinin de oyuyla verilmiştir.
Başbakan Attlee, İngiltere Büyük Elçisi, Gromkoyla tekrar görüştüğü sırada “İngiltere Birleşmiş Milletleri desteklemek için elinden geleni yapmaktadır” demektedir.
Kızıl Kore’ntn Şefi ve Başkomutanı
Kim İr Sen kimdir?
Kim İr Sen, 1949 martında, en mühim kabine dialarından mürekkep bir heyetle Moskovayı ziyaret etmişti. Orada üç hafta kalarak "tetkikler" de bulunan bu heyet şerefine Stalin, 17 martta Kremlin’de bir ziyafet vermişti
Şimal Korenin büyük şefi olup Ce-nup Koreye ve Amerikaya karşı harbi açan ve İdare eden Kim İr Sen, şimdi “Kore Halk Cumhuriyeti” ordularının başkomutanıdır. General Mac Arlhur’ün rakibi olan bu genç adam, mühim bir siyaal şahsiyettir. Japon ve şimdi de Amerikan işgaline karşı mukavemet hareketinin başı olduğundan, kendisine istiklâlin şampiyonu bir mili! kahraman süsü vermektedir. Daima AvrupalI kıyafetinde gezer, siyah saçlarla çevrili yusyuvarlak kafasında yumuşak bir fötr şapka bulunur.
Kim İr Sen, 25 ağustos 1948 de toplanan Büyük Milli Meclisin kurduğu hükümetin başına getirilmiş o-lup, Aynı senenin eylül Ayından beri Başbakanlık yapmaktadır. Fakat kendisini yalnızca Şimal Korenln Hükümet Reisi gibi görmemektedir. Zira kabinesinde 10 Şimal Kore, 10 tane de Cenup Kore mümessili bulunduğundan, bunun bütün Kore ülkeleri “demokratik hükümeti” olduğunu iddin etmektedir Milli Meclis de aynı şekilde karışık vaziyettedir. Yekûnu 572 milletvekilinden teşekkül eden Meclisle Cenup Korenln 360, Şimal Korenln ise 212 ftzaaı vardır. Bu nokta üzerine dikkati çekmek gerekir: Zira şimalli komünistlerin, cenupta Amerikan işgal bölgesinde bir çok ajanları ve cürüm ortakları bulunduğu İspat edilmiştir. İşte. Cenup Kore polisinin burnunun dibinde gayn kanun! ve gizil olarak yapılan bu garip seçimler neticesinde. Şimal Kore Hükümeti, Cenup Kore ülkesini içinden fethetmiş gibidir.
Kim İr Sen yalnız Başbakan değil, avın zamanda “işçi Partisi” lideridir. 1916 da hakiki mânaslyle Komünist ve Halkçı partilerinin feshinden sonra kurulmuş olan ve iktidara geçen partinin İsmi resmen •’lşçi PartlsC’dır. Moskova gazetelerinin bildirdiğine göre. İşçi Partisinin Şimal Korede 1 temmuz 1948 de
AMERtKADAN İNTİBALAR
Amerikalılar harbe ne derece hazırlıklı?
Harp sonunun, hakikî barışı getirmediği besbelli olduğu halde, Amerika bu dersten istifade etmiş gözükmedi ve ordusunu çarçabuk terhis etti
Yazan : Oğuz TÜRKKAN
REMOKRASÎLER, bünyevl hususl-■Jyetleri İCAbıymış gibi, her harp başı hazırlıksız yakalanırlar. Gerçi bu sefer Amerika, geçen harp başında olduğu gibi hazırlıksız, gafil av-lanmamıştır ama. gene de askeri bakımından en gayrı müsait devrinde bulunuyordu. Harbiye Bakanı Johnson, verdiği bir demeçte, bugünkü Amerikan asker! kuvvetlerinin, 8 yıl önce Pearl Harbor baskını sırasmda-kinden adetçe daha ufak olduğunu kabul etmiş, fakat daha iyi teçhizatlı buluduğunu ileri sürmüştür.
1941 aonunda Amerikan kara ordusu 1.300.000 kişiden mürekkepken, şimdi 593.000 kişiden ibaretmiş. îkjn-ci Dünya Savaşmda^Amerika, silâhlı kuvvetlerini yavaş yavaş büyültmüş ve 1945 te 11.608.000 gibi muazzam bir adede varmıştı. Fakat bu kuvvet teşekkül edinciye (yani 2-2.5 aene geçlnciye) kAdar da düşman, orAda, pek mühim zaferler kozanmış ve mevkiler ele geçirmişti. Bunların geri alınması bilâhare pek çok kan dökülmesiyle kabil olabilmiştir.
Harp sonunun, hakiki barışı getirmediği besbelli olduğu halde, Amerika bu dersten istifa etmiş gözükmedi ve ordusunu çarçabuk terhis etti. 11 buçuk milyonluk ordu. 194$ da 3.751.000, 1947 de 1.671.000 e, 1948 de de 1.491.000 e indirilmiş oldu. Kore harbi patlak verdiği zaman, Amerikan silâhlı kuvvetlerinin yekûnu 1.458.400 kişiden ibaretti. Her neka-dar 1948’ de Kongre. Mecbur! askr-lik hizmtini kabul etmiş ve hükümete 2 milyon kişilik ordu kurmak salâhiyetini vermişse de. askere alınmak işi ancak bir kAç ay devam etmiş ve sonrA “hasıraltı” edilmişti. Buna sebep. Truman’ın bütçe açığını kapatmak kaygusuydu. Fakat, bu da yetmiyormuş gibi, yeni Harbiye Bakanı Johnson’un İlk icraatından biri, ‘'Orduda ekonomi ve yağ kısmının atılması” hareketi olmuş, bunun neticesinde Amerikan silâhlı kuvvetleri, kanunun asgari kudret olarak çizdiği rakamdan da 5-17.000 eksik bırakılmıştır.
îşte böylece Kore'de harp patlak verince Amerika, yalnız o bölgede takviyeslz değil, fakat umum silâJılı kuvvetleri bakımından da kifayetsiz durumda yakalanmıştır. Tahminden daha fazla kuvvetli çıkan düşmana, başka yerlerden kuvvet sevkedilmiş ve buralar tehlikeli bir surette zayıf bırakılmış, Üstelik de ordunun a-sıl öz kısmı toplu olarak harcanmış ve acemi eratla beslenmeden ateşe sürülmüştür. Gelen havadislere gö
re. Kare’de yaralanan asker ve subaylarının, acıdan ziyade hiddetten
738 bin âzası varmış ve o tarihten beri de daha fazla artmış.
Rus ihtilâlinin hayranı olan ve Marx edebıyatiyle beslenmiş bulunan Kim İr Sen, Sovyet Rusyada çok takdir edilen bir şahsiyettir. Bu adam, bütün nutuklarında beş sene evvel Koreyi “Hürriyete kavuşturmuş” o. lan büyük memlekete karşı minnettarlığını ilân etmiş ve aynı sosyalizm yolunu takip etmek emelinde olduğunu bildirmiştir. Zaten 1948 de kabul edilen Şimal Kore Anayasası, hemen hemen tamamen Stalin prensiplerini ihtiva eder.
Kim îr Sen, 1949 martında, en mühim kabine ftznlarından mürekkep bir heyetle birlikte Moskovayı ziyaret etmiştir. Orada üç haftA kalarak “tetkikler,, de bulunan bu heyet şerefine Stalin, 17 mArt tarihinde Kremlin’de bir ziyafet vermişti.
Aynı gün Rusya ile Şimal Kore arasında 10 senelik iktisadi ve kültürel bir muahede İmzalanmıştı. Andlaşmayı Kim îr Sen ve Vişinski imza ettiler.
Bu muahedede, Rusyanın Şimal Koreye sanayi ve ziraat âletleri, malzeme ve teknisyen vereceğine, Ö-deme için büyük kredi açacağına dair hükümler bulunmakta, asker! yardımdan hiç bahsedilmemektedir. Fakat şimdi anlaşılıyor ki. Moskova Hükümeti, işgal ordularını çekerek Şimal Koreyi tahliye ettikten sonra. bu memlekette kuvvetli ve modern bir ordu kurulması için çok mühim yardımlarda bulunmuştur.
Şunu da kaydetmeden geçmiyelim: 17 mart 1919 nndlaşmasındnn evvel Kim îr Sen. Staline bir mesaj göndererek, Kızılordunun memleketlerini terketmesi münasebetiyle teşekkürlerini bildirmiştir. Bu mesaj İpekli bir kumaş üzerine yazılmış ve rulo halinde uzayıp giden bu kumaşın üstüne. Kim îr Sen, meşhur 38 inci arz dairesinin şimal ve cenubunda oturan halktan 16 milyon 767 bin 680 kişi yerine İmzasını atmıştır.
bağırarak: “Bire karşı on olsa ney3eî Bire karşı yUzle harbediyoruz! Nerede yedek kuvvetlerimiz? Nerede tanklarımız?” diye soruyorlarmış.
GaJflet, hata veya zaruret, her ne ise. bu hazırlık noksanının muhalefet tarafından esaslı surette ele alınacağı tahmin edilmektedir.
Şimdiki halde, 596.000 kişilik Amerikan kAra ordusu şöyle dağılmıştır:
Birleşik Devletlerde .... 314.000 Pasifik te.............. 150.000
Karib Adalarında ...... 20.000 Avrupada................. 100.000
(90.000 i Almanyada)
Alaskada.................... 12.000
Askeri müşahitler Rus Ordusunu asgari 3 ilâ 4 milyon olarak tahmin etmektedirler.
Kore Harbinin ertesi günü Kongrenin yeniden kAbul ettiği Mecburî Askerlik Hizmeti, 18 le 26 yaşlar a-rasındaki 10 milyon Amerikalıya mütedairdir. Fakat bir çok istianalar kabul edildiğinden (meselâ geçen hArpte askere alınmış olanlar, evli olanlar... v.s. çağrılmıyaçaktır) İlk hamlede ancak 1.5 milyon kadar genç, askere alınacak, ötesinin alınması. vaziyetin gidişine bırakılacaktır. Askere alınmalar başlar başlamaz. Birleşik Devletlerdeki pişkin askeri kuvvetler, grup grup Uzak Doğuya sevkedilmektedirler.
Hava kuvvetlerinin 70 grup olmasına esasen Kongre aylardır İzin vermiş, fakat bu da, 48 grupta tutulmuştur. Bunun hiç olmazsa 60 grrupa çıkarılmasının bir seneye mütevakkıf olduğu söylenmektedir. Bununla beraber Uzak-Doğuda hava kuvvetleri üstünlüğü, daha şimdiden Batıklardadır. Deniz kuvvetleri bakımından da Amerikanın Rusyaya üstünlüğü, şimdiden mevcuttur. Tank ve zırhlı kuşetler hususunda Kızıl-ordunun bir hayli kuvvetli olduğu söylenmekte, fakat bunun derecesi tam tahmin edilmemektedir. Nihayet atom bombası bakımından Amerikanın, Rusyadan daha fazla bombaya malik olduğu kabul edilmektedir. Hidrojen bombası ise şimdilik A-merlkalılann lnhisanndadır. Prof. V. Bush’un dünkü demecine göre de. bir kaç aya kadar Amerika, tanklara karşı yeni ve çok müessir gizil öir silâh imaline başlıyacaktır.
Endüstrinin harp imalâtına çevrilmesi İçin plânlar tamamlanmış, fakat emir henüz verilmemiştir.
Amerika, tam harp faaliyetine giriştiği an, geçen seferden daha çabuk hazır olabilecek durumdadır.
15 senelik körün gözleri açıldı
Elâzığ. 19 (Huaus! muhabirimiz bildiriyor) — Şehrimizde Fırat Lokantasının sahibinin babası 15 soneden beri gözleri görmemektedir. Bayramdan iki gün evvel hu 70 lik ihtiyar evin bahçesinde bastoniyle ilerlerken yanından geçmekte olduğu bir ağaç rlahnın sadmesine moruz kalmıştır. Bu ânl sadmenin tesiriyle 15 seneden-beri dünya ışığından mahrum olan bu ihtiyarın derhal gözleri açılmış ve yeniden görmeye başlamıştır.
Milletlerarası Hususî
Hukuk Kongresi
Türk tezi tasvip edildi
Roma. 19 (A.A.) — Komada toplantılarına devam eden Milletlerarası Hususi Hukuk Kongresinde komisyon çalışmaları ilerlemektedir.
Deniz, kara ve hava yollylc yapılan nakliyatla nakliyecinin mesuliyetine alt hükümlerin tevhidi tetkik edilirken söz alan Türk delegesi Dr. Amil Artus, raporunu izah etmiş ve bu ko nuda memleketimiz mevzuatını anlatarak yeni Türk Ticaret Kanunu tasarısı ile, hava seyrüsefer kanunu tasarısında La Haye,Bruxelles ve Varşova Anlaşmaları gibi milletlerarası anlaşmalarda tesblt edilmiş olan mesuliyet hükümlerinin kabul edilmiş olduğunu belirttikten sonra, Türkİyede, hukukun tevhidi bakımından mühim bir terakki kaydedildiğini İlâve etmiştir.
Delegemizin beyanatı İttifakla tasvip edilmiştir.
MÜSABAKA KUPONU
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak için a-»aftıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-labllepek«Lnlu
Tafsilâtını her pazar rünkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.
■■


Bayt* 4
T E N î İSTANBUL
20 Temmuı IBM
İSMİNİ, YETİŞTİRDİĞİ »YEŞİL MERSİN»DEN ALAN ŞEHİR
i
-
ÎKÎ MACAR GİZLİ POLİSİ İFŞA EDİYOR
i
M
N*w-Tork Herald Tribün* hn llllllllllllllllllll ÇEVİREN llllllllllllllin eserin Tiirkiyed* neşir hakkını
YENİ tSTAKBCI/a vermiştir
ÇUKUROVA’da demiryolu. Akde-niz’Ln kıyısında yemyeşil bir şehirde nihavete erer. Bu yeşilliğe masmavi bir göğü, Atlas gibi bir denizi de ilâve ederseniz; kendinizi bir “fOzûn” diyarında hissedersiniz.
Sahil boyunca, ilerüyen asfaltın, bir tarafına Akdeniz’in dalgalan çarpar, diğer tarafında bahçeli küçük villâlar »ıralanır. Şehir, turunçgillerin yeşilliğine bürünmüş evlerle •‘turunçgiller cenneti” manzarası ar-reder.
Yüz sene önce buradan geçenler, deniz kıyısında bir kaç balıkçı kulübesinden başka bir şey göremezlerdi, Bunlar, son yilz sone İçinde gelişerek; bugün 2110 Km. kareye yayılan, 35 bin nüfuslu bir şehir halini almıştır. Bu şehir, eski “Zelryum” şoh-ri harabeleri üzerin* kurulmuş olup, Akdeniz kıyısında bir çok "Zefirinim” isimli şehirler bulunduğundan onu diğerlerinden ayırt etmek için burada yetişen "yeşllmerstnln” ismi, şehre izafe edilmiştir.
