20 Haziran 1950 — Salı
» SİYASİ İKTİSARİ w* A
J C, ıTA
!□ 1A
Sayı 202 — 10 kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memloketlor iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden : HABİB EDİB-TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santra)
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
îç politika
Verimli çalışmanın yolları
ehem harcayan üzüntü d uyma-değildir. Çünkü, sermayenin» mll-ehemmlyet-
Diz Türklcr, hiç şüphesiz, dünyanın ® çalışkan milletlerinden sayılabiliriz. Yer yer elverişsiz iklim şartlarly-le güreşerek verimsiz tarlalardan da blrşeyler koparmaya çalışırız. Aldığımız sonuçlar, harcadığımız emeklere göre, ya azdır veya hiç. Bundan her vatandaşın kadar derin bir ması mümkün hor emek ; milli
II zenginliğin hiç de «İz olmayan görünmez bir parçasıdır. Başka milletler, harcadıkları emeklerle durmadan artan bir refah seviyesine kavuşurlarken, bütün çalışmalarımıza rağmen yerimizde saymamız çok düşündürücü bir şeydir. Yerimizde saymak, milli bakımdan, çökmek, erimek, fakirleşmek demektir. istatistiklerimize bakarsak nüfusumuzun arttığını görürüz. Genel hayatımıza göz gezdirirsek medeni ihtiyaçlarımızın kabardıkça kabardığını anlarız. Şimdi hesabımızı yapabiliriz. Artamayan gelirimizi İhtiyaçlarımıza ve adam başına göre bölersek kesemizin ne kadar boşaldığını anlamakta güçlük çekmeyiz.
Bu çok düşündürücü durumdan sıy-rılabilmek İçin emekle verim arasın-raki nispet sizliği gidermek, hiç olmazsa, başlıca ihtiyaçlanmıza uyabilecek bir şekilde ahenkleştirmek lâzımdır. Devrimler yapıyoruz, plânlar ve projeler çiziyoruz. Aradan belll-haşlı bir zaman geçince her şey bakımsız bir tarla gibi yavaş yavaş çehresini değiştiriyor, elimizle söktüğümüz çalılar, otlar tekrar boy salıyor» gözden kaybolan tarlanın yerinde başka bir âlem peyda oluyor. Eski Yunan masallarında bir Danald fıçısı vardır, yıllarca doldurursunuz, fakat İçinde gene bir damla su birikmez.
Çağdaş milletlerin en büyük ser-pıayesl, zenginliği, altın stoku emecidir, Hattâ Devlet Bankasının altın ve döviz stoklan tükenirse çalışan ve emeğin! değerlendirmesini bilen bir millet İçin yenllmlyecek hiçbir ekonomik tehlike yoktur. Fakat emeklerimiz, D anal d fıçısına benzerse o zaman çok büyük bir tehlike karşısında olduğumuzu anlayabiliriz. Emeklerimiz heba oluyor, demektir. Emeklerin heba olması İse altın ve döviz stoku yaptıran mili! kudret kaynağının boyuna kurumasından başka bir değildi*
du-
ya-
Yeryüzünün hiçbir milleti dört varla çevrilmiş kapalı bir hayat şamaz. Başka milletlerle türlü türlü işleri, türlü türlü münasebetleri vardır, Milli fakirleşmenin acılığı asıl bu münasebetlerde daha büyük bir kudretle dile gelir. Biz bugün her sosyal hâdiseyi sebeplerine göre incelemeye alışmışızdır. Emeğimizin tam yemişin! atamıyorsak, bunun da elbette bir sebebi olmalıdır. Zaten bir şeyle verimli bir savaşa girişebilmek için, het şeyden önce, sebebin bilinmesi lâzımdır. Emeğimizi tam bir verime kavuşturmayan asıl sebep, çalışma şeklimizin çok eskimiş, artık İşe yaramaz bir hale gelmiş olmasıdır.
Eski bir şairimiz şöyle diyor: Mademki söylediği^ türküyü dinlemiyorlar. Nefes fiiketme, yorulma artık, değiştiriver şu makamı... Hayatın işe yaramayan Öyle eskimiş faaliyetleri vardır kİ. şairimizin sözlerine geniş ölçüde hak verdirir. Şimdiki çalışma tarzımız da bunlardan biridir. Çağımız, bizim emek türkümüzü dinlemiyor, artık. Böyle bir durumda bizim yapabileceğimiz şey de makamımızı ister istemez değiştirmekten İbaret olacaktır. Makam kolay değiştirilebilir, ama, emeğin çağa göre â-yarianması, büyük bir İş eğitimi dâvası olduğu İçin, sistemli bir İş eğitimi politikasına dayanmadıkça temelli değişmeler yaratmak hemen hemen İmkânsızdır. Fakat insan yalnız en kolaya el uzatmak İçin değil, aynı zamanda en çetin şeylerle de güreşmek İçin doğmuştur, diyebiliriz. Hattâ insan mukadderatı, İlk çağlardan bugüne değin yalnız en çetin ve en güç şeylerle mücadeleye göre mâna ve muhteva kazanmıştır. Onun I-çln güçlüklerden ürkmek, arkasında çok dikenli yollar bırakmış olan çağdaş cemiyetin çocuklarına hiç yakışmaz. Biz de başka milletler gibi hu işe ürkmeden girişmek ve elbette Öyle yapacağız
zorundayız, da*..
eskimiştir,
Çalışma tarzımız, çok demiştik. Fakat emekten anladığımız şey de daha az eski değildir. Söz gelişi çeşit çeşit çapalarımız, boy boy kazma ve küreklerimiz vardır. Bunların en kullanılıştı tiplerine aJışanıaz mıyız? Tip. çalışma vasıtaları İçin olduğu gibi çalışma yerleri İçin de son derecede ehemmiyetlidir. Çünkü, zamanımızın emek hayatında İlk tasarruf, tutum ancak böyle başlayabilir. Bu bakımdan lam bir tiptendir-me çağında yaşadığımızı söyleyebil I-rlz. Demek oluyor kİ, İş eğitim dâva-sının İncelenmesine ve çözülmeline girişirken, İlk önce yapılmanı gereken şey, tlplcndlrıııek dâvanını da e-le almak ve bu suretle eğitime pratik bir temel vermektir. Bu işler görüldükten sonra emeğin, çağdaş anlamda. verimli olması İmkânları elde e-dilmlş olur.
M. NERMİ
— » - 1 — I ■ ■_ ■ —
PARİS HUSUSÎ BÜROMUZ TELSİZLE BİLDİRİYOR
Schuman Plânı konferansı
bugün Pariste toplanıyor
İngilterenin iştiraki reddetmesine ve ona İktisadî bağlarla bağlı Holândanın müphem bir vaziyet almasına rağmen Fransa tam bir muvaffakiyetle
Paris. 19 (Hususi Büromuzdan) — îyi haber alan kaynaklar, yarın Pariste açılacak olan Sanayi Birliği Konferansının azamî sarahat içinde geçmesi için Fransız Hükümetinin büyük gayretler sarfettlğinl gizlememek-tedirler. Zira, bu geniş ve hakikî Avrupa Sanayi Birliği Projesi, İngiltere Hükümetinin iştiraki reddetmesinden başka, birkaç günden beri Hollanda-nm da dikkati çekecek kadar müphem bir tavır takınması yüzünden şimdi nazik bir safhaya girmiştir.
Bilindiği gibi, Hollandanm Dışişleri Bakanı ve Avrupa İktisadî işbirliği İdaresi Başkanı Stikker de, ayrı bir Avrupa Birliği Plânı hazırlamış bulunuyor. Fakat, siyasi müşahitlere göre bu plân, Ingiliz tezinden fazlaca ilham almış gibidir. Yani o da Schuman Projesini tenkid ederek, Avrupa-nm hakiki ve tam birliğinin, Avrupa İktisadi işbirliği idaresi çerçevesi içinde temin edilmesini ve bu teşkilât dışında ayrı bir faaliyet gösterilmemesini İstemektedir.
Aynı zamanda, Hollandanm asırlardan beri ticaret ve ekonomi bağla-riyle îngiltereyc bağlı okluğu da, bilinen bir hakikattir. Bu yüzden Hollanda siyasetinin iki veçhesi vardır: Bir taraftan Avrupadaki yeni fikir cereyanlarına ayak uydurarak Benelux anlaşması gereğince hareket etmekte, öte taraftan Ingiltere ile an’anevi bağları icabı. Britanya İmparatorluğunun hareket tarzını takip etmektedir.
Stikker, kendi plânı İle Schuman Projesi arasında netice itibariyle mühim bir fark bulunmadığını, üstelik kendi plânının İktisadî işbirliğine dahil bütün memleketleri içine almasına mukabil, Schuman Projesinin şimdiye kadar sadece altı memleketi alâkadar ettiğini söylemektedir.
Fransa Hükümeti, bir sürü ihtilâfları ortadan kaldırmak ve iki tarafı (Fransız ve İngiliz görüşünü) uzlaş-
, bu mühim teşebbüsü gerçekleştirmeye çalışıyor
tırmak için Stikker’in gösterdiği gayreti takdir ve tasvip etmektedir. Stikker, Avrupa kıtasındaki faaliyetlere ingilterenin de iştirakini temin edebilmek için, geniş bir terkip yaparak içine hemen her şey dahil etmiştir. Alabildiğine uzayabilecek olan bu münakaşaları Fransız hulâsa etmektedirler:
İngiltere ve Avrupa ligi İdaresi, muayyen
plân üzerinde ağır ağır yollarına devam edeceklerdir. Fransa ise, daha süratli, bir inkişafı temin muksadiyle, yeni İktisadî yollardan, siyasi plânlarının hedefine yürüyecektir.
çevreleri söyle
İktisadi İşbir-bir ekonomik
Ankara hususî muhabirimiz bildiriyor
VALİLER, AY SONUNDA ANKARADA TOPLANACAK
IÇ SAYFALARDA
î K I N C î
Anadolu d a Refik Halid :
Kadifekale ve Karşıyaka ✓ Devlet Operası sanatkârlarının dünkii basın toplantısı
F. K.
Schurnaıı Plânının başlıca âmili Jean Monnet, konferansta Fransız yetine başkanlık edecektir
DÖRDÜNCÜ Odette :
İkinci Cihan Harbinin en cesur İngiliz casusu Jerard Tickell
Kuzey Kutbu eriyor BEŞİNCİ
Memleketimizde tütün meselesi :
İnhisar
Habib Edib - Töı ehan
Doğu Karadeniz bölgesinden notlar : Bizde çay ziraati, bir fantazi midir ? Said Bilâl Çakıroğlu
İdare âmirleri arasında yeni değişiklikler — 7 kaymakam emekliye sevkedildi —r Hâriciyede değişiklik yok — esaslı değişiklikler
lunmaktadır. Bu kararın tatbikatı neticesi olarak merkez teşkilâtından 30 kadar memurun emekliye ayrılacağı anlaşılmaktadır. Müsteşar muavini Şefik Kolaylı da bunlar arasında bulunmaktadır.
Bakanlık. 30 fiilî hizmet yılını dolduran memurları emekliye ayırmayı prensip olarak kararlaştırmıştır. Bu cümleden olarak aralarında ziraat müdürleri de bulunan 250 teşkilât memurunun emekliye ayrılacağı öğrenilmiştir. Mâliyede değişiklik
Öğrendiğimize göre Maliye Bakanlığında yeni tâyin ve nakiller yapılmaktadır. Bu cümleden olarak Maliye Müsteşarı Gıyas Akdeniz Tetkik Kurulu Başkanlığına, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürü Ekrem Sahenk Baş Hukuk Müşavirliğine, Hazine Genel Müdürü Sait Naci Ergin Müsteşar muavinliğine, Müsteşar muavini Muhidd|n Gürün Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğüne, Hesap Uzmanları Kurulu Başkanı İsmail Salih özüt Müsteşar ikinci muavinliğine tâyin ve nakledilmişlerdir. Hâriciyede değişiklikler yapılacağı doğru değil
Bazı elçilerimizin değiştirilmeleri ve bazılarının merkeze çağırılmaları veya emekliye şevkleri takarrür ettiği yolunda gazetelerimizde intişar eylediği görülen haberlerin asılsız oldukları Dışişleri Bakanlığından bildirilmiştir. Emekliye aevkedilen kaymakamlar
14 mayısta vazifelerini tek taraflı İfa ettikleri iddiasiylc 7 kaymakamın emekliye ayrıldığı öğrenilmiştir, kaymakamlar şunlardır:
Osmaniye kaymakamı (Bilecik) fik Kuyucu, Sandıklı kaymakamı Rıza Tarhan, Küre kaymakamı lâhaddin Erkin. Çal kaymakamı
gıp Savaş, Yatağan kaymakamı Rıdvan Akmansoy, Şebinkarahisar kay-
Tarım Bakanlığında

Ankara, 19 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — İçişleri Bakanlığı bütün valileri ay sonunda Bakanlıkta bir toplantıya davet etmiştir. Bu top-lantıflan maksat, bundan böyle valilerin illerde takip edecekleri hattı hareketi tesbit etmektir. Diğer taraftan önümüzdeki günlerde yeniden valiler arasında değişiklik yapacak bir kararname yayınlanacaktır.
Tarımda esaslı değişiklikler
Diğer taraftan verilen malûmata göre Tarım Bakanlığında esaslı değişiklikler yapılması kararlaşmış bu-
Almanyanın Frankfurt şehrindeki bir köprü harp içinde Alman ordusu tarafından atılmıştı. Şimdi aynı yerde bir milyon dolar sarflyle yeni bir köprü inşa edilmektedir. Bahsi geçen köprüye ‘'Sıılh köprüsü” adı verilecektir.
Resimde 1951 senesinde bitecek olan inşaatı görüyorsunuz
Amerikan Ayanı Türkiyeye
yardımı tasvip etti
Türkiye, Yunanistan ve İrana 135 milyon dolarlık askerî yardım yapılacak
VVashington, 19 A A. (United Press) — Bugün müşterek bir toplantı yapan Âyan Meclisi Dış Münasebetler ve Silâhlı Kuvvetler Komisyonları yabancı memleketlere askeri yardım programının ikinci senelik tahsisatını tasvip etmişlerdir.
Bu programa göre Kuzey Atlantik Paktına dahil 11 memlekete bir milyar, Çin bölgesine 75 milyon, Türkiye, Yunanistan ve İrana 135 milyon ve Kore İle Filipinlere 16 milyon dolar tahsis edilmektedir.
Bu
Re-All Sa-Ra-
iyimser beyanatı
Uzakdoğunun mühim bölgeleri, kızıl tehlikeden kurtarılabilir
makamı Hikmet Yavuz, Ezine kaymakamı Kerim özday.
Petrol fiyatlarının indirileceği henüz belli değil
Petrol fiyatlarının indirileceği yolunda bazı gazetelerde intişar eden haberler alâkalılarca ne teyit ve ne de tekzip olunmaktadır. Bu mahfillerin belirttiklerine göre Hükümet her madde fiyatında bir indirme yapılıp yapılamıyacağı tetkik ettirmektedir. Bu vaziyete göre petrol fiyatlarında dâ bir tenzilât yapılıp yapılamayacağı hususu da İncelenmektedir. Fakat şimdilik, ne alınmış bir karar, ne de tesbit edilmiş bir tenzilât vardır.

Dünkü Meclis Müzakereleri
«aradenizin mısır, Doğunun buğday ihtiyaçları hakkında
Dünkü sözlü soruları Ekonomi ve Ticaret Bakanı cevaplandırdı
TUTUN MEVZUU, MECLÎSTE
sözlerine de-
bölgelerinde mühim âmili
Amerikada muvaffakiyetli maçlar yapan Beşiktaş Futbol Takımımız dün gece saat 22.45 te bir Pan Amerikan uçağıyle Yeşilköye getmiştir. Çok erken saatten itibaren kalabalık bir halk kütlesi Beşiktaşlıları karşılamak Üzere Yeşilköye gelmiş bulunuyordu. Hattâ Bartından cumartesi sabahı namaz vakti yola çıkarak 540 Km.lik yolu kateden bir Beşiktaş taraftan radyocu Lûtfullah Kocataş da orucunu hava meydanında bozmuştur. Beşiktaşlıları karşılamak için bölge mensupları ile Galatasaray idarecileri de gecenin geç saatine kadar alanda beklemişlerdir. Tayyar.? alana iner inmez binlerce Beşiktaş taraftarı tayyarenin etrafını sararak uzun müddet inmelerine mânı olmuşlar ve: "Beşiktaş çok yaşa” avazeleriyle takımlarını karşılamışlardır. Beşiktaş takımının salimen dönüşü dolay isiyle meydanda bir de kurban kesilmiştir.’ Kafile Başkanı Sadrl Us seyahat intibalarını şöyle anlattı:
— Amerikalılara kendimizi çok ,sevdirdiğimiz için hemen hemen bütün gündelik Amerikan gazelleri bizden b»haddiyordır. Bıı seyahatte 5 bin dolar kadar kaybımız olrnasına rağmen Amerikalıların gönlünü fethetmiş bıılumıj Bizim 5-ü yendiğimiz Amerikan takımını
İngiliz (B) mili! takımı ancak 1-0 yenebildi. Bu, takımımızın Amcrikadaki muvaffakiyetinin bir misalidir.
Takım Kaptanı Şükrü Gülesin det
— Amerikadan çok iyi intibalarla ayrıldık, Amerikada biz kendi reklâmımızı kendimiz yaptık. Buradan çok seneler evvel ayrılıp Amerikaya giden Türklcr bize: "Balat nasıl? Fenerde inşaat ilerledi mi?" gibi sualler soruyorlardı. Orada canhnızı sıkan yegâne şey güreşçi Şükrü oldu. Kendisi Türklüğe yakışmıyııcak türlü türlü hareketlerde bulunuyordu. Kendisini kenara çekerek nasihat ettik. Güreşçi Büyük Mustafa da Tarsus vapuru ile memleketimize dönüyor. İngiliz Manchester takımı bizden üç oyuncuya teklif yaptı, bu üç oyuncunun da Sadriden öğrendiğime göre "Ben, Süleyman ve Vedil” olduğunu anladım. Amerikada çok güzel futbol vardır, hemen hemen bütün futbolcuları nefeslidir. En güzel maçlarımızı gece maçlarında çıkardık Son maçta, fena halde sakallandım, doktorlar oynamama müsaade etmediler, fakat ben yine çıkarak oyuna girdim.
Beşiktaş takımı bu gece Ankaraya giderek Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve yeni HükûaU't erkânı ile tamjaçâlÜjG
Tokyo, 19 A.A. (United Press) — îyi haber alan kaynaklara göre Mac Arthur, Savunma Bakanı Loula Johnson İle General Omar Bradle/e Birleşik Amerikanın Formoza ile Uzakdoğunun diğer mühim bölgelerini komünist tehlikesinden her zaman kurtarabileceğini bildirmiştir.
Mac Arthur bunları, bu sabah Johnson ve Bradley ile yaptığı gizil ve uzun görüşme esnasında söylemiştir.
Aynı kaynakların ilâve ettiğine göre Mac Arthur, Japonya-nm önemini gerek Sovyet, gerekse Amerikan menfaatleri bakımından belirtmiş ve "Bu memleket Birleşik Amerikaya yöneltilmiş bulunan her türlü komünist taarruzunu durdurmaya muktedirdir" demiştir.
Mac Arthur İşte bunun için Savunma Bakanına Amerikanın Japonyadaki halihazır nüfuzunu muhafaza etmesi ve bu memleketin batı demokrasileri saflarında kalması için askerî savunmasının sağlanması zaruretine işaret etmiştir.
Aynı kaynaklar Mac Ar-thûr'ün milliyetçilere derhal yapılacak mutedil bir askeri yardımın Formozayı .kurtarabileceği ve komünistlerin ellerine geçmesine mâni olacağı kanaatinde olduğunu bildirmektedirler.


