22 Mart — Ç-rş^mba
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki millidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar; 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır, ilânlardan hiç* bir mos’uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756-44757 Santral Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
Ürdün - İsrail
münasebetleri
ÜRDÜN ile İsrail arasında gizli müzakereler cereyan ettiğine dair rivayetler, bir zamandan beri dolaşmakta fakat tekzipler de, bunların her birini yakından takip etmekte idi.
Bundan üç gün kadar onct Ürdün Kıralı, Meclis seçimleri vesilesiyle yaptığı bir beyanatta, okuyanların garibine gidecek bir cümle kullandı: "Faydası? bağlantılardan kurtulmamız, hiç de fena olmıyacaktır!"
Bu söz, bambaşka ihtimallere, ezcümle anayasa işleri ile alâkalı olarak, bundan böyle bazı meselelerin münhasıran yem Meclis ve onun hükümeti tarafından ele alınarak halledileceğine yani Kırai-lık makamının bunlar ile meşgul olmıyacağına yoruldu.
Fakat, Kahire menşeli bir telgrafta, birdenbire, şunu okuduk: İsrail ile gizli münasebet ve müzakerelerde bulunduğu sabit olduğundan, Ürdün, Arap Bildiğinden çıkarılacaktır.
Bunu tamamlıyan bir diğer habere göre de, Ürdün’ün mümessili, memleketinin İsrail devleti ile yeniden harbetmek niyetinde ol mayıp bir barışa varmak istediğini, mütareke komisyonu huzurunda resmen beyan etmiş bulunmaktadır.
Bu suretle anlıyoruz ki, iki devlet arasında hiç değilse anlaşma temayülleri mevcutmuş ve bu, ö-teki Arap memleketlerini ziyadesiyle kızdırmakta imiş. Şu halde. bu hiddetin bir neticesi olarak, eğer Arap Birliği komitesinde Ürdün’ün çıkarılması lehinde bir hava esmis ise, bundan Kıral Abdullah, tabiatiyle zamanınaa haberdar olmuş ve herkese garip gelen yukarıda kaydettiğimiz sü-zii. böyle bir tehdide cevap olma«( üzere sarfetmiş olması mümkündür.
İşin bu tarafı bir yana, Ürdün'ün mâkul olan hareket tarzı neden hıyanete yakın bir tefsire uğramıştır, bunu anlamak güçtür. İsrail ile Arap-lar arasında "harp hali" tarafeynin muvafakati dahi olsa devam edemez, çünkü bu coğrafya bölgesinde huzur ve barışın teessüs etmesi, bu devletlerin Lopundan daha mühim devlet varlıkları için elzem bir şarttır.
Kaldı ki, şu bitmiş olan harp dahi, bildiğimiz neviden bir harp olmayıp, İsrail devletinin kurulmasına ait bir doğum ağrısıydı.
Bu hakikati en önce Ürdün'ün görmüş olması, kusur sayılamıya-eağı gibi, öteki Arap devletlerinden önce açtığı bir harbi gene onlardan önce bitmiş ilân etmesinde bilmiyoruz, ne fevkalâdelik vardır !
• • • •
T/u/nan’b karşı,
muhalefetin taktiği
/\ CHESON’un Amelikadaki ' * muarızlan tarafından, ne
ağır tenkidlere hedef tutulduğunu dünkü yazımızda anlatmıya çalışmıştık. Washington hususî muhabirimizden alıp bugün neşrettiğimiz bir telgraf, bu hücumların daha da şiddetli ve maksatlı Olduğunu göstermektedir. Hatta Cumhuriyetçi âyan âzasından Mac Carthy Amerikan Hariciye Nezaretine tevcih ettiği ağır tenkil ve ithamlarla. Acheson'u o-radan uzaklaştırmak istediğini, a( it iraf etmiştir. Fakat, asıl hedefinin Trumani gözden düşürmek olduğunu söylememiştir. T ’buki. hususî muhabirimize göre, işin içyüzü budur.
ıc Carthy, geçen hafta, u-natlannı o kadar ileri götürmüştür ki, Bayan Acheson ve Jessup’ u dahi komünizme temayül etmekle itham eylemiştir. Bundan ziyadesiyle müteessir olan Maı-shall ve General Eisenhovver gibi şahsiyetler, Jessup aleyhine savrulan bu iftiraları Ayan Dışişleri Komisyonuna gönderdikleri mektuplarla reddeylemişlerdir.
Bütün bunlardan başka da, Truman, Acheson’un çekileceğine dair olan rivayetleri katiyetle tekzip etmek mecburiyetinde kalmıştır.

Arkadaşımız Sacid Öget, Stockholm’dan telsizle bildiriyor
!

C.H.P. Meclis Grupunun kararı
Meclis 24 martta
YENİ İSTANBUL’un KuponL]
İÇ SAYFALARDA
Stockholm. 21 (Dünya güreş birinciliğini takibe giden arkadaşımız Sacid Öget telsizle bildiriyor) — İkinci gün müsabakaları, bilhassa bütün takımlar için oldukça çetin geçti. Mısır ve Lübnanlı güreşçiler de bir çok müsabakalarda temayüz ettiler. Bizim çocuklardan Ali Yücel çok asabi müsabakalar yaptı. Bilhassa Mısırlıya karşı çıkardığı güreş kendisinin bir ihtar simasına sebep oldu. Ali Adeta güreşemedi. Mehmet Oktavın Kurz (Çek) ile yaptığı müsabaka da iyi degiıdi. Adilin son anda Çek şampiyonuna sayı ile mağlûbiyetini bPklemlvorduk Fakat, rakibi hem ağır ve hem de
( ——-— —

toplantısında
Bidault, delegelerimizi kabul ederek görüştü Strasbourg 21 (YİRS I,— Avrupa Konseyinin Umumi İşler Komisyonu reisi sıfatiyle burada bulunan Bidault Avrupa Birliğinin bir an evvel vücut bulmasına Fransanın taraftar olduğunu. kendinin de Strasbourg’a bunun gerçekleşmesini tâcil için geldiğim söyledikten sonra: “Avrupa, iktisadi birliğini önce yapacak olsa. bu. şüphesiz siyasi birliğe gitmesi zaruretini doğuracaktır. Ancak, memleketlerin birbirine uygun düşmıyen iktisadi ğin Onun kolay yim.-’
Bidault, hareketinden önce vilâyet binasında konsey müzakerelerine hararetle iştirak eden Türk delegelerini kabul ederek kendileriyle uzun müddet görüşmüştür.
menfatleri. iktisadi birli-tahakkukunu önlemektedir. için. ben. siyasi birliğin daha elde edilebileceği kanaatinde-
İngllterenfn, Alınlına Yiikaek Komiserliğine tâyin edilen Pafrlrk
Almanyadaki Fransız
Komiseri diyor ki t u
Büyük ihtilâf Amerika ile Siavlar arasındadır,,
“Bunun yanında Fransız-Ahnan ihtilâfı tâli kalır”
Bonn, 21 A A. (Lpsı — Almanyadaki Fransız Yüksek Komiseri Fran-çols Poncet bir konuşmasında, Fransız - Alman münasebetlerinde bir istikrar sağlanmasını ve bu suretle bir Avrupa anlaşması temelinin atılmasını istemiştir. Fransız Yüksek Komiseri, Avrupa istikbalinin böyle bir anlaşmaya bağlı olduğunu belirtmiş ve siyasi anlaşmazlığın Slav milletleriyle Amerikalılar arasında mevcut olduğunu beyan etmiştir. Almanya İle Franaayı ayıran ihtilâfların tâli derecede olduğunu ifade eden Françote Poncet, “Alanmaya ergeç Avrupa Konseyine katılacağından e-min olabilir” demiştir.

Marsholl Plânı» aynen devam ediyor
Washıngton, 21 A.A. (AFPı — A-yan Meclisi Dışişleri Komisyonu, İktisâdi İşbirliği idaresinin Üçüncü devresi için Hükümet tarafından istenilen 3.100.000,000 dolarlık kredileri oybirliği ile kabul etmiştir.
fesholunuyor
Yeni seçimler 14 mayıs pazar günü
yapılacak ve IX. devre 22 mayısta toplanacak
ÜÇÜNCÜ
“Vecize” ye dair Reşad Nuri Darago
Yeni keşifler
R. I. T.
Paris yıkılmaktan nasıl kurtuldu ?
Korgeneral Von Choltitz
DÖRDÜNCÜ
usta bir güreşçi olduğundan Adil ittifakla mağlûp oldu. Halil ve Muharrem ve Tevflk Yüce çok
52 kilo üçüncü mağlûbiyetini telâfi mine olan yok. Yarın güreşlerin en heyecanlı olacak. Zira, aşağı yukarı finalistler meydana çıkacak. Sekiz sıkletin beşinde şu âna kadar yenilmedik.

Güreşlerin tam teknik neticelerini ikinci sayfamızda bulacaksınız.
Candaş, Ali özdemir, Celâl Atik cesur güreşler çıkardılar.
tur başladı. AH Yücel bu arada etti. Türk takımından henüz eli-günü


Çin ile alâka, bir nesil sonraya mı kaldı ?
Birleşik Amerika Hükümeti Milliyetçi Çin Hükümetiyle İlgisini keaerek, Ayvanın diğer memleketlerini kalkındırmağa ve silâhlanıl ırmağa çalışırken, Amerlkada yerleşmiş milliyetçi Çinliler boş durmuyor ve kendi memleketlerini tanıtabilmek için Amerikalı kız talebelere Çin harflerini bile öğretmeğe çalışıyorlar. Herhalde, Çini büyüklere tanıtmak kudretinde olamadıklarından, küçüklerden medet umuyor olmalılar.
Eski Fransız Başbakanı Reynaud diyor ki :

U
En yakın tehlike Asyadadır,,
^Fransa, komünizme karşı 5 senedenberi kan döken tek memlekettir”
San ^ranclsco, 21 A A. (AFP) — Eski a insiz Başbakana Paul Reynaud dün ” Dünya İşçileri Konseyinde” verdiği demeçte şunları söylemiştir:
(î*wt»ıtoumıııt««iııwtı:mırttMlMii’»tuMiıHiı:rtnuıi’iHtttttimı»tM:rtuiHimmnuQih|Mi’iornıı»n>o

Amerıkanın Ankara Büyük Elçisi, Türkiyeye yapılan yardımların müspet neticelerini belirtti
New-York. 21 (YİRS) — Bugün Amerikanla bir demeçte bulunan Amerikanın Ankara Sefiri Mr. George Wadsworth, Türkiyeye yapılan Amerikan yardımının, memlekette yeni bir canlılık. sade ve gönüllü bir işbirliği İle komünistliğe karşı bir tikainti yarattığını belirtmiştir. Sefir demiştir ki:
“ —Türkiye, Amerikan yardımı sayesinde seferber hslln-de bulundurduğu 100.000 eri terhis etnılş ve orduda kullanılan 30 bin hayvanın tarım İşlerinde kullanılması temin olunmuştur. Ordu, buna rağmen» eskisinden daha kuvvetli bir seviyeye yükselmiştir.,.
Sefir, Marahall Yardımı sayesinde Türkiye ihracatının yılda 60 ilâ 70 milyon dolar kadar arttığını ve savunma. İçin gene bütçesinin yarısını sarfa devam edebileceğini İlâve etmiştir.
"En yakın tehlike Asyadadır. fakat insanlık mukadderatı Avrupada nizama konacaktır. Eğer Sovyet cihangiri Avrupa ve Asyadakl fetihlerinden sonra, Ruhr, Loren, Belçika ve Lükaemburgun teşkil ettiği muazzam ekonomik kudretle Batı Avrupa-nın 240 milyon nüfusunu ilhak edebilirse. yeryüzünde milletlerin bağımsızlık ideali ile insanlığa saygı dâvası ebediyen kaybedilmiş olur. Bundan dolayı Birleşik Amerikanın Avrupa Birliğinin kurulmalına yardım etmekte menfaati vardır.,,
Çin Hindiatanmdaki duruma temaa eden Reynaud şöyle demiştir:
“Fransa, komünizme karşı müşterek dâva uğruna beş »enedir kan döken yegâne demokrasidir.’*

Ankara, 21 (HubusÎ muhabirimiz bildiriyor) — C.H.P. Meclis Grupu bugün saat 10,30 da Faik Ahmet Barutçunun başkanlığında kapalı ve kısa bir oturum yapmıştır. Oturum a-çılınca Parti Genel Başkan Vekili Hilmi Uran söz almış, Meclisten 21 mart cuma günü seçimleri yenileme hususunda prensip karan alınmasını teklif ederek bir önerge vermiştir. Böyle bir teklif lendiği için tek yükselmemiş ve bul edilmiştir.
Bu prensip kararının Mecliste müzakeresi sırasında muhalif partilere mensup bazı milletvekillerinin söz a-lacakları ve tarihi yeni kanunla tes-bit edilmiş bulunan seçimlerin ileri alınmasına hiç bir sebep bulunmadığını ileri sürerek C.H.P. Grup kararının reddini isteyeceklerine muhakkak nazariyle bakılmaktadır. Esasen bundan bir kaç gün önce Celâl Bayat Demokrat Partinin görüşü olarak seçimlerin vaktinden evvel yapılmasını icap ettirecek hır cihet bulunmadığını açıklamıştı. Ayrıca D P. Meclis Grupu Başkanı Fuad Hulûsı De-mirelli de evvelki gün Başbakanı ziyaretle memleketin iklim şartlarının müsaadesiziiğinden dolayı seçimlerin mayıstan evvel yapılmasının uogru olamıyacağını söylemişti. Bugün de Millet Partisi Genel Sekreteri Ahmet Tahtakılıç Af kanununun müzakeresi sırasında, sözü C.H.P. Meclîs- Gcupu-nun seçimi yenileme kaıarına getirmek bu kararın pervasızca alındığını söylemiştir. Buna rağmen Me lısin mutlak ekseriyetim elinde Lutaıı ’ H.P. grupunun bugünkü kararım Meclis kararı olarak çıkaracağı şüphesizdir.
Meclisin 8 inci devresi cuma günü nihayete ereceğine ve Milletvekilleri Seçimi Kanununun 6 ncı maddecinin son fıkrasında “Yenileme kararının verildiği günden sonra gelen 4u inci •ünü takip eden ilk pazar günü uy verilir” denilmiş bulunduğuna göre 14 mayıs pazar günü genel seçimler yapılacaktır. Bu itibarla kanunun 37 nci maddesinde “Milletvekilliği adaylığı için oy verme gününden önceki *0 net günü saat 17 ye kadar müracaat edilebilir” hükmüne uyutarak partiler adaylarını 24 nisan pazartesi günü akşamına kadar seçim kurullarına bildirmiş olacaklardır. Aynı kanunun 47 nci maddesinde “Radyolarda propaganda oy verme gününden
önceki 10 uncu gtln sabahından 3 Üncü günü sabahına kadar devanı c-der.” hükmüne nazaran partlleı 4 mayıs perşembe günü İstanbul vc Ankara radyolarında programlarını izaha başlıycaklardır.
Diğer taraftan öğrendiğimize göre yem Meclis 22 mayıs pazartesi günü saat 15 te 9 uncu devrenin ilk toplantısını yapacaktır.
Selimin Sergisi
Ayşe Nun
Kum engini
Seyfeddin Orhan Çağdaş
Sinema
BEŞİNCİ
Y akıt ve enerji durumumuz Sadredclin Enver
4umttuwMwmıciiHiHMiımımı
günlerden beri bea-bir itiraz sesi dahi önerge ittkakla ka-
Fransız ■ Alman
Adenauer, Fransa ile Almanyanın birleşmesi teklifini Fransız Hükümetine yapmış değildir
Bonn, 21 (YİRS) — Adenauer, Fransa ile zAlmanyanın birleşmesi hususunda yaptığı teklifin Fransız Hükümetine tevcih edilmemiş olduğunu ve buna iki memleket arasında diplomatik münasebetler kurulmamış olduğuna göre esasen imkân bulunmadığını beyan ederek kendisiyle mülâkat yapan Beynelmilel Amerikan Haberler Ajansının bu hususa dair yanlış iddiasını tekzip etmiştir.

