2 Mayıs 1950
Salı
SİYASİ
İKTİSADİ
Sayı 153
10 Kuru)


Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifode santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756-44757 Santral Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
=
z
POLiTiKA
'--- 1/V/1950
Seçim propagandası
ve vatandaş hürriyeti
Devlet, İktisat.
vatandaş egemenlik bakımından,
PARTİLERİMİZİN seçim propagandasında hürriyet sözüne ayrılan pay büyüktür. Zaten, seçim yoliyîe arzularını dile getiren bir vatandaşın, demokrasi anlayışına göre, mutlaka hür olması lâzımdır. Çünkü, hür olmıvan bir vatandaşın halk iradesini temsil bakımından amelî hiçbir değeri yoktur ve olamaz da. Hem egemen olmak, hem de egemenlik mefhumunu belirten şartlardan ve vasıflardan mahrum olmak, demokrasi mantığına sığmıyan bir şeydir. Onun için seçim propagandasında hürriyet mefhumunun en başta tutulmasını ve bütün politika faaliyetimiz için bir başlangıç noktası olarak sayılmasını son derecede tabii görmek lâzımdır.
Fakat hürriyet ne demektir ve biz bundan ne anlıyoruz. hattâ ne anlamalıyız? Bu mefhum, istediğimiz gibi, aydınlanmadıkça seçim propagandasının en ehemmiyetli bir tarafı, başlangıç noktası karanlıkta kalmış olur. İşte o zaman böyle zayıf bir noktaya istinat eden fikir ve muhakeme sistemi bizi çok karışık ve içinden çıkılmaz iddialara ve yollara götürebilir.
Söylenen nutuklarda, yazılan yazılarda partilerimiz, hürriyet mefhumu üstünde faz.laca durmamakta ve bunu daha ziyade mutlak bir mânada anlar gibi görünmektedirler. Hürriyeti, hattâ Namık Kemal üslubunda düşünenler de az değildir. Halbuki. vatandaşın hürriyeti çok başka bir hürriyettir ve seçim propagandasında asıl bu hürriyetin gözden uzak tutulmaması icap eder. Vatandaş, hürriyetinin ne olduğunu daha iyi belirtebilmek için, ilkönce, onun faaliyet sahalarını hiç olmazsa üstünkörü incelemek zarureti vardır.
Vatandaş hürriyetini başlıca üç safhada anlamak ve tefsir etmek mümkündür: 1 2 — Cemiyet, 3 —
Hür bir devlette, milli
hürdür. Seçim propagandasının bu çeşit hürriyetle hiç bir münasebeti yoktur ve olamaz. Vatandaşın cemiyet içindeki hürriyetine gelince, meselenin rengi değişir. Cemiyet: âdetleriyle, gelenekleriyle, kanunlariyle vatandaş faaliyetinin hudutlarını çizmiştir. Yapılacak şeyler de bellidir, yapılmıyacaklar da. Bu. daha ziyade, vatandaşın idare nizamı çerçevesi içindeki hürriyetini ilgilendiren bir dâvadır. Seçim propagandasında bu dâvanın münakaşa konusu olmasını tabiî görmek lâzımdır. Fakat vatandaşı, seçim bakımından, birinci derecede ilgilendiren hürriyet, en kısa bir sözle, ekonomik hürriyettir. Partilerimizin programlarında olduğu gibi, propagandalarında da bu vatandaş hürriyetine gereken yer, henüz ayrılmamıştır. Hattâ dört yıllık bir faaliyet programı neşrettiği halde C.H.P., bize beklediğimiz aydınlığı verememiştir.
Ekonomik hürriyet, demokrasinin anıentüsüdiîr, başlangıç noktasıdır. Yeryüzünün hütiln demokrasileri, ekonomik hürriyetle başlamış ve onun havası içinde gelişmiştir. Ekonomik hürriyeti çeşit çeşit, tedbirlerle daralmış bir vatandaşın, ç"ğdaş mânada, hür olmasına ü -kân yoktur. Bir ülkede eko-’:k İıürriyet olmadı mı. ka-. m Vatandaşa verdiği haklar. m' '”'?t nazaridir ve vatandaş, et ûnı çeviren kayıtlar yüzünden. lıer zaman hürriyetsizliğini f zmek fırsatlarını bulabilir. 1 ırk vatandaşına aradığı hürriyeti temin etmek, ancak ekonomik hürriyetin gelinmesini güçleştiren engelleri ortadan kaldırmakla mümkündür. Seçimler dolayısiyle Türk vatandaşının egemenliğinden, hürriye. tinden bahseden partilerimiz bu vatandaş egemenliğinin, hürriyetinin teminini artık bir vaz 1 bilmelidirler. Vatandaşın seçim propagandasından beklediği şey tescili değil, her demokraside saygı gören haklarının tanınmasıdır. ★
★★★
Rusların tahrikleri karşısında
“Amerika temkinli davranmazsa
t 4
3 üncü dünya harbi patlayabilir”
Connally : nRus tahrikleri karşısında yanlış bir adım atmak vaziyetiyle karşılaşılırsa, dünya, bu vahîm neticeye doğru sürüklenecektir,, diyor
Amerikalılarca Cenubi Kore’nin tahliyesi mümkün görülmektedir
VVashington, 2 (YÎRS) — Senato Dış Münasebetler Başkanı Tom Con-nally “States News and World Re-port., dergisine verdiği bir mülâkatta. Birleşik Amerika ve Sovyet Rusya arasında yakın bir harp ihtimaline i-nanmadığını belirtmiştir.
Connally, Sovyet Rusyanın umduğu menfaatleri Çinden pek elde ede-miyeceğini ve bu husustaki ümitlerinde aldanacağını söyliyerek şunları i-lâve etmiştir:
•‘Ruslar şimdi harp etmek için hazır değildir. Sovyet Rıısyanın karo, hava ve deniz birlikleri her nekadar fazla ise de, sanayi istihsalâtı düşüktür ve Rusyada diğer dahili zorluklar mevcuttur. Tito’nun mevcudiyetini de unutmamalıdır, Çindeki insan kaynaklan, Sovyet Rusyanın harp gücüne pek yararlı olamaz, zira buradan elde edilecek insan kuvvetini nakletmek güçlükleri vardır. Üstelik bunları faydalı bir asker haline getirmek uzun bir zaman işidir.,,
Connally, Baltık denizi üzerinde düşürülen Amerikan uçağı hâdisesiyle Berlinde Vukuundan korkulan o-lavların. Amerikayı bir “yanlış adım,, atmak mecburiyetinde bırakabileceğine ve bu suretle harbin vuku bula bileceğine işaret etmiştir.
Çin hakkında sorulan suale cevap veren Connally, Amerikanın bu sahada fazla bir şey yapamıyacsğını ve Ruslarla Çinlileri haşhaşa, birbirlerini "kemirmeye” bırakmanın yegâne doğru yol olduğunu söylemiştir.
Senatör Connally. Japonya, Okina-va ve Filipinler kadar stratejik bir ehemmiyeti haiz olmayan Cenubî Kore'nin, Birleşik Amerika tarafından terkedileceğinden korktuğu kanaatini de izhar etmiştir.
Berllnde 1 .Mayın hâdiseniz geçti
Berlin, 1 (A.P. )— Bugün Batı ve Doğu taraftarlarının karşılaştıkları kesimlerde taş muharebeleri olmuç fakat Berlin tarihçesindeki en kalabalık 1 Mayıs gösterilerinde akşama kadar heîlibaşlı herhangi bir toplu şiddet hâdisesi yahut mühim bir çarpışma vuku bulmamıştır.

VVinsfon Churchill
İşçilere çattı
İktisadî uçurumun kenarına geldik,,
“Crİpps, her liranın yedi şilingini vergi olarak alıyor.”
Brighouse (Ingiltere), 1 (Ap) — Winaton Churchill, dün. Ingiliz servetinin, “bizi iktisadi bir vahamet uçurumunun kenarına sürükliyen bir hükümetin elinde” emniyette olmadığını ileri sümıühtür.
Kısmi seçimlerde Liberal Partinin adayı olan W. S. Woolley’e göndermiş olduğu bir mektubunda, Muhafazakâr Partinin lideri, ^seçilmeniz, devlet gelir kaynaklarını fuzuli işlere sar-fetmekt.cn imtina ve bu serveti hüsnü idare edecek olan ve sağlam prensiplere İstinat, eden bir idarenin teessüsünü daha yakın ve d»ha kolay getirecektir” demiştir.
Churchill. “Maliye Stafforrl Cripps’in, pek
ekseriyetle alınan bir karar neticesinde, hei Ingiliz vatandaşının kazandığı biı liranın yedi şilingini cebine atmaya muvaffak olduğunu” kaydetmekledir.
bir haJe
Bakanı hafif hır
isçilerin mukadderatı artık t-k reye kaldı
Londra, 2 lYİRSı — Dün akşam Avam Kamarasında yapılan müzakereler «ırasında reye müracaat edilmiş ve İşçi Hükümetinin lehine verilen oylarla aleyhine verilenler düşmüştür. Bunun Merlla Rdskanı kendi Hükümeti desteklemiş
leee A t tire kahincfdnl çok müşkül bir durumdan kurtarmıştır.
müsavi üzerine reyi ile ve böy-

Seçimler arifesinde
Ankaradaki hava

YENİ ISrANBUL'un Kuponu
İÇ SAYFALARDA
-------------i
Bayarın irtica bahsindeki beyanatı ve Başbakanın temkinli sözleri üzerine siyasî hava bulutlarından sıyrılmak istidadını göstermeye başlamıştır
• • • •
tarafından





■âu.
Ankara, 1 (Hususi muhabirimiz bildiriyor)1— Ankarada şu esnada en nadir fırsatlardan biri, faal bir politika adamına (yani “aday” etiketlisine) rastlamaktır.
Bunların hepsi, kendi seçim bölgelerinde, partileri adına propaganda yapmakla meşguldür. Bu hal, Ankarada, tabiaMyte bir boşluk yaratmaktadır.
ttstelik, başkente artık iş adamla-jq da uğramaz olmuştur. Çünkü 15 mayıs hattâ yeni Meclisin toplanıp yeni hükümete itimadını beyan edeceği güne kadar (mayısın son haftası), herhangi bir yeni iş hakkında kuvvetli bir karar almağa imkân yoktun
Göze çarpan tek faaliyet bu bölge adaylarının mahalli ölçüdeki seçim gayretleridir. Fakat bu arada ilk plân şahsiyetlerinin başka yerlerde söyledikleri seçim nutukları, burada da alâka celbemektedir.
Bir kere, son bir hafta içinde,, daha doğrusu. Bayann irtica bahsindeki beyanatından sonra, siyasi hava bulutlarından sıyrılmak istidatları göstermeğe başlamıştı.
Başbakanın İstanbulu ziyareti ve orada iken söylediği temkinli sözler üzerine, emniyet hissi, birkaç perde daha kuvvetlendi.
Bugün Bayarın en son beyanatı ü-zerine artık siyasi hava adamakılı açmış bulunuyor. Umum! kanaat şu merkezdedir ki, iki büyük siyasi partimiz aşağıdaki noktalar aynı kanaati İçin seçimlere kirlerde artık mamıştırr
1 — irticaa haddini bildirmek, î — İnkılâbın esaslarını her tecavüze karşı masun bulundurmak.
3 — Komünizmi alargada tutmak ve İçeri sokmamak,
4 — Partiler arasında karşılıklı hürmet hissini sağlamak,
5 — “Şahsiyat” yapmamak.
Bugün, bunların hepsi imkân da-
bilinde hattâ tahakkuk etmiş sayılmaktadır. Ankarada kime sorarsanız bu husustaki memnuniyetini izhar etmektedir.
İptidai çekişmelerin yerini seviyeli bir parti mücadelesinin alması, vatandaşın tek arzusunu teşkil ediyor dersek, mübalağa etmemiş oluruz.
C.H.P. nin beyannamesi ve Ba,varın en son beyanatı, havanın birden bire gül gülistanlık olmasında âmil olmuştur.
1 K î N C î
Tito’ya ödenmesi gereken mükâfat
ÜÇÜNCÜ
Edebî tetkikler t
Oscar Wilde ve Bemard Shaw
Necdet Selener DÖRDÜNCÜ
Tiyatro kronikleri !
Ankarada “Kıskançlar” ve o münasebetle

Kimsenin nasihatini dinlemeyiniz (Hikâye) BEŞİNCİ
Pamuk kontrolü

Diin şehrimize gelmiş olan Hindistan Ba*bakanfnın yeğeni Dr. Shrl, gazetemize bir beyanat vermiştir. Resimde Dr. Shrı “YENİ İSTANBUL’U tetkik ederken görülmektedir. Beyanatını 3 üncü sayfamızda bulacaksınız
Resimde Saltıkta kaybolan Amerikan uçağının bir İsveç gemisi bulunan burun tekerleği görülmektedir
üzerinde izhar etmiş oldukları dair gönüllerde ve fi-en küçük endişe kal-
Komünist Pekine göre
Amerikalı McKiernan
• * ‘
Amerika, dosu ile batı arasında
_ - E ' _ - , , %
tarafsız bir bloka muhalif
Rusyanın Birleşmiş Milletlerden tardına dair “Hoover teklifi” tehlikeli görülüyor
Ne'V-York, 1 A.A. (United Pres** Ne'v-York Times gazetesi bugün, eski Cumhurbaşkanı Herbert Hoover’in Birleşmiş Milletlerin komünist memleketlerin iştiraki olmaksızın dünya-

idare ediyormuş
r
Kızıllara göre, bu çeteleri idare eden McKiernan, eski Sinkiyang Amerikan konsolosudur
Colombo, 1 (YİRS) — Komünist Pekin radyosu bugün yaptığı bir yayında. büyük sayıda milliyetçi birliklerin Smkiyang eyâletinde faaliyette bulunduklarını açıklamıştır. Komünist Çın radyosu yaptığı bu yayında ezcümle şöyle demiştir:
ne ait tepkili uçaklarını komünistlerin milliyetçilere karşı giriştikleri taarruzlarda kullandırmakla İtham et-■r. i * *
miştir. ı ı
nın yeniden teşkilâtlandırılması teklifine karşı dikkatli olmaya davet etmektedir.
Başmakalesinde komünistlerin tar-dedılmesmin, tarafsız memleketle-
Sulh için hakikat seferberliği
Amerikan
Başkan Truman’m teklifi, basınında müspet tepkiler uyandırdı
Washington. 1 A A. (Usisı — Başkan Truman’ın dünya sulh ve hürriyeti namına bir hakikat seferberliği yapılması teklifi Amerikan basını tarafından teklifi yapılmış mühim bir teklif olarak kabul edilmektedir.
Başkanın teklifini destekliven gazetelerin bir çoğu Prag’daki Amerikan Haberler Bürosunun kapanına-Aindan bahsederek. bunun. Sovyet; idarecilerinin “Sovyet dairesi içindeki halkı tecrit etmek seferberliklerinin” «on misali olduğunu nöyle-
Görülmemiş do!u felâketi
Geçil buçuk dn) ı
İslahiye köylerine bir buçuk saat yumurta büyüklüğünde dolu yağdı İslâhiye, 1 (A.A, ı — Tıllı, köyleriyle merkez. İlçesine biı saat yumurta büyüklüğünde
yağmış, köylerde ve kasaba d-’öılinde ki bılûmıını bağ ve bahçch-rı tamamen ve ziraat mahsulünü do kısmen zarara ugrrtmış ve bir kıauıı hayvan sürülerini de sel götürmüştür. Zarar ta.hm nen yüz bin liradır, plğeı köylerdeki zarar henüz tesbit edilmemiştir.
mektedlrler.
Neu’-York Herald Tribüne gazetesi Başkanın gazete nâdirlerine “büyük bir hakikat seferberliği ile bütün dünyaya «esimizi duyurmalıyız” dediğine İşaret ederek diyor ki:
“Bu, tesirli bir tekliftir. Şimdiki tarihi fikir ve sadakat mücadelesinde Amerikan demokrasisinin de bir yeri, hem de mühim bir yeri olduğundan çok az kimse şüphe edebilir.,,
Now-York Times gazetesi de bu mevzuda diyor ki;
“Başkan Tı uman, komünist propagandasının Snvyetlerln yegâne silâhı olmadığını ve onun arkasında bugün dünyada mevcut en büyük askeri kuvvetin durduğunu gayet iyi biliyor. Bu yüzden hakikat seferberliğimi* zin harici siyasetimizin diğer unsurlarından ayırdedılemiyeceğine I-şaret etmiştir. Harici siyasetimizin rlıger unsurlarından kast, bunun kendi silâhlı kuvvetlerimize, demokrat dostlarımıza yaptığımız askeri yardıma, Maralın II Plânı, dördüncü nokta ve sulh içinde bir dliııya vllcude getirmek için yapılan sair faaliyetlere LMtlnnt ettiğini belirtmektir Başkan, bir hakikat seferberliğinin bunlardan herhangi biri kadar mühim olduğunu haklı olarak belirtmiştir, zira diğer programların hepsi ancak memleket ta ve hariçle anlaşılıp desteklenmekle muvaffakiyete eriyebilir.”
rin de ayrılmasına müncer olacağını yazan gazete dünyanın yalnız ikiye değil, Sovyet âlemi, Atlantik âlemi ve tarafsız Alem olarak üçe bölüne-bileceğini İlâve etmektedir.
Komünizme karşı barış hakikat vr cephenin kurulmasında ısrar eden hürriyeti için çalışan müttehit bir Ne w-York Times gazetesi bilhassa şunları ilâve etmektedir:
‘•Maalesef müttehit cephenin nasıl kurulacağı meselesi üzerinde birçok görüş ayrılıkları vardır., ,
Filhakika bazı memleketler henüz şu veya bu bloka itlıhak etmiye hazır değildirler ve tarafsızlığı tercih etmektedirler. Fransa gibi diğer bazı milletler ise, bu cephe İçin ismi mevzuu bahis memleketlerden bazıları meselâ Almanya için, ihtirazı kayıtlar İleri sürmektedirler.
“Bir Amerikalı diplomatın idaresinde harekete geçen haydutlardan beş bin kışı, Sınklvang eyâletinin kuzeyinde öldürülmüş, yaralanmış veya esir alınmıştır. Sinkiy&ng’ın eski A-merlkan konsolosiyle iki “haydudun* komutanlığı altında savaşan “çeteci lerden” bir kısmı dağlara çekünıiş-lercbr.
Pekin radyosu, Amerikalı diplomatın “emperyalist ajan Douglas McKiernan olduğunu” ilâve etmiştir.
Rus hava kuvıetleri çtn semalarında
Taipeh, 1 A.A. (United Press) — Çin milliyetçileri sözcüsü, Sovyet Rusyanın Uzakdoğu hava kuvvetleri-

Halil Özyörük hakkında bugün karar verilecek
îzmir 1 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Hafta başının tatile rastlamış olması itibariyle Vilâyet Seçim Kurulu bugün toplanamamıştır. Halil Özyörllk hakkında nihaî karar bu bakımdan yarın öğleyin verilecektir. 10 mayıs günü Cumhuriyet meydanında açık hava toplantısı yapmak ü-zere DP, den sonra Halk Partisi de müracaat etmiştir. Partilerin propaganda toplantıları 10 mayıs akşamı nihayet bulacağı İçin gerek D.P. ve ge rek C.H.P. son toplantıyı kendilerine hasrettirmek arzusundadırlar. Mura-caatler ikileştiği için Seçim Kurulu 10 mayıs günü kura ile hangi partinin toplanabileceğini tesbit edecektir.
Tam mebus «lacak adam» koltuğa oturur oturmaz uyudu..
Rusya, Arnavutluğu kaybolmuş addediyor
Rus aleyhtarlarının idareyi ele geçirmeleri bekleniyor
Washington, 1 A.A. (Afp) — Baltimore Sun gazetesi siyasî yazarına göre, Rıısya, kaybolmuş telâkki ettiği Arnavutluğu artık mukadderatına tvrketmiş ve bftylece Akdeniz üzerinde kalan son mahrecinden vazgeçmiştir. Muharrir, bu karara son iki sone zarfında Yunanistan ve Yugos-lavyadakı siyasi durumun gelişmesi neticesi varıldığını söylemekte, bu malûmatı VVnshingtonMakl inanılır yabancı kaynaklardan edindiğini belirterek Arnavutluğun stratejik e-hemmiyetı üzerinde durmaktadır.
Muharrir, hu mernlekclin Sovyetler Birliği tarafından terkcdilmesi keyfiyetinin muhtemel bir neticesi olarak komünist veya hiç olmazsa Sta-lin aleyhtarı unmırlnrın burada iktidarı ele geçirmelerini mümkün görmektedir.
2 Mayıs 1950
ŞEHİR HABEll
'ito ya ödenmesi gereken mükâfat
Yugoslovyanın kafa tutması sayesinde Rusyanın Adriyatik Denizine, oradan da Orta Akdenize inemediğini teslim etmek ve bunun kıymetini idrak etmek gerekir
tR çok kimseler, Tltonun, batıklara karşı ustalıkla komedi oynadığını, bir gün tekrar Rus-yaya döneceğini ve evvelce olduğu gi-
bi onunla işbirliği yapacağını iddia e-diyorlar. Fakat şunu açıkça kabul etmek lâzımdır ki; Yugoslav Hükümeti Şefi, batı devletleriyle işbirliği yolunda gitgide ilerlemekte, Moskova ve peykleri ile kendisi arasında açılan hendeği de her gün biraz daha kazmaktadır. Bilhassa son bir kaç gün içinde, bıı iki thraflı inkişaf, garip bir şekilde büsbütün kendini belli etmiştir. O derecede ki, milletlerarası basını, Doğu Akdeniz bölgesinde kati mahiyette bazı hâdiselerin arifesinde bulunulduğuna dair yazılar neşretmeye başlamışlardır.
Her halde, Tito’nun son teşebbüslerini mühim bir hâdise gibi görmemeye ve son beyanatını “boş lâflar», diye telâkki etmeye imkân yoktur. Yunnnistanla siyasi münasebetlerin yeniden kurulması, Trioate için yapılan acı itirazlara rağmen İtalya ile dostane konuşmaların teati edilmesi ve Amerika, İngiltere, Fransa İle iktisadi mübadelenin arttırılıp teksif edilmesi çok mânidar hareketlerdir. Bunlar, iyice tcsblt edilmiş ve muayyen bir istikamete tevcih edilmiş bir siyaseti tebarüz ettirdiği gibi, bahis mevzuu memleketin istikbalini hangi tarafa bağladığını açığa vuran vâkıalardır.
Şüphesiz, Tito’nun evvelce Moskova ile de gayet sıkı bir işbirliği yapmış olduğu, fakat aradaki bütün anlaşmaların, günün birinde onun birdenbire “soldan geri,, dönmesine mâni olamadığı söylenebilir. Buna verilecek cevap şudur: Evvelâ, Rus-Yugoslav İşbirliği, netice itibariyle pek kısa ömürlü olmuştur. Saniyen, Belgrat Hükümeti Şefinin İki seneden beri tatbik ettiği “geri dönme,, cinsinden bu gibi değişiklikler, bir milletin tarihinde birbiri arkasına İki defa yapılamaz, Yoksa o millet, çok ve büyük çapta tehlikelere ruz kalmaya mahkûm olur.
O halde, Tito’nun hakikaten
kat! olarak Rusya İle alâkayı kestiğini iddia etmek daha doğrudur. Sov-yetler hareket tarzlarını değiştirmedikleri ve Yugoslavya tarafından ileri sürülen şartlan kabul etmedikleri
pek ma-