Avam Kamarasında Türkiyeye dair sorulan sual
P. Price : “Bevin, Köprülünün Bruxelle$ beyanatından haberdar mıdır?" diye sordu
Londra, 19 A.A. (Reuter) — tşçl saylavlardan Philips Price bugün A-vam Kamarasında söz alarak, Türkiye Dışişleri Bakanı Dr; Fuat Köprülünün Bruxclles’de verdiği beyanattan Bevin’in haberdar bulunup bulunmadığını sormuş ve demiştir kİ:
"Bu beyanat Doğu Akdeniz güvenliğinin İttifak sisteminin genişletilmesiyle daha tesirli bir şekilde muhafaza edilebileceğini belirtmektedir,.,
Dışişleri Bakanı Bevin adına cevap veren, Dışişleri Müsteşarı Ernest Da-vies şöyle konuşmuştur:
"Türkiye Başbakanı 29 mayısta Büyük Millet Meclisinde yaptığı konuşmada Doğu Akdenizin güvenliği halikındaki Türk Hükümetinin görüşünü geniş bir şekilde izah etmiştir. Bundan evvelki hükûnıetinki ile aynı olduğu anlaşılan bu görüş yeni Türk Hükümetinin iktidara gelmesinden evvel ve sonra diplomatik yollarla mufassal bir şekilde hükümetimize blldlrUmü buUuujı^kladjr.,,
Ankara, 19 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — B.M.M. nin bugünkü toplantısında Ordu Milletvekili Soyfi Boztepenln Karadeniz bölgesi halkının mısır, ve Erzurum Milletvekili Sabri Erduman’ın Erzurum halkının buğday ihtiyacına dair olan sözlü sorularını birleştirerek cevaplandıran Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Vclibeşc, Karadeniz ve Doğu vilâyetlerinin yurdumuzun en ağır şartlarında bulunduklarım, şimdiye kadar gelip geçen hükümetlerin bu vilâyetlerin durumunu esaslı bir şekilde ele almadıklarım kaydetti ve vamla:
"Doğu ve Karadeniz çekilen ıstırapların en
toprak darlığından ziyade bu bölgeler münakalesinin tesis edilmemiş olması. Devlet Deniz ve Demiryollarının a-henkli çalıştırılamamasından ileri gelmektedir.” dedi.
Bakan, bundan sonra Ordu, Erzurum. Çoruh ve Giresunda yolların derhal yapılması için harekete geçildiğini, mısırın kilosunun 24 kuruştan 20 kuruşa düşürüldüğünü, borçlandırma ile köylüye mısır verilmesine müsaade edildiğini, aynı şekilde Erzurum halkına da buğday tevzi edileceğini bildirdi.
Soru sahibi Boztope, dâvanın yalnız mısır fiyatlarının düşürülmesi ile hal-ledilemiyeceğlnl. esasen halkın mısır alabilecek parası bulunmadığını söyledi ve Karadeniz halkının her bakımdan büyük bir sefalet içinde okluğunu belirterek âcil yardımda bulunulmasını İstedi.
Sabri Erduman da Erzurumdakl açlığa işaret etti ve buraya yardım yapılması dileğinde bulundu.
"Eisenhovver, iyi bir başkan olur”
White Sulphur Springs (New Jer-sey), 19 (AP) — Vali Thomas E. Dewey, General Eisenhower’in iyi bir "Cumhurbaşkanı olacağı” kanaatini İzhar etmiştir.
Yeni bir seçim devresi için, New-York Valiliğine namzetliğini koymı-yacağım belirten Devvey, General Eisenhower'in "Son derecede kabiliyetli bir adam” olduğunu söylemiştir.
Kocaeli Milletvekili Mümtaz Kaval-eloğlunun tütüncülüğümüzün bugün arzettiği manzara ve Türk tütün ortaklığı hakkmdaki sözlü sorusuna Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri özsan cevap verdi ve ezcümle dedi ki:
Umumî ihracatımızın üçte birinden fazlasını ve Tekel gelirinin yüzde 70 İne yalcın kısmını temin eden ve büyük müstahsil kütlesini ilgilendiren tütün elbetteki memleket ölçüsünde iktisadi bir politika mevzuu olmaya her cihetle lâyıktır. Şimdiye kadar çoktan alınması lâzım gelen tedbir ve kararların alınmamış olmasından tütüncülüğümüz bugün ciddî meseleler karşısındadır. Bu meselelerin içinde bulunduğumuz istihsal ve ihraç yılma ait müstacel mahiyet ar2edenleri bulunduğu gibi uzun vadeli ve gelecek senelere şamil esaslı tedbirlere ihtiyaç gösterenleri de vardır."
Nuri Özsan, Hükümetin bu tedbirleri almak üzere tütün kongresi teşkil ettiğini kaydetti ve yakında bu meseleleri daha etraflı şekilde görüşmek üzere tütün mevzuu İle alâkalı çeşitli zevattan mürekkep bir heyeti toplantıya çağıracağını sözlerine ilâve etti.
Bakan. Türk Tütün Ortaklığına da temas ederek şunları söyledi:
"Bu mevzu da tetkik edilmektedir. Şimdiden şurasını söylemek icap eder ki, tütün müstahsillerinden toplanan 40 küsur milyon lirayı dağıtıp eritmektedir. Toplantı maksat ve gayesine en uygun surette hasr ve tahsis etmek ve gerekse elde edilen ehemmiyetli yekûna varan bir fonun dağılmamasını. gerekse tütüncülüğümüzün nrzettiğı ihtiyaçların karşılanması bakımından bu ortaklığı faydalı ve lüzumlu görmekteyiz.
Soru sahibi, hâletı müstahsilin elinde 22 milyon ve tüccar elinde 10 milyon kilo tütün bulunduğunu, buna bu senenin tahmini rekoltesi olan 110 milyon kiloyu da ilâve edince durumun daha da ciddileşeceğini kaydetti ve 4 sene pvvd kurulan fakat henüz nizamnamesi yeni hükümet tarafından hazırlanmak ta olan Türk Tütün Ortaklığına dair 5628 sayılı kanunun kaldırılmasını İstedi. Kavnlcıoğlv. Türk Tütün Ortaklığının serbest teşebbüs sahibim engellediğini sözlerine ilâve etti ve bu ortaklığı Tekel İdaresi içinde ikinci bir tekel olarak vasıflandırdı.
Meclis çarşamba günü toplanacak-

Sayfa 2
î W N 1 IflJANBUL
I
20 Haziran 1950
Kadifekale ve Karşıyaka


X
Ş E HIR HABERLERİ
Ord. Prof. İbrahim Hakkı


' — Bizim Pendik ile
‘ i —Daima Behçet Uz — „Küçük Halkevi toplantısı — Kanamadığım bir Anadolu halkı ayaklanmış — Tren ve otobüs mukayesesi
Çipura balığı ve başka balıklar hakkında Boğaziçinin uTarzınevin„ i orada Yamanlar,, da bir akşam yağmur
İZMİRDE çipura balığının ga-
1 liba mevsimine rastlamış ola-
cağız ki hemen her sofrada karşımıza çıktı methi edildi; her tarafta bir çipura sözüdür gidiyor. Bizim lüfere benziyen o balık hakikaten lezzetli ve şekil kabalığına, kalınlığına rağmen epeyce ince, nazik etlidir. Bilirdim, yerdim, zaten... Yine de yedim, “gık” dedim. Yolculuğumda daha ne balıklar yiyeceğiz. Meselâ Antalyada, îskcnderun-da envaını... Mercanlar ve her biri pavurya büyüklüğünde karidesler. Ö kadar mı? Abani Gölünün Alabalıklarına dâ sıra gelecek, İşte hârika bunlar! Hele kendi usulümüzce file kısımlarını yayıktan yeni çıkmış tereyağında elinizle kıvamında kızartırsanız...
Ben Alabalığı ilk defa, on yedi yaşında iken Yalova taraflarında atlarla dağ tepe gezdiğimiz sırada görmüştüm. Civardaki lâz köylerinden bir balıkçı gözümüzün önünde dereye saçma atmış, bir hayli çıkarmış, sonra yaş dallardan bir ıskara yaparak o-racıkta pişirmişti. Derenin aktığı istikamete değil de tersine atlaya sıçraya giden Alabalıkların yaşaması için gayet soğuk ve berrak su aradıklarını o zaman öğrenmiştim. Tekrar yemek, tam 43 sene sonra Abant-ta da müyesser olacakmış!
Şimdi anlıyorum ki Fraıısa-nın dilbahğından tutunuz Fırat Nehrinin şaput ve habare denilen kocamanlarına, Afrinin kılçıklı cinsine kadar muhtelif bölgelerde tattığım balıklar hakkındaki hatıralarım küçük bir kitap tutabilir. Hele bir defa, çöl ortasında fışkırıp köpükler saçarak akan, nihayet boşlukta tebahhur edip kaybolan sihirli bir pınar yatağında ufacıcık balıklar yemiştim. Sen Nehri fritürlerinden lezzetli, bizim izmaritler kadar çeşnili idi,
İzmirde idik, değil mi? İzmir baştanbaşa güzel.... Fakat Is-tanbulun sayfiye semtlerinde doğup büjdimüş biri olmak itibariyle Karşıyaka bana daha çekici geldi; eskiden de öyle olmuştu. Bugünün Karşıyakası jöne iç açıcı... Körfez vapurlarının iskeleye yanaşıp yolcu boşaltmaları Boğaziçini düşündürüyor. Zaten biri eski Şirketi Hayriye, öbürü de Denizyolları şehir hattı vapuru (Tarzınevin) ve (Pendik) in tanıdık isimlerine rastlamak bile zevkli oldu, îstanbula getirilip yine geri çevrilen Bayraklı da yabancımız savılmaz.
Bir akşam Karşıyaka sırtında “Küçük Yamanlar” mevkiine çıktık. "Onu da vücuda getiren Behçet Uz’dur” dediler. Servis tarzı, yemek takımları, ne varsa dikkatimi çekti. Pek temiz,
düzenli —kelimeden ürkmiye-lim— Avrupakâri idi; yani no aşağıda, ne şehirde, ne de —Ayvalıktaki Çamlı Gazinosu istisna edilince— öbür yerlerde gördüklerimden bambaşka bir hal! “Müsteciri kimdir?” diye sordum, Tevekkeli değil, bir Macar kadını imiş. Hiç bir şeyi o derece İhmal etmiyor ki ayrılacağımız sırada garson bir defter getirdi ve gazinonun “Al tın kitabı”na intıbaımı yazdırdı; imzalattı.
O gece idi, Karşıyaka Halke vi binasında İzmirde bulunmaklığım dolayısiyle bir konuşma tertip olunmuştu. Salon dopdolu idi. kültür Kolu Başkanı hanımefendi ile iki erkek hatip ve edebiyatçı, yazılarım hakkında u-zun tetkiklere dayanan fikirlerini söylediler, beni cidden memnun, iltifatlariyle de mahcup ettiler. Sonra konuştuk, gülüştük, samimî hasbıhallerde bulunduk. Tafsilâtını vermek bana düş mez; kısa kesiyorum. Büsbütün bahsetmemek de nezaketsizlik olurdu.
Kadifekalede yağmurlu güne rastlayan bir öğle yemeği toplantısı unutamıyacağım hâtıralardan biridir. Davet sahibi bey ile hanımı havanın böyle oluşuna üzülüyorlardı; ben seviniyordum, Ne güzel bir yağmurdu o! Yine Behçet Uz’un eserlerinden biri olan bu gazinodan seyrettiğim şu idi: Ağaçlıklı, çiçekli, coşkun ve aşk halindeki tabiatın ılık bahar sağanağı altında kanmak bilmeden yıkanışı. Taze ot, taze yaprak, çiçek, yosun ve toprak, hulâsa taze-İik, dirilik, temizlik kokan öyle keyifli bir yıkanış ki cam ardından baktığım halde az sonra kendimi de yıkanmış, gençleşmiş, rayihalanmış, yan ıslak silecekler içindeki rahatlıkta buldum. Sanki Halep kili ve çocukluğumun Edirne sabunu kokuyordum; anamın hamamdan çıktıktan sonra odaya yayılmış temizlik kokusunu duyuyordum, Dört, beş yaşlanmda iken... Gece kandili mumlanndan su dolu fincan tabağına yuvarlanıp donan damlacıkları toplıyarak —şimdiki sürrealist tarzında— adam heykelcikleri yaptığım sıralarda, daha ana kuzusu iken!
Ciddî bir noktaya geliyorum; Tren yolculuğu...
îzmirden Ispartaya trenle ve yataklı ile gideceğiz; böylesi haftada iki defa işliyor; yerlerimizi aldık; Karakuyu isimli bir yerden ayrı ve âdi trene aktarma şartiyle. Ispartaya gece yarısına doğru, belki de sonra varacağız; bizim bindiğimiz arabalar Afyona ayrılacak. Burdur yolcuları da hat değiştirmeğe mecbur. Yani îzmirden demiryolu muhtelif mevkilerde bir çok kollara ayrılmaktadır. Onlardan
k
sadece bir tanesi ana hat, öte kiler şube. Şubeler Denizli, Burdur ve lsparta-Eğridir. Tire, ö-demiş... Raylar buralara dayanıp kalıyor.
Fenası şu ki trenler —müfettişlerle konuştum— ülkemizde çeşitli teknik sebeplerden dolayı saatte birbiri üzerine ancak 30 kilometre gitmektedir. Yol-cuauz kalmıyorlar amma otobüsler olmasa vaziyet ümitsiz. Tek hatla ve o trafik ile halk yaya kalır; dem i ryoll arımız A-nadolu ahalisinin ihtiyacına ne sürat, ne de işleme bakımından cevap verebilir.
Zira kırk yıl Önceki Anadolu ile şimdikinin en fazla dikkati çeken, insanı hayrete düşüren farkı buradadır: Halk ayaklanmıştır. Eskiden pek katî lüzum olmadıkça kasabasından ayrılmazdı; kasaba ufukları âdeta bir sur, hisar ve kale çevresi gibi onu içinde tutardı. Yollarda, gördüklerim ekseriyetle yerleri değiştirilmiş memurlarla vilâyet makamına başvurmak zorunda kalan yahut devlet merkezine bir menfaat peşinde koşan eşraf ve ağalardan ibaretti. Günlerce yol alırdık, karşımıza yolcu çıkmadığı olurdu.
Bugün başdöndürücü demekten çekinmiyeceğim bir koşuşmadır gidiyor. Trenler sevilmeyen ağır ve pahalı bir vasıta olmakla beraber tıklım tıklım.Otobüsler ise yazın Florya trenleri ne ise o! Basamaklarından damlarına kadar içinde, dışında, üstünde adam kaynaşıyor.'- Altında bir yer bulunsa muhakkak buraya da sığınanları, sıkışanları görürsünüz.
Çoğu iş peşinde, bir kısmı da artık kasabasında pineklemekten bıkmış. Fırsat zuhur etti mi ver elini en yakın şehir yahut bir başka kasaba... Kasabalar-arası Week-end devaçta! Hele düğün vesilesiyle kadınlara da bir seyrüsefer merakı gelmiş. Meselâ hop diyorlar, îspartadan Antalyava gidiveriyorlar... Yalnız başlarına veya sekiz, on kişilik gruplar halinde. Vaktiyle öyle uzun, âsayişsiz, hanlarda yata kalka arabalarla seyahati kadın göze alamaz, kocasından izin koparamazdı. Sabahleyin 6 kâğıdı verdi mi biniyor otobüse, ikindi üstü Antalyada. Hem öyle süratli bir gidiş ki tren ardından yetişemez. Zaten oralarda demiryolu da yok.
Olsa da istasyonlarda dakikalarca duracak; bazısında karşıdan gelen treni uzun uzun bekliyecek; bayraklar tutulacak, kampanalar çalacak, düdükler ötecek. Yeni bir istasyona yaklaşıldı mı lokomotif kilometrelerce ötede süratini —eğer buna sürat denebilirse— kesecek; “poh poh”, "pöf pöf",
Düııkü topları1 ıdıı operıı sanatkârlarımızdan bir urup
Devlet Operası sanatkârlarının dünkü basın toplantısı
Cumhurbaşkanlığı FilArmonl Orkestrası ve Devlet Opera sanatkârları tam kadro De şehrimize gelmiş bulunuyorlar.
Devlet Operası Rejisörü M. Mordo, lnlanbuln tekrar geldiğinden dolavı çok bahtiyar olduğunu ve lalanbulun operadan hakikaten iyi anlıyan halkına opera artistlerinin bütün bir mevsim çalıştırak. geçen seneye nazaran terakkiler kaydettiklerini göstermek istediklerini söylüyor ve »özlerine şöyle devam ediyor:
"Bu yıl İlk defa olarak sahneye koyduğumuz Palyaço ve Cavallerlıı Rustlcanu Ankarada, operamız için bir zirve olarıık karşılanmıştır. Bu eserler üstüste 30 defa temsil edilmek suretiyle, gerek Ankaramn tiyatro hayatında, gerek opera tarihimizde bir rekor teşkil etmiştir. Bu İki eseri yeni mevsim başında Ankarada tekrar oynıyacağız. Her rol İçin muhtelif ekiplerimiz vardır. Bu suretle yeni "premier” artistleri yetiştirmekteyiz. Bütün sanatkârlarımız
Fuarlara dışarıdan geleceklere vapurlarda tenzilât
İzmir Fuarı ve İstanbul Sergisi münasebetiyle Denizyollarının dışardan gelecek ziyaretçilere .yapacağı tenzilât tesblt edilmiştir. İzmiş Filan için Batı ve DoğugUney Akdeniz hattında %30 tenzilât yapılacak Fuara getirilecek eşyadan geri götürülecekler parasız nakledilecektir. İstanbul Sergisi için de Batı Akdeniz hattında %20, Doğugüney Akdeniz hattında ‘.430 tenzilât yapılacaktır.
inleye soluya nihayet gacır gucur duracak.
O müddet zarfında kötü otobüsler kayıp gidiyor; demiryoluna muvazi şoselerde tozu dumana katarak treni arkada bırakıyor. Hep gülüşüyoruz; alay ediyoruz. Şoför el sallıyor, otobüsteki çocuklar “Geçtik!” diye bağırışıyor. Hulâsa tren kasabalar arasında hemen hemen eski devrin öküz arabası ve kağnısı kadar gülünç ve iptidai olmuş.
Akdenizdeki vapurlarımız da aynı halde... Bundan bahsetmenin de sırası gelecek. Şimdilik bir sahnesini söyliyeyim: Alan-yadan bindiğim vapur, Anamur önünde tek müşteri çıkarıp almadan, vinçlerini de işletme vesilesi bulmadan tarifeye uyarak tam beş saat açıkta durdu. Kendimi sahil muhafazasına memur bir ganbotta sandım. Liman yoktu... Fakat, çok şükür, deniz süt limandı.
o derece muvaffak olmaktadırlar ki, I bazı seyirciler aynı temsilin iki ayrı ekip tarafından verilişini aym derecede zevkle takip ölmekte ve temsilleri müteaddit defa seyretmektedirler. Hattâ bir yabancı diplomat temsili Üstüste 24 defa seyrelmiştir.
Açıkhava Tiyatrosunda bize çok az bir Saman tahsis edildiği için is-tanbulda maalesef kısa bir müddet kalabileceğiz.
Devlet Operasının İstanbul ve Ankarada devamlı temsiller vermesi hususunda bir program hazırlanmıştır. Diğer taraftan, gerek yeni Hükümet, I gerek dün görüştüğüm İstanbul Valisi temsillerin daha ziyade Istanbul-da teksif edilmesine taraftardır. Yani opera, istanbulda kalacak ve her sene muayyen bir müıldet, bir veya iki a.v Ankaraya gidip temsiller verecektir.,,
M. Mordo, opera sanatkârlarımızın istidat ve kabiliyetlerinin harlkulâde olduğunu, Avrupa opera artistlerinin bir asırlık tecrübelerinin yanında bizim opera mazimizin Azami 20 seneyi geçmediği gözönünde tutulursa, poli-fonik musiki sahasının en güç nevilerinden biri olan operada bu kadar kısa zamanda böyle bir derece almalarının iftihar edilecek bir durum olduğunu söylemiştir.
Bundan başka, M, Mordo, diğer memleket operalarında her millete mensup artistlerden faydalanılmasına mukabil, bizim lisan meselesi yüzünden sadece kendi yetiştirdiğimiz artistlerle Jktlfa etmek mecburiyetinde olduğumuzu ve bu eserde rol alan artistimizin bu rolü ancak kendi oynarken tanıdığını, halbuki Avrupa artistinin bunu bir çok defa sahnede görüp tanımış olduğunu ve bilhassa türkçe teganninin güçlüklerini belirtmiş ve demiştir klî
" Bizim sanatkârların en büviik hususiyeti vücut hareketlerindeki serbestlik ve tabiiliktir. Uzun müddet bulunduğum Viyana Operasivle bile mukayese edince, bizim artistlerimizin, bilhassa toplu, yani koro sahnelerindeki hareketlerinin çok mükemmel olduğunu söyllyebilirim,,,
Operanın Koro Şefi Camotzzo 8 ay evvel Kalyanın Scalâ şehrinden memleketimize gelmiştir. Koronun muvaffakiyetini şüphesiz kİ, gerek İtalya, gerek ispanya, Amerika, Portekiz ve İsviçrcde orkestra ve koro şefliği yapmış olan Camotzzo’ya medyunuz. Kendisi de korodan çok memnun olduğunu ve uzun müddet kalmayı ü-mit ettiğini söylemektedir.
Cumhurbaşkanlığı Orkestra Şefi Dr. Höhner ise bir buçuk sene evvel Türkiyeye gelmiştir. Kendisi Berlin Hamburg. Frankfurt, Lelpzig ğer bir çok şehir de füârmoni trası şefliği yapmıştır.
Temsillere bütün "premier"
leri tam kadro ile iştirak etmektedir. (Cavallerio Rusticana)da, Bclkıs A-ran, Necdet Demir (Santusa), Ali, Nevzat (Alfio), Necdet Demir, Hikmet Scsar (Lucla), Nimet Akalın (Lola), Süleyman GÜner, Nuri Turhan (Turldo) rolünü almışlardır.
ve di-orkea-
artlst-
ıPalyaço) operasında ise roller ıu şekilde tevzi edilmiştir: Canio: Nihat Kızılkan, Avnl Öubaşı (tenor ı; To-nlo): Orhan Qünck; Nedda: Ayhan Alnar, Atıfet Osmanbaş, Şükran Ak-tuna; Peppe: Eaat Taner, Azmi Er-ses.
Meaude Çağlıyan, Ayhan Alnar Palyaçonun Ankarada "Creatlon”u-nu oynamışlardı. Ayhan Alnar sah* * nede (Satılmış Nişanlı) eseri İle İlk temsilini vermiştir.
Meaude Çağlayan. Devlet tarafın» dan staj için Vlyanaya gönderilmiş ve orada temsilleri takip etmiştir. En çok ı Madam Butterfly) ve (Fi-garo’nun Düğünü ı operalarım sevdiğini anlatıyor ve şöyle diyor:
"Sanatta büyük veya Küçük rol olamaz. Yeter ki, insan başarabilecek kabiliyette olsun.,,
Mesude Çağlayan. Ayhan Alnar. hem sanat bakımından, hem de operayı ilk oynıyanlardan olmak dolayı-alyle kıymetli elemanlarımız arasındadır.
Genç artistlerimiz her mevsim büyük bir LekAmülle karşımıza çıkıp, her yıl yeni bayanlar vâdetmektedir-ler.
F. K.
"Moda” ve "Heybeliada" vapurları çarpıştı
Evvelki gece saat 22.55 de Hey-beliada İle Burgaç arasında bir vapur kazası olmuştur. Heybeliadadan Bur-gaza gelmekte olan Moda vapuru ile Burgazdan Hcybeiiadaya giden Hey-beliada vapuru Burgaz Adası önünde çarpışmışlardır. Bu müsademe neticesinde Heybeliada vapuru bordasından hafifçe hasara uğramıştır. Bodoslaması çarpılan Moda vapuru da tamire alınmıştır. Yolcu ve gemi personelinden yaralanan kimse yoktur.
Türk vapurlarının Lâzkiyeye uğraması isteniyor
Suriye Hükümeti Türk gemilerinin LAzkiye limanına uğramaları için müracaatta bulunmuş ve takıp edilmekte olan ekonomik sistemin Suriye ithalât ve ihracatında kolaj foklar sağladığını bildirmiştir.
Devlet Operası temsillerinde talebeye tenzilât
boşİLyan Talebe ümver-liralık liralık
Dün akşamdan itibaren Açıkhava Tiyatrosunda temsillere Devlet Operası, Üniversite Birliğinin müracaatı üzerine sltelilere üç liralık ve İki mevkilerde elli kuruş, bir
mevkilerde de yirmi beş kuruşluk tenzilât yapmayı uygun görmüştür.
İstanbul Sergisinin devamı müddetine* Açıkhava Tiyatrosunda temsiller verecek olan İspanyol Bale trupu temsillerinde de üniversitelilere tenzilât yapılacaktır.
Akyol’u kaybettik
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Enstitüsü Müdürü Ord. Profesör İbrahim Hakkı Akyöl dün sabah Ant bir kriz neticesinde vefat etmiştir. Yirmi beş yıldan beri Üniversitemizin coğrafya kürsüsünü İdare eden, memlekete yüzlerce öğretmen yetiştiren bu değerli İlim adamımız, orta tahsilin) Galatasaray Lisesinde yaptıktan sonra Lotanda coğrafya tahsil etmiş ve daha sonra Almanyada Maden Mühendis Mektebini bitirmiştir. Galatasaray ve Darllşşafakn Liselerinde öğretmenlik yaptıktan sonra Üniversiteye intisap etmiş ve bir çeyrek asırdan beri fasılasız olarak vazifesini yapmıştır Kendisi altmış İki yaşında İdi Bir çok eserleri vardır. Cenazesi Şişli Tramvay durağındaki evinden bu sabah kaldırılarak öğle namazı Beyazıt camiinde kılınacak ve sonra Ü-nlversite merkez binasında tören yapılacaktır, Üniversitemize başsağlığı, merhuma rahmet dileriz,
Ucuz evler inşasına yakında başlanıyor Yedikule — Sillvrikopı arasındaki sahada 2500 aile barınabilecek
Yedikule - Sllivrikapı halk tipi ucuz mcııkenlor aahaaı imar plânı Şehir Meclisi tarafından kabul edilmiştir. Mezkûr saha, yollar hariç 38,5 hektar yül ölçüaündedlr ve takriben 2500 aileyi barındıracak 2500 paraell ihtiva etmektedir. Bu sahada 13,350 metre yol. dört meydan, dört yeşil saha ve çocuk parkı, iki çarşı ve pazar yeri vardın Ucuz evler İnşa edildikten sonra bu sahanın mükemmel bir şehircilik nümunesi haline geleceği söylenmektedir. Ucuz ev* lerin inşasına yakında başlan> çaktır.
ÖLÜM
Mevhlbe Akyol’un eşi, Suean ve Teknik Üniversite talebesinden Al» Un Akyol’un babaları, sabık Askeri Mille Müdürü Emekli Albay Şükrü Bütten ve Fen Fakültesi Ordinaryüs Profesörlerinden Ali Yarın bacanağı, Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden Halid Birsan’ın eniştesi
Edebiyat Fakültesi Ordinaryüs Profesörü
İBRAHİM HAKKI AK YOL r
dün vefat etmiştir. Cenaze namazı bugün (20,6.1950 salı» öğle vakti Beyazıt Camiinde kılındıktan sonra Asri Mezarlıktaki ebedi istirahatgâhına tevdi edilecektir. Mevlâ Rahmet evliye.