Mersin in yeniliğine bakarak tarihi olmıyan şehirlerden zannedilmesin. Şehrin havalisi zengin tarih â-sarlyle doludur. Tarihte buralar Etl-ler’in, Araplar’m, Asurlar’m, Roma-ldar’ın, Bizanahlar’ın. Selçuk Türklerinin, Karamanlıların. Osmanlı-lar’ın istilâsına uğramıştır. Bunun için bu havalide adım başına, bu milletlerin medeniyet eserlerine rasla-mak mümkündür. Bunlardan en ö-nemlilerinl tanıtalım:
Mersin’in 8 Km. batısında, deniz kıyısında; Romalılar’dan kalına •*POMFEÎ rOLlS” harabelerine rastlanır. Bu havaliyi işgale memur e-dilmiş olan “POMPEÜS”, Araplar-dan aldığı "SOLΔ şehrini yıkmış, onun yerine, kendi ismiyle anılan ‘TOMPEÎ-POLÎS” şehrini kurmuştur (635). Bu şehir, zamanının en meşhur şehirleri arasında yer almış; *525” tarihinde vuku bulan bir zelzele 11* harap olmuştur. Bugün şehir harabeleri arasında vaktiyle yapılmış; duvarlarının yükseklisi 7 ayak, genişliği 5 ayak olan bir limana; şehrin bir kapısından diğer kapısına kadar uzanan 200 sütunu olup, 43 Sütunu kalmış olan bir caddeye, tiyatro harabesine rastlanır.
Mersini* Silifke arasında dikkate değer bir eser de “KORtKOS” tur. —Bugün Kızk ulesl denmektedir— KORIKOS, yunanca bir kelimedir. Bu şehri, Yunan kolonisi kurmuştur. Müstakil bir idareye sahip olmuş. Kendi adına “MERKÜR” ün resmini taşıyan paralar basmış. Bilâhare şehir. Romahlar’ın, Bizansldar’ın. Er-menllerin, 1448 yılında da Karaman-oğullarmın istilâsına uğramıştır.
Bu şehirde en mühim eserler; BizanslIlara ait akmermerll bir mabet harabesi, 3 su yolu, çeşmeler; Er-menllere alt 2 şato harabesi vardır. Bunlar, bu şatoları Selçuklulara karşı yapmışlardı. Şatolardan birisi ka-
Mersin; turistik değeriyle, bereketli ovasiyle, geniş hinterland limanının inşasiyle, istikbaline emniyetle bakabilir
Yazan i Kemal Işık
POMPEİFOLİS: Meflıur 200 aütûnlu cadde görülmektedir
rada, diğeri kıyıya yakın bir adadadır. Ayrıca şehirde mağralara, mezarlara, lâhltleae rastlanır.
KORİKOS’un doğu kuzeyinde, bir tepenin güneyinde "NEOPOLÎS" İsmini taşıyan bir şehir harabesi daha vardır. Bu şehir, Bizans İmparatoru İkinci “TEODOS” zamanında kurulmuştur. Ermeniler, bu şehri II nel asırda BizanslIlardan alırken harap olmuş ve terkedilmiştir.
Mersin şehrinin batısında, Efrenk Çayı kıyısında “YÜMÜKTEPE” 1-slmli hüyükte 1937 d* LtVERPOL Üniversitesi Profesörlerinden "J. GARTANG” başkanlığında bir kazı .yapılmıştır. Bu kazıda, genişliğine 7.5 M. kadar inilmiş: bütün hüyü-ğü çeviren bir kaleye raslanmıştır.
Bu kale Boğazköyde bulunan Hatu-sas Kalesinin aynıdır.
Bundan başka hüyükte 14 M. derinliğe kadar inen makta kazısı yapılmış. Bu kazı da; burada yaşamış çeşitli kavlmlerin medeniyetleri hakkında bilgi vermektedir.
Bu tarih, tabiat zenginliğine malik olan şehir, bugün modern otel, lokanta, türlü eğlence yerleriyle, centilmen halklyl* ileri*bir şehir manzarası arzeder. Böylece bir turistin aradığı her şeye maliktir. Bu bakımdan Mersinin istikbali turizmdedir.
Bugün Mersin, sıhhi, beledî, kültürel bütün tesisler* maliktir. Bilhassa bu tesislerden, halkın yardımıyla yapılmış halkevi “Mersin” İn
KORtKOS: Görülen harabeler. Yunan kolonileri tarafından kurulan şehrin İhtişamını göstermektedir
övünebileceği bir eserdir. ”10800° M. İlk sahaya yapılmış olan bu güzel •ser; ”1000” kişilik tiyatro salonunu, modem tiyatrolarda bile nadir taslanan, ”14” M. derinlikte, ”40“ M. genişlikte ve ”18” M. yükseklikte bir sahneyi İhtiva etmektedir. Sahnenin önünde ”100” kişilik orkestrayı alabilecek yer bile, artistlerin çalışma v* giyinme odaları da vardır. Ayrıca, ”300” kişilik kapalı spor salonunu, ”2” konser v* konferans salonunu, büyükçe kütüphanesini, ”500” kişilik şeref salonunu, ”2” halk der-saneslnl ilâve edersek, eserin İhtişamı meydana çıkar.
Cehir, yakında modem bir stadyuma kavuşacaktır. Bu suretle “Mersin”, Türklyenln spor, sanat, fikir hayatında önemli bir yer işgal e-decektir. •
Mersin, kara, demlryollyle Anado-lunun her tarafına bağlandığı gibi; deniz yoliyle d* ü üüybndant denli yoliyle de bütün dünya ile irtibat halindedir. Yalnız deniz yolu derken, Mersinin kalkınmasında büyük rolü oymyacak olan llmanındna bahsedelim:
Mersin Limanı sığdır. ”50” Cm. y* kadar med ve cezir hâdiseleri vuku bulur. Çok kuvvetli esen batı ve güney rüzgârlarına tamamen açıktır. Bu rüzgârlar, limanda oldukça tahribat yaparlar. Buna İlâve olarak limanın biraz üst tarafına dökülen “MÜFTÜ” deresi, getirdiği teressü-batla limanı doldurmakta ve istifade imkânını ortadan kaldırmaktadır.
Mersin, tklncl Dünya Savaşının başlaması anma kadar, Çukurova’nın, Orta ve Doğu Anadolunun yegân* ihraç ve ithal limanı idi. Bu bakımdan ticaret, şehrin iktisadi hayatında çok büyük rol oynuyordu. Geniş hinterlandı ile İstanbul, İzmir-den sonra Türklyenln üçüncü İhraç llmpnı idi. Fakat Hatay’ın Anavatana İlhakından sonra, geniş hinterlandının büyük kısmını kaybettiği gibi, İskenderun Umanının yeniden İnşası, Mersin’in ticari faaliyetini dur-durdurmuş denilebilir. Bu bakımdan Mersin için liman inşası, hayati bir ehemmiyet taşımaktadır.
Son yıllarda, ticarî hayatta durgunluk. Mersin’i, ziraî alanda çalış-mıva şevketmiş. Bilhassa turfanda sebze yetiştirmekte, portakalcılıkta Türklyenln sayılı İstihsal bölgelerinden biri olmuştur.
Mersin’de sabun, İplik fabrikaları mevcuttur. Yeniden, hususî teşebbüsler tarafından pamuklu mensucat fabrikaları kurulmaktadır. Marshall Yardımından, kurulması tasarlanan mevye suyu, konserve fabrlkalarlyle şehir, lktisaden bir kat daha zenginleşecektir.
Mersin; turistik değeriyle, bereketli ovasiyle, geniş hlnterland limanının İnşasiyle, istikbaline emniyetle bakabilir.
Hicri 19 5 0 Temmuz 20 Perşembe Rumî
5 1369 TEM. 7 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 5.43 9.06
öftle 13.20 4.43
tklndl 17.18 8.41
Akşam 20 37 12 00
Tatil 2232 1 55
tmnAk S.36 6.59
ÖEYUCLÜ CİHETİ
AKIN 1 — ^ehramdın Doğuyu. 2 — ölmiyen Rüyalar. 3— Öldüren Keman.
ALKAZAR (42562) 1 — Tarlanın İntikamı. 2 — Hacı Murat.
8 — Lorel Hardl Kan Kardeşler.
AR (44394) 1 — Rio Aşkları.
2 — Gönülden Gönüle, ATLAS (40835) 1 - Zoro'nun
İşareti. 2 - Büyük Vale. BEŞİKTAŞ B. 1 — Harlov Kumarbazı. 2 — Tatlı Belâlar. ELlfAMRA (43595) 1 — ömre Bedel Kadın. 2 — Kahramanlar Geliyor (türkçe).
ÎNCÎ 1 — Sensiz Olamam. 2— Yeraltı CanavAH.
îr EK (44289) 1 — Afyon Kaçakçıları. 2 — Kanunsuz So-
MELEK (448M) 1 — Vahşi Gelin. 2 — Lekeli Hayat.
LALE (43605) 1 — Zafer Ya-
ratan Coaus (türkçe). 2 — Vlr-jlnlya Kaplanı.
SARAY (41656) 1 — Şeytan
Kudreti. 2 — Kahraman Arkadaş.
ÜVATPâBK (83143) 1 — Cezair Dansözü. 2 — Sevimli Haydutlar. 3 — Tatlı Bolalar.
BtMER (42851) 1 — Şimal Kanunu 2 — Kanlı Buse.
ŞARK ,(40380) 1 — SUÇSUZ
MahkTm. 2 — Suçsuz Mahkûmun intikamı.
ŞIK 1 — Olum Islığı. 2 - iki Cingöz Hoilywood‘da.
TAKSİM (43191) 1 — Vurun Kahpeye. 2 — LükÜa Hayat. TAN 1 — Yaratılan Vatan. 2 — Çöl Şarkını. 3 — Callfornla Fatihi.
t NAL (49306) 1 — Vurun Kahpeye. 2 — Hürriyet Apartmanı. tNAL YAZLIK 1 — 1050 Stnk-holm Güreş Şampiyonası.2 — Şehvet Kurbanı.
YENİ 1 — Kahraman Kılavuz.
2 — Lorel-Hardi Kuru Gürültü.
3 — İlâhlar Sevişiyor .
YILDIZ (4284T) 1 — Suna Tapıyorum. 2 — Kanlı Gölge,
İstanbul otHKTî
ALEMDAR 123683) 1 — Yılan Kadın. 2 — Preneee ve Romen. AZAK (28542) 1 — Zoronun
Kere Kamçısı. 2 — Dişi Kuş. 3 — Deniz Yıldızlan.
HALK 1 — Tarzan Ormanlar Kıralı. 2 — Memlş .
ÎSTANBVL (22367) 1 — Kara Korsan. 2 — Bağdat Perisi.
KISMET (26654) 1 — Er Meydanı, 2 — Kıvırcık Paşa.
MARMARA (Z3860) 1 — Şöh-
ret ve Para. 2 — Renkli Sürprizler.
MİLLÎ (22962) 1 — Yılan Ka-
dın. 2 — Prenses ve Korsan. Tt’RAN (22127) 1 — Kleopat-
ra (türkçe). 2 — San Antoino Aratanı. 2 — Lorel-Hardl Çifte Kumrular.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Zoronun İıpıretl 2—Vatan Haini
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Acemi A-
şıklar. 2 — Renkli Mûcizeler. OPERA (60821) 1 - Kan Dâvası. 2 — Yalnız Değilim. SÜREYYA (60862) 1 — Esir
Kız (türkçe). 2 — Hayal Peşinde.
ANKARA
ANKARA (23432) 1 — Slnel
Düşman. 2 — înean Avcısı.
BÜYÜK (15031) Hamlet (türkçe).
CEBECİ (13846) 1 — Son Kahraman. 2 — Şarlo Asker. 3 — Cemile Hurmalar Altında.
PARK (11131) 1 — Gönülden
Yaralar. 2 — Bir Yabancı.
SÜS (14071) Kumarbazlar Ki-raliçeal.
SÜMER (14072) Çifte Tehlike (26 kıaim birden).
l’LVS (22294) 1 — Son Macera. 2 — Ebediyen Yaşanmaz.
YENİ (14010) Leylâklar Açarken.
GAR GAZİNOSUNDA İtalyan Akrobatları.
İZMİR
ELHAMRA 1 — Rrodway'a Selâm. 2 — Kanunsuz Sokak. 3— Zafer Abideni
LÂLE 1 — Sayılı Kahramanlar. 2 — Altın Küpeler. 3 — Büyük Macera.
TAYYARE 1 — Vicdansız Kadın. 2 — Hortlak Zambl.
TAN 1 — Sayılı Kahramanlar.
2 —- Altın Küpeler. 3 — Büyük Macera .
YENİ SİNEMA 1 — Kanlı Döşek 2 — Hacı Murat Geliyor
3 — Zoronun İşareti.
MELEK 1 — Solan Gül. 2 — San Kız.
Zürich, Cenevre, At.|nadan. — 20 20 P.A.A. (Amerikan) Hnng-Kong, Bangkok. Kalküta, Delhi, Karaşi, Şamdan. — 21,00
T.A.E. (Yunan) Atlnadan. — 22 30 S. A. 3. (İskandinav) Stockholm, Kopenhag. MÜnlh-ten.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 B.E.A. (İngiliz) Atina, Roma, Nia, Londraya. — 8.30 D.H Y. (Türk) Bursaya. — 9.00 D H Y. (Türk) Ankara, Kayac-rl, Malatya, Elâzığ, Erzurunıa.
— 9 30 D.H.Y. (Türk) Ankaıaya
— 10.10 D.H.Y. (Türk) Ankara. Kıbns, Beyruta. — 10.15
D H.T. (Türk) îzmlre. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, îökenderuna. — 11.30 C.G D.T. Beyrut, Kahlreye — 14.45 D.
H.Y. (Türk) Ankara ya. — ’.600 D.H.Y. (Türk) İzmir*. - 21 35 P A.A. (Amerikan) Münih. Londra, Ganiler, Boston. Nesv-Yor-ka. — 22.30 S.A.S. (İskandinav) Lydda’ya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
8 00 Trabzon. Karndenlzden.— 13.20 Marakaz, Mudanvadan.
— 19.50 8uş, Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Sus, Mudanyaya. — 14.00 Cumhuriyet. Karadenlze.
GELECEK OLAN TRENLER
6.45 Semplon (Avrupa). — 8.30 Ankara (Ekspres). — 9.15 Ankara (Yataklı).
GİDECEK OLAN TRENLER
10.10 Adannya. — 18 10 Ankara (Ekspres). — 20.30 Ankara (Yataklı).
ANKARA RADYOSUt
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9 45 D.H.Y. (Türk) Buraadan.
— 9.50 D.H.Y. (Türk) tamirden. — 14.15 D.H.Y. (Türk) Gaziantep, Adana, Konya, Afyondan. — 15 35 D.H.Y. (Türk) lekendenin, Adana, Ankuradan.
— 16.30 D.H.Y. (Türk) Diyar-bakır, Elâzığ. Sivas, Ankara-dan. — 16.45 D.H.Y. (Türk) Ba-hkealrden. — 17.45 C.Y. (Kıbrıs) Nlkosya, Anknradan. — 18.05 DH.Y. (Türk) îzmlrden.
