•■İT’
Tatlı - Sert
KAVAKLI DERE
DEŞER ŞARAPLARI
Piyasaya çıkarıldı.
Kavaklıdere Şarapları Ltd. Şti.
■ ANKARA
SAATLİ UĞUR TAKVİMİ
Bu takvimi, kapışılırcaiuıa satılan (YAVUZ SULTAN SELİMİ müellifi: Muallim Fuad 01-oilyener yazmışta. Bu takvim, alt v« ÛX lahl-felerindekl yazılarda göreceğin!?, fikir üsiün-löğCnden baçka, eviniz Içtn de uğurlu olacaktır.
Yarın çıkıyor. Vereceğiniz 55 kuru» tablosunun bedeli bile değildir.
Sene 28 — No, 9741 — Fiati her yerde 10 kuruştur. '
PAZAR 2 Aralık 1045
SalılM; Necmeddln Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Ea - AKŞAM Matbaası
Iranda neler oluyor?
İran meselesi düzelmişe benzemiyor, Harb sonundan beri hiç bir meselenin düzelmeye yüz tutmadığı bu çetin anlaşmazlık döneminde İran düğümünün çabucak çözülmesini beklemek fazla İyimserlik sayılırsa da komşu memleketin öz durumu, yani harbe girmemiş ve düşman safına geçmemiş, bilâkis başta Sovyet Rusya olmak üzere Müttefiklere, taşıt yolu açarak yardım etmiş olması kendisine daha az nâhoş muamele yapılacağını umdurabilirdi.
Fakat lıanm,, kendi lehindeki bütün delillere rağmen, son çıkan bu mesele de diğer pürüzlü, güreğen dâvalar dosyasına girdi.
Birleşik - Amerika Devletleri tarafından İranın daha önce boşaltılması hakkında Sovyetlere verilen notaya henüz cevap gelmemiştir. Yalnız, Molotofun bu teklifi İyi karşıladığı bildirilmiş, fakat haberin arkası çıkmamıştır. Tek olgu, Tahrandaki Sovyet askerlerinin bu şehrin ötelerine çekilmeleridir. Bu hareket, Sovyet işgal kuvvetlerinin tran işlerine karışmadıklarını göstermek İçin midir, yoksa kargaşalığı arttırmamak kaygıstle nezaket eseri bir tedbir midir? Kestirilemez.
Şu var kl Sovyet Rusya tara-fırdan İran notasına verilen cevap Tahranda iyi karşılanmamıştır.
Sovyet notası, tran İşlerine karışıldığım, Azerbaycandakl ayaklanmaya Sovyet unsurlarının sebep olduğunu reddettikten sonra, îran şimaline — ayaklanmayı bastırmak için — kuvvet gönderilmesine Sovvetlerin engel oluşunu şöyle yorumluyor:
Şimale yeni kuvvetler gönderilmesi hem îran, hem Sovyet hükümetleri için kargaşalıklar doğurur. Bundan dolayı Sovyet hükümeti böyle b?r tedbir! lüzumsuz görür.
Notada deniliyor
gözönünde tutmak _____________...
bu bölgeye, orada zaten bulunanlardan başka, yeni îran kuvvetlerinin sokulması bu bölgede karışıklıklara, belki de kıtallere âebep olacaktır. Bu da Sovyet hükümetini, asayişi ve Sovyet kıtalarının emniyetini korumak İçin îrana fazla Sovyet kıtaları getirmeye mecbur edecektir. Bununla beraber Sovyet hükümeti îrana fazla kuvvetler göndermeyi arzu etmemektedir ve bundan dolayı, şimdiki halde, şimal bölgesine fazla îran kuvveti gönderilmesini lüzumsuz bulmaktadır.»
Bu muhakeme tarzı bizim bildiğimiz mantığa uymadığı için Sovyet notasının iler! sürdüğü sebebi anlamak güçtür. Notadan çıkan netice şudur kl şimal bölgesinde Sovyet kıtalarının bulunması İranın kuvvet göndermesine engel oluyor. Sovyet hükümeti îrana fazla kuvvet yollamak niyetinde olmadığı İçin de Iranın, kuvvet göndermesine İzin vermiyor. îran bu yüzden anarşi İçinde kalıyor
Demek kl İşin başı İranda Sovyet kıtalarının bulunmasıdır. Sovyet kıtalarının emniyeti meselesi olmasa îran dilediğin! yapabilecek.
Bu bövie olunca akla gelen sual şudur: Sovyet ktalannın bu yabancı memlekette hâlâ İşler! ne’ Bütün mesele sulbe, yan! herkesin yeril yerine çekilmesine bağlıdır. Bu olmadıkça İngiltere ve Amerika tek tek çıkan ihtilâflara çare bulmaktan âciz kalacaklardır. Notalar gönderil'.yor. cevap bekleniyor, cevap gelmiyor, fetMkata heyetler gidiyor, îran dayana dursun, Birleşmiş Milletler teşkilâtının toplanmasını bekledin. Hâdiseler Türüyor Bu yürüyüş şekli înğütere ’ ve Amerlkaya fim't bağlatıcı. cesaret verici değildir,
______________Nccnıedrtîn Sadak
ki: -Şunu ■lâzımdır kl
Ingiliz - Amerikan görüşmeleri
Londra 2 (R.) — Vaslngtonda İngiliz - Amerikan teknik görüşmeleri bu-, gün başlıyaeaktır.
Münhal Milletvekillikleri
Bu sabah saat 9,30 da seçime başlandı
Öğleye kadar Fatih, Eyüp, Eminönü, Beyoğlu, Beşiktaş ilçeleri ikinci seçmenleri oylarını atlılar
Konferans salonu avlusundp bir kürsü hazırlanmıştı, bazı adaylar burada nutuk söylüyordu
Münhal bulunan milletvekillikleri İçin bugün seçim yapılmaktadır. İa-tanbulda seçime saat dokun buçukta başlanmıştır. İntihap sandığı Üniversite konferans salonuna getirilmiş, bo? olduğu görüldükten sonra mühürlenerek reylerin atılmasına başlanmıştır. İlk olarak Fatih, Eyüp, İlçeleri ikinci seçmenleri reylerini atmışlardır. Saat on buçuktan on bir buçuğa kadar Eminönü, on bir buçuktan İtibaren de Beyoğlu, Beşiktaş İlçeleri ikinci seçmenleri reylerini atmışlardır. 12,30 da iki saat yemek tatili yapılmıştır. On dört buçuktan İtibaren Kadıköy, Üsküdar. Beykoz. Sıınyer, Adalar ilçeleri İkinci seçmenleri reylerini verecekler, on altıdan on altı buçuğa kadar da vaktin do rey verememiş olanlar reylerini sandığa atacaklardır.
İstanbulda 29 aday vardır. Bunlardan bir kısmı beyanameler hazırlıya-rak İkinci seçmenlere dağıtmışlardır. Konferans salonunun avlusunda bir kürsü hazırlanmıştı. Adaylardan basılan da burada halka hitaben nutuk söylüyordu.
Adaylar arasında kazanması en çok muhtemel olan, evvelce de yazdığımı* gibi Basın birliği İstanbul mıntakası başkanı Hakkı Torik Ustur.
Parti emiı1 vermedi
Dün ikinci seçmenlerden bazılarının imzastle btr mektup aldık. Mektupta partinin şubelerine emir verdiği hakkında Tan gazetesinde çıkan bir haberden bahrile deniliyor kl:
«Bir partinin kendi mlinteslplerln» emir vermesi tabii bir hakkıdır; fakat kesin olaark şöyllyeblUrlı kİ, ne o seçimde blzlere böyle bir emir verilmiştir.' ne bu defaklnde böyle bir emirden bahsedilmektedir. Milletvekilliği seçiminde aday göstermek salâhiyeti kendisinde olan Genel başkanlık divanı o zaman aday göstermemiş, bu defa da aday göstermedikten başka Partili olmıyanlara oy verilmiş olursa bunun Parti müeyyideleri dışında kalacağı anlatılmıştır. Bu halde kendi takdlrlerile başbaşa kalan İkinci seçmenler de milletvekilini o zaman ser-besçe seçtikleri gibi şimdi de şerbesçe seçmektedirler.
Ortada bir komedya varsa ona Partinin kendi ikinci BeçmenJerlnl milletvekillerini seçmekte şerbet bırak-masUfi bir dereceli ve partili partisiz her seçmenin yapacağı bir seçim karıştıran başkaları oynatmaktadırlar.»
(Arkası sâhlfe t; sütun 8 da)
B. Celâl Bayar’ın kuracağı parti
Parti adının “Demokrat çifçi partisi,, olması muhtemel
Cnuıimriyet Halk partisinde tasfiye yapılacağına dair şayialar var
Ankara 2 (Telefonla) — Celâl Sayar Ve arkadaşları Fuat Köprülü, Adnan Menderes, Refik Koraltan’ın kuracakları parti merkezinin Ankara olacağı va hükümete de burada, müracaatta bulunulacağı anlaşılmıştır. Fakat nt Celâl Bayar. ne da burada bulunan Fuat Köprülü 11» Adnan Men dere», partinin İsmi hakkında bir şey söylemiyorlar. Şimdiki halde An-karada günün mevzuunu, Celâl Boyarın, arkadaşlarlle bir parti kuracağı L.akkındaki haberleri teyldeylemesl teşkil ediyor.
Dolaşan rivayetlere göre, parti 1 — Kemalist partisi, 3 — Demokrat çifti partisi adı altında teşkil edilecektir. İkinci İsim daha kuvvetli bir İhtimal dahilindedir. Dün de bildirdiğim gibi, hükümete önümüzdeki birkaç gün' İçinde resmen müracaatta bulunula-' çaktır.
Yeni partinin programının daha şimdiden hazır olduğunu ve bunun hazırlanmasında Celâl Bayar ve arkadaşlarının bir müddettenberl çalıştıkları söylenmektedir. Programda günün esaslı İktisadi ve ticari meselelerine, hayat pahalılığına karşı mücadeleye, Hallerin düşürülmesine, istihsalin arttırılmasına birinci dere-' ceae yer verileceği, sızan haberi erden anlaşılmaktadır. Bunlarla t ' yeni partinin tek dereceli geçime ve Anayasaya aykırı addedilen kanun ve nizamnamelerin değiştirilmesine taraftar olacakı da dolaşan rivayetler arasındadır.
B. Celâl Bayar Halk Partisinden istifa ediyor
Ankara 2 (Telefonla) — Şimdi öğrendiğime göre, eski Başbakan Celâl Bayar. yeni bir Parti kuracağı cihet.jp hâlen kayıtlı olduğu Cumhuriyet Halk Partisinden bugünlerde istifa edecektir. Halk Partisinde tasfiye
Ankara 2 (Telefonla) — Yeni bir parti kurulacağının artık tahakkuk etmiş bulunması Cumhuriyet Halk Partisi mahafillnde alâka uyandır^ rrııştjr. Umumiyet Itlbarile Parti içinde bwı kimselerin tasfiyeye tabi tu-
İran’ın cenubunda da
kaynaşmalar başlamış
Tahran’a son günlerde şüpheli 2000 kişinin geldiği
nutukla Sovyet notasına cevap verecek
Beyrut 2 (R.) — İran'dan alman son haberler hayli mühimdir. Bu memlekette durum naziktir. Tahrana mütemadi bir surette takviye kuvvetleri geldiği, ve hükümet variyetin düzelmeğe yüz tuttuğunu bildirdiği halde halk arasında sinirlilik emareleri git gide artmaktadır.
Son günlerde Tahran’a 2000 kadar mülteci gelmiştir. Bunların hemen hepsi şüpheli insanlardır. Bununla beraber hükümet banlara karşı bir karar alamamaktadır. Mühim fgtl-şaşlar beklenmektedir.
Cenubî İran'da dahi bazı kaynaş-ı^alar göze çarpmaktadır. Sovyet İşgal bölgesinde çıkabilecek dan kar-firaşalıkları bastırmak üzere Sovyet kumandanlığı gereken tedbirleri almaktadır.
Londra 2 (R.> — tran Başbakanı, bugün İran Me.rllslnde söyllyeceğ! nutukla Sovyet notasına cevap verecektir. Hflkfımet erkânı arasında bazı değişiklikler yapılması muhtemeldir.
Mühim değişiklikler
Tahran 3 (AA.) — Reuter'ln özel muhabiri bildiriyor: tran Başbakanı Hakimi. Tahran belediye balkanı Gulam Hüseyin EptahaJ'dan İstifa etmesini İstemiş ve yerine Rus taraftan telâkki olunan P. T. T. Bakanı
Mahmut Neriman'ı Tahran beledi y« başkanı tâyta etmiştir.
Diğer taraftan, Bovyettee yUluek mevki işgal etmekte olanlardan en az altı kişinin değişmesini istediklerinden, pek yakında hükümette bazı değişiklikler yapılacağı sanılmakta hr. Rusların istemedikleri bu altı kişi, İçişleri Bakanı HaUl Fehlmi, Genelkurmay Başkanı General Ara, Tahran askerî komutanı Emad Mokad-dan, polis müdürü Zarrabl. İçişleri Bakanlığı emniyet dairesi şefi Kâzım 8ayya le nihayet Tahran belediye başkanı Güle m Hüseyin EptalaJ'dır
İlk olarak bunlardan sonuncusu, şimdi vazifesinden çıkarılmıştır. Bu altı kişi, Rus aleyhtarı hareketin önderi olan eski Başbakan Seyit Zl-yacddln 11c münasebettedirler.
Tahran garnizonu, güneyden gelen üç İran tümeni ile takviye edilmiş bulunmaktadır. Bunlar arasında, piyade ve süvari birlikleri bulunduğu gibi zırhlı birlikler de vardır.
Rus taraftan İran gazeteleri, yazılarında Rusya'nın İran'da, diğer devletlerin müdahalesi olmaksızın doğrudan doğruya müzakerelerde bulunabileceği bir hükümetin İktidar mevkiine gelmesi arzusu bulunduğunu belletmektedirler. Bu gazetelerin flkrlnce, İran hükümeti Rusya Ue
İran arasındaki iyi münasebeti zarar verdiği İçin Rusya’yı tat İçin bir şeyler yapılmalıdır.
Eğer Huşlara İran'ın İyi n bahsinde bftrhanlar verilirse K İran'daki karışıklıkların sona eı leceğl ileri sürülmektedir. Bu İyi yetin paho-'U hakkında resmen blrçey söylenmem ekle beraber, R taraftan mahfillerin sözcülerine g re, esaslı bîr pftrol İmtiyazı yerlim ve yahut hükümetin tamamlyie getirilmesi İran hakkındakl endişelerini teskin edebilecektir.
Tahrandaki Rus kuvvetleri çekildiler
Tahran 1 (A.A.) — Reuter ajansının muhabiri yazıyor: Resmen haber verildiğine göre, Tahran'da kalan Rus kuvvetlerinin bakiyeleri, şimendifer istasyonlar!!? münakale merkezlerinden çekilmiştir. Şimdi Rus kuvvetlerinin karargâhı şehirden 4 kilometre uzak bir noktada bulunmaktadır.
Bu geri çekilme hareketi. îan hükümetinin Rus işgali altında oulu-nan Kuzey bölgelerine a3ker giinde»-me talebinin Sovyetler tarafından reddedilmiş olduğunu bildiren notanın açıklanmasını taklbetmektcdir.
Diînva Parlâmentosu toDİanıvor
Mareşal Stalin
Prens Of Berar
M. Bevin mühim bir nutuk söyledi
Halk komiserleri başkanlığından çekileceği söyleniyor
Yarın akşam Ankara’ya hareket ediyor
Londra 3 (R.) — Dışişleri Bakanı M. Bevin dûn gece Londra'de Mühendisler birliğinin ziyafetinde bir nutuk söylemiş ve blrieşmlı milletler teşkilatından bahsetmljtlr. M. Bevin demiştir iti:
«Birleşmiş milletler umumi heyetinin ocak ayı İptidasında Londra'da vapacağı toplantı, dünya tarkhlndokl toplantıların en möhimmtdlr, Toplantının hedefi Ver say lulhu gibi bir sulh muahedesi yapmak değil, yeni bir dünya kurmaktır. Bütün mesela barışı sağlam temellere lstlnadettir-mek, tahripkâr kuvvetleri insanlığa karşı kullanılamıyacak hala getirmektir. Tehlike korkusu koldırılnıaz-
vardır ve bu şahsiyetler arasında Hikmet Bayur'un adı da geçmektedir.
Yeni Partiye girecekler
Ankara 3 — Bugün Fuat Köprülünün evinde Celâl Boyarın da Iştlr&kllo yapılan bir toplantıda, yeni partinin programının son şekliyle hükümete verilecek 1 lyanname ü serinde görüşülmüştür.
Celâl Bayar partisine İltihak edecek isimlerden bahsedilmektedir. Bunlar arasında İstanbulda, İzmlrde ve Ankarada bulunanlar vardır. Eski Dışişleri Baltanı Dr. Tevflk Rüştü ı Aras'la eski Berlin büvük elçimiz B. j çahşmalar hiç bir netice vermez. Hamdl Arpng'ın İsimleri de batıla] J?1 niyetle çalarak Jjımu^lmçaraca-mevzuu olmaktadır. *”«’•*"-
İzmir 2 — Celâl Bayar partisinin tzmlrde de teşkilât yapacağı ye bu teşkilâtın başında avukat Refik İncenin bulunacağı söylenmektedir.
Londra 2 (R) — Moskova’dan gelen haberlere göre Stalin’ln Halk Komiserleri Başkanlığından çekilerek bu vazifeyi Molotof'a bırakacağı söylenmektedir.
Birkaç gündcnberl şehrimizde bulunan IIaydar2bad Nizamının gelini Prenses of Berar yarın akşam Ankara'ya gidecektir. Prenses, bir kaş gün de Ankara'da kalacak ve oradan Beyrut’® gidecektir.
"ilfll'UU
■
Aı-ada Bir
Kızıl yapraklar açarken
«IKKATLER
Prensip meselesi
Cenap Sahabcddin’in meşhur «Kar» şiirin! ve o şiirden şu iba-beraber rpyj hatırLyanlar son zamanlara
kadar çoktu:
, (H: nazı Kimselerin tnsriyeye tabi tu-i f'.ılnrnSl ihtimalini İleri sürenler de
..................... tûdo tûdedir Berk-l semen, cenah-ı kebuter, sehab-ı ter Şimdi bu sözler arasında adimden başkası Tlirkçcde kalmadı, «Cenah» bile son günlerde sîzlere ömür,,. Fakat İran Azerbayca-nrndaki isyan dolayısıyla etüde» zihinlerde yeniden canlanıyor.
Halk «yığını» nı ifade eden partilerini hanlılar sonu «h» i olarak telâffuz ediyorlar, Tahran telgraflarında da öyle yazıyorlar, Tiirkecde yaşı yan Farsça bir kelimenin yanlışını bize öğretecek ohın artık Cenap Şalıabed-din değil, Tahran telgraftandır. Nctekinı. diğer yabancı milletîe-rin lıas isimlerini de kendilerinin tesblt ettikleri şahsiyetlerle benimsiyoruz.
I ğımızı umuyoruz. Aksi takdirde ortacın medeniyeti silip süpürecek tahripkâr bir kuvvet bulunduğunu biliyoruz.
Dünya halkı dünya parlâmentosuna mümessillerini seçmelidir. Böyle bir seçim ohır.-a halk harbi Istemlye-çektir Bugün Ebamgelen İlk iş yer yüzünde emniyet ve ftsaylçl tesis etmektir.»
Yeni «ulama şebekeleri
Ankara 2 (Telefonla) — Bayındırlık Bakanlığı yurdun sulama şebekesinin biran önce tamamlanması için programlı çalışmalarına devam etmektedir. Bakanlık, tamamlanan Kazova Seyhanın sağ sahili İle Tarsusıın Ber-gan sulama şebekesini işletmeğe açmıştır. Önümüzdeki İlkbaharda da Denizli sulama şebekesi!» Menemen ovası şebekeleri İsletmeye açılacaktır, îzmir valisinin Ankara seyahati
İzmir 1 (AA.) — tle alt türlü konu-lnr üzerinde ilgili makamlarla temas için pazartesi günü Anknraya gidecek olan vali Şefik Soyer, Valilikte basın temsilcileriyle uzun bir konuşma yapmıştır.
HArTA KONUŞMASI I Bizim Tiirlcçemizde tat ve ahenk
Yazan: Refik Halld Karay Bugün S İne! sahlfemlzde
Buluktular, anlaştılar, geviştiler amma, muvakkaten... Bir giin, yaprakların katmer katnîer kızıllaştığı bir hazan sabahında hicran başladı.
Evet, Tan - Vatan cephesi dün sabah tuzla buz oldu. Halbuki seciye ve kafiyesiyle birbirine pek güzel uyan, munis iki isim, iki şûridcdil idiler. Bir sabah Vatan, kendi yarısını atar gibi Tandan soğuyuverdi. Kaderin garip tecellisi, tnm o sabah Tan, Vatana en saf aşkını İlân ediyordu.
Filhakika Bayan Sabiha Sertel diin. kısacık yazısında TAN - VATAN klişesini tam yedi kere, böyle iri harflerle tekrarlıyordu. Niçin?
Çünkü ortalık, hazan sabahı birdenbire öyle kızıllaştı, öyle korkunç bir manzara aldı kl Bayan Sabi ha bile biitün cesaretine ıağnıen iirktil, yalnız kalmak istemedi. içtikleri su ayrı gitmez gibi hep TAN - VATAN diyor, mü-cahede şerefini yârımla paylaşmaya razı oluyor, Hem de ne kocaman şeref!
Aziz Bayana göre C, Halk Partisi Abdiilhamid’in zulüm, istibdat devrini yaşatıyor, bunlar da tıpkı eski «tbret» ve (-Meşveret-* gazeteleri gibi hürriyet mücadelesi yapıyorlarmış. Doğrusu ya, muhterem Bayanın açığa vurduğu bu hakikat karşısında ağız açıp itiraz etmek ne mümkün! Doğru söze ne denir?
Memlekette Abdtllhamlt devrl-
nin yaşadığı, hürriyet ve adalet olmadığı Bayan Sabiha tle komünist arkadaşlarının diledikleri gibi gazeteler ve mecmualar çıkararak bu zâlim hükümete her gün ağız dolusu küfürler savurup ser-bes dolaşmalarından belli. Bir do Sovyet Rusya cennetine gidin do hürriyeti, saadeti görün...
Bayan Sabiha haklıdır, bu rejimde bu rejim aleyhinde ne söylese yerden göğe kadar hakkı var. Gazetesinin de eski İbret değil, bütiin memlekete en yeni, cn güzel ibret olduğu da muhakkak. Fakat biz olsaydık — teşbihte hnta olmaz derler — İbret gibi köhne gazeteler yerine, İleri demokrat sıfatile. kendimizi tzves-tla ve Pravda’lara benzetmeyi tercih etlerdik. Bayan Sablhaya, o zaman kimsenin bir şey demeye hiç mİ hiç hakkı olmazdı.
Bayan Sabiha dün, bu yeni hücuma ve Vatanla (yani Vatan ga-zetesilc) bu birliğe neden lüzum gördü? Yeni doğan korkunç ucubelerin dünyaya gelişini gürültüye (ytirmek, baskını örtmek İçin olsa gerek.
Fakat İsin en komik tarafı Bayan Sablhanın yazdıkları değildir tşln asıl komik tarafı can h evi i!e Anka rava koşan Ahmet Emln’ln oradan «Sertellerln İkinci gafm başhğı altında gönderdiği varının aynı gün çıkmasıdır.
