Nüfus başına ikişer kilo un dağıtılması için beklenen emir geldi

Edremit civarında Kazdağı, İzmit’in Suadiye köyü ormanlarında yangın çıktı
Sene 27 — No, 9624 — Flatt her yerde 10 kuruştur.
PERŞEMBE 2 Ağustos 104Ö
Sahibi: Necmeddln Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
Uç Şef Potsdam'dan ayrıldı
M. Truman saat yarımda ayağa kalktı ve konferansın bittiğini haber verdi
Tebliğin neşri sabırsızlıkla bekleniyor
Üçlerin toplantıları Vansee gölü kıyısında, eski Alınan veliahtının şatosunda yapıldı. Stalin heyet Asalarına, bilhassa dış işleri bakanlarına teşekkür etti
Londra 2 (R.) — Başkan Truman, ^kttlee ve Mareşal Stalin dûn akşam toplanmışlar ve İki saat görüşmüşlerdir. Konferansa başkanlık eden M. Truman, saat yarımda ayağa kalkarak konferansın sona erdiğini bildirmiştir. Alınan haberlere göre, son toplantıda, muallakta kalmış olan İşlerin halli İçin görüşülmüş ve görüş-ine hummalı olmuştur. Aynı zamanda konferansın çalışması hakkında neşredilecek tebliğ de müzakere ve im2a •dilmlştlr. Tebliğ hazır olmakla beraber, verilen karar mucibince, neşri geri bırakılmıştır. Dün akşam neşredilen kısa bir tebliğde sadefie konferansın bittiği ve son toplantının 2 saat sürdüğü bildirilmektedir.
Konferans çalışmasını bitirirken M. Attlee, sarfettiklerl gayretlerden dolayı M. Trmııan'a ve Mareşal Stalin's teşekkür etmiştir. Mareşal Stalin görülen İşten dolayı heyet âzalarına ve bilhassa Dış İşleri Bakanlarına teşekkür etmiştir. Stalin, Attlee ve Bevln’ln isimlerine, Churchlll ve Edenin isimlerini de İlâve eylemiştir.
Tebliğin neşri her tarafta sabırsızlıkla bekleniyor. Fakat bunun ne zaman neşredileceği belli değildir. Bugün akşama doğru, yahut yarın neşredileceği söyleniyor. Potsdam’daki muhabirlere göre, bu akşam neşredilmesi muhtemeldir.
British United Press muhabiri Başkan Truman’ın neticeden memnun olduğunu bildirmektedir.
Japonya’ya çok büyük bir hava akını yapıldı
800 uçan kale beş sanayi şehrine 6000 ton bomba attı
Nevyork 2 (R.« — Amerika murahhas heyeti mensuplarmden biri konferans hakkındakl tebliğin cuma günü Vaşlngton, Londra ve Moskovada Îynı zamanda neşredileceğini söyle-ılştlr. PoLsdm’dakl 63 muhabir üç şefe birer mektup göndererek Dış İşleri Bakanlarının gazetecilerle görüşmesini istemişlerdir.
Toplantı nerede yapıldı
Londra 2 (R.) — Üçler Potsdam'la Şerlin arasında Vansee gölü kıyısında, eski Alman veliahdine alt Ceciiien Falas'ta toplanmışlardır. Konferansın imnlyetlnden mesul olan 3 Rus subayına İngiliz'ler tarafından nişan verilmiştir.
Müttefik uçak gemilerinden, biri
Son toplantı
Berlin 2 (R.) — Açığa vurulduğuna göre. Üç büyükler konferansının son toplantısı, eski Alman vellahtlerlnln Îturduğu CecLİlenhof'ta yapılmıştır, ç tim a da bizzat hazır bulunmuş olan bir zatın söylediklerine göre, bu son toplantıda büyük bir samimiyet havali hüküm sürmekte idi.
Aynı zatın bildirdiklerine bakılırsa, bıu toplantı esnasında konferans maşasının etrafında 15 kişi kadar oturtmuş ve salonda topyekûn 40 a yakın •ahsiyet bulunuyordu. Neşredilecek ©lan tebliğ hakkında mutabık kalınmıştır.
Anlaşma tahakkuk ettikten sonra, Amerikan ve İngiliz murahhas heyetlerine karşı gösterilen nezaket ve hürmetten dolayı Başkumandan Stalin Îebrlk edilmiştir. Bundan sonra mare-a.1 Stalin, İngiliz ve Amerikan mu-tahhaa heyetleri tarafından başarılan çalışmalardan sitayişle bahsetmiş ve Başkan Truman da, 3 hükümet şefinin kati tasvibine arzedllecek meseleleri her gün hazırlamakla meşgul olan 3 büyük devlet Dış işleri Bakanlarını methetmlştir.
Nihayet. Başkan Truman toplantının reisi sıfat ile tetkik edilecek başka meseleler olup olmadığını sormuştur. Bu sualine hiçbir cevap almadığından Başkan Truman. konferansın kati suretle sona erdiğini bildirmiştir.
Vaşlngton 2 (R) — Harbiye Bakanlığının bildirdiğine göre, şimdiye kadar Japonyaya akın etmiş en büyük bomba uçak teşkili olan 800e yakın üstün uçankale, Mlto, Hachlojl, Maho ka, Toyama ve Kawsakl Japon sanayi merkezlerine takriben 800 ton yangın ve yüksek İnfilâk bombası atmışlardır. Bu akm Amerikan hava kuvvetlerinin 38 İnci kuruluş yıldönümü münasebeti!» yapılmıştır.
Bugüne kadar Japonyaya hücum etmiş olan en büyük üstün uçar kale teşkili ancak flOo tayyareden mürekkepti.
Söztl geçen akın, 12 Japon şehrindeki sivil halka beyannameler atmak suretlle haber verildikten ve kaçmağa davet edildikten 24 saat sonra yapılmıştır.
Nüfusu 66.000 olan Mlto şehri, Tokyo’nun takriben 100 kilometre ku-zejindedlr. 128000 nüfuslu Toyama, Honshu adasında Nagoya'nın 225 kilometre kadar kuzeyinde bulunduğu gibi, Japonyanın en büyük alilmln-yom fabrika merkez! vo büyük bir kimyevi müstahzerat, bileli rulmanlar, hususi çelik ve vüeuh Aletleri İstihsali sanayi merkezidir. Nüfusu 60.000 den labert olan Hachlojl Önemli demiryolu merkezi, Tokyo İle Fuji dağı arasında yarı yoldadır.
Tokyo yakınında kâin Kawasakl petrol tesislerine hücum edilmiştir.
General Mac Arthur uçaklarının faaliyeti
Vaşlngton 2 (R) — General Mac Arthur tebliğinde bildirildiğine göre. Uzak Doğu hava kuvvetlerine mensup uçaklar, Japon anavatan topraklarından Kyushu adasındaki fabrika, antrepo ve akaryakıt depolarında şiddetli İnfilâklar husule getirmişlerdir.
Diğer taraftan Japonyanın civar sularında 7 düşman gemisi baünl-ır.ış veya hasara uğratılmıştır.
35 vapur batınldı
Londra 2 (R> — Dün Amerikan
uçakları 35 gemiyi tahribi tmişlerdir.
Bunların arasında 2 muhrip, büyük bir gaz gemisi vardır. Uçaklar Kore üzerinde M&nçurl hududu yakınlarına kadar uçmuşlardır. Bir demiryolu köprüsü tahrlbedilmİştir.
Şiddetli çarpışmalar
Londra 2 (A.A.) — Pasifik harb savaşının en kanlı çarpışmalar», iki Avustralya tümeninin savaştığı Sa-lomon takım adalarının büyüğü Ba-tıgalnvllla adasının İleri hatlarında cereyan etmektedir. Bu adada, kuzeyde,, merkezde ve güneyde Buln1 Üssü yakınında başlıca üç cephe bulunuyor. Büyük, dağ silsilelerinin bulunduğu ve Numa - Numa uçak pistini eie geçirmek için mücadele edilen merkez kastmlnde savaşlar çok daha şiddetlidir.
Mae Arthur genel karargâhı sözcüsünün bildirdiğine göre, Japonlar adanın güneyinde Shortland adasından yeni getirdikleri kıtalarla takviye edilmiştir, Düşman bu bölgede AvustralyalIların arkasında oldukça önemli kuvvetlere malik bulunmaktadır. Askeri tebliğde Japonların AvustralyalIların hatlarına 18 kilometre girdikleri bildirilmektedir.
Savaş, bakir ormanlar arasında sık sık raslanan pusular İle feci ve kanlı bir saklambaç oyunu halini almıştır.
Harbin dışında kalanlar
İsviçre Dış Bakam «Bunları tahtie etmek haksızlıktır» diyor
Londra 1 (A,A.) — İsviçre
Dışişleri Bakanı M, Adouard. Pe-tlt Pierre, İsvçlre millî bayramı münasebet il e bugün yaptığı bir demeçte savaşan milletlerin, tarafsız milletleri harbin dışında kaldıklarından dolayı tahtie etmekte haksız olduklarını söylemiştir, M, Petlt Pierre şöyle demiştir: «Unutmamalı kİ, savaşan milletlerden hiç biri harbe kendi arzularlle katılmamışlardır. Bütün bu milletler harbe mecbur edilmişlerdir ve bunlardan çoğu kendilerini tecavüze karşı müdafaa için harbe girmişlerdir,
M, Petit Pierre sözlerini şöyle bitirmiştir: «Bizi tarafsızlığımızdan dolayı tahtie edenler, İsvlç-renin harbin en nazik şartlan içinde bile daima demokrat mef-kûreyl temsil etrplş olduğunu ve İstiklâlini tam olarak muhafaza için bütün baskılara mukavemet ettiğini unutmamalıdırlar.»
Başkan Truman’ın tebrikleri
Vaşlngton 2 (R) — Başkan
Truman, dün İsviçre konfederasyonunun 654 üncü kuruluş yıldönümü münasebetlle Başkan M. Eduard von Stelger’e Amerika Birledik devletler! halkının tebriklerini göndermiştir. Başkan Truman’ın gönderdiği telgrafta şöyle denilmektedir:
«İsviçre konfederasyonunun kuruluş yıldönümü olan bugün size ve İsviçre halkına, Amerika Birleşik devletleri halkının tebrik ve temennilerini iblâğ etmekle büyük bir zevk duyuyorum*
Yeni Ingiliz kabmesi
Ticaret Nazırı «Değişiklikler demokratik usullerle yapılacaktır» diyor
Londra 1 (A.A.) — Daily He-rald gazetesi yeni Ticaret Bakanı sir Stafford Crlpps'in söylediği şu sözleri belirtmektedir:
İngiliz işçi partisi dalma bir sosyal demokrat partisi olmuştur ve yine de öyledir. Yani bu parti gerekil değişikliklerin demokratik usullerle yapılması lüzumuna kanidir, Bu değişikliklerin ne dereceye kadar seri ve cezri olacağını tâyin etmek Avam kamarasına alt olacaktır. Avam kamarasının halk adına kanunlarımızda yapılmış olan değişiklikleri kontrol ve tenzim eden hükümran bir teşekkül haline getirilmesine azmettik.
IjTlLinil
DİKKATLERİ
Et işine kuşbakışı
Plymoot görüşmesi
Başkan Truman bugün uçakla Potsdamdan hareket etti o
Ingiliz gazeteleri hararetli makaleler neşrediyorlar —£ Yorkshir Post, mülakatı Atlantik görüşmesine benzetiyor °
Bugün Plymooth’ta görüşecek olan:
İngiltere kıralı George Başkan Truman
Londra 2 İR.) — Potsdam müzakerelerine iştirak etmiş mIşui Amerikan Cumhur Başkanı M. Truman ve Dış İşleri Bakanı bu sabah uçakla İngilterenln Plymooth limanına hareket etmiştir. M. Truman öğleye doğru uçak meydanına inecek ve Renown zırhlısına giderek İngiltere kıralı İle görüşecektir. Kıralı ve Başkan öğle yemeğini birlikte yiyeceklerdir. Bundan sonra M- Truman Augusta kruvazörüne gidecek, İngiltere kıralı ziyaretini İade edecektir. Kruvazör akşama doğru Amerikaya hareket edecektir.
İngiltere kır ah dün akşam Londra -dan trenle Plymooth limanına hareket etmiştir.
M. Attlee bugün dönüyor
Londra 2 (R.) — Başbakan M. Attlee bugün Londraya dönecek ve birkaç saat sonra henüz tâyin edilmemiş olan kabine erkânının İsimlerini bildirecektir.
«Potsdam toplantısı devrimizin en mühim hâdiselerden biridir. Bu toplantıda bulunan yeni Dış İşler! Bakanı M. Berin birçok meziyetleri nefsinde toplanmışır; yeni kabinenin en kuvvetli adamı olacaktır. Kendisi sosyalizmin her tarafta İntişarına şiddetle taraftar olmakla beraber vatanperver ve akliselim sahibidir. Kendisinin İyi, çok iyi bir Dış Bakanı olması muhtemeldir.»
İşçi partisinin gazetesi olan Daily Herald. Başkan Truman ile İngilla kiralının mülâkatından bahslle diyor kİ:
( Bu mülakat kısa olacaktır. İngllla milleti daha uzun olmasını İstiyordu. Yakında M, Truman'ı daha uzun göreceğimizi ümldedellm. Bu defakl ziyaret kısa olmakla beraber halkın sıcak hislerini göstermesine m&nl ol-mıyacaktır.»
Yorkshlre Post, bu mülâkat hakkında şu satırları yazıyor:
İngiliz gazetelerinin makaleleri
Londrsr 2 (R.) — Tanınmış gazeteci Oarven, Daily Telegraph gazetesinde yazdığı makalede diyor kİ:
( Yapılacak görüşme romantik nlr hâdisedir. Görüşme Churchill - Roos-velt mülakatı gibi bir gemide yapılıyor. Şunu da unutmamalıdır kİ İngiliz - Amerikan münasebetleri o za-manadanberl çok gelişmiştir.»
Amerikaya krom ihracı
Mersin 1 (A.A.) — Amerikan bandıralı Charles Postan vapuru yedi bin ton krom yükliyerek doğrudan doğruya Netvyork'a gitmek üzere limanımızdan ayrılmıştır.
Aynı vapurda yüksek tahsille-
rini muhtelif Amerikan üniversitelerinde yapacak olan beş gencimiz ile hava kurumu adına ihtisas yapmak üzere yine Amerika'ya gitmekte olan bir tayyare mühendisimiz bulunmaktadır.
Ete âzami fiat kondu:
Perakende olarak karaman ve dağlıç 175 kuruş; keza hep perakende: Kuzu ve kıvırcık 180, sığır 157, manda 122, keçi 145 kuruş.
Evvelâ keçi ve manda tebdili kıyafet ediyor; çünkü ortada görünmüyorlar ! Sonra, Belediye yasağına rağmen, ekser kasaplar kemiksizdir diye sığır etini bile 210 kıırıışa kadar «siz kibarsınız» dedikleri müşterilerine sürüyorlar Asıl mühîmmi: Bir çok mahallelerde, son fiatlerdvn sonra et bulundurulmuyor
Âzami fiat koymak âlâ amma, asıl o fiaticrin çerçevesi dahilinde her yerde et satılmasını temin etmek lâzımdır
Türkiyede kurulacak elektrik istasyonları Londra 1 (A.A.) — Burslness Week isimli ticaret gazetesi, Türkiyede beş büyük endüstri bölgesinde 27 hidro elektrik istasyonunun kurulacağına dair bir yazı yayınlamıştır, Business Week’In haber verdiğine göre, bu geniş elektrikleştirme işi ehemmiyetli miktarda teçhizata İhtiyaç gösterecek ve elektrik malzemesi ve tesisatı İmal eden fabrikalar için büyük piyasalar açacaktır, Türkiye. Amerikaya bazı siparişlerde bulunacaktır.
Ankara'da bir dolandırıcı yakalandı Ankara 2 (Telefonla) — Dün şehrimizde bir dolandırıcı suç üstünde yaklanarak tevkif edilmiştir. 1311 numaralı taksi sahibi şoför Cemal Tek-sözer, otomobili İçin lâstik ararken taksinin eski sahibi Yaşar Yildınm’la tanışmıştır. Yaşar, Cemale 2000 liraya İki lâstik vereceğini, ancak paraların peşltı verilmesi lâzım geldiğini .söylemiş, Cemal de razı olmuş ve parayı vermişse de Yaşan kaybetmiştir. Yaşar zabıtaca yakalanmış, Adllyeye teslim edilmiştir.
Yaşar, bu paradan 920 lirasını kumarda kaybettiğini, geri kalanını da İstanbuldn snrfettlğlnl söylemiştir. Hâdise şahitlerin sözlerlle de sabit görüldüğünden, sanık tevkif edilmiş-1 Ur. I
tsveçte yeni bir kabine kuruldu
Stokholm 1 (A.A.) — îsveç
koalisyon hükümeti dün İstifa etmiş ve Başbakan Hansen 8 eski ve 8 yeni Bakandan müteş?kkii ve kâmilen sosyatist olan yeni kabineyi kurmuştur. Müttefik -taraftan avukat Ostep Ünden, Dışişleri Bakanı olarak, Gont-her’in yerine geçmiştir. Kısa bir fasıla istisna edilirse, Hansen 1932 den beri Başbakandır.
Yine Üniversite
Yazan: A, Adnan - Adı var
Bugün 5 inci sahlfemlzde
«AKŞAM tenis kupası»
----■----
5 ağustos pazar günü Moda Deniz kıılübil tenis kortlarında:
Fenerbahçe -Galatasaray
Tenis takınılan arasında yapılacak
Sahile 3
AKŞAM
2 Ağustos 1945
SÖZÜN fiELİŞI
“d„ grupunun sergisi dolay ısİle
Resimden anlayanlar çoğaldı, denemesse de, resimden kodlananların çoğaldığı muhakkaktır. Yakın zamanlara kadar resim sergilerini ziyaret etmek hevesini duyanlar pek asdı. Daha doğrusu görülecek şeyler arasında resim sergisi de bulunduğunu, nerede açılmışsa kapanmadan gidip görmek İçin fırsat kollamak acelesini gösterenler hemen hemen yok gibi İdi. Şimdi şehirde bir resim sergisi açılması şehrin sanat hayatında hissedilir bir canlılık yaratıyor. Boş ramanda önünden geçerken içeri dalı-vemıek değil de sırf resim sergisini görmek İçin evlerinden çıkanların sayıca artması resimden hoşlanmaya başladığımız, yahut da resmin varlığım bizi er e tanıttığı mânasına gelir.
Millî Eğitim Bakanı B, Basan - Ali Yiiccl bu defa 13 nel sergisini Güzel Sanatlar Akademisinde açan «d» grupunun realm sergisine girmeden önce söylediği kısa açış nutkunda bu noktaya işaret ederken halkımıza resmi sevdirmekte ressamlarımızın gösterdiği yılmaz gayreti övdü Çünkü on yıl önce açtıkları sergilere kimselerin uğramadığını, salonlarda günlerce inle cinin top oynadığını gören ressamlarımız eskilerin fehvasınca:
«Marifet İltifata tâbidir» «Müşterislz mata zayidim deyip bu işten vaz geçmiş olsalardı resim sevgi vc kültürünün bu memlekete yerleşmesi daha yıllarca gecikecekti. Onlar yılmadılar ve bu azimleri sayesindedir kİ Giizel Sanatların resim kdu şimdi şiir ve tiyatro sanatı kadar sevilir oldu.
Yazıma başlarken resimden anlayanlar çoğalmadı, demiştim. Ne teki m «dn grupunun resim sergisini görmeye gelenlerden çoğu nbir ressam bulsak da bunların ne demek olduğunu bize anlatsa! « diyordu. İnsan hoşlandığı şeyi anlamak ister. Demek ki resimde hoşlanmak merhalesini aştık: şimdi .anlamak dönemine giriyoruz. Sanatkârlarımızla sanatsever nesillerin yetişmesi şüphesiz bu işi de kolaylaştıracaktır.
Şevket Rado
Petain muhakemesi
Dûn müdafaa şahitleri dinlendi, Wey-gand, Reynaud'ya şiddetle hücum etti
Fransızlara teslim edilen Laval, Paris’e getirildi, Petain muhakemesine karıştırılnııyacak
Balkanlarda karışıklığa sebebolahilecek hâdiseler
Times gazetesi büyük devletlerin aralarında birlik olması lüzumundan bahsediyor
Bir çocuk kuyuya düştü Bütün araştırmalara rağmen cesedi bulunamadı
K&dıköyünde Acıbademde Telkafes sokağında 4 numarada oturan bayan Sabihanm 7 yaşındaki km Ayla, dOn akşam üzeri ev civarındaki arsada arkadasiarile oynarken oradaki kuyuya düşmüştür. İtfaiyeye haber verilmesi üzerine kuyuya derhal adam İndirilmişse de bütün araştırmalara rağmen çocuk bulunamamıştır. Buna Bebep, kuyunun çok derin ve içinde 10 mere de su olması, senelerdenberl kullamlmıyan bu kuyuya birçok şeyler atılmasıdır. Çocuğun kuyu dibinde, vaktlle atılmış bir ağaç daima takılıp kaldığı tahmin edilmektedir. Çocuk bugün de kuyuda aranacaktır.
M araş ili 500 bin lira borç alacak
Ankara 2 (Telefonla) — Maraş ilinin on yıl süreğince millî bankalardan 500 bin lira borç alabilmesi yüksek tasdlka iktiran etmiştir, Maraş 111. bu para Ue merkezde yapılamana başlanan 50 yataklı memleket hastanesini tamamhyacak. diğer sağlık tesisatını yapacak, Maraşta ve Elbistan’da ilkokullar inşa ettirecektir.
Büyükdere fidanlığında
Vali ve Belediye Reisi Dr. B. Lûtfi Kırdar, aylık gazeteciler toplantısını yarin Büyükdere fidanlığında yapacaktır. Gazeteciler, saat 15 te vilâyet önünden kalkacak otobüslerle fidanlığa götürülecektir.
Avam kamarası
Dün açıldı, Başkanın» seçti
Londra 1 (Â_A.) — Yeni seçilen
Avam Kamarası bugün öğleden sonra İlk toplatısmı yapmıştır. Başbakan M- Attlee'nin. yarından evvel Pots-dam'dan döneni İyece £1 İçin İgçl partisi başkanlığı M. Herbert Morrkon tarafından yapılmıştır.
Boş olan Başkan koltuğunun snfe tarafında Uk sırada yeni Bakanlarla birlikte dört ytlre yakın İşçi saylavlar ve karşı cihette de, bir çok eski Bakanlarla beraber etrafını İki yüzden fazla Muhafazakâr saylavların çevrelemekte olduğu muhalefet lideri M. Winston Churchlll yer almış bulunuyordu1. Yıllarca sürmüş parlak bir meslek ve siyaset hayatından ve son büyük harbin en ihLiin şefliğini elde tutmasından sonra M. Churehlirin bugün değişen mevkii ve rolü feci tabiriyle ifade edilebilir.
Londra 1 (AA.) — Avara Kamarasında M. Churchlll. muhalefet sıralarında en önde yer almak üzere İlerlerken Muhafazakâr saylavlar liderlerini sürekli alkışlarla karşılamışlar ve hep birden «För he is a Jollygoûd fellûw« şarkısını okumaya başlamışlardır. tşçl partisi saylavları, bu şarkıya «Kızıl bayrak> şarkısı Ue mukabelede bulunmuşlardır.
Avam Kamarası başkanının seçiminden sonra, M. Morrison tşçl partisi ve M. Churchlll Muhafazakâr parti adına başkanı metheden birer nutuk «eylemişlerdir.
Londra 2 (R) — Yeni Avam kamarasına Başkan seçilen M. Browın muhafazakâr partisine mensuptur. Buna rağmen İşçi parti» bitaraflığı ve bilgisi dola-yısile kendisine rey vermiştir.
Büyük bir
orman yangını
Edremıdin Kaz dağı ormanı yanıyor
Edremit 1 — Kaz dağında bir orman yangını çıkmıştır. Yangın şiddetli rüzgâr yüzünden ge-nişlemşitir. Gece manzara çok korkunçtur. Yanan ağaçlar çamdır. Ateşin söndürülmesi için çalışılıyor.
îzmitte yangın
İzmît 1 — İlçemizin Suadiye köyü ormanlarında iki gün evvel başlıyan yangın gittikçe büyümektedir. Yangının söndürülme-sine çalışılmaktadır. Kumsallı Civarındaki fundalıklar da ateş «almıştır. Gebze ormanlarındaki yangın söndürülmüştür.
Kömür kurulunda hükümetimizi temsil eden delegeler döndüler Ankara t — Avrupa kömür işlerin! düzenleme kurulunda hükümetimizi temril eden delegelerimiz Ekonomi Bakanlığı müsteşarı: B. Nihat Odabaşı ile Ereğli Kömür İşletmeleri umum müdürü B. İhsan Soyak uçakla şehrimize dönmüşlerdir.
Yeni hava seferleri
Ankara 1 - Ankara İle Samsun
arasında doğru havR seferlerine bugünden İtibaren başlanmıştır. Tayyare 11 de Ankaradan kalkmakta, 12,45 te Samsuna varmaktadır. Ücret 37 liradır.
Bugünden itibaren. Ankara - Kayseri - Antep - Adana arasında da hava seferlerine başlanmıştır. Bu hatta sefer gün aşın yapılacaktır. 11,40 ta Anknradan kalkacak tayyare 17,30 da Adanaya varacaktır.
İskenderun hava alanı biter bitmez İskenderun - Antep - Adana arasında hava seferlerine başlanacaktır.
