■ A
21
J
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir.
SİYASÎ İKTİSADÎ
F

MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
H.
İlânlar: 6 ncı sayfada santimet-resi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mes’uliyet kabul edilmez.

Sayı 34 — 10 Kuruş
1
J

r

Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
İÇ ve DIŞ
POLİTİKA
2/1/1950 ~
1950 ve ötesi
1RM1NCI asrı tam ortasın-
• dan ikiye bölen taze bir senenin içine girmiş bulunuyoruz.
Gerçi, asırlar arasında, birbirinin devamı ve müjdecisi yahut mirasçısı olmaktan başka bir münasebet yoktur. Binaenaleyh, iddialı mukayeseler yapmaktan çekinmelidir. Bu böyle olmakla beraber, birbirine gayet sıkı fikir bağlariyle merbut bulunan on dokuzuncu ve yirminci asırları yanyana getirecek olursak, bir benzerlik noktası gözümüze çarpar. O da şu ki, her iki asrın birinci yarısı, pek büyük siyasi, içtimai ve İktisadî değişikliklere sahne olduktan başka, bunların kâh sebebi ve kâh neticesi gibi zuhur ederek ortalığı perişan bir halde bırakan muazzam muharebelere de şahit olmuştur.
On dokuzuncu asrın ilk yansı. Napoleon harpleri ve bunların bir devamı olmak üzere de, 1848 senesine kadar, ihtilâl ve restauration denemeleriyle geçmiştir.
Yirminci asra gelince, bunun hikâyesi, daha da acıklıdır: İki cihan harbi sonunda, dünyanın karşısına dikilen komünizm !
Haddi zatında, her iki asrın birinci bölümlerini kaplıyan kanlı hâdiseler, insanlığımızın modem makine medeniyetine intibak etmek istikametinde, âdeta göze almak mecburiyetinde kaldığı bir nevi beden mükellefiyetidir.
Mademki kayıtlı şartlı olarak iki asır arasında bir benzerliği işaret ettik, bunu şu şekilde ta-malamak doğru olacaktır: On dokuzuncu asrın birinci yansı, ihtilâller ve muharebeler yolundan dahi olsa, Avrupayı bir başka hayatın sahillerine atmış ve yeni, modern Avrupa, hukukî ve sınaî temelleriyle, on dokuzuncu asrın ikinci yarısı üzerinde kurulmuştur. Öyle ki, 1848 senesine kadar devam eden iki taraflı çekişme, hiçbir zaman 1789 un hayat düsturlannı iade edememiştir. Yani 1848 den sonraki devrede. 1789 un hem ihtilâlcileri, hem de miirtecileri tasfiye edilmiştir. Ve, hâsıl olan müspet fikri terkibin ateşinde öylesine müstesna değerlerin haddeden geçmesi kabil olmuştur ki, bunun sayesinde, bütün insanlık tarihinde başlı başına bir merhale teşkil eden büyük on dokuzuncu asır doğmuştur.
İlimde ve teknikte, idare sa-natiyle güzel sanatlarda, dehâlar, zengin bir kaynaktan kaynar gibi kaynamıştır. Keza alelâde hayatla siyasî hayatın sahnesinde, insanlar, geniş ve şümullü düşünmesini ve toplu olarak hareket etmesini öğrenmişlerdir. Çünkü hayat, şehirlerarası ölçüden birdenbire memleketlerarası ve kıtalararası münasebet ölçülerine yükselmiştir.
Bugün, yirminci asnn tam ortasından, ileriyi şöylece tahayyül edebiliriz.
Başlangıç noktası olarak 1914 ü alalım.
1914 ten 1950 ye kadar, iki muazzam cihan harbiyle müte-rafık olarak, gene iki taraflı bir çekişme karşısındayız. Taraflardan biri, 1914 ten önceki dünya ve hayatın hâkim akidesi olan ferdiyetçi ve liberal kapitalizm. diğeri de sosyalizmdir.
Birinci cereyana göre, 1950 den sonra dahi 1914 e dönmek lâzımdır. Diğerine göre ise, ilerlemek lâzımdır. Fakat, bunların karşısında, bir üçüncü kuvvet mevcuttur: Komünizm !
Nasıl 1789 ihtilâlinin siyasî cellâtları Madame Rolland’a “Hürriyet adına işlenen şu cinayetlere bakın’’ çığlığını ko-parttılarsa, Demirperdenin arkasında cereyan etmekte olan hâdiseler de, medeni sosyalistlere, "Sosyalizm adına işlenen şu cinayetlere bakın” dedirtmektedir.
Binaenaleyh, şu temenniyi izhar edebiLiriz : 1950 den sonraki yıllar, sosyal bir liberalizmi getirme yolundan. 1914 ün ihtilâl ve irtica ifratlarını tasfiye edecek ve büyük yirminci asır, bu suretle doğacaktır !

Birleşik Amerika Cumhur Başkanı Truman, yeni sene için yakın akrabalarına hediye götürürken
Uzakdoğuda komünizme karşı cephe kuruluyor -------------o----
Başkan Turuınanla Millî Güvenlik Konseyi, Çin
komünist tehlikesine karşı tedbir aldılar
Tokyo, 2 A.A. (AFP) — Günlük hâdiseleri gözden geçiren Japon Kyo-do Ajansı Birleşik Amerikanın komünizme hasım bir batı blokunun başına geçmeye mecbur olduğunu hatırlattıktan sonra bilhassa şunları yazmaktadır:
•'Milli savunmasını düşünen Birleşik Amerika Doğuda komünist aleyhtarı bir cephe tesisine karar vermiş ve Japon takımadalarından bavlıyarak Okinavvaya. Filipinlere, Çin Hin-distanına, Birmanyanın kuzey sınırına dayanan ve Hındistanda nihayet bulan bir cephe kurmuştur. Birleşik Amerikanın niyeti, komünist tesirini bu hattın şimalinde durdurmak ve cenuba doğru herhangi bir ilerleme yapılmasına mâni olmaktır.
Diğer taraftan Birleşik Amerika kuvvetli ve müttefik Japon Hükümeti kurmak için Japonya ile hemen barış yapmak ve Japonyaya hükümranlığını iade etmek niyetindedir.
Londra. 2 A.A. (LPS) — Müstakil Times gazetesi, Uzak-Şarkta takip e-dilen Amerikan politikası hakkında şunları yazmaktadır:
Burası, Amerika ile düşman dünya arasında ilk merhaledir. Mesefa büyük* olmakla beraber, modern silâhlar bu mesafeyi kolaylıkla katetmek-tedirler. Atlantikte Amerika, ilk darbeyi muvaffakiyetle karşılayabilecek olan dost Avrupa memleketlerinin himayesine mazhardır. Pasifik Okyanusu ise bizzat kendi kuvvetlerine ve bitaraflıkları müşkül olan bir kaç memlekete dayanmak zorundadır. Şu hale göre Amerikanın batı yanından gelecek bir taarruza karşı çok hassas davranması tabiidir.
Amerika Formozadan hava iissü İsteyecek
VVashlngton. 2 A.A. lAFP) — En nüfuzlu demokrat âyan üyelerinden
bir kısmı Truman’a yaptıkları teklifte Birleşik Amerikanın Formozada 99 sene için askeri üsler kiralamasını istemişlerdir.
Senatörler, bu imtiyazın Milliyetçi Çin’e verilecek Amerikan silâh ve askeri birlikleri mukabilinde istenmesi fikrini ileri sürmüşlerdir.
Amerikan kongresi bugün toplanıyor
Acheson, Amerikanın dış siyaseti hakkında geniş izahat verecek
Madrid 2 (YİRS) — Amerika Dışişleri Bakanı Dean Acheson'un açıkladığına göre, yarın (bugün) Amerikan Kongresinde görüşülmesi muhtemel konulardan dördü şunlardır:
• 1 — Birleşik Amerikanın As-yada takip edeceği siyaset,
2 — Birleşmiş Milletler Kurulunun kararına karşı gelen İsrailin durumu,
3 — Yugoslavyaya yapılacak Marshall Yardım Plânının vüsati,
4 — İspanya ile siyasi münasebetlerin ihdası.
VVashington 2 (Apı — Yarın. Amerikan Kongresinin toplantısından sonra, Dışişleri Bakanı Dean Acheson'un Birleşik Amerikanın dış siyasetine ait geniş izahat vermesi kuvvetle muhtemel görünmektedir
Mao ■ Tse - Tuııg Rusyadan uzun vadeli bir kredi istedi
Çin Komünist Liderinin Stalin’le samimî görüşmeleri devam ediyor
Londra 2 (YİRS) — Tas» Haberler Ajansının bildirdiğine göre, Komünist Çin Lideri Mao-Tse- Tung. Staiinle gayet samimi görüşmelerde bulunmakladır.
Tung. Sovyet Rusyadan uzun vûde-lı bir istikraz talebinde bulunmuştur. Rusyanın, Çine modern ziraat hususunda yardım etmesi meselesi de görüşülmektedir.
Moskova yetkili çevrelerinin açıkla-
dığına göre, Tung. birkaç hafta Mos-kovada kaktıktan sonra Peipıng’e dönecektir.
Londra 2 (YİRS) — Moskovadan gelen haberlere göre, Çin Komünist Lideri Mao-Tsc-Tung. Sovyet Rusya ile Mareşal Çan-Kay-Şek arasında harp esnasında imzalanan ittifakın takviyesi için hâlen görüşmelerde bulunmak tadır.
Çın Komünist Lideri arkadaşları arasında
Dış ticaret politikamız yeniden tanzim ediliyor
Yabancı sermayenin kendini emniyette
hissetmesi için tedbirler alınacak
Maliye, Ticaret ve Devlet bakanları ve Merkez Bankası Genel Müdüründen mürekkep bir komite, ayrıca deblokaj listesini de yeniden tanzime hazırlanıyorlar
Ankara 2 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Deblokaj listesinin değiştirileceğine yahut kaldırılacağına dair İstanbulda bazı rivayetlerin dolaşması üzerine Ankarada, başta Maliye Bakanı olmak üzere en salâhiyeti! zevat nezdinde yaptığımız tahkikatın neticesi şudur:
Sade deblokaj değil, dış ticaret politikamızı yeniden tanzim etmek üzere gözden geçirilmesi lâzım gelen ne kadar mesele varsa bunlar hakkında bir karara varılması keyfiyeti, Maliye ve Ticaret Ba kanları yle Marshall yardım işlerini yürüten Devlet Bakanı ve Merkez Bankası Umum Müdüründen mürekkep dörtlü bir komiteye tevdi edilmiştir. Bu dörtlü komitenin emrinde bir alt - komite mevcuttur. Bu komite de aynı dairelerin salahiyetli memurlarından teşekkül etmektedir
Deblokaj meselesi hâlen alt-komi-tc tarafından tetkik edilmektedir. Bu tetkik henüz bitmiş değildir.
Deblokaj listesinin değişeceği yahut kaldırılacağı şayiaları, her halde, bu mevzuun alt-komitenin etüdüne sevkedilmiş olmasından ileri gelse gerektir.
Şayianın tahkikine çalışılırken bir noktaya ehemmiyet vermek lüzumu nu hissettik, O da şu ki: Acaba deh? lokaj meselesi gene eskisi gibi yâni liste üzerinde bazı değişiklikler yapılmak üzere mi bir etüt mevzuu kılınmıştır, yoksa yapılmakta olan etütler yabancı sermayeyi tatmin için umumiyetle ittihazı düşünülen tedbirlere teşmil edilmiş midir?
Elde ettğimiz malûmat, bu seferki tetkiklerin geniş ve esaslı olduğu merkezindedir. Yâni deblokaj listesi üzerinde yapılmakta olan etütler yabancı sermayenin girerken de çıkarken de kendini emniyette hissetmesine ve temettülerini olsun, pişmanlarını olsun, daima emniyette bilmesine mâtuf tedbirler zaviyesinden yapılmaktadır.
Etütler üst-komiteye henüz sevkedilmiş değildir.
“YENİ İSTANBUL,, un notu:
Bu mevzuu da içine alan İktisadî bir başmakale bugün 3 üncü sayfa-mızdadır.
Vali vc C. H. P. Genel Başkan Vekili, dünkü kongrede müzakereleri takip ediyorlar
İÇ SAYFALARDA
İKÎNCÎ SAYFADA Demirperde ardındaki temizlik ve Birleşmiş Milletler teşkilâtı Doçent Mahmut R. Belik
ÜÇÜNCÜ SAYFADA Türkiyenin iktisadi kalkınması
DÖRDÜNCÜ SAYFADA
Edebiyatta ilham Abdülhak Şinasi Hisar Tahsil seviyesi bakımından memurlar Salâhaddin Demirkan
BEŞÎNCÎ SAYFADA Hava âleti (Hikâye) Fikret Ürgüp Kadın - Ev - Moda Çinde geçim Dr. M. N. özerdim
İl.
4
C.H.P. Genel Başkan
Vekili diyor ki :
" Seçimi biz kazanabiliriz,,
“Eğer vatandaşın dâvasını kendi dâvamıza ortak
Demoratk ve Millet partilerinin birleşmesi mümkün mü ?
ış olan bu suali Ankara siyasî
m e ha fili gayri ciddî telâkki ediyor
Ankara, 2 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Demokrat Parti ile Millet Partisi arasında C. H. P. yİ seçimlerde mağlûp etmek üzere bazı anlaşma görüşmeleri yapılmakta olduğu şayiaları bugün bazı gazetelerde neş rol u n muş tu.
Bu şayialara göre. Bayarla Aldo-ğan arasında böyle ‘bir anlaşmayı meydana getirmek ve müşterek bir cephe kurmak gayesiyle müzakereler cereyan etmiş bulunuyormuş. Generalin Ödemişteki beyanatı, bu müzakerelerin bir neticesi imiş. Eğer bu anlaşma meydana gelirse, iki partinin birleşmesi ve liderlik sıfatının Bayarda kalarak, genelsekreterliğe Aldoğamn getirilmesi düşünülmekte imiş.
Haber, herkes tarafından merakla okunmuş, ancak hiç kimse üzerinde ciddi bir tesir yapmamıştır.
Şöyle ki, C. H. P. mahfellerine göre, birbirlerine bu derece hücum etmiş insanların, yeniden bir araya gelmelerine imkân yoktur. Demokratlara göre, şayiaların değeri tekzibe dahi lâyık değildir. Millet Partisi mahfellerine göre ise. böyel bir şev, şaka ve hayal plânında dahi imkânsız ve gayri ciddidir. Aldoğamn beyanatını. Partisi merkezi şöyle tefsir etmektedir: O sözlerin mânası birleşmeyi teklif etmek değil, Demokrat Partiye C. H. Partisine karşı Millet Partisinin mücadele metodunu tavsiye etmektir.
Başbakan, İzmir D.P. kongresine davet edilecek
İzmir 2 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Demokrat Partinin Eğedeki muhtelif teşkilât kademeleri Celâl Bayar'ın (Yeni İstanbul) da çıkan beyanatının gayet önemli bir işaret taşıdığı kanaalındedirler.
Burada söylendiğine göre, 950 yılının girmesiyle Demokrat Parti pa-
sif müdafaa durumundan ayrılarak iktidar partisinin karşısına elinde mevcut bazı kozlarla çıkma gününün geldiğini söylemektedir.
Bunun belirtilerinin yakın günlerde îzmirde yapılacak toplantılarda ve bilhassa Demokrat Parti İzmir il kongresinde görüleceği iddia ediliyor.
yaparsak”
C. H. P. Genel Başkan Vekili dün parti kongresinde delegelere hitaben a-şağıdakl nutku söylemiştir:
••— Muhterem arkadaşlar, büyük bir nezaket havası İçinde başlayan ve öylece sürüp giden kongreniz huzurunda size hitap edebilmekten duyduğum zevki belirtirken değerli şahsınızda bütün partili arkadaşlarımı hürmetle selâmlarım.
Yurdun her tarafına yayılmış ve teşkilât kurmuş olan partimiz bugünlerde yer yer kongrelerini yapmaktadır. $u ana kadar 55 ilimizin kongreleri bitmiştir. Geride kalan vilâyetlerde de sadece 11 kongreleri kalmıştır. Bu sene bütün kademe kongrelerimizde müstesna bir canlılık belirmekte ve her kongre büyük bir partili kütlesinin huzu-rivle yapılmakta ve vatandaşlara hizmet gayreti Ön plâna alınmaktadır. Nitekim yakından ve dikkatle takip ettiğimiz kongrenizde, memleketin hayrına temas eden hc*r mevzuu ele almak do-lavısiyle başarılı olmuştur. Siyasî ve örnek verici olmuştur. Sayın Başbakanımız kongreye şeref vermişler günün hâdiseleri ve politik durum itibariyle bizleri tenvir etmişlerdir. Matbuatımız yakın ve kıymetli ilgisini bizlerden esirgememişlerdir. Umuyorum ki bu yakın ve sıcak havayı yerlerinize kadar götürecek ve orada bu havadan aldığınız hızla çalışmalarınıza devam edeceksiniz. Kongreniz, gündemindeki mevzuları bitirmiş bulunmaktadır. Biraz sonra kurultay delegeleriyle idare kurulunuzu seçeceksiniz. Oylarınızı vicdanlarınızla başbaşa kalarak güveninize en çok lâyık olan arkadaşlara vereceğinize güveniyorum.
Bugün bitecek olan sadece kongredir. Bu kongreyi büyük dâvalar takip edecektir, önümüzdeki çetin olacağına hiç şüphe etmediğim seçim imtihanını biz böyle bir ruh haleti ve vatandaşın dâvasını kendi dâvamıza ortak yaparsak kazanırız. Kongrenin gidiş ve durumu bize her yer için bu güveni vermektedir. Bunu sîzlere açıklamak İsterim. Şerefli partimizin yurt dâvası için hepinize engin başarılar dilerim.
Muhtelif iş yerlerindeki incelemelerine devam odon Çalışma Bakanı, dün de "Yeni İstanbul" a gelmiş vo modern metotlara göre tanzim edilmiş olan atölyelerde vo bu arada bilhassa mütekâmil ve sıhhi tesislerle işçilerin vazıyeti etrafında tetkiklerde bulunmuş ve izahat almıştır. Resim, Bakanı Tertip atölyemizde göstermektedir,
Fin Hükümeti, Sovyet
notasını inceliyor
----O----
Helsinki siyasî çevreleri, en ciddî ithamları ihtiva
New-York. 2 (YİRS) — Sovyet Rusya tarafından Finlândi.vaya verilen nota bugün basın ve hükümet çevreleri tarafından yorumlanmıştır.
Fin gazeteleri, Cumhurbaşkanı seçimlerinden on beş gün evvel böyle bir notanın veril meşini manidar buluyorlar. Hükümet çevreleri iac, Sovyet Rusya ile olan andlaşmnlarında hiçbir maddenin İhlâl edilmemesi İçin Fin Hükümeti tarafından bugüne ka-
ini notanın, harpten beri ettiğine söylemektedirler dar gösterilen hassasiyete devanı o-lunacağını belirtmişlerdir.
Helsinki, 2 (A P. I — Buradaki
siyasi mahfiller, Rusya tarafından Finlândiya aleyhine yapılan ithamların harpten beri yapılan en ciddi ithamları teşkil ettiğini söylemektedirler.
Hükümet tarafından seçilen bir komite Rusya tarafından gönderilen notanın muhteviyatını incelemektedir.
Demokrat Partinin İzmir jl kongresine şimdiye kadar alışılan şeklin hilâfına Başbakan ile muhtelif bakanlar dâvet edilecek ve kongrede memleket dert ve meselelerini yakından dinlemeleri rica edilecektir.
Demokrat Partililer, eğer bakanlardan bazıları bu kongrede hazır bulunurlarsa, kendilerinin birçok memleket meseleleri hakkında daha esaslı bir fikre sahip olacaklarını söylüyorlar.
İki Amerikalı mühendis, Zonguldakta tetkikat yapacak
Zonguldak ve Karabük loslslerinla Marshall Plânına göre geliştirilmesine, hazırlanan program mucibince, devam edilmektedir.
Zonguldakta yapılmakta olan inşaat işlerini incelemek Üzere Amerikan mühendislerinden F-rlman ve Davidaon .1un uçakla şehrimize gelmişlerdir. MOhen-dinler yarın havzaya hareket edeceklerdir.
MEMLEKETTE MUHASEBECİ DARLIĞI BAŞ GÖSTERDİ (Gazeteler)
— Bizim nıuhıitebeclye nt» oldu? Burnu knfdagındu.
— Haberin yok mu birader. Gelir Vergisi yürürlüğe girdil

