21 Eylül 1950
Perşembe
(üto
RİYASI İKTİSADÎ,
•“ —1 —1 F i
STAKİL
1
TENÎ İSTANBUL 75.000 1 TENfiSTANBUL 75 000 1
TENiisMiBav um
TENİ İSTANBUL 75.000 1
1

a A
A

L
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8
Posta Kutusu : 447 - İstanbul
Tesis eden: Habih Edil» . TÖREHAN
Dış politika
Almanya ve dünya politikasındaki ehemmiyeti
G
•3
I


' KORE

38
y Chunchcn
SeOULj^

w
I ıf* * ■ H ••
•»

Chumennn Jk K *r>$nunç

L Sft/ttchcJc
durum hâd
ça-po-

*rCbO(Ul
r
Wcnıu


t
(

safhada

Y^nçiu-
i

öğrenildiğine göre, dev-faaÜyet gösterebilmesi
GÜNEY
'nI* Ypchon
X A ' ı

a 9
Ruslar, Ingiliz işgal gesinin bu kısmını geçirmeye teşebbüs
böl-ele
efli
(YÎRS) — Derlindeki
EVSEMEK bilmez bir sabırla lışan Batı Almanya Hükümeti, litlka bakımından, büyük bir başan elde etmiş sayılabilir. Londra Radyosunun 19 eylül 1950 de, geç vakit, yayınladığı bir bildirgi, Avrupada yeni bir politika gelişmesinin başlamış olduğunu göstermektedir. New-York-ta toplanan üç dışişleri bakanı, yıllardan heri sürüncemede kalan Alman problemini, dünya politikasının gittikçe tehlikeli renklere bürünen baskısı altında İncelemek lüzumunu duymuş ve kararlarını vermişlerdir. Bİldirgiden let olarak
için, bundan böyle, Batı Almaııyaya karşı anlayış ve dostluk politikası güdülecektir. Bu karann Avrupadakl kararsızlık üzerinde müspet tesirler yapacağını, hattâ dünyada hüküm süren sükûnsuzluğıın tavsamasına da az çok yardım edeceğini, bilhassa, belirtmek isteriz. Bundan başka Adenauer Hükümeti de kazandığı bu ehemmiyetli haşan He durumunu büyük bir ölçüde sağlamlaştırarak, memleketinin iç ve dış politikasında daha ne-Îİceli çalışmak imkânlarını elde etmiş olacaktır. Avrupa, hu kararla, yepyeni bir politika çağma girmiş o-luyor demektir.
• -v '
t

t

i



;Kw®nç{u
Verilen karara göre Almanya ve müttefikler arasındaki harp durumu hemen kaldırılacak, her memleket, durumun tasfiyesiyle İlgili kanun tasarılarını kendi millet meclislerine sunarak, muamelenin ncticelrndlril-mesine girişecektir. Böyle bir muamelenin tamamlanabilmesi İçin de yapılmış ve yapılacak olan mllIctJer-nrası anlaşmaları kabul ederek imzalayacak yetkili bir Alman makamının kurulması lâzımdır. Onun İçin New-A'ork kararlarına göre Batı .Almanyada bir Dışişleri Bakanlığının kurulması lüzumlu görülmüştür. Demek oluyor ki: Batı Almanya, şöyle böyle eğemen bir politika hayatına girmiştir artık. Karardan. İlerdeki Alman politikasının hangi yollarda gelişebileceğini de anlamak mümkündür. Üç dışişleri bakanı Alnıanyayı. yalnız coğrafya bakımından, bir Atlantik memleketi olarak düşünmüştür. Bu anlayışa göre Atlantik Paktına alınması İçin Ahun oyaya, açıktan açığa değilse bile, dolayıslyle, söz verilmiştir, denilebilir. Karar metni dikkatle okunursa görülür kl: Alman-yanın şimdilik, uluorta Atlantik Paktına alınmamış olması İngiltere ve Fransanın fazlaca direnmelerinden ileri gelmiştir. Çünkü: Pakta girince, öteki devletler gibi. Almanyanın da Amerikan asken yardımından faydalanması ve ordusunu kuvvetlendirmesi lazımdır. Hâdiselerin baskısı altında, Almanyaya bu bakımdan da büyük bir anlayış gösterilmiştir. Biz bıınıı Fransız Dışişleri Bakanının verdiği bir demeçten anlıyoruz. Almanya, şimdilik devlet otoritesini emniyet altına almak mnksadiyle. sL lahlı seyyar polis kuvvetleri kullanacak ve İlerde de, Fransa ve İngiltere askeri hazırlıklarını bitirince, ordusunu teşkilâtlandırmak yetkisini alabilecek t İr. Demek oluyor kî: Almanya-nın silâhlanması yalnız bir zaman İşidir ve hâdiselerin gelişmesine bağlıdır. Hattâ bu zaruret başgösterirse, çok yakın bir gelecekte de gerçekleştirilebilir.
i
*
Coğrafyaca Atlantik memleketi sayılan, fakat pakta alınmamış görünen Almanya, de facto (hakikatte) Atlantik Paktına girmiş gibi muamele görecektir. Karar nıetnl her türlü şüpheleri giderecek bir aydınlıktadır: Çünkü, Almanyaya karşı yapılacak bir hücum; müttefiklere karşı yapılmış bir hücum sayılacaktır. Metinde, yalnız coğrafya bakımından bir Atlantik memleketi sayılan Almanya, gene aynı metnin Alman-yaya verdiği garanti ile coğrafya mefhumu olmaktan çıkarılmış ve dolambaçlı mantık ve politika yollarından geçilerek paktın İçine alınmıştır. Bir İki gün önce Atlantik Paktına niçin alınmadığımızın sebeplerini öğrenmemiş olmasaydık. şimdi. Alman probleminin düşünülen çözülüş şekillerindeki mânayı bu kadar İyi anlayamazdık. Almanya ya verilen garantinin dünya politikasındaki yankılan, her halde, çok büyük olacaktır. Demek, oluyor kİ: Garanti konusunda üç dışişleri bakanının görüşleri, bize bildirilmiş olan sebeplerle hiç de ilgili değildir.
Çelik İstihsalinde, fazlası Batı devletlerine verilmek şartiyle, Almanya tam bir hürriyet kazanmış sayılabilir. Çeliğin, çağdaş harp Minayiindrk! rolünü burada ayrıca belirtmeğe lüzum yoktur. Alman ticaret gemileri İçin konulmuş olan kayıtlar da kaldırılmıştır. Almanya, son karar metnine göre, tanı mânAsIyle eğenim bir millet olmanın yolundadır. Karar metni. Alman milletine cesaret ve ümit veren sözlere de, bilhassa, ehemmiyet verdiği İçin. Avrupada huzursuzluk yaratan politika zihniyetinin tasfiyesine girişilmek istendiğini sezebiliriz. Biz böyle bir zihniyetin beilrlginl yapıcı bir dünya politkıısı için sükûn müjdeleyen bir başlangıç sayanlardanız. Dünya demokrasilerine bağlı ve kuvvetli bir Almalıya. Avrupa ve (lolayısiyle dünya barışının başlıca unsurlarından biridir. Ekonomik kudreti gözönünde tutulursa, faditika eğrnıenllğino erişmekle, Avrupadakl İstihsal hayatının düzenlenmesi bakımından, Almnnyaya düşen yapıcı payın ufak olmadığı kendiliğinden anlaşılır. Bizim millî İstihsalimiz de Alınan kalkınmaslylc geniş ölçüde İlgilidir, ve hlz, onun İçin, yeni gelişime karşı ancak anlayış ve dostluk gösterebiliriz.
Gerek politikli ve gerek ekonomi nlnıılurıııda kalkınmak fırsatları bulan bir Almanyaya: geniş Doğu, dar mânada Doğu politikasında
nıâııadtı Almanya ehemmiyetli ve tesirli bir rol düşmektedir. Hattâ üç dışişleri bakanının New-York'ta haz.ırla-d’kları karar metninde Birleşmiş Almanya tezinin ele alınmış olmanı ve hu amacın Batı Almunyuya diişeıı bir politika görevi gihl kapalı ve mInII bir üslupla bellrtllıııenl çok dikkate değer bir şeydir. Anlaşılıyor ki: Zaten, öteden beri, bir dünya politikanı dâvası olan Alman dâvanı, şimdi. dünya barışına elverişli bir şekilde, tasfiye yoluna girmiştir artık.. Demokrasi İdealleri çerçevenindi dünya barışına bağlı biitün milletler, büyük barış nlfrternlnl destekleyen ve kuvvetlendiren anlaşmaları yürekten selamlarlar. Ve biz. onun İçin, barış ve emııivet »İşlemine neden alınma-dığıınızı bir türlü aıdamıyoruz.
M. NERMİ
muahedesi taraftarı
Yeni bütçe
(
. 1
Abone: Türkiye İçin seneliği 82, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki misildir,
Yıl 1—Sayı 295 — 10 kuruş
bulunmaktadırlar, bütün bütçeleri in-masraf bütçesini buna karşılık gelir Bakanlar
İlânlar : 6 ncı sayfada santimetresi
2 liradır, ilânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Y..
KLZEY KORELİ —
BU BALIK BAŞKA BALIKMIŞ...

Telefon : 44756 - 44757 Santral
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GENEL KURULUNDA
Amerika bir sulh
Buna mukabil Vişinski., 5 büyükler arasında sulh
Berlin 20
Rus askerleri
İşgal bölgesinin bLr kısmını ele geçirmeye teşebbüs etmiştir. Ingiliz askerleri zırhlı arabalar içinde makineli tüfeklerle mütecavizleri püskürtmüştür.
Bııgün İngiliz

^Koctunç’
»
Umyooç
Chcnıu

Saochon ♦!
ÇYou>

S Tor>9yo>»q J*?
İV
‘PUSAN
bulunan İçin gl-netlcesi
Derlinde
Flushing Meadows 20 (AP) — Birleşik Amerika Dışişleri Bakanı Dean Acheson bugün Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna, dünyanın herhangi bir tarafında vukua gelebilecek tecavüze karşı koymayı gözönünde tutan bir Amerikan plânı sunmuştur.
Plân gereğince bir "sulh devrlyesl,. ihdası gözönünde tutulduğu gibi, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı kararlarını destekllyecek askeri kuvvetler teşkili de teklif edilmiştir. Plânda, veto hakkının carî bulunduğu Güvenlik Konseyinin hareket serbestlenin mahdut bulunduğu belirtilmiş, sulhun ihlâl edilmesi halinde gerekli hareketin derhal ittihaz edilebilmesi İçin, Genel Kurulun 24 saat zarfında toplanabilmesi lâzım geldiği kayıt ve buna göre tertibat alınması teklif edilmiştir.
Dean Acheson verdiği demeçte. A-merikamn Birleşmiş Milletler siyasetini açıklamış, kararlarını destekliye-bilecek askeri kuvvete sahip bir Dünya Teşkilâtının, Kremlin’in komünist olmayan dünyayı parçalamak için giriştiği teşebbüse mâni olabileceğini söylemiştir.
Acheson Formoza meselesinin hususi ve müstacel önemi haiz bir konu sıfatiyle Genel Kurul gündemine ithalini teklif etmiştir. Bakan: "Amerikan Hükümeti. Formoza meselesinin kuvvet yolu ile halledilmemesi lâzım geldiğine inanmaktadır,, demiştir.
Kore muharebesine temas eden Acheson, Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin eninde sonunda o memleketteki komünist tecâvüzünü ezeceklerinden emin bulunduğunu ve Korenin kendi öz milletine ait olacağını söylemiştir.
Acheson’un sunduğu Amerikan programı şu teklifleri ihtiva etmektedir:
1 — Sulhun ihlal edilmesi veya bir tecavüz hareketinin yer alması halinde, Güvenlik Konseyi harekete geçemezse, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 24 saat zarfında tophınabllnırk için gerekli daimi tertibatı almalıdır.
2 —r Genel Kurul bir "güvenlik dev-rlyesi,, veya "sulh devriyesi,, ihdas etmelidir. Bu organ, icabında derhal ve bağımsız nYlıÇıb’cdclerc girlşebllo-cek, ziyaret edilen devletin daveti veya rızası üzerine bu teşekkül faaliyete geçecek ve milletlerarası İhtilâf tehlikesinin, başgösterdiğl her hangi bir bölgeden Birleşmiş Milletler Teşkilatına raporlar verecektir.
3 — Birleşmiş Milletlere üye hor devlet kendi milli silâhlı kuvvetlerine mensup bir birliği Birleşmiş Milletlerin emrine ayıracaktır. Bu birlikler özel surette yetiştirilip teçhiz edilecek.
Bütün bu hareketler, Rusların Derlinin Batılılar elinde kesimlerde sahip olmak rlştlklerı gayretlerin bir sayılmaktadır.
Berlin 20 (YtRS) —
karşılıklı tevkifler yüzünden vasiyet gittikçe nazikleşmektedir. Pazartesi günü altı Rus polisi Batı Derline silâhlı olarak girdiklerinden dolayı tevkif edilmişti. Bunun Üzerine Ruslar dün Doğu Derlinden tren içinde yolcu olarak geçmekte olan 25 hatılı polisi tevkif etmişler ve bunları ancak allı Rus polisi gönderilirse serbest bırakacaklarını söylemişlerdir.
Tevkifleri müteakip batı bölgesine elektrik vermekte olan doğudaki İstasyon cereyanı keseceğini bildirmiştir.
25 polisin tevkifi üstüne batıklar misilleme olarak 44 Doğu Berlin polisini tevkif etmişlerdir. Diğer taraftan bir Amerikan polis devrlyesl Derlinin Rııs bölgesi sınırı yakınlarında Rus polis ve askerleri tarafından tevkif edilmiştir. Bir Jeep arabası içinde bulunmakta olan Amerikalılar radyo vasıfraslyle Amerikan karargâhını vaziyetten haberdar etmişler ve bunun üstüne Amerikan makamları hu (tevriyelerin serbest bırakılmasını Rus larından talep etmiştir, durumu İnceleyeceklerini mlşlerdlr.
(___________________________
$0
-
1 it? *
’($■ -
Kore'de Birleşmiş Milletler Kirlikleri etmektedirler. Haritada 1 numarayla bölgesidir. Bu bölgede Amerikalılar İçeri doğru İlerlemekte ve komünistlerin güneydeki birliklerini arkadan tehdit etmektedirler. 2 numaralı oklar, müttefiklerin güneyde tutundukları dar cepheyi ve 3 numaralı ok da şiddetli çarpışmalara sahne olan Pohang cephesini göstermektedir. Yeni çıkarma yapıldığı bildirilen Samchok un mevkii doğu sahilinde görülmektedir.

bütün
gösterilen mevki son yapılan çıkartma
cephelerde İlerlemelerine devam
Amerikalılar tarafından
Kore’nin Doğu sahiline
de bir çıkarma yapıldı
Batı Almonynyı ziyareti sırasında Acheson. Başbakan Adenauer (solda) ile Cumhurbaşkanı Theodor Heuss (sağda) arasında
DOĞU KORE ÎLE SEUL ARASINDA DEMİRYOLU İRTİBATI KESİLDİ
A
derhal m a kamil uslar söyle-

Kore Cephesi 20 (YİRS) — Birleşmiş Milli’tl»?r birlikleri aldıkları yeni takviyelerle Seul üstüne ilerlemeye devam ediyorlar. Takriben 18000 komünistin müdafaa ettiği şehrin kısa bir zaman sonra düşmesi muhakkak gibidir. Bu cephede müttefikler harbin başından beri ilk defa olarak insan üstünlüğünü elde etmişlerdir. Kuzeylilerden her birine mukabil dört Birleşmiş Millet askeri çarpışmaktadır. Ayrıca tank ve uçakların ateşleri de buna ilâve edilince kızılların durumlarının ne derece olduğu meydana çıkar, geçmekte olan birlikler mil yakınlarına kadar
Seul’u kızılların merkezi olan Pyong-yang*a bağlıyan demiryolu 'da kesilmiştir. închon limanı ve Kimpo hava alanından külliyetli miktarda mal malzemesi çıkartılmaktadır.
Birleşmiş Milletlere mensup birlik bugün Seul’un 35 mil batısındaki Kaesong’a varmıştır. Diğer bir kol da güneyden Seul üstüne ilerlemektedir. Bu arada gelen bir habere göre içinde 40 tankın bulunduğu bir kafile Mançuryadan güneye doğru ilerlemektedir.
Bir kaç gün evvel Amerikan deniz piyadelerinin doğu sahilinde Sham-chok’a bir çıkartma yaparak burada sağlam bir köprü başı kurdukları bugün bildirilmektedir. Shamchok. Kore yarımadasının doğusunda Seul’e giden demiryolunun başında bulunmaktadır. Burasının işgal edilmesiyle Komünistlerin doğudan Seul veya cl-varın^ demiryolu vasıtasiyle yardım yollamaları önlenmiş olacaktır. Aynı amanda doğu kıyısını takiben güneydeki komünistlerin yardım alma-
fenalaşmakta Han nehrini Seul’un dört gelmişlerdir.
ik-
bir kuzey
Kur’âmız
75.000 liralık eşya kııEanıua katılacak okuyucularımızın kupon mukabilinde kur’a numaralarını ne şekilde alacakları 3 üncü Ha lı i temizde izah edilmiştir. Kupon yapıştırma listesi 7 nel »ahlf em İzdedir.
gün kepin olarak şehir Güneylilerin işgali altındadır. Diğer birlikler de Pohang’ın R mil kuzey batısındaki Kigye’yi işgal etmeye çalışmaktadırlar,
larını sağlıyabliecrk olan yol da kesilmiş olmaktadır.
Pusan cephesindeki birlikler Naktong nehrini geçmiş ve nehrin öbür kıyısında kurdukları altı köprü başını kuvvetlendirmişlerdir. Waeg-wan’ın iki mil kuzey batısında bulunan Amerikan birlikleri nehrindeki diğer birliklerle lerdir.
Pohang dün güney* Kore
tarafından kısmen zaptcdilmişti, fakat bir müddet sonra komünistler şehri tekrar ele geçirmişlerse de bu-
Almanyadaki İngiliz bölgesinde manevralar
Naktong blrleşmlş-
birlikleri
Londra 20 A.A. (Lps) — Alman-yadakl İngiliz işgal bölgesinde 24 eylül ile 30 eylül tarihleri arasında mühim askerî manevralar yapılacaktır. bu manevralara îngllteronin Ren ordusuna mensup 1.000 kadar askerle Almanyadakl İngiliz hava kuvvetlerinin büyük bir kısmı, anavatandan gönderilecek olan bahriyeye ait ilk hava filosu, bir Jngİliz bahriye piyadesi birliğiyle, Amerikan, Belçika ve Danimarka birlikleri katılacaktır.
Batı Birliği memleketlerine mensup müşahitler manevraları takip edeceklerdir.
Birleşmiş Milletler Teşkilâtı hesabına harekete geçmek üzere daimi bir hazırlık halinde bulundurulacaktır.
Flushing Meadows 20 (YİRS) — A-eheson’dan sonra Vişinski söz alarak Amerikanın sulhu müdafaa etmek ü-zere göstermekte olduğu yolu takip etmeyeceğini, çünkü bu yolun bir harp yolu olduğunu söylemiş ve atom bombasının menfi ve bunu ilk kullanacak devletin “Harp mücrimi" ilân edilmesini talep etmiştir. Ayrıca beş büyüklerin mevcut, silâhlarının üçte birini İndirmelerini ve kendi aralarında bir sulh muahedesi akdetmelerini istemiştir.
VîsinHki MiIlKYÇtçl Çinin BirTeşmş llHUrtler teşkilâtında muhafaza ‘ edilmesini tekrar protesto ederek Sovyet Rusyanm. bu büyük beynelmilel teşkilâta knrşL gösterdiği alâkadan bahsetmiştir.
Kore işinin sulh yoliyle halline çalışmaya amade bulunduğunu da Sovyet delegesi ilâve etmiştir.

-----—----—
Bakonltklar ve umumî mo-vaaeneye dâhil genel müdürlükler, bütçelerini Mâliyeye vermiş bulunuyorlar
Bulgaristan dan gelen göçmenlerin durumu
T ürk - Bulgar hududunda bir protokol imzalandı
İmzalanan yeni protokola nazaran çingenelerle, Bulgar pasaportlular ve Türkiyeye giriş almbmış olanlar Türkiyeye giremiyecekler. Tren yolu hâlâ kapalıdır
Edirne 20 (Ankara Ajansı) — Hudutlarımızdan içeriye vizesiz girenler yüzünden ayın 17 sinden beri kapalı olan Bulgar hududu açılmamıştır. Bu yüzden Semplon ekspresi de İşlememektedir. Diğer taraftan Bulgar makamları hudut boyunda birçok muhacirin yığıldığını 1-leri sürerek hudut makamlarımızla görüşme teklifinde bulunmuş ve bu teklif dün kabul edilmiştir. Bu görüşmede Bulgarlar tarafından ileri sürülen, ırkdaşlarımızın nakli keyfiyeti kabul edilmiş, ancak çingenelerle Bulgar pasaportlular ve Tür-
kiyeye giriş almamış olanlar bu pro-tokoldan İstisna edilmiştir. Müştereken imza edilen protokoldan sonra Kapukule mevkiinden kamyonlarla 640 göçmenin yurdumuza girmesine izin verilmiştir. Son 9 gün zarfında gelen göçmen adedi 4.000 dlr.
BulgaristanlI gidecek ekip
Ankara 20 (Ankara Ajansı) — Maliye Bakanlığı 1951 mali yılı bütçesi üzerindeki çalışmaların^ devam etmektedir.
Bakanlıklar ve Genel Müdürlükler bütçelerini hazırlayarak Mâliyeye ta-mamiyle vermiş Maliye Bakanlığı celedikten sonra tesbit edecek ve tahminlerini de yaparak Kuruluna bildirecektir. Bundan sonra gelire göre gider bütçelerindeki lüzumlu indirmeler yapılacaktır. Yeni bütçenin gelir kısmının hazırlanması bilhassa müşkülât arzedecektir. Kazanç, buhran, muvazene gibi devlet gelirlerinin önemli bir kısmını teşkil eden vergilerin lâğvr, gelir vergisinin bir ynl İçinde ne miktarı bulacağını (tahmini de olsa) tesbit imkânı vermemektedir. Bu duruma göre gelir vergisinin tahmin ortalama bir rakam olarak bütçeye konulacağı anlaşılmaktadır.
Maliye kadroları genişletiliyor
Bitsin Yayın Baharı Yardımcım Aııkıı-
Şehrimizde bulunan Pakistan İçişleri
raya gitmiştir. Bakım Yardımcısı Aokarada temaslarına devam etmektedir. Bakan, dün Ankarapulnsta İçişleri Bakanımızla da görüşmüştür. Kesimde, Doktor İştiyak Hüseyin Kııreşl, Atatürk'ün Kabrini ziyaretten sonra ziyaret deflerini imzalarken görülmektedir.

Ankara, 20 (ANKA) — Bulgaristan-dan yurdumuza hicret edecek olan yurddaşlarımızın muamelelerinin bir» an önce yapılması için 3 kişilik bir eklpln Bulgarlatana gönderileceğini bildirmiştik. Aldığımız malûmata göre, Haşirn Ortaç, İsmail Özkul ve Rahmi Yoğuı rçuoğludrin müteşekkil ekip© ait kararname Yüksek Taadika arzcdllmlytir. Ekip yakında hareket edecektir.
hakkındaki
tahkikat
Bakanlar Kurulu
Bu cemiyetin hariçle temasta bulunduğu ve -Jııliot Curle’in direktifleri dairesinde hareket ettikleri tesbit edildi
dün de toplandı
Bu toplantıda dış meselelerin yeniden gözden geçirilmiş olduğu bildiriliyor
Ankara 20 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bakanlar Kurulu bugün saat 16 da Başbakan Adnan Menderesin Başkanlığında toplanmıştır. Saat 20 ye kadar 4 saat süren bu toplantıda dış meselelerin yeniden gözden geçirildiği ve Atlantik Paktını alınmamız hakkındaki teklifin Konsey tarafından kabul olunmaması Üzerine hâdls olan vaziyetin mütale-asına devam edildiği ve bundan doğacak hâdiselerin gözden geçirildiği bildirilmektedir.