— 18.85 D.H.Y. (Türk) Anka-rad&n. — 19.10 S.R. (İsviçre)
7.28 Açılış ve program. —
T.30 M. S. Ayarı. — 7.31 Hafif müzik (pl). 7 45 Haberler, —
8.00 8a« •■•rleri (pl). — 8.15
Bulanjr den melodiler (pl). — 8 25 Günün programı v« hava raporu. — 8.30 Beethoven -
Krnvcer sonat (pl). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.30 M. S. Ayan. — 12.30 Şar-kılar. — 13.00 Haberler. —13 18 Salon orkestrası (pl). — 13.30 öğle Gazetesi. — 13.45 Orkestranın devamı (pl). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. —
18 00 M. fl. Avın. — 18.00 İncesaz. — 18.45 Rltmeller (pl). — 19.00 M. 8. Ayarı ve haberler. — 19J5 Geçmişte Bugün.—
19 20 Yurttan sesler. — 19.45
Radyo İle İngilizce, — 20.00 Viyolonsel soloları (pl). — 20 15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Serbest saat. — 20 35 Şarkılar. — 21.00 Konuşma. — 21.15 Dans müziği (pl). — 21.45 Sağlık saati. — 22.00 Müzikseverin «aa-tl. — 22.45 M. 6. Ayarı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış. I
lllllllllllllllll ANLATAN |||||||||||||||| Laszla ve Hanna Sulner
Behçet Cemal
Şüpheli vesikaların doğruluğunu tasdik veya sahte vesikalar tanzim edebilecek mütehassıslara lüzum görüldü
İSTANBUL RADYOSU i
12.57 Açılış ve programlnr.— 13.00 Haberler. — 13 15 Dans müziği (pl). — 1845 Şarkı ve türküler. — 14.20 Serbest saat.
— 14.30 Memleket türküleri ve
oyun havalan (pl). — 14.50
Valeler (pl). — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. —
18.00 Caz müziği (pl). — 18.30 Karışık hafif müzik (pl). —
18.45 Saz eserleri. — 19.00 Haberler. — 19 15 İstanbul haberleri. — 19.20 Sololar. — 19.40 Ara müziği (pl.) — 19.45 Şarkı ve türküler — 20.15 Soprano
Ellaabeth Schumnnn’dan arya vc licd ler (pl). — 20.30 Gelir Vergisi İzahları. — 20.45 Bou-langer orkestralından tangolar.
— 21.00 Küçük orkestradan melodiler. — 21 20 Faaıl heyeti konseri. — 22.00 Konçerto (pl).
— 22.80 Karışık hafif müzik (plı. — 22 45 Haborler. — 23.00 Dans müziği (pl ı. — 23 30 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINI.AR
LONDRA:
7.40 Ralph Elman v* orkestrası. — 9.30 Hafif müzik. — 10 30 B.B.C. “Midland,, hafif müzik orkestrahi. — 11.30 İngiliz orkestra müziği (pl), — 12 30 B B C. “Northern,, orkestrası. — 13.30 Charlie Kunç piyanosu. — 16.15 Jack Traln’a-den varyet* müziği. — 12.18
Dinleyici istekleri. — 21.30 O-pera müziği (Verdl'nin,, il Tro-vatore)
ECZAN
EMİNÖNÜ: AnkRra (Eminönü)
— Sırrı Başdoğan (Küçükpa-zar) — Esat (Alemdar) — Süreyya (Kum kapı).
BEYOĞLU: Güneş (Merkez)
— Barunak (Taksim) — B. Tülbentçi (Taksimi — Bankalar (Galata) — Nocdet Ekram (Şişil) — Çubukçu (Şişil) — Hnlıcıoğlu (ITaaköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH: İsmail Hakkı (Şehza-debaşı) — Etem Pertev (Aksaray) — Samatya — Hsmdl Em-gen (Şehremini) — Ahmet Suat (Karagünrrük) — Hüsameddlıı Gökengln (Fener).
EYÜP: Arif Beşar.
BEŞİKTAŞt 8. Recep (Beşiktaş) — Ortaköy — G. Dlvan-lıoglu (Amavutköy) — Merkez.
KADIKÖY: Büyük Ecz. (Kadıköy) — F*n*ryolu — Erenköy — A. Cafer Çağatay.
ÜNKÜDARt Ahmodlye HEYHELİADA: H. Halk.
BÜYÜKADA: Halk.
İZMİR: Yardım (Alsaneak — Halk (Rasmahan*) — Cumhuriyet (Eşref paşa) — Güzelyalı (Valiler) — Birlik (Kemeraltı) ANKARA: Çankaya — Yeni — Derman.
Soldan sağa!
1 — Çift kardeş (îkl kelime). 2 — Duvarcının üçüncü eli; Barsak. 3 — Yarı açık bırakma; Dudağınla masset. 4 — Fransızca el; Yuvarlatmak 5 — GeİHcek; Başına bir harı gelirse merhum bir komiğimiz olur. K — Lezzetine bak; Tersi bir memleketin hararet derecesi bakımından durumu (Eski terim çoğul). 7 — Tersi bir erkek ayakkabısı şekil. 8 — Mıh; Elinden fırlat; Bir edat. 9 — Bir çiftçi aracı ahzet (iki kelime); Şan. 10 — Selânİk'in 60 km. güney doğusunda bir kaza.
Yukarıdan aşağıı
1 — Yapımı fazla (İki kelime). 2 — Siyah; İşsiz (Argo). 3 — Savcılığın bir şubesi; Beyazın sembolü. 4 — Bedii dans grupu; Tersi hücum, 5 — Fransızca canlandırma. 6 — Bir pş-vl İçki; Akıtmak. Kapıyı hafif aÇLır. 8 — Bir edat; Hademe; Tcral nüzul et. 9 — Arzusu basit. 10 — Kendine bağlıyama-ma.
DÜNKÜ BULMACANIN
. HALLİ
Soldan sağa:
1 — Mücadeleci. 2 — İri kafa; Ak, 3 — Deneme; Eri, 4 — Adale; Ahit. 5 — Ceriha. 6 — İtina; Al. 7 — Fa; Anayasa, 8 — Emanat; Ak. 9 — Ezan; Acaba. 10 — Ağacamisl.
Yukarıdan annğıı
1 — Midesi fena. 2 — üret; Tamsğ. 3 — Cinayi; Aza. 4 — Deke; Cenan. 5 — Damacana. 6 — Efe; Atam. 7 — La; Arayıcı. 8 — Allhe; As. 9.— Ca-rlh; Sabi. 10 — İki tabaka.
DE F A 1 KE
Beyoğlu 44644 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 üsküdnr 60945
Ankara 00. İzmir 2222 Karşıyaka 15055
SIHHÎ. İMDAT
İstanbul Beyoğlu 4409*
Anadolu yakası 60536
Ankara 91
İzmir 2251
— 12 —
Halbuki bunun çok mühim sebepleri vardır, Bazan, ajan, herhangi bir masa üzerinde veya dosya kenarında bulunan bir vesikanın ancak birinci sayfasının fotoğrafını alelacele çekecek kadar vakit bulabilir. Bazan da ajan, mektubu tamamen okur, fakat ancak, kendine* mühim saydığı kısmının fotoğrafını alır. Üçüncü bir sebep, ajanın, mektubu, çalınmış bir nntct.il kâğıda kopya etmesi, fakat İmzayı taklide cesaret edememesidir. Ajanın bazan, her hangi bir vesika muhtıra İmal ederek, acemice bir *1-yazısı taklidine girişmek suretiyle hilesini meydana vermemek İçin, âmirlerime, ancak bu sayfayı ele geçirebildiğini söylemesi. diğer bir sebeptir. Nihayet vesikada, polis ve savcıyı alâkadar eden kısımdan gayrisinin tamamen ehemmiyetsiz ve mevzu dışı olması da varittir kİ, en mütekâmil sebep de budur.
İmzasız daktilo yazılar hakkında İleri sürdüğüm İtirazlar bir hayli münakaşaya sebep oldu ve nihayet, orta yaşlı, uzun boylu ve sakin tavırlı binbaşı Keresztea, münakaşayı şu sözlerle kesti:
"— Bu vesikalardan bazılarını kullanmak İçin ne yapılabilir?
— Bunların sıhhatini tasdik edemeyiz. Karım bunun sebeplerini anlattı.
Odadakllerden biri şöyl* bir teklifte bulundu;
— Muhtıraların hepsi, pek âlâ İşe yarar. Yalnız üzerlerine, Kardinalin elyazım II* birer derkenar koyar ve vesikaların doğruluğunu tasdik ettiririz, olmaz mı?
Bunun mümkün olabileceğini kabul etmek mecburiyetinde kaldım. Hct-kes derin bir nefes aldı ve binbaşı Keresztes. Albay Asztalos’a dönerek;
— Sulner, bunu da becerebilir, dedi.
Albay:
— Elbette, dedi. Bu işin nasıl yapılacağını ancak o bilir.
Sonra bana dönerek;
— Şöyle yaparız. Bunlar hep doğru vesikalardır. Üzerlerine sadece, şu derkenarı yazanz.
Bir kâğıt üzerine “Orijinal kop-va“ kelimelerini yazarak bana uza-
• ... •'
tan Aaztalos;
— Bunu, Kardinalin yazısı He yazar, altına İmzasını koyarsan, gerisini artık bize bırAk. dedi.
Şimdi kapana kısılmıştı. Eğer reddedersem Hanna İle İşimiz bitikti. Üzerinde çalışabilmek için daktilo ile yazılmış üç yaprak. Kardinalin elinden çıkmış bir vesika. imzalı bir mektup ayırdım. Nazan dikkatimi çeken diğer bir mektubu da beraber almayı ihmal etmedim. Bu mektup daktilo İle yazılmıştı ve Kardinalin el yazısına benzer bir kopyaya bağlı idi.
Vesikaları alarak, odadan çıktım, koridoru ve kimya lâboratuvannı ge. çerek kendi odama geldim ve hemen çalışmağa koyuldum. Birbirine bağlı ’lkl vesikayı tetkik edince, el yazısının oldukça mükemmel taklit edilmiş olduğunu anladım. Vesika, Fischof cihaziyle yapılmış gibi idi. Anlaşılan Bogdanovits’in lâboratuvanndn istidatlı bir memur vardı.
Her iki vesikanın fotokopilerini aldım. (Vesika L) de bunlardan birer nümune vardır. (Vesika J) Kardinal tarafından yazılmış ve Amerikan Elçisi Chapian da, daktilo ile yazılı mektuplarla! Vesika K)cevap vermişti. Sansürde açılan mektubun fotokopisi alınmıştı. Fakat îçsavunma Bakanlığı, bütün vesikaları elyazısty-le istiyordu. Bu itibarla Kardinalin mektubu riyazisiyle tekrar kopya *-dllmtşti. Bu sayede savcı, Kardinali itham ederken:
— Chapian’a yazdığınız mektup İşte budur. Kendi elvazınızı da inkâr edemezsiniz ya, diyebilecekti.
Bu elyazısı, Kardinale atfedilerek, san kitapta neşredilmiştir.
Benden İstenilen İşi, çabucak bitirdim. (Vesika C) Kardinalin benim tarafımdna taklit edilmiş derkenan-nı taşıyan daktilo sayfalarından biridir. Bu vesika, mahkemeye İbraz e-dllmlş ve sarı kitaba da konulmuştur. Buraya konulan kopyayı ise, ben aslından çekerek bilâhare mikrofilme aldım.
ÎR A DE NASIL köleleştiril m *
Joseph Mlnd8zenty. köylü çocuğu olarak doğmuş ve Macar Katolik Kilisesinin en büyük rütbesine kadar yükseltebilmiştir Böyle bir kariyer yapabilmek İçLn. kuvvetli bir seciyeye, İradeye ve bünyeye sahip olmak şarttır. Mlndszenty’nln geniş alnı v* haşmetli burnu, bu kuvveti aksettirmektedir. İradesinin sağlam ve dürüst olması İcap eder.
Fakat ne oldu kİ bu mağrur ve kudretli şahsiyet, kendisine atfedilen ctlrmtl şüphe götürmez şekilde itiraf etil
Moskova’nın İdare ettiği propaganda mahkemelerinde bu çeşit İtiraflar artık malum birer numara olmıva başlamıştır. Kardinal’ın itirafı, üstün ve ahiâkan daha kuvvetli iradelere miitavaat eden zayıf bir şahsiyetin hareketine benzediği içindir ki, batı âlemini hayrete düşürmüştür. Bu hâdise o kadar hayret uyandırmıştır kİ, Kardinal’ın taraftarları ve hattâ
Amcrikada bir elyazısı mütehassiJn, kendisine İşkence edildiğini iddia ettiler.
Hanna ile ben, Kardinal’ın elyazı-aında maddi işkenceye delâlet eden hiç bir işarete Taslamadık. Bundan başka muhakemenin İlk İki günü olan 3 ve 4 şubat tarihlerinde firarımızı, normal bir tavrıhareketle peçelemek gayretiyle mahkemeye gittiğim ve Kerdinal’ı. üst kat balkondan dikkatle tetkik ettiğim zaman hareketleri, ifadesi ve sesi, hiç bir acı çekmediğini gösteriyordu. Korktuğuna dair de hiç bir İşaret yoktu.
Fakat konuşurken birden bire yoruluyor ve sözlerine zoraki devam ediyor, etrafına karşı garip ve şayanı hayret bir alâkasızlık gösteriyordu Ağır ve madeni bir sesle konuşuyor ve mahkeme reisi Vilmos Olthy’nin kararlarını peşinen kabul etmişe benziyordu. Almarı-Macer birliğinin eski
genel kâtibi olan Olthy, âdeta baş savcı kesilmiş ve Komünist Partisi Kontrol Bürosu Başkanı iken bu vazifeye yeni tâyin edilmiş olan savcı Julius Alapy nin unuttuğu veya İhmal ettiği sualleri sert ve itham edici bir eda ile soruyordu.
MOSKOVA USULÜ
Moskova ve Budapeşte poUtbüro-l^rının, Kardlnal’ı tevkif 11* alenen muhakeme etmiye karar verdikten sonra, İşin içyüzünü bizim gibi bilenler için netice malum İdi. Bu muammanın tıbbi veya ruhî izahını ancak, Kardinal üzerinde “çalışmıya” memur edilmiş olan îç Savunma Bakanlığı başdoktoru Dr. tstvan Ballnt, Adli Tıb Başmuavlni Dr, Tamaska ve Hanna’nın senelerden beri tanıdığı ipnotizma tedavisi mütehassısı, asabiyeci Dr. Franz Volgyessy tarafından yapılabilir.
(Davamı vnr)
Pembe Dünya
Yazan: Gönül M. ÇANGA
Yol, tek tük geçen araba, otomobil, kamyanlarla tozlanıyor, *• sen rüzgâr kenardaki ağaçların yalnız tepelerini birbirine karıştırıyordu. Karşı düzlükte, yeni kurulmakta olan evlerin kapı v« camlan takılıyor, bacaları gelecek kış tütmiye hazır, yukarıya doğru yükseliyordu. Evet.. Hakikaten hava nefis, sıkıntısız ve dedikodumuz bir vaziyette saftı.
Sabahleyin ayrı ayn yerlerden olduğu halde aynı düşünce ile evlerinden çıkmışlardı. Kadın bir şirkette baş daktilo İdi. Maaşının ne kadar oluşu kimseyi alâkadar etmediği halde, çok para topladığını söylerlerdi. Yegâne kusuru bacaklarının kalınlığı, en güzel taraflarından biri de ses tonunun pek tatlı oluşuydu.
Erkeğin çok şık giyindiğini, her gün başka bir kıravat taktığını, dalma beyaz gömlek kullandığını ve İşinin de kendi gibi yakışıklı, parlak bir meslek olduğunu ilâve ederlerdi de, doğrusu aklıma bunu sorup öğrenmek gelmezdi.