Edebiyat Fakültesi Dekanlığından:
Aziz meslekdaşımız Ordinaryüs Profesör İbrahim Hakkı Ak yol 19.6. 1950 tarihinde vefat etmiştir.
Bugün (20.6.1950 salı) öğle namazı Beyazıt Camiinde kılındıktan sonra merkez binasında merasim yapılacak ve Asri Mezarlığa defnedilecektir.
Bütün meslekdaşlarmın ve talebelerinin son vazifesini ifa etmek üzere bu törende bulunması rica olunur.
(8254)
3İYASÎ İKTİSADI
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LtMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SAKLICA Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden : Mithat PERİN
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
e
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 20 —
Erkekler de balo ve hayır müsamereleri tertibi İşlerinde onu mütemadiyen koşturmakla beraber karılarını kumar ve İsrafa alıştırmak ve onlara kampiyon malı bir takım lüks eşyayı yüksek fiyatlarla satmakla itham ederek evlerine pek fazla girip çıkmasını hoş görmüyorlar.
Andelip Hanım atölyesinde terzilikten başka ut ve dana dersleri verdiği, hattâ yine Müftünün rivayetine göre, para ile fala baktığı halde geçim sıkıntısından kurtulamıyor. Bunun bir sebebi de İstanbul mekteplerinden birinde o-kutmakta olduğu on beş on altı yaşındaki oğluna az çok bir para göndermek mecburiyetinde olmasıdır.
Ben bu Andelip Hanımı akrabalığımızdan yani benim Karayamuklara damatı olmamdan evvel tanımıştım. O vakitki parti reisi ötekine berikine münasebetsiz şakalar yapan bir adamdı. Hattâ kendi halinde bir adamcağızı mebus oluyorsun diye uydurma bir telgrafla aldattığı, o da sahi sanarak Ankaraya mufassal bir teşekkür telgrafı çektiği için parti reisliğinden atılmıştı. Bu adam Andelip Hanımla da "Sana tayyarenin büyük ikramiyesi çıktı” diye eğleniyor, kadıncağız biraz sonra bunun şaka olduğunu öğrenince sokağın ortasında düşüp ba-96
yılıyordu. Baygınlığının uzun sürmesinden korkarak beni çağırmışlardı. Andelip Hanımın o günkü halini hatırladıkça hâlâ hem acır, hem gülerim. Biçareyi berber Yakubun dükkânındaki kanapeye uzatmışlar, aynanın önündeki kolonya şişesim başından aşağı boca etmişlerdi. Andelip Hanımın, ucu derince bir çatlakla ikiye bölünmüş hürmetlice bir burnu vardır. Hattâ Müftü çok kere ondan "Manda burun kan” diye bahseder. Zavallı Andelip Hanım kolonyadan büsbütün yanıp şişmiş burun deliklerinden »ular a-karak yatıyor, arA sıra ayıldıkça "Ah yalan mıydı o elli bin lira? Niçin ettiniz bana bunu!" diye tekrar gözlerini kapıyordu.

