10 KuruJ
İlânlar: 6 ncı sahlfede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir maluliyet kabul edilmez.
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
f
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Te«i« eden: HABİB EDİB TÖREHAN
20 Nisan 1950 — Perşembe
SİYASİ İKTİSADİ
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Telefon: 44756-44757 Santral Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
/-
POLiTiKA
_ 19//V/J950 -
Amerikanın
Moskovaya notası
B
ALTIK Denizi üzerinde Sovyet avcı uçakları tarafından düşürülen uçak hakkında Amerika Hükümetinin Mosko-vava verdiği protesto notası. Amerika ile Rusya arasında ilk vahim siyasî hâdiseyi teşkil etmektedir. Hakikaten, bu defa Amerika Hükümeti, üç sene evvel Dalmaçya üzerinde Yugoslav hava kuvvetleri, bir Amerikan tayyaresi düşürdüğü zaman Tito’ya verdiği notadaki kadar sert ve hesap soran bir ifade kullanmıştır. O zaman Yugoslav Hükümeti, buna boyun eğmişti. Acaba, Kremlin’deki idareciler de. aynı şekilde hatalarını tanıyacaklar mı ? Bu. pek muhtemel görülmüyor. O halde mesele büsbütün vahamet kesbede-cektir.
Amerika, Sovyet Hükümetinin özür diliyeceğini ve Kızıl tayyareler tarafından yapılan suikasdin kurbanlarına tazminat vereceğini ümit ettiğini resmen bildirmiştir. Rusya, bu notayı reddeder, hattâ kendi pilotlarının bu hareketini tasvip ettiği şeklinde cevap verirse ne olacaktır ? Sovyet Hükümeti, esasen o pilotları nişanla taltif ettiğine göre, bu tarzda hareketi de pekâlâ mümkündür. O zaman Amerikalıların, meseleyi Birleşmiş Milletler Teşkilâtına, veya La Haye’deki Milletlerarası A-dalet Divanına havale etmekten başka yapacakları bir şey yoktur. Herhalde, attıkları adımı artık geri çekemezler, öyle ise, Batı ile Doğunun iki büyük devleti arasındaki münasebetlerin düzeldiğini görmek ümidi, her zamandan daha azdır. Netice ne olursa olsun, Rusların bu tahrikleri karşısında Amerikalıların bütün soğukkanlılıklarını muhafaza etmelerini takdir etmek lâzımdır.
Ankara hususî muhabirimiz bildiriyor
seçim listesi voli
İLE SEÇİM TÂBİYESİ
C.H.P. ve D.P. için seçim listeleri, şimdilik seçim parola ve beyannamelerinden önce geliyor
Plâtform yok, liste var!
Ankara 19 (Hususi muhabirimiz bildiriyor! — Başka memleketlerde de bir partinin seçim lietesi seçim mücadelesinin ana unsurundan biridir.
Yani listede, gerek memleketçe gerek mahalli ölçüde iyi tesir yapacak isimlerin mevcut olması mühimdir. Fakat bu, partinin o mücadele esnasında ortaya attığı meselelerin ve tunları müdafaada gösterdiği gayre-in yanında İkinci plânda kalır. Asıl olan partinin politika hattı ve bunu âmme efkârına bezendirmek hususunda gösterdiği cerbezedir. Seçim plâtformu denilen şey do budur. Bizde İse parti listelerinin tesbiti
• •
• •
• •
Shernıan, Bradley, Vandcnberg ve Colllns bir arada ______________
Yakında memleketimizi ziyaret eden Gl. Collins divor ki:
V
"Türkiye, Batı dünyasının çetin bir müttefikidir,,
Birleşik Amerika Ordu
bir taarruzu "pahalıya
Philadelphia- 19 (A.P.) — Birleşik .Amerika Ordu Kurmay başkanı General J. La'vton Colllns, Tiırki.ve-nln, müstakbel bir harpte, Batı dünyacının "çetin” bir müttefiki olabileceğini bildirmiştir.
General, bir konuşmasından sonra vermiş olduğu demeçte, Türklerin, "çetin savaşçı,, olduklarını söylemiş ve icabı halinde herhangi bir taarruzu "pahalıya ödeteceklerini., İlâve etmiştir.
Kurmaybaşkanı Türklerin ödeteceklerini,, söyledi
General. Türkiyenin mühtemel düşmanından ‘'mütecaviz millet” diye bahsetmiş ve bunu istmlendlrme-miştir.
General Colllns, Birleşik Amerika parasının, Tiirkl-yede "tam mânaslyle yerine masruf olduğunu” kaydettikten sonra, bir harp vukuunda, Türldyenin batıklarla aynı «eviyede bulunabileceğini İlâve etmiştir.
-----------------\
Sovyetlerin Doğu
[yen/ İSTANBUL'un Kuponu
İÇ SAYFALARDA
ÜÇÜNCÜ Muvazenesini bulamıyan Avrupa müdafaası M. Şevki Yazman
BEŞİNCİ
Dış taahhütler ve millî anlayış Faruk A. Sünter
ALTINCI Sanat hareketleri .
SEKİZİNCİ
Resimlerle dünya haberleri
Bir vakitler, “Privateer” hâdisesinde olduğu gibi, böyle meseleler harp ilân etmek için kâfi görülürdü. Şimdi o devrin geçmiş olmasına rağmen, Agıerika verdiği notada, sabon da bir hududu olduğunu açıkça bildirmiştir. Bu son hâdisenin, Rusları, milletler arasındaki sulhçu münasebetlerde gözetilmesi icap eden en basit kaidelere riayete mecbur etmesini, bütün dünya ümit ve temenni etmektedir.
hızlandırıyor
Almanya ile
sulh andlaşması
Plastiras'ın
Parlâmentodaki zaferi
Ç VVELKÎ gün, Yunan Par-
" lâmentosunda Plastiras Hükümeti, ilk muvaffakiyeti kazandı. Şüphesiz, o kadar mühim bir "oy verme'’ bahis mevzuu değildi. Sadece Yunan Meclisine başkan seçmek üzere reye müracaat ediliyordu. Fakat, bununla, bir gün Plastiras itimat meselesini ortaya koyarsa, kaç kişilik bir ekseriyete dayanabileceği anlaşılmış oldu. Aradaki fark, 35 reyden ibarettir. Bu fazlalık da Plastiras’a ve onun başkanlık ettiği Koalisyon Kabinesine iktidarda kalmak için kâfidir.
eğer Yuna-dayanan sağ-kurulmazsa,
Amerikalıların, nistanda merkeze lam bir hükümet yaptıkları yardımı kesecekleri-
ni bildirdikleri, kimsenin meçhulü değildir. Bunun içindir ki, Venizelos istifaya mecbur olmuştur. Amerikan Yardımının kesilmesi, Yunanistan için hem dahilde, hem de milletlerarası vazıyetinde bir felâket olacağını düşünen Venizelos, sırf vatanperver bir hareketle, çekilmeyi kabul etmiş bulunuyor.
Amerikanın bu ısrarı ise, sadece Doğu Akdeniz bölgesine S uvyetlerin nüfuz etmesine mâni olmak için Yunanistan ile Yugoslavyanın anlaşmalar u arzu etmesinden ileri geliyordu. Zira Tito, Venizelos’la görüşmeyi kati surette reddetmişti. Şimdi, onun, Plastirasla ani; aya yanaşacağı kuvvetle ümit ediliyor. Esasen, tahmin edildiğine göre, Amerika bu hususta Ti-to’dan bazı teminat almıştır.
Ha’en bir milyon 476 bin kişi silâh altında, hava ordusu tepkili uçaklarla takviye olunuyor
Washington, 19 A A. (afp> — Milli Savunma Bakanlığından bildirildiğine göre 31-3-1950 tarihinde Birleşik Amerikanın kara, deniz ve hava orduları kuvvetleri 1.476.800 kişiyi bulmaktadır.
VVashington, 19 A A. lafp) — Amerikan Havacılık Dairesinin bildirdiğine göre, sürati saatte 960 kilometreyi geçen tepkili orta bombardıman u-çaklanndan “647.. lerin alınmasına bu sene 307.600.000 dolar tahsis edilecektir. Daha az süratli fakat uzun menzilli “636 , ların alınmadı için 267 milyon 800.000 dolarlık kredi ayrılmıştır Bundan başka. HM.500.000 dolarla tepkili av uçakları alınacaktır. Bu «cne Amerikan Deniz ve Hava Daireleri tarafından alınacak olan 2.048 uçak için cpman 1.753.000 dolar sarfedilecektir.
San Francisco, 19 A. A. (United Press» — Birleşik Amerika Hava Bakanı Symington. sah gecesi San Francisco Ticaret Odasında verdiği demeçte, komünist. Sovyet Rusyapın devamlı surette silâhlandığını ve Birleşik Amerika İle müttefiklere üstünlük elde ettiğini açıklamıştır.
Symington, Sovyet Rusyanın elinde mevrut kara ordusunun Birleşik A-merika ile müttefiklerin müşterek ordusundan daha kalabalık olduğunu.
• f
Sovyet hava kuvvetlerinin dünyanın en genle hava ordusunu teşkil ettiğini ve Sovyet Rusyanın dünyanın en geniş denizaltı filosuna sahip olduğunu belirtmiştir.
Symington. bilhassa şöyle demiştir:
“Nazarı itibara alınacak üç vakıa vardır:
İlkönce demirperdenin ardında bir infilâk olmuştur.
Saniyen demirperdenin ardında mevcut hava kuvvetleri.. Birleşik A-merlkanın her hangi bir bölgesine karşı ânî bir atom taarruzuna girişecek durumdadır.
En nihayet bugün için Birleşik A-merlka böyle bir taarruza karşı koyabilecek uygun savunma vasıtalarına mâlik değildir.,,
Milli Savunma kaynakları bürosu başkanlığını İfa etmek üzere yakında istifa edecek olan Symington, hürriyeti seven bütün insanların, ynşıya-bilmek için uygun bir askeri hazırlığın şart olduğunu artık katiyetle anlamış bulunduklarını belirtmiş ve demiştir ki:
“Barışın muhafaza edilebileceğine inanıyor musunuz? yolunda sualler soruluyor.
Kuvvetli kaldığımız takdirde barışın muhafaza edilebileceği kanaatini taşımaktayım..,
Yeniden tazelenmiş bulunan bu haberi, Amerika bir propaganda mahiyetinde görüyor
Washington. 19 A A. (United Press) — Dışişleri Bakanlığından dün bildirildiğine göre Sovyet Rusya Doğu Almanya İle ö-nümüzdeki bir kaç ay İçinde ayrı bir sulh andlaşması Imzalı-yacaktır.
Dışişleri Bakanlığı Doğu Almanya meseleleri uzmanı Hcnry Cox. United Press muhabirin* verdiği beyanatta Rusların böyle bir harekete geçeceklerini daha geçen kasımda söylediğini bildirmiştir.
Henry Cox, Sovy etlerin propaganda mahiyetinde üç büyük devlet Dışişleri Bakanlan mayısta Londrada toplandıkları esnada bu anlaşmayı biİdIrmderinin muhtemel olduğunu ilâve etmiştir.
Cox, Rusyanın Dışişleri Bakanları toplantısında yalnız sulh andlaşmasını ve Doğu Almanya devletini bildirmekle kalmayıp Doğu Aimanyadan askerlerini de çekebileceğinin İmkân dahilinde olduğu hususunda Aimanyadan Waahingtona gelen haberleri yorumlamıştır.
Buna rağmen Dışişleri Bakanlığına mensup şahsiyetler, askerlerin çekilmesi meselesini şüphe He karşılamaktadırlar.
• •
günlerden beri ön plânını kronolojik biliriz:
Evvelâ 9 rı„ her üç ruldu. Neden ayrı günler seçilmedi diyenlere şu izahı vermek mümkündür. Mahalli ara pazarlarda olduğu gibi bu işde de bir arz ve talep kaideleri caridir.
Mahallinde yapılacak yoklamalarda kimin kime karşı gösterileceği nasıl piyasaya mal arzı mânâsı taşırsa o güne kadar müstakil yahut mütereddit duran bir kimsenin o partinin değil de bu partinin eline geçmesi el-betteki mahalli ölçüde bir alâka ve heyecan kaynağıdır. Bu da eldeki mal üstünlüğünün bir nevi teşhiridir Ayrıca, açıkta kalacağını sezenin, e-Hndeki (küçük yahut büyük) rey torbasiyle birlikte öteki partilerden birine iltihakı, "Alivre” rey taahhütlerinin enteresan bir safhasını teşkil etmiştir.
Bu sebeple, "yoklamalar pazarf’na siyasi partilerimizin her üçü de aynı günde inmişlerdir.
Yoklamaları bilindiği gibi en önce bitiren, C.H.P. olmuştur. 48 saat gibi kısa bir müddet zarfında iktidar partisi bu İşi bitirmiş ve neticeleri derhal öğrenmek mümkün olmuştur.
Demokrat Parti ise neticeyi aynı sürat ve kolaylıkla alamadığından ve bir de kendi kararını ötekilerin neticelerine göre tayin etmek istediğinden. yoklamalar zaman ve mekân lâki olmuş ve bu üzerindeki tazyik
Millet Partisine gelince; bu teşkilâtın bulunduğu yerlerdeki listeleri bir kalemde tesblt etmek yolundan liste mesaisini herkesten önce bitirmiştir. Ve, asıl vaktini Mareşalin ö-lümü dolayıâiyle yaratmak istediği hava üzerinde teksif etmiştir.
Millet Partisi, öyle bir yoldan yürümüştür kİ; bir “ikinci parti., olduğunu gerçi açıkça söylememiş fakat bunun böyle olduğunu zımnen anlatmak istemiş gibi bir töhmet altında kalmıştır. Hattâ, dini taassuba a-leyhtar bulunduğunu söylememek yüzünden bundan kendine bir İntifa hissesi çıkarmak ister gibi bir tavır takınmıştır.
Yoklamalar safhası için bugün artık bitmiştir denilebilir. Hattâ C. H. P. listesinin tamamlandığını söylemek de mümkündür. Çünkü yüzde 30 ların artık kararlaştığı bilinmektedir. Buna dair olan liste a-çıklannıadan bir hükme varmak doğru olmamakla beraber “Uç komisyon” tarafından teklif edilen liste ile divanın tadil ederek tesbit ettiği liste arasında biivük bir fark mevcut olduğu söylenmektedir. Bunu söyliyenler, ta-biatiylr isimler arasındaki farkı kastediyorlar. Fakat, mühim olan fark bundan ziyade ve bunun ötesinde o-larak hangi listenin daha yüksek bir keyfiyeti temsil ettiğidir.
C.H.P. nin yüzde otuzları merkezce tesblt olunduğundan bundan beklenen. bütün listenin kaymağını ihtiva etmesi idi. Yani zuafanın tasfiyesi nispetini, ya kudretlilerin artması nispetini veyahut partinin meydana çıkardığı yeni ve taze mücadele unsurlarını gösterecek İdi. Ki, yüzde yetmiş yoklamalarında C.H.P bu üç prensi-pin üçünü de tatbikte muvaffak olduğu umumiyetle kabul edilmişti.
Binaen ıleyh. herkesin ve tahslsan münevver seçmenlerin merak ettikleri nokta yüzde otuzlarda da aynı şeyin yapılıp yapılmadığı ve yapılmış ise ne nispette yapıldığıdır.
Buna mukabil, Demokrat Partinin yüzde yirmileri, daha doğrusu hem yoklamaları hem yüzde yirmileri, henüz meçhuldür. Parti, bunları örlen sır perdesini ancak kanuni vadesinde yani bu ayın 24 ünde yırtmak ve tekmil listeyi âmme efkârının huzuruna ancak o gün sermek nlyetiialdir. Bu da, tıpkı başlangıçta dediğimiz gibi gösteriyor ki bizde partiler, hiç değilse bu seçimde, en ziyade listeleri ve bu listelere dahil şahsiyetlerle karşılaşmak durumundadır.
Kendi parti cihazları üzerindeki hâkimiyetleri, bu işi İkinci plâna a-larak ortaya bir politika hattı ve bunun müdafaası ile çıkmalarına henüz müsait bulunmamaktadır.
Bunun tek sebebi, seçmenin de politikadan ziyade adaya rey verecek bir durumda bulunmasıdır
Bütün bu dediklerimizi şöylero hulâsa edebiliriz:
Partiler alabilecekleri reyleri, şimdilik politikalarından ziyade irili faklı rey torbaları durumunda olan adayları vasıl asiyi* hesaplamaya ve toplamaya çalışmaktadırlar.
faaliyet ve alâkanın işgal etmektedir. Bunun bir hulâsasını şöyle vere-
nisanda "yoklamalar paza-parti için aynı günde ku-
• • •— — - — -
• 4 a *•
• •
• •
ile yüzde yirmiler içinde birbirine mü-yüzden Genel kurul artmıştır.
• •
• •
• «
Kanunî'nin
diin açıldı
Büyük Türk İm-paratoru Kanuni Sultan Süleymanın türbesi dün saat 12,20 de merasimle açılmıştır. Bu münasebetle söz alan Vali ve Bele-diye Başkanı: Kanuninin büyüklüğünü, tarihimiz ü-zerlndeki tesirlerini anlatan veciz bir konuşma yapmış ve: "— Türk milleti kendine hizmet eden kimseleri dalma şefkat ve saygı ile göğsünde taşımakla m lifte kirdir.,, demiştir.
3
Demokrat Parti irticaa
karşı vaziyet alıyor
Celâl Bayar, dünkü konuşmasında : "Partimiz, irticai körükliyen, memleketi kardeş kavgasına sürükliyen tahriklere karşı mücadeleyi vazife bilecektir” dedi
Ankara. 19 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) DP. Başkanı Celâl Bayar son günlerin umumi efkârı yakından alâkalandıran hâdiseleri hakkında partisinin görüşünü açıkhyan aşağıdaki beyanatı vermiştir:
“1950 seçimlerinin memleketimizin siyasi hayatında müstesna bir ehemmiyeti olacağına şüphe yoktur. Bu seçimler ya memlekette millet iradesine dayanan tam mânasiyle hür bir idarenin kurulmasına temel olacak veyahut memleketi, yeniden yeniye siyasi buhranlara sürükliyecektir.
Bu İtibarla geçmişte 1950 seçimlerinin eşine rastlamak mümkün olmadığı gibi gelecekteki seçimlerin de bu derece ehemmiyet ve nezaket arzede-ceği ihtimalini kabul etmek çok zordur.
Bu hakikati bütün şümuliyle takdir eden D.P., 1950 seçimlerinin tam bir huzur ve sükûn içinde cereyan etmesini temine çalışmayı, bilhassa son aylardaki faaliyetlerinin esası olarak kabul etmiş bulunmaktadır. Biz anlıyoruz ki memleket içinde türlü istikametlerde çalışan muhtelif kuvvetler, zararlı maksatlarının istihsali için bu seçim devresini bulunmaz bir fırsat addedecekler ve bütün gayret ve faaliyetlerini bu devrede huzur ve sükûnun ihlâli noktasında teksif edeceklerdir. Görüşlerimizde ne kadar isabet ettiğimizi şimdi daha İyi anlamaktayız.
Son zamanlarda husule gelen bazı hâdiselerin mânası üzerinde ehemml-
4»
• •
• •
• •
• I •
yetle durulmak mecburiyeti vardır. Mukaddes mefhumların nasıl istismar edilmekte olduğu ve millî vicdanda yer etmiş duj'guların âdi politika o-yunlarına ne suretle âlet edilmek istendiği meydandadır. Memleketimizde emniyet ve istikran bozmak ve kanun otoritesini yıkmak yolunda maksatlarını istihsale çalışan dış cereyanların son hâdiselerdeki tesirleri de â-şıkârdır.
Görülüyor ki sağdan ve soldan gelen tehlikeli cereyanlar bir mecrada birleştirilmek isteniyor.
Demokratik inkişafın ancak kanun hâkimiyetinin ve maddî ve mânevi â-sayişin mahfuz tutulmasiyle mümkün olacağına İnanan ve Jjunu her vesile ile tekrar eden partimiz, bilerek bil-miyerek. bir taraftan irticai körükliyen ve diğer taraftan memleketi kardeş kavgasına götürmeye çalışan tahriklere karşı mücadeleyi kendine vazife bilmekte devam edecektir.
Bu itibarla ehemmiyet ve nezaketine işaret ettiğim şu seçim devresinde milli birliği tehdit ve halkımızın huzur ve emniyetini ihlâl edebilecek her teşebbüsü bütün kuvvetiyle karşılamaya çalışmakla beraber partimiz bu gibi zararlı ve tehlikeli cereyanları önliyerek seçimlerin kanuni hudutlar içinde sükûn ve emniyetle yapılmasını temin yolunda hükümetin sarfede-ceğl gayretlere muzaheret etmeyi de hem bir vatan borcu hem de kendi kuruluşundaki gayenin tabiî bir neticesi telâkki etmektedir.,,
M(îkııl'ın tevkifinden sonra
T
I
t
r
—
u-
• •
* •
GAZETEMİZ
dört merkez müşterek aday başkanlığa seç-
üyelerden biri vazife»! başına
Haydarpaşada bir Norveç gemisi yandı
* S ** •-
isimli bir yanmıştır. Resimde gemisi yanarken görülmektedir. Tafsilâtı ikinci naj famızda
Dün sabah Ha.vdnrpa^ada patlayıcı maddeler yüklü '*Bo»phoruM„ Norveç gemi.lnde .sanem çıkmış ve g-emi tamamlyJe Norveç
Y F A D I R
Bizim Köy,, yazarının İstikbalini tehlikede görüyorum*
Evet, maazallah “Biıluı hapishane,, diye bir kitap daha saunaya, kalkışmadın !►»
2? ' •x '
Yunan Kabinesinin Meclisteki ekseriyeti
Atina. 19 A A. lafpi — Atina Ajansının bildirdiğine göre, Saylavlar Meclisi 243 üyeden 136 sının oyu il»' hükümete İştirak eden partisinin gösterdiği Demelre Gontikası mıştir.
Kabinenin liberal olan Gontlkas, yeni g/çmek üzere İstifa edecektir.
bayta 2
Ekonomi ve Ticaret Bakanı
Vedat Diclelimin cevapları
"Memlekette kurulacak sanayi kollarına suni tedbirler ve aşırı himayecilikle değil, sarfetmek suretiyle
maliyet ve evsaf üzerinde ciddi gayretler daimi bir yaşama kabiliyeti verilmelidir.”
a
NKETİN G sualini» memleketin lk-tisadl hayatı ile yakından ilgili çe
şitli meseleleri içine alan, geniş bir
mevzu mahiyetinde telâkki ediyorum
Bu husustaki görüşleri bir ankete ve
rilecek cevabın Ölçüsü sınırları içine
sığdırmak güç olmakla beraber şahsi düşüncelerimi aşağıda hulâsa etmeye
çalışacağım:
Türkiye’nin kalkınma hamlesi, memleketimizin bütün yeraltı ve yerüstü zenginliklerim, gelir imkânlarım ve mahallî hususiyetlerini belirten iktisadi bir envantere dayanmalıdır. İktisadî sahada gerek devlet ve gerek hususî teşebbüs sektörü tarafından e-le alınmak istenen işler bu zenginlik, imkân ve hususiyetlerimizin değerlendirilmesine matuf olmalı ve suni, yaşaması zor veya çok pahalıya mal olan teşebbüslere mümkün olduğu kadar girişllmemelidir.
Ayrıca, yapılacak işler, memleket ekonomisi, yurt müdafaası ve vatandaş seviye ve refahı bakımından bir ihtiyaç ve verimlilik «ırasına tâbi tutulmalı; teşvik, yardım ve kredi me-kanızmaslyle hususi teşebbüslerin bu iktisadi imkân ve millî ihtiyaçlara göre teşebbüs mevzuu seçmeleri telkin edilmelidir.
Bugün devlet idaresinde iktisadi mevzular, işbölümü prensip ve zarureti He çeşitli bakanlık ve umum müdürlüklere dağılmış bulunmaktadır. Halbuki tanın, orman, bayındırlık, ulaştırma, ticaret, işletmeler, çalışma ve hattâ tekel sahasındaki ayrı ayrı çalışmalar bir kül halinde mütalâa edilmesi gereken iktisadi hayatımızın ancak birer cephesini teşkil etmektedir. Her biri ayn bir mesuliyet makamının hassasiyetine tevdi edilmiş ve Bakanlar Kuruluna hâkim olması tabiî olan görüş birliği altında nazarî olarak toplanmış olmakla beraber iktisadi faaliyetlerin bu çeşitli mevzuları arasında fiilî bir ahenge şiddetle ihtiyaç vardır.
