21 Aralık T949
Çarşamba
SİYASÎ
ÎKTtç»4DÎ
Sayı 21
10 Kuruf
k
e
L
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 • 8 ı1 >stü Kutusu 2100 - Beyoğlu
Abone: Türkiye için sc» eliği 3. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir
S
POLİTİKA

20/X///J949
SURİYEDEKİ DURUM
DAHA albay Zaim'in korkunç âkıbeti ortalarda çalkanırken, silâh arkadaşı ve aynı zamanda can düşmanı Sami Hinnavî’nin bir ikinci hükümet darbesi neticesinde öldürüldüğü söyleniyordu. Fakat, bu rivayetler, o günlerde tahakkuk etmedi. Bilâkis Suriyede sükûnun kolay teessüs edeceğini zannettiren makul ve kanunî bir hava esti. Hattâ, ordunun artık siyasete karışmıyacağı Ordu Genel Kurmay Hinnavî’nin ağzından, tatmkı edici geldi.
Geçen cumartesi gününe kadar, bu kanunîyet hattı, ânzasız yürüdü. Cumartesi günü, anayasama ahkâmı tatbik edilerek yeni Meclis toplanacak, devlet başkanı başvekili seçerek Meclise gönderecek ve burada, hem Meclis, hem hükümet tahlif edilecekti.
teminatı, Başkanı kulaklara
Halbuki
Cumartesi günü bu merasim gerçekten vuku bulduktan sonra. Irak ile Suriyenin birleşmesine taraftar bulunanlarda bir rey üstünlüğü göze çarpar gibi oluyor ve bu müşahedeye, and içme merasimi vesile teşkil ediyor.
Irak ile Suriyenin ve hattâ Ürdün’ün birleşmeleri politikası, yeni bir mesele değildir. Şerif Hiiseyn’in büyük oğlu Feysal’ın Şamda kendini kıral ilân ettirip, arkasından, Suriyelilerin bir a-yaklanması (bittabi Fransanın teşviki ile) neticesinde Irak tacını giymek üzere uzaklaştığı yahut uzaklaştırıldığı tarihten itibaren, Şimalî Arabistanın Hâşi-miler’in sevkü idaresinde birleşmesi, zaman zaman nükseden bir siyasî cereyandır.
Telgraflar bunun yeniden baş-gösterdiğini ve bu seferki tevkiflere bu halin sebep olduğunu ima. etmelerine göre, acaba bu işin arkasında, Hinnavî mi vardı? A-caba, bu politikaya taraftar olmı-yanlar böyle bir şeyi sezdiler ve Hinnavî ile Hâriciyedeki bacanağı Esat Talas’ı uzaklaştırmak mı istediler? Yoksa bunun tam tersi mi varittir; yâni birleşmeye Hinnavî mi aleyhtardır? Ki az evvel siyasete orduyu kanştır-mıyacağına söz verdiği halde, tehlike karşısında bu sözünden niikûl etmiş olsun?
Bu suallerin cevabını, elimizdeki malûmatla vermeye imkân yoktur. Yalnız şunu biliyoruz ki, Meclisteki merasimden sonra, Katana'daki alay Şam'ın üzerine yürümüş ve bunun sayesinde, Genelkurmay Başkanı Hinnavî ile Hariciye’de umumî kâtip vazifesi gören bacanağı Talaş tevkif edilmişlerdir.
Ve bu sefer oı^/aya, bir üçüncü askerin ismi çıkmıştır: Edip Çiçekçi (Şişakşi)!
Görülüyor ki, Suriyede, bir zamandan beri, ordu ile politikacılar arasında mütemadi bir irtibat mevcuttur. Ve hiç bir büyük asker, arkadaşlarının sadakatinden emin değildir. Tıpkı, bazı Cenubî Amerika Cumhuriyetlerinde olduğu gibi!
Son tecrübelerde, bir nokta daha göze çarpmaktadır. O da, işbaşına gelenlerin, bacanaklarını da beraberlerinde getirme-le idir.
Zaim devrinde, bacanağı Nezir Fansa, bir hususî kalem müdürü olduğu halde, rejimin şah-s yat şubesini (!) idare ediyordu. Onun arkasından, öteki bacanaklar geldi: Hinnavî ve Esad Talaş!
Bu zat, Hâriciyenin ikinci ve üçüncü derecede memuru iken, Hinnavî ağır basar basmaz, Hâriciyenin umumi kâtibi mevkiine getirildi.
Bu vakalar karşısında, bizim bütün temennimiz, dost ve komşu Suriyenin bir an evvel sükûna ve istikrara kavuşmasıdır.
★ **★
F
'A
71
*1
T



MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden HABİB EDİB TÖREHAN
Çiçekli, Ordu Komutanlığına gelirken
Yeni Suriye Kabinesini Halit Ei-Azm kuruyor
Kurucu Meclis
âzalarından çoğu istifalarını vererek idareyi eskilere
bırakmak istiyorlar
Suriye Cumhurbaşkanı Hâşim Atassi, Şam Katolik Cemaati Ruhanî Reisi Faraj’la bir gö rüşme sırasında
hareket görün-
oldu
Londra, 20 (YİRS) — Surlyeden alınan en son haberlere göre, yeni kabineyi kurmaya eski Maliye Bakanı Halit El-Azm memur edilmiştir.
Askeri bakımdan yeni bir bildirilmemiştir. Durum sakin mektedir.
Albay Çiçekli Başkomutan
Londra. 20 (YİRS) — Şamdan gelen haberlere göre, Albay Çiçekli Suriye ordularının başkomutanlığına terfi etmiştir.
Muhtemel Suriye kabinesi
Şam, 20 (YİRS) — Tahminlere göre yeni kabine muhtemelen şu kimselerden teşekkül edecektir:
Başbakanlık ve Maliye: Halit El-Azm, Dışişleri: Nazım Kutsi. Savunma: Ekrem Horan! İçişleri: Hani Su-bai, Milli ymdırhk: Ekonomi: Haydar.
Eğitim: Feyzi Attaşi, Ba-Fethuilah Hüseyin, Şakir Elas, Adalet:
Milli
Said
Siyasi buhran
20 A.A. (Reuter) — Suriye, derin

— E3L.
Kudüs'ün idaresi için İsrail ■ Ürdün görüşmeleri başladı
Bazı tedbirlerin kaldırılmasına mukabil, İsrail Ürdün’e Akdeniz sahillerinde imtiyazlar verecek
BrazavlUe 20 (YİRSı — Kudüsün müşterek idaresi için İsrail ve Ürdün arasında baglıyan görünmelerin üç ilâ dört hatta kadar süreceği tahmin e-dilmcktcdir. Ürdün, lsraiiin Kudüsle irtibat temin edebilmesi için muayyen bazı bölgelerde alınan tedbirleri kaldıracak ve buna mukabil İsrail Hükümeti, Ürdün'e Akdeniz sahillerinde bazı imtiyazlar verecektir.
Arap Birliğinin müzakereleri
Kahire 20 (A.A.) (Reuter) — Arap Birliği memleketleri temsilcileri dün akşam burada. Birleşmiş Milletler tarafından Kudüse tatbik edilmesi istenilen milletlerarası rejime dair alman son kararın neticelerini müzakere etmişlerdir.
fngiitercyi tebrik
Londra 20 (A.A.) (Lps) — Bu sabahki İngiliz basını, Londradaki Yahudi camiası tarafından kabul edilerek Ku-düsün milletlerarası hale getirilmesi hakkında Birleşmiş Milletler tarafından
. •wmr.ıııwr-.nwIn«jifK*S!tî=t»kHEMnıtınC-«!t^.ıılM-
E
İlânlar: 6 ncı sayfada santimet resi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mes'uliyet kabul edilmok
Telefon • 44756 44757 Santra)
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
verilen kararı takbih ve bu kararın a-leyhinde oy verdiği için Ingiltereyi tebrik eden karar suretinin metnini yayınlamaktadır.
İsrail Kahifirsl Kııdüshı ilk toplantısını yaptı
Kudüs 20 (A.AJ (Afp) — Resmen bildirildiğine göre, İsrail Kabinesi bugün Kudüste ilk toplantısını yapmıştır.
Lake Success (AA.) Press) — Birleşmiş Milletler Konseyi, İsrail Hükümetinin tini TelAvivden 9 aralıkta nakletmesini takbih eden Fransız-Belçıka karar suretini incelemek üzere bugün toplanmıştır. Bu toplantı belki Öde Mukaddes Şehrin statüsünü kaleme almak maksadiyle Vesayet Konseyinin 19 ocakta Cenev-rede yemden toplanmasına kadar, a-ıahk ayında yapılan son toplantı olacaktır.
t United
Vesayet başken Kııdüse müşterek
Endonezya Cumhuriyetinde ilk kabine kuruldu
Cumhurbaşkanı Soekarno. Hükümetin 8 maddelik bir programla çalışacağını açıkladı
Londra. 20 (YİRSj — Federal Endonezya Cumhuriyetinin ilk kabinesi teşkil edilmiştir.
Başbakan Dr. Hattar aynı zamanda da Dışişleri Bakanlığı vazifesini üzerine almıştır. Jogyakarta sultanı da Emniyet ve Savunma Bakanlıklarına tâyin edilmiştir.
Kabinede 10 cumhuriyetçi ve 6 fe-deralist bakan vardır. Dr. Soekarno-nun beyanatına göre, kabine muhtelif cumhuriyetleri ve partileri temsil etmekten ziyade, bakanların kabiliyet esasına dayanmaktadır. Haber verildiğine göre, Hollanda Hükümeti bu nispeti memnunlukla karşılamıştır. Yalnız Dr. Hattar’m Dışişleri Bakanlığı vazifesini ifa etmesi hayret uyandırmıştır. Zira bu vaziyet Dr. Şarrar’ın tâyin edileceği beklenmekteydi. Dr. Şarrar, Federal Cumhuriyetin kurul-
masını derpiş eden Lalıey andlüşnıa-sına muhalif oy veren sosyalist Partisinin başkamdir.
Endonezya Cumhur Başkanıııın İlk resini demeci
Berlin, 20 (YÎRS) — Endonezya Cumhurbaşkanı bugün ilk resmi demecini vermiştir. Cumhurbaşkanı Soekarno, hükümetin sekiz maddelik bir program üzerinde çalışacağını açıklamıştır.
Programda, hayat seviyesini yükseltmek, iktisadi durumu düzeltmek, orduyu modernleştirmek vardır.
Hâkimiyetin devri
Batavya 20 (AP) — Endonezya Başbakanı uçakla miştir. sinden
üzere 23 aralıkta Hollnndaya gideceğini t ey İd etmiştir.
Dr. Muhammcd Hatlar, bugün Jogjakarta’dan Bataryaya gcl-Başbakan. Hollanda Kıraliçc-egemcnliği devren teslim almak
il Kurultayında dünkü çalışmalar

İÇ SAYFALARDA
--- - -
‘ÎKFNCÎ SAYFADA
Amerikada basın hürriyeti Halûk N. Tansuğ ÜÇÜNCÜ SAYFADA



Kurultaydaki havaya göre ekseriyet, iki zıd görüşü telif etmeye çalışmaktadır
Ankara 20 ( Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Altıncı Dil Kurultayı bugün öğleden evvel ve sonra altı komisyon halinde çalışmalarına devam ederek Kurultaya sunulacak raporlarını lamakln meşgul olmuştur
Lengüistik Komisyonu Ahmet Emre’nin "Türk Dil Bilgisi ve Lehçelerinin Mukayeseli grameri kitapları üzerinde konuşmuş vc bu kitapların ilim Heyetine verilmesine karar vermiştir. Komisyon öğleden sonra da çalışmalara devam etmiş ve Hüseyin Namık Orkun'un Kara-Yüs yazısının yeni çözümü adlı tebliğinin (Belleten) de basılmasını uygun bulmuştur.
Terim Komisyonu da profesör llha-mi Cıvaoğlunun başkanlığında çalışmalarına başlamış ve muhtelif delegeler söz alarak bugünkü terim sistemimizin zevksizlik ve yanlışlıklarla dolu olduğunu belirtmişlerdir.
Bu cümleden olarak söz alan İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Türk dilinin rasyonel bir yapı taşımadığını, artistik bir hüviyet arzettiğini söylemiş ve Türk dilini bir tabiat lisanı olarak tavsif etmiştir. Türklerin bir kaideye tâbi olmaksızın sadece zevk vc fantezilerine uyduklarını ve mıknatısı bir kuvvetle (ek) lerini istedikleri taraftan ve istedikleri şekilde kendilerine çektiklerini
hazır-
• •
Cevat
Türk „ adlı
ifade etmiş vc bu itibarla terim yaparken her şeyden evvel seçilecek kelimelerin sevimli olmasına dikkat edilmesi lâzım geldiğini söylemiştir.
Misal olarak da küm ve uy köklerinin isal) ı pekâlâ aldıklarını, fakat (kimyasal) ın hiçbir zaman tutmadığını ileri sürmüş ve Türk zevki (kimyasal) gibi nahoş teşkilleri kabul ctmlyecektir, demiştir. •
Terim Komisyonu çalışmalarında hâkim olan havaya nazaran ekseriyet iki zıt görüşü telif etmeğe çalışmakta ve halkın tuttuğu kelimeler olmak itibariyle terim yaparken halk dilinden istifade etmek istemektedir. Müzakereler sırasında iddia edildiğine göre» 1937 den itibaren türkçeleştirilmekte olan terimler %81 ilerleme kaydetmiştir. Şöyle ki: 12 sene evvel türkçe terimlerin nispeti yüzde 7 iken bugünkü iddiaya göre, yüzde 88 e yükselmiştir.
İmlâ Komisyonuna gelince, Komisyon Hakkı Tarık Usun başkanlığında çalışmalarda başlamış ve imlâ hakkında Milli Eğitim Bakanlığınca yapılan ankete Öğretmenlerin verdikleri cevaplar üzerinde konuşulmuş ve bilhassa Ke ve Ka telâffuzlarının birbirinden kolaylıkla ayırt edilmesi çareleri üzerinde durularak bu işin bir aksanla halledilmesine çoğunlukla karar verilmiştir.
Fiyatlar
Namık Zeki Aral
DÖRDÜNCÜ SAYFADA
Türkçenin meseleleri
Mecdut Mansuroğlu Radyo
Baydar Derler
Fransada iç siyaset bütçe meselesi Yusuf î. Mutlu
ve
BEŞÎNCt SAYFADA
Meslek arkadaşı (hikâye)
Filiz Karabey




! - ' i
Seçim, millete uygun gelen bir zamanda yapılacak
Beyrut, üçüncü askerî darbeden sonra, bir siyasi buhranla karşı karşıyadır.
Şamdan gelen haberlere göre, kurucu meclise seçilen mebuslardan çoğu istifalarını vermek, idareyi askerlerin eline bırakmak istemektedirler.
İki Mısır subayı Şamda
Şam, 20 (YİRS) — Miralay Mu-hammed Hilmi ve Miralay Muhammed Yusuf isminde iki Mısır subayı hususî bir uçakla bugün Şama varmışlardır. Bu İki zat Suriye Dışişleri Bakanlığı ileri gelenleri tarafından karşılanmışlardır.
• J
İsyan sırasında Suriye - İsrail münasebetleri
.Telaviv, 20 A.A. (Reuter) — Şamda hükümet darbesi yapıldığı esnada Suriyeli subaylar, her zaman olduğu gibi sınırda İsrail subayları İle muhtelit mütareke komisyonu meselelerini görüşmüşlerdir. Komisyon sınırın Suriye tarafında Cesri Yakup’ta toplanmış ve Şam hâdiseleri hakkında dostça görüşmeler yapılmıştır.
Hayfa, 20 A. A. (Reuter) — Dün akşam Suriye - İsrail hududundan alınan haberlere göre, karma mütareke komisyonunda üye bulunan Suriye subayları gelecek toplantının 15 gün sonra yapılmasını istemişlerdir.
Subaylar, isteklerine sebep göstermeden bunu dostane bir şekilde talep etmişlerdir.
Bir İsrail kaynağı bu talebin herhalde dün Suriyede vukubulan askeri hükümet darbesi sebebiyle yapıldığını ve Suriye İle İsrail arasındaki münasebetlerde hiçbir değişiklik beklenilme-mesi gerektiğini bildirmektedir.
Rus gazeteleri ve Surîyedekl son hâdise
(A. P.) — “Izvestia,, Suriyede yeni bir hll-vukubıılduğunu bildir-
miş, fakat herhangi bir yorumda lunmamıştır.
Halkçılarla toplantı
Şam, 20 A.A. (AFP) — Halkçı tl idarecilerinin toplantısı, meclis
lantışından .sonra, Halit El-Azmin de huzuriyle Meclis Başkanı Rüştü Kahyanın bürosunda yapılmıştır.
Halkçıların da yeni hükümete iştiraklerine dair bir anlaşmaya varıldığı sanılmaktadır.
Toplantıdan sonra Halit El-Azm, Nazım Kutsi ile birlikte Cumhurbaşkanı Hâşim Atassi’yi ziyaret etmiştir.
Hâdise Fransa'da iulsiI karşılanıyor?
Paris 21 (YÎRS) — Parısin siyasi çevrelerinde hüküm süren kanaate göre. Suriye hâdiselerinin bir hükümet darbesi olarak değil, fakat bir askeri şahsiyet, n uzaklaştırılması olarak telâkki edilmesi icap etmektedir.
Moskova. 20 gazetesi bugün kûmet darbesi
bu-
par-top-
r

H

çiftçisi
Çeviren: Reşad Nııri Darago
Endonezya Başbakanı Hatta, Nohru ile beraber
"Mala ta çiftçlal,. meşhur İngiliz romancım Joseph Corırnd ın 1915 de neşrettiği “Wlthln the Tlrlos,, adlı dört uzun hikâye taşıyan eserinin ilk vo on mühim hlk Ay çeldir.
Jımeplı Conrud, gemi süvarisi sı-fatlylo ömrünün pek uzun yıllarını Fclomonlc Hindlstrını Denizlerinde geçirmiş vo oralardan hıırikuİAHo defterde cecrler getirmiştir.
Yazan: Joseph Conrad
iimrmııınvn4Uinpn(»nııım4HHnn(iMTîTwwi(AMmrıımuırmııiMiHJiınRiMn!iuiıiı^MrnııımınıurnuuMiNnttruvQinftftiutUM&4iuuMmıırtRmttustuniKLKiuwmuiM.a4>fir«MM«
1949 - 50 de Marshall Plânından Türkiyeye yardım
55 Milyon dolar tiraj hakkı, 16 milyon dolar hibe yardımı
Yunanistana 8 milyar dolar tiraj hakkı tanıdık
Ankara, 20 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Buglln Bütçe Komisyonu öğleden evvel ve sonra toplanarak dairelerin bütçelerini tetkike devam etmiştir. istatistik Umum Müdürlüğü bütçesinin müzakeresinde söz alan milletvekillerinin nüfus ve ziraat sayımı üzerine sordukları soruları Başbakan Yardımcısı ile İstatistik Umum Müdürü cevaplandırmışlardır.
1950 nüfus sayımının seçimlerden önce yapılması hususunda ileri sürülen temennilerin isafına çalışılacağını, 1950 yılı içinde yapılacak sayımların takriben iki milyon Hıaya malolacağı-nı, yeni nüfus ve ziraat sayımı kanun tasarılarının Meclise verildiğini belirtmişlerdir.
îstatitik Umum Müdürlüğünün bütçesine geçen senekine nispetle 1 milyon 100 bin lira fazla tahsisat konulmuştur.
Ayrıca ziraat sayımı için getirtile-
• •
cek ecnebi mütehassıslara 80 bin lira tahsisat verilmiş bulunuyor.
İstatistik Genel Müdürlüğü bütçesi aynen kabul edilmiştir.
Bundan sonra İktisadi işbirliği «Devlet Bakanlığı) bütçesine geçilmiş ve müzakerenin sıklet merkezini Marshall plânı tatbikatı ve tiıaj haklan üzerindeki sorular teşkil etmiştir.
Barlas, bugün yardımın hibe, ikraz ve tiraj haklarından istifade suretiyle üç yoldan yapıldığım söyliyerek bu yollarla Türkiyeye yapılan yardım miktarına ait rakamları bildirmiştir.
1919-1950 senesi için de bize 55 milyon 300 bin dolarlık tiraj hakkı tanınmıştır ki, biz dc buna mukabil Yunanistana 8 milyon dolarlık tiraj hakkı tanımış bulunuyoruz.
Ayrıca Türkiye ye hibe suretiyle 16 milyon dolar yardim ayrılmış bulunmaktadır ki, memleketimize son zamanlarda ithal edilen buğdayların parası bundan mahsup edilecektir.
Su, elektrik, havagazı işlerini yoluna koyacak heyet geldi
Ankara vapuru, dün saat 15 te Batı Akdeniz soferindon dönmüştür. "Ankara,, ile golenlor arasında Belediyeye bağlı Suf| Havagazı ve Elektrik İşletmelerinin daha ekonomik şekilde işlomelerini temin için Isviçreden mütehassıs sıfatiyle davet edilen üç kişilik heyet de vardır. Louis Comisetti, Marsel Rozgon, ve Clodius Forrıol’dcn mürekkep olan bu hoyet, yukarda adı geçon belediye müesseselorinde tetkiklerde bulunduktan sonra raporlarını hazırlıyacaklardır. Resimde dün gelen Fransız heyeti görülmektedir.