Ereğli limanının yapılmasına başlanması münasebetile çekilen telgraflar
Ankara 1 (A.A.) — Ereğli limanı yapısına başlandığı Bayındırlık Bakanımız tarafından ar-ledilmeel üzerine Cumhur Baş-kemmız bayındırlık elemanlarını telgrafla taltif ve teşvik buyurmuşlardır.
Biiyük Millet Meclisi Başkanı-mızla Başbakanımız da yinğ bu münasebetle sunulan telgraflara teşvik edici cevaplar yollamışlar, dır ___________
Manifatura eşyası ve kumaş geliyor
Döviz tahdidinden evveli Güney Amerika memleketlerine sipariş edilen büyük manifatura partilerinin hemen hepsi muhtelif Afrika ve Mısır umanlarına gelmiştir. Gömleklik popun, şateu ve memleketin muhtacol-auöıı diğer çeşit manifaturadan mürekkep olan bu 1,200,000 dolarlık parti eylül ortalarına doğru limanımıza ! çimeğe bağlıyacaktır. Bunlardan ço-
uı ithalâtçı blrllğlnce dağımaya tabi tutulan mallardır.
Bundan başka îngiltereye sipariş edilen yarım milyon metrelik elbiselik kumaş partisi de İKİ aya kadar llma-rumıza gelecektir.
Mütareke, nihayet, bizim işimize yaramıştır. Bitler mütarekeyi kabul etmekle çok ağu bir hata İşlemiştir. Hltler'ln kuzey Afrikaya geçmesi ve oradan Mısır üzerine yürümesi lâzımdı. Biz o sırada bunun önüne ge-çemlyecektik. İşimiz o zaman çok güçleşecekü.D
Mahkeme en Son, esaretten dönen tümgeneral Paul Wauthler'l dinlemiştir. Müdafaa şahidi olan bu general, Petaln’ln, harbi hazırlamak İçin havacılık, ve tankçılıkla dalma meşgul bulunduğuna İspat eden metinler okumuş ve hâdiseler İler! sürmüştür.
Amerikan gazeteleri ne diyor?
New-Yûrk 1 (AJL) — New-York basını Petain dâvasında general TVeygand’ın şahitliğini büyük bir saygı İfadesi kullanmak suretUe yayınlamaktadır. Ncvyork Timase gazetesi, Petain dâvasına tahsis ettiği yazının başlığım, Weygnnd, muhkeme hacrinde büyük bir tesir yaptı. Vc New-York Hcrald Tribüne gazetesi de «Weyg&n(i Petaln’ln kuzey AfrLkada Müttefiklerle mücadeleden vazgeçmesini Dar-lan'a emretti, şfklinde neşretmlştir.
Lâva] Paris’te
Londra 1 (R) — Fransıılara teslim edilen Lava! Paris'e getirilmiş Ve hapishaneye gönderilmiştir. Laval'ln Petain muhakemesine karıştırılmıya-caU bildiriliyor.
Paris 2 (R) — Laval, halk taralından «Kahrolsun Laval» sözlerlle karşılanmıştır. Laval muhafaza altında Parts dışında bir hapishaneye nsklerilmiştir.
Catroux ne diyor?
Moskova 2 (A.A-1 — Petaln’ln muhakemesi esnasında adı geçen Fran-sanm Moskova büyük elçisi general Catroujt basına şu demeçte bulunmuştur:
Ajans telgraflarına göre, Petaln’ln müdafaa »yu katların dan biri Hindi Çlnl'de umumi vali bulunduğum sırada J a peni ar a herşeyi bırakmaya hazır olduğumu muhakeme esnafında iddia etmiştir. Bu İddiaya karşı İnkâr etmez mahiyette olan şu hakiki olayları ileri sürerek cevap, vercbül-
1 — 18 haziran 1940 da Petaln’ln mütareke İstediğini öğrenir öğrenmez Bcrdeaujöm bir telgraf çektim ve dedim İd, eğer Fransa ayrı bir sulh imzalarsa İngiltere Ue ittifakının Pasifik'te devam etmesi lâzımdır, zira, Ikî devletten birinin muhtemel düşmanı ötekinin de düşmanıdır.
2 — 20 haziranda bana durumun ne olduğunu saran İngiltere hükümetine şu cevabı verdim: «Hindi çini ittifaka sadık kalacaktır îngiltere-nln zafere kadar harbe devam hususundaki kararlyle tamamen mutabıkım ve İngiltere hükümeti tam bir müzaheretime güvenebilir
İngiliz gazetelerinin mütalâası
Londra 1 (AA1 — PetaJnln dâvası hakkında tefsirlerde bulunan gazeteler şu mütalâayı ileri sürmektedirler: Öyle bir safhaya gelinmiştir ki 1940 m idarecileri esir edilmiş olan yaşlı adamı destekleyecek veya onun suçlarını tahrif edecek ytrde kendi hareket tarzlarını İzah etmek ve hat. tâ bu hareket tarn İçin mazeret aramaya daha fazla ehemmiyet veriyorlar. Mareşal aleylne ortaya çıkan, hakikatler diğerleri için de söylenmiştir.
Meclis dün toplantılarına başladı Ankara 1 (A.A.) — Büyük
Millet Meclisi bugün çalışmalarına başlamıştır. Dr, Mazhar Cermen'in başkanlığında yapı-lan bugünkü toplantıda Denizli Milletvekili Yusuf Başkaya’nın öldüğüne dair Başbakanlık tezkeresi okunarak Tahmetlfnün hâtırasını anmak 1çln iki dakika ayakta susulmuş ve sonra devlet malı gayrimenkullerin bağıtlı ve bağıtsız işgalinden doğan alacakların affı hakkmdakl kanun kabul olunmuştur
Gündemde bulunan Güllıane askerî doktor tatbikat okulu ve kliniği ve veteriner tatbikat okulu profesörlerinin kıta hizmetlerine dair olan kanun tasansmın birinci görüşülmesi yapılmış ve pazartesi günü toplanılmak üzere toplantıya son verilmiştir
Irak ödünç verme ve kiralama kanunundan faydalanacak ' Londra 1 (A.A.) — Washigton-dan bildirildiğine göre, Amerika Birleşik devletlerile İrak arayın-da bir Ödünç verme ve kiralama anlaşması imza edilmiştir.
Porte 1 (R) — Petain dâvasına bugün davam edilmiştir. İptida Gl. Weygand ve eski Başvekil Reynaud çağrılmıştır. Weygand dûya henüz cereyan halinde iken Reynaud’nun dünya basınında hâtıralarını yoym-İftmağa başlamış olmasını tenidd eylemiştir. Weygand, şahadeti şuasında Reynaud tarafından kendisine Is-nadedllen vatanseveri iril kten dolayı İddia makamının dikkatini çekmiştir.
Reynaud, dünyada hiç kimsenin Vlchy Ue Fransoyı birbirine karıştırmadığım söyUyerck Weygan(J'a tirizde bulunmuş, kendisinin başkomutan bulunmasından istifade ederek siyasî bir hareket yapmağa teşebbüs etUğinl bildirmiştir. Reynavud, bu konu etralmda, o tarihte başkomutan olan GJÛnclln’ln, 20 mayıs 1940 ta tayininden az sonra Vcygand’m ziyaretini kabul ettiği sırada kendisine söylediği sözleri hatırlatmıştır.
Weygand. Reynaud’nun bu zımni isnadına mukabele etmiş ve kendilerine siyaset adamı süsünü veren bu taşanların her bakım dan blrbltlerln-den hiç farklı olmadıklarını söylemiştir. Weygand’ın bu sözleri muhkeme salonunda gülüşmelere sebep olmuştur.
Reynaud bu sözlere cevap vermiş ve bazı münakaşalar olmuştur
Reynaud mahkemede Amerikanın eski elçisi amiral Leah/nln Petain hakkında bir mektubunu okumuştur. Bunda Petain İle muarefesinin yataık Vlchy'dekl büyük elçiliği zamanına inhisar ettiğini söylemektedir. Leahy, Pctaln'ta Fransız milletine bağlılığını da takdir etmektedir. Petain bir çok defa Müttefikler dâvasına müzahir ve Almanyaya muhalif gözükmüştür. Bununla beraber Leahy, Petaln’e de müteaddit defalar söylemiş olduğu bir cümleyi tekrar etmektedir: .Alman taleplerine kati bir red cevabi; vermek ekseriya çok daha tercihe şayan olurdu.»
Reynaud’nun bu ifadeleri, esnasında, Weygand, bir çok defa kahkahalarla gülmüştür, ifadenin bLtmesl Üzerine yeniden söz alan Weygand, Reynaud’nun, kendisi çok zayıf olduğu halde Pelaln’lc birlikte bir felâket anında iktidar mevkiine çağrılmış bulunduğunu söylemiş ve Reynaud’nun ®n ağır cinayeti İşlemiş olduğunu belirtmiştir. Weygnnd'a göre. Rtynaud'nun bu cinayeti» kendisinin azimslzllk ve kararsızlığı olmuştur Reynaud. eslâfi takibedemcmlşlir.
Bundan sonra, Paris eski askeri komutanı general Georges Hering dinlenmiştir. Müdafaa şahidi olan general, mareşal Petaln’tn kırk yıllık rcliinü anlatmıştır. General bilhassa 1934 ten sonra Ftansamn askeri hazırlan ışında oynadığı rolü tebcille belirtmiştir. şahit petaln’ln 8/11/1942 tarihinden sonraki faaliyetini haklı göstermiş ve «Petain kurtuluşu mümkün kıldı» demiştir.
Generalin şahitliği, müdafaa şahitliği olmasına rağmen, Petain bir çok defa sabırsızlık alâmeti göstermiş ve «Yeter artık» dlye hafif bir sesle müdahale etmiştir-
General Hering sözlerini, milli İttihat- Te uzlaşma Lüzumu üzerinde İsrar ederek blUrmlştir.
Kısa bir fasıladan sonra oturuma yeniden devam edilmiş ve mahkeme başkanı, yetkisine dayanarak, şahit sıfatiylc eski sürgünler federasyonu başkanı Bernard Chaud'un İfadesini dinlemiştir. Şahit, Petaln’Ln esas ihanetini, Lşgal altındaki arazide gizli teşkilât halinde düşmana karşı savaşan Fransız ordusu erlerini teslim etmek teşkil eylediğini söylemiştir.
Bundan sonra dinlenen şahit, general Gforges olmuştur. General, askeri hâdiselerin uzun bir tarihçesini yapmış ve 1940 da Ölen Fransızların hâtırasını hürmetle anmış tır.
Jüri heyetinden bir üye. general Georges'dan. 1842 yılı aralık ayında Müttefiklerin İhraç hareketinden sonra kuzey Afrikaya geçmek üzere Fransada-n kaçarken Petala’i de, kendisiyle birlikte götürmeğe teşebbtte edip etmediğini sormuştur.
General Georges, bunu tasdik etmiş ve Petaln’ln kendisine vermiş olduğu cevabı tekrarlamıştır. Petain demişti M: «Bütün memleketin işgal altında bulunduğu sırada, Fransız milleti He birlikte kalmak Vazifemdir.»
Müdafaanın bir suali üzerine general Georges 10 hazirşıı 1940 dan sonra, kuzey Afrikada bir mukavemet üzerine dayanmanın İmkânsız olduğunu belirtmiştir. General, mütarekenin bu kadar tenkide lâyık olmadığı tezini müdafaa eylemiştir. General burada, mütareke bahsinde 1944 senesi ocak ayında Churchlll’Je yaptığı görüşmeyi tekrarlamıştır. Bu görÜgme Merakeş’te cereyan etmiştir. M. Churclıill, gayet sakin bLr edâ He genaral Georges’a mütareke hakkında şunları söylemiştir:
•1940 haziranında Flandres meydan savağından sonra tngllterenlıı ordusu kalmamıştı. Tank ve uçak’me-sri esini lüzumu derecede geniş bir ölçüde ele almamış bulunuyorduk.
Londra 1 (AJL.) — Potsdam konferansının hiç şüphesiz tâli olarak mütalâa etmekte olduğu •'Balkanlarda İhtilâfa sebebolabllccek hâdiseler» bugün Tlmea gazetesinde gözden geçirilmektedir. Gazete bu yazısında şöyle diyor:
«Son buhranlar, Tuna devletlerinin Ak denize olan şu üç mahrecinden biri veya diğeri etrafında dönmüştür: Trieste, Boğazlar ve Selânik. ilk buhran son günlerde geriye atılmıştır. İkincisi müzakere edilebilecek derecede olgunlaşmıştır. Genel olarak Makedon}'ayı da çerçevesi İçine alan üçüneüsü İse, tekrar ciddi bir Avrupa meselesi haline gelebilir. Mareşal TL-to'nun Kuzey Makedonya eyaletine geniş bir muhtariyet İdaresi vermek hususundaki kararından sonra ve Yunanistanın zararına olarak bütün Makedonyanın birleştirilmesini Isti-yen gürültücü ihtilâlcilerin ortaya çıkışının, işleri karıştırması ihtimaline rağmen. Kuzey Makedonya meselesi bir hal şekline bağlanabilir. Selâ-nikln Yunanlı mahiyetinden şüphe edilemez.»
Times gazetesi, A t inalı, milliyetçilerin de bir dereceye kadar bundan sorumlu olmalarına rağmen, Bulgar hükümetinin bu MakedonyalI fesatçılara karşı daha şiddetli hareket etmemesine teessüf etmektedir. Gazetenin yazdığına göre, bu İhtilâf her halde büyük devletler için şu iki sebepten dolayı, birinci derecade ehemmiyeti haizdir:
1 — Yunan - Yugoslav hududu, coğrafi olduğu kadar da Ideolofildir. Yugoslav hükümeti müfrit sol. Yunan hükümeti İse müfrit sağcıdır. Bıtnlar-
ı dan birincisi, kısmen Ru? himayesine güvenerek gayret sarfetmekte, İkincisi ise, İngiliz askeri müdahalesine bel bağlamaktadır. Avrupanın takribi olarak büyük devletlerin nüfuz bölgelerine ayrılması meselesi, bLr dereceye kadar önüne geçilmez bir şeydir. İn-irllterenln Yunanlstanda hususi menfaatleri vardır. Buna mukabil Rusya-nın da Balkanların kuzeyinde ve Tuna devletlerinde aynı şekilde menfaatleri mevcutur. Fakat «mutaassıp İdeolojiler» arasında bir taksim yapmak felâketi davet etmek olur ve bunun önüne ancak hükümetlerin genişletilmesi suretUe geçilebilir. Yugos-lavyada ve Yunanlstanda demokrasinin teessüsü, sol ve sağ cenahların, büyük devletlerin de aralarında mutabık bulundukları ve iş birliği arzu ettikleri hususunda ikna edüebOme-lerine bağlıdır.
2 — Selânlk. Orta Avrupa ticaret!
Amerika hava ataşesinin ziyafeti Çok dostane nutuklar söylendi
Ankara ı (AA.) — Amerikan hava kuvvetlerinin kuruluşunun 38 İnci yıldönümü münasebetiyle, Amerika Birleşik devletlerinin Ankara büyük elçi-ILğl hava ataşesi albay Pillet, Gar gazinosunda. bir akşam yemeği vermiştir.
Bu yemekte ezcümle. Ulaştırma Bakanı AH Fuat Cebesoy, Türk hava kuvvetleri generalleri, MUM Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay ileri gelenleri, Türk Havayolları yüksek memurları. Ank&radakl basın ve ajans |:eınsllcllerile Amerikan büyük elçiliği erkânı ve Ankarada bulunan Birleşmiş mllltler hava ataşeleri hazır bulunmuştur,
Amerikan havalan çalan orkestranın nağmeleri arasmda ve çok samimi bir hava içinde geç vakte kadar devam eden bu ziyafetin sonuna doğru albay Pillet, kısa bir nutuk söylemiş. Amerikan hava kuvvetleri ve hava nakliyat servisi temsilcileri İle Türk asker! ve sivil hava servisleri arasında mevcut İş birliğinden bahsetmiş ve bu İşbirliğinin İstikbalde gittikçe daha sıkıl aşacağım gösteren birçok emareler bulunduğunu kaydeylemlştlr. Albay, Türkiyedekl Amerikan hava ataşesinin vazifesinin, esasen İki merûlc-krt arasındaki bu iş birliğinin takviyesi teşkil etmekte olduğunu da belirtmiş ve bu iş birliğinin, sulhun te-meiLnl teşkil eden daha iyi bir anlaşmayı İki memleket arasında mümkün kılacağım İlâve etmiştir.
Amerikan hava ataşesinin nutkuna cevap veren Türk hava kuvvetleri komutanı. Amerikan hava kuvvetlerinin gelişmesinin ve muhtelif lıarb alanlarındaki başaTilarmm Türklyede hayranlıkla taklbedllmlş olduğunu söyl--, İmiş ve bilhassa Amerikan hava küvetlerinin gayretleri sayesinde Japon-yaya karşı zaferin de geclkmlyeceğin-den emin bulunduğunu belirtmiştir. 'General, kadehini. Amerikan hava kuvvetlerinin şerefine toldamıyUr.
Bir kaatilîn mahkûmiyeti
Ankara 1 — Yirmi üç yıllık karısı Hktlceyi öldüren Sarıkaya köyünden Haşan öz 14 yıl 8 aya mahkûm edilmiştir.
için ehemmiyetli bir mahreçtir. Tuna devletlerinin dış siyasetleri ve askeri güvenlikleri Rusyanın siyasetine ve güvenliğine sıkıdan sıkıya bağlı olacaktır. Selânlk Umanının istikbali çok açıktır vc milli veya İdeolojik ayrılıklara devam etmek, yarımadayı lüzumsuz yere Lkiye bölmek suretfle, bütün yanmada İçin eldefi ekonomik kayıplara yol açar.
Gazete yazısını şöyle bitirmektedirî Zaruri olan şey, İtidal sahibi olmıyan. her İki taraf politikacılarının İhtiraslarının ve hararetlerinin azaltılması, mümkün olduğu kadar temsili hûkû-l ı metlerin İktidar mevkiine ge lebi İme-f*) sİ iriıı nüfuzlarının kullanılması VOİÇ1 nihayet, nazik bir mesele olan Akde-“ nize mahreç meselesinin hailine esas^l teşkil edecek umumi hatlar azerlndo'hr büyük devletlerin aralarında mutabık **
C
Nevyork 2 (A.A.) - Ne w-York Ti-O mes gazetesi yazıyor: Amerikan. İngl-'JT Uz ve Fransız gazetecileri Müttefik fcf kıtalarının refakatinde dün Vlyanaya O girmişlerdir. Bu hâdise hayırlı blr> alâmettir ve şehrin Rus. Amerikan, İngiliz ve Fransız bölgelerine bölün-mus olmasından daha manalı sayala-bilir 7“
Bundan iki halta kadar evvel Ame-rikan Dış İşleri Bakan veklH Greew, Ayan meclisi üyelerinden-^ Vandenberg’ln bir sualine verdiği ce-(]j vapta Doğu ve Güney Avrupada vukua*-* gelen trcllşmelerfden Amerikan halkı- W na doğru haberler verebilmelerini sağj* lnmak üzere Amerikan gazctecllerinfw\ bu bölgelere girmelerini mümkün kt-'*** iaenk müsaadeyi elde etmek iç ta Amerikan Dış İşleri Bakanhğımn Sovyet hükümeti nezdtnde bir baskıda bulunduğunu söylemiştir. Bununla beraber bu baskı gayrı dostane bir şekilde yapılmamıştır,
Güney veya Güney doğu Avrupada bir harb tehlikesinin varit bulunduğa hususunda aramızda mutabakat! ha-1 ı sil olduğu takdirde, birlikte hareket gedeceğimize dair Ruslarla ve Birleşmiş milletlerin diğer ûyele'rile anîiaş-rmş bulunuyoruz. Bu gibi tehlikeleri bertaraf etmek için Ruslarla ve diğer Birleşmiş milletlerle eabsmnğa başladık. Bu İşi başarabilmek İçin umumî efkân hazırlamak lâzımdır Bu ise ancak basın ve radyo mümessillerimizin haberleri serbesçe el«fe ede-bürnelerfyle sağlanabilir
Şimdi, Avrupada hâkim bir devlet olan kahramanlık ve fedakarlıkhırfte bütün dünyanın hürmetini kozunmuş bulunan ve bizim gibi barışı korumağı arzu eden Rusyanın bu zarureti an-lıyacaönı iımktedlynruz.
KÜÇÜK HABERLER
* Yeni bir parti kurmak için dün Vilâyete bir müracaat daha yapılmıştır. Bununla, parti kurma müracaat»
'beşe çıkmıştır. Yeni müracaatı İstanbul barosu avukatlarından B Osman Taşkın yapmıştır. B o .man Taşkın dilekçesile beraber kuracağı partinin ana prensiplerini belirten program» da Vilâyete vermiştir ytamnamed» partinin tamamen demokratik esaslara dayanacağı ve tek dereceli seçimin tatbiki için çallşdBNğı anlatılmaktadır. Dilekçe ve nteamname VUâvetça İncelenmektedir.
it Er kek öğretmen okulu önüınüz.-deki yıl tedrisatını YıT.üsdakı pansiyonlu okul He eski Mülkiye okulu binasında yapacaktır. Okulun bu binalara taşınmasına başlanmıştır.
* Dün, Maltepede Tütün enstttftrtl ktaıyahaneslnde meşgul olunduğu sırada benzin parlamış vc'odadn. yangın çıkmıştır. Bina kagir olduğundan, yangın genlşliyememiş, yalnız odanın ahşap kısmı, masa ve dolap gibi şeyler yanmıştır,
1/8/1945 fiatleri
Londra üzerine 1 sterlin 5.23
Nevyork üzerine lQ(j dolar 130.58
Cenevre 100 İsviçre Fr 30.3255
Madrid üzerine I0Q peıeta. 12.83 •
S tokla alın üzerine 10(1 kuron 31,1325
ESHAM VE TAHVİLâl
% 5 faizi! ikramiyeler:
1933 Ergani M.M
193P ikramiyen n—
Milli f\Jüdafaa -
Demiryolu İkramiyen SS50
% 1 falan Tahviller:
Sivas - Erzurum i 2Ö -
Sivas - Erzurum 2-7 20 IQ
is-n Demiryolu 1 2H • 5
1941 Demiryolu n 12 «8
1941 Demiryolu LU »•'•I
Milli Müdafaa I 20.25
-.Öllİ Müdafaa D KHf5
Milli Müdafaa m 19 tıs
Anadolu Demiryolu Orupu:
Tahviller 1-2 ' ' -«
Hisse senetleri % 60 35 50
Mümessil senet «B-IS
Borsa dışında
ALTLM FİATLERİ
Gulden 53 7(i
Reşadiye B>î 90
İngiliz 45110
Külçe (Bir gramıi, 5 80
S Ağustos 1945
AKŞAM
Sahife 3
AHŞAMDAN AKŞAMA
Churchill’in Dizbağı nişanını kabul etmeyişi
Churchill, gönüllerdeki yerini daha kuvvetlendirdi. Son harbin sempatik galibini hattâ siyasetti kj sosyalist rakipleri de lâ-kaydiyle telâkki edemezler Onun Ingiltercde pek büyük nişan olan ve hâmiline esalet payesini de otomatik şekilde veren «Dizbağı nişanı» nı reddedişi, insanı büsbütün mütehassis ediyor. Chur-chîU, asil bir ünvan almaktansa. demokrat bir ismin sahibi olmağı üstün saymış. Faşizmin yere serilmesinden sonra. Avrupa, yalnız siyaset bakanından büyük devletlerin nüfuz çekişmesine sahne olmakla kalmıyor; aynı za. manda içtimai bakımdan »mülkiyet sahibi» ve «sosyalist» diye iki hak iddiacısının boy ölçüşmesine sahne oluyordu.
Churchill hem İııgi İterinin, hem muhafazakâr partinin, hem de dünyadaki bütün şahsi mülkiyetlere bağlı «sahip» lerin lideri ıııesabesindeydi. Mağlup oluşunu bu zaviyeden incelemeli.
Bu açı'dan tetkik edildiği takdirde, İkinci Dünya Harbinde. Jordlar, büyük sanayiciler, büyük maden sahipleri, vesait koda, manlar, sömürücüler, vurguncular karşısında «içtimai bakımdan daha adaletli bir dünya» fikri mürevviçlerinin ne derece kuvvetlendikleri ortaya çıkar.
Son İngiliz seçimlerine göre, sosyalistler, muhafazakârlardan iki misli fazla oy kazandı. Bitaraf olanları da kendi etrafına toplayan Churchill’in sevimliliğine, harb içinde ve harb sonunda bir pot kırmamış, bir muvaffakıyet-sizliğe uğramamış bulunmasına rağmen böyle bir neticeye varılması. «sahip’ler saltanatı , nın sol demokrasi karşısında ne büyük mağlûbiyete uğradığım gösterir
Geçen ’-'îftaiar zarfında bir telgrafa rasladıktı:
Sabık İngiliz Başbakanı Berlin’de askerlerini selâmladığı sırada, halk, polis kordonunu yararak bağrtşa çağnşa üzerine yürümüş. Churchill, evvelâ duraksamış Lâkin aleyhte değil, lehte bir gösteri olduğunu anlayıp şirin şirin (V) işareti yapmış
"— Berhn'liler bunu nasıl yapar” .niyordu; şayet Şerlinin son mücadelede sol demokrasiye karşı mücadelenin kalesi sayarsak, o mücadelenin bayrağını son defa muhafazakârlık liderinin ele aldığını düşünürsek hayrete mahal kalmaz.
ChurchîlFe mağlûbiyetinden sonra bütün cihan âdeta;
— Affedersin! Sana karşı çok mahcubuz! Sana böyle bir akıbet reva görülmemeliydi. Çünkü sen yalnız kendi sınıfını değil, aynı zamanda tabiatin o yaman mucizesi olan TNSAN’ı da çelik iradenle temsil ediyorsun! — demek istiyor: bu duygulara benzer hisler. pek çok sosyalist İngîiizlerin kalbini de sızlatmakta olsa gerektir.