Haklarında hiçbir şey diyemezdim. öylesine mesut, öylesine pen-be dünya içindeydiler ki, şu anda. Kadın tatlı hayallerin bu kadar doğru, hakikat olmasına inanamı-yan nazarlarla etrafa bakıyor, geniş tebessüm, iyimser niyetlerle istikbale hazırlanıyordu. Artık çocukları büyüyecek, ilerde gelinleri olacak, damatları annelerine konserlerde bir loca kapatacaklar. Hattâ küçük yaştan itibaren, torunlarına bale dersi aldıracak.
Erkek, kadın peşinde koşmadan vazgeçecek, evinde saadeti bulanın rahatlığı İle hayattaki vazifesini yapmıya devam edecek.
Lâkin neden İkisi de zekâlarını olsun, mantıklarını olsun bu kadar müspet işlerde kullanmıya karar verdiler, birdenbire?!. QUnyanın dönmeyip durduğu tezini Vabul ettiren bîr grup varken. Marshall Plânı için raportör gönderip heyetler kabul edilirken, tefessüh etmiş komünizmin arkasından giden başlan vücutlarına birer vida ile tutturulmuş insanlar varken, «on derece rahat, bahusus bu kadar küçük bir yerde şu iki varlık böyle bir sükûna varıyorlar!. Şehirde türlü gaile bekliye dursun, onlar, baş uçlannda çalınan Pastoral Symphony’nin geniş ve derin teması içinde gaşyolmuşlar, belki birbirlerinin kollan arasındalar, belki aşk atmosferinin bayıltıcı basıncı ile kendilerinden geçmişler. Eser öyle İyi çalınıyor ki. Beethoven’in ruhu bile memnun görünüyor şu “Pembe dünya" da Fakat soruyorum Tanrıya: Bu iki canlı dertlerini, iç sıkıntılarını u-nutup, İblisin pençesinden bu kadar çabuk nasıl kurtuldular? Neden nehirler taşmadan, dünya boşlukta yuvarlanmadan, şehirler yanmadan, insanlar birbirini mahvetmek fikrinden, hırstan, ihtirastan, kötülükten bu kadar çabuk sıyrıldı?
Erkek, iki gün sonra açılacak olan modem ressamlardan birinin • sergisine giderek, mavi ağaçlan, siyah denizleri, yeşil bulutları, üç köşe balıklı natürmortları ve "vatmanın işi,, kompozisyonunu görecek, (kendi modem resim a-leyhtarıydı galiba ı sırf mevki icabı belki de kartvizitiyle birini satın aldığım belirtecekti.
Kadın, yeni mevsimlik döpiyesi, kirazlı hasır şapkasiyîe konserdeki yerini alacak ve çok sevdiği Bach müziğini dinliyerek elleri kı-zırıncaya kadar alkışlayacak ve sonra yalnız basına, hayallerin oynadığı oyunun rejisörü gihi evine dönerek yarının monoton
hayatına başlamak üzere yatağına girecekti.
Şimdi öyle değildi. Maksimumdaki üzüntü çizgisi hiç değilse
ğın hücrelerine yerleştiği şu ‘Tam. be Dünya,,da yaşamak — kısa da olsa — Allahın lütfuydu, Bu n* Cronin’ln "Pembe Yıllar ına benziyor, ne d* Huxleyin istediği yeni dünyaya ayak uyduruyordu, Halbuki beşinci senfonisinde Beethoven “Talih kapıya böyle vurur,, diyerek çok şeyler İzah etmek İstemişti İnsan oğluna!. Amma ikisine alt değildi bunlar.. Ne olmuş, nasıl olmuştu da dünyanın bozuk mizanından Kurtulup, temiz bir â-leme göç etmişler, “Pembe Dünya,. diye Isimlendlrebileceğlmlz şuur altı bir diyarda birbirlerine sımsıkı sarılmış ve birbirlerini kazanmışlardı Yarabbim?!.
— Kolun acımadı ya sevgilim?
Baygın, o nispette güzel tonlu bir ses dünyaya hitap eden geniş bir mözürle cevap verdi:
— Hayır canım, öyle rahat ve mesudum kİ, bırak. Uyandırmasın-lar bizi...
Ve sonra bir İç çekiş... Pembe dünyasından ayrılmak korkuslyle kendinden geçiş...
★ ★★
Başlangıçta olduğu gibi yol gene rüzgârlıydı. Yalnız dört saattir güneş batmaya doğru yol almış. inşaattaki ameleler, yazma mendilden çıkınlan İçinde. Meci-diyeköyünden aldıkları dutlar olduğu halde evlerine, daha doğrusu tek odacıklarına dönüyorlardı. Yorgundular. Yüzleri simsiyah, elbiseleri kireç içindeydi de kalbleri günün yorgunluğunu ba-ğışlarcasına temiz ve müteşekkirdi. Çok şükür yemekleri şirketten muntazam veriliyor, onlar da bu can kaygusunu ihmal etmemiye çalışıyorlardı. İçlerinden biri kendi köyünün türküsünü tutturmuş, elini kolunu sallayarak (evine bir şey taşımak âdeti değildi) yürürken yanındakine İşaret etti. Hepsi birden soldaki hendeğin kenarında biriken kalabalığa bakmak üzere adımlarını sıklaştırdılar. Beyaz cankurtaran arabası İki ağaç arasında durmuş, İnenler, hendeğe at-lıyanlar, polisler ve sedye İle vaziyet ehemmiyet kesbetmiçti.
Ne olmuştu? Belki basit, belki değil.. Yaralı, hem de ağır yaralı vardı. Hâdise mahalli şehre uzak okluğundan kadın fazla kan kaybetmişti. direksiyon erkeğin çene kemiğini kırmış, elhasıl acı. çok acı şeyler olmuştu. Keşfe gelen müddeiumumi kızaran gözlerini karşıdakiler* çevirerek şöyle konuştu:
— Erkek arkadaşımdır, önümüzdeki hafta evleneceklerdi.
★★★
Vaka şöyle olmuştu: O gün Bariyere kadar bir otomobil gezintisi yapacaklardı. Ayazağa sırtlarında fazla süratten başlarına böy. le bir kaza geldi. Hendeğe yuvarlandıkları vakit, hayatla ölün? arasındaki bu kısa bekleyişte, otomobil tahminen beş metre küptür, İmdat istemek, hareket etmek imkânsızdır - herşey karmakarışık olmuş, belki iradenin kaybolmasından, belki de çokluğundan yan baygın vaziyette hayallerle birbirlerine sarılmışlar, insanlığın arayıp da bulamadığı, koştukça büsbütün kaybettiği şeyleri bir an için isteyip yaşamışlardı bu küçücük yerde. Ne konuşmak İstediklerini, daha doğrusu neler düşündüklerini kati olarak bilemem. Ancak "Pembe Dünya”da kısa bir müddet yaşamışlar, üçüncü cihan harbinden bahsedilen şu günlerde, hayal mahsulü diyebileceğimiz temiz âlemin belki de kıral vejcıra-Uçesl olmuşlardı.
Netice: Bu kadar iyi şeyler isteyen İnsanlara Tanrı acımış, "mu-clr.e,, diye onları kurtarmış, bugünkü hayata İade etmişti. Ve belki erkeğin çenesi tgrllmlş belki kadın kolunu kaybetmişti.
ayakkabı -değiştirmiş nişanlısının
minimuma düşmüş, çanta modası şekil Picaaso. yannındakl anlayışına göre resim çizmeye başlamıştı sanki.
Yaşamak ne iyiydi. Üzüntüsüz, mesullyetsiz, kötümser insanların durmadan tehirini akıttığı canlılar olmadan, yalnız İyilerin, yalnız merhametin, yalnız güzelliğin» yal. nız doğruluk, fazilet ve fedakârlı-
Lâkin, güneş batarak ertesi gün tekrar «emaya yükselecek, ağaçlar gene meyva verecekler, herhangi bir şey ya eskisi gibi kalacak veya şekil değiştirecek, ameleler tutturdukları memleket tür-kUaiyle İşlerine koyulacaklar.
Fakat "Pembe Dünya., sadece hlr hikâye İsmi olmaktan kurtula-mıyacak»
Af
------------------------------------
20 Temmuz 1950
Y E N î İSTANBUL
Sarfa S
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Yeni orman kanunu hazırlanırken
BUGÜN büyüıı bir dâvanın urlfedn-” dr çarpışan birbirine zıt iki fikrin arasında bulunuyoruz. Dâva, bugünkü İktidarın programına uymak; iki Bit fikir he, bil programa en uygun yolu bulmaktır.
Dâva konumum teşkil eden bu İki fikir üzerine görüşlerimizi bugünkü iktidar particinin programı «Özgecin* den geçirerek teksif edelim;
Parti programının orman İşlerine alt İlk maddesini teşkil çilen 68 İnci maddeciyle ormanlarımızın muhafaza ve geliştirilmesi on plâna alınıyor. İmar ve İhyası İçin dr ancak devlet eliyle yapılabileceğine İşaret ediliyor. Bunu müteakip maddeleri hepimizin İdrak ettiğimiz ormancılık gayesinden uzak teferruatlar üzerinde oynayan devlet elini asıl gayeye yöneltiyor ve nihayet en son maddecini teşkil eden 72 ncl maddesi de ehemmiyetli teshlcrln kurulmasını ve toplu istihsal yapılmasını gerektiren büyük orman İşletmelerinin devlet elinde bulunulmadı faydalı görülüyor. Ve bu maddenin «on fıkracı gereğince de büj ük tesisleri bulunmayan küçük orııınn parçalarının da devletin «ıkı kontrolü altında özel teşebbüslerin İşletilebileceğine işaret ediliyor.
Konumuzu teşkil eden bu büyük dâvayı ancak bugün İktidarı teşkil eden partinin yukarıda açıklanan prensipleri karşısında İdrak etmiş bulunuyoruz.
İdrak edilen bu dâvada atılarak İlk ndımır. memleket çapında meydana getireceği sarsıntıda felâketzede du-getlrecegl sarsıntının felâketzede durumuna gelecek nesillerimize düşeceği nazarı İtibara alınırsa en emin yolun nöbetleşen parti programları mu-bassalasmın orman karckterlııe hâs olan zemin üzerindeki izdüşümü olduğunu kabul etmek zaruret İndeyiz. Yalnız ormancılar üzerine düşen bu memleket dâvasının ağırlığını hissetmemek mümkün değildir. Ağırlığı kadar mesuliyeti olan bu dâvada uzun uzun görüş ve fikirlere yer verilmeden Acil bir karara varmak elbette hatalı bir hareket olmuş olur.
Dâvada adımın atılacağı yolun İnşa tarzı ve malzemesi üzerinde çeşitli görüş ve fikirlere saplanmadan güzergâhın tâyini üzerinde umumi olarak görüşlerimizi açıklamaya çalışacağım.
Yukarıda açıklamaya çalıştığımı/. Demokrat Parti programında bugünkü teferruatlardan sarfınazar, ormanların İşletmecilik zihniyetiyle devlet tarafından yetiştirilmesini ve İşletilmesini Amir umumi hükümler bulunduğuna güre bu esaslar üzerinde ve diğer parti programlan da naran İtibara alınırsa çizilecek güzergâhın vaziyet plânında gayeye uygun bir şekilde tersimi İmkân dahiline girmiş olur.
Memleketimiz ormanlarının arzet-tiklerl hususiyet ve karekter ve bu hususiyetle karektere göre de tatbik edilmekte olan «İstem hepimizin malûmdur. İktidarın el değiştirdiği bugünlerde ele alınan hu dâva ıızun zamandan beri bir yara halinde bulunmakta idi. Yara, zamanında tes-blf edilmiş ve mikropları da teşhis edilmiş olmasına rağmen yarayı tes-blt ve teşhis eden ihtisas sahibi ellere terkedlimemiştl. işte bugün istenilen ellerde bulunan yaranın bir taraftan mikroplarını öldürmek ve bir taraftan da yaranın bulunduğu uzvu kesmek suretiyle iki şekilde tedavisi düşünülmektedir. Bir yara halinde karşımıza çıkan ormanlarımıza tatbik edilmek istenen tedavi çeklllc-rinden biri yaranın meydana gelmesi* ve geliştirilmesindeki bütün Amillerin ortadan kaldırılması ve ormancılık İlim ve tekniğinin sadece orman sahasına İntikal ettirilerek İşletmecilik sistemi üzerine, ve diğer tedavi şeklinin de yepyeni bir sistem üzerine yarıl devlet elinden şirketlere İntikal ettirilmek .suretiyle İşletilmesidir.
Bugüne kadar tatbik edilmediğini
Yazan: Şefik ÇAĞLAYAN her bakımdan iddia edebileceğimiz hakiki mânadaki İşletmeciliğin ba-şarısızlıAnıdan bahsetmemlr.de ve henüz tatbik edilmediğini iddin ettiğimiz bir «istemin hemen kaldırılıp yerine başka bir sistemin kurulmasında İsabetli hareket etmiş saydamı-yarağız. Zaten ormanların arzettik-Icrl hususiyetler bakımından da bu kabil değişikliklere tahammülü yoktur. Ormanların İşletilmesi hususi teşebbüslere ve şirketlere terkcdlldlgi anda ormancılar, ormanda İstismarcı bir zümre İle karşı karşıya gelecek ve hıı sefer de yine ormancıları teknik hareketlerinin tatbikatındım uzaklaştıran başka bir mücadele safhası başlıyaciLk ve bu suretle evvelki feci duruma yeniden düşülecektir.
Bugünkü düşünüş, görüş ve bilgimizle ormanların şirketler eliyle İşlet İlmesine bir mâna veremiyoruz. Eğer bunun dünkü sistemde muvaffak olamayan ormancının teknik bilgisinden ve bıı bilginin yanlış bir şekilde tatbikinden şüpheleniyorsak, neden bu teknik bilgiyi teşkil eden birçok İşler içerisinden yalnız işletme İşlerini şirketlere bırakıyoruz, diğer İşler üzerinde hataya düşmüş sayılmıyor muyuz. Şayet bu hareketimizle İşlerimizin bir kısmını hafiflettiğimizi zannediyorsak, bu hafifleyen işe kurşılık aşağıya indirilen löviyenln mukabil koluyla daha ağır bir yükü yukarıya kaldırmış bulunacağımızdan bıı Işde fayda yerine zarar getirmiş olacağız.
Bugünkü iktisadi gelişme karşısında sermayesini şirketler halinde ormana gömen şahısların güdecekleri gaye hepimizin malûmudur. Zaten malûm olan bıı durum İçindir kl, şirketlere sadece ormanların İşletilmesi terkedlldlgi takdirde şirketler ancak bu işe yanaşabilecekler aksi takdirde ormanların İşletilmesiyle birlikte yetiştirme ve koruma İşlerini de Üzerine alan örnek tek bir şirket çıkmaz. Şu halde böyle bir şeye yanlamayan şirketler ancak düzenli bir tahammülü bulunan ormanlara sermayelerini gömeceklerdir. Boylere şirketler elinde yetiştirme ve korumadan mahrum sadece kazanç hırsı İle işletilen ormanlar günün birinde ı>e-rişan ve bozuk bir halde ormancının kucağındu son nefesini alacaklardır. İlerisi İçin bize biç de ümit vermeyen ve bilâkis endişe doğuran böyle bir sisteme gitmeye bizi «evkeden kuvvet ve kudret nedir. İşte asıl bizim için meçhul kalan nokta bııdur, eğer bugünkü ormancılık sisteminde mutlaka bir değişiklik yapmak İstiyorsak, eskiden beri kur dtfgumtızu zannettiğimiz ve bugüne kadar da tatbik edemediğimiz slstenı üzerinde değişiklik yapalım ve böylo-ce ormancının da bugüne kadar tatbikten uzakta bırakılan teknik bilgilerini do sakatlamayalım.