Demokrat
(Arkası sahlfe 2, sütun 2 de)
Bahire S
A8M**
2 Aralık 1943
SÜZÜN GELİŞİ
Çakırın destanı
E* ani Hüsnfl Dağlarca bl*e yeni Mr gür kitabı «undu. Şairin * dördüncü kitabı olan bu eser, «Çakırın destanı» adım ta-pyor. (♦)
Fani Hüsnü Dağlarca artık Türk edebiyatı için yeni bir şair değil, iyi bir şairdir. «Çocuk ve Allah» «dh büyük şiir kitabiyle I»', ligini tanıtan Fani Hftmü «Dalıa» adlı eseriyle şür dünyasını £enişletmiş, yeni çıkan «Çakırın deatem» İle de vardığı aon mer-oleyi okuyucuIarına haber vermiştir,
«Çocuk ve Allah» İte «Çakırın destanı» arasındaki mesafe uzun olmakla beraber şair Iıer tÜrlil nazını oyunlarını bir tarafa bırakarak söyliyecck sözü çok bir ’oanatlkârm velûtluğiyle «insana mevzuunda kalmak kararında ısrar ediyor. Son eseri de onun ezeli re ebedn mevzuda bir kompozisyona varmak arzusunun ilk delilidir,
«Çakırın destanı» herhangi bir hikaye veya macera olmaktan ziyade anların. ruh hallerinin, düşüncelerin destanıdır. Gerçi ortada hikâyesi şÜr üstünde, parantezler İçinde geçen bir Çakır vardır. Fakat bu sadece kitaptaki insan unsurunu hayata başlamak irin konmuştur. Yoksa destan bir şiirler dergisi olarak da alınabilir Şiirlerin sahifeler atlanarak okunması Çakırın destanındaki şiiri tatmaya mâni olmaz.
Faul Hüsnü Dağlarcabnn şiiri her zaman olduğu gibi yine yüze doğru çıkıcı değil dibe doğru inici, yani karanlıktan aydınlığa doğru değil, aydınlık gibi görünenden karanlığa doğru uzanırıdır Fakat bu in'ş her zaman sezişin âni parılhlariyle beraber olur. Sairin çok zaman fikri yanda bıraktşi, cümleyi tamam-lanıayışı bir noksan gibi görüneceği yerde insana daha farla söylemek mîimkiin olmadtğı hissini verir. Okuyucu daha derinlere o yanm mısraın, o noksan târifin yardımiyle kendi kendine gidecek t»r Fazıl Hilsnü’niin şiiri tahayyüle imkân veren şiirdir.
Şimdiye kadar çıkardığı dört eser Fazıl Hilsnü'yü şair olarak tanımak ve sevmek için kâfidir. Sarimizdeki mevkii şüphesiz zamanla daha iv! anlaşılacak, getirdiği şiir hayranlık duygulariyle incelen enektir
___________' Şevket Rado r*> Marmara Kitabevi, Rat 150 kuruş.
Enosis - Beyoğluspor u
2-1 mağlûbetti
Yunanlı misafirlerimiz ikinci maçını bugü Beşiktaşla yapıyor
Amerikada grevler
Konserve fabrikalarında çalışanlar greve hazırlanıyorlar
İtalya'daki Müttefik kuvvetler
Süiflunan Kâni ve Mehmet Âli Avni
Merhumların cenazeleri dün törenle defnedildi
Rumen sosyalistleri
Komünistlerle birlikten vazgeçtiler
Vefatlarını Duyul bir teessürle yaz-dığımus Süleyman Kâni Irtem İle profesör Mehmet Ali Aynî’nin cenazeleri fiun merasimle Teşvikiye camiinden kaldırılmıştır.
Bu iki azla ölüye son tazimi İfa için ba^ta Vali olmak üzere şehrimizin güalce ve tanınmış simaları Teşvikiye camlinln avlusunu dotaurmuştu, Crnaze namazından sonra mermim Mehmet Ali Ayninin cenazesi cami avlusundaki cenaze otomobiline konulmuş, B. Siielyman Kânl trlem'in tabutu da eller ürerinde Şlşü'ds Osman beye kadar götürülerek burada «enaze arabasına konulmuştur. B.1 Süleyman Kini merhum, Feriköy, i merhum Mehmet Ali Aynî de Zincir-1 llkuyıı mezarlığında Allahın rahmetine tevdi edilmişlerdir.
B. Süleyman Kânl İrUm’ln kısa hal tercümesinden evvelce bahsetmiştik. Merhum uzun bir memuriyet hayatında dürüstlüğü, vazJfeseverliğl İle temayüz etmiş bir zattı. İstanbul vali »erilliği ve Behremin ligin den emekliye ayrıldıktan sonra bütün Ömrünü tarihi trtrikleTe hRsretmiş, uzun seneler (AKŞAM) da «Sarar ve Babıâ-Unln İç yüzü- Unvanlı tetebbu yazılarını yazmıştır.
Mehmet AH Ayni merhum da bir çok valiliklerde hüsnü hizmet ettikten sonra kendisini İlim hayatın» vermiş ve DarOJfüutada Üniversitede 30 seneyi mütecaviz bir müddet felsefe, tasavvuf ve din tarihi dersleri »ermiş ve binlerce münevver gnç yetiştirmiştir. Profesör Türk mütefekkirleri arasında olduğu kadar mlllet-krarası ilim âelmtode dahi tanınmış
Londra 2 (R) — Reuter ajansının Bükreşte’ki muhabiri bildiriyor: Sosyal demokrat partisinin birleşmiş İşçiler cephesinden çekileceği bildiriliyor. Partinin Başkanı Petrescu demiştir ki:
«Sosyal demokratlar seçiminde müşterek aday çıkarmak için komünistlere İltihak etmek istiyordu. Fakat komünistler birliği yaparken samimiyet göstermediler. Diğer taraftan komünistlerin arasında bîr çok faşist, vardır. Simdi serbesçe mücadele edece-gla.»____________
Fransa’da kömürsüzlük
Londra 2 (R) — Pariste öğrenildiğine göre Gl. de Gaıılle, în-gillz Başbakanı M, Aftlee’ye şahsî bir mektup göndererek Rhur havzası kömüründen Fransa'ya bir miktar verilmesi İçin yardımını istemiştir. Mili! İktisat Bakanı bu hafta İçinde Londra’ya gidecektir.
Fransa’da kömür kıtlığı bütün meseleleri bastırmıştır. Herkes bununla meşgul olmaktadır. Bankaların mlllîîeştirilmesine bile o derece ehemmiyet verilmiyor.
Arada bir
Kardeş Yunan mili*tinin kuvvetli ’jtkjTilzrLndnn Atina şampiyonu Eno-«11, İlk. maçını dün Şeref stadında Be-yoğlurpor kulübü fle yaptı. O ünün cumartesi otma&uuı rağmen, sahada oldukça büyük bir kala halik vardı.
Bant 14,30 d* mûtat aeremon! ve takımların blriblrlerlne bayrak hediyelerinden sonra, İki taraf da şu şaki İde sahada yer aldılar:
Enosis: Delavlnkas - Papadopulos, Gasparls - Bporldlu, Canetis, Magt-rae - Mavropulos, YaJambidis, Ksenos, Nlkoloş. Kuçulyeris.
Beyoğluspor: Şalabl - P ananı, Civelek - Çlçovlç, Marul!, Kazlka - Çlço-pulos. Yafas. Culafl, Keçi, Kemik.
Hakem: Şati Tezcân.
Oyuna Beyoğlusporlnların akını ile başlandı. Bu hücum, misafirlerin santrhnfları vaoitaslie kesildikten sonra, birinci 15 dakikalık zaman İçerisinde en güzel İki hareket Enosis santrforu Ksenos’un şık bir kafa vu-ruşlyle, güzel bir sol şütü oldu.
lö ncı dakikada sağaçıgm şandell-nl kale ağzında göğüsllyen Nikolos, çok acele ettiği İçin mühim bir fırsatı keçırmış oldu.
Maçın İkinci 16 dakikası yürürken, misafirlerin birçok gol pozisyonlarına girdikleri halde, bir türlü netice alamadıkları görülüyordu. Adeta baskın şeklinde ve tek kale gibi devam eden Enosis hâkimiyeti, nihayet 38 ncı dakikada semeresini verdi. Santrfor Ksenosun şahsi gayretlle sürüklenip, Beyoğluspor ceza sahasına yer-levcn top, dar bir aralıktan kendini Nlkolos'un ayağında bulduktan çok kısa bir nn sonra ağlara değdi.. gol.,.
Bu gol, oyuna biraz kuz verir gibi göründüyse de, tarafların neticesiz gayretleri arasında her İki takım da sayı çıkartmadılar ve birinci devre misafirlerin kazandıkları bir golle 0-1 Beyoğlusporun aleyhine bitti.
İkinci devre aynı tatsız terane İle başladı ve böylece devam edeceği sanılırken: 5 İnci dakikada Enosis santrforu Ksenos'un uzaktan attığı şiltle misafirler İkinci gollerini kazanınca, oyunun gerek sürati seyri ve gerekse heyecan durumu değişti.
şimdi İki taraf da akın sırasını almak ve müessir hücumlar yaparak gol sayasını değiştirmeğe çalışıyorlar. Bıı arada Beyoğluspor sağaçığının havale ettiği topu, Kcwl çok güç va-
ziyette yakaladığı işin İstifade edemedi.
1-0 galip duruma geçen misafirler, hücumdan çok müdafaaya ehemmiyet vererek, vakit geçirmeğe teşebbüs ederlerken, Beyogluşporlulann enerjik müdahalelerle hasım]arının yan sahasına sokulmak için mücadele ettiklerini seyrediyoruz.
Enosis kalesinin çok karıştığı bir zamanda Beyoğluspor »oliçinln şüt atmasına favullü bir şekilde: fD. 17) engel olan misafir takım aleyhine verilen penaltıyı, Köq1, âdeta pas verir gibi, kalecinin eline yuvar Uyarak muhakkak bir golü yazık ettikten sonra KuçulyerisTn solaçık mevkiinden savurduğu çok kuvvetli bir şütti direk kurtardı.
EnoslsUler galibiyeti garanti, Be-yoğlusporlular da hiç değilse bir gol çıkanvermek İçin uğraşırlarken, otuz birinci dakikada Koçinln kale dibinde küçük bir plösesl, misafirlere bir gole malolduğundan. dııırum 2-1 hale geldii.
Maçın tonlarına doğru, oyunun yavan ve tavsak şekli tamamen değişti, şimdi hem misafirler, hem de Beyoğ-lıısporlular sık sık akına geçerek birbirlerinin kalelerini yokluyorlar. Bu sırada oyun zevkle tâki bedii İr bir hale girdi. İki taraf da güzel oynuyor. Culafl, hasım ceza sahası içine tıkılan lopu lüzumsuz yere açıklara havale ettiği İçin Beyoğlusporun akınlan tesirsiz kalıyor: buna mukabil misafirlerin bilhassa sollç »e santrforları vasıtosUe yaptıkları şahsi hücumlar da netice vermediğinden, İki taraf da sayı adedini değiştirmeğe muvaffak olamıyorlar ve maç 2-1 Enosis takı-OMiHU. gallblyetlle sona ediyor.
Misafirleri nasıl bulduk?
Enosis takımı toplu oyun Ve iş birliği bakımından çok kuvvetli bir durum arzetmemekle beraber, içlerinde bilhassa sollç ve santrfor diğerlerine nispetle futbolii İyi. bilen ve bildiklerini tatbik edebilen oyuncular. Sol haf ar aşıra atak hareketleri le, solaçık da cerbezeli vuruşîarile nazarı dikkati celbe ttller. Kaleci fevkalâde bir oyuncu olmamakla beraber vazifesini yaptı sayılabilir, tkl bek ellerinden geldiği kadar çalıştılar. Takımın en zayıf tarafı hücum hattının sağ cenahı oldu.
S. Gar an
ÇlkOKO 3 (AX.) — Konserve fabrikalarında >• mezbahalarda çalışan »• ücretlerinin günde İri dolar arttırılmasını İriJyen 100.000 işçi bir grev İhtimali üzerind» konuşmak ve karar olmak ftztbe Mr toplantı yapmışlardır.
Galen İlk haberlere göre, lşçlleriîen ezici btr çoğunluk grev lehinde bulunmuştur. Küçük sanayide çalışan işçilerde» yüzde 84 ü bu karara iştirak etmiştir,
Yeni Avusturya parası
Londra 2 (R.) — Avusturyada para ıslahatı yapılacaktır. İşgal kuvvetlerinin tedavüle çıkardığı rfllnler ve Alman markları yerine 13 sralıktan İtibaren Avusturya şilinleri tedavül edecektir.
Yekûnu 400 bin kişiyi buluyor
Reaıa 3 (AA.) — Ubcra SLampa gazetesinin tahminlerine göre, şu anda. İtalya'da bulunan MU’, leük kuvvetleri 44)0.000 kişi kadardır. Bunların 250 binini Inglllrier, Yeni Zo-lândalılar ve jünUUer teşkil etmektedir Geri kalan kısmı, ikinci PolonyalI birliğidir. Bunlar da yakında giderek ancak bir kaç yüz kişilik bir İaşe birliği tarafından tem'il olunacaktır.
İtalyan limanlarının hali
Roma 2 ‘AA.) — İtalyan limanlarının İşe yarar bir ha’e gctlrUm sİ İçin 100 milyar üret para ve 7 sene çalışma lâzımgelmekk-dlr. Bu İş için İtalya şimdiye kadar ,10 milyar liret para sarfetmUHr. İtalya, yaimnc; mcmbilûrdân kredi elde- •’debllccriM n! ümldetmek’edlr.
Ruslar yeniden tahkikat yapılmasını istiyorlar
Mısır Kabinesi
Yakında bir buhran çıkması bekleniyor
İzmir’deki otomobil kazası muhakemesi
Meuı eket hastanesinde yaralı yataa X)r. Perihan kasayı nasıl anlatıyor?
tımir 2 (Telefonlar — Bir otomobil kazası ile Kordonda üç
bir âlim İdi. Amerika'nın Hûnsûrd ve İngiltere'nin OvforcL şehirlerinde toplanan milletlerarası felsefe kongrelerinde Islâm ve Türk felsefe ve tasavvufunu mümtaz ecnebi bilginlere tanıtmakta mühim bir rol oynamıştır. Mehmet Ali Ayni millî kütüphanemize 35 kadar mühim eser bırakmış ve gazetemizde bir çok makaleler neşreylemi.«tÎE.
Bu hazin vesile Ue m«r-kamlara rahmet diler, kederli âllele-»tne Dm «ağlığı dileriz.
Ismir İncir, üzüm tarım ■atış kooperatifinde ila istifa.
İstnlr 1 (Telefonla) — İncir, Özüm tarım Mtı» kooperatifler birliği idare Ettyeal Akhisar Parti başkanı pınan Sellmgil ile Tire Parti B. fiami GÜlcÜoğlu İdare taMüainden İstifa etmişlerdir. Sebep. Mart ferdir.
Kızıl yapraklar açarken
Berlin4e ölüm ve doğdum nispeti
Btriiû t (AA.) — Berlin'de 1000 doğuma karj'i !3T çocuk ve sağ katanlardan her t çocuğa karşı da orta pınardan M taş! ölmektedir.
Bu rakamlar 11 eylül İte 15 ekim C8 orasmıin olan ölüm ve doğum-a Uttaadetnıekte »e daha da art-farktadır. Doktorlar buna sebsbola-rak yiyecek ve t!öç eksikliği İle evlerin t eta debilerin şayiana göre çok df«r «İmasını İleri sörnıHrtAdirİer.
(Bas tarafı 1 inci sahifede) Bayan Sabüıa: «Ah, Tan - Vatan!» diye çırpınırken — taın o gün — Ahmet Emin: «Ev ümmeti Muhammedi, ben asla onlarla beraber değilim» diyor.
Sade Yalman dese iyi. Koyu kızıllığı örtecek bir paravana gibi ismi kullanılan Celâl Bayar: «Ben Kcmallstlm, komünist değilim» diyor Fuat Köprülü, Adnan Menderes. «Bu oyunda savıma, suyumuz yok’» diyorlar. Sayuı Rilştü Araş bile Ben sadece imzalarımdan mesulibnn de mek İhtiyacın’ duymuş.
Bir güx sabahı — dün — tanyeri her ramandan fazla k’zılta-rp bir vençlnj andırırken Ten • Vatan cephesi efl yavrusu gib! dağıldı.
Ayrıldılar, Çünkü bîr sabah gaflet uykusundan uyanıp baktılar. Gördüler, hayret ve dehşet İçinde gördüler kİ onlar uykuda iken diisman vatan (sahici vatani sınırlarm-tan vavaş yavaş İçeri riı-mls UyandiTnr, ilrktii-1er. darıldılar.
Moskova radyosu, r-yan Sahih» ve ötekiler boşv-ra ”»rtım-vorlar. Rıı milletin L"’rv'*-’ k demokrattır. tekst T'-«'mftntsîiiğe j elverişli değildir. — Demokrat
kişinin Ölümüne ve üç klş.n!n de yaralanmasına sebebiyet vermekten suçlu îş bankası memurlarından îsfendiyar Âtaman'm ağır eezada duruşmasına dün de devam edilmiştir, tsfendiyar'ın kayınbabası, yani Dr. Perihanm babası Aydın doktorlarından Şadı Ol ray ve kayada ölen bavan Meleğin annesi bayan İsmet dâ-vacı mevkiinde yer almışlardı.
Celse açılınca evvelâ, yaralılardan Dr. Perihanın Memleket hastanesinde alman ifedes! okundu. Dr. Perihan ifadesinde şöyle demektedir:
(— îzmir valisinin oğlu Dündar Söver, bize her ■’ar’an gelirdi. Balodan bir gün evvel dr yine bizde İdi. Memede çocuğumuz olduğundan baloya gidemi-veceğimi1'.' söyledim, Dündar da: «•Siz her halde geiin'z. Hayri'nin otomobilini ber xaman slas verebiliriz.» dedi. Sonra baloya şit-lik. Büfede bize Ikramde bu’un-du. Ben bira İçtim, Saat İkide çocuğa meme vermek için eve gideceıymiz! söyleyince: ■■Hayri-nin otomobili hazır, onunla tr!-debülrs'niz.’i ded*. Otomobile bindik Kocam tsfendivar şcS mevkiine oturdu ve Hayriye d*-otomobili kendisi kullanmak Irtc-diğinl sövledi (Havrl kazada ölenlerden biridir.) Havrl lsfen-dlvarın bu . arzusuna ses çnkar-madı.
Havrlnln sarhng olun olmadığını bilmiyorum. Koramın idare otomobille yola piktik. îş banka'■ı önündeki talöeaferi eee-t*kten birag sonra koram direksiyonu sola kırdı, ’^ayr! *nî htr müdahâ?e fe dirHcstacnu rafa kirdi. İşte bu arada da kaza ol-
Berlin 1 (A-A.) — Ruslar tüllerin ölümü hakkındakl tahrikatı yeniden ele almışlar ve bu maksatla Hitier ve Eva Braun'un içinde İntihar ettikleri sanılan Alman Başbakanlığı binası sığınağının enkazı arasında araştırın ala ra başlamışlardır.
Son günler zarfında Başbakanlık binasının bir kısmında İnfilâklar Işl-tllmlştir. Bu İnfilâkların /Hltler’ln özel daireleriyle ağır ak arasında hlr gizil tünelin bulunduğu rivayet edilen kırımda vukubulmuş olması mönalı görülmektedir. O. G. P. U. memurları sığınağı bir çök defalar ziyaret etmişlerdir. Bu ziyaretlerin birinde yanlarında bir Franaz olduğu sanılan bir yabancı memur da bulunmakta id)
Hitier Berlin’de bulunmamış
Paris 1 (AA.) — Demler - Paris gazetfsi, Fransız İkinci zırhlı tümenine mensup bir subayın beyanatına atfen Hltler'in Berlin’de öimemlş olacağını yazmaktadır. Eu subay, Hlt-ler'ln Berchtesgadfcn'dekl ikametgâhında yaptığı müteaddit muahedelere dayanarak bu şehlre General Leclerc komutasmeaki kıtaların gelmesinden 3 saat ene! Führer'ın burada bulunmuş olduğunun çok muh-♦emel bulunduğunu -eylemiştir
du. Otomobilimizde bulunan ki-tar'ist Davit Fransızça bir şarkı söylüyordu.»
Bundan sonra Dr. Şadi Giray’m dilekçesi okundu. Dr, Şadi Giray bu dilekçesini kazada ölen refikası Meleğin afif bir pv kadını olduğundan bahsederek onun meziyetlerini saymakta 10 bin lira, ayrıca Meleğin annesi de yine 10 bin lira tazminat İstemekteydiler.
Kazada ölenlerden balıkçı Ab-dullahın, otomobilin denize fır-latmasile boğularak değil, sadme , tesirile öldüğü gelen raporlarda bildirîli’/ordu.
Kazaya sebebiyet veren lafen-drar Konya Eelediyesinden eh-«•••etname almış bir sof-’r oldururu söylemişti Konvadan sc-»•ulnıuş ve gelen cevapta Konya belediyesinden ehliye! naır e alan kimsenin îzmırde otomobil kul-ianzmıyacağı bildirilmiştir. Bir rpoorde da îsfeşdlyar’ın gözlerinde miyop olduğu kaydedilmiştir.
Hâdise yerinde bir kesif yapılması kerarlaştınlarak. muhakeme bir hafta sonraya bırakılmiş-
Atom bombası
Almanların Ispanya’da çalıştıkları yalanlanıyor
Madrid 2 iAJL) — İspanya Dışişleri Bakanlığının sözcüsü, mülteci Alman âlimlerinin Ispanya'da atom bombası üzerinde gizlice çalıştıklarına dair yayılan haberleri resmen yalanlamıştır.
Ispanya’dan bildirildiğine gbre, memleket, fazla pahalıya mal olan bu araştırmaları yapabilmek İçin elzem olan büyük mali kay nah ara ve geniş ölçüde ssnayl imkânlarına malik bulunmamaktadır.
Atom enerjisi araştırmaları İçin bLrlncl derecede ehemmiyetli olan uranlum maddecinin kullanılmasını ve .glz’i olarak alınıp satılmasını menedebilmek için, ispanya toprak-larnda bulunan bütün uranlum maden! damu-lan hükümetin kontrolü a'.tına alınmıştır.
' İtalyan kabinesi buçiin kuruluyor
Londra 2 fR.) — Bir aksilik çık-nıaısa Italyan knblr.eM bngün kuru-’araktır. Kabineyi Dışbakanı de O'is-pcrl teşkil etmektedir. Bakar.: «Liberal partisi lştlrûfc etsin etınedn. ka-tdneıî kuracağımı demiştir.
■g- Ranılde Boşnak mahallesinde oturan Ali oğlu 17 vaşınla Bekir Sakar, arltadtYıori:- wmrf*t gittiği Ba-kırkdyünde asfalt yo! kenarındaki bir tarlada siyah bir cirim bulmuş*.ur. Beldr bununla oynarken birdenbire pati»m:« vr ravaBı çocuk parça par- ' ça olmuştur.
Kahire 2 iA.A.1 — Pek yaktnda b> hükümet buhranının ortı,va çıkma sı muhtemel görülmektedir Maliy Bakanı Übeyd paşa partisinin fikir
lerinl yayan «Alkutla» gazi teri, par tinin Başbakana ciddî bir karan bl!
dlreceğlni yarma kın boylu yetin çıkabileceğini ortaya
Sanıldığına göre, anlaşmazlık, mil 11 İstekler meselesi IL- ilgili bulun maktadır. Kutla partirl He Nasyona
üst parti, bugünkü hükümetin mil
İstekler bahsinde Ihma’cl bir hareket ettiği fl*TİncPclr Ingiliz t! caret heyeti,. İngiltere İle Mısır nro smdak! tiyari meMricrtn lMl^(l meselelerden, emi ’Mn! vt rivos! meselelerin askıda kilamvacağını belirten bu partiler tarafından fe~.a karşslanmıttır
Hariçte yaşıyan
Ermen.il er
Londra. 2 (R) — Moskova radyosunun bildirdiğine göre hariçte yaşıjr&n Ermenilerin Bnnenfatar-na kabulU ve kendilerine mesken verilmesi için Sovyet Ermenîsta-mna izir. verilmiştir.
Milletlerarası kadınlar kongremi toplantısını bitirdi
’^ondra 2 (R.) — MİUetteraıaaı Kr- • jtnlar kongresi top! an tır. nı bitirmiş I ve yeni bir milletlerarası kadınlar fe- | dcrasyonıı kurulmuştur. Kongre; Fran-o tcji^ılnln di!wtrtn! mu- ‘ dbolacak bktisâ-II ve «ümri tartların yaratCoıasını Mıiftcfll: devletlerden İBtemeŞi kararlaştırmıstır.
