21 Ocak 1950
Cumartesi

k
t
k ’1

SİYASİ İKTİSADİ
TA




*
Sayı 52
10 Kuruj
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye içıo seneliği 32 alt» aylığı 17, üç ay lığı liradır Hariç memleketler iki mislidir
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tc’îis eden: HABİ3 EÛİB TURF.MAN
İlânlar. 6 ncı sayfaca tantimet res» 2 liradır İlânlardan hiç bir mes’uliyet kabul edilmez
Telefon: 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo, İstanbul

POLİTİKA
20///1950
Millî Korunma Kanunu
ve kiralar
UZUN zamndan beri münakaşa edilmekte olan bu mev zu, nihayet yeni bir safhaya intikal etmiştir. Milli Korunma Kanununun 30 uncu kira maddesi hakkmdaki kanun teklifi, geçici komisyonda müzakere ve kabul edilmiştir.
Bilindiği gibi mal sahipleri, harbin sona ermiş ve böylece birçok sahalarda mevcut tahdit ve murakabenin kalkmış ve fiyatların 1939 yılına nazaran umumiyetle bire dört nispetinde aşnuş ve hemen herkesin, gelirini bd seviyeye göre ayarlamış bulunmasını ileri sürerek, kira hadlerini 1939 hadlerine göre ve muayyen nispetlerde zamlarla baskılı tutan Millî Korunma Kanununun 30 uncu maddesinin, yani foraları sabit tutan ahkâmının tatbik mevkiinden bilâ kaydrii şart kaldırılmasını istemektedirler. Buna mukabil, memurlar başta olmak üzere, sabit gelirli kiracılar ise. haklı olarak, zaten güçleşen hayat şartlarının bir de bu yoldan ağırlaştırılması korkusiyle bu gibi teklifleri daima endişe ite karşılamışlardır.
Bu bahiste ilk gedik, 1939 dan bu yana yapılan binaları Millî Korunma Kanununun hükmü dışında tutan tâdil ite başlamış, fakat eski binaların müesses sabit rejimine dokunula-mamıştı.
Diğer taraftan bir müddet önce, C. H. P. Meclis Grupuna bu yolda yapılan bir teklif de, Partinin bu mevzuda taraf tutmak istememesi yolunda karara bağlanamamış ve teklif sahiplerinin doğrudan doğruya Büyük Millet Meclisine müracaatta serbest bulunacakları tebliğ olunmakla iktifa edilmişti.
Dün. Geçici Komisyonda müzakere ve bazı tâdillerle kabul edilen teklif, böylece ne Hükümetten, ne de C. H. Partisinden gelmiştir. C. H. P. Meclis Grupuna yapılan ilk teklifte de alâkalı değildir. Sadece Ankara milletvekili tarafından hazırlanan bir tasarıdır. Bu tasarının esas hatlarına göre. bundan sonra boşalan yerler kendiliğinden Millî Korunma Kanununun hükmünden çıkmakta ve serbest kira rejimine tâbi olmaktadır.
Fakat, mevcut mukaveleler berdevamdır. 1939 rejimine göre evinde oturmakta olan ki-eski kontrat şart-Yalnız, mal
son-se-
— belediyece bir zammı ka-
racılann lan mahfuzdur, sahipleri, — şebekenin radan vücuda getirilmesi bebiyle — mülklerine elektrik,
su gibi tesisler yapmak isterlerse, kiracılar buna muvafakat ve bu gibi masraflardan dolap evin değerinde meydana gelen bedel nispetinde tâyin olunacak -
bul etmeye mecbur olacaklardır.
Şu halde bu kanun tasarısı, serbest kira rejimine geçmek için bir intikal devresi yaratmaktadır.
Geçici Encümen, tasarıya birtakım kayıtlar ilâve etmiştir. Bunlar arasında “başka bir şehre naklolunan memurların, aileleri orada ikamette devam ettiği takdirde, eski kiraya göre mevcut kontrat esaslarının bakı kalacağı'1 yolunda bir hüküm de vardır ki, cidden isabetlidir.
Filhakika, tasarının en nazik noktası da burasıdır. Yer değiştiren bir memurun ayrıldığı şehirde tahliye ettiği evi, eski rejimden yeni rejime intikal etmesine mukabil, vardığı ve yeni memuriyetinin bulunduğu şehirde tutacağı evin kirası artık mutlaka yeni rejime, yani serbest esasa göre olacaktır.
Milli Korunma Kanununun 30 uncu maddesinin serbest bırakılmasına doğru intikal devresi şartlarını tesbit eden bu tasarı, kanuniyet kesbederken, evini bırakmak zorunda kalacak sabit gelirli memurların biitçe-şart-göre
terindeki açığı giderecek lan da düşünmek ve ona karara varmak icap eder.
★ ★★★
Notasını geri almazsa
Tasfiye edilen bir memur tarafından
İÇ SAYFALARDA
B. Amerika, Bulgaristanla diplomatik bağı kesecek Salâhiyettar kaynaklara göre Bulgar notası, iyi hazırlanmış bir komünist politikasıdır ve Moskovadan gelmektedir


Güvertesini, başka bir tek uçağa yer oırakmıyacak şekilde doldurup Asya sularında Yedinci Donanmaya katılmak üzere Amerikadan ayrılan “Boxer“ uçak gemisi San Francisco’nun meşhur “Altın Kapı” köprüsü altından geçerken görülüyor.

McGhee Türkiyenin cesaretini övdü

Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı^ Rusya’nın yayılma siyasetine karşı, Türkiyenin
New - York 20 fYİRSı — Bugün Türkiye hakkında beyanatta bulunan Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı George McGhee. Sovyet. Rus-yanın tecavüzkâr siyasetine karşı Türkiyenin şayanı hayret metanet ve cesaretini överek hayranlığını ifade etmiştir.
Amerikanın Türkiyeye yapmakta olduğu askeri yardımın Sovyet RusyalIm yayılma siyasetini bu bölgede durdurmakta olduğuna işaret eden McGhee. iktisadi İşbirliği İdaresinin Türkiyeye yapmakta olduğu yardımın da memleketin iktisadiyatını yükseltmeye yaradığını ve halkın iktisadi refah hakkında beslediği güveni daha sağlam temellere istinat ettirdiğini belirtmiştir.
Türkiye ve Yunamstanın ricaları üzerine, bu memleketlere yardım yapılması kararının alınmış olduğunu bilhassa tebarüz ettiren Amerikan diplomatı, bu yardım, ne bu iki memleketin hükümranlığına halci getirecektir, ne de Türkiye ve Yıı-nanistamn komşularının hükümranlıklarına bir tehdit teşkil etmektedir, demiştir.
« •
karşı durduğunu belirtiyor
belirt-
Türki-Pakis-
şam Kuzey Karolin Üniversitesinde verdiği söylevde Ortadoğu, Güney Asya ve Afrika işleri Mütehassısı Dışişleri Bakan Yardımcısı McGhee Ya-kındoğunuıı ve Güney Asvanın Amerika halkı için olan önemini miştir.
Bu bölgeyi “Yunanistan ve yeden başlayıp Hindistan vo
tana kadar uzayan yer” olarak tarif eden McGhee, Birleşik Amerikanın İkinci Dünya Harbiyle bu ülkelerin hayatında faal bir rol aldığını bildirmiştir.
Filistin meselesine atfettiği ehemmiyeti belirtmek için Amerika. Birleşmiş Milletler gibi türlü milletlerarası teşkilâtlarda faaliyet göstermiştir.
McGhee. Güney Asyada sıkıntıda, bulunan genç devletlere Amerikan Dışişleri Bakanlığının mümkün olan her yardım ve tavsiyede m teyid etmiştir.
Nihayet Truman'ın 4 denilen programından
McGhee. Dışişleri Bakanlığının geçenlerde Clapp heyeti raporu ile de tebarüz ettirilen en Acil İhtiyaçları incelediğini açıklamıştır.
Dışişleri Bakanlığı aleyhine açılan dâva
Davacı vekili, Tasfiye Kanununun bir ihtiyaç mahsulü olmatan ziyade, ciddî ve politik mülâhazalar saikasiyle hazırlanmış olduğunu iddia etti
ÎKİNCI
Istanhıılıın iskân dâvası nasıl halledilecek ?
Londra, 20 (YtRS) — Amerikan Dışişleri Bakanlığından resmen bildirildiğine göre. Bulgaristan» gönderilen bir notada, şayet Bulgaristan, A-nıerikan Sefirinin geri çağrılması hakkında vermiş olduğu kendi notasını geri almazsa. Amerikanın Bulgaristan ile diplomatik münasebatını kesmeğe mecbur kalacağı bildirilmektedir.
oldu-Mos-göre, mev-
Bu, Amerikan kararını yorumluvan BBC’nin dfylonıatik muhabiri, Bulgarların bu taleplerinin siyasi müna-sebatın kesilmesini icap ettiren bir hareket olduğunu söyliverek. Bulga-ristanın bu hususta karar dahi vere-miyeceğine işaret etmekledir, zira, muhabire göre, Bulgaristanm bütün kararları Moskovada alınmakta ğundan, bu husustaki karan da kovada verilecektir. Muhabire Rıısyanın Bulgaristan için bu
zu üzerinde nasıl bir karar vereceği meçhûl değildir.
Berlin, 20 (YtRS) — Bulgaristan-daki Amerikan elçisinin geri çağrılması talebi, Bulgaristan ile Amerika arasında esasen gergin olan münasebetleri bir kat daha bozmuştur.
Yetkili kaynaklarda hüküm süren kanaate göre, bu talep, iyi hazırlanmış hır komünist politikası olup Mos-kovadan gelmektedir ve Balkan memleketlerinde bilhassa müşahit şifahiyle bulunmakta olan elçi ve diğer diplomatların vazifelerini güçleştirmek gayesini gütmektedir.
/
âclıeson'un teklifi





Franko rejimini
Amerika
tanıyacak
Birleşmiş Milletler Kurulu, müspet karanı varırsa, her memleket İspanya ile siyasi münasebat tesis edebilecek
Londra, 20 ı YIRS ı — Birleşik Amerika Dışişleri Bakanı Dean Acheson, Senato Dış Münasebetler Komitesinde, İspanyanın tanınması için Amerikanın Birleşmiş Milletler Kurulunda teklifte bulunacağını açıklamıştır.
Acheson demiştir ki:
”— İspanyanın Batı Avrtıpada işgal ettiği önemli durum inkâr edilemez. Bundan üç sene evvel İspanya ile kesilen siyasi münasebetlerin tesisi için Birleşmiş Milletler Kuruluna, konulan tahdidin kaldırılması i-çin, Amerika tarafından bir teklif yapılacaktır. Franco rejimi, dahili bakımdan kuvvetlidir ve Madrid geçici mez.
lacak
takdirde, her memleket İspanya ile siyasi münasebetler kurmak hususunda serbest olacaktır

bulunacağı-
Chapel. 20 AA. (AFPı — Dün ak-
Aınerika tarafından yapıdan teklif kabul edildiği
üncü nokta bahseden
HÜR ûmetlnın olduğu artık iddia edile-
• 4 i


Beşeriyetin bugün karşıluştıgı en feci İki âfet, açlık ve ha M .ılıktır, Diınyn nüfusunun üçte ikini hâlâ kâfi miktarda gıda alamamaktadır. Zamanımızın bugünkü münakalat imkânları «la, hantalık Milgınlnrınuı basil karantinalarla önlenniPNİnn İmkân innıhnıııınuktudır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Ziraat Teşkilâtı, milletleri cihan gıda buhranı ile mücadele için İşbirliğine teşvik erlerken, Duııya Sağlık Teşkilâtı da, hastalık salgınlarını dııhtı yayılmadan boğmak üzere çalışmakta ve şimdiden verem, sıtma. kolera, tifih gibi lımdııhklara karşı dünya oleüsüııdc mücadeleye girişmiş bulunmaktadır.
Birleşmiş Milletler Teşkilâtı tarafından gönderilmiş olan yakardaki resimler, hanta bir ( inli çocukla, aç kalmış bir Çin ailesini göstermektedir,


Ankara 20 (Hususi muhabirimizden) — Dışişleri Bakanlığınca tasfiye edilmiş men ıtırlardan Celâl Hulû-sı Kocamemioğlu tarafından bu Bakanlık aleyhine açılan dâvaya bugün Danıştay Dâva Daireleri Genel Kurulunda bakıldı.
Dâvacı vekili olan avukat Suad Hayrı Ürgüplü, dâvanın ehemmiyetim anlatmış, 5250 sayılı Tasfiye Kanununun bir ihtiyacın mahsulü olmaktan ziyade ciddi ve politik mülâhazalar saikasiyle hazırlanmış olduğunu iddia etmiştir. Müdafaasının başında Anayasanın, kanunlar arasında işgal ettiği üstün mevkii belirten ve dünya anayasalarının mufassal tarihçelerim anlatan Ürgüplü. İngılte-renin Büyük Fermanından, Amerikanın İstiklâl Beyannamesinden, Mon-teskıyö ve Russo’dan mülhem olan Fransız Hukuku Beşer Beyannamesinden, vatandaş haklarına müteallik maddeleri okuduktan sonra, sözü Türk Anayasasına naklederek; “Bizim Anayasamızda hiçbir kanunun kendisine aykırı olamıyaeağım tasrih etmiştir. Binaenaleyh, Devlet böyle bir kanun çıkaramaz. Çıkarırsa, vatandaşların hakkı çiğnenmiş olur ve mahkemeler bunu tatbik etmemekle mükelleftirler. Bazı memleketler, mahkemelerine Anayasaya aykırı kanunları iptal etmek, bazıları da onu uygulamamak salâhiyetini vermişlerdir. Memleketimizde bu çeşit bir denetleme sistemi yoktur. Fakat kanaatime göre, Danıştay, önüne getirilmiş bir dâvayı rüyetle ve bir karara bağlamakla mükelleftir.
Damştayın, bir Bakanlığın haksız muamelesini bozmak vesilesiyle bir kanunun Anayasaya aykırı olduğunu hüküm altına alması, hatâ işlemiş ö-lan t^şri organına yeni bir iftihar fırsatı vermiş olacaktır.,, demiştir
Milletler Teşkilâtı Anayasasının insan haklarını kendi devletine karşı garanti ettiğini ve hiçbir devletin bu hakları çiğniyemıveceğını aksi tah-

dirde vatandaşın milli mahkemelere müracaat edebileceğini., bu vesikadan maddeler okumak suretiyle ispata çalışmış ve “Türk Devletinin de (4801) sayılı Kanunla Birleşmiş Milletler Anayasasını tasdik etmiş olması itibariyle buna aykırı kanun çıkarmamayı taahhüt ettiğini,, iddia eylemiştir.
Davacı vekili sözlerine son verirken “23 senelik memuriyet hayatında daima takdir edilmiş olan müvekkilinin haksız olarak vazifeden çıkarıldığını, Dışişleri Bakanının kanunun bu fıkrasını Meclisten geçirirken tamamen gayz ve kine kapılarak konuştuğunu ifade eylemiş, Meclis zabıllanndan parçalar okumuş ve Damştayın bu dâvaya bakmasını. Tasfiye Kanununu hükümsüz addederek müvekkilinin hakkını teslim etmesini istemiştir.
Dışişleri Bakanlığını temsil eden hukuk müşaviri “dâvacı vekilinin nazari hukuk bakımından haklı olsa bile. Damştayın tatbiki ve şekli hukukla bağlı bulunması itibariyle dâvaya bakamıyacağını ve Bakanlığın almış olduğu kararın doğru olduğu,, yolunda müdafaada bulunmuştur.
Birleşmiş Milletler Anayasasındaki hükümlere de temas eden Bakanlık müdafii, bu vesikanın devletler a-ıasında imzalanmış bir andlaşma olduğunu ve binaenaleyh ferdle devlet arasındaki ihtilâflarda ııygıılananu-yacağını ileri sürerek aynı dâvanın benzerinde yaptığı gibi Danıştay Genel Kurulunun vazıfesizlik noktasından dâvayı reddetmesi talebinde bulunmuştur. Kendisine söz verilen Baş Kanun sözcüsü Kemal Galip Balkar da davalı Bakanlık müşaviri gibi düşündüğünü söylemiş ve: “Eğer bir kanunun Anayasaya aykırı olup olmadığına Danıştay karar vermek salâhiyetine malik Jeğilse bu dâvayı da rüyet .edemez,, demiştir. _ k
Başkan, duruşmanın bittiğini soy-liycrck kararın sonra öğrenileceğini bildirmiştir. Kararın mahiyeti ancak yazıldıktan sonra öğrenilebilecektir.

İngiltere seçimleri
seçim nutkunu hazırlayor
Muhafazakâr Parti, beyannamesini önümüzdeki hafta içinde yayınlayacak
Londra, 20 A.A. (Reuter) — Muhtu fazakâr Parti Başkanı Wjnston Chur-( hill, bir haftalık baş döndürücü bir faaliyetten sonra partisinin seçim beyannamesinin son rötüşlerini yapmıştır. Beyanname önümüzdeki hafta yayınlanacaktır.
Harp zamanında atılgan mlzaciyle tanınmış olan eski Başbakan, konsey üyelerini çok defa sabahın erken saatlerinde toplanmaya davet etmiştir. Muhafazakâr çevrelerden bildirildiğine göre, beyanname, partinin malûm olan siyasetinden ayrılmarııakla beraber. Churctıill, iktidarı elde etmek ic.in beyannameye şaşkınlık u-yandırae&lç cümleler İlâve etmiştir.
Mücadelenin yaklaşınasiyie sinirleri son derece gergin bulunan Chur-chlll, İşçi Hükümetin siyasetine şiddetli hücumlara vesile teşkil edeceği sanılan ve radyo ile yayınlanacak o-ian nutkunu son defa gözden geçirmek üzere kovdckı evine gitmiştir.
istaııbuluıı mesken buhranını hal yolıındn knrarlnra varabilmek İçin Vilâyette dibi hlr toplantı yapılmıştır. Toplantıda görüşülen mevzuları bugün llclncl sahlfenılzde bulacaksınız.
ÜÇÜNCÜ
Gelir Verdisi Kanununda telif kazançtan
Osman Nuri Bayman DÖRDÜNCÜ
Totaliter cereyanlar ve din teşkilâtı
M. Nermi
Fransız esprisi
Sabrı Esat Siyavuşgii
BEŞİNCİ
İstek (Hikâye)
Kadın - Ev - Moda
Spor
• 4
nur
Bulgaristan^ iltica eden Yunanlı çeteciler faaliyete geçtiler
Şehrimize gelen haberlere göre, bunlar, Makedonya ve Yugos-lavyanm cenubunu hareket sahası olarak intihap ettiler
Şehrimizin diplomatik mahfillerinden sızan haberler, Yunanlstanda bugün için nihayete ermiş gibi görünen iç harbin istikbaline ait bulunuşu do-layısiyle büyük bir ehemmiyet taşımaktadır. Bu haberlere göre, Yuna-nistanda komünistlerin yeniden harekete geçmeleri beklenmelidir.
Aldığımız haberler şu mahiyettedir: “Yunan milli kuvvetlerinin tam bir zaferiyle sona eren Garbi Trakyadakl harekât sonunda kati bir mağlûbiyete uğrayan komünist kuvvetlerinden binlerce çeteci Bulgaristana sığınarak canlarını kurtarmışlardı. Bunların arasında Yunanlılar kadar, bilhassa Slavlar ve MakedonyalIlar da bulunmaktadır. Bunların arasındaki Yunanlılara itimat etmiyen Bulgar-lar, bunları bir müddet temerküz kamplarında mevkuf tuttuktan sonra, sıkı bir imtihandan geçirmişler ve muvaffak olanları Bulgaristanm her tarafındaki fabrikalara birer ikişer dağıtmışlardır. Halbuki MakedonyalIlar çok daha iyi muamele görmüşler. kendilerine para, elbise ve çok bol yiyecek verildikten sonra. Yugos-lavyaya karşı kominforma bağlı çeteler halinde teşkilatlandırılmışlardır.
Faaliyetleri daha şimdiden Bulgar MakedonyalIndaki Perin dağlarında hissedilmekte olan çeteciler cenubî Bulgaristandaki Cumayı Bâlâ civarındaki talimgahlarda, Sovyet Rusya-daki tethiş mekteplerinde hususî surette yetiştirilmiş Bulgar subayları tarafından, talim ve terbiye edilmektedirler. Yalnız bu tâlim kampında, takriben 500 kadar Yunanlı, 500 MakedonyalI kominformcu mevcuttur. Her grup ayrıca bir Sovyet siyasi komiseri tarafından kontrol edilmektedir. Fakat grup başkanlar!, bu komiserlerin yaptıkları daimi baskı ve tethişlerden hiç de memnun değillerdir.
Bu çetelerin teçhizatları iyi olmamakla beraber, yakında modern silâhlarla teçhiz edilmeleri mukarrerdir. Kendilerine bütün kış müddetin-ce tâlim ve terbiye gördükten sonra, ilkbaharda, hattâ daha evvel Yugos-lavyanın hudut, köy ve şehirlerine gönderilerek, buralarda yapacakları yağmalarla halkı Tito rejimine karşı ayaklandırma vazifesi verileceği tebliğ edilmiştir.,.
Belediye Mahkemesinin hâkimi tâyin edildi
Ay başından itibarca çalışmalarına başlayacak vo Eminönü, Beyoğlu ve Beşiktaş kazaları nuntakasındaki belediye cezalarına alt dâvalara bakacak olan Belediye Mahkemesine, Beyoğlu Sulh Ceza Yargıcı, kadın hâkimlerimizden ZÜbevde Yeğen tâyin edilmiştir.
I