Esaslı bir revizyona tâbi tutulmasını faydalı mütalâa ettiğim devlet teşkilâtında, bugünkü Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının yerini alacak olan bir Millî Ekonomi Bakanlığı iktisadi mahiyetteki bütün bu çalışmaları, a-henkleştirmek, ilgili devlet .daireleri arasında daimî bir köprü kurmak suretiyle İktisadî faaliyetlerimizi koordine etmek vazifesiyle görevlendirilmelidir.
Umumiyetle Milli Ekonomi dâvaları bir kül teşkil ettiği gibi, sualde temas edilen gerilikten kurtulma yolunda da ziraat ve sanayii birbirini ifna eden İki unsurdan ziyade, birbirini takviye ve ikmal eden iki kuvVet şeklinde mütalâa etmek yerinde olur.
Türkiye hem ileri ve ihracatçı bir ziraat memleketi, hem de bazı sahalarda ileri ve hattâ ihracatçı bir sanayi memleketi olabilir.
Ziraat sahasında bir taraftan istihsali arttıran ve kaliteyi yükseltecek olan modem âlet ve makine ile ziraat yapma, gübre kullanma, bilgi yayma ve hastalıkla mücadele etme yolunda yürürken öte yandan istihsalimizi ya-banoı pazarlarda aranan maddelere doğru kaydırma ve teşvik etme zorundayız. Yan lüks ve sürümü güç ve mahdut olan gıda maddeleri yanında Avrupa endüstrisinin ihtiyacı olan ham maddeler ile, büyük halk kitlelerinin zarurî gıdasını teşkil eden esaslı maddelere geniş Ölçüde yer vermek iktiza eder. Zlraatlmiz ve ihracatımız bu istikameti alma temayülünü göstermektedir. Bilhassa pamuk, yağlı tohumlan nebatî yağlar, hububat, et, balık, meyva ve sebze ihracında büyük imkânlarımız vardır,
Tütün, fındık, üzüm ve incir gibi hususiyet arzeden İhraç maddelerimiz üzerinde de maliyet ve standardizasyon endişelerine ön plânda yer
-
r
9
9
Ekonomi ve Ticaret Bakanı Vedat Dicleli nin cevaplandırdığı sualimiz Sual : G
Türkiye, gerilikten kurtulma peşindedir. Bunun iktisada dair olan sarfları arasında hem ileri ve İhracatçı bir ziraat hem de umdurma tesislerinden vazgeçmiş keza Heri ve İhracatçı bir sanayi dâvası yok mudur?
Ki hıı takdirde, sanayi demirbaşımızda mühim tasfiyeler yapmak lâzım gelecektir.
Bu hususta ne düşünürsünüz? Şimdiye kadar yapılan hesaplarda otnrşlk görüş hakini olduğuna fakat buna artık dünyaca mcsftğ mevcut bulunmadığına göre, bundan sonraki sanayi handelerimizde hangi hedefleri mesnet İttihaz edeceğiz?
Meselâ, ortadoğuda bir sanayi merkezi olmamız kabil değil midir? Güneydeki dost memleket* lerle böyle bir sanayiin munzam pazarlarını teinin etmemiz düşünülemez mi?
vermek suretiyle bu maddelerin de daimi olarak ihracatçısı kalabiliriz.
Ziraatln yanında sanayi «abasında da ileri ve ihracatçı bir memleket o-labilmemlz için her şeyden önce bazı şartların tahakkuku ile müsait bir zeminin hazırlanmasında zaruret vardır.
Bu şartların başlıcaları şunlardır:
1 — Millî sanayiimizin gelişmesini sağlamak üzere, mevzuatın gözden geçirilmesi ve sanayi bünyemizi tazyik eden hükümler varsa tasfiyesi:
1933 yılında 2261 sayılı kanunla Teşviki Sanayi Kanununa konan (yeniden teessüs edecek veya tevsi edilecek olan sanayide bir sürprodüksi-yon olmaması ve dahilde kalan işçilik miktarının himayeye değer nispette olması) kaydı müessese kurmak teşebbüsünde bulunanları uzun bir İnceleme sonucunu beklemeye mecbur bırakmak suretiyle, 1939 yılına kadar Özel teşebbüsün serbestçe gelişmesine engel olmuştur. Yine, dışarıdan pamuklu dokuma tezgâhı getirmek isteyenlere «Herindeki tezgâhların kul-lanılmıyacak hale gelmiş olmasını ispat veya ihracını temin etmedikçe ithal müsaadesi verilmemesi; İplik sanayiinde ise ış tahdidi konulması bu sahada gelişmeyi ağırlaştırmıştı!*.
Yine meselâ, Muamele Vergisi Kanunu iki beygirden aşağı muharrik kuvvet ve beş işçiden az işçisi olan müesseseler! vergiden istisna ettiğinden, büyük sanayi küçülmeye ve küçükler de vergi mevzuuna girmemek için bir türlü büyümemeye mahkûm olmuşlardır.
2 — Suni tedbirlerden ve aşırı himaye rejiminden uzaklaşma:
Avrupa memleketleri iktisadi bakımdan her gün bir az daha birbirlerine yaklaşmakta olduklarından memlekette kurulacak sanayi kollarına suniî tedbirler ve aşırı himayecilikle değil maliyet ve evsaf üzerinde ciddî gayretler sarfetmek suretiyle daimî bir yaşama kabiliyeti verilmelidir.
3 — Ulaştırma kolaylıkları:
Demiryolları şebekesini bazı ilâve ve variante'larla ıslâh etmek, yol şebekesini tamamlamak, limanlarda yükleme ve boşaltma işlerini modern vasıtalarla süratlendirmek suretiyle
Millî Eğitim Bakanı
Tahsin Banguoğlu
nun cevapları
r
memleket içinden ihraç kapılarımıza doğru sevkedilen mamûl ve mahsullerimizin maliyetini ağır nakliye maşta fiyle kabartmamak zorundayız.
4 — Ucuz enr) ıı
Enerji bakımından sanayiimiz büyük zorluklar karşısında dır. Girişilmiş bulunan idrolik enerji dâvası yanında. memleketin her köşesinde mevcut linyitlerden de faydalanma işinin başlıbaşına bir dâva olarak ele alınmasında zaruret vardır.
5 — Gümrük tarifesi:
Normal sayılamıyacak derecede yüksek hami gümrük tarifelerini düşünmüyorum. Fakat sanayileşme yolunda yürürken gümrük resimlerini yeni bir revizyona tâbi tutmanın faydalı olacağına da inanıyorum. Zira, bugün bir çok sahalarda ma-mûlden çok daha fazla gümrük resmine tâbi ham maddeler bulunduğu gibi hiç bir himayeye mazhar olmayan sınai mamûllerüniz de vardır.
6 — Sanayi kredisi:
Ziraat ve ticaret sahalarında ihtiyacı tamamiyle karşılayamamakla beraber geniş ölçüde kredi imkânları mevcut olduğu halde, sanayi sahasında kredi mevzuu henüz halledilmemiş bir durumdadır. Sanayi hamlesinde milli tasarruflardan mütevazı ölçüde istifade etmek tabiî ve mümkün olmakla beraber, yabancı sermayeden faydalanmak ciheti de ihmali caiz olmayan bir keyfiyettir.
Ktsaca bahsettiğim bu şartlar tahakkuk ettikçe milli sanayiimiz gelişecek ve bazı sahalarda ihracata müteveccih bir istikamet alacaktır. İşlenmiş deri, deri ve kauçuk ayakkabı, deri ve kösele mamûlatı, eldiven, yün iplik, yün kumaş, çorap, battaniye, şapka, yünden ve pamuktan mamûl hazır eşya, ip, sicim, halat, bakır eşya. idrofilll pamuk» fırça, nebatî yağlar, sabun, bisküi, glikoz, balık, et, mevya ve sebze konserveleri gibi bugünden ihraç kabiliyeti olan maddelerimiz yanında başka mamûllerin de yer alması için fiyatlarımızın dünya piyasalarına intibak etmesi zarureti vardır.
Umumiyetle ham maddelerimizin fiyatları yüksektir. Bir yandan yerli ham maddelerimizin fiyatlarını düşürme tedbirlerine başvururken, öte yandan bir kısım yabancı ham maddeleri memlekette işleyip ihraç etmek suretiyle Türk işçisinin el emeğini değerlendirme yoluna da gidebiliriz.
Hulâsa olarak diyebilirim kİ, memleketimiz gerek ziraatte ve gerekse sanayide muayyen sahalarda ihracatçı memleket olabilir. Yalnız güneydeki dost memleketlere değil, Avrupa'nın bir çok memleketlerine, bir kısım Asya memleketlerine dahi geniş ölçüde Ihracaat yapmak imkânlarına malik bulunmaktayız. Ziraatte dünyaca aranan mühim İptidai maddelerle esaslı gıda maddelerinin istihsalini arttırmak, sanayide baza şartların tahakkuku ile maliyet dâvasını halletmek ve daha ziyade zirai mahsullerimizi değerlendirmek suretiyle Yakın Doğunun her İki sahada İleri bir memleketi haline gelebiliriz.
Sualde temas edilen sânayi demirbaşımızda tasfiyeler yapmak cihetine gelince;
İleri ve ihracatçı bir sanayi hareketinde tabiî şartlar altında yaşama kabiliyeti olmayan bazı teşebbüsler kendiliğinden ya tasfiyeye uğrarlar veya yeni şartlara intibak etmek suretiyle bünyelerini takviye etmiş o-lurlar. Hususi teşebbüs sahasında bu hususta devletçe alınacak bir karar yoktur. Tasfiye yavaş yavaş ve kendiliğinden vuku bulur. Devlet İşletmelerinde İse bilhassa demir» kâğıt ve orman işletmelerinde bir revizyona ve intibaka ihtiyaç vardır kanaatindeyim.
Çocuk Bayramı hazırlıkları
23 nisan pazar günü şehrin muhtelif meydanlarında ve mekteplerinde törenler yapılacak
23 Nisan Millî Egemenlik ’ e Çocuk Bayramı münasebetiyle şehrimizin muhtelif yerlerinde bu meyanda Beyazıt, Taksim, Barbaros. Fatih hava şehitleri moydanlarlyle Kadıköy Fener Stadında törenler yapılacaktır. Törenlerde ilçe başkanlar!. siyasi partiler, Çocuk Esirgeme kurumu, İlkokullardaki yoksul çocuklara yardım cemiyeti. Okul-Aiîe Birliği ve Kızılay Derneği başkanlar! ve üyeleri hazır bulunacaklardır.
Ayrıca şehrimizdeki bütün ilkokullar yapacakları birer toplantı He törene katılacaklardır.
Vali ve Belediye Başkanı da Beyazıt meydanındaki törene iştirak e-decektir.
“Tarsus” vapuru dün geldi
Tüccar Derneği adına Akdenlzde turistik bir sefere çıkmış olan Tarsus vapuru dün saat 16 da 420 yolcu ve 30 ton yük He şehrimize dönmüştür. Gemide bulunanlar seyahatin çok muvaffakiyetli geçtiğini söylemişlerdir. Tarsusla beraber Atî-naya giden Zografyan Lisesi basketbol takımı Near-Bast takımı ile yaptığı maçı kazanmış, Sporting takımı ile yaptığı diğer maçı kaybet» •miştir.
Bir sene içinde şehrimizde evlenen ve boşananlar
Şehrimizde son bir yıl içinde evlenen çiftlerle boşananlar tesbit edilmiştir. Buna göre bir «ene zarfında belediye hududu içinde 9336 çift evlenmiş, 764 çift boşanmıştır. Bele-diye hudutları haricindeki ilçelerde 2919 kişi evlenmiş ve 120 çift boşanmıştır.
Bu suretle bir sene içinde Istan-bulda 12315 çift evlenmiş ve 884 çift boşanmıştır.
İstanbulluların Eskişehire yaptıkları yardımın bilânçosu
Eskişehir felâketzedelerine yardım olmak üzere “İstanbul Eskişehir Felâketzedelerine Yardım Komitesi,, ne şimdiye kadar 276.626 lira verilmiştir. Ziraat Bankasına yatırılan bu paranın çeki yarın Ankaraya gönderilecektir. Ayrıca 120 bin lira kıymetinde ayni yardım ile vatandaşlar tarafından doğrudan doğruya gönderilen yardımlar ve Kızılay İlçe teşkilâtlan vasıtasiyle yollanan 5549 lira bu yekûndan hariçtir.
Rum Ortodoks Patriği Athenago-ras Vali ve Belediye Reisi Prof. Dr. Göka/ın ziyareti sırasında eski yar-dunlarına ilâveten 8 bin liralık bir yardımda daha bulunmuştur.
Türk Sosyoloji Cemiyetinin dünkü toplantısı
Dün naat 18 de Beyoğlu Halkevin-de Türk Sosyoloji Cemiyeti münakaşalı ilk i)m! toplantısını yapmıştır. Toplantının mevzuu ı Medeni Kanunumuz ve içtimai realite) idi.
Alâkalıların İştirak ettiği bu top. lantıda İlkönce Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu hukuk hocası Reşat Kaynar söz almış ve Medeni Kanunun tarihi safhalarını izah ederek, öz Türk Medeni Hukukunun gelişmesi yolunda sosyolojinin yardım şekillerini belirtmiştir. Bu ilmi konuşmadan sonra, cemiyetin sosyolog ve mâruf hukukçuları tarafından münakaşalar yapılmıştır, Bu münakaşalar bilâhare cemiyet tarafından neşredilecektir.
Mübarek Regaip gecesi
İstanbul Müftülüğünden:
30-21 nisan 1950 v« 2-3 Recebi-şerif 1369 tarihine müsadif per» gembe akşamı (cuma gece»!) mübarek Leylel Regaip olduğu İlân olunur.
Norveç geınlM yanarken
Patlayıcı maddelerin tutuşmasından sonra
Haydarpaşa rıhtımında dün bir Norveç gemisi yandı
Bütün gayretlere rağmen ateş söndürülmeyince, gemi Mendirek dışına çekilerek, kendi halinde yanmasına terkedildi ve bir müddet sonra da karaya oturdu
Dün aâbah Haydarpaşa limanında rıhtıma yanaşmış olarak mallarını tnh-llye etmekte olan Norveç bandralı (Bosphorusı vapuru snnt 9.15 de çıkan bir yangın neticesinde tamamiyle yanmıştır.
Yııngııı nasıl çıktı?
Devlet Denizyollarına mensup 9 amele evvelki gece saat 23 de gemideki çalışmalarına nihayet verdikten sonra dün sabah 8.3Û da bu işe devam etmek ü-zore sıkıca kapalı olan ambar kapaklarını açmifllar tnhllveve başlamışlardır. Hoo karpit varilinden 292 al boşaltılmış, bakiyesinin do tahliyesine devam edildiği «ırada amelelerden Ali Canıtez kâğıt balynlariyh* güherçllc çuvallarının bulunduğu köşeden, 30-40 santim kutrunda bir alev ve duman sütununun ânl olarak yükseldiğini görmüştür. Ameleler hemen branda bezini yangının Üzerine kapatmışlar ve geminin İki yangın söndürme Aletini de a-levin üzerine sıkmışlarsa da bir netice elde edememişlerdir. 9 u 26 geçe itfaiyeye haber verilmiş, diğer taraftan da ambar kapakları sıkıca kapatılmıştır.
Ambar patla vırt maddelerle dulıı
Baş ambarın Üst tarafında radyolar, baş tarafta kağıt, ortada gühcrçlle ve kaptan köprüsüne yakın tarafta da karpit bulunmaktadır. Yine en altta 318 tahta fıçı İçinde 124 ton fcırosillcon denilen kabili İştial bir madde. onun üzerinde 990 bez torba içinde barut İmâline yarıyan 99 ton nitrate de aoude, Şlll gUherçlloHİ ve en üstte de 600 karpit varili Bunların rılmıştır. alta İstif
da ateş süratle büyümüş ve bu vaziyette sadece yangına köpük sıkmak mecburiyetinde kalan Kadıköy itfaiyesi bu sırada vfıki olan bir infilâk üzerine faaliyetine devam edememiştir. Gemide bulunan 33 tayfa ve 10 yolcu tahliye o-dlldllcten sonra demir zincirleri kesilerek, Demiryolları romörkörlerl tarafından mendirek açığına çekilmiş bu sırada Haliç ve Boğaziçi itfaiye grupları, Denizyollanaın İmroz ve KHyos tahlisiye gemileri hâdise verine gelmişler yangının sirayet etmediği kıç ambardAki İsrail Beyrut ve Mısıra alt kereste, radyo ve portatif evleri kurtarmak I-çin su sıkmaya başlamışlardır.
Saat 11.30 da hâlâ gemiden ayrılmak Istemlven süvari Peterscn zorla çıkarılmıştır.
Büyük İnfilâk nnsıl oldu?
Saat 13.36 de geminin mazot depolarının patlamasından dolayı müthiş bir infilâk olmuş ve kâğıt topları gök yüzünde bir ten sonm kırpıntılar yağmıştır.
Kınalı ve Bıırgaz Adalarının çamlarına ve evlerin »arasalarına yağmış ve bun-
istif edilmiş bulunmaktadır, aralan sadece tahtalarla (y-KabHI İştial 3 maddenin alt edilmiş bulunduğu bu ambar-
knç bin ınctrrve yükseldik-denize dökülmüş, bir kısım Sultanahmet civarına kadar Yükselen sarı tozlar bütün
İlk
Elen komedi heyeti dün temsillerine başladı
Şehrimize gelen ve dtln akşam oyunlarım veren Elen komedi heyeti,
İlk temsil olarak Yunanîntamn tanınmış muharrirlerinden Splro Melaa'ın bir eaerini takdim etmiştir.
Elen muharriri bu temsillerde bulunmak üzere evvelki gün şehrimize gelmiş bulunuyordu.
Splro Melas, altmış beş yaşını geçmiş ve YunanistanlI! hemen bütün tiyatrolarında enerlerini temsil ettirmiş ve şöhretini Yunanistan hudutları dışına kadar çıkartmaya muvaffak olmuştur. Bu cümleden olarak, Yu-goslavyada, Polonyada, Amerlkada ve bizde de eserleri oynanmıştır.
ları sarıya boyamıştır. Bunun üzerine tahlisiye ve İtfaiye grupları açılarak gemiyi kendi haline terk etmişlerdir» Bu InflIAk yüzünden Haydarpaşa İstasyonunun Selimiye tarafına bakan bütün ramları,'aynaları ve Salacak civarındaki evlerin de camları kırılmış ve istasyon He İskelede bulunan hnlk ara-aındn korku geçirenler olmuştur. Eğer Icarpitlorin mühim bir kısmı tahliye e-ılılmeaevdl infilnk. bütün n civar lçlh büyük bir tehlike olacaktı, öğleden sonra Vali ve Emniyet Müdürü hâdise yerine gelerek ilgililerden İzahat almıştır.
Gece makineye vereceğimiz sırada geminin saç kısımları kızıl bir hal aldığı halde kıç tarafta asılı bulunan Norveç bnndraaı hâlâ dalgalanıyor, fakat alevler ona uza namıyordu.
Yangında Ikiııcl kaplanın mr^ull.veti var
H â d i neve el koyan Kadıköy Savcılığı I tahkikata başlamış ve akşama kadar gemi süvarisinin, kaptan ve makinistlerinin, hâdiseye şahit olan amelelerin ifadesini almıştır Bütün ameleler aalA «igars jçllmediğinl, alevin Anî olarak görümlüğünü söylemiş, gemi süvarisi yolcularla birlikte salonda kahvaltı ettikleri sırada çıkan bu yangında hiç bir yolcunun kandı olnmıyacagını belirtmiş, hâdise esnasında nöbetçi bulunan İkinci kaptan İse yangının sadece sigaradan değil, bu maddelerin tazyikle kendi kendine parlaması neticesinde de hAsıl olabileceğini söylemiştir.
Dün gece geç vakit öğrenebildiğimize göre tahkikatın seyri, 2 numaralı ambara usulsüz bir tahmil yapan İkinci kaptan Vigo Troadar&'nın mesul olduğunu göstermektedir.
Yangının her hangi bir amele tarafından atılan bir sigaradan çıktığı tahakkuk etse bile ikinci kaptanın mesuliyeti yine hâkidir. Çünkü bu ambar tam mAnasiyle bir Atom bombası halinde yüklenmiştir.
Bugün geminin mürettebat ve yolcularının İfadeleri alınacaktır.
Geminin iskeleti soğuduktan sonra hâdise yerinde ehlivukuf tarafından bir keşif yapılacak ve yangının hakikî sebebi anlaşılacaktır Yanan Bosphoruk*-un yolcu ve mürettebatını limanımızda bulunan aynı kumpanyanın Baalhek vapuru, veri müsait olmadığından ka bul etmemiş ve bunlar şehrimizdeki otellere yerleştirilmişlerdir.
Gemi kaptan ve mürettebatı tahkikat netlcoleninceye kadar limanımızda kalacaklardır.
Yangından suçlu olduğu tahakkuk e-denler Ceza Kanununun 303 üncü maddesine göre mahkemeye verileceklerdir.
60 yaşında ve 3Ö senelik bir deniz kurdu olan süvari Petersen dün teessüründen hüngür hüngür ağlamıştır. Gemi, dün gece tahliyeyi bitirecek ve II-ınanımızdan Pireye gitmek Üzere avn-lacaktı. ButHn bu hâtllıede hamdolsun nüfus zayiatı olmamış, varalanan iki tayfa Liman Hastahanesine yatırılmışlardır Onlar da bugün çıkacaklardır. Kadıköy İtfaiye grupunun grup Amiri Mübin Çelen ve Ali Gününeuygun'un da VAfaları hafif olduğundan evlerinde tedavi edilmiştir.
Norveçte Dc Norskl Mlddelhaus Llnjo kurnannynsınn alt, Oslo limanına bağlı Boaphorue, 1937 de yapılmış 3500 tonluk. mottirlU ve modern bir şilepti. Şehrimizdeki acentesi, Van Dar Zne nakliyat mUcssesrsldlr. Gemi, Norveçte sigortalıdır.
20 gün evvel Norveçte Murvig limanından kalkan gemi. Pazartesi günü limanımıza gelmiş ve avnı günü Hay-darpaşa rıhtımına gelerek boşaltmaya başlamıştır.
Ambarlarında bulunan 1600 ton yükün 1000 tonunu Devlet Demiryolları ve Karabük Demir ve Çelik fabrlkalarlyle Norveç fabrikalarının mümessili olan Kozlk firması namına Türklyeye ait mallar teşkil etmektedir.
ŞEHİR MEKTUBU
nlayış, geç de
olsa makbuldür
BİLMEM cenazelerden, seçim mhcadt ir Itrinden kendtııtıi fo-pa rh ya bilip fa rkına ta rd i h iz /nıf Son giiıütrdc tramvayların duj manzaralarında bir değteOcllk >or. Çitnkü» arabaların dalarına ilân nulmaehıa karar alınabildi, 4ehir de avmpalmei bir hal fakındı.
Aynı zamanda bir varidat mrmbnı elde rdilmiş oldu.
Yıllardır, bu hususta, müessrSeye müteaddit müracaat yapılmış, her seferinde red cevabı alınmıştı. O yün, büyün tramvay arabaları mil-yanlarca kilometre yol kale 11 iler ildn denilen, asrımızın en verimli bir yelfrindrn hem cehrin, bu itibarla halkın; hem maliyrnin, bu itibarin Devlet Hazînesinin faydalanmasına mâni oldular. Nihayet, nihayet mesele anlatıldı, şimdi, boşuna akan nehirden, istifade edebileceğiz.
Fakat bu anlayışa varmak kâfi mlf Değil. Tramvay arabaları şehirde gelinler gibi ilânlarla süslü dolaşıp dururken, bir çok meydan, çıplak ve bomboş bulunuyor. Buralara, Avrupa şehirlerinde olduğu gibi, küçük köşkler konulur, sigara, kibrit, gazete filân satılırsa, hem meydanı süsler, hem de bir ihtiyaca cevap verir. Ayrıca, belediye hiç: de lâkayt kalmamıyacak bir gelir eld* eder. Esasen, bugün, meydanlarda seyyar satıcılar bu ihtiyaca cevap veriyor, belediye memurları beyhude yere buna mâni olmaya çalışıyor. Zira seyyar satıcıların buralarda dolaşmaları yasaktır. Fakat kim dinler T Satıcı farın erketecileri vardır, uzaktan bir memur görününce, meydanlarda bir kovala maçadır başlıyor.