Bahar Bayramı
neşesiz geçti
Sabahın erken saatlerinde kırlara gitmek üzere hazırlananlar, hava muhalefeti yüzünden geri döndüler
Dün 1 mayıs Bahar Bayramıydı.. Havanın sabahtan itibaren bulutlu, yağmurlu olması dolayısiyle günlerce evvelden hazırlanan bazı tenezzüh-ler yapılamamış ve gezmeğe gitmeğe hazırlanan bir çok aileler bu niyetlerinden vazgeçmişlerdir. Umumiyetle şehrimizde bayram diğer senelere nazaran çok sönük ve neşesiz bir halde geçmiştir. Sadece sabahın erken saatlerinde Mecidiyeköy sırtlarına akın eden çoğu Ramlardan mürekkep bir kalabalık yağış dolayısıyla çabuk dönmek mecburiyetinde kalmışlardır. Havanın oldukça soğuk olmasına rağmen akşama doğru ellerinde dağ çiçeklerinden yapılmış buketler olduğu halde sayfiye yerlerinden şehre dönenlerin sayısı hiç de az değildi. Fakat bütün İstanbullular yağan yağmurun köylünün yüzünü güldürdüğünü düşünerek. 1 mayıs gününün azizliğine tlzülmemişler-dir.
“Hürriyet” refikimiz 3 yaşında
Hürriyet gazetesi dünkü seyisiyle üç yaşına girmiş bulunmaktadır. Kendisini tebrik eder, başanlar dileriz.
dolu yazıla-Pravda 1 nî-sahneyi can
Titoyu bir
takdirde de, aralarındaki eski dostluğun ve işbirliğinin tekrar kurulmasına imkân yoktur. Böyle bir sür j>rlz ise beklenemez. Bunun kabil ola-mıyacağmı anlamak İçin Pravdanın bir kaç hafta evvel Tlto hakkında hakaretler, küfürler ile rina göz atmak kâfidir, san tarihli sayısında bir landırmakta ve burada
darağacında ve göğsünde “Hain, casus tahrikçi,, levhası ile sallanırken tasvir etmektedir. Bu neşriyat da, Tltonun bundan böyle Huşlar tara fından Öllbne mahkûm edildiğini İspat etmektedir.
Bütün bunlara rağmen, bir çok siyasi müşahitler, Yugoslavyanm hâlâ kendisini batı devletlerinin kollarına tamamen atmamış nlmnaına hayret ediyorlar. Herkes, Tlto Yugoslavya-amin, demokrat dünyanın Rus komünizmine karşı kurduğu müdafaa sistemine tesirli şekilde İştirakini temenni ediyor. Fakat daha evvel, batılı büyük müttefikler araaında tam bir anlaşmanın tahakkuku lAr.ım değil mi?
Tito, müstakil bir siyaset güttüğünü İddia etmektedir. Onca “Bloklar,, birer harp unsuru olduklarından, buna şiddetle muhaliftir. O. bütün İhtilâftı meselelerin Birleşmiş Milletler Teşkilâtına havale edilmesini istemektedir. Buna ne cevap verilebilir? Bilhassa onun, ustalıkla küçük devletlerin avukatlığını yaptığı görülür-
Vo realist olmak da icap eder. Yani Yugoslavyanın kafa tutması sayesinde Rusyanın Adriyatik Denizine, oradan da orta Akdenlzc lneme-diğini teslim etmek ve bunun kıymetini idrâk etmek gerekir. Böyle bir lüzmet mükâfatlandmlmalidır. Tltonun, müttefiklere bilvasıta yaptığı bu iyiliği pahalı satmak istemesine şaşmamalıdır. İtalya, Yugoslavyaya karşılık Trie8tenin bir kısmım korkmaktadır. Fakat,
goslavyanın birleştiğini ve sonunda da komünistlerin Arnavutlukta Dal-maçya sahillerinde kuvvetli üsler kurduğunu görmektense, bu fedakârlığı yapmak daha hayırlıdır, işte, müttefiklerin karar vermeye mecbur oldukları meselelerin en mühimlerinden biri de budur.
müttefiklerin olarak serbest vermelerinden Rusya ile Yu-
Yukarı Boğazda imar faaliyeti
Kiraların yüksekliği yüzünden sayfiye evlerinin çoğu henüz boş duruyor
Sanyer Kaymakamlığı, emrindeki devamlı tamirat amelelerinden istifade ederek geçen kış yağan şiddetli kar ve yağmurlar dolayıslyle bozulan Çırçır ve Hünkâr sularına giden yolları tamir ettirmektedir. Bütün yolların haftada bir defa arozözle sulanmasına başlanmıştır.
Havaların düzelmesi üzerine gerek Maslak ve gerekse Bebek - Büyük-dere şosesinde seyrüsefer çok artmıştır. Bu yollardan saatte 250 . 300 arabanın gelip geçtiği tesbit edilmiştir. Bu yıl şehrimizdeki otomobil miktarının geçen senelere nazaran çok artmış bulunmadı dolâyıaiyje mevsim ilerledikçe Boğaza otomobil akınınm da çoğalacağı muhakkaktır. Bu itibarla yollarda seyrüseferin intizamını temin İçin bu işle tavzif e-dilen emniyet memurlarının takviyesi gerekmektedir.
Büyükderede Çayırbaşındakl sahaya 1000 çam fidanı dikilmiştir. Kireç, burnundaki kahvelerin yanındaki köşeye de yakında bir park yapılacaktır.
Boğazın yukarı kısmında inşaat faaliyeti geçen yılda hayli fazla olduğu halde sayfiye evlerinin kiraları geçen seneye nazaran biraz daha
T*1 * •• 1 Hindistan Başbakanı Nehru nun
Elçi gönderiyor * 1 * * *
Bii.viik Elçiliğe tâyin edilen Mr. (Iha, Hindistanın en eftki diplomatlarındandır
Bir müddet evvel memleketine gitmiş olan Hint maslahatgüzarı Mr. Kidway şehrimize dönmüştür. Mr. Kkhvay’ın bildirdiğine göre Hlndls-tanın Türkiye Büyükelçiliğine Mr. Jha tâyin olunmuştur. Yeni Büyükelçi Hindistanın en eski diplomatlarından olup Birleşmiş Milletler nezdmdo-kl Hint delegasyonunun genel sek-reterliğini yapmıştır.
Halk tipi ucuz zeytinyağı
Belediye, halk tipi ucuz sadeyağların gördüğü rağbet üzerine bir de mahlût zeytin yağı hazırlamak arzusundadır, Bu yağ; zeytin, pamuk ve diğer nebati yağlardan yapılacak, u-cuz fiyAtla satışa çıkarılacaktır.
Bu hususta yakında Ticaret Bakanlığına müracaat edilecek. İncir,Ü-züm Satış Kooperatifinin halk tipi zeytin yağı imalinde de belediye ile işbirliği yapması istenecektir.
Haydarpaşa Garındaki dünkü yolcu kalabalığı
Yedek Subay Okulunun mayıs devresine katılacak olan talebelerin hepsinin dün akşam Ankaraya hareket edecek trenlere binmek istemeleri yüzünden, Haydarpaşa istasyonunda şimdiye kadar görülmemiş bir yolcu kalabalığı birikmişti. Bu sebeple dünkü trenlerle gitmek İsteyen diğer yolculardan bir çoğu yer bulamadıklarından geri dönmek mecburiyetinde kalmışlar ve Devlet Demiryolları idaresi tarafından hususi bir katar tahrik edilmemiştir.
Radyoevi hâdisesi dâvasına bugün devam ediliyor
Mareşal Fevzi Çakmak’ın ölümün-den sonra Radyoevi önünde yapılan nümayişler sırasında emniyet memurlarına karşı gelen 72 sanığın mu. hakemeslne bu sabah saat 10 da 10 uncu Asliye Ceza Mahkemesinde devam edilecektir. Geçen celsede 43 sanığın tahliye edilmesi dolayıslyle bugün sadece mak üzere 29 gayrı mevkuf yapılacaktır.
16 sı Üniversiteli ol-u mevkuf, diğerlerinin olarak duruşmaları
Yataklı Ekspresi ve Motorlu Tren seferleri başladı
Haydarpaşa - Ankara arasında yataklı ekspres dünden itibaren mütekabil olarak işlemeğe başlamıştır. Bu trenler evvelce olduğu gibi her gün Haydarpaşadan 20.30 da hare-ketle 9.05 te Ankaraya ve Ankaradan 21 de hareketle 9.15 te Haydarpa-şaya varacaktır. Bundan sonra Anadolu ekspresinde yataklı vagonlar bulunmayacaktır.
Bugünden itibaren de motörlü tren Ankaradan sefere başlayacaktır. Salı, cumartesi günleri Ankaradan 8.10 da hareketle 16.51 de Haydarpaşaya ve çarşamba, pazartesi günleri Haydarpaşadan saat 10 da hareketle 18.37 de Ankaraya varacaktır.
Karadeniz hattında yaz seferleri başladı
Karadeniz hattında yaz tarifesinin ’atbikına dünden itibaren başlanmışın Bu suretle haftada iki gün aralık bir gün sürat postası kalkacaktır. Bundan başka Giresuna kadar ayrıca iniştir.
Yeni hk ve
müddeti bir ilâ iki gün arasında kısaltılmış bulunmaktadır.
haftada hır sefer ilâve edil-
sefer programına göre ara. sürat postalarında seyahat
yüksektir. Halbuki 1949 yılı içinde 47 ev ve 6 apartman yapılmıştır, ayrıca 217 ev ve 7 apartman tamir e-dilerek yeni bir hale getirilmiştir. Mayısa girdiğimiz halde bu vaziyet karşısında evlerin çoğu hâlâ, tutulmamıştır.
yeğeni dün şehrimize geldi
Gazetemize alâka değer bir beyanat veren Nehru, "Trııman, ben Rusyaya gitmem derse, Stalin de aynı şekilde Amerikaya gitmek istemezse, onJan Delhi’de buluşturmak bizim için zevk olacaktır” diyor
Hindistan Barbakanı Pandlt Neh-ru’nun yeğeni Dr. Shri Shridhara Nehru dün akşam refikası ile beraber bir Pan-Amerikan uçağı ile şehrimize gelmiştir. .
Milletlerarası Avutkatlar Birliğinin İkinci Başkanı olan Nehru, hava meydanında, birlikteki Türkiye temsilcisi Avukat İsmail Kemal Elbır ve Avukat Rasim Cennanl tarafından karşılanmıştır. Dr. Shri Nehru şehrimizde bir kaç konferans verecek, sonra New-York’a gidecek, bilâhare 13-17 temmuzda Lüksemburg'da toplanacak olan Milletlerarası Avukatlar Kongresine iştirak edecektir.
Dr. Nehru, dün hava meydanında kendisini karşılayan arkadaşımızla bir konuşma yapmıştır.
Paklatan - Hindistan münasebetleri hakkında Dr. Nehru demiştir ki:
“— Paklatan Başbakanı Liyakat Ali Han Hindistanın çok büyük dostudur. Pandit Nehru ile oıan nuşmalarındA iki taraf da tam anlayış gösterdiler, görüşmeler
yük muvaffakiyetle sona erdi. Hemen hemen bütün anlaşmazlıklar halledildi. Keşmir meselesini halletmek I-çln her iki taraf AvustralyalI Sir O-wer Dbcon’un hakemliğini kabul ettiler. Neticeden çok ümitliyiz. Pencap meselesi de BengAİ meselesinin hallinde kullanılan prensiplere dayanılarak halledilecektir.
Liyakat Ali Han Truman’ın davetlisi olarak Amerikaya hareket etti. Orada 3 hafta kaldıktan sonra Del-hiye dönecek ve görüşmelere yeniden başlanacaktır.!,
Hindistanın Rusya karşısında olan
bir ko-bir bü-
C.H.P. ve D.P.nin dünkü açık hava toplantıları
D.P., TAKSİM MEYDANINDA; C.H.P. DE AYASOFYA MEYDANINDA HARARETLİ İKİ TOPLANTI YAPTILAR
iki büyük siyasî parti dün de iki açık hava toplantısı yaparak seçim faaliyetlerine devam etmişlerdir.
D. P. nin Taksimdeki toplantısı
Dün saat 17 de Demokrat Parti Beyoğlu ilçesi‘Taksim meydanında büyük bir seç*m toplantısı yapmıştır. Yağmur altında cereyan eden toplantıyı D. P. Beyoğlu ilçe başkanı açmış ve konuşmasında, iktidarın 25 sene İçinde hiçbir şey yapmadığını belirterek Millet Partisinin kendileri hakkında isnad ettiği muvazaayı şiddetle reddetmiştir. Bilâhare konuşan D. P. nin İstanbul milletvekili adaylarından Ahmet Hamdi Başar, havanın muhalefetine rağmen toplantıya iştirak edenlere teşekkür etmiş ve kendisini seçmenlere tanıtmak için konuştuğunu beyan ederek: “Bundan 5-6 sene evvel mebus olmak için baza zevatın huzuruna çıkmak icap ederdi. Şimdi ise milletin huzuruna çıkmak lâzımdır. Bu lae Demokrat Partinin bir zaferidir,, demiştir.
Hatip, C. H. P. nin seçim beyannamesine de temas ederek, C. H. P. beyannamesi ile parti programının birbirini tamamlamadığını, programın 2 nci maddesi tek meclisi sarih olarak beyan ettiği halde beyannamede ikinci bir meclise gidildiğini anlatmış ve gerek C. H. P. nin seçim beyannamesini ve gerekse devletçilik pıensipini şiddetle tenkid etmiştir.
D. P, hatiplerinden Salâhaddln Ka-rayavuz da iktidara ve M, P. ne çatan heyecanlı bir konuşma yapmıştır.
Daha sonra D. P. İstanbul Milletvekillerinden Salamon Adatto, partisinin çalışma tarzını anlatan Celâl Bayarla, Genel idare Kurulu âzalarının feragatini öven ve bu eşhasın, Millet Partisinin iddia ettiği gibi, bir muvazaaya tenezzül etmiyeceklerini