B. Milletler Genel Sekreterinin son teşebbüsü
Trygve Lie'nin
mühim bir teklifi
Rusya ile Amerikayı barıştırmak için bir program
yirmi senelik
VVashington 21 A.A. (United Press) Birleşini? Milletler Genel Sekreteri Trygve Lie, Sovyet Rusya İle Birleşik Amerika arasında barış tesis etmek için, bu akşam 20 fitnelik bir program teklif etmiş ve vakit geçirmeden ilk tedbirlerin alınmasını ıste-
miştlr.
Lie şöyle demiştir:
‘İhtilâfların doğurduğu gerginlikler bertaraf edilerek ve büyük devletlerin bir araya getirilebilmesi İçin u-zıın bir yolu katetmek icap etmektedir.,»
»r—’rf JtB
Dünkü Meclis müzakereleri
Af kanunu dün yine komisyona iade edildi
Tahtakılıcın, kanunun tekrar Komisyona iadesiyle yeni baştan kaleme alınması hakkındaki önergesi, reddedilmişken, maddelerin müzakeresi sırasında Meclis, istemi-yerek bu arzuyu yerine getirdi.
Ankara, 21 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — B M.M. öğleden sonra Raif Karadeniz’in Başkanlığında toplandı. Af kanunu tasarısı müzakere edilirken söz alan milletvekilleri, dün olduğu gibi umumiyetle affın âdi suçlara da teşmilini istediler ve bu yolda 20 den fazla takrir verdiler. Bu önergelerin hemen hepsi affın ge-nişletimleşlni istemekle beraber tasarının heyeti umumiyesinın tadilini istihdaf etmiyordu. ü
Ahmet Tahtakılıcın önergesi, tasarının heyeti umumiyesinin komisyona iadesini ve yarın öğleye kadar yeni baştan kaleme alınmasını teklif ediyordu. Dün ve bugün bu mevzuda konuşan hatiplerin noktai nazarları karşısında Hükümet görüşünü ifade etmek maksadiyle kürsüye gelen Adalet Bakam, tasarının ha-zırlanışındaki hareket noktasının vatandaşlar arasında husumet hislerini mümkün mertebe izale etmek olduğunu izahla; hükümetin, affın âdi suçlara teşmiline zaruret hissetmediğini. bununla beraber Yüksek Meclis buna lüzum görüyorsa Hükümetin aksini müdafaa etmiyeceğini söyledi. Adalet Bakanı Tahtakılıcın '‘tasarı, aynen kanunlaştığı takdirde kaç kişinin afdan istifade edeceği” sualini de şöyle cevaplandırdı:
”1 inci maddenin şümulüne giren kaç kişi var biliniyorum, ikinci maddeden istifade edeceklerden ancak haklarında tevkif karan verilmiş o-lanlannı söyliyebllirim. Bunlar da Cumhurbaşkanına hakaretten 10. Hükümete hakaretten 7. Anayasayı tağyirden 9, B.M.M. ne ve kanunlara hakaretten bir, komünistlik propagandası yapmaktan sanık 41 olmak üzere ceman 154 kişidir. Hükümet tasarısında mebde olarak kabul olunan 1948 senesi yerine komisyonun teklifi olan 29 ekim 1916 tarihi esas ittihaz olunursa afdan istifade edeceklerin sayısı 105 e inecektir.*’
Adalet Komisyonu adına konuşan Emin Halim Ergun, yapılan tadilâtı

İzah ettikten sonra komisyonun Meclisin arzularına uymaya hazır olduğunu bildirdi.
Söz alan C.H.P. milletvekilleri dahi 1 inci maddedeki 29 ekim 1948 tarihinden önce işlenmiş suçlardan dolayı takibat yapılmayacağını İfade e-den fıkraya itiraz ederek, bundan ne kastedildiğini sordular. Fakat Hükümetten tatminkâr bir cevap alamadılar. Tahtakılıç tekrar kürsiye geldi ve mücadelesine devamla Hükümeti itham etmekte ısrar eyledi. Bunun üzerine Raif Karadeniz, sözcüden. Komisyonun, verilen takrirleri gözönünde bulundurarak tasarının 1 inci maddesini de tetkik etmek isteyip istemediğini sordu. Komisyonun tetkik arzusu izhar etmesi üzerine 1 re 2 inci maddelerin yarın öğleye kadar komisyonda müzakere edilerek neticeye bağlanması karar altına a-lındı. Bu suretle Tahtakılıcın takririni reddeden Meclis, dolayısiyle onun arzusunu yerine getirmiş oldu. Meclis yann sabah saat 10 da toplanarak gündemdeki diğer mevzuları görüşecek. öğleden sonra da Komisyondan tadilen gelecek olan af kanununun müzakeresine devam edecektir.
2 nisanda ay tutulacak
İstanbul Kandilli RnKathancsIn-den bildirilmiştir: 2 nisan 1950 tam ay tutul m «jm olacak ve bütün safhaları memleketimizin her tarafında görülecektir.
2 nisan 1950, Ayın yarım gölgeye girişi 20.09.3; Ayın gölgeye girmeye başlaması 21.09,0; Ayın tam tutulmasının başlangıcı 22.29.5; Ayın tam tutulmasının ortası 22.44.1; Ayın tam tutulmanın sonu 22.58,7: Ayın gölgeden çıkması 00.10.2; A-yın yarı gölgeden çıkması 01 18.8.
Bu tutulmada pozisyon açısı başlangıçta 92 ve nihayette 325 derecedir. tik leke kursunun doğu kenarına yakın bir yerde görülecek ve son löke de batı kenarı ile tepesi arası bir yerde bitecektir.

Unuz gömleklerin bedenleri yakalarından 3-4 numara daha küçük çıkıyor
Tenzilâtı nasıl yaptınf Elimdeki makatla**
Y E Nt t 8 T A N B U L
Sayfa 2
Washington hususî muhabirimiz G. H. Martin bildiriyor
22 Mart İMO
Saygon hâdisesi, Acheson aleyhine tefsirlere yol açtı
Amerika basını, Hindiçiniye uçak ve deniz
birlikleri gönderilmesini tenkid
Washington, (Hususi muhabirimiz H. G. Martin telsizle bildiriyor) — Dışişleri Bakanı Acheson’a karşı yapılan hücumlara Başkan Truman’ın hiç sesini çıkarmadan seyirci kalması herkeste bir çüphe uyandırmıştı. Umumi kanaat, Truman’ın Achesnn’u vazifesinden atmak için sustuğu merkezinde idi. Dolaşan rivayetlere bir son vermek maksadiyle Cumhubaş-kanı resmi bir beyanatta bulunmalı lüzumunu nihayet hissetmiştir. Tru-man. Acheson'un Dışişleri Bakanlı-ğım idare ediş tarzını "mükemmel" olarak vasıflandırmaktadır. Elde edilen İtimada şayan haberlere göre, yakında; Cumhurbaşkanı büyük bir nutuk verecek ve dünya üzerinde hem komünizmin, hem de demokrasinin yanvann yaşayabilmesi meselesine temas edecektir. Kısa bir müddet evvel Rusya namına konuşan Molotof. birbirine zıt iki sistemin mevcudiyetinde bir mahzur görmediğini belirtmişti. Acheson da. daha muğlak bir lisan kullanmasına rağmen, bazı şartlar altında hem komünizmin, hem de demokrasinin yürüyebileceğini kabul etmişti. Şimdi aynı mevzuu ele alıp fikrini açıklama sırası Başkan Tru-man’a gelmiştir. Beyti Saray meha-filinin tahminlerine göre Cumhurbaşkanının nutku Acheson’unkine nispetle daha mülayim bir eda taşıyacaktır.
Truman’ın kendi lehine müdahalesinden memnun kalan Acheson, rahat bir nefes almaya vakit bulamadan yeniden tcnkidlere hedef olmuştur. Bu sefer Uzakdogudaki politikası ele a-lınmaktadır. Amerikan bahriyeline mensup bazı birliklerin Saygon limanını ziyareti dolayısiyle Hindiçlnlde başlayan kargaşalıklar Dışişleri Bakanlığı için yeni bir "başağnsı na sebep oluyor.
Yanan binanın et deposu olacağı haberi üzerine
Akademi talebelerinin
Yunanistanda kabine
duydukları
EVVELKİ gün. şehrinıia güzel sanatlar Alemini ve Güzel Sanatlar Akademisi muallimleriyle talebelerini heyecan ve infiale sevkeden bir hâdise olmuştur.
Toprak Mahsulleri Ofisi mühendislerinden iki zat Fındıklıda Güzel Sanatlar Akademisi müdüriyetine müracaat ederek mektebi ve yanan kısmı tetkik edeceklerini bildirmişlerdir.
Maksat, binanın soğuk hava ve et deposu olmaya müsait olup olmadığını tesbittir. Mühendisler, Akademinin bu iş için çok müsait olduğunu görmüşlerdir. Böylece çeyrek asır-dan beri memlekete binlerce mimar, ressam, heykeltraş, dekoratör yetiştirmiş olan ve daha iki sene evvel büyük bir yangın felâketine uğrayıp mühmel bir halde bırakılan mektebin. Toprak Mahsulleri Ofisine tahsis edilmek üzere olduğu anlaşılmıştır. Filhakika, Belediye İmar Heyeti, Akademinin bulunduğu sahayı evvelâ plânda yeşil saha olarak göstermiş, sonra da Denizyolları emrine vermişti. Anlaşılan bu sefer de Toprak Ofise vermeye karar almış bulunuyor.
Keyfiyetten haberdar edilen Milli Eğitim Bakanlığı ile Güzel 8anatlar Akademisi Umum Müdürü, bu hususta hiçbir malûmata sahip olmadıklarım bildirmişlerdir. Diğer taraftan alâkadar vilâyet makamları, hâlen Ankarada bulunan İstanbul valisinin böyle bir teşebbüste bulunacağını tahmin etmediklerini bildirmişlerdir.
Haber aldığımıza göre, Güzel Sanatlar Akademisinin et deposu haline getirilmek fikri Vali Muavini Suat tarafından ortaya atılmıştır. Vali Muavini, Fındıklıda bulunan İnönü İlkokulunun Milli Eğitim Bakanlı-
Turizmi teşvik tasarısı Meclis gündemine alındı
Turizm kurullarının lüzum gördüğü mahallerdeki otel, gazino, lokanta, plâj, kaplıcalar, eğlence yerleri “turizm müessesesi” sayılacak ve bu gayrimenkullerin 20 sene içinde baçka işe tahsisi veya satışı yapılmıyacaktır
Ankara, 21 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Turizm müessesesinl teşvik kanunu tasarısı ile doktor Behçet Uz’un turizm endüstrisini teşvik kanunu teklifi geçici komisyonda birleştirilmiş olduğu halde çıkarılarak Meclis gündemine alınmıştır. Komisyonca teablt edilen son şekle göre, turizm danışma kurulları tarafından te e bit edilecek mahallerde bulunan otel, pansiyon, gazino, lokanta, plâj, kamp, eğlence yerleri, epoı ve avcılık tesisleri, kaplıcalar, ıştıra hat ve tedavi müesseseler! "Turizm müessesesi” sayılacak ve bunlara be’-ge verilecektir. Bu belgeyi almış olan müteşebbislerin tesis, inşaat, ıslnh ve tevfillenne lüzumlu arazı ile arsa ve binalar takdir olunacak bedelle devlet tarafından satılabilecektir. Bu
Saygon hâdisesi münasebetiyle Parlat eki Amerikan gazetecilerinin memleketlerine çektikleri telgraflarda Fransanın gayri memnun olmadığı belirtilmektedir. Fransıs görüşüne göre, komünistlerin teşvikiyle yapılan bu nümayişler Hindiçlnlde nizamın teessüsü için Amerikan askeri yardımına ne kadar lüzum olduğunu açıkça göstermiştir. Bununla beraber ileri gelen Amerikan gazete yazarları Soygan hâdiselerini değişik bir zaviyeden mütalâa etmektedirler. Bahsi geçen yazarlar Amerikan u-çnklariyle destroyerlerinin Hindiçint-de ne aradıklarını sormaktadırlar.
Edward MurroVun bu mevzu üzerine yazdığı makale gayet tipiktir. Murrow, Bao-Dai'ın kendi hükümet merkezinde bile asayişi teminden Aciz olduğunu ilen sürerek yazısına başlamakta, sonra da şuraya buraya deniz birlikleri göndererek nizamı temin etmeye kalkmanın on dokuzuncu Asırdan kalma bir Adet olduğuna işaret etmektedir.
Murrow yazısına şöyle devam ediyor: "Artık on dokuzuncu asırda değiliz. Görüşümüze taraftar toplamak ve hüsnüniyetimizi ispat etmek istiyorsak bunun yolu uçak ve harp gemisi göndermek değildir. Netice 1-tibariylc komünistlerin Saygon hâdisesi gibi vakaları ele ahp suiniyet sahibi olduğumuzu iddia etmelerine şaşmamalıyız.,,
Murrow makalesini şöyle banlamaktadır: “Acheson, San Francisco-da verdiği nutukta Uzakdogudakl demokrasiden bahsetmişti, fakat Say-gonda meydana gelen durum Amerikan diplomasisinin çok aleyhine bir delil teşkil etmektedir.,,
Murrow’un gayet temkinli bir tef’ sirci olduğu söylenirse fikirlerinin ©• hemmlyetl daha iyi anlaşılır.
heyecan
gına satılması, oradan alınacak para ile birkaç başka ilkokul yapılabileceğini. Güzel Sanatlar Akademisinin İnönü ilkokuluna yerleşebileceğini tasavvur etmekte, bu tasavvurunu da tahakkuk ettirmeye çalışmaktadır.
Memlekette tek sanat merkezi o-lan Güzel Sanatlar Akademisi gibi bir müesseseyi dağıtmak pahasına yapılan bu tasavvurların ne dereceye kadar doğru olabileceğini bir tarafa bırakarak, bu teşebbüsün uyandırdığı heyecana avdet edelim.
Dün, Akademi talebeleri gruplar halinde gazeteleri gezerek pıoteato-da bulunmuşlardır. Bir grup da Talebe Birliği adına gazetemize gelerek bize infiallerini ve protestolarını bildirmişlerdir.
Geçenlerde gazetemizde "Boğaziçi sahillerinde bir ikinci Çırağan Sarayı" hallndg durduğundan bahsettiğimiz ve bir an evvel tamirini iste-dijrimiz Akademi binasının “et deposu” yapılmasına teşebbüs edilmesi o-nu bir ikinci defa yakmak olacaktır. Filhakika hazin bir tesadüf eseri o-larak, Akademi bundan tam İki sene evvel yanmıştır. Mevkiinin letafeti bakımından dünyada eşsiz olan böyle bir irfan ve sanat yuvasının tamiri İçin bugünkü şartlara göre bir milyon Hra gibi bir meblâğ kAfl geldiği halde ihmal edilip bulunamazken, bir emrivaki halinde et deposu yapılmak için "sürat-l berkiye" Üe harekete geçilmesi cidden acayip ve garaip kabilinden bir harekettir,
★ *
Öğrendiğimize göre, dün. idare heyeti içtima eden “Sanat Dostlan Cemiyeti” Akademi binasının et deposu yapılmak teşebbüsüne karşı protestoda bulunmaya karar vermiştir.
gayrı menkullerin 20 yıl İçinde ua^ka işe kullanılması veya «atılması vaşak olacaktır.
19Ö1 bütçe yılından itibaren ve 1 milyon lira olmak üzere her yıl Maliye Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekle 10 yıl içinde Türkiye Emlâk Kredi Bankası nezdinde "Turizm Kredisi Fonu” adı ile 10 milyon liralık bir fon tesis edilecektir. Bu fondan, "Turizm müesseseal belgesi0 almış olan müteşebblsleınn bu maksatla inşa edecekleri tealilerin İnşa, tevsi, teçhiz ve tefrişleri için kurucularına veya sahip ve kiracılarına %6 ten çok olmamak üzere vâdeli kredi açılacaktır. Zamanında ödenmiyen taksitler bankanın cart faiz nispetlerine tâbi olacaktır.
Amerikada 1 No.lı
Rus casusu
Acheson’a yapılan şiddetli tenkidler devam ediyor
VVaehiııgton 21 A.A, (United Press) — Ayandan Cumhuriyetçi Jnscph McCarthy, bugün Ayan Meclisi A-Taştırma Komisyonuna hâlen Dışişleri Bakanlığı İle münasebette bulunmakta olan 1 numaralı Rua cssıısluk ajanının adını bildirdiğini söylemiştir.
Ayan Meclisi üyesi, adı geçen zatın hüviyetini açıklamak istememiş. A-yan Meclisi Dış Münasebetler TAll Komisyonunun gizli bir toplantısında bu zatı itham edeceğini bildirmiştir.
Tâli Komisyon. McCarthy’nin Dışişleri Bakanlığının komünist taraftar-lariyle Ifsad edilmiş halde bulunduğu iddiaları hakkında tahkikat açtıracaktır.
Washlngton, 21 A. A. (AFP) — Cumhuriyetçiler tarafından Acheson’a karşı açılan ve bilhassa Ayandan Mc Carthy’nin "Dışişleri Bakanlığındaki komünistlere” karşı giriştiği şiddetli hücumlarla şöhret bulan savaş henüz sona ereceğe benzememekledir.
Şimdi saylav Byrnes ve Werdeldin sonra sıra uzun zamandan heri A-eheson'un düşmanı olan Ayandan Wherry’dedir. VVheıry. bugün Lincoln şehrinde söylediği nutukta Ache-son’u "Milli iktisadiyatı baltalamak ve baınşı kaybetmekle” itham etmiştir. VVherry’yo göre, Acheson Rus-yayı teskin etmek isteyen solcu tahrikçilerin kudret işinden tadır.
Hlss
Acheaonu ve ele vermek istemediği mahkûm dostunu şöyle tavsif etmiştir:
"Bunlar dış münasebetlerimizi öyle bir uçuruma sürüklemişlerdir ki. bugün. Bulgaristan ve Macaristan gibi küçük memleketler dahi haklarımızı çiğnemektedirler.11
mabudu olarak o kadar kesbetmiştir ki, Truman onu uzaklaştırmaktan korkmsk-
meselesini İma eden VVherry
nihayet kuruluyor
Zervos ve Sofyanopulos, Merkez Koalisyonunu destekleyeceklerini Kirala vadettiler
Atma, 20 (YİRS) — Kıral Paul tsUşarelerinl bugün bitirmiştir. Muhafazakârlardan General Zervas He solcu Terakkiperver Partisinden Sofyanopulos bir "merkez ‘ teşkili için Kirala yardım vadctmlşlerdlr.
Seçimlerin kesin olmayan son neticelerine göre, Halkçılar 60, Liberaller (Venizelos) 55, General Plıısi İran'ın Partisi 45, Papaandreıın'unki 35, Sofyanopulos Demokrat Cephesi 20, Mo-taksa* Partisi 16, General Zervas Partisi 7 saylavlık almışlardır.
Plaştlras Hükümetinin iktidarı ele alması İçin herşey hazırdır. 5 mart seçimleri neticelerinin resmen ilânı ve Teotokls Hükümetinin ietifssmı Kirala vermesi bekleniyor.
Müstakbel Yunan Hükümetinin bir İletesi şimdiden şöyle tahmin ediliyor:
Başbakan: General Plaatlras, Başbakan Muavini ve Dışişleri Bakanı: Venizelos, Başbakan Muavini ve Milli Savunma Bakanı (veya İçişleri Ba. kanı) Papanndreu, Ekonomik Koordinasyon Bakanı: Çuderos (Plastirae Partisinden», Maliye Bakanı: Kartalla (Plestlras Partisindenı, Adalet Bakanı: Rendin (Liberal Parti), U-laştırına Bakanı: Glavaııis ıLiberal Parti), Tarım Bakanı: Hacıyunla (PapaHndreu Partisi), İş Bakanı: Za kos (Plastlras Partisi), Sıhhat Ba* kanı; Kasinıelos (Liberal Parti», Ba-stn Bakanı: Makas (Papaandreıı Par tisi).