Batı Almanya motorin vasıta'ar imali artıyor
lngolstadt, 18 (Hususi l — Otomobil Birliği Gmb H. mayıs ayında 2032 DKW motosiklet. 125 otomobil. 616 kamyon imal etmiştir. Düsnetdorf-takl fabrikalarda DKW nin Üstün yeni bir tipi PKW nin seri halinde imali için son hazırlıklar ikmal edilmek Üzeredir. Herkesin heyecanla beklediği bu yeni tipler ağustosta piyasaya çıkarılacaktır.
Kalay fiyatlarında durgunluk
• r e
Son bir hafta İçinde piyasaya muhtelif memleketlerden 25 ton kadar kalay gelmiştir. Yolda da 80 ton kadar kalay olduğu söylenmektedir. Bu haberlerin tesiriyle kalay fiyat-
Kısa Haberler
Llon İpek piyasası
★ Paris (Husus!) — îki aylık bir duraklıktan sonra, Llon İpek piyasasında faaliyet birdenbire artmıştır. Bu talebin artması tam zamanında oldu. Çünkü şimdi Ja-ponyadan şahsi teşebbüslerin dc istediği kadar ipek İthal edebileceği karan çıkmıştır. Halbuki eskiden Fransız İpekçiler Birliği toptan ipek ithal ederdi.
İpek piyasasındaki fiyatların inkişafım görenler, Fransadakl i-pek fiyatlarını arttırmışlardır.
ithalâtçılar şimdi İpek çeşitlerini arttırmaya çalışıyorlar. Aynı zamanda ipeğin kalitesini de düzeltmek azmlndcdlrler. Milletlerarası tpek Birliğinin muhtelif bölümleri, İpeğin kalitesini düzeltmek için tşe girişmişlerdir. Tacirler avm zamanda Çlnden de İpek almayı düşünmektedirler.
Amerikan şirketleri ticareti teşvik ediyor
ir New-York (Hususi) — Amerikanın ileri gelen İş adamlarından müteşekkil bir grup İki yeni şirket kurarak “milletlerarası ticaret! arttırıp Amerikan ithalâtım fazlalaştırmaya,. çalışacaklardır. “Milletlerarası Ticareti İçin Daimi Sergi,, ve “Amerika Piyasaları Konseyi,, adlarını taşıyan bu İki teşkilât, merkezini NeW-York'ta kurmuştur.
Şirketler bu “serbest dünya İş adamlarına,, bir açık mektup göndererek ezcümle şöyle demişlerdir: “Bu iki teşkilât, dünya ticaretinde yeni bir safha açmış bulunuyor. Kanaatimizce, bunlar günün ihtiyaçlarım karşıhyacak olan piyasalarin anahtarlarını ellerinde tutuyorlar. Bu iki teşkilât bir klering bankası vazifesini görerek Avrupa müstahsilleri ile Âjnerikan müstehliklerinin dâvalarını halledecektir.,,
Mektupta “bu serbest dünya İş adamlarının., yeni bir ticaret programı hazırlayıp dünyaya «unmalan talep edilmektedir.
İtalya . Brezilya
ticareti
★ Rio de Janeiro (Uçakla) — İtalya,
Brezilyaya 47.080.000 dolar kıymetinde eşya satacak ve buna mukabil oradan 50.976.000 dolar değerinde mal satın alacaktır, ttalyanın ihracatı sellüloz istihsali, alimlnyum fabrikaları ve petrol tasfiyehaneleri için tesisat, teçhizat ve makine ihtiva edecektir. Bunların hepsi 9 milyon dolar değerindedir. Diğer İtalyan ihracat? arasında zeytinyağı, Portland çimentosu, taranmış yün İplikleri, traktörler, zirai aksam, mensucat makineleri, daktilo makineleri, kimyevi maddeler ve otomobiller vardır.^ „ „ ■
Brezilyanın ihracatı İse, 21 milyon değerinde olup ham pamuk, 15 milyonluk kahve, 4 ’ milyonlujc deri ve 1.6 milyon dolar değerinde de kakao taneleri ihtiva etmektedir.
Brezilya ile İtalya arasında 5 temmuzda bir sene müddetli ticaret anlaşması imzalandıktan sonra bir de Envestisman Anlaşması imzalanmıştır. Buna göre, her iki memleket te Brezilyada kurulan ve İnkişaf eden müesseseler! ve her iki memleketi alâkadar eden işleri elbirliği ile halletmeğe uğraşacaklardır. Bu anlaşma beş yıllıktır ve eğer her iki memlekette müddetin bitmesinden altı ny evvel değiştirilmesini istemezse otomatik olarak devam edecektir.
larında gevşeklik başgöstermlştir. Evvelce de yazdığımız gibi, arife günü kalaya karşı olan geniş istekler şiddetini kaybetmiştir.
Ticarî ve İktisadî sahada alınan yeni kararlar Ticaret ve İşletmeler Bakanlarının beyanatı
Yeni dış ticaret rejimimizin esasları — Tütün hakkında kararlar — Balıkçılık ihya ediliyor — Karadeniz bölgesinin İktisadî inkişafı — Gıda maddelerinin ihracı — işletmelerin hususî teşebbüse devri
Ticaret ve Ekonomi Bakanı Zühtü Vclibeşe İle İşletmeler Bakanı Muhlis Ete dün Gazeteciler Cemiyetine gelerek gazetecilerle uzun bir görüşme yapmışlardır.
Ticaret Bakanına bilhassa dış ticaret rejimimiz hakkında alman «on kararlar üzerine sualler sorulmuştur. Bakan bu suallere verdiği cevaplarda yüzde 60 nispetinde bir liberasyona gidildiğini söyllyerek demiştir kİ:
“İthalât ve ihracatı takyit eden şekillerin kaldırılması esas olarak kabul edilmiştir. Lisana gibi ticareti takyit eden bir çok bağlar bundan böyle ticaretimizi baltalamıyacaktır. Vekâletimizin yaptığı İşlerin ekseriyeti azımesi Vekâletten gayri bir teşekkül tarafından, Merkez Bankası tarafından yapılacaktır.,,
Bakan bundan sonra garp memleketleriyle takas üzerine ticaret yapılıp yapılamıyacağı sualini cevaplandırarak şunları söyelmlştir: “Liberasyon esasına dönüldükten sonra, garp memleketleriyle takas esası üzerinden bir alış veriş yapılmıyacaktır. Dış ticaret rejimimizi birkaç gün İçinde ilân edeceğiz, Liberasyon esasında şu noktaları gözönünde bulundurmak mecburiyetindeyiz. Ahit mucibince yaptığımız ticaret kl, bunda her devlet kendi ithal ve İhraç maddelerini tesblt etmiştir. Bunlar serbest girip çıkacaktır. Ahdi surette bağlandığımız 18 memleketin içine glrmiycn mukaveleler mucibince yapılan ticaret ve bir de serbest döviz müsaadesiyle münasebette bulunduğumuz memleketler bunlarla olacak ticaret, bizim ve o memleketin merkez bankaları arasında olacaktır. Bunlar mahduttur.,,
Bakandan, bu mevzuların biraz daha genişletilip aydınlatılması rica edilmiş, bakan da bunun üzerine demiştir kl:
“Ekonomik işlerde büyük sabır lâzımdır. Bizim esas gayemiz mamullerimizin ve mahsullerimizin fiyatlarını düşürerek dünya piyasasına uymaktır.,,
Bakan, bundan sonra üzüm ve incir meselelerine de temas ederek, bunların da umum! rejime tabi olduklarını bildirmiş ve «özlerine şunları ilâve etmiştir:
“Üzüm ve incir için hiç bir hususi muamele yoktur. Bunlar İçin takas müsaadesi verileceği haberi de asılsızdır. Bu kıymetli mahsullerimizi satmak için bir çok teşebbüslere giriştik, ümitliyiz.,.
Bakana, bundan sonra tütün mevzuu etrafında bir çok aual «örülmüştür. Bakan, bu suallere verdiği cevaplarda demiştir kl:
“Tütün meselesi ayrı bir mevzudur. Ağustosun 10 unda Ankarada yapılacak büyük kongrede bu mevzuu etraflı bir şekilde görüşeceğiz ve kararlarımızı bundan sonra İlân edeceğiz. Biz tütünlerimizi değer fiyatlarla ihraç etmek için her türlü tedbirlerin alınmasını düşünmekteyiz.,,
Bakana, Yunanistanın tütün ihracatı için tacirlere yüzde 30 prim verdiği hatırlatılmış, bu konuda Bakanlığın bir şey düşünüp düşünmediği sorulmuştur.
Bakan buna cevaben: “Bunlar tütün kongresi sonunda alınacak kararlardır,, demiştir.
Gıda maddelerinin İhraç edilip e-diimlyeceği mevzuu üzerine de Bakan şunları söylemiştir:
“Gıda maddelerinin ihracı ancak bu maddelerin ihraç edilecek bir hale gelmesiyle kabildir. Bu mevzu hakkında alınacak karar ancak gıda maddelerinin ihracata müheyya bir vaziyete gelmesiyle mümkündür.
Mahsulün iyi olup olmadığını bilmiyoruz. Bizde İstatistikler zayıftır. Mahsulün iyi olup olmadığı ancak an-bara girdikten sonra belli olur.
Zeytin yağı hakkında henüz bir İhraç karan verilmiş değildir. Belki verilecektir.
Tiftik npevzuunda hiç bir şey söyll-yecek durumda değilim.,,
Karadeniz vilâyetlerinin iktisadi durumu üzerinde de Bakan şunları söylemiştir:
“Karadeniz vilâyetleriyle şimdiye kadar meşgul olunmamış, halbuki oraların iktisadi vaziyeti değişmiştir. Bugün transit yolu ehemmiyetini kaybetmiştir. Binaenaleyh Karadeniz vilâyetlerini iktisadi cepheden başka türlü mütalâa etmek lâzımgelir.
Bir de balıkçılığa ehemmiyet veriyoruz. Balıkçılığı oralarda geliştireceğiz. Geniş tesisat yaptırıyoruz. Trabzonda, Samsunda, Sinopta ve e-sas morkezl lstanbulda olmak üzere soğuk hava depolan tesis ediyoruz. Tam mânaslyle bir balıkçılık endüstrisi kuracağız. Bunlan MarshaJ) Yardımiyle yapmaktayız. Dolar olarak bize verilen Marshall Yardımını yüzde yüz kullanmış bulunmaktayız,,
Bakana, bundan sonra hayat pahalılığı mevzuunda sualler sorulmuştur. Zühtü Velibeşe bu sualleri ş le cevaplandırmıştır:
“Hayat pahalılığına karşı tedbirler düşünülmekte değil, hasırlanmaktadır. Bu hususta İfşaat yapamıynca-ğım. Çünkü biliyorsunuz derhal piyasaya tesir ediyor. Vergilerden indirmeler yaparak hayatı ucuzlatma tedbirleri üzerinde de duruyoruz. Bunu da çok yakında ilân edeceğiz...
Bakan, ekmek mevzuunda kendisine «orulan suale de şöyle cevap vermiştir:
“Ekmeğin ucuzlatılması mühimdir. Ekmeği daha küçük parçalar halinde .450-500 gram olarak çıkartmak istiyorduk. Yalnız bu, imaliye ücretini arttırdığından bundan vazgeçtik. Ekmek, şimdi daha nefis bir şekilde çıkmaktadır.”
Bakanın bu cevabı Üzerine gazeteciler İtirazlarda bulunmuşlar ve bnzı mıntakalarda ekmeğin hamur ve siyah çıktığından şlkAyet etmişlerdir.
Bakan buna cevaben de demiştir ki:
“Ben gelişigüzel yerlerde ekmek-yedim. Ekmek çok güzeldi. Suadiye-de oturuyorum. Bilhassa oradaki ekmekler nefisti,**
Bakanın bu sözünü bir gazeteci keserek:
“öyle ise sizin orada olduğunuzu haber almışlardır” demiş. Bakan da buna cevap olarak:
“Ekmeği düzeltmek bizim İşimiz değil. Bu belediyenin işidir. Siz belediyeyi sıkıştırın!** demiştir.
Zühtü Velibeşe, yaş meyve ve sebze ihracatının da tamamen serbest olduğunu beyan etmiş ve bu hususta alınan kararın Çukurovayı çok mem-
nun ettiğini beyan etmiştir, işletmeler Bakanının beyanatı
Ticaret Bakanından sonra «özü İşletmeler Bakanı Prof. Muhlis Ete almış ve Bakanlığını alâkadar eden muhtelif meseleler Üzerinde geniş İzahat vermiştir.
“Devlet işletmelerinin husus! teşebbüse devri hususunda tetkiklerimize devam ediyoruz. Bu hususta Ticaret ve Sanayi Odalarına ve İstanbul Üniversitesine müracaat ederek fikirlerini rica ettik. Cevap bekliyoruz.
İşletmeleri muhtelif şekillerde elden çıkarmak İstiyoruz. Fabrikalarımızı almak İçin karşımıza çıkanlar belki kiracı olarak karşımıza çıkabilirler. Belki de taksitle fabrikalarımızı almak İsterler. Kısmen sermayeye İştirakleri de kabildir.
Bugün sermaye piyasası taazzuv etmemiştir. Bizde büyük anonim şirketler-yoktur. Onun için elden çıkara-mıyacaklanmızı devlet işletlemeleri olarak muhafaza edeceğiz. Bu gibiler çok büyük işletmelerdir. Biz devlet olarak bir tesisi devrederken makinelerin iyi kullanılmasını İsteriz. İşçilerin ve personellerin muhafazasını ar. zu ederiz. Son dakikaya kadar bu insanları korumaya çalışacağız. Fakat husus! teşebbüs bunlan devralırken elbette ki kendi vaziyetini ve İşin rantabilitesin! düşünecektir. Buna da bir şey diyemeyiz.
Sivas Çimento Fabrikası için üç talip vardır. Hangisi daha İyi flat verirse işletmeyi ona devredeceğiz.”
Bakan bundan sonra kömür vaziyetin© temas etmiş ‘‘Zonguldak, İşletmenine gelince” diye söze başlıyarak demiştir kl:
“Orası İçin bir heyet teşkil ettik. Heyet tetkikler yapmaktadır. Tesisler Marshall Plânından yardım görmektedir. Orayı daha rasyonel bir hale koymak başlıca emelimizdir.
Zonguldakta 21 milyon liralık bir açık var. Bu açığın birdenbire kapa-tılamıyacağı Aşikârdır.”
Prof. Muhlis Ete Bakanlığına alt memur meselelerine temasla da ezcümle demiştir ki:
“Etlbank Umum Müdürünün değiştirileceği haberi asılsızdır. Arkadaşlarımızdan İstifadeye çalışıyoruz. Bizimkiler iktisadi teşekküllerdir. Bu teşekküllerin başında bulunanların basiretli bir ticaret adamı gibi hareket etmeleri lâzımdır. Ancak tüccar gibi hareket etmiyenler değiştirilebilirler. Yoksa, hiç kimse yerinden oynamayacaktır. Daha devir ve tesellüm üzerindeyiz. Bu muamele esnasında kimsenin değiştirilmesi bahis mevzuu değildir.”