TENt İSTANBUL
R Ocak
Sayfa 2
Demirperde ardındaki temizlik ve Birleşmiş Milletler teşkilâtı
Doçent Mahmut R. Belik
Kostof'un idamı hakkında mütalâası sorulan muhterem Dışişleri Bakanımız Necmettin Sadak: “Bu hususta bir diyeceğim olamaz. Başka momleketlo-rln iç iflorino karışmak Adotlmiz değildir.” diyerok suali cevaplandırmıştır.
Hakikaten “başka momlekotlorin İç İşlerine karışmak âdetimiz değildir”. Fakat bu hususta, Kostov un idamı hakkında bir diyeceğimiz olamaz mı? Bunu söylerkon Bulga-ristanın İç işlerine karışmış mı o luruz? Kostof moselosi sırf Bul-garistanı ilgilendiren bir dahili mesele midir?
Bir vatandaş yabancı devletlerle işbirliği, casusluk. hiyanetı vataniye cürümleriyle suçlandırılıyor vo sevkedlldiği milli mahkomeler tarafından ölüm cozasına çarptırılıyor ve İdam ediliyor .Bu, bilhassa buhranlı zamanlarda, hor memlekette sık tesadüf cdllon olağan işlerdendir vo. kaidoten, başka dev-lotlori ilgilendirmez; karışmak o dovletin iç İşlerine müdahale olur
Fakat ya o dovletin dahili nizamında bu saydığımız suçlara, cemiyette fikir, vicdan ve din hür» rlyotlnl fiilen yok edecek bir ma hiyot vo şümul verilmişse? Ya mahkemeler tArafsız ve müstakil değilsolor? Ya fertlere garantili bir müdafaa hakkı tanınmamışsa7 Bir kolime ilo o devlette İnsan haklarına ve ana hürriyctloro hürmet ve riayet edilmiyorsa, bu vaziyet gene sırf devlotle vatandaşı arasında bir münasebet telâkki olunup diğer devletlerin müdahale salâhiyeti bulunmıyacak mı?
İkinci Dünya Harbine kadar vaziyet böyle idi; bu meseleler, kai-deton, memleketlerin İç islerine, hukukî terimlo mahfuz sahalarına dahil bulunduğu kabul odilmişti ve no diğer devletlere no de Milletler Cemiyetine müdahale hakkı tanınmamıştı.
Fakat İkinci Dünya Harbi, bize, dahili nizamlarda insan haklarına hürmet vo riayetle Dünya sulhu a-rasında pek sıkı bağların bulunduğunu bütün açıklığı ile ispat etmiştir. Almanya. Faşist İtalya ve Japonya tecavüz harplerine girişmeden Önco dahilî nizamlarında insan hakları ve ana hürriyetleri yok otmekle işe başlamışlardır. Bunun içindir ki İkinci Dünya Harbi insan haklarını ve ana hürriyetleri uğruna girişilen mukaddes bir savaş mahiyetini almıştır. Bu savaş neticesi kurulacak yeni dünya nizamında insan haklarına ve ana hürriyetlere mümtaz bir movki verilmesi bir borç olmuştur.
Bu borç, bugün, kısmen ödenmiştir. İkinci Cihan Harbinden sonra dünya barış ve güvenliğini muhafaza etmek üzere kurulmuş bulunan Birleşmiş Milletler nizamında insan hakları vo ana hürriyetleri Ön plâna alınmış va “memleketlerin İç işlerinden” .mahfuz sahalarından çıkarılarak milletlerarası meseleler arasına ithal edilmiştir. İnsan hakları ve ana hürriyetler bahis mevzuu olduğu zaman, icap ederse vatandaşla devleti a-rasına. ferdi müdafaa etmek üzere, Milletlerarası cemiyet girebilo çektir. Birleşmiş Milletler âzası devlet. Birleşmiş Mlllotlor organ-ları huzurunda, diğer âza dovlet mümessillerine hesap vermek mecburiyetinde kalabileceklerdir. Emsal mi istiyorsunuz: İşte Güney Afrika meselesi; işte Macaristanda Kardinal Mindszenty meselesi; iş-
te ocnobilerlo evlenen Rus kadınlar meselesi.
Evet, denebilir ki, Bulgaristan Birloşmiş Millotlcr âzası değildir ve şart hükümlori ile bağlı olamız. Fakat insan haklarına ve ana hür riyotloro hürmet vo riayet mecburiyeti, İkinci Dünya Harbindon sonra tanzim odilen bütün sulh muahedelerinde olduğu gibi Bulgar sulh anlaşmasına da yazılmıştır Gene denebilir kİ Türkiye muahedede taraf olmadığı, muahedeyi İmza eden lor arasında bulunmadığı için buna istinat edemez; Bulgar Hükûmetindon sulh muahedesi hükümlerine riayot etmesini talep edemez.
Evet doğrudan doğruya talep e demez fakat Bulgar sulh muahedesini imza eden diğer devlotler. Türkıyo gibi Birleşmiş Milletler A zasıdırlar. HÜkûmotlmlz pekâlâ, Birleşmiş Milletler organları onun de bunlardan mesolâ Amorika Birleşik Devletlerinden veya.... Sov-yot Rusyadan Bulgaristanda insan haklarına ve ana hürriyotlere ri-yot odilmosi İçin yani sulh muAho-dosi hükümlerıno hürmet edilmeni için tedbir almalarını Istoyobilir, Vo hattâ sulh muahodelerlno istinat otmiye vo imza eden devletlerden müdahalelerini Istemeyo lüzum olmadan sırf Birloşmlş Milletler âzası bulunması sebebiyle Devletimiz. Bulgarlstanda İnçin haklarına vo ana hürriyotlere hür-mot ve riayet edilmemesinden doğan Milletlerarası huzursuzluğu bahis mevzuu edorok Kostof meselesini Birleşmiş Milletlere arzo-debilir. Bunu yapmakla Bulgaris-tanın İç işlerlno karışmış olmaz, Birleşmiş Millotlor âzalığı sıfatının verdiği bir hakkı kullanmış o-lur.
Tabiî biz, kati olarak Kostof meselesinde insan haklarına ve ana hürriyetlere hürmet ve riayet edilmeli diyemeyiz. Böyle bir kanaati izhar odobilmemiz için Kostof dosyasının tam olarak elimizde bulunması icap eder. Fakat sanığın “masumum” diye haykırmasına rağmen onu müdafaA etmekle mükellef avukatının “hayır suçludur” dediği bir adalet cihazının tarafsızlığından vo istiklâlinden hiç olmazsa şüphe etmiye. zannedersem, hakkımız vardır. Bu şüphe, bizde, o memlekette insan haklarına ve ana hürriyetlere hürmet edilip e dilmediği hakkında bir tereddüt yaratabilir. Bu tereddüt neticesinde Kostof meselesinin o memleketin sırf iç işlerinden olmayabileceği zihnimizde belirebilir.
Muhterem Dışişleri Bakanımızın yukarda zikredilen sözlorı böyle bir haleti ruhiyo içinde okunursa, fikrini açıkça beyan etmeden sırf bir covap vormiş olmak için iar-fedildiği değil de. meselenin bütün İhtimalleri gözönünde tutularak a-lınan vaziyetin açık bir ifadesi olması endişesini doğurabilir. Endişesi diyoruz çünkü bundan o memlekette insan haklarına ve a-na hürriyetlero hürmet edildiğinin kabulü neticesi çıkabilir. Böyle bir teyidi de onlar, hakikaten hakkot-memektedirler.
insan hakları bahis mevzuu bulunduğu zaman artık devletlerin hükümranlık haklarının boyun eğmek mecburiyetinde olduğu fikrini İyice benimsemeliyiz. Benlmsiye-lim ki sürgünü .zindanı, idamı göze almıya lüzum olmadan “hayır’ denemiyecek topluluklara dünyada yer bulunmasın.
C. H. P. İstanbul İl Kongresinin son günü
Ingilterede
Başbakan Bidault bütçeyi parlâmentodan geçirdi ---------------o---
Başbakan, vergilerde azaltma yapılması ve tasarruf tedbirleri halkındaki
Paris, 2 A. A. (United Pressı Fransız Millî Meclisi iki şıktan birini tercih etmek durumundadır:
1 — 1950 bülçeBİnde muvazene tesis etmek için gereken 2.27ö.000.000.000 franklık tahsisat talebini tasvip etmek,
2 — Yeni bir kabine buhranı tehlikesini ve 700 milyon dolarlık Mar-»hall yardımının kaybolması ihtimallerini göze almak.
Başbakan Bidault, vergilerde a-zaltma yapılması ve tasarruf tedbirleri alınması hakkında meclis tararından yapılan teklifleri kabul etmemiş ve meclisten, Marahall plânı gereğince yapılan yardım hakkında imzalanmış olan anlaşmanın icap ettirdiği şekilde mütevazln bir bütçe kabul etmesini istemiştir.
Greko- Romen
güreşleri
ilnde
sanıl-
ileri Per
KISA
HABERLER
Amerlknda Yeni Dışişleri Bakan Yardımcısı
WAshington 2 A.A. (UsüO — Başkan Truman. Yugoslavya elçiliğine tâyin e-dllen Dışişleri Bakan Yardımcılarından Ailen in yerine Edward Barrct’l getirmiştir. Önemli “Newa Week“ dergisinde yazı İşleri müdürü olan Barret’İn tâyini. yeni toplantısının İlk bileşimini yarın yapacak olrın kongrenin tövslbin* sunulacaktır.
Bar re t 39 yaşındadır. Princeton Üniversitesi siyesi bilimler kesiminden melundur. ve harp zamanında Amerikan Harp Haberler Bürosunda. Önce Denizaşırı Haberler şubesi Şefliğini. soııra dn büronun Denizaşırı Servisler Müdürlüğünü yapmıştır.
Yeni Dışişleri Bakan Yardımcısı. Bakanlığın haberler vc kültürel müımse-briior işleriyle meşgul olacaktır.
Amerikanın Türkiye Büyük Elçisi Wadşworth H tınhlnktoıuı hareket etti
Londra 2 A.A. (United Preseıl — İki gün önco Anka nidan Londraya gelen Amerikanın Türkhv Büyük Elçisi George Wad«worfh bugün uçakla Wa-
shlngtonn hareket etmiştir. Büyük Elçi, alanda kendisiyle görüşen United Press muhabirine “Türkiye, dünyanın en kuvvetli milletlerinden biridir. Asker! yardım programı ve ekonomik kalkınma planı bu memlekette başarı ile tatbik edilmektedir... demiştir.
İngiltere gemi lııoıı tezgâhlarının geniş faaliyeti
Londra 2 A.A. (Alp) — Gemi inşaatçıları Derneği Başkanı Rosvoll dün LondralIn verdi#! beyanatta şunları söylemiştir:
“1949 senesinde Ingiliz tezgâhlarınJu 1.400.000 ton yeni ticaret gemisinin İnşaatı bitmiştir kl bu miktar harpten sonra erişilen en yüksek yekûnu teşkil etmektedir.
Sözlerine devam eden Roıvoll, bu ıı-najııı 70 inin İngiliz armatörlerine. %30 unun İse yabancı arma türlere falı-sis edildiğini bildirmiştir. Bu gemilerin doğrudan doğruya İhracı lngiltercyc takriben 35 milyon M«*rIiniIk yabancı döviz oaglamıştır.
Stokhobnde yapılacak müsabakalara, davet edilen 44 milletten ancak 15 i iştirak edecek. Türkiye de buıılann arasında yer alıyor
Stokholm, 2 A.A. (United Press) 1950 yılı dünya Greko-Romen birincilikleri Stokholm’de Kraliyet Tenis Salonunda mart ayının 20-23
yapılacaktır. Bu birinciliklerin şimdiye kadar Avrupada yapılan güreş müsabakalarının en mühimmi olacağı. salûhiyetll mahfillerce tahmin e-dilmektedir.
İsveç güreş federasyonu, birinciliklere 11 milletin güreşçilerini davet etmiştir. Fakat bu 44 milletten ancak 15 inin güreşlere katılacağı maktadır.
İsveç güreş federasyonunun gelen idarecilerinden Binbaşı
Tham, bu hususta United Press A-jansı muhabirine şunları söylemiştir:
“Henüz hiçbir federasyondan resmi bir cevap almadık. Fakat, 15 milletten 75 kada_r güreşçinin bu müsabakalara katılacağını ümit etmekteyiz. Finlandiya, Türkiye, Norveç ve İtalyantn 8 er kişilik birer takımla iştirak edecekleri hemen hemen muhakkaktır. Herhalde Fransa. Mısır ve Hollanda beş ilâ altışar iklşilik takımlar göndereceklir. Lübnan ve î-ran birer kişi ile-katılacaklardır. Hakem meselesinin halletmek için birinciliklere katılacak memleketler hakemlerini İsveç Güreş Feredasyonu iki ilâ üç gün devam edecek bir kursa çağıracaktır. Bu kursta, beynelmilel Güreş Federasyonunun Parls-te yaptığı son toplantıda alınan kararlar hakemlere bildirilecektir.
Beynelmilel güreşlere hakem göndermek istiyen her federasyon bu kursa hakemlerini dahil etmelidir. Bu kurs sayesinde evvelki milletlerarası karşılaşmalarda olagelen karışıklıklara mâni olunacaktır.,.
Binbaşı Per Tham, sözlerini şöyle bitirmiştir: Müsabakaların yapılacağı Kraliyet Teni» Salonu 4.500 seyirci alabilecek büyüklüktedir. Ayrıca, galerilerden maçı ayakta takip etmek de kabil olacaktır.,,
Iran şahı dün
Tahrana döndü
Londra. 2 (YLRS) — Hava yoliyle Tahrana dönen Iran Şahı, kendisini karşılayanlara hitaben, memlekette siyasi vahdetin kurulmasını, çok çalışılmasını ve fesadın kaldırılması 1-çin her şeyin yapılmasını belirten bir konuşma yapmıştır.
teklifleri kabul etmedi
Bütçe müzakereleri esnasında üç güven oyu almış bulunan hükümet, diğer Üç güven oyunu (la kolaylıkla alacağından emin bulunmaktadır Bununla beraber bütçenin Cumhuriyet Meclisi tarafından da tasvip edilmesi lâzım gelmektedir.
Didanlt, blltçeyi geçirdi
Londra, 3 l YLRS) — Paris muhabirimizden aldığımız bir telgrafn atfen. Ba 'bakan Bldault’nun koalisyon kabinesi, itimat reyi istemiş okluğu üçüncü madde üzerinde, yani bütçenin tümü hususunda Fransız Parlamentosu tır.
Henüz bütçenin
rüz ettirilmektedlr. Bütçe şimdi tasdik edilmek üzere senatonun tasdiki-na iktiran etmiştir. |
rağbet gördü
Tekel, tngilterede Türk tütünü işliyen fabrikaya 250.000 İngiliz lirası kredi açıyor
tarafından güven oyu almış-
netice verilmemiş ise de. kabul edilmiş olduğu teba-

Suriye ordusu
generalsiz
Genelkur-General Sami Aftı emekliye İmzalamıştır.
Genelkurmay Başkanı. Hınnavi ve Abdullahın emekliye ayrılmasını kabul etti. Genelkurmay Başkanlığına Albay Mahmut getirildi Şam 2 A.A. (Afp.) m ay Başkanı bugün Hınnavi ile Abdullah ayıran kararnameyi
Hâlen Suriye ordusu kadrosunda hiç bir general kalmamıştır. Başka bir kararname ile de Albay Mahmut Bamı Genelkurmay Başkan Vekilliğine tâyin edilmiştir. Bıı son kararname ordunun 19 aralıkta almış olduğu tedbirleri kanun saymaktadır.
Harpten sonra limanımıza gelecek ilk İngiliz yolcu gemisi
Londra, 2 (Nafenı — İkinci Cihan Harbinin sona erdiği günden beri ilk defa olarak İstanbul limanına girecek olan İngiliz yolcu gemisi “Bri-tannica,, 28 ocakta New-York’dan 900 yolcu ile hareket edecektir.
11.000 millik bir seyahate çıkmaya hazırlanan bu İngiliz yolcu gemisinin yalnız birinci mevkiinde 500 e yakın yolcu bulunmaktadır. Bunlar İstanbul hariç 18 büyük limana uğrıyacaklardır.
da
Alman aktörü Emil Yannings öldü
Londra 2 iYİDSi — Alman aktörü Emil Ysnnings bu akşam, Salzkaınmergut’da Zlnkenhach’daki evinde ölmüştür. 84 yaşında idi.
Emil Jannings gayet genç yaşta tiyatroya başlamıştır ve sonradan A-merlkaya giderek sinema çevirmeğe başlamıştır.
Sesli filmlerde ilk ve en büyük zaferini Mailene Dietrich ile beraber “Mavi Melek,, filminde kazanmıştır.
Amerikada kurs görerek Tiirk mühendis ve makinistleri
Wa5hington, 2 A.A. (US1S) — A-merikada bir sene müddetle hususi bir staj görecek olan üç Türk mühendis ve iki makinist şimdi yoldadır. Bu beş Türk Amerlkada Mar-shall plânı teknik yardım programı altında toprak ve su mühendisliği sahalarında tetebuatta bulunacaklardır.
Mühendisler yeraltı sularının yerlerini tespit ve tâyin işleri ile meşgul olacaktırlar. Bu çalışmalar Türkiye-de susuz olan yerlerde su bularak buraların da zlraate açılmasını temin edecektir. Makinistler İse su kuyuları açmak işlerinde çalışacaklardır.
Delegeler dün de umumî tenkidlerde bulundular
---------o--------
Vali ve Belediye Başkanı da Kongrede söz alarak eski partili arkadaşlarına hitap etti
Ankara 2 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Tekel idaresi ile İngiltereli İn en büyük Blgara fabrikalarından Amatgametı Tobncca müesanse-Bl aracında yapılan anlaşma mucibince, bu fabrika tarafından Türk tütünü ilo hazırlanan ızgaralar hor lü tahminin üstünde büyük bir bet görmüştür.
Mukavelenin haftada yalnız 2
yon adet sigaranın satışını derpiş etmesine mukabil satışlar kısa bir zamanda 8 milyona çıkmış ve şimdimde bunun 16 milyona çıkarılması üzerine yapılan görüşmeler netice vermiştir.
Bu fabrikanın İngiliz re hazırlandığı ince, ucu
bilhassa kalın Mile» sigaraları çok beğenilmiştir.
İmalâtın artması Üzerine fazla miktarda sermaye bağlıyacak durumda bulunmayan fabrikaya Tekel tarafından 250.000 Ingiliz lirası kredi açılması kabul edilmiştir.
tür-rag-
mil-
müspet bir
zevkine gö-pamuklu ve
İzmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulunun futbol takımı şehrimize geliyor
İzmir 2 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — İzmir Yüksek Ekonomi vc Ticaret Okulu futbol ekipı, İstanbul Yüksek İktisat Okulunun davetlisi olarak yann Giresun vapuriyle Istanbula gidecektir