v* 1
1


Dışişleri Bakanlığında
bazı istifalar
Kannd/ı Büyük Elçltü
tayinlerin Bu mo-Nurullııh olmuştur, redinl blı
Kanada ve Kumanya
B. Elçilerimizin istifalarına dair haberler veriliyor
Ankara 20 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Dışişleri Bakanlığında memleket İÇİ vo dışı bazı latifli ve olduğu ısrarla söylenmektedir, yanda
Eııaf SUmerin İRtif’i ettiği şayi
Dışişleri Bakanlığında henüz bilgi olma makin beraber (Sümer Hn Dev lef Bakanlığından ayrılarak büyük elçiliğe tayininden pek de memnun olmadığı hatırlanırsa İstifanın varit olnhilc ccğl ileri sürülebilir.
Ayrıca Bükreş büyük elçisi Hulusi Fuat Togay’ın da çekileceği haberi ortada «hdaştnaktndır
Diğer taraftan Amman elçisi Rıfkı Refik Paain’lrı merkeze alınması vc umumi kül iplik. İkinci muavinliğine tayini kararlaşmış t ir
Halen bu vazifede bulunun Bedri Tu bir Sûnı/ırı'ın bir elçiliğe tayin edileceği an! aşılmak tadil Bu scMrctln Amman dan ziyade Bükreş olacağına ıhı imal veriliyor.
C. H. P. İstanbul seçim işinin hayırlı yaratmak azmiyle ele söyledi
Bir müddetten ben Ankarada bulunan C H P. İstanbul ve İzmit bölgeleri müfrit işi dün şehrimize gelmiştir. Müfettiş, kendisine umumi seçimlerin daha evvele alınıp alınmayacağını soran gazetecilere: “— Bu hususta, verilmiş hiçbir karar yoktur. Yalnız şurası muhakkaktır ki seçim için partilere değil millete uygun gelen bir zaman kahul edilecektir. Umumiyetle seçimin bütün meseleleri milletimize, sürekli ve havırlı bir eser ^aratmak azmiyle ele alınmaktadır..-, demiştir.
Müfettişi, bir eser alındığını
Türk sanatkârları VıınRnistana davet olundular
Evvelki gün ŞehU Tiyatrom» ö ra m kısmında, Türk Sahne Snnatkârltırı Derneği tarafından, şehrimizde bulunan Ka-terina Yunan Temsil Heyeti sanatkarları şerefine bir çay verilmiştir.
Elen Başkonsolosu He konsolosunun Türk ve Elen artistlerinin ve tiyatro A-lemine mensup bütün ga halvetlerin hazır bulundukları çayda Elen loşu, Türk sanatkarlarının Yünanfatr m ıriderek temslllet -vermesinin kabil olup olmıvacağı hususunda. sanatkârlarla görüşmüştür. Elen Başkonsolosu Yuna-nlstanda Türkçe konuşanların sayısının TÜrklyede Rumca konuşanlardan daha fazla bulunduğunu. Türk artistlerimin tirada muhakkak bir muvaffakiyet kazanacaklarını söylemiş, bu sanat temasının faydalarından bahsetmiştir
bıiRÜn yapacağı toplantısı
Seri Türk* ede tetklk-. ol inşaatına nezaret Daire*» Ba^knm
Prof. Hilts’in basın
Uzun müddetlen lerdo bulunan ve
eden Amerika Yollar profesör Hllts bugün memleketine dönecektir. M. Hilta hareketinden evvel saat 11 de Gazeteciler Cemiyetinde bir basın toplantısı yapacak ve memleketimizle yollan hakkındnkl kanaat ve müşahedelerini umumi efkâra duyuracaktı-
50 otobüs daha satın alınacak
Otobün İdaresi, şeririmizdeki ofobns şebekesini genişletmek için yaptığı etiHlarl bitirmiş ve mevcut yükün azaltılması i-çin daha 50 otobüse ihtiyaç olduğunu bir rapor halinde Belediyeye bildirmiştir. Belediye, verilecek olan siparişin taksitlerini idare, muntazaman ödeyebilecek vaziyette İne otobüslerin ısmarlanmasını muvafık görmüştür. Bu husustaki karar. Otobüs idaresinin bu hafta içinde görüşülecek olan bütçe müzakereleri sırasında verilecektir.
İstanbul liman seferleri
Bakanlar Kurulunun aldığı bir kararla: “Devlet Denizyolları ve Limanlan İşletme Genel Müdürlüğünün tekeli tçindo bulunan İstanbul ve civarı hatlariyle Yalova ve İzmit körfez hatları İstanbul Liman seferi sayılacaktır.,.
Türk yazı sanatı salonu açılıyor
Topkapı Sarayında açılacak olan Türk yazı sanatının tarihini gösteren salonun tamir ve tadili ile eserlerin tasnifi işi tamamlanmıştır.
Yakında açılacak olan bu salonda muhtelif orijinal nürpuncler, güzel minyatürler ve çeşitli yazı örnekleri teşhir edilecektir.
ooy — Çan Forrnoza adatma taşınıyormuşl
Hanım — Allah, Allah! Adaya taşınmanın mevsimi mı «imdi

Sayfa ?
TVJNt tSTANRTTt
Tl Aralık 1
Amerikada basın hürriyeti
NOT — Türk Basın Kanunu hakkında, matbuat ile alâkalılar arasında oldukça ehemmiyetli münakaşaların cereyan ettiği V* Basın Kanununun tâdili yoluna gidilmek Üzere harekete geçildiği şu sırada, muhtelif cereyanlar ortaya çıkmış bulunmaktadır. Biz, bugün. Birleşik Amerika Devletlerinde matbuatın tâbi tutulduğu rejimi belirten aşağıdaki yasıt/ı hem matbuatımızı için, hem de kanunu vazedenler içhı ikaz edici değerde bulduk. Bu maksatla neşrediyoruz.
Her ne kadar tarihî tokâmülü ve hukukî sekli bakımından Amerikan hukuku t>ize ya* bancı görünürso dc bugün ihtiva ettiği demokratik prensipler bakımından bizlori yakından alâkadar edeceği muhakkaktır. Teferruata girmeden Amorikadakl basın hürriyotine bir göz atalım.
Birlosik Amorlka anayasası basın hürriyetini garanti eder (ton amendmonts). Ancak, basın hürriyetine tahdidi bir karakter vor-memek gayosiyle tarifini yapmamıştır. Tarif yokluğunun noticesi olarak da basın hürriyeti Birlosik Amerikada mutlak bir vasıf iktisap etmiştir.
önceden hiç bir izin, lisans al madan, sansüre tâbi olmadan herhangi bir risaleyi basmak kabildir. Basın suçu tâb ile değil, fakat neşir İle tokemmül eder. Gazetenin neşrinden sonra vâki olacak herhangi bir müdahalo halin de de, gazete salahiyetli mahkeme-yo müracat ederek müdahalenin hemen men'ini (bir nevi Haboas Corpus, bizde tedbiri ihtiyatinin kaldırılmasını iatemok gibi) talep edebilir. Çünkü aksi halde, sansür tarikiyle varılan neticeye başka bir yoldan gidilmiş olacaktır.
Basını baskı altında tutmak i-çin kullanılan bir vasıta da vergi şeklidir. 1711 senesinden bori şurada burada bu usule baş vurulmak istenmiştir. Birleşik Amerika Yüksek Mahkemesi, fazla tiraja konulacak yüksek vergileri ve baskı mahiyetini taşıyan herhangi bir vergi şeklini Anayasaya aykırı saymıştır.
Amerikada basın dâvaları ile ilgili olarak umumî mahlyotte bir arama emri vorilemez, (Entick dâvası 1765). Basın dâvalarında Jürinin bulunması şarttır, (Fox Libel Act). Ve jüri sadece vakıaları değil fakat suç unsurunu da tetkik eder. Basın dâvalarında mevkufen muhakeme olmaz. İyi niyet ve hakikî gayeler uğruna
KISA HABERLER
Fransız bütçesi
Stuttgart 20 (YÎRS) — Fransız Parlamentosu. bu gece Hükümetin 1950 bütçesinin muvazenesi için yaptığı teklifleri reddetmiştir. Parlamento yeni vergilerin ihdasını kabul etmemiştir.
3950 Fransız bütçesi 6.5 milyar dolardır.
Eğer Fransız parlamentosu sene sonuna kadar bütçeyi tasdik etmezse, 1950 yılında kendisine tahsis edilmek istenen 700 milyon dolarlık Marshall Yardım Plânından faydalanomıyacaktır.
Jomaykada seçimler
Londra 20 (YÎRS) — Ingiliz müstemlekelerinden Jomaykada bugün genel seçimler yapılmaktadır. Parlamentodaki 32 mebusluk için 116 aday bulunmaktadır. Jamayka seçimlerine iştirak eden iki parti vardır. Birisi hâlen iktidarda olan İşçi Partisi, diğeri ise Halk Partisidir. Enteresan olan nokta, iki parti başkan m m bundan 7 sone eWel araları açılan iki kuzen olmalarıdır.
Avustralyanın yeni Başbakanı Menzles’in İlk beyanatı
Londra 20 (YÎRS) — Avustralyanın yeni Başbakanı Mr. Mcnzies, bugün radyo ile ilk resmî yayınını yapmıştır. Men-zles demiştir ki:
Memlekette insanı korkutacak şekilde yükselen fiatlerle mücadele ederek, halkın kazandığı paranın kıymetlenmesi için bütün gayretimizle çalışacağız. Birleşik Amerika milleti ile sıkı bir işbirliği yapmak, Hükümetin takip edeceği gayelerden biri olacaktır.,,
Dünya Vatandaşı
Monte Carlo 20 (YİRS) — Bir numaralı “Dünya Vatandaşı,, Garry Da-vies. Alman makamlarından Almanyaya giriş vizesi alıncaya kadar, Fransa ve Federal Almanya hududu üzerindeki sahipsiz bölgede (No mon’a land) kalacağını söylemiştir.
D.P.A. Alman Haberler Ajansının bildirdiğine göre. Almanyadakl “Dünya Vatandaşları Cemiyeti,, Davies'ln Stutt-garta gelebilmesi İçin ilgililer nezdinde teşebbüslere girişmiştir.
hükumot, adalet veya şahıslar a-loyhinde hakikato uygun yazılar yazmak cezayı müstolzim değildir.
İsyana teşvik, Anarşi ve Casusluk Kanunları karşısında basının durumu çok alâka çekicidir. Çünkü bu kanunların lâfzından İstifade ederek basını baskı altına almak gayetle kolaydır. Böyle bir tehlikeyi önlsmok maksadiyle bugün Amerikada, Justice Holmos tarafından ortaya atılmış olan bir prensip umumiyetlo kabul ©diliyor: “Fiil kanuna aykırı bilo olsa yakın bir tohliko yaratmıyorsa faili suçlu tolâkki olunamaz.,,
Basının hususi durumu İcabı, ü> çüncü bir şahısla ihtilâf haline düşüldüğü vakit de bazı hakları olduğu kabul odilmiştir.
Gazeto ile üçüncü bir şahıs arasında bir İhtilâf çıktığını farza-delim ve gazeteyi sanık mevkiine koyalım. Gazeto dâvacının İleri sürdüğü vakıaları çürüterek her zaman için kurtulabilir. Ancak, suç unsurunun mevcut olduğu hallerde dahi, bazı dofilor ileri sürerok gazetenin beraat ötmeni mümkündür. Bu defilor şunlardır: Hakikat (truth as a defence), imtiyazlı beyanat (prjviliged com-munication) vo haklı tenkid (falr commont).
Neşredilmiş olan bir yazı haka-rotamiz olabilir, fakat yazının mevzuu hakikato uygun Iso vo onu yazan iyi niyot vo doğru maksatla hareket etmiş ise mesuliyeti mucip sayılmaz.
İmtiyazlı Doyanatta suç unsuru mevcut olabilir, neşredilen iddia hakikato uymıyabilir, buna rağmen, hakkında yanlış noşrİyat yapılan şahıs (resmî bir memur) voya müessoso (moselâ belediye) umumi efkârı ilgilendirdiğinden, bu suç, cezayl müstelzim sayılmaz. Mahkeme colselorini naklotmek, milletvekillerinin beyanatını neş retmek bu aradadır.
HALÛK N. TANSUĞ
Denizlerde şiddetli fırtına var
Londra 20 (A.(A.) Afpb — Dün sabahtan beri lskoçya sahilleri müthiş bir fırtınanın tesiri altındadır. 30 kadar balıkçı kayığı palamarlarını kopararak sahile düşmüştür. Bundan başka, demirini tarayan 5000 tonluk bir şilep karaya oturmuştur. Bazı bölgelerde rüzgârın sürati saatte 96 kilometreyi bulmuştur.
Londra 20 (YİRS) — Akdenizde hüküm süren şiddetli fırtınalar dınme-miştir. Pire limanındaki vapur seferleri kesilmiştir. Gemilerin liman dışına çıkmaları ilgili makamlar tarafından menolunmuştur.
Fırtına, Portekizde büyük tahribat yapmıştır.
Yunanistanda bir kısım yerlerde sıkıyönetim kaldırıldı
Atina, 20 (A. A.) (Atina Ajansı) — Mareşal Aleksandr Papagos'un da iştirakiyle toplanan Bakanlar Kurulu, Peleponez’de ve Atina’ya bağlı bölgelerde sıkıyönetimin kaldırılmasına karar vermiştir.
Bu husustaki kararname Noelden önce yayınlanacaktır.
SlcUyalı haydut Gulllano’ya .'karşı tevkifler
Roma, 20 (YÎRS) — Palermo Polis Müdürü, çeteci Guiliano’nun üç basın mensubiyle yapabüdlği mülâkat yüzünden, vazifesinden uzaklaştırılmıştır.
Haydudun Amerikaya kaçmasını önlemek için, Sicilya Adası etrafında gerekli tedbirler alınmıştır.
Bulgar Hükümeti, .Amerikan notasını reddetti
Londra 20 (YÎRS) — Kossof’un mahkemesi esnasında Amerikan sefirinin casuslukla itham edildiği için Amerikanın Bulgaristana göndermiş olduğu nota, Bulgaristan tarafından reddedilmiştir. Hatırlarda olduğu gibi Amerika bu şehadetin zabıtlardan silinmesini istemişti.
Çin Komünist ordusu Hindiçinîye ilerliyor
Fransız makamları gerekli tedbirleri alarak bu mıntakalardaki kıtalarını takviye etti
Londra 20 (Nafen) — İki yüz bin kişilik bir komünist Çin ordusunun 140 kilometrelik bir cephe Üzerinden Hin-diçlnl hudutlarına yaklaşması bu memlekette sinirli bir hava yaratmıştır. Bu komünist kuvvetlerin Tnkln körfezi İle Nanin arasında İlerledikleri bildiril fiiek l (diı
Fransanın idaresinde bulunan Hindi-çini ile Çin arasındaki hududda herhangi bir hâdise vukua geldiğine dair bir haber gelmemiştir. Bununla beraber Fransız makamları gerekli tedbirleri almışlar ve bu bölgedeki kıtalarını takviye etmişlerdir.
Diğer taraftan Hindlçini'de komünist taraftarı Viet Nam birliklerine karşı hareketin şiddetlendiriidlğl ve bu aradıı bir Viet Nam merkezinin tahrip edildiği kaydedilmektedir.
Siam’da da gergin bir hava mevcuttur. Siam halkı arasımla büyük ölçüde Çinliler vardır. Bunların karışıklıklar çıkarmalarından endişe eden resmi
Kıbrıs Başpiskoposu neler karıştırmak istiyor?
İngiltere plebisiti idare etmezse kilise bu işi ele alacakmış
Londra, 20 (YİRS) — Kıbrıs Başpiskoposu İngiliz Genel Valisine bir mektup göndererek, Kibrisin Yunanls-tana İlhakı için yapılacak plebisiti idare etmeyeceği takdirde, kilisenin bu işi ele alacağım bildirmiştir.
Vali, verdiği cevapta. İngiltere ile Yunanistanm, böyle bir meseleyi ka-
Amerika Macaristana nota verdi
Amerikan vatandaşlarının tevkifi ve seyahat yasağı protesto ediliyor
New-York 20 (YİRS) — Birleşik Amerika Hükümeti Macaristan Hükümetine şiddetli bir nota göndererek Macariatanda Amerikan vatandaşlarının sebepsiz tevkifini protesto etmiştir. Amerika, bu notayı, Washıngton-daki Macar sefirine ve aynı zamanda telgrafla Peşte Hükümetine bildirmiştir.
Amerika, bu notasında. Amerikan vatandaşlarının Macaristana gitmelerinin menedildiğıni de ilâve etmiştir
Bugün Washingtondaki pasaport da iresinde yabancı memleketler İçin pasaportlar vize edilirken —“Macaristan için muteber dcşildlr,,— damgasını basmışlardır.
Hindistan ilk cumhurbaşkanını 24 ocakta seçiyor
Yeni Delhi 20 (Ap) — Hlndiatanın İlk Cumhurbaşkanının, Cumhuriyetin ilânından iki gün evvel 24 ocakta Kurucu Meclis tarafından seçileceği bugün resmen ilân edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığına getirilmeleri en muhtemel iki aday, şimdiki genel vali Racagopalaçarl ile Kurucu Meclis Başkanı Cotor Rajendra Prasad’dır
idari makamlar şiddetli tedbirler almak mecburiyetinde kalmışlardır. Çin mahallelerinde devamlı devriye dolaştırılmaktadır.
Tlbetin durumu henüz aydınlanma-iniştir. Hindistan Hükümetinin Tibet hakkında yapması beklenen beyanat henüz gelmemiştir. Ingilı çevrelerde belirtildiğine göre, Tlbetin Hindistan tarafından tanınması bu hükümetin İngiltere ve Amerika tarafından da tanınmasına yol açacak ve böylelikle yeni bir adım atılmış olacaktır.
Amerika. Asya memleketlerlnl terketmlyerck
Londra. 20 (YİRS) — Amerikanın gezici elçisi Dr Jespup San Francisco-da verdiği bir beyanatta, Amerikanın hiçbir zaman ne Çini, ne de diğer Asya memleketlerini terketmek niyetini gütmediğini belirtmiştir. Totaliter rejimlere şiddetle muhalif olan Amerikanın Çine yardımda bulunacağını söyliyen Dr. Jessup, Siaına müteveccihen hareket etmiştir.
pannuş addettiklerini, vuku bulacak herhangi bir kargaşalığın idari makamlar tarafından derhal bastırılacağını ve hayrı olmayan böyle bir İşe teşebbüs olunmamasını söylemiştir.
İngiliz Genel Valisi, böyle bir hareketin çok fena neticeler doğurabileceğini de hatırlatmıştır.
Bugünkü Meclis
Ankara 20 (Hususi muhabirimiz bil-dlrlyer) — Büyük Millet Meclisinin yarınki gündemi, hayli yüklü bulunmaktadır. Yarınki Meclis toplamışında Hükümet, Hıdiv Abbas Hilmi Paşa ı-mrhu-nıun dış memleketlerdeki hukuki durumu ve intikal eden emvalinden alınması gereken veraset vergisinin alınmaması sebepleri hakkındaki sorudan başka, Keban ilçesinde kurulan Gümüşlü Kurşun Fabrikasının durumuna. “Vâdlm,, İsmindeki roman hukkındu ne muamele yapıldığına, lstanbuklakl öğrenci Yurdu binasının durumuna,’ Marnı İlinin muhtelif İlçelerinden kuraklık dolayı-slyle göç edenh-rlo Maraş ovasının sulanmasına ve buradaki bataklığın kurutulmasına ve devlete ait resmi taşıtların şahsi İşlerde kullanılıp kullanılmadığına. kullananlar oldu İse kendilerine ne gibi cezalar tatbik edildiğine dair olan sorulara cevap verilecektir.
P. T. T. İşletme İdaresiyle Orman Genel Müdürlüğü 943 yılı kesin hesapları da yarınki toplantıda görüşülecektir. Muhtelif yabancı devletlerle yapılan 10 anlaşmanın ikinci ve bir anlaşmanın birinci müzakereleri yarınki gündemde yer almıştır.
Ordu Dahili Hizmet Kanununun subayların yurt dışında tedavilerini temin eden 66 ncı maddesi hükmünün erbaş ve erlere dc teşmil edilmesine dair olan tâdil tasarısı, Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerle Sağlık Memurları maaşlarının bareme alınması, Hastalık Sigortası, Askeri Fabrikalar Tekaüt ve Muavenet Sandığı Kanununun tâdili ve Bina Yapımı Teşvik Kanununun onuncu maddesinin değiştirilmesi hakkındaki kanun tasarılarının da yarın birinci gö-rüşmtlerl yapılacaktır.
• MS- - . —»n—- m -MTT»
Amerikan tekzibini Bıılpır gaze*vler| neşretti
Londra 20 (YİRS) — Bugünkü Bulgar gazeteleri Amerikanın Sofya elçisi Donald Heatiı'in idam edilen Kos-tolla hiç bir zaman ne şifahen, ne de tahriren görüşmediğini bildiren tekzibini neşretmişler d ir.
Turistik gemilerle gelecek yabancılara kolaylıklar
Turistler, hiç bir muayeneye tâbi tutulmadan gümrüğün nezareti altında gemiden karaya ve karadan gemiye geçebilecekler
Ankara 20 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Hıristiyan âlemlnce mukaddes savılan 1950 yılında dünyanın her tarafından Italyuya yapılacak turist n-kınından istifade ıııaksndlyle Devlet Denizyolları teşebbüse geçmiş ve Anka-rada yapılan toplantılar sonunda salâ-hlyctll miimesslliorden müteşekkil komisyon bu hususta kararlar almıştır. Bu kararlara göre, turistleri taşıyacak olan geminin uğrayacağı limanlarda tedbirler alınacak ve döviz kolaylıkları yapılacaktır.
Döviz kolaylıkları: Yabancı paralar gemide Türk parasına çevrilecek, ve turistler memlekete sokmağa hakları o-lıın 100 Hra İle bu paraları serbestçe memlekete getirebileceklerdir. Ancak bu değiştirme muamelesinin gemide yapıldığını nasıl tevsik edecekleri bilâhare bildirilecektir.
Turistlerin bir kilo gümüş İle İki a-det halıdan başkaca Türkiyeden çıkaracakları eşyanın değeri hakkında hâlen câri olan 250 liralık haddi Maliye Bakanlığı imkân nispetinde tezyld edecek, ve bu baptaki kararını idareye vo alâkalılara yazı ile bildirecektir.
Turistlerin döviz mukabilinde tedarik ettiklerini İspat eyledikleri eşyayı yu-karıki fıkrada mezkûr haddin fevkinde olarak çıkarmağa yetkili olup olmıya-caklatı hususu da Maliye Bakanlığınca tetkik edilip neticesi İdareye ve lüzumu halinde diğer alâkalılara bildirilecektir.
Gümrük kolaylıkları: Gümrük muayenesi için do kolaylıklar kararlaştırılmış ve turistik gemi İle gelecek turistler hiçbir muayeneye tâbi tutulmadan gümrüğün nezareti altında gemiden karaya ve karadan gemiye geçeceklerdir.
Münakaşalara yol açan bir hâdise tekerrür etti
İzmir Ağır Ceza Başkanı Rauf Onursal'ın kefaletle tahliyesine karar verdi
İzmir 20 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Sigorta b(‘dclini ele geçirmek için Akoy motorunu açık denizde kas-don batırmak vo bu suça İştirakten sn-nık olarak Demokrat Parti İl ikinci Başkanı avukat Rauf Onursal’ın uzun müddet meydana çıkmadığı ve sonradan İlmlre gelerek adalet mercilerine teslim olduğu malûmdur. Rauf Onursalın geçen defa tevkif edildikten sonra Ağır Çtezaca tahliyesine karar verilmesi, Büyük Millet Meclisinde müzakere mevzuu olurken bizzat Adalet Bakanı Ağır Ceza reisinin bu kararından şüphe İzhar etmişti Rauf Onursal diin tekrar kefaletle tahliyesini istemiştir Ağır Ceza başkanı Muhlis Tümay bu talebi tetkik ederek ilk tahkikat gayesinin elde edildiği sorgu hâkim İlgince tesblt edilmiş olmasına, sanığın lzmir-cle ikametgâhı bulunmasına, kaçacağına alt emare ve kanaat mevcut olmamasına binuen Rauf Onursalın 1000 lira kefaletle tahliyesine karar vermiş ve kendisi tahliye edilmiştir.
Bu karar. Türk adliyAinin asla tesir altında kalmadığının yeni bir delili o-larak kabul edilmektedir.
Yurtta karakış
Burhaniye, 20 (A. A.) — Mevsimin İlk karı yağmış, civar dağlar karla Örtülmüştür.
Karudenlzde
Karadeniz ve Akdenizde fırtına devam etmektedir. Bu yüzden bazı vapur seferlerinde gecikmeler olmuş, Karadenizdeki gemiler, fırtına dolayı-siyle bazı iskeleleri tutamamıştır.
İsparta, 20 (A. A.) — iki günden beri devam eden şiddetli fırtına ve yağmurdan sonra bu gece şehre ve çevresine mevsimin ilk karı yağmıştır. j
Şuhut, 20 (A.A.) — İlçemize senenin ilk karı bu gece yağmıştır. Isı sıfırdır.
Söğüt, 20 ı.A. A) — İlçemiz çevresinde havaların sıcak gitmesinden meyve ağaçları çiçek açmıştır.
Gümrük murakabesi gemide temin e-dilmiş bulunacağından, turistlerin girip çıkmalarını kolaylaştırmak vo sürate londirmek İçin bunlar, bulundukları limanın muhtelif yerlorlnden de karaya çıkabilecekleri gibi muhtelif noktalardan da gemiye dönebileceklerdir.
Pasaport vo vize kolaylıkları : Turistler ya koilektlf. ya münferit pasaportla voya tâbiiyetinde bulundukları memleket konsolosluğundan pasaport yerine kaim olmak üzere alınmış fotoğraflı bir belge, Mukaddes Sone Merkezi Komitesi tarafından tanzim edilmiş hacı kart-Jarlylo Türkiyoyo girebileceklerdir.
Turistler yalnız Tiirk liman şehirlerine çıkabileceklerinden isterlerse Türk vizesi almadan da memleketimize gelebileceklerdir. Eğer, İç şehirlerimize gitmek isterlerse, liman şehrinden alınacak vize İçin kendilerinden rüsum ve harç almmıyacaktır.
Emniyet loşknlâti, turlstlor İçin mümkün olan bütün kolaylıkları göstermekle mükellef tutulacaktır. Emniyet Genel Müdürlüğü, yukarıdaki maddelerde kendine düşen vazifeleri başarmak üzere gemide lüzumu kadar salahiyetli memur bulunduracaktır.
TALEBE TURİZMİ
MDli Türk Talebe Birliği Turizm Komisyonundan iki üye, yapılan davet üzerine Ankarada toplanmakta olan Turizm Danışma Kuruluna üye o-larak iştirak etmiş bulunmaktadır.
Komisyonun, talebe turizmi hakkm-(İRkl fikirlerini müdafaa edecekler ve Kurulun komisyona yardım etmesini sağlamaya çalışacaklardır.
Ayrıca önümüzdeki aylar zarfında, î-talyadan bir grup talebe, Türkiycyl ziyaret edecektir. Bunları Turizm Komisyonu misafir edecektir.
R. Aydınlı'nın reddi hâkim talebi reddolundu
Ankara 20 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Suikast iftirası suçundan sanık R^şat Aydınlmın avukatı tarafından İstenen reddi hâkim talebinin tetkiki için İkinci Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen evrak, bugün karara bağlanmıştır. Sanık vekilinin ileri sürdüğü red sebeplerinin nihayet ceza usulü İle ilgili ve yargıcın takdirine ait hususlardan ibaret bulunduğu ve bunların hiçbirinin yargıcın tarafsızlığından bir şüphe uyandıracak mahiyette görülmediği İçin vâki talebin varit olmaması itibariyle reddine ve usulün 26/3 üncü maddesi gereğince tâyin o-lunan elli lira hafif para cezasının sanıktan tahsiline, acele itiraz yolu açık olarak karar verilmiştir.
Dâva evrakı, Birinci Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmiştir. Sanık veya a-vukatı bu karara da itiraz ettikleri takdirde keyfiyet en yakın mahkeme olan (Keskim Ağır Cezasında son defa olarak rüyet ve bir karara bağlanacaktır.
Sütlüce faciası dâvasına başalndı
Martın İkinci günü Sütlücede “Nuri Paşa,, fabrikasında vukua gelen ve birçok insan kaybına sebep olan infilâk faciasında mesul görülenlorln duruşmasına dün İkinci Ağır Ceza Mahkomeslnde başlanmıştır. Sanıklar kendilerini itham eden İddiaları tamamiyle roddotmişler ve suçsuz olduklarını söylemişlerdir. Resimde sanıklardan Emir Erkilet mahkeme huzurunda görülmektedir
500 üncü yıl için bir piyes müsabakası