— Duydun mu?. Rusya Güvenlik Konseyinden çekilmiş...
— İsabet olmuş, zaten güvenilecek tarafı kalmamıştı!..
Sayfa 2
Dün Vilâyette yapılan mühim toplantı
Istanbulun iskân dâvası nasıl halledilecek?
Hazırlanan yeni imar kanunu projesine göre, Belediye, şehir içinde sahip olduğu kıymetli arsaları, müzayede ile satarak. Temin edilen para ile, gecekondularda oturan halk için sıhhî ve küçük evler yapılacak
Dün Vilâyctto İstanbul Vali ve Belediye Balkanının reisliğinde nıühim bir toplantı yapılmıştır. İstanbul Şehir Meclisi âzalarının. İstanbul üniversltosi vo Teknik Ünivcrsito profesörlerinin. Belediye imar İsleri Müdürlerinin, aralarında Prof. Kossler’in do bulunduğu mütehassıslar ve mimarların İştirak ettikleri bu toplantının mevzuu ve oayesi: Istanbulun iskân dâvasını kökünden halletmek üzere alınacak tedbirlorin müzakeresi ve karara bağlanması idi. İki buçuk saat süren konuşmalar neticesinde çok kıymetli fikirler ortaya atılmış ve mühim kararlar alınmıştır.
Evvelâ Belediye Başkan Muavini iskân ve normal İnçaet işleri hakkındaki 5228 No.lu kanun hükümlerinde aksıyan vo kifayetsiz olan tarafları İzah etmiştir. Sonra» Istanbulun bu en esaslı dâvasını halletmek üzere Belediyenin mevcut kanunda yapılmasını istediği tadilâtı anlatmış, bu hususta hükümete teklif edilecek yoni k«v nun projesini. toplantıda hazır bulunan salahiyetli zevatın tasvibine sunmuştur. Dokuz madde içinde toplanan bu proje üzerinde birer birer müzakere açılmış* ilori sürülen fikirler tesblt edilorek tasarıya kati bir sekil verilmiştir. İstanbul Belediyesinin teklif ettiği kanun projesi su maddeleri İhtiva etmektedir:
1 — Yalnız imar hudutları içinde bulunan milli emlâke vo evkafa ait arsalar Belediyeye eski fiatle ve çok ucuz olarak veriliyor. Yoni kanunla, bütün Belediye hudutları İçinde bulunan geniş arsaların da aynı sokildo Belediyonin istifadesine bırakılması temin edilmelidir. Belediye, şehrin genişlemesine lüzum görürse. bunları parselleyip bilhassa yapı kooperatiflerine satmalı, buna ihtiyaç yoksa, spekülatörler eline göçmemesi için o arsaları elinde muhafaza etmolldir.
Bu mevzuda yapılan tenkidler şu noktada toplanıyordu: Şohir İçinde nâmiitonahi yangın yerleri vardır. Evvelâ buraları binalarla doldurulsun ve yol, kanalizasyon, su, elektrik gibi medenî ihtiyaçları tamamlanmış mahalleler kurulsun. Ondan sonra şehrin imar hudutları dışındaki İnşaata müsaade edilsin. Belediyeco buna verilen cevapta: İmar plânına göre bu yangın yorle-ri, hastahanelerin tevsi mıntaka-sına, tıp sitesine, üniversito yurtlarına ve yeşil sahaya tahsis edildiği İçin, iskân hususunda buralardan pek fazla istifade edilemiyeco-ği söylenmiş, namafih şehir içinde olmak üzere hâlen Belediyonin elinde 1 milyon metre karelik arsa bulunduğu bildirilmiştir. İlk olarak bunlardan istifade kararlaştırılmıştır.
2 — Eski kanun, Bclediyo elindeki arsaların kur’a usuliyle ve maliyet fiatine halka satılmasını emrediyor. Halbuki Belediye elinde ve şehir içinde mesela Nişantaşı, Ayaspaşa. Şişli semtlerinde bugün çok kıymot kazanmış arsalar var. Bunlar kur’a ile satılırsa, belki maddî imkânı az ve bu semtlere İhtiyacı olmıyan şahıslara düşecektir. Bu, aşıl ihtiyaç sahipleri-nin ve Belediyenin aleyhinedir. Yeni kanunla. Bolediyenin bu gibi kıymetli arsaları, kur’a ilo değil/ müzayede ile satmasına imkân verilmesi isteniyor. Bu suretle elde edilecek büyük para, gene münhasıran iskân işlerine ve ihtiyacı olan mahallelere, yol, kanalizasyon yapılması hususlarına sarfedilmek ü-zere Belediyece bir sermaye olarak saklanacak.
Vali vo Belediye Başkanı, bu madde konuşulurken söz almış ve bu mevzuda Belediyenin gayesini a-çı kİ a m ıştır. Başkan. Belediyece toplanacak fon yani sermaye ile, evvelâ gecekondu mahallelerinde feci şartlar altında oturan ihtiyaç
KISA HABERLER
VtRJtNYA TEZGAHLARINDA
60 000 TONLl K GEMİ
VVaehlngton, 20 A A. (EPS) — Amerika yakında, ticaret filonu İçin 60.000 tonluk bir gemi inşa edecektir. Bu bir lllka gemisi olacak ve bu husustaki çalışmalara önümüzdeki ayın başında Virjinya tersanelerinde başlanacaktır. “Birleşik Amerikn” iaml verilecek olan bu gemi 3000 yolcu taşıyacak ve bir harp vukuunda tam teçhlzntlı 12.000 Asker nakledebilecektir. 7 milyon dolara malola-cak olan bu geminin inşası 1052 senesinde tamamlanacaktır.
sahibi halk için, münferit evlerden mürekkep blok halinde mahalleler İnşa edileceğini, bu halkın her türlü medonl vo sıhhî tesisleri havi cvlore yerloştlrilocegınl, sonra artan paranın diğer imar pro-Jelcrlno ^arfcdilocoğlni söylemiştir.
3 — Eski kanunda, Bclodiyonin arsaları evvelâ halka, sonra geri kalanları Yapı Kooperatiflerine satması şartı var. Fakat halka vc-rlldikton sonra kooperatifler İçin arsa kalmıyor. Bolodiyo, hazırladığı projede, evvelâ bu arsaları kâr gayesi gütmeyen yapı kooperatiflerine satmak müsaadesini istiyor. Bu kooperatiflerin macera peşinde koşan kimselerden mürekkep olmaması İçin, Belediye, onların garanti olarAk kâfi bir sermayeyi bankaya yatırması şartını koymaktadır.
4 — Bir ihtiyaç komisyonunun kabul ve teklif cdecoği inşaat mal-zomesinden ve domontabl ovler-don hükümetin gümrük al maması temin odilccok.
5 — Fakir halkı ev sahibi yapmağa imkân olmadığından. Belediye vasıtAsiylo voya Bolediyenin kuracağı llmltcd şirketler eliyle blok evler ve mahalleler yaptırılacak. Hiç lükso kaçmıyan bu küçük fa-kât sıhhi ovlor, kira şeklinde çok uzun vadoli taksitlerle ihtiyaç sahibi halka verilecek. Taksitler ö-dendikton sonra içindeki sakinler, evin sahibi olacak.
6 — Yol ve yapı konunları, Be-lodiyoyl fazla takyit etmiyecek şekilde değiştirilecek. Belediye de, yapılacak evlerin muayyen tipte ve mahdut katta olmalarına bağlı kalmayacak. Fakat şehrin güzelliği ve mahallenin hususiyoti gözö-nündo tutularak bedii gayeye dikkat edilecek. (Yani muazzam a-partmanlar yanında tek katlı fakir bir ov yaptırılmayacak)
7 — Bilhassa yangın yerlerinde 30-40 hisseli arsalar var. Bunların Bolediyecc istimlâki pek çok güçlükler arzediyor. Belediye ilân suretiyle. arsa sahiplerino muayyon bir mühlet verecek. Bu müddet zarfında müracaat edilmozse o arsalar ilân tarihindeki kıymotlerı üzerinden belediyece istimlâk edilecek. İzmir ve Ankara, bu usulden faydalanılarak imar edilmiştir.
Bu madde üzorindo yapılan muna kasalar sonunda, hazırlanan kanun projesine, arsa spekülatörlerinin faaliyetine mâni olacak hususların ilâvesi kararlaştırılmıştır. Bunun için şöyle bir kanun müeyyidoşi konulmuştur: Muayyen bir müddet
içinde ellerindeki arsadan istifade etmoyen, yani buraya bina yapmayan veya parselleyip satmıyanların arsalarını belediye meşru ve mâkul fiatle istimlâk ederek şehrin imar gayeleri için kullanabilecektir.
8 — Eski kanun, belediyeye fazla salâhiyet vermemekte vo istimlâk bahsinde hasis davranmaktadır. Bundan böyle Belediye, âmme menfaati için lüzumlu göreceği arsaları da istimlâk etmek hakkına sahip olmalıdır.
9 — Emlâk ve Kredi Bankasının ev yapanlara yardımı bir esasa bağlanacak. Lüks evler için %5 faizle ve yirmi sene vâde ile kredi verilmiyecek. Arsaların metrekareleri tahdit edilerek hakiki ihtiyaç sahibi kimselerin bu kredi sayesinde ev yaptırabilmeleri temin edile-cok.
Maddelerin müzakere ve tenkidi sırasında Prof. Kessler de, Avrupa ve Amerikada şehircilik prensipleri ve imar faaliyetleri hakkında izahat vermiş ve fikirlerini söylemiştir, Alâka ile dinlenen bu konuşmadan sonra, kanun projesinin tamamı müttefikan kabul edilmiş ve Hükümete teklif edilmesi kararlaştırılmıştır.
İmar işleriyle alâkalı muhtelif mevzularda tetkikler yapmak ve bu İşleri yoluna koymak üzere ayrı ayrı 4 tâli komisyon seçilerek toplantıya nihayet verilmiştir.
HELİKOPTER BİStKLET
Lozan. 20 (YİRS) — Bir Amerikan mucldl, uçan bisiklet kat ederek, İcadını dün Amerikan asker! uzmanlan huzurunda teşhir etmiştir.
Bu bisikletin fiatl 400 dolardır. Askeri uzmanlar, bu icadın piyade erleri için çok faydalı olacnûını, zira ırmak, hendek ve tolörgüierle dlfter engellerin bu bisiklet karşısında tesirsiz kalacağını söylemişlerdir.
Bisiklete, helikopter-blsiklet ismi verilmiştir.
2f
iktisadi İşbirliği İdarecisi
Paul Hoffman’ın istifa edeceği bildiriliyor
Berlin, 20 (YİRS) — “Daily Gra-phlc” gazetecinin haber verdiğine göre. Amerikanın Roına Elçisi James Dunn, yakında Londraya tâyin edilecek, oradaki Amerikan Elçisi Lewls Douglas da yakında istifa ndeçek cilan İktisadi İşbirliği İdaresi Başkanı Paul Hoffman’ın yerini alacaktır.
Yugoslav diplomatları Bulgaristanı terkediyorlar
Londra, 20 (A. P.) — Dün akşam Sofya Radyosu tarafından bildirildiğine göre, Yugoslav diplomatları. Bulgaristanı terk emrini almışlardır. Fransızca yapılan neşriyat arasında verilen bu malûmat, terk emrinin Bulgar Dışişleri Bakanlığı tarafından verildiğini ve Yugoslav Büyük Elçiliğinin bir casusluk ve “suç yuvası,, haline geldiğini belirtmişi ir.
Hudut haricine çıkmaları Ic8p edenler. Yugoslav Sefareti BaşkAtibl Mnr-kcı Vouyatchlte ve Sofya Konsolosu Svctovar Savitch’deıı ibarettir.
Hüseyin C'alılt rahatsız
Cenevre, 20 A.A. (United Press I — Birleşmiş Milletler Filistin Uzlaştırma Komisyonundaki Türk delegesi Hüseyin Cahit Yalçının zatürrie geçirmekte olduğunu, fakat sıhhi durumunda hiçbir tehlike bulunmadığını komisyon sözcüsü bildirmiştir.
• 1^. • .IH- • . I "M U. -•»••••» -M !••-•(••• »•••• • • • • • •
İstanbul Vilâyeti ve Belediyesinin ayrılması
Ankara 20 (Hususi muhabirimizden )• — İstanbul vilâyeti ile Belediyesinin ayrılmasına dair olan kanun tasarısı, bugün İçişleri Komisyonunda müzakere edildi. Tasarı lehine birçok üyeler söz aldılar. D. P. den Kemal özçoban. tasanda mevcut muvakkat bir maddeye itiraz ederek dedi kı:
— Kaldırılan bir maddeye göre, kurulmuş olan müessese iş başında k kalamaz. Binaenaleyh, yeni bir seçim yapılması lâzımdır. Muvakkat madde, seçim yapılıncaya kadar, 11 Genel Meclisi ile Belediye Meclisi ü-yelerinin vazifelerini ifaya devam edeceklerini âmirdir. Bakandan soruyorum: îstanbulda Belediye ve 11
Genel Meclisi seçimlerine hemen gidecekler mi?,,
İçişleri Bakanı Emin Erişirgil, u-zun izahatta bulunarak, seçime git-miyeceklerbıi, esasen bu seçimlerin eylülde yapılacağını söyledi. Daha birçok hatipler söz aldılar. Bu arada, doktor Behçet Uz, işi başka bir cepheden mütalâa ederek, tek derece ile Istanbulun kendi Belediye Baş-kanını seçmesini müdafaa etti.
İçişleri Bakanı, gene cevap vererek; “Tek derece İle seçilen Başkan diktatör olabilir. Belediye Meclisi İle aralan açılırsa nasıl telif ederiz? Esasen demokrasi demek, seçim demek değildir, mürakabe demektir. Binaenaleyh, biz ayrıca bir Belediye Seçim Kanunu tasarısı hazırladık. Bir aya kadar getireceğiz!,, dedi.
Neticede, Kemal Ö2çoban’ın da dahil olduğu 7 kişilik bir tâli komisyon seçildi ve bu İslerin tetkiki o komisyona havale calldl.
Devlet Bakanının ve Russel Dorr’un radyoda konuşmaları “Türkiyede Marshall Plânı,, mevzuunda dün gece radyoda, Devlet Bakanı ve İktisadi İşbirliği İdaresinin Türkiye temsilcisi birer konuşma yapmışlardır. Her İki hatip de, Marshall Plânının gayelerini ve tatbik şekil ile bugüne kadar yapılmış olan faaliyet hakkında izahat vermişlerdir. Russell Dorr, iktisad. gelişme sahasında müşterek gayretlerin muvaffak olamaması için totaliter devletlerin yaydıkları yanlış haberlere temas etmiş ve sözlerini “bunlara mâni olabiliriz,, cümlesiyle bitirmiştir.
Y E N t İSTANBUL
Millî Korunma Kanununda
Kira maddelerinin tâdili
Geçici Komisyon, tâdil teklifini kabul etti.
Mazbata, 10 güne kadar Meclise geliyor
Ankara, 20 l Hususi muhabirimizden) — Ankara Milletvekili Arif Çubukçunun. Milli Korunma Kanununun kira maddesinin tâdili hakkındakl teklifi Geçici KonHayonda müzakere ve kabul olunmuştur.
Bu teklife göre Milli Korunma Kanununun 30, maddesine tâbi gayri menkullerin bulundukları şehir, kasaba, iskele, liman ve istasyonlarda, sonradan yapılan elektrik, havagazı ve su tesisleriyle! aalâhiyetli mercilerce mecbur tutulan diğer tesisleri, mal sahipleri ga\ n menkullerinde yaptırmak istedikleri takdirde buna kiracılar muhalefet edcmiveceklerdir. Yapılan iç tesisler nuu»rafının yıllık ve aylık faiz ve amortisman karşılığı belediye daimi komisyonlarınca takdir ve tâyin olunacaktır.
Bıı suretin tâyin olunan faiz ve a-mortisman karşılığı kira bedellerine zam olunarak kiracılar tarafından mal sahiplerine kira ile birlikte ödenecektir.
a) Kirarılaı tarafından rızaları İle tahliye olunan gayri menkuller, tahliyeleri tarihinden itibaren,•
b) Vazife, memuriyet ve herhangi meslekten olursa olsun işini baş-
Büviik Millet Meclisinde
Yeni İş Kanunu tasarısında bazı maddeler kabul edildi
Asgari ücretin tesbit şekline taallûk eden maddelerin müzakeresi lıayli tartışmalara yol açtı
Ankara, 20 (Hususi muhabirimizden) — Büyük Millet Meclisi Cevdet Kelimin başkanlığında toplandı. Yerli ürünler Türk Anonim Ortaklığı halikında Muammer Alakant tarafından sorulan soruyu Başbakanlık adına Ekonomi ve Ticaret Bakanı cevaplandırdı. Bahis mevzuu tütünlerin mubayaa maliyeti 273,5, işlenmiş halde olanların maliyeti 395 kuruştur. Bakan tütünlerin satılamamalını tüccarların hastalıklı tütünlere 15 kuruş fiyat teklif ettikleri nalde şirketin bunları 150 kuruştan almasına ve harp içinde Alman pazarlarının kapanmasına atfetti ve sözlerini şöyle bitirdi:
— Şirketin bu muamelesinden 12 milyon lira zarar edilmiştir. Bu zarar, Milli Korunma Fonu ile karşılanacaktır.
Soru sahih* Bakanın 15 gün sonra cevap vermesini tenkid ederek dedi ki:
— Yerli Üihdlnler Türk Anonim Ortaklığı, 12 milyon lira gibi büyük bir zarar etmiştir. Buna rağmen ve 1917 yılında Ticaret Bakanı zarar e-dildiği takdirde komisyon verilmiye-ceğini ifade etmiş olduğu halde şirkete bir milyon lira civarında komisyon verilmesi doğru değildir. Şirket sermayesinin dörtte üçü Ziraat Bankasına ve dörtte biri bir şahsa aittir. Bu suretle verilen bir milyon liralık komisyonun 250 bin lirası, bir şahsa ödenmektedir
Soru sahibi: “Kimdir bu şahıs?” sualine karşı:
— Biz prensiplerle meşgulüz. Şahısların adım söylemeyiz, dedi.
Bakan, şirketin bu işi, tlltün müstahsilini ve tütünün istikbalini korumak Üzere Hükümet emriyle yaptığını, esasen bu komisyonu, İktisadi Devlet Teşekkülleri Genelkurulunıın kabul ettiğini bildirdi ve karardan parçalar okudu.
Kurulacak et kombinaları hakkında Fahri Karakayanın sorusuna Bakan şu cevabı verdi:
— Et kombinaları hakkında esaslı tetkikler yapılmış ve ameli bir program hazırlanmıştır. Bu işe Marshall Yardım Plânından 5 milyon do
ka yere nakledenlerin tahliye ettikleri gayri menkuller, tahliyeleri tarihinden İtibaren,
ci Bu kanunun neşri tarihine ka-kadar İliç kiraya verilmemiş voya bizzat mal sahipleri tarafından işgal edilmekte bulunmuş gayri menkullerden tahliye olunanları, tahliye tarihinden itlbaıon,
d) Belediye hudutları İçinde kiracının veya eşinin veyahut birlikte yaşadığı usul ve füruunun ticaret ve sanalına veya ikametine elverişli gayri menkulü bulunanlar — sayfiyeler hariç — tarafından kiralanmış olan gaynmenkuller bu kanunun neşri tarihinden ve bunları iktisap etmiş İseler, ikt isapları tarihinden 6 ay sonra.
Milli Korunma Kanunu hükümlerine tâbi olmıyacaklardır.
Geçici komisyon da. bu tasarıya bazı kayıdlar İlâve etmiştir. Neticede geçici komisyonda tasvibe mazhar o-lan tasarının mazbatası hasırlanmağa başlanmıştır. Bu mazbatanın üç dört güne kadar ikmal edilerek Umum! Heyete gönderilmesi ve on güne kadar Meclis gündemine alınması tahinin olunmaktadır.
lar tahsis edilmiştir. Bu kombinalar sayesinde memleketin her yıl yüz milyon liralık bir geliri ziyaa uğramaktan kurtulacak ve mal sahibi hayvanın her parçasından istifade e-deccktir. Erzurumda kurulacak o-lnn kombina, saatte 50 baş sığu kesecek, 700 sığır muhafaza edecek ve 30 ton buz yapacak kapasitededir.
Soru sahibi Elâzığ’da ve ihraç kapılarına yakın yerlerde de kombina kurulmasında ısrar etmiştir.
Bunu müteakip î.ş Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine dair o-lan tasarının müzakeresine devam o-lundu. 18, 23 ve 24 üncü maddeler küçük bazı tâdillerle kabul edildi.
Bu tasarı İle tâdil edilen 32 nci madde, iktisadi ve içtimai zaruretler dola yısiyle Çalışma Bakanlığınca lüzum görülecek yerlerde ve işlerde asgari ücretin tesbit edileceğine ve bunun şekline taallûk ediyordu. Muhalefet hatipleri, asgari ücretin bütün memlekete şâmil olmasını istediler. Bu yüzden hayli sert tartışmalar oldu. Neticede madde: lokanta, gazino ve emsali yerlerde garson ücreti ve servis bedeli diye müşteriden alman yüzde onların bu işçilere ödenmesi gereken asgari ücrete dahil edilmemesi hakkında bir fıkra ilâvesiyle kabul edildi.
42, 56, 78, 89 ve 96 ncı maddelerin de aynen kabullvle İş Kanununun maddelerinin bu suretle değiştirilmesinden sonra yeni hükümleri İhtiva e-den kısma geçildi.
Bu tasarı bir iş yerinde kadın ve erkek İşçilere verilen ücretlerin aynı olacağı, işçilerin toplu olarak işten çıkorılaımyacağı ve İşin toptan bırakılamıyacuğı, tş Kanunundaki para cezalarının beş misline yükseltildiği hakkındakl hükümleri 2-6 ncı maddesine koymuştur. Bu maddeler de aynen kabul edilerek tasarının birinci müzakeresi tamamlandı.
Bundan sonra üzerinde tasarruf o-lunan. fakat tapuya bağlı bulunmı-yan gayri menkullerin bir krokisi raptedilmek suretiyle ve hâkim ka-rarlyle tapuya bağlanması şeklinde 1515 sayılı kanuna ek kanun tasarısı ile tasarruf olunan arazinin yüz öl-
Seçim Kanunu
Geçici komisyonda dünkü çalışma
Ankara, 20 (Hususi muhabirimizden) — Milletvekilleri Seçim Kanunu tasarısını inceleyen Geçici Komisyon, bugün Öğleden evvel çalışmış ve tasarının seçim formalitelerini tesbit e-den maddelerini müzakere etmiştir. Rey puslan, pusla, doldurmak serbestimi. rey puslarının konulacağı zarf meselesine taallûk eden 80-82 nel maddeler kabul edildikten sonra, kapalı rey verme yerini ve bunun vasıflarını tesbit eden 83 ve 84 üncü maddelere kapalı rey verme yerine girmeden rey verilemlyeccğı hakkında bir tavzih fıkrası eklenmiştir.
Tasarının sandık başı işlerine ait bölümünde içkiyi yasak eden, rey verme vo müddetini, rey vermeden önceki işleri, kapalı rey verme yerinde kalmayı, zarfın atılmasını ve imzayı, sandık başını terk ve sandık kurulları üyelerinin rey vermelerini tesbit eden 85-92 nel maddeler de münakaşamız kabul edildi.
Bütçe Komisyonu çalışmaları
Dün, P. T. T., Gümrük ve Tekel Bakanlığı bütçeleri müzakere edildi
Ankara, 20 (Hususi muhabirimizden) — Bütçe Komisyonu, bugün öğleden evvel P. T. T, Umum Müdürlüğü bütçesini müzakere etmiştir.
P. T. T. nin bir fabrika kurması hakkında Ahmet Tahtakılıç tarafından izhar edilen bir temenniye, “bu mesele üzerinde çalışılmaktadır. Bu maksatla 6 ecnebi mütehassıs getirtilmiştir. Fabrika kurulacaktır.” cevabı verilmiştir.
P. T. T. Umum Müdürlüğünün âmme hizmeti gören kısmiyle işletmeciliğe müteallik faaliyetlerin ayrılması ve işletme muhasebesi yürütülmek suretiyle daha verimli çalışılması hakkında Ahmet Oğuz tarafından yapılan teklifle birlikte, bütçe kabul edilmiştir.
Öğleden sonra Gümrük ve Tekel Bakanlığı. Tekel. Gümrükler Genel Müdürlükleriyle Muhafaza Gene) Komutanlığı bütçelerinin müzakeresine başlanmıştır. Bütçenin umumi heyeti hakkında ilk sözü Ahmet Remzi Yü-regir almış ve devlet teşkilâtının ıas-yonalizasyonv hakkında Ord. Prof. Neumark tarafından verilen raporda Gümrük ve Tekel Bakanlığının lüzumsuzluğuna işaret edildiğini hatırlatarak bu hususta ne düşünüldüğünü sormuştur
Ahmet Tahtakrlıç. Gümrük tarifelerinin serbest ticaret rejimine müsait olup olmadığının, tuz istihsalindeki aksaklık sebeplerinin, şarapçılık yapmaktan alman neticelerin, hariçte satılan mamul tütünlerle Maltepede 40 milyon lira ile yapılan sigara fabrikası işinin açıklanmasını istemiştir.
İhsan Hâmit Tiğrel, bandrol sisteminin tetkLk edilip edilmediğinin ve açılmasına evvelce karar verilmiş olan Diyarbakır bira fabrikasının neden geciktirildiğini sormuştur.
Âbidin Potuoğlu ise, Tekel varidatında bir şişirilme şüphesi bulunduğunu beyanla tatmin edici cevaplar istemiştir.
Bütçe Komisyonu, yarın müzakerelerine devam edecektir.
çüsü. tapu metninde gösterilenden fazla olduğu takdirde civarındaki araziye el uzatılmamış olmasının tespiti halinde hakiki miktarının tapu kaydına işlenmesine dair olan Tapu Kanununun 31 inci maddesinin tâdili hakkındakl ta? sarılar da münakaşasız kabul olundu.
Sıra İş Mahkemeleri Kanunu tasarısına gelmişti. Fakat tasarının milletvekillerine dağıtılması üzerinden 48 saat geçmemiş olduğundan müzakerelere başlanamıy.arak oturuma son verildi.
50 bin kişiyi alâkadar eden sosyal yardım
Devlet Demiryolları isçilerine
tatbik