Fakat tarihin akışına kuşbakışı bir nazar atılırsa, dünya hodbin ve asil «sahiplik» medeniyetinden bütün insanları sinesinde kapsayacak daha âdil ve mütekâmil bir medeniyet safhasına geçiyor. Avrupanın her yerinde, daha koyu, daha açık, daha sert, daha mülâvim, d-»»a ihtilâlci, daha uvsr' nüar- a bu Falaka t görünüyor. Nasıl taş devrine, tunç devrine, derebeğliğe. Sultan Ifamld’e bir daha dönülemezse, yirminci asrın ilk yansına hükmetmiş siyasi, içtimai, iktisadi, malî, ahlâki, ilh nizama dönül-miyecektir. Yumurtayı kırıp parçalayan civciv kabuklannm içindeki hayata avdet edemez Sosyalizm. Faşizmin kanunlarına göre bile galebe çalmıştır: En kuvvetli olduğunu harbde ve SUİhte göstermiştir. Bütün insanlık, ekalliyete esir olmıyacak derecede rüşte eriştiğini Avrupa-da ispat etmiştir.
Ve dünya daha iyi olacaktır. Churchill bile, «bugünkü şartlar altında» eski devirlerin iftihar remzi olan ünvanlan belki de kabahatin samur kürkü sayıp sırtına almıyor
(Vâ - Nû)

%
ŞEHIR HABERLERİ
Doğu Akdeniz yolcu seferleri
Gidip gelme turistik bilet ücreti 503 liradır
Devlet Denizyolları umum müdürlüğünün tertibettlğl ve 7 ağustosta ı bağlıyacak olan Doğu Akdeniz seferlerinin yolcu fiatlerl tesblt edilmiş bulunmaktadır. Bu seferler ik! kısma ayrılmıştır. Birincisi İstanbul - İzmir - Pire - İskenderiye - Hayfa-Beyrut - Lam aka arasında yapılacak ve bunun fiati de İstanbul - Pire birinci mevki 85,İstanbul - İskenderiye arası 170 liradır,
İkincisi İstanbul - İzmir - Rodos -Larnnka - Beyrut - İskenderiye - Pire arasında yapılacak. İstanbul - Lama-ka birinci 160, tsanbul - Hayfa 195 Uradır.
Her iki sefer için gidip gelme turistik seyahat ücreti de 503 lira olarak tesblt olunmuştur.
Birinci sefer 7 ağustosta Giineysu vapurlle yapılacaktır. İkincisi İse 21 ağustosta Aksu vapurlle yapılacaktır. Bu seferler İçin şimdiden çok talip vardır.
Umum müdürlük müracaat edenleri kaydetmektedir. Nihayet 5 ağustosta kayıt sırasına göre yolcu adedi tesblt olunacaktır.
Gidiş - dönüş seferlerinde alınacak biletler 120 gün için muteber addedilecek* (e.
Fiatler 120 - 121 kuruşa yükseldi
Fındık Tarım Satış kooperatifleri Birliğinin Giresun merkezindeki İdare meclisi toplantıları devam ediyor. Toplantılarda yeni mahsul rekoltesi ve fındık satış flatı tesblt edilmiştir. Yakında kooperatif genel müdürü toplantıların neticesin! bildirmek üzere Ankaraya gidecektir.
Bu senekt fındık rekoltesi 40-45 bin ton olarak tahmin ediliyor. Fındık satışı daha ziyade sulh zamanlarında olduğundan fındıklara olan talep yavaş yavaş hararetlenmektedir. İsviçre Ue temas haline geçilmiş, Amerle kadan teklifler alınmıştır. Ayrıca şark memleketlerinden de nebati yağ İhracı İçin teklifler vardır
Yeni başlıyan bu hareketler fındık spekülatörlerini harekete getirmiştir. Dün bir kilo fındığa borsada 120 - 121 kuruş İsteniyordu. Bu fiatten mal almak Istiyenjerin ihracatçılar olduğu görülmüştür. Halbuki henüz katileşmiş bir sipariş alınmadığı gibi, fındık ihracatçıları birliği de İhraç fiati tesblt etmemiştir. 510 numaralı kararname müeyidelerlnden fındık alıcı ve satıcılarının hariç tutulmuş olması fındık Hallerinin normal olmıyan bir takım yükselmelerine yol açmıştır. Piyasada dolaşan şayialarla yükselen ve 120 - 121 kuruşa satılan fındıklar bundan evvel 104 kuruştu. Fındık satışları kontrol edilmediğinden, lüzumsuz flat tereffülerlne raslanması ihracat bakımından da mahzurlu oluyor. Fındık İhraç flatinln yüksek olduğunu gören alıcıların piyasamızdan çekildikleri görülüyor. Halbuki flat tereffüündekl farktan faydalanan yalnız spekülatördür. Piyasada fındık flatlerlnl yükseltenlerin bu hareketlerinden nebati yağ satıcıları da faydalanıyorlar. Fındık fiati esas tutularak yağ fiatlerl yükseltiliyor.
Nebatî yağlar
Ankara’daki toplantıda verilen kararlar
Ticaret Bakanlığında toplanan zey-tinyağcyann yeni mahsul hakkında verdikleri kararlan yazmıştık. Aynı toplantılara nebati yağ fabrikatörleri de iştirak etmiş ve bu yağlar için de kaçarlara varılmıştır. Toplantılarda nebati yağ imali etrafında alınan kararlar şöyle hülâsa edilebilir;
1 — Yağlı tohum İstihsal zamanı yaklaşmıştır. İstihsal başlamadan önce Ticaret Bakanlığı yağlı tohumlara satış fiati koymalıdır. O satış flatına göre yağın maliyetini hesaplamalı ve zeytinyağında olduğu gibi nebati yağa da bir satış flatı koymalıdır.
Yenebilecek yağ yapılan yağlı tohumlar, susam, ayçiçeği, pamuk ve fındıktır. Fındık İhraç malı olduğundan bu madde üzerinde esaslı olarak durulmamış, karar Ticaret Bakanlığına bırakılmıştır. Fakat susam, ayçiçeği ve pamuk tohumu İçin bir flat tesblt olunarak Ticaret Bakanlığına verilmiştir.
Toplantılarda bilhassa yağlı tohumlara ve ona göre nebati yağlara bir satış fiati konmasının — yağ darlığını önlemesi bakımından — önemli olduğu tebarüz ettirilmiştir. Eğer nebati yağlara sattş fiati konmazsa yağ darlığını önlemek İçin çok müşkülât çekilecektir.
2 — Harbden önce yağ darlığının önlenmesinde vejetalin yağının rolü büyüktü. Vejetalin yağı ham maddesinin İthaline çalışılması da temenniler arasındadır. Yalnız, Ticaret Bakanlığı yaptığı müracaatta müspet cevap alamamıştır. Onun İçin Vejetalin İhtiyacının dahildeki yağlarla giderilmesi cihetine gidilecektir.
3 — Yağlı tohumların İhracını me-netmelldlr; yolunda yapılan teklife
Ticaret Bakanlığınca itiraz edilmiştir. Memlekete döviz girmesi bakımından eğer yağlı tohum satın alan olursa boş çevrllmlyecektlr. Sadece İhracattan artakalan yağlı tohumların yağ haline getirilerek muayyen flat üzerinden satılmasının teminine çalışılacaktır.
Ticaret Bakanlığına ayrıca Bakanlık müfettişleri tarafından da yağlı tohumlar ve nebati yağlar hakkında rapor verilmiştir. Bakanlığın esaslı kararı bu raporun da gözden geçirilmesinden sonra çıkacaktır.
4 — Zeytinyağına flat konmaması teklifinde bulunan tacirlere bazı nebati yağcılar da katılmış ise de kabul edilmemiştir, çünkü, bugünkü satışlarda her cins nebati yağın bir kilosu normal zeytinyağı flatından yüksektir. Hattâ kara borsada bir kilo zeytinyağı bile serbest satılan fındık yağından ucuzdur.
5 — Zeytinyağı satışları İçin konan kayıtlara alt yazımızda da İşaret ettiğimiz gibi yağlı tohumlara satış fişti konurken o tohumdan yapılacak | yağın kilosunun bir kilo zeytinyağı flatından aşağı olmasına çalışılacaktır.
6 — Yağ yapılacak susama 61, ay- 1 çiçeğine 30. pamuk tohumuna 14.5 kuruş flat konması ileri sürülmüşse de bu rakamlar Bakanlığın tetkikinden sonra katiyet kesbedecektlr. Lüzum görülürse bu fiatler İndirilecektir.
7 — Yeni rekolteye göre yağlı tohumların miktarı toplantılarda tesblt edilmiştir Buna göre kâfi miktarda nebati yağ yapılması İçin bir formül bulunacaktır. Her yağlı tohumdan ona göre yağ yapılması da tetkik edilecekler arasındadır.
Yünlü kumaşlar
Mahalle sakaları
Dünkü toplantıda bir karara varılamadı
Diğer esnafın tâbi olduğu kayıtlara tâbi tutulacak
Emekli zevki
Boğaziçi otobüs seferleri
Otobüslerin Tarabya’ya kadar yolcu almamaları kararı tatbik edilemedi
Bogaz'a Lşleyen belediye otobüslerinin ilk istasyondan dolmaları üzerine ara İstasyonlardaki yolcular saatlerce beklemektedirler. Tİamvay idaresi bunu göz öniinc alarak bazı otobüslerin Tarabyaya kadar yolcu almadan gelmelerini kararlaştırmıştı. Fakat İsveç’ten gelen son otobüslerin tamirleri henüz bitmemi? olduğundan bu karar henüz tatbik olunamamakta ve bu yüzden halk çok zahmet çekmektedir. Diğer taraftan bu hatta İşleyen otobüslerin bakımsızlıktan sık sik bozulduğuna ve bu sebebden de halkın yeni bir otobüs gelinceye kadar zaman kaybettiğine dair bir takım şikâyetler mevcuttur. İdare, melzeme yokluğundan şikâyetçidir. Fakat yolda yedek paraçalar olduğu ve bunların yakında geleceği söylenmektedir.
Nüfus başına ikişer kilo verilmesi emri geldi
Kara borsa İplik satışına ve ondan sonra yapılan yünlü mensucutın yüksek flatlerle devredilmesine ruâıı! olunması İçin Ekonomi Bakanlığı mensucatı standart yapmağa karar vermiş ve bu kararını İstanbul bölgesi Sanayi birliğine bildirmişti. Bu karara göre, her fabrika ve imalâthane, yapacağı yünlü mensucatın üzerine firmasını Işllyecektlr. Kon-trollar esnasında yünlü mensucatın hangi fabrika veya imalâthane tarafından yapıldığı görüleceğinden iplik
Mahallelerde İçme suyu satan sakaların şimdiye kadar hiç bir takyide tabi olmadıkları anlaşılmıştır. Çoğunun üstleri başlan kiril olan bu sakaların su kapları da çok defa paslı tenekelerden İbarettir. Şehrin sağlığım çok yakından İlgilendiren bu mesele vilâyet Sağlık müdürlüğü tarafından ele alınmıştır. Sağlık müdürlüğü. dtln bu hususta belediye hudutları İçinde bulunan kaymakamlıklarla hükümet ve belediye doktorluklarına birer tamim göndermiştir.
Temmuz ve ağustos aylarına mahsus ekmek kartlarının Y kupon larlle halka ikişer kilo un dağıtılması İçin Ticaret Bakanlığından beklenen emir gelmiştir. Bu sefer, ekmeklerde olduğu gibi, İki tip un tevzi edilecektir. 79 - 81 randımanlı olan ve eski has ekmeklerin yapıldığı unun kilosu yakın semtler için 50. uzaklar İçin 50.5 kuruştur- 14 - 76 randımanlı olan ve bugünkü francalaların yapıldığı unun kilosu da yakın yerler için 59. uzak yerler için 59.5 kuruştur, lstlyen has. Istlyen diğer undan alabilecektir. Mart ve nisan ekmek kartlarının P kuponlarlle yapılmakta olan un tevziatına cumartesi günü son verilecek, yeni tevziata 75 mutemet bakkal tarafından pazartesi gününden İtibaren başlanacaktır.
ZnVS " HBİ-L -
hnlrl vüııia h,rd-’ « ";“Pk sat™
I
Taşdelen membaında tetkikler yapıldı
Diin Vilâyet Sağlık müdürü Dr B Faik Yargıcı, yanında Vilâyet bakteriyoloji mütehassısı Dr B. Nureddln olduğu halde Taşdelen suyunun membaına giderek suların kaplara nasıl doldurulduğunu tetkik etmiştir. Bu tetkikte göze çarpan bazı noksanların giderilmesi İçin icabeden yerlere emir verilmiştir.
bukl şimdi piyasada satılan yünlü mensucatın hangi fabrika ve lamlât-hane tarafından yapıldığı bilinemediğinden lüzumsuz yere Hat yükselişine sebep olanlar bir türlü tesblt edilemiyor.
Yünlü mensucatın standart esasına bağlanması mensueatçilari memnun bırakmamıştır. Çünkü, fabrika ve imalâthaneler gayri muayyen şekilde çalışmaktadır. Bugiin bu taraftan, yarın başka taraftan faturalı veya faturasız İplik bulunarak çalışıldığından mamule muayyen bir satış fiati tesblt edilemiyor. Ayrıca mamule bir satış fiati tesblt! bir takımın, bilhassa kara borsaya mal verelnerln ve kara borsadan iplik alanların hiç İşine gelmiyor.
Dün Sanayi birliğinde yapılan toplantıda bir karara varılamamıştır. Ekonomi Bakanlığı İse kararın derhal alınarak tatbiki cihetine gidilmesi Jçln raporun Ankara’ya gönderilmesin! İstemektedir.
fin tâbi olduğu bütiin kayıtların sakalara da teşmil edilmesini istemiştir. Bu şekilde su satan sakalar İlk olarak derhal sıhhi muayeneye tâbi tutulacaklardır. Üstleri ve başları temiz bir hale sokulacak olan sakaların su kapları da sıhhi şartlan haiz tir hale getirilecektir.
Kari mektubu
K inal tadada sahile dökülen çöpler

w Bir mılddettenberl şehrimizde bulunan Başbakanlık müsteşarı B. Cemal Yeşil dün akşamki ekspresle Ankaraya dönmüştür.
Kınalıada halkı bir müddet-tcnberl adanın cn güzel bir ma halline süprüntü yığılmasından dolayı son derece rahatsız olmaktadır. Sahile dökülen çöpler yüzünden hasıl olan kara sinekler günden güne artmaktadır Mahalli belediye memurluğunun bu hususa dikkat etmesi rica olunur. s.
— ■
YAZ SAYISI 20 SAHiFE
Bütün memleket meseleleri

Satışa çıkarılan ithal malları
Oal. Kozluca handa Turu Radyo ve elektriğe bakır tel. Gal. Karaköy Palasta Osman Taşç10Sluna travers çivisi, Gal. Hakkıbey handa Behçet Oğuzoğluna telgraf kablo. İst, Bar-natan handa komisyon Kontuarına piîlanta ve karanfil. İst. Yusufldls handa A. Nurettin Klrallye muhtelit eğe, İst. B. Çorapçı handa Haşan Fehmi Ashapogluna kalay, Oal. Hezaren handa ST. D. Kuleff ve Şkl. ne emaye tencere, tepsi, tabak. leğ(n ve kova, Ankara Sanayi cad. Halil Cıngıllıya sülyen, Oal. Fermenecilerde İshak zade S. Sabite dökme verniği, İst. Mlmarkcmalettln cad. Anıranı biraderlere Bisülfit dö sud ve debagat müstahzeratı, İs», Mateo handa E. Hannlye anilin boya. İst. Sakaçeşme sokak 10 da Davlt Kasa-vlye asit kloyidrlfc ve siilfrlk, İst. Keresteciler cad. Lefter Elctterladlse Ültramer. Sirkeci Nur handa Turyağı Limitede tasfiye toprak. İst. Rızapaşa cad. 98 da Jozer Abravanele dum düğme, İst. Barnatan handa Nâlm Benzonanoya maden cilâsı. İst. Çl-çekpazar 42 de Refik Bürüngiizc adi pencere camı, Tahtakale cad. 18 da Cam - porselene porselen kahve, çay fincanı, kâse ve tabak. Gal. Tünel cad. Kâğıt ve Basını İşlerine sargillk kâğıt, Gal. Aslan handa Süleyman
İlk defa gördüğüm bir hareket: Yaşlı bir tanıdığım var. Sahasında muvaffak olmuş, epeyce birşeyler kazanmış, sonra İşini ailesinden daha genç erkeklere havale etmiş ve kendi kendini emekliye ayırmış. Esasen o buna lâyıktır da Altmışını doldurmuş ve bütün bir ömrü didişme île geçirmiştir. Zamanın «tekaüt mezuniyetleri » ni ortadan kaldırmasına rağmen o fevkalâdeden bir şey koparmıştır.
Diin kendisini gördüm. Neşe içinde idi,
— Yol hazırlığı yapıyorum,,, diye gülümsedi Sordum:
— Yine bir iş seyahati mı?..
— Seyahat amma,,. Bu seferki iş seyahati değil, zevk seyahati,,. Bizim kasabaya gidiyorum arlık'.
«Bizim kasaba» sözünü birdenbire kavrayamadım, O bundaıl-J doğduğu yeri kasdetmek istermiO-Anlattı: V\l
— Artık doğduğum kasabaya^ hattâ dünyaya geldiğim eve yerleşeceğim Oradaki hemşerilfrinte beni belediye reisi görmek istiynr»-lar. Hani ben de heves etmiyo™ değilim ha!.. Faal hayatımda bl® sürü iş gördüm. Emekli havatım^ da küçük bir kasaba belediye re® isliğini evimin bahçesi, misafi£D odam, yahut kendi mağazan*!*-dükkânım gibi idare edeccğimS*» sanıyorum. Bence en güzel emek*"* tarlık zevki hu olsa gerek.,, "O
Hemen hemen bu, bizde ilk dçJS fa rasgeldiğim birşeydi C0
Tavuk yetiştirmek, çiçek yetişjjf tirmek, koleksiyonculuk vaiü mak, halik tutmak belki bütün bunlar güzel mütekaitlik zevkleridir. Lâkin hepsinin en güzelini zannederim ki bu tanıdığım zat kendisine seçmiştir. Doğduğu köyün belediye reisliğini alarak orayı evinin bahçesi gibi süslemek, her köşesi için ayrı ayrı çalışmak. Köyü, 60 senelik ömründe aldığı tecrübelerle ve sırf kendi zevki için süslemek, imar etmek, yarına, gelecek insanlara güzel bir kaç şey bırakmak,..
Herkes hayatının son bir iki senesini böytece doğduğu yere, köyüne, kasabasına, semtine vermiş. orayı canla, başla — iş için değil, zevk için — çalışarak süslemeği zevk edinmiş olsaydı kim-bilir ortaya nasıl bir memleket çıkardı.
Mamafih bu bir rüya fantezisi değildir. Başka yerlerde meselâ minimini bir asfalt mtvdanı olan köy görürsünüz Burnva elektrik ve su da getirilmiştir. Meydanın ortasında bir heykelcik. Ve öğrenirsiniz ki buranın hemşerilerinden. büyük şehirlerde muvaffak olmuş, para kazanmış, sonra hayat bardağının dibinde kalan bir kar damlayı köyüne tahsis etmiş bir zat bunları yaptırmış. Heykel de onun.
Hem emekli günlerini en iyi. en eğlenceli bir şekilde geçirmiş, hem de köyüne bu kadar faydalı olmuş... Hangi balık avı bu zevki verebilir?..
Mütekait amatörlüğü zevklerini _ bilhassa tnuvaffak olmuş Anadollu vatandaşlar — bu cepheye revirseler ne hayırlı olurdu.
Hikmet Feridun Es
Teomana . Kraft ve yağ kâğıdı. İst Tahtakale 24 de Mukavva Kâğıt Ltd e sargılik kâğıt, istiklâl caddesi G. ve A.Bükere yün mensucat. Yeni Valde han Manifatura İthalâta yün mensucat. İst. Mchmetprşa handa Çelebon IUcle kıl ipliği, kt. Kgtırci-oğlu handa Halil Ali Bezmene lrya» diril.
■s
SAYIN HALKIMIZA
Tekel Genel Müdürlüğünden
Dr. NEBİL BiLHAN
seyahatta olduğun dan 25 Ağurtos 1Ö45 tarihine kadar hasta Jcabııl ft-mlyec ektir.
Bütün dünya meseleleri
En zekî kalemlerin ve fırçaların, en ince nüktelerde AKBABA sahifeleriııde canlandırılmıştır.
Bugün Çıktı
imalâta âzami derecede itina edilmesine rağmen, haricî tesirlerden veya iyi muhafaza edilmemeleri yüzünden bazı sigaralarımız arasında küflü ve tıkız olanlarına rastlandığı anlaşılmaktadır.
Bu husus göz önünde bulundurularak bu gibi paketlerin hesnen de-ğiştirirlmesi için bütün bayilere gerekli talimat verilmiş olduğundan, bundan böyle küflü, tıkız ve bozuk çıkacak sigaraları, paket halinde
istedikleri bayie geri vererek yeni bir paket sigara alabileceklerini sayın
halkımıza bildiririz.
10327
z
Sahile 4 . _______________________________________________________ AKŞAM
2 Ağustos 1945
Büyük Britanya imparatorluğu
Çıkan son iki yüzyıl içinde 20 milyonu İngiltere adalarından olmak üzere yeni kcşfolunan yerlere gitmek için Avrupa kıtasını terkeden 40 milyonluk bir göçmen kafilesi — Anayurtta 20 milyonu geçnıiyen bir mîllet, nüfusu bııgiiıı 500 milyonu geçen bir İmparatorluğun temelini atıyor—Dünyanın bugün en büyük denizci milleti olan İngilizier vaktilc adalarında denişe arkalarını çevirmişti, ne halikçı gemileri, en de ticaret filoları vardı — Büyük perhizlerde Büyük Britanya adası ahalisine lâzım olan balığı vaktiyle yabancı balıkçdar temin ederdi — İlk İngiliz kıralları bir ticaret filosu kurmağa karar verdikleri zaman limanlarına gelen ecnebi kaptanlarını gemilerine, tayfalık öğrenmek için muayyen bir miktar Ingiliz almağa mecbur ettiler
| Gönün msvıyüan }
Bazı vatandaşların hakları
Almanyadan alacaklı olanlar
Türkiye gençler şampiyonası ile Türkiye profesyoneller tenis şampiyonası bugün başlıyor
Yeryüzünde Büyük Britanya İmparatorluğu (çizpilt ve siya’?
Son İki yüzyılın en büyük göçlerin-
den biri hiç şüphe yok kİ Avrupa kıtasından deniz aşın yerlere yapılmış olan göçtür. (20 milyonu İngiltere •dalarından. 20 milyonu Avrupanın diğer memleketlerinden olmak üzero 40 milyon göçmeni. Bu görülmemiş •nüfus hnreketlnln büyüklüğünü ve yeryüzünün beşeri örtüsünde meydana getirdiği değişikliği İyice kavramak İçin bu çeşit göçlerin en mükemmel ve emsalsiz tiplerinden biri demek -olan Büyük Britanya adalarından vaki olan göçü ve bu hareketin doğurduğu Britanya İmparatorluğunu incelemek gerektir. Bugün 37 milyon kilometre kare yüz ölçümlü. 500 milyona yakın nüfuslu bu İmparatorluğun nasıl bir şey olduğunu İmkân dahilinde ve bana ayrılan sütunların müsaadesi nispetinde sayın okuyucularıma anlatmağa çalışacağım.
Bu uçsuz bucaksız İmparatorluğu kuran memleketin küçüklüğünü (1800 senesine doğru İngiltere adalarının nüfusu ancak 18 ilâ. 20 milyon kadardı' düşünürsek bu orijinal eser karşısında hayretimiz büsbütün artar
Britanya kotonlzasyonu, Büyük Britanyanın var olma ve yaşama şartları üzerine derin bir surette müessir olan milli bir eserdir. İmparatorluğundan mahrum edilmiş bir Büyük Britanyanın nasıl bir şey olabileceğini kestirmek her halde güç olmasa gerektir. Daha ileri gider deriz kİ, acaba Britanya İmparatorluğunun dağılmasının dünya barışı ve ekonomisi üzerindeki tesir! ne olur?