İzmir limanından ihracat
tzmîr, 19 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — 1950 yılı ilk 6 avında İzmir limanı ithalâtı 107 bin tonda 37,423.337 İha, ayni müddet İçinde ihracat İse 108 bin tonda 110,945.737 liraya baliğ olmuştur, tik 6 aylık ihracatta 61 milyon liralık bir azalma.. İthalâtta İse 9 milyon liralık bir artış vardır. Elde stokların kalma-yışı ihracatta azalmayı mucip olmuştur.
Marshall Plânı yardımları
Brüksel (Hususî) — Belçika tarafından diğer memleketlere Marshall PlAnı tahsisatından verilen varidat tamamen kullanılmıştır. Belçikanın, iktisadi hblrli^l Teşkilâtına mensup memleketlere dağıtmak üzere 400 milyon dolar çekme hakkı vardı. Fakat 30 haziran 1950 de bitea devre İçinde ancak 285 milyon dolar kullanılmıştır.
Buna rağmen, Holânda, Danimarka, Norveç ve Yunanistan, Belçika tarafından kendilerine verilen miktarı tamamen istihlâk etmişlerdir. Fransa ve İngiltere, diğer taraftan, haklarına düşen kısımdan yalnıı beşte bir kullandılar.
e
Bütün bu hâdiseler, böyle varidatı bir elden taksim etmek «isteminin hiç de pratik bir usul olmadığını gösteriyor. Ticaret münasebetlerinin inkişafını on iki ay evvelinden tahmin etmek imkânsızdır.
Pamuk ihracatı için yeni usûller
İzmir, 19 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Türk pamuklarının standardizasyonuna .karar verildikten sonra bu defa alıcı memleketlerin telkini İle pamuklarımızın ihraç merkezi olan İzmirde İhracı «ırasında prealng sistemine tâbi tutulması ve bu suretle takriben 3 metre karelik bir yer İstiap eden 250 kiloluk bir balya pamuğun presing sistemine tâbi tutularak bir metre karelik bir yer işgal etmesi derpiş olunmuştur. Bu sistem benimsendiği takdirde ihraç masrafları ve navlun ücretinde maliyete tesir edecek kadar tasarruf temin edileceğinden ihracatçılar» Hükümetin bu İşi ele almasını İstemektedirler. Bu suretle standart tip pamuklarımız Marshall Yardımından temin edilecek prese makinelerinde presing sistemine bu mevsimde tâbi tutulması pamuklarımızın revacını temin edecektir.
Aydında çiftçiye suni gübre dağıtılıyor
Avdın 18 (Hususi) — tl Ziraî Donatım Kurumu tarafından bu yılkl sunî gübre dağıtımının 30 ton olduğu tesbit edilmiştir. Bölge bu zamana kadar tabii ve aun! gübre bakımından tamamen fakir bir durumda idi. Fakat Kurumun ucuz fiyattaki gübreyi bir yıl vAde ve bizzat çiftçi nezdine kadar götürerek vermesi geçen yıllara nazaran İstihsalin artacağının bir delili olarak görülüyor.
Ayçiçeği, susam fiyatları yükseliyor
• |
Piyasada yağlı tohum fiyatlarında umumiyet İtibariyle yükseliş görülmektedir. Evvelce de yandığımla gibi ayçiçeği tohumunun, geçen seneye nazaran noksan olacağı hak-kmdaki haberler, ayçiçeği fiyatlarının artışına sebebiyet vermiştir.
• ■
Bundan başka susam fiyatlarında da artış müşahede edilmektedir. Dün TİCAret Boraasında 70 kuruşa kadar susam satışı olmuştur. Halbuki geçen hafta İçinde susam 58-60 kuruşa kadar düşmüştü.
19/VII/1950 Çarşamba
Borsalarda vaziyet
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
İstanbul
Kapanış
JdugUD
Adana Ticaret Borsası
Trabzon Ticaret Borsası
Bradford Piyasası
Şirket Hisse Senetleri
Eskişehir Ticaret Borsası
Addna
tenekoii) «ıra) çıplak)
Nebati Tatları
Zeytinyağı (E.E. Suanmyttğı (Raf.
Ayçiçeği (Rafine Fındık yağı (Çi)rlık)
Ikramlyell tahviller 1033 Ergani 103b ıkromiyell Milli Miklafae 194)
UM)
1/2
Bayram ertesi dış ticaret rejiminin ilânına intlzaren Boranda kuru Üiünıde hafif bir kımıldama olmakla beraber tatminkâr satışlar olmamıştır.
Piyaaa latekll görünmektedir. Alivre üzüme alım olduğu halde satıcı yoktur. Panıııâ* piyasası bugün müstesna günlerinden birini yaşamıştır. Arefe günü 238 kuruşta kapanan avanssız piyasa bugün tedricen yükselmiş ve 253 kuruştan muamele görmüştür. Piyasa gayet hararetli ve alıcı İsteklidir. Hazır pamuk da hararetlidir, tvi fiyatla fazla satışlar yapılmıştır. Panıukyaf/ı ve çekirdek ü-zcrıne muamele olmamıştır.
İstanbul Ticaret Borsası
1041 Kalkınma
Dün Ticaret humlar grupunda rine işler olnuış, defmlştir
İstikrazı İstikra*) Müdafaa
• •
t*) Günündü Buraadu ınuamvlcui taacU sdlJnittmİş uıhvılat va M hamın arı va laioploro gora mayyun «dan utarıbl piyasa dafterlerL
Ilmn derileri
Sığır salamura (kaaap) K3. Kaçl tuşlu kuru klloRU ... Koyun bava kurusu kilosu
Kuru MoyvaJar ı
Fındık (kabuklu sPvrt) b'ındık (İç tombul) Ceviz (kabuklu) Ceviz (İç natüre!)
İL eweee 1 .*«M«e l ••••••• Sivas-Erzurum I...
“ “ ll.-Vll...
Demiryolu I...
Tatlı tohumlar l
Ayçiçeği tohumu —
Keten tohumu
Kendir tohumu •••.
s 11 mrtm
Ver fıstığı kabuklu
Buğday yumuşak Buğday sert
Borsasınds, yağlı to-ayçiçrdt tohumu üze-fiyatlar İlerleme kay-Bundan başka kfjteutohumu ve heziryafjı Üzerine de aynı nispette muameleler cereyan etmiş, fiyatları ilerlemiştir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bordasında, bazı devlet tahvilleri üzerine az miktarda iş olmuştur. Altın piyasası ise durgunluğunu muhafaza etmektedir.
Hububatı
buğday yumuşak (Tüc.)
Buğday Ofis
Arpa yemlik (dökme) Mısır «un (çuvalı) Fasulya tombul .. F&aulya Çalı «ert Kuşyoml ••••••••••••••*•« Mercimek kırmızı kabule Mercimek yeşil ..........
Nohut natürel
K......
Demiryolu 1V Demiryolu V •»••••a 1049 IkramlyeH ...
Diğerleri
Demiryolu VI
I
11
III
Ticaret Boreasmda pamuk üzerine alivre satışlar olmuş, fakat fiyatlarda bir fark görülmemiştir.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açını Kapanış
1 Hterling 7.89.— 7.89
100 Dolar 282 25 282.25
100 Fr, Frangı 0.80 0.a0
100 İsviçre Fr.... «4.03 61 03
100 Briç Fr 6.00 5 tiü
100 İsveç Kr 54.1250 M 1250
I0Ü h lorın »«etâ«(s^e 73.6840 73,6840
100 L^lrBt eeereaeeeee 0.44128 0 14128
100 Drahmi - 0.01876 0.01870
100 Eacoudos 9 7390 9.7890
Altınlar
Bugün Eski kuı
Lira Lira
Külçe TmT Ur. 5.— 5.05
Külçe Desuaıa. —
Cumhuriyet .... 31 30 34.80
HcfJÛ t •••»«taeeeee^ 38.25
Hamit — —
(jfUİOCn eeeeeeeMM 33 90 34 35
inilin 44 25 44.70
Fransız kok
Napoieon ILI M — —
İsviçre — —
New-Turk'ta t onsu) 1 55
Gumuş, Plâtin
En aşağı En yukan
Gümüş Gr. «M» —
Plâtln M 10.- 11.-
Zürich Borsası (Serbest)
23.6.1950 İevlçre Frangı
llurıımo En aşağı En yukarı
Türk Liram l 05 1 15
Dolar 4 32 4.31 1/2
.st^rUnft il ın 11.20
Franeır Frangı 1 19 1 24
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 113.50 20 20
Anadolu D.T, Tertip A/B, 02,50 UL-
n a — —
^.■60 eeeeeeasee 22 30 69.-
•• „ Münıes. gonet. 63.— 67.50
Dokuma İlanı Maddeleril
Tiftik (ana mal)
Tiftik (Nathrei) .........
Yapak Trakya (Kırkım)
T.C. Merkez Bankası 123.- 120.25
Türkiye !ş Bankam 30.- —
Türk Ticaret Bankası 5.— 5.-
Aralan Çimento 15.25 16.75
$ark DeğlrmencJilk 23.25 23.50
Milli Reasürans 8.— 16.25
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi F’onnlve 1903
En kİ Kapanış
Bugün Son Kapan it
Uxüm çeklrdeksls No.9 40 ö 49.-
tnelr A serisi No. S.... öö.— 65.—
*• B sorisl No. 10S 4X— 42.—
Pamuk Akala i 235.— 220 —
Pamuk Akala II 195.— 190.—
Pamuk Akala IU M.«M teo.— 160.—
Pamuk yeril 172.5 İMO.—
Pamuk yağı (rafine) ... 109.— U«.-
Pamuk çekirdeği 13.- 12.75
Pamuk Akala t 180.-
Pamuk Akala 11 eeeaee — 160.—
Pamuk Aksla uı
Pamuk yerli l * 145.—
Pamuk yeril i L« ••• W» v.v — —
FİNDİK
a) %50 randımanlı
kabuklu tombul ...^ tM 81.—
b) tç sıra kontrollü M 17M,—
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dün Eski kuı
Buğday (Buşelt—Sent) Sert Kış mahsulü No. 2 261 — 258.—
Kırmız) •• M No. 2 239.— 238.—
ramute Mlddllng (LJbreal=Sent) i m ••••••>••>•*••••••«•••••••••••••••*•(•* 30.08 88.37
Aralık 38.25 38.25
ıM* tı • e e e e e e ş • e e e • s • e e e e e ş ş e ş ş ş ( ş şş ş a> ( «e e e s «M 38.20
Tiftik (Llbre«l=8ent) Telcsas No. 1
Fındık (Llbres|=:Sent) Kabuklu yeril Ir1 22.- 22.50
Ortft 4aterewM*e*weeaea« 22.50 21.-
Levanc İç İthal malı 36.- 86.-
Eketra İri iç İthal malı 44.— 40.-
Kuru lir.llm (Llbresl=Sent) Thompson çekirdektir seçme 11 1/4 11 1/4
Kuten tohumu (Buşell = Dolar) — (V1 Inno/l polis 3.22 8 MS
Kalay (Llhresl=Sent) 84.75 82.75
Levha-teneke (100 libre dolar) 1.30 7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (TonuzStcrlIng) Bombsy ee»e«f*aeeeeew»«MeeeM»a»«e«a«
Kalküta — 63.50
\ er Hintli *• an aaeeeeeeeaeeeeeeet — 64.-
Tiftik İyi mal (Llbresi=Fiyat) “ Sıra malı Tüo Anadolu ” n “ Trakya ” M 20/71 18/21 34.—M om 30.- ° 20 21 18/21
İskenderiye Borsası
l'anuık (Kantan=Tallan) Anhmounl Kısa elyafb F/G Karnak U«un «lyaflı F/G

Sayfa €
Y E N î İSTANBUL
20 Temmuz 1950

X
A
S 1 N E M
------------- -----■ — — —---------
Jeanno Crain
ÎZER
Nakleden ! Giiner
de eşya aslancık
bugünkü aile yuvasının
Peter Latvford
OH via de Havil lan d
Ll-
Kifn lıayVorth
ar-ol-
JTÜDY GARLAND İSTİRAHAT
EDEMİYOR
HEDY LAMARR’ın YENİ DÜŞÜNCELERİ
haberleri ulaştırmışlardır. • adamlar, küçük tek-çapasını dibe yakın bir de-
Ağır dalgıç elbiseli rakiplerinden yarım saat evvel harekete geçen kur-baga-sdamlar, yukanda bekleşen kurtarma ekiplerine dipteki şartlara
Judy’nin 4 yaşındaki k««* “Gazete oku varak ar/ıe.J
bir kaç olduğu gün-îngil teren in gecelerinde deliği ol-
Hollywoocl mesut ailesi
Jeanne Crain, bugünkü kocasını tanıdığı zaman 16 yaşında idi. Bir plâj macerası, kurulmasına sebep oldu
JJoIlyvood’dakl sile geçimsizliklerin-1 " den bahseden nüktedan birleri, film stüdyolarına muntazaman uğrayıp boşanma dâvalarına bakacak bir hâkim tayin etmenin hiç te fena bir fikir olmadığını ileri sürmüştü. Bu suretle artistler sık sık mahkemeye kadar gitmek zahmetinden kurtarılmış olacaktı.
Hakikaten sinema dünyasında aile hayatı bu gülünç duruma girmiştir. Fakat her yerde ve her şeyde müstesnalar olduğu gibi Hollyvvood'da parmakla gösterilen mesut çiftler vardır. Bu nadir grupa Betty Grable ve Harry James çifti ile Jeanne Crain ve Paul Brinkham ı dahil edebiliriz.
Dört senedir evli olan Brinkhamlar, evliliklerinde tek ve basit bir usul kullanmışlardır. Aralarında çıkan her hangi bir meselede kim önce cevap verirse halledilmiş addediliyordu. Yani karşılıklı atışma, münakaşa, dırıltı çıkmadan sulh yolu ile her şev idare ediliyordu. Fakat işin tuhafı onlar bu karara şuurlu bir tarzda varmadılar. Sadece öyle oluvermişti işte. Jeanne Crain şöyle diyor: “İlk zamanlar kocama öylesine âşıktım ki, zaten ne derse “peki” diyordum”. Fakat dört sene içinde iki kere bu prensipi bozdular. Jeanne iki kere hamile olmuştu. İşte o zamanlarda kocası Jeanne’e her türlü hakkı verdi. Canı isterse her an bir mesele hakkında fikrini değiştirebilirdi.
Jeanne kocası ile tanıştığı vakit 16 yaşında idi. Jeanne'in söylediğine göre. hemen Paul’e tutuluvermişti. Hem de nasıl?. İlk defa beraber gezmlye çıktıklarında mevsim yazdı ve denize gittiler. Paul 100 mil ötedeki rafta yüzmelerini teklif etti. Jeanne gözlerini PauTun gözlerinden avırmadan kabul etti. Jeanne'in bir eli Paul’ün omuzunda olmak üzere yüzmeğe başladılar. Birden bir dalga gelip Jean-ne’ln elini olduğu yerden ayırdı ve Jeanne kayboluverdi. Paul, denizin dibine birkaç kere dalıp onu aradı ve nihayet saçından sürükllyerek sahile getirdi. Düşünün bir kere. Jeanne, Paul’ün gözlerine bakar bakmaz yüzme bilmediğini unutuvermişti’..
