Maaşla aynî yardım ve zamlarının bugün memurlara verilmesine başlandı
Memurların terfiine esas olan ehliyet tüzüğü tasarısı hazırlandı
Sene 27 — Nt>. 9532 — Fliti her yerde 10 kuruştur.
ÇARŞAMBA 2 Mayı» 1945
Sahibi: Necmeddln Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun E» — AKŞAM Matbaası
Hitlerin ölümüne dair
Berlinde son mukavemet
verilen yeni tafsilât
merkezine hücum başladı
Amiral Dönitz, devlet Başkanlığı ile Başkumandanlığı üzerine aldı
Londra 2 (B.B.C.) — BerUn radyocu susmuş olduğundan, dün gece saat B.5 da Hamburg radyosu, bir saat Bonra önemli bir haber yayacağımı söylemiş, ve dinleyicilerinin dllîsatüü çekmiştir. Bir saat sonra trampet Sesleri. Elitlerin bugiin (diin) öğleden sonra Berlin'de umumî karargâhının bulunduğu Başbakanlık binasında öldüğünü haber vermiş ve Amiral Doeniiz'in şimdi mikrofon başma geleceğini söylemiştir.
Bunu müteakip Amiral Doenitz mikrofon başına gelerek Alman milletine beyannamesini okumuştur.
I AKŞAM: Anırlal Doenitz meslekten yetişme bir deniz subayıdır. 1943 Bonesinde Hitler tarafından Alman donanması başkomutanlığına getirilmiştir. Kendisi deniz başkomutanı olmazdan evvel denizaltı savaşını idare «diyordu. Doenitz Nazi partisinin mutaassıp İlk şeflerlndendir.l
Alman radyosunun tebliği
Londra 1 (A.A.) — Reııter ajansı bildiriyor: Alman radyosu aşağıdaki tebliği neşretmiştlr;
..Führerlmlz Adolf Hitler, bugün öğleden sonra. Başbakanlık binasında, komııtg vazifesi başında son nefesine kadar bolşevlzme karşı ve Almanya için savaşarak ölmüştür.?-
30 nisanda, Führer, büyük Amiral Doenltz’l kendine halef tâyin etmiştir
Amiral Dojıitz
Dönitzin mesajı
Londra 1 (A.A.) — Reutar ajansı bildiriyor: Amiral Doenita, bu akşam radyoda Alman mlletlne şu hitabede bulunmuştur:
Führer. komutanlık vazifesi başında ölmüştür. Adolf Hitler, Bolşevlz-min korkunç tehlikesini evvelinden anlamış ve bütün bay at un onunla mücadelye vakfetmişti. Hiç sapma-
dan taklbettlği bu yolun sonunda onun Alman başkentinde kahramanca ölümü yükselmektedir. Onun için hayat Alman milletine hizmet etmekti. Onun bolşevlk seline karşı giriştiği savaştan, sadece Avrupa değil. bütün dünya faydalanmakta İdi.
Führer beni halef tâyin etmiştir.
Sorumluluğumu tomamlyle müdrik olarak, bu felâketli anda Alman milletinin idaresini üzerime alıyorum. İlk vazifem, Alman mlletlnl bolşevik-ler tarafından İmha edilmekten kurtarmaktır ve savaş, sadece bu gayenin tahakkuku için devam etmektedir, İnglllzler ve Amerikalılar bu amacın tahakkukunda bize engel oldukları müddetçe savaşacağız ve onlara karşı da kendimizi müdafaa edeceğiz. inglllzler ve Amerikalılar kendi milletlerinin menfaati uğrunda değil, bolşevlzmln yayılması için savaşıyorlar. Alman miletinln tahakkuk ettirdikleri ve çektikleri tarihte eşsiz dir. Milletimizin gelmekte olan elemli günlerinde cesur erkek kadın ve ço cılklarımıza hayatı tahammül edllebl lir bir hale getirmek için elimden geleni yapacağım. Bütün bunları başarabilmek için sîzlerin yardımınıza ihtiyacım vardır. Bana güveniniz Şehirlerde ve köylerde Asayişi ve disiplini muhafaza ediniz. Herkes vazifesini yapsın. İstikbalin hepimize getireceği ıstırapları ancak bu suretle (Arkası sahife 2; sütun 3 te)
Bakanlık daireleri alındı umumî karargâh çevresinde savaşılıyor MÜTTEFİK - TİTO ASKERLERİ BİRLEŞTİ
Londra 2 (AA.) — Berlin muharebesi sona eriyor. Sovyet kuvvetleri şehrin merkezinde kalmış olan son mukavemet merkezinde taarruz etmektedirler. Bütün Bakanlık binalar! ele geçirilmiştir, Rayhştag üzerinde Sovyet bayrağı dalgalanmaktadır.
Sovyet birlikleri Alman umumî karargâhının dolaylarında çarpışmaktadırlar.
Sovyet tebliği, bütün Charlotten-burg’un düşmandan temizlenmiş olduğunu ve 100 bina kümesinin İşgal edildiğini bildirmektedir. Lucka Wal-de doğusundaki Alman cebi İkiye bölünmüştür.
Berlin’de dün 14.000 Alman esir alınmıştır.
Mareşal Stalln tarafından dün neşredilen İlk günlük emir; Rokosovksy kuvvetlerinin 100 kilometrelik bir cephe üzerinden 40 kilometre İlerlediklerini ve Starashlund limanı ile 6 şehri işgal ettiklerini bildirmektedir. Bu liman Rostock limanına 60 kilometre mesafede bulunmaktadır.
Mareşal Stalln'İn İkinci bir günlük emri. Mareşal Zukov kuvvetlerinin (Arkası sahife 2; sütun 4 te)
Kont Bernadotte Himmlerden yeni teklifler getirmemiş!
Almanyadaki son değişiklikten sonra Himm-ler’in hayatta olduğuna veya öldüğüne dair haber yok

ARJANTİN, SAN FRANCİSCO Muvakkat Avusturya KONFERANSINA KABUL EDİLDİ hükümeti meselesi
B. Molotpf, bu mesele görüşülürken Lubnin, Polonya hükümetinin de kabulünü tekrar istedi
Dış Bakanlan görüşüyorlar
Bu hükümetin kuruluşu, ilânından biraz evvel Moskovadan Londraya bildirildi
Son Francisco 2 (AA.) — Güney Afrika birliği Başbakanı Mareşal ftmuts, bugün öğleden sonra 15,30 da Açılacak olan genel oturumda ilk solü alacaktır.
En az 18 temsil heyeti şimdiye ka-
dar yapılan E genel oturumda henüz {lmum! görüşlerini İfade etmek fırsatını bulamamışlardır. Gelecek oturumlarda bu heyetlerin şefleri söz alınca, Dumbarton Oaks plânının tadili hakkında yeni tekliflerle karşılaşılacağı sanılıyor.
Arjantin İle Ukrayna ve Beyaz Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri tem-11 heyetlerinin konferansa hangi tarihla iştirak edeceklerine dair henüz hiç bir resmi haber yoktur. Bu Üç milletin İştirakiyle San Francisco' da temsil edilen milletlerin sayısı 49 i yükselecektir.
San Francisco i (A.A.) — Konferans dün, 4 muhalif oya karşı 31 oyla Arjantin’i müzakerelere iştirâke davet etmiştir. 11 millet oy vermekten kaçınmıştır.
Davet karan, Sovyet Dış İşleri Halk Komiseri M. Molotov’un, Arjantin hükümetini davet hususunda, idare komitesinin kararı aleyhinde söz söylemesinden ve Birleşik Amerika, ko-
(Arkasj sahife 2; sütun 2 de)
DİKKATLERt
Törenler daireleri kötürümleştirmemen
Bir oku] açılıyor, bir mticssese-de tören var, bir caddede kurdelâ kesilecek bir meydanda nutuk söylenecek; ilh„. Yahut filânca vefat etmiş, falanca Ankara'dan dönmüş Vaziyet böyle oldu mu, dairelerde İş takibetmek durumunda olanların vay haline: 1 «— Müdür nerede?» «— Törende.» «— Mümeyyiz?» n— Törende.»
Sulh dolayısile bundan sonra bir ümran devrine gireceğiz. Yur. dumurun her tarafında her gün türlü tiirlü müesseseler açılacak, törenler yapılacaktır. Bunlara ancak temsil edici vücutları zarurî bir kaç âmir ve memur iştirak etse kâfidir.
İşler sekteye uğramamahdir
Mareşal Aleksander Viyana’ya gitti, Avusturyanm işgaline Fransa da iştirak edecek
Londra 2 (A.A.) — Reuter’ln askeri muhabiri bildiriyor: Londra'nın iyi haber alan mahfillerinden bllolrildl-ğlne göre, Akdeniz Müttefik kuvvet-] lerl başkomutanı Maeşal Alexanderr' Avusturya muvakkat hükümetinin _ kurulmaslle meydana çıkan mesel ele-* rl 8ovyet makamlar)!? görüşmek tize- İ^SSS re Viyana'ya gitmiştir
Amerikan ve İngiliz hükümetleri, Avusturya'nın işgal plânlarını kolaylaştırmak üzere geniş ölçüde bir anlaşmanın zaruri olduğunu hissetmektedirler.
Sovyet makamları teklif edilen yeni Avusturya hükümetinden Ingiltere hükümetini haberdar etmişledir. Fakat bu haber Londra'ya ancak, hükümetin kurulduğunu Moskova tarafından İlân edilmesinden biraz evvel varmıştır. Böylece mesele üzerinde istişarede bulunmak İmkânı olmamıştır. Mamafih Vlyona'mn hâlâ ileri harekât sahası olduğu ve Rusların zaruri olarak burada süratle bir anlaşma yapmağı arzu ettikleri kabul edilmektedir.
Sanıldığına göre, Mareşal Alcxan-der’ın hedefi, Avusturya kontrol komisyonunun müşterek harekâtına zemin hazırlamaktır. Bu teşkilâtın İngiliz ve Amerikan üyeleri İki haftadan fazla bir zamandan beri Viyana' ya hareket etmek üzere beklemekteydiler. Fakat Rus mahfillerinde bu (iyelerin hareketin! geciktirmek üzere bazı güçlükler çıkarılmıştır.
Mamafih sanıldığına göre , yeni Avusturya hükümetinin teşkili hususunda hiç bir İhtilâf yoktur. Bu hükümet genel olarak Avusturya'daki demokrat kuvvetleri g?n!ş ölçüde | temsil etmektedir.
Bununla beraber Avusturya’nın Müttefik devletler tarafından lşgnll !çln evvelce yapılan anlaşmada bazı . değişiklikler yapılacaktır, tyi haber alan bazı mahfillerde söylendiğin* göre, Fransız kuvvetlerinin Avusturya’yı işgal etmek üzere diğer üç devlet kuvvetlerine iltihak etmeleri hakkında bir anlaşmaya varılmıştır. B1-nanaleyh Fransa Tiroi’un bir kısmını
Muvakkat Avusturya hükümeti Başbakanı Retmer vo İsviçre hududu boyunca Voral-berg'l işgal edecektir. Ingllizler İstir-ya ve Karentl'yi, Huşlar aşağı Avusturya'yı ve Amerikalılar da Llnz v» Salzbourg'u işgal edeceklerdir. Halihazırda, Vlyana’nin bütün devletler tarafuıdan işgali hususunda bir anlaşmaya varılması için çapraşık müzakereler cereyan etmektedir.
tyl haber alan bfizı mahfillere gör», Karantlya'nın bazı kısımlarının Yugoslavya'ya verilmesi İmkânı hakkında hiç bir karar alınmamıştır. Mareşal Tlto yen! söylediği bir demeçte böyle bir talepte bulunmuştur. Fakat bu mesele de hudutlara münasebet! (Arkası sahife 2; sütun 1 de)
■*
Göçen rejimlerde fikir dalgaları
Yazan: A. ADNAN . ADI VAR | Bugün 5 ine! sahlfemizde I
Stokholm 2 (A.A.) — İsveç Dış İşleri Bakanlığının bildirdiğine göre, Kopenhague’dan Stok-holm’a dönmüş olan kont Folka Bernadotte, Bakanlık v&sıtaslyle Müttefiklere tevdi edilmek llzer» hiçbir yeni mesaj getirmemiştir.
Londra 2 (B.B.C.) — Kont Bernadotte dün Almanyadan Stok-holm’a dönmüş ve kendislle görüşen gazetecilere şu beyanatta bulunmuştur:
«Alman yay a son ziyaretim esnasında ne Hlmmler’l gördüm ve ne de ondan ve yahut başka Alman ricalinden Müttefiklere bir teklif getirdim. Danlmarkaya veya Almanyaya tekrar dönmlye-ceğitn.»
Mamafih bu tekzibe rağmen kont Bernadotte son seyahatlnd» Lübek’te amiral Dönitz ile görüşmüştür. Almanya devlet başkanlığında vuku bulan değişiklikten sonra Hlmmler’ln sağ veya ölü olduğuna dair hiçbir haber yoktur.
[Almanya ile Müttefikler arasında harbe son verilmesi için vasıtalık eden kont Bernadotte, İsveç kıralı Oustaveln küçük kardeşi prens Charlcs’ln oğludur. 34 yaşındadır. Asıl adı Charles’dlr. 1937 senesinde kontes Elsa von Ros adında bir Alman kadınını sevmiş, bu kadınla evlenmek için taht üzerindeki bütün haklarından ve prens Unvanından vazge-
Eont Bernadotte, karısı v» küçük çocuğu
çerek kont Bernadotte adını almıştır. Kont ve'kana o zaman-danberl Stokholm'da yaşıyorlar. Kontun bir erkek çocuğu vardır. Son zamanlarda İsveç Kızılhaçı İkinci reisi idi.] ___________________ J
Günler Geçerken
Kahkaha ve hıçkırık
Eski aktüalite ve düııya haberleri filimlerini göresim geldi. Meselâ şu Münih anlaşması sarasında Chamberlaln’i şemsiye elde Fiihrer’le görüşmeğe giderken, zavallı Daladier’yl dönüşte ıslıkla karşılanacağı yerde alkışlanırken, Mussolini’yJ kabara kabara trenden inerken, Bitleri konferansta hükümlerini dikte ederken seyretmek şimdi ne hoş olacak. Sade hoş olmakla kalmayacak, harb yıkımları ve yakınılan nıanzaralarile bir arada gösterilince dünyanın değiştiğini daha kuvvetle belirtecek, ibret dersi yerine geçecek ve dikta türetil eri acı acı düşündürerek demokrasinin kudretine inandıracak tesirli bir tedaviye benziyecek, Tehdidden ve korkudan artık kurtulduğumuz için serbesçe: «A, diyeceğiz. Mııssolinl bu derece tuhaf mıydı. Ağcını bir kanş açarak esner gibi mİ nutuk söylerdi? Göbeğini tutan kayış kopacakmışçasına nasıl da geriliyor ve başındaki gülünç kalpağın tüyleri nasıl da soytancasma titriyor?»
Hitler'ln perçemini şüphesiz büsbütün komik bulacağız; yan amele, yarı asker, gabardin pardesülü, deri kasketli kıyafetine şaşacağız. Selâm vazlyetile çatık surat, kolunu uzattı mı gülüm-seyeceğiz. Zira görüşlerimiz kayıttan kurtularak hürriyete kavuşmuştur, Hele iki diktatör yanyana geldiler nıl biri İnce uzun, öbürü şişman bu, siyaset perdesinin İki kanlı Laurel . llardy'sine karşı kahkahamızı güç zaptedeceğiz. Fakat birdenbire öfkeleneceğiz, perdeye yumruğumuzu salhyacağız: ölçüsüz hırsları uğrunda yakıp yıktıkları dünyayı, öldürdükleri hesapsız İnsan kümelerini, sayısız zulüm sahnelerini düşündüğümüz ve filimde görmeğe başladığımız İçin... O zaman deminki kahkahalar bıçkı» tık olaenk!
Evet, sinemalar lıarb haberleri filimine bu insanlık düşman-lamım boruları öttüğü zamandan birer parça katmalıdırlar. Mussolini’nln bir meydanda süklüm püklüm kurşuna dizilmesini göstermeden önce ve sonra onun Arnavutluğa ve llabeşistana yürüdüğü, Fransayı arkadan vurduğu sırada çekilmiş hoyrat tavırlı resimlerini de seyrettlmıelidirler. Tâ ki ölümü tablosuna bakan en hisli, hasta insanın bile gözünde toplanmağa başlayan damla, kirpikleri arasında donakalsın!
Refik Halid Karay
Sahife 2
AHŞAM
Xaj;: K'-Jî

SOZUN GELİŞİ
ara-
Bir fincan kahve
V/’azı yazmaya başlamadan, hattâ henüz sözü nereden açacağımı düşünmeden bir kahve ısmarladım. Biliyorum kİ kahve gelince mevzu da gelmekte gecikmez
Bir zamanlar genç maymunları ihtiyarlatmak pahasına İhtiyar insanları gençleştirmek gibi biitün ihtiyarlan âhır ömürlerinde çileden çıkaran bîr vaidlc ortaya atılan meşhur doktor Voronoff, Amerika da basılıp yeni gelen bir kitabından öğrendiğimize göre şimdi ahmakları dâhi değilse bile mutlaka zeki yapmak işile meguldür. Maymunlar dünyaya böyle bir adam geldiğine ne kedar teessüf etseler azdır Çünkü Vonoroff ahmaklan zeki mahlûklar haline getirmekte de yine maymunların thyroide guddelerinden faydalanmakta, yani zeki maymunları ahmaklaştırmak pahasına ahmak insanları zekileştirmek çarelerini maktadır. -
Fakat maksadım maymunlar âleminin bir nevi Hitler'l olan doktor Voronoff un yeni faaliyetinden bahsetmek değildir. Yine onun kitabındaki bir nottan istifade ederek kahveden bahsetmek İstiyorum. Ne Çare kİ önümde duran kahveden İki üç yudum İçince zihnimi zaptetmek kolay olmuyor.
Kafa ile uğraşmaya başlayalıberi doktor Voronoff zihni harekete getirmekte kahvenin ehemmiyetli rolü üzerinde ısrarla durmuş, onun tesirlerini İlim gözleriIe yokladıktan sonra vardığı neticeyi daha açık anlatmak, İçin sözü, büyük bir kahve tiryakisi olan meşhur muharrir Balzac'a bırakmıştır. Balzac dermiş kl:
«Kahve midenize iner İnmez herşey altüst olur: Fikirler bîr muharebe meydanında Napolyonun ordusundaki taburlar gibi harekete geçer. Muharebe başlamıştır. Hâtıralar bayraklarım açmış oldukları halde koşar adım gelirler; teşbihin hafif süvarileri dörtnala onları takviye eder. Mantık topçusu koşumları ve hartuçlarile yetişir; zekâ ışıklan avcı hattına yayılır; mecazlar ayağa kalkar. Kâğıt mürekkep içinde kalmıştır Zira muharebe nasıl barut dumanlan ile sona ererse başlayan savaş da bir kara mürekkep tufanı ile sona erecektir.»
Görüyorsunuz ki aziz okuyucularım, bu yazıya gazetede ay-nlan yer tamamlandığı halde benim ileri süreceğim mütalâalara sıra gelmemiştir. Zaten Balzac’m tasvir ettiği muharebe beni ikinci Dünya Harbinin kan İçinde yüzen son günlerini düşünmeye sevkediyor. Bir fincan kahveye rağmen sözü burada kesmek hepsinden hayırlıdır sanıyorum
Şevket Rado
Polonya çıkmazı
B. Truman’m mareşal Stalin’e bir mektup gönderdiği söyleniyor
Vaşington 2 (AA.) — Cumhur Başkanlığı kâtibi M. Daniels. Polonya meselesine dair Başkan Truman taralından Stalin'e gönderilmiş olduğu söylenen mektuptan haberdar bulunmadığını basın konferansında bildirmiştir. Birleşik Amerika hükümetinin Polonya meselesinde aldığı sıkı vaziyeti aksettiren mektup söylentisini bugünkü gazeteler yayınlamıştır. Gazetelerin ilâve ettiğine göre, Chur-chlirin de bu mealde bir mektubu Moskova hükümetine tevdi edilmiştir
Muvakkat Avusturya
hükümeti
(Baş tarafı 1 inci sahifede) olan diğer meseleler gibi, bütün Müttefikler tarafından müzakere edilmek üzere askıda bırakılmıştır.
Times’in son hâdiseler hakkında bir makalesi Londra 2 (AA.) — Times gazetesi •Müttefikler arası mütekabiliyet o başlığı taşıyan bugünkü yazısında diyor kİ:
Muvakkat Avusturya hükümetinin teşkili haddizatında Müttefiklerin genel tasvibine mazhar olacak bir keyfiyettir. Fakat yeni hükümetin, Vaşington veya Londra ile istişarede bulunmadan Rus başkentinde ilân edilmesi şekli, şimdi, yeni hükümeti tanımamag yolundaki Amerikan kararında da görüldüğü veçhile ancak » anlaşmazlıkların çıkmasına meydan virecek bir harekettir. Müşterek askeri zaferin belli başlı Müttefiklerce gayretlerin en akı bir şekilde ahenkleştirilmesi sayesinde elde edilebildiği hususunun sâblt olduğu bir anda galipler tarafından her hangi bir münferit harf ket bir kat daha arzu edilemlyecek bir şeydir. Büyük devletler, zaferin semerelerini toplamak istiyorlarsa muharebe meydanında olduğu gibi diğer yerlerde de İşbirliği için elden geleni yapmalıdırlar.
Müttefkler tarafından kurtarılan Rus esirlerinin memleketlerine gönderilmek üzere bekledikler! kamplarda İyi muamele görmedikleri hakkın-dakl Rus şikâyetlerini Incellyen Times gazetesi, başlıca üç büyük devlet arasında devamlı bir istişarenin lüzumuna işaret etmekte ve şöyle demektedir:
Bu yen! hâdiseler İttifakın sıhhatini ve sulhun tanzimi işin! tehdit eden ' bir hastalığın alâmetleridir.
Belçika kiralının şerbet bırakılması için müzakereler
Londra 2 (A. A.) — İsviçre hududundan alınan bir haberde, Llchtens-teln prensliği arazisinde, sanıldığına göre, Belçika kiralının serbes bırakılması İçin önemli siyasi müzakereler cereyan etmekte olduğu bildirilmektedir.
Arjantin, San Francisco konferansına kabul edildi
(Baş tarafı 1 inci sahifede) lomblya, Meksika, Peru ve Belçika temsilcilerinin aynı m esle hakkında demeçte bulunmalarından sonra verilmiştir. Bunlardan İlk dördü karar lehinde beyanatta bulnmuşlardır.
M. Molotov, meselenin Sovyet Rusya heyeti tarafından İyice incelenmesine zaman bırakmak üzere idare komitesi kararının müzakeresinin birkaç gün daha geciktirilmesini İstemiştir. Sovyet Dış tşlerl Komiseri, Polonya İle Arjantin arasında bir mukayese yapmış, Arjantin müzakerelere iştir âk ettirilir ve Polonya bunun dışında kalırsa, konferansın itibar ve haysiyetinin tehlikeye gireceğini bildirmiş ve müteakiben, şimdiye kadar konferans müzakerelerine davetin dört davetçi devletin mutabakatıyla yapılmakta bulunduğunu kayıtla. «Bu İyi bir usuldür, bundan asla ayrılmamalıyız» demiştir.
Bundan sonra üç dakika İçin söz alan Amerika Dış tşlerl Bakam M. StettlnJus şöyle demiştir:
«Amerika Cumhuriyetleri, Meksiko konferansı esnasında, Arjantin'in, kendisinden İstenen Mihver aleyhtarı durumu almış bulunduğu fikrindedirler ve şimdi müstacelen konferansa Iştirâkln! İstiyorlar, Birleşik Amerika, kardeş Amerika Cumhuriyetlerinin bu İstekleriyle tamamlyle mutabıktır.»
M. Stettlnlus’un demeçlnedn hemen sonra, dünkü oturuma başkanlık eden İngiltere Dış tşlerl Bakanı M. Eden, başka bir nutuk dinlenmeden üyelerin bu konuda oy vermeleri fikrini telkin eylemiş ve bu fikir tasvl-bolunm uçtur.
Arjantinln konferansa istirâklıttn kabulü 31 oyla tahakkuk etmiştir.
8an Francisco 1 (A.A.) — Reuter ajansının konferanstaki muhabiri, yetkili mahfillere atfen, Sovyet Dış İşleri Halk Komiseri ve San Francls-co’da Sovyet temsil heyetinin başkanı M. Molotov’un birkaç güne kadar Moskova'ya döneceğini bildirmektedir.
Muhabir şu noktayı da İlâve etmektedir kl, M. Molotov’un konferanstan ayrılışı, Arjantin meselesinin dünkü müzakeresinde Sovyet teklifinin akamete uğramaslyle veya diğer güçlüklerle ilgili değildir.
M. Molotov’un yerine, Rus temsilciliğine Sovyet büyük elçisi M. Grany* kolıun başkanlık edeceğt ve M. Molo-tovMn gaybubetinde konferansın dört başkanlığından biri vazifesini de yapacağı sanılıyor.
Resmi mahfillerde söylenildiğine goıe, M. Eden, Avrupa işleri ne hal alırsa alsın, yakında Londraya dönmek fikrinde değildir.
San Francisco 1 (A.A.) — Reuterin San Franclsco'dakl özel muhabiri bll-, diriyor: M. Molotov’un yakında Rus-j ı, .ı döneceği hakkındakl haber burada henüz teyidohınmamıştır.
Memurların terfii
Ankara 2 (Telefonla) — Barem kanununa göre memurların ter» edebilmeleri muayyen müddetin dolmasına, sicil ve ehliyetlerine bağlıdır. Maliye Bakanlığı İlgili Bakanlıkların mütalâalarını aldıktan sonra bir tüzük tasarısı hazırlamıştır. Bu tasan, ehliyetin nelerden ibaret, bulunduğunu ayrı ayrı göstermektedir.
Saime, bir kaste mi kurban gitti?
Boğulan kızın ebeveyni, kotrada bulunan çapanın yokolmasını şüpheli görüyorlar
Geçenlerde Fenerbahçe açıklarında bir deniz faciası olmuş ve Saime İsminde genç bir kız genç bir erkek arkadaşile beraber denize açıldığı bir kotradan düşüp boğulmuştu,
O zaman küçük bir hâdise olarak kaydedilen bu vakaya Kadıköy savcılığı el koymuş ve soruşturmaları derinleştirmeğ’e lüzum görmüştür.
Facianın en hazin tarafı, bugüne kadar genç ve güzel kızcağızın cesedinin meydana çıkmamış olmasıdır. Savcılıkça bu İşten dolayı sorguya çekilen 8al-tnenln arkadaşı Mahir vakayı şöyle anlatmıştır:
— Kotra Ue denize açılmış dolaşıyorduk Bir aralık sert bir dalga bizi sarstı. Ve bu sırada nasıl oldu bilemem Saime denize yuvarlandı. Birdenbire ne yapacağımı şaşırmakla beraber kısa bir düşünceden sonra onu kurtarmak üzere ben de denize atıldım. Fakat üzerimde elbiseler olduğu İçin kendimden de korkuyordum. Biran, onun sulara gömüldüğünü ve bir daha da
çıkamadığına gördüm. Karaya dönerek vaziyeti anlattım.
Mahirin bu şekildeki sözlerine mukabil, Salmenln ebeveyni işin bambaşka bir mahiyette olduğunu İleri sürmektedirler. Bunun İddiasına nazaran Mahirle Kaimenin kiraladıkları kotrada bir çapa bulunmaktaydı. Bu faciadan dönüşte kotra İçindeki çapa bulunamamıştır. Buna nazaran genç kız çapa İle birlikte sulara gömülmüş, bir daha da çıkmamıştır.
Savcılıkça İddianın tesblti İçin deniz üzerinde vakanın cereyan ettiği yere bir dalgıç İndirilmiş, bu dalgıç; ne genç kızın, ne de çapanın İzine tesadüf edeme-iniştir.
Kotra sahibi de sorguya çekilmiş. bu da kotrayı kiraladığı zaman içinde demir çapa olduğunu, fakat çapasız olarak kendisine teslim edildiğini söylemiştir.
Sorgu hâkimliği, bu esrarlı maceranın iç yüzünün aydınlatılması için dâva evrakını Kadıköy asliye ceza yargıçlığına vermiştir.
Tarlabaşı cinayeti
faili adalet huzurunda
Nuriye, onu öldürmek istemiyordum çünkü çok seviyordum diyor
Borneoya çıkarma
Berlinde son
mukavemet
Tarlabaşında Ceviz sokağındaki evinde beraber yaşadığı Galip İsmindeki genel tabanca İle öldüren hanende Nuriye hakkındakl tahkikatın tekemmül ettiğini dün yazmıştık.
Nuriye Günşen dün akşam üzeri Adllyeye verilmiştir.
Üzerinde açık renk bir pardesü, başında yeşil bir fUe, gözlerinde yeşil bir güneş gözlüğü taşıyan Nuriye, nöbetçi bulunan birinci sulh ceza yargıcı B. Yaşarın huzuruna çıkarılmıştır.
B. Yaşar, kadının hüviyetini tesblt etmiş; Nuriye, 27 yaşında ve çocuksuz olduğunu, rina suçundan dolayı mahkûmiyeti olup bunun müeccel bulnduğunu. hanendelik ettiğini söyledikten sonra vakayı şöyle anlatmıştır:
— «Öldürdüğüm Galibi, tamirde okuyuculuk yaparken tanıdım, önce arkadaşlık yaptık. Sonra seviştik, tld sene karı koca gibi yaşadık. Karısı zina dâvası açtı, mahkûm olduk; tecil edildik. Galip Boluya gitti. Yirmi gün sonra ben de gittim. İki ay beraber kaldım. Fakat Galibin aylığından nafaka kesildiği için blîe kâfi gelmiyordu. çalışmak zorunda kaldım. İstanbul» döndüm. O da fırsat buldukça Boludan gelerek bir müddet kalıp dönüyordu. Fakat ben tstan bulda oturmağa başlayınca, ona şiddetli bir kıskançlık geldi. Bu yüzden sık sık aramızda münakaşa oluyordu. Hâdise gecesi beraber sinemaya gittik. Oradan Anadolu birahanesine, sonra Kibar lokantasına, daha sonra «Babadan kalma saz» yerine gittik, rakı ve
bira içtik. Dönüp gelirken, ötedenberi ailesini tanıdığım on yedi yaşlarında bir çocuğa rasgeldim, onunla konuştum. o zaman Galip:
— Sen pazarlığını yapadur, ben gi-dlyoruml dedi Arkasından koştum. Splandit lokantasına girdi: helâya girdiğini öğrendim, kendisini orada buldum. Bana ağır hakaretler yaptı. Başıma vurdu. Alnımdan kan akarak dışarı çıktım. Onu İkna ederek eve götürdüm. Evde de kıskançlığın beyhude olduğum- uzun uzadıya anlattım. Fakat ona kanaat gelmedi. Beni karyolanın üzerine attı. Karyola kirildi. Tabancanın kabzaslle vurdu. Ve bu arada da gene ağır hakaretlerde bulundu. Arkadaşım Melîhat gürültümüzü duyup geldi. Beni kurtarmağa çalışıyordu. İşte bu arada gözüm onun tabancasına İlişti. Masanın üzerinden tabancayı aldım Korkutmak kastiyle ateş ettim; fakat İsabet etti ve yaralanarak öldü, tşin esası budur.»
Bu İsticvabı müteakip yargıç B. Yaşar, suçun mahiyetine ve delillerin mevcudiyetine binaen. Nuriyenin tevkifine ve evrakının Cumhuriyet savcılığına iadesine karar verdi.
Nuriye, yargıçtaki sorgusundan çıktıktan sonra Itendlsile görüşen muharririmize, kanlı facian bir daha tekrar ettikten sonra ağlamış ve:
— Onu öldürmek İstemiyordum. Çünkü çok seviyordum: korkutayım diye bu işi yaptım; demiştir.
Nuriye, mütaakıben Jandarma muhafazasında cezaevine gönderil-mlştlr.

Pasifiğin bu büyük adasına Amerikalılar çıktı
Nevyork 2 (AA.) — Avustralya hükümetine mensup yüksek bir şahsiyet Amerikan sll&hendazlanıun dünkü gün esnasında Borneıı adasına çıkmış okluklarını bildirmiştir.
Pasiflkte harb süratle gelişmektedir. Fülplnler kurtarılmış, Merkezi Pasiflkte bütün adalar ele geçirilmiştir. Şimdi Japonyaya 500 kilometre mesafede Okinawa adasında Amerikan birlikleri Başkente doğru İlerlemektedirler.
Birmanya temizleniyor
Nevyork 2 (AA.) — Birmanya toprakları yavaş yavaş Japonların elinden kurtarılmaktadır.
14 üncü İngiliz ordusu süratle Ran-goon istikametinde ilerlemektedir. Bu orduya mensup öncü birlikler bu mühim Birmanya Umanına 40 kilometre yaklaşmış bulunuyorlar.
’ Hitlerm ölümüne dair , verilen yeni tafsilât
i (Baş tarafı 1 inci sahifede) . hafifletebilir ve yıkılışı önUyebllIrlz t Eğer biz iktidarımızda olan her şeyi yapacak olursak Tanrı biri bırakmı-î yacaktir.
' Alman ordusuna ı günlük emir
c Londra 1 (AA.) — Reuter ajansı ' bildiriyor: Amiral Doenlta, Alman or-’ duşuna hitaben aşağıdaki günlük ’ emri ncşretmlştlr:
«Arkadaşlar... Führer ölmüştür, j Avrupa milletlerini bolgevlzmö kargı korumak hususundaki büyük idealine sadık olarak bir kahraman gibi öl-r miiştür. Alman tarihinin en büyük " kahramanı sahneden çekilmiş bulıı-° nuyor. Derin bir tâzlm ve elemle . bayraklarımızı onun önünde eğlyo-r ruz.
. «Führer, beni Devlet Başkanı vs Alman orduları başkomutanlığında
. kendine halef tâyin etmiştir. Alman . silâhlı kuvvetlerinin bütün smıf vo ! silahlarının yüksek komutasını, mu. Jıarlp ordu ve Doğu Almanya’daki yüz f binlerce Alman ailesi esarete düşmedikçe veya mahvolmadıkça bolşevik-
. lere karşı saTaça devam aanlyl» . üzerime alıyorum.
- Bolçevlklere karşı mücadeleme en-t gel oklukları müddetçe İngilizlerle
■ Amerikalılara karşı mücadeleye devam mecburiyetindeyim tçlnde bn-
B lunduğumuz durum unutulmaz tarl-* hl olaylar gerçekleştiren ve şimdi ‘ haıfcfn sonunu Istiyen sîzlerin kayıtsız şartsız gayretler sarfetmenlri Ica-
1 bettlrlyor-
’ İntizam ve İtaat istiyorum, ancak ' emirlerimi kayıtsız şartsız yapmak suretiyle karışıklığın ve mahvolmanın önüne geçilebilir. Bu anda vazifesinden kaçan ve bu suretle Alman . kadın ve çocuklarını öiümo göttlren . kimse alçak ve hâindir. Führer’e yap. tığınız sadakat yemini onun tarafından tâyin edilmiş bir halefi olmak j itibariyle bana yapmış tralunuyorsa-. nuz.
, Alman askerleri,
■ Vazifenizi yapınız. Mevzuu bahis olan vatandaşlarımızın hayatıdır.
(Baş tarafı 1 Ind sahifede)
Berlin'in 60 kilometre batısında Brandenburg'u işgal etmiş olduklarını bildirmektedir.
ikinci İngiliz ordusu Lubek limanına 30 kilometre yaklaşmış bulunmaktadır. Bu ordunun hareketler! yalnız Hamburg'u değil aynı zamanda bütün Danlmrka'yı kuşatmaktadır. Klel ve Vilhcmflhafen limanlan da geri ile İrtibatlarını kaybetmektedirler
Elbe nehrinin doğusunda İngiliz ve Amerikan köpriibaşları şimdi tek bir cephe hattı tutmaktadır. Alman u-çaklart dün Elbe üzerindeki köprülere akın etmişlerdir. 34 uçak düşürülmüştür. Yerde 21 uçak tahrlbedlimlş-tir.
Cenup Alman cebine dört İstikametten nüfuz ed?n Müttefik birlikleri yeni İlerlemeler kaydetmişlerdir.
Londra 2 (AA.) — Harb muhabirlerinin bildirdiklerine göre, Sovyet kuvvetleri dün akşam Berlin merkezinde Brandenburg kapısından geçmişlerdir.
Avusturyada Müttefikler üç koldan ilerliyor
Londra 2 (B.B.C.) — Müttefikler Avusturyada üç koldan ilerliyorlar. Üçüncü Amerikan ordusu, Ratenau civarında tnn ırmağını geçmiş, yedinci Amerikan ordusu, tnsburg’dan 15 kilometre uzakta 8arnlç’e varmış, Fransız ordusu da 40 kilometrelik bir cephe üzerinden Avusturya içinde İlerlemekte bulunmuştur.
Müttefik askerleri Tito kuvvetlerde birleşti
Roma 2 (AA.) — Müttefik umumi karargâhı tarafından dün gece neşredilen hususi bir tebliğ. Müttefik blrllklerlle Yugoslav kuvvetlerinin Venedik şimalinde birleşmiş olduklarını bildirmektedir.
Bu İki ordu birlikleri Montfalcone'-de birleşmişlerdir. Montfalcone, Tri-eate'nln şimal batısındadır.
Yeni faşist ordusu kayıtsız teslim oldu
Londra 1 (B.B.C.) — İtalyada mareşal Grarianl’nln emri altında bulunan Neofaşiat ordusu, kayıtsız ve .şartsız Müttefiklere teslim olmuştur. Bu ordu. 2 Alman ve 4 faşist tümeninden mürekkeptir.
B. Haşan Saka
Dün Amerika Dışbaka-nile bir saat grörüştti
San Francisco 1 (AA.) — Türkiye Dış taleri Bakanı ve Türk heyeti başkanı Haşan Baka dün. Birleşik Amerika Dış tşlerl Bakanı M. Stettlnlus İle bir saat kadar görüşmüştür, tki Dış işleri Bakanı Öğle yemeğini beraber yemişlerdir.
Türk murahhasları, konferansın günlük oturumlarına Iştirâk etmedikleri zaman, otellerinden dışarı çıkmayıp konferansa müteallik mesleklerle meşgul olmaktadırlar.
Türk murahhas heyeti, San Fran-dsco*nun bellibaşlı mağazalarile otellerinin bulunduğu Union 8quare caddesine hâkim bir otelde kalmaktadır.
Haşan Saka’nın, söylevini yakında vermesi beklenmektedir.
Mussolini’nin idamı tafsilâtı
Sabık diktatörü idam eden adamın sözleri
Laval ağlıyor
Mahvoldum diye feryat ediyor
Londra 1 (AA.) — Milano’da çıkan «ünita* adlı komünist gazetesi Mus-sollnî ve eski metresi Claretta Petaccl’nln ölümü hakkında, İdam edenler tarafından verilen malûmatı ya yinlamak tadır.
Mussollnl'yl öldüren kimse, koltu- makta iır. Fransız kuvvetleri Cons-a.-----lu—t-.tı* —>.(—ıt taııce gölü sahili boyunca Lavai'ln
bulunduğu Hochnt kasabası istikametinde ilerlemektedirler.
Pazar günü Laval İsveç Kızılhaç! üyelerinden birinden İsvtçreye girmesini temin etmesini rica etmiştir Muhatabı, arzu etse dahi, tavassut etmek İçin hiçbir nüfuza malik olmadığını söylemiştir. O zaman Laval hıçkırmağa başlamış ve «Beni ölüme mahkûm ediyorsunuz: ben mahvoldum» diye söylenmiştir
Laval bir şartla İsviçreye girebilir. O da, Petaln'in tabi tutulduğu şarttır. Yani, adalete teslim olmak üzere Fransaya naklini temin İçin bir transit hakkıdır. Laval, Alınanlardan Bavyera kalesine çekilmeği istemiştir. Fakat Fransızlar o kadar yakında bulunmaktadırlar kl. tevkifini ancak birkaç gün geciktirebilir
Berne 2 (A.A.ı — İsviçre hududundan gelen bir habere göre, Lava! geçen hafta İsvlçreye gitmeğe teşebbüs etmişse de muvaffak olamamıştır. |Laval ’lmdl şaşkınlık içinde btılun-
ğunuıı altında hafif makineli tüfeği olduğu halde Como eyaletinde, Mussollnl İle metresinin mahbus olduğu köy evinin küçük ve pencereslz odasına girmiştir. Mussollnl koyu renk bir pardesü giymişti ve başında Cumhuriyet muhafız kıtalarına mahsus bir kasket vardı. Çizmelerinin topukları aşınmıştı. Yerinden fırlamış olan gözlerinde şaşkın bir bakış okunuyor ve alt dudağı titriyordu. Bu, dehşet İçinde bulunan bir İnsandı. Mussolini’nin «Ne oluyor?» diye sorması üzerine, adam, kendisini kurtarmağa geldiği cevabını vermiş ve çabuk olmasını söylemiştir. Bunun üzerine Mussollnl, evvelâ Petaccl’nln çıkması lâzım geldiğini söylemiş ve kadın, kendisine alt eşyayı toplarken çabuk olmasını ihtar etmiştir. Fakat Mussollnl nihayet dayanamayarak önden çıkmış ve kapının eşiğinde adama dönerek «Size bir İmparatorluk veriyorum» demiştir. Fakat muhatabı cevap vermemiştir. Daha sonra bir otomobile binmişlerdir. Musso-llnl aerbes bir adam olduğuna kani görünmüştür. Bir ara adam, otomobili durdurarak, Mussollnl İle metresine İnip yüzlerini duvara dönmelerini emretmiş ve Ani olarak Hürriyet gönüllüleri genel komutanının İdam emrini bildirmiştir. Petacct Mussoll-nl’nin boynuna sanlar ak «Onun ölmemesi lâzımdır» diye haykırmış, fakat adam, eğer kendisi de ölmek İstemiyorsa, geri çekilmesini söylemiştir. Petaccl, kendisini geriye atmış, o zaman adanı üç adım mesafeden, Mus-sollnl’nin üzerine beş kurşun sıkmıştır. Bunu mûtaatap Petacci de aynı şekilde öldürülmüştür.
M ussol ininin gayri meşru oğlunun evinde neler bulunmuş?
Paris 2 (AA.) — İtalyan hududundan öğrenildiğine göre, Mllâno’da Asvero GraveUTnln evinde araştırma yapıldığı sırada milyonlarca liret kıymetinde gilmüş takımı, altın ve gümüşten mamul kilise eşyası İle dolu sandıklar bulunmuştur. Çok lüks bir şekilde döşenmiş olan evin möblesi 2 milyon liret kıymetin dedir.
Sandıklar Kurtuluş komitesi merkezine götürülmüştür.
Kendine, İtalyan 8. 8. kıtalarının şefi diyen Asvero’nun, Mussolini’nin gayrı meşnı oğlu olduğu sanılıyor.
Eski Dağcılık kulübü binası yıktırılıyor
Taksim bahçesinin köşesindeki eski Dağcılık kulübü binası bu sabahtan İtibaren yıktırılmağa başlamıştır. Belediye buraya alt katı geniş bir salon halinde olmak üzere büyük bir şekerleme mağazası inşa ettirecektir. Şekerleme mağazasının plânı hazar Farıdığından yakında eksiltmeğe çıkarılacaktır. Taksim bahçesinin tramvay caddesi üzerindeki duvarı biraz geriye çekileceğinden yeni bina da daha geride yapılacaktır.
Dev mikroskop
Nevyork 2 (AA.) — Kanser araştırmaları milli enstitüsü fen alanında kullanılmağa başlanan bir ton ağırlığında bir elektron mikroskopla bir sineğin kan damarını dört santimetre kadar büyütmek mümkün olduğunu bildirmiştir. Bu dev mikroskop X şuaı yarine elelcroniardan faydalanmaktadır.
Maaş aynî yardım ve çocuk zamları ödeniyor
Diln tatil olması dolayısile ödenemeyen mayıs maaştan bugün verilmeğe başlanmıştır. Maaşlarını Defterdarlıktan alan memur ve müstahdemlere maaşla rile birlikte, ödeneği olan daireler aynî yardım ve çocuk ram Iannı da vermişlerdir.
Belediye ve hususi idare bütçe, sinden maaş alan memur (öğretmen) ve müstahdemler maaş-laıile birlikte çocuk zamlarını almaktadırlar. Aynî yardım bedelleri İçin Belediyeye henüz ödenek gelmediği için aynî yardımlar verilememektedir.
— • Takvim W — Cemaziyel’evvel 18 — Kasam ilâ I İmsak Güneş öğle İkindi Ak Y»v|
- 7.M 9-51 5 05 12-W
V. 4.02 557 13.11 11 Û3 20.00 li-bûj
Er.

? Mayıs 1945
AKŞAM
A 'ŞAMDAN AKŞAMA

Her çağa göre kitap
Papatyalar şu mevsimde açar. Gelincikler de açmak üzere... "Şaban kaçırdınız mı arlık gelinci?: bulamazsınız.