Tasa ajansı yeniden tesit il âti andı rılac ak
Moskova 2 (â.A-1 — Tftra nta prur
Yunan kabîne&r pe nisl eftilmi yecek
Londra 2 (R) — Yunan Başbakanı kabinenin cvnAletlice -'1 haberini yalanlamıştır. Ad&tet Bakanı da komünist nartislne siyasî mahkûmların affedileceği vadolundağıı haberinin rT^Sru oîmadı&ın,ı Söylemiştir
Münhal UîMvek'I' ker.
(Baş turun » .,û( s-ıh.^cdc) Hakkı Tank Us’un hal tercümesi
Hatan Tarik Us. 1889 da Manisay» tabi Gördes ka-abnsn; a do^D.uştu. Dalı a rüştiyede İken İzmir gazeteleri yazılarını almıştır. Hukuk fakültesine girdikten şonra Tanltı yazı ailesine katilmiş, Vakit gazetesi kurulunoy» kadar Tanin ve Tercümanı Eaklkaf-te çalışmış. Tasviri Efkfır'ın yazı işler! müdürlüğünü yapmıştır.
Hukuktan meran olduktan sonra baroya girmiş, kİ hâlâ baroda kayıtlı bulunuyor, evvelâ Darülmuallimhı'd» başladığı mu3İlimi İstanbul. Mercan Galatasaray liselerinde. İkinci devrede Giresun mebusu »»cülnrive kadar devam etmiştir.
Hakkı arık Us, Muaıunujr cemiyetinde reislik ettiği gibi, 27 yıldanberi de basın taşekkJlnsüziin başındadır. İstiklal mücadelesi e?nasında milli savaş cephe arkası faaliyetleri bugün göğsünde bir İrtlklül madalyMI şeklinde pprhmaktadır. 1923 te başlı-yan mtbuahık vazifesi kanun teklifi ve aul ve latizah suretindeki eserlerini 16 yılın zabıt cerideleri -aklamaktadır.
İzmir seçimi
İzmir 2 (Telefonla) — İzmir milletvekilliği içi» bugün saat 10 da Halkevi salonunda seç!m yapılacaktır. Sabahın erken »s.tlerln'’- ’.Ialkevlnda adaylar tarafından hazırlıklar yapıldığı görülüyordu Salonda nutuk söylemek Istiyenler tein kürsüler haar-lanmıştır. Adayların ikinci seçmenlerle rahatça K^riîşebllmelcrinl temin için de tertibat ahnmıştır. tamirden 10 hiçi adayh* 1 tovmuçtur.
İzmit’te
fzmlt t crelefor'a’i — seçime Mat 10 da başlanmıştır Halkevi Balonunda hazırlık yapılmıştır Burada saat 8 denberi nutuklar söyleniyor, nıuzl-ka çalıyor. Aday rayun 13 tür. Bu galip ihtimal İsmtal Hüjtft Ata»! fecrinde toplanmaktadır. Amiral Şükrl Okan ile Adapnznn Br’'d,'-e reisi Ahmet Ab--STyanık d- C'k r-,iniyorlar.
BORSA
1/12/1945 flütleri
tamılru U::erine i sterlin Nevyort üzerine ıuu aolot Cm pi re i 00 İsviçre Fr Madrid Üzerine ivo pezeta
yatanda yeniden teşküâtian'ltrJlaiefğı StoKholm ürerine ıflfl «urun ■mnedilrrektedir Bl’haera dış nu-ı BORS.'» DIŞINDA
hablrleri şebekesi, «fansa P.uı-yn'nm: ALTIN 11ATi.fcRİ
«ıfrrdcr. sonra düny^ nazarında ka |Reşuatee zandJh ebefntr.ljcta ır.ıaKi*! bir fnrm •iuıurn vermek iç ta büyük au(>»>ta ganiele-’ ingtilr tUeeektir. J Külçe >.Bu gıum.
5.22 13X— 3C.87B
12 89
3) 132J
S.M
V
2 Aralık 1945
AKŞAMDAN AKŞAMA
A F3 3 A M
8ahi te 3
Nazma ve nesre dair..
Nazımla nesir hakkında en lâtif nükteyi sanırım Molierc yapmıştır kahramanlarının birine çöyle dedirtir:
«— Demek ki edebiyat nazımla nesirden ibaret? Ben şimdiye kadar, aşk olsun, hep nesir konuşuyormuş um da haberimi yokmuş. n
Garabet şurada ki, Moliere’in bu tipinin şu tırnak içine aldığımız sözleri hakikaten edebiyat faslına dahil nesirdir Üstelik ne türlerin de en müterakkisidir. Zira edebiyat tarihini gözden geçirecek olursak, sıra ile şöyle bir tnfzzuv görürüz:
Evvelâ naz ın; sonra nazma benziyen musanna nesir: en sonra Ir.kiki hüviyetini bulan tasanın uz nesir.
Hakikaten de, serîlerden, «san'atı kelâm» fardan kurtulmuş Tornan, hikâye, eseyistlik ve gazetecilik ilh... nesirleri tâ kaçıncı asırdadır. En sonra zuhur ettikleri, insan bilgi, düşünüş ve tahassüsünün en yüksek mertebelerini ifade eyledikleri için bun’nr, o tasannulu nesre fa-İktirler. t) «afitab-ı cilıantab» lı, İçi kof, mânası yok, fakat mu-rassah sec-i tahkiyeye kıyasla, bugünün bir fikir söylenen, bir bilgi nakleden kupkuru, gazeteci röportajları yüksek bir kategoridir Hele şöyle bir düşünecek olursak. asrımızın kalburüstü naşirlerinde üslûpkârlıktan ziyade dünyayı görüş. cemiyeti telâkki ediş felsefesinin, br kelime ile mazrufun en öne? geldiğini görürüz.
Molidre’in komikleştirdiği tip. konuştuğu nesirle şayet kıymetli sözler söylüyorsa ehemmiyetli olduğu ile iftihar edebilir: «Geldim. gitt'nı. kapıyı açtım, içeri girdim.» Nesrin unsurları bunlardır. Fanyana gelirler, tayyarenin havalanması, telin elektrik geçirmesi, bunun canlanması kabı ünden bîr «ruh > ifade ederlerse «nesir» olurlar,
İmdi, gelelim nazma.
Eski asırlarda nesir nazının nasıl tesirinde idiyse, bu sefer do aksi oldu. Nazımlar nesre benzedi. Âdeta mutavassıt bîr şekil husule geldi.
Lâkin biyoloji misalleriyle öğrenmiş bulunuyoruz kj, «mutavassıt çeşitler» y aşıya msrmakta-dır: insanla maymun arasındaki hem maymuna hem insana benziyen çeşidi tabiat kanunu imha etmiştir. Ya tam maymun, ya tam insan olanlar hayata devam eylemiştir. Tabiatte neviler de bu kanun ile teşekkül etmiştir.
Nesir kendini nazımdan ayırarak müstakil bir hüviyet aldı gazetelerde, kitaplarda, mecmualarda. kürsülerde, mikrofon-lartla ferih, fahûr yaşıyor. Sonradan çıkma boynuzu kıskanmış-çns>na, nazmı da. kıskanmışçası-na ona benzemek yolunu tuttu: Vezni attı, kafiyeyi attı, takdim ve tehiri attı. «Tabiî» olduğunu iddia çıliyor. Hayır, sun'î oklu: çünkü tasannu yapıyor; nesir tellaklığı ediyor. Onun için bu tarz nazrm yaşıyamıyacaktır. Ancak vezinli, kafiyeli ve her türlü anonevî kaideleri olan bir nazım. nesirden apayrı, şahsiyetli bir hayat sürebilecektir
(Vâ - Nû)
Ticaretin tanzimi kararnamesi
Zamanın şartlarına uyacak şekilde değiştirilecek
Ticaretin tanzimi ve ihtikârla mücadeleye alt kararnamenin tâdili için alâkadar birliklerden ve tLcaret odalarından Ticaret Bakanlığına raporlar gelmiştir.
Aldığımız malûmata göre, Ticaret Bakanlığının fikri kararnamenin ta-mamiyle kaldırılması değil, bugünün durumuna intibak edecek şekilde tâdili merkezindedir. Kararnameye yeniden bazı maddeler İlâve edilecektir.
Yeni kararnamede ticarette mevzu meselesi ön plâna alınmaktadır.
Bu arada eski kararnamede kâr hadleri buluan bazı maddeler serbes bırakılacak ve serbes olan maddeler İçin yeni kâr hadleri tâyin edilecektir. Bu hususta yeni bir liste hasırlanmaktadır.
Tâdil edilen kararname yakında Bakanlar^ECuruluna verilecektir.
Diğer taraftan Ticaret odaları hazırladıkları raporlarda toptancı ve perakendecilerin kâr hadlerinin değişti rllmemeslnl İstemişlerdir. Bakanlık İse bu nispetleri bugünkü ekonomik duruma göre İndirmek tosav-vıırıındadır.
Bundan başka Ticaret Bakanlığında bugünkü pahalılığın hafifletilmesi İçin ayrı bir komite kurulmuştur.
Bir müddettenberl çalışmalara baş-lıyan komite bu hususta bir rapor ha-zirlıyarak hükümete bildirecektir.
Kahve ve cay fiatları
Kahve ve çay flatleri hakkında çıkan bir yazı üzerine Belediye neşriyat ve istatistik müdürlüğü şu ‘İzahatı veriyor:
«Şekerin kilosu 220 kurj>ş İken birinci sınıf kahvelerde kahve, çay ve emsali flatleri 17,5; şurup, limonata ve gazoz flatleri de 25 kuruştu. Son defa şekerin 30 kuruş ucuzlaması üzerine kahvelerdeki satış fi a t1 erinde yeniden tenzilât yapılmıştır. Birine! sınıf kahvelerin çay. kahve ve emsali İçin 2,5 kuruş noksanile 15 ve şurup, gazoz ve emsal! için de 5 kuruş noksanlle 20 kuruş flat tesblt edilmiştir.»
H"Jka ucuz sabun satışı
Şehrimize İlk parti olarak gelen 100 ton sabun, nispeten fakir halkın oturduğu Üsküdar, Beykoz, Fatih, Aksaray, Topkapı ve EcUrnekapı glbh se mt lerin mutemet bakkalları vasi tastır1 satışa çıkarılmıştı. Son gelen 50 tOT» 53bun da Beyoğlu, Şişil, Maçka, Kurtuluş semt bakkallarında yarin sal—htan İtibaren satılmağa başlana-cal'jr.
Abone bedeli
AKSAM
rar sı v
ZHIJU kuruş SS'.'U Kur us
İSlin * 291)0 .
ı:ıın • i6oo •
U-tdilI itin elli Kuruşluk
MAHKEME KORİDORLARINDA:
Bayın bana karşı sempatisi vardı, amur plâtonik yapardı
Omuzunda kürkü de var. Arkası kemerli gri mantosunun sırtına tırmanıp omuzlarından sarkan bir çift kara tilki, bağırlarına basıp pençelerinin altına sıkıştırdıkları gergin göğüs babarcıklarını blriblrlerlnden kıskanıp boğuşur gibi ağız ağza çatışmışlar. Kıskanılmıyacak gibi değil ki... Bayan Perihan pek cici bici, pek çıtı pıtı bir şey. Yüz değirmi, kaşlar keman, gözler zeytin, burun çekme, ağız hokka, gerdan paluze, yanaklar pembecik, kestane rengi suçlar kıvır kıvır. Yüzüne bakınca eski bir oyun türküsünü hatırladım. Behim çocukluğumda genç kızlar hop bir ağızdan: «Ağzı burnu uffncık, uffacık, uffacık; kaşı gözü karecik» diye türkü söyleyip kimisi kaşık, kimisi parmaklarını şıkırdata şıkırdata oynarlardı, o zaman valsll, t an golü danslar ne geziyordu. Eğlentilerin baş oyunu cifte telli idi.
Perihan hanımın da ağzı burnu ufacık, kaşı gözü karecik amma, kendisi o türkünün moda olduğu devirdeki kızlardan değnl. Yerinde duramıyor. fıkır fıkır kaynıyor, minimini ayacıklari alaca kürklü yaramaz kedi yavrulan gibi ter ter tepiniyor. Adım atışlarının danstan farkı yok. Vals-lerln, tangoların, fokstrotların yakın âşinâsı olduğu belik..
Yukarıdaki satırları okuyunca, Perihan hamın acaba hangi iiıks apartı-manın gözbebeği biricik kızı? diye bir an düşündünüz değil mİ? Yanılıyorsunuz. Evvelâ başından bayan veya sonundan hanım kelimesini atınız, sadece Perihan kalsın. Lüks apartmanlarda yaşamış amına, apartuna-nın küçük lıamfendisl olarak değil.. Söylemİyc dilim de Varmıyor, hadi söyleyivereyim: Hizmetçi olarak yaşamış. Oldu olacak, ağzımdan baklayı çıkarayım bari. Allah böyle hizmetçiyi dostlar başından uzak eylesin.
Bir gün evin hanımı kendisini biraz hırpalamış. Perihan sinirlenmiş. Hanım sokağa çıkınca, Perihan sandıkları, sepetleri, gar’droplan, dolapları açmış. Gözüne kestirdiği çamaşır, rop, İpek çorap ve saire gibi yükte’hafif, pahada ağır ne varsa bavuluaa doldurduğu gibi, kapıyı çekip savuşmuş. Hınç dediğin böyle alımr!....
Perihan sözüm, ona, hanımından
Denizyolları biitç
946 normal bütçesi 42 milyon şilepler ve vapurlar almak lira verilecek
esi
lira tutuyor. Yeni için idareye 76 milyon
Bir çırpıda
Süleyman Kân?ye dair..
BeıreUfc s Aylın 3 Aylın
Adres
p •' cörmcrlımeiidlr Aksı takdirde
Hrllmez
V» » İsi’ "inz Başmuharrir: 2H5t«> 1 207A5 — İdare: 2ÖGB1 Müdür- 2O4SH
L. 7!l'h ece 27 — Kasım 25 m-ş öğif. ikindi ar. yul4l
■■ 2-(-1 2.'5 7.22 D.-lû 12.00 1.38
V 7.8 12.03 14.28 18.41 13.15
Iflu rehiihc Babıâtl civan
L ACırt u 'iik soka# rvo )S
1
Devlet Denizyolları ve Limanları umum müdürü B. Yusuf Ziya Erzln birkaç gün evvel bütçe meselesiyle meşgul olmak üzere gittiği Ankaradan diin şehrimize dönmüştür.
Umum müdür dün kendisini gören bir muharririmize muhtelif meseleler etrafında şu beyanatta bulunmuştur:
«— Ankaraya hazırlanmış olan Denizyollarının P4Ö yılı bütçesini götürdüm. Denizyolları idaresinin yeni bütçesi 42 milyon liradır.
Bu bütçe normal işleri İstihdaf eden bir bütçedir. Yani bugünkü işletme durumumuza göre tanzim edilmiştir.
Salâlüyet kanunu tasarısı da tekemmül etmiş bulunmaktadır. Bu tasan hâlen Başbakanlıktadır.
Bu kanun gemi, tersane, liman tesis, vasıta ve teçhizatımızı yenileştirmek, çoğaltmak ve yahut yeniden kurmak yolunda ihtiyacımızla mütenasip tasavvurları göz önüne alan bir 'kanundur.
Bu kanunun tatbikatı İçin lüzumlu olan tahsisat Ulaştırma. Bakanlığı, tarafından ayrılacaktır. Bıı tahsisat İflO - 200 milyon lira arasındadır ki 7fi milyon lirası 940 yıinda verllcektlr.
Bu tahsisat yeni vapurlar almamıza
yanyacaktır kİ. yeni şilepleri, yakın hatlar İçin vapurları bununla alacağız. Alınacak gemiler İçin tetkikler yaptırmaktayız.
Bu iş İçin en ön plânda göz önüne aldığımız nokta satnı alınacak vasıtaların hem ucuz, ve hem de sağlam olmasıdır.
Aynı mevzu etrafında Amerlkadn tetrikier yapan heyet avın 8 inde oradan hareket edecektir.
Ankarada bulunduğum sırada Devlet Şûrasında gözden geçirilmekte olan İdare ile alâkalı bazı meselelerle de meşgul oldum.
Bakır şilebinin Amc-rikaya gitmesi takarrür etmiştir. Bir İki aya kadar gidecek olan şilep hâlen havuzda bulunmaktadır.
Amerikanın muhtelif limanlarında
40 - 50 bin tonu mütecaviz ithal malımız bulunduğundan, Amerika seferlerinin devam etmesi zaruridir.
Bu teşebbüsle hem bir miktar dövizin nakliyat dolayıslle harice akmasına mâni olunacak, hem de idareye İcâr temin edilmiş bulunacaktır.
Şunu da söylemek İsterim kİ: yaptığımız tetkiklere göre bizim navlun başka memleketlere göre çok ucuzdur.»
hıncını almış amma, insanın her yaptığını yanına hıra lorlar mı? Karakola bir telefon, tahkikat ve nihayet polisin eli Perlharıın yakasına yapışmış. Sorgusu yapılmak özere sulh ceza mahkemesine getirmişler. Koridordaki halini yukarıda anlattım. Havalar soğudu. Parklardan, tramvay durakla rından kaçışan aylaklar kaloriferli koridorlarında mekik dokuyorlar. Perl hanın etrafına halkalanan baygın bakışlı gözler mütemadiyen artıyor. Fısıltılar, mırıltılar, ahlar, oflar duyuluyor. Perihan pişkin, kayıtsız bakışlarla hepsine bir göz atıp dudak büküyor.
Öte baştan bir kadın peyda oldu. Başı siyah örtülü, alaca mantolu, omu zu atkılı, paytak ayaklı, yaşlıca bir horum. Etrafına bakınarak, yanından geçenleri dikkatle süzerek yürüyor. Belli kİ birini arıyor...
— Ah kör olmıyası kız! Bir saattir seni anyorum. Açıp kapamadığım kapı, İnip çıkmadığı merdiven kalmadı. Ne de acayip yerlermiş buralar. Bir başından kurşun atsalar, öte başa ulaşmaz. Sen buraları nasıl buldun da geldin?...
Paytak ayaklı hanım, kaşlarını çattı, Periluınm etrafını saran meraklılara döndii:
— Siz ne toplandınız buraya ayol? Ne varmış Sanki? Karşınızda maymun mu oynuyor. Ömrünüzde hiç mİ kadın görmediniz de aç kurtlar gibi kızın yüzüne sırıtıyorsunuz? Hadi, çekilin bakayım.
Tabiî, aldırış eden olmadı, kadın tekrar Perihan a döndü:
— Söylesene kız! Buraları nasıl buldun da geldin?..
— Ben kendim gelmedim ya. getirdiler ayol...
— Getirirler yaa... Elbette getirirler. Elâlemin sandığını, sepetini boşaltanın âkıbetl budur İşte. İki senedir yanlarında durdun. wma evlât gibi baktılar,,.
Cerihanın yanaklarındaki pembelik koyulaştı, kaşlar çatıldı, bakışları hırçınlaştı :
— Hangi evlât teyzeciğlm? Hadi açtırma benim ağzımı. Ben o evde bayın gözünde gönül eğlencesi, bayanın gözünde de ortak kesildim. Anlıya-bildin mi şimdi?..
— Hadi hadi, elâlemin günahına girme. Aldığın günah elverir. Sandığı sepeti soymuşsun. Kadıncağız, (Nc ipekli bluzlarımı bırakmış, ne roplarımı» diye yanıp yakılıyor.
— İstediği kadar yansın, kinıln umurunda? Ben onun hiçbir şeyine el sürmedim k1. Aldığım şeyler kendi malimdir.
— Dell dolu konuşup da ben! çıldırtma kızl İpekli tolOzları, kombinezonları, ropları sen nereden almıştın-,. Senin neden oluyormuş?..
— Tabii benimdi. Bayın bana karşı fazla sempatisi vardı?..
— Nesi vardı, nesi vardı?..
— Sempatisi vardı. Yani senin an-lıyacağın...
Yaşlı kadımın kulağına eğilip bir şey fısladı:
— Tövbeler olsun estağfurullah... Daha neler işiteceğim?-
— Ne zannettin ya?.. Çarşıdan hamına ne getirse, bana da beraber getirirdi. Gel gelelim hanım beni kıskandığı İçin bayın bana getirdiği şeyleri de kendisi alıp sandığına tıkardı. Beni çok kıskanırdı amma, kibrine yedirip de sezdlrmezdi. Bir akşam mutfak kapısının arkasında bayın benimle şakalaştığını görünce küplere bindi, o günden sonra açıktan açıta düşman kesildi bana... Halbuki bay İyi adamdır neme lâzım. Onun fikrinde bana karşı fena bir düşünce yoktu kİ... Amur plâtonik yapıyordu. Ne yapsa hakkıdır. Hanım hanımlığını bilip de kocasını kendine bağlamayı beccremlyordu kİ... Evin İçinde gece gündüz hırıltı, gürültü eksik olmuyordu. Her gün bir bahane bulup kavga çıkarır, haftalarca dargın dururdu. Adamcağızın İç donunun düğmelerine varıncıya kadar gizil gizli ben dikerdim. Kocasında gözü yoktu ki kadının...
Zeytinyağı
Halka ocak ayında tevziat yapılacak
Ocak ayında halka zeytinyağı dağıtılmasına başlanacağı söylenmektedir. Yeni mahsulden alınan devlet hisselerinin toplanmasına başlanmıştır. îstanbula bağlı ilçelerden şimdiye kadar 20 bin kilo devlet hissesi zeytinyağı Defterdardaki depolarda toplanmıştır. Lokantaların aylık zeytinyağı İhtiyaçları da tesblt edilerek Vilâyet tarafından Ticaret Bakanlığına bildirilmiştir.
Ticaret Bakanlığının zeytinyağı satışları hakkında Ankarada büyük şehirler tüccarlarının da lştirâkiie bir toplantı tertibettlğl ve tüccarların yakında Ankaraya davet edileceği _söylenmektedlr.
îştanbulda halka yapılacak zeytinyağı satışının kendisine verilmesi için büyük bir firma Vilâyete müracaat etmiştir. Vilâyet firmanın bu talebini Bakanlığa bildirmiştir.
Dün toprağa verdiğimiz Süley man Kâni İrtem bizde çoğalma-buu pek arzu etliğimiz bir «yaşlı nesli» ne mensuptu. Kendisiyle epeyce yıllar önce iamşlığınuz zaman: «İstanbul valiliğinden tekaüde sevkedilmiş» olduğunu söylemişlerdi. Onunla konuşurken kendi kendime:
— Fakat ne Avrupai bir mütekait... Ne genç yaşlı!, demekten kendimi alamadım.
Süleyman Kâni İrtem hakikaten Avrupalı birçok idare adamları gibi, devrini, vazifelerini yaptıktan, devlet masasından kalk-
Ege pamuk rekoltesi
İzmir 1 (Telefonla) — Ege bölgesinde 25 milyon kilo tahmin e-dilaı pamuk rekoltesinin 25 milyondan fazlası Sümer Bank İçin satın alınmıştır.
Köylünün kendi el tezgâhlarında yapacağı giyim eşyasi İçin yeter miktarda pamuk ve ekim İçin pamuk tohumu verilcektir. Pamuklar çırçırla-nırken şimdiden iyi tohumlar ayrılmaktadır.
Tütün kongresi
İzmir I (Telefonla) — Ankarada toplanacak olan Tütüncüler kongresine iştlrâk etmek üzere İzmir Ticaret odasından ve tütün tüccarlarından B. Hakkı Balcıoğlu, B. Turgut Türkoğlu, B. şerif Remzi, B. Ahmet Borovah, İzmirli B. TalAt İle tütün müstahsillerinden üç kişi Ankaraya gitmişlerdir.
Eğede tütün piyasasının açılacağı tarih bu toplantıda tesblt şdikcekUr.
Takas usulü
Yalnız umumi takas kaldırılacak, hususî takas ipka edilecek
Ticarette takas usulünün kaldırılması için tetkikler yapıldığını yazmıştık.
Öğrendiğini İze göre, bu tetkikler sı-, tasında Ticaret odası tarafından İz-mlrdo verilmiş olan kararlardan da İstifade edilmiştir. En son olarak ileri sürülen flatlere göre, yalnız umumi takas sistemi kaldırılarak ve hususi takasa dokunulmıyaeak, hattâ daha ziyade tevsi edilecektir.