Dünyanın blllnmlyen noktalarını keşif, dünyayı nüfuslandırma ve işletme hususunda teşebbüsleri görülmüş olan Avrupa devletleri arasında bu İşi en iyi başaran ve bu kabil teşebbüsleri canlandıran, bu hususla en İsabetli fikirleri ortaya atan-şüphesiz kİ İngilteredlr. Büyük Britanya •daları içinde tek bir aile yoktur kİ, hiç olmazsa bir evlâdı deniz aşırı bir yerde ayn bir aile ocağı kurmuş ol-ır-sın. Büyük Brltanyada hiç bir gazete yoktur kİ, her ziin okuyucularına İmparatorluğun en ücra köşelerinde gecen en ufak bir hâdiseden bahsetmemiş olsun. Brltanlkler memleketinde hiç bir sanayi yoktur kİ, Britanya İmparatorluğumla m ar «eleri bulunmasın. İngiliz evlerinde hiç bir ye-ni'k veya buz dolabı yoktur kİ İçinde velevkl bir çeşitli müstemleke mahsulü bulunmasın. İngiltere adalarında İmparatorluğun muhtelif kısım-larlyle trafikl bulunmıyan hiç bir liman yoktur. İngilterede hiç bir gelir sahibi yoktur ki kasasında müstemlekedeki İşlere yatırılmış paralarda bir hissesi bulunmasın, şayet müstemleke yollan açık değilse ana memleketin nabzı muntazam atmıyor demektir. İngiliz filosunun «erbesli-sinl kaybetmesi anavatan İçin bir Mettir. Müstemleke imparatorluğu İngilterede herkesin âdeta kanına karışmış ve İşlemiştir. İmparatorluğundan mahrum edilmiş olan bir Ingiltere, Avrupanın Kuzey-Batı köşesine atılmış mânâsız bir takımada İngilteres! derecesine düşer. Halbuki İngiltere o deniz aşırı çeşitli iklimli topraklarıyla kocaman bir dönyanjn önemli bir merkezi halini almutir. Gözünü serbestçe herhangi bir Okyanusa çeviren her İngiilzln içi açılır, rahatlar. İngilizier kadar hiç bir millet cismini ve ruhunu denize ve deniz aşırı yerlere bağlamamıştır, imparatorluk. bütün dünyaya, mühendislerinin, tüccarlarının, çiftçilerinin müstemlekelerde yarattıkları, evrlm-leştlrdlklerl veya üretimini düzenledikleri ham ve mamul maddeleri verir. Güney Afrlkarun altın ve elması, Avutttralyanın ve Yeni Zelandanm yünü, buğdayı, eti, tereyağı; Kanatlanın buğdayı, kerestesi ve balığı: An-tilies'lerln şekeri; Malczyanın kauçuğu; Hlndlstanın buğdayı, pamuğu, keneviri, pirinci, çayı ve sairest gibi.
Fakat İçinde paradoksltı İrlanda He Güney Afrika toprakları için Trariî-val muharebesi adiyle tanılan bir Botr’ler muharebesinin. 350 milyon nüfusu ile kendi başına kocaman btr
âlcm olan Hlndls lanın da yer aldığı bu İmparatorluk acaba nasıl bb or-
ganlzmadır.
Bütün bu harp boyunca Alman elçisi Dubllnde vazifesi başında İdi Güney Afrika ittihadının ve hattâ bütün İmparatorluğun en büyük devlet adamı ve İnglltcrenin göz bebeği mareşal 3muth vaktlle Transvalde (1902 - 1904) İngiliz kuvvetlerine karşı savaşmış bir Boer kumandanıdır. Son zamanlara kadar Güney Afrika İttihadının Başvekili yine Boerler-den general Hffzog değil mİ İdi? Bu İmparatorluğun nasıl oir şey olduğunu en doğru olarak yine bu eski Boer kumandanı ve bugünkü mareşal 15 mayıs 1917 de şöyle anlatmıştı: «Britanya İmparatorluğu bildiğimiz bir devlet organizmasından daha özel, daha büyük bir organizmadır. İmparatorluk tâbiri bu kurula tam mânasını verememektedir Biz bir milletler sistemi, milletler ve devletler camlasıyız Fakat bu. hiç değlşmlyen bir» sistem değil, dalma yeni gerekmelere göre yeni tedbirler alan bir sistemdir Birçok devletten ve mlüetten ve her çeşit gruplardan kurulmuş ve tek bir bayrak altında toplanmış bize mahsus bir âlem.»
Zaten 192(1 da toplanan İnterempe-rlal konferansın kararlarını tamam-lryan 1931 statüsü Dominyonlara Adeta bağımsızlık diyebileceğimiz tam bir muhtariyet vermiştir ve bu statü Dominyonları «Brltanyalı milletlerden kurulmuş bir camlanın serbest Azalan» diye tarif eder.
şimdi bu İmparatorluğun nastl doğduğunu ve gelişmesini taktbede-ilm:
İngilizier yüzyıllarca evvel kendi kabuklan içine çekilmiş ziraatçı bir kavim İdiler. Endüstrileri yoktu. Kendilerine büyük perhiz esnasında lâzım olan balıkları bile memlekete İskandinavyalI balıkçılar getiriyordu, hattâ bir ticaret filosu kurmak arzusuna kapılan İlk kıralları İngiliz gemileri için ecnebi mürettebat bulmak zorunda kalmıştı. Londrada bile ticaret ve bankacılık Yahudllerln. Lom-bardlyalılann, Ranşlılann elinde 1dl. Adadaki kırallar Avrupa karalarında saltanat sergüzeştleri peşinde koşuyorlardı.
Dalma paraya ihtiyaçları olan kırallann bu sergüzeştleri kendilerine çok pahalıya mal oluyordu. İngiliz baronları ve burjua sınıfı kırallara boyuna borç vermeğe başladı. Böyle-ce ahali yavaş yavaş kır al lar inin elinden kendi hürriyetlerini satın alıyor ve kendi kendini İdareye alışıyorduk Fikirlerde evrim (tekâmül) o kadar erken başlamış İdi kİ, Lülher’den evvel Wycllff kitabı mukaddesi tercüme ediyordu. Norvrtch’te, Londra'da Bristol'de neden İngiltere mamul madde İşlerini ve ticareti ecnebilere bırakıyor diye herkes birbirine sormağa başladı.
İngilterede denizciliğin İlk mektebi balıkçılık olmuştur denebilir.
Bu sıralarda büyük coğrafi keşliler İngiltere adalarının mevkiini büsbütün değiştirdi. Bu keşiflerden önce Avrupanın biraz yukarda da söylediğimiz gibi Kuzey-Batı ucuna atılmış bir durumda olan takımadalar, doğmak üzere olan modern dünyanın ortasını teşkil etmeğe başlıyordu.
Ticarete dayanan kuvvetli bir denizcilik pek çok işleri geliştirdi ve fakat asıl İspanyanın ihtirasları İngl-llzlerln gözünü açtı ve milli bir mukavemetin uyanmasına meydan verdi. Kıtalarda oturanlar ekseriya zl-raatten endüstriye, endüstriden ticarete doğru bir gelişme gösterdikleri halde adalı, denizel ve tüccar olan İngiltere ticaretini beslemek İçin sanayici oldu.
Britanya İmparatorluğu denizcilikten (talasokrasi) doğmuştur. Aylarca ve bozan senelerce süren seyahatlere çıkan gemilere haliyle dinlenmek ve kumanya sağlamak İçin iskeleler, uzakta herhangi kıyının herhangi bir noktasına, vapurların getirdikleri marşandizlere karşılık yükliyeceklerl
eşyaları toplamak için İster istemez daimi ve çokluk müstahkem ticaret şehirleri kurmak lâzımdı (comptoirs).
Yeril hükümdarlardan kiralanan veya satın alman topraklarda böyle-ce lik ticaret merkezleri meydana geldi. Sonra yavaş yavaş İngilizier gelip ticaret şehirlerini ve depolarını kurdukları noktalarda kendilerine dost yeril prensleri lüzumunda silâh kuvvetile düşmanlarına karşı müdafaa ettiler, böylece lstlyerek veya ls-tem ly er ek ve hakikatte kendi ticaretlerini korumak için bu yerlerin iç politikalarına karıştılar. Meselâ Hindistan İmparatorluğu yavaş yavaş bu suretle kuruldu.
Sıcak ve yağmurlu İklim kuşaklarında AvrupalI beyaz ahalisi az işletme müstemlekelerinden maada İngüi2lere mahsus diğer bir müstemleke de. ılıman İklim kuşaklarında kurulan ve aşağı yukarı iklimleri ana vatan İklimine uyan Kanada, Avus-vaton iklimine uyan nüfuslandırma müstemlekeleridir. Birer Dominyon payesine erişmiş olan Kanada, Avustralya, Güney - Afrika, Yeni Zelanda gibi yerlerin ahalisini meselâ Avus-tralyada. Yeni Zelandada olduğu gibi ya yüzde yüz yerli ya hiç yok. Ya pek az, veya Kanadada.ve Güney - Afrl-kada olduğu gibi (Kanadada biraz yerli, 3 milyon kadar Fransız. Güney-r.frlkada miktarları 7 milyonu aşan yeril, 2 milyonu aşan ve vaktiyle Hollanda'dan göçmüş olan Boerler vardır.) kısmen anavatandan en önemliler! dini akidede ayrılık, zirai veya ekonomik reforma gibi sebeplerden dolayı ayrılıp buralara göç etmek zorunda kalan İngilizier, tskoçyahlar, □aliller ve İrlandalIlar teşkil eder.
Bugün bu yerlerde ileri fikirli, yepyeni görüşlü ve anavatana derece de-rcee menfaatleri ve daha ziyade hls-lerlle bağlı — pamuk İpliği İle bağlı da denebilir, ancak bu pamuk İpliği en sağlam zincirden daha sağlamdır, kopmaz — genç Anglo-Sakson cemiyetleri vardır.
Şayet İngilizier vapura binip denizler aşmak zaruretinde kalmadan kıtalar ahalisinde olduğu gibi vatanlarını terkedcbllselerdl belki Britanya İmparatorluğuğu bütün bir milletin eseri olamazdı denebilir.
Başka milletler de nüfuslanma müstemlekeleri kurdular; netice ne oldıı? Ya bunlardan bir kısmı âdi bir müstemleke gibi kaJdı ve yahut da ta-mamlle ecnebi bir devlet halini aldı. Halbuki anavatan dışındaki ılıman iklimi topraklara yerleşmiş olan İn-gillzler olgun bir duruma geldikleri halde yine İmparatorluk çerçevesi İçinde kaldılar.
Bu yüzdendir ki. Britanya İmparatorluğu camiası için nev’I şahsına münhasır orijinal bir cemaat birliğidir diy ekiliyoruz.
A. Maclt Arda
Modem devlet, bir memleketin, bir cemiyetin yükselme istikametinde tarihî seyrini temin etmekle beraber, bu baş ve ve bir dereceye kadar elâstiki, müphem vazifesinin yanında vatandaşların İçte ve dışta hak ve menfaatlerini korumakla mükelleftir.
Asyaî devlet telâkkisinde ■'vatandaş haklan mefhumu yoktur. Fertler, devletin veya bunun bütün hak ve salâhiyetlerini şahsında toplıyan hükümdarın menfaati, hırsı ve hattâ zevklerinin tatmin ve teminine mecburdurlar ve buna karşı hiç bir bedel Istiyemezler. Modem "devlet, en zayıf ve mütevazi vatandaşın bile haklan için, şefkatli biı baba gibi titrer ve uğraşır. Asyaî devlet bir veya bir kaç değil, hattâ ehemmiyetli bir topluluk teşkil eden binlerle memleket evlâdının en hayati menfaatlerine karşı bile, kötü bir üvey baba gibi alâkasız durur,
inhitat devrinde Osmanlı devleti yüzde yüz asyaî olmuş, vatandaş ve bunun hakları mefhumları hükümet adamlarının kafalarında hiç bir yer İşgal edememiştir, Uzun bir alışkanlık, halkı, fertleri devletin alâkasızlığını, haksızlıklarını, hattâ gasıp derecesinde recavüzlerinl bile, tabiî görür bir hale sokmuştur. Cumhuriyet rejiminin vatandaşa verdiği kıymet ve mevki ne kadar yüksek olursa oJsun, ne hükümet tamamen eski zihniyetten ayrılabilmiş, ne de halk menfaat, lerini müdafaa etmesini İyice öğ-renebilmîştir.
Her iki tarafın da uzun bir mazinin ruhî mirasının tesiri altında kaldıklarını gösteren en açık misallerini mübadil ve gayri mübadil İşlerinde gördük. Yabancı devletlere bırakılan topraklardaki millettaşlarımizm bütün varlıkları. bunlara vekâlet eden hükümetimiz tarafından, terkedilmiştir.
Devletin, milletin umumi ve devamlı menfaatleri bakımından MPhareket lüzumlu, hattâ insanların mübadelesi bile kabili müdafaa idi. Vakıa İnsanın her han. gl bir mal gibi mübadele mevzuu olması dünyanın medenî seviyesi lehine not verdiricl bir hareket sayılmaz İse de, bazı siyasi İhtilâfları ortadan kadırmak İsteği böyle bir kararı mazur gösterebilirdi. *
Fakat müdadele olduktan, kendilerini varlıklarından, ne sıkı ve aziz hâtıralarla bağlı bulundukları yerlerden umumî bir karar İle ayınp anavatana getirdikten sonra, sinemize aldığımız bu vatandaşların hayatlarını, haklarını. menfaatlerini Azamî titizlikle düşünmemiz lâzımdı.
Mübadil bonolarının kati tas-
fiyesi kanununun bugünlerde yapılması ihtimalini gösteren bir haberi gazetelerde okuduk. Bu İşin yirrrrt senede bitirilmemiş bulunması, gayri mübadil matluplan mevzuunun da el’an bir inceleme mevzuu olması, devletin yüksek menfaatleri namına en acı mahrumiyetlere mahkûm ettiğimiz on binlerce vatandaşın haklarına karşı fazla hassas davranmadığımızı gösterir.
Bir sermaye yirmi, hattâ on beş sene faiz getirmez İse, medenî ölçülere göre, sıfıra müncer olur. Alacakların hususî durumları dışında, yirmi sene ödenml-yen bir borç, kıymetini tamamen kaybetmiş sayılır.
Gerek mübadil, gerek gayri mübadil işlerinin idare ve tatbik safhaları, ileride, çok kötümser neticelere vardıncı inceleme konuları olacaktır Fakat biz İşin esasını, bu vesile İle yurtlarım bırakmış olan vatandaşlara, bunların mukaddes alacaklarına karşı pek hassas olmadığımızı göstermek istedik.
Bu tahlilimizi de aynı mahiyette yeni bir ihmalin önüne geçmek ümidiyle yapmaktayız: Almanya ile münasebetlerimizi kestiğimiz zaman bir çok tacirimizin ve Almanyada mal ve mülk sahibi vatandaşlarımızın hak ve menfaatlerini düşünmek lâzım geldiğini yazmıştık. Bu güne kadar hak sahiplerine sarih ümitler verici hic bir karara varılmadığını görmekteyiz. Bu İş, hükümetin, garp ölçülerini kabul etmiş olan devletin en ehemmiyetli bir İşidir. Yalnız muayyen hakların müdafaa ve temini bakımından değil, fakat bilhassa devlet telâkkilerimizin olgunluğunu göstermek itlbarile, yüzlerle va-tandas îçîn hayatî olan bu mevzuu hassasiyetle ele almak lâzımdır.
Tatbike alt noktalar üzerinde durmak istemiyoruz. Memleketimizdeki Alman varlıkları ve ala-caklan He, hak sahibi vatandaşlarımızı korumak İmkânları tabiî alâkalı makamlarca tetkik edilir.
Bu mevzuu mübadil ve gayri mübadil işlerine, yılan hikâyesine çevirmiyeceğlmizl ve büyük bir kütlenin, hattâ bir tek ferdin bile haklarını titizlikle korumanın en iptidaî bir hükümet ödevi olduğunu İspat edeceğimizi ümit ederiz. Cevat Nizami
Dini merasim
Babamız merhum Istepan Kavd-yaıun ölümünün kırkıncı günü münasebetiyle 5/8/945 pazar günü 9 da Gedlkpaşft Sürp Ohannes klltsesırde Hin! merasim lcra edileceğinden cümle akraba ve dostların ve kendisini sevenlerin «ariflerini rica «deriz. Oğulları: Klrkor ve Alekson BJavctvan
YENİ YAYIN
DOĞAN KARDEŞ
Doğan Kardeş adlı aile çocuk dergisinin 4 üncü sayısı da çıkmıştır. Teninmiş terbiyecilerimizin el blrll-ğilc hazırlanan bu kıymetli dergiyi bütün ilk v« orla okul çocuklarına tıı güzel bir tatil arkadaşı olarak tavsiye ederiz.
M E V L U D
MEVLİTHAN HAFIZ KEMAL’In vefatının şenel devriye»! münasebc-' tik 5/8/845 pazar günü öğle nama-, zını müteakip Sultanahmet camili şerifinde mevlidi nebevi kıraat olunacaktır. Bu mevlitte memleketimizin en güzide mevlithanları, lıuffoz muallimleri vc otuz kişilik tcvşihl heyeti İştirak edecektir.
Mezkûr tevşlh heyeti (17, 18 İnci’ asırda yaşamış) dini musiki üstad-1, larımızdan nayi Osman Dedenin meşhur miraclycslnin münacat bahrini de okuyacaktır. Merhumu sevenlerin bu dini merasime gelmeleri rica olunur.
-------OLAY da—ı
Bugün okuyacağınız yazılar '
Bizde ses kırallçesl mikrofondur — Musikimiz sevenlerini» tatmin , edemiyor — Muhiddln Sadak ne diyor? — İstiklâl harbinde tlyat-ro — Külhanbey edebiyatı — Aramızdakher — Makyaj adabı muaşeret! — ölüden gelen telgraf — Yaş ve aşk — Kim bahtiyar — Aşkın oyuncağı — Tekaüt ve mazullyet maaşları — Kanuninin İnayeti llh... J
Sinema yıldızlarının plâjda res'mleri j
2S Resim — 24 Sahile — 25 Kuruş, i
İMZALAR: Filozof Rıza Tevfik, Galip Alnar, Slâml izzet Sedes,
Nlzameddin Nazif, Salâhnddin Güngör. Necnıl Erkm^n. llh...
I - - ■ __ - -------
■■ Bugün Matinelerden İtibaren™-
LALE’ de
2 büyük filim birden
1- DOĞRU YOL (TÜRKÇE)
EMİNE RİZTK
YUSUF VEHBİ — FATMA RÜŞTÜ —
2-FEDAİLER ADASI

ROBERT PRESTON — BRLAN
DONLEVY

— Kadıköy SÜREYYA SİNEMASINDA —s
Bugün matinelerden itibaren
1 —MEŞ’UM FAHİŞE
MARLENE DİETRİCH — E. G. ROBİNSON - GEORGE RAFT
2-ÖLÜMDEN KUVVETLİ |
W1L1..XAM HENftY
Türkiye profesyordler şampiyonasına iştirak edecek profesyonel tenisçilerden; saldan; \a$il, Ser kıs, Şirinyan Muhittin Altınbaş
Büyük bir önemle üstünde durduğumuz gençler şampiyonasına. Aaka-radan, İzmirden ve İslanbuldan bir çok 18 yaşına kadar olan genç tenisçilerimiz gireceklerdir. Tenisimizin İstikbalini temin edecek olan bu gençlerimiz İçin. B. T. spor oyunları federasyonu kıymetli hediyeler ha-zırlanüŞLır.
Yurdumuzda İlk defa olarak tertl-bedilen profesyoneller şampiyonası da gençler şamplyonaslle beraber bağlıyacaktır.
Bu enteresan turnuvaya eski tenis aslarımızdan Şlrlnyan, Muhittin Altınbaş, Vasil İştirak edecek kıymetli tenisçiler arasındadır. Bunlardan başka diğer profesyonellerden. Fuat Anbar (Ankara) Varııjan. Istepan ve Serkis Harputlu gibi İyi oyuncular mevcuttur. Her İki şampiyonanın finalleri cumartesi günü Taksim Dağcılık kulübü kortlarında yapılacaktır. Maçların kritiğini finallerden sonra yapacağız. Celâl TJlup
TEŞEKKÜR
Oğlum GÜNER ARDALL ânı yakalandığı halsalıktau Cağaioğlu sağlık Yurdunda muvaffakiyetle yapılan ameliyat neticesinde ölümden kurtaran kulak, burun mütehassısı sayın BAHRİ İSMET ve İlk teşhisi yapan Prof. Göz Dr. sayın NACİ BENGISU'ya minnet ve şükranlarımı sunarım. Pazar günü oğlumun geçirdiği büyük kriz esnasında istirahatlarını feda ederek hastaneye kadar gelen emekli general Prof. HÖr-REYYA HİDAYET. Prof, operatör ORHAN ABDI ve BAHRİ İSMETE ayrıca minnettarlığımı bildiririm. Sağlık Yurdunda yattığı müddetçe şefkat ve nezakcUle bütün ailemizi mefl'in bırakan Yurdun sahip ve müdürü sayın Dr. TALÂT ERKİNE, hasta .e-nln doktorları Bn. LEMAN İNAN B. FİLİZ GENCERE ve bütün hastabakıcılara sonsuz minnet ve şükranlarımı arzederlm. Lütfen hastaneye kadar teşrif eden sayın dost ve akrabalara. telefon, telgraf ve mektupla oğlumun sıhhatini sorup alâkadar olanlara ayrıca teşekkürlerime gazetenizin delâlet etmesini rlea ederim Fehmi Ardalı
b Ağustos pazartesi 21 den Ittiaren SUADİYE Pâj Gazinosunda Devlet konservatuvarı OPERA ve TİYATRO sanatkârları şerefine ve programa LştlraklerHe
BiZiM GECE
Gazinoda masalarınızı şimdiden ayırtın lz.
EM Halkevi B Y. S. Düzenlenmiştir.
Türlüye Ecnt m
Senelik 2800 kuruş 5400 kuruş
« Aylık 1500 » 2900 »
3 Aylık E00 > 1800 »
Adres tebdili İçin elli kuruşluk pul gönderilmelidir Aksi takdirde adres değiştirilmez-Telefonlarımız Başmuharrir: 20İK5 Yazı i?l«rl: 20705 — İdare: 20RB1 Müdür: 20497
Şaban 23 — Hızır 89
1 İmsak Güneş öğle İkindi Ak Yatsı
E. 7.31 9.32 4.55 8.50 12.00 1.48
V. 3.50 5.57 13.20 17.15 20.25 22,14
ı, idarehane BabıâU civarı
Acımnsiuk sokak No 13

Yine üniversite
Akademik hürriyet — Bir havadis —■ Profesörler ve ilim — İmtihanlarda muvaffakiyet ve Üniversitenin muvaffakiyeti — Üniversite araştırma yeridir — Üniversitenin üstündeki makam
Bu sütunlarda İlmin hürriyeti dedim yazdım, Akademik hürriyet dedim yazdım, Üniversitenin vazifesi dedim yazdım. Sonra bu sene Robert College’in diploma tevzi günü seçkin bir kütle karşısında artık yüksek tahsile geçecek genç vatandaşlara hitap ederken ta eski Yunan’ın büyük riyaziyecisi Euclidis'in İskenderiye’de Kıral Batlamyos’a verdiği meşhur cevabın, ilme direktif vermeğe kalkışmamaları için siyasetçilere ne güzel bir ders olduğunu ve çokluğun rey pusul a-larile ilim yapılamıyacağım. Ga-lilee’nin dünya güneşin etrafında dönüyor dediği zaman bütün dünya çokluğunun onun aksini İddia etmiş olduğunu misal getirerek, söyledim. söyledim. Bu yazılar ve bu sözler, hep genç nesle kendisinden daha yaşlı ve daha tecrübeli bir neslin, ilmin, faziletin, ahlâkın rasgele herkesin nefesile dönecek bir fırıldak olmadığını belirten nasihati olsun diye söylenmiş ve yazılmıştı.
Bunların hiç de lüzumsuz sözler ve yazılar olmadığını bana geçen gün gazetelerde gördüğüm ve bugüne kadar hiç bir taraftan tavzih veya tekzip edilmiyen şu havadis tekrar hatırlattı:
«Edebiyat Fakültesi felsefe şubesinin haziran devresi İmtihanlarında alınan neticelerin çok düşük olduğunu gören Milli Eğitim Bakanlığı imtihan vaziyet! etrafında tetkiklere başlamıştır.
Bu tetkikler esnasında, bilhassa umumi felsefe ve mantık ile felsefe tarihi sertifikalarında fazla talebe muvaffakiyelâizllği müşahede edilmiştir. Bazı iddialara nazaran, böyle bir neticenin alınmasında daha ziyade bu sertifikalarda ders veren profesör ve doçentlerin kifayetsizlikleri Amil olmaktadır. Üniversite İmtihanlarında talebenin sadece sene İçinde verilen takrirlerden değil, felsefe sahasındaki bütün çalışmalardan mesul tutulmakta, bu sebeple sorulan suallere sene içinde de lüzumu veçhile yetlştirilmediklerinden lâyridyle ce-cevap verememektedirler.
Bu İddia üzerine, Bakanlık, talebenin seviyesini nazarı İtibara almadan sual sormanın doğru olup olmıyarağı meselesini tetkik etmektedir.»
Eğer bu havadis doğru ise pek yüksek tutulduğu zannj verilmek istenilen İlmin ve Üniversite profesörlerinin haysiyetine zannederim ki şimdiye kadar bu derece dokunulmamıştır Felsefe herkes bilir kİ, kolaylıkla kavranacak ve hattâ en vazıh ve açık tarzda ders takrir eden hocaların takririnin ezberlenmesi ile değil, belki bir çok kitaplar okunup düşünmekle elde edilecek bir şubedir Bu dersten her sene İmtihanlarda aynı drecede muvaffakiyet beklemek her sene o sınıflara zekâ ve hazırlıkları aynı derecede yüksek talebe sevketmekie belki kabildir. Halbuki Edebiyat fakültesinin felsefe şubesine böyle bir seçme ile talebe alındığı yoktur. Bu halde muvaffakıyetsizliklerin sebebini derslerin, talebenin seviyesinin üstünde olmasında bulmak bir dereceye kadar doğru İse de bu sebebi profesör ve doçentlerin kifayetsizliğine atfetmek bilmem ne dereceye kadar doğrudur. Benim müspet olarak bildiğim şudur ki felsefe şubesinin başında bulunan profesör von Aster Almanyanın Giessen Üniversitesinde bilfiil felsefe kürsü-
sünü İşgal etmiş ve değerli eserler ve araştırmalar yazmış bir filozof âlimdir. Evet hem filozof hem âlimdir. Çünkü kendisi felsefeye» fizikten geçmiştir. Bu ciheti, müspet ilimlerle yoğurul-muş olan bu kafanın felsefe derslerini en vazıh surette vermekte olduğuna işaret için kaydediyorum, Diğerlerine gelince onlar için ne Üniversitenin, ne de Üniversitenin bağlı olduğu makamın bir söz söylemeğe hakki vardır. Çünkü hepsi müsabakalardan muvaffakiyetle geçmiş, arkadaşlarının reylerini toplamış ve Üniversitenin üstündeki makamın tasdikine mazhar olmuş zatlardır, Eğer kifayetsiz iseler imtihanları, intihapları neden makbul oldu? Ve eğer kifayetsizlikleri sonradan anlaşılmış ise yerlerine başkalarım getiri vermek, bir gün içinde koca bir Tıp fakültesi tedris heyeti kuracak kadar kudsi bir kuvvete malik olan devret dairesi için güç bir şey miydi?