Ankara 20 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Hükümetin Koreyc askeri yardımda bulunması karan üzerine bir beyanname neşrederek vaziyeti protesto eden Barışseverler Cemiyeti Başkanı ve üyeleri hakkında yapılmakta olan tahkikat mühim bir safhaya İntikal etmiştir.
Yapılan araştırmalar neticesinde bu cemiyetin hariçle temasta bulunduğu ve bilhassa Fransada Komünist Liderlerinden olduğu herkesçe bilinen ve bu yüzden Plansız Atom Araştırmaları Başkanlığından uzaklaştırılan meşhur Alim Jullot Curie-nin direktifleri dairesinde hareket ettikleri tesbit edilmiştir.
Bu vaziyet karşısında Cemiyetin başkan ve üyeleri aleyhine kamu dâvam açılmasına karar verilmiştir. Bu ıııUlüm dâvanın duruşmasına yakında Ankara Garnizon Komutanlığı 2 numaralı Askeri Mahkemesinde başlanacaktır.
W


¥ ¥
İktisadi İşbirliğine mensup 6 kişilik bir heyetin şehrimize geldiğini yazmıştık. Ankaraya gitmiş olan heyet, resimde Devlet Ba kanının da İştirak ettiği bir toplantıda görülüyor.
Ankara. 20 (ANKA) — Maliye Bakanlığı Teşkilât Kanununda yapılan değişikliklere dair olun kanun 30 eylülde yürürlüğe girecektir. • Bilindiği gibi Gelir, Kurumlar ve Usul Kanunlarının Maliye Bakanlığına yüklediği vazifeleri yapmak üzere bu Bakanlık teşkilât kadroları yeter miktarda arttırılmıştı. Maliye Bakanlığı, Gelir Vergisi dolayısiylo maliye teşkilâtını takviyeye karar vermiş ve bu kanunla aldığı kadroları valilikler emrine tevzi etmiştir. Valilikler bu kadrolara göre lüzumlu tâyinleri yapacaklardır.
AVA GİDEN AVLANIR ı
Sayfa 2
Y E N T İSTANBUL
21 Eylül 1950
TETKİKLER |
Askerî mahkemelere dâir
— Af. Savunma Bakanımız, değerli hukukçu sayın Refik Şevket Ince’ye —
Yazan : Avukat Burhan GÜNGÖR
Şehir köşeşl
SON zamanlarda gazetelere de akdeden bazı haberlerden Öğrendiğimize göre askeri mahkemelerin durumu ele alınmış ve bu nıevzılda İncelemelerde bulunmak iizerc Milli Savunma Bakanlığında bir komisyon kurulmuştur.
Muhakkak olan bir şey varsa o da •‘Askerî mahkemeler” bahsinin illerinde durulmağa defter bir konu ol-duftıı ve mevzuatta bazı tâdilleri lüzumlu kıldığıdır.
Hâlen Millî Savunma Bakanlığında toplanıp faaliyette bulunan koni tayamın asker! kara mevzuunda no gibi bir hal sekli kabul ve tavsiye edeceğini şimdiden kestiremeyiz. Ancak sızan havadislere ve 010*01011111 hususiyetine göre İki İhtimal balık mevzuudur.
1 — Vahdeti kaza (yargı birliği) prenslplne gidilerek askeri hâkimlerin Adalet Bakanlığına baftlanmaM. başka bir söyleyişte askeri hâkim ve savcıların Milli Savunma Bakanlığı ile bir gııııa İlgisi knimııması.
2 — Asker! mahkemelerin yine muhafaza edilmesi; ancak subayların askeri mahkemeye başkan ve ü.ve olarak İştirak ettirilmesi usulünün kaldırılması. Ayrıca askeri hâkimlere daha kuvvetli hir teminat tanınması.
Bu İki yoldan hangisinin uygun olacağı hususu düşünülürken bugünkü duruma bir göl utmak ve aksayan taraflara göre neticeye varmak yalnız faydalı değil biraz da zaruridir.
Bugünkü askeri mahkemeler şunlardan ibarettir:
A — Alay ve muadili makamlar refakatindeki askeri mahkemeler,
B — Tümen ve muadili makamlar refakatindeki askeri mahkemeler,
C — Kolordu ve muadili makamlar refakatindeki askeri mahkemeler, .. D —- Genelkurmay Başkanlığı, seferberlikte ordularda ve harp kuvvetleri Genel Komutanlığı refakatinde ve olağanüstü hallerde ordu ve ordu müfettişlikleri refakatinde kurulan askeri mahkemeler.
E — Askeri Yargıtay.
Biz bu mahkemeleri, mevzııumuzun mütalâası bakımından. İçinde hukukçu hâkim (Askeri adil yargıç) bulunmayan askeri mahkemeler ve askeri adil yargıç bulunan askeri mahkemeler olmak üzere ikiye ayırmayı uy gun görüyoruz.
Gerçekten alay askeri mahkemelerinde askeri adil yargıç yoktur. Yukarda sıraladığımız diğer askeri mahkemelerde İsa vardır.
Bu tefriki yaptıktan sonra mahkemelerin kuruluşundan da bir kaç kelime ile bahsedelim:
Alay askeri mahkemeleri bir başkan İle iki üyeden mürekkeptir. Başkanın binbaşı rütbesinde, üyelerden birinin de teğinea İlâ yüzbaşı rütbesinde bir subay ve diğer üyenin de erbaş olması İcap eder. Adli subay adını alan bir subay da savcılık yapar. Görüldüğü üzere burada askeri adil yargıç yoktur, Fakat hu heyet hakkı kazayı kullanır ve “Türk milleti adına yargılama** yaparak hüküm \ eglr!
Tümen ve daha yüksek makamlar refakatindeki askeri mahkemeler ise bir askeri adil yargıç İle iki subaydan teşekkül eder. Bu iki subaydan biri —yüksek rütbeli veya kıdemli o-larıı— başkan sıfatını taşır. Ayrıca bir askeri adli yargıç da savcı olarak mahkemede yer alır.
GorülüyorkJ askerî mahkemelerde müçteml hâkim sistemi caridir. Ancak calibi dikkat oları cihet, mahkeme heyetinde ekseriyetin subaylarda olusudur. Malûm olduğu üzere kararlar ekseriyetle de verilebilir, İttifak şart değildir. Bu İtibarla, hukukçu olmayan bir ekseriyet hüküm verebilecek demektir. Buna karşı, heyetteki hukukçu hâkimin görüşüne diğer âtanın herhalde uyacakları şeklinde hir tenkld ve mülâhaza İleri sürülecek olursa, oııa şöyle cevap vermek isteriz: O halde hukukçu olmayan zevatı boş yere bu İslerle uğraştı rinaya ne lüzum var!
Düşünülsün kİ sivil adllvedo sulh ceza mahkemeleri tek hâkimlldlr. Asliye ceza mahkemeleri keza. Yalnız sonuncularda fazla olarak bir de savcı vardır. O lııılde şu sualin sorulması yerinde olduğu kadar da zaruridir: Askeri mahkeme niçin bir hâkim ve bir savcı ile işlemesin? Buna ne gibi bir İmkânsızlık vardır? Bilâkis başkan ve üyeyi vazifesi başından ayırıp mahkemeye getirebilmek, binnetlee heyeti teşkil etmek pek kolay olmamakta, bu husus tatbikatta üzücü bir mesele olarak sürüp gitmektedir. Başkan veya üyenin işi vardır, bırakıp duruşmaya gelemez, beklersiniz.: bu yüzden duruşmanın talik edilıfığl de hiç nadir değildir.
Tek lıâkimll bir askeri mahkemenin vereceği hükümde herhangi bir hata olursa, usûl veya kamına muhalefeti tesblt eden bir askeri yargı-tay mevcuttur. Kaldı ki hukukçu olmayan İki subayın mahkemede yer almasının hükmün daha doğru çıkmasında âmil olacağını asla kabul edemeyiz. Askeri hâkim, hukukçulukla subaylığı nefsinde cenıetmlş bir insandır. Hayatı askerî çatı altında geçmekte, her un askeri havayı teneffüs etmekte, disiplinin neleri İcap et
tirdiğini Askeri Ceza Kanunu, tç Hizmet Kanunu ve îç Hizmet Talimatı kadar hissi selimi ve müşahedeleri ile de kavramış bulunmaktadır. Bu itibarla asker! rııh ve disipline yabancı değildir. Şayet, duruşmanın co-reynnı sırasında sırf askeri bilgi İle halli lâzım gelen bir husus zuhur e-derse. yargıç* bıııııı da bilirkişi (ehlivukuf) tayin ederek halleder. Sivil aâliyede de hâkimin hor şeyi bilmesine İmkân yoktur. Esasen usûl hükümleriyle "ehlivukuf** nıüesscsoslnin kabul edilmiş bulunması da bıı imkânsızlığın tabii bir neticesidir.
Hareket noktamıza avdetle tekrar edelim kİ subayların askeri malike-meye iştirakini tasvip etmiyoruz. Bunda herhangi bir fayda olumk şöyle dıırsıın, mahkemenin teşkilindeki güçlük gibi amelî bir mahzur da mevruttur. Fakat görüşümüzün İstinat ettiği en mühim nokta, hâkimlik sıfatını —ve dolayısıyla “temlnaV’ını— haiz bulunmayanların kaza hakkının İstimaline iştirak ettirilmesi keyfiyetidir ki bu hal Anayasa ve 2550 sayılı Hâkimler Kanunu muvacehesinde derhal tashihi lâzım gelen muazzam bir hatadır.
Askeri mahkemeler mevzuu ele a-lınınca •‘hâkimlik teminatı” ve “adil amirlik'' müessrsolerine do göz atmadan geçmek kabil olamaz. Çünkü hâkimlere tanınntı teminat, adaletin teminat altına alınması, müdahale ve nüfuzların tesirsiz kalması demektir. Bunun neticesinde, hâkimin cübbesi, değil herhangi bir esinti veya rüzgâr, en şiddetli bir fırtına karşısında bile kımıldamaz. Adalet, yalnız knnıııın ve vicdanın sesine uyarak tevzi edilir. Böyle bir istiklâl ve t*-mlııufa müstahak görülen hâkimin "âınlr”! olur mu? Adil âmir sözü katlar zıt mefhumları bir araya getiren bir terkip belki de bulunamaz. Adllyede Amir, aklın alacağı şeylerden değildir. Fakat askerlik ndllye-slnde bu tâbirle kargllagırsınız. Refakatinde askeri mahkeme teşekkül e-den komutanlara “Adil Amir'* denir. Adil âmirin yanımla, savcının şahsiyeti çok siliktir. Meselâ adli Amirin emir ve müsaadesi haricinde savcı tahkikata glrişemez, bir hükmü kendiliğinden temyiz edemez, adli Amirin İmzası olmadan muhaberatta bulunamaz.,, Bu şartlar altında bir tahkikatın savcısı olan şahıs —askeri kazanın hususiyeti İktizası— aynı anda bir diğer dâvanın da duruşma yargıcıdır. işi hu seviyeden de mütalâa etmek lâzımdır. Bu İtibarla duruşma yargıcı olan zatın durumu da pek farklı sayılmaz. Kaklı kİ askeri hakimlerin terfileri, refakatinde bulundukları komutanın, yani adil A-mlrin Ünleminden çıkacak satırlara bağlı olduktan sonra askerî hâkimin sahip bulunduğu teminatın derece ve şümulü üzerinde uzunboylu kafa yormağa lüzum olmasa gerektir.
Adllyede vesayet olmaz! Adlî âmlrlik müessosesl muhakkak surette kaldırılmalı ve askerî hâkimlerin terfii de müfettiş raporları ile Yargıtay’ın vereceği notlara göre ayarlanmalıdır. Şunu kabul etmek lâzımdır kİ hâkimlik teminatı, hâkimlere tanınan bir imtiyaz değildir; adaletin lıakkly-le tecelli edebilmesi İçin elzem olan bir müessesedir.
Askeri adalet teşkilâtımızın bugünkü İşleyişini, hu teşkilâtta askeri adli yargıç olarak vazife görmüş birisi sıfatlyle nâçiz müşahede ve tecrübelerimizden de faydalanarak, böylcce —hulâsaten ve kısmen— gözden geçirip tenkldlorlmlzl ifade eylemiş bulunuyoruz. Gelecek yazımızda tenkİdlerim ize bağlı olarak teklif tarzındaki düşüncelerimizle bu mevzııdakl nihaî görüşümüzü belirtmeğe çatışacağı*.
Üniversite Talebe Birliğinin Lisan kurları
İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği yeni ders yılı faaliyetleri arasında İngilizce ve Fransızca lisanları lazerinden iki kur açmağa karar vermiştir. Bu kurları Talebe Bitliği tarafından temin edilen salâhiyetll öğrenciler İdare edecektir. Dersler, hiç lisan bilmeyen bir kimsenin seviyesi nazarı İtibare alınarak bağlıyacak ve azam! 30 ar kişilik olacaktır. Her ay aonundA öğretmenden, İkinci aya devam edebilir belgesini alamıyan kimseler, derslere devam haklarını kaybedeceklerdir.
Pakisfanlı Bakan Yardımcısı, dün akşam memleketimizden ayrıldı
Bir müddetten beri memleketimiz-de bulunan Pakistan içişleri Basın Yayın Bakan Yardımcısı İştiyak Hüseyin Kureşi, dün akşam Paklstana müteveccihen şehrimizden ayrılmıştır.

ŞEHİR IIA 1111(1. ERİ
Manto mu, arsa mı?
Kurban Bayramı ve yaklaşan kış nteısbnl münanebrttylr ra~ mekânlarda hararetli bir faali-yet var. Mevaim annu natırları artık bitti. Bılhanaa kadınlara mahaua fevkalâde kumarlar, cicili bîrUı Mn bir öteberi götleri ve gönülleri çekiyor, yor amma fiyatlar f t..
Karı kora oldukları rhıdrtı, birlhirlrriylc hem
Pil hem dr lâüball konulmalarından belli bir çift, kumarlara bakıyorlardı. Kadın bir kurnam göatcrdl:
— Şundan bir mantoluk al-eak, ne deralnf
— Hanım çıldırdın Metre,ai 56 lira diyor.
— Evet ama Avrupa
— Ne oluraa oleun. var, mlnhaaı var,, da ilâve et..
dört yiia Hra eder. Bu parayı verdikten aonra manto alacağıma araa alırım.
Kadın “A.. A diyecek oldu,
çıkardığı bir ilânı dıncağıe okurken, zaklaştım.
Son zamanlarda
kıyıamda. bucağında bir araa Hânıdır gidiyor. Bilmem satılıyor mu f Fakat yukarıda anlattığım gibi bozu ahvalde Lşr yarıyor.
BÎR İSTANBULLU
Çeki-
halle-su mi-
mı f..
mah. o ııâ (ısı
Ivır sıvın
Temi paradiyle Uç,
.. Ne arsası,, Adam cebinden uzattı. Ka-oradan u-
tefanbulun
Maltepede yaptırılan büyük sigara fabrikası
Maltepede 30 milyon lira sarfedlle-rek yaptırılmakta olan büyük sigara fabrikasının İnşaatı kısmen tamamlanmış bulunmaktadır. Memleketimizin sigara ihtiyacını geniş ölçüde karşılayacak olan bu fabrikaya, şimdiye kadar mlştlr.
İnşaatın, rlne devri
da bir neticeye varılamadığından fabrikanın hükümet tarafından tamamlanması uygun görülmüştür. Fabrika kısa zamanda işletmeye a-çılacaktır.
14 milyon Hra sarfedll-
husus! sermaye sabiple-imkânlan araştırılmışsa
Belediyenin yaptıracağı ucuz evler
Belediyenin yaptıracağı ucuz evler için teklifte bulunan ecnebi ve yeril firmaların adedi 18 i bulmuştur. Bunlann 10 u ecnebi, sekizi yerlidir. Teklif verine müddeti sona erdiğinden bu hafta içinde bir heyet teşkil edilecek ve en uygun teklif seçilecektir, önümüzdeki ay, seçilecek firma İle belediye bir anlaşma Imzalıyacaktır. İnşaata Cumhuriyet Bayramında başlanmalına gayret e-dllecektir.
Bir Türk askerî heyetinin Suriyeye gideceği bildiriliyor
Haber aldığımıza göre Suriye Alaşemiliteri, iki memleketin askerî bakımdan birbirine yaklaşlırılması için çalışmaktadır
ordumuzun bulunmak
Kocaelldckl manevralarında memleketimize gelmiş olan Suriye heyeti bugün Şama müteveccihen şehrimizden Ayrılacaktır.
öğrendiğimize göre, heyet Şama avdetinde, Hüsnü Zaım iktidara geldikten sonra General Kâzım Orbay tarafından hazırlanan raporun tatbikatını sağlamak Üzere bir Türk askeri heyetinin Suriyeye dâvet edilmesini tavsiye edecektir.
asker! üzere
Devlet Denizyolları için yeni esaslar hazırlanıyor
MARSHALL PLÂNINDAN ALINACAK 16 GEMİDEN BİR KISMININ BURADA YAPTIRILMASINA ÇALIŞILACAK
Şilepçilik Kongresine İştirak etmek ve doğru şilep postalarımızın uğradığı limanlarda tetkiklerde bulunmak llzere hir müddet evvyl Hnlandaya gitmiş olan Devlet Denizyolları Umum MüdtlrU Cemil Parman’ın bugün hava .voliyle şehrimize dönmesi beklenmektedir.
Diğer taraftan Umum Müdür Muavini Behçet Osman Ağaoğlu da Ali-karada Marahall Plânından ayrılan tahsisatla satın alınacak yeni gemilerden başka idareyi ilgilendiren çok mühim temaslarda bulunduktan sonra dün akşamki ekspresle îstanbula müteveccihen hareket etmiştir.
Devlet Denizyolları İdaresine verilecek yeni şekil etrafında bugünlerde çok mühim kararlar verilemesi
şehit olan Faruk Gerede İçin Yedek Subay Okulu Nakliye Gerede ailesine aşağıdaki göndermiştir:
Faruk Gerede için Yedek Subaydaki arkadaşlarının gönderdiği telgraf
Yedek Sııbny Okulundaki talim sırasında Ankara Bölüğü, telgrafı
Büyük Elçi savın HÜsrev Gerede, Maçka Denıirağ 2.
Bir bayram arifesinde aranızdan ebediyen ayrılan aall ve değerli arkadaşımız Peruğun ölümü karşısında duyduğumuz sonsuz teessür hAlft devam ediyor. Faruğun bölük İçinde, kalh ve gönüllerimizde müstesna bir yeri vardı.
Onun bıraktığı boşluğu hiçbir varlık dolduramaz. Onun yüksek vasıflarını hiç bir kelime tavsif edemez. Cümlemiz, hayatının baharında kara topraklara verilen şehit kardeşimize Tanrıdan rahmet, siz kederli ailesine başsağlığı dileriz,
Hüsrev Gerede de bu telgrafa şu cevabı göndermiştir:
Silâh ve irfan arkadaşınız, vatan kardeşiniz sevgili oğlum Faruğun, pek müessif kaza neticesi fec! ölümü karşısında gösterdiğiniz yürekten Ug1t bizlerl çok mütehassis ve mlnnetdar kıldı. O bahtiyar şehidin bedbaht zavallı ana, büyük ana, hala,, baba ve büyük babaaı bizler, siz genç münevver evlâdı vatanın böyle kazalardan korunmasını Ulu Tanrıdan niyaz eder, hepinize aziz Türtdyâmiz için uzun yıllar, sıhhatle hayırlı, faydalı hizmet lens ♦mazhArlyâtlnizi candan dileriz evlâtlarım.
Millî Eğitim Müdürü, dün Silivri okullarını teftiş etti
Milli Eğitim MütiUrll Murat Uraz dtln Bilecik Milli Eğitim Müdürü Nu-reddin Atasayar’la Sllivriye gitmiş terdir.
Murat Ursz Slllvride yeni tedris senesi hazırlıklarını gözden geçirmiş ve okulları teftiş etmiştir.
Arap memleketlerinin Türkiye nez-dinde bulundurduğu ilk ataşemiliter olan SııHye Alaşemıliterinın. Anka-raya geldiği günden heri, iki memleketin askeri bakımdan birbirine yakınlaştırılması İçin çalışmalar yaptığı göze çarpıyordu.
Haber aldığımıza göre yakında, Suriye ordusunun yeniden teşkllAt-landirılnıası için bir Türk askeri eğitim heyetinin Suriyeye gönderilmesi hususunda anlaşmaya varılacağı tahmin edilmektedir.
*
M
ve Umum Müdürün de gelir gelmez bu mevzuda temaslar yapmak üzer* Ankaraya gitmesi muhtemeldir.
Marshall Plânından bu yıl ayrılan tahsisatla 80 milyon dolar kıymetinde yeni gemiler satın alınması için idarenin hazırladığı proje hâlen An-karada tetkik edilmektedir. Eğer bu teklif kabul edildiği tAkdlrda en küçüğü MarakAZ tipinde, bir tanesi de 9.000 tonluk olmak üzere 16 yeni gemi yaptırılacaktır.
Bu meyanda bazı gemilerin yalnız makine Akşamının Avrupa veya A-mcılkadan getirtilerek burada monte edilmesi imkânları da araştırılacaktır. Yeni ihaleler yapılırken bilhassa bu cihet gözönüııde tutulacaktır. Trabzon burada iaınlr ediliyor
Bir müddetten beri motöründekl Arıza dolayıslyle Hailce alınan Trabzon vapurunun kırık olan pistonunun burada yapılabileceği anlaşılmış ve geminin tamiri İçin faaliyete geçilmiştir, Kocaeli tankeri Nnpnllye gidiyor
Kocaeli tankeri de hacminin büyüklüğü dolayısıyla buradaki havuzlara sığmadığından tamir edilmek üzere dün Napollye gönderilmiştir.
Gölcük Tersanelerindeki yüzer havuz bugünlerde diğer tamiratla meşgul olduğundan ve Napolide daha ucuz maliyetle tamir edilme İmkânı dolayıslyle bu şekilde hareket edilmiştir.
Şehirde Emniyet tedbirleri İyi neticeler veriyor
Emniyet Müdürü Kemal Aygün, dün Büyükdercden başlıyarak Boğazın Rumeli sahillerinde ve Haaköy He Eyüp semtindeki karakolları teftiş etmiştir.
Diğer taraftan motörlü ekipler a-rama ve taramalarına dün gece de devam etmişler ve çpk iyi neticeler almışlardır.
Şehrimizde ilk defa olarak dün hiç bir yankesicilik vakası olmamıştır. Yankesicilerin iş kamplarına sev-kedllınclerinden çok faydalı neticeler alındığı bu suretle sabit olmuştur.
Valinin dünkü tetkikleri
v^ll ve Belediye Reisi Ord Prpf. Gökayı dün Bakırköyünün Osmaniye Köyüne gitmiş ve köyün İhtiyaçları hakkında incelemelerde bulunmuştur. Köyün bilhassa su ve okul ihtiyaçları üzerinde köylülerle görüşmeler yapılmış ve su meselesinin halli için Sular İdaresine emir verilmiştir. Sular İdaresi köyün su ihtiyacını temin etmek için tedbirler almıştır.
teşkilâtlandırıl-
“YENİ SES" Tiyatrosu bu akşam açılıyor
Yeni bir kadro ile
mış olsu Yeni Ses Tiyatrosu bu akşam “ÜÇ GÜVERCİN., isimli operetle temsillerine bavlıyarak latan-bulun tiyatro sezonunu açmaktadır. Bu akşam verilecek gala temsili dahil olduğu halde tiyatro idaresi Üniversite ve Yüksek Tahsil gençliğine hususi bir tarife tatbikine karar vermiştir.

“SES" Tiyatrosunda talebeye tenzilât
Haber aldığımıza göre. Yeni Ses Tiyatrosu intendanlığı ile Türkiye Mili! Talebe Federasyonu arasında yapılan bir anlaşma sonunda bundan böyle tiyatro, muayyen zamanlarda talebe temsilleri vermeğe karar vermiştir. Ayrıca tiyatronun galerisi bütün temsiller için yalnız talebeye aynlmıştır. Buraya ancak hüviyetini ibraz edebilen talebeler girebileceklerdir, Bu kolaylık gala temsilleri için de cari olacaktır.