Fakat hususi takasta hâlen tatbik edilmekte olan prim sistemi değiştirilecektir.
Bu arada husus! takasın iyi işlemesini temin için bazı ıcdbLrler alınacaktır.
Şair Nedimin mezarı
Karacaahmet't-e medfun bulunan Lâle devrinin meşhur şairi Nedim'in mezarının yapılmasına dün başlanmıştır. Mezarlığın Çiçekçi ile Tunus-bağı arasındaki kısmında bulunan mezar, daha geride hazırla nmakta olan ve lâlelerle süslenecek bulunan bir bahçeye naklolıınacaktar. 19 - 38 metrelik bir sahayı işgal edecek olan Nedim'in kabri mermerden yaptırılacaktır.
Ticaret odası reisi Ankaraya gidiyor
Bir müddet evvel İzmirde alınan Ticare lodaları kararlarının tatblka-tiyle meşgul olmak üzere Ticaret odaları reisi ve reis vekillerinin Ankaraya davet edildiklerini yazmıştık.
Bu münasebetle Ankaraya gidecek olan Ticaret odası reisi B. Mithat , Nemli ve reis vekil! B. Suat Karaos-rnan bu akşam hareket edeceklerdir.
Ttütüncülerin Ankarada toplantısı
Bu ay içinde açılacak olan tütün piyasasında muamele görecek olan tütün Hallerinin tesblt! İçin tütün tüccarlarının Ankaraya davet edildiklerini yazmıştık.
şehrimizden B. Cemal Çapraşık ve B. Burhan, yarın yapılacak toplantıda bulunmak üzere bu akşam Anka-rnya hareket edeceklerdir.
Un tevziatı
Haftaya nüfus başına ikişer kilo verilecek
Halka un dağıtılmasına alt Ticaret Bakanlığı emri Belediyeye gelmiştir. Bu emre göre, ekmek kartlarındaki Romen rakamlarının (II) numararile önümüzdeki hafta nüfus başına İkişer kilo has un verilmesine başlanacaktır. Mutemet bakkallar unun kilosunu Ofis depolarından 55 kuruşa alacaklar: halka, yakın semtlerde 59, uzaklarda 59,5 kuruşa satacaklardır. Dağıtma İkinci un tevziine kadar devam edecektir.
F» ■ - ■ ■ -
Haklı şikâyetler
— Sua kızl Sen söyledikçe başıma ağrılar çöküyor. Ilcm öte berisini alıp kaçtın, hem de İftira ediyorsun elin kadınına.
— Ben kimsenin bir şeyini almadım. Aldığım şeyler kendi malimdir. Canım sağ olsun. Kendi eşyamı ona bırakacak değilim ya. Bay onları bana aldı.
— Sen şimdi hâkimin karşısına çıkınca görürsün başına gelecekleri!-
— Ne görecekmişim? Hâkime ne fiöyliyeceğlin! bilmiyor muyum sanki? Lâflarımın hepsini hazırladım.
Mahkeme açıldı, Perihan girdi, et-rafındaki meraklılar da ardı sıra salona doldular.
Galiba Perlhanm hazırladığı lâflar mahkeme üzerinde umduğu tesiri yapamadı. Mahkemeden çıkınca etrafa bile bakmadan Jandarmanın yaraşıra süklüm püklüm uzaklaştı. Gittiği yer malûm... Tevkifhane. 7’llklnin dönüp dolaşıp gideceği yer kürkçü dükkânı değil mİ?
Cv. 144.
Kazlı çeşme istasyonunda bir bekleme yeri lâzımdır
Kazlıçtşmc muhiti hududu Ye-dikuleden başlar Zeytlnbumunda, nihayet bulur. Küçük bir muhit olmakla beraber nüfusu çoktur. Deri ve dokuma fabrlkalarile do-^ ludur. Bu fabrikalar ve sair teşekküllerde çalışan yüzlerce vatandaşın hissiyatının tercümanı olarak sîzdin rica ediyorum. Kaz-lıçeşıno istasyonunda bir bilet gişe odasından başka üstü kapalı bir bekleme yeri yoktur. Her gün oivar hastanelerden taburcu edilen sivil ve asker vatandaşlarla diğer fabrikalar ve sair teşekküller işçi ve memurları yağmurda, karda, çamurda perişan vaziyette tren beklemektedir. Böyle mühimleşen bh- muhitte bir bekleme yeri elzemdir. Devlet Demiryolları MaresLnln bu ricayı kabul ederek yerine getireceğini umarız.
ŞEREF BOZ YİĞİT
Abanozda bir yaralama
Beyoğlunda Abanoz sokağında oturan Bekir adında binle Bayram sokağında oturan Sabri İsminde bir şahıs, dün gece kadın yüzünden kavgaya tutuşmuşlardır, Sabri, demir bir aletle Bekirl muhtelif yerlerinden yaralamı§-
tıktan sonra kalemine sarılmış gördüklerini, işittiklerini, okuduklarım yazıyordu. Eski idareci eski vali artık muharrirdi. Ve Süleyman Kâni biliyordu ki son ya-l l nm asır içinde insanlar, hâdise-f) ferin çokluğu bakımından, bir illin asır yaşamış gibidir. Eli kalemç\] tutan insanın bunları yazıp bı-», r akması şarttır. Süleyman Kâni O bunun için genç bîr muharrir gi- ç-bi muayyen günlerindeki maka-Q •elerini büyük bir intizamla ye-";z tiştiriyordu. u_
Ondan bir çoklarının örnek al-ması lâzımdır. Bazen hâdiselerin tâ içinde bulunan, bütün bir öm- S rünü en mühim vakaların arasın- E. da harcamış, sonra bunlardan'1” ayrılmış nice kimseler görürüz ki 5^ âdeta bir şey söylemeğe dilleri-0 varmaz. Gördükleri o muazzam'O hâdiseler, tanıştıkları o en tere-san adamlar hakkında bize hiç bir (0 şey bırakmağa lüzum bile gör- (D mezler. Münevver emeklinin bah-^T şeşinde tavuk yetiştirdiğini, çeklerinin köklerini kabarttıkla-
rını, güllerini kestiğini görürüz. Fakat masa başında kendisine pek nadir rasgelirîz. Ekseriya görürler ve ve sonra da gördükleri-le beraber göçüp giderler. Süleyman Kâni bizde işte bu tipi yenmiş insandır.
Onun büyük bir hizmeti de senelerce «Osmanlı sarayı» mevzuu etrafında çalışmasıdır, İmparatorluk tarihinin hu en mühim dekoru, ne yazık ki bizde tetkik bakımından çok büyük ihmale uğramıştır
GeçcnTerd'e hayata dolayısiyle sair Leylâ hanımın saray hâtıralarını okuyordum. Orada saraya ait kış hazırlığı anlatılıyor. Meselâ büyük salonları kıs başlangıcında astarlamak, yani etrafa perdeler çekip ısınacak veri küçültmek tarif ediliyordu Salonlara astar çekmek!. Bugün hayatımızda tama m iyi e unutulan şey..
Pek az tanıdığımız saray hakkında Süleyman Kâni senelerce yazdı. O faal hayatında da, emekli senelerinde de vazifesini hak-kıyle yapmış mesut bir Türk münevveri idi.
Hikmet Feridun Es
Satışa çıkarılan ithal malları
İst. Menaşe handa İlgi Ticorri’e plâstik tarak, Gal. Mahmudiye caddesi 88 de Ardaşes Polad'a huşu d çelik çubuk. Gal, Selanik handa Mehmet Kav'a bezli lâstlu tamir malzemesi. Sultanhamam Canıcıbnşı handa Z. Saatman'a ccp ve kol saati Gül. Ablt handa Behçet Hıfzı Ör-nekal'a cep ve koı saati. İst. çiç k-pazar 32 de Cam Ticarct'e otomobil camı, pencere camı, Bahçekapt Anadolu handa D. Somek’e boya fırçası. Sirkeci Liman handa Şarg DTİ T. A Ş. ye Makine akşamı, boyalı vernik, Sultanhamam Balcı handa Mustara Erdlş’e Estralen, Asit Estrearlc. İst. Yağcı sokak İQ da Trakya Ticaret e şap. Y. Kule Debagat Fabrikası B Danon M. Mendaya'ya Penazen. İst. Bahçekapı'da Evtlyazade Nurettin’e Asit Sitrik, İst. Kurukahveci handa Rcfael Püller'e hazır palto. Bahçeka-pı Atabey handa Hüchtrasser T. L. Ş. ne kravattık İpek mensucat, Üsküdar Pazarbaşı Miroğlu soka': ta Sami öztol’a îdrofll pamuk mensucat, Bahçekapı Anadolu handa İzmir Manlfatura’ya poplin, Marpuç-çıılar Küçük handa Osman Kcrmen’e sunî İpek Ipügl, b:t. Mahmutpaşa handa Çelebon tTel'e suni İpek tp-ligi, Bomontİ Kadife Fabr!ks?ı Klr-yako Pamukoğlu’na kıl İpliği, tiftik İpliği, ist, Abut efendi handa Pol Sellger'e suni İpek ip'lği. Yeş'ldlrek Emin Bey handa Mehmet Cemil'e suni ipek ipliği, Fincancılarda Mehmet Hüseyin Tatarl'ye tül perdelik. Gal. Küfkçübnşı handa Bahaettln Özdel'e arabaılk muşamba. İst. Atabek handa S'nto SaltieVa müstamel çuval, İst. Mc.:;-.:diye handa Enver Kuiaç’a FlâudL
Samb- *
«KSaM
nk i t
Portalet kalesi
/. ~ " •—-—— —~v>__...
I Günün mevzuları f Aua,ok.mnu3
v--~#
IİSTANEUL HAYATI :
Fransız - Ispanyol hududunu kurmak için yapılan bu kale, harbin başından beri siyasî mahkûmlar için hapishane oldu
Kalede bir zamanlar Vichy hükümetinin emrile tevkif edilenler oturuyordu, şimdi Petain burada mahpus bulunuyor
Vichy hükümetinin başında bluu-muı olan eski Franauı mareşali P«-taln, ParLste yapılan muhakemesi na-Ucesinde oliım cezasına mahkûm edilmiş, fakat General de Gaulie bu eezayl müebbet haps. çevirmişti, Pe-tfiln bunun üzerine Fransaıun cenubunda Ispanya hududuna yakın, dağlar ve sarp kayalar arasında bulunan Portalet kalesine nakledilmiş lir. tiç aydanberl burada yaşamaktadır.
Portalet bir kartal yuvasına benzer. 1848 senesinde, kpauya hududunu korumak İçin, İnsi edilmişti. Kale şalteri maksatla yapılmış olmaklA beraber. burada hiçbir «aman mühim bir kuvvet bulundurulmamıştar. Birinci dünya harbine kadar kalede kuçiik bîr müfreze vardı. Dtinya harbi çıkınca, bu müfreze de cepheye gönderildiğinden. kale boş kalmıştır. Yai-n« bir İstihkâm subayı muayyen zamanlarda burarrint stayertle kaleyi teftiş ederdi.
Porttaiet bir dağın ortasında, kayalar aranndadır. Kalenin bulunduğu yere geldikten sonra da içeriye giril, rk İçin 506 basamaklı bir merdiveni Ç :mak İteımdır. Kalenin cephesi dar ve vahşi bir vâdlye bakar, arkası yolan? bir dağdır.
Fransız bozgunundan »onra Vichy hükümeti Daladier. Paul fiejmaud, Lfcon Blum. Mandel ve General Ga-mellh'l tevkif ettirdiği zaman bunlar Portalet kalesine gönderilmişler, bu münasebetle muhafızlar tâyin edilmişti. Fransız hükümet adamları birkaç ay Portalet'de yaşadılar, sonra Rlom şehrinde muhakemelerine bakarak olan yüksek adalet divanı önünde muhakeme edilmek üzere kaleden çıkarılarak Rlom hapishanesine nakledildiler. Fakat turadaki muhakeme Vteby hükümetinin İstemediği bir Sikil aldı. Bu şırada Almanlar bütün Fransayı işgal ettiklerinden, eski hükümet adamları Almanlar tarafından yakalanarak Almanyadakl toplanma kamplarına gönderildiler.
Portalet, o zamandanberl boş duruyordu. İçinde yalnız bir bekçi vardı. Petaln ln burada hapsedilmesine karar verilmesi üzerine yeniden muhafızlar. bir hapishane müdürü gönderilmiştir.
Portalet kalesinin İçinde İki kısımdan mürekkep bir bina vardır. Bu lld bina, arazi ârızah olduğundan, birikirinin üstüne çıkmış gibidir. Her ikisi de İkişer katlıdır. Vichy hükümetinin tevkif ettirdiği eski Bakanlar aşağı binanın üst katındaki odalarda oturmuşlardı. Alt katta ve yukarı binada muhafızlar bulunuyordu. Şimdi Petain, aynı binada bir samanlar Nanelerin oturdnğu odada ikamet ediyor.
Buradan görülen manzara vahşidir. Dar bir vadiye, kayalardan akan sulardan başka bir şey göze çarpmaa Ne köy Vardır, ne de çlfllk...
Fransız hükümeti, kalenin etrafında 30 kilometrelik bir sahayı yasak mıntaka ilân etmiştir. Elinde huıurf müsaade kâğıdı olmadıkça hiç klmaa bu mintftkaya glremer Uzaktan geçen trenler ve otomobiller da jandarmalar tarafından şiddetli bir kontrol altında bulundurulur; her tarafta nöbetçiler bulunduğu gibi, bekçiler de bu 30 kilometrelik saha İçinde daimi surette devriye kesiyorlar, Muhafaaa işi Tunuslu zuhaf askerlerinden Mr bölifto verilmiştir. Kale civarında sivil polis memurları da bölünmek tadır
Kalede bir müfiMe asker, beş gardiyan vardır. Askerlerin »İlerinde tüfekten başka hafif vs ağır «ütraiyöa-ler de bolımmftktadır. Petalnln oturduğu odanın kapın daimi surette kilitlidir. Kapının önünde, daimi süratte, bir gardiyan nöbet bekliyor.
Kaledeki hspiahana möd’lrû M 81-■lod, gurdiyuüar v« diğer üç kişi pe-talnle förflaeMMrter. Bunlar ytLsbaa
Portalet kale sindeki hapishane
RacLne, teğmen Chatain ve kalaya en yakın yer olan Urdos köyünün papazıdır Papaz her pazar günü kaleye gBİerelC"Petain'in odasında dini âyin yapıyor.
Son zamanlarda kale hapishanesinde birçok tamirata lüzum görüldüğünden, buraya İşçiler gönderilmiştir. Bunlar Petaln’l görmüşler, hattâ İçlerinden bozuı kendiriyle görüşmüşlerdir. Bir gün Petain hava almak İçin yukarı terasa çıkarıldığı sırada bir işçi kendlslİB burun buruna gelmiştir. Petain kendisine sormuştur:
— Burada ne yapıyorsunuz?
— İşçiyim, merdiveni tamir »diyorum.
— Madem ki işçisiniz sizi tekrar görmeliyim- Çünkü bu kaleyi yıktırmayı düşünü yo ru mİ
Başka bir gün bacayı temizlemek için gelen bir ocakçı bir İp merdivenle di vardan aşağıya doğru sarkarken Petaln'ln penceresi önüne geldiği zaman, Petain kendisine seslenmiş ve şu sözleri söylemiştir:
— Beni kaçırtmak İçin gelmişseniz, başka bir vasıta bulunl İp merdivene aşılamam, başım döner!
Petain, hapishanede hiç kimse İle görüşmüyor. Yalnız doktor v» papaz müstesna... Vaktinin büyük bir tatmini okıımakln peçlriyor. Haftada üç defa kanama yazdığı mektuplar bir tarafa bn-ainhasa, hiç yası yazmıyor. Birçok samanlarını da pencere önünde oturarak düşünceye dalmakla geçiriyor. Hayatı şu suretle geçiyor:
Sabahları saat sekizde kalkıyor, yatağını yaptıktan sonra yıkanıyor, bir kâse çorba içiyor, bundan sonra tıraş oluyor, öğle yemeğini 15 de yiyor. Yemek, muhafız askerlerin yediklerinin aynıdır. Akşam yemeği asal 10 dadır ve ekseriyetle çorba ve sebzeden mürekkeptir. Pataln, akşam yemeğini yer yemez yatağına giriyor Sabahlan saat B.SO da, akşamlan 18 de doktor ziyareti vardır Hava İyi olduğu samanlar, isterse 10 basamak çıkarak aft terasta sabahlan 10.30 daa 11 a, akşamlan M.S0 dan 14 ya kadar gaaerck hava alıyor. Terasta btr Od defa geçindikten sonra taş nra üaarlne o tarar ak etrah temaşaya da-
Kalenin kuşbakışı görünüşü tan usanmış gibi bir hal alıyor, o zaman aynanın önüne geçiyor, kendine bakarak sanki yanlden cesaret buluyor ve daha sert adımlarla koltuğuna dönüyor.
Pştaln'in sıhhati iyidir. Fakat bu havalinin kışı «ok şiddetli olduğundan, kışın hastalanmaktan korkuyor. Pataln bu sebeple başka bir yere naklini istemiştir. Nice yakınındaki Balnte Marguarlts adasına gönderileceği şayiası bunun Üzerine çıkmıştır. Portalet kalesi yakınında vs İspanya hududuna civar köylerde oturanlar bu şayiadan çok memnun olmuşlardır. Çünkü eski mareşal geldiği gfln-denberl birçok kayıtlara tabi bulunuyorlar. Bu havalide çok bol olan kaçakçılar da kaçakçılık yapamaz olmuşlardır. Mamafih Petalnln başka yer» nakledileceği haberi teeyyüdet-momiştlr
Fındık oyunu ve Borsa
Ara sıra, hele on beş seneden beri, memleketin alışveriş âleminde tekerrür eden bir hal, hazan piyasanın İti beri nı sarsacak kadar vahamet keapetmektedir: Fındık fiatlerinln düşeceğini tahmin eden bazı tüccar, açıktan ve vadeli olarak satışlar yapmakta ve beklediklerinin aksine olarak, fiatler yükselince, taahhütlerini yerine getirmemektedirler.
Ticaret, ancak taahhütlerin vaktinde yerine getirilmesi şartl-le mümkündür. Hele borsaya tâbi malların teslim ve tesellümünde aksaklık, inlkâs tariklle, bütün İş hayatını mihverinden çıkarabilir.
Fındık, bir müddet evvel, ihracatın durmuş olması ve yağ imalâtçılarının, bazı tedbirler yüzünden, taleplerinin azalması üzerine 90-100 kuruşa kadar inmiş idi. Bu halin devam edeceğini, hattâ fiatler in daha da düşeceğini zanneden bazı kimseler, eermayelerile mütenasip olmayan nispette işlere girmişler ve bir iki ay sonra teslim şart il e satışlar yapmışlardır. Bu satışlar, şehrimizin ticaret borsasın-da, muntazaman kayıt ve tescil edilmiştir.
Herkesin bildiği gibi fındık fiatler! düşmemiş, bilâkis kilo başına 30-40 kuruş yükselmiştir. Bu nispette bir tereffü, açıktan ve meselâ 100 kuruştan satış yapmış olanlar İçin vagon başına 4 bin liralık bir ziyan demektir, Dürüst ve ciddi tüccar İçin, bu vaziyette, farkı ödemek en tabiî bir harekettir. Fakat, fındık İşlerinde, birçok defalar görüldüğü gibi, «alivre» satış yapanların bazıları farkı ödemekten veya malı teslim etmekten imtina etmekle kalmıyor, hattâ vagon başına meselâ 1000 liradan aldıkları ka-paroyü bile geri vermemenin çaresini arıyorlar,
• Eğer maddi İmkânları olyp da sırf kötü, niyet yüzünden teahhütlerinl İfa etmiyen kimseler bahis mevzuu ise, nihayet borsarun tazyiki, ihtilâfa elkoyan hakem heyetinin hükmü ile alacaklının hukuku bir dereceye kadar korunabilir, Fakat, bugün, malı teslimden veya farkı ödemekten imtina edenlerin bir kısmının ser-
1
REZAN ÜNAYD1N
İle
T. MOhcndU
MAHMUT KARASABAN olK&hl andılar
Kaleden gftrflnen m»n—
saatte aşan uçaklar ve bizim Haliç vapurları!
Ilarbler bir yandan vahşetU) ca tüyler ürpertici sahnelerini açarken bir yandan da medeniyeti dev adımlarile ilerletiyor, î'eui icadedilen ■ Layyaıt-lev hakkında geçen gün bir makale okudum. Tayyare çok büyük bir şeymiş Bizim imvsulamızın ala-Buyacağı, yani a kırlarımıza durgunluk verecek kadar fazla yük alacakmış, hatada yağ gibi ka« yacukmış. Gidiş esnasında yolcular gürültü ve hava gcçınez kamaralarında sükûnetle seyahat edeceklermiş. Tayyare bava meydanına inip yolcular karaya ayak bastıkları zaman Atla-i Okyanusunu üç saat içinde aştıklarım anlıya cılklarmış.
Makalenin muharriri yeni tayyarenin bu vasıflarını ballai)dı-|, ra balU'i. ■ .. “
bu malumat n. Julgs Vrrn» int“ muhayyilesinden veya kuru lâTl-buratuvar nazariyesînden alın-*'* madiğim, riyazi hesaplara nat ettiğini ileri sürüyor.
Bana kalırsa bu sotı izah hi-zuıusuı. Bzde bu tayyareüin.2 marifetleri bir hayal mahsulü sayılmaz, çünkü gözlerinizin Q) önünde emsali var. Hem öyla > yeni bir keşif de değü; çok esklfl) bîr buluş, l’zun zamanlardan Q) beri alışı ğımız için hiç de ripsenıiyoruz.
Hasret mi ettiniz yoksa? BUY- O run. beraber görelim!.. Manza-_ rada ufak bir drç.ykl.k var. BTljg hava meydanına giriyoruz tar-M-» zederek köprünün Htüç iskele-A sine inelim. İşte, vanur gelmiş, £ başını dikm ş yanaşıyor. ÇarpıkÇ^ curpiık. kırık dökük iskelcyö nispetle pek de kocaman görünüyor. gözlerde hir Transatlantik kadar büyüyor... Geldi, geldi. geldin.. Küüt., Kusura bakmayın. iskeleye tos vurmak azametinin şanındandır’ Bu gürültülü çarpışmada vanur yolcuları kim bilir ne hale geîdiîer ' üzülmeyin " .
gümbürtüyü iskelede siz hissettiniz anıma, vapurun içindekiler farkına bile varamadılar.
Vapurdan çıkınlan bırakın da, etrafınıza hir göz atın Vapura ... ______ ______ il ^ binmek İçin hiribirûie kenetlen-
ararken (Şu tâmlr İşlerinin, soğuklar İ m's kalabalığı göriivnrsunug va. K-.i----1..- Vahşi hayvan sirklerinin tel
kafeslerini andıran sürgülü kapılar a-'ildı iste Buvnin vanu-ra.’.. Etrafı çınlatan vavgara'nra kulak asmavın, uzun seyahat bastangıcın'n neşe nağmeleri sa-yıverin.
— Ay. vapur doldıı YoteuntHl dörtte üçü dışarıda kaldı!..
Acele etmeyin efendim. Dolmuş gibi görünür amma, dolmaz o... İşte, hepimiz bindik. Bak hele, daha merdivenlerden koşanlar da var., üç, beş. on beş, yirmi beş, elli beş... İşte, onlar da bindiler.
Niçin hayret ediyorsunuz? Bu kadar yolcunun ve su kadar eşyanın vapura girebilmesini aklınız almıyor mu?. Yeni keşfed len tayyarenin de akıllara hayret verecek kadar fazla yük ve yolcu aldığını unutnnyalım!..
Hareket ettik, gidiyoruz, llem ne gidiş! Yağ gibi kayıyoruz. Gidiyor mıyız, yerimizde mi savıyo ruz, belli değil. Kabilse pencereden bakınız; vapurun gittiğini ispat için denizde ufacık dalgalanma, köpük parçası görebilen* bravooo!..