ŞEHİR HABERLERİ
Yağ meselesi
Urfa yağı toptan 640 kuruşa çıktı
Orta Şark turizm konferansı Kahirede toplandı
imar hareketleri
100 yaşını geçmiş bir İstanbullunun sözleri karşısında...
dü-gibi
mu-
Bu mukaddeme ile gençlerimize hitabetmek istiyorum. Şimdi tatillerin arifesinde bulunuyoruz. Bu arife daha ilerlerse, imtihan velvelesi arasında dediklerim ıi.i nlerde yer eimîyccektir anıma, fimdi ihtimal genç okuyucularını daha fazladır. Umarını ki, jiire ferime mürebbiyeler On1’i da hak verir;
Muayyen kıtapalr, ancak
ayyen çakarda okunur. Fırsatı kaçırû nız mı, günü geçmiş ekmek ves'kası gibi yanar. O fırsat bir ( ' a ele geçmez.
Y. kınlarımdan iki okullu, ayn ayrı iki kitap okuyordu. Bunlardan biri peri masalıydı, öbürü de Oscar VVIde’dı Birincinin ben-terlerini 10 - 11 yaşlarında ben de ne büyük zevkle okurdum. Şimdi artık ele almama imkân var mı? «Ah, o lezzeti bir daha hulamıyacağım!» diye düşündüm, İkincinin kitabını elime aldım. Rivayete göre, bazı müellifler her yaştaki insanlara ayn ayn şekillerde h it a hederlermiş. Bunların başında da Oscar Wilde gelirmiş. Okudum, Gerçi bir lezzet buldum. Fakat nerede eski tahassüslerim? Aynı Salome'yi 19 yaşında da okumuş: 20 küsur yaşlarında da, defalarca Garp sahnelerinde seyretmiştim: O zaman bambaşka duygulara kapılmıştım. Bugünse; türlü muharrirlik te: Ebelerinin, hayat tecrübelerinin gözlüklerini burnuma üstüs-te takıyor da, taşralı bir saatlinin antika bir saati hayranlıkla seyredişi tarzında Wilde’ı okuyorum, Bu misalde bile; «Şayet çakında okumamış olsaydım, asla okuyamıyacaktım!».
*** ’
Şimdi ders, sonra imtihanlar, drrken tatil... Tatilde deniz; ve ta. tilde iskelenin demir parmakla, rina ilişerek çene çalmak... Sonra yine ders... Bir kaç tefrika romanı.. Ve senelerin boylece akıp geçişi... Nihayet meslek hayatı,.. Hattâ edebiyatla ilgisi olan bir meslek hayatı...
Otuz gencin hikâyesini geçen-Igrdc bu sütunda anlatmıştım. Konferansçı soruyor; «Milli Eğitim Bakanlığı bu eseri klâsikler ardında bastırmıştı. Okudunuz m-*? Yahut aslından, başka dille tercümesinden okudunuz
Belediye 500 üncü fetih yıldönümüne ait imar hazırlıklarına başlıyor

Okumam'şlar, İttifakla okunmamış. Şimdi yaş yirmi beşten azdır; yirmi beşi aşınca artık ümidi kesmeli: Bir daha okunun-Jrccak; okunsa da matlup hasıl Öî’nıyacak demektir. Zira o eser, ruh üzerinde ilk gençlik çağının tesirini bırakmıyacaktır. Demir ta**ında döviilmemiştir
Garplı bir çocuk, tahsilini bitil!p mesleğine kavuşuncaya kadar hangi yaşlarda neleri okur? Bizde de aşağı yukarı aynı şeyler okunmalıdır. Ecnebi dilleri bu £ ye ile öğrenmeli, tercüme kü-tünhanemh-e bu gözle bakmalıyı? Yaln-z edebiyatla ilgisi olan mesleklere sapacaklar için değil, »vr hangi bir münevver meslekle kendini gösterecek için her cağda O çağa mahsus umumî kültür k:-tanlarını okumak farzdır
Aksi takdirde, bir mühendis, Jh’yneimilel bir kongrede, Sanşo’ ra dair yapılan bir nükteye gül-pıiyecek diğer mühendisler arasında sevimsiz bir tip olacaktır Bir doktor, Yıınan efsanele-jfnin yarı ilâhlarına telmihler yapılarak yazdan bir Garp gazetesinin basit bir makalesinden zevk Puyamıyacaktır. Köye gelmiş şe-|ıiri| halinden kurtulma! için. Iıt çağda, o çağın icabettirdiği bitaplan okumaktan başka çare yoktur.
Konferansa iştirak eden B. Hüsnü Sadık Dıırukal’m muharririmize beyanatı
İstanbul hakkında güzel ve etraflı görüşlerle yazı yazan Vedat Nedim Tör şehirde yapılması lâzım gelen «güzellik seferberliğim nin ana hatlarından bahsediyor,
İstanbul için ne yapılsa azdır. Fakat bilhassa bu arada şehir hakkında, vakit geçirmeden doküman toplamamız, İstanbula yapılacak en büyük, en hayırb hizmet olacaktır.
Ben İstanbul hakkındaki derin bilgisizliğimi 100 yaşını geçmiş kimselerle konuşurken büsbütün anladım. Bunlar, bir asır-LL dan fazla yaşamış İstanbullular/") bu güzel şehre ait öyle sahnelerfi anlatıyorlar ki hayretle durala(\| dini. q_
Meselâ asır görmüş bir Istan- O bullu ilk defa Avrupadan treninc istanbula gelişini anlattı O za- O manlar Sirkeci istasyonu henırz'J) yok. Şimendifer ancak Yedikule- hj ye kadar geliyor. >
Avrupa postasını Yedikulede bir sürü binek atı, eşek, araba ve- X saire bekliyor. Posta gelince yol- £_ culardan bir kısmı arabalara, -takat bir kısmı da atlara, eşekle- gy re biniyorlar. Tıkır tıkır şehre doğru bir «10111, Şaka değil Av-"O (tıpadan dönülüyor!..
Bugün, İstanbulun bu nına ait belki de ne bir ne bir yazı bulmak kabil değildir,ÇJ 100 yaşını geçmiş olanlar da daha bir iki asır yaşıyamıyacaklan için İstanbula ait bu gibi sahneler. bu tarzda bilgiler de onlarla beraber gidecektir. Unutmamalıdır ki anlattığım şey Istan-bula dair bu 100 sene içindeki bilgisizliğimizdir. Bir şehrin mazisinde 100 sene nedir ki?.. Asırların arkasına doğru gittikçe bu meseledeki bilgisizliğimiz artmaktadır. Henüz aramızda yaşı- ' yanların bile gördükleri sahneleri tesbit edemezsek daha sonrakileri nasıl bir araya getireceğe?..
İstanbul hakkında, şehir hayatının mazisi hakkında kıskanç bir itina ile döküman toplamak mecburiyetindeyiz. Bu işi hak-kiyle yaparsak hiç şüphe etmiye-liın ki İstanbula madde halinde hediye edilecek her hangi bir âbideden daha kıymetli olacaktır.
Son zamanlara kadar İstanbulun mazisinde resmî hiç bir bilgi derleme faaliyetinden haberimiz yok. Yalnız bereket versin ki ts-taııbulu seven, tstanbul hayranı. İstanbul muharriri bir kısım yazıcılarımız çıkmıştır Bunların yazı ile yaptıkları sanatkârane fotoğraflar şehrin mazisinden çekilmiş eski enstantanelerdir. Gazeteciliğimizin son 30 senesi içinde de resimleri ile, yazlan He şehre, şehrin hayatına dair mevzulara eskisine nazaran çok ehem-
Vall ve Belediye Reisi Dr. B. Lûtfl Kirdar, gazetecilerle yaptığı nisan toplantısında İstanbul’un beş yüzüncü yıldönümü münasebetlle İstanbul' da yapılacak İmar hareketleri etrafında geniş İzahat vermişti. Şehirde yapılacak işlerden pek azı belediye bütçeşile, büyük kısmı da devletin bir kanunla temin edeceği yüz küsur milyon Halik ödenekle yapılacaktır. Bununla beraber bütün İmar İşleri şehircilik mütehassısı B. Prost'un İdaresi altında imar müdürlüğünce hazırlanan plânlara göre tanzim edilecektir.
Beş yüzüncü yıldönümü yaklaştığından belediye bu seneden itibaren yıldönümüne alt işlerin tatbikine alt faaliyete geçecektir. Bu arada evvelce avan projeleri- hazırlanıp da tatbikat plânları henüz hazırlanmamış olanların da bir an evvel hazırlıklarına başlanacaktır.Bu maksatla imar müdürlüğünde yeni bir çalışma programı tatbik edilecektir.
Yapılacak mühim imar İşlerinden biri de Sarayburnundan İtibaren şimendifer hattı üzerindeki köhne, eski bln^Jarı kaldırmak ve Yedikuleyâ kadar geniş bir sahil yolu açmaktır. Bu maksutla tren yolu geriye alınacaktır. Bu büyüfc İmar işinin üç seneden evvel t ama mil e başarılması mümkün oiamıyacağından belediye, ilgili Bakanlıklarla çalışma blrllft yaparak biran evvel başlamak fikrindedir.
Diğer taraftan belediye umumi meclisten aldığı salâhiyetle Eminönü İle Unkapanı arası sahil yolunu da yine bu sene açmağa teşebbüs edecektir. Bu İtibarla önümüzdeki yaz mevsimi şehirde geniş bir İmar faaliyetine başlanabilecektir.
Geçen ay içinde Kahir e'de toplaman turizm konferansında bulunmak ve harb sonrası Türkiye'den geçecek hava servisleri hakkında görüşmeler, anlaşmalar yapmak üzere Yataklı Vagonlar Türkiye mümessili B. Hüsnü Sadık Dıırukal’m Mısır'a gittiğini yazmıştık. B. Hüsnü Sadık Durukal dünkü Toros ekspresile şehimlze dönmüştür. Kendislle konuşan bir arkadaşımıza Kahlre’de toplanan ve bütün Şark hükümetlerinin delegelerinin de bulunduğu turizm konferunsı-nın vardığı neticeler ve konuştuğu meseleler hakkında demiştir kİ:
«Bilhassa Suriye - Filistin - Mısır hükümetleri harb sonrası turizm faaliyetine şimdiden başlamış bulunuyorlar. -
Konferansta turizm meselesi 3 cepheden tetkik edilmiştir. Bunlar karadan, havadan ve denizden olmak üzere kısımlara ayrılmaktadır.
Karadan turizm faaliyeti şimendifer ve otomobille olmak üzere 2 şekildedir. Şark memleketlerinin Garp memleketlerde bilindiği üzere doğrudan doğruya İrtibatı Semplon ve Toros ekpsreslerile yapılır. Yolcu münakalâtını kısmen elde tutabilmek için şimendifer idareleri yolcuların muhtaç oldukları konforu, radyoyu ayrıca sıcak memleketlerde vagonlar dahilinde soğuk hava tertibatı, duş bulundurmak mecburiyetinde oldukları gibi, diğer taraftan muhtelit rnem leket hudutlarında gümrük ve pasaporta alt muamele ve formalitelerin yolcuları rahatsız etmiyecek bir şekle ifrağı muktezldir. Suriye - Filistin -Mısır hükümetlerinin şimdiden bu hususlarda gereken tedbirleri aldığını öğrendik.
Hayta - Trablus arasında 1943 de biten 250 kilometrelik askerî hattın yolcu, eşya nakliyatına açılması İçin alâkadarlar arasında müzakereler oldu ve müspet neticelere varıldı, Yakında Haydarpaşa - Kahire yolu gümrük, vize sair muameleler trend? yapılmak su ret ile iki buçuk günde katcdlleblleccktlr. Bu yeni blrşey de-]
merkez bulunması hasebile buradaki seyyahların Türkiye’ye rahat bir seyahatle getirilmesi için 1927 de Toros ekspresi ihdas olunmuştu.
Karadan otomobille seyahate alt şu esaslara varılmıştır:
Bu şekilde seyahate çıkanların kendi arabaları mevcut olup İstedikleri yerlere kolayca gitmek arzusundadırlar. Bunun için de asfalt veya şose, tevakkuf edecekleri noktalarda konforlu otellerin eğlence yerlerinin bulunması ve bu seyahatlerin gümrük polis muamelelerinin kolayca yapılmasıdır. Suriye - Filistin - Mısır arasında bu şekilde seyahatler kolayca yapılmaya başlanmıştır.
Hava yollar İle turizm hakkında İse harb sonrasında tay/areclli&ln bugün eriştiği terakklyat vc inkılâp dola-yıslle yolcu nakliyatının mühim bir kısmının bu seri vasıta ile temin edileceğinden şüphe edilmemekte zira İstanbul - Kahire seyahatinin 8 saatte yapılabilmesi İmkânı bulunması ou hususta tereddüde mahal bırakmamaktadır. Ancak yolcuların eç-ya meselesi tayyarelerin 15 - 20 kilodan fazla taşıyamamalan yüzünden şimendifer münakalâtında sürat kolaylık ve konfor temin olunduğu takdirde yolculardan bir kısmının kara vasıtasına celbi İmkân dahilinde görülmektedir. Türkiyeden geçecek hava vasıtalarında seyahat edecek yolculara alt bilet ve sair kolaylıklar hususunda muhtelif Amerikan. İngiliz hava teşkliâtlarile temaslarımızda hayırlı neticelere vardık.
Deniz tariklle yapılacak seyahatlere ait elde ettiğimiz netice şudur: Harbden Önce İstanbul - İskenderiye arasında Devlet Denizyollarının serî ve konforlu vapurlarlle yapılan münakalâtın yeniden başlatılması hususunda Mısır'da sabırsızlıkla karışık bir İstek mevcuttur. Ayrıca memleketimizin tabii güzellikleri, sinesinde sakladığı medeniyet şaheserleri hakkında Şark memleketlerine resimli af'şler ve muhtelif dillerde broşürler tanıtmak liizumu vardtr. Bunun _ . , , turizm işleri ile meşgul makamlar
ğlldir. Aktarmasız olarak Kahire - j veya Turing kulüp vasıtosile yapıl-Haydarpoşa münakalâtının temini masının elzem olduğu anlaşıl maktı-ve Kihnre'nln mühim bir turistik dır.
I
Şehrin yağ meselesi gittikçe ehemmiyetli bir hal almaktadlr. Her ay halka birer miktar zeytinyağı dağıtımı işi henüz halledilememiştir. Diğer taraftan sadeyağ flatleri görülmemi? derecede yükselmiştir. Piyasaya yeni mahsul Siverek yağları gelmiş ve faturalı toptan kilosu 640 kuruşa verilmiştir. Mallar, müstahsile alt bu-
lunduğundan kimse bu flatten yapılan satışa mani olamamıştır. Taze Siverekler geçen sene bu mevsimde 410 - 420 kuruşa verilmişti. Taze olarak bu flata satılan yağların kış aylarında ve mevsim sonunda ne kadara satılacağı şimdiden hesaplanabilir.
Yağ satışları birbirine bağlı bulunduğundan her cins yağ flatlerinin yüksek oluşu, zeytinyağı darlığına atfediliyor. İstanbul piyasasına gelen haberlere göre Ticaret Bakanlığı bu hususu İncelemiş ve umumiyet ltlba-rlle ve toptu bir surette yağ sıkıntısını önleme çarelerini aramağa koyulmuştur.
Bakanlıkça kararlaştığına göre sadece zeytinyağına el atılmakla iktifa olunmıyarak diğer yağların satışları ve imalleri işleri de mürakabe altına alınacaktır.
Önce ihracedilmek üzere sekiz bin ton susam stoku yapılmıştı. Susamlar satılamamış ve yeni susam mahsulü zamanına yaklaşılmıştır. Ticaret Bakanlığı, sekiz bin ton stoku, yağ yapan fabrikalara vererek yağ haline koyacaktır. Susamlar, ticaret ofisi tarafından dağıtılacak ve yapılacak yağlar yine ofis tarafından alınarak halka satılacaktır Üç ay sonra yeni susam mahsulü çıkarılabileceğinden ticaret ofisi susam yağı İmaline devam edecektir.
Ayçiçeği tohumunun kilosu 40 kuruştur. Be? kilo tohumdan bir kilo yağ yapılabildiğinden satışlar ehven olamıyor. Ağustostan sonra yeni Ayçiçeği tohumları tarlalardan toplanabilecektir. Ticaret ofisinin Ayçiçeği tohumlarmı satın alarak bundan yağ çıkarılması işi de Ticaret Bakanlığınca etüt konusu olmuştur.
Perakende bir kilo fındık yağı 320. Ayçiçeği yağı 300 - 310 kuruştur
Yağ darlığı karşısında bir yağ fabrikatörü şunları söylüyor:
— Yağ satışları birbirine bağlıdır. Ticaret Bakanlığı memlekette çıkan her cins yağların satışı ve kontrolünü zeytinyağına uydurmadığı takdirde bu darlık önlenemez. İş bununla da bitmez, Nebati yağ imalini bir baskı altına almalıdır. Zeytinyağı ortadan kalkınca fındık satıcıları harekete geçti ve bir kilo fındığı 224 kuruşa çıkardılar. Bu fındıklar mevsim başında 78 kuruştu. Arkasından Ayçiçeği tohumu fiatı fırlatıldı. Ticaret Bakanlığı, hepsinden kâfi miktarda satın alıp yağ yaptırmalı ve bilâhare bakkallara dağıtmalıdır. Bu serbesti devam ettiği takdirde yağ işi halledilemez»
Gümrükler umum müdürlüğünün tetkikleri
Gümrükler umum müdürü B Celâdet Barbarosoğlu İzmir gümrüklerindeki tetkiklerini bitirmiş. İstanbul» gelmiştir. İzmir,gümrüklerindeki tetkiklerini, İstanbulda bulunan Tekel Bakanına bildiren umum müdür. bir hafta kadar da İstanbulda kalacak ve incelemeler yapacaktır.
B. Celâdet Barbarosoğlu, incelemelerini bitirdikten sonra gümrüklerimize verilmesi lcabedecek hususları tesblte başlayacaktır. Umum müdürün raporu üzerine gümrüklerimizin horb sonuna uydurulması işine girişilecektir.
— o»
tama- CO
resim, 2
Yünlü kumaşlar
Kırkpınar güreşleri
Satış şekli bir türlü tâyin edilemedi
Bu yıl bazı yenlikler yapılacak
Tekel Bakanı
Birkaç gündenberl şehrimizde bulunan Gümrük ve Tekel Bakacı B-Suat Hayrl Ürgüplü, dün akşamki eksprelse Ankaraya dönmüştür.
KÜÇÜK HABERLER
* örtaköy Gençlik kulübü tarafından tertibedllen sokak koşusunda 3000 metrede Haydarpaşa lisesinden ALİ Polat birinci (14,37), Fcahaneden Kâzım İkinci, Ferhat üçüncü gelmiştir. Takım Itlbarlle Feshane birinci, Boğaziçi ikinci. Ortaköy üçüncüdür.
6000 metrede Ortalcöyden Cahit birinci (19.57), Andaç İkinci, Bakırköy -den Muhsin üçüncü gelmiştir. Takım. Itibarlle Bakırköy Halkevi birinci, Ortaköy ikinci, Unkapanı üçiinciidür.
* üniversitede sene sonunun yaklaşması münasebetile imtihan taksitlerini vermlyenler âzami mayısın 10 u na kadar vermek mecburiyetindedirler. Bu müddet zarfında fakrı hal mazbatası almayıp da fakülte ücretlerini vermlyen talebeler imtihanlara glrcmlyeceklerdlr.
* Evvelki gece Haydarpaşadan Pen-
dlğe hareket eden son banliyö katan makinisti Maltepe İstasyonuna girer-1 miyetli bir yer verilmiştir, ken yol üzerinde parçalanmış bir ce- 1 ‘ *—-
set görmüş ve durmuştur. Hâdiseden Kartal adliye ve zabıtası haberdar edilmiş ve yapılan tahkikatta bu cesedin çLmento fabrikası işçilerinden Haşan Gezer olduğu anlaşılmıştır. Haşan Gezer in diğer bir katar tarafından çiğnendiği anlaşıldığından, bu hususta İcabeden İncelemeler yapılmaktadır.
*■ Sıtma vc sivrisinekle mücadele için şehrimizde kurulacak mücadele merkezlerinden birinin de Vilâyet Sıhhat müdürlüğünde açılacağını yazmıştık. Bu merkezin açılması İçin hazırlıklar devam etmektedir. Merkez bir hafta sonra faaliyete bağlıyacaktır. Diğer taraftan sıtma mücadelesi İçin icabeden elemanların tâyinleri tamamlanmıştır.
Kastamunu’da su işleri
Kastamonu (Akşam) — Belediyemiz şehirde İyi bir su tesisatı yaptıracaktır. Bu İşleri incelemek üzere şehrimize bir su mühendisi gelmiştir.
İthal edilen yünlü kumaşların -satışına bir türlü başlanamadığı yazılmıştı. Vilâyet, talep çokluğu karşısında kumaşları tevzle yanaşmadığı gibi. Ticaret birlikleri de mallan ithalâtçılara bırakmak istemiyor.
Kumaşların iki yüz bin metre kadar tutacağı hesaplandığını yazmşı-tık. Bunların yerinde bize satış fiatl Türk parası 11c metresi yedi liradır. Nakliye masraf ve ithalâtçı kârı ile müstehlike metresinin 22 - 25 liraya verilmesi icabedec^ği hesaplanmıştır.
Birkaç günden beri kara bor?ada yünlü kumaş satışı hararetlenmlştlr. Kumaşları, terzilerde ve elbise Imal-cllerinde kolayca bulmak kabildir. Malları görenler ve cinslerinden anlı-yanlar bunların yeni İthal edilen ve bir türlü satış şekil tesblt edlleıniyen mallardan bulunduğunu ileri sürüyorlar.
Kumaşın metresine toptan 56 lira istenmektedir. Bu parayı veren her imalâtçı ve terzi istediği kadar mal alabiliyor. Bu hesaba göre bir metre kumaşta 30 lira kâr vardır.
Edime (Akşam) — 25 Mayısta Edlir1-nenln tarihi Sarayiçlnde yapılacak olan Kırkpınar güreşlerinin tertibini Ve düzenlenmesini bu yıl Parti üzerine almış ve bu işle Edirne Halkevlnl ddevlendirmlştlr. Bu işler için genel sekreterliğin teşebbüsü ile Edlrnede vali Süheyp Karafakıoğlunun başkan lifti altında bir komite teşekkül etmiş ve çalışmalarına başlamıştır.
Bu yıl yapılacak olan Kırkpınar güreşlerinde şu yenilikler göze çarpmaktadır; Derece alacak pehlivanların ödülleri arttırılmış, başa 700 lira Ve bir kispet, baş altına 400 lira bir kispet, büyük ortaya 350 lira iki kispet, küçük ortaya 300 lira İki kispet ve desteye de 700 lira ile dokuz kispet ayrılmıştır Derece alamayan ve kabiliyeti görülen kıymetli güreşçilere de hediyeler verilecektir.
Güreşlerin devam edeceği 25, 26, 27 mayıs günlerinde güreşçilerin İhtiyaçları karşılanacaktır. Bunlar şimdiden tesblt ve temin edilmiştir. Güreşler halk için parasız olacaktır. Bu yıl bir değişiklik olması için ayrıca Bo Judan davul ve zurnacılar getirtilecek ve güreş esnasında gençler çeşitli spor gösterileri yapacaklar ve mahalli milli oyunlar oynanacaktır. Güreşlere çok miktarda ve bilhassa genç güreşçi celbi İçin gerekil teşebbüs yapılmıştır.
İstanbul dokümanı bırakmak bakımından bu hayırlı faaliyet tabii bundan sonra da devam edecektir. Lâkin asıl bunlardan evvelkiler ne olacak?.,. Onları düşünelim.
Hikmet Feridun Er
32 Çita-
Papatyaların, gelinciklerin ^uevsimini kaçırmamalı: Onları fn «da toplarsam® ne âlâ...
(Vâ ■ Nû)
TUfcK
MEŞHURLARI
ANSİKLOPEDİSİ
Ankarada konser veren Üniversite gençleri Ankara Halkevlnde klâsik Garp muHİkisine ait bir konser vermek üzere Ankaraya giden Üniversite Talebe birl'^ı müzik koluna mensup gençler e1’- . -zhrlmize dönmüşlerdir. Radyoda dn birer konser veren gençlere Başbakan Şükrü Saraçoğlu tarafından Karplç'te bir ziyafet verilmiştir. Önötokan, gençleri ayrı ayrı tebrik
Sıtma mücadelesi
Sıtma ve sivrisineklerle mücadele İşine 1 mayıstan İtibaren başlanacaktır diye öteden beri söylenmekte İse de sıtma mücadele başkanlığı he-nü? resmen bugün kararlaştırılmış değildir. Mücadele hazırlıkları devam etmektedir.
Mücadelede çalışacak olan hekim ve sağlık memurlarının tâyinleri do sona ermek üzeredir, Kadıköyünd? kurs gören mücadele memurları kurslarını İm kal etmişlerdir. Sıtma ve sivrisineklerle mücadele İşine şehirde bütün semtlerde aynı r-ündo başlanacaktır. Başlama günü vilâyetçe bir tebliğle halka bildirilecek va halktan mücadeleyi kolaylaştıran bazı İşlerin yapılması da istenecektir.
Miicadelo işinde en biiyük ödev sıtma mücadele başkanlığına düşmekte ise de hükümet ve beledly» sağlık teşkilâtı da geniş ölçüde mücadeleye İştirak edecektir.
Turfanda çilekler 400
- kuruşa satıldı
Bu sene birer hafta fasıla İle İzmlri den meyva haline iki parti turfanda çilek gelmiş ve kilosu toplan dört yW kuruştan satılmıştır, kinol partide
MİLLİ PİYANGO
Yeni imar müdürü Ankara’ya gitti
Belediye imar müdürlüğüne tâyin edilen fen müşaviri yüksek mühendis B Hüsnü Keseroğ-lu yeni vazifesine başlamıştır.
B. Hüsnü Keseroğlu Ankara-da inşa edilecek yeni Radyoevi plânında jüri heyetine dahil bulunduğundan Ankaraya gitmiştir. Jiirl, bugünlerde kararını
Yazan:
t. ALÂETTİN GÖVSA Yedlgün neşriyatından olan bu eser her ayın birinde sayfalık fasikül halinde kacak ve 12 fa sik (1! de mamlanacaktar İlk fasikülü çıktı.
Finli yalnız 50 kuruştur. Bütün müvezzllerden isteyiniz.
1/5/1945 flatleri Londra üzerine 1 sterlin Nevyork üzerine 100 dolar Cenevre 100 İsviçre Fr. Madrid üzerine 100 pezeta Stokholm üzerine 100 kuron
ESHAM VE TAHVİLAT % 5 faizli ikramiyeler: 1933 Ergani 1938 ikramiyeli Milli Müdafaa
D. Yolu ikramiyen % 7 faizli Tahviller: Sivas - Erzurum I Sivas - Erzurum 2-7 1941 Demiryolu I 1941 Demiryolu n 1941 Demiryolu III Milli Müdafaa I Milli Müdafaa II Milli Müdafaa TTT Anadolu Demiryolu Grupuı Tahviller 1-2
Hisse senetleri % 6(1 Mümessil senet I-Ifsse senetleri: Merkez Bankası î? Bankası
T. Ticaret Bankası Aslan çimento
ALTIN
Borsa dışında
Gulden Reşadiye
Sahlfe 4
ASSAM
L
FRANSA NASIL ÇÖKTÜ?
Yazan: Pierre Laıareff Çeviren: Şevket Radp
' Tefrika: No, 26 —
Rağbetten düşen gazeteler
Almanyadan yeni gelen bir talebe ile konuştum
Röportajı yapan: ZERİA ÖME"J
Kanun bilgileri
Tüccarların defterleri
PARİS - SOİR gazetesi durmadan yükseliyordu. «Almanya'da üç adam* başlıklı röportajımızdan sonra yine heyecanlı birçok ropörtaj serisi neşrettik. Dünyanın neresinde mühim bir hâdise olursa oraya derhal tecrübeli gazeteciler veya tanınmış muharrirler göndererek onların telgrafları ve yazılarlle halkı haberdar ediyor,1 lıususi fotoğrafçılarımızın gönderdikleri resimlerle de bu yazıları süslüyorduk.
Haberleri öteki gazetelerde olduğa gibi Havas ajansının verdiği şekilde değil de membamdan alıp neşretmek İçin Fransanın ve dünyanın başlıca şehirlerinde hususi muhabirler bulundurmak yolunu tutmuştk. Yalnız siyasi haberlerle iktifa etmiyor, okunacak türlü yanlar koyarak gazeteyi akşamları evde küçük büyük herkesin bekliyeceğl bir hale sokmaya çalışıyorduk. Bu arada tarihi aşk maceraları, kadınlara pratik tavsiyeler, macera veya polis romanları, spor ve çocuk yazıları koyuyor, bilhassa cinayetlere büyük ehemmiyet veriyorduk. En çok da bu yüzden hücumlara m-ıruz kalırdık! PARİS - SOİR'ln git-tll-ce yükselişi LTNTRANSİGEANT (rr-efesine fazla tesir etmedi. 600.000 m ha sattığımız zaman da vaziyet bö-’Je idi. Bizim yükselişimizden bil-h'^na Paris'in sabah gazeteleri zarar görüyordu. Çünkü vilâyetlerde bizim gazete ile sabah gazeteleri aynı saatte satılıyor, bizde daha yeni haberler olduğu İçin halk PARİS - SOİR'ı tercih ediyordu.
Başlangıçta bLr akşam gazetesini kendilerine rakip saymıyan beş büyük sabah gazetesi tehlikeyi hisset- ■ tikleri zaman çok geç kalmışlardı. İş büyüyünce PARİS - SOİR'in sahibi şimalde şeker ve kâğıt fabrikaları . olan çok zengin, bir Lş adamı İle ortak : oldu.
Beş büyük gazete açık bir rekabete girişeceklerine bizi kötülemek yolunu , tuttular, önce yine bize bağlı PARİS- , MİDİ gazetesine saldıran Havas gru-pu kendi adamları ve avukatları Nazır Flandln vasıtası le meclis kürsü- ] sünden gazeteyi şimal dokumacılarının menfaatlerini korumakla itham ettirdiler. Tam on sene, gazetenin sa- ; hlbi Jean Prouvost ile ortağının şeker. kâğıt ve dokuma sanayindeki ' menfaatlerini koruyacak kuvvetli bir gazeteye sahip olabilmek için PARİS-SOİR'a milyonlar döktükleri tekrarlandı durdu. Filhakika gazete başlangıçta sahiplerine yüzlerce milyon franga mal oldu İse de sonunda kendilerinin sanayi işletmelerinden daha mühim ve daha kârlı bir müessese haline geldi.
Yine tam on sene PARİS - SOÎR’ın rezaletlerden istifade ettiği ve boyuna heyecan aradığı İddia edildi, çünkü haberlerimizi açık ve göze çarpacak şekilde koyuyorduk. Kusur sayılan bu tertip sonradan bütün dünya gazeteleri tarafından taklldedildi.
**¥
Bize yapılan bütün hücumlar gündelik gazetelerin yardımiyle geçinen haftalık haber vç şantaj dergileri tarafından yapılıyordu. Kendi çocuğu saydığı gazetenin yabancı ellerde birden bire büyümesi ağırına giden Eugene Merle de bize hücum edenlere katılmıştı. PARİS - MATİNAL adında, günün bütün haberlerini hulâsa edecek resimli bir gazete çıkarmak teşebbüsüne girişti. Fakat bunun bütün Parislileri cezbetmeyc kâfi olmadığını bildiği için PARİS - MATİNAL gazetesine muayyen tarihe kadar abone olacaklara mükemmel birer altın saat vadedlyordu. Bu hususta bir saatçi İle anlaşmıştı: Borcunun yarısını gazetede İlânlarını koymak suretile, diğer yarısını da saatlerin tesliminden bir ay sonra para olarak ödlyecekti. Gazetesini çıkarmak için bir meteliği olmıyan Eugene Meric'in pek tabiidir kİ saatleri ödJyecek parası da yoktu. Fakat abone ücreti 75 frank tutuyordu: her saat İçin de 15 frank ödemesi lâzımdı. Pek çok kimsenin hediye altın saat almaya hevesleneceğini, bu sayede kasasına hem PARİS - MATİNAL gazetesini bir müddet çıkarmaya, hem de saatçiye borçlarını ödemeye yetecek kadar para gireceğini tahmin ediyordu. Gazete bir kere tutundu mu ondan sonrası İçin kendi buluş kabiliyetine güveniyordu. Nc yazık kİ Parislilerin ya vakti doğru bilmeye İhtiyaçları yoktu, yahut da hepsinin şimdiden birer saati vardı. Her halde Merleln borca yaptırdığı İlânlara rağmen PARİS - MATÎNAL'e pek az kişi abone yazıldı. İlk ayın sonunda muharrirler henüz paralarını alamamışlardı. Bunlardan biri Eugtne Meric’e koridorlardan birinde raslayjnca benim yanımda:
— M. Merle, dedi, bir muharririn, aldığı yüz frank avansla bir ay geçinebileceğini tahmin ediyor musunuz? nıız?
Merle:
— Ben ne bileyim azizim, hayatımda muharrirlik etmedim kİ! diyip yoluna devam etti.
Üç hafta sonra PARİS - MATİNAL kapandı, Eııg&ne Merle de tekrar «Beyaz kara tavuk» dergisini çıkarmaya girişti. I
Pir gün ona sokakta rasladim, son derece parasız olduğundan şikâyet etti. 8o~ra birdendir-» beni, şehrin en r '”11 lokontatarıııdıın biri olan, da-
İma birçok mühim şahsiyetlerin buluştuğu CafĞ de P&ris’de beraber yemeğe davet etti. Davetini reddeden-( ucuz bir aşçı dükkânına gitmesini tavsiye ettim.
Merle gayet ciddi:
— Nasıl giderim, dedi, cebimde para yok kİ!
Cebinde yüz frank varken mütevazı bir lokantada 15 franga yemek yeyip gerlslfil saklıyacağına, zenginleri av-Uyabileceği bir yere gidip orada hepsini harcamayı tercih eden şu vurguncu tipinin bütün felsefesi İşte bu idi.
Kendi tâbiriyle bütün endişesi «bifteğin! avlamak» olmasma rağmen, Eugine Merle düştükçe düştii. Ceza mahkemesinde dolandırıcılıktan mahkûm oldu. Fakat bir hafta sonra, ben onu hapishanede zannederken Başvekil Camllle Chautemps'ın bekleme odasında gördüm. Mütebesslm-di. Her zamanki gibi yakasında LC-gion d'Honneur işareti vardı. Başka bir gün Mebuslar Meclisinin önünde Meclis Reisi Edouard Herrlot. ile gezinirken gördüm; Herrlot onu dinlerken gülmekten göbeği çatlıyordu, ftz sonra teknik müşavir olarak PETİT PARİSİEN gazetesine girdi.
İşte Paris böyle idi: Eugene Merle eğlendirici ve becerikli bir adam olduğu İçin söyledikleri dinleniyor, davet ediliyor, korunuyor, dolandırıcı olduğu bilindiği halde İş veriliyor, bunun vahim bir şey olduğu kimsenin aklına bile gelmiyordu.
**»
Bununla beraber PETİT PARİSİEN gazetesi Fransanin en namuslu gazetelerinden biri idi. Şehir haberlerine fazla yer verdiği ve İyilerin dalma mükâfatlarım görüp kötülerin cezalarını buldukları romanlar tefrika ettiği İçin, ona «Kapıcıların gazetesi» denirdi. Bu yolda hayli zaman sebat ettikten sonra başlığına «Fransanın en çok satılan gazetesi» cümlesini koymağa hak kazandı.
Bir nezaret gibi sakin bir müessese İdi. Orada muharrirler yaşları İlerledikçe terfi ederler. İhtiyarladıkları zaman da nasıl olsa bir tekaüdlye alacaklarını bilirlerdi. Yenilikler yapmak orada hiç dc hoş görülmezdi. Kıymetli, fakat eski bir gazeteci olan Joseph Elle - Bols yazı İşlerini İdare ederdi, Dalma tedbirli, dalma hiikfı-met taraflısı bir siyaset güderdi. Fransanın bütün yüksek şahsiyetlerini tanır, her biri dc onu iltifatlara garkederdl. Daha pek gençken L6-gion d'Honneur nişanının en yüksek rütbesini aldığı zaman Başvekiller ona ne mükâfat vereceklerini bilemez oldular.
PARİS - SOİR ortaya çıkıncıya kadar en iyi röportajcılar, bu arada zamanın en meşhur röportajcısı Albert
Almanyadon İsveç bandıralı va-1 rlp bombalan yavru tâbir edilecek purla gel«n talebelerden biriyle gö- ‘ —
rüştüm. Almanya cehennemini şöyle anlatıyor:
«Hitler 1941 ve 1942 senesinde seneden beri Alman topraklan üze- ların İngiltereye kuvvetle taarruz et-rlne serptiği tohumun filizlerini ba-i tiklerinden sonra, mesele hiç de böyle rlz bir şekilde görüyordu. Bu onun basit olmamaya başladı. Köylüler İçin çofc ümit verici olmuştu. Zira Al- 1 dalı! tarlalarının dört köşesine çu-nıan gençliği onun istediğinden fazla 1 kurlar kazıyor, bir küresinden öbür hunhar olabilmişti.
Size şimdi onların neler yaptıklarını anlatmıyacağım. Sadece gayelerinin dünyayı istilâ etmek olduğunu bir kere daha belirteceğim. Biz ecnebiler Almanların 1942 senesindeki co-şuşlarını. 1945 senesindeki çöküşlerini daha kolay takibcdeblldlk.
1044 senesinde hava altınları sıklaştığı zaman hepimiz Alman halkının bu hayata dayanamayıp isyan edeceğin! sanmıştık. Aşafhda göstereceğim misalle o halktan yüz kişi de kalsa Hitler sağ oldukça İsyan ct-miycceklerini anladık. Zira Almanlar on senedir aynı hedefi pay* olarak görmüşler ve tapınışlardı, Bugün onların gözü başka hiç bir şey göremez. Gestaponıın mübelâğdi şekilde halkın üzerindeki nüfuzu her şey-deri evvel kara borsacılığın bir an''a önüne geriverdi Tabiî bıı birkaç kişinin tdamilc mümkün oldu,
Almanyada nüfuzlu diğer bir zümre de (SS> lerdlr ki »astığı astık, kestiği kestik" fözü bunlar irin sövlert-rn!s olacak. Hemen hiç birinin ailesi yoktur.
Ben Beriinde oturuyordum, fakat bütün Türk talebeleri aşağı yukarı, birbirimiz! arıyor ve soruyorduk] Onun için de her yerden haberimizi
kadıır küçük, yangın bombaları ise bir dakika zarfında alıp altığınız takdirde zarar vermiyorlardı. 1944 se-on nesi sonlarına doğru bilhassa Alman-
köşesine gidip saklanıyordu Düşen yangın bombaları cehennemi alevlet saçıyorlardı, bu da bombaların bir tarafından daimi benzin İfraz etmesinden İleri geliyordu. Tahrip bombaları İse yavru tâbir ettiğimiz gibi küçük olmayıp düştüğü yeri göçerli-yordu. En korkunçlan saatli bombalardı kİ bunların ne zaman patlıya-cağı hiç malûm değildi. Meselâ Karlsruhe'deki üniversitenin üzerine düşen bombalardan çıkan yangını söndürmlye çalışırken ertesi gün birden bir infilak oldu ve üniversitenin yerinde yeller e'tl.
Biraz İşin komik tarafına geçelim. Bu da Almanyada yapılan flörtlerin İki kısma ayrılışıdır.
1 — Kendiniz. İçin.
2 — Menfaatiniz için.
Şunu söylemeliyim kl Almanyadnkl rejim, kadınları erkekleştlrmlstİT Nazllerln koyduğu kanıma göre Alman anneden olan çocuklar Alman hükümetine aittir. Ancak muayyen | bfr zaman İçin baba ayda kırk mark süt parası vermekle mükellef tutulur. Ondan sonra babanın çocuk üzerinde hiç bir hakkı yoktur. Tabii bu evlen-mlycn ve gayr! meşru çocukları olan ecnebiler içindir Flörtten bahsediyordum, Evet, biri sizin beğendiğiniz
I
Onnn İçin de her yerden Haber İmiz jJ “
vardı. Alman.sda hayat p»b»111M-1 İse suratları çirkin dnM olsa
maktan ziyade, İhtiyaç doyulan sra- »allanmak mecburiyetinde kaMıkınız İtrin temini sSçleslvordll. B'lhura Bunlar bilhassa bakkal dW-
Rânlnrınds çalışan kızlar, veya babaları bakkal, kasap olanlardır!
Enteresan bir cihet de hava akını esnasında düşen bombaların, seslerinden ne çeşit bomba olduğunu anlamaktır. Bu size şimdi garip gelir, fakat yapılacak bir şey olmayınca dinlemek mecburiyetinde kaldığınız sesler...» dedi ve sustu. Belliydi kİ âsabı hâlâ yatışmamış, kulağından bu seslerin korkunçluğu geçmemişti. Benden, bundan ötesini gelecek sefere yazmamı rica etti.
yemek yemek İçin ayrı ayrı birkaç karne vermek mecburiyetinde kalıyorduk. Son zamanlarda bazan karne dahi para etmez hale ge'miştl. Çünkü yemekler saat beş buçukta tevzi edildiğinden altıda gidenlere karne mukabilinde dahi yem'k verilmiyordu. Et ve yafl irin sofrada karne toplanıyordu. Zc tlnyağı ■■ene’e bir iki defa pek nz. .sadeyağd'’n ve margarlnd-n kes’Ierek verl’lyordu. Son zamanlarda tuz da bulunmaz olmuştu. Tereyağının kilolu 300 - 400_________________________________.
mark mukabilinde ‘Ahmaktaydı.| YENİ YAYIN Berllnde 1200 marka satı'dığinı Iş't- -----------*—
mlşttm. Bitlin bu arada yemek’erln NAZİLİĞİN İç YÜZÜ
vp tereyağının bir husnslvetl vardı Vat£m başmuharriri Ahmet Emin ki o da üstünüze damlam ve»a -ür- | Yalman’ın bu isimle dikkate şayan -eniz leke bırakmamalı İdi! bir eseri İntişar etmiştir. 150 kuruşa
Birayı mı sordunuz? Hakikaten ar- satılan bu kitabı okuyucularımıza na suyu, zira İçinde alkol bulmak im- bilhassa tavsiye ederiz, kânı yok! Şarabın şişesi 70 marka, tedariki ise bir hayli güçtü. Çayın kilosu 3200 - 4000 Reichsmark arasın-, ___________________v._____________dadır ki bazaa karne yerine de geç-Londres PETİT PARÎSİEN'de İdi. Al- ' tlğl olurdu. Meselâ 50 gram çaya kar-hi»_______________________________’ şdık 150 kilo kömür alabilirdik. Fa-
kat bütün bunlar halkın hiç bir za-I man İsyanını mucibolmanuştu-. Size i vereceğim, şu misal onların Hltlere ne derece inandığını gösterecektir: Karlsruhc bombardıman edil İSİ zaman kaçarken iki evi ve bir dükkânı yanmış bir kadına rasiadım. Bütün sermayesi önünle sürdüğü çocuk arabasının İçindeydi. Ben tabii lıarbe Iküfür ediyordum, bu arada kaduı a'(-D----------------- .-------------- ' ıuııa evJUj. onu teselli etmek ista-
murlarlle alayları da meşhurdur. Is- dlm; bana cevabı ne-oldu biliyor mu- I yan. yahut harb halindeki bir mem- |sunuz? „Hayır katiyen üzülmüyorum, lekete gidip de geldiği zaman, ondan Fjjbrer bize daha iyisini
--------------— „ ua|
bert Londres herkes İçin bir örnek': muharrir sayılıyordu. Bu keçi sakallı. ; malıçup tavırlı uf at tefek adam dün- j yanın her tarafını karış kan? gezmiş, bütün denizlerde seyahat etmişti. Gülerek:
— şimdi benim yazacağım Nr memleket kaldı. O da Fransa! Hayatımda en az oturduğum yer burası! I derdi.
Aynı zamanda. PETİT PARİSİEN [ gazetesinin kılı kırk yaran İdare me-|]ima geı(j|.
masraflarının hesabını İsterler, o da aşağı yukarı şöyle bir hesap puslası tanzim ederdi:
Bir at satln aldım
Atı sattım
Zarar
1200 frank
800 >
400 »
Yekûn 2400 >
İdare memurları hesabı kontrol eder, doğru bulur, hiçbir şey söylemeden parayı öderlerdi,
Albert Londreş Fîabeşistandn bir röportajdan dönerken bindiği gemi yandığından orada öldü. Yerine bir adam koymalını beceremediğinden bu ölüm PETİT PARİSİEN'J pek sarstı. PARİS - soİR'in parlamavlle beraber yarım milyon okuyucu kaybetti. Başlığındaki cFransanın en çok satılan gazetesi» cümlesini çıkarıp yerine «dünyanın en çok okunan gazetesi» cümlesini koymak meharetlnl gösterebildi.
•**
PARİS - SOİR'ln yükselişinden JOURNAL gazetesi daha fazla zarar gördü. Bu gazete de 1092 senesinde çıktığı zaman tutunmak İçin büyük gazetelerle hayli mücadele etmiş, sonunda onlarla anlaşmıştı. Önce edebi gazete İdi, sonra yavaş yavaş siyasete doğru kaydı.
(Arkası var)
TEŞEKKÜR
Şurayı devlet Malığından emekli Haydar Yücebaş, Elektrik İdaresi lâ-boratuvar şefi Fatln Yücebaş, Oalata □ahiye müdürü Talât Yücebaş, Etl-barık memurlarından Saffet Yücebaş ve bütün Yücebaş ailesi sevgili eşi ve annlannın cenaze töreninde lütfen bulunanlar ve telgrafla, mektupla ve btesat taziye zahmetinde bulunanlara candan taşekkürlerh.! sunarla*.
Ticaret kanununa göre küçük tüccar sayılmayan bütün tüccarlar mevcudat ve muvazene defteri, yevmiye defteri ve kopya defteri adiyle üç defter tutmağa mecburdur, Bir çok tüccarların şüphesiz bundan başka' def-terleri de vardır. Zaten kazanç, muamele, "istihlâk vergisi kanunlarına göre daha başka defterler tutulmalıdır.
Ne gibi şeylerin saydığımız üç deftere yazılacağım ticaret kanunu göstermiştir. Tüccarlar veya onların işine devam edenler işbu tutulma-sı gerekli defterleri son kayıt tarihinden ve telgraf ve mektuplarile ödenmeleri gös-terir kâğıt’an üzerlerinde yazılı tarihlerden on beş sene geçinceye kadar saklaman» dırlar
Yangın, su basması, zelzele gibi bir sebeple bir tüccarın tutmağa mecbur olduğu deflerler bu on beş sene zarfında kaybolursa keyfiyeti nihayet on beş gün zarfında yetkili mahkemeye haber vermelidir. Mahkeme bu haber vermenin doğruluğuna inanırsa baş vurana bir belge verir.
Veraset, tasfiye veya iflâs vaziyetlerinde ticarî defterlerle mektuplar teslim edilir, ve bunların her tarafı gerek mahkeme gerek ilgililer tarafından incelenebilir. Bir dâva görülürken de mahkeme re'sen’ veya taraflardan birinin isteğile ortadaki meseleye dair kayıtların defterlerden çıkarılarak gösterilmesini emredebilir.
Ticaret İşlerinden ötürü tüccarlar arasında çıkan anlaşmazlıklarda defterler delil olarak kabul olunabilir. An-cak bu kabul ticaret karnı-l_________________________________
nunun 82, 83, 84 üncü maddelerinde yazılı şartlara uygun olmalıdır. Şimdi bu şartlan bazı misallerle anlatalım:
Tüccar Ali tüccar Haşanın kendisine 400 lira borcu olduğunu mahkemede ileri sürüyor. Tüccar Haşanın defterlerine bakılıyor. Aliye ait hesabın matlup kısmında gerçek 400 lira yazılı, fakat zimmet kısmında da 200 lira var. Birinci kayıt Haşanın aleyhine, İkincisi lehine. Mahkeme Haşanın Aliye yalnız 200 lira borcu olduğuna karar verebilir. Çünkü. 82 n-ci maddeye göre kanuna uygun olarak veya olmıyarak tutulan ticaret defterlerindeki kayıtlardan hem lehte hem aleyhte olanların birden göz önünde tutulması gerektir.
Alinin kanuna uygun olarak tutulmuş defterleri var. Haşanın kendisine 300 lira borcu olduğunu ileri sürüyor ve delil olarak çifterlerini gösteriyor Defterlerde Haşanın hesabında 300 lira zimmet gözüküyor. Fakat Haşanın da kanuna uygun olarak tutulan defterleri var, onda borcun Aliye ödendiği gösterilmiştir. Bu dunumda Alinin defterlerindeki kayıt deli! kıymetini kavbeder.
Alinin defteri kanuna uygun, Hasanmki aykırı olur sa veya Haşanın hic defteri bulunmazsa, veya dfeterleri nı göstermek istemezse Ali nin muntazam: olan defterlerindeki kayıtlar Haşan alev hine delil olabilir. Fakat, Ha. sanın, başka delillerle, Alinin defterindeki kaydm aksini I ispata hakkı vardır, ve ispat ederse Alinin defterindeki kaydın kıymeti kalmaz.
Avukat Emret

BUGÜN MATİNELERDEN İTİBAREN
İki büyük filim birden
TÜRK MEŞHURLARI ANSİKLOPEDİSİ Tanınmış muharrir İbrahim Alâ-oddln öövsa, her sahada şöhret kazanmış olan Türklerin hayatları ve eserleri hakkında bir Ansiklopedi I neşrine başlamış, birinci faslkül çıkmıştır. Yedi Gün matbaası tarafından neşredilen bu güzel faydalı eseri okuyucularımıza tavsiye ederiz.
HOI.İVI'T DÜNYASI
Holivu-t Dünyasının 77 nel sayısı çıktı. Bu sayıda resimli haberler, tablolar. Kısmet filmi ve sair enteresan sinema yazıları vardır. Aynca Karakter tahlili, Arcan amcanm ve Biz Bizenln cevapları.
1-YIKILAN MABUD
SPENCER TRACY — KATMERİNE HEPBURNE
Hayatın hakikî sahnelerinden yaratılmış macera ve aşk şaheseri
2 - HAYAT GECE BAŞLAR
MONTY WOOLLEY — İDA LL'PİNO
Sevginin sonsuz neşesini ve mânasını anlatan bir mucize
TEŞEKKÜR
______ Validemin vefatı dolayıslle cenaze yapacaktır.» Bunlar işte bu derece törenine bizzat gelenlerle telgraf, te-düşünüşü kıt İnsanlardı. 'lefon vı- mektup İle büyük acımızı
Kaçış esnasında bazı hoş vakalarla paylaşan aile dostlarımıza minnet ve da karşılaşmıyor değildik. Bilmem şükranlarımızı sunmağa teessürümüz hiç resimlerde gördünüz mû? Alman- mâni olduğundan gazeteniz vasıtasile yada sokak başlarında Hitlerin res- teşekkürlerimin iblâğını rica ederim. mİ' altında yazılmış ibareler vardır. I Meselâ: (H«r şeyimizi Fûhrere borçluyuz!) yahut, (Yaşasın Hitler!) gibi. Gene bir sokaktan koşarak geçiyordum, gözüme sinema şeridinde olduğu gibi şu manzara ilişti: Yıkılmış evler, yığılmış eşyanın köşesindeki duvarda şu ibare yazılıydı: (Bugünden dolayı rührerlmlze minnettarız!) O zaman gülemedim, fakat şimdi gülüyorum.
Demin yemek kısmını anlatırken, zannederim, bir noktayı söylemeden geçmişim: O da garsonların patronlar kadar kafa tutmaları. Emretmek goyle dursun, peşlerinden koşar, sert kalblerini merhamete getirebilecek kadar boynunuzu eğer ve bir şey rica edersiniz. Gelişi şansınıza kalmış bir iş! Hele meselâ önünüzdeki yemeği bitirmeden Ikinclyi rmarlamak isteyin!... Adam size öyle ters bakar kl karşısında bir mücrim kadar büzülerek onun şu mânâsız cevâbını dinlersiniz: »Hele önündekinl ye bakalım!»
Sİ24Î aklıma gelenleri karma karışık anlatıyorum. Bu da gördüğüm cehennemin tesir! olsa gerriç Hep yemekten bahsettik zannederim, biraz da yaşayıştan bahsedelim. Altın sahipleri bir hayli rahat ediyorlardı. Zira bir Reşadiye 1600 Reichsmark ediyordu. Ya sabunun kıymetine ne diyelim. İki kalıp beyaz sabun mukabili 400 kilo kömür nliniyordu.
1944 senesine gelinceye kadar halk ayda Veya İki ayda bir tahrip ve yangın bombaları gördüğü için o günkü heyecanım derhal yatıştırıyor, gün-lüt hayatına derem ediyordu Toh-
Akıncı ailesi namına
İbrahim Akıncı
ALKAZARÎa
Bugün matinelerden itibaren Senenin en büyük Gangster filmi Müthiş heyecan ve dünyayı dehşete veren şaheser film
'■M
J.V

TÜRKÇE SÖZLÜ
Muvaffakiyetle devam eden şaheserin son günleri
AFER YOLU
PAT O'BRİEN CONSTANCE BFNNEIT
Zafer İçin zahmet ve sabrın gaye uğrunda fedakârlığın âbidesi
——----------------- Kadıköy ——1 — ----------
O P E R A ' da
HAYAT YOLU
MtCKEY ROONEY
Bugünkü neslin yarınki hayatından safhalar.