Andelip Hamın kendi halini ve benim gibi bir lokmayı kendisine yutturmayacaklarını bilecek kadar zekidir. Fakat işin nihayetinde bu da, hiç değilse, tayyare ikramiyesi derecesinde bir İhtimal ve ümittir. Şoşo’nun kabile nazarında kendinden pek fazla bir itibarı buhınmahğım da bildiği için birdenbire bir hamle yaptı ve bir rüya anlatmağa başladı. Cemileyi bir gece evvel rüyasında görmüş; kızım bir çamur balağı içinde ördek gibi çırpınıyormuş. O esnada karım Celile arkasında gelin elbisesine benzer beyaz tülden bir elbise İle, karşı kıyıda görünmüş; kuş gibi çırpınarak: "Andelip ne duruyorsun? Kur-tarsana çocuğumu" diye haykırmağa başlamış... Gözyaşlarından sırsıklam olmuş yastığında, kulağında "Sevgili Celilerinin sesiyle” gözlerini açtığı zaman sabah ezam okıınuyomuış... Bir kurban bayramı sabahında ne demekmiş bu rüya?
Karımın hastalığı zamanında bir gün her şeyi göze alarak patır patır yatak odamızın kapısına kadar yürüyen Andelip Hanımı Celi-lenin "Çabuk defedin o münafık karıyı evim-97
den” diye nasıl koğdurdugumı hatırlamaktan kendimi alamadım. Şimdi çamurda boğulan çocuğu için merhumenin ondan başka imdat umulacak kimseyi hatırlamaması gerçekten şaşılacak şeydi.
Andelip Hanım "Ah benim cennet kuşu kardeşim" diye bir iki kere hıçkırdı; fAkat heyecanın sirayet etmediğini görerek kızarmağa başlayan burnunu mendiliyle sildi.
XX BELEDİYE EBESİNİN EVİ
Hâsılı kadınımın ölümünden beri ben çeşit çeşit oltalar, ağlar, zıpkınlarla kovalanan bir iri balıktan başka bir şey değilim. Ancak balığın kendini yakalatmağa asiâ niyeti yoktur. Balık bu berzahtan kurtulmayı aklına yerleştirmiştir. Hattâ bu karar bugün değil, on yedi yıl evvel bu kasabaya ilk ayak bastığını günün akşamında verilmiş bir karardır.
O tarihte bu şimdiki evimizin bulunduğu yerde bir fukara mahallesi vardı. Kazada kavaktan başka ağaca pek nadir tesadüf edilmekle berber adına nedense Koro/rh nm/ıo/Zr derlerdi. Merkezdeki Dercbo.vu mahallesinde birdenbire ucuz bir yer bulunamadığı için bana Belediye Ebesinin bu Kavaklı Mahallesindeki evinde bir oda tutmuşlardı. Ebe zaten nıeslekdaş olduğu İçin en münasibi de bu idi. İlk hevesle borca girerek aldığını hekimlik Aletlerim —tansiyon ölçüsünden mlkroskopa kadar lüzumlu lüzumsuz bir sürü avadanlık— Ebenin sofadaki yerli dolabında onun kendi ebe çantası yanına yerleştirildi. Taksitlerini gönderirken daima kendime küfret^ tigim halde bu Aletler sonradan Dcreboyu Mahallesindeki muayenehanemin İlk sermayesini teşkil etmişler ve yine de pek işe yaramamakla 98
beraber benim İçin iyi reklâm olmuşlardır.
Ebe iyi ve namuslu kadındı. Çocuk düşürtmek, nasılsa kazaya uğramış bazı gelinlik kızları sülükle muvakkaten tamir etmek gibi huylan yoktu ve CAhilliğl yüzünden Öldürdüğü ana ve çocukların sayısı herhalde daha fazla olmakla beraber bunu da bir fazilet saymak lâzım gelirdi.
Ebeler konuşkan olur. Fakat benimki öyle değildi. Daha doğrusu konuşmayı beceremezdi. Kasabaya ve müşterilerine alt en canlı havadisler onun ağzında çalı süpürgesi gibi kuruyup tatsızlaşırdı. İlk zamanımda buna da ayrıca memnun olduğum halde biraz sonrA etrafımda insan sesine ihtiyacını o hale geldi kİ onu bir parça neşelendirip açmak için Adeta haysiyet kırıcı şaklabanlıklar ve maskaralıklara düştüm. Fakat olmadı. Nihayet ebeyi söyletmek mümkün olnııyacağını anlıyarak kendim konuşmağa karar verdim ve ona meslek dersleri vermeğe başladım. Zaten çiçeği burnunda her genç idealist gibi bildiğini başkalarına öğretmek bende de bir ihtiyaçtı. Ebe bunları, Cennet, Cehennem hikâyeleri gibi, merakla dinlemekte, oldukça kabiliyet gösterdi. Lohıısa vücutlarında kendi gözünün ve elinin erişebildiği kısmın öte tarafındaki Azalar hakkında bir fikri olmadığı için ara sıra başına gelen doğum kazalarında tek mazereti "İnsan kapalı kutu. Nereden bilirim ben?" den ibaretti. Fakat Ebe ne de olsa fen adamı sayılırdı. Zor doğumların son kertesinde başvurduğu diplomalı hekime karşı korkusu ve az çok emniyeti vardı. Bu sebepten onun kapalı kutusu üzerine verdiğim izahatı, kendi tasavvur ettiği şekle uygun bıılmasa da. İyi niyetle dinliyor ve anlamağa çalışıyordu. Ancak ne yazık ki elimde boyalı viicudtl beşer tablolarından başka bir 99
vasıta yoktu ve Ebe resimden hiç anlamadığı için onların tek buutlü şekillerini bir türlü 2ihninde tecessüm ettiremiyordu. Fakat çaresizlikten mukavva parçalarını büküp yapıştırmak suretiyle meydana getirdiğim mücessem âza maketlerini hazin iptidailiklerine rağmen, daha iyi kavradı. Ancak bu sefer de beni erkek, daha doğrusu kendini kadın saydığı için sıkıbyor, en gülünç Nasraddin Hoca hikâyelerinin bir zerre kımıl-datamadığı büzük dudaklarında uyanan hafif utanç gülümsemesini baş örtüsünün uciyle örtüyordu. Bazı gebelik vc doğum ânzalannı bana izah için kendisinin, edep ve haya kaidelerine nispeten daha uygun zannettiği bir usulü vardı Kendi yüzünün alt kısmını tenasül âleti farzeder ve meselâ ters gelmiş bir çocuğu çevirip almak için neler yaptığını ağzını, dilini, dudaklarını türlü şekillere sokarak ve parmaklaıiy-le karıştırarak bana tarif ederdi. Gariptir ki bu sefer de bana mânâsız bir uta: u geldiği için bir türlü birbirimizi anlayamazdık Bununla beraber Ebeye antisepsi vesaıreye dalı öğrettiğim şeyler az olmamıştır. Fakat ne yazık ki zavallı kadın bunlaıdan faydalanmaya tazlı: vakit bulamıyarak anıpili dizanterinden öldü.
Ebenin Ölümünde yüreğime dokunan bir nokta olmuştur. Celile kızım Cemileyi dünyaya getireceği vakit komşu vilâyetlerin birinden mel* tepil bir genç ebe getirtmiştim. Bizimki buna çok kahırlanmış; Ölmeden evvel komşularına: "Sabrl Beyin bana emniyet etmemesi pek namusuma dokundu. Görürsünüz ben çok yaşamanı artık" demiş. Biçare ebenin ölüm sebebi malûm olduğu için bu İddianın hakikatle bir alâkası yoktur. Fakat kendisi öyle zannettiği için epeyce malız un oldum.
i 100
(Drvamı vorV
20 Haziran 1950 — ÎENİ İSTANBUL— • Sayfa 3
BAŞVERE BİR İNKILAPÇI
Yazan :
F ALİH RIFKI AT AY
— 10 —
“Bil* aralık Muhbir gazetesinin sahibi Filip Nord gazetesinde Mustafa Fazıl Paşanın kâtibi sır imzasiyle çıkmış olan Jöntürk reisliği beyannamesini Türkçeye tercüme ettirerek gazetesine koymuş. Bundan benim haberim yoktu. Kaldı ki. Bab-ı-âli trcüme ve basmayı bana isnat etti. O tarihten, Fazıl Paşa taraftarı addolunmağa başladım. Çok geçmeden Belgrad kalesinin tarihini yazdım, verdim. Filip bastı. Bu tarihte kaleyi fathedenlerle verenlerin isimleri geçtikçe kullaııdımız tabiyeler Âli Paşaya pek tesir etmiş. Gazete bir ay tatile uğradı. Fakat tatil kararı tebliğ olunmazdan önce, kırk milyon nüfusun hayat ve mematı vükelâ namı ile birkaç kimsenin eyadi-i-mutlakasında bulunmaktan ise, milletin intihabı ile beş altı yüz kimseden mürekkep bir meç-lisan müşaverelerinde olmak elbet hayırlı olduğuna dair bir makale yazıp neşrettirdim. Belgrad tarihi ve Millet Meclisi makalesi, sonra Girid Cemiyetinin ehemmiyeti ve gece gündüz birleşmekte olduğum küçük büyüklerle geçen siyasî bahislerin gürültüsü Bab-ı-âliyi uyandırdı. Tâ ki bir akşam ezan vakti Ethem Efendi namında bir teftiş memuru gelip:
— Seni Zaptiye Şubesi Muavini Mustafa Paşa bekliyor, dedi.
Derhal kalktm. Beni zaptiye kapısına getirdi, bir güzel odaya koydu. İki teftiş memuru da gelip yanıma oturdular. Anladım ki, tevkif olundum. O gece orada yattım. Sabahısı Zaptiye Müşiri Hekim Ali Paşa yanına çağırıp Zaptiye Müsteşarı ve Muavin Mustafa Paşa hazır oldukları halde sigara içtik, kahve içtik, ruh bahsi açldı. Nihayet Müşir Paşa dedi ki:
— Sizi muvakkaten seyahate gönderecekler. Hasbelıcap bir şeydir. Kat’iyyen ilişik etmeyiniz!
— Kim gönderiyor, nereye gideceğim? Sebep nedir? diye sual ettimse de "hâsbelîcap" dan başka bir açık cevap vermedi. Müşir kalktı, gitti. O gece orada kaldık. Gece müfettiş *** (D vasıtasiyle bana bir havadis geldi ki, mçmur ve ahaliden yüz elli kadar kimse birikip Zaptiye kapısına gelerek beni hükümetten istiyecekmiş. Hükümet vermezse zorla almağa ittifak etmişler. Haberi getiren zata böyle hareket olunmamasını tenbih ettim, vâkaa tenbihe de ihtiyaç kalmadı, sabah oluverdi. Beni bir alay zaptiye depdebesi ile İzmir vapuruna getirdiler. “Hasbelıcap" vapura bindik. “Hasbelîcâp" yanımıza takılan Mülâzim Hüseyin Ağa ile Iz-mite çıktık. “Hasbelıcap" Kastamonu’ya gittik. Vardığımızda memur. Vali Hamdi Paşaya Zaptiye Müşirinin mektubunu verdi. Bu mektup “Ali Süavi Efendi bu kere hasbelîcap Kastamonu cânibine izam olundu" dan ibaretti.
Bu bir gazetecidir. Gerçi hocalığı sırasında Muhbir gazetesine şöyle bir iliştiğini söyler. Hattâ, Ulûm gazetesi bile bir İlmî ve siyasî tetkikler dergisine benzer. Fakat Ali Su-avi’nin belirgen karakteri inkılâpçılık olduğu için, dersini de. vaizini da, bilgi ve yazısını da bu uğurda kullanmıştır. Maksadı halkı uyandırmak ve aydınlatmak, devleti, maddî mânevi bütün tesisleri ile yeniden nizamlıyarak kurtarmaktır. Kırk yaşında ölen, ömrünü dolaşarak, saklanarak, kaçarak, cemiyetler kurarak ve çok defa, kendi el yazısından kendi kopya çıkararak geçiren, eserlerinde hemen her şeyden, hendeseden, ekonomiden, coğrafyadan, hesap, tarih, edebiyat, dil, din ve siyasî ilimlerden bahseden Ali Suavi'yi
New - York hususî muhabirimiz bildiriyor
sen, neticede mahkûm oldular; fakat sadece, gayri kanunî yollarla devlet evrakına sahip olmakla suçlandırıldılar!
“Amerasia” hâdisesi
d
Bir mecmua idarehanesinde, 1700 mahrem devlet vesikası ele geçirildi
— 11 —
bir ihtisas adamı örneği gibi gösteremeyiz. Hattâ yazılarının bir kısmında derinlik de bulamayız. Eserlerinin sayısı yüz yirmi yediyi tutuyor. Büyük bir kısmı basılmamıştır. Bir kısmının adı bile unutulmuştur. Ben bütün bu dağınık yazılarda bazan ara sıra, bazan sık sık çakan ışıklardan bir aydınlık toplamağa çalıştım.
Durmaksızın, yorulmaksızın ve yılmaksızın hakikat bildiği şeyleri öğretmek için çırpınıp durur. Pris'e sığman, akşama bir övün yemeği nasıl bulacağı bilinmez bir Türk delikanlısının, bir yandan gazetesi ile uğraşarak, bir yandan koskoca resimli bir ansiklopedi çıkarmağa kalkışmasındaki cesaret, ancak inanmış bir inkılâpçının aşkından ve şevkinden başka ne ile izah olunabilir? Ansiklopedinin adı: “Ka-mus-ül-ulûm vel-Maarif”tir. O, yalnız bir şey düşünür: Tür-kiyeye bir ansiklopedi lâzım mıdır, değil midir? Zorluklarını hesaba bile katmaz. Böyle bir teşebbüsü başarabilmek için iki engel vardır. Biri, paradır. Kendi söylediğine göre ansiklopediye yirmi bin resim lâzım. Her biri beş franga kazılsa, yalnız bu dört, beş yüz bin kuruş tutar. Matbaa masrafı da ayrı. Fakat o maddî zorluğun çaresini bulmuştur: 32 sayfalık Ulûm gazetesinin 17 sayfasını Kamusa ayırmak! İkinci engel, Kamusa kaynaklık edecek kitapları bulmakta idi. Şimdi madem, ki Paris’tedir. Bu engel de kalmamıştır. Kendisine soracaklar: “— Kamusu tamamlamak için uzun yıllar ister, ömrün yetecek midir?"
— Ben başlamağı taahhüt ettim, bitirmeği taahhüt etmedim, der. Fakat böyle düşünmekten bile hemen cayar: “— Niçin olmayacakmış? Kamusu iki yüz elli bin satır hesap ediyorum. Biner sayfadan on cilt. Henüz 32, 33 yaşındayım. Bugüne kadar ağn sızı görmeyen bîr Suavi’ye 26 yıl daha ömür çok mudur?
Gazetecilik mesleği üzerine düşünüşleri şunlardır: “Bir gazete niçin satar? Şart hürriyet midir, para mıdır, üslûp tatlılığı mıdır? Hayır? Beka için şart, bir gazete bir fikir tarafı tutmalıdır. O vakit o fikrin taraftarları da gazeteyi tutar. Düşse kaldırırlar. Londra gazetelerinin her biri bir fırkaya taraftar olduğu için yaşar. Gördüğünü, işittiğini derleyip toparlayıp, ecnebilerden tercüme edip beyaz kâğıtları kararlayan İstanbul gazeteleri, ki maksatsızdırlar, payidar olamaz."
Gazete dilini, halkın anlayışına indirmek için, eski inşanın tam tersine bir yol tutar. Gazetecinin vazifesi de edebiyat marifetleri göstermek değil, halkı aydınlatmaktır. O vakitler bir efendi:
— Bir Muhbir’in yaptığı işe bakın, demiş.
Ali Suavi Muhbir’in yanında Hürriyet ve Ulûm gibi yenilerinin ortaya çıktığını övünerek söyler ve : “Halk yakında haklarını anlayacaktır!” der.
Yazılarında padişah, vezirler ve paşalar için hürmet sıfatları kullanmaz: “Hani padişaha, mâlik-i-rikab-ül-ümem. vezire, vekil-i-mutlak, düstur-u-miikerrem, denilir, hani rical ve kibâra, keramet buyurdunuz, âzâd kabul etmez köleniz, can ve başımız yolunuza kurbandır, diyen gazeteler, hani beni-asfar çıkacak lstanbulu alacak, âhırı Şam, evveli Şam diye yazanlar? Bunlar gittikçe azaldı. Azları da Muhbir, Hürriyet ve Ulûm gazeteleri kırdı ve kırmakta!’’
Bu bakımdan tam bir demokrattır. Birinci Abdülhamid’e, resmî yazılarda “bende”, “kul" kelimelerinin kullanılmasını yasak ettiği için rahmet okur: "Ben anlamam ki çarşıda A-postol’un yapıp sattığı şamdan, saraya alınırsa neden şema-dân-i-hümayun olur? Ya Kubbealtı teşrifatı? Saçak öpme âdeti? Hani o günkü paşalar, kibarla? elcilerini takınırlar, Kubbealtı’nda kurbanlık koyun yahut şut Öökmüş kedi gibi uslu uslu dururlar.?
(Dcvaını var)
Ne\v.Yoık, «Hususi muhabirimiz bildiriyor» Amerikan Hükümetinin mühim mevkilerine olan gizli komünist istilâsını Önlemek için sıkı a-»aştırma ve takibatta bulunan Wa-shington araştırma mahfilleri, son günlerde meraklı bir hâdiseyi ortaya çıkarmıştır. 1915 senesi baharında, bir Amerikan Uzakşaık mecmuası o-lan "Amerasla”nın yazı işlerinde, muharririn çekmelerinde 1700 devlet vesikası bulunmuştu; bıı evrak gayet mahrem hükümet sırrı olarak vasıflandırıl maktaydı. Mecmua yazı işlerinin o vakte kader çıkan yazıları, gazetenin komünizme meyyal okluğunu zaten belli etmişti.
“Amerasia” da 1700 gizli evrakın bulunması, daha 1945 te bilinmekteydi; fakat meselenin ehemmiyeti hakiriyle belirtilmemiş olduğundan efkârı umumîye bunun Üzerinde fazla durmamıştı. Bu hâdiseyi müteakip seri bir mahkemeden sonra, baş redaktör Philip .laffc 2500 ve o vakit Amerikan Dışişleri Bakanlığında memuriyette bulunan Emanuel S. Iar-son ise 500 dolarlık bir para cezası ile bu işten sıyrılmışlardı. Hükümet meseleyi Örtbas etmek istemiş ve muvaffak olmuştu da. Ancak, şimdi. Cumhuriyetçilerin devamlı itirazları üzerine “Amerasia” dâvasının evrakı tekrar ele alınmış ve Dışişleri Bakanlığındaki komünist tesirlerini a-raştırmnkla vazifelendirilmiş bir senato komisyonu tarafından tetkik c-dllmiştir. Senatör Cabot Lodge Jr’un dediği gibi: “Tetkik neticesi tüyler ürperticidir.,. Senatör Hickcnlooper ise şöyle dernektedir: “Hakikat meydana çıkıp da, daha önceden sıkı tedbirlerin alınmadığı belli olunca, zan-nıma göre her Amerikalı tiksinti duyacaktır. Zaten bütün mesele insanın neşesini kaçırmaktadır.,,
1945 baharında, daha Amerika harpten çıkmamışken “Amerasia,, redaksiyonunda, Pasifik teki Amerikan denizaltı filosunun kati vaziyetini gösterir vesikalar bulunmuştu. Evrak arasında, o zamanki Amerikan Dışişleri Bakanı C. Hull’un imzasını taşıyan bir mektup da çıkmıştı; bu mektupta Bakan “Amerasia” mecmuasını Uzakşaık meselelerinde gayet salâhiyetli ve emin bir uzuv olarak vasıflandırıyordu. Yalnız şu var ki, Mr. Hull hiçbir vakit böyle bir mektup İmzalamamıştı! Araştırmanın ortaya çıkardığı en can alıcı nokta, hâlen gayet mahrem olan ve üstünde “Yalnız FDR açabilir,, yazılı fevkalâde gizil bir vesikadır. FDR, yani Frankhn Delano Roosevelt, harp esnasında Çan-Kay-Şek’e bir mesaj yollamış ve geniş mikyasta emniyet tedbirleri alınmasını sağlamıştı. Bu mesaj bizzat bir kuriye tarafından gönderilmiş ve tercüman olan ikinci bir şahıs tarafından Çinin Mareşaline tevdi edilmişti. Binbir ihtimamla gizli tutulan bu haberin yazılı nüshası ise “Amerasia” yazı işlerinde bulunmuştur!
Senatonun Araştırma Komisyonu 1-leri gelenlerinden Senatör Tydings, daha bir kaç gün evvel, “Amerasia” da bulunan 1700 vesikanın hiçbir kıymeti haiz olmadığını bildirmiştir. Cumhuriyetçilerin cevabı ise. mevzuu bahis evraktan bugüne kadar yalnız üçünün muhteviyatının açıklanmış olmasıdır. Bunların mütalâasına göre, bu 1700 vesika arasında Cumhurbaşkanının Çan-Kay-Şek’e gönderdiği çok mahrem vesika var i-diyse, geri kalanının tamamen ehemmiyetsiz olması hiçbir mâna ifade etmez. Bu tek vesika dahi vaziyetin vahametini göstermeye kâfi tedlr.
“Amerasia” dâvası neden daha enerji ile ele alınmadı?
riyetçiler, “Meseleyi örtbas etmek ve hükümeti temize çıkarmak İçin,, diye bağırıyorlar. Başlangıçta 6 kişi tevkif edilmiş ve casusluk suretiyle vatana ihanet suçundan mahkemeye verilmişti. Bunlardan dördü — ki 1-ktel mecmuanın muharrirlerinden d i — hakkında ilk araştırmalara az zaman sonra nihayet verilmişti, John S. Cervlce adındaki redaktör, Dışişleri Bakanlığının Uzakşark departmanında bir memurdu; diğeri, An-drew Roth ise, komünizme olan meyli bilindiği halde bahriyenin haberler servisinde teğmen olarak vazifelen-dlrilmişti. Baş redaktör Jaffe Lar-
gelmek-
1915 te Cumhu-
(1) O vakit yaşamakta olduğu İçin lam'
Demokratlar, kendilerine yapılan “temize çıkarma,, iftiralarını olduğu gibi iade ediyorlar ve baş şahit olarak, “Amerasia” dâvasında itham e-den savcı Rohcrt M. Hitchcock’u gösteriyorlar. Hoover’in Federal Araştırma Bürosu memurları, ellerinde e-vi araştırma İzini olmadan “Ame-rasia’yaya girmiştir. Dışişleri Bakanlığında çalışan Larsen'in evine girmeye ise salâhiyetleri hiç yokmuş. Mevcut Amerikan kanunlarına göre, hu yoldan elde edilen malûmat mahkeme huzurunda suçu ispat etmek I-çin ortaya konulamaz. Bu yüzden, maznun Başmuharrir Jaffe’nln avukatı, müdafaasında, ancak para cezasının mevzuubahis olabileceğini bildirmişti.
Senatör McCarthy’nin. şimdiye kadar Dışişleri Bakanlığına yaptığı müteaddit ithamlardan bir netice elde edememesinden sonra, bu “Amerasia’’ hâdisesinin ortaya çıkması, kendisine efkârı umumıyeyi bir müddet için olsun heyecanlandırma fırsatını verecektir. 1915 te kapanan bu casusluk hâdisesinin tekrar ele alınması hususunda talepte bulunulmuştur.
AMERASİA MESELESİ
VVashington 19 A.A. «United Press) — Senatör Joseph McCarthy ve Dışişleri Bakanlığı Emniyet Dairesi Müdürünün, Amerasia casusluk vakasında şahitlerin iğfal edildiği yolundaki ithamlarını aydınlatmak için komünist faaliyetleri tahkik eden Ayan ü-yelerl huzuruna şahsan çağrılmaları muhtemeldir.
UZAKDOGUDA DOSTLUK ZİYARETLERİ
Hindistan Bnıjbakanı Nehrıı (solda), Jakarta'yı ziyareti sırasında Endonezya askeri birliklerinin bir ceçit resmini seyrediyor. Nehrunun solunda Başbakan Soekarno görülmektedir
Truman, yabancı çiftçileri kabul ederek, konuştu
Genç bir Türk çiftçisi de bu grupun içindeydi
Washington, 19 A.A. (Üste) — Başkan Truman, Amerikayı ziyaret etmekte olan Türkiye de dahil 14 milletin genç çiftçilerini kabul ederek memleketler arasındaki bu ziyaretin sulha yapılan en büyük hizmetlerden biri olduğunu söylemiştir. İktisadi İşbirliği İdaresinin tanzim ettiği bir programa göre, Amerikadaki çiftliklerde kullanılan usulleri tetkik eden bu 60 gence mukabil 60 Amerikan çiftçisi dr Avrupadaki çiftlikleri dolaşmaktadır. Amcrikaya gelen çiftçiler hususî teşekküllerin misafirleridirler.
Yugoslavya, Üçleri tenkid ederek
Jtalya ile eşit şartlar altında anlaşabiliriz,, diyor
Belgrad. 19 A.A. (Alp) — Borba gazetesi. Trieste hakkmdaki Sovyet notasına Fransız, îngiliz ve Amerikalıların verdikleri cevabın ilk tefsirini yaparak “Normal İtalyan - Yugoslav münasebetlerine engel olan ve dünyanın bu bölgesinde barışın takviyesine gayret sarfetmiyen” üç Batılı devletin takındıkları tavrı tenkid etmektedir. Yugoslav Komünist Partisi gazetesi bu vesile ile Yugoslavyanın 20 mart 1918
( MEMLEKET HABERLEBi"|
Ormancılar Kongresi
Hususî ormanların kooperatifler eliyle işletilmesi teklifi, münakaşalara yol açtı
Toplantıda üç üniversite profesörü, üç milletvekii ve üç ninden müteşekkil yeni Orman Kanunu uygun görülmüştür.
(Hususî muhabirimiz Bir kaç günden beri
Ankara, 19 bildiriyor) Tarım Bakanı Nihat lğriboz’un başkanlığında toplanan ormancılar bugün çalışmalarını bitirmişlerdir. Görüşülen mevzuların bcllibaşhları a-rasında köy civarında bulunan ormanların muhafaza ve mesuliyetinin köy ihtiyar heyetlerine, intifa hakkının da orman civan köylülerine verilmesi, devletleştirllen hususi ormanların sahiplerine iadesi veya teşkil e-dilecek kooperatifler tarafından işletilmesi bulunmaktadır. Bu husustaki görüşmeler hayli münakaşalı geçmiş-tir. Hususi orman sahipleri, ormanlarının kooperatifler tarafından İşletilmesi fikrine muhalefet etmişlerdir.
orman teknisye-bir İlmî he>rete hazırlattınlması
Hava Okulunu
bitiren subaylarımız
Eskişehir Akşam Kız Sanat Okulunun Sergisi
Ankara 19 (A.A.) — Eskişehir Akşam Kız Sanat Okulu öğrencilerinin 1919-1950 ders yılı biçki, dikiş, çamaşır, nakış, moda ve çiçek derslerine ait elişleri sergisi 17-6-1950 cumartesi gününden itibaren eski belediye binasındaki okulda açılmış ve halk tarafından alâka ve takdirle karşılanmıştır.
Tahran Ziraat Fakültesinden 20 öğrenci Ankaraya geliyor
Ankara, 19 «A.A.) — Haber aldığımıza göre, Tahran Ziraat Fakültesi öğrencilerinden 20 kişilik bir grup başlarında üç profesör olduğu halde 25 haziranda Ankaraya gelerek üç hafta kadar kalacaklardır.
Emekli Sandığının 3 milyon lirası, avans ihtiyacını karşılıyamıyor
Ankara, 19 «Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Emekli Sandığı Eskişo-hlrde sel felâketine uğrayan memurlardan 250 si İçin 3 maaş ntebetinde yardım yapılmasını prensip olarak kabul etmiştir. Hastalığını ileri sürerek yardım istlycn 5000 memurun durumu da tetkik edilmektedir. Bu hususta şimdiye kadar sandığa 20 bini mütecaviz memur fîıiiracaat etmiştir. 3 milyon lira olan tahsisatın bu ihtiyaçları karşılayamıyacağı anlaşılmaktadır.
tarihli üçlü beyanatı tanımadığını ve Belgradın hiç bir zaman bu beyanatı İtalya İle yapılacak görüşmelere esas olarak kabul cdemiyeceğint belirtmektedir.
Gazete yazısına şöyle nihayet vermektedir:
“Biz, İtalya ile bir anlaşma taraftarıyız. Fakat bunun eşit şartlar altında ve alâkadar taraflardan biri lehine dışarıdan zorla kabul ettirilecek bir hal çaresi olmaksızın yapılmasını istiyoruz.”
meccani talebe kaydı kaldırılıyor mu ?
Ankara, 19 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Milli Eğitim Bakanlığı tasarruf maksadiyle bu sene leyli meccani tal?be almamak için tetkikler yaptırmaktadır. Bu hususta kurulan bir komisyon öyle bir karara varıldığı takdirde ne miktar para art-tırılabileceğinl incelemekledir.
Pakistan Hükümeti, ithalâtçılarımızın adresini istedi
İzmir, 19 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Pakistan Büyükelçiliğinden şehrimiz Ticaret ve Sanayi Odasına gelen bir yazıda temmuz 1950 • haziran 1951 tarihleri arasında Pakistan Hükümetinin Türkiye ye jüt ihraç edeceği ve jüt ithalâtçılarımızın adreslerinin Elçiliğe bildirilmesi İstenmiştir. Aynı yazıda Pâkısta-na yapılacak ticari tekliflerin ıngıliz-ce yapılması bildirilmiştir.
• •• .
|Ut
Dün, Hava Ordusuna katılan
23 subayımıza merasimle diplomaları verildi
Eskişehir, 19 «A.A.) — Hava Okulunun 22 nel devresini tamamlamış olan 23 öğrenci subayımıza bugün törenle diplomaları tevzi edilmiştir.
Hava Kuvvetleri Komutan Vekili Korgeneral Muzaffer Göksenin ile Eskişehir Valisi ve Garnizon Komutanlığı ilen gelenlerinin hazır bulunduğu törende Korgeneral Muzaffer Göksenin kısa bir konuşma yaparak şerefli Türk ordusuna katılan genç subaylarımızın üzerine düşen vazifenin önemini belirtmiş ve mezun gençlerimizin her zaman ahlâklı, vazife sever ve disiplinli birer subay olarak Türk Milletine hizmet edeceklerine kani bulunduğunu ifade etmiştir.
Tören, Hava Okulu öğrencilerinin yaptıkları bir geçit resmi ile sona ermiştir.
D. Acheson, sene sonundan önce istifa edecekmiş New-York, 19 - A.A. (AFP) — Başkan Truman tarafından hususi yardımcılığa tâyin olunan Averell Harrıman’ın “Hakiki Dışişleri Bakanı” olması istendiğini, diğer taraftan halen Dışişleri Bakanı bulunan Dean Acheson'un da sene sonundan evvel istifa edeceğine dair Washing-tonda şayialar dolaştığını radyo tef-sircisi Wolter VVinchcll haber vermektedir.
Beş boşanma sebebi
Ncw-York. 19 «Nafen) — Martin Larson isminde bir Amerikalı mahkemeye başvurmuş ve şu sebeplerden ö-türü karısından ayrılmak istediğini bildirmiştir:
1 — Kadının haftada muntazaman 35 dolar harçlık istemesi,
2 — Haftada yalnız bir defa yemek pişirmesi,
3 — Her zaman yanında tabanca taşıması,
4 — Evde bir maymun beslemesi,
5 — Banyoda da devamlı surette u-fak bir timsah bulundurması.
Kız öğrenciler askerlik kampı yapmıyacaklar
Ankara. İŞ «Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Öğrendiğimize göre alâkalı makamlar, her yıl kız talebenin yapmakta olduğu askeri kamplara son verilmesi ve kız talebenin bundan İstisna edilmesi yolunda tetkiklerde bulunmuşlar ve bu karan almışlardır.
Ölü bir kadının böbreği, diriye nakledildi
Chicago, 19 A.A. (United Press) — Bugün açıklandığına göre Chıcagoda-ki Mary Hastahanesi doktorlarından biri bir ameliyat esnasında hasta bir kadının böbreklerini çıkararak yerine bir ölü kadından alınan böbrekleri koymuştur.
Ameliyat olan Howard Tucker a-dındfi 49 yasında bir kadındır. Böbrekleri alman kadın ise ölmünden sonra bu uzuvlarının vücudundan çıkarılmasına önceden muvafakat etmiştir.
45 dakikada sona eren bu tehlikeli ameliyat tıp tarihinde ilk defa olarak müşahede edilmektedir.
HÜRRİYETTEN