durumunu izah eden Dr. Nehru, bu mevzuda şunları söylemiştir:
”— Rusya ile olan münasebetlerimiz çok dosta nedir. Sovyetlerin Hin-dlstanda herhangi bir komünist propagandası yoktur. Esasen böyle bir propaganda Hlndistandn muvaffak o* laınaz. Çünkü halk tabakalar* birbiri, ne bağlıdır ve hiç kimse yem idealler peşinden koşmaz. Biz Hintliler yabancı bir rejimi hiçbir zaman kabul etmeyiz.,,
Dr. Nehru, Hindistanın Amerika i-1c Rusya arasındaki durumunu şöyle izah etmiştir:
”— BaşbakAn Nehrunun bildirdiği gibi Hindistan, üçüncü bir cihan harbinde bitAraf kalmAk azmindedir. Bu şekilde hem Amerikalıların, hem de Rusların dostu olmakla onları bir gün barıştırmak mümkün olduğu takdirde bu uğurda canla başla çalışmaya A-madeylz. Meselâ İki şefin bir gün buluşmaları İcap ettiği zaman Truman: “Ben Rusyaya gitmem” derse, Stilin de aynı şekilde Amerikaya gitmek istemezse onları Delhide buluşturmak bizim için zevk olacaktır.,.
Son olarak Türk . Hint münasebetlerine temas eden Dr. Nehru demiştir kİ:.
— Hint - Türk münasebeti fevkalâde iyidir. Yeni Türk demokrasi rejimi Hindistajıda çok büyük alâka gördü. Esasen bizim inkılâbımız Atatürk’ün çalışmasından mülhemdir. Türkiye bize yeni bir demokrasi misalidir. Bilhassa sizin hürriyet ve lâiklik prensipinizi benimsemeye çalışıyoruz.”
izah eden etraflı bir nutuk vermiştir.
Bilâhare Demokrat Partinin İstanbul Milletvekili adaylarından Bayan Nazlı Tlabar İle Füruzan Tekil de partilerinin programı üzerinde ve gayri müsalim vatandaşlar hakkında birer konuşma yapmışlardır. :
C.H.P. ııln Ayasofyadaki toplantısı
Cumhuriyet Halk Partisi Eminönü ilçesi dün sabah Sultanahmette Aya-sofya meydanında bir toplantı tertiplemiştir. Havanın yağışlı ve rüzgârlı olmasına rağmen kalabalık bir vatandaş kütlesi toplantıyı takıp etmiştir.
İlçe Başkanı Fehmi Atanç toplantıyı açmış ve sözü Ekrem Tur’a bırakmıştır. Ekrem Tur, seçimlere pek az müddet kaklığım, C.H.P. nin bu seçimlerde her zamankinden kuvvetli bulunduğunu söylemiş ve Yargıtay Başkanı Halil özyörük’ün durumuna işaretle hareketini tenkid etmiş, Halk Partisi adaylarının vatandaşlardan ıey değil, vicdanlarının sesine uymalarını istediğini belirtmiştir.
Bundan sonra Burhan Felek konuşmuş, demokrasinin beşiği ol.tn Lngil-teredeki seçim propagandalarını anlatmış, propaganda nutuklaıında İş şahsiyata dökülür dökülmez İngiliz polisinin nasıl müdahale ettiğini belirtmiş ve “Ingiltercde dahi hürriyet sonsuz değildir” demiştir.
Hatip C.H.P. hükümetlerinin icraatına temasla sözlerine şöyle devanı etmiştir:
\
”— 27 senedir hiç mi babımız olmadı? Hangimiz, insan olarak, hatadan salimiz? Kusursuz kul olmadığına göre dikkat edeceğimiz şey, sevabımızın günahımızdan çok olmasıdır. Biz Halk Partisi olarak kendimizi böyle görüyoruz.,,
C. H. P. nin demokrasiye bağlılığı-
Coğrafya Haftası yarın başlıyor
Hafta boyunca verilecek olan 36 kadar konferansın ilim muhitinde geniş alâka uyandıracağı bekleniyor
Türk Coğrafya Kuruntunun hazırladığı “Coğrafya Hafta”İ3rının altın-cısı, Fındıklıdaki Edebiyat Fakültesinin Coğrafya Enstitüsünde yarın saat 15 te açılacak ve 9 mayıs akşamına kadar devam edecektir.
Kurum, şimdiye kadar bu mahiyette Ankara ve îzmirde beş meslek haftası tertip etmiş ve ilk defa olarak İstanbul'la böyle bir teşebbüse geçmiştir. Hafta boyunca verilecek olan konferansların mevzularını ve konferansçılarını .30 nisan tarihli nüshamızda bildirmiş bulunuyoruz. Bilhassa memleket coğrafyasına ait yeni araştırmaları ihtiva eden 36 kadar konferansın ilim muhitinde geniş bir alâka uyandıracağı tahmin edilmektedir.
Daktilo hurufatiyle yapılan resimlerin sergisi dün açıldı
Beyoğlunda. GalatasaraylIlar Cemiyeti salonlarında daktilo ile yapılmış resimlerden mürekkep bir sergi açılmıştır. İstanbul Birinci Ticaret Lisesi talebeleri tarafından tertip edilen bu sergide portreler, manzaralar ve çiçekler vardır. Sergiyi tertip edenler, daktilo makinesini sehpa gibi kullanmakla kendi ölçülerine göre bir sanat yaptıklarını söylemektedirler. Sanatta bir yaratma endişesi, ve orijinallik şart ol. duğuna göre, bu iddiayı kabul etmek biraz müşkül ise de, sergide eserlerini teşhir eden gençlerin bu güzel iştiyaklarını takdir etmek yerinde o-lur.
Sergi bJr hafta müddetle açık kalacaktır. Her gün ziyaretçiler serbestçe gezebileceklerdir.
m belirten Burhan Felek demiştir ki: “— Ben 25 senedir yazıyorum. Kıyasıya tenkıdlerimi okuyorsunuz. 27 senedir de Halk Partiliyim. Bu parti, beni şu veya bu yazımdan dolayı ne yerdi, ne kovdu” demiştir.
Müteakiben Ordinaryüs Profesör Tevfik Taylan, sanayileşme politikasını Övmüş, geçmiş yıllardan devralınan geri bir memleketin bu politikayla bugünkü seviyesine eriştiğini söylemiştir.
Daha sonra Ali Hıza Arı çalışma mevzuatına temas etmiş. Hüdai Bukağılı ve Zühtü Tetey C. H. P. nin esnaf ve işçiye verdiği önemi anlatmışlardır.
Atıf ödül, iktidar partisinin halka hizmet şiarını asla bırakmıyacağını söylemiş, vatandaşların yağmur ve soğuğa rağmen kendilerini dinlemesine dikkoti çekmiştir.
D.P. müfettişinin beyanatı
D.P. müfettişi Hüsnü Yaman bir kaç gün evvelki beyanatını cevaplandıran C. H. P. müfettişi Dr. Sadi Irmak’a yeni bir demeçle dün cevap vermiştir. D. P. müfettişi ezcümle şunları söylemiştir:
”— Demokrasiyi ruh meselesi olarak ele almak lâzım geldiği için karşımızdakiler! elbette siyasi bir hasım sanmaktayız. Muhalif partilerde devlet ve millet idaresi anlayışında acayip üslûba bürünmüş sözler ve boş yere tekrarlayıp durdukları şiddet, husumet gibi topyekûn millete izafe e-dilnıek istenen beyanatlarla, bulandırıcı bir politika taktiğini yersiz bulmaktayız. . ı
D. P. idarecileri mesuliyetini taşıdıkları işlerin hesabını vermeye hazadırlar. Neden bizimle bir hesap masası başında buluşmaya gelmediler.,,
Dünyada ve bizde satranç oyunu
I
ol-
Se-
80
Satranç, Türkler için yeni bir şey değildir SATRANCIN, Türkler İçin yeni bir şey olmadığına şüphe yoktur. Thrklerin satrancı AvrupalIlardan daha evvel tanıdığına ve daha çok sevdiğine ve hattâ Türk büyükleri arasında muhit ve zamana göre kuvvetli oyuncular yetiştiğine Inııanmamız için pek çok sebepler vardır.
Avrup&da uzun zamandır turnuvalar yapılmış, 1851 yılından itibaren de dünya şampiyonluğu tertip edilmiştir. Son olarak 1948 de bir kısmı Hollanda, bir kısmı Rusyada oynanan dünya .şampiyonluğu turnuvasında Botvinnık dünya birincisi unvanını kazanmıştır.
Simültane yani aynı zamanda b‘r kaç kişiye karşı oynamak rekoru E-liskaıen adlı oyuncudadır. Kendili 400 partiyi bir anda oynamıştır.
Bizde ilk resmî ve nizami turnuva! 1946 yılında İstanbul Türk Satranç Kulübünde yapılmış ve Selim Palavan hiç yenilmeden birinci muştur. ı _ S
Simültane rekorumuz da yine Um Palavandadır. 1949 yılında kişiye karşı oynamıştır.
Türk satrancının dünya ölçüsüne gelince, 1948 Venedik beynelmilel turnuvasında muhtelif devletlerin 14 oyuncusu arasında Selim Palavan 8 inci olarak (Master) üatad unvanını kazanmıştır.
Bütün devletlerde kurulmuş bulunan Satranç Federasyonu maalesef bizde henüz kurulamamıştır. Bu yüzden başka devletlerle maç yapa* mıyoruz. Milli 6atranç federasyonu teşkilinden sonra yapacağımız milli maçlar, Türk satrancının hakiki kıymetini ortaya koyacaktır.
Kuruluşu 1583 yılına kadar uzanan Salnt-Bonoıt Fransız erkek lise* sinde ise satranç birliği 15 ekim 1948 de mektep idarecilerinin, talebelerin teşebbüsünü gayet müsait karşılamaları neticesinde kuruldu. Her yıl talebeler arasında bir çok turnuvalar yıldırım partileri, simültaneler yapılır. Lise satranç takımı, şimdiye kadar yabancı teşekküllerle 6 maç yapmış, bunlardan 5 ini kazanmış, yalnız ilk maçlarında Şişli takımına mağlûp olmuşlardır.
Neticeler şöyledir:
12 mart 1949: Şişli 4 — Saint* Benoit 2.
26 nisan 1949: Saint-Benoit 3 —4 Çapa Eğitim Enstitüsü 2.
30 nisan 1949: Saint-Benoit 31/2— Rum Kültür Derneği 11/2.
28 ekim 1949: Saint-Benoit 5—Kabataş Erkek Lisesi 4.
4 ocak 1950: Saint-Benoit 4 1/2 — Askeri Tıbbiye Okulu 1 1/2.
4 şubat 1950: Saint-Benaıt 3 — Kurtuluş 2.
Simültaneyi oynıyan Cavit Uzman ise Ankarada bulunduğu yıllarda b • çok defalar Ankara şampiyonu • : muş, lstanbula geldiği yıl da 1950 • tanbul şampiyonu unvanını kazımıştır.
Simültanede aldığı netice kı 14 gj lıbıyet, 4 beraberlik ve 2 mağlubiyet, gerek lise, gerek kendisi için çok kıymetlidir. Coşkun KÜLÜR
Bir Italyan gemisi, Boğazdaki emniyet ağlarını parçaladı
İtalyan bandıralı 800 rüsum tonluk Carlo lena gemisi dün sabah Karade-nizden limanımıza girerken Boğazdaki emniyet ağlarını parçalamıştır. Gemi Büyükderede tevkif edilmiş ve süvarisi hakkında takibata başlanmıştır.
Turist gemilerine Fenerler Resminden tenzilât yapıldı
Geçenlerde indirilen liman resminden sonra turistik ziyaretleri teşvik maksadiyle, D. Denizyolları ve 14. gemilerine yapılmakta olan Fenerler ücreti tenzilâtını da yüzde 25 ten yüzde 90 a çıkarmıştır.
EMEL AKAD
ile
Dr. KİMTAGER
HİLMİ ALAGİL
Nişanlandılar
İzmir, 27 Nisan 1950
Ahmet Hamdi Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
55
Mehmetefendl büyümüş ktt-ağaçları ara*
Açık pencereden Elâgöz Camilnin gece ile maddileşmiş ve leşi, bahçesinin daha sık görünen sında mehtapla yıkanıyordu. Dışarıdan mahallemizin ve çocukluğumun sesleri geliyordu. Ara sıra, tahtalar gıcırdıyor, bir komşu öksürüyor, bir kuş bilmediğim bir şeyin peşinde çığlıklar atıyordu. ihsanla konuşmam bütün tereddütlerimi kaldırmıştı. Dediğini harfi harfine yapacağımı kendisine vâdettim. Beni odama kadar götürdü.
Ertesi sabah başka türlü bir İnsan olarak üryandım. ilk işim gazetelere bakmak oldu. Darülfünun kayit müddetini 19 eylüle kadar uzatmıştı. Daha vakit vardı. Otelden eşyamı alarak pansiyona gittim. Benden evvel çıkan Ihsan, cuma günü NAsır Paşalaıda bulunmamı annesine ten-bih etmişti. "Peki‘„ dedim.
XIII t
Madam Elekciyan’ın pansiyonu tslanbulun o yan ahşap, yarı kâgir binalarından biri idi. Taşlıktan girer girmez sağ tarafta bizim “Firavun mezarı,, adını verdiğimiz büyük bir salon vardı. Bu tâbirdeki mezar kelimesi salonun kaıanhğın-
dan ve rutubetinden geliyordu. Firavun ise, odaıun alelâde döşemesine nereden ve nasıl katıldığı biiinmiyen çok yüksek, son derecede uzun arkalıklı ve bütün döşeme gibi yaz kış sırtından keten örtüsü çıknuyan çok acayip bir koltuk yü-zündendi. Bu koltuk bu salondaki bütün eşyayı sadece mevcudiyetiyle ezer gibiydi. İşin fenası Madam Elekciyan’ın rahmetli kocası Fehinı E-fendi kumpanyasının en istidatlı artistlerinden Kirkor Elekciyan bu evin satın alındığı yıl bir akşam yemeğinde çok sevdiği karısına ve o kadar bağlı olduğu sanatine bu koltukta, çok Ani bir şekilde vedâ etmişti.
Pansiyona gelir gelmez ilk dinlediğim hikâye bu oldu. Şurasını da ilâve edeyim kİ, bu salona bu adı vermekle bir haksızlık yapıldığını sade bu hâtıra yüzünden düşünmezdik. Evin belli başlı süs ve gururu olan iki madeni kanarye de bu salonda asılıydı. Her sabah muntazaman kuruldukları için yapmacık da olsa devamlı bir bahar havasını etraflarına tekrar eden bu kuşlara Madam Elekciyan Tahlr ile Zühre adım vermişti.
Evdeki müşterilerle ev sahibinin anlaşamadıkları belli başlı nokta misafirlerimizin bu salonda kabulüydü. Maamafih sonra sonra bu usul çok işime yaradı. Canımı sıkan misafirleri ora ya almakta devam ederek hapsinden kurtuldum. Çünkü bu salonda insan on dakikadan fazla oturamazdı.
Taşlığın sol tarafında, küçük bir kapısı da bahçeye açılan Muhlis Beyin dairesi vardı. îki büyük odadan ibaret olan bu kısma bir İki bAsa-mak merdivenle çıkılırdı.
Benim odam Muhlis Beyin salonunun üstünde geniş, rahat bir oda idi. Dışarıya bir balkonu vardı. Yanıbaşımda Bonraları Kudret. Beyin etrafında sık sık gördüğüm ve Muhlis Beyden sonra
El-cı-bu ta-
bir en şada
Tıbbiyenin en eski talebesi olan Haşan Basri müntefik oturuyordu. Dört harp senesinin ve had-ı Mukaddesin lstanhııldan çıkaramadığı son derecede azimli talebe üzerinde, kendisini
nıdığım aylarda parasızlık aynı tazyiki beyhude yere yapıyordu. Haşan Basrinin bir adı da Elmu-lahhas idi. Çünkü ona göre her ilim en fazla kırk sayfalık bir defterde hulâsa edilebilirdi. Tıbbiye-den bir türlü çıkamaması, büyük bir itina ile hazırladığı ve İçine müspet hiç bir şey, — ne isim, ne bir târif, ne de fonksiyonu bildiren ufak bir malûmat, — koymadığı bu defterler yesinde idi. Pansiyona geldiğim zaman bana
imtihanlara onlardan hazırlanmamı ciddiyetle tavsiye etmişti.
Karşımdaki odada şimdi nerede olduğunu bilmediğim, hattâ yaşadığından şüphe ettiğim, — çünkü memleketine dönmüştü; — AzerbaycanlI Mehmet Selef Efendi otururdu. Kendisine Bey diye hitap edilmesini sureti katlvede meneden bu esmer, iri vücutlu, zeki adamın, parasız kaldığı zamanlar, o zaman pek meşhur olan bir Azeri operetinin makanüyle “Çamaşır parası bu-lamirim men!,, dive şikâyetlerine bayılırdım. Diğer bir hususiyeti de evi addettiği pansiyonda herkesin odasına don gömlekle girmesiydi. Bu yüzden kapı bir komşusu bulunan ve Madam E-lekciyan’ın tek 'kızı Agavnıye deli gibi Aşık bulunan Yahudi delikanlısı İle aralarında kavga eksik olmazdı.
ı
Bu safravi delikanlı ikide bir Mehmet Selefi öldürmeye kalkar, bu hususta düşündüğü çok mâsıım tedbirleri bize anlatırdı.
Evin belki en şirin İnsanı bu Musevi delikanlısıydı. Onun her akşam Agnvniye getirdiği ucuz hediyeler yarım saat sonra bütün odaları dolaşır-273
dı. Madam Elekciyan’ın kızı bu sayede o senelerin en zengin firkete, bağa tarak ve yüksük koleksiyonuna sahipti.
Daha üst katta iki kıracı ile Madam Elekcı-yan’ın kendisine ayırdığı odalar vardı. Büyükçe bir salaşa benziyen tahtaboşta ise evin en mütehammil misafirleri olan iki delikanlı yatardı. O-rada beraber yatmanın ve bütün sene o havaleli yerde lodos ve poyraza manız kalmanın tâvizatı olarak Madam Elekciyan onlardan pek az para alır ve bazan da kendi odasında kahvaltı etmelerine müsaade ederdi. Daha doğrusu dostu Salın Kaptanın eve gelmediği gecelerde, İyi bir kahvaltı edebilmesi için bu delikanlılardan birisi Madam Elekciyanın odasına akşam erkenden girer ve sabahleyin çok geç vakitte çıkardı. Ayrıca bütün üst katlardaki kiracılar gibi Salih Kaptanın evde bulunacağı günler, Madam Elekciyan’ın ikinci kat sofasını yemek odası gibi kullanmasından istifade ederek tam yemek zamanı oradan geçmek ve bu sevimli çift tarafından yemeğe dâ-vet edilmek hakkına sahiptiler.
Madam Elekciyan’ın garip bir yemek rejimi vardı. Salih Kaptan gider gitmez evde Seferberlik senelerine hasret çektiren sıkı bir perhiz başlardı. Şişmanlamaktan çok korkan bu kadın, çarşamba sabahından cumartesi akşamına kadar çayla kızarmış ekmekten başka bir şey yemez ve etıafındakilerin de yemesini — kendi odasında kahvaltı edenler müstesna, — pek hoş görmez, hiç olmazsa, yağsız, kuru şeylerle karnımızı doyurmamızı istenil. Esasen bugünler, çok defa sıkı bir dayak ve oldukça gürültülü bir kavga ile biten — bazan bu dayak ve kavgaya, final ma kamında bir merdivenden yuvarlanma veya taşlıkta bayılma sahnesi de ilâve edilirdi, — aşk haftasının yorgunlukları içinde geçerdi. Fakat 271
cumartesi günü öğleden sonra bahçedeki mutfakta başlıyan faaliyet yavaş yavaş bir humma gibi
I bütün evi sarardı.
Evvelâ bakkalın ve kasabın çırakları birbiri ardınca gelirler, sonra Salih Kaptanın adamı Mustafa mevsimin en güzel balıklarını getirirdi. Havaneli durmadan işler, Trabzon yağının kokusu, mutfağın evden ayrı olmasına rağmen, belki de hususi bir tertibat sadesinde, — merdivenleri sarar. Madam Elekciyan mavi sabahlığı içinde tombul kollarım. Buhtunnasar’m asma bahçelerini andıran zengin göğsünü, hafif sakatlığına rağmen hâlâ yirmi beş senelik sahne hayatından bir yığın tatlı melekeyi muhafaza eden bacaklarım tizlerden gizlemeye hiç lüzum görmeden merdivenlerden kantolar sövliyerek inip çıkma-
ya başlar, üç günlük tatilde kaybolan sofra eşyası evin her köşesindeki müteaddit dolaplarda aranır, halecan, şevk, iyi bir yemek Ümidinin verdiği sabırsızlık ve memnuniyet bütün evi doldururdu. Vaktiyle tegannl ettiği sahnelerde Kn narya lâkabı verilen Madam Elekeiyanın sesi yir-
mi beş sene evvelki kantolarla bize saadetini ilân ederdi.
O zaman Madam Elekciyan kırk, kırk yaşlarında bir kadındı. İlkönce muganniyelikle işe başlamış, 1908 in getirdiği heyecan içinde birdenbire tiyatroya ve bilhassa trajediye heves etmişti, Bu seneler rahmetli bir aktörümüzün sanat dehâsının ve şöhretinin en son haddini bulduğu senelerdi. Gürültülü ve heyecanlı oyunları, en trajik mevzuları zorla bir komedi haline getiren ve bu suretle devrin epeyce mânâsız eserine, yalnız şahsi himmetiyle yarattığı bir plânda ehemmiyet kazandıran bu sanatkârın ev sahibimiz üzerinde büyük bir tesiri vardı.

4
(Devamı var)

ımude *(
çetecilerin sığındıkları sa-
Inglltere Kıralı, Arsenul takımı kaptanına
kupayı veriyor
grup Rusların MA’. D. bır-şiddetli bir çarpışma yap-
siyasetini tenkid ederek anlaşma yapılmasını iste-Hiçbir hâdise kaydedilme-
mil-
bildirmiştir.
İsrail
Hayta,
Paris Hususî Büromuz bildiriyor
g*-cdı-yapılan
Letonya nın
Peyklerde çete faaliyeti arttı •/
Stockholm’de çıkan bir gazeteye göre, Baltık memleketlerinde de baltalama hareketleri var
Stockholm, 1 A.A. (United Press) — Stockholm Tidningen gazetesinin dün bildirildiğine göre Sovyet işgali altında bulunan Baltık memleketlerindeki çeteciler. Rus askeri trenlerine karşı baltalama hareketine girişmiş ve Sovyet polisi ile açık caddeye başlamıştır.
Kaynaklarını açığa vurmayan zete. Letonya’da geçenlerde inşa len bir demiryoluna karşı baltalama hareketinde
Monti ve Levaci kasabaları arasında
askeri katarın yoldan çıkartıldığını ve 20(i Rus askerinin öldüğünü yazmaktadır.
Letonya ve Litvanya çetecilennden ibaret bir İlkleri ile iniştir.
Gazete.
mantığı, Rusların ateşe vermesi üzerine Öldüklennı bildirmiş ve misilleme hareketi olarak aralarında 16 yaşında bir kız ve iki mektepli çocuk da bulunan 20 sivil, Ruslar tarafından öldürülmüştür.

Edebî tetkikler
Oscar Wilde ve
Berııard Shaw
Dünya münevverlerini hayretten hayrete düşüren bu iki İrlandalı nükte üstadı nasıl tanıştılar ?
İlk '