Mısırda seçimler
bugün başlıyor
\ aft Partisi, bir koalisyon kabinesinde yer almıyacağım bildirdi
Londra, 2 (YİKS) — Mısır siyasi çevreleri, bir koalisyon kobinesinin memlekete bir çok faydalar temin e-dccegi kanaatini beslemektedir, iktidara geçmek için enerjik hamleler yapmış olan Vaft Partisi, koalisyon hususundaki fikrini, Parti Başkanı Nahas Paşanın ifadesiyle açıklamıştır Vaftçılar, ne şekilde olursa olsun, bir koalisyon kabinesinde yer almak niyetinde değillerdir.
Kahire, 2 A. A. (AFP) — Mısır yarın sabah saat 8 den akşam 5 e kadar beş yıl teşrii meclisi teşkil e-decek olan 319 saylavı seçmek için oyunu kullanacaktır. Gerçekte Yalnız 298 saylnvhk için mücadele olacaktır.
Seçim dairelerinde rakipleri olmı-yan 21 aday için seçmenler oy ver-miyecekler ve bu adaylar eseçilmiş addedileceklerdir.
e ı
İngiliz seçimleri önceye mi alınacak?
2 A.A. ıUnited Pressı — Attlee bugün kış tatilini bırakarak Londra.va dön-
Londra.
Başbakan birdenbire müştür. Başbakanın bu hareketi u-
nıumi seçimleri muayyen tarihten evvel yapmak kararını ilAn edeceğine dair ileri sürülen tahminleri kuvvetlendirmiştir Siyasi müşahitler on güne kadar Başbakanın umumi seçimlerin kati gününü il An edeceğim tahmin etmektedirler.
Bu kararın bu akşam veya yarın Attlee ile Başbakan Yardımcısı Herbert Moırison arasında yapılacak müzakereden sonra verileceği zannedilmektedir. Bilindiği gibi Mor-rison İşçi Partisinin en Heri gelen seçim tabivecisidlr.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
edebi roman
- 34 -
Lâkin, Hacı Emin Efendi, bu işde, gözü hiçbir zorluktan yılmayacak kadar pişkindir. Bir vakitler ücretle tuttuğu kurban kesicilerin daima yanıbaşında bulunmuş ve yıllardan beri de bu vazifeyi doğrudan doğruya görmek itiyadı, ona en usta kasaplar derecesinde bir el yatıklığı vermişti. Bundan başka, Tahıncı Zâde doğrusu, şu kesip biçmelerden Özel bir zevk de alıyordu. Nice kimseye uzaktan seyri bile yürek acısı veya gönül bulantısı veren bu kesik kelleler, yüzülmüş deriler, sökülmüş barsaklar, sıyrılmış yağlar, parçalanmış et ve kemikler arasında Orta Yaş cenklerinin gözlerini kan bürüyen kahramanlarına mahsus bir cezbeye tutuluyor, kursağında İse, yırtıcı hır iştihanın kabardığını hissediyordu. Bunun içindir ki, şimdi, demir kancanın ucunda taze ve pembemsi bir yağ külçesi halinde «allanan kurbana, âdeta ağzının suyu akarak, bir müddet tatlı tatlı baktıktan ve okşar gibi eliyle şap şap vurduktan sonra büyük oğluna döndü:
"— Aferin, Nuri Efendi, iyi seçmişsin; dedi. Mübarek öyle bir yağlı, öyle bir yağlı kl... Helâl olsun yediği çayıra...
Bu esnada besleme Fatma, mutfaktan getirdiği kocaman bir leğeni Hacı Emin Efendinin durduğu noktadan bir İki adım ötede, yere koymuş, biraz sonra bunun içine yerleştirilecek 166
et parçalarım alıp götürmek üzere ayakta bekliyordu. Bu on yedi, on sekiz yaşlarında esmer güzeli bir kızdı. Fakat, dolgun kalçaları, gürbüz omuzlariyle vaktinden evvel serilip serpilmiş vücudu ona, çoktan yirmi beşini boylamış ve evlenip doğurmuş bir olgun kadın hali veriyordu. Gür ve uzun olduğu sezilen saçlarını sımsıkı tarayıp bir yazma yemeninin içine hapsetmiş, beline, Hacı Emin Efendinin giydiği şalvarı andıran bir iş donu geçirmiş, belinden üstünü de gömlekle zıbın ortası alacalı pazenden dar bir yeleğe tıkmıştı. Lâkin, endamının yarısını yamalı bohçadan bir çıkına, öbür yarısını ıklım tıklım bir torbaya çeviren bu biçimsiz ve hantal kıyafetine rağmen, gerek kara gözlerinin sert bakışlarında, gerek uzun ve yuvarlak gerdanının dimdik duruşunda, gerekse çıplak ayaklarındaki nalınların tasmalarından dışarıya fırlamış parmaklarında insana meydan okuyan serkeş bir yosmalık tesiri vardı.
Şimdi, kollan, kesip yüzdüğü hayvanın karnı İçinde dirseklerine kadar kana ve pisliğe bulanmış Hacı Emin Efendi bile bu cidd! ve ağır işinin arasında, kendisini birdenbire bu tesire kaptırmış gibi yan gözle Fatma’yı süzerek;
”— Hani, öbür Hğen ?dedi. Her yıl unutursun! Aklın nerede? Koyunun etiyle bağırsağı bir kaba konur mu? Ve kızcağız mutfağa doğru seğirtirken arkasından bağırdı:
”— Bir kova da su getir.
Bunları söylerken sesi lüzumsuz yere Öfkeliydi. Fatma, gidip gelinceye kadar, İliç yoktan sabırsızlanmaya ve kendi kendine mırıldanmaya başladı: “Tövbeler olsun, bu kız, insanı çileden çıkarır vesselâm! Şu mübarek günde az kalsın ağzımdan kötü bir lâf çıkuyazdı.,, Hakikatte İse, ona karşı ilk defa olarak bu kadar yumuşak davranmış olduğuna kızıyordu. Zira.
Tahıncı Zâde, evdeki kadınlar arasında en çok bu kızla uğraşmaktan, bu kızı sarsıp hırpalamaktan *zevk alırdı. Hele karısı, yarı yatalak bir hale girdiği günden beri bütün huysuzluklarını zavallı Fatma'nın üstüne toplamış bulunuyordu. Hacı Emin Efendi, ona çatmak için yalnız hizmetçilik vazifelerine ait kusurlarından istifadeyle kalmıyor; namus ve iffetine dair bir takım şüphe ve bahaneler de İcat ediyordu. Meselâ onu. avlu kapısının ardından bir zerzevatçı veya bir bakkal çırağiyle konuşurken görüp işitti mi hemen bir zebani gibi arkasından yetişiyor:
”— Ulan kaltak, ulan kaltak; elin herifiyle yine neler ediyorsun?... diye bangır bangır bağırmaya başlıyordu.
Hacı Emin Efendi, bir Cumhuriyet bayramı günü, Fatma’yı, Hükümet Konağı önündeki geçit resmine giden alayları seyretmek için evin üst kat pencerelerinden birinin kafesini kaldırıp sokağa bakarken yakalamış, eli ayağı öfkeden tırtır titrer bir halde biçarenin üstüne atılmıştı. Onu, iki pençesiyle kollarından yakalıyarnk yerden yere çalmaya kalkışmıştı. Ve neye uğradığını bilemeyen Fatma:
”— Ben ne ettim ki, Efendi? Ben ne ettim kl?... diye çırpınıp çabalarken o soluk soluğa:
”— Gözü körolası; daha ne edeceksin ki... Evin namusu beş paralık oldu! sayhalurıyle kızcağızı — güçbelft elinden sıyrılıp kaçmaya muvaffak oluncaya kadar — sarsmış, hırpalamış, o duvardan bu duvara çakmıştı.
İşte. Fatma, kadın erkek, çoluk çocuk, bütün ev halkının eşi dostu kutlama ziyaretine gittiği bu Kurban Bayramının İkinci günü, iş donu diz kapaklarına kadar sıyrılmış olarak mutfağın taşlarını yıkayıp temizlerken Hacı Emin Efendiyi o acayip solumalariylo yanıhaşın-168
C H P. İstanbul kongrcslno dün üçüncü gün toplantılarına «ant 10 dan İti-baron Eminönü Halkovlndc devam edilmiştir. Hüznüme* gcroğinca dilekler faslı sırasında konuşan delogelor ezcümle; cezaevlerinin ıslahını İstemişler, mevkuf bulunan bir kimsenin cezası tebellür öden»» kudıır nurnıiHİu ve şerefli bir İtimse sayılması lâzım geldiğin) belirterek. temiz vatandaşların mevkufi-yctierl sırasında beyaz zchlro alıştıklarını söylemişler, bunlar İçin ayrı bîr hapishane açılma sini İleri sürmüşlerdir Kâğıt Fabrikasına da temas eden bir hatip, fnbrlkanın çok modern olduğunu tebarüz ettirmiş, bu tesislerin ham maddesini yalnız ağacın değil aynı zamanda sap samanı vc ayçiçeğinin de teşkil ottlğlnl belirtmiştir.
Bazı delegeler de işsizlik mevzuunu ele alarak, mevcut İş mevzuatının sadece fiilen çalışabilmek İmkânını bulanları koruduğunu nnlatmışlar, Çalışma Bakanlığının tam verimle çalışmadığını. daha dinamik ve daha salâhlyatic İş görmeHİnln temin edilmesini İstemişlerdir. Sümerbank mevzuuna dokunan bir delege de bu teşekkülü, “memleketin şımarık bir teşebbüsü,, olarak vasıflandırmış ve husus! hamlelere mâni olduğunu anlatmıştır.
Başka bir hatip de, İktidar değişmelerinin tabi! görüldüğü bir devirde istikrar âmili olarak ikinci bir mevliac ihtiyaç olduğunu, bunun seçimlerden evvel temin edilmesinin lazım geldiğini ve vatandaşların umumi hallerde ihbar Ve şahadet gibi vazifelerden kaçınmaları sebebiyle suçluların cezasız kaldığını ve hakların kaybolduğunu, buna çağırılanların mımlerce mahkeme kapılarında bekletilmeleri vc kaybolun zaman I-çln tazminat vcrümemealnin sebep olduğunu anlatmış vo emniyet mensuplarına nakil vasıtalarında bedava seyahat etmeleri İmkânının sağlanmasını İstemiştir
Diğer hatipler de, halkevlerine kati bir İstikamet verilmenin zamanı geldiğini. güzel sn nü tlur menauplarına İş sahaları açılmanı için resmi binalara heykel ve resim konulmadı lüzumunu, İktisadî devletçilik zaruretini. Damga Resini Kanununun tatbikatta doğurduğu karışıldıkları, 152 öğretmenin taşraya nakil İle hasıl olan sosyal hâdiseyi belirtmişler ve öğretmenlorln şunun bunun nrzusiyle tâyin edilmemelerini isteyerek 1920 tarihli Maarif Teşkilât Kanununun 12 ve 22 nci maddelerinin de-ğlştlrllmealnl teklif etmişlerdir.
Başka bir hatip de. yakında büyük bir muhakemenin başlayacağını, bu muha-
♦ » *1
Feshane yananının tahkikatı Ktmedi
Fabrika, dünden itibaren normal şekilde faaliyete geçmiş bulunuyor Feshane fabrikacı yangınına alt tahkikata dun de devam edilmiştir. Kıtî keşifler dün yapılamadığından beniz VAngının hakikî sebebi anlaşılamamıştır.
Fabrika dünden itibaren normal ol ı-ralc çalışmalarına başlamıştır. F'abrlka İşçilerinden İhmalleri dûlnyısivio nezaret altına alınmış klmar kalmamıştır. Son keşif bu sabah yapılarak ve bA(U-sonln hakikî mahiyeti aydınlanmış olacaktır.
İstanbul Lisesi Mezunları kongresi
İstanbul Erkek Lisesi Mezunları Cemiyetinin senelik kongresi 7 ocak 1950 cumartesi günü saat 15 de İstanbul Erkek Lisesi binasındaki Cemiyet Lokalinde yapılacaktır.
Taşkışlamn tamiratı sona eriyor
Teknik Üniversiteye tahsis edilen Taş-kışla binasının 50 bin hra tutarındaki son tamiratı da bu hafta İçinde ihale edilecektir.
Diğer taraftan mimari kısmındaki talebelerin daha rahat bir şekilde çalışabilmeleri için gereken malzeme ve mobilya »la hu av kinde tamamlanmış olacaktır.
Taşktşla binasının tamiratı tamamfiv-Ic bittikten sonra Teknik üniversite çalışmalarının daha geniş bir şekilde cereyan etmesi kabil olacaktır. Şimdiye kadar plaklarla yapılmakta otun Teknik üniversite radyosunun tecrübe yayınlarma doğrudan doğruya müzik nuşrıyatının da İthali için yapılan teşebbüslerden henüz bir netice alına-m&ınıştır.
da hissedince yine böyle bir hücuma uğramaktan korkarak, elinden uzun saplı çalı süpürgesini ve ayaklarından nalınlarını atıp kaçmaya hazırlanmıştı. Fakat, birden, hayretle donakaldı. Hacı Efendi, Fatma’nın bu yağız, sert ve kıllı çehrede ilk defa gördüğü bir yumuşak ve yılışık tebessümle gülümseyerek ona bakıyordu.
“— Kız, nedtn ürktün öyle?
Bu ses de Fatma’nın ilk defa işittiği bir sesti. Onun içindir ki, deminki korkusu tam bir şaşkınlığa inkılâp etti. Ne yapacağım, ne diyeceğini bilemiyordu. Tuhaf şey! Karşısındaki adam da onu. ilk defa görüyormuşçasına, küçücük gözlerinin çivi gibi bakışlarlyle süzüyordu. Bu gözler, genç kızın yüzü, gerdanı vc göğsü üzerinde dolaştıktan sonru, birdenbire, çıplak bacaklarına iniyor ve uzun bir müddet oralara dikilip kalıyordu, Fatma, hemen, sıvanmış olan paçalarını indirdi: başının çözülmüş yemenisini bağlayıp sıkıştırdı; nalınlarını tekrar a-yaklanna geçirdi ve İşine devam etmek üzere, biraz önce elinden attığı süpürgeyi almak için yere eğilirken — hır de ne görsün! — Harı E-fendinin parmakları, tanı belinin ortasında, kısa mintanlyle donun arasında açılan bir noktadan çıplak tenini hafit hafif çıındiklemektedir. Kız hemen doğruldu, bir eliyle donunu yukarıya, öbür eliyle mintanının eteklerini aşağıya çekerek belinin ortasındaki açık kalan noktayı kapatmak istedi. Fakat, Hacı Emin Efendi, ”He, he, he,, diye gülüyor, parmaklarını buradan ayırmak şöyle dursun, elini bu sıyrılan yerden ve pazen kumaşın altından Fatma’nın sırtına doğru sokmaya çabalıyordu.
“— Kız. üşümüyor musun, sen... İçinde ne bir gömlek, ne de bir zıbın var. Hele şuna bak, hele şuna bak. Bedenin buz gibi yahu!..
Fatma elinin tersiyle Hocı Efendiyi İtti ve 169

kemeye Türk Milletinin hâkim, muhalefetin davacı, C. H. P nin »I vc matbuatın du şahit, olarak Işclraı. v decvklerlnl, dâva mevzuumin da olduğunu tebarüz ettirmiş muh dnii hayır cemiyetlerinde vazife almadığından şikâyet ederek, onların çalışma) ırı natlrcalnde maddi knrşıhk beklediklerini anlatmıştır.
mnd—plgaiînHülülvlvomt cmfb cm (mf
Bu «ırada riyazet makamına verilen bir takrir, Vaİl va Belediye Bnşknnımn da konuşmasını teklif etmiş ve kürsüye gelen vali bir konuşma yapmıştır.
Söz alan Vtıll ve Belediye Başkanı, Halk Partini raflarında içirmiş olduğu mesainin, hayatının o nzevlcll aafhtuu o-laralc kalacağını belirtmiş, vali olduktan sonra partiden ayrıldığını bildirerek, •‘parti vo ırk farkı gözetmeksizin vo kanunları başımızın tacı yaparak vatandaş hizmetinde çalışmaktayım., demiştir.
Bilfthara şehr’n sosyal dâvaları üzerinde bilhansa durduğunu İzah eden Vali, nelefinl Övmüş, vatandaşın Işlat kolaylaştırmak İçin maddi menfaat güdenleri en ağır bir şekilde cezalandıracağını bildirmiştir.
Daha sonra emniyet mensuplarını ö-ven Belediye Başkanı “Beyaz tehiri olduğu yerde boğacağız ve bunun memleket evlâtlarını zehirlemesine hiçbir vakit müsaade etmlyeccğlz,, demiştir.
(Valinin ekonomi ile alâkalı sözleri ekonomik sayfamızdadır.)
Bilâhare nöz alan delegeler de İstanbul Imnr plânı yapılırken. İstanbul limanının hiç nazarı İtibara alınmadığını. bunun sonraları mühim mahzurlar tevlit edeceğini belirtmişler, partililerden muntazam aldat alınmadığını söylemişler. Kapalı çarşın m ıslâhını İstemişler. bir üniversite bankası kurulması fikrini ortaya atmışlar. Gelir Vergisi mahkemelerinde iktisat Fakültesi mezunlarının da vazife almasını dilemişlerdir.
Daha sonra umum! arzu Üzerine ve büyük bir tezahüratla kürsüye gelen C. H. P. Genel Başkan Vekili konuşmuştur. (Bu konuşmayı diğer sütunlarımızda bulacaksınız. >
İdare Kurulu seçim!
Yapılan İdare kurulu seçimlerinde a-»II üyelik kazananların İletesi: Esat Duruaov ilham! Sancar, Meliha Avn! Sözen, Celâl özgüven, Fikret Harun Gj|-re! Tacrttin Özgüven, Fikret Uyman, Sırrı Enver Bot ur. Mehmet Ali Gökçen, Ekrem Özden
Yeni idare kurulunun memlekete faydalı faaliyette bulunmasını ve bunda muvaffak olmasını temenni ederiz.

v-
a
Kibrit işini de yabancı mütehassıs halledecek
İlk iş olarak doldurma makinelerin yenilenmesine kaşandı
Tekel Umum . ulürlüğü yakın zamanlara kııdar klbr iler hakkında çoğalan şikâyetler) önlemek için gereken tedbirleri almaya bnnlamrtik olarak doldurma makinelerinin vo ûlrnmes başlanmıştır. BÜyUkdcre kl rlt sının Türk İşçiler tarafından dolma makinelerinden birincisi te geçmiştir. Hâlen piyasada
eskiden kalma bozuk başlı nlnr ortadan kalktıktan sonra şimdilik şikâyetler önlenmiş olacaktır.
Diğer taraftan günde bir milyon *‘00 bin hesabiyle senede 43* milyon kutu kibrit imal eden fabrikanın daha güzel evsafta imalât yapabilmesi İçin İaveçten bir mütehtssıs getirilmesine çalışılmaktadır.
tabı1. .a-vapılnn foallye-bulunan
Denizlerdeki fırtınalar biraz hafifledi
Karadenizde fırtına, dün öğleden sonra bir parça hafiflemiştir. Bununla beraber, bazı gemiler, sığındıkları limanlardan henüz ayrdamamışlardır Dört gün evvel gelmesi lâzım gelen Necat vapuru, varın limanımızda beklenmektedir.
Difcer vapurlarda da gecikmeler vardır.
Garbi Anadoluda havanın çok karlı olması dolayısiyle. Malatya - îskendemn seferini yapan uçak An karadan İlcryîa gidememiş. îzmirden gelecek uçak da meydana bir saat geç inmiştir.
1950 yıl başında vukuat azaldı
Öğrendiğimize göre 1950 yıhuın ilk gecesi zabıta vukuatı normal zamanlara nispetle yan yarıya daha, azalmtş- . . tır. Şimdiye kadar hiçbir yılbaşında böyle bir netice alınamadığından, sistematik şekilde yapılan sllûh a ramalarının faydası bu suretle fiilen tezahür etmiş bulunmaktadır.
kara gözlerinin o sert bakışlarını bu kart herifin kırçıl suratına dikerek:
’•— Dokunma bana, yoksa... dedi.
M— Yoksa, ne yaparsın?..
Kızcağız, gerçi, ne yapabileceğini pek kes-Üremiyordu. Bu evin içinde herkesi korkudan tırtir titreten, astığı astık, kestiği kestik, böyle bir adama karşı gelmek, hattâ onun her dileğine. her buyruğuna boyun eğmemek kimin haddi neydi? Besleme Fatma, bunu pek iyi biliyordu: ama şu anda bütün vücudu öyle bir İsyan ile gerilmiş, derisinin bütün tüyleri Öyle diken diken kesilmiş ve gözü öyle bir dönmüştü ki, az kalsın elindeki süpürge sopasiyle mİ, o-lur, ayağındaki nalınla mı olur. Hacı Enim E-fendinin kafasını varacaktı. Lâkin, henüz erkek eli değmemiş bu kız oğlan kız vücudunda altmışlık bir ihtiyarın beceriksiz dokunuşlarıyla hasıl olan bu vahşi irkiliş, Fatma, başını kaldırıp da Tahıncı Zâdenİn yüzüne dikkatle bakınca birdenbire gevşeyiverdi. Ve kahkahalarla gülmekten kendini zaptetmek için dudaklarını ısırdı. Zira, bu yüzün her vakit gözüne batan o ablak, katı ve çatık suratla hiç bir münasebeti kalmamıştı. Bu yüz, o kadar yumuşak, o kadar büzülmüş, o kadar ufalmış ve bütün çizgileri eriyerek o kadar neydiğl bellisiz bir hal almıştı ki, genç kız kendisini tuhaflık olsun diye, sakal takmış on yaşında bir çocukla karşı karşıya sandı, üstelik. Hacı Enim Efendinin çenesinde, bu iğreti sakalın her an düşmek tize rey m iş gibi bir aşağıya doğru sarkışı, durmaksızın bir sağa sola sallanışı da vardı. Fatma, bu sefer kendini tutamayıp kıs kıs gülmeye başladı. Tahıncı Zâde. deminki hareketini tabii gösterecek bir söz söylemek istiyor, fakat Ik1 * *’ ----- ’* **m(vor*
(Devamı var)
170
I
*
3 Ocak 1950
Y E N t İSTANBUL
Sayfa 3
GÜNÜN EKONOMİK
HAREKETLERİ
Türkiyenin İktisadî
kalkınması
Türkiye genç bir memlekettir. Filhakika. 1935 nüfus sayımına göre erkek nüfusun '#52,3 11, kadın nüfusun '(60,1 ü yirmi beş yaşından aşağı, erkek nüfusun Si 32 onda dördü ve kadın nüfusun */* 28.5 ı ise 25-49 yaş arasındaki şahıslardan müteşekkildir. Demografik ölçülere göre nüfus ehnanıınm kaidesini genç nüfus teşkil eden memleketler hayatiyeti ve yaşama kabiliyeti fazla olan memleketlerdir. Demografik tahlillerin verdiği bu neticeyi Türkiyenin yirmi beş sene zarfında gösterdiği içtimai ve iktisadi inkişaf da teyit etmektedir.
Buna mukabil. Türkiye kültür ve refah seviyesi bakımından geri kalmış bir memlekettir. Filhakika, gene 1935 senesi istatistiklerine göre umum nüfusun ancak %15,6 sı okuma bilmektedir. Diğer taraftan gene İstatistik Umum Müdürlüğünün 1944 senesi için yaptığı milli gelir hesaplarına göre 1941 senesinde nüfus başına isabet eden milli gelir ancak 416,33 liradır.
Diğer taraftan, Türkiye toprakal-tı ve üstü servetleri bakımından zengindir. Bu zenginlikleri istismar etmek hayatiyeti ve dinamizmi bakımından kuvvetli fakat kültür seviyesi ve refah bakımından zayıf bir nüfusa teveccüh etmektedir. îşte Türki-yenin iktisadi sahadaki esaslı müş-1M11Ü budur. Türkiyenin bu müşkülü halledebilmesi için ecnebi tekniğinin ve ecnebi sermayeden istifade meselesini halletmesi lâzımdır.
Türkiye ecnebi sermayesine karşı İkinci Dünya Harbinden evvel çekingen davranmıştır, yüzden dahildeki ecnebi sermaye-ftrl, TÜrkiyeden harice kaçmış ve dışarıdakiler de TÛrkiyeye girmeye teşebbüs ermemiştir. Ecnebi kapitalinin hâlâ TÛrkiyeye gelmekten çekindiği de bir hakikattir. Türkiye bu politikasında kapitülâsyon heyulâsı-nın kendisine verdiği haşyet dola-yudyle kısmen de haklı bulunmuştur. Fakat bu korku, itiraf etmek lâzımdır ki, Türkiyenin iktisadi kalkınmasının geri kalmasına da sebep olmuştur. Bugün Türkiye bu hatasını anlamış ve ecnebi sermayesini memlekete celbetmek için bazı tedbirler almakta bulunmuştur. Mar-shall plânından da bu sahada esaslı
yardımlar temin edilmiştir. Ancak bu kâfi değildir. Ecnebi sermayesini celp için daha esaslı tedbirler arayıp bulmak lâzımdır. Hiç şüphesiz şimal komşumuzun telkin ettiği iti
matsızlık havası bu mevzuda menfi bir rol oynamaktadır. Fakat, bize göre, bu sehep mutlak bir mâni de
ğildir. Çünkü. Rusya bütün dünyadaki, hattâ Amerikadaki kapital i-
DÜNYA HABERLERİ
İngiliz sömürgeleri İçin Milletlerarası Banka ile görüşmeler kesildi
ir Londra, 2 (AJP) — Ingiltercnin Sömürgelerin Gelişmesi Korporasyo-nu tarafından bugün bildirildiğine göre, Milletlerarası Banka ile beş milyon dolarlık bir istikraz mevzuunda yapılmakta olan müzakereler neticesiz kalmıştır. Korporasyon tarafından yayınlanan tebliğde belirtildiğine göre, 20 den fazla sömürgenin kalkın-maslyle alâkalı bulunan teşekkü-lün, Milletlerarası Banka tarafından umumiyetle ileri sürülen formülü kabul etmesi imkânı bulunamamıştır.
İngUteinin dokuz, ayda açığı Lxmdra,'i (AP) — İngiltere mali
çın, atom vesair gizli silâhların yirminci asır harp stratejisinde rol almaya başlamaları dolayısiyle. büyük bir tehlikedir Binaenaleyh, bu sebep TÛrkiyeye sermaye gelmesine kati bir engel addedilemez. Bizce, Türk iyede ecnebi sermayesine temin edilmesi icap eden şey, daha ziyade, kapitalin aradığı itimat ve emniyet havası ve kârdır. İtalya ve Fransa bu mevzuda esaslı tedbirler almışlardır.
Ecnebi tekniğine gelince, bizde ecnebi mütehassıs meselesi, tâbir caizse, Adeta dejenere edilmiştir^ Hakikaten, Türld-veye her sahada yüzlerce mütehassıs geldiği halde bunlardan beklenilen fayda sağlanamamıştır Fakat bu mevzuda kabahat ecnebi mütehassıslardan ziyade bizdedır. ve iki sebebe müstenittir Birincisi mütehassıs seçerken itina edilmemesi. İkincisi, mütehassıs tavsiyelerinin, bilhassa devlet sektöründe yerine getı-rilmemesidir Böylece mütehassıslardan beklenilen istifade temin edilmedikten başka, bazı muhitlerde ecnebi mütehassısa karşı bazan husumete kadar varan fikirler de peyda olmuştur. Halbuki, kusur, getirilen ecnebi mütehassıslarda değil onları iyi geçemeyen, iyi çalıştıramıyan, ve nihayet, tavsiyelerini yerine getirml-yenlerdedir.
Türkiyenin iktisadi kalkınma bahsinde tahakkuk ettirmesi zaruri olan ikinci mevzu da kitisadi işlerde plâna ve hesaba yer verilmemesi meselesidir. Bu noksan yalnız devlet sektöründe değil hususi sektörde de görülmektedir. Plân ve muhasebe, maalesef. en az değer verdiğimiz şeylerdir. Bütün dünyanın, milletçe plân ve hesap yaptığı bir asırda memleketimizde plân ve muhasebeden bahsedenlere istihfafla bakmak âdeta moda olmuştur. Bugün, her memleket yalnız hesap tutmak değil, her sahada tek bir muhasebeye gitmek yolunu aramaktadır. Her memlekette milli gelir ve milli bütçe hesaplan yapılmaktadır. Hiç şüphesiz bunları tahakkuk ettirmek kolay bir iş değil dir. Fakat artık, bizde de, devletten başlıyarak şahıslara kadar, herkesin hayatını plâna ve muhasebeye bağlamağa alışmasını tamim ve temin etmek bir millet olarak ayakta kalabilmemizin esaslı şartı olduğunu anlamak zamanı gelmiştir.
Düşüncelerimizi hulâsa edersek diyebiliriz ki. Türkiyenin seri bir iktisadi kalkınması evvelâ ecnebi kapital ve mütehassıslarından âzami istifade sağlamak; saniyen, işlerimizi plâna ve hesaba istinat ettirmekle mümkündür. ★ ★★