GECE FACİASI
JOHN HOTVART.


Şikago çeteler i
t
t Gangs Ot Chicago ) LLOYD MOLAN — BARTON Mc. LAKE — LOLA L.ANE Müthiş intikal^ BİLL ELLİOTT Fevkalâde enteresan kovboy ilimi.

H A L E "de
İNSANLIK KOMEDİSİ
MİCKEY ROONEY
Beşerin alâyişe nasıl taptığnı gösteren gösteriş emsalsiz bir mevzu.
CAZBANDLAR KONUŞUYOR
ANN MİLLARD

Şuh vc sarışın Yıldız ANN SOTHERN (Çam Şato) Jön prömlyelcrin en sevimlisi MELVYNN DOUGLAS
Yarın akşam SARA Y Sinemasında
Bu son yarattılar.


Neşeli. musLklU ve eğlenceli filmde seyircileri gaşyedeceklerdir.
Neşeli, musLklU ve eğlenceli filmde seyircileri gaşyedeceklerdir.

Göçen rejimlerde fikir dalgaları
inkılâp elzem bir sözdür — Irk ve Mussolini — Irk ve Hitler — Nazi imanı bilgi üzerine kurulamaz — Nükte mahkemeleri — Münevverlerde irade, kudret olur mu hiç? — Saldırgan ilim
îtaiya. ve Alroanyanın göçen rejimleri kendi ideolojilerini yaparken inkılâp, iman, mistizm gibi yüksek sözlerle işe başladılar, Meselâ Mussolini «inkılâp, evet bu kelimeyi asla dilimizden düşüremeyiz; çünkü bu söz kitle üzerinde mistik bir tesir yapar. Hattâ en yüksek kafalar bile bu sözle ateş alabilir; halk tabakasından insana da bu yüksek harekette hissesi olduğu gururunu verir» diyor. (E, Ludvig, Mussolini, 0.109), Irk meselesi de bir İnanış meselesi olduğu İçin ilim ile alâkası olmıyan bir inançtan başka bir şey değildir. Hele Mus-solniye göre ırk meselesi de bir realite değil, bir histen ibarettir, yüzde doksan beş his t ir; iris diye ortada bir şey yoktur, bir vehimdir İnsan kendi ırkını kendi seçebilir. (E. Ludvig s. 75.228 ve Mussolini, Scrittie Dîscorsi. v, 322), Bunlan söyleyen bu diktatör sonradan âmiri de olan müttefikine uyarak Ari olmıyanlan zulmün, haksızlığın mihrabına kurban vermekten çekinmedi. Ne derler, ne yaparlar?
Fakat Hitler İçin antisemitlik Ih t: ra s halinde olduğu İçin ırk meselesi Nazizmde mühim bir mevki tutmuştu ve bu noktada Nazi akidesi mistik ve hattâ dinî bîr karakter almıştı. Mamafih Hitler de ırkın, sadece fizik karakterlerle İzahı kâfi olmadığını, daha ziyade bir İnsanın başa çıkardığı işler ve şahsi istidadı İle tâyin edileceğini bîr çok defalar söylemişti. Naz! partisi haberler bürosunun bir tebliğinde «nordik bîr ırk faaliyet tarzı 1 e ' belli olur; yoksa burnunun uzun- • hığu, gözlerinin rengile değil» ' denilmiştir, (Manchster Guar- I dian. 19 Haziran 1936). '
Görülüyor kİ bu ırk akidesin- I de bile Nazizmin iiml bir esas ’ fle, bilgi He asla münasebeti yok- ' tur. Fakat bir taraftan bunu -söyleyen Naziler bir taraftan da • İnsanın kanında kaçta kaç ârî 1 olmıyan kan bulunduğunu öle- I eneğe kalkıştılar ve hattâ kimi- ı n1n burnuna, kiminin gözüne. ; kiminin de kanma bakarak mil- 1 yonlarca insanları ölüm odaları- ı na şevkettiler. Ne derler, ne ya- i parlar? 1
Nazi terbiye nazariyeslnln mii- 1 hendiri olan Krleck. c
t Alman İman ve akidesini her han- 1 gi bir türlü bilgi üzerine — yani sabit 1 re kati olan bir şeyi kati ve sabit ol- 1 mıyan bir şey üzerine — kurmak isti- j yen kimse hürriyetçiliği tebdili kıya- j fet ettirerek yeni Alman devleti İçine f sokuyor ve bu suretle Nazi kuvvetin! 1 «aramak İstiyor demektir.» (Krteck. : W1rs'ncsflıaft. S. 42).
dlvor.
Velhasıl Almanya, Nazizm se- ç kil v- suretinde, bir aziz gibi 5 mabetlerin mihrabına konuluyor f ve önünde diz çökülüyor. İste böylece Naziliği bir İlmî ideoloji e olmaktan ziyade bir »man şek- ' linde gösterdiklerinden dolayı 1 onun icraatını, şeflerinin sözünü. hareketlerini hep mukaddes saymışlar ve bu sözler ve hare-ketlerile lâtife etmeği, onlara , dair nüktç söylemeği bile cezaya , çarnhrmışlardır. .
Dr. Goebbels böyle siyasi nük- 1 telerin hürriyetçilik artığı oldu- ' ğunu söylemiştir. Sırf bu nükte- ■ elliği muhakeme etmek İçin hu- . eusî bir Nükteler Mahkemesi j kuru'muştur. Hâkini muhakeme ı
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR
Kütüphanenin üst rafındaki küçük sepet sandık..
Süleyman Nazif şöyle dedi:“Bu sepet sandığı açmanı sana tarih emrediyor» f
esnasmda öğrendiği nükteleri dostlarına anlatıyor ve diyor kİ:
(İnsanları mahkûm etmek benim Işlmdlr; bu nükteleri dostlarıma nakletmek İse benim İçin bir keyiftir. Ben mücrimlerden daha akıllı olduğum İçin yakalanmadım. Eğer yakalamaydım şimdiye kadar söylediğim bil tuzlu, biberli sözler İçin 150 sene
hapse mahkûm olmaklığım İfinm ge- ■ lirdi.» (E. Roper, Sk ele ton of Justlce, a. 204 )
O halde Nazizm böyle hiç şakaya gelmeyen biç iman olunca onun ilim gibi muayyen kanunlara bağlı bir disiplin İçine girmesi de mümkün değildir. Za ten «biz Nazfler daima doğru ı söyler, doğru yapnnz: onun İçin 1 doğru söylediğini iddia eden hiç kimseye tahammül ~ Çünkü eğer doğru o da Nazidir; eğer Nazi söylemiyor Goebbels’in The Times. 6 oct, cek kadar naşçılığı bir mezhepte
edemeyiz. söylüyorsa ‘ değilse demektir,-, nutkundan 1934) diye-_ kabul eden . ilimden bahsetmek ab?s olmaz mı? Hiç şüphe yok ki Nazi partisinde İlme, âlimlere karşı derin bir itimatsızlık vardı. Münevveri, mütefekkiri aşağılamaktan biran geri durmuyorlardı. Başta Hitler, mahut sahte İncilinde münevver denllenlerin. mecburî mekteplerden geçip kafalarına malûmat tıkıştırmamış olanlara pek yukarıdan baktıklarını acı acı söylerken «insanlardan istidat ve kabiliyetleri değil, öğrendikleri şeyleri, geçirdikleri İmtihanlar soruluyor. Münevverlerde ne sağlam bir insiyak vardır, ne de sağlam kudreti. Bütün irade kudretini kaybetmişler, halka yabancı olmuşlardır» diyor (Mein kampf, bir çok yerlerde) Eh, bir »kere cahil efendi kendi kitabında bunları söyleyince onun âEm uşakları ne yapmaklar? Meselâ Walter Frank saldırgan ilim adiyle yazdığı bîr eserde münevver kafaların asıl yaratıcı kafaların işine mâni olduğunu, hattâ iptidaî kafaların en ince düşünceli münevverlerden daha ziyade büyüklükleri (galiba Nazi büyüklüklerini demek olacak) göreceğini söyledikten sonra diyor kî: «Münevverin hizmeti tıpkı eski Romada Graecuh”? (Rum-cuk) diye anılan Yunan’ılafın oynadığı rolden ibarettir. Vakıa bugün bu mütefekkirle»- eğilip bükülüp, verlere yatın sürünme-lerile Nazizmin nehlivanlan gibi görünüyorlar. Fakat bun’ar Nazizme kuvvet vermezler, belki onun çukurunu kazarlar, Alman milletini onlardan sakınalımn. (Kamnfende W:ssenshaft. s. 30). m.
Bu kıssadan alınacak bir hisse vardır: Totaliter rejimlerde , eğilin bükülün, yerlere sürünüp o rej!ml?re yaltaklanan mütefekkirlere verilecek mükâfat, her şeye rağmen, kendilerine gösterilecek derin b’r itimatsızlıktır,
A. ADNAN - ADIVAR
fl) Roma imparatorluğuna tftbl kavimler arasında eski Yunanlıların vaziyeti büsbütün başka id!. Onların medeniyetleri daha eski, dilleri her şeyi İfadeye daha yatkın İdi, Yunanlılar kendi dillerini bırakamıyacak kadar yüksek zevk sahibi oldukları gibi yabancı müesseseler! kabul etmek İçin de fazla mağrur idiler. İşte bu Yunanlı mütefekkirlere İstihfaf İçin Romada Graecutus (mmcuk) adı takılmıştı.
Rul-r'da^ Müttefikler tarafından «apt edilen Ddaeeldurftan bir görünüş
M ü Z I K:
İngiliz müziği hakle da
----------------------■
Sepet sandık açılınca., — Bir mısraın hakikî mânası — Recai zade dur- f madan sevmiştir — «Seni söyler bana dağlar, dereler»—Bir genç kız — » «Ge! bu sevdadan hemen vazgeç gönül!.» — Bir muharrir hususî hislerini saklatnalıdır
En büyük his şairi olarak tanınan üstat Ekrem acaba sevdi mİ?..
Recai zade yirmisinden sonra hemen sakal bı‘-rakıvermlştl. Vakıa bunun çok gençti, kin 23 ya. Şûrayı Devlet muavini olmuştu. Bu çocukluktan henüz kurtulmuş delikanlının Şûrayı Devletteki koltuğunun vekan namına. o zamanki âdet ve anane mucibince bir sakalla mevkiine uygun bir çehreye sahip olması lâzımdı.
Ekrem bey sakal bırakınca fevkalâde yakl-
Üstat Ekrem'in güzel bir resmi
şıklı bîr adam oldu. İnce İdi, tercüman o'duğunu yine pek zarifti, şairdi, meşhurdu. Ve ‘ ’ '' - "
pek beğeniliyordu. Mümkün müdür ki böyle bir insanın gönül maceraları olmasın?.
Recai zadenin vefatında vasiyetnamesinde şöyle bir fıkra büyük bir a1 âka uyandırdı: «Kütüphanemin üst rafında küçük bir sepet sandık bulacaksınız. | Oğlum Ercüment bu sandığı aç-1 madan yaksın!..» j _
Ercüment bu sandığı aldı. Ve «nişti, açmadan onu ateşe atıyordu. J__
Fakat bu sırada sık sık eve ge- '-gönül meselelerind? çok len. onları teselli eden yakın olmak taraftarıydı. Eck dostlardan biri, Süleyman Nazif bir gönül kazası geçiren bir evM erkeğin katî surette susmasına
t sepet sandıktan öğrendim. Ercüment Ekrem susmuştu. Evet. Ekrem mütemadiyen Sevmişti. Fakat bütün bunlara rağmen Ekrem bey kendi amcasının kızı olan haremine karşı daima pek büyük bir saygı beşikmiş, her zaman:
I — Sen benim her şeyimsin!.. Varlığımı sana borçluyum!,, de-
Bunlardan başka Ekrem bey
- , ketum
eden yakın olmak taraftarıydı. Hele böyle
şöyle dedi: I erhcğîr. kstî sureti’
— Baba vasiyeti mukaddestir. [ taraftardı. Bir muharririn, bir Onu elbette yerine getirmek ge-1 şairin, bir edebiyatçının bu tarz-rek. Ancak baba vasiyetinden de daki hususî duygularını ’ daha mukaddes bir şey vardır kİ' o da tarihtir. Babanın yakmanı söylediği bu "sepet sandığı aç. ■ manı da sana tarih emrediyor. En büyük his şairimizin ilham membalarının tamamı'e meçhul kalarak kül olup gitmesine mü- ' saade etmek, hattâ bunu yapmağa önayak olmak, tarih muvacehesinde senin için bir cürümdür... dedi,
Süleyman Nazif heyecanlandı.
Sepet sandık açıldı.
Bu bahis etrafında kendisini söyletmek istediğim Ercüment Ekrem çok şey bilen bir sima ile ve yalnız şunları söylemekle İktifa etti:
— Süleyman Nazif doğru söylüyordu, Sepet sandığı açtım. Zemzemelerile. tefekkürlerde, hikâyelerde, tiyatro piyeslerde, şarkılarile babamın bütün gençliği o sepetin içinden canlı bir demet gibi fışkırdı. Aman yaratabil.. Babam ne sevmiş!.. Ve nasıl sevmiş!,. Ne vuslatların hazzlle mest, ne ayrılıkların heye canlle perişan olmuş!..
Aynı zamanda büyük bir söz sanatkârı olan Ercüment Ekrem durdu ve Recai zadenin şu meşhur mısraını okudu: «Yarın sahfiha demek sohbet ey hilâli seher»
Ve ilâve etti:
— Bu mısradaki «seher» İn bildiğimiz şafak mânasına değil, fakat canlı bir «Seher» İn iştiyak visali olduğunu aynı sepetten öğrendim. Hâlâ bugün klâsik şarkılarımız arasında yer almış bulunan ve Şevki bey tarafından bestelenen: «Sen bu yerden gideli ey saçı zer Seni söyler bana dağlar,
dereler...» şarkısının, hâdlsat icabı uzaklaşmış bir sevgilinin hicranına
belli edecek bir şekilde eserlerine aksettirmesine katiyen taraftar değildi Hattâ arkadaşlarına yazdığı hususî mektupları tetkik edilecek olursa bu daha İyi anlaşılır, 3 nisan 312 tarih’le Istln-yed?ki yalıdan bir dostuna yazdığı mektupta bunu şiddetle tenkid ettikten sonra aşağı yukarı şöyle demektedir:
«Hattâ bu mütalâaya mebnl-dir ki Hâmit beyefend’nin'
«Makber» indeki bazı hususiyatı ahval ve muamelâtı hoş görmedim..»
Ekrem bey bu noktaya, hususi hislerinin ve gönül maceralarının okuyucunun anlıyabileceğl bir şekilde yazısına aksetmemesine pek dikkat ederdi. Kefekim meşhur mısradaki «seher» in bir şafak değil, bir kadın ismi olduğu ancak ölümünden sonra ve sepet, sandık açılınca anlaşılmıştır. Hâlâ edebiyat meraklıları o seheri belki şu satırlara kadar şafak olarak düşünmüşlerdir.
Bir gene kız...
Üstat Ekrem’in durmadan sevdiğini söylemiştim.
En son olarak altmışına yaklaştığı bir zamanda bir genç kıza meylettiğinin farkına varınca derhal duralamıştır Çünkü o coşkun hislerine rağmen hakikaten pek temkinli bîr insandı, Aradaki büyük yaş farkının ne demek olduğunu pek iyi ' dığı için bu genç kızın sinden hemen çekilmişti, ondan kaçıyordu. t'tifat sine rağmen..
Rahmi beyin ısfahan mından bestelediği meşhur:
«Gel bu sevdadan hemen vazgeç gönül, yaman vazgeç gönül..» bu derdine te-çalışmıştı. Her
Olmasın halin
aulfl-mecli-Daima görme-
maka-
şar kıs ile işte selii bulmağa .... güzel şeye âşık olan Ekrem bey bu bakımdan yeryüzünün en bil yük vefa numunelerini de görmüş talihli insan’ardan biridir.
Sair, gönlünün bu kadar hudutsuz ’ zevcesi arzusu çlîmez tir.
Bir vefa hikâyesi, bir vefa misali olarak sunu anlatalım:
ölüm yatağında Ekrem bey zevcesine:
— Hanım... Kolonya kokusu beni rahatsız ediyor!..
Dedi Karısı cevap verdi:
— Peki üzü'me... Bir daha sürmem...
Ekrem bey öldü. Kansı 20 sene yaşadı, Ve bir kere olsun ona kolonya değil, hiç bir koku sür-dürtemediler.
Hikmet Feridun Es
Arzularına rağmen, sayın tarafından her türlü çekilen sevimli ve vazge-bir çocuk gibi pevilmiş-
Amerikan orduları için cephelere gönderilen tanklar
Sovyet kıtaları tarafından zaptedllen
Ingiliz xullur hvj. tJı.n 21. IV, ıl*4â de düzenlediği bir nıuaU üupiamL.uı-da gramofon piâklnıi.e çuuujz. orkestra eserleri ve bunların bt^U çileri hakkında (Akşam j ok.uyucu.anna kısa ve toplu malumat vermeği faydalı buluyoruz:
Programaa sekiz İngiliz isi-
nin eserleri vardı. Uk kısımda on sekizinci yuz yıl İngiliz bestecilerinden ■ John Gay 1585 - 1733) in bir opera ûVertürıi vâruı. On yedinci yüz yılda-LÜenry PurceUı milli İngiliz operasını kurduktan sonra «J. Gay, ilaary Garay, Thomas Arnc, Wıliiam Boyce; ve diğer bazı besteciler ıF ur celbin açlığı çığırda eserler vermeğe başlatmalardır, Bunların içinde «Gay) gioı opera bestecileri de yetişmiştir. Dinh-dlglmiz uvertür ilk defa £172Sı de temsil edilen «The öeggar’s) operasının uvertürü tdf.
ikinci eser ılicnry rurcell 1858 -1695) İn müziğinden iktibas edilmiş bir balet müziğiydi. ıPurceli) henüz yirmi yadında iken yazıp temsil ettirdiği bir opera Ue dikkati çekmişti. (Lully) ııin Fransız operasında yaptığım fPurcell) de Ingiliz operasında jupnıışur. Ingiliz müziği bu bestecinin zamanında kemalini bulmuş vu (Hâncel) gibi kudretli sanatkârların üslûbu üzerinde bile tesir yapmadan hâli kalmamıştır. Ne yazık iı (Pur-cellı en verimli çağında genç denecek yasta öldü. Bununla beraber bir Cok eser bıraktı. Bu bestecide çor bariz bir karakter ve üslûp, ve İngiliz müziğine hfts kuvvetli renkler dikkate çarpar.
Üçüncü eser ıttariock) un tuap-riob süitiydi. Besteci, eski tarzdaki altı Fransız dansını alıp orkestra etmiş ou «eri meydana getirmişti.
Dördüncü eser, ıFrank Bridge) nin bestesi üzerine talebesi (Britten) nin yaylı sazlar için yazdığı tvarlatlon) lardı (Bourröe Classiaue. ve Arla İtaliana, Romace. Mnrche, Aciaglo, tfıtroductlon gibi kısımları ihtiva fiden bu eserde yep yeni bir müzik anlayışı hâkimdi. Modern İngiliz müziğinin güzel örneklerinden biri ıslan bu eser zevkle dinlendi.
Birinci kısmın son parçası (W. T. Wa!ton 1902' un IH numaralı (Fa-çadeı süitiydi.Yine bu adla yaadıfa Bir musiki (Pûeme) İnden çıkardığı iki süitten biri olan bu eserde besteci, çok şahsi bir müzik dili kullanmış ve bu senfonik parçaya yer yer caz miî-Biğinin ritmini, ca? sazlarının sesini de katmıştır. Genç bîr besteci ve orkestra ?efl olan (Vaitonı un adı, Büyük Britanya ad-hırının sınırını çoktan aşmıştır. Bugiip*1t İngiliz bestecilerinin en Heri gelem vs ün salmışı, hiç şüphesiz (Waltonj dur
İkinci kısmın başında on dokuzuncu yüz yılın ortalarında yetişen Bestecilerden (Sulllvan 1842 - 190ü) in (Patiencf) uvertürünü dinledik. P besteci yalnız komik opera alanm eserler vermiştir. Bundan başkn » da değer özelliği yoktur.
(Vaughatı Wllllams 1872> m iki ..ant türküsü üzerine yazdığı (Folk Song Süite) 1, mahalli melodinin çekici gü-zlglnin ritmini, caz 'azlarının sesin! kestra ve oda müziğini ?ahn? müziğine tercih eden besteci, eski zamanların musikisini'İncelemiş, «Pureell» İn bazı eserlerini unutuldukları köşelerden çekip çıkarmış, bastırmış, n bunun neticesi olarak kendisini eski halk türküleri araştırmalarına vermiştir (Eduvard Elgar 1857 - 1934- ın «Enigmaı varlasiycnlnrt programın sonuna konmuştu. Yirminci yüz yılın başından beri şöhret kazanmağa bşaiıyan büıiik Ingiliz bestecisi orkestra eserleri, koraller, oratnriolar, senfoniler, konçertolar. çtşltM saa oscrlerl. oda müziğt eserleri ve melodiler bestelemiştir. Fsrlerlnde halk motifleri elle tutulacak kadar barizdir. Modern İngiliz müziğinin en mühim simalarından biri olan (Elgar) ın (Enigma) adındaki eseri on dört vnrlnslyondrm ibarettir: eok sahsl olan çekici uslûblle ÖinlcM'elKrde çabucak al&ka uyandıran bir müziktir. İngiliz bcstecLlerl aracında bizde en çok çalman ve t»nınan besteci, hlc şüphoslz (Elgari dır
tng!üz müziğini çok az tanıy ■rüZ. Bu z-’ngin ve kıırir*tli müziği yurdumuzda yaymak ırByr(*tlle Ankara radyosunun. vp Müfit tmsir idaresinde İlk konserini veren İstanbul yaylı şarlar orkestrasının Tnglllz bestecilerine programlarında yer ayırdıkların) memnunlukla görüyoruz. İnelll» kültür heyetinin bu yoldaki çal'sma-larını da, ilerideki dnhs geni, ve şümullü müzik çatışmalarına ciddi bir başlangıç teîflklv- ı»'H”nr ve sim-’lden sevlnlvöruz
FİKRİ ÇİÇEKOCîLC

Edirne ve civ?"nna bere-kentli yağmurlar ya^ dı Edirne (Akşamı — Edirne ve civarına iki günden beri bereketli yağmur düşmektedir Mevsimin İyi ve müsait gitmesinden faydalanan Trakva çiftçisi kışlık ekiminden noksan kalan kısmını da İyi iriden havalardan istifade rderek telâfiye çalışmaktadır Yazlık z.erlayata da başlanmış olup köylü bir taraftan nadas Işlerlle meşgul bulunmaktadır. Bu sene Edirne ve bölgede ekim durumu geçen yıla nazaran yüzde etil kadar fazlıdır. Kışlıklar kendini göstermiştir ı Viyana'nın en hareketli caddesi [Mahsulün İyi olacağı şimdiden görül-. ............................. -m.-'-i, .'ir__________________________
Sahlfe 8
,1
Uçak hemşireleri
2 Mayıs 1945
Tahta evlerin sıralandığı dar ma- I acayip ve süratli gölgeler gidip gelı-hallede göze çarpan bir heyecan var- yordu, dı. Yağlıkçının gelini, taş bilezikli kuyudan çıkrıkla su çekerken bahçenin tahta perdesi vuruldu. Kapı bltlşLk komşusu Balmumcuların kaynanası Ayşe telâşla seslendi:
— Kız Remzlye... Duydun mu ayol?.
Remzlye baygın baygın gıcırdayan çıkrığı biran durdurdu, ve sordu:
— Ne olmuş Ayşe teyze?,.
— Ayol, mahallçde, y«ryerlnden oynuyor da sen hâlâ koyduğum çayırda ptluyoısun hatun!.. Pakize bu g(ce balolara gitmiyor mu imlşl..
Bu söz Remzi yeye o kadar heyecan verdi kİ çıkrık elinden kaydı ve kova koyuya düştü.
— Deme Ayşe teyzeciğim!..
— vallahi de, tallahi de baloya gidiyor... Bir balomuz eksikti. O da tamamlandı. Artık «Balolu mahalle» olduk kardeş!.. Başımıza taş yağmadığına bin şükür Rabbim!„
Yağlıkçının gelini artık kuyuya düşen kovayı filân tamamile unutup tahta perdenin yanına yaklaşmıştı.
— Aman Ayşe teyzeciğim. Bu ha-rodis nereden?..
— Üzümünü ye de bağını sorma... Pir yerden işittim işte... Dedikoduyu Bevniem... Sen Ayşe teyzeyi ne zannediyorsun ayol?.. Biz İğnenin deliğinden Çin, Maclnl seyredeceğiz kızım... l'aaa İşte böyle, bu gece baloya gidecekmiş.
iki kadının konuşması gittikçe hararetleniyordu. Kendisi hakkında konuştukları Pakize, tahini boyalı evde oturan köşe lokomu gibi bir tazecikti. Hani pek de taze sayılmazdı amma yine de genç görünmekte İdi. Kocadan yana hiç talihi yoktu biçarenin... Üç kcca ile evlenmiş, üçü de dünya değiştirmiş, Pakizecik işte üçüncü defa olarak dul kalmıştı. Vermeyince Mabut, neylesin Mahmut:..
Ayşe teyze;
— Ayol aslanlar gibi üç kocanın başını yedi de hâlâ usanmadı hanımı-Bi... Meşhur sözdür, «Horoz ölmüş, gözü çöplükte kalmış., derler.
Remzlye sordu:
— Acaba ne zaman giderler?.. Saat kr. da?.. Cumbadan bakıp da giderken seyretsek...
— Ayol otomopil ile gideceklermiş... Otomopil kapıya dayanır dayanmaz biz de pencerelere çıkarız.
Gece heyecanla bekleniyordu. O kadar ki o günü mahallede heyecandan mutlakla unutulan tencerelerin dibi tut-çnış, yemekler yanmıştı.
Hattâ Yağlıkçının gelini, Ayşe tey-eenin verdiği heyecanlı haberin tepirde lâmbalara gaz koymağı, şişelerin isini silmeği kamilen unutmuştu.
Kapıdan Içfrl giren yorgun kocalara hemen bu büyük havadis yetiştiriliyordu.
Erken yenilen akşanı yemeklerinde lokmalar kadınların boğazlarına dizildi. En küçük bir gürültü karşısında «otomopil!» deyip cumbalara koşuyorlar, almlarını dayadakları kafesin deliklerine gözlerini uyduruyorlardı, Yüzlerini pek fazla kafeslere yapı, tiran aşın meraklılar tekrar yerlerine döndükleri zaman çehrelerine tozdan kafes izi işlenmiş olduğu görülüyordu, ,
Hiç bir gece mahalle bu kadar heyecanlı bir zaman geçirmemlştl. Nihayet tahta evlerin camlarını zangırdatan müthiş bir gürültü ile karanlıkta, dar mahallede güçlükle ilerleyen bir otomobil tahini boyalı evin önünde durdu
Artık bütün mahalle pencerelerde, cumbalardadır, shakespeare’in piyesleri bile bu kadar kalabahk bir seyirci bulmuş değildir. Kendileri dışarıdan farkedilmesin ve daha iyi görsünler diye lâmbaların fitillerini son Piyano soloları, 22.45 Haberler, haddine kadar kısmışlardı. Hattâ basıları da lâmbayı tamamile söndür-, m eşlerdi.
Otomobil kapıya dayandıktan son- ....______________ ______... , _ .
ra tahini boyalı evin pencerelerinde, delik spor servisi, 12,30 Şarkılar, 12.45 telâş arttı. İnik, perdelerin üstünde Haberler, 13.60 Salon orkestrası.
ı Lâkin*otomobil pek çok beklediği halde kimse aşağı İnmiyordu. Pencerelerde toplananlar aralarında şöyle konuşuyorlardı:
— Bu ne hazırlık ayol!.. Saatlerce!. Bak şoförcü kızdı da borusunu çalıyor!..
— Ehhh.. Kolay mı kardeş?.. Senin benim işim değil.. Balo bu.. Klmbillr bizim bilmediğlmlz ne hazırlıkları vardır..
— Vallahi yoruldum doğrusu... Dirseklerim de cumba tahtasının çıkıntısına gelmiş, kan nu oturdu nedir?,. Kollarım uyuştu, artık çıksalar!..
— Ayol efendi cumbada cigara içme... Dışarıdan ateşi görecekler...
Her dakika perdeler üzerindeki gölgelerin hareketlerinden mânalar çıkararak: «İniyorlar!. İniyorlar!.> diye birbirlerine giriyorlardı. Lâkin biraz sonra aldandıklarını anlıyorlardı.
Nihayet tahini boyalı evdeki ışıklar yukarıdan aşağıya İndi..
Gidiyorlar!.- Bütün yüzler kafeslerde... Tahini boyalı evLn kapıa acildi. İki lâmbanın tuttuğu ışık karanlık sokağa döküldü. Dışarıya evvelâ Pakizenln eniştesi, ablası çıktı. Onlar kendisini baloya götürüyorJadı. Nihayet ifci lâmba ışığında. Pakize!.. Baştan başa ateş rengi tülden elbiseler giyinmişti. Etil vücudunun hareketlerinde, lâmba ışığında bir takım renkli pul gibi bir şeyler pırıldıyordu. Uzaktan barbunya balığını andırıyordu. Göğsünün ve ensesinin bir kısmı görünmekte İdi. Koşarak otomobile girerken kafeslerden birinin arkasından şöyle'bir ses yükseldi;
— Boyun bosun duvTiteln e mi şıllık?..
— Ah Hacı Saffet efendM.. Başım kaldır da kızlarının halini gör... Ayol karı hamama girmiş gibi şırıl çıplaktı gördünüz mu?
Halbuki Paklzeclğin elbisesi şimdi bile gözümün önündedir. Hiç de öyle pek aşın derecede dekolte değildi. Hiç unutmam, o gece heyecandan bizim biitün mahalle uyuyanı adı. Sabahlara kadar hep onları konuştular. Hattâ bazıları balo dönüşünü görmek üzere beklediler.
Kadınlar kocalarına İkide bir:
— Ah, ah... Sana şöyle balolu bir karı düşmeli 1(Ü de halini gömeli idim, diyorlardı.
Pakizenin gittiği balo da Şirketi Hayriye İskelelerinden birinin üstündeki gazinoda mütevazı bir eğlence İdi.
Bu cesur hemşireler sayesinde binlerce yaralı er, Pasifikten emniyet sahasına nakledilmektedir
Bir Amerikalı muharrir yazıyor: 13 aydanberi Paslfiktekl Birleşik Amerika ordusu hava nakliyat kumandasında hizmet gören uçak hemşireleri, 37.000 hasta ve yaralı eri, büyük üs-1 erdeki hastanelere nakletmlülerdir. Bu 13 aylık faaliyet esnasında, uçakta ancak bir ölü kaydedilmiştir.
Heri hatlarda daimî surette yaralılarla uğraşmaları gözönünde tutulacak olursa, uçak hemülrelcrinin biraz kabalaşmış olmaları akla gelebilir. Bunlar, tâbi tutuldukları talim ve terbiye devresinde en tehlikeli ânlarda bile, neşeli olmağa hazırlanmışlardır.
Geçen hafta, bir gece yarısı Salpandaki hemşireler karargâhında bu lunuyordum. Teğmen Victoria pav-lovskl ile bir odayı yaplaşmak mecburiyetinde kalmıştım. Victoria Pav-lowskl, Leyle adasına çıkan ilk hastabakıcı kadındır. Teğmen, yatağa uzanmış istirahat ediyordu. Bir gece evvel Jllipinierde 18 saatlik bir hava seyahati yaparak, 22 yaralı eri Salpandaki hastaneye nakletaniştl. Bu gece de, vazife görmesi İhtimal dahi- Hava soğumağa başlamıştı. Olduk-linde idi. Çünkü, Mareşal adaların- ......
dan bir uçak dolusu hasta nakledilecekti.
kat daha fazlasını hissettim. Bu eşyalarla uzun zamandanberl bir arada bulunuyordum.
Genç hemşire yanma yaklaştı ve belindeki can kurtaran kemerini düzeltti.
Artık uçakta mürettebattan başka hiç bir kinişe kalmamıştı. Uçak havalanmak için harekete geçti, Havalanmıştık. Tam, yol alacağımız bir sırada, sedyedeki hastalardan biri yere düştü. Hastabakıcı derhal koştu. Yere düşen hastaya battaniyelerden bir döşek hazırladı. Hastayı döşeğe yatırdıktan sonra, nabzını tuttu. Hastanın sıhhi vaziyetinde endişe edilecek bir şey yoktu.
Hemşire, birer birer hastaları gözden geçiriyor, İhtiyacı olanlara uyku hapları dağıtıyor veya kodeyin, morfin enjeksiyonları yapıyordu. Bu Lş bittikten aonra, hastaların şeyde kemerlerini birer birer gözden geçirdi, battaniyeleri düzeltip üşüyenlere yenilerini İlâve etti. -Yere düşen battaniyeleri kaldırarak hastalan yeniden örttü.
îhtiyacı
hazır-
ça yüksekten uçuyorduk, olacak kimseler için oksijen lanmışLı. 8" saatlik uçuşun 2 saatini
Clinton şehrinde halk mitingler yaparak her iş hakkında karar verir
•••
Aradan tamam 16 sene geçti. Bu eski mahalleye o günden sonra ilk defa yolum düşmüştü. Eski bir komşunun evinin penceresinden sokağı seyrediyorduk. Yaşlı başlı bir kadın geçti.. Yanımdaki ihtiyar komşum alaycı bir tavırla onu göstererek:
— Tanıdın an?., dedi. Az yapmadı karı!.. Ne idi o baloya gidiş!..
16 sene sonra bile bu «müthiş hâdise» nln dedikodusunu mahalle halin hâlâ unutulmamıştı!..
(BİR YILDIZ)
ANKARA RADYOSU:
Bugünkü program
18.00 Salon orkestrası, 18.30 Ziraat saati, 18.45 Şan soloları, 19.00 Haberler, 19,20 Geçmişte bugün, 19.25 Müzik şarkılar, 19.45 Konuşma: Sıtma hakkında, 20.00 Marşlar, 20.15 Radyo gazetesi, 20.45 Yurttan sesler, 21-05 Cumhur Başkanlığı armoni muzikası, 21.50 Fasıl, 22.15
YARIN SABAHKİ PROGRAM
7.30 Hafif müzik (pl.l, 7.45 Haberler, 8.00 Hafif müzik (pl.), 8.23 Gün-
Victoria Pavlowskl; küçük, sarışın, geçirmiştik. Fakat hemşire, henüz sade ve güzel bir kadındı. Ayağında- 1 bir dakika bile oturmuş değildi. 4 mo-)d kaba piyade ayakkabılarına rağ- torlu uçağın İçLnde mütemadiyen sa-men, kadınlık zerafetlnden hiç bir ğa sola gidip geliyordu.
şey kaybetmemişti. ll Birdenbire uçak düşmeğe başladı.
Bir aralık odaya diğ«r hastabakıcı- Uçağın 2 motoru, âni bir şeklide iş-ları girince, Victoria uyandı ve yeni lemez olmuştu. Başımı kaldırarak gelenlerle kenuşmava başladı. Bun- hemşireyi gözetledim. Hastalar du lar. aralarında kahkahalar atarak bü- teminat almak gayeslle gözlerini yük bir samimiyetle konuşuyorlardı.' hemşirenin gözlerin,» dikmişlerdi. Düş-Aralarmda, 23 yaşında güzel bir has- memek İçin, ranzaya asüı duran tabakıcı vardı. Mary Creel İsimli bu hemşirenin yüzünde hiç bir endişe hastabakıcı, daha ilk iıavalanışında I alâLml göze çarpmıyordu. Bu vazlyet-uçağı mecburî iniş yapmıştı. | te Jken bile ranzadan aşağı kısmın-
Marl Creel, 3 ay zarfında 3 defa da bulunan hasta ile konuşuyordu, mecburî İniş yaptığı için, kendisini] Biraz evvel ânî olarak duraklamış en çok düşen hastabakıcı olarak ka-, olan motor, tekrar faaliyete geçti, bul etmektedir. ı Tehlike yoktu. Ancak bir an için bizi
Birdenbire, telefon çaldı. Bu tele-'her han8İ bir tehlikeye karşı alıştlr-lon hava alanından geliyordu. Bu se-fer de, bizim gitmemiz lâzım geliyor- | du. Hava alanında, büyük hastane, uçağının etrafı sedyelerle dolmuştu. Uçağın İÇİ, tam mânasile ayduılatıl-mıştı; ve İçeriye mütemadiyen adamlar girip çıkıyordu. Doktorlar, hastaları birer birer gözden geçiriyorlar, sıhhiye eTİerl de bunları birer birer uçağa naklediyorlardı. Victoria, uçağa getirilen her hasta ile pek yakından alâkadar oluyor ve onlarla neş- | eli neşeli konuşuyordu. Sıhhatleri, yürümeğe elverişli olanlar, uçağın ke narındaki yolcu koltuklarına oturuyorlardı. Sedyell nakliye uçağı, bir hastane gibi beyaza boyanmış değildir; ve burada antiseptik kokusundan eser yoktur. Uçak, zeytin rengine boyanmıştır. Hasta ve yaralılar, ordu battaniyelerine sarılmışlardır. Uçakta, eski bandaj, battaniye ve orduda kullanılan yelken bezi koyuyordu. Vakit, gece yansını geçmişti ve hastalar uyumağa başlamışlardı. Arada sırada birbirlerine bakıp )gülüm-siyorlardı. Bozan gözlerin» hemşireye dikerek, uçağın havalanmasını bekliyorlardı. Bazı halalar, altlı üstlü ranzalardan birbirlerini gözetliyorlardı.
Yanımda oturan yaralı erle konuşmağa başladım. Adamın kolu bandajlar İçinde İdi. Çok gençti; ve saçları aşırı derecede uzamıştı.
— Eve dönmek neşeli oluyor..
Dedim.
Başını çevlmeden cevap verdi:
— Teçhizatımı terketmek hususunda büyük bir müşkllât çektim. Onları _ _ terkederken, evimden ayrıldığım va- rmın gelmeleri tebliğ makamına kaim kit duymuş olduğum teessürden kat olmak üzere İlân olunur.
mışlardı.
Uçak, normal bir vaziyette yola devam ediyordu. Uzandığım yerde, birkaç saat evvel hemşireler arasındaki muhavereleri hatırladım; ve bir an için büyük bir cesaret ve fedakârlıkla çalışan hava hemşirelerinin bu gibi seyahatlerde ne kadar çok yorulduklarını düşündüm. Fakat, defa olarak bu külfetin hakiki mânasını anlamış bulunuyordum.
ilk
Halk evleri ve Kurumlar '
* Kadıköy Halkevi başkanlığından: 2/5/945 çarşamba günü saat 18 de sayın şair Orhan Veli tarafından (Şiire dair) mevzulu bir konferans verilecektir. Herkes gelebilir.
Kadıköy Halkevi başkanlığından: 3/5/946 perşembe günü saat 18,30 da sayın Ord. Pof. Dr. Mazhar Uzman tarafından (Zekânın Olgunlaşması) mevzulu bir konferans veriK çektir. Herkes gelebilir.
* Tüberküloz cemiyeti mutat aylık toplantısını 2 Mayıs 1945 çarşamba günü saat 18,30 da Cağaloğlundakl Etıbba odasında yapacaktır.
★ Vefa Gençlik kulübünden- İdare heyetimizin gördüğü lüzum üzerine olağanüstü toplantımız 2 mayıs 1945 tarihine gelen çarşamba günü saat 16 da ve ekseriyet hasıl olmadığı takdirde 5 mayıs 1945 cumartesi günü saat tam 15 de kulüp binası olan Şehzadebaşında Letafet apartmanında yapılacağından kulüp mensupla-
Şimalî Amerika Birleşik hükû-
■ metlerinden New England (Yeni Ingiltere demektir), Maine. Ner-
* mont, New Hampshire, Massach-ustts ve Rhode İsland gibi eski
, Ingiliz müstemlekeleri olan hü-. kûmetlerdeki binlerce şehir ve ka-. saba kendi kendilerini idare et-r m ek ananelerini muhafaza et-
■ mektedir
İki yüz sene evvel Ingiltere-‘ den gelen muhacirlerin buralar-' da kendi kendilerini idare için . kurdukları idare usulü bugüne kadar hiç değiştirilmemiştir.
Meselâ Connecticut hükümeti ‘ sahilinde 2000 nüfuslu küçücük I bir şehir olan Clinton Yeni İn-. giltere denilen şimdiki Müttehit , hükümetlerin şimali şarkîsinde . Ingiliz kırallıği idaresi zamanın-
■ dan kalmış olan şehir mitingle-ı! tini hâlâ devam ettirmektedir.
Bu şehrin bütün ihtiyaçları me-
■ selâ itfaiyesine yeni makineleı 1 alınması, yeni bir mektep açıl-’ ması, yüksek ise belediye vergile-. rinin azaltılması, kasabanın baş-' lıca caddesinde kaldırım yapıl-. ması gibi işler bu mitinglerde kararlaştırılır ve icua mevkiine ko-
. nulur. Bunların akidesine göre
• hükümet kendi fikir ve arzulan-: nın ifadesidir.
1 Şehrin senelik mitingi ekim ' ayında yapılır. Fakat bu muay-t yen toplantıdan başka bir senede > şehir halkı beş hususî toplantıya
■ davet olunabilir. Toplantılar kır-
■ mızı tuğladan yapılmış, içinde
■ bütün medenî ve idari muamele-i lerin cereyan eylediği büyük şe-
■ hir salonunda yapıldır.
Toplantıya gelenler ekseriya birbirini çoktanberi görmemiş . olduklarından hararetli muhab-
■ bet ve musahabeye dalarlar, Fa-l kat bir defa belediye kâtibi zili 1 çalınca herkes susar ve ortaya i gelen işlere dikkat eder.
Toplantının başlıca müzakere ; mevzuunu belediye bütçesi, belediye memurlarının intihabı ve diğer idari ve İçtimaî işler teşkil eder. Her görüşülen iş reye müracaatla sona erer. Belediye kâtibi neticeleri resmî deftere kayıt ve tesbit eder.
’ Müzakereler daima hararetli , olur Çünkü salonda her türlü adam toplanmış bulunur. Fakat hazirandan biri elini kaldırıp müzakerenin kifayetini teklif [ ’ edince herkes mevzua dikkat eder ve az vakit içinde leh ve aleyhte bir karar verilir.
Şehir toplantılarındaki müzakere ve usulün esası şudur: Her mesele üzerinde iki taraflı münakaşa yapılmalı ve reylerin ekseriyeti ile karar verilmelidir. Bu toplantılardan hariçte bulunan bir seyirci buradaki müzakere mevzularının pek ehemmiyetsiz ve bayağı olduğuna hayret eder. Fakat Clinton ahalisi için kendi dahilî işleri olduğundan her meselenin değeri vardır. Çünkü verilen kararlar bir sene gibi uzun bir zaman için şehir halkının I hayatım tanzim ve idare eder. I
Binlerce şehir ve kasabanın kendi işleri, kendileri tarafından bakılması ananesi 1620 senesine kadar varır Bu tarihte ilk defa Magflobeer isminde bir gemi ile 104 İngiliz muhaciri o zaman İn-gilterenin yeni bir müstemlekesi Olan New England'ın sahiline çıkmışlar ve Plymouth şehrinin temelini kurmuşlardı.
Bu muhacirler İngiltere kıral-lığının resmî mezhebi Anglikan kilisesinden itizal etmiş ve gayetLL mü taassi p adam 1 ardı, Bıınl a r Q
tarihte Pilgrim diye meşhurdur-û_ lar. Bunların zamanında bütün idare ve İçtimaî işler kiliselerde dinî âyin için yapılan toplantılarda müzakere ve tesviye edilir-
E (D > (D
di.
Sonraları dinî âyin toplantılarından dünyevi işlere bakan mitingler ayrılmıştır. Akidelerinde salabeti olan Yeni Ingiltere ahalisi kendi hükümet idare tarzlarına daima sadık kalmış-■ lardir
Ingiliz müstemlekesi devrindeki O bütün usul ve merasim bugün -q yaşıyor. Çünkü Yeni İngiltereLile- q re göre şehir mitingleri halkın kendi için ve bahusus kendi ta- Sg rafından idaresi ve hükümeti de- E. inektir. o
Demokrasinin böyle olması lâzım geldiği kanaa tindedirler. Çünkü şehir mitinglerinde hem işler kararlaştırılır hem de bunları tatbik edecek icra kuvveti de tâyin edilir. Bu şehir mitinglerinde mahallî belediye ve hükümet memurlarının hepsi intihap olunur. Bu şehirde ve emsalinde merkezden gönderilmiş devlet memurları bulunmaz. Her işi halkın kendi seçmiş olduğu memurlar görmektedir.
Belli başlı seçilen memur üç kişidir. Bunlar bütçeye bakarlar, devletle olan muameleleri tedvir ederler. Diğer şehirler ile cilan münasebet ve muamelelere de bunlar bakar. Polis ve itfaiye erkânı bunlar tarafından seçilir. Mahkemeler için jüri âzalannı da halk namına bu üç memur seçer. Şehrin belediyesi aleyhindeki şikâyet ve muhakemelerde bunlar şehri temsil ederler. Senenin sonunda oy sahiplerinin toplantısı için koca bir cilt teşkil eden bir rapor hazırlarlar.
Seçimlerde diğer memurlardan biri de belediye kâtibidir. Doğum, evlenme, ölüm, tapu kayıtlan kâtip tarafından yapılır. Bir veznedar. bir tahsildar, ve üç tahakkuk memurundan müteşekkil malî seçilmiş memurlar emlâk kıymetlerini tahmin ederler ve buna göre vergi tahrederler. Bütün bu seçilmiş memurlar Çlinton şehrinin şerefi ve halkın refahı uğrunda vazifelerini dikkat ve iftihar ile yaparlar. — F.
L~ Gömlekiş"!
BİRİNCİ SİN Ih GÖMLEKLİ |
“> Tel: 26096 Sirkeci

