21 Mart 1950
Salı
SİYASİ İKTİSADÎ
• Sayı 111
10 Kuntf
r
ı

> A
R I


K
%

k


* A
'A


Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİS EDİB TÖREHAN

İlânlar: 6 ncı sahifodo santlmet-rosi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyot kabul edilmez.
Telefon: 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
■ 1 -


İÇ ve DIŞ POLiTiKA - 20/111/1950
• •
Arkadaşımız Sacid Oget Stockholm’den bildiriyor
İlk gece ikisi tuşla üç
, _
YENİ İSTANöUL’un Kuponu
İÇ SAYFALARDA
Moskovanın cevabı
ACHESONun ikinci nutku
da, Sovyet Rusja ve yardakçıları müstesna, her taıalla iyi ve müspet bir tesir bırakmıştır.
Bu mühim beyanat etraiıııua, esaslı olarak iki kanaat belirmiştir. Biri, yedi tane maddenin zikri dolayısiyle. Sovyet Rusyaya, muhtemel bir müzakerenin hangi noktalar üzerinde cereyan edeceğinin bildirilmiş olması; diğeri ise. yedi tane maddenin, böyıe bir maksat ile değil de, sırf Amerika ve dünya efkârı umumiyesine mevcut müşkülâtın izahı maksa-diyle zikredilmiş bulunmasıdır.
Ki bunu, şöyle de ifade edem-liriz: a) Amerika, bir müzakereye, 7 şart yerine getirildiği takdirde muarız değildir; b) Amerika, bir müzakereye taraflar oi-madığı için, bunun sebebini yedi tane delil zikretmek suretiyle i-zah etmiştir.
Mamafih, nutkun başka türlü tahlil ve tefsirleri peyderpey gelmektedir. Bunlardan bir tantoi Eden’in gazetesi olan Yorkshue Post'ta çıkan makalede hulasa edilmiştir. Ancak, bu makale, aynı zamanda Pravda’da intişar elmiş ve cevabın tahlilini ihtiva ettiğinden, bizim de evvelâ buna dokunmamız lâzımdır.
Pravda’da Viktorof, gerçeklen kimsenin aklına gelmiyecek olan bir hüküm ileri sürüyor. Bu hükme göre, Acheson, müspet teklifler yapmamıştır. Bilâkis, Amen-kanın tecavüzkâr bir kudret politikası peşinde olduğunu, bıı kere daha ispat etmiştir. Fakat Sovyet Rusya, kudret politikası tehditleri altında her hangi bir müzakereye girişecek cfeğildıı.
Eden’in gazetesi Moskova tarafından verilen bu cevabın cesaret verici sayılamıyacağım tesbit ettikten sonra, bunun satırlarının arasında sadra şifa verebılecea bir mâna araştırıyor. Ve şu kanaate varıyor ki, Sovyet politikası dünya işlerinde öteden beri üçlü bir anlaşma ve murakabeyi tavsiye ettiğine, Acheson da nüfuz sahalarının tahdidi fikrini taşır göründüğüne göre, Viktorof, müstağni bir tavrın perdesi arkasında, bu iki görüşü yaklaştırmanın kabil olup olmadığını araştırmaktadır.
Binaenaleyh, ufak biı unut mevcuttur. Fakat, diyor, York-shire Post, artık bu husustaki malûmatı gazeteler ilân etmtK değil, başka yollardan alıp ULkik ettikten sonra müzakerelere esas almak, daha muvafık olacaktır.
ChurehilPin bu bahse dair olan görüşleri malûm olduğu için E-den’in gazetesinde, böyle oldukça teşvikkâr bir yazının çıkmış olmasına hayret etmemek lâzımdır. Kaldı ki, Amerikadaki cumhuriyetçi senatörler de, maium iki nutku söylemiş olduğunuan dolayı ateş püskürmekte, Acne-son’n tasını tarağım tophyaıak Hariciye Nezaretinden çekiimeğe davet etmekte ve bu yoldan, bu u-suller ile politika yapılamıyaca-ğını beyan eylemektedir.
Bu iki Amerikan ve İngiliz muhafazakâr görüşü arasında, uzaktan da olsa, bir benzerlik vardır.
Buna mukabil Acheson yanı hükümet, Sovyet Rusya ile bir anlaşmaya varılıp varılamıyaca-ğının delillerini, bildiğimiz ve iki açık ve sarih nutkun teyid ettiği gibi, alenen araştırmayı tercih eylemektedir.
Yani bir tarafın diplomatik yoklamaları teklif etmesine mukabil, öteki taraf, kendi âmme efkârı ile dünya âmme efkârını tenvir ede ede yürümeyi tercih eylemektedir.
Viktorof’un cevaoına gelelim . Müspet bir teklif görememiştir, fakat, kudret politiKasının dilmı anlamamazlıktan gelememiştir. Bizce ümit, bundadır.
Bu yeni bombanın kudreti, atom bombasından 50 defa fazla olacak
Hidrojen bombasını keşfeden konferansı
Washington, 20 (YİRS) — Umumiyetle iyi naber alan kaynaklardan bildirildiğine göre, hidrojen bombasının tecrübesi. Pasifik Okyanusunda evvelce atom bombası tecrübelerine sahne olan Etımevok’da, nisan avın içinde mütehassıslar tarafından yapılacaktır. Tecrübe edilecek hidrojen bombası, hâlen Amerikada imal edilmekte olan atom bombasından tahminen 50 defa daha kudretli ola-


z
★ ★ ★★
---------A
Gazetemiz bugün
8 sayfadır
7
galibiyet kazandık
ÎKÎNCİ

Ali Yücel ve Halil Kaya rakiplerinin sırtlarına kısa zamanda mi ndere getirdiler
Stockholm, 20 (Hususi surette giden arkadaşımız Sacid Ügetten telgrafla) — Bugün parlak bir merasimden sonra 1950 dünya greko-ro-ınen güreş müsabakalarına başlandı. Eriksdall salonunda 4 bine yakın seyirci vardı. Milli marşlar çalınırken, müsabakalara İştirak eden 15 milletin ekibi şu sıra ile salona girdiler:
Belçika. Danimarka. Mısır, Finlandiya. Fransa. Yunanistan, Macaristan. İtalya, Lübnan. Norveç, İsviçre, Çekoslovakya» Türkiye, Yugoslavya ve İsveç.
Bu sırada seyirciler, Türk güreşçilerine, diğer bütün milletlerden fazla

C. H. P. Meclis
Grupu bugün toplanıyor
Türkiyede siyasi partiler ÜÇÜNCÜ
Türk vatandaşlığı ve azınlıklar
M. NERMİ
DÖRDÜNCÜ
alim 1er, bir açık münakaşa yaparlarken
çaktır. Patlama kuvveti, nitrogliserin esasına dayanan 1 milyon con dinamitin infilâk kudretine muadil bulunacaktır.
Hidrojen bombasının tecrübeleri, daha evvel atom bombasında olduğu gibi, tam ve kati bir teknik sır halinde yapılacaktır. Bununla beraber, Amerikan atom enerjisi komisyonu, elde edilen neticeleri deride bir deklârasyonla açıklamak niyetindedir.

Meclisin feshi ve seçimin yenilenmesi kararı bugün verilecek
Ankara 20 (Hu&usl muhabirimiz bildiriyor) — C. H. P. Meclis Guıpu yarın saat 10 da toplanacaktır.
Bu son toplantıda Meclisin leshe-dilerck seçimlerin yenilenmesi hususunun C.H.P. 11 milletvekilleri tarafından karar altına ahnacagı ınu hakkak addedilmektedir.
:MııtMi»HHmıumiNmı:ııidiiMutııııtHiiııiımınnıiH(ııımmmiHu>dmBMHiiHMHrHiiM3n4iınv
6
Yakında bir Yunan - Yugoslav
anlaşması muhtemel görülüyor
Amerikanın Belgrad Elçisi Ailen ile Moskova Elçisi Kirk, Atinada buluşarak bu mevzuu görüşecekler
Atina, 20 (AP) — Birleşik Amerikanın Yugoslavya Büyükelçisi George Ailen, dün uçakla Atinaya gelmiş ve bu seyahatini “iki veya üç günlük bir istirahat’1 olarak vasıflan-dırmıştır.
Bundan bir kaç saat evvel, Amerikanın Moskova Büyükelçisi Amiral Alan Kirk'tn de, Türkiyeden Atinaya müteveccihen hareket etmesi bekleniyordu.
Ailen, Kirk ile buluşmak için, önce* den verilmiş bir karar mevcut olmadığını bildirmiştir.
Belgrad, 20 (AP) — Amerikan Sefiri George Allen'in Ani surette Atl-naya gitmesi, buradaki diplomatik çevrelerde, Büyükelçinin Yugoslavya ile Yunanistan arasında bir barış temin edeceği hususunda tahminlere yol açmış bulunmaktadır.
Ailen, pazar günü (dün) öğle vakti uçakla hareket etmiştir. Bu seyahat resmen, iki veya üç günlük bir gayıi resmi ziyaret olarak vasıflandırılmak tadır.
Diplomatik çevreler. Allen’in hareketinden iki gün evvel Tito ile son derecede gizli bir konuşma yaptığını ve bunda “iki taraf için de büyük ehemmiyeti olan meselelerin müzakere edildiğini” kaydetmektedirler.
Bu ehemmiyetli mevzular arasında, iki memleket arasında uzun zamandır hüküm süren gerginliğin de yer alması gayet mülâyim karşılanmaktadır. üç taraftan, kendisine dost olmaktan uzak devletlerle sarılmış bulunan Yugoslavyanın, Yunanistan ile samimi ve dostane münasebetler tesisini arzu ettiği artık bir sır değildir.
Malt nokta! nazardan, Yugoslavya ile Yunanistan arasında yapılacak herhangi bir anlaşma iki taraf İçin ancak menfaat temin edebilir. Yuna-nıstanın ham maddeye İhtiyacı vardır kİ, bunu Yugoslavya verebilecek bir durumdadır.
Şayet Ailen - Tito mülakatında Yugoslav - Yunan anlaşması meselesi mevzuu bahsedilmişse, Amerikanın hemen veya daha sonra, iç harp sırasında Yugoslavyaya nakledilmiş olan 11.000 Yunanlı çocuğun iadesi meselesini de ileri süreceğine muhakkak nazarı ile bakılmaktadır.

İmzalayacak olan
Mıırtın 24 ünde İtalya ile dostluk andlasmaNUU
Divikleri Balcını Necmeddin Sııılak, Amerika Dıglgleri Baknnlyle..
Türk - Italyan müzakereleri
Sadak bu akşam Ankaradan Romaya hareket ediyor Andlaşma 24 martta imzalanacak


Bir casusa verilen en ağır ceza
New-York, 20 A. A. (Retıter) — Sovyetler hesabına casusluk yapmaktan annık Birleşmiş Milletler eaki memurlarından Valentin Gubiçef, bir daha Birleşik Aınerlkayn dönmemek ü-zeıe bugün vapurla Sovyet Rusyaya hareket edecektir.

Türkiyede siyasi partiler
Mrınleketimlr.i nz zaman önce-ziyaret etmiş olan Prof. Maurlc( Duvcrger. Le Monde /.azetcNlndc. partilerimiz hnkkındn bir makale eerlNİ neşretmeye başlamıştır. Salahiyetli ya bancıların hu lifimizi nasıl bir gözle uürdügıırıü öğrenmek Uteyecvklorl tabii bulunduğundan, ilk yazıyı, mulıterenı okuyucularımıza dünkü rayımızda takdim etmiştik. Bugün, aynı yerde yani ikinci sayfamızın uo) baş köşealnde ile inci yazıvı takdim ediyoruz.
Birinci yazının jrıcvzuıınu, Ke-Hiaiizmın takdimi inşkll ediyordu. Bunu da muhterem Duvorg(r, bugün tekrar ve çerçeve. ıçhıdç nrfjrri t iğimiz kıaımda hııln«K ot-»nişti. Yalnız bu hulâsayı iftuı-eden Hatırlan pkuyuoula rıınız İkinci (tayfamızda, bulacaklûivhr.
Ankara, 20 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak, yarın akşam Türk -İtalyan dostluk ojullaşnıası müzakerelerimle bulunmak Üzere Ronıayu müteveccihen hareket edecektir.
Kendisine Birinci Daire Genel Müdürü BÜlend Uşaklıgil ve bir kâtip refakat edeektir.
Roma. 20 A.A. (United Press) — Dışişleri Bakanlığından bildirildiğine göre, Türk - İtalyan dostluk andlaş-ması 24 mart cuma günü Komada İmzalanacaktır. Türkiye Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak 23 martla Komaya gelecek ve imza töreni ertesi günü Dışişleri Bakanlığında yapılacaktır. Andlaşmayı İtalya adına Dışişleri Bakanı Kont Carlö Sforza inızalıyacakür.
ve aşın bir dostluk tezahürü yapıyorlardı. Ekipler, İsveç Güreş Federasyonu Başkanı tarafından seyircilere takdim edildiler. İsveçe kadar geldikleri halde bugün öğleden sonraki tartılarda hazır bulunamadıkları için Polonya ve Rumanva güreşçilerinin müsabakalara iştirak edemıyecekleri bildirildi. Bu haber teessür uyandırdı.
İsveç Prensi Bertil, salonun ortasına gelerek kısa bir konuşma yaptıktan ve güreşçilere şans diledikten sonra müsabakaları açtj. Bu melasım biter bitmez güreşlere başlandı. Bizim aratanların güreşlerinden başka en mühim karşılaşmaların neticelerini bildiriyorum:
52 Kiloda:
Bu sıklete 14 millet iştirak etti. Şampiyonluğa en fazla namzet olan Ali Yücel, ilk turda karşısına çıkan Çek güreşçi Kronosvetter’i bel sarması İle 1 dakika 40 saniyede tuşla yendi.
Bundan sonra Yücelin en tehlikeli rakibi olan İsveçli ile FinlandiyalI, birbirlcriyle güreştiler. İsveçli Johan-son, FinlandiyalI Vittala’ya kafakol alarak 5 dakika 19 saniyede tuşla galip geldi. Bundan başka İranlı Mahmut Kasım, Lübnanlı Abdullah Si-dani’yi ittifakla yendi. Norveçli Clau-sen, YugoslavyalIya 5 dakika 10 saniyede tuşla galip geldi.
57 Kiloda:
Bu sıklete de 14 güreşçi dahil oldu. Kıymetli güreşçimiz Halil Kaya, rakibi İsviçreli Genton'u 3 dakika 40 saniyede tuşla yendi. Müsabakanın 3 üncü dakikasında İsviçreliye bir burgu takan Halil, kolaylıkla onun sırlını yere getirdi. Arslanımız. çok süratli ve atak bir güreş yaptı ve rakibine aman vermedi.
Bu sıkletteki diğer en mühim müsabakaların neticeleri şöyledir: Kurt
(Macar) a (Finlandi-daklka 23 (İtalyan).
Pettersen (İsveç), Bence ittifakla; Erik Johanson ya). Şahap (Lübnan)a 4 saniyede tuşla; Lombardı
Moguljak (Yugoslavya)ya 5 dakika 40 saniyede tuşla; Haşan (Mısır), Delejsi (Çek)e ittifakla galip geldiler.
r
ırtr
Kadın- Ev - Moda
Fener (hikâye)
SEKİZİNCİ
Stockholm güreş resimleri


02 Kiloda:
Dünya şampiyonu güreşçimiz Mehmet Oktav. FinlandiyalI rakibi Talesela’yı oldukça hareketsiz geçen bir güreşten sonra sayı hesabiyle ve ekseriyetle yendi. Oktav müsabakanın başından sonuna kadar teşebbüsü elinde bulundurmuştu.
Diğer müsabakalarda alınan neticeler şunlardır: Leisin (Danimarka), Kııllai ıMacar)ı ittifakla; Kurz (Çek) Bielle (Fransa)yı ittifakla; Kandil (Mısır), Randi (İtalyan)i ittifakla; Taha (Lübnan), Ali Sedat (İran)ı 3 dakika 15 saniyede tuşla; Torma (Yugoslav), Huseby (Norveç)i sayı hesabiyle ekseriyetle yendiler.
Yarın sabah tekrar tartılar yapılacak ve hemen arkasından güreşlere devam edilecektir. Neticeleri muntazaman bildireceğim.
Kafile Başkanımız Velıbl Emrenln Stockholm’deki beyanatı
Stockholm 20 A.A. (Özel muhabirimizden) — Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Vehbi Emre, beyanatta bulunarak demiştir ki:
“Bu r inden iyi bir rum.
“İsveç, hâlâ birincilik için en şanslı takım addolunmakla beraber, kendisiyle mücadele etmek için azami gayretimizi sarf edeceğiz. Maamafih güçlük çıakartabilecek olan başka takımlar da mevcuttur.”
akşamki güreşlerin neticele-memnunuz. Takım tasnifinde yer alabileceğimize inamyo-

ınuMamrmeiiı
Af kanunu Mecliste
Dünkü müzakereler esnasında ekseri hatipler affın genişletilmesi lehinde konuştular
Ankara, 20 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Af kanunu tasarısının müzakeresinde ilk sözü Millet Partisinden Osman Nuri Koni aldı. Anayasada mevcut af müessesesini izah ettikten sonra tasarının bununla münasebeti olmadığım belirtti:
“Bir gösteriş endişesiyle hazırlanan bu tasarıya seçim suçlarını af etmek âınil olmuştur. Bununla millet istihfaf edilmektedir. Buna (affı yâ-rân) demek daha doğru olur. Yazık demekten başka yapılacak bir şey yoktur.” dedi.
D. P. adına Fuat Hulûsi Demircili fikirlerini şöyle hulâsa etti:
“Memleketimiz âın ve şamil hır afta intizar ediyordu. Böyle bir affı yalnız mahkûmlar değil bütün millet beklemektedir. Hapishanelerin sıhhi şartları malûmdur. Bu, affı istilzam eden sebeplerdendir. Ceza ıslahı hal için verilir, intikam için değil. Bu itibarla umumi affa gitmek zaruridir. Casusların affedilmesi karşısında Adi suçlulara bunun teşmil olunmaması umumi efkârı müteessir edecektir?*
Feridun Fikri Düşünsel de söz alarak: “Memleket umumi efkârında genel bir affa intizar bariz bir şekilde müşahede edilmektedir. Yüksek heyetiniz affın bazı kayıtlar altında teşmiline karar verirse büyük bir Atıfet ve isabet göstermiş olacaktır.” dedt.
Vasfi Gergef, af kanununun mahiyet itibariyle umumi olmak vasfını taşımadığını, bunun şümullendirilmesınln zaruri bulunduğunu belirtti ve komisyona iadesi için bir önerge verdi.
Doktor Aziz Ura8 da ayni mütalâada bulundu. Cihat Baban, esbabı mucibenin sakatlığına işaret etti. Bunların vazıh olmadığını ve Adalet Komisyonunun yalnız 12 üyesi ile toplanmış ve üç üyesinin de kaydl ihtiraz! ile reye iştirak ettiklerini bildirmiştir. I
Cihat Baban, bir çok hallerde gerekli tedbirler alınmaması yüzünden suç işlenildiğini, bazı kanunların değişmesiyle hüküm giymiş olanların vaziyetlerinin değişmesi gerektiğini izah ederek affın genişletilmesi ve yeni basın kanunu tasarısının Meclise geldiğine göre affın eski kanunla hüküm giymiş olanlara da teşmili zarureti üzerinde ısrar etti.
Söz alan diğer milletvekilleri atfın genişletilmesi zaruretini muhtelif cephelerden izah ettiler.
İbrahim Arvns, affın âdi suçlara dn muayyen nısbotler dahilinde teşmil edilmesi, fakat aftan komünistlerin
istifade ettirilmemesini ileri sllrdü ve bu maksatla bir önerge verdi.
Sinan Tekelioğlu ve Kemal özço-ban da affın genişletilmesi mütalâasında bulundular. Nazım Poroy ise teşmili aleyhinde konuştu ve dedi ki: “Memlekette umumi affı icap ettirecek sebepler zuhur etmemiştir. 60 bin rey alabilmek için muhalifler, 60 bin okuyucu bulabilmek için de matbuat yok .vere böyle bir af zarureti havası yaratmışlardır?’ dedikten sonra tasarının getirildiği şekilde kabulünü istedi.
Saat 20 ye gelmişti Söz alan milletvekillerinden henüz konuşmayanlar vardı. Müzakerelere devam edilmesi hakkında verilen Önerge reddedildi.
Başkan, komisyonlarda mühim tasarılar bulunduğu İçin çarşamba gününden itibaren öğleden evvelleri de toplanılması teklifinde bulundu. Kabul edilen bu tekliften sonra yarın saat 15 de toplanılmak üzere oturuma son verildi.
Komünistlerin
Türk Millî Talebe Federasyonunun büyük kongresi
“İzmirde yapılacak kongrede Türk gençliğinin tezi,, tesbit edilecek
Türkiye Milli TaJebe Federasyonu-nun büyük kongresi 26 mart 1950 pazar günü İzmirde toplanacaktır.
İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği. Teknik Üniversite Talebe Birliği delegasyonu ile yüksek okullar müpıessille-ri cumartesi günü îzmlre hareket edeceklerdir.
29 talebe cemiyet! He 5 talebe birliğinden teşekkül eden Türkiye Millî Talebe Federasyonunun bu toplantısına büyük bir ehemmiyet verilmektedir.
Mezkûr toplantıda ön plânda konuşulacak olan meselelerin başında W. A. Y (Dünya Gençlik Birliği) Genel Kurulunda müzakere edilecek olan — Türk Gençliğinin Tezi — tesbit edilecektir.
Şehrimizdeki talebe birliklerinde kongre için büyük bir faaliyet göze çarpmakladır. Federasyon Genel İdare Heyeti de Ankarada fevkalâde toplantılar yaparak kongrenin son hazırlıklarını gözden geçirmektedir.
YENt İSTANBUL — Bundan bir müddet önce memleketimize gelen W. A. Y. (Dünya Gençlik Birliği) Genel Sekreteri Dr. Mercereau ile bir konulma vapmış ve mezkûr teşkilâtın yalnız talebe birliklerini değil, bütün gençlik kütlelerini bağrında toplamak gayesi güttüğünü öğrenmiştik. W. A. Y. ın bir Azası olan Türkiye Millî Talebe Federasyonunun 26 mart 1950 de İzmirdeld toplantısında bu husus üzerinde de durmasını ve yüksek tahsil camiasına dahil olmayan Türk gençlerinin de bu teşkilâta dahil edilmeleri yollarının a-ranmasını ve bu noktanın bir karara bağlanmasını temenni ederiz.
Bacaklarından mahrum bir tayyareci yarın şehrimize geliyor
Ingiliz Hava kuvvetlerinin en tanın-iniş eski tayyarecilerinden Albay Erleler varın naat 11 de uçakla şehrimize gelecektir.
Halen Shell Petrol Şirketinin hava kısmı müdürü olan Albayın Birinci Dünya Harbinde paraşütle ntlarken iki bacağı birden kırılmıştır, ingüizler takma bacaklar atmışlar, fakat Almanlar kendisinin kaçmaması İçin geceleri bacaklarını alıyor, gündüzleri gene veri-yorlarmış. İki bacaktan mahrum olduğu halde mükemmel tayyare kullanan Baider. Birinci Dünya Harbinde Llâriş cephesinde, İkinci Dünya Haromde de Almanya üzerinde bir çok hava harplerine iştirak etmiştlr-
Amerikanın Moskova Elçisi dün Atinaya gitti
Birkaç gündür ziyaret nıak • !•
şehrimizde bulunan Amerikanın Mo&kv va Büyük Elçisi Alan Kine. dün sabah naat 9 da özel uçağlylo Atmaya gitmiştir.
Amerikan Büyük Elçisi yarın geliyor
Bir müddetten beri memleketine gitmiş bulunan Birleşik Amerika Büyük Elçisi VVadsvvorth. yarın uçakla şehrimize dönecektir. Aynı günd aennuı aleyhinde konuşmuş oton ote.Ultk ınU-tchnsflisı Don Moorc’un da şehrimize golecefc) haber alınmıştır.
«imim 4H—
teşviki yüzünden kalyadaki grev hareketi hızlandı (Gazeteler)
_ _ . - — riı _ 1



Yukarıdakiler — İllallah yahu!» İkide bir cümle âlemi rahatsır etmece başladı L.
Rayfn 2
T TC Nt fSTANBUt
21 Mart 1950
Yabancı gözü ile
• I