L
tertip ediliyor
îstanbulun 500 öncü fetih yıldönUmü şenliklerinde temsil edilmek İçin îfitsn-bul Şehir Tiyatrosu Müdürlüğü bir piyes müsabakası tertip etmiştir.
Tesblt edilen esaslara göre, piyesin mevzuu, fetih devrini yaşatmak şartiy-lo, serbest bırakılmıştır. Jüri heyeti tarafından seçilecek eserlerden birinciye telif hakkı olarak, temsil devammea hasılattan verilen vüzdn on hariç, 1500 Ura ödenecektir. İkinci ve üçüncü olarak seçilen eserlere de 500 er Ura verilecektir. Müsabakanın müddeti nisan 1951 «onuna kadardır.
Elektrik ihtiyacımızı karşılıyacak kazan
Silâhtarağn Elektrik santralına iki buhar kazanının İlâvesi İçin birkaç ay-danberl tetkikler yapmak Üzere şehrimizde bulunan KanadalI mühendis Rcglnnld Bell, çalışmnİArını bitirerek şehrimizden ayrılmıştır. İlâve edilecek olnn hu |kl kazanla santralın elektrik takati 18.0ÜÖ kilovat artmış olacaktır. Bu suretle de fabrikaların İstemekte olduğu elektrik cereyanı ihtiyacı karşılanabilecektir.
İlkokullarda “Yavru kurt,, teşkilâtı kuruluyor
Milli Eğitim Bakanlığı İlse ve ortaokullardaki İzci teşkilâtının ilkokullara, da teşmiline karar vermiştir.
Bakanlığın bu nusustakl tamimi üzerine harekete geçen MIHI Eğitim Müdürlüğü kurulacak teşkilâtın esasları üzerinde duran bir toplantı tertip etmiştir.
İlkokullardaki İzci birliklerine “Yavru Kurt” ismi verilecektir. Dördüncü ve beşinci sınıflarda bulunan, yaşlan ve sıhhatleri müsait olan çocuklann alınacağı teşkilât yılbaşından İtibaren çalışmalarına başlayacaktır.
Sanat sevenlerin bugiin yapacağı toplantı
SAn&t Dostları Cemiyeti bugün saat
18 de Ses Tiyatrosu geçidindeki lokalinde bir sanat toplantısı tertip etmiştir.
Toplantıda 18 genç ressamın eserleri teşhir edilecek ve davetlilere fanınmış müzisyenler tarafından bir konser verilecektir.
İş Bankasının İkinci seyyar bürosu
Iş Bankasının ikinci seyyar bürosu 22 aralıktan itibaren Şişil bölgesinde faaliyete geçecektir.
Bir İspanyol futbol takımı şehrimize geliyor ispanyanın en kuvvetli futbol takımlarından Valla Tolid 4 maç ypp-mak üzere bu ay sonunda şehr m se gelecektir.
Ispanya takımı ilk maçını 31 aralıkta. ikinci maçını 1 ocakta, diğer iki maçını da 7 ve 8 ocakta yapacaktır.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBİ roman
- 21 -
Zaten evlendikleri günden beri, bir Vezir kızı olan karısı Önünde Osman Nuri Bey, kendini dalma eksikli hissetmiş, yıllarca, onu, gördüğünden yâdetmemek cehdlyle çırpınıp durmuş ve Senlye Hanımın gelin geldiği Şeh-zadebaşuıdaki mükellef konağı tasfiye edip bu yalıya sığınmağa mecbur kaldıkları vakit günlerce, bunun için, gizli gizli ağlamıştı. Ana baba yadigârı nice kıymetli eşyayı teker teker mezada yollar ve evin kırk yıllık adamlarına birer birer izin verirken yüreği, kendi hesabına değil, hep karısı hesabına parçalanmıştı.
Şimdi, harem kısmiyle diğer bir odasını, ya tavanlar aktığı, ya döşemeğe İmkân bulamadığı İçin kapayıp da eskiden selâmlık adı verilen küçük bir dairesine tıkıldıkları bu viran yalıda, yine bu yüzdendir ki, bir zindan hayatı sürüyor ve emektar bir zenci bacının bin zahmetle pişirip, yalınayak bir besleme kızın önlerine koyduğu yemekler lokma lokma boğazına diziliyordu.
Karısı, ona “bu halde kalmazdınız,, deyince, Osman Nuri Bey, İşte, bütün bunlar için canevinden vurulduğunu hissetmişti. Fakat, şunu da söylemek lâzım gelir ki, yirmi yılı bulan evlilik hayatlarında Senlye Hanımefendinin ağzından kaçan ilk ve son sitem de (eğer bu gerçekten bir Bitmese) bundan ibaret knl-101
nuş ve bu hâdise kan koca arasında esaslı bir gücenikliğe sebep olmamıştır.
Bundan başka, Osman Nuri Bey de, karısının kendi üstüne nasıl titrediğini, kendinden nice üzüntü verici şeyler sakladığını bilirdi. Osman Nuri Bey, bu viran yalının İçinde, eğer hâlâ çarşaflan mis gibi kokan temiz bir yatak, Örtüsü her vakit lekesiz ve ütülü bir sofra bulmakta devanı edebiliyorsa, bunu, karısının -kim bilir ne kadar gizli ve gizlilikleri nispetinde ne kadar ağır - el emeklerine borçludur. Fuat'la Semra'yı eiâleme karşı daima hali vakti yerinde Rİle çocuklarından ayırt ettirmeyecek bir ihtimamla giydirip kuşatan, kendisi-nlnkiler de dahil olmak üzere, bütün delik çorapları, kenarları tiftilınlş esvap kumaşlarını, erimiş gömlek yakalarını gözle görülmez bir dikkatle örüp onaran, dikip düzelten yine onun sabırlı, hünerli ve şefkatli elleri idi...
Hamdolsun, onun sayesinde çocuklar, hiç bir şeyin eksikliğini hissetnıeksizln büyüyüp yetiştiler. Şimdi, Fuat, Galatasaray lisesini büyük bir muvaffakiyetle bitirip iki yıldan beri hukuka devam etmektedir. Semra, beş on ay sonra Amerikan Kız Kolejinden bakaloryasını alacaktır. Senlye Hanımefendi, kocasının bu yegâne saadetini yalnız gözünün nuru, elinin emeğiyle değil, babasından anasından kalanı gizliden gizliye kâh rehine kovmak, kâh satmak suretiyle de temin etmiştir.
Nitekim, bu “tebligat,, hâdisesinden yarım saat sonra, çocukları kendi hallerine bırakarak, yatak odalarına çekildikleri vakit. Osman Nuri Bey. asabi bir rikkate kapılıp sessiz sessiz ağlamağa başlayınca Senlye Hanım, onu teselli için hemen güler bir yüz takınmış:
**— Aman, ne yapıyorsunuz bey? demişti. Ben, sizi hiç bu halde görmedim, görmek 102
ı de istemem. Ne var sanki yalıyı istimlâk ederlerse... Biz de kendimize Şişli’de bir küçük apartman bulur. taşınırız, Hem Fuat için daha kolaylık olur. Hem ev idaresi bakımından daha derli toplu yaşarız.
Halbuki, Osman Nuri Bey, o anda sebebini bilmeden ağlıyordu. Son zamanlarda sinirleri o kadar bozulmuş, yüreği o kadar yufka-laşmıştı kİ. belllbaşh bir üzüntüsü olmasa bile ya çocuklarından birinin soluk yüzüne veya kanamın saçlarındaki aklara bakarken birdenbire içllleniyor, büyük bir ağlama ihtiyacına kapılıyordu.
Senlye Hanım devam etmişti:
“— Zaten çocuklar da burada oturmaktan hiç memnun değiller. Hakları da yok nıu? Burada âdeta bir diyarı gurbette gibiyiz. Çarşı uzak, pazar uzak, hele, kışın ısınma, gidip gelme zorlukları, başlı başına bir dert. Bundan başka, takdir edersiniz ki, şimdi, herkes için hayat şartları da tamamiyle değişti. Elektrik, havagazı, banyo, ne bileyim daha neler, zaruri ihtiyaçlar sırasına geçti. Biz, haydi ne ise amma, yeni yetişenler bunların eksikliğini çok hissediyorlar. Bir de...
Osman Nuri Bey. karısının sözünü kesti: “— Doğru, çok doğru söylüyorsunuz; dedi. Lâkin, sizi temin ederim ki, deminki teessürümün sebebi, yalnız bu yalı meselesi değildi. Ne bileyim ben? Sanırım, bu hâdise dola-siyle bende tatlı acı bir takım hatıralar uyandı, çocukluğum aklıma geldi; evlendiğimiz yıl, burada geçirdiğimiz ilk yazı düşündüm... Hani, bahçede leylâklar, mor salkımlar, duvarlardan öbek öbek nasıl sarkıyordu! Siz, arkanızda yakası hafif sırma işlemeli bir beyaz maşlah, başınızda* kenarları oyalı bir başörtüsü ile, çocuk gibi sevinerek oradan oraya koşuyor ve 103
_
bana “Aman ne güzel, ne güzel; gelin, çabuk gelin!,, diye sesleniyordunuz; sanki, o yığın yığın salkımlarla leylâklar bir anda ortadan kaybolup gidecekmiş gibi......
Osman Nuri Bey, birkaç saniye durup düşündükten sonra:
“— O yü. babam Istaııbula dönmüş ve hemen âyan âzalığına tayin olunmuştu. Artık taşralarda, o vilâyetten bu vilâyete taşınmak yorgunluklarından kurtulmuş olan annem, nc kadar bahtiyardı. Adeta on yaş daha gençleşmişti ve bize yalının arka pencerelerinden nasıl gülümslyerck el sallardı! Bundan başka, biliyorsunuz, Seniye Hanım, ben bu yalıda doğmuşum.„
Sesi tekrar hıçkırıklarla dolarak sustu. Senlye Hanım, kocasına metanet vermek için duygusuz görünmeğe çalışıyordu; gülerek:
“— Çok şairliğiniz üstünüzde bu gece; Osman Bey! dedi.
İşte, Osman Nuri Beyle Seniye Hanım arasındaki bu içli ve rikkatli hasbıhalin üzerinden daha bir ay geçmemişti ki, beklenmedik bir facia, Rüştü Paşa yalısını, belediyenin eli dokunmadan çok evvel, bir gün İçinde temellerinden sarsıp yıkıverdi.
O gün, Osman Nuri Bey, dairede masasının Üstüne yığılmış bir takım kâğıtları sıraya koyup gözden geçirirken, yanına bir hademe yaklaşarak:
Sizi Müdür Bey, çağırıyor,, demişti.
Başka günler, hu, “Sizi Müdür Bey çağırıyor!,, sözü üzerine bir nevi telâş ve halecan düşmekten kendini alamayan Osman Nuri Bey, bu sefer, her nedense, aynı daveti göze çarpar bir sükûnet ve kayıtsızlıkla karşıladı. Bir müddet daha önündeki kâğıtlarla meşgul olduktan sonra yavaş yavaş yerinden kalktı ve mü-104
dürün yanına gitti. Müdür Bey. her vakitki gibi makamında kurulmuş oturmuyor; muhteşem bir Hcrcke halisiyle döşeli odasının içinde bir aşağı beş yukarı dolaşıyordu. Osman Nuri Bey, ne zaman bu odaya girse âmirinin suratından önce yerde s»?rül bu halıya bAkardı. Zira, bu halının bir eşini bundan beş altı yıl evvel yok pahasına elden çıkarmıştı. Halıya dikkatle bakardı ve kendi kendine daima bu suali tekrar ederdi: “Sakın bu, bizimki olmasın!.. Fakat bugün, Müdür Beyin hali o kadar sıkıntılıydı ki. Osman Nuri Bey. halıyı tetkike imkân bulamadı. Zaten genç adam. - Müdür Bey otuz yaşlarında ya var ya yoktu ve Osnıan Nuri Bey biraz dAha erken evienseydi pek kolaylıkla bu yaşta bir evlâdı olabilirdi - o, kapıdan içeriye ilk adımını atar atmaz kendisine doğru yürümüş:
“— Osman Nuri Bey, çok teessüf ederim; sizi gayet nâhoş bir mesele için çağırdım; demişti.
Gayet nâhoş bir mesele! Acaba, fArkına varmaksızın vazifede bir kusur mu işlemişti? Bir ihtara veya bir tevbihe mi maruz > lacak-tı? Hayır! Tam tersine; genç âmir, onun karşısında. şaşkın ve kabahatli bir çocuk heyeca-niyle dolaşıyordu. Hattâ, yüzüne bakmaktan bile utanıyor; sözüne nasıl devam edeceğini bilmiyor gibiydi. Nihayet büyük bir cehd ile kendini toparlayarak:
••— Tepeden İnme bir karar; dedi. Bütçe darlığı yüzünden Vekâlet, memur kadrolarımızda geniş ve esaslı bir tasfiyeye lüzum göstermiştir. Müdürü Umuminin riyasetinde bir komisyon haftalardan beri bu İşle meşgul bulunuyordu.
fDevamı var)
105
21 Aralık 1949
YENÎ İSTANBUL
Sayfa 3
-
GU N U N
EKONOMİK
İKTİSADÎ MESELELER :
F I Y A
T L A R
Amerikan senatörü Ferguson'un beyanatı
Turizm Danışma Kurulunda
Devletçilik
DÜNYADA fiyatlar ne seyir takip ediyor? ikinci Cihan Harbi İçinde kabarmış olan toptan fivatlar 1948 dö de bir istikrara kavuşmuş değildi. 1948 e nispetle 1949 da ise bu fiyatların toma>-ülü elde mevcut rakamlara «Birleşmiş Milletlerin Kasım 1949 bülteni) göre bir çok memleketlerde te-reffüe, pek az memleketlerde tenezzüle veya istikrara müteveccih bir istikamette görünmekledir. Hayat pahalılığı itibariyle vaziyet yine böylrdır. Geçen eylülde İngiliz lirasının % 30,5 nispetinde düşürülmesi hâdisesinden bu yana o seyir ne istikamet aldı? Buna ait olarak hâlen ortada perakende bir takım rakamlar mevcut olsa da bunlardan tatmin edici bir fikir edinmek veya netice çıkarmak imkânı henüz yoktur, diyebiliriz
Bizde fiyatlar ne âlemde seyrediyor? Evvelâ toptan fiyatları görelim. Biri İstanbul Ticaret Odasına, diğeri Konjonktür İdaremize ait iki müş ir bu hususta bize aşağıki rakamları vermektedir:
F
birden — gelir. Harp arifesi den sonra bizzat eşya ânıili-allında fiyatlar yükseldiği hacmindeki şişkinliğin de fl-a* _ - .
(iktibas hakkı mahfuzdur)
Yazan: Namık Zeyi Aral
IYATLARA hareket ya eşyadan veya paradan — veya her İkisinden
ulan 1938 nin tesiri gibi pura yat kabnrnıalıırında şüphesiz ki mües-siriyeti olmuştur. 1938 de banknot hacmi 194 milyon lira idi. Bu miktar 1944 de 960 8 milyona çıktı; yani 1938 in 100 ü 1944 de 495,2 olmuştu. Bu tarihten sonra banknot hacminde tezayüt durmuş ve âdeta bir İstikrar hasıl olmuştur. Aşağıki cetvel bize bunu gösterir:
Banknot- Toptan fiyatlar
* *
Banknotlnr
Milyon llrn Inrın teza- (Konjonktür)
> (it ni*pe(i 1938=xl00 - 1988-100 -
1938 194 — 100 — 100 —
1911 960. 8 495,2 458. 9
1915 881. 2 •154,4 414. 3
1946 937, 1 483 — 427. 3
1947 888. 5 458 — 432, 8
1948 932, 1 480.1 466. 3
•e
VVashington 20 (Conıtel) — Amerikan senatörlerinden Cumhuriyetçi Ferguson. Ingiltereyl Avrupa memleketleriyle gerekli derecede işbirliği yapmamakla itham etmiştir.
Bir dünya tetkik gezisinden dönen senatör, Batı Avrupa memleketlerinin İngiltere Kıratlık camiasiyle işbirliği yapmak arzularının büyük güçlüklerle karşılaştıklarını söylemiş ve şunları ilâve etmiştir;
•‘Devalüasyondan sarsılmış olan memleketlerle îngilterenin ticarî hada işbirliği yapmaması üzücü durum yaratmaktadır.”
Diğer taraftan Marshall Plânına
mas eden senatör, yardım programının, Amerikanın yabancı memleketlerdeki hususî sanayie doğrudan doğruya yardım edebilmesini mümkün kılacak şekilde değiştirilmesini arzu ettiğini söylemiştir.
bu sa-bir
te-
Senatör. Marshall Plânının bugünkü çalışış şeklini övmüş, fakat ilerde yapılacak yardımların doğrudan doğruya çalışmayı komünizme atılan bir adım olan hedef tutması icap ettiğini anlatmıştır. Ferguson, bu yakınlaşmanın. sosyalizmi desteklediği için kendisinin hoşuna gittiğini, fakat bazı hükümetlerce gayri dostane bir hareket sayıldığını söylemiş, bununla beraber. iş adamları tarafından iyi karşılandığını. Ingiltereyı ise hiç memnun etmediğini anlatmıştır. Ferguson, Maıshall Plânına dahil memleketlerdeki hususî sanayi için kâfi miktarda para ayrıldığına memnun olduğunu, tasarısının Birleşik Amerikaya yatırılan sermayeyi kolaylıkla kontrol etmek imkânı vereceğini söylemiş ve bu meseleyi Marshall Plânı İdarecisi Paul Hoffman ile münakaşa etmek arzusunda bulunduğunu ilâve etmiştir.
münakaşa
ediliyor
Ankara 20 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Turizm Danışma Kurulu Komisyonları, bugün öğleden evvel çalışmalarına devam etmişlerdir. Turizm, Ana Programını Hazırlama ve Turizmi Geliştirme Komisyonları, müşterek toplantı yapmışlardır. Ele alınan konuların ehemmiyeti Öolayısiyle ciddî münakaşalar olmaktadır. îki komisyonun bilhassa üzerinde çalıştığı işler, Turizmi Teşvik ve Kredi Kanunu ile Devlet Turizm İşletmeleri Kanunu tasarılarıdır. Münakaşa, bilhassa devletin turizm işine müdahale edip etmemesi keyfiyeti üzerinde toplanmaktadır.
1938 =
Koııj.
ıoo
İs. Tl. Od
1938 100 — 100 —
1944 45S. 9 595. 6
1915 444, 3 568. 6
1946 427. 3 491 —
1917 432. 8 501 —
1948 466, 3 521, 5
1949 I 50S — 576 —
II 516 — 575. 5
III 522 — 571, 1
IV 521 — 557, 5
V 515 — 539, 5
VI 510 — 542, 6
VII 504 — 536 —
VIII 493 — 535, 7
İX 491 — •
Yukarıki cetvelden anlatılacağı veç-
hile bizde toptan fiyatlar 1944 den sonra tenezzüle müteveccih bir istikamet tutmuş iken 1946 dan sonra tekrar te-reffüe müteveccih bir seyir takibine başlamıştır. içinde bulunduğumuz seneye ait ilk sekiz dokuz aydık rakamların heyet i umum iyesi de evvelki ve daha evvelki senelere nispetle bize bu intıbaj, yani tereffüe bir temayül intibaını verir. İstanbul Ticaret Odasının 1914 senesini esas ittihaz eyleyerek neşretmekte olduğu müş’ir de aynı temayülü göstermektedir.
HAYAT pahalılığına gelince: Konjonktür Müdürlüğünün Ankara ve İstanbul müş’irleri bu hususta bize âtideki cetveli
vermektedir:
1938 =3 100
Ankara İstanbul
1938 100 — 1OÛ —
1911 330, 1 331* —
1945 333. 1 354 , 4
1916 320. 6 342. 5
1947 325. 5 344, 3
1948 330, 2 345, 8
1949 I 343, 8 368, G
II 349, 1 370, 7
III 359. 6 373. 1
IV 358, 9 374. 6
vr 355 — 382, 5
VI 357. 5 3-89. 2
VII 356 — 382 —
VIII 354 — 385 —
IX 356 — 383 —
Bu müş’irler de bize 1944 ten 1946 y
kadar hafif bir tenezzül temayülü gösterdikten sonra 1947 ve 1948 de tekrar hafif bir tereffü istikametinde yürüdüklerini ifade eylerler. Fakat 194.9 da her iki müş’irin gösterdiği tereffü de ehemmiyetli diyebileceğimiz bir seviyeye varmıştır. Dokuz aylık rakamların konjonktür müş’iri için vasatisi 3544 ve İstanbul Ticaret Odası İçin vasatisi 378,7 d ir. İstanbul Ticaret Odasının gerek 1944 ve gerek 1938 esası üzerinden yürüttüğü müşirler de 1949 da ehemmiyetli birer sıçrayış kaydetmektedirler.
1949 daki tereffüde (gıra), (ısınma, aydınlanma ve temizleme) ve bir de (muhtelife, yani sigara, tütün, nakil masrafları, sıhhat masrafları) maddelerinin âmil olduğu görülüyor.
09MBOE
Pariste altın düşüyor
Paris 20 (Hususi) — Borsada altın fiatleri düşmektedir. Dün 596 bin frank olan külçe altın bugün 580 franga düşmüştür. Napol6on 4284, dolar 1012 franktır.
Dış Ticaret
Enstitüsü
Tüccar Derneği yarınki toplantısında mevzuu da tetkik edecek
bu
Cetvele dikkat edildiği takdirde görülür ki, 19-14-48 devresinin umumi heyetinde nasıl banknot hacminde İstikrara müteveccih bir hal varsa toptan fiyatların heyeti umumiyesinde de öylece bir istikrar hali mevcuttur. Büyük te-mevvüçler kalmamış, hele ehemmiyetli sıçrayışlarla yükselişler tamamen durmuştur. Banknotun senelik müş’iri 495,2 ile 480,4 arasında ve fiyatların senelik müş’iri 458.9 ile 466,3 arasındadır. Devlet veya Merkez Bankasının kâğıt para ihracına nihayet vermesiyle fiyatlardaki tereffüün durması arasında bir muvazilik görmemeğe ve bulmamağa imkân yektur. Şüphesiz ki, para hacmi denilince yalnız banknotlar anlaşılmaz veya anlaşılmak lâzım gelmez. Para hacmi denildiği zaman banknotlardan başkaca Merkez Bankasındaki vadesiz mevduatı, tedavüldeki madeni paraJarı (hâlen bizim için madenî u-faklıkları), bankalardaki vadesiz mevduatı da gozönüne almalıdır. Bütün Iali unsurlar 1938 için olduğu gibi sonraki seneler için de alındığı takdirde para hacmi bire beş veya yüzde 500 etrafında toplanmaktadır. Fiyatlarla para hacmi arasında santimi santimine riyazi bir muvazilik aramak da abestir. Fakat ne olursa olsun kaba hatları veya ana hatları dahilinde kemiyet nazariyesin-deki o büyük hissel hakikati bizde de şu on, on iki senelik bir devre itibariyle teyit eden yukarıkl cetveli ve ifade eylediği vaziyeti lâyık olduğu tehemmi-yetle telâkki eylemekte amelî fayda vardır, kanaatindeyiz. Tekniği ve teşkilâtı en kuvetli memleketlerde dahi "idareli iktisat,, ile fiyatlara hâkim olmak çok külfetli ve çok müşkül bir iştir. Tekniği ve teşkilâtı zayıf olan memleketlerde ise fiyatlara hâkimiyet temini imkânı yoktur. Yine bize alt yukarıkl cetvelin 1938-44 devresi bunu gösterir. Bu vaziyetlerden veya tecrübelerden çıkarabileceğimiz bir ders vardır ki, o da şudur: Fiyatlara hâkimiyet temini zaviyesinden malûl bulunduğumuz zaaf karşısında hiç değilse para hacmini şişirmemek bir hayli elimizdedir. Bilfarz bütçe açıklarını kapamak için emisyon yoluna gitmemek hususunda irademize hâkim olabiliriz ve irademize hâkim olmağa çalışmak lâzımdır.
Yukarıkl cetvel 1948 nihayetine kadar vaziyeti senelik rakamlarla umumî heyeti dahilinde gösterir: yoksa 1944 ile 1948 ve hele 1949 arasında fiyatların seyrini ay itibariyle ifade eden müşirlerde temevvüelere alt nrlünhaniler daha derin ivicaclıdırlar. Meselâ toptan fiyatlar 1946 nın ağustosunda (yani 7 eylül arifesinde) 387 ye kadar İnmişlerdi; 1948 sonunda ve eylül 1949 gayesinde 491 olmuşlardır ki. o en derin seviyeye nazaran son iki tarihte % 27 bir tereffü kaydediyorlardı, demek olur. 1949 un ilk dokuz ayına ait vasatı ise 509 dur. Bilhassa câri sene içindeki bu tereffü temayüllerinin tebarüz eylediği sıralarda irademize hâkim olmağa çalışmak lüzumu bir kat daha ehemmiyet peyda eder, sanırız.