Kahır Yüzünden Lütuf
Yazan: P IVentıvorth Tercüme eden: Vâ - Nû
- ı Tefrika: No. 13 ■
Çayını içti. Bagajlarını çözmek için yatak odasına gitti. Marmaduke de arkası şıra yürümüştü. Sağı solu teftiş ediyor, hiçbir yeri bırakmıyordu. Fakat, kontrolündün memnun olmamış gibi Inlldiyerek Amabel'in arkası a gizlendi. Genç kadın, kendinin d . Ellen'ln de neşeli insanlar olma-d tini düşündü. Elbiselerini, geniş yerli gardroba yerleştirdi. Bu dolaplar, eski devirlerin kabarık: etekli kadın elbiseleri İçin yapılmıştı; kendlsl-nlnkller burada pek az yer kaplıyordu.
Ellen tereddütle kapıda döndü.
— Biri bu evin münasebetsizliği nedir diye sorarsa, anlatması pek kolay, hanımcığım. Yok, yok estağfurullah! Mesele hortlaklar meselesi değil. İnsan hortlağa İnanmak için aptal olmalı, hâşa! Amma, buranın münasebetsizliği nedir diye sorarsanız, rü-tübet iliklere İşliyor. Biz soyc.ak, babam da, ben de hortlaklara İnanmayız.
Amabel, neşeli neşeli cevap verdi:
— İyice ateş yakarız. Hele ev adam yüzü görsün, o zaman vaziyet değişir. Bayan Brown'la konuştun mu? Jen-
ny 11e ahbap oldun mu? Acaba ikiz kızlardan öbürü ne oldu? Anltyama-dım, doğrusu. Annesinden bu hususta malûmat alacağım.
— Ben sorulacakların hepsini sordum, hanımcığım. Öyle dolambaçlı sözlerden pek hoşlanmam. Düpedüz dedim kİ: Hani siz ikizmişsiniz, öbürünüz ne oldu? Şaşaladı, cevap vermedi. Ben de hemencecik anlayıverdim, İşin içinde İş var, Ayak diredim, hanımcığım. Aman sakın kardeşiniz ölmüş olmasın? dedim. «Yok, ölmedi.» dedi. Ben de ağzını araştırmak İçin, öyle haller olur kİ. ölmekten beter, değil mi? diye sordum. Büsbütün afalladı. «Bu sözleri annemin yanında da konuşmayın, hanımınızın ya-Marmaduke'nin sepeti, sisin odanızda nında da» dedi. Kuzum hanımcığım, mı dursun, benim odamda mı? - diye. Ellen sesinin perdesini değlşllrmeksi-zin devam etti.
Amabel:
— Beninı odamda! — dedikten sonra biraz düşünceye daldı. — Zavallı madam Bro'.vn! Başına, hiç de hoş ol -mıyım b(r ’y? Ü«e gr-1d! zannederim'’ Annle'clk ne oldu acaba? |
Bayan Grey, pek yorgun olduğu için o akşam fazla oturmadı. Ellen de, hanımına ( Allah rahatlık versin.» diyerek odasına çekildi.
Fakat, birdenbire kapısının eşiğinde durdu.
Amabel:
— Ne oldun? - diye sordu.
Hizmetçi:
— Hiç, hanımcığım. - dedi.
Lâkin gene olduğu yerden kımıldanmadı.
Amabel, yan uykulu halinde:
— Hani gidip uyuyacaktın? — dediyse de meseleyi kavrayıverdi. — Ara kapıyı açık bırak. Şayet Icabe-derse, sana sesleneyim.
Ellen yüksekten aldı:
— Hanımcığım, olur a, korkarsınız belki....
— Heydl haydi, pek uykum var. Sen de git yat. Ellen!
— Peki, hanımcığım, uyanırsanız...
— Uyanacağa benzemiyorum. Derîn derin uyuyacağım. Amma, sen gene de ara kapıyı açık bırak.
Şayet odasında Marmaduke olmasaydı, Amabel, belki de sabaha kadar uyanmazdı.
Cidden o kadar yorgundu kİ, köpeğin ilk asabi hareketleri, onu rahatsız etmedi. Fakat, çok geçmeden, hayvan sepetinden çıktı; hanımının yatağına tırmanmak İstedi. Amabel, uykusunun arasında onu hafifçe İtti;
tekrar daldı. Lâkin bu sefer, öyle derin uyuyamadı. Marmaduke’nin soluduğunu, inlediğini farkedlyordu.
Birdenbire, köpek havlamağa başladı. Amabel de artık adamakıllı uyandı ve t!trlyerekten elektrik düğmesini aradı. İlk gördüğü manzara: Köpeğin sepeti devrilmişti. Hayvan, koridor kapısına dayanmış duruyordu. Genç kadın, köpeğe bir şeyler söyledi; onu teskine uğraştı. Fakat, hayvan, sükûn bulacak yerde daba uzak köşelere kaçta.
Amabel, yataktan indi. Hayvanı yakalayıp, yalancıktan patakladı. Onu sepetine yatırdı. Hayvan da uyur gibi göründüyse de uyumadı.
Bayan Grey de bir saat kadar, yatağına uzanıp yattı. Evin sessizliği içinde bir takım pıtırtılar, hışırtılar kulağına çarptı.
VI
Bayan Brown, yatağına oturmuştu. Gayet temiz olan yastığına dayanmıştı. Matmazel Henrlette Forsham'ın kendisine düğün hediyesi verdiği gayet soluk yorgam da dizleri üzerine örtmüştü. Başında beyaz bir takke, omuzlarında kırmızı yünden bir atkı vardı, şişman ve soluk bir kadındı. Gözlerinin bakışı tatlıydı. Dudakları leeskin İfadeliydi.
— Demek kİ sîzmişsiniz? — diye haykırdı. — Bay Forsham, evin kiralandığını bana yazdığı zaman, kiracı-
mızın siz olduğunuz nereden aklıma gelebilirdi? Kızım dün gece bana, sizin beni tanıdığınızı söyledi. Düşündüm, taşındım bir türlü kestiremezim Şimdi si2i tanıdım, tanıdım. Sevimli küçük hanım diye sizi ne kadar beğenirdik.
Sustu; Amabel'e memnuniyetle baktı. Sonra:
— İsminizi söylemeseydlniz de sizi gene tanırdım. Elbette tanırdım, yavrum.
— Gönlümü almak için söylüyorsunuz. Aradan yirmi sene geçti, az zaman değil ki...
— Tabii az değil, ihtiyar matmazeller öldüler. Mallköne kiraya verildi. Böyle Akıbetlerin olabileceği, hiç aklıma gelmezdi. Dul mu kaldınız, yavrum? Çocuklarınız var mi, diye size sorabilir miyim?
Amabel:
— Bir kızım var. — dedi- — Çocukluk çağından çıktı, gelinlik kız oldu. Kışı geçirmek için arkadaşlariyle beraber, Mısır'a gitti.
Bayan Brown, hüzünle içini çekti.
— Evlâtlar İnsana pek büyük kaygı oluyor! Çocuk olmayınca, gönül zür-riyet İstiyor. Evlât sahibi olunca da çek dur. Bir devirde, evlenmeden ih-tlyarlıyacağımı zannetmiştim, Bildiğiniz gibi geç evlendim. Bay Georges’-ln, bay Julleri. artık bana ihtiyaç duymadıkları zaman kocaya vardım, ille (
ana olayım, diye tutturdum. Hulâsa. Broıvn’a vardım amma, pişman da olmadım değil.
Amabel:
— Ah, madam Brown’cığun! — dedi. — İyi ettiniz doğrusu. Şimdi Jen-ny'slz nasıl yapardınız?
Kötürüm kadının gözleri yaşla doldu. \
— Jenny gayet İyi kız. — dedi. — Onun aleyhinde hiçbir söz soyliye-mem. Fakat onu ne zaman karşımda görsem, aklıma hep Annle geliyor.
Amabel:
— Annie’yi hatırladım, - dedi.
Hastanın elini tuttu. Kadının parmakları avuçlarında takallûs etti,
— On altı yaşındaydı... Herif onu almayıverdl. Kızım da kaçıp gitti, Artık bir daha sözünü işitmez oldum.
Gayet yavaş konuşuyordu. Zahir, kızına işittirmemek istiyordu. Ama-bel’in elini sıkıp duruyordu.
— Hayat çok güç, yavrum, çok giiçl - dedi.
Amabel, odadan çıktığı zaman, gayet mahzundu. Yüreği burkulup duruyordu. Avukat Berry, madam Brown'dan ve Jenny'den şüphe etmişti. Ne garip! Şimdi genç kadın, onun bu sözlerini dinlediği için kendi utanıyordu. Ana kız, ona gayet basit insanlar hissini vermişti.
(Arkası var)
AKŞAM
Snhlf» 7
2 Mayıs 1945
İstanbul Valiliğinden:
İlimiz emrinde aylıksız sıra bekllyen öğretmenlerden olup aşağıda adları ile atandıkları görevleri yazılı bulunanların 15 giin zarfında başlamadıkları takdirde çekilmiş sayılacakları İlân olunur.
Adı Soyadı Eski Görevi Yeni atandığı görev
| - İŞ ARIYANLAR BATİLIK NtVELMAN ÂLETİ — Az kullanılmış, hâlen iyi vaziyette bulunan bir Nlvelman âleti (sehpası mevcut) ehven flatle satılıktır. Beyoğlu, Sular idaresi muhasebesinde Cemal Engesfe müracaat edilmesi. 7 078— 2
YÜKSEK MÜHENDİS İŞ ARIYOR— On dört sene birçok inşaat işlerinde kontrol ve müteahhitlerin şantiye şefi olarak çalışmış tecrübeli yüksek mühendis beraber çalışmak Eteere sermayedar müteahhit aramaktadır. Arzu edenlerin (Yük. Müh, H. D.) rü-muzu Ue Akşam gazetesine yazmaları rica olunur. 3081 — 1
3* MODEL — 2 beygirden aşağı olmayan sepetli ve sepetsiz motosiklet acele satın alınacak. Satmak İsteyenler 22067 ye telefon edebilirler. 7092 — 2
DİPLOMALI ECZAÇI _ İstanbulda müdürü mesullük aramakladır. Anu edenler Galata Okçumusa Şair Eşref sokak 13/3 eczacı (B. Kampeta) yariyle müracaatları. 7042 — YAZI ODASI TAKIMI — İyi kullanılmış maroken bir kanape, iki koltuk, karaağaçtan mamul oymalı zarif büyük kütüphane yazı masasından mürekkep bir yazı odası takımı Sandal Bedesteninde satılmaktadır 7089 —
GENÇ BİR BAYAN — Hususi mağaza. yazıhane ve ticarethanelerde ciddi bir İş aramaktadır. Daktilo da bilir. Akşamda (Ciddî) rumuzuna mektupla müracaat. 7060 —
SATILIK PAMUK TARAKLAR — Az müstamel, hâlen çalışır variyette iki adet (Kart) pamuk tarak makineleri bütün teferruatıyla satılıktır. Adres: Galata, Tahir han 4 üncü kat No. 13/17. Telefon: 4496. 7080 — 4
MÜTEHASSIS BOBİNÖR — Ro-tx*rt Kolej mühendislik kısmı vt yüksen tansiyon santralından yüksek elektrik ririLtromekanlk otomatik cihazlar endüstri tetai-^yeni munzam
İq aramaktadır. Akşam'da (M. B.) rumuzuna mektupla müracaat. 7064 — 1 SATILIK TAKSİ OTOMOBİLİ — Lâstikleri İyi bir istlpney var. 5000 lira. Akşamda Aralan Btnlâk rumuzuna müracaat. 7088 — 1
İNGİLİZCE MUHABEREYE İHTİSASI — Olan Fransızca, Türkçe muharebe edebilir tecrübeli bay saatlerle iş aramaktadır. Galata P. K 1533 - RB rüm. mektupla müracaat. 7067 —
4 ~ Kiralık -Satılık
SATILIK EV — Kadıköy Talimhane Hali ta ğ a »kak No. 64 yedi oda, manzara İçindekilere, ve Recai zade sokak 62 No. da bayan Remziyeye 7030 — 2
YÜKSEK MAKİNE MÜHENDİSİ — Hususi bir müessesede iç arıyor. Birçok sahalarda pratiği var ve mensucat üzerinde de çalışır. Müracaat Akşamda (Makine) remzine. 7Ö46 —
SATILIK MUTENA BİR ARSA — Beyazıt Tavşantaşı Büyük Milat Paşa caddesi 85 m2 güzel bir arsa satılıktır. Müracaat: Büyük Mi ta t Paşa caddesi Ali Bey Ap. No. 26 bakkal Hüseyin Şener. 7056 — 3
ORTA TAHSİLLİ BİR BAYAN — Tlcartthane ve yazı bürolarında çalışmak İstiyor. Daktilo bilir. Akşamda (İş) rumuzuna mektupla. 7098 —
SATILIK YENİ BİR APARTIMAN — Taksime iki dakika mesafede 200 lira aylık geliri, henüz yeni ikmal edilmiş, konforlu 3 er oda dört daireli yeni apartiman acele 1-2 arasında 80093 telefon numarasına müracaat, 7051 — 1
İŞ ARIYORUM — Orta mektep melunuyum. Hususi ve resmi dalelerde ve tlcarettıanelerde çalışmak istiyorum. Eski Türkçeyl bilirim. Akşam (N. B.) 7095 —
PRATİK VE TECRÜBELİ — Bir hemşire İş arıyor. Hususi hastaneler tercih edilir. Akşam gazetesi A. P. rtmuzuna müracaat. 7093 — 1
Ü8KÜDARDA — İki daireli satılık ev. Yeni tamir edilmiş İhsaniye denize yakın, fevkalâde manzaralı, konforlu acele satılıktır. 1-2 arasında 80093 telefon numarasına müracaat. 7072 — 1
2 - İŞÇİ ARIYANLAR
AMELİYATHANE İŞLERİNDE — Tecrübeli ve tercihan Kızılay mezunu bir hemşireye İhtiyaç vardır. İsteklilerin Yercbatan Bağlık Yurduna baş vurmaları. 7038 — 1
DEVREN SATILIK — Itriyat ima-lâthanesL Müracaat; Bahçekapı Hü-dadat lokantası. 7059 — 1
YANİKÖYÜN DE SATILIK Y ALI — Sekiz oda tertos, elektrik, havagazı, kayıkhrıne, meyva ağaçlı bir dönüm bahçe. İskele memuruna müracaat 7068 — 3
YANIMDA ÇALIŞMAK ÜZERE — Dikiş bilen bayanlara ihtiyacım vardır. Ayrıca yol masrafı da verinin. jMclye: Terzi Bayan Mukbile Mlmarer No. 14 Nalıncı caddesi Kasımpaşa. 6041 —
YAZLIK MÖBLELİ KİRALIK YALI — Vaniköyü 64 No. 4 oda bir salon. bütün konforu haizdir. İsteklilerin İçindekilere müracaatları. 7062 — 1
MÜREBBİYE ARANIYOR — 8 yaşında bir kız çocuğu İçin Fransızca bLllr matmazel aranıyor. Galata Ka-ramustafa sokak Liman Bahçe han 2 nel kat Fahri 7075 —
SATILIK APARTIMAN — Lâleli: Büyük Reşit Paşa 4 katta İkişer üçer odalı konforlu 36 No. Barış Ap. 27.000 liraya. Görmek İçin 3 No. ya 2-3 arasında: Beyoğlu Kalyoncukulluk Tirşe sokak No. 4 7066 — 2
PLASİYE ARANIYOR — Itriyat satışından anlar tecrübeli bir plasiye aranıyor, trtiyenlerin: Saat 12-13 arası Galata Mumfcane caddesi Gümüş han No. 2 7098 — 3
İÇKİLİ AHÇI DÜKKÂNI — Küçük-çetanece İstanbul caddesinde 119 numaralı ahçı dükkânı bahçeli devren
- SATILIK EŞYA
SATILIK OTOMOBİL — 939 model Plymur marka hususî" olarak kuDa-nıimıştir. Lâstikleri mevcut iyi haldedir. Bahçeli apı Cermanya hanında Fomslm İnşaat şirketine müracaat. 8068 satılık İçindekilere müracaat. 7065 —
YAZIHANE DEVREDİLECEKTİR — iki oda, telefon, kalorifer, asansör, möble Bahçckapıda caddede mutena handadır 628 Pot. kutusu İstanbul Mür. 7020 - 2
HER MAftKA — Erid, yeni, sağlam bozuk radyo parçalarını ve lâmbalarını alır satarım radyoyu muayene ederim. Galata Yüksekkaldırım 50 No. Zes Radyo, yokuşu çıkarken mİ kolda. 6006 — 3
SATILIK KÂGİR EV — Moda İskelesine nazar, cadde üstünde Deniz kulübünün arkasında esta 2/3 yeni 6 No. Iı bahçe İçinde banyosu ve diğer tesisatı olan kftglr bir ev satılıktır. Oöüşmek için Haydarpaşa garında Merkez hareket müfettiş! Hulkl'yf müracaat. 7013 — 2
SATILIK — Biri 5 numara diğeri küçük Burun tü-mlrl ve bir adet Rende) â pres kalıpları He acele satılıktır.
Adres: Hikmet Güven Eminönü meydanı No. 20/1 İstanbul. 7050 2 SATILIK KÂGtR HANE — Gedik -paşa Sarayiçi sokak No. 54 koşcbaşı beş kat hamamlı bllûmum tesisat mevcut 10 oda deniz görür: Telefon: 21978 6066 — 1
BUZ DOLABI — FTİ|Mer markalı 82 kullanılmış satılıktır. 220 yahut 110 voltla çalışır. Kadıköy Mühürdar caddesi. 74 7074 — 1
ÇENGFJMÖYÜNDE SAYFİYEI.İK— Asfalt üzerinde manzaralı, bahçeli, havagazı, su, elektrik- iskeleye, denize iki dakika, dört odalı kat, Akşamda « Yazlı kr rumuzundan adres alınız. 7032 —
SATILIK KOTRA — Yeni bir halde 2 kişilik kamaralı keten yelken 1 tonluk kotra ehven bir flallc satılıktır. Müracaat her gün saat 15-18 e kadar Tel; 42828 pazar günleri Tel: 4289G 7053 —
BOŞ TESLİM SATILIK İKİ GAGİR EV — Fatihte taksilerin durduğu Nevşehirli İbrahim Paşa caddesinde havadar, güneşli. İstimlâk sahasından hariç biri köşebaşında yedi odalı, diğeri yanında beş odalı dört kat apa 'mana çevrilebilir. Bahçeleri ve elektrik terkosu bulunan iki ev satılıktır. Müracaat: Aynı caddede 10 No 11 eve. 6078 — 1
YENİ HALDE BİR PİYANO — İçi demir ve çapraz olarak satılıktır Taksim Sın - Agop No. «7. 7055 — 1
SATILIK BAYAN BİSİKLETİ — Neon marka az kullanılmış bir bayan bisikleti satılıktır. Şciuadebaşı polis karakulu arkasında birbcr Yusuf'a müracaat. 7062 — 1
10008 LİRAYA MARTTAN BULUNMAZ firsat — Fangaltıda Hayl&yf civarında 0 odalı her bölükleri ayrı olarak apartman şeklinde kagir banyolu ev acele satılıktır. Taksim Cum-heriyet caddesi Emlâk Yurdu telefon 84439 7040
SATILIK Vİ TRİNLER — Mısır çarşısında rn iyi yerinde lüks bir bakkal!; c dükkânı tam möblesile devrc-dOeceKtlr. Sirkecide Başağa Nakliyat ambarı sahibi Rıza Başağaya veya telefon 21233 e müracâat. 7076 - ı
HEM SAYFİYE BEM ÇİFLİK — Şehre çok yakın İçinde 3 odalı hanesi ayrıca yanaşma odalan ahırlan büyük meyva ağaçları bulunan 50 dönüm erasd kiralıktır. Gazetemiz llâ-nat memurluğuna müracaat. 7038 — 3 KİRALIK KÖŞK — Çe.ngelkÖyünde Bekir Samlnin köşkü yazlık, taşlık kiralıktır. Dört oda, elektrik, balkon, ve dört dönüm meyva bahçesi, denize nazır İskeleye on dakika görmek ve konuşmak İçin İçindekilere müracaat. 7079 — 1
SATILIK EMLÂK ARANIYOR — İstanbulun* her yerinde apartman ev mağaza imalâthane, fabrika, ban, arsa ve çlflik almak, satmak ve kârlı Işl olup da devredecekler veya Ortak Istiyenler Beyoğlu Büyük Parmakka-pı köşebaşı 4 No. kat 2 Zarif Özalp. Telefon: 42306 6055 - 15 SATILIK ARANIYOR — Istan bulun her semtinde satılık ev, apartman aranıyor. (Deney Emlâkte) Galata Rıhtım caddesi KefeU Hüseyin han 2 telefon 43840 7099 — 5
YAZIHANE ARANIYOR — Tercihan Bahçekapıda, Sirkeci veya Gala-tada da olabilir. Telefonlu, eşyalı veya Cşyasız 2 ilâ dört odalı devren bir yazıhane aranmaktadır. Müracaat: Mecdi Devrim, Babçekapı Yalıköşk caddesi No. 2/5 7064 — 1
SATILIK BAHÇE — Rumeli yakasında şehre yakın 8 odalı evi, 30 dönüm arazisi, seri, yüzlerce dut. incir ağacı, turfanda meyva ve çiçek yetiştirir, İnekçiliğe ve arıcılığa çok müsaittir. Akşamda Ar sİ an Emlâk'e 7085 — 1
ACELE SATILIK CİHANGİRDE — denize nazır gayet güzel yedi buçuk odalı ev elektrik su havagazı hustud yangın tesisatı boş teslim 2-6 ya kadar Galatasaray lise karşısında Eyüp Terzihaneye müracaat. 7094 — 2
SATILIK VİLLÂ — Rumeli yakasında Boğaza tamamen hâkim tramvaya yatan 8 oda % 7 kanuni Iratiı 32 bin Ura. Akşamda Aralan Emlâkte. 7086 — 2
SATILIK KÖŞK — Erenköy istasyonuna 3 dakika Ahşap 7 oda terkos elektrik 1 dönüm çamlık bahçe. Müracaat: İstasyon Cad. No. 42 7097 — 2
NİŞANTAŞI CİVARINDA — Beş kat beş daireli konforlu % 9 kanuni hatlı ipotekli apartman 66 bin Ura. Akşamda Arslan Emlâkte. 7067 — 1
- MÜTEFERRİK
DEVREN SATILIK ATELYE — Bey oğlunda makineleri takımları mükemmel bir gömlek çamaşır imalâthanesi. Yıldız Emlâk 54/2 İstiklâl caddesi Gaz şirketi karşısında telefon 43376 7082 —
38 KURUŞA İLMÎ GEZİNTİ — Gönül işlerine; çocuk bakımına; hastalıklara ve her çeşit ansiklopedik suallerinize (Malûmat Servisimiz) derhal cevap verir. Beher suale (30) kuruşluk posta pulu koyarak (İstanbul posta kutusu 139) a yazınız. 6079 — 1
KİRALIK _ Beyoğlunda İki üç vo dört odalı möble apartman katları vc pansiyonlar. İstiklâl caddesi 54/2 telefon 43376 Beyoğlu Gaz şirketi karşısında. 7083 —
BİR İTHALÂTÇI İLE — Veya İthalatçılıktan anlar birisi ile ortak olmak istioyrum. Telefon 36-249 yahut Amavutköy No. 22 ye müracaat. 6054 — 1
TAKSİM — Mete caddesi veya Ayaspaşada 4-0 odalı yaz aylan İçin möbleU möblesiz apartman aranıyor. Saat 9-11 arasında 23639 a müracaat 7090 — 1
ASRİ DANSLAR — Hususi olarak evlerinde öğrenmek Istiyenler Beyoğlu Anadolu banı geçidi karşısında Aliyon sokak İ9. Prof. Panosyan. 7033 — 4
1200 LİRA SERMAYELİ ORTAK ARANIYOR — Ve yahut Başkasına erzaklarlle devretmek İstiyorum. Hâlen çalışmakta olduğum dükkân Şrhzadebaşı Vezneciler caddesinde 60 No. 11 bakkaliye aylık kirası 30 Uradır. Her İşe elverişlidir. İçerlslndekl-ne müracaat edilmesi. 7044 — SATILIK APARTMAN — 160.000 lira. İstanbul Belediyesi civan 5 daire kalorifer sıcak su deniz manzarası Çemberlitaş Peykhane sok. No. 16 kapıcıya müracaat, 7041 7*
İNGİLİZCE ÖĞRETİYORUM — Hususi derslerle İngilizce öğrenmek isteyenlere ve talebelere en pratik usullerle İngilizce öğretiyorum. Mektup İle Akşam’da »İngilizce öğretiyorum» rumuzuna müracaat. 7049 — 1
FRANSIZCA OT.ARAK — Riyaziye fizik, kimya ve lisan dersleri verflir Üniversitelileri giriş ve sınıf Imti-hanlarına hazırlar. Akşam gazetesinde İ. t), rumuzuna müracaat. 7045 — 2
KİRALIK FIRIN — Şehrin en İşlek bir caddesinde bulunan bir fınn kiralıktır. Şişli, Halâskârgazi caddesi 372 No. da bay Ömere yazı ile müracaat. 7091 — 1
SATILIK KISRAK VE BİR DİŞİ TAY — Yarım kan İngiliz Üsküdar Bağlarbaşı kahveci Hıranla müracaat 7072 —
ACFIR DEITIEN SATILIK TORNA ATFI M Sİ — Azimet doîayısile kuvvetli i'iı torna, makkap, el presi, men-geıif, el âletleri ve saire, İşler halde Yeşlldlrek Bahtiyar hanında odabaşı bay Osman’a müracaat. 7078 — i
İNGİLİZCE — Amerlkada okumuş ve Amerikan mekteplerinde İngilizce öğretmiş bir genç üç ayda lisan öğretir. «D.S.» riimuzuna mektupla müracaat. 7079 — 1
SATII.IK BAHÇE — İç Erenköyün-de 12866 metre 14 dönüm üzüm bağı, bütün meyva ağaçlan, fazla miktarda çam ve ıhlamur ağaçlı ortasında ufak bir de evi bulunan bahçe satılıktır. Katırcıoğlu han No. 7 Haşan Sabrl Küçiiksandıkçıya müracaat. 7081 — 2
MEKTUPLAR İN İZİ ALDIRINIZ Gazetemiz idarehanesini adres olarak göstermiş olan karilerimizden Ciddi _ M E — H.E — Iessons — 8. L. A. namlarına gelen mektupları İdarehanemizden aldırmaları rica olunur.
ACELE DEVREN SATILIK — Telefonlu bakkaliye dükkânı sahibinin
taşraya gideceğinden satılıktır. Adres Osmanbey Süleyman Nazif sokak No. 67 tel 81534, tel 42017 7077 — 1
Devlet Deniz Yolları ve Limanları İşletme ____________Umum Müdürlüğü İlânları
1 — Rumeli Cankurtaran bölgesinde Kunduzdcre yerine yakın bulunan Kunduzdere köprüsünün onarımı İşi pazarlıkla İsteklisine ihale olunacaktır.
a — Onanının keşif tutarı 5461 lira 81 kuruştur.
3 — Geçici güvenme parası 409 Ura 63 kuruştur.
4 — Pazarhğa esas olacak kâğıtlar İnşaat şubesinde görülebilir.
5 — Pazarlık 9 mayıs 1945 çarşamba günü saat 11 de idare merkezi karşısındaki binada bulunan alım satım komisyonu tarafından yapılacaktır,
8 — Pazarlığa girmek için ehliyet vesikası ve geçici güvenme makbuzu göstermek Kizımdır.
7 — Ehliyet vesikası almak İçin, isteklilerin eksiltme şartnamesinin 4 üncü maddesinde yazılı vesikaları 50 kuruşluk pul ve bir fotoğraf İle birlikte pazarlık gününden — tatil günleri dışında — en az yedi gün ön-ee umum müdürlüğe bir dilekçeye ek’lyerek vermeleri gerektir. ___8 — İdare ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (5535) ,
Utanbul Defterdarlığından: KİRALIK ARSA VE BOSTAN
Senelik kira Teminatı Dosya No._____________Cinsi___________________bedeli lira Hra
51332-240 Boğaziçi, Boyacıköy civarında Balta Umanı üstünde (Armutlu) adile bilinen 9500 metre kare tarla 25 2
51321/9-2 Beşiktaş, Köprübaşı mahallesinin Hayret-
tin iskelesi sokağında 8/2 kapı sayılı arsa 475 »6
Yukanda ys>7ih gayri menkuller 23, 5. 945 çarşamba günü saat 14 de milli emlâk m1 .»lüğünde kurulu komisyonda ayrı ayrı açık arttırma İle birer sene müddetle kiraya verilecektir.
İstekli)*nn ıreçlei teminat makbuzları ve nüfus hüviyet eüzdnnlarile birlikte I1 alc saatinde komisyona, fazla bilgi için sözü geçen müdürlüğe başvurmalını. (5689)
İLAN
Haydarpaşadan saat 945 de hareket eden 24, saat 13 de hareket edeıı 30 ve saat 21,30 da hareket eden 48 numaralı trenlerle Pendlklen saat 10.48 de hareket eden 27, saat 14,05 de hareket eden 33 ve 20.05 de hareket eden 2045 numaralı banliyö trenlerinin 1. 5. 945 salı gününden İtibaren işUyccelcierl sayın halkımıza ilân olunur. €568-5)
1 — Taclde Ergin Köcaell Necatlbey Ok. Eski öğ. Çatalca Gökçeli köy Ok. Başöğ.
2 — GülşCTi Gürel Kırşehir Valiliği Çatalca Ishranca köy
emrinde Ok. öğ.
3 — ismet Koçbeker Konya Merkez İmıet Paşa Şile Darlık köy Ok.
Ok. Eski öğ. Başöğ.
4—Züfceyde şllengiz İzmir Bergama Gazi Çatalca Karaağaç Ok.
Ok. Eski Ofr Başöğ.
S —Fchlmc Akın İstanbul kız öğ. şile Doğancılar köy
Okulu mezunu Ok. Staiyer Ba.yöğ.
6 — Mübcrra Öğe Afyon merkez Dumlu- Yalova Katrrlı köy O-
pınar Ok. Eski öğ. Başöğ
7 —Re fet Atakan Ankara PolatlI merkez Bakırköy Kayabaşı köy
Ok. eski Öğ. Ok. Öğ.
8 —Kadrlye Bilgen Kalfayan Ok Eski Çaçalta Çiftlik köy
Öğ. Ok. Öğ,
Suzan Girişmen Çatalca Sazhbosna çatalca Ova Yenice
eski Öğ. Ok. Öğ.
Fahamet Elman Avdın Nazilli is- Çatalca örcünlü Ok.
tlklâl Ok Eski Öğ. öf.
«5598»
Bitlis Vilâyetinden
Bitlis vilâyetine bağlı Tatvan kazasında yeniden taşa edilecek beş lojmanlı üç memur evi inşaatı eksiltmesine taUp çıkmadığından 21 mayız 945 günü saat 15 de İhalesi yapılmak üzere tekrar kapalı zarf usullyie eksiltmeye çıkarılmıştır.
1 — inşaatın keşif bedeli 73536 lira 55 kuruştur.
2 — Bu İşe alt eksiltme, şartname, keşifname ve şair belgeler vilâyet daimi encümeni kaleminde görülebilir.
3 — Eksiltmeye girebilmek İçin İsteklilerin 945 yılına alt Ticaret odası belgesile işi yapabileceklerine dair ehliyet vesikası göstermesi lâzımdır.
4 — Muvakkat teminat 5515 lira 24 kuruştur. (5701)
Emniyet Umum Müdürlüğünden:
Zabıta teşkilâtı İçin satın alınacak 34 kalem manyatolu telefon santralı. telefon makinesi ve telefon malzemesinin pazarlığı 8. 5. 945 salı günü saat 15 de yapılacaktır. Tutan «31813» Ura 88 kuruş ve kati teminatı 4742 liradır.
Genel ve özel şartlan ve vasıflarım görmek iştlyenlerin umum müdürlük satın alma komisyonuna baş vurmalan ve İsteklilerin de kati teminat makbuzu veya banka mektubu İle 2490 sayılı kanunda yazılı belgelerle birlikte tâyin edilen gün ve saatte komisyona gelmeleri. (5415)
Devlet Orman İşletmesi Kastamonu
Revir Amirliğinden:
Satılık köknar tomruğu
1 — Revirimize bağlı İlgaz kazasının Çomar deposunda mevcut 1087 adet muadili 451 metreküp 220 derimetreküp köknar tomruğu açık arttırma sure ti le satılığa çıkarılmıştır.
2 — Beher metreküpün muhammen bedeli 48 lira 20 kuruştur.
3 — Arttırma 10. 5. 945 tarihine rastlayan, perşembe günü saat 15 de revir binasında yapılacaktır.
4 — Muvakkat teminat 1632 liradır.
5 — Şartname orman umum müdürlüğünde ve Karabük Kızılcahamam revir amirlikleri ile Çankırı. Tosya, Dgaz orman bölge şefliklerinde ve Kaştamonuda revir amirliğimizde görülebilir.
fl — İsteklilerin muayyen gün ve saatte revir merkezinde komisyona mûra caatlerl. (5658 >

Devlet Orman işletmesi Araç
Revir Amirliğinden:
1 — Revirimizin Kar kaim az bölgesinin Atalç alman son deposunda 2 numaralı istifte mevcut 682 adet muadili 563 metre 383 deslmetreküp çam tomruğu açık arttırma suretile satışa çıkarılmıştır.
2 — Beher metreküp muhammen bedeli (46) lira (50) kuruştur.
3 — satış 14- 5- 945 tarihine müsadif pazartesi günii saat (1430) da Araç revir âmlrliğinde revir âmiri riyasetinde teşekkül edecek komisyonda icra kılınacaktır.
4 — Muvakkat teminatı % 74 hesabüe (1965) Uradır.
5 — Şartname orman umum müdürlüğünde. Kastamonu, Karabük, Bartın, Araç revir Amirliklerinde ve Sarıçam bölge şefliğinde görülebilir.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte muvakkat temlnatlarile birlikte Araç revir amirliğine müracaatları. (5649)
SÜMERBANK
iplik ve Dokuma Fabrikaları Müessesesi Bakırköy Bez Fabrikaları Müdürlüğünden:
Fabrikamızda tahminen 330 ton miktarında temizlenmiş ve balyalanmış pamuk deşesi mevcuttur.
Numuneyi görmek, ve görüşmek üzere isteklilerin fabrika müdürlüğüne baş vurmalan. (5698)
Devlet Orman işletmesi Araç
Revir Amirliğinden:
1 — Revirimizin Karkalmaz bölgesinin pelitveren son deposunda C7> numaralı İstifte mevcut (100) adet muadili (88) metre (389) desimetre-kiip çam tomruğu açık arttırma suretlle satışa çıkarılmıştır.
2 — Beher metreküp muhammen bedeli (46) lira (68) kuruştur.
3 — Satış 10. 5. 945 tarihine rastlı yan perşembe günü saat 14.30 da Araç revir amirliğinde revir âmiri riyasetinde teşekkül edecek komisyonda İcra olunacaktır.
4 — Muvakkat teminatı % 7,5 hesabKe (309) liradır.
5 — Şartname orman umum müdürlüğünde Kastamonu, Karabük, Bartın, Araç revir âmirİlklerin de ve Daday bölge şefliğinde görülebilir.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte muvakkat temlnatlarile blr-
_Mkte revir amirliğine müracaatları. (5648)
inşaat eksiltme ilânı
Toprak mahsûlleri ofisi umum müdürlüğünden :
1 — Aşağıda yazılı yerlerde hlzalaruıda gösterilen inşaatın yapılma»
değişmez birim flatlerl üzerinden kapalı a*rf usulü eksiltmeye konul-
muştur. Tahmin
Yapılacağı Yapılacak edilen bedel Muvakkat teminatı Eksiltme
yer iş Li. Kr. U. Kr. Tarihi Saati
Akçakale Kârglr 433742,92 21100.— 9/5/945 15 de
anbar
Miirşltpınar Kârglr 243821,46 13440— » > 16 da
anbar
2 — Eksiltme Ankarada T. M. Ofisi Umum Müdürlüğü binasında eksiltme komisyonunda yukarıda yazılı gün ve saatlerde yapılacaktır.
3 — Bu İnşaattan her birine alt proje birim «atlerl cetveli, eksiltme şartlaşması ve sözleşme tipi 20 şer Ura bedel mukabilinde Umum Müdürlük Malzeme Müdürlüğünden ve Toprak Mahsulleri Ofisi İskenderun şantiye şefliğinden ve İstanbul şubesinden alınabilir.
4 — Eksiltmeye girmek İsteyenler 7/5/945 günü akşamına kadar evvelce bu kıymetlerde bin* işleri yaptıklarına dair belgeleriyle birlikte Umum Müdürlüğe müracaat ederek bu İşi yapabileceklerine dair bir ehliyet belgesi almaları lâzımdır.
5 — Teklif mektupları eksiltme saatlerinden btrer saat evveline ka-
dar Umum Müdürlük eksiltme komisyonuna makbuz mukabilinde tevdi edilmeli veya posta ile gönderildiği takdirde komisyonun eline bu saatlerde geçmiş olmalıdır. «5416»
8ahlfe 8
aaşAM
2 Mayıs 1945
BÜTÜN DÜNYACA Tanınmış...
Amerikan Tırnak Cılkları
Şimdilik
Yalnız Mağazamızda Satılmaktadır. TAKLİTLERİNDEN SAKININIZ
Revlon Corporation, New- York Türkiye Mümessili:
Alım Satım Tilrk Anonim Şirketi Yenlcaml caddesi No. 29 — İSTANBUL.
Dr. NEVZAT YEGİNSÜ
Birinci sınıf dahiliye mütehassısı (Amerikan hastanesi} Şişil Tokaloğlu sokak No. 34/2 (Şişil Şifa Yurdu karşısı) Saat 5-7 arasında. Telefon 84517
ROLLE1FLEX Fotoğraf makinesi 6X6 boyunda Zelss Tessar 1, S, 5 objektifli otomatiktir. Sandal bedesteninde teshir edilmektedir. 2. 5. 45 günü satılacaktır.
Meşhur bir clld. mütehassısının şayanı hayret keşfi olan ve «BİOCEL» tabir edilen kıymetli ve gençleştirici clld ’ unsuru şimdi (pembe renkteki) Tokaion kreminin terkibinde bu 1 unu yor Onu her akşam yatmazdan evvel sürünüz ve her sabah ' daha genç uyanınız. Gündüzleri .de' beyaz renkte (yağsız) _ Tok al on kremini kullanınız. Cildi beyazlatır,^tazer 1 eştirir ve kadife gibi yumuşatır."
— KURTULUŞ-— Biçki Dikiş Yurdu
Müdüresi: Bayan Papazyan Yaz devresine mahsus talebe kayıtlarına başlanmıştın Adres: Feriköy Tepeüstü 116 nsı No. Papazyan Apt. ■■■ Satılık un fabrikası Bursada Çekirgeye İki buçuk kilometre mesafede Odunluk mevkiinde 250 dönüm kavak ormanını da İhtiva eden arazlslle' beraber yedi valsll ma teferruat bir un fabrikası ve müştemilâ-tlle satıhktır. Fabrika 70 beygir kuvvetinde su türbini İle müteharrik ve yedek olarak 80 beygir gazojen motöril olup tam İşler bir haldedir. Görmek ve almak lstiyenler Bursada Koza Hanında avukat Cemil Öze müracaat-.-n ı ______
- ( E/ .ÇİLERİN -
Nazarı Dikkatine
2500 kiloluk 2 adet ÇAPA: 30,17 santimlik ve 4,50 kalınlık, 8 kilit Zincir satılıktır. Taliplerin 22419 a telefonla müracaatları.
Cildiniz süratle bozulur. Sokağa çıkmadan evvel eğer yüz ve ellerinize ince bir tabaka
Krem Nevin
sürerseniz hem cildinizi rüzgâr, yağmur, rütubet, sis, güneş gibi tabii dış tesirlerin zararlarından yüz ve ellerinizi korumuş olur, hem de "KREM NEVİN» in içindeki nafl kimyevi maddelerin sayesinde de kadife gibi yumuşak bir cilde, tatlı canlı bir renge sahip olursunuz.
HAŞAN DEPOLARI İle Büyük Itriyat mağazalarında bulunur.
Öksürüğü ve bronşiti derhal kastı-

MMB Dr. OPERATÖR ■■h iLHAMi Akcakoyunlu Beyoğlu. Sıruservller Meşelik sokak No. 36/5. Tel: 42356
ECZACI KALFASI ARANIYOR Heybellada Eczanesinde çalışmak üzere yetişmiş bir Eczacı kalfa yardımcısına lüzum vardır. Kendisine ayrıca yatacak yer temin edilmiştir. İsteklilerin Heybellada eczanesine müra- Memur alınacak İki memura ihtiyaç vardır. Ayda net ellişer Ura verilecektir. Erzurum han İkinci kat 14 numaraya müracaat.
■■■ caatları. Heybellada
Zayi — Beşiktaş emvalinden 732 nlilklye numarasile almakta olduğum maaşıma alt tatbik mührümü 29/4/945 pazar günü kaybettim. Yenisini yaptıracağımdan eskisinin hükmü yoktur. Beşiktaş Yenimahalle Jandarma okulu sokak No 61 evd» Vesile Zeynep Altıntaş Hiddet, merak, korku ve asabı heyecanlarda KARDOL Pek tesirlidir. Her eczanede bulunur.
" kauçukda güvenebileceğiniz namdir
önümüzdeki senelerde - geçen 23
senede olduğu gibi - fevkalâde
yüksek kalitede lâstlkden emin ol-
manız için intihap edeceğiniz

TÜRKİYE ACENTESİ
“AflŞlMİDlS MÜESSESESİ
OTOMOBİL MALZEMESİ T. A. Ş.
IfUkial C»d. 30 • İSTANBUL, Türkiye i
SEIBERLING RUBBER EZPORT COMPANY lam MERKEZİ : SKftûr.. OH10. U.
T«t8r.l aorid ■ " SE'BEIUINC "
ribrikıii'i ' •*«», o"'» u (■ lotonla. Camda
SATILIK MAKİNELER
Bir adet kurutma ütü apare makinesi, bir adet çizgi emprime ma-
— I
Türkiye iş Bankası
kinesi hazır vaziyette satılıktır. Müracaat; Beyoğlu Tünel başı Isttk-lâl cad. No. 396. Telefon: 42538
DERMOJEN Tanık, Çatlak. Ekzama ve Clld yaralarına fevkalâde İyi gelir. Derinin tazelenmesine vel yenilenmesine hizmet eder. FRENGİ ve 1 BELSOĞUKLUÖUNA Tutulmamak için * , PROTEJİN
İstanbul Belediyesi İlânları
12509 lira 03 kuruş keşif bedelli Beyoğlu hastanesi üzerinde kat ilâvesi İşi kapak zarf usulü He eksiltmeye konulmuştur. Sözleşme, eksiltme, bayındırlık İşleri genel, özel ve fenni şartnameleri, proje, keşif özü İle buna bağlı diğer kâğıtlar 63 kuruş bedelle fen İşleri müdürlüğünden tedarik edilebilir, tik teminatı 938 Ura 24 kuruştur.
ihalesi 14. 5. 945 pazartesi gilnü saat 15 de daimi encümende yapılacaktır. İsteklilerin İlk teminat makbuz veya mektupları, İhale tarihinden üç gün evvel belediye fen İşleri müdürlüğüne müracaatla alacakları fenni ehliyet, İmzalı şartname ve ekleri ve şartname mucibince İbrazı lâzım gelen diğer belgelerile birlikte usulüne göre hazırlayacakları kapalı zarflarını İhale günü saat on dörde kadar daimi encümene vermeleri lâzımdır.
(5531)
Bir Vargel (Demir Plânya) İsteniyor
Bir buçuk metre boyunda bir Vargel (demir plânya) alacağız. Satmak lstiyenlerln her gün saat 10 dan 17 ye kadar Galata Rıhtım cad Kefeli han 4 üncü kat 31/32, Telefon 44376 ya müracaat.
Küçük cari hesaplar
1945 ikramiye pisini
ÇEKİLİŞLER: 29 ocak, 2 Mayıs, 24 ağustos, 1 kasım tarihlerinde yapılır.
__________ 1945 İKRAMİYELERİ ______________
1 adet ARSA (İstanbul’da Büyük l'alı’da
Ada: 164, parsel No. 4, 923 M2.)
1 Adet 2000 Liralık 2000.— Lira
3 » 1000 » — 3000.— a
4 » 500 * — 2000.— B
10 > 200 » — 2000.— »
25 » 100 * — 2500.— a
100 n 40 » — 4000.— »
150 » 20 — 3000.— >
300 » 10 » - 3000— »
Türkiye İş Bankasına para yatırmakla yalnız para biriktirmiş ve faiz almış olmaz, aynı zamanda talilnlzl de denemiş olursunuz.
Satılık Makineler
Hallaç Ditme, Torna, Otoklav Kazanı vesair Makine Akşamı Idrofıl Pamuk Fabrikaları T. A. Şirketinden:
Yedikulede Kazlıçeşme, Klrlşhane sokağındaki fabrikamızda mevcut ve halen çalışmakta olan ve 27 nisan 945 cuma günü kapak zarfla satılacağı ilân olunan aşağıda İsimleri yazılı makinelerin satışları 11 mayıs 945 cuma günü saat 15 • talik edilmiştir.
1 — Hallaç makinesi: İşler bir halde (yün ve pamuk İçin)
2 — Ditme makinesi: İşler bir halde (yün ve pamuk İçin)
3 — Torna tezgâhı: İşler bir halde (llç metre boyunda İngiliz mamulâtı).
4 — Otoklav kazanı: 3. metre uzunluk ve 1,25 geıılşllğlndedlr.
5 — Hurda demir ve makine akşamı.
Satılık olan makinelerin kasnakları ve motörlerl ve kayışları da verilebilir.
■ Görmek lstiyenler her glin fabrikaya müracaat edebilirler.
Almak lstiyenler verecekleri son Hatlarını 11 mayıs 045 cuma gilntl saat 15 e kadar Galatada rıhtımda Kefeli Hüseyin hanında 3 üncü. Katta 19 No. lı yazıhanede meclisi İdare riyasetine kapalı ve mühürlü mektupla teklif etmeleri ilân olunur.
SATILIK PIRLANTA TAŞ " Maruf bir aileye alt kıymetli pırlanta taş, yüzük, ve küpeler I. 5. 945 perşembe günü Sanda! Bedesteni nde saat 14 te satılmak üzere şlmdi-den teşhir edilmektedir, ■■■■■■■■■■■i
BOVRSI 18 MUHTELİF RFNHTE 8ULUNRH
CHROMEKTO
SHÇ BDVR5INI ECZRNE,PARFÜMERİ BZRLflPINDAN RRRVINIZ.
I
n “1
Vitamini bol bu kıymetli bebek gıdasını yavrularınıza mutlak ye- I diriniz, bununla beslenen mini miniler gürbüz, sağlam, kuvvetli olur, I çabuk yürür, muhitine neşe saçar. Taklitlerini almayınız. Bahçekapı | Salih Necati ■■■■■■"
HASIR ve HER NEVİ KOLTUKLAR, SANDALYALAR
Karyolalar, masalar ve çocuk arabalarile yemek ve yatak odası takımlarını en zarif,, dayanıklı ve ucuz Rlza paşa yokuşunda 88 No.
Ahmet Fevzi - Asri Mobilya
Mağazasından tedarik edebilirsiniz.
SATILIK KÂGİR MAĞAZA
İstanbul Bahkpazarında on tarafi Taşçılar caddesi 14 No. ve arka tarafı Tulumba sokak 20 No. lı yüz metre murabba üzerine İnşa edilmiş üstü taraçalı kâgir sağlam bir mağaza acele satılıktır.
İstekliler Galatada Tünel yakınında Sesli Han 5 No. lı yazıhaneye saat 10 dan 13 ve 17 den 19 a kadat müracaat etmeleri.
Maaşla aynî yardım ve zamlarının bugün memurlara verilmesine başlandı
Memurların terfiine esas olan ehliyet tüzüğü tasarısı hazırlandı
Sene 27 — Nt>. 9532 — Fliti her yerde 10 kuruştur.
ÇARŞAMBA 2 Mayı» 1945
Sahibi: Necmeddln Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun E» — AKŞAM Matbaası
Hitlerin ölümüne dair
Berlinde son mukavemet
verilen yeni tafsilât
merkezine hücum başladı
Amiral Dönitz, devlet Başkanlığı ile Başkumandanlığı üzerine aldı
Londra 2 (B.B.C.) — BerUn radyocu susmuş olduğundan, dün gece saat B.5 da Hamburg radyosu, bir saat Bonra önemli bir haber yayacağımı söylemiş, ve dinleyicilerinin dllîsatüü çekmiştir. Bir saat sonra trampet Sesleri. Elitlerin bugiin (diin) öğleden sonra Berlin'de umumî karargâhının bulunduğu Başbakanlık binasında öldüğünü haber vermiş ve Amiral Doeniiz'in şimdi mikrofon başma geleceğini söylemiştir.
Bunu müteakip Amiral Doenitz mikrofon başına gelerek Alman milletine beyannamesini okumuştur.
I AKŞAM: Anırlal Doenitz meslekten yetişme bir deniz subayıdır. 1943 Bonesinde Hitler tarafından Alman donanması başkomutanlığına getirilmiştir. Kendisi deniz başkomutanı olmazdan evvel denizaltı savaşını idare «diyordu. Doenitz Nazi partisinin mutaassıp İlk şeflerlndendir.l
Alman radyosunun tebliği
Londra 1 (A.A.) — Reııter ajansı bildiriyor: Alman radyosu aşağıdaki tebliği neşretmiştlr;
..Führerlmlz Adolf Hitler, bugün öğleden sonra. Başbakanlık binasında, komııtg vazifesi başında son nefesine kadar bolşevlzme karşı ve Almanya için savaşarak ölmüştür.?-
30 nisanda, Führer, büyük Amiral Doenltz’l kendine halef tâyin etmiştir
Amiral Dojıitz
Dönitzin mesajı
Londra 1 (A.A.) — Reutar ajansı bildiriyor: Amiral Doenita, bu akşam radyoda Alman mlletlne şu hitabede bulunmuştur:
Führer. komutanlık vazifesi başında ölmüştür. Adolf Hitler, Bolşevlz-min korkunç tehlikesini evvelinden anlamış ve bütün bay at un onunla mücadelye vakfetmişti. Hiç sapma-
dan taklbettlği bu yolun sonunda onun Alman başkentinde kahramanca ölümü yükselmektedir. Onun için hayat Alman milletine hizmet etmekti. Onun bolşevlk seline karşı giriştiği savaştan, sadece Avrupa değil. bütün dünya faydalanmakta İdi.
Führer beni halef tâyin etmiştir.
Sorumluluğumu tomamlyle müdrik olarak, bu felâketli anda Alman milletinin idaresini üzerime alıyorum. İlk vazifem, Alman mlletlnl bolşevik-ler tarafından İmha edilmekten kurtarmaktır ve savaş, sadece bu gayenin tahakkuku için devam etmektedir, İnglllzler ve Amerikalılar bu amacın tahakkukunda bize engel oldukları müddetçe savaşacağız ve onlara karşı da kendimizi müdafaa edeceğiz. inglllzler ve Amerikalılar kendi milletlerinin menfaati uğrunda değil, bolşevlzmln yayılması için savaşıyorlar. Alman miletinln tahakkuk ettirdikleri ve çektikleri tarihte eşsiz dir. Milletimizin gelmekte olan elemli günlerinde cesur erkek kadın ve ço cılklarımıza hayatı tahammül edllebl lir bir hale getirmek için elimden geleni yapacağım. Bütün bunları başarabilmek için sîzlerin yardımınıza ihtiyacım vardır. Bana güveniniz Şehirlerde ve köylerde Asayişi ve disiplini muhafaza ediniz. Herkes vazifesini yapsın. İstikbalin hepimize getireceği ıstırapları ancak bu suretle (Arkası sahife 2; sütun 3 te)
Bakanlık daireleri alındı umumî karargâh çevresinde savaşılıyor MÜTTEFİK - TİTO ASKERLERİ BİRLEŞTİ
Londra 2 (AA.) — Berlin muharebesi sona eriyor. Sovyet kuvvetleri şehrin merkezinde kalmış olan son mukavemet merkezinde taarruz etmektedirler. Bütün Bakanlık binalar! ele geçirilmiştir, Rayhştag üzerinde Sovyet bayrağı dalgalanmaktadır.
Sovyet birlikleri Alman umumî karargâhının dolaylarında çarpışmaktadırlar.
Sovyet tebliği, bütün Charlotten-burg’un düşmandan temizlenmiş olduğunu ve 100 bina kümesinin İşgal edildiğini bildirmektedir. Lucka Wal-de doğusundaki Alman cebi İkiye bölünmüştür.
Berlin’de dün 14.000 Alman esir alınmıştır.
Mareşal Stalln tarafından dün neşredilen İlk günlük emir; Rokosovksy kuvvetlerinin 100 kilometrelik bir cephe üzerinden 40 kilometre İlerlediklerini ve Starashlund limanı ile 6 şehri işgal ettiklerini bildirmektedir. Bu liman Rostock limanına 60 kilometre mesafede bulunmaktadır.
Mareşal Stalln'İn İkinci bir günlük emri. Mareşal Zukov kuvvetlerinin (Arkası sahife 2; sütun 4 te)
Kont Bernadotte Himmlerden yeni teklifler getirmemiş!
Almanyadaki son değişiklikten sonra Himm-ler’in hayatta olduğuna veya öldüğüne dair haber yok