Bu anlayışsızlık ne zamana kadar sürecek f Orası meçhuldür. Pek de değil. Tramvay Şirketi bize geçeK, — yani belediyeye — on senadan fazla oluyor galiba. Ancak bugün ilânın kıymetini anladığına baMzrsa, belki bir on sene sonra şehrin meydanlarında da bu köşkterdsn görebileceğiz.
Halbuki, meşhur sözdür: tyi iş tı ayda çıkar.
Bir tatanbulfa
KÜÇÜK HABERLER
★ Şehrimizde bulunan tanınmış Yunan tiyatro muharriri Splroa Mölaâ dlln Veli ve Belediye Reisini ziyaret etmiştir.
★ Pangaltı — Takaim arasındaki asfalt yolun tamiri ihale edilmiştir. Bir kaç güne kadar onarmaya bc tanıtacaktır.
★ Kocamustafapaşa Sümbül efet civarında Hamam meydanı ve 1 * kimalıpaşa medresesine ait tart î mezarın onarılması kararlaştırılmıştır.
ğr Defterdarlık binasının alt katında memurlar İçin, İki kap yemek ve ekmekj dahil 55 kuruş olmak üzere açılan lokanta memurlar tarafından büyük bir alâka görmektedir. Hayatın ucuzlatılması bakımından ehemmiyetli bir adım sayılan bu gibi te-şebbüalerin şehrin diğer köşelerine de teşmili İyi olacaktır.
★ Vali ve Belediye Reisi dün sabah Nişantaşı ve Teşvikiyedekl pazar yerlenm teftiş etmiştir.
HAVA RAPORU
Son 24 saat içinde yurdumuzda, hava, Iç Anadolu ile Batı Anadolu m raflarında çok bulutlu, ve yer yer yağışlı diğer bölgelerde as bulutlu geçmiştir. Yağışlar yağmur şeklinde olmuştur. 24 saat İçinde yurdumuza düşen yağış miktarları metrekarede Yoıgatta 6. Pnaarköyde 5, Ulukışlada 4, Bilecik ve Akşehirde 3. Karata 2 kilogramdır. En vükaek ısı derecesi îsmlrde 30. günün en düşük ısısı Vanda sıfırın üstünda
1 derecedir.
Bugün şehrimizde havanın çok bulutlu geçeceği, rüsgAriarın güney yönlerden değişik ve hafif olarak eeeceği. sıcaklık derecesinin biraz artacağı tahmin edilmektedir.
Ahmet HamdI Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
- 43 -
— Dünya çok değişti» daha da değişecek! Şunu görüyor musun? Şu küçük tahtayı? Onun üstünde sema yapmayı öğrenmiştim. Onu yeğenime oynasın, diye ben verdim. Ben kl etrafımdan bir çivinin yer değiştirmesine razı değilim...
Onun ve Nııramn "Güle güle...»» İtri ve Mercanın. sabah güneşinin çıldırttığı sevinci arasında kapıdan çıktım. İçimde tahammül edemiyece-ğim kadar kuvvetli bir saadet hissi vardı. Tevflk Bey beni hürrlmetlme kavuşturmuştu»
Anadoluhisarmdaki yalıya geldiğim zaman saat on buçuktu. Bina, bütün o kıyının yalıları gibi çukurda kaldığı için en üst katından giriliyordu. Bu yüzden yoldnn bakılınca yayvan» düz lıkta bir ev gibi görülüyordu. Beni aldıklan taşlıkta bir kaç sene evvel Ölmüş olan ev sahibinin çocuklarına on dört maddelik bir na«lhatna-mesl asılıydı. Belki bir faydasını görürüm, diye okumak istedim. İlk maddede (Başkalarının işine karışma!) «Özü yazılıydı! tstanbula geleliden beri yaptığım İşleri düşünerek güldüm. Nasihat nameyi bitirdiğim zaman rahmetlinin erkek evlâtlarına hayatta nefes alacak bir yer bırakmadığını gördüm.
211
Sami Bey beni bu naaihatnamenin karşısında» iki elim cebimde, bu kadar iyi niyetin bende u-yandırdığı hayret içinde buldu. Daha ilk bakışta bu on dört maddenin yarısından fazlasiyle alâkası olmıyacağını anladım. Hale eğlence, içki» hovardalık, ve bilhassa berüm burada bu sabah vakti bulunuşuma göre» yalnız kendi işine bakması maddeleri muhakkak onun için değildiler. Fakat yüzünün lâyıkiyle tutamadığım bazı çizgileri yalan aöylemlyeceğlni, kendisine güvenilebileceğini, bir nokta da kırılmazsa eğer, bazı ihtirasların onu çok uzaklara götüreceğini söylüyor gibiydi.
Uzun boylu, sarışın bir adamdı. Yüzü yumuşak ve ince çizgiliydi. Sırtında siyah kadifeden, beli bir kemerle sıkılanmış bir ceketle, zırhları çıkarılmış eski bir süvari pantalonu vardı. İkisi de havı dökülmüş ve eskiydiler. Fakat çizmeleri yeni, cilâlı idi ve yine çok temiz bir beyaz gömlekle koyu vişne çürüğü örme boyunbağısı bu karışık kıyafete hususi bir itina getiriyordu» İlkönce bana, sonra babasının nasihatlerine baktı; — kimblllr, belki de hakkımda derhal tatbik edeceği bir madde bulamadığı için — gülümsedi:
— Babam iyi adamdı. Bizim de iyi olmamız» istiyordu,..
Ben bir şey söylemiş olmak için. “Elbette!,, diye başımı salladım.
— Onun yaşadığı zamanlarda insanlar bizim kadar etrafından mesul değildiler. Kendilerini ko rıımaları kâfiydi. Bir şeyler daha söylemek İster gibi ağzını açtı, fakat vazgeçti: Buyurun, içeriye gidelim! diye önüme düşerek beni, İki taraflı merdiveninden aşağı katlara inen genişçe bir sofaya götürdü.
212
— Evin haline bakmayınl
Sofada şuraya buraya serpiştirilmiş bir kaç koltuktan başka eşya namına bir şey yoktu. îlk dikkatimi çeken, henüz tamir edilen perdesiz pencerelerin, boyanmamış, aJelâde tahtadan per-vazlarlylc, eski ve daha çok iyi tahtadan itina İle yapılmış k asal an arasındaki tezat oldıı, Bu pencerelerden, ancak tepelerini görebildiğimiz sık ağaçlı bir bahçe İle onu, yer yer aydınlığın çu-kurlaştırdıgı düz sathiyle tamamlıyan deniz âdeta olduğumuz yere giriyordu. İç İçe hendeal motiflerle süslü renkli tahta bir tavan ve ortada »arken çok güzel bir avize bu evde işlerin vaktiyle nasıl bir refahla başladığını gösteriyordu. "Kimbilir, pencereleri böyle tamir ettirebildikleri için ne kadar memnun olmuşlardır!" diye düşündüm.
Sanıl Buy başının etrafında uçan bir arıyı eliyle yakaladı ve açık pencerenin aydınlığına fırlattı. Sonra bana köşedeki koltuğu gösterdi. Deniz vurmasına benzlven bir baş dönmesi içindeydim. Sofaya dikkat ettikçe perişanlığa hayret ediyordum. Dondurulmuş alçı duvarın tirşe rengi hemen hemen kaybolmuştu. Dışardan geldiği muhakkak olan parke döşemenin bir kısmı çıkarılmış. yerine alelâde tahta konmuştu. Bu döşeme üzerinde, biri yerde serili, öbürleri katlanıp duvar dibine yığılmış bir yığın İnce şilte ve yorganınızı şeyler vardı. Her renkte bezden bir kaç çıkın onların yanında duruyordu, Merdivenin sağ tarafındaki duvara, İçinde kuru fasulye, nohut gibi şeyler bulunması lâzım gelen çuvallar (inanmıştı.
— Geyve taraflarından gelen muhacirler. Otuz kadarını eve aldık. Ne yaparsın? Bir kısmı evin içinde, bir kısmı da bahçedeki çadırda yılıyor. Bir kınını da çiftlikte. Fakat erkekleri çok l§e yaradı.
213
İçini çekti; ihtiyar bir kadının getirdiği koruk şerbetini bana İkram etti: — Ne kadar iyi insanlar, sonra ne kadar biçareler... Topraktan ayrılır ayrılmaz iki elleri böğürlerinde kalıyor. Halbuki Ruslar üç ayda letanbulu değiştirdiler.
Etrafına baktı:
— Evde tamirat yapıyorduk. Parasızlıktan kesmeğe mecbur kaldık.
Hem Tevfik Beyin kendisine verdiğim mektubunu kaşlarını kaldırarak dikkatle okuyor, hem konuşuyordu.
— İyi kl. evimize tekrar geçebildik, diyelim!
— İyi ki. evimize tekrar gelebildik, diyelim! Çünkü evvelce çıkarmışlardı. Sonra sağa «ola başvurup bu haliyle olsun kurtardık. Bütün taşkınlıklarına rağmen Fransızlarla vaziyetimiz İyi O sayede evi kurtardık. Ama, şimdi tnglllzlcr musallât. Bereket versin, karım çok metindir. Birkaç defa tevkif edildim. Onlar annemle ve yeni doğan çocuğumla günlerce bu yalıda tek başlarına kaldılar. Karımın Usulü şu; tngllizler geldi mi» başörtüsünü başına atıyor, çocuğunu kucağına alıyor, evinden bir adım öteye kımıldanmak-tansa Ölmeği tercih edeceğini söylüyor. İngiliz-ler onun da, annemin do Türkçealnl anlıyorlar. Zaten annem dnha ziyade yanlarındaki tercümanlara çatıyor, açıyor ağzını, yumuyor gözünü... Bütün bunlar olmaz amn, bizim edepsizler kışkırtmasalar... Artık düşmandan ziyade kendimizle mücadeledeyiz... Ne olsa ilk günlere rağmen vaziyet iyidir.
Mektubu tekrar cebinden çıkardı, bekti.
— Ama hep tehlike içindesiniz...
— Epeyce... Ben kendim, talih yardım etmeseydi çoktan giderdim. Arkamdan yedi sekiz defa silâh atıldı. Bir kere de tam pusuya düştlrü-214
lüyordum. Çiftliğe giden yolu bilir mislnlı, bilmem! Kanlicadan Otağtepeye doğru giderken bir kireç ocağı vardır. İşte orada. Bereket versin o akşam yolumu değiştirdim. Dedim ya, talih! Hemen her gece yakınlarda birkaç çarpışma oluyor. Bazan da çiftliği basıyorlar. Şimdi bu muhacirlerle kuvvetliyiz. Birkaç gece çiftlikte kalırsanız görürsünüz? Zaten sizi davet edeceğim.
Birden bire sözünü değiştirdi;
— Ben de sizi bekliyordum. İhsan Bey sizi görmek istiyor. Bugün behemehal Sul-tanahmette, «edlerin üzerindeki birinci kahvede bekliyecek. Saat birden itibaren onu bekllyeceğim, diye hem bana, hem de Tevfik Beye haber göndermiş.
Bir dakika evvel çiftlikteki gece eğlenceli rlne bent o kadar saflıkla davet etmesine gülme* 1 üzereydim. Fakat İhsanın böyle beni aratma^m söyler söylemez hiddet ve isyandan çıldıracak gibi oldum. Gûya okumak için geldiğim bu memlekette hiç kendi kendime kalarnıyacak mıydım? tki günün uykusuzluğu, geceki içki, Sabihamn hayatına dair öğrendiğim şeyler, Muhtarın yolsuzlukları. hepsi birden üzerime yüklendiler.
O, içimdeki değişikliği farketmiş gibi ısrar e-dlyordu:
— İhsan Bey, beyhude yere telâş etmez, muhakkak mühim bir şey vardır. *
— tyi amma ben daha çamaşır bile değiştirmedim.
Ve gömleğimin ceketten taşan kirli kollarına baktım:
— Aldırmayın, yolda tıraş olursunuz, yeter! Gömleği kıvıru içeriye.
ı (Devamı var)
»6
m Nl»an İM»
Sayfa 3
T E N t İSTANBUL
4
Hamburg ve Frankfurt’ta
Yahudi aleyhtarlığı
uğrattığını
SKERLİK BAHİSLERİ
Muvazenesini bulamıyan
Avrupa müdafaası
McCloy, verdiği bir demeçte, bu aleyhtarlığın Almanvanın refahını geniş mikyasta sekteye söyledi
•f
la ortaya çıkan Yahudi aleyhtarlığına son verilmesini istemiştir.
McCloy, Yahudi aleyhtarı hareketlerin Almanyanın refahını geniş mikyasta sekteye uğrattığını ve bunun için namuslu vatandaşların ve memurların bu hareketleri önlemeğe matuf tedbirler almalarının lüzumlu olduğunu belirtmiştir.
McCloy. beyanatını Hamburg’da film âmili Herlan’m yargılanması esnasında bir Yahudi şahide hücum ve hakaret edilmesi ve Frankfurt mezarlığında gençler tarafından bazı mezarların açılması üzerine vermiştir.
Frankfurtta bulunan resmi şahsiyetlerin dün bildiı-diklerinc göre çocukların zihinlerinden Yahudi a-leyhtarlığını kökünden kaldırmak i-çin şehir okullarında das edilecektir.
VVashington, 19 -Press) — Ayandan Kennes VVherry. salı günü verdiği beyanatta Alman fabrikalarının sökülmesine hangi sebeple müsaade e-dildiğini izah maksadıyle Amerikan Yüksek Komiseri Joe McCloy’un, Birleşik Amerikaya çağınlmasını teklif etmiştir.
Kennes VVherry. Almanyanın kendi kendine yetmesi ve Amerikan mali yardımının artık bir zaruret teşkil etmemesi için bu kaynakların elzem olduğunu belirtmiştir.
L__. . . _ . » w* . _ - - ( -
Frankfurt. 19 - A.A. (United pre55j — Birleşik Amerika yüksek komiseri Joe McCloy, dün Alman halkına hitap ederek son zamanlarda Hamburg ve Frankfıırtta cereyan eden Yahudi aleyhtarı vakalar-
Kaybo an Amerikan t çağandan kalan eşya
Battıkta bulunan kauçuk cankurtaran sandalındaki parmak izleri alınacak Kopenhag, 19 (YİRS) — Baltık denizinde kaybolan Amerikan bahriye uçağına ait oluğu zannedilen kauçuk cankurtaran sandalı, parmak izleri alınmak üzere bugün \Viesba-dene gönderilmiştir.
Londra, Yorkshire sayısında, lâhsız bir rülmesi I •'Şosetler beynelmilel salında bir cinayet irtikâp etmişlerdir., inektedir.
Gazete, Birleşik Amerika notasının iızun ve sabırlı tetkikler neticesinde kaleme alınmış olduğunu ve tamamen hakikatleri ifade ettiğini kaydetmektedir.
Makale, hâdisenin kahramanı olan Sovyet pilotuna nişan verilmiş olduğunu ilâve etmektedir.
Komünist organı olan “Daily VVor-ker„ İse, Amerikan notasını şiddetle tenkıd etmekte ve iki memleket a-rasındakı münasebetleri büsbütün gergin bir hale koyacak mahiyette olduğunu kaydetmektedir.
, 19 IAP.) — Bağımsız: Post gazetesi dün çıkan Sovyetler tarafından si-Aınerikan uçağının düşü-hâdisesine temas ederek, fecî de-
Endonezyadaki isyan tamamen bastırıldı
Londra 19 (YİRS) — Jakartadan alınan haberlere göre, bundan iki hafta evvel Makaslarda çıkan isyan, âsi birliklerin kayıtsız şartsız teslim olmaları karşısında bu sabah sona ermiştir.
îsyan, Makassam yeni hükümet kuvvetlerinin gönderilmesi üzerine başlamıştı.
Jakarta 19 - A.A. (AFP) — Yetkili bir askeri kaynaklan bildirildiğine göre, Endonezya ordusuna mensup 2000 er. bu sabah 8-11 arasında Makassar’ın güneyine bir çu karma yapmışlardır. Hiç bir çarpışma olmamıştır. Makassar etrafında durum sakindir. Öte yandan öğrenildiğine göre Hükümet darbesi yapıldığı zaman asilere iltihak eden Endonezyadaki Holânda Kıratlık ordusuna mensup 300 kişi Holânda komutanlığının emri Üzerine Doğu Endonezya Devletinin polisinin yardımı ile »ilâhtan tecrit edilmiştir.
özel kuralar ıh-
A. A. (United
Cumhuriyetçi
Yugoslavyanın yeni VVashington elçisi
Belgrad 19 (APı — Yugoslavya-nın ilk Dışışlen Bakan Yardımcısı Vladimir Popovic’in. Washingt.on Büyük Elçiliğine tayin edilmiş olduğunu dün gece Belgrad Radyosu a-çıklamıştır.
Popoviç» evvelce Moskova Büyük Elçiliğinde de bulunmuştu.
tasvip etmiş lisanla bıldır-
prenses, Pa-
Şah, kız kardeşinin Amerikalı ile evlenmesini tasvip etti Roma 19 i APı — Prenses Fatma, dün, kardeşi İran Şahmın, bil Amerikalı ile evlenmesini olduğunu mesut bir mîştir. *
22 yaşında bulunan
ristekl bir camide bir haftaya kadar yeni bir dini merasim yapılacağını ve Şahın bu izdivacı takdis edeceğim bildirmiştir.
Vincent Hillver de bu hâdiseleri teyid etmiş ve “Her şey düzeldi” demiştir.
Amerikanın Şam Elçiliğine bomba atıldı
Şanı, 19 A.A. (AFP» — Şam radyosuna göre, büyük bir bomba Birleşik Amerika Elçiliğine atılmış, hafif hasara sebep olmuş ve bir Amerikalıyı yaralamıştır. Radyoya göre suikaştin faili meçhuldür. Resmi tahkikat açılmıştır.
Ahnçf hususî muhabirimiz b i İd iri y or
Amerikalılar, Başbakan Plastiras’ın
Tito ile görüşebileceğini umuyorlar
Fakat Atina da, daha evvel Türk . Yunan siyasetinin açık ve samimi bir şekilde gelişmesi temenni edilmektedir
Atina, 19 (Hususî muhabirimiz ArguB bildiriyor» — Anstofan, şövalyeleri arasında “bir gözünü Bl-zansa, öteki gözünü de Kahireye dikerek,, işkembelerini tanzim eden işkembeci Agoracrite’den bahsederdi.
Bugün de Amerika, Rusların aleyhine Olan politikasını ve bu yüzden yaptığı yardımları “bir gözü Titoya, öteki de Atlnaya çevrilmiş,, olarak düzenlemektedir,
Bu şaşılık hâdisesi. Venızelos’un tesis etmeye uğraştığı hükümetin daimî krizini, “merkez!., diye adlandırılan Plastıras menelc.’inin doğurduğu ve Grady'nin meşhur mektubunda patlak veren Amerikan kızgınlığını izah eden yegâne hâdisedir
Bu mektup zâhiren, Amerikan yardımının kıymetini kuvvetlendirecek âmirane bir tavaiyeden başka bir şey değildi. Amma, bir tek hatası vardı : en aşağı bir sene kadar geç kalmıştı. Aynı zamanda sadece kuvvetli ve sabit bir hükümetin Amerikan yardımına tam bir randıman verebileceğini bize gösterdi. Fakat ifadesinin tonu ve Venızeloa ile basma bildirdi ti ânî tebliğler. Venizelos hükümetlin istenilmedigi fikri hakkında tefelere yol açtı, Bu hükümet Halk i lişi ve diğer küçük partilerin yarıl vic, 40-50 reyiık bir ekseriyete .enebilirdi, halbuki “merkez,, ın kilâtı 20-25 kişilik bir ekseriyet ydana getirerek Grady'nin kııv-
111 bir hükümet latiyen mektubun-’Jci mânasızhğı teşkil etti. Yuna intandaki Amerikan siyasetinde go-Ulen bu bâriz tezat aynı siyasetin l>eynelmilel harekâtı ile kolayca izah edilebilir. Amerikalılar Tito haritası Üzerinde İşlemeye kArar verdiler. Yunanistan!» Yugoslavya arasındaki münasebetlerin iyileşmesi İle bu yardım gittikçe çoğalmak mecburiyetinde kalacaktır. Böylece dostluğun
artması Selftnlk limanı yolu ile Yu-nanistanın iktisadi ve askeri teçhizatının çoğalmasını ve Belgrad ile Se. lânik arasına bir demiryolu inşasını aağlıyacaktır.
Bu durum karşısında Amerika. Plastiras ı Tıto'nun Yunanistana karşı olan harekâtını yumuşatacak bir vesile gibi telâkki etmektedir. Zannedildiğine göre Amerikalılar, zayıf ek.^riyotıne rağmen Plastıras teşkilâtını, kuvvetli bir hükümet halinde göstermekle mükelleftiler. Geçen mektuplarımda, bütün şüphelere ve kararsızlıklara rağmen neticenin bu şekilde hallolunacağını biliyordum.
Gradv’nin mektubunun derin bir mâna ifade etmesi için onun Moskova ve Belgraddaki sefirlerin Atins-dan geçmelerini müteakip yazıldığını bilmemiz gerekir. Bu tesadüf. Amerikanın harekâtım daha iyi izah ediyor.
İlerde neler olacaktır?
Çok muhtemeldir ki, Titonıın bizzat kendisi zor bir durumda kalacaktır. Her hangi hır kargaşalık ânında kendifli için elzem olan Selânik yolundan gelecek olan Amerikan yardımı ile, yine kendisi için elzem olan komünist ideolojisi arasında biı tercih yapmaya mecbur olacaktır Komünistlikle alâkAsı nlmıyan Plas-tiras’ın şahsiyle bir birleşme yapıl» bilir mi? Yoksa, komınfnrmun sadıl bir adamı olan fakat Amerikalıları» Yunan halkının ekseriyetinin sevme diği Sofıanopuloa dan mı yardım istenecek ?
Bu kargaşalıktan çıkaracağımız ders Türk-Yunan siyasetinin bir taraftan müşterek dostlarımız, diğer taraftan da müşterek düşmanlarımızın gözü önünde her zamankinden daha derin dostane bir şekilde halledildiğidir.
L*. « .W
I ( i Hr
ŞİMAL Atlantik Paktı. Birleşmiş Avrupa Devletleri gayreti, Bene-lııx anlaşmaları. Garbi Avrupa Birleşmiş orduları vesaire gibi bir sürü isim, teşkilât ve tertibata rağmen Garbi Avrupa umumiyetle Ruslarla hududu olan Avrupa memleketleri, kendilerini emniyette hissedememek-tedlrler. Garbi Avrupadan gelenler bu memleketlerde Ruslara karşı kâfi bir kuvvetin teşkil ve tertipedileme-mişmiş olduğundan şikâyet ettikleri gibi Amerikan silâhlı kuvvetleri Genelkurmay Komitesinin Başkanı Omar Bredly gibi en salâhiyetti şahsiyetler de henüz Avrupa emniyetinin sağlanamadığını açıkça ifadeden çekinmediler.
Londra*Kahire hava rekorunu kırma teşebbüsü
Londra, 18 (YtRS) — Dört tepkili nıotörle mücehhez Comet yolcu uçağı Londra - Kahire hava rekorunu kırmaya teşebbüs edecektir. Bundan evvelki rekor 6 saat 36 dakika ile Hauker Fıırv avcı uçağına aitti.
Liyakat Ali Han’ın Amerika seyahati
Başbakan, Ingiltereden Amerikaya Truman’ın hususî uçağiyle seyahat edecek
- A.A. (United Dışişleri Bakanlığından
t
■
İngiltere, İsraile silâh
sevkını resmen kesti
Wa£hington 19
Press)
dün bildirildiğine göre Pakistan Başbakanı Liyakat Ali Han’ın Birleşik Amerikada üç hafta sürecek seyahati için son hazırlıklar da tamamlanmıştır, Başbakanın resmi ziyaret programının bir kaç güne kadar bildirilmesi beklenmektedir.
Liyakat Alı Han, Karaşiden Lon-dıaya kadar Panamerikan Hava Yollarına ait bir uçakla seyahat e-decek ve Ingiltereden Amenkaya Başkan Truman’ın özel uçağı “İnde-pendence"
Liyakat mayısın 3 lacaktır.
kan Truınan ve
Dean Acheson tarafından verilen ziyafetlerde hazır bulunacaktır.
Liyakat Ali Han, mayısın 11 inde 5 gün kalmak üzere reket edecektir.
Bunu müteakiben da uçakla Chicago.
San Francisco, Los
ton. New Ortean, St.
ve Boston’u ziyaret edecektir.
ile gidecektir.