ürkiyede siyasî


Partiler
Bu seferde iki Amerikalı âlim
II. Bir muhalefetin doğması
atom casusluğundan şiiphe altında
Subayların terfiine ait kanun kabul edildi
tok 1045 mevcut P.
BaşvekA-va*ifeıindon müteakip. İnönü’nün almıg olan
Türklyrılr yirmi *t»nr MlrmlH bir trk pıırti atatamındcn aun( rat Kiirçrk bir nııılııılrfrt dıığ-mut bulunu)OF. V’a 2A ■rnoılcn beri, nnvnk plrbltll mııhlyrll (bitik İh' H-titıırei tn»ı>an va nr ç(»k trMr ni-tıııdu bulundurulan ««çimlerden «un-ra, llıılimüvılnkl bnbıırdıı yapılacak «»kın tecimlerin gerçeklik Ifculc vdr-cctl förüllbor.
liim ns derse deslıı» bu. bir “c*ld-drıı ayninin” hareketi değil bir “fi». Id’nln İnkişafı” hareketidir, çıiııhü bugüne kadarkl tezat İfade eden durumunu güre, Türkiye, dcmokruslye İnanın diktatörlük «srtjıırı İçinde yıı-spnn bir memleketti. Hu teini, hem ıncmlrkcUn durumunu hem de >cnl devleti tesis etten utlunun mlnıırtm mükemmel l*ıth etmekte İdi. henıııl Atatürk'te İki vasıf bir arada > atamakta İdi, Biri, otoriter şahsiyeti, diğeri de Framn» tnkılghl He bıınıııı duvandlŞı siyasi hürrlyri fikirlerine olun hayranlığı. •
Birinci vasıf, İkincisinin Üstüne geçti, çünkü hâdiseler bunun böyle olmasını emredl)ordıı: Askeri ve siyasi çürlüklrr, girişilen ıslahatın genişliği İle derinliği vo bir de genh halk tabakalarının siyasi terbiyeden nuılırıım bulunması. pnrlmsntcr bir rejimin lılrmeslne mâni tenkil ediyordu.
Vasiyet te Fnıııvndnkl Kon» ransyon devrini hatırlatıyordu. Zira, Kemalizm'i Frunsıalnra anlatmak İçin, bir ıml diktatörlükle radikal-»na>slizmln Imtir.Mrı olan bu akidenin sahiplerini “Jacobln” ismi İle takdim etmek, tnmamlylo yerinde bir harekettir.
Ayrıca Amerikada pek çok memur,
casusluktan sanık durumda bulunuyor
İskân ve Toprak Gcııcl Mllılllrliiklcrlnln tevhidine, Ereğli kömür ocaklarının devletçe işlettirilmesinc ait kamına madik ilâvesine dair kanunlardan lıa^ka Apak köyünde 13 vatandaşa işkence yapıldığı halikındaki önergeyi de tçifleri Bakanı cevaplandırdı
Tür kıy ede parti sistemi ten tyerı değildir. C. H.
nln karşısında bugün D. Parti, Millet Partisi ve e-