Dr. Faik Yargıcı Edirneden döndü
Sağlık Miidürü* göçmenlerin aıhht durıınalariyle ilgili tedbirleri mahallinde tetkik etti
Edirneye gelen göçmenlerin sıhhi durumlarını ve bu hususta alınan tedbirleri mahallinde tetkik etmek Üzere bir kaç gün evvel Edlrneye gitmiş bulunan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı aün Edirneden şehrimize dönmüştür.
Faik Yargıcı dün kendisini ziyaret eden bir arkadaşımıza Edirnede yaptığı tetkikler hakkında şu İzahatı vermiştir:
“— Bakanlığın emriyle Edirneye, muhacirlerin sıhhi durumlarlyle meşgul olmak üzere, 2 doktor ve 2 sağlık memurundan müteşekkil bir ekip göndermiştik, Bu arkadaşların orada yaptığı İşleri, sari hastalıklar bakımından aldıkları tedbirleri, mevsim dolayıslyle ileride alınması lâzım gelen tedbirler ve bunlara başlanma şeklîlerini yerinde görmek ve kendileriyle görüşmek Üzere Edime-ye gitmiştim, Bıı arkadaşlar çiçek, tifo, tifüs ve benzeri konıyucu hekimliği alâkalandıran aşıları tatbik etmekle beraber bol miktarda D.D.T. kullanmışlardır. Göçmenlerin sıhhi durumları umumiyet itibariyle İyidir. Misafirhanede kedin ve erkekler İçin ayrı ayrı revirler ihdajı o-lunmuş ve hattâ şu son 10 gün zarfında da 5 de çocuk dünyaya gelmiştir.
Türkiyede milletlerarası gençlik kampı ve gençlik otelleri kurmak İçin teşebbüsler
W A.Y. ın son kongresinde 1951 yılında. îstanbulda milletlerarası bir gençlik kampı kurulması teklif edilmişti.
Gelecek yaz Heybelide kurulması düşünülen bu kamp [çln hazırlıklara başlanmıştır.
Diğer taraftan federasyon, Avru-panın birçok memleketlerinde olduğu gibi Türkiyede de gençlik otelleri İnşa edilmesi için Hükümetin yardımını Istlyecektir. Bu otellerin Uludağ, Aband ve Î2mlr civarında yapılması rüşünülmektedir.
Palamut akını devam ediyor
îstanbula büyük miktarda palamut akını devam etmektedir. Piyasada en İyi nevileri 40 kuruşa kadar satılmaktadır ki, ortalama olarak balığın kilosu 50-60 kuruşa gelmektedir. İstanbul halkı bu yağlı ve kuvvetli gıda maddesine geniş bir rağ. bet göstermekte, birçok kimseler de bol miktarda tuzlamasını yarmaktadırlar.
VEFAT
Mektebi Sultani Müdürü merhum İsmail Hakkı Beyin kerimesi. Muallim İbrahim Sayar’ın hemşiresi, Amiral Merhum Hafız İbrahim Paşa refikası, mütekaidini askerlyeden Ahmet Süınan‘ın, avukat merhum Cemaleddin Fazıl Erten’in ve tüc-cardan İhsan Kuru kahvecioğl unun kayınvalidesi, Yataklı Vagonlar Şirketi Müdür Muavini Tevfik Sencerln annesi, Kudretin büyükannesi. So-koni Şirketinden Şarık Benln teyzesi, İstanbul Üniversitesinden Ekmel Za-dllln büyük kayınvaldesi:
HATİCE NEVBER SENCER
hanımefendi, 20 eylül 1950 günü hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Cenazesi bugün 21 eylül 1950 perşembe saat II de Feneryolu Bağdat Caddesi 161 No, lu köşkünden kaldırılarak, Kalamıştan nıotörle Eyüp Sultana götürülecek ve Eyüp Sultan Camiinde ikindi namazını müteakip ebedî istli'ahatgâhma tevdi edilecektir.
Merhume temiz ve ince ruhlu, müşfik, kendisini tanıyanları sevmiş ve kendini sevdirmiş bir insandı.
Preveze Zaferinin yıldönümü
27 eylül çarşamba günü, tetirin muhtelif yerlerinde törenler yapılacak
Preveze Zaferinin yıldönümüne raathyan 27 eylül çarşamba günü Donanma günü ittihaz edildiğinden o gün şehrimizde blı tören yapılacaktır. Tören, Beşiktaş - Dolınabah-çc önünde yapılacak ve filoların faal olan gemileri katılacaktır. Donanma Günü töreni. Taksim Cumhuriyet Abidesi önünde, Barbaros Abidesinde ve denizde olmak üzere üç safha halinde yapılacaktır. Taksim Abidesindeki törene saat 10 da çalınacak dikkat bonıslyle başlanacaktır. İstiklâl Marşlyle direğe sancak çekilecek ce Abideye çelenk konacaktır. Müteakiben Barbaros Türbesi Önüne gidilecek ve oradaki merasime 11,15 de başlanacaktır, tatlklâl Marşiyle Barbarosun Prevezede kullandığı sancak göndere çekilecek, sancak. Yavuzdan atılacak 19 topla selâm-lanacaktır. Bundan sonra Abideye çelenk konacak ve harp filosu komutanlığından genç bir subay, halktan bir zat. Donanma Günü ve Preveze Savaşını belirten nutuklar Büyüyeceklerdir. Daha sonra geçit resmi yapılacak ve buradaki törene son verilecektir.
Saat 17 de Yavuzda bir çay verilecek ve 17.15 te kayık yarışları yapılacaktır, Halk, gemileri gezebilecek ve ziyaretçilere rozetler takılacaktır. Geceleyin de fener alayı tertip olunacaktır.
Tamiri biten “Aksu" vapuru, sefere giriyor
Bir müddetten beri tamir edilmekte olan Aksu vapuru havuzdan çıkmış ve dün seyir tecrübesi yapılmıştır. Gemi, yakında Karadeniz hattına tahsia edilecektir.
İki Ingiliz, otomobille Ingiltereden şehrimize geldiler
îskoçyalı Mlater Kaye ve îrlândalı Mıster Murphy İsminde İki Ingiliz, Londradan şehrimize kadar otomobille gelmişlerdir. Seyyahlar, programlarını şöyle tanzim etmişlerdin
İngiltere. Fransa, Almanya, A,vus« turya* İtalya, Yugoslavya, Yunanistan, Türkiye, Iran, İrak, Suriye. Amman, Mısır, Trablusgarp, Tunus, Cezayir. Fas» Cebelitarık, İspanya* Fransa ve tngiltereye avdet
Seyyahlar, DÖnkerk’ten Istanbula kadar 9 günde gelmişlerdir.
SPOR
Dünkü tenis maçları
Tenis, Eslerim, Dağcılık Kulübü tarafından dâvet edilen Fransız Tenis Takımı, dün Tenis Kulübünün kortlarında son müsabakasını yapmıştır.
Saat 15 te başhyan müsabakalarda Dubec, Fehmi Kızılı 6 2, 6/2: Kar-medek* Nazmı Bahriyi 6 4, 6 3. Bo-rotra - ICarmedek çifti, Behbut An-donu 6 3. 4/6, 6 3; Muallâ-Borotra çifti, Bahtiye-Dubec çiftini 4/6, 6/2, 6/3 mağlûp etmiştir.
Bu suretle iki günden beri devam eden maçlardan sonra Fransızlar 6/1 galip gelmişlerdir.
YENİ İSTANBUL
SİYASÎ İKTİSADÎ
müstakil günlük gazete
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal U. SAKLICA
Yazı islerini fiilen İdare eden mesul müdür: Sacid ÖGET
Neşredilmiyen yazılar iade edilmen.
Basıldığı yer : VENÎ İSTANBUL» MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
— 10—.
Keskin bir tren düdüğü sesi duyunca, kulak zarına bir İğne batmış gibi sıç riyan Mefharet bağırdı.
— işte, geliyor!
Besim bir daha saatine baktı.
— Daha yirmi beş dakika var trenin gelmesine.
Mefharet havaya kalkan dirseklerini İndirdi. Yüzü artık bir gelincik tarlasıydı. Bu kırmızılıkta dudaklarının keskin boyası bile kayboluyordu. Birdenbire iki elini birden Besime uzattı:
— Ya vapur? diye bağırdı.
— Hangi vapur? Burası Kadıköy değil, Yeşilköy. Bu saatte vapur işlemez buraya. . — Hayır, defterdeki vapur.
— Ha!-. Güvertede yanak yanağa vermiş ler. Orada benim anladığım aşka benzer bir şeyler var ama, sonu yine göz yaşı çıkıyor. Sulanmanın bu türlüsünü sevmem.
Mefharet Besimin bir elini kaptı ve tekrarladı.
— Vapur, vapur! Geçen eene ağabeyim Selmlnle Adaya gitmedi mi? Son vapurla dönmediler mi?
— İyi ama ben de onlarla beraberdim.
46
— Sen gece güvertede oturmazsın. Onlar oturmuşlardır.
— Hayır, hep beraber aşağıda oturduk.
— Seninle konuşulmaz.
— Öyle söyler, yine konuşursun. Biz birbirimize muhtacız. Senin öfkene ve benim kahkahalarıma bu evde benden ve senden daha sağlam müşteri yok. Ağabeyim konuşmaz Selnıin de bahtiyar zat ile başka türlü görüşüyor ve bizim yanımızda (azla ağız açmıyor. Sen ve ben, birbirimize razı olmaya mahkûmuz.
Gözlerini bahçe kapısından ayırnuyan Mefharet sordu:
— Kaç dakika var?
— Yirmi bir. Nedir bu merak? Ağabeyim gelirse ne olacak? Soracak mısın ona?
Mefharet şaşırdı. Bu sual onun deminden beri duyduğu bekleme heyecanının sebepslzll-ğlni kendisine de hissettirmişti. Besimin yüzüne bir an bakakaldı, sonra ayağa kalktı.
— Ben ötekini söyletirim, dedi.
Besim de ayağa kalktı ve onu iki kolundan tuttu.
— Otur, abla Üstüne varma, inatçıdır, bilirsin. Olur Allahaşkına. Beni dinle. Otur.
Oturdular.
Besim ablasına yine bir sigara tutuşturdu.
— Kaderinin şoförü senıün. Emin ol. Onu dram istikametinde sürme. Biraz gül, yahu! Değmez vallahi bu dünya. Bak, heyecandan yüzün pancar turşusuna döndü. Kendini düşün. Canına yazık. Ben sana bir şey sorayım: Selminln kıvır kıvır altın saçlı bir bebek doğurmasını kanser olmasına tercih etmez misin?
47
— Etmem. Bu şekilde Allah vermesin.
— Allah vermiş. Altın bebek doğacak. O-nu okşamak mı daha iyi, öfkeden çatlamak mit Ona münasipçe bir baba aramayı neşe içinde düşünelim. Aldırma. Bak, dinle beni. Sana bir hikâye anlatayım.
Fakat sustu. Başlarını çevirdiler. Aydın, bir elinin baş parmağım şaknğma dayamış, öteki parmaklariyle alnını oğalıyarak yanlarından geçti.
Hemen ayağa kalkan Mefharet, analık sezgisinin verdiği bir telâşla oğlunun arkasından koştu ve bağırdı:
- Nen var?
Çocuğun yüzü solgundu.
— Başım ağrıvor. Çok ağrıyor. Bir saat evvel iki aspirin aldım, fayda etmedi.
— Bırak artık çalışmayı.
— imtihan yarın. Matematik.
— Bırak. Matematik kadar taş düşsün başlarına o hocaların. Bırak, öldürecekler seni .
Besim çocuğa doğru yürüdtk
— Benden de al o karlar İşte sana bir problem: Matematik kadar bir taşın buutlarının — pardon — boyutlarının ÖİÇÜ6Ü ne olabilir?
m
Talaş kebabının huzurunda birdenbire susan Besim bir tapınma sessizliği İçindeydi. Et ve yufka, ağzında eriyerek baş döndürücü bir macun haline geldikten sonra, midesine değil kalbine gidiyormuş gibi, ona büyük aşkların sarhoşluğunu veriyordu. Hizmetçi onun önünde sarı benekli Olr beyazlıktan başka bir şey kalmadığını görünce, kayık tabağını sol omu* 48
zıınun hizasından uzattı. Kaşlarını çatan Besim için günün en ciddi anlarından biriydi. Tabağını yeni baştan tepeleme doldurduktan sonra, itiraf etti:
— Ben bu kebaba Aşıkım.
Çıplak bir kadının üstüne serilmiş atlas yorgan gibi kebapların üzerinde parhyan yufkanın kehribar sarısını iştahlı gözleriyle yaladıktan sonra ilâve etti:
— Dünyada cundan daha sahici aşk yoktur. Üst tarafı edebiyat.
Mefharet gözlerinin uclyle Samlme bakıyordu. Ağabeysl çok yorgundu. Zayıf ve karanlık yüzünde kaşları, göz kapakları ve bütün çizgileri düşüktü. Gölgede kalan gözlerinin zeki parıltısı görünmediği için, onu yalnız geniş, gergin, aydınlık ve saltanatlı alnı çirkin olmaktan kurtarıyordu.
Mefharet Selmlne de baktı. Kızının da gözleri Samimin üstündeydi. FakAt şüphe vermiyordu. Besim konuştuğu zaman bile sofranın dikkatlerini kendisine çeken Samimin, her birinden ayrı ayrı mânalar boşalan hafif kımıldanışları ve susuşu kardeşinin sözlerinden fazla düşündürürdü. Aydın da ikide bir gözlerini büyük dayısına çeviriyordu; fakat renksiz yüzünde hâlâ sancı kırışıkları vardı,
— Ağrıyor mu başın? diye sordu annesi. Aydın göz kapaklarıyla cevap verdi. Parmaklarını alnına götürüp çekt;.
Samimin gözleri de ona çevrilmişti. Çocuk alçak sesle;
— Çok ağrıyor, dedi.
Mefharetin yüzüne keskin çizgiler halinde bir endişe yengeci ayaklarını geçirdi. Samim başını biraz uzatmış, Avdım süzüyordu.
49
— Nesi var? dedi, soğuk mu aldı?
Besim hizmetçiye dönmüştü:
— Şu sabahki zeytinlere bir dâvctlye gönderelim de sofraya buyursunlar'
Mefharet ağabeysıne cevap verdi:
— Hayır. Matematik imtihanına çalışıyor. Dün gece geç yattı. Sabahleyin erken kalktı, yine çalıştı. İstemiyonım. Kalsın sınıfta. Değil mi ağabey? Sen de söyle, rica ederim.
Samimin kederli sesi tasdik etti:
— Tabii, Matematik sıhhat kadar lâzım değil. Hattâ insanların yüzde doksanına hiç lâzım değil.
Besim ablasına işaret ediyordu:
— Zeytinleri hapse nınhkûın etmen zulümdür. Kilerin anahtarlarını verir misin?
— Besim, çok hainsin.
— O zeytinlerden iki tane yesin, baş ağrısından eser kalmaz.
— Şakanın sırası mı şimdi?
— Asık suratla başağnsı tedavi edilir ini? Anahtarlar nerede, söyle.
— Büfenin sol gözünde.
Besim Samlme döndü:
— Benden de al o kadar, dedi, insanların yüzde doksan dokuzuna bakkal hesabından fazla matematiğin lüzumu yoktur. Fakat ne çare! Tahsil denilen şey, bayatımızda on beş seneden fazla süren bir hastalıktır ve mektepten kaçmaktan başka ilâcı yoktur.
Mefharet yerinden kalktı, oğluna yaklaştı ve elini onun alnına koydu.
— Senin ateşin var galiba, Kalk, yat İstersen. Yemek de yemiyorsun. İştahın yok. Sonra yersin, kalk.
(Devamı var)
50
— - - -
21 Eylül İftöO
YENİ İSTANBUL
Say fa 3
FIKRA
Ağır aksak
Bediî FAİK
CtTLEYM -N Peygamber, Alhıha yalvarır: •‘Yarabbi. bana öyle bir kudret Ihsan eyle ki. o sayede bütün mahlûkata söz geçirebileyim.,» Hak Taalâ, Sülcynıanın duasını kabul eder ve üzeri mühürlü bir yüzük gönderir.Oooh! Yüzüğü serçe parmağına takar takmaz, Süleyınanın işi tamam... Kurttan kuzuya, karıncadan yılana kadar bütün canlılara hükmetmeye başlar... Fakat şeytan, bu debdebeyi görür de, susar oturursa, îbllsliğl nerede kalacak? Bir gece Süleyman uykuda iken, usulca odasına girerek yüzüğü çalıp parmağına geçlri-verlyor. Ertesi gün bütün mahlûkat yepyeni bir hükümdarla karşı karşıdadırlar. Ama aradan biraz zaman geçince... Bütün ülkede Süleyman devrinin düzenini kodunsa bul!.. Gökteki melekler bu hal karşısında Allahın huzuruna varıp sorarlar: “Yarabbi! sihir yüzükte olduğu halde Şeytanı niçin dinlemez oldular?.. Tanrı, meleklerini okşayarak cevap verir: “Y'üzük, zÂhiri kudretti çocuklarım. Ben hakiki kudreti SUleymamn benliğine koydum ki. Şeytanda o yok!,. Melekler secdeye kapanırken tekrar sorarlar: “Nedir o hakiki kudret Yarabbi?,, Yaradan gürler: “Adalet,,.
Adalet üzerine oydurulmuş hikâyeler anlatmakla biter mİ? Süleyman ın başına gelenleri bırakınız, imparatoruna “Al manyada hâkimler vardır,, diye dikleşen ihtiyar değirmenciden, Sultan Fatihi mahkûm eden Os manii kadısına kadar, bir sürü hikâye kahramanı hep hak duygusunu insan gözüne ve gönlüne sokmak İçin çalıştırılmakta değiller midir? Fakat bütün bunların yanısıra. hattâ helisinin başı üzeri, hangi filozof olduğunu hatırlıyanıailığırn bir tanesi “Adalet kör değil, fakat topaldır,, diyerek tam realiteyi konuşturmuştur ki, sahibinin kim olduğunu araştırmayı bırakıp bize ne derece uyduğu cidden tctkUka değer.
Geçen hafta bir şahitlik için hukuk mahkemelerinden birine gittim. Mahkemenin numarası aklımda değil. Fakat kapısının üzerinde o gün akşama kadar görülecek tam kırk altı dâva ilân edildiğini İyi hatırlıyorum. Şimdi bir hâkim düşününüz ki, sabahın 9 undan akşamın beşine kadur, Yaradaııın Siileymana verdiği hakiki kudretle, kırk dâvaya bakacak! Zihnt hesapta kuvvetli iseniz, dakikaları sayınız. Yok üşenirseniz. meseleyi zihninize değil de, vicdanınıza gönderelim.
Ne yalan söyleyeyim ben o güne kadar, seneler süren dâvalar karsısında hâkimlerimizin yavaşlığına hükmederdim. Fakat o hâli gördükten sonra, kendilerine dehşet İçinde hak verdim. Hangi vicdan, kırk dâvayı beş saatte süzmenin yüküne katlanabilir? Bittabi ev sahibi İseniz, yüzde yetmiş lehinize tecelli edecek hakka iki yıl sonra kavuşacak; yahut kiracı iseniz, gene mutlak alacağınız İyi neticeye bir buçuk sene sonra erişeceksiniz. Boşanıyorsanız öyle,.. Alacaklı iseniz öyle... Hattâ mevkufsanz öyle...
Peki çare? İşte bu noktada, senelerden beri ortaya çıkan mâkul fikirlerle Adliye Vekâletimiz harp halindedir. Ve işin garibi, her seferinde vekâletin galebesine şahit olan hukuk ulemamız kırılıp susuyorlar. Ama bugün adllyemlzln başmda bulanan muhterem zatın, senelerden beri bu halden şikâyet edegelmlş olmasına bakarak ve demokrasinin hak duygusu ile kol kola, omuz omuza ancak yürüyebileceğini düşünerek daha ümitlh iz.
Bence, Adliye Vekâletine toplanmış hukuk bilginleri, demokrasiyi koruma kanunundan çok evvel, adaleti çabuklaştırmanın yollarını aramalılar. Demokrasiyi koruma mevzuu, en az üçüncü derecede Adliye Vekâletini alâkadar eder ama» topuklarından saçlarına kadar dâva dosyası içine gömülmüş Türk hâkimini ferahlatmanın, o bakanlığın birinci vazifesi olduğunda şüphe mİ var?
boks maçı
Karşılaşma, 8 kasımda Napoli'de yapılacak
Ankara 20 (A. A.) — İtalyan - Türk Milli Boks Takımları karşılaşması takarrür etmiştir.
Karşılaşma 8 kasımda Napoli’de yapılacaktır.
İtalyan Millî Boks Takımı 1949 yılında Oslo’da yapılan Avrupa Şampiyonasında birinci olmuş ve bu sene de Ispanyol ve Fransız boks takımlarını büyük mağlûbiyetlere uğratmıştır.
Diğer taraftan Viyana'dan Boks Federasyonuna gelen bir habere göre, AvusturyalIlar bir sene Viyana’da, bir sene Istan bu İd a yapılmak üzere her sene Viyana - İstanbul takımları arasında boks müsabakaları yapmak istediklerini bildirmişler ve Federasyonumuz İtalya dönüşü bu karşılaşmanın yapılabileceğini cevap olarak yazmıştır.
Ayrıca Galatasaray Kulübü, ekim avının sonunda Ingiliz VVestham Boxing Kulübü boksörlerini İstan-bula getirmek için Boks Federasyo-nuna müracaatta bulunmustur.
75.000 liralık hediye dağıtımı
BÜYÜK EŞYA KUR AMIZ NASIL YAPILACAK?
AKUYUCULARI arasında ilk defa olarak 75.000 liralık eşya " hediyesi dağıtımına teşebbüs eden gazetemizin 2 avdır neşredilen kuponları bitmiş bulunuyor.
Kupon biriktirmiş okuyucularımızın bunları İdarehanemize ne şekilde getirecek veya gönderecekleri hakkında aşağıda verdiğimiz izahatı dikkatle okuyunuz.
1 — Birçok okuyuculanmızda eksik sayıların olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Okuyucularımızın, matbaamıza kadar yorulmam alarmı ve taşradaki karilerimizin de vakit kaybetmemelerini temin için birinci sayfanın aynen kupon yerinde üç gün neşredilecek olan numarasız kuponlardan beherini eksik kuponunuzun yerine koyabileceksiniz. Eğer sizde daha fazla eksik varsa, numarasız kuponların çıktığı gazetelerden eksik miktarınız kadar fazla alarak, bunlan telâfi edebileceksiniz.
Son kupon bugün aynı yerde çıkmıştır.
2 — Kur’amıza iştirak nispetinin yüksekliğini düşünerek, kuponların süratle kur’a numaralariyle tebdilini mümkün kılabilmek ve hepsini teker teker saymaktan kurtulmak için bugünden itibaren gene üç gün gazetemizde büyük bir cetvel bulacaksınız. Bu cetvelde 60 kuponun yeri vardır. Kesmiş olduğunuz kuponları buralara yapıştıracak, eksik kuponlarınızın yerine de söylediğimiz gibi numarasız kuponları ilâve edeceksiniz. Ayrıca gösterilecek olan yerlere açık adres ve isminizi de ilâve edeceksiniz.
DİKKAT: Sayma ve tasnif müşkülâtı çıkaracağı için gazetemizden kesilmiş olan cetvele yapıştırılpnamış kuponlar kabul edilmez.
22
ül 1.950 Cuma
günü sabahından itibaren kuponların kur’a numaralariyle tebdili, Gazetemiz İdarehanesinde başlıyacaktır. Anadolu o-kuyuculanmız, aynı listelere yapıştıracakları kuponlarını bize mektupla gönderebilecektir.
13 kişinin ölümüne sebep olan kamyon kazası
Sivas 20 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Zara - lbranlı yolu üzerinde bugün bütün Sivası büvük bir teessür içinde bırakan feci ** kaza olmuştur. Hâdise şudur:
Ömer Ergine ait 5 ton yük ve 20 yolcusu ile birlikte îbranlıya gitmekte olan kamyon 60 metre derinlikte bir uçuruma yuvarlanmış ve yolculardan 13 kişi ölmüş, 4 kişi de ağırca yaralanmıştır. Ölenler arasında Sivastan îbranlıya tayin edilen zabıt 4
kâtibi Necati Kar ab enli ailesi ve çocuğu da vardır.
Ekrem Hayri Üstündağ yeni vazifesine başladı
ve
Ankara 20 (ANKA) — Sağlık Sosyal Yardım Bakanı Ekrem Hayri Üstündağ bu sabah Bakanlığa gelerek işleri devralmış ve bakanlık erkânı ile tanışmıştır .
İzmir Fuarı dün
gece kapandı
Rauf Onursal, bu münasebetle 400 kişilik bir ziyafet
verdi. Bu sene Fuara 11 devlet, 1333 ecnebi firma
Güney Koreli ve Amerikalı askerler cephede devrilmiş olan bir uçağı kaldırarak altından pilotunu çıkarmaya çalışıyorlar.
Kızıl sahile çıkarma yapan deniz birliklerinin macerası
Başımızı kaldırdığımız zaman gökte ilk İyi haber işaretini gördük. Kuyruklu yıldız gibi uzanan havaî bir fişek, bize ilk deniz birliğinin hâkim tepelerden
birini aldığını gösteriyordu
(Kızıl sahilinde hücuma geçen deniz kuvvetleri ile baraber bulunan muhabirimiz Marguerite Higgins bildiriyor) 17 eylül (gecikmiştir),
İnehon limanı sularında insan boyunu aşan dalgalar İle çarpışan deniz kuvvetleri harp tekniği bakımından en çetin çıkartmalardan birini yapmaya muvaffak olmuştur. “Kızıl sahil,, adı verilen karaya çıkan birlik arasında ben do bulunuyordum. Sahil, Amerikan donanma ve hava kuvvetlerinin ateşi altında dövüldüğü halde, bazı Kuzey Koreliler el-bombaları ve havan toplan Ue mukavemet etmeye çalıştılar. Bizden önce VValmido adasına yapılan çıkarmada hemen hemen hiç bir mukavemet hareketi ile karşılaşılmadı^ öğrenilmişti. Biz de bu işin gayet kolay olabileceğini tahmin ediyorduk. Fakat evdeki pazar çarşıya uymadı.
Ufak hücum botlarına binerken deniz askerleri biri birleriyle şakalaşıyorlardı. Deniz Binbaşısı R. J. Sha-ning, Guadalkanal da dahil olmak ü-zere. beş mühim çıkartmada komutanlık ettiği halde oldukça heyecanlı idi. Bana askerce selâm verirken, “Bu elimize geçen en güzel bir fırsattır, tnşaallah hepsini denize dökebiliriz,, dedi.
Fakat deniz o kadar dalgalı ve şaşırtıcı idi ki, hücum birliklerinin kararlaştırılan yere gitmeleri bir hayli uzun sürdü. Bütün boğaz harp gemilerinin kulak tırmalayıcı top ve roket sesleri ile çınlıyordu. Kızıl sahilden mavi, siyah ve turuncu alevler yükseldi ve büyük bir benzin deposu parlak bir ışıkla yanmaya başladı. Bunun arkasından deniz uçakları alçalarak dalgakıranın tâ iç taraflarına kadar olan sahayı ateş altına aldılar.
ilk hücum birliğimiz sabahın saat 5,30 unda sahile çıkmak üzere botlara bindiği zaman, karşı tepelerin arkasından düşman ateşi başladı. Komutan Shaning hayretle bağırdı-“Hay, Allah, demek hâlâ sağ kalan bacaksızlar var. Herkes aşağıya insin. Heri...,, Hücum botlarından indiğimiz zaman düşmana pek yaklaşmıştık. Hepsinin yüzlerini görebiliyordum. Surattan korkudan tekallüs etmiş bir halde idi. Botların arkalarına saklanarak siper aldık. Kurşunlar yanımızdan vızıldayarak geçiyor ve etrafımıza su sıçratıyordu.
Başımızı kaldırdığımız zaman gökte ilk iyi haber işaretini gördük. Kuyruklu yıldız gibi uzanan havai bir fişek bize ilk deniz birliğinin hâkim tepelerden birim aldığını gösteriyordu. Fakat bu ilk birliğin talihi bizim vaziyetimizi kolaylaştırmıyordu. Ol-
Londraya bir Komünist Çin delegesi gidiyor
Londra 20 A.A (United Press) — Dışişleri Bakanlığı bu ny sonunda Londraya gelmesi beklenen Komünist Çın delegasyonuna vize verdiğini bugün bildirmiştir.
Heyet ingiltereyl. İngiltere - Çin dostluk cemiyetinin daveti üzerine 1 ekimde Çin Halk Cumriyctinin kurutuşunu kutlama merasiminde bulunmak üzere ziyaret edecektir.
Yeni Zelanda'da fevkalâde hal ilân edildi
Londra 20 A A l AFP) Bu »a-hah Londraya gelen haberlere göre, geçen cuma gününden beri Yeni Zelanda limanlnn faaliyetlerini sekteye uğratan rıhtım işçilerinin grevinden ileri gelen neticeleri önlemek gavnjAİyle bugün Yeni Zelânda-da “fevkalâde ahval” vaziyeti ilân e-
Marshall’ın Savunma Bakanlığı, Senatoca tasdik edildi
Washlngton 20 iyIHSi - - Amerikan senatosu bugün General Marshall’ın Savunma Bakanlığına seçilmesini tasdik etmiştir. Mar.^hall. 48 saat içinde vazifesine bağlıyacaktır.