Dünya kuru elma
Amerika Birleşik Devletleri

Kursun fiatleri de düşüyor
Londra 20 (Hususî) — Metal Bor-sasında kurşun fiatleri yeniden gerilemiştir. Son hafta içindeki fiatler şunlardır:
Levha kurşu 113, kurşun boru 114, yumuşak kurşun 97 sterlingdir. Fiatler fob teslimdir.
Ticarî
Nexv-York 20 (Comtel) kaynaklardan alınan malûmata göre, Birleşik Amerikanın bu sene 9500 ton kuru elma İstihsal edeceği tahmin e-dilmektedir. Bu miktar geçen sene vasatisinden fazla, fakat harpten evvelki seneler vasatisinin yarısından az ve 1928 senesinin hâlâ rekor teşkil eden 34.000 tonluk istihsalinin üçte birinden düşmüştür.
Avustralya ve Kanada için tahmin edilen miktar da geçen yıldan azdır. Yeni Zelânda ve Güney Afrika Birliğinde ise bir değişiklik yoktur.
Belçika, Birleşik Amerika ve isviçrelilerin alacaklarını serbest bıraktı
bun-
Belçika Hükümeti tarafından alınan bir karar gereğince, Birleşik Amerika ve İsviçrelilerin Belçikadakl alacakları. hiçbir döviz tahdidine tâbi tutulmadan serbest bırakılmakta ve
lara tam bir tahvil kabiliyeti tanınmaktadır. Böylece Belçika - Lük-semburg İktisadî birliği dahilinde yatırılmış bulunan Amerikalılara ait sermayeler. Amerikaya serbestçe nakledilebilecekler ve bundan böyle de Belçika ve Lüksemburg bankalariyle dolar ve İsviçre frangı alım ve satımına ait muamelelere girişebileceklerdir.
Diğer taraftan, Amerika ve isviçreliler. Belçika frangı ile ifade olunan matlubatını, bu memleketten satın alacakları malların bedelini ödemek için kullanabileceklerdir.


Dünyanın tek
Bad Tölz 20 (Almanyadakİ hususi muhabirimiz Rechenberg bildiriyor) — Bu asrın bidayetinde Avrupaya borçlu vaziyetinde olan Amerika Birleşik Devletleri, bugün cihanın en büyük a-lacaklısı haline gelmiştir. Ticaret Nezaretinin son zamanlarda neşrettiği rakamlara göre, Amerikanın hâlen “donmamış,, tediyesi vacib 13.4 milyar dolarlık alacağı vardır ve bunun için senede ancak 50 milyon dolar faiz ö-denmektedir. Borçluların başında 7.5 milyar dolarla Büyük Britanya gelmektedir. Fransa 2,8 milyar dolarla İkincidir. 50 yıl zarfında Ödenmesi meşrut olan bu 13.4 milyar alacak 59 borçluya taksim edilmiştir.
Bu alacak listesine, İkinci Cihan Harbi sırasında yapılan ödünç verme ve kiralama yardımları dahil değildir. Esasen Amerika, Sovyet Rusyadan o-lan alacağı müstesna, bu kabil diğer alacaklarından vazgeçmiş bulunuyor.
Hemen bütün cihanın Amerikaya borçlanması ve Amerikada takriben 22 milyar dolar kıymetinde altın birikmesi karşısında, bazı mehafilin. Batı Almayaya yapılacak 1 milyar dolarlık bir ikrazla, Alınan para ve ekonomi sisteminin istikrarının teminini temenni etmelerine hayret etmemek lâzımdır.
DÜNYA HABERLERİ
Ingiltere - İtalya ödeme anlaşması uzatılıyor
Fraıısaya Marshall yardımından verilen yeni tahsisat
Berlin 20 (YtRS) — Rransaya, Marshall Yardım Programı faslından olmak üzere yeniden 100 milyon dolarlık bir tahsisat verilmiştir.
Birleşik Amerikanın buğday rekoltesi
★ Berlin 20 (YİRS) — Birleşik Amerikanın bu seneki buğday mahsulü bir rekor teşkil etmiştir. İstatistiklerin bildirdiğine göre, bu seneki mahsul 163 milyon tondur.
Tımanistana verilen yeni tahsisat VVashington 20 (AP) — Yunanis-tana Marshall Yardım Plânı çerçevesinde olmak üzere, 6.532.000 dolarlık bir tahsisat verilmiştir ki, bununla buğday ve sütten yapılma maddeler satın alacaktır.
Avusturya da, 3.814.000 dolar ile domuz yağı alacaktır.

* Londra 20 (A.A.) (Lps) — İngiltere ile İtalya, aralarındaki ödeme anlaşmasının 6 ay kadar uzatılması için mutabık kalmıştır. İki memleket temsilcileri geçen hafta içinde müteaddit defalar toplanarak İktisadî ve mali meseleleri incelemişlerdir. Bu hususta yayınlanan resmî tebliğde, görüşmelere hâkim olan dostluk ruhu belirtilmektedir.
Kanada, yeni piyasalar peşinde
★ Londra 20 (YİRS) — Kanada Bakanlarından ikisinin Avrupa ve As-yada yeni piyasalar bulmak üzere yakında tetkik seyahatlerine çıkacakları haber verilmektedir. Bu a-rada, Ticaret Bakanı Mr. Howe, Avrupanın hemen hemen bütün devletlerini dolaşarak Kanada mallarının satışı ile alâkadar olacaktır.
Komisyonlarda memur üyelerin, Devletçiliği, serbest teşebbüs erbabının ise aksi tezi tuttukları görülmektedir.
Serbest teşebbüs mümessilleri, devletin kredi temin ve program tanzimi ve faaliyetlerin kontrol ve murakabesiyle iktifa etmesini istemektedirler. Kanunların bu bakımdan sırasında Basın, Yayın Genel Müdürlüğü Turizm dürü izahat vermekte ve
lannı müdafaa etmektedir. Mevzuatımızdaki turizm gelişmesine mâni hükümleri taramakta olan üçüncü komisyon. öğleden evvel çalışmalarını bitirmiştir. öğleden sonraki toplantısında genel toplantıya sunulmak üzere raporunu hazırlamakla meşgul olmuştur.
münakaşası ve Turizm Dairesi Mü-tasarı esas-
Tüccar Derneğinin, yarın Liman Lokantasında yapacağı toplantıda, dış ticaretimizin tanzimi için bir komisyon tarafından hazırlanan rapor da müzakere edilecektir. Raporda dış ticaretimizin organlaşması için, belli başlı ticaret odalarından seçilen â-zaların iştirakiyle bir istişare heyeti kurulması teklif edilmektedir. Bu teklifin şekil ve mahiyeti hakkında verilen malûmatı aşağıya alıyoruz:
Umumî İstişare Heyetinin vazifesi, Türkiyenin her seneki mahsul durumuna, iktisadi ve malî şartlara ve dünya vaziyetine göre ithalât ve ihracat rejiminin hâkim prensiplerini tayin etmek, dış ticaretle alâkalı her türlü umumî ve hususi mevzular hakkında müzakerede bulunmak, heyetin bütçesini ve kadrosunu tetkik ve kabul etmek gibi işlerdir. Heyetin toplantılarına Bakanlığın dış ticaret daı-res başkan ve yardınıcılaryle Bakanlığın diğer mümessilleri, Maliye ve Hariciye Bakanlıkları, Merkez Bankası mümessilleri de istışari reyle iştirake davet olunurlar.
İstanbul. Bu komiteler seçilen murahhaslardan lur. Ayni zamanda bu komitelerin muhtelif ihtisas ve zümrelere ait tâb komisyonları da teşkil edilir. Bütün heyetler ve komiteler Azal ıklan fahridir. Ancak fikirlerinden ıtifade için çağırılan ihtisas adamlarına, rapor ve tetkik hazırlıyanlara huzur hakkı ve ücret verilebilir.
Umumi heyet toplantısına iştirak e-den teşekküller murahhaslarının yol masrafları bağlı oldukları teşekküller tarafından ödenir.
İlerde Enstitü müstakil oluncaya kadar şimdilik Genel Sekreterlik emrinde bulunur. Enstitünün Ankara, İzmir ve İstanbulda teşkilâtı bulunur. Umumî merkezi İstanbuldur.
Bu enstitüde bütün dünya ret hareketleri, istatistikler,
lü malûmat, tetkikler, haberler ve saire fişler ve dosyalar halinde muhafaza edileceği gibi, bir kütüphanesi, enformasyon bürosu, her mahsulümüz hakkında incelemeler yapan ihtisas adamları bulunur. Enstitü şimdilik küçük bir kadro halinde kurulacak, ilerde ili tiyaç ve imkânlar nispetinde genişletilecektir.
Genel Sekreter. İstişare Heyeti tarafından üç sene müddetle seçilir ve muayyen bir tahsisat alır. Büronun ve bütün teşkilâtın en yüksek idare merciidir. İstişare Heyetini Başkan temsil eder.
o şehirlerden müteşekkil o-
dış tica? her tür-
Senenin ilk toplantısında bir sene için heyete bir başkan, üç başkan vekili ve iki raportör seçilir. Bir teşekkülden başkan seçilirse, aradan sene geçmeden aynı teşekkülden kan seçilemez.
Merkez İstişare Heyetinin üç
mî komitesi vardır: Ankara, İzmir ve
bir baş-
dai-

Gelir Vergisi
Almanyada Türk tütünleri aleyhine propaganda mı var?
İzmir 20 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ege tütün piyasasının açılmasına bir hafta kaldığı için bugün yerli ve ecnebi alıcıların büyük bir faaliyet sarfettikleri, bilhassa Amerikan Tobacco’nun merkez binasında eksperlerin akşama kadar toplantı halinde kaldıkları dikkati çekmiştir.
Müdahale mubayaasına memur o-lan Tekel idaresinin mübayaa heyeti çarşamba günü Îstanbuldan hareketle İzmire gelecek ve cuma sabahından itibaren Amerikalı alıcılarla piyasanın gidişi bahislerinde ilk temaslar yapılacaktır.
Tecrübeli tütüncüler bu yıl göze çar-

M
bil-
İzmir balıkçıları Ankara görüşmesinden memnun değiller
İzmir 20 (Hususî muhabirimiz
diriyor) — Ankarada yapılan balık çılar toplantısından dönen İzmir balıkçıları toplantının maalesef faydalı olmadığını, her bölgeden giden temsilcilerin bu dâvayı, kendi bakımlarından mütalâa ederek bir memleket hizmeti olarak kabul etmediklerini söylemektedirler. Balıkçılar Cemiyeti Reisi, Hükümetin tiraj hakkında istifade ile alınacak malzemeyi serbest teşebbüs sahasına bırakacak yerde Ticaret Ofisi emrine vermeyi tasarlamasını şiddetle tenkit ederek: "Devlet, hu işi de inhisarına alırsa ve alacak idiyse, bizi ne diye davete lüzum gördüler?,, demiştir.
İzmir balıkçıları 2,5 milyon dolarla alınacak 4 4 adet balık avlama gemisinin balıkçılar emrine verilmesini teklif etmektedir.
içinde rekoltenin satılacağını be-
alıcılardan İz-
pan hazırlıklara bakarak Ege piyaya-sının gayet seri bir inkişafa mazhar olacağını ve on gün varışından fazlasının lirtiyorlar.
Batı Almanyadakİ
mirdeki ihracatçılara bugün gelen mektuplarla bu piyasada Türk tütünü aleyhine bazı propagandalar yapıldığı Türk tütünü yerine Yunan ve Virjin-ya tütünleri kullanılması için büyük gayretler sarfedildiği bildirilmiş, bu propagandalar karşısında Türk tütününün kalite ve nefaseti hakkında mukabil propagandaya ihtiyaç bulunduğu ilâve olunmuştur.
Dün Halkevinde esnafa anlatıldı
İstanbul Defterdarlığının Gelir Vergisi Danışma Bürosu bir taraftan merkez teşkilâtında faaliyet gösterirken diğer taraftan da geniş mükellef topluluklarının ayağına kadar giderek izahat vermeğe devam etmektedir. Dün de Eminönü Halkevinde toplanan bakkallara, Gelir Vergisi izah edilmiştir. Bu arada muhtelif cemiyetler de Gelir Vergisi hakkında konferanslar tertip etmişlerdir.
Bunlardan, Sen Mişel Lisesinden Yetişenler Derneğinin konferansı 22 aralık 1949 günü saat 18.30 da Üs-yon Fransez lokalinde, "Gelir Vergisi karşısında ticarî kazançlar,, mevzuunda verilecektir.
Belediye işletmelerinin ıslahı
“Türk Malı,, damgası
bil-
Ba-
İzmir 20 (Hususi muhabirimiz diriyor) — Ekonomi ve Ticaret kanlığı Sanayi Birliğine gönderdiği bir yazıda» bilhassa yüksek kaliteli yerli mamullerin yabancı menşeli mallar o-larak müstehlike arzedildiğini dikkate alarak bütün yerli mamullerimize Türk Malı damsgsı ve firma 3İâmeti farikası vurulması hususunda sanayicilerin mütalâalarım sormuştur.
Dihı İsınçreden beklenen müteh(i38i3lar geldi
İstanbul Belediyesi, Havagazı, Elektrik İdaresi gibi işletmelerin ıslahı için îsviçreden mütehassıslar getirmeğe karar vermişti. Dün Ankara vapu-riyle Cenevre Şehir Hizmetleri Müesse-selerinin umumi kâtibi profesör Dr. Louis Comisettl ve Cenevre İktisat Fakültesi İşletme Ekonomisi profesörü Claudius Terrier şehrimize gelmi ’ler-•dir. Her iki mütehassıs belediyeye ait İşletmelerde tetkikler yapacaklardır.
Portakal bollaşıyor
tskenderon postasını yapan Hopa gemisi 4 bin sandık Narenciye hamulesiyle limanımıza gelmiştir
Mensucati'iların toplantısı
Ankara 20 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) Bakanlığında mensucatçılar toplanarak mensucat sanayiimizin bugünkü durumu ve yarınki gelişmesi etrafında görüşmelerde bulunacaklardır.
Yarın saat onda Ticaret
Prof. F. Perroux
Yeni İstanbul’da
Maruf Frnnsı® iktisatçısı profesör Perroux’nun knzetemİKin yazı ailesine katılarak arada sırada bu sahife için makale vereceğini yazmıştık. Sayın profesör. "Cömertlik ve hasislik İktisadı,, başlıklı İlk yazısını göndermiştir. Bu değerli yazıyı yarın takdim edeceğiz.
20/XII/1949 Salı
ESHAM VE TAHVİLÂT
New-York Borsası
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri

Eski kur
Dün
Bugün
5S-6Ü
01.5-12
11.5-12
Adana Ticaret Borsası
30.57
30.59
29.79
Adana:
Ticaret Borsacında yağmur yemiş pamıık lar üzerine az miktarda iş olmuştur. Di^rer cins pamuklar üzerinde yeni bir şey yoktur
Dulcumıı tinin Maddeleri t Tiftik anu mal .........
Tiftik İnce standart ...
Yapak Anadolu (Kırkım)
24.—
22.50
37. —
38. -
31.35
31.—
25.30
22.1U
34.—
55.—
22.—
263.— 237.—
34 —
30.-
57.—
22.10
24.—
22.50
87.—
38.—
30.53
30.31
29.70
28.27
68-60
3.70-3.90
78.75
7.50
263.—
236.-
Son kapanış 57.— 53.— 43.—
234.— 224.— 157.—
16.—
3,70-3,90
78.25
7.50
25.05
25.—
33.—
37.-
39.—
Uzum çolcıraeKslz No. ü tnelr A Berisi No. 8
B «erişi No. 108
Pamuk Akala 1
Pamuk Akala EL Pamukyağı (rafine)
Pamuk çekirdeği ......
Hıını derileri
Sığıı Bulamura Kilosu .... Keçi tuzlu kuru kilosu.... Koyun tuzlu kuru kllOHU Mezbaha »ığır vay Kilosu
Esld kapanış
81.35
31.—
Bugün
57.—
53.—
43.—
234.— 224.—
157.—
16.—
Kurıı Mcyvnluv
Fındık (kabuklu sivri) •• Fındık (İç tombul)
Ceviz (kabuklu) .........
CcvİJ (İç nntürel) .......
(•) Güııuudu Burmada ınuanıvieöi tuavü cdUmcmlö tahvilât vo cühamın arz vo tûdeploro göro taayyün eden takribi piyasa değerleri.