hemmiyctslü ba»ı teçekkUUM' mevcuttur. Bunları kuranlar da rutin, Halk Partisinin eski hararetli taraftarlarıdır. Binaenaleyh Türklyeda muhalefet, ana partinin bölünmesinden doğmuştur.
Başlangıçta, muhalefet. bariz bir «eklide «flbsl rekabet ârâzı taşıyordu, Filvaki, Demokrat Partinin Başkanı O1A.1 Ba-yar. Atatürk tarafından let affını İsmet yerini
adamdı, lnöntl, A-tatUrk’Ün yerine geçip Devlet Heiei olur olmas. ilk ipi Celâl Beyar'ı Baş-
bakanlık mevkiinden uıaklaflırmak oldu.
Keza, Millet Partisinin hakiki reisi olan muhterem Mareşal Çakmak, ta-tikl&l Harbi kahramanlarından biridir. Fakat, sevkulceyse dair olan eti-rilflerl aakerlfk fenninin son İnkişaflarına uygun bulunmadı fi için 1044 da emekliye alındı.
Mareşal bunu sahama yapılmış bir hakaret «ayarak Devlet Relalno kaf»ı derhal mücadeleye geçti, Demokrat Partinin kurulmasını kolaylaştırdı, fakat sonraları bu partiyi Devlet Reisine karsı kâfi derecede muarta bulamayınca, kendi partisini kurdu.
Bu auretlo, slyaal partiler araaın-dakl mücadele, kabileler arasındaki çekişmeleri hatırlatan bir manzara göaterdl. Maamaflh bu temayül, hiç değil». Demokrat Parti için eski sert-htinl kaybetti. Bu parti ise yegâne ciddi muhalefeti temsil etmektedir. Çünkü Millet Partisinin nüfusu lâ»ey mesabesindedir.
Mareşal Fevzi Çakmak'ın Devlet Reıgi seçileceği endişesiyle, Celâl Ba-yar. 1647 den İtibaren İnönü'ye yaklaşmaya başladı. Oerçekten, o sıralarda Mareşalin halk nezdindeki İtibarı çok büyüklü ama, siyasi kablll-yeterslzllgi de o derece müsellemdi.
Boyarın bu hareketi üzerine, bazı müşahitler, muhalefetin samimiyetinden şüphe etmeye başladı. Bunlar, Atatürk'ün idaresi kendi elinde olmak sertiyle bir muhulefet yaratmak hususundaki teşebbüslerini de hatırladıkları için, Fethi Beyin 1031 de A-tatürk lehine olarak yapmak istediği şeyin, Celâl Bayar tarafından İnönü lehine yalnız daha büyük bir maharet ve muvaffakiyetle yeniden ele alındığını iddia edecek kadar İleri gittiler. Eu kanaatte olanlar, bugün dahi mov-cuttur. Fakat, aldanıyorlar.
Demokrat Partinin gerçek ve esaslı bir muhalefeti temsil eltifti kanaati, bugün hâkimdir. Bidayette sahte bir muhalefeti temsil ettiği farzedilse bile ıkl bu, çürük bir faraziyedir) bu partide bugün boyla bir temayül mevcut değildir. Demokrat Parti, her ne kadar ortaya yeni bir siyasi akide koyamamı» >«« do, kuvvetli bir teşkilât meydana getirmeye muvaffak ol-muştur. Zaten iki seneden beri belit ba>h olarak gördüfü İs de bundan »harettlr.
Halkçılar ite Demokratlar arasında, ideoloji bakımından büyük bir fark olmadıâı muhaFCakrır V^iniT ^,7 söylenebilir ki, sonuncular diğerlerinden daha liberaldir ve İktisadi sahada devlet müdahaleciliğini tahdide taraftardır.
Ancak Celâl Bayar, Türk devletçiliğinin bahası olduğundan, İktidara geldlgl takdirde, kendi eliyle kurduğu İktisadi rejimin yapısında derin derişiklikler yapacağından şüphe e-dümemektedir.
—------------ —----- — - - - - - -_
Yazan: Prof. Maurlce Duverger
Demokratlar aynı zamanda siyasi hürriyetlerin mÜ-dafileri olarak ortaya çıkmış olup muhalefet adına temlnııt İstemektedirler. Fakat Halk çılar da onların bu taleplerini, bilhassa seçimler balı sinde», mükemmelen yerine getirmekte olduğundun, eğer iktidara Demokratlar gelecek olursa. bu sefer bir takım tnleplor-de bulunmak gayretinin karargâh değiştirerek Halkçıların safında ta-merküz edeceğine şüphe yoktur. Demokratların bir iddiası da halk tabakalarına dayanmakta olduklarıdır, Halbuki hakikatte vs tatbikatta, onlar da tıpkı Halkçılar gibi, münevverlerden, İş adamlarından ve !• derecilerden terekküp eden burjuvası
sınıfına dayanmaktadırlar. Bunun böyle olması zaruridir. Çünkü halk yığınlarının siyasi terbiyesi, henüz kifayetsizdir,
Akideler bakımından olan bu benzerlik de, Türkiyedeki muhalefetin hakikat değeri bahsinde, bası şüphelerin dogmasına sebep olmuştur.
Her iki parti do, gerek ic gerek dış politika hususunda, esaslı bir mutabakat halinde midir, değil midir?
Sovyet Rusyanın taleplerim mukavemet etmek, Türkiyeyl garplılar karargâhı ile Avrupa Birliğinin bir uzvu kılmak, dini irtica denemelerine karşı lâik cumhuriyeti masun bulundurmak, komünizmin bütün eşkAll ile mücadele etmek ve nihayet azınlıklara karşı milliyetçi görüşte ısrar eylemek, bütün bu saydığımız noktalarda, Halkçılarla Demokratlar arasında belirli bir görüş farkı tesbit etmeye İmkân yoktur, öyle kİ, bu iki parti hakkında Atlantik’in Ötesindeki (muharrir Amerikan partilerini kasdediyor) mukabilleri hakkında söylenmiş olaylı bir mütalâayı aynen kabul etmekte hiç bir mahzur yoktur: “Bu iki parti arasındaki yegâne fark, birinin iktidarda, bulunmasına mukabil ötekinin iktidarı Özlemeğidir.”
Çünkü esasta ve haddizatında, 1945 den beri yapılan iş, şahıslar arasındaki rekabetin yerine organize takımların rekabetini ikame etmiş olmaktan ibarettir.
Fakat bu, rejimin demokratik mahiyetini tehlikeye koymamaktadır, ki, Amerlkadaki durum ile mukayese edilebilmesi de. zaten bunu göstermektedir.
Filvaki siyasi akidelerin ademi mevcudiyeti Amerikanın demokratik temayüllerini azaltmamış, bilâkis artırmıştır, O kadar kİ, şu suali sormak, kanaatimizce yerindedlr;
Bir memlekette demokratik müesseseler arasındaki mücadelenin normal bir şekilde devam etmesi İçin, acaba, muarız dunırmunda olan partilerin. esaslarda mutabık olması zarureti mevcut değil midir?
Çünkü bu mutabakat olmadı mı, o memleketteki mücadele, demokrasi rejimini temellerinden sarsan bir dahili harp ebadına çıkmakladır. Bunun en güzel delili, kudretli bir komünist partlKlne malik olan memleketlerin halidir.
Aradaki mücadelenin gayesi teknik çerçeveler içinde kaldı mı. gümrük tarifelerinden tutunuz da demiryolu tarifelerine kadar, demokrasi, sapasağlam ayaktadır. Fakat bu mücadelenin sahası genişledi ve esaslı hayat telâkkilerine, millot varlığının iç bünyesine, rejimin şekline, siyasete temel teşkil edecek felsefeye yahut diplomatik ittifaklara teşmil edildi mİ, demokrasi, ölüm tehlikesi geçirmektedir.
Soğuk harp taraftarı Rusya, Amerikaya soğuk cevap verdi
t
Pravdo'da çıkan bir makale, Acheson'un yedi maddelik barış teklifi ile alay ediyor
Londra, 20 (AP) — Resmi komünist gazetesi Pr&vda dün, Amerikalıların, Ruayanm iyi niyetlerini, “yıla-cı gerginliğe” «on vermek suretiyle göstermedi icap ettiği menni ve tekliflerinin su dökmüştür.
ettiği yedi maddelik proje ile alay etmektedir,
yolundaki te-ünlüne soğuk
Umumiyetle Sovyet görümlerini aksettirdiği kabul edilen gazete, Amorlkan Dışişleri Bakam Dean Achcson’un perşembe günü Ca-lifomia'nın Bcrkeley gehrinde vermig olduğu mühim bir siyasi nutkunda, soğuk harbe son vermek için derpiş
Hükümetinin
Sbvyet tefalrclsl Vlktorof, Acheson'un alyaBetlntn "ana hatlarını” sormakta ve Amerikan siyasetinin "barışçı bir siyaset olarak vaaıflandı-nlamıyacaftını” ileri sürmektedir.
Makûle, “Almanya ile bir barış andlajması yapılmasının değil, fakat bu memleketin komünizme karşı kuvvetli bir müdafaa hattı haline getirilmesinin mevzuu bahis olduğunu” kaydetmektedir,
Londra. 20 A. A. (AFP) — "Daily Graphic” gazetesinin haber aldığına göı-o lnglltorodo Ilar'vd atom «rai-tırmnİArı merkralııda çalışmakta olan Ikl Amerikalı bilgin birdenbire ortadan kaybolmuşlardır. Scotland Yarıl ile Amerikan gizil emniyet teşkilâtı kendilerini aramaktadır. Birledik A-morlka veya Knnndaya gitmiş olmaları pek muhtemeldir. Gazeteye göre bu bilginlerden biri hafızasını kaybot-mistir. Bununla beraber gazete, anhte mektuplarla bir ecnebi memlekete çağrılmış olmaları ihtimalini do vnrld görmektedir.
Scotland Yard özel şubesi hâlen bu İki âlimin. Ingllüı mnhksmesl tarafından geçenlerdo mahkûm edilen a-tom casusu Dr. Fucha ile olan münasebetlerinin mahiyetini tcebit etmeye çalışmaktadır.
VVashington 20 A.A. (United Press) — Pazar günü bildirildiğine göre Ticaret Bakaniıtı, ihanet suçundan be-ıaet ettikleri halde 27 memuru hâlâ zan altında tutmakta ve mahrem malûmatı onlardan saklamakladır,
Bunlara İlâveten hâlen sorguya çe-kllmekto olan dltsr 8 memur da şüpheliler arasındadır.
Bakanlığın, bu memurların no derece dürüst oldukları hususundaki tahkikat raporu, Temsilciler Meclisi Tahsisat Tâli Komisyonu tarafından tenkid edilmiştir. Komisyon Başkanı John J. Rooney. Dişilleri Bakonlıtı-nın yıkıcı hareketlerde bulunan memurlardan temizlenmiş bulunduğunu, fakat umumi efkârın Ticaret Bakanlığını tamamen komünistlerle dolu
Türkiye - Bulgaristan münasebetleri kesilmek üzere
Berlin, 20 (YİRS) — Yetkili slyaal çevrelerden sızan haberlere göre, Türkiye, BulgaristanlI* aiyasl münasebetlerini kesmek için tetkiklerde bulunmaktadır. Hatırlarda olduğu gibi. komünist Sofya Hükümeti tarafından Türklyenln Bulgaristan sefirine verilen bir nota, kabul edilmemişti.
»nndıâmı bildirmiştir.
Federal tnhkiknt hüdosu tarafından lııklp odilınoktc olan yıkıcı hareketlere tevoaaül suçundan şüpheli 38P memurun mevcut olduğunun Ticaret Bakanlığınca verilen ifadede bildirildiğini Temsilciler Mccltel a-çıklamıştır. Bunların arasında 273 ü beraat etmiştir, P'akal 27 al hâlâ şüphe altındadır.
Haber tekzip * ediliyor
Londra, 20 (A. P.) — Aylardan beri îngilterede çalışmakta olan ıkl Amerikalı atom enerjisi bilgininin ortadan kaybolduklarına dnlr bugün Londra basınında çıkan haberler gerek İngiltere Malzeme Bakanlığı ve gerek diter resmi çevreler tarafından yalanlanmıştır.
vusturyalılar bu gec
ikinci maçlarını
yapıyor
Avusturynnın Klagenfurt Athle-ticaport boka ta kınu bu gece ikinci karşılaşmasını saat 21 de Galataıa-ray ve Boka lhtıaaa karmasına karşı yapacaktır. Cumarteıl akşamı İlk maçını seyrettiğimiz Avugturyıuun Klngenfurl takımının ilk geceki seyirciler üzerinde bıraktığı Hrnyıf takım” zihniyetini bu akşam telâfi etmeye çalışacakları muhakkaktır. A-vusturya boksörlerinden evvel şehrimizde seyrettiğimi» İtalyanların Au-dace takımı seyirciler tarafından daha çok tutulmuştu. On bin liraya şehrimize gelen ve Uç maç yapacak o-lan Klagcnfurt’un mazruflarını çıkartabilmek ve üçüncü maca aeyirci cel-bedebilmek için organizatörler bu gece AvusturyalIlar karşısına değişik bir kadro çıkartmıya mecbur kalmışlardır.
51 kilo: Gausterer - Mfsrop 54 kilo: Kuster - Abdi. 58 kilo: Eberhard -Yoı-go, 62 kilo: Müllor - Vural, 67 kilo; Kı-axner - Oktay, 73 kilo: Koh-lergor - Ayhan, 80 kilo: Ameisbichier-Cafcr.
Müsabakalar amatör karşılaşma olduğu için üçer dakikadan üç ra-vund olarak yapılacaktır.
İsrail ile müzakereye giriştiği için
Ürdün Kıralı Abdullah Arap
Birliğinden
Kahire 20 (A A.) — «alâhlyetlı kaynaklardan bugün bildirildiğine göre, cumartesi günü Kahlreao toplanacak olan konsey, Urdun Devletinin Arap Birliğinden ihracına karar verecektir.
Aynı kaynaklar, bu ‘hraç kararına, Kıral Abdullah'ın aylardan bari İsrail Devleti llo münaaobet kurduğunu ispat eden vesikaların meydana çıkmasının sebep olduğunu İfade etmişlerdir.
Ürdün Hükümetinin, İsrail llo hiçbir sulh anlaşması yapmadığını bildirerek bu iddiaları tekzip etmesine ragmon, vesikalar, Abdullah'ın İsrail ile sıkı dostluk münasebetleri kurdu gunu ve İsrail hükümet erkânı ve bilhassa Dışişleri Bakanı Sassoon İle daimi muhabere halindo olduğunu açığa vurmuştur.
Haftalık Mısır ’Ahbar El x'avnı„ mecmuaaındu neşredilen ou mektup
çıkarılacak
Isr, evvelce Kudüsto Ürdün askeri kumandanı ikon Amman dan fır a t eden ve milliyetçi sıfatıyla Kahlrtde bulunan Albay Abdullah El Teli tarafından bu mecmuaya verilmiştn.
İtalyada cnauıtlıık
Roma, 20 A.A. (Afp) — Bugünkü "11 Tempo" gazetesi, büyük bir askeri casusluk İşinin meydana çıkarılmasından sonra parlâmentoda biri sivil dördü asker olmak üzere beş kişinin tevkif edildiğini haber vermektedir.
Bir komünist teşkilâtı olan "İtalya-lı Taraftarlar Milli Teşkilâtı" Palermo merkezinde yapılan araştırmalarda Slcüynnm savunmanına alt vesikalarla kışlalar, hava limanları, cephanelikler vo yakıt depolorının yerlerini gösterir haritalar ele geçirilmiştir
Kısa haberler
Hlrıdlbtaııchı knrıeıklıklnr
Yeni Delhi, 20 A. A. ıUnited Pıena) — Eaki Delhido pazar gecesi vuku bulan karışıklıklarda 2 klöl ölmUf ve 19 kişi yaralanmış tır.
Baygpııdnkl ııümuyltlerhı dcbajıaı tevkif edildi
Saygon. 20 A.A. (AFP) — Dün Saygnnda tertip edilen Vietnam Amerikan yardımını proteato nü-mayieinln belli batlı tahrtkciel a-vukat Hultho, gece Barbakanın emriyle tevkif edilmiştir Şanghay civarında netler 80 bin kimiyi evniz bıraktı
Hongkong, 20 tAPı — Şang-haydııkl komtlntat kaynaklarından alınan malûmata goıc, Anhwci e-yaletlnln Suhalen bölgesinde «eller otuz bin Iclfiyl evsiz bırakmış ve qok mühim maddi hatlara sebebiyet vermiştir,
Amerika. Run gemicilerini karaya çıkartmıyor
Salnt’TIıoma# (Vieıge Adası ı. 20 A.A. (Afp) — Amerikan muhaceret makamları Salrıt Thomne’da demirleyen Ru« gemlal Untritaanm mürettebatına karaya çıkmak izni vormemiftlr. Bir kaç hafta 1-çinde Vierge Adabına uğrayan bu üçüncü Rus ticaret gemisidir ve bunlardan hiçbirinin mürettebatına Amerikan makamları karaya çıkmak izni vermemiştir.
‘/Kvrupuyu yardım bir para kaybıdır,,
Washlnglon, 20 A. A. ıReuter) — Senato Dışişleri Komitesi üyesi demokrat senatör Walter Gcorge Avrupaya yapılan Amerikan askeri yardımının bir para kaybı ol-tiuğunu söylemiştir.
Senatör, bunun cesur bir bando ile desteklenmediği takdirde tanı bir kayıp addedileceğini ilAve etmiştir. Bu (Ja, Batı Alnınnyanın bir Sovyet tecavüzüne karşı yeni’ den silahlanmasıdır.
Amerlku İle Ingiltere Asyaya yardım İşini müzakere ediyor
Londra, 20 A.A. (LPSi — Sin-gapurdakı basın muhabirlerine göre, Ingiliz Yüksek Komiseri Malcolm Mac Don al d ile Amerikan uzmanlar heyeti arasında yapılan tlç konferans eanasındn As-yaya Amerikan yardımı hakkında gizli teklifler müzakere edilmiştir.
Muhabirlerin bildirdiklerine göre, Amerikan heyeti, Malezyada komünist çetecilere karşı kııydo’ dilen terakkilere çok ilgi göster' nıiştlr.
Şarlo yeni filmini hazırlıyor
Ncw-York. 20 (YÎRS) — Haber alındığına göre. Şarlo, ”Sahne I-şıklan” isminde yeni bir filmin senaryosunu hazırlamakla meşguldür Şarlo, bu filmde, seyircileri güldürmekten Aciz bir palyaço ro-lündedir,
*
Ankara, 15 (Htıaııai muhabirimiz bildiriyor) — B, M. Meclisi bugün aaat 15 de Cevdet Kerim tnendayının Başkanlıgırıdu toplunarok bazı milletvekillerine izin verilmesi ve ödeneklerinin tediyesi haklımdaki tezkereler onandıktan sonra sorulara geçildi.
Tanın Bakanı Cavlt ©rai, Çnnak-kslo Milletvekili Ali Rıza KırHever'in sorununa cevaben, yurdun dnfelık ve ormanlık bölgeloriııde gezen yaban domuzlarından çiftçiyi korumak İçin İmkân nlsbotinde tedbirler alındığını bildirmiştir,
İstanbul Milletvekili Sonihi Yürü-ten'ln Çine kasasının Apak köyünde 13 vatandaşa Işkenco yapıldığı hak-kındaki sorusunu İçişleri Bakanı E-mln Brlşlrgll, böyle bir hâdisenin vııkubulmadıgı ve zikri geçeıı İşkencenin yapılmadığı şeklinde cevaplandırdı.
Kürsüye gelen soru sahibi İse bu hâdiseyi tahkik İçin Çineye giderek mağdur vatandaşlarla temas ettiğini İfade ve hâdisenin fecaati üzerinde ısrarlg durdu ve "Oünaltay Hükümeti bu hâdise karşısında töhmet altında bulunmaktadır, Meclla tahkikatı açılmasını İstiyorum" dedi ve bir ö-nerge verdi.
Bunun üzerine tekrar kürsüye gelen İçişleri Bakanı Emirı Erişirgil, müştekiler tatarından dört köylünün ovine kundak konulduğunu vo hâdisenin bundan ibaret bulunduğunu anlattı, adli tahkikat, tamamlanmadıkça memurların tecaiyo edllemiyecegini bildirdi.
Diğer sorular tehir edilerek kanun tasarısı vc tekliflerin müzakeresine geçildi.
Bilâhare İskân ve Toprak Genel Müdürlüklerinin birleştirilmesi, subaylar heyetine mahsus torfl kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi, Ereğli kömtlr havzasındaki o-cakların devletçe İslettirilmez! hak-kındakl 3867 sayılı kanunun 10 uncu maddeslno bir fıkra eklenmesi hak-kındaki tasan vs teklifler müzakere ve kabul olundu.
Bolu Milletvekili Hazan Şükrü A-dal ve İhsan Yatçının Alıant gölü ve çevresinin Bolu özel İdaresine temlikine dair kanun teklifi üzerine söz a-lan Muhlddln Baha Pars, teklifin lehinde bulundular, Ahmet Romzl Yü-reglr, Tahsin Coşkan, tasarının bir de Bütçe Komisyonundan geçirilmesi lüzumundan bahsettiler. Neticede bu teklifler reddedilerek maddeler konuşuldu ve aynen kabul edildi.
Oniki Adada emlâki bulunan Türkler, haklarını alacaklar
Dışişleri Bakanlığı, bu hususu, bir tebliğ neşrederek alâkalılara bildirdi
r
L
1
Ankara, 20 (A.A.) — Dişlilen Bakanlığından tebliğ edilmiştir:
İtalya Hükümeti tarafından Onlkl Adada bu adaların sulh muahedesi gereğince Yununiatuna lntlkallndon evvel müsadere edilmiş olup hedolte* ri sahiplerince hiç ıılııımamış veya kısmen alınmış bulunan emlâk için yeniden takdir edilecek kıymetin, teshil ohınaonk tazminatla birlikte tediyesinin temini imkânları hasıl olmuş bulunmaktadır.
Keyfiyetle alâkalı vatandaşlarımızdan elyevm Rodosta bulunanların işleriyle Rodos başkonsolosluğumuz meşgul olmaktadır.
Hâlen, Türklyede bulunnn ve vaktiyle İtalya Hükümeti tarafından On-ikl Adadaki gayrlıncnkullerj müsadere edilmiş olup bedellerini hiç almamış veya ancak kısmen almış bulunan Oniki Adalı vatanduşlanmıam en kısa zamanda, dilekçe İle Dışişleri
Bakanlığına aşağıdaki hususlarda en etraflı şekilde bilgi vermeleri rica olunur,
1) Adı, soyadı, medeni hail ve sarih adresi,
2) Türk tabiiyetini no zaman ve pe şekilde iktisat ettiği,
8) Müsadere edilmiş gayrimenkui-lennln cinsi, Ölçüsü ve mevkileri.
•1) Müsadere tarihini ve mümkünse müsadereye ııll emlrnumenln tarih ve numarası, (veya örneği»
5) Müsadere İçin vaktiyle takdir edilen kıymet,
6l Paranın hiç m| alınmadığı yoksa kısmen m| alındığı, kısmen alınmışsa hangi tarihte, hangi bankaya yatırılmış oldufru,
7) Bu hususta Bakanlığımız nez-dinde bir müracaatları olmuş İse ou mUracaıılın tarihi ve Bakanlığımızdan ulmış oldukları son yazının tarih ve sayısı.
İstanbulluların Eıkiphire yardımları
Dün 3,193 lira
£akİQ«htr «el f«lAk«llnc utoyan-lar için dün yeniden yapılan bağıtlar:
Ankara vapuru müratlebatı 5T, Kebtl Elaktrlkovl lûO. Empcrlyal Krimlkal ÖOO, Haydnıpıuja L1mo«I Öğrencileri 4ö0, Yuhanpoa 100. Nuri ör.ırnk 50. Yani Netli İlkokul öğ. 162.30. Knnınhhlıır Yardımlaşma Cemiydi 60, VHol ve Kamhl Limited 600. Orta köy Ermeni Okulu öğ, 20. Norynn Malcnroe Şirketi 1(X». tetanbul islemeciler Cemiyeti loo. Hnenn Naami Avunduk Fabrikam 600, Sultanahmet Cankurtaran O-kulu İkinci nınıt 20. Fen FakÜltaal F. K R. 61. Belediye TemİBlik itleri nmcleel 103.10. Cevdet Donat vo e u role A m 60. Ffrueağn İlkokul 2. A. 21.62. 2. Tl. 25, Vaalll Marya Va-oakof 200 Ilın.
8unl yağmur mevzuunda araştırmalar yapılıyor
VVashington, 20 A. A. (United Pressı — Hava burusu tarafından suni yağmur mevzuunda yapılan 200 tecrübeden sonra henüz hiçbir netice elde edilememiştir. Fakat araştırmalara devam olunmaktadır.
Hava Bürosu Şefi Dr. G.W. Rei-chclderfer, Temsilciler Meclisi Tahsisat TAli Komisyonu buzu* runda verdiği ve dün açılanan beyanatında 2 senelik çalışma zarfında yüzde 10 nispetinde netice ahlıkhırını bildirmiş ve tecrübelere devam edilmesini istemiştir.
Bir altın şehir bıılıındu
Sydney, 20 (AP) — Bert Smith adlı bir sebzecinin bundan 10 gün evvel 1100 sterhng kıymetinde bir altın külçesi bulması Üzerine. Merlburn’uıı 160 mil kuzey batısına düşen küçük VVerdvrburn kasabasının katkını altın hırsı bürümüştür. Civar şehir ve kasabalardan da hergün buraya yüzlerce altın arayıcısı gelmektedir.
Bir adam da 18 aydan beri evinin arka avlusunda bir altın madeni kazıp işlemektedir. Bu madenden şimdiye kadar 10.000 ater liııg kıymetinde altın elde edilmiştir.
M. T. T. B. kafilesi Çanakkaleden döndü
Çannkkalodo yapılan 16 ınart cehillerini anma törcnlhe İştirak eden olUâ klflhk Mim Türk Talebe Birliği Kafileel dün (ia*ı otobualerlyle lehrimle* (iön-müllerdlr. Kafile doğruca Takalme al-derrk talikle! martın: mdteakıp Çv nakkaledon beraberlerinde getirdikleri (ıjehltllk toprağını) Abidenin etrafına serpmişler, müteakiben Boynaıda dönerek dağılmışlardır.
Kafile men»u|darı Çannkkalo dönOj-lorlndo yolları üaerlnde bulunan Bola-yırdakl Namık Kemal mesartnı da al-yarat etmişlerdir.
Kaymakamlar toplantısı
Şehrimin kaymakamları buğUn vilayette toplanarak Eeklıjehlr felAketaedt-İerine yapılmakta olan yardımlar mevzuunda konutacaklardır.
C. H. P. Genel Başkan Vekili Ankaraya döndü
üç günden heri tehrlmlade bulunan C H P. Genel Balkan Vekili Hilmi U-ran dlln akgam Ankaraya hareket el-mitilr,
Bugün Nevruz
Sugün Nevruz dolayısiylo bu ja.b(n şehrimizdeki tren Kons£foalufun(ta 1111 30 dan 12 ye kadar devam edecek bir ırkini kabul tertip edilmiştir.
Şehrimize gelen yeni elçilerimiz
Brüksel Elçiliğine tayta olun&b Nedim Veysel flitin ve yeni Viyana Elçimiz CclAI HAzırn Toprvnın vaalfvkrl bıtşına hareket etmek llzere dün tabAıl olcnpreeio Ankarndan «ehrlmiae gehnıs-lerdir.
HAV4 RAPORU
Son 21 sünt İçinde yurdumuada hava. Akdeniz kıyılarının batı tarafları İle Doğu Aıuıduluda vs Marmara bölgelinde çok bulutlu vo yer yer yağışlı, diğer bölgelerde bulutlu geçmiştir.
Yağışlar Karadeniz kıyıları İle Doğu AnaÖoluda kar, diğer bölgeJenlo yağmur şeklinde olmuştur.
Son 21 rant İçinde yurdumuza düşen yağış miktarları metrekarede Antulyada 31 Zonguldakta 10. Manavgatta 6. Sı-nopta t SorıkHinışta 3. PazarkÖyde 2, Karini ve Floryada 1 kilogramdır.
Kar kalınlıkları Korakösede 25. Erzu-rumda 19. Karata 16 santimetredir.
En düşük ısı sıfırın altında KarakÖ-sedo 15. on ylikaek ıaı sıfırın Üstünde Bodrum ve Fetlılyude 18 derecedir.
Bııgün şehrimizde hava sabahleyin sisli. Öğleye doğru bulutlu, öğleden hoii-râ da hafif yağmur aııgnnklı geçecek, rüzgârlar kuzey doğudan esecek, hararet dcrcccbi lıal’il yükselecektir.
Yerli film: âmillerinin içinde bulunduktan şartlar
Dün flllmciler, matbuat mümesslleriyle bir toplantı yaptılar
Dün. yor)) film yapanlar matbuat m(t-ifieMttillerl ile birlikle, cemiyetleri merkezinde bir içtima yaparak Inkiıtıı halinde bulunn n yerli film nanayllni ir lifli! eden bir mpHPİo üierlnde uzud uzun gbrüşmüşlerdir. Mevnu şudur: »erele
ınılll kültür serak milli nnnuvl balomla-nndıın büyük bir ehemmiyet nrzrden yerli filmciliğin himayesini «ozbnÜnde I Utan hükümet ıkl sene kadar rvvol 5237 numaralı Belediye Gelirleri Kanunlarına göre, eglenan yerlerinden annacnk temaşa vergisini, yeril filen gönle.en al» nornalnrdn yüzde yirmi beş nispetıno indirmişti- Mu çok verinde karar Üzeri» ne, o tarihe kadar sonede Aiıcak dört, boş film İmal edilirken, bu rakam 16 • 47 senelerinde on sekize ve 49 senesinde yirmi dörde yüksalmlıUr.
Böyleee, memlekette bir nevi mAnevt tahrip unsuru haline gelmiş olan Arap filmlerinin kötü tesirleri ortadan kaldı» rılmış, hariçten getirilen flımlerln mühim bir kinininin Türkçeya duble e lli-ınralnc vasile verilerek yeril film sanayiinde hem toklnlk unsurlnı, hem de az-törlor İçin blror İş sahası açılmış, böyle-«e, yerli filimler Anadoluıla gittikçe ar» lan bir r»>vaç bularak, sanat bakımından da bir İnkişaf yoluna glrmlftlr.
Bütün bu İyi neticeler, film İthal enen bir kaç firmanın Istlfndelsrlnl ehdit etmiştir. Zira, yeril sanayii korumak için alınan bu çok yerinde tedbirler netlcosl olarak, yabancı filin gösteren sinemalarda yüzde yetmiş temaşa vergisi alınıyordu. — Esasen himayeden maksat da bu İdi— Bu firmalar, hAion Hükümete mü« racan,t ederek yabancı film gösteren sinemalardan alınacak temaşa verg.alnın yÜBdo elliye İndirilmesini, yerli tüm gösteren sinemalardan da verdikleri yüzde yirmi beş verginin aynı miktar» da yani yüzde elliye çıkarılmasını istemişlerdir, bu talep maliye komisyonunda tetkik edilmektedir.
Yeril filmciler, kanunun kendilerine bahşettiği bu himayeye güvenerek, kısa bir zaman İçinde, memlekette yeril film sanayiinin inkişafı için Oltaya bir kaç milyonla Ifado ©dilen bir seımayg koymuş bulunuyorlar. Bu sanayide yüs-leroe teknik unsur ve artist çalıştırıyor» lar. tjayet. yorindo ve doğru bir karar neticesi kanun haline getirilmiş olan himaye hükümleri geri almacaIc olursa, memlekette ferdi vo şahsi toşnobüslor tarafından hır fikir vo sanat endüstrisi halinde lııklşaf etmekte plan yeril film» ellik hu darbeye mukavemet edomlye-rek infisah edzcoktlr.
Milletlerarası Banka Temsilcisi yarın geliyor
Devlet Denizyollarının, yemden 5«p-tırzcağı bir kısım gsınllorle satın alacağı tesisat için lüzumlu krediler hul»4inda kati hiıioşmayı hazırlamak »ızrre Milletlerarası İhracat ve itlıı.lAl ıun. hası lomslb'llrrmden Ritlle varili ıturi-nüse gelrrvktlr.
Tekel müstahdemleri de zam istediler
Tekel idaresi leşhıiııtıınt ııu-ur » d sayılı kanuna göre. ınna» alan mm ır-larin kendilerine bir üst dcr*o «ılr i m» nş verilmesi için Büyük Mlllat o I el Başkanlığı, RaşbııtiHn vc Tcl(u( l(n ı.uv lığtnz telgrafla mllrarnaUvıInttah mira bu dofu D c(ıtvelinden maaş ııirno u. u-lan müstahdem ve muvakk.it ınvmutl^r da maaşlarının «rttınlmasınt Bakanlık» tan rloa etmişlerdir.
Pelican firkateyni bugün geliyor
InglKorenin Akdcnlı dımanmasına mensup 1500 tonluk “Pelican’ »ira(» leynl bu sabah saat 9 da llmanıımra gelecektir.
İH mil süratte olan bu gemi a adet dört pusluk topla mücehhez ve m»MZ atına tertibatını haiz olup 193* ds »te-n|ae indirilmiş ve son harpte bil çok «iavaşlarn İştirak ederek Norveçli cereyan eden bir muhnrcbede esasu surette İmzanı uğramıştır. Tftmlr edildikten sonra İngiltere açıklarında bir mayna çarpmış vc deha sonra bir Alman de-nlsallısını batırmağa muvaffak olmuştur,
Filistin sahillerinin kontrolünde vasile aldıktan sonra geçen yıl Ingiliz donan-mazının Akdeniz manevratarına İştirak etmiş ölen “rellcan” İngiliz donanma» smda bu adı taşıyan üçüncü gemidlı. Birincisi 1577-16*0 yıllarında k4clf Drake’nin dovri Alem şeyahatına çıktığı geminin, İkincisi de Birinci Cihan Harbinde bir destroyerin adı İdi.
Zonguldak havzası için
3 Amerikan mühendisi geldi
Birleşmiş Milletler Avrupa İktisadi îşbtrllfil İdaresinden üç Amerikalı midin mühendisi Zonguldak havzasında 4 »ene müddetle çalışmak üzere dün uçak» İn şehrimize gelmi-lrrclir. Bugün vazife başına gidecek olan mühendisler madenlerimizin modern usullerle Işlctllme-si İçin 3 ava kadar gelecek olan makine ve tesisatın kurulmazına nesa-et e-decekler. ve bunların kullanma usura hakkında İşçilere izahat vereceklerdir.
Bir deniz kazası
Dün sabah saat 9 30 da Deniz>oilan* ilin 74 numaralı vapuru tam yolla sey» rotmektr iken önüne çıkan S^ell kum-pnnyasma ait Karayel motörünc işkeıg bodoslamasından çarparak pHi«;..iamıo-tır. Anide batan ınotörün '»ütün mııret» tcbûtı kurtarılmıştır. Liman DdHun insanın tahkikatına el koymugiuı
Diğer taraftan Shell Şirketi )eıdi..vu-larından tazminat İstemek üs. • e »eşob-buse geçmiştir.
Küçük haberler
Bir müddet evvel IstanoUlrtaKi amelelerinin yevmiyesini arttırmit olan l e-kel İdare mülhakattaki fabrika \e tu-tün depolarında çalışan işçilerinin ınaag-larma da zam yapmıştır.
Bomontl Bira Fabrikacı Müdürü Hikmet Tekirdağ Şarap Fabrika»» Müdlır-lÛğüno ta>in olunınuşıur. Bu fabrilca-nin müdürü Süreyya tna) ••• Umum Müdürlükte MunIjui! Fabrikaları Teknik Şefliğine getirilmiştir.
tŞ. Devlet Donl/A olları Unıuııı Müdürlüğünde münhal bulunan kumara em»pok-torlüğüne Haran Yücesoy tAyin edilmiştir.
+ Bir müddetten beri ti»mir edilmekle olan BüyUkada vapuru dun Haliçten Jr-karak sefere girmiştir.
Denizyolları gemilerinde kumarot.uk için müracaat edenlerin imtihanları başlamıştır. Bunların a.raaıncıa enli}etiller ve lisan bilenler tercih edilçoekuı.
21 Mart 1950
Y E N t İSTANBUL
Sayfa 3
İkinci Dünya Harbi içinde
Paris nasıl
yıkılmaktan
kurtuldu ?
Türk vatandaşlığı ve azınlıklar
Fransız şeflerinin, veda ederken takındıkları tavır; görüşmeler sırasındaki nezaketime hiç uygun değildi
Çevireni Behçet Cemal
Yazan:
Korgeneral Von Clıoltitz
Paris’in son Alman Komutanı
Acaba karşımdaki, benim programımı benimsemiş ve benimle. samimi olarak İşbirliğine, hakikaten karar vermiş miydi? Bu a-rîam. biz ötekilerin, hemen daıına nefretle münasebette bulunduklarımızdan değil miydi ? Gayri ihtiyari yerimden fırladım ve hiç tanımadı-fim. ancak bir iki kere konuştuğum İm adamın omuzlarını okşıyarak:
“— Ne. bunu yapacaksınız ha... Sız de yoksa bızlerden misiniz?,, diye haykırdım. Büyükelçi, içersinde bulunduğumuz hâlete belki uygun dılşmiyen, ikinci sualimi duymamaz-Iıktan gelerek, resmi ve sâkin bir tavırla:
“— Evet, yapacağım!,, dedi.
Bir gün gelecekti ki, ben de ona bu dakikaların şükranını ödiyecektim.
İçinde bulunduğum vazıyetin tezatlarını bilen herkes, Abetz’in bu kararının, benim için ne demek olduğunu anlıyabıhr. Çünkü Abetz. sert hareketlerimi Bitlere şikâyet etmek suretiyle, beni, bir iki gün daha, azledilmekten, yahut da o zamanlar kullanılan usullere göre “temizlenmek,, ten kurtarıyor ve bilvasıta, Paris şehrine de vardım ediyordu.
Zaten, hakkımda şüphe uyandığını gösteren işaretler de belirmeye başlamıştı. 1 inci ordu komutanı, bana telefonla, müzakerelere giriştiğim hakkında dedikodu yapıldığını söylüyor ve buna salâhiyetim olup olmadığını soruyordu. Biraz sonra o-dama gelen general, salâhiyetlerimi tecavüz etmememi ısrarla tenbıh e-diyordu. Cevaplarımın, kendisini tatmin etmediğini zannediyorum.
ESİRLER SERBEST BIRAKTI,I-YORt
Alman askerleri, Pariste, De Gaulle Hükümeti âzasından olduklarını söy-liyen üç mukavemetçi yakalamışlardı. General von Choltılz, esirleri huzuruna çağırarak, İsveç Başkonsolosu Bay Nordlıng'den, kendilerini teşhis etmelerini rica ediyor. General, bu hâdiseyi şöyle anlatmaktadır:
"— Mösyö Nordling, az sonra odaya girdi. Karşımda duran üç kişiyi kısa, fakat Aşina bir nazarla süzünce gayri ihtiyari:
“— Bu beyleri tanıyor musunuz?,, sualini sormaya mecbur oldum. Nord-ling. müspet cevap verince, hayret etmekten kendimi alamadım ve söze başlıvarak, dün. her iki tarafın menfaatine olarak aktedılen mütarekenin kefili saydığım Nordlıng’e esirlerin Üzerinde bulunan evraktan bahsettim. Evrak arasında Parislilere hitaben yazılmış bir beyanname vardı; beyannamede. kanaatime göre, mütareke şartlarına muhalif ve hakikate uymıyan bazı iddıaiar mevcuttu. Böyle bir beyannamenin, aramızdaki anlaşmadan sonra nasıl ta »zim edilebileceğini sorunca, Parodi, bunun bir daktilo hatası olduğunu söyledi. Kendisine aynen:
°— Müsaadenizle, buna pek inana* mıyacağım!., cevabını verdiğimi çok iyi hatırlıyorum.
Bunu müteakip iki saat kadar, oldukça sıkıntılı münakaşalar cereyan ettL Birçok şeylerden bahsedildi ve ben, mütemadiyen, mukavemetçilerin. geniş faaliyete geçmeleri halinde, bilmecburiye alacağım mukabil tedbirler yüzünden şehrin başına gelecek felâketleri sayıp döktüm.
öte taraftan, bu derece mühim esirlerin ele geçirilmiş olması dola-yışiyle karargâhımda duyulan sevinci de dizginlemek mecburiyetindeyim. yakalanan zevatın, son zamanlarda, askerlerin bu derece canım yakan kanun dışı çetelerin başı sayılan bir hükümete mensup oldukları düşünülecek olursa, bunların, hattâ, odama kadar sağ salim nasıl
getirilebil-diklerine bile hayret etmek lâzımdır. Lüzumsuz te-fahura düşmeden diyebilirim ki, bu. asker üzerinde haiz olduğum otorite sayesinde mümkün olmuştur. Askerlerimden hiç birisi, emirlerime karşı gelerek, esirleri meselâ “kaçarken” vurmağa teşebbüs etmemiştir. SS - kıtalarının şehirden ayrıldığı göze çarpıyordu.
Görüşmeler esnasında şehir halkının. transit geçen Alman kıtalarına karşı duyduğu nefretten ve bu kıtalar için, umumi bir güzergâh teshirinden de bahsedildi. Nihayet, karşımdaki zevattan, mütareke hükümlerini tatbik ettirecek kadar o-torite sahibi olup olmadıklarını sordum. Parodi, benim, itaatlerine itimat edeceğim askerlere kumanda ettiğimi, kendilerinin ise, bu durumda olmamakla beraber, âzami gayret göstereceklerini söyledi. Esirler namına söz söyli-
yen Parodi, üzerimde, müdebbir ve basiretli bir şahsiyet tesiri bıraktı.
Görüşmelerin sonunda, Mösyö Nordlıng’e dönerek:
“— Bay Başkonsolos, bu zevatın müşkül durumunu istismar etmek istemem.
Bu kâğıtları görmek bile istemiyorum. Bunları lütfen kendilerinden bizzat alın, tetkik edin, şahsı olanları iade edin ve anlaşmamıza muhalif telâkki ettiklerinizi de saklayın.,, dedim.
Belki fazla itimat göstermiştim.
Paris Zafer Kapısının (Are de Trİomphe) luıvndan görünüşü.
■■ ıcı
u fx«uı IXCIE RC
,g >
CHOLD TZ
HIJUIKIK«9luGkPI|U(
PARİS
Pariste. hgal komutanlığından teslim alınan binaya Fnınsızlar bir plâk koymuşlardır. Bu plâkta “25 ağustos 1944 saat 17 de General Leclerr, Alman Askeri Valisi Von Choltitz’den şehrin Müttefik Kuvvetlerine ve Paris halkına teslimine dair vesikayı burada almıştır* denilmektedir.
Fakat, hasmın en mühim şeflerini tanımış olmak beni, asker sıfatiyle tatmin etmişti. Ayrıca bu üç şahsiyetin, halk Üzerinde teskin edici tesirlerde bulunmaları, gayelerim için çok lüzumlu idi. Bu yüzden, esirleri serbest bırakarak, halk üzerinde tesir yaratmayı muvafık buldum.
Bugün bile, o zamanları düşündükçe, bu üç ihtilâlciyi, subay refakatinde ve Nordling’in otomobiliyle göndermeyi, pek de tabii bulmuyordum,
— Davamı rar -
■ STANBUL Şehir Meclisinin İd I mart. 1950 tarihli toplantısı; yur-1 d um uzda vateııdaşhâ fikrinin gelişmesi bakımından çok ehemmiyetli bir dâvayı ele almış ve bunu cevaplandırmasını bilmiştir. Genel hayatın öyle dikenli konuları vardır ki, biz. onlara, çok kere, dokunmaktan ürkeriz ve bu ürküntü, tam zamanında yapılması gereken işlerimizi yarınlara, uzak geleceklere, hattâ hayalimizle kucakhyamadığımız zamanlara bırakmamıza sebep olur. Tehlikeli devle öliim ve dirim güreşini göze alan her irade için tek bir zafer yolu vardır: Siegfried gibi düşünmek, tehlike karşısında titrememek ve bunun büyük ve kurtarıcı bir güreş olduğunu mutlaka bilmek.. İhsan, sonsuz gelişim yolunda böyle bir iradenin aydınlığında yürümüştür, tür. '
Bizim, münakaşasından çekindiğimiz hayat dâvalarımız hiç de az değildir ve onların sürüncemede kalmaları. belki, günün birinde, biziıfı için, dış tehlikeleri bile unutturacak kadar korkunç bir durum yaratabilir. Hayatın öyle affetmiyen ve mazeret tanımıyan sert bir mantığı vardır ki, bugünün en cnemıniyctsiz. bir ihmalini eski çağların tanrıları gibi boyuna artan bir hırçınlıkla cezalandırır. Ve tarihimiz bu bakımdan dehşet verici örneklerle ne kadar da doludur Şehir Meclisimiz bu çeşit dâvalardan bir tanesine dokunmak fırsatını bulmuştur. Mesele şudur:
Yardım tahsisatı görüşülürken sayılı aydınlarımızdan Musa Tekınalp, azınlık sözünün üstünde durmuş ve bu sözün Türk Anayasasına göre hiçbir mânası olmadığını söylemiştir. Dr. Kakulidis de hu fikri desteklemiştir. Değerli valimiz Dr. Fahred-din Kerim Gökav’m bu vesile ile söylediği sözleri çok yerinde bulduğumuzu söyhyebihriz. Türk Cumhuriyetinin her vatandaşı dini, soyu ne olursa olsun anayasaya göre Tüık-tür. Biz de valimiz gibi, bu fikri ileriye süren Musa Tckınalp’la Dr. Ktı-kıılidis’in sözlerini tam bir sevgiyle karşılamayı bir borç biliriz.
Kurtuluş Harbi bittikten sonra bizim tek bir dileğimiz vardır: Bizim milli irademizi uyuşturan nayat düşmanı zihniyetten büsbütün Kurtularak tanı mânasiyle çağdaş bir devlet kurmak. Yaptığımız tasfiyeler bu yolda atılmış olan büyük adımlardır. Fakat Lausanne ıl»zan» barış görüşmeleri devam ederken hayretle görmüşüzdür ki, insanlık pıen siplerinden yorulmaksızın bahseden Avrupa, azmbk prcnsıpı üzerinde ısrarla durmuş ve azınlıkların Türklük ortasında birer ada gibi kalmasını istemiştir.
Memleketimizde azınlık kavramını yaratan bir çok sebepler vardır. Biliyorsunuz kı. bhj ük ve geniş fetihlerden doğan Osmanlı Devleti, bütün hükümdarlıklarda olduğu gibi.
Y azan: M. NERMİ
ülkesinde yaşıyanlaıı tebaa olarak düşünmüştür. İmparatorluk, halifelik yolu ile dinçleştikten sonra baa kavramı yeni bir bölünüşe uğramış ve müulıhnanlarla mu^luman oinıı-yanlar gibi iki büyük tebaa zümresi meydana gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun eski Roma Devleti tipinde bütün tebaayı içine alan dünyevi bir hukuk sistemi ol m adiyi ifin ayrı ayrı din topluluklarına çeşit çeşit hukuk imtiyazları verilmiş ve bu suretle tebaa arasındaki her türlü kaynaşma imkânları önlenerek cemaatlerin daha büyük ve kuvvetli milli şahsiyetler haline gelmelerini kolaylaştırmıştır. İmparatorluğun cizııe ve haraç seklindeki İslâm hukukundan gelme vergi sistemi ise bu cemaat ayrılığının devamım bir devlet zarureti ve hikmeti (???) haıı-ne getirmiştir. Osmanlı Devletinin büyük bir kültür birliği yaratamamış olmaanı burada aramak lâzımdır. Fakat bu, kaynaşmayı imkânsızlaştıran sebeplerden yalnız bir tanesidir.
Osmanlı Devleti, kendisini yıpratan korkunç hastalığın mahiyetim zaman zaman sezmek fırsatım bulmuş ve ufak tefek kımıldanışlar yapmak istemişse de bütün sistemi değiştirmek kudretini kendisinde görememiştir. Zaman zaman beliren politika yönelmeleri bize bu tam durulmamış sezginin delillerini vermektedir. Tebaayı vatandaş yapmak istiyen Mithat Taşa Anayasası, eskiden olduğu gibi, 1908 de de vemişsız bir teşebbüs halinde kalmıştır. Cemaat hayatı üzerine kurulan halueli bir nizam yıkılmadıkça cemaat lıkir üstihıdc bir hukuk nizamı elbette kurulamaz, Aynı sebepler mutlaka aynı neticeleri verirler.
Dinler, öteden beri politika vasıtası olarak kullanılmış ve dünya tarihinin en büyük ayrılıklarını doğurmuştur. Katoliklerle protestanlaı ve sünnilerie şiiler arasındaki bitmez tükenmez kanlı çarpışmalar bu ayrılığın dikkate değer tablolarıdır. Btivük Türk Devriminin ideolojisini yaratanlar; vatandaşlık nıhunun belirmesini güçleştiren sebepleri sok iyi anladıkları için genç Cumhuriyet Devletini lâik bir görüşe göıe kurmuşlardır. Sultan Osmanın kurduğu devlet de, devrine göre, lâik bir devletti. Hattâ Sultan Orhanın kaynatası bir Bizans imparatoru idi ve o zamanlarda devlet, yalnız devlet olarak düşünülürdü. Osmanlı tarihi bu ilk gerçekçi yoldan ayrılmamış olsaydı, bütün insanlık, hızım yaıa-tm kudretimizi çok daha geniş uır ölçüde tanımak fırsatını bulmuş o-lacaktı.
Avrtıpada çeşit çeşit kaynaşma yollariyle büyük milletler loşekKÜl ederken, bizde, sistem ve zihniyet yanlışlığı yüzünden, devleti içinden kemiren büyük cemaatler ve bunun tabii hır neticesi olarak ayrı ayrı ideolojiler, yıkıcı temayüller doğuyordu. Bizim en korkunç sosyal hastalığımız bu idi. Onun için bu eski ve tehlikeli zihniyete dönmemizi istiyenler ve bizim ancak böyle bu zihniyetle kuvvetleneceğimizi iddia edenler, bu yurt için, Türklüğün cıı başta gelen düşmanlarıdır. Birleşik Amerika, bir milletin, çağdaş mânada. nasıl kuvvetlenebileceğin) gös-
teren kudretli bir örnektir. Hâdiseleri, çağların gerçekliklerine göre
incelemeyi öğrenmeliyiz artık. Sağ-
lam bir politika birliği yalnız sağlam bir vatandaşlık ideolojisiyle kurulabilir. Fakot bu. mutlaka, cemaatler dışında bir ideoloji olmalıdır. Biz, bu bakımdan. Musa Tekinalp la Dr. Ka kulidis’in sözlerim ehemnuyelh bir adım gibi değerlendirmek ıslıyoruz. Memleketimizde azınlık zihniyetinin yaşamasını dcstekliyeıı teşkilâtın başında azınlık okulları gelmektedir. Mukadderatını bu topraldaıa bağlıyan bir Türk vatandaşı bugün bu ayrılığın sebeplerim bir tüllü anlıyamamaktadır. Biz bütün vatandaşlarımızın Musa Tekınalp ve Dr Kakulidis gibi düşünmelerini ve bu es-ki ikiliğe bir an Önce nihayet veı-rnelerını yürekten dileriz. Tam bir Türk vatandaşına yakışan dilek de, ancak, bu olabilir.
Ankarada Milli Kütüphane binası
Uzun zamandan beri, hazırlıkları yapılmakta olan Millî Kütüphane tamamlanmış bulunuyor. Yukardaki resimde. Kütüphane binası ve okuma salonunun içini görmektesiniz.
Yabancı diyarlarda |
Bir talebe şehri
Pariste “Ouartier Latin’den Cife Universitaire,, e kadar uzanan yerde başlıbaşına bir fikir dünyası vardır
Suisse - Press.
Meşhur filozof ve teolog Fıerıe Ahelard. 1100 senesinde. Seine Adası üzerinde, zamanının fenni tetebbu ve araştırına merkezi olan Manastırı terkederek beraberinde diğer bazı hocalar ve bir çok talebeleri olduğu halde nehrin sol kıyısında daha geniş ve teşkilâtlı bir çalışma sahası kurmaya teşebbüs etti. Avrupanın dört bir yanından buraya talebeler gelmeye başladı ve zamanla bir nevi sanat loncası kuruldu. İşte bu lonca, yahut o zamanki küçük üniversite, bugünün muhteşem Paris Üniversitesinin nüvesi idi. İlk zamanlar, dersler, havalar müsait olduğu müddetçe açık havada veriliyordu; yağmur yağdığı zamanlar, talebeler derslerim büyük kapı kemerlerinin altına sığınarak dinliyorlardı.
Bugünkü fakülteler ancak yırını, otuz sone sonra kurulmaya başladı. Bu fakülteler, aslında yabancı talebeleri barındıracak evlerdi. “Sorbonne’* un kurucusu. Mukaddes Louıs'nin yar-papazı Robert de Sorbondu. Sorbonne da ilk olarak yabancı talcbeierırj pansiyonu olarak düşünülmüşse de, sonradan hocalar, konferanslarını burada vermeye başlamıştandı.
Muhtelif memleketlerden gelen talebe akım ile bugünkü Qıınrtier işitin. yani lâtin mahallesi kurulmaya başlandı Talebeler arasında geçen tek lisan lâtinCe îdi Zamanla burada tek lük dükkânlar açılmaya, isçiler yerleşmeye başladılar; pansiyon ve oteller açıklı ve nihayet asırlardan sonra İni küçük mahalle, l aıis şehrinin içinde başlı başına bir şehir haline geldi. Bilhassa 20 nci asım ilk on senesinde bu cihete rağbet o kadar arttı ki. on binlerce yabancı talebenin yerleştirilmesi hır mesele halini almaya başladı. Meselenin tek hal çaresi, yeni bir muJıalle k»ır-ı mnktı. Nitekim 1925 de, şchıın güney kenarındaki “Muntsuuıis.. F’ar-I kının yanındaki 10 hektarlık araziye, “Çite Universitaire,. - Üniversite şeh
ri kuruldu. Ve bu yeni mahalle Quar* tier Latin'e direkt bir yeraltı tren-hattı ile bağlandı. Bugiln üniversite şehrinde. 5 Fransız ve 14 ecnebi talebe yurdu vardır ve bu evler ya ait olduğu memleketin stiline göre inşa edilmiştir, yahut da ültra moderndir. Binalarda talebe odalarından maada» çalışma ve misafir kabul salonları, kütüphaneler vardır. Evler birbirlerinden spor sahaları ve bahçelerle ayrılmaktadır. Şimdiye kadar yapılan talebe yurtlarından maada, daha iki Fransız talebe yurdu, bir Tunus ve hır de müstemleke pavyonu yapılmaktadır. Binaların inşası yakında bitmek üzeredir. Son zamanlarda Norveç. Cezayir ve Meksika-dan gelen talebeler için ayrı binalar yapılması hakkında görüşmeler yapılmıştır. Milletlerin, bu ayrı binalar dolayısıyle tamamivle birbirlerine yabancı kalmalarının önüne geçmek için, bir de kanun mevcuttur. Her ecnebi yurtta 20 nispetinde diğer milletlere mensup talebelerin de ou-limması lâzımdır
Hâlen Üniversite şehrinde 3000 ’ talebe oturmaktadır. Bunun yansından fazlası Fransız değildir. Şehre girer girmez karşılaşılan ilk şey, “Enternasyonal Ev», dır. Binanın muhteşem ve ültra modern binasiyle modern teçhizatından bir kaçı, ^e-nış jimnastik salonu, yüzme havuzu ve Paıısm tanınmış tiyatro ve opera truplannın sık sık ziyaret ettiği tiyatro salonudur. Yeni yapılan hastahanesınde bir kuyruklu piyanosu da bulunmaktadır.
Uzun yaz tatilinde, odalar, kısa bir zaman için tetkik veya çalışmak için Parıse gelen yabancı yüksek tahsil tnlebclennc kiralanmaktadır Geçen sene 7000 ecnebi bu fırsattan istifade etmiştir. Yaz tatiline rast-lıyan haftalarda odaların kirası 250 frank» ıı «aşağı yukarı 2,5-3 T. L. ı. Halbuki sömestr esnasında aylık kira bedeli 3100 franga çıkar.
N. G.
Ahmet Hamdi Tonpınor
Sahnenin Dışındakiler
13 -
Babam İbrahim Efendiye bu yeni sırrın bedelini ödemeye başladı.
Hafiften şıkâyetli bir sesle; — Bizim işten kimseyi gördüğümüz yok. Sen de olmasan İbrahim Bey dünyadan haberimiz ohnıyacak. Z>a-vallı adamcağızın da beklediği bu idi. O, dedikoduyu. olan biteni öğrenmeyi ve anlatmayı en saf şekillerin peşinde koşan bir sanatkâr gibi kendisi için sevenlerdendi.
— Aramızda kalsın! Prensi kaçııanlar içinde bizim Muhlis Bey de var. O gece Kuruçtşme-de Seruha Sultan yalısında imiş.
— Böyle olsa da ne çıkar? Sabahaddin Bey İşle alâkadar olduğunu kaç defa mektupla bildirdi. 1
— Ama. yine adanılan takip ediliyor, oakı-nız Kudret Beyi Italyadaki konsolosluktan çıkarmışlar. Kudret Bey de. Muhlis Bey gibi gümrük nazırlarının akrabasından idi. Konağın biraz a* şağısında ayrı bir evi vardı. Hep dıgarda olduğu için ben hiç görmemiştim. Babam bu havadise şaşırmıştı:
— Olur şey değil! Kudret Bey gibi bir a-dam... Hiç bilmiyordum.
— Evet, azledildi. O da Prens Sabahaddinle
61
mektuplaşıyormuş. Karısı öldükten sonra kayınları düşmanlık için evde buldukları mektupları hükümete vermişler. Mektubunda böyle yazıyor. Ve cebinden çıkardığı kenarı yaldızlı, kalın kâğıt üzerine yazılmış mektubu babama okudu : — “Buna bu fenalığı yapanları biliyorum. Ne yapayım, kız kardeşlerini ben öldürmedim ya... Allahın emri. Beraber götürmeye gelince zaten kendisi istemezdi. Ne kadaı tembel olduğunu bilirsiniz’ Rahmetli validenin ısrarı yüzünden onun hâtırasına hürmeten yıllarca kahrını çektim, bir su kırbaslyle beraber yaşadım. Yine yaşardım, ama ömrü vefa etmedi. Ne ise, hata bendenizde oldu, insan, validesi hamamda görmüş, beğen.niş diye hiç tanımadığı kadınla evlenir mi? Başıma kayın diye bu belâları sardırdı. Merhum peder valideye daima “Hanım” şu mahalle hamamına gitmekten vazgeç, evde koca hamam vaı... Orada istediğin gibi yıkan’,, derdi; ama yııu dinletemezdi. Meğer olacak varmış. Şimdi zutidlin»z himmet buyursanız da şu kiracıları evden çıkarsanız! Gelince yersiz kalmıyahm Seyahatleıimde bazı eşya ve Asarı nefise edindim. Kira evlerinde ziyan olmasınlar Heriflerin ı knyınlaı ınııı ı aleyhimde miras dâvası uçacaklarından bahis buyuruyorsunuz; hemşirelerini aldım alalı kursağıma on paralan girmedi. Nişan hediyeleri atasındaki kolr h gömlek düğmelerinden maada altın namına onlardan bir şey görmedim. Baâkis bizim Asmalımescit civarındaki han onların yüzünden satüdh Ama yine açacaklarmış, varsın açsınlar! Dünyada adalet kalmadı mı? Aleyhimde karar alacaklarmış; ne yapalım...,,
Mektup böylcce devam ediyordu. Sonuna doğrıı. "Prensle muhabereye gelince çok eski, yani bidayeti meşrutiyette böyle bir şey geçmişli.,, diyor ve hemen ev meselesine dönüyordu: 02
“icabında kiracılara tazminat olarak sizdekı paradan bir miktarım verin! Tâ ki evi vaktinde boşaltsınlar. Gelir gelmez yerleşip çalışmaya başlı-yayım. Düşünüyorum da, hani fena olmadı, diyorum. Meğer İstanbul gözümde tütüyormıış.,,
Evi boşaltmak, bilhassa kiracılara tazminat olarak para vermek kısmı gelince İbrnbim Elentinin elleri birdenbire titremeye başladı, yüzü tcı içindeydi. Bu kira paralarını İbrahim Efendinin yediğim hepimiz biliyorduk. Daima zaruret için* de bulunan İbrahim Efendi ilk zamanlar kıra bedellerini alır almaz babama tealim ederdi» Fakat mahalleliden gizli olarak ikinci defa evlendiği za-ınandBn beri bir daha para getirmemiş, hattâ ara sıra “Kudret Bey bazı şey istemiş, bir kaç şey verseniz,.diye eldeki paranın bir kısmım da geri almıştı. Babamın tahminine göre Kudret Beye şimdi altmış altın kadar borçlu bulunuyoıdu. Telâşı da bundandı.
Babam mektubu yarı gülerek, yarı mutees* »ir: “Tııhaf şey... Tuhnf şey... Allah encanımı hayretsin!” diye dinPdi. Fakat İbrahim Efendinin telâşını da gözden kaçırmıyordu Mektup bitince:
— Vehimdir, İbrahim Bey, vehimdir, oız Kudret Beyi bihnezsj nz! Uyanık İken rüya görür. Bir zaman da “Kayınlarım beni zehırhye-cek ?” diye tutturmuştu. İyi adamdır ama, hali malûm!
Babam İbrahim Efendi İle paJiUka işlerini konuşmayı sevmezdi. Ona göre, havadis vermeye bu kadar meraklı bir insana karşı daima ihtiyatlı olmak lâzımdı. Onıın için sözü burada kesti. Hakkı da vardı: Nitekim o akşam bizden çıkar çıkmaz hemen asığıki yolda tam sokağımızın karşısındaki SaF'lıaddin Beye uğramışı».
Bu Salâhaddın Bey Selânik civarında bir u3
kazada küçük bir memurdu. Üç çocuğu, karıaı, iki baldızı ile şehrin düşmesinden bir kaç guıı evvel Istanbııla bir ecnebi vapuriyle kaçmışlaı ve kemhleri gibi dört aile İle Elâgöz Camime muvakkaten yerleştirilin islerdi. O zama n çok sucın-tıda idiler. Fakat birdenbire vaziyetleri düzelmiş, bu eve taşınmışlardı. Mahmut Şevket Paşa vakasından sonra ise çok geniş bir refah içinde yalamaya başlamışLı. Razı akşamlan eve kıra îay-tonıyle dönerdi, kı bu bizim mahallede pek az görülen şeydi. Mahallenin hali vakti yerinde olan eskileri bir araba satın alacak kadar servetleri olmadığını göstermemek için kira arabasiy le mahalleye hiç girmezler, daha kıt kanaat geçinenler ise böyle bir şeyi İsraf sayarlardı. Fakat Salâ-had'iin Bey bunlara aldırmıyordu. Bir de evinde gramofon sesi hiç eksik olmuyordu. Mahallede hemen herkes bu refaha şüphe ile bakıyordu.
ittihat ve Terakkinin bizim mahalleye düşecek kadar beceriksiz âzıısı —bilhassa izdivaç yolu ile kendilerine para, köşk ve konak tedarik ede miyon kısım. — bile onunla sık temas etmiyor-lavdı.
İşte İbrahim Efendinin bizden çıkar çıkmaz onun evine gitmesi babamın ihtiyatlı davranmakla ne kadar haklı olduğunu gösteriyordu. Gitmeden evvel babama İcap ederse kendisinden yarın kiracılara vermek üzere biraz para istiye-ceğıni de çıtlâtmıştı Baham: “Hny hay!.. Nc vakit isterseniz?,, cevabım vermişti. İbrahim Efendi. bunun üzerine alnındaki terleri silerek:
— Belki de ihtiyaç kalmaz! demişti. Bilhassa bu sözden sonra Sabahaddin Beylere uğraması babamı çok düşündürdü.
Balkan Muharebesi bittikten sonra evvelâ Babıâh baskım, sonra da Edirnenin Istlıdadı vakaları olmuştu. Bu sonuncusu üzerimizdeki mağ
lûbiyet acısını biraz hafifletmiş, millete nefes aldırmıştı.
Hazirana kadaı* bu sevinçle ve onun arkasından duyduğumuz öbür vilâyetlerin acınyle yaşamıştık. Hâdiseler o kadar yakındılar kı ufax bir gayretle telâfisi imkânı varmış hissini veriyor, ve bu Ümit içimizdeki ıstırabı arttırıyordu» O senenin haziranında ise Mahmut Şevket Fa^a vakasına girmiştik.
Gün. hatta •” gibi / onan bolümlennnı yanında bir de hâdiselerin iklimi vardır ki. hemen öbürlen kadar, hattâ daha fazla insanların hayatını içine alırlar. Bunlar eski takvimlerdeki burçlara benzerler. İçtimai hayat, ister istemez tesirleri altında kahr. Onlarla düşünür, onların şartları içinde yasarız. Bunların behemehal birbirinin dengi olması iâzmı gelmez. Efkârı umumiye denen kabı dolduracak mahiyette olması yetişir.
işle Mahmut Şevket Paşa hâdisesi bunlaıdan biriydi Aradan aylar geçtiği halde hâlâ gizli ve açık etrafımızda sürüp gidiyordu. İttihat ve Terakki bu cinayeti, memleketi kendi prensipleri altında toplamak için fırsat bilmişti. Böylece muhakeme bir nevi gizli darbei hükümet şeklini almış, muhalefet donen şey birdenbire yıkılmıştı.
Dirilmesi ancak dışardan bir hâdise ile kabildi. Nasıl Suavi vakası AbdüUıamidın mutlakıyetine fırsat vermişse bu cinayet de. aradaki İnsan, haklı prensipler, memleket birliği farKİan hariç, öylece İttihat ve Terakkinin dizginlen ele almasına imkân vermişti. Cemal Paşanın ve Azmi Beyin himmetiyle mesele bir kaç günde halledilmiş, »uçlular asılmış, daha az suçlular veya tehlikeliler ya hapsedilmişler veya şuraya buraya gönderilmişler, istcnmiyenlerin memlekete bir daha girememesi için tertipler alınmıştı. Artık gazeteler hu işten bahs bile etmiyordu.
(Devamı varj
" .65
Favfn 4
YENİ İstanbul
21 Mart 1050
Dünyanın en fazla bahse giren milleti
KADIN * EV - MODA
HİKÂYE
FENER
İ N G 1 L 1 Z
Yazan ; Tevfik Fuat
Zenginler rahatça bahse girebilir — Yarışlar kalkacak mı? — Kontrol imkânsızlığı
Muhafazakâr ve çalışkan olaiAk tanınmış olan İngiliz milletinin, birçok kimselerin, bilhassa kilisenin gözüne batan bir kusuru vardır: Zap-tolunmaz bahse girme lptilâsı! At ve köpek yarışlan, futbol maçları, bunların hepsi, lngillzlere. bir günden diğerine zengin olmak ümidini beslemeye ve şansİArını denemeye birer fırsat teşkil etmektedir. Yapılan bn tetkik neticesinde, vasati olarak her ailenin haftada spor bahislerine girmek için 14 şilin harcadığı anlaşılmaktadır. Bu miktar, diğer bahislerde gayet hesaplı ve tutumlu olan ln-gllizler için şaşılacak kadar fazlacadır. Demek ki, hayatın sıkı şartlarını vo kuruluğunu ancak bu şekilde gideriyorlar!
Zenginler rahatça bahse girebilirler
Spor sahalın ve hipodromlar haricinde bahislere IştiraJc etmek resmen yasaktır; hattâ buna dair bir konun dahi vardır. Fakat buna rağmen., bu iptilâ bütün halk tabakası arasında bütün şiddetiyle devam etmektedir.
Hali vakti yerinde olan îngillz-ler. otomobille alenen bahsi müştereklere para koymaya giderken, diğer tarafta, fakir halk, sokak köşelerinde korkulu gözlerle etrafa bakınıp, polisin gelmediğine emniyet getirdikten sonra, blrbırlerıyle, zakUn büc olsa yarışlara iştirak derler.
dir. Devletin böyle fena bir ıptıluyı İstismar etmesini tasavvurun fevkinde bulmaktadır. Bunun üzerine, hükümete, resmen müsaade edilmiş o-lan bahisler üzerindeki vergileri aıt-tırmaktan başka bir şey kalmamıştır, Değişiklik geçen sene olmuş ve epey fırtına koparmıştır I bilhassa vergilerin 40 a kadar çıkmasıyla).
Harpten swel, bu IpttlAmn halkın morali üzerinde ne gibi tesirleri olduğunu araştırmak için bir heyet seçilmişti; bugün ise, şiddetli vergilerin neticelerini tetkike kıral tarafından bir heyet tâyin edilmiştir.
Neticede, bugün İngiliz yarışçılığının, Fransız rekabeti karşısında, ven-likcll bir vaziyette olduğunun inkâr edllemlyecegi anlaşılmaktadır. Gerek mükâfatların hâd derecesinde, gerekse atların kazandıkları haşarılarda, Fransa endişe verici bir terakki kaydetmektedir.
kontrol ImkânaızJığı
u-e-
Ysrışlar kalkacak nıı?
Şimdiki halde hiç bir hükümet, riayet edilmesini İcbar edemiyecegı kanunlarla alâkadar değildir, bunun İçin tngriHedere de müteaddit defalar, halkın bu iptilâsmı hükümet lehine kullanmak teklifleri ortaya a-tılmışUr. Fakat, başta kilise olınak üzere, muhalefet oldukça kuvve Hi-
Kiliseye mensup bir heyet, senede 160 milyon sterling gibi muazzam bir meblâğın yarış bahislerine yatırıldığı neticesini elde etmiştir. Fakat hiç bir nasihat veya tehdit fov-dA etmemektedir; zira milli karakterin içine kadar nüfuz etmiş bu lpu-lânın mantıki bir takım ispatlarla ortadan kalkması birden mümkün değildir. Fakir halk İse. verilen sebeplen deha da az anlamaktadır, yarışlarda bahislere iştirak clmcK kanunen yasak değildir, ve zenginler bizzat giderek şanslarını denemektedirler. öyleyse?.. Ve hakikaten, şehir dışındaki, fakır mahallelerindeki evlerde el altından bahse girmek hararetle devam etmektedir. Sıkı bir kontrol bir kere, çok pahalıya msloİBCAktır; İkincisi de. hır zavallının bu sıkıntılı hayattan hır talih eseri olarak kurtulabilme ümidini elinden alacaktır.
İLKBAHAR için elbiselerinizi ısmarlarken modanın büyük temayüllerini takip edin vc çiçekler kadar çabuk gelip geçici olan, çok cesurun» yeniliklerden kaçının.
Hor »aydan önce, olhlsolerinlzln hop. sini teker teker gözdon geçirin: Bozan bir makas vurarak veya çiçek, volan, dantel, korner gibi garnitürler İlâve ederek, göçen Honokl mantonuza, tayyörünüze ve elbiselerin ize 1950 senesinin havasını verebilirsiniz.
tşte size, bu günün modasına uygun olabilmeniz için dikkat etmeniz lâzım gelen bir kaç o«aalı nokta
Tabii, bir kaç mevsimden beri, saçlarınızı modaya kurban ettiniz; zira insan, itaat edilmemesi imkânsız bir despot olan modaya uymadığı takdirde âdeta nefsine itimadını kaybediyor.
Golcüm saçlara, ekseriya ortadan ayrık prk fazla kıvırcık değildir. U-mumlyctlo alnı açık bırakacak şekilde tnranıyorlar. Geçen soneden muhafaza ettiğiniz bir kaç bukleden do vazgeçmeniz lâzım geliyor Şapkalar, erkeklerin hasırlarım hatırlatıyor, bu mayanda takke ve kasket şekllndo o-lanlan da var. Fakat hepsinde müşterek olan nokta, hafifçe öne eğik olarak giyilmeleridir, öyle kl. hopsl kafa tasım İçine alarak enseyi açık bırakmakta...
Mantonuz :
Sabah giyilenlerde hiçbir genişlik göze çarpmıyor, erkek “paltolarını hatırlatır bir halleri var. Mevsimin moda olan kumarları “Prlncs de Gaile»" ve “pled do poule»‘’dnn yapılmaktadırlar.
öfrleden sonraları kin, geçen redingotunuzu. sura, alpagn. ipek veya tatla bir nınnto ile deriştirmeniz lâzım; bu yen! manto düz ve gayet sıkı olup, kupunda hiçbir karışık teferruat yoktur: zarafet! kumaşının kıymetli oluşuna baftlıdır.
Gece İçin, eski Venediklilerden mülhem, geniş etekli tualetlerl örtebilmek için, tül ve muslinden mantolar tercih edilmektedir. Şayet gece elhlaonlı kısa ise, önden açık, kadife veya taftadan yapılmış, küçük kaplar, rahatça ihtiyacınızı karşılayabilir.