senesinin ilk dokuz ayını 22 milyon 170,767 İngiliz lirasına baliğ olan bir pasif bakiye ile kapamıştır.
Senenin ilk dokuz «ayındaki maliye kayıtlarına göre, Ingiltercnin temin ettiği malî gelir 238.842.363 sterlingten ibarettir. Buna mukabil masraflar 2.460.592.130 ster-lingtir ki bu rakam tahmin edilmiş olan masraf yekûnundan 253.990.275 sterlıng bir fazlalık arzetmektedir.
İtalya, Rusyaya kablo
İhraç ediyor
★ Roma. 2 (Comtel) — îtalyada, Rusya için, tahminen 558 milyon liret kıymetinde elektrik kablo ve tel İmal olunmaktadır.
Ham ve mamul dokuma maddelerine dair haberler
-----—o
Muhtelif piyasalardaki hususî muhabirlerimiz bildiriyor
İSTİHSAL PAZARLARINDA: Birleşik Amerikada :
New York (Comtel ı — Amerika» dan reyon talepleri gittikçe artmaktadır. Bütün imalât ocak ayı sonuna kadar şimdiden satılmıştır.
Belcikada :
Brüksel (Comtel) — Yıl sonunda piyasa durgundur. Müstahsil çekilmiştir. Mutavassıtla) da bugünkü flütlerle satış yapmaya pek hevesli görünmemektedirler Bununla beraber Polonyaya satış yapılmış ve Ingilte-reden de sipariş alınmıştır. Fransız ithalâtçıları da yeni alınış oldukları 160 milyon ı Belçika franklık ) bir ithal müsaadesiyle piyasaya çıkmışlardır.
Hindistanda :
Bombay (Comtel) — Yeni Bengal pamuğunun piyasaya çıkması, ihracatçıları sevindirmiştir 289 F eski mahsul candy başına fiyatı 1175 i’â 1200 rupi arasındaydı. (Kappas) lalın fıati düşeceğe benzonuyoı (Ga-oranijnin altı cinsin fıati ise 116ı) ile 1180 arasında oynamaktadır.
Mısır pamuğu üzerine muamele olmamıştır. Pima pamuğu azalmıştır. Bu yüzden bu cinsin fiyatı yükselmiştir.
Mısırda :
İskenderiye (Comtel) - Alivre pa muk piyasası sağlamdır. Hâlen hazır mallar üzerinoe muameleler olmaktadır. İleriye matuf alışlarda daha çok Karnak cinsi aranıyor. Haş-muni cinsine bu yıl rağbet azdır. Bu pa sebep olarak Karr.ak’lnrın bu yıl evsaf itibariyle çok iyi olacağı kanaatinin unuımî oluşudur
Fransada :
Paris ıCnmtel» - HAien Cezayir-de bilhassa Bonne mmtakasında pamuk ekimi üzerinde chenı‘my( ti -durulmaktadır. Diğer taraftan,
mahsulü işlemek için o civarda 3 çırçır fabrikası kurulmuştur. Bu mevsim. Bone. Et Arrouch ve Phi-lippeville mmtakasında 10,000 hektar araziye pamuk ekilmiştir
Kalite itibariyle işlenen pamuk (Jadis - Cezayir tipi pamuk ı Fransız dokuma fabrikaları tarafından beğenilmiştir.
İSTİHLÂK PAZARLARINDA:
Birleşik Amerikada :
New-York (Comtel) - Geçen hatta dokuma satışlarında beklenmedik bir canlılık görülmüştür. Mua..içlenin mühim kısmı 1950 yılının ikinci çeyreğinde teslim edilecek mallar üzerinde yapılmıştır. Nisan ve mayn teslimatı fiatlerinde, yarda başına 20 1/4 çent bir artış kaydolunmuş-tur.
Giyim eşyası üzerinde de yüksek bir faaliyet görülmüştür. Bu eşya i-çin taleplerin çoğu yakın teslim tarihleri içindi.
Elbise fabrikaları, bu yılın ilk çeyreğine ait istihsalini satmış durumdadırlar.
Senenin son haftasında pamuklu piyasası nisbeten daha sakin geçmiştir. Dokumacılar ve pamuk satıcıları, müstehlike, ileride fıatlerin yükselmesi ihtimali mevcut olduğunu telkine çalışmaktadır. Müstehlikler ise. hu satışlarda fiyat azalması ümidini izhar etnı işerdir. Diğer taraftan pamuk satıcılarından ve dokumacılardan bazdan 1950 yılı birinci çeyreğine ait istihsallerinin yüzde 75 ini satmış buhuıduklannı söylemekte iseler de, ekseriyet şubat ortasına kadar sarih bir şey söyliyecck durumda değildir.
Boston (Comtel) — Ecnebi menşeli mallara müteallik Hallerin yükselmesi yerli yünün daha çok aran masına ve bınnetice fiatlerın yükselmesine sebep olmuştur. Yerli yiin sanayiinin himayesine dair kanun ?1 marta kadar talıdıi edilecektir Sene sonunda en iyi kalite 148 dolardan satılmıştır. 64/70 lik 2 inç uzunluğunda Avustralya yünleri, gümrüğü ödenmiş olarak 143 ten, uzunluğu bir ilâ birbuçuk inçlik olanlar da 1.35 dolardan satılmıştır.
1949 senesinin 13 haftasında umumi Amerikan yün istihsali 552 milyon libre olup geçen yıl istihsalâtın-dan yüzde 18 noksandır.
Belçikada :
Brüksel ı Comtel) — İyi haber a-lan mahfillerden bildirildiğine göre. 1 nisan 1950 den itibaren Belçika dokumaları Holândaya serbestçe girebilecektir. Aynı mahfiller, Belçika de îlolândrı arasında bu hususta bir anlaşma yapıldığını dâve etmektedirler. Mezkûr anlaşmaya göre. Belçika dokumalarının yüzde yetmiş beşi 1 o-cak 1950 ve yüzde yirmi beşi de 1 nisan 1950 tarihlerinden itibaren serbest girişten istifade edebilecektir. Tahmin edildiğine göre bu anlaşma sayesinde Belçika Holândaya 2 milyar Belçika frangı değerinde dokuma satabilecektir.
îtalyada :
Roma (Comtel) — Yün fiatlerinde hâsıl olan yükselme, fabrikatörleri mubayaalarını azaltmaya şevketmiş-tır. İç piyasa sakindir. Askerî siparişler piyasa üzerinde tesir yapamamıştır.
Diğer taraftan pamuk ipliği satışları azalmakta, fakat fiatler sağlan*.-lığını ınunafazba etmektedir.
Ingilterede :
îx)ridrD ıComtc.’ı Ingiltere ve domiyon yün ofisinin ocak - haziran 1950 programına gere, bu ofise bağlı teşkilât tarafından satışa 575,000 balya arzeddecektir. 31 aralık 1949 tarihine kadar satılmış olun 535.000 balya da nazarı itibara alındığı takdirde, son yün satış mevsimindeki umumi arz 1.110,000 balyayı bulmaktadır,
Avustralyada arz 220.000, Yeni ze-lândada 40,000, Güney Afrıkada 6.000 balya olacaktır.
Bıı program sonunda ıOfistin elm-. deki stok takriben 565.000 balyaya düşecektir.
Bradford (Comtel) — Fiatler umumiyetle yükselmiştir. Harice karş; girişilmiş olan taahhütlerin yerine getirilmesi için tazyik yapılmaktadır Kanada bu hususiı en başta gelmektedir. Hattâ, bazı aUcıkmn, sipariş Jerin biran evvel verilmesi için prim vermeye bile hazır oldukları söyleniyor.
Hindistanda :
Bombay ıComtel) — iplik piyasası faaliyetini muhafaza etmiştir Hin dıştan pamuk jpl.ği aj m durumda kalmış, buna mukabil yapağı pamuk iplikleri daha az alâka çekmiştir.
Bombay (Comtel) — Yakında, A-merikadan 175.000 balya pamuk geleceği söylenmekte ise de, ithalâtçıların veya fabrik darın lüzumlu ithalât lisanslarını almaya muvaffak o-lup olmadıkları henüz resmen bildi rdmemiştir.
Bununla nerabı Kaliforniya pamuğu fiyatları 3 570 rupiden başlamaktadır Piyasada, faaliyetin ;ok yakında artacağı umulmaktadır. Bugünlük, yerli (Broach) fiatı (84 libre için 885 895 rupi ve domra Jarilla fiyatı ise 780/705 rupi arasındadır.
Bazı maddelerin ihracı üzerinde tetkikler yapılıyor
İzmir 2 (Hususi muhabirimiz bildi riyor) — Ticaret Bakanlığını, yerli sanayiin inkişafı gayesiyle her nevi deri çanta, deriden mâmul eğer takımları, bakır sofra takından, musluk ve kapı edevatı gibi mâmul eşyanın İhracı hususunda İzm irde inceleme yapmaktadır. Aynı şekilde 326 sayını sirküler dışı bırakılmış maddelerden ak darı, kıııh darı, burçak, kaplıca, baza la, fiğ ihracı için de Bakanlıkça tetkikler yapdıyoı*. Bu maddelerden bazılarının ihracım temin için ihracatçılar Bakanlıkla temas halinde bulunmaktadır.
Yeni yılın girmesi, tütün piyasasında durgunluk yarattı
Tütün fiyatları düşüyor
İzmir 2 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Yeni yılın girmesi piyasada âzami bir durgunluk tevlid etmiş. gayet hareketli giden tütün piyasası bile bundan müteessir olmuştur.
Satışlar duraklayınca fiyatlar da alabildiğine geriye doğru gitmeye başlamıştır. Bugün en yiisek fiyat 210 kuruş ise de 210 kuruştan satılan tütünler, ancak 2000 balyadan ibarettir. Bugün, tütün piyasasında cari olan en az fiyat 65 kuruştur.
Ortalama olarak 150 kuruştan yukarı muamele olmamış vc satış yekûnu 38 milyon 730 bin kiloya baliğ olmuştur.
Cevizlerimiz İngilterede beğenilmedi
İzmir 2 (Hususi muhabirimiz bildiriyor.) — Ticaret Bakanlığı, Londra Ticaret Ataşeliğinin bir mektubu üzerine, İzmir Ticaret âlemi/.-:n ilgisini çekmiştir. Bu mektupta tundraya gönderden son parti kuru cevizlerin normalden fazla nıtulıetlı ve kirli olduğu, bu halde olan cevizlerin yolda büsbütün bozularak süratle ç.i rüdüğü. yüzde 12 çürük kaydıylc s t ilan bu cevizlerdi r 28 çürük nıs-beti bulunduğu, hrdisenır İngiltere Ir cevizlerimiz aleyhine bir ecre vamn .« yanmasına sebep olduğu bildirilmiştir.
İlgililer, bu hâdisenin müsebbiplerini aramaya ba> lam ıslardır
Buğday ithali meselesi
Ankara 2 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Yeniden 100 bin ton bı day ve 45 bin ton arpa ithal etm . üzere Toprak Mahsulleri Ofisi muhtelif anlaşmalı ve anlaşmasız memleketlere müracaat ederek teklifler almıştır. Şimdiye kadar alınan teklifleri tetkik etmekte olan Ofis yakında bir karara vararak buğday ve arpanın nereden ithal edileceğini tespit edecektir. Diğer taraftan alâkalılar Suriyeden veya diğer bir memleketten buğday satın almak Üzere Ofisin münakaşa tertip ettiği yolundaki haberleri tek2ip etmektedirler.
MBn»--w- »»•— I — fi I-«- İlli •
Fransız Kabinesinin yeni vergi teklifi
Londra, 2 (YİRS) — Fransız Parlâmentosu, bugünkü fevkalâde toplantısına bütçe muvazenesinin temini için hükümet tarafından yapılan yeni vergi teklifini 300-296 reyle, yanı 4 reylik bir ekseriyetle, kabul etmiştir.
38 milyon İngiliz liralık bir gelir temin edecek olan bu yeni vergi teklifi, Bidault Hükümetinin bugün isteyeceği üç itimat reyinin en tehlikeli-siydi.
Hükümetin, diğer iki madde Üzerinde isteyeceği itimat, ikinci derecededir. Paristekı siyasî müşahitler, Bidault Hükümetinin krizi atlattığı kanaatini izhar etmişlerdir.
Avrupa ekonomik konseyindeki delegemiz geldi ------------------o-----
Konseyin henüz müspet karar ve neticelere varamamış olduğu anlaşılıyor
Bir müddetten beri Parıste toplanan Avrupa Konseyi Ekonomik Komisyonu ve Strasbourg’da toplanan yine Avrupa Konseyi Siyasî işler Komisyonu görüşmelerine TÜrkİyeyi temsi-len iştirak edenlerden Tahsin Bekir Balta dün saat 14,30 da uçakla Komadan şehrimize gelmiş ve kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza şunları söylemiştir:
“Siyasi İşler Komisyonu, assamb-le tarafından Avrupa milletleri arasında daha sıkı ve müsmir işbirliği esaslarını hazırlamaya memur edilmiş bulunmaktadır. Komisyon bu husustaki raporunu Önümüzdeki nisan sonuna kadar ikmal etmekle vazifelidir. Komisyonun şimdi yaptığı toplantı bir hazırlık toplantını idi. Ortaya konan muhtelif fikirler üzerinde görüşler teati edildi. Bu toplantıda varılan en esaslı netice şudur: Avrupa milletleri arasında birlik yolunda arzu edilen her tür li gelişmeye bugünkü konseyin esas olması ve hareket noktasını teşkil etmesi kabul edildi.
İleri sürülen fikirlerden biri de Avrupa milletleri arasında bir federasyon vücude getirilmesine teşebbüstür, bugün için bunu derhal tahakkuk ettirmeye imkân bulunmadığı noktasında mutabık kaldık. Binaenaleyh bugünkü konseyin statüsünde
~ı Wtttr-i-frtwrB HIRI - HIRIM n lur— ı^— ı» - hm
Hayat Pahalılığı
-------o--------
Vali ve Belediye Başkanı, yiyerek maddelerinin ucuzladığını söylüyor
C.H.P. İstanbul li Kongresinde. Vali ve Belediye Başkanı şehir İşleri hakkında izahat verdiği sırada, ekonomik meselelere bilhassa hayat pahalılığı mevzuunda da temas etmiştir. Ra*-kana göre, yiyecek maddeleri fiyatlarında umumiyet itibariyle gerileme olmaktadır. Bu fiyat gerilemesinin hayat pahalılığı üzerinde tesirleri görülmüştür. Misal olarak demiştir ki:
1948 senesinde perakende olarak pirinç 102 kuruşa .* ılıyordu. Bu sene 89 kuruştur. Fasuıye 48 kuruştu. şimdi ise her bakkalda 33 kuruşa kadar satılmaktadır. Yalnız geçen sene kuraklık dolavısiyle sadeyağı fiyatları pahalı olmuştur. Fakat sadeyağlarda, umumi fiyat gerilemesine tâbi olarak ucuzlamaktadır. Toprak
kalyaya yapılacak takaslar
İzmir 2 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ticaret Bakanlığı, meri anlaşma hükümleri dahilinde İtalya ile yapılacak tütün ve I alık takaslarına ait muamelelerde yabancı ihracatçı değiştiği takdirde ıDcl Gam’oi ttalyano Uffıeiolnıın muvafakati alınacağından bu takaslara ait değişikliklerle Ticaret Bakanlığımıza bildirilmesi istenmiştir.
Almanyadan alacaklarımız
İzmir 2 (Hususî muhabirimiz bildiriyor ı — Batı Almancıdaki firmalardan alacağı bulunan Türk firmalarının alacakları hakkında Ticaret Bakanlığı, Ticaret Odamıza bir yazı göndermiştir. Batı Almanyanın Müttefikler tarafından işgolinden evvel, Fızon'daki fabrikalarla aktedilmiş olan mukavelelere istinaden alıcılara geçmiş bulunan malların bedelleri Merkez Bankasındaki bÖlga hesabından tesviye olunacaktır,
ve teşkilâtında daha mütekâmil bir neticeye varmak yolunda mesainin teksifini kararlaştırdık. Fakat bu hususta da henüz esaslı bir neticeye ulaşmış değiliz.
Bu konseyi daha ileri götürmek hususunda mevcut engelleri küçümsememek lâzımdır. Bununla beraber komisyon üye devletler tarafından kabul olunabilecek iyi ve ileri bir neticeye varacağı ümidindedir. Fakat buna rağmen işbirliğinin hangi sahalara şamil olması noktası bile henüz kâfi derecede belirmiş değildir.
Birçok temsilciler Avrupanın ekonomik sahada birleşmesinin günün en hayati mevzuu olduğunu ileri gürdüler. Biz de ekonomik işlerin ehemmiyetini kabul etmekle beraber bilhassa siyasî sahada da Avrupa konseyinin esaslı rol oynaması mütalâasın-dayız.
Bu fikrimizi her vesile ile belirttik. Siyasi komisyon hükümetlerin fikrini almaya ve mevcut raporlara göre komisyon üyelerinin fikirlerini sormaya karar verdiği gibi bunların yazılı olarak da bildirilmesini kararlaştırdı. Bu hazırlık mesaisinden sonra şubatın ortalarına doğru tekrar toplanılarak neticelere ve tekliflerin yapılması kararına varılacaktır,,.
Tahsin Bekir Balta bu akşam An-karaya hareket edecektir.
Mahsulleri Ofisinin yeni tip ucuz yağları da bugünden itibaren piyasaya arzedilmiştlr. Bu itibarla halk daha ucuz yağa kavuşmuş demektir.
Yiyecek maddelerinden et geçen seneye nispetle daha ucuzdu, bu sene iyi bir tesadüt eseri olarak bol balık da vardı, bu da, et fiyatlarının pahalılaşmasına mâni olmuştur.,,
Vali ve Belediye Başkam, ekonomik dâvaların, memleket mikyasında halledilmesi gereken dâvalar olduğunu. kendisinin yalnız bir belediyeci sıfatiyle bu mevzulara temas ettiğini söyliyerek, esnafı sıkı bir surette murakabe ettiğini, pazar .sterlerinin sayısını arttıracağını, bu suretle halkın daha ucuz yiyecek maddesi satın alacağından bahsederek izahatına nihayet vermiştir.
Tarsus gemisi ne şekilde kullanılacak ?
Istinye doklarında tamir görmekte olan Tarsus vapurunun hangi hatlarda kullanılacağı hakkında henüz kati bir karara varılmamıştır.
Bu gemiyi kiralamak isteyen bir Amerikan vapur kumpanyası müdürü bu hafta içinde şehrimize gelerek Devlet Denizyolları umum müdürlüğü İle temas yapacaktır.
Bundan evvel Tarsusu kiralamaya talip olan İtalyan kumpanyasına, yapılan tadilât neticesinde tesbıt edilen kati plân bu hafta içinde gönderilmiş olacaktır.
Geminin Amerika seferlerine tahsisinden kati şekilde vazgeçilmiş gibidir. Çünkü bir Arıza vukuunda yerine konabilecek aynı evsafta bir başka gemi mevcut değildir.
Kiralanma bahsinde de geminin kullanılmasında Devlet Denizyolları personelinin gösterdiği itinayı hususî şirketlerin gösteremiyeceklerinden korkulmakta ve bu hususta çok titiz davranılmaktadır.
Vaziyet
İstanbul Borsası
İstanbul Ticaret Borsası
New-York Borsası
Açılış
İstanbul
Bugün
buğun
Adana Ticaret Borsası
Neıv-York’ta
ODDU
Eskişehir Ticaret Borsası
az iş olmuştur
En yııkrtrı
107/200
160/172
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Akala 1 .( Akala II Akala III Yerli I ... Yerli H .
Adana:
Borsada bugün muamele cereyan
Buğday yumuşak Buğday uert ..
200 225
162/185
165
Kuru Mvyvnlnr
Fındık (kabuklu alvri) Fındık (tç tombul) .... Ceviz (kabuklu) ......
Ceviz (İç natürci) ...
Türk lirası.....
Onlar...........
Sterlin.........
Franajız Frangı
Yağlı tohumları
Ayçiçeği tohumu .
Kctentohumu «ondlrlohumu ......
Susam .............
Yor fıstığı kabuklu
Pazartesi
Pumuk üzerine pek az etmiştir.
100
100
100
100
100
100
100 Liret ...
100 Drahmi
100 Eşcoudos
llılhılhnt.
Buğday Yumuşak ...........
Buğday Sert ..............
Arpa Biralık ... .........
Arpa yemlik (dökme).......
Mıaır (Sarı) .............
Fasulya Tombul (çuvallı) Fanulya Çalı sert (dökme) Kuşyoml ... ........o....
Mercimek Kırmızı kabuklu Mercimek Yeşil çuvallı .. Nohut aırn .............
Nenntl ynğlur:
Zeytinyağı (Ekstra ckatru)
Ayçiçeği Rafine ..........
Fındık yağı
İzmir Ticaret Borsası
Piyasa, umumiyet İtibariyle canlı bir hava İçinde cereyan etmiş ve alıcılar istekli davranmıştır.
Dış piyasalara muvazi olarak nebati yağ. lanla bir hareket Bezilmektedir. îsveçten işlenmiş Lerİda tipi İncir için mühimce talepler gelmektedir. Pamukta ve üzümde de alıcı alâkalı görünmekle beraher henüz dış 8otışlar temin edilemediğinden bu maddeler üzerine pek
ı Storllng .... Dolar........
Fr. Frangı İsviçre Fr. Briç. Fr. .. înveç Kr. . Florin .......
Üzüm çekirdeksiz No. V İncir A serisi No. 8
. B Hcrlöi No. 108 Pamuk A kain l........
Pamuk Akala 11. ......
Pamuk Alenin 111 ..... Pamukyağı (rafine) ... Pamuk çekirdeği .....
Dün Ticaret Borsacında senenin İlk İş günü durgun geçmiştir. Borsa salonuna gelen taeirler, mubayaacılar, 1950 senesinin uğurlu bir iş senesi olmasını temenni etmişlerdir.
Borsada yalnız iç piyasayı alâkadar eden hububat üzerine mahdut miktarda muamele olmuştur. İhracatçılar dış piyasalardan yeni teklifler, haberler alamadıkları İçin, ihraç maddeleri üzerine bir iş yapmamışlardır.
Senenin ilk günü Esham ve Tahvilât Borsasmda durgunluk içinde geçmiştir. Altın piyasası da keza aynı nispette durgundur.
Buğday (Buşells^ent) .......
Sert Kış mahsulü No. 2. ...
Kırmızı ., ., No. 2 ...
Pamuk Middling (Llbresi=Scnt)
Mart .......................
Mayıs ......................
Temmuz .....................
Ekim .......................
Tiftik (Llbresl=Sent) .........
Teksas No. I ...........
Fındık (LlbrcsI^Sont)
Kabuklu Yeril İri ..........
orta .......
Lycvnnt iç İthal mal) ......
Ekstra iri iç mnlı .........
Kuru UŞlim (Llbrı>sl=Sont) ....
Thompson çekirdeksiz aeçmo
Keten tohumu (Buşcli=Dolar) ... Minnvapolls ...................
- Kalay (Llbresi=Sent) ......... - Levha-teneke(100 libresi dolar)
Altınlar
Kütçe Yerli Gr. Külçe DrcusMa , Cumhuriyet Reşat Bugün Eski kur
Lira Lira
6.16 6.20 42.30 44.65 42 — 40.85 55.20 45.— 42.60 41.80 6.17 6,Z3 42.25 44.60 42.- 40.80 55.25 46.75 43 70 42-
Hamit
Gulden .........
İngiliz
Fransız kok. NapolĞon £11 lavlçro
835
Gümüş, Platin
Gümüş Gr Plâtin En aşağı En yukarı
10.* il.-
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre Frangı
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tah villeri
İkramlycll tahviller Kapanış (•)
%5 1033 Ergani 23.- 23.-
%5 1938 İkramiveli 21.20 21.25
Milli Müdafaa 1 20.50 20.50
%6 1941 Demiryolu IV. ... 100.- 100.—
1011 Demiryolu V 95.90 96 —
%4 1/2 1949 İkram i veli 95.50 95.50
Diğerleri %Ö 1(141 Demiryolu VI. 40.70 07.-
Kollanma I 05.70 95.70
n 97.20 07.30
.. III 96.00 06.60
1948 istikrazı I 07.— 97.—
1048 H 07.— 07.-
%7 1934 Slvas-Erzurum 1. 21.70 2L7U
%7 1031 „ II-VLI. 20.80 2085
%7 1011 Demiryolu 1 20.00 20.90
%7 ıon . U 21.68 21.70
%7 1011 .. IU 21.20 21.25
%7 MIHI Müdafaa 1 20.20 20.20
%7 „ .. U 21.00 21.60
%7 .. (11 21.85 21,80
%7 IV 20.45 20.50
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y Torlip A/B 100.- 107.-
•• •• • c» —
• • » 0ü 63.50 63.-
.. .. MÜmefc Senet. 67.00 68.-
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası 110.00 110.00
Türkiye İş Bankası 24.90 25.-
Türk Ticaret Bankası â— 5.-
Anılan Çimento 16.— 10.-
Şark Doğlrmonalille 23.25 23.50
MÜH Reasürans — —
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fonnivo 1003
.. M .. 19H —
Dokumu İlam dudılrieri: Tiftik ann mnl ...........
Tiftik (Natürel) .........
Yapalı Anadolu (Kırkım)
İllim derileri
Sığır salamura kilonu ...... Keçi tuzdu kuru kilosu ....
Koyun hava kurusu kilosu Mezbaha sığır vaş kilonu. .
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterlln) ... Bombay (J3.~ 62.- 81.— 63.- 62.- 61.—
Kalküta
Yer fıstığı Hindistan
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Llbrcsl=Peni) ... ,, Sıra malı Yiin Anadolu M «« *1 rajeya ,, ,, ... 34.— 80.— 18.60 34.— 80.- 19.50
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantarı=Tall(in) «.... Anbmounl Kısa elyaftı F/G Karnak Uzun clyaflı F/G...
Sayfa 4