Borsalarda Vaziyet
İstanbul:
Dün Ticaret Borsasında ihracat maddeleri üzerinde, umumiyet itibariyle bir durgunluk hüküm sürmüştür. İhracatçılar dış piyasalardan yeni teklifler alamadıkları için» piyasaya karşı alâkasız davranmışlardır.
Bu durgunluk havası içinde, fındık ve tiftik üzerine de, her günküne nispetle pek az muamele olmuştur. Nebati yağlar’da fiat gerilemesi devam etmektedir.
Esham ve Tahvilât Borsasına gelince. Devlet Tahvillerine karşı rağbet fazladır. Dün de yazdığımız gibi, piyasada satıcıya tesadüf edilememektedir.
AJtun piyasasında alıcıdan ziyade satıcı olduğu anlaşılmaktadır.
İzmir:
Piyasada çekirdeksiz üzüm, canlılığını muhafaza etmektedir. Yakın günlerde Al-manyaya satış yapılacağı hakkındaki tahminlerin de, bunda müessir olduğu sanılıyor. İncir piyasasında kayda değer bir şey yoktur. Piyasada pamuk fıatlerinde istikrarlı durum devam etmektedir. Pamuk yağı da, pamuk rintlerine müvazı olarak aynı durgunluğu muhafaza etmektedir. Çekirdek piyasası da keza aynı durumdadır.
KAMBİYO
istanbu 1 Borsası
Açılış Kapanış
I Sterlin 7.84.S0 7.84
100 Dolar 281.75 281.75
100 Fr. Frang) 0.80 0.80
100 İsviçre Fr. . 84.03 64.03
100 Belç. Fr. . 5.60 5,60
V00 teveç Kr. w. 51.12.50 54.12.50
100 Florin 73.08.40 73.68.40
100 Liret 0.44.128 0.44.128
100 Drahmi 0.01.876 0.01.876
100 Escoudos 9.73.90 9.73.90
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yerli Gr. 6.20 6
Külçe Degussa ” 6.28 6 30
Cumhurlyot 42,50 42.75
Reşat 44.80 11.70
Hami t 42.30 42.10
Gulden 40.75 40,70
Ingiliz 55.25 55.50
Frnnaız kok . 47.— •17.—
Napoleon L1I. 43 — 43.—
Isvlçro 42.50 42.30
Neıv-York'ta.: O118U : 535
Gümüş, Platin
En uşağı En yukan
Gümüş Gr. ..... *
PlOtln " 10.- 11,-
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre Frangı
En ftşugt En vııkarı
Tllrlc lirası 0,75 0.90
Dolar 4.28 4 29 50
Sterlin 10.10 10.30
Fr/ııiHiz Frangı 1 07 i. 12
Ikramlycll tahviller Kapanış (•)
%5 1933 Ergani 22.65 22.70
%5 1938 lkr&miyeli ....... 21.00 21.00
%5 Milli Müdafaa JL • 20.25 20.25
%5 1041 Demiryolu IV. 09.70 90.75
%5 1941 Demiryolu V. • 95.80 05.80
%4 1/2 1949 Ikramlyeü .... 05.50 06.50
Diğerleri %Ö 1941 Demiryolu VL 96.70 98.—
%6 Kalkınma L 08 45 98.10
IL *••••••••• 96.10 96.20
• m. . 95 60 95 50
1948 İstikrazı L .... 97.00 97.00
%6 1948 " CL 95.55 0560
%7 1934 Sivas-Erzurum 1. 21.70 21.70
%7 1934 " " İI-VIL 20.50 20.45
%7 1911 Demiryolu L . 20.70 20.75
%7 1941 " İL . 21.65 21 70
%7 1941 L1L . 21.23 21.20
%7 Milli MUdafua £. . 21 05 21.10
Yo? ” İL . 21.50 21.60
uî M III. . 21.70 21.75
%7 *• " IV . 20 65 20.70
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y Tertip A/B. 116.— 116.—
c* — —
° 63.50 G3.—
* M Um es. Senet. 67.00 6-8.-
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bunkoaı 116.00 116.00
Türkiye iş Bankası 24.50 25.-
l’ürk Ticaret Bankam .... 5.— 5.-
Arslıın Çimento 16.— 16.—
Şark Değirmendik 23.25 23.50
Milli Reasürans —
Ecnebi Tahviller
Mısır Kror!» j • 1903
” ıpı.

MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
ıiııbutmı
Buğday Yumuşak..........
Buğday Sert ............
Arpa Biralık ...........
Arpa yemlik (dökme) .... Mısır (San) ............
Fssulyo tombul ...
Faeulya Çalı sert (dökme) Kuşyeml ................
Mercimek Kırmızı kabuklu Mercimek Yeşil .........
Nohut «ıra ............
Yağlı tohumlar)
Ayçiçeği tohumu ........
Kctentohumu ............
Kendlrtohumu ...........
Susam ...................
Yor fıstığı kabuklu ....
36.04 13.—
33.—
84.—
36.20
42.—
37.—
83.—
Nebat) ynğlurı
Zeytinyağı (Ekstra ckBtro | Avçlccğl Kufin»’
b'ım111» * ı»
77.- •T
61.— 138.— 41.— 170.— 60.— 138.20 45 — 150.— Pamuk Akala Elcs.Elcstra M Akala I H az yağmur yemiş „ çok yağmur yemiş 175.— 145/155 205.— 100/201 161/165 130/150
283.— 305.— 100.— 260.— 195.—
180.— 200.— 118.— 123.— 200 150.— m— Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak ........ 1 Buğday sert 1 82.50 35.— 82. 84.—
270.— 175 — 255-180. iMn


Buğday (Buşcll = Sent) Sert Kış ruabsulü No. a. ... Kırmızı " No. 2 ...
Camuk MlddUng (Libresi = Sent)
Mart .............w...........
Mayıs Temmuz ..............
Ekim ................
Tiftik (Libresi = Sent) Tekans No 1 ............
Fındık (Libresi = Sent)
Kabuklu Yeril İri ««••••s«••• orta .............................
Cevant iç ithal malı • ••••etessM Ekstra İri İç İthnJ malı .....
Kuru üzüm (Libresi = Sent) Thompson çekirdeksiz seçme.
Keten tohumu (Buşelt = Dolar) Mlnneapolls ......................
— Kalay (Libresi - Sent)........
— Lcvha-tenekeUOO libresi dolar)
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu = Sterlin) Bombay Knlkütn Yer fıstığı Hindistan 63.- 62.— 61.— 1 1 1 3SÖ
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Libresi = Pont) ... Sıra mab " ” — l’Ua. Anadolu ” ° ••• Tralcya ” ” ••• Jt 18.50 34.— 30.— 18.50
İskenderiye Borsası |
Pamuk (Kantarı = Tollan) Ashmounl Kısa elyaflı F/O Karnak Uzun elyaflı F/G — 83.70 00.30 |
Sayfa 4
MM


Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
«m» n Paris muhabirimiz Yusuf I. Mutlu bildiriyor


rv
Hiisiihİ muhabirimiz bildiriyor
Fransada iç siyaset ve bütçe meselesi
Yeni doğan Italyan Sosyalist Partisinin istikbali karanlık
YENÎ TSTANBUb
21 Arank
İnceden
Dil Kurultayı münasebetiyle
meseleleri
Radyo

Paris notlan
Türkçenin
n
Kabinenin bütün ümidi Bidaulfnun Sosyalistlerle Radikaller arasındaki görüş farkından faydalanarak münakaşalardan suhuletle sıyrılabilmesindedir.
Parie, 19 (Hususi muhabirimiz Yu-iBuf 1. Mutlu'dan) — Bugün Fransız frıarlfünentosunda başlayan bütçe müzakereleri, Bidault kabinesini müşkül ^vaziyete sokacak gürültü vo müna-aş aJ ar a yol açmıştır. Bir haftadan fazla zamandaııberi Maliye Komisyonunda yapılan münakaşalar esnasında. esasen hükümet büyük güçlükler-İle karşılaşmış bulunuyordu. Fakat Bidault» kendisini boğmağa hazırlanan kemendi büyük bir ustalk ve e-inerji ile bertaraf etmesini bilmiş, "âcil (Ve mübrem vaziyet icabı,, komisyondan çabuk tasdik kararı çıkartmıştır. Böyleoe komisyon, 23 milyar açığı bulunan muvazenesiz bütçeyi ister istemez tasvip etmek mecburiyetinde kalmıştır. Üstelik bu bütçeyi parlâmento Önüne, grev yapmış olan raportör Barang^ değil, bizzat maliye komisyonu başkanı götürmektedir.
Bu suretle hükümet, bütçeyi komisyonda takılıp kalmaktan kurtarmakla, zorluğun bir kısmını yenmiştir. Şimdi onu parlâmentodan geçirmek meselesi kalmıştır ki, bu münasebetle Bidault Meclisten itimat reyi istetmeğe mecbur olacaktır.
Bugünkü meselelerin en güç tarafı

«r 'SF1 ot i” rı

I
şudur: Radikal'ler bütçede esaslı tasarruf yapılmasında ısrar ederlerken, Sosyalistler, millî endüstriye ve sosyal işlere ayrılmış hükümet tahsisatının azaltılmasına razı olmamaktadırlar. O halde, Bidault için, kabinesinin dayandığı ekseriyeti teşkil eden bu iki parti arasındaki tamamen birbirine zıd iki temayülü telif etmek zarureti vardır. Son dakikada bir uzlaşmaya varılması ihtimal dahilindedir. Şimdiden gerek Bidault, gerekse Maliye Nazırı Petsche, Sosyalistlerin itirazına uğramıyac&k şeklide olup Radikaller tarafından teklif edilen bazı tasarrufları yapmağa razı olmuştur. Bu yapıldıktan sonra Meclisteki hava hafifçe yatışmıştır.
Yalnızca sağcılar, Bidault kabinesine karşı sistemli husumetlerine devam ediyorlar. Parlâmento Başkanı Herrlot ve eski Başbakan Queullle tarafından verilen itidal tavsiyeleri üzerine, Radikallerin muhalefetinde bir tereddüt seziliyor.
Hükümete taraftar olan çevreler, bütçenin hakikî muvazenesini tehlikeye düşürmeden Bidault* nun bütün bu münakaşalardan sühuletle sıyrılabileceğini ümit ediyorlar.
olarak bir di| zümre meydo
gösterdik-Saragatı. ayrılmaya grup, Sa-
Sovyet Rusya ve Peyklerinde ilim bile tethiş altında
YUGOSLAV Dışişleri Bakanı Dr. Edvard Kardelj, 13 aralıkta, Lubllyana İlim Akademisine fah-jrî Aza seçildi. Bu münasebetle konuşan 'Kardelj, Sovyetlerdekl ilmi zihniyete temas ederek şu sözleri sarf etti:
“Rusyada ilim, devletin siyasî gayelerine esir edilmiştir. Bunun neticesi olarak da Sovyet İlim seviyesinde hatırı sayılır bir düşüklük müşahede edilmektedir. Politbüronıın emirleriyle hareket eden Sovyet ilim adamları zamanla reaksiyoner bir zihniyete saplanmışlar ve diğer memleketlerdeki İlmi terakkileri küçümsemeye başlamışlardır. İlmin gelişmesi İçin onu devletin koyduğu tahditlerden ve tehditlerden kurtarmak İcap eder, timin serbestçe terakki edebilmesini sağlamalıyız. Aksi takdirde Sovyetlerdekl durum bizde de aynen meydana gelebilir.,,
Tanınmış bir komünist tarafından sarfedılen bu sözler Sovyet siyaset a-damlan, arasında hoşnutsuzluk yaratmıştır. Çünkü Rusyada ve peyk memleketlerde mevcut kanaate göre, her sahada olduğu gibi İlimde de Sovyet Rusya dünyanın en mümtaz mevkiini işgal etmektedir.
Siyasetin ilme karışması mevzuunda. Sovyet Yazarları Birliği Başkanı Fa-deyef’ln Pekin Üniversitesinde verdiği nutku ele alalım: “Sovyet kültürünün en bariz hususiyetlerinden biri de siyasi karakteridir. Bundan şunu kasde-dlyorum: Sovyet âlimi, sâyini sosyalist devlete arzeder ve aklında daima kitlelerin komünizm çerçevesi dahilindeki tekâmülü vardır.,,
Hakikaten, bundan Sovyet ilim ve sanat sında “burjuva,, lık
bahsedilmiş ve Komünist Partisi Merkez Komitesi bazı kararlar neşrederek muhtelif neşriyat, film ve edebi eserleri takbih etmişti. Bu şekilde “azarla-nanlar., arasında müzisyen Şaştakoviç ile Polİtbüro azası Voznezenski de bulunuyordu.
Komünistler, Schuman’ı, burjuva fikirleri aksettirdiği bahanesiyle takbih ediyorlar, fakat Mussorgski’yi Rus olduğu için methediyorlardı. Hattâ kapitalist bir karakter taşıdığı lddiasiy-le boks sporunu dahi menediyorlardı.
Sovyet ilmi hakkında Stalin’in ne düşündüğünü araştıracak olursak, ninizm meseleleri,,
ün. şöyle bir lisan kullanmaktadır: "11-jnln ilim olmasına sebep fetişleri tanıtmaması, eskimiş fikirlere el kaldırmaktan çekinmemesi ve tecrübe ve Ipratlk’in sesine kulak vermesidir.,,
Bu arada Birleşmiş Milletler nezdin-ıde Sovyet delegesi Andrey Vişinski'nin bu mevzudak! sözleri Şosetlerin ilmi anlayışları bakımından oldukça vazıhtır: “Biz Şosetler atom enerjisini dağ-harı kaldırmak ve nehirlerin yatağım «eğittirmek için kullanacağız.,,
Komünistlerin ıim! anlayışına en gürel misallerden bir tanesi de. Rumen profesörlerinden M. Blatt’ın Göz Tababeti mecmuasındaki etüdünün uyandırdığı tepkilerdir.
Rumen Halk Cumhuriyeti Akademici bu etüdü ele alarak mecmuanın İda-
üç sene önce, mensuplan ara-temayüllerinden
recilerini şu şekilde itham etmiştir:
1 — Göz Tababeti mecmuasında fran-sızca vo İngilizce makalelere rastlan-maktadır. Bu İso Rumen ve Rus sanlarına bir hakaret teşkil eder.
2 — Bu mecmua işbirlikçileri, denni etmekte olan Garp ilmine lüzumundan fazla hayranlık gösteriyor, takat dünyanın on ileri ilmino sahip Rusyaya lüzumu kadar ehemmiyet vermiyor.
3 — Bir makalede, İsviçreli Profesör Franceschetti’nln bir etüdü neşre-dildiği vakit aynı mevzuda Rus âlimi Filatof un araştırmalarından hiç bahsedilmiyor. Diğer bir makalede de File-tof’u Franceschettl ile mukayese etmek küstahlığı gösteriliyor.
4 — Mecmua, Sovyet enstitülerinden pek az bahsetmektedir. Buna mukabil aynı dergide kapitalist Amerikan teşekküllerine sık sık yer ayrılmaktadır.
Böylece tıbbi kısım, Rumen Akademisinden kozmopolit meyiller taşıyan bu mecmua ve müdürü M. Blatt hakkında gereken kararın alınmasını istemiştir. Neticede de M. Blatt vazifesinden azledilmiş ve şimdi de hakkında verilecek hükmü beklemeye mecbur tutulmuştur.
Bir taraftan da, Sovyet ilminin propaganda taarruzu boklamış bulunmaktadır. Dergiler, radyolar, resmi mehafil, hep Garplılardan önce Rusların yapmaya muvaffak oldukları kesiflerden bahsediyorlar. îvan Polzunof buhar makinesini James Watt’dan Önce keşfetmiş; Ladigin İlk elektrik lambasını, Edlson’dan evvel, 1873 de meydana getirmişmiş. Üç Ukranyalı doktor daha 1886 senesinde muşlarmış diye İlmî rife bağlamışlardır.
li-
fe-
a •
• 4
Roma (Hususî muhabirimiz M.Z.B. bildiriyor) — Italyan sosyaliatleri-nin, Fioranaada toplanan (Birleşme kongresi) beklenilen neticeyi verdi. “Partito Soziallsta Unitario,. (Sosyalist Birlik Partisi) adını taşıyan ü-çüncü bir sosyalist partisi teşekkül etti. Partinin adı, hakikati değil, nn-cok gayeyi belirtmektedir. Floransa-do toplananlar, ne kominformaya bağlanmış olan Nenni Partisi, ne de Atlantik Paktına, Maıshall plânına vc De Gasperi HüMlmeti ile işbirliğine taraftar olan Suragat grupuna mensup olmayan ve bunlarla çalışmak istemeyen bütün ufak sosyalist hiziplerdir. Bu sosyalistler muharrir tgnoziyo Silone, Piyemonto senatörü Roıııitave sol cenahını teşkil ettikleri Saragat Partisinden son zamanlarda ayrılmış olan genç Matteotti ile Gondolfo’nun taraftarlarıdır. Radikal vc Anarho -Sosyalist münevverlerden mürekkep bu grup, partilerinin De Gasperi Hükümeti ile işbirliğine karşı leri mukavemet yüzünden, muvakkaten, hükümetten zorlamışlardı. Şu var kl bu
ragat Partisini, parti liderine karşı hareket edecek olan, birleşme kongre-sino iştirak hususunda ikna edemedi. Partide ayrılmalar oldu ve sol cenah, kendi başına Floransaya gitti.
Komünizme ve hırlstiyan demokratlara karşı iki cepheli bir mücadeleye girişmiş olan yeni partinin iş görme kabiliyetini ve etrafına fazla taraftar toplama kudretini, istikbal gösterecektir. Romitn, Silon© ve Gondolfo, parlamentoda sahip oldukları 18 mebusluk grupun. Nennı ve Saragat partilerinden ayrılarak mebuslarla kuvvetlenebileceğin! umuyorlar. Floran-şada varılan karar, bllnazariye bir kıymet ifade edebilir; toplantılara iştirak eden İngiliz İşçi Partisi mümessili, verdiği nutukta. îtalyada komünistlerle hırlstiyan demokratlar a-rasında kalan ve İngiliz İşçi Partisine benzer büyük bir hareketin yaratılabileceği ümidini izhar etmiştir Şimdiye kadar etraflarına mühim kuvvetler toplamaya muvaffak olamayan aynı Ronıitalar, Siloneler. acaba birdenbire büyük bir hareket yaratabilecek şahsiyetler haline mi geldiler? Hakikatte, manzara büsbütün başkadır. Realist düşünenler, hükümete iştirak suretiyle çok daha müspet neticeler elde edebilmiş olan Saragatı tutmaktadır. Bu halefet yapmak imkân olmadı.
DİL mevzuunda sÖylonenlcr« llmdi türkçoye tntblk mnk «Adlylo toplayacak olursak OÖyle domok goroklr: Türkçe Is lâm medeniyeti çevresinde, arap ça ve farsça llo medeni mürıııac-botlordo bulunmak tobeblylc, bu dillerdon birçok malıomo almış, fakat bunları kendi İçersinde o-rltmeye muvaffak olamamıştır. 8e bep olarak «unlar gösterilebil ir: 1) Bu dillor yapıca türkçoden farklı dil ailelerine monsupturlar; 2) Alınan malzemenin benimsen mesi İçin, bütün halk tabakaları na kadar yayılması gerektiği hal de, türkçede bunun aksine fetih ve bonzeri gibi hiç baskı olmaksızın, aydın kendisi için yapma bir dil
na getirmiş, daha aşağı tabakalar da Türk dili, ileri bir kültür dil seviyesine çıkamamakla berabor bütün cantılığiylo yaşamış, diğor tâbirle aydın zümre asırlar bo yunca millî dilinin İmkân ve geliş molOrinden habersiz kalmıştır. İş to Islâm medeniyeti çovrosind» türkçede İkiliğin ve giderilmeler* için uğraşmaların kaynağı!
Yine aynı usulle bunun devaş için şöyle bir toklif yapılabilir Arapça vo farsça, hattâ Batı dil terinden modeni münasobetler so nunda alınan ve halkın dillno ka dar inmiş bulunan sözlere doku nulmamak. yani tasflyoclliğe sap mamak şartlylo halk dilimizin im kânlarından faydalanılarak tÜrk çenin Ifado gücünü gellştirmok. Bu yapıcılık İlim kurullarının işi olmaktan çok daha fazla, o dIII kullananların işidir. Neteklm böyle hareket edilmekle edebiyat dilimiz artık türkçecilik İçin kazanılmıştır
İlim tâbirlerinde ise, henüz is> tonilen netice alınamamıştır. So heplerini yine bu hareketin tarih çesinde arayalım: İlim tâbirlerin de son zamanlara kadar arapça Ü retmelerden faydalanmıştık. Daha sonra mekteplerden farsçanın kaldırılması muhtollf ilim şubesi mız bu tâbirlerin bir
layamadıkları gibi, yonllerinl koymak için, arapçadan faydalanma yi. pek tabiî olarak, hiç becero medilçr. Neticede her biri öğren diğl Batı dilindeki tâbiri, oski A rap imlâsı geleneğİnce, söyleyişi mize uydurulmuş şekli ile yazdı ğından, tam bir karşılık içersinde kaldık. Bu karışıklığı Önlomek ga yetiyle, pek müphem olarak, Batı İlim tâbirlerinin menşei olan yu nanca ve lâtinceden faydalanma mız teklifi yapıldı İse de, bu dilleri bilenlerin Içimizdo yok denecek kadar az olması hakikati, iş* daha başında çıkmaza soktu. De mek oluyor, kl medeni münaso betlerimizi kestiğimiz Doğu âle minden ancak dilimize yerleşmiş nispeten mahdut sayıda sözleri muhafazadan ileri gıdcmiyoceğiz Batı medoniyotine yöneldiğimiz şu sırada ise, 1) Bu medeniyeti kök lerinden değil de. şimdi temsil e-den millotlerden almamız, 2) Pra tik bakımdan Batı medonlyotinin köklerine gitmeye lüzum duyma mamız sebebiyle, yunanca tinceyi bilmememiz. 3) Batı dilleri ile geçmişte medeni sebotlerımızin bulunmaması
Batı klâsik dillerinin ve umumiyet le Batı dillerinin yapıca türkçoye benzerliği bulunmayan başka bir dil ailesinden olmaları sebepleriyle İlim ıstılahlarımızda lâtinco aııllarından teşebbüsü geçmişteki
farsçadan faydalanmalarımızdan daha başarısız neticolor verecektir Böyle olmakla beraber, Türk
farkları
Burada imkân ve çıkarmak kuvvet yüne olduğu -Bir metro

yapmaya
neticeleri, yalnız mu-suretiyle elde etmeye
yeni sosyalist parti-
arapça vc yüzünden montupları kısmını an»
ses siz bel
Aydın ve bol ışıklı bir oda ne kadar hoşuma giderse lâmbaları bol bir radyo makinesi de o kadar hoşuma gider. Alaca karanlık gözlerimi yorar, kısık ve paslı sinirlendirir. Fakat ki: radyonuza çok
“Le-adlı kitabında Sta-
> •
M
LAlmanyanın Dekartilizasyonu
Londra — İngiltere Dışişleri Bakan-ISnnın bir sözcüsü; Garp Almanya-ndakl sanayiin dekartelize edilmesi ıkkında üç batı devleti tarafından jrilen karara uyarak, Batı Alınanının kartellerinin tamamlyle orta-ın kaldırılması hususunda İngiltereli ısrarla duracağını söylemiştir, endislne sabık Alman çelik fabrika-n Verenlghte Stahlwerke’nin mü-esslll Herr Schvvede'nin Londraya »kartelizasyon fikrini çürütecek bir ânla gelmiş olup olmadığı sorulan izcü Sohwede'nin Londraya İngiliz »mir ve çelik federasyonu ilo Alman »İlginin ihracı meselesini görüşmek Eere geldiğini ve Alman çelik ticaret |WfkilAtının ihraç şubesini temsil et-ıtigini ve çöküntü halinde olan Vere-unighte Stahlvverke’yl temsil etmediğimi Söylemiştir.
I