Sunî kalb sayesinde en nazik ameliyatlar yapılıyor
Londra, 20 (Nafen) — Kalb ameliyatlarındı yeni terakki kaydedildiği bildirilmektedir. Londralı bir operatör kalbin içindeki supap üzerinde bir ameliyat yapmaya muvaffak olmuştur. Belirtildiğine göre, kalp supapı hasta olanlann kam gayet yavaş ve gayri muntazam bir şekilde deveran etmektedir. Bu da bu hastalan ölüme doğru sürüklemektedir, Son ameliyatta hastanın “suni bir kalble” yaşaması sağlanmış ve kalb içindeki supap tamir edilmiştir.
İlgili çevrelerde belirtildiğine göre» şimdiye kadar tedavisi imkânsız görülen bir çok kalb baltalıkları bun dan sonra kolaylıkla tedavi edllabile çektir.
Sabah elbiseniz :
Düz. kolsuz, canlı renkli, yünlü ab pagandadır. Ekseriya “pled de poules" ve çlvidî renkli kumaşlar daha fazla kullanılıyor, tner ketenden, bir yaka ve yakanın altından geçerek önde “Gl-gl etilini pek hatırlatan, muslinden büyük fiyonklar bu küçük elbiselere renk vermektedir
Koleksiyonların teşhir edıldlt! günden ben her kadının rüyalarını dolduran, bütün erkek
rahatça giyildiğinden dolayı Amerikanın severek giydiği, gömleklerini hatırlatan “chı-
misler” elbiseler, saat beşten itibaren giyilmektedir.
Portakal rengi ve bütün açık, pastel renkler modadır. Öğleden aonra ve ge-ce en çok kullanılan kumaşlar, muslin. şifon ve suradır. Plise ve elde yapılan küçük piller hemen hemen her elbisede var. Bu düz ve kolsuz elbiseleri süsleyen yegâne şeyler parlak deriden yapılan büyük kemerler ve varlık yakalardır.
yu-