duğumuz yere kurşunlar yüzünden çivilenmiştik. Etrafta 30 deniz eri ve iki gazete muhabiri vardı. Nihayet biraz sonra yeni hücum botları geldi ve bizim yanımızda yer alarak düşmanın hedef sathını genişletti .
Bu vaziyette akşama kadar kaldık. Güneş batarken her tarafı tatlı bir kızıllık kapladı. Fakat güneş batar batmaz bu tabii kızıllığın yerini yangın alevleri aldı. Gökyüzü kıpkırmızı idi. Gözlerimiz ileriye dikilmiş sinirlerimiz gergin düşmanın hare-
Atlantik Paktı ve Yunanistan
Venizelos, Pakta alınmamanın mühim olmadığım söylüyor
Atina 20 (YÎRS) — Türklyenin Atlantik Paktına alınmamasının ne şekilde karşılandığını soran gazetecilere Venizelos şu cevabı vermiştir:
“— Biliyorsunuz ki Yunanistan Atlantik Paktına girme talebinde bulunmamıştır. Zaten garplı müttefiklerimiz bakımından Yunanistan kendilerinin Balkanlardaki hayat sahalarını temsil etmektedir. Bu sebeple gerek emniyetimiz gerek toprak tamamlığımız kendileri tarafından garanti edilmiş demektir.”
Venizelos ayrıca komünist tecavüzüne karşı koyabilmesi için Amerika ve İngiltere tarafından yapıla-gclmlş olan kıymetli, fiili yardımları sitayişle yâdetmiştir.
Hindiçinîde çarpışmalar devam ediyor
Fransızlar, ânı bir baskın yaptı
Suigon 20 (YİRS) — Çin hududu yakınındaki Dongkhe Fransız garnizonu ani olarak Komünist baskınına uğramış ve son ferdine kadar katledilmişti. Bunun üstüne harekete geçen güneydeki Fransız birlikleri komünistleri Langson ile Dongkhe arasında ani olarak yakalamış ve bir baskın yapmıştır. Fransız askeri kasnaklarından gelen haberlere göre Dongkhe garnizonu bu akşam veya yarın işgal edilecektir, garnizonu işgal etmiş olan kızılların kaçtığını keşif uçakları bildirmiştir.
Garnizona hücum eden birliklerin Kızıl Çinden geldiğine dair çıkan haberlerin doğru olmadığı, hududun gayet sakin bulunduğu ve bu hareketin o civarda oturmakta olan mahalli komünist kuvvetleri tarafından yapıldığı bildirilmektedir.
Keşmir Arabulucusu
Vazifesinden affedilmesini istenıiye âmil olan sebepleri rapor halinde bildirdi
Lake Succcss, 20 (YÎRS) — Birleş-nıiş Milletler tarafından Keşmir İhtilâfını halletmekle vazifelendirilen Sır Owen Dixon bugün Güvenlik Konseyinde raporunu okumuştur. Kendisine verilen vazifeyi, Hindistan ve Pakistan Başbakanları Neiıru He Liyakat Ali Han’ın, her teklifine karşı çıkardıkları mânilerden dolayı başaramadığını açıklamıştır
Dlxon. Keşmir ve Jaııınunun durumunu tâyin edecek olan plebisitin yapılabilmesi için bu bölgenin ailâhsız-landırılıiHisına Hindistan ve Pakista-nın muhalefet etliklerini «öyliycrek hu ıkı devletin baskı ve müdahaleden nıasun bir plebisite taraflar olmadıklarına kanaat getirdiğini açıklamıştır. Dlxon, Hindistan Başbakanı Nchru-nun P&kistanin ihtilâfla bölgeyi istila edeceğinden şüphe ettiğini, bu yüzden askerlerini geri çökmeye razı ol madiğini kaydederek taksini projesine de her iki tarafı razı edemediğini. Hindistanın bunu kabul etmesine mu-knhıl Ph kist anın Güvenlik Konseyi nezareti altında yapılacak bir plcbİHİ-te taraftar olduğunu, söyllycrek vnr.l fesinden uffedilmesini talep etmiştir.
ketini kontrol ederken arkamızdan kocaman bir dalganın geldiğini far-kettik. Bu dalgayı sahile çıkartma yapmak için yanaşan bir gemi yapıyordu. Fakat gemi bizi görmeye biraz daha yanaşsaydı, hepimiz boğulabilir-dik. Etraftaki erlerin çoğu haykırarak çil yavrusu gibi dağıldılar; bu kargaşalık arasında bir kısmı düşman ateşi tarafından biçildi.
Gece yarısında deniz komutanları birliklerin çok acele karaya çıkın bir müdafaa hattı kurmalarını bildirdi. Fakat med ve cezirin değişik olduğu bu sahilde hareket etmek epey zordu. Deniz erleri dört saat gemile-lerinden ve teçhizattan uzak kaldılar. Yükselen sular Kızıl sahil yolunu tamamen çamur deryası haline getirmişti.
Sabaha doğru, İngiliz konsolosluğu, mezarlık, ve diğer hâkim tepenin alındığını Öğrendik. Yapılacak en mühim iş, sahile tank, top, tüfek ve cephanenin çıkarılması idi. Aşçı, şoför, temizleyici velhasıl herkes mühimmatın sahile çıkarılmasına yardım etti. Büyük tankların bir kaç dakika önce ancak bir kaç tüfekli er tarafından müdafaa edilen, sahile çıkışını seyretmek pek heyecanlı oldu Tankların arkasından, Jeep’ler. kamyonlar geldi. Sabah karanlığında bütün bu vesaiti sıraya koymak çok zor oldu, çünkü aynı zamanda düşman ateşine karşı koymak icap ediyordu. Yavaş yavaş her şey yoluna girdi ve karşıdan Kuzey Kore harp esirlerinin elleri yukarıda bize doğıu yürüdüklerini gördük. Bu esirlerin çaresine Güney Korenin Jandarma Yüzbaşısı Woo. baktı. Ufacık gözleri sevinç içinde düşman esirlerinin kendi idaresine verilmesini istedi.


Averell Harriman’ın Senatör Taft’a hücumu
“Amerikan Kongresi, Taft'ın görüşlerini benimserse, komünist gayelerinin tahakkukunu hızlandıracaktır”
Houston (Teksas) 20 (AP) — Birleşik Amerikanın eski İngiltere ve Rusya Büyükelçisi vo Başkan Tru-man’ın hususi müşaviri Averell Har-riman, Senatör Roberf Taft’ın siyasetinin. şayet takip edilmiş olsaydı “Komünist gayelerini” daha süratle tahakkuk ettireceğini söylemiştir.
Harrlnıan, İşçi Federasyonu İçin hazırlanmış olan konuşmasında Taft gibi bir adamın bu şekilde yüksek nıesullyctli mevkilerde bulunmasına şimdiden sonra müsaade edenleyiz demiş ve Senatör Taft’ın, “Dünya barışı için Amerikan llldorliğinin en esaslı şart olduğunu kabulden imtina ettiğini" kaydetmiştir.
Uzun zamandan beri Hükümetin siyasetine muhalefet etmiş ve 1048 seçimlerinde Başkanlık makamına bir Cumhuriyetçinin getirilmesi için çok çalışmış olan Senatör Taft şimdiki halde, yeni seçimler için propaganda yapmaktadır.
Kendisi Senatör Hartley He beraber, hâlen Başkan Trııman tarafından İlgası istenen Hartley - Taft İş Kanununu telif etmiştir.
İdarenin Senatör Taft’a yapmış olduğu on şiddetli hücumlarından birinde Harrlnıan. “şayet Taft’ın tor-cünıclhallne bakacak olursanız anlarsınız ki Amerikan Kongresinin unun görüşlerini benimsemesi komünist gayelerinin tahakkukunu hızlandım-çaktır” demiştir
Zürich'teki Çekoslovak konsolos muavini isviçreye iltica etti
Zürich, 20 AA. (Reutcrı — Çekoslovakya Konsolos Muavini Mlroalav Pucok dün hükümetiyle alâkasını keserek İsviçre makamlarından siyasî mülteci olarak kabulünü istemiştir.
Puc.ek, Çek Komünist Partisini, ‘işçileri Ruslann yayılma nıenfuat-'nrl uğruna köle gibi kullanmak ga-vraini güden bir âlet" olarak vasıf landınıufftır.
519 yerli firma iştirak etmiş bulunuyordu
ve
İzmir 20 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — 19 uncu İzmir Enterna.^-yonal Fuarı 31 günlük hararetli bir faaliyet devresinden sonra bu gece yarısı kapanmıştır. Bu münasebetle gece Fuar sahasında büjrnk eğlenceler tertip edilmiş, havai fişekler de atılmış ve gazinolar hıncahınç dolmuştur. Fuarın son günü olması itibariyle 10 binlerce kişi paviyonları doldurmuştur. Fuarın kapanışı mü-
Cumhurbaşkanının Süreyya İlmen’e teşekkür telgrafı
Çalışma Bakanı Haşan Polatkan da Bakanlık camiası adına bir teşekkür telgrafı gönderdi
Ankara» 20 (A. A.) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, İşçi Sigortaları Kurumuna yaptığı bağıştan dolayı Süreyya İlmen’e şu telgrafı göndermiştir;
Sayın Süreyya İlmen
Kadıköy
İşçi Sigortaları Kururnuna olan bağışınızı memnuniyetle haber aldım. Büyük maddî değerinden çok üstün mânevi bir değer taşıyan bu bağışı şükranla karşıladım.
Sosyal hizmet sahasında varlıklı ve iyi duygulu bir çok vatandaşlarımızı ve bilhassa sanayi erbabını teşvik edecek olan bu çok güzel Örnek hareketten dolayı sizi ve sayın eşinizi hararetle tebrik ederim.
Celâl Bayar
Ankara. 20 (A. A.) — General Süreyya» llmen'in Maltepede bulunan bir milyon altı yüz on altı bin metrekare genişliğindeki çiftliğini işçi sanatoryumu tesis edilmesi şartiyle İşçi Sigortalan Kurumuna bağışlaması her tarafta büyük bir memnunlukla karşılanmıştır. Bu münasebetle Çalışma Bakanı Haşan Polatkan. General Süreyya İlmen’e aşağıdaki teşekkür telgrafını göndermiştir: Sayın Süreyya İlmen Kadıköy Moda caddesi numara 1 İstanbul
Başarılı bir iş adamı olarak bin-bir emekle meydana getirmiş olduğunuz çok kıymetli bir eser o-lan çiftliğinizi sanatoryum tesis edilmek üzere tşçi Sigortaları Kurumuna bağışlamak suretiyle gösterdiğiniz asil feragat ve fazilet. Bakanlığımızla minnet ve şükranla karşılanmıştır. Bu bağışlama ile ecdadımızın maddi servetlere mânevi zenginlikler katan yüksek ahlâk ve meziyetlerine yeni ve unutulmaz bir örnek ilâve etmiş bulunuyorsunuz. Kadir bilir Türk milletinin nesiller boyunca takdir ve şükran duygularını üzerinde toplayacak olan Süreyya Paşa sağlık tesisleri milli tesanüde fedakârca hürmet etmesini bilen bir Türk evlâdı olarak muhterem şahsiyetinizi ebediyete İntikal ettirecektir. Bakanlık camiası adına size ve sayın eşinize candan teşekkürlerimi arzoder, uzun ömürler ve sağlıklar dilerim.
. Çalışma Bakam
Haşan Polatkan
Bu satırları dikkatle okumalısınız^]
Aşağıdaki küçük kupon bir istikbal hazırlıyabilir
“YENİ İSTANBUL», neşir hayatının yıldönümü olan 1 Aralıkta çekilmek üzere bir tahsil kurası tertip etmişti. Bu kurada kazanacak bir okuyucumuz 3 sene Avru-imda. Jlğ»*r bir okuyucumuz 3 sene Türklyede tahsil yapmak İmkânını elde edecekti. .Ayrıca 9 okuyıı-vıınıuza kıymetli saatler hediye e-decektlk. Evvelâ avlık abone ka-paklariyle başladığımız bu kuraya, sonradan büyük bir okuyucu kütlesinin arzusu üzerine gazetemizde bir Uııpon neşrederek devam etmeye başladık.
1 aralık 1950 tarihi .yaklaşmakta okluğundan, neşir hayatımızın haşladığı .imlerde geniş geniş izah ettiğimiz bıı kura hakkında okuyucularımıza İzahat verelim:
Kuramızda birinciliği kazanan l ktşi Avrupadn 3 senelik tahsil masrafı olan
10.000 lira
gazetemiz tarafından ödenmek ü zere yabancı memlekette okumak İmkânını elde edecektir. Okuyucumuz t&hail çağında olmadığı veya lahsilo uitmek istemediği takdirde bu miktar 9? 20 ııoksanivlc defaten kendisine tediye edilecektir.
Kuramızda ikinciliği kazanan o-kııyııcumuzun Türklyede 3 «ene tahsil yapmak üzere gazetemiz tarafından Ödenecek
5.000 liraya
nakkı ulacaktır. Yukarıda olduğu gibi, tahsil Istemiyenlerc bu meb lâğ da defaten yüzde yirmi noksu-• ıııylo ödenecektir.
A
nasebetiyle Belediye Başkanı Rauf Onursal ekspozanlara 400 koişillk bir ziyafet vermiş ve söylediği kapanış nutkunda İzmir Fuarının noksanlarını saydıktan sonra bu yıl Fuara 11 ecnebi devlet, 1333 ecnebi firma, 519 yeril firma iştirak ettiğini anlatmış, gelecek yıl İzmir Enternasyonal Fuarının daha mütekâmil bir çehre İktisap edeceğini söylemiştir. Fuarı 1 milyon 400 bin kişi ziyaret etmiştir. Fuar münasebetiyle muhtelif ecnebi devlet ve firmalarla yapılan İş hareketi ve alınan siparişler 60 milyon liralık bir rakama baliğ olmuştur. Amerikan Büyükelçisi îzmirdc
İzmir 20 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Amerikan Büyükelçisi War d8worth öğleyin uçakla şehrimize gelerek Fuardaki Amerikan paviyonunu ziyarette bulunmuş ve İzmir Fuarının kapanışında bulunmaktan derin bir zevk duyduğunu beyan etmiş vo saat 18 de Amerikan konsolosluğunda verilen kokteyl partiye iştirak etmiştir. Bu münasebetle tertip edilen kabul resminde Vali, Belediye Başkanı, Emniyet Müdürü limanımızda bulunan Amerikan filosu komutanları hazır bulunmuşlardır.
nkara ■ İstanbul kara yolu
Ankara, 20 (ANKA) — Ankara • İstanbul yolunun inşası süratle İlerlemektedir. Marshall Yardım Plânından faydalanılarak yapılmakta olan bu yol tamamlandığı takdirde bu İki şehir arasındaki mesafe otomobille 5,5 saatte alınabilecektir. Yeni bir sisteme göre yapılmakta olan yol, büyük makinelerin kum ve çakıl serpmesiyle ve tesm iye ’edilmek suretiyle yapılan bu yol bir yıl kar ve yağmura ter-kedilip üzerinde vesait işledikten sonra asfaltlanacaktır. Yolun genişliği 14 metre 40 santimdir, uzunluk ise 360 kilometredir.
Amerikan Askerî Yardım Heyeti Başkanının beyanatı Ankara. 20 (ANKA) — Amerikan Askeri Yardım Heyeti Başkanı Tümgeneral VVilliam H. Arnold, Türk ordusunun savaş kudreti ve yapılan yardımlar hakkında Ankara Ajansının bir muhabirine aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
“— Türk ordusunun ferden çok kıymetli elemanlardan mürekkep olduğu bugün bütün dünyaca teslim edilmektedir. Ancak modern harp tekniğinde ferdî kıymetler kadar mühim olan nokta ahenkli bir çalışma sisteminin kurulabilmesidir. îstanbuldakl basın toplantısında yaptığım teşbihi burada da tekrarlıya cağım. Bir ordu futbol takımına benzer. Oyunculardan bir kısmı bedenen ve teknik bakımdan çok yüksek kabiliyetli olsalar bile başlarında kendilerini takım halinde sevkedccek antrenör ve kaptanları bulunması şarttır. Bu İtibarla ahenkli çalışma sistemi dahilinde talim görmesine devam edilecek olan Türk ordusu çok kabiliyetli bir varlık olacaktır.,,
General. Türk iyeye yapılan vardım hakkında da şunları söylemiştir:
”— Yapılmakta olan yardımın arttırılıp arttın İm aması, dünya vaziyeti İle sıkı surette ilgilidir. Ancak dünyanın muhtelif yerlerindeki duruma dair mütemmim malûmat elde edildikten sonradır ki bu hususta kati bir şey söylenebilir kanaatindeyim.,,

AYRICA :
3 altın saat
3 gümüş saat 3 çelik saat
Bu kuramızda diğer dokuz dereceyi kazanacak olanlara sırasivle 9 kıymetli saatten birini hediye e-deceğlz. Aşağıdaki küçük kupon size nlr istikbal haârlıyabilir. Her gün İki makas darbeciyle bir kenara kovacağınız
90 kupon, size bir şans getirebilir
Bu kuponlar uıınıarn«azdır. 90 tanesini getiren okuyucumuz, bir kura .numarasına hıık kazanır. \y-rıcıı, aylık abone karnelerimizin her kapağı da 30 kit|K»n değerhıd(«-dlr. Kuponların kııra nunıarnhıriy-le değiştirilmesine 15 kanını 1950 ve kadar her gün matbaamızda de-varu edilecektir.
(----------->
T A H 3 I L KUPONU
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a-şağldaki kuponlardan 90 İane getirerek bir kıırc nunmniM a-lahilccokslniz.
} eni İstanbul"un
A "• I V '* 1 * i • • *
KüeONU
Y L 5. : I 1 8 T Lî 11 L
21 Eylül 1950
Sayfa 4
GÜNÜN
KONOMİK
w
Dünya dokuma ham maddeleri piyasası
Serbest ticaret
rejimi
Zeytinyağı ihracına müsaade edilmesi müstahsilleri sevindirdi
Eğenin pamuk merkezi: DENİZLİ
îngilterede yün stokları azalmıştır. Buna karşı yeni tedbirler almıyor
H İhtiyacı bile karşılıyamıyacaktır. Bunun için memleketto mevcut eski pamuk stoklarına müracaat fazla o-lacaktır. Gerçi diğer bazı pamuk müstahsili memleketlerde bu sone mahsul iyi olduğundan bunlar Ame-rikadnki noksanın bir kısmını karşı-lıyabılırler fakat ne de olsa Amerika bu sene pamuk bakımından sıkıntı çekecektir.
İçinde bulunduğumuz sonenin dünya pamuk IstihssLİlnln 27-28 milyon balya olacağı tahmin edildiğine göre bu miktarın da dünya İstihlâkinden çok noksan bulunduğu Aşikârdır.
Son za-
Londra. 20 (Hususi)
martlarda, dünya yün «tokları azalmış, uzakdogrıda husumet havası artmış ve stratejik kıymeti olan ham maddelerin istifine başlanmıştır. Bütün bunları gözönündc tutan Londra ticaret mahfilleri yem mevsimde yün fiyatlarının yükselmesi ve stok meleklerini tetkik etmektedirler.
İngiltere Dominyonlar Birliğinin yün stoklan hemen hemen tükenmiştir. Birlijhn stokları 30 haziranda 484.400 balya idi. Eğer arzediien 275.000 balyanın hepsi »enenin yansına kadar »atılırsa, sene sonunda yalnız 200.000 balya kalacaktır.
Avustralyada ham yün »atışları başlamadan önce, taranmış yün piyasasında hemen hemen hiç bir alışveriş yoktu. Herkes, yAni hem alıcılar hem de »atıcılar, yeni satışların alacağı vaziyeti bekliyordu. Avustralya yeni mevsim yün satışlsn başlar başlamaz, taranmış yün müstahsilleri mallarını piyasadan çektiler.
Ticaret mahfilleri geçen Bradford yün satışlarında olduğundan dalın pahalı yün fiyatları ile karşılaşacaklarını bekliyorlar. Fakat Sydney’deki yün fiyatlarına göre libre başına 230 peni alınması kararlaştırılmıştı. Fakat ne müstahsiller ne de müstehlik-1 ler alışverişe yanaşmıyorlar, piyasanın inkişafını bekliyorlar.
Amerika pamuk mahsulü
Londra. 20 (Husualı — Ziraat Ba-kanlığının salâhiyetti makamları tarafından yapılan tahminlere göre, bu sene Birleşik Amerika pamuk mahsulü 9.88 milyon balyadır. (Bir balya ağırlığı 500 libre). Bilindiği gibi geçen sene bu memleketin pamuk mahsulü 16,13 milyon balya idi. Bu sene mahsulünün bu derece az olusunda başlıca iki sebep mevcuttur. Birincisi pamuk ekim sahasının hükümet tarafından tahdit edilmiş olması, İkincisi de hava şartları ve haşerelerin yaptığı büyük zararlar. I-kincl sebep, pamuğun miktarını a-zaltUfrı gibi kalitesini de geniş mikyasta düşürmüştür.
Bu sene Amerika, 1946 yılından | beri en az pamuk mahsulü elde etmiştir. İstihsal olunan nıahsuî dahi-
Trabzon fındık piyasası
TrAbzon 20 (Husus!) — Trabzon fındık fiyatları ileri bir hamle daha yapmış ve 146 seldlktcn sonra, fif bir gerileme rar kılmıştır.
Mahsûlün pazarlara arz edilmesindeki İstiğna, ihtiyacım kabuklu fındıkla temin etmekte müşkülât çeken tüccarı, hazır mal mübayaasına mecbur etmekte ve borsada iç fındık Ü-zerine de ehemmiyetli alım satım olmaktadır.
kuruşa kadar vük-hafta ortasında halle 142 kuruşta ka-
Bu yüzden İç fiyatlarında da bir hareket ve yükseliş hissedilmiş, dün 302 kuruştan FOB Trabzon, 50 ton iş fındık muamelesi kaydedilmiştir.
Bu fiyatlara, alıcı mevcut İse de satıcılar çekingen davranmaktadırlar.
Fındık Kooperatifleri Birliği, her ne kadar seyyal bir fiyat politikası takip etmekte ise de daima piyasanın altında tutulan fiyatları yüzünden piyataya müessir olamamaktadır. Halen kooperatifin mübayaa haddi 135 kuruştur.
Fındık 340 kuruş
Parlste Tediye Anlaşmasının imzasından sonra, Ticaret Bakanlığı harekete geçiyor Parlste 19 memleket aracında aerbent ticaret rejiminin tatbiki İçin, Tediye Birliği tarafından anlaşmaya lüzum vardır. Dünkü çayımızda bildirildiği gibi, 19 memleket arncıııda tediye hususunda anlaşmaya varılmıştı r.
Bilindiği gibi, cerhect ticaret rejiminin tatbiki İçin, Paris tediye anlaşmalının İmzalanmam bekleniyordu. Bu hâdiseden sonra Ekonomi ve Ticaret Bakan-lığının, evvelce İzah ve tarif edildiği şekillerde, mevcut dış ticaret rejimine ek olarak ser-hest ithal listeleri İlân edecek- I tir.
Anknrndıın piyasamıza gelen haberlere göre Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının ay sonuna doğru yeni listeleri ilân edeceği söylenmektedir.
Adanada pamuk fiyatları yükseliyor Adana 20 (Hususi) — Adana borsacında pamuk üzerine olan muameleler büyük bir hararetle devam etmekledir. Bugünkü muamelelerde birinci akala 277 kuruşa kadar yükselmiştir* İzmir piyasasındaki fiyat tahavvüllcrlni yakından takip eden Adana tacirleri, bugün de külliyetli miktarda pamuk almışlardır. Fiyatların daha bir miktar yükseleceği, İzmir, Adana piyasasında nmî oldukça fiyat seviyesinin kolAy kolay düşmiyecegi muhakkAk addedilmektedir.
Verilmiş olan dört bin tonluk kontenjan, dâhilde zeytinyağı fiyatlarının artmasına sebep olursa, ihracat durdurulacak
Denizli pamukçularının iki derdi var: Su ve kredi
tzmlr (Hususi) — 4 bin ton zeytinyağı ihracına izin verilmesi istihsal bölgelerinde büyük bir memnunlukla karşılanmıştır. Zeytinyağı İhracatçıları Birliği İdare Kurulu yarın sabah yapacağı bir toplantıda, zeytinyağının asgari İhraç fiyatını ve İhraç sistemini Zeytinyağı İhracına si piyasada derhal termlştlr. Bugünkü
tAyln edecektir, müsaade edilme-tcairlerinl gös-flyat farkı yal-
nız 4 kuruştur. Fiilen İhracata başlanınca İç piyasada fiyatların biraz daha kabaracağı tahmin edilmektedir. Hükümetin zeytinyağı ihraç kararı, ticaret aleminde cetur bir adım olarak telâkki edilmiştir. Şimdi verilmiş olan 4 bin tonluk kontenjan, iç piyasalarda yapacağı tesirlere muallaktır. Yâni fiyat yükselirse Hükümet bundan başka ihracata müsaade etmiyecektlr.
KISA HABERLER
tah-
aene
fcv-
Pnmuk çiftçisinin ikinci ve mühim ihtiyacından birisi de “kredi,, davasıdır, Çünkü bir çok pamuk çiftçisi, çapa zamanında lâzım olan parayı te. darlk edemediğinden murabahacılardan yüksek faizle para temin etmek zorunda kalıyorlar. Bu suretle bir çok açıkgöz zenginler, çiftçinin sıkıntılı zamanından istifade ederek tarlasındaki pamuğunu çok ucuz bir fiyatla satın alarak karşılığında para veriyor. Böylece 100-110 kuruşa satılması icap eden pamuk, murabahacıya bir kaç ay evvelden 60 kuruşa satılmış olbyor. Bu suretle çiftçi yarı yarıya zarar ediyor.