Ali Han. Washingtonda ünden 6 sına kadar ka-Bu müddet zarfında Bs?-Dışişleri Bakanı
Neu-Yorka ha-
2 hafta zarfın-Cansas City, Angeles, Bous-Schenectady
Parlâmentoda, İsrailin elinde bulunan esliha ile savunabileceği bildirildi
Londra 19 (YİRS) — İngiltere Dışişleri Bakan Yardımcısı Ernest Davies, Ingiltereden İsraile yapılan silâh sevkıyatının kesildiğini, bugün Parlâmentoda yaptığı bir açıklamada bildirmiştir.
Davies demiştir ki: “İsrail, iç emniyetiyle dış düşmanlara karşı savunmasını başaracak kadar eslıhaya maliktir. İngiltere İsraile komşu o-
Mahkûmiyetini bitiren Iran prensi
San Francisco 19 (AP) — İran Prensi Naşir Jehanbani mahkûmiyet müddetini bitirdikten sonra, Birleşik Amerikadan çıkarılacaktır.
Prens, 16,000 dolar tutarında sahte ve karşılıksız çek çekmekten dolayı asgarî haddi 14 ay ve azami haddi 14 sene olan bir müddetsiz hükme mahkûm edilmişti. Kendisinin asgari müddeti doldurduktan sonra serbest bırakılacağı ve memleketten çıkarılacağı tahmin edilmektedir.
> • • ' • • ••
Kıral Faysal, Arap Birliği Konseyinin almış olduğu kararları tefsir ediyor
“Toplantı, bütün ümidimizi tahakkuk ettirmeye muvaffak olamamışsa da, bazı mühim kararlara varmıştır”
KaJıire 19 - A.A. (United Press» — Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Emir Faysal, dün basma verdiği beyanatta; “Birleşik Amerika Hükümetinin ve diğer Arap memleketlerinin yabancı devletlerle anlaşmaları vardır. Ben şahsan Arap memleketlerinin hareketlerinde ve hattâ Filistin harp sahalarında sanunıi olmadıklarına inanıyorum” demiştir.
Geçenlerde toplanmış olan Arap Birliği Konseyinin aldığı kararları tefsir eden Faysal. “Toplantı bütün ümitlerimizi tahakkuk ettirmeğe mu-
vaffak olmamışsa da bazı mühim kararlara varılmıştır. Ve bilhassa her hangi bir taahhüdün yerine getirilmemesine karşı ceza sistemi ihdas edilmiştir. Toplantının ehemmiyeti de asıl bu noktada toplanmaktadır” demiştir.
Mersinli, Suriyede tuşla galip geldi
Mısır Hükümeti, Amerikan yardımını kabul ediyor
Washington 19 (Y1RS1 — United Press’in Kahire muhabirine özel bir mülâkat veren Mısır Başbakanı Na-has Paşa, peşinde siyasî maksatlar sürüklemeyen Amerikan yardımının, Mısır hükümeti tarafından kabul e-dileceğini ve Mısırda kurulacak olan ordunun tamamiyle savunma gayeleri için tertipleneceğini söylemiştir.
ınuhabirimiz-Kıralı Majeste Kahireye da-Greko - Romen
Adana 19 (Hususi den) — Mısır Faruk tarafından vet edilmiş olan
dünya ağır sikle t şampiyonu Mersinli Ahmet, Suriye şampiyonu Muham-med Arslan'ı yenmiştir.
110 kilo gelen ve arap memleketlerinde “Demir Adam., diye anılan Suriye şampiyonu Muhammed Ars-lan. Mersinli Ah m ede ancak 3 dakika 50 saniye dayanabilmiş ve neticede tuşa gelmiştir. Güreş büyük alâka görmüştür.
( w w
llrr M*nr Vrıırrlku PfirİM* nıüme*MİIlt»rin en güzelini yollar, hıı m*iiv dr V merlkalılar pamuğu IrıııMI rlnırk Ü7>ere Parl*p güzel bir Mİ* (’nfon gönderdiler. Resimde: Zarif mümessili Parlate gazeteciler ve meşhur terzi Jacques Hr.im tarafından karıiuwırk«n gdrüyoTMMAa
tan bazı Arap devletlerine silâh gönderiyorsa, bu sırf vaktiyle verdiği taahhütleri ifa etmek içindir.” Davies, Mısıra, hiç bir karşılık beklenmeden silâh gönderildiğini
ham petrol nakleden tankerlerin Sü-veyşten Bevin dostane leceğini
İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Belçika ve Hollanda memleketlerini ve hattâ icabında İspanya ve Portekiz) de içine alabilecek bir Garp Bloku, ne nüfus bakımından ve ne de sanayi ve harp potansiyeli bakımından Rusyadan aşağı olamı-yacağı gibi Amerikanın bu devletlerle birlik bulunması, büyük bir üstünlük sağlamaktadır. O halde bu emniyetsizlik nereden geliyor? Fik-rimızce bu emniyetsizlik evvelâ bu cephe içerisinde kapatılması imkânı olmayan bir delikten, Almanyanın Avrupa müdafaasından fiilen çıkarıl-masiyle hâsıl olan gedikten ve sonra da umumiyetle Avrupa memleketlerinin uzun senelerdir devam eden harplerden duydukları yorgunluk ve bıkkınlıktan ileri gelmektedir.
Yazan: M. Şevki Yazman
sız vatanının Rus tşgali altına girmesine karşı hassasiyet göstermemesi mümkün olmayan Fransız halkının bugünkü lâkayt hali her şeyden evvel yalnız kendi kara ordusiyle Rus akınım durdurmasına İmkân olmadığını bilmesinden ileri gelebilir. Garbi Avrupa müdafaa muvazenesinin temini ve kalblere emniyet telkini için ilk şart. Avrupa müdafaası çerçevesi dahilinde Alman deliğinin tamamen tıkanması ve Garbi Avruna-nın Ren ve Manş sahilinden değil, O-der nehri sahilinden müdafaasıyla kabil olabilir. Bu itibarla Birleşmiş Avrupa Milletlen Konseyine Alman-yanın da aJınması hususunda ttal-yanın tanınmış devlet adamı ve Hariciye Nazın Kont Sforza’mn herkesten fazla gayret göstermesini sebepsiz bulmamalıdır. Asırlarca müddet Alplerin şimalindeki Cermen kütlesini kendisi için en büyük bir tehlike olarak gören İtalya, bugün şimalde vücude getirilecek Alman müdafaa şeddini Rusyaya karşı korunmak için tabıatiyle birinci derecede ehemmiyetli bir korunma vasıtası olarak mütalâa edecektir.
ve
Hayfaya geçebilmeleri için tarafından eninde sonunda bir hal çaresi elde edilebı-ümit ettiğini belirtmiştir.
Cebrail, yakında baba oluyormuş !
Mısırlı bir kız, Cebrail Aleyhisselâm’ın kendisini bir seneden beri ziyaret ettiğini ve ondan izinsiz sokağa çıkamadığını söylüyor
Kahire 19 (APı — 27 yaşında lan bir Mısırlı kız, Cebrailden gebe olduğunu iddia etmektedir.
Tevhide Ahmet Hamdi isminde o-lan bu kız, Associated Press’e vermiş olduğu demecinde, Cebrail’in kendisini sık sık ziyaret, etmekte olduğunu ve kendisinin Mehdi’yi doğuracağını bildirmiştir.
Cebrail, geçen sene Tevhide’yi ilk ziyareti esnasında ona. “Mehdi’nin bakire anası olacağını” söylemiştir.
Mehdi, İsa’nın dünya yüzüne ineceğini haber verecektir.
Bir mühendisin kızı olan Tevhide, bir kapalı kapı arkasından konuşmuştur.
Tevhide. Cebrail’in, kendisinden müsaade almaoan sokağa çıkmasına mâni olduğunu da ilâve etmiştir.
o-
İkinci âmil, yani harp yorgunluğu bir zaman meselesidir ve bereket versin bu keyfiyet Ruslarda her memleketten fazla olduğu için Garbi Avrupamn en müdafaasız anlarında dahi bir istilâ felâketi meydana gelmemiştir. Her iki taraf için de bu geçici bir şevdir. Bugün cin hayli zor görünen karşılıklı anlaşma meydana gelmezse nihayet içinde her iki taraf da yorgunluktan toplayıp çektir. Fakat birinci
Avrupa müdafaa cephestnde vücude gelmiş “Alman deliği” doldurulma-dığı takdirde Rusyaya karşı kurulacak garbi Avrupa cephesinde devamlı ve istikrarlı bir muvazene tesisinin imkânı yoktur. Çünkü bunun yerine ikame edilmesi muhtemel kuvvetlerden hiç birisi ne mekân ve zaman ve ne de sanayi ve harp potansiyeli bakımından Alman ordusunun gördüğü işi göremiyecektir.
beş on sene kendisini bu kalkınabile-mesele, yani
Dahası var; Orta Avrupa. Balkanlardaki Macaristan ve Rumanya gibi Slâv olmayan ufak memleketlerin, veya Slâv olup da Rus tahakkümüne girmek iatemiyen Yugoslavya gjbi devletlerin kendilerini toparlayabü-meleri ve emniyetli bir dayanak bulabilmeleri yine Alman şeddinin vü-cude getirilmesiyle kaim olacaktır. O derecede ki, bizim yakın mazimizde görülen Almanya ile anlaşma ve dayanışma bile Avrupa ortasındaki bu en kudretli şeddin temin ettiği emniyetin şevki tabi! ile hissedilmesinden başka bir suretle izah edilemez. Bugün bu şeddin yıkılması ise, meseleyi bütün vuzuh ve şümuliyle ortaya koymuş bulunmaktadır.
Bir defa ne Amerika ve ne de İngiltere. Fransa veya İtalya devletleri. Alman vatanını mümkün olduğu kadar şarkta. Şarki Prusya veya Öder nehri boyunda müdafaa için kendilerinde bir arzu ve heves duy-mıyacaklar, sulh zamanında buralarda kâfi kuvvetler bulunduramıya-caklar ve harbin patlamasiyle birlikte muharebenin Ren boyuna intikalini önliyenüyeceklerdir. Burası ise aşağı yukarı Atlantik ve Manş sahili demektir. Garbi Avrupamn ve Ingilterenin peşinen harp sahnesi haline girmesi demektir. Muvazenesizlik, korku ve itimatsızlığın birinci sebebi de buradan gelmektedir. Fran-
Almanyanın biraz da coğrafya zaruretleri yüzünden meydana çıkan tahakküm ve harp siyasetini» şüphesiz, takbih etmek lâzımdır. Bundan sonra da, böyle bir halin vücude gelmesine mahal vermemek icap eder. Esasen bugün çok büyüyen ve genişleyen Sovyet tehlikesi muvacehesinde Alman tehlikesi hem mevki, hem de hacim bakımından çok küçülmüş ve Batı demokrasisi ile bir mukadderat birliği mecburiyetinde kalmıştır Bu sebeple hakikatte bu tehlike eski şümulünü kaybettiği gibi Atlantik Paktı veya Garbi A\Tupa devletleri orduları arasına alınacak Alman kuvvetleri, bu sahalar için tehlike olmaktan zaten çıkar, buna karşılık bugünkü delik bizzat Alman potansiyeliyle kapatılmazsa, Avrupa müdafaasında bir muvazene kurmaya imkân bırakmaz.
Temenni olunur ki, ASmanyanın Avrupa Konseyine alınması bu realist dâvanın anlaşılmasını çabuklaştırsın ve kolaylaştırsın. Yoksa bir kemeri andıran Avrupa müdafaasında kilit taşı mevkiinde bulunan Alman ordusu ve müdafaası yerine konmadıkça bu kemerde muvazenenin yerine gelmesine imkân olamaz.
(
f MEMLEKET HABERLEHİ )
C.H.P. Genelsekreter Yardımcısı
Cevat Dursunoğlu, milletvekilliği adaylığından niçin ayrıldı?
•
Söylendiği gibi Genelsekreter Yardımcısı ile Münir Hüsrev Göle arasında geçmiş herhangi bir hâdise mevcut değildir
Ankara 19 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — C. H P. nin son toplantısında yüzde otuzlara girerek milletvekili adayları tesbit edilirken G^nel Sekreter Yardımcısı Cevat Dursunoğlunun eski İçişleri Bakanı Münir Hüsrev Göle aleyhinde bulunduğu ve bu yüzden çıkan münakaşa neticesinde hiddetlenerek milletvekilliği adaylığından istifa ettiği yolunda bir haber yayılmıştır.
Bıı hususta yaptığım tahkikata göre öteden ben Erzurum milletvekili olan Cevat Dursunoğlu bu seferki parti yoklamaları esnasında da Er-zurumdan yüzde 70 ler arasında milletvekili adaylığına seçilmiştir. C H. P. nin son divan toplantısında Münir Hüsrev Göle’nln C. H. P adına Gü-müşhaneden aday gösterilmesi kararlaştırılmış ve bu hususta hiçbir münakaşa geçmemiştir. Cevat Dur-sıınoğlunun Münir Hüsrev Göle veya başka bir zat aleyhinde bulunduğu da doğru değildir. Dursunoğlu, Göle ile 25 yıldan beri arkadaş olduklarını, pek seviştiklerini, böyle bir şeyin mevzuu bnhsolmıyacağını ifade etmektedir.
Cevat Dursunoğlu, Erzurum milletvekilliği adaylığından, başka bir zatın seçilmesine imkân bırakmak üze-•e kendi arzusu ile feragat etmiştir, •^anldığı yolunda çıkan haberler de ısılmızdır Dıırsıınoğlu C. H. P. Ge-lel Sekreter Yardımcısı olarak par-Ideki vazifesine devam etmektedir. Bu işten ayrılmış değildir ve C.H.P. tüzüğüne göre C.H.P Genel İdare Heyeti üyelerinin, Genel Sekreterinin, yardımcısının, milletvekili ol. ması da şart değildir.
komünist
propagandası yapanlar
bıl-
Kemal Sadık Gövceli isminde biri tevkif edildi. Ortaokul müdürü hakkında da tahkikat yapılıyor Adana, (Hususî muhabirimiz
diriyor» — Adananın Kadirli ilçesinde komünizm propagandası yapmaktan sanık olarak tevkif edilen Kemal Sadık Gövceli, Kozan Ağırceza Mahkemesine verilmiştir. Kadirli ortaokul müdürü NunıUah Hancılar hakkında da aynı suçtan tahkikat açılmıştır. Bu münasebetle Kadirlide bir miting yapılarak “Kızıl Belâ,, tefin edilmiştir.
İşçiler arasında Nazım Hikmet in şiirlerini okumak ve komünizm propagandası yapmaktan bir vıl hapse mahkûm edilen Muzaffer Pâker’üı Adana Ağırceza Mahkemesinde yeniden yargılanmasına da haşlanmıştır.
Ingilterenin Mersin Konsolosu memleketimizden ayrılıyor
Adana, ı Hıısual muhabirimiz bildiriyor ı — Ingilterenin Mersin Konsolosu Mr. Cecil Nock Londra, da yeni bir vazifeye tâyin edilmiştir Bir müddet de Adana’dn konsolosluk yapan Mr Cecil Nock kendisini muhite sevdirmiş, halûk, dost bir bir İnsandı.
Ticani tarikatçisi tevkif edildi '
Dün, 200 polisin kordonu altında duruşmaya devam edildi
Ankara 19 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Tarikatçılık yapmaktan sanık Kemal Pılâvoğlunun mu-hakcmeslneb ugün de devam edildi. Bilindiği gibi Pilâvoğlu Saime kadın mevkiinde müritleri etrafına alıp ve tarikat toplantısı yaptığı iddiasiyle mahkemeye sevkedilmiş ve geçen celse müritlerin mahkeme salonunda yaptıkları nümayiş yüzünden duruşmaya devam edilememişti. Bu celsede de herhangi bir hâdiseye sebebiyet vermemek için 200 kadar polis sıkı tertibat almış bulunuyordu. Oturum açılınca Yargıç, Pilâvoğlu-nu sorguya çekti. Kemal Pilâvoğlu verdiği cevapta Hukuk mezunu olduğunu. tarikatçilikten bir ay mahkûmiyeti bulunduğunu ve halen Marmara Nakliyat Evi sahibi olduğunu ifade etti ve tarikatçılık yaptığı iddiasını reddederek “Ben artık bu işlerden vazgeçtim,, dedi. Müteakiben diğer sanıklardan İbrahim Kalecik ve Nabi Cavıt, Halil Alan dinlendiler. Bunlar arapça ezan okumaktan hüküm giymiş bulunuyorlardı. Verdikleri ifadede Pilâvoğ. lunun tarikatçilik yaptığını ve dâvaya mevzu olan hâdise gününde yapılan toplantıda Pilâvoğlunun arkadaşlarına sigara içmeyin gibi tavsiyelerde bulunduğunu ve bu arada Ben C, H P. ne girdim, siz de giriniz,, dediğini anlattılar. Söz alan savcı ise asayişi ihlâlden sanık bulunduğunu İddia ederek Pilâvoğlunun tevkifini İstedi. Neticede Yargıç Pilâvoğlunun tevkifine k* Jce*
duruşmayı başka bir £
Sayfa 4
YENİ İSTANBUL
L
BEN DE
yazatv. Oraırıirol WİHiam D, Leahy
_ j 2 _ Çeviren: Halûk TANSU6
Paris Hususî Büromuz bildiriyor
Pariste üinversitelilerin sosyal durumu
20 Nlnan 1950
. ! .
ilâ on bi-50
Mesken dertleri
Moskovadan bir haber çıkmayınca Churchill sabırsızlanmaya başladı
"Moskovada General Deane'i te'etiple bulup derhal
Stalinle temasa geçmesini istedim.,,
radyo mc«ajı «ürüyor.
çalışaca-Amca ile a kadar bir haber
Leahy: Bu kadar. Churchill; Burada göndermek biraz uzun
Leahy: Ben elde etmeye çalışacağını. Anladınız mı?
Churchill; Evet.
Leahy: Joe Amcanın tasvibini almak için elimden gelen gayıeti sarı’-edeceğim. Derhal, Muskovadoki A-mertkan Askeri Misyonu Şefi General Deane’i arayacağını ve onun vasıta-siyle meseleyi halletmeye ğım. İsterseniz siz de Joe temasa geçin, sonra 11.30 yanı iki saat sonra müspet
alırsanız bizi telefonla arayın O zaman, öğleyin, müşterek bir beyanatta bulunabiliriz.
Churchill: müspet bir cevap alabileceğinizi hiç zannetmiyorıını.
Leahy: ben de tahmin etmiyorum. Fakat âmirim, Joe Amcadan müspet bir cevap almadıkça harekete geçe-miyeceğıni tasrih etti, Benim için yapılacak başka bir şey kalmıyor.
Churchill: çok müteessirim. Çünkü her şeyi hazırladık. Saat 18 de resmi beyanatta bulunulacak, saat 21 de de Kıral bir konuşma yapacak. Her şey hazırlandı, artık geri dönmenin imkânı yoktur. Bilhassa Almanlar neşriyata başladıktan sonra Rualar kendi basınlarını mutlak bir şekilde kontrol edebiliyorlar diye onlara a-yak uyduranlayız. —Hür memleketlerin hür gazetelerinden böyle bir şey beklenemez— Meselenin Amerikan basınına aksetmiyeceğinj bana garanti edeblllrmislniz ? Eğer bana böyle bir teminat verebilirseniz ben de hareket tarzımı değiştiririm. Fakat her şey gazetelere aksedecek buna eminim.
Leahy: Rivayetler, tabii gazetelere aksedecek. Fakat aldığım talimata göre, burada resmi bir beyanat yapılmayacaktır. Diğer tarafın muvafakatini bekliyeceğiz. Şimdi, elimden geleni yapıp Joe Amca ile temasa geçmiye çalışacağım.
Churchill: Nasıl yapacaksınız?
Leahy: General Deane İle aramızda teletip irtibatı var. Derhal Deane İle temasa geçip Staline haber vermesini ve onun muvafakatim istihsal etmesini istlyeceğim. Joe Amca hayır derse biz de kararlaşan zamandan önce hiç bir resmî beyanatta bulunanlayız.
Churchill: Demek kİ hiç bir resmî beyanat yapılmayacak Tebliği yarın gazeteler verecek.
Leahyı Bugün için Joe Amcanın muvafakatim alamazsak, resmen ilân işi yarın sabah saat 9 da yapılacaktır. O saatten evvel diğer tarafın izni alınmadan hiç bir şey yapamayız.
Churchill: Joe Amcadan ne cevap alacağınızı pek merak ediyorum. Fakat, ben Stalin ile görüşmeden hiç bir beyanatta bulunmamayı taahhüt e-demem. Bütün dünya meseleyi öğrendi. Gecikmenin sebebini anlamıyorum. Çok gülünç bir durumdayız.
Leahy: Samimî konuşmak lâzımsa ben de şahsen sizinle aynı fikirdeyim. Size sadece bu mesajı tekrar ettim.
Churchillı Pek âlâ Mac.
Leahyı Hemen harekete geçeceğim.
Churchlll: Bravo. Eğer., fakat buna razı olamam. Almanlar haberi yayınladıklarına göre ben de Ingiliz, milletine durumu doğru da olsa, yanlış da olsa açıklamalıyım. Gecikmeyi kabul edemem.
Leahy: Joo Amcadan bir cevap a-lırsanız bize bildirir misiniz?
Churchill: Tabii. Serbest hat üzerinde konuşabiliriz. Bütün dünya meseleyi Öğrendi.
Leahy; Haklısınız efendini. Herkes şimdi öğrendL Mesele resmi beyanatta bulunmaktır. Her halde hemen şimdi faaliyete geçiyorum.
Churchill: Joe Amcaya telefon mu edeceksiniz?
Leahy: Hemen yalnız telefonla de-ğil( teletlplo. Hemen şimdi kendisini arayacağım.
Churchill: Pak âlâ. ben de ararım. Ben de hemen Joo Amcaya durumu anlatmaya çalışırım. Telefonları artık kapayalım. Bu kadar.
Leahy: Bu kadar efendim. Hoşça kalın. En kısa bir zamanda durumu size bildiririz.
Başkan telefonu kapar kapamaz Moakovodakl General Deane’e (eletip ettim ve durumu kendisine İzah edo-rek Staiın’le temasa geçmesini istedim.
(Devamı var)
"t*
u
>
* ırîİ Lu
'V (■! J
C
1948 Olimpiyadı şeref listesi
)
Ingilterede U’embley Stadyumunda 14 nisan tarihinde bir merasim yapılmıştır. Bu merasim, 1948 Olimpiyatında derece almış olan sporcular İçin tertip edilmiştir. İngiltere spor teşkilâtı, 14 üncü Olimpiyatta derece almış bütün milletlere mensup sporcuların ismini bir mermer üzerine yazdırmış ve Wembley Stadyumunun kapısına asmıştır. Bu merasimi Olimpiyat Komitesi başkanı Lord Burghley İdare etmiştir. Mermer üstünde şu Türk sporcularının ismi bulunmaktadır.
»2
57
62
67
78
79
Kilo
w
rr
M
Olimpiyat
99
99
99
rt
99
SOLDAN SAĞA ;
1 — Bahri sefaret subayı. 2 — Galibiyeti kesin (iki kelime). 3 — Fırlatır. Tersi çamur deryası. 4 — Tersi bir nevi ip, Tahriş et, 5 — Ter6İ burç. Put. 6 — Cild. Kendine bendetnıek-İlk. Eski harflerden birinin okunması. 7 — Bir haydan. Tersi bir kadın İsmi. 8 — Tersi ileri tarafı kalabalık (iki Kelime). 9 — istinat ettirme. Mâni. 10 — Huzuru fena.
YUKARIDAN A$AĞI :
1 — Büyüklüğü mevcut. 2 — Faaliyete fasıla ver. Su. 3 — Yaramaz, Tersi futbolda bir tabir. 4 — Ortak. Tersi dini merasim. 5 — Nefer. Gözetlemek. 6 — İyi. Mescidi. 7 — Bilginler topluluğuna ait. 8 — Uğrunda can verilir. Tersi bir hayvan. 9 — Sonundaki harfi atarsanız Chateau-brland’ın meşhur bir eseri olur. 10 — Elbisesi feno
M
II
II
52
57
62
79
Ağırda Atletizmde :
H
99
99
99
99
3 adım
SERBEST
2
1
1
1
1
2
GREKO -
2
3
1
2
1
Olimpiyat
Cİfti Cifti Cifti dsi cisi clsi
çişi cüsü cifti cifti cifti
GÜREŞ
Halit Balamir Nasıl h Akar Gazanfer Bilge Celâl Atik Yaşar Doğu Adil Candemir
ROMEN
Kenan Olcay
Halli Kaya Mehmet Oktav Muhlis Tayfur Mersinli Ahmet
3 cüsü Ruhi Sarıalp.