Kısa haberler
atom unu-Hükümetin tahsisat ıs-Bu İstek,
Atom projeleri İçin 20 milyara yakın tahsisat letanlyör
Washington, 21, A.A ıReuttr) temsilciler Meclisi Tahsise* l\o-misyonu savunma vc jiai projeleri İçin 10.800 00U.000 dolarlık teğini incelemektedir,
önümüzdeki hatta Mecliste müzakere edilecektir
Trygve Lle'yc sulh madalyası verildi
NeW-York, 21 A. A. (United Press) — Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lir, dünya sulhuna yapmış olduğu hizmetlerden dolayı Fllıpınler Dış Münase* betler Birliğinin kendisine vermiş olduğu altın madalyayı dün kabul etmiştir.
Frımsndu hâlâ çrex vur
Paris, 21 A.A. (United Press) — Fransada binlerce işçi hâlâ grev halindedir. Hafta sonunda gizli toplantılar yapan kabine Azasi bir aydan beri devam eden grevlerin nihayet bulması gayesiyle harekete geçmiştir. Hükümetin, ücretlere yüzde 5 nispetinde bir zam yapacağı sanılmaktadır.
Kabine bu meseleyi çarşamba sabahı müzakere edecek ve Başbakan Bidauit, çarşamba gecesi radyoda yapacağı bir konuşma lir bu hususta varılan kararı millete a-çıklıyacaktır.
Arkadaşımız Sacid Öget, Stockholm’dan telsizle bildiriyor
İkinci günde Türk takımı 3 ü tuşla, 3 ü sayı ile 6 galibiyet kazandı 3 ü de savı ile 3 mağlûbiyete uğradı

Stockholm. 21 (HUSUSİ surette güreşleri takibe giden arkadaşımız Sa-cld ögettân telsizle) — Bugün güreşlere Erlkatall salonunda mahşeri bir kalabalık önünde sabahleyin devam edildi. Üç minderde birden yapılan müsabakalar büyük bir heyecan içinde geçti.
Bugün de seyirciler, Türk güreşçilerine bütün milletlerden fazla ve aşırı bir dostluk tezahürü gösterdiler. İsveç Prensi Bertil, yine müsabakaları takip etti ve binim güreşçilerin galibiyetlerini alkışladı.
5İ Kiloda;
All Yücelle, Mısırlı Abdülhamit müsabakası zevksiz geçti, yalnız AH Yücel bir kere Mısırlıyı burgu ile altına aldıysa da Abdülhamld bundan sıyrılmasını bildi, fakat Mısırlı müsabakanın sonuna kadar hâkim güreştiği İçin maçı ittifakla kazandı.
Bu kiloda yapılan diğer güreşlerde Sldğni ıLübnan) Mukov (Yugoslav)a sayı ile, Cocco (İtalyan) Szllagyl (Maçana hükmen, Thomson (Danimarka) Newıs (Belçika )ya sayı He, Johnson (İsveç) Kronovetter (Çekoslovakya )ya tuşla galip geldiler.
57 Kiloda: * ’
Halil Kaya (Türk) Faure (Fransa) arasındaki güreş çok hisli başladı. Halil Kaya gonkla beraber kuvvetli bir kafakol ile rakibini altına aldı fakat Faure, Halllln altından güzel bir oyunla, kurtuldu. Tekrar çift kle ile yakalıyan Halil haşininin sırtım 6 dakika 5 saniyede mindere getirdi.
Bu kilodaki diğer güreşlerde Lombardı (İtalyan) Şahap (Lübnan)a sayı İle, Erki Johnson (Finlandiya) Maerllye (Norveç) ittifakla geldiler.
6’f Kiloda:
Mehmet Oktav (Türk) Kura koslovakln sayı ile mağlûp
Mehmet Oktav biri İsveçli olan hakemin karariyle 2-1 yenildi.
Bu kilodaki diğer güreşlerde An-denberg (İsveç) Hullai (Macar)a sayı İle, Taloşela (Finlandiya) Leiasln (Danimarka)ya sayı ile, Kandil (Mısır) Husobs (Norveç)a sayı ile, Ta-ha (Lübnan) Torsa (Çekoslovak) a sayı ile galip gelmişlerdir.
67 Kiloda:
Tevfik Yüce (Türk) Glacona (t-talyana) İttifakla galip gelmiştir. Tevfik müsabakanın başından aonu-na kadar hâkim güreşmesine rağmen rakibini tuşa getiremedi ve maçı ittifakla kazandı
Bu kilodaki diğer güreşlerde Joseph Gal ı Macaristan) Petmezas ı Yunanlı İttifakla yenmiştir. Frelj (tıveç) Şerif Daınage (Lübnan)a ittifakla galip gelmiştir.
7J kiloda:
Celâl Atik (Türk) Cuzdi (Yugoslavya )yı ittifakla mağlûp etti. Celâl. Cuzdl karşısında güzel bir maç çıkarmasına rağmen rakibini tuşa getiremedi ve maçı ittifakla kazandı.
Bu kilodaki diğer güreşlerde All Gnffarl (tran) Gogel (İsviçreiye ittifakla, Szildosv ı Macarı G. Hoıınuıg-sen (Danimarka i,ya 2 dakika 28 saniyede tuşla, Andcrson (İsveç) Chcs-ncau (Fransa)ya ittifakla. Siınanaı-nen (Finlandiya) MİhaJlk (Çekoslovakya nya 3 dakika 2ü saniyede tuşla galip gelmişlerdir.
79 Kiloda:
AH özdemlr (Türk) Bodouln (Bel-çıkalyı 6 dakikA 25 saniyede tuşla yenmiştir.
Ali özdemlr gonkla beraber Belçikalıyı yere yıktı ve taktığı kuvvetli
talip
(Ço-oldu.
hınaııiar, ba*>knMiıııı böbreği ile yaşayabilecek
Chicago. 21 A A. (Reuter) — Chicago hastahanesl operatörleri, bir köpeğin böbreği yerine başka bir köpek böbreği koymaya muvaffak olmuşlardır. Aynı ameliyatın insanlar Üzerinde de tatbik e-dlleblloceği ve bu suretlo kansere yakalanmış hastaların Ömürlerinin uzatılacağı ümit edilmektedir.
11 uluıda İdam rofcaaı yeniden kabul edilecek
Roma. 21 A A. ı Reliler l — Sağcı Ayan üyelerinden bir grup. İtalyan Meclisine idam cezasının yeniden isdnaını İsteyen bir konun tasarısı vermiştir.
DUnyııııııı cıı Iriiyiik ürkeri uçağı IniHiırıı uğradı
San Antonlo, -Texas-Preıs) — Dünyanın en bu modeldeki yegâne "KC-B9"
1
(Unlted büyük vs tıp olan askeri uçağı. Kelly hava üssünde akaryakıt deposunda vu-
kubuhın bir infilâk neticesinde ha* sara uğramıştır.
İnfilâk neticesinde 8 sivil teknisyen varalaııarak hastahan( yr kaldırılmışlardır.
Amerika (leııelkurnıny Bğşknnı ııırıulokei iııılze geliyor
VVashiiıgton, 21 A A. (AFP) -Amerikan ordusu GeUrlkUrmey Başkanı General Lavvtnn ColMna, dün akşam Avrupa ve Yakındoğu-
j
bir burgu ile rakibinin sırtını dakika 25 saniyede mindere yapıştırdı.
Bu sıkletin diğer güreşlerinde Lar-son (Norveç) Han Brun (Danimarka ).vn ittifakla, Juho Kinnuncn (Finlandiya) Nemeti (Macaristan)a ek-sertyetle, Aurlno (Fransa) Hasarı Musa (Mıaırıa 7 dakika 8 saniyede tuşla gahp gelmişlerdir.
A ğırda:
Muharrem Candaş, Mısırlı aıasındaki güreşi Muharrem Candaş ekseriyetle kazanmıştır.
87 kiloda Zaylm (Mısır) Zekerze-tan (Çekli, Mahsup (Lübnan) An-derson (Norveçl), Silcvstri (İtalyan)! (İsveç) mağlûp (Türk) yendi.
Kovac (Macar) sayı ile, Nilson (FransuH tuşla Candag tuşla
Davidiçl ettiler. Muharrem Gombar (Yugoslav)ı
Avusturya boksörleri dün gece 3 ■ 2 galip geldiler
İstanbul - Ankara üniversite karmaları bugün karşılaşacak
Avusturyanın Klagenfurd Athletic-sport Glup boksörleriyle Boks İhtisas ve Galatasaray karması arasındaki karşılaşmayı 3-2 Avusturya boka takımı kazandı.
51 kiloda t Mearop • Gauatrrer (Gnuatcrrr sayı ile galip) AvusturyalI üç ravundda da tema yüz ederek rakibi Mosropu sayı mağlûp etti.
ile
54 kiloda: Recep • Kusterer (Maç berabere bitti)
Kustcrer ve Recep arasındaki maçta her iki boksor da müsavi dövüştüğü için maç berabere bitti.
57 kiloda: Ynrgo - Eberhard (Yorgo hükmen galip) AvusturyalI boksör Ani bir nüde krampı geçirdiği için müsabakaya devam edemedi ve Yorgo hükmen galip
geldi.
02 kilodaı Vural - Müller (Vural sayı He galip)
Vural bütün maç devamıncı hâkim dövüşerek takibi MÜllerl sayı ile nınğlûp etti.
İstanbulluların Eskişehire yardımları
Dün 3.879 lira toplandı
Eskişehir nel felâketine uğrayanlar Içlıı dün yeniden yapılan bağışlar:
Ziya Han şirketi 250. ünyon Fraıızeı 15o. Anndnİıı CUnenu» Şirketi 1000, Sh ininIcılnr 50.50. Akİco Ticaret 2o(), Küba salonu 25. Fi-rıızngn llkolcuhı II.Sn. Çamlıca Kulübü 500, ı lmlıçeşıne Derbl LA »t Ih Fabrlkusı İşçileri 61.50, Yorgi Sava-noplu 350. Atlü Gürel 350. Solo Pa* payoııoplu 850, Simitçiler Derneği 500 Hru, Aynen Hininin mahfili tu-Uihını*ıııı İsteyen bir vntandaşımıı VAietenıta vnaıtâsiyls 5u iirn teber* mda. bulunmuştur.

da bir tetkik seyahatinde bulunmak üzere uçakla haraket etmiştir.
General Colllns. hllhnsda Ankara, Roma. Trİestc. Atlım, SelAnik, Kıbrıs. Tnhınn. Kahire, Trablus ve Purl Llaiıtey’(* uğrayacaktır.
Kirle Allan A t İnada
büyükelçileri etmek üzere
ayrılan
Atina, 21 A A. ıRoutcr) — Birleşik Amerikanın Moskova Büyükelçisi ile Belgrat! Büyükelçisi Alan Kli k ve George Allnn dün Atlnnya gelmişler ve Yunan Hükümeti me* murlnrlylc Bnlknnlnr durumunu görüşmüşlerdir.
Alan Kirk, Amerikanın Batı Birliği memlokctlerl toplantısına iştirak Romn.va gidecektir.
Amerika, Avrtıpnya
krediden 1 milyar dolar indirecek
Washington, 21 A.A, (AFP) — Meclis DışUlerl Komisyonu 1951 senesi İçin Avrupa kalkınma tahsisi derpiş edilen kredi tutarından bir milyar dolar indirmiştir. Bu karar kesin mahiyette değildir ve parlâmento usullerince daha sonraki müzakere safhalarında İptal veya t Adil edüebülr Bu karar üzerine teşkilâtın direktörü Paul Huffman basına "bu neviden bir cendereye sokulmak hoşumuza gitmez,, demiştir.
Ağır sıklette, şansımız bir hayli az. Adil Candemir, Çok Kesner'e sayı İle mağlûp oldu. Bu, Türk takımının bugün sayı ile uğradığı üçüncü mağlûbiyettir. Veki (ttgjyaı Ho-rabl (Mısırlı, Antonson (İsveç) RU-emneki (Finlandiya)yı sayı ile mağlûp ettiler, Boblş (Macar) Kuntsen (Norveç)l tuşla yendi.
67 kiloda Tevfik Yüce Fransız Ver-din’i ittifakla, Ajasalne (Fin) Jessino (İtalya) ya, Gal (Macar) Anostisky (Yugoslav)a Beçon (İsviçre) Pekme-zas (Yunamı sayı İle mağlûp ettiler. Ovepurup (Danimarka) Damage (Lübnanlı tuşla yendi. Osman (Mısırı Tuysi (Çek) sayı ile, Fretj (İsveç) Ertesen (Norveçl) tuşla mağlûp etti.
67 kiloda: Erol • Kramer (Krazner galip)
Bu müsabakada Kraxner güzel bir maç çıkardı ve sayı ile galip geldi.
78 kiloda: Ayhan • Kohleger (Maç berabere)
Bütün müsabaka devammca her i-ki boksör de birşey yapamadığı için maç berabere bitti.
gn kllrnla: Cafer - Amrlshk’hkr
(Ameisblchler galip)
Cafer ilk ravundda diskalifiye edildiği için Avustuıyalı hükmen galip geldi.
İstanbul ve Ankara üniversiteleri futbol maçı latanbul ve Ankara Univeraltelerl arasında bugün İnönü Stadyomunda »ant 16.30 da bir futbol maçı yapıla* çaktır. Her iki takımda da tanınmış ve mili! olmu, bir cok futbolcular .ver alacaktır.