ffNİ İST1NRIII 'UN BÜYÜK EŞYA KUR ASINDA iki talihli okuyucu mata; t.a.ş.
Dün Ticaret Borsasında fındık fiyatları 340 kuruşa kadar yükselmiştir. Alâkadarların ifadesine 16 bu ğ>
göre, milyon kilo kadar olan rekoltenin gidişle birkaç ay İçinde satılaca-anlasılmaktadır.
Demir tacirleri Belçikaya gidiyor
Müessesesinden 2 adet
Marka ELEKTRİK SÜPÜRGESİ’ne sahip olacaktır
fe, 9
Demir ithalâtçıları ile Belçika fabrikaları arasındaki ihtilâf lâf ların halline çalışılacak
Piyasamızda demir ithalâtçıları ile, Belçikanın demir ve çelik satıcıları arasında ihtilâflar çıkmıştır. Demir ithalâtçılarının İfadesine göre. Belçika fabrikaları akreditifi a-çılan mallan gününde tealini etmemiş. sipariş edilen fiyatlara göre mal teslim cdilemiyeceğinl bildirmişlerdir.
Demir ithalâtçılar, ve çivi fabrikatörleri, Belçika fabrikatörleriyle aralarında zuhur eden muhtelif şekillerdeki ihtilâfları yerinde halletmeğe karar vermişlerdir. Yakında, demircilerden mürekkep bir grup. Belçikaya hareket edecektir.
20//X/J950 Çarşamba
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsasında fuıdık fiyatları 340 kuruşa kadar yükselmiştir. Yağlı tohumlar, nebati yağlar üzerine de her günküne nispetle daha fazla muamele olmaktadır.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Borsacında faizli Çr 7 faizli muhtelif tertip Devlet Tahvilleri üzerine hararetli muameleler cereyan etmiştir. Altın piyasası ise cansızdır.
İzmir :
Çekirdeksiz kuru Üzüm piyasası bugün de gayet hararetli açılmak ciaklkalaı içinde 6 bin çuval üzüm satılmıştır. Balı Almanya seyahatinden avdet eden bir ihracatçının piyasaya müdahalesiyle fiyatlar biraz daha yükselmiştir. İncir satışları bir gün evvelkinin aynıdır.
İngiltereye işlenmiş incir sevkıyatı başladığı için bugünlerde ineli fiyatlarında bir kabarma beklemek lâzımdır. Pamuk piyasası canlılığını muhafaza etmekte, avanslı alivreler 325 kuruşu bulmaktadır. Çiğitli pamuk fabrika teslimi 117 kuruştan satılmış, daha sonra 118 kuruşa çıkmıştır. Büyük çiğitli partileri İçin 120 kuruşa alıcı vardır.
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA
Talihli bir okuyucu
HMET VELÎ MENGER Müessesesinden
A
1 adet
BOSCH
Marka
Buz Dolabına
sahip olacaktır
DAVET
4 eylül 1950 akşamına kadar Bankamıza mevduatta bulunsunlar arasında tertip edilen FEVKALÂDE PARA İKRAMİYE keşidesi bugün saat on birde Beyoğlunda ELHAM-RA Sinemasında İstanbul İkinci Noteri sayın KENAN ÖRERİN huzuru ile yapılacağından saygı değer bütün müşterilerimizi davet ve kendilerine İyi şans temenni ederiz.
NOT : İştirak numara kartları veya tevdiat cüzdanları davetiye yerine geçecektir.
A K B A N K
MEMLEKET
ve


Zeytin ve zeytin yağcılık kongre*!
Ankara 20 (Ankara Ajansı) — önümüzdeki ekim ayı içerisinde Ekonomi ve Tlcşret Bakanlığında zeytin ve zeytinyağcdık kongresi toplanacaktır. Bu kongre için dış memleketlerdeki ticaret ataşeliklerimize birer tamim gönderilerek gereken hazırlıklara başlanmıştır. Türkiye - Belçika ticaret müzakereleri
Ankara 20 (Ankara Ajansı) — Belçika ile anımızda cereyan etmekte olan ticaret anlaşmasına ait müzakereler, müsait bir hava İçinde İnkişaf etmektedir. Bugünlerde anlaşmanın kati hükümleri belli olacaktır.
Buz dolabı, çamaşır makineleri pahalılaşıyor
Bridgeport 20 (Y’ÎRS) — Birleşik Amerlkada buz dolabı, su ısıtıcıları ve bulaşık yıkama makinelerinin satış fiyattan artmıştır. Buna sebep olarak ücret ve ham madde fiyatlarındaki yükseliş gösterilmektedir.
M mır pamuk politikası
İskenderiye 20 (Hususi) — Mısır Hükümeti değişik kalite pamuk sahibi olmak İstemiyor, daha ziyade bütün dÜnyacA sevilen bir iki tip pamuk yetiştirmek arzusundadır.
Tarım Bakam pamuklan mahveden kurt salgınından bahsederek, bu sene bunun önünü aldıklarını söylemiştir.
İngiltere zeytin yağı piyasası
Londra 20 (Hususi) — İngiltere lthaiâtçîlan, açık umum! lisans üzerinden istediği miktarda zey-
tinyağı alabilecektir. Şimdiye kadar Gıda Bakanlığı İdaresi altında çalışan Zeytlrf Yağı İthalâtçılar Birliği, mahdut stokları likide edilir edilmez dağılacaktır. Birliğin 300 ton malı olduğu tahmin «dilmektedir.
Maamafih, Kore harbini müteakip dünyadaki panik havası İngiltere dahilindeki fiyatları yükseltecektir.
Komlsyonu, her tip pamu. fiyatlarını libre başına bir yükseltmiştir. Bir aydır İlk olarak fiyatlarda bir drği-
HAM PAMUK FİYATLARI YÜKSELİYOR
’ğ- Londra 20 (Hususi) — Ham Pamuk ğun peni defa
şlklik olmuştur. Buna sebep olarak New-York‘taki hareket gösterilebilir. Amerikada Fabrikaların artan taJcbi karşısında pamuk fiyatları libre başına 3 çeyrek sent artmıştır.
BATI ALMANYA - YTTNAN TİCARET ANLAŞMALARI
* Frankfurt 20 (Husus!) — Alman ekonomik haberler ajansı VWD‘-nin bildirdiğine göre, Yunan Hükümeti, haziran ayında yanda kalan Batı Almanya-Yunanlstan ticaret anlaşması müzakerelerine devam edilmesi İçin Alman delegelerini davet etmiştir. Ajans, bugünlerde Almanyanın bir heyet yolhyacağını ümit etmediğini de ilâve etmiştir: zira Alman Ekonomi Bakanlığı mensuplan, yapılmakta olan Torçuay gümrük mÜFflkf’ releri vle
• • •*
meşguldür. Maamafih, müzakerelerin nerede yapılacağı hakkında bir karara varılması beklenilmektedir.
Denizli (Hususi ı — Çürüksu ve Büyük Menderes Nehirlerinin kucaklamakta olduğu engin Denizli ovası, Eğenin bir pamuk tArlası sayılır. Son yıllarda sahası ve istihsal kapasitesi çok artan Denizli pamukçuluğu büyük istikballer vadetmektedir. Bugüne kadar öküz ve beygirle yapılmakta olan pamuk çiftçiliği gün geçtikçe makineleşmektedir. Sulanmak imkânı temin edilen bir karış toprak dahi pamuk tarlası haline konulmaktadır.
Geçen sene altı milyon kilo mln edilen pamuk İstihsali, bu on milyon kiloya yükselecektir.
Toprak ve iklim bakımından
kalAde elverişli olan Denizli ovası, henüz yüzde yüz sulanmış değildir. Bayındırlık Bakanlığı tarafından ve uzunluğu 46 kilometre tutan ıBöce-H) kanalı, her ne kadar Çürüksu ve Gökpınar deresinin sularını bir kısım araziye boşaltmakta ise de bu devlet kanalından da umulan netice alınamamış 26 bin hektarlık bir arazinin sulanması lâzım gelirken henüz 11 bin hektar tarla sulanmaktadır. 5,5 milyon lira harcanılarak vücude getirilen bu tesisin yüzde yüz faydalı olabilmesi için 280 bin lira daha sar-fedllerek tesisin ıslahı icap etmektedir. Diğer taraftan Büyük Menderes Üzerinden alınması tasavvur edilen sağ ve sol sahil kanallarının da bir an evvel ele alınarak yapılması şarttır. Çünkü Denizli pamukçularının büyük ve hayati dertlerinin başında •u geliyor. Pamuk suyu dâvası Denizli ovası çiftçileri için halli zaruri bir inkılâp meselesidir. Su yüzünden bir çok hâdiseler, kanlı vakalar çıkıyor. Dâvanın Hükümetçe ele alınması ve halledilmesi Denizli pamuk istihsali üzerinde müessir rol oynayacaktır.
Tarhan Toker
Yunanistan
cam sanayii
iktisadi İşbirliği idaresinden yardım görüyor
Washlngton 20 (Husus!) — Wa.
shington ve Atlnadan bildirildiğine göre, Atlımdaki Kimvev! Maddeler Yunan Anonim Şirketi Cam Fabrikasının yenileştirilmesi ve genişletilmesi İktisadi İşbirliği İdaresi tarafından kabul edilmiştir.
Otomatik tesisat, istihsal masraflarını ton başına 80 dolar veya takriben % 35 indirecektir. Aynı zamanda yeni makineler İstihsali 12 790 tondan 21.930 tona yani. % 70 arttıracağı tahmin edilir.
kâfi derecede
1951 yılı İkramiye Plânımızın mühim yeniliği:
Yılda 6 Evden


150 Talihliye
Hesaplarında birikmiş para kadar İkramiye vermektir.
(Bir kur’a numarasına en çok 2500 lira)
Bu da
milli tasarrufu teşvik İçin bankamızın bir hizmetidir.
YAPI ve KREDİ BANKASI
DÜNYA
BORSA
ve
Dünya Bankası istikrazatında faiz haddi
Paris 20 (Hususi) — Dünya Bankan Reisi Eugen Black bir basın toplantısında, Bankanın bundan son-rAki istikrazlarda faiz haddini İndireceğini bildirmiştir. Banka şimdiye kadar yaptığı İfrazattan senelik olarak % 1 1/2 nispetinde faiz hesap ediycMu. Bundan sonra İlk altı ay İçin yüzde 3/4, bundan sonraki aylar İçinde yüzde 1 3/4 nispeti üzerinden faiz alınacaktır. İkraza! daima senelik olarak verilecek fakat her sene yeniden uzatılabilecektir.
1949 da bu şirketin bütün istihsali dahil! piyasada sarfedilmiştir. Gele, cek iki yıl zarfında yılda 3.700 ton cam eşya Akdeniz piyasalarına ihraç edilecektir. Fakat 1952 yılının sonunda fazla istihsalin % 60 mm dahil! piyasada satılacağından ihracatın azalacağı tahmin edilir. Zaten maksat, bu şirketin büttln istihsali-nin memleketin ihtiyaçlarını karşılamasıdır.
Amerikan ihracat kontrolü sıkılaşıyor
Washington 20 (Hususi) — Otuz eylül gece yarısından itibaren Ame-rikada 39 u demir ve çelik sanayi mâmulesine yeniden ihracat kontrolü konulacaktır. Yalnız Kanndoya yapılan ihracat bu kontroldan muaftır.
Amerikan Hükümetinin aldığı bu tedbirden maksat dahilî pazarda memleketin savunması İçin lüzumlu olan maddelerin kâfi miktarda bulunmasını sağlamaktır.
Bilindiği gibi geçen mart ayında A-merika, demir ve çelik sanayiini kontrol listesinden çıkarmıştı. Çünkü o zamanlar dahili pazarlar bu çeşit mala doymuş ve bunda asker! bir ihtiyaç olacağı düşüncesi de mevcut değildi.
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA
Talihli bir okuyucu
BAYAS
MOBİLYA
MAĞAZASINDAN
Son Model
Koltuk ve Masalara
sahip olacaktır
r
PİYASALARI
KAMBİYO
Istonbu 1 Borsası
Açılış Kapanın
1 Sterlin^ 7.M.5U 7.81
lOO Dolf'f 280.- 280.—
100 Fr. Frangı « 0.8Ö 0.80
100 İsviçre Fr ... 04.03 64.03
100 BelÇ. Fr....^. 5.60 6.60
100 İsveç Kr...— 54.12.60 64.12.60
(00 Florin 736Ş.40 73 68.40
10U Ulrot 0.44.12# 0.44.128
100 Drahmi 0.01 H76 0.01.878
100 Eecoudos 0.73 00 9.73 90
Altınlar
Bugün Etikl kur
Lira Lira
Külçe YeıI Gr. 1.80 4.80
Hu İçe ürjı'UAia — —
Cumhuriyet ... — —
R*»şa( 37.— 37,-
1*1 A m 11 e«»e«eweee» — —
30.10 30.—
Inzlllz 44.— 44.—
Fransız kok ...
NapolAon 11J - — **
İsviçre ...o —
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre F ranın
23.0JM0
Duruma En aşağı En yukarı
Türle Lirası 1.- l.ıO
Dolar 4.33 4.84
S t o r li n jj 10.71/ 1090
Fransız Frangı 1 16 1.10
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
IkramlycH tahviller 5cö 1933 Ergani Kapanış (•)
22.50 24.-
193b ılcramiyel) 20.25 20.-
Tcö Millî Müdafaa 1 - 21.20 21.-
194) Demiryolu IV 97.65 08.-
%6 194) Demiryolu v 98.50 08.45
1/2 1949 İkramiyen 05.30 100.-
Diğerleri
164) Demiryolu VI 96.10 100.-
%6 K&Jkınma 1 96 10 98.—
eş 11 96.50 98.-
C İt tXX' eeeeee 96.50 99.-
%6 1040 İstikrazı l. 96.50 98.-
%0 1948 letlkrar.ı U,....- 96.50 100.-
Tr6 Millî Müdafaa I 97. öO 99.-
^6 1940 M I 21/10 22.-
?c7 1934 Sivas-Erzurum 1... 21.05 20.3(1
7 İPM ” •' I1.-V1L... 21.25 21.-
%7 1941 Demiryolu 1... 20.25 21.61
7 194) “ H... 2o.no 22—
%7 194) - Ul... 20.30 22.-
"J7 Milli MUdaro» i... 2).— 21.46
%7 - H .. 20.85 •22.-
M ’• • İU... 20.85 20.90
%7 *• - IV .. 21.26 21.20
Şirket Tahvilleri
Î.C. Ziraat Bankası 124.— 124.—
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 111.— UL-
99 99 99 Q — —
M »• «^00 22 30 69.-
•• ,, M Omca. Senet. 63.— 67.60
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası ....w 124.— 120.26
Türkiye h Bankası 30.— —
Türk Ticaret Bankası 6.— 5.-
Aralan Çimento w. 16 20 16 26
Şark Değirmencilik - 23.26 23.60
Milli Reasürans 16.- 16.20
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi Fonslve 1903 . 1 172,—
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Bugün
Eski Kapanış
Bugün
Son Kapanıp
Hububatı
Buğday yumuşak (TUc.) Buğday Ofla ...............
Arpa yemlik (dökmo) ^.... Mısır tan (çuvalı) Fasulya tombul ..
Faaulya Çalı sert ...........
tCuşyemi
Mercimek Jnrmızı kabuk. Mcrcimok yeşil «•••»••••••e•••»*• Nohut natürel ............
Tıığlı tohumlar s Ayçiçeği tohumu Keten tohumu ... Kcnölr tohumu 3uaam
Yer fıstığı kabuklu
Kura McyvnloT ı nndık (kabuklu orvrl) — Findik (İÇ tombul 1950)... C«v|ı (kabuklu) Cevls (İç natürel)

Duknmu nam Maddelerlı nrtlk lan» mal) .........
liftik (Nalürel) ........
Yapak Trakya (Kırkım)
Ham derileri
flıgır salamura (kasap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
Nobntl Yağları
Zeytinyağı (E.W. 3ummvrı£n (Ruf. Ayçiçeği (Kufine
Fındılı va(tı (ÇOrUHl
tenekell) sıra) çıplak)
30.—
29.08
22 20
36.—
35.10
30.—
36.—
46.—
77—
85—

340.—
305.—
210.—
235.—
205.— löu.—
29.05
29.30
18.10
23—
33—
16—
35— 31 — 43—
21.—
36—
48.—
34,—
78—
m—
55.—
690.—
300»—
183.—
205.—
210.—
245 —
24K>.—
150.—
150.—
UıOm çekirdeksiz No.9 tncir A ecrlal No, 8....
B terin No. 108 Akait i ^,... A kain II AkAİe LU----------
veril ........w.
veğı (rafine) we çekirdeği
•t
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Pamuk
Pamuk
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
72 —
42—
35— 320— 196— m— 172.8 109— 16—
69.—
36—
35.-320— 190.-160.-160-llll—
17—
Adana Ticaret Borsası
Akala İl Hatay)
Akala
Akala Akala veril veril
(Adana) n tu .—
i .....
LL
275.—
27li.—
Trabzon Ticaret Borsası
FlNPfH
a) *60 randımanlı kabuklu tombul ...M.
b) tç sıra kontrollü
142 —
300.-
135.—
290.-
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak *^*. Buğday sert Arpa
28.—
27.—
29.-
28.-
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dün £skl ku?
Hağday (Buşell=Sent) 260 1/4
Sert Kış mahsulü No. 2 260.—
Kırmızı '• *' No. 2 228.— 228.—
fanilik Mlddllng (Ubr.»l=S.Bt)
h.k ı m •«••••••••••••••••«•• 41.07 41 50
A rU 1 1 k ••••«•••••••••«••• «•«••• 41.14 41.15
Mürt »••••«••••«■ ••• • •• «•••«• «••••••«* 41.18 41.18
Tiftik (Libresi=8 en t)
No. 1 116.— 103.—
Fındık (TJbreıi—Sent) r.....
Kabuklu yeril İri — —
ort® — —
C./€V3.n( 1q Ithfll mri-lj 50.— 52.—
Eketra iri iç ithal malı 65.— 51.—
Kuru Um ti m (Llbresi=Sent) 11 V4
Thompson çekirdeksiz »eçme ... U 1/4
Krtrn tohumu (ÖuşeH = Doiar) ... 3.65 3.83
M ı n n bm polis >•••• • ••••»•••••••
Knliây (Llbr(!Sİ=Sf*T)t) 1U3.— 103.—
Levha-tcneke (100 libre dolar) 1.30 7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterlin#) 75.— •W 4% 73.-
ES om y •*•»«•*••***
K ft 1 k İH fi »3.— 72 —
Ver fıMığı Hindistan 83.— 64.50
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Llbre«l=Fiyat) — —
wl Sıra malı ” M — —
Tün Anadolu M '* — —
Trakya —
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=Tallan) —
Ashmounl Kim el.variı F/G. 109.— 99.25
Karna k Uzun elyaflı F/G. ... 115.- 131.— |
p) Gününde Boreada muamelesi loecü «dilmemiş LAhvUat ve eehamm ara ye taleplere göre taayyün eden takribi yijaaa değerleri»

21 Eylül 1930
YENİ İSTANBUL
E&yfa fi
Bul sar ist andan gelen ırkdaşlarımız arasında

Millî servetlerimiz :
Bizde bulunan porselen toprağı
Pasaport harcı V6 yol masraflarını Çekoslovakyadakinin aynıdır
ödemeğe bir ev bedeli ancak yetiyor
Göksu çömleklerimiz, AvrupalIların da
alâkasını çekiyor
^Bulgaristan'da dört seneden beri pirinç yüzü görmedik. Çocuklar pirincin ne olduğunu bilmezler bile (Hususî surette Edirneye gönderdiğimiz Mehmet Atakerin notlan)
güçlükle
iplerden diplerln-
üzerine okşayan emziren Küme küme dertleşen de.ll-
âni va-
hayır sahibi 500 kilo ekmek yolladı.. Göçmenevinden çıkıyoruz... Biz gazeteciler, bir zelzele, bir yangın bir âfet felâketzedelerini bu dekor içinde bitkin halde çok defalar gördük.. Fakat bu perişanlık tablosu içinde gülen ve mesut olan insan kütlesine tik defa tesadüf ediyorum^
nlR tanıdığımın evinde, topraktan ® yapılmış çok güzel vazolar ve biblolar görmüştüm. Kendisini zevkinden dolan tebrik ettim. Böbürlenerek: "Fransadan yeni gelmiş... Beyoğlundan aldım. Güzel ama çok pahalı” dedi. Aradan bir müddet geçtikten sonra bu tip vazo ve bibloları İstiklâl Caddesinin vitrinlerin-
ya-

Arş” mı, “Marş” mı ?
Ahmet Rasim, OsmanlI Tarihini nasıl yazdı ?
• Yazan : Feridun Yerlİci
Kapısında polis bekleyen, duvarları parmaklıklarla çevrilmiş göçmen evinin ağız ağıza muhacirlerle dolu olan bahçesinde kendimize yol açabiliyoruz...
Ağaçtan ağaca gerilmiş çamaşırlar sarkıyor. Duvar
de çadırlar.... Her adımda ayrı bir sefalet levhasLvle karşılaşıyorum. Kuru toprağa yayılmış bir kilim oturan dedesinin sakalını mini miniler... Yavrusunu analar... kanlılar
Sol tarafta bir kalabalık görerek yaklaşıyorum.. Motörün kudreti kâfi gelmediğinden el İle müteharrik tulumba ile kuyudan su çekiliyor... Bir yandan şişeler, testiler dolduruluyor, bir taraftan çamaşırlar yıkanıyor. Fakat bu tekne İçinde bile değil, taş üstünde çitilenlyor.
Binanın pencerelerine yerleştirilen oparlörlerden muhacirlere dinletilen Ankara Radyosunun sesi “Aşk güzel hayat güzel,, şarkısını çalıyor...
1000 göçmeni barındıran binanın İçerisine giriyoruz.
Göçmen Evi Müdürü Mümin Güler. Yeni gelen muhacirlerin yerleştirilmelerine nezaret ederken, iskân Müdürü Nebil Barlas’m riyasetinde diğer memurlar da göçmen fişlerini, tabiiyet beyannamelerini bir an evvel doldurmak için hummalı bir faaliyetle çalışıyorlar.
Binayı geziyoruz... Yeni gelenler eşyalarını emanet odasına bıraktıktan sonra doğruca hamama alınıyorlar. Sonra çiçek ve karma aşılan yapılıyor. Yalnız hamileler ve emzikli kadınlara iğne vurulmuyor. Doktorlar bunları ayrıca itinalı bir temizlik muayenesinden geçiriyorlar.
Üst katlardaki yatakhaneler oldukça muntazam. Fakat mefhumu karı kocalık cut değildir. Kadınlar ayrı yatırılmaktadır.
Hastalar, kadın ve
rinde ayn ayrı yatırılarak tedavi e-dillyorlar... Doğum odasında yeni dünyaya gelen bebekler, daha dün doğuran ana. bugün ayakta dolaşabiliyor... Şimdi burada hemen hemen her gün bir doğum olduğundan yakın-
burada aile durumu mev-ayn, erkekler
erkek revirle-


a.








I




»e


♦I
da bir ebenin geleceğini söylediler.
Şimdiye kadar gelenlerin sayısı 25 bini geçiyor, bunların 768 ini Yuna-nistandan gelen göçmenler teşkil ediyor. Göçmenlerin yüzde 60 ı da kadın...
Geçen hafta vizesiz gönderilen çingeneleri İade etmemize kızan Bulgar-lar. 1650 kişilik bir kafileyi 350 metre uzunluğunda bir katarla bir anda göndermişler... Göçmen evi bu tehacümü beklemediği halde yine zlfesini yapmıştır.
Gece beton koridorlara hasırlar
yılarak gücü kuvveti yerinde olanlar burada yabalıyorlar.
Şimdi günde 5000 kişiyi yatırmak üzere tertibat alınıyor.
Muhacirlerle konuştum...
Şumnudnn reneber Hüsnü Hatip, bana şunları anlatıyor:
— Bulgarlar son zamanlarda Komünist Partisine girmemiz için bizi yine tazyika başladılar. Ekmek kuponu vermediler. Evimi güç halle yok bahasına 160 bin levaya sattım. 200 leva ile Edlrneye ayak bastım.
— Peki bu 160 bin levayı nereye harcadın ?
— Pasaport masrafına.
— Bir ev bedeli bir pasaporta nasıl gider...
İzah eder misin...
— Anlataym beyim. 25.000 leva tapuda takrir verme masrafı, 25 bin leva askerlikten müsaade kâğıdına 30.000 leva benden bakaya vergi borcu diye aldıdar. 64.000 leva pasaport alabilmek için Opuştunadan (Pasaport dairesi) istenilen 17 evraka harç masrafı olarak ödedim. 6030 leva Si-vilingrada, 1700 leva da Edirneye bilet parası verdim.
— Peki, parası pıyor ?
— Elbisesini, Böylece gelmeye
Kilime iskân Müdürü göçmenleri yerleştirmeye çalışıyor.
olmamdan
Rsslnıln nasıl olup da bir tarih kitabı yazdığına bir türlü akıl er-diremcmlştlm. Bunu kendisine ıo-raınazdun. Zaten
olmayanlar ne ya-
eşyasını satıyor... çalışıyor...