Gidiyoruz efendim, gidiyoruz.,. Makine gürültüsü duymadığınu gibi hava teması da hissetmiyor, Mipuz tab:î. Etrafınızda çığlıklar yaygaralar, çocuk vaveylaları siıe makinenin mevcudiyetini bile unutturdu Dört yanınızdan öyle sıkışmışsınız ki. nefes almanıza İmkân yok. Burnunuzu yamyassı eden çocuk patiği, yü-ribiiir.il maskeleyip urları ağzınıza giren kokmuş saç demetleri *izi hava İle temas ettirmez kİ...
Sayın bayanlar, baylar!.. Eyüp iskelesine geldik ve yanaştık. Vapurun çarpmasını, gümbürtüsünü de farke demediniz va... Buyurun çıkalım! Çıkmak i?hı gayrete, zahmete lilzum yok. işte. farlnna varmadan çıktık hile. Şimdi, »on bir gayretle saatini-il çıkarın da bakalım Tamam üç... Değil mİ? Köprüden on ikide hareket etmiştik. Bir de şöyle geriye bakın., bir bastan öte basa kocaaaa Halici aştık...
Yeni keşfedilen tayyare hak-kındaki makalenin muharriri lâkırdıyı uzatacağına, kısaca, «Haliç vanısrfan gibi bir tavyare-deseydi daha kolay nn’ard ’ ■ a.
Cemal ReLk
mayeierinm, ziyanları karşıiamı-yacak seviyede olduğu fckha edilmektedir.
Yani. İstanbul borsacında, muntazam bir tescil mekanizmasından istifade edilerek, karşı tarafa maddeten mevcut ohnıvan bir teminat intibaı verilerek, satanların İmkânlarının üstünde İşler yapılmıştır, Mevruun bizce ehemmiyetli tarafı budur.
Mademki bu tarzda muameleler. daha doğrusu aksaklıklar mümkün oluyor, o halde alışverişlerin tanzimi ve İşlerde emniyet tesisi ile mükellef olan cihaz br eksiklik var demektir.
Birkaç vesile ile yazdığımız gibi borsa, vadeli muameleler İle hakikî mevkiini alır. Bizde alivre namı altında, netice Itlbarile muameleden farklı ol-Işîer yapılmaktadır, bu çins alışverişlerin
tanzimine yanyan teşkilât yoktur. Bazen tesis edilen cihazlar, mevzularının gelmesini bekler iken, anlattığımız işte mevzu var. fakat cihaz yoktur
(Arkan 7 nci sahlfedel
Sonbaharın son günlerini yaşıyoruz, Birçok iskeleleri Denizyolları idaresi soğuklarla beraber t âmire başlattı. Kadıköy iskelesinin bir zamanlar günlerce bekleme yerlerinin boyanması sürdü. Sonra su ve kalorifer boruları döşenmek için bir kısım mo-zayiklerl kaldırıldı, .tekrar konuldu. Son günlerde de iskele tahtaları değiştirildi. Kadıköyiinün günden güne kalabalıklaşan halkına esasından dar gelen iskelenin, bu Cu’ulrler yüzünden daha darlaşmış zamanlan oldu ve bir rüzgârsız ve cereyanaz köşe bucak bulup vapur beklemek İçin şuna buna «ilrlüne sürtüne yer
başlamadan, gece servisleri yaptırarak, İki misil ekip kullanarak yapılması acaba mümkün değil miydi?» diye düşünürdüm
Yakınlarda bir'gün Ermrgan a gittim. O giin sert bir yıldız poyrazı eşiyordu. Boğazın sulan dalgalı Ldl. İskeleye çıktığım zaman, buranın da tfianlr edildiğini gördüm. Memur bağırıyordu: (Çıkanlara yol verelim). Boğuktan, ve İskelenin yolcuların çıkmasına mahsus geçit de tfimlr edildiğinden, vapura gireceklerle çıkanlar harap İskele binası İçinde blrlblrlne karışmıştı. Misafirliğe gittiğim aileye iskelenin halini anlattım. Haftalardır böyle, dediler.
Dönüşte gene sıkış sıkış, omuz omuza ayakta lekele İçinde vapur bekliyoruz. Rüzgâr, İskelenin tıngirdıyan camlarım durmadan sarsıyor. Yanımda İkisi büyük, biri küçük Üç çoeuklu bir karı koca var. Küçüğünü kucağında tutan bay He İskelenin düzensizliğinden ve oturacak bir yeri bile bulunmadığından canı sıkılmış gibi görünen bayanı konuşuyorlar:
— Koca yaz geçti, şu tftmlrl yapmadılar da....
— Hanım, bu senin dediğin doğru
Ot S. X.
KIRK A M B A R’ın
İkinci Sayısı Enfes Bir Baskı De Çıktı..
Üç renkli HAdlce tablocu — Har yerde 1» kuruştur. .
diye
sakın. Sars:nlıvi,
B V O O N
TAKSİM Sinemasında
Şark filmciliğinin şaheseri — Türkçe dublaj filmlerin «e mükemmeli — Türk musikisinin büyük zaferi.
AŞK VE FEDAKARLIK
Bu akşam saat 30,30 da Dram Hamında OYRANOde BERGERAK I Bira no dö Berjtrak)
Komedi kısmında ZARARSIZ TALAN i*,M da Malin*
(Pırlanta)
YUSUF VEHBİ - EMİNE RİZK - NÜRULHÜDA Şarkılar: Münir Nureddin - Safiye Ayla Mattaaier: M» d* başta».
Lök» koltnktar namarahdır.
rlnl oldırablllrlta. ______________
u film pazartesi gfinfl matlaalMcien itibarca Antarad PARK tc SÜS sinemalarında birden gftdr*-b'-. .
HAFTA KONUŞMASI
Bizim Türkçemizde tat ve ahenk
“Kınar Gecesi,, münasebetle: t
“Sara Bernar’ı Istanbulda
Anadolu Türkçe için bir süzgeç vazifesini görmüştür. Asyadaki ucu bucağı bulunmaz, koca Türkçe gölünün bereketli, fakat taşlı topraklı suyunu durulaştırıp içilir hale getiren tasfiye makinesi bizim yurdumuzdur ve tadına tat katan hassasını da İstanbul vermiştir
E eğer «dil! dil» demekten bu hafta dilimizde tüy bitmedeyse bir daha bitme».
Dil kurultayında acaba bu hebana kaç bin kere tekrarlandı? O yetmiyormuş gibi dil inkılâbı kilinde ve hele aleyhinde yazılan makaleler ve yapıİAn münakaşalar, lâtlfeler. hicivler ve hücumlar esnasında aynı kelimenin hırızmasını çıkarmadık mı? Hemen hemen dilsizler bile dile geldi, dilli Dıllıer kesildi. Vaziyet tam mânasile:
Tuhaftır hal-l âlem bilen aâyter bilmeyen söyler
Sözüne uygun düştü.
Ben, yukarıdaki mısraın işaret ettiği ikinci zümreden, yani bilmeyenlerden olduğum, fakat haddimi bildiğim iç;n sustum; şimdiki moda tâbirde sözü «büyüklerimle» e bıraktım, nasıl bı-rakmıyayım İd şu yaşa geldim, dil bilginlerinin kullandıkları en sade tâbirlerin, meselâ «lengüistik — filoloji — fonetik* vesaire nevinden sözlerin bile hâlâ mânalarım iyice kavramışlardan değilim. Malûmatım pek derme çatmadır.
Çoğunu kulaktan bilirim ve Pavpt de Courtellle yahut Von le Cnq yahut da Radloff adında Türkçe meraklısı bazı Garp âlimler! yetiştiğin! işitirim ama henüz eserlerinden hiç birin! gözümle görüp okumadığım için uzunca sorarlarsa şaşırır, hepsini birbirine karıştırırım. Ne Yakut Lehçesinden çakarım, ne Çuvaş gramerinden,,, fş bfivle olunca röze karısmayışımı pek tabii görmek ieabeder.
Ben sadece bizim Türkçemlzl bilirim ve bu Türkccnin çeşitli Tiirkçelerin hepsinden daha güzel olduğuna da inanırım. Anadolu, Türkçe için bir süzgeç vazifesini görmüştür. Asyadaki ucu bucağı bulunmaz koca Türkçe gölünün bereketli, fakat taslı topraklı suvunu durulaştırıp İçlin* hale getiren tasfiye makinesi Anadoludur ve tadına tat katan hassasını da İstanbul vermiştir.
Türkcenin kökü nerede olursa olsun, İster Kaf dağının ardında veya dünya tavanının altında... clrpiH vatanımızda açmıştır.
Yalnız renk ve şekil güzelliğine değil, asıl mflhimml Ahenk bakımından yüksek kıymete de Türkçe gene bizftn ülkemizde erişmiştir, Asyada bir çağıltı ve bîr gurultu olan o İlsen bizim dilimizde, bizim ağzımızda bir besteye döndü. îsln en gücü de buvdu.
Buydu, zira bütün Türk Lehçeleri, kısacası Türkçe «k». «ı», «g» harflerinin tekrarı ve «unğ— gay — gunk — gaç.> gibi hecelerin çokluğu yüzünden şüphesiz! kİ — sözü yerinde kullanmaktan ürkmiypllm — kaba, kalın, katı İdi: yorucu ve zevksizdi. Zağlanmamış, bllenmemişti. Meselâ:
Sermiş seninğ bil yalnğuk tapar kannka
Knlmn tafar adhmnınğ kirse kara orunka öz Türkçe bir hikmettir, bizim Tllrkçemlze çevrilince (Dlvantt lügatit Türk) tercümesine göre: «Bil ki verdiğin »enindir, İnsan oğlu kamına tapar: mezara girdiğinde kalan mel başk&sının-dır» şekline giriyor I
(Kutadgn Pili57) den de pek sade b!r Hm ek alalım: Arapça teetkçe kitaplar flkiiş Bhrtng filimizle o buruhru okvs Yani «Arapça, Farsça kitaplar Sktur, bîrim dilimizde bu eser : kitaptır.» Görülüyor ki «se-trtnğ. 1 «cenin»; «yalnğuk» u ■yalnı®»; «adhmnmğ» 1 «başkasının». «kara orunka» yı «mera r», çbl-rlnp-" 1 «-bizim» ve «burun gu» yu «ilk. öncü» şekline ■Okan atalarının ve dedelerimiz sevk. Ahenk bakımından Türkçe-ye büyük hizmette bulunmurlar, elması tyi yontmuşlar ve mil-' kemme! parlatmışlar, hamlıktan kurtarıp pflrft*ıflz bir cevhere' *"•••'imiklerdir,
rok hünerli Usan kuyumcularıymışlar ve o sanat eserin! İki |
ayağı bir pabuca sokarak değil, zamanla vücuda getirmişlerdir.
»*•
Şu var kİ bugün insanlığın daha bilgili ve şuurlu dereceye ulaşmasından dolayı lisana hizmette de eski ağır tempoya uyamayız; elbette daha çabuk yürüyeceğiz; işi darına bırakamayız. Ama zor lıy amayız
da.,. Çalışmayı kolaylaştırmak şiddetle lüzumludur.
Lisan mütehassısı olarak değil, emekdar ve sayılı bir Türk yazarı sıfatUe benim üzerinde en çok titredlğbm, titizlendiğim nokta «âhenk» tir. Candan katıldığım dil İnkılâbının ilk günlerinde gurbetteki bir makalede de İşaret ettiğim gibi gerek öz Türk-çeden alıp yenilediğimiz, gerek bir lüzum üzerine yeniden lisana melettiğimi .kelimelerin «gan» lı, «gun» lu veya «gaç» lı «guç» lu olmamasına dikkat şarttır. Meselâ «yargıç - yargılamak» sözleri hoş gelmediyse sebebi budur.
Yukarıda dediğim gibi zaten Türkçemlzdeki »k» salgını dilimizin bir kusurudur. Uzağa gitmeğe hacet yoktur. Bilgili hiv dostumdan iiham alarak söylüyorum: Hele şu, vücudumuzun uzuvlarını bildiren İsimleri sayalım:
Kafa, kol, karın, kaş. koyun, koltuk, kaburga gibi bir çoğu «k» ile başlar. Bu harfle başlayıp bitenleri de vardır: Kulak, kask. Sonlarında ve aralarında «fcr» bulünanlar İse pek çoktur: Dirsek, yanak, bacak, şakak, tırnak. parmak, ovluk, topuk, gırtlak, barsak g’bl... Ya üç (rk» lı kıkırdak!
Bizim Türkçemlz — aslında bir çoğuna, meselâ «bağırsak» misali ayrıca «g>» 1ar de karışmış olan — bu kelimeleri bereket epeyce temizlemiştir. Yanak, «yanğak» id! «gırtlak» >n doğrusu kim bilir neydi? Hattâ «barsak^ a «bağırsak» ve «bavursak» denildiği de malûmdu. »Bağır», karaciğer mânasına geldiğinden ve merhamet uzvu sayıldığından merhametli adama kısaca «bağırsak» deyin geçerlerdi!
Anadolu Türk'ü zamanla bu Pürüzleri avıklamış. Türkçeve hem âhenk ve tat vermiş, hem onu bütün Türk Lehçelerinden asırlarca ileriye, kemale değ'lse de tekâmüle Ulaştırmıştır «Ta-gay» 1 «davı», «kogşak» 1 «gev-şek» yapanlar ve «mAnğığ» 1 nı atarak yerine «adım - koşu, gidiş. hareket» sözlerini kovanlar birer musiki üstadı ve lisan bestekârıymışlar.
İşte dil yapımı sanatında benim ön sırada tuttuğum ve pek ehemmiyet verdiğim püf noktası budur; aslına' sadık kalmakla, beraber Türkçeyl yuğu-rurken dedelerimizin yolunda giderek ona ses ve şek'l güzelliğini vermek, estetiğini geliştirmek hususunda son gayretle çalışıp hiç kusur işlememektir.
Z!ra bizim Türkçemizln Tİirk-çelerden farkı ve en üstün vasfı öbürlerde kıyas kabul etmiyecek derecede «armonize» edilmiş olmasıdır. Konuştuğumuz ve yazdığımız lisandan lüzumsuzluğu göz çıkaran ve pek uygun karşılıkları bulunan ecnebi kelimeleri elbette azaltacağız ve karşılığı olnuyanlann yerine gene kendi gür kaynaklarımızdan elverişlilerini elbette koyacağız; hattâ pek dara gelirsek elbette kİ dilimizin Ahenk, eda ve sevimliliğine yakışan bazı »özler yaratacağız. Yazıda unutmağa yüz tuttuğumuz, fakat halk lisanında canlı kalmış meselâ «oysaki» gibi kelimeleri de kullanacağız; «esbabı mucibe» ye yol yeırnek ve «tercümel hal» e hiç değilse «hal tercümesi» demek yalnız dil bakımından değil, yeni harflerimizin lcabile de lâzımdır ve «gerekçe» yaşıyacak bu-
luşlardandır, «Durak», «bekleme mahalli» veya «mevki/» ten bin kere güzeli «Sömürge» ye yüz müstemleke feda olsun I Kim bugün «binaen alâ zâlik» der? Yerine göre «bundan dolayı — bu sebepten — bundan ötürü» dururken...
Söylediklerim, bilirim malûmu İlâm kabîlindendir.,. [Ama diyebilirsiniz kı şu son sözü kullanmalı miydin? Kullanabilirini; Öyleleri bir lisanın ara sıra el atılmasından hoşlanılan çeşni değiştirmeleridir. Halk da aynı sözleri dil pelesengi yapmıştır; meselâ «men dakka dükkan, «ml-nelbap ilel mihrab» 1 mahalle kocakarıları da söyler.,. Nesillerce de söylenecektir.]
Benim esas derdim âhenktir.
Nereden alırsak, neyi alırsak ve ne bulur, ne koyarsak bunlar 'atalarımız ağzında zamanla güzelleşmiş Türkçemizin başka hiç bir Türkçe Lehçesinde bulunmı-yan sevimli âhenge muhakkak uymalıdır. O sebepledir İd — çoğunda âhenk duvgusu bulunnu-yan dil bilginleri, aydınlatırı ve öğretici çalışmalarına devam ededursunlar — fikrimce lisan ahengini bozmadan bize kelime kazandıracaklar valin» edibler. şairler, sanatkârlardır.
Ancak bunlar halkla ağız birliği ederek, halka beğend’rerek şivemizin esas vasfını teşkil eden zevk ve ûhenslni koruyabil’rler. Övle sanıyorum. — sanıyorum değil, bilivorum. İnanıyorum ki — mercekten edib ve sanatkârın Türkcemize «yargic — var direktör — işyar — Jc tiizük» ve münakaşa karşılığı «tartışmam gibi zevk ve âhenk d’sı kelimeler yüklemesine imkân vnktur. Lisan bahsinde azıcık bildiğim Vç anladı vım da hu Ahenk «» fof, me selesinden tarettir
MrtJ Karay
Büyük fabrika ve imalâthanelerde daimî doktor bulundurulacak
Saflık müdürlüğü, îstanbnla bağlı kaymakamlıklara bir tamim göndererek her İlçede mevcut fabrika, İmalâthane gibi 1? yerlerinin İzahlı bir listesini İstemişti. Listeler müdürlüğe gelmiştir.
Mûdliliik, doktor bulunması İcabe-den müessese!erden doktorsuz olanları ve her doktorun kaç müessesfdn vazife aldığını tetkik edecektir, öğrendiğimize göre ayda - 3ö Hra mukabilinde on, on beş mfiessesenin doktorluğuna yapanlar mevcuttur. Bu durumda olanların vazifelerini kanunun tcsblt ettiği şekilde yapa7 mıyacağını kabul eden sağlık md-dûrlüfifl. bu cihetleri de tanzim edecek ve büyü» fabrika ve İmalâthanelerde fin! kazalara karşı daim! doktor bulunması sağlanacaktır
Tasarruf ve Yerii Malı haftası
Tasarruf ve yerli malı taftasının 16 incisi 12 aralıkta bağlıyacaktır. Bu münasebetle Ekonomi ve Arttırma kurulu vilâyete bir tamim göndermiştir. Bu tamime göre hafta İçlnds radyoda bu konuda konferanslar verilecek; köy enstitüleri son sınıf öğrenciler! arasında hafta mÜnaşebetlle ekonomi ve arttırma konusunda yazı yazacaklardan birinci gelenlere 20 çer Hra İkramiye verilecektir.
Her vilâyette hafta iğinde yapılacak İşleri tesblt etmek ûıere hükümet, parti, milli eğitini, belediye, basın, bankalar ve esnaf mümessillerinden mürekkep komisyon teşkil edilecektir. Haftanın bu şekilde programlandırılma® İçin vilâyet gereken haiirliklnra başlamıştır.
En gttael, en iyi çoovk deryiıri
'föahdej ‘n
0. sayısı d* çocuklarınız İçin bir sevinç kaynağı öLaeaktır. M kuruş.
r s ? z ■.
^^emokra^JCükürJDergiri
niçin seyredemedim?..,,
Tepebaşı Anfi tiyatrosunda imtihan edilen sahne meraklısı gençler arasında kimler vardı?
.................— —-------------------——-------------—--------
■ Saat tam T — Mmahyanın çtngrağı — Kuşdili çayırında.. — Bir piyes . tercüme etmek için 20 piyes okuyan adam — Mmakyan ölüm yatağın-
1 da — Sara Bernar tstanbulda.. — Bugünkü tiyatro neslinin ablası — İki 1 ' delikanlı — Biri gayet ?ıA, öteki hafifçe mahçup — Raşit '
Rızayı nasıl tanıdım?.
%------------- --------------------------------------------
Mıııakyaıun çuıgrağı
Kınar hanını anlatıyor: Saat tam, elifi elifine bir olunca Mir nakyan eline tiyatronun çıngrar ğmı alır. Sahnenin tam ortasm-da durur ve çalmağa başlardı. Evet, bu çmgrağı Mmakyan bizzat kendisi çalardı. Zira en ehemmiyet verdiği zaman bu çıngrak sesile başlamış olurdu: Provalara ç a ğmlıyoruz...
Uç, dört, beş, altı çıngrak sesi!.. Hele bu esnada sanatkârlardan biri tiyatroda hazır bulunmasın!., Emin olunuz kıyametler kopardı.
Mınak provada son- derecede titz hattâ pek ziyade aksiydi. Piyesten ve temsilden başka gözü bir şey görme», katiyen hatır gönül dinlemezdi. Öyle kaprislere, geç kalmalara filân aklı ermezdi. Bazan sinirlenip provayı bırakarak gittiği de olma» değildi.
Lâkin prova biter bitmez tanı amil e başka bir âdâm olurdu. Artık Mınak o Mmak değildi.
Prova, ona temsil kadar heyecan verirdi. Bir saat önce evinden çıkar, Kuşdili"çayırında bir aşağı bir yukarı dolaşır, «aktörlerden kime gideyim?.,» diye düşünür, Ve nihayet birine uğrayıp bir kaç lâkırdı ederdi. Fakat prova saatine yirmi dakika kala evvelâ kendisi fırlar:
Sakın geç kalmayınız!..
Sözlerde en sıkı fıkı ahbaplarına, dostlarına bile tembihte bulunurdu,
Mmakyan provadan önce piyes okunurken âdeta bizzat kendi oynardı. Ses tonunu, mimikleri, jestleri en küçük teferruatına kadar kendi yaparak tarifelerdi. Yani aşağı yukarı en yeni tarzda rejisörlük ederdi.
Piyesi seçmek hususunda da bu kadar ince eleyip, sık dokuzdu, Mmakyanm bir piyes alıp da «şunu tercüme veya adapte ede-yJnjl.» diye hemen kaleme sarıldığı görülmüş şey değildir. O bir piyesi tercüme etmek İçin en aşağı 20 - 30 piyes okur ve bunların içinden seçerdi.
Ölümüne yakın ziyaretine gittiğimiz zaman kendi fakir, mütevazı yatağının etrafı İlâç şlşe-lerile değil, piyes clltlerile doluydu, Evinde sandık sandık, bütün Avrupa piyeslerini bulabilirdiniz.
Bütün varlığım buna vermişti, Bütün aşkı sahneydi,,.
Acaba sevmiş miydi?. Belki vaktile bir büyük aşkı vardı. Sevgilisi ölmüştü. Fakat sonra her türlü aşkını, perdenin İçine, kulislere, piyeslere çevirmişti. Sarabernar, latanbulda,.
Mmakyan kendi gibi bütün sanatkârların da sahneye nefislerini vakfetmelerini, tiyatroyu bir nevi İbadethane, hayat vakfedilecek bir nevi manastır addetmelerini İsterdi. Bundan do-lavıdır kİ tiyatroda en küçük hafifliğe göz yumuimazdı,
Sara Bernar îstanbuia geldi Ve Lâdarn O Kamelyayı oynadı. Bütün İstanbul hb.Ha, tiyatro severler gittiler, Gördüler. İçim içime sığmıyordu. Gitmek, görmek büyük sanatkârı alkışlamak, hattâ ondan bir şeyler de öğrenmek!. Bunlar, hele henüz sinemanın olmadığı b’r zamanda, hlr tiyatro heveslisi için çok mühim şeylerdi.
İnanır mısınız?.. Herkesin gidin gördüğü Bara Bernar’ı ben seyredemedim.
Sebep?,. Duldum, Ve kocam ölürken çocuğuma bakmamı vasiyet etmişti. Tiyatro İle geçiniyordum.
O zaman genç bir dulun kal-
Kınar hanımın gençlik resimlerinden biri
Atıl baba rolleri..
Rol tevziatında bile en ağır başlı tarafından hareket etmemiz lâzımdı, HislerimizL belli etmemek. istediğimiz içimizin titrediği rollere asıntı olmamak şarttı. Fakat Mmakyanm rol dağıtmak hususunda büyük bir ■ezisl vardı.
Kimin hangi rollere karşı zayıf olduğunu da çok iyi bilirdi. Netekim kendisi de asıl baba rollerine karşı zayıftı. Bunları pek severdi. Gavet de iyi oynardı.
Raşit Rızayı nasıl tanıdım?.
Bugün tiyatronun en eskilerinin bile sahnede attıkları ilk adımlanın Kınar hanım gözle ri-le görmüş ve onların sanat âleminde gelişmelerini âdeta günü gününe takibetm iştir. Bu itibarla Kınar, bugünkü sahne çocuklarının, sahne ağabeylerinin sahne neslinin, nattâ en yaşlılarının ablası sayılabilir. Ona şimdiki eskileri nasıl tanıdığını sordum, Bana şu hikâyeyi anlattı:
— Vatan ve Silistlre oynanacaktı. Ben de Tepebaşı Anfl tiyatrosuna gitmiştim. Burada genç âşık rolünü oynamak üzere bir genç erkek aktöre lüzum vardı. Bunun için tiyatroya bir çok delikanlılar müracaat etmişti. Reşat Rıdvan bunları âdeta küçük bir imtihandan, geçiriyor gibiydi.