Gelelim İkinci noktaya; talebe sade sene içinde verilen takrirlerden mesul tutulmayıp felsefe sahasında bütün çalışmalardan mesul tutuluyormuş. Elbette böyle olacaktır. Bütün felsefeyi (zaten bütün felsefe diye bir tâbir kullanmak da sakattır ya) muayyen tahsil yıllarının bazısı 25, bazısı 50 dakika süren ders saatlerinde talebeye not şeklinde takrir etmek ne âdettir, ne de mümkündür. Talebe yalnız hocadan tutulan notlardan İmtihan edilirse eski devirde olduğu gibi muayyen imtihan .sualleri tertip edip onlan numaralamaktan ne farkı kalır? Eğer havadisin bu fıkrası da doğru Isç bizde Üniversite zihniyetinin henüz ge. üşmemiş olduğunu sarahaten gös teriyor. Çünkü felsefeden mezun olmak demek, felsefe hakkında bir fikir sahibi olmak demektir. Fakat merak etmeyiniz benim dinlediğim bir kaç felsefe İmtihanında böyle bir şeyin de istenildiğine şahit olmadım, İmtihanların derecesi başka memleketlerdeki lise imtihanlarının bir parmak bile üstünde değildi.
Hem Üniversitenin muvaffakiyeti. talebenin imtihanlardaki muvaffakiyeti ile mİ ölçülür? Bu, bayram günlerinde Rektör nutuklarında İstatistik rakamları gibi söylenir amma o Üniversitenin’ İlmî muvaffakiyeti değildir. Üniversitenin İlmî muvaffakiyetini neşrettiği eserlerin araştırmaların ve bazan (evet bizim İçin maalesef bazan bile değil) keşiflerin kıymeti ile ölçülür. Hattâ Anglosakson dünyasında Üniversitelerin tedristen ziyade araştırma yeri olduğuna dair yeni bir fikir hasıl olduğunu geçende bir eserde okumuştum.
Sonra Üniversitedeki felsefe derslerinin iyi verilip verilmediği nerede tetkik olunacaktır? Onu da bilemiyoruz Eğer bu tetkiki yapacak daha yüksek İlmî bir tesis varsa o vakit Üniversite denilen müessese Ünfversite değildir. Hakikat bu İse benim yukarıdan beri yazdıklarım da hep yersizdir. Fakat gönül arzu ediyor kİ Üniversite Üniversite olsun ve benim mütalâalarım da yerinde olsun.
A. ADNAN - ADIVAR
Telefon şebekesinin ıslahı hakkında kararlar verildi
İstanbul telefon şebekesini kuran şirketin Parlste bulunan temsilcilerinin şehrimize geldiklerini yazmıştık. Dun Telefon başmüdürlüğünde P. T. T. umum müdürü B, Naki Köstenl. İstanbul Telefon başmüdürü B. Niyazi Tezer ve Parlsten gelen mümessillerin iştlraklle bir toplantı yapılmış ve telefon şebekesinin ıslahı etrafında uzun auzadıya konuşulmuştur. Şebekenin süratle ıslaha muhtaç bulunduğuna karar verilmiştir
Konuşmalara ayrıca İngiliz ve Amerikalı mütehassıslar da iştirak etmişlerdir. •
İstanbul devresi bir misli arttırılacak. Beyofiiunda yeni bir devre yapılacaktır. Banliyö santralları otomatik hale getirilecektir. Erenköy, Bebek, Büyükada merkezlerinin tokatları da arttırılacaktır.
İzmlrin Kar,fiyakasında 1000 abonelik bir santral kurulması ve İzmir abonesinin 1500 daha arttırılması Jçln ecnebi bir şirketle 2 milyon liralık bir anlaşma yanılmıştır. ‘
Bayezit ve Cağaloğlu semtlerinde su derdi
Eon günlerde İstanbul semtinde, bilhassa Cağaloğlu ve Bayezlt mmta-kasında gündüzleri Terkos sulan ak-mamaktadır. Mevsimin yaz ve halkın fazla su sarfetmek zaruretinde bulunması dolayısile, halk susuzluk içinde kıvranmaktadır. Sular akşamları saat 11 den sonra verilmekte ve münhasıran pazar günleri muntazam akmaktadır. Keyfiyeti Sular idaresinin dikkat nazarına koruz,
Birer derece terfi eden doktor ve eczacılar tstanbuldakl devlet hastanelerinde çalışan doktor ve eczacılar İçinde kanuni terfi müddetlerini doldurmuş olanların sayısı yüze yakındır. Bakanlık tarufından bir üst derece maaşa geçirildikleri bildirilen doktor ve eczacıların kararnameleri Vilâyet Sağlık müdürlüğü tarafından sahiplerine ve çalıştıkları hastanelere bildirilmeğe başlanmıştır.
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR
Her şarkısına kıymetli bir mücevher verilen bestekâr
Abdülâziz zamanında sarayda, harem dairesinde her dakika işitilen üç şarkı..
} Sabaha kadar süren saz — (Dün gece rüyada gördüm yârimi» — *Top-( lanılsa hep güzeller bir yere» — Bütün İstanbulu dolaşan şarkı — Zülfü ı Nigâr hanım için bestelenen şarkı — Bir çekmece dolusu mücevher — !' «Hangisini beğenirseniz alınız!..» — Bir günde sekiz şarkı — Alman çif-liği — Yolda akla gelen beste — Taş üstüne oturulup yapılan şarkı — Köylülerin hayreti.. ■
Büyük bestekâr yine eskisi gibi bekâr olarak saraya dönüyor, Avıupadan yapılan o meşhur, yüklü para kaldırmanın en baş-döndürücü zamanlan. Sultan1 Azizin yiyip, İçip hayatının ışığını dört tarafından yaktığı günler. Istanbulun yeni sarayı, Dol-mabahçe bir zevk ve eğlence mabedi halinde. Tekmil etraf kafeslerle çevrilmiş ve saz sesleri Ihlamur korusunda, gül şurubu gibi şafak kızıllığı başladığı demlere kadar sürüyor, öyle başdöndürü-cü bir hayat ki nerede ise Dolma-bahçe sarayıntn oluklarından, su yerine eritilmiş altın akacakI.,
Sarayın harem dairesinde bilhassa şu üç şarkı bir sabahtan, öteki sabaha kadar bütün taze dudaklarda mırıldanmaktadır. Bunlardan biri; «Dün gece rüya, da gördüm yârimi», öteki: «Top lanılsa hep güzeller bir yerde», üçüncüsü de: «Zevkin ne ise söyle, hicap eyleme benden...» şarkısıdır,
Bazan bütün dünyayı dolaşan, herkesin ağzında şarkılar vardır, işte bu üç şarkı da sarayda, bilhassa haremde, genç kızlar, genç kadınlar arasında bir salgın halinde moda olmuştu. Şarkılar, sarayın loş ve uzun koridorlarından süzülüyor, salonlara geçiyor, odalara girip çıkıyor, hattâ bazan selâmlığa, kahve ocağına kadar uzanıyordu.
Yine aynı nağmelerin Dolma-bahçenin büyük demir kapılarından süzülüp şehrin en kibar semtlerinden, en dar tahta ma-hailelerine kadar uzandığına da hiç şüphe yoktu.
Haremin İhtiras dolu havasa içinde günün her saatinde işitilen bu üç şarkının üçü de Arif beyin idi. Saray kızlan Arif beyin olduğu kadar onun melodilerinin de hayranı idiler.
Ve hepsinde aynı merak vardı: Arif bey kiminle evlenecek?,. Hem bu sefer haremde «Çeşml-dilber» de yoktu.
Arif bey tarafından bestelenip de sarayda hemen ertesi günil dillerde dolaşan her şarkı hakkında haremin gizli köşelerinde fısır fısır dedikodular yapıyorlardı. Acaba şarkı kimin İçin çıkarılmış?..
Bir şarkıda bahsedilen kaş, göz, yahut bir isim eğer filânca Çerkez kızma, falan cariyeye, filân gözdeye benzetil İrse artık dedikodu büsbütün alevleniyordu.
Arif bey tarafından, kendi hakkında bir şarkı çıkarılmak!.. Bu İmparatorluk hareminin en büyük muvaffâkiyeti addediliyordu.
Arif bey ikinci defa olarak yine çok güzel bir saraylıya tutuldu. Zülfü Nigâr haremin en ince kızı idi. Büyük musiki üstadının İkinci zevcesi de İşte bu Zülfü Nigâr hanımdı. Çok hassas ve melek yüzlü bir taze idi Lâkin bu evlenmede sanatkâra saadet getiremedi. Zülfü Nigâr İçten öksürüyordu. Bir gün sarayın dok toru Zülfü Nigâr hanimi muayene etti. Ve gene kadının verem olduğunu söyledi.
Zülfü Nigâr, onu çok seven Arif beyin karşısında — sanki başka bir âleme gidiyormuş gibi — her gün biraz daha eriyordu. Arif bey bu heran kendisinden ayrılan, uzaklaşan sevgili varlık için meşhur: «Olmaz ilâç sfnel sadpareme» «Çare bulunmaz bilirim yareme-ı
Şarkısını yaptı. Nakaratı meşhur: «Gelse tabip baksa civan yârime»
Olan ve bir zamanlar herkesin ağzında dolaşan şarkı...
Nihayet Zülfü Nigâr hanım öldü Bugün belki böyle bir İsimde vaktlle genç bir kadının yaşamış
Abdiilâzh
olduğunu kimse h u lamaz. Fakat onun şarkısı hâlâ bazan İşitiliyor Zülfü Nigâr’m ıstırabı, acıları bir şarkı halinde musiki tarihine kadar girmiştir.
Bir çekmece dolusu mücevher
Arif beyin büyük sanat dehasını kavrayabilmek İçin şöyle düşünmek lâzımdır.
Arif bey Şûrayı devlet hülefa-hğından, Mabeyinden, Kurena-Iık vazifesinden tutun da sarayın bazı yüksek mevkilerine kadar çıkmıştır Etrafına derin bir hürmet telkin etmiştir, O devirde bu belki ilimle, siyasetle yapılabilecek bir işti. Lâkin şarkı söy leyerek saygı merdiveninin en yüksek basamaklarına kadar ulaşmak — o zamanda — İnanılmaz bir kudrettir. Zira «şarkı söyleyen adam» yalnız eğlendire-bllen bir insandı, O da muvaffak olursa,,, Serhanende hazreti şeh-riyârl Arif bey. bu işi «hürmet gören adam» haline koydu Arif beyin, devrinde ne kadar muvaffak olduğunu bundan anlayabiliriz.
Abdülâziz. Arif beyi memnun etmek için elinden geleni yapıyordu. Ona sık sık gayet kıymetli mücevherler hediye ediyordu. Bu mücevherler o derece çoğalmış, öyle birikmişti ki son zamanlarda büyük bir çekmece bunlarla tamamfle dolmuştu, Abdülâzlz, Arif beyin her bestelediği hoşuna giden şarkı için bir kıymetli elmas vermekte idi.
Halbuki meşhur musiki üstadı tam bir sanatkâr l&kaydisl içinde maddi şeylere katiyen ehemmiyet vermiyordu.
Zaman zaman bu mücevher dolu çekmeceyi açıyor, kızlarına, zevcesine, yakınlarına:
— Beğendiğinizi alınız.. diyordu,
Ve hangisi hoşa giderse onu hediye etmekte tereddüt göstermiyordu. Netekım sonra kendisinden bahsedeceğimiz üçüncü zevcesine, ismi «Millet bahçesi» olan bir mücevher hedive etmişti, ..Millet bahçesi.» bir yüzüğün adı İdi. Bu İsim de yüzüğe daha ziyade taşlarının şeklinden dolayı verilmişti. Bu taşlar, tıpkı bir parkın tarhları, çiçekleri şeklinde döşenmişti. «Millet bahçesi» hakikaten emsalsiz bir elmastı. Bu da Adülâziz tarafından hediye edilmişti, Lâkin Arif beyin böyle şeylere aldırış ettiği yoktu. O kadar ki Maçkada'kİ Taş lığın en güzel binası meşhur «Taş konak» ın (camiin yerinde İdi) Valide Sultan tarafından alınmasına bile pek umursamadı. O paraya, servete kıymet vermemişti.
Yolda bestelenen FBrkr..
Yukarıda, her bestelediği ve
GÜZEL SANATLAR
Selçukî sanatına bir bakış
Bugünkü mevzuumuz dünyanın en kıymetli eserleri yanında yer almış bulunan Selçukî âsâ-rına aittir. Selçukiler bu nefis eserlerini on birinci ile on üçüncü asır arasında vücuda getirmişlerdi.
Sanat tarihimizin en geniş sa-hilelerini dolduracak olan bu büyük mevzu. Osmanlı devri Türk sanatına esas teşkil etmesi itlbarile son derecede ehemmiyetlidir.
Selçukî sanatının inkişaf et-mesiie orta Asya sanatı büyük değişikliklere uğradı ve orta Asya ananelerinin izleri sanat eserleri üzerinden yavaş yavaş silinme ğte başladı
Selçukîiere ait eserler, İslâm âleminin en meşhur sanatkârları tarafından yapıldı Bu eserler vücuda gelirken BizanslIlarda kalma ustaların da yardımı gc rüldü. Hindlstandan. Cinden. Sı merkanddan, Buharadan Baf dattan ve Irandan gelen eşv üzerindeki resimler, şekiller b sanat için birer ilham kaynag oldu.
Bu suretle Selçukî sanatı bi yük bir terakki hami esile diinvî nin en nefis eserlerini yaratt Bugün Selçukîiere ait avakt duran mebani ile Selçuk Heri müzelerimizde ve dünya müze’( rindekl sanat eserleri üzerin d yapılacak incelemeler Türkleri sanat sahasında ne harikalar vs rattığını belirtecektir.
SelçukUerin bira tezyinattı tetkik İçin basta Konya ve Siva olmak üzere Karadenizle Adan arasındaki Anado’u kıtasını ge: mek lâzımdır.
Mimarî bakımdan "üzel etüd edilmiş olan hu Abidelerimiz
hoşuna giden her şarkı İçin Abül-ftziz’ln Arif beye bir mücevher verdiğini söylemiştik. Halbuki Arif bey belki yer yüzünün en çok, en kolaylıkla eser veren sanatkârı idi.
Hepsi birbirinden güzel addedilen bestelerini kaşla göz arasında yapıverirdi. Bundan bana bahseden bugünün tambur üstadı bay Dürrü :
— Hattâ bazan günde 8 şarkı bestelediği olurmuş. O kadar çok beste yaparmış ki aynı günde bu besteleri geçmeğe vakit bulamazmış. yetiştiremezmiş.,, diyor.
Sanatkârın pek yakınlarından olan sayın bir bayan da Arif beyin bestlerinl nasıl yaptığına dair bana şu hikâyeyi anlattı ki sanat tarihimiz İçin cidden enteresandır:
— Hacı Arif beyin çok, çabuk ve kolaylıkla beste yapmasının tek sebebi şöyle izah edilebilir, hakkında, yerli ve ecnebi, olduk-Arif bey he ran musiki ile meşgul olurdu Başının İçinde başka hiç birşey yoktu. Yalnız beste.,. Muhakkak bu baş gayrişuurî olarak, hiç fâsıla vermeden ve durmadan yalnızı besteler üzerinde İşliyor, çalışıyordu O ekseriya yolda, sokakta. mırıldanarak, bazan hafif sesle beste yapardı.
Meselâ eline geçen paralarla malı olarak meşhur «Alman çif-liğl> denilen yeri satın almıştı. Bu çlflik .Alman çifliğL adını almadan bestekâr Hacı Arif beyin İdi. Orada küçük bir evi de vardı, inzivaya, sessizliğe susadığı zaman oraya giderdi. O İlâhî sükûnet İçinde harUctılâde bestelerini yapardı
Bazan Reisülhattatin Abdullah beyin yalısından damadı İle birlikte çıkarlar, o zamanın hemen tek naki! vasıtası olan merkeplerin sırtında çlfliğin yolunu tutarlardı.
Hayvanlar tıkır tıkır giderlerken. Zlnclrlikuyu yolunda birdenbire sanatkârın aklına bir beste gelirdi. Eşekten İner, yanında bulunarn yol arkadaşlarına:
— Siz yürüyünüz, İlerleyiniz... Bana bir beste geldi!., derdi
Ve onlar Arif beyin âdetini çok iyi bildikleri için hayvanım da. alırlar, İlerlerler, uzaklaşırlar, sanatkârı kendi kendine bırakırlardı.
Arif bey tepetenha yolda yürüyerek, sık sık durarak, çok defa taşların üzerine oturup parmakları He hareketler yaparak yeni bir beste çıkarırdı. Kendi kendine böyle yollarda çalışırken yanından geçen köylüleri görmezdi bile.. Köylüler kendisine hayretle bakarlardı. Ve böylece artist adamın çlflik yolunda bestelediği bir çok şarkılar vardır. Meselâ bunlardan biri «Meclis bezendi sun bâde sâki» adındaki eseridir.
Arif bey çifiiğe gelince yeni bestesini geçer, herkese dinletirdi. Yollarda onun üstüne oturup meşhur bestelerini yaptığı taşlar hâlâ durmaktadır.
Bir musiki üstadı da:
— O kadar kolaylıkla beste yapardı ki. istese besteli konuşabilirdi... diyor.
Hikmet Feridun Es
r p ia s r p a> t p •» - r t g p r

YENİ BİR YURT
Sivas vilâyeti. Belediyesi ve hamiyetli tüccarlarının yordımlle İstan-bulda bulunan Sivas yüksek tahsil talebeleri İçin bir yurt yapılmak üzere Şehzadebaşında tramvay caddesinde bir konak satın alınmıştır.
Bu ders scneslen yetlştlrileçek olan yurda çok ûz b!r ücret mukabilinde bu sene (00 - 70> kadar talebe alt-
ça geniş neşriyat yapıldı. Yalnız, tezyini sanallan ilgilendiren kısımlara çok az temas edildi.
Camilerin, mescitlerin, medreselerin ve türbelerin harici ve dahilî tezyinatı, çinilerinin. mo-zayiklerinin. sütun’annm. sütun başlıklarının, pervazlarının, nar-maklıklannın ve kapılarının üzerindeki ovma İsleri ve tezvinat tasnif edilmedi ve oymadık sa-natlle mukayeseler yanılarak mütalâa edilmedi.
Selçukîiere ait mezar taşlarının, sandukaların, kürsülerin ve çeşmelerin de tezyinatı ayn avrt tetkik edilin sınıflara taksim edilmek gerektir Bilhassa bronz, bakır ve tahta islerine büvük ehemmiyetler vererek mlzdeki cok kıvmetH istifade etmeliyiz
Konya müzesindeki Ankara (Efcnoğrafval deki Selçuk saheserieri bu mevzuu kuvvetlendirecek esas uar-çalarj teşkil ederler.
Selçükîlerdeki tezvin sanatı sultan birinci Alâeddin Kevku-bad zamanında kemal derecesine vasıl olmuştur Zaten on üçüncü asır ortalarına doğru yapılan Selçuk eserlerinde en karakteristik Selçuk hatlarını bulmaktayız.
Bu devirde fildişi üzerine oyma sanatı da oldukça İlerlemiş bir halde idi. Şamdanlarda, ibrik ve leğenlerde, kandillerde velhasıl pirinç ve bakir eşyada gördüğümüz tezyinatı ve yazıları Selçukîlertn fildişi parça’ar üzerinde de aynı sanat mehare-tlle işlemiş olduklarını görüyoruz.
Ön üçüncü asırda, küçük As-yada, dünyanın en sanatkârane eserlerinin vücuda getirildiğine dair vesikalar mevcuttur. O devirde Selçukî sanatkârlarının Venedik’e çağırılarak orada sanat öğretmek üzere muallim olarak çalıştıklarını bazı târihî kayıtlardan da anlıyoruz.
Selcukîlerde minyatür ve tezhip İşi de cok İlerlemiş bir sanat halinde İdi Bunlardan »mühim bir kac nümün? Konya müzesinde saklıdır, Selçuk eserlerindeki incelik, kompozisyonlarındaki âhenk, tevazün o devri takibeden zamanların sanatkârlarına İlham membaı olmuş, bilhassa Osmanlı devri Türk sanatına esas teşkil etmiştir,
Nureddin Vatman
mGzcla'r1-eserie’-H’n
İngiltere’de terhis
Londra 2 (A.A.) — Evening
Standard gazetesine göre, hükümet yakında ordu, donanma ve hava kuvvetlerinde terhisi hız-ou senv »w - »v. ,
nacaktır. Bu miktar gelecek seneler Jandirmak İçin tatbik edimce* arttırılacaktır. [usullerin tetkikine başlıyacaktır.
AKSAM
Sahlfe 8
2 Ağustos 1945
Bir müddet Önce genç bir kadınla •vlenen büyük edebiyat üstadı Ahmet Fâni ik birlikte eski kitaplar satan dükkânın raflarını gözden geçiriyorduk. Ahmet Fâni âdetti ağzının suyu aka aka kitaplara bakarag mırıldandı:
— Ne eserler!.. Ne eserleri.. Tam aradığım kitaplar amma...
İhtiyar kitapçı:
— O halde size bunları vereyim efendim... dedi.
Ahmet Fâni şaşırmış bir tavırla cevap verdi:
— Evet.. Evet amma...
ıAmma> nm nihayetini bir türlü getirmiyor, kekeleyip duruyordu. Onun vaziyetini anlıyordum. Hususi hayatını epeyce bilirdim.
Yeni evlendiği genç karısı İle Ahmet Fâni'nln bir türlü anlatamadığı bek nokta İşte buydu; Kitaplar
Oenç kadın artık kocasının elinde kin i avucundaklni kitaba vermesinden bıkmış, usanmiştı. Ve Ahmet Fâniyi yeni kitap almaktan kati surette menetmlşti.
Daha doğrusu kamile şöyle anlaş-ynışlardı. Ahmet Fâni ayda yalnız 15 liralık kitap satm alabilecekti. Bu 15 lirayı doldurduktan sonra Ahmet Fâni dünyanın on büyük şaheserde karşılaşsa kabil değil onu alamazdı.
Lâkin güzel kumaş, yeni moda bir şapka. güzel bir kundura karşısındaki şıklık meraklım genç bir kadın gibi Ahmet. Fânl'yl bir türlü kitapların önünden alamıyordum.
Nihayet:
— Dayanamiyacağim azizim... Ben bu kitapları alacağım!., diye diretti.
Karısı ile bu yüzden ettikleri kavgaları bilirim. Hattâ genç kadın yeminli İdi:
— Kitap alırsan olduğu gibi ocağa Utar, yakarım... demişti.
Bunun için Ahmet Fâni'nln şu kararı karşısında sormağa mecbur oldum:
— Pckl._ Al ama eve ne diyeceksin?.
( Gözleri parladı:
— Minareyi çalan kılıfını hazırlar tabii... Onun da kolayını buldum.
— Nasıl?..
_____ Anlatırım sonra.. Şimdi şu kitapları bir paket ettirelim bakalım..
Dostum kitapları sardırdıktan sonra onları bir sevgili gibi koltuğunun altına aldı. Dükkândan çıktık. Fakat eve ne diyecekti?.. Bilirdim ki o genç tansı ile kitapları arasında hiç bir gaman kati bir tercih yapmış değildir. Dalma kitaplarla güzel kadın arasında bocalar durur. Ne ondan, ne Ötekilerden vazgeçebilir...
Kttapçı dükkânından çıkar çıkmaz Ahmet Fâni-paketi bana verdi:
— şimdi sen bunları alacaksın.. Yarın bana, eve geleceksin!.. Ve ba kitapları karımın yanında bana »Hediye. edeceksin anladın mı?...
Ne kurnaz adam!.. Bir de edebiyatçıların saf İnsanlar olduğunu söyler dururlar. Allah İÇİnl-
Genç karısı onu sadece kitap satın almaktan men etmişti. Fakat dostlarının üstadd kitap hediye etmelerinin Şu üne geçemezdi ya... Amma bu hediye kitapların parasını yine bizzat üeıad veriyormuş!,. Genç kadın bunu nereden bilecekti?..
Ertesi günü bu İşi bayağı korka korka yaptım. Ben kitapları hediye etmeğe yeltenirken içimden: «İster
Ticaret Bakanlığından:
K. 593 sayılı kararla kubıd edilen ücretli milli korunma kontrolörlüklerinden kadroları açık bulunan iller kontrolörlüklerine yüksek okul melunlan alınacaktır. Ücretler 140 liradan 4öö liraya kadardır
Aranılan yeterlikte olanlara, barem derecesine bakılmaksan» kadro •cretleri tam olarak verilebilecektir.
Maaşlı memurluktan nakletmek istlyenlerln dairelerinden lztn alması, istifa etmiş bulunanların da istlfaLari nın üzerinden üç ay geçmiş bulunması şarttır. Bu gibilerin milli korunma kanunu gereğince memurluk ve tekaütlük hakları saklı kalacaktır.