Kızılayın açtığı aşevlnde siyah yeldirmeli beyaz başörtülü kadınlar makama kırıyor... Kazanlar kaynıyor. Bembeyaz, hattâ Istanbuidaktierdcn daha beyaz ekmekler göçmenlere dağıtılıyor. Ben tarafta yığın halinde siyah, küflü Bulgar ekmekleri atılmış duruyor. Bahçede bir kaç grupa yaklaşarak, ayn ayn vaziyetlerini




4
ı
r
A
v
*

4j

V.


u m . bunu
mukimli
*
T
■ i




4 r Ab
& 3


’ ’





r a i
a



Göçmenevinde doğan bebeklerden bir grup.
KAHRAMANLAR ALAYI
ROGNES REGİMENT
Son dünya vakalarından heyecan alan casusluk aşk ve kahramanlık şaheseri


Orijinal kopyası
Türkçe kopyası

SÜMER TAN TAYYARE FERAH
Beyoğlu
Pangaltı
o

Bursa
Şelızadebaşı
ÖZEN FİLM
Bu gördüğünüz ailenin BıılgarManda evi barkı vardı. Şimdi hasır üzerinde yaşıyor.
sordum. Hepsi de rahatlarının iyi olduğunu, verilen yemeklerle karınlarının mükemmel doyduğunu söylüyorlar...
Çay, tatlı, şeker namına bir şey verilmemekle beraber zaman zaman karpuz ve kavun dağıtıldığını öğrendim.
Bu hazin sefalet dekoru içinde bile hayatlarından memnun olduklarını söyleyen bu insanlar terkettlkleri kızıl topraklarda kfmbillr ne büyük mahrumiyetlere katlanmışlardı.
Şimdi gününü bir hasır parçası üzerinde geçiren, karnı acıktığı zaman bir kap yemek bulabilen BulgarJstan-dan kaçan ırkdaşlarımıza bugün sadece hürriyet havasını teneffüs etmek, sonsuz bir saadet veriyor... Dört gün sonra sevkedileeeklerini, Hükümetimizin kendilerine toprak ve ev vererek refaha kavuşturacağına inanıyorlar.
1916 yılından beri pirinç yüzü görmeyenler. hele pirincin ne olduğunu bile bilmeyen küçük çocukların etli pilâva zevkle kaşık atışları görülecek şeydi.
Göçmenevl Müdürüne, zenginler, aş ocağına yardım ediyorlar mı diye sordum:
— Hayır, şimdiye kadar yalnız bir
Yazan î
Gralıanı Greeno
Ahmet Rasim bundan on «ekiz yıl önce bugün ölmüştü.
Sıra hcplnılxe geliyor. Artık benim de sıraya glrmla korkuyo r Rahmetli Işltseydl, hakkak
gözlerini devirerek bana ters ters bakar ve başlamasa bile beni böyloce kor kuturdu.
Ahmet Raslm-la babamın bir doNtları vardı. Süleyman Bey. Kim olduğunu pek İyi hatırlı-yanııyorum. Re-razitta oldukça büyük bir konağın sahihi İdi. üçü beraber l-çerlcrdl.
Babam öldüğü taman ben on beş yaşında i-dlnı. Cenazede ÜCÜıulcn geri kalan İki dost
Ahmet Ruslm İle Süleyman Bev kolkola yürüyorlardı. Karacaıılıme-de girerken tanı arkalarında İdim. Ahmet Haslın Süleyman Beye doğru eğilmiş, gûya kulağına şunları söylüyordu. Halbuki ben duydum.
— Bak Süleyman. Asım gitti. Sıra sende, ayağını denkal.
Babamın ölümünden acı duyduğuna bugün dahi İnanıyorum. Ancak en kederli durumlarda bile $aka yapmaktan va/gcçenıczdl. Anlaşılan kendini alamazdı.
Çocuklar ezberci diye aşağılık görürler ama gerçekten okıılda bazı dersler vardır kl, meselâ tarih gibi. hemen bcnıen yalnız hâfızayn dayanır. Bu dersi aklında hem dr hiçbir zahmet çekmeden tutabilenler. İşte bunlar çocukluk çağımla arkadaşlarının sinirine dokunan çaresizlerdir. Çocukluk çağında diyorum, çünkü bunların büyüdükten sonra gerçekten çarcslzlbre ça^ re bulduklarını çok defa gördüm.
Ben de bu sözde çaresizlerden olmağı isterdim. Ne yazık ki karşı tarafla yer almış hııhıııııynrdum. Tarih en korktuğum dersti. O sıra sıra günleri ve yılları bir türlü aklımda tutamazdım. Bir çok »ıkıntılara katlanarak daracık bütçemde yaptığım biriktirme İle Ahmet Raslmln dört büyük ciltli (OSMANLI TARtHtlnl »atın aldım. O nevide yazılmış tarih kitaplarının hattâ en İyisi olduğunu İddin edebilirim. Bütün yazı hırında dilimizi büyük bir ustalıkla nasıl bir hamur haline sokııp Işlo-amlşse Ahmet Raalm o kitabında da tedaiyi en fayda verici hlr vaMita olarak kullnıımasmı bilmiştir.
Ahmet Raslm'ln (OSMANLI TA-RtHÎ)nl okuyarak Osmnnlı tarihini Öğrenmiştim. Ama Ahmet
Mendili İle ağzını örten Martin» boğuk bir ses çıkarmış:
— ifadır.
— Buy Dextcr olduğunuzu sandımdı. Bay Dezter içlıı bir hafta müddetle bir oda tııtııldıı.
— öyle mi ? Bay Dexter ben’lm. •
MartiıiN'iıı daha sonra bana arılattığına göre o dakikada şöyle bir muhakeme yürütmüş: Lime, onu, Marllııs adiyle değil do Devter adiyle kullanmak istediği İçin o(layı I)exter adına tııtmııştıı... Tam bıı sırada biri yanına gelerek:
— Vçaktan İndiğiniz vakit sizi karşılayacak kimse bulunmadığına pek üzgünüm Bay l)exter, demiş. Benim Adım ( rahbhı'dlr.
Bıı sözleri söyleyen zat, şişmanca, orta imiş. Martin», gözlüğünün bağa ret etmiş.
Adam yine özür dilemiş:
— Bizden birisi tesadüfen uçakta bulunduğunuzu öğrendi,
yanlışlık eseri olarak gelmlyeceğlnlzi bize iniştiler. Fakat metinde bir kaç kelimeyi Okuyamadık, veçten bahsediliyordu. Frankfurttan o haberi alır almaz sizi karşılamaya gideyim dedim aınn yet İşemedim. Mektubumu buldunuz mıı?
Martlııs yine boğuk sesiyle:
— Evet ”gihl bir şey mırıldandı.
— Sizi gördüğümden dolayı derin bir heyecan dıığumıı HÖylemek de isterim...
— İltifat r(ll.>orNunıız.
— Daha çocukken bile, asrımızın en blkylik olduğunuz kanaatine varmıştım.
Mantin* dudağını buruşturdu. Ağzını açıp bir
şür sözü söyllyecek halde değildi, ( rahbln’e ancak lılddetll gözlerle hakahildl; fnkat onun kendisiyle alay ettiğini sanmak da İmkânsızdı.
— Telif ettiğiniz eserlerle tercümelerinizi Avustur.vada geııiş bir okuyucu kütlesi takip ediyor Ba.v Prova,, çok okunmakta,.. (»(lur.
Martin» elden geldiği kndnr düşünmeye çalışıyordu.
— Odamın bir hafta İçin tutulduğu »öylendi değil mİ?
— bA(*t.
— Çok teşekkür ederim.
— Karşınızda gördüğünüz Bay Schnıldt »İze her gün yiyecek veslLularıııızı verecek. Belki az da cep harçlığına İhtiyacınız vardır. BuiiiiiiIu ıneşgııl olacağız. Yarın belki dlıı-leıııııck, ınulılti biraz (mııııınk İstersiniz.
— r \ et
— kılavuza ihtiyacını/, varsa onu da temin ederiz tabii, öbür günüıı akşamı Eııntltüde muasır roman hakkında kü-
bu merak böyle sorgu halinde o ib manlar kafamda krlstal-leşmcmlştl. Üç dört yıl önce «klima geldi. To rıınu Osman Nihat Akın'a sordum. Güldü. ”0-nun hikâyesi vardır. Sana anlatayım.** dedi va anlattı.
Ahmet Raslm otuz otııı beş yaşlarında İken (Encümeni Maarif) ta âra I-mls. Bu (Encümen) II inci Hamli devrinde lırr nevi eğltlın İşleriyle uğraştığı gibi dil nırıe-Irlerlyle da İlgilenir bir kıırııl lınlş. Encümen üyelerinin çoğıı da sarıklı sakallı
yaşlı başlı, hem kimselermiş.
Bir gün bir kelime üzerinde bir tartışma nlııııış. Askerlerin verdimi komut arş mıdır, ıııurş mıdır?
Sakallı ve sarıklı üyelerden birisi bunun (ARŞ) ohluğuını ve (.'nğatayen bir kökten gelilIbİnI gerçek bir hllghıe yarıışır bir eda ile iddia eder. Hemen bütün üyeler bıı tantanalı İddiayı kabul e-rter gibi bir tavır takınır. O zaman A. Rahim şıııılnrı söyler.
— Bunun dogrıısıı (MARŞ) tır. Fransızca (Marehcr)den gelir. E-mlr »Igıısıdır.
Kırım savaşından sonra Fran-'sız AMkerlorimlçn hlr birlik (Ra-bıâlDııin muhafızları arasına sokularak İstanbulda alukonıılnıuş. Bunların çavuşu talim yaptırırken yürümeleri İçin emir verdiği zaman (Marş!) diye haykırırmış. Bizimkiler (M) slııl yutmuşlar. Bunu (Arş) diye onlardan almışlar.
O yüksek (Encümenle nasılsa girebilmiş olan hıı toy üyenin akla pek de yakın gelen bu İzahına çok hiddet buyuran sakallı ve sarıklı üye o zamanın edebine göre Ahmet Raslm'e hemen çatmış.
— Demek siz oğlum. tarih de bilirsiniz, diyerek?
Bııııa kızan va hemen (ENCÜMEN) den çıkan Ahmet Raslm e-vlııe kapanmış, aylarca ııiraşmış ve hııgüıı belki yeni harflerle dalın basılmamış ohlufru için kitaplıklarımızın sadece süsü olan o (OSMANLI TARİH) İni yazmış. BaNtırmış. Bütün bunları yaptıktan sonra bir gün yhıe (ENCÜMEN )e gitmiş, eserini sarıklı ve sakallı üyenin Önüne ko.vmıış ve,
— Efendi hazretleri, ben İşte bu kıiılarcık tarih da bilirim, demiş.
Eseri bugün okurken İnsanın o Ihtlynra teşekkür rdeceftl geliyor.
de teşhir edilirken seyrettim. Daha sonra da gene aynı malİArı; Fran-sadan geldi, Çekoslovakya dan İthal edildi, halis Italyan malı, fırsatı kaçırmayınız” avazelerl arsamda İşportacıların ellerinden kapışılırken gördüm.
Geçenlerde, ecnebi dostlarımdan birisi: "Göksuya gidiyorum,, dedi. Kendisine hararetle tavsiyede bulundum. Eskilerden işittiğim Göksu â-lemlerinl anlatmak vo şimdi metruk bir halde bulunan bu canım köşeyi biraz kıymetlendirmek istemiştim.
”— Hayır hayır, Göksuyu gezmeğe değil, oradaki büyük bir seramik atölyesine, bazı şeyler almağa gideceğim, enfes şeyler yapıyorlar ve çok ucuza veriyorlar. Sizin gizli kalmış sanatkârlarınıza hayranım azizim” dedi. Merakımı mucip oldu. Yapılan şeylerin mahiyeti hakkında İzahat istedim. Anlattığına göre bu mütevazı köşede, topraktan ne yapmak imkânı varsa hepsi yapılıyordu. Beraber gitmeğe karar verdik.
¥
Dere konarında güzel tanzim edilmiş ve çiçeklendlrilmlş bir bahçeden geçtikten sonra, tek katlı geniş bir binaya girdik. Duvarlara asılmış, yerlere serilmiş, tavandan sallandırılmış, ortadaki masaların üzerine sıralanmış binlerce toprak mamûl. müşterisini bekliyordu. Dip taraftaki tezgâhların başında dört kişi hiç durmadan topak topak çamura muhtelif şekiller vermekle meşguldüler. Hayret ettim. Toprağa bu kadar çabuk ve mahirane şekil verildiği İçin değil, şekillenen çamurların Beyoğ-lunda Fransız. İtalyan, Çekoslovak mamûlâtı diye satılan seramiklerin aynı olduğu için, hayret ettim. Ve ne için, ince sanatları kendimize yakıştıramıyoruz, bunlar, yerli malıdır; diye İftihar etmiyoruz, evlerimizde teşhir ederken muhakkak yabancı bir etiket takmak mecburiyetini hissediyoruz, diye de hayıflandım.
*
Bu sanat köşesinin sahibi olan Mahmut Tokay anlatıyor:
"— Aslen Bulgaristan TÜrklerin-denlm. 25 yıl evvel Bursa Ziraat O-kulundan mezun oldum. Daha o vakitler ana yurtta seramikçiliğin çok geri olduğunu müşahede etmiştim. Onun İçin oğlum Mıthada. Bulgaris-tanda seramik tahsili yaptırdım. 1940
Yazan ı Şevket Evliyagil yılında anayurda hicret ederek gördüğünüz bu yeri aldım. Şimdi maaile bu işle meşgulüz, itiraf edelim ki Muamele Vergisinin ağırlığı karşısında sanatımızı lâyıkiyle göstermek imkânını bulamamış, durumdayız. Onun İçin hâlâ çömlekçiliğima iptidai bir vaziyettedir. Kanunun himayesi temin edilmedikçe de bu iş maalesef böyle devam edecektir.’* dedi.
Bu hususta, meselâ ne gibi bir kolaylık düşünüyorsunuz diye sordum. Cevap verdi:
”— Muamele Vergisinin 12 net maddesine, çömlekçilik sanatı istisnadır kavdı konsa, acaba çömlekçilik bizde de diğer memleketlerde olduğu gibi "fayans-porselenellik seviyesine yükselemez mi? Bu sayede Türk çl. niclliginln, ta Selçuklardan gelen şöhreti, yeniden İhya olunamaz mı? Himaycsizlik, bu sanatı o kadar kör-letmlştir ki, mahallî çömlekçilikler dahi gün geçtikçe sönmekte, gerilemektedirler. Aynca mezkûr sanata karşı olan hevesin de her gün biraz daha sindiğini müşahede etmekteyiz. Nitekim, Güzel Sanatlar Akademisinin seramik şubesine kaç kişi, nin devam ettiğini sizden sormak isterim.
Bu sanat, Yunanlstanda, ltalyada, Macaristanda, Avuatpryada. AJman-yada ve bugün en çok dövizimizi çeken Çekoslovakyada pek İleriye gitmiştir. 1944 yılının sonlariyle 1945 yılının başlarında toprak İşlemedeki geriliğimizin acısını bütün millet birden çekti. 250 - 300 kuruşa adî fincanlar satın aldık. Halbuki biz-deki porselen toprakı kalite itibariyle Çekoalovakyadakine müsavidir. Bu toprağı ince bir zevk ve zekâ ile işlememek, hattâ İhraç imkânlarını aramamak günâhtır.”
¥
Mahmut Tokay. bize, atelyeainln muhtelif kısımlarım gezdirdi ve izahat verdi. Muamele Vergisinin alırlığından kurtulmak İmkânını bulursa, daha neler yapabileceğini anlattı. İftihar ettim. Sev.mli bir aile imletmesi karsısında bulunduğum için, kıymetli ve vatansever bir sanatkârla konuştuğum için, eserlerini, Avrupa mamûlleriyle avnt ettirtmiye-cek derecede basan gösteren ve bunu tekemmül ettirmek aşkıyle yanan bir İdealistle tanıştığım için, iftihar ettim.
t *
Baha okul eserleri arasında

U Ç I X ( U A D A M çük bir münazara .yapılacak. Toplantıya canlılık vermek üzere bir kaç söz söylemeyi ve sorulara cevap vermeyi kabul ellersiniz diye düşündük...
Mart his şu dakikada her şeye eyvallah demeye hazırdı! Elverirdi kİ, B. Crabbln'den kurtulsun ve bir hafta param» yaşayabilsin... Rollo'ya gelince, daha sonraları öğrendiğim gibi o, yenilik sevda.sl.vle her türlü teklife tcşııe İdi: İster İçki olsun, İster bir kız, ister bir eğlence...
Mendilini yine ağzında tutarak cevap verdi:
— Oltır... Pek âlâ...
— AffiMİerşlıılz, Bay De\ter, dlşhılz mİ ağrıyor? Pek iyi bir dişçi bilirim.
— Hayır. Adamın birinden yumruk yedim. Başka bir şey değil.
— Allah Allah! Hırsız filân mı İdi?
— Hayır, asker, asker. Albayının suratını paramparça etmek istemiştim ile...
Mnrtlns haııa daha sonra anlatmıştı: Bu söz Üzerine mendilini çekip yarık dudağını Crabhln’e göstermiş, Crabbln de hayretten donup kalmış. Martin*, büyük çağdaşı Benjamln Dcvter’ln eserlerini okumadığı, adını hile bilmediği İçin bıı hayreti anlamamış. l>e\(er*ln hayranı olan ben Crabblıı’ln hayretini anladım ama. De.vter, muharrir olarak Hcnry 4a-ıııes ayarında, üstelik btıııda bulunmayan bir kadııı inceliğine
çerçevesinin
Fraııkfurt’n İler zıınınn
Çeviren r
Reşat Nuri DARAGO
yaşlı bir kimse kalınlığına hat-
telefon etti de vııkıı bulan bir telgrafla bildlr-it-
sahiptir. Dextcr‘ln düşmanları zarif, dolambaçlı ve kararsız üslûbunu “İhtiyar Kız,, üslûbu diye vasıflandırırlar. Elli seneye yaklaşan hu adamın kadııı el işlerine gösterdiği şiddetli alâka, taraftarlarının hoşuna gitmekte beraber umumiyetle yapmacık sayılmaktadır.
— Siz ••Santa-Fğ’doki yalnız blıılcl,, adında bir kltup okudunuz mu hiç?
— Hayır, galiba okumadım, Martin» devam etti:
— Bu yalnız binicinin bir arkadaşı varmış. En İyi arkadaşı... O arkadaş. Lost-Clalnı-Gulch adlı bir kasabanın şerifi tnrnfındnn Öldürülmüş. Kitapta şunu görüyoruz: Binici, kanuna aykırı hiç bir harekette bulunmaksızın şerifin peşine düşüp nihayet dostunun intikamını alıyor.
Cnihlılıı:
— Kovboy hikâyeleri okuduğunuz hiç aklıma gelmezdi, dedi. Martin»: “Ben de böyle hikâyeler yazıyorum yn!„ haykırmamak İçin nefsini zorladı. Fakat şunları söylemekten dr kendini alamadı:
— İşte, Albay CaJlughnn’ı ben de öyle kov al ıhacağım.
— Kimdir o? Tanımıyorum. Adını İşitmedim.
— Harr.v Llme’ln adını İşittiniz ıııl?
Crubhln İhtiyatlı bir eda İle cevap verdi:
— İşittim.
— Ben de. Eıı İyi dostunıdu.
— Edebiyata.., Edebiyata merakı olduğunu hiç de sanmazdım...
— Dostlarımdan biç birinin edebiyata merakı yok. (Grabbln'ln bağa gözlüğü arkasında göz kapakları çırpındı.) Uysal hlr sesle:
— Fakat, dedi, tiyatroya merakı vardı. Dostlarından bir oyuncu kız Enstitüde fransızca dersi alır. Liuıe bir İki defa gelip onu kapıda bekledi.
— Genç mİ, yaşlı mı o kadın?
— A, pek genç, pek! Fikrime göre pek kötü bir oyuncudur.
Martin», mezarın başında yüzünü elleriyle örten genç kadını hatırladı ve:
— Harry'nln bütün dostlarım tanımak İsterdim, dedi. — Konferansınıza gelir her halde.
— Avııstralyulı nıı?
— AvustralyalI olmak İddiasında fakat bence Macar galiba. Jonephstadt'da çalışıyor. Llme'in yardımlyle kendine bir pusııport edindi He hiç şaşmam. Söylediğine göre adı Aıına Schmhtt. Bıı kadar çok kullanılan bir adın doğru olacağına İnanamıyorum. Üstelik ı>ek de güzel.
(Devamı var)
dlve

Yeni mevsimin ilk zaferi
Hollywood’un en kudretli karakter yıldızı (Ilıımplırey Bogart) “Her Zamaıı Kalbimdesin'' filmiyle şöhrete yükselen (VALTER HUSTON) un Film Festivalinde dünya birinciliği kazanan en güzel filmleri AL1IN HÂZİNELERİ TREASl RE OF SİERRA MADRE” Uçakla gelen Paramount Journal'da en son KORE harekâtı Cuma matinelerden İtibaren

Içlııde ol-
romancısı
İki teşek-
Dezter. °lğrl
Benim de zaten en çok sevdiğim
Bu akşam
M4R'da L4LE'de
Dikkat: LÂLE'de bugün 6.30 ve 9.15 te
MONTEMAR İspanyol Revüsü

Üçüncü Adam filminde, Alida Vali!