Hacer Buluşu kaçırmaya teşebbüs edenler yakalandı
İzmir, 19 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Meşhur halk türküleri sanatkârı Haccr Buluş dün gece saat 1 de çalışmakta bulunduğu Basmahane İnci Gazinosundan çıkıp Karşıyaka trenine bindikten bir müddet sonra 8-10 kişi kadar bir kafilenin kompartımanının kapılarını kilitlediğini hissetmiş, Alaybeyl istasyonunda gözüne İlişen polis noktasından yardım istemiştir. Polisin müdahalesi ile mütecavizlerin bir kısmı yakalanmış ve tahkikata başlanmıştır.
Kimyevî Cihazlar Kongresine davet edildik
İzmir, 19 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Almanyanın Frankfurt şehrinde 9-16 temmuz 1950 tarihleri arasında açılacak olan kimyevî cihazlar meşheri kongresine memleketimizin de iştiraki istenmektedir.
Baltık üzerinde ihtilâf çıkıyor
KAÇAN GAZETECİ
Ingiliz Reuter Ajansının Berlin Bürosu Müdürü John Peet’lıı mııkamlnrınB sığındığını bundan evvel bildirmiştik. Resimde
(.
Doğu Alman Peet (solda),
’.vrt Elsler (»ağda) ile beraber basına beyanatta bulunurken
Et, yağ ve balık işi, hususî teşebbüse devredilecek
Ankara 19 (Hususî muhabirimiz bildiriyorı — Haber alındığına göre Toprak Ofisin yalnız hububat işleri ile meşgul olması et, yağ ve balık işini hususi teşebbüse bırakması için tetkikler yapılmaktadır.
Sakıp Güran Temyiz üyeliğine tayin edildi
Ankara 19 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Ceza ve Tevki fevlcrl Genel Müdürü Sakıp Güran Temyiz Mahkemeli üyeliğine tâyin edilmiş-
Tütüncüler Kongresi
Ankara, 19 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Tütüncüler Kongresi bugün de geç vakte kadar mesaisine devam etmiştir. Bugünkü toplantıda muhtelif memleketlerin tütün rejimleri incelenmiş, kredllonme, faiz ve ihracat bakımlarından beklenen kolaylıklar görüşülmüştür. Çalışmalara yarın da dovam edilecektir.
Dünya Sosyoloji Kongresine iştirak edecek profesörlerimiz
Ankara, 19 (AA.) — Uncsco’nun himayesi altında 4-9 eylül tarihleri a-rasında Zürich'te toplanacak olan "Dünya Sosyoloji Kongresi’’ne Milletlerarası sosyoloji kurumu. Türkiyeden Prof. Selmin Evrim, Z Fahri Fmdık-oğlu ve Dr. Ziya Somer’i davet etmiştir.
Stockholm'de 16-21 temmuzda toplanacağı bildirilen 13 üncü Psikoloji Kongresine do Hükümetimiz ve ilgili teşekküller davet edilmişlerdir.
(A. A.) 4900 liraya mahkûm edildi
Ankara 19 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Mnzhar Özartam tarafından Anadolu Ajansı aleyhine ikame edilen dâva bugün karara bağlanmıştır. Karara göre Ajans İdaresi 1900 liraya mahkûm olmuştur.
İsveç, Rus iddiasını tanımıyacakmış
Stockholm. 19 A.A. «United Press)
Hükümete yakın kaynaklardan bildirildiğine göre. Ballığın kapalı bir deniz olduğu ve ancak bu deniz sahilinde bulunan memleketler tarafından kontrol edilebileceği hakkmdakı Sovyet iddiasını İsveç Hükümetinin tanımıyacağı zannedilmektedir. Fransız görüşü
Paris, 19 A. A. «United Press) — Fransız Dışişleri Bakanlığına yakın kaynaklardan bildirildiğine göre. Ballığın serbestisine dair ortaya atılan Sovyet nazariyelerl yeni bir devletler hukuku kaidesi olmaktan ziyade Rusların soğuk harp tehditlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Yine bu kaynaklardan, Sovyet t-limler Akademisi Hukuk Enstitüsünde Ballığın kapalı bir deniz olarak kabulü hususunda cereyan eden münakaşaların “ciddi bir hareket olarak kabul cdilemiycceği gibi fiili imkânlara da hiç bir şekilde uymadığı,. İfade edilmektedir.
• i
/ - - —=====
MÜSABAKA KUPONU


Eğitim sistemleri ve modern tenoloji konferasında Türkiyeyı Ferit Saner temsil edecek
Ankara 19 « A.A.) — 26-30 haziran 1950 tarihleri arasında Paristc toplanacak olan “Eğitim sistemleri ve mddem teknoloji konferansı*’na Teknik öğretim Müsteşarlığı Teknik Büro Müdürü Ferit Sancr’in katılması Uncsco Türkiy eMilli Komisyonunca kararlaştırılmıştır.

1 aralık 1950 (lo çekilecek büyük kuramıza iştirak için a-şagıdııkl kuponlardan 90 tane getirerek bir kııra numarası a-labilecek8İnlz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.
t
leni tslanbııVun
KUPONU


Sayfa 4
20 Haziran 1950
0
İkinci Cihan Harbinin en
Odette
casusu
il-iyi fo-bir
götürüle-kendıslne bir genç
Ingiliz askeri arşivlerinin henüz neşredilmemiş vesikalarına göre
BÜTÜN totaliter rejimlerin başlıca ® dayanağı korkudur, ölümden, İşkenceden, mukavemet cesaretini gösterenlerin uğrayabileceği meçhul akıbetten korku! Inglizlerln Wan-borough'da açmış oldukları casus okulu, bunu çok İyi biliyor ve Öğrencisini buna göre yetiştirmek, korkuya alıştırmak için elinden geleni yapıyordu. Fakat Alman gizli polisine, kudretinin nerede tükendiğini göstermek, yine bir kadına naalb oldu. İngiliz casuslarından hiç birisi sır vermemişti; fakat Odette Samaon'un macerası o derece müthişti ki. Alman gizli polisi bile, hürriyeti benimsemiş insanların en sert iatlovablara bile nasıl tahammül edebildiklerini dehşetle tasdik etti.
1942 ilkbaharında Ingiliz Deniz İstihbaratının bir sözcüsü, radyoda bir konuşma yaparak. "Avrupanın gal altındaki mıntıkalarına alt fotoğraflara" sahip olanları, bu tografların bir listesini, şifreli
adrese göndermeye davet etti. İstihbarat servisine müracaat eden binler ce kişi arasında, lnglltoradc yaşıyan genç bir Fransız kadım da var. Mektubunda "Fransız sahillerine ait çok güzeJ fotoğraflara" sahih olduğunu ve zaten "Franzayı da çok İyi bildiğini" yazıyor. Mektubunun kısa ve kati uslubu nazarı dikkati celbetmlş ve genç kadına görüşmek İçin ran-devü vermişti. Kısa süren randevü »ırasında gizlice fotoğrafı çekilmiş ve hakkında tahkikat yaptırılmıştır. Fakat bütün bunlar formalltedon ibarettir. Bu İşin arkasında bulunan tn-ğillz gizil istihbarat servisinin tecrübeli ajanları, İlk bakışta malı anlıyorlar. İşte bu sebepledir kl. istihbarat 8ervi«üıln "Ahzıssker” memurlarından Yüzbaşı Sclwyn Jepson, Odette ile ikinci defa görüşürken, genç kadına, İngiltere için, işgal altındaki Fransfida çalışmak isteyip istemediğini yekten sordu.
°Llse”İn şansı yok
Gençliğine rağmen üç çocuklu bir dul olan Bayan Odette Samson, bu mühim meseleyi, keza Londrada ya-Siyan annesiyle görüşmek İçin müsaade istedi. Enine boyuna düşündükten sonrA, vazife almıya omâde olduğunu bildirdi. New-Forest’dekl "Tehlike Okulu’ na sevkedilen Odette e orada ”U«e” adı verildi.
Odette’ı Fransaya sokmak İçin girişilen ilk teşebbüsler o dereee menfi netice verdi ki, başkası olsa cesaretini kayb ve hu işten vazgeçerdi.
Batı tngilteredekl bir uçak alanından bir \Vhitley uçağiyle hareket etmek üzereyken, fena iniş yapan diğer bir uçak, Whitley uçağına çarp, mış ve “Lise". Londraya dönmek zorunda kalmıştı.
Bir kaç gün sonra, aynı alanda havalanmak üzereyken, Londradan gelen bir emirle hareketini tekrar tehir etti. FransadAn son dakikada alınan bir haberden, "Li«e"l karşılamıya memur "komite” Gestapo’nun baskınına uğramış ve üç kurban vermişti. Vaziyet kendisine anlatılıyor ve vaz geçmesi teklif ediliyor. "Lise" reddediyor.
Üçüncü teşebbüs muvaffak olacağa benziyor. Bu sefer deniz uçağiyle Fransa kıyılarına inecektir. Fakat Manş üzerinde hava o kadar bozuluyor ki. uçağın kalkmasına ImkAn kalmıyor. Odette tekrar geri dönüyor.
Ancak A İnci teşebbüsle
Bu çe|it aksiliklerin birikmesi, ruhi bir sksülâmel yaratır, Bakeratreet deki İstihbarat merkezi bunu müdriktir
gibi hisli
ve Odette Snm«nn
Dahil) harbi- Işllrak edeli bir I rumuz kızj

cesur İngiliz
Yazan : Jerard Tickell
en ınühlnı Ingiliz cıiMUHİarından Odette, paraşütle Frantuıya ®t-
G(4çcn harbin bıdıktan sonra Alınan ıııııkanılıırım cllıub'kl sahte veslkıılarhı aldatıyor.
bir kadın muhakkak bu tesir altında kalacaktır. Fakat Odette gülüyor:
— Yok canım. nasılsa geçer, diyor.
Dördüncü «afer, uçak havalanıyor, fakat sert bir sâğnak, uçağı tekrar yere çalıyor, Odette. parçalanan u-çaktan çıkınca, denize dan üç metre uzakta görüyor.
Bu «efer hakikaten
Gülerek:
— Anlaşıldı, diyor. Hava yolu bana göre değil! Acaba denizi etsek nasıl olur?
Bir kadında bu derece
Hayret doğrusu!..,
Odette. er taşıyan bir
Clbraltaya gönderiliyor. Oradan, ıı-fak bir balıkçı kayığlvle, beş ıltı günlük bir eteniz seferinden sonra, bir gece Franaaya çıkarak altı ay kadar Cannes civarında büyük muvaffakiyetle çalışıyor.
makta okluğu tren, Grstapo tararından aranırken, bu kıymetli vesikalar, göğsünde «akliydi. Soğukkanlılığı sayesinde kurtuluyor ve plânları ingiltereye gönderiyor.
Çeviren : Behçet Cemal
maortsi" adındaki iki telsizci, ajanı Güney Fransada «aklandıkları yerleri. Odette'ten başka kimse bilmiyordu.
Odette, sorguya çekilmek üzere Frasnes'e getiriliyor. Evvelâ, günlerce tek başına hapsediliyor. LIro "yu-muşatılacaktır.”
Herkes, İngiliz İstihbarat Servisinin ajanlardan hlrlnln ele geçirildiğine kani İdi. Çünkü "Lise" adı, dillere destan olmuştu. Nihayet Aveııne Foch’da 84 numaralı eve rek soruguya çekiliyor, çok nazik muamele eden soruguyu idare ediyor.
Evvelâ mükellef bir sofraya oturuyorlar. Lise, susuyor. Buna mukabil sofra arkadaşı, mütemadiyen şundan bundan bahsediyor. Yemeğin sonunda şaşırtıcı sualler başlıyor.
— Bayan Llso, ne olur artık şu Amaud vo Roger’nin nerede olduklarını söyüyeverln canım.
— Size söyliyecek hiç bir şeyim yoktur.
Odette tekrar Fresne» Haploha-noslno götürülüyor ve örtesi gün sorgu, aynı adamın aynı mükellef sofrasında baştan başlıyor. Fakat bu sefer sistem değişmiştir.
Sıra kahveye geldiği zaman, genç adanı diyor ki;


Arktik buz sınırı şimdiden 300 kilometre kuzeye çekildi
Böyle devam ederse Paris, Avrupanın en büyük limanı olacak, Berlin sular altında kalacaktır
inen uçurum-bulunduğunu
vaı geçiyor.
tecrübe
cesaret!
gemiyle
•'Röyllyecek hlr şeyim yok’*
Odette, Marailyadakl yeni deniz ün-stlnün plânlarını ele geçiriyor. Kaç-

Hicri
Rzn.
4
1369
VAK 1’1
Güneş öğle ikindi Aktjam
Yatsı imzâk
Bir müddet sonra, R A F 'in îngil-tereden getireceği bir meslekdaşım, "karşılama komitesi” ile gizli bir filanda beklerken, uğradıkları bir baskında, Odette, kaçmasını ne kadar iyi bildiğini bilfiil göstermiştir. Vaziyeti haber alan Almanlar, uçak a-lanım sarmışlardı. Bütün erkekler yakalandı. Yalnız tek kadın, mehtaba ve peşindeki polis köpeklerine rağmen kurtuldu. Sert akan bir nehri, yüzerek geçen Odette, buz gibi soğuğa rağmen karşı kıyıya vara-bilmiştir.
Fakat 16 nisan 1943 te nihayet elo geçti. Odette o derece yorgundu kl, Gestspo’nun eline yarı baygın düştü. Gestapo, "LisıV’in, diğer İngiliz ajanlarının nerelerde bulunduklarını bilmesi icap ettiği kanaatindedir ve bu hususta elinde kati deliller var, Filhakika. Odettc'ln tevkifi sırasında, "Arnaud ıYüzbaşı Rablnovis)” ve "Roger (Yarbay Francln Caom-
(Devamı yarın)
başka hayvanlar tarafından Iş-edildi. Acaba bu hayvanlan bir-hicret merakı mı sarmıştı? Ha-hlç do değil! Hayvanları yola büsbütün başkadır.
i 920 den beri Kuzey kutbu ısınmıya ■ başlamıştır. Kar sınırı kutba doğru yaklaşmış, oğaç yetişme sınırı onu takibotmlştir. 1924 de Goenland civarında bir milyon kilo torik tutulmuşken. 1928 de bu miktar sekiz milyon kLloya yükselmiştir. Bir çok hayvanlar kuzeye doğru hicret etti ve yerleri gal den yır.
düşüren sebep
Bu hicretin sebebi, bir çok balıkların yegâne gıdasını teşkil eden planktonları, o ufacık, gözle görülmlyen mahlûkları takibetmektl. Gittikçe kuzeye çekilen hu gıdaya kavuşmak ihtiyacı, milyonlarca, mahlûku hicrete mecbur etmiştir. Bütün buna sebep de, hareketin bir iki derece artmasıdır. Fakat bu artış, her tarafta müspet netice vermemiştir. Bütün bünyeler, seyyanen, hararete muhtaç değildir. Groenland sularının bir çod balık cinsleri ortadan kaybolmuştur ve balinalar da bir hayli azalmıştır. Acaba bu balıklar, sıcaktan kaçarak kuzeye mİ çekildiler? Bunun cevabını gelecek yıllar verecektir.
zeye çekilmiştir. Vaktlyln masal ka^ bilinden anlatılan ve 1878-1879 yılında ilk defa geçildiği zaman, günün yegâr ne "HAdl«esl*’ni teşkil etmiş olan "Kuzey Batı Geçldi 'ni, şimdi he» kutup heyett, müşkülâtsız geçmekte» dir. Spltzbergen Adasındaki Noel Koyunda eskiden senenin ancak 50 gününde seyrüsefer yapılabiliyordu! şimdi bu koy senenin 203 günü gemilere açıktır. Her ne kadar bu gü« nün tekniği seyrüsefer imkânlannı da arttırmışsa da, 1915 de seyrüseferin ancak 13 ağustosta açılmazına mukabil, şimdi 29 nisanda başlıya-bllmefli, dikkate şayandır. Bu İklim değişikliğinden en ziyade Rusya istifade edecektir. Arktik "Akdenizin” hemen 180 tul derecesiyle iştirak fiden Rusya için. Murmansk-Vlladl* vostok arafii, Süveyş yahut Panamadan geçen deniz yolundan kısadır.
çok daha
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
19 5 0 HAZİRAN
Nalı
VASATİ
6.27
13.16
17.16
20 44 22 48
3.09

Rumi
HAZ.
7
1366
EZA.Nİ
DEVLET TİYATROSU
Opera Bölümü Tornoiperl Açık Hava Tlyntroaund» 19,20 vo 21 Has&lran akşamları «ant 21.30 da
Cavalleria Rusticana
■ ■ t Opera 1 perde 1 ■' —
a l y 7T ç a
SSES Opera 2 perde
Her üç akşamın biletleri 10 45 o kadar Şehir Drınn Tiyatrosu, 20 dan İtibaren de Açıkhava Tiyatrosu gişelerinde «alılır.
Telefon: 42167
BEYOĞLU CİHETİ
AKIN I — Harrow Kuınarbacı, 2 - Aakorlor Dösüşünce.
ALKAZAK (42M2) 1 - Dehşet Diyarı. 2 — flan-Antonlo Aslanı.
(43505) ı — gü*
2 — Rlllür Anah-
1 — GüSsllsr Kez-- Yaban GıılE
Altı (44394) 1 — Çöl Şarkısı.
2 — Kadın Düşmanı.
ATLAS (4(lR3ÖJ 1 - Herrow Kumarbazı, 2 Maskeler Düşünce.
HE9İKTAŞ BAHÇEMİ 1 — A-teşten Gömlek. 2 — Günahım. ELHAMKAı mıh Çocuğu, tur.
İNC’I (M45Û51 mlgcçldb 2 •
3 — Mlkl.
İPEK (442fiOı 1 - Yeni Güneş,
2 — Kan Dâvası.
LALE (13605) 1 - Yainıa Gl denlcr ,2 — Ormanlar Araları (Türkçe).
MELEK (49868) I — Eğlence* kr Parlat 2 — La Travintn.
MAKAT (11656 ı 1 — KfiZfino-vunın Aşk Maceraları. 2 — Damgalı Doktor.
MI \TPAKK («81431 1 — Ateşten Gömlek 2 — üstünler.
sİ M EH (12861) i — Vasife Kurbanı. 2 — Klhirbaa Kadın.
0AKK (10380) î - Kahramanlar Geliyor.
dnller Alayı,
Mili (437261
Köprk. 2 -
TAKSİM (KiH)H 1 - Uçuruma dı»*'r’i, 2 Efe aşkı.
TAN I Operada Hayalet. Denizler Aralanı. 3 — Atin n» id.
I NAL (49306) 1 — Madde 2 —
2 Mısra kh Fo-
1 — Kahraman
Esirler Gemisi.