ÜKÛFEJ Nine mahallemizin X cn kıdemli, en hayırsever |n-> sanıydı. Başı sıkıda olanlara destek olur, hastalara koşar, do-âum ve ölümlerde yardım etmekten geri kalmazdı.
Şukûfo Nineden İstifade etmek, onu istismar etmek niAhaİledo â-dsttl. O, salkım sarılı küçücük iki katlı ahşap evinin kapısını kaç defa çalmış, kaç defa gece yanlan onu yatanından kaldırarak evimize götürmüştüm. Küçücük penceresini aralnr. kafesi kaldırır. ıtır, sardunya sakalları arasından yemenin başını uzatır, gevrek sesiyle Hklm . oî“ diye seslenir, ziyaretçiyi tanıyınca hiç cevap vermeden nşsfcıya iner, küçük iaş avluya alır, kısaca çatırılma sebebini anlatmamı la-t(r, sırtına acele bir şey geçirir, ba-şını örter hemen yola koyulurdu. İövlnin İçi Mısır Çarşısı gibi bahar kokardı. Loş avlunun bir köşesinde yanan idare lâmhn»ının hafif aydınlığına kArışan o bahar kokusu bana daima ferahlık, ümid v© neşe verirdi. Evinin havası, »ükû-netl ve Sükiıfe Nine çocukluğumun en zevkli hatıralarıdır...
Kapısının önünde fenerini eli mı sıkıştırır vo beni bir adım önden yürütürdü. Etrafa sarı ışıklar saçan fenerini ne kadar sever, ta. sımaktan no kadar bâz duyardım. Bildiğimiz, kapaklı, adi teneke fenerlerden değildi. Ağırca, kunt yapılı, kalın camlarının dış tarafları mahfazalı idi. Bu tel mahfazanın ortalarında ufak yuvarlak, yeşil sarı, mavi, kırmızı camlar vardı ve bu ronkll camlardan yollara kocaman gözleri andıran İri noktalar serpllirdl. Ben bu renkli noktalara baka baka dalar, yolumun üzerindeki tümseklerin, taşların farkına varmadan, istikametimi şaşıra taşıra yürürdüm, ikide birde öükûfe Nine'nin uyanık sesi beni İkaz e-derdi: “önüno baksana evlâdım, düşeceksin yavrum.” Ben uykudnn uyanır gibi ürkerek etrafın» bakınır, yolumu bulur, adımlarımı sık-laştırırdım. Evimize varınca feneri elimden alır, cam kanadı açar» I-çindeki küçük lâmbanın fitilini iyi-ee kısar, sonra avlumuzun yüksekçe rafına dikkatli dikkatli yerleştirir, ara vermeden, durup dinlenmeden hemen evin derdiyle uğraşmaya koyulurdu.
Bir gün yine acele bir iş İçin o-nu evinden almıştım. Hatırladığıma göre küçük kardeşim hastalanmıştı. Hava yağışlı ve soğuktu. Yollarda bir kaç defa Bulara, çamurlara battıktan vo ayaklarım taşlara takıldıktan ve Sükûfe Nl-ne nin mutad tenbih ve İkazlarına maruz kaldıktan sonra, birdenbire sormuştum:
— Şükiıfe Nine, bu güsel feneri nerdr buldun
Sualime hemen cevap vermedi. İşitmediğini zannetmiştim. Tekrar sormak Üzere iken derin derin göğüs geçirerek cevap verdi:
— Evlâdım, onun hikâyesi uzundur, hem şimdi acelemiz var, başka bir gün sana anlatırım....
O gece gükûfe Nine bizde çok kaldı. Ev halkı kardeşimin başı u-cuna uşiimüşîü. ŞÜkûfe Nine’nin tertiplediği ilâçlar yapılıyor, acele sular kanatılıyor, ateşe cezveler sürülüyordu. Ben unutulmuştum. Olanı biteni anlamak için birkaç defa kardeşimin odasına girecek oldum, babam sert sert: Ayak a1-
önün» geçilmez kuvvetli bir halinde, içimi kemirmeye baş» Çocukluğun o cesbolt; yanıık-cezaları, hkcncnleri unutturun
tında dolaşıp durma, haydi bakalım çekil ortalardan, diye çıkışınca, alt kattaki aöbalı odaya çekilmeye knrar verdim. Fakat tam avludan geçerken Şükûfc Ninenin feneri gözüme ilişiverdi. Rafın üzerinde, kistimi» lâmbasiyle garip garip yanıyordu. Avlu rhıvarlıırma kırmızı, yoşll, »arı. mavi noktalar serpilmişti, içlmdo bir merak, gittikçe büyüyen hır merak uyanmıştı. Feneri alıp doya doya seyretmek, kimse yokken içini açıp bakmak. Ötesini berisini kurcalamak, o renkli yuvarlak camlardan süzülen ışıkları yakadan seyretmek Is-hırs ları. lan.
merak arzuslylo hemen bir uhd-dalya kaparak rafın altımı koydum. Etrafımı dinledim! Ortada kimsecikler yoktu.:
Küçük kardeşim acı acı ağlıyor, Şükûfa Ninenin yumuşak sesi orada »ırada duyuluyordu. Hem» n Is-kemloyo çıktım, titrek ellerimi u. zatıp feneri yerinden almak istedim. Boyum, kollarım yetişmiyordu. O anda, küçüklüğümün, aczimin bütün acısını duymuştum. Bir karış, ufak bir karıştan daha yakın bir mesafede duran ve beni sihirli güzelliğiyle kendinc.çeken fener» zıplayarak atıldım. Fakat bir danbir» muvazenemi kaybettim, e-lımdeki fenerlo avluya yuvarlandım, Müthiş bir şangırtı kopmuştu. Üst kattan kapılar açıldı, babam annem aşağıya koştular. Ben yerimden kımıldayamıyordum. ŞÜkûfe nine'nin feneri taşlara çarparak camlan param parça olmuştu, halbuki ben fenerin gövdesini sımsıkı tutmuş iki olimlo göğsüme bastırıyordum. Vücudümdo müthiş bir sızı duyuyordum. Başından şakağıma doğru, gaz kokusu ile karışık sıcak bir şeyin Aktığını hissediyordum. Beni kucakta kaldırdıkları zaman avlunun ucunda al bir cam parçasının pın) pırıl parladığını hatırlıyorum.
ŞÜkûfe Nine başımdaki yarayı sardı, göğsümdeki yanığa merhemler sürdü, sert sert beni azarlayan babama çıkıştı. O zaman onun göğsüne başımı gömdüm, içimden af dlliyerek hıçkıra hıckıra ağladım. O, bu nedamet hissimi anladı, başımı okşıyarak, titrek bir sesle;
— Üzülme yavrum, bizim rahmetli efendinin bergûzarı idi, onu bana 93 Harbinde getirmişti, dedi.

O gece sabaha karşı Şükûfe Ni-ne’yi babam evine götürdü. Ertesi gün kapımız acı acı çalındı. Ziyaretçi telâşlı telâşlı annem© bir şuy-ler anlattı. Bütün mahalle ŞÜkûfe Nine’nin evine (aşındı. Doktorlar çağırıldı. Zavallının sağ tarafına inmişti. İlâçlar, okutmalar tayda vermedi, önceleri konu komşu o-nunla alâkadar oldu, fakat cninde sonunda herkes elini eteğini ç«»k-ti, kimsesiz olduğu için günün birinde Şukûfo Nino'yl bir arabaya koyarak bir yer© götürdüler. Zavallıcık galiba Darülacezede öldü Ben çocukluğumun bütün içliliğiyle yandım, acıdım v? ŞÜkûfe Ninenin belki banim yüzümden hu bal» girdiğini düşünerek hep bir mUç hissi duydum. Ne vakit onu ha*ı la»am. kırılan fenerin gn‘;»t;nıdv bıraktığı yanık beresinde derin bb sızı duyarım.
Gece elbiseniz :
Kısa olup, gündüz giydiklerinizi hatırlatmaktadır. Vücudunuzun sekline göre, istediğiniz takdirde ganiş etekli, muslinden, tülden veya şifondan hafif elbiseler giyebildiğiniz gibi, 1025 nenesi tualetlerini hatırlatan üzerleri payetle işli vücuda İyice yapışık elbiseler de giyebilirsiniz.
Tayyörünüz :
Sabahlan: Etek, bluzun bir korsaj ve ceket olmak üzere üç kısımdan müteşekkildir. Hepsi aynı kumaştan olan bu Inkımların ceketleri çıkarıldığı takdirde, altından güzel, küçük elbiseler gözüküyor. Bu sade tayyörler için her türlü kumaş kullanılmaktadır.
Öğleden sonra :
Tayyörler son derecede fantezidir; hemen hemen hepsi biye vo şeritlerle süslüdür. Yakaları “nal" şeklindedir. Göğüsteki çöplerden büyük muslin mendiller gözükmektedir. Bluzlar, yerlerini, beyaz pikeden Jilelere terket-miştlr.
Ayakkabılarınız, yarı deri, yarı kumaştan olup sivri uçlu yahut da kare burunludur. Ya mücevher olarak ne takacaksınız? 1925 senesi modasında görülen, kolun kalın kısmına takılan bilezikler, »traas dan uzun, halka şeklinde küpeler., Omuzlarda klipsler... Saçlarda ise çok çok fantezi süsler var.
Yazımızı bitirmeden önce, eğlenceli ve hoş olan bir teferruattan da bahsedelim: Düğmeler kumaşla kaplı olup üzerlerinde hafifi bir tabaka °plexi-g)as" vardır.
GOZ BANKASI
ıslah Ban-
MUHARRİRİ : CAMI
KIYAMET GÜNÜ
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
Dt>Kt Bl. I.MACAMN
HAL1J
Ebe. 14 - l«v
ttukup k!|U»ık
da, lui.
Kokut çuvro-
Avrupa davlflllerl halkından Bir navi salon
Zsvca
ihtimali
Teorik
Atlının gö)g»»| Bahar boşlanrıcı Bir »anal erbabından liçkıcının eşi
İntihabat. 6 — Amrsotl. 9 — Kır. 14
Soldan »»rat
1 — Mandalina, 7 — Amu, o - Pot. W — XII, 11 — Müşabih. 12 — Tel. 13 --Ba». 14 — Eti. İd — Arabistan.
' tıkardan Mtağıyaı
1 — Barometre. 2 — tda. 3 —
4
10
Yedi milyon kör için müşterek yazı aranıyor
Londra, 20 (YİRS1 — Unesco'nun körler için tertip ettiği "Bray” konferansı, yedi milyon Amayı temsil e-den yirmi delege tarafından buglln Pariste başlamıştır. Delegelerin yarıdan fazlası kördür.
Konferanstan maksat, bütün dilleri içine alabilecek milletlerarası tek tip bir Bray yazı sisteminin hazırlanmasıdır.
Birleşik Amerikada rüyeL etmek gayesiyle kurulan Göz kaşı, aşı esası dahilinde gözlerini iyileştirmek jstıyenlere ücretsiz göz akı »ağlamaktadır. 1945 yılında tesis c-dilen Göz Bankasının merkezi New-York şehrindedır.
Göz Bankası programına istinaden ölü gözlerindeki aklar süratle çıkarılarak Göz Bankasına nakledilmektedir. Burada, toplanan göz aklaıı uçakla hastahanelere gönderilmektedir. Göz akı, ölü gözünden çıkarıldıktan sonra 36 saat zarfında aşılanması icap etmektedir.
1946 yılında Amerikada 1500 den fazla göz akı aşılanmıştır. Ameliyatların yüzde 83 ü başarı ile neticelen mistir.

İsveçli ressam Ulberg ağzı ile resim yapıyor

Stockholm, 20 (Nafon) — Tanın-mı» İsveçli ressam Ulberg in »imdi resimlerini ağzı He yapmakta olduğu bildirilmektedir. Bu ressam geçenlerde hastalanmış ve bu hastalıktan sonra da yalnız kafası, boynu ve o-muzları hareket edebilmiş, fakat diter bütün uzuvlarına felç isabet etmiştir. Ressam »İmdi resimlerini ag-zında tuttuğu fırçası İle yapmakladır. Uzun çalışmalardan sonra attı İle fırçasını normal bir şekilde kullanmaya başlayan ressamın bu sayede yaptığı resimler iyi satılmakta ve kendisini geçindirmektedir.
Zavallılar! Kurt postuna bürünmüş biçare kuzular! Mahkeme-i Kübramn, üzerlerine yıldırımlar gibi yağdırmaya hazırlandığı korkunç ithamları akıllarından bile geçirmiyorlar.
Bilâkis, sahte İsa’nın kendilerine yaptığı harlkulâde vaidler, yüzlerine Öyle mütebessim bir itimat veriyor ki, menfur komedyadan ha-
berdar olmayan ve onları Üstlerindeki elbiselerinden hakiki kıratlar zanneden dinleyiciler bu hallerini küstahlıklarına ve hayâsızlıklarına veriyorlar.
Dün. Başmelek Mikâil, zavallıların menfaati adına esasen hiç bir işe de yaraınıyacak bir müdahale ile muhakemenin cereyanını ihlâle teşebbüs etmiyeceğimo dair benden söz aldı, celse esnasında vukua geleceğini tahmin ettiği tiyatro darbesini beklememi tenbih etti. Bana tavsiyelerde bulunurken sevimli Bnşme-lek öyle esrarengiz bir şekilde gülümsüyordu ki, bundan hayırlı bir netice umuyorum.
Her ne pahasına kendime hâkim olacağım, zira içimden bir ses, Başmelek Mikâıle itimat etmemi bildiriyor.
Jül AnfJör’ün yanında, matbuata mahsus mahalde oturuyorum. Hâkimler heyeti içeri girerken kulağıma şöyle fısıldıyor:
— Tuhaf değil mi? Tıpkı bizim agırceza mahkemesine benziyor. Doğrusu, Mahkemeı KÜbra hâkimlerini onlar gibi giyinmiş tasavvur etmiyordum. Sen ne dersin, çok gülünç değil mi?
— Hayır. Zira geçen gün Başmelek Mi-kâil bana İzahat verdi. Mahkeme! Kübrayı bu suretle tertip etmekten maksat, sadece bu iyilik olsun, suçlular alıştıkları beşeri adalet usullerini yadırgamasınlar diyedir. Esasen münakaşa kabul etmez bir mantıkla şu noktaya dikkatimi çekti ki Efendimiz Hazıetı İsa da, yer yüzüne İlâhi vazife ile gcldıgı zaman alelâde bir insan şeklinde görünmüştür.
— Sahi, doğru. Bu ciheti düşünmemiştim. Başmelegin söyledikleri tamamen mâkul. Lız ipe, sapa gelmez bir sürü »ey düşünüyoruz, sonra da bu adamlar bizim anlayışımıza göre iş yapmaya başlayınca, bizim seviyemize inince şaşıp kalıyoruz. Yoksa isteseler hepimizi allak bullak ederler.
Hâkimler yerleşip dosyaları tetkike ba$-
laflarken, Başmelek Mikâüin dedlkh ıuu uu* şünüyorum: “Sız, insanların, herşeyi karıktırmak huyunuz var. Meselâ, bütün ressamlarınızın Mahkeme! Kübrayı tasvir eden tabloları olur şey değil. Hepsi Allah Babayı bu bulutun üstüne oturmuş, etrafında yine bulutlar üstüne sıralanmış bir sürü nisanı muhakeme ederken gösterir. Nedendir bilmem, lossomla-rınız bulutlarla koltukları birbirine aanştııır, dururlar. Anıma şurası muhakkak ki şayet biz böyle bir mahkeme kurmuş olşaymk, her halde bir çok kimse oturdukları yerden düşer, bir haylisinin de başları dönerdi. Bu tablolarla Allah Baba bir hayli eğlenirdi. Kcr. h-sinin kaç defa, o levhalardan birini seyrederken “Bunlan nerden çıkarıp dıırurlaı,, dediğini duyardım. Kahkahayı basarak şöyle ılâ\o ederdi: “Hay Azizler götüresi herıfleı. ne diye beni hep böyle bir bunak ihtiyar olarak tasvir etmekte ısrar ederler?,,
Başmelek Mikâıl yine bana şöyle demişti,
— Mesele şu ki ressamlar hiç av Ahah Babanın güzel bir resmini yapmış degildirleı. Ebediyen genç, hiç bir insan nazarının gözleri kör olmadan seyredemiyecegi kadar dâhi bir güzelliğe sahip olan O’nu mütemadiyen nehir sakallı patrik haline aokuyorla». Hiç mr meslekte “meşhur,, bir adamı ihtiyar olmadan tasavvur edemez misiniz? Hoş, inaaruaıın, kıymeti ve kabiliyeti ancak ihtiyarlarda mevcut zannetmek hususundaki garip huylarını bildiğimiz İçindir ki »İzleri muhakeme etmeye nebiler arasında bulabildiğimiz en yaşlıları seçip memur ettik. Metuşalch'ın şayanı hüı-met başının mahkemelerinizde görmeye ahiliğiniz saçı sakalı ağarmış kelleleri uck ara»,-mıyacagııu da düşnüdük,,,

Dosyaları karıştırmakla meşgul olan ıeıa Metuşalehe bakıyorum.
Mısır mumyalarından en eskisi, şüphesiz onun yanında Ruclolf Volcnlino gibi Kalır. Zayıf, sarı, parşömen gibi yüzünün derleri öyle çizgilerle, buruşuklarla dolu kı aıırav bir («-nla raketinin arkasından görünUyok samlı.. Minnacık göz bebekleri, gözlerinin kocaman akının ortasında iki fotin dügmcaı gibi parıldıyor. Adeta alnına bir domino taşının • hop-yekl,. yapıştırılmış gibi. Dişsiz agzı.ıın dudakları o derece içeri çökmüş kı. konuşurken, sivri burnu, kuruyup kıvrılmış bir pabuç Bibi çenesine vurarak ördek gagası gıb‘ takırt ıi bir ses çıkarıyor.
Yanındaki iki âza İbrahim ve Peygamberler bildiğimiz «açlı, sakaıh tıpdelcr.
Savcı Melklsadık'ın bıyıkları yon. uzun, sert bir sakal gerdanlığı yüzünü
lıyerok her tornfa dimdik kalkan kaımnhurp şık «açlarlyle birloşiyor. Bıı dairevi ..nkm olmanı içinde Mcllkisadık’ın orguvani suratı beyaz şuaJı garip bir kırmızı güneşe benziyor
Muhakeme haşlamak üzere. Motuşaıeh sorguya hazırlanıyor. Hemen stilomu çıkararak “Büyük Şefaat sesi,, ne aynen g nderec.o gün zabıtları yazmaya başlıyorum.
Reis (On birinci Charles kıyafeUiiue Yoksul’a hitaben) — Suçlu, ayağa kala. Adını, Hoyadını, yaşını ve ne İşle meşgul olütıgu-nıı söyle!
Yoksul (Kalkarak» — Adım Öjen Manoç, lâkabını Yoksul, otuz iki yaşındayım, çanak çömlek tamlrclsiyim.
Reis (Yerinden sıçrıy&rak) — Ne? Na-
Kümeslerde sulh teessüs etti
Tavukların ve horozların kırmızı ibik yüzünden kavga etlikleri anlaşıldığından bunlara yeşil gözlük takıldı New-York. 20 tNafen» — Amerikan tavuk uzmanları “yefll gözlükler" kullanarak tavuklar arasında ve bunlarla horozlar arasında devamlı kavgalara bir eon vermeye muvaffak olmuelardır.
»ıl? Ne diyoraun? Mahkememial aldatmaya mı kalkıçıyoraun. Hoı bunun ehemmiyeti yok. Aeıl adının ne olduğunu pekâlâ bilijoruı.
Yokaul ıŞaekın. afallamı»ı — Amma benim adım Manoo Öjen, lâkabım...
Rçl, _ Aptallığın lüzumu yok... Yutmayız! ı Müstehzi) Elbet, inannın aeninkıa gibi bir gcçmi»l olura», hatırlatılmaktan pek hov-lanrnaz.
Yoksul — Benimkisi gibi bir mazı nıi oe-dlnlz! Yo. af buyurun rela bey! Benim gain.ı-jinı, geçmişim tertemizdir. Eh. arasıra bir kaç kadeh fazla kaçırmı»lıftım olabilir, ama ömrümde kimseye fenalığını olmamıştır.
Rol» — Bu ne cüret, ne küstahlık! Be.ı dana hatırlatayım dur. Söyle bakalım. Saint-Bartlıelemy gecesi ne yapıyordun?
Yokaul — VallA... farkımla değilim. H(?r hakle bir tarafta aısmı» kalmış olacakım. Malûm ya, Barthelemy gecesi olsun. lw«ka gece olaıın, yanüatil geldim mı, horlar luru-mm,
Rota — Ne hay&audıkl Demek Saint -Barthelomy gecesi yatıp horul horul uyuduğunu itiraf cdiyoraıın Hem de vicdan azabı duymadan! Halbuki öte tarafta...
Yoksul — Ne diye vicdan azabı duyuca* • ııııtjım? Vicdanım müsterihtir reis bey.. Me rak etme aeıı!..
Reis — Mükemmel.. Oh.. Oh.. DeıntK Amiral Colıgny katledilirken sen vicdan nu-zurlyle kemali sükûnetle uyuyordun ha?..
Yokaul — Ne diyorsunuz? Demek o gece bir amirali »işlediler?
Reis — Anıma da clhniet-i-arifâae! Amiral Coiigny'yi tanımamazhktan nu geliyorsunuz?
Yokaul — Doğrusunu söylıyeymı efendim, bendeniz nakcrlifciml piyade olarak yapam; bahriyeye hiç girmedim... Girıııedıgiin için de o amirali tanıyamazdım.
Rela — Arttırdıkça arttırıyor. Hüküm giyeceğini anlayınca hakikati inkâra naş.auın. Peki, acn rahat rahat uykunu gecede katilden güç kurtulan İle bütün öbür maktulleri de mıyor, hatırlamıyor musun?
çekerken aynı Mışei Haspltal biliniyor, ta.ni-
fDötanıt var/


W
1 •
D


Bıldırildiglne göre, bu uzmanlar taşlıklarla uzun müddet meşgul olmuşlar ve tetkikleri neticesinde şu sonucu elde etmişlerdir: “Kırmızı •-bikler bu hayvanları kavgaya şevket-mekte ve hattâ tahrik etmektedir. Demek oluyor ki, bu kırmızı ibikleri ortadan kaldırmaya muvaffak olduğumuz takdirde kümes İçinde tam bir sulh havası yaratılmış olacaktır.,.
Bu prensibi esas tutan uzmanlar tavuklar ve horozlar için hususi surette yapılmış yeşil gözlükler kullanmaya başlamışlardır. Bu gözlüklere ahşan tavuklar ve horozlar karşılarında kırmızı ibik yerine yeşil ibik görmüşler ve bu da onları tahrik etmediğinden kümesler sulha kavuşa-bilnıiştir. Bütün kavgaların tavukların ve horozların “kırmızı" görmelerinden ileri geldi,! tesbit edilmiştir.
Hicrî 1950 Rumî
C. Ahir MART Mıırt
2 21 8
1369 Salı 1366
VAKİT VASATİ EZAM
Glincş 6.02 11.4!
Öğle 12.22 6.Ü0
I İçindi 15 17
Akşam İS 22
Yatsı 19.53 1.31
loıaâk ı 24 İU.IO
■S MBOS- E. fc —fl
StYASÎ İKTİSADI
YENİ ISTANBUI
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahtbt ı
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ . FARUK A. SÜNTER Bu »ayıda ynzı işlerini fiilen Idaro eden : Mithat PERİN
Basılıllifi yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED 3İRKETÎ MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki iktisadi başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.