penlcJlllne’l bul-tarihi dahi tah-\
Ali Demir
Yazan:
Pat Frank
Şimdi mesele, sinin teşekkülü ve Saragat Partisinin zayıflaması hususlarının, hükümet koalisyonuna tesiri derecesindedir. Sosyalist saflarında hâdis olan yeni vaziyet, liberaller ve cıımhurlyetçileı gibi hükümete dahil diğer iki küçük partinin vazıyetini pek de kuvvetlen-dlrmemiştir. Aynı zamanda Hıristiyan Demokrat Partisinde de, tek partiye dayanan bir hükümetin teşkiline doğru kuvvetli bir cereyan vardır. Şüphe yok ki De Gasperi, böyle, bir inkişafı Önlemek için elinden geleni yapacaktır. Daha geçenlerde, başvekil, koalisyon politikasının devamına taraftar olduğunu açıkça beyan etmiştir. Herhalde hükümetin gelecek sene ne şekil alacağı meselesini, ocak ayında toplanacak olan Saragat Partisi kongresi halledecektir.
vo lâ klâtik müna vo 4'
yunanca ve faydalanmak arapça ve
Dr. Meedut Mansııroglu
Dil Kurumıınun önderliğinde atıldığımız İlim tâbirlerini türkçolof tirmek suretiyle tabii türkçoye dönmek yolunda başarı oldo ot mokton uzak kaldık. Buna aobop Dil Kurumunun, ilmi çalışmaları ile muhitto tıirkçecilik şuur ve I-nnncını yayarak tatbikini meslek mensuplarına bırakacağı yerde, bir de arehaisma hevesine kapılarak, isi bir elden ve süratle çöz* rnok emollyle, 1) Türkçoye, tarihi devirlerle şivesino artık yabAncı-laşmıa söz ve şekiller gotirmosl, 2) Şekillerin fonksion ve verimlilik derecelerini dikkate almaksızın «Öz yapması. 3) Yabnncı monteli söz ve şokilleri türkçe olarak kabul ötmesi ve 4) Türkçoye hAyal mahsulü söz ve seklllor getirmesidir. Fransızca ve İngilizce gibi dillerde ilim tâbirlerinde archnlsma bulunduğu İnkâr edilemez. Ancak bunlar o dillere yapıca yakın olan yunanca ve lâtinccdon, kültür temasları sonunda, tarih boyunca a-hnagelmişlerdlr. Buna karşı dillerinin özleştirilmesi daha yeni olan ve «Artları türkçomize benzeyon almanca, macarca ve fincede böyle birsoy yoktur. Yeni
koyulduğumuz bir l«do, kendimizi ve tarihi aldatırcasına. eskilik sokuşturmaya ne lüzum var?
Başarısızlıkların gerek yurt I-çlndc, gerek dııarda derin tepki-lorl olmuetur. İçerde halkın dil zevki galeyandadır, ana baba ço-ilikleriyle anlaşamadı kİ Arından şikâyetçidir. türkçe ile yeni mede niyetimizin karıyık ıstılahları karşılanamayacağı Inanclyle eskiyo bağlı kalmış olanlar eskiyi, Avru-pada yetişmiş aydınlarımız da yunanca vo lâtinco asıllı tâbirclliği müdafaa etmekte ve halk kendilerine hak vermektedir. Dışarı ülkelerde İse. Avrupa umumiyet Itl-bariylo dilimizde garip ve eseflenilecek bir ameliyoyo kalktığımız düşüncesinde bulunurken, yazılarını farklılaştırmak ve mahalli kullanışları yazı diline sokmak surotly lo hudutları içindeki Türklerl mâ-nen ayırmak yolunu tutan Sovyet Rusya, gerçekte aralarında ehemmiyetsiz farklar bulunan Türk şivelerini ayırıcı bir yola sapmamızı tasvip ve teşvik etmekteydi.
Doğru yolu bulmak İçin bu If at belki de tarih göziyle normal bir tezahürdür. Ancak artık haki-*kati görmek zamanı gelmiş olsa geroktir. Tuttuğumuz yolda basa rısızlık halinde dilimizin, geçmişteki arapça ve farsça tahakkümü yerine, bu sefer de İngilizce-fran sızca-almanca boyunduruğuna gireceğini ve okuyanların yurtta git tlkço daha yaygınn olması yüzünden halk dilimiz daha az tutunma ■ imkânı bulacağından, geçmişteki zengin kültür malzememizle bağımızın kesitmiş olacağını acı acı düşünelim. Hakikatte iso. türkçe çok sağlam osasları bulunan bir dildir. Şimdiye kadar uğradığı bü tün ihmalloro rağmen, hâlâ büyük bir canlılıkla yaşamakta devam e-debilmesl ve Islâmdan önceki medeniyette ilim ve felsefe mefhum larını kendi vasıtalariyle bildirebilmesi bunun en bariz delilleridir.
Türk Dil Kurumunun kendisini .amamen ilmi çalışmaya vererek, milletin ondan çoktan beri bekle diğl aydınlatıcı hizmeti artık üs tüne alması zamanı gelmiştir. Altıncı Dil Kurultayından bu yolda isabetli kararlar beklerken, Türk dili için yotişmis olan Millî Eğitim Bakanımızdan, basın ve Meclis kürsüsünde söylediklerinden de ümitlenerek, milletimiz geleceği için kurtarıcı hareketler bekle-mekto haklıdır.
İZİM memleketten buralara gelen insanı en çok şaşırtan taraf ölçülerin birdenbire değişmesidir, İnsan, kışı yuvasında geçirdikten aonra, ballarla beraber yerüstü dünyasına çıkan bir karınca gibi şaşırıyor. Yollar, evler, âbideler ne kadar büyük! Her şey ne kadar uzak! Her an kaybolmak, o hengâmede eriyip gitmek tehlikesi hep mevcut, bnzan da İçinizde panik uyandırıyor, insan maddi mânovl bütün kuvvetlerini son haddine mecburiyetinde. Tabanlara rümek! Meğer yürümenin nu bilmiyormuşuz bitler,
ağzından otelinize, Etollerden Champs-Elysâes'nin meşhur bir mağazasına kadar gitmek, bir eldiven almak için Galeriea La Fayetle’ln bir kapısından girip, bir kaplamdan çıkmak bizim la-tanbulda bir haftada yürüdüğümüz yolu haydi haydi aşar.
Ölçü değiştirmek çok tehlikeli bir iş! Kimi buralarda benliğini kaybeder, kendini bir daha toplayamaz, kimi kendi ölçülerine göre bir hayat parçası bulur, onun dışına çıkamaz ve Paris İçinde sun! bir İstanbul hayatı yaşamaya koyulur. Quartier Latin'de öyle pansiyonlar, oteller var ki, küme küme Türk talebesi ile dolu. Neden karışmıyorlar memleketin hayatına, insanlarına deyip de kabahati bizimkilerde, yahut da Fransızların mlsa-firsevcrlik noksanlarında bulmak kolay bir mantıktır. Fakat bu canavar şehir tarafından yutulmamak için birbirine sokulan gençlerimizi anlamamak da elden gelmiyor. Biz Kopyadan. Kayseriden gelen çocukları, ufak bir imtihanla kitapta öğrendikleri hil-glteri yoklayarak, koca Parise atıyoruz, ve dört beş sene yalnız bocaladıklarını, bazan da serserilik ettiklerini görerek kızıyoruz, memleket paralarının heba olduğuna acıyoruz. Fakat ölçü değişikliğine dayanıp daya-nanuyacaklarını yoklamak için, bu çocukları bir ruh ve karakter imtihanından geçirmek aklımıza bile gelmiyor. Maarif Müfettişliği ise yalnız aldıkları parayı, adreslerinin değişip değişmediğini, imtihan verip vermediklerini murakabe etmekle kalıyor tş bu kadarla biter mi? Aldığımız neticeler meydanda: Kaç talebemiz memlekete müfid olabilecek olgun bir insan olarak dönüyor? Kimi bir züppelik, kimi bir ecnebi kadın, kimi memleket gerçeklerine bir daha uymasına imkân vermiyecek kadar kuvvetli bir daüssıla, kimili de tahsil ettiği memleketin görüşlerine, başka medeniye ve kültürleri inkâr edercesine dar ve körü körüne bir hayranlık ile vatanına dönüyor, üniversitelerimizde hâlâ yirmi sene evvel tahsil ettikleri memleketin damgasını taşıyan hocalarımız vardır; biri Alman ilmini, öteki Fransız edebiyatını, bir başkası da A-merikan görüşünü temsil ettiği için, aralarında anlaşamazlar. Neden derseniz, çünkü bu insanları ölçü değişmeleri kökünden sarmıştır, muvazenelerini bir daha bulamazlar.
kulaklarımı diyeceksiniz bağlamayınız, bütün hüner, verici İstasyonda. Haklısınız. Ben do bunun farkındayım. Radyosunu farkındayım, anlamam, ama, öyle derler: uzun dalgalarda sea daha çok durulurmuş. Doğrusu da bu olacak galiba. Dcmzkır durulmaz dalgalanmadan. Bu şarkıyı kinıbillr kaç kere uzun dalgalı radyomuzdan dinlemişsıntzdir. İşin içinde böyle bir hikmet olmasaydı bu şar kıyı ayda bir kere dinlerdiniz elbette Dalganın kendine göre bir huyu vardır. Şahlanır, köpürür ve kendinden geçer. Hele dalga uzun olursa. Eskiler, görgülü insanlardır vesselâm.. Orta'dan şaşma, derler. Fakat zaman bizi o kadar, baştan çıkarmıştır kl, gözümüz ne kısa'ya ısınıyor, ne de orta*ya.. Mutlaka karaman bir şey İstiyoruz. Bina yaptırırsak, olursa .ıa-ray olsun, diyoruz. Köprüye ihtiyacımız varsa, altından transatlantikler geçemezse, İçimiz bir türlü rahat etmiyor. Ne derseniz deyiniz, ben, Ankara Radyoau’nun tevazuunu beğeni yorum. İsteseydi, bütün yayınlarım dev boyu bir dalga uzunluğu ile yapamaz mıydı sanki? Siz de o zaman böyle bir dalgamn durulmasını bekler, bekler, beklerdiniz. Ve o zaman: Sen de Lcylâdan mı öğrendin cefakâr
daha iyi anlardı-
Siz her halde Ankara kastediyorsunuz. Evet.
Radyo tekniğinden hiç
ille beni dinleye-değlldlr. Orta'dan

r*"«
•«

Zürriyetsiz Dünya
Tommy’ye sordum:
ne dersiniz?
üzülmüş, hem de memnun olmuştum, müddetten beri içinde bulunduğumuz çıkmıştı.
değil, dedi, yalnız bir âraza sebep olan Bunun ne olabileceğini kestiremiyorum,
slnlr muvazenesizliğin-şuur altına tesir eden
• ••
dedim.
— Sık sık olur, dedim, hem de en münasebetsiz saatlerde.
Marge:
— Sus! dedi, sus! Evde olup biten her şeyi anlatmana lüzum yok.
Marta, elini Marge’in kolu üstüne koyarak dedi ki:
— Şekerim, benimle biraz odaya gelin, sizinle bir dakika yalnız görüşmek istiyorum.
Odaya çekildiler.
— Bu komediye
Bu hâdiseye hem çünkü bu suretle bir
garip vaziyeti anlamalarına fırsat
Tommy başını salladı:
— Dell
den mustarip. Bu
bir şeyler olacak, meğer ki
— Meğer kİ?
Tommy birdenbire:
— Olacak şey değil bu, dedi.
Ayni anda Maria kapı aralığında göründü ve Tomıny4-den bir dakika gelmesini rica etti. Çok heyecanlı görünüyordu. Tommy odaya girerek kapıyı kapadı. Aklıma olmı yacak şeyler gelerek endişelenmeye başladım.
Odadan gelen gürültüler işittim. Marge, sanki gülüyordu. Ama belki de İnliyordu da bana öyle gelmişti. Sonra üçü de birbiri arkasından sessizce çıktılar. Doğruca yanıma geldiler, Tommy omuzuma dokunarak dedi kl:
— İkimiz de yanılmıyorsak, Marge hâmiledir.
Bir an önce tuttuğum bardağın parçalarına ve yere dökülmüş sodanın köpüklerine alık alık my beni tutuyordu. Marge haykırdı:
— Stcphen, ne oluyorsun Stephen?
— Ayakları tutmaya başladı, dedi sonra bir şey kalmaz. Bir başka kadeh
İçtim, sonra birer birer yüzlerine baktım ve şaka etmediklerini anladım. Bir müddet “imkânı yok!., dan başka lâf çıkmadı ağzımdan. Sonra oturdum ve düşünmeye koyuldum.
Zihnim çalışmaya başladı. Marge’in kaç aylık olduğunu sordum.
Maria;
— İki aylık, dedi, belki biraz fazla
Parmaklarım üzerinde hesap Homer'in yanında bulunduğumuz dedi kl:
— Ne düşündüğünü biliyorum,
Tommy:
— İzah edeyim mi? dedi.
bakıyordum. Tom-
Tommy, bir lâhza verin.
• I
ettim. Tam Washington*dn zamana rastlıjrordu. Marge
Stephen, ama yanılıyorsun
Talebelerimizi Avrupaya göndermeden. onları orada bekiıyen hayata hazırlamak için bir çare arasak. kârlı çıkarız zanmndayıın.
çok
Ayşe NUN
Çeviren:
Yaşar Nabl

- 21
— Hayır, ben söyliyeceğim.
Homer’den olduğunu sanmasına
— Söyle, dedim, bugünden nabilirlm.
— Tommy’nln şurubu, dedi, vaffak oldu.
Kahkahayı bastım.
— İçmedim ki, o şurubu dedim.
— Nasıl İçmedin, dedi Marge. Bütün bir şişeyi içtin. Washington’da hastalandığın günü hatırlıyor musun? O gün her içtiğin şeye o ilâçtan koydum, ertesi sabah da kalanı kahvene boşalttım.
Tommy;
— Aman Yarabbi, dedi? Ona günde yalnız kırk damla verecektiniz. Zehirli bir ilâçtır.
— Biliyorum, dedi Marge. ama Washington'dn fazla kalmıyacaktım, onun için bütün şişeyi içirdim.
Kokmuş bir yemek veya balık yedirdiklerini keşfetmiş gibi kızmıştım.
— Beni öldürebilirdin, dedim. Bundan böyle bütün y« meklerimi kendisine tattıracağım bir kölem olmalı.
Maria hayretle yüzüme baktı:
— Sizi öldürmedi ki, dedi, işte baba oluyorsunuz.
Zihin her şeyi bir hamlede almadığı için, olup bitenle-ehemmiyet ve şümulünü yavaş yavaş hissetmeye baş-
Gerçi buna lâyık değildir, müsaade etsem yeriydi, sonra artık her şeye İna-
Deniz yosunlu gurup. Mu
fin
iıyordum. Birdenbire Tommy’nin elini alıp kuvvetle salla dım:
— Tebrik ederim, dedim, bu sizin hesabınıza büyük bir muvaffakiyettir.
Sözlerimi duymamış da kendi kendine söylenlyornnış gibi dedi ki:
— Acaba bütün şişeyi içtiği için mİ, yoksa alkolle, kahve ile karıştığından mı oldu... Acaba tabiatın bir kaprisi karşısında değil miyiz, bazı hâdiseler vardır kl, tekerrür etmez. Belki de kendiliğinden olmuştur kim bilir... Has tahanedeki adamlar arasında acaba...
Maria:
— Bütün bunları düşünmek için yarın bol bol vakit bulursunuz, dedi. Şimdilik harikulâdo bir şey karşısındayız!
Bundan sonrası kendi hayatını olmaktan çıkarak daha ziyade tarihe mal olmuştur.
Porge’ye telefon ederek sansansyonel bir haberim olduğunu söyledim, “Sansasyonel bir haber neşretmenin tam zamanıdır, dedi, çünkü dünya çürümeye başladı, İlk defa olarak mesleğim fena halde canımı sıkıyor.,, Bundan böyle canı sıkılmayacağını söyledim, sansasyonel haber şuydu kl, ben baba oluyordum ve bütün hâdiseyi ona anlattım,
.1. C. Pogey birinci sınıf bir gazetecidir. Tommy Thomp-son’un aklından geçen bütün İhtimalleri, bilhassa bunun münferit, Arızi bir vaka olması ihtipuıllni düşündü. Dedi ki:
yal-neşredelim.
şekilde anlatalım, hadiseleri
“Acele etmlyellm. Meseleyi basit bir n^z bugün karşılaştığımız şekliyle Tefsirde bulunmıyalım.,,
Ama, tabii J. C. Pogey’in bütün lhtiyatkârlığına rağmen dünya çılgına döndü.
Ve dünya haklı çıktı, çünkü Tommy Thompson, deniz yosunlu kuvvet şurubunun, alkolsüz ve azar azar verilince, kötürümleşmiş erkek tohumuna eski canlılığını iade ettiğini keşfetti.
Hükümet derhal bu kuvvet ilâcının inhisarını aldı ve generalliğe yükseltilen Phelp-Smytho Emniyet Servisinin başına getirildi. Bu mevki son derece ehemmiyetliydi, çünkü Rusların sırrı çalmaya çalıştıklarına hiç şüphe yoktu Bizzat kendileri de bunu kabul ettiler.
Thompson şurubunun bütün dünyadaki, hattâ Dış Mo ğollstandaki insanların istifadesine arzedilınesi için plânla) yapılıyor, fakat şimdilik iş bir türlü ilerlemiyor, yerinde sayıp duruyor. Bu da pek tabiidir. Çünkü dâvanın bütün millî ve dahil! güçlükleri yenildikten sonra Milletlerarası veçheleriyle meşgul olmak icap edecek. Bu işde Birleşmiş Milletlerin müdahalesi İcap ettiği fikrinde olan bir grup teşekkül etti. Fakat hükümet, bu kadar hayali bir meselenin Birleşmiş Milletlerin omuzuna yüklenemiyeeeğini, bu teşekkülün henüz pek genç olduğunu bildirdi. Birleşmiş Milletler Transilvanya sınırları meselesini halletsin, âlâ. Amma Thompson kuvvet şurubunun sırrı ona emanet edilemez. Thompson kuıvet şurubu, herkesin kanaatince, dinamit tehlikeli bir şevdir!
Kitty Ruppe artık sinema yıldızı değil. Memleketi laşıp konferanslar vermekle meşgul, mükemmel bir meydana gelmesi hususundaki projelerini izah ediyor.
Homer Adam. Tarryto'vn’dan New-York'a eskisi gibi otorayla gidiş gelişlerine tekrar başladı. Şöhreti birdenbire «Öndü, artık o da unutulmuş meşhurlar sırasına girdi.
İkizlerimizin doğuşundan on sekiz ay sonra J. C. Po-gey, bize son ziyaretini yaptı. O gün Türkiye, Rusya boğazları ele geçirmeye kalkışacak olursa harp edeceğini bildirdi; Atlantik filosu İrlanda açıklarında manevra yapıyordu; İngiltere Cebelitarık tahkimatını kuvvetlendireceğini bildiriyor, Fransa Şimal! Afrikada yeni üsler kurduğunu haber veriyordu, hâsılı mutad günlerden biriydi bu.
Pogcy, bahçede oynayan ikizleri seyrediyordu. Küçük Abel yere oturmuş, kurduğu yapı ile meşgul, sakin sakin oynuyordu. Küçük Stepken nereden bulmuşsa bulmuş elindeki bir çekici sanki onu öldürmek istiyormuş gibi kaldırarak üstüne yürüyordu.
Pogcy, gözlerini ayıramıyarak onları seyrediyordu.
— Bu maceraya ben de karıştım, dedi.
Sonra kalkıp gitti. Onu bir daha hiç görmedik.
SON
gibi
do-ırk


şarkısının mânâsım nız.
Ankara Radyosu, çeksiniz, iddiasında
hoşlanıyorsanız, îatanbulu dinleyebilirsiniz. Fakat Ankaranın hafta sonu seçkin ve kalbarüsfii programım kaçırırsanız karışmam. Dalga isterse bulanık olsun, isterse duru, ben bu programın sunuluş şekline bayılırım. Çiftçi oğlu olduğum için, kalbur sözünü işitince kulaklarım slvrillr. Birçok ay-omlarımız, buğday savrulurken kalburun üstünde neler kaldığını bilemezler tabii.. Bilselerdi kalburüstü sözünü dillerine alırlar mıydı? Siz bir misafirinize süzgeç iislü bir çay içirebilir misiniz? Süzgeç kalburun gretkon-dusu sayılır halbuki... Onun için Ankara Radyosunun kalburüstü yayııılarını nasıl inceleyeceğimi bilemiyorum, tu-sanlık halı bu, benim kalbnraltı sandığım şey, radyoya göre kalburüst i-dür. Yurdumuzda çeşit çeşit hayat vo politika dâvaları yüzünden birbırıylo çekişenler az mıdır? Bu yetmiyormuş gibJ, şimdi de kalburun altı ve üstü İçin mi çekişeceğiz? Halep ordaysn arşın da burada.. Radyomuza böy boy kalburlar getirilir de tecrübeleri* yapılırsa mesele kendiliğinden çözülmüş olur.
Ankara Radyosunun kalburüstü programı, hafta İçinde bize çektirdiği üzüntüleri, kulak rahatsızlıklarını u-mıtturmak için yapılmıştır sanki. Radyonuzu açtınız mı. hemen 1’arkedersi-niz ki, programa giden yollar en yumuşak ve renkli sözlerle döşenmiştir. Şiirin sisli verdine bürünmüş bir ses, sırf sizin içfn hazırlanmış musiki buketlerinin müjdesini verir. Dinlemedi-nızse, ben, size söyleyenin üslûbu ile anlatmak isterim:
Bu buket, ilk güneşle henüz uyanmış çiydemlerden, alevden biçilmiş karanfillerden, yapraklarında aşk rüyasının mahmurluğu henüz uçmamış güllerden, vuslat hasretiyle sararmış nergislerden, on dört yaşındaki bir kızın gözleri gibi tutuşmuş menekşelerden, olgun bir kadın teninin kokusunu hatırlatan şebboylardan, ilh ö-rülmüştür Siz her makamda, her dümtekte bu kokuların raksını bulabilirsiniz. Nasıl? Tam radyo dili değil mi? Sinirlerinizden böyle renkli bir yel geçtkten sonra, gergin, dinlersiniz:' ■
Açtırma benim ağzımı.......
Naümidi a-fka doktor var mı tıbbın çamif Terki can etsem de kurtulmam..........
Dil ateş, dıde ateq....
Karanfilleri, menekşelerdi şebboyları, gülleri, nergisleri, çiydemleri a-rarsınız. Radyodan dünya yıkılışını andıran korkunç bir vaveylâ gelir:
Aşkım mı seai böyle perişan eden ey mahf Baydar DERLER
*