Haydutlara ölüm.
YENİ l — Kırmızı Güller. 2 -Kara Güneş. 3 ihtiras Fırtınası
YILDIZ (42847) 1 - Aşıklar
Yolu. 2 - Çin KlBI.
İHTAN BUL CİHETİ
ALEMDAR (236A3) 1 — Gece
Akını. 2 — Lorel Hardv kuru Gürültü.
AZAK (23542) 1 - Sevimli Haydut 2 — Sövlmii Haydudun İntikamı.
ÇKMBEIlLtTAS (22613) 1 -
Canavar Pençesi. 2 — ölüm Seferi,
FEK AH 1 — Sahte Şampiyon.
2 — Denli Ejderi. 8 — BaŞdat Perisi.
HALK 1 — Binblrgece Yolcu-lan. 2 — Kısıl Çete. 3 —Earn-rengls Kadın.
İSTANBUL (22367) 1 — Donla YPdısı. 2 — Kara Canavar.
KISMET (26664) 1 - Aşk Hul-tanı. 2 — Çingene Baron.
M A KM AH A (23860) 1 — Kaptan Kld. 2 — Hon Macera.
MİLLİ (22062) 1 — Gece Akını.
2 — Lorel Hardv Kuru Gürültü.
Tl HAN (22127) 1 - Şehitler
Kalesi. 2 — Zehirli Şüphe. 3 — Harmankaya.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Düşman Kardeşler. 2 — Kıskanç Kadınlar.
OPERA (60821) 1 -
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Gangsterler Haflyesl. 2 — Gençlik Şarkısı.
Karışın
Bülbüller, 2 — Macera Limanı. Rt’KEYYAı (60862) 1 — lsim-
sls Kahramanlar. 2 — Gönülden Gönüls.
ANKARA
ANKAKAı (23432) I — Arsenik Kurbanları. 2 — Karı Gül.
Bl'lCK: (150311 Ruhlar Alemi. CEBECİ: (18046) I - Tehlikeli kadın. 2 «— İki açıksö» Holi-vootta.
PAlt Kı (11181) 1 — Kahraman harp muhabiri. 2 — Tulumbacılar Kıralı.
His: (11071) Kalbim hTMEKi 114072i I — Dn£ deviren süvari.
ILVH: 122201) 1
2 — Aşk olmayınca, YENİ: (14040) 1 — N«w-York esrarı. 2 — Güzellerin ilahisi, YENİI Geceleri ««at 21.16 te Zati Sungurun temsilleri.
İZMİR
nonln. İleri.
ELlfAMRA 1 — Tatlı Miras. 2 — Kılıçların Gölgesinde. 8 — Gönül Kimi Severse.
LALE: 1 — Çöl Şarkısı, 2 — Korsanlar. 3 — Hayat Yolu.
TAYYARE 1 - Şöhret Hırsısı, 2 — Ormanlar Bakiresi.
TAN: 1 — Çöl Şnrkiai. 2 — Koranntar. 3 — Hayat Yolu.
YENİ SİNEMA 1 — Tnraan Geliyor. 2 — Bir Millet UvanU yor.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK 1 - Cezayir Dan«Öxü 2 — Vahşi Ormanlar içinde ,
UÇAK - İREN - VAPUR
GELECEK OLAN I ÇAKI AK
0.46 DH-Y. (Türk) Burandan. — 9.60 D.H.Y, (Türk) İs-mlrdrn. — 14 15 D.H.Y. (Türk) Gcıttanlep, Adana, Konya. Afyondun. — 15.19 LA. 1. (Hal-ya ı Roma, ADnndnn. — 16.35 D.H Y. (Tiirkı İskenderun. A-(tana. Anksradan. — 16.30 D H Y. (Türk) Van, Diyarbakır, ElAıuft, Sıvan, Ankııradan. — 1R.0Ö D.H Y. (Türk) Umirdon.
18.26 D.H Y. (Türk) Kahire, Ankarndnn. — 18.36 D.H.Y. (Tllrk) Anka radon» — 20.20
P A A. (Amerikan) Ihmg -Kong, Bangkok. KalklKa, Delhi, Knrnşl, Bnsıa. Şamdan. GİDEC EK OLAN t ÇAKI AR
8.30 D H.Y. (Türk) BüMayn.
— fi.30 B E.A. (Ingiliz) Allnn, Nta, Londraya, — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kayseri, Malatya, ElAzıg, Erzuruma. — 0 30 D H.Y. (Türk) Anltnıaya.—
10.16 D.H.Y. (Türk) lasmlro —
10.31) D.H.Y. (Türk) Ankara. Adana, lakfinderuhn. — 14.45
D.H.Y, (Türk) Ankaraya. *-16.00 D.H.Y. (Türk) İzmİro. — 21 86 P.A A. «Amerikan) Brüksel. Londra, Gönder, New-York’a.
GI.I.KC EK OLAN VAPI RLAR
12 00 Trabzon, Doğu Akde-nlzdnn. — 14 iki Ankara, Buu A kilenizden, — 18.00 Necat I-neboludnn. — 18.00 Antalya, Çana lıktı ledon. — 20.00 Marn-koz. Mudnnyadun.
GtDECEK OLAN YAPI KLAR
0.00 Maraknz, Mudanya ya.- — 17.00 Suz, Mudanyaya. — 18.00 Erzurum, Isokndrrıına. — 19.(M) Seyyar, Knrnblgn vh.
O EI.E( EK O LA N TIIEN kER
8.30 Ankaradan (Ekti,)
9.16 Ankaradun ı Eka, > — 16.51 Arı kuradan (mnlörlü iren) GİDEC EK OLAN TRENLER
8.20 Snmpion El(s. (Avrupa).
— ta 10 An karaya (Ekzj — 23.20 Anluırayn (Eke.),
Ne-H(ı-I pl I
S. 26
rn-
ANKARA:
7.3n M s. Ayarı. — 7.31 şcll parçalar (pl). — 7 iö borler. - g.oo Sax eserlori — 8.16 Tangolar (pli. — Günün programı ve hava
potu. — 8.8u Hafif orkestra eserleri (pli. — 0,00 Kapaimj.
12,28 A çil m vo program
12.39 M. S. Ayarı. — 12.30 gar-kılnr. - 19.09 Haberler. - ■ 13 16 Vata fcNtlv/ıl cırkoriirnm çıtlıyor (p|j. — 13.30 öğle aaaelfl-sİ, — 13 46 Ev« lyn Knlght vtı Dirk Hnyrnea'fen melodiler (pl) — 14,00 AkıjKm programı, hava raporu ve kapanış,
17.58 AçıliJ) ya program, -18.00 M 8 Ayarı — Ift on Şarkılar, — 18.30 Salon orkestraları. — 10.00 M. S, Ayarı ve hu herler, —- 19 15 Geçmişte Bugün. — 10 29 10.45 Radyo 20.09 Martini) İn vo kcmrın
Radyo Onatıl «sİ.
•njt (Rant faşlı) — 21.00 Temsili. — 22.15 Çan nololnrı. ööyli-
Yurtlan sesler — İle İngilizce. — - 8 Mndrigai Vjo-Içln (pl), — 20.16
20.30 İnce
yen: Alize Işık. — 22.00 Konuşma. — 32 16 Dans orkestraları çalıyor (pl). — 22.16 M. 8. Ayarı ve haberler. — 23.00
Program vo kapanış.
İmTANBLLi
12.67 Açılış ve programlar.— 1800 Haberler. — 13.15 Dana
müziği (pl), — 13.45 Şarkı vo türküler. — 14 20 Harhest saat »Konuşma veya mtlslkh — 14.39 Şarkı ve türküler (pli. — 14 5o Salon orkestrasından millik (pl). — 16.00 Programlar
vo kapanış.
17.67 Açılış ve programlar. — 18.90 Dana milalğl (pl). — IA3ö Sadi Yaver Ataman memleket havalan ae» vo sar. birliği konseri, — ltf.00 Hııbrrlor. — 10.16 latunhul haberleri. — 19.20 Radyo acnfonl orkestrası konseri. (Lııll.v - M..(il .. Bııln fiUlU. Frııns Ltaal. Piyano konçerto-hu No. 1), —. 20.00 Serbest aant (Konuşma veya müzik), 20.10 SoruıL — 80,89 Opera ve balelerden ımhnoier (pl).
21.00 Faaı] hayati konseri. — 21.40 Asırlar boyunca Türk müziği Takdim eden: Lâlkfi Kn-raboy, — 22 10 Odn mttalğl
(pl). - 22.35 (Çd\\nrd Vllo dan
nrp soloları ıpl). — 12.46 Haberler. — 23.00 Karışık hafif gaco nıüzlgl (pl). — 23.30 Programlar vo kapanış.
YA HANCI RA I) YO I.AKl) AN SEÇME YAYINLAR
LONDItA:
7.49 Davlt Javfi ve cırken-11 '»'•». h Ih ninlcyl» l Inh kle-rl. — 0.16 Operet ve varyete-lordun şarkılar, — 12.3u Roberl Farnnn orkestrasından ballı müzik. — 14.16 Gnrn l(h,ı kon a er arkoatranı, - 16.15 BBC Nort-
hern orkestrası konseri. — İH 15 Piyano soloları» — 19.39 Dinleyici İstekleri. — 20.OT John BUİI ork«MtrıiNindnn hfifİf rnüzllc. - 22.00 Aldşburgh müzik fantlvnllnden naklen, — 33.16 BBC Vayolc orkestrası kohsarl,
EMİNÖNU; Ankara (Eminönü) — Sırrı Hıışdoğnn (Küçük-pprnr) — Bant (Divanyolu) — gİIroVvH (Kurnkupı).
İli voGı.ı î Güneş (Merlcnz)-Bnruınık (Taksimi — Bat la) Tülbentçi (Taksim) — Bankalar r Gala tu ı Necdet Ekreın (^IşID Çubukçu t Şişil) — Hslıcıoğlu (Haafcöy) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH: İsmail Haklcı (Şehia-dabaşı) — ziyn Nuri ray) — gnmatya *•
Malkoç (Şehremini) — Kuat (Karhgllmrük) —
Berk (Fener).
El I I*; Arif Bcıjcr.
BEŞİKTAŞ) S. Recop
inköy — Giyil a'Mtd İn Dlvnnlı-oğlu (Armıvutkoy) — Merkez (Bebek),
KADI Kül: Venl Moda -ncryolıı — Erenköy — A. fer Çağatay,
i ski l)Al(: Ahmadlyo. III? »’F.I.İADA: H. Halk.
RÜY(İKADA; Halk İZMİR: GÜZölyali (Yalılar)
(Akna-Nnıım Ahmet Haylm
— Or-
Er-Cıı-
r 2
S 9 fo
f t 3 ♦
5
6 1 8
3 fo
Monldan «uta:

1 — Hüner; öıfat takısı. 2 — Bir eski bakanı inişin soyadı; Rca«lx. 3 — Vakti; Duvarcı a-raçı. 4 — Eliyle dayanır; Sevdiğine kavuşma. 6 Ele geçirme. 6 — Buutlardan; Muh-levhaında yer kAİrnıvncnk hale gel. 7 — Çilrllk hale «etlime. 8 — Ev; Feryat ve istimdat I-rjn kullanılır.’9 — İçki; Teker hıılc ğetlı 10 — Güzel sıva yap (İki kelime).
20-30 yıldan beri İklimimize bir tatlkrarmzlık arız olmıya başlamıştır. Hemen her sena, yllz seneden beri veya hiç görülmemiş, yepyeni hava şartlariyle karşılaşıyoruz. Almanya-dn bu hâdiseler. 1929 da başladı. 57 yıldan beri görülmemiş şiddetli bir kış geçirdik. Sonra yeniden ifrata varan meteorolojik şartlar meydana geldi: 1933 te dehşetli bir kuraklık ve 1934 te de, hor ay vasatın üstünde bir hararet gördük. Hattâ 1934 yılı, vasati kıymet itibariyle. 1811 den beri en sıcak yılı teşkil etmişti. Bunları lakibeden, dondurucu Üç savaş kışı, hâlâ hatırlardadır. 1947 yılının çok güzel ve sıcak yazını tahlil eden bir İsviçreli meteorolog, ihtimali hesaplara dayanarak, böyle bir mevsimin ancak 20-30 bin »ene sonra tekerrür edeceğini söylemiştir, Bıınu takibedon yıllar da, normal olmaktan çok uzak kalmış ve dünyanın her tarafından zaman zaman, anormal hâdiselere alt haber alınmıştır.
1924 de Merih, arzımıza beri görülmemiş derecede ğı zaman, o yıl ağustosunun baştan başa yağmurlu geçmesi, mesuliyeti zavallı yıldıza yüklendi. 1929 dakl Sibirya kışına da, o sıralarda yeni yayılmış olan radyo, sebep gösterilmişti. Şimdi de, normalin üstündeki atmosferik hâdiseler "atom hücrelerine" hamledilmektedlr. Halbuki 18 İnci asır »onunda tutulmuş eski meteoroloji jurnallerini gözden geçirecek olursak, o zamanlar da, şimdikir^ den çok daha tezatlı hâdiselerin, a-tom bombası olmadan tekevvün ettiğini görürüz. Bundan başka, meteorolojik hâdiselerde rol nerjller yanında, atom koatane fişeği gibi kalır
79 yıldart yaklaştl-
oynıyan e-InfUâklan,
soğukkanlı
Yııkurulun ıınııâtl
1 — FaslIsı: Soru eki. 2 — Taharri at t İren; Tenbih ve ihtar boyan açlar. 3 — Tersi dişinin kazı; Acente. I — Onaran (mürekkep kolime). 6 — Hollywo(»d yıldızlarından biri. « — Rüzgâra hitap; İskambilde bir kâğıt 7 — Genelge; Turner’ln diğer ismi. 8 — Para mahfazası; Arsu. 0 — Parlatır. Sıva yapar. 10 — Cha-teaubriuııd'ın bir ezeri.
Dt-NKfl BULMACANIN
HALLİ
.Soldarı auğn:
i — Kovalamaca. 2 — lr.in; Kw. 3 — LAkayfil. Çi fvi». 4— OValft Gıı|n. 5 - Yık; Do re 0 — üre; Aseflıı. 7 — Kn; E-kileni, s — Aşil; Rl; Ar. P — Çivile; Aln. 10 — Atini güzel.
Fakat, bir kaç zamandan beri. Kuzey kutbu bölgesini teşkil eden Arktiğin, Inanılmıyacak derecede ısındığına dair alımın endişeli haberler, yukarıda saydığımız hadiselerin hepsini gölgede bırakmaktadır. Spllz-borgende 1931-1935 senelerinin vasati kış sühuneti, 1000-1915 vasatisinden 9 derece daha sıcak bulunmuştur; 7 yıl gibi kısa bir zaman sonra bu fark. 1916-1017 vasatisine nazaran 17 dereceye çıkmıştı. Bu a-daların şimdiki aralık sühuneti, Berlin’in geçen asırdaki aralık sühunetine müşabihtir. Çünkü Boründe de. aynı nispette olmamakla beraber, mühim derecede bir ısınma müşahede edilmektedir.
Yukarıdan u^ngı:
1 — Kilosu kaça 2 — Vazo; Re|(t, 3 — Vikaye; Çivi, 4 — Analı. İliş. 6 — Vakan. Ll. 6-Ali; Gebeş, 7 — İadeli. 8 — Ak; Lotl; As. 0 — Civarı kale. 10 — Ani general
SIHHİ İMDAT
ÎHlAiıbul Beyoğlu
Anadolu yakası Ankara
tamir
4 4 90k
60538
01
22ft1
Kadıköy (10872
Üsküdar 60943
Beyoğlu 146 H İstanbul 24222
Ankara 00, İzmir 2222 Karşı yalı a 16066
Yardım (AİNancnk) Halk
(Basmahane) — Blıhk (Keme-ralli» — Cumhuriyet (Eşrof-paşaı.
Bütün bunların ehemmiyeti ne o-lakl? Bunlardan bize ne? Orta Av-rupanuı şurasında, burasında vasati Sühunet bir iki derece artmış, bundan ne çıkar? Bir iki sivri akıllı A-linı bunlarla uğraşsın dursun, nasılsa bir şey olacağı yok!
Böyle düşünenler, çok hata ederler. Bu çeşit, «liretâ ehemmiyetsiz sühunet tebeddüllerinin sebop olabilecekleri ameli neticeleri düşünecek olursak. anlattığımız hakikatlerin nıan-zaraaı hemen değişir. Almanyanın şimdiki senelik sııhunet vasatisi 5-fi derece hile düşse, yeni bir buz devrine girip ve A iplerin cumudlyele-rlnl Orta Almunyada, Ulm'dan seyredebiliriz.
Mamafih, sakın üzülmeyin! Yakın atide böyle bir şeyin olacağı yok!... Bilâkis, Arktik'te vaziyet, tam tersine inkişaf etmekledir. Buralarda buz sınırı, kısa zamanda, Üç tuz derecesi, yani hemen 330 kilometre ku-
İlim, vaziyeti daha mütalâa ederek, ısınmanın sebebini, evvelemirde, dünyamızda aramaktadır. Takriben 1920 ye kadar devam eden daha düşük aııhunet, kendi kendine nihayet vermiş olabilir. İnantl-mıyacak gibi sanılan bu hâdisenin şu suretle cereyan etmiş olması mümkündür:
Sühunetin, muayyen bir müddet çok fazla düşmesi, kar yağışına mâni olabilir (Malûmdur ki, kar ancak sıfır derece sühunette yağar). Kar yağmayınca, cümudiycler kâfi derece beslenme», "kirlenir", karla beslenmedikleri için renkleri kararır. Bu yüzden, aksettirme kabiliyetleri azalınca, güneşin ısısı, rengi koyulaşan satha daha ziyade müessir olabilir. Kar tabakasının azalması ise, güneşin ismini, eskisi kadar, eritme yolundan ifna edemez. Bu suretle serbest kalan mı bnşkn istikamette, yani atmosferin teshininde müessir olur. Bu yüzden de cümudiyeler, dahil gerilere çekilir.
Arktiğin ısınmasına müessir olan diğer bir Amil de. Golf akıntısıdır. Yapılan tetkikler, Meksika Körfezindeki sühunetin yükseldiğini göstermektedir. Bu yükselen suhunet İse, Golf akıntısının, 500 kilometre genişlik ve bir kaç yüz kilometre derinlikle Floridadan saniyede geçirdiği 25 milyon metreküp su ile Avrupa kıyılarına intikal etmektedir. Bu mükemmel "sıcak su kaloriferi'*. Arktiğin atmosferine saatte 16 milyon kalori intikal ettirmektedir, Bununla beraber. Norveç etrafındaki denizlerin suyunun Atlantik «uyu ile değişebilmesi, ancak üç «nnedo tamamlanabilir.
Hâlen artımıza müessir olan "Güneş vitamini" fazlasının, beşeriyete hayırlı olup olmadığını, önümüzdeki asrın meteorolojik İnkişafı gösterecektir. Unutmamak lâzımdır kİ, coğrafyacı Pcınk’ln 22.18 milyon kilo-metreküp olarak hesapladığı o muazzam cümudlyelerln erimesiyle, bütün denizlerin »eviyesi 65,1 metre yük-gelebilir. Halbuki son 20*80 yılda, deniz seviyesi ancak 5.5 santim yükselmiştir.
20 Haziran 1900
Y IS N t X 8 T AN BUL
Bayf* 8
G Ü NÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Ankara toplantısı münasebetiyl» ;
Memleketimizde tütün meselesi
İNHİSAR
Bize, çdlek veya kolu kcallnılş htai \ erdiği İçin tekel kelimesine bir türlü alışamatlıftımiKdan bu yatımızın başlığını •‘İnhisar** diye seçtik.
Memleketimizde» yabancı kelimelerden kabil olduğu Undur uzaklaş" ınayı ve dillinizi sadeleştirmeyi şüphesiz kİ, herkes arzu eder; takat bunu yaparken İfrata gitmemek ve kelimelerin mânaaını ve şümulünü düşünmek İcap eder. Her halde, İnhisar kelimesinin anlatmak İstediği şeyleri tekel kelimesi gözteremes* Muhakkak İnhisar kelimesini değiştirmek İcap ettiği vakit, hiç olmazsa, yabancı olmasına rağmen beynelmilel bir kelime olan “Monopol0 tabirini seçmeydik. Öyle zannediyoruz kİ, İnhisarımızın dünya nazarında mânasını da I-fade etmiş olurduk.
Memleketimizde, tütün İstihsalinin sarfı ve bilhassa devlete varidat temini noktasından en büyük ehemmiyeti haiz ınîichseselerden biri tütün İnhisarıdır. Zaten, yalnız bu İnhisarın ehemmiyeti, ecnebi scrına.yedar Alemi tarafından da takdir edilmiş olduğu İçindir ki. eski reji teessüs etmiştir.
Cumhuriyet Devrinde tütün inhisarı devlete geçtiği vakit, biz hunun İlerlemesi için muhakkak ki. pek çok gayretler sarfettlk; fakat devletçilik zihniyetimizin dahili politikamızda ve memleket İdaresinde giın geçtikçe kuvvetlenmesi, bir taraftan bizde inhisarların adetlerini arttırdı ve buııu her şeye teşmil etmeye çalıştı. Diğer cihetten de büyük bir ticarî zihniyet ile çalışması iktiza eden bu muazzam teşkilâtı tamamen bürokrasi İçine gömdü ve kendisinden beklenilen istifadeleri temin edemedi. Bir, bunu söylerken bilhassa tütün inhisarı I-şinde. inhisarın aleyhinde olmadığımızı tebarüz ettirmek İsteriz.
Bugün en demokrat olan ve liberalizm sisteminden hiç uzaklaşmak is-temlyen memleketlerde bile, tütüne inhisar vaz ol un muş t ur. Buna mukabil. bir çok memleketlerde bandrol sisteminin mevcut olması bunun muhakkak iyi okluğunu göstermeye kifayet ,etmez. Zaten, bandrol sistemi olan memleketleri bugün gözden geçirecek olursak bunların da hakikat-l halde bir sermaye inhisarı olduğunu görürüz. Anormal ve fevkalâde zamanlarda normal çalışmak imkânları olmadığı için, küçük ve orta çapta fabrikaların adedi çoğalabilir. Fakat, zaman geçtikçe büyük sermayeler bunları ya mahveder veya kendilerine UlJfik eyler, \etekim Birinci Dünya Harbinden sonra 19lü ve 1920 senelerinde Almanyada mevcut sigara fabrikalarının adedi 950 ye baliğ olmuştu. 10 seııe geçmeden, bunlar hakikat-! halde 2(> fabrikaya İnhisar etmiş ve hu da İki büyük tröstün eline geçmiştir. Biz, İkinci Dünya Harbinden sonra — şiıııdl Almanyada gayri tabii şartlar olduğundan — ortaya çıkmaya başlıyan küçük ve orta mikyastaki fabrikaların da bir zaman sonra yine tröst kuvvetine karşı ge-lemlyeceğlnl zannetmekteyiz.
Bu izahatı vermekliğimizin sebebi, memleketimizin iktisadi sahalarında — herkesin çok arzu ettiği — serbest cereyanların hâkim olmaya başlaması ve tütün İnhisar İçinde de bandrol sistemine doğru gidilmek arzusunun, arasıra ortaya çıkmasıdır. Bu mesele, bizde tiıtün İnhisarı vazedilmek üzere iken de mevzuu bahis olmuş, bir çok makaleler çıkınış ve hattâ kitaplar neşredilmiştir. Biz, öyle bir meselenin tekrar görüşülmek la ten 11 d İği sırada ciddi bir etüdün yapılmalını çok münasip görürüz. Çünkü bu mevzu, blzinı İçin cidden hayati bir ehemmiyeti haizdir. Bu Işde hisse kapıl miyar ak vaziyeti İyi tetkik etmek ve beynelmilel maliyecilerin mütalâasından uzak kalmamak lâzımdır. Öyle zannediyoruz kİ, yapılacak mühim tetkikler, tütün İnhisarının lüzum ve ehemmiyetini gösterecek ve bize hak verdirecektir.
Şayet, şimdi tütün İnhisarı, kendisinden beklenilen İki mühim gayeyi ifa edemiyorsa bunu, İnhisarın esasına bir itiraz noktası olarak kullan-
V
Hablb Edlh - Törehan mamak, belki birdeki hu sistemin iyi işlememesine atfetmek lâzımdır, İnhisarın İyi İşlemeni imkânları temin olunursa memlekette dahili tütün sarfiyatının artması ve Hazîneye fazla varidat temin etmesi kabil olabilir.
Bugün için 18 ve belki yeni tah-rir-l nüfusta 20 milyon nüfusu geçmesini beklediğimiz bir memlekette, tütün sarfiyatının, büyük bir yekûn teşkil etmesi İcâp eder.
İnhisarın gayesi, az ve pahalı satmak değil, ucuz ve çok satmak ve bu suretle bilhassa tütün İstihlâkini arttırarak müstahsilin malına satış imkânım vermektir. Normal vaziyetler, bugün tütün İstihlâkini nüfus başına senede iki ve hattâ Üç kiloya kadar hesap etmektedir. Memleketimizde yaşayış tarzlarının değişmesi, artık dahili kaçakçılık İşlerini çok azaltmış ve şüphemiz ki daha çok azaltacaktır.
Biz, Tütün İnhisar İdaresinin İmal ettiği sigaraların ucuzluğu sayesinde sarfiyatın çok artacağını Ümit etmekteyiz. Bu ucuzluk, Tütün İnhisar idaresinin fazla varidat teinin etmek emeline muhalif değildir. Çünkü, bilhassa sigara sanayii gibi İşlerde sarfiyat büyük ehemmiyeti haizdir ve bıı ehemmiyet memleketimiz için daha büyüktür. Zira, gözümüzün önünde tütün müstahsilinin tütünlerine dahilde istihlâk yolu bulmak vardır.
Tütün İnhisar İdaresinin fazla varidat için her şeyden evvel teşkilâtını baştan aşağı değiştirmesi ve tamamen ticari bir zihniyet İçinde çalışmacı kanaatindeyiz. Çünkü, Tütün İnhisar idaresini herhangi bir fabrikadan tefrik etmemek İcap eder. Tütün yetiştiren bir memleket olmaklığımız hasebiyle onun belki kaçakçılığa mâni olmak için bazı teşkilâta ihtiyacı olabilir; fakat bu da tütün inhisarının ucuz sigara yapması ve satması sayesinde zamanla kendiliğinden kalkabilir. Asıl iş, tütün inhisarının, tütün satın alına ve işletme müesseseler!-nın, bütün taşraya dağılmış olaıı ve her biri başlıbaşına birer hükümet dairesi olabilecek teşkllûtınıııın ve belki beş misli fazla olan memurlar durumunun, kırtasiyeciliğin ve rasyonel çalışmak imkânları gibi şeylerin tetkikini sağlamaktır. Aynı zamanda bunu idare eden ellere salâhiyet verir, salâhiyetini kullanamıyan veya fena istimal edenlerin mesuliyeti temin o-lunursıı Tütün İnhisar İdaremiz hem memleketteki tütünlerin büyük alıcısı ve sarf edicisi olacak ve hem de bütçemizde büyük bir meblâğın vericisi haline girecektir.
Hu işlerin hiç de zor olmadığını zannediyoruz. Çünkü düşünmekliğimiz İcap eder ki. bugün nazarımızda mııaz/am lür teşekkül gibi görünen Tütün İnhisar İdaresi, nihayet dünyanın başka yerlerinde kendisinden daha çok fazla tütün alan ve İmal ederek satan fabrikalardan başka bir şey değildir.
Amerikan yerind
teslim pamuk piyasaları
WAshington (Hususi) — 10 yerinde teslim pamuk piyasalarında satışlar 176.900 balyadır. Bu miktar, geçen hafta 144.600. bir yıl evvel aynı hafta zarfında ise 55,500 balyadır. Bu haftaki miktar. 10 yıldan beri haziran ayında görülen en yüksek rakamdır. Bütün kaliteler için tüccar ve ihracatçıların talepleri yüksektir. Teklifler derhal karşılanmıştır. Fabrika talepleri artmış, yaz ve sonbahar ihtiyaçları temin edilmiştir.
— — 1 ■ - — 1 - - r
Doğu Karadeniz bölgesinden notlar
Bizde çay ziraati bir fantazi midir?
I
Rize Çay Fabrikasının maliyetinin yüksek oluşundaki sebepler nelerdir?