Sayfa S
21 Mart 1W0 YENİ İSTANBUL
GÜNÜN EKON OMTk HAREKETLERİ
Son seylâplar münasebetiyle
Yazan: Prof. Dr. Faik Tav^anoglu
Ham ve mamul dokuma maddelerine dair haberler
ORMANLARIN bir memleketin ıklım, toprak ve au münasebetleri üzerine olan müabet ve düzenleyici tesirleri tarihin çok eski devirlerinde bile bazı milletlerce anlaşılmış ve bunların korunması lüzum vo zarureti kabul edilmişti. Meselâ Komada ormanların korunması lüzumu Onıki Levha Kanunlarında, yani Milâttan 449 sene evvel ifade edilmişti.
Daha sonraları dünyanın muhtelif memleketlerinde, tahrip edilen ormanların korunması zarureti anlatılmıştır. N.
Fıansada 1789 inkılâbının başlamasıyla orman tahribatı felâketli bir çığıra girmişti. Bunun neticesi olarak Fransnda, ezcümle güney Fransa Alplerinde seller ve su baskınları sık sık tekerrür eden âfetler halini almıştır.
Bunun üzerine Fransada ormanların korunması için yeni kanunlar vazetmek ve müessir tedbirler almak zarureti hâsıl olmuştur.
XIX. yüzyıla intikal devresinde Adam Smith'in tezi muhtelif Avrupa memleketlerinde, bilhassa Almanyada da revaç bulduktan sonra, burada orman koruması na-miyle bir şey kalmamış ve ormanlar alabildiğine tahrip edilmişti. Bunun neticesi olarak bir taraftan kuraklıklar, diğer taraftan sel ve yüksek su âfetleri ile memleket ziraatı büyük sararlara uğramış ve İste ancak bundan sonradır kİ, Alman Devletleri İsrafından ormanları korumak ve |jnar etmek İçin müessir tedbirler a-hnmaya başlanmıştır.
Amerikada, kıtanın garplılar taralından İstilâsı ve kıtada garplıların Cdeşmesiyle beraber biiyilk orman lırfbatı meydana gelmiştir.
Tahribinden sonra sık sık büyük sel W feyezanlar vukua gelmiş ve geniş IclUtÜf sahaları verimden düşmüş-Ah Bunun neticesi olarak XIX. yüzyılın sonlarına doğru ormanların korunması için müessir tedbirler alınmıştır.
Kan a da d a da durum Amerikanın-Itine benzemektedir.
Bizde orman tahribatı asırlardan bugüne kadar devam edegeîmiştir. Bu gün artık ne bir zamanlar orman deniz) olarak anılan ve tanılan Kastamonu ve İzmit ormanları, ve ne de Toroslarm ve Karadenizin balta girmemle ormanları mevcut değildir.
Memleketimizde geniş sahalarda yapılan bu tahribat yüzünden çıplaklaştırılmış dik yamaçlardan sularla taşınan topraklarla dereler dolmuş, dere yatakları yükselmiş, su akım münasebet ve imkânları ihlâl edilmiş ve ovalardaki geniş, verimli sahalar çakıllarmış, molozlaşmıştır. Bu yüzden arazi kıymetleri düşmüş, köylü borçlanmış, vergi kabiliyeti azalmış; velhasıl fakrü zaruret gün geçtikçe kendisini daha kuvvetli bir şekilde hissettirmeye başlamıştır. İşte bu durum bizde yüzyıllardan bugüne kadar devam eden orman tahribatının sonunda hâsıl olmuş manzaradır.
Bizde Devletin bugüne kadar orman ve orman mevzuu üzerine çıkardığı kanunların, bilhassa bunların korumaya mütedair hükümlerinin ciddi olarak tatbik edilmemesi yüzünden orman tahribatım önlemek mümkün olamamıştır.

Bir memleketin veya bunun bir kısmının au problemini çözmeye çalışırken dağlan ve dağlardaki sel yataklarını hesaba katmadan sadece aşağılardaki barajlar, kanallar v.s. gibi tesisleri yapmak hatalı bir iştir. Çünkü bu tesislerden beklenilen faydanın gerçekleşmesi, tesislerin uzun ömürlü olmaları ve kapasitelerini u-gun raman muhafaza etmeleri için; bunların dağlardan mütemadiyen sularla kopup gelen toprak, taş ve kum gibi materyalle kısa zamanda dol
mamaları şarttır. Esasen nehir ıslahında bilinen değişmez kAlde: Islahata yukarıdaki erozyon mıntakasın-dan başlamaktır. Binaenaleyh dağları ve dağlardaki sel yataklarını ıslah etmeden ve yu kanlardan aşağılara doğru devamlı olarak kopup gelen materyali usulüne ve tekniğine uygun tedbirlerle yerinde veya münasip yerlerde durdurup tesbit etmeden suları dlzginliyeceğımizl ümit etmek boştur.
Sel ve su baskınlarına karşı mücadeleye, derelerin yağış havzalarında, yukarlsrdaki erozyon mıntaka-lanndan başlamak ve buralarda ormanları muhafazalı ve bakımlı bir idareye tâbi tutmak suretiyle bunlara karşı en müessir tedbirler alınmış olacağından, buralarda esasen mevcut ormanların titizlikle korunması ve kuvvetlendirilmesi, çıplaklaştırılmış yerlerde yeniden orman yetiştirilmesi lâzımdır.
Buralarda alınacak idari ve teknik tedbirlerin ana hatları şunlar olabilir: 1. Dik yerlerde ziraatı, iskânı, hayvan otlatmasını ve diğer bütün müdahaleleri menetmek; 2. Çıplak yerlerde derelerin tâ yukarılarından başlıya-rak alınacak teknik tedbirlerle toprağı sükûnete getirdikten sonra buraları ağaçlandırmak; 3. Yayvanca olan yamaçlarda, arazinin verim kabiliyetini korumk için, teraslar teşkili suretiyle toprak taşınmasının önüne geçmek; 4. Köylü halkı ziraat ve ormancılık alanlarında aydınlatmak; 5. Ormancılık ve ziraat birlik ve koperatiflerinin kurulmasını teşvik etmek: 6. Parasız fidan dağıtmak; 7. İyi yapılan işler için prim ödemek; 8. Sel yataklarının ve nehirlerin ıslahına alt diğer bütün işleri himaye etmek; 9. Esasen fakir o-lan dağ köylerini kalkındırmak için geniş vergi kolaylıkları kabul etmek.
Bütün bu işler şüphesiz çok para isteyen ve neticelerinin alınması uzun zamana ihtiyaç gösteren işlerdir. Bu işler için yapılacak masraflar ilk bakışta buralarda korumak istenilen kıymetlerle mütenasip değildir hissim verebilir. Fakat mevcut kötü durumun süratle ilerliyeceğini ve bugün az çok münblt ve ormanlık olan geniş sahaların yarın çıplaklaşacağını, çoraklaşacağını ve hâlen bu durumda olan bir çok yerlerin bir zamanlar yüksek değer taşıyan ormanlarla kaplı olduğunu ve bu ormanların tahribinden sonra sellerin tesiriyle bu gün bu hale geldiklerini iyi bilmek lâzımdır.
Islâh işleri uzun devreli, olarak plânlaştırilmeli ve bu işlerin görülmesi için millet ve devletçe gerekli fedakârlık yapılmalıdır. Ciddi ve bilgili şekilde yürütülecek ıslâh işlerinden devletin İstifadesi çok taraflıdır:
1) Ormanların korunması, arazinin ıslâh ve imarı, suların dizginlenmesi;
2) Fakir olan, yalnız günlük ekmeğini tedarik etmek İçin mütemadiyen sağa sola bocalıyan köylü halka meş-rû kazanç imkânlarının sağlanması;
3) Köylünün kültür seviyesinin yükseltilmesi; 4) Nihayet bütün bunların toplu olarak milli ekonomi üzerine yapacağı müsait tesirler.
Ancak bu sayede, kaybolduğu takdirde bir daha yerine gelmlyecek o-lan toprak, suların tahripkâr tesirine terkedilmemiş olacak ve milli ekonominin belkemiği olan köylü kalkınacak, nüfusu artacak ve kuvvetlenecektir.
İşte yurdun hakiki İmar ve kalkınması da budur. Yoksa yukarılarda köyü ve toprağı bir tarafa bırakarak aşağılarda şehir, yol, demiryolu, köprü. fabrika v.s. gibi yalnız başına i-mar saydığımız şeyleri suların tahripkâr tesirlerine karşı emniyet altına almadığımız müddetçe yurdda hakiki bir kalkınma mümkün olamıyacağı gibi yapılan bütün imarlar da payidar olamaz.
Dünya piyasalarından geçen Avustralyada :
Sldney, ıReuter - Hususi) — Melbourne yün piyasasında rekabet hâlâ umumidir. Fakat Merinos fiyatları oynamakta olup, mart 6 ya nispetle % 5 bir inme müşahede ediliyor.
Harpten bir Önceki seneye nispetle dünya merinos yünü istlhsalâtı yüzde 10 az olduğuna göre buradaki bir merinos mütehassısı Avustralyayı daha fazla merinos yünü elde etmeye teşvik etmiştir.
Mütehassısa göre makûl fiyatlarla dünya ihtiyacını karşılamaya çalışmak lâzımdır. Aksi takdirde müstehlik pamuğa veya suni dokuma maddelerine kaçabLlir.
Belçikada :
Brüksel. (Uçakla) — Geçen sene Belçika iplik istihsali memnuniyet verici bir tarzda inkişaf etmiştir. 1948 senesinde jüt ipliği istihsali 41.594 ton iken geçen sene 41,236 ton a yükselmişti. Keten ipliği de, evvelki sene 7.412 ton elde edilip geçen sene de 7.389 ton istihsal olduğuna göre, miktarda büyük bir değişiklik olmadığı anlaşılır. Kendir (kenevir) istihsali evvelki sene olduğu seviyeden biraz düşerek 2.223 tona inmiştir.
Taranmış yün istihsali 1048 de 17.810 ton iken 1949 da 2.000 ton bir farkla, 15.674 tona düçmüştür. Taranmış yün istihsalinin kalitesi iyidir.
Pamuk ipliği istihsalâtı hakkında daha kati rakamlar söylenememekte-dir.
Birleşik Amerikada :
New-York, ıReuter • Husus!) — 1950 senesinde temmuz ayından itibaren teslim edilecek malların bu hafta elde ettiği yeni yüksek seviye, kömür anlaşmazlığının halledildiğini ve bu suretle mensucat endüstrisinde bir azalmanın olacağından mütevellit korkuların da yok olduğunu aksettir-mlştir.
Maamafih, piyasa sonradan rizikolu satışlara yanaşmamaktadır. Elde edilen raporlara göre, mühim firmalardan biri, uzun zamandan beri e-linde olan mevcut malları için 1950 mayıs kontratlarını temmuz ayı satışlarına karşılık olarak likide et-mlştlr. "I
Bu hatta ihracat Bakanlığı 2 milyon 250 bin dolarlık yeni ECA kredisini Avusturyaya açmıştır. Ayrıca 9 milyon dolarlık bir kredi de Holân-daya açılmıştır.
Teyid edilmeyen haberler arasında Hindistanın da 100.000 balyalık kısa elyaflı pamuk İçin piyasaya çıkacağı söyleniyor. Japonya da Amerikan ham pamuğu için yeniden piyasada a-lıcı olacaktır.
Fransada :
Paris, (Reuter - Hususi) — Fren-sıg resmi makamları yeni mahsul yaş ipek kozalarının fiyatını kilo başına 350 frank olarak tesbit etmiştir. Bu fiyat son iki mevsim fiyatlarının aynıdır. Delinmiş koza fiyatları dahi, kilo başına 750 frank üzerinden değişmez bir durum arzetmektedirlcr.
Itır ı II OBBIİI ıı • -.
Kısa haberler
Frankfurt Ticaret Fuarı dün açıldı
★ Frankfurt. 20 A.A. (LPS) — Harbin sonundan beri Almanyada tertip edilen ticari mahiyetteki fuarların en büyüğü dün Amerikan bölgesinde Frankfurtta açılmıştır, tik İki saatte 70.000 den fazla ziyaretçi fuarı gezmiştir. Binlerce Alman firması, 1100 yabancı firmanın yanında mahsullerini teşhir etmiştir. Üzerinde büyük kırmızı
haftanın akislerini veriyoruz: Ingilterede :
Bradford, (Reııter - Hususi) — Taranmış yün piyasasında, bilhassa merinos kalitesinde, durgun bir hava esmektedir. Fakat şimdiye kadar biranmış yün mtlstahsllierinin düşük fiyatla satış yapacaklarını söylemelerine rağmen satışta bir canlılık kaydedilmemiştir. Bunun sebebi önümüzdeki hafta Londrada da bir yün satışı bağlıyacağı için, müstakbel müşterilerin oradaki vaziyetin de neticesini görmeden satın almaya yanaşmama-larıdır.
Taranmış yün müstahsilleri fiyatları. merinoslar İçin, libre başınA 3 peni indirdiler. Eski fiyatlarla mukayese edilirse, ay başından beri libre başında 6 peni indirildiği anlaşılır. En iyi melez yün 2 peni daha ucuzlamış, orta ve aşağı cinslerin fiyatları de epeyce inmiştir. Şimdi bir alıcının seçme hakkı çoğalmış dernektir.
İstihsal bakımından, zikredilmeye şayan bh değişiklik yoktur: taranmı9 yün ve yün ipliği İstihsali aynı seviyede tutulmaktadır.
Liverpool. (Reuter-Hususî) — Bugün mart serisi satışlarının sonunda gösterilen kataloglara göre, vaki ta-lepe binaen yün miktarı Hindistan yünü 1.511 balya ve Pakistan yünü de 1.459 balya arttırılmıştır. îyi kalite yünler için yerli ve ecnebi alıcılar arasında çetin bir rekabet olmuştur. Rekabet, satış devam ettikçe artmış ve sonunda en yüksek kalite yünlerin fiyatı, ocak ayının satışları ile mukayese edilirse, yüzde 10. orta ka-lite^yünler de yüzde 15 artmıştır.
Arzedilen 4.892 balya yünden 4.044 balyası satılmış ve 848 balyası da geri çevrilmiştir. Gelecek satış 25 nisanda başlayacaktır.
Israilde :
Tel-Aviv, (Reuter - Hususi) — A-merikan sermayedarları, Hayfa ile Tel-Aviv arasında Kafa? Saaba'da büyük bir iplik ve mensucat fabrikası kurmağa karar vermişlerdir. Takriben 150 bin doların derhal tahsis edildiği ve yakında proje tamamlanmadan önce 100 bin doların daha yatırılacağı ilâve olunmaktadır /falyada :
Roma, (Reuter - Hususi) — Amerikan sanayicilerinin talepleri sayesinde İtalyan suni ipek piyasası son günlerde iyi bir vaziyet almıştır. A-vuBtralya piyasasında yün fiyatlarının yüksek olması yüzünden, İtalyan yün sanayicileri yün İle suni İpeği karıştırıp kullanmaktadırlar.
Roma, (Reuter - Hususi) — Beynelmilel İpek Birliği Komitesi 27 ve 28 martta Romada toplanacak tır. Komite. her şeyden fazla, bütün dünyada ipekli malların üstüne birliğin inisvallerı olan (ISA) harflerinin konulmasını ve bir köşesine de “İpek” kelimesinin ilâve edilmesini müzakere edecektir.
Memleket dahilinde talep olmaması yüzünden İtalyan ipek piyasası bu hafta durgun geçmektedir. İhraç vaziyeti İyidir ve bu vaziyet devanı e-dorse piyasanın sabit kalacağı bildirilmektedir.
bir yıldız bulunan Yugoslav pavyonu serginin on göze çarpan tarafıdır.
İnglllzler Avrupa Tediye Birliği meşelerine bir hal çaresi arıyorlar
★ Londra, 20 A.A. (LPS) — Avrupa Tediye Birliği meselesinin girdiği çıkmaza bir hal çaresi bulunması hedefini güden İngiliz teklifleri Marahall Plânını imzalayan memleketlerin Maliye Bakanlıklarına sunulmuştur.
Hayvancılıkta yeni bir çığır
Sun i tohumlama ile elde edilen müspet neticeler üzerine Tarım Bakanlığı bir çok yerlerde istasyonlar açmaya karar verdi
Ankara (Hususi muhabirimizden) — Memleket hayvancılığını ıslah bahsinde, az damızlıkla fazla iş görmenin ekonomik ve pratik usulü telâkki edilen suni tohumlama sisteminin memleketimizde geniş ölçüde tatbikatına Tarım Bakanlığınca karar verilmiştir.
1949 yılında sığırlar Üzerinde Bursa, Karacabey ve Aydında tecrübe mahiyetinde açılmış olan auıü tohumlama duraklarından yüzde 72 - 83 niebetinde gebelik temin edilmiştir. Bursa ve Aydın valiliklerinden Tarım Bakanlığına gelen yazılarda bu usulün muvaffakiyetle tatbik olunduğu bildirilmekte ve bu sistemin daha fazla genişletilmesi istenmektedir.
Hayvan yetiştiricileri, evvelâ damızlık boğadan alınan sperma'larla bir ineğin gebe kalabileceğine pek inanmak istememişlerse de, bu muameleye maruz bırakılmış olan ineklerin vakit ve zamanı gelince babalarına benzeyen iyi kalitede buzağılar doğurduklarını görünce, bu usule dört elle sarılmışlardır.
Tarım Bakanlığı bu sene başta İstanbul olmak üzere Trakyada İnanlıda, Bursa, Balıkesir, Aydın 11 merkezleriyle, M, Keaml paşa, Manyas, Söke, Nazilli İlçelerinde sunî tohumlama lâboratuarlân ve sun! tohum-
Türkiye Garanti Bankası
Ortaklar umıınıi heyeti diin toplandı
Ankara 20 (Hususi muhabirimizden) — Türkiye Garanti Bankası Ortaklar Genel Kurulu bugün saat on-beşte toplandı. Sermayenin yüzde sekseninden fazlasının temsil edildiği anlaşıldığından celse a(ıldı ve idare heyeti raporu okundu. Çok alâka çeken raporun birinci kısmı dünya konjonktürüne ve bunun memleketimiz iktisadiyatında hâsıl ettiği tesire tahsis olunmuştu. İkinci kısımda da bankanın faaliyeti tebarüz ettirildiği görülüyordu. Dört sene evvel bir buçuk milyon liradan biraz fazla olan mevduatın dört 3ene içinde on beş milyon lirayı buluşu ve ödenmiş sermayeye gayrı safi oiaıak yüzde 10 ve safi olarak da yüzde 8 kazanç vermesi genel kurulu mem ntın etmiştir. Genel kurul bu memnuniyetini kura He ayrılanların yerine gene eskilerini seçmek suretiyle idare heyetini aynen ipka ederek izhar etmiştir.
Genel kurulda bankanın teşkilâtının genişletilmesi kabul olunmuş ve hisse senetlerinin 3/8 ine tekabül e-den 832.500 liralık kısmının banaline yazılı olmak üzere tertip ve taue-dilmesi karara bağlanmıştır.
Çamaltı Tuzlası genişletiliyor
İzmir 20 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Çamaltı tuzlasında, Amerikalı tuz mütehassısının hazırladığı tevslat projesine göre, inşaata bu ay sonunda başlanacaktır. Tuz sezonuna kadar yetiştirilecek olan İnşaattan sonra Çamaltı tuzlasının 1950 tuz istihs&lâtı 125 hin ton fazlaslyle 300 bin tona çıkarılacaktır.
Amerika İthalât ve İhracat Bankası mümessili geliyor
İstanbul, 20 (A.A ) — Amerikan ithalât ve ihracat Bankası mümessili Revdee 22 mart çarşamba günü memleketimize gelerek D, Denizyolları I-daresl He temaslarda bulunacaktır.
lama istasyonları açmaya karar vermiş ve faaliyete geçmiştir.
Bu İstasyonlara o civarın cinslerine en uygun kıymetli boğalar toplanacak ve fenni bir şekilde hazırlanacak spermalarla civar köylerdeki ineklere suni tohumlama yapılacaktır.
Esasen suni tohumlama sahasında veteriner hekimliğimiz çok ileri terakkiler elde etmiş olup, beynelmilel alanda derece alacak kadar bu işi İlerletmiş vaziyettedir. Şimdiye kadar tatbikatta daha fazla ileri gitme-yişimlz sunî tohumlamaya yarayacak âlet ve malzemeden mahrum bulunmamızdan ileri gelmiştir.
Tarım Bakanlığı, bu sahada başka memleketlerin ve bu arada bilhassa îtalyanın yaptığı ileri hamleleri nazara alarak bizde do bu usulden geniş mikyasta istifade edilmesi için Amerikadan suni tohumlamaya yarıyacAk malzeme ve âletleri mebzul miktarda memlekete getirmek üzere teşebbüse geçmiştir. Bu hususta Marshall Yardım Plânından İstifade edilecektir. Bakanlık bir taraftan Ziraî Donatım Kurumlyle, diğer yandan ilgili Amerikan firmalariyle temasa geçmiş bulunmaktadır. Bu sayede memlekette bol et ve bol süt veren İneklerin artacağı kuvvetle umulmaktadır.
Tütün satışları
Eğede, Amerika ve tsviçreye ait satış hazırlıkları
İzmir 20 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bir Amerikan firmasının Tekelden 1948 rpahsulü iş-' lenmiş tütün satın almak üzere giriştiği yeni müzakereler alıcı ile satıcı arasında mevcut 4 sentlik oır fark yüzünden henüz neticelenmemiştir. 3.5 milyon kilo tütün İçin yapılan müzakerelere ay başında Istan-bıılda devam edilmek kaydiyle Amerikan Şirketi Umum Müdürü Atinaya gitmiştir. Bu seyahat tütüncüler arasında gayet mânalı olarak tefsir edilmiştir. Filhakika bu Amerikan Şirketi bu yıl kalitesi fevkalâde oimı-yan Yunan tütünleri için teklif edilen flatlerin bilâhare mâkul bir beoep gösterilmeden yükseltilmiş olmasından şikâyetçidir ve gerekirse Yuna-nistandaki şubelerini kapatacağını, bütün işçilerini îzmire nakledeceğini oradaki makamlara bildirmiş ve bu defa aradaki ihtilâfın halli için Atlna-ya davet edilmiştir.
a a
Almanyadan pamuklu ithali
Ankara 20 (Hususi muhabirimizden) — İstanbuldan buraya işleri için gelen tüccarın verdikleri malûmata göre, memleket manifatura piyasası Bakanlığın Almanyadan pamuklu ü-zerine yapacağı tahsisleri merakla beklemektedir. Eylülden beri yapılmış olan talepler Bakanlıkta bırıkmış'-ir. Bugün Bakanlıkta dolaşan kuvvetli bir şâyiaya göre, müracaat eden ııer firmaya Alnıanyodan pamuklu getirmeleri için seyyanen bir miktar dolar tahsis olunacaktır.
Bu arada Almanyadan hangi nevi pamukluların getirilmesine müsaade olunacağı da merak edilmekte ve memlekette yapılan pamuklu cinslerinin de İthaline müsaade edilip edıl-mlyeceğl bahis mevzuu olmaktadır.
Almanyadan pamuklu ithal müsaadesi geniş mikyasta çıkacak olursa esasen düşmeye yüz tutan dahilî pamuklu flütlerinin büsbütün düşeceği muhakkakta*. Malûm olmıyan bu teferruata mukabil tahsislerin yakında yapılacağına muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Romada Ticaret Odaları kongresi toplanıyor
Ankara, İstanbul, İzmir Odaları da kongreye iştirak ediyor Romada Milletlerarası Ticaret O-daları Kongresi toplanacaktır. İstanbul. Ankara, İzmir ticaret odaları kongre umumî kâtipliği tarafından vâki olan davet üzerine, bu kongre-5Te iştirak edeceklerdir. Kongre 2i nisanda başlıyacak ve üç gün devam ettikten sonra 26 nisanda kapanacaktır.
Roma ticaret odaları kongresinde, ticaret odaları arasında işbirliğini temin etmek ve odaların birblrlermc neşriyat ve istihbarat yollyle yardım etmesi esasları görüşülecektir.
İstanbul Ticaret Odası namına kongreye ihracat tacirlerinden Yekta Sel delege olaralc iştirak edecektir. Henüz diğer odalar delegelerini tayin etmemişlerdir.
Türkiye - Tunus ticareti
Tunus firmaları birçok ihrafl maddelerimizi istiyor
Son günlerde Tunustaki ticari fır* malardan İstanbul Ticaret Odasına gelen mektuplarda, Tunus tacirlerinin Türkiye ile olan ticari münasebetlerini arttırmak istediklerinden bahso-lunmaktadır. Bu cümleden olmak ü-zere gelen mektuplardan birinde, fur-kiyeden 15 milyon frank kıymetinde kuru fasulya istenmektedir. Diğer bir mektupta da, yor fıstığı, kabuKlu ve iç fındık, fıstık, kuru üzüm, susam, ay çiçeği tohumu gibi maddelerden de talep edilmektedir.
Meslek grupları toplantılarına başlandı
Serbest ithal rejimi ve Muamele Vergisi başlıca görüşme mevzuu oluyor
Serbest ithal rejimi, ve gümrük tarifelerinde yapılacak tenzüât hakkında, dünden itibaren meslek gruplan Ticaret Odasında, toplantılara başlamışlardır. Dün öğleden evvel züca-clye tacirleri, öğleden sonra da madeni eşya imalâtçıları ve İthalâtçıları toplanmışlardır.
Bu toplantılarda, madeni ^ya fabrikatörleri, serbest ithal lejimine karşı, yerli sanayiin himayesi lüzumundan bahsetmişler, sanayiden alman muamele vergisi kaldırıldığı takdirde, sanayiimizin serbest ithal rejimine karşı mukavemet edebileceğini söylemişlerdir. Zücaciye tacirleri de serbest ithal istelerine zücaciye eşyasının ilâvesi yolunda mütalâa ser-detmişlerdir.
İstanbul Halk Sandığı
Ortaklar umumi heyeti dün İstanbulda toplandı
İstanbul Halk Sandığı Ortaklan dün alelâde Genel Kurul halinde toplanmışlar ve bir senelik hesabaıı görüşmüşlerdir. idare heyeti raporunun okunması ve bllânçonun tetkikini müteakip idare heyeti ibra cdümlşUr. Ortaklar gelecek seneler daha iyi neticeler alınmam yolunda dileklerde bulunmuşlar ve samimî bir hava içinde dağılmışlardır.
Bu toplantıda, Ankaradan gülen Halk Bankası müdürü de hazır bulunmuştur. Halk Bankası umumi heyeti ay sonunda Ankarada toplanacaktır.
Borsalaıda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Bugtln
BugUn
Adana Ticaret Borsası
Trabzon Ticaret Borsası
Adana
Eskişehir Ticaret Borsası
Ecnebi Tahviller
GUntlndo Borfiuda «nuamelcaitescU edilmemiş tahvilât ve eahamrn ara v© talepler© göro taayyün eden takribi piyasa dozerleri.
rtıfclı tulıtımlur ı Ayçiçeği tohumu .. Kotentohumu ...... Kondlrtohumu ....
Sunam (Bandırma) Yor fıstığı kabuklu
Buğday yumuşak Buğday aort ..
Arpa .........
J78/I86
40.—
32.—
31.-21/21.50
FINDIK:
u) *Tr5O randımanlı kabuklu tombul
b) Iç »ıra kontrollü
Hafta başı /indik piyasası hararetli bir surette açılmıştır. Fiatler gene ilerleme kaydetmiştir. Trabzondaki hususi iktisat muhabirimizin gönderdiği bir telgrafa göre, Trabzon Kornasında da 40Ö ton kadar kabuldü fındık satılmış, Hat yükselmiştir. Dün Borsada zeı/tin yadının muhtelif kaliteleri ve ay çiçeği yayt üzerine de mahdut miktarda iş olmuştur
Kambiyo ve Esham Borsacında ise, muhtelif tertipte devlet tahvilleri üzerine İstekler artmıştır. Altın piyasası ise durgun bir çehre arzetmektedlr.
Çekirdeksiz kuru üzüm müdahale mü-bayatçı mekanizmasının ağır ve nakıs bir şekilde işlemem ve ellerinde stok bulunan ihracatçıların da evvelce ara sıra yaptıkları çıkışları artık yapamamaları neticesi Üzüm fiatleri yeniden gerilemeğe başlamıştır, A serisi incirlerin sağlam durumu devam ediyor. Hafta başında İzmir Ticaret Borsacında pamuğa karşı fazla bir alâka yoktu Pamuk nayt piyasacında isteksizlik devam etmektedir. Pamuk çekirdeğine karşı alıcılar isteksiz durumlarını muhafaza etmektedirler.
Hııhuhtıtı
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday yumuşak (Ofisin). Arpıı YoınlUf (dÖkmo) .... Mihii (San) çuvalı ........
Fasulya tombul ............
Faaulya Çalı aort .........
Kuş.vcmı .........
Mercimek kırmızı tc cu Mercimek yeşil (Eskişehir) Nohut natürel
İstanbul ı
Nobutl Yağlar ı Zeytinyağı (E E. Sıısamyağı (Raf Ayçiçeği ıRnfinr Fındık yac,.ı
20/111/1950 Pazartesi i
tcnekell) tonekcliı çıplak) (Çıplak)
İzmir Ticaret Borsası
Dukııma linin Maddeleriı Tiftik (ana mal) .........
Tiftik (Natürel) .........
Yapak Anadolu (Kırkım)
Hum deriler »
Sığıı »nlnmııra (kannp) kİ Keçi tuzlu kuru kilonu....
Koyun hava kurusu kilosu
Müdafaa