Denizyolları, kaçakçılığı tamamen önliyecek tedbirler alıyor
Devlet Denlsyolları İdaresi kaçakçı-liM karşı, bllhaeea Doğu ve Batı Ak-denli seferlerinde çalışan gemilerde yeni tedbirler almıştır» Halk klarnetindeki devlet teşekküllerinin ve denil İşletme-elliğinin her bakımdan üe»tün bir dtneg olmak gayesiyle çalışan It.are kaçakçılığı tam mânisiyle önlemek aamlndo-dlr. Bütün mürettebata kaçakçılığın vatana ve memlekete karşı İşlenmiş bir suç olduğu. ma(ldl menfaat teııdnl maksadıyla böyle bir fiile teşebbüs etmemeleri itunlm edilmiştir. Bundan başka alınacak diğer tedbirlerle DenisyolUri İdaresi gemilerinin adını lekeleyen Ka-çakçılığı İşlet meşinden lamaıniylc usak-İMştırmak kararındadır.
Türkçü Necip hakkında bir konferans
Isıulr Öğretmenler Birliği asasından felsefe doktoru Ziya gömer bugün saat
15.30 da Câgsloğlunda^. Rüatem Paşa medresesindeki Muallimler jBırUğl kıl-tliphaneslnde, birlik Urbiye encümeni konfenın» serilinin birincisini ılzrnii‘11 Türkçü mütefekkir Necip Bey ve fikirleri) mvvauunda verecektir.
Fatihin türbesi de açılıyor
Geçenlerde «çılan Büyük Reuıt Paşanın türbesini müteakip. Fatih Sultan Mâhmede alt Fatih Camii yanındaki türbenin de açılması kararlaştırdmıi bu hulustaki ImsırliKlava başlanmıştır.
HAV4 RAPORU
8on 24 »nal İçinde vurduınuada ha\ a Knradenla ve Akdenls kıyılarının buu tarafları ile iç Anadolu vc Marmara bölgesinde çok bulutlu, yer yer yağışlı, diğer bölgelerde bulutlu geçmiştir.
Yağışlar iç Anadolu v© Batı Karartanla kıyılarında kav, «llğer yatn olan yerlerde yağmur şeklinde olmuştur.
21 «nat İçinde yıırduınuKu düşen yaCıt mlktnrhırı metre karede Manavgatta 2S, Kırşehird*’ 23. İlgında 15. Konya Aksa-rayında 0. Şarklkaraağaçta 7. Şilede 6. Niğde vŞ ispartada 5. Kocaeli, Göstepe ve Akhlaarda 4. Kartal, Yçıgat, Burdur, Antalvada 2. Zonguldak, Florya, Samsunda ı kilogramdır.
Kar kıdınlıklnn. KarakÖMedo 21. Kare-ta 15, Eraurtiında 12, Kırşehlrde 6, Yo*, gafta 5 aantlınetredlr. En dllşilk hk ah ınn altında KârAköaarto yükavk sıcaklık aıfınn üstünda yedo IH derecedir.
Hüsün şehrimlad© umumiyetle
nın çok bulutlu ve aralıklı yağışlı geçineni ve yaiiişluıııı yağmur şeklinde ol-masiı rüzgârların kuseydoğudan orta kuvvette a*maal, hava sıcaklık derecesinde bir değişiklik olmamaaı muhtemeldir.
»KAk-
15. en
Fethl-
hava-
Ingiliz donanmasına mensup
“Pelikan” firkateyni dün sabah geldi öğleden nonra gemide bir basın toplantısı yapıldı
inrllterenln Akdeniz donsnmmmt» mensup 1800 tonluk Pelikan firaateynı dün sabah saat 9 da Dnlmaoançe ö-nünde demlrlemlşHr. Limana girerken şehri 21 pâre topla selânıhyan gemiye gellmlyeden aynı atım topla .«vap vo-r itmiştir.
Saat 9.15 te Deniz komutanlığı adına bir viılte mbavı firkateyne gidârek Remi kumandanı Albay Cartcr e **höşgeldiniz" «lemleilr. Saat. 10 da Dolma bahçe den ^ehrr çıkan Albay, doğruca lngilte» re Başkonsolosu Napler’I ve müteakiben Vali muavini Nâzım Arda. Tümgeneral Kâzım Dudnş ve İstanbul Denli Komutanı Fuat UzgÖren’i ziyaret etm.ı ve bu ziyaretler öğleye doğru kendisine İade edilmiştir.
Saat 18 da İngiliz Haberler HÜro»u Başkan ve yardımcısının delâletiyle gemiye davet edilen gazeteciler. İngiliz dsnisellartyle saat 18 e kadar samimi bir hava İçinde hasbihaide bulunmuşlardır,
Gazel tellerin sordukları aualleıe cevap veren gemi kumlndam Albay Car-ler. ezcümle şunları söylemiştir.
Ben ve bütün mürettebat mera-leketlniıe ilk defA geliyoruz ve bu ziyaretten çok memnunuz. Türk ve tngllis denizcileri Arasındaki münasebetler çok eski bir tarihe malik bulunmaktadır. Bilhassa Deniz Komutanlığının ziyaretimiz İçin hazırladığı programdan çok memnunuz. Güzel şehrinizi içten gelen bir sevgi İJe gezeceğiz."
Bundan sonra Hiroşima'da patiıyan atom bombasından yamrı yumru bir hale gelen Japon malı bir gazoz şlvesinl gazetecilere gösteren Albay, îngHlr donanmasında bu adı taşıyan gemilerin D 2 clsi olan Pellcan’ın konvoylara refakat gemisi olarak kullanıldığını, uçak ve denlzaltılara karşı mücehhez olduğunu kuvvetli silâhlar dolaylsiyle büyük harp gemilerine de refakat ettiğini ve 18 mil süratle 4000 millik bir hareket sahasına malik olduğunu anlatmıştır."
Gemi limanımızda 5 gün kalacak, bu müddet zarfında lnglHs denizcileri şehrin görülmeğe değer yerlerini ve Hey-behada Deniz Harp Okulunu ziyaret e-deceklerdir.
Tekel memurlarının maaş durumları
1939 senesinde devlet memurları He beraber Tekel ve İktisadi Devlet teşelc-k illeri bareme alınırken Tekel memurları 3856 sayılı kanunla ve hususi teşkilât kanunlarıyla o gün almakta olduk* ları Ücretle bareme intibak ettirilmişlerdi.
1946 senesinin ocak ayında bütün mv M vc ücretlere birer ıniall zam yapılır* ken devlet memurlarının maaş tutarları Tekel memurlarına nazaran bir üst tutara irca «dilerek Tekel memurları mağdur bırakılmışlardı.
Bu defa Meclise seyredilmekte olan bir kanun tasarısı He aradaki bu fark kııldırılırnk, Tcl(*l memurlarının da diğer memurlar gibi bir tlat dereceden maaş almaları temin edilecektir.
General Ali Sait Akbaytugan dün merasimle gömüldü
Usun bir haklılıktan sonra velet e-den Orgeneral All Salt Akbaytutaıı «n cenazesi 0ün muszsam bir askeri mera-simlr kalıiırılmış ve ebedi iMIrlbatgAhl-na d^fnedllmiştir.
İran Konsoloshanesinde dünkü merasim
Nevruz dolayıelyle dün şehrlmlıdekl İran konaoloshAncalnde bir kabul resini tertip edilmiştir. İran milli marşt llv açılan toplantıda Baş Konsolos Mea-ta misafirlere "Hır; gelıllnla" deu|i* vc bir irnnlı talebe Uish bir konuşma yapmıştır. Dnha sonra Konsolos All Rıaa Bnhrami İle eşi Şule Bahrimi misafirlerle yakından alakadar olmuşlar ve davetlileri çok zengin bir bılfcdo ağırlamışlardır.
Kabul resminde İran kolonla! He şehrimizin tanınmış simaları, profesörler ve gazeteciler haaır bulunmuştur.
Bir Amerikalı gazeteci Türk iç politikasını tetkike geldi
Amerikanın en tanınmış gaaeiderln-den Ne\v-York Times gazetesinin muhabirlerinden Cyrus Loo Sulıberger. seçimler arifesinde TÜrklyedekl partilerin durumu mevzuu etrafında bir anket yapmak Üzere dün uçakla Kahinden şehrimize gelmiştir.
Denizyolları işletmelerinde yeni kadrolar tesbit edildi
Devlet Deniıvollurı fabrika ve havuzlarla diğer i? yerlerindeki kadrolarında. İşinden kendi arzularlyle ayrılan işçilerin yerine yeni işçi almamak suretiyla kimsenin mağdur olmasına meydan bırakılmadan gereken tensikatı yapmıştır. Hu vasiyete göre, rasyonel bir işçi kadronu hasırla ma k üzere aon glınlerda U-muın Müdürlükte toplanan fabrika müdürleri yeni tıp kadroları kati şekilde tesbit etmişlerdir.
Diğer taraftan İş hacmi muayyen mevsimlere göre azalıp çoğalan 14le.-ınolcre geçici mütehassıs işçi kullanabilmeleri için muayyen müddetli ış mukaveleleri akdetmek İmkanları verilecektir.
DELİ SARAYLI yakında temsile başlanıyor
İstanbul gebiı Tiyatrosu 28 mart 1980 tarihinden İtibaren, muharrir arkadaşlarımızdan Fikret Adil taralından adapte edilen "Dell Saraylı ' isminde bir e-acr| temsile başlayaçtıktır.
öğrandiğlmlıa göre, bu eaenlr li.vat-ronun komedi ve dram kısmından 58 sanatkâr rol alınış bulunmaktadır. Ayrıca konaervatuvanlan l'i Idşillk b|r koro heyeti de piyeste vaaife alacâkltc. l»cli Saraylının birinci perdeni. Sarav-burnu ve mlıtoakıp perdeleri de Bİnblr-direğin tarihi dekorları içerisinde cereyan edecektir. Eserin rejisörü bulunan ve plvttMto aağır-dilsla rolümle göalllcerek olan İ, Galip Arçgn etütlerde bulunmak için Dilsiz Mektebinde uzun bir müddet meşgul olmuştur, i Dell Saraylı rolünü. Bedıa ğtaUsr, Şükrüye Atav» İbrahim Delideniz ve Saniiyt HUn oynayacaklardır.
İş Verenler Sendikaları nisanda faaliyete geçiyor
Slnullys kadar teşekkül elmiş bulunan İşçi sendikalarına muvesi olarak kurulması kararlaştırılan "iş Verenler ' Sendikasının anatüzüğU hasırlanmi* bulunmaktadır.
önihnüıdekl hafta içinde kurulmasın* haşlanacak olan maden! eşya, gıda, yün ve ipek, trikotaj, eleri, kimya ve toprak •ahnyii iş vCrcııler aendık^lan nuanın sanayii iş verenler eendıkaları nisanın çeklerdir.
22 Mart IVöu
V E K 1 I S T A N B U
Sayfa 3
Kısa günün kârı
Atina hususî muhabirimiz bildiriyor
Yeni seçim isteğinin halktan gelmesi beklenecek
/
parola parola bir tâ-b aşkça İşe ya-
Yazan : Reşad Nuri Darogo
y/Vecize,,ye dair
[
4 parti koalisyonu kusursuz olmamakla beraber zarurîdir |Q
Her ne kadar Millet Meclisine gönderdikten mebus adedi bakımından Halkçı Parti, başta gelmekte ise de. bu partinin son seçimlerde uğramış olduğu kayıplar büyük bir mâna ifade etmektedir. Halkçı Partinin uğradığı nisbl kayıplar, Plasti-ras, Çuderos. Venızeios. Papaandreu partilerinin kurduktan topluluğun memleketin iradesini ve meyillerini Halkçılardan daha iyi aksettirdiğine delildir. Bu vâkıava dayanarak yukanda ismi geçen topluluk. Kirala müracaat etmiş ve bir hükümet kurmak için emirlerine Amade olduğunu bildirmiştir. Kirala gönderilen mektup. gerek dahili siyaset, gerekse dış politika atanında son derece mühim bazı prensıplen ihtiva ediyor :
1. Kıratlık rejimi kaylısız. şartsız tanınmakta ve takdir edilmektedir;
2. Yunamstamn mevkii batı demokrasilerinin yanındadır, fakat Yunanistan komşulariyle de dürüst ve muslihane münasebetler kurmak istiyor;
3. Ordunun ve onun komuta heyetinin çetecilere karşı kazandıkları muvafakıyet, şükranla anılmaktadır ve bu mücadelenin memleket için hayatî bir ehemmiyeti haiz olduğu tebarüz ettirilmektedir;
4. Amerikan yardımının kıymeti belirtilmekte ve içşilerin hayat seviyesini yükseltmek için âdilâne bir sosyal politika takip edileceği beyan edilmektedir.
Dört parti liderinin bundan önceki siyasî akideleri gözönünde tutlursa, zannedilebilir ki, bugünkü rejimi tam mânasiyle tasvip etmeyip sadece müsamaha ile karşılamaktadırlar. Bu arada, zaten müşkülât içinde bulunan memleketin dertlerine yeni bir tanesini ilAv* etmek de istememektedirler.
Fakat buçün, dört parti lideri de. Kıraüık rejimini sadece tasvip etmeyip, aynı zamanda takdir ettiklerini söylüyorlar. Her halde, Yunan halkının büyük bir çoğunlukla Kıralı desteklemekte olduğunu anlamış olsalar gerektir.
Yunanistanın rahatı bakımından bu, gerek dahili, gerekse dış politika bakımından büyük bir kazançtır.
Dikkate şayan ikinci bir nokta, çete harbinin bastınlmafı işinde ordunun oynadığı rolün ehemmiyetle belirtilmesi ve meselenin mıllj bir dâva o’jduğunun tasrihidir.
Bilhassa yabancı memleketlerdeki komünist unsurların yalan isnatları «xKmya umumi efkârında yanlış bir intiba uyandırmıştı. Yunanistandaki komünist ihtilâlinin Yunanistana ait dahilî bir mesele olduğu söyleniyor ve 1944 senesinde Atmada başlayan ihtilâl, "müdafaai nefis” şeklinde vasıflandırılıyordu.
Vatanseverliğinden şüphe edilemi-yccek olan ve uzun zamandır halkın müdafii rolünü oynıyan Plastlras, şimdi komünist ayaklanmasının ordu tarafından bastırılması keyfiyetini "milli bir mesele” olarak tanf ediyor.
Tahminlere göre, dört partinin sağlayacakları çoğunluk. 15 - 20 mebusu gei;m ivecek tır. Yunanistandaki âdete göre de bakanlar, itimat reri bahis mevzuu olduğu vakit, reylerini kullanamazlar. Boylece ekseriyetin muhafazası gayet zor bir iş olacaktır.
Koalisyon Hükümetinin esasını Papaandreu grupu teşkil etmektedir. Bu grup, gayet mütecanis bir karakter arzedıyor.
Venizelostçulara gelince, bunlar en büyük grupu teşkil etmektedirler. Fakat aralarında anlaşmazlık çıkması ihtimali kuvvetle tahmin ediliyor Koalisyon Kabinesinin Başkanı olması beklenen Plastiras ın partisi ise, en zayıf disipline sahip olanıdır.
Plastirasın partisine Sofyanopu-los un adamlarından bazılarının sızmaya muvaffak oldukları zannediliyor. Her ne kadar Sofyanopulos, komünist olmadığını iddia ediyorsa da. Moskovanın kendisini müsamaha ile karşıladığı muhakkaktır.
Sofyanopulos taraftan olup da

(*a»f »t o
ener
'• "'•T MllA UC
I
3jrrwr
• M •
• •' ı ( 1 A
f t* ( •



Yukarda Papasndreu, VeııiıeliM Liberal ve Plostiraâ partilerinin seçim namzet listelerini görmektesiniz.
Plastirasın partisinden mebus çıkanlar, acaba ne gibi bir yol takip edeceklerdir ?
Eğer Plastıras, tek başına iktidarı ele geçirebılseydi. belki Sofyanopu-los taraftarlarını memnun edebilirdi. Fakat koalisyon kabinesinde hem Fapaandreuyu, hem de Venızelosu memnun etmek durumundadır.
Plastiras. asasında dürüst bir insan olmakla beraber siyasi bilgisinin noksanından tesir altında kalabilecek durumdadır. Buna rağmen ilân ettiği programı takıp edeceği kuşetle tahmin olunuyor. Sofyanopulos taraftarları Plastırası takip edecek ler mi? Hiç zannedilemiyor. Eğer dörtler arasında şimdiden bir ihtilâf çıkarsa, iki ihtimal vârdır
: Ya

Halkçı Partinin de iştirak edeceği bir hükümet kurulması veyanut yeni seçim yapılması.
Halkçı Partinin hükümete sokulması Yunanlıları gayrımemnun kıracaktır. Sıyası sahada ise, itinanı -lar hazan şahsi menfatlerinı bile u-nutup harekete geçebilecek kabiliyette insanlardır.
Yem seçim yapılması ise hem memleketin normal yaşayışını ve imanını sekteye uğratacak hem de halk üzerinde yanlış tepkiler uyandıracaktır.
Onıın için alınması lâzım geleli na-yati mahiyetteki karar yukardan değil fakat halktan gelmelidir, ha.oin siyasi fikirleri ise liderlerimnkinden daha yavaş tekemmül eder.