3 Ocak 1950

-T»---(TT
İsviçre hususî muhabirimiz bildiriyor
İstatistiklere göre
Edebiyatta ilham
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
ıll
•■ır


Çekoslovakyada komünist tedhişi nereden başladı
Çek üniversitelilerinin başına inen müthiş demir yumruk
felsefe okuyan
o da İstikbale plânlar kur-olmak Istlyor-
(Tanınmış siyasi tcfslrci, İngiliz radyosu ile Londra’da çıkan "Ob-server,, gazetesinin eski muhabiri Pano Anderson bildiriyor) — Komünistlerin boyunduruğu altına giren memleketlerinden hâlâ kaçmağa muvaffak olan binlerce vatansever Çek arasında bir müddet evveline kadar Bruno Üniversitesinde bir delikanlı vardır.
Diğer gençler gibi, ait ümitler, hülyalar, maktaydı: öğretmen
du. Eğer, Ağzını kapalı tutmuş, sessizce çalışıp sessizce yaşamış, ve kimseyi gücendirmemiş olsaydı, mesleğinde ilerler, ve belki bir başöğretmen olurdu.
Yazık ki, bu delikanlı, artık bir Çek talebesi değildir. Hattâ, memleketinde bugün câri olan kanunlara göre, Çek tabiiyetinden ıskat edilmiştir, yurtsuz bir haindir. Lâkin o, yaptıklarına pişman olmamıştır ve "Fazlasına artık tahammül edemezdim,, sözü ile bunu izah etmektedir.
Hikâyesi, basittir. O, ne şafak sökerken tevkif olunmuş; ne yeraltı mahzenlerinde İsticvap edilerek İşkence görmüş: ne de heyecanlı bir şekilde gizli bir hapishaneden kaçmıştır. Sadece, artık bir kâbusa inkılâp etmiş olan yurdundaki hayattan kaçmak kararını vermiştir.
Komünistler faaliyete geçiyor:
Mebde olarak, 1948 deki komünist darbesini ve komünistler tarafından "faaliyet komiteleri,, rejiminin tesisini alabiliriz.
Bidayette, Üniversitelere ilişilmedi. Lâkin, bu. uzun sürmemiş, hükümet darbesinden az sonra, bir avuç komünist üniversite talebesi hususi bir komünist propagandasına girişmiştir: Arkadaşlarını evlerinde ziyaret ederek, “Halkçı - Demokrat hareketini., desteklemeğe, yani, Çek komünist partisine yazılmaya davet ettiler.
Bu propaganda, büyük bir başarı kazanamadı. Fırsat düşkünü birkaç korkak müstesna, bu davete icabet eden olmamıştı. Lâkin bu suretle, bu talebeler, kara listeye geçtiler ve Komünist Partisine yazılmak istemi-venlerln bütün İtiraz ve mütalâaları gizli fişlere teshil edildi.
Komünist Partisine âza toplama kampanyasına yeni bir hız vermek İçini komünistler, komünist olmayan talebelerin tahsillerine devam etmelerine müsaade edilmiyeceğl rivayetini çıkardılarsa da yine bir netice elde edemediler, zira o tarihte kimse böyle bir tehdidin tahakkukuna İnanmıyordu.
Demir yumruk İniyor:
Binaenaleyh, komünisler, daha kaba ve daha sert bir tedbire başvurdular. Fakültelerde ve üniversitenin aalr bütün şubelerinde yapılacak talebe toplantılarına devamı mecburî kıldılar. Bu toplantılarda, talebeler, mufassal bir sual varakası doldurmak zorunda kalıyorlardı. Sorulan sualler, talebenin eski faaliyetlerine, evvelce siyasi bir parti veva grupa âza olup olmadığına, din ve komünist partisi hakkındakl fikirlerine dairdi. Bir gün, bir profesör, bütün talebeler toplu olarak Komünist Partisine yazılmak istediklerini bildiren bir karar suretinin metnini o-kudu.
Üniversite faaliyet komitesinin bir temsilcisi, 20 haziran 1948 e kadar Komünist Partisine yazılmamış olan talebelerin yaz tatilinden sonra üniversiteye dönmek zahmetine katlanmamalarını açıkça ilân ediverdi.
Lâkin tard tehdidi dahi fazla bir netice saglıyamadığından (talebelerin yüzde 60 ından fazlası bu davete İcabet etmediğinden), Komünist Partisi bu tehdidini de bir türlü tatbik edemedi.
Tazyik artıyor:
Bununla beraber, ürkütme ve tedhiş siyaseti günden güne arttı. "Pre-dvpj„ adındaki komünist talebe mecmuasına abone olmak mecburiyeti kondu. Komünist bir temsilcinin nezareti altında olarak profesörlerin Marksizm nazariyesl hakkında konferanslar vermek zorunda kaldıkları küçük "ideolojik münazara gruplan,, na devam mecburiyeti de kondu.
Hikâyemizin kahramanı olan Çek gencine göre, bu "münazara gruplan,, akademik bitaraflığa ve İlmi usullere kat’iyyen uymamaktaydı. Meselâ, ürkütülmüş konferansçıların biri, ilmin hem rasyonel hem gayri rasyonel beşerî bilgi kaynaklarını tanıdığını söylediği vakit, komünist temsilci hiddetle ayağa fırlayarak haykırmıştır: "Böyle saçmaları bı-rakın. Dünyada tek bir bilgi vardır, o da rasyonel olanıdır,,. Profesör konferansına devam etmekten çekinerek sustuğu vakit, temsilci: "Ne diye öküz gibi durup bakıyorsun?,, diye bağırdı.
işte, bu münazaralar öyle bir hava İçinde
cereyan etmekteydi.
Tanı
1949 yaz devresinin başında, komünistler bütün Çek Üniversiteleri ve ilim müesseseler! üzerinde taın bir hâkimiyet kurmuş bulunuyorlardı. En mühim eğitimsel ve idari mevkiler güvenilir Komünist Partisi üyelerine verilmiş, ve komünistliği ka-but etmiyen bütün talebeler de üniversiteden çıkarılarak mecburi iş kamplarına, ve muhtelif sanayi, fabrika ve madenlerine sürülmüş bulunuyordu.
bir tabaküm tw»lsl:
Afrikanın istikbali için
çarpışan siyasî usuller
— o---
Artık, Afrika bir müstemleke kıtası değil, Avrupanın kalkınmasında rol oynıyacak mühim bir unsur haline gelmektedir
(Hususi muhabirimiz OL bil-
uyanıyor:
yüz seno evvel, az bili-
Zürich,
diriyor):
Afrika Afrika.
nen vc pek de alâka uyandırmayan meçhul bir kıta idi. 20 nci asrın başında. bu kıta, müstcmlokecl devletler arasında taksim edilmiş ve mınta-kalnrının bazıları ise, ihtilâf mevzuu olmuştu. Bugün ise, Avrupanın gelişmesi vo kalkınması, Afrikanın oynayacağı rol ilo büyük mikyasta alâkalıdır. Asırlarca, cihanın medeni inkişafından uzak yaşamış olan Afrika, modern hayata yıldırım süratiyle intibak etmeğe başlamıştır. Acaba bu kıta daha da hareketsiz mi kalacak, yoksa hiç tahmin edemediğimiz, dehşetli bir faaliyet ml gösterecektir? İstikbal ne şekilde gelişirse gelişsin, Afrika, derin uykusundan uyanmış ve cihan tarihine girmiştir.
Müstemlekecilik “sistemleri”
Afrika ile alâkalı devletler, üzerlerine aldıkları vazifeyi muhtelif şekillerde yürütmektedirler, Fransızlar, zencileri vesayet altında tutan bir “Paternalizme' tatbik etmektedir. Bu sistem Belçikalıların tatbik etmekte oldukları eski usul "sert" müstemleke idaresinin daha mutedil bir seklidir. İngiliz alatemi ise, Fı ansız ve B«d-çlkn idarelerinden tamamen ayrıdır ve bir nevi "Emperyalizmin tasfiyesi,, şeklini almakladır.
Frannanın kendi politika hayatına has ayrılmalar, zafiyetler vo tereddütlerden, Şimali Afrlkada eser bile yoktur. Bilâkis dahili vaziyeti bu kadar karışık olan bir memleketin meselâ Fosta, bir nesil boyunca bu derece bir medeniyet eseri yaratmış olması hayretle görülmeğe değer.
Afrikanın acaba müstakb»?l inkişafı ne suretle olacaktır? Fransanın Fas ve Cezayirdekl icraatı komünizmin buralarda tutunmak için şimdiye kadar giriştiği bütün teşebbüsleri Önlemiştir. Fransız idaresi altında hayat seviyeleri yükselen halk, Fransaya sıkı surette bağlı görünmektedir. Fran-sanın Avrupada vc cihan nazarında kaybettikleri, Afrlkada Asya müstemlekelerindeki vaziyetinin tamamen aksine olarak hiç hissedllnıcmekledir. Bunun içindir ki, Afrikanın Fransız idarecileri kendilerini yalnız "La France cr^atrlco - yaratıcı Fransa.,nın değil, aynı zamanda "La France do-minatrice - Hükmeden Fransa,, nın da mümessili saymaktadır. Anavatanda çok az hissedilen hükmetmek azmi. Afrlkada o kadar barizdir kİ bazan. bu istikamette mübalağaya kapılıp kapı-lmmadığı suali hatıra gelmektedir. Yerli halk himaye edilmekte, fakat hemen her türlü siyasi haklardan memnu bulunmaktadır. Sendikalar ve siyasî toplantılar yasaktır. Milliyetçi "İstiklâl" Partisi o derece sıkı bir sansüre tabidir ki, bu partinin gazetede isminin dahi çıkması memnudur. Bu parti gazetesinde, her gün görülen beyaz sansür lekeleri, partiye "La Partlo Blanc - Beyaz Parti” adının verilmesine sebep olmuştur.
Fransızlar, Batı Afrlkada da aynen Faştaki politikalarını tatbik ediyorlar. “Paternalizm" sisteminin esasları 1944 yılı ocak ayında yani daha harp esnasında Brazzaville’de toplanan müstemlekât konferansında tespit e-dilmiştir: “Fransa müstakil hükümetler teşkiline ilerde bile katiyen izin vermiyecektir. Fransız müstemlekeciliğinin neticeleri, her türlü muhtariyet ve Fransız bloku dışında gelişme İmkânlarını meneder.,,


Bvlçikn sistemi:
Belçika Kongolunda, beyazların hâkimiyeti daha kuvvetli vc barizdir. Memleket, esas itibariyle, bir iki büyük şirket tarafından eski "Coloniııl Rulo - Müstemleke Kanunu" hükümlerine göre istismar edilmektedir. Belçika Kongosu. anavatandan sekiz misli büyük oklumu halde, burada milliyetçi hareketlere, yahut İngiliz Afrlka-sında ve kısmen de Fransız müstemlekelerinde görülen oldukça mühim sosyal huzursuzluklara tesadüf edilemez. Bilâkis Bclçiku Kongolunda bariz bir huzur havası hâkim bulunmaktadır. Sert baskı haroketlorinc tevessül edilmediği İçin, Belçika İdaresi, doğru yolda bulunduğuna kanidir.
almış yürümüş-
gibi burada da, yeril ekseriyetin
İngiliz İdare tarzı:
Fransa ve Bclçikunın Afrika müstemlekelerindeki durum böyle olmnklıı beraber, bunun ilclvhei devam edeceği %
pek de tahmin edilemez. Bu sükun belki 30-40 sene devam edebilir. Ancak, yerlileri Afrika vatandaşı haline getirerek müstakil hÜkumoticrin kurulmasını veya hiç olmazsa mahalli muhtariyetlerin yaratılmasını derpiş eden İngiliz prensipl, neticede Fransız ve Belçika "Paternalizmv”ini muhakkak mağiüûp edecektir. Vakan İngiliz-lor şimdilik sıkışık durumdadır. Doğu Afrlkada halkın memnuniyetsizliği, matbuattan anlaşılacağı üzere, büyüktür. "Self - guvernment now - artık muhtariyet" parolası tür.
Rodezyada olduğu teşrii kuvvet, mühim
tesiri altındadır. Siyasi bakımdan hiç İnkişaf etmemiş olan bu halk kütleleri Commonwealth’den (Britanya İmparatorluğu çanıltısı) ayrılmağa karar verilirse, durum neolur? Doğu Afrika İhracatının pek yakında, sonede 100 milyon dolara varacağı düşünülecek o-lursa, bunun İngiltere için ne demek olduğu kolayca anlaşılabilir.
Buna rağmen her müstemlekede, çok muhtelif safhalardan geçmiş olan İngiliz hattı hareketi, neticede, Hindıs-tanda olduğu gibi yine kârlı çıkabilir. Esasen lngihzlur, Afıikudaki beyaz e-kalllyetin İddia ettiği gibi, süratle ileri gitmiyor. Meselâ, memur sınıfının şimdiye kadar yalnız, en alt kademesi Afrikalılnştırılmıştır. Demek ki, muhtar idareyi doğru gitmek için yapılan tecrübelere rağmen, bütün mühim mevkiler henüz sımsıkı Ingilizlerin e-lindedir. Çok eski bir medeniyete vo tngilizlerln ayrılmasını müteakip her türlü elemanları verebilecek yüksek kültürlü sınıflara malik olan Hindistan bile, iktisadi ve teknik bakımdan IngHtcrcye yine eskisi kadar bağlıdır.
Demek oluyor ki, İngiliz idaresi, Afrikadan çekilse bile bu memleketler daha bir hayli zaman lngiltereyc bağlı kalacaklardır.
Fransız veya Belçika prensiplerine göre İdare odilon bir Afrikanın bile, istikbale büyük tesirli olacaktır. İngiliz metoduna göre Afrika bir çeşit ortak hallno gelirse, bu tesir çok daha büyük olacaktır. Afrikanın dünya sahnesine girdiği sıralarda, batının büyük ideoloji düşmanına taraftar geniş zenci kütleleri getirmesine engel olacak ve Afrika halkım, batının tabiî bir müttefiki haline koyacak olan yegâne sistem, tngilizlerin bugün tatbik etmekte oldukları idare tarzıdır.
nâzil olan vn-
çalısabilirsok vc dikkat istedikle
yazıtımda çalışmak*
memurlar
ve hesapsız* rastgol indiği ayrıca totkik Gerçi, edebi* ilham da büsbütün
Türkiyede "Memur., unvanı altında nyrı bir meslek zümreni tenkil eder vatandaşların gerek ilmi gerek idari bakımlardan hayal »eviyelerini. yaşama şartlarını, aile durumlarım ve diğer sosyal hollerini tetkik etmek gerçekten faydalı bir iş olurdu. Fakat buna flmdfye kader geniş ölçüde ilmi maksatlarla henüz girişilmiş ğildir. ki bir
Bu sahadaki araştırmalara vesile olur düşüncesiyle
31 uçak 19iG
bu kabiliyete ilham diye-
Kodesimiz vo mantığımı*, ve çalışmamızla iç âlemi-
biz
ve
bir
etmemiz ince Hemen daima edilebilecekle* bir galeyan ile
AZILARINA ooro ilham, â-detn gökten hiy gibi bir şeydir. Bir sair oturur da, ilhamına tâbi olaark. kendin© hariçten golen fikirleri ve hisleri yazar. İlhamı ne kadar kuvvetliyse kondisi o kadar üstün sayılır. Demek ki bir yazıcının, sadeco bir kalem gibi, gaipten ge* loni bir tesir altında yazabilocoğine İnanırlar vo kıymetsiz bir muharririn bir gün İlham sayesİndo kıymetli şeyler yazabileceğin© ihtimal verirler.
Bir nevi "tevfik-l rabbani,, IIj kendimizin dışında bir kuvvetin bize yazacağımız şcylorl ilham etmesi ve bizim bunları duyduklarını kaydodon bir kâtip gibi yazmamız tarzında anlaşılan boylu bir ilhama inanmak bir mucizoye İnanmak olur.
Gerçi zekânın ve ruhun haslet leri o kadar karışık dır kİ mûcizeloro de olur. Fakat bunların edilmesi lâzım gollr.
yatta, umumi olarak, mevcuttur. Fakat bu. başka türlü bir mosoledir.
İlham, İçimizde haberimiz olmadan bizo göre yaşayan kendi duy gularımız vo fikirlerimizin Aleminden gelir. Muharrire ilhamını veren kendi hissi, düşüncesi ve hafızasıdır. Sanatkârın söylemek ihtiyacını duyduğu şeyleri hayatın hâdiseleri karşısındaki düşünceleri hazırlar. Hikâye ötmek İstediği şeyler hayatından çıkar. Hisleri tocrübolorl demoktlr. Yazıları bütün bunlardan doğar.
Bir kitabı yazmaya başlamadan evvel o bizim içimizde mevcuttur Movzuu ve hikâyesi itibariyle no olursa olsun, biz ona içimizde duy duğumuz bir geniş hassasıyottıı diyebiliriz. Onu butun vuzuhu İle hudutları ile, teferruatı İle değil fakat taşıdığı kıymotlerln bir kısmını göstermeyen bir bulut halinde duyarız
Bir sanatkâr gönlünün üstünde hemen daima müphem birtakım çalgılar, nazlı ve dağınık kokular, vücutları tc’okkul cik hisler du/ar, bunların nasıl edâ rini düşünür. Hissi
aşkı, dünyayı ve hayatı bir mec lübiyct, bir memnuniyet veya bir felâkot seklinde duyarak butun bunları yazmak ister.
Asıl İs sanatkârın içinde duydu ğu bestelerin güftelerini keşfetmesi; ruhunda tekevvün eden bu â-henkieri zaptederek dile getirmo-11: notlarını tesbit ile onları söyletmesi; yazının ağları ile tarayarak başkalarının okuyabilecekleri satırlara nakletmesidir.
Asıl ilham budur: Bizim derinliklerimizde müphem ve dağınık duyup hatırladıklarımızı avlayarak toplayıp şuurlu bir surotto ifado edebilmek!
Bunu yapabilmek için bir hasat zamanı lâzımdır. Yazmak işto bu ekin biçme zamanıdır. Bunun için ne hariçten gelecek ilhama, ne başka bir Alemin yardımlarına zaruret ve liftum vardır. Yaşadığmız zamanın mahsullerini, yahut geçmiş zamanlardan süzülerek hafızamızda toplanmış vo billûrlaşmış bütün hislori, ronklori, şekil leri hafızamızın bu mucovherleri ni sanatkârın çalışması bizo ulaş tıracaktır.
Sanatkâr bunları muttasıl deyerek kıymetli taşları kıymetsizlerinden ayıran bir kuyumcu zahmet ve dikkati İle cins olanlarını ayırmak ve kalplarını atmak ister Bu iş. herhangi bir ilhamdan ziya de, bir kuyumcunun dikkatli sobn tını icap ettirir.
Bu müşkül İsi başarabilmek, bu zahmetli çileyi doldurmak İçin
Yazan : Abdiillıak Şinasi IllSAR
Asabımızın yatıştığı, gönlümüzün râkit bulunduğu, zihnimizin yor-gun olmadığı hulâsa iyi çalışabileceğimiz bir zamana ihtiyacımız vardır. Hor muvaffakiyet çalışma kabiliyetlerimizin muntazaman işlemesinin mahsulüdür. Asabımız, zekâmız, yâni sıhhatimiz yolunda gider de layıkiyle
yâni büyük bir sabır sa rfedebil Irsek yazmak rımizi yazabiliriz,
Julcs Ronard’ın bir Baudolaire'in "İlham
tır,, demiş olduğunu okudum. Ben de: "ilham çalışabilmektir,, demek istiyorum.
Edebiyatta ilham demek, hulâsa hiöscdıp bildiklerimizi, hatırlayıp düşündüklerimizi vücudumuzun ve mAnovlyatımızın coşkun veya din-lonmiş; müteessir veya müsterih; heyecanlı veya sâkin, nihayet hususî ve müstnlt bir Anında, bir dalgıç gibi derinliklerimize dalıo toplamak, onları zedelemeden, karanlıklarımızdan dünya yüzüne çıkarmak, kendi olduklarına goro ifade otmok yolunda omok sarf e debilmemiz, çalışabilmemiz demektir. İşte ruz.
Bütün zekâmız
mizden hangi covherleri bulup istihraç edebildiğimiz meselesine, yani meydana çıkardıklarımızın kıymetli mücevherler mi. kıymetsiz taşlar mı olduğu mosolcslnc gelince bu içimizdeki Alemin, hâzinenin. yAni talihimizin sırrıdır.
Fakat, her ne olursa olsun, nihayot damarını bulduğumuz kıymetli olduğunu umduğumuz
madeni, tıpkı bir amele gibi, doı-meye, deşmeye, açmaya koyulduğumuz sırada, kı ilham artık bize golmiş olmakla bizim ondan istifade etmemiz için acelemiz, tolâşı-mız var demektir, bazan da duyarız ki, eyvah! kapımız çalınır! Hayatımıza devam edebilmek İçin her zaman İhmal edemeyeceğimiz işlorimiz vardır. Ya bunlardan birinin saati çalmış olur, yahut biri-birlerinin vakitlerini yemekle bejlenen burjualardan biri, (bu kelimeyi artist aleyhtarı mânasıyle kullanıyorum) akrabamız, dostlarımız, ahbaplarımızdan biri gelir, eğer bizim herhangi bir budalayla bir İş üzerinde görüştüğümüzü görseydi hiç sesini çıkarmayacak ve bizi pekâlâ mazur görecekken ancak kendi kendimizle görüşmekte olduğumuz mazereti ona kâfi n'ola Hem suh sun, le bezm-i hasımız bu andaki misafirimize kâfi bir mazeret gözükmez. Bizi kendisinin zaten iyi bilmediğimiz ve tasvip etmediği miz işleriyle adamakıllı al A kal an-mıyarak kendisini isteksiz bir halde dinlediğimize, merakı ve heyecanı karsısında sonuk ve soğuk kaldığımıza hayret dor. Bizi nezakotsiz bulur. Yakınlarda laşmış olduğumuza Bilmez ki içimizde lerdon beridir izini bir fikrimiz, bir hissimiz nihayet elimize geçmiş ve ziyaretimiz* gelmiştir. Vuslatına ermekteyiz. Bu müstesna ânımızda onu ihmal e-dlp kendisini kabul etmekle eserimize karsı büyük bir günah işlediğimizi vc kendi lehinde büyük bir fedakarlıkta bulunduğumuzu kat’lyon takdir etmez. Hakkımızda fena bir fikir edinorek ayrılacak ve gidecek, ötede beride bizi çekiştirecektir. Aman, uğurlar olsun! "Sağ olsun ehibba da no dor-lorso desinler!,,
kendi olduğumuz gelmez. Ncf’I: "Itso ger Nef’I gönlüyle daim bezm-hat — kadeh, hem bâdo, hem bir şakiydir gönül!,, diyedur-bizim kendi gönlümüz-
ve hiddot e-vo hodkâm hayli ahmak-da hükmedor. nice mevsim* takip ettiğimiz
MALATA ÇİFTÇİSİ
Yazan: Joseph Conrad
Ortalığı bir ölüm sessizliği kapladı. Bütün çehrelerde kederli ve haşin bir ifado vardı.
Gazeteci yine konuştu:
— işte bize lâzım olan adam. Pek telâşlı görünüyorum, kusuruma bakmayın. Fakat cidden, ihtiyacımız var, size Renouard. Yardımcınızın adı Waltcr demediniz ml bana? öyle hatırımda kalmış. Eh, ihtiyar uşağın karısından gelen mektuba bakın. Ne dddiğinl dinleyiniz: "Yalnız şu kadar söy-liyebillrim kİ, zavallı kocam mektuplarını H. Walter adına gönderiyordu.,,
Renouard’ın boğuk bir sesle çıkardığı hayret nidası ötekilerin haykırışmaları, kaynaşmaiurı İçinde kayboldu. Gazeteci bir iki adım ilerllyerek genç kızı selâmladı ve:
— Miss Moorsom, dedi, sizi bütün kalbimle tebrik ederim kİ, şu iş mesut bir neticeye...
Renoaurd atıldı:
— Durun...
Öteki şimdi ona hitap ediyordu:
— Siz de olur şey değilsiniz ha!! Yalnız yaşamak sev-dosiyJe nerede İse vahşiler kadar anlayışsız olacaksınız! Şuna bakın! Aylardanberi kibar bir adamla düşüp kalkıyorsunuz da haberiniz yok.
Ve hürmetle eğilerek ilâve etti:
— Hepimizin takdir ettiğimiz Miss Moorsom tarafından seçilmiş bulunması onun mükemmel, kusursuz bir adam olduğunu gösterir.
Genç kız ona arkasını döndü. Gazeteci dostunun kulağı-na fısıldadı:
— Ümit ederim ki, onu pek sımazsınız değil mi Geoffrey ?
Renouard bir »sandalyeye oturdu, dirseklerini dizlerine ve başını ellerine dayadı. Onun arkasında, profesörün kız kardeşi gözlerini havaya kaldırmış, ellerini uğpşturuyordıı. Parmaklariyle çenesini tutan Mrs. Dunster ise Wilhe‘ye bakmakta idi. örnek diye gösterilen yeğeni pek garip bir halde idi: Yüzü kıpkırmızı kesilmiş, tepesinin çıplak kısmına ustalıkla sıralanan saçları karmakarışık olmuş, o çıplak saha dahi iyice kızarmıştı.
— Ne var? Ne oldu, Gcoffrey?
Etrafındakilerin sükûtu, gazeteciyi şaşırtmıştı; sanki o, herkesin sıçrayıp oynayacağını, çığlık koparacağını ummuştu.