Rusycnın, Japon sulhu için kullandığı taktik
Londra. 1 (Ap) — Muhafazakâr Daily Telegraph gazetesi bugünkü baş yazısında Büyük Britanyanın, Rusyanın iştiraki olmaksızın Japonya ile bıı barış andlaşması akdi hazır lıklanna devam etmesi lâzım geldiğini belirtmiştir. Gazete, şunları yazmıştır: "Rusyanın iştiraki olmaksızın böyle bir barış andlaşması yapıl* masının tehlikesi barizdir. Rusya, sonradan muhtemel olarak demokratik devletlerden fazlasını vâdede-cek ve kendi öz menfaati için Japon-yava şinn görünmeye çalışacaktır Bu İtibarla müzakerelere Rusyanın iştirakini sağlamak için mümkün o-lan her gayret sarfedilmehdir. Bununla beraber, Sovyetler Birliğinin iştiraki olmaksızın barış andlaşması yapmaya ve kendi aramızda şimdiden bu andlaşma şartları hakkında anlaşmaya varmamız elzemdir.”
Amerika, Ürdünün kararını destekliyor
Amman. 1 A A. (Afpı — Amman-daki Birleşik Amerika elçisi Gerald Drevv'a dün gece Amerika Dışişleri Bakanlığından gelen haberde Şena nehrinin iki kıyısının birleştirilmesini Amerikanın tanıdığı bildirilmektedir.
Elçi, Amerikanın kararım bu sabah Ürdün Dışişleri Bakanı ile Başbakanına
Kızılları, geçit resmi yaptı
1 - A A. 1AFP1 — 1 mayıs günü münasebetiyle. Yahudi ve Arap
Komünist Parti üyeleri resmi geçit yapmışlar, hükümetin takıp ettiği tarafsızlık Rusyayla inişlerdir.
iniştir
KİŞİ de Irlandada, İkisi de Dub-linde. İkisi de 1856 da doğdu. İkisi de îngiltereye gidip garip halleri. garip fikirleri ve garip yazıla-riyle nazarı dikkati çekti. İkisi de cemiyet cemiyet tı, ilçisi nükteyi, Paradoxe’ı kullandı.
Aralarında bu derece benzerlik Cilan bu iki kimsenin tanışması, konuşması ve anlaşması da hayatları ve fikirleri gibi duyulmamış ve alışılmamış bir şekil, bir "başkalık,, arzeder.
İlk karşılaşmalarını Şhaw şöyle anlatır:
"O gece İlk defa Lady Wllde’ln salonunda buluştuk. Os. Wiide benimle konuşmak isteğiyle yanıma yaklaştı. Hakkımda güzel niyetleri olduğu ve bunları güzel cümlelerle ifade etmek istediği her halinden belli oluyordu. Fakat birbirimize karşı tarif edilmez bir çekingenlik duyuyorduk ve bu hisden son dakikaya kadar kurtulamadık,..
Bir kere de Haymarket tiyatrosunun kulislerinde karşılaştılar. Fakat orada da. Sha\v’ın ifadesiyle:
"Çocukça mahcubiyetimiz yüzünden güzel hislerimizi ve karşılıklı teveccühlerimizi ifade etmek için ikimiz de tek bir kelime bulamadık ve nihayet karşılıklı bir kahkaha ve bir el sıkması ile aczimizi birbirimize itiraf etmek zorunda kaldık.,,
Fakat nihayet Chelsea’da bir deniz
nizamına isyan etti, ikisi de bağlarını koparmaya çalış-de en büyük silâh olarak en kuvvetli kalkan olarak
---- 1 1 ■« "
Yazan : Necdet SELENER sergisinde buluşunca ikisi de by tuhaf hisden kurtulabildi. Wilde, o güjı sosyete hayatından kaçmak, kırlarda dolaşmak için can attığını gülerek anlattı. Shaw da. çalışmayı bir tarafa bırakmış, avarelik ediyordu. VVilde’in bu davetini kabul etti ve...
Sözü yine kendisine bırakalım:
\Vilde’in o baha biçilmez konuşma kabiliyetine ilk ve maalesef son defa o gün şahit oldum. O kadar iyi anlaşmıştık ki, konuşmama hiç lüzum kalmamıştı. Bir çok hikâyeler söyliyen ve benim anlatabileceğimden de daha güzel anlatan birisini birkaç saat dinlemekten başka bana hiç bir iş düşmedi. Ben dinlemekten o da anlatmaktan zevk duyuyorduk. Çok memnundu. Çünkü her söylediğini, en ince nüktesine kadar anlayan bir dinleyici bulmuştu.,,
VVilde ile Shaw arasındaki farkı her ikisinin de dostu olan Robert Boss şu fıkrasiyle anlatıyor:
"Bir gün Shaw’a Chartres katedralinde tesadüf ettim. Kendisiyle beraber kiliseyi gezmemi ve bu mevzuda bildiklerimi kendisine anlatmamı istedi. Durmadan sual soruyordu. O kadar ki, bildiklerimin hepsini. benden birer birer, en ince teferruatına kadar sömürdü ve bir saat kadar süren ziyaretimizin sonunda, kendime gelebilmek için ya bir hamama girmek yahut da alkole müracaat etmek benim için mutlak ihtiyaç halini aldı.
Halbuki Oscar. ayni vaziyette na. bu kilise hakkında, orada, o
sile He ayak üstünde uydurulduğu muhakkak olan türlü hikâyeler anlatırdı. Ve bu hikâyeler o kadar nefis olur ve öyle güzel anlatılırdı ki. tadına doyum olmaz, saatler boyunca dinlediğim halde: "Aman daha anlatsa,, diye bekler, hikâyelerin sonu gelince üzülürdüm.,,
Birisi genç denilecek yaşta, büyük bir rezaletten ve bütün İtibarını, şerefini ve servetini kaybettikten sonra yâdellerde ölen, diğeri de 94 yaşına rağmen el’an genç ve zinde esprisiyle lngillzleri ve bütün dünya münevverlerini hayretten şaşkınlığa düşüren bu iki İrlandalI nükte üstadının birkaç fıkrasını sunmadan geçemiyeceğim.
VVtLDE:
Amerikan kültüriyle durmadan a-lay etmiştir.
— Müzelerde tabloları o kadar yükseğe asmalarının mânasını ewe-lâ anlayamamıştım. Fakat resimlerin ne kadar kötü olduğunu görünce kendilerine yerden göğe kadar hak verdim.
bir
ba-
ve-
Avrupanın, Batı ile Dnğu arasında bitaraf kalması imkânsızdır
Sosyo/isf Partinin hür bir Avrupa ekonomisi fikrini müdafaa etmesine rağmen, Fransız umumî efkârı, Amerikanın iktisadı, siyasî ve askerî bakımdan tamamen Avrupa Birliğine dahil olmasını istemektedir
Paris, 1 (Hususi Büromuz bildiriyor ı — Daha ziyade Fransız işçi ve burjuva sınıfını içine alan büyük bir zümrenin fikrine göre, zamanımızda çözülmesi beklenen mühim meselelerden hiç birisini, milletlerin dar çerçevesi içinde halletmeye imkân yoktur. Bunun içindir ki, aynı hedef Üzerine toplanması istenen. faka’ her zaman bunun tahakkuku kabil olmıyan gayretler, milletlerara^ dünya birliği teşkilâtını kurmak gayesine mâtuftur.
Fransada komünistler haricinde hiç kimse, «loğunun komünizm bloku ile işbirliğini arzu etmemektedir Fakat yukarıda bahsettiğimiz zümre, hür Avrupanın büsbütün ve tamamen Amerikan dünyasiyle birleşmesinin gerekip gerekmediğini birbirine sor maktadır.
Fransız Monde gazetesi bu suali ortaya atmış, Sosyalist Partisinin tamamı ve M.RP. ı Cumhuriyetti Halk Hareketlen Partisi ) ile Radikal Sosyalistlerin bir grupu da aynı meseleyi desteklemiştir. Bu cereyanın sebebi şudur:
Atlantik Bloky arasındaki iktisadi. siyasi ve askeri anlaşmaların, halkın hürriyetini aslâ tehdit etmediği hususunda herkes mutabık bulunuyor. Bilâkis, Amerika olmadığı takdirde, dünyadaki demokratik hürriyetin azalacağından ve kararacağından bahsediliyor. Fakat, hürriyet vâdıslnde sürüklenip giderken, Fran-sızlann büyük bir kısmının ümitsiz bir şekilde bağlı kaldıkları Avrupa muhtariyeti fikrinin kaybedilmesinden korkuluyor.
Monde gazetesinin temsil ettiği münevver burjuva sınıfı, bilhassa harbin önüne geçmek ve sesim duyurmaya muktedir bir üçüncü kuvvet teşkil etmek rnaksadiyle bir Avrupa muhtariyeti ktıruhnasını ve doğu ile batı dünyaları arasında bitaraf kalınmasını istemektedir. Ancak şimdi bunun için zaman pek azdır ve böyle bir Avrupa henüz mevcut değildir. Onu kurmak ve teşkilâtlandırmak icap etmektedir. Zayıf ve dağınık fikirli olun bugünkü Av-rııpamn. kısa zamanda mühim hu kuvvet,haline gelmesi ve bitaraflıktan ayrılmıyan bir birlik teşkil etm» sİ hemen hemen imkânsızdır.
İşte Fransız basınının ekseriyeti, Monde gazetesine bıı cevabı vermektedir. Bugün karşı karşıya iki blok vardır. Medeni dünya ise ancak, iktidar ve hürriyeti elinde tutan Amerika blokunu seçebilir. Realist olmı-yan bir hareket tarzını takip etme, ye ıınkân yoktur. Havali ve nazarı endişelerle meşgul olmak için za mnn müsait değildir. Herkes, yeni felsefe formülüne uyarak, "taraf tut-maya., mecburdur.
Fransız sosyalini lort (le, Monde gn-yetesi tarafından müdafaa edilen fık je muvazi ele alıyor
yor:
iktisadi
tlrilen Atlantik Birliği, Avrupa eko-nomısini Amerikanın serbest kapitalist togebbüslyle birleştirmiştir. Fakat bu iççi sınıfının hürriyeti yolunda bir durak noktası olacaktır. Bu
edebilir. Fakat bir iktisadi bir-zarurl değildir, düşen vazifev* ve uzlaştırıcı ro-
hürriyeti arzu eden memleketlerin, sosyalist bir bünyeye sahip olmak ü-zere, kendilerine serbest bir ekonomi tarzı vermeleri kabil değildir.
Sosyalist Partisine göre. Avrupa-nın müdafaası için müşterek bir teşkilâta lüzum vardır ve bu müşterek müdafaa, ancak Amerikanın fiilen ve tamamen iştiraki ile, onun idaresi altında tahakkuk bunun yanında, tam liğin de kurulması Avrupa kendisine yapmalı, ikna edici lünü oynamalıdır.
Halbuki, başta hükümet olmak ü-zere Fransızların büyük ekseriyeti, Avrupanın. silâhsız bulunması itibariyle bu üçüncü kuvvet vazifesini yapmasına imkân görememektedir Bunun içindir ki Bidault. bütün Avrupa teşekküllerinin, "Yüksek Atlantik Konseyi., ismi altında toplanmasını, böylece kuvvetlerin bir araya getirilmesini teklif etmiştir. Bidault, terkip edilecek bu Avrupa sisteminde gerek Avrupa milletlerinin, gerekse Birleşik Amerikanın müsavi hisseye sahip olmalarım istemektedir.
Şimdi bütün mesele. Amerikanın, iktisadi ve askeri bakımdan taınR-men Avrupa Birliğine dAhil olmayı kabul edip etnıiyeceğinl bilmektir Bugüne kadar birliğe sadece Avrupa milletleri girmekte, Amerika ise ona vardım ederek desteklemekte idi.
Alman müzik âletleri sergisi

3 - 10 eyliıide Mîttenweld*de açılacak
MittenNVeld (Yukarı Bavyeraı 1 A. A. — Önümüzdeki eylfıi ayının 3 ve 10 umu günleri arasında, geçen sene olduğu gibi, ikinci Alrnan müzik â-letleri sergisi açılacaktır.
Bu sergide. Alman müzik âletleri, teşhir edilecek, aynı zamanda müzik âletleri imalâtında çalışan ustaların toplantısı yapılacak ve aynı müddet içinde milletlerarası genç müzikçiler haftası tertip edilecektir.
olarak bir hareket tarzım ve şu mantıcı ileri sürü
plân üzerine tahakkuk et
c M .
t”* 1 >
11
Arsenal takımının kaptanı Joe Mercer Kıral Kupasını aldıktan sonra arkadaşlarının omuzunda (aşınıyor. Wem-hley Stadında yapılan bu kupa maçını evvelce de bildirdiğimiz gibi, Arsenal Liverpool’ıı 2-0 yenerek kazanmıştı —-------------:------fc-----------------------------------------------------------------------------------------

radyoda de meçi
• !
Batı Avrupa, Sovyet tecavüzüne karşı korunabilir”
”Kuş adam” dün, görünmeden uçmuş!
ha.
Atom bombası atabilecek uçakları taşıyacak kabiliyette uçak gemisi Amerika donanmasında mevcut
Washington 1 (AP) — Deniz
reketleri Başkanı Amiral Forrest Sherman dün akşam radyoda yapmış olduğu bir konuşmala, "Birleşik Amerika donanmasında, atom bombası atabilecek cesamette bir uçağı taşıyabilecek uçak gemileri vardır" demiştir.
Amanl |u hususları da belirtmiştir:
1 — Donanma, Amerika sahille rinde faaliyette bulunan yabancı denizaltı gemilerinin mevcudiyeti hakkında "kati delil elde edememiştir’ .
2 — Rusyanın elinde. Birleşik A-merikadan bir ım^li fazla donanma subayı ve mürettebatı vardır. Rus deniz kuvvetini küçümsememek lâzımdır.
3 — Amerikan donanması, ŞnÖr-kel tertibatlı denizaltı gemilerinin faaliyetine karşı, Amorikayı koruyabilecek bir kudrettedir. Şrıörkelli ve uzun silâhlı bu denizaltılarından Rusların elinde geniş mikyasta gemi mevcuttur.
Batı Avınpayı Rus tecavüzüne karşı korumanın mümkün olup olmadı ğı sualine cevaben Amerikan Amirali "muhakkak kı mümkündür" demiştir.
Donanmanın "uçan dairelere sahip olduğu" haklımdaki suale ise, gülerek "Ben şimdiye kadar hiç bir tane bulamadım” demiştir
\ıı karıt Foto fimiıııbiriml/in göıulrnllğir vvrlki uüıı Cebecide yapını*» ohlıığn
> tıkardaki reBİmde, Demokrat Partini m açık hn\n I nplant ihiikIu bulunanlardan bir grup görülmektedir

W* * 5
7 - i** -A 4

bu
kahve içmek
Hixon adında veren bir ma-
Otomatik garsonun “kaynar kahve cezası”
Londra 1 (YİRS) — Amerikada. içine atılan madeni bir para mukabilinde sigara, sandviç, süt, gazoz ve buna benzer şeyler satan otomatik makineler vardır. Satış makinesi veya otomatik garson diye anılan makinelerden kaynar de mümkündür.
Minneapolis’te Cari bir genç, sıcak kahve
kinenin önüne geçerek parasını atar fakat bir katre kahve bile damlamaz. Sabırsız delikanlı, işletebilirim ümidiyle otomatik garsonu sarsar fakat gene hiçbir netice elde edemez. Bu sefer hiddetlenen Hixon, otomatik garsonu daha büydlk bir kuvvetle sarsınca, canlanan makine içindeki bütün kaynar kahveyi beklemesini bilmeyen gencin üstüne pilskürür ve “Kahve terir.
kalmamıştır” işaretini
gös-
Kıraliçeniıı yeğeni mahkûm oldu (tskoçya) 1 (AP) — Ingiltere ya-
Petrh
Kıralıçeal Klizabeth’ln yeğeni 32 şındaki Strathmore Lord’u, içkinin tesiri altında iken otomobil sürmek «uçundan bugün 10 sterlİng para cezasına çarptırılmıştır.
200.000 seyirci ve bir milletlerarası müşahit hiçbir şey görmediler
Paris, 1 - A.A. (Reuter) — Villa-coublay hava alanında 200.000 kadar seyirci, bir domuzun paraşütle sü-zülüşünü ve 4 ayağı Üzerine gayet ustaca bir iniş yapışını dün seyretmişlerdir. Bu arada halk semayı a-r&ştırarak kuş insan ın inişini endişe ile beklemekte idiler. Yarasa gibi kanatlar takan Lco Valentin, 3.600 metre yükseklikte uçaktan atlayacak ve paraşütünü 360 metre yükseklikte açacaktı. Valentin, bir otomobille a-Innı katedip işin bittiğini haber verdiği zaman ahali hâlâ gökleri araştırmakta idi.
Milletlerarası hava festivalindeki resmi müşahit dahi inişi görmemiştir. Valentin 360 metre yüksekliğe inmesinin İki buçuk dakika sürdüğünü, hava alanının ücra bir köşesine görünmeden indiğini ve tekrar atlıyaca-ğını bildirmiştir. Festivalde Fransa, Belçika. Hoiândn. İtalya, İsviçre, Ispanya, İngiltere ve Birleşik Amerikalı cambaz pilotlar gösteriler yapmışlardır.
Dünya Kupası” futbol maçları
4 ünün final kümeleri oldu
Takımlardan turundaki
belli
Londra 1 (AP) — Rio de Janeiro-da yapılacak Dünya Futbol Kupası turnuvasına iştirak edecek 16 takımdan 4 ünün final turundaki kümeleri belli olmuştur. Ev sahibi mevkiinde o-lan Brezilya birinci, İngiltere ikinci, bundan evvel yapılan son turnuvanın şampiyonu İtalya üçüncü ve Uruguay dördüncü grupta yer almışlardır. Her grupa dört takını dahil olacak, bu takımlar aralarında karşılayacaklar ve sonradan grup birincileri arasında maçlar yapılacaktır. Tertip komitesi diğer 12 memleketi henüz gruplara a-yırmıştır. Türkiye ile tskoçyanm kendi arzulariyle turnuvadan çekilmeleri iki boş yer bırakmış ve bu gediği doldurmak için Fransa ve Portekiz takımları davet edilmiştir.
Diğer taraftan turnuvayı idare e-decek olan AvrupalI ve İngiliz hakemler aralarında bir toplantı yapmışlar ve müsabakalarda tatbik edilecek kaideleri müzakere etmişlerdir. Turnuvada bazı özel kaideler tatbik edilecektir. Meselâ, top elinde iken kaleciye şarj yapılabilecektir.
Gomet jet uçağının tropikteki denemesi
Amerikaya yaptığı konferans turnesi sırasında Gruggsville belediyesi, güzellik mefhumu hakkında bir konferans vermesini telgrafla rica ediyor.
Cevap:
— Evvelâ kasabanızın ismini değiştirin.
Nairobi - Hartam, 3 saat
10 dakika
Hartum. 1 (Ap) — Nairobi'den kalkmasından üç saat on dakika sonra De Havilland fabrikasının Comet Jet yolcu uçağı Hartum'a inmiştir kİ, bu mesafe umumiyetle ancak altı saatte katedılmekteydi.
Pilot, bir rekor denemesinin mevzuu bahsoimadığını belirtmiştir. Uçak Hattıüstüva İklimindeki vaziyeti anlaşılmak için Hartum'a gelmiştir. Meydana indiği zaman, sühunet, gölgede 102 derece Fahrenhayt idi. U-çak. seyri esnasında ortalama olarak saatte 420 mil yapmıştır.
Bir çiçekçi dükkânına girdi:
— Camekânda bulunan şu çiçekleri çıkarır mısınız.
— Memnuniyetle efendini. Ne kadar çiçek emrediyorsunuz?
— Teşekkür ederini. Çiçek alacak değilim. Fakat şu zavallı solmuş çiçeklerin haline acıdım da onun için camekândan çıkarmanızı ricaya geldim.
Hoşlanmadığı bir kinişe tarafından yemeğe davet olunu, cevap:
"Davetinize gelemiyeceğlm. Çünkü sizden dim.„
sonra başkasına söz ver-
MEMLEKET HABERLERİ )
'A
1
memuru beyan edecek bir olmadığını sorunca:
hiç bir şeyim yok. Bir dehâm..
etmeden söyliyebiltrlm
arasında bir
Marshall Plânı afiş müsabakası
Hakem heyeti, bugün eserlerin tetkîkına başlayacak
Ankara, 1 (A.A.) — Öğrendiğimize göre Marshall Plânı İdaresi tarafından tertip edilen afiş müsabakasının hakem heyeti yarın Ankaradn toplanacaktır. Hakem heyeti Ankara-dan Sait Yada ve Ferit Apa ile İs-tanbuldan Kenan Temizan, Ahmet E-mln Yalman ve Nadir Nadi den mürekkeptir.
Afiş müsabakasının neticeleri 4 Şuıyıs perşembe günü İlân edilecektir. Birinciye 500 cek ve sanatkâr Plânı İdaresinin Parfae gidecektir cüye de 200 Türk lirası mükâfat verilecektir. Mükâfat kazanan Üç eser Penste yapılacak «»lan Marshall Plânına dahil memleketleıanısı müsabakaya iştirak edecektir.
Bu afiş, müsabakası Marshall plânı idaresi tarafından tertip edilen üç müsabakanın birincisidir. Diğer ikisi fotoğraf ve çocuk sanat eserleridir. Bu müsabakalara iştirak müddeti 15 mayısta son bulmakladır. Fotoğraf müsabakasının mükâfatları 100ü lira tutmaktadır.
Türk liranı verile-bir hafta Marshall misafiri olarak
İkinciye 300, üçün-
Giinaltay Ankarada
Ankara, 1 (A.A.) — Bir müddetten beri istanbıılıla bulunmakta olun Başbakan Şcmscddin Günaltay bu sabah ekspresle şehrimize dönmüştür.
Başbakan garda Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı Nihat Erim, Bakanlar, Milli Savunma ve Genelkurmay erkânı, Ankara Valisi. Belediye Başkanı. Garnizon ve Merkez Komutanları, Emniyet Müdürü tarafından karşılanmıştır.
Cumhurbaşkanı adına Cumhurbaşkanlığı Genel Kâtibi Cemal Yeşil ve Cumhurbaşkanlığı Yaveri Binbaşı Hüsnü Heper Başbakana "huş geldiniz,, demişlerdir.
Eskişehirde 42 evin temeli dün atıldı
Gümrük malı olup - — Hayır, ben, bir de
SHAW :
Tereddüt
ki, tanıdığım insanlar
tek zeki adam gördüm: terzim. Kendisine her gidişimde yeniden Ölçümü alır. Diğerleri ise beni bir kere Ölçmüşler. Hakkımdaki hükümlerini daima o aynı ölçüye göre vermekte ısrar edip dururlar.
Izmirde bahar bayramı
İzmir, 1 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — tzmir. Bahar Bayramını büyük bir neşe içinde geçirmiştir. Havanın rüzgârlı olmasına rağmen bütün mesire yerleri Kızılçullu ve Buca istikameti, İnciraltı, Balçova ve nihayet KülLÜıpark gayet kalabalıktı. Stadyumda liselerin atletizm bayramı yapılmıştır. Ynnn saat 15 de Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulunun spor bayramı ve atletizm müsabakaları yapılacaktır.
Güzel, fakat sadece güzel bir kadın kendisine izdivaç teklif etti.
— Düşünün bir kere. Sizin kadar zeki ve benim gibi güzel bir çocuğumuz olunca
Hemen sözünü
— Evet ama.
de benim kadar
aptal olursa?.
• •
bugÜn saat 15 de başlanmış defa 12 evin temelleri atıl-Bu münasebetle söz alan Es-Valısi, 5 ay zarfında yeniden
Beş ay zarfında 1.000 ev ikınal edilerek, felâketzedeler buraya iskâıı edilecek
Eskişehir, l (Hususi muhabirimiz bildiriyorı — Son su baskınında evleri yıkılan yurddaşlann yeniden mamur binalara kavuşmaları için hazırlanan imar ve inşa plânının tatbikatına ve ilk iniştir, klşehir
1000 evin inşaatının ikmal edileceğini, felâketzedelerin bu evlere iskân edileceğini tebarüz ettirmiş, şefkatli Türk milleti ile Hükümetimizin uzattığı yardım elinin kısa bir zamanda büyük yaramızı kapattığım ifade eylemiş, Eskişehirlilerin şükranlarını arza tercüman olduğunu bildirmiştir.
Bundan başka 710 evin tamiratı ikmal edilmiştir. Yeniden yapılan evler, maliyetinden halkın teberru ettiği miktar tenzil edildikten sonra mütebaki kısmı felâketzedelere 20 vıl zarfında taksitle ödenmek üzere-verileceklır. Eskişehirliler bugün Bahar Bayramını bir imar bayramı olarak telâkki etmektedirler.
kesti:
ya aksi zuhur eder çirkin ve sizin gibi
Bir’gün bir davetiye aldı
"Lady W, salı günü saat dörtten altıya kadar evinde bulunacaktır,,;
Kartın arkasına yazılan cevap:
"G. B. Shaw da...
Candida eseri Amerikada İlk defa oynanınca. Shaw, bu eserdeki baş rolü oynayan artiste şöyle bir telgraf çekti:
"Mükemmel, enfes, şâhane,,.
Artist yine telgrafla cevap verdi:
"Bu gibi medihler bana fazla gibi geliyor,.
Shaw tekrar bir telgraf çekti:
"Ben eseri kasdedıy«»rum.ff
Artistten ikinci cevap:
"Ben de.,..
YENİ İSTANBUL
Sayfa 4
Sulhu korumaya çalışırken askerî hazırlık
Bu şehrin içinden ı
HİKAYE
2 Mavin 1950
•r
Bir teneke
DENİZALTI AVI
Amerikanın avlayıcı - imha edici ekipleri; zeplin, uçak ve muhrip kullanıyorlar
zeytinyağının verdiği ilhamlar Yazan: Salûhaddln GÜNGÖR
Kimsenin nasihatini dinlemeyiniz
Yazan : M.L. Ar»andaux
Çeviren: Müheyya TUNCAY
Jlemzaltıların, bataryalarını şarj et-mek için su yüzüne çıkmasına lüzum kalmadan uzun müddet su al-tında kalabilmesini mümkün kılmış olan Schnorkel t Şnorkel i veya “Snort” adlı su altında teneffüs cihazı, deniz* altılarını da mühlik kılmış ve bir müddet için, bunların yakalanmasını daha güç bir dereceye çıkarmıştı. Hattâ. III. bir dünya savaşında atomik imha niz altının dilmeden) bile kale
karşılamak için Amerikan donanması avlayıcı-imha edici ekipler meydana getirmişti. Bunların faaliyet şekilleri de bu sahifelerde belirtilmiştir.
vasıtalarını tanıyan bir de-keşfedilmeden (dedekte e-bir okyanusu geçebileceği alınmıştı. Bu yeni tehdidi
Denizaltıları bulmak için kullanılan nazik dedektör cihazlarının, havadan ağır uçaklara nazaran zeplinlerde daha çok verimli bir şekilde çalıştığının tespit edilmiş olması dolayısiyle, havadan hafif hava sınıfları, şimdi eskisinden çok daha geniş ölçüde, yeniden faaliyete geçmiş bulunuyorlar.
AYARI halis gıda maddesi bulabilmek HÜma kuşu avlamak gibi bir şey oldu. Neye el alsanız mağşuş, hiç olmazsa şüpheli,., Peynirler çok defa yavan, zeytinler çürük, fasulyeler kurtlu çıkıyor. Hemen hemen Terkos suyundan başka emniyetle kullanılabilecek mal kalmadı.
Avlayıcı - lınlıa edici ekipler :
Muhriplerden, uçaktan ağıı ve u-çaktan hafif zeplinlerden teşkil edilmiştir. Modası geçmiş olduğu sanılan zeplinleri böyle bir teşkilde görmek hakikaten tuhaf görülebilir, ancak Amerikalılar, bunun müessir bir harp silâhı olduğuna karar vermişler ve görünüşe nazaran, bu zeplinleri düşman taarruzlarına karşı savu-
Havada detckslvon eklpi: Bir Amerikan kabili sevk halonıııııııı kamaruMiıda çok tekâmül ettirilmiş dinleme cihazlariyle çalışan bu ekip, düşman deıılzal-tısının bulunduğu mevkii tam İsabetle tos bit edebilir ve blnnetlce denizaltının su altındaki İlerleyişini takip eder. Balon bıı tarzda çalışırken, uçak ve muhripler, denizaltıyı yüksek İnfilâktı bombalarla İmha etmek üzere harekete geçmeye hazır Ilınırlar
nabileceklerinden emin bulunuyorlar. Amerikan deniz havacılığının "havadan hafif” havacılık kolunun bü-
TİYATRO KRONİKLERİ
Ankarada "Kıskançlar,,
ve o münasebetle
Ankara (Hususi) — Ankarada. Küçük Tiyatroda, bir aydan beri, Melih Cevdet ve Oktay Rifat’ın müştereken telif ettikleri "Kıskançlar., komedisi temsil ediliyor. Hatırlarda olduğuna göre İki sene evvel, Oktay Rifat’m Ankarada, büyük rağbet gördüğü sırada "Kadınlar Arasında” isimli eseri bir tahrik neticesinde sahneden kaldırtılmıştı. Melih Cev-detin de bir eseri, etrafında bir seneden beri kuvvetli akisler uyandırdığı halde, henüz tiyatronun repertuarına alınmış değildir. Bunun sebebi Devlet Tiyatrosunun edeb! heyetinin, kendilerine eser veren müelliflerden kendi ölçülerine uymasını istemeleridir.
Bunda şüphesiz şaşılacak bir şey yoktur. Dünyanın bütün resmi tiyatroları aynı şekilde hareket ederleı. Asıl mesele eser kabulüne salâhiyet-11 olanların kullandıkları ölçülerin belli olmasındadır. Bizim istediğimi^, bu ölçünün sanat hudutları arasında kalması böylece, devlet tiyatrosunun bir bütçe ile işler müessese ha Ünde bulunmasının yalnız bir sanat seviyesi yaratmak gayesine mâtuf olduğunun ispatıdır.
Meselâ "Kadınlar Arasında” bir OsmanlI ailesinin bugünkü şartlar tıraşında dağılması görülüyordu. Reşat Nuri Güntekın’in "Yaprak Dökümü,, dramında olduğu gibi.
Herkesin bildiği ve yüzlerce misallerle tevsiki kabil bu realitenin sahneye konulması, aile müesseseaine bir tecavüz telâkki edildi. Her intikal devrinde, aile müessesesinde buhranlar görülür. Müelliflerin üzerinde en çok durdukları mevzulardan biri budur. Dün Balzac romanlarında bundan bahsedilirdi. Bugün Maunac aynı şeyi yapmaktadır. Amerikada da muharrirler bu şekilde hareket e diyorlar. Meselâ genç üstatlardan Cliford Odets meselâ "Streetcar med Desir,, piyesinde bu mevzuu almıştır ve eseri bütün dünyada lardan beri temsil edilmektedir.
Halit Ziya Upaklıgil de "Aşk-ı Memnu,, unda bir Osmanlı ailesini Oktay
na-elc av-
Rifat’m "Kadınlar Arasında,, sından daha bedbin bir şekilde yaşatmaktadır ve "Aşk-ı Memnu” edebiyatımızın büyük eserlerinden biridir.
Acaba sanat anırışımızda bir gerileme mi kaydettik. Maalesef vaziyet öyle gösteriyor. Zira, edebi heyetin "Scapin’in Dolapları,, gibi Mob-âre’den tercüme klâsik bir eserde bile müdahalelere kalkışması bunu gösteriyor, ve "Bizde müellif yetişmiyor,, nakaratının mânasını bu anlayışsızlıkta aramak lâzımdır.
Memleketimizde müellif yetişebilmesi için edebi heyetlerin daha demokratik anlayışlara yer vermeleıl gerektir. Bir serbest meslek olan muharrirlik çiçeklerini ancak o zaman açtırabllir. Demokrasi, yalnız rey sandıklarına serbestçe gitmekle temin edilemez. Hiç bir partinin beyannamesinde sanat faaliyetine yeı verildiğine şahit olmadık.