L
21 Eylül 19.50
Sayfa 6
Y E N t t S T A N B U L
Erkekleri endişeye
düşürecek bir haber:
İnsan nesli, yalnız
Atom bombasından çok daha kuvvetli bir silâh:
kadınlarla
Tabiatın, erkekleri lüzumsuz kabul edip dünyayı yalnız kadınlarla meskûn kılacağı bugün münakaşaya değer bir fikirdir. Belki bu fikir size pek hayalî gelebilir.
Fakat bunu bir do bu şekilde İfade edelim: Bugiln erkekler kadınlardan daha çabuk ölmektedirler. Bu hal böyle devanı ederse, günün birinde bütün erkeklerin ölüp dünyanın yalnız kadınlarla meskûn olacakı ihtimal dahilindedir.
Acaba bizi bu neticeye çıkaran e-mareler nedir? Bir çok emare mevcut olmakla beraber bunların en çoğu istatistik neticeleridir.
Meselâ. Metropolitan Life Insurance Company adlı Amerikan Hayat Sigorta Şirketi, müşterileri arasında ölüm istatistikleri tutmuş ve bunların tetkikinden son 20 sene İçerisinde Ölüm nispetinin hayli azaldığı. fakat bu nispetlerin kadın ve erkekler İçin aynı olmadığı neticesine varılmıştır.
Kadınlarda ölüm nispeti yüzde 43 azaldığı halde., erkeklerde ancak yüzde 26 azalmıştır. Yirmi sene evvel kalb hastalığından ölüm, erkeklerde kadınlardan yüzde 12 fazla iken, bugün bu rakam yüzde 40 a yükselmiştir.
Kanserden ölüm nispeti erkeklerde 20 sene evvelisine nazaran artmış ve kadınlavjnkinden çok daha fazlalaşmıştır.
Rapora göre: “Mide ülserinden her 15 erkeğe mukabil ancak 2 kadın ölmekte, barsak ülserinden ise bu nispet 6 erkeğe, 1 kadına inmektedir. Şimdiye kadar bu keyfiyetin yeter derecede ilmi izahı yapılamamıştır.”
Erkeklerde ölüm nispeti 1900 senesinde binde 17.9 iken 1940 ta binde 12 ye düşmüş, kadınlarda ise bu rakam vme aynı İki tarihte binde 16,5 tan 9,5 a inmiştir.
Şayet bütün erkekler veya erkeklerin çoğu dünyadan kaybolursa kadınlar ne yapacaktır0 Nesilleri tükenecek mi, yoksa sun: ilkahla mı çocuk yapmaya devam edecekler? (O zamana kadar bu metodun çok daha mükemmelleşeceği kanaatindeyiz).
Nesillerin devam edeceği şüphesizdir. Elimizde adet gösteren istatistik bulunmamasına rağmen, erkeğin kısır olduğu aileler tarafından sunî ilkah için müracaatlar Amerika-da o kadar çoğalmıştır ki. şehirlerin çoğunda erkek hücresi verecek gönüllülerin sıhhatini ve şeceresini tetkik eden müesseseler kurulmuştur.
Ancak bütün erkekler yeryüzünden kaybolduğunda böyle bir şey bahis mevzuu olamaz. Acaba yakın âtide keşfedilecek kimyevî veya mİ-
Broadway’in meşhur revü organizatörü
Billy Rose’dan fikralar
“Hani ya bunun herkes tarafından duyulmasını istemem ama...’’
Broadway’e ilk geldiğim zaman Peggy adında bir kıza tutulmuştum. Peggy o zamanın en meşhur terzisinde modellik yapıyordu.
Bir akşam ufacık apartmanında bana yemek pişiriyordu. Peg-gy’yi saçları hafifçe dağınık, kenarına bir gül işlenmiş olan yeşil organtin önlüğü İle görünce, o-nu bütün hayatı boyunca kendime bağlamak fikrine kapıldım.
O hafta sonu annesi Syracuse-den kızını ziyarete geldi. Anasını görünce şaşırdım kaldım. Peggy hık demiş annesinin burnundan düşmüştü sanki. Ama Mrs. Jones bir varil, kızı ise bir fidan idi. Benimkini annesinin yanında görünce hep aklıma şu tekerleme geliyordu (Anasına bak kızını ak) Onlara şehri gezdirdikçe hareketlerinin de ne kadar birbirine benzediğini görüyordum. Bir şey isterken, ayni şekilde başlarını bir yana eğip dudaklarını büzerek yayvan yayvan konuşuyorlardı. Bir pazar günü annesi ikimize yemek pişirirken, Peggy’nin organtin önlüğünü taktı. Birden
Billy Rosp'un gençlikte kaybettiği sevgilisi
üreyebilir
hanlkl bir metodla erkek yardımı olmadan kadınlardan çocuk elde etmek mümkün olacak mı?
Bu suale cevap vermek için en iyisi, bu sahada âlimlerin bugüne kadar elde ektikleri neticelere göz atmaktır. Alimler; ilk tecrübelerine kurt, kabuklu hayvanlar ve nebat biti gibi alt kademe hayvanlarından başladılar. Zira ilkahaız çoğalma bu hayvanlarda gayet sık vukııbulmak-t.adır. Bu vâdide ilk müspet netice 1889 da Doktor Jacques Loeb’ün bir deniz kirpisi yumurtasını bir kimyevî bileşikle ilkah edip, esasında babası olmıyan bir deniz kirpisi elde etmesiyle başlar.
İnsan yumurtasının ilk defa sunî o-larak ilkahını muvaffakiyetle yapanlar Phıladelphia Lankenau Araştırma Enstitüsünden Doktor Stanley P. Reimann ve Bernard Miller dir. Tecrübede yumurtanın zarım noktalamak için çok ince bir iğne kullanılmıştır. Bu noktalama, erkek hücrenin yumurtaya girişinin aynı tesirini yapmış ve yumurta hemen hücrelere ayrılmaya başlamıştır. Bu iki A-lim, ilk tecrübelerinde yumurtayı ancak 8 saat canlı tutabilmişler, daha sonraları ise yumurtan bir hayli hücreye avrılana kadar canlı tutmaya muvaffak olmuşlardır.
Âlimlere göre insan yumurtasının ilkahı kolay olup, noktalamak veya kısa bir müddet 45 dereceye kadar ısıtmak yahut da kimyevî bileşikler tesiri altında bırakmakla erkek hücrenin vazifesi görülmüş olur. Ancak yumurtayı tam gelişene kadar canlı tutamamanın sebebi, insan vücudunda gelişen yumurtanın etrafındaki mayinin sunî olarak elde edilememesidir. Alimler, tavşanlarla yaptıktan tecrübelerde tamamen muvaffak olmuşlardır. Zira bir tavşandan çıkardıkları yumurtayı yukandaki metod-lardan biri ile ilkah etmişler ve bu yumurtayı diğer bir tavşanın vücuduna yerleştirmişlerdir.
Yalnız bu metodla erkek tavşan elde edilememektedir. Bunun sebebini, Clark Üniversitelinden Dr. Gre-gory Pincus şöyle İzah etmektedir : “Erkeklerin cinsini veren Y kromozomlarıdır. Bu kromozom ise erkek hücresinde mevcut olduğundan, erkek hücresiyle ilkah olmıyarak doğan hayvanlar daima dişi olur.,,
Bu doktorun elde ettiği hayvanlar normal olarak çiftleşmeye ve yavrulamaya devam etmektedirler.
Geriye bir sual kalmaktadır. Acaba erkekler yukarıdaki hakikatlerden sonra, kendilerinin kadınlar için lüzumlu olmayıp ancak bir eğlence vasıtası olduğunu görerek kendi kendilerini küçük görmeye başlıya -caklar mıdır?
Çeviren: Şiar UYAN
bu dağ gibi kadının üstünde minimini önlüğü görünce, bütün hayallerim kırıldı. “İşte alacağın kızın 10 sene sonraki hali” diye kendi kendime söylendim.
Bir ay sonra aşkımızın sıcaklığı oda hararetine İnmişti. O sene 1-çinde Peggy Syracuse’ye giderek bir eczacı ile evlendi.
Onu yirmi sene hiç görmedim. Geçen baharda bir gün Broadway-deki ofisimde otururken, telefon çaldı. Syracuse’ll Peggy adında bir hanımın beni görmek istediğini söylediler. “Hemen gelsin” dedikten sonra yerimden kalktım. Aymanın karşısına geçerek kendime şöyle bir çeki düzen vereyim dedim. Kendi kendime tembih ettim: “Sakın ha konuşurken, fidan iken ağaç kütüğü haline giren insanlardan falan bahsedip çam devireyim deme."
Peggy içeri girince ağzım hayretten açık kaldı. Gayet zarif bir tayyör ve çiçekli, tüllü çok şık bir şapka giyiyordu. Size yeminle söyliyebilirim ki eski göz ağrım tartılsa, kilosu 55 i geçmezdi.
— Sana şöyle bir bakayım, Peggy, dedim. Eski modelliğini u-nutmamış olacak ki, karşımda za. rifçe dönüverdi.
— İki çocuk anası ve bir torun sahibi bir kadın için vücudumu nasıl buluyorsun? diye sordu.
— Fevkalâde, demekten başka bir şey yapamazdım.
Bana şehre eşya almak İçin indiğini ve hazır gelmişken eski dostuna da şöyle bir “Merhaba” demek istediğini söyledi.
— Hâlâ yeşil organtin önlüğün duruyor mu? diye damdan düşer-cesine sordum. Peggy onu hatırlamıyordu bile...
Biraz sonra saatine bakarak da. madı İle bir kokteyle gideceğini söyledi. Onu kapıya kadar geçirdim. Çıkarken beni şöyle bir tepeden tırnağa kadar süzdükten sonra, “Ayni adamsın, hiç değişmedin, ama ben senin yerinde olsam biraz perhiz yapardım. Bir hayli göbeklenmişsin. Dikkat et yakında anneme bcnzıyeceksln” diyerek göz kırptı ve zarif bir hareketle kapıyı kapadı!...
Esası (Isotope) denilen bir maddeye dayanan (Ölüm Tozu), uzun menzilli raketlerle şehirler üzerine serpil-diği takdirde, milyonlarca insan, mahvolacak, çoluk çocuk vücutlarında çıkacak tedavisi imkânsız yaralarla inliyerek ölecektir. Atom üzerinde çalışan herhangi bir devletin, bir gün bu (Ölüm Tozu) ile beşeriyeti mahvedebileceğini acı olmakla beraber, unutmamamız lâzımdır.
JlöRT yıl sonra bitirilmiş olmasına ” rağmen, hidrojen bombası hakkında Prof. HANS THtRRİNG (Viyana), daha 1916 dan beri açıklamalarda bulunmuştu. Profesör bu en yeni atom silâhı, yani “ÖLÜM TOZU” hnkkındaki haberleri şimdi teyit etmektedir. Amerikan uzmanlan da Prof. THlRRİNG’in fikrine iştirak etmektedir. Profesör THİ-RRİNG dlvnr ki:
“Bugün dünyanın herhangi bir yerinde, “ÖLÜM TOZU” nun serpilmesi IçLn icap eden âletin İnkişafı hususunda ciddi bir şekilde çalışılıp çalışamadığı belli değildir. Fakat, kati olan bir şey varsa, o da şudur: Bugün faaliyette olan bütün (A-
A (
Isotope şualarına karşı kallanılacak olan en son model elbise.
Amerika Güzel Sanatlar Galerisi
Bu eşsiz sanat müzesini bir senede iki milyon kişi ziyaret ediyor
Amerikan Milli Güzel Sanatlar Galerisi binası.
Amerika Millî Güzel Sanatlar Galerisinde Birleşik Amerikanın ve Batı Avrupanın müstesna sanatkârları tarafından vücuda getirilen eserler teşhir edilmektedir.
Güzel Sanatlar Kolleksiy onunda Van Dyck, Holbcin, Rembrandt, Vermeer, Raphael, BottlcelM, Tur-ner, Gainsboıough, Renoir, Degas. El Greco, Goya, Stuart, Inness. Korner. VVhistler, Cassatt, Bakına, ve Bellows’un eserleri vardır. Heykel-traşlık sahasında da Verocchio» Do-natelli, Clodlon. ve Houdon’a ait eserler yer almaktadır, öğrencilerin ve ziyaretçi artistlerin burada teşhir edilen müstesna tabloları kopya etmelerine müsaade edilmektedir. Çalışmak için lüzumlu teçhizat galeri tarafından sağlanmaktadır.
Galeride 15.000 sulu boya eser. 5,000 çini resmi, oyma» eşya, cam
Bir tabancadan atılını kurşun, bir kııturıuıı üzerine otur* tülmüş ulan portakala yaklaşıyor»
Ölüm tozu İle kaplı bir araziye gireıı bir zırhlı birliğin nasıl mahvolacağını gösteren temsili resim.
“ölüm tozu,, hakkında İzahat veren Prof. Hans Thlrring
tom infilâk maddesi “Plutonlum” ve atom enerjisinden eldo edilen elektrik ceryaju) fabrikalarında ek madde olarak (ÎSOTOPE) meydana gelir. îpod, barium, Strontium ve benzerleri gibi birleşimlerin kardeş elementi olan (ÎSOTOPE) nin, diğer bildiğimiz iyod, barium v.s. den e-sas farkı, bunun kuvvetli bir radio-aktiviteye sahip olmasıdır. Bu maddelerin ne kadar tehlikeli olduğu, a-şağıdaki misalle anlaşılacaktır:
Herhangi kötü niyetli bir İnsan m eline, atom fabrikalarının bir “artığı” diyebileceğimiz bu radloaktivite-H bariumdan bir iğne topuzu büyüklüğünde ve gayet ufalanmış bir miktarının geçtiğini ve bu tozu, düşmanının yattığı yatağa serptiğini düşünelim. Bu takdirde, zavallı kurban, yatağına girip uyuduğu halde en ufak bir şey hlssetmiyecektir. Fakat bir gün geçtikten sonra derisinde acıyla yanan bir takım yaralar belirecek ve birkaç gün sonra tedavisi imkânsız bir işkence baş
eşya, âletler, mensucat, kostümler ve 1700 den 1900’e kadar olan dev-ve reye ait diğer popüler güzel sanat eseri vardır.
Smithsonian Enstitüsünün bir bürosunu teşkil eden Millî Galeri Birleşik Amerikanın en büyük mermer yapılarından biridir. Amerikanın on namlı mimarlarından John Russell Pope tarafından tasarlanan enstitünün uzunluğu 785 ayaktır ve muhtelif okulların sergilerine hasredilen 93 galerisi vardır.
Yılbaşı ve Yortu günleri de dahil olmak üzere senenin her günü halka açık olan ve ücretsiz gezilebilen galeriyi her sene takriben 2,000.000 kişi ziyaret etmektedir. Galerinin öğretini şubesi tarafından her hafta konferanslar ve konserler verilmektedir. Senede bir, Amerikan kompozisyonunu belirten bir müzik festivali tertip edilmektedir.
layacaktır. Çünkü, bel kemiği iliğinde büyük değişiklik yapan, kırmızı kan kürelerinin teşekkül kabiliyetini büsbütün yok eden, kuvvetli radio-aktiv şua zararlarına karşı, hiçbir kurtulma çaresi olmıyacaktır.
Hiroşima ve Nagasaki hava hücumlarından kurtulup hayatta kalan kimselerden ancak pek az miktarı, sonradan radloaktiv şualar yüzünden ölmüşse de, orda “ÖLÜM TOZU” nun kullanılmış olmadığını da unutmamak lâzımdır. Maamafih. bir atom bombası infilâk edince de, radioaktlviteli “ÎSOTOPE” husule gelir. Fakat bu, atorp bombasının e-sas tesiri yanında zayıf kalır, çünkü bu radioaktlv bulut, infilâk neticesinde husule gelen mantar şeklindeki esas İnfilâk taz>dkı tarafından birkaç saniyede çok yükseklere fırlatılır.
Bir harp silâhı olarak “ÖLÜM BULUTU”, başka maddelerle birleştirilerek çok tehlikeli olur. Meselâ İnce kumla bu radioaktiviteli “1SO-TOPE’’ yİ karıştırıp raketler vası-taslyle ve tonlarcasını düşman memleketleri üzerine serpmek, hiç de zor olmıyacaktır. Bu toz bulutu yavaş yavaş arazi üzerine İnerek gözle farkedilnüyecek bir şekilde, bir hayli kilometre kare yeri, istilâ e-decektir.
Bu yeni silâhta en garip olan cihet şudur ki, yanında şua ölçen âletler bulunan bir kimse dahi, bu toz tabakasının tehlikesini, sezemez. Çünkü şua tehlikesi, ancak vücutta yaralar belirmeğe başladıktan ve artık ölümden kurtulma imkânı kalmadıktan sonra belli olacaktır.
Çok ince kumla karıştırılarak elde edilen bu atom silâhının 12 mill-gramhk bir karışımı ile 1 metre kare sahayı ölüm sahası haline sokmak kabildir. Sonra bu terkip: çabuk (yani saat zarfında) yahut yavaş: (yani haftalar zarfında) müessir durumunu muhafaza edebilecek şekilde hazırlanabil m ektedir.
Japonyada infilâk eden atom bombasının imal edildiği “Hanford” Fabrikalarında, daha 1945 yılında varılan randıman o kadar büyüktü ki, bundan elde edilen ek-maddelerle tahminen 150 kilometre karelik bir saha, çöl haline sokulabilirdi. Yalnız bu ek-maddeier radloaktiv elemente parçalandıklarından, fazla mukavim değillerdir. Demek oluyor kî. halen mevcut stoklar, sadece atom fabrikalarının faaliyetine dayanmaktadır. Fakat bir gün, Amerika veya Rusya gibi büyük devletler bütün elektrik cereyanı ihtiyaçlarının dörtte birini atom tesislerinden elde etmeğe başlarlarsa, bu takdirde meydana gelecek radioaktlv “ÎSOTOPE” 1er. o kadar çok olacaktır ki, uzak menzilli ve “ÖLÜM TOZU” taşıyacak raketlerle, nüfusu milyonları aşan bütün Avrupa şehirlerini çekirge istilâsına uğramış yerler gibi, kupkuru yapmak imkân dahiline girecektir.
Çeviren İrfan ÖZTURGA
Portakala atılan kurşun
Aıucrikuda Phİladelphla'da meşhur bir fotoğrafçı, aşağıda görülen çok enteresan resimleri çekmeye muvaffak olmuştur. Havada uçan bir kurşunun seyrini bile tesblt eden bu enstantanelerin çekilebilmesi İçin ne biiyiik bir maharet lâzım geldiğini. fotoğraf meraklıları pekâlâ bilirler:
★ ★
Sol taraftan giren kurşun, portakalı deldikten sonra sağdan çılup gidiyor*
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
Can Sıkıntısı
Nüfus tezkerem kayıp. Herhangi bir İngiliz, Holnndah, Afrika zencisi namına yaş ıyn bil irim. Daha rahat olacak mıyım? Güneyli caddede, işaret memuru beyaz kolunu kaldırarak, o tomobJUcri. tramaylnrı durdurdukça, karşıdan karşıya geçen kalabalık, renk renk kadınlar... Hakikaten yaz gelmiş. Soluk yüzlü. genç Menekşe pardeaüyü çıkarmış, açık yeşil elbisesinin gtzllyenıedlğl göğüslerinden utanarak. geçiyor. Koltuğunun altında yeni alınmış kitaplar. Bilhassa kadınları görmek İçin orada bulunan nüfus tezkereelz adamın, kimse farkına varmıyor. Nüfus tezkeresi hiç bir zaman onun olmamıştı.,.
Patiska perdelerin arkasındaki masalardan birinde arkadaşım yemek yiyor. Yalnızlığından emin, fakat odasında olduğu kadâr yalnız da değil: Kondlslni tanımıyan garsonlar ve diğer müşteriler arasında yalnız. Perdeler uçtukça onu seyrettiğimi görmüyor. Eyvah! Ne kadar canı sıkılıyor. Ciddi ve düşünceli tavrı bu can sıkıntısını benden saklıyamaz. ancak kendisini yabancılara karşı koruyan bir zırhtır. Onun kadar canım fikıi-madığını hissederek seviniyorum. Yanma gitsem, yalansız haletinden ayrılacak. cam Bikiimıyormuş gibi görünecek. alaylı lâkırdılar söyliyecek. çaprazlaşmış dudakları gevşlyecek. Aynı zamanda üzülecek de. yakalanmış olduğuna. Çünkü akıllı, çünkü bu muhasebelerin sonunun çıkmaz olduğunu biliyor, çünkü zayıf, intihar edemiyor. İntihar edemedikçe dünya yüzündeki vaziyetini kurtarmak zorunda Benim o esnada onun kadar sıkılmadığım i-çln sevincim artıyor, basbayağı hayati sever oluyorum ve kendi kendime gülümsüyorum.
Dışarısı da ne kadar aydınlık. Bütün bu kadınlar arzu edilir. Kadın deyince. hepsine malik olmak lâzım. Fakat, can sıkıntısını iyice biliyorum. !-yice hatırlıyorum: Bir öğle zamanı, akşamki yorgunluğu telâfi için, pasajdaki lokantada bellibaşlı bir yemek yiyorum, iki kadeh rakı içiyorum. O-rası her zaman loş, çiçekleri Buluyorlar. Malta taşları ıslak. Yüksek binaların ortası baca gibi havayı çekiyor, arasıra da. yukarıdan hafif bir rüzgâr inerek, serinlik dağıtıyor. Nihayet hesabı görüp dışarı çıkıyorum. Cadde güneş ve buhar banyosunda. Kalbimin azaplı bir sıkıntı içinde çırpınması. dayanılmaz bir hal alıyor. Şakaklarım zonkluyor. Her sabah intihar arzusu içinde uyandığım halde, o an birden bire ölüvermeye razı olamıyorum, öteki dünyada, sakin ve müsterih ö-luler arasında, sıkıntıdan öldüğümü hatırlıyarak, yine yalnız ve mahcup kalacağım. Yüksek bir yere çıkıp, haykırmak. haykırmak, nutuklar söylemek. horozlara meydan okumak istiyorum. O zaman içimi boşaltmak nasip olacak. Şimdi, neredeyse, böyle a-yıbım içinde ölüvereceğim..
Arkadaşım can sıkıntısının son lokmasını çiğnerken-, uzun seneler gerisine döndüm ve başıma gelenleri hatırladım. Bir insan sıcaklığına, ne olursa olsun razıyım. Saatlerden beri konuşmamış olan dilim damağıma yapıştı. Bütün ileriki azaplarına rağmen, insan koklamak zaafı içindeyim. İşte o çıkıyor. Şapkasını dümdüz, hiçbir yana eğmeden başına koymuş. Dudakları yarı ciddi, yarı alaycı bir ifade takınmış. Kapıdan çıkıyor. Ben de arkasından. Kabak kalalı, kırmızı yüzlü. iyi giyinmiş bir adamla selâmlaştı. Kırmızı adam onu kolundan tutup dükkânların gölgesine çekti. Gülüşerek konuşuyorlar. Alelade lâkırdılar olsa gerek. Fakat insan ihtiyacı. Basbayağı insan karşılaşması, öteki kaldırıma geçip, onları gözden kaybetmiyorum. Nokta polisi bana tanıdık gözlerle bakıyor, bir gece tanışıklığı herhalde. Ama. şimdi öylesine gündüz ki. Arkadaşım şapkasını çıkararak ötekinden ayrılıyor, karşıya geçiyor, ö-nümden gidiyor. “Merhaba” desem, derhal yalan bir tavır takınacak: benimle karşılaştığı zaman giyindiği kıyafetini görmek, zoruma gidiyor. Hal hatır soracak, ben tek kelimelerle sorduklarının yalansız cevaplarını soyli-veceğim. Bu söylediklerim onu her za-rçıanki gibi şaşırtacak, karşılık olarak benden de sualler bekliyecek ve muayyen cevaplar hazırlayacak. Hiçbir şey sormıyacağım, yalnız ağzımdan kaçacak bu defa: “Amma da canın sıkılıyor,, diyeceğim. Sırtına elimi değdirmek üzereyken, ihtiyar bir kadınla karşılaştı. Bu defa şapkasını çıkarmadı, herhalde ona göre muamele edeceği bir insan. Belki de akıl öğretecek, derdine çare bulacak: İhtiyar kadının gözlerinde öyle bir yalvarma var. Muhallebicinin önünde bir müddet konuşuyorlar. Polis de arkamda duruyor. Fazla bekliyemiyorum. yanlarından geçiyorum. Acaba beni gördü mu? Belki lokantada otururken gördü de görmemezliğe geldi. Şimdi, sokakta, arkadan tanıyamaz: Bu ceketimi hiç görmemişti Ben de başımı çevirmem geriye.
Karnımda bir buruntu var. Lokantada iken ona görünmemek için, helaya gitmemiştim. Çıkarken asıl istediğim belediye helasına gitmekti. Fakat takıldım ondaki can sıkıntısına. Nasıl takılmam? Nasıl yaşamam bütün can sıkıntılarını?. O nıeş'um günlere dönüyorum: Gölgeli, serin çiçek pazarından çıktığım, öldürücü çarpıntılar i-çinde kaldığım zamanlara.. Bir taksi durduruyorum. Bir müddet onun gittiği istikamette ilerliyoruz. Şoför soruyor: “Nereye, beyim?,. Bu sual beni boş buluyor, bir an içinde, zayıf tabiatımın bikesliğinl hissediyorum, tahteşşuurumun işlediği yoldan ayrılamıyorum. Seffthetin kamçısı mı beni kendime getirecek? Can sıkıntım beni nereye götürüyor? “Tepcüstüne... Şoför bir daha arkasına dönüp bana bakıyor: “Başüstüne. beyim.,, Tepcüs-tunc gece yarısından sonra gidildiğini
Kurşun geçip gittikten sonra, portakal paramparça olarak dağılıyor ve havaya savruluyor.
Yazan: Fikret ÜRGÜP bilmlyen bir taşralı gibiyim. Bilinmedik bir gurbetzedelik çarpıntımı arttırıyor. Otomobilin bütün camlarını a-çıyonım. En rüzgârsız havada. bu camlar açılırsa, içerisi serinler. Cebinde bir kaç kuruşu olup da otomobile binmek de bir nimet. Hastalıksız insanlar bu ihtiyacı duymuyorlar. Güneşin altında nasıl gidip geliyorlar. Muayyen işleri var, alış veriş yapıyorlar, dairelere girip kapılarda bekliyorlar. fotoğraf çıkartıyorlar, adam aldatıyorlar. çizilmiş programları var, can sıkıntıları yok.
Tepeüstü. Şehirden çıkan asfalt caddenin iki yanında bir kaç ev. üç dört gazino, bir benzinci, bir fırın, bir bakkal dükkânı. Sokağın köşe başındaki ağaçlıklı gazinoya giriyorum. Tanıdık garson: “Hoş geldiniz beyim,, derken hakkımda vermiş olduğu hükmü yeni bir mühürle tasdik eder gibi. Onun tanıdığı kalıbıma giriyorum, başka çare yok. Demir masayı kirli peçetesiyle siliyor, yan gözle bana bakıyor. Alışkanlığın adımlarlyle içeriye gidip, bir bardak beyaz şarap getiriyor. Geleneği eski bir elbise gibi giyiniyorum. Çiçek pazarında otururken, bir an kendimi hisseder gibi olmuştum. O hail tamamen kaybediyorum. Başkalarına göre bir mevcut olmanın birinci basa-mağındayım.
Asfalt caddeden otomobiller, arabalar geçiyor Hususi otomobilleri kullanan adamların hareketleri, altlarındaki motorun işleyişi kadar emniyetli ve rahat. Kadınları, çocukları, ahbap-lariyle gezmeye gidiyorlar. Böyle a-hcnkli hareketlerle neyi kovaladıklarını biliyorum. Eğer biraz akıllan isliyorsa onlarla, yalnız bir odada, yarım saat konuşmak isterdim. Bu rahatlığın. refahın, paranın çocuklariyle konuşulduğu gibi, fakat başka şekilde, benzincinin çırağiyle, şimdi iki genç adama fal açan çingeneyle, beni getiren şoförle, köşe başında bardakla şarap satan ve bir gece yansı benimle alay etmiş olan sakallı bakkalla» o gece mangalda sucuk pişiren sarhoş bahçıvanla, karısı gelip zorla eve götürene kadar hepimize kabadayılık taslayan yanık yüzlü dülgerle, her birisi İle icabında öyle bir konuşulabilir ki. Ama. lüzum ar mı insanları ha-kikata getirmeye. Ben hilesiz hayatımı yaşarım, bir gün göçüp giderim, kendi yükümle. Onlan rahatsız etmlye hakkım yok. Sonra, konuşurken, hasta olduğumu hatırlamam lâzım: Şimdi başka birisi olmama rağmen, hiçbir zaman yanımdan aynlmıyan can sıkıntımla ben öteki insanların hayatına nasıl karışabilirim?
İkinci bardak şarabı İçerken, o kadın geldi. Eski basma entarisinin üstüne. bu sıcak havada, bir yün hırka giymiş. Entarisinin yakasının dört ay evvel yırtık olduğunu hatırlıyorum. Herhalde dikmemiştir. Benim geldiğimi duyunca dudaklarını boyamış. Göz kapaklan şiş; gece uyumamış, siyah gözlerinin, yorgunlukların büsbütün kamçıladığı çılgın parıldayışı benimle alay ediyor.
— özledim seni, neye aramadın?
— İşlerim fena gitti, iflâs ediyorum.
Gülüyor. Seyrek dişlerinden çekindiğimi kaç defa söylemiştim, bana göstermesin diye. SejTek dişlere güvenilmez. Bu sefil hayatına rağmen nasıl güler her zaman. Artık ayan bozulmuş, yegâne devası ölüm olan bu hayatta, insandan tabii aksülâmel beklenir mi? Gülmekle ağlamanın hudutları nerede ayrılır?
— Senden bir şey istemiyorum, iyi adamsın, kalbli adamsın, beni araman kâfi, diyor.
Benden para isteyeceğini. benim kadar kendisi de biliyor ve için için seviniyor. Suratımın neden asık olduğunu hiçbir zaman öğrenemiyecek. Çünkü hakikaten ben de bilmiyorum. Vaktiyle sevmiş olduğum bir kızın Ö-lümü beni bu kadar sarsmış mı?...
Her zamanki kokusu bir nevi başımı döndürüyor. Nereden haber aldı geldiğimi? Uykum varsa otele gidebilirdim. unutmaksa içki içebilirdim, kadınsa kadınlara vereceğim bir şey yoktu, beklediğim de. Bir gece yarısı, onu evde bulamayınca, annesine:
— Kızınızı seviyorum, demiş olmama rağmen, onu sevmem imkânsızdı. Tahta masaya kolunu dayamış ihtiyar kadın, nefes darlığının ilâcını sigarada ararken, boğulur gibi konuşuyor, dert yanıyordu. Kızı gibi bir çılğının, benim gibi bir başka çılgının, benim gibi bir başka çılgın tarafından sevildiğini duyunca, uzun zamanlar kurumuş olan gözleri acaba neden yaşlanmıştı? Bütün gecelerini beklemekle geçirmekten şişmiş göz kapaklan mezarında huzura kavuşmuştur herhalde.
— Çok hasta oldum, diyorum.
— Ama toplamışsın, İyi gördüm. Ne idi hastalığın?
— Şiddetli bir boğaz oldum (Nasıl anlatabilirdim, hastalığımı?).
Yine gülüyor, kahkahalarla Bir gece yarısı, ben bitkin bir halde yer yatağında yatarken, yandaki odada aynı cinsten kahkahasını duymuştum. Biraz evvel rastladığını arkadaşım gibi. zayıfi’ğımı gizlemek için bile olsa, kendime hürmet etseydim, onu öldürürdüm. ağaçlıklı gazinoda, yeniden kahkahalara başlamışken.
Fırtınalı havalarda, köşe başlarında, uçuşan kuru yapraklar, kâğıt parçaları gibi kararsız, tesadüflerle seyahat etmek; otomobillerde, trenlerde, uzun baş dönmesi nöbetleri İçinde, şuur altı seyahatleri.,. Belki de bütün bu geçmişlerde. kendimi kontrol e-demeylşlerimde. şuur ölçülerinden kaçışlarımda. can sıkıntısını araş ıra boğmuştum. Sonradan vicdan azapları yaşatan hâdiselerin cazibesi mi beni buraya sürüklüyordu. yoksa can sıkıntısı denen o ifrit mi?
(Devamı var)


21 Eylül 1950
YENÎ İSTANBUL-
8*yfa T

Rumî
Hicri
Perşembe
VAKİT
VASATİ
EZAKİ
KADIKÖY CİHETİ
TTÇAKLAR
GELECEK OLAN
Bil
ve
İZMİR
İSTANBUL CİHETİ
Trmulllrri
R
A
D
Y
0
L
A
R
S Ayarı. — 18.00
ihtiyacında olduğumuz herşey
I Öğrenmek
UÇAK - TUEN - VAPUR
Gazetesi. — 13.45 14.00 Hava rapo-
1 — Balıkçının Sevgilisi. Aşkı. 3 — Aslanlar Yolu.
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankar* tzmlr
Sn-
Ke-
4400» 60536
91
2251
TAYYARE Pranga Kaçağı.
1 — Gönlümdeki Aslan.
EMİNÖNl’: Sadullah (Eminönü) — Yorgl (Unkapanı) — Arif Ne-şet (Alemdar).
Beyoğlu (4644 Ankara 00 İstanbul 24222 İzmir 2223 Üsküdar 60945 K. köy 60872
Karşıyaka 15055
Ankartıya. — 16 00 lznıire. — 17.00
Ankara ya. — 17 05 Burmaya. — 21 35
GİDECEK OLAN TRENLER
1040 Adanaya. — 16.10 Ankara (Ekspres). — 20.30 Ankara (Yataklı/.
İZMİR; Sağlık (Alauncak) — Ali Havreddln (Basmahane) — îki-çeşmclik (Eşrefpnşn) — Sıhhat (Kemereİti) — Güzclyalı (Yalılar).
- *
DHY. D.H.Y. D.H.Y. D.H.Y.
P.A A.