Halbuki şimdi yalnız kendi değdi, biri 1,5 diğer 3 yaşında olan oğullan da yüzmeyi öğrenmiştir. Jeanne şimdi 24 yaşındadır. Demek ki, kocası ile tanıştığından beri aradan 8 sene geçmiştir. Jeanne’in söylediğine göre; “Onu bu kadar zamandır tanımam bizi biriblrimlze daha çok yakınlaştırıyor. Çünkü çocukluktan çıkar çıkmaz karşımda onu gördüm. Çocukluk, yani genç kızlık hatıralanm hep onunla dolu...”
Onları yakından tanıyanların söylediğine göre, nerede olurlarsa olsunlar | biribirlerinin mevcudiyetini farket-mekte şaşmaz bir meharetleri varmış. Onların bu bağlılıkı herkeste gıpta uyandırmaktadır. Brinkham'lar ufak hâdiseleri kendilerine göre kıymetlendirmesini bilen bahtiyar bir çifttir Meselâ şu misalle onları daha iyi an-lıyabiliriz: İlk evlendikleri zamanlarda her ikisi de ayrı ayn çarşıya çıkar ve alacaklarını alırlardı. Fakat sonradan farkına vardılar kİ. ikisinin beraber beğenip seçtiği elbise veya eşyanın mânevi kıymeti daha fazla oluyor.
Boş veya sıkıntılı vakitlerinde blri-blrlerınt eğlendirerek şeyler bulmakta pek mahirdirler. Ara sıra bal aylarını hatırlayıp kahkahadan kırılırlar. Jeanne'e dllgün hediyesi olarak film stüdyosu bir aslen yavrusu hediye etmişti. Ufacık bir sepetin İçine yerleştirdikleri bu krdi irisi hayvan yüzünden gittikleri her otel ve evden kibarca koyulmuşlardı. Çünkü yavru
aslan, sağ olsun, ne yer, oe bırakıyordu. Bir keresinde iskemlenin döşemesini yemişti. Paul, Jeanne'e orasını dikmesini söyledi. Jeanne dikiş bilmediğini o anda hatırlayıverdi. Kocası her kadının dikiş bildiğini farzeden safdillerden biri idi. Fakat az zamanda Jeanne; kocasının hatın için, dikiş de öğrendi.
Paul iki yaşma geldiği zaman, başlarından savdıkları aslan yavrusunun yerini aldı. Ayağına aldıkları iki dolarlık ayakkabılar evde 2000 dolarlık zarara sebep oldu. Çünkü pabuçlarını oraya buraya fırlattığa için bir sürü pencere, tabak çanak kırdı. Ka-napelerin üzerinde zıplayarak somyalarını bozdu vesaire, vesaire.
İşte böyle bir sürü tatlı hatıralarla süslenen bu İzdivaç hayatında çok mesut olan Jeanne Crain ve kocası, evlilik hakkında fikir yürütmemeyi tercih ediyorlar Hayatı ve dünyayı aynı zaviyeden görüyorlar. Meslekleri ayrıdır ve biribirlerinin İşlerine burunlarını sokmazlar. Fakat zevkleri birdir ve hayatlarından memnundurlar. Kâfi değil mi?
OHver Hardy geçenlerde Amerikadan Parise geldi, kendisini daha önceden Parise gelmiş olan Stan Laurel karşıladı. Beraber Pariste bir film çevirecekler. Salnt Lazare gannda İki ayrılmaz arkadaşın birbirlerine kavuşması çok komik bir sahne teşkil etti.
Stan Laurel İle birkaç arkadaşı Hardy’yi karşılamak için
yüzlerine Laurel'ln maskesini geçirerek rıhtıma dizildiler.
Hardy grupuh içinden arkadaşını seçmek için ufak bir tereddüt bile geçirmedi. Resimde iki arkadaşın karşılaşmasını görüyorsunuz.
Rita Hayworth, her sene yapılan Gsaad'da 4 üncü Derby yarışlarında Fransa Hava Yol-
HollywoocTun en ılrln
DENİZCİLİK BAHlSLEf
Denizaltı hücum taburları
Peter Lawf ord
çıldırırken teşrifatçı unutmamıştır, puslu, soğuk sokacak bir sokak kedileri gibi kaldığı ge-
BAZI İnsanlar vardır, ne kadar yükselirlerse yükselsinler, ne oldum delini olmazlar. Peter Lawford da bunlardan biridir. Şimdi sinema dünyasının en sevilen artistlerinden biri olduğu, cebinde Metro Goldwyn Mayer stüdyosunun uzun vâdeli kontratı bulunduğu, ailesi He beraber şirin bir evde oturduğu halde, o hâlâ eski günleri hatırından çıkarmaz, îngilterede harpten evvel Westwood Village tiyatrosunda artist olmak i-çin çıldırırken haftada aterlingo lert sisli başını mayan çeler hafızasına nakşedilmiştir. Şimdi bahası Sir Sidney ve annesi Lady La w ford ile birlikte kendi döşediği şık bir evde oturuyorlar. Evlerinin duvarlarını samimî dostlan olan Aga Hanın, Belçika Kıral ve Kıraliçesinin resimleri süslemektedir. Peter Law-ford, istikbalin Ronald Colman’ı diye çağırılıyor ve film turnelerine çıktığı yerlerde fevkalâde hüsnükabııl görüyor. Hattâ “Red Nanube" adlı komünistlik aleyhine bir filmi oynanırken. Washlngton’a gittiğinde bir kere Rus sefarethanesinden Vişinakl ile görüşmek üzere hususî bir davetiye almıştı. Ne olduğunu anlıyamıyan Peter, İngiliz elçisini yanına alarak bu davete gitmiştir. Peter. hususî hayatında da bu kadar sükse yapmış bir gençtir. Bir çok meşhur hanımlarla gezdiği halde 30 yaşına varmadan dünya evine girmlyecegini söylemektedir. Hayatından memnundur. Şöhret onun, gençlik onun kim ne karışır? U
lan namına yarışlarda birinciliği kazanan F. Redrikson’a kupa vermek üzere hazırlanıyor. Fransız Hava Yollan Müdürü Mösyö Dupre kendisine refakat etmiştir.
Solgun yüzlü, çökük yanaklı, vahşi gözlü kız isterik bir şekilde ağlamaya koyuldu. Sonra kendisinin istikbali hakkında koltuklarına oturarak rahatça karar vermeye uğraşanların meclisini birdenbire terkedip koşarak yemek odasından geçip banyoya kendini kilitledi. Orada duran bir bardağı kapıp sivri tarafını boğazına dayadı. Dışardan kocası kapıyı vurarak “Judy yalvarırım aç., diye bağırdı. Kapıyı açtı ve ağ-iıyarok kendisini kocasının kollarına attı.
Bu sinir krizinin derin sebeplerini araştıran Hollywood lular, suçu M. G. M. stüdyosunda buldular. Zira Judy’nin hastalığı dolayıslyle az film çevirdiğini gören şirket artistin haftalığından 5.000 dolar kesmeye karar vermişti. Kadıncağız da kendisine ve stüdyosuna milyonlar kazandıran boğazını kesmek ihtiyacını hissetti. Bilindiği gibi Judy iki sene evvel bir sinir hastalığı olan melankoliye tutulmuştu. Doktorlar şişmanlamasını tavsiye ettiler. Judy T-8 kilo alarak kendine geldi. Fa-

kat bu sefer M. G. M. stüdyosu Judy’ye bu şekilde film çe-vlrtenıiyeceğinl söyledi. Bunun üzerine Judy zayıflamaya karar vererek rejime başladı. Ve eski kilosuna döndü. Fakat gene sinirlerini bozdu. Bu sefer film çevlremez oldu. Stüdyodan da aylığını kestikleri zaman, tık yaşamaktan mustarip dıığunu hissetti.
facialarından biri cereyan etmiş ve İngiliz Donanmasına mensup “Tru-culent” denizaltı gemisi, İsveç bandıralı “Dlvina” tankeriyle çarpışıp batmıştı. Bu facia. 64 denizcinin hayatına mal olmuştur. Dipte yatan denizaltının kısmen parçalanmış teknesine İlk ulaşanlar, Büyük-Brltan-ya Kıraltyet Donanmasının denizaltı “Hücum Taburları” mensupları olmuştur. Bu uzman dalgıçlara Donanmada “Kurbağa adam” adı verilmektedir. Ayaklarında kauçuk yüzgeçler bulunan, kaynakçılar veya motosiklet koşucuları tarafından kullanılan tipte iri gözlükler ve tazyikli hava veya oksijen depolarından İbaret nefea-alma cihazlarlyle mücehhez bu uzman yüzücüler, klâsik dalgıç elbisesi taşıyan dalgıçların mahrum bulundukları kolaylık ve çeviklikle oldukça derinlerde çalışabilmektedirler.

nıgillz dalgıçlara
mütehassıs A(lam„ adı
donanmalında "Kurbağa verilmektedir
dair ilk
Kurbağa nelerinin rinlikte taramak suretiyle, batan denizaltı gemisini bulmuşlar ve çapayı, denizaltının teknesine tesbit etmişlerdir. Böylece, batan gemiyle irtibat tesis edilince, çapa zincirine tutuna tutuna zifiri karanlık denizin dibinde takriben 15 metre dipte yatan tekneye ulaşmışlardır.
Kurbaga-adamlar, evvelâ tekneye darbeler vurmak suretiyle, denizaltı mürettebatından sağ kalan oliıp olmadığını anlamak istemişlerdir. İçerden btı İşarete cevap verilmemiştir. Geminin burun kısmında, “Dlvina,, nın bindirdiği noktada denizaltının teknesi parçalanmış ve bu kısım tam bir madenî enkaz haline gelmişti. Mürettebattan sag kalan olmadığına kanaat getirince, kurbaga-adamlar tetkiklerine devam etmişlerdir. Facianın vukuageldigi mahal, Medway Irmagivle Londra Nehrinin birleştikleri yerdir. Aksi istikametler takip eden cereyanlar, bu kesimde dipteki çamuru daima kaynaştırmaktadır. Bu itibarla dalgıçlar, kuvvetli elektrik fenerleri taşımalarına rağmen,
eğlendirmeye çalışıyorum amma o gene de dinlenemiyor., diyor.
Judy artistlikten de vazgeçmek niyetinde değil. Film de çeviremiyor. Acaba netice ne olacak? Artistlik zannedildiği kadar kolay bir şey olmasa gerek!..
Beverly Hills’de dinlenmekte olan Hedy Lamarr’ı ziyaret eden gazeteciler güzel a(tlstl, çiftlikte toz toprak içinde küçük oğlu ve kızı İle oynar buldular. Kendisi İle konuşan gazetecilere Hedy Lamarr “Beni şimdiye kadar mesut olmadığım şekilde mesut eden yeni bir hayat şekli keşfettim: Çocuklarımla sakin bir hayat sürmek.. Şayet bir defa daha evlenecek olsaydım artistliği bırakırdım. Ve kendimi sadece evime ve çocuklarıma verirdim,, demiştir.
1« kilo ağırlığında sinema kameralar!,vlr dalan Kurbağa Adamlar rahat rahat film çekebilmektedirler
yarım metre ilerisini geçemeden çalışmak zorunda kalmışlardır*
Su altında vukuagelen hasarın fotoğrafla tesbltl:
Hava yerine oksijen teneffüs eden kurbağa-adamlar İçin, icabında 180 kadem derinlikte yüzmek mümkündür. Bu uzmanlar bazı hallerde su geçmez üstüvani metal kutularda mahfuz ve beheri takriben 18 kilo ağırlığında sinema kameralarlyle dalarlar. 120 kadem derinlikte bir «çok denemeler yapılmış ve kurbağa-a-damların bu derinlikte rahat rahat çalıştıkları ve sinema fUml çektikleri tesblt edilmiştir. Dalgıçlar, böyle derinliklerden satha çıkarlarken, tazyik farklarından mütevellit tehlikeden kaçnnmak maksadiyls zikzaklı merhalelerle ve bir havil vakitte su üzerine çıkmak âdetinde-dirler.
Deniz altında fotoğraf çekmek, İngiliz Donanmasında yeni geliştirilen bir usul olup, kurbağa-adamların başlıca faaliyetlerinden birini teşkil etmektedir. Bu uzmanların heyecan verici çalınma tarzlarından bir kısmı, geçenlerde Ingiliz Amiralliği Dairesi tarafından halka gösterilmesine müsaade edilen “Derinliklerdeki Harikalar” adlı bir filmde görülmüştür. Bu maksatla kurbağa-adamlar, Ak-denlzln berrak sularında yüzlerce metrelik filmler çekmişlerdir. Bilhassa, 1942 martında. Malta açıklarında bombardıman edilip batan 10.000 tonilâtoluk bir ambar gemisinin enkazı, yakın mesafeden füme çekilmiştir. Bundan başka kurbağa - adamlar, zıpkınlarla balık avlamak gibi sahnelerde görülmektedir. Ayrıca şimdiye kadar ilk defa olarak bir denizaltının attığı torpillerin, hareket haUn-de resimleri çekUmiştir. Filmde, İngiliz Donanmasına en son katılan denizaltHardan “Aurlga“nın kovanlarından torpillerin birbiri peşine fırlayışları görülmektedir. Bu eşsiz filmi çekmek için bir kurbağa-adamm, denizaltının 15 katlem kadar yakınına sokulması İcap etmiştir.
Bazen kurbağa - adamların satha, dipte veya teknelerde buldukları çe-
İki dostun karşılaşışı
îkl Ahbiıp Çavuş, Laurel ve Hardy geçenlerde Pariste böyle karşılaştılar. Hardy’ye sürpriz ol«ıın diye Latırel’ln maskelini taşıyan bir düzine İnsan, garda Hardj nln karşısına çıkmıştır. Fakat Hardy hiç şaşırmadan 40 yıllık dostunu bir bakışta tanımıştır,
ntil eşya İle döndükleri vakldlr. Çakı, bıçak, ziynet, eşyam gibi şeyler sık sık bulunmaktadır. İngiliz Ajrd-ralliğlnin Surrey’dökl Araştırma Laboratuvarlarmda, dipte bulunan gayet zarif, kulpsuz bir şarap testisi vardır. Bu, takriben 2.000 yıllık bir antika olup, 70 kadem derinlikte de-nez bitkileri arasında bulunmuştun Bir kurbağa-adam bunu, Doğu-Ak^ denizde yaptığı dalışlar sırasında ele geçirmiştir. Her halde kadîm bfcr Yunan gemisinden atılmış veya düf-müş olmalıdır. Pek eski tarihlerde batan gemi enkazı da. sık sık bu]ın> maktadır. Aynı kesimde büyük şarap küpleri yüklü bir gemi enkazı da bn» lunmuştur. Bu geminin yapıraıdaz^ Hıristiyanlık devrinden evvel battıft ani aşı İm ak tadın
İngiliz Donanmasında hizmet etmif en kıdemli kurbağa-adamlardaa Mri, şimdi yine Amirallikte sivil olarak çalışan Mr. H. J. Hodges'dlr. Bu u»-man. kıdemlilik sıfatına rağmen henüz 26 yaşındadır. Dalgıçlığa başlı* yalıdan yani 1943 ten beri 1.000 den fazla dalış yapmıştır.
Novell HALL
İngiliz bahriyelinin “Kurbağa Adam»., başka bir tip elbise içinde
•O Temmuz 1950
YENÎ İSTANBUL
Sayfa 7
. PURO . PURO . PURO . PURO . PURO . PURO . PURO .