Bütün bunları söyledikten sonra "Kıskançlar,, piyesine gelelim. Yakardaki şartlar içinde, iki kıymetli şair olan Melih Cevdet ile Oktay Ri-fat, deveye hendek atlatmaktan daha müşkül bir işe teşebbüs ederek. Ankara Devlet Tiyatrosuna eser kabul ettirmeye muvaffak oldular, Bu eser, işte "Küçük Tiyatro,, da oynanmakta olan "Kıskançlar,, dır. Eserde en olmıyacak vehimler hesaba katılmış, hiç bir içtimai mesele ele a-lınmış değildir. Fakat iki şair yine de seyircilere zevkle seyredilen bir e-ser vermek mûcizcsıni göstermişlerdir. Kusursuz, mahirane işlenmiş b‘r lisan ile neşe ve zekâ dolu mükâle-meler ve sahneler vücuda getiren sanatkârlar cidden takdir ve tebrike lâyıktırlar. Vakaa bu unsurlar, tiyatro sanatinin temelini teşkil eden şartlardan biridir, ancak bunlarla iktifa etmek "Comedia del arte,. den beri, tiyatronun hiç bir ilerleme kaydetmediğini kabul etmek demek olur ki, bugünün müellifleri için bu vârit değildir.
"Kıskançlar,, bir hiçten bir eser vücuda getirmeye misâl olabilir. Fakat tiyatro sadece hoşça vakit geçirilecek bir yer değildir. Buna eskiler "Mekteb-i Edeb,, derlerdi, biz de o-na lâyık olduğu seviyeyi vermeye mecburuz. -
yük ölçüde gelişmesi PearI Harbour’-dan sonra olmuş ve 1942 yılında 200 adet kablli-sevk hava gemisi (zeplin) için müsaade verilmiştir. Müteaddit zeplin skadromları, beş veya daha ziyade donanma zeplin VVlng'leri faul halde kalmıştır. Amerikan sahillerinde, Garlbbean (Karalp) ve Atlantik denizlerdeki adalarda, daha sonra da Afrika ve Avıupada üsler tesis edilmişti. Almanya teslim olduktan sonra, Atlantiktcki zeplin faaliyeti ve konvoyların üzerinde uçarak, deniz-altıları avlıyarak ıak kara suları derecede müessir olan Z.N.P. lerin yabilecekleri
gibi görülmüştür,
Amerlkan donanması, halen nvla-yıcı-imha edici ekiplerini kurmasının ancak İlk safhalarında bulunuyor. Ekiplerin verimini artırmak için şimdiden âzami 85 deniz mili süratinde, N — tipi, yeni model, denlzaltılarına karşı kullanılacak devriye zeplinleri sipariş etmiş bulunuyor.
Bu N — tipi zeplinleri Okyanus bölgeleri üzerine uzun menzilli devriye görevleri yapacak ve muayyen bir nokta üzerinde denizaltı düşmanlarını dedekte edecek ve onları kovalıya cak cihazlarını kullanarak uçacak kabiliyette olacaktır. N - tipi ’zeplinler, taşıdıkları diğer özel teçhizat sayesinde havada iken benzin ikmalini yapabilecek ve denizden “kepçeli-yeceğl” su ile safrasını yenlliyebllo-cekUı*. Bunların hava-deniz kurtarma teçhizatlarına, denizdeki kazazedeleri zepline çekecek elektrikli bir vinç de dahildir. Bu zeplinlerin, yani bu inşaat hususiyeti herblri yedi silindirlik motörü kontrol odasının
nulabllmektcdlr. Zeplinin balon kısmı 875.000 kadem mikâbı hacminde-dir ve yanmaz cinsten helyum gazı ile pişirilecektir. Kabiliyeti 170 saatlik mütemadi uçuşla», dünya rekorunu elinde tutan 725.000 kadem mikâb gaz hacmindeki M -tipi zepline benzemektedir.
Mudanyadakl aile dostlarımızdan biri, geçende bizim eve küçük bir teneke zeytin yağı bırakmış. Kapağı açıldığı zaman nefis bir zeytin kokusu odayı bürüdü.
Eksetra - ekstra diye önümüze sürüldüğü İçin litresine 250 kuruş ödediğimiz zeytin yağlarının hiçbirinde bulunmıyan bu kokuyu âdeta unutmuşuz. Çocuk gibi sevindik. Dilimizi, damağımızda şaklatarak;
sayesinde, İki VVright dahiline ko-
ve mayınları arıya-muhafızlığı İle bu bir şekilde çalışmış (zeplinlerin) sağlı-
faydalar son bulmuş
— îşte sahici zeytin yağı! diye yutkunup durduk. Demek yıllardan beri kullandığımız, zeytin yağından başka her şeydi. İçine yabancı madde katılmamış yağ, işte böyle olurdu. Fakat ne yazık ki biz zavallı müstehlikler, bundan sonra, daha »ittin sene; aradığımızı değil, önümüze sürüleni kabul etmek zorundayız.
Piyasadaki bu başıboşluğun sebebini, belediye otoritelerimizin; fiyat kontrolü kadar, belki ondan da mühim olan kalite kontrolünü bir türlü tesis edememelerinde aramalıyız. Üzerine nark konulmayan, herkesin gelişi güzel, istediği fiyata satabildiği bir gıda maddesinin saf ve halisini ele geçirmek beden bu kadar güç olsun?..
Yalnız zeytin yağında değil, yiyecek. içecek, giyecek, yakacak, kullanacak her cins madde ve eşyada göze çarpan bir düşüklük var.
İşte o Cumartesiydi. Bunun içta-dir kl, Matmazel Piedegriche aynaya bakarken heyecandan tirtir titriyordu.
Şu donuk bakış, şu İsteksiz tebessüm. şu ciddi şapka.. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, çok gülünç bir hail vardı! Fakat mademki Mösyö Hauteloup boy leşinden hoşlanıyordu, onun İstediği gibi olmak lâzımdı.
Salonda otururken, masada yemek yerken, hep tenbih edildiği şekilde hAreket etti. Mösyö Hau-teloup un kendisini dikkatle süzdüğünün farkındaydı. Fakat bu bakış, henüz hiç mlyordu.
Muhavereleri halinde uzayıp
ötekinin sözünü ketle bekliyor,
bir mâna ifade ct-
blr
sebep
kızdır,
gün
Courabols, birdenbire, bir talip olduğunu hııber
monoton bir mırıltı gidiyordu Herblri. bitirmesini neza-sonrıı konuşmaya başlıyordu. Konuşanın sözünü •ık sık yarıda keserek şakalaşmasını, >(en ve şuh nüktelerle muhavereyi canlandırmasını seven zavallı Matmazel Pi^degrlche. dur madan esneme nöbetleri geçiriyor, sjk sık esnememek için kendini güç tutuyordu.
Ev sahibi ka-uğurlarken: diyordu, bu akşam
(Tha Bphere Mecmuasından)

Neredo o Herekenin eski yerli kumaşları ? Nerede o taş gibi Taftalar, Canfesler, Atlaslar, Pelüş kadifeler. Mantinler? Nerede bugünün gıcırı bükme kadın ve erkek kumaşları?.. Hattâ, nerede o ölmez ve eskimez cinsten evlâdiyelik halılar, kilimler, seccadeler, eskimek bilmeyen velân-salar, battaniyeler, sandık hâlâ pırıl pırıl duran sırmalı ve uçkurlar, ne bileyim neler...
ben,
Içinde çevre daha
Vaktiyle İmalât, daha kontrol edilirdi, işçiliğe kıymet verilirdi?.. Hangi yanırsa dayansın, eski mallar bugünkülerden elbette daha dayanıklı. daha sağlam ve hele daha uzun ömürlü idi.
mı fazla mı sebebe da-
ciddi
MATMAZEL Piâdegrichc, kendini pynada uzun uzun süzdü.
Kırkını geçkin olduğu halde, bir genç kız kutlar heyecanlıydı.
Acaba Mösyö Hauteloup onu nasıl bulacaktı?
Dudaklnrınızdu hafif müstehzi bir tebessüm belit dİ değil mİ?
Evet, evet., bu tebessümünüzde hafif bir istihza saklı! Çünkü Matmazel Piödcgrlche kırk İki yaşındadır. Oldukça gülünç bir isim ta-»ınıaktndır. Hem bu geçkin kız, size göre, kara kuru, çirkin patlak gözlü, bıçak sırtı gibi İncecik dudaklı, sıkıcı llsaniyle sovlmaiz bir mahlûktur değil mİ?
Matmazel Piâdegriche, kat iyon çirkin değildir. Bilâkis, güzel bile sayılır. Fevkalâde gözleri, uzun kumral saçları ve dolgun dudaklarıyla çok cazibeli
Birbirini takip eden uzun harp seneleri, genç neslin mahvolması, devamlı matemler, daima kendisini yanında görmek İst iyen m üş kÜlpvsont, sinirli bir anne, Matmazel Pie-degricho'in. Mat mnzol Plödog-richo olarak kal masına olmuştur.
Geçen Mrıdamc kendisine
vererek isleyip istemediğini sorunca, geçkin kız, hiç nazlanmadan hemen cevap verdi;
— Memnuniyetle kabul ediyorum! Benim de İstediğim zaten hu!
— Mösyö Hauteloup, kocamın eski bir arkadaşıdır. Fakat şimdiden söyliycylm, katiyen güzel bir adam değildir, Şişmandır, kısa boyludur, başında tek tel saçı da yoktur... Fakat, Dunların hiçbiri bence mühim sayılmaz.
— Tabii, zaten erkekte güzellik aranmaz ki!
— Yaşı da sana uygun!. Kırk be* yaşında., ikinizi geçindirecek kadar da geliri var! Sözün kısası, senin için İyi bir parti sayılır.
Matmazel Piedegriche, sevinçle arkadaşının ellerine sarıldı.
— Ne kudar iyisin!
— Sadece şu var kİ. ıRose Cou-rabois bir an tereddüt etti). Bilmem ki ne diyeyim?. Seni üzmek istemiyorum., amma söylemem de lâzım., senin iylffğin için tabii.. Korkarım ki, ona göre biraz.. Nasıl söylemeli?. Biraz fazlaca hoppasın! Evet, Mösyö Hautvloupe i-;in çok hoppa sayılırsın. Sana evvelden haber vereyim kİ, öyle taşkınlıklardan hoşlanmaz. Ağırbaşlı, sakin, az konudan bir adamdır. Konuştuğu zaman da, lüzumundan fazla söz söylemez. Ağır düşünerek konuşur.
Halbuki son öyle misin şey anlatımken, maazallah
kaybedersin. El işareti, kol işareti, göz işareti.. Bir çok taşkın ve lüzumsuz hareketler, kahkahalar.
— Peki, peki., senin şu abus suratlı herifine, onun tam istediği gibi görünmeye gayret edeceğim Saçımı başımı, kılık kıyafetimi de ona göre tanzim ederim.
— Tamam! Hem de büyük bir dikkatle hareket edeceksin! Kocam. onun ilk kAriBinı tanırmış. Onun istediği gibi, sade, basit, «a-kin ve kendini bilir bir hatunca-ğızmış.
Biraz tereddüt geçirdikten sonra tekrar etti:
— Evet, kendini bilir bir kadıncağızmış. Tabii, seni tenkld etmek İçin söylemiyorum, fakat biraz fazla açık kalpli olduğun için, sem ilk gören biri, affedersin amma, hakkında pek iyi not vermez. O-nun karşısında da böyle serbest davranırsan, adamcağız ürker. O zaman partiyi kaybedersin.
— Üzülme, üzülme.. Onu görür görmez kızarıp bozaracağıma, tıpkı görücüye çıkmış toy bir kız gibi hareket edeceğime dair sana söz veriyorum. Seni mahcup etmiyece-ğim.
Madame Courabols, söylenmesi lâzım gelen şeylerin hepsini söylediğine kanaat getirdikten sonra:
— Önümüzdeki cumartesi akşamı bize yemeğe gel. Mösyö Hau-teloup’yu da çağırırım görüşürsünüz.
bana haber mu?
Courabols, ancak yirmi
ağır ve
ya? Bir kendini
Yerlileri bir yana bırakalım, dışardan gelen mallarda da 4ski kalite yok. Radyoların 938 den önceki modelleri mumla aranıyor. Eski dikiş makinelerini, ajanların yüksek fiyatla satın almak için mahalle aralarında adamlar dolaştırmalarına hiç şaşmayajım. Çünkü her iki model, bir yıl evvelki tipin mutlaka daha kötüsü olarak karşımıza çıkıyor. "Gelen gideni aratır,.,. sözü bu mevzuda bir kıymet İfade inektedir.
Zeytin kokan yağa, Balkan
kaşere, yüzde yüz yağlı beyaz peynire; tadı damakta kalan halis Silivri yoğurduna, elvedâ’..
Her şeyin bozuğu, sahtesi, yalancısı. tatsızı, taklidi çıktı.
asıl et-
tipi
mi? Kiminle? tefek Madame Bou-
Boudineau? Madama
BULMACA
-zznıır''______________________________ih(
Soldun Buğu:
1 — Eakrlm (iki kelime). 2 — İlgililer. 3 — Arazi. OnmaniıİRr fazla aşırı olanlara söylerlerdi. 4 — Sebebi haya timiz. Baştaki harf okunmazGa bir nevi oyun olur, fi — Dokunaklı. 0 — Halkı. Su. 7 — Tersi güzel Uzllm yeri. Sn* nuna A harfi gelirse bir soyadı çıkar 8 — Başına S harfi gellrac ayakkabı yüzü diken. Bir soyadı. 0 — Sonuna T harfi geiirae neviler olur Bir cins pıı muk. lü — Köpeği. Bir nevi nakil vasıta sı.
YuknrıdMiı n«ıjığı:
1 — Bir ağaç (İki kelime). 2 — Sonsuzluk. 3 — Bir kış sebzesi başı. 4 -Yapma. Müşteri, fi — Trral tok onun halinden anlamaz. Fenayı değil. 8 — Su yolu güzel. Bir hayvan. 7—Tersinin sonundaki harf okunmazsa hastanın dcv’ı bulduğu. Aga. 8 — Başına T gelirse
uzunluk olur. Temi bir renk. 9 — Sonundaki bari okunmazsa bir meyve o-lur. Tersi tehlike işareti. 10 — Vücut şişkinlikleri mevcut.
Dt-NKÜ BULMACANIN HALLİ Soldun sağa:
1 — Viyolonist 2 — Adalar, 3 — Anar. Uc. 4 — A in. İma. Ö — Yakut Umur. 6 — Elim. Emaye. 7 — Set. îğ Met. 8 — ît. İman. Ne. 9 — AknmoL 10 — İatikumetİ.
Yukıırıdıtrı nşntı:
1 — Vilâyet. İçi. 2 — Atalet. 3 — Akla. At. i — Odıt, Um. İki. 5 — 14.net Kami. 6 — Olay. Agema, 7 — Nar. Uy. Nem 8 — ir, Imnm, Te. 9 — l'mumen. 30 — Ticaret. Evi.