yanlım talimatnameni
Devlet Deniıyollıın îdnrenl jo«ya.l Bahada yeni bir faaliyet nlntrrnl kurmaktadır. Bu Hlntcme göre iş yarlerinde çalışan işçilere hastalık hallerinde yapılacak yardımlar bir esasa bn^İADrnnk üzere bir tasarı hazırlanmıştır. Taşafi halindeki yönetmeliğe göre İşçi haftalık Sigortalan Kanunu 1051 yılında yürürlüğe girinceye kadar, işçilerin hastalık halinde kendilerine tam Ücret verilecektir. Gene bu yönetmelik hnst/ı İşçinin İlâç, muayene ve tedavi masraflarını da teminat altına almaktadır. Aynca aile muayeneler) do ihdas olunmaktadır. Bu yönetmelik tasansı Ulaştırma Bakanlığının tasvibine gönderilmiştir.
Bundan banka işletmelerde çalışan müstahdemine parasız yemek vermek barem harici çalışan İşçilere, hastalık halinde şimdiye kadar yarım ücret verilirken bundan böyle bu gibi işçilerin de t*m ücret alabilmeleri için teşebbüse girişilmiştir.
Otel, lokanta, manav ve sebzecilerin tâbi tutulacakları kontroliar
Ifitanbul Belediyesi, lokantalarla aşçılar. manav ve sebzecilerin ve otellerin teftişinde aranılacak hususlar için hazırladığı tallmatnarnoyl tabettlrmiştlr ilgililer, tevzi edilmekte olan bu talimatname çerçevelendirilerek dükkanlarda halkın görebileceği yerlere astın laca İçtir.
Bu talimatnameye göre lokantalar ve aşçıları, bütüı^ servis tab&kl&riyle havlular ve peçeteleri her müşteri İçin temizleriyle değiştirmeğe mecbur kalacaklardır. Yemek salonunun bir yerini, mermer, fayans, kareslman parke veya muşamba döşeli olacaktır.
İptidai maddelerin hazırlanması veya ayıklanmasına mahsus maaşların Üzeri mermer veya fayans olacak; kalayın, kırık, çatlak, paslı kap ve diğer âl*tlcr bulundurulmayacak, tuzluklar behemehal kapalı ve delikli cinsten olacaktır.
Bundan başka temizliğe ait pek çok hususları İhtiva eden talimatname bu gibi yerlerin bir teftiş defteri ds bulundurmalarını şart koşmuştur.
C. II. P. Müfettişi, sorulara cevap verdi
C. H. P. taunbul Böltfe.1 Müfettişi Dr. Sadi Irmak, seçim ve kurultay mevzuu etrafında kendisiyle görüşen gazetecilere şunları söylemiştir:
Evvela kurultay ve seçimin zamanı hakkında evvelce söylediğim şeyi tekrarlamak isterim. Seçimin tarihi henüz belli değildir. Bu tarihi, yenileme kararını verecek olan Kamutay tâyin edecektir. Buna mukabil parti kurultayının engeç mayıs sonunda toplanması tüzük icabıdır. Bu İtibarla seçimin kurultaydan evvel mi. sonra mı olacağı hakkında bir beyanda bulunmam şimdilik mümkün değildir. Yalnız şimdiden şunu muhakkak görüyorum: Yaşayan bir partide, anaflklr vc prensipler etrafında, birlik bulunmakla beraber, u-mumiyetle fikir hareketlerinin görülmesi tabiidir ve atıcAİc bu sayededir k ir parti ayakta kalır ve tekâmül eder b x-kal, meselâ Atatürkçü veya ıslAh olan veya olmayan mimiyle bir hlzipH»-meyl mümkün görmem. Çünkü her Partili aynı zamamla Atatürkçüdür. î’u- . rultay ne zaman toplanırsa toplar ın gruplaşma, parçalaşma değil tesanüt görülecektir. Bunun beııçc Uç sebebi vardır:
1 — Parti programının kuvveti vo bu programa müşterek inanç.
2 — Partiye olan millet leveccübUhun muhalefetin zuhurundan sonra da ek-İlmemesi,
3 — Teşkilâtlı bir muhalefetin karşımıza geçmiç olmadı...
Parti müfettişi bundan sonra kendisine sorulan “kurultayın tarihi mevzuunda teşkilâttan parti merkezine telgraflar gönderildiği doğru mudur sualine cevaben:
“— Hiç bir yerden böyle bir haber gelmemiştir», demiştir.
Belediye kontrollan
Belediye murakıpları, son 24 saat İçinde 312 dükkân ve müesıeseyi kontrol etmişler 21 i hakkında zabıt tutmuşlardır. Ayrıca 182 sandviç ile 26 noksan ekmek müsadere etmişlerdir.
Güner’i toprağa verdik
Aziz meslektaşımız Ferid Celâl Güven’in gelinlik çağında vefat eden kızı Güner, dün Şişli Camiinde namazı kılındıktan sonra, “Asri Mezarlık,, takl kabrine, tabutunu süs-liyen çiçeklerle birlikte bırakılmıştır. Camide ve kabristanda herkes sessizce ağlarken, gökyüzü de - haberli gibi - rahmetini İhsan etmiştir.
GÜner’in annesine, babasına, kardeşine ve bütün ailesi ile dostlanna teselli, kendine de, Tanrıdan mağfiret dileriz.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
• 52 -
Muavin Niyazi Bey, İçinden “Acaba, bu, Servet Bey mi?” dedi. Onun üzerinde ve belki şu ânda burada bulunanların bir çoğu Üzerinde, Servet Bey adının ne sihirli bir tesiri olduğunu izaha lüzum yoktur. Zira, bu ad, hele şu ânda, şurada toplanmış bulunan ve her biri aşağı yukarı Niyazi Beyin durumunda olan bütün şu orta halli, orta seviyeli İnsancıklar için âdeta kaderin remzi bir mahiyet almıştır. Servet Bey, “Ikl katlı köşkler’ln temel taşı, anahtarı ve bu köşklere götüren yolun kılavuzu İdi. Biraz sonra onun ağzından çıkacak bir “evet!” veya bir “hayır!,, nice endişeleri dağıtıp nice yüzleri güldürecek yahut da nice yüreklere Zazap verecekti.
Niyazi Bey. yanılmamıştı. Evet, o uzak adam, o gözlerinin nereye baktığı belli olmayan adam Servet Beyin ta kendisi İdi, îşte. ağır ağır reislik kürsüsüne geçip oturmuştu ve Önünde duran bir takım kâğıtları gözden geçirmeğe başlamıştı. Demin ayakta konuşanlardan dört klş^ de reislik makamının iki yanında ikişer ikişer yer alıp oturmak üzere idiler. Servet Bey, büyük bir nezaketle başını eğip bunlardan birine bir şeyler söyledh Öbürü ayağa kalktı; elinde tuttuğu kâğıda bakarak:
“Arkadaşlar, dedi: Müsaade ederseniz bir yoklama yapalım.
256
Ve cevap beklemeden ortakların İsimlerini okumağa başladı. Adları geçenler yetiştirebilirlerse, ya bir ses, ya bir işaretle orada bulunduklarını ifade ediyorlardı. Yetiştirebilirlerse, dedik. Zira, Islın listesini okuyan zâtın o kadar aceleci, her şeyi o kadar baştan savma eder bir hali vardı ki, çokları ne “buradayım!” demeğe, ne de cl kaldırmaya vakit bulabiliyorlardı» Nitekim Muavin Niyazi Bey de bunlardan biriydi.
“— Aranızda herhangi bir sebep dolayısiy-le lçtimaımızft gelememiş bir ortağın vekâletini hâmil bulunan varsa, lütfen İbraz buyursun.
Bir kaç kişi kalktı; riyaset kürsüsüne yaklaştı ve arkadaşlnrı namına söz söyleyip rey vermek salâhiyetnamelerlnl gösterdi. Keşke, Niyazi Bey de gelmeseydi de tanıdığı ortaklardan bitine böyle bir vekâlet verseydi. Evet, keşki gelmeseydi; konferans salonundaki hava, o kadar ağır, o kadar bungundu ki. kalbe, Adeta bir fırtınadan evvelki elektrik tazyikinin hasıl ettiği sıkıntıya benzer bir azap veriyordu. Muavin Bey, bugün, buradan iyi ve hayırlı bir şey çıkmasını imkânsız görüyordu. Her işi bir angarya gibi yüksünerek başından savan vo kendisine uzatılmakta olan vekâlet mektuplarına şöyle bir göz atmağa bile lüzum görmeyen bu idare Heyeti âzası onun yanında, kürsüye geçip oturduğu andan beri — sanki bir şeyden utanmış gibi — başı hep önüne eğik bu reis; nihayet, yürekleri, — hiç şüphesiz kendi yüreği gibi — çarpmakta olan bu süngüsü düşük, şaşkın ve tasalı ortaklar! Hayır; bugün, buradan iyi ve hayırlı bir şey çıkmasının İhtimal! yoktu, Muavin Niyazi Bey, bütün ümidinin kaynağı olan Servet Beyin, bir kere başını kaldırıp kendi yüzlerine baktığını görmediği gibi dudaklarının en hafif, en geçici bir tebessümle velev 257
bir saniye için olsun gülümsediğini sezmemiştl. Buzdan yapılmış bir heykel... Tıpkı buzdan yapılmış bir heykel.., Ve bu salonun havası mutlaka ondan sızıp dağılan bir soğuklukla böylo donmuş, böyle kararıp kapanmıştı.
“Efendiler, hepinizin malûmu olduğu veçhile, istimlâk ettiğimiz arazinin tavsiye! tura-biyesi yapılmış, 1, 2. 3. 4 numaralı parsellere aynlmıştı...,,
Demin yoklamayı yapan zât» şimdi de, yine aynı “ham hum şaralopcu” edusiyle virgülleri, noktaları, sııtir başlarını yutup geçerek zembereği bozulmuş bir gramafon gibi idare heyetinin zaten pek kaçamaklı vc çapraşık bir İfadeyle vazılmış okluğu hissedilen uzun bir rapo* runu okuyordu. v
Binaenaleyh, müteahhidin son günlerde gösterdiği t.nallül hasebiyle işbu kontratın feshi İle bir başka müteahhide müracaat zarureti hasıl olduğundan,o”
Muavin Niyaz! Bey. boş yere bütün dikkat ve alâkasını toplayıp dinlemeğe, anlamağa ça-hşıyor: fakat, bu parça parça sözlerden başka hiçbir şey kavrayamıyordu Bir kaç defa, gözlerini Servet Beyin yüzüne, daha doğrusu basına dikip okunan rapordan çıkarmak İstediği mânayı orada keşfetmek istedi, zira, ŞU kocaman salonun çatısı altında bu yuvarlak buz külçesiyle. ortakların gittikçe asılıp uzanan suratlarından başka bir yerde herhangi bir hakikate ermenin imkânı yok gibiydi.
Bu hususta alınan bütün tedbirlere ve yapılan teşebbüslere rağmen bir sürü nagohanzu-hur müşkülât ve mevanl hlzl bir kere daha hissedarlarımızın fedakârlığına başvurmak Istırarında bırakmıştır. Şöyle ki....”
Muavin Niyazi Bov, İrinden “anlaşıldı!” (Je-
258
di ve yanıbaşında oturanlardan biline doğru eğilip sordu:
“— Ne kadar istiyorlar?
Raporu okuyan zât, tam bu sırada idare heyetince tesbit edilen rakamı söylüyordu âma, Niyazi Bey, kulaklarına Arız olan bir uğultu yüzünden işltememişti. Yanındaki adam yavaş ve titrek bir sesle;
“— Bin beş yüz... dedi.
Muavin Bey, İki gün sonra bu bin beş yüzü de vermişti. Vermeyip de ne yapsaydı? Umumi Heyetin toplantısında sayısı yüz elliyi geçen ortaklar arasından bir kişi kalkıp da “vermem!” demiş miydi? Ve hattâ, idare Heyetine karşı cn ufak bir itirazda bulunmuş muydu? Ne gezer! Reis, nihayet başını kaldırıp da:
”— Söz İsteyen var mı? diye sorduğu vakit herkes Servet Beyin yüzüne melfıl melûl baka kalmamış mıydı?
O vakit herkesle beraber Muavin Niyazi Bey de ses çıkarmamış, bir İki ihtiraz! kayıtla o da herkese uymuş, verilen karara boyun eğmişti.
Fakat, bir kaç ay snnıa inşaat sahası denilen o boş topraklar Üstüne daha bir taş konmadan ve hu sefer hattâ bir umumi içtimaa bile lüzum görülmeden yapılan dördüncü bir fedakârlık talebi karşısında. Niyazi Beyin, oluz yıldır hep âmire itaat yüzünden uyuşup kalmış isyan damarları, birdenbire, çelikten birer yay gibi gerilmişti. Üst Üstle gelen mektuplara cevap bile vermemişti. Bunun üzerine, bir gün, noter vnsıtnsiylo kooperatifteki hissesinin başkasına devredildiği haberini alınca büsbütün tepesi atarak Ankara kazan, o kepçe, “Servet Bey vc Kumpanyası” aleyhine durmadan, usanmadan ortalığı karıştırmağa başlamıştı.
259
Mansur Zâde Hüaeyn Efendi. Saman Pazarındaki kümesinde — zira bu dükkâna bir dükkân demenin imkânı yoktu — kaba saba kilim parçalarlyle örtülü bir alçacık peykenin üstünde ve elleri önündeki saç mangalın sıcak küllerine uzanmış, uyuklayıp dururken, birdenbire, nasıl oldu da Ankara'nın bu en İşlek çarşısında Muavin Niyazi Beyin dalgın dalgın yürüdüğünü gördü? Her nedense, buna kendisi de şaşmıştı. Her nedense, dedik; zira. Msnsılr Zâde, hep uyur gibi görünen en uyanık insanlardan biridir.
”— Herhaba: yahu! Muavin Bey, Muavin Bey... Buyurmaz mısın?...
Çağırılan adam, ewelâ sesin nereden geldiğini anlamak için bir arkaya, bir sağa, bir sola baktı ve Mansur Zâdeyi oturduğu yerden, uzun kollarının ucunda Ucl faraş büyüklüğündeki elleriyle kendisine işaretler ettiğini görünce sağdan geri edip ağır ağır dükkâna — pardon kümese — doğru yöneldi. Nice yıldan beri tanışırlardı. Hattâ, Niyazi Bey, Hamamönü'nde. Ta-caddin Mahallesinde oturduğu zamanlar Mansur Zâde İle hemen hemen kapı komşuluğu etmişti. Bir akşnın geçmezdi kı. ya bu ona, ya o buna misafir gitmesin. Bu AnkaralI öbür hemşerlle-rine benzemezdi; yani yeril yabancı farkı gözetmezdi. Hattâ, denilebilir ki, araaıra yabancılarla hoşbeş etmeyi, hep yerlilerle düşüp kalkmağa tercih ederdi.
“— Değişik yüz görmek, değişik söz işitmek. insanın — ne bileyim ben! — söz temsili bu, gözünü, göglünü açıyor. Sankileylm; hava tebklll gibi bir şey oluyor. Hem de insan çok şey öğreniyor doğrusu... derdi.
(Devamı var)
260
21 Ocak 1950 T E N t İSTANBUL Sayfa 3
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Gelir Vergisi Kanununda telif kazançları
Fikir ve kalem erbabının kazançlarından alınacak vergi — Eski ve yeni istisnalar — Gelir Vergisiyle yazarlar hakkında yeniden tesis edilen mükellefiyetler
Osman Nuri BAYMAN
Vergi kanunlarının başlıca gayesi, hazîneye varidat temin etmektir. Bu itibarla, vatandaşların her türlü kazanç ve diğer gelirlerini kavraması ve her gelir sahibinin mümkün mertebe bu ödev dışında bırakılmaması esası prensip cila rak gözönünde tutulmakta ve bu da devlet mâliyesi için uygun düşmektedir. Ancak, memleketin diğer bazı yüksek menfaatleri mevcuttur ki, onların tahakkuku uğruna bu prensipten az çok fedakârlıkta bulunmak bir zaruret oluyor, tşte bu düşünce ile. gelir kanununda bazı istisnalar yer almıştır. îlim ve güzel sanatlar sahasında halkımızın geniş çapta muhtaç bulunduğu inkişafı, kısmen olsun, vergi yolıyle sağlamak ve teşvik etmek gayesiyle vazedilen hükümler bu istisnalardan bir kısmını teşkil eder. Bu kanunun tasarısını tetkik edersek aynı gayenin Büyük Millet Meclisinde ve hükümet çevrelerinde de yer aldığını görürüz. Şimdi. bu bahsi tetkik ederken, fikir ve kalem sahiplerinin yem kanunla ne gibi mazhariyetlere kavuştuklarını ve meriyetten kalkan kazanç vergisi kanunundaki hükümlere nazaran ne gibi yenilikler meydana geldiğini mütalâa edelim:
Gelir Vergisi Kanunu, telif işlerinden, yalnız müellif ve mütercimlerle, heykeltraş. bestekâr ve ressamların kazançları hakkında, üç suretle tahdit edilmiş bir istisna vazetmiştir. Bu tahditler şunlardır:
1 — Fikri mesa;siyle kazanç temin eden bir müellifin, parayı veren müessese nezdindeki durumuna taallûk eden kısımdır. Eğer, müellifin, fikir ve kariha mahsulü olan eserlerine karşılık olarak aldığı para, yıllık, aylık veya haftalık gibi muayyen bir miktar olur ve kendisi müesseseye bağlı bir memur olarak, bu ışı ifa e-derse. temin eylediği kazanç, telif hakkındaki istisnaya tâbi tutulmayacak ve hakkında, kanunun hizmet erbabı faslındaki hükümleri tatbik e-dilerek vergisi ücı etliler gibi kesilecektir.
2 — Böyle olmayıp da. hiç bir müesseseye bağlı olmaksızın serbest meslek halinde eserlerini neşrediyorsa,
a — Müelliflerin yalnız kitap ve risale halindeki eserleri vergiden müstesna olacak,
b — Makale ve fıkra halinde intişar eden yazılarla, gazete, mecmua muhabirlerinin havadis, röportaj mahiyetindeki yazılarından hâsıl olan kazançlar vergiye tâbi bulunacak,
c — Ressam ve heykeltraşların istisnaları, yaptıkları eserlere, bestekârların da notalara münhasır kalarak. bu kelimelerin medlûlü hanemdeki eserler vergiye tâbi tutulacaktır.
3 — İstisnadan istifade edebilen kitap ve risale müellifleriyle, ressam, heykeltraş ve bestekârların senelik kazançlannm beş bin liraya kadarki kısmı vergiye tâbi olmıyacalc ve bu miktarı aşan kazançlar umumi hükümler dahilinde vergilendirilecektir.
4 — Bir müclli* — kanun bu tâbiri umumi mânasında almış olup bestekâr, ressam ve heykeltraşîara şamildir — kendine hâs olan eserini bizzat neşretmey.p de. üzerinde sahip bulunduğu telif hakkını başka birine temlik eder veya kiralarsa, vergi bakımından hükümler değişmektedir. Şöyle ki:
a — Eğer müellif meydana getirdiği eserin, bilfarz bir kitabın telif ve neşir hakkını, muayyen bir para karşılığında başka b.r şahsa tarnamiyle devir ve temlik ederse, bu takdirde telif kazançları halisinde zikredilen hükümler yerine, ‘.sair kazançlar) bölümündeki esasla)* dahilinde muameleye tâbi tutulacaktır. Buradaki muafiyet haddi, telif kanalarındaki miktar kadar olup 5000 lirayı muhafaza etmektedir,.
b — Eğer telif ve neşir hakkı, müellif tarafından muvakkat bir zaman için bir bedel mukabilinde devredilmiş ise, bu takdirde iktisap edilen kazanç, bir hakkın kiralanması mahiyetinde telâkki olunarak, gayrı menkullerden gelen iratlar gibi vergilendirilecektir. Burada istisna miktarı, beş bin liradan iki bin beşyüz liraya düşmektedir.
Kazanç kanununda evvelce mevcut istisna hükümlerine gelince:
Resim, heykel ve nota halindeki e-serlerden hâsıl olan kazançları istisna mevzuunda bulundurmakla beraber,
1 — Kitap ve risalelerle gazete ve mecmualarda intişar eden makale ve fıkraları ihtiva etmekte,
2 — Müstesna tuttuğu bu kazançlarda 5000 ve 2500 lira gibi bir tahdit bulunmamakta,
3 — Telif hakkının devredilmesinden veya kiralanmasından ney d ana gelen kazançlardan vergi almamakta idi.
Her iki kanunun telif kazançları hakkmdaki şu hükümlerini Karşılaştırırsak, fikir ve kalem erbabı lehine yapılmış hiçbir yenilik bulunmadığını, buna mukabil, bunlardan bazıları hakkında evvelce mevcut istisnaların ilga edildiğini ve ilga edilmiyenlerin de tahdit edildiklerini görürüz. 5000 ve 2500 liralık tahditleri, bütün diğer kazanç erbabiyle — umumilik bakımından — izah etmek mümkün ise de, kitap ve risalelere verilen muafiyetlerden makale ve ftkralaıın uzak tutulmalarını mazur göstermek için mantıki hiç bir sebep mevcut olmadığı gibi bu tefrikte, herhangi ilmi veya ahlâkî bir gaye de mündemiç değildir. Böylece, bilfarz, uydurma zâbıta vakalarını veya açık saçık aşk maceralarını hikâne eden romanlar vergi istisnalariyle himayeye mazhar olurken memleketin ciddi ve hayati mevzularını münakaşa eden makale ve fıkra şeklindeki yazıların kazançları, mükellefiyet çevresine alınmak suretiyle bir tezat meydana gelmiş oluyer.
Bu tezadı irfan hayatımız zararı-ne düşülmüş bir hatâ ve gelir kanunu namına bir nakise olarak kaydetmek yerinde olur.
İngiltere - İsrail mali görüşmeleri
Telaviv (Reuter - Hususi) — İsrail Hükümet mehafilinden alınan haberlere göre. 25 ocakta Londrada başlaması beklenen İngiliz - İsrail mali görüşmeleri şu meseleler üzerinde cereyan edecektir: Sterling deblokajı, İngiliz mandasının nihayet lenmcsınden çıkan mali mevzular ve petrol meselesi.
Görüşmeler için Londraya üç heyet gideceği bildirilmiştir. Hükümet sözcüsü, ayrıca lsraile ait sterling hesaplarının debloke edilmesi hususunda bir anlaşmaya varılacağını umduğunu ve eğer bu mesele derhal halledilmezse, İngilterenin İsrail piyasasını tamamen kaybetmesi tehlikesi bulunduğunu ilâve etmiştir.
Devlet İktisadî teşekküllerinin durumu
Dün, üç işletmenin raporu kabul edildi
Ankara, 20 (Hususî muhabirimiz bildiriyor)
iktisadi Devlet Tevekkülleri Getiri Kuntlu bû/jün saat 10 da B M, Meclisi kütüphanesinde Devlet Bakanı Cemil Sait Barlasın balkanlığnida, toplandı.
Çoğunluk hâsıl olamadığı için müzakerelere bir saat gecikme ile başlandı.
Sellüloz Sanayii Müessesesi
İsviçre, bazı maddelerin gümrüklerini arttırdı
Zürich (Reuter - Hususi) — İsviçre Hükümeti, 1 ocak tarihinden itibaren muteber olmak üzere, bazı ithal mallarından alınan gümrük resimlerine zam yapıldığını ilân etmiştir. Zam yapılan belli başlı maddeler
şunlardır:
Pirinç, çeltik, kırık pirinç ve diğer hububata yüzde dört, bakliyata yüzde dört, yağlı tohumlara yüzde bir. keten tohumu, küspe, susam ve soya fasulyasma yüzde beş.
1^ Dünya Haberleri
Japonya, yabancı sermayeyi teşvik ediyor
★ Tokyo (Reuter - Hususi) — Japon Başbakanı, mühim vergi muafiyetleri tanımak suretiyle yabancı sermayeyi Japonyaya celbe muvaffak olacağı ümidini izhar etmiştir.
Başbakan, yabancı sermayenin Japonyaya memnuniyet verici bir giriş halinde bulunduğunu da ilâve etmiştir.
Hindlstanın aralık ayı ithalât ve İhracatı
★ Yeni Delhi 20 (YİRS) — Hindistan m aralık ayında yaptığı ihracat, 500 milyon rupiye varmıştır, ithalât ise 350 milyon rupiyi aşmamıştır.
İngiltere’de köınür istihsali artıyor
★ ingilteredeki kömür istihsali devamlı bir surette terakki etmektedir. 1947 senesinde 23.250.000 Ingiliz liralık bir zarar gösteren bu istihsal 1948 senesinde bir milyon beş yüz bin İngiliz liralık kâr temin etmiş ve bu kâr 1940 senesinde 10.000.000 İngiliz lirasına yükselmiştir.
Hindistan Hükümeti teknik yardım istiyor
★ Yeni Delhi 20 (YİRS) — Hindistan Hükümeti, Milletlerarası I-mar Teşkilâtından teknik yardım talebinde bulunmuştur. Temin e-dilecek yardım. Hindistanda mesken inşasına sarfedilecektir.
Şimal memleketleri Gümrük Birliği kurulamıyor
★ Londra 20 (YİRS) — Danimarka, Norveç, İsveç ve İzlanda arasında devam eden Gümrük Birliği konuşmaları, talik edilmiştir. Bu hususta yayınlanan bir tebliğ, böyle bir birliğin, bugünkü durum karşısında kurulamıyacağını bil-
_ dirmiştir.
Norveç’in serbest İthal listesi
★ Oslo (Reuter - Hususi)* — 1 o-caktan itibaren tatbik edilceği evvelce bildirilen Norveç serbest ithal listesi ilân edilmiş bulunmaktadır. Ziraat ve sanayi maki-naları yedek parçaları, bu listenin ihtiva ettiği en mühim maddeleri teşkil etmektedir.
İsviçre köylüsünün geliri arttı
★ Bern 20 (YİRS) — İsviçre köyleri, 1949 yılında tarımla illgili istihsalâtta 2.195.500.000 frank temin etmişlerdir. Bu rakam 1948 yılından 2,4 milyon frank fazladır.
İngiltere’de demir istihsali artıyor
★ İngilterenin Demir ve Çelik Federasyonunun son neşrettiği bültene nazaran, 1950 senesindeki istihsalini 250.000 ton artacağı tahmin edilmektedir. Bu tahmin tahakkuk ettiği takdirde, 1950 senesinin istihsali 15.750.000 tona yükselmiş olacaktır.
Bünyesi içinde Klor Alkali. Sellüloz ve Kâğıt Fabri-kalariyle bir kısım yardımcı İşletmeleri bulunduran Sümerbank Sellüloz Sanayii Müessesesi, 20 minyon liradan ibaret bulunan itibari ve Ödenmiş sermayesine mukabil yapılmakta olan işler de dahil olmak üzere sabit kıymetlere bağladığı meblâğ 26.8 milyon liraya varmakta ve bunun amorti edilen kısmı İse 8,8 milyon liraya baliğ olmakladır.
Müessescnin 1918 yılı içindeki imal ve istihsal faaliyetlerinde Klor - Alkali Fabrikası hariç diğer ünitelerin istihsal bacımlarında zikre şayan bir değişiklik olmamış. yalnız Klor - Alkali Fabrikası esas istihsalinin %12,6 ya varan bir artış kaydetmiştir. Ham madde fiatlerindeki düşüşler muvacehesinde 1949 yılına devredilen nispeten yüksek flatll mubayantın oldukça mühim bir yekûna baliğ olduğu gözönündc tutulacak olursa 19*18 yılı faaliyetlerinin 1945 e nazaran aksedecek neticelerin ferahlandırın olmadığı neticesini verebilir.
Müessesenin 1948 yılındaki umumi alım tutarı 12,8 milyon lira, gelecek seneye devredilen ham madde stokları 6.3 milyon lira olup satış tutarı İse geçen yılın 23,4 milyonuna karşılık .19,6 milyon liraya düşmüştür.
Bu yıl içinde 243 ton süt kostik, 987 ton kireç kaymağı, 314 ton tuz asidi. 30 ton mayi klor, 15794 ton kâğıt ve karton satılmıştır.
Murakabe heyeti raporunda müesıesc hakkında şu temenniler izhar edilmektedir:
Talimatnamelerin tanzimi, müessese ödenmiş sermayesinin ihtiyaç nispetinde arttırılması, umumi programların tanziminde sıhhatli prevülerde bulunulması, ana ham madde harici mubayaalarda ihtiyaçtan fazla mal alınmaması, mihaniki hamur gümrük resminin indirilmesi. stok limitleri üzerinde hassasiyetle durulması ve fazlalarının mümkün mertebe süratle eritilmesi, gazete kâğıdının maliyetinden düşük fiatle satılmasından vazgeçilmesi...
Genel Kurul tarafından seçilen komisyonun raporunda yukardaki noktalara temas edildikten sonra, şöyle denilmektedir:
Her sene müzakere mevzuu olan ham madde meselesinin İncelenmesi ve bunun hallinden evvel tevsllcre müteallik taahhütlere girişilmemesi ve derpiş edilen tevsi ve ilâvelerin ne dereceye kadar İsabetli olacağının bir heyet marifetiyle tetkik) takarrür etmişti. Bu hususta teşkil edilen heyet henüz bir karara varamamıştır Netice olarak, ikinci kâğıt fabrikasının tevsii ve üçüncü fabrikanın tesisi takarrür e-derek sanayi plânına alınmıştır. Ancak, siparişlerin bu plândaki kapasitelerden da-
ha geniş tutulmuş olması, şimdilik 6 milyon lirayı tecavüz eden ve ilerde ne kadara varacağı kati olarak t.esbıt edilemiyen bir depasman’a sebebiyet vermiştir. Yapılan teftişte taayyün eden bu tecavüzü idare heyeti ve umum müdürlük, bir ek ö-denek olarak kabul etmiştir. Murakabe heyeti, bu durumun noksan malûmata istinat ettiği iddiasındadır.
Meclis komisyonu, bunun bir tahkik mevzuu yapılmasını istemektedir. Komisyon, bilançonun tasdikiyle memurlara birer maaş nispetinde temettü ikramiyesi tevziini istemiştir. Kâğıt fabrikasının tevsii için Avru-padan plâna uymıyan makinelerin mubayaa, edilmesi sebeplerinin tahkiki hakkında raporda yer alan kısma umum müdür cevap vererek bu mevzuun hâlen tahkik edilmekte bulunduğunu söyledi. Rapor üzerinde muvafık ve muhalif bir çok milletvekilleri söz aldılar. Hükümetin kâğıt mubayaalarım fabrikadan yapmayarak dış memleketlerden alması, maliyet fiatlerinin düşürülmesi üzerinde sualler sordular. Bu meyanda Ahmet Oğuz, devlet işletmeciliğinin mukadder akıbetine doğru gittiğini söyliyerek, dış ticaret politikasında müteaddit memleketlerle yapılan anlaşmalar ve serbest döviz rejimine doğru gidilmesi dolayısiylc bu akıbetin hızlandığını belirtmiştir.
Umum müdür, verdiği cevapta, maliyeti düşürmek i-çin odun fiatlni indirmek i-cap ettiğini söylemiştir.
İdare, odunu dış piyasaya nazar.an dört misli pahalıya almaktadır.
Mamalıh bu şartlar baki kalsa da üçüncü fabrika kurulduğu zaman maliyet Ç£22 inecektu Neticede rapor ka-tyıl edildi.
Genel Kurul, saat M e kadar devam eden bu toplantısında Divriği» Demir Madenleri, Sûmerbank Sellüloz Sanayi ve Ereğli Kömürleri İşletmeleri M ilçese seterinin 1948 yılı hesap ve muamelelerini inceli yen komisyon raporlarını müzakere ve kabul etti.
Ereğli Kömür İşletmesi
Etibank Ereğli Kömürleri işletme Müepsesesİ, 1948 yılında tertiplediği programdan 20 hin, bir önceki yıldan da 77 bin ton fnzlasiyle 4 milyon tondan fazla kömür ihraç etmiş, bundan da 2,5 milyon tonu tecavüz eden miktarda satılabilir kömür elde etmiştir. Ayrıca Kok Fabrikasında 66.8 hin ton sömi kok, 7,4 bin ton briket ve 4,3 bin ton çeşitli tâli maddeler istihsal edilmiştir.
Yıl içinde muhtelif neviden 2,31 milyon ton kömür satılmıştır.
Murakabe raporuna göre. Havzaya daha geniş bir inkişaf sağhyacak kayde değer bir faaliyet olmamıştır. Müessese idari bünyesinin ıslahı zarureti aktüel durumunu muhafaza etmektedir,
1948 yılında yalnız kömür istihsal iğleri için 6,7 milyon gündelik yapılmış ve işçilik için 39,3 milyon lira, sosyal İşlere de 11,6 milyon lira ödenmiştir.
Gündelik başına İsabet e-den ortalama ücret ve sosyal masraf. 461 kuruştur. Müessesenin her türlü kömür satışından gördüğü zarar 14.3 milyon hra olup diğer muhtelif zarar ve kârların ilâve ve tenkisi İle bilanço zararı 19,5 milyon liraya yükselmiştir.
Kurumun 1948 yılında re-alize ettiği inşa ve tesis işleri 8,2 milyon liraya yaklaşmaktadır.
Kömür satışlarında dış piyasalara satış nispeti, 7 bin tondan umumi >ekûnun ancak f/(0.3 ünü teşkil etmektedir Havzanın yeni tesislere olan ihtiyacının gerektirdiği finansmanın işletme öz kaynaklariyle karşılanması imkânsız iken kömür satış fiatlerinin maliyetten aşağı olarak tesbiti münasebetiyle hâsıl olan zararın zamanında hükümetçe ödenmemesi yüzünden işletme, müşkül bir malî duruma düşmüştür.
Bunun ıslahı, hükümetin
Divriği Demir Madenleri