Tuvalet sabunu
Traş sabunu
Bol köpüklüdür
Nefis kokuludur
Cildinizi besler
Teninizi kadifeleştirir
100 de 100 saftır.
s
,7*932 modeli 40164 numaralı Vi 3037* motor numaralı 3300
Alaka aayılı VOLVO kamyonu »ahtblylm. 1936 ••neelndenberl nakliye lalı eril e uğranmaktayım. Bu VOLVO Kamyonumun bugüne kadar yalnıa iki defa aagmanlan oegigtlrllmla ve hiç bir artsa göstermediği gibi, motor rektifiye dahi görmemiştir. Kamyon halen oütOn oH|lnai parçalarlle çalış-maktadır ı bencin sarflyati, diğer marka son model kamyonlar nasarı İtibara fındığında cok daha İktisadî olduğu tecrübemle sabittir.
Telefon : 24220
M
H
n
27 -29
10-12
26-28
8-10
İSKENDERUN limanına da
Temmuzda îstanbulda Ağustosta ”
» FT
Eylülde -
BOREALİS vapuru
NYHAUG
BENGAZİ NYHORN
Bu vapurlar, uğrıyacaklar ve PİRE - NAPOLİ - GENOVA -NEVV-YORK - FİLADELfİA ve BOSTON İçin eşy ay I ticariye yükliyeceklerdlr Türkiye İçin umumî acentalan ANTALYA UMUMÎ NAKLİYAT T. A. Ş.
Vapur Acenteliği Servisi
TALEBE ALINACAKTIR
İstanbul - Selimiye Hayvan Sağlık Memurları Okulu Müdürlüğünden:
1 — Param» yatılı ve iki yıl tahsil müddetli okulumuza bu yıl ortaokulu pek iyi ve İyi derecede bitirenlerle lisede sınıf gedenlerden ve aşağıda yazılı yaş haddi içinde olanlardan 50 öğrenci alınacaktır.
Ortaokul mezunlarının yaşı 18 den gün almamış olacak.
Lise 9 dan geleceklerin H 19 M M M *
Lise 10 M »* 20 H M
Lise 11 ve mezunlarının W 21 M •» » tır.
VOLVO Kamyonumdan cok memnun Olup, kamyon alıcılarına, tecrü* Oome istinaden, yalnıa bu markayı tavsiye edebilirim.
VOLVO fabrikamsa bu husustaki başarısından dolayı tebriklerimi ve beni İyi bir kamyon sahibi yaptığından dolayı şükranlarımı kendilerine tarafımdan blldlrmenlal rica ederim.
SoygıiarHTila./
Mhfhot ermantag
3390 plaka sayılı VOLVO Kamyonu sahibi
2 — Müracaat tam evrakla 25 eylül 1050 akşamına kadardır. Bu tarihe kadar müracaat edenler kadrodan fazla olduğu takdirde ortaokulu iyi derecede bitirenler arasında 30 eylül 1950 de okulda Matematik, Türkçe ve Biyolojiden müsabaka sınavı yapılacaktır.
3 — Lisede sınıf geçenlerle ortaokulu pek iyi derecede bitirenler imtihansız alınacaktır.
4 — Kabul şartlan, vilâyet veteriner müdürlükleri İle okul müdürlüğünden Öğrenilir. (9484).

d rest ultanahmet, Ucler Mah,
Hamam sokak No.13
İstanbul
teki hJjrcniK •ra.ZMM
Halen limanımızda bulunan
I R O L L I vapuru PİRE - MARSİLYA -
(JENOVA
!çfn BÖĞRÜ POSTA Eşya yükliyecektir.
Kapalı zarf ilânı
Tire Belediye Başkanlığından:
1 — Keşif bedeli "84908,90" liradan ibaret bulunan ve şehrimizin Ismetpaşa ve Enstitü caddelerinde yaptırılacak olan parka kaldırım ve beton bordür tşleri 6 temmuz 1950 gününden 2 a-ğustos 1950 gününe rastlayan çarşamba günü «aat 10.30 a kadar 28 gün müddetle ve kapalı zarf uauliyle eksiltmeye konulmuştur.
a
2 — İşbu kapalı zarf eksiltmesine girmek lstlyenler 2618,17 Brahk geçici güven akçesi makbuzu veya banka mektubunu * İnat maddede yazılı teklifnamelerine ekleyeceklerdir.
8 — işbu eksiltmeye girecek olanlar mukavelename projesinin 3 Üncü maddesi gereğince bu Jşln ehli olduğuna dair Bayındırlık Müdürlüklerinden fotoğraflı bir belge almaları şarttır.
4 — İşbu kapalı zarf eksiltmesinin genel fenni şartnameleriyle keşifnnme ve teferruatı 1.75 lira mukabilinde Belediye Saymanlığından alabilirler.
6 — Kapalı zarf eksiltmesine iştirak etmek istfyenler muayyen müddeti içinde 2490 sayılı kanun gereğince tanzim edecekleri tekiifnamelerini 2 ağustos 1950 çarşamba günü saat 9 30 a kadar makbuz mukabilinde Belediye Başkanlığına tevdi ede. çeklerdir.
6 — Postadaki gecikmeler kabul edllmtyecektlr. (9548)
CONTINENTAL LEVANT LÎNE HAMBURG . ANVERS ve ŞARK LİMANLAR! arasında muntazam posta
28 Temmuzda Umanımızda beklenen Norveç bandıralı
BREİDABLİK vapuru İSTANBUL ve î Z M t R ’ den ANVERS - ROTTERDAM - HAMBURG için eşyayl ticariye yükliyecektir.
Türkiye için umumî acenteleri ı
ANTALYA UMUMÎ NAKLİYAT T. A. Ş.
Vapur Acenteliği Servisi — Telefon : 24220
DEVLET DENİZYOLLARI İLÂNLARI
1 — idaremiz ihtiyacı için (1) adet 220 — 380 voltluk altema-tör PAZARLIKLA satın alınacaktır.
2. — Pazarlık 25z7/1950 salı günü saat 15 te Tophanede Genel Müdürlük Alım Satım Komisyonunda yapılacaktır,
8, — Tasarlanmış değeri 17000 lira geçici güvenmesi de 2550 liradır,
4. — İsteklilerin, güvenme paralarını idare veznesine yatırma-
ları ve şartnamede yazılı belge ve makbuzlariyle birlikte belirli tarihte komisyonda bulunmaları lâzımdır.
5. — Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. (9277)t
KONTU
İstanbul
Galata, Hovagimyan Han Telefon! 40568
M A R t T î M
İzmir
Atatürk caddesi
Telefon: 59 - 58

YENİ I S T A N B U L'un TAKSİM MEYDANINDAKİ REKLÂM SÜTUNU FAALİYETE GEÇMİŞTİR.
EN GÜZEL REKLÂMLARI
İstanbul halkına
ARZETMEKTEDİR
günü kuponlarının neşrine başlıyacagımız
83 R W
müsabakanın talsilâtile hediyelerin bir kısmını son sayfada okuyunuz!
W:

AMERİKAYA EN KISA YOL K.L. M. YOLUDUR
Pazar öğle yemeği İstanbul'do Pazartesi öğle yemeği New York’do
K. L M. İn senelerin verdiği tecrübeye dayanan tejkllâh •mrlnizdedlr. New York'a, gelecek seyahatinizi K. LM.lt yapıntı.
" ClAJrfT
T Ok l AH A
ScyjaA.r acentenize »r/« amum! acentemit
Törkol Tlcoret Ltd. Şirketi w şimdiden müracaat t dut it.
Atlas S forması Pasafı
209 / 4 Beyoğlu Telgraf: TRANSAERA Telef o»: 4076 4

İLÂN
ESASLI ŞOSE ON
Samsun Valiliğinden:
ft n
İMİ
1 — Lâdik istasyonu — Lâdik yolunun 0X000—7X500 kilometreleri arası esaslı şose onanmı eksiltmeye konulmuştur.
2 — Keşif bedeli (54508) lira 50 kuruş ve geçici teminatı (3975) lira 42 kuruştur.
3 — 11 Daim! Komisyonunda kapalı zarf usuliyla fhalea! 25 temmuz 1950 tarihine raalayan salı günü saat 15 ta yapılacaktır.
4 — Bu İşe ait keşif vesair evrak 11 Daimî Komisyonu vt Bayındırlık Müdürlüğü kalemlerinde olup tateklller tatil günlerinden maada günlerde bedelsiz olarak görebilirler.
5 — isteklilerin bir kalemde (50) bin liralık yol, köprü veya Wna yapım ve onanmını iyi bir surette ikmal ederek kesin kabulünün yapıldığım gösterir belge lbraa etmeleri ve ihale gününden en az — tatil günleri hariç — üç gün avvel 11 Makamına dilekçe ile müracaat ederek bu İşin eksiltmesine girmek için ya-terllk belgesi almaları gerektir.
6 — Eksiltmeye gireceklerin 2 nci maddede yazılı geçici teminata ait makbuz ve beşinci maddede yazılı belge ile 1950 yılına alt Ticaret Odaaı vesikasını havi olarak 2490 sayılı kanunun tarifleri dairesinde hazırlıyacakları kapalı zarflarını İhale günü saat (15) e kadar makbuz mukabilinde Daimî Komisyon Başkanlığına vermeleri veya iadeli taahhütlü olarak posta ile göndermiş olmaları lâzımdır. Postada olacak gecikmeler nazara alırımsa.
25 Ağustos
İkramiye Çekilişine Hazırlanınız
1 EV
(Ankarada Kavaklıdere-de Güven mahallesinde, iki salon, altı oda, teras, müstesna manzaralı, geniş bahçeli) 2 DÜKKÂN (Ankarada İller Kooperatifi sahasında) 24.000 Lira Tutarında çeşitli Para İkramiyesi 31 Temmuz
Akşamına kadar açılacak yeni Tasarruf Hesaplan bu çekilişe katılırlar.
Illllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll GÜZEL VE FAYDALI İlânlar
yeni İSTANBUL dadır.
Illlllllilllllllllllllllllllllllllllllllllllll
KİRALIK DAİRELER
Kadıköy Süreyya Sineması karşısında mükemmel nezaret, dört, baş, altı odalı daireler kiralık ve satılıktır.
Sabah ve akşamlan
Tel: 60567
İstanbul Defterdarlığından:
1, 2 ve 3 numaralı vergi itirazlarını tetkik knmlsyonlan Ga* İAtada Necatibey caddesinde yeni İnşA edilen Muamele ve istihlâk Vergileri Müdürlüğü binasının 3 üncü katına taşınmışlardır. Bu komisyonlarla İlgili olanların badema buraya müracaatları ilân olunur. (9711)t


Yarın başlıyoruz
*
S
a
i
1
Mario Gabay Müessesesinden
2 adet Opema ve Flexaret marka fotoğraf
5
/etanbulım en büyük müessesesi Lion Mağazasından 4 lâke koltuk, 1 lâke masa
Ekrem Kulen Mağazasından
1 adet erkek kostümü (kumaşı ile)
Beyoğlu,, Terzi Mozea tarafından
Zenith, Omega, Tissot altın kol saatleri Eminönü Tevfik Aydın Müaaaeaeaindan
6 adet Lüks Avrupa kravatı
Beyoğlu, Eakenazi Mağazasından
100 çift Nylon BALİ marka kadın çorabı 1 adet av tüfeği, 5 futbol topu, 5 elektrik feneri
• p
4
• S
• •
Yarın başlıyoruz

Kıymetli hediyelerimizden bazılarının listesi
Mercedes - Benz marka binek otomobili
Ahmet Veli Menger Müessesesinden
2 adet (Jawa) ve (CZ) marka motosiklet
Mehmet Kavala Müessesesinden
' Svvissair uçaklariyle bir kişiye İstanbul -Zürich seyahati ve on beş gün ikamet (LAİ) Italyan Havayollariyle Roma’ya seyahat ve en iyi otelde bir hafta ikamet
Lai Havayolları ve Oriente Eeprenso tarafından
AİR FRANCE Havayollariyle Parise seyahat ve 15 gün ikamet
Her bir seyahati Doğan Sigorta Şirketi 18 er bin H-raya sigorta etmiştir.
1 adet (Bosch) marka 5 ayaklı buz dolabı
Ahmet Veli Menger Müessesesinden Son model bir salon takımı
Psalti Müessesesinden
Son model koltuk ve masalar
Bayas Mobilya Mağazasından
1 adet BEAPPY marka çamaşır makinesi
Halil Naci Mthçıoğlu Müessesesinden
4 adet (Schaub) marka radyo
Adem Karadağ Müessesesinden
2 adet (Minerva) el ve ayak dikiş makinesi
Mehmet Kavala Müessesesinden
1 adet (Martin 40) takma deniz motörü
Ege Petrol T. A. 5- Müessesesinden
3 kişiye onar bin liralık kaza sigortası
Doğan Sigorta Şirketinden
4 kişiye 100 er liralık Ikramiyeli Aile Cüzd.
Yapı ve Kredi Bankası tarafından Altınşehirde köşebaşı 600 m2. bir villalık arsa
Atttnevter Kol. Ş. Müessesesinden
2 adet (Hoover) marka elektrik süpürgesi
M ataş Ticaret TJL.Ş. Müessesesinden
2 adet (STOK) mağazası emprime kuponu
Stok Mağazasından
1 adet Düdüklü tencere
Şark Pazarından
5 adet en son model elektrik ütüsü
Halil Naci Mthçıoğlu Müessesesinden
1 adet (English Electric) buz dolabı
Afitap Müessesesinden (ROYAL) marka üçlü petrol ocağı
Leon Finzi Müessesesinden
20 adet muhtelif İsviçre saatleri
1 adet emprime kadın elbisesi (kumaşı ile) Beyoğlu, Terzi Muazzez Cansu tarafından adet en son model kadın çantası adet en son model kadın ayakkabısı adet on son model erkek ayakkabısı
Tanca Kundura Mağazasından kişiye 6 kişilik en iyi cinsten çay takımı lsak ve Rafael Karako Mağazasından adet ellişer liralık bono
1
1
1
Mehmet Kavala Müessesesinden
15 adet Büyük Kavanoz Pond's Kremi
15 adet Büyük (SORTILAIGE) Losyonu
Bahçekapi Ege Itriyat Mağazasından
10 kişiye 2 şer adet en güzel plâklardan
. Sahibinin Sesi Müessesesinden
10 adet en son model TERMOS
12 plâktık bir koleksiyon
Hain Naci Mthçıoğlu Müessesesinden
100 adet SÜRPRİZ marka pijama
100 adet SÜRPRİZ marka gömlek
100 kişiye birer kutu BAYLAN şekeri
100 adet Azim çini fabrikası vazosu
50 adet Morrison dolma kalem
6 kişiye, Melek, İpek, Lâle, Saray, Ar, Sümer sinemalarından birinde 1 sene müddetle bütün filmlere 2 şer kişilik koltuk 200 kişiye birer şişe çeşitli TEKEL Likörü ve 3.000e baliğ olan kıymetli hediyeler
MERCEDES-BENZ

3 kişiye 10 nar bin liralık sigorta
□ OCAN
• İCODTA ANOMÎM ŞİRKETİ
KREDİ
YAPI v BANKASINDAN
4 kişiye 100 er liralık Ikramiyeli aile cüzdanı
M

Comments (0)