Bir Amerikan kabili sevk balonu ile deııIzııltiHi, soıı manevraların birinde "saklambaç savaşına” başlamazdan önce bir arada: Bu görülen kabili sevk balon, öyle bir İhtimal, II. Dünya Savaş sonlarına doğrıı denlzaltıları avcılığında çok müessir hlr şekilde çalışmış olan "K” tipi kabili sevk balonlarından biridir. Amerikalılar, şimdi, saatte 75 deniz, mili süratle ve uzun menziller üzerinde devriye yapabilecek çok daha kudretli MN" tipi kabili sevk balonları hizmete sokmaktadır
Derken bütün bu tertipler altüst olmuştu. Abdullah Hanın karşısına Adeta bir devlet işi çıkıyordu. Emir hakikAti öğrenirse iş kötü şekil alabilirdi.

bir
ASYA HİKAYELERİ
Karar vermek lâzımdı. Abdullah Han rarım derhalı verdi.
ka-
Çocukların teslimi o âna kâdar bahis nusu olmamıştı; ancak, teslim şekli etrafında bir takım münakaşalara, inceliklere saparak haysiyet ve şeref mülâhazalarını ileri sürmüç. her noktayı uzun uzun deşmiş ve bu suretle konuşmayı iki saat uzatmıştı. Emir, Abdullah Hanın açıkça red veya mukavemetine uğramadığı için, ara sıra lâtifelere de yol açan görüşmeden hoşlanarak sabırsızlanmadı. Muh-senle Cemilenin yarım saat evvel veya sonra teslim edilmelerine ehemmiyet vermiyordu.
Nihayet şuna vardılar: Abdullah Han, suçluları sadece Emlre teslim edecek, Emirin onları ne yapacağını surmıyacak. ancak himayesine bırakacaktı. Bu "himaye" sözlyle, cuklara zarar gelmiyeceği kanaatini izhar mişti.
Bunun üzerine Abdullah Hanın evine
adam gönderdiler. Bu adam, Zaptiye Nazırı şehirde geçen vakaları unlattığı sırada gittiği yerden dönerek herkesin, yani Ekber. Muhsen ve Cemilenin kaçtıklarını ve nereye gittikleri bilinmediğini haber verdi.
Abdullah Han, efendisine hiddetlenmek fırsatını bırakmadan ciddi bir sesle dedi kİ:
ko-
ço-et-
bir
—Oğlumun İşi olacak. Allahtan bulsun!
— Oğlumun işi olacak. Allahtan bulsun! sinden korkmuş herhalde! Efendimizin merhameti tecelli edecektir, bunu düşünmeden o habisleri kaçırdı anlaşılan. Bereket versin nerede yakalayabileceğimi biliyorum. Rudlmr-
Malların hepsinde bir entipüften-lik, bir sünepelik, bir pestenkeranilik, bir lâubalilik var. Esnafımız, belirsiz derecede karışık mal yetiştirmekten yana, birinci sınıf kimyager kesildiler. Bu yüzden ağzımızın çeşnisi öyle bozuldu ki, halisle karışığı biribirinden ayırdedemez olduk. Bu gidişle galiba şapla şekeri farkedemiyecek hale geleceğiz.
Ne diyelim, hemen Allah beterinden saklasın.

pıda misafirini
— Ne tuhaf! tanınmıyaoak şekilde değinmiştin. Şimdi goîecok haberi bekle bakalım!
Matmazel Pledegrlche beklemeye koyuldu. Bir hafta bekledi, İki hafta, üç hafta...
Nihayet arkadaşına telefon etmeye karar verdi:
— Ne haber?
— Henüz hiç bir cevap yok! Hem yarın kocamla birlikte Royat-ya hareket ediyoruz.
— Geldiğin zaman vermeyi unutma olur
— Olur!
Halbuki Madame döndüğünde, Pariste
dört saat kaldı. Matmazel Pildeg-riche’ı aramak, hatırına bile gelmedi.
Ekim ayı da geçince artık dayanamadı. Madame Courabois'ıun evine koştu.
Roae Courabois:
— Yazık ki. dedi, müspet bir cevap veremiyeceğim! Zavallı kardeşim, senin hesabına çok müteessirim. Hayal kırıklığına uğrayacağını biliyorum amma, ııe yapayım .söylemem de lâzım! Mösyö Hauteloup yeniden evlendi.
— Evlendi
— Şu ufak dlneau ile!
— Madame
Bcudlneau mu dedin? Şu kaz ka- -falı kadın! Şu çenesi makine gibi durmadan işliyen, hoppa kadın! Her gördüğü erkeğin boynuna atılan kadın! Bir de bana taşkın diyordun ha? Evet evet hâlâ kulağımda: "Mösyö Hauteloup'ta, akıllı uslu bir kız intibaını bırakmaya gayret et.” Demek ki şu akıllı, uslu hanım Madame Boudlneau ha?
— Pekâlâ benden ne istiyorsun? Bu işde benim no suçum var! A-dnmcağız birinci karısının sükûnetinden, fazla ağırbaşlılığından lisanmış olacak ki....
—... ikinci bir abus çehreliylc evlenmek İstemedi! Öyle değil mi? Teşekkür ederini doğrusu!
Bunun üzerine, Madame Coura-bois. davanamıyarak taşı gediğine koydu:
— Evet, doğrusu da bu! Evet, seni; soğuk, donuk ve çok sevimsiz bulmuş. Şunu kabul etmen lâzım kİ. sizi tanıştırdığım gece, pek acayip, buz gibi bir halin vardı. İhtimal kİ adamcağız "şu- antipatik mahlûkla, koca bir hayatı sürük-liyemem." diye düşünmüştür.
Matmazel Piedegriche hiddetten kudurarak:
— Artık bu kadarı da fazla, diye haykırdı. Beni bu oyunu oynamaya sovkeden sen değil minin?
Ve kapıyı hiddetle arkadaşının yüzüne çarparak pürhiddet dışarıya fırladı.
Ah! Yooo! Bundan sonra hiç bir hususta kimsenin nasihatini dlnle-miyecekti doğrusu! Kendi aklı kendine yeter de artardı bile!

V
Kandehar Aşıkları
Yazan : A. de Gobineau
■>_____________________
daki kulemdedirler; bu kule dört saatlik mesafede, bir dağın başındadır.
Bunun Üzerine parmağındaki halkayı çıkararak Zaptiye Nazırına verdi vei
— Yaverim aşağıdadır. Onunla birlikte birkaç adam da gönderin. Şu halkayı oğlum Ek bere versinler, Çocukların, göndereceğiniz adamlara teslim edilmesi emrini de yazı ile vereceğim. Bu sayede mesele kapanır, şehrin asayişi iade edilir.
Abdullah Han o kadar açık ve kesin konuştu ki, haberin vücııde getirdiği hiddeti kim se izhar eyliyernodi. Hiç kimse Abdullah Hanın .samimiyetinden şüphe etmedi; zaten o şu anda pek samimi ıdı de. Gençlere verdiği sözü tutmamak, onları teslim etmek kararındaydı. Bu noktada bildiğinden şaşmamayı tercih ederdi ama "hikrııct-1 hükümet” denilen şey ile bazı zaruretler onu, şeref ve gururun İcaplarına uymamağı emrediyordu; o da bu enire boyun eğdi. Başkalarının menfaatlerini - hangi ölçüde olursa olsun - idare etmek mevkiinde bulunan bir adam ruhundaki İnceliklerin büyük bir kısmım, hattâ bazan tamamını ta-biatiyle kaybeder. Bir saray adamı taviz, o-yalama ve "idare-i maslahat., siyaseti ile geçinir, Yaptığı ipleri iyi yapmak istese bile nr-

ğırdı. Bunlar da itiraz etmediler.
Faks t gürültüden uyanan Ekber, merdivenin başında göründü. Merdiven pek dikti. Ekber, sert bir sesle aşağıdakilere haykırdı:
15
Çeviren : Reşat Nuri Darago
r
— Bu patırdı nedir? Şu yabancıları içeri nasıl bıraktınız?
— Emirin gönderdiği adamlardır, dediler. Pederinizin halkasiyle bir mektubunu getirdiler. Çocukları teslim etmeli imiş.
Ekber:
zuau ölçüsünde yapamaz ve zaten, o girdiği hayat tarzı geliştiği vakit bu arzuyu da beslemez.
Abdullah Hanın, talihsizhfce kurban ladenler arasında İki kişinin fazla yahut eksik olmasına ehemmiyet verdiği yoktu: fakat Ah-nıetffillere kötülük etmekten hoşlanacaktı, Bu seferki fırsattan faydalanmanın a£ır mahzur-

lan olduğu için vazgeçmişti. Şeref meselesine gelince, ona vurulan darbeyi azamet ve gururunu artırmak suretiyle hafifletecekti. Zaten böyle bir ayıbı yüzüne vuracak kadar kendine güvenen hiç kimse olmadığını, çıksa dahi cezasını bulacağını biliyordu.
Hikâyenin sonuna yaklaşıyoruz. Zaptiye Nazırının adamları hemen yola çıkarak gece yarısına doğru kuleye vardılar. Ayın ışığında alçakça, dört köşe bir bina gördüler; dar bir kapısı ve birkaç mazgalı İle bu kule, çıplak bir yamacın ortasında Hediyen bir kaya üzerine kurulmuş, lıallevl bir manzara arzedi-yordu.
Abdullah Hanın adamları attan inerek kapıya şiddetle vurdular, içeridekilerin hepsi uykuda idi. Askerlerden biri kapıya gelip demirini çekti; ona mektupla halkayı gösterdiler; ses çıkarmadı ve gidip arkadaşlarını ça-
— Emri veren baham mı? diye sordu.
— Kendisidir, işte yüzüğü, İşte mektubu.
— Öyleyse Abdullah Han köpeğin bindir. Benim babam yok!
Ekber, bu sözleri söyler söylemez elinde tuttuğu iki tabanca He karşısındaki adamlara ateş etti; biri yuvarlandı; onlar da ateş ettiler, fakat Ekber vurulmadı; kılıcını çekti. Tam bu sırada Muhsenle Cemile yanında yer al* dılar. Ekber:
— Muhsen, dedi, kabilem erkeklerinin alçak olmadıklarını da göreceksin!
Tüfeğini kavrıyarak yine ateş etti, ötekiler bağırarak hücuma geçtiler. Muhsen de ateş etmeğe başlamış, Cemile ise Ekberin silâhını dolduruyordu; sonra kocasının tüfeğini de doldurdu; bu işi belki on beş dakika kadar metanetle gördükten sonra birdenbire elini kalbine götürüp sendeledi. Göğsüne bir kurşun saplanmıştı. Aynı saniye içinde şakağında vurulan Ekber, genç kızın ayakları dibine serildi.
Muhsen, Cemilenin üzerine atıldı, kaldırmağa çalıştı ve öptü. Dudaklarını birleştirdiler. İlcisi de tebessüm edivordular. İkisi de yere düştüler: Zira Muhsen de bir kurşunla vurulmuştu ve mesut ruhları birlikte uçtular.

SON


Hicrî 1950 MAYIS 2 Salı Rumî
RECEP 14 1869 NİSAN 19 1366
lAKD VASATI EAAİM Güneş 5.57 9.52 Öğle 13.11 5.06 İkindi 17.03 8.58 Akşam 2O.U6 12.00 Yatsı 21.50 1.44 ImiMİk 4.04 7.59

*
StYASl tKTtSADl
YEM tSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MUDURU: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fiilen İdare eden : Sacld ÖGET
Gazetemize gönderilerek bllû-mum yazıların doğrudan doğruya yazı ktPri müdürlüğüne gönderil-mem lâzımdır.
îkinel sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki iktisadi başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.
Basıldığı yer :
YEN t İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
Pamuk kontrolü
PARİS MEKTUBU
Dünya yapağı piyasası

TİCARET ve Ekonomi Bakanlığı, önümüzdeki ağustos ayından İtibaren ihraç edilecek pamuklarımızın nıürakabeslno geçmektedir. Bıı husur ta nizamname hazırlanmış. kanuni merasim tamamlanmıştır. Artık pamuklarımız muayyen vasıflı tipler halinde, belli amba-lâjlar içinde İhraca hazırlanacaktır. Bu hazırlığa riayet etmemiş olanlar. İhraç aırauında yapılacak kontrolde meydana çıkarca ceza göreceklerdir.
Bakanlık teşkilâtı bir müddetten beri bu işle meşguldür: Bakanlık merkezindeki hazırlıkların tamamlandığına kanaat getirildikten sonra, mütehassıs memurlar, istihsal merkezlerine gittiler, ihraç limanlarındaki xariyeti ve hazırlıkları gözden geçirdiler. Anka raya döndüler.
tsliliMil vc ihraç merkezlerinden aldığımız haberleri ve mütalâaları bu saltada vermiştik: Herken pamuklarımızın tipleştirilmesi ve kontrol altına alınmasını şükranla karşılamıştır, Bilhassa bugünkü dünyamızda artık başı boş, mağşuş bir malın satılnmıyacağına dair kanaat umumidir. Türk malının şeref ve haysiyetini teminat altına koyan her hareket alkışlanmaya lâyıktır. Fakat hütüıı bu işler gerektiği gibi yapılmak şartlyle..
Bilindiği gibi, pamuk tipleştirilmesi ancak çırçır yerinde olur. Fakat bizde çırçır \c prese yerleri çok dağınıktır. Bunların her birine bir kontrolör koymak İcap eder. Halbuki bıı kadar kontrolörümüz yoktur. Çünkü kontrolör lâalcttayin bir kimse değildir. Bu işi yapacak olan maddeyi bilmeli, kurs görmüş olmalı, kısaca bu mevzuda hazırlanmış bulunmalıdır. Diğer taraftan, kontrolörleri bulsak bile bu bir bütçe meselesidir.
Büyük emniyet ve İtimat Istiyen kontrolörlük vazifesini tevdi edeceğimiz kimselere, yükllyeceğimiz mesuliyetle mütenasip bir maaş veya ücret ödemek zorundayız.
İşte hu noktalardaki tereddütler üzerinde duran alâkalılar pamuk standardizasyonu tatbikatının aksayacağından korkmaktadırlar. Aksak bir tatbikatın da ortaya koyacağı üzüntüler, İhraç edilmek zorunda olan bir parti pamuğun ehil olmıyacak bir elde meydana koy uçağı ihtilâflar, sevkıyatın bu yüzden geri kalma ihtimalleri piyasayı ister İstemez düşündürmektedir.
Dün. İzmİrden aldığımız bir telefon haberi üzerine bu bakımdan memnun olduk. Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı, piyasadaki hu aksülA-mell nazarı dikkate alarak, alâkadarları Ankarada yeni bir toplantıya çağırmıştır: Tereddüt noktaları ortaya konulsun, müspet netice verecek bir tatbikat elde edilsin diye gayret sarfolunmnktadır.
Bakanlığın tetkik ve tecrübeye istinat eden hazırlıkları bu suretle ticaret hayatının icaplariyle telif edilecek olura varılacak tatbikat şekli her halde tatminkâr olur.
Kaldı ki, dünya piyasalarında arbitraj* la satılan bu maddeyi muayyen tiplere koyduktan sonra arkasını beynelmilel hakem kararlarının müeyyidelerine bırakmak da kabildir. Bu kararları memleketimizde — son zamanlarda iltihak ettiğimiz Beynelmilel Hakem Cemiyeti dolaynsiyle — süratle İnfaz edilir hale sokmak mecburiyeti de inzimam ettiğine göre belki en çıkar yol da burpda bulunabLllr.
5 milyon kijoj)al_yetiştiriyoruz
Bal istihsalini arttırmak, bunu ihraç maddesi haline getirmek lazımdır