TALEBENİN oturduğu yer ayda
1 eline geçen para İle mütenasiptir. Fransız talebesinin çok fakir, ev bııh-rannın da burada had bir şekil aldığına göre, bu mesele talebe hayatında feci bir derttir. Fransacın devlet, şehir belediyeleri veya hususi sermayeler tarafından talebeye verilen bursların tutarı senede 50.000 90.000 frank arasındadır. Bu para ava bölünür, yani talebenin eline zlm para ile ayda aşağı yukarı
ilâ 90 Hra geçer. Tabii bu para Paris’te geçinmeye yetmez, talebe ya ailesinden yardım görmek veya ayrıca para kazanmak mecburiyetindedir
UNEF’In talebeye İş bulmak için bir îş Bürosu vardır. Fakat Fransadakl el emeğinin bolluğu karşısında talebenin para kazanabilmesi çok zordur. Geçenlerde Flgaro gazetesi bu derde çare arıynrak, talebelerin ev ev dolaşıp eski gazeteleri toplamalarını ve eskicilere satmalarını teklif etti. Bu acayip fikir talebe muhitlerinde kahkahalarla karşılandı. Memleketlerinden döviz alan ecnebi talebelerin vaziyeti Fransızlara nazaran çok iyidir. Türk talebesi, çok intizamsız bir şekilde olmakla beraber, ayda 40.000 frank almaktadır. Ailesi Parlst.e bulunmayan talebeler için iki İmkân vardır: CİM Unlveraltalre’de yor bulmak, Parlsin muhtelif mahallelerinde bulunan talebe yurtları, pansiyon veya otellerde bir oda kiralamak. Şunu da ilâve edeyim ki. Paris bir üniversite şehri olmakla beraber, Fransız aileleri İsviçre veya Almanyada çok görüldüğü gibi, evlerine talebe almayı âdet edlnmemişlordir. Talebe otelleri ise son derecede pis, hazan en iptidaî konforu eksik harap yerlerdir. UNEF’In oda talep ve tekliflerini der-liyen bir servisi vardır. Genç muhatabımın söylediğine göre, bu servis talebeye ayda 3.000 İlâ 5.000 frank arasında bazan akar suyu olan kaloriferli bir oda temin edebilirmiş. Bun- -dajı başka 1947 de Paris genel evlerinin kapatılmaslyle, bu binaların bazıları talebenin kendi idare ettiği yurtlar haline getirilmiştir. Cit4 Uni-versıtaire’in 25 evinde İse ancak 2.400 talebeye yer vardır.
Tiyatrosu, spor ve jimnastik sabaları, pisini, muazzam lokantası, balo ve müzik salonları ile Cltâ Universi-taire tıpkı Amerikan kolejleri örneği üzerine kurulmuştur. Devletin muhtelif milletlere bahşettiği arazi üzerine inşa edilen 25 pavlyona tercihan paviyon inşa eden milletin vatandaşları talebeler alınır. Bu arazilerden bir tane vaktiyle Türk İyeye de ayrıldığı halde, biz inşaatı yapacak kadar para temin edemediğimizden, Citö Universltaire’de bir Türk paviyonıı yoktur. Buna mukabil bir tahlili talebemiz Milletlerarası paviyonda, 14 tane de muhtelif milli evlerde olmak üzere halen 15 talebemiz Citâ Unı-versilaire’de oturur.
Fakat Citâ Unlversitaire Paris talebesinin ancak küçük bir azınlığını barındırebilir. Üstelik de alabildiğine boş bir yeşil saha üzerinde çeşitli renk üslûpla inşa edilmiş bu yurtların mimarisi ve havası her^nedense Paris Üniversite muhiti ile tezat halindedir. Bana öyle geliyor ki, talebenin gerçek sosyal dâvaları Cit6 Universitaire’ln haricinde cereyan etmektedir.
TALEBE LOKANTALARI
Lokanta işleri, her üniversite şehrinde bir şubesi olan “Comitâ des Oeuvres” (Yardım İşleri Komitesi) teşkilâtının idaresi altındadır. Bu komite talebelere ucuz yemek ve oda temin etmekle uğraştığı gibi, konser ve tiyatrolarda tenzilât görmelerini, yabancı talebe kafilelerinin kabulünü ve muhtaç talebelere para yardımlarının yapılmasını üzerine alır.
Komitenin gayretleri sayesinde. 60 franga yemek veren talebe lokantaları açılmıştır. Bunlar devletten yardım görür, yani her yemek başına devlet 30 frank öder, böylelikle talebe 60 frank vererek 90 franklık yemek yemiş olur. Paris’te bu gibi lokantalar 10 tanedir. Bunlara tabii yalnız yemek kartı olan kimseler kabul edilir. En ucuz lokantalarda bile bir kap et yemeğinin 100-120 frank olduğu Paris’te 60 franga yemek yiyebilmek büyük bir nimettir. Bu yemeklerin pek parlak olmadığı tabiidir. Talebe umumiyetle şikâyetçidir ve mevcut istekleri arasında, son zamanlarda görülen fiyat yüksekliğini karşılamak için, devletin 30 frank yerme 40 frank vermesi talebi
de vardır. Devlet payını 5 frank arttırmaya razı olmuş ise de, lokantaların zararı bir türlü kapatılamamak-tadır.
PEŞİN-ÜCRET MESELESİ
Fransız talebesinin istekleri arsamda en çok dikkati çeken nokta ’prö-salalre’’ (peşin ücret) meselesidir. Talebe kendini cemiyetin henüz İstihsal vermiyen fakat müstahsil ol-
bil başka sebeplerden. Fransız talebesi devletin kendisine vereceği ücret mukabilinde hürriyetlerinden zerre kadar fedakârlık etmek niyetinde değildir. Bu Ücretin talebeyi siyasi bir baskı veya aşırı bir kontrole tâbi tutmaması şart koşuluyor. Talebe bu kanunun ancak kendisine eskisi kadar siyasi ve içtimai hürriyet bırakacaksa çıkmasını istiyor ve bu
kökünden halline doğru mühim Mj Uâri adımdır.
Fransız talebesinin bu meseleyi her cepheden görmek, doğurabileceği neticelerin hepsini hesaplamakla ilim zihniyetine ne derecede sahip olduğuna hayran oldum doğrusu. Konulmaya son vermeden, muhatabıma harb sonrası talebesinin çalışma durumu hakkında no düşündüğünü sordum. Talebe derslere, kütüphanelere devam ediyor mu, yoksa dalma geçmişi özliyen bazı kimselerin iddia ettiği gibt gününü kahvelerde mi geçiriyor? Muhatabım bana saat üç sularında Quartier Lâtin’in muhtelif fakültelerine bağlı hiç bir kütüphanede tek boş yor olmadığını, talebenin çalışma yerlerinin
çoğalması İçİb
ınıya hazırlanan bir işçisi telâkki etmektedir. Bu nazariyeye göre; talebenin burs, yardım veya hibelerden yaşaması doğru değil, memleketin müstahsil işçileri gibi muayyen ve kanunla teabit edilmiş bir ücret alması icap eder. Devlet her ilim ve fen sahasında muayyen şartları haiz, vatandaş talebeye bir peşln-ücret vermeyi kanunla taahhüt ederek, ünü veralte tahsili meselesini nlzamlıya-cak ve kökünden halledecektir. Bu peşin ücret hor vatandaşın hakkı olmakla, üniversite tahsili zengin veya orta halli sınıfların bir imtiyazı olmaktan çıkacak ve henüz pek az bir nispette yüksek tahsil görebilen (işçi sınıfı için Fransada yüzde 2-3 nispetinde) işçi ve köylü sınıflarının çocuklarına da yüksek tahsil imkânını verecektir, Bu proje Fransız Parlamentosuna biri sosyalist, biri M RP, biri komünist olmak üzere üç mebus tarafından üç tasarı halinde sunulmuştur. Devleti büyük bir masrafa sokmaktan başka, âdilâne tatbiki bir çok muamele ve teşkilâta lüzum gösteren bu kanun için Parlamento muhitlerinde kampanya başlamıştır, Genç muhatabım kanunun 2-3 seneye kadar çıkması hususunda ümitli İdi. UNEF bu hedefe varmak için Fransamn her tarafında mitingler yaptığı gibi, şimdiden talebenin çok çocuklu aileler gibi otobüs, metro ve trenlerde yüzde 50 tenzilât görmesini de talep etmektedir. Peşin-üc-ret gibi muazzam bir sosyal devrimi göze alan bir memlekette talebenin nakliye tenzilâtından henüz faydalananlaydı garip görünse
Fransada nakliye şirketlerinin tamamen devle deştirilmemiş siyle izah olunur.
Her neyse. Fransa talebesi
hu hakları elde etmek ve modern dünyada bir zaruret halini almış o-lan yüksek tahsile büyük mikyasta vatandaşını ulaştırabilmek, ve Üniversite talebesinin hayatının tahsil devresini sefalet ve mahrumiyet içinde değil do, ilmi çalışmanın şart koştuğu maddi refah içinde geçilebilmesi İçin büyük bir mücadeleye girmiş bulunuyor. Fransız talebesi, talebe hayatının ortaya koyduğu sosyal problemleri büyük bir ciddiyetle kavramış ve benimsemiştir. Bir noktaya da işaret etmek isterim ki. peşin-ücret meselesi tahsil çağını geçmiş insanlar arasında olduğu gibi, talebe muhitlerinde de endişe uyandırmaktadır. Ta-
Parlate Üniversite eriteninde Rockfeiler tarafından yapılan ve talebe İkametgâhı olarak kullanılan binanın dış görünüşü.
zihniyetle çıkması için mücadele ediyor.
Aile yuvasında geçen çocukluk ça-ğiyle cemiyette bir İşi olan müstahsil İnsan çağı arasında, modern terakkilerin gitgide uzattığı bir aralık, bir boşluk devresi vardır: Yüksek tahsil devresi. Bu devre aileler İçin de, o-kuyan genç İçin de hazan çok sıkıntılı ve üzücü olur, çünkü genç hayata atıldığı hakle henüz para kazanmaz, ailesine muhtaçtır. Bu yüzden bir çok ailelerde ihtilâflar, meseleler çıkar. Peşin-ücrot kanunu her ne kadar yeni ve alışılmamış bir fikir ortaya atıyorsa da. bu gibi meselelerin
i
canla başla çalıştığını temin etti.
— 8on harb seneleri talebede zevzeklik ve züppelik zihniyetinin izlerini silip süpürdü. Fransa talebesi hiç bir zaman bu kadar ciddî ve olgun olmamıştı, dedi.
— Anlattıklarınız da bunu ispat eder. Cemiyet te mesuliyetini bilir, vakur ve faydalı bir unsur olmak yolunda hak ve vazifelerinizi şaşılacak bir aydınlık ve şuurla tesbit etmişsiniz. Bu işi başarmanızı dilerim, diyerek ayrıldım.
içim güneşli, adımlarım kanatlı, Paris talebesinin "Boul Mich" dediği caddeyi tırmandım.
HI KA YE
KÖSEMEN
dahi, bu, henüz olma-
bütün
KOYUNLAR süi-Ü halinde ilerliyor, faıcat mezbahanın neşrettiği kan kokusu hududuna girince meleyerek ayak diriyorlardı.
O zaman, çobanlarla aralarında asırlardan ben kurulmuş sekiz, on mefhumdan ibaret konuşma dili tesirini kaybediyor, büyükler için garip lâkin iptidai olduğundan çocuklara hoş gelen tü-rütürüler. dehlemeler havayı beyhude dolduruyordu.
Koyunlar ölmek istemiyorlardı. İstemiyorlardı amma o gün mezbahada kesim vardı. Celepler, kesiciler. baytarlar, memurlar, kasaplar. sakatçılar. dericiler, şoförler ve halk bekliyorlardı. Ne inatçı hayvanlardı bunlar! Bu kadar insan, onlar istemiyor diye hekliyemezdi ya! Nasıl olsa kesilecekler. ne diye müşkülât çıkarıyorlar ?
Çobanlar son bir gayret sarfe-derek koyunlara bir daha hitap ettiler, lâkin boşuna* sanki birdenbire kara cahil kesilmişlerdi; ağıllarda, kurt tehlikesi olduğu zamanlarda pekâlâ anlayıp dinledikleri bu dili unutuvermişlerdl. yerlerinden bir adını daha ileri gitmek İstemiyorlardı.
Nihayet son çareye başvuruldu.
Mezhahanın ahırından besili bir koyun getirildi. O, daha karşıdan sürüyü görür görmez melemeğe başladı. Sürü dikkat kesilmişti. Acaba neler söylüyordu?
Fikret Adil Bilinmez. Vakaa koyunca konuşuyordu amma, çobanlar ki. bu dilin âşinâsı idiler, onlar dahi anlayamıyorlardı, Dilin bu kadar farislsine vâkıf değillerdi.
Besili koyunun sözleri tesirini göstermişti. Vakaa sürüden bir kaç itiraz melemesi yükselmedi değil. Fakat besili koyun hemen onların yanına vardı, ötelerini, berilerini kokladı, susturdu. Sonra sürünün içine daldı, şöyle bir dolaştı, nihayet başa geçerek mezbahanın kapunna doğru yürüdü.
Koyunlar, onu koyun gibi takip ettiler ve mezbahadan içeri girdiler.
Yarım saat sonra her şey olup bilmişti. Ayaklariyle girdikten bu yerden, koyunlar, şimdi önlüklü adamlann kollannda çıkanhp cenaze otomobillerine benzer kamyonetlere yükleniyordu.
Besili koyun İse, bir köşede ö-nüne atılan bir mekle meşguldü, birine sordum:
— Bunu neden
Adam yüzüme tuhaf tuhaf baktı, güldü:
— O Kösemendir.
★
Bilmem nasıl oldu da. dönerken ihtiyar kayıkçıya bu Kösemenden bahsettim. O da yüzüme, deminki adam gibi baktı:
— Beyim, dedi, bunda şaşacak ne var? Dünya bu! Hayvanlardan da böyleleri bulunur.
kucak otu ye-Yanımda duran
kesmediler?
DUNK'J BULMACANIN HALLİ
SOLDAN SAĞA :
1 — Karamazof, 2 — Ah - Maç, 3 — Libas - Kule. 4 — EH - Taroca. 5 — Rakı - Av. 6 — Fİ - Sadakat. 7 — Sivil - Ka. 8 — Darago - As. 9 — Lahana - Ece. 10 — Anadolu.
YUKARIDAN AŞAĞI :
1 — Kileri dolu. 2 — Adi lâf - Ağ. 3 — Kibar - Saha. 4 — Ama - iftiran. 5 — Mesti - Avanak. 6 — At - Cadı -Ad. 7 — Kavala. 8 — Onur - Sel. 9 -Fala bak. 10 — Cet - Tane.
Muhsen in gözleri kamaşır gibi oldu. Amcasının kızını beş senedir görmemişti. Ne kadar değişmişti o zamandan beri! Akıl ve hayaline getirmediği güzelliği ile kaışısında dikilen genç kız, yaldızlı çiçeklerle bezenmiş kırmızı bürümcükten bir entari taşımakta idi: o güzel saçlarını gümüş sırman ve bir gülün de daha çok revnak verdiği şeffaf mavi örtülere sarmıştı.
Muhsen cevap veremedi; kalbi şiddetle çarpıyor, kendinde bir nevi sarhoşluk hissediyordu. Cemile berrak, tatlı, müessir, mukavemet edilemez bir sesle devam etti;
— Öldürme onu. Benim sevgilimdir; kar-deşelrim arasında en çok sevdiğim odur. Seni de severim. Hattâ seni daha fazla severim. Beni al onun yerine. Beni al, olmaz mı? Eşin olurum, senin malın olurum, gittiğin yere peşinden gelirim. İster misin ?
Bunları söylerken Muhsen’e doğru hafifçe eğildi. O ise kendinden geçmişti; ne olduğunu, ne yaptığını bllmiyerek diz çöküp, üzerine eğilmiş o nefis hayale hayıanlıkla baktı Sanki gözlerinde gök yüzü vardı... Bu kadar güzel bir şeyi tasavvur bile etmemişti; bakıyor, bakıyor, kendini mesut ve aynı zamanda nıuztarip hissediyor, düşünmüyor fakat seviyordu. Bu sessiz temaşa içinde büsbütün gaşyolmuştıı ki, Cemile, pek lâtif bir hareketle arkaya doğru eğildi ve duvara dayanarak iki elini başının arkasına götürüp bağladı. Sonra, delikanlının üzerine o güzel gözlerinin sıcak ziyasını akıtır gibi oldu; buna artık da-yanamıyan Muhsen büsbütün çıldırarak başını eğdi; o kadar eğdi ki dudakları kırmızı entarinin kenarımı kadar yaklaştı; ve delikanlı. eteği eliyle tutup öptü. O zaman Cemile, çıplak ve Küçük ayağını kaldırarak, ses çıkarmaksızın köleliğini kabul etmiş olan gencin omuzuna dayadı.
işte o zaman vurulmuşa döndü, bu sihirli temasta m dtavemet edilmez bir kudret
A
------------i___
SYA HİKAYELERİ
Kaııdehâr Aşıkları
Yazan : A. de Gobineau
\____________________
vardı; zaten hayli sarsılmış dian gururu o hafif tazyikin altında billûr parçası gibi çatlayıp döküldü ve açtığı gediklerden genç AfganlInın bütün varlığına hudutsuz bir saadet, eşi görülmemiş bir sevinç dağıldı. Aşkın her birimizden istediği, yeryüzünde en çok sevdiğimiz şeyleri kendisine feda etmemizdir. Fedakârlıkta bulunulacak nokta yalnız o, ve sevdiğimiz vakit de feda etmek İstediğimiz de sadece odur. Muhsen intikamını, namus telâkkisini, hürriyetini ve kendisini dahi verdi. terketti, hattâ daha ne verebileceğini hunun derinliklerinde aradı. O dakikaya dar en yüksek kıymet verdiği şevlerin bu yeni tanrısına lâyık olmadığını, ona zumu kadar tapamadıgını gördü.
O hâlâ diz çökmüş, omuzunda Cemilenin küçük ayağını hissetmekte İken başını biraz kaldırdı; genç kız da halecan İçinde bakarak ciddi bir eda ile:
—• Tamamen şeninim. dedi. Şimdi git. Buradan geç ki, annemle babam seni görmesinler; neredeyse gelirler. Senin ölmen ölmen caiz değil; hayatımsın benim!
Ayağım çekerek Muhsenin elinden kaldırdı. O, kendini bırakmıştı. Cemile, oğlunu evin dip tarafına, oradan bir kapışma götürdü ve ortalıkta ses olup
dıgını dinledi. Hakikat şu idi ki. ölüm teh-
ru-ka-bile lü-
tutup amca sokak Oİnia-
3
Çeviren : Reşaf Nuri Darago ____________________________r
ilkesiyle sarılmış bulunuyorlardı. Kapıyı açmadan evvel kollan arasına atılarak delikanlıyı öptü ve:
— Gidiyorsun, ah! Gidiyorsun. Evet, şeninim. Hem de ebediyen senin, anladın mı?
Evin içinde ayak sesleri duyulunca Cemile kapıyı hemen açarak:
— Git! diye fısıldadı, delikanlıyı dışarı itti. Muhsen kendini dar ve ıssız sokakta buldu; kapı kapanrhıştı.
Yalnızlık onu teskin etmek şöyle dursun, aı casınin kızını görünce kapıldığı şaşkınlık başka bir şekil, başka bir istikamet aldı ve herhalde hafiflemedi. Ona şimdi Cemileyi öteden beri sevmiş, şu geçen dakikaların bütün ömrünü ihtiva ediyor gibi gelmekteydi. Onlardan evvel yaşamamıştı: bir saat öncesine kadar istediği, aradığı, tasarladığı,
veya sevmediği, beğenip beğenmediği bütün şeyleri artık yalnız hayal meyal hatırlıyordu. Cemile her şeydi; dünyayı o dolduruyor, kendisine o can veriyordu; onsuz hiç bir şey değil. hiçbir şey bilmez ve yapamazdı. Onsu: herhangi bir şeyi istemek ve ummak korkunç göründü.
Acı acı:
—Ne yaptım? diye düşündü. Gittim. Nr alçakmışım! Korktum! Sahiden korktum mu? Neden gittim? Şimdi o nerede? Ah, görebil-
sevdiği
seni! Yalnız gorebilsem! Ne zaman acaba? Hiç bir zaman. Hiç bir zaman göremiyeceğim. Soramadım. Sevdiğimi söylemeğe bile cesaret edemedim. Beni begenmiyordur! Benim gibi bir zavallı hakkında ne düşünebilir? Ayaklarının altında dünyaya nıeli. Ben neyim ki? sevsin ?
Burnunu elleriyle
hâkim padişahlar Bir köpek, Beni
seril-nasıl
ağla-hatı-
kaplayıp acı ûcı dı. Fakat zihninde İlâhî bir musikinin rası uyanmıştı:
— Bana ^Şeninim!,, dedi... Dedi mi? Sahiden söyledi mİ? Nasıl söyledi? Ne vakit? Niçin? Ebediyen benim mi? Benim aklıma gelenler belki onun aklından geçmemiştir, sözlerinde benim verdiğim mâna yoktu belki... Ah, ölebilsem! O, kardeşini kurtarmak istiyordu, Başka bir şey değil. Beni çileden çıkarmak, benimle eğlenmek istedi; kadınlar yalancıdır. Pekâlâ, eğlensin benimle, beni çileden çıkarsın, deh etsin. Canı öyle istiyorsa ben mi mâni olacağım? Ben ki, onun kölesi, ayaklarının tozuyum! Ne yaparsa yapsın, beni parça parça etsin, hepsi kabulüm. Ah. Cemile, Cemile! .
Evine, benzi atmış, âdeta hasta döndü. Bunun farkına varan annesi, onu kolları arasına aldı; o da başını dizlerine dayadı; gecenin bir kısmını konuşmadan, uyumadan çirdl. Ateş içinde yanıyordu.
Ertesi sabah büsbütün hastalanarak (ağından kalkmadı. Vücudünü kaplayan o
ıip kesikliği hissederken yakında Öleceğine hükmedip seviniyordu. Gözünün önünde durmadan Cemileyi görmekte, onun, artık bütün hayatına hâkim olan "Şeninim” sözlerini işitmekte, sonra genç kızın kendisine, lâyık olduğunu bildiği hakaretti gözlerle baktığını sanmakta ve o zaman saadetftiz bir ömrün nihayet bulmasını dilemekle idi.
(Dcrunıt ıv/r)
ge-
ya-ga-
Hicrî 1950 • Rumi
RECEP NİSAN NİSAN
2 20 7
1369 Perşembe 1366.
VAKİT VASATİ EZAN
Güneş 6.13 10 20
Öftle 13-13 5.20
ikindi 1659 9.07
Akşam 19.54 12.00
Yatsı 21.33 1.30
îmsûk 4.27 8.34
SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
müstakil günlük gazete
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İdlerini fiilen İdare eden : Sacid ÖGET
Basıldığı yer:
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
îkinci sayfamızdaki siyasî. üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.
Sayfa 5
M Nisan 1950
GÜNÜN
KONOMiK
Dış taahhütler ve millî anlayış
K
H
ABERLER
Barnevetd yumurta piyana»
PARİS MEKTUBU
Petrol mücadelesini
Yazan: FARUK A. SÜNTER
★
Halen
[ tadır. _
Bunlardan birincisi, dünya ticaretini serbest hlr sahaya İntikal bilhassa 1929 dünya iktisadi yetme,, cereyanının ortaya
dünyamız, iki »t ticaret politika» arasında bocalamak-
ettirmeye çalınmakladır. Bu politika, buhranından doğan ‘kendi kendine koyduğu »İstemi yıkmak İstiyor.
Mütekabil millî hudutlar arasında lenen himayeci ve yüksek fiyat esasına
cuz maliyet ve yüksek vasıflı malla tabii ve İktisadî bir rekabeti mümkün
ve knrşılıklı imtiyazlarla İma-dayanan bir ticaret yerine, u-
La Haye (Reuter - Hususi) — Barneveîd yumurta piyasasındaki ticari muameleler geçen hafta zarfında son derece ağırdı, Fiatler hafta İçinde, 100 yumurta için, 11 ve 11.75 florin arasında değişmekte idi. Hafta sonuna doğru, ihracat imkânlarının azlığı yüzünden, ân! olarak düşmüş-1
Ingilizler kazanıyor
Türk - Norveç ticaret anlaşması fesholundu
İzmir Fuarı
kılmak, bu politikanın gayesidir,
Marahull plânının, Avrupalılararaaı görüşmelerin, ithalât strbes-tlsl ve gümrük tenzilâtı anlayışlarının kökü bu politikaya dayanmaktadır.