İsteklilerin askerlik ödevlerini yapmış veya tecil edilmla olmaları şarttır. Memur olan veya memurluktan İstifa ile ayrılmış bulunan İstekliler dilekçelerine yalnız tasdikli sicil özleriyle askerlik belgeleri örneklerini. memur olmıyanlar da tahsil ve askerlik belgeleriyle nüfus kâğıdı Örneklerini bağlıyacaklardır.
İsteklilerin en çok 10. 8. 1945 cuma günü akşamına kadar Bakanlığımıza müracaatları ilân olunur. (10195)
misin, adam daha dün geceden İşin, aslını karısına itiraf etmiş olsun i.» diyordum.
Fakat bereket versin, her şey yolunda geçti. Kitapları hediye etlimi.
Karısı:
— Çok teşekkür ederiz. Bunları hediye etmeseydiniz her halde o almağa kalkışacaktı... dedi.
Ve bana nasıl İkram edeceğini şaşırdı. Likörler, kahveler, soğuk şuruplar gelip gidiyordu.
Doğrusu Ahmet Fâni de. karısı da, ben de, hattâ şu sırada belki kitapçı da, kitapların muharrirleri de, daha doğrusu hepimiz memnunduk. Masum bir yalan bakınız kaç kişiyi birden memnun etmiştiI..
Lâkin o günden sonra artık üslad işin kolayını bulmuştu. Kendisi hiç kitap almıyordu. Lâkin dostları ona yığın yığın, kocaman kocaman kitap getirip — Alah razı olsun — hediye ediyorlardı... Hayatta ne de olsa dost hırkadır canımı.,
Hele «kitap hediye cdlcb lerin arasında bir genç adam vardı kl üstadın âdeta maaşlı memuru gibi İdi. Paraya İhtiyacı olan birisi İdi. Ahmet Fâninin İstediği kltaplan arayıp, buluyor, onun parasile satın alıyor, gıtlrlp hediye ediyordu.
Lâldn bir kere dehşetli blrşey oldu. Ahmet Fâni bir yefde gördüğü kitapları alması İçin bu çocuğa 80 lira vermişti.
Bekle bekle gelmez!.. İkinci günü, üçüncü günü «kitap hediye edici» yok!..
Dördüncü günü ben, Ahmet Fâni’ nln karısı ve kendisi hep birlikte Beyaızıtt&n geçiyorduk. Birdenbire karşıdan Necati'yi yani kendisine 80 Ura verilen çocuğu gördük. Çağırdık. Yanımıza geldi.
Ahmet Fâni Sert sert sordu:
— Nerelerdesiniz efendim?.. Görünmüyorsunuz.
— Olmuyor üstadım. Fazla meşguliyetim var. Gelemiyorum...
— Bazı kltaplan bana hediye edeceğinizden bahsetmiştiniz, hanı’’..
Necati şaşırmış gibi gözlerini açtı:
— Ne kitapları?.. Haberim yokl .
* Ben şair iniştim. Üst ad bulsa Neca-tlyi boğacak!.. Lâkin karisi:
— Canım sen de zorla kendine kitap hediye ettireceksin. Bu kadarı da olmaz kİ., diye onu kolundan çekti.
Ahmet Fâni bir aralık kulağıma eğildi:
— Gördün mü keratayı?.. Bizim 80 lira gittiI.. dedi.
Eretsl günü Ahmet Fâni büsbütün dehşet İçinde geldi.
Kapıdan girer girmez şunları şöy-ledi:
— Başıma gelenleri duydun mu?.. O Necati olacak herif eve gel... «Verin benim kitaplarımı, onları sadece okuması için vermiştimI.» diyerek gûya benim dünkü muamelemden kızmış gibi sözüm, ona bana hediye ettiği 120 cilt kitabı yükle bir hamala götür... Tamam 450 liralık kitap!. Alır a- O bana vermemiş mİ İdi? Karıya İşin aslını aöyllyeyim dedim Cesaret edemedim!.. Bilirsin küıtlk-l»Jc derecemi!.. Ondan sonra ne a-hatim kalacak, ne huzurum... Susmağa mecbur oldum. Gitti kitaplar Göz göre göre.. (Bir yıldız)
İROMLflR DİYARINDA
Kahire ve İskenderiye’de iki konser — Vatana dönüş
Mucizekalıilintlenhirhurluluş
700 metreden düşen pilotun paraşütü açılmadı fakat kendisi yaşıyor
Bu mübalâğalarla anlatılan ve zihinlerde bin ihtimale vo tefsire vesile veren hazin ölümün hikâyesini en güvenilir yerden dinlediğim için okuyucularıma anlatacağım. Son filiminl çevirirken pek yorulan Esma Han, otomoblllte dostlarının nıümanaatine rağmen dinlenmek için yakın sayfiye yerlerinden biri olan Resillbare bir gece yarısı giderken, orada açılmakta olan bir kanalın şoför tarafından far-kedilmeylşl. son süratte giden otomobilin suların İçine gömülüşü İle bu feci kaza meydana geliyor. Senaryosuna yazmış olan Yusuf Vehbi filimde bu ölüm «ahneslnl tamamen canlandırıyor.
Filimin ilk gösterildiği akşam biletler çılgın bir istek karşısında yükselerek satılmış, kiralın da şereflendirdiği o gala gecesi, filim göz yaşları ve hıçkırıklar içinde seyredilmiş, baş erkek rolünü oynıyan Yusuf Vehbi'ye İşte o akşam kıral tarafından beylik unvanı verilmiş, Esma Hanın hâtırasına hürmeten o akşam fakir artistler İane sandığı, kiralın bizzat 20 bin Mısır lirası teberruuyla açılmış. Bu sandığa pek çok zenglhlcr yarış edercesine tebertularda bulunmuşlar
Esma Han sesinin tonalitesi, etvarı-nın İngiliz Lady'lerlne yakışan kibarlığı ve zarafctlle gönüllerden ebediyen sillnmiyecek olan şarkın en kıymetli bir kadın artisti ıdl. Ne yazık. .
Hâlâ onun şarkıları tekrarlanırken gözler yaşarıyor. Ehram yolunda kendi zevklle yaptırdığı villâsının kapısını hiç bir el açamıyor. Orası ancak uzaktan seyredilen mukaddes bir mabet gibi Esma Hanin hâtıralarını saklıyor.
Şahsı sermayelerle kurulan diğer stüdyoların başında gelen 8tüdyo Vehbi’nin de çalışma tarzı ve verimi cidden kayde değer... Gerek senaryosunu, gerek baş rolünü, gerekse rejisörlüğünü büyük bir kudret ve vukufla başaran sanatkârın ne kadar meşgul olduğunu ve ne kadar yorulduğunu tahmin etmek güç değildir. Buna rağmen evinde gülen, soyllyen, oynı-yan neşeli İnsanla, çalışına saatlerindeki ciddi, otoriter Yusuf Vehbi arasında ne büyük bir tezat var. O, hürmet etmesini ve hürmet ettirmek sanatını inceleştirmiş bir şahsiyet,..
Münir, Mısır radyosunun daveti üzerine İlk konserini radyoda verdi. Bu konseri ker halde memleket dinlemiştir. Bu çok muvaffak geçen konserden sonra Mısırlı dostların ve artistlerin teşvikiyle Özbekiye tiyatrosunda umumi bir konser hazırlandı.
Münir, iki sene evvel konserini I Opera binasında vermişti- Bu sene bina A. N. S. A. teşekkülü tarafından bütün sezon İçin kiralanmıştı. A. N. S. A. harb esnasında Müttefik askerlerini her yerde eğlendirmek maksa-dlle, kadın, erkek bütün artistlerin gönüllü olarak işlirakile kurulmuş bir teşekküldür.
Artist gurupları sıra İle Londradan geliyor; bir ay temsil vererek yerini diğer gurupa terkederek başka memleketlere gidiyorlardı. Bu sefer de Londranın birinci sınıf tiyatro artisti Donald Wolflt gurupu Shakespeare' den bazı temsiller vermek üzere gelmişti.
Konserin geç kalmasının başlıca sebebi, Münirin konseri Operada vermek arzusu idi. Halbuki A. N. S. A kontratının bitmemesi vaktini haylice geciktirdi. Artistin kaprisi, rağbetin ve teşvikin Önünde eridi. Ve özbekiye tiyatrosunda çok muvaffak bir konser verdi. Dilimizden çokları anlamadıkları halde. Mısır halkı, ve münevver kısmı, Münirin sesindeki hususiyetin ve teknik kudretin cazibesine kapılmış, her mısra nihayetinde çılgınca alkışlıyor. Coşkunluklar ile
Yazan: Enisc Münir Nurcddin Selçuk
«Ya selâm» (Aman Allahım, mânası na gelen, kellmelerlle salonu çınlatıyorlardı... Musikinin lâfızla alâkasızlığına bundan güzel misal olamazdı.
Birinci kat localarda yer almış prenses ve prensler kendilerinden geçmiş, yalnız, yalnız dinliyor ve alkışlıyorlardı.
Münir de, bütün şevkiyle kendi şarkılarının nakaratlarına eklediği, Arapça mısralarla gönüllere akıyordu.
Sahne, bir saray bahçesinin haşmetini taşıyordu. Afrika güneşinde gelişmiş renk renk mis kokulu çiçek sepetlerine, herkesin hissiyatına tercüman olan satırlar yazılarak iliştirilmiş kartlar vc İsimler Münirin sanat koleksiyonunda ebediyen saklanacak kıymetli hâtıralardır.
Konserin sonunda halk doymamış bir halde salonu terkedlyordu.
Kahlrede İkinci umumi konserin verilmesi ısrarına, mevsimin haylice ilerlemiş, sıcakların artık başlamış alması, menfi cevap veriyordu... İsken-derlyedekl konser de ora muhafızının himayesinde çok münevver bir dinle-ytcl huzurunda Fransız lisesinde verildi. Hasılatın yarısı İskenderiye Türk ve Mısırlı hayır cemiyetine bırakılmıştı. Ertesi gün Miinire teşekkür ve tebrik mektupları yağdı.
İskenderiye, 25 kilometre uzanan şık plâjlarlle tam bir banyo şehri... Mevsim dolayisilc Kahireden yavaş yavaş göç başlamış... Rek renk mayolarla ilk heveskûriar Akdenlzln çapkın dalgacıklarllc oynaşmağa başlamışlar bile...
Fakat kibar sınıf haziranda gelirmiş. mevsim İçin kiralanan hususî kabinler daha kıştan tutuluyormuş, kiraları 40, 50 mısır lirası olan bu kabinlerin. bu sene daha fazla pahalandığı söylentisi var. İskenderlyede, ancak dört gün kalabildik. Münir'in Kehirede dönüş İçin tamamlıyacağı mühim İşleri bizi bekliyordu.
Bu kere de Mısırı ziyaretimde hayvanat bahçesini görmekten kendini! alamadım. Harb zorlukları, hayvanların beslenme güçlükleri, bahçeyi gözle görülür derecede fakirleştirmiş. Tek tük aralanın bir köpek ııysallığlle kafeste oturuşları İnsana hüziın veriyordu.
Evvelce etrafa neşe saçan muzip maymunlara bile sünepe bir hal gelmiş. fazla seyre tahammül edemedim Yalnız bir iki fil sirkte numara yapan zavallı hemcinsleri gibi birkaç para mukabLlindc yaramaz çocukları üzerinde taşıyor, hem gıdasını, hem de mürebbislne ufak bir menfaat temin ediyordu.
Harb müddetlnce kapalı kalan «Tutan karnen» müzesi harb sonu do-layıslle kısmen açılmış bir halde.. Sekiz sene evveline nazaran bazı kıymetli1 teferruatı henüz teşhir etmemelerine rağmen Firavun devrinin göz kamaştırıcı serveti, som altındun sandukası, bugün bütün dünya kadınlarının taşıdıkları zlnet eşyasının asıllarının hep o zamanda keşfedilmiş ve klıllanilmiş şeyler olduğunu önümüze seriyordu..
Bilhassa mumyalar, seyrine tahammül edllemlyecek kadar korkunç ve canlı saklanmış.. Bir tarih kl sihriyle İnsani titretmeğe kâfi geliyordu.
Mısırda muhtelif ırk ve dinde İnsanlar barındığı için o nispette sayısız da bayramlar var.. Milli bayram sırasına giren onların «Şemneslm» bizim «Hıdrellez» dediğimiz bir tek gün var ki bütün memleket aynı zamanda kutluyor. Bu enteresan günden de biraz bahsetmek isterim. Her sınıf halkın bir gün evvelinden, zengini çiftliklerine, fıkarası kırlara giderek kutladıkları bu bayramın bir hususiyeti var kl: o hafta çıkan haftalık mecmualardan birinin kabında, (Arkası 7 nci sahifede)
Amerikan deniş yüzbaşısı G. w. Bradham yazıyor:
Bu savaşta birçok garip hâdsietir olmuştur. Fakat Jim Percy'nln durumu bunların hepsinin fevklndedlr. Peroy, sllâhendaz birliklerine mensup bir pilottur. 700 metreden kendisini boşluğa bırakan bu pilotun paraşütü açılmadı. Fakat, korkunç bir hızla Pasifik Okyanusuna düşen Peroy, birkaç kemik kırıklığı ile yakasını ölümün pençesinden kurtarmağa muvaffak olmuştur ve tekrar uçmağı tasarlamaktadır.
Gayet müşkül bir durumda bulunan bu pilotun sağ kalma ihtimali milyonda birdi. Fakat, talihi tam m ân asile kendisine yaver olmuştur.
Percy'nln durumu talihinden ziyade cesarete lstlnad etmektedir. Çünkü, 24 saatten daha fazla bir zaman zarfında kurtarılamayan pilot, mercan-döküntülerinde saatlerce İnlemek zorunda kalmıştı.
22 yaşında olan James Gllbert Percy, California'da doğan bir gençtir: ailesi Sacromento’da ikamet etmektedir.
New Mcxlco askeri üniversitesinde tahsil ettiktin sonra Jacksonylle ve Mlaml’de savaş talim ve terbiyesine tabi tutulmuştur. Bir avcı pilotu olduktan sonra 112 numaralı deniz avcı filosuna intlsabettl. Bugünkü durumda asteğmen olan Percy, tekrar faal hizmete döner dönmez yüzbaşılığa terfi edecektir.
Bir giin, uçak filoçu Cenup Pasifik adalarından birinde üslenmiş bulunduğu sırada 40 Japon avcı uçağının hücuma geçmeğe hazırlandığı haber verilmişti. Bu Japon uçaklarına karşı koymak için, derhal hava teşkilleri faaliyete geçmişlerdir.
Percy, diğer 4 Korser uçağını idare eden arkadaşları İle birlikte teşkil halinde uçuyorlardı. Bu teşkil, 22.000 kademllk bir lrtlfaa ulaştığı vakit, karşı tarafta 25.ÛO0 kadem yükseklikte uçan 12 Japon uçağı peyda olmuştu.
Japon uçakları, Korserlere hücum etmek için derhal vaziyet aldılar. Korserler de, Japon uçaklarını karşılamak üzere irtifa kazanmağa başladılar.
Bu esnada herşey baş döndürücü bir süratle cereyan ediyordu. Ne tarafa bakılsa, Japon uçakları ile karşılaşılıyordu. Sağdan soldan mütemadi surette ateş açmağa devam ederken. Japon uçakları da müVma-dlyen Korser teşkilinin etrafında dör.üp duruyorlardı. Arkadaşları, tehlikeyi bertaraf eder etmez Percy de, üssüne dönmek üzere buradan ayrılmağa başlamıştı.
Bu heyecanlı hikâyenin bir kısmını, kahramanın ağzındım dinllyellm:
— «Tam hava alanına yaklaşacağım bir sırada, uçağımdan 2.000 kadem aşağıda seyreden 5 Japon uçağı gördüm. Gayet süratli bir hücum yaparak bu cehennem yerinden uzaklaşmak istiyordum.
• Bir uçağın 5 uçağa karşı koyması gayet müşküldür. Japonlar, ttşkil halinde uçmuyorlardı. Japon uçakla-tının gerisinde bulunuyordum. Bunların mevcudiyetimden katiyen haberleri yoktu. Çünkü, Japon uçaklarından ikisine hatırı sayılır miktarda Amerikan kurşunu attım. İkisinden de dumanlar çıkmağa başlamıştı. Fakat bunların düştüklerini görmedim.
«Üçüncü bir Japon uçağına karşı hücuma geçtiğim bir sırada, bu feci âkibetle karşılaştım. Birinci hücumdan sonra İkincisine başlamak üzere arkamda Japon uçağı olup olmadığını görmek İçin bışımı çevirdiğimi zannediyordum. Fakat bakmamıştım. Çünkü, anî olarak uçağım kurşun yağmuruna tutulmuştu. Bu Ja-
pon uçağını bir türlü göremedim. Uçağın her tarafı, makineden kuyruğa kadar dellg deşik olmuştu. Yaralanmıştım ve uçağımın İçini kesif bir duman kaplamış bulunuyordu. Yaralarım sol el ve ayağımda İdi. Fakat, o kadar ıstırap duymuyordum.
«Uçağın kontrolünü hâkim bulunuyordum. Lâkin, aynı uçak, tekrar yetişerek sağ kanadım delik deşik etti. Esasen kanadın bir kısmı kopmuştu. Geri kalan kısmında da, basketbol demir) büyüklüğünde delikler açılmış bulunuyordu.»
Percy'nln uçağı, hâlâ yüksek sürat İmkânları dahilinde kc^trol edilebilir bir durumda bulunuyordu. Fakat, arası çok geçmeden sağ kanada doğru düşmeğe başladı. Percy, uçağuuLL müşkülâtla karşılaşmış bulunuyordu/*^ Çünkü, bu İşi görmek İçLn 2 elle çaış-f* mak zorunda kalıyordu. “j
Uçağın kapısını açmak İçin büyük*1, lndiremlyeceğinl anlamıştı. Yapıla-Q cak tek bir şey vardı; Boşluğa atlamak. C
Halbuki uçak, daimi surette kon-.2
trolonu kaybettiği için bir elini bunu(O düzeltmek işine hasrediyordu. Fakat, Jg nihayet kapıyı açmağa muvaffak olmuştu.
— «Emniyet kemerimi gevşettim; 3? ve 700 metreden Pasifik Okyanosu- J" na atladım. Japon pilotları uçaktan*1-atladığımı görmüş olacaklar kl. der- >■» hal oradan ayrıldılar. Fakat doğru-^2 sunu söyleme t lcabederse, Japonla-^^ an beni kurşun yağmuruna tutma- q larına imkân ve ihtimal yoktu. Çun-w kü o kadar başdöndürücü bir hızla W iniyordum ki, bunların suya düşmeden evvel beni yakalamalarına im-/ \ kân yoktu. Bu arada paraşütü aç-'*"* nıak için halkayı çektim Fakat paraşüt açılmadı.»
Percy, paraşütün açılacağını ümit ediyordu. Biraz yukarı tırmanarak paraşütün koşuma bağıl olan kısmını çekti. Lâkin, paraşüt gene de açılmadı. Bu kısmı mütemadi surette sallanmasına rağmen paraşüt kapalı bulunuyordu.
Birdenbire boşluğa bakınca 100 metre mesafede buluan denizi görmüştü. Artık paraşütün açılmıyacağmı katiyetle anlarmj bulunuyordu.
Percy. bu durumdaki heyecanım hatırhyanuyor. Fakat öleceğinden emindi ve hazır ok vaziyetini almağı da unutmuştu. Böylece, ayaklan birbirine iyice yapışmış bulunuyordu. Ellerini de dizlerine doğru iyice uzatmıştı. Şöyle kl, vücudu tam mâna-sllc amudi bir şekilde suya iniyordu.
Muazzam bir darbe ile suya dü şünce, 15 kadem aşağı indi. Can kurtaran yeleğini şişirerek suyun üzerine çıktı. Bu esnada paraşüt koşumunu çıkarmağa muvaffak olduğu için, bir müddet istirahat imkânını elde etmişti.
— «Ayak bileklerim ve batın nahiyem gayet kuvvetli bir darbeye maruz kalmıştı. Arası çok geçmeden batin nahiyesindeki kemiklerimin 3 yerinden kırıldığını anlamıştım. Bileklerimde de kırıklar vardı. Belim de İncinmişti. Bütün bunlar, sabah 11,30 da cereyan ediyordu. Günün mütebaki kısmını küçük bir adaya doğru yüzmekle geçirdim.»
Ada. takriben bir mil ötede bulunuyordu. Percy. yüzükoyun yüzmeğe çalıştı, fakat, arası çok geçmeden ıstırap, bu şekilde hareket etmesine mâni oldu. Ayakları da işlemiyordu. Sırtüstü daha İyi yüzüyordu.
Saatlerce yüzdükten sonra, mercan döküntüsüne varmış bulunuyordu. Fakat, buraya çıkmağa elvfrişU olacak kuvveti kendisinde topiıyamı-yordu. Bir dalga kendisini buraya
(Artası 7 ci sayfada}
Gün Doğmadan Paris
EDEBÎ ROMAN
Yazan: Louîs Bromfield Tercüme eden: Yâ . Nû
Gitti ve çok geçmeden bir kâğıtla, paslı bir hokka ile ve bir kötü sivri kalemle döndü. Tekrar giderek sıcak bu, bir tas ve kocasının yedek usturasını getirdi. Kocaman ve eski usul bir şeydi bu, Sapı da bağadan. Her halde adamın fevkalâde hallerde kullandığı en İyi usturası olacak. Odadan ayrılmadan evvel, kadın, kapının eşiğinde geriye döndü:
— Bir gün Paris’ten boğulacaklarına ihtimal verir misiniz9
— Tabiatı yle. Nasıl olsa icabına bakarız.
— Müthiş şey. Sanki salona domuzlar dolmuştu.
Şayet bu sözde ciddî bir eda olmasaydı. delikanlı gülerdi. Bu kısa boylu. ufak tefek kadını yeniden1, trajik bir vakar havası sarmıştı, o da kendi gibi düşünüyor... Almanlar koyulmalıdır. çünkü o yerin adamı değildirler. Dayanılmaz bir durum bu. Tabiata karşı gelmek gibi bir şey. Bu hal devam edemez.
Bet beniz soluk ve endişeli, kadın kapıyı kapayıp gitti.
Bunun üzerine erkek de büyük zah
bedblh davrandı. Ne posta, ne telefon, ne telgraf varmış. Paris'e girip çıkmak için husus! vesikalar lâzımmış. Bununla beraber kadın elinden geleni yapacağını söyledi.
Konuştuğu sırada birdenbire pencereye gitti ve tüylü ağır perdeleri çekti.
— Devriye. - dedi.
Delikanlı, kalın kunduraların çıkardığı bir gürültü duydu... Dört Alman askeriyle bir onbaşının ayak sesleri... Pencerenin dışında çakıllar üzerinde. Sonra, onbaşının kaba sesiyle haykırarak :
— Dur! - dediğini İşitti.
««e
Giyindiği sırada, askerlerden İkisi onu göz hapsinde tuttu. Onbaşı İle öbürleri sararmış küçük madam Du-puy'ü muhtarlığa götürdüler. ît İr az ediyordu amma fayda yok. Onbaşı, Almanca, bu kadının tehlikeli olduğunu, kahraman Alman askerlerine ateş etmek İçin bu gibilerin pusu kurduklarını söyledi. Geri döndüğü vakit, kadıncağızın ne olduğunu haber vermek İstemedi. Nicky'nln kâğıtlarını unuayeneden sonra, haykırdı:
— Vay! Bir Rus domuzu! Bir Slav!
Onbaşı, kısa boylu, şişman bariz şekilde sıfır bir adamdı; Behlsy'nln Gauleller’l olmasından dolayı kendi kendini mühlmscyip, şişiniyor duruyordu.
metle yatağından çıktı: aynanın önüne kadar gidip kendine baktı. Hayali kendisini güldürdü. Sakalı ile pansı-manı epeyce komikti. Fakat madam Dupuy İle eczacı, ona, M. Dupuy’ün gecelik entarisini giydirmlşlerdi. Kırmızı iplikle İşlenmiş pamuklu bir entari kl, ancak dizlerine varıyor.
«— Şayet Rojle, beni bu halimde görseydi ne gülerdi.» diye düşündü.
Cıra? olduktan sonra oturdu; tası itip kötü kalemle şunları yazdı:
Sevgilim,
CompiĞfine’fn yanında B£thisy denen kilçiik bir yerdeyim- Yaralandım amma pek hafifçe. Birkaç güne kadar Partse çeleceğim. Şayet btt pusulam eline geçerse, sadece seni geleceğimden haberdar etmiş olacak. ÖldüfrimA-sanma. Ölüyken de, diriyken de daima seni tavaf edeceğim.
Nlcky
Madam Dupuy’e bu mektubu. Wa-.şington caddesinde oturan Rox!e'ye göndermek İçin bir vasıta bulunup bulunmadığını, sorduğu zaman, kadın
Nicky'yl mahalli hapishaneye götürdüler. Burası, küçük, karanlık ve pencereleri demir parmaklıklı bir oda İdi. Sonra da, gece bastırınca, bir müfrezenin nezareti altında kamyona bindirip yaz gecesinin mavi gurubunda Fransanın şimaline doğru şevkettiler. Burası, yeşil otlak ovadan geçen nehriyle, göğe doğru sıra sıra yükselen kavaklarlle sevimli bir memleketti. Kamyondaki adamlar, ecnebi gönüllülere karşı hususi bir tertiple davranmak emrini aldıklarını bildirdiler. Delikanlının Rusyadan ne sebeple kaçtığını keşfetmeğe çalıştılar, İnhllftl eden Wrangel orduslyle birlikte kaçışının hikâyesini anlattığı zaman, hepsinin yüzü ifadesiz, ahmak bir hal aldı. Bunlar, son İnkılâptan, yahut da son harbden hiçbir şey ha-tırlıyamıyacak kadar gençtiler. Kendilerine, Alman ırkının faikıyetinden ve Führerln mucize olduğundan başka hlçbtr şey öğretltmcdlği Aşikârdı Nicky'nln geçen harbe alt bir mülteci olduğunu, bu seferki harbden evvel yapılmış bir siyasi tazyik neticesinde kaçmadığını anlıyamadılar. Hakikaten Fransız değilse bile onun kendini samimi şekilde Paris'i! saymasını bir türlü anlıyamadılar.