üzüm çekirdeksiz înelr A serini Nc serisi Nc
Akala 1 Akala £1 Akala ITT yeril ...
AUUUU4IMI & •••••#
t.....
6ivruı-Erzurum I.
„ „ II.-VU.
Demiryolu I. ......
II.....
(11 e eM«e I. ••••••
II.....
İli.....
IV......
ikramiyen tahviller
*5 1933 %5 1035 %5 Milli
(r,5 1011
«cö 1041
%4 1/2 1040 İkramiyen «...
Diğerleri
7«b 1041 Demiryolu VI.....
%6 Kalkınma L
.. B Pamuk Pamuk Pamu k Pamuk
Pamukyağı (rafine) ... Pamuk çuklrdoğl ........
Kuru Moyvuhır ı
Fındık (kabuldü sivri) ..... Fındık t İç tombul) .....
Covlı (kabuklu) ..........
Covls (îç natürel) .......
Ticarot Bordasında birbiri va ikinci a-kala pamuklar üzerine muamele olmuştur. Bunlardan yalnız ikinci akela fıati gerilemiştir.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açıltş Kapanış
1 Sterlini 7.89.— 7.88.50
100 Dolar 280.— 280 —
100 Fr. Frangı... 0.80 0.80
100 levlçro Fr.., 04.03.— 64.03
100 Bclç. Fr 6.60.— 5.6(,ı
100 İsveç Kr,.., 64.1250 64.12(9*
100 Florin 73.68.40 73 88 4»»
100 Liret 0.44.128 0.44.12*
100 Drahmi 0.01.876 0.01,876
100 Escoudos ... 9.7390 9.7390
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Ktllçe Terli Gr 6.— 6,04
Külçe DeıUANa. 6.03 6.06
Cumhuriyet ... 40 25 40.45
Reşat 12.20 44.15
Hamil 40.40 40.46
Gulden 39 40 30.45
İngiliz 52.10 52 10
Fransıs kok ... 43 75 43.60
Napol6on £11 41.25 11.60
İsviçre II.- 41.90
New-Ynrk’ta : onsu: 4 35
Gümüş, Plâtin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr &
Plâfln " ...... 10.— İL—
Zürich Borsası (Serbest)
R.l! 1.1950 İsviçre Frangı
Duı umu En aşağı En yukarı
Türk Liraaı 0.95 1.03
Dolar 4 29 1/4 4.30
Bterllnıc 10.36 10.55
Fransız Frangı 1 16 1.13
Ergani ikramiyen ......
Müdafaa 1 .....
Demiryolu IV ... Demiryolu V ......
Kapanış (•)
23.20 24.-
21.50 22.-
21 30
9Z35 98-
09.— 100.-
(7.86 4M--
dö.ZO 97.60
98.26 09.-
98.80 ’ 99.-
08.30 00.-
98.03 98.—
98 92 09.-
06.35 —
07.60 08-
20.95 20.30
21.09 20.40
21.15 21.61
20.15 21.—
21.75 22.-
21.10 •21.20
22.15 23.-
21.05 20.60
21.15 22.-
Şirket Tahvilleri
T. C. Ziraat Btınkanı 20.25 20.30
Anadolu D.Y. Tertip A/B. Ul.— 109.-
• S .. , 0.
•• .. *60 60.- 60.-
41 ., MUmen. benet. 67.00 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası ... 130.- 181.-
Türkiye îş Bankası 27 50 27.50
Türk Ticaret Bankası 6- 5.-
Arnlan Çimento 17 25 16.75
Rn rl( Değirmencilik 23 25 23.50
Milli Reasüran» 8.- 16.25
Mısır Kredi fonnlye 1003 | 172 |
Pamuk Akala 1 180/185 180/185
Pamuk Akala (I 152 155 180/170
Pamuk Akala III 140/150 150.—
Pamuk makine parlağı 150.—
32.—
31— 21/21.60
YABANCI BORSALAR
Nevv-York Borsası
Dün Eski kur
Buğday ((Buşell=8enri âort Kış mahsulü No, 2 w. 267 5/8 268.—
Kırmızı No. 3. — 212 7/8 245.— ı
Pamuk Mlddllng (Llbreal=Sont) Mart 31.67
M ayış ««•!••«••••••«• •»©•••••««** ••«•*• 32 36 32.28
l CmmiUB •••eseeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee 32.33 32.32
.fejkirU .••••• hum •••••eeeeeeeeeetveeee 30.47 32.32
Tiftik ( tv1brC0İ = SûD t ) »eeeeeeeeac I'OkfldS NO« 1 H«»iHieeeMMiMM( 68/60 60.-
Fındık (Libreal=8ont) n V) U İt l U yOrli İri •••••eeeeeeeee«ee« 22.— 23.-
•• OrtA eeeccaeeaMc 22.50 21.—
uovant iç İthal malı ..•••••»« 86.— 86.—
Ekstra iri iç ithal malı 40.— 42.—
Kuru üzüm (Ubrcsi=:Sent) Thompson çekirdeksiz soçme 11 1/4 U 1/4
Keten tohumu (Buşoli=DoIur)... 3.75 3.80
Mlnneapolls 8.80 3.80
Kalay (Llbrosl=:8ont) 78 — 74.50
Lovha-teneko (100 libre dolar) 7.30 7.80
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=StarHng) Bombay 68.-. 68.— |
Kalküta — 67%— 67.—
Yer fıstığı Hindistan -L (M
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Llbresis^ont) — 81.—Noro|
M Sıra malı „ — 30.— a* 1
Tüo Anadolu .. .* 20/21 20/21
„ Trakya „ „ 18/21 jaox „
İskenderiye Borsası
Pomak (Kantan=Tallan ......... Ashmounl Kısa elyaflı F/G,
Kamak Usun elyaflı F/G. 8Û,r5
T TC N t İSTANBUL
Ankara mektupları:
Şiir Günleri
Dünya çapında futbol yıldızları:
Futbolun dehası
Bilmem bilir misiniz. Ankara, sairi pek bol olan bir memlekettir.
Şehrimizi böyle bereketli hale getiren sebeplerin neler olabileceğini daima düşünürüm.
Tarih boyunca zaman zaman bazı şehirlerin çok şair yetiştirdikleri bir hakikattir İstanbul, Edirne, Bursa bu feyizli memleketlerin başında gelir sanıyorum. Bilmem şehiıieı için "hükümet merkezi,, olmakla, çok şaire sahip bulunmak arasında bir münasebet aramak mümkün müdür?.
Vebali söyliyenin boynuna, geçende biri: "Ankarada yüz kişiye bir şair düştlyormuş„„ diyordu. Bu sözdeki mübalâğa payının tâyinim sevgili o-kuyuculnnma bırakıyorum. Yalnız ara sıra tertiplenen "Şiir günleri», n-de ben, süratle geçen uzun bir katarın vagonlarını takip etmeye uğraşan bir insanın yorgunluk ve baş dönmesini hissederim. Bu vagonlardan güzel renkler göze çarpar. Kulaklarımıza ara sıra harıkulâdc sesler gelir.. Fakat katar o kadar çabuk geçmektedir ve o kadar çok vagona mâliktir ki. bittiği vakit, insan bunlara ait hemen hiç bir berrak hâtıraya sahip değildir.
Maamafıh bu şiir günlerinin, şairler ve AnkaralIlar İçin faydasız bir hareket olduğunu da kabul ede-
meyiz. Bu günlerden dönen AnkaralIların kulaklarında güzel sesler, hafızalarında hangi şiirlerin ve hangi yüzün sahibi bulunduklarım pek de kestiremedl.klerI bir kaç şair ısını taşıdıkları da muhakkaktır.
Şairlere yeni hamle arzuları vermek bakımından da böyle günler faydalıdır, Rittecrübe şahittir kı, sahneye çıkıp en sevdiği bir iki şiirini okuyan genç, sadece bir kaç lamdık göze görünmüş, bir kaç yem hafızaya yerleşmiş olduğunun talkında değildir Salonu dolduran yüzlerce kişinin kendisini bir daha unutmamak üzere tanıdığına, adının günlerce memleketin ağzında dolaşacağına inanmıştır. Bu yüzden mesut ve ümitlidir.
Yalnız bugünlerde de "alkış,, kıymet tâyini için İyi bir miyar delildir. Bu hususta daima ilk okuyanlarla, sesini her taraftan rahatça dıı-yurahılen şairler yüzde doksan ^ansa sahiptirler.
Fakat ne olursa olsun, yukarda d8 işaret etmiş olduğum gibi, şiir günleri Ankaramn edebi hayatında bir harekettir; gençlere heyecan ve İlham getiren hayırlı günlerdir.»
Bir dahaki mektuplarımda okuyucularıma hususi şiir günlerinden de hahsetmek istiyorum.
Şimdilik hoşça kalın, AnkaralI
Zenginleri meşhur eden hâdiseler
Bir müddetten bir A£a Han ailesi yeniden dillere destan olmak fırsatım elde etti. Bunlardan biri A-£a Hanın meşhur sinema artistine kainpeder oluşu, diğeri mücevherlerinin çalmışıdır. Resimde Aga Hanı Begüm ile ve Begüm’ü de çalınan mücevherlerin bulunuşunda Fransız emniyet Amirliğinde görmektesiniz.
Stanley Matthews
Yazan : Halter Pllklngton
İngiliz futbolunun bir numaralı alması Stanley Matthcws, bütün futbol Aleminin gıpta ettiği bir oyuncudur. Bu itibarla gurur hissine kapılmanı belki de mazur görülebilirdi.
Taban sükût! olan Stanley, kendi hakkında konuşmasını sevmez. Başkalarının kendisine yapmakta oldukları yardımdan konuşmayı tercih e-der: “İşi onlar görüyor, ben İse hazan yolları yaratan nihai rötuşları ilâve etmeye çalışıyorum" der. Bu mülâhaza, tevazuun şaheseri olmakla beraber, meharet ve üstadllftı milyonlarca futbol Aşıkı için bir ze\’k konusu teşkil eden ve oynadığı her yerde favori olan bu büyük sporcunun tipik husuaiyotlerindendir. Stanley Matthevvs Büyük-Britanya’nın en popüler futbolcusu olduğu gibi, deniz aşırı memleketlerde diğer herhangi bir İngiliz profesyonel futbolcusu Mntthews’dan daha fazla itibar ve sevgiye mazhar değildir.
Mattheua Büyük-Brltanyanın en güzel plaj ve sayfiye şehirlerinden Blackpool’dn bir otel sahibidir. Milli bir gazetede yazılar yazdığı gibi, memleketin muhtelif kısımlarında antrenörlük etmek ve gençlere spor hakkında konferanslar vermekle meşguldür. Son zamanlarda at yarışlarına merak sarmıştır. Hayranlarından biri kendisine hallskan bir yarış atı hediye etmiş olup, Stanley yeni meşgalesine gittikçe ilgi göstermektedir. Şimdi atını antremanlara tokmuş o-lup, yakında varıştıracaktır.
Halk tarafından bu derece tutulmasının sırları nedir? Her şeyden evvel eşsiz mahareti. Artistlik denile bilecek futboldaki mahareti, bir si-hirbazınkini hatırlatan hareket kontrolü ile bir manyetizmacının iktidarını mczcetmekledir Futbol bakımından artık genç sayılamayacak bh vaşla olup, «on bir kaç enternasyonal maçta İngiliz Milli takımına a-lınmamıştır. Bu, bilhassa, seçicilerin istikbali düşünmek ve genç elemanlara fırsat vermek siyasetlerinden i- ; len gelmektedir. Çünkü 31 yaşında | olan Mattheu» hâlâ ve her zamankinden daha iyi oynamaktadır.
Mattheus un halk tarafından tutulmasının diğer bir sebebi de, seyirciye, sarfettigi paraya karşılık eğlence temin etmesindedir. Futbol meraklılarına elinden geldiği kadar mükellef bir oyun gösterdiği kendisine iş edinmiştir
Bu itibarla İngiliz Futbol Federasyonunun, Canada'da terllpliyecegi bir turneye Stanley Matthcws’u davet etmiş olması, bu dominyonda gittikçe fazlalaşmakta olan futbol meraklılarını sevindirmiştir. Canada turnesi aşağı yukarı, diğer bir İngiliz futbol takımının Dünya Kupası turnuvası için Brezilyaya hareket e-decegi zamana tesadüf edecektir. Stanley Matthews, Rio de Janclr(» için İhtiyat kadroya veya doğrudan doğruya takıma ayrılmadığından do lavı belki de hayal sükûtuna ııgra mışsâ da, bunu belli elnıenıiştlı şimdiye kadar Can adayı görmemiş ılup. bu seyahatten memnun olacağını ve bir oyuncu, futbolda ne kadar ilerlerse ilerlesin, yeni bir tecrübenin daima kıymetli olduğunu söylemiştir. Fakat Matthvws’un Rio de Janciro’ya gidecek takıma alın* nııyacagına dair söylentiler karşısın da Ingllterede hemen hemen bütü» çevrelerden bir itiraz vavoylâsı yük gelmiştir. Güney Amerika'daki futbo meraklıları arasında da buna benze bir hayal sükutu belirmiştir Güne.» Amerikalı futbol meraklıları, 57 kc re İngiliz Mili! takımında oyıiAiım olan Matt.hevvs’ıın şöhretini bilmekt. olup, kendisini futbol sahasında göı nıek istemekledirler. Bu tepkiler kaı şısında Futbol Federasyonu, Stanley İn Brezilya’ya muhtemel olarak gön derllecefllni beyan etmekle havayı ya tıştırmıştır.
21 Mart 1050
Ingiliz profesyonel futbolcuları
yıldızı
kadar
şımarık
Conıptoıı'un oyunu gayri ciddi ol
kadar mükemmeldir
la yazılıdır
Londranııı güneşsiz ve sisli ik İlminde çok lüzumlu olan ultra vıole ışık seansları da ihmal edil memektedir
Günlük banyodan sonra elektrikli çini sobasının ısıttığı odada biraz İstirahat edilir.
İşte mükemmel bir futbol oyunu, tasavvur erilebilecek en seri, en AIA ve en canlı bir oyun. Belki şımarıktırlar, belki profesyoneldirler, fakat işte iyi bir oyuncudurlar.
ArsenAİ kulübünün yemek sofrası. Salonun havası bir parça leyli mektep yemekhanesini andırıyor. Burada oyuncular yemeklerim doktorların talimat ve kontrolü altında yerler.
SPORCU MUCURLAR YOKSA
İNGİLTEREDE futbol
ren bir spordan ziyade
ran bir sanattır. Ingiliz futbolcuları Hol1ywood yıldızlarına çok benzerler. HoUywood kumpanyaları ticari bir zihniyetle hareket ettikleri halde, en İyi sanatkârlara rol verdikleri için nasıl arasım mükemmel aanat eserleri yaratıyorlarsa İngiliz profesyonel futbolcuları da ayni şekilde parlak oyun lar vücııde getiriyorlar. Acaba İngiltere parlak futbol yıl dışlarını nasıl yetiştiriyor. Şöylccc Londranın Arsenal ku lühünü beraberce bir gezelim...
ARTİSTMİ?
terblyevl ve gençliği inkişaf etli , halkı eğlendirerek para kazandı
bir eda ile köpük banyosu yapan Arscnahn en iyi oyuncularından Deniş Comptnn’un hali, insana biraz gayrı ciddi geliyorsa da.
maktan çok uzaktır.
Londradaki kulübün muayenehanesi, bir doktoru kıskandıracak
Yıldızların pabuç dolabı bütün bir bodrumu doldurur. Her oyuncunun ismi çivilerle pabucun altın-
Kulübün vestiyer memuru bütün kulüp âzalarının eşyalarına bakar, zira futltolculafın hu gibi »şlere bakacak vakti yoktur.
\ ıetnam*ın hâkimi Bao Da
Bir müddetten ben dünya efkârı mumlyesıni yakından ilgilendiren ’zakşorkm kilit noktasını Vietnam eşkıl ediyor. Fakat, burada da batlı demokrasiler anlaşabilmiş olmak-an uzaktırlar. Zira. İmparator Bao-»ai’ye itimat edemiyenler var. Bao->ai Japonlarla işbirliği yaptığı için ıcnfur bir adanı sayılıyor. Buna rağ-ıen İmparator Amerikan donanmamı misafir edecek ve bir Fransız omutan kullanacak durumdadır, leşimde İmparatoru VietnamlI genç »zları teftiş ederken görüyorsunuz.
M Ü Z
Bl’GlA AÇIK O1.A5 Mt’ZELEK
13TANBUL
Atatürk İDkdftp MUaetU 10-1^, 14-17.
Ayatpfya (Telf. 21750) 10-16.
Türk ve tnlftm Eserleri: 13.30-
16.30.
Belediye MUseal: 10-12. 14-J7.
Tevflk Fikret A«hnn Müzeni: 10-12. 14-17.
İZMİR
Arkeoloji Müzeni (Telf. 3324) 9-12, 13.30-17.
TİYATROLAR
İSTANBUL
TİYATROLARI:
DRAM KIS.MI: 20.30 da KATİU KOMEDİ KI6MT: Temeli yok.
MUA-MZMER KAKACA Ol’Kilt-
Tîı Gece 20.30 da O^man Elken.
YENİ SES OPERETİ. 20.45 te Evvel Znmnn içinde.
TAKSİM BELEDİYE l’AVYUMJl (Telf. 82004) Parisli Şantöz Romo AvtİL
KONAK PAVİYONÜ: Her akşam. Yunan Şantözü ZOZO.
ANKARA
BÜYCK TİYATRO (10370) 20 de Pecr Gynt (Öğretmen v« öğrencilere).
KCÇÜK TİYATRO (11169) 20 d* 1 — Dünya GÖziylo. 2 — Tüccar.
İZMİR
bEHIR TİYATHOSU : Oyuncu (Komedi/*
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERŞEY
BEYOĞLU CİHET)
AKIN (80718) 1 — Çingene Baron
2 — Kalbime Doğmuştu. ATLAS (40835ı Güzel DoM. ALKAZAR (12562) Sarışın Seyt&D AR (-U31H) Zafere Doğru.
ELHA.MRA (43505) Vatan Kurtaran Aslan.
İNCİ (85595) Şehzade Azmi. İPEK (442*9) Kanlı Altın. LALE (43595) Vatan Kurtaran
Atlan.
MELEK (40868) Genç Kız Kalbi. SARAY (41659) Kadın CellfidL S4ATPARK (83143) Uçuruma Doğru,
SÜMER (42851) Şehzade Azmi Suare: Gaip Kadın.
ŞARK (40380) üvey Baba (yerli).
ŞIK (43726) 1 - Totun Paşa. 2 — Kerimin Çileni.
TAKSİM (43191) Bir Fırtına Geceni.
TAN: 1 — Para Hırsı, 2 — Tatlı Belâlar (renkli).
YENİ (84137) 1 Güzeller Revütü
2 — Rüya Gibi Geçti
ÜNAL (49306ı 1 — Felâket İnchl
2 — Yeşil Yunuı Sokağı YILDIZ (42847) Ahret Yolcuları
İSTANBUL CİHET)
ALEMDAR (23683) — Nealnmçl Amerlkada. 2 — Günahkâr Baba.
Al'flU (21917) 1 — İstiklâl Fedaileri, 2 — Aşk Cehennemi
AZAK (23542) 1 - ful «a, 2 -
Balıkçının Sevgilisi.
ÇEMBEHLU AŞ (22513) Üvey Baba.
rEidıi «.uluma
HALK (21094) 1 — Saltanatlar Deviren Gözde. 2 — Ksıdının Kuşları.
t ST AN BIL (22367) 1 — lar zar. Ormanlar Arslanı. 2 — Kcakll Sürprizler
KISMET (21904) â Haçlı Seterleri, 2 — At Cambazları
MARMARA (23860) 1- Gönülden Sesler 2 — Altın Kelepçe
MİLLİ (22962) 1 — Günahkâr Hu ba, 2 — Nesimaçl Amerlkada.
TURAN (22127) 1 - Balıkçının
SevgillaL 2 — Tıılsa
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Dişi Şeytan. 2 — Yılmayan Aslan (renkli).
KADIKÖY CİHEII
HALE (60112) 1 - Fedailer Kale-«i, 2 - Aptal Aşık
OPERA (60821) I istiklal Fc dalleri. 2 — Meçhul Arkadaş
SÜREYYA (.60682) I Monte Krlsto. 2 — Casuslar Savaşı,
YELDEĞtRMENt 1 — Bir Yabancı. 2 — Kanatlardan Türbe
ANKARA
ANKARA: Kalbim Senin için Ça rpıynr.
BCVt h Esrarengiz at.
CEBECİ Şeyhin rışkı. park Uyumayan adam.
I LI'S Rıı evde ne var? SÜMER Kerih döşek, .Si;S Uyumayan adımı.
YENİ Aşk bestesi.
İZMİR
ELHAMRA' Harrov Kuınarbu^i
LÂLE. 1 — Yanlış Numara. 2 — Sporun Zaferi.
TAN, 1 — Yanlış Numara, i — Sporun Zaferi
TAYYARE: Samba Kıralı
İzmir TAYYAR E Sineması
Bu Aknemden İtibaren Renkli Incülzce
Samba Kırab
"A Fnng ia born"
Artistler;
Danııy HAY E Vlrfflnin .MAYO
lENlı I - Ikl Yavru. 2 — Kara Ok
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK: 1 — Kahkaha luianı 2 — Brodıvay’dn Hortlaklar.
SfMF.lt; Kanlı Döşok
siHHİ İmdat!
İstanbul Beyoğlu 4 44098
Anadolu yakası 60.536
Ankara 91
İzmir 2251
D Y O L A R
‘•YEM İsi \NBl I un Ihir.iii İCİn (ııvalyr rltlûi ırogmınuir: DAHİLDE:
10.21) İstanbul: FLı:iyo senionl urkcstm^ı konsori. — 20.30 *»«ı-karn: İnce Saz. — 21 15 latım-buli FaaiI Heyeti. — 22,OU 1j>-tanbul: Oda müziği (Pl.)
II X l( I ( I I
11.30 Londra: BBC Opera orkestrası, — 17.15 Londra: Piyano resitali (Mozart* Scnu-mannl — 20.30 Londra: Operalardan pnrçnlnr 'Fl|»aronun Düğünü"
ANKARA:
7.30 M. S, Ayarı. — 7.31 Vals Festivali Orkestrası Çahvoı ıpl.) 7.45 Haberler ve Hava Rapo
ru. — H.no Şarkılar (Pl.) - 8.15
Bando müzikleri (i l.) — 8.25 Günün programı. — 8,30 naili parc.nlat (Pl.ı 9.00 Kapanış, l’.’K Açılış ve Program I&S0 M S. Ayarı. — 12.30 Şarkılar. — 13.0(1 Halterler. — 18.15 Sulun Oı kcetralarından Melodiler (Pl.) — 18,80 öğle Gazetvjsl 13.15 Xa-vler Ciıgnt Orkestranı (Pl.) — ILIMI Akşam Pıuğrum, Hava raporu ve Kapanış.
IH (»0 M. »S A varı. — İM.00 Şar-îcıİAr. — 18.80 Radyo Salon Ui kestraeı, - lö.oıı M. S Ayarı ve llaherlnr. 10.15 Geçmişte Hu-gün 19.20 Yurttan Sesin 20.00 Film Yıldızları So.MÜyor (PL) — 20.13 Radyo Gnr.vtetl. — ■’o.îtn ince Saz (Acem Kürdi Fa» h) 21.00 Temsil (Bahçıvan’ın Kızı) Hazırlıyan: Servet Süha)
»1.45 Serbest Saat 22.0i.
Konuşma. — 22.15 Caz orkestra ları çalıyor (PL) — 22.15 M. S. Aynı ı ve Haberler. — 23.00 Kapanış.
HTtNBI I :
I2..M Açılış ve programlar — 13.00 Haberler — 13.15 Şarkı ve Türk iller (PL) — 13.30 BÜvÜk Orkestra eserleri tPl.) — 13.50 Şarkı ve Türküler. — 14.8») Ev Kadını - Türlü clnaten eldiven ve t&pka temizliği. — 14.40 Dans müziği (Pl.) — 15.0b Programlar ve Kapanış.
17.57 Açılış ve programlın, — 18.00 Cnz ınüzlgl (Pl.) — 18.30 Sadi Yaver Ataman mcndzkct havaları ses ve saz birliği konseri — 10.00 Moherler. — 10.15 Haıif ara müzitii (PL) — 10,20 Radyo senfoni orkestrası kn,,»seri. — 20.00 Memleket Türküleri
— 20.15 Operalurdaıı Mihncıu \© orkestra eMorlerl (Fİ.) — 1045 Anadolu köy lıuvnlnı indim izan lı ornvkh ı 21.16 Fnml h- \ eti konseri. —22.00 Ortıı mtizip» (Pl i
— 22.30 Josoph Haydin, Trio No.
1 (PL) — 33.85 Dana müzivl (pl.)
— 22.45 Haberler. — 23.00 Çeşitli hatır müzik (PLİ - 33.30
Programlar ve Kapanış.
yabam i radyolardan SEÇME YAYINLAR:
I.uııdrıi:
7,45 Dinleyici İşleklen, — 8,15
Film muzipI. — ll 00 Dlnleyiai («tekleri. — 11.30 BBC Opeia orkestrası. — 12,30 Jnck McCor ınlvk ve orkcutrash — 13.15 LlBC Hafif orkcMlnum — 11.15 Müzik h tırâı.«rı. — 1715 I h)İlli» bı ■ Itck plvano reMt.n»l ıMtiraırl, s« hupuı nn) — im.a(i « i •.» nin şarkıları. lü.âü John l'uıl ora.
— 20.30 Operalardım parçalar -
Mozart K. ‘•Figürünün Düğünü
21.30 Şarkı resmlgeçIdL — 24.00 Londra Senfoni Orkestrası konseri - InMiiız Bale mtızigı.
UÇAK - TREN . VAPUR
GELECEK OLAN ÜÇ AKLAll
12.50 D ILY. (Türk) Ankaradan
14.- T.H.K- (Türk) Izmirdon.
15.10 L.A.I. nadan. (İtalya) Roma, Ati-
15.40 C.Y. (Kıbrıs) tlnndaıı. Lofkoşo. A-
16.20 D.H.Y. (Türk) İskenderun,
Adana. MaJatya. D. Bakır.
Elâzığ Ankaradan.
19.30 P.A.A. (Amerikan) rtong-Kong, Bangkok, Kalküta, Delhi. Karaşi, Basra. Şam-aan. •
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
0.— D.H.Y. (Türk) Ankara. A-danaya.
13.50 D.H.Y (Türk) İzm ire.
14.30 D.H.Y. (Türk) Ankaraya.
22.— P.A.A. (Amerikan) Brük-
sel, Londra. Gnııder. New-
York a.
GELECEK OLAN VAPURLAR
16.— Anafarta, îneboludan.
İS— Antalya Çanakkaleden. GİDECEK OLAN VAPURLAR 9.— Mnraknz. Mutlanya.va,
19.— Seyyar. Kurablgaya.
GELECEK OLAN ekspresler 8.80 Ankaradan
GİDK( EK OLAN EKSPRESLER
18 10 \nknrav»«
KONFERANSLAR
Haizlik ve Işjıizliğv hnı jl Mıh a dele (Ord Pıof. Alfrcd ı&aac la rafınuan).
ECZANELER
EMİN OM
t
Cemil (Beşazıt) — Mehmet Kû> zmı (Eminönü) — Hikmet ney (Küçükpazar) — Sırrı Râ> sim (ÇenıberlitaşL
BEYOûl.l:
Beyoğlu (Merkez) — IstikiM (Merkez) — Taksim — Merkdj «Galata) — Halk (Şişli) - Ha# köy — Merkez (Kasımpaşa).
FATİH:
İbrahim Halli (Şeiumdebaşı)
Salâhaddın Gürgen (Cerrahpaa ;a) — Yedikule (Samatya) Haseki (Şehremini) — Ulupınat (Malta) — Havim Berk (Fenezi (Fener).
ETCP:
Eyüpsultan.
Beşiktaş:
VIdtn — Yeni t Orta köy) — Ar-navutköv — Merkez (Bebek).
KADIKÖY:
R Muhtar — Kıtıltoprak — Göztepe — Bostancı.
( SKI'DAR; İttihat.
HEVBEî tADA: Heybehftda: BÜYÜKADA: Merkez.