ç
mahsus bir ziraat ınad-Hlndlatanda, Seylânda, Cavada vo bu hava-blr çok yerlerinde Üre-
daha
70-80 sene evvel Ruslar da
AYİN asıl vatanı Çilidir. Buradan dışarıya yapılan • ihracata büyük bir darbe vurulmuş ve yalnız bu memlekete dest iken Sumatrada linin
tHip yetiştirilen bir meta olmuştur.
Batum ve civarında çayın yetişebileceğini anlıyarak çaylıklar tesisine başlamışlardır. Hâlen Rusyada bu çay tarlalarının 500 dönümü bulduğu söylenmektedir. Bizdo do ilk tecrübe yapıldıktan sonra Ba’tumdan getirilen tohumlarla Rizede geniş ölçüde zer’iyata başlanmış ve nihayet Çay Kanuniyle bu iş devletçe esaslı olarak ele alınmıştır.
Çay haddi zatinde bir fidan olup bunun körpe yapraklan toplanarak muhtelif memleketlerde, muhtelif şekilde ameliyeler görerek bildiğimiz çay meydana gelir. Bir çay fidanı beşinci seneden itibaren mahsul vermeğe başlar ve onuncu seneyi müteakip beklenilen randıman ancak elde edilebilir. Rize çaylıkları altıncı seneye henüz girmek üzere olduğundan mahsul devresinin başlangıcında sayılır. Hâlen burada Türkiyenln ihtiyacına yeteceği tahmin edilen 30 bin dönümlük bir arazi tamamen ekilmiştir. Ancak bu miktar dönümden Türkiyenln ihtiyacı olan 1500 ton çayın yetişeceği şüpheli görüldüğünden çay bahçelikleri biraz daha çoğaltılacaktır.
beş cdl-yoş ha-
Hayat şartları ağır olmakla beraber tabiat şartlan bir cennet manzarası arzeden Doğu Karadcnlzde çay mıntakası Trabzonun Arakiıbur-nunu dönünce başlar ve Rus hududuna kadar, dahile 50-60 kilometre giderek, uzanır. Sahilden içeri girildikçe, denizden itibaren 300 metreye kadar, olde edilen çay sahile nazaran daha iyi kalitelidir Her aene artmakta olan istihsalin bu sene iki yüz tonu bulacağı ve programa göre memleketimizin senelik ıhtiyacç olan 1500 ton çavın önümüzdeki sene zarfında Rizeden İstihsal leceğl Ümit edilmektedir. Ancak çay yapraklarını bildiğimiz çay
line getirecek kudrette fabrikalar mevcut değildir. Hâlen Rizedeki 600 ton kapasiteli fabrika da tamamlanmamıştır. Tekel idaresine devredilen bu fabrikanın makine ve bina eksiklerini tamamlamak için 800 bin liraya İhtiyaç vardır. Her sene artmakta olan istihsal karşısında İkinci bir çay fabrikası kurmak zarureti hâsıl olacaktır.
Çayın memleket çapındaki iktisadi ve içtimai ehemmiyetine de burada temas etmenin doğru olacağına kani olmakla beraber mevzuu bu maddenin İstihsal ve ticaretinde fayda mülâhaza edilip edllmiyeceğl noktasında hudutlamak istediğimizden işin yalnız bu cephesini ele alıyoruz.
Memleketimizde yetiştirilmekte o-lan çay için ileri sürülen en büyük mahzur maliyettir. Dışardan üç liraya kadar kilosu çav alınma imkânı varken, neden 11 küsur liraya Rize çayını inhisarlar satın alarak ve üstüne de kendi kârını ilâve ederek memlekete istihlâk ettirsin?. Ve bu yüzden, ucuzluk arzu edilen memleketimizde bir unsura da şâmil olsa. neden bir pahalılık yaratılmış olsun ?
4>
Yazan : Said Bilâl Çakıroğlu
Bu suali müspet şekilde cevapla n-dırAbildlğimlz takdirde bizde çay |zi-ıaatinln bir fantnzlden İbaret olnua-dığı neticesine varmış olacağız. Buna cevap verebilmek için de çaycılığın bünyesine nüfuz etmek icap e-der. I
Çay fidanı, dikildiğinin 5 İnci ianesinden itibaren az miktarda anaak 10 uncu yaşından sonra dönümde 1.50 -250 kilo yaş yaprak vermektedir. Rize çaylıklarının vasat! yaşı 6 dır. Bu sene yalnız 30 bin dönümden W00 bin kilo yaş yaprak alınabilecektir ki bu da vasat! olarak dönüm başşna otuz kilo kadar tutmaktadır.
başına köylünün elir.: meblâğ 200 lira oıla-
Fabrika yaprağı köylüden v&satC o-larak kilosunu 180 kuruştan almakta ve bu suretle dönüm başına köylünün eline 54 lira geçmektedir. Hleş »ene sonra beher dönüm 200 kilo vermeğe başladığı takdirde yaş yaprağın kilosu köylüden bir liraya diıhl alınsa dönüm başına köylünün eline geçecek olan meblâğ çaktır.
Bir kilo kadar çay için 4 kilo 200 gram yaş yaprağa ihtiyaç vardır- O halde mevaddı iptidaiyeye bugürikü gtbi 760 kuruş değil, 420 kuruş yerilmiş olacaktır.
Fabrika İse bugünkü 760 kuruş ü-zerine amortisman, personel masraflarını ilâve ederek vc üzerine de 9^ 10 sâfi kâr -ekliyerek İnhisarlara 111(Ü-sur liraya satmaktadır. Bu amortisman ve personel masrafları İse, hali hazırdaki İstihsal miktarı olan tOO tona yüklenmektedir. Beş sene s(»n-ra istihsal 1200-1400 tonu bulduğu takdirde beher kiloya isabet edecek amortisman ve personel maaraflıarı da azalacak ve yapılan hesaplara göre İstanbul teslimi çay âzamt beş liraya satılabilecektir.
Diğer taraftan zamanla çaylıkhara sarfedilen sermaye ve emek karalığı da alınmış bulunacağından ve bakım masrafları da yirmi yaşındaki çaylıkta 5zl0 yaşındaki çaylıkların az olacağından köylüden bir lirıçya alınmak Ü2ere yukarıda mailyeUini gösterdiğimiz çayı çok daha ucuza da elde etmek İmkânları hâsıl efia-caktır.
Hâlen Rize çayı Hindlstanın irileş-hur Dardjiling çayının ikinci kalitesinin fevkindedir. İşbu kalitedeki fca-vı ise Tekel İdaresi îstanbulda feslim ancak 7-9 liraya satın alabilmektedir. Binaenaleyh Rize çayları yakın bir istikbalde maliyet bakımından elverişli bir durum arzerie-cektlr. Kaldı ki bir müstemlrke memleketi olmaktan kurtulmuş İbu-lunan. ordu vesair Amme hizmetlerini yüklenmek mecburiyetinde kallan ve dolayısiyle varidat temini Hçln vergilerine zam yapmak zaruretinde olan Hindlstanda da çay maliyetleri daima artmaktadır. Bizde ise taksine zaman ucuzlamasına yardım »etmektedir.
Şimdiye kadar her nedense Rize çayı memleketimizde talihsiz bir ptro-pagandayn uğramıştır. Bunda Tdkel idaresiyle çay ithalâtçılarının teııir-lerl vardır. Halbuki Rize, çay ziraatı için iklim ve toprak şartlan itibariyle gayetle müsait bir durumıda-dır. Ve Rize çayı zannedildiği fcibi kalite bakımından düşük değildir. Londra lâboratuvarlannda yapılan tahlillerle yüksek vasıflı bir çay* olduğu sabit olmuştur. Hattâ Tekeli 1-
Kısa Haberler
laviçro, ÇeknslovaKyadnn kumaş nlmıyacak
* Berne, 17 (Ap) — İsviçre dünden itibaren İş’arı âhire kadar, Çe-koslovakyadan yapılan kumaş İthalâtını yasak etmiştir. Bu hareket, Çek Hükümetinin, İsviçre kumaşlarına yapmış olduğu muamelenin misillemesini teşkil etmektedir.
İsviçre Hükümetinin bir tebliğinde, Çek Hükümetinin 22 aralık 1949 tarihli ticaret anlaşmasının hükümlerine aykırı olarak lavlç-renin kumaş İhracatına mânı olduğu bildirilmektedir.
Müsaadesi alınmış olan dahi bu karar şümulüne tedir.
İthalât girmek-
Hong-
Çili döviz fiyat lan
★ Hon-Kong (Hususi)
Kong’daki mail mahfillere göre,
Pakistan ve Burma He ticaretin gelişmesi netlceılnde Pakistan ve Burma rubleleri, Çin’deki Halk Bakanının resmi döviz kotaayon-lan listesine dahil edilmiştir. Pakistan rupe’al 10.650 ve Burma rupesi 7,00 Jen Min Plao’dur, Diğer taraftan, Şanghay’da döviz fiyatları bir aydan beri değişmemiştir. İngiliz sterlini Hong-Kong doları vadeli tediyell 5,700; Amerikan tediyeli 37.000 dir.
97.600;
6,000, doları
Hükû-kontrolÜ
Fransada yabancı döviz kontrolü
★ Parla, ıHususi) — Fransız metl, Fransada döviz
meselesi hakkında yapılacak yeni hamleler için beynelmilel reaksiyonu müzakere etmektedir. Bunu takiben, Maliye Bakanı Maurlce Petache. Fransız parasının fiilî bir stabiHzasyona doğru gittiği mevzuunda bir beyanat vermiştir. Demeci, Aube gazetesinde yayınlanan Bakan, sözlerine ilâveten, şimdilik resmi bir stablllzasyonun pek erken olduğunu bildirmiştir. M. Petahce'nln siyaseti, frangın enternasyonal durumunu kuvvetlendirmek ve fırsat ele geçer geçmez, Paris para piyasasını, emin, güvenilir ve serbest bir kapital merkezi haline getirmektir.
Yabnacı döviz kontrolünün kalkma meselesi, sene sonunda Hükümet vasıtaslyle meriyete girmesi muhtemel olan bir mevzudur.
Amerikan şarap müstahailleri ve İthal Vergisi
* New-York, (Husus!) — Callfor-nia şarap müstahsilleri, ithal c-dılen şarap ve diğer üzüm ma-mulâtı üzerindeki vergilerin indirilmesine şiddetle muhaliftirler.
normlarını esas tutarak ha-
daresi, evvelce lâboratuvar tahlillerini ve
rlçten çay mubayaa etmediği için, bunlar arasında düşük kaliteli olanları Rize çayları İle harman yapmak suretiyle ıslah etmekte idi.
Rize çay mıntakasında bugünkü tahminlere göre, en aşağı 30 bin ton çay yetiştirme imkânı vardır. Kilosu beş Hra kabul edilse 150 milyon lira eder. Bu suretle hem memleketimizin hem de Akdeniz havzası memleketlerin çayını temin etmek, ve memlekete muazzam bir döviz kaynağı bulmak imkânı hâsıl olur. Ancak İstihsalin 30 bin tona çıkarılması için sermayeye ihtiyaç vardır. Bu sermaye He müteaddit fabrikalar yapılacak, buna muvazi o-larak dahile doğru, fabrikalara ulaştırın yollar açılacaktır. Yollan devletten, fabrika ve teşebbüsü sermayedardan bekleyebiliriz. Bunun için sermayedarların geniş istihsal ve kazanç imkânları arzeden bu yurt diyarına gelmelerini ve bu mevzuun istikbalinden endişe etmlyerek işe bağlanmalarını temenniye şayan buluruz.
Tarım Kooperatiflerine verilecek şekiller
Bir kısım milletvekilleri, Tarım Kooperatiflerinin Ticaret
Bakanlığına bağlı olmamasını istiyor
Ankara. 19 (Husus!) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı tarım kooperatiflerine yeni bir şekil vermek için etüdlere başlamıştır. Tarım kooperatiflerinin bulunduğu bölgelerdeki milletvekillerinin, bugünkü demokratik şartlar altında, kooperatiflere doğrudan doğruya müstahsilin hâkim olmasını ileri sürmektedirler. Mevcut kanaate göre bugünkü tarım kooperatifleri. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının sıkı bir kontrolü altındadır. Hattâ Bakanlık, bu kooperatiflerin satacağı emteanın fiyatını tâyin bile etmektedir, kabında kooperatif muamelâtı Ticaret Bakanlığı müfettişleri tarafından mürakabe edilmektedir. Umum müdürlerini Bakanlık tâyin etmektedir. Bu suretle tarım kooperatifleri Bakanlığa bağlı bir
flnkarada Pamukçular toplantısı
Toplantıda, pamuk murakabesine ait nizamname görüşülecek
Ankara, 19 ıHusus!) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığında haziran sonuna doğru pamuk mevzuu üzerinde bir toplantı yapılacaktır. Bu toplantıda perezolcnmış pamukların murakabesine dair olan nizamname üzerinde alâkadarların fikirleri alınacaktır. Bilindiği gibi buna ait nizamname 1 ağustos 1950 gününden itibaren tatbik edilecektir.
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına vâki olan şikâyetler üzerine, nizamnamenin yeniden tetkikine lüzum görülmüştür.
Beyrut altın fiyatları
Beyrut ı Hususi) — En aon altın fiyatları şöyledir: (Eski fiyatlar işaret edilmiştir). Lübnan lirası
İngiliz lirası 35.15 (35.05)
Re&adi 29.25 «29.25)
Napolâon 27.25 (26.50)
Meksika poao'su
(37.5 gram) 161.00 (161.00)
Türk (ticarî) 28.00 (28.25)
Iran 30.00 (30.50)
Ingo "Rothschild,. (5
tola) yüzde 99.6 235.00 (235.00)
Dolar 3.32-1/2 (3.31-1/5)
İsviçre frangı
(1.000 fr.) 770.50 (770.00)
Fransız frangı
(1.000 fr.) 9.50 (9.40)
İngilterede yün fiyatları
Londra ı Hususi) — Liverpool satışları. Londra piyasasına göre yüzde 5 daha ucuzdur. 70 İlk taranmış yün, libre başına 177 peni, 64 lük taranmış. 168 peni, 60 lık süper 148 penidir.
Sebze ve meyva fiyatları
19/6/1950 gününde Sebze ve Meyva Halindeki toplan fiyat-
lor:
Bamya 100-130 kuru»
Patlıcan 120-135 ş>
Domates 35- 60 w
Sivri biber 70- 80 II
Dolmalık 80-110 I»
A. fasulye 20- 30 H
Ç. fasulye 20 f*
Barbunya 60 W
Bezelye 20- 30 ♦>
Bakla 19- 25 II
Kabak 5- 15 H
Patates 22 ||
Kiraz 20- 50 t*
Şeftali 35- 80 •a
Vişne 40- 70 II
Zerdali 35- 50 ıs
Armut 60-100 • I
Karpuz 50-100 II
teşkilât haline girmiştir.
Kooperatiflere verilecek şekil bahis mevzuu olurken. Bakanlığın bu gibi kontrol haklarının kaldırılması ileri sürülmektedir. Fakat buna karşı aleyhtar olan bir grup da vardır, Vakaa tarım kooperatifleri Ticaret Bakanlığının mürakabesi altında bulunmaktadır. Fakat bu murakabeden dolayı, kooperatifler, Bakanlığın delâletiyle Ziraat Bankasından kredi bulmaktadırlar. Tanm kooperatifleri tamamiyle müstakil bir hale geldiği zaman, Bakanlığın bu gibi himayelerinden mahrum kalacaktır.
Netice itibariyle bu kooperatiflere şekil verilirken, kooperatiflerin İleride bir zarara uğramaması da gözö-nünde tutulacaktır.
Borsada münakaşa ve ihtilaflar
Borsa Komiserliği, sükûneti ihlâl edenlere ceza verecek
Ticaret Bordasında alivre fındık »atışları üzerine hararetli muameleler devam etmektedir. Evvelce da yazdığımız gibi tüccar, bu »atışlarda şiddetli münakaşalara ve ihtilâflara girmektedir.
Ticaret Boraası Komiserliği, Bordaya kayıtlı âzanın satış salonunda sükûnet içinde muamele yapmalarını kendilerine bildirmiştir. Borsa Nizamnamesi hükümlerine göre. Bor-sanın satış salonunda sükûneti ihlâl eden kimselere bir ay salona girmemesi için ceza verilecek, ismi de siyah* tahtaya yazılacaktır.
Yapağı piyasası
Yünlü işliyen fabrikalar, halı imalâthaneleri, piyasadan mal topluyor
Piyasada yapağı fiyatlarının yükselişi, halı sanayiine de tesir ettiği anlaşılmaktadır. îspartada ve diğer halı sanayii merkezlerinde, halıda kullanılan iplikler yapağıdan imal edilmektedir. Bu durum karşısında, iplik imalâthaneleri de yapağı piyasasına karşı daha istekli davranmışlardır. Bundan başka yerli yünlü fabrikaları da Trakyadan yapağı toplamaya başlamışlardır. Bütün bu isteklerin artışı yüzünden. Trakya malı yapağının fiyatı 219 kuruşa kadar yükselmiştir. Keçi kılı ise 265 kuruştur.
Toprak Mahsulleri Ofisinden 90 kişi açıkta kalıyor
Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul şubesinde, yevmiye ile çalışan 90 memurun, bu 1 temmuzdan itibaren vazifesine nihayet verilecektir. Yevmiye ile çalışan memurların çoğu, depolarda, imalâthanelerde vazife görmekteydi.
Diğer taraftan Ticaret Ofisi de ay sonunda tasfiyeye gideceği için, bu müeaseseden de 80 memurun vazifesine nihayet verilecektir»
Adanada üzüm çıktı
Adana, 19 (Husus!) — Adanada mevsimin ilk üzümü çıkmış, perakende kilosu 200 kuruştan satılmaya başlamıştn. İncir ve karpuz da çıkmjş bulunmaktadır.
19/VI/1950 Pazartesi
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsasında, yağlı tohumlar grupunda krten tohumu üzerine hararetli muameleler olmaktadır. Alıcılar, ihracat İçin şimdiden bağlantılar yap-maktadırlar. Fındık piyasası, sağlam durumunu muhafaza etmektedir. Dün alivre olarak 202 kuruşa kadar satış olmuştur.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bordasında yüzde 6 faizli Birinci, Üçüncü tertip tahviller üzerine hararetli işler cereyan etmiştir. Bundan başka Ziraat Bankasının birinci tertip istikraz tahvili de aranmaktadır. Fakat satıcı yoktur.
İzmir :
Hafta başında Borsada çekirdeksiz kuru üzüm piyaHası biraz kımıldamış, az miktarda mubayaa yapılmıştır. Borsamn hareket merkezi yine pamuktadır. Ekim kasım teslimi İçin alivre mübayaıUar geniş mikyasta devanı etmektedir. Bugün hazır pamuk üzerine de bir miktar mubayaa yapılmıştır. Pamuk yağı piyasası sağlam vaziyetini muhafaza ediyor. Pamuk çekirdeği mubayaası devam etmektedir. Piyasa sağlamdır.
Adana :
Piyasada pamuk fiyatları sağlam durumunu muhafaza etmektedir.
Trabzon :
1949 fındık mevsimi kapandığı için, tüccar vadeli satışlarla meşguldür.
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
ESHAM VE TAHVİLÂT
KAMBİYO
YABANCI BORSALAR
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
1 —-------------
İstanbul tficoret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
ı 100 100 100 100 100 100 100 100 100
Nev-Tork'ta t onsu: S 35
Kterllng ••»•»et
Dolar .....
Fr. Frangı
İsviçre Fr....
Belç. Fr.....
İsveç Kr.....
Florin ......
Liret •eeeeetM^
Drahmi ......
Escoudos ....
Açılış Kapanıp
7.89.— 280.— 0.80 64,03 b,60 5-1,1250 73.6840 0.44128 0,01876 9,7390 7.91.— 280.— 080 64 03 5.60 54,1250 73.6840 0.44128 0.01876 9.7390
Altınlar
Külçe Yeri! Gr.
Külçe DernBNa, Cumhuriyet Reşat Hamlt «••••aaaaa«M Gulden .................
İngiliz Fransız kok NapoUon IH •• İsviçre «■••••••»•••
Bugün Eski lcur
Lira Lira
468.— —
— —
— —
— —