741 Mc.
8
1369
GUnrş Öğle İkindi Akşam Yatsı tmsAk
19 5 0 EYLÜL
6 15
13.07
16.33 19.08 20.39
5 07
Eylül
8
1366


BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — İntikam (türkçe). 2 — Gençlerin Sevgilisi (renkli).
ELIİAMRA (42235) Şlkago Kapla-nı.
tNCİ (84595) Çingene Kızı Slngo-alla.
İPEK (44269) 1 — öldüren Puse. 2 — Karışık İşler.
LÂLE (43595i Altın Hazîneleri.
Hâkimi. 2 — ölmeyen Aşk.
MİLLİ (22962) 1 — Afyon Kaçakçıları. 2 — şöhret re Para.
TURAN (22127) 1 — Aslan Yürekli Çavuş. 2 — Hak ve Adalet. 3 — Sayıl) Kshramanlnr.
YENİ «Bakırköy 16-126) 1 — Saltanat Deviren Gözde. 2 — Beş Parmaklı Canavar.
11.35
5.57
9.23 12.00
1.31
9 57
Bursadan. — tzmlrden. — Van. Dlyar-Ankaradan. G. Afvondan. lakende-16 00
9 45 D H.Y. (Türk) P5O D H.Y. (Türk) 15 00 DHY. (Türk) bakır, Elâzığ. Sivas.
— 15.15 DHY. (Türk) Urfa. Antep Adana. Konya, .
— 15.35 D H Y. (Türk) run. Adana. Anka radon D H.Y. (Türk) tamirden. — 16.30 D H.Y. (Türk) Diyarbakır. Elâzığ. Sivas. Ankarndnn. — 16.45 D.H Y. (Türk) Bahkeslrden. — 17.45 C.Y. (Kıbrıs) Nlkoaya, Ankaradan. —
18 05 D.H Y. (Türk) lzmlrden. — 18.35 DvH.Y. (Türk) Ankaradan.—
19 10 S R. (İsviçre) Zürich, Cenevre. Atlnadan. — 20.20 P.A.A. (A-merikan) Hongkong, Bangkok. KalkÜta, Delhi. KnrAŞİ, Şamdan.
21 oo T./\ E. (Yunan) Atlnadan. —
22 30 S A S. ( İskandiline) Stockholm. Kopenhag, Münich’ten.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 BE.A. (İngiliz) Atina, Roma, Nİs. Londraya. — 8.30 D.H.Y. .(Türk) Bursaya. — 9.00 D.H.Y.
(Türk) Ankara. Kayseri, Malatya. Elâzığ. Erzuruma. — 10.10 D.H.Y. (Türk) Ankara. Kıbrıs, Beyrula.
— 10.15 D.H.Y. (Türk) îzmlre. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, Iskenderuna. — 11.30 C.G.D.T. Beyrut, Kahlreve. — 14.45 (Türk) (Türk) (Türk) (Türk)
(Amerikan) Münlch. Londra, Gan-drr, Boston. New-York‘a. — 22 30 S.A.S. (İskandinav) Lvdda'va.
GELECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Trabzon. Karatenizden. — 9.00 Mersin. Ayvalıktan. — 13.20 Maraknz, Mudsnyadan. — 19.50
Sus, Mudanyadan. — 22.30 Bandırma. Bandırmadan.
GtDKCEK OLAN VAPVRLAR
6.00 Bandırma, Bandırmaya. — 9.00 Sue. Mudanyayn. — 14.00 Çorum, Karadenlze.
GELECEK OLAN TRENLER
6.45 Scmplon (Avrupa). — 5.30 Ankara (Ekspres). — 9.15 Anka-rl (Yataklı).
BEYOĞLU CİHETİ
ALK.-1ZAR (42562) 1 — Korkunç
Ormanlar (renkli) 2 — Şampiyon Süvari.
An ;(44394) Altın Hazîneleri.
ATLAS (40835) Pompainin Son Günleri.


1
7
13
19
25
31

37
49
55
İsim ve toy°dı :

MEI.EK (40868) Parlzll Yıldız, SARAY (41656) 2 Açıkgöz Tarzan Diyarında.
SUATPARK (83143) 1 — Kaptan Kid. 2 — Haydut Aşkı (renkli). SÜMER (42851) Kahramanlar A-layı.
ŞARK (40380) Suare: Cellât.
ŞIK (43726) 1 —Cehennem Zindanları. 2 — Demir Maske.
TAKSİM (43191) Bırakılan £ocuk. TAN (80740 ) 2 Açıkroz Tarzan Diyarında Mlkl.
ÜNAL (Kışlık) 1 — Altın Küpeler (türkçe). 2 — Bir Hizmetçi Kızın Hâtıraları (türkçe).
ÜNAL (Yazlık) (49306) 1 — Yaşamak Arzusu. 2 — Bufalo
(türkçe).
YENİ (84137) 1 — Kanunsuz kak. 2 — Kara Ok. 3 — Altın lepçe.
YILDIZ (42847) Suare: 1 — Çingene Kızı. 2 — Singnalla.
ALFTMDAR (23863) 1 — Kaptan Siroko. 2 — İstiklâl Fedaileri.
AZAK (23542) 1 — Bay Tekin A-tom Peşinde. 2 — Şanghay Ekspresi.
AYSU (21917) 1 — Kanlı Karavan (türkçe). 2 — Lulu Belle.
ÇEMBERLİTA8 (22513) 1 — Kanatlardan Türbe. 2 — Bir Yabancı (Türk filmi).
EMRE 1 — Kanlı Meyhane. 2 — Düşman Yumruğu Altında Paris. 3 — Bataana Dönüş
ITAT.K (21904) Karamınkell Süvari (30 kısım).
İSTANBUL (22367) 1 — Şerbetçi
Güzeli. 2 — Cani Adam.
KISMET (26651) 1 — İstanbul Geceleri. 2 — İstiklâl Madalyası.
MARMARA (23860) 1 — Gecelerin
HÂLE (60112) 1 — Düşman Kardeşler. 2 — Anna Karenina.
OPERA (68714) 1 — Bar İncisi (renkli). 2 — ölüm Fırtına».
SÜREYYA 160862) 1 — Gece Yarışı (renkli). 2 — Çılgın Hayalet.
SUNAR (21443) 1 — Haydutlar Kı-raliçeal. 2 — İnsanlık Yarışı.
ANKARA
AWCARA (23432) Korsanlar Kıralı, BÜYÜK (15031) Gülmeyen Kadın. CEBECİ (13846) 1 — Gönülden Yaralılar. 2 — tstiklâl Madalyası, PARK (11131) Kanunsuz Sokak. SUS (14071) 1 — Vatan Kahramanı. 2 — Aşk ve Müzik.
SÜMER (14072) Robenson Adası. ULUS (22294) Sihirli Ses.
YENİ (14040) Modern Venüs. GAR GAZİNOSUNDA İtalyan İspanyol Revüleri;
MELEK
Ölmeyen Rüyalar.
LÂLE
2 — Çöl tan 1 — Balıkçının Sevgilisi. 2 — Çöl Aşkı, 3 — Aslanlar Yolu.
YENÎ 1 — Kahraman Kılavuz.
2 — Ali Baba Hindıstanda. 3 — KorsikalI Kardeşler.
ELHAMRA 1 — Güzel Dost. 2 — Aşk vs Kıskançlık.
TENİ SES TİYATROSU Müzikli
Her akşam saat 20 45 de ÜÇ GÜVERCİN
Operet I perde Eser: SZtGÎLETÎ
Müzik: Kalman ve Brahma.
Tel.: 4M69
ANKARA:
728 Açılış vs program. — 7.30 M. S. Ayan. — 7.31 Neşeli müzik (pl). — 7.45 Haberler. — 6.00 Türküler (pl). — 8.15 10 dakika vale (pl). — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Hafif orkestra eserleri (pl». — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve progTam. — 12.30 M. S. Ayarı. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler, — 13.15 Filim yıldızları söylüyor (pl). — 13.30 öğle Piyano ile caz parçaları ipi). — ru, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. 18.00 M.
İncesaz (Bayat! faslı). — 18.45 Havav Adalarından melodiler (pl). — 19.00 M. S. Ayarı ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Yurttun sesler. İdare eden: Muzaffer Sansözen. — 19.45 Radyo ile İngilizce. — 20.00 Varyete müzikleri (pl). — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Serbest saat. — 20.35 Şarkılar. — 21.00 Konuşma: Kahramanlar geçiyor. — 21 13 Dana müzikleri (pl). — 21.45 Sağlık saati. — 22.00 Müzikseverin ıaitti. — 22.M. S. Ayarı ve haberler.* — 23.00 Program ve kapanış.
HTANBUL;
12 57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 18.15-öğle konseri (p!>. — 13.43 Şarkılar?»-— 14.20 •Serbeat saat. — 14.30 Münir Nureddtn Selçuktan
şarkılar (pl). — 14-45 Jumpinjr JAcke orkestrasından

BEYOĞLU: Cemal Atnsoy (Merkez) — Llmoner (Taksim) — Cihangir (Taksim) — Sağlık (Galata) — Ziya Boyar (Galata) — Şark Merkez (Şişil) — Kurtuluş (Şişli)
— Haaköy (Haaköy) — Merkez (Kasımpaşa).
FATİH: İbrahim Balmumcu (Şeh-zadebaşı) — Salâbaddln Gürgen (Corrahpaşn) — Samntya (Samat-va) — Haseki (Şehremini) —Gün-dogdu (Karagümrük) — Orhan Avoıoürlu (Fener).
EYÜP: Arif Beşer (Eyüp).
BEŞİKTAŞ: S. Recep (Beşiktaş)
— Yeni (Ortaköy) — Arnavut köy (Amnvutköy) — Merkez (Bebek). KADIKÖY; Büyük Eczane (Kadıköy) — Kızıltoprak (Kızıltnprak)
— Göztepe (Göztepe) — Bostancı (Bostancı) — Ömer Kenan (Üsküdar).
HEYHELtADA: H.ybellala. BfYCKADA: Merkea.
ANKARA: Başkent, Ankara, Şatlık.
dans müziği (pl). — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Dans müziği (pl). — 18.30 Türküler geçidi. — 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul biberleri. — 19.20 Küçük orkestradan melodiler. — 19.10 Radyo Klâsik Türk Musikisi Birliği konseri. — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Je-rom Kem ve Cole Porler‘dcn melodiler (pl). — 20.45 mürekkep — 21.15 21.30 Fasıl he-
— 22.20 Sonat
Merhum Ahmet Raalm'in eserlerinden program. Okuyan: Necini Rıza Ahıskan. Operetlerimizden şarkılar (pl). — yeti konseri. — 22.10 Serbest saat.
(pl). — 22.45 Haberler. — 23.00 Dans müziği (pl). — 23.30 Programlar ve kapanış.
LONDRA:
7.45 Hafif müzik (19.85 m ). — 8.00 Varyete programı (16.84 m ). — 9.30 Küçük orkestradan melodiler (16.84 m ). — 10.30 BBC Midland hafif orkestrası (16.84 m.). — 1130 Dans müziği (pl). (16.64 m.). — 12.30 Promenıd konserlerinden plâkalrla va-(1.9 85 m.). — 11.15 Haftanın bestekârı: Beethoven (11.49 m.). — 15.15 Hafif müzik (11.49 m.).— 16.15 15 dakika karışık müzik (pl). (16.84 m.). — 19.18 Dinleyici İstekleri (16.81 mJ. — 21,30 Covent Gsrden Kırnllyet opera orkcRtrası konseri (16.84 m ). — 23 45 Kemanlardan melodiler (18.84 m.). •— 24 00 Dinleyici istekleri (16.84 m.). — 24.30 Klâsik müzik dlnleviei İşlekleri (16.84 m.).
14
20
26
32
38
44
4

50

56
İstanbul Üniversitesi
Rektörlüğünden:
üniversitemize batlı Tıp, Hukuk, İktisat, Edebiyat, Fen ve Orman fakülteleriyle Dişçi ve Eczacı okullarına 15 eylül 1950 de başlamak ve 15 ekim 1950 de sona ermek üzere öğrenci kayıt ve kabul edilecektir. Üniversiteye girebilmek İçin olgunluk imtihanını vermek şarttır.
Aranılan belgeler şunlardır:
n» Lise bitirme ve olgunluk diplomaları veya buna eşitliği tasdik edilmiş belgelerin asılları.
b) Kimlik cüzdanı (Yabancı devlet uyruğunda olanlar İçin oturma tezkeresi örneği),
c) Oturduğu yeri gösterir belge,
d) öğrencinin etrafı için tehlikeli ve bulaşıcı bir hastalığı ol madiğini gösteren hükümet tabipliği raporu.
e) Üniversiteye yazılma harcına ait İstanbul Üniversitesi Saymanlığından alınmış vezne veya aynı saymanlığa 15 lira gönderildiğine dair postA makbuzu.
Üniversiteye yazılmak isteyenler bu belgeleri bir dilekçeye iliştirerek doğrudan doğruya rektörlüğe müracaat etmeli ve dilekçelerinde hangi fakültede ve bölümlere öğrenci yazılmak istediklerini belirtmelidirler.
Müracaat sayısı her fakülteye alınacak öğrenci miktarını aştığı takdirde yapılacak seçimin tarzı bilAhare ilân edilecektir.
NOT: ♦
1 — Bir yıl öğrenime ara verdikten sonra üniversiteye kaydolunmak isteyen lise mezunlarının, bağlı bulundukları askerlik şubelerinden öğrencilikten başka bir »ebeple ertelenmiş olduklarına dair belge getirmeleri 1 Azımdır.
2 — Yüksek bir öğrenimi bitirdikten sonra askerliğini yapmayanlar ikinci bir yüksek öğrenime kabul edllmiyeceklerdir.
3 — Dört söniestrlik süre sonunda üst sömestre geçmemiş olanlar askerlik ödevlerini bitirmedikçe yeniden immatrikülftsyon işlemleri yapılmayacaktır.
4 — İmmatrlkülâsyon harcı verip kaydı yapılmamış veya fakültelere kayıt edilip inskrislyon harcı verdikten sonra ayrılmış olanlara bu harçlar hiçbir suretle geri verilmiyecektir.
5 — Llselerce verilecek belgelerin doğrudan doğruya rektörlüğe gönderilmesi ve öğrencinin hangi koldan mezun olduğunun da açıkça belirtilmesi lâzımdır.
6 — Müracaatlar muayyen haddi aştığı takdirde seçim yapılacağından dilekçelerde esas olarak girmek istenilen fakülte veya dala girilemediği takdirde başka hangi fakülte veya dala girmek istendiğinin dilekçelerde belirtilmesi.
7 — Orman Fakültesine girecek öğrencilerden 30 una burs
verilecektir. Bunun için üniversiteye namzet kaydedildikten sonra alınacak namzet kartlariyle bu fakülte dekanlığına başvurul-maaı. (12328)
İstanbul Jandarma Satmalına
• r
Komisyonu Başkanlığından:
Beher kilosuna 17 kuruş muhammen fiyat takdir edilen evsaf ve şartnamesine uygun 42 ton patates geçici mukavele İle 28.9.1950 perşembe günü saat 15 te Taksim Ayazpaşadakl kurulumuzda kapalı zarf usulü ile ihalesi yapılacaktır, tik teminatı 535 lira 50 kuruştur. Şartnamesi her gün kurulumuzda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte İlk teminat makbuzu veya banka kefalet mektubu ve diğer vesaiki muhtevi teklif zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar kurulumuza vermeleri. (12130)
Yatılı Yatısız
İLK - ORTA - LİSE
YENİ KOLEJ
Kız Erkek
RESMÎ MEZUNİYET İMTİHANLARINDA
Sağladığı başarının ilk kısmında yüzde 100. lisede 71 . 86 nispetinde olduğu Eğitim Müdürlüğündeki kayıtlarla sabittir. İNGİLİZCE ve FRANSIZCA Öğretimine fazla ders saati tahsis eder ve çok önem verir. Ciddiyeti, müşfik terbiye usulü, intizama riayeti, gıda ve sıhhat işlerindeki titizliği İle tanınmıştır. RESMÎ OKULLARA MUADİLDİR. Leyli tesisatı mükemmel ve binaları kaloriferlidir.
Yalnız sınıflarını PEKÎY’t GEÇENLERE tenzilât yapar. TAKSİM : Sıraselviler 86 . Tel: 41159
Devlet Orman İşletmesi
Düzce Müdürlüğünden:
1 — İşletmemiz kereste fabrikası istif yerinde mevcut 63099 adet karşılığı 900.684 metreküp normal köknar kerestesi 9 parti/ 73600 adet karşılığı 43.199 metreküp köknar bağdadiye çıtasiyle 15260 adet karşılığı 73.067 metreküp anormal köknar kerestesi iki parti ve 11371 adet karşılığı 115.272 metreküp ıskarta köknar kerestesi 1 parti olmak üzere 12 parti halinde açık arttırmaya konulmuştur.
2 — Açık arttırma 29.9.1950 cuma günü saat 15 te İşletmemiz binasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — Beher metreküpünün muhammen bedelleri normallerin 108 Bağdadiye ile anormallerin 80 ve ıskartaların ise 70 lira olup her parti için % 7.5 teminat alınır.
4 — Bu satışa alt şartnamelerle eb’at listeleri Orman Genel Müdürlüğü ile İstanbul, Ankara, Adapazarı, Bolu ve işletmemiz Müdürlüklerinde görillebilir.
5 — isteklilerin belli gün ve saatte geçici teminat akrala-
riyle birlikte mezkûr komisyona müracaatları. (12810)
A

k
i
Yüzünüz Çamaşır Değildir!
Bol Köpüklü-Nefis Kokulu
PURO
Tuvalet Sabunları ■ . % 100 Saftır.
M
^51
w
1
w
A
1

9
*
p
■7
ı
I
F
W
V
İstanbul Sular İdaresinden:
İdare ihtiyacı için muhtelif ebad ve miktarda düz manşon satın alınacaktır. Manşonların teslim müddetinin kısalığı tercih sebebidir.
Şartnamesi bedeli mukabilinde idareden temin edilebilir. İsteklilerin, teklif bedellerinin % 7.5 ğu nispetinde yatıracakları teminat makbbzlariyîe şartnamesi dairesinde hazırlıyacak-lan teklif mektuplarını en geç 27.9.1950 çarşamba günü saat 11 e kadar İdare muamelât dairesine vermeleri. (12617)
j
5
4
10
11
15
16
PETROL NİZAM
21
BİR MÜŞAHEDE
KIYMETLİ
(
28
33
34
36
41
42
39
40

45
51
57




Sarih ve okunaklı adresi
46
52
58
47

48

54
Vilâyeti :
e
Amerikanın meşhur Rockfel-ler Enstitüsü İlmi Araştırmalar Konseyi tarafından neşredilen bir bültende, petrol kuyularında çalışanların saçlarını gayet iyi muhafaza ettikleri müşahede e-dllmlştir. Aynı bültende belirtildiğine göre, BENZİNE DE PETROL maddesinin saçlann dökülmesine mâni olduğu tesbit edilmiştir. Bu maddeyi havi yegâne müstahzar

dır. Saç dökülmesi ve kepeklenmesine karşı harika ilâç PETROL NİZAM tedavisine derhal başlayınız. Bütün eczahanelcrde ve lüks parfümert mağazalarında bulunur.
MMF™
__
Si _____
•) Kvf1 fn ** I İYİ yj
Erkek dadı.
2 — Yara-müvıızenen! divan şalri-Almak. mücadele
— Ahi; Ar. Kez. 4 — Kazak.
6 — Etal; Naslb 8 — Re: A-
7 — Tama; Anıt. « — Masu-
9 — Atina; Abat. 10 — Me-
Sayfa 8
Y EN î İSTANBUL
21 Eylül 1950
DİZEL Motörlü Kamyonları
Binek Otomobilleri
Türkiye Umum Mümessili :AHMET VELİ MEN GER
TAKSİM - CUMHURİYET MEYDANI No. 9-1
• •• 4 !' ' * *■’ ’ _ - - .
TELEFON: 41442



GRAFİKA
KIYAS ET
kararını ver..
İHKr *’*«•* >. •-*: *
; . • ••
a
- r •• • . • » .A * • ‘
Audiola 1950 tip cereyanlı ve pilli radyolarda bulacağınız yenilikleri başka radyolarda bulamazsınız.
Audiola radyoların vasıfları tetkik etmeğe ve başkalarile kıyas etmeğe sizi davet ediyoruz. ____

1 • »Ar.
* i-**
t OP°''°''5
. ho^°5 , . v4 ton
2 A $an‘- müWe' ,
ı koVn *e Aûâmes'
L 4b°

Aon
79
'^.TZadı/o la ut
D£N£V£N BENİMSER
Türkiye Mümmessilliği :
LİBKA TİCARET T. A. O.
İSTİKLÂL CADDESİ 308 « TEL : 43849
BİR LİRALIK BİLET İLE
Parise 2 kişilik gidip gelme velO günlük ikamet
OTOMOBİL Buz Dolabı RADYO BİSİKLET HAVAGAZI FIRINI ÇAMAŞIR MAKİNESİ
FAKİR VE YETİM ÇOCUKLARA YARDIM EŞYA PİYANGOSU
BALIKÇILARA MÜJDE
SKANDIYA
7/8, 9/10 ve sair kuvvetinde deniz motörlerlmlz gelmiştir. V AHKAM GESAK ve ORTAKLARI
Beyoğlu, Telefon: 44934
Demir ve tahta kasnak ile yatak ve braket satılacak
Sümerbank Deri ve Kundura
Sanayii Müessesesinden :
Müessesemiztn Beykozdaki merkezinde İyi bir durumda olan demir ve tahLa kasnaklarla, muhtelif cins yatak ve braketler 28 eylül 1950 perşembe günü saat 15 te açık arttırma suretiyle t tl û çaktır.
Talip olanlar mezkûr güne kadar cumartesi ve pazardan başka her gün satışa çıkarılan malzemeyi müessesemlzln Bey-kozdakl merkezinde saat 10-17 arastada görebilirler. Arttırmaya girecekler müdürlüğümüzden alacakları şartname mucibi 350.— liralık güven parası yatıracaklardır.
İLÂN
Şirketimiz Eskişehir Şubesi Müdürü Bay Aziz Bolel talep ve rızasiyle şirketimizden ayrılmıştır. Bundan dolayı şirket sirkülerindeki imzası ve kendisine şirketçe verilmiş olan umumi veya hususi vekâletnamelerin hükümsüz olduğu İİA.11 olunur.
Koç Ticaret T.A.Ş.
İLÂN
Koç Ticaret TAŞ. Eskişehir Şubesi Müdürü olup mezkûr şirketten talep ve rızasly-le ayrılan Bay Aziz Bolel’e muhtelif muameleler dolayısiv-le vermiş olduğumuz umumi ve hususi vekâletnameler hükümsüzdür.
Vehbi Koç
ACELE SATILIK
Sanayi mıntakası dahilinde bağı ve meyva ağaçları bulunan 2 dönüm bahçe içinde biri ahşap 6 odalı ev ve diğeri yeni yapı kârgir 2 katlı fabrikaya elverişli bina acele satılıktır, içindekilere müracaat. .
ADRES: Topçular kışja cad. No. 41 .

ELEKTRİKLE İŞLEYEN DİKİŞ MAKİNESİ
FOTOĞRAF
M AK İNESİ
VE BİNDEN FAZLA İKRAMİYE
tkramiyell bir
WARNER
RUJU ALAN
Hem yüksek kaliteden bir ruj almış olur, hem de GÜZEL BİR KÜRK MANTO, BİR BİLEZİKLİ ALTIN Kol SAATİ, BİR KADIN ROB-LUK AVRUPA KUMAŞI ile 50 muhtelif hediyeden kazanabilir.
LİON Mağazası ve diğer parfümeri dükkânlarında satılmaktadır.

te
'f./
i" ' J
ı
■ .
z
I
((
4
r/
f /


//
/
•.
7/ / w/
f Affı /
u/ f
i f f
7/
Her kutunun içinde bulunan numaralı kuponu saklayınız. Keşide 31 ekim 1950 noter huzurunda çekilecektir.
EN iYi E N NEFİS ÇİKOLATA
HUSUSÎ
YATILI
YATISIZ
K I Z
ERKEK
BOĞAZİÇİ LİSELERİ
Tahsil ve terbiye hususundaki ciddiyet ve muvaffakiyetiyle tanınmış, bakım ve konfor itibariyle eşsiz bir müessesedir. ANA — ÎLK — ORTA ve LİSE sınıflarına öğrenci kaydedilmektedir. Lisana ehemmiyet verilir.
mhhb Amavutköy — Tramvay Cad. Telefon: 36 ; 210 imbm


DİŞ MACUNU
t. f jm ■ •;

Comments (0)