— Şayet Rus'sa, niçin Fransız millet! gibi dejenere ve zayıf bir millet uğruna mücadele etmek zahmetine katlanmış? - diye sordular.
Çok geçmeden artık, delikanlı münakaşa etmekten, izahat vermekten vazgeçti. Bu, bir maymun kalabalığıy-le zeki zeki konuşmak tecrübesinde bulunmağa benziyecokti. Alıştıkları disiplin, onlarla makul bir muhavereyi muhal kılmıştı.
Eski bir hava meydanının yanında bulunan temerküz kampına geldikleri vakit, artık gece bastırmıştı, Mevki hakkında genç adamın müphem bir fikri vardı. Galiba Ois bölgesi; lâkin, hâlâ yollar üzerinde kalan hudut işaretlerini ve yazılan seçemlyordu. Başı ağrımaktaydı ve artan karanlık her şeyi bulanık gösteriyordu.
Bu İlk gece, kışlada kendisine gösterilen saman yığını üzerine hemen yattı ve uyudu. Ertesi sabah, kendini daha İyi ve daha kuvvetli hissederek etrafına bakındı ve diğer esirlerle konuştu. Garip bir halita; ekseriyet kendisi gibi ecnebi; aralarında her yaştan ve her milletten Yahudller de var. Birçok AvusturyalI, Çekoslovakyalı, AlmanyalI mülteci. Burada, mülteci gönüllü taburunun da bazı askerleri var. Birçok yaşlı adamlar ve gençlerin arasuıda bazıları korkuyorlardı. Bunların Fransada melce bulmuş ecnebiler oldukları İçin, yahut da uğrunda dövüşecek kadar Fransayı sevdikleri İçin buraya tıkıştırıldık ları aşikârdı. Bazıları, Almanlar Paris’e girdikten sonra, devrlyeler insanları
tevkife başlayınca, Başşehirden gönderilmişlerdi Böyle sürü halinde toplanmaları, hususi bir cezaya maruz kalacaklarını aşikâr kılıyordu. İhtiyarlardan biri, bir Avusturya!» Yahudi, burasının Yahudilere ve komünistlere tahsis edilmiş bir kamp olduğunu ve Almanların, tasfiye etmek istediklerini burada topladıklarını söyledi.
Kahve ve ekmekle sabah kahvaltısı ettikten sonra, evrakının ne olduğunu öğrenmek teşebbüsünde bulundu. Fakat suali sorduğu onbaşı, ondan tarafa tükürmekle ve şöyle demekle iktifa etti:
■— Orasını kimse bilmez. Esasen ehemmiyeti de yok. Zira vesikalarınıza bundan sonra hiç İhtiyacınız olmı-yacak.
Bundan sonra, genç adam, kışlaya döndü, oturup düşünmek teşebbüsünde bulundu. BirdenbLre, kendisinde, haytalık, serserilik, firarilik ve hüner-baz efendilik namına nc varsa, hep birden el ele verip meydana çıktı.
«— Bu ahmak Almanlar beni burada kapalı tutamazlar — diye düşündü. — Buradan çıkmağa mecburum. Paris'e dönmeğe mecburum. Onlarla, oradan daha dövüşebilirim. Hattâ Fransız ordusu bulunmasa bile. Hattâ harb Fransada bitse bile.»
Daima şunu kasdedlyordu:
(Arkası var)
2 Ağustos ı? „
AKŞAM
Sahile 7
Ehramlar diyarında
(Baş tarafı 6 ncı sahifcde) güzel bir kızın bir taze soğanı koklarken alınmış fotoğrafıdır.
Nazarı dikkatimi çekti. Demek, yalnız gül, yasemin değil, soğan da çiçek gibi koklanan bir mata imiş diye düşündüm. Çok sevdiğim Aydanın hatırı için bu İşi tecrübe etmek bize de düştü. O gün herkes bir yere davetli. Bizi de Madam Vehbi haftalarca evvelinden o gün için davet etmişti. Villânın yolunu tuttuk, merasim bir gece evvelinden başlıyor. Ayda, gece yatarken elimize ufak paketler sıkıştırdı.
Bunları bir şey niyet ederek yastıklarımızın altjna açmadan koymamızı söyledi. Aydayı kırmak ne mümkün... Ertesi günü erken uyanıp paketlerden çıkan şey açık pencere önünde koklanacakmış, tâ gözden yaş gelinceye kadar., çünkü gözlerden akacak bu kat reler bütün sene müddetlnce acı göz yaşı dökülmesine mâni olacakmış..
Ne güzel şey.. Acabn her felâket namzedi, fâni bayatın her uğursuzluğuna uğrayan zavallı, bu nesneyi koklamakla bir sene olsun, hayatından. huzurundan, saadetinden emin olmak tılsımını bulabilir mİ?.. «Biz de tecrübe edelim» dedik, fakat gÜ2el Aydanın paketinden çıkan taze soğanı aç karnına, uyku sersemi koklamak doğrusu pek güç geldi.. Afrika doğuşunun, bahçeyi kızıl renge boyaması beni bahçeye çekti. Üzerlerinde çiğ damlaları parlıyûn gülleri en büyük arzularla niyetlerle kokladım, kokladım. Gözlerimi kapadığım zaman hâlâ o kokuyu duyuyor ve kok-luyorum- Galiba ilk uyanıp bahçeye inen ben olmuşum ki, bahçıvanlar ellerindeki güzel goncaları bana uzatarak bahar bayramını tebrik ediyorlardı.
Meramımı şöyle böyle ifade edecek . kadar öğrendiğim teklük Arapçamla onlara teşekkür ve mukabele edişimle pek mütehassis oluyorlardı. Herkes uyamnenya kadar oyalanmak için bahçeyi hem dolaşıyor, güzel bulduğum küçük oya gibi çiçeklerden Ay-daya kolye, bilezik hazırlıyordum. Bir az sonra bunları ona verirken boynuma atılışı. Meralimin de yanımda olması arzusunu ne derin derin hissettirdi ki gözlerimi silerken karşımda canlı bir gençlik levhası olarak seyrettiğim Aydaya ve uzaklardaki Meralime iyi İstikbal ve saadet diliyordum.
Herkes bahçeye inmeğe başlıyor.. Renk renk, grup grup herkes toplanıyordu.. Öğle yemeği, sıcak memleketlere mahsus çok dekoratif bir çiçek olan cehennemiyelerin alevden bir çağiıyan gibi havuza döküldüğü bir yerde hazırlanmış muhteşem bir sofrada, başta kuzu dolması ve onu takibeden nefis yemekler ve yemişlerle büyük bir neşe içinde geçti. O gün başlıyan sıcak, öğleden sonra çöken rehavetle herkes serin köşelere sığınmak istiyor, bahçedeki muhtelif Vehbi villâlarının kapılan o güne mahsus hepsi açık, teşkilâtlarının bilhassa serinletici oluşlyle pek davetkâr duruyorlardı. Bunlardan bir tanesi. Amerikan filimlerinde görülen bir fevkalâdelikte, çok zengin ve modern tarzda döşenmiş, misafir dairesi olarak hazırlanmış herkesi kendine çekiyordu.
Orada biraz müzik yapıldı. Davetliler arasında bulunan Mısırın meşhur dansözü Hacerln kıvrak Yİicudlle oynadığı şark dansı, bir şiir kadar güzeldi, Münir'in Okuduğu birkaç şarkı pek alkışlandı.. Akşama doğru herkes mutat zevkine daldı. Kimi viskisini, kimi berberendlslnl aldı. Kimi radyo başına, kimi oyun masasına oturdu.
Kahlreye her giden yabancının ziyaret ettiği diğer bir yer de kale haricinde kayalar arasında kurulan bir tekkedir. Burası birkaç prenses ve prensin aynı zamanda gebesidir, Elektrikle aydınlanmış bir galerinin tâ sonunda metfun «Gaygısız baba» ve galerinin İki tarafında maruf Mısırlı ailelerin kabirleri.
Tekkenin temiz salonlarında bütün kıral ailesinin İmzalı fotoğrafları asılı.. Sed sed yapılmış çiçekli bahçesi güvercinlerin su İçmesi için yapılmış büyük bir havuzu var.
Orayı birçok İngiliz ve Amerikalının gezdiği ve enteresan buldukları tekkenin defterine yazıp imzaladıkları tehassüslerlnden anlaşılıyor. Kalıl-reyi buradan kuş bakışı ' seyretmek pek hoş.. Bazı noktalarında tavan vazifesini gören muazzam kayaların heybeti görülmeğe değer..
Büyük gruplar halinde buraya muhtelif zamanlarda Leylâ Murat, Yusuf Vehbi. Abdülvehap, gibi memleketin meşhur kimselerde gittik.
Leylâ Muratla ilk defa orada bir ziyaret esnasında tanıştık. Pek zarif giyinişi ve etvarlle. fillmlerinin rağbeti dolayısile yaptığı mühimce servetine rağmen tevazuundan blrşey kaybetmiyen bu güzel artisti herkes seviyor.
Bu kış istanbulda gösterilen Leylâ-nın aşkı fillmlnde Münirin diıble ettiği müzik parçalarını tamburile okurken Leylâ ne derin bir hazla dinliyordu. İki artistin yarının Mısır ve Türk fllimlerlnde ne güzel yanyona yer alacaklarını herkes itiraf ediyordu. Gruptaki bazı muzip Mısırlı dostlar onları seyrederken Atatürk kadınlımın toleransına hayran olduklarını söylediler. Birbirlerine mütekabil bir hürmet ve samimiyet İle bağlandığı takdirde sanat bahsinde bir artistin yükselmesinde, karısının fera-gatinefsi ilk plânda gelmesi lâzım olduğunu kendilerine anlatınca bu işin pek de kolay olmadığını Mısırlı hemşireler gülerek itiraf ediyorlardı.
Kahirede bulunduğumuz müddet zarfinda Leylâ. Murat Romeo ve Jül-yetin Arapça kopyasını çeviriyordu.
Abdûlvahap kışın geçirdiği ehemmiyetli bir hastalıktan sonra meşhur kür yeri olan Helvan'da üç aylık bir istirahat devresinden avdetinde, Münir! her zaman görebilmek vesllesile otelde bir oda kiraladı. Münir! çuk seven ve Türk musikisinden çok zev«c alan Abdülvahapla son zamanlarda /hemen her gün görüşüyorduk. O da durmadan çalışıyor. Dünyalığını yoluna koymuş, İstikbale emin bakan bir hali var.. Nll o kadar mübarek ti hem toprağını hem insanım besliyor.. Bu sene Kahirede mevsimsiz bunaltıcı sıcaklar başladı, kesif bir toz tabakası sis halinde semayı kaplamış meşhur kum fırtınalan vakit vakit tahammül edilmez bir halde..
Her ne İse bu seferki seyahatlle Mısırlılar Münir i daha fazla benimsediler. Yüksek sınıf, artist sınıfı, hattâ halk Münirin sanatlne ne coşkun bir alâka, ne sıcak bir kucak açtılar. Veda ederken herkes hep birlikle, «arasını uzatma, birkaç ay sonra bekliyoruz» diye bir akrabaya bir kaç zaman kalmağa giden bir aile yakınlığı ile uğurluyorlardı.
Yine tayyare bir kartal süratlle yalnız Kıbrısta bir kere yere İnerek, bu sefer dört saatle biri vatana kavuşturdu. Vatan havasım koklarken sarhoş oluyorduk.
Sık seyahat eden çok 1yi bilir ki cennet bile vatan hasretini tahfif edemez. O öyle büyüleyen bir hlstlr ki varlığını tanıttığı zaman tâ özümüze kadar İşler. İlk işimiz Meralimizi aramak oldu. Telefon başında Münir, Meral ben ağlıyorduk, ancak geldik diyeblldlk. ondan sonra birbirine karışan üç ayrı sesli hasret hıçkırıkları duyuluyordu..
Kahlrenln sıcaklarından sonra Ankara, çölde günlerce yürümüş bir İnsanın vahaya kavuşuşu sevincini verdi. Güzel vatanın her köşesi ne temiz bir yeşillikle süslenmiş, gönüllere taht kuran bir ilkbahar havası var. Mis kokan havayı memleket hasretini gidermek İçin kokluyor, kokluyorduk. Münirin Ankara daki yalnız tamburile verdiği konserden sonra tatlı bir sarhoşluk içinde tren bizi yuvamız». Meralimize uçarcasına kavuşturdu.
— SON —
Mucize kabilinden
— İŞ ARIYANLAR
BİR DEKORATÖR. — Emprime desenleri İçin İş aramaktadır, istek-. illerin Akşamda (Dekor) rümuzuna mektupla müracaatları. 710 — 1
YÜKSEK TAHSİLLİ — Malı, ticari kanunlara, muhasebe ve İdare usullerine bihakkin vâkıf Anadoluda bulunacak işleri de müsait şartlarla kabul eder (Dürüst) rumuzuna müracaat. 875 — 1
ŞOFÖRLÜK ARIYOR.UM — Elinde bonservisi bulunan askerlikle alâkam yoktur. Kefil gösterebilirim, hu susl, resmî otomobillerde İş arıyorum. Akşamda (H.Ş) rumuzuna mektupla müracaat. 885 — 1
- İŞÇİ ARIYANLAR
OKUR YAZAR — Bir amele bayan lâzımdır. Her gün saat üçten altıya kadar acele müracaatları. Tahtakale caddesi No. 96 Kundura boya imalâthanesi Nıırl Lcflcf,_____743 — 3
İŞÇİ ARANIYOR — Büyük terzihanelerde çalışmış salonyer ve kuvvetli işçilere ihtiyaç vardır. Jst'-'Kİlle-rin Beyoğlu İstiklâl cad. 417 üstü Meymenet Apt. Muzaffer Adam'a bonservislerde müracaat etmeleri _________________________£»3
YÜKSEK MAAŞ — İngilizce bilen. 4 yaşında bir çocuğa bakacak mü-rebblye İle hastabakıcı ve hademe bayanlar alınacak Cağaloğlu Sıhhat Yurduna müracaat, 864 —
İNGİLİZCE MÜTERCİM ARANIYOR — Türkçe ve İngilizceyi çok İyi blîen bir mütercime ihtiyaç vardır Dördüncü Vakıf han kat 1 No 37-39. Tel: 22951 869 — 1
SATILIK ÜZÜM MAHSULÜ - Top-kapı haricinde Maltepe caddesinde 8 dönümde 2500 çubuk bağın üzüm mahsulü toptan satılıktır. Pazardan başka her gün 13 - 18 arasında yanındaki 10 numarada sahibi Fehmi Zorluya müracaatları. 791 —
BİR İNŞAAT ŞANTİYESİNDE -Malzeme müdürlüğü İçin Usan bilir makine mühendisi aranıyor İsteklilerin vesIkalorUe birlikte Eminjnü Aşir Efendi caddesi İmar Han kat 3 No. 23 - 24 e müracaatları.
856
- SATILIK EŞYA
PİYANO SATILIK — Hllse - Berlin marka, Kruaze, Maun. Tri pedal. Tuşlar fildişi temiz. Kullanılmış, iyi durumda. Telefon 60302 saat 11-15
812 -
MATBAACH.ARA, MÜCELLİTLE-RE — Yarar tel dikiş makinesi, bıçak, köşe makinesi satmak Istlyenler Akşamda (Alem) rumuzuna mektupla müracaat. 869 — 1
SATILIK SANDALLAR — 6.40
uzunluk Ue 1,55 genişliğinde ve =>.80 uzunluk 1,50 genişliğinde İyi kullanılmış İki senelik sandallar yelkenli ve bütün tcferrüatlariyle beraber satılıktır. istlyenlerin Burgazada Deniz Kulüp kahvecisi bay Balâhaddine müracaat. 867 — 1
KOMPLE BİRA ÇEMKE ÂLETİ — İşler vaziyette satılıktır, Galata Ne-Cûtibey caddesi 201 dükkânda.
877 —
İstanbul Belediyesi Hânları
Adet
81 Muhtelif cins hurda demir
63 parça bakır kablo
3 Açık bakır tel
12 parça açık bakır tel
2 Mermer üzerinde sigorta
Şişli belediye tahsil şubesi emvaline olan vergi borcundan dolayı Şişli mahallesinin Palazoğlu sokağında kâin Akümülâtor fabrikasında haciz altına alınan yukarıda cins ve miktarı gösterilen hurda eşyanın 15. 8. 945 tarihine müsadif çarşamba günü saat 10 da satılacağı ilân olunur. (10375)
Çam travers ve kereste satışı
Devlet Orman İşletmesi Kaş Müdürlüğünden:
Satılacak mal: Mamul çam travers ve kereste
Mnhal ve mevkii: Demrenin Dalyan ve sıfat ve kalkan deniz İskeleleri «on depolarında.
Miktar ve cinsi: »409 adede denk 867 M3. 392 Dm. 3 mamul çam travers ve kereste
Muhammen bedeli: Beher metreküpü 110 liradır.
ilk teminatı: % 7.5 hesarıUe üç partinin 7155 lira 53 kuruştur. Müddeti: 15 gün
İhale şekli: Açık arttırma
İhale tarihi: 6. 8. 945 pazartesi günü saat II de
İhale yeri: Kaş devlet orman işletmesi müdürlüğü binasında.
1 - Yukarıda cinsi yazılı 9499 adede denk 867 M3. 392 Dm 3 mamul çam travers ve kerestesi üç parti halinde açık arttırma usulile satışa çıkarılmıştır-
2 — Buna alt şartname Ankara orman genel müdürlüğünde. Adana, Mersin, Antalya. Fethiye, Hnfke orman İşletme müdürlüklerinde İzmir orman bölge şefliğinde ve lçivtanemlzde.
3 — Taliplerin ilinle gûnflnde evrakı muöblle «e ilk teminatları İle komisyona mıiracaallarp (10346)
SATILIK YAZIHANE — Galatanin İşlek yerinde eşyalı, telefonlu iki oda yazıhane satılıktır. Galata Ada han 8 numaraya öğleden sonra müracaat telefon: 41663_____________________795 —
SATILIK MÜKEMMEL APARTMAN — Kurtuluşta havadar ve tramvay caddesini görür 4 katlı 4 der odalı banyolu mükemmel ve müced-det bir apartman acele satılıktır. Müracaat yeri: Galatasaray meydanı Köe apartmanı Emlâki? telefon 49010 883 — 1
ATATÜRK BULVARINDA — 50 metrelik cadde üzerinde apartman ve garaj yapmağa müsait arsa, Ers Emlâk Ağacami 3 telefon 40284
ÇOK MÜHİM — Beyoğlunda bahçeli deniz görür apartman tarzında 12 odalı kagir bir cv (16) bin liraya acele satılıktır. Çok ucuz olduğu için bu fırsattan hemen İstifade etmelerini muhterem müşterilerimize tavsiye ederiz. Müracaat yeri: Galatasaray Köşe apartmanı Emlâki? telefon 490in__________________884 — 1
SATILIK VEYA KİRALIK KÜÇÜK ÇİFTLİK — Kozyatağında, sebzeciliğe, ekime, sütçülüğe, çeşitli yetişmiş beş yüz fidanları ile meyvacılığa elverişli ve içinde köşkü, dolaplı kuyuları. ahırları bulunan 60 dönüm kadar arazi satılık veya kiralıktır. Tel: 52-366 863 — 1
8500 BOŞ TESLİM — Arnavutköy iskeleye bir dakika be? oda gaz. banyo elektrik su deniz görür muşam-balı. Galata Büyük Balıklı han 26 üçten altıya. 871 -
12500 BOŞ TESLİM — Kadıköy Bahariye civarı yedi oda nezaret elektrik saire muntazam kagir Galata Büyük Millet han (26) üçten yediye 872 —
5000 KELEPİR — Beykoz deniz görür büyük meyva bahçeli 9 oda İkiye kabili taksim elektrik su. Galata Büyük Millet han 26 üçten altıya 883 —
4000 KELEPİR İRAT — Tarlabaşı civarı kâglr (5) oda elektrik terkos. Galata Büyük Millet han (26) üçten altıya kadar. 884 -
32000 KELEPİR İRAT APARTMAN — Osmanbcy civarı beş kat dörder oda konforlu muntazam köşe başı ayrıca bir dükkân. Galata Büyük Millet han 26 üçten yediye. ____________________________885 -
10,000 LİRAYA — Sıraservllerde 7 odalı k&glr ev satılıktır. Taksim -Emlâk han 13 Emlâk Yurdu telefon 84439 889 -
10.000 LİRAYA — Kadıköy Acıbademde asfalt üzerinde be? odalı İki kat üzerine ahşap ev acele satılıktır. Taksim - Kristal - 13 Emlâk Yurdu telefon 84439 886 -
9000 LİRAYA — Taksime bir dakika 8 odalı her katında ayrı mutfak suvu bulunan ayda 90 lira kira getiren er satılıktır. Telefon 84439 887 —
32000 LİRAYA — Flriizaağa Cihangir araş büyük ana cadde özerinde dört katlı dörder odalı altında dükkânı bulııan apartman satılıktır Emîâk Yurdu telefon 84439.
888 —
15000 LİRAYA — Pangaltıda altı odalı hâlen dört odası kullanılmakta olan kaloriferli kâglr ev satılıktır. Taksim - Emlâk han 13 Emlâk Yurdu telefon 84439 890 —
PORTATİF SATILIK DAKTİLO MAKİNESİ — Taksim Aydede caddesi O ün eş apartmanı 6 No. ya saat 9 dan 12 ye kadar müracaat. _____________________879 — 1
J — Kiralık — Satılık
BULUNMAZ FIRSAT — Emirgânda ana cadde üzerinde tamamlyle denize nazır, çam. akasya ve gül ağaçları bulunan 2000 metre murab-bw mütecaviz arsası bulunan yalı nıaa müştemilât satılıktır. Taksim -Emlâk han 13 Emlâk Yurdu telefon 84430 891
GÖZTEPE — İstasyonuna iki dakika mesafede her tüttü inşaata el-verlşl I dört yol ağzında «1» No. lı arsa 15000 liraya pazarlıksız satılıktır. Oöztepede: Dell âl Kerime müracaat. _____________________________878 — 1
SATILIK — Kapalıçarşı Fesçiler caddesi 64 - 66 No, lı dükkânın nıesıf hissesi İle Üsküdar AraklyCcihacl-mehmet mahallesi Kaşımağa sokağı 18 numaralı 7 odalı, bahçeli ev satılıktır. Karaköy ömerûblt hanında odabaşı bay Aliye müracaat. _____________________________835 —
‘BEBEKTE — Bir katlı üç oda, bir sofa, banyo, mutfak, tam tesisle mobilyalı, mobilyasız senelik, mevMm-lik kiraya verilecektir. 33-178 den telefonla aran iması. 866 — 1
GÖZTEPE — Rıfatpaşa çayın 7 oda bir buçuk dönüm bahçe 15000 liraya. Moda caddesi 104 No. Naci Azer telefon 39071 851 —
KOLEJ TALEBELERİ VELİLERİNE — 6 ay kış yahut bir sene Ta-sim. Cihangirde konforlu bir apartı-man dalreslle «Bebek» de bahçe İçinde denize 1 dakika İbrahim paşa köşkünün konforlu 1 cl dairesini değiştirmek istiyorum. Telefon 43073 P.K. 1398 845 ~
DEVREN SATILIK — İşlek dükkân. .MüTacaat Kadıköy Söğütlü Çeşme cadderi 114 No. ya. 834 — ,
SATILIK EV — Be? bin liraya Gedik paşanın mutena yerinde. Denize fevkalâde nezaretli. Elektrik, terkos. Oedikpaşa Nev'lye sokak No. 21 Dam-yanosa öğleleri müracaat.
892 — 2
ACELE SATILIK APARTIMAN — Fatih merkez tramvay durağına bir dakika mesafede altı daireli bir dükkânlı terkos havagazı konforlu balkonları durağa nazır. Mutavassıt kabul olunmaz. Müracaat Fatih Karaman caddesi No, 8 Osman Koyan.