Özlenen, İstenen, ihtiyaca ve dünya refahına uygun düşeceği tahmin olunan politika budur: Hem memleket çok istihsal yapacak, uruz istihsal yapacak ve höylecr hem dünya barınacak» doyacak, giyinecek; hem de İnsanlar çok kazanacak, refah seviyeleri yükselecektir.
İkinci politika, bu birincinin arkasına gizlenen, daha doğrusu bu milletlerarası aıılayuy perdesi gerisinde hâlâ yaşayan, yaşamaya çalışan müstahsil baskısından doğmaktadır.
Geçenlerde bu sütunlarda birinci anlayışa dair milletlerarası hâdiselerden bir kaç örnek vermiştik (1). şimdi de hu perde arkası milli politikaya dayanan, himayeci tatbikata dair son haberleri beraberce gözden geçirelim:
HıUta İçinde Reuter AJarisı, Amerika Ziraat Nezaretinin 1950-51 desteklemeye devam edeceğini sent olan va-
★
★
lerdlr. Umumt arz takriben milyon yumurta, civarında idi.
açıklamıştır.
Amerikan petrolcüleri darbedir. Bir yıl önce kaybetmiş gibi görün-
Marabali teknik yardım
Amerlkndıın talepleri
Londra; 19 (AP) — Dün açıklandığına göre» İngiliz yünlü mensucat sanayii» İngiliz Hükümetinin, Birleşik Amerikanın yünlülerden almakta olduğu gümrük resmini tenzil etmesi için, sözü geçen devlet nezdinde teşebbüslerde bulunulmasını talep etmiştir,
Marshnll tiftik yardım programı genişletiliyor.
İşbirliği ldn-diinya piy asa-
mevsiminde yaptığı ve yün fiyatlarını bildirmiştir. Hattâ 1949-50 mevsiminde libre başına 42,8 »ati himaye fiyatı bu yıl için 45,2 sente çıkarılmıştır.
Hükümetimizin müracaatı üzerine Avrupa İktisadî resi çekirdeksiz kuru Üzüme İhraç primi verilmemesini»
larındakl tabii rekabetin suni tertiplerle bozulmamasını Amerika Birleşik Devletleri Hükümetinden Istiyecektir.
Atina Muhabirimizin bildirdiğine göre (2), zümcülerln prim talep eden müracaatını hu satırlar neşrolunun raya kadar Vrunan himaye görecektir.
Gene aynı membaa göre, Yunanistan
mİ takasa inkılâp edeoek bir ticaret anlaşması İmzalamış bulunuyor.
Yunan Hükümeti ü-müspet karşılamıştır. Belki kuru üzüm İhracatı prim ile
Finlandiya ile neticede umu-
Bu misâlleri muhtelif memleketlerin milli ticaret politikaları arasında aramak, bulmak ve çoğaltmak zor değildir.
Görülüyor ki, demokrasi rejiminin her tarafta rin kıymet arzettiğl yeni dünyamızda, hükümetler, karşı koyamamakta; türlü sebep ve mülâhazalarla, da girişilen hazırlıkları ve taahhütleri geciktirecek rııma sokacak karar almaktan çekinmemektedirler,
bunu, karşılıklı ve muayyen tedlje imkânı yoilyle ihraç imtiyazı sağlayan anlaşmalarla Örtmeyi de bilmektedirler.
geliştiği ve reyle-mahalli tazyiklere beynelmilel saha-veya müşkül du-Hattâ umumiyetle
★
Dünyanın bu panoraması karşısında bize çok uyAnık olmak düşer. Türkiye açık ve sarih politika takip ederek milletlerarası İşbirliğine samimiyetle hizmet etmekte ve taahhütlerine sadık kalmakta dır. Bu vadideki İşbirliği ortaklarından ve rakiplerinden de aynı anlayışı gördükçe yolunda gitmesi pek tabiidir.
Ancak hlHün hu hüsnüniyetine rağmen, bazı mahsullerimizin kipleri bu milletlerarası anlayışı bozacak tertiplere başvururlar mallarımız da binnetice hu yüzden satılamaz duruma düşerse, bu fa aynı silâhı kullanmamak da. vaktiyle bu yola gidilmesi kadar tali
ra-ve de-ha-
olur.
Bizim gayemiz bol İntihMil, uruz ve yüknek vasıflı istihsaldir. Am-
ma buna karşı prim, himaye, destekleme/ muayyen devletlerle aıılaşa-ı rak pılocak gayrı meşru rekabetten Türk İstihsâlini korumak da vazifemizdir. Bu gibi hareketleri alâkalıların da yakından takip ettiklerini ümit ediyoruz.
uınumi veya huNU.nl taka* gihi eski yılların mûtat şekilleri ile ya-
1) . Bk. Yeni İstanbul 11 nisan 1950 S. 6
2) . „ Yeni İstanbul 18 nisan 1950 S. 5
I •
Dünya turizminde kolaylıklar
Birleşmiş Milletler Umumî Kâtipliğinin neşrettiği bir rapora göre memleketler arasında daha kolay seyahat etmek hususunda alınan kararlar ve tedbirler yolculara hayli zaman tasarruf etmek imkânını vermiştir. Bu tedbirler arasında meselâ pasaport çıkartma şartlarının, vize muamelelerinin basitleştirilmesi ve hava meydanlarında bazı beyannameler doldurmak mecburiyetinin kaldırılması, tıbbi muayene ile milletlerarası yollar üzerinde hudut muayenelerinin sadeleştirilmesi sayılabilir.
Bu cümleden olmak üzere çoğu Avrupada bulunan memleektlerle vi-
zenln kaldırılmam hususunda 63 tane anlaşma, pasaportların kaldırılması için de 10 anlaşma vukubulmuştur.
Birleşmiş Milletlerin bazı teşekkülleri, gümrük nizamnamelerini hafifletmelerini, seyyahların emrine döviz vermelerini, pasaport ve vize resimlerini azaltmalarını, otelciliği ıslah etmelerini ve umumiyet itibariyle bütün dünyada serbestçe gidip gelmece engel olan kayıtları kaldırmalarını hükümetlerden istemişlerdir.
Yine Birleşmiş Milletlere bağlı üç teşekkül, ayni maksatla bazı ıslahatın gerçekleştirilmesine çalışmağa koyulmuşturlar.
★
d
19/IV/1950 Çarşamba
^Vaahington, 19 - A.A, (özel muhabirimizden) — Harp içinde Batı Avrupa memleketlerinde teknik bilgi sahasında kaydedilen gerileme Marshall plânı dolarının yüzde birinin ufak bir parçası ile kapatılmaktadır.
Marshall plânı fonundan gelen ve iki yıl içinde ödenen dokuz mil-yar dolarlık tahsisattan 7.000.000 dolar tutan bu ufak miktar iktisadi işbirliği idaresinin teknik yardım faslına sarfedilmiştir. Bu program Avrupa memleketleriyle sıkı işbirliğini tazammun eden bir projedir ve Marshall plânı memleketleri de bu yardımla kendi memleketlerindeki masrafları karşılamaktadırlar. Şimdiye kadar bu memleketlerin bu İşe yatırdıkları mahallî masraf miktarı Marshall plânı dolarlarından daha fazladır.
Marshall plânı memleketlerinden bu güne kadar 854 uzman Amerikaya giderek üç haftadan bir seneye kadar süren tetkiklerde bulunmuşlardır. Ayrıca, teknik yardım programı çerçevesi içinde Amerikada.n Avrupa memleketlerine 375 uzman gönderilmiştir.
Marshall plânının üçüncü yılı içinde teknik yardım programı yeni bir hamle yapacak ve takriben 4000 AvrupalI uzman tetkiklerde bulunmak Üzere Amerikaya giderken 700 kadar Amerikalı uzman da Avrupa memleketlerine gelecektir.
Yeni programlar arasında Türkiye için bir demiryolu programı da vardır. Bu programa göre, bir grup Amerikalı demiryolu uzmanı Türkiycde bir yıl İncelemelerde bulunacaklardır. Bahis konusu program ve Türk alLyetini clhtir.
Amerikalı müşavirler daha verimli faaliyetle demiryolları işçilerinin yetiştirilmesi için muhtelif tavsiyelerde bulunacaklardır. Bu program tarifelerle, vagon ve lokomotiflerin tamiri, bakım İşleri gibi safhaları ihtiva etmektedir.
Parİı (Hususi muhabirimizden) — Kanada Hükümeti, Londrada son zamanlarda sterling bloku memleketleri arasında imzalanan anlaşma gereğince, bundan böyle dolar sahasından değil, sterling sahasından petrol satın alacağını
Bu karar, için ağır bir İngllterenin
düğü Amerikan - tngillz petrol mücadelesini Fransa dikkatle takip etmektedir.
Kanada kararının ilk neticesi, Ka-nada-Amerika ticaret münasebetlerine hafif bir soğukluk girmesi olabilir. Standard of New-Jersey’in bir şubesi olan împerial Oll, Alaskada büyük İşletmeler kurmuştur. Bu mü-esseseye ait tasfiyehane ve petrol boruları, milyonlarca dolara malol-muştur. Mübayaalarını sterling sahasından yapmaya karar vermiş bulunan Kanada Hükümeti, işte bu büyük teşebbüsün başlıca müşterisi olmak mevkiinde İdi.
Alâka uyandıran Kanada kararından sonra, Fransız petrol mehafilin-de şimdi şu sual sorulmaktadır: Ka-nadanın ithal edeceği petrol, sterling sahasının hangi kısmından gelecektir?
Kanadanın mübayaa mıntakaları, her halde istihsali arttırılmakta olan ortadoğu yani İran. Suudi Arabistan ve Kavait olacaktır. Hayfa tasfiyehaneleri Araplarla Yahudller arasında çekişllmekte olduğundan, Irak Kanadaya petrol ihraç edebilecek durumda değildir. Trablus ve Suriye
Yol inşaatı makineleri
İskenderun, 19 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — İskenderun limanına gelen bir Amerikan şilepi yol, liman, santrifüj malzemesi, kum ve çakıl kamyonları, kamyonet üzerine monte edilmiş akaryakıt tankları getirmiştir. Malzemeler, ambalajları a-çılmadan kamyonlara bindirilmiş ve Samsun, Sinop, Çorum illerine sev-kedilmiştir.
Almanya allara firmaları
Üç safhalı bir projedir Devlet Demiryolları fa-gcliştirmeğe mütevec-
★ Frankfurt (Reuter-Hususl)Baden-Baden’dekl sigara fabrikaları 6 nisan tarihinde Hause Neuerburg GMBH firması tarafından satın alınmıştır. Harpten evvel 12 sigara imalâthanesiyle beraber çalışan Hause Neuerburg ve Reem-tema, kartellerin dağılması programına tevfikan ayrılmışlardır.
Sabık Neuerburg - Reemtsma firmasına dahil olup Hamburg, Hanover ve Münich'te çalışan 5 sigara imalâthanesinin işini Reemtsma firması üzerine almış ve Trler ve Baden - Badendeki işler Hause Neuerburg tarafından ruhde edilmiştir.
Alman sunî İpek ipliği
Amorlkaya sevkedildl
de-
Danimarka tütün
müzayedeleri
La Haye (Reııter-Hususl) — 21 Nisanda 7880 balya Sumatra tütünü Amsterdam tütün müzayedesinde tasfiye olacaktır. Bu yekûndan 4588 balya Deli Compa-ııy Ltd. tarafından 1501 balya Deli-Batavia Company Ltd. tarafından. ve 1791 balya da Senam Bah Company Ltd. arzedilecektlr.
tarafından
A New-York (Hususi) — Bildirildiğine göre, harp başladığından beri Almanyadan sevkedflen ilk sunî ipek İpliği Amerikaya gelmiştir. Sevkedllen miktar 228 balya olup, örülmüş kumaşlarda ve döşemelik ve elbiselik kumaşlarda başka ipliklerle karıştırılacak kullanılacaktır. Ticari mah. fillerden Öğrenildiğine göre, ilerde yapılacak olan Alman sevkıyatı İçin anlaşmalar kaydedilmeye başlanmıştır.
Alman sunî ipek ipliğinin fla-ti, libresi 33 ilâ 34 sent olup, yerli iplikten 2 sent daha ucuzdur.
tasfiyehaneleri ise, pek mühim telâkki edilmemektedir,
Kanadanın kararından Amerikalıların memnun olmadıklarında şüphe yoktur. Zira, îngiltereye tahsis ettikleri Marahall dolarlarını bu memleket, Gal eyâletinin güneyinde An-glo-lranien şirketine ait Amirallik tasfiyehanesi ile Londra yakınındaki Shell kumpanyasına ait dünyanın en büyük tasfiyehanesi gibi iki muazzam tasfiyehaneye «affetmektedir,
Marahall Plânından Ingiltere hissesinin azaltılması, New(Jer«ay petrolcülerinin talebi üzerine yapılmıştır. Maamafih bu cevap, Ingillzlere tesirsiz görünmüştür. Zira, İngiltere Birliğine dahil bütün memleketlerin yalnız sterling sahasından petrol satın almalarına dair anlaşma, bu ayın başında İmzalanmıştır.
İngiltere ile Amerika arasında kalan Fransanın vaziyeti gayet nâziktir. Süveyş Kanalını kontrol eden ve mühim hava nakliyat, seferleri yapan Anglo-lranien kumpanyasının, Fransamn en mühim petrol satıcısı olan Standard kumpanyası yerine geçeceği tahmin edilmiyor. Fakat her halde, hâlâ yüksek olan Avrupa petrol fiyatları bu rekabetten faydalanacaktır.
Şu ciheti ehemmiyetle kaydedelim ki, petrol mücadelesi yüzünden İngiltere - Amerika münasebetlerinde soğukluk hâsıl olduğu doğru değildir. Bilâkis, Fransada, beynelmilel tröstlerin zulmü yerine, yatıştırıcı bir rekabetin kaim olmasının iyi tesirlerine ait alâmetler belirmektedir.
Ankara, 19 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Norveçlilerle 24 şubat 1949 da. İmzalamış olduğumuz ticaret anlaşması, Norveç tarafından feshedilmiştir. Fesih müddeti geldiği takdirde taraftardan biri feshetmezse anlaşma otomatik olarak yürürlükte kalacaktır.
Norveçlilerin bizimle olan anlaşmalarını feshetmelerinin sebebi, Pariste Haziran ayında yapılacak olan beynelmilel ticaret anlaşmalarına yeni bir ruh getireceği beklenen toplantıya atfedilmektedir. Muhtemeldir ki, Norveç, bu toplantıdan sonra yeni esaslara göre bizimle bir ticaret anlaşması imzalayacaktır.
Anlaşmanın feshedildiği anda Norveç hesabında bizim 43 liralık alacağımız ve onlara 536 Türk liralık mal taahhüdümüz vardı.
Yeni anlaşma yapılmaya kadar Norveçle ticarî muamelemiz. anlaşmasız memleketlere tatbik edilen umum! ahkâm dairesinde cereyan edecektir.
Şehrimizdeki Amerikalılar, fuara iştirak için bir komite kurdular
İstanbul, 19 A.A. (Usla) — İlgili Türk makamlarının ve Amerikan makamlarının malûmatı ile Türklye-de Amerikan iş adamları “İzmir Fuarı” adı altında bir komite kurulmuştur. Komitenin merkezi îstan-buldadır.
Komitenin asıl işi Amerikan firmaları veya bunların Türklyedeki mümessillerinden 1950 fuarında A-merika Birleşik Devletleri papyonunda sergi açmak istiyenlere yer ve döviz teminidir. Bunun için yapılacak müracaatlar en geç 1 mayıs tarihine kadar bildirilmiş olmalıdır.
Komite, yer voşra döviz İçin yapılan müracaatları kabul veya red hakkına sahiptir. Amerika Birleşik Devletleri pavlyonunda sergi açmak isteyen firmaların, Amerikan ticaret ve sanayiine faydalı olacaklarına dair komiteye kanaat vermeleri lâzımdır.
Sanayi Odası
ithâl çimentosu
Adanada ithal malları yerli çimento ile rekabet ediyor
Adana 19 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — İtalyan, Yugoslavya, Yunan menşeli ithal malı çimento Adanada 475 kuruşa düşmüştür. Pazarlıkla 450 kuruşa da alınmaktadır. Mersinde teslim toptan 375 kuruştur.
Sivas Türk çimentosunun satışları ise hâlâ vesikaya tâbi ve fiyat perakende 507kuruş olarak muhafaza edilmektedir. Memleketimizde çimento istthlâkinde dördüncü bölge olan Adanada ithal malının piyasaya hâkim olması karşısında yeril mal elde kalmıştır. Mutemetlerde büyük stoklar mevcut ise de, bunları tevzi etmek aylardan beri kabil olamamış-dır. Bu durum mutemetlerin Sivas fabrikamıza yeni siparişler vermelerine de imkân vermiyor.
Serbest ithalât rekabet! karşısında Türk ..Devlet Çimentosu fiyatlarında esaslı ayarlamalar yapılmadığı takdirde, bugünkü durumun daha kötü neticeler doğurabileceği söylenmektedir.
dana Teknik Tarım
Teşkilâtı tamamlanıyor
Adana 19 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Adana Ziraat Müdürlüğü geçen yıl Teknik Tarım Müdürlüğü haline getirilmiş, buraya mensup tarım teknisyenleri ve öğretmenlerin lojman inşaatı için Tarım Bakanlığından 38 bin lira gönderilmişti.
Teknik Tanm Teşkilâtının Adana vilâyeti dahilindeki tesislerini tamamlamak üzere Bakanlık, bu defa da, 269 bin lira tahsis etmiştir. Bu para İle Adana tarım teşkilâtına ait teknik tesla noksanlarının mühim bir kısmı ikmal edilmiş olacaktır.
Palamut
Izmirde hususî sermaye yeni bir fabrika kuruyor
İzmir 19 (Hususi muhabirimiz bil-diriyor) — Izmirde bazı hususî teşebbüs sahipleri kendi sermayeleri ile büyük bir palamut hulâsası fabrikası kurmak üzere faaliyete geçmişlerdir. îkl Alman mütehassıs ve ayrıca bir Alman mühendis bu Lş için îzmire celbedilmiş ve çalışmalara başlanmıştır.
Bir kısım sanayi erbabı, Ticaret Odasından ayrılmak istiyor
Yeni Ticaret Odaları Kanunu mucibince, Odaya kayıtlı sanayi erbabının yüzde altmışı arzu ettiği takdirde Sanayi Odası kurabilecektir. Bölge Sanayi Birliği mensuplan, kanunun bu hükmünden istifade e-derek Odaya kayıtlı bulunan sanayi erbabı arasında, Sanayi Odası kurmak İçin imza toplamaktadır. Şimdiye kadar 900 Azanın bu işe muvafakat ettiği anlaşılmaktadır.
Ticaret Odasına kayıtlı sanayi erbabından bir kısmı, Ticaret Odasından ayrı olarak bir Sanayi Odası kurulmasına taraftar değildir. Bu fikirde olan tâctrler, birkaç güne kadar Ticaret Odasında bir toplantı yaparak, Ticaret Odasından ayrılmamak için diğer sanayi erbabı üzerin-re propaganda yapacaklardır.
Turfanda sebzelerde
İzmire
Alman
Türk ticareti
gelen ilk Alman şilepi iyi karşılandı
19 (Hususi muhabirimiz bil-— Harpten sonra Şarlot
İzmir diriyor) Şröder adlı bir Alman şilep! İlk defa limanımıza gelerek Hamburgdan yüklediği demir ve diğer inşaat malzemesini îzmire getirmiştir. Bu münasebetle gemide verilen bir kokteyl partide İzmir ticaret âlemine mensup iş adamları bulunmuştur.
İşçi Bulma Kuru-işçileri mevzuunu ve Denizlide birer karar vermiştir.
İzmir 19 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — îş ve mu, Eğede tarım ele almış, Manisa ajanlık ihdasına
Ayrıca Alaşehir, Akhisar ve Tavas’ta birer mutemetlik ihdas ederek bu bölgelerin tarım içşisi ihtiyacını yurdun çeşitli yerlerinden temin edecektir. Bu mevsimde Eğeye S0 bin tanm işçisi getirilecektir.
Türkiye İktisat Mecmuası
Tüccar Derneğinin fikirlerini yayan ve Ahmet Hamdi Başar tarafından neşredilen Türkiye İktisat Mecmuasının nisan sayısı çıkmıştır.
Güney bölgelerinde, Izmirde hava-lşr müsait gittiği için, bu yerlerden şehrimize turfanda sebze sevkıyatı artmıştır. Son günlerde Sebze ve Meyva Hâlinde taze kabak 360 kuruştan 150 kuruşa, bakla 100 kuruştan 75 kuruşa kadar, enginar 35 kuruştan 20 kuruşa kadar düşmüştür. Hâlde turfanda yeşil erik fiyatı tee 160 kuruştur.
bulunamıyor
Piyasada İsviçre menşeli bir kısım ilâçlar, bilhassa kalsyumlar, muhtelif tertipte vitaminlerin mevcudu tü* kenmlştir. Eczacılardan mürekkep bir grup, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına müracaat ederek, piyasada mevcudu azalan ve tükenen ilâçlar için döviz verilmesini istemiştir.
Türkiye - İsviçre arasındaki ticari münasebetler en durgun bir devre geçirdiği İçin, tsviçreden mal ithaline, döviz pozisyonunun müsait olmadığı anlaşılmaktadır.
Limanımıza gelen ithal malları
Geçen hafta içinde limanımıza gelen 11 vapurla ithal edilen belllbaşlı maddelerin miktar ve cinslerini aşağıya yazıyoruz:
337 ton demtr tel. 467 ton saç levha, 118 ton demir boru, 1325 ton çimento, 310 ton kahve, 327 ton ziraat âletleri, 1045 ton kimyevi maddeler, 216 ton kâğıt, 16 ton muhtelif asitler.
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
Borsalarda vaziyet
İstanbul s
îki günden beri Ticaret Borsasında Karadeniz menşeli cevlsl^r üzerine hararetli muameleler olmaktadır Faka! fı-atlerde bir ilerleme görillmemtştir. Fra-(tok flati İse düne nazaran biraz daha sağlam duruma girmiştir. Yağlı tohumlar grupundan, ayçiraji re auaam Hallerinde gene gerilemeler müşahede edilmiştir.
Kambiyo ve Baham ve Tahvihg Borsacında faizli kalkınma tahvib leri İle %7 faizli dcmln/ûifan tnhrilîeri üzerine mahdut miktarda muamele olmuştur. Attın piyasasında durgunluk devam inektedir.
İzmir :
Son 60 bin tonluk İngiliz üzüm mubayaasına ihraç evlerinin İştirak ettiği, 7 bin ton esasen kendi stoklarını teşkil eylediğinden natışın Borsaya tesiri menfi olmuştur. Borsada mubayaalar daha ziyade paçalların düzeltilmesine ait müteferrik muamelelere inhisar eylemekte ve arz Ümitsizliğe kapıldığından fiat gerilemektedir. Tarişin 7 bin tonluk stokuna mukabil satışa yaJnız 3 bin tonla iştirak edebilmesi de ayrı bir üzüntü mevzuu olmuştur. Miktarın arttırılması İçin mümessil İaşe Nazırlığına telgrafla müracaat etmiştir, incir piyasası sağlamdır. Son Çekoslovak siparişlerine muvazi olarak Borsada birinci akala para u (m aranmaktadır. Paftn/fcyatfı piyasasındaki gevşeklik ve Hal gerilemesi devam etmektedir. Bugün Boranda çekirdek üzerine muamele olmamıştır.
Adana :
Borsada pamuk İşleri mahduttur.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
1 Sterling ....... 100 Dolar 100 Fr. Frangı ... 100 İsviçre Fr 100 Belç. Fr 100 İsveç Kr 100 Florin Açılış Kapftnıtj
7.90 281.— 0.80 64.03 5.60 54.12.50 73.68.40 0.44.128 0.01.876 9.73.90 7.90 280.50 0.80 64.03 5.60 54.12.50 . 73.68.40 0.44.128 0 1.876 9.73.90
100 Liret 100 444444S4 1(M) Escoudo»
Altınlar
Külçe Veril Gr. Külçe Degus»». Cumhuriyet .... RcflAt Bugün Eski kür
Lira Lira
5.74 5 79 38.70 41.20 38 25 37.99 50.40 40 — 38.50 38.50 5.75 5 Wl 38.85 41.85 38.— 38.— 50 60 42.50 40.50 40.—
Hnmit
Gulden ............