ARJANTİN, SAN FRANCİSCO Muvakkat Avusturya KONFERANSINA KABUL EDİLDİ hükümeti meselesi
B. Molotpf, bu mesele görüşülürken Lubnin, Polonya hükümetinin de kabulünü tekrar istedi
Dış Bakanlan görüşüyorlar
Bu hükümetin kuruluşu, ilânından biraz evvel Moskovadan Londraya bildirildi
Son Francisco 2 (AA.) — Güney Afrika birliği Başbakanı Mareşal ftmuts, bugün öğleden sonra 15,30 da Açılacak olan genel oturumda ilk solü alacaktır.
En az 18 temsil heyeti şimdiye ka-
dar yapılan E genel oturumda henüz {lmum! görüşlerini İfade etmek fırsatını bulamamışlardır. Gelecek oturumlarda bu heyetlerin şefleri söz alınca, Dumbarton Oaks plânının tadili hakkında yeni tekliflerle karşılaşılacağı sanılıyor.
Arjantin İle Ukrayna ve Beyaz Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri tem-11 heyetlerinin konferansa hangi tarihla iştirak edeceklerine dair henüz hiç bir resmi haber yoktur. Bu Üç milletin İştirakiyle San Francisco' da temsil edilen milletlerin sayısı 49 i yükselecektir.
San Francisco i (A.A.) — Konferans dün, 4 muhalif oya karşı 31 oyla Arjantin’i müzakerelere iştirâke davet etmiştir. 11 millet oy vermekten kaçınmıştır.
Davet karan, Sovyet Dış İşleri Halk Komiseri M. Molotov’un, Arjantin hükümetini davet hususunda, idare komitesinin kararı aleyhinde söz söylemesinden ve Birleşik Amerika, ko-
(Arkasj sahife 2; sütun 2 de)
DİKKATLERt
Törenler daireleri kötürümleştirmemen
Bir oku] açılıyor, bir mticssese-de tören var, bir caddede kurdelâ kesilecek bir meydanda nutuk söylenecek; ilh„. Yahut filânca vefat etmiş, falanca Ankara'dan dönmüş Vaziyet böyle oldu mu, dairelerde İş takibetmek durumunda olanların vay haline: 1 «— Müdür nerede?» «— Törende.» «— Mümeyyiz?» n— Törende.»
Sulh dolayısile bundan sonra bir ümran devrine gireceğiz. Yur. dumurun her tarafında her gün türlü tiirlü müesseseler açılacak, törenler yapılacaktır. Bunlara ancak temsil edici vücutları zarurî bir kaç âmir ve memur iştirak etse kâfidir.
İşler sekteye uğramamahdir
Mareşal Aleksander Viyana’ya gitti, Avusturyanm işgaline Fransa da iştirak edecek
Londra 2 (A.A.) — Reuter’ln askeri muhabiri bildiriyor: Londra'nın iyi haber alan mahfillerinden bllolrildl-ğlne göre, Akdeniz Müttefik kuvvet-] lerl başkomutanı Maeşal Alexanderr' Avusturya muvakkat hükümetinin _ kurulmaslle meydana çıkan mesel ele-* rl 8ovyet makamlar)!? görüşmek tize- İ^SSS re Viyana'ya gitmiştir
Amerikan ve İngiliz hükümetleri, Avusturya'nın işgal plânlarını kolaylaştırmak üzere geniş ölçüde bir anlaşmanın zaruri olduğunu hissetmektedirler.
Sovyet makamları teklif edilen yeni Avusturya hükümetinden Ingiltere hükümetini haberdar etmişledir. Fakat bu haber Londra'ya ancak, hükümetin kurulduğunu Moskova tarafından İlân edilmesinden biraz evvel varmıştır. Böylece mesele üzerinde istişarede bulunmak İmkânı olmamıştır. Mamafih Vlyona'mn hâlâ ileri harekât sahası olduğu ve Rusların zaruri olarak burada süratle bir anlaşma yapmağı arzu ettikleri kabul edilmektedir.
Sanıldığına göre, Mareşal Alcxan-der’ın hedefi, Avusturya kontrol komisyonunun müşterek harekâtına zemin hazırlamaktır. Bu teşkilâtın İngiliz ve Amerikan üyeleri İki haftadan fazla bir zamandan beri Viyana' ya hareket etmek üzere beklemekteydiler. Fakat Rus mahfillerinde bu (iyelerin hareketin! geciktirmek üzere bazı güçlükler çıkarılmıştır.
Mamafih sanıldığına göre , yeni Avusturya hükümetinin teşkili hususunda hiç bir İhtilâf yoktur. Bu hükümet genel olarak Avusturya'daki demokrat kuvvetleri g?n!ş ölçüde | temsil etmektedir.
Bununla beraber Avusturya’nın Müttefik devletler tarafından lşgnll !çln evvelce yapılan anlaşmada bazı . değişiklikler yapılacaktır, tyi haber alan bazı mahfillerde söylendiğin* göre, Fransız kuvvetlerinin Avusturya’yı işgal etmek üzere diğer üç devlet kuvvetlerine iltihak etmeleri hakkında bir anlaşmaya varılmıştır. B1-nanaleyh Fransa Tiroi’un bir kısmını
Muvakkat Avusturya hükümeti Başbakanı Retmer vo İsviçre hududu boyunca Voral-berg'l işgal edecektir. Ingllizler İstir-ya ve Karentl'yi, Huşlar aşağı Avusturya'yı ve Amerikalılar da Llnz v» Salzbourg'u işgal edeceklerdir. Halihazırda, Vlyana’nin bütün devletler tarafuıdan işgali hususunda bir anlaşmaya varılması için çapraşık müzakereler cereyan etmektedir.
tyl haber alan bfizı mahfillere gör», Karantlya'nın bazı kısımlarının Yugoslavya'ya verilmesi İmkânı hakkında hiç bir karar alınmamıştır. Mareşal Tlto yen! söylediği bir demeçte böyle bir talepte bulunmuştur. Fakat bu mesele de hudutlara münasebet! (Arkası sahife 2; sütun 1 de)
■*
Göçen rejimlerde fikir dalgaları
Yazan: A. ADNAN . ADI VAR | Bugün 5 ine! sahlfemizde I
Stokholm 2 (A.A.) — İsveç Dış İşleri Bakanlığının bildirdiğine göre, Kopenhague’dan Stok-holm’a dönmüş olan kont Folka Bernadotte, Bakanlık v&sıtaslyle Müttefiklere tevdi edilmek llzer» hiçbir yeni mesaj getirmemiştir.
Londra 2 (B.B.C.) — Kont Bernadotte dün Almanyadan Stok-holm’a dönmüş ve kendislle görüşen gazetecilere şu beyanatta bulunmuştur:
«Alman yay a son ziyaretim esnasında ne Hlmmler’l gördüm ve ne de ondan ve yahut başka Alman ricalinden Müttefiklere bir teklif getirdim. Danlmarkaya veya Almanyaya tekrar dönmlye-ceğitn.»
Mamafih bu tekzibe rağmen kont Bernadotte son seyahatlnd» Lübek’te amiral Dönitz ile görüşmüştür. Almanya devlet başkanlığında vuku bulan değişiklikten sonra Hlmmler’ln sağ veya ölü olduğuna dair hiçbir haber yoktur.
[Almanya ile Müttefikler arasında harbe son verilmesi için vasıtalık eden kont Bernadotte, İsveç kıralı Oustaveln küçük kardeşi prens Charlcs’ln oğludur. 34 yaşındadır. Asıl adı Charles’dlr. 1937 senesinde kontes Elsa von Ros adında bir Alman kadınını sevmiş, bu kadınla evlenmek için taht üzerindeki bütün haklarından ve prens Unvanından vazge-
Eont Bernadotte, karısı v» küçük çocuğu
çerek kont Bernadotte adını almıştır. Kont ve'kana o zaman-danberl Stokholm'da yaşıyorlar. Kontun bir erkek çocuğu vardır. Son zamanlarda İsveç Kızılhaçı İkinci reisi idi.] ___________________ J
Günler Geçerken
Kahkaha ve hıçkırık
Eski aktüalite ve düııya haberleri filimlerini göresim geldi. Meselâ şu Münih anlaşması sarasında Chamberlaln’i şemsiye elde Fiihrer’le görüşmeğe giderken, zavallı Daladier’yl dönüşte ıslıkla karşılanacağı yerde alkışlanırken, Mussolini’yJ kabara kabara trenden inerken, Bitleri konferansta hükümlerini dikte ederken seyretmek şimdi ne hoş olacak. Sade hoş olmakla kalmayacak, harb yıkımları ve yakınılan nıanzaralarile bir arada gösterilince dünyanın değiştiğini daha kuvvetle belirtecek, ibret dersi yerine geçecek ve dikta türetil eri acı acı düşündürerek demokrasinin kudretine inandıracak tesirli bir tedaviye benziyecek, Tehdidden ve korkudan artık kurtulduğumuz için serbesçe: «A, diyeceğiz. Mııssolinl bu derece tuhaf mıydı. Ağcını bir kanş açarak esner gibi mİ nutuk söylerdi? Göbeğini tutan kayış kopacakmışçasına nasıl da geriliyor ve başındaki gülünç kalpağın tüyleri nasıl da soytancasma titriyor?»
Hitler'ln perçemini şüphesiz büsbütün komik bulacağız; yan amele, yarı asker, gabardin pardesülü, deri kasketli kıyafetine şaşacağız. Selâm vazlyetile çatık surat, kolunu uzattı mı gülüm-seyeceğiz. Zira görüşlerimiz kayıttan kurtularak hürriyete kavuşmuştur, Hele iki diktatör yanyana geldiler nıl biri İnce uzun, öbürü şişman bu, siyaset perdesinin İki kanlı Laurel . llardy'sine karşı kahkahamızı güç zaptedeceğiz. Fakat birdenbire öfkeleneceğiz, perdeye yumruğumuzu salhyacağız: ölçüsüz hırsları uğrunda yakıp yıktıkları dünyayı, öldürdükleri hesapsız İnsan kümelerini, sayısız zulüm sahnelerini düşündüğümüz ve filimde görmeğe başladığımız İçin... O zaman deminki kahkahalar bıçkı» tık olaenk!
Evet, sinemalar lıarb haberleri filimine bu insanlık düşman-lamım boruları öttüğü zamandan birer parça katmalıdırlar. Mussolini’nln bir meydanda süklüm püklüm kurşuna dizilmesini göstermeden önce ve sonra onun Arnavutluğa ve llabeşistana yürüdüğü, Fransayı arkadan vurduğu sırada çekilmiş hoyrat tavırlı resimlerini de seyrettlmıelidirler. Tâ ki ölümü tablosuna bakan en hisli, hasta insanın bile gözünde toplanmağa başlayan damla, kirpikleri arasında donakalsın!
Refik Halid Karay
Sahife 2
AHŞAM
Xaj;: K'-Jî

SOZUN GELİŞİ
ara-
Bir fincan kahve
V/’azı yazmaya başlamadan, hattâ henüz sözü nereden açacağımı düşünmeden bir kahve ısmarladım. Biliyorum kİ kahve gelince mevzu da gelmekte gecikmez
Bir zamanlar genç maymunları ihtiyarlatmak pahasına İhtiyar insanları gençleştirmek gibi biitün ihtiyarlan âhır ömürlerinde çileden çıkaran bîr vaidlc ortaya atılan meşhur doktor Voronoff, Amerika da basılıp yeni gelen bir kitabından öğrendiğimize göre şimdi ahmakları dâhi değilse bile mutlaka zeki yapmak işile meguldür. Maymunlar dünyaya böyle bir adam geldiğine ne kedar teessüf etseler azdır Çünkü Vonoroff ahmaklan zeki mahlûklar haline getirmekte de yine maymunların thyroide guddelerinden faydalanmakta, yani zeki maymunları ahmaklaştırmak pahasına ahmak insanları zekileştirmek çarelerini maktadır. -
Fakat maksadım maymunlar âleminin bir nevi Hitler'l olan doktor Voronoff un yeni faaliyetinden bahsetmek değildir. Yine onun kitabındaki bir nottan istifade ederek kahveden bahsetmek İstiyorum. Ne Çare kİ önümde duran kahveden İki üç yudum İçince zihnimi zaptetmek kolay olmuyor.
Kafa ile uğraşmaya başlayalıberi doktor Voronoff zihni harekete getirmekte kahvenin ehemmiyetli rolü üzerinde ısrarla durmuş, onun tesirlerini İlim gözleriIe yokladıktan sonra vardığı neticeyi daha açık anlatmak, İçin sözü, büyük bir kahve tiryakisi olan meşhur muharrir Balzac'a bırakmıştır. Balzac dermiş kl:
«Kahve midenize iner İnmez herşey altüst olur: Fikirler bîr muharebe meydanında Napolyonun ordusundaki taburlar gibi harekete geçer. Muharebe başlamıştır. Hâtıralar bayraklarım açmış oldukları halde koşar adım gelirler; teşbihin hafif süvarileri dörtnala onları takviye eder. Mantık topçusu koşumları ve hartuçlarile yetişir; zekâ ışıklan avcı hattına yayılır; mecazlar ayağa kalkar. Kâğıt mürekkep içinde kalmıştır Zira muharebe nasıl barut dumanlan ile sona ererse başlayan savaş da bir kara mürekkep tufanı ile sona erecektir.»
Görüyorsunuz ki aziz okuyucularım, bu yazıya gazetede ay-nlan yer tamamlandığı halde benim ileri süreceğim mütalâalara sıra gelmemiştir. Zaten Balzac’m tasvir ettiği muharebe beni ikinci Dünya Harbinin kan İçinde yüzen son günlerini düşünmeye sevkediyor. Bir fincan kahveye rağmen sözü burada kesmek hepsinden hayırlıdır sanıyorum
Şevket Rado
Polonya çıkmazı
B. Truman’m mareşal Stalin’e bir mektup gönderdiği söyleniyor
Vaşington 2 (AA.) — Cumhur Başkanlığı kâtibi M. Daniels. Polonya meselesine dair Başkan Truman taralından Stalin'e gönderilmiş olduğu söylenen mektuptan haberdar bulunmadığını basın konferansında bildirmiştir. Birleşik Amerika hükümetinin Polonya meselesinde aldığı sıkı vaziyeti aksettiren mektup söylentisini bugünkü gazeteler yayınlamıştır. Gazetelerin ilâve ettiğine göre, Chur-chlirin de bu mealde bir mektubu Moskova hükümetine tevdi edilmiştir
Muvakkat Avusturya
hükümeti
(Baş tarafı 1 inci sahifede) olan diğer meseleler gibi, bütün Müttefikler tarafından müzakere edilmek üzere askıda bırakılmıştır.
Times’in son hâdiseler hakkında bir makalesi Londra 2 (AA.) — Times gazetesi •Müttefikler arası mütekabiliyet o başlığı taşıyan bugünkü yazısında diyor kİ:
Muvakkat Avusturya hükümetinin teşkili haddizatında Müttefiklerin genel tasvibine mazhar olacak bir keyfiyettir. Fakat yeni hükümetin, Vaşington veya Londra ile istişarede bulunmadan Rus başkentinde ilân edilmesi şekli, şimdi, yeni hükümeti tanımamag yolundaki Amerikan kararında da görüldüğü veçhile ancak » anlaşmazlıkların çıkmasına meydan virecek bir harekettir. Müşterek askeri zaferin belli başlı Müttefiklerce gayretlerin en akı bir şekilde ahenkleştirilmesi sayesinde elde edilebildiği hususunun sâblt olduğu bir anda galipler tarafından her hangi bir münferit harf ket bir kat daha arzu edilemlyecek bir şeydir. Büyük devletler, zaferin semerelerini toplamak istiyorlarsa muharebe meydanında olduğu gibi diğer yerlerde de İşbirliği için elden geleni yapmalıdırlar.
Müttefkler tarafından kurtarılan Rus esirlerinin memleketlerine gönderilmek üzere bekledikler! kamplarda İyi muamele görmedikleri hakkın-dakl Rus şikâyetlerini Incellyen Times gazetesi, başlıca üç büyük devlet arasında devamlı bir istişarenin lüzumuna işaret etmekte ve şöyle demektedir:
Bu yen! hâdiseler İttifakın sıhhatini ve sulhun tanzimi işin! tehdit eden ' bir hastalığın alâmetleridir.
Belçika kiralının şerbet bırakılması için müzakereler
Londra 2 (A. A.) — İsviçre hududundan alınan bir haberde, Llchtens-teln prensliği arazisinde, sanıldığına göre, Belçika kiralının serbes bırakılması İçin önemli siyasi müzakereler cereyan etmekte olduğu bildirilmektedir.
Arjantin, San Francisco konferansına kabul edildi
(Baş tarafı 1 inci sahifede) lomblya, Meksika, Peru ve Belçika temsilcilerinin aynı m esle hakkında demeçte bulunmalarından sonra verilmiştir. Bunlardan İlk dördü karar lehinde beyanatta bulnmuşlardır.
M. Molotov, meselenin Sovyet Rusya heyeti tarafından İyice incelenmesine zaman bırakmak üzere idare komitesi kararının müzakeresinin birkaç gün daha geciktirilmesini İstemiştir. Sovyet Dış tşlerl Komiseri, Polonya İle Arjantin arasında bir mukayese yapmış, Arjantin müzakerelere iştir âk ettirilir ve Polonya bunun dışında kalırsa, konferansın itibar ve haysiyetinin tehlikeye gireceğini bildirmiş ve müteakiben, şimdiye kadar konferans müzakerelerine davetin dört davetçi devletin mutabakatıyla yapılmakta bulunduğunu kayıtla. «Bu İyi bir usuldür, bundan asla ayrılmamalıyız» demiştir.
Bundan sonra üç dakika İçin söz alan Amerika Dış tşlerl Bakam M. StettlnJus şöyle demiştir:
«Amerika Cumhuriyetleri, Meksiko konferansı esnasında, Arjantin'in, kendisinden İstenen Mihver aleyhtarı durumu almış bulunduğu fikrindedirler ve şimdi müstacelen konferansa Iştirâkln! İstiyorlar, Birleşik Amerika, kardeş Amerika Cumhuriyetlerinin bu İstekleriyle tamamlyle mutabıktır.»
M. Stettlnlus’un demeçlnedn hemen sonra, dünkü oturuma başkanlık eden İngiltere Dış tşlerl Bakanı M. Eden, başka bir nutuk dinlenmeden üyelerin bu konuda oy vermeleri fikrini telkin eylemiş ve bu fikir tasvl-bolunm uçtur.
Arjantinln konferansa istirâklıttn kabulü 31 oyla tahakkuk etmiştir.
8an Francisco 1 (A.A.) — Reuter ajansının konferanstaki muhabiri, yetkili mahfillere atfen, Sovyet Dış İşleri Halk Komiseri ve San Francls-co’da Sovyet temsil heyetinin başkanı M. Molotov’un birkaç güne kadar Moskova'ya döneceğini bildirmektedir.
Muhabir şu noktayı da İlâve etmektedir kl, M. Molotov’un konferanstan ayrılışı, Arjantin meselesinin dünkü müzakeresinde Sovyet teklifinin akamete uğramaslyle veya diğer güçlüklerle ilgili değildir.
M. Molotov’un yerine, Rus temsilciliğine Sovyet büyük elçisi M. Grany* kolıun başkanlık edeceğt ve M. Molo-tovMn gaybubetinde konferansın dört başkanlığından biri vazifesini de yapacağı sanılıyor.
Resmi mahfillerde söylenildiğine goıe, M. Eden, Avrupa işleri ne hal alırsa alsın, yakında Londraya dönmek fikrinde değildir.
San Francisco 1 (A.A.) — Reuterin San Franclsco'dakl özel muhabiri bll-, diriyor: M. Molotov’un yakında Rus-j ı, .ı döneceği hakkındakl haber burada henüz teyidohınmamıştır.
Memurların terfii
Ankara 2 (Telefonla) — Barem kanununa göre memurların ter» edebilmeleri muayyen müddetin dolmasına, sicil ve ehliyetlerine bağlıdır. Maliye Bakanlığı İlgili Bakanlıkların mütalâalarını aldıktan sonra bir tüzük tasarısı hazırlamıştır. Bu tasan, ehliyetin nelerden ibaret, bulunduğunu ayrı ayrı göstermektedir.
Saime, bir kaste mi kurban gitti?
Boğulan kızın ebeveyni, kotrada bulunan çapanın yokolmasını şüpheli görüyorlar
Geçenlerde Fenerbahçe açıklarında bir deniz faciası olmuş ve Saime İsminde genç bir kız genç bir erkek arkadaşile beraber denize açıldığı bir kotradan düşüp boğulmuştu,
O zaman küçük bir hâdise olarak kaydedilen bu vakaya Kadıköy savcılığı el koymuş ve soruşturmaları derinleştirmeğ’e lüzum görmüştür.
Facianın en hazin tarafı, bugüne kadar genç ve güzel kızcağızın cesedinin meydana çıkmamış olmasıdır. Savcılıkça bu İşten dolayı sorguya çekilen 8al-tnenln arkadaşı Mahir vakayı şöyle anlatmıştır:
— Kotra Ue denize açılmış dolaşıyorduk Bir aralık sert bir dalga bizi sarstı. Ve bu sırada nasıl oldu bilemem Saime denize yuvarlandı. Birdenbire ne yapacağımı şaşırmakla beraber kısa bir düşünceden sonra onu kurtarmak üzere ben de denize atıldım. Fakat üzerimde elbiseler olduğu İçin kendimden de korkuyordum. Biran, onun sulara gömüldüğünü ve bir daha da
çıkamadığına gördüm. Karaya dönerek vaziyeti anlattım.
Mahirin bu şekildeki sözlerine mukabil, Salmenln ebeveyni işin bambaşka bir mahiyette olduğunu İleri sürmektedirler. Bunun İddiasına nazaran Mahirle Kaimenin kiraladıkları kotrada bir çapa bulunmaktaydı. Bu faciadan dönüşte kotra İçindeki çapa bulunamamıştır. Buna nazaran genç kız çapa İle birlikte sulara gömülmüş, bir daha da çıkmamıştır.
Savcılıkça İddianın tesblti İçin deniz üzerinde vakanın cereyan ettiği yere bir dalgıç İndirilmiş, bu dalgıç; ne genç kızın, ne de çapanın İzine tesadüf edeme-iniştir.
Kotra sahibi de sorguya çekilmiş. bu da kotrayı kiraladığı zaman içinde demir çapa olduğunu, fakat çapasız olarak kendisine teslim edildiğini söylemiştir.
Sorgu hâkimliği, bu esrarlı maceranın iç yüzünün aydınlatılması için dâva evrakını Kadıköy asliye ceza yargıçlığına vermiştir.
Tarlabaşı cinayeti
faili adalet huzurunda
Nuriye, onu öldürmek istemiyordum çünkü çok seviyordum diyor
Borneoya çıkarma
Berlinde son
mukavemet
Tarlabaşında Ceviz sokağındaki evinde beraber yaşadığı Galip İsmindeki genel tabanca İle öldüren hanende Nuriye hakkındakl tahkikatın tekemmül ettiğini dün yazmıştık.
Nuriye Günşen dün akşam üzeri Adllyeye verilmiştir.
Üzerinde açık renk bir pardesü, başında yeşil bir fUe, gözlerinde yeşil bir güneş gözlüğü taşıyan Nuriye, nöbetçi bulunan birinci sulh ceza yargıcı B. Yaşarın huzuruna çıkarılmıştır.
B. Yaşar, kadının hüviyetini tesblt etmiş; Nuriye, 27 yaşında ve çocuksuz olduğunu, rina suçundan dolayı mahkûmiyeti olup bunun müeccel bulnduğunu. hanendelik ettiğini söyledikten sonra vakayı şöyle anlatmıştır:
— «Öldürdüğüm Galibi, tamirde okuyuculuk yaparken tanıdım, önce arkadaşlık yaptık. Sonra seviştik, tld sene karı koca gibi yaşadık. Karısı zina dâvası açtı, mahkûm olduk; tecil edildik. Galip Boluya gitti. Yirmi gün sonra ben de gittim. İki ay beraber kaldım. Fakat Galibin aylığından nafaka kesildiği için blîe kâfi gelmiyordu. çalışmak zorunda kaldım. İstanbul» döndüm. O da fırsat buldukça Boludan gelerek bir müddet kalıp dönüyordu. Fakat ben tstan bulda oturmağa başlayınca, ona şiddetli bir kıskançlık geldi. Bu yüzden sık sık aramızda münakaşa oluyordu. Hâdise gecesi beraber sinemaya gittik. Oradan Anadolu birahanesine, sonra Kibar lokantasına, daha sonra «Babadan kalma saz» yerine gittik, rakı ve
bira içtik. Dönüp gelirken, ötedenberi ailesini tanıdığım on yedi yaşlarında bir çocuğa rasgeldim, onunla konuştum. o zaman Galip:
— Sen pazarlığını yapadur, ben gi-dlyoruml dedi Arkasından koştum. Splandit lokantasına girdi: helâya girdiğini öğrendim, kendisini orada buldum. Bana ağır hakaretler yaptı. Başıma vurdu. Alnımdan kan akarak dışarı çıktım. Onu İkna ederek eve götürdüm. Evde de kıskançlığın beyhude olduğum- uzun uzadıya anlattım. Fakat ona kanaat gelmedi. Beni karyolanın üzerine attı. Karyola kirildi. Tabancanın kabzaslle vurdu. Ve bu arada da gene ağır hakaretlerde bulundu. Arkadaşım Melîhat gürültümüzü duyup geldi. Beni kurtarmağa çalışıyordu. İşte bu arada gözüm onun tabancasına İlişti. Masanın üzerinden tabancayı aldım Korkutmak kastiyle ateş ettim; fakat İsabet etti ve yaralanarak öldü, tşin esası budur.»
Bu İsticvabı müteakip yargıç B. Yaşar, suçun mahiyetine ve delillerin mevcudiyetine binaen. Nuriyenin tevkifine ve evrakının Cumhuriyet savcılığına iadesine karar verdi.
Nuriye, yargıçtaki sorgusundan çıktıktan sonra Itendlsile görüşen muharririmize, kanlı facian bir daha tekrar ettikten sonra ağlamış ve:
— Onu öldürmek İstemiyordum. Çünkü çok seviyordum: korkutayım diye bu işi yaptım; demiştir.
Nuriye, mütaakıben Jandarma muhafazasında cezaevine gönderil-mlştlr.

Pasifiğin bu büyük adasına Amerikalılar çıktı
Nevyork 2 (AA.) — Avustralya hükümetine mensup yüksek bir şahsiyet Amerikan sll&hendazlanıun dünkü gün esnasında Borneıı adasına çıkmış okluklarını bildirmiştir.
Pasiflkte harb süratle gelişmektedir. Fülplnler kurtarılmış, Merkezi Pasiflkte bütün adalar ele geçirilmiştir. Şimdi Japonyaya 500 kilometre mesafede Okinawa adasında Amerikan birlikleri Başkente doğru İlerlemektedirler.
Birmanya temizleniyor
Nevyork 2 (AA.) — Birmanya toprakları yavaş yavaş Japonların elinden kurtarılmaktadır.
14 üncü İngiliz ordusu süratle Ran-goon istikametinde ilerlemektedir. Bu orduya mensup öncü birlikler bu mühim Birmanya Umanına 40 kilometre yaklaşmış bulunuyorlar.
’ Hitlerm ölümüne dair , verilen yeni tafsilât
i (Baş tarafı 1 inci sahifede) . hafifletebilir ve yıkılışı önUyebllIrlz t Eğer biz iktidarımızda olan her şeyi yapacak olursak Tanrı biri bırakmı-î yacaktir.
' Alman ordusuna ı günlük emir
c Londra 1 (AA.) — Reuter ajansı ' bildiriyor: Amiral Doenlta, Alman or-’ duşuna hitaben aşağıdaki günlük ’ emri ncşretmlştlr:
«Arkadaşlar... Führer ölmüştür, j Avrupa milletlerini bolgevlzmö kargı korumak hususundaki büyük idealine sadık olarak bir kahraman gibi öl-r miiştür. Alman tarihinin en büyük " kahramanı sahneden çekilmiş bulıı-° nuyor. Derin bir tâzlm ve elemle . bayraklarımızı onun önünde eğlyo-r ruz.
. «Führer, beni Devlet Başkanı vs Alman orduları başkomutanlığında
. kendine halef tâyin etmiştir. Alman . silâhlı kuvvetlerinin bütün smıf vo ! silahlarının yüksek komutasını, mu. Jıarlp ordu ve Doğu Almanya’daki yüz f binlerce Alman ailesi esarete düşmedikçe veya mahvolmadıkça bolşevik-
. lere karşı saTaça devam aanlyl» . üzerime alıyorum.
- Bolçevlklere karşı mücadeleme en-t gel oklukları müddetçe İngilizlerle
■ Amerikalılara karşı mücadeleye devam mecburiyetindeyim tçlnde bn-
B lunduğumuz durum unutulmaz tarl-* hl olaylar gerçekleştiren ve şimdi ‘ haıfcfn sonunu Istiyen sîzlerin kayıtsız şartsız gayretler sarfetmenlri Ica-
1 bettlrlyor-
’ İntizam ve İtaat istiyorum, ancak ' emirlerimi kayıtsız şartsız yapmak suretiyle karışıklığın ve mahvolmanın önüne geçilebilir. Bu anda vazifesinden kaçan ve bu suretle Alman . kadın ve çocuklarını öiümo göttlren . kimse alçak ve hâindir. Führer’e yap. tığınız sadakat yemini onun tarafından tâyin edilmiş bir halefi olmak j itibariyle bana yapmış tralunuyorsa-. nuz.
, Alman askerleri,
■ Vazifenizi yapınız. Mevzuu bahis olan vatandaşlarımızın hayatıdır.
(Baş tarafı 1 Ind sahifede)
Berlin'in 60 kilometre batısında Brandenburg'u işgal etmiş olduklarını bildirmektedir.
ikinci İngiliz ordusu Lubek limanına 30 kilometre yaklaşmış bulunmaktadır. Bu ordunun hareketler! yalnız Hamburg'u değil aynı zamanda bütün Danlmrka'yı kuşatmaktadır. Klel ve Vilhcmflhafen limanlan da geri ile İrtibatlarını kaybetmektedirler
Elbe nehrinin doğusunda İngiliz ve Amerikan köpriibaşları şimdi tek bir cephe hattı tutmaktadır. Alman u-çaklart dün Elbe üzerindeki köprülere akın etmişlerdir. 34 uçak düşürülmüştür. Yerde 21 uçak tahrlbedlimlş-tir.
Cenup Alman cebine dört İstikametten nüfuz ed?n Müttefik birlikleri yeni İlerlemeler kaydetmişlerdir.
Londra 2 (AA.) — Harb muhabirlerinin bildirdiklerine göre, Sovyet kuvvetleri dün akşam Berlin merkezinde Brandenburg kapısından geçmişlerdir.
Avusturyada Müttefikler üç koldan ilerliyor
Londra 2 (B.B.C.) — Müttefikler Avusturyada üç koldan ilerliyorlar. Üçüncü Amerikan ordusu, Ratenau civarında tnn ırmağını geçmiş, yedinci Amerikan ordusu, tnsburg’dan 15 kilometre uzakta 8arnlç’e varmış, Fransız ordusu da 40 kilometrelik bir cephe üzerinden Avusturya içinde İlerlemekte bulunmuştur.
Müttefik askerleri Tito kuvvetlerde birleşti
Roma 2 (AA.) — Müttefik umumi karargâhı tarafından dün gece neşredilen hususi bir tebliğ. Müttefik blrllklerlle Yugoslav kuvvetlerinin Venedik şimalinde birleşmiş olduklarını bildirmektedir.
Bu İki ordu birlikleri Montfalcone'-de birleşmişlerdir. Montfalcone, Tri-eate'nln şimal batısındadır.
Yeni faşist ordusu kayıtsız teslim oldu
Londra 1 (B.B.C.) — İtalyada mareşal Grarianl’nln emri altında bulunan Neofaşiat ordusu, kayıtsız ve .şartsız Müttefiklere teslim olmuştur. Bu ordu. 2 Alman ve 4 faşist tümeninden mürekkeptir.
B. Haşan Saka
Dün Amerika Dışbaka-nile bir saat grörüştti
San Francisco 1 (AA.) — Türkiye Dış taleri Bakanı ve Türk heyeti başkanı Haşan Baka dün. Birleşik Amerika Dış tşlerl Bakanı M. Stettlnlus İle bir saat kadar görüşmüştür, tki Dış işleri Bakanı Öğle yemeğini beraber yemişlerdir.
Türk murahhasları, konferansın günlük oturumlarına Iştirâk etmedikleri zaman, otellerinden dışarı çıkmayıp konferansa müteallik mesleklerle meşgul olmaktadırlar.
Türk murahhas heyeti, San Fran-dsco*nun bellibaşlı mağazalarile otellerinin bulunduğu Union 8quare caddesine hâkim bir otelde kalmaktadır.
Haşan Saka’nın, söylevini yakında vermesi beklenmektedir.
Mussolini’nin idamı tafsilâtı
Sabık diktatörü idam eden adamın sözleri
Laval ağlıyor
Mahvoldum diye feryat ediyor
Londra 1 (AA.) — Milano’da çıkan «ünita* adlı komünist gazetesi Mus-sollnî ve eski metresi Claretta Petaccl’nln ölümü hakkında, İdam edenler tarafından verilen malûmatı ya yinlamak tadır.
Mussollnl'yl öldüren kimse, koltu- makta iır. Fransız kuvvetleri Cons-a.-----lu—t-.tı* —>.(—ıt taııce gölü sahili boyunca Lavai'ln
bulunduğu Hochnt kasabası istikametinde ilerlemektedirler.
Pazar günü Laval İsveç Kızılhaç! üyelerinden birinden İsvtçreye girmesini temin etmesini rica etmiştir Muhatabı, arzu etse dahi, tavassut etmek İçin hiçbir nüfuza malik olmadığını söylemiştir. O zaman Laval hıçkırmağa başlamış ve «Beni ölüme mahkûm ediyorsunuz: ben mahvoldum» diye söylenmiştir
Laval bir şartla İsviçreye girebilir. O da, Petaln'in tabi tutulduğu şarttır. Yani, adalete teslim olmak üzere Fransaya naklini temin İçin bir transit hakkıdır. Laval, Alınanlardan Bavyera kalesine çekilmeği istemiştir. Fakat Fransızlar o kadar yakında bulunmaktadırlar kl. tevkifini ancak birkaç gün geciktirebilir
Berne 2 (A.A.ı — İsviçre hududundan gelen bir habere göre, Lava! geçen hafta İsvlçreye gitmeğe teşebbüs etmişse de muvaffak olamamıştır. |Laval ’lmdl şaşkınlık içinde btılun-
ğunuıı altında hafif makineli tüfeği olduğu halde Como eyaletinde, Mussollnl İle metresinin mahbus olduğu köy evinin küçük ve pencereslz odasına girmiştir. Mussollnl koyu renk bir pardesü giymişti ve başında Cumhuriyet muhafız kıtalarına mahsus bir kasket vardı. Çizmelerinin topukları aşınmıştı. Yerinden fırlamış olan gözlerinde şaşkın bir bakış okunuyor ve alt dudağı titriyordu. Bu, dehşet İçinde bulunan bir İnsandı. Mussolini’nin «Ne oluyor?» diye sorması üzerine, adam, kendisini kurtarmağa geldiği cevabını vermiş ve çabuk olmasını söylemiştir. Bunun üzerine Mussollnl, evvelâ Petaccl’nln çıkması lâzım geldiğini söylemiş ve kadın, kendisine alt eşyayı toplarken çabuk olmasını ihtar etmiştir. Fakat Mussollnl nihayet dayanamayarak önden çıkmış ve kapının eşiğinde adama dönerek «Size bir İmparatorluk veriyorum» demiştir. Fakat muhatabı cevap vermemiştir. Daha sonra bir otomobile binmişlerdir. Musso-llnl aerbes bir adam olduğuna kani görünmüştür. Bir ara adam, otomobili durdurarak, Mussollnl İle metresine İnip yüzlerini duvara dönmelerini emretmiş ve Ani olarak Hürriyet gönüllüleri genel komutanının İdam emrini bildirmiştir. Petacct Mussoll-nl’nin boynuna sanlar ak «Onun ölmemesi lâzımdır» diye haykırmış, fakat adam, eğer kendisi de ölmek İstemiyorsa, geri çekilmesini söylemiştir. Petaccl, kendisini geriye atmış, o zaman adanı üç adım mesafeden, Mus-sollnl’nin üzerine beş kurşun sıkmıştır. Bunu mûtaatap Petacci de aynı şekilde öldürülmüştür.
M ussol ininin gayri meşru oğlunun evinde neler bulunmuş?
Paris 2 (AA.) — İtalyan hududundan öğrenildiğine göre, Mllâno’da Asvero GraveUTnln evinde araştırma yapıldığı sırada milyonlarca liret kıymetinde gilmüş takımı, altın ve gümüşten mamul kilise eşyası İle dolu sandıklar bulunmuştur. Çok lüks bir şekilde döşenmiş olan evin möblesi 2 milyon liret kıymetin dedir.
Sandıklar Kurtuluş komitesi merkezine götürülmüştür.
Kendine, İtalyan 8. 8. kıtalarının şefi diyen Asvero’nun, Mussolini’nin gayrı meşnı oğlu olduğu sanılıyor.
Eski Dağcılık kulübü binası yıktırılıyor
Taksim bahçesinin köşesindeki eski Dağcılık kulübü binası bu sabahtan İtibaren yıktırılmağa başlamıştır. Belediye buraya alt katı geniş bir salon halinde olmak üzere büyük bir şekerleme mağazası inşa ettirecektir. Şekerleme mağazasının plânı hazar Farıdığından yakında eksiltmeğe çıkarılacaktır. Taksim bahçesinin tramvay caddesi üzerindeki duvarı biraz geriye çekileceğinden yeni bina da daha geride yapılacaktır.
Dev mikroskop
Nevyork 2 (AA.) — Kanser araştırmaları milli enstitüsü fen alanında kullanılmağa başlanan bir ton ağırlığında bir elektron mikroskopla bir sineğin kan damarını dört santimetre kadar büyütmek mümkün olduğunu bildirmiştir. Bu dev mikroskop X şuaı yarine elelcroniardan faydalanmaktadır.
Maaş aynî yardım ve çocuk zamları ödeniyor
Diln tatil olması dolayısile ödenemeyen mayıs maaştan bugün verilmeğe başlanmıştır. Maaşlarını Defterdarlıktan alan memur ve müstahdemlere maaşla rile birlikte, ödeneği olan daireler aynî yardım ve çocuk ram Iannı da vermişlerdir.
Belediye ve hususi idare bütçe, sinden maaş alan memur (öğretmen) ve müstahdemler maaş-laıile birlikte çocuk zamlarını almaktadırlar. Aynî yardım bedelleri İçin Belediyeye henüz ödenek gelmediği için aynî yardımlar verilememektedir.
— • Takvim W — Cemaziyel’evvel 18 — Kasam ilâ I İmsak Güneş öğle İkindi Ak Y»v|
- 7.M 9-51 5 05 12-W
V. 4.02 557 13.11 11 Û3 20.00 li-bûj
Er.

? Mayıs 1945
AKŞAM
A 'ŞAMDAN AKŞAMA

Her çağa göre kitap
Papatyalar şu mevsimde açar. Gelincikler de açmak üzere... "Şaban kaçırdınız mı arlık gelinci?: bulamazsınız.