31.60 31.50
41.60 —
• «
— —
— —
Gümüş, Plâtin
Gümüş Gr
Plâtin “ .....
10.
İL
Zürich Borsası (Serbest)
23.5.1950
Durumu
Türk Lirası....
Dolar ..........
Sterline «... Fr»ı n*i’ i n ’»
En aşağı En yukarı
îkrumlyell tahviller ®Ç5 1933 Ergani Kapanış (•)
22 50 24.—
%5 1938 Ikramlyell 20.40 22.—
M.11H fblÜddfHA £ eeeeeeM 21.10 2L—
%5 1941 Demiryolu IV 99,— 100.—
^5 1941 Demiryolu V 99.— 100.-
1/2 İlil Ikramlyell — Diğerleri 99.25 98.-
feü 1941 Demiryolu VI ....... 90,20 i 100.-
^6 Kalkınrpa X 99.50 110.—
* ı 6 t| XI eeeeeee 97.— 100.—
S ı: e» XII e««we 97.90 99.—
%6 1940 istikrazı I. 100.— no,—
(&6 1948 İstikrazı II 100 — 110.—
^6 Milli Müdafaa I 97.60 99.-
*6 1919 ** I 2L30 98.-
%7 1934 Sivaa-Erzurunrı I... 21.36 20.30
$İ7 1934 ° •• H.-VH... 21.— 100.—
%7 1941 Demiryolu I... 21.60 2L61
*7 1941 M II... 21 05 22.-
%7 1941 ** III... 21.60. 22.—
%7 Milli Müdafaa I.„ 21.76 21.46
&7 ” •• n..( 20 36 22.—
%7 ” • III... 20.60 21.—
%7 * ° IV... 21.45 2JL95
Şirket Tahvilleri •
T.C. Ziraat Bankası ...... 20.76 20.20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 112.60 X1L-
M M 0 ■M
•• * %60 22.80 69.-
M „ Müme». Senet- 64.— 67.50
Hisse Senetleri
T

Hububatı
Buğday yumuşak (fTüo.)
Buğday Ofis ................
Arpa yemlik (dökmşj) Ma bm Mısır sarı (çuvalı) Fasulya tombul
Faaulya Çalı sert 4..........
• Kuşyemi ...... «••e • »eğ* «sev ıa tat
Mercimek kırmızı kşıbuk. Mercimek yeşil...............
nohut natürel ••••4a*********
MâseM+MM*
iM
O
• ••••«•••••«••••••
H««lM(4
Tatlı tohumlar ı Ayçiçeği tohumu Keten tohumu a«eaae>4ğ Kendir tohumu Susam
Yer fıstığı kabuklu t
Kara Meyvalar ı
Fındık (kabuklu shrr» Fındık (İç tombul) Ceviz (kabuklu)
Ceviz (İç natUral) .
Dokuma Ham MadfŞsleriı
Tiftik (ana mal)
Tiftik (Natüral) -..I......
Yapak Anadolu (KıHkun)
Bugün
28.—
29.30
45.—
*26.—
38.50
63.
193/203
328.—
215.
Eski Kapanış
Bugün
isvlçro Frangı
En aşağı En yukarı
1 15
4 30 I ‘2
11 05
1.25
1.05
4.29 1/2
10 f»0
L23
T.Ğ, Merkez Bankası Türkiye İş Bankası Türk Tlcarot Bankası Aralan Çimento Sark Değirmencilik htilll Reasürans 100.23 80.— 6.— 15.26 23.26 8.— 120.25 29.50 6.— 16.75 23.60 16.25
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi Fnnslvo 1003.. | 172.— | —
Bam derileri
Sığır salamura (k Keçi tuzlu kuru Koyun hava kurusu .kilosu
Nebat! Tafları
Zeytinyağı (E.E. te^ıekelH Susam yağı (Raf. sıı|a) Ayçiçeği (Batina çiğlak) Fındık ysgı (ÇürüVf) .....
28 —
29 30
20.10
18.—
27.—
34.—
22.50
37.60
47.—
18.—
26.—
38.60
31.—
64.—
80.—
04.— 186.—
30^-100.—
320 —
320.—
200.—
140.
160.-
165.-
240.—
200.—
100.—
130.—
üzüm çekirdeksiz No.9 İncir A serisi
° B serisi Pamuk Akala Pamuk Akala Pamuk Akala Pamuk yeril .
Pamuk yağı (rafine) ••• Pamuk çekirdeği .........
No. 8...»
No. 108
1 n........
ın eaaeaa
50.—
55.—
42.—
215.—
190.—
160.— 180.— 110.—
12 5
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala I 190.— 190.—
Pamuk Akala II 160.—
Pamuk Akala IH 150.—
Pamuk yerli I
Pamuk yorli II.
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK a) %50 randımanlı kabuklu tombul ..a9M b) İç sıra kontrollü 81.— 178.u( M.— 180.—
Eskişehir Ticaret Borsası
30.
3L
Buğday yumuşak Buğday sert Ajpa ••• iHlIillfilMH
i
Son
Kapanış
52.—
55 —
42.—
215.—
180.—
160.—
180.-
110.—
11.5
New-York Borsası
Dün Eski kur
Buğday (8uşeli=Sent) Sert Kış mahsulü No. 2 265.-
Kırmızı '• M No. 2 — 25L-
l’nmıık MtdOllng (Ubraji=Sent) r £ mm »•»••«•mi»» •••»(« •»«*«••• ••••••« 33 41 33.60
EİCİ m «e e ••«•••>#•>•« eeee«eMe«eo«e«aeeeeee«« 3266 32. SS
l k ••••••••»•••«•«••« (♦««•(>« «e ee4#e««« 32.53 32.84
Tiftik (Llbrest=S®nt) I ÎS O» 1 .•• ••••«••••••••*«•••
Fındık (Llbresi=Sent) Kabuklu yerli İri 22- 22 50
•' M orta 22.50 21.-
Levent iç İthal malı 36.— 36.-
Ekstra iri 1ç İthal malı 44.— 40.—
Kuru ütüm (Llbreei=Sent) Thompson çekirdekli» seçme ... 11 V4 U VI
Keten hıbumo (Buşell^Dolar) •«. MlnneapoH» 3.22 3.86
Knlcıy (Llbr®®i^=SûDt) >»•»««•»•••• 78.— 73-
Lavha-teneke (100 libre dolar) 7.30 7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=8terllng) 65.- 65.—
3.1 K ÜtA ••••••••••ee«eeeeeweeeeeaao4a«s 63.50 63.-
Ter fıstığı Hindistan 64.— 64 3/4
Bradford Piyasası
Tiftik iyi mel tLlbresl=Flyat) 34.—Nom
“ SlTA BMdl » “ 30.— M
Tün Anadolu " " 20/21 20/21 ••
•• Trakya •• ... 18/21 18/21 M
İskenderiye Borsası
Tamuk (Kantarı=Tallan) Aahmounl Kısa «lyoflı F/O. 126.— 126.—
Karnak Uzun elyafl) F/O. ... 92.—
ç > Lumiiınie Burcuda snuamalaaı Caacu eıhlrnaml> tahvilât\va «abamın ara
v« taupicru göre taayyün adan takribi piyasa dv^urlcrk

Sayfa 6
YENİ İSTANBUL
20 Haziran 1950
7
w
nsiıUcm. nı
V
OGARJAWACZ
,SO cem 250 ccm 125 cem
EN ÜSTÜN EVSAFLI, EN MÜTEKÂMİL, EN UCUZ ÇEKOSLOVAK MOTOSİKLETLERİ
Dünyada, kendi sınıflarında daima birinciliği muhafaza etmektedir. Türkiyenin büyük vilâyetlerindeki acentelerimizden izahat isteyiniz. BOL YEDEK AKSKM TESLİMAT HEMEN YAPILIR
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Galata, Tahir Han
Telefon: 40430 - 42673 Telgraf: Lamel İstanbul
TEŞHİR VE SATIŞ YERİ
Tepebaşı, Alp Oteli altında
.rı

Sümerbank Nazilli Basma Sanayii Müessesesi Müdürlüğünden
Müessesemiz ve Halkapınar fabrikamız ambarlarında mevcut pamuk telefi, üstüpü, parça bez, döküntü ve hurda malzeme 28-6-1950 çarşamba günü saat 9 da Nazilllde Müessesemiz-de pazarlık suretiyle satılacaktır.
Buna ait şartname ve satışa çıkarılacak döküntülerin nevi ve miktarlarını gösterir liste, Istanbuîda Sümerbank Alım ve Satım Müessesesinde, İzm irde Halkapınar Fabrikamızda, Ankarada Sümerbank Mağaza Müdürlüğünde, Kayseri Pamuklu Sanayii Müessesesinde ve Müdürlüğümüzde görülebilir. (7768)
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
MUHTELİF SAP ALINACAK
Devlet Demiryolları Haydarpaşa
Satınalma Komisyonundan :
1 — örnekleri komisyonda mevcut 31000 adet muhtelif cins ve eb’atta eğe, balta, kürek, kazma, meydan fırçası, çekiç ve varyoz sapı açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — Mumahhen bedeli 13450 lira olup muvakkat teminatı 1008 lira 75 kuruştur.
3 — Buna alt şartname komisyonda parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 12 temmuz 1950 çarşamba günü saat 11 de
Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satın Alma komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (8107)
STAJYER MEMUR ALINACAK
Yedek servisimizde yetiştirilmek üzere İngilizce bilen iki erkek memura ihtiyaç vardır. Taliplerin hal tercümeleriyle 2324 No.lu Posta kutusu adresine müra«^aatları.
Türkiye İmar Bankası
Sermayesi : 1.500.000 - Kuruluşu : 1928
Yeni Postahane arkasında Aşirefendi caddesi No. 35/37
Vadesiz tasarruf tevdiatına % 4,5
Vadeli tasarruf tevdiatına % 6
Faiz verilir ve vadeli mevduat faizleri aylık olarak ödenir.
İzmir Belediye Başkanlığından:
Göztepe Aıapderesi mecrasının tanzim ve üzerinin betonarme olarak kapatılması Fen İşleri Müdürlüğündeki keşif ve şartlaşması gereğince açık eksiltme ile yaptırılacaktır. Keşif bedeli 17733.87 lira ve geçici teminatı 1331 liradır. Bu işe girmek isteyenler ihale tarihinden üç gün evvel Fen İşleri Müdürlüğünden belge almaları lâzımdır, İşin ihalesi 3.7.1950 pazartesi günü saat 15 le olup isteklilerin teminat ve belgeleriyle belli edilen gün ve saatte encümene başvurmaları ilân olunur. 18084 ı
“t
Bankaların Kapanış Saatleri
Yaz münasebetiyle 20 haziran 1950 den eylül 1950 sonuna kadar muteber olmak üzere lstanbuldaki merkez, şube ve ajanslarımızın gişelerinin en son kapanış saati 17 olarak tesblt edilmiştir. Sayın müşterilerimize bildiririz.
lstanbuldaki bankalar
J. M M V . M • A

ıC.
MÜRACAAT YERİ:
i|
Vjeni İstanbul İlâncılık Ltd. Şirketi
Müellif Cad. 6-8 Beyoğlu - İstanbul
Telgraf : Hetlo - İstanbul Tel. : 44756.44757
BAD SALZÜFLEN
t
»
İtil İSTANBUL İLÂNCILIK Ltd. ŞİRKETİ 1 • 1 La* ■* e W •
Yanda resmi görülen REKLÂM KULELERİ™ ANKARA'nın en seçkin ferlerinde kurmaya başlamıştır. Bu kulelere gereceğiniz ilânlar, size en büyük faydayı sağlar.
SOCIETE DE BANOUE SUISSE
SCH WEIZERISCHER BANKVEREIH
SWISS BANK CORPORATION
Basel, Zürich, Geneve
YENİ İSTANBUL ANKARA MÜMESSİLLİĞİ
il
Kâzım Özalp Caddesi, Ilgar Ap. 1-9
| Telefon: 23031 ’
Bu reklâm kuleleri İstanbulda da kurulmaya başlamıştır. Yakında Ta k s i m Meydanında İstanbulluların karşısına çıkacak ve en güzel reklâmları gösterecektir



Almanyanın son yarım asırda en ziyade şöhret kazanmış kaplıcalarındandır.
Şifalı ÇAMUR BANYOLARI Meşhurdur
SENEDE EN AZ 30.000 HASTAYA ŞİFA VEREN BU KAPLICADA TEDAVİ OLMAK İSTERSENİZ DİE VERWALTUNG DES LIPPISCHEN STAATSBADES SALZUFLEN, ALLEMAGNE Adresine müracaat ederek izahat isteyiniz. Gazetemiz de delâlet eder.
BUZ DOLAPLARI Gelmiştir
Markalar nG A M L E Y„ ve UL E G(
7,5 ayaktır. Motörlüdür. Fiyatı 1000 liradır. Taksitle de verilir. Taşraya da gönderilir.
M Adres: Sirkeci Kafkas Geçidi 3/1 İSTANBUL
AKÇAKALEDE SİLO İNŞAATI YAPTIRILACAK
Toprak Mahsulleri Ofisi
Genel Müdürlüğünden
1 — T. M. Ofisinin Akçakalede yaptıracağı, 486974.92 lira keşif tutarlı silo İnşaatı kapalı zarf üstlüyle eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Eksiltme 28.6.1950 çarşamba günü, Ankarada Genel Müdürlük binası içinde toplanacak komisyonda yapılacaktır.
3 — Eksiltmeye gireceklerin, tatil günleri hariç olmak üzere, eksiltme gününden üt gün evveline kadar Genel Müdürlüğe yazı İle müracaat ederek yeterlik belgesi almaları lâzımdır. Bu tarihten sonraki müracaatlar nazara ahnmıyacaktır.
4 — Eksiltmeye gireceklerin, 1939 yılından evvel 100.000 liralık ve bu tarihten sonra da 100.000 liralık bu Ayanla betonarme bir inşaatı yapmış ve kati kabulünü yaptırmış okluklarına dair belge göstermeleri Kızımdır. Yeterlik belgesi verip vermemekte ofis yetkilidir.
5 — Geçici güvenlik akçesi 23.300 liradır.
6 — Eksiltme evrakı 25 Ura karşılığında, Ankarada Genel
Müdürlük Malzeme Müdürlüğünden. İstanhulda Beşiklaşdaki Afyon ve Malzeme İşletmemizden, Divarbakırda Bölge MÜdürlti-ğptıden alınabilir. * 1 ı
7 — Ofis 2490 sayılı kanuna tâbi olmadığından bu İhaleyi
dilediğine yapıp yapmamakta serbesttir. (8087)



a. • *4 ■9 * 7 ■t,ı -rt:

,. ..;.
St. Gailen, Lausanne, La Chaux-de-Fonds Neuchâtel, Schaffhausen, Biel
Chiasso, Herisau, Le Locle, Nyon, Zofingen Aigle, BischofszeU, Morges, Borschach
LONDON: 99, Gresham Street, E.C.2 11c, Regent Street, S.W.l
NEW-YORK: 15, Nassau Street
Sermaye ve ihtiyat akçesi, İsviçre Frankı :

s



DAYANIKLI - ÇOK HAFİF - ÇOK UCUZ
Katırcıoğlu Han
Tel. : 23891
Her renkte ve her ebaddo Dış ve İç
BİSİKLET LÂSTİKLERİ Gelmiştir X TEĞENSO Ltd. Şti 0 T 0 K o M Şti.
ROMEO KSANTOPULOS


Hayatta muvaffakiyetin sırrı, iyi bir tahsildir
Size yeni bir sürpriz hazırlıyoruz
Avrupanın büyük ve meşhur üniversiteleriyle
İstanbul ve Ankara üniversitelerinde üç sene
müddetle meccanen tahsil etmek fırsatına nail
olmak için YENİ İST A NBUL’un okuyucusu
olmak kâfidir.
Yeni İstanbul’a derhal abone olunuz
Yeni İstanbul’un karnelerini alınız
Yenilstanbul’un kuponlarını saklayınız
Öğrenmek istediğiniz fazla bir şey varsa
YENİ I S T A N B U L’dan sorunuz
Yakında tafsilâtını bekleyiniz YENİ I S T A N BUL

Comments (0)