İşletmesi
Divriği Demir Madenleri işletmesi Müessesesi, 4,2 milyon liralık ödenmiş sermaye ile Etibank topluluğunda ve demir - çelik sanayiinde mühim mevkii bulunan mü-esseselerimizdendir.
1948 de 11 inci işletme yılını idrak eden müessese, bu müddet zarfında » milyon 263 bin 157 lon brüt cevher istihsal ve bunun 1 milyon 133 bin 520 tonunu satarak ceman 375 bin lira kâr temin etmiştir.
14 yılda Sıvasın ziraata la-verişsiz yerlerinde oturan köylülere 2,2 milyon iş yevmiyesi temin edilmiş ve bunlara 4 milyon liraya yakın bir gelir sağlanmıştır 1948 yılında ödenen ücret. 487 bin liradır. Sosyal masraflar da bu yıl içinde 318 bin
Müessesesi
lirayı bulmuştur. Bu müessese, Karabük fabrikasının demir cevheri bakımından en büyük besleyicisidir.
1948 hesaplarına göre, sermaye rantabilitesi %11,5 o-lup bu öz kaynaklarda %7.5, umumi rantabillte de %4,7 dir. Satılan cevhere, ton başına İsabet eden brüt, kâr 9.76, ticari kâr 3,79, net kâr ise 3,07 liradır. Müessesenin işletme faaliyetleri umumiyetle bir artış kaydetmiştir. Komisyon raporunun okunmasını müteakip demirin ihtiva ettiği kükürdün temizlenmesi ve Karabük fabrikalarının demir ihtiyacının karşılanması tedbirlerinin a-hnmanıası sebepleri üzerinde duruldu. Umum Müdür tarafından verilen izahattan sonra rapor kabul edildi.
tekabbül ettiği zararları, vaktinde ödemesi, müessese ödenmiş sermayesinin normal seviyeye yükseltilmesi, mekanizasyon işinin hızlandırılması ile kabil olduğu görülmektedir. Havzada a-menajman plân ve programının tahakkuku için bir hayli işlere ve taahhütlere girişilmiştir, Teknik elemanların gerek bugünkü ve gerek ileriye matuf muvaffak neticelerin sağlanmasında gösterdikleri feragatli çalışmalar, üstün gayret ve başarılar, memnunluk uyandıracak vaziyettedir.
Genel Kurul tarafından seçilen komisyon, hazırladığı raporda yukarda belirtilen noktalardan başka Havzaya müstakar, kalifiye işçi yetiştirilmesini teminen a-menajman projesinde yer almış bulunan müesseseler!n ve sosyal tesislerin bir an önce ikmali istenmiştir. Verilen malûmata göre. Orman Umum Müdürlüğü tarafından teslim edilecek maden direklerinin 1949 yılından itibaren ilcrikl seneler için 50 metre mikâbından a-şağı olmamak üzere 51,2 lira bedelle satılması hususu takarrür ettirilmiştir.
Raporun müzakeresinde müessesenin zarar etmesi ü-zerlnde duruldu. Ahmet O-ğuz, devlet işletmelerinin iktisadi icaplara göre basiretli bir tüccar gibi hareket etmesini beklerken hâlâ fiat tesbiti müdahalesinde bulunuluyor diyerek lenkidler yaptı. Umum Müdür Ihsan Soyak, buna cevap vererek: "Büyük umenajman işlerinin 1957 de tamamlanacağını u-muyoruz. Bu işler için Mar-shall yardım plânından para ayrılmıştır. Nisanda anlaşma aktedilecektir. Şimdiden Amerika ve ingiltere-den makineler gelmeğe başlamıştır.” dedi.
Hıfzı Oğuz Bekata: 'İşletmenin zararı büyüktür. Müessese, her sene kendi kendini yemekledir. Bunun neye varacağı malum değildir Kömürün tonunun 31 liraya satılması doğru değildir.’’ dedi.
Ahmet Oğuz, tekrar söz alarak hükümetin bilhassa seçim arifesinde fiat meselesine temas etmekten korktuğunu söylemesi üzerine Cavit Ekin. Ereğliye Mar-shall yardımından 30 milyon lira ayrıldığını hatırlattı. Cemil Sait Barlas: işin seçim endişesiyle alâkası olmadığını belirterek bunda psikolojik endişelerin âmil olduğunu söyledi. Ahmet O-ğuzun kömür fiatlerine zam işini seçimlerden evvel ele alınız demesi üzerine Bakan şöyle devam etti:
"— Evet! Seçimden evvel ele alacağız ve bunun Ahmet Oğuz tarafından istenildiğini kaydedeceğiz”
Başkan, maden kömürü fiatlerinin yeniden ele alınması, İşletme zararının ö-denmesl hususunda hükümet nezdinde teşebbüse geçilmesini ayrı ayrı reye koydu ve bu teklifler ittifakla kabul edildi. Raporun tamamı da kabul edildikten sonra oturuma son verildi.
Balıkçıların yıllık toplantısı
Balıkçılar, balık resmi nin bir an evvel kaldırılmasın), iplik içiıı döviz, verilmesini hükümetten istemişlerdir
Dün Balıkçılar Cemiyeti. Eminönü Halkevinde yıllık toplantısını yapmıştır. Toplantıda İdare Heyetinin bir senelik faaliyet raporu okunmuş. bundan sonra söz alan kzalar, en ziyade, balıktan alınan rüsûm ü-zerinde durmuşlardır. Bilindiği gibi, balıktan alman yüzde 12 resmin kaldırılacağı, hattâ bu yolda bir kanun tasarısının hazırlandığı bile yazılmıştı. Azalar, kanun tasarısının bir an evvel B. M, Meclisine sevke-dilnıesl için, muhtelif makamlara telgraf çekilmesini teklif etmişlerdir. Bu teklif kabul edilmiştir.
Bundan sonra pamuk ipliği ihtikârı hakkında lenkidler yapılmıştır. E-kononıi ve Ticaret Bakanlığı, ağ ipliğine döviz vermediği için, son zamanlarda 30 liraya alınması lâzım gelen bir paket İplik, şimdi 60 liraya yükselmiştir. Söz alan kzalar, balık istihsalâtının ucuza maledılmesi için, her şeyden evvel, ipliğe döviz verilmesini Hükümetten istemişlerdir.
V.
Kongrede Marshall Planı da bahis mevzuu olmuştur. Marshall Plânından balıkçıların ne suretle istifade edileceği de görüşülmüştür. Bu hususta Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından malûmat almak için bir heyetin Ankaraya gönderilmesine karar verilmiştir.
Mamul maddelerimizi
ihraç imkânları
Bölge Sanayi Birliği, bu yolda tetkikler yapıyor
Bölge Sanayi Birliği, mâmul maddelerimizden hangilerinin dış piyasalara ihraç edilebileceğini tetkik etmektedir. Birlik, bu hususta muhtelif sanayi zümrelerinin fikirlerini sormakladır. Bunlardan, bakır eşya, deri eşya yapan fabrikaların, bu mamulleri ihraç edebileceği anlaşılmıştır.
Diğer taraftan İzmir Bölge Sanayi Birliği de, İzmir bölgesinde fabrikaların durumunu bu bakımdan tetkik etmektedir, İzmir sanayicileri, deri çanta, sofra takımları gibi eşyanın ihraç edilebileceği Sanayi Birliğine bildirmişlerdir.
Liyej Enternasyonal Fuarı
Belçika Elçiliğinden bildirildiğine göre, Liyej Enternasyonal Fuarı 29 nisan 1950 den 14 mayıs 1950 ye kadar devam edecektir. Fuarda muhtelif sınaî sahalarda kullanılacak elektrik malzemesi, mühim yeniliklerle teşhir edilecektir. Madencilik, mekanik ve sınai elektrik sahalarını alâkalandıran yenilikler, sanayicileri şimdiden teşebbüslerine daha iyi teçhizat aramaya şevketinektedir. Fuara iştirak miktarının çok olacağı tahmin olunuyor.
1950 Türkiye İktisat Kongresi
Tüccar Derneğinin yıllık kongresi, önümüzdeki cuma günü Liman Lokantasında toplanacaktır. Kongrede, Derneğin bir senelik faaliyeti, 949 bilânçosu, 950 bütçesi görüşülecek. bundan başka 1950 ye kadar iktisat Kongresinin ne zaman toplanacağına dair bir karar verilecektir.
20/1/1950 Cuma
İzmir
Adana
(*) Gününde Bornada muaınolesi tescil edilmcmU tahvilât vû eshamın arz ve taleplere göre taayTÜn eden takribi piyasa değerleri.
Nebatı İtiL'lar.
laglı hılııırıılıır*.
Kendiri oiıurnu
Ver fıstığı kabuklu
İlam deriler:
Sığır salıımura kilosu
ne nazaran daha sakındır.
Pamukyağı
f I ııbıılmî:
Buğday Yumuşak
N oh ııl
nn türel
dur.
Kıırıı M ey \ ular:
Borsalarda Vaziyet
İstanbul
Ticaret Borsasında fındık satışlarında
gevşeklik hissedilmektedir. Evvelce ta-
kaslı mallardan alınan fındıkların, piya-
saya satıldığı anlaşılmaktadır.
Nebati yağlar sağlamlığını muhafaza
etmektedir. Tiftik piyasasına gelince, ar-
tık hararetli satış devresini geçirdiği için,
eski ehemmiyetini kaybetmiştir. Elde ka-
lan son partilerin satışları yapılmaktadır.
Kambiyo ve Esham Borsasmda, şirket-
lerin yıllık toplantıları başlaTığı için,
bazı şirket
tahvillerine karşı
ler artmıştır. Altın piyasası ise durgun-
Boraada kurıı üzüm piyasasında karar-
sızlık devam etmektedir, incir İse sağ-
lam bir durumdadır. Pamuk piyasası dü-
piyasası ise istikrarlı bir şekle girmiştir.
Borsada pamuk flatlerl eski seviyesini
muhafaza etmektedir.
istek-
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Kapanış
ı Sterling 7.84.50 7.87.50
100 Dolar 281 50 282 00
100 Fr. Frangı... 0.80 0.80
100 İsviçre Fr.... 84.03 61.03
100 Briç. Fr. ... 5.60 5.60
100 îsveç Kr 54.12.50 54.12 60
100 Florin 73.68.40 73.68.40
100 Liret 0.14.128 0 14 128
100 Drahmi 0.01.876 0.01.876
100 Eacoudos ... 0 73.90 9.73.90
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Klllçe Yerli Gr. 6.17 6 17
Külçe OeKUHBa, 6.24 6.25
Cumhuriyet ... 42.20 42 30
Reşat 11 60 44 An
Unmlt 4H 70 41 .
Gulden 40 (wt 41
înelilz ............ 54 70 5 1
Fransız kok.... (5.40 uT.OU 15.50
NapoUoo III... 42 50 42.50
ÎMViçre 41.80 42.50
New-York’trt : onsu : ( 35
Gumuş, Platin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr.
Plâtin 10.- 11.—
Zürich Borsası (Serbest)
tavjçro Frangı
En aşağı En yukarı
Türk liram 0.85 0.05
Dolar 4.28 1 29 50
Sterling 10 05 10 25
|l Fr/ınsız Frang). . 1 09 1 12
ESHAM VE TAHVİLÂT
Dev et Tahvilleri
İkrnmlyril tahviller Kapanış (”)
%5 )933 Ergani 23.- 23.-
%ö 1938 Ikramlyeil 21.20 21.25
%5 Milli Müdafaa I 70.50 20.50
1941 Demiryolu IV ... 102.50 102 60
%5 1941 Demiryolu V 97.00 98.00
%4 1/2 1949 İkramiyen ... 95.50 95.50
Diğerleri (â-6 1041 Demiryolu V1 97.— 07.—
*7e6 Kalkınma 1 97 50 07 50
%6 1948 11 06.25 06.25
111 97.75 97.75
%6 1948 İstikrarı 1 07.50 97.50
1948 İl 07.25 97.25
«Je7 1934 Slvas-Erzurum 1. (0.65 !0.tt5
%7 1934 ” .. ll-VU. 20.60 20.70
%7 194) Demiryolu 1 20.90 20.90
%7 1911 (1 21.60 21.60
%7 1941 ., 111 21.20 21 20
G.7 Milli Müdafaa 1 21.10 21.20
%7 .. 21.05 21.65
^l .. .. U1 21 90 22-
r.7 „ ., v 22 15 22.15
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 108.50 107.—
• » «» ıı C. — —
•» .. %60 57.80 58.—
M ,, Mümos. Senet. 67.00 68-
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası 128.— 130.—
Türkiye İş Bankası 25.10 2510
Türk Ticaret Bankajı 6.— 5.-
Aralan Çimento 16.- 16.-
Çark Değirmencilik 23.25 23.60
Milli Reasürans —
Ecnebi Tahviller
MlBir Kredi fnnıılvr 1903
Zeytinyağı (Kkstnı • katın)
Ayçiçeği lotıumu
K et enlohumu
Sutuını
Dokuma Ilımı Maddeleri:
Tiftik ana inal
Tiftik (Na türel)
ınpaıc Anadolu (Kırkım)
Keçi tuzlu kuru kilosu
Koyun hava kurusu kilosu
Mezbaha sığır vaa klloau
Buğday beri
Arpn Biralık
Arpıı Yemlik .(dökme)
Mısır (Sarı) çuvallı
Fasulya Tombul (çuvallı»
F’naulye Çalı sert (dökınu)
K jryeml
Mercimek kırmızı Iç çuval
Mcrclınck yeşil (Sis as)
Fındık (ksluıkhı sivri) Fındık (Iç tombul)
Ceviz (kabuklu)
Ceviz Uç natürcl)
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Ayçiçeği (Ftaflııe f('nokrlb
Kuğun
31.35
80.—
24.—
21.20
81.—
33.—
35.20
43.—
61 —
149.—
42.—