Delikanlıların biri boylu bos-. lu, gayet yakışıklı ve son derecede şıktı. Onun arkasında da mahcup edalı, sempatik bir genç duruyordu. Herkes o yakışıklı ve gayet iyi giyinmiş gencin bu role alınacağını sanıyordu.
Bu zat tecrübe edildi ki sıfır!.. Hiç istidadı yok. Reşat bana baktı: «Nafile'..» gibi başını salladı. Ben de «ohnıvorL»» ‘•'randa bir hareket yaptım.
Sonra arkasındaki o mahcup edalı genç tecrübe edildi. Fev-kalftdel.. Tam istenilen insan'.. Derhal rol kendisine verildi. tşfe Tepebaşı Anfi tiyatrocundaki, İyi giyinen yakışıklı rakibin yanındaki bu mahçuo tanr-lı delikanlı Raşit Rza idi. Onu böyle tanıdım..
■ihınte Feridun Es
Resim çekmek için hayatını tehlikeye koyan
adam
New-York'lu Hans Oroenhorf. dünyanın seri halinde resim çekin en büyük fotoğrafçısı olarak tanınmıştır. Sivil bir fotaftrafçı olan Hnns, Birleşik Amerika ordusu İçin ven.1 tayyarelerin uçuş halinde renkli resimlerin! çekmek suretlie sık. sık hayatını tehlikeye koyan cesur adamdır. Oüzel resimler çıkarabilmek İçin üstü açık avcı Haklarında yer alır. Lâkin onu daha çok bomba deposunun kapısına asılı bir vaziyette veyahut da uçak kanadında ver almış olarak görmek mümkündür.
Hana bir gün, resim çıkarmak İçin tak Mtıhlı bir uçağın açık kapısına oturmuştu. Bu arada uçak, bir hava boçlugıma rastıadığıncian fotoğrafça bu »adme İle uçaktan dışarı fırlayacaktı. Hans, tam zamanında geri çe-kJlmealnt bUnilş ve kurtulmuştur. Aynı samanda bir pHot olan Oroen-hoff. 10 seneden beri uçak avcılığı yapmaktadır.
Kaş i t Rıza
lap kendi başına tiyatroya gitmesi tuhaf olurdu. Hele gece erkeksiz gitmek hâlâ da kabil değildir.
Ve ben görmek İçin o kadar çırpındığım kadını, herkes seyrettiği halde, göremedim!..
Afrika’dan Amerika’ya uçurulan av köpeği
Bon samanlarda 2 aylık bir av köpeği uçakla Afrnkadau Amerlknya getirilmiştir. Av köpeği, bir uçan Raîe ile Almanya, Belçika ve Fransa ürerinden tecrübeli bir havari gibi büyük bir sükûnet İçinde uçmuştur.
A M
TASMA
Yürük Emine opereti
Bahçe İskemlesine oturmuş, ayak »yak üstüne atmıştı. Etekl rl epeyce ■rukorıy» kalktığı lçlıı bacakları mey-pana çıkmıştı. Bahçenin arka taraflıdaki kumlu yolda bir çıtırtı İşitince başını o tarafa çevirdi. Esmer. sağır, ürkek bakışlı, kırk beş'lfc bir »dam geçiyordu.
Şaziye seslendi:
— Haşan:
Ürkek bakışlı adam, ceketinin önünü illkllyorek koştu:
— Efendim...
ŞazlV âd£t» küstah,-ezici, hakaret •dfûl bir tavır takınmıştı. Adam» »k-■1 aks!
— Köpekleri sabah gezintisin* çıkar dedi.
— Peki efendim...
— Fakat hayvanları ûzmiyecekaln ha... Karışmam sonra... Fen» «dvrirn ■eni!.
Adam:
— Peki efendim.,, dedi.
Ve süklüm püklüm gitti. Biraz sonra onun İki elinde üçerden altı köpeğin zinciri olduğu halde bahçcden çıktığını gördük. Şaziye'ye:
— Zavallı adamcağıza çok fena muamele ediyorsun... Halbuki görmüş gcri'r-!ş bir İnsana da benziyor... dedik
r.;(.:ye köpeJclirk- uzaklaşan adamın arkasından hain hain bakarak oc ep verdi:
— Evet... Eski paşazadelerdendir... Maceraya merak sarmıştık:
— Fakat niçin ona o kadar fena muamele «diyorsun?
Güzeı onftızlannı kaldırarak: ödeşiyoruz1., dedi.
Şeııra bizi büsbütün şaşırt şev ’.övledi
Bu adamı görüyor uıus B>n bunların evine 2 yaşında iken cariye olarak girmişini!. Bu adamın paşa babasına konağuıa..
Hayrettin dona kaldığımızı görünen anlatmağa başladı*
Büyüdüğüm zaman, ou Haşan evin Içlııl kasıp kavurur diyordu, bünyanın en hain çocuğu İdi. Daha doğrusu çocukluk He gençlik arasında bir yaşta bulunuyordu Evin İçindeki hayvanlara. Küçük kınara, cariye'.ere uşaklara ûk!a gclmiyecek eziyetler. işkenceler yapıyordu. Doğrusunu da isterseniz Işktnce yapmak hususunda bulunmaz bir dehası vardı. Her gün yeni bir işkence keşfediyordu Meselâ en soğuk kış gecrsln-de kızların odasına gizilce girer ve yayılmış, fakat henüz boş yatakların jorganlarmı kaldırır. İçlerine su döker Bir-de yatağa gtmrintai kİ sml-mklznı vc her taraf bv tdbl’
Menimizin çayına v-( kaşık luz doldnrur. İsterseniz leyiniz. Son yudumuna kadar bu tuzlu çayları lç-ml'efck oluşanız bağırıp çağırmağa b? 1 Mihnvr nâfcya kadın geliri oapazueetri üzmeyiniz bakayım Haydi içiniz çayları . Bir bar-dag tuzlu cay içmekle ölmivecckslnlz ya. Bizi haspalar tizi
Ve biz tuzlu çayları İçerdik. ıPaşa-gade-. nln hepimize mahsus ayrı ayrı işkence tarz'nrı vardı. Bana ne bulmuştu bilir misiniz?. Anlatsam şa-şar-niz. Bu çocuk evdeki hizmetçi, e t’tıık vc cariye tarzındaki insanların üzerine at gibi biner ayaklan fit? mahmuz vurur ve:
Koşun! . Koşun!. Dehe!. diye bağırırdı
Lâkin benim İçin bilhassa bir tasana yaptırmıştı- Tam azğıma göre, gemi! ve kayışlı bir taşma..
Bunu itina ile ağznna yerleştirirdi Bu ruretle atını, yani ben! hazırla-dikten sonra*
— Dehhe! diye topuklan He kasklarıma yapıştırırdı..
Ve ben bütün odaları bu suretle dolaşmağa, daha doğrusu onu üstümde cHşştırnıağa mecburdum. Blrarl yavarinsam knmçı çoklardı:
’ — Delıhe.. ’Dahhe...
Konukta o -iman bHna
adını takmışlardı. Fakat benden başka da‘v iki İkbal vurdu
Benden bahsedilince anlaşılma? da:
— Hangi İkbal?., diye sorarlar a etraftan cevap verirlerdi:
— Tnsmalı ikbal.»
Konaktaki meşhur İsmim bu I«H: Tasmalı luzl..
Sonra raman değişti- Hayat bana güldü. Evlendim. Zengin oldum.
Bir gün bu e-'kl paşazadeye sokakta rastladım. Serseri olmuştu. Hapishaneye girip çıkmışta Kin se ona İş vermiyordu. Benden para istedi. Yanıma aldım. Mühim btrşey yapmıyordum. Madem ki tasmalı hayvanlan gerdirmeğe merakı varmış.,. B«n d* köpeğe metaklıyımdır. 8 tane köpeğim var. Hergün onları tasmalarından tutuyor ve gezdiriyor. «Tasmalı kız» onn hem de 8 tene birden tasma buldu. Fena mı?.
Sustu. Eski günler sinirlerini bozmuştu. Yüzü kıpkırmızı kesilmişti. Bir sigara yaktı.
(BİR YILDIZ'
mimasebetile
Gazete aütunarında da yankılar uyandıran bu operet hakkında epey yazılar yazıldı; epey seyirci bu eseri seynettl. Nihayet (Yürük Emine; de diğer operetler gibi gününü tamamladı. ve sahneden çekildi. Ben bu yazımla bazı aksaklıkları belirtecek ve daha ziyade eserin beste ve bestecisinden bahsedeceğim: Bu operet tçln yapılan reklâmlarda, — operet sanki müziksiz bir esermiş gibi! — yalnız .müellifin ismi yer aldı; müziğini hazırlayan ~ rit Hilmi Atrtk) İn adı okunmadı bile.. «Üzümünü ye, bağını sorma» kabilinden- Operetin muharriri. belki Ferit Hilmi’den daha meşhurdur; ve belki bu bakımdan İsmi etrafında bu kadar reklâm yapılmıştır. Fakat biz öyle zannediyoruz İd. hayatında dalma mütevazı yaşamış değerli bir besteci o'an Ferit Hilmi’nin. bu ün salmış muharririn yanıtı aşında yine mütevazı bir yeri olmalıydı. Bu, Merin değerini düşürme!
Erythree büyük bir ziraat memleketi oldu
Ingilizler kısa bir zamanda burasını tanınmıyacak hale getirdiler
yükseltir, muharririn ününe kir getirmez şeref verlrdL Kaldı kİ. ban gazetelerde çıkan yazılarda, — bilerek yahut bllmlyerek — muharrire âdeta müzikle de uğraşan bir besteciymiş zannmı uyandıracak bir sils verilmiş.. Eserin bestecisini inkâr edip harcanan emek bir başkasına mal edilmek İstendi mİ. bu çevlt oyunla müellif de, eser de gözümüzden düşer. Müşterek bir çalışma ile m t yılana gelen operet gibi bir eserin başarı veya başarısızlığını ortaklaşa paylaşmak gerektir. Biraz İnsafla düşünen herkes bunu böyle kabul eder.
(Son Pastal hin 28/10/1945 tarihli sayısında tiyatro münekkidi (Yürük Emine) İçin şöyle yazıyor: «Elimdeki kâğıdcia, — (Her halde bu kâğıt program olacak.) — müellifin, orkestra şefinin, bale hocasının adları var da bestekârın niye yok? Bunu, müzik boşladığı zaman belki kulaklarımızın kubbelerinde kalan eski akislerden ve melodilerin kıvrımı arından anlarız.» Bu yazıdan anlaşıldığına göre, programdan tanmak İmkânı olmıyan operetin .müziğini ve bestecisini, ya hatırlayış yoluyla bulup tanımağa çalışacağız; yahut opereti kuran müziğin, önce bilip tanıdığımız, bir çok halk türküsünün gelişi güzel ve barit bir orkestrosyonu oldığu neticesine varacağız. Zaten 28/10/1845 tarihli (Vatan) da çıkan bir yazıda operetin bir çok şarkılarının halk havası olduğu zikrediliyor. Halbuki operetin İçinde topu topu İki halk türküsü var. Geri kalan müzik. Ferit Hilmi Atrek' İn Öz malıdır.
Operette yersiz ve har halde bestecinin fikri alınmadan bazı değişikliklerin yapıldığına şahit oldum: Meseli üçüncü perdenin (finali İne eklenen v» Ferit Hilmi’nin müziğiyle hiç bir münasebeti olmıyan parça gibi!.. Sonra kalkan oyunu oynamak için ara yere bir hav» sıkıştırılmış! . Bu türlü lâüballltkler hem eserin, hem bestecinin değerini düşürür. Memlekette tutunmağa çalışan Be» opereti gibi bir teşekkülün, müzik eserine ve besteciye gösterilmesi gereken soygı hususunda bu haflfUftei bağış!ayanıayız.
Bununla beraber bu operet, Ferit Hilmi Atrek’ln bestecilik ölçiisü olmaktan çok uzak olduğu için bu konu üstünde fazla durmak lstimlyo-rus. Ferit Hilmi, talihsizliğe uğradan bu eseril* bestecilik alanında İlk bir operet denemesi yapmıştır. D->hn evvel yazdığı küçük operet deneme eri, Halkevleri ve okullar İçin yardığı eserlerdir: (Sel. Tarih diyor kİ. Kö mualiml, Çiçekler ülkesinde, Iş İz kadı. Masal) bu çeşit müzikli piyeslerdir. Bunları Ferid'ln skld bc-i yazıp güzel örnekler verd ğl okul • arkı! arının bir tevsii diye kabul edebiliriz. Fakat besteciyi bize anı hüvvl-yetlle tanıtacak olan bu eserler de değildir. Onun, zevkle seçilmiş şiirlere yazdığı bestelerin her biri. ge-?k melodi ve gerek melodi eşliği bakımından İnce birer sanat eseridir (22 şarkı: İzmir 1934) ve (12 melodi) adile (1940) da Vlyanada basılan albüm bu çeşit melodilerini Ihtava ed r. F -rit Hilmi Atrek’ln vlyana’da (Unlvcr-sal Edltlon) tarafından satın a'inin basılan bir eseri de piyano ve keman İçin yazdığı (Hasret) dlr. 'Hasr(t) v? henüz basmıamılş olan (Ninnb, Halkevleri, on üçüncü yıldönümünde ıguLLCLn vmuu^, ınuuı» | Ankara HalJtevinde viyolonist Enver
paganda yapmışlardır. Yukarıdaki, Kapelman tarafından çalınmıştır, resimde bir sokaktan sosyalistler le- | Yine aynı Halkevleri töreninde (Eski hinde tezahürat yaparak geçen bir , güzel günler, Fidan boylum, Hep o hi-grup görünüyor. Etraftaki binalar Kâye) mel ;dllFrl soprano 7' hemen kâmllen yanmvtır. Bu bina-, Ünal taraiindn söylenmiştir. . T__________. ...
lordan birinin üzerine saplanmış bir ! Bunlardan başka h;nüz ba ılnıa- rck’ln eserlerini tanıtmağa çalıştna-uçağın geri kısmı görünüyor. Nünıa- mış olan İki piyano ror.at, diğer - i- suu memnunluk!» karşılar ve bunları ylşçllerln levhalarında program ola- yeno e erleri, pi-ano - keman, r.i a- brsteelnin eserlerine karşı gö-teril-rak ?u kelimeler okunmaktadır; Ye- no - vlyolonıel parçaları, han üz ta- meri gereken İlginin İlk hayırlı »fâniden İnşat marnlanmamış Oda müziği eserleri ve metleri sayarız F Ç
(Fe-
sa.ni
Bugünkü Budaoeşte
Orta Avrupanin en güzel şehirlerinden biri olan Budapeşte bu harbde büyük harabiye uğramıştır. Tuna kıyılarındaki eski güzel şehLr bugün tamamen değişmiş bir haldedir. Her tarafta yıkılmış, yanmış binalar göze çarpıyor.
Buna rağmen, halk kalkınma için büyük bir gayretle çalışmaktadır. Bu gayret son saylav seçiminde görül-Tk isal »m üştür. Halk seçime büyük faaliyetle
İştirak etmiş, partiler hararetli pro-
MUKADDES YALAN
kazan: l.eon Malicet
...i ıı —— Tefrika
flatmazel Dandeville ilerliyordu. Ber-Mngot'ya eğildi, baktı. Plerre de göstermedi. Amma ben gördüm, Ay, sen (pisin? Sen misin, Berllngot'cuğum? O sualleri bana niçin soruyorsunuz. Mösyö Plerre? Böyle bir dilenci (ocuğunu niçin öldürdüklerini ben »e bileyim? Ah, annesinin hail yürekler paralıyor. Beni âdeta İstintaka kalktı. Biliyorum, fakat hakikati ona şöyllyemiyorum. O lyl kalbll kadına pani o darbeyi İndirmeliyim? o ki kana bunca iyiliklerde bulundu. Ben şefll bir dilenci çocuğu İdim. Herkes peni koğuyor, beni tahkir ediyordu. O göze! kadın, annemmiş gibi şefkatle benim saçlarımı okşadı. Sana ha-kıkail söyllyemem, Lâmblne, bent mazur gör. Unulmıya mecburum, bilmiyorum. Oğlunu kimin öldürdüğünü bana sorma!
Yalvararak. Jacques. İstintak ediyordu:
— Biliyorsun, söylemelisin, La Rou-ti. cuğum' Fenalık gelecek değildir, yemin ederim. Kendini bLr kelimelik dz' ■ z:.-lo. Sonra Busarsın Kattlln Minini »öyle!
Çeviren: (Vâ . Nû)
No, 45 ««.i ı ■ ı
— İsmini... İsmini... Benlinle niçin böyle konuşuyorsun, Berllngot? Bana niçin böyle bakıyorsun? Benden nefret edlyorsundur. Annene sırrı haber vermem lâzımdır. Sent öldürenin mösyö Raynald'ı öldüren adamla aynı adam olduğunu haber vermeliydim. Böylelikle, hem senin intikamın alınır, hem de zindanlarda eziyet çeken o masum Jacques kurtulurdu Muhakkak kl söylemem lâzımdı. O kadın... O kadın uğrunda. Dünyada nem varsa o kadındır .. Kocasının kanttı olduğunu nasıl meydana vurabilirim? Hayır, hayır bunu yapamam.
Jacques yelse kapılıyordu:
— Merhamet et, şunun ismini söyle, La Route!
— Beni İşkenceye sokma. Berllngot. Tavsiyeni yerlrte gctlremlyeccğlm. Ömrünce o kadına azap çektlrmek-tense, ömrümce vicdan azabı çekmeğe, ahrette de cehenneme atılmaya razıyım. Daha doğrusu şimdiye kadar razıydım. Fakat, tahsil ve terbiyemle. yeni aldığım telkinlerle artık düşüncemin şekil değişti. Glltlkc de değişiyor. Belki de bu müstemlek»
memleketinden bir gün Fransa ya dönersem, sevdiğim kadını da o kaatti adamda:', kurtaracağım. Senin annene de, «işte BerUngot'un kastili bu-dur.» diye o herifi göstereceğim.
Jacques, zaferle haykırdı:
— Çok iyi yaparsın! En iyi yol bu-dur. işte Jacques DandevLlle benim. Yanına geldim, söyle dinliyorum.
La Route'un hal! hazinleşti.
— Neylersin, Berllngot. bu benim tecellim. Burslarda yalnız başıma öleceğim. Dam altında ölmem zaten mukadderdi. Çok yorgunum; çok yorgunum. Başımı dinlendireceğim Etrafım dönüyor, dönüyor. Bu ağaçlar niçin böyle civarımda dansedlyor?
Dudakları kurudu, rengi sarardı. Jacoues hıçkırmıya başladı. Hastanın İki elini birden avuçları arasına aldı. Yeis İçinde ona yalvarmıva boşladı:
— Beni böyle boynu bükük, habersiz mi bırakacaksın, l-a Route?
La Route büsbütün titredi. Vücudu bir gerildi sonra gevşedi. G ralerl fersiz kalıverdi Jae^ues Dtndeville. ayağa kalktı. İlerde gözcü duran tara doğra haytardı:
- Geliniz, arkadaşlar bu adam öldü,
vn
Taze luıvvetler -i * iril. Aralarında da, asker elbisesi giymiş Tekgöz. Moger, zmdariın eski gardiyanı, vatanner-vcrlik hlrierir.e kapılmış Artık gar-dlyanhk yapmak İstememiş. Jacqu-
Son cihan harbi yatma Avrupa da değil, Atrlkada da birçok memleketleri tanınmaz bir hale getirmiştir. Bunlardan biri Kıaldenlzln garp sahilinde bulunan Erythrpe İsmindeki en eski İtalyan müstemlekesidir. Erythrie’nln mesahası 120.000 kilometre murabbtu, nüfusu yarım milyona yakındır.
İtalyanlar Kızıldenlzin garp sahillerine İlk defa 1881 de, evvelce Mıcıra tabi bulunan Asap şeyhi arazisini himaye altına alarak sokulmuşlardı
Daha sonra 1885 senesinde Mısırdan meşhur Musavva limanını zaptede-rek Kasır burnundan Rahayte'ye kadar 1000 kilometreden daha uzun olan bütün Kızıldenlz sahilini ele geçirmişlerdi. Bundan sonra Mısıra alt bu düz yerlerin arkasındaki Habeşistan» alt yüksek araziyi İşgale başlamışlardı. Fakat 1898 da Adu&’da uğradıkları büyük askeri bozgunluk karşısında daha ziyade llerllyememişlerdi
O senenin ekim ayında Adlsababa'-da imzalanan sıılh muahedesiyle Erythröe'nln hududu kati olarak iki orada tesblt edilmiş, bu arada Su-dap'da Mısıra alt Kassa!e şehri ve havalisi de İnglllzlere bırakılmıştı. 1930 senesinde İtalyanların Habeşistan! İstilâ etmeleri Üzerine, bu hükümetin arazisi Erythröe ve İtalyan So-mallslyle birleştirilerek şarld Afrika İtalyan müstemleke İmparatorluğu tesis edilmişti.
Bu İmparatorluğun mesahası 1 ml-yon ■ 708,000 kilometre murabbûı ve nüfusu 7.622,000 idi.
İtalyan UnparatoMuğunun akıbeti malumdur. İnglllzler dört sene .evvel bütün İmparatorluğu işgal ettikten sonra, Habeşistan arazisini eakl İmparatoruna bırakmışlardı. Erylhtie müstemlekesini de dört senedenberl Italyan Smoalisi gibi doğrudan doğruya idare ediyorlar. Bu müddet zarfında İnglllzler daha ziyade müstemlekenin iktisadi Işlerile meşgul olarak burasını Avrupa için hububat ambarı ve kitaplık hayvan yetiştirme mınta-kast haline getirmişlerdir. Bütün bu İşleri ancak plân hazırlıyan ve bunların tatbiki na nezaret eden birkaç İngiliz idare adamı ve bir iki subay idare etmektedir
Evvelce bu müstemlekede yerleşmiş olan İtalyan zlrant v- '"net erbabı ve
Erythrec’de yetiştirilen 15 kilo O ağırlığında pancarlardan biri ” müalüman olan yeril halkın gözü açık olanları İnglllzler tarafından yeril yerinde iBtlhdam edllertk Erythröe ta-nınmıyacak ve gayet bol verimli bir ziraat memleketi haline sokulmuştur.
Avrupanın bu kış çekeceği yiyecek sıkıntılarını azaltmak hususunda Erythröe'nln bol ve nefis mahsulle- -O rlnln mühim bir ftınil olacağı Londra- -q da umuluyor. q
Mustrlmekenln Kızıldınız sahilin -j-j deki düzlük kısmında çok miktarda W şeker kamışı, ve Hattı istiva altı mın- £) tabulara mahsus her türlü mtjva ye- - -tlştlrllmlştlr. Arazi o kadar m ün bittir kİ, bizim bildiğimiz pancarın bile taneşi 10 - 15 kilo ağırlıgındadır
Yüksek arazide buğday ve diğer hububat ve fasulye ve emsali bakliyat, mercimek ve bahusus kahve yetiştirilmekledir.
Yaylalarda külliyetli miktarda sığır ve koyun yetiştiriliyor. Dİ5er taraftan ziraat ve hayvan istihsallerlle alâkadar sanayi teşvik ö-tl’s—k birçok müesseseler kurulmuştur, Bunlardan en müh! rami peynirciliktir «■l’ml sıcak olduğundan, sütten yoğurt ve rtnsall taze şeylerin istihsali mahduttur Buna . kabil. İtalyan mütehassıslar her türlü İsviçre peynirleri yetiştirmektedirler. Bunlara güzel ve işttha-âver şekiller veriyorlar
Dokumacılık ve bahusus Hubeşist» na mahsus şekil ve desende halıcılık son bir Ikl yıl için çok ilerlemiştir.