İngiliz
Fransız kok .... NapoUon III .. İsviçre
New-Tork’ta : onsu: | 35
Gümüş, Plâtin
Gümüş Gr Plfttin " ........ En aşağı En yukarı
10.— 11.—
Zürich Borsası (Serbest)
10.IV.IS50 Durumu Türk Lirası Dolar İsviçre Frangı
En aşağı En yukarı
0.03 4.281/2 10.40 1 22 1.03 4.29 1/2 10.60 1.24
SicrlIniK >• ••••••* Prımııız Franju
ESHAM VE TAHVİLÂT
YABANCI BORSALAR
Devlet Tahvilleri
reö
%5
%5
îknımlyeli tahviller 1933 Ergani ..........
1938 IkramiyaH.........
Millî Müdafaa I ......
1941 Demiryolu IV ...
«^5 1911 Demiryolu V ...
1/2 1949 İkramîysH Diğerleri
1941 Demiryolu VI ....
I ....
II ...
III ......
T «*m«.
II
I I ....
Slvaa-Erzurum I e» »i
Demiryolu
»I
Müdafaa
•ı
(£6 Kalkınma %6 .» (£6 %6 1948 istikrazı %6 1948
%6 Milli Müdafaa «46 1919 %7 1934
«47 1934
1941
1941 1941 Milli
H
Ş>
I)
fe7 %7 %7 %7 %7 %7 %7
M
Kapanı ş
(•)
• ••
23.10
21.50
21 —
98—
99—
98.—
24.—
22.—
• ••
f
4 •>
• e
• •
• •
f
II.-VII I II nr i
II.
III. ..
IV. ..
98.80 99.70
99.50 99 —
98.90 99.10
96.35
98.50
21.30
20.75
21.50
20.75
21.75 21.50
20.90
21.06
21.35
Şirket Tahvilleri
97.50
98,55
00.80 100.—
99,10
98.—
09.—
98.—
20.30
20.40
21.01
2L—
22.—
21.45
20,60
21.—
21.05
T.C. Ziraat Bankası Anadolu D.Y./Tertip A/B. • • •> 0 n n %60 “ ,, Mümes. Senet. 20.19 108— 62.25 67.90 20.20 111.— 59.— 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası Türkl/e îş Bankası Türk Ticaret Bankası Aralan Çimento Şark Değirmencilik Milli Reasürans no.— 30.— 5— 17.25 23.25 8— 120.25 29.60 5— 16.75 23 50 16.25
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi Fontİyc 1903 | 172— -
İstanbul Ticare t Borsası
Hububııtı Buğday yumuşak (Tüc.) Bugün Eski Kapanış
28.10 -38 30
Buğday sert (Ofisin) 31.— 31 —
Arpa yemlik (dökme) — 24—
Mısır (San) çuvalı 23.— 23—
Fnsulya tombul — 27—
Fasulya Çalı sert — 30—
Kuşyeml 36.— 36—
Mercimek kırmızı kabuk. — 37.—
Mercimek yeşil — 39—
Nohut DÛrtUrd «MiteestAsess 28—
Ytıftlı tohumlar ı|
Ayçiçeği tohumu 25.20 25.—
Kelen tohumu 39.20
Kendir tohumu 30—
SuHiım 62— 61—
Yer fıstığı kabuklu 80.— 63—
Kuru Mc.v'vular ı
Fındık (Icabukly tılvrl) ... 80— 83.—
Fındık (İç tombul) 181.— 17L-
Ceviz (kabuklu) 28— 35—
Çoviz (fç natürel) — 164—
Dokumu Hanı Mııddrierll
Tiftik (nna mal) 260.—
Tiftik (Natürel) * 300—
Yapak Anadolu (Kırkım) — 205—
ilam derileri
Sığır salamura (kasap) Kİ. 140— 140.—
Keçi tuzlu kuru kilosu ... 187.—
Koyun hava kurusu kilosu 162— 165.—
Nebatî Yağları
Zeytinyağı (E.B. tenckell) 240.—
SusAiuyağı (Raf. tenekeii) 210— 190—
Ayçiçeği (Rafine çıplak) 106.— 140— 137—
Fındık yağı (Çıplak) ...... 160—
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Bugün
üzüm çekirdeksiz No.P İncir A serisi
B seri»!
Akala Akala Akala yerli .
yağı (rafine) ... çekirdeği ......
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
No. 8....
No. 108
I ....
II ....
III .....
48 —
56—
43— 228.— 190— 175— 180.— 120—
11.5
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala Pamuk Akala Pamuk Alcala Pamuk Parlak
I ......
II ......
111 «•••••
172— 162— 140.—
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a) *450 randımandı
kabuklu tombul ....
b) îç sıra kontrollü.
80— 172—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Buğday aert Arpa ............
32.25
31.—
*
175— 160— 145—
Son
Kapanış
80—
172.—
32.25
31.—
21.50
47.— öfl.~ 43.— 227.— 190.— 175.— 180.— 125.—
12.—
Dün Eski kur
Buğday (Buşeli=Sent) Sert Kış mahsulü No. 2 271— 272—
Kırmızı “ •• No. 2 274.— 274—
Pamuk Mlddllng (Libresi=Sent) Mayı» 32.5S 32.58
Temmuz 32.78 32.75
Ekim 30.92 —
Tiftik (Librcsl-Scnt) Teksas No. 1 - 58.60
Fındık (LlbreM=Sent) Kabuklu veril iri 22— 22.50
“ “ orta 22.50 21.—
Levant İç İthal malı 36.- 36.—
Ekstra iri iç ithal malı 40— 40.—
Kuru llztlm (LibresI=Sent) ...... Thompson çekirdeksiz seçme ... 111/4 11 1/4
Keten tohumu (Buşell=Dolar) ... Mlnneapolia 3.85 8.80
Kalay (Ubresl=:Sent) 76.75 77.25
Lovha-teneke (100 libre dolar) 7.30 7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterling) Bombay 67.— 68—
Kal kUta 65.— 67.—
Yer fıstığı Hindistan 64— 64 3/4
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mnl (Libresi=Flyat) 34—Nom ||
“ Sıra malı — 30— “
Yün Anadolu ” ” ... 20/21 20/21 “ ı i
" Trakya tf 18/21 18/21 “
İskenderiye Borsası
94—
91.25
105.15
95.65
l’ıınnık (Knntan=:TaHıırı)
A«hnmunl Kıon clyaflı F/G. ...
Karntık Uzun clyaflı F/G. ...
Gonündo Horıada nıuameleâi tescil cdllmonılıj tahvilat ve cAhaının arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
. r
• •
d ü ıı v a il a
(/
BEDRi rahmi EYUBOGLU’nuni Birheykel sergisi ve heykel faaliyeti
(
yirmi yillik
SANAT
HAYATI
BÎR sanatkâr, hayatının muayyen bir devresinde durup tettlği merhalelere bir göz cak, başka bir tâbirle sanatının muhasebesin! yapacak olursa, kendisine olduğu kadar onu takip e* dehler için de faydalıdır.
Bedri Rahmi Eyüboğlu sanat hayatının yirminci yılında Taksimde Fransız Konsoloshanesinde böyle bir teşebbüse girişmiştir. Orada açtığı sergide, iki yüze yakın büyük, küçük tablo teşhir ediyor. Eğer yer müsait olsaydı, çok velûd olan sanatkâr bir o kadar daha resim gösterebilirdi.
Sergiye giripee, insan, kendini çocukluğunun masallarındaki bahçelerden birinde sanır ve şaşırır Şayet resim hakkında fikriniz sadece umumî malûmat meyanında elde e-dilmiş peşin hükümlere ve reçetelere dayanıyorsa şaşkınlığınız hiddet haline de tahavvül edebilir. Fakat ilk intihamıza ve sanatkâra itimat ederek kendinizi bıı âleme bırakırsanız, orada, halılarımızın, kilimlerimizin, çevrelerimizin nakışlarını: kırlarımızın, ufuklarımızın. dağlarımızın renklerim; köylerimizin, halkımızın hususiyetlerini görür, iptidai ve kolay zannedilen bir üslûbun no çetin meselelerin halline bağlı olduğunu sezersiniz; sezmekten anlamaya, anlamaktan da sevmeye bir adım olduğuna göre o zaman, size yarı Ömrünün eserlerini veren sanatkârı takdir edersiniz.
• •
ka*
ata-
“Sanat Doatlaıı Cemiyeti., küçük galerisi İle koskoca İstanbul şehrindeki bir boşluğu doldurmaya gayret ediyor. Yalnız hu mevaimde, orada beş reatm.sergisi açıldı. Bu sefer de üç heykeltraşın eserlerini teşhir ediyor. Galerinin küçiik olması pek tahıl olarak teşhir edilen heykellerin sayısını ve ebadını tahdit ettiğinden büyük kompozisyonlar ve heykeller teşhir edilememeştlr. Buna mukabil Nusret Suman sergiye alâka ve dikkati çeken desenlerini koyarak bu noksanı tamamlamaya gayret etmiştir.
Sergide, üç heykeltrnş eserlerini veriyorlar: t. Barry, Nermin Faruk! ve Nusret Suman.
t. Barry beş eser teşhir ediyor. İki büst., iki kompozisyon, ve bir çınlak etüdü. Bunlardan en dikkati çeker Ayasofyadaki mozayiklerdrn mülhem bir “doğum., kompozisyonudur Ik büstün kuvvetli karakterleri vardır.
Nermin Faruk! üç büst ve bir d. madalyonla sergiye iştirak ediyor Büstlerden biri babasının, biri hey keltraş Hadi Bara nın, bin de Avıı kat Fuat lam birer Madalyon, mış olan
bir nümunedır. bakımından da dikkate değer.
Nusret Suman bir büst, iki kabartma ve otuz kadar desen teşhir etmektedir. Alçıdan olan büst, sanatkârın eşinin başıdır Klâsik bir mükemmeliyet ifade eden hu eser, serginin en güzel parçasını tenkil etmektedir.
Nusret Suman, kabartma ve desenlerinde (Mki İtalyan ustaları nın. Rönesans devrinin, primitiflerin, gotiklerin tesirlerini kendi süzgecinden geçirerek ifade ediyor Bütün bunlar bu kıymetli sanatkârın ciddi ve sinde
Beştaş’ındır. Üçü de sağ şahsiyet ifade etmektedir yüz kuruşluklar için açıl müsabakaya hazırlanmış işçilik ve tasavvuı
mıştır. Sonbaharda onun da bir ser* gı açması muhtemeldir.
Yine Pariste bulunup henüz avdet eden heykeltraş Hadi Bara da, Cadde boa! andaki atölyesinde merhum Mareşalin bir heykelini yapmakla meşguldür. ★
Öğrendiğimize göre, Güzel Sanat-
lar Akademisinin Fransadan Louvre Müzesi atölyesinden getirtmiş bulunduğu. muhtelif devirlere ait şaheserlerin mulajları yakında. Heykel ve Resim MÜzeMndo teşhir edilecektir. ★
"Sanat Dostları Cemiyeti,, yaa mevsimi münasebetiyle galerisini ve lokalini hu ay sonunda kapatmaktadır. Bu mecburiyet yüzünden, orada açılması mutasavver Üç sergi, ancak sonbaharda yapılabilecektir.
Sonbaharda “Sanat Dostlan Cemiyeti,. Atinada hır sergi tertip etmeyi de düşünmüştür. Bu geçenlerde
mize gelen heykeltraşı Sohos ile görüşmeler yapılmıştır. Bu sergiye muvazi olarak. Elen ressamları da şehrimizde bir sergi a-ça( aklardır.
husıurta şehn-Elen Bay
İtiraf edelim ki bir seyirciden bu kadar şartı bir araya getirmesini istemek çoktur. Yalnız şunu da kabul etmek lâzımdır ki, alelâdenın dışına çıkan bir sanatı anlamak, tadabilmek îçin bir gayret, bir cehıt sarfetmek gerektir ve şayet bir sergiye gittiğiniz zaman sadece bakmak değil, fakat görmek istiyorsanız bu zahmete katlanmanız icap eder.
ovalı başörtüleri ve daha
yeme-bln bir
eski Yunanın beşiği olan
Bedri Rahmi Eyüboğlu, Karadenizlidir. 1911 de dünyaya gözlerini a-çan ressamın ilk çocukluk intibaları
w
çemlerinl sakhyamıyan nileri, renk oyunları, oyun nâralan, cura,
saz ve kemençe sesleri onda öyle birer intiba bırakmıştı ki, 1931 sene, sinde İstajıbulda Güzel Sanatlar A-kademisinl bitirip Fransaya gittiği zaman orada Gauguin, Duffy, Metisse gibi renk cünbüşü içinde kendilerine yol ariyan üstatları görünce, Bedri Rahmi kendisini bu horona kaptırdı ve ilk eser olarak, sergide teşhir ettiği, sunu yaptı. Sonra
ni, luyu da keşfetmişti. Bütün onu şaşırtmadı, hayranlığını etmekle iktifa etti ve araştırmalara şevketti.
Anado-bunlar tahrik
lşte. bu sergide. Bedri Rahmi E-vüboğlu, yukarıya ana hatlarını kısaca kaydettiğim bir sanat inkişafının yirmi yıllık meyvalarını vermektedir. — /a.
alâkadardı. Argo-beri şekilleri değiş-gözlerinin önünde süslü provaları ile
Umumi Harp ile notlar devrinden memiş takalar, deniz kızlariyle
çalkanıyor, kulaklarını “direkleri altından.. Yavuz şarkıları dolduruyordu. Karadeniz uşaklarının bıçak sırtı gibi keskin profilleri, siyahın türlü nüansları ile yapılmış elbiseleri, ihtiyar kadınların Roma zamanından kalma giyinişleri, genç kızların per-
Yeniler'in
sergisi
“Yeniler” ismi altında bir araya toplanmış ve aralarında Nuri İyem. Fethi Karakaş. A. Arad. Azfa İnal, Selim, Turgud A ta lav, Avni Arbaş gibi ressamlar bulunan grup, zamanlarda mensuplarından bir çını kaybetmiştir.
Bir kısmı hâlen Paristedir, kısmı da gruptan ayrılmıştır, nunla beraber, geri kalan dört, ressam yakında bir sergi karar vermiş bulunuyorlar
Bu sergi de. Taksimdeki Konsoloshanesi binasında tır. Eğer, Fransız dostlarımızın yeri olmasa. îstanbulda sergi açmak hemen hemen imkânsız bir hale gelecek. Aralarında Nuri İyem in de bulunduğu “Yeniler” in bu mahdut sergisi 20 mayısta açılacak ve 7 hazirana kadar rtevam edecektir.
Azra İnal ve Fethi
bir Bu-beş açmağa
Fransız açılacak-bu
Karakaş sergisi
”Yeniler”den ayrılmış olan Azra İnal ile Fethi Karakaş bir arada bir sergi açmağa karar vermişlerdir. Son çalışmaları ile bir hayli ilerlemiş ve güzel eserler vermiş bulunan Azra înal’ın bu sergide teşhir edeceği eserler merakla beklenmektedir.
Fethi Karakaş, bilhassa gravürleri ve Istanbulun köşe, bucağından verdiği manzaralar ile temayüz etmiştir.
îkl ressam sergilerini gene Fransız Konsoloshanesi salonunda açacaklardır. Sergi 10 temmuzdan 20 temmuza kadar devam edecektir.
e-
üstte: B**drl Rah-
Çnrum manrarau
Solda: Bedri Rah-
sergide teshir etti-
ği bir tablosu. Sair-
kendi portresi.
tecnde geçerken
u
hummalı bir araştırma devre-olduğunu göstermektedir.
★
küçük sergi, bizde heykel faa-
Nermin Faruk! serleri ile bir arada.
da : Sanatkârın
mi Eyübofclu’nun
bu
"Yavuz., tablo-satıhtan şekle,
rrW Eyüboğlu’nun
• • •
Louvre Müzesini süsleyen şaheser heykellerden üçü
son ka-
diz çökmüş Vğiiub (lnhut Vidana VenÜaÜ) — Çıplak \ enuı» — Venüs de Milo.
mânaya, ifadeye, klâsiklerin sırlarını çözmeye başladı ve El Greco ile karşılaşınca onda ka rar kıldı.
Bedri Rahmi Eyüboglu. Fransadan döndüğü zaman bize yeni bir cephesini de gösteriyordu. Onun cömert tabıati resim ile tükenmek bilmiyordu. şiir halinde de kendini vermeye başladı. Bu arada Karacaoglan’ı halk şairlerini, Bizans mozavıklerr
o*
fi
t \
k 4 I t •
Bu livetine hır haşlangıç olacağa benzemektedir. Uzun zamandır Paris te tetkiklerde bulunduktan sonra geçenlerde avdet eden heykeltraş Züh-tü MUridoğlu çalışmalarına başla-
Heykeli raş t. Rarrj bir kompozisyonu Önünde.
arı
•i- I I* .1
LOLTRETA' GECELERİ
İNSANDA nereden geldiği belirsiz ’bazı peşin hükümler vardır. Kötü kartpostalların tesiri ile olacak. Louvre Müzesini, dünyanın tn meşhur sanat hazînesinin tozlu bir anlı kaçı dükkânı dekoru içinde karmakarışık ve üstilste bulunduğu bir yer sanırdırm. İdeal müzenin İtalya da gördüğüm bir tek ressamın eserlerini veya bir kaç heykeli en uygun dekor içinde değerlendiren küçük müzeler olduğuna kani İdim Hole sanat eserleri arasında dünyaca tanınmış •yıldızların”. Venüs de Mılo’lann Joconde’ların aşırı şöhretini, daha az meşhur fakat o derecede güzel başka eserlere karşı bir haksızlık sayardım Hemen söyliyeyim ki. Venüs de Milo da. Jocönde da âciz şahsımdan öyle bir öç aldılar ki, bu saçma fikirlerimin hepsi silindi, süpürüldük
Fakat Louvre Müzesi gece, gündüz olduğundan daha güzeldir. Çünkü gece her ışık huzmesinin derecesi, yeri, rengi büyük bir sanat zevki ile hesaplanmış projektörlerin altında i-kınci derecede sanat eserleri karanlığa boğulup, yalnız büyük eserleı meydana çıkıyor. Louvre’un gece manzarası unutulmaz bir manzaradır! Harbden evvel kurulan ve bugün bir çok venı papyonları içine alan Louvre’un gece donanması ayda bir iki defa Paris'in sanat sevenlerine nefis bir sanat ziyafeti sağlar.
* • w*
İ.
Bu donanma başlı başına bir sanattır. Bir heykelin en güzel görünmesi için, nerede durması, ne tarafa bakması lâzım geldiği, elektrik projektörlerinin yerleri, şuaların kuvveti, rengi, sayısı, istikameti, gölgeler, ön ve arka plânlar uzun tecrübeler neticesinde teshit edilmiştir Bir kaç eser için alınan netice şaşırtıcı bir başarı sayılabilir.
En başta Samothrake Zaferi. Göz alabildiğine uzanan muazzam biı mermer merdivenin tepesinde, kanatları açık, bir gemi burnunu temsil eden yüksek kaidesi üzerinde Zafet uçuyor gibidir. Vaktiyle elinde bir boru. Hellenlere Iskenderin büyük halefi Demetrios Poliorkctes’in Kıbrıs da Mısır donanmasını yendiğini müjdeliyordu. Bugün borusu, kolları, başı kalmamış, maddesiz bir fikir, bir zafer çığlığını andırır. Gece projektörler altında Zafer, karanlığa gömülmüş enginlerden yükselen, denizin köpüğünden doğmuş bir beyaz kuşa benzer. Aşağıda huşu ile bakan yüzlerce seyirciye bir müjde ulaştırıyor gibidir... Ne diyor acaba? Yıkıcı kara kuvvetlere karşı insan kültürünün bir>daha galebe çaldığını mı müjdeliyor bize? Fakat yanına çıkın. Zaferin yaralı olduğunu görürsünüz Gergin kanatları, rüzgârda uçan elbisesi. yere dokunmayan hafif ayağı ^•zli d—-drler, vidala;'.a tutulmuş,
pembe vücudunun mermeri aşınmıştır. Zavallı harb malûlü büyük Zafer! önünden geçerken insan kalbi büjrtlk bir hürmet, büyük bir sevgi ile çarpıyor.
Karanlık bir dehlizin dibinde Venüs de Milo, kar gjbi beyaz bir nus de Milo, kar gibi beyaz bir muhteşem başını, dünyayı hayran » vakan göğüslerinin, karnının a’ıe -li dalgalarını aydınlatıyor Lk a* rina düşmüş elbisesinin kıv gölgeli kurşuni bir ışık ıcrn l F Venüs’ü ilk defa arkadan g t ‘ \
Salonların birinde dolaşırken, b z bire karşıma bir sırt, harikıı.*’ e kadın sırtı çıkıverdi ve ben sanUe; e dünyayı unutarak o sırtın karcısında durup baktım. Venüs’ün yüzü sert, saçlarının dalgası fazla muntazam, önden manzarası klâsik ölçülerin mükemmelliği içinde insanda soğuk bir hayranlık uyandırıyor. Ama sırtı... saçlarının aşağıya kaymış bir buklesi ile süslü, bir az öne eğilmiş, narın, tatlı bir kadın sırtı. Onu seyrederken insanın duyduğu hayranlık insanlığa bu kadar güzellik bahşeden tabiata karşı sıcak hır soxgi. bir minnet duygusu ile karışıyor.
Yunan dünyasından Akad. Sümer, Eti ve A sur dünyalarına dalıyorum. Kuvvetin timsali erkekçe bir sanat. Kara bazalt taşından lâcivert huzmeli. ayakta veya oturmuş Gudea heykelleri. Elbiselerinin üstüne çivi yazısı ile hak edilmiş kanunlar tok bir hâkimiyetin ifadesi. Eski Ortaşark sanatının bütün zarafeti, çivi yazısı tabletlerinde Bu esrarlı çiviler sanki size bir masal dünyasının kapılarını açacak tılsımlı sözlerin birer işaretidir. Dev boyunda Enkidu ve Gilga-meş heykelleri, nrslanlar, boğalar, a-cavip acayip cinler, idoller. Çoğu bizim Anadoludan gelme hazineler.
Bir az daha ötede Yunanla temas ede ede incelmiş bir medeniyetin i-fadesi denizci Fenikeliler. Vitrinler içinde pırıl pırıl parhyan Ras Şam-ra’nin altın kıral maskeleri, dehler, kupalar, rengârenk herler.
Ve nihayet İran. Kapının iki tarafımla duran muazzam mermer aıs-lanlarin önünden geçip Dâra’nın saraylarına girmiş gibi oluyorum. Duvarları kapliyan boğalar, arslanlar. Okçular rehefterinin yeşil, sarı, pembe pastel renkleri boylarının ve motiflerinin haşmeti ile tezat halinde. Kolosal fakat duyguları incelmiş, şehvete kanılmış bir medeniyet. Bir salonun dibinde tek başına projektörleri bir yanan bir sönen boğabr sütunu. Kurşuni mermer içine o muş iki muazzam boğanın ba ı boynuzları gök kubbesini taşr a kadar sağlam ve haşmetli. Bura" insan büyük tran kiralının tanı yer ile yeksan etmek gazlardan muazzam sallar geçirdiği o dev ordusunun
altında bir karınca oluveriyor.
altın ka-mücev-
Yuna* İçin üzeri.
%
s
I
adımla ı
Bövle gide gide gece yarısı oluvermiş. Louvre’un bir kilometre ötede bir başka kapısından çıkıyorum.
Seine nehri kenarındaki ağaçlar bahar açmış, uzakta Paris'in ışıkları parlıyor. Nehrin setine yaslanmış iki âşık öpüşüyor Paris bıH
20 Nl«*n ı(w»
Sayfa 7
Ankara Büromuzun adresi:
Ltd
Kâzım Özalp Cad. No. 19 Ilgar Apt.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve İlin kabul etmektedir. Acele lllnlaı telefonla İstanbul* blldlulmek-tedir.
30 Haziran 1950
MAHKEMECE SATILIK GAYRİMENKUL
İkramiye çekilişinde
Bu çekilişte
Yeni İstanbul ilâncılık
Tepebaşı, Alp Oteli altında
Rttmerbank Deri ve Kundura Sanayii Mlleseesesl :
i
'I
A
—T
Bu evi kazanmak isterseniz 10 mayıs 1950 akşamına kadar Ziraat Bankalarında 150 liralık bir hesap açtırmanız ve bu parayı 30 haziran 1950 akşamına kadar çekmemeniz lazımdır.