il
ve de« bel-
bu
mevzuun bazı cepheleri üzerinde kısa da olsa
mek ve önce memurların tahsil seviyeleri hakkında bir fikir edinmek istedim. Bunun için de İstatistik Genel Müdürlüğünün neşrettiği "Memurlar İstatistiği,, nejen faydalandım.
Geçen sene yayınlanan bu İstatistiğe göre Türkiyede memurlar sayısını şu cetvelde görebiliyoruz:
etüdler yapmayı dene-
tarihinde fiilen müstahdem olanlar
Gc nel
Maaşlı
Genel bütçe Katma bütçeler Belediyeler
(50.072
33.080
4.806
18.903
özet
Daimi ücretli
Geçici hizmetliler
Yekûn
1 —
2 —
3 —
4 — özel idareler
5 — iktisadi Devlet teşekkülleri
Umumi yekûn...
106.361
Bu cetvele bakılınca Belediyeler ve özel idareler hariç olmak üzere dev let memurlarının 170.202 olduğu anlaşılır. İstatistiğin yapıldığı tarihten sonraki artış miktarını bugün bilemiyorsak da bunun, incelediğimiz mev-
Tahsil dereceleri
Diplomasızlar tik öğretim görenler Orta öğretim görenler Lise öğretimi görenler Yüksek öğretim görenler
81.737
33.014
13.591
9.529
18.589
106.110
3.653
107
4.806
820
9.395
85.462
66.201
22 703
29.261
18.539
282.166
zuun neticelerine mühim cağı şüphesizdir.
Tahsil seviyeleri itibariyle memur ların hangi derecelerde bulundukları m tafallâtiyle duruma bir
MooşZt mem urlar
Daimi Ücretliler
tesiri olmıya-
görmeden önce genel göz gozdlrellm:
İktisadi
Geçici Devlet hizmetliler te^ek.
Yekûn
2.759
21.964
54.701
8.241
14.988
20.365
31.230
24.553
2.792
1.479
3.340
2.443
1.813
756
401
1.905
5.178
6.312
2.568
1.737
108.653
80.İ19
8.753
17.700
28.869
60.815
87.379
14.357
18605
— - 4
209.991
İstatistikte bir de tahsil dercceBİ bilinmeyen hanesi vardır. Burada hayli kabarık görünen 12.641 rakamını gö rüyonız, kİ bunu genel yekûna ilâve
edince 222.166 rakamı
Şimdi bir de tahsil
re memurların umumi yekûna nlapeU lerlnl görelim:
%
elde edilir, derecelerine gö-
Diplomasızlar tik öğretim görenler Orta öğretim görenler Lise öğretimi görenler Yüksek ögret*m görenler
Bu nispetler devlet, özel idare ve belediyelerde çalışan memurların u-muml yekûn dahilindeki tahsil derecelerini ve memur sayısını açıkça göstermektedir.
Yabancı dil
Genel bütçeden maaş alanlar
Katma bütçeden
18.46
27.37
39.33
6.46
8.38
100.00
Memurlann tahsil derecelyi mevzuunu incelerken bir de yabancı dil bilenlerin sayısını öğrenmek hayli enteresan olacaktır düşüncesiyle aşağıdaki cetveli veriyoruz;
Özel idare ve belediyelerde
İktisadi Devlet tevekküllerinde
Yekûn
Fransızca
İngilizce
İtalyanca
Rusça
Arapça
Almanca
Rumca (yunanca) Diğer diller
Umumi yekûn
7.202
1.552
91
198
758
2.091
544
1.141
2.066
514
64
174
351
590
606
1.089
48.244
270
22
105
255
270
387
738
1.673
397
51
143
69
587
853
506
12.446
2.733
228
620
1.433
3.538
1.674
3.474ı
13.577
5.454
3.726
3.395
«6.14*
üzerinde
Kabataslak verdiğimiz ve aynen açıklamalar yapmadığımız bu rakam ve nispetler memleketimizde devlet kadrosuna giren münevver züm-
T



Çeviren: Reşad Nuri Darago
sar-
ba-
ata
ele ge-

13
— Sizin adada bulunuyor değil ml?
Renouard başını kaldırmadan cevap verdi:
— Elbette! Elbette orada.
— Eh, öyleyse?
Gazeteci etrafına bakıyor, imdadına yetişecek bir cevap bekliyordu. Fakat hiç beklemediği bir cevap geldi. Kendisine ehemmiyet verilmemesinden dolayı hiddetlenen vc zaten biraz içince çabuk kızan o hassas Wlllfe, yalandan hoş edası takınarak atıldı:
— İyi anıma daha burada değil! Değil ya! Durun kalım, daha ele geçirmediniz!
Bu münasebetsiz sözler gazeteciye pek yorgun bir vurulan kamçı tesirini yaptı:
— Ne? Yani ne demek İstiyorsunuz? Hayır, henüz geçirmedik. Tabii daha burada değil, fakat Geoggrey’in
misi burada. Gönderip aldırtmak mümkündür pekâlâ. Daha iyisi var: Hepiniz Maiata’ya gitseniz nasıl olur üstat? Vakit kazanırsınız. Eminim ki Mise Moorsom bu şekil tercih eder.
Gazeteci bunun üzerine zarif bir hareketle genç kıza doğru döndü, fakat o, yok olmuştu. Başyazar hayli bozuldu fakat devanı etti:
— Ha., evet... Niçin olmasın? Eğlence seyahati yaparsınız. Gemi çok güzel, mevsim güzel, gaye daha güzel,.. Hayır, hiç bir mâni yok. İşittiğime göre Geoffıey pek büyük bir köşk a’mış. Hepinize yer vardır. Sizi misafir etmekten zevk alacağı muhakkak. Böyle mesut bir kavuşmaya yardım etmekten kim şeref duymaz? Ben bile bu işde oynadığım küçük rolden iftihar hissetmekteyim. Geolfrey, azizim, beni dinlerseniz lâzım gelen tertibatı alın. Yarın sabah erkenden yola çıkılır, bir gün bile gecikmek cinayet.
Şarabın ve heyecanın tesiri He VVillle kadar Renouard bir zaman hiç bir şey işitmemiş gibi du; sonra kalktı, ve gazetecinin sırtına öyle bir
(lu ki, küçücük adam sendeledi ve gözlerinde korku belirdi. Renouard;
% — Siz aradığınız şeyleri bulmasını bilen bir adammışsı-
nız, dedi, hem de yaman bir teşkilatçı! Hakkı var. En iyi çareyi buldu. Hislerin emrine itaat etmemek doğru olmaz. Malata seyahatini de göze almalı.
Vc donuk bir sesle devam etti:
— Pek ıssız bir yerdir.
Şimdi. Üzerine çevrilmiş gözlerin bakışı altında yine dü-
kızanıııştı. sessiz dur-vııniş vur-

"çabuk ok hı-yapağı olduğu
şünceye koyuldu. O da ayrı ayrı hepsine bakıp nihayet profesöre gözlerini dikti: Filozof, ayakta duran kız kardeşinin yanında sert bir eda ile pUrosunu parmaklan arasında döndürmekle meşguldü.
— Gelirseniz çok bahtiyar olurum. Karar, değil mi? Yarın akşam yola çıkarız. Şimdi bana müsaude buyurun. Bu sevinçli anlarda sizi daha fazla rahatsız etmek istemem.
Renouard bunları söyledikten sonra ciddiyetle selâm verdi ve olduğu yerde sallanan uykulu, somurtkan Wllle’yi göstererek:
— Şuna bakın, dedi, keyfinden kabına sığmıyor yatırsanız iyi edersiniz.
Ve herkes başka başka tarzda Wülie'ye bakarken o, dostlarından ayrıldı,
Renouard acele adımlarla evden çıkarak, sandalunn beklediği kıyıya ulaşan kestirme yola doğru gitti. Sandalda uyuklayan Kanakiar sesini duyunca sıçradılar. Binerken çekiniz!,, emrini verdi ve sandal, suyun üstünde bir zı ile uçtu, "çabuk! çabuk’,, sandal, demir atmış yelkenlerini boyladı, içinde beş yüz kişinin uyumakta
amiral gemisinin sessiz ve karanlık kümesini sıyırarak geçti. Nöbetçiler onun "çabuk! çabuk!,, demesini duydular. Ka-naklar soluk soluğa kürek çekiyorlaı dıysa da Renouard yine yavaş gittiklerine hükmediyordu. Nihayet gemisine tırmandı, ve o kadar acele etti ki ip merdiveni şiddetle .salladı; güverteye ayak basarken az kalsın düşecekti; birdenbire durdu.
Ne idi bu acele? Nereye koşuyordu böyle? Peşinden koşan birinden kaçtığını ve fakat ondan kurtuiamıyacağını biliyordu çoktan.
Kendini güvertenin üzerinde bulduğu vakit, hâkim olmaya çalıştığı iradesinin yine gevşediğini gördü. Gece yarısında gemisini yola çıkarmayı, uykuya dalmış öteki gemilerin arasından geçirerek uzaklaştırmayı tasarlamışken bunu yapa-mıyacağını görüyordu şimdi. İmkânsızdı Bu... Böyle kaçmakla —ölse de, kalsa da— kendisine müthiş bir şüphenin lekesi sürüleceğini düşündü. Yok, yapacak şey yoktu.
Kamarasına inerek, paltosunu çıkarmaya bile vakit bulamadan. yardımcısının adresine gelen mektubu çekmeceden çıkardı. Bu mektup Dıınster’in yazıhanesinde üç ay beklemişti. Unutup gitmiş Olduğu mektubu adamın adını az evvel duyunca hatırlnmiRtı
Dev Mili »'(ll'irk '




renin sayısiyle çok belirtmesi olacaktır sanıyoruz.
Salâhaddin DEMİRKAN
kültür seviyelerini az bakımından faydalı
• •

















Hayatın gecesi lâmbalarını da beraber yetirir.
Joubert Kelimeler düvüncelvrimizin resimleridir.
Dryden Bir adamın sayılacak hiçbir şeyi kalmayınca yadını saymayuk Emerson
Deha yolunu kendi bulur, V6 fa* ııerini kendi taşır.
Wâmott
Ebediyen yasayan tek jey kcU* medir.
Haziitt Kelimelerinizin kanatlan var» dır, fakat istediğimiz yere uçmazlar.
George Eliot Güzel kelimeler bir kalbi ne çok mesut ederler.
Longfellovv Keçeler dünyayı idare ederler. John Selden Çok söyliyccek şeyi olan adam az kelime kullanılır.
H. W. Shasv t h t ya rl ığ 1 m iz ı h az t neleş tiren sevi üçleri m iz in bitmesi değil, ümitlerimizin kalmamasıdır.
Richter Vicdanın binlerce kılıcı vardır. Shakespeare yegâne yanılmayan hd-
Vicdan kimdir.
Vicdan, sezidir.
Vicdanın
Hosea Ballon insan ruhunda Allahın
Faziletlerin büyük dundır.
Aughey mektebi yoktur.
Thedore Parker tiyatrosu vic-
Vicdan aklıselimin
Vicdanın sesinden mis bir yer mevcut
Cicero nabzıdır.
Çolerldge kaçabileceği* mudur f Byron
t? Ocnlc 1950
YENÎ İSTANBUL
Sayfa B
HİKÂYE
Hava âleti
Küçük, zevkli buluşlar
SEZAt'nin. Tophaneden Be-ı yogluna çıkan yokuşun yarı yerinde dört odalı ahşap bir evi vardı. Annesi, iki çocuğu ve çocuk yaşındaki karısı İle orada, sabahları Üsküdar üzerinden doğan güneşle uyanıyorlar, hayatlarını en ucuz bir şekilde geçirmeğe çalışırken, açık denizlerin vaidlcrini rıhtımlarda beklemeye giden Sezai günlük nafakalarını kazanıyordu. Çok genç olmasına rağmen, rıhtımda çalışanlar arasında itibarı vardı. Kendisi bir defa aldatılmış olduğu için kimseyi aldatmıyordu. Sabahçı kahvelerine en erken gelen müşteri oluyor, değişik denizlerden gelecek vapurları bekliyordu.
Bir sabah, kemiklerine kadar işleyen kesif bir sisten sonra öksürmeye başlamıştı. Karanfilli çaylar, ararotlar, pehlivan yakıları, sırta sürülen biberli sirkeler fayda vermeyince, kimseye belli etmeden Gureba hastahanesine gitti. Doktorlar sırtım dinlediler. Röntgenle baktılar ve: — Senin ciğerlerin hasta! dediler. Zayıf yüzü mahcubiyetle kızardı. Nasıl olurdu; bir türlü kendine yakıştı-ramıyordu.
Doktorlardan biri: — Pnömo-toraks yapmalı, dedi.
Röntgen odası aydınlanmadan Sezai kayboldu.