IRAK PETROLLERİ İÇİN
Tasfiyehane yapılacak
Amman, 1 A.A. (AFP) — Buradaki gazetelerin bildirdiğine göre, Ürdün Hükümeti Kerkük, Hayfa petrol hattı üzerinde ve Amman'ın 100 kilometre kuzeyinde bulunan Irak petrol şirketine ait Mafrak pompalama istasyonunda bir petrol tasfiyehanesi kurmak imkânlarını araştırmaktadır. Bu imkânlar üzerinde tetkiklerde bulunmak üzere İngiltere ve Amerika-dan mütehassıslar davet edilecektir.
Bu tasfiyehane, İsrail toprakların-
Amerika, manganez alıyor
Washlngton. 1 A.A. (AFP) — Ticaret Bakanlığı tarafından dün akşam yayınlanan bültene göre, Birleşik Amerika, stratejik bir maden o-lan manganez ihtiyacını Hindistan, Güney Afrika, Cote d’Or İngiliz kolonisi ve Brezilyadan temin edecektir. Bu memleketler bu Bahada Sovyet Rusyayı bertaraf etmişlerdir. Bültenin işaret ettiğine göre, 1949 da Amerikanın manganez ithalâtı 1948 e göre yüzde 23 artmış ve 1.379.000 ton olmuştur. Buna karşılık, Rusyadan yapılan ithalât 385.000 tondan 73.000 tona kadar düşmüştür.
da bulunan Haytadaki tasfiyehanenin kapatılması neticesinde sevkıyatı duran Irak petrollerinin yeniden şevkini Arap memleketleri lehinde olmak ü-zerc daha iyi bir şekilde temin edecektir.; •
İmtiyaz sahibi olan Irak petrol şirketinin sıkıştırmasına rağmen Irakın Hayfa tasfiyehanesinin açılmasına şiddetle muhalefet ettiği hatırlatılmaktadır.
Amerikada Teknoloji Kursu
Washlngton, 1 A.A. (AFP) — Avrupa İktisadî İşbirliği İdaresinden bildirildiğine göre, Marshall Yardımından faydalanan memleketlere mensup 223 uzman nisan ayı içinde Birleşik Amenkaya gelerek teknik eğitim kurslarını takip etmiştir. Mar-shall Plânının 3 üncü tatbik senesinde Avrupa İktisadi İşbirliği İdaresi, Avrupa memleketlerinden 4000 den fazla uzman celbedcrek teknolojik istihsal ve inkişafta Amerikan usulleri hakkında kendilerine bilgi vermeyi tasarlamaktadır.
Fiyatların yükselmesi ve stokların azalması neticesinde, bu yaz işsizlik muhtemel bir netice olarak görülüyor Paris. 30 (Hunisi muhabirimizden)
Milletlerarası piyasalarda yapağı fiyatlarının yükselişi hemen hemen bu sahadaki muameleleri durdurmuş gibidir. Meselâ Fransa bu fiyatlarda bir alçalış beklerken bugün büyük bir yükseliş karşıtındadır. Bu, bir sınıf iktisatçıların kârı meşru göstermek için ileri sürdükleri “sınat tehlike” prensipinin bir tecellisidir. Bu iddiaya göre sanayiciler, stokları üzerinde elde ettikleri kıymet fazlalarının kazançları içinde görülmesini arzu ettikleri gibi, kıymet azalışlarına tahammül etmeyi de kabule mecbur olımyacaklar mıdır?
Asıl mühim olan, çok az miktarda yapağının fabrikaların yolunu tuttuğunu görmektir. Stoklar tükenince, fabrikalar kapanacaktır. Ve önümüzdeki yaz da mühim bir işsizlik buhranından da korkulabilir.
Mart ayı istihsali aşağıdaki seviyede tutuldu: RoubaiN-Tourcoing’da (7000) tondan fazla, Fransız tarama müesseselerinin hepsinde takriben 8000 ton. Gelecek aylar zarfında bu istihsalin daha da azalacağından korkulmaktadır.
Halbuki başka yerde olduğu gibi mensucat sanayiinde, harp zamanı-
HAM VE MAMUL DOKUMA MADDELERİNE DAİR HABERLER
Dünya piyasasından geçen FRANSADA :
Fransa, Mısırdan pamuk ipliği alıyor
Paris, (Reuter - Hususi) — Fran-sanın, Mısırdan pamuk ipliği ithali için, 20000 Mısır liralık bir fon açtığı, geçen hafta Fransız ithalâtçılarına bildirilmiştir.
AVUSTRALYADA :
Avustralyada yiin satışları
Melburn (Reuter - Hususiı — Yün satışının gidişine göre, Merinos piyasası yüzde 5 yüksek bir fiyatla kapanmış ve ince ve orta karışık yünler ise yüzde 5 veya 7 1/2 fazla olarak satılmıştır.
Rekabet canlı olmakla beraber piyasa Ingiltere tarafından desteklenmiştir, fakat Rusyanın hâkimiyeti de devam etmiştir. Arzedilen miktardan 10,300 balya yün satılmıştır.
Mal seçimi isabetli olmuş ve arzedilen yünler arasında toptan klâse edilen yün paketleri görülmüştür.
Taranmış yün fiyatları, en ince Merinos için libre başına 130 d ve toptan klase edilen kısımda ise Merinos libre başına 120 d olarak satılmıştır.
Avustralyada Hindistan dokuma sergisi
Sydney, (Reuter - Hususi) — Buradaki Hindistan ticaret komisyonları birliğinde Hint pamuk dokumalarının teşhiri, AvustralyalI ithalâtçılar tarafından, Avustralyayı Hln-distana yaklaştırmak bakımından en iyi ve en muvafığı olarak vasıflari-dınlmıştır. Teşhir edilen mallar, Hint dokumalarına ait 50 çeşitten fazla idi.
nın ve harp sonrasının kolaylık devri artık kapanmış bulunduğunu, herhangi bir şeyi herhangi bir fiyatla satmanın arlık kabil olmadığını anlamak icap ediyordu. Bilhassa, istihsali yutmak için kâfi miktftrda bir iştira kuvveti tevzi edilemediği zaman, bu vaziyet büsbütün kendini hissettirir.
Her tarafta yüksek sesle fiyat ser-bestisi tezi ileri sürüldü. Bu temin edildi. Fakat bunun neticelerini, bir nevi Malthus mezhebine dönüş tarzında, tavzih etmeğe gayret edilmelidir. Yapağı sanayicileri harpten evvelki tatbikat şekline dönmeyi fikir edinmelidirler. Büyük kazanç paylarını azaltmak, pazarları yakından tetkik etmek. Orta kalitede kumaşlar istihsal etmekten ibaret bulunan usul her halde iyi olanı değildir.
İşsizlik tehdidi, maalesef patronla işçi arasındaki kollektif mukavelelerin müzakeresinde de kendisini his ettirecektir ve yapağı stoklarında yapılan bir azaltmanın iki neticenin dogmasına yarayıp yaramıyacağı hatıra gelebilir. Bu neticeler, spekü-lâtif kayıplan önlemek ve ücret münakaşalarında işçileri nzalariyle kazanmaktır.
. w,9. i • h r-- /i. ı-urKUs-
haftanın akislerini veriyoruz
BİRLEŞİK AMERİKADA : Milletlerarası Panuık Standart komitesinin toplantısı New-York, (Reuter - Hususi) —
İngiliz pamuk endüstri memurları VVashington’daki Milletlerarası Pamuk Standart Komitesinin toplantısına gitmek üzere, New-York’tan geçmişlerdir. Bu memurlar arasında Li* verpool Pamuk Birliği Reisi, Man-ehester Pamuk Birliği Reisi ve Usta Pamuk Dokuyanlar Federasyonu sabık reisi vardı.
Liverpool Pamuk Birliği Reisi bu ziyaretlerin artık monoton bir hale girdiğini söyledi. Washington’u ziyaretten sonra bu grup NeW Orleans-da Amerikan Pamuk İhraç Edenle: Birliği konferansına gidecektir.
Amerikanın pamuk istihlaki
Washington. tReuter - Hususi) — İstatistik bürosunun bildirdiğine göre, Amerikan pamuk fabrikaları, 26 şu battan 1 nisana kadar olan zamanda, 898,000 balya pamuk kullandılar. 29 ocaktan 25 şubata kadar olan zaman zarfında 739.000 balya kullanılmıştır. Geçen sene mart ayında kullanılan ham pamuk miktarı 712.00u balya idi.
Mevsimin sekiz ayılk istihlâk mecmuu 5.977.000 balya tutuyor. 1948-49 mevsimindeki aynı devrede 5.565.063 balya pamuk istihlâk edilmişti.
31 martta fabrikalardaki ham pamuk stoku 1.881.000 balya İdi; buna kıyasla 28 şubatta 1.826.000 balya ve geçen senenin mart ayında 1.559.000 balya idi. Buna nazaran depolardaki miktar ise 8.302.000 balya, 9.229 000 balya ve 6.616.000 balya İdi.
Kullanılan tezgâhlar mart ayı zarfında 20.427 000 i bulmuştur. Aynı tezgâhlar şubat ayında 20.417.000 vc 1919 ın mart ayında 20.425.000 miktarında idi.
Arıcılığı teşvik
Son senelerde arıcılığa büyük bir ehemmiyet verilmektedir Arı yetiştirmeğe müsait hlr çok vilâyetlerde, koy kalkınmam İçin, köylere kovan dağıtıldığı, köylülerin arı yetiştirmeğe teşvik edildiği görülmekteılir. Tarihi kayıtlımı göre, bal HtlhNalâtııiii öteden beri ehemmiyet verildiği ıınlu-şdmaktndır. Osnınnlı kanunnamelerinde, yeni arı yetiştirenlerin kovanlarından öfiür alınmaz, arı yetiştirenler bıı suretle tevvlke rrıazluır olurdu. Bugünkü kadar şekerin Utihlâk edilmediği devirlerde, tatlılarımızın çoğu da balla yapılırdı, bıı suretle hnl, en çok İstihlâk edilen bir maddeydi.
Zamnnıınr/dH! şekerin bolluğu karşınında, bile, balın ehemmiyeti ortadan kulkıııadığı malumdur.
Balı hlr İhraç madde»! haline getirmek mümkündür. Fakat flütlerimiz pahalıdır. En çok ticari partiler halinde satılan Edremit balının kilosu 100 kuruştan aşağı değildir. Kuraklık olduğu seneler, fiııt daha pahalıya mal olmaktadır. Balın İhraç maddesi haline gelmesi için istihsalinin artması lâzımdır.
Arıcılık hakkında tetkikler yapan Dr. Fuat Ali ör»an, arıcılığa nasıl ehemmiyet verildiğini ifade ettikten sonra hu İşin teknik tarafından bahsetmektedir. Arıcılıktan bahseden ve İki kısımdan ibaret yazısını aşağıya dercedlyoruz:
Birinci kısım :
Bugün arıcılık ilerleme haddinin son noktasına varmış olup bütün incelikleriyle her tarafı anlaşılmış olduğundan bu işi toplu olarak bir çok insanları faydalandıracak bir şekilde kooperatif şirket halinde yapmak zamanı geldiğini hatırlatmak isterim.
Her yerde bir çok gençler, amatörler, ziraatçiler ve çalışkan köylüler fenni kovanlarla arıcılık yapmağa pek taraftar vc istekli bulundukları ve hattâ kadınlarınızın bile arıcılık yapmak istediklerini görüyorum. Bir çok gençlerden aldığım mektuplarda arıcılığı kendilerine geçim temin etmek üzere meslek yapacaklarını ve işe başlamak istediklerini bildirmektedirler.
Yurdumuzun arıcılığa elverişli olajı pek çok yerleri vardır. Çok mükemmel, pek nefis, beyaz ve kehribar renkli çok gösterişli ballar elde edilmesi mümkündür. Güney illerimizin güzel kokulu portakal çiçeklerinden yaptıkları ballar unutulmamalıdır.
İller Bankası
Banka, şubeler açârak, ticarî muamelelere de başlayacak
Ankara 30 (Hususi muhabirimiz, den) — Şimdiye kadar yalnız resmi işlerle meşgul olan îller Bankası, ti-carî muamelâtla uğraşmağa karar vermiştir. Bu karar idare meclisinden geçmiş bulunmaktadır. Banka ilk merhalede Ankara, İstanbul, İzmir ve Buraada birer şube açacaktır.
Limanımıza gelen mallar
Bu hafta içnide 22 vapurla lirna. nımıza gelen başlıca İthal malları şunlardır:
61 ton oto lâstiği, 197 ton tel, 199 ton boya. 32 ton radyo, 232 ton ziraat âleti, 1884 ton kimyevi madde, 248 ton kurşun levha. 188 ton yün, 58 ton çay, 364 ton çuval, 95 ton çivi, 94 ton fren malzemesi, 883 metre mikâbı kereste, 135 ton makine yağı, 285 ton kalorifer akşamı, 76 ton mantar levha, 42 ton otomobil, 80 ton kâğıt. 50 ton kazma, 21 ton parafin. 1249 ton dökme demir boru, 102 ton Hindistancevizi, 50 ton kahve. 127 ton çini, 98 ton çinko levha, 526 ton demir çubuk, 501 » ton saç levha, 413 ton cam. 103 ton asit.
için nasıl bir teşkilâta ihtiyaç vardır ?
Meselâ, Marmara. Trakya, Edremit, Muğla, Antalya. Kastamonu, Tercan, Hcmşin mıntakalarında bu İsimlerle arıcılık kooperatif şirketleri yaparak toplu bir halde çalışmak mümkün değil midir?
Marmara Kooperatif Arıcılık Şirketi adiyle merkezi lstanbulda bulunan bir arıcılık birliği yapılmaeı kabil değil midir? Marmara kıyılarındaki veyahut bir iki kilometre kıyıdan içeride bulunan köylerde meselâ Bandırma, Karabiga, Erdek, Çanakkale, Gelibolu, Tekirdağ) kıyılarındaki köylerde anlıklar kurarak kooperatif halinde çalışmakla çok miktarda süzme ve petek balları elde edileceğine eminim. Bu işlerin yapılması, büyük sermayeye ihtiyaç göstermez. Yalnız bilgi lâzımdır.
Bu yerlerde 3-4 kilometre araları bulunmak üzere bir çok anlıklar yaparak bunları bir elden İdare etmeliyiz. Bu teşkilât yüzünden senede binlerle kilo mal elde edilerek toptan satış yapılarak köylüleri kazandırmak mümkün olur. Bal satışı için arada ikinci eller bulundurmıyarak alıcılara gösterilen fiyat ucuzluğu münasebetiyle, fabrika kantinlerinde hastahane ve mekteplerde çok miktarda bal sarfedilerek halkın zevk ile nefis memleket mallan yemeleri temin edilmiş olur.
Kooperatifin iyi bir şekilde işlemesi için bu işi şubelere ayırarak ortaklar arasında yapılması için evvelden hazırlanarak sebat ve istekle çalışmak lâzımdır. Süzme veya gö-meç balları elde edileceğine göre Dadan veyahut Langstrol kovanla-rından^birini seçerek bir sistem, bir usul üzere çalışmalıdır.
İkinci kısım :
Bugünkü arıcılığın lüzüm gösterdiği işleri kolaylıkla yapmak mümkün olur. Gerek süzme bal ve gerek gömeç balları elde edilmesi kabildir. Kovanı açarak içerisini görmek pek kolaydır. Arılan yerleştirmek veyahut istenildiği zaman anlara oğul verdirerek kovan adedini çoğaltmak im-
Krema fiatleri pahalıdır
Yalovada 400 kuruşa satılan krema, şehrimizde 700 kuruştur
Toptan piyasada krema fiatleri düştüğü halde, bakkal dükkânlarında paketler içinde muhtelif isimler altında satılan, tereyağda henüz fi-at gerilemesi görülmemiştir. Ticaret Borsasmın son fiat bülteninde koyun kreması 215 kuruş, manda kreması ise 320 kuruşa kadar düşmüştür. Halbuki on beş gün evvelki bültenlerinde koyun kreması 250 kuruş, manda kreması ise 400 kuruştan aşağı değildi.
Toptan piyasada düşüklük olduğu halde perakende pyîasadaysa tereyağ hâlâ 700 kuruştur. îstanbula üç saat mesafede olan Yalova pazarında, bir kilo krema 400 kuruş, geçen gün yazdığımız gibi Balıkesirde de 350 kuruştur. >
Bundan bir kaç gün evvel yoğurt satışları hakkında verdiğimiz bir haberde de. beş kiloluk yoğurt tenekelerinin toptan 250 kuruşa satıldığı halde Taksim. Maçka. Şişli gibi semtlerde seyyar satıcıların 100 - 120 kuruşa yoğurt sattığından bahsetmiştik.
Bir kaç günden beri, Belediye İktisat Müdürlüğü murakıplarının sey-
kânı vardır. Kurak senelerde arıları besllyerek açlıktan kurtarmak, kışı emniyetle geçirmek, farelerin ve mum kelebeklerinin zararlanndan korumak kabildir.
Arıcılarımızı büyük zararlara sokan ve her sene bir çok kovanların sönmelerine sebep olan mtim kelebeklerinden ve mum kurtlarından a-rılarımızı korumak için yapılacak o-lan işe, bugünkü teknik kovanlarla arıcılık yapmaktır.
Bir kovandan çok bal almak için bilinmesi lâzımgelen mühim İşlerden birisi dahi kovanda ıslah edilmiş genç ana arı bulundurmaktır.
Son senelerde hayvanları ıslah e-derek çok verimli ve faydalı bir bale koyarak hakkiyle mahsul aldıklarını hepimiz biliyoruz.
Senede 300 den fazla yumurtlayan tavuklar günde 30 litre süt veren i-nekler, yedi sekiz yüz kiloluk besi öküzleri, koşu beygirleri yetiştirdikleri gibi çok bal yapan, sokucu olmayan, çok çalışan, erkenden çalışmaya giden, yaz Oltasında azalmıyan. kışa iyi dayanan, mum kurtlarına karşı kovanlarını4yi koruyan ve her cihetle mükemmel olan an aileleri yetiştirmektedirler.
Saydığım tarzda iyi huylu arı aileleri yetiştirerek satmak için Amerı-kada. ttalyada, tngilterede bir çok arı çiftlikleri yapmışlardır. Buralardan istenildiği kadar canlı olarak kilo ile arı tedariki mümkündür.
Memleketin bal hnahsulünü çoğaltmak için ıslah edilmiş an aileleri yetiştiren müesseselere pek büyük ihtiyaç vardır. Sermayeden ziyade bilgiye ve devamlı çalışmaya muhtaç olan bu işi ancılanmızm yapacakla-nna eminim. Eğenin Bergama havalisinde çok çalışkan iyi cins anlar vardır. Bu cinsin ıslahı halinde çok iyi sonuçlar alınacağı şüphesizdir. Her sene Edremit arıcılarının bu havaliden getirdikleri an aileleri Ed-remidin Kazdağı eteklerine getirildikleri zaman kısa bir zamanda 40-50 ton bal yaptıklarını her sene görüyoruz.
yar esnafı kontrol ettiğini memnuniyetle öğreniyoruz. Y’oğurtta. bir çok gıda maddelerinde olduğu gibi, toptan fiatlerdekl taha^üllerin. perakende piyasaya süratle intikal etmediğini görüyoruz. Toptan krema fiatleri de, buna en canlı bir misal teşkil etmektedir. Halbuki yoğurt, krema gibi günü gününe satılan ve bekletilmesi zor olan bu maddelerin, toptan fiatlerinde görülen tahavvül-lerin, perakende piyasaya daha süratle geçmesi lâzımdır.
ÇKEK
Son yağmurlar, çileklere zarar verdi
Son bir kaç gün içinde perakende piyasada çilek fiatleri 600 kuruştan 350 kuruşa kadar düşmüştür. Piyasada bulunan çilekler İzmir malıdır. Son yağmurlar dolayıslyle Bursa ve Karadeniz Ereğlisinde çilek toplanamamıştır. Hattâ yağmurların Bursa çileklerine biraz zarar verdiği anlaşılmaktadır.

Borsalarda vaziyet
1 Mayıs münasebetiyle, memleketimizin her tarafındaki
borsalar kapalı bulunduğu için, her gün olduğu gibi “Borsalarda vaziyet" hakkında malûmat
vermeye imkân olamamıştır.
29 - 4 - 1950 günündeki bor-sa fiyatlarını muhtevi cetvelimizi bugün başlayan iş haftası ihtiyacını karşılamak üzere aynen neşrediyoruz.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılı#
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
1
100
100
100
100
100
100
100
100
100
Sterling ....
Dolar .......
Fr, Frangı ... İsviçre Fr...
fîclç. Fr....
Uveç Kr......
Florin ......
Liret
Drahmi ......
Ercoudofl ...
7 90.50
281.50
0.M
«4.03
5.60
64.67
73 68.40
t) 44.128
0.01.876
9.73.90
Kapanış
7.91 —
281.50
0,80
«4.03
5.60
61.67
73.68 40
0 11.128
0.1.876
9.73.90
Altınlar
Külçe Yeril Gr.
Ktllçe DegUB&a.
Cumhuriyet ....
R(ujnt .......
Hfimlt • • • • • • a • • • •••
Gulden ......
İngiliz ......
Franmz kok ....
Nnpol6on III ,.
İsviçre ......
Busün
Lira
5.5»
7.60
37.—
38—
38—
36
19.35
40.—
36—
36.50
Eski kur
Lira
5.70
5.76
38.70
38.75
38.25
36.80
19.50
40—
37.5d
38—
New-Tork‘fft ; onnu: $ 35
Gümüş, Platin
En aşrıgı En yu kan
Gümüş Gr. Platin *•
10.—
ıı.-
Zürich Borsası (Serbest)
Tâ.IV.İDAO
Durumu
Türk Liranı ...
Dolar .........
Sterling .....
Franaız Frangı
İsviçre Franrı
En aşağı
0.90
4 28 1/2
10.70
1.18
En yukarı)
1.05
4.29 1/2
10.90
1 20 I 2
Ikrnmlsell tııln İller Kapanış (•)
ni5 1033 Ergani 20.76 21—
r>5 1938 ikramiyen 21.50 22.—
%5 MIHI Müdafaa I 20.85
r(r6 1941 Demiryolu IV 98.70 100.-
Cr5 1941 Demiryolu V 99/25 100.-
%4 1/2 1049 IkrnmlyeU ... Diğerleri 98,30 08.-
r,.ı 1941 Demiryolu VI 98.80 97.50
Trfi Kalkınma I 99.50 98.55
fi XI ••••••■ 99.30 99. «0
%6 III 99.50 100.—
%8 1948 lntlkrazı I 98.00 99,10
«T«6 1948 .. II 20,80 08.—
*•'.« MIHI Müdafaa I 96.35 99.—
1919 •• I 97.60 98.—
%7 1934 Slv&n-Erzurum t... 21.30 20.30
C?.7 1934 ” ’> II.-VII... 20.75 20.40
*7 1941 Demiryolu I... 21 — 21.61
7 1041 ” !l... 21 — 21.-
7 1941 III... 21.— 22,—
rf7 Milli Müdafaa I... 21.70 21.45
7r7 ” ” 11... 20.70 20.60
%7 M ' III... 21.08 21.—
%7 M ” IV... 21.30 21.95
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 20.40 20.20
Anadolu D.Y, Tertip A/B. 108.— 111.—
il 99 99 q —
" ” T.OO 62.25 59—
” ,, Mümnn, Senet. 67.90 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası 129.— 120.25
Türkiye İş Bonkası 30.— 29.50
Türk Ticaret Bankası ...... 5.- 5.-
Aralan çimento 15.25 16.75
.Mark Değirmencilik 23.25 23.50
MIHI Reasürans 8.— 16.25
Ecnebi Tahviller
4
a 1903..
Hııbıılnıt:
Buğday yumuşak (Tüc.)
Buğday nort (Ofisin) ....... Arpa yemlik (dökme) .....
Mısır (Sarı) çuvalı .....
Fanulya tombul ..........
Fanulya Çalı sert .......
Kuşyoml .................
Mercimek kırmızı kabuk.
Mercimek yeşil
Nohut natürel ..........
Yağlı tohıımlar :
Ayçiçeği tohumu .
Keten tohumu .......
Kendir tohumu .... Sunanı .............
Yer flııtıgl kabuklu
Kurıı Mcyvalar :
Findik (kabuklu olvri)
Fındık (tç tombul) ....
('ı viz (kabuklu) ....
Ceviz (İç natürel) ...
• • •
Dokuma flıım Maddeleri: Tiftik (ana mal) .........
Tiftik (Natürol) ........
Yapak Anadolu (Kırkım)
Ham deriler:
Sığır anJamura (Icaanp) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilonu ... Koyun bava kurulu kilonu
Nebat i Yuhlar: Zeytinyağı (E.E. Sunaınyngı ıPuıf.
Ayçiçeği (Rafine
Fındık yağı (Çıplak)
tcnckcll) Mira t çıplak)
Bugün
28.—
31.—
22.10
28.—
39.—
30.—
78.—
169.-
• «0
287.—
220.-
115 —
190.—
240.^-
125.—
150.—
Eski Kapanış
Bugün

Son Kapann?
Dün
Eski kur
25.—
39.—
80.—
62.—
76.—
76.-174.—
28.— 116.—
200.—
270.—
200.—
110,—
190.-
178-
210.—
100.—
135.—
150.—
ür.Üm çekirdeksiz No.9 İncir A Herifti
’* B nerlfil Pamuk Akala Pamuk Akala Pamuk Akala Pamuk yerli
Pamuk yağı (rafine) Pamuk çekirdeği
No, 8....
No.' 108
I .....
II .....
111 ......
- • 9 9 9 • !»•••••
• ••
50.—
56.-
12.-225.-190,— 170.— 1*0.— 120.—
11.—
18.-
56.— ' 42.-228.— 190,— 175—
ISO -120.—
11—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 Pamuk Akala II Pamuk Akala III Pamuk Parlak 168— 166— 150.— 180— 170— 145.— 150—

Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK a) r'r&0 randımandı kabuklu tombul b) îç sıra kontrollü ...... 75.— 164— 79— 168.—
32.25
31.—
21.50
Buftduv (Buşeli=Sent) ........
Sert Kış mahsulü No. 2 .......
Kırmızı M M No. 2 ............
Pıınııık Mlddling (Libresi=Sent)
Mavin .........................
Temmuz .......................
Elcim ........................
liftik (,Llbrefll=Sent)
Tekaaa No. ...................
Fındık (Libresi—Sent) ..........
Kabuklu yeril iri ...........
“ orta .............
Lovant iç ithal malı
Ekstra iri İç İthal malı .........
Kıırıı ür.Unı (Llhrcnl=Sent) ...
Thompson çekirdeksiz seçme ...
Keton tohumu (Buşcll=:Do!ar) ... Minnoupolln ............. -.....
Knliiy (Llbresi=Sent i ............ Lovha-teneko (100 libre dolar)
271.—
219.—
272.—
248.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday »6rt ...
Arpa ..........
32.25
31.-
32.75
32.91
31.51
82.74
32.90
81.48
53.60
22.—
22^50
36.—
40.—