İnglllzler fisayiş ve İntizamı muhâ-faza-lçln yeril müslürtıanlardan mükemmel jandarma ve polis kuvvetleri
2 0 > o P
u
• tabedilmemiş çok sayıda melodileri
. vardır. Ses ve saz müziği bestcçlUğt
ı alanındaki başarısını, yazılarının tam
■ sayısını ve müzisyen hüviyetini bellr-
: ten etraflı bir yazı, Mahmut Ragıp Gazlmihal tarafından (İzmir’de mü-
■ tik) adile hazırlanan ve yakında ba-
sıtacak olan bir kitapta çıkacaktır.^--------------------- -
■ BLzim bugün yapmak . İstediğim*» teşkil etmişlerdi Halk muharip olup
■ (Yürük Emine» opereti vesUeslIe. adı «icttle ttalvanlar bunlardan büviik
■ anılmıyan bestecinin sanat şahslyetl-
■ nl bLrkaç çizgiyle belirtmekten ve bu
• suretle yapılan haksızlığı gücümüzün
■ yettiği kadar tamirden İbarettir
I FİKRİ ÇİÇEKOĞLU
NOT: Bu yazıyı bitirdiğim günün akşamı, — 19/11/1945. saat 21.15 de —
■ lyl bir tesadüt «seri olarak Ankara radyosunda Ferit Hilmi Atrek'in dört
ı güze! melodisini soyliyen soprano Muazzez Ünal’ı dinledim »Olsam,
' gurbette tabiat, hep o hikâye» şiirleri
. Haşan - Âli Yüeel’lndlr. «Düşümdeki sevgili» Demirelll’nlndir. (Hep o M-kâyet den başkası (12 melodi1 albü-
. miindedlr. Soprano Muazzez Ünal'ın
i Ankara'da Halkevlerinin yıMönü-
- münde.. fuar münosebetlle opera kad-Muazzez roslle İzmir’de bulunduğu günlerde, r. İve şimdi de radyoda Ferli Hilmi At-
vaktile İta 1 yanlar bunlardan büyiik müsellfth kuvvetler tçşkll etmişler ve bu kıtlara Araoça olntsık «^Askeri» adını vermişlerdi.
Harbden evvel yerli ahali emeklerinde pek az kâr gördüklerinden ziraat? pek iarılm'imıslardr şimdi herkes büyük kârlara bakarak. İngiliz-lerin gösterdikleri yolda zirai istihsali arttırmağa çalışıyor
În"ill21er. halka, her türlü ziraat v* hayvan ye^Y’-me isinde örnek vermek tçln sık sık büvük sergiler tertl-bedfyorlar
Burada > , ( çıfllk binaları,
ahırlar ve hayva nyetlştlrme nuıhal-ler. gösterildlklen başka en İyi mahsullerin ve bahusus pancar ve peynirlerin örenklerl gösterilmekte ve bunlun İstihsal usulleri talim edilmektedir.
Bir isveçli misyonerin kimsesiz çı-cukiordan yetiştirdiği orkestra setri mahallerinde lâtif Arap ve Habeş ha ▼alan çalarak halkın nşrat ve rağbe tini arttırıyor, — E
es’ın d» bu taraflarda bulunduğunu blllyormuf. Başma gelen felâket! öğrenince, diğer bir kıta İle onu kur-tarmıya gelmiş. Gönüllüler arasına katılmış.
Bütün vatandaşların bu İsyanı bastırmakla uğraşmaları lâzım geldi. Jacques'a da albay, eski rütbesini İade etti. Hattâ odu terfi bile ettirdi. Asileri bastıran kuvvetlerin başında yüzbaşı rütbesinde İki zabit vardı. Merkeze kadar Jacaues sokulmuşken diğeri köyden İçeri girdi ve pusuya düştü. Pusuyu kimin kurduğunu, Tekgöz, tekgözüne rağmen, gördü. Sık ormanların içinde atiyle dalaşan beyaz asinin arkasından piyadeler ateş ettiler ve tutturamadılar.
Tekftöz. ona doğru yumruğunu salladı.
-> Kel! — diye haykırdı. — Seni tanıdım. Kel! Hapishane kaçkını!
Kel dört nala giderken bu ses ku-lağır.a calindi.
Ve Kel. hakikaten müşkll duruma düştü. Zira, artık hâmisi olan zenci kiralının hükmü, nüfuzu kalmamıştı. Artık Kel turada nasıl barınacak? Cesetlerin cebinden eoyduğu paralan, bereket versin, mendilinin uruna dü-ğümlemutl. Bu servetçlğlni düşünüp:
(— Belki de* Fransa'yı boylarım, ümidine kapılıyordu.
Yaban yemişleri yiyerekten. ağaç kabukları kemlrerekten günlerce yürüdü va sahil! boyladı. Bir tek ce-s«l-
llsl vardı. Pusuya düşürdüğü yüzbaşıyı vurmuştu. Bunun da Jaeques Dan-deville olduğundan emindi Bu vazifesini yaptığı İçin. Fransaya döner dönmez. Verguatsln kendisine vadet-tiğl paraya, eve ve dükkâna, kavuşacağını düşünüyordu.
Geceleyin şehre girdi. İskelenin yanında olurdu fırsat bekledi. Acaba bunca seferler kendisine güler yüz gösteren talih gene de gösterecek mİ?
İşte bir fırsat! Uzaktan yabancı dilde bir şarkı duyuluyor. Sarhoş bahriyeliler kol kola girmişler, sandallarına İniyorlar. Demirli duran gemilerine gidecekler.
Kel. onlara yaklaştı:
— Beni de götürünüz. Şu pgralori size veririm, -dedi,
Bahriyeliler onun dUlni bilmiyorlar. Fakat gösterdiği paralardan ve yaptığı işaretlerden onun Korkak halinden meseleyi anladılar. Aralarında birkaç cümle konuştuktan sonra. Keli sırtından kakarak sandallarına atlılar. Böylece. haydut, kendisi için cidden tehlikeli olan bo muhitten kurtuldu. Köhne gemi He Avrupa'ya doğru yollandı. Ayağı Avrupa karası-* nn baatıktan sonra, ne yapar yapar elbette Sedan’a kadar varırdı.
ÜÇÜNCÜ KfSfM fnrifcdvn
I
Kar yağmışa. Korulukta bir adam..
âheste adımlarla ilerliyordu. Yolla» kar altında kapanmış ve ortalıkta Is yoktu. Bun» rağmen adana, elvan mükemmelen bildiğini gösterir şekilde yürüyordu. Ağaçların seyrek bulunduğu bir yere gelip durdu.
Yanı başında. Marfce gölü peydah lanmıstı Golün de üzerini Inet biı buz tabakası kaplamıştı
Adam, eskiden beri Aşina olduğu bu manzara' karşısında gülüm**dL Yı kılmış bir ağaç gördü. Üstün» oturdu, ayağındaki karlan »ilkti. Sonra, çenesini avuçları içine dayadı, Öylece urun müddet kaldı. Hazin hazin dö şûndü. Duyduğu bir ayak «si, onu kendine getirdi. Başını kaldırıp bak
— Sen mirin destura. Teke'" - dedi
— Benim, mösyö JaoguM. Plerre s Precey ile konuştum.
— Ne dedi?
— Ne derec* şaştığını tahmin e(i« mezsini». Evine gittiğim zaman yat. ğmdan honüı kalkmamıştı, İsrar . mem, uyandırmam leatettî. Mekt" bunuz* gön atar atmaz, yazınızı d r hal tanıdı. Fakat, satiTlan okur ok maz deli (^b! sevindi. Ar dahs boV nums sarılacaktı. «,tacque«l Jaco* Ah. ne saadeti Geldi demek? r amma niçin doğrudan doğruya b ya gelmedi?» dedi. Ona uzun (j İzah etmem lâzım g(-icU
l Ukrğuı vu)
2 Aralık 1945
A K S A M
Ingiltere’de sütçülük kârlı bir sanat oldu
unun
Bu sebeple inekçiliği ilerletmek ve genişletmek için teşebbüsler var
Avrupa ve Ameri kada hart sonu İki büyük mesele çıkarmıştır. BİTİ cepheden dönenlere iş ve maişet temin etmek, diğer taraftan çok azalmış olan yiyecek maddelerini çoğaltmak.
Bu 1ş! birlikte halletmek üzere alâkalı devletler plânlar hazırlar iken ferdî teşebbüs sahipleri de bunda birer imli olmağa çalışıyorlar. Bunların uğraştıkarı şeylerden biri de In-pl-.crcdc İlimliliği ilerlemek ve genişletmektir. Bu İşin son derecede kârlı olduğu son zamanlarda anlaşılıyor. İneklerin ıslahı ve sütlerinin hem miktar, hem ele tıreyağl muhteviyatını arttırmak için yapılan gayretleri görmek ve tesblt etmek üzere taraş taraf toplantdar yapılıyor. Bu ctiml::ten olarak geçen ay Nortbamp-ton ile Lenborough'dakl Misler Ro-per'ln numune sürüsünü teftiş etmişlerdir.
Bu siirü Rcper’ln bizzat yetiştirdiği 270 inek ve boğadan müteşekkildir. Bunlardan sekseni genç ve yetişmiş İnektir.
Gösterinin gayesi fenni bir surette yetiştirilen bir inek sürüsünün son derecede kâr bırakan sütçülük ve yağcılık İçin ne kadar mühim olduğunu Sspapt etmekti. Bu adam otuz altı İnekle işe başlamıştı. Bidayette yabancı memleketlerden damızlık getirmiş İse de dört senedenberl buna İhtiyacı kalmamıştır.
Şimdiye kadar 739 sütlü İnek satmıştır. Sürüsünden dört defa yanıl ama dıkça inek satmamağı iren dinine ptnsip İttihaz ettiği halde şimdiye kadar resmi kayıtlara göre vasati süt istihsali 80(52 libredir.
MLstar Roper Bürüsün ün ilk boğa-
larım 025 İngiliz lirasına satın almıştı. şimdi ise bir genç ineği 840 İngiliz lirasına satıyor. .
Son toplantıda bütün İngiliz bit-i zağıları beraber tasım takım ringe girerek gösterilmiş ve her birinin ne kadar süt verdiği ve sütlerinin evsafı oparlör ile ilân edilmiştir.
Meselâ 1938 eylülünün birinde doğun Fillpall ineği ilk beş buzağısında her sene 315 gün vasati 109320 libre süt vermiştir. Bugün bile her gün vasati 58 libre süt veriyor.
Bunun eşi diğer bir inek birinci buzağısında 8571 ve ikine kinde 1001 s libre şilt vermiştir. Üçüncü buzağısında 7484 libre süt vermiştir. Sütünün evsaf! yüksek olup tereyağı muhteviyatı yiizde 4.29 nispellnıKdir.
Gösterilen boğalardan birinin l.k altı kırı her süt mevsiminde, yani 31$ günde 7272 i libre süt vermiştir Bu sütlerin teryagı muhteviydi yüzde 3,77 dlr.
Ancak 1939 da doğan bir boğa şimdiye kadar altı İnek yetiştirmiştir. Bunlardan her biri günde üç galon süt veriyor.
Mister Roper İneklerini bütün s«-ne dışarıda uyumağa ahçtırunştır. Ancak tütünü sağmak İçin e.inin altındaki bir daireye alınıyorlar,
İngiltcrede inek yetiştirmekte en ziyade zorluk İçecek su bulmaktadır. İnek çok su sarf eder. Bir inek günde kendi hayatım İdame için sekiz galon su İçer. İstihsal ettiği her galon süt için de iki üç galon su ister. Sütü soğutmak ve kapları temizlemek üzere de suya ihtiyaç vardır. V* İh asıl her inek günde otuz galon su sarfeder. Bu M neki kuraklık inekçiler için çok zor olmuştur. — F,
Ingiliz firmaları senede 200 bin otomobil yapacaklar
Bunların bir kısmı küçük ve ucuz halk otomobilleri olacaktır
Baş tarafı 4 üncü sahiîede) ’
Senelerden beri, memlekete 1 başka bakımlardan hizmetleri ‘ görülmüş olan borşslavımızın ba- ‘ sında bulunanların idare ettikle- ' ri müesseseleri tam mânası ile ' borsa yapacak teşkilâtın lüzumu- , nu duymamaları veya hükümete ' duyurmamaları hayrete şayandır.
Fındık işlerinde taahhütlerin . yerine getirilmemesi, borsam nem hakem heyeti huzuruna birçok ihlilâflar getirmekte ve bu suretle bir ticarî hastalık karşısında ; bulunulduğu anlaşılmaktadır. . Tekerrür eden bu hastalık için ' tedaviden fazla önleyici tedbirler ‘ düşünmek • gerektir, Esasen bu mevzuda, birçok sahalarda öldü- ' ğu gibi, hiç bir şey icadetmek za- 1 ı uı et i .yoktur.
Dünyanın bütün borsalarında 1 bizdekile müstesna, vadeli alışve- 1 çişlerde teahbütlerin yerine getirilmesi, tarafların iyi niyetine bı-rakılmayıp borsalarm içindeki bir teşkilât ile maddî teminata bağlanmaktadır. Bu teşkilâta ekser, borsalarda «Tasfiye veznesi-.» adı verilir Vadeli muameleyi yapanlar, günün fiatına nispetle yüzde bir miktar parayı denekte olarak bu tasfiye veznesine yatırırlar.
Borsa heyeti, vadeli işlerde, meselâ her iki tarafı yüzde onar ' nispetinde nakdî teminat vermeğe mecbur eder. Eğer, taahhüdün ifası tarihine kadar, fiat değişikliği yüzünden, teminat, malın kıymetinin yüzde onundan noksan bir seviyeye düşer ise, depozitonun. tıpkı Bankalardaki karşılıklı ikrazatta olduğu gibi, tamamlanması lâzım gelir.
Bu mekanizma sayesinde, vade gelince taahhütlerin yerine getirilmesi emniyet altına alınmış olur. Tasfiye veznesi, mal fiilen teslim veya tesellüm edilmivecek, İse, fiat farkını otomatik olarak. ■ bundan istifade etmesi lâzım ge-1 len tarafa öder ve iki tarafın da .ı hesabını keser.
Borsa, işte ancak bövle bir cihaz ile. vadeli alışverişlerde tam emniyeti sağlamış olur ve bunu
yapx:.kia mükelleftr. Fertlerin namus ve iyi niyetleri, hayatta en esaslı içtimai münasebet âmili olmakla beraber, dürüstlüğü maddi bazı teminata ve cihazlara bağlamak da zarurîdir,
İnsanlar k*ısurstlz olsalar ne kanuna, ne hükümete ihtiyaç kalır, Dürüst olnııyan. sözünde dur-mıyanlar da bulunduğu içindir ki bir takım emniyet sistemleri kurulmuştur. Hile 'yoluna sapıl-masma imkân vermeyle! teşkilât, bilhassa alışveriş aleminde, bor-salarda muhakkak bulunmalıdır.
İstanbul borsamızı idare eden-İerin. fındık işlerinde birkaç dera görülen münasebetsiz hallerin tekerrürünü önlcvici ve pivasaya emniyet verici bir • Tasfiye vez-nerin kv.rn:pl: üzere harekete geç-nıeıcr'nr ve bununla şehrimizi lıslûki bir borsaya kavuktur malarını dileriz. Crvat Nizami
1 - 1$ ARIYAM-AR
DÖRT KİŞİLİK — Çocukuz bir ailenin, ev içlerini yapacak bnvan iş ar?m akta dır, Hıılls F.ner K.remlt csf.e:! 47 N . beyan Hayr*-. r mektupla müracaat. 178 —
KİRALIK DAİRE - Mühürdarda i’LLrçu- yapı Banyo mutfak anrfe İki oda Mobilyalı, mobilyamız. Müracaat: Galata Kürekçiler Küçüıd-girmen han 5. 80-11
ANKARA RADYOSU Bu akfmnlCI Drojram
18.00 M. S. ayarı. Radyo dans or-kc’.trası, 13.45 Karepk şarkılar, ıe.oo M- S. ayan, H»herler. 19.27 Geçmişte bu gün, 19.25 Şan ve Gitar soloları. 19.40 Şarkılar, 20.00 Mandolin Birliği. 20,15 Pazar Gozetrsi, 20.30 Fasıl,; '21.00 Radyo salon orkestrası, 21.45 Müzik. 22.15 Konuşma. 22 30 At yarıdan, 22.35 Müzik (pl.), 22 43 M, S ayarı, Haberler.
I
Yarın sabahki program
7.30 M. S. ayarı. Mlizik (j»l.), 7.45 Haberler. 8.00 Müzik (pl.). 1230 M. G. ayarı, Mıizlk (pl-), 12.45 Habîfler, 13-C^ Radyo salon orkestrası.
■SKVK DOKTOR HMB Fethi Erden
LABORATUVARI
Kan, İdrar, Dalgam, (nevada gaita tahlilleri ve ııdrar uosıtu-sfle oebeliffin Uk aünlertndMl fcati feçAfrt) yapılır.
Beyoğlu. Iakslme gıderke» M 52lik sokağı Ferah aparti mqnı Tel «IJ^34
İngiliz otomobil fabrikatörleri senelik program Itırını hayırlamışl ardır. Bu programın hedefi, senede 200 bin otomobil eatışa çıkarabilmektir. Bu ■ene bu miktardan henüz 40 bini hasırdır. İstİhsalâtın yarısı harîc-j gönderilecektir. Bu, İngiltere hükûmetl-»tn ihrarat plAnının bir kısmını teşkil etmektedir.
Hükümet bu iş İçin icabetten İşçiliğin tamamen tem İpini garanti et- ' mlyor. Bununla beraber Tngillz firmaları güçlüğü yenecek çareler bulmuşlardır, ve bu İtibarla İşçilik meşelerini de dikkatle nazarı itibara aldıklarına İnanmak yerinde olur. Yapılan teklifler arasında çok İyi karşılanan bir »ey Tarsa, o da programın büyük bir kısmını küçük tip Otomobillerin teşkil etmesidir. Bu beyanat otomobil fabrikatörleri cemiyetinin reisi olan Mr. R.C. Rootcs tarafından yapılmıştır. Benzinin vesikaya tabi olması ve hariçten benzin tedarikinin lnamlmıyacak derecede pahalıya gelmesi hasebiyle 10 beygir kuvvetindeki popüler otomobillerin satış fl-atlarını daha iktisadi bir şekle sokmak İçin gavretler sarfedilmektedJr.
Barb çıktığından beri ancak birkaç husus! otomobil yapılmıştır. 1942 sc-nesindenberl. sıhhi ihtiyaçları karşı-lıyacak olanlar bile yapılmamıştır. Otomobil yapmasında bunlar göz önünde tutulacaktır. Bu husus temin edildikten sonra her türlü siparişin kabul edilmesi İçin, Harbiye Nezaretinden lisans müsaadesi alınacak ve İhracat bağlıyacaktır.
Bu arada İyi tanınmış Morris otomobillerini yapan Nuffleld teşekkülü,
gerek dominyonlardan, gerekse Av-rupimin hürriyete kavuşmuş memleketlerinden 35 bin otomobil sipariş almıştır. İhracat piyasası İçin bu miktarı hazırlamağa başlamıştır. Diğer taraftan uçak makineleri istihsal eden Standard Company of Coventry, faaliyet şeklini süratle değiştirmiş ve otomobil İmaline başlamıştır. Yine aynı derecede iyi tanınmış bir firma olar. Birmingham'daki Austin firması da otomobil yapmağa başladığını bildirmiştir.
Woseley Company, istihsal âtına altı silindiril ve 18 beygir kuvvetindeki lüks otomobilleri İle bağlıyacaktır. Bundan sonra 14 beygir kuvvetindeki otomobiller yapacaktır. M.C. Company orta boyda İlci kişilik otomobiller İnşasına başlryacoktır. Rİİçy Com-pany’nln programında tamamen yeni tipte 12 ee 15 beygir kuvvetinde lüks otomobiller yapılması vardır. Bu üç firma Nuffleld teşekkülünün bir kısmıdır.
Teni otomobillerin Hatları hakkında henüz bir beyanatta bulunulmamıştır. Bununla beraber harbden evvelki Hatların İki misil olacağı tahmin edilmektedir. Hatların tesbitl hususunda firmalar bazı güçlüklerle karşılaşmaktadırlar. Bunlardan birincisi kazanç vergisidir. Otomobil fabrikatörleri bu verginin azalmasını ümldet inektedirler. Vergi devam ettiği takdirde, İktisadi lstlhsalâti hir-palıyatağıni ileri sürmekte ve verginin azalması takdirinde, terhis edilen erkek ve kadınlardan pek çoğunu fabrikalarında kullanabileceklerini bildirmektedirler.
İstanbul Milletvekili seçimi Teftiş kurulu başkanlığından İstanbul Milletvekili adaylığa mini kanuni I edilen zevatın isim ve I
Arif Fevzi Ülkü
Ali Boclt
Asaf Hal : t Çelebi
Ali Fethi Talay
Cemil Alpay
Fahri Özlürk
Fehmi Eren
Galip Kemali Söylem nzoğlu Haşan Fehmi Köprülü Hakkı Tarık Us
Hikmet Nisan
Kami Üs ikan
' Mustafa Kentli
Mustafa Tekeli
Muhsin Nezihi Eğilmez
Mekkl Hikmet Gelınbey Nazml İyldogan
Neemi Güneş
Osman Taşkmbaş
Rıfat Köprülü
Senihi Yürüten
Salın Serik ollu er
Talisin Gündem
Tr İranda fllos Sünbülkaya Vasfl Aletin
Zühtü Çubukçuoğlu
I seçimi lçjn adaylığıhl koymuş bulunan zevattan bir halı bulunmadığı anlaşılan ve adaylığı kabul hüvlj etleri aşağıda yazılmıştır. İlân olunur.
Baş öğretmen
Eski hukuk muallimlerinden ve eski avukatlardan
Beylerbeyi Küplüce 78/80 numarada Makine mühendisi ve emekli deniz tubayı
Türk sosyal demokrat partisi lideri Yassiviran Köy muhtan Müteahhit
Eski Moskova sefiri
Çiçekçi
İstanbul Basın Blrliü reisi Muharrir.
Beyoğlu Mis sokak Gökç t apartman No, 9
Buadlye vapur yolu No. 2
Avukat
Öğretmen diş tabibi İstanbul barosu reisi avukat Müteahhit
Beyoğlu Bekâr sokak No. 21 Malkara avukatlarından Sıhhat memuru sünnetçi Kara nakli vasıtaları crmiyeti r-1-
Kastamonu noteri avukat
Avukat
Genel meclis âzası
Genel meclis ve Daim! encümen zabıt »emuamölât müdürü.
Başbakanlık İstanbul genel müdürlüğü eksiltme ve ihale komisyonundan
1 — Açık eksiltme ile «Nauman Elma» markalı motör Be çalışır dört adet taksim makinesi satın alınacaktır.
2 — Bt> makinelerin beheri İçin 830 ar liradan cem'an 1320 Ura bedel tahmin okumuştur. % 7.5 hesabiyle-muvakkat teminat vesikası verilmek kzımdır.
3 — Eksiltme aralık ayının 17 İnci pazartesi gfinü saat 14 de genel
mftdCklûk binasında toplanacak komisyonda yapılacaktır. ( 15876)
ilan çeşitli eski ve hurda çuval Satılacak
Toprak mahsulleri ofisi genel müdürlüğünden
Ankara silosu yanındaki mağazamızda ye yen! değirmende toplanan aşağıda cinş ve mikdarları yazılı hurda çuval açık artlarına 1le satılacaktı».
Mlkdarlan takribi olup teslim gününe kadar taşra teşkilâtımızdan geleceklerin katılmoslyle çoğalabilir.
İsteklilerin her gün iş saatleri içinde yeal değirmene ve mağazaya başvurarak çuvalların durumunu ve Gene! Müdürlük Malzeme Müdürlüğünde de şartlaşmasını görebilirler.
Arttırmaya gireceklerin şartlaşmada yazılı teminatları ile birlikte 10/12/1945 pazartesi günü saat lfl da Genel Müdürlükte toplanacak komisyon* başvurmaları Hân olunur.
,Cinsi Mlkdan Biıltmdtıftu. yer
Teke! U. Müdürlüğü
ilânları
Yardımcı kol6 40 ton
Metil alkol 1 ■
1-—Yukarıda cins ve miktarı yazılı malzeme pazarlıkla ratın alma-eaktır
? - Pazarlık 14/12/945 tarihine rastlayan cuma günü saat iç da Kabataş'a cn i müdürlük şubesindeki- alım kornişonunda yapılacaktır.