Sokakta, rıhtımda, kahvede ciğer hastalığı hakkında malûmat toplamaya başladı. Herkes bildiği vakaları» onları iyileştiren ilâçları, bazı doktorların mucizelerini anlatıyordu. Ne Aband gölünde çıkan Alabalıkların şifası, ne Ki-razlıyaylâmn havası, ne de AksaraylI bir adamın keşfettiği ilâç, hiç birisi Sezaiye nasip olamazdı. Günler geçtikçe, elmacık kemikleri ile dudak birleşiği arasındaki çizgi derinleşiyor. Gözlerinin altı morarırken şakakları penbe bir renk alıyordu. Meraklı bakışları, belki de gözlerinin gittikçe artan parlaklığı aldatıyordu. Her sabah şafak vakti kahvede karşılaştığı arkadaşları, ondaki bu değişikliği sefahet yaptığına hamlediyorlardı.
Bir sabah, yatakta, öksürük nöbetini bastıı/hak için ağzına tıkadığı mendil kanlandı. Sol ciğerindeki yarayı o anda bir bıçak gibi hissetti.
Bir müddet gözleri, parlak kanatlı iki sineğin beklenmedik hareketlerine takıldı. Nihayet Sü-heylâya anlattı. İkisi beraber Güre baya gittiler.
Oradaki doktorlar sanki onu bekliyorlardı: — Hava vereceğiz, sol tarafa, dediler.
O, şimdi, sol tarafına hava verilince, bütün hastalığın iyileşeceğine inanmak istiyordu. Duvarları kireç badanalı, fazla aydınlık taş odanın ortasında, kendi yatağına hıfc benzemiyen dar ve yüksek masanın üzerine uzandı. Yandaki masantn üzerinde, su dolu iki şişe, onları birleştiren lâstik borular ve direksiyona benzeyen bir demir çember vardı. Arkada, pençereden aydınlık bir gökyüzü görülüyordu. Göğün malisi gitgide artacak, birdenbire su oluverecek, odaya dolup hepsini boğacak gibiydi.
Sezai kendini tamamen bırakmıştı. Yalnız, ötekilerin, beraber çalıştığı arkadaşlarının, bilmesini istemiyordu. Doktorlar, alacağı havayı kimsenin farkedemiyece-ğini söylediler. Sigarayı bırakmasını. iyi yemesini, yorulmamasını ve bir müddet yatmasını tavsiye ettiler.
Fakat, bunlan hiç bir zaman kontrol edemiyeceklerdi.
Sezai, acaba ne kadar hava a-labileceğim? diye bekliyordu. Ciğerlerinde hakiki bir hava ihtiyacı hissetmekte idi. Bu hava â-İeti de klmbilir ne kadar garip bir âletti. Herhalde ağzını, burnunu içine alacak, ve bu deliklerden İçeriye zorla hava püskürte-cektt Fakat, ne kadar korksa kaçmıyacaktı. Kapının arkasında. koridorda o çocuk, Süheylâ beklerken artık İş işten geçmişti. Gözleri o jiorkunç âleti araştırır-
Yazan: FİKRET ÜRGÜP
ken, sol kaburgalarının arasına bir iğne soktular ve: — Tut nefesini, dediler.
Herhalde bu hazırlıktı. Havaya tahammül edebilmesi için bir İğne yapmış olacaklardı. — Nakıs ondört, nakıs sekiz, dediler.
Sanki onun mukavemetini ölçüyorlardı. Yuvarlak çemberi çevirirlerken, garip bir gıcırtı oluyordu. Biraz sonra: — Nakıs beş, nakıs üç, dediler.
Dışarı çıkınca bunları Süheylâ-ya anlatacaktı. Şimdi, kendini hava almağa tamamen hazırlanmış hissediyordu. Hattâ, icap eden bütün havaları birden alacak, ve kimseye belli etmiyecekti.
Çocukları, karısı, kendisi, hepsi kurtulmuş olacaklardı.
O esnada doktorlardan biri o-muzuna vurarak:
— Geçmiş olsun, dedi Şimdi biraz dinlen, öbürsü gün gelirsin.
Demek olan olmuştu. Kendinde bir gariplik hissetmeğe başladı. Bir müddet bu hissi anlamaya çalışarak, kımıldamadan kaldı. Pencereden giren ışıkla havadaki tozlar, yan yatırılmış billûr bir sütunu hatırlatıyordu. Sezai sanki verilmiş olan havayı kabul etmek, benimsemek istiyordu. Şimdi, bu garip yükle nasıl kalkacak, nasıl yürüyecekti? Süheylâ onu tanıyacak mıydı?
Dışan çıktığı zaman karısı o-na sanki bir kahramanmış gibi bakıyordu. Sezai birkaç adım yürüdü; duvara dayanmak zorunda kaldı.
Evde, akşama kadar sedirin üzerinde oturdu. Annesine; —Keyifsizim. demişti. İzah edemediği bir şekilde kendini değişmiş hissediyor, çocuklar yanma yaklaşmak istedikleri zaman onlan kovuyordu. Bir yandan hastalığı, üstelik hava almış olması, belki onlara dokunurdu.
Süheylâ ondaki değişikliğin farkına varmaz görünüyordu. Çocukları emzirip uyuttu. Sonra yataktaki yerine gelerek onun zayıf vücuduna sarıldı. Sezai kendindeki garipliğin nereden geldiğini bir türlü anlayamıyordu. Hava nereye verilmiş? Nasıl olmuş? Şimdi ondaki değişiklik nedir?
Göğsünü yoklıyarak bir ipucu yakalamağa çalışıyordu. Elini, sol tarafında memesinin altına götürdü. Kalbinin vuruşunu hissedemedi. Elini daha çok bastırdı, nafileydi, kalbi atmıyordu. Her halde hava oradaydı, kalbinin yerini almıştı. Bir an karanlık geceyi bütün yükü ile üzerinde hissetti. Fakat nefes alıyordu. Sü-heylâyı uyandırdı.
— ölüyorum galiba; dedi. Kalbim atmıyor, bir de sen bak.
Süheylâ ince parmaklari.vle o-nun kalbini aradı, hakikaten hissedilmiyordu.
Hıçkırmağa başladı. Sezai o-nun ağzını kapayarak:
— Sus! dedi. Çocukları telâşa verme. Sabah söylersin.
Genç kadın hıçkırıklarını içine çekti, kocasının üzerine kapandı, uykuya kapılmcaya kadar göz yaşlan dinmedi.
Sabah olurken Sezai gülllmsl-yerek uyandı. San bıyıklan çok hususî ve garip bir heyecanla titriyordu. Bir sigara yakarak nh-tıma indi.
Doktorların bütün söylediklerine rağmen sigarayı bırakmayacaktı.
Eğer bırakacak olsa, ark^daş-lan şüphelenecekler, kendisine bir alay sual soracaklardı.
EN kıymetli hediyeler kalbden gelenlerdir. Bir çok kimseler, zamanlarının darlığından veya biraz sıkıntıya katlanmak istemediklerinden dolayı, nispeten pahalı bir fiyata hazır hediyeler almağı tercih ederler. Halbuki çok daha az masrafla çok daha makbule geçecek hediyeleri bizzat yapmanız kabildir. Bütün bir sene içinde elinize geçen fırsatlarla dostlarınızı memnun edebilmenizi temin İçin, size, basit, şirin, ucuz ve yapılması kolay bazı fikirler vermeyi faydalı bulduk.
•ğ Deniz kenarında bulunan kabukları hemen hemen hepimiz muhafaza etmişizdir. Bunlardan neden faydatanmıyalım ? Üzerlerine beyaz veya hafif pembe tırnak cilâsı sürmek onları İşe yarar bir şekle sokmak için kâfidir. 2,50 cm. genişliğinde bir siyah kadife kordelâ alın, üzerine bu kabuktan yine tırnak cilâsı ile yapıştırın. Kordelânm iki u-cunu büyük bir fcrmejüp ile birbirine raptedin., işte size bir kolye..
★ Yemekte masanızı ucuz bir şekilde süslemek ister misiniz? Sağdaki resme dikkatlice bakın, küçük şamdanları gördünüz mü? Bunlar boş makaralardan başka bir şey değildir. Dikiş kutunuzda her zaman mevcut otan bu makaraları bir paket altın veya gümüş yaldız ile boyayacak olursanız, bu güzel şamdanlara siz de sahip olursunuz. Makaranın deliğine renkli bir mum yerleştirin. Göreceksiniz herkesin ne kadar hoşuna gidecek..
★ Bir saatte küçük ve hoş bir halı yapabilirsiniz. Çuval bezinden, hah büyüklüğünde bir parça kesiniz. Sonra çeşitli renkte pamuklulardan, halınızın uzunluğunda 3 ile 4 cm. genişliğinde bantlar kesiniz. Muntazam aralıklarla çuvaldan 3 er iplik çekiniz. Renkli bantları bir çengelli iğnenin yardımı ile bu ipliği çekilmiş boşluklardan geçiriniz. Halınızın kenarlarına püskül veya biye yapınız. Eu suretle çok şirin bir halıya sahip olursunuz.
* Eski bir çarşafın işe yarar kısımlarından, 30 cm. genişliğinde, 38 cm. uzunluğunda 16 parça kesiniz. Parçaların kenarlarını yeşil veya sarı H. C. koton ipliği kullanarak bir tığla işleyiniz. Sonra bu parçalan (4 tanesi örtünün genişliği, 4 tanesi de uzunluğu olmak üzere) birbirlerine dikiniz. Parçaların üzerine sap işinden küçük buketler işleyiniz. 28 cm. X 28 cm. lik 6 tane peçete biçiniz, kenarlarını tığ kullanarak aynı renkte veya aynı tonda iplikle işleviniz. Peçetelerin uçlarına markalarınızı da işlerseniz daha güzel olur
★ Seyahat etmeyi sever misiniz? Uzak memleketler, muhtelif ırklara mensup insanlar, dünyanın meşhur şehirleri hakkında hayal kurar mısınız? Rüyanızın bir kısmını şu şekilde tahakkuk ettirebilmeniz kabildir Beş ilâ altı santimetre kalınlığında, siyah renkte, deri bir kemer satın a-lınız. Bu kemerin üzerine gayri muntazam bir şekilde ve değişik renklerde yabancı memleket pulları yapıştırınız. Her zaman İçin ılık su ile pulları çıkarmak ve yerlerine yenilerini yapıştırmak kabildir.
★ En aziz dostunuzu memnun etmek istiyor musunuz? Bundan basit bir şey otamaz. îkl kibrit kutusu alınız ve bunları birbirine yapıştırınız. Kutuları böylece çiftleştirdikten sonra, üstüne ve altına, kutuların eb’a-dışından biraz daha büyükçe, birer karton yapıştırınız. Bu kartonları da neşeli renklerle süslü ekose İpek veya pamuktan bir kumaşla kaplayınız. Bütün bunları yarım saatten kısa bir zamanda bitirir ve hediyenize şahsiyetinizden de bir pnrca ilâve etmiş olursunuz.
★ örgü örmek, en büyük zevklerimizden biridir. Fakat mütemadiyen yumağın peşinden koşmak çok can sıkıcıdır. Hem de vakit kaybettirir. Sizi bu sıkıntılı halden kurtaracak küçük bir buluş: 40 cm. eninde 75 cm. kumaş alınız, masanın üzerine seriniz. Uzunluğun 45 cm. sine bir işaret koyunuz,, sonra, geri kalan 30 cm. sini işaretlediğiniz yere kadar kıvırınız. Kenarlarını di
kiniz, böylece derin ve yassı bir cep elde etmiş olacaksınız. 40 cm. genişliği hafifçe büzünüz. 4 cm. eninde bir kemer yaparak bu büzgünün üzerine dikiniz.
Misafirlikte ve ziyarette dikkat edilmesi lâzım gelen küçük nezaket kaideleri
Evimize gelen kadın veya erkek her misafiri karşılarken ayağa kalkmayı ihmal etmiyelim...
Şayet şeker getirmişlerse kutuyu hemen açarak ikram ediniz.
Getirdikleri şey çiçek ise, buketi ihmalkâr bir tavırla herhangi bir şeyin üzerine kaymayıp, vazolara yerleştirecek olursak nazik bir hareket yapmış oluruz.
Gelenleri kapıya kadar teşyi etmek, kocanıza veya büyük çocuğunuza düşer. Tabii evJi değilseniz bu işi bizzat yapmak sizin vazifenizdir.
Misafirinize sigara ikram etmeden dalgınlıkla kendi sigaranızı yakmak dalgınlığına düşmemelisiniz.
Daima en genci daha az gencine, az mühim olanı çok mühim olana takdim ediniz.
Misafiriniz gelir gelmez radyoyu kapatmayı unutmayınız.

Arkadaşlarınızı zij'aret edeceğiniz vakit, sabahleyin veya hemen yemekten sonra gitmemeğe bilhassa dikkat ediniz. Küçük çocuklarınızı, dâvet edilmeksizin misafirliğe götürmeyiniz.
Ziyarete gittiğiniz kimse çok samimi bir arkadaşınız değilse çiçek veya şekeri bizzat kendiniz götü(neylniz. Yollamak daha nazik bir hareket olur. Kendiniz götürmeğe mecbur olduğunuz takdirde getirdiğiniz paketi hemen hizmetçiye vermeyi ihmal etmeyiniz. Şayet kapıyı ev sahibi açarak olursa paketinizi sessizce bir yere bırakınız. Görmek ve ondan
bahsetmek ev sahibine düşer.
Sizden yaşça, veya mevki bakımından yüksek biri olmadıkça, talödım esnasında yerinizden kalkmayınız.
Ahbaba, arkadaşa sık sık telefon etmek doğru değildir. Telefon etmeye çok mecbur olduğunuz takdirde rahatsız ettiğiniz için af dilemeyi ihmal etmeyiniz.
Herkesin önünde saçlarınızı tarayıp makyajınızı tazelemek kar-şınızdakilere hürmetsizliktir. Ev sahibine yavaşça musluğu sorarak her işinizi orada kolaylıkla halledebilirsiniz.
Şayet kocanızın hangi kadınların eli öpüleceğine dair bir tereddüdü varsa hiç birininkini öp-memekle en münasip hareketi yapmış olur.
Mühim bir şahsa veya rütbesini bilmediğiniz bir askere nasıl hitap edeceğinizi katiyetle bilmiyorsanız. sadece “Beyefendi,, veya “Hanımefendi,, diyerek işin içinden bir hata yapmaksızın kolaylıkta sıyrılabilirsiniz.
Yaptığınız herhangi bir hata karşısında bocalayıp onu tamir etmeye kalkmayınız, zira “kaş yapayım derken göz çıkarırsınız,, Böyle anlarda en büyük nezaket, bahsin üzerinde hiç durmamaktır.
Bilâkis karşınızdaki fnsnn bir hata yaptığı takdirde; onu hafifletmek için tefsire kalkışmayınız. Hatayı hissetmemiş gözükmek en büyük nezakettir. Kimseye ders vermeye kalkışmıyalım.. Biraz düşünecek olursak hepimizin nasihat ve derse muhtaç olduğumuz zamanlar bulunduğunu görürüz.
Çinden notlar
ÇtNLÎ, tabiatın bahşettiği I zenginliklerle, kıthk, su baskını gibi felâketler ortasında tam mftnasiylo geçim ayarını kaybetmiş çabalayıp duran bir zavallıdır. Bunlar yetişmiyormuş gibi ihtilâller, Japonlarla ve komünistlerle yapılan harpler halkı büsbütün felâkete sürüklemiştir. Peiplng’de kaldığım müddetçe bilhassa, komünistlerin Pcyplng kapılarına dayandığı günlerde, duvarlar, dahili harbin neticesi olarak meydana gelen kıtlığı ve her çeşit felâketi gösteren afişlerle dolmuş, kaldırımların üzerine bile: “Biz harp değil, yiyecek istiyoruz,, gibi cümleler yazılmıştı.
Peyping mâbedlerinin kar gibi beyaz mermer merdivenleri, Nanking’-İn yazın toz topraktan, kışın ise yağmur sularından ve çamurdan geçilmez hale gelen sokakları ve Şanghay'ın gözleri kamaştırıcı vitrinlerinin önü türlü sefalet man-1 zarası arzeder. Hele köylerde ve kenar mahallelerde, tek pencereli toprak evlerin kapılan Önüne güneşten faydalanmaya çıkmış, aylarca sabun yüzü görmemiş mavi pamuklu entariler giymiş ihtiyarlar, gençler, çocuklar sanki tabiatın hiçe sayıp ortaya döktüğü insan döküntüleridir.
Pek az taksi bulunan Çin’de rik-şacıtar geçim yükünün en ağırım ve nankörünü taşıyan zavallılardır (1), Kışın yağmur altında diz boyu sulara batan, hasırdan yağmurluğu ve şapkasiyle uzaktan bir şeye benze-temediğiniz bu insanlar, yazın boğucu sıcağın, yakıcı güneşin ve toz yağmurunun içinde sadece bir avuç pirinç için çalışırlar. Onların yüzünde bedbin bir ifade göremezsiniz. Bazan acıyarak fazlasiyle verdiğiniz parayı teşekkür etmeden alırlar. Çünkü izzeti nefisleri pek büyüktür. Sadece vazifelerini yaptıklarına kanidirler. Bir rikşa bütün yorgunluğuna rağmen, siz arabasından indikten sonra gelen diğer müşteriyi reddetmez. Kan ter içinde, nefes nefese yoluna devam eder.
Maaşta rı nı n ki f ay e tsizliği nde n ve gıdalarının azlığından daima şikâyet eden ve bunun için sık sık nümayişler yapan öğretmenlerle talebeler ise birinci sınıf sefaletin biraz üstünde bir hayat sürmektedirler. Barındıkları tek masalı, dört sandalyell ve yataklı odada haşlama pirinç ve fıstık yağında kavrulmuş sebze ile yaşayıp giderler .
Şehir halkının çokluğunu teşkil e-den esnaf tabakasının büyük bir kısmı, tek kadı evlerinin bir bölmesini dükkân olarak kullanırlar. Burada ilâçtan tutunuz da her çeşit sebze ve meyvaya kadar herşey satılır. Çoluk çocuk hep birlikte sabahtan akşama kadar çalışırlar. Kışın asta ateş bulunmayan tek odada beş on kişi barınır. Yazın da kapılarının Önlerine koydukları masalarda yemek yerler. Geceleyin ise bu tek o-dada havasızlıktan ve bunaltıcı sı-
SANAT HAREKETLERİ
J. M. Darre,nin resitali
Yann akşam, Saray sinemasında Fransanın tanınmış piyanistlerinden Jeanne - Marie Darrö bir resital verecektir.
Şehrimize ilk defa gelen bu sanatkâr, Avrupanın şimal memleketleri müstesna, her tarafında konserler vermiş ve takdir edilmiştir. Daha ilk verdiği konserde Saint - Saens'in beş concerto’sunu çatarak dikkati üzerine çeken artist büyük Fransız piyanistleri arasında sayılmaktadır.

caktan boğulmamak İçin bambu karyolalarda yatarlar.
Caddelerde ve sokaklarda iki sıralı seyyar lokantalar, yemek pişirmek veyahut ateş tedarik İmkânını bulamayan aileler için pek elverişlidir. Bunlar omuza konan bambudan bir değneğin iki ucunda duran saç-tAn yapılmış ocaklardır. Üzerinde yemekler pişer ve pirinç kaynar. Her aile günlük kazancına göre bir veyahut iki övün kâselerini doldurarak günlük gıdalarını bu şekilde tedarik ederler.
Çin zenginlerinin hayatını, büyük kapalı çarşılar, ağır Çin ipeklilerini teşhir eden mağazalar ve muhteşem konaklarda takip etmek mümkündür. Bazı fırsatlar dolay isiyle dâvet edildiğim büyük bahçeler içersindeki iki katlı evlerin geniş yemek salonlarının, renk renk Çin ipeklerine bürünmüş incecik endamlı, parlak siyah saçlı Çin güzelleri ile dolup taştığım gördüm. Bu kadınlar bahçeyi süsleyen çiçekler kadar parlak ve caziptiler. Sofraya komitan —mübalâğasız — yirmi çeşit yemek, etrafta pervane gibi dönen beyaz keten entarili uşaklar, sofra takımlarının nâdide güzelliği bir ihtişam ve refah örneği idi.
Peyping’de dışardan yalnız büyük kırmızı kapılarını ve etrafını çeviren duvarlarını görebildiğiniz yeşil damlı, kıvrık saçaklı, birbirine ay biçiminde kapılardan geçilen, bahçeleri şeftali ağaçtan, nilüfer ve krizantemlerle süslü evler, refah yuvalandır. Kapılarında son model otomobiller durur. Geleneğe daha bağlı evlerin önünde İse pınl pırıl parlayan rikşalar, sayısız hizmetçiler, şık kadınlar dikkatinizi çeker.
Dünyanın başka yerlerinde de birbirinden çok farklı geçim tarzlarına rastlanacağı pek tabiidir. Ancak Çin-deki tezat çok daha açık ve üzücüdür.
Çinli, günlük İhtiyacı olan bir iki kâse pirince sahip olmakta ve etrafında beş altı çocuk veyahut torun görmekle kendini dünyanın en mesut insanı sayar.
Fakir kulübesinden, evinin yanında ekip biçtiği küçücük bahçesinden veya dükkânından ibaret âlemi i-çinde, etrafını dolduran çocuktan, to-nınları arasında yüzünde eksik olmayan tebessümü ile halinden menn nun görünür. Onun içinden neler geçirdiğini keşfetmek, bu âleme yabancı olan kimseler için âdeta imkânsız* dır. Binaenaleyh. Çin'de. Çinlinin hayatına bigâne kalarak kendi dünyasına dalmış otan yabancılara baktıkça. Çinin hâlâ bilinmez bir ülke olduğunda da ısrar etmek yanlış olmaz.
(1) Rikşa. bir kişinin oturabilecek İki tekerlekli ve insan tarafından çekilen bir arabadır. Japonyadan geldiği İçin yabancılar •‘Rikşa,, , Çinliler İse •’Yang-çe., derler. (Yang, yabancı ve Okyanus mAnasına gelir, Çe ise araba demektir).