ŞEHİR HABERLERİ
Yağ meselesi
Urfa yağı toptan 640 kuruşa çıktı
Orta Şark turizm konferansı Kahirede toplandı
imar hareketleri
100 yaşını geçmiş bir İstanbullunun sözleri karşısında...
dü-gibi
mu-
Bu mukaddeme ile gençlerimize hitabetmek istiyorum. Şimdi tatillerin arifesinde bulunuyoruz. Bu arife daha ilerlerse, imtihan velvelesi arasında dediklerim ıi.i nlerde yer eimîyccektir anıma, fimdi ihtimal genç okuyucularını daha fazladır. Umarını ki, jiire ferime mürebbiyeler On1’i da hak verir;
Muayyen kıtapalr, ancak
ayyen çakarda okunur. Fırsatı kaçırû nız mı, günü geçmiş ekmek ves'kası gibi yanar. O fırsat bir ( ' a ele geçmez.
Y. kınlarımdan iki okullu, ayn ayrı iki kitap okuyordu. Bunlardan biri peri masalıydı, öbürü de Oscar VVIde’dı Birincinin ben-terlerini 10 - 11 yaşlarında ben de ne büyük zevkle okurdum. Şimdi artık ele almama imkân var mı? «Ah, o lezzeti bir daha hulamıyacağım!» diye düşündüm, İkincinin kitabını elime aldım. Rivayete göre, bazı müellifler her yaştaki insanlara ayn ayn şekillerde h it a hederlermiş. Bunların başında da Oscar Wilde gelirmiş. Okudum, Gerçi bir lezzet buldum. Fakat nerede eski tahassüslerim? Aynı Salome'yi 19 yaşında da okumuş: 20 küsur yaşlarında da, defalarca Garp sahnelerinde seyretmiştim: O zaman bambaşka duygulara kapılmıştım. Bugünse; türlü muharrirlik te: Ebelerinin, hayat tecrübelerinin gözlüklerini burnuma üstüs-te takıyor da, taşralı bir saatlinin antika bir saati hayranlıkla seyredişi tarzında Wilde’ı okuyorum, Bu misalde bile; «Şayet çakında okumamış olsaydım, asla okuyamıyacaktım!».
*** ’
Şimdi ders, sonra imtihanlar, drrken tatil... Tatilde deniz; ve ta. tilde iskelenin demir parmakla, rina ilişerek çene çalmak... Sonra yine ders... Bir kaç tefrika romanı.. Ve senelerin boylece akıp geçişi... Nihayet meslek hayatı,.. Hattâ edebiyatla ilgisi olan bir meslek hayatı...
Otuz gencin hikâyesini geçen-Igrdc bu sütunda anlatmıştım. Konferansçı soruyor; «Milli Eğitim Bakanlığı bu eseri klâsikler ardında bastırmıştı. Okudunuz m-*? Yahut aslından, başka dille tercümesinden okudunuz
Belediye 500 üncü fetih yıldönümüne ait imar hazırlıklarına başlıyor

Okumam'şlar, İttifakla okunmamış. Şimdi yaş yirmi beşten azdır; yirmi beşi aşınca artık ümidi kesmeli: Bir daha okunun-Jrccak; okunsa da matlup hasıl Öî’nıyacak demektir. Zira o eser, ruh üzerinde ilk gençlik çağının tesirini bırakmıyacaktır. Demir ta**ında döviilmemiştir
Garplı bir çocuk, tahsilini bitil!p mesleğine kavuşuncaya kadar hangi yaşlarda neleri okur? Bizde de aşağı yukarı aynı şeyler okunmalıdır. Ecnebi dilleri bu £ ye ile öğrenmeli, tercüme kü-tünhanemh-e bu gözle bakmalıyı? Yaln-z edebiyatla ilgisi olan mesleklere sapacaklar için değil, »vr hangi bir münevver meslekle kendini gösterecek için her cağda O çağa mahsus umumî kültür k:-tanlarını okumak farzdır
Aksi takdirde, bir mühendis, Jh’yneimilel bir kongrede, Sanşo’ ra dair yapılan bir nükteye gül-pıiyecek diğer mühendisler arasında sevimsiz bir tip olacaktır Bir doktor, Yıınan efsanele-jfnin yarı ilâhlarına telmihler yapılarak yazdan bir Garp gazetesinin basit bir makalesinden zevk Puyamıyacaktır. Köye gelmiş şe-|ıiri| halinden kurtulma! için. Iıt çağda, o çağın icabettirdiği bitaplan okumaktan başka çare yoktur.
Konferansa iştirak eden B. Hüsnü Sadık Dıırukal’m muharririmize beyanatı
İstanbul hakkında güzel ve etraflı görüşlerle yazı yazan Vedat Nedim Tör şehirde yapılması lâzım gelen «güzellik seferberliğim nin ana hatlarından bahsediyor,
İstanbul için ne yapılsa azdır. Fakat bilhassa bu arada şehir hakkında, vakit geçirmeden doküman toplamamız, İstanbula yapılacak en büyük, en hayırb hizmet olacaktır.
Ben İstanbul hakkındaki derin bilgisizliğimi 100 yaşını geçmiş kimselerle konuşurken büsbütün anladım. Bunlar, bir asır-LL dan fazla yaşamış İstanbullular/") bu güzel şehre ait öyle sahnelerfi anlatıyorlar ki hayretle durala(\| dini. q_
Meselâ asır görmüş bir Istan- O bullu ilk defa Avrupadan treninc istanbula gelişini anlattı O za- O manlar Sirkeci istasyonu henırz'J) yok. Şimendifer ancak Yedikule- hj ye kadar geliyor. >
Avrupa postasını Yedikulede bir sürü binek atı, eşek, araba ve- X saire bekliyor. Posta gelince yol- £_ culardan bir kısmı arabalara, -takat bir kısmı da atlara, eşekle- gy re biniyorlar. Tıkır tıkır şehre doğru bir «10111, Şaka değil Av-"O (tıpadan dönülüyor!..
Bugün, İstanbulun bu nına ait belki de ne bir ne bir yazı bulmak kabil değildir,ÇJ 100 yaşını geçmiş olanlar da daha bir iki asır yaşıyamıyacaklan için İstanbula ait bu gibi sahneler. bu tarzda bilgiler de onlarla beraber gidecektir. Unutmamalıdır ki anlattığım şey Istan-bula dair bu 100 sene içindeki bilgisizliğimizdir. Bir şehrin mazisinde 100 sene nedir ki?.. Asırların arkasına doğru gittikçe bu meseledeki bilgisizliğimiz artmaktadır. Henüz aramızda yaşı- ' yanların bile gördükleri sahneleri tesbit edemezsek daha sonrakileri nasıl bir araya getireceğe?..
İstanbul hakkında, şehir hayatının mazisi hakkında kıskanç bir itina ile döküman toplamak mecburiyetindeyiz. Bu işi hak-kiyle yaparsak hiç şüphe etmiye-liın ki İstanbula madde halinde hediye edilecek her hangi bir âbideden daha kıymetli olacaktır.
Son zamanlara kadar İstanbulun mazisinde resmî hiç bir bilgi derleme faaliyetinden haberimiz yok. Yalnız bereket versin ki ts-taııbulu seven, tstanbul hayranı. İstanbul muharriri bir kısım yazıcılarımız çıkmıştır Bunların yazı ile yaptıkları sanatkârane fotoğraflar şehrin mazisinden çekilmiş eski enstantanelerdir. Gazeteciliğimizin son 30 senesi içinde de resimleri ile, yazlan He şehre, şehrin hayatına dair mevzulara eskisine nazaran çok ehem-
Vall ve Belediye Reisi Dr. B. Lûtfl Kirdar, gazetecilerle yaptığı nisan toplantısında İstanbul’un beş yüzüncü yıldönümü münasebetlle İstanbul' da yapılacak İmar hareketleri etrafında geniş İzahat vermişti. Şehirde yapılacak işlerden pek azı belediye bütçeşile, büyük kısmı da devletin bir kanunla temin edeceği yüz küsur milyon Halik ödenekle yapılacaktır. Bununla beraber bütün İmar İşleri şehircilik mütehassısı B. Prost'un İdaresi altında imar müdürlüğünce hazırlanan plânlara göre tanzim edilecektir.
Beş yüzüncü yıldönümü yaklaştığından belediye bu seneden itibaren yıldönümüne alt işlerin tatbikine alt faaliyete geçecektir. Bu arada evvelce avan projeleri- hazırlanıp da tatbikat plânları henüz hazırlanmamış olanların da bir an evvel hazırlıklarına başlanacaktır.Bu maksatla imar müdürlüğünde yeni bir çalışma programı tatbik edilecektir.
Yapılacak mühim imar İşlerinden biri de Sarayburnundan İtibaren şimendifer hattı üzerindeki köhne, eski bln^Jarı kaldırmak ve Yedikuleyâ kadar geniş bir sahil yolu açmaktır. Bu maksutla tren yolu geriye alınacaktır. Bu büyüfc İmar işinin üç seneden evvel t ama mil e başarılması mümkün oiamıyacağından belediye, ilgili Bakanlıklarla çalışma blrllft yaparak biran evvel başlamak fikrindedir.
Diğer taraftan belediye umumi meclisten aldığı salâhiyetle Eminönü İle Unkapanı arası sahil yolunu da yine bu sene açmağa teşebbüs edecektir. Bu İtibarla önümüzdeki yaz mevsimi şehirde geniş bir İmar faaliyetine başlanabilecektir.
Geçen ay içinde Kahir e'de toplaman turizm konferansında bulunmak ve harb sonrası Türkiye'den geçecek hava servisleri hakkında görüşmeler, anlaşmalar yapmak üzere Yataklı Vagonlar Türkiye mümessili B. Hüsnü Sadık Dıırukal’m Mısır'a gittiğini yazmıştık. B. Hüsnü Sadık Durukal dünkü Toros ekspresile şehimlze dönmüştür. Kendislle konuşan bir arkadaşımıza Kahlre’de toplanan ve bütün Şark hükümetlerinin delegelerinin de bulunduğu turizm konferunsı-nın vardığı neticeler ve konuştuğu meseleler hakkında demiştir kİ:
«Bilhassa Suriye - Filistin - Mısır hükümetleri harb sonrası turizm faaliyetine şimdiden başlamış bulunuyorlar. -
Konferansta turizm meselesi 3 cepheden tetkik edilmiştir. Bunlar karadan, havadan ve denizden olmak üzere kısımlara ayrılmaktadır.
Karadan turizm faaliyeti şimendifer ve otomobille olmak üzere 2 şekildedir. Şark memleketlerinin Garp memleketlerde bilindiği üzere doğrudan doğruya İrtibatı Semplon ve Toros ekpsreslerile yapılır. Yolcu münakalâtını kısmen elde tutabilmek için şimendifer idareleri yolcuların muhtaç oldukları konforu, radyoyu ayrıca sıcak memleketlerde vagonlar dahilinde soğuk hava tertibatı, duş bulundurmak mecburiyetinde oldukları gibi, diğer taraftan muhtelit rnem leket hudutlarında gümrük ve pasaporta alt muamele ve formalitelerin yolcuları rahatsız etmiyecek bir şekle ifrağı muktezldir. Suriye - Filistin -Mısır hükümetlerinin şimdiden bu hususlarda gereken tedbirleri aldığını öğrendik.
Hayta - Trablus arasında 1943 de biten 250 kilometrelik askerî hattın yolcu, eşya nakliyatına açılması İçin alâkadarlar arasında müzakereler oldu ve müspet neticelere varıldı, Yakında Haydarpaşa - Kahire yolu gümrük, vize sair muameleler trend? yapılmak su ret ile iki buçuk günde katcdlleblleccktlr. Bu yeni blrşey de-]
merkez bulunması hasebile buradaki seyyahların Türkiye’ye rahat bir seyahatle getirilmesi için 1927 de Toros ekspresi ihdas olunmuştu.
Karadan otomobille seyahate alt şu esaslara varılmıştır:
Bu şekilde seyahate çıkanların kendi arabaları mevcut olup İstedikleri yerlere kolayca gitmek arzusundadırlar. Bunun için de asfalt veya şose, tevakkuf edecekleri noktalarda konforlu otellerin eğlence yerlerinin bulunması ve bu seyahatlerin gümrük polis muamelelerinin kolayca yapılmasıdır. Suriye - Filistin - Mısır arasında bu şekilde seyahatler kolayca yapılmaya başlanmıştır.
Hava yollar İle turizm hakkında İse harb sonrasında tay/areclli&ln bugün eriştiği terakklyat vc inkılâp dola-yıslle yolcu nakliyatının mühim bir kısmının bu seri vasıta ile temin edileceğinden şüphe edilmemekte zira İstanbul - Kahire seyahatinin 8 saatte yapılabilmesi İmkânı bulunması ou hususta tereddüde mahal bırakmamaktadır. Ancak yolcuların eç-ya meselesi tayyarelerin 15 - 20 kilodan fazla taşıyamamalan yüzünden şimendifer münakalâtında sürat kolaylık ve konfor temin olunduğu takdirde yolculardan bir kısmının kara vasıtasına celbi İmkân dahilinde görülmektedir. Türkiyeden geçecek hava vasıtalarında seyahat edecek yolculara alt bilet ve sair kolaylıklar hususunda muhtelif Amerikan. İngiliz hava teşkliâtlarile temaslarımızda hayırlı neticelere vardık.
Deniz tariklle yapılacak seyahatlere ait elde ettiğimiz netice şudur: Harbden Önce İstanbul - İskenderiye arasında Devlet Denizyollarının serî ve konforlu vapurlarlle yapılan münakalâtın yeniden başlatılması hususunda Mısır'da sabırsızlıkla karışık bir İstek mevcuttur. Ayrıca memleketimizin tabii güzellikleri, sinesinde sakladığı medeniyet şaheserleri hakkında Şark memleketlerine resimli af'şler ve muhtelif dillerde broşürler tanıtmak liizumu vardtr. Bunun _ . , , turizm işleri ile meşgul makamlar
ğlldir. Aktarmasız olarak Kahire - j veya Turing kulüp vasıtosile yapıl-Haydarpoşa münakalâtının temini masının elzem olduğu anlaşıl maktı-ve Kihnre'nln mühim bir turistik dır.
I
Şehrin yağ meselesi gittikçe ehemmiyetli bir hal almaktadlr. Her ay halka birer miktar zeytinyağı dağıtımı işi henüz halledilememiştir. Diğer taraftan sadeyağ flatleri görülmemi? derecede yükselmiştir. Piyasaya yeni mahsul Siverek yağları gelmiş ve faturalı toptan kilosu 640 kuruşa verilmiştir. Mallar, müstahsile alt bu-
lunduğundan kimse bu flatten yapılan satışa mani olamamıştır. Taze Siverekler geçen sene bu mevsimde 410 - 420 kuruşa verilmişti. Taze olarak bu flata satılan yağların kış aylarında ve mevsim sonunda ne kadara satılacağı şimdiden hesaplanabilir.
Yağ satışları birbirine bağlı bulunduğundan her cins yağ flatlerinin yüksek oluşu, zeytinyağı darlığına atfediliyor. İstanbul piyasasına gelen haberlere göre Ticaret Bakanlığı bu hususu İncelemiş ve umumiyet ltlba-rlle ve toptu bir surette yağ sıkıntısını önleme çarelerini aramağa koyulmuştur.
Bakanlıkça kararlaştığına göre sadece zeytinyağına el atılmakla iktifa olunmıyarak diğer yağların satışları ve imalleri işleri de mürakabe altına alınacaktır.
Önce ihracedilmek üzere sekiz bin ton susam stoku yapılmıştı. Susamlar satılamamış ve yeni susam mahsulü zamanına yaklaşılmıştır. Ticaret Bakanlığı, sekiz bin ton stoku, yağ yapan fabrikalara vererek yağ haline koyacaktır. Susamlar, ticaret ofisi tarafından dağıtılacak ve yapılacak yağlar yine ofis tarafından alınarak halka satılacaktır Üç ay sonra yeni susam mahsulü çıkarılabileceğinden ticaret ofisi susam yağı İmaline devam edecektir.
Ayçiçeği tohumunun kilosu 40 kuruştur. Be? kilo tohumdan bir kilo yağ yapılabildiğinden satışlar ehven olamıyor. Ağustostan sonra yeni Ayçiçeği tohumları tarlalardan toplanabilecektir. Ticaret ofisinin Ayçiçeği tohumlarmı satın alarak bundan yağ çıkarılması işi de Ticaret Bakanlığınca etüt konusu olmuştur.
Perakende bir kilo fındık yağı 320. Ayçiçeği yağı 300 - 310 kuruştur
Yağ darlığı karşısında bir yağ fabrikatörü şunları söylüyor:
— Yağ satışları birbirine bağlıdır. Ticaret Bakanlığı memlekette çıkan her cins yağların satışı ve kontrolünü zeytinyağına uydurmadığı takdirde bu darlık önlenemez. İş bununla da bitmez, Nebati yağ imalini bir baskı altına almalıdır. Zeytinyağı ortadan kalkınca fındık satıcıları harekete geçti ve bir kilo fındığı 224 kuruşa çıkardılar. Bu fındıklar mevsim başında 78 kuruştu. Arkasından Ayçiçeği tohumu fiatı fırlatıldı. Ticaret Bakanlığı, hepsinden kâfi miktarda satın alıp yağ yaptırmalı ve bilâhare bakkallara dağıtmalıdır. Bu serbesti devam ettiği takdirde yağ işi halledilemez»
Gümrükler umum müdürlüğünün tetkikleri
Gümrükler umum müdürü B Celâdet Barbarosoğlu İzmir gümrüklerindeki tetkiklerini bitirmiş. İstanbul» gelmiştir. İzmir,gümrüklerindeki tetkiklerini, İstanbulda bulunan Tekel Bakanına bildiren umum müdür. bir hafta kadar da İstanbulda kalacak ve incelemeler yapacaktır.
B. Celâdet Barbarosoğlu, incelemelerini bitirdikten sonra gümrüklerimize verilmesi lcabedecek hususları tesblte başlayacaktır. Umum müdürün raporu üzerine gümrüklerimizin horb sonuna uydurulması işine girişilecektir.
— o»
tama- CO
resim, 2
Yünlü kumaşlar
Kırkpınar güreşleri
Satış şekli bir türlü tâyin edilemedi
Bu yıl bazı yenlikler yapılacak
Tekel Bakanı
Birkaç gündenberl şehrimizde bulunan Gümrük ve Tekel Bakacı B-Suat Hayrl Ürgüplü, dün akşamki eksprelse Ankaraya dönmüştür.
KÜÇÜK HABERLER
* örtaköy Gençlik kulübü tarafından tertibedllen sokak koşusunda 3000 metrede Haydarpaşa lisesinden ALİ Polat birinci (14,37), Fcahaneden Kâzım İkinci, Ferhat üçüncü gelmiştir. Takım Itlbarlle Feshane birinci, Boğaziçi ikinci. Ortaköy üçüncüdür.
6000 metrede Ortalcöyden Cahit birinci (19.57), Andaç İkinci, Bakırköy -den Muhsin üçüncü gelmiştir. Takım. Itibarlle Bakırköy Halkevi birinci, Ortaköy ikinci, Unkapanı üçiinciidür.
* üniversitede sene sonunun yaklaşması münasebetile imtihan taksitlerini vermlyenler âzami mayısın 10 u na kadar vermek mecburiyetindedirler. Bu müddet zarfında fakrı hal mazbatası almayıp da fakülte ücretlerini vermlyen talebeler imtihanlara glrcmlyeceklerdlr.
* Evvelki gece Haydarpaşadan Pen-
dlğe hareket eden son banliyö katan makinisti Maltepe İstasyonuna girer-1 miyetli bir yer verilmiştir, ken yol üzerinde parçalanmış bir ce- 1 ‘ *—-
set görmüş ve durmuştur. Hâdiseden Kartal adliye ve zabıtası haberdar edilmiş ve yapılan tahkikatta bu cesedin çLmento fabrikası işçilerinden Haşan Gezer olduğu anlaşılmıştır. Haşan Gezer in diğer bir katar tarafından çiğnendiği anlaşıldığından, bu hususta İcabeden İncelemeler yapılmaktadır.
*■ Sıtma vc sivrisinekle mücadele için şehrimizde kurulacak mücadele merkezlerinden birinin de Vilâyet Sıhhat müdürlüğünde açılacağını yazmıştık. Bu merkezin açılması İçin hazırlıklar devam etmektedir. Merkez bir hafta sonra faaliyete bağlıyacaktır. Diğer taraftan sıtma mücadelesi İçin icabeden elemanların tâyinleri tamamlanmıştır.
Kastamunu’da su işleri
Kastamonu (Akşam) — Belediyemiz şehirde İyi bir su tesisatı yaptıracaktır. Bu İşleri incelemek üzere şehrimize bir su mühendisi gelmiştir.
İthal edilen yünlü kumaşların -satışına bir türlü başlanamadığı yazılmıştı. Vilâyet, talep çokluğu karşısında kumaşları tevzle yanaşmadığı gibi. Ticaret birlikleri de mallan ithalâtçılara bırakmak istemiyor.
Kumaşların iki yüz bin metre kadar tutacağı hesaplandığını yazmşı-tık. Bunların yerinde bize satış fiatl Türk parası 11c metresi yedi liradır. Nakliye masraf ve ithalâtçı kârı ile müstehlike metresinin 22 - 25 liraya verilmesi icabedec^ği hesaplanmıştır.
Birkaç günden beri kara bor?ada yünlü kumaş satışı hararetlenmlştlr. Kumaşları, terzilerde ve elbise Imal-cllerinde kolayca bulmak kabildir. Malları görenler ve cinslerinden anlı-yanlar bunların yeni İthal edilen ve bir türlü satış şekil tesblt edlleıniyen mallardan bulunduğunu ileri sürüyorlar.
Kumaşın metresine toptan 56 lira istenmektedir. Bu parayı veren her imalâtçı ve terzi istediği kadar mal alabiliyor. Bu hesaba göre bir metre kumaşta 30 lira kâr vardır.
Edime (Akşam) — 25 Mayısta Edlir1-nenln tarihi Sarayiçlnde yapılacak olan Kırkpınar güreşlerinin tertibini Ve düzenlenmesini bu yıl Parti üzerine almış ve bu işle Edirne Halkevlnl ddevlendirmlştlr. Bu işler için genel sekreterliğin teşebbüsü ile Edlrnede vali Süheyp Karafakıoğlunun başkan lifti altında bir komite teşekkül etmiş ve çalışmalarına başlamıştır.
Bu yıl yapılacak olan Kırkpınar güreşlerinde şu yenilikler göze çarpmaktadır; Derece alacak pehlivanların ödülleri arttırılmış, başa 700 lira Ve bir kispet, baş altına 400 lira bir kispet, büyük ortaya 350 lira iki kispet, küçük ortaya 300 lira İki kispet ve desteye de 700 lira ile dokuz kispet ayrılmıştır Derece alamayan ve kabiliyeti görülen kıymetli güreşçilere de hediyeler verilecektir.
Güreşlerin devam edeceği 25, 26, 27 mayıs günlerinde güreşçilerin İhtiyaçları karşılanacaktır. Bunlar şimdiden tesblt ve temin edilmiştir. Güreşler halk için parasız olacaktır. Bu yıl bir değişiklik olması için ayrıca Bo Judan davul ve zurnacılar getirtilecek ve güreş esnasında gençler çeşitli spor gösterileri yapacaklar ve mahalli milli oyunlar oynanacaktır. Güreşlere çok miktarda ve bilhassa genç güreşçi celbi İçin gerekil teşebbüs yapılmıştır.
İstanbul dokümanı bırakmak bakımından bu hayırlı faaliyet tabii bundan sonra da devam edecektir. Lâkin asıl bunlardan evvelkiler ne olacak?.,. Onları düşünelim.
Hikmet Feridun Er
32 Çita-
Papatyaların, gelinciklerin ^uevsimini kaçırmamalı: Onları fn «da toplarsam® ne âlâ...
(Vâ ■ Nû)
TUfcK
MEŞHURLARI
ANSİKLOPEDİSİ
Ankarada konser veren Üniversite gençleri Ankara Halkevlnde klâsik Garp muHİkisine ait bir konser vermek üzere Ankaraya giden Üniversite Talebe birl'^ı müzik koluna mensup gençler e1’- . -zhrlmize dönmüşlerdir. Radyoda dn birer konser veren gençlere Başbakan Şükrü Saraçoğlu tarafından Karplç'te bir ziyafet verilmiştir. Önötokan, gençleri ayrı ayrı tebrik
Sıtma mücadelesi
Sıtma ve sivrisineklerle mücadele İşine 1 mayıstan İtibaren başlanacaktır diye öteden beri söylenmekte İse de sıtma mücadele başkanlığı he-nü? resmen bugün kararlaştırılmış değildir. Mücadele hazırlıkları devam etmektedir.
Mücadelede çalışacak olan hekim ve sağlık memurlarının tâyinleri do sona ermek üzeredir, Kadıköyünd? kurs gören mücadele memurları kurslarını İm kal etmişlerdir. Sıtma ve sivrisineklerle mücadele İşine şehirde bütün semtlerde aynı r-ündo başlanacaktır. Başlama günü vilâyetçe bir tebliğle halka bildirilecek va halktan mücadeleyi kolaylaştıran bazı İşlerin yapılması da istenecektir.
Miicadelo işinde en biiyük ödev sıtma mücadele başkanlığına düşmekte ise de hükümet ve beledly» sağlık teşkilâtı da geniş ölçüde mücadeleye İştirak edecektir.
Turfanda çilekler 400
- kuruşa satıldı
Bu sene birer hafta fasıla İle İzmlri den meyva haline iki parti turfanda çilek gelmiş ve kilosu toplan dört yW kuruştan satılmıştır, kinol partide
MİLLİ PİYANGO
Yeni imar müdürü Ankara’ya gitti
Belediye imar müdürlüğüne tâyin edilen fen müşaviri yüksek mühendis B Hüsnü Keseroğ-lu yeni vazifesine başlamıştır.
B. Hüsnü Keseroğlu Ankara-da inşa edilecek yeni Radyoevi plânında jüri heyetine dahil bulunduğundan Ankaraya gitmiştir. Jiirl, bugünlerde kararını
Yazan:
t. ALÂETTİN GÖVSA Yedlgün neşriyatından olan bu eser her ayın birinde sayfalık fasikül halinde kacak ve 12 fa sik (1! de mamlanacaktar İlk fasikülü çıktı.
Finli yalnız 50 kuruştur. Bütün müvezzllerden isteyiniz.
1/5/1945 flatleri Londra üzerine 1 sterlin Nevyork üzerine 100 dolar Cenevre 100 İsviçre Fr. Madrid üzerine 100 pezeta Stokholm üzerine 100 kuron
ESHAM VE TAHVİLAT % 5 faizli ikramiyeler: 1933 Ergani 1938 ikramiyeli Milli Müdafaa
D. Yolu ikramiyen % 7 faizli Tahviller: Sivas - Erzurum I Sivas - Erzurum 2-7 1941 Demiryolu I 1941 Demiryolu n 1941 Demiryolu III Milli Müdafaa I Milli Müdafaa II Milli Müdafaa TTT Anadolu Demiryolu Grupuı Tahviller 1-2
Hisse senetleri % 6(1 Mümessil senet I-Ifsse senetleri: Merkez Bankası î? Bankası
T. Ticaret Bankası Aslan çimento
ALTIN
Borsa dışında
Gulden Reşadiye
Sahlfe 4
ASSAM
L
FRANSA NASIL ÇÖKTÜ?
Yazan: Pierre Laıareff Çeviren: Şevket Radp
' Tefrika: No, 26 —
Rağbetten düşen gazeteler
Almanyadan yeni gelen bir talebe ile konuştum
Röportajı yapan: ZERİA ÖME"J
Kanun bilgileri
Tüccarların defterleri
PARİS - SOİR gazetesi durmadan yükseliyordu. «Almanya'da üç adam* başlıklı röportajımızdan sonra yine heyecanlı birçok ropörtaj serisi neşrettik. Dünyanın neresinde mühim bir hâdise olursa oraya derhal tecrübeli gazeteciler veya tanınmış muharrirler göndererek onların telgrafları ve yazılarlle halkı haberdar ediyor,1 lıususi fotoğrafçılarımızın gönderdikleri resimlerle de bu yazıları süslüyorduk.
Haberleri öteki gazetelerde olduğa gibi Havas ajansının verdiği şekilde değil de membamdan alıp neşretmek İçin Fransanın ve dünyanın başlıca şehirlerinde hususi muhabirler bulundurmak yolunu tutmuştk. Yalnız siyasi haberlerle iktifa etmiyor, okunacak türlü yanlar koyarak gazeteyi akşamları evde küçük büyük herkesin bekliyeceğl bir hale sokmaya çalışıyorduk. Bu arada tarihi aşk maceraları, kadınlara pratik tavsiyeler, macera veya polis romanları, spor ve çocuk yazıları koyuyor, bilhassa cinayetlere büyük ehemmiyet veriyorduk. En çok da bu yüzden hücumlara m-ıruz kalırdık! PARİS - SOİR'ln git-tll-ce yükselişi LTNTRANSİGEANT (rr-efesine fazla tesir etmedi. 600.000 m ha sattığımız zaman da vaziyet bö-’Je idi. Bizim yükselişimizden bil-h'^na Paris'in sabah gazeteleri zarar görüyordu. Çünkü vilâyetlerde bizim gazete ile sabah gazeteleri aynı saatte satılıyor, bizde daha yeni haberler olduğu İçin halk PARİS - SOİR'ı tercih ediyordu.
Başlangıçta bLr akşam gazetesini kendilerine rakip saymıyan beş büyük sabah gazetesi tehlikeyi hisset- ■ tikleri zaman çok geç kalmışlardı. İş büyüyünce PARİS - SOİR'in sahibi şimalde şeker ve kâğıt fabrikaları . olan çok zengin, bir Lş adamı İle ortak : oldu.
Beş büyük gazete açık bir rekabete girişeceklerine bizi kötülemek yolunu , tuttular, önce yine bize bağlı PARİS- , MİDİ gazetesine saldıran Havas gru-pu kendi adamları ve avukatları Nazır Flandln vasıtası le meclis kürsü- ] sünden gazeteyi şimal dokumacılarının menfaatlerini korumakla itham ettirdiler. Tam on sene, gazetenin sa- ; hlbi Jean Prouvost ile ortağının şeker. kâğıt ve dokuma sanayindeki ' menfaatlerini koruyacak kuvvetli bir gazeteye sahip olabilmek için PARİS-SOİR'a milyonlar döktükleri tekrarlandı durdu. Filhakika gazete başlangıçta sahiplerine yüzlerce milyon franga mal oldu İse de sonunda kendilerinin sanayi işletmelerinden daha mühim ve daha kârlı bir müessese haline geldi.
Yine tam on sene PARİS - SOÎR’ın rezaletlerden istifade ettiği ve boyuna heyecan aradığı İddia edildi, çünkü haberlerimizi açık ve göze çarpacak şekilde koyuyorduk. Kusur sayılan bu tertip sonradan bütün dünya gazeteleri tarafından taklldedildi.
**¥
Bize yapılan bütün hücumlar gündelik gazetelerin yardımiyle geçinen haftalık haber vç şantaj dergileri tarafından yapılıyordu. Kendi çocuğu saydığı gazetenin yabancı ellerde birden bire büyümesi ağırına giden Eugene Merle de bize hücum edenlere katılmıştı. PARİS - MATİNAL adında, günün bütün haberlerini hulâsa edecek resimli bir gazete çıkarmak teşebbüsüne girişti. Fakat bunun bütün Parislileri cezbetmeyc kâfi olmadığını bildiği için PARİS - MATİNAL gazetesine muayyen tarihe kadar abone olacaklara mükemmel birer altın saat vadedlyordu. Bu hususta bir saatçi İle anlaşmıştı: Borcunun yarısını gazetede İlânlarını koymak suretile, diğer yarısını da saatlerin tesliminden bir ay sonra para olarak ödlyecekti. Gazetesini çıkarmak için bir meteliği olmıyan Eugene Meric'in pek tabiidir kİ saatleri ödJyecek parası da yoktu. Fakat abone ücreti 75 frank tutuyordu: her saat İçin de 15 frank ödemesi lâzımdı. Pek çok kimsenin hediye altın saat almaya hevesleneceğini, bu sayede kasasına hem PARİS - MATİNAL gazetesini bir müddet çıkarmaya, hem de saatçiye borçlarını ödemeye yetecek kadar para gireceğini tahmin ediyordu. Gazete bir kere tutundu mu ondan sonrası İçin kendi buluş kabiliyetine güveniyordu. Nc yazık kİ Parislilerin ya vakti doğru bilmeye İhtiyaçları yoktu, yahut da hepsinin şimdiden birer saati vardı. Her halde Merleln borca yaptırdığı İlânlara rağmen PARİS - MATÎNAL'e pek az kişi abone yazıldı. İlk ayın sonunda muharrirler henüz paralarını alamamışlardı. Bunlardan biri Eugtne Meric’e koridorlardan birinde raslayjnca benim yanımda:
— M. Merle, dedi, bir muharririn, aldığı yüz frank avansla bir ay geçinebileceğini tahmin ediyor musunuz? nıız?
Merle:
— Ben ne bileyim azizim, hayatımda muharrirlik etmedim kİ! diyip yoluna devam etti.
Üç hafta sonra PARİS - MATİNAL kapandı, Eııg&ne Merle de tekrar «Beyaz kara tavuk» dergisini çıkarmaya girişti. I
Pir gün ona sokakta rasladim, son derece parasız olduğundan şikâyet etti. 8o~ra birdendir-» beni, şehrin en r '”11 lokontatarıııdıın biri olan, da-
İma birçok mühim şahsiyetlerin buluştuğu CafĞ de P&ris’de beraber yemeğe davet etti. Davetini reddeden-( ucuz bir aşçı dükkânına gitmesini tavsiye ettim.
Merle gayet ciddi:
— Nasıl giderim, dedi, cebimde para yok kİ!
Cebinde yüz frank varken mütevazı bir lokantada 15 franga yemek yeyip gerlslfil saklıyacağına, zenginleri av-Uyabileceği bir yere gidip orada hepsini harcamayı tercih eden şu vurguncu tipinin bütün felsefesi İşte bu idi.
Kendi tâbiriyle bütün endişesi «bifteğin! avlamak» olmasma rağmen, Eugine Merle düştükçe düştii. Ceza mahkemesinde dolandırıcılıktan mahkûm oldu. Fakat bir hafta sonra, ben onu hapishanede zannederken Başvekil Camllle Chautemps'ın bekleme odasında gördüm. Mütebesslm-di. Her zamanki gibi yakasında LC-gion d'Honneur işareti vardı. Başka bir gün Mebuslar Meclisinin önünde Meclis Reisi Edouard Herrlot. ile gezinirken gördüm; Herrlot onu dinlerken gülmekten göbeği çatlıyordu, ftz sonra teknik müşavir olarak PETİT PARİSİEN gazetesine girdi.
İşte Paris böyle idi: Eugene Merle eğlendirici ve becerikli bir adam olduğu İçin söyledikleri dinleniyor, davet ediliyor, korunuyor, dolandırıcı olduğu bilindiği halde İş veriliyor, bunun vahim bir şey olduğu kimsenin aklına bile gelmiyordu.
**»
Bununla beraber PETİT PARİSİEN gazetesi Fransanin en namuslu gazetelerinden biri idi. Şehir haberlerine fazla yer verdiği ve İyilerin dalma mükâfatlarım görüp kötülerin cezalarını buldukları romanlar tefrika ettiği İçin, ona «Kapıcıların gazetesi» denirdi. Bu yolda hayli zaman sebat ettikten sonra başlığına «Fransanın en çok satılan gazetesi» cümlesini koymağa hak kazandı.
Bir nezaret gibi sakin bir müessese İdi. Orada muharrirler yaşları İlerledikçe terfi ederler. İhtiyarladıkları zaman da nasıl olsa bir tekaüdlye alacaklarını bilirlerdi. Yenilikler yapmak orada hiç dc hoş görülmezdi. Kıymetli, fakat eski bir gazeteci olan Joseph Elle - Bols yazı İşlerini İdare ederdi, Dalma tedbirli, dalma hiikfı-met taraflısı bir siyaset güderdi. Fransanın bütün yüksek şahsiyetlerini tanır, her biri dc onu iltifatlara garkederdl. Daha pek gençken L6-gion d'Honneur nişanının en yüksek rütbesini aldığı zaman Başvekiller ona ne mükâfat vereceklerini bilemez oldular.
PARİS - SOİR ortaya çıkıncıya kadar en iyi röportajcılar, bu arada zamanın en meşhur röportajcısı Albert
Almanyadon İsveç bandıralı va-1 rlp bombalan yavru tâbir edilecek purla gel«n talebelerden biriyle gö- ‘ —
rüştüm. Almanya cehennemini şöyle anlatıyor:
«Hitler 1941 ve 1942 senesinde seneden beri Alman topraklan üze- ların İngiltereye kuvvetle taarruz et-rlne serptiği tohumun filizlerini ba-i tiklerinden sonra, mesele hiç de böyle rlz bir şekilde görüyordu. Bu onun basit olmamaya başladı. Köylüler İçin çofc ümit verici olmuştu. Zira Al- 1 dalı! tarlalarının dört köşesine çu-nıan gençliği onun istediğinden fazla 1 kurlar kazıyor, bir küresinden öbür hunhar olabilmişti.
Size şimdi onların neler yaptıklarını anlatmıyacağım. Sadece gayelerinin dünyayı istilâ etmek olduğunu bir kere daha belirteceğim. Biz ecnebiler Almanların 1942 senesindeki co-şuşlarını. 1945 senesindeki çöküşlerini daha kolay takibcdeblldlk.
1044 senesinde hava altınları sıklaştığı zaman hepimiz Alman halkının bu hayata dayanamayıp isyan edeceğin! sanmıştık. Aşafhda göstereceğim misalle o halktan yüz kişi de kalsa Hitler sağ oldukça İsyan ct-miycceklerini anladık. Zira Almanlar on senedir aynı hedefi pay* olarak görmüşler ve tapınışlardı, Bugün onların gözü başka hiç bir şey göremez. Gestaponıın mübelâğdi şekilde halkın üzerindeki nüfuzu her şey-deri evvel kara borsacılığın bir an''a önüne geriverdi Tabiî bıı birkaç kişinin tdamilc mümkün oldu,
Almanyada nüfuzlu diğer bir zümre de (SS> lerdlr ki »astığı astık, kestiği kestik" fözü bunlar irin sövlert-rn!s olacak. Hemen hiç birinin ailesi yoktur.
Ben Beriinde oturuyordum, fakat bütün Türk talebeleri aşağı yukarı, birbirimiz! arıyor ve soruyorduk] Onun için de her yerden haberimizi
kadıır küçük, yangın bombaları ise bir dakika zarfında alıp altığınız takdirde zarar vermiyorlardı. 1944 se-on nesi sonlarına doğru bilhassa Alman-
köşesine gidip saklanıyordu Düşen yangın bombaları cehennemi alevlet saçıyorlardı, bu da bombaların bir tarafından daimi benzin İfraz etmesinden İleri geliyordu. Tahrip bombaları İse yavru tâbir ettiğimiz gibi küçük olmayıp düştüğü yeri göçerli-yordu. En korkunçlan saatli bombalardı kİ bunların ne zaman patlıya-cağı hiç malûm değildi. Meselâ Karlsruhe'deki üniversitenin üzerine düşen bombalardan çıkan yangını söndürmlye çalışırken ertesi gün birden bir infilak oldu ve üniversitenin yerinde yeller e'tl.
Biraz İşin komik tarafına geçelim. Bu da Almanyada yapılan flörtlerin İki kısma ayrılışıdır.
1 — Kendiniz. İçin.
2 — Menfaatiniz için.
Şunu söylemeliyim kl Almanyadnkl rejim, kadınları erkekleştlrmlstİT Nazllerln koyduğu kanıma göre Alman anneden olan çocuklar Alman hükümetine aittir. Ancak muayyen | bfr zaman İçin baba ayda kırk mark süt parası vermekle mükellef tutulur. Ondan sonra babanın çocuk üzerinde hiç bir hakkı yoktur. Tabii bu evlen-mlycn ve gayr! meşru çocukları olan ecnebiler içindir Flörtten bahsediyordum, Evet, biri sizin beğendiğiniz
I
Onnn İçin de her yerden Haber İmiz jJ “
vardı. Alman.sda hayat p»b»111M-1 İse suratları çirkin dnM olsa
maktan ziyade, İhtiyaç doyulan sra- »allanmak mecburiyetinde kaMıkınız İtrin temini sSçleslvordll. B'lhura Bunlar bilhassa bakkal dW-
Rânlnrınds çalışan kızlar, veya babaları bakkal, kasap olanlardır!
Enteresan bir cihet de hava akını esnasında düşen bombaların, seslerinden ne çeşit bomba olduğunu anlamaktır. Bu size şimdi garip gelir, fakat yapılacak bir şey olmayınca dinlemek mecburiyetinde kaldığınız sesler...» dedi ve sustu. Belliydi kİ âsabı hâlâ yatışmamış, kulağından bu seslerin korkunçluğu geçmemişti. Benden, bundan ötesini gelecek sefere yazmamı rica etti.
yemek yemek İçin ayrı ayrı birkaç karne vermek mecburiyetinde kalıyorduk. Son zamanlarda bazan karne dahi para etmez hale ge'miştl. Çünkü yemekler saat beş buçukta tevzi edildiğinden altıda gidenlere karne mukabilinde dahi yem'k verilmiyordu. Et ve yafl irin sofrada karne toplanıyordu. Zc tlnyağı ■■ene’e bir iki defa pek nz. .sadeyağd'’n ve margarlnd-n kes’Ierek verl’lyordu. Son zamanlarda tuz da bulunmaz olmuştu. Tereyağının kilolu 300 - 400_________________________________.
mark mukabilinde ‘Ahmaktaydı.| YENİ YAYIN Berllnde 1200 marka satı'dığinı Iş't- -----------*—
mlşttm. Bitlin bu arada yemek’erln NAZİLİĞİN İç YÜZÜ
vp tereyağının bir husnslvetl vardı Vat£m başmuharriri Ahmet Emin ki o da üstünüze damlam ve»a -ür- | Yalman’ın bu isimle dikkate şayan -eniz leke bırakmamalı İdi! bir eseri İntişar etmiştir. 150 kuruşa
Birayı mı sordunuz? Hakikaten ar- satılan bu kitabı okuyucularımıza na suyu, zira İçinde alkol bulmak im- bilhassa tavsiye ederiz, kânı yok! Şarabın şişesi 70 marka, tedariki ise bir hayli güçtü. Çayın kilosu 3200 - 4000 Reichsmark arasın-, ___________________v._____________dadır ki bazaa karne yerine de geç-Londres PETİT PARÎSİEN'de İdi. Al- ' tlğl olurdu. Meselâ 50 gram çaya kar-hi»_______________________________’ şdık 150 kilo kömür alabilirdik. Fa-
kat bütün bunlar halkın hiç bir za-I man İsyanını mucibolmanuştu-. Size i vereceğim, şu misal onların Hltlere ne derece inandığını gösterecektir: Karlsruhc bombardıman edil İSİ zaman kaçarken iki evi ve bir dükkânı yanmış bir kadına rasiadım. Bütün sermayesi önünle sürdüğü çocuk arabasının İçindeydi. Ben tabii lıarbe Iküfür ediyordum, bu arada kaduı a'(-D----------------- .-------------- ' ıuııa evJUj. onu teselli etmek ista-
murlarlle alayları da meşhurdur. Is- dlm; bana cevabı ne-oldu biliyor mu- I yan. yahut harb halindeki bir mem- |sunuz? „Hayır katiyen üzülmüyorum, lekete gidip de geldiği zaman, ondan Fjjbrer bize daha iyisini
--------------— „ ua|
bert Londres herkes İçin bir örnek': muharrir sayılıyordu. Bu keçi sakallı. ; malıçup tavırlı uf at tefek adam dün- j yanın her tarafını karış kan? gezmiş, bütün denizlerde seyahat etmişti. Gülerek:
— şimdi benim yazacağım Nr memleket kaldı. O da Fransa! Hayatımda en az oturduğum yer burası! I derdi.
Aynı zamanda. PETİT PARİSİEN [ gazetesinin kılı kırk yaran İdare me-|]ima geı(j|.
masraflarının hesabını İsterler, o da aşağı yukarı şöyle bir hesap puslası tanzim ederdi:
Bir at satln aldım
Atı sattım
Zarar
1200 frank
800 >
400 »
Yekûn 2400 >
İdare memurları hesabı kontrol eder, doğru bulur, hiçbir şey söylemeden parayı öderlerdi,
Albert Londreş Fîabeşistandn bir röportajdan dönerken bindiği gemi yandığından orada öldü. Yerine bir adam koymalını beceremediğinden bu ölüm PETİT PARİSİEN'J pek sarstı. PARİS - soİR'in parlamavlle beraber yarım milyon okuyucu kaybetti. Başlığındaki cFransanın en çok satılan gazetesi» cümlesini çıkarıp yerine «dünyanın en çok okunan gazetesi» cümlesini koymak meharetlnl gösterebildi.
•**
PARİS - SOİR'ln yükselişinden JOURNAL gazetesi daha fazla zarar gördü. Bu gazete de 1092 senesinde çıktığı zaman tutunmak İçin büyük gazetelerle hayli mücadele etmiş, sonunda onlarla anlaşmıştı. Önce edebi gazete İdi, sonra yavaş yavaş siyasete doğru kaydı.
(Arkası var)
TEŞEKKÜR
Şurayı devlet Malığından emekli Haydar Yücebaş, Elektrik İdaresi lâ-boratuvar şefi Fatln Yücebaş, Oalata □ahiye müdürü Talât Yücebaş, Etl-barık memurlarından Saffet Yücebaş ve bütün Yücebaş ailesi sevgili eşi ve annlannın cenaze töreninde lütfen bulunanlar ve telgrafla, mektupla ve btesat taziye zahmetinde bulunanlara candan taşekkürlerh.! sunarla*.
Ticaret kanununa göre küçük tüccar sayılmayan bütün tüccarlar mevcudat ve muvazene defteri, yevmiye defteri ve kopya defteri adiyle üç defter tutmağa mecburdur, Bir çok tüccarların şüphesiz bundan başka' def-terleri de vardır. Zaten kazanç, muamele, "istihlâk vergisi kanunlarına göre daha başka defterler tutulmalıdır.
Ne gibi şeylerin saydığımız üç deftere yazılacağım ticaret kanunu göstermiştir. Tüccarlar veya onların işine devam edenler işbu tutulma-sı gerekli defterleri son kayıt tarihinden ve telgraf ve mektuplarile ödenmeleri gös-terir kâğıt’an üzerlerinde yazılı tarihlerden on beş sene geçinceye kadar saklaman» dırlar
Yangın, su basması, zelzele gibi bir sebeple bir tüccarın tutmağa mecbur olduğu deflerler bu on beş sene zarfında kaybolursa keyfiyeti nihayet on beş gün zarfında yetkili mahkemeye haber vermelidir. Mahkeme bu haber vermenin doğruluğuna inanırsa baş vurana bir belge verir.
Veraset, tasfiye veya iflâs vaziyetlerinde ticarî defterlerle mektuplar teslim edilir, ve bunların her tarafı gerek mahkeme gerek ilgililer tarafından incelenebilir. Bir dâva görülürken de mahkeme re'sen’ veya taraflardan birinin isteğile ortadaki meseleye dair kayıtların defterlerden çıkarılarak gösterilmesini emredebilir.
Ticaret İşlerinden ötürü tüccarlar arasında çıkan anlaşmazlıklarda defterler delil olarak kabul olunabilir. An-cak bu kabul ticaret karnı-l_________________________________
nunun 82, 83, 84 üncü maddelerinde yazılı şartlara uygun olmalıdır. Şimdi bu şartlan bazı misallerle anlatalım:
Tüccar Ali tüccar Haşanın kendisine 400 lira borcu olduğunu mahkemede ileri sürüyor. Tüccar Haşanın defterlerine bakılıyor. Aliye ait hesabın matlup kısmında gerçek 400 lira yazılı, fakat zimmet kısmında da 200 lira var. Birinci kayıt Haşanın aleyhine, İkincisi lehine. Mahkeme Haşanın Aliye yalnız 200 lira borcu olduğuna karar verebilir. Çünkü. 82 n-ci maddeye göre kanuna uygun olarak veya olmıyarak tutulan ticaret defterlerindeki kayıtlardan hem lehte hem aleyhte olanların birden göz önünde tutulması gerektir.
Alinin kanuna uygun olarak tutulmuş defterleri var. Haşanın kendisine 300 lira borcu olduğunu ileri sürüyor ve delil olarak çifterlerini gösteriyor Defterlerde Haşanın hesabında 300 lira zimmet gözüküyor. Fakat Haşanın da kanuna uygun olarak tutulan defterleri var, onda borcun Aliye ödendiği gösterilmiştir. Bu dunumda Alinin defterlerindeki kayıt deli! kıymetini kavbeder.
Alinin defteri kanuna uygun, Hasanmki aykırı olur sa veya Haşanın hic defteri bulunmazsa, veya dfeterleri nı göstermek istemezse Ali nin muntazam: olan defterlerindeki kayıtlar Haşan alev hine delil olabilir. Fakat, Ha. sanın, başka delillerle, Alinin defterindeki kaydm aksini I ispata hakkı vardır, ve ispat ederse Alinin defterindeki kaydın kıymeti kalmaz.
Avukat Emret

BUGÜN MATİNELERDEN İTİBAREN
İki büyük filim birden
TÜRK MEŞHURLARI ANSİKLOPEDİSİ Tanınmış muharrir İbrahim Alâ-oddln öövsa, her sahada şöhret kazanmış olan Türklerin hayatları ve eserleri hakkında bir Ansiklopedi I neşrine başlamış, birinci faslkül çıkmıştır. Yedi Gün matbaası tarafından neşredilen bu güzel faydalı eseri okuyucularımıza tavsiye ederiz.
HOI.İVI'T DÜNYASI
Holivu-t Dünyasının 77 nel sayısı çıktı. Bu sayıda resimli haberler, tablolar. Kısmet filmi ve sair enteresan sinema yazıları vardır. Aynca Karakter tahlili, Arcan amcanm ve Biz Bizenln cevapları.
1-YIKILAN MABUD
SPENCER TRACY — KATMERİNE HEPBURNE
Hayatın hakikî sahnelerinden yaratılmış macera ve aşk şaheseri
2 - HAYAT GECE BAŞLAR
MONTY WOOLLEY — İDA LL'PİNO
Sevginin sonsuz neşesini ve mânasını anlatan bir mucize
TEŞEKKÜR
______ Validemin vefatı dolayıslle cenaze yapacaktır.» Bunlar işte bu derece törenine bizzat gelenlerle telgraf, te-düşünüşü kıt İnsanlardı. 'lefon vı- mektup İle büyük acımızı
Kaçış esnasında bazı hoş vakalarla paylaşan aile dostlarımıza minnet ve da karşılaşmıyor değildik. Bilmem şükranlarımızı sunmağa teessürümüz hiç resimlerde gördünüz mû? Alman- mâni olduğundan gazeteniz vasıtasile yada sokak başlarında Hitlerin res- teşekkürlerimin iblâğını rica ederim. mİ' altında yazılmış ibareler vardır. I Meselâ: (H«r şeyimizi Fûhrere borçluyuz!) yahut, (Yaşasın Hitler!) gibi. Gene bir sokaktan koşarak geçiyordum, gözüme sinema şeridinde olduğu gibi şu manzara ilişti: Yıkılmış evler, yığılmış eşyanın köşesindeki duvarda şu ibare yazılıydı: (Bugünden dolayı rührerlmlze minnettarız!) O zaman gülemedim, fakat şimdi gülüyorum.
Demin yemek kısmını anlatırken, zannederim, bir noktayı söylemeden geçmişim: O da garsonların patronlar kadar kafa tutmaları. Emretmek goyle dursun, peşlerinden koşar, sert kalblerini merhamete getirebilecek kadar boynunuzu eğer ve bir şey rica edersiniz. Gelişi şansınıza kalmış bir iş! Hele meselâ önünüzdeki yemeği bitirmeden Ikinclyi rmarlamak isteyin!... Adam size öyle ters bakar kl karşısında bir mücrim kadar büzülerek onun şu mânâsız cevâbını dinlersiniz: »Hele önündekinl ye bakalım!»
Sİ24Î aklıma gelenleri karma karışık anlatıyorum. Bu da gördüğüm cehennemin tesir! olsa gerriç Hep yemekten bahsettik zannederim, biraz da yaşayıştan bahsedelim. Altın sahipleri bir hayli rahat ediyorlardı. Zira bir Reşadiye 1600 Reichsmark ediyordu. Ya sabunun kıymetine ne diyelim. İki kalıp beyaz sabun mukabili 400 kilo kömür nliniyordu.
1944 senesine gelinceye kadar halk ayda Veya İki ayda bir tahrip ve yangın bombaları gördüğü için o günkü heyecanım derhal yatıştırıyor, gün-lüt hayatına derem ediyordu Toh-
Akıncı ailesi namına
İbrahim Akıncı
ALKAZARÎa
Bugün matinelerden itibaren Senenin en büyük Gangster filmi Müthiş heyecan ve dünyayı dehşete veren şaheser film
'■M
J.V

TÜRKÇE SÖZLÜ
Muvaffakiyetle devam eden şaheserin son günleri
AFER YOLU
PAT O'BRİEN CONSTANCE BFNNEIT
Zafer İçin zahmet ve sabrın gaye uğrunda fedakârlığın âbidesi
——----------------- Kadıköy ——1 — ----------
O P E R A ' da
HAYAT YOLU
MtCKEY ROONEY
Bugünkü neslin yarınki hayatından safhalar.