140.— 175.—
250 —
170.—
Eski Kapanış
31.35
30.3 25.1"
24 —
24.25
34 —
37 —
41 —
47.—
22.—
34.— 42 — 47.— 84.— 76.—
63.— 150.—
II.—
150.—
27Ö.—
200.—
245.—
I6O
Bugün Son kapanış
Üzüm çekirdeksiz No.9 55.— 55.—
incir A serisi .No. 8... 54.— 54 —
,, B scriHİ No. 108 43.— 43 —
Pamuk A kain 1 235.— 235.—
Pamuk Akahı II 205.— 205.—
Pıımuk Akala IU 205.— 205.-
Pamukyağı (rafine) ... 155.— 155.—
Pııınuk çekirdeği 16.50 16.30
Buğday (Buşcll = Sent) ......
Sert Kış mahsulü No. 2 ....
Kırmızı . ., No. .......
Pamuk Mlddllng (Lıbrori=Sent) Mart
Mayıs .....................
Temmuz ....................
Ekim ......................
• •
Dün
259.5 233.-
(10.93
30.90
30.53
28.62
60.—
23.-
22.5
37.— 39-10
Eski kur
262. -
235.-
3U.T5
30.60
30.08
28.46
Ö8-60
23.-22.5
37.-
39-40
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akma a 190.— 200.—
Pamuk Aknla il 207.—
Pnınulc Akala III 150.— 110.—
Pamuk Yerli 1 144.—
Pamuk yerli 11 144.—
x *
Tiftik (Lıbrosl = Scnt) . Tvksns No. 1............
Fındık (LlbrrulzzScnt) . Kabuklu Yeril İri ....
.. .. orta
Levent iç ithal malı Ekstra iri İç malı
Kuru üzılm (Libresi—Sent) .......
Thompson çekirdeksiz Mçme Keten tohumu (Buşell=:Dolar) ... Minnenpolls ....................
Kalay ı Llbreal=Sent) .......
Levha-teneke (100 Ubrc dolar)
U.5-12
U.5-UJ
3.00-399
77.75-78
7.50
3.90-3.99
77.75-78
7.50
Londra Borsası
Ketoıı tohumu (Tonu=Sterlin 1 ... Bombay 83— 63—
Kalküta 62.- 62.-
Yer fıstığı Hindistan 63— 61.5
Bradford Piyasası
170.— 140.—
160.— 113.—
Tiftik iyi mui (Llbrcsi=Ponl) ... 34— 84—
Eskişehir Ticaret Borsası n Sıra malı 30— 30—
Yün Anadolu „ ,, 18.50 19.50
Buğday yumuşak ...... 35— 84— „ Trakya M - —
82.-
82.50
Buğday sert
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=TaIIarı)
ABhmounl Kısa eyaflı F/G... Karnık Uzun elyaflı FZG...
85.50
99.—
87.70
100.25
Sayfa 4
YENİ t S T A N B U L
21 Ocnk İDM
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
- —-- ----- -• a-j—r- *- - —— - * •m-*’.—

Mahkemede delirdiği işin asılmaktan kurtulan Japon milliyetçisi Dr. Okava ’nın sözleri:

9
"Japonya, Asyayı istilâ için üçüncü dünya harbini bekliyor,,
Tokyo, (Frajıce Presse Ajansı bildiı-iyor) — En hararetli Japon milliyetçisi olan ve istilâ* cı fikirlerinden dolayı hapis,hattâ da-rağacını hak eden Dr. Okava, Asya hâkimiyeti için Japonyanın tekrar mücadeleye başlıyacağını ümit etmektedir. Okava’nın fikrine göre, bu, elli sene sonra, üçüncü dünya harbi çıktığı zaman mümkün olacaktır.
Dünyanın en tehlikeli propagandacılarından biri olan Okava. Tokyoda-ki Milletlerarası Mahkemede, Japon-yanın 25 eski idarecisi arasında başını kurtaran ve serbest dolaşan tek harp mücrimidir. Mahkeme esnasında delilik buhranları gösterdiği için dar-ağacma gönderilcmemiştir. şimdi bu akli müvazenesizliğl düzelmiş gibidir.
Kırk ay evvel o, Amerikan askerî polisi tarafından mahkemedeki suçlu sandalyasından alınıp tımarhaneye götürülmüştü. Çünkü mahkemenin ilk günü, büyük ümformalariyle yer almış Japon generallerinin arasında pijama ile hâkimlerin karşısına çıktı ve iddianame okunurken eski Başbakan General Tojo’nun çıplak kafasına bir tokat aşketti. Şimdi Tokyo-ya yakın dağlardan birinde sakin bir hayat yaşamakta ve ayda iki defa, basit bir vatandaş gibi, evvelce dünyanın başkendi yapmayı düşündüğü Tokyo sokaklarında dolaşmaktadır.
Tımarhanede hı r gün Hazret-i Mu-hammed'in hayali ile konuştuğunu iddia eden Okava. bu ay içinde Kur’-an-ı Kerimin Japonca tercümesini neşredecektir. O. biç bir ecnebi memlekete gitmediği halde tam yedi lisanda okur, konuşur ve yazar.
Okava, memleketinin mağlûbiyetine ve kendisinin evvelâ hapishaneye
eonra da tımarhaneye atılmış olmasına rağmen, hiç değişmemiştir. Gene eskisi gibi heyecanlı ve ateşli nutuklar vererek. “Asil Japon ırkının, Asyadaki vahşi halk sürülerine tahakküm etmesi lâzım geldiğini” söylemekte ve düşüncelerini açıkça anlatmaktadır. Pek deli görünmemekle beraber, hayalperest ve megaloman olduğu muhakkaktır. Mahkemede başgösteren deliliği ise. her halde o-nun için pek hayırlı olmuştur.
O şimdi, Tokyodan iki saat uzakta, Amerikalıların bulunmadığı Atsu-gl ormanı içinde, dolambaçlı ve tozlu yollardan sonra varılan geniş ahşap evinde karısı ve kedisi île bers-ber oturuyor ve “zaman” mefhumunun dışında yatıyor. Karısı, saçları ağarmış küçücük bir Japon kadınıdır. Kocasının hizmetçisi vazıyetinde olup, onun her sözünde, mâbudun ö-nünde dua eden eokl zaman kadınları gibi hürmetle eğilir.
Pek nâdir olarak evlerine bir ziyaretçi geldiği zaman Okava, zayıf vücudunu Örten kimonosu ile misafirini karşılar, sarsak hareketlerle ve gene hürmetle onu selâmlar. Fakat, ecnebi Adetler onların evinden atıldığı için ziyaretçinin elini sıkmaz. İçinde bütün dillerden binlerce cilt eser bulunan kütüphanesinin rafları önündeki koltuğuna oturarak, Japonyanın istikbali hakkında İngilizce bir nutuk vermeğe başlar. O. maziden konuşmakta ekseriya tereddüt eder,
İşte bu Okava, İkincisi başardı olmadığı için, şimdi bir üçüncü dünya harbinden bahsetmektedir. Bir fincan çay içerken ve pirinçli pastasını gevelerken şunları söylemektedir: "Amerikanın nüfuzu altında bu-
lunan Japonya, elli seneden evvel istiklâline kavuşamaz.Fakat bir üçüncü dünya harbinden istifade ederek gayesine erişebilir. Zira bu üçüncü harp Batı medeniyetinin intihan dernek o-lacaktır. Son harp ispat etti ki. Japonya Asyayı idare kabiliyetine malik değilmiş. Her sahada bir şefin ve onun arkasında sürülerin bulunması esas hakikattir. Şimdi biz şeflik vazifesini Hindlstana veya Çine bıraktık. Amerikalılara hücum etmek bir delilikti. Bundan ne Japon amiralleri, ne de siyaset adamları mesuldür. Mağlûbiyetimizin tek mesulü generallerdir. Onları astıkları iyi oldu. Fakat Çine hücum etmek doğru ve isabetli bir hareketti.”
Okava, içini çekerek sözlerine şöyle devam etmektedir: “Japonya şimdi yolunu arıyor Amerikan yardımı memleketimizi sarhoş etti. Amma, biz bu yüzden bir Amerikan müstemlekesi olamayız. Biz Amerikadan teknik ve Rusyadan disiplin öğrenmeliyiz. Amerikalılar no derse desinler, Rusların teşkilâtçılığı gayet esaslıdır. Japonlar, iki bin senelik tarihlerinden silkinip modernlvşmelidırler. Bugün Japonyanın blı şefe ihtiyacı vardır. Başbakan Yoşida iyi bir adam amma, vaziyeti anlıyan iyor. Onun da Mac Arthıır’ün de İstihbaratları gayet kötüdür.”
Japonyanın demokratlaşmasından hiç ae memnun görünmlyen Okava; “Japon halkının demokrasiden anladıkları, saçlarını uzatmak ve çıtır-bak yani Amerikan dansı oynamak-tır. Japon kültürü bunların hepsinden mükemmeldir ve Amerikalılar hiç bir şevi değlştirnüyeceklerdir” demektedir.
Amerikadan intibalar
Milletlerarası Adalet
Biz Amerikalıları
Divanında alenî
toplantı yapılacak
nasıl biliyormuşuz
Yazan : Oğuz TÜRKKAN
Hükûmet, Türkiye hakkında lif memleketlerde galip olan tesblt edebilir ve bu anketin münevverlerimizin tetkikine lebillr.
rnuhte-kanaati sonucu, arzedi-
memleketi hak-tenkide girişırse-çünkü Amerikalı

Totaliter cereyanlar ve din teşkilâtı
Yazan; M. NERMÎ
dinler bütüncüllük zihniyetini yıkmak bir savaş vasıtası
Fransız esprisi
Bu espri, hâdiseyi, yalnız gülünç zaviyesinden ele alıp, enine boyuna işler
Sabri Esat SİYAVCŞGÜ.
AMERIKALI. bir ecnebiyle tanıştığı zaman, ilk olarak: “A. ıııerıkayı nasıl buldunu?,. diye sorar. Ve vereceğiniz cevabı merakla bekler. “Demokrattır, kozmopolittir,, diye düşünüp, kında samimi bir nu hata edersiniz, dostunuz içerler,
Amerikalılar, başkalarının kendilerini nasıl gördüğünü pek merak ederler; o kadar ki, mesul makamlar, bunu politik bir zaviyeden ince, lemek ihtiyacını hissetmişlerdir. Bu propaganda asrında, kanaatlerin silâhlar kadar önemli olduğunu bilen Amerikan sosyologu ve siyasetçisi, dünyanın Amerika hakkında ne düşündüğünü kati bir metodla öğrenmek istemiş ve eşine az rastlanır bir işe girişmiştir: “Conımon Coun-cil for American Unity., adını taşıyan Kurul, 1048 sonbaharında beynelmilel çapta bir anket yapmış ve muhtelif milletlerin Amerika hak-kındaki kanaatlerini toparlamıştır.
1949 başlarında, Avrupa milletlerinin kanaatleri, kat! tasnife tâbi tutulmuş ve geniş bir istatistik katalogu halinde neşredilmiştir. (Eu-ropean Belıefs Regarding the United State», 1949, New - York). Türkiye, bu Avrupa katalogundadır.
Toplanan malûmat, keınml değildir. Yani, bir memleketin nüfusunun şu kadarı şöyle, bu kadarı böyle düşünüyor diye kesin bir rakam esasına dayatılmamış, halk ve umumi efkârı temsil eden başlıca şahıs ve müesseseler üzerinde durularak nia-bl ve mukayese esasına dayanır bir metod takip edilmiştir. Toparlanan malûmatın birinci kaynağı, ilgili memleketlere gönderilen 1700 anket mektubu olmuştur; bunlar o ülkenin işçi liderlerine, sanayi, maliye ve ticaret önderlerine, dm işleri ve hükümet ileri gelenlerine, gazete müdürlerine ve nâşirlere ve - varsa - o memleketin efkârı umumiye kurullarına sevkedilmiş, muayyen bir bahiste vatandaşlarının ne yolda düşündükleri sorulmuştur. Ayrıca bu sualler, Amerikan diplomatlarına, temsilcilerine, öğretmenlerine ve muhabirlerine de yollanmıştır, Diğer kaynaklar da, Amerikada tahsil eden ecnebi talebeler, AvrupalIların, A-merikada yerleşmiş akrabalarına yolladıkları mektuplar, bu konularda basılmış eserler, raporlar v.s... olmuştur.
Bu muazzam teşebbüsün gayesi de, istatistik aJbümünün başında çok güzel ifade edilmiştir:
"Başka milletlerin bizim hakkımızda ne düşündüklerini ilmen tes-bit etmek ve öğrenmek suretiyle, yanlış kanaatleri tashih için faaliyete geçebilir, daha iyi bir anlaşma zemini kurar, suitefehhümleri kaldırabiliriz; daha da mühimi, aleyhi, mizdekl hükümlerde İsabetli olanlarına dürüstçe hak verir ve bu millî kusurlanmım gidermenin yolunu a-nyabiliMz.^
Bu ç^pta olamaşa da, bu tipte bir ankete bizim da thMyactmıa vardır.
Mahiyetini kısaca anlattığım istatistik albümünde, Türklerin Amerikalılar hakkında ne düşündükleri pek etraflı bir şekilde incelenmiş. Mufassal grafikleri meye timiz
Lahey 20 — Eirleşmiş Milletler Genel Kurulu, geçen sonbaharda merkezi Lahey’de bulunan Milletlerarası Adalet Divanından Kumanya, Macaristan ve Bulgnristana atfedilen İnsan haklarına, aykırı hareketler hakkında bir karçaat kararı talep etmişti. Divan kâtipliğinden bildirildiğine göre, bu 3 memleketle imzalanan barış andlaşmalrirının tefsir tarziyle ilgili olan bu kanaat kararları müzakerelerine 28 şubattan itibaren başlanılacak ve Milletlerarası Adalet Divanı aleni oturumlar yapacaktır. s
buraya
İmkân yoksa da, kısaca şuymuş:
kere Türklerin Birleşik karşı olan his ve
Batı Avrupa memleketlerinin bir de-
naklet-kanaa-
Amerl-kanaatlerl,
Bir kaya diğer vasatisinden daha "müsait,,
recedeymlş. Ankete göre, Amerikalılara karşı olan en büyük tenkidimiz 32 müşahidin Üzerinde durdukları zenci meselesiymiş. İkinci mühim tenkidimiz de, Amerikan dış siyasetinin fazla itimada şayan olmayışı noktasındaymış. üçüncü olarak, Amerikalıları ferden pek fazla maddî buluyor, daha doğrusu blliyormuşuz, Türklerin yansı buna inanmışlar. Marshall Plânının samimiyetine inanış derecesi Türkiyede yüksek olmakla beraber, neticesinden biraz şüpheliymişiz. Amerikalıların serbest seçimlere ve serbest basma sahip olduğuna kati surette inanıyormuşuz.
“Fevkalâde salâhiyettar,, diye va-* sıflandınlan bir Tüık müşahidi, Türklerin umumi kanaatini şöyle İfade etmiş:
“Türkler, Amerikan cömertliğini takdir ediyor ve Amerikalılara güveniyorlar. Türkler nazarında Amerikalılar, emperyahstliğı en az düşünülecek bir millettir. Amerikada başarılan teknik ve endüstriyel ilerleyiş. bütün Türklerin gözünü alıyor. Türkler, hayat standartlarının yüksekliği dolayısiylc, pek mesut olmaları nıyorlar...
Mamafih Türk böyle methiyeden Aynı şekilde
tar,, bir başka Türk müşahit de, A-merikalıların havailiğini. ciddiyet denen şeyden nasipleri olmayışını acı bir lisanla tenkid etmiş. En ciddi mevzuları bile gazete ve mecmualarında şaka ve alay mevzuu yapan Amerikalıların iyi intiba bırakmadıklarını anlatıyor ve bir misal veriyor: Harp sırasında Life mecmuası, Türkiyeye dair bir yazı neşretmiş ve bir sürü de fotoğraflar koymuş. Bunlardan ikisi, iki Türk devlet adamına aitmiş ve saçsız kafaları resimde parlıyormuş. Amerikan mecmuası, resimlerin altına şu satır, lan kondurmuş: "Bu iki kabak kafalı adam, Türkiyeyi idare ediyor,,, “Fevkalâde Türk müşahidi,, soruyor: “Bizim gazetelerimizde Ruzvel-tln resmini bastıklarında, altına “Bu topal adam. Amerikayı idare ediyor!,, diye yazmalardı, memnun olur muydunuz?,,
İstatistik albümü kaydediyor:
“Türkler, Amerikalıları fazla gun v© ciddî bulmuyorlar.,,
Amerikalıların icap ettiğine ina-
kanaatleri, hep ibaret değilmiş, fevkalâde saJâhiyet-
ol-
Bütün ilgili devletlere davetiyeler gönderilmiştir. Bilindiği gibi, Birleşik Amerika ile Büyük Britanya, 3 peyk memleketi, tebaalarının esas insan haklarını korumamak suretiyle barış andlaşmaları hükümlerini bozmuş olmakla suçlandırmışlardır.
ÇAĞDAŞ dünyamızın en çetin hayat dâvalarını basit ve anlaşılması kolay din prensipleriyle çözmek İsteyenlerin sayısı az değildir. Unlara göre çeşit çeşit topluluk buhranlarının tek bir ilâcı vardır: Din. Böyle bir görüş tarzı her şeyden önce hiçbir gerçekliği dile getirmemekledir. Çünkü: dinlerin çözmek iddiasında bulundukları dâvalarla toplulukların gelişimlerinden doğan dâvalar, heı bakımdan, birbirine benzemezler. Bir ferdin Tanrı kar-, şiKindakl durumu ile kendi topluluğu, kendi devleti ve nihayet kendi çağı arasındaki durumu elbette bir değildir. Biri ne kadar mânevi ise öteki de o kadar dünyevidir. o kadar mad(il(ıir. Dinleri iktisat ve politika dâvalarına karıştırmak istemek ne unların bünyesini, ne çağımızın gelişim yolunu hiç anlamamak demektir, öyle dinler vardır ki; Tanrı’yı bir süittin, bir imparator yetkisiyle bezendlrrnlşlordir. Tanrı, büyük elçiler, elçiler gönderir ve dilediği toplulukla, devletle saldırganlık ve savunma anlaşmaları yapar. Emri yerine getirilmedi ml göklerden alevler yağdırır, cehenneminde akla, hayale sığmayan işkenceler yaptırır. Çağımızın en bütüncül, en totaliter devleti bllo Tanrı'ya haksız yere İsnat edilen bu korkunç saltanatın yüzde birini ancak ya yapabilir, ya yapamaz. Böyle bir Tanrı telâkkisinden kuvvet alan (totaliterlik) için elverişli olamazlar.
Biliyoruz kİ: Orta-Çağ; dinin tam mânaslyle saltanat sürdüğü bir çağdır. Din adına yapılan haksızlıklar, zulümler de bu çağda en yüksek noktasına erişmiştir. Hattâ devlet; bütüncüllük teşkilâtını asıl Orta-Çağ’da geliştirmiştir. Demek oluyor ki: dinler, bütüncül cereyanları önlemek bakımından en uygun bir savaş vasıtası olamıyacaklarmı en aşağı bin yıllık bir tecrübeyle göstermişlerdir. Tekra.ı yeni bir tecrübeye girişmek, dinleri belllbaşlı konula-undan ayırmak, onları başka yollara götürmek ve polltikalaştır-mak demektir.
Biraz önce söylediğimiz gibi bütüncül çağdaş cereyanların din konusuyla hiçbir münasebeti yoktur. Komünist Rusya’yı, Faşist İtalya'yı, Milliyetçi Sosyalist Almanya’yı» gelenekçi Japonya’yı doğuran sebepleri, ilkönce çağdaş toplulukların iktisat gelişimlerinde aramak lâzımdır. Böyle gelişmeler eski Cumhuriyet Koması nda da vardır ve bunun ilk kahramanları Marius ile Sylla’dır. İnsanlık tarihi öteden beri iki başlıca nokta arasında, demokratlıkla bütüncül-Jük arasında kımıldamakta ve biri zayıf düşünce öteki ön plâna geçmektedir. Onun için bütüncüllükle mücadelenin en sağlam ve kudretli silâhı, demokrasileri içinden kemiren unsurları tam zamanında tesbıt ederek hemen gereken tedbirleri almakla ele geçirilmiş olur.
Bütüncüllüğün faşist, milliyetçi sosyalist, komünist, gelenekçi oluşu, kendiliğinden , büyük bir mâna ifade etmez, insan hürriyetini büs-
bütün kaldıran sistemlerin renkleri ne olursa olsun, cemiyet ve devlet anlayışları hemen hemen birdir: Ferdin bütün faaliyetleri sımsıkı bir kontrol altındadır. Ferdin böyle bir kontrol ultına girmesi İse bütün topluluk haklarının elinden alınması dernektir.
Dünya tarihinde isterse birçok örnekleri olsun, çağımızın bütüncüllük ceryanları. hiç şüphesiz ki: muhteva ve renk bakımından. daha öncekilere benzemez. Bunu anlamak da kolaydır. Çünkü: çağımızın hayat dâvaları başkadır. Çağdaş insan, tekniğin, bilginin bütün İlerlemelerine rağmen coştuğu zaman gerçeklikten sıyrılabllen, akıl-dışı (irrational) temayüllerine dalabilen bir varlıktır. Modern politikacı, insanı, daha ziyade bu bakımdan düşünmeye ve işlemeye alışmıştır. Bütüncüllük cereyanlılarının kuvvetle istinat ettiği nokta İnsan ruhunun bu özelliğidir. Çağımızdaki bütüncüllük cereyanlarının kahramanlarını tahlil edersek modern politika hayatını tesiri altında bulunduran kudretin nereden kaynak aldığını sezebiliriz. Bu arada uzun bir tarihin insan benliklerine sindirdiği telâkkileri gözden uzak tutmamak lâzımdır. St&lin papas mektebinde yetişmiştir. Mussolinl katolik biı ailenin gelenekleriyle yuğıırulmuştur. Hltler kilise ideologla! ortasında büyümüştür, Göb-bels jesultlerln yetiştirmesidir. Prusya'nın askeri şefleri Hegel felsefesinin devleti ve devlet otoritesini tanrılaştıran havası içinde benlik sahibi olmuşlardır.
Kilisenin temelini kuran cemiyet anlayışına göre Dünya devleti kötülüklerle, haksızlıklarla kurulmuştur. Antakyalı Chrysostoınus (altın dilli; 347 - 107), devleti korkunç bir teşkilât şeklinde mütalâa etmektedlı (Lud'vig Steln: Soziale Frage İm Lichte der Philosophisj. Bozuk düzenli devlet, günün birinde yıkılacak ve yerine insanın aradığı kurtuluşu getirecek olan Tnnrı ccmiı/cH, De i gele-
lecektir. Bu devlet düşmanı ideo-logiyi biz iktisat terimleriyle ifade edersek Kari Marx'ın ve Rus komünistlerinin tezlerini daha iyi anlamış oluruz.
Din teşkilâtı geniş halk yığınlarında dünyadaki devlete karşı temelli bir sevgisizlik uyandırmış ve gönüllere buş/ca bir devlefnı vatandaşı olmak sevgisini aşılamıştır. Ona göre asıl devlet de bu devlettir işte.
Görülüyor kİ : Geniş halk yığınlarının arada sırada göze çarpan bütüncüllük temayülleri, binlerce yıllık bir ruh hazırlığının irrational beli fişlerinden başka bir şey değildir Onun için Stalin, Mussollni, Hıtler, Franco» ilh., kökleşmiş zihniyetlerin gölgeleridir. Aralarında görüş farkları o-labilir. Fakat kaynak birdir. Şimdi din teşkilâtı yarattığı Anthro-podemu^t Flutonıcu^v dizginlemeye çalışıyor. Fakat bu teşkilât, i-deologisıni yepyeni tefsirlerden geçirmedikçe çağımızın bütüncüllük cereyanlaıiyle güreşemeyecek bir haldedir. Yeni tefsirler ise değişmez prensiplere İstinat eden din teşkilâtı için son derecede tehlikeli teşebbüalcı dir.
1 fl A fl Sovyet dış politikasının
I 3 4 □ I c Y İ! z ü
M