ANKARA
Yenişehir — Ankara Başkent.»
İZMİR
Tarlan (Alsancak) — Karantina (Yalılar) — Eşref paşa — Yeni İzmir (Basmahane) — Millet (Ke-meraJtı).
>A I Y E
tievM^tı. 1164« ’H)s7‘.
Isumbuı 2422^ Übküdaı 60945
Ankara 00. tzmU K. yaka 1505?
İstanbul Defterdarlığından :
Cinsi
DOSYA No,
5218—1120
Hacı Hüseyin
5213—1124
2428
5213—1125
440
5213—1126
783
5213—1182
950
5213—1204
1315
5213—1216
1700
5213—1340
5213—1347
5213—1365
5213—1866
HER
vC
E K
K
K A
T
M
SOCIETE DE BANQUE SUISSE
Tekel Genel Müdürlüğü İlânları
SC HW EIZE RISC H E R BANKVEREIN
Büyük Merkezleri
Orta Şubeleri :
ı
A
L E
B
Ü
z
R I C H
C
E
N E V R
E
Küçük Şubeleri :
Algle, Bischofszell,
Morges, Rorschach
Ecnebi Memleketlerdeki Şubeleri : LONDRA , NEVV-YORK
Sermaye ve İhtiyatları : 200.000.000 İsviçre Frangı
Beynelmilel bütün banka muamelâtı
En güzel reklamlar
Yeni İstanbul'da çıkar
Batı mah. Çatra ada, 18 parsol
mah.
2,
8t Gailen. Lııusanne, La Chaux-de-Fonds, NcurhJ> tel, Schaffhausen, Biel» ChiaBuo, Herltau, Le Locle, Nyon. Zofingen
28 pafta, 455 ada, 6 parsel eski kapı sayılı 2778 M2 tarla. Kartal, (Maltepe) Bajlarbaşı 28 pafta, 455 ada. 9 parsel eski 4, 5 kapı sayılı 2734 M2 tarla,
Kartal, (Maltepe) Altayçcşmo mah. 27 pafta. 391 ada, 11 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1209 M2 tarla. Kartal, (Maltope) Altayçeşme mah. 27 pafta, 388 ada, 5 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1647 M2 tarla. Yukarda yazılı gayrimenkullor 7-4-1950 cuma günü saat lö
Millî Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayrı açık arttır ma ile satılacaktır. İsteklilerin nihayet saat 15 o kadar yatıracak-lan teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarıyla satış günü konu» yona, fazla bilgi için de »özü geçen Müdürlüğe başvurmaları, (1° minatlar önceden de yatırılabilir.) (32291
Lira
i
• *
21 Mart 1950


DÜNYA GÜREŞ ŞAMPİYONASI
GREKO
ROMEN

Müsabakalarını okuyucularına en doğru ve iyi bir şekilde bildirmek için Yeni İstanbul, spor âleminde tanınmış ve sevilmiş muharrirlerinden Sacid Öget ile, foto muhabirini İsveç’e gönder miştir. Bu güreşlerin bütün tafsilâtın resimleriyle
L

f | 1 u
■»
1
■t '■ 1 '
YENİ İSTANBUL’da
Müteharrik ve sabit, her türlü ziraî mahsul için kullanılan tamburlu kurutma makinesi
M II m e s s I 1 I f
Nejat ve Ferruh Şeşbeş
Galata: Hazeran Han, S üncii kat
1
F
1

e'

Kıymeti Teminatı
Lira
İstanbul
2320
Bankanın Zürich merkezi blnn^ı

I
3 i


b - _ (1
9
Kartal, (Pendik) so. 91 pafta, 764 4728 M2 tarla.
Kartal, (Pendik)
kuyusu mah. 90 pafta, 774 atla, 13 parsel 4640 M2 tarta.
Kartal, (Pendik) Batı mah. Çatra so. 94 pafta, 770 ada. 6 parsel 4856 M2 tarla.
Kartal, (Pendik) Batı mah. Çatra so. 94 pafta, 770 ada, 12 parsel 880 M2 pırnallık.
Kartal, t Maltepe) Bağlarbaaı mah 28 pafta, 459 ada, 1 parsel eski 2, 1, 5 kapı sayılı 1138 M2 tarta. Kartal, (Maltepe) Bnftlarbaşı mah. 28 pafta, 455 adu, 1 parsel eski 2, 4, 5 kapı sayılı 1315 M2 tarla. Kartal. (Maltepe) Baglarbmp mah 28 pafta, 454 ada, 9 parsel eski 2, 4, 5 kapı sayılı 1879 M2 tarla, Kartal, (Maltepe) Ballar başı mah, 2

183
1914
SUNDE 3 kA$E ALINABİLİR-


IENAIILT
BAKIMDAN 0 N 0 M t YÖNE
TÜRKİYE

»KAVI”
RtFAT KAMHİ. JAK AVIGDOR ve Şat Taksini. Cumhuriyet Cad.
Vnver Apt. altı

1 — İzmir Şarap ve îflplrto Fabrikası İçin |2 adet buhar ka zam, 1 adet bııhar makinesi. 1 adet alternatör, lüzumlu tevzi tablosu ve diğer tesisat) tan ibaret elektrik santralı açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — tşbıı tesisatın muhammen bedeli 460.000 Ura olup muvakkat teminatı 33.750 liradır.
3 — Eksiltme 2.5.1950 salı günü saat 10.80 da Kabalaştı Ge nel Müdürlük Binasında Malzeme Alım Şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
4 — Şartnameler her gün sözü geçen şubeden alınabilir. Ankara ve İzmir Başmüdürlüklerinde görülebilir.
•r) — İsteklilerin ihaleye iştirak edebilmek Kin ihale tarihin den en az 5 gün evveline kadar Tekel Genel Müdürlüğü Müskirat Fabrikalar Şubesine müracaat ederek ihaleye İştirak vesikası al malan lâzımdır.
6 — İsteklilerin belirli gün ve saatte muvakkat teminat makbuzu kanuni vesikalarıyla birlikte mezkûr komisyona müracaatları ilân olunur. (2675)

‘I




Galata, Tersane Caddesi
Telefon: 43863
Tel Adres:
AVNİDEM
İstanbul
Yuvarlak İnşaat Demirleri (6m/m — Silme, Dörtköşe, T, I ve U Demirleri, Her
28 mm.), Lama, Köşebend Cins ve Kalınlıkta Saçlar
Fiatlarım: Piyasanın en Ucuz Hatlarıdır

«
21-Mart-1950
(h.deııılrlıı
hediye
Celâl
Arkadaşımız Sacid Oget, Stockholm’dün telsizle bildiriyor
Müsabakalardan
saat
evvel güreşçileri
durumu
kalblerının
'VO»ZVAV,A/V
İlk merimle: . reket ettirmek ve Ali Özdemlr, Nuri Hoca» çekler..
uçatfm pencerelinden dışarıyı k özleyen Kürekçiler. Mtçebllnıek IMİyorlnr. Adil ( nndcınlr |H>k oralı defcll gözleri arkada.,
Stockholm, san
Arlık Komadan hareket ettik. Bütün Kürekçiler rahatlarına daha fazla İtina ediyorlar. Neşeleri yerinde... Nasutı, Halil Kaya, Mehmet Oktav ve Yunanlı Pekmezi*, kendilerinden bahseden bir spor dergisini gözden geçiriyorlar..
Halil Kava, Hocanın közlerini İyi dinlemiş olacak. O, yemiyor, içmiyor, sadece dinleniyor. Zaten kilo almamak lâzım.
Şimdi artık Komaya doğru uçuyoruz. Yunan güreşçisini Naauh besliyor. Celâle fazle gıda yasak olduğundan o ise İstihkakını Nuri Hocaya yedirmekle meşgul oluyor..
İlk merhaleden rvdekllrre meydanındaki diğer hediyeler, arzu ediyor anıma lirlerse...
Biraz havalandıktan nonrn hava meydanında utürlıyaıılıın amma. N«Millin Ali
Bir hay li hava yolculuğu yapmış ulan Muharrem Camlaş, ga yet sakindi ve hiç de dışarı İle alâkadar değildi.
a güreşleri
Atin». Ne de olsa uçakta uyusıuı bacakları ha biraz da Atinayı görmek lAzım. Tcvflk Yüce Atik. Vehbi Emre birlikte gezi-
mi bir araya topladı. Son talimatını verdi. Hepsi Can kulağı; -le dinlediler. Bilhassa An Yüce, dinlerken sanki rakipıenjle kaı • şı karşıya imiş gibi dişlerini sinmiş, gözleri fal taşı gibi açıhıuş kapışacak adam arıyordu.
Şu anda, diğer takımların da aynı halde olduklarına inanmak lâzım. İsveçlilerin endişelen çok büyük. Zira, bir Greko Rumen güreşçi memleketi olan İsveç, birinciliği elden kaptıracak oiur-sa, diye korkulu rüyalar gömüklerini bizden gizlemiyorlardı. Diin akşamki ziyafete giLeşçık-ıimiz gitmediler. Bu, haıeaet herkesin dikkatini çekti.
Türk milli takımı ilk gece yapılacak müsabakalarda memleketine bir hayli zafer kazanda -mak azminde ve kudretiııdedır. "Bir defa Allahın izniyle başli-yalım, gerisi kolay” dıyonaı. Müsabakaların yapılacağı Erıcs-talhollen'de bilet oulmak imkansızlığı yüzünden İsveçlıleı çiı pi-
ki güreşçilerin heyecandan çarpan vuruşundan sarsılıyor gibiydi
iliyorlar. Bugünku gazeteler ııx sahifeleı inde dünyanın en eîıeaı miyetli haberi olarak, bu geceki müsabakalara yer vermişlerdi. Bir çoklarında şampiyonlarımızın resimleri vardı. Hemen hepsi Celâl Atik, Halil Kaya, lev-fik Yücenin şampiyonluğu üzerinde müttefik. Yalnız, diğer çocuklarımız kendilerinin de şampiyon olabileceklerim ispat et mek için bu neşriyattan mz aldılar.
Telgrafımı bitirdiğim anda, millî takım. Ericstalhollen’e gitmek üzere, hazırlıklarına başladı. Yanımdakiler, içleri lıeyecau dolu bir halde bana * Istanbulda şampiyonlukları biz kazanmıştık, kardeşlerimiz kazanmıştı. Burada da, o zaferleri unuttur-mamağa çalışacağız” dediler.
Ali Yücel, şirin şirin guluyoı, Celâl ağabeysinın himayesi altında imiş gibi, ikide birde acaba bir falso yaptım mı, demek istercesine ona bakıyordu.
Hepsine candan başarılar diledim.
Stockholm (Güreş kalıitoiiıc refakat eden arkadaşımız Sacid öget bildiriyor) — Bugün sabahtan itibaren lsveçın başşen ri sanki bütün güreşçiler gı'uı heyecandan titremekte idi. şehrin her tarafına asılmış oian . lânlardan anlıyorduk ki. Şimalin bu medeni memleketi insan zekâsiyle birleşen kol kuvvetinin şampiyonlarla çok yakından a lâkadardır. Her ne olursa o«>uı», insan böyle bir günde, rakiple. -den ziyade kendi kendisiyle ilgileniyor. Sabah Nuri Hoca ve ı dareciler, gözlerini açar açmaz çocukların başucunda soluğu aldılar. Sıhhat bugünkü kauaı İn ; bir zaman insana değerli göriin müyor. Celâl Alık Kilosuna düştüğünden süzülmüş bir hakle idi.
Ali Yücel rahatsızlığım unutmuş. Hepsi, amma hepsi, akşamı bekliyorlar. Dünya birincilikleri neden sabah başlamadı diye, bütün çocuklar üzüntü içerisinde. Nuri Hoca, sabahın ilk saatlerinden itibaren mini lakı-
Irtifn Innanı acıktırıyor. Uçak henüz Türklyeyi terketmeden uçağın sevimli kamarotu. Ali özdenıirle Tcvflk Yücenin halinden anlıyor, anıma Celal Atik kilo düşmek zorunda..
Henüz nyakları topraklarımızdan kesilmeyen milli takımımız bakin. hareket Anını bekliyorlar/Hepsinin knlbindc memleket ■ - rl*-l ve karanmak iradesi oldufcıı halde yolculuca hazırdırlar.
ve sevgililere kartpostal göndermek güreşçilerimizin kimisine biraz yüklü azivet buna mAnl. Belki dönüşte birkaç küçü
k 1
1 ' J
»d
L 4 X k
a
• «c

Comments (0)