22.50
21.—
36.—
36.—
U 1/4
11 1/4
3.35
76.50
7.30
3.80
76.75
7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=rSterling)
Bombay ............................
Kalklıta ..........................
\ (t fıstığı Hlııcllfltnn •••••••••••*••■«••
Tiftik
• 9
YÜıı
99
67.—
65.—
64.—
Bradford Piyasası
İyi mal (Llbrca(=Flyat) Sıra malı Anadolu Trakya
• •
99
• 4
• •
99
• ••
• ••
20/21
18/21
İskenderiye Borsası
Pamuk (KanUrı=Talları)
Ashmouni Kısa elyaftı F/G. ... Karnak Uzun elyaftı F/G. ...
118.—
91 85
68.—
67.—
64 3/4
34.—Nom
30— " 20/21 M 18/21 M
117
02
Gününde Buramla ınunınclc&l LuhciJ
edıhncınış tahvilat \o cBİıaıum arz vo
talvplero ^ore taayyün eden takribi piy&aa değerleri»
















v •- -a _ I I i
I








i




I
e
Sayfa 6

2 Mayıs 1050
ı
Bu Ev t sizin olabilir


y

»
D.
I


I

/

VADESİZ TASARRUF HESAPLARI
30 Haziran 1950
İkramiye çekilişinde
Yukarıda resmini gördüğünüz ev talihlisini bu-Bakırköyünde, 5 odası, geniş bodrumu vardır.
mayıs 1950 ak-
lacaktır. Bu güzel ev Istan bulda Bahçeüevlerde» asfalt üzerindedir, bahçesi, garajı ve ayrıca 2 odalı bir
Bu evi kazanmak isterseniz 10
şanıma kadar Ziraat Bankalarında 150 liralık bir hesap açtırmanız ve bu parayı 30 haziran 1950 akşamına kadar çekmemeniz lâzımdır.
Her 150 liraya ayrı bir kura numarası verile-çektir.
Bu çekilişte
Ayrıca, 10,000 liralık bir adet 1.000 liralık beş adet para ikramiyeleri vardır.
T. C. ZİRAAT
BANKASI
X
TT
/


GÜLHANE PARKINDA
6-7 mayıs cumartesi ve pazar günleri sabahtan akşama kadar
Bahar ve Çiçek Bayramı
Arabalarla çiçek alayı, çiçek muharebesi, muhtelif esnaf ve cemiyetlerin geçit resimleri
Şehir bandosu ve saz, orta oyunu ve kukla, Luna Park eğlenceleri, halk oyunları ve rövüler, ses ve çiçek müsabakaları ve çeşitli eğlenceler
En büyük gazinoların müzik ve dans numaraları hiç bir mecburî masraf yoktur. Duhuliye sadece (25) kuruştur.
Karadan otobüs, denizden vapur ve motörler temin edilmiştir. (5537)
Donatılmış arabalariyle hususî şahıs ve müesseseler de iştirak edebilir.
Tafsilât: Belediye Eğlence Bürosu Telef: 24560.
devi
DENİZYOLLARI
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
10 Giin
MEHMET KAVALA
KONFOR ★ EĞLENCE
Telefon: 40430 - 42673
TEŞHİR VE
Tepebaşı, Alp Oteli altında

_ SUNDE 3 KASE ALINABİLİR.
I
UĞRAYARAK
Devlet Denizyolları İlânları
0
Roınaııı çıktı
geçtiğini
v A Y I N
* •
Mwnw«.wnnnmıiımanR->»ıwmrı.nRtHmwwtH»»n»tttr1M:,MM»ııtiH4i»ııwı»Mi^
r
Mehmet Hüsamettin Eslek
i
YENİ
TEKİRDAĞ VALİLİĞİNDEN:
A R S U S
Çıkaran:
E V I
Sayın doktorlarımızla diş tabiplerimizin nazarı dikkatine
Evsaf ve teknik üstünlükleri dolayısiy le, az zamanda gördükleri büyük rağbet ve yakın alâkadan dolayı, her türlü dişçi âlet ve cihazlarımızla, tıbbi cihazlarımız bol miktarda temin edil-a
mistir. İhtiyaç sahiplerinin mağazamızı teşrifleri, menfaatleri icabıdır.
W

Galata, Tahir Han
Telgraf: Lamel İstanbul
SATIŞ YERİ

Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından :
Gaziantep ilinin İslâhiye ilçesine bağlı örtülü, Perviyanh ve Belikanlı (diğer ismi .Güllühüyük) köyleri civarında.
KUZEYİ
Belikanlı (diğer ismi Güllühüyük) köyünün KızılsÖğüt mev-kiindeki meınba suyu pınarından başlayıp Yelliburun harabesi tepesine dikili beton sütundan geçerek Örtülü köyü pınarına kırık hat,
DOĞUSU:
Örtülü köyü pınarından Perviyanh köyü pınarına doğru hat, GÜNEYİ ve BATISI:
Pcrviyanlı köyü pınarından hudut başlangıcı olan KızılsÖğüt mevkiındeki memba suyu pınarına doğru hat.
Sinirleriyle çevrili (951) hektarlık sahada 19.4.1949 tarihli ve 109/1 numaralı ruhsatnameye müsteniden aramakla meydana çıkarılan krom madeninin (45) yıl süre ile işletilmesi imtiyazı arayıcısı İstanbul, Galata Ahit Han No. 30 da Mustafa. Ahmet ve Muhlis Çanakçık Kardeşler Kollektif Şirketi uhdesine ihale kılınacaktır.
Bu ihaleye itirazları olanların Maadin Nizamnamesinin 36 ve 37 nci maddeleri uyarınca 7.3.1950 tarihinden itibaren iki av içinde Ankarada Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına veya mahallinde il makamına bir dilekçe ile başvurmaları lüzumu HAp olunur
BİR ADET 3 TONLUK
KAMYON SATIN ALINACAKTIR
Ankara Elektrik. Havagazı ve
Otobüs İşletme Müessesesinden:
1 - V.8 tipinde bir adet 3 tonluk Ford kamyonu teklif verme usulü ile satın alınacaktır.
2 - Ellerinde mevcut veyahut en geç 30.6.1950 tarihine kadar teslim edebilecek durumda bulunanların tekliflerini 15.5. 1950 tarihine kadar Müessese Umum Müdürlüğüne vermeleri ilân olunur.
ABONMAN KARNELERİNİ
ALMAYI UNUTMAYINIZ!

Ankara Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergün İlk uçakla Ankarava gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen “YENÎ İSTANBUL’un ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzularını Ankara büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve ilân kabul etmektedir. Acele ilânlar telefonla lstanbula bildirilmektedir. Ankara büromuzun adresi:
Kâzım Özlap Cad. No. 1/9 Ilgar Apt.
Telefon: 16112 YENİŞEHİR

EŞSİZ R İ R
SEYAHAT
YUNANİSTAN İTALYA FRANSA ve
New-York'ta
RAHATLIK
ve
YENİLİKLER
Z E M U
N
T
G F
I N A K
TEMİ SERVİ
Z
S
MÜSTESNA ORKESTRA
ERİK
NILGUN
•'Güzel mi? Ne kifayetsiz kelime bu! Güzel-
den çok başka bir şey:
©derece zarif kabarmış, kibarca dolguıılaşmı vücudü bambaşka çeşnide ve kokuda bir (Stere, bir bal. bir
OLASIYA KADIN.
nektar la dolmuş ki ne
(usan, ne de nebat hiçbir şeyin bu kadar
tenasüp ve zevkle geliştiğini, körpelikten tam çağında
görmemiştim
bir olgunluğa
X E B 1 O G L ü
KAYIP — Samatya Nüfusunda kayıtlı 1928 doğumlu Fatma Neclâ Eslek ve 1933 doğumlu Hikmet Birsen Eslek’in nüfus cüzdanları kayıptır. Yenilerini alacağımdan hükümsüzdür.
Samatya N. (150 - 271 Y.) Babaları
H. Karay
-Z I
LÜKS YOLCU GEMİSİ
16 MAYIS 1950
LİMANLARIN

, FİYAT ve TAFSİLÂT İÇİN
Un DEVLET DENİZYOLLARI
ACENTELERİNE
MÜRACAAT EDİNİZ
Pazarlık suretiyle
KERESTE NAKLETTİRİLECEK
1 — Biga Orman işletmesinin sahile 72 Km. mesafede bulunan Çınarcık deposunda mevcut idaremize ait 25.582 M3 denk 15 adet bumbalık çanı ağacı ile Karabiga sahil deposunda mevcut 233.230 M3 çam kalas lstanbula naklettirileceklır.
2 — Bu nakil işine ait pazarlık 8.5.1950 tarihine rastlayan pazartesi giinü saat 15 te fetanbulda Tophanede Malzeme işleri Müdürlüğü binasında yapılacaktır. Şartnamesi heıgün malzeme müdürlüğü ticaret servisinde görülebilir.
3 — isteklilerin 545 lira teminatı idare veznesine yatırarak belirli saatte pazarlığa iştirakleri ilân olunur. (5521)
1 — II bölgesindeki susuz köylerde artezlyen sondajları yapılmak Üzere 300 metre derinliğe inebilen ıotasyonlu bir sondaj makinesi pazarlıkla satın alınacaktır.
Ellerinde ithal edilmiş ve hemen teslime amade bu tip makineleri olan firmaların 10 gün zarfında teklif mektuplarını valiliğimize göndermeleri ve teslim tarihini de bildirmeleri.
2 — Bu meyanda il bölgesindeki muhtelif köylerde fiilen ar-teziyen sondajları yapmaya talip müessese ve firmalara da gene pazarlıkla sondajlar yaptırılacağından, hu yaz sezonunda ve âzami mayıs içinde tesbit edilecek yerlerde işe başlayabilecek durumda olan müessese ve firmaların buna ait şartlarını ve fiyat tekliflerini de en geç 10 gün içinde valiliğe mektupla bildirmeleri ilân olunur
BA$.DİŞ. NEZLE.ADALE.SİNİR
ROMATİZMA ve butun ağrılara karşı

BLGt.V AÇIK ULAN MÜZELER

İSTANBUL
Atatürk inkılâp Müzesi: 10-12. 14-17.
BEYOĞLU CİHETİ

İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ
HIRS EY
EMİNÖNC ;
Ayasofya: (Telf. 21750) 10.16.
Türk ve İslAm Eserleri: 13.30-16 30.
Belediye Müzesi: 10-12, 14-17.
Tevflk Fikret Aelyan Müzesi: 10-12, 14-17.
İZMİR
Arkeoloji Müzesi: (3324) 9-12,
13 30-J
ATLAS (40835» ölüm Butesi.
AKIN (80718) 1 — Uçuruma Doğru. 2 — Köroglu.
ALKAZAR (42562) 1 — Şehzade Sindbad. 2 — Meçhul Ada.
AR (44394) Bahar Olunca.
ELHAMRA (43595ı Macera Adası.
İPEK (44289ı ölüm Diyarı.
İNCİ (84595) 1 — Ha vanada Festival. 2 — Şanghay Ekspresi.
LALE (135951 Aaller Ülkesi. MELEK (40868ı Sihirli Bahçe.

I8TANBUL
SARAY (41659 ı Voüis Logothc-tldte Elen Komedi Trupu.
YENÎ SES OPERETİ : 20.45 de
Apar Topar.
81 ATPARK (83143) 1 - Cebelitarık Canavarı. 2 — Anııa ka-renlna (Türkçe) .
KONAK PAU1ONU: Ispanyol atraksiyon trupu.
St’MER (12851) 1 — Dalavereciler 2 — Şehrazadın Doğuşu.
Suare: Havai peşinde.
ANKARj
KtÇtK TİYATRO (11169) kançlar.
Kir-
ŞARK (40880) Toınuton Caniler Çelesi.
şiK (13726) l — Denizler Aslanı (Türkçe). 2 — Ölüm Yuvaları.
GAR GAZİNOSU - Paris Revü Heyeti.
PAVİYONDA — İtalyan Akrobatları.
TAKSİM 143191» 1 — Kapanan
Gözler. 2 — Şehitler KnleeL
TAN 1 — Her Şafakta Ölürüm, 2 — Yılmaz Kahramanlar.
YENİ (81137) 1 — Rüyadan sonra. 2 — Monte Kriptonun Mirası.
I NAL (49306) 1 — Yuvanı (türk-çel. 2 — Gildrı Şeytanın Kızı (Türkçe).
YILDIZ (42M7) Son Kısmet.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Haydutlar Kıraliçesl. 2 — Meçhul Arkadaş.
AYSU (21917) 1 — intikam. 2 — Dağ Çiçeği.
AZAK (23542) 1 - LÜkÜJ- Hayat. 2 — Damga.
ÇEMBERLÎTAS (22513) Bir Fırtına Gecesi. 2 — Senede Bir Gün.
FERAH 1 — Fırtına Gecesi. 2 — Dertli Pınar.
HALK 1 — Zaloğlu RÜstem. 2 — Keşif Alayı.
İSTANBUL (22367) 1 — Kılıçların Gölgealndo. 2 — 3 Ahbap Çavuşlar Casuslar Peşinde
KISMET (26654) 1 — SaratOgs
Güzeli. 2 — Gazi Salâhuddln.
MARMARA (23860» 1 - Şanghayli Kadın. 2 — Zehirli Kadın.
MİLLİ (22962) 1 — Meçhul Arka daş 2 — Haydutlar Kıraliçesl.
Tl RAN (22127) 1 — Lüküa Hayat 2 - Damga.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 —
Kovboylar Kıralı. 2 — Gençlerin sevgilisi.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Kanlı Altın.
2 — Yaşamak Arzusu.
OPERA 1 — Hint Esrarı. 2 — Yasasın Aşk.a
SÜREYYA (606X2) Sihirli Aşk.
2 — Kar/ınhk Ayna.
YELDEölRMENÎ 1 - Hayat
Başlıyor. 2 — Kaldırım Kuşlan.
3 — Yumruk Yumru*”
SUS 1 — Günahkâr Kalpler. 2 — Bir Fakir Delikanlının Hikâyesi, StİMEB 1 — Paraşüt Taburu 2 — Hapishanede tayan.
ULUS 1 — Kıskanç Kadın. 2 — Tam piko.
YENÎ Genç Kız Kalbi.
İZMİR
ELHAMKA Şöhret ve Para.
LALE 1 — Kanlı Döğüş. 2 — Kutup Kâşifleri.
TAYYARE 1 — Akdeniz Korsanları. 2 — Hülya.
TAN 1 — Kanlı Döfrüf. 2 — Kutup Kaşifleri.
TENt 1 — Tarzan Ormanlar Aslanı. 2 — Ağır Ceza.
ttARŞIVAKA UlrtET)
MEI.EK 1 — Kadın Severse. 2 — Genç Kartallar 2. devre.
Sİ MER 1 — Tabancalar Patlar ken. 2 ** Donanma Şarkısı.
ANKARA
A N UlA (23432) Ganagter Hafiye. IIÎ'iCK (15031) Paylaşılamıya n
Güzel Sevgili
CEBECİ 1 — Buffölobll. 2 — Beyaz Yıldırım.
I‘AHK 1 — Zehir Kaçakçıları. 2 Alevden Gönüller.
•YENİ İSTANBI L,. ıın bııgüı İçin IntRİye ettiği programlar :
DAHİLDE:
Saat: 19.20 lstanbul-Radyo senfoni orkesırajsı konseri-Beethoven 5, piyano konçertosu. — 20.30 Anknra-ince saz. — 21.00 Istanbul-Fasıl heyeti konseri.
HARİÇTE:
15.15 Londra-BBC senfoni or-ncatrası konseri ı Brahma aeı. (nnl No. D — 18.15 Londra-\Vnlfer Gieseklnp piyano resitali.
Şarkılar (pl). — 8.15 Hafif şarkılar (pl). — 8.30 Günllu programı ve hava raporu. — 8.30 Hafif orkestralardan melodiler (pl). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.30 M. S. Ayarı. — 12.30 Şarkılar.-13.00 Haberler. — 13.15 Keman soloları (Pl.). — 13 30 öğle Gazetesi. — 13.45 Karen Keniplt
söylüyor (Pl.L — 14.00 Akşam programı, hava raporu ve kapanış.
18.00 M. S. Ayarı. — 18.00 Şar kılar. — 18.30 Radyo salon or kestrası (Şef: Halil Onayman).
— 19.00 M. S. Ayarı ve haber-
ler. — 19.15 Geçmişte Bugün.— 19.20 Yurttan sesler. - 19.45
Radyo İle İngilizce. 20.00 2 piyano İle melodiler (PLl. — 20.15 Radyo Gazel esi, — 20.30 Inct
saz (Yegâh faslı), — 21.00 Temsil: (Zorla evlenme ı. — 21.45
Serbest saat. — 22.00 Konuşma
— 22.15 Dans müziği (Pl.i, 22.45 M. S. Ayarı ve haberler. 23.00 Kapanış.
tosu. Solist: Ferdi Statzer. — 20,00 Serbest saat (Konuşma veya müzik). — 20.10 Oda müziği. Mozart.. Dun ”8İ bemol.,. — 20.30 Opera ve balelerden sahneler ve orkestra eserleri (Pl.) — 21.uo Fasıl heyeti konseri. — 21.40
Anadolu köy havalarından izahlı örnekler. Takdim eden: Yusuf Ziya Demlrcioğlu. — 22.10 Lehar, Strauss, Çaykovsk) ve Slbelius dan büyük valsler (Pl » — 22.45 Haberler. — 23.00 Dana müziği (PL). — 23.30 Programlar ve kapanış.
\ABANI I RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR!
LONDRA:
7.30
8.45
9.15 ILOd
L UÇAK - TREN - VAPUR
Mebnıet Kâzım (Eminönü) — Hikmet Güney (Küçükpazar) — Sırrı Rasirn (Çemberlitaş’ı — Asadur (Gedlkp&şa).
GELECEK
OLAN
UÇAKLAR
12.3U
14.15
15 15
17.45
12.50
14.-
15.10
15.50
18.20
19.30
D.H.Y. DHY. L.A.Î. nadan B.E.A. Roma, D.H.Y. Adana Elazığ. P A A.
Ankaradan. tamirden.
(Türk)
(Türkı
(İtalya) Roma, Ati-
t İngiliz) Londra, Atinadan.
(Türkı İskenderun, Maiatva, D Sakır. Ankaradan.
(Amerikan) Hung-
Kong. Bangkok Kalküta. Delhi, Karaşi. Basra. Şamdan.
BEYOĞLU :
Beyoğlu (Merkez) — istiklâl (Merkezi — Taksim — Merkez (Galata) - Halk köy — Merkez
(Şişli) — Has-(Kasımpaşa).
şarkılar, varyete prog-
konser orkes-
orkestra-aı kon-
GlDE( EK OLAN t (. AKLAR
8.3'1
9.-
FATİH :
Muharrem Tanır ıŞehzadebaşı) Sarını tAkaarayı — Yedlkule (Samatya» — Nüzlıet Onat (Şeh reminl) — M. Fuat Bayer (Ka-ragümrük) — GÜİseren Sipahi-ogİıı (Feneri.
JSİ'ÜF : Eyüp Sultan.
• Şehzadebaşı)
BEŞİKTAŞ :
Vfdln — OJrtakoy — Gıvaae ld n
Divanlioglu (Arnavut koy ı — Merkez (Bebek,
B.E.A. (ingılizı Atina, Nis Londra.
D.H Y. (Türk) danaya.
DHY.
D H Y.
Ankara. A-
KADIKÖY :
SÖğUUUçeîîne — Feı». (lu Lrenkiiy - A.Cvfer ı • (Bu tunç»»
l SKl DAR : İtİihaL
HEY BEI İAD \ : He celn.uu bUYCK W A : Merkez.
(Türk ı t Türk) (Amerikan» sel. Londra. Gandet,
York’n.
UiHire.
Ankarava
Bruk-New-
13.50
M,80
22
Hafif müzik. Dinleyici istekleri, operetlerden Henry Hail ı anıı.
Hafif müzik, 'er&ldo ve ırası .
4RC aenfonl seri.,
;BC Norlhrrn orkestrası konseri.
Waher Giescking piyano re altall.
Dinleyici İstekleri, lohn Bull orkestrasından hafif müzik,
Oscar Wilde den “A \voman of no Importanc®., adlı pi-yeal (İngilizce) ,
Hnrry Parry ve seksi et I. Varyete programı.
P.A.A.
18.15
İNTANIM L:
12.57 Açılış ve programlar.
13.00 Haberler. — 13 15 Dans
müziği (PL). — 13 45 Şarkı ve türküler. — 14.20 Ev kadını — İdeal ev kadım kileri. ı İkinci konuşma Jyonugan: Selma Co ııer). — 1130 Şarkı ve türküler (Pl ). — 14.50 Kavice Cugat or-Keatrası (Plj. — 15.00 Programlar ve kapanış.
17 57 Açıhg ve programlar. — !8.W Caz müziği (PL). — 18.30 Sadi Yaver Ataman memleket havaları «es ve anz birliği konseri. — 19.00 Haberler. — 19 15 İstanbul haberleri» — 19.20 Radyo senfoni orkestrası konseri Beethoven 5 inci piyano konçer
19.30
20.30
21,30
22.45
23.15
GELEC EK OLAN V.Wl KLA11
16.— Necat, ineboludan.
18.— Antalya Çanakkaloden.
Yeni — Dcrnı? - Çankaya.
İZMİR
GİIHCC EK OLAN SAPIKLAR
IL-
IT.—
19.-
Ma ra k it z, M uda ayaya. Erzurum, lakcndeıuna. Seyyar, KArabigaya
Tilkilik • Basmahane j — şifa (Kemeraltıı — Yeni (Eşrefpaşa) — Çankaya (A!(uıncak) — karantina (Yılılnr).


İZMİR
Gİ1)E( EK OLAN EKsd'KESLER
f£HİB TİYATROSU ; Oyuncu,
18.10 An kura ya.
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
14998
60536
01
2251
GELECEK OLAN EKSPRESLER
8.3u Ankaradan.
\ ( k \ R A :
Saat: 7 30 M.S.Ayart. — 7.31
Vals, Polka ve Paso Doble'ler
(pl). — 7.45 Haberler. — 8.00

öeyyglu 41844 Kadıköy 60S72
İstanbul 24222 Çakıldar 60945
Ankara 00.İzmir 2222. K.yaka 15055

Comments (0)