Sanat hakkında
güzel sözler
Sanatın sesaizltfe.» sefalete^ veya ihtirasa ihtiyarı vardır. Ilık meltem rüzgârları onu mahveder. O, fırtına rüzgârları arasında büyüyen bir kaya çiçeğidir.
Alexandre Durnas
Bir sanatkâr birden fazla göze sahip olmalıdır.
Lamnrtine
Sanatın mükemmeliyeti, sanatı gizlemektir.
Quintillan
Büyük bir sanatkâr «anatınuı esiridir.
Saııut taklit eder.
Bovee etmez, tefsir
Her sanatkâr müptcdldir.
Mazzlni ilk önce bir
Emerson
Btı yüksek sanat sanatauhk-tır.
F. A. Durlvugo

YENt tSTANBTTL
Tl Aralık 1940
Meslek arkadaşı
Christopher Morley











MUHARRİR Robert Urwlck daha meşhur olmadığı için öyle pek fazla iltifat görmezdi. Onun için şu mektubu a-lınca bir hayli sevindi:
— Muhterem efendim. Bu huf-ta gazetede hikâyenizi gördüm. Pek öyle gazete falan almağa param yetmez ama. parkta sıranın üstünde bir nüsha bulmuştum. Ben fakir bir adamım, ama edebiyata çok merakım vardır. Sizin •'Çelik Kemikler., adlı hikâyeniz, doğrusu ya. hakikaten nefis bir şev. Size bunu bildirmekle şeref duyarım. Mr. Unvick» bu arada, size uzun zamandan beri yazmak istediğim, fakat bir türlü cesaret edemediğim bir şey aklıma geldi. Ben de bir vakitler az buçuk edebiyatla uğraşmıştım. O-nun için meslek arkadaşınıza merhamet buyurursunuz.
halde. Ben fakir bir ndnmını. Hiç kabahatim yokken İşimden çıkarıldım Karım hasta. Haftalarca karımın başucunda sabahlara kadar beklemek zo- (^5= runda kaldım. Halbuki işim oldukça yiiklüy-dü, bütün zamanımı ona vermek mecbu-rlyetindeydim. Onun için çalışamadım. Vaziyet böyle Mr. Urwick: Karım hasta. Yedi tane çocuğumuz var. Yakında ev kirasını vermem lâzım. Ev sahibi borcumu ödemezsem bizi kapı dışarı edeceğini söyledi. Karım bugünlerde sekizinci yolcumuzu bekliyor. Güzel sanatlara karşı hayranlığım ve sevgim dolayısiyle ilk yedi çocuğumuza. Rudyard Kipllng, W. J. Bryan. Mark Twain. Debs, Irvin Cobb, Walt Mason, ve Ella Wheeler Wilcox gibi tanınmış muharrirlerin isimlerini taktım. Edebiyat âJemimi-değerli simalarından olduğu-lçin sekizinciye de sizin takmayı düşünmüştüm, olursa Robert, kız olursa berta. Urwlck de ca. Yani, sözün bası olacaksınız, yaya gelip sizin cak olan bu masum yavruya a-caba. isim babası olmak sıf a tiyle, ufak bir hediye verir misiniz, diye merak etmiştim. Meselâ 20 dolar kadar bir şey. Mümkünse çok göndermeyin. Nakit para daha uygun düşer, hem de daha işime gelir.
Size bir kere daha yazmış, fakat cesaret edemlyerek mektubu yırtıp atmıştım. Ama yoksulluk beni açık konuşmşaya zorluyor. İnşallah edebiyatımızı '‘Çelik Kemikler,. gibi daha birçok cevherlerle süslersiniz.
Hürmetlerimle,
zin nuz nızı kek




her

adı-Er-Ro-ola-ba-
iklnci ismi kısası, isim
Yakında diin-ismtnizl ta^ıya-
He.nry Phillips
454 Şark 34 üncü sokak
Bu acayip mektubu iki defa o-kuduktan sonra Mr. Urvick câ-nü-gönülden bir kahkaha savurdu ve para cüzdanına baktı. On dolar çıkarıp bir zarfa koydu. Kendi adını taşıyacak olan yavruya muvaffakiyetler dileyen samimi bir mektup yazıp hayranı Mr. Phlllips’e gönderdi.
Bir hafta sonra, Robert Urwlck, kahvaltı tepsisinin içinde pis bir posta kartı buldu. Kartın üzerinde şöyle yazıyordu:
— Aziz ve müşfik dostum, bebek dünyaya geldi. Çok şükür erkek, adını da Robert Urwlck Phillips koyduk. Ama ne yazık ki, yavrucak hasta. Doktor Porto şarabı tavsiye etti. Yoksa hayatı tehlikedeymiş. Annesiyle bendeniz cömert hediyenize ne kadar sevindik bilemezsiniz. Büyüyünce yavruya velinimetinden bahsedeceğiz. Mr. Kipling adaşına sadece beş dolar göndermişti. Acaba yavruya şarap almak için beş dolar daha lütfeder misiniz?
Minnettarınız,
Hrnry Phillips
Mr. Urwick bu kadar ufacık bir bebeğin şarabı ne yapacağını merak etti. O sabah şehrin o semtine gidecekti. Mr. Phll-l'ln/ lips’e bir uğra-IV yıp adaşını yok-!|ı|/ lamağa karar verdi. Eğer ço-cuk hakikaten ['I çok bosta İse, | helki tedavisi I için ufak bir yardımda bulunabilirdi.
Mr. Phillips’ in evi bir sürü meyhanelerin arasında yıkık dökük bir bina İdi. Ella Wheeler Wilcox Phillips olup olmadığını kestlremediği kılıksız bir kız çocuğu Mr. Phillips’in odasını gösterdi. Robert UTwick kapıyı vurdu. cevap alamayınca içeri girdi.
Odada kimse yoktu. Bir köşede bir yatak, bir gaz sobası, bir de üstü kâğıt ve pul dolu bir masa vardı. Robert Urw(çk, ne Mrs. Phillips’den, ne küçük adaşından ne de öbür yedi çocuktan hiçbir eser göremedi. Masaya yaklaştı
Mr. Phillips’in mektuplarını güçlükle yazdığı belliydi. Birkaç mektup masanın üstünde duruyordu. Hepsi Mr. Ur'vick’in ilk aldığı mektubun aynıydı ve Booth Tarkington, Don Marüuis, Ellen Glascow, E(lna Ferber. Agnes Repplier, Hohvorth Hail ve Fannie Hurst’a yazılmıştı. Her mektupta, bu üstatların ismini alacak bir müstakbel yavrudan bahsediliyordu nnda bir ğılmıştı. hayran isimlerini m in ediyordu.
Urwick acı acı sırıttı ve odadan ken, m in Mr.
ğını sordu. Kadın cevap verdi:
— Karısı da çocuğu da içkidir.
Bir ay sonra, Urwidc, Mr. Phillips hakkında bir hikâye yazdı ve hikâyeyi Satıırday Evenlne Cudgel’a tam beş yiiz dolar» sattı. Hikâye neşredilince, gazetenin bir nüshasını işaretleyip, adaşının babasına aşağıdaki pusula ile beraber yolladı:
Muhterem Mr. Phillips,
Size 490 dolar kadar bir borcum var. Bir gün uğrayın da pat-layıncaya kadar yemek yedireyim size.
Masanın bir kena-stlrü eski mecmua yı-Anlaşılan Mr. Phillips, olduğu muharrirlerin bu mecmualardan te-
çıktı. Merdivenlerden iner-ev sahibesi olduğunu tabettiği bir kadına rastgeldi. Phillips'in evli olup olmadı-
Çeviren: FİLİZ KARABET
Sayfa ®





te*




YAKINDA, OTURDUĞUNUZ YERDEN BİR UÇAKTA SEYAHAT EDEN AHBABINIZA TELEFON EDEBİLECEKSİNİZ
Yakında, İngilterede oturan her hangi bir kimse, o sırada bir yolcu uçağında. yeryüzünden miUerce yükseklikte seyahat etmekte olan bir arka-daşiyle konuşmak isteyince, her hangi bir umumi telefon kabinesindeki makineye parayı atacak, kara-hava

irtibat merkezinin numarasını çevirecek, arkadaşının hangi yolcu uçağında seyahat etmekte olduğunu söyleyip, kendisiyle rahat rahat konuşabilecektir.
Geçenlerde, takoçyanın en yüksek
dağı olan Ben Nevis’ln tepesindeki bir tecrübe istasyonunda, uçaklarla rad-yo-telefon konuşmaları yapılmıştır. Bu denemeler sırasında, Blackpool’un 8500 kadem üzerinde uçan ve Prest-wick’e gitmekte olan Amerikan De-nizleraşırı Havayollarının bir uçağına telefon edilmiştir. Memleketin muhtelif mahalleri üzerinde uçmakta olan diğer uçaklarla da telefon temasları tesis edilmiş ve Prestwick‘ten Shetland adalarına gitmekte olan bir yolcu u-çağiyle de konuşulmuştur.
Hicrî
R. evvel
1
1369
Vakit
19 49
ARALIK
Çarşamba
Vasati
Runu
K. ewcJ
8
1365
Ezanı
Tiyatrolar
Güneş Öğle İkindi
Akşam Yatsı
ImsAk

7.21 12.12 14.31 16.44 18.23
3.36
1.37
7.29
12
1.39
12.52
Müzeler
Topknpı burayı: Pazarte»l-Çar-şamba • Cumartesi, saat 13.30-17 Telf (21090)
Ajueufyu: Pazartcaı - Su i ı-Çarşamba - Perşembe - Cuma, saat 10 16; Cumartesi. Pazar, naat
13 16. Telf. (21750).
Arkeoloji: Çarşamba, tunla,
Pazar günleri 13 ton J6 ya kadar.
Ewld Şark Eserleri Şubesi: Çarşamba, Cuma. Pazar, 10 dan 12 ye kadar. Telf. (21682)
Türk ve fslAm Eserleri; Salı Perşembe • Pazar.
1030. Telf. (21888).
Dulmabahçe Deniz martesl naat 13 - 17. Teli. (81284)
saat 13.30
MUkoaI: Cu-Pazar
9-1S
Sıhhî imdat
«4»9H 60536
01 2251
5055
Karşıyaka
1 s tan bu) Beyoğlu Anadolu yakası Ankara İzmir
İzmir 2222
Beyoğlu 44044 Kadıköy 00872
İstanbul 24222 ÜııkUdnr 6OÖ4S
Ankara 00. İzmir 2222. İL Yaka 0055
Dünyanın Harika Çocuk diye isimlendirdiği küçük orkestra şefi Pierino Gamba Pariste
konserler verecek
; s a /
Yukarda, meşhur orkestra şefi küçük Pierino Gamba’yı mutfakta yo-mekleri tadarken görüyorsunuz.
Bütün dünyanın "Harika Çocuk,, diye, İsimlendirdiği küçük şef dorkestr Pierino Gamba, muhtelif konserler vermek üzere Italyadan Pa-riee gelmiş ve büyük bir tezahüratla karşılanmıştır. Kendisi bu ayın on beşinde bir konser İdare edecektir. Gamba'ya babası ve annesi refakat etmektedir. Hârika çocuğun ilk işi Pariste dükkânları dolaşmak olmuş ve babası fazla çikolata yemeği kendisine menettiğinden o dn küçük İtalyan arkadaşlarına birkaç kutu çikolata almakla İktifa etmiştir. Bundan sonra da hemen bir İtalyan lokantası arıyarak gidip makarna yemiştir. Resimde küçük şef dorkestrı babası ile beraber çıktığı alışverişlerinden birinde görüyorsunuz.
GIK

Anadolu Köylerinde “Yeni İstanbul,,
MESUT
İLHAN TARU8
Dünyadan Meraklı Haberler
DIŞ DÖKÜLMESİNE KARSI SERUM
Parısteki Pasteur Enstitüsünde inkişaf ettirilmesine çalışılan ve "Gençleştirme Serumu,, diye tanılan Bogo-moletz serumunun, daha tecrübe devresinde olmasına rağmen, insanların dişlen Üzerinde tesiri olacağı anlaşılmıştır. Fransız Dişçiler Birliği Reisi Doktor Hullin'lr. söylediğine göre, bu serum yaşlı kimselerdeki diş dökülmesinin önüne geçecek kudreti haizmiş. Başlamış olan dış dökülmesi, serum tatbik edildiği takdirde, 48 suat zarfında durdurulabilmektedlr.
♦ • •
îngllteredc Bath şehrinde dc kilise
çanını çalmaya teşebbüs eden rahip VVillams gayet müşkül bir durumda kalmtıştir. Çanın tam bir devir yapmasını önlemek için konulmuş olan demir çubuk koptuğundan, rahibin bütün kuvvetiyle çanı harekete getiren halata asılması üzerine çan mütemi-yen devir yaparak ipi sarmıya ve neye uğradığını şaşıran rahibi de yukarı çekmeye başlamıştır. Kendine gelen rahip halatı ancak yerden altı metre yüksekte bırakmış ve kulağında çan sesleri bütün şiddetiyle çınlarken has-tahaneye kaldırılmıştır.
» • ♦
13 yaşındaki Norman Lawrence şahsî tecrübesi sonunda cebinde maytap-
t tr ı: ıı mitim ?u• immhi iimuiiimiimm«4UM11 n/u ı ımıım ««imm »«»«ur
Öğrenmek
ŞEHİR TİYATROLARI:
Saat 20.30 da.
Dram kısmı: (42157) Para uğrunda.
Komedi kısmı: (10100) (Nemo Bankam).
MUAMMER KARACA OPERETİı 20.30 da: Sizin Sokak.
SES: Saat 15 te (Doli Gönül) operet. Yunan Tiyatrosu: 18.30 da ıPotrlnln Cinayeti). 21 dc (Venedik Tüccarı).
ANKARA TİYATROLARI: Saat 20 dr
Büyükte (10370-40) B|r Kuml-sor Geldi.
Küçükle (11160) Yalancı.
İZM İH
Şehir Tiyatrosu Tel: Beşik.
Sinemalar
BEİOĞLV CİHETİ
Boş
ALKAZAR (42562) 1 - Felâket
İncisi. 2 — Ormanlar Hakimi AR (448IM) Yalnız Gldonleı ATLAS (4Ü83Ş) (Yeni Güneş). ELHAM1CA 143095) Hazin Aşk İNCİ (84695) htllclûl Fedaileri İPEK (44289) Ağır Ceza. LALE (43595) Yalnız Gidenler MELEK (4n888) Günahkâr Baba. SAICAY (41600) OiUrndon Firar SÜMER (42851) Kanlı Büfe. SLATPAKK (83143) Şehitler Kalesi.
SARK (40380) Tarzan
ŞIK (43720) Büyülenmiş Adnıu. TAKSİM (431.01) Beni Atfediniz! TAN (80740) 1 — Çifte Aşıklar.
2 — Yılmayan Aralan.
YEM (84137) Meksiko Çiçekleri. YILDIZ (42847) Büyülenmiş A-dnm.
( NAL (49300) Monto Kristo ve tnîlknmı. (2 devre)
ÇİÇEK S. (Arnavutköy) 1 Lorol Hnrdl sIlAh nrkndnşbtrı 2 — Ccnner perisi
Istan hi l cm eti ALEMDAR (23683) 1 — Yoğu inak
Arzusu. 2 — Karamazof Kardeşler.
ÇEMBERLİ TAŞ (22613 ı 1 — Fe-dakAr Ana. 2 — Yuvamı yıkamazsın.
FERAH: Sefaletin sonu Korza nın kızı
IIALK 1219011 ı Allı Polisler
2 — Ali Baba - Harunurreşit. İSTANBUL (22367) 1 - Altın Kü^ peler. 2 - Mayerllng Esrarı. AZAK (23542ı 1 — Kanlı İftira.
2 — Virjlnya Kaplanı. TURAN (22127) 1 — Korkunç
dİ 2 - Çalınan Hayat MARMARA (23860) 1 — Cani
çıyor. 2 — Zafer Abidesi. MİLLÎ (22962) 1 — Yaşamak
zusu. 2 — Karamazof Kardeş ler.
KISMET (2190 lı 1 Prensesle Korsan. 2 — İspanyol Kanı.
YEM (Bakırköy İU-İ26) i lan Yaratan Casus 2 —
Gelin
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — EfMuncu Baba. 2 — Gençlik Günahı.
OPERA (608211 I Sdnnmven Aşk
2 - IhflroB Fırtınası SÜREYYA (60682)
me ven lor.
YF.LDEGİRM ENİ CIZI. 2 — Kara Meçhul Yol.
ÜSKfD Alt
HALE (600(52) 1 -
Gümıhsızl.ır.
SUNAR Kardı İftira (Türkço) A eksiz Yıllar
ankara
ANKARA: 123132) Dertli Zeynep.
B( Yt Kt (16031) î,kı başlı kartal PARK: (11131) Monte Krlsto'nun mirası
SÜMER: (14072) Notr-dnm’m
knnburu.
ULUS: (22294) Varyete güzelleri SUS: (14071) Sahte evlAt YEM ( 14010) İlk Arzular.
GAR GAZİNOSU t Vlvane Terno RevüMÜ
VA-
K«-
Ar-
- Vu-Vahşl
Matlûp E(ill
1 - Gönül A-
Koralin. 3 —
CİHETİ
* T uzak. 2
EL 11 fc.M ICA
TAi YARE
m 11 d ar. 2
İZMİR
Fodakât anu
1 — İki Açıkgö» Tah-— Zehir Kaçakçıları.
lar olduğu halde beysbol maçını seyretmeye gitmenin pek tehlikeli olduğuna kanaat getirmiştir. Şiddetle fırlatılan bir beyzbol topu La\vrence’in cebine kuvvetle sürterek maytapların tutuşmasına sebebiyet vermiştir.
Bob Akers İsimli bir oyuncu da boyz-bolda başka bir kazaya uğramıştır. Akers burnu kırıldığı için oyunu ter-ketmok zorunda kalmış ve sahanın bir kenarında otururken birkaç dakika sonra bir beyzbol sopası kırılarak parçası yine Akers'in burnuna isabet etmiştir. Maamafih bu sonuncu kaza Akers için gayet hayırlı olmuş ve has-tahaneye gittiği zaman, ikinci darbede burununun düzeldiği anlaşılmıştır.
Boyaya ve boyacıya dair
Delik kasketleri, seksen yerinden yamalı pantalonları, yakası kopmuş gömlekleri ve yırtık pabuçlariyle sokaklarımızı dolduran boyacılar şehirlerimizin yürekler acısı manzaralarındandır. Toz toprak içinde, yağmurda karda, itişe sövüşe ayakkabılarımızın tozunu, çamurunu alan bu insanların boya namı altında kunduralarımıza sürdükleri maddenin ne mene şey olduğunu da bir bilen yoktur. O yüzden, çok kere bir sene dayanacak bir derinin, üstüne sürülen mağşuş maddeler yüzünden altı ay içinde çürüyüp çatladığını görürüz. Görürüz de yine yakamızı o boyacıların elinden kurtaranlayız.
Halbuki, elli veya yüz kuruşa alınan bir kutu boya, bir ailenin bütün ayakkabılarını en az altı ay boyamaya yeter. Üstelik de bu boyanın halis olduğunu üstündeki marka bize taahhüt eder. Ama. işimiz kalmadı da evde kundura mı boyayacağız? deyip dudak bükeriz, kibrimize dokunur fırçaları elimize almak. Bunu işlerin en bayağısı sayarız. Halbuki medenî memleketlerde ayakkabı boyamak hiç de hor görülen bir iş değildir. Umumiyetle her evde ve imkân nispetinde her sabah bütün ayakkabılar bir fırça ve cilâ görürler. Bu işi hizmetçi varsa o yapar, yoksa evin hanını hiç yadırgamadan görür. Böylece hem kunduraların sıhhati temin edilmiş olur, hem de ayaklarda tozlu, çamurlu ayakkabılar görülmez.
Vaktiyle, Ankara-nın kuzey taraflarında, Çubuk Çayı boyunca uzanan yeşil çayırlar, çiçekli yamaçlar varmış. Bu çayırlarda kınalı kuzular. yağlı koyunlar, cesur inekler otlarmış. Bu yamaç-y iarda dünyanın bütün renklerini bir araya getirmiş, bütün kokularını tü-veycinde toplamış, türlü çiçekler a-çarmış. Bu mesut günlerin, adı bugüne kadar yaşayan mesut bir boğası varmış ki, görülmeye değermiş: Çelik helezonlar gibi yükselen korkunç boynuzlan, Köroğlu’nun elmaya benzettiği kara, patlak gözleri, baştan a-yağa ipek gibi parıl panl parlıyan bir derisi varmış.
Günün birinde ne olmuş, ne bitmiş, çayırlar sararmağa, yamaçlar kararmağa başlamış. Her tarafı yoz otlar, dikenli gevenler sarmış. Derken İşin içine insanlar da karışmış ,o gümüş gibi Çubuk Çayım çevirip bende vurmuşlar, o canım papatyalı çayırları kazıklarla fırdolayı ayırıp uçak alanı yapmışlar. Koyunlar, inekler dağılmış. Kuzular kebap edilmiş. O güzel, şanlı boğa da, bir fakir köye adını hediye ederek, ortadan çekilmiş.
Çubuk ilçesine bağlı (Esenboğa) köyünün hikâyesi bu. Köyün kenarında bir yolcu göründü mü, çeviriyorlar. uçak alanının, bütün otl&kiyele-rinl işgal ettiğini yanayakıla anlatıyorlar. Birisi çıkıp da:
— İyi ama, bu alan, Türkiye’nin en büyük uçak istasyonudur. Buraya dünyanın en büyük tayyareleri kolayca konacaklar. Yüz tayyare inse, alan (Daha var mı?) diye bağıracak. Tamirhaneleri, atölyeleri, lojman ve a-partmanları, gazino ve lokantaları hele bir ortaya çıksın; o zaman görürsünüz...
Dedi mi, o zaman siz görün darılmayı, surat asmayı... İlle çayırlar, ille otlakiye... Ne olacak? Hayvan bes-liyecekler. Ankara üç adım ötede: tki saat içinde süt, tereyağı altın, kaymak da pırlanta değerine yükselir. Eski günler unutulur mu hiç? Eğer uçak alanı İşletmeye açıldıktan sonra Esonboğa’blar işlerini bilirlerse, yine de tuttukları altın olur. Allaha şükür, bugünkü şartlar içinde bile, topu topu (47) hanenin (120) sağmal ineği, (50) kadar da dişi mandası var. Demek çatı başına iki inekle bir manda düşüyor. Koyunların sayısı elliye düştü diyorlar ya, inanmayın: Biz yolda gelirken çobanların Esenboğa ya ait olduğunu ağızlariyle söyledikleri aşağı yukarı ikişer, üçer yüz koyun-luk, dört, beş sürü gördük.
(2000) dönüm de ekili tarlaları var. Pek ileri zengini yok. Her yıl üç, dört yüz dönüm kadar eken bir hemşerl kasabaya göçmüş .orada oturuyor. (2000) dönüm eken on aile, (15-20) dönüm eken de (15-20) aile var. Hiç topraksız çatıların sayısı (12-13) den yukarı değil. Onlar da kira ile toprak tutup işletiyorlar. Köyde ırgat, odacı hiç yok. Hattâ yüz metre kadar ilerdeki uçak alanında (270) kuruş gündelikle çalıştırmak için işçi bulamıyorlarmış.
(Esenboğa) nın kadınları tıpkı kasaba kadınları gibi giyiniyorlar: İnce pamuk çorap, siyah hazır manto, alacalı eşarp Tarlada çalışmaları eskiden beri âdet değil. Harmanın pek sı-
kışık günlerinde, erkeklerinin yanın* da biraz düven sürerlermiş. Evleri tek veya iki kat üzerine, bir çoğu kiremitli. tabanı ve tAVanı tahtalı, temiz pâk. Rafta ütü, nargile, beyaz tabak görülüyor. Beş. altı evde dikiş makinesi var. Genç kızlar gelinliklerini kendileri hazırhyacak derecede dikiş biliyorlar. îki evde akümülâtörlü radyo, üç evde de çok plâklı gramofon var. Düğünlerde bağlama, davul-zur-na ÇHİdırıyorlarmış. Diğer bir çok köylerde olduğu gibi Esenboğa’da da çalgı çalmak, hattâ bağlamA çalmak ayıp sayılıyor. Bir köylü gülerek anlattı:
— Çankırı köylüklerinden bir delikanlı gelmiş* yetişmiş. Babası, oğlunun önüne bir kara sapanla bir davul getirmiş: Bak oğlum, demiş, adam olmağa niyetin varsa davulu boynuna tak. ömrün oldukça sürünmek istiyorsan, işte kara sapan, kulağına yapış.
Delikanlı diz çökmüş, babasının e-llni öpmüş ve davulun ipini boynuna geçirmiş.
Esenboğa’lılar okuyup yazmağa meraklı: Okula kayıtlı bulunmayan bir tek çocuk olmadığını, birkaç kişi, birkaç kere söyledi. Buna rağmen köyün meydanlığında koşmaca oynayan bir sürü çocuk gördüm. Anlattılar:
— öğretmen hasta ve raporlu olduğu İçin bu yıl okul hemen hemen hiç açılmadı. Çocuklar böyle haylaz olup çıktılar. Sağa sola başvurduk ama kâr etmedi. Nolacak bilmeyiz...
Ankara okullarında, bütün şehir ve kasabalarda emek, enerji ve arzularının yansını bile harcıyamayan yedekli, yardımcılı arslan gibi öğretmenler yığın yığın iken, Devlet merkezinin Çubuk ilçesine bağlı Esenboğa köyünün elli çocuğu, nasıl olur da sabahtan akşama kadar gübrelikte eşinir? Bunu anlıyamadım. Dersler bavlıyalı üç ayı geçti. Tam program uygulansa bile köy okullannda beş sınıflı okulu tek başına idare etmeğe çalışan bir öğretmenin öğreteceği nedir? Çakal köylüleri geçen haftaki ziyaretimizde, beşinci sınıftan çıkan çocuklarının gazeteyi bile söktüreme-diğini söylüyorlardı.
Esenboğa’dan kasabada, şehirde o-kuyan tek çocuk yok. “Hem fukarayız, hem de bizim çocuklar büyük mek-tepelerde okuyamıyorlar...,, diyorlar. Bu ikinci sebep, köy okulunun haline göre, akla yakın geliyor.
Buna rağmen köyün büyükleri İçinde okuma, yazma bilen çok var. Askerlikte ve yeni harflerin ilk günleri açılan gece okullarında öğrenmişler. Demek köye giren mektep, eski günlerin başıbozuk bilgisini bile sağlıya-mıyor. Köye tek gazete girmiyor. Hattâ Devlet veya ona bağlı teşekküllerin avuç dolusu para dökerek bedava gönderdikleri gazete ve dergilerden bile eser yok.
Köyün meydanlığında iki zengince bakkal, bir demirci ve arabacı, bir de kahve var. Rahatları yerinde görünüyor.
ille velâkin şu uçak alanı topraklarının en bereketli kısmını ellerinden almış. Bütün dert, kasavet bu yüzden. Tapu senetleri olmadığı için bir çokları İstimlâk bedellerini de elde e-dememişler.
Esenboğa’lı bir ihtiyar hemşerl, bana bir bardak sıcak süt ikram etti, saatlerce rahatsız oldum. Yağlı sütü uzviyetimiz bile unutmuş. *
Geçmişten meraklı şeyler
CEZA İLK FAŞİSTLER
Roma Senatosunun bir toplantısında çok hararetli bir münakaşa yapılmaktaydı. Bütün senatörlerin ayağa kalktığı bir sırada koşa koşa gelen bir haberci şu sözleri söyledi:
— İmparator Nerön annesini boğdurdu.
Derhal herkes sustu ve korkunç bir sessizlik İçinde yerine oturdu. Ayakta kalan bir tek senatör ise dedi ki:
— Neron gibi bLr çocuk dünyaya getiren Agrippina bu cezaya lâyıktır.
Faşizmin ilk tatbikim eski İsparta® da görebiliriz.
îspartalı her erkek 7 yaşından itibaren hükümete teslim edilir ve hayatı boyunca asker veyahut da memur olurdu.
Yeni doğan bir çocuk derhal bir heyet tarafından muayene edilir ve ancak sağlam, gürbüz olduğu takdirde yaşamasına müsaade edilirdi.
Dansı başımıza mı diyelim ?
0
bJyyubl Dalma
Anu
Byyubi Daim»
YEN t SİNEMA Fedakâr S&l ı'ı haddini 9
P.A.A. (Amerikan) Brüksel, Londra. Shanon. Gan-der. Boston. Ne\v-York. F.A.B. (Brezilya) Roma.
Ja-
11,20
13.50
9.-
Cezaylî Dansözü.
Kanunsuz Irk
LALE i
1 Haçlı seferleri) Aşk içinde
TAN ı - Saiahuddını (Haçlı seferleri) V — Aşk tçındo
KARŞIYAKA CİHETİ:
SÜMER üç Mavi Melek. MELEK I
2
Radyo
•‘YEM Isı A.NBI I/'uıı bugün İçin tavsiye etildi prograınlnr Dahilde; 20 35 Ankara: Tarihi Türk müziği. — 21.45 İstanbul : Şarkılar ve Türküler (Mefharet Yıldırım).
Hariçte: 20,80 BBC Kırnliyet Mlûrmonl Orkestram konseri — 10 30 "Amerikanın Hosl ’ Radyosunun Türkçe neşriyatı.
A bil «ırktı:
Saat 8 00 Ankara: Şarkılar (pl.«
— 12.30 Ankara: Şarkılar (pL)
— 13,15 İstanbul Çeşitli memleket türküleri (pl.) — 13 6u İstanbul: Şarkılar ve Türküler, Okuyan: MuallA Yakar. — 18.00 Ankara: Şarkılar ve halk türküleri. — 18.50 BBC. Türkçe Yayını: Türk 5(ıiMlkial dini, vl-ci İstekleri — 18,45 İstanbul: Sabite Tır ve Munllrt Gölcçav-dan şarkılar (pl.) — 20.00 Ankara: Şarkılar (pl.) — 20.36 Ankara: Tarihi Türk müziği, — 21.45 İstanbul: Şarkılar ve Türküler. okuyan: Mefharet Yıldırım,
Dans müziği:
Saat: 8.15 Ankara: Tangolar (pl.) — 13.15 BBC. Ralph Wll-son dans orkestrası. — 14.30 İstanbul: Tine Rohki ve Frank Slnatrndnn şarkılar (pl.) — 1145 tahınbul: Rumbalar tpl.)
— 18 00 tnlanbul: Necdet Koyu-i türle. Tango orkestrası. SÖyli-
ren; Şccua idin Tnnyerll. 10.20 İstanbul: Allan Roth orkestrası
(pl 1 18.45 Ankara: Xavlnr
Cugat orkestrası (pl.) — 19.20 Ankara: Film melodileri (pl.) — 22.15 Ankara ıpl.) — 23.00 İstanbul ıpl.)
Itaflf müzik:
Saat: 7.30 Ankııra: Hatif müzik (pl 1 — 8.30 BBC, Sabah müziği (pl.) — 8.80 Ankara: Hatif müzik ıpl.) — 12.15 BBC, Stanley Black orkestranı. —
13.15 Ankara: Salon orkestralarından m dodllcr (pl.) — 13.45 Ankara: Karen Kcmple’den şarkılar. — 11.15 BBC. Kırallyot Topçu Alı» vı bandosu. — 20.15 İstanbul: Radyo aalon orkestralı. 20.45 İstanbul: Hafif batı müziği ıpl i — 23 16 İstanbul: Hafif gece müziği.
Hıınusl program:
Saat; 18.15 BBC. Dinleyici İHtek-Icri, — 18.15 BBC Türkçe neşri-yıjtı: Dinleyici istekleri (Türk musikisi ı — ,19.30 “Amerikanın ScsT’ Radyosu Türkçe neşriyatı: Amerlkadn Hayat (18. 16 ve 19 metrclordan •imlenebilir.) —
19.15 Ankara: Maliye Bakanlığı adına konuşma — 20 45 Istnn-bul: Dinleyici İstekleri balı müziği) (pl.)
Senfonik müzik:
Saat : 13.30 İstanbul: J dan 16 vals, piyanoda Kltaln Ipl.) — 15.15 BBC sel Thonn» Gnl Orkestrası. Programda: Snudana, Hüınpar-ılinck ve Benjamin. — 17.15 filiC Minyatür oda müziği. — 18.30 İstanbul: Chopln’doh parçalar. Piyanoda Enrl Wlldo (pl.) — 20.00 İstanbul: Jncquen Thlbnud Georgo Kuhlvnkampffdan 20.30 Or-
ve Bec-
(Ifaflf
Brahma* Anntolo J. M(ııı-
ve
koınun sololıırı (pl.) — BBC. Kırallyot Fil Armoni kortiraaı konseri Takdim İdare eden: Sir Thonına cham. Programda Shubort'ln Rosamunde Uvertürü; Handel, Ameli ve relemanııMan slllller. — 21.3ü Ankara: Senfonik pnr-çal'ir (|>l • 21.30 İstanbul
Operada bir saat. Programda W ı • - ’ ' *£>!• Wnll.Üle
Haberler:
Ankara ve İstanbul Radyoları:

7.45; 10.00; 22.46. — Saat
13.30 Ankara: Öğle gazetesi. — 20.15 Ankara: Radyo gazetesi.
BBC Radyosunun Türkçe neşriyatı: Saat 7.15; 18.30 ve 23 00 (Bu program 10.01; 24,02; 31.32: ve 10.19 .Metrelerden dinlenebilir.)
"Amerikanın Seal" Radyosu Türkçe neşriyat: Saat 19.15 (13. 16 ve 10 metrelerden dinlenebilir).
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
GELECEK Oî.AN VAPURLAR
6.30 Konya (Bandırmadan) 11.30 Giresun (îzmlrden) 15.35 Sur (Mudanyndnn) 17,— İzmir (Hopadanh
GİDECEK OI.AN YAPIKLAR Trabzon (Karadeniz), t’lgen (İmroz). Konya (Bandırma) Bursa (Ayvalık). EtrUslc (İzmir).
5.-
18.— 20.-
9.-U.—
GELECEK OLAN EKSPRESLER 6.15 Scınplon (Avrupa).
8.30 Ankara. GİDECEK OLAN EKSPRESLER M Î..IİU t Ankara).
18.10 Ankara Ekspresi. 21.30 Sornplon Ekspresi.
gelecek olan uçaklar P.A.A. (Amerikan) Ne\v-York, Boston. Gandur, Londra. Shanon. Brüksel. P A A. ı Aerıılrakn I Nrw-Yoık. Ganiler. Londra. Boston. Brüksel. P A A. (Amerikan) Basra ve Şam, D.H.Y. DHY. D.H.Y. kura
L A 1. (İtalya) ma.
1)20
11).40
17.05
10.50
12.50
16.20
0.-
(Türk) (Türk) (Türk)
Ankara, tznılr. Adana. An*
Atina. Ro-
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
10 —
10.35
21.30
C.Y. (Kıbrıs) Atina, koş o
P A A.
Basra.
P.A.A
Karoşb
(Amorlkdn >
Luf-
Şam,
(Amerikan» Delhi, Kalküta.
Şam,
Londra,
Boston.
(Brezilya) Lizbon. Dakar, Rio de nolro, Boenos Ayrea. D.H.Y. (Türk) lanılr. DH Y. (Türk) Ankara. D.H.Y. (Türk) Ankara. Malatya, ElAzığ, D. Bakır, dana. İskenderun.
Eczahaneler
C. 76.
îst. C. 31. Necatlbey C.
G. C. 114.
Eminönü: ı
Cemil. Beyazıt.
M. Kâzını, Eminönü.
Hikmet, Ktlçükpaz ir. Sırrı, Alemdar,
Eyüp:
Eyüpmıltan ecz.
Bı^lkta?:
Vldln. Köyiçl, Beyoğlu:
Mer: Kalyoncu îstlklAl C. 419.
Taka. Taksim, Galat. Merkez, şişil Halk, H.
K. Paşa Merkez, K. P. Fatih:
İbrahim Halil, Şehzadebaşı. Havim Bark, Fener. TeofllüŞ» (Y.K.) Samatya. Nüzlıet Onat. Şehremini, Sarım, Aksaray. Çarşamba, KaragÜmrÜk.
i sküdnr:
İttihat, Hûk. M. C. Kadıköy;
Rıfat Muhtar, P. Yolu.
Hey bcllndn:
H. Ada.
Surıycr:
Nuri. Sarıyer.
Bnlurko.v:
Bakırköy ecz.
ANKARA
Güray (2232D. Merkez (12709).
Hayal (13698).
İZMİR
Tarlan, Alnancıdc m. Millet. Kemeraltı m.
Yeni İzmir. Basmahane m. Karantina, Yalılar m. Eşrefpaşa, Egrefpaşa m.
A-
47
ıo
Soldan sağa:
1 — Yangın söndürenler. 2 Madenî İp. îane. 3 — Kira. Ye« mek kabı. 4 — Bir sayı. Notau Hararet. 5 — Bir nevi hastalık. Ayna. 6 — Mayi. 7 — Münakaşa. 8 — Dağ eteği. Cumhuriyetimizin umdelerinden biri. 9 — Haya. (Tersi) Nam. Sonuna bir harf korsanız denli kenarındaki evlerden olur. 10 — Kabul etmeme. (Tersi) Boyaslyle meşhur bir semt
Yukardan atağı:
1 — Hürmet. Sevgili, 2 — Ticaret. Bir hayvan. 3 — Bir cins kumaş. 4 — Gemilerin barındığı yer. 5 — Dumanın bıraktığı. U-fak. 6 — Bir çiçek. 7 — Tavır. Bir memleket. 8 — Ha^an evL İradesizlik. 9 — Para dolabı. Aynı soydan olanlar. 10 — etmek.
DÜNKÜ BULMACANIN
Soldan sağa:
1 — Domates. ît. 2 — sulye. 3 — Roka. Raif. cak. 5
Nan. Ati. 7 — Ur. Ray. pot. Ara. 9 — Kuru. 10 — Azil. Afi.
Takdim
HALLİ
Et. Fa-4 — O-Oklava. Kic. 6 — Ta.
8 — Pi-Leman.
Yukardan aşağı:
1 — Dereotu. Ka. Karpuz. 3 — Kol. îrl. can» Pul. 5 — Ta.
Es. Kanatlı. 7 — Sur. 8 — Lay-ka Ama. 9 — İyi. İtiraf. 10 — Tefeci. AnU
2
4
Avare. 6
— Oto.
— Afa-
Sayfa 6
W Aralık İMt
için
31 Aralık
1949
banka-
WWTW
9
SEYY
I
(O thmar) imzalı
Yılbaşı ve Bayram
Tebrik Kartlarını
Her yerde arayınız!
Toptan satış:
Othmar, ktiklOl Oaa 2^3-3,
ikramiye çekilişine katılabilmek
Bulun gun töze Irojlı kalmak için GI8B5 Traj Sabununu kullanınız. Özlü kopuğu dayanır vo kılları harikulâde bir tekilde yumuşatır Bu itibarla G/BBS Traş Sabunu kılların cilt hizasından kesilmesini ve yüzünüzün bulun gün taze frajlı kalmasını temin eder.
B&sıldıgı yer:
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
SİYASİ İKTİSADİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL» GÜNLÜK GAZETE
A n
Sermayesi
1.500,000
t
n
e
L
%
i
' •■vr
Beyoğlu, istiklâl Cad. No. 390
Narmanlı Ap. Avlu içinde No. 4 Telefon: 4 0 0 7 1
Telgraf: Librarlus
(xıı^(ıır I *
. . -
verilecektir.
NADİR DUYGULUSES
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER
Bu sayıda yazı İşlerini fiilen lda.ro eden: SACİD ÖGET



ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
TAKVİMİ RAGIP
Cep takvimi zengin muhteviyatı ile seneden seneye adedi artan okuyucularını tatmin edecek surette hazırlanmış ve satışa çıkarılmıştır.
Fiatı: 135 kuruştur.
Yayan: KANAAT KİTABEYİ İSTANBUL
FOR RENT
A pnivate, furnished villa in a garden, on the asphalt of Mecldiyeköy, with Central -heating, telephone, radio and ali the comforts of a modern home. Apply to: 81334
Türkiye iş bankasia.ş. bürosu
Yarınki, 22 Aralık 1949 perşembe gönünden itibaren her güo, muntazaman aşağıdaki semtlerde hizalarındaki saatlerde emirlerinize âmade bulunacaktır.
Saat
Çifte-Fırınlar (Kurtuluş) .... 1 9.— ilâ 10.30
Pangaltı ■ • e ■ J 10.45 ilâ 12.30
Şişli (Meydan) 1 ■ • 1 • • • a 3 12.45 ilâ 14.45
Nişantaşı • ■ı.l 15.— ilâ 16.30
Teşvikiye ...... . . f , ! 16.30 ilâ 18.—







ZEVKLE TRflS OLMAK İSTER MİSİNİZ ?
SABUNU
KULLANINIZ...
1 Şubat 1950
öğleye kadar mızda en az 150 LİRALIK bir tasarruf hesabı açtırmanız lâzımdır.
1950 yılının bu birinci çekilişinde büyük ikramiye:
Ankara'da Güven mahallesinde
Müstesna bir EV
(İki katta 5 oda, 2 hol, bodrum, balkon ve her türlü konfor)
T. İŞ BANKASI
İstanbul
Dosya No.
519 — 431
562 — 130

GÖZLERİNİZİN
Kıymetini bilin!
GENERAL M ELECTRIC Ampulü Gözlerinizin dostudur!
----- GÖZ HEKİMİ
Dr. Murad Rami
Aydın
Bri/or/h* - Parmakkapı, İmam sokağı No. 2, Tel: .',1553
(Satılık Emlak)
Defterdarlığından
Cinsi
Kıymeti
Lira
Teminatı Lira
Kadıköy, Bostancı mah. Yalı yolu So. 702 ada, 33 parsel eski 21 mük. yeni 21 kapı sayılı 1379 m2 arsanın 3/40 payı.
Kadıköy. Erenköy mah. Et-hem efendi So. 374 ada. 2 parsel eski 122, yeni 24 taj. 34 kapı sayılı 394.50 M2 bahçeli kârgir evin 22, 96 payı.
yasılı gayrimenkuller 16/12/949
201
da açık
Yukarıda
ile satışa çıkarılmışsa da istekli çıkmadığından satış uzatılmıştır.
arttırma
ON GÜN
isteklilerin geçici teminat makbuzlar» ve nüfus cüzdanlarlyle 26/12/949 pazartesi günü saat 15 de Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyona başvurmaları.
MÜZEYYEN SENAR ISILI
ILGIT ILGIT AKAN SEHER YELLERİ
KEKLİK DAĞLARDA ÇALILAR
270562
BAHAR GELıR GÜLLER AÇA
GÖNÜLDE BİR YARA VAR
270563


(17874)
HAŞAN TUNÇ
ÖİRAZICIK DAR OLDU
İKİ TAŞ ARASINDA
270566
LÜTFh GÜNERİ
SEVGİ ATEŞDIR 6EVDA ATEŞDİR
ŞU KARŞIDAN GELEN £SMER
ABDULLAH YÜCE
GARİP GARİP DOLAŞTIM
BİR sigara iç oğlan


v0
r'>/r..


ANTİKA KIYMETLİ KİTAP
TÜRKİYE İMAR BANKASI
Kuruluşu : 1928
Yeni Postane arkasında Aşirefendi Cad. No. 35/37


YENİ İSTANBUL
GAZETESİ
ABONEMAN KUPONU
Bu knrnedcn koparılan bir yaprak mukabilindi gazeteyi satan her müvezzl veya tütüncüden bir gazete satın alınır.
Aylık jiatı: 2K0 kuruştur.
YILIN ANSİKLOPEDİSİ ...
Bütün tanınmış takvimciler, âlimler, şairler, filozoflar,
mütefekkirler, doktorlar, muharrirler, hikayeciler bir araya gelerek çeşitli mevzular üzerinde hazırladıkları 2500 parça yazıyı bir tek eser içinde topladılar.
Bu eser, her yıl seve seve alıp bir ziynet eşyası gibi odanız’ süslediğiniz, günlük yorgunluğunuzu yapraklan arasında dinlendirdiğiniz:
Bûyûk Saatli Maarif Duvar Takvimi
daha büyük bir itina ile yakında çıkıyor.

5
,(‘*z,öüA60,/’c'o


Bu karnelerin kaplarından 12 aylığını biriktirip,
her senenin Ocak ayında gazetemize, acenteleri-
mize tevdi edenlerin veya posta ile gönderen-
lerin isimleri ûzerindo Noter huzurunda kur a
ile yapılacak seçimde:
Birinciliği
kazanan için
Avrupanın herhangi
bir şehrinde uç sene tahsil:
İkinci gelene, memleket içîndo tahsil imkanları
Tahsil imkânı
vo arzusu olmıyanlara
bu 15c
ayrılan tahsisat, yüzdo yirmi tenziliyle defaten
bdenecektir.
hur markalı
Ayrıca diğer dokuz aboneye meş-
uç altın.
uç gumüy ve uç çelik
kol saati verilecektir.

Her gün gazetenizi daha ucuza ve kolayca almaya ve aynı zamanda Avrupada ve memlekette üç sene tahsil etmeye imkân veren bu karneleri yeni vıl için bütün haklariyle beraber nasıl elde edebileceğinizi yakında bu sütunlarda okuyacaksınız!

Comments (0)