Resitaldin programında yalnız Cho-pin vardır, onun yirmi dört etüdünü verecektir.
Yunan Tiyatrocunun yeni temsilleri
“Ses,, tiyatrosunda bir müddetten beri temsiller vermekte otan Yunan dram heyeti, ayın beşinden itibaren bir hafta müddetle “Saray,, da matine ve suare olarak muhtelif piyesler oymyacaktır.
Hicri 1950 Rumi
R. evvel OCAK K. evvel
14 3 21
1369 Salı 1365
Vakit Vaıut! Egnnl
Güneş 7.24 2.32
Öğle 12.10 7.27
İkindi 14.40 9.48
Akşam 16.53 12.00
Yatsı 18.31 1.36
İme Ak 5.40 12.48
Müzeler
Atatürk İnkılâp Müzesi: Perşembeden maada hor gün 10-12 ve 14-17.
Tupkııpı Sarayı: Pazartefli-Çar-«amba - CumarUBİ saat 13.80-17 Telf. (21090).
Ayatıofya: Pazartesi - Salı-Çar-şnrnba - Perşembe - Cuma, «oat 10 - 16; Cumartesi, Pazar, saat 13 - 16. Tclf. 121750ı.
Arkeoloji: Çarşamba, Cuma. Pazar günleri 13 ten 16 ya kadar
E«ki Sark Eserleri $ubeal; Çarşamba, Cumn, Pazar, 10 dr(ıı 12 ye kadar. Teif. (2102).
Türk vı? lnlâm Ederleri: Salı Perşemb* Pazar aaat 13.30 -16.30, Tclf. (2168H),
I)olrnııbuİM;e Deniz MÜzeıi: Cu-martcHi saat 13 - 17. Pazar 9 - lb Tclf. (H1284).
Belediye Mür.e«l: Atatürk Bulvarı F(rqcınbcdcn maada her günlü -13 ve 14-17
Tevfik Fikret Ariyan
Bebek. Perşembeden maada hor gün 10-12 vo 14-17.
İzmir:
Antikite Müzeni (3321). Her gün 9-12. 13.30-17, Cumartesi: 11-17 acıktır.
Sıhhî imdat
Istan bu J Beyoğlu 41008
Anadolu yakası 60526
Ankara fil
İzmir 2251
İzmir 2222, Karşıyaka 5056
Tiyatrolar
ŞEHİR TİYATROLARI:
Saat 20.30 de.
DRAM KISMI: (42167) Tebcfllr Dairesi.
KOMEDİ KISMI; (40409) Bu akşam temsil yoktur.
MIAMMEK KAKACA OPEttE-Tl: Sizin Sokak
SES: Bugün ve aaşam temeli yoktur.
ANKARA TÎYATKOLATI: Saat 20 de.
Bt’YÜKTE (10370-40) Bir Ko-miacr Geldi.
KÜÇt'KTE (lllfifo Antimon ve Scapin in Dolapları.
İZMİR
ŞEHİR TİYATROSU; (2361) Hin-sel Şayia.
Sinemalar
jjeyogi.1 ti ii eti
AKIN (hfl71») 1 — struınpur Ca-»umu. 2 — Leylû İh* Mecnun.
Al.K AZAR (42562) MeksikalI Kardeşler
AR (44394) Pmltelz Aşk.
ATJ.AS (408.351 Aşk ve Haydut.
EI.HAMRA (Lâleden 43505) Ü-miUıiz Aşk.
i>( I (84505) İMtlkiâl Fedaileri. İPEK (44289) Debrolt Haşan. LALE (43595) Londra Olimpiyatları.
MEI.EK (40868) Aşk Bestesi.
S İRA1 ( 11656) Istıkhd 1. da ileri, si MER (42851) Vatan Kahramanlan. (İkinci hnfta).
sı ATPARK (83143) 1 — Nankör. 2 — Zaferler Anlam.
ŞARK (40380) Fantomntar Peşinde.
SİK (13726) Hayat Başlıyor. TAKSİM (43101) Kadın Severne. TAN 180740) Saygon.
YEM (84137) 1 — Eğlenceler Diyarı, 2 — Alevden Gönüller.
YILDIZ (42847; Mlklnln Yıbaşı
Öğrenmek ihtiyacında olduğunuz herşey
Hediyesi.
ÜNAL (40306) (Kaoımpoşa) 1 — Unutulan Sır. 2 — Karanlık Yollar.
ÇİÇEK SİNEMASI: 1 — Yarat Katalar 2 — Aşk Sultanı.
ISTANDI I. CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Monte
Kriptonun Mlrnsı. 2 — Brod-vayda Buluşalım!
ÇEMBERİ.tTAŞ (22513) 1 — A-teş Çemberi. 2 — Samba Kralı.
FERAH; 1 — Sefaletin Sonu. Koraamn Kızı.
HALK (2100*11 1 — Çöl Devleri
2 — Mabudenin Kızı.
İsT.lMM I. (22367) I — Damga. 2 — Kahraman Mehmet.
AZAK (23512) 1 — KnnK İftira 2 — Virjlnya Kaplanı .
TURAN (22127) 1 — Srılrthnddlnl Eyyubl Haçlı Seferleri. 2 — Kan t II Aranıyor.
MARMARA (23860ı 1 — İlk Arzular, 2 — Meş um Randevu.
MI I.l.t (22962) 1 — Brndvnşdn
Buluşalım. 2 — Monte Kriâto-nun MlrnNi
KISMET 121904) 1 — Şehzade
filmbnt 2 — Lorel-Hardl Dana öğretmeni.
YENİ (Bakırköy (16-126) 1 — Kılıçların Gölgesinde. 2 — garlo Asker.
KADIKÖY CİHETİ
H.İLE (60112) 1 — tncl Korsanları. 2 — San Menekşeler.
ORKRA (60821) 1 -- Samba Krah 2 — Kaptan Kkl.
SI REY YA (60682) 1 — Nehirler KrnHçeal. 2 — Bir Çiçek üç Böcek.
Y E LD EĞ 11( M ENI (Suat.pn rktnn
sorulur) 1 — FedakAr Ana. 2 — Yuvamı Yıkamazsın» ÜSKÜDAR CİHETİ
HALE (60062) 1 — Esirler Gemini. 2 — Solan Gül.
SI NAR: 1 — Karnrnazot Kardeşler. 2 — Şöhret ve Fara.
ANKARA
ANKARA (23432) Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler.
BÜYÜK (15031) Periler Dünyası.
PARK (11131) Kahraman Kılavuz. SÜMER 14072) 1 — Dişi Haydut.
2 — Kovboy Şark ısı.
I I.l s (22294) Sporun Zaferi. SI S (11071) 1 — Kanatlı Zafer.
2 — Ana lelırahı. YENİ (11010) La Travlata. GAR GAZİNOSt : Viyana Terno
Rpvüaü.
ANKARAPAI.AS PAY İYONU : Viyana Stavlgnu* Revüsü.
İZMİR ELIIAMRA: Kara Şeytan. TAYYARE: Kara Maske. YENİ stNEMA: 1 — Kılıçların
Gölgeninde. 2 — Dişi Haydut.
LÂLE: 1 — Şarla Diktatör. 2 — isimsiz Katiller.
TAN: 1 — Şnrlo Diktatör, 2 — lıılmsiz Katiller.
KARŞIYAKA CİHETİ
SÜMER: Aşk Yohuları. MELEK: I — Sokak Bülbülü.
2 — Ortaklar Adası,
Radyo
"YENİ tSTANBİ 1... ıın bu«l>n İçin tavsiye ettiği programlar:
Dahilde:
Saat: IK.30 Ankara: Radyo salon orkestrası. — 19.20 İstanbul; Radyo hcnfotll nrkca-ti'Saı konseri. İdare eden; Cemal Reşit Rcv — 21 15 İstanbul: Kanıl Heyeti konseri.
Hariçle:
Saat; 17.15 Londra: Beethoven
Sonat Op. 2, No. 3. Piyanoda Dcnnla Matthevva .
TÜRK MUSİKİSİ:
Saat: 12.30 İstanbul: Şarkılar.
— 13.15 İstanbul ; Hamiyet YllcesnM ve Âkile Artundan şarkılar (P1 ).•— 13.50 İstanbul: Şarkı ve türküler Okuvanlar: Güzin Siper ve Hüseyin Man-yadng, — IH.— Ankara; Karışık şarkılar 18.30 İstanbul: Mamlo-ket havaları. — 20.00 İstanbul:
Memleket türküleri. — 20.80 Ankara: Şevkefza faslı. 20.80 1h-tanbul: Türk MıiHİklsI müzik bilmeceleri. 21.00 İstanbul: Karışık şarkı ve türküler (Pl.).
21.15 İstanbul: Fasıl Heyeti konseri.
DANS M( Zlı.l:
Saat: 8.13 Londra: Dans melodileri. — 12.30 Londra: Tomıny Klnsman done orkestrası, —
13.30 İstanbul: Dans müziği (pl.) — 13 15 Ankara: Dııns müziği. — 18.00 İstanbul: Dans müziği (Pl.) — 18.30 Londra:
Geraldu orkestrası. — 22.15 Ankara : Dans müziği. — 23.00 İstanbul: Dana müziği (Pl.). — HAFİF MÜZİK:
Saat: 0.15 Londra: Plâklarla hafif melodiler. — 13.15 Londra: lrlnndadnn nnkalen hafif müzik konseri. — 11.15 Londra: Musiki hâtıraları. — 11.10 1h-tanbul: Karışık hafif müzik (PL). 22.35 İstanbul: Varyete müziği. — 23.15 İstanbul.
Hafif gece müziği.
IIİ NI sİ PROC.RAM:
Snn.t: 11.00 Londra: Dinleyici İzetlderl. — lı.an İstanbul: Evde Muaşeret bilgisi. Konuşan.: Haver Özlcay. — 18.30 Lon-
dra ; Türkçe yayını. Radyo İle İngilizce. — 20.50 İstanbul: Bugünkü gençlik. Konuşan: Salim Ahmet Çalışkan,
KLASİK BATI MÜZİĞİ:
San: 11.30 Londra: Operalardan Heçınp parçalar. — 17.15
Londra: Beethoven Sonat Op. 2, No. 3. Piyanoda: Dennia Muthetvs. — 10.20 İstanbul:
Radyo senfoni orkestrası konseri, idare eden: Cemal Reşit Rey. — 20.15 İstanbul: Şan soloları (Fİ.). — 22.00 Odtı müziği. J. Brnhms trio "keman, vlo-In ve piyano İçin.,, Çalanlar: Orhan Burar, Aslunynn. Ferdi Ştnlzrr. - 23.00 Londra: Rl-
chıı.rd StrauRs'un eserlerinden seçme parçalar (PL).
H ABER İ I Ü
Ankara ve İstanbul Radyolun:
7.45; 13.00; 19.00; 22.45.
Saat 13.30 Ankara: Öğlo Gazetesi.
20.15 Ankara: Radyo Gazetesi. BBC Radyosunun türkçe neşriyatı: Suat 7.15; 18.45 ve 23.30.
(Bu program 19.91: 24.92; 31.32; vc 49.49 metrelerden dinlenebilir).
"Anıcrikıının Scı*L, Radyosu lürkçc neşriyatı; saat 19.15.
(13. 16 ve 19 metrelerden dinlenebilir.)
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
GELECEK OLAN t(AKLAB
15.40 C.Y. (Kıbrıs) Lefkoşe, A-tlnu.
na.
15.10 L.A.t. (İtalya) Roma, Ati-
19.30 P A.A, (Amerikan) Hong-Kong. Bank Kong, KalkÜ-ta, Delhi, Karaşl, Basra, Şam.
12.50 D.H.Y. (Türk) Ankara. İL— THK. (Türk) İzmir.
16.20 D H Y. (Türk) İskenderun, Adana, Malatya, D. Bakır, Elâzığ, Ankara.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
22.— P.A.A. (Amerikan) Brüksel, Londra, Gönder, Ncw-Yorlc.
9.— D.H Y. (Türk) Ankara. A-dıına.
13.50 D.H.Y, (Türk) İzmir
11.30 D.H.Y. (Türk) Ankara.
GELECEK OLAN YAPI RLAR
18. — Mersin, Mudan.vadan.
19. — Seyyar, Karabinadan
(vlDE( EK OLA N YAPI’RLAK D — Sus. Mudnnyayn.
19.— Seyyar. Karablgaya.
GEI E( Eli OLAN EKSPRESLER
6 15 Scmplorı _ Avrupa.
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara.
21.30 Scmplon Avrupa,
Eczahaneler
Eminönü:
>
Asadur. Ged. P. Beyazıt. Ankara, Eminönü.
Sırrı, KUçükpazar,
Esat, (Div.Y.) Alemdar.
Beşlktav:
S, Recep, Turan C.
Beyoğlu:
Güneş. Daire t. D. Beyoğlu. Barunalc. Yenişehir Taksim.
Batlst. Aydodo C. Takalm. Bankalar. Okçu M. C. Galata. Necdet. Kurtuluş C. 10 Şişil. Çubukçu, Bulgar çarşısı 54 Yeni Turan, Kasımpaşa. Halıcıoğlu, Hnaköy.
Üsküdar:
Ahmetliye.
Kadıköy:
Büyük.
Büyükada:
Halk.
Heybrilnda:
Halk.
ANKARA
Üniversite.
Sağlık (23656).
Sakarya (12221).
İZMtR
Alsnncak. Alsancak mınt. Hilâl. Komcraltı.
Ege, Basmahane mınt Güzolynlı, Yalılar mınt Asri, Eşrefpuşa.
İtfaiye
Beyoğlu 446-11 Kadıköy 60*72
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00, İzmir 2232, K.yaka 5055
Soldun suğa:
1 — Maç. 2 — (Tersi) Permi. Yüzün yanları. 3 — Mecburi bakım Ücreti. Emare. 4 — Sonuna bir harf ilâvesiyle bir içki olur. Okuduklarımızdan. 5 — Otomobil. İsme. 6 — Ar. Bir hajA’an. 7 — Demir. Bir meyva. 8 — Yapmak. Anamın eşi. 9 — Ek. Bir erkek adı. 10 — Yabancı. Işık. Kıt
Tükürdün aşağı:
1 — îlk Balon mucitleri. 2 — Başına bir harf İlâvesiyle elverişli olur. Fiiller. 3 — Bdn. Bir ampul marka». 4 — (Tersi) Hasta aşı. Yemek. 5 — Bir hayvan.
6 — Vücudun kısımlarından. Sanat. Nota. 7 — Bir harfin okunuşu. Tesir. 8 — Ecnebi kadın adı. Bir renk. 9 — En çok. Suyun donmuş hail. 10 — Bir renk. Patlamış.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan sakal
1 — Parabellum. 2 — Ela. Aile, 3 — Nihayet. Uz. 4 — İtina, tn-»a. 5 — San. Tifo. 6 — Eş İre. Fa.
7 — La. Kat. 8 — idam. Huri. 9 — Naran. Lake. 10 — Şa Unutan.
Yukardan u«ugt:
1 — Penisilin. 2 — tta. Adaş. 3 — Rehine. Aza, 4 — Alan. Soma- 5 — Bayatl. Nu. 6 — İran. 7 — Latife. Ulu. 8 - Ll. No. Krat. 9 — Ulus. Faika. 10 — Mesamat. En.
r

YENİ İSTANBUL
t Ocak 1051
Sayfn fi
■r



YÜCEL
25 yıldan beri muvaffakiyetle imal edilmekte olan
(
Bankası
Eski
*
YÜCEL in (Posta K 2053, Beyoğlu İstanbul ı adresine 1 liralık posta pulu yol livan İn ra YÜCEL, taahhütlü olarak posta ile derhal gönderilir.
YÜCEL’in memleket mecmua-cılıgında inkılâp yapan Ocak tarihli ve 1 numaralı sayısı çıktı
____i
V
Çelik UERDINGER OTOBÜSLERİ
r
9
t
Bankası
« A
I
I
ZEVKLE TRAŞ OLMAK ÎSTER MtSİNÎZ ?..
SIYASI iktisadi
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu «ayıda yazı İşlerini fiilen idare eden : SACİT OGET
Basıldığı yor : YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.







Türkiye Eski Muharipler Bankası resmen kurulmuştur. Anasözleşmo 9.12.1949 tarihli Resmî Gazetede neşredilmiş ve birer nüsha sayın ortakların adreslerine gönderilmişti! Alım-yanlar Genel Müdürlükten alabilirler. Kendilerine ayrıca mektupla bildirildiği veçhile, taahhüt ettikleri hisselerin 2 ncl taksiti olajı dörtte birlerin ocak 1950 sonuna kadar annsöz-leşme hükümleri dahilinde ödenmesini rica ederiz
İstanbul ve Ankaradaki ortaklar Sümerbank gişelerine di-fer yerlerdeki ortaklar İse Ziraat Bankası vasıtnslyle hisse bedellerini yatırabilirler.
Ortaklarımızın adres değişikliklerini muntazaman bildirmeleri ayrıca rica olunur.
Adres: Tarko ilan, Ankara P. K. 64
Tel: Adresi: Mııhabank, Ankara
Telefon: 16 110





Çok sağlam, işletme ekonomisine çok uygun, ağırlık itibariyle hafif ve teçhizat bakımından da mükemmeldir.
Resimde görülen otobüs, 33 oturma ve 17 ayakta durma yeri olan ve Krupp şasisi üzerine kurulmuş çelik bir
UERDINGER

BAŞ.DIŞ
ROMATİZMA
AĞRILARINA ___GRİP. NEZLE
NEVRALJİ YE KARSI
*

GlflöS Troj Sobununu ve kılları horikulöde
Bulun gun fazo froşlı kolmak için kullanınız. Özlü köpüğü dayanır bir şekilde yumuşahr. Bu iliborlo G/68S Traş Sabunu kılların dil hizasından kesilmesini ve yüzünüzün bülün gün lazo Iraşlı kolmasını temin eder.




Sermayesi: 1.500.000
Kuruluşu: 1928
Yeni Postahane arkasında Aşirefendi caddesi No: 35/37
Vadesiz tasarruf tevdiatına % 4,5
Vadeli tasarruf tevdiatına % 6
Faiz ■•erilli ve vâdell mevduat faizleri aylık olarak ödenir.


karoserini göstermektedir.
Düsseldorf ve Uerdingen’deki fabrikalarımızda :
r\ J ve benzin otobüsleri
(heı türlü şasiler için)
Henschel şasilerine mahsus otobüsler, her nevi otobüs ve remork imal edilmektedir.
münasebetiyle çeşitli kitap satışı mâkul fiyatlar; büyüklere ve küçüklere hitap eden eserler.
Austria Kitap Evi
Beyoğlu, Kumbaracı Yokuşu 124, Lebon yanında timi ve edebî kitaplar için t her türlü sipariş, gazete ve mecmualara abone kabul edilir.

e ♦
KREFELD
UERDINGEN
DÜSSELDORFER WAGGONFABRİK A. G.,
ile beraber çalışmaktadır.
TÜRKİYE MÜMESSİLİ
X
Taylan • Etker, İstanbul • Galata, Tabir Han 31 z33



YILIN ANSİKLOPEDİSİ
*
Bütün tanınmış takvimciler, âlimler, şairler, filozoflar, mütefekkirler, doktorlar, muharrirler, hikayeciler bir araya gelerek çeşitli mevzular üzerinde hazırladıkları .
'. 2500 parça yazıyı bir tek eser içinde topladılar. Bu eser, her yıl seve seve alıp bir ziynet eşyası gibi odanızı süslediğiniz, günlük yorgunluğunuzu yaprakları arasında dinlendirdiğiniz:



_ 1950 YILI İSMAİL AKGÜN TAKVİMİ KALMAMIŞTIR.
Taşra ve dahildeki sayın müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayamadığımız için öziir dileriz.
İsmail Akgün

Bûyûk Saatli Maarif Duvar Takvimi
daha büyük bir itina ile yakında çıkıyor.
Es


a


M
SABUNU
KULLANINIZ...


TRAS
w
SOYADI DEĞİŞİMİ
Eski soyadım (Çahkopnranl, mahkeme karariyle (Yağyerln) olarak değiştirilmiştir, Miihürü-mli buna göre yeniden yaptırdım. Eskisinin hükmü yoktur.
Pembe Şahin zar Yağyerln
Saatler, mücevherler, mutena çeşitler e r

İSTANBUL
ve m o d e
Eminönü, Arpacılar No. 8.
ANKARA
Parkpalas yanı.
«I







* ••
YENİ İSTANBUL abonman karneleri her tarafta satılıyor
Aşağıdaki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazetemizce hususi surette teçhiz edilmiş ve kasketlerinde (YENİ İSTANBUL) yazılı bulunan özel müvezziierimizden ve Beyoğlu Kaymakamlığı karşısındaki gazetemiz idarehanesinden de bu karneler temin olunabilir.
Karne satacak bayilerin isim ve adreslerini gösterir liste
ISTANBULDA ;
KÖPRÜDE:
Bay Kemal, Köprü Kıtabevı
Bay Osman Kazak, Kadıköy iskelesinde.
Bay İhsan, Üsküdar iskelesi, gazete bayii
Bay Sıtkı, Boğaziçi iskelesi, gazete bayii.
Bay Horen. Nimet Abla gişesi karşısında gazete bayii
SİRKECİDE:
Bay Esat, Gazete ve mecmua bayii
Bayan Atiye. İstasyonda gazete bayii.
TÜRBEDE:; ' (
Bay Anı, Türbe kitap ve gazete bayii
BEYAZIT'TA:
Bay Bahri, Eczahane yanında tütüncü.
8 ARAÇzHANEB AŞINDA:
Bay Mehmet, fırın önünde gazete bayii AKSARAYDA:
Bay Adem, gazete bayii
Bay Kemal. Piyango ve gazeta bayii
CAGALoGLfNDA:
Bay Ahmet, tütüncü ve gazeteci
Bay Niyazi. Eminönü Halkevi karşısında gazete bayii
ÇLARAJKÖYDE:
Bay Kemal, Tünelde gazete bayii
Bay Niko, Bahtiyar gişesi
BEYOGLÜNDA:
Bay Esat. İngiliz Sarayı karşısı, tütüncü. Bay Torkoni. Galatasaray Lisesi karşısı. Bay Ferit, Taksim Abüie. karşısında gazete ve tütün bayıl
Zeki, Tütün ve gazete bayii Avni. Tütün ve gazete bayii Haşan, Tütün ve gazete bayii Mustafa, Tütün ve gazete bayii
Bay Mehmet, Taksimde Kristal altında gazete bayii
Bay Dikran, Konak oteli karşısı, tütüncü
Bay Haşan. Harbiye, Bizim Haşan gişesi
Bay Garbis. Osmanbcyde fırın yanında gazete bayii
Bay Remzi. Nişantaşmda gazete bayii.
BEŞİKTAŞTA:
Bay
Bay
Bay
Bay
TOPHANEDE:
Bay Şükrü, Tramvay durağında Savaş Sakatı gişesi
KAD1KOYÜNDE:
Bay Ethcm, Gazete bayi»
ÜSKUDARDA:
Bay Hikmet, Kitap ve gazete bayii
Bay Cevat, Kitap ve kırtasiyeci
SAMATYADA:
Bay Kenan. Tütüncü ve gazeteci
BAK1RK0YDE:
Bay Ali. Uçak gişesi
YEŞ1LK0YDE:
Bay Şaban, Gazete bayii
ADALARDA:
Bay Niko, Büyükada iskelesinde kitapçı Bay Süleyman. Heybeliadada tütün ve gazete bayii
ANKARADA:
ANKARA BÜROMUZ t
K. Özalp Caddesi Ilgar apartmanı No, 1/9. Yenişehir. Telefon: 16112
Akba Kıtabevi.
Bay Ali Tümen, Ulus Meydanı tÜtüncIL
Bay Yakup Karakaş, Ulus Meydanı, Cebeci durağı.
Bay Cevdet, Ulus Meydanı, Hilâl Fotoğrafhanesi karşısında
Bay Hayri Oztiirk. İstanbul PastahanesJ karşısında
Bay Sait özer, istasyonda gazete bayii.
Bay Dural! Dalkılıç, Samanpazarı Meydanı, gazete bayii.
Bay Mehmet Altıntaş, Sağlık Bakanlığı, Bay İslâm Günok, Yenişehir. İş Bankasu Bay Mustafa Erten, Kızılay gazete baylL Bay Tevfik, Meşrutiyet Caddesi.
Bay Osman.Yenişehir.Bakanlıklar durağı.
IZMİRDE :
İkinci Kordon, Emiâkbank yanında Anadolu hanındaki YEN! İSTANBUL Bürosunda
Foto Can, Hükümet konağı karşısında Bay Halil, Anafartalar Cd. istiklâl gişesi Bay Cahit, Anafartalar Cd. Zengin gişesi Bay Haydar, Karşıyakada
caddesinde No. İft
Bay Mustafa, Asım Fürker Alsancak vapur iskelesinde

Kemalpaşa
Kardeşler,

Matbuat hayatımızda bir yenilik olan kameti abonman usulümüz her tarafta büyük bir alâka görmektedir. Bu alâkayı gözönünde tutarak ve okuyucularımıza kolaylık olsun diye, yanda, ocak ayından itibaren her ay muntazaman karne tedarik edilebilecek bayilerin listesini veriyoruz. Bayiden almak istemiyenler veya alamıyanların, posta havalesiyle doğrudan doğruya, Beyoğlu, posta kutusu 2100 YENİ İSTANBUL adresine 280 kuruş göndermeleri kâfidir. YENİ İSTANBUL abonman karnesi taahhütlü olarak adresinize gönderilir.
Geçen ay karne alamadıklarından müsabakaya girme haklarını kaybetme endişesine düşen okuyucularımız için şu kolaylığı yapmayı uygun bulduk:
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını veren her okuyucuya bir kur9a numarası, altı kap verenlere iki, dokuz kap verenlere 3, on iki kap verenlere de 4 kur’a numarası verilecektir. Bu şekilde, okuyucularımız, karnelerini ne za* man alırlarsa alsınlar, üç aylık aboneler 1; altı aylıklar 2; dokuz aylıklar 3 ve senelik abonelerimiz de 4 numara ile kurcamıza katılabileceklerdir.
Bilindiği gibi l^ENİ İSTANBUL, devamlı okuyucuları arasında. Noter önünde çekeceği kur’ada, meccani tahsı) ve başka hediyeler vermeyi taahhüt etmiştir:
Her yıJ çekilecek kur’ada birinci gelen 10.000 lira masrafla Avrupada; kinci gelen de 5.000 lira sarfiyle Ttirkiyede üç yıllık bir tahsil yapacak-ardır. Kendisine talisi) kur’ası düşen YENİ ISTANBIHL abonesi, hakkını bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektir. Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olmıyanlara gazetemiz bu işe ayırdığı tahsisat) % 20 noksaniyle defaten ödeyecektir.
Aynca: Üçüncü gelenden itibaren 3 aboneye, meşhur markalı birer altın kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer gümüş kol saati; 3 aboneye. meşhur markalı birer çelik kol saati verilecektir.



Comments (0)