Ayrıca* 10,000 liralık bir adet 1.000 liralık beş adet para İkramiyeleri vardır.
Her 150 liraya ayrı bir kura numarası verilecektir.
Yukarıda resmini gördüğünüz ev talihlisini bulacaktır. Bu güzel ev Istanbulda Bakırköyünde, Bahçellevlerde, aafalt üzerindedir. 5 odası, geniş bahçesi, garajı ve ayrıca 2 odalı bir bodrumu vardır.
/ /
TASARRUF HESAPLARI
1 HAZİRAN İKRAMİYE ÇEKİLİŞİ
sizin olabilir
Biiyükada’da KÖŞK
Ankara’da DÜKKÂN
ve çeşitli para ikramiyeleri...
Bankamızda I MAYIS 1950 tarihine kadar açılmış 150 Lira bakiyeli tasarruf hesapları, bu çekilişten faydalanırlar. Hesaplarında 650 Lira ve bundan
fazla mevduatı olanlar, her 500 Lira için ayrı bir kura numarası alırlar. Ev ve dükânların veraset ve intikal vergisini Bankamız öder.
Galata, Kılıçali mahallesi, Salıpazarı yokuşu ve çıkmazı sokağında 8, 8 1 Taj No. lı 725 metre 50 desimetre kare miktarında biri ahşap diğeri kârgrir iki hane ve kârglr mutfağı havi ve bahçesinde muhtelif meyve ağaçları mevcut gayrimenkulun. Beyoğlu Sulh 4 üncü Hukuk Mahkemesinde 28.4,1950 tarihine rastlayan cuma günü saat 10 dan 11 e kadar ikinci artırması yapılarak satılacaktır.
llünyanın en mukavim ve mütekâmil, aynı w zamanda rakipleri meyanında en ucuz
ÇEKOSLOVAK MAMULATI
cz Jawa Ogar
MOTOSİKLETLERİNİ
125 ccm.
250 ccm.
350 ccm.
BOL YEDEK AKSAMİYLE, TÜRKİYENİN HER YERİNDE ISRARLA ARAMANIZ, MENFAATİNİZ İCABIDIR.
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Galata, Tahir Han
Telefon: 40430 - 42673 Telgraf: Lamet İstanbul TEŞHİR VE SATIŞ MAHALLİ :
ANK AR
Okuyucularımıza...
Gazetemiz heıgün ilk uçakla Anka raya gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen * YENİ lSTANBUL”un ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikA yeti olan abonelerimizin arzula rım Ankara Büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Telefon: 16112 YENİŞEHİR
SALAHADDİN ERK
Röntgen Mütehassısı
Tomografi tertibatiyle beraber yeni büyük Röntgen tesisatını ikmal ederek hastalarını kabule başlamıştır, (’agaloglu, Dr. Süreyya B.
Apt. Tel: 20726
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI
T.C. ZİRAAT |[ BANKASI
ANADOLU ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ İZMİR VE HAVALİSİ ACENTELİĞİNDEN t
Satışa arzedllmlştir.
i
Şirketi yukarıda resmi görülen reklâm kulelerini ANKARA'nın en seçkin yerlerinde kurmağa baş lamıştır. Bu kulelere ve receğiniz ilânlar size en büyük faydayı sağlar MÜRACAAT YERİ:
. •
Yeni İstanbul İlâncılık Limited Şirketi Müellif Caddesi 6 - 8 Beyoğlu - İstanbul Telgraf: Hetlo■ İstanbul Telefon: 44756 - 44757
* •s
Mevsim başlangıcı sebebiyle en ucuz fiyatlarla yalnız
KARAKÖY MAĞAZAMIZDn
ANADOLU ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN :
Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketinin Edirne ve havalisinde T. C. Ziraat Bankası ile Türkiye İş Bankasından başka hiç bir ajanı bulunmadığından, Şirketle alâkası olmayan Ekrem tlgezdi ile onun tevkil edeceği şahısların şirketimiz namına yapacakları sigorta muamelelerinin şirketimizi ilzam etmiyecegl ilân olunur.
ADRES: Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi, Galata Yolcu Salonu karşısı Anadolu Sigorta Han — Î8TANBUL
İstanbul
P. T. T. Bölge
Başmüdürlüğünden:
1 — Büyük Postahane binası çatı ve dereleri onarımı kapalı zarf uauliyle eksiltmeye çıkan), mıştır.
2 — Eksiltme 24 4.1950 pazartesi günü saat on beşte Başmüdürlük Alım Satım Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Muhammen bedel. ( 25476 ı Hra 81 kuruş. Geçici teminatı (1910) lira 76 kuruştur,
4 — Taliplerin mezkûr İşe ait keşif, şartnameyi 127 kuruş be. deli mukabilinde almak ve mu. vakkat teminatlarını yatırmak üzere çalışma günlerinde Başmüdürlük Levazım Şefliğine ve eksiltme gününden üç gün evveline kadar da bıı İşe benzer 15000 liralık Lş yaptığına dair vesikalarını ibraz ederek helge almaları ve belli gün ve saatten bir saat evveline kadar dn 2190 sayı. Iı Arttırma Eksiltme Kanununun 32 nel maddesi gereğince hazır-Jıyacakları teklif mektuplannı makbuz mukabilinde Komisyon Başkanlığına tevdi eylemeleri Hân olunur. (4198)
Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi İzmir ve Havalisi Acentesi Tahsin Esmer ile İlgisi olmayan Ekrem llgezdi ve onun tevkil ettiği şahısların yapacakları sigorta muamelelerinin acenteliğimi ilzam etmiyeceğ’i ilân olunur.
ADRES: Tahsin Esmer — Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi İzmir ve Havalisi Acentesi.
İZMİR: Posta kutusu No. 84 İZMİR
NAKLİYECİLER!
Nakliye rekabetini, dünyaca mâruf İSVEÇ mamulatı ağır tonajlı
VOLVO
şasileri takviyeli t 6,5 tonluk BENZİN ve 5 ileri, 1 geri vitesli 7 tonluk DİZEL kamyonlariyle ancak temin edebilirsiniz.
KAMYONET ve KAPTIKAÇTI İHTİYACINIZI DA, BU HUSUSTA EN ELVERİŞLİ
En
Bol ve
2,5 tonluk uzun veya kısa ş a s i 1 i, şoför mahalli veya mahalsiz 201 - 202 tiplerimizle
İyi bir şekilde karşılayabilirsiniz.
I
yedek aksam, servis istasyonumuz fabrikamızın mütehassısları daima emirlerinize amadedir.
_ M ._> _ _ _ •• • .
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Galata, Tahir Han
Telefon: 40430 - 42673 Telgraf: Lamel İstanbul TEŞHİR VE SATIŞ YERİ
Tepebaşı, Alp Oteli altında
1.200.000 LİTRE BENZİN ve 215.000 KİLO MAZOT SATIN ALINACAKTIR.
nnkara Elektrik, Havagazı ve Otobüs îşletme Miiessesesinden :
1.200.000 Litre benzin ile 215 000 kilo mazot teklif verme usulü ile »atın alınacaktır.
Şartname»! parasız olarak müessese alım, satım ve tesisat şubesinden alınabilir.
İlgililerin şartname esasına göre tanzim edecekleri tekliflerini en goç 27 nisan 1950 tarihine kadar müessese umum müdürlüğüne vermeleri ilân olunur.
A
1
2
3
20-Nisan-1950 Perşembe
©
RESİMLERLE DÜNYA HABERLERİ
30 valizli yolcu
Bilardo ve politika
hviçrede intişar etmekte olan L’tlluatr^e mecmuasında Devlet Başka-nının şimdiye kadar Türk matbuatında neşrolunmamış yukarda ki resmi çıkmıştır. İsviçre mecmuası bu resmin altında şunları > azmaktadır: “örs İle çekiç arasında” Slav Alemi ile Batı dünyası arasında bulunan Türkiye, senelerden beri, kendisini harbin facialarından koruyabilen muvazeneli bir politika takibine muvaffak olmuştur. Bu, belki de Başkan İnönünün bllArdodakl ustalığı sayesindedir...” Devlet Balkanının iyi ölr satranç oyuncusu olduğunu biliyorduk amma, usta bir büârdocu olduğu memleket umumi efkAnnca malûm değildi. Bunu da, yabancı bir mecmuadan ve yukardaki resimden öğrenmiş bulunmaktayız.
HAYATA
• . • - * • • ₺ *A • • • • • •
9
En gü&el şey şüphesiz kİ hayata doğuş Anıdır. *> kadar ki, haşatın çilesini çekmiş, .serden yere vurulup hlr ömür boyunca sürünmüş kimseler dahi yeniden doğmanın hayal ve ümidini dalma ta^ımış-ir ve belki de bu ümitle gözlerini hayata yummuşlardır. İnsanlarda hıı beyledir... Fakat ya yukarda resmini gördüğünüz şu civcivler de öyle mİ? Hayatın ilk hareketlerini yaparak sevinç ve şaşkınlık sesleriyle ortalığı çınlatan şu civcivleri birdenbire susturup korkutan nedir? * Her halde hayat şartları olacak...
Laurel'i karşılayan Hardy'I er
Laurel İle Hardy bizim memlekette. dünyanın herhangi bir yerinden daha meşhurdurlar. Zira, beyaz perdemizde Türkçe konuşan hu komik artistleri en küçüğümüzden en büyüğümüze kadar herkes tanır ve hattâ onların (haddizatında Ferdi Tayftırun) Türkçeyi telâffuzlarını taklit ederler. Geçenlerde hu ikisinden zayıfı Fransaya geldiği zaman, Pa-rlstekl dostları ona bir sürpriz yapmışlar. Bunlar, 8tan Laurell karşılamağa gelirlerken hepsi Hardy’nln maskını takmışlar ve dostlarına Hardy’nln hasretini çektirmeyeceklerini İfade etmeğe çalışmışlardır. Resimde, hu karşılamayı görüyoruz. Lan ret ile Hardy yakında Fran-eada bir film çevireceklerdir.
Seyahat etmek kolay değil. Hele bu kadar çok bavul He,.. Geçen yıl bütün Parisin hayranlıkla alkışladığı “ Pateni I kızlar” turpundan Glorlda Nord hu yıl Parlsin Sainte-Lazarre garına varan Transatlantik trenle geldiği zaman beraberinde otuza yakın valiz ve çanta vardı. Halbuld. bu genç kıza kısacık hlr şortla tekerlekli bir çift paten lâzım, insan hu valizlerde ne var diye merak ediyor.
ölümü tehdit
27 yaşında bir talebe olan İsveçli İngvar Anderssou. bir sirk sahibine gösteriş yapmak ve cambaz olabilmek İçin. 250 metre derinliğinde bir uçurum üzerinde telgraf telinin Üzerinde yürüyerek Adeta ölümü tehdit etmiştir. Seyircilerden çoğu, korkup, hu gösteriyi seyretmeğe tahammül edemlyerek kaçmışlardır. Geri kalaıılnr gösteri bittikten sonra İngvar Andersson’u hararetle ve heyecanla alkışlamışlardır. İngvar bu gayretinin hoşa gitmediği kanaatindedir.
Derin düşünce
Resimlerde, 6 1/2 yaşındaki Marianne AHwrlght~ı, Londra. Fleet Street’te Saint Bride’s Instltııte’de dostça bir maç yaparken görüyorsunuz. Marianne, 12 nisanda, Saint Brlde’da yapılan Ingiliz kız satranç oyunları müsabakasının en genç oyuncusu İdi. Satrancı 11 yaşındaki ağaheysinden öğrenmiştir. Marianne satrancı bebek oynamağa tercih ettiğini söylüyor, şimdi, Marianne Kuzey Londrada Fİncbley’de oturmaktadır. Fotoğraflar: (Solda yukarda) Bir taşı hareket ettirdikten sonra neticelerini düşünüyor. (Sağda yukarda) ikinci taşı hareket ettirmeden önce oyunun İlk safhalarını aklından geçiriyor. | Aşağıda solda) Karşısındaki oyuncunun iyi bir oyun çıkarışını takdir ediyor (Aşağıda sağdaı Taşlarından birini kaybedince mahzun mahzun bakıyor. (Vezirle oynamağa gelmez.) Marianne dünyada «ayılı hlr satranç oyuncusu olmak İddiasındadır. Daha şimdiden yaşlı ustalar yakın günlerde karşılarına çıkacak bu. büyümüş de küçülmüş dâhi çocuğun kendilerine ne oyunlar yapacağını hesaplıyorlar.
BfGlN AÇIK OLAN MÜZELER
İSTANBUL .
Aya«,of> a: * (Telf. *21700) 10-16.
Türle ve Islâm Eserleri: 13.30-16.30.
İZMİR
Arkeoloji Müzeni: (3324) 0-12.
13.30-17
İSTANBUL
ŞEHİK TİİATKOLAKJ :
DUAM KISMI 20.30 da Dell Sa-raylı.
KOMEDİ KISMÎ: 20 30 la üvey Kardeşler.
Mİ AM.MEIC KAKACA UPEKE-Tî: 20.30 da Kiralık Odalar.
TENİ SES OPERETİ: 2100 de Dell Gönül.
KO.\ AK PAVVONC: İspanyol ıt-rakayon trupu.
ANKARA
Bİ Yt K TİVATBO 110370ı 2100 de Türk-İnciliz müzik festivali 4 üncü Konser.
KfrtK TBATRO (11169ı 21 de Kıskançlar.
GAR GAZİNOSU - Paris Revü Heyeti.
PAt IONDA — İtalyan Akrobatları.
İZMİR
»CHİR TİYATRO*t : Temsil vok
n
BEYOĞLU CİHETİ
ATLAS HOR35» Aşk Yarışı (renkli! AKIN (80716ı Tosun Paşu alkazar 142562) i Meçhul A-da (renkli). 2—Dnnald ın Çocuk Bayramları ırenkll mlkıl.
AR (44394) Karanlık Geçit. Sıııırr: Sihirli Aşk.
ELHAMRA (43595) Karanlık Geçit.
Sıınre: Sihirli Aşk.
İPEK (11289» Vahşi Koşu «Renkli. Türkçe),
İNCİ (84595» 1 — A’ntnn Kurtaran Atdan (renkli». 2 — Yanlış Numara.
LALE »13595» Ateşten Gömlek (Türk film;».
MELEK (40868) San Franaisko.
SARAY (41659ı 1 — Yorgo Logo-thetldls Elen Komedi Trupu
ATTARK (83143) 1 — Kara Ok 2 — Mekaika Çiçekleri.
S( MER (12851) Dirilen Koca (t-talynn filmi ı.
SARK (40380) 195«ı Dünya Grekoromen Güreş inhan ha kala rı (Tekmili ve Türkçe).
SIK (13726 ı 1 — Süveyş Knnalı 2 — Atlatılan tehlike.
TAKSİM (43191) Karadeniz Poa-to.M.
TAN ! — ölüm Gemisi. 2 — Sirk Kıralı.
YENİ (84137) 1 — Altına Hücum. 2 — Tarzan Ormanlar Araaında.
İ NAL 119306» 1 — Macera Limanı 2 — Altın Kafes.
YILDIZ (42847) Por» Salt
ISTANIM L CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Haydut
Aşkı 2 V»imn.^ Reİ8 ( ^Ürkçel
AYSI (21917) 1 — Ring Kong
(Türkçe ı. 2 — Manide (Ar&p fllmll.
AZAK (23542) 1 — Esrarengiz At. 2 — ölümden Kuvvetli.
ÇEMBERLİTAS (22513» 19M) Dünya Greko-Romen Güreş Müsabakaları (Tekmili ve Türkçe Sözlü*.
FER AH İstanbul Geceleri.
HALK 1 — Hafiye 99. 2 — Lorel
Hardl Kan Kardeşler.
İstanbul »22367» 1 — Kr.nh ns-şck. 2 — Cici Rerber.
KISMET 1 — Tnrzamn Hâzinesi. 2 — Petrol Kıralı.
MARMARA (23860) 1 — GtnÇ Kız Kalbi. 2 Doktor ve Modelleri.
MİLLİ (229621 1 — Haydut Aşkı 2 — Yılmaz Rela (Türkçe).
Tl RAN (22127) 1 - Esrarengiz At. 2 — ölümden Kuvvetli.
1ENİ (Bakırköy 16-126) l — Vurun Kahpeye. 2 — Kahveci Güzeli.
KADIKÖY CİHETİ
hAi.e (6(»112> 1 - Şehitler Kalesi, (Türk filmi). 2 — Günahım (Türk filmi).
OPERA 1 — Kanlı Döşok 2 — Eski Eğlenceler (Türk filmi).
St’REYYA (60682) 1 — Raktbeler. 2 — Her Şafakla ölürüm. Sımrr: Zafere Doğru. 2 — Rio Aşkları.
YELDEĞtnMENÎ 1 — Asri Zn-manlar-Şarlo 2 — Cebelülarık CasuBu.
ANKARA
ANKARA (23432) Mark Twaının
Maceraları
BÜYt’K (15031) Ateşten Gömlek CF.BECt (13846) Atlantıd
PARK rljniı Ytıvam
SUS (14071) Yuvam
sfMER (14072) 1 — Suçsuz Mahkum 2 — Suçsur. Mahkûmun İntikamı
ULUS (2229D Yaban Gülü
YENİ (14040) Aşk Adası
İZMİR
ELHAMRA Eğlenceler Perini . LALE 1— Kanatlardan Türbe
2 — Bir Yabancı.
TAYYARE; latanhul Geceleri.
TAN 1 — Kanatlardan Türbe 2 — Bir Yabancı.
YENİ 1 — Aalanlnrın Pençesinde. 2 — Çam Sakızı Polis Kafiyesi.
KARbIYAKA CİMETİ
MELEK: 1 — Aşk Cehennemi. 2— Sevimli Haydutlar.
s CM ER Zehirli Yalan.
• yeni İstanbul,, un bugün İçin tavsiye ettiği proKmmlnr:
DAHİLDE :
Saat 18 ıHI Ankara İnçe Sax
Saat: lğ.00 Ankara: İnce Saz 19.25 İstanbul: Şan solo-
Heyet.1 Konseri.
HARİÇTE :
Saat: 17.15 Londra: BBC Senfoni orkestrası konseri. — 21.30 Londra: Operadan parçalar. — Pucclnl "Medam Butterfly,,.
ANKARA ;
Saat; T.30 MS. Ayarı. — 7.31
Hsrry HorHck Orkestrası çalıyor (pl > — 7 45 Haberler ve Hava
Raporu. — 8.00 Şnrkılar (pl). —
8.16 Hafif Sololar (pl). — 8.25 Günün Programı. — 8.30 Bale Müzikleri (pl). — 9.00 Kapanış.
12 28 Açılış ve Program. — 12.30 M S. Ayarı. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 1315 Salon Orkestralı — 13.30 öğle Gazetesi. — 13 45 Radyo Salon Orkestrasının devamı. — 14.00 Akşam Programı, Hava Raporu ve Kapanış.
17 58 Açılış ve Program. — 18 00 — M S. Avarı. — 18.00 İnce Saz (Ferahnak Faslı). — 18.45 Plva-no He Caz Parçaları, (pl) — 19.00 M S Ayarı ve Haberler — 19.15 Geçmişte Bugün. — 19.20 (Yurttan Sesler). — 19.45 Radyo ile İngilizce. — 20 00 Hafif Müzik (pl). — 20.15 Radyo Gazetesi,
20 3ı» Serbest Saat 20 35 Semai. Şarkı ve Koşmalar — 21.00 Yedek Su bavlılar Programı — 2145 Konuşma: Sağlık Saati (Boğmaca» Dr. Emin Aktan. — 22.IMI Müzikseverin Saati. —
22.45 M S. Ayarı ve Haberler.
— 23.00 Program ve Kapanış.
İSTANBUL :
Saat: 12 57 Açılış ve Programlar 13.00 Haberler» — 13.15 Şarkı ve Türküler (pl), — 13.30 Orkes-»rn eserleri (pl). — 13.5*1 Ev Kadım — Kışlık ve yazlık eşyanın muhafazası 14.00 Şarkı ve Türküler. - 14.40 Dans Müziği ipli 15.00 Programlar ve Kn-pnnış.
17.57 Açılış v»« Programlar —
18 00 Da»s Müziği (pl.). — 18-30 Fraıız Schubept den licdler ipi)
— 18.45 Saz eserleri. - 19.00
Haberler — 19.15 İstanbul Haberleri. — 19 20 Hafif ara müzi-
ği (pli. - 19.25 Şan aoloları. —
19 15 Şarkı ve Türküler. — 20.15 Çevlrgel muskası — Radyofonik Temsil. — 21 15 Fasıl Hevetl Konseri. - 22.00 Küçük Orkestradan melodiler ıpl» — 22 20 Caz Saati. - 22 15 Haberler 23.00 HAflf müzik (pl). — 23,30 Programlar ve Kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR: LONDRA :
Saat : 7.3(ı Ralph Wıtaon Dans Orkestrası — 8.00 BBC hafif orkestradan melodiler. — 8.45 Dinleyici İşlekleri. — 9.15 Palm Court orkestrasından hafif müzik. 10 30 Dinleyici istekleri. 12.00 Ray Martin orkestrasından hafif müzik. — 12.3u BBC Northern orkestrası konseri. —
13.30 Ceell Norman ve ritmcUorl. 15.15 Hafif müzik, — 17.15
BBC Senfoni orkestrası konseri 18.15 Müzik hatıraları — 19.İS Dinleyici istekleri. — 21 30 Operadan parçalar. — 24.00 Dinleyici İstekleri.
Beyoğlu (4644
İstanbul 24222
Kadıköy 60872
Üsküdar 60946
Ankara 00. İzmir
K. vaka 1505*
SIHHÎ İMDAT
Istanbui Beyoğlu 4499M
Anadolu yakası 60586
Ankara 9)
t-’r^İT
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN ÇOKLAR
12.50 D.H Y. (Türk) Ankarııdan,
13.30 B E A (Ingiliz» Londra, Niş. Roma, Atinadnn.
14 — D.H Y. (Türk» Izmirden.
14.45 S A S (İskandinav» Kopen- i hag. Amsterdam. Münih. Romaâan.
16.— S R ( İsviçre) Zürih. Cenevre, Atina Ankaradan
16.20 D H.Y. (Türle) İskenderun. Adana. D. Bakır. Malatya, Anknrndnn.
t.lUEt EK (>I AN UÇ AKLAR
9 — D H.Y. (Türk) Ankaraya. 10.10 D H.Y. (Türk» Ankara. Kıbrıs, Beyruta.
13.50 D.H Y. (Türkı lzmlre.
14 30 B E.A. (Ingiliz) Atına. Roma. Niş, Londraya
14.30 D.H.Y. (Türk) Ankarava,
16 50 S. A S. (İskandinav) Roma Münih. Amaterdam. Kopenhag a.
GELECEK OLAN VAPI KI.AR
20.30 Marakoz (Mudanyadan).
GİDECEK OLAN VAPURLAR
5.— Çorum (Katademze).
9.— Marak&s ÇMud&nyaya) .
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6.45 Semplon (Avrupa).
7 10 Doğu.
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSTREMLER
9— Torna
18,10 Ankara..
C Z A N E
EMİNÖNÜ :
Mehmet KAzım (Eminönü) — Hikmet Güney (Küçükpazar) — S\rr\ Rasim (Çemberlitaş) — Cemil (Beyazıt).
BEYOĞLU :
Beyoğlu (Merkez» — İstiklâl (Merkez) — Taksim — Merkez »Galata» — Halk (Şişil) — Has-köy — Merkez (Kasımpaşa).
FATİH :
İbrahim Halil (Şehzadebagı) — Sarım ıAk«arayı — Emin Rıdvan iSamatva) — Nüzhet O ■ t (Şehremini» — Ulupjraı CZn -tepe» — Huaameddin » (Fener.
EYt’P : Eyüp SUluın.
BEŞİKTAŞ :
Vİdin — Orta köy — C* Dlvanhoğlu (Arnavuti,.. • Merkez «Bebek).
KADIKÖY :
Halk — Feneryolu — Er*»r’
— A Cafer Çağatay.
ÜSKÜDAR : İttihat.
HEYBELtADA î Heybeliada
BfYÜKADA : Merkez.
ANKARA
Yenişeh.r — Merkez — İstanbul
İZMİR
Yeni İzmir «Basmahane) — Millet ıKemcı.l’ı' — Eşrefçaşa Karantina ( » «lıiar» — Tavlan ( t • •
Comments (0)