U kelimenin dilimizde garip bir tarihi var. Kestirme söz mânasına geldiği halde Özlü söz karşılığı oldu. Ahlâkçılık gibi bir edebiyat tarzının ifade şeklini göstermesi ıkttıza ederken siyasi termesi iktiza ederken siyasi di. Daha uzun bir ömre lâyık birdi halbuki; edebiyatımızın vasfı olan ahlâkçılık bahsinde
rayacaktı. Çünkü, ahlâkçıların usulü gereğince pek etraflı ve sürekli müşahedelerin, muhakemelerin vardığı neticeyi en kısa, en toplu bir kalıp içine dökmek şarttır; buna, tarzın diğer (lstatlan olan Fransızlar "düşünce" demişlerdi. Oysa kİ. düşünce, bir netice değil, devamlı ameliyedir. Boylece, "düşünce” sözü maksada pek hizmet etmez. Aksine, bizim "vecize" vasfını harikulâde hulâsa eder: o. sanki üstüste sıralanmış bir çok rakamları hamur eden yekûndur. Bu itibarla "vecize" kelimesi siyasetin beylik sözlerine mal edilerek feda o-lunmamalı, dilimizde kalmalıydı.
Zira edebiyatımız, ahlâkçı edebiyatıdır (tabiî klâsik edebiyattan bahsediyorum); ayni zamanda kusursuz bir sanat edebiyatı. O kadar ki, meselâ divan şiirimizi bilen bahtiyarlar, onda yalnız mutlak şiiri bulma gibi bir nimete kavuşmaz, üstelik de. ancak şair milletine vergi müşahede ve muhakeme kudretinin ele geçirdiği teşbihler, kıyaslamalardan doğan emsalsiz hayat felsefesi Örneklerine do-yamaz olurlar.
Ahlâkçılık şiirimize ölmezlik verdi. Yunan ve Lâtin edebiyatı da ona büyük bir yer bırakmıştır. Nesir sahasında ise Fransızların ne mertebeye kavuştuklarını biliyoruz.
Demek öteden beri "Vecize” nin i-tibarlı yen varmış. Şiirde veya nesirde olsun, ahlâkçılığın o cazibesine bir çok nesiller kapıldı. Gerçekten, her birimizi üzen ve bezdiren şeylerin açığa vurulması - hele sanattaki ifade kudretine vurulması- yalnız "ata sözleri" ile terbiye edilmiş kimseleri değil,
cı mayasiyle yoğuruimuş dimağlan dahi öteden beri çekmekteydi. Ahlâkçılık tarzı edebiyatla beraber doğdu; ilk Yunan şairleri ahlâkçı sayıldılar; bizimkiler - yukanda söylediğim gibi - o tarzda emsalsiz bir güzellik bahşetti. İşte,' soysuzlaştırıp
edebiyatın olgunlaştın-
İKİNCİ DÜNYA HARBÎ ÎÇÎNDE
Paris yıkılmaktan nasıl kurtuldu ?
Yazan:
Korgeneral Von Choltitz
Paria'in son Alman Komutanı
hakkında salâhiyeti! olamaz, ki. vatanıma bu su-kıymetlı hizmetler
Fakat, içerisinde bulunduğum fevkalâde vaziyet, bana, fevkalâde tedbirler almak hakkını veriyordu. O günlen benim gibi, en hurda teferruatına kadar yaşamamış olan hiç kimse, benim harekâtım hüküm vermeye Zannediyorum retle, çok daha etmiş oldum.
Fransız şeflerinin, veda ederken takındıktan ta\*ır; görüşmeler sırasındaki nezaketime hiç de uygun değildi. Buna mukabil Başkonsolos, bu tehlikeli vazıyet karşısındaki sükûnetimden dolayı, bana en samimi bir dille teşekkür etmekten geri kalmadı.
Karşi-tarafin görüşü:
General Von Choltıtzin bu ifadesi de, münhasıran karşı tarafın verdiği malûmata dayanan bitaraf bir raporla teyid edilmektedir. Bu rapora nazaran, mukavemetçi üç şefin isticvabı şu suretle cereyan etmiştir:
"General» mümessili derhal mevkufların kelepçelerini çıkarttırdı ve kendi otomobiliyle Maunce »»teline götürdü. Saat 5.50 de üç Fransız. Generalin karşısında idi. Sabahleyin aynı zevat, Nordling'in bütün ısrarlarına rağmen, Generalle görüşmeyi, kati olarak reddetmişlerdi. Şimdi kader, onları, gene karşılaştırmıştı.
Von Choltitz, karşısındaki üç adamı dikkatle süzüyor. Kendisine karşı
Ahmet Hamdi Tanpınar
Sahnenin Dışındakiler
- 14 -
Fakat serpintileri devam ediyordu Uzaktan geçen büyük tonajlı bir vapurun dalgaMinır yavaş yavaş ve kudretini gittikçe kaybederek, âdeta yan Ölü bir şey halinde önünüzzleki kumsala gelişi gibi şimdi bu mühim ve herkese man-sus hâdise mahallemizin kapalı hayatına ve İhsan dolayısıyle Sabiha ile benim hayatımıza giriyordu Ayrıca da beraberinde Kudret Beyi, sonradan o kadar dost olduğum bu sevimli ve biçare adamı getiriyordu.
Mahmut Şevket Paşanın içinde öldürüldüğü otomobili daha sonraları. Askeri Müzede goıdüğüm zaman ne kadar şaşırmıştım. Bu 1910 modeli, eski, tekerlek lâstikleri çıkanlmış makinenin yol verdiği hâdiselerle, tarihimizde oynadığı rolle hiç bir münasebeti yoktu.
İbrahim Efendi gidince babam Konuşulan şeylerden kimseye bahsetmememi hana sıkı sıkı tenbih etti. Ben de vâdettinu O: "Ama hiç bir kimseye! Anladın mı?., diye tekrarladı Boylece Sabihaya da.,,„ demek istiyordu.
— Siz İhsana soyiemıyecek misiniz? Haber verseniz fena olmaz, dedim o zaman birdenbire kızdı:
• 06
8
Çeviren:
Behçet Cemal
mücadele eden, üç yıldan beri Ges-taponun boş yere aradığı meçhul adamlar. De Gaulle’ün meşhur mümessilleri demek bunlardı? Hiç de çeteciye benzemiyorlardı. Üçü de, hali vakti yerinde kimseler gibi giyinmişlerdi.
Kapı açılıyor ve Nordling içeri giriyor. Von Choltitz, İsveçliye dönerek soruyor:
••— Bu üç şahıs tevkif edildikleri zaman, Üzerlerinde çok mühim ve itham edici vesaik bulunmuştur. Bunlar alelâde çeteci mıdır, hareketin şeflerinden midir?,,
"— İsimlerini bilmiyorum, şahsan kendilerini tanıyorum, dilerinin, mukavemet hareketi
rinde n olduklarını temin edebilirim.., Parodi söze karıştı:
”— Ben. Cezayir hükümetine mensup hır nazın m. Pariste, hâlen benden başka nazır bulunmamaktadır.,,
Von Choltitz, Parodi nin sözlerine aldırmıyarak, Konsolosla konuşmağa devam etti:
( zerlerinde çıkan vesaik o kadar itham edicidir ki, kendilerini hemen kurşuna dizdirmem lâzım. Bakın meselâ, mütareke hükümlerine göre memnu savılması gereken bir beyanname müsveddesi î...„
Parodi cevap veriyor:
"— Müsvedde, anlaşmadan evvel kaleme alınmıştı.,,
General, sükûnetini bozmadan:
”— Bu sözünüze inanmıyorum.,, dedi.
Parodi hiddetlenmeye başlıyor:
"— Ben Fransız hükümetinin nazırıyım ve sözlerimin şüphe mcm.„
Von istihza
• •
hakikatinden edilmesine tahammül ede-
battal ettiğimiz o beliğ kelime, "vecize" bütün bir bahsin alemi olmuştu.
Onun göçmesini belki tarzın edebiyattan silinmiş olması da kolaylaştırmıştır. "Ahlâkıyat” denilen o güzel mevzu başlıbaşına bir zevk kaynağı olmaktan çıktı. Halbuki insanlar ötedenberi ihtiras, kusur, iptl-lâ, haz ve ayıp gibi hallerini başkalarının göziyle görmeyi İster, hattâ bekler ve hattâ kendilerine karşı vazife bilirlerdi. Kendimiz aynaya bakmaya son derece düşkünüz. Nefsimize ne iyi ne de kötü güvenemedi-gimiz için hareketlerimizin umumi görüşlere uymasına kıymet veririz.
Ata sözlerine karşı beslediğimiz say- I gı bunu ispat etmez mi? "Vecize" ile kendini ifade eden ahlâkçılık, ata sözlerinin edebiyata ve dolayısiyle sanata intikalidir. Şu farkla ki, İkincileri edebiyat bilmiyen meç -hul kimseler yaratmış ve bunların her biri Ömründe bir defaya mahsus olmak üzere toplu bir hüküm vermiş, birinciyi Jse her fikri işlemeyi - meslek icabı - gayet iyi bilen o şeytanlar. muharrirler yaratmıştı.
Edebiyatta ahlâkçılık tarzı söndüğü gibi halk arasında yeni ata sözüne de rastlanmıyor artık. Anlaşılan herkes söyleyeceğini söylemiş, insanlar hakkında diyecek bir şey kalmamış. Yoksa İnsanlar eskiden çok kötü İdiler de onun İçin mi halk ata sözleriyle edip veclzelerinin tenkidine, hicvine, hücumuna ugrayor-lardı?
Pek kıymetli bir edebi taı-z olan ahlâkçılıkla halk sağ duyusunun beliğ ifadesi olan ata sözleri, aşağı yukarı herkeste derin hassasiyet uyandıran bir fazilet mefhumundan ilham alıyorlardı. Onlann itibardan düşmesi belki bu mefhumun büsbütün başka şekiller almış olması ile izah edilebilir, yoksa benzerlerimizin ten-kid edilecek, ayıplanacak kusurları kalmadığından değil. Gerçekten ahlâkçılık cemiyetin belli bir tabakasına hitap ediyor, yalnız onu müşahede ve muhakeme ediyordu. Hattâ bu sebepledir ki. ahlâkın bilhassa manevi hattâ bediî cephesini ele almıştı. Seçkin tabakalarının ortadan kalkmaya başlaması ile beraber tarzın mevzuu tükenmeye yüztutmuştur. O. hem iyi hem de zarif insan ülküsü peşinde idi. Zerafet artık benzerlerimizin emelleri arasından çıkmış bulunuyor.
Bugünkü şaşkın ve perişan cemiyetlerin fertlerine ne gibi vecizeler ithaf edilebilir? O güzel kelimenin pek galiz hükümlere âlet olmasını dilemiydim. Ama yazık; vecize edebiyatın en hoş tarzlarından biri idi; Taşıdığı tenkidlenn sanatla ifade e-dilmeleri onlara hem bir nen okşayıcı tatlılık verir, hem de öç almanın ferahlığını sağlardı, ileride beşeriyet kendine yeni bir ahlâk kurabilirse belki vecizenın dirildiğini görenler o-lur. Fakat eski tadını bulacağına e-min değilim.
Kanserde yetişen nebat
Amerikalı L>r. irene Corry Diller, fungi ismi verilen ve gözle gorulemiyecek kadar küçük olan bir nevi nebatın kansere müptelâ yaralarda geliştlkleriıd keşfetmiştir. ■ ■ - *
Yeni keşifler
SON zamanlarda yapılan tel- ı ı kikler göstermiştir kı, muhtelif ilâçların otoklavlarda yapılmakta olan stenlızasyonu, oniaıın tesirlerini değiştirmektedir. Bu keyfiyete mâni olmak İçin, Katot şualarından faydalanma yoluna gidilmiş, Massachıısettes Teknik Üniversitesinde 3 milyon volt takatinde bir Katot şuaı jeneratörü kullanarak, penı-cillin, streptomyein mükemmel şekilde sterilize edilebilmiştir.
Araştırma, gıda maddelerinin ste-rilizasyonuna da teşmil edilmenle, bu sayede meyvalann, balıkların çok uzun zaman saklanabileceği tahmin edilmektedir.
uir
İslah edilmiş deri cinsleri:
Amerikan Ölçüler Bürosunda yapılan araştırmalar, mükemmel kösele cinslerinin ortaya konabileceğim göstermiştir. Burada tatbik edilen usûl, deri ve köselelere tabiî kauçuk massettirmektir. Bu ameliye. nem köselenin dayanıklılığını arttırmakta, hem de su geçirmez bir hal aldırmaktadır.
% 50 kadar önlenmiş bulunması. Taştırmaları teşvik edici görülmüştür.
Su çekme hassasımn a-mahiyetıe
bulup çınar
terbiyesi işi, su cereyan içinde yapıl-
Balıklara düşen yeni vazifeler.
Hususi surette yetiştirilmiş olan tatlı subabklan, bugün kimya yo-liyle, tahlil ve tespiti güç olan, sıhhate muzir maddeleri maktadırlar.
Balıkların talim ve muhtelif sâfiyette ettirilen cam kürikler
maktadır. Suyun cereyanı o şeklide tanzim edilmektedir ki. saf su ve muayenesi istenen su. akarken uzunca bir mesafe karışmasın. Suyun, e-ser miktarda bile olsa, ademi sâııye-tını çeşni voliyle meydana çıkarmış olan balıklar, derhal temiz ve »af
yoksa
fakat K^n-şefle-
— Sen benim İşime karışma' diye beni azarladı; «sonra her zamanki gibi hemen arkasından yumuşadı; — Tabii söylıyeceğim! Bu kadar mühim şey söylenmez olur mu7 Benim dediğim senin bu işlere karışmaman Zaten sem çıkaracaktım odadan ama... Nedense yanımda kalmanı istedim Herifin telâşı malûm: altmış altın az para değil...
Ertesi günü akşama kadar bahama verdiğim sözü tuttum. Onun İhsanı gördüğünü bildiğim için evlerinde olduğum niüddetçe ihsanın nahn-de hu konuşmanın tesirlerini arıyordum. Fakat Ihsan oralı değildi. Yalnız hürriyet meselesinden bahsederken takındığı tavır, sözleri sabahleyin aldığı havadisle alâkalı gibi görünüyordu.
Sahihe bsna Ihsan için "O da kork ıyor.„ dediği zaman ben bu korkunun sebebini az çok biliyordum. Nihayet dayanamadım; İçimden Sa-bıhadan mı gizlıyeceğım’.,, diyerek meseleyi ona anlattım. Ben söyledikçe onun merakı artıyordu. Bana üstüste sualler sordu. İbrahim Efendinin borcu olan altmış lirayı işitince:
— Tabii, dedi. Bütün parasını öbüı ev alıyor. Daha dün yeni oda takımı almışlar!
Babamın İhsan Beye haber vermesini çok tahıl buluyordu. "AmA kendisi de elbet bilir bunu...’ diye düşündü. Onu asıl saran havadis, Kudret Beyin İstanbııla gelmesiydi.
— Demek gelecek ha! Klmbıhr ne güzel şefler almıştır. Belki de Asarı nefise dedı&ft resim, filândır. O kadar merak ediyorum ki bu adamı... Düşün, on sene Avrupada yaşamış. Tiyatrolara gitmiş, balolara gitmiş, güzel şeyler görmüş...
Düşündükçe heyecandan burun delikleri titriyordu.
— Acaba babam dediğini yapacak mı? Yani şu müzakereler biter de yol açılırsa beni Avru-pava götürecek mİ? O kadar istiyorum ki..
6/
Yazan. R. I. T»
suyun cereyan ettiği kısma kaçmafc tadırlar.
Urnklardaki muvazeneyi arttıracak araştırmalar:
Büyük uçak fabrikalarına bağlı o-lan l&boratuvarlarda. süratli filmler alarak sineklerin ve çekirgelerdi manevra kabiliyetlerini incelemektedirler. Alman bu filmlerin suratı, meselâ yüz defa ağırlaştınLp perdeye aksal Lınldıği zaman, gözden kaçan hareketler teferruatlı bir şeklide takip edilebilmektedir.
Bir Holandalı fen adamı çekirgelerin muvazene organlarını tetkik etmiş, rüzgâra karşı nasıl uçtuklarını incelemiştir. Camdan mâmul kanal içme yerleştirilmiş olan çekirgeye, muayyen süratte, sunî bir şekil* de rüzgâr estirilmiş, çekirgenin der-» hal rüzgâr istikametine dönerek saniyede muayyen sayıda kanat çırptığı tespit edilmiştir.
Rüzgâr istikameti, ve sürati değiştirildiği zaman, başının yanında Duluna n ince kıllar sayesinde çekirge bu değişikliği tâyin etmektedir.