854 — 2
BURGAZ ADASINDA SATILIK BOŞ EV — Yedi oda, İkişer mutfak, helâ vö kapılıdır, elektrik ve sarnıçlıdır. aJt kat müstakildir. İskeleye üç dakikada. Cihangir, Alçakdam yokuşu Polatoğiu aport. No. 9 dördüncü kata müracaat. 852 — 1
SATILIK — Bostancıda KüçÜkya-lıda İstasyona yakın asfaltta çamlıktı çok mamur bahçeli fevkalâde manzaralı 9 odalı beton köşk satılıktır. Müracaat telefon 83434
876 — 4
. 30,000 LİRAYA — İzmltte Buğday meydanında sahilde kâglr büyük bir depo satılıktır. Moda caddesi 104 No. Naci Azer telefon: 69071 849 —
896 —
BEYOĞLUNDA TARLABAŞtNDA -70 lira hâlen konturatlı-İradı olan ev 6000 liraya. Ers Emlâk Ağacami 3 telefon 40284 897 —
SATILIK EMLÂKİ OLANLARA -istanbulun ve bilhassa Beyoğlu semende ufait ve büyük emlâkml satmak İstlyenlerin hemen büromuza müracaatları. Ers Emlâk Ağacami 3 telefon 40284 895 —
YARIM KAGİR SATILIK EV — İstasyona beş dakika denizi görür 3 oda mutfak banyo helâ ufak bahçe sahibi tarafından satılıyor. Kartal Mal tepesi Meydan sokak 11 No. • 832 —
KARAKÖY — Ve civarında 5 Uâ 10 odalı, möbleli veya möblesiz yazıhanesi olup da devretmek veya kiralamak lstıyenlerin '24154 numaraya telefon etmeleri. 857 —
BULUNMAZ BİR FIRSAT — Harbiye tramvay durağında her işe elverişli bir dükkân İcabında atelye de olur devren satılıktır. Müracaat! Harblyede kahveci Mehmet Kalfaya. 833 —
SİRKECİNİN — Merkezi yerinde 7 oda bitişiğinde büyük bir dükkân bo? olarak acele satılıktır. Sirkeci Büyük Eskişehir otelinde Refik Kayaya. 838 — 3
ACELE SATILIK — İçinde kuyusu. 60 adet ağacı olan, ön cephesi Tanzimat sokağına nazır bir dönüm arsa. Göztepe Tanzimat sokak 40 numaraya müracaat. 840 —
SATILIK VE KİRALIK ARANI YOR — Arsa, ev, apartman, han gibi mülklerin! çabuk satmak ve kiralamak İstlyenlerin Ve dükkân devredenlerin Deney Emlâke müracaatlar! Galata Rıhtım caddesi Kefeli Hüseyin han No. 2 telefon 43840 794 — 5
SATILIK APARTMAN — Şişil Kodaman caddesi No. 143 yeni yapılırı; dört daire boş olarak teslim edilir İçindeki sahibine müracaat. T*le fon: 43684 669 _
PAŞABAHÇE — Sultançeşme İskeleye 3 dakika mesafede deniz görür 5000 metre bir yer 8000 liraya Moda caddesi 104 No. Naci Azer telefon 69071 850 —
Ij-MÜTEFERRIK ASRÎ DANSLAR — Hususî olarak evlerinde öğrenmek İstiyenler Beyoğlu Anadolu hanı geçidi karşısında Aliyon sokak 19. Prof Panosyan, 755 —2
ALMANCA DERSLERİ — Avrupai» öğretmen büyüklere, talebelere gramer ikmale kalan talebelere muvaffakiyetle yrtiştlrlr. Pratik öğrenmek ve İlerletmek İstiyenler Taksim Hoca zade sokak 11 kat 3 Frau Slftar. 860 — 2
FRANSIZCA DERSLERİ — Çok tecrübeli bir Fransızca öğretmeni (Methodc mlJcte) takibi auretile öğrencilerini İlk dersten İtibaren Fransızca konuşmağa başlatmaktadır. Divanyolunda. çimberlltaş karşısında 210 No. lı dükkânda kitapçı bay Arif Er taşa müracaat olunması. 893 — 2
ORTA - LİSE TALEBESİNE — Tuna Dersevi'ndc Riyaziye - Fizik -Kimya - Lisan dersleri verilir. Tuna Dersevl Atatürk Bulvarı No. 88 İstanbul - Aksaray. 881 — 14
İNGİLİZCE, FRANSIZCA DERS — KolleJ mezunu bayan. Uygun flatle ders verir. Haftada iki üç gün evlerde kalabilir. Akşam gazetesinde (İdiomatic) rümuzuna mektupla. 880 — 1
FRANSIZCA, İNGİLİZCE, ALMANCA — Hususi dersler, İmtihanlara hazırlık, gramer, pratik, yüksek tecrübeli genç, ciddi bir bayan öğretmen tarafından. «Seri Metod» rümu-zlle Akşam'a müracaat. 882 — I
FRANSIZCA DERS — Yüksek tahsilli tecrübeli muallim ders vermektedir. Tercüme, mükâleme, gramer Ve dlyariyc. Üniversitelileri kurslara hazırlar. Akşam’da İ. Ü. rümuzuna müracaat. 790 — 1
İNGİLİZCE HUSUSÎ DERS — Kolej ve yüksek mektep mezunu tecrübeli bir bay tarafından lisan merak-lılarlle İkmale kaimi? İlse ve orta mektep talebelerine ehven flatle toplu veya münferit olarak İngilizce ders verilir. (Gülde) rümuzuna müracaat. 811 —
ORTA - LİSE, KIZ - ERKEK — Talebelere evlerimde matematik - Firik - Kimya dersleri verilir. Akşamda ıPK.» rumuzuna müracaat.
8G3 —
bir kurtuluş
(Baftarafı 6 cı sayfadaı atıvermlştl. Percy, yavaş yavaş suların yardımı İle bir kayalığa çıkarak orada gayet fena bir gece geçirmişti; ancak bir İki saat uyuyabll-mlştl.
Gün ağarırken, ne oturacak ve no
de yüzecek bir vaziyette olmadığını anlamıştı.
Kumsal 100 yarda ötede idi. Yavaşçacık kayalardan sıyrılarak, sahllo doğru yüzmeğe başladı. Dizlerinin üzerinde duracak bir durumda değildi. Kollarının yardımı İle sürüne sürüne sudan çıktı.
Kızgın güneş ve tuzlu su, adamı korkunç bir derecede tusatmşıt). Havada yağmur fırtınaları hüküm sür-
düğü İçin, eline geçirdiği taşlarla kumu kazarak, buraya su toplayabilecek vaziyette kabuklar yerleştir-
mişti. Bu, hiç de İyi bir usul değildi. Fakat, netice ltibarlle ağzına birkaç damla su girmişti.
•5 - 10 metre mesafede bir HındfcL tan cevizi gördüm. Bu mesafeyi ->Q rünc sürüne katetmek için 5 saat (;ft baladım durdum. Fakat, neticede emelime nail olmuştum.
Cebimde çakım olmadığı İçin, buğu kesecek bir vaziyette değildlrm Sadçce bir kayaya çarpıyordum. Böjfe lecc, az çok bir çııkur İzi hasıl olajfi ca, çekip dişimle kırdım; ■( (/)
cüzi bir nemlik geliyordu. Bu nerfe cevizin emdiği yağmur suyundan il« ri geliyordu. İçindeki sütün çıka/j dığı ses, dünyanın en iyi İçkisini arfl) dıracak kadar cazipti. Fakat. elin£) den bir şey gelmiyordu. M—
Yeril çocuklardan biri, kayalık!»© da dolaşıyordu. Diğer ikisi de orajfc y;ıkın bir yerde sandalda bulunuycfca/
du-
Percy, elini sallıyarak bağırıyordu. Fakat, bunlar cevap vermiyorlar ve mercan döküntülerinde bir şey arar gjbl oluyorlardı. Çocuk, yavaş yürüyordu, ötekiler de kendisini sandalla takibediyorlardı. Percy mütemadi surette haykırıyordu. Fakat bunlar, bir türlü İşitmiyorlardı. Kurtulmağa bu kadar elverişli bir imkânla karşı karşıya kalıp da kurtulamamak, insanı Adeta çıldırtıyordu.
Yerliler yürümeğe devam t'diyorlardı. Hemen hemen gözden kaybolacaklardı. Lâkin tam bu sırada çocuklardan biri arkasına balpp Percy'yl görmüştü.
Hepsi birden dönmüşlerdi Fakat birkaç daklkadanberi oldukları yerde durakladıkları halde yaklaşmak İstemiyorlardı. Nihayet, adamın tehlikeli bir durumda olduğunu görünce, bir araya toplanarak yaptıkları kısa bir müzakereden sonra, yardımda bulunmağa karar verdiler.
Adamı kaldırmağa çabaladılar. Fakat ıstırap, tasavvurun fevkinde idi. Bunlar, tekrar bir araya toplanarak müzakerede bulunduktan sonra, bunlardan İkisi sandala binerek uzaklaştılar. Üçüncü yeril, Percy’nin yanında kalmıştı. Bu adamın bir çakısı vardı. Percy, adaml Hindistan cevizini kesmek İşile meşgul ediyordu.
Şimdi Percy, aşağı yukarı bir galon süt içmişti.
işte bu sırada tam bir mucize baş-gÖsterml? bulunuyordu. O clvartln, baiık avlayan 2 Amerikan subay» vardı. İkisi de doktordu. Bunlar, o mıntakada bulunan yegâne Ameri-
kalılardı.
«Yeril çocuklar, benim bulunduğum noktayı gösterir göstermez, doktorlar derhal motörle birkaç daki-
kada gelmişlerdi.»
Bunlar, derhal bir tezkere tedarik ederek Percy'yl hastaneye doğru naklettiler.
O gîlndenberi Percy. birçok deniz hastanelerinde bulunmuştur; ve her yerde kendisine bir mucize adamı — 750 metreden düşüp, yasayan pilot * nazarlle bakılmaktadır
RADYO
KİRALIK ODALAR — Yftzıhaıri atelye İçin kullanılır telefon vardır. Galata rıhtımı esk! Şarap İskelesi soka); No. i 837—2
ANKARA RADYOSU
Bugünkü program
18.00 Dans orkestrası, 18.45 Mürik (pl.), 19.00 Haberler, 19.20 Geçmişte bugün, 19.25 Fasıl. 19.50 Konulma: (Kitap saati), 2000 Müzik, 20.15 Radyo Gazetesi, 20.45 Karışık şarkılar, 21,15 Konuşma, 21.30 Müzik (pl.), 22.20 Mürik (pl.), 22.45 M. S. ayan, Haberler.
Yarın sabahki program
7.30 Müzik (pl.), 7.45 Haberler, 8.00 Müzik (pl.), 1230 Müzik: Şarkılar,
12.45 Haberler, 13.00 Salon orkestrası.
İNGİLİZCE — Amerlkada okumuş ve Amerikan mekteplerinde İngilizce öğretmiş bir genç üç ayda lisan öğretir. aD.S.» rümuzuna mektupla müracaat 846 -
MEKTUPLARINIZI ALDIRINIZ
Gazetemiz İdarehanesini aores olarak göstermiş olan karilerimizden
Ş.G — Y.N.G — Y.T — İ-Ç — Memur — D.S — Güler — Alem— Talebe yetiştirir — İ.Ü — Alev — A.B.C
namlarına gelen mektupları İdarehanemizden aldırmaları rica olunur. "
Bahlfe 8
AKŞAM
a Ağustos 1945
HAŞAN depolarite bütün ıtriyat mağazalarında bulunur.
Bayanlara mahsus gayet şık ve zarif modellerde 18 ayar altın BİLEZİKLİ SAATLERİMİZİ görünüz.
Singer Saat Mağazası emSnbSl ’
■■■ Her nevî mücevherat siparişleri kabul olunur. 1
Tarım Bakanlığından
1 — Mersin - Alala teknik bahçıvanlık okulunun tçnıe suyu tesisatı için 25. 7. 1945 tarihli çarşamba günü saat 15 de kapalı zar» usulü ile yapılan eksiltmede teklif olunan bedel lâyık hadde görülmediğinden eksiltmesinin 10 ağustos 1945 cuma günü saat 15 de pazarlık suretlle yapılmasına karar verilmlşttr.
2 — Bu tesisatın tahmin! keşif bedeli (122.470ı lira (91» kuruş olup, muvakkat teminat (7374i Uradır.
3 — Eksiltme şartnamesi ve diğer evrak (6) lira mukabilinde Bakanlık levazım müdürlüğünden alınabilir.
4 — Eksiltmeye girmek Istiyen müteahhitlerin Bakanlıktan bir vesika almaları şarttır, isteklilerin bu vesikayı alabilmeleri için resmi tatil günleri hariç olarak eksiltme tarihinden en az üç gün evvel bir dilekçe İle Bakanlığa müracaat ederek, dilekçelerinde bir kalemde bu İşe benzer (50.000» eli! bin liralık bir tesisat işini muvaffakiyetle İkmal ettiklerine dair resmi dairelerden verilmiş vesikayı raptetmeleri şarttır. İsteklilerin gerek mnli vaziyetleri ve gerekse teknik teşkilâtlan ve halen taahhütlerinde mevcut iş vaziyetleri ve şimdiye kadar yaptıkları diğer bütün İşlerdeki de-recel muvaffakiyetleri tetkik edilerek komisyonca haklarında edinilecek kanaatin müspet bulunması lâzımdır.
5 — Taliplerin pazarlık, için belli gün ve saatte Bakanlık inşaat komisyonunda hazır bulunmaları Uân oılınur. (10239)
Kapalı Eksiltme ilânı
İstanbul Bayandırlık müdürlüğünden:
1 — Biiyükdere Orman Fakültesi yemekhane binası İkmal! İnşaatı kapalı zarf usullle eksiltmeye çıkarılmıştır. Keşif bedeli (112670) lira (341 kuruştur. Eksiltme B/8/945 tarihinde perşembe günü saat 15 de İstanbul Bayındırlık müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından yapılacagtır.
2 — Bu İşe ait evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme, bayındırlık işleri. genel, hususi ve fenni şartnameleri, proje keşif hülisaslle buna mütB-ferrl diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye iştirak etmek için taliplerin (68S3) lira (52) kuruşluk
muvakkat teminat yatırıldığına dair makbuz ibraz ve 045 yılında ticaret odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hamil olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç (3) gün evvel vilâyet makamına müracaat ederek eksiltme şartnamesindeki kayda göre ehliyet vesikası alması ve yukarıda 2 nci maddede yazılan evrakı gbriip kabul ettiğine dair imzalaması ve buna alt 2400 sayılı kanun mucibince hazırhyacağı teklif zarflarını 9/87045 perşembe günü saat 14 e kadar İstanbul Bayındırlık müdürlüğüne verlim-Sİ lâzımdır (9238)
İstanbul Sıhhî Kurumlar Arttırma ve
Eksiltme Komisyonundan:
Tahminî
Mlkdarı fiyatı ilk teminatı
Cinsi_____Azı çoğu Lira Kuruş Lira Kuruş ihale günü eaat-
Bade yağı 26300—32000 kilo 5 80 13430 3/8/945 cuma 18
Tereyağı 2400— 3-600 » 6 00 1620 » > » * .»
Sıhhi Ktırumların 1945 akçell yJh sadeyağı ve tereyağı ihtiyaçları kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme 3/Ağustos/1945 cuma günü saat 15 de cağoloğlunda Bağlık ve So yal Yardım Müdürlüğü binasındaki komisyonda yapılacaktır.
2 — Mi‘ -lâr, muhammen bedel ve ilk teminatı yukarda gösterilmiştir.
3 — İsteklilerin şartnameyi çalışma gün ve saatlerinds komisyonda görebilirler.
4 — İstekliler rart seneye «it Ticaret odası vesikası gurup vesikası
ve 2490 sayılı kanunda yazılı vtslkalar İle yine aynı kanuna göre hazırlayacakları teklif mektuplarını lhoıe saatinden bir saat evvel İlk teminat makbuz veya banka mektublle komisyona vermeler) (9343)
Tekel İstanbul Başmüdürlüğünden!
50 OL. İlk kapalı bir pişe biranın depolarımızdan satıcılara satış flati »35 kuruş şişe depozitosu dahil o 67.50, bira dağıtıcıları tarafından dükkânlarına getirilmek şartiyle e(J7.75s satıcılar tarafından halka aatiş flati de 70 kuruştur.
Soğutma ve nakil masrafını karşılama veya boş şişenin geri getirilmesini sağlamak gibi sebeplerle satıcılar bu fiate zam yapamazlar.
Bundan fazla fiat istenildiği takdirde keyfiyetin en yakın satış depolarına bildirilmesi rica olunur (10297)
Bakırköyıle kır eğlencesi
Kızılay derneği Bakırköy şubesi tl/8/045 cumartesi günü akşamı PlâJ gazinosunda saat SL den sabaha kadar bir kır eğ-lenceJİ fevkalâde caz, ve sürprizler tertibatmlştir. Davetiye • ler: Florya PlâJ gazinosunda Bakırköyündo Bakir Kitabesinde, Emtnönllnde, Nimet Abla gişesinde Sirkecide, Harb ma .filler! Kardeşler gişesinde satılır
CGömlekiş-ı
BİRİNCİ SİNİP UÖMLEKVİ |
■ Tek 20096 Sirkeci
İlân
p- SATILIK -
5,08 metıe uzunluğunda 2,70 metro genişliğinde ve 2,50 metre yüksekliğinde ikametgâh veya garaj olarak İstimal edilebilecek bir yük sandığı satılıktır. Sandık Galatada Veli Garajında görülebilir. Amerika Gene-ral Konsolosluğuna müra-caat Tel: 44983
İkinci yasak bölgeye girmekten sanık aslen Bulgarlslanin Dağ köyü halkından olup, İskân için Şarkışla-nın Gemerek bucağına gönderilen Ahmet oğlu 1924 doğumlu Hüseyin Dülger bugüne kadar yapılan aramalarda bulunamamıştır.
Askeri muhakeme usulü kanununun 215 inci maddesi gereğince kayıp sanığın 15 giln zarfında 1 No. lı Sıkıyönetim Mahkemesinde tahkikat yargıçlığına müracaat etmesi veya oturduğu mahalli bildirmesi, aksi takdirde hakkında askeri muhakeme usulü kanununun 216 ncı maddesi hükmünün tatbik olunacağı llânen Ihlar olunur.
Sıkıyönetim K. Korg Sabit Noyon
Zayi — 31/20391 numaralı İkamet tezkeremi zayi etlim. Yenisini çıkartacağımdan eskisinin hükmü olmadığını ilân ederim.
Altınbakkal Çayır sokak No. 95 Anna Taperna
Çocuk hekimi doktor
Ahmed Akkoyunlu
Taksim . Talimhane palas Telefon: 82627
SATILIK ARSA
Heybelladada iskeleye yakın, denize karşı, içerisinde 30 den fazla yetişmiş meyva ağaçları ve 100 t/ııluk sarnıcı olan 2009 (İki bin» metrelik arsa satılıktır. Talip olanların anlata, Gümrük sokak 22 No. ya müracaatları.
T l: 41357
Hiddet, merak, korku ve asabı heyecanlarda KARDOL
pek tesirlidir. Her Eczanede bulunur.
Üsküdar - Kadıköy ve havalisi halk tramvayları Türk Anonim Şirketinden:
MEMUR ALINACAKTIR
idaremizin Muhasebe. Levazım ve Hareket Şubelerindeki Barem dahili ve Muhasebe ve Kontrol ■ İstatistik Şubelerinde Barem harici münhsllerc müsabaka ile memur alınacaktır. Barem dahili olanlara 3650 sayılı kanun mucibince aylık verilecektir.
İsteklilerin Memurin kanunundaki evsafı haiz olmaları şarttır.
Müsabaka İmtihanı 15/8 1945 günü saat 10 da yapılacağından mezkûr günden evvel muktezl vesaik He Bağlarbaşı'nda kâin İdare Merkezinde Muamelât Müdürlüğüne müracaat olunması.
— Amerikan Hastanesi ““
Hastabakıcılık Dersanesi
Talebe kaydı cumartesi ve pazardan başka her gün 9 dan 12 ye kadar yapılmaktadır. Orta mektep mezunu 18 yaşını bitirmiş, 25 yaşını geçmemiş bayanlar hüviyet ve okul şehadetnamelerlle 10 eylüle kadar gelmeleri. Üç sene devam eden tahsil, yemek, giymek, İkamet meccanidir.
Fazla tafsilât İçin Mektep Müdürlüğüne müracaat.
Torna tezgâhı satın alınacak
Toprak Mahsulleri Ofisi genel Müdürlüğünden!
Aşağıda yazılı niteliklere uygun veya bunlara yakın, bir torna tezgâhı derhal teslim şartiyle satın alınacaktır. Ellerinde mevcudu olanların 10 ağustos 1945 gününe kadar teklif ve —varsa— kataloglarını genel müdürlük malzeme müdürlüğüne vermeleri veya göndermeleri İlân olunur.
Punta yüksekliği 110 mm. Banko uzunluğu 1070 mm. Punta arası 528 mm. Vites adedi 6. (10230)
8lr otomobil lâstiğin-
de Sel berilng markası
her vakit yüksek kali-
te. fazla dayanıklı# ve
daha büyük güven
İfade etmiştir.
BEiBERLING RU83ER £XPORT COMPANV İdari kemizI ■ rhror, ohio. İL S. L T«lgr«l ilmi , •• SElMRLINe "
Fthrlkalan : Okron, Ohl* U «. L t» Torvnlo, Ctn«4«

KAUÇUKÇA OUVENKBİ LECEÛİNİZ NAMDIR.
Türkiye acentesi ■
ARŞİMİDİS MüESSESESt
OTOMOBİL MALZEMESİ T, A. Ş, İstiklâl Cad. 30 ■ İSTANBUL. Tûrkly»
Bir Eczacı Kalfası Aranıyor
Taşrada bir eczahanede çalışacak muktedir bir eczacı kalfası aranıyor. Ulus Ecza Deposuna müracaat.
SAÇLARA HAYAT VERECEK BİR İÇAT™""^""
BRİYOL K-n
SAÇLARA hayat, intizam, parlaklık verir ve dökülmevne I mani olur. Briyantin vazifesini de görür. N
Parfümöri ve Eczanelerden arayınız.
Hesap Uzman Muavinliği Müsabaka imtihanı
Maliye Bakanlığı hesap uzmanları kurulu Başkanlığında^
1 — 35 Ura maaşlı hesap uzman muavinliği İçin 15 kasım 1045 perşembe günü müsabaka imtihanı yapılacaktır.
Aranan şartlar şunlardır:
a) Memurin kanununun 4 üncü maddesinde yazılı evsafı haiz olmak,
b) 1945 yılı ocak ayının başında 35 yaşını doldurmamış bulunmak,
e) yüksek İktisat ve ticaret okulu İle İktisat veya hukuk fakültelerinden birini, siyasal bilgiler okulunu veya bunlara eşitliği milli eğitim bakanlığınca kabul olunan yabancı bir okulu bitirmiş olmak,
d) Yapılacak soruşturma neticesinde hesap uzmanlığının gerektirdiği nitelinde bulunduğu anlaşılmak,
e) Yolculuk zahmetlerine katlanmaya sağlık durumları elverişli bulunmak,
f) 3656 sayılı teadül kanununa göre 10 uncu dereceye tayin şartını haiz olmak.
H — İmtihana talip olanlar 15 ekim 1945 tarihine kadar maliye bakanlığı hesap uzmanları kurulu başkanlığına dilekçe ile müracaat edeceklerdir.
Bu dilekçeye şu kâğıtlar bağlanacaktır:
a) Nüfus cüzdanının aslı veya onanmış sureti ve adresi,
b) Kendi el yazısı 11e hal tercümesi özeti,
c) Fiili askerliğini yaptığına dair resmi belge veya onanmış sureti,
d) Okul şahadetnamesi veya tasdiknamesinin aslı veya onanmış sureti,
e) Sağlam veya yolculuğa mütehammil olduğuna dair resmi rapor, III — Taliplerden aranılan şartları haiz olanlar yazılı ve sözlü olmak
üzere İki imtihana tabi tutulacaklardır. Yazılı imtihan Atıkarada hesap uzmanları kurulu başkanlığında ve İstanbul hesap uzmanları bürosunda veya bunda muvaffak olanların sözlü İmtihanı Ankarada hesap uzmanlan kurulu başkanlığında yapılacaktır.
rv — Yazılı ve sözlü lmlhanlar aşağıda yazılı ders gruplarına giren mevzulardan yapılır:
1 — MALİYE:
a) Maliye İlmi
b) Türklyede başlıca vergi kanunları
3 — İKTİSAT:
a) Nazari ve tatbiki iktisat
b) İşletme iktisadı
e) Mal Bilgisi (teknoloji)
3 — MUHASEBE:
Tedrisi ve tatbikatı
4 — MALÎ VE TİCARİ HESAP:
Basit ve mürekkep faiz, Iskonto faizi! cart hesaplar, mal! cebir, hendesede satıh ve hacim ölçüleri.
5 — HUKUK:
Ticaret hukuku, medeni hukuk, borçlar hukuku, İcra ve İflâs kanunu.
8 — ECNEBİ LİSANI: Fransızca, Almanca ve İngilizce
lisanlarından biri.
(Milli Eğitim Bakanlığı tarafından her sene açılmakta olan lisan İmtihanlarına girmek suretti* belge almış olanlar imtihana tsbl tutulmazlar.)
V — İmtihan neticesinde hesap uzman muavinliğine almanlar üç sone sonra yapılacak yeterlik imtihanında muvaffak olurlarsa hesap uzmanlığına tayin edileceklerdir. (10236)
Gayrimenkul satış ilânı
İstanbul Defterdarlığından :
Mukayyet Pey Mahallesi______Sokağı Kapı No, Cinsi Hissesi kıymeti akçesi
Beyoğlu ) Masraf Nazırı 0 Kâ. Ev Tamamı 81Ö0 Lira 608 Ömer Avnl )
■ > Rıza bey Yokuşu 5,7.9 ■> Apartiman > 13320 v 1900
> > » . . 1/3 . . x> 7200 » 540
Neslbe Anların Tarlabaşı Maliye şubesine olan kazanç vergisi borcundan dolayı yukarda mevki ve cinsi yazılı O. menkulleri tahsili emval kanunu hükümleri dairesinde satılacaktır.
tik müzayedesi 23/8/945 perşembe günü saat 14 de ve kati İhalesi de 3/9/945 pazartesi günü aynı saatte icra kılınacaktır.
İsteklilerin, pey akçelerini muhtevi makbuzlarla birlikte mezkûr tarihlerde Beyoğlu İlçesi îdııre Heyetine müracaatları İlân olunur. (10348!

Comments (0)