GECE FACİASI
JOHN HOTVART.


Şikago çeteler i
t
t Gangs Ot Chicago ) LLOYD MOLAN — BARTON Mc. LAKE — LOLA L.ANE Müthiş intikal^ BİLL ELLİOTT Fevkalâde enteresan kovboy ilimi.

H A L E "de
İNSANLIK KOMEDİSİ
MİCKEY ROONEY
Beşerin alâyişe nasıl taptığnı gösteren gösteriş emsalsiz bir mevzu.
CAZBANDLAR KONUŞUYOR
ANN MİLLARD

Şuh vc sarışın Yıldız ANN SOTHERN (Çam Şato) Jön prömlyelcrin en sevimlisi MELVYNN DOUGLAS
Yarın akşam SARA Y Sinemasında
Bu son yarattılar.


Neşeli. musLklU ve eğlenceli filmde seyircileri gaşyedeceklerdir.
Neşeli, musLklU ve eğlenceli filmde seyircileri gaşyedeceklerdir.

Göçen rejimlerde fikir dalgaları
inkılâp elzem bir sözdür — Irk ve Mussolini — Irk ve Hitler — Nazi imanı bilgi üzerine kurulamaz — Nükte mahkemeleri — Münevverlerde irade, kudret olur mu hiç? — Saldırgan ilim
îtaiya. ve Alroanyanın göçen rejimleri kendi ideolojilerini yaparken inkılâp, iman, mistizm gibi yüksek sözlerle işe başladılar, Meselâ Mussolini «inkılâp, evet bu kelimeyi asla dilimizden düşüremeyiz; çünkü bu söz kitle üzerinde mistik bir tesir yapar. Hattâ en yüksek kafalar bile bu sözle ateş alabilir; halk tabakasından insana da bu yüksek harekette hissesi olduğu gururunu verir» diyor. (E, Ludvig, Mussolini, 0.109), Irk meselesi de bir İnanış meselesi olduğu İçin ilim ile alâkası olmıyan bir inançtan başka bir şey değildir. Hele Mus-solniye göre ırk meselesi de bir realite değil, bir histen ibarettir, yüzde doksan beş his t ir; iris diye ortada bir şey yoktur, bir vehimdir İnsan kendi ırkını kendi seçebilir. (E. Ludvig s. 75.228 ve Mussolini, Scrittie Dîscorsi. v, 322), Bunlan söyleyen bu diktatör sonradan âmiri de olan müttefikine uyarak Ari olmıyanlan zulmün, haksızlığın mihrabına kurban vermekten çekinmedi. Ne derler, ne yaparlar?
Fakat Hitler İçin antisemitlik Ih t: ra s halinde olduğu İçin ırk meselesi Nazizmde mühim bir mevki tutmuştu ve bu noktada Nazi akidesi mistik ve hattâ dinî bîr karakter almıştı. Mamafih Hitler de ırkın, sadece fizik karakterlerle İzahı kâfi olmadığını, daha ziyade bir İnsanın başa çıkardığı işler ve şahsi istidadı İle tâyin edileceğini bîr çok defalar söylemişti. Naz! partisi haberler bürosunun bir tebliğinde «nordik bîr ırk faaliyet tarzı 1 e ' belli olur; yoksa burnunun uzun- • hığu, gözlerinin rengile değil» ' denilmiştir, (Manchster Guar- I dian. 19 Haziran 1936). '
Görülüyor kİ bu ırk akidesin- I de bile Nazizmin iiml bir esas ’ fle, bilgi He asla münasebeti yok- ' tur. Fakat bir taraftan bunu -söyleyen Naziler bir taraftan da • İnsanın kanında kaçta kaç ârî 1 olmıyan kan bulunduğunu öle- I eneğe kalkıştılar ve hattâ kimi- ı n1n burnuna, kiminin gözüne. ; kiminin de kanma bakarak mil- 1 yonlarca insanları ölüm odaları- ı na şevkettiler. Ne derler, ne ya- i parlar? 1
Nazi terbiye nazariyeslnln mii- 1 hendiri olan Krleck. c
t Alman İman ve akidesini her han- 1 gi bir türlü bilgi üzerine — yani sabit 1 re kati olan bir şeyi kati ve sabit ol- 1 mıyan bir şey üzerine — kurmak isti- j yen kimse hürriyetçiliği tebdili kıya- j fet ettirerek yeni Alman devleti İçine f sokuyor ve bu suretle Nazi kuvvetin! 1 «aramak İstiyor demektir.» (Krteck. : W1rs'ncsflıaft. S. 42).
dlvor.
Velhasıl Almanya, Nazizm se- ç kil v- suretinde, bir aziz gibi 5 mabetlerin mihrabına konuluyor f ve önünde diz çökülüyor. İste böylece Naziliği bir İlmî ideoloji e olmaktan ziyade bir »man şek- ' linde gösterdiklerinden dolayı 1 onun icraatını, şeflerinin sözünü. hareketlerini hep mukaddes saymışlar ve bu sözler ve hare-ketlerile lâtife etmeği, onlara , dair nüktç söylemeği bile cezaya , çarnhrmışlardır. .
Dr. Goebbels böyle siyasi nük- 1 telerin hürriyetçilik artığı oldu- ' ğunu söylemiştir. Sırf bu nükte- ■ elliği muhakeme etmek İçin hu- . eusî bir Nükteler Mahkemesi j kuru'muştur. Hâkini muhakeme ı
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR
Kütüphanenin üst rafındaki küçük sepet sandık..
Süleyman Nazif şöyle dedi:“Bu sepet sandığı açmanı sana tarih emrediyor» f
esnasmda öğrendiği nükteleri dostlarına anlatıyor ve diyor kİ:
(İnsanları mahkûm etmek benim Işlmdlr; bu nükteleri dostlarıma nakletmek İse benim İçin bir keyiftir. Ben mücrimlerden daha akıllı olduğum İçin yakalanmadım. Eğer yakalamaydım şimdiye kadar söylediğim bil tuzlu, biberli sözler İçin 150 sene
hapse mahkûm olmaklığım İfinm ge- ■ lirdi.» (E. Roper, Sk ele ton of Justlce, a. 204 )
O halde Nazizm böyle hiç şakaya gelmeyen biç iman olunca onun ilim gibi muayyen kanunlara bağlı bir disiplin İçine girmesi de mümkün değildir. Za ten «biz Nazfler daima doğru ı söyler, doğru yapnnz: onun İçin 1 doğru söylediğini iddia eden hiç kimseye tahammül ~ Çünkü eğer doğru o da Nazidir; eğer Nazi söylemiyor Goebbels’in The Times. 6 oct, cek kadar naşçılığı bir mezhepte
edemeyiz. söylüyorsa ‘ değilse demektir,-, nutkundan 1934) diye-_ kabul eden . ilimden bahsetmek ab?s olmaz mı? Hiç şüphe yok ki Nazi partisinde İlme, âlimlere karşı derin bir itimatsızlık vardı. Münevveri, mütefekkiri aşağılamaktan biran geri durmuyorlardı. Başta Hitler, mahut sahte İncilinde münevver denllenlerin. mecburî mekteplerden geçip kafalarına malûmat tıkıştırmamış olanlara pek yukarıdan baktıklarını acı acı söylerken «insanlardan istidat ve kabiliyetleri değil, öğrendikleri şeyleri, geçirdikleri İmtihanlar soruluyor. Münevverlerde ne sağlam bir insiyak vardır, ne de sağlam kudreti. Bütün irade kudretini kaybetmişler, halka yabancı olmuşlardır» diyor (Mein kampf, bir çok yerlerde) Eh, bir »kere cahil efendi kendi kitabında bunları söyleyince onun âEm uşakları ne yapmaklar? Meselâ Walter Frank saldırgan ilim adiyle yazdığı bîr eserde münevver kafaların asıl yaratıcı kafaların işine mâni olduğunu, hattâ iptidaî kafaların en ince düşünceli münevverlerden daha ziyade büyüklükleri (galiba Nazi büyüklüklerini demek olacak) göreceğini söyledikten sonra diyor kî: «Münevverin hizmeti tıpkı eski Romada Graecuh”? (Rum-cuk) diye anılan Yunan’ılafın oynadığı rolden ibarettir. Vakıa bugün bu mütefekkirle»- eğilip bükülüp, verlere yatın sürünme-lerile Nazizmin nehlivanlan gibi görünüyorlar. Fakat bun’ar Nazizme kuvvet vermezler, belki onun çukurunu kazarlar, Alman milletini onlardan sakınalımn. (Kamnfende W:ssenshaft. s. 30). m.
Bu kıssadan alınacak bir hisse vardır: Totaliter rejimlerde , eğilin bükülün, yerlere sürünüp o rej!ml?re yaltaklanan mütefekkirlere verilecek mükâfat, her şeye rağmen, kendilerine gösterilecek derin b’r itimatsızlıktır,
A. ADNAN - ADIVAR
fl) Roma imparatorluğuna tftbl kavimler arasında eski Yunanlıların vaziyeti büsbütün başka id!. Onların medeniyetleri daha eski, dilleri her şeyi İfadeye daha yatkın İdi, Yunanlılar kendi dillerini bırakamıyacak kadar yüksek zevk sahibi oldukları gibi yabancı müesseseler! kabul etmek İçin de fazla mağrur idiler. İşte bu Yunanlı mütefekkirlere İstihfaf İçin Romada Graecutus (mmcuk) adı takılmıştı.
Rul-r'da^ Müttefikler tarafından «apt edilen Ddaeeldurftan bir görünüş
M ü Z I K:
İngiliz müziği hakle da
----------------------■
Sepet sandık açılınca., — Bir mısraın hakikî mânası — Recai zade dur- f madan sevmiştir — «Seni söyler bana dağlar, dereler»—Bir genç kız — » «Ge! bu sevdadan hemen vazgeç gönül!.» — Bir muharrir hususî hislerini saklatnalıdır
En büyük his şairi olarak tanınan üstat Ekrem acaba sevdi mİ?..
Recai zade yirmisinden sonra hemen sakal bı‘-rakıvermlştl. Vakıa bunun çok gençti, kin 23 ya. Şûrayı Devlet muavini olmuştu. Bu çocukluktan henüz kurtulmuş delikanlının Şûrayı Devletteki koltuğunun vekan namına. o zamanki âdet ve anane mucibince bir sakalla mevkiine uygun bir çehreye sahip olması lâzımdı.
Ekrem bey sakal bırakınca fevkalâde yakl-
Üstat Ekrem'in güzel bir resmi
şıklı bîr adam oldu. İnce İdi, tercüman o'duğunu yine pek zarifti, şairdi, meşhurdu. Ve ‘ ’ '' - "
pek beğeniliyordu. Mümkün müdür ki böyle bir insanın gönül maceraları olmasın?.
Recai zadenin vefatında vasiyetnamesinde şöyle bir fıkra büyük bir a1 âka uyandırdı: «Kütüphanemin üst rafında küçük bir sepet sandık bulacaksınız. | Oğlum Ercüment bu sandığı aç-1 madan yaksın!..» j _
Ercüment bu sandığı aldı. Ve «nişti, açmadan onu ateşe atıyordu. J__
Fakat bu sırada sık sık eve ge- '-gönül meselelerind? çok len. onları teselli eden yakın olmak taraftarıydı. Eck dostlardan biri, Süleyman Nazif bir gönül kazası geçiren bir evM erkeğin katî surette susmasına
t sepet sandıktan öğrendim. Ercüment Ekrem susmuştu. Evet. Ekrem mütemadiyen Sevmişti. Fakat bütün bunlara rağmen Ekrem bey kendi amcasının kızı olan haremine karşı daima pek büyük bir saygı beşikmiş, her zaman:
I — Sen benim her şeyimsin!.. Varlığımı sana borçluyum!,, de-
Bunlardan başka Ekrem bey
- , ketum
eden yakın olmak taraftarıydı. Hele böyle
şöyle dedi: I erhcğîr. kstî sureti’
— Baba vasiyeti mukaddestir. [ taraftardı. Bir muharririn, bir Onu elbette yerine getirmek ge-1 şairin, bir edebiyatçının bu tarz-rek. Ancak baba vasiyetinden de daki hususî duygularını ’ daha mukaddes bir şey vardır kİ' o da tarihtir. Babanın yakmanı söylediği bu "sepet sandığı aç. ■ manı da sana tarih emrediyor. En büyük his şairimizin ilham membalarının tamamı'e meçhul kalarak kül olup gitmesine mü- ' saade etmek, hattâ bunu yapmağa önayak olmak, tarih muvacehesinde senin için bir cürümdür... dedi,
Süleyman Nazif heyecanlandı.
Sepet sandık açıldı.
Bu bahis etrafında kendisini söyletmek istediğim Ercüment Ekrem çok şey bilen bir sima ile ve yalnız şunları söylemekle İktifa etti:
— Süleyman Nazif doğru söylüyordu, Sepet sandığı açtım. Zemzemelerile. tefekkürlerde, hikâyelerde, tiyatro piyeslerde, şarkılarile babamın bütün gençliği o sepetin içinden canlı bir demet gibi fışkırdı. Aman yaratabil.. Babam ne sevmiş!.. Ve nasıl sevmiş!,. Ne vuslatların hazzlle mest, ne ayrılıkların heye canlle perişan olmuş!..
Aynı zamanda büyük bir söz sanatkârı olan Ercüment Ekrem durdu ve Recai zadenin şu meşhur mısraını okudu: «Yarın sahfiha demek sohbet ey hilâli seher»
Ve ilâve etti:
— Bu mısradaki «seher» İn bildiğimiz şafak mânasına değil, fakat canlı bir «Seher» İn iştiyak visali olduğunu aynı sepetten öğrendim. Hâlâ bugün klâsik şarkılarımız arasında yer almış bulunan ve Şevki bey tarafından bestelenen: «Sen bu yerden gideli ey saçı zer Seni söyler bana dağlar,
dereler...» şarkısının, hâdlsat icabı uzaklaşmış bir sevgilinin hicranına
belli edecek bir şekilde eserlerine aksettirmesine katiyen taraftar değildi Hattâ arkadaşlarına yazdığı hususî mektupları tetkik edilecek olursa bu daha İyi anlaşılır, 3 nisan 312 tarih’le Istln-yed?ki yalıdan bir dostuna yazdığı mektupta bunu şiddetle tenkid ettikten sonra aşağı yukarı şöyle demektedir:
«Hattâ bu mütalâaya mebnl-dir ki Hâmit beyefend’nin'
«Makber» indeki bazı hususiyatı ahval ve muamelâtı hoş görmedim..»
Ekrem bey bu noktaya, hususi hislerinin ve gönül maceralarının okuyucunun anlıyabileceğl bir şekilde yazısına aksetmemesine pek dikkat ederdi. Kefekim meşhur mısradaki «seher» in bir şafak değil, bir kadın ismi olduğu ancak ölümünden sonra ve sepet, sandık açılınca anlaşılmıştır. Hâlâ edebiyat meraklıları o seheri belki şu satırlara kadar şafak olarak düşünmüşlerdir.
Bir gene kız...
Üstat Ekrem’in durmadan sevdiğini söylemiştim.
En son olarak altmışına yaklaştığı bir zamanda bir genç kıza meylettiğinin farkına varınca derhal duralamıştır Çünkü o coşkun hislerine rağmen hakikaten pek temkinli bîr insandı, Aradaki büyük yaş farkının ne demek olduğunu pek iyi ' dığı için bu genç kızın sinden hemen çekilmişti, ondan kaçıyordu. t'tifat sine rağmen..
Rahmi beyin ısfahan mından bestelediği meşhur:
«Gel bu sevdadan hemen vazgeç gönül, yaman vazgeç gönül..» bu derdine te-çalışmıştı. Her
Olmasın halin
aulfl-mecli-Daima görme-
maka-
şar kıs ile işte selii bulmağa .... güzel şeye âşık olan Ekrem bey bu bakımdan yeryüzünün en bil yük vefa numunelerini de görmüş talihli insan’ardan biridir.
Sair, gönlünün bu kadar hudutsuz ’ zevcesi arzusu çlîmez tir.
Bir vefa hikâyesi, bir vefa misali olarak sunu anlatalım:
ölüm yatağında Ekrem bey zevcesine:
— Hanım... Kolonya kokusu beni rahatsız ediyor!..
Dedi Karısı cevap verdi:
— Peki üzü'me... Bir daha sürmem...
Ekrem bey öldü. Kansı 20 sene yaşadı, Ve bir kere olsun ona kolonya değil, hiç bir koku sür-dürtemediler.
Hikmet Feridun Es
Arzularına rağmen, sayın tarafından her türlü çekilen sevimli ve vazge-bir çocuk gibi pevilmiş-
Amerikan orduları için cephelere gönderilen tanklar
Sovyet kıtaları tarafından zaptedllen
Ingiliz xullur hvj. tJı.n 21. IV, ıl*4â de düzenlediği bir nıuaU üupiamL.uı-da gramofon piâklnıi.e çuuujz. orkestra eserleri ve bunların bt^U çileri hakkında (Akşam j ok.uyucu.anna kısa ve toplu malumat vermeği faydalı buluyoruz:
Programaa sekiz İngiliz isi-
nin eserleri vardı. Uk kısımda on sekizinci yuz yıl İngiliz bestecilerinden ■ John Gay 1585 - 1733) in bir opera ûVertürıi vâruı. On yedinci yüz yılda-LÜenry PurceUı milli İngiliz operasını kurduktan sonra «J. Gay, ilaary Garay, Thomas Arnc, Wıliiam Boyce; ve diğer bazı besteciler ıF ur celbin açlığı çığırda eserler vermeğe başlatmalardır, Bunların içinde «Gay) gioı opera bestecileri de yetişmiştir. Dinh-dlglmiz uvertür ilk defa £172Sı de temsil edilen «The öeggar’s) operasının uvertürü tdf.
ikinci eser ılicnry rurcell 1858 -1695) İn müziğinden iktibas edilmiş bir balet müziğiydi. ıPurceli) henüz yirmi yadında iken yazıp temsil ettirdiği bir opera Ue dikkati çekmişti. (Lully) ııin Fransız operasında yaptığım fPurcell) de Ingiliz operasında jupnıışur. Ingiliz müziği bu bestecinin zamanında kemalini bulmuş vu (Hâncel) gibi kudretli sanatkârların üslûbu üzerinde bile tesir yapmadan hâli kalmamıştır. Ne yazık iı (Pur-cellı en verimli çağında genç denecek yasta öldü. Bununla beraber bir Cok eser bıraktı. Bu bestecide çor bariz bir karakter ve üslûp, ve İngiliz müziğine hfts kuvvetli renkler dikkate çarpar.
Üçüncü eser ıttariock) un tuap-riob süitiydi. Besteci, eski tarzdaki altı Fransız dansını alıp orkestra etmiş ou «eri meydana getirmişti.
Dördüncü eser, ıFrank Bridge) nin bestesi üzerine talebesi (Britten) nin yaylı sazlar için yazdığı tvarlatlon) lardı (Bourröe Classiaue. ve Arla İtaliana, Romace. Mnrche, Aciaglo, tfıtroductlon gibi kısımları ihtiva fiden bu eserde yep yeni bir müzik anlayışı hâkimdi. Modern İngiliz müziğinin güzel örneklerinden biri ıslan bu eser zevkle dinlendi.
Birinci kısmın son parçası (W. T. Wa!ton 1902' un IH numaralı (Fa-çadeı süitiydi.Yine bu adla yaadıfa Bir musiki (Pûeme) İnden çıkardığı iki süitten biri olan bu eserde besteci, çok şahsi bir müzik dili kullanmış ve bu senfonik parçaya yer yer caz miî-Biğinin ritmini, ca? sazlarının sesini de katmıştır. Genç bîr besteci ve orkestra ?efl olan (Vaitonı un adı, Büyük Britanya ad-hırının sınırını çoktan aşmıştır. Bugiip*1t İngiliz bestecilerinin en Heri gelem vs ün salmışı, hiç şüphesiz (Waltonj dur
İkinci kısmın başında on dokuzuncu yüz yılın ortalarında yetişen Bestecilerden (Sulllvan 1842 - 190ü) in (Patiencf) uvertürünü dinledik. P besteci yalnız komik opera alanm eserler vermiştir. Bundan başkn » da değer özelliği yoktur.
(Vaughatı Wllllams 1872> m iki ..ant türküsü üzerine yazdığı (Folk Song Süite) 1, mahalli melodinin çekici gü-zlglnin ritmini, caz 'azlarının sesin! kestra ve oda müziğini ?ahn? müziğine tercih eden besteci, eski zamanların musikisini'İncelemiş, «Pureell» İn bazı eserlerini unutuldukları köşelerden çekip çıkarmış, bastırmış, n bunun neticesi olarak kendisini eski halk türküleri araştırmalarına vermiştir (Eduvard Elgar 1857 - 1934- ın «Enigmaı varlasiycnlnrt programın sonuna konmuştu. Yirminci yüz yılın başından beri şöhret kazanmağa bşaiıyan büıiik Ingiliz bestecisi orkestra eserleri, koraller, oratnriolar, senfoniler, konçertolar. çtşltM saa oscrlerl. oda müziğt eserleri ve melodiler bestelemiştir. Fsrlerlnde halk motifleri elle tutulacak kadar barizdir. Modern İngiliz müziğinin en mühim simalarından biri olan (Elgar) ın (Enigma) adındaki eseri on dört vnrlnslyondrm ibarettir: eok sahsl olan çekici uslûblle ÖinlcM'elKrde çabucak al&ka uyandıran bir müziktir. İngiliz bcstecLlerl aracında bizde en çok çalman ve t»nınan besteci, hlc şüphoslz (Elgari dır
tng!üz müziğini çok az tanıy ■rüZ. Bu z-’ngin ve kıırir*tli müziği yurdumuzda yaymak ırByr(*tlle Ankara radyosunun. vp Müfit tmsir idaresinde İlk konserini veren İstanbul yaylı şarlar orkestrasının Tnglllz bestecilerine programlarında yer ayırdıkların) memnunlukla görüyoruz. İnelll» kültür heyetinin bu yoldaki çal'sma-larını da, ilerideki dnhs geni, ve şümullü müzik çatışmalarına ciddi bir başlangıç teîflklv- ı»'H”nr ve sim-’lden sevlnlvöruz
FİKRİ ÇİÇEKOCîLC

Edirne ve civ?"nna bere-kentli yağmurlar ya^ dı Edirne (Akşamı — Edirne ve civarına iki günden beri bereketli yağmur düşmektedir Mevsimin İyi ve müsait gitmesinden faydalanan Trakva çiftçisi kışlık ekiminden noksan kalan kısmını da İyi iriden havalardan istifade rderek telâfiye çalışmaktadır Yazlık z.erlayata da başlanmış olup köylü bir taraftan nadas Işlerlle meşgul bulunmaktadır. Bu sene Edirne ve bölgede ekim durumu geçen yıla nazaran yüzde etil kadar fazlıdır. Kışlıklar kendini göstermiştir ı Viyana'nın en hareketli caddesi [Mahsulün İyi olacağı şimdiden görül-. ............................. -m.-'-i, .'ir__________________________
Sahlfe 8
,1
Uçak hemşireleri
2 Mayıs 1945
Tahta evlerin sıralandığı dar ma- I acayip ve süratli gölgeler gidip gelı-hallede göze çarpan bir heyecan var- yordu, dı. Yağlıkçının gelini, taş bilezikli kuyudan çıkrıkla su çekerken bahçenin tahta perdesi vuruldu. Kapı bltlşLk komşusu Balmumcuların kaynanası Ayşe telâşla seslendi:
— Kız Remzlye... Duydun mu ayol?.
Remzlye baygın baygın gıcırdayan çıkrığı biran durdurdu, ve sordu:
— Ne olmuş Ayşe teyze?,.
— Ayol, mahallçde, y«ryerlnden oynuyor da sen hâlâ koyduğum çayırda ptluyoısun hatun!.. Pakize bu g(ce balolara gitmiyor mu imlşl..
Bu söz Remzi yeye o kadar heyecan verdi kİ çıkrık elinden kaydı ve kova koyuya düştü.
— Deme Ayşe teyzeciğim!..
— vallahi de, tallahi de baloya gidiyor... Bir balomuz eksikti. O da tamamlandı. Artık «Balolu mahalle» olduk kardeş!.. Başımıza taş yağmadığına bin şükür Rabbim!„
Yağlıkçının gelini artık kuyuya düşen kovayı filân tamamile unutup tahta perdenin yanına yaklaşmıştı.
— Aman Ayşe teyzeciğim. Bu ha-rodis nereden?..
— Üzümünü ye de bağını sorma... Pir yerden işittim işte... Dedikoduyu Bevniem... Sen Ayşe teyzeyi ne zannediyorsun ayol?.. Biz İğnenin deliğinden Çin, Maclnl seyredeceğiz kızım... l'aaa İşte böyle, bu gece baloya gidecekmiş.
iki kadının konuşması gittikçe hararetleniyordu. Kendisi hakkında konuştukları Pakize, tahini boyalı evde oturan köşe lokomu gibi bir tazecikti. Hani pek de taze sayılmazdı amma yine de genç görünmekte İdi. Kocadan yana hiç talihi yoktu biçarenin... Üç kcca ile evlenmiş, üçü de dünya değiştirmiş, Pakizecik işte üçüncü defa olarak dul kalmıştı. Vermeyince Mabut, neylesin Mahmut:..
Ayşe teyze;
— Ayol aslanlar gibi üç kocanın başını yedi de hâlâ usanmadı hanımı-Bi... Meşhur sözdür, «Horoz ölmüş, gözü çöplükte kalmış., derler.
Remzlye sordu:
— Acaba ne zaman giderler?.. Saat kr. da?.. Cumbadan bakıp da giderken seyretsek...
— Ayol otomopil ile gideceklermiş... Otomopil kapıya dayanır dayanmaz biz de pencerelere çıkarız.
Gece heyecanla bekleniyordu. O kadar ki o günü mahallede heyecandan mutlakla unutulan tencerelerin dibi tut-çnış, yemekler yanmıştı.
Hattâ Yağlıkçının gelini, Ayşe tey-eenin verdiği heyecanlı haberin tepirde lâmbalara gaz koymağı, şişelerin isini silmeği kamilen unutmuştu.
Kapıdan Içfrl giren yorgun kocalara hemen bu büyük havadis yetiştiriliyordu.
Erken yenilen akşanı yemeklerinde lokmalar kadınların boğazlarına dizildi. En küçük bir gürültü karşısında «otomopil!» deyip cumbalara koşuyorlar, almlarını dayadakları kafesin deliklerine gözlerini uyduruyorlardı, Yüzlerini pek fazla kafeslere yapı, tiran aşın meraklılar tekrar yerlerine döndükleri zaman çehrelerine tozdan kafes izi işlenmiş olduğu görülüyordu, ,
Hiç bir gece mahalle bu kadar heyecanlı bir zaman geçirmemlştl. Nihayet tahta evlerin camlarını zangırdatan müthiş bir gürültü ile karanlıkta, dar mahallede güçlükle ilerleyen bir otomobil tahini boyalı evin önünde durdu
Artık bütün mahalle pencerelerde, cumbalardadır, shakespeare’in piyesleri bile bu kadar kalabahk bir seyirci bulmuş değildir. Kendileri dışarıdan farkedilmesin ve daha iyi görsünler diye lâmbaların fitillerini son Piyano soloları, 22.45 Haberler, haddine kadar kısmışlardı. Hattâ basıları da lâmbayı tamamile söndür-, m eşlerdi.
Otomobil kapıya dayandıktan son- ....______________ ______... , _ .
ra tahini boyalı evin pencerelerinde, delik spor servisi, 12,30 Şarkılar, 12.45 telâş arttı. İnik, perdelerin üstünde Haberler, 13.60 Salon orkestrası.
ı Lâkin*otomobil pek çok beklediği halde kimse aşağı İnmiyordu. Pencerelerde toplananlar aralarında şöyle konuşuyorlardı:
— Bu ne hazırlık ayol!.. Saatlerce!. Bak şoförcü kızdı da borusunu çalıyor!..
— Ehhh.. Kolay mı kardeş?.. Senin benim işim değil.. Balo bu.. Klmbillr bizim bilmediğlmlz ne hazırlıkları vardır..
— Vallahi yoruldum doğrusu... Dirseklerim de cumba tahtasının çıkıntısına gelmiş, kan nu oturdu nedir?,. Kollarım uyuştu, artık çıksalar!..
— Ayol efendi cumbada cigara içme... Dışarıdan ateşi görecekler...
Her dakika perdeler üzerindeki gölgelerin hareketlerinden mânalar çıkararak: «İniyorlar!. İniyorlar!.> diye birbirlerine giriyorlardı. Lâkin biraz sonra aldandıklarını anlıyorlardı.
Nihayet tahini boyalı evdeki ışıklar yukarıdan aşağıya İndi..
Gidiyorlar!.- Bütün yüzler kafeslerde... Tahini boyalı evLn kapıa acildi. İki lâmbanın tuttuğu ışık karanlık sokağa döküldü. Dışarıya evvelâ Pakizenln eniştesi, ablası çıktı. Onlar kendisini baloya götürüyorJadı. Nihayet ifci lâmba ışığında. Pakize!.. Baştan başa ateş rengi tülden elbiseler giyinmişti. Etil vücudunun hareketlerinde, lâmba ışığında bir takım renkli pul gibi bir şeyler pırıldıyordu. Uzaktan barbunya balığını andırıyordu. Göğsünün ve ensesinin bir kısmı görünmekte İdi. Koşarak otomobile girerken kafeslerden birinin arkasından şöyle'bir ses yükseldi;
— Boyun bosun duvTiteln e mi şıllık?..
— Ah Hacı Saffet efendM.. Başım kaldır da kızlarının halini gör... Ayol karı hamama girmiş gibi şırıl çıplaktı gördünüz mu?
Halbuki Paklzeclğin elbisesi şimdi bile gözümün önündedir. Hiç de öyle pek aşın derecede dekolte değildi. Hiç unutmam, o gece heyecandan bizim biitün mahalle uyuyanı adı. Sabahlara kadar hep onları konuştular. Hattâ bazıları balo dönüşünü görmek üzere beklediler.
Kadınlar kocalarına İkide bir:
— Ah, ah... Sana şöyle balolu bir karı düşmeli 1(Ü de halini gömeli idim, diyorlardı.
Pakizenin gittiği balo da Şirketi Hayriye İskelelerinden birinin üstündeki gazinoda mütevazı bir eğlence İdi.
Bu cesur hemşireler sayesinde binlerce yaralı er, Pasifikten emniyet sahasına nakledilmektedir
Bir Amerikalı muharrir yazıyor: 13 aydanberi Paslfiktekl Birleşik Amerika ordusu hava nakliyat kumandasında hizmet gören uçak hemşireleri, 37.000 hasta ve yaralı eri, büyük üs-1 erdeki hastanelere nakletmlülerdir. Bu 13 aylık faaliyet esnasında, uçakta ancak bir ölü kaydedilmiştir.
Heri hatlarda daimî surette yaralılarla uğraşmaları gözönünde tutulacak olursa, uçak hemülrelcrinin biraz kabalaşmış olmaları akla gelebilir. Bunlar, tâbi tutuldukları talim ve terbiye devresinde en tehlikeli ânlarda bile, neşeli olmağa hazırlanmışlardır.
Geçen hafta, bir gece yarısı Salpandaki hemşireler karargâhında bu lunuyordum. Teğmen Victoria pav-lovskl ile bir odayı yaplaşmak mecburiyetinde kalmıştım. Victoria Pav-lowskl, Leyle adasına çıkan ilk hastabakıcı kadındır. Teğmen, yatağa uzanmış istirahat ediyordu. Bir gece evvel Jllipinierde 18 saatlik bir hava seyahati yaparak, 22 yaralı eri Salpandaki hastaneye nakletaniştl. Bu gece de, vazife görmesi İhtimal dahi- Hava soğumağa başlamıştı. Olduk-linde idi. Çünkü, Mareşal adaların- ......
dan bir uçak dolusu hasta nakledilecekti.
kat daha fazlasını hissettim. Bu eşyalarla uzun zamandanberl bir arada bulunuyordum.
Genç hemşire yanma yaklaştı ve belindeki can kurtaran kemerini düzeltti.
Artık uçakta mürettebattan başka hiç bir kinişe kalmamıştı. Uçak havalanmak için harekete geçti, Havalanmıştık. Tam, yol alacağımız bir sırada, sedyedeki hastalardan biri yere düştü. Hastabakıcı derhal koştu. Yere düşen hastaya battaniyelerden bir döşek hazırladı. Hastayı döşeğe yatırdıktan sonra, nabzını tuttu. Hastanın sıhhi vaziyetinde endişe edilecek bir şey yoktu.
Hemşire, birer birer hastaları gözden geçiriyor, İhtiyacı olanlara uyku hapları dağıtıyor veya kodeyin, morfin enjeksiyonları yapıyordu. Bu Lş bittikten aonra, hastaların şeyde kemerlerini birer birer gözden geçirdi, battaniyeleri düzeltip üşüyenlere yenilerini İlâve etti. -Yere düşen battaniyeleri kaldırarak hastalan yeniden örttü.
îhtiyacı
hazır-
ça yüksekten uçuyorduk, olacak kimseler için oksijen lanmışLı. 8" saatlik uçuşun 2 saatini
Clinton şehrinde halk mitingler yaparak her iş hakkında karar verir
•••
Aradan tamam 16 sene geçti. Bu eski mahalleye o günden sonra ilk defa yolum düşmüştü. Eski bir komşunun evinin penceresinden sokağı seyrediyorduk. Yaşlı başlı bir kadın geçti.. Yanımdaki ihtiyar komşum alaycı bir tavırla onu göstererek:
— Tanıdın an?., dedi. Az yapmadı karı!.. Ne idi o baloya gidiş!..
16 sene sonra bile bu «müthiş hâdise» nln dedikodusunu mahalle halin hâlâ unutulmamıştı!..
(BİR YILDIZ)
ANKARA RADYOSU:
Bugünkü program
18.00 Salon orkestrası, 18.30 Ziraat saati, 18.45 Şan soloları, 19.00 Haberler, 19,20 Geçmişte bugün, 19.25 Müzik şarkılar, 19.45 Konuşma: Sıtma hakkında, 20.00 Marşlar, 20.15 Radyo gazetesi, 20.45 Yurttan sesler, 21-05 Cumhur Başkanlığı armoni muzikası, 21.50 Fasıl, 22.15
YARIN SABAHKİ PROGRAM
7.30 Hafif müzik (pl.l, 7.45 Haberler, 8.00 Hafif müzik (pl.), 8.23 Gün-
Victoria Pavlowskl; küçük, sarışın, geçirmiştik. Fakat hemşire, henüz sade ve güzel bir kadındı. Ayağında- 1 bir dakika bile oturmuş değildi. 4 mo-)d kaba piyade ayakkabılarına rağ- torlu uçağın İçLnde mütemadiyen sa-men, kadınlık zerafetlnden hiç bir ğa sola gidip geliyordu.
şey kaybetmemişti. ll Birdenbire uçak düşmeğe başladı.
Bir aralık odaya diğ«r hastabakıcı- Uçağın 2 motoru, âni bir şeklide iş-ları girince, Victoria uyandı ve yeni lemez olmuştu. Başımı kaldırarak gelenlerle kenuşmava başladı. Bun- hemşireyi gözetledim. Hastalar du lar. aralarında kahkahalar atarak bü- teminat almak gayeslle gözlerini yük bir samimiyetle konuşuyorlardı.' hemşirenin gözlerin,» dikmişlerdi. Düş-Aralarmda, 23 yaşında güzel bir has- memek İçin, ranzaya asüı duran tabakıcı vardı. Mary Creel İsimli bu hemşirenin yüzünde hiç bir endişe hastabakıcı, daha ilk iıavalanışında I alâLml göze çarpmıyordu. Bu vazlyet-uçağı mecburî iniş yapmıştı. | te Jken bile ranzadan aşağı kısmın-
Marl Creel, 3 ay zarfında 3 defa da bulunan hasta ile konuşuyordu, mecburî İniş yaptığı için, kendisini] Biraz evvel ânî olarak duraklamış en çok düşen hastabakıcı olarak ka-, olan motor, tekrar faaliyete geçti, bul etmektedir. ı Tehlike yoktu. Ancak bir an için bizi
Birdenbire, telefon çaldı. Bu tele-'her han8İ bir tehlikeye karşı alıştlr-lon hava alanından geliyordu. Bu se-fer de, bizim gitmemiz lâzım geliyor- | du. Hava alanında, büyük hastane, uçağının etrafı sedyelerle dolmuştu. Uçağın İÇİ, tam mânasile ayduılatıl-mıştı; ve İçeriye mütemadiyen adamlar girip çıkıyordu. Doktorlar, hastaları birer birer gözden geçiriyorlar, sıhhiye eTİerl de bunları birer birer uçağa naklediyorlardı. Victoria, uçağa getirilen her hasta ile pek yakından alâkadar oluyor ve onlarla neş- | eli neşeli konuşuyordu. Sıhhatleri, yürümeğe elverişli olanlar, uçağın ke narındaki yolcu koltuklarına oturuyorlardı. Sedyell nakliye uçağı, bir hastane gibi beyaza boyanmış değildir; ve burada antiseptik kokusundan eser yoktur. Uçak, zeytin rengine boyanmıştır. Hasta ve yaralılar, ordu battaniyelerine sarılmışlardır. Uçakta, eski bandaj, battaniye ve orduda kullanılan yelken bezi koyuyordu. Vakit, gece yansını geçmişti ve hastalar uyumağa başlamışlardı. Arada sırada birbirlerine bakıp )gülüm-siyorlardı. Bozan gözlerin» hemşireye dikerek, uçağın havalanmasını bekliyorlardı. Bazı halalar, altlı üstlü ranzalardan birbirlerini gözetliyorlardı.
Yanımda oturan yaralı erle konuşmağa başladım. Adamın kolu bandajlar İçinde İdi. Çok gençti; ve saçları aşırı derecede uzamıştı.
— Eve dönmek neşeli oluyor..
Dedim.
Başını çevlmeden cevap verdi:
— Teçhizatımı terketmek hususunda büyük bir müşkllât çektim. Onları _ _ terkederken, evimden ayrıldığım va- rmın gelmeleri tebliğ makamına kaim kit duymuş olduğum teessürden kat olmak üzere İlân olunur.
mışlardı.
Uçak, normal bir vaziyette yola devam ediyordu. Uzandığım yerde, birkaç saat evvel hemşireler arasındaki muhavereleri hatırladım; ve bir an için büyük bir cesaret ve fedakârlıkla çalışan hava hemşirelerinin bu gibi seyahatlerde ne kadar çok yorulduklarını düşündüm. Fakat, defa olarak bu külfetin hakiki mânasını anlamış bulunuyordum.
ilk
Halk evleri ve Kurumlar '
* Kadıköy Halkevi başkanlığından: 2/5/945 çarşamba günü saat 18 de sayın şair Orhan Veli tarafından (Şiire dair) mevzulu bir konferans verilecektir. Herkes gelebilir.
Kadıköy Halkevi başkanlığından: 3/5/946 perşembe günü saat 18,30 da sayın Ord. Pof. Dr. Mazhar Uzman tarafından (Zekânın Olgunlaşması) mevzulu bir konferans veriK çektir. Herkes gelebilir.
* Tüberküloz cemiyeti mutat aylık toplantısını 2 Mayıs 1945 çarşamba günü saat 18,30 da Cağaloğlundakl Etıbba odasında yapacaktır.
★ Vefa Gençlik kulübünden- İdare heyetimizin gördüğü lüzum üzerine olağanüstü toplantımız 2 mayıs 1945 tarihine gelen çarşamba günü saat 16 da ve ekseriyet hasıl olmadığı takdirde 5 mayıs 1945 cumartesi günü saat tam 15 de kulüp binası olan Şehzadebaşında Letafet apartmanında yapılacağından kulüp mensupla-
Şimalî Amerika Birleşik hükû-
■ metlerinden New England (Yeni Ingiltere demektir), Maine. Ner-
* mont, New Hampshire, Massach-ustts ve Rhode İsland gibi eski
, Ingiliz müstemlekeleri olan hü-. kûmetlerdeki binlerce şehir ve ka-. saba kendi kendilerini idare et-r m ek ananelerini muhafaza et-
■ mektedir
İki yüz sene evvel Ingiltere-‘ den gelen muhacirlerin buralar-' da kendi kendilerini idare için . kurdukları idare usulü bugüne kadar hiç değiştirilmemiştir.
Meselâ Connecticut hükümeti ‘ sahilinde 2000 nüfuslu küçücük I bir şehir olan Clinton Yeni İn-. giltere denilen şimdiki Müttehit , hükümetlerin şimali şarkîsinde . Ingiliz kırallıği idaresi zamanın-
■ dan kalmış olan şehir mitingle-ı! tini hâlâ devam ettirmektedir.
Bu şehrin bütün ihtiyaçları me-
■ selâ itfaiyesine yeni makineleı 1 alınması, yeni bir mektep açıl-’ ması, yüksek ise belediye vergile-. rinin azaltılması, kasabanın baş-' lıca caddesinde kaldırım yapıl-. ması gibi işler bu mitinglerde kararlaştırılır ve icua mevkiine ko-
. nulur. Bunların akidesine göre
• hükümet kendi fikir ve arzulan-: nın ifadesidir.
1 Şehrin senelik mitingi ekim ' ayında yapılır. Fakat bu muay-t yen toplantıdan başka bir senede > şehir halkı beş hususî toplantıya
■ davet olunabilir. Toplantılar kır-
■ mızı tuğladan yapılmış, içinde
■ bütün medenî ve idari muamele-i lerin cereyan eylediği büyük şe-
■ hir salonunda yapıldır.
Toplantıya gelenler ekseriya birbirini çoktanberi görmemiş . olduklarından hararetli muhab-
■ bet ve musahabeye dalarlar, Fa-l kat bir defa belediye kâtibi zili 1 çalınca herkes susar ve ortaya i gelen işlere dikkat eder.
Toplantının başlıca müzakere ; mevzuunu belediye bütçesi, belediye memurlarının intihabı ve diğer idari ve İçtimaî işler teşkil eder. Her görüşülen iş reye müracaatla sona erer. Belediye kâtibi neticeleri resmî deftere kayıt ve tesbit eder.
’ Müzakereler daima hararetli , olur Çünkü salonda her türlü adam toplanmış bulunur. Fakat hazirandan biri elini kaldırıp müzakerenin kifayetini teklif [ ’ edince herkes mevzua dikkat eder ve az vakit içinde leh ve aleyhte bir karar verilir.
Şehir toplantılarındaki müzakere ve usulün esası şudur: Her mesele üzerinde iki taraflı münakaşa yapılmalı ve reylerin ekseriyeti ile karar verilmelidir. Bu toplantılardan hariçte bulunan bir seyirci buradaki müzakere mevzularının pek ehemmiyetsiz ve bayağı olduğuna hayret eder. Fakat Clinton ahalisi için kendi dahilî işleri olduğundan her meselenin değeri vardır. Çünkü verilen kararlar bir sene gibi uzun bir zaman için şehir halkının I hayatım tanzim ve idare eder. I
Binlerce şehir ve kasabanın kendi işleri, kendileri tarafından bakılması ananesi 1620 senesine kadar varır Bu tarihte ilk defa Magflobeer isminde bir gemi ile 104 İngiliz muhaciri o zaman İn-gilterenin yeni bir müstemlekesi Olan New England'ın sahiline çıkmışlar ve Plymouth şehrinin temelini kurmuşlardı.
Bu muhacirler İngiltere kıral-lığının resmî mezhebi Anglikan kilisesinden itizal etmiş ve gayetLL mü taassi p adam 1 ardı, Bıınl a r Q
tarihte Pilgrim diye meşhurdur-û_ lar. Bunların zamanında bütün idare ve İçtimaî işler kiliselerde dinî âyin için yapılan toplantılarda müzakere ve tesviye edilir-
E (D > (D
di.
Sonraları dinî âyin toplantılarından dünyevi işlere bakan mitingler ayrılmıştır. Akidelerinde salabeti olan Yeni Ingiltere ahalisi kendi hükümet idare tarzlarına daima sadık kalmış-■ lardir
Ingiliz müstemlekesi devrindeki O bütün usul ve merasim bugün -q yaşıyor. Çünkü Yeni İngiltereLile- q re göre şehir mitingleri halkın kendi için ve bahusus kendi ta- Sg rafından idaresi ve hükümeti de- E. inektir. o
Demokrasinin böyle olması lâzım geldiği kanaa tindedirler. Çünkü şehir mitinglerinde hem işler kararlaştırılır hem de bunları tatbik edecek icra kuvveti de tâyin edilir. Bu şehir mitinglerinde mahallî belediye ve hükümet memurlarının hepsi intihap olunur. Bu şehirde ve emsalinde merkezden gönderilmiş devlet memurları bulunmaz. Her işi halkın kendi seçmiş olduğu memurlar görmektedir.
Belli başlı seçilen memur üç kişidir. Bunlar bütçeye bakarlar, devletle olan muameleleri tedvir ederler. Diğer şehirler ile cilan münasebet ve muamelelere de bunlar bakar. Polis ve itfaiye erkânı bunlar tarafından seçilir. Mahkemeler için jüri âzalannı da halk namına bu üç memur seçer. Şehrin belediyesi aleyhindeki şikâyet ve muhakemelerde bunlar şehri temsil ederler. Senenin sonunda oy sahiplerinin toplantısı için koca bir cilt teşkil eden bir rapor hazırlarlar.
Seçimlerde diğer memurlardan biri de belediye kâtibidir. Doğum, evlenme, ölüm, tapu kayıtlan kâtip tarafından yapılır. Bir veznedar. bir tahsildar, ve üç tahakkuk memurundan müteşekkil malî seçilmiş memurlar emlâk kıymetlerini tahmin ederler ve buna göre vergi tahrederler. Bütün bu seçilmiş memurlar Çlinton şehrinin şerefi ve halkın refahı uğrunda vazifelerini dikkat ve iftihar ile yaparlar. — F.
L~ Gömlekiş"!
BİRİNCİ SİN Ih GÖMLEKLİ |
“> Tel: 26096 Sirkeci