Diğer taraftan, bir çekirgenin, rüzgâra karşı bir saat kanat ç;rptığı, aynı yerde ve irtifada kaldığı yine filmlerin incelenmesinden anlaşılmıştır. Alman bu neticelerin, uçakların t. statik muvazenesini arttım.a yolunda müsmir olacağı beklencct-lir.
üzerindeki araştır-
yere düşen su
eden uraniyum a-
Von
Choltitz’in yüzünde hafif bir beliriyor: Sıfatınız beni hiç alâkadar etmez. Bizim için ne Cezayir hükümeti. ne de De Gaulle vardır
Generalin odasında gayet gergin bir hava esiyordu. Nihayet Choltitz. Parodiye sordu:
"— Mütarekeye riayet edecek misiniz, etnıiyccek misiniz? Hem giriştiğiniz taahhütleri, yerine getirebilecek kudretiniz var mı? Adamlarınız size hakikaten itaat ediyor mu?
Parodi, cevabı verdi:
"— Kabul etmek lâzımdır kı, silâhlı halk kütlelen, normal bir ordu gibi disiplinli olamaz. Hele banliyö halkının mücadele hırsını zaptetmek çok müşkül oluyor. Ben, muhtelif gruplarla temastayım ve hepsi üze-. rinde müessir olamıyorum. Buna k rağmen, mütarekeye, her tarafta mümkün mertebe riayet ettirmek için elimden geleni yapacağıma söz veririm. Buna mukabil sizden de. işgaliniz altında bulunan resmî binalarla. gazete matbaalarına ilişmiye-ceğinıze dair teminat isterim.,, (Devamı var)
Atom nebotları
Gördüğünüz »erde Chicago Milli Atom IAboratuan atom nebatatı yetiştirmektedir. ilmi maksatlar uğruna radyoaktif hale sokulan bıı nebatat huausi tesisat aayezlnde muayyen bir derecel hararette muhafaza edilmektedir.
Sabiha bu seyahati hakikaten istiyordu. I akat ben hiç iste iniyordum. Süleyman Beyden kendi evlerinde ilk defa Sırbiatanla muahede meselesinin artık bir gün meselesi olduğunu işitince çok sevinmiştim. Sıkıntıdan kurtulacaklar, belki uc evdeki kavgalar bitecekti. Fakat biraz sonra Süleyman Bey karısının servetini tekrar ele geçirdiği zaman yapacaklarını anlatınca İçim bur-kıılmııştu.
Mahzun mahzun:.
— Bizi nasıl bırakacaksın! dedını.
Elini boynuma attı:
— Sen de gelirsin, dedi. Babam seni zaten çok seviyor, beraber gideriz.
— Ya bu sokakları, sevdiğimiz ınsanlon.,.
— Bu sokaklardan bıktım. İnsan dersen her yerde vardır. Hem yenilerini görürüz. Fena mı* Yeni yeni insanlar. Ben insanları o kadar merak ediyorum ki... Bak şimdi şu Kudret Bey; gele-cek diye bayağı sevindim. Kinıbılir nasıl adamdır?
Ben içimde mukadder gibi gördüğüm ayrılığın kederiyle önümüzdeki sokağa bakıyordum. Eve annesi görmeden girmiştik Sabiha son za inanlarda hiç kapı çalmıyor, halkasından tutarak kaldırıyordu. Boylece "Nerdeydin şimdiye kadar?., sualinden kurtuluyordu.
Lâmba ve şişe satan yahudi Isfahan maka-miyle sokağı doldurmuştu. Arkasından yoğurtçu Hüseyin in penceresini açtı. Sonra ağır adımlarla fenerci önümüzden geçti, biraz aşağıdaki havaga-zını yaktı. Sokağın karanlığı birdenbire sarsıldı. Havagazı ışığı toz halinde bir madde imiş gibi evlerin duvarlarına, pencerelerine, kaldırımlara yapıştı. Ben Sabıhanın yüzüne bakıyordum. Bana bu sokaktan, bu seslerden çok uzakta, erişemiye-cegım kadar uzaklarda gibi görünüyordu.
G8
— Biraz sonra her evin dilencisi gelir... dedi. Bıı doğru idi. Aşağı yukan hor evin sarıklı, abanı sarıklı, keçe külâhlı, fesli, derviş kıyafetli, alil veya sağlam bir iki gedikli dilencisi vardı. Bunlar bilhassa akşamüstleri gelirler, küçtlk evlerin kapısında kendilerine verilen yemekleri yerler. eğer yakında çeşme varsa sahanları yıkayıp dua ederek ayrılırlardı.
— Düşün bir kere, sade bu dilenciler insanı çıldırtır. Hele o bitmez, tükenmez dualar ı... Sızın kapıya gelen topal aşağı sokağa sapınca a-dımlarını düz«dtıv(»r.
_______ Yapma! dedim. Adamcağız bay tu, ı topal. Hiç ı» sey Ölür mu?
_______ Annemle geliyorduk. Gözümle göldüm. Adeta koşuyordu. Sade bu kadar mı ya. geçen lerde Şehzade Camiinin avlusunda yine gördüm. Çocuklar top oynuyorlardı; geçerken topa ayağıyla öyle bıı vurdu ki... Sen dünyada yapamazdın bunu! Sonra başını pencereden çıkardı; — işte konağın ihtivan geliyor.
Bu iki gözü kör bir ihtiyardı. Bütün mahalle halkı, büyükler, çocuklar hepimiz severdik. "G„ leri genzinde araya araya kadın, erkek herkese "Oğur... diye hitap edişine bayılırdık. Sabiha baş dostu idi. Nuri Bey kaç defa ona “Evinde otur, her ay gel sana para vereyim...,, demişti. Fakat o "Olmaz, onu da elimden alırla:. aç kalırım!,, diye kabul etmemişti. Çok yanık hu sesi vardı. Bizim mahalleden yalnız Yunusun Dolab İlâhisini söyliyerek geçerdi. İlâhı bitince durup dinlenir; sonra deyneğı ile etrafı araştınr, tekrar İlâhisine başlardı. (Sezdiği mahalleienn hepsinde ayrı İlâhiler okurmuş.
İş bulmak için ntırz sene evvel lslanbıııa geldiğini, bir müddet satıcılık yaptığını, sonra birdenbire deniş olup her ışı bıraktığını söyliyenler vardı. Bazıları da ‘Ne münafıktı:, bilmezsiniz:,, 69
hesap a-yere jjş-kuvveUcr
Sı/ damlaları malar:
Son tetkikler, lalarının İnfilâk
tomlan gibi etrafa dağıldığım göstermiştir. atom infılâkini iaha etraflı tâyin edebilme maksadıvle, $u damlasiyle yapılan araştırmalaı, u-zun hesaplan da intaç etmiştir, bildirildiğine göre 12,000.000 melıyesiyle su damlasının tüğü zaman maruz kaldığı meydana çıkanlımştır.
Yere düşen bir damla su bir çok parçalara avnlmaktadır. Bu ayrılma, uraniyum parçalanmasında da benzer bir şekilde vukubutayor
Hesapların ikmali için elektronik ampuller taşıyan hesap makintleri kullanılmış, samyenin milyonda .»iri kadar kısa zamanda hesaplan k-mal eden bir makine de bile, hc^ap 103 saat sürmüş, 15.000 kilo vatlık bir enerji istihlâki olmuş, ayn. hesapları di^r Adı hesap makineleri-le ynp’lm»' y it. 150 senede banal edilcbOr^-*'- j e»«YÎ9sıIm^tır.
tik bn ; rt • basit bir tecessüs gıoi görülpn b*J '•^«tırmanın, atom bombasın* i t**rir tur
E ı-«
at o-nb-mn
s-’besırıı genişletmek İçin *r »ıfak bir şürhe K-
rı!” ek peklin, ınfııâk ur -nıyum ve plütonyum kritik miktarlarının ta-havvül etti -ilmesiyle Hıroşimada pat-
latılan bombadan çok daha kuvvetli ilanlarının imâli kabil olacağından, bu kabil araştırmaların zaruri ola* cağını düşünebilmek için fazla bası* ret sahibi olmaya lüzum yoktur, na* naatin deyiz.
derdi. Bunlar. Vefanın aşağı tarafında bir fukara mahallesinde evli olmasını affetmiyenlerdl. Fakat ihtiyara buldukları kabahat, sadece kendinden genç karısından ve üvey çocuklarından yediği dayaktı. ı
— Buna da kör değil diyemezsin ya...
— Hayır, bu başka... Dur şuna bir şey vereyim!
Konsolun üstünden bir kaç metelik aldı, merdivenleri dörder dörder atlıvarak aşağıya indi. Ben pencereden ihtiyar adamla konuşmasını seyrediyorum. _ | ,
— Nasılsın baba?.. Al bakalım!
— Allah razı olsun oğul, ellenn dert görmesin... Sonra birdenbire ihtiyarın sesi değ.şti, yu» muşadı:
— Sen misin hanını kızım, Allah gönlünün muradını versin... Şu torbayı omuzuma yerleştir bakayım! Ah çok düştüm, dizlerimde tâkat kal-nadı...
Sabiha kendine mahsus sokulganlıkla körün yanına yaklaştı, torbasını düzeltu, şanosunun yakasını çekti, ihtiyar onun başını okşadı ve eli hep saçlarında, yiızü Sabıhamn başının üstünden çok uzaklara dalmış gibi İlâhisine başladı. Onu bıı halde görüp de içten geien bir ilhama inanmamak imkânsızdı.
Benim adım Dertli Dolab, Suyum akar yalap, yalap.
Haliyle daha ziyade imdadına çağırdığı sanat pensiyle konuşan bir eski zaman şairine benziyordu. Bütün mahalle halkı pencerelerde idi. Çünkü Sabiha için başka türlü İlâhı okurdu, oa bıha ilâh! bitene kadar yanında bekledi. Tanıdı-hm hiç kimse sevdiği yaşlılarla onun gibi konuşmasını bilmezdi. Bunu sonra Kudret Beyle oıan dostluklannda daha iyi gördüm. Odaya donuügü zaman gözleri yaş içinde idi.
7u
Bfcyfe 4
22 7\Tart 1050
Paris mektubu
Geçenlerde Fahrünnisa Zeyd’in Vâriste çok beğenilen resim sergisinden sonra, bu ay ressamlarımızdan Bilim de «on resimlerini küçük bir sergide göstermeye muvaffak olmuştur. Muvaffak olmuştur diyorum, çünkü Parisln yüzlerce sergisi, binlerce ressamı arasında bir sergi yeri bulmak Öyle kolay işlerden değildir.
Selim bu sergide 1949-50 de yaptığı 25 kadar resimle 49 dan Önce çizdiği birçok tualler teşhir etmektedir.
Figüratif non-figürAtlf dâvası Türk ressamlarının da benimsedikleri bir dâvadır. Resim tabiatta mevcut bir şeyi mi aksettirmeli, yoksa ressam kendi İç Aleminde ynşıyan renk ve şekilleri hiç bir müşahhas ifade aramadan. mücerret bir çizgi ve renk ahengi içinde mİ canlandırmalı? Parlsteki ressamlarımız arasında Avni Arbaş gibi müşahhas İfadeden ayrılmayanlar olduğu halde, ekseriyeti, yeni mücerret resim yolunu tutmuştur.
Selimin resimlen İstanbul, Kant, Cervantes, Bergson, AzAde 1950. Yasemin gibi isimler taşıdıkları halde, tamamıyla mücerret bir ilhamın mahsulleridir. Çoğu zengin bir renk koni-
pozisyonu üzerinde birbirini dikine kesen veya kavisler şeklinde resmi dolaşan siyah çizgilerden ibarettir. Arka plAnı teşkil eden renk kompozisyonunda sarı, yeşil veya koyu kırmızı gibi bir renk hâkimdir. Bu rengin muhtelif nüansları, beyaz veyg gümüşi ile karışmaları resimlere derinlik vermeye, seyirciyi dakikalarca bir resmin Önünde durdurmaya muvaffak oluyor. Binblr elmas, taş ve camın parıldadığı bir peri masalı dünyasına girmiş gibi oluyorsunuz, dalmak, daha derine dalmak, o renklerle oynamak istiyorsunuz. Sizi alıp götürmek için hazan resimde bir pencere, bir merdiven açıhveriyor.
Selim siyah şakuli çizgilerin hâkim olduğu 40-50 resimlerinde en kuvvetli renk İfadesine vardığı halde, bir formül bulmuş, onu tatbik eder his-sini veriyor. Tabii bundan bir yokna-saklık doğmamasına imkân yok. Fakat renklerde araştırıcı bir ruhu var. Formüllerden kurtulup. İçinde bilhassa renk nüansları ile yaşiyan hayal dünyasına daha belirli şekiller vermeye muvaffak olursa, öyle zannediyorum ki. Selim sanatım tam gerçekleştirmek fırsatını bulur.
Ayşe NÜN
Pakistandan notlar
İran Şahının Pakistanda iken Türk talebeleri iltifatları
Şerefine verilen bir ziyafet esnasında arkadaşımızla konuşan Şah, İslâm Birliği hakkındaki fikirlerini açıkladı
Paktetana seyahat eden Türk talebe kafilesinde bulunan arkadaşımız GUlseren Gönenç, Ankaraya dönmüş bulunmaktadır. G. Gönenç, bize bu seyahati hakkında ilk yazısını gönderdi. Bu enteresan röportajı okuyucularımıza takdim ediyoruz:
Bütün Karaşi’yi yerinden oynatan İran Şahının tekrar avdeti üzerine, o gece Pakistan - İran Kültür Cemiyeti, Majeste Şehinşah şerefine Slnd valisinin evinde büyük bir ziyafet tertip etmişti. Bu ziyafete Paklstanda bulunan Türk heyetinden altı kişi davetli idi. Kafile reisi Danyal Bcdizln refakatinde beş kız bu davete gidebildik. Valinin evi ve bahçesi baştan aşağı elektriklerle donanmıştı. Bahçenin iki tarafında bandolar, valsler ve hafif marşlar çalıyordu. Şehinşah devletin ileri gelenleriyle yemek ye-’digi evden, kendini bahçede bekliyen yüzlerce seçkin PakistanlInın ve diplomatların arasına karışmak üzere dışarı çıktı. Şah, büfeyi açtığı sırada pek yakınlarında bulunuyordum ve dönerlerken eskiden tanıdıfım Sind valisi beni kendilerine takdim tedim. denek orada yazmayı teklif ettiler. Protokol» pek bağlı olan PakistanlIların ve İranlIların hayret ve şaşkınlığı arasında kendileri ile beraber yerlerine gittim. Bana eski yazılan okursanız ona göre imza atayım dedi. Yeni neslin çorunun eski harfleri okuyanıa-dıklanm söylediğim halde biraz ÜU-mas yaptı ve hem yeni hem de eski yazı ile iki imza attı Bunun üzerine kendilerine gazeteci olduğumu ve bazı sualler sormak istediğimi söyledim. Derhal bunların siyasi olup olmıyaca-gmı sordu. Suallerin tamamen şahsi olacağını bildirdim.
İlk olarak İslâm Birliğini nasıl karşılayacaklannı ve bu mesele hakkında ne düşündüklerini sordum. Bana şu cevabı verdiler. “İslâm devletlerin bir araya toplanması iyi bir şey olabilir. Fakat her şeyden evvel bu bağın ekonomik olması ye-rtndedir. İlk düşünülecek şeyler herhalde iktisadi münasebetleri sıklaştırmaktır. Ancak bundan sonra bu şekilde bir birleşme üzerinde düşünmek muvafıktır. Karaşide toplanmış olan Ekonomik İslâm devletleri konferansı buna bir başlangıç sayılabilir.”
Bunun üzerine kendilerinin Türki-yeyl ne zaman şereflendireceklerini öğrenmek istedim;
“Babam Türklyeyl ziyaret etmişti. Onun ziyareti iade edilmeden ben nasıl gelebilirim? Eğer siz İrana ge-
lirseniz ben de memnuniyetle en yakın zamanda Türklyeye gelirim” dedikten sonra, gelecek sene böyle bir talebe grupunu İrana davet ettiler.»
Amerikada nasıl vakit geçirdiklerini sordum ve İslâm Alemindeki ziyaretlerinin ilkini neden Paktstana yaptıklarım merak ettiğimi söyledim. Buna, PakistanlI kardeşlerimizi kıskandığımızı ilâve ettim.
Majeste Şah şöyle dediler:
“Anıerikada çok iyi vakit geçirdim. İlk önce Paklstana gelişimin sebebi gayet basit. Çünkü Pakistan hükümeti beni davet etti. Türk grupu-nun Paklstanda herhalde çok güzel günler geçirmiş olduğunu tahmin e-derim" diyerek gecenin en uzun konuşmasını benimle yapmış oldu. Ellerinde imza defterleri ile kalabalık bir davetli kütlesinin Şahın etrafını alması üzerine teşekkür ederek ayrıldım.