Sulh gayesi güdülecek ve Batı ile iyi münasebetlerin devamına gayret edilecektir. Mao-Tse-Tung’un Genel Kurul toplantısından bir gün evvel, Çin Halk Cumhuriyetini resmen ilân etmesinden, çok şeyler bekleniyor. Uç hafta sonra da Çin milli bayramına rastlayan 10 ekimde Çin Halk Hükümeti teşekkül edecektir. Bu hükümetin delegelerini, gürültüsüz, patırtısız, Birleşmiş Milletlere alarak Çan:Kay-Şek’i Güvenlik Konseyinden atmaya, şüphesiz çok ehemmiyet verilecektir.
Polltbüro şıı karara varıyor: Bu neticeler, elde edılinciye kadar Tifoya karşı (birkaç kere daha tehir e-dılmış olan) her türlü cebri hareketlerden sarfınazar edilecektir. Doğu Almanya meselesinin halli de zamana tehir edilmelidir. j VVashlngton büyük elçisinin bildirdiğine göre, Truman hükümetinin silâh yardımı programı için istediği 1314 milyon dolarlık tahsisatın yarıya indirilmesi ihtimali varsa, büsbütün sulhsever görünmek lâzımdır.
Her şey, Vişınskinırı, Genel Kurul üzerinde Dışişleri en sakin günlerce ve itidal numunesidir. Vişinski, Genel Kurulu, yeni harp için yapılan hummalı faaliyeti artık durdurmaya davet ve atom silâhının menedihııesi-ni müdafaa edecektir.
Sonra da, en mühim kozunu oy. nıyncuk: Birleşik Devletler. Büyük Britanya, Fransa ve Çin’e uzun vadeli bir saldırmazlık ve yardımlaşma paktı teklif edecektir. Bu pakt büyük devletleri sulhu kurtarmak için gayrete getirecek ve yeni harplere sebep olabilecek tedbirler alınmasını önleyecektir.
Böyle bir tekliften sonra, senatonun, silâh yardımı tahsisatını kısmadan kabul etmesi artık kabili tasavvur değildir.
Plân nasıl bozuldu ?
ViştnskLnin nutku, kabul ediliyor.
a n :
CURT RlESS
(Avrupa hususi
mu bahirimiz j
Türkiyedo neşir hakkı “Yeni lskıııl>ııl“a aittir.
10 -
o Hele
ya ra tacağı tesire bağlıd ır. Bakam gönlünden kopan, nutku hazırlıyor. Üzerinde çalıştığı bu nutuk, sükûnet
m ıştır. Her devletten daha geniş, askeri teşebbüslere girişmiş ve âzami kudretiyle silâhlanan bir hükümetin sulh teminatına itimat edilemez.
V
bırden karıştı:
Stalinın dâhiyane manevrası muvaffak olacak gibidir. Zaten, başka türlüsü de tasavvur edilemez. Her şey Rus plânına göre cereyan ediyor. Vişinski New-York’a geliyor ve herkese karşı mülayim ve dost görünüyor. Mao-Tse-Tung. 21 eylülde, program gereğince Çın Halk Cumhuriyetini ilân ediyor. Amerikan Senatosu, her zamandan daha kararsızdır.
O sırada ortalık
Birleşik Devletler Cumhur Başkanı 23 eylülde Sovyet Rusyanm, atom bombası sırrını elde etmiş olduğunu ilân etti. Bütün dünya, nefesim kısarak titredi. Cihan, içme düştüğü muazzam tehlikeyi sezdi. Sovyetler Birliğinin. yı| başından ve bilhassa Berlin ablukasının kaldırılmasından beri, cihana, sulhseverliğini ispat için İhtiyar ettiği bütün zahmetler, bir saniyede silindi, süprüldü. Bir sene evvelki vaziyet avdet etmişti.
Şimdi artık. Senato ve mebuslar meclisi, İstenilen 1311 milyon doları, orı parasını bile kısmadan, Üç saat içerisinde tasvip Paktını imzalamış lâh yardımından Birleşik Devletler
gavot geniş inşaata girişeceğini ilân ediyor. Kongrenin atom komitesi, fevkalâde toplantıya çağırılıyor. Büyük Britanya, Kanada ve Birleşik Devletlerin mümessilleri, \Vashmg-ton’da yem atom müzakerelerine başlıyor.
Vaziyet birkaç saat içinde kökünden değişmiştir. Artık kim kının sulh ve pakt teklifi
asar? Vişınskinin bütün tezi yıkıl-
Memnun etnıiyen bir bilanço
Truman, Rusların, atom bombasına sahip olduklarını ilân ettiği gün. Sovyet Dışişleri Bakanlığı memurları, ikinci bir korku geçiriyorlar. Sta-linin: "Artık harbe hiç bir şey mâni olamaz. Batı, ne pahasına olursa olsun. Sovyetleri yoketmeye karar vermiştir.,, dediği şayiası ortada dolaşmaktadır,
Polttbüro ile Dışişleri Bakanlığı bu mütalaayı doğru bulmaya, zaten dünden hevesli!.. Herkes, Başkan Truman’ın herhangi bir “ihanet., yüzünden. Vişlnskinin nutkunu çok evvelden haber aldığına ve bu itibarla mukabil tedbirini hazırlayacak vak-ti kazanmış olduğuna kanidir.
Kremlin, şaşkından da beter halde. âdeta çıkmaza saplanmış gibidir. Vişlnskinin yapacağı sulh teklifleri-pın artık ciddiye hakkaktir. Daha bundan sonra ne tiğıni bilmiyor.
Moskova iki gün sükût Sonra. Tas. basit bir tebliğ yor. Trumanm verdiği haber doğrudur. Fakat Sovyetler Birliğinin, eskisi gibi atom silâhlarını menetmeye taraftar olduğu da hemen ilâve ediliyor. Yani. Rusya, kendi bombasını küçümsemeye çabalıyor.
alınmayacağı mu-beteri var!
yapılması
.. Kufise icap et-
ediyor. Atlantik olan devletler, alemin olabilirler, atom encümeni,
ediyor. neşredi-
. Vlşins-o -*k
Almanya meselesi
Bir iki gün önce, 18 eylülde İngiliz lirası devalüe edilmiştir. Dışişleri Bakanlığının Heri gelenleri, sonradan tarkediyorlar ki, bu mühim hâdise, o sıralarda, üzerlerinde hiç bir tesir bırakmamıştı. Halbuki, Sterhng devalüasyonunun da Sovyet dış politikası için bir mağlûbiyet teşkil ettiğini, az sonra anlıyorlar.
(Devamı var)
PARİS’İ pek iyi tajnıyan bir dos-t um bana:
— Fransız esprisinin ne olduğunu öğrenmek lotersen, Chansonnicrlere git, demişti. Eskiden de bilirdim, fakat aradaki farkı pek merak ettiğim için, üst üste iki gece, en namlı hiciv ve hezel üatadlarının birbiri peşisıra sahneye çıkıp hüner gösterdiği salaş tiyatrolara gittim. Montmartre tepesi ve Tertro meydanında, daracık, dumana boğulmuş tilki ini gibi loş ve havasız kabarelerde de şarkı söyleyerek meddahlık eden kimseler bulunduğunu biliyordum. Fakat bunların mevzuunda büyük bir değişiklik olmıyacağını, yirmi sene Önce duy-duğuın lâtifelerin yine tekrarlanacağını düşündüm ve Fransız mizahında az çok şöhret yapmış, salaş da olsa yine tiyatroyu andıran salonlarda muntazaman faaliyet gösteren, ak-tüallteye aşina, vezinden ve kafiyeden anlayan, hâsılı kültürlü ve zarif nük-teperdazları tercih ettim.
Bunların tiyatrosuna duhuliye ile giriliyordu. Küçücük tiyatronun koltuk ücreti, bizim paramızla beş lira tuttuğuna göre, içerde Fransız esprisinin en ince nümunelerinl zevkle dinleyebilecektim. Salona girip koltuğuma yerleştikten biraz sonra perde ve sahneye, halkın alkışlan arasında, orta yaşlı, makiyajsız, hali ve tavn daha ziyade bir tapu memurunu veya banka veznedarını andıran bir adam çıktı. Seyircileri selâmladı, tüylü şap-kalariyle gelen kadınlara biraz takıldı, dazlak başlılarla alay etti ve asıl perde açıldıktan sonra İçeriye girenleri tefe koydu. Adam bu minval üzere konuştukça, seyircilerle sahne arasındaki buzlann eridiğini ve ortalığa neşeli bir ziyafet, bir nevi helva sohbeti havasının yayıldığını hissediyorum. Bu yakın alâka, bu karşılıklı samimiyet, bu nükteli dertleşme, seyirciyi fazla müşkülpesentlik göstermemeye, her çeyi hoş görmeye ve kendini işin oluruna bırakmaya hazırlıyordu. Bu sahne babacanlılığı ve babayaniliği, temsilin muvaffakiyetini önceden teminat altına alan ustalıktı bir girizgâhtı.
Sonra, kısa bir tekerleme yaptı ve cebinden bir tomar kâğıt çıkararak asıl marifetini göstermeye hazırlandı. Bu marifet, kâh piyano refakatinde besteli, kâh monolog tarzında, bizzat kendi tertip ettiği manzumeleri okumaktan ibaretti. Okumak deyince, sakın mektep çocuğu gibi kâğıda baka baka kekelediğini zannetmeyin. Hayır, elinde kâğıt vardı ama bütün metin ezberinde İdi ve adam, nükteyi belirtecek hiçbir jest ve mimiği, hiçbir ses ton ve inhinasını ihmal etmeden, mükemmel bir aktör gibi inşad ediyordu. Nihayet üç manzume okuduktan sonra, yerini bir başkasına bırakarak çekildi, gitti.
O akşam böyle sıra ile yedi sekiz meddah dinledim ve sonunda. Fransız esprisinin mekanizmasını kavrar gibi oldum. Bu esprinin mahiyetini anlamak için, evvelâ, her Chanson-nler’nin sahnede takındığı edayı, ona bir nevi hususiyet veren tavrı ve üslûbu ya hiç kaale almamak, yahut ikinci plâna atmak lâzım. Çünkü her biri sahneye günlük kıyafetiyle, fakat kendine has bir görünüşle çıkıyor. Kimi pek kızgın» öfkeli, nerdey-se kavgaya başhyacakmış gibi celâl-II, kimi bilâkis gayet sakin, hattâ pelte gibi uyuşuk, kimi kurnaz, leb demeden leblebiyi anlayan soyundan, kimi vurdum duymaz, aptal oğlan rolünde. Tabii söyledikleri manzum ve mensur monologların muhtevası da. sahnedeki hallerine uygun. İlk bakışta mühim gibi görünen bu hu-
susiyet, ancak her meddahın şahsî şöhretini temin eden, fakat Fransız esprisi hakkında tam bir fikir vermekten uzak bir mahiyet taşıyor. Bu espri, asıl metnin muhtevasında ve nükte, hâdiseler karşısında Fransız zakâsının kendine has davranışında tecelli ediyor.
Hâdiseler eksik değil: ellerinde ma-klnall tüfeklerle güpegündüz banka veya posta soyup çaldıkları milyonlarla sırra kadem basan ganster’ler, yetmiş yaşım aştığı halde her akşam bir genç kız edasiyle sahnede arzı endam eden Mistlnguett, Salnt Germain mahallesinde garip kıyafetleri ve acayip âdetleriyle etrafa dehşet salan türediler, bir tek rey ekseriyetiyle iktidarda kalan eski Başvekil Quenille, mesken buhranı ve imar bakanlığının gevşekliği, bolluk ve pahalılık, Paris’e gelen Amerikalılar, resmi dairelerdeki kırtasiyecilik, partilerin kör dövüşü, hâsılı her gün gazetelerin başmakale, zabıta vukuatı veya ilân sütunlarında gördüğümüz havadisler. Her Chansonnler bu hâdiselerden birini veya birkaçını ele alıyor ve, bütün zekâsını kullanarak, aslında zaten tuhaf olan vakayı veya vaziyeti, kâh kelime oyunları, kâh daha komik bir tertiple büsbütün gülünç bir hale getiriyor. Meselâ Gangster mevzuunda, Chanıonnier’lerden biri bu mesleğin ne kadar rahat, emniyetli ve kazançlı bir zanaat olduğunu ballandıra ballandıra anlatarak, polislerle alay ediyordu. Bir diğeri ise, gangsterlerin arkasından ateş etmelerine rağmen ancak yoldan geçenleri vuran emniyet memurlarını tefe koyarak, bu gidişle Paris'te adam kalmıyacağıın ve, gaııgster'ler müstesna, bütün şehir ahalisinin rahmeti rahmana kavuşacağını anlatıyordu.
Dikkat ettim, Fransız esprisi hâdiseyi, yalnız gülünç zaviyesinden ele alıp enine boyuna işliyor ve size, birbirini müteakip öyle vaziyetler ar-zediyor ki, bunlara kendiliğinizden hiçbir şey İlâve etmeksizin, etraftan kestane fişeği gibi patlayıveren ksh-kahkahalara katılmak zorunda kalıyorsunuz. Sanki karşınızda silindir şapkasından her an renkli mendiller, türlü bayraklar, tavşanlar ve güvercinler çıkaran bir hokkabaz var. Bütün bu marifetlerin inceliğine ve sür-ıatinc hayran oluyorsunuz ve sonunda siz de. herkes gibi, alkışlayorsu-nuz. Çünkü hokkabaz, şapkadan ne çıkarmak mümkünse hepsini çıkarmıştır ve bu çıkarılan şeylere mu-hayyelenizin İlâve edebileceği hiçbir şey kalmamıştır. Bütün zihin faaliyetiniz, birbirine hokkabazın mendilleri gibi eklenen nükteleri takip etmekten ibaret kalıyor. Fakat tiyatro dönüşünde düşünüyorsunuz, az evvel karşınızda parlayıp sönen o renkli donanma fişeklerini hatırlamaya gayret edlyorsuı uz. Hayret, kafanızda, attığınız kahkahaların hâtırasından başka bir şey kalmadığını görüyorsunuz.
Bu espri, her şeyi dışa vurduğu için, hâtırasını bile bir kahkaha ile İçinizden alıp havaya savurmuştur. Fakat bu memlekette yaşayan İnsanların zihnini kurcalayan mesele ve hâdiselerden alâka payınızı almışsanız, tiyatrodan dönüşte, içinizin ferahladığını. kafanızda ve yüreğinizde toplanan bütün ufunetlerin kendiliğinden patlayıp rahata kavuştuğunuzu. insanlara ve hâdiselere daha yumuşak, daha müsamahalı ve daha iyimser bir gözle bakmak iktidarınızın arttığını hissediyorsunuz. Fransız esprisi, cemiyet hayatının icabı olarak ruhta başveren çıbanları bir kahkaha ile deliyor ve insanı nikbin bir muvazeneye kavuşturuyor
Soroptimist kulübü
Türk kadınlarının bugünkü kültür ve ahlâk sevb yeleri, dünyadaki güzide kadınlar camiasında bir mevki sahibi olmalarını zaruret haline getirmiştir.
ehrimızde, sayısı beş vüzü geçen muhtelif cemiyetler arasında münhasıran kadınlardan teşekkül eden ve bize garip görünen bir isim taşıyanı vardır: Soroptimist Kulübü.
Kulüp, bundan bir sene kadar evvel. Taksimde, Beden Terbiyesi Müdürlüğü binası salonlarında merasimle açılmış, merasimde, Fıansndan gelen ve soroptimist kulüplerinin Av-rupada kumcusu olan Doktor Operatör Madam Noel de bulunmuştu. Kulübün İstnnbulda müeasisi ve hâlen idare heyeti reisi Bayan Müfide Ferit ile teşekkülün gayeleri ve adı üzerinde bir görüşme yaptık. Bize şu izahatı verdi:
— Soroptomisl Kulübü, bir meslek veya bir sanat sahibi olan kadınların dostluk cemiyetidir. Gayesi, çalışma seviyesini, meslek hayatını yükseltmek, arkadaşlık, işbirliği ve vazife hislerini kuvvetlendirmek, muhtelif milletlerin mümtaz meslek kadınları arasında dostluklar tesis ederek, milletlerarası tanışmalara zemin hazırlamak ve sulha hizmet etmektir. Fakat bıınu yaparken, cemiyet siyasetle ve din ile katiyen meşgul olmaz. Faaliyetin en birinci şartı da budar.
Cemiyetin adına gelince, bu Lâtince “Soroı” yanı hemşire ve “Optima” yanı en iyi mânalarına gelen iki kelimeden ahnmıştıı. ikisi bir araya gelince “Güzide hemşireler" demek o-hıyor. Fakat bu adı biz, kendi başımıza almış değiliz. Size bunun bir tarihçesini yapayım. Bundan 29 yıl evvel, Amerikalı bir kadın, geçen harpten sonra, bu isimle bir cemiyet kurmuş ve Amerikada büyük bir mu-
vaffakiyet kazanmış. Bugün orada 390 soroptimist kulübü vardır, vş hep birden Amerika Federasyonunu teşkil ederler. Bu hareket Ingiltere ve İrlândava yayı.mış, orada da 168 kulüp vücuda gelmiştir. Bunlar da Ingiliz Federasyonunu temsil ederler. Bir de Avrupa Federasyonu vardır. Buraya Norveç, İsveç. Danimarka, Holânda, Fransa, Belçika. İsviçre. I-t a lya ve biz dahiliz. Bütün kulüpler müstakildir. İstediği gibi, kendi memleketleri şartlarına ve kanunlarına uygun olarak çalışır» Federasyon halimle bulunmalarının yegâne rabıtası. aynı meslek veya sanat sahibi kadınların birbirlerine ve çalışmalarına karşı duydukları alâkadan ibarettir. Medenî ve sulhseveri insanların, birbirlerinin mukadderatı ile alâkadar olmaları, bilhassa, tek bir Dünya Hükümeti kurmağa çalıştıkları bu devirde, dünya kadınlarının da. faaliyetlerini, keşiflerini, terakkilerini öğrenerek icabında birbirlerini haberdar etmeleri gayet tabiidir. Esasen dünyanın her tarafında erkeklerin Rotary kulüpleri vardır. Kadınların da Soıop-tımıst kulüpleri bu nevıdendir. Türk kadınlarının bugünkü kültür ve ahlâk seviyeleri, dünyadaki güzide kadınlar câmiasında bir mevki sahibi olmalarını bir zaruret haline de getirmiştir.
Bayan Müfide Feritten ayrılırken İstanbuldan gayrı yerlerde şubeleri olup olmadığını sorduk:
— Hayır, dedi, henüz yok. Fakat Ankarada, îznürde, Bursada birer kulüp açılması için hareketler uyanmıştır, yakında buralarda da birer kulüp açılacağını zanne&yorum.
n Ocak 1950
YENÎ İSTANBUL
Sayfa: 5
— Bsdla Altınay —
HİKÂYE |
İSTEK
ANNECİĞİM.
Mektubunda beni atarlar gibisin. “Hâvinin ne kadar soğuk olduğuna baksana, şimdi o şimal memleketleri kimbllir nasıldır? Oraya vücut mu dayanır?,, diyorsun. Fakat bunda açık-ça îsbyliyomedl-ğin bir şey var. ‘‘Oraya sen dayananın z s ı n. demek istiyor-ııın gibi, geldi bana. Sahilden beni öyle bir çiçek gibi nazlı mı büyüttün ? Benim tatlı anneciğim, hiç kızma! Çünkü zıt fikirler taşımamız - bosuma
gitmiyecek. Ben denizel olacağım anne ve mutlaka o soğuk dediğin memleketlerde staj görüp tahsil edeceğim. Bu karar verilmiştir. Sen her zaman, İstikbalim İçin kararda hür bırakmak istemez miydin? Bu benim mutlak İs-teglmdir.
Bana kızma, hattâ beni teşvik •t. Benim güzel anam, ne yapayım? Bana deniz sevgisini, hudut-suzluğun ve hürriyetin aşkını sen aşılamadın mı? Ben; rengi bin türlü mavi İle, bin türlü yeşilin arasında oynaşan sularda, içim daima merak ve heyecanla dolu kaymak İstiyorum. Her limandan bin ümit ve her mevsimden bin çeşit beklemek istiyorum.
Kuş gibi uçan zarif bir gemimiz olacak. Biz, onun içinde: dünyanın her bucağının çocukları; sanki tek karından doğmuş gibi kaynaşıp ranlaşaoağıx.. Aynı şeylere sevinecek, aynı şeylere alâkalanacak ve bazan da aynı şeylerden kor-kaoağız.
Daima, yarınımızdan emin olmadan yaşayacağız. İşte anneciğim, bilhassa bunun için günlerimiz tatlı olacak. Çünkü, yarını belki yaşayamayız düşüncesi, bize, yaşadığımız bugünün zevkini tam olarak tatmamıza yarayacak. Bilmezsin, bu ne zevkli olacak? Hiçbir gün, diğerine benzemiyecek. Hepsi ayrı ayrı bir günle, öteki günün arasında belki hiçbir bağ ve rabıta da bulunmıyacak. Fakat her günün arasındaki tek düğüm. heyecan olacak.
ümit ederim ki, şimdi de, kalbimin bu kadar heyecana nasıl dayanacağını düşünmeye başladın. Ha-
Sinema dünyasından haberler:
Caruso hakkında bir film
New - York — Hollywood’un tanınmış ftlm şirketi MGM, meşhur 1-talyan tenoru Enrico Caruso’nun hayatına dair bir film çevirmek niyetindedir. Başrolü Mario Lanza oynı-yacaktır. Rejisörlüğü Joseph Paster-nak yapacaktır. Filmin senaryosu, tenorun karısı tarafından yazılmış olan “Enrico Caruso. hayatı ve ölümü,, adlı bıografisine istinat etmektedir.
Charlie Chaplin ve oğlu
New-York — Son filminin eskisi gibi fazla alâka uyandırmaması üzerine Charlie Chaplin bundan sonra yalnız rejisörlük yapmağa karar vermiş ve Hollywood tiyatrolarından birinde ismini gizliyerek piyesler sah
yır, öyle düşünme! Kalbimde dalma hissetmeye alışacağım bu çarpıntı zevkli olacak. Galiba İnsanı hırpalayan heyecanlar, üzüntülü olanlar...
Küçüklüğumdon beri, bir anda gelip, geçen şey-lerl ne kadar a-lâka İle seyrederdim? Beni trenle götürdüğün zaman, gece olacak da. etrafı göremiye-ceğim diye korkardım. Sonra, çok İyi hatırlıyorum; bir tünel geldi mi; bakalım bu koyu karanlık bitince ne görece
ğim diye öyle meraklanırdım ki.kalbim; göğsümün içinden fırlıyacak-mış gibi çarpardı. Hele bir defasında — Torosları aşıyorduk— tünel çok uzun sürdü. Kalbim çarpa, çarpa çok mıı yorulmuştu, ne olmuştu? Birdenbire göğüs boşluğumda bir şey kayıyor zannettim. Hemen senden termosu kapmış, bir bar-dak suyu bir nefesto bitirmiştim. İçim serinleyince, göğsüm de İyileşir gibi olmuştu.
Hele gemilerle Ezdiğimiz zamanlar? İşte bugünkü aşkı, bana o zaman. güzel ağzınla sen aşıladın anneciğim. Sen, gezdiğimiz sahilleri daha evvolden bildiğin için, bunlara dair bir sürü şey anlatırdın. Gomimiz demirledikçe, motörlerle. o anlattığın memleketleri görmeye çıkardık. Birkaç saat sonra yine geri döner, bazan hiçbir kara parçası görmeden, millerle yol alırdık. O zamanlar, anlatacak şeylerin bitince, elindeki kitaba veya yazına dalardın. Bu defa ben içimden; sanki yanımda bu yerleri hiç bilmeyen birisi varmış gibi, gördüklerimi harfi harfine ona naklederdim. En son olarak da ne derdim biliyor musun? “Devamı ilk uğrayacağımız limandan sonra...,,
Sevgili anneciğim, bu mesleğin beni mesut edeceğini kabul et vc benim kadar sen de iste! Ne ka* dar dua edersen, senin için çeke ceğim hasrette de o kadar heye can bulunacak. Oradan, oraya uçup, gezerken, arada bir senin bu lunduğun sahillere de konacağım Ve muhabbetinle duan, bana yem heyecanlar için şovk verecek.
Senin oğlun
neye koymağa başlamıştır. îsml daha belli olmıyan gelecek filminde, “Şar-lo” oğlu Sydney'e başrolü vermek niyetindedir.
Victor Mature, artık fena adam rollerine çıkmıyacak