Kahır Yüzünden Lütuf
Yazan: P IVentıvorth Tercüme eden: Vâ - Nû
- ı Tefrika: No. 13 ■
Çayını içti. Bagajlarını çözmek için yatak odasına gitti. Marmaduke de arkası şıra yürümüştü. Sağı solu teftiş ediyor, hiçbir yeri bırakmıyordu. Fakat, kontrolündün memnun olmamış gibi Inlldiyerek Amabel'in arkası a gizlendi. Genç kadın, kendinin d . Ellen'ln de neşeli insanlar olma-d tini düşündü. Elbiselerini, geniş yerli gardroba yerleştirdi. Bu dolaplar, eski devirlerin kabarık: etekli kadın elbiseleri İçin yapılmıştı; kendlsl-nlnkller burada pek az yer kaplıyordu.
Ellen tereddütle kapıda döndü.
— Biri bu evin münasebetsizliği nedir diye sorarsa, anlatması pek kolay, hanımcığım. Yok, yok estağfurullah! Mesele hortlaklar meselesi değil. İnsan hortlağa İnanmak için aptal olmalı, hâşa! Amma, buranın münasebetsizliği nedir diye sorarsanız, rü-tübet iliklere İşliyor. Biz soyc.ak, babam da, ben de hortlaklara İnanmayız.
Amabel, neşeli neşeli cevap verdi:
— İyice ateş yakarız. Hele ev adam yüzü görsün, o zaman vaziyet değişir. Bayan Brown'la konuştun mu? Jen-
ny 11e ahbap oldun mu? Acaba ikiz kızlardan öbürü ne oldu? Anltyama-dım, doğrusu. Annesinden bu hususta malûmat alacağım.
— Ben sorulacakların hepsini sordum, hanımcığım. Öyle dolambaçlı sözlerden pek hoşlanmam. Düpedüz dedim kİ: Hani siz ikizmişsiniz, öbürünüz ne oldu? Şaşaladı, cevap vermedi. Ben de hemencecik anlayıverdim, İşin içinde İş var, Ayak diredim, hanımcığım. Aman sakın kardeşiniz ölmüş olmasın? dedim. «Yok, ölmedi.» dedi. Ben de ağzını araştırmak İçin, öyle haller olur kİ. ölmekten beter, değil mi? diye sordum. Büsbütün afalladı. «Bu sözleri annemin yanında da konuşmayın, hanımınızın ya-Marmaduke'nin sepeti, sisin odanızda nında da» dedi. Kuzum hanımcığım, mı dursun, benim odamda mı? - diye. Ellen sesinin perdesini değlşllrmeksi-zin devam etti.
Amabel:
— Beninı odamda! — dedikten sonra biraz düşünceye daldı. — Zavallı madam Bro'.vn! Başına, hiç de hoş ol -mıyım b(r ’y? Ü«e gr-1d! zannederim'’ Annle'clk ne oldu acaba? |
Bayan Grey, pek yorgun olduğu için o akşam fazla oturmadı. Ellen de, hanımına ( Allah rahatlık versin.» diyerek odasına çekildi.
Fakat, birdenbire kapısının eşiğinde durdu.
Amabel:
— Ne oldun? - diye sordu.
Hizmetçi:
— Hiç, hanımcığım. - dedi.
Lâkin gene olduğu yerden kımıldanmadı.
Amabel, yan uykulu halinde:
— Hani gidip uyuyacaktın? — dediyse de meseleyi kavrayıverdi. — Ara kapıyı açık bırak. Şayet Icabe-derse, sana sesleneyim.
Ellen yüksekten aldı:
— Hanımcığım, olur a, korkarsınız belki....
— Heydl haydi, pek uykum var. Sen de git yat. Ellen!
— Peki, hanımcığım, uyanırsanız...
— Uyanacağa benzemiyorum. Derîn derin uyuyacağım. Amma, sen gene de ara kapıyı açık bırak.
Şayet odasında Marmaduke olmasaydı, Amabel, belki de sabaha kadar uyanmazdı.
Cidden o kadar yorgundu kİ, köpeğin ilk asabi hareketleri, onu rahatsız etmedi. Fakat, çok geçmeden, hayvan sepetinden çıktı; hanımının yatağına tırmanmak İstedi. Amabel, uykusunun arasında onu hafifçe İtti;
tekrar daldı. Lâkin bu sefer, öyle derin uyuyamadı. Marmaduke’nin soluduğunu, inlediğini farkedlyordu.
Birdenbire, köpek havlamağa başladı. Amabel de artık adamakıllı uyandı ve t!trlyerekten elektrik düğmesini aradı. İlk gördüğü manzara: Köpeğin sepeti devrilmişti. Hayvan, koridor kapısına dayanmış duruyordu. Genç kadın, köpeğe bir şeyler söyledi; onu teskine uğraştı. Fakat, hayvan, sükûn bulacak yerde daba uzak köşelere kaçta.
Amabel, yataktan indi. Hayvanı yakalayıp, yalancıktan patakladı. Onu sepetine yatırdı. Hayvan da uyur gibi göründüyse de uyumadı.
Bayan Grey de bir saat kadar, yatağına uzanıp yattı. Evin sessizliği içinde bir takım pıtırtılar, hışırtılar kulağına çarptı.
VI
Bayan Brown, yatağına oturmuştu. Gayet temiz olan yastığına dayanmıştı. Matmazel Henrlette Forsham'ın kendisine düğün hediyesi verdiği gayet soluk yorgam da dizleri üzerine örtmüştü. Başında beyaz bir takke, omuzlarında kırmızı yünden bir atkı vardı, şişman ve soluk bir kadındı. Gözlerinin bakışı tatlıydı. Dudakları leeskin İfadeliydi.
— Demek kİ sîzmişsiniz? — diye haykırdı. — Bay Forsham, evin kiralandığını bana yazdığı zaman, kiracı-
mızın siz olduğunuz nereden aklıma gelebilirdi? Kızım dün gece bana, sizin beni tanıdığınızı söyledi. Düşündüm, taşındım bir türlü kestiremezim Şimdi si2i tanıdım, tanıdım. Sevimli küçük hanım diye sizi ne kadar beğenirdik.
Sustu; Amabel'e memnuniyetle baktı. Sonra:
— İsminizi söylemeseydlniz de sizi gene tanırdım. Elbette tanırdım, yavrum.
— Gönlümü almak için söylüyorsunuz. Aradan yirmi sene geçti, az zaman değil ki...
— Tabii az değil, ihtiyar matmazeller öldüler. Mallköne kiraya verildi. Böyle Akıbetlerin olabileceği, hiç aklıma gelmezdi. Dul mu kaldınız, yavrum? Çocuklarınız var mi, diye size sorabilir miyim?
Amabel:
— Bir kızım var. — dedi- — Çocukluk çağından çıktı, gelinlik kız oldu. Kışı geçirmek için arkadaşlariyle beraber, Mısır'a gitti.
Bayan Brown, hüzünle içini çekti.
— Evlâtlar İnsana pek büyük kaygı oluyor! Çocuk olmayınca, gönül zür-riyet İstiyor. Evlât sahibi olunca da çek dur. Bir devirde, evlenmeden ih-tlyarlıyacağımı zannetmiştim, Bildiğiniz gibi geç evlendim. Bay Georges’-ln, bay Julleri. artık bana ihtiyaç duymadıkları zaman kocaya vardım, ille (
ana olayım, diye tutturdum. Hulâsa. Broıvn’a vardım amma, pişman da olmadım değil.
Amabel:
— Ah, madam Brown’cığun! — dedi. — İyi ettiniz doğrusu. Şimdi Jen-ny'slz nasıl yapardınız?
Kötürüm kadının gözleri yaşla doldu. \
— Jenny gayet İyi kız. — dedi. — Onun aleyhinde hiçbir söz soyliye-mem. Fakat onu ne zaman karşımda görsem, aklıma hep Annle geliyor.
Amabel:
— Annie’yi hatırladım, - dedi.
Hastanın elini tuttu. Kadının parmakları avuçlarında takallûs etti,
— On altı yaşındaydı... Herif onu almayıverdl. Kızım da kaçıp gitti, Artık bir daha sözünü işitmez oldum.
Gayet yavaş konuşuyordu. Zahir, kızına işittirmemek istiyordu. Ama-bel’in elini sıkıp duruyordu.
— Hayat çok güç, yavrum, çok giiçl - dedi.
Amabel, odadan çıktığı zaman, gayet mahzundu. Yüreği burkulup duruyordu. Avukat Berry, madam Brown'dan ve Jenny'den şüphe etmişti. Ne garip! Şimdi genç kadın, onun bu sözlerini dinlediği için kendi utanıyordu. Ana kız, ona gayet basit insanlar hissini vermişti.
(Arkası var)
AKŞAM
Snhlf» 7
2 Mayıs 1945
İstanbul Valiliğinden:
İlimiz emrinde aylıksız sıra bekllyen öğretmenlerden olup aşağıda adları ile atandıkları görevleri yazılı bulunanların 15 giin zarfında başlamadıkları takdirde çekilmiş sayılacakları İlân olunur.
Adı Soyadı Eski Görevi Yeni atandığı görev
| - İŞ ARIYANLAR BATİLIK NtVELMAN ÂLETİ — Az kullanılmış, hâlen iyi vaziyette bulunan bir Nlvelman âleti (sehpası mevcut) ehven flatle satılıktır. Beyoğlu, Sular idaresi muhasebesinde Cemal Engesfe müracaat edilmesi. 7 078— 2
YÜKSEK MÜHENDİS İŞ ARIYOR— On dört sene birçok inşaat işlerinde kontrol ve müteahhitlerin şantiye şefi olarak çalışmış tecrübeli yüksek mühendis beraber çalışmak Eteere sermayedar müteahhit aramaktadır. Arzu edenlerin (Yük. Müh, H. D.) rü-muzu Ue Akşam gazetesine yazmaları rica olunur. 3081 — 1
3* MODEL — 2 beygirden aşağı olmayan sepetli ve sepetsiz motosiklet acele satın alınacak. Satmak İsteyenler 22067 ye telefon edebilirler. 7092 — 2
DİPLOMALI ECZAÇI _ İstanbulda müdürü mesullük aramakladır. Anu edenler Galata Okçumusa Şair Eşref sokak 13/3 eczacı (B. Kampeta) yariyle müracaatları. 7042 — YAZI ODASI TAKIMI — İyi kullanılmış maroken bir kanape, iki koltuk, karaağaçtan mamul oymalı zarif büyük kütüphane yazı masasından mürekkep bir yazı odası takımı Sandal Bedesteninde satılmaktadır 7089 —
GENÇ BİR BAYAN — Hususi mağaza. yazıhane ve ticarethanelerde ciddi bir İş aramaktadır. Daktilo da bilir. Akşamda (Ciddî) rumuzuna mektupla müracaat. 7060 —
SATILIK PAMUK TARAKLAR — Az müstamel, hâlen çalışır variyette iki adet (Kart) pamuk tarak makineleri bütün teferruatıyla satılıktır. Adres: Galata, Tahir han 4 üncü kat No. 13/17. Telefon: 4496. 7080 — 4
MÜTEHASSIS BOBİNÖR — Ro-tx*rt Kolej mühendislik kısmı vt yüksen tansiyon santralından yüksek elektrik ririLtromekanlk otomatik cihazlar endüstri tetai-^yeni munzam
İq aramaktadır. Akşam'da (M. B.) rumuzuna mektupla müracaat. 7064 — 1 SATILIK TAKSİ OTOMOBİLİ — Lâstikleri İyi bir istlpney var. 5000 lira. Akşamda Aralan Btnlâk rumuzuna müracaat. 7088 — 1
İNGİLİZCE MUHABEREYE İHTİSASI — Olan Fransızca, Türkçe muharebe edebilir tecrübeli bay saatlerle iş aramaktadır. Galata P. K 1533 - RB rüm. mektupla müracaat. 7067 —
4 ~ Kiralık -Satılık
SATILIK EV — Kadıköy Talimhane Hali ta ğ a »kak No. 64 yedi oda, manzara İçindekilere, ve Recai zade sokak 62 No. da bayan Remziyeye 7030 — 2
YÜKSEK MAKİNE MÜHENDİSİ — Hususi bir müessesede iç arıyor. Birçok sahalarda pratiği var ve mensucat üzerinde de çalışır. Müracaat Akşamda (Makine) remzine. 7Ö46 —
SATILIK MUTENA BİR ARSA — Beyazıt Tavşantaşı Büyük Milat Paşa caddesi 85 m2 güzel bir arsa satılıktır. Müracaat: Büyük Mi ta t Paşa caddesi Ali Bey Ap. No. 26 bakkal Hüseyin Şener. 7056 — 3
ORTA TAHSİLLİ BİR BAYAN — Tlcartthane ve yazı bürolarında çalışmak İstiyor. Daktilo bilir. Akşamda (İş) rumuzuna mektupla. 7098 —
SATILIK YENİ BİR APARTIMAN — Taksime iki dakika mesafede 200 lira aylık geliri, henüz yeni ikmal edilmiş, konforlu 3 er oda dört daireli yeni apartiman acele 1-2 arasında 80093 telefon numarasına müracaat, 7051 — 1
İŞ ARIYORUM — Orta mektep melunuyum. Hususi ve resmi dalelerde ve tlcarettıanelerde çalışmak istiyorum. Eski Türkçeyl bilirim. Akşam (N. B.) 7095 —
PRATİK VE TECRÜBELİ — Bir hemşire İş arıyor. Hususi hastaneler tercih edilir. Akşam gazetesi A. P. rtmuzuna müracaat. 7093 — 1
Ü8KÜDARDA — İki daireli satılık ev. Yeni tamir edilmiş İhsaniye denize yakın, fevkalâde manzaralı, konforlu acele satılıktır. 1-2 arasında 80093 telefon numarasına müracaat. 7072 — 1
2 - İŞÇİ ARIYANLAR
AMELİYATHANE İŞLERİNDE — Tecrübeli ve tercihan Kızılay mezunu bir hemşireye İhtiyaç vardır. İsteklilerin Yercbatan Bağlık Yurduna baş vurmaları. 7038 — 1
DEVREN SATILIK — Itriyat ima-lâthanesL Müracaat; Bahçekapı Hü-dadat lokantası. 7059 — 1
YANİKÖYÜN DE SATILIK Y ALI — Sekiz oda tertos, elektrik, havagazı, kayıkhrıne, meyva ağaçlı bir dönüm bahçe. İskele memuruna müracaat 7068 — 3
YANIMDA ÇALIŞMAK ÜZERE — Dikiş bilen bayanlara ihtiyacım vardır. Ayrıca yol masrafı da verinin. jMclye: Terzi Bayan Mukbile Mlmarer No. 14 Nalıncı caddesi Kasımpaşa. 6041 —
YAZLIK MÖBLELİ KİRALIK YALI — Vaniköyü 64 No. 4 oda bir salon. bütün konforu haizdir. İsteklilerin İçindekilere müracaatları. 7062 — 1
MÜREBBİYE ARANIYOR — 8 yaşında bir kız çocuğu İçin Fransızca bLllr matmazel aranıyor. Galata Ka-ramustafa sokak Liman Bahçe han 2 nel kat Fahri 7075 —
SATILIK APARTIMAN — Lâleli: Büyük Reşit Paşa 4 katta İkişer üçer odalı konforlu 36 No. Barış Ap. 27.000 liraya. Görmek İçin 3 No. ya 2-3 arasında: Beyoğlu Kalyoncukulluk Tirşe sokak No. 4 7066 — 2
PLASİYE ARANIYOR — Itriyat satışından anlar tecrübeli bir plasiye aranıyor, trtiyenlerin: Saat 12-13 arası Galata Mumfcane caddesi Gümüş han No. 2 7098 — 3
İÇKİLİ AHÇI DÜKKÂNI — Küçük-çetanece İstanbul caddesinde 119 numaralı ahçı dükkânı bahçeli devren
- SATILIK EŞYA
SATILIK OTOMOBİL — 939 model Plymur marka hususî" olarak kuDa-nıimıştir. Lâstikleri mevcut iyi haldedir. Bahçeli apı Cermanya hanında Fomslm İnşaat şirketine müracaat. 8068 satılık İçindekilere müracaat. 7065 —
YAZIHANE DEVREDİLECEKTİR — iki oda, telefon, kalorifer, asansör, möble Bahçckapıda caddede mutena handadır 628 Pot. kutusu İstanbul Mür. 7020 - 2
HER MAftKA — Erid, yeni, sağlam bozuk radyo parçalarını ve lâmbalarını alır satarım radyoyu muayene ederim. Galata Yüksekkaldırım 50 No. Zes Radyo, yokuşu çıkarken mİ kolda. 6006 — 3
SATILIK KÂGİR EV — Moda İskelesine nazar, cadde üstünde Deniz kulübünün arkasında esta 2/3 yeni 6 No. Iı bahçe İçinde banyosu ve diğer tesisatı olan kftglr bir ev satılıktır. Oöüşmek için Haydarpaşa garında Merkez hareket müfettiş! Hulkl'yf müracaat. 7013 — 2
SATILIK — Biri 5 numara diğeri küçük Burun tü-mlrl ve bir adet Rende) â pres kalıpları He acele satılıktır.
Adres: Hikmet Güven Eminönü meydanı No. 20/1 İstanbul. 7050 2 SATILIK KÂGtR HANE — Gedik -paşa Sarayiçi sokak No. 54 koşcbaşı beş kat hamamlı bllûmum tesisat mevcut 10 oda deniz görür: Telefon: 21978 6066 — 1
BUZ DOLABI — FTİ|Mer markalı 82 kullanılmış satılıktır. 220 yahut 110 voltla çalışır. Kadıköy Mühürdar caddesi. 74 7074 — 1
ÇENGFJMÖYÜNDE SAYFİYEI.İK— Asfalt üzerinde manzaralı, bahçeli, havagazı, su, elektrik- iskeleye, denize iki dakika, dört odalı kat, Akşamda « Yazlı kr rumuzundan adres alınız. 7032 —
SATILIK KOTRA — Yeni bir halde 2 kişilik kamaralı keten yelken 1 tonluk kotra ehven bir flallc satılıktır. Müracaat her gün saat 15-18 e kadar Tel; 42828 pazar günleri Tel: 4289G 7053 —
BOŞ TESLİM SATILIK İKİ GAGİR EV — Fatihte taksilerin durduğu Nevşehirli İbrahim Paşa caddesinde havadar, güneşli. İstimlâk sahasından hariç biri köşebaşında yedi odalı, diğeri yanında beş odalı dört kat apa 'mana çevrilebilir. Bahçeleri ve elektrik terkosu bulunan iki ev satılıktır. Müracaat: Aynı caddede 10 No 11 eve. 6078 — 1
YENİ HALDE BİR PİYANO — İçi demir ve çapraz olarak satılıktır Taksim Sın - Agop No. «7. 7055 — 1
SATILIK BAYAN BİSİKLETİ — Neon marka az kullanılmış bir bayan bisikleti satılıktır. Şciuadebaşı polis karakulu arkasında birbcr Yusuf'a müracaat. 7062 — 1
10008 LİRAYA MARTTAN BULUNMAZ firsat — Fangaltıda Hayl&yf civarında 0 odalı her bölükleri ayrı olarak apartman şeklinde kagir banyolu ev acele satılıktır. Taksim Cum-heriyet caddesi Emlâk Yurdu telefon 84439 7040
SATILIK Vİ TRİNLER — Mısır çarşısında rn iyi yerinde lüks bir bakkal!; c dükkânı tam möblesile devrc-dOeceKtlr. Sirkecide Başağa Nakliyat ambarı sahibi Rıza Başağaya veya telefon 21233 e müracâat. 7076 - ı
HEM SAYFİYE BEM ÇİFLİK — Şehre çok yakın İçinde 3 odalı hanesi ayrıca yanaşma odalan ahırlan büyük meyva ağaçları bulunan 50 dönüm erasd kiralıktır. Gazetemiz llâ-nat memurluğuna müracaat. 7038 — 3 KİRALIK KÖŞK — Çe.ngelkÖyünde Bekir Samlnin köşkü yazlık, taşlık kiralıktır. Dört oda, elektrik, balkon, ve dört dönüm meyva bahçesi, denize nazır İskeleye on dakika görmek ve konuşmak İçin İçindekilere müracaat. 7079 — 1
SATILIK EMLÂK ARANIYOR — İstanbulun* her yerinde apartman ev mağaza imalâthane, fabrika, ban, arsa ve çlflik almak, satmak ve kârlı Işl olup da devredecekler veya Ortak Istiyenler Beyoğlu Büyük Parmakka-pı köşebaşı 4 No. kat 2 Zarif Özalp. Telefon: 42306 6055 - 15 SATILIK ARANIYOR — Istan bulun her semtinde satılık ev, apartman aranıyor. (Deney Emlâkte) Galata Rıhtım caddesi KefeU Hüseyin han 2 telefon 43840 7099 — 5
YAZIHANE ARANIYOR — Tercihan Bahçekapıda, Sirkeci veya Gala-tada da olabilir. Telefonlu, eşyalı veya Cşyasız 2 ilâ dört odalı devren bir yazıhane aranmaktadır. Müracaat: Mecdi Devrim, Babçekapı Yalıköşk caddesi No. 2/5 7064 — 1
SATILIK BAHÇE — Rumeli yakasında şehre yakın 8 odalı evi, 30 dönüm arazisi, seri, yüzlerce dut. incir ağacı, turfanda meyva ve çiçek yetiştirir, İnekçiliğe ve arıcılığa çok müsaittir. Akşamda Ar sİ an Emlâk'e 7085 — 1
ACELE SATILIK CİHANGİRDE — denize nazır gayet güzel yedi buçuk odalı ev elektrik su havagazı hustud yangın tesisatı boş teslim 2-6 ya kadar Galatasaray lise karşısında Eyüp Terzihaneye müracaat. 7094 — 2
SATILIK VİLLÂ — Rumeli yakasında Boğaza tamamen hâkim tramvaya yatan 8 oda % 7 kanuni Iratiı 32 bin Ura. Akşamda Aralan Emlâkte. 7086 — 2
SATILIK KÖŞK — Erenköy istasyonuna 3 dakika Ahşap 7 oda terkos elektrik 1 dönüm çamlık bahçe. Müracaat: İstasyon Cad. No. 42 7097 — 2
NİŞANTAŞI CİVARINDA — Beş kat beş daireli konforlu % 9 kanuni hatlı ipotekli apartman 66 bin Ura. Akşamda Arslan Emlâkte. 7067 — 1
- MÜTEFERRİK
DEVREN SATILIK ATELYE — Bey oğlunda makineleri takımları mükemmel bir gömlek çamaşır imalâthanesi. Yıldız Emlâk 54/2 İstiklâl caddesi Gaz şirketi karşısında telefon 43376 7082 —
38 KURUŞA İLMÎ GEZİNTİ — Gönül işlerine; çocuk bakımına; hastalıklara ve her çeşit ansiklopedik suallerinize (Malûmat Servisimiz) derhal cevap verir. Beher suale (30) kuruşluk posta pulu koyarak (İstanbul posta kutusu 139) a yazınız. 6079 — 1
KİRALIK _ Beyoğlunda İki üç vo dört odalı möble apartman katları vc pansiyonlar. İstiklâl caddesi 54/2 telefon 43376 Beyoğlu Gaz şirketi karşısında. 7083 —
BİR İTHALÂTÇI İLE — Veya İthalatçılıktan anlar birisi ile ortak olmak istioyrum. Telefon 36-249 yahut Amavutköy No. 22 ye müracaat. 6054 — 1
TAKSİM — Mete caddesi veya Ayaspaşada 4-0 odalı yaz aylan İçin möbleU möblesiz apartman aranıyor. Saat 9-11 arasında 23639 a müracaat 7090 — 1
ASRİ DANSLAR — Hususi olarak evlerinde öğrenmek Istiyenler Beyoğlu Anadolu banı geçidi karşısında Aliyon sokak İ9. Prof. Panosyan. 7033 — 4
1200 LİRA SERMAYELİ ORTAK ARANIYOR — Ve yahut Başkasına erzaklarlle devretmek İstiyorum. Hâlen çalışmakta olduğum dükkân Şrhzadebaşı Vezneciler caddesinde 60 No. 11 bakkaliye aylık kirası 30 Uradır. Her İşe elverişlidir. İçerlslndekl-ne müracaat edilmesi. 7044 — SATILIK APARTMAN — 160.000 lira. İstanbul Belediyesi civan 5 daire kalorifer sıcak su deniz manzarası Çemberlitaş Peykhane sok. No. 16 kapıcıya müracaat, 7041 7*
İNGİLİZCE ÖĞRETİYORUM — Hususi derslerle İngilizce öğrenmek isteyenlere ve talebelere en pratik usullerle İngilizce öğretiyorum. Mektup İle Akşam’da »İngilizce öğretiyorum» rumuzuna müracaat. 7049 — 1
FRANSIZCA OT.ARAK — Riyaziye fizik, kimya ve lisan dersleri verflir Üniversitelileri giriş ve sınıf Imti-hanlarına hazırlar. Akşam gazetesinde İ. t), rumuzuna müracaat. 7045 — 2
KİRALIK FIRIN — Şehrin en İşlek bir caddesinde bulunan bir fınn kiralıktır. Şişli, Halâskârgazi caddesi 372 No. da bay Ömere yazı ile müracaat. 7091 — 1
SATILIK KISRAK VE BİR DİŞİ TAY — Yarım kan İngiliz Üsküdar Bağlarbaşı kahveci Hıranla müracaat 7072 —
ACFIR DEITIEN SATILIK TORNA ATFI M Sİ — Azimet doîayısile kuvvetli i'iı torna, makkap, el presi, men-geıif, el âletleri ve saire, İşler halde Yeşlldlrek Bahtiyar hanında odabaşı bay Osman’a müracaat. 7078 — i
İNGİLİZCE — Amerlkada okumuş ve Amerikan mekteplerinde İngilizce öğretmiş bir genç üç ayda lisan öğretir. «D.S.» riimuzuna mektupla müracaat. 7079 — 1
SATII.IK BAHÇE — İç Erenköyün-de 12866 metre 14 dönüm üzüm bağı, bütün meyva ağaçlan, fazla miktarda çam ve ıhlamur ağaçlı ortasında ufak bir de evi bulunan bahçe satılıktır. Katırcıoğlu han No. 7 Haşan Sabrl Küçiiksandıkçıya müracaat. 7081 — 2
MEKTUPLAR İN İZİ ALDIRINIZ Gazetemiz idarehanesini adres olarak göstermiş olan karilerimizden Ciddi _ M E — H.E — Iessons — 8. L. A. namlarına gelen mektupları İdarehanemizden aldırmaları rica olunur.
ACELE DEVREN SATILIK — Telefonlu bakkaliye dükkânı sahibinin
taşraya gideceğinden satılıktır. Adres Osmanbey Süleyman Nazif sokak No. 67 tel 81534, tel 42017 7077 — 1
Devlet Deniz Yolları ve Limanları İşletme ____________Umum Müdürlüğü İlânları
1 — Rumeli Cankurtaran bölgesinde Kunduzdcre yerine yakın bulunan Kunduzdere köprüsünün onarımı İşi pazarlıkla İsteklisine ihale olunacaktır.
a — Onanının keşif tutarı 5461 lira 81 kuruştur.
3 — Geçici güvenme parası 409 Ura 63 kuruştur.
4 — Pazarhğa esas olacak kâğıtlar İnşaat şubesinde görülebilir.
5 — Pazarlık 9 mayıs 1945 çarşamba günü saat 11 de idare merkezi karşısındaki binada bulunan alım satım komisyonu tarafından yapılacaktır,
8 — Pazarlığa girmek için ehliyet vesikası ve geçici güvenme makbuzu göstermek Kizımdır.
7 — Ehliyet vesikası almak İçin, isteklilerin eksiltme şartnamesinin 4 üncü maddesinde yazılı vesikaları 50 kuruşluk pul ve bir fotoğraf İle birlikte pazarlık gününden — tatil günleri dışında — en az yedi gün ön-ee umum müdürlüğe bir dilekçeye ek’lyerek vermeleri gerektir. ___8 — İdare ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (5535) ,
Utanbul Defterdarlığından: KİRALIK ARSA VE BOSTAN
Senelik kira Teminatı Dosya No._____________Cinsi___________________bedeli lira Hra
51332-240 Boğaziçi, Boyacıköy civarında Balta Umanı üstünde (Armutlu) adile bilinen 9500 metre kare tarla 25 2
51321/9-2 Beşiktaş, Köprübaşı mahallesinin Hayret-
tin iskelesi sokağında 8/2 kapı sayılı arsa 475 »6
Yukanda ys>7ih gayri menkuller 23, 5. 945 çarşamba günü saat 14 de milli emlâk m1 .»lüğünde kurulu komisyonda ayrı ayrı açık arttırma İle birer sene müddetle kiraya verilecektir.
İstekli)*nn ıreçlei teminat makbuzları ve nüfus hüviyet eüzdnnlarile birlikte I1 alc saatinde komisyona, fazla bilgi için sözü geçen müdürlüğe başvurmalını. (5689)
İLAN
Haydarpaşadan saat 945 de hareket eden 24, saat 13 de hareket edeıı 30 ve saat 21,30 da hareket eden 48 numaralı trenlerle Pendlklen saat 10.48 de hareket eden 27, saat 14,05 de hareket eden 33 ve 20.05 de hareket eden 2045 numaralı banliyö trenlerinin 1. 5. 945 salı gününden İtibaren işUyccelcierl sayın halkımıza ilân olunur. €568-5)
1 — Taclde Ergin Köcaell Necatlbey Ok. Eski öğ. Çatalca Gökçeli köy Ok. Başöğ.
2 — GülşCTi Gürel Kırşehir Valiliği Çatalca Ishranca köy
emrinde Ok. öğ.
3 — ismet Koçbeker Konya Merkez İmıet Paşa Şile Darlık köy Ok.
Ok. Eski öğ. Başöğ.
4—Züfceyde şllengiz İzmir Bergama Gazi Çatalca Karaağaç Ok.
Ok. Eski Ofr Başöğ.
S —Fchlmc Akın İstanbul kız öğ. şile Doğancılar köy
Okulu mezunu Ok. Staiyer Ba.yöğ.
6 — Mübcrra Öğe Afyon merkez Dumlu- Yalova Katrrlı köy O-
pınar Ok. Eski öğ. Başöğ
7 —Re fet Atakan Ankara PolatlI merkez Bakırköy Kayabaşı köy
Ok. eski Öğ. Ok. Öğ.
8 —Kadrlye Bilgen Kalfayan Ok Eski Çaçalta Çiftlik köy
Öğ. Ok. Öğ,
Suzan Girişmen Çatalca Sazhbosna çatalca Ova Yenice
eski Öğ. Ok. Öğ.
Fahamet Elman Avdın Nazilli is- Çatalca örcünlü Ok.
tlklâl Ok Eski Öğ. öf.
«5598»
Bitlis Vilâyetinden
Bitlis vilâyetine bağlı Tatvan kazasında yeniden taşa edilecek beş lojmanlı üç memur evi inşaatı eksiltmesine taUp çıkmadığından 21 mayız 945 günü saat 15 de İhalesi yapılmak üzere tekrar kapalı zarf usullyie eksiltmeye çıkarılmıştır.
1 — inşaatın keşif bedeli 73536 lira 55 kuruştur.
2 — Bu İşe alt eksiltme, şartname, keşifname ve şair belgeler vilâyet daimi encümeni kaleminde görülebilir.
3 — Eksiltmeye girebilmek İçin İsteklilerin 945 yılına alt Ticaret odası belgesile işi yapabileceklerine dair ehliyet vesikası göstermesi lâzımdır.
4 — Muvakkat teminat 5515 lira 24 kuruştur. (5701)
Emniyet Umum Müdürlüğünden:
Zabıta teşkilâtı İçin satın alınacak 34 kalem manyatolu telefon santralı. telefon makinesi ve telefon malzemesinin pazarlığı 8. 5. 945 salı günü saat 15 de yapılacaktır. Tutan «31813» Ura 88 kuruş ve kati teminatı 4742 liradır.
Genel ve özel şartlan ve vasıflarım görmek iştlyenlerin umum müdürlük satın alma komisyonuna baş vurmalan ve İsteklilerin de kati teminat makbuzu veya banka mektubu İle 2490 sayılı kanunda yazılı belgelerle birlikte tâyin edilen gün ve saatte komisyona gelmeleri. (5415)
Devlet Orman İşletmesi Kastamonu
Revir Amirliğinden:
Satılık köknar tomruğu
1 — Revirimize bağlı İlgaz kazasının Çomar deposunda mevcut 1087 adet muadili 451 metreküp 220 derimetreküp köknar tomruğu açık arttırma sure ti le satılığa çıkarılmıştır.
2 — Beher metreküpün muhammen bedeli 48 lira 20 kuruştur.
3 — Arttırma 10. 5. 945 tarihine rastlayan, perşembe günü saat 15 de revir binasında yapılacaktır.
4 — Muvakkat teminat 1632 liradır.
5 — Şartname orman umum müdürlüğünde ve Karabük Kızılcahamam revir amirlikleri ile Çankırı. Tosya, Dgaz orman bölge şefliklerinde ve Kaştamonuda revir amirliğimizde görülebilir.
fl — İsteklilerin muayyen gün ve saatte revir merkezinde komisyona mûra caatlerl. (5658 >

Devlet Orman işletmesi Araç
Revir Amirliğinden:
1 — Revirimizin Kar kaim az bölgesinin Atalç alman son deposunda 2 numaralı istifte mevcut 682 adet muadili 563 metre 383 deslmetreküp çam tomruğu açık arttırma suretile satışa çıkarılmıştır.
2 — Beher metreküp muhammen bedeli (46) lira (50) kuruştur.
3 — satış 14- 5- 945 tarihine müsadif pazartesi günii saat (1430) da Araç revir âmlrliğinde revir âmiri riyasetinde teşekkül edecek komisyonda icra kılınacaktır.
4 — Muvakkat teminatı % 74 hesabüe (1965) Uradır.
5 — Şartname orman umum müdürlüğünde. Kastamonu, Karabük, Bartın, Araç revir Amirliklerinde ve Sarıçam bölge şefliğinde görülebilir.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte muvakkat temlnatlarile birlikte Araç revir amirliğine müracaatları. (5649)
SÜMERBANK
iplik ve Dokuma Fabrikaları Müessesesi Bakırköy Bez Fabrikaları Müdürlüğünden:
Fabrikamızda tahminen 330 ton miktarında temizlenmiş ve balyalanmış pamuk deşesi mevcuttur.
Numuneyi görmek, ve görüşmek üzere isteklilerin fabrika müdürlüğüne baş vurmalan. (5698)
Devlet Orman işletmesi Araç
Revir Amirliğinden:
1 — Revirimizin Karkalmaz bölgesinin pelitveren son deposunda C7> numaralı İstifte mevcut (100) adet muadili (88) metre (389) desimetre-kiip çam tomruğu açık arttırma suretlle satışa çıkarılmıştır.
2 — Beher metreküp muhammen bedeli (46) lira (68) kuruştur.
3 — Satış 10. 5. 945 tarihine rastlı yan perşembe günü saat 14.30 da Araç revir amirliğinde revir âmiri riyasetinde teşekkül edecek komisyonda İcra olunacaktır.
4 — Muvakkat teminatı % 7,5 hesabKe (309) liradır.
5 — Şartname orman umum müdürlüğünde Kastamonu, Karabük, Bartın, Araç revir âmirİlklerin de ve Daday bölge şefliğinde görülebilir.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte muvakkat temlnatlarile blr-
_Mkte revir amirliğine müracaatları. (5648)
inşaat eksiltme ilânı
Toprak mahsûlleri ofisi umum müdürlüğünden :
1 — Aşağıda yazılı yerlerde hlzalaruıda gösterilen inşaatın yapılma»
değişmez birim flatlerl üzerinden kapalı a*rf usulü eksiltmeye konul-
muştur. Tahmin
Yapılacağı Yapılacak edilen bedel Muvakkat teminatı Eksiltme
yer iş Li. Kr. U. Kr. Tarihi Saati
Akçakale Kârglr 433742,92 21100.— 9/5/945 15 de
anbar
Miirşltpınar Kârglr 243821,46 13440— » > 16 da
anbar
2 — Eksiltme Ankarada T. M. Ofisi Umum Müdürlüğü binasında eksiltme komisyonunda yukarıda yazılı gün ve saatlerde yapılacaktır.
3 — Bu İnşaattan her birine alt proje birim «atlerl cetveli, eksiltme şartlaşması ve sözleşme tipi 20 şer Ura bedel mukabilinde Umum Müdürlük Malzeme Müdürlüğünden ve Toprak Mahsulleri Ofisi İskenderun şantiye şefliğinden ve İstanbul şubesinden alınabilir.
4 — Eksiltmeye girmek İsteyenler 7/5/945 günü akşamına kadar evvelce bu kıymetlerde bin* işleri yaptıklarına dair belgeleriyle birlikte Umum Müdürlüğe müracaat ederek bu İşi yapabileceklerine dair bir ehliyet belgesi almaları lâzımdır.
5 — Teklif mektupları eksiltme saatlerinden btrer saat evveline ka-
dar Umum Müdürlük eksiltme komisyonuna makbuz mukabilinde tevdi edilmeli veya posta ile gönderildiği takdirde komisyonun eline bu saatlerde geçmiş olmalıdır. «5416»
8ahlfe 8
aaşAM
2 Mayıs 1945
BÜTÜN DÜNYACA Tanınmış...
Amerikan Tırnak Cılkları
Şimdilik
Yalnız Mağazamızda Satılmaktadır. TAKLİTLERİNDEN SAKININIZ
Revlon Corporation, New- York Türkiye Mümessili:
Alım Satım Tilrk Anonim Şirketi Yenlcaml caddesi No. 29 — İSTANBUL.
Dr. NEVZAT YEGİNSÜ
Birinci sınıf dahiliye mütehassısı (Amerikan hastanesi} Şişil Tokaloğlu sokak No. 34/2 (Şişil Şifa Yurdu karşısı) Saat 5-7 arasında. Telefon 84517
ROLLE1FLEX Fotoğraf makinesi 6X6 boyunda Zelss Tessar 1, S, 5 objektifli otomatiktir. Sandal bedesteninde teshir edilmektedir. 2. 5. 45 günü satılacaktır.
Meşhur bir clld. mütehassısının şayanı hayret keşfi olan ve «BİOCEL» tabir edilen kıymetli ve gençleştirici clld ’ unsuru şimdi (pembe renkteki) Tokaion kreminin terkibinde bu 1 unu yor Onu her akşam yatmazdan evvel sürünüz ve her sabah ' daha genç uyanınız. Gündüzleri .de' beyaz renkte (yağsız) _ Tok al on kremini kullanınız. Cildi beyazlatır,^tazer 1 eştirir ve kadife gibi yumuşatır."
— KURTULUŞ-— Biçki Dikiş Yurdu
Müdüresi: Bayan Papazyan Yaz devresine mahsus talebe kayıtlarına başlanmıştın Adres: Feriköy Tepeüstü 116 nsı No. Papazyan Apt. ■■■ Satılık un fabrikası Bursada Çekirgeye İki buçuk kilometre mesafede Odunluk mevkiinde 250 dönüm kavak ormanını da İhtiva eden arazlslle' beraber yedi valsll ma teferruat bir un fabrikası ve müştemilâ-tlle satıhktır. Fabrika 70 beygir kuvvetinde su türbini İle müteharrik ve yedek olarak 80 beygir gazojen motöril olup tam İşler bir haldedir. Görmek ve almak lstiyenler Bursada Koza Hanında avukat Cemil Öze müracaat-.-n ı ______
- ( E/ .ÇİLERİN -
Nazarı Dikkatine
2500 kiloluk 2 adet ÇAPA: 30,17 santimlik ve 4,50 kalınlık, 8 kilit Zincir satılıktır. Taliplerin 22419 a telefonla müracaatları.
Cildiniz süratle bozulur. Sokağa çıkmadan evvel eğer yüz ve ellerinize ince bir tabaka
Krem Nevin
sürerseniz hem cildinizi rüzgâr, yağmur, rütubet, sis, güneş gibi tabii dış tesirlerin zararlarından yüz ve ellerinizi korumuş olur, hem de "KREM NEVİN» in içindeki nafl kimyevi maddelerin sayesinde de kadife gibi yumuşak bir cilde, tatlı canlı bir renge sahip olursunuz.
HAŞAN DEPOLARI İle Büyük Itriyat mağazalarında bulunur.
Öksürüğü ve bronşiti derhal kastı-

MMB Dr. OPERATÖR ■■h iLHAMi Akcakoyunlu Beyoğlu. Sıruservller Meşelik sokak No. 36/5. Tel: 42356
ECZACI KALFASI ARANIYOR Heybellada Eczanesinde çalışmak üzere yetişmiş bir Eczacı kalfa yardımcısına lüzum vardır. Kendisine ayrıca yatacak yer temin edilmiştir. İsteklilerin Heybellada eczanesine müra- Memur alınacak İki memura ihtiyaç vardır. Ayda net ellişer Ura verilecektir. Erzurum han İkinci kat 14 numaraya müracaat.
■■■ caatları. Heybellada
Zayi — Beşiktaş emvalinden 732 nlilklye numarasile almakta olduğum maaşıma alt tatbik mührümü 29/4/945 pazar günü kaybettim. Yenisini yaptıracağımdan eskisinin hükmü yoktur. Beşiktaş Yenimahalle Jandarma okulu sokak No 61 evd» Vesile Zeynep Altıntaş Hiddet, merak, korku ve asabı heyecanlarda KARDOL Pek tesirlidir. Her eczanede bulunur.
" kauçukda güvenebileceğiniz namdir
önümüzdeki senelerde - geçen 23
senede olduğu gibi - fevkalâde
yüksek kalitede lâstlkden emin ol-
manız için intihap edeceğiniz

TÜRKİYE ACENTESİ
“AflŞlMİDlS MÜESSESESİ
OTOMOBİL MALZEMESİ T. A. Ş.
IfUkial C»d. 30 • İSTANBUL, Türkiye i
SEIBERLING RUBBER EZPORT COMPANY lam MERKEZİ : SKftûr.. OH10. U.
T«t8r.l aorid ■ " SE'BEIUINC "
ribrikıii'i ' •*«», o"'» u (■ lotonla. Camda
SATILIK MAKİNELER
Bir adet kurutma ütü apare makinesi, bir adet çizgi emprime ma-
— I
Türkiye iş Bankası
kinesi hazır vaziyette satılıktır. Müracaat; Beyoğlu Tünel başı Isttk-lâl cad. No. 396. Telefon: 42538
DERMOJEN Tanık, Çatlak. Ekzama ve Clld yaralarına fevkalâde İyi gelir. Derinin tazelenmesine vel yenilenmesine hizmet eder. FRENGİ ve 1 BELSOĞUKLUÖUNA Tutulmamak için * , PROTEJİN
İstanbul Belediyesi İlânları
12509 lira 03 kuruş keşif bedelli Beyoğlu hastanesi üzerinde kat ilâvesi İşi kapak zarf usulü He eksiltmeye konulmuştur. Sözleşme, eksiltme, bayındırlık İşleri genel, özel ve fenni şartnameleri, proje, keşif özü İle buna bağlı diğer kâğıtlar 63 kuruş bedelle fen İşleri müdürlüğünden tedarik edilebilir, tik teminatı 938 Ura 24 kuruştur.
ihalesi 14. 5. 945 pazartesi gilnü saat 15 de daimi encümende yapılacaktır. İsteklilerin İlk teminat makbuz veya mektupları, İhale tarihinden üç gün evvel belediye fen İşleri müdürlüğüne müracaatla alacakları fenni ehliyet, İmzalı şartname ve ekleri ve şartname mucibince İbrazı lâzım gelen diğer belgelerile birlikte usulüne göre hazırlayacakları kapalı zarflarını İhale günü saat on dörde kadar daimi encümene vermeleri lâzımdır.
(5531)
Bir Vargel (Demir Plânya) İsteniyor
Bir buçuk metre boyunda bir Vargel (demir plânya) alacağız. Satmak lstiyenlerln her gün saat 10 dan 17 ye kadar Galata Rıhtım cad Kefeli han 4 üncü kat 31/32, Telefon 44376 ya müracaat.
Küçük cari hesaplar
1945 ikramiye pisini
ÇEKİLİŞLER: 29 ocak, 2 Mayıs, 24 ağustos, 1 kasım tarihlerinde yapılır.
__________ 1945 İKRAMİYELERİ ______________
1 adet ARSA (İstanbul’da Büyük l'alı’da
Ada: 164, parsel No. 4, 923 M2.)
1 Adet 2000 Liralık 2000.— Lira
3 » 1000 » — 3000.— a
4 » 500 * — 2000.— B
10 > 200 » — 2000.— »
25 » 100 * — 2500.— a
100 n 40 » — 4000.— »
150 » 20 — 3000.— >
300 » 10 » - 3000— »
Türkiye İş Bankasına para yatırmakla yalnız para biriktirmiş ve faiz almış olmaz, aynı zamanda talilnlzl de denemiş olursunuz.
Satılık Makineler
Hallaç Ditme, Torna, Otoklav Kazanı vesair Makine Akşamı Idrofıl Pamuk Fabrikaları T. A. Şirketinden:
Yedikulede Kazlıçeşme, Klrlşhane sokağındaki fabrikamızda mevcut ve halen çalışmakta olan ve 27 nisan 945 cuma günü kapak zarfla satılacağı ilân olunan aşağıda İsimleri yazılı makinelerin satışları 11 mayıs 945 cuma günü saat 15 • talik edilmiştir.
1 — Hallaç makinesi: İşler bir halde (yün ve pamuk İçin)
2 — Ditme makinesi: İşler bir halde (yün ve pamuk İçin)
3 — Torna tezgâhı: İşler bir halde (llç metre boyunda İngiliz mamulâtı).
4 — Otoklav kazanı: 3. metre uzunluk ve 1,25 geıılşllğlndedlr.
5 — Hurda demir ve makine akşamı.
Satılık olan makinelerin kasnakları ve motörlerl ve kayışları da verilebilir.
■ Görmek lstiyenler her glin fabrikaya müracaat edebilirler.
Almak lstiyenler verecekleri son Hatlarını 11 mayıs 045 cuma gilntl saat 15 e kadar Galatada rıhtımda Kefeli Hüseyin hanında 3 üncü. Katta 19 No. lı yazıhanede meclisi İdare riyasetine kapalı ve mühürlü mektupla teklif etmeleri ilân olunur.
SATILIK PIRLANTA TAŞ " Maruf bir aileye alt kıymetli pırlanta taş, yüzük, ve küpeler I. 5. 945 perşembe günü Sanda! Bedesteni nde saat 14 te satılmak üzere şlmdi-den teşhir edilmektedir, ■■■■■■■■■■■i
BOVRSI 18 MUHTELİF RFNHTE 8ULUNRH
CHROMEKTO
SHÇ BDVR5INI ECZRNE,PARFÜMERİ BZRLflPINDAN RRRVINIZ.
I
n “1
Vitamini bol bu kıymetli bebek gıdasını yavrularınıza mutlak ye- I diriniz, bununla beslenen mini miniler gürbüz, sağlam, kuvvetli olur, I çabuk yürür, muhitine neşe saçar. Taklitlerini almayınız. Bahçekapı | Salih Necati ■■■■■■"
HASIR ve HER NEVİ KOLTUKLAR, SANDALYALAR
Karyolalar, masalar ve çocuk arabalarile yemek ve yatak odası takımlarını en zarif,, dayanıklı ve ucuz Rlza paşa yokuşunda 88 No.
Ahmet Fevzi - Asri Mobilya
Mağazasından tedarik edebilirsiniz.
SATILIK KÂGİR MAĞAZA
İstanbul Bahkpazarında on tarafi Taşçılar caddesi 14 No. ve arka tarafı Tulumba sokak 20 No. lı yüz metre murabba üzerine İnşa edilmiş üstü taraçalı kâgir sağlam bir mağaza acele satılıktır.
İstekliler Galatada Tünel yakınında Sesli Han 5 No. lı yazıhaneye saat 10 dan 13 ve 17 den 19 a kadat müracaat etmeleri.

Comments (0)