S 8 N E »:



y
JEAN
CRAIN
Propaganda hilelerine başvurmıyarak, kendi kendine meşhur olabilmiştir
Avrupada pek tanınmamış, fakat halihazırda Hollywood'u fethetmekle meşgul bir komedi artisti vardır: Margio. öldüren Günah gibi, filmler çevirerek, Amerikan halkının birinci derecede sevgilisi olan bu artist Jeanne Crain'dir. Yegâne rakipleri Betty Groble ve Esthor VViillama olan Jeanne Craln-ln kendine hâs bir şahsiyeti, ve insana yavaş yavaş tesir eden bir cazibesi vardır. Bilhassa yumuşak başlılığı ve zurlf halleri etrafına birçok hayran toplamaktadır. Üstelik, yakında Oscar’a da knvuşacnk» zira Elia Kazan'ın ölmez eseri Pinky’nin baş rolünü oynuyor.
Hiç bir zaman propaganda hilelerine başvurmayarak kendi kendine meşhur olan Ho!)ywood'un bu mütevazı artisti şimdiki mevkiini eido «dinciye kadar acaba jıe gibi güçlüklerle karşılaştı? Sevimli artistin husus! hayatına bir gözatsak.
1925 senesinin 25 mayısında Cah-forniada Baraton’de doğdu. 6 aylık iken babası Los Angolos’de bir liseye hoca tayin edildi. Bu yüzden Jeanne Crain’in çocukluğu ve genç kızlığı Los An gel es’t e geçmiştir.
15 yaşında iken, mektepteki sahne muvaffakiyetlerinin tesiri altında artist olmıya karar verdi. Fakat doğrusunu söylemek lâzım gelirse, resme karşı çok İstidadı olan Jeanne aktris mi yoksa artist mİ olacağına dair karar verirken bir hayli tereddüt etti.
1940 da modellik ederek ilk dolarlarım kazandı. Çok geçmeden, bu yüzden 1941 senesi Mlss Long Beach’i oldu. Sonra 1942 nln Camcra Girl Unvanını kazandı. Fakat bir yandan
da boş durmuyor, bir başlangıç rolü bulmak ümidiyle stüdyoları geziyordu.
Orson Wcllcs herkesten evvel
KUM ENGİNİ
mağmum çevirirle» işaret e-oldu. Çn-adadı.
Yazan : Beyfeddln Orhan ÇAĞDAŞ
eskiden
valisi beni
etti. Kendisinden İmza is-Memnuniyetle kabul e-oturdukları yere gidip
Milletlerarası Güreş Kongresine Rusya katıldı
Stockholm, 21 (Ap) — Burada yapılan Greko-romen Avrupa güreş şampiyonasının açılış merasimine birisi kadın olan Rus delegasyonu da katılmıştır.
Dün, Sovyet Büyük Elçiliği, İsveç Güreş Federasyonuna bir mektup göndererek, güreş müsabakaları ile muvazi olarak yapılacak olan Milletlerarası Güreş Kongresine Rus delegelerinin de iştirak edeceklerini bildirmiştir. Mektup, Kongrenin açılmasından beş dakika evvel gelmiştir.
Fransız Villeman, Kübalı boksörü mağlûp etti Montreal, 21 A.A. (Afp) — Dün Montreal’de yapılan milletlerarası boks maçlarında orta sıklet Fransız Robert Villeman. Kübalı Kld Gav rilam'ı sayı hesabiyle mağlûp etmiştir.
Jeanne Crain'İ keşfettiği için övünse haklıdır. Bir gün R.K.O stüdyosunun lokantasında arkadoşlariyle yemek yiyen Jeanne Crnin bitişik masadaki Orson Wellea‘ln nazarı dikkatini cel-bettl. İki gün sonra “Muhteşem Am-bersonlar” adlı filmin baş kadın rolü İçin tecrübe sahneleri çevirmeğe başladı. Fakat henüz 16 yaşında idi ve İlk defa sinema objektifinin karşısına çıkıyordu, bu yüzden tecrübeler neticesiz kaldı.
Craln ailesinin bir dostu, Max Reinhardt tiyatrosunun sahne ter-tibatçısı idi, kendi trupuna Jeanne Crain’İ de aldıracağına dair aileye söz verdi. Fakat bir çok uğraşmalardan sonra adamcağız Jeanne’i sadece bir listeye yazdırabtldl. Ve günün oı-rinde Jeanne, tiyatronun “hâkimı ’nın önüne çıktığı zaman. adam “çok genç" diyerek onu kabul etmedi.
Jsanne Craln kendisini alması için direktöre ricaya gittiği esnada, Max Reinhardt’ın karısı Hel£nc Thiming, kendisinin de içinde rol aldığı Bir adada İki kişi” adlı komedide genç kıza İlci rol verdi. Bu roller Jeanne Crain’e HollyWoo(Fun kapılarını açtı. Sahneye çıktığından bir hafta sonra 20th. Century Fox'la beş senelik bir kontrat imzaladı. Sonra kendi gibi bir müptedl olan June Haver'le “Home İn Indiana”yı çevirdi. Ve muvaffak olarak, yeni hayatına ferle başladı,
Jeanne Craln'in kirpikleri son
reccde uzundur. Winged Victory’yl çevirirken rejisör kendisine “küçük hanım, takma kirpiklerinizi lütfen çıkarın” demesi üzerine Jeanne Craln güiümslyerek: “Maatteessüf çıkara-mıyucağım, zira kendi kirpiklerlm-dir” diye cevap vermiştir.
31 aralık 1945 te mühendis Paul Birknıanhı evlendi. 1917 ocak ayında ilk oğlunu, 1949 ocak ayında kinci oğlunu doğurdu.
Jeanne Crnin fevkalade güzel sızca konuşur. O derecede Icı
zaman kendisini Fransız zanneden-
VAKİT, öğloyo yaklaşıyordu. Gök yüzü baştan başa sarardı. Fakat; derinliklerinde gittikçe kırmızılaşan bir alev kaynıyordu. Güneşin nerede olduğu belli değildi. Sahra yolcuları, gözlerine ve yüzlerine mataralarından bu «erpmedlkço semaya başlarını kaldıramazlar, Fakat; mlhmaa darlar, «anki çölün ateşleşmış insanlarıdır. Her zaman, > tizlerini güneşe doğru ve kadit elleriyle vakti derler. Bu sefer do Öy1o
kon devesinden kumlara Ancak; vakti İşaret etmedi. Dutu-doğrusu bu vakitsiz konaklaydı* mızın BObebl hemen anlaşumadı. Yalnız: develerden develere gıZİİ bir korkuyu haber verir gibi yavaş, alçak, fakat «eri bir fısılda-yış yürüdü. Bu ümitsiz ufuklar ( çlnde en uzak tehlikeler, her an on büyük vo en yakın kasırgalar kadar yolcuları sarsar ve düşün dürür. Mihmandar İbo, büyük bir şey zuhur etmedikçe devesini durdurmaz.
Siyah, kuzgun! renkte on üçer, on dörder yaşlarında kılavuz çocukları da develerden İndiler:
— Savtıl âli!.. Savtıl Ali!..
Diye bağrışmaya başladılar. De veslnln gölgesinde iyice gizlenmiş olan âelmann yaklaştım. O. benim taaccübümü farketmiş olacak ki. gözlerini semâya kaldırarak:
— Savtıl âli!
Dedi. Korka korka yanına çök tüm. Şehirde ehemmiyetini hiç nazari İtibara almadığım bu Arap u. şaftın bozuk türkçeslnden anbya-bllecegim kelimelerden bir teselli arıyordum:
— Savtıl Al! nedir?
Dedim. Dikkat ettim, çölün n. hnyctslz ufuklarında uzayıp giden bu sese şimdi dümbelek sesleri ve İsmini bilmediğim deve bağrışın» andıran bir çok şeyler de ıştiraa ötmeye başlamıştı. Solman, hâla sualimi cevaplandırmamıgtı. Neleı düşünüyor, neler hissediyordum, bilmiyorum. Yalnız; koşuşan kervan mensuplarının eşyaları indirdiklerini ve develeri, yekdiğerleri etrafında bir halka şeklinde topla dıklarını görüyordum. Biraz sonra, bir işaretle bizler de bu halkanın içersine davet edildik. Ken'an, deminki o uzun kervan, kızgın kum çölleri üzerinde nâdir tesadüf edi len dikenli, yaban! çalılar gibi küçük bir öbek teşkil etti. Herkes, öğrenmeye cesaret edemediği ou âfet hakkında bir şeyler sorma dan mütevekkllâne beklemeye başladı.
Bir Arap, elindeki toprak bir çanakla birer birer develere »u dağıttı. Biz beyaz yolcular, bir damla su İçin çathyan dudaklarımızla. Arabın develere uzattığı tasa yalvararak bakıyorduk. Dikkat çitim, develer «u içerken bütün kervar. mnnııuplurı, ağızlan köpük ».inde olduğu halde, göz bile çevirmedi ler.
Yakın bir tehlike İle karşı kar ştya olduğumuz anlaşılıyordu. Fa kat: bu “Savtıl âli” no idi? Niçin herkes vo hattâ şu ehemmiyetsiz uşak bile beni korkutmaktan geı durmuyordu? Bu Bükün ncJen Develer. n( den vakitsiz «u içllloı ? Niçin biz aralarına girdik? Bütüı. bu sualler zihnimi kurcalarkeıı, Solman ağır ve mütenakkimano.
— Kasırga geliyor!
Dedi. Sonra, güneşin bulunouğı tarafa doğru gözlerini dikerek »r ligle bir noktayı gösterdi:
— Siz görmezsiniz! dedi. ırilnc gin üç kulaç şarkında hâsıl olan kabarcıklar, İşte biz kervanc.laru. en büyük endişesidir. Eğer, devam iı bir rüzgâr gelmezse bu seyahat ten ehven kurtuluruz!.,
O sözlerini bitirmişti kİ, u£uh iyice sarardı. Nasıl oldu bilinmez, kumlarda bir kaynayış, dikenlerde bir çırpınış hâsıl oldu. Uzaktan kasırganın ağır, fakat korkun^ gürültüleri duyulmaya başladı. Çöl, artık kararmıştı. Kumlar, bulut bulut yükselerek gökyüzünün derinliklerine doğru uçuyordu.*Eü tün başlara kasırganın ağırlı^, çökmüştü. Gitgide dehşet salan bir rüzgârla, götlere ys kum tanelerinin girmesinden mütevellit, yahu» da bu manzaranın verdiği korku/ la yaş düşmüş... Yavaş yavaş ya n imiz a yaklaştığını duyduğumun kulak yırtıcı sesler arasına develerin acıklı böğürmeleri kanşıyo», herkes, kendi dibinde saklanmak için bir yer arıyordu. Kum. sel gibi üstümüzden geçiyordu. Kasırga bütün şiddetiyle çölü yerinden oy n atıyordu.
♦♦
Nndon sonra gözlerimizi biı kuu* enginine açtık. Seksen dokuz kişi olan mevcudumuzdan kalan on dokuz kişi, kırk bir deveden Kalan on dört deveye taksim edilerek ha zırlandık, ölen çöl kazazedelerine ve develere tören yaptıktan »oma yola doğrulduk.
Kervan şimdi, ne sıcajhn ve ne do kasırganın tesiriyle değil, orada bıraktıklarının hüznü içinde yavaş ve yorgun kum engininde ileı llyordu.
çok
za-
de-
Resimde 194H seneni en güzel filin mükâfatını kuzanım Luırmcv (hldır Jlr Anna Nenglc'i görüyoruz. Laurenco Ollvlor’yo bu mükâfatı kazandıran “Hamlet’’ filmi İdi. “Park Laıie’de Bahar” filmi do Annn Nraglo‘1 zafere ulaştırmıştı. 1950 seneni film mükâfatı hakkında bir çok rivayetler vardır. Bunlardan bir taneni Orsan Welle«, Joaoph Cotteıı ve Alida Valll'nln çevirdikleri “Tho thlrd man” (8 üncü Adam) İsimli fllııı hakkındadır. Alida Valil 21 şubat 1950 de Franaatla İkinci defa olarak en muvaffak olan yabancı artint mükâfatını kazanmıştır. “Üçüncü A(lam”la 3 iincü bir mükâfat kazanırsa sinema âleminde bir rekor kıracak.»
da 1-
ıran-
uzun
ler oldu. Buna da sebep babasının fransızca hocası olması ıdı Da..s müziği hariç olmak üzere klâsik müziği modern müziğe tercih etmektedir. Afrikayı tanımağı çok ister. Her gece 11 saat uyku uyur. Yumurtadan nefret eder. Sevdiği artistler in-grıd Bcrgman ve Grcgory Peck dir.
SJR.
3 numaralı bilmecemizde hediye kazananlar
22 şubat 1950 tarihli bilmecemizde tane kuşun yerini doğru bulanlar
— - —
Kısa sinema haberleri
Ar That Forsyte Woman: Bu film John Galsvvarüıv’nin “The Forsyte Sağa” isimli klâsik kitabından alınmıştır. Greer Garson “Mrs. Miniver”den sonra, en büyük rolünü bu filmde ojmuyor. İrene rolünü canlandıran Greer Garson incelik, nezaket ve güzelliğin bir timsalidir. Halbuki Errol FJynn soğuk ve dürüşt Soamea rolünde insanı hayrete düşürüyor. Güzel, renkli bir dram olan bu film A-nıcrikada bir şaheser olarak kabul edilmiştir. VValter ridgeon’la Robert Young da filmde rol almaktadırlar.
★ Van Heflin, Callfornia’da Los Angeles Üniversitesinde çalışmalarına başlamıştır. Söylendiğine göre, sinemayı terketmemektedir; niyeti doktora iç^n çalışmaktır.
4
arasında ad çekme suretiyle birinciliği alarak 3 ay süre ile parasız “Yeni İstanbul” gazetesi kazanan:
1 — Bayan Hale Badur. Hanınıoğ-lu sok. Şirin aL 95/5 kat 5. Şişli
Sıra ile birer kitap kazananlar:
2
3
4
5
6
7
8
0
10
11
— Bay l'lyas May da. Vecihibey İlkokulu 2-A öğrencilerinden Bandırma.
— Nücva Alaca, Ethernet. Cad. Fınn sok. No. 6, Erenköy
— Sevinç Karaman, Gazipaşa İlkokulu sınıf 4, No. 300 Antakya - Hatay.
— Bayan Melâhat Yeniaydın, Yıldız Yeni Posta cad. No. 13/2, Beşiktaş.
— Bay Meriç Gürler. Sarar O-kulu öğrencilerinden sınıf 2-A Ankara.
— Ersan Teze). Galatasaray M seai 1-A (574), Ortaköy.
— Bayan Neclâ Düveni), Çekif ge Kükürtlü karşısı, Bursa.
— Aysu Arat, Şair Fitnat No. 28, Lâleli
— Tülin Kutay, Bilezikçl No. 208. Şişlik
— özen Akçur. Kızılçulluk Enstitüsü Öğretmeni
Turhan eliyle, Buca - İzmir.
— Faruk özdemir, 45 inci Birinci İstiklâl Okulu 5-B öğrencilerinden» Taksim
— İsmail Sadun, 31 ağustos sok. No, 12, Kadıköy.
— Haşan özaker, Alaybeyi 1689 Sok. No. 9, Karşıyaka-lzmlr.
— Hamdi Uslu, Çukur Ahmetliye mah. Çukur sok. No. 62 Adapazarı
No.lu bümecemlzin neticeleri 5
nisan 1950 çarşamba günü ilân edilecektir. Hediyeler adreslere yollanır.
sok.
sok.
kazularunrzdun Om)
1 — Cenup
2 — Bir çeşit çorba
3 Kat
4 — Oeml rulonu
6 — Yanlışlıkla
6 — Aydınlanmak
7-1 .»ilk
8 — Büyük bir Ulûm Alimi.
Dt’NKÜ BULMACANIN HALLİ
1 — Ataman
2 — Kamara
3 _ Refik*
4 — Farazi
6 — Nazari
0 — İtiraz
7 — Hayıül
8 — İlkyaz
9 — Sayacı
10 — Kesici.
— 52 —
Yoksul — Olabilir ki o sırada çıkan gazetelerde bunları okumuşumdur Lâkin Paııa orası? Her gün işlenen bir sürü cinayetin çetelesini tutamazdım kİ... Tanımadığım ı damlan bıçakhyacaklar diye uykuyu kendime haram edemezdim ya? Aman, reis be», insaf buyur!
Reis — Susun! Hayâsızlığınızdan İğrendim. Arz üzerinde dokuz yüz sene unıür güldüm. fakat ben senin kadar şonf bir mahlûka rastlamadım! Muhakemene biraz sonra devam edeceğim, hele şu mide bulantım geçsin! Geçinceye kadar başka maznunlarla meşgul olayım. *
Böyle diyen Mctüşaleh, Yoksulun yanındaki XI. Louls kıyafetine girmiş serseriye döndü, sordu:
Reis — İsminiz? Ne iş yapardınız?
Serseri — Banabe... Köpekleri kırpar dım.
Reis — Yaları! Anlaşılan yalan bulaşıcı bir hastalık. Sen de mi hakiki mesleğini lıraf etmek istemiyorsun? Keyfine! Bizce çoktan malûm.
Serseri — ... Doğrusu bıı, reis bey,,, be.ı... Reis — İş anlaşıldı, şu mahlûkların hepsi de hüviyetlerini gizlemeyi önceden kararlaştırmış. Böyle plânlar bana tesir etmez, haberiniz olsun! “Defter-l âınal,, de kimler olduğunuz bir bir yazılı. Dessas, Icezzub, yüzlü, Cenabı Halclca karşı namaz, sahtekârlığa kalkışmış heriflersiniz! Icenılesindu de bin hile düşünürdünüz.
Serseri — Hiç do doğru değil
reis bey. Ben hiç bir vakit ikiyüzlülük etmedim. Araaıra, eskimiş, çökmüş dua lakcmıo-lerini de doldurduğum olmuştur ama...
Reis — Doldurma? Bu dıı nc biçim şey? Eğer dua iskemleni kendi ellerinle doldurup tamir ettiğini ileri sürerek mahkeme huzurunda itibar kazanmak arzusunda isen boşuna zahmet! Bunları bırak du babonı nasıl yakandan attığını anlat!
Serseri — Babam mı? Aman, reis bey, onu yakadan atan ben değilim. O işi yapan babamdır; götürüp beni “Babasız Çocuklar Yurduna” alan kendisi!
Reis — Evrak arasında XII. Chanes^n ığlunu “Babasız Çocuklar Yurdu,, na attığı-
iki niyazla Dua is
bunlar,
-
MUHARRİRİ
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
KIYAMET GUNU
ne dair bir kayıt yok. Hep yalan! Israr etmi-yelim. Az sonra konuşuruz.
Neron kılığına girmiş olan serseriye «u* tap elti:
Reis — Tabii siz de hakikî isminizi söylemek niyetinde değilsiniz?
Serseri — Niçin söylemiyeyim, elendim? Adım Izidor Fııgas... Kimseye fenalık etmedim, gizli kapaklı bir iş görmedim ki aagiıya-’imi-
Reis — öyle! Doğru! Sirk yerine sineklere yapılan İşkenceyi seyre gidiyordun. Sirk oyunlarını pek severdin, değil mi?
Serseri — Sirk mi? Evet, zamanında ar cambazhanesi oyunlarına bayılırdım. Lâkin, mangır tutmadığım için orada bir işe girmiştim. Af buyurun, bu ış pek de kibarca hır şey değildi... At gübrelerini toplardım.
Reis — Elverir, yeter! Adaleti aldatmaya kalkışma, kanlı katil herif! Hıristiyanlar katliâm edilirken sen soytarılıkla meşguldü!^ dalkavuklarının önünde saz çalıyor, şarkı okuyordun!
Serseri — Saz çalmak, şarkı oknma(( kusur mudur, reis bey. Ne yapayım, bir lokma ekmek için bunu yaptım, seyyar şarkıcılık an ettim. Ama hırisllyanların katliâmı dediğiniz şeyi anlamadım. Eğer bundan kasdlniz klllso Önünde sadaka istediğimi anlatmaksa o başka. Sadaka İstemekle hıristiyanlaı a fenalık ettiğimi bilmiyordum. Ktllsedeklleı iyi insanlardı, çıkarken de iyi para veriyorlardı. Hoş, bazı bazı kalp para sürenler do olmuyordu diyemem!
Reis — Hah. her iş bitti, şimdi de beşeriyetin en iğrenç nünmnosi Neron hıristlyaniara karşı muhabbet beslediğini İddia edecek!
Serseri — Benim adım Neron değil ki... Ha, şimdi kafama dank dedi. Zaten düşünüp duruyordum: “Reis bey de neler söylüyor?,, Anlaşıldı, mesele... Siz, beni, bana elbisesini veren Bay Neron sanıyorsunuz.
Yoksul — Tamam! Budur bu! Ben de re) sin amiral, mamiral saçmalarına alcı» erdin:-mcmiştlm. Beni de, elbisesini değiştiren, ba çıma tftcını koyan adanı yerine koydu
Başka bir serseri — Aynı şey bana du oldu. Hani, şapkasına encik boncuk şeyler dizmiş bir herif vardı. Elbisemi onunla değiştirmiştim; reis beni o sanıyor.
Reis — Susun! Hep bir ağızdan konuşu nıız diye kim size müsaade etti! Anlıyalım, bakalım: Mahkemeyi şaşırtmak maksauiyıo bulduğunuz bu yeni desisenin künhü neymiş? Haberiniz olsun: Zaten suçlarınız ağır... Büsbütün ağırlaştırıyorsunuz.
Yoksul — Peki ama, reis be>, deıdiınızl anlstmıyacak mıyız? Dâva başından kuytu» ğuna kadar yanlış tutturulmuş. Sebebi de eb blsoleri değiştirmek. Ben önce işin içinde bir iş var diye şüphelenmiştirn, zaten. Fakat no yapayım, İsa Efendimiz emir buyurunca nasıl olur da kafa tutabilirdim. “Siz benim kar deşlerımsinlz; ben sîzdenim,, demişti. Bizden olunca mesele başkalaşır; loncamıza girmiş arkadaşın hatırını sayarım» elbette!
Reis — Yeter! Yeter! Kurtuluruz diye bir de “O,, nun ulvi ismini murdar ağzınıza almayınız! Cinayetlerinize bir de mukaddesata tecavüz suçu katmayınız! Bir kelime daha işltmlyoylm! Yeter!
Yoksul — Doğruyu la söyliyemiyeccU miyiz, reis efendi...
(Tam bıı sırada nuıhkcme kapısı birden
bire ardına kadar açıldı, içeriye giren Mikâil ile bir müfreze melek-jandarma hakiki Neron ile hempalarını çevirdi.)
Mikâil — (Gür sesle) Habersiz girişimizden dolayı af finizi dilerim, muhterem reis hazretleri. Bu adamlar doğruyu söylüyorlar. Biçareler melûn bir suikaste uğradılar. Asıl mücrimler şunlardır!
’ (Serseri ve dilenci kıyafetine girmiş (u-lekârlan İşaret odivordtı).
Reis — Bu da ne demek, melekler ulusu Mikâil? İzah ediniz!
Mikâil — Edeyim: Sizin ilâhı adaleUnUi şaşırtmak için şimdi burada hazır bulunan şu kötü kırallar ve kötü zenginler menfur Oiı tûbiyeye başvurarak mükellef libaslarını karşınızdaki maznun İskemlelerinde oturan zavallı suçsuzların palasparelerlyle değiştirdiler; niyetleri gayri meşru şekilde Cennel’e girmek! 1.
Rota — Bütün bu işler bana çok karışık, çok karanlık görünüyor. (Hakiki kırallarlu zenginlere hitap ederek) Yaklaşınız! Melek-Mllıs Kuvvetleri Komutanı Mikâil Hazretleri tarafından aleyhinize vâki olan ithamı «çıttı ntz. Kendinizi müdafaa için ne diyeceksiniz ı
Kötü kırallar ve kötü zenginler (Bir ağızlan) — İhlâli hakikat! Büyük melek bu ta kim İsnatlarla aldatıldı. Kendilerine Cennet-i-âlâ nıev’ııt olan gerçek fakirler ve sal yürekli insanlar bitleriz, Nitekim hepimizin uüfus cüzdanları ile hüviyet varakaları yanımızda-dır. Aldatıldıklarını iddia edenler vesikalarını göstersinler, bakalım! Adalet isteriz! Adalet istiyoruz!
Yoksul — Yüz, surat, yok heriflerde, bel Hey, sıska, bucur! Söyle bir daha: Sen, ben miyim? Ben, son misin?
Reis — Susalını, susalım, yahu! Ne denildiği işitilmiyor! Mesele pek nazikleşti. Karşımda yalan söyllyon iki grup var ama mücrim hangisi? Kördüğümü ancak Hâkim Sü ‘.oyman Peygamber çözebilir. Kendisini çağırmak İstiyorum. Malûm ya, o ne karışık dâ vaları hal ve fasletmiştir.
Yoksul — Zahmet buyurmayın, reis be>. Şimdi görürsünüz. (IX. Charles'* döneıek) Mademki iddiana göre sen, bensin, ben de «en, söyle reis beye: Dünya yüzünde bulunurken zanaatın ne idi ?
(Devamı var)


12
13
14
15
» 4
Köy Reşat
Hicrî 1950 Rumî
C. Ahir MART Mart
3 22 9
1369 Çarşamba 1366
VAKİT VASATİ EZANI
Güneş 6.00 U.aS
12.21 >.59
İkindi 15.48
Akşam 1S.2S 12.
Yatsı 1J .54 1.31
İmsAk 4.23 lü.01
SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTAN8UL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ : FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yarı İşlerini fiilen idare eden : Mithat PERİN
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
22 Mart 1950
YEN t î S T A N 6 U L
Sayfa 5
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Yakıt ve enerji durumumuz
Yazan : Sadreddin Enver
Kısa haberler
»(
1 1 EMLEKETİMİZDE kömüı ve /y| petrol istihlâki muntazaman artmaktadır. Zaman zaman bir ıstırap konusu olarak karşımıza çıkan yakıt darlığı, hakikatle memleketimizin gerek sanayi gelişmesinin, gerekse kültür seviyemizin yükselmesinin açık hır ölçüsüdür. Daha İkinci Cihan Savaşma takaddüm e-den yıllarda pek mahdut olarak istihsal ettiğimiz taş kömürlerini dahilde sarfedeeek yer bulamaz da. dış piyasalarda dev rakiplerimizle boy ölçüşmeye çalışır, maliyetinden çok aşağı fiyatlarla hariçte müstehlik arardık. Bu suretle Zonguldak Havzamızın istihsal ettiği taş kömürlerinden İç piyasanın belğ edemeyip harice sattığımız miktar bazı yıllar 750,000 tona kadar çıktığı olmuştur.
Zonguldak kömür havzamızın istihsali — İkinci Dünya Savaşının yarattığı bütün zorluklara rağmen — muntazam ve bilâ Aram artmıştır. Buna karşı iç piyasalarımızın vakit ve enerji ihtiyacı da daha fazla artmaktadır. Havzada yapılan. yıllardır hazırlanan amen&j-man plânları, Marshall yardımları istikbalin iç istihlâki aksatmadan karşılıyabilmek imkânlarını sağlamak içindir.
Şimdi memleketimizin yakıt ve e-nerji istihlâkinin seyrin! aşağıki rakamların belâgatinde görelim:
/ç piyasalarımızda satılan tas kömürü
Yıllar Ton
% artış
1933 843.862 100
1949 2.522.042 299
Tukarki rakamlar ıç piyasamıza satılan miktar olup Zonguldak nav-zamızm istihsal için ve fabrikalaı unda sarfettiği kömürler yukarki rakamların içine dahil değildir ve görülüyor ki çok kısa bir devrede memleketimizin taş kömürü istihlâki üç milli olmuştur. Bu da memleket kalkınmasının ifadesi bakımından kü-çümsenmiyecek bir nispettir. Vanaa muasır medeni memleketlerle adam başına düşen kömür sarfiyatını hesaplar ve karşılaştırırsak bugünkü durum da bizi tatmin «demez.
Akaryakıt ithalâtımız genel olaıatf ”2,4” misli çoğalmıştır. Buna rağmen durumumuzu dünya ile ölçersek akaryakıt sarfiyatımızın seviyesi pek düşüktür.
Dünya petrol istihlâki ise 1938 de *•293.7 milyon” tondan 1948 de ”486,4 milyon” tona çıkmıştır. Artış °%65” tir.
İkinci Cihan Savaşından sonra artış msbeti kayda değer önem arzet-mektedir.
Memleketimizin akaryakıt sarfiyat artışı her yerden üstün bir seyir göstermektedir. Bu hâdise de yurdumuzun kalkınmasında ve kültür seviyesinde bir miyar olarak kabul edilebilir. Yalnız akaryakıt ihtiyacımız İçin dış piyasalara ödediğimiz ve bilhassa gelecekteki istihlâk artışı da göz-önünde tutulursa ödiyeceğimiz döviz küçümsenemiyecek kadar kabarık hattâ muazzam bir yekûn tutmaktadır.
Enerji kaynağı olarak taş ve linyit kömürü havzalarına sahip hulu-nuyoruz. İstihsalimizi istihlâk seviyemize göre ayarlıyabilmemiz daima mümkündür. Akaryakıt ihtiyacına gelince; Raman Dağında petrol madeni bulmakla tabiatın büyük lûtfu-nu temin ettik. Yurt ekonomisi, refahı ve geleceği için çok önemli o-lan bu hâzinemizden — gün geçirmeden — faydalanmak mili! varlığımıza dayanan bir borç olduğu tereddüt kabul etmiyen bir hakikattir.
Enerji konumuzdan bahsederken kısaca memleket elektrik istihsal rakamlarına da bir göz atadım.
Elektrik istihsalimiz
"rakamlar Uç sıfır ilâvesiyle okunacaktır,,
1939 1918
Şehir santrallerinde 209.823 837.U2
Endüstri „ 143.490 33b.o67
Yekûn... 338.313 676.989
sa
Memleketimizin 1949 yılı ıç pıya-istihlâkinin . muhtelif şubelerde
takribi sarfiyat nispetleri şöyledir;
Yukarki artışa rağmen Türkiyenin umumi elektrik istihsal ve istihlâkinin diğer memleketlere nazaran çok düşük olduğu ilâve edilmiştir. Elektrik istihsalimizde muhtelif ham madde cinslerinin nisbetleri de aşağıdaki şekilde bir gelişme göstermiştir:
1939 194b
Demiryolları 3u, 8
Demir sanayii 18,5
Muhtelif endüstri lo,3
Elektrik ve havağari 12,4
Vapur ihrakıyelerı 15,9
Diğet vakit 4,1
Taş kömürü 82.8 73.1
Linyit kömürü 3,6 14.—
Akaryakıt 8.— o,3
Su kuvveti 3.2 4.o
Odun vesalrft 2.4 2,—
100.C
Linyit kömürü de yakıt ve enerji kaynağı olarak yurt ekonomisinde
son
yıllarda
önemli
bir yer almaya
başlamıştır. 1925 yılında Türkiyenin umumi linyit istihsali 4.610 ton iken artışı bilhassa İkinci Cihan Sava.-j.na takaddüm eden 1938 den itibaren a-şağıkı rakamların aeynndt görüleceği üzere büyük bir gelişme göstermiştir.
Türkiyenin linyit
Yıllar Ton
1938 145.706
1949 920.000
istihsali
% artış
100
631
Akaryakıtı dış piyasalardan teaa-rik etmemize rağmen istihlâkimiz e-aaslı bir ölçüde — tahıl kendi çapı-
mızda mütalâa etmek şartiyle— çoğalmıştır, Son on yıldaki muhtelif cins akaryakıt ithalimizin miktarı şeyledir: 1938 de 199,473 ton ve 1949 da 490.450 ton.
100.— 100,—
Linyit kömürlerinin elektrik istihsalimizde son yıllarda daha geniş ölçüde pay alması sevinç verici bir durum olmakla beraber bu hissenin daha da çoğalması temenniye değer on keyfiyettir,
Yukarki rakamların dikkati çeken bir noktası da su kuvvetlerimizden kâfi derecede istifade etmediğin.izdir. Su kuvvetlerimizden geniş ölçüde elektrik istihsaline haşla inamız ve faydalanmamızın memleket endüstrisinde yepyeni ve önemli bir gelişme Bağlıyacağı mutlaktır. Son yıllarda dikkatle üzerinde durulan *»u mühim konu üzerinde siki ve metod-lu çalışmalar ile etüdler sona enn«ç-dir. Bu etüdler tatbik sahasına geçirilirse başıboş olarak nehirlerimizden akarak israf edilen, zaman zaman yaylâ ve tarlalarımıza yayılarak tehlikeler yaratan hıı beyaz kuvvet diğer enerji kaynaklarımızın yaıdım-cısı ve belki de en verimli takibi o-1 ocaktır.
İnglltcredc çinko fiyatları yükseliyor
★ Londra. (Reuter - Hubus!) — A-merlkada Doğu St. Louis’de çinko fiyatlarının libre başına bir çeyrek sent artarak 10 sente yükselmesi üzerine, Brltanvada da yerli çinko fiyatı ton başına 2 sterimglık bir yüksek m e kaydederek 87 pound 10 şilinge kadar yükselmiştir. Fiyatların bu fırlayışı maden mahfillerinde zaten beklenmekteydi. Fakat bir çok tacirler böyle bir hâdiseyi av sonundan evvel tahmin etmiyorlardı.
Çinko fiyatlarında bu yükselişin neticesi olarak, çeşitli çinko oksit fiyatları da yükselmiştir. Fiyatlar aşağıda gösterildiği gibidir:
Beyaz oksit: "fob” ton 86 P. 15 Sh.den 88 P. 10 Sh.e. Yeşil oksit: • fob” ton 85 P. 15 Sh.den 87 P. 10 Sh.e, Kırmızı oksit ”fobM ton 84 P. 5 Sh. den 86 P.a.
Birleşik Amerikada kahve fiyatları müstakar
★ Wa8hington, ı Reuter - Hususi) — Büyük Atlantik ve Pasifik çay kumpanyasının kahve divizyonu ve Amerikan Kahve Şirketinin Re-iai Francla M. Kıırtz kahve fiyatlarını tetkik eden Gülette’in komitesine şunları söylemiştir: •'Eğer talep 1949 senesinde olduğu gibi veya ona yakın bir derecede devam ederse, kahve fiyatları bir seneden fazla bir müddet oynı veya aşağı yukarı bugünkü seviyede kalacaktır.,,
Diğer taraftan. M. Kurtz ıın ilâve ettiğine göre şirketin, son iki yıl zarfında ton başına safi kazancı 1.05 sent idi.
Kahvenin istikbalde ne hal alaca-ğını münakaşa ederken, M. Kurt/, komiteye şöyle demiştir: "Bu senenin eylül ve ekim aylarında Brezilyada iyi mahsul durumu o-lurss, piyasanın temmuz 1951 den evel zayıflıyacağı beklenebilir. Elde olan mevcut kahve miktarına gelince, kâfi gelebilir fakat Brezilyada 1951-52 mahsulü alınıncaya kadar biraz darlık hissedilebi-ltr.H
Amsterdam tütün satışları
★ Amsterdam (Reuter - Hususî) — 24 mart cuma günü burada yapr lacak olan tütün satışı için, 2,616 balya Cava ve 182 balya Sumal-ra tütünü aızedilecektlr. Bu miktardan 1.718 balyası Cava tütün mahsulünün 1919 ve 1948 senelerinde elde edilen kısmını ihtiva e-diyor. Geri kalan Cava ve 182 balya Sunmtra tütünü Jakartadaki müstahsillerin Merkezi Satış Teşkilâtı vasıtasiyle arzedilmiş bulunan eski mahsuldendir.
( aııada, buğday ekim sahasını daraltıyor
ir Chicago (Reuter Hususi) — Winnipeg’dcn bildirildiğine göıe, Kanada Ziraat Bakam verdiği oır nutukla bu yıl buğday ekim sahasının 3 milyon dönüm daraltılıp, buğday yerine arpa ve yulaf e Kümesi icap ettiğini söylemiştir.
Almanya - Amerika ticaret görüşmeleri
ir Stuttgaıt 21, A A. ıAfp) — Al-manyadaki Amerikan Yüksek Komiserliği İktisadi işlor Direktörü R. Hanes, hâlen yapılmakla olan Alman - İngiliz müzakereleri biter bitmez Stutlgart’ta bir Alman - Amerikan ticaret anlaşması akdine mâtuf görüşmelere ballanacağını bildirmiştir.
Hancs'e göre. Alman Amerikan ticaret anlaşması muhtemel olarak 300 milyon dolar tutarında eşyanın mübadelesini derpiş u-decektir.
Nebatî yağ istihsali ve ticareti
Harpten evvel ve sonraki vaziyete bir bakış
GEÇEN Asırda Avrupada büyük mikyasta yetiştirilen haşhâş, şalgam, ayçiçeği ve kolza gibi yağ verici nebatlar, harbin arifesinde terkedilmiş bulunuyordu. Meselâ kolza bir aralık 170.000 hektarlık bir saha IşgAİ etmekteydi. Fakat son zamanlarda Asya istihsalin başına geçerek, 1936-1938 de Çin 25 milyon, Hindistan 10 milyon kental çıkardı.
Kolza istihsaline Avrupada 1940 dan itibaren tekrar başlandı. Tamamen terkedilmeye yüztutnnış olan haşhaş da o sıralarda sanayi ihtiyaçları bakımından görülen lüzum üzerine tekrar canlanmıştır. Ayçiçeği de ayni şekilde yeni bir İtibara mazhar oldu.
Yine harpten önce Arjantin, keten tohumu istihsalinde -15 milyon kentalle - başta geliyordu. Hindistan 4. Birleşik Devletler 2, Uruguay 1 milyon kental çıkarmakta idiler.
Fakat 1938 tarihinde en mühim mevkii işgal eden yağlı nebat zeytindi. Meselâ 1936 da İspanyanın 2 milyon hektarlık zeytinliği vardı: Her sene pek büyük ölçüde değişen istihsal 1934 de 3 milyon, 1936 da 4 milyon kentali bulmuştu. Ortalama olarak senede 2 milyon kental veren İtalya, ikinci gelmektedir.
Yunanistanla Portekizln İstihsali senede bir milyon kental elrafında-dır.
Zeytin istihsalinin Avrupa dışı sahaları Fransız Şimal Afrıkası ile Ya-kınşArktır, Tunus eyAİeti 1939 da 300,000 keatal çıkarmıştı. Yakmşar-km en büyük zeytin ülkesi Türkiye olup vasati senelik istihsali 600,000 kentaldir
Zeytinyağının başlıca müşterileri balık konservesi yapan memleketlerdir. Meselâ Ingiltercnin talobl 100,000, Birleşik Devletlerlnki 500 ilâ 600,000 kental raddelerinde idi.
Araşit yağı :
Araşit denilen yer fıstığı bilhassa tropik iklimlerin mahsulüdür istihsalin başında Hindistan (36 milyon kental), ondan sonra Çin (26 milyon kental) gelmektedirler (1936 istatistikleri). Endonezya ile ^ançıırya 2 İlâ 3 milyon kental çıkarmaktadırlar.
Afrika 1937 de 16 milyon kental vermiştir; Birleşik Devletlerin istihsali ise 6 milyon kental etrafında.
Araşit ticareti, nebati yağlar ticaretinin en mühlmmidir. Araşit yağı ihracatının hemen hemen tamamı -zeytin yağı gibi - Avrupaya tevcih edilir.
Pamuk yağı :
Ytlz.de 13 I1A 16 nispetinde yag la-çıyan pamuk tohumu bilhassa, dünyanın en büyük pamuk bölgcBİ olan Birleşik Devletlerin güney kısmında bulunur. Amerika, 1988 de, dünya istihsalinin beşte ikisini teşkil etmek üzere 48 milyon kental çıkarmıştır. Asyanın en büyük müstahsilleri olan Hindistan ve Çin yılda yirmişer milyon kadar verirler.
Türkiye istihsali 1 milyondan fazladır. Afrikada ise Mısır başta gelU yor (7 milyon kental). Güney Ame-rlkada ise Brezilya (vine 1938 rakamlarına göre) 10 milyon kentale yakın istihsal etmiştir.
Pamuk yağı dünya ticaretini, başta Mısır olmak Üzere Afrika besle-
mektedir. İhracatı bilhassa lnğiltâre, Almanya. Danimarka ve Japonya çekiyor.
Hurmo yağı :
Hurma yağının dünya İstihsali beş milyon kental etrafında olup bunun 2,600,000 kentali Afrikadan, 2 milyön 400,000 kentali de Malezya ile Endo-nezyadan çıkar.
Soya yağı :
Aslında sıcak memleketler nebatı olan yağlı fasulye, yani Soya gıda bakımından birinci derecede ehemmiyeti haizdir. Şimdi mutedil iklimlerde de günden güne gelişen bir nispette yetiştirilmektedir. Soya veren 12 milyon hektarlık sahanın on buçuk milyonu Asyada bulunuyordu. Dünya istihsal yekûnu 130 milyon kental olup bunun 60 milyonunu Çin çıkarmaktadır. Mançuko 1938 de 43 milyon, Kore 5 milyon, Japonya 4 milyon, Felemenk Hindistanı 3 milyon vermişlerdir. Soyanın en büyük ihracatçısı Mançuko, başlıca müşterileri de Almanya İle Japonya olmuştur (1938).
Ayçiçeği yağı :
1939 dan sonraki vaziyet:
Harp esnasında, başta ayçiçeği İle kolza gelmek üzere yağlı nebat yetiştirmek hususunda AvrupalIlar büyük bir gayret aarfettiler. Netice, hele Almanyada ve Avrupanın gü-ney-doğusunda epey memnuniyet verici oldu.
Kanadanın giriştiği teşebbüsler mühim miktarda nebati yağ istlhsa-lino imkân verdi. Keten tohumu yetiştiren sahalar 1943 senesine kadar genişledi ise de hububat talebinin artması üzerine bu işe ara verildi. İhracat yapamıyan Arjantin keten tohumu ziraatini tahdit edip ayçiçeğini geliştirdi. Bununla beraber Arjantin, İstihsali hâlâ artmakta olan keten tohumunu ihraç edemediği için yakıt olarak kullanmaktadır.
Muharebe, nebatt yağ İstihsaline Japonların işgal etmedikleri bölgelerde bile Ciddi surette sekte vermiştir. Vaktiyle büyük miktarda pamuk tohumu ve tohum posası ihraç eden Mısır, harbin vücude getirdiği zaruretlere uyarak pamuk ziraatine ayrılmış toprakların bir çoğunda doğrudan doğruya istihlâk edilir maddeler istihsaline koyuldu. Bugün