Paris — Hâlen Hollywood’da yaşı->ran ve orada meşhur olan Fransız artisti Victor Mature. hırsız, haydut ve ona benzer rollerin artık mütehassısı olmuştur. Fakat işin tuhafı, onu meşhur eden bu rolleri artık almak istemiyor. Son zamanlarda verilen böyle bir rolü reddetmiştir; fakat mukavelesine göre, kabııl etmesi lâzım geldiğinden, film şirketi 2 aylık bir müddet İçin artisti tanımamağa karar vermiştir. Bu da, artist için, haftada 1750 dolarbk bir zarar demektir.
Evinizin cazip olmasını istiyor musunuz?
Bir eri veya apartman katını rahat ve muntazam şekilde döşemek İçHm, paradan ziyade zevke ihtiyaç vardır. Bir odanın güzel gözükmesi için çok şey lâzım değildir.
Mahirane Ayarlanmış hafif bir ışık, güzel kumaşla kaplı sade bir koltuk. rahat bir divan» alçak bir masa, duvarlarda en çok sevdiğiniz kitapları yerleştireceğiniz renkli raflar» ayna» bir kaç resim... Pencerelerde açık renkli güzel perdeler» yerde bir veya iki güzel halı. îşte bir evde gözlerimizin zevkim okşıyacak. bize rahat ve hutur temin edecek dekor!.. Böyle döşenmiş bir evde oturmak sizi mesut etmez mi T
Evlerimizi, gürel tanzim etmek, e-ttallzrle olan bir şeydir. Zira, memleketimizde çıkaıı renkli kıınıaşlar. evlerimizin orijinal bir siisü olabilir. Bu Icadnr güzel kumaşlara sahip olan çok az ınemlçkcl vardır. Neden eli mizde bulunan bu hazîneden fayda lan ııııyahm?
Yaşayış tarzımız, garbın tesirindi kaldığı İçin, muhakkak ecnebi kumaş lan mı kullanmamız lâzım?
Bilâkis, şahsiyetimizi kaybetmeyi!» milli dehamıza kıymet vermeliyiz Birçok evlerde rastladığımız zevksiz madeni karyolalar, bizim eski divanlarımızdan daha mı güzel? Neden divanları yatak olarak kullannııyalım? Gündüzleri güzel halılarımızla onları örter ve höylece zevkli bir odaya sahip oluruz.
Eski yataklarımızın somyalarının altına 10 veya 15 cm. lik I tane ayak yaptırarak onları divan haline sokabiliriz.
Evlerinde böyle somyaları veya divanları olanlar İçin şıı basit fikirleri vermemiz mümkündür:
Htyr şeyden evvel, dikkat edeceğimiz nokta, divanların yatak hissini vermemesidir. Meselâ divan iki kişilik ise, (120 - I lo Cin.) genişliğin bir kısmını gizlemek lâzıın.
İşi kolayca halletmek İçin somyayı örten kumaştan yastıklar yapıp duvar kenarına dizmek yetişir. Bıı yastıkların birkaçını renkli yapacak olursanız, göze hoş gelen bir ahenk tesis etmekle kalmayıp. divanınıza rahat bir kanape hali vermiş olursunuz.
Kolayca yapabileceğimiz bir şekil daha var: Divanın etrafına, yukardaki resimde görüldüğü gibi, üzerleri ku
maşla kaptı birkaç çekmecesi olan tahtadan bir etajer yaptırın. Gece a-şağıdaki divanı çekerek genişletir vc vatak şeklinde kullanabilirsiniz. Gündüz de I ek rar duvara doğru itip, gözüken sathın geııiş olmamasını sağlarsınız.. Küçük çekmecelere de. her zaman lâzım olan yüıı işi. kitap, ruj, likör bardağı, şeker gibi ufak şeyler koyarsınız.
Bazan bir bulııs, ınsaııa on türlü fikir ilham eder. Bıı yüzden ytıkardaki basit buluşlar, sizin zevkiniz ve icat fikrinizle birleşorck, kimbllir daha ne güzel şeyler meydana getirecektir!..
Evlerdeki rutubet ve küf kokusu nasıl giderilir:
Uzun müddetten beri kullanılmayan bir evin ağır kokusunu gidermek İçin müsavi miktarda lavanta çiçeği esansı ile kekik esansı alarak bunları karıştırın. Sonra kapıları, pencere kenarlarım ve benzeri tahta eşyayı temizlemek için kullandığınız suya bu karışık e-sanstnn bir kaç damla akıtın ve eşyaların kurumalarını bekleyin. Göreceksiniz kİ, uzun müddet kullanılmamış evlere mahsus rutubet ve küf kokusu çarçabuk zail olacak ve evinize bir bahar rayihası yayılacaktır.
Halıların eskimesini önlemek İçin : Halıların altına çuvaldan bir astar geçirdiğiniz takdirde, hem yürürken ayağa daha yumuşak gelir, hem de çabuk eskimezler. Şayet halınız çok büyük ise astar geçirmek zahmetli bir iş olduğundan, altına muntazam bir şeklide gazete kAğadı yerleştirecek olursanız eskimesini biraz olsun önlemiş olursunuz,
Eski abajurlar :
Camdan eski bir abajur içerisine kuvvetli bir ampul yerleştirildiği takdirde tavana doğru hafif bir takım şualar yükselir. Bunu önlemek için ampulün abajura hiç değmemesine dikkat etmeliyiz. Ampul, a-bajura tesbit edilmiş üç dört maden çubuğun ortasına yerleştirilecek olursa daha Lvi netice alınır
Eski bir aynalı dolap ;
Evinizde modası geçmiş eski bir aynalı dolabınız varsa onu kütüplv ne yerine pekâla kullanabilirsiniz; kapılarını çıkarıp güzelce boyamak kâfi.. Muntazam aralıklarla dizeceğiniz rafların üzerine kitaplarınızı yerleştirdiğiniz takdirde rahat bir kütüphaneye malik olursunuz.Dolabın aynasını ya banyonuza veyahut da antrenize koyacak olursanız her iki şekilde de işinize yarar.
Altın yaldızlı tahta çerçevelerin temizlenmesi :
Üzerlerine altın yaldız sürülmüş tahta çerçeveleri temizlemek için evvelâ; onları şarap sirkesine batmış bir süngerle silin Sonra su ile yıkayıp, kurumasını bekleyin, veya iyice köpürtülmüş yumurta akı ile silin. Bir müddet bekledikten sonra su ile yıkayıp yumuşak bir bezle hafifçe kurulayın.
Rahat açılmıy an çekmeceler : Çekmecenin eşya ile temas ettiği kısma sabun veya mum sürün, neticeden çok memnun kalacaksınız.
Eskiden Prenses Eristavı Çiçorlnin olan ve kıymeti 2 milyon dolar takdir edilen moşhur elmas ve pırlanta koleksiyonu Amorlkada satışa çıra kılmıştır^ Resimde gördüğünüz mücevherlerden sol elin üzerindeki 23,5 krallık elmasın satışı hakkında Ağa Han’ın kollekelyonu sahibi Joseph Hichter İle müzakerelerde olduğu bildirilmektedir.
flğa Han’ın çalman mücevherleri bulundu
Paris 20 (A.A.) (United Press) — Polisin bildirdiğine göre, ağustos ayma Ağa Han’ı soyan çetenin altı üyesi, geçen gece Marsilya ve Pariste tevkif edilmiştir. Bunlardan başka, çalınmış mücevheratı c-linde bulunduran iki kişi, Paul Lucas ve Vinci Leone de tevkif edilmiştir.
SPOR
Bu geceki karşılaş
II
İstanbul - Paris Greko-Romen güreş müsabakaları
Fransız Greko-Romen güreş takımı bu gece ilk karşılaşmasını Spor . ve Sergi Sarayında, İstanbul takımına karşı yapacaktır. Ikı günden beri Fatih Güreş Kulübünde muntazaman idmanlarını yapan Fransız güreşçilerinin idmanları yerindedir. Kafileye başkanlık eden. Fransa Güreş Federasyonu ikinci Başkanı M. Rot, kendisiyle konuşan arkadaşımıza şunları söylemiştir:
— Takımımızın antemıaıı vaziyeti yerinde olmakla beraber, bu akşamki karşılaşmaların 6-2 Türk takımının galibiyetiyle biteceğini tahmin e-diyorum. Ağır sıkletimiz Gantzer ile 57 kiloda güreşen Brunettin’den ü-mltvarım, )
Bu gece saat 21 de Spor ve Sergi Sarayında yapılacak olan İstanbul ve Paris güreş takımları şu kadrolarla mindere çıkacaklardır:
Paris takımı: 52 Dore Edmond, 57 Brunetteini, 62 Bielle Roger, 67 Ve-daine AndrS, 73 Chesneau Rene, 79 Brunaud Andrâ, 87 Davidovici Mi-chel, ağır Gantzer Joseph.
İstanbul takımı: 52 Fehmi BüyÜk-
Polis, çetenin bindiği otomobili i-dare eden Roger Senanendj ve metresi Renee Remy’nin, arkadaşları tarafından Marsilyada öldürüldüklerini öğrenmiştir. Henüz tevkif edi-lemlyen haydutları yakalamak üzere Riviera bölgesindeki yollar polis tarafından tutulmuştur.
minkim ıııınıW(wuiiiüiıw:3:nnrtTgxfnı;iB»maiF3auuı.r nwiCTibU»-TS“u.i—
a
mutlu, 57 Kenan Olcay, 62 Halil Kaya, 67 Mehmet Oktav, 73 Yahya Kalkan, 79 Haydar Zafer. 87 Muhlis Tayfur, ağır Sabri.
Gerek İstanbul, gerekse Ajıkara takımının yapacağı bu Greko-Romen karşılaşmalar, Avrupa şampiyonası arifesinde, takımımızın durumu bakımından ehemmiyetlidir.
Bugün yapılacak lik maçları
Bugün lik maçları karşılaşmalarına İnönü stadyumunda devam edilecektir. ilk karşılaşma saat 13 te Fenerbahçe ile Beykoz arasındadır. î-kinci maçı saat 14.45 te Galatasa-rayla Istanbulspor oynıyacalctır.
Geçen hafta sahaların karla örtülü bulunması dolayisiyle oynanamı-yan lik maçlarının bugünkü en mühim karşılaşması, Beykozun Fenerbahçe ile olan maçıdır. Beykoz takımı, puvan bakımından çok nazik bir durumda bulunmaktadır.
Hicrî 1950 OCAK 21 Cumartesi Romi
R. Ahir 2 1369 K. eanl 8 1365
Vakit Vasati Ezani
Günej 7.10 2.09
öğle 12.25 7 14
İkindi 14.57 9.46
Akşam 17.12 12.00
Yatm 16.46 1 36
İmsak 5.38 12.27
Atatürk İnkdAp Milleti: Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
Topkapı Sarayı: Pazarteel-Çar-şamba - Cumartesi saat 13.30-17 Telf. (21000).
Ayasofya; Pazftrteıl - Salı - Çarşamba - Perşembe - Cuma, aaat 10-16; Cumartesi, Pazar, oaat 13 - 16. Telf. (21750),
Arkeoloji ; Çarşamba, Cuma, Pa>;ır günleri 13 ten 10 ya kadar.
Enki Şark Eırrlrrl flubeal; Çarşamba, Cuma, Pazar. 10 dan 12 ve kadar. Telf. (216&2).
Türk ve İ^IMm Eurrlrrlı Bnlı, Perşembe. Pazar eaat 13.80-16.30. Telf »218#i).
I)«ılmal»nhre Deniz Müzeni: Cu-
martosl saat 13-17. TsH. (81284), Pazar 0-18.
Belediye M üzesi t Atatürk Bul-
v«n Perşembeden gün 10-12 ve 14-17. maa/la her
Tevflk Fikret Anlyan Milzealı Bebek. Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
İzmir:
Antikite Müzesi (3324), Her gün 9-12 1330-17 Cıımnrtaal: 14-17 a-çıktır.
Yukark Mllhendı> Çayı ı^rkotel (enat 15).
Be »»*iu riojı .h(uküv 60672
întanbul 2İ2ZZ Cııküuar 60045
Ankara ûü. İmmiif K.y(tca 6055
SEMİH riYATKOLAKl:
Saat 20.30 da.
DRAM KlbMl: (42157) Tebeşir Dalreal.
KOMEDİ KJS.MI: (4040D) Kayseri Gülleri.
m’AMMKH KARACA OPERETİ: Bizim Sokak.
YENİ SES OPERETİ t (40369) 15 te ve 20.43 de Hediyelik Gelin.
ANKARA TİYATROLARI: Saat 20 de.
dCyCkte (10370-40) Bir Komiser Goldl.
Kİ ÇÜKTE (11169) Antlgon ve Scapln in Dolapları.
İZMİR
SEBÎR TİYAThOtfin (2364) Biatti Şayia._________
TAKSİM H, GAZ1NO8U: FriU Korlen urkeetraeı Trio Eau-man. Duo Gürümlny (Bı.ılKİet akropatJarı). Yan (Sihirbaz).
PAVYON Trio do Mmrcna
BEİUOLI (liiı.ll
AHİN ıKOÎUD 1 Yuvam (Arap fllmtı. 2 — Kovboylar Kıralı
Al.KAZAR (42562) 1 — İr.lU ı(m
Kurşunlan. 2 — Kanlı Pençe
Alt (14394) Seven Knlbior
ATLAS
Meçhul Arkadaş
ıComrade - X)
Clark Gnblc - Heddv Lanuıır
Tel : IÜH30
U.IIAMRA ı 1351*51 Sevon. Kalbler. İNCİ (65606) M/ınoi).
İPEK (44289) Vahşi intikam.
LALE (43595) YaylA Kuplanı.
M ELEK • 4UH6M Hıırrr?v Kumar-buru (ikinci hatta).
SARAY (41656) Manun.
Sİ M ER (42851i Deniz KiZHiın Aşkı*
9CATPARH (88148) 1 - Yaş*-
nULİ( Arzuau. 2 — Tarzan Or« manlar Pronal.
ŞARK (4035Û) Er mvya&nı.
ŞIK (13726) 1 — Yeşil Yunus Sokağı. 2 — Talihim Olsaydı
TAKSİM (43191) Zehirli Şüphe.
TAN (80740) 1 — Kadın Düşmanı. 2 — Gece Yansı.
YENİ (84137) 1 - Bir Dulun Hayatı. 2 — Tatlı Yalan.
YILDIZ (42847) Asilzade Silûh-şör.
t)NAL (49306) 1 — Sunta Antonvo Aslanı. 2 — Denizler Kırallçeal.
ÇİÇEK SİNEMASI: 1 — Yılanlı Mabude. 2 — Sanfranaleko Güzeli.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Ana İstırabı. 2 — Debreli Haşan Sinemacılar Kıralı .
ÇEMBEKLITAS (22513) Asilzade Sllûhşör.
FERAH: 1 — Modern Venüs, 2 ~ Vatan Kahramanı.
IIALK (2KI01» 1 - Dans DAhesl 2 — Gönüller Melikesi.
İSTANBUL (22367) 1 - Casuslar Çarpışıyor. 2 — Sevimli Rüya.
AZAK (23512) 1 - Mağlûp Edll-mlyenlor. 2 — Ölüm Korkusu
Tl KAN (22127) 1 - Mağlup E-dllınlyenlor. 2 — ölüm Korkusu.
MARMVRA (28660) Kafkas Kah ramanı.
MİLLİ (22962) 1 — Ana isiıtabı 2 Debi eli Haşan Sinemacılar Kıralı.
KISMET 121004) 1 - Şnrlo AxK6t 2 — Kör (Arap filmi),
1ENİ «Bakırköy 16.126) 1 - Kaptan Kid 2 - Cinayet Saati
KADIKÖY CİHETİ
HALK (60112) 1 - Ölmeyen Aşk. 2 — Filipin Asin m.
OPERA (60821ı 1 - Tabancalar Pn!ln.ı*ken. 2 — Akın Kelepçeler
SI REY YA (60682) 1 - Leylâklar Açarken. 2 — Kara Maske
Y 1.1.DEĞİRMENİ 1 — Saltanat deviren gözde. 2 — Kıskanç kadın. 3 — Aile HHArJrtl,.
ÜSKtDAR CİHETİ
HALE (60(162» ı — Cnutulnuyen Mazi. 2 —• Perisin Son Günleri
SI" NAR Monte Krlsto ve Monte Kristonun intikamı — Cani kaçıyor.
ANKARA
ANKARA 123132) Berlin Ekspresi.
BKİ K (16031) ölümden Kuvvetli.
PARK mui) Bir Yabancı (J urk-teh
80 M ER (14072) 1 - Kaplan Pençesi. 2 — Kendi Kurşuniyle ULUS (22294) İstiklâl Fedaileri. SIS (14071) Bir YabaûCI (Türk-
«
YENİ (14040) İhtiras Kurbanla-rı.
GAR GAZİNOSU t Solera De Es-pana. (İspanyol koro atraks-yonu).
ANKARAPALAS PAVİYONU i Viyana Stavlgnus Revüsü.
İZMİR
ELIIAMRA: Mücrim Gönüller. TAYYARE: New-York Esrarı. LALE: 1 — Şanghay Ekspresi.
2 — Varyete Güzelleri.
TAN: 1 — Şanghay Ekspresi. 2— Varyete Güztdlerl.
TENİ! 1 — Gönül Kimi Severse. 2 — Şehrazntın Doğuşu.
KARŞIYAKA CİHETİ
St'MERı Aşksız Yaşanmaz. MELEK: 1 - Renkli Sürprizler.
2 - Oğlum Bir Knhrnmandı.
-YENİ İNTANDI L ’ıııı bugün için tavsiye etliği programları D \ Hll l'l
20.35 Ankara ince şaz. Muhayyer fesli, 21.25 tstanbul: Fasıl heyeti konseri (Acem Kürdi Faali.)
H \RK TE:
0.30 Londra: Sır Mnlcnlm Şar-gent idaresinde BBC senfoni orkestrası konseri Program: Beethoven 9 uncu senfonisi, 21 25 Paris: Verdi hin *’Trou-badour” operası.
1 İ RK Mİ’Z.İGI:
M.mı Ankara - Şarkılar (Pi.) —-
13.15 Ankara - Şarkılar — 18.45 Ankara - Şarkıhırın devamı —
11.15 İstanbul - Memleket türküleri — 15.10 İstanbul - Saz eserleri şarkılar vc türküler — IM.iki İstanbul - Karıcık Rirkt ve türküler (Pli İH..30 Ankara -Şarkılar — 19.20 Ankarü - Yurttan wealoı — 1.0 15 İstanbul - Şarkı vc türküler nku’Min Semiho Coşar -■ îiı.HA Ankara - İnce naz, Muhayyer T’aMı — 11.13 İstanbul - FahiI heyeti konaert, Acem Kıır.11 Faali.
hl AsIK H \ I I Mİ Zİ6I;
9.3(ı Londra • Slr Malçoirn Sor-geni idarecinde BBC senfoni or
kestrası konseri Program: Beethoven 9 uncu senfoni. — 12.30 Londra • izahlı müzik. Chopln’ln etUdlorl — 15.15 Londra - Operalardan parçalar — 19.30 Stutt-gart (522.BM) - Senfonik konser. Program: Schubsrt’ln piyano I-çln impromptu’lerl ve lled ler. 21.25 Paris - Verdi nin “Trouba-dour” adlı operası — 22.15 Hamburg (331,OM) - Hamburg Senfoni Orkestrası Konseri. Program: Schubcrl, Bitmemiş Senfoni.
HAİ II r.A I I M( ✓ I (. I :
I. 81 Ankara - Neşeli parçalar (PİJ — H.I5 Ankara Koman soloları ıPlj — 12,80 Ankara -Radyo Salon Orkestrası — 13.40 tstnnbul - Çeşitli Hafit Müzik (Pl) — 14.40 Ankara - Hafif melodiler (Pli - ih.45 İstanbul -Çeşitli Hafif Müzik (pl) - 19.45 Ankara • Çeşitli Hatif Melodiler • Pl ı - 60.15 İstanbul - Radyo Salon Orkostrası — 20.15 İtalya (301,3M - 308.7M) - Frnnz Ls-hlır’ın ’ Grarin Marlir.a ‘ opereti — 21.ihi İstanbul • Varyete müziği (Pl ı — 23.45 İstanbul - Çeşitli hafif gece müziği (Pl.) —
DANS MCZİf.l:
H, HO Ankara - Tango, kotıga ve mii m bal ıır (Pli — 12.00 Londra • Gernldo vo orkcatrası — 18.15 İsitıninıl - Dans mbztği (Pl.) —
II. 15 I^mdrn - John Bull be Phll
(’a»(b-w orkcHirnlat'ı — IH.00 Ankara - IMııklnrla dans müziği — in. 15 İstanbul • Necdet Koyutürk dana orkestrası — 19.15 İstanbul - Dans müziği • Pl ı — 20 15 İstanbul - Dunamüziği (Tl» —
24.10 Sotfena (413. İM» Dana müziği 22.00 İstanbul • ÇmHH dAiııı ınüzıgl (Pl.) — 22.80 Parli (410, İM) Muhtelif orkestralardan »binli müziği 22.80 AFN (2-10,2M» — (’i.s müziği. — 2300 Anlının - Dans müziği (Pl.) — 28.00 İstanbul - Dana müziği (Pl i -23.80 8WF »I7.I7M -
362 BM.I - Tanınmış nrkvat rainr-d(n darı.a mü 1 (Pi.) - I 05 Münih (ııi5 İM» - Dans müziği —
I. 10 . 2 00 SWF 147 47, - 362.6M) Yeni Bo-Bab plâkları.
Hl M sİ PRCRHlAMl.ARl
MÜZtK:
7.45, 8.15, 28.00 Lon(lra. dinleyici Isieklori 12.80 Londra - İzahlı Chopln etütleri.
KONUŞMALAR:
la.;uı Bpr Tiiıkce neşriyatı Kını ilçe Ell/oliri h'lıı Osmnnh Sarayına gönderdiği hediyeler vs
Safiye Sultan He mu ha boratı. Konuşan; Ankara Üniversitesi Profesörlerinden Akdos Nimet Kur/ıt — 18.80 İstanbul - Haftanın filmleri. Konuşan Sezai Sol-elll — 14.80 İstanbul — Haftanın Programını takdim ediyoruz — 15.00 İstanbul — Bnşka dünyalarda hayat var mı? Konuşan: Ord. Prof. Salih Murat Usdllok.
. Tt RKÇE HABERLER:
Ankara ve İstanbul radyoları: Saat: 7.45; 13.00; IH.OOj 22.45 —
13.30 Ankara - öğle Gazetesi —
20.15 Ankara - Radyo Gazetesi. "Amerikanın Besi**: Saat 10.15 (18, 16 ve 19 metre».
Londra Radyosu. Saat 7.15; 18.45 ve 28.00 (19 91; 24 92; 31.32 ve
49.49 motro).
SPOR II AMERLERİ :
7.30 Londra - (240.2N1) - 19.80 AFN - 20.45 Münih - (405.4M) — 21.80 Londra - 22.15 Stuttgart (522.6MI
GELECEK ULAN t ÇARLAR ?.10 P.A A. (Amerikan) Ne\v-York. Boston, Gander, Sha-non. Londra. Brük ndden
8.- K.L.M. terdttin, 1 iollnnda ı Romadarı. A m v
12.50 D H Y. (Türk) Anknradan.
13.30 B E A. (İngilizı Londra
Nls, Roiiih ve Atinadaıı.
14.- D.H.Y (Türk) îzmlrdcn.
14— D.H.Y, (Türk) İskenderun. Adana. D. Bakır, Elâzığ, Malatya. Ankaradan.
(d D İ t EK OLAN l ÇAKLAIl
8.25 P A A (Amerikan) Şam. Basraya.
9.— K L.M. (Hollanda) Ta hruna.
9.— M H (Mısır) Lefkoşe, Katı i reye.
0.— D H V danaya. (Türk) Ankara. A-
İL — I> H Y (Türk) Ankara ya.
13.50 D.H.Y (Türk) lzmire.
14.30 B.E.A. (İngiliz) Atına, Ro-
ma. Nis , Londra.
GELECEK OLAN VARIRLAR SAADET (Ayvalık, tamirden ).
17,- NECAT (Kaıadmüzden). Ak.— MERSİN (Ayvalıktan).
19.45 SUS (Mudanyadaa). GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.— SUS (Mudnnyaya).
14— TRABZON (îzmire).
20.— KONYA (Bandırmaya).
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6.45 Scmplon (Avrupa).
7.10 DöğU (Ek«.)
8.30 Ankara (Eks.)
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara Ekspresi.
21.40 Güney
2130 Sanıpkoı (Avrupa).
Eminönü :
Süreyya ıKumk ) Beyazıt.
Ankara, Eminönü.
Sırrı. Küçhkpaznr.
Esat. (Dlvanyolu) Alemdar
Eyüp:
Arif Boşer.
Boşlktnst
S Recep. Tramvar Cd. Beynghıt
Brvnfthı. Güneş Daire Tranı vny durağı 132.
Trtkalm, Ranmak. Yenişehir
Bntıst Talimhane Aydedo Cd.
Galata, Bankalar. Okçumusn r
Slşll. Necdet. Kurtuluş Cd. 10 şişil. Çubukçu Bulgar çarşı nı M
Hnsköv, Hal ıcıni»! u.
Kasımpaşa Yeni Turan. Fatih:
fs Hakkı Şehzadahaşt. $thcm Pertev, AkfiAray. Sn ma t ya. Sn mat ya.
Haindi Şehremini
Ahmet Suat, Karngllmrük.
Orhan, Fener.
t*aküdur:' ı ,
Ahmetliye.
KııdıkU.v:
Büyük.
Kızıl topra k.
Göztepe .
Bostancı,
BÜv lıkııdıı:
Halle.
Hev brllııdat
H. Halk.
ANKARA
Halk (115501.
Çan kava (22790) .
Salını-ra (12221).
İZMİR ’
Yardım.
Birlik.
Halk.
Güzolynh
Cumhuriyet
Suldnrı sı>gu:
1 _ Kmhn nes sanatkârlarımızdan. 2 — Şon harbin İcatlarından, Bir ay adı. 3 — Ziyan. Bir erkek adı. 4 — Bir renk. Bir gün adı. Sanat. 5 — Meyvn tatlısı. Kadın doktoru. 0 — Tanelere ayırma. 7 — î-klncl dorccede. 8 — tbadate davet (Tersi) Ayı yuvası. Duman lekesi. 9 — Tecrübe etmek. Bir edat. 10 — Bir din adamı. Tüccar.
Yukarıdan aşağı:
1 — Bir iç deniz. Bir hayvan.
2 — Tcnbclllk Çekiştirme. 3 — Bir renle. Küçük gemi. I — (Tersi) Bir erkek adı. Rutubet 5 — Bir kumar çeşidi 6 — Aynı Beddua. 7 — Bir nehir. (Tersi) Bir kadın ses sanatkârımızın adı. 8 — işaret sıfatı. Tenblh edndtl. 9 — Yıkık dökük. Bir sayı. 10 — tplik. Tutsak.
D C N K C B F L M A t A N IN H A LLt AK AKÇE KARA GÜN İÇÎNDtB
Kelimeler
1 — Ara. 3 — Kısa. 3 — Aç. 4 — Kör. 6 — Çay. 6 — Elmas. 7 — Kömür. 8 — Amaç. 9 — Rüya. 10 — Ayva, 11 — Güç. 12 — Üremi. 13 — Nan. 14 — İblis. 15 — Çorap. 10 — ilkbahar. 17 — Nar. 18 — Düdük. 19 — l»ah Roman. _
KONFERANS
Türk Mühendisleri Birliği İst. Şubesi tararından bugün saat 15 to Eminönü Halkevi Konferans Salonunda (İnşaatta tecrit usulleri ve tecrit maddeleri) konulu bir konferans verilecektir
İstanbul Beyoğlu 44098
Anadolu yakası 60536
Ankara. 91
İzmir . . 6661
İzmir 2222, Karşıyaka 6055
Sayfa 6
• Y E N t tSTANBTTp
>21 Ocak 1950
SİYASİ İKTİSADİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ! FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İçlerini fiilen tdaro eden : SACİT OGET
Basıldığı yer : YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LİMİTED ŞtRKETÎ MATBAASI

İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
TF 933 ve TF 874
CİHAZLARI
t’V
V

1
y f L’i
RUTUBET ÖLÇME GELMİŞTİR
I 1 t


T.C.ZiROflT BANKASI
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI 1850 YILI İKRAMİYELERİM
Z|




*











u






r
L >




ji
I







E*





8









• • _ • t
OLUM
Kadriye İslâm'ın eşi, Salih İslâm. İbrahim İslâm, Abbaa Islâm,, Dr. Zeynep Islâm, Sadiye Korateş, Kimyager Emine Başik, Dr, Rehai Islâm, Nihai İslâm, İrem İslâm’ın babaları; Mahmut İslâm. Abdullah İslâm'ın kardeşleri; Yüksel ve Yücel Islâm'ın amcalan; Yzb. Bedri Korateş ve İskender H. Başlk’in kavın pederleri Hacı Mustafa Ahmet Islâm 20 ocak 1950 cuma gecesi saat ikide Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Merhumun cenazesi, 21 ocak 1950 cumartesi günü saat 11.30 da Bostancı, tçerenköy caddesi 84 No.lu evinden alınarak, Bostancı camiinde namazı kılındıktan sonra, lçerenköy kabristanına defnedilecektir.
Allah rahmet eylesin.
Çelenk gönderilmemesi rica olunur.
I f P( îl D)
Zahire, tütün ve kereste


I





*
A Uesi
KAYIP
İstanbul Emniyet 4 üncü Şubeden almış olduğum 1275 No. lu pasaportumu kaybettim. Yeniğini alacağımdan, eskisinin hükmü yoktur.
Yaaef Abııaf








9








\0T4/
4
Alman TOTAL Mamulâtı
Muhtelif tip ve kapasitedeki portatif ve oâblt, kuru, tozlu, sulu CO 2 gazlı» köpüklü söndürme vasıtalariylc
Âdi ve parlayıcı maddeler yangınlarına karşı EMNİYETİNİZİ SAĞLAR
Türkiye Umumi Vekili
STANDARD ÎŞ LTD. Şr.
Sadi R. Dilek 8r.
Müessese adrs.: Galata, Bankalar Cad. Banka sokak Roman han Telefon: 40784
Mağaza adresi: Taksim, Garaj Tramvay durağı, ERK Ap. altında Telefon: 82696
Mektup adresi: P.K. 2118 Beyoğlu
lllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
Türkiye İmar Bankasından
Bankanın 1949 yılı Hissedarlar Genel Heyeti toplantısı Yönetim Kurulunun karariyle 16 - şubat - 1950 perşembe günü saat 14,30 da tstanbulda Yeni Postahane arkasında Aşir Efendi caddesinde imar hanındaki Banka binasında yapılacaktır.
Toplantıya iştirak için, toplantı tarihinden en az bir hafta evveline kadar gerek kendi ve gerek vekâleti hasebiyle yüz elli hisseye sahip olanların, hisse senetlerini Bankaya tevdi ile karşılığında makbuz almalan rica
olunur.
GÜNDEM :
1 — Yönetim Kurulu ve
denetçi raporlarının okunması, kâr-ü zarar cetvellerinin incelene-
2 — 1949 yılı bilânço ve rek Yönetim Kurulu üyeleriyle denetçi zimmetlerinin ibrası.
3 — 1949 yılı kazancının dağıtım şeklinin tesbiti.
4 — Banka ana sözleşmesinin 27 ve 46 ncı maddesi gereğince ödevleri sona eren Yönetim Kurulu üyeleriyle denetçi yerine yenilerinin seçilmesi.
5 — Yönetim Kurulu üyelerine 1950 yılı için verilecek huzur haklarının tâyini.
6 — Yönetim Kurulu üyelerine esas mukavelenamenin 39 uncu maddesi gereğince verilecek mezuniyet.
[ -n -ti ■—f
L
TP *74
endüstrilerindeki en büyük kurumlar, rütubet miktarının hassas bir şekilde ölçülmesi-
nin lüzumunu bilhassa tebarüz ettirmektedirler. Birçok hallerde işbu ölçme uzun bir meseledir ve bunun için de kâfi miktarda nümune ölçülemiyor.
Elclclrikl nakiliyet prensipine İstinaden yapılacak bu ölçme daha seri neticeler verebilir, zın hazırlanışında nümuneyi ihtiva yük bir itina ile yapılmalıdır, neticeler elde edilir. Marconi rütubet ölçme cihazlarının elektrotları, ölçülecek malzemeye uygun bir şekilde hazırlanmıştır.
% 0,5 veya % 1.0 doğruluk nispetinde tekrarlanabilir. Neticeler temin edilmektedir.
tnyiliz mamulatından olan bu âletler
MARCONİ INSTRUMENTS LTD.
Türkh/vde yegâne Mümessili:
A. BAKER LTD.
Fakat böyle bir ciha-edecek kabın imali bü-Zira, aksi takdirde hatalı Marconi rütubet ölçme
Fabrikasının
G. ve
Firmasının teşhir salonlarında bulunmaktadır. Adres : Prevuayans Han, Tahtakale. İstanbul. 24330 Cihazın kullanış tarzı, memnuniyetle gösterilebilir ve her türlü mütemmim malûmat verilebilir.

1946 modeli Plymouth marka yeni tenezzüh arabası satılacaktır.
Ereğli Kömürleri İşletmesi Genel Müdürlüğünden:
1 — Ancak 7304 kilometre yapmış müceddet denecek derecede iyi kullanılmış bir adet 1946 modeli Plymouth marka binek otomobili satışa çıkarılmıştır.
2 — Bu satışa ait şartname :
Ankarada Etibank Genel Müdürlüğünden,
İstanbulda Etibank İstanbul Şubesinden, Zonguldakta İşletmemiz Ticaret Grup Müdürlüğünden, alınabilir.
3 — İhale, 8 - 2 - 1950 çarşamba günü saat 16 oa İşletmemiz Ticaret Grup Müdürlüğünde yapılacağından, teklif ve teminatları havi kapalı zarfların, en geç aynı gün saat 15 e kadar İşletmemiz Başkâtipliğine tevdiini rica ederiz.




rtjı.
/
’lö
iU
w
7/>
rr
. -: yf/.ü
/
ı ir
»w

\ w.
De 5 V X ’•
. /


Z

T
i













İN







I


1

K>0
y/ XXfi'
t
r
Pa
.-İ:
' / ’ J







*



B

Şfıl I I' • • vıı. W>


»
r • e
r ♦
I i«j




r

>



BMP
i

•L


L




®E3
"Tl
w / J
-A
w.

'* •
İSTANBUL VE ANKARA’DA
8 EV AYRICA 200000 LİRA EV KAZANAN İSTERSE BEDELİNİ ALABİLİRİ. ACELE 150 LİRALIK BİR HESAP AÇTIRINIZ!..
HER ISO URA İÇİR AYRI BİR KURA NUMARASI VERİIEC E KTİR!,
5
İKRAMİYEYE GİRİŞ ŞARTLARINI BANKALARIMIZDAN ÖĞRENİNİZ ÇEK1LIŞTAR1HLERL10MART, 15 MAYIS; 3OHAZIRAN;31 TEMMUZ; " 1 29 AGUSTOS; 30 EYLÜL, 28 EKİM; 30 ARALIK

(
*
PROJE MÜSABAKASI
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nın İzmirde yaptıracağı şube binası İçin Türk mimar ve mühendisleri arasında bir proje müsabakası açılmıştır. Müsabaka müddeti 30 nisan 1950 tarihine kadardır Program ve vaziyet plânı. Bankanın Ankara merkeziyle İstanbul ve İzmir şubelerinden bedelsiz alınabilir (805)
Kızılay Derneği İstanbul Aşocakları
İDARE KOMİTESİNDEN:
Yoksullar iaşesi için aşocaklanna yapılacak teberrularda. (20607) telefon numarasına haber verildiği takdirde memurumuz eliyle ve makbuz mukabilinde yerinden aldırılacaktır.
P. T. T. Bölge Başmüdürlüğünden
1 — İdaremiz ihtiyacı için fenni şartnamesine göre % 98-99 safiyette 5100 kilo kurşun
alınacaktır.
2 — Eksiltme.
Başmüdürlük Alım
3 — Kurşunun
6 - 2 Satım
- 1950 pazartesi günü saat 16 da Komisyonunda yapılacaktır.
geçici temi
şartnamesini gün Başmü-
muhammen bedeli 8925 lira, nat-ı 669 lira 35 kuruştur.
4 — Alâkadarlar, mukavele, idari ve fenni okumak ve geçici teminatını yatırmak üzere her
dürlük Levazım Şefliğine ve belli gün ve saatte de Ticaret Odası vesikası ve geçici teminatı ile birlikte Komisyon Başkanlığına müracaatları ilân olunur. (706)
'Teessürle bayılanlara, Çarpıntıya, Sinir buRranlarına
NEVROL CEM AL
20 DAMLASI DEAHALFERAHLANOrplO. MERİNİZDE MUTLAKA BULUNDURUNUZ

imal edilmekte olan
Dizel ve benzin otobüsleri
(her türlü şasiler için)
KEKEMELERE: Kekemelik hususî bir metotla ıslah olunur. Fazla tafsilât için: Bayan A. Narter, Şişli, posta kutusu No. 32 ye mektupla müracaat
4 — Arabayı görmek ve bu hususta izahat almak iste yenlerin İşletmemize müracaatları lâzımdır.
5 — Postada vuku bulacak teahhürler nazarı itibare alınmıyacağı gibi, şartnameye uygun olmıyan ve zamanında verilmiyen teklifler de kabul edilmiyecektir.
6 — İşletmemiz İdaresi, ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (768)
MUHASİP ALINACAK
Malımutpaşa, Bezciler sokak, Uğurlu han Kahvecisinden sorulacak.
karoserini göstermektedir
DEVLET
DENİZYOLLARI
UERDINGER
KREFELD
UERDINGEN
•T
ile beraber çalışmaktadır
L
VVAGGONFABRIK UERDINGEN A. G
TÜRKİYE MÜMESSİLİ:

25 yıldan beri muvaffakiyetle

Çelik y ERDİK
Çok sağlam, işletme ekonomisine çok uygun, ağırlık itibariyle hafif ve teçhizat bakımından da mükemmeldir
Resimde görülen otobüs, 33 oturma ve 17 ayakta durma yeri olan ve Krupp şasisi üzerine kurulmuş çelik bir
Düsseldorf ve Uerdingen’deki fabrikalarımızda :
Henschel şasilerine mahsus otobüsler, her nevi otobüs ve remork imal edilmektedir.
Taylan-Etker, İstanbul - Galata, Tahir Han 317 33
Taklitlerinden sakınınız. Her yerde pullu kutuları ısrarla isteyiniz.
inuui.
INNitr* •
a/tatedittız.
En jıefıs yemekler • en itinalı servis
Batı Akdeniz Hattı • Do^u Güney Akdeniz
Beyrut İskenderiye Napoli • Marsilya - Cenova
İstanbul Pire Napoli Marsilya Cenova Hattı • İstanbul İzmir Pire Limasol
"Yeni luanbuT

Comments (0)