Şarll.ıçmtı her gün adı geçen şubeden alınabilir
4 - î't-k’i -r.ln ptıanrlfk |Cjn tâyin edilen gün ve saatte it K gü-ventne paralarlj c birlikte adı ge^en komisyona gelmeleri Hân olıın/r,
H6949I
Jüt hububat Vs. çuvalı (Çuval şeklinde)
Jüt hububat Vs. çuvalı (Hurda, parçalı)
Kanaveçe kepek çuvalı (Çuval şeklinde)
Kanaveçe kepek çuvalı (Hurda, parçalı» çuvalı (Çuval şeklinde) çuvalı
(Hurda, parçalı) çuvalı
(Hurda, parçalı)
17850 Adet
1925 Adet
B-z
un
Mağaza
Yeni değirmen
302 KHo
7075 Adet
250 Kilo
»
Mağaza
(.15181)
RATINALMA — va- kıf, seri daktilo jarer. ort^ n-.szuntı. asker iğini ycp;m« bir m arıyor. Ak.(rm'da «Yulal» rumuzuna mektupla müiT-rat. 124 —
- İŞÇİ AR1YANLAR
TEMİZLİK -YAPACAK KADIN ARA-NrYOR — BabıâU ci>aııııdtr bir ıcatbanın temizliğini yapacak bir kadın aranıyor. «Akşam-, Uân memuruna müracaat. 20 —4
AHÇI VE ORTA HİZMETÇİSİ ARANIYOR — İki kl'illk bir aitenin yemeğini pı«ircc:k bir ahçı llc orta hizmeti görecek bir bayana İhtiyaç vardır. Cağeloğlu Doitar Enin Pa-şa -oKak 20 numaraya müracaat. 110 —
İŞLEME RESİMLERİ KOPYA EDEBİLECEK — Bir bayan aranıyor. Bcycğiu Galata aray Hacopu-Q Geçidi No. 15 birin?! katta ressam Necmettin savana müracaat. 112—1
MaCKaüa. — Kaloriferli p parti-man 5 nüfuslu bir n'.’cnln 01 ta ve yemek işini yapacak bir m.uluman kadtn aranma!:tadır. Şutaıılhamam Mezadet han No. 24 Her yün seat 10 - 12 kadar müracaat. Telsfon 22105. 120 — 2
ECZACI KALFASI ARANIYOR — Sanata vakıf pratiği kuvvetli tir arkadaşa Ihttyny vardır. kapıda Şallh Necati eczanesine müracaat. 129 — 2
SATILIK EŞYA
İYİ BİR ALMAN PİYANOSU SATILIKTIR — Fertdlye Çobano-Vu fırın-yanında Küçük Duvarcı sokağında 9 No. ya müracaat. 111 — 1
MARANGOZLAR İÇİN - Ufak çapta ş'rlt tezgâhı satılıktır. Elmadağ bakkal Dlmoya müracaat. 115 — 1
SAHİBENİN TAŞRAYA GİDCCE-Ğ.İNDEN— Altmış bin kDcmctrede İyE halde beş îartIM yeni gayet temiz kutlanılmış taksi arabası satılıktır Görmek ve konuşmak İçin Trakya garajı sahibi Sadettin Yslman’a müracaatları... Telîfon: 22655 118 — 2
SATIITK ALMAN PİYANOSU — Eeyasıt Sovanağa Küçiijr Haydar ef. sokak Vardârh apar'ımnnı daire 3. 119 —
ACELE S/.Tti-EK KDL7-ANILMIŞ ASTRAGAN MANTO - Her gün saat 11 e kadar Ayazpaşa İstanbul palas No. 5 müracaat. 121 — 1
- Kirabk — Satılık
BOĞAZİCİNDE — Vaniköyünde İskete ynknındn 2z m«üre muntazam rıhtım tırss oatıbktn-, Telefou: 80991. 123 — 2
50.000 LİRAYA — Aruavutköyde maruf İskele gazinosu tistilnde 5 odalı dMreslle altinda ? dükkânı bulunan nhtımlı lftimlâke tsbl olmı-yan bln.-ı ace.e sû'ıbktır. Müracaat: Taksim Cumhuriyet meydanı Emlâk Yurdu, Telefon: 8«W 105 -
SATILIK ARSA — Suadiyede Sua-dSve Cami civarında bir dönüm bir çeyrek duvarla mr.hdut naearan ağaçları ve bağı bulunan arsa 9000 liraya SEtüıklı.- Mürarr.at- Gala’.' Kaıiuca han (vdcu kat Nurettin Ruşen. Tel: 44001. î>0 — 1
SATILIK APARTIMAN — ^iî*inJn havadar ve en güzel bir yn-inde 4 katlı tamamen k>«? teslim nrütemmel fenni bir seklide yapılmış ön ve arka babç'll Mr npartıman ratıbkhr Talip oianhiT sürmek ve imbat almak üzere Brvoğlıı Büyük PArmuk* kepi köşe başı No. 4 kat 2 de Siîhil-let Em iık Bun su Zarif öralp'n müracaat. T( I' 4239G 95 — 3
ACELE SATILIK KELEPİR APAR-TİMAtf — Taksim meydanına jakm 5 daireli 1-140 Ura İra Ilı. banyolu, bahçeli, 05G0 liraya ipotekli, bir dairesi boş verü bülr aparhınan 15>ı0 liraya. (Dene; EruJiılc) Oalata rıhtı-ıranda KeRl Hfısey.n hor. . Tele-fos; 43840 11-
KÜÇÜK APARTMAN KATLARI — 10 bin liraya üç oda bir hol, banyo ve yine 5 bin liraya İHI odalı banyolu geniş taraçalı manzaralı apartman katiarı ııcele sntihktır. Bengü Küçük Eritir İnşaat şirketi satış ser-visL Galata - 6 ncı Vakıf han No. 33 - 34 118 _
KİRALIK KONFORLU VİLLÂ — Beşiktaşta ■ k-.lorifetli ve bütün asri tesisatı mcr. ut zmgin mosl'yaı villâ kiralıktır. Galatada Altıncı Vakit hanında 33 - 34 numrradn Bengü İnşaat paketine müracaat.
119
ÇIFLİK BİNALARI, KÖY EVLERİ — Mf-c«r tipi İnşa edilmektedir. Tecil yatta kolaylık mil’l sınırlanınız içinde köylerde İnşaata boşlanıyor, izahat İsteyiniz- B ngü Küçük Evler inşaat şirketi. Galata 6 ne' Vakıf han No, 33 - 34 117
İPLİK SARMAK İÇİN — Tertip edilmiş bir daire kiralıktır. Tafsilât alnıak için Hocapaça hamummn müracaat. 120 — 1
SIKILIP da ACELE EMLÂKİNİ PARAYA — Çevirmek ve meskensiz kalıp da en kı»a zamanda bir «e veya bir irada sahip almak IstheıVertn Ferdi S dek Türk müracaatları en Oalata Ömerâblt fon: 42388
Em âk Bürosuna kestirme yoldur han 23/2.
71
Tele-
- 9
7500 KELEPİR BOS — ArnflMitüyünün İşkilline iki tlalstlka denize hâkim mur.rzam bal:' üçer oda rr.al-buh vesaire ayrı iki biiük. crlata Büyük NfiUet- han 2G. Üçten beş?.
127 —
KİRALIK ARDİYELİ YAZIHANE — Eminönü Soğan İskelesi ÇarfbM: caddesi 19 numaraya müracaat
V
- 3
RATÇt -k K .cfR EV — Ü. k .th üçer oda, Terkos, lit’ .î1 il:, n^. gaıl, deniz görûc. Sulfrınahm't Cankurtaran Adliye sakak 5 Na. müracaat, Te’*. 42B18. tk! kalı bış olarak teslim edilir. . 116—5
İYİ "BÎR AİLE NFZDİNDE KİRA-
LIK MÖBLE ODA - Adres- Şl J*. Bo-monti sadıç rokak No. 14. 12? —
DEVREN SATILIK BAKKAL DÜKKÂNI — Pirk bir düküûn ar'.ırrt do-layısile devren satılıktır S3ir.atya caddesi 344 No. ya müraenat
125 — 2
jj - müteferrik
İŞ ADAMI ORTAK ARANI Volt — Piyasada meşhur banlardan nırlnde tel? fonlu ve mobİlycU İki (L> vazıha nç (îû) öln iirn sermaye trorablll-rlra. Ciddi t-i bilen re Wdlk eri içi mufa-sal mektupla R. A. n’ımuzuna müracaat: lüû — 1
ORTAK ARANIYOR — D.:..ıiz yetiştiriyorum. Çok kârlı İştir Kurulmuş müeasesem var Biiyütm .( istiyorum. İCCOO lira lâzım. Edirnede yüksek Sraat mûhencüri Vednd Pınara. 99 —
BİR İNGİLİZ BAYI _ Müsait ücretle İngüfcce dersleri vermcrıtidir. Çok kolay, prstik re çeri mükemmel rr.crad «ScGILSH LESSOMS» rumuzuna judrtunla mürarftat 1CJ — 1
M EK • UFLARİNI/I AI4DIİ41N1 £
Gttzetrrn» irfarehanCı nl aoır-oiarajj «Bösiemıi» otan EaııleriJiız-5^n 1
İş. B. E - R A A F L -Mütercim — Dürüst — İîl — RJg — AJB.C — AV — Karta) nsmitnito etlen mettiMîHan nıa-rehnnCmizden 8trftr«ı>aıar» rica d n ur
Mcne®en Sulh Hukuk Yargıçh-ğından: 945/243
Menemenle mukim türtardun Zekeri ya Erdinç tarafından İrtanbul Beyoğlu Rumeli caddesi Güne, apartmanında oturur Muhittin kıçı Fatma Nebahat Satlkgi! ve uyni yerdo Oturur Muhittin fcaruı Ayşe Oûrlye aleyhlerine açılan izale! §uyu d(lvB.-sınde:
Dâvâlılardan Ayşe Dürücnlı ad-rcsS îneçhai bııiu’idrf*, ındnn Hânın, bil rrb'igata tur v'k'.i gön-»dMlnl tem'İl ’lân--> gı op wrll o'up ıd»M . l? S45 ' •» Su.h
r r 1 veya •v" en'U-
..j-.
i
vbllgni yapılmış ve raÇmec de gclnıer); *( de'-nr-k surctl’e de r »t*f—n«*mlx cîdv?’ rdrı
j tru>r.Kc—ezm t 1(
AZİMET DOLAVTLE TW A PA-1 Mt cnh.û -W İP da
RAStZ DEVKıOJ SATH ’K A Ifcl.-.TÎ - ; j ,Jİ0Ik ■ !,; nı
Mahmutprva Y- 1. B.t • • ı„- v« ki1 ı - r.n -
tak Kalo. ıh tan 2t • «r ••arat?.’- ı ■ ,r • (■ r-da bobin sarnm nt.ı'
Tt-Hpicr'ıı üçüler, d = 1.,,
müracaat hır» z1 ' l ..-u^
Bthife B
A B 0 A M
2 Aralık lt>45
ANTİSEPTİK NEZLE MENDİLLERİ
NEZLEDEN KORUR ve KURTARIR
İTHALATÇI VE İHRACATÇI BİRLİKLERİ ITKUMÎ KÂTİPLİĞİNDEN:
1 — Merinos ydııU İthal etmek İsteyenlerin Birlik holünde azılı bulunan şartlar dahilinde tekliflerini hazırhyarnk kapalı bir zarfa konulmuş olduğu halde 14 Aralık cuma günü saat 18.30 - 1* arasında Manifatura ithalâtçıları Birliği Bürosuna tevdi etmeleri.
t — Bu ilân tarihinden evvel Merinos yünü ithali için müracaatta bulunanların da mezkûr şartları okumaları ve buna göre hanrlaye? caklan tekliflerini ayni suretle vermeleri rica olunur. (15040)
KABA YÜN ÎPLÎGÎ VE YÜNLÜ KUMAŞ İHRACI HAKKINDA ithalâtçı ve thracaçh Birlikleri Umumi Kâtipliğinden: Serbest dövizi» kaba yün ipliği ve yünlü kumaş ihracına müsaade olunduğu Ticaret Bakanlığından bildirildiğinden İlgililerin m 11 te rami m malumat almak üzere İrtibat »ercisine müracaatları rica olunur.
(159471
F
Zayi — İstanbul Vakıflar müdürlüğünden almakta olduğumuz rnuhas-ıaj maaşlarımızda kullandığımız tatbik mühürlerimiz! zayi etlik. Yenilerini hakkettireceğimizden eskilerinin hükmü yoktur.
Asım Ülken, Namla Ülken
Ağır cisimlerin taşıma ücret ve şartları hakkında
D. Demiryolları Genel Müdürlüğünden:
Ağır cisimlere mahsus tarife değiştirilmiştir. Yen! tarife 1/1/1946 tarihinde yürürlüğe girecektir. Farla bilgi istasyonlardan istenebilir.
(15948)
ZUHTÜ ÇUBUKÇUOGLU’nun
Muhtar ve ihtiyar heyetleri Havuzu 100 Krş,
izahlı muhtar ve ihtiyar kurulları tüzüğü 100 Krş.
Yeni mc-tal ile Anayasa ve yeni kelimelerin izahları
(Dördüncü baskı» 76 Kr».
Yeni Türk dili cep klavuzu (Anayasa ve İç tüzükleri
yeni kelimeler - Üçüncü baskı! 40 Kre.
Satış yeri: AHMET HALİT KİTAPEVİ
s* İMYAOER HÜSAMEODIN idrar, Kan ve sair tahliller. Eminönü. Emlâk Eytam bankası karşısında izzet Bey han No. 8
İstanbul Vakıflar direktörlüğü İlânları
MEMUR ALINACAK
İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğünden
İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü ile Beyoğlu Vakıflar Müdürlüğünde ıçtk bulunan (15) lira asil maaşlı memuriyetler İçin 17/12/948 günü aaat 14-de yastı müsabaka İmtihanı yapılacaktır.
Müsabakaya gireceklerin en az orta okulu bitirmiş ve memurin kat ununda aranılan vasıflan haiz ye muvazzaf askerliğini yapmış olmalar ı lâzımdır.
isteklilerin 15/12/045 cumartesi gilnü saat 13- e kadar Rşagıda ya-tıll belgeleri dLlekçcierine bağlıyarak Çemberlltaş'ta Istanbul Vakıflar Başmüdürlüğüne baş vurmaları. "
1 — Okul şeh adet nam esi veya onamaktı örneği.
2 — Nüfus cüzdanı veya onamaklı örneği.
3 — Dört tane fotoğraf.
4 — Evvelce başka yerde çalışmış olanların ayrılma, sebeplerin] gÇa-
terlr belge. (15924)
Birinci Ticaret Lisesi Müdürlüğünden:
1 — Okulda, 1/12/845 den 31/3/1045 tarihine kadar devam etmek üzere stonografl kursu açılacaktır.
2 — İsteklilerin her gün okul müdürlüğün» başvurmaları. flSSSO)
Muhtelif eb’adda dış lâstik ve kolan satılacaktır
1. E. T. T, İşletmelerinden
1- — 130 adet muhtelif »b'adda dış lâstik ile 20 aded kolan, 4/12 B4B «alı günfl saat 10,30 da açık arttırma suretlle satılacaktır,
2 — Bu satış İçin teminat olarak 2750 lira alınacaktır. Şartnameler >ietro han Levazım Müdürlüğünde parasu verilmektedir. (15456)
Çocuk bekimi doktor
Ahmed Akkoyıınlu raksım - Talimhane palas.
Telefon: 82527
2. OCAK ÇEKİLİŞİNE HAZIRLANINIZ
TAPU KAVDI
İli OnAala
Z96
AJa N°\tf27
ParsM’ /
550
/teesi |
Pafta H‘
İstanbul valiliğinden:
İstanbul Defterdarlığı tarafından Tarlabaşı caddesinde 21/5 numarada pansiyoncu Münevver aleyhine 1940 - 1943 mali yılları kazanç vergisi hakkında Temyiz Komisyonunca müttehaz 10 4/1044 gün ve 3388 sayılı kararın kanuna mugayeretinden dolayı bozulması taleblle Dördüncü Deavi Dairesi nezdinde açılan idari dâvaya alt birinci arzuhal ve rklerl. halihazır adresi bilinmediği için dâvâlıya tebliğ edilememiş ve Defterdarlık divanhanesine talik olunmuştur.
Keyfiyet, Danıştay Dördüncü Deavi Dairesinin 18/10/945 gün ve 44/1712 sayılı kararma ve Hukuk Usulü Muhakemeleri kanununun 141 inci maddesine dayanılarak tebliğ yerine gecmea üzere ilân olunur.
(15044k
İstanbul P. T. T. Bölge Başmüdürlüğünden
İdaremiz Ihtlyact için 5 ton levha kurşu» alımı kapalı zarf usııliyl» eksiltmeye konulmuştur.
Eksiltme 17/12/945 pazartesi günü saat 15 de Büyük postahnne binası birinci kat idari Muavinlik odasında toplanacak Alim Satım Komisyonunda yapılacaktır.
Muhammen bedel 6750 lira, muvakkat teminat Bûö lira 25 kuruştur. Taliplerin şartnamelerini görmek ve muvakkat teminatlarını yatırmak üzere Başmüdürlük İdari kalem Emlâk ve Levazım şefliğin» eksiltme giin va saatinden bir saat evveline kadar 2400 sayılı arttırma, eksiltme ve İhale kapununun tarlfatma göre hazırlamaları lâzım gelen mektuplarını 045 senesi İçin muteber Ticaret Odası vesikası, muvakkat teminat makbuzu veya banka mektubu ve teklif mektuplarını havi olarak Büyük Postahane binası birinci katta İdari Muavinlik odasında bulunan komisyon başkanlığına numaralı makbuz mukabilinde tevdi eylemeleri.
(15925)
İstanbul erkek sanat enstitüsü Müdürlüğünden
2500 metre 16 mm. Uk 3500 metre 25 mm. İlk çıplak örgülü bak» elektrik teli alınacaktır. Bunların hepsinin ağırlık tutan 170 kilo raddesinde olup beher kilosunun muhammen flati 885 ve tamamının teminatı 315 Uradır. 00 kuruştan eksiltme pazarlığı 4/12. 945 sah günü saal 14 de Enstitü Müdürlüğünde yapılacaktır. (15915)
İstanbul valiliğinden:
İstanbul Defterdarlığı tarafından Beyoğlu istiklâl raddeni No. 201 Anadolu han 2 No. da Metro Goldvvin Mayer Anonim Ortaklığının 1834 malt yılı kazanç vergisi hakkında Temyiz Komisyonunca müttehaı 21/4/1943 gün ve 3335 sayılı kararın vergiyi noksan matrah üzerinden | tasdik ettiği için bozufmaa taleblle Dördüncü Deavi DalteM nezdinde açılan idari dâvaya alt birinci arruhıl ve ekleri, halihazır adresi bllln-madiği İçin dâvâlıya tebliğ edilememiş ve Defterdarlık dvanhuneslne ta-1 İlk olunmuştur.
Keyfiyet Danıştay Dördüncü Deavi Dairesinin 18/10/1945 gün ve -43-1811 sayılı kararma v» Hukuk Usulü Muhakemeleri kanununun 141 İnci maddesine dayanılarak tebliğ yerine geçmek üzer» llâja alunur.
(150451
Mahdut mesuliyeti! Tekel genel müdürlüğü is-tanbulda bulunan memurları istihlâk kooperatifi idare kurulu başkanlığından:
Tekel Genel müdürlüğü fUl kadrosundan v« yahut vazife görürken Istanbuldan her hangi bir suretle ayrılmış olan kooperatifimiz hisae senetleri sahiplerinin ellerindeki hisse senetlerinin btdell mukabilinde mubayaan karar altına alınmıştır
Bu evsafı haiz hisse senedi sahiplerinin hisse senetleriyle b'raber en geç 1/2/946 t&thlne kadar kooperatifimiz veznesin» müracaatları.
(15995)
Serbest jul ipliği satışı
Ticaret Ofisi umum mürfürliigiinden
Ofisimizce bu defa, bir miktar (2) va (3) katlı :üt İpliği satışa çıkarılmıştır. ihtiyaç sahiplerinin, Ofis satış servisine müracaatları, (15740)
Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesine Bağlı Türk Devrim Tarihi Enstitüsü Müdürlüğünden:
Aşağıda adları ve basıldıkları yerler yazılı elan gazetelerin tam veya noksan koleksiyonları Türk Devrim Tarihi Enstitüsü Kütüphanesi İçin satın alınacaktır, ilgililerin Enstitüye müracaatları.
Gazetenin adı Basıldığı yer
Hâkimiyeti Milliye Ankara (Yalnız 1820 ile 1424 - 1928 yıllarına
alt sayıları alınacak)
Yeniğim Ankara
Peyam Kabak Ankara
Şartlı Ordu Ankara
tzmire Doğru Balıkesir
Albayrak Erzurum
Yeni Dünya Erkışı-hlr
Kurultay Eskişehir
Babalık Kı nva
Kızılırmak -'•as
Arkadaş EsK’.ehlr
Bmck Afyon
Tecelli Trabzon
Ahali Edirne
İradel Milliye Sivas (Yalnız 16. 19. 27 79. 14 40 sayılan
alınacakı
(155591
Tomruk kesim ve nakil işi
Bolu orman işletme müdürlüğünden:
1 — işletmemizin Aladağ Bölgesi dHhlltndeM Aladağsuyu ormanından 9764 metreküp çam, va 3507 metreküp köknar ağacının kesim ve tomruklara taksimllc Defilrmenöztt aradeposuaa nakil ve istif işi açıl eksiltmeye konulmuştur.
2 — Ayık eksiltme 6/12/945 tarihine rastlayan perşembe net ;s de Bol uda ki işletme binasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — B-iıer metreküp ağacın kesim, nakil ve istif İşinin muhammen bedeli 8Q0 kuruştur,
4 — Muvakkat teminat % 7,6 hesabUa 7082 lira 60 kuruştur
5 — Açık eksiltme şartnıııned Ankarada Orman Umum Müdflritt-günde. İstanbul, Düzce*. Mudurnu, Gerede ve Bolu işletme Mûddr!tiklerinde görülebilir.
fl — İsteklilerin muayyen gün ve saatte komisyona müracaattan. ____________________________________________________118548) İstanbul Milletvekilliği seçimi teftiş kurulu Başkanlığından:
2/12/1945 pazar günü Üniversite konferans salonunda yapılacak olan Milletvekili seçiminde İkinci seçmenlerin kaza itibari» le oy kullanma saatleri aşağıda gösterilmiştir.
Seçimin İntizamla cereyanını temlnen sayın İkine! seçmenlerin mezkûr saatlerde Üniversite konferans salonunu teşrifleri rica o lunur.
9.30 Oy sandığının açılışı
9,30 — 10.30 Fatih - Eyüp
10.30 — 11.30 Eminönü
11.30 — 12,30 Beyoğlu - Beşiktaş
14.30 — 15.00 Kadıköy - Üsküdar - Beykoz 15.00 — 18.00 Bakırköy - Sarıyer - Adalar
10,00 — 18,30 Muayyen saatte oylarını kullanaroiyanlar.
16.30 Oysandığınm kapanışı, (15914)
Zayi — Rlzenln Karaağaç köyt nüfusundan almış olduğum aafahatt askertyeml huri nüfus cüzdanı mı zayi attlm Yenisini çıkaracağımdan »skisinin hükmü yoktur.
325 doğumlu Şaklr oğ’u Halil Boğa»
Siimerhank iplik ve dokuma fabrikaları müessesesl Bakırköy Bez Fabrikası Müdürlüğünden
1 — Fabrikamızın bir Kildik s»bw İhtiyacı açık ekalilms sur r tiyle müteahhidine İhale edilecektir. .
2 — Kkslltm» 10/12/1945 tarihin» müsadif pazartesi günü Mat 14 da yapılacaktır.
3 — Şartname Fabrika Ticaret Servisinden ücrettiı olarak verilir.
4 — Fabrika kati ihaleyi yapıp yapmamakta »erbesttlr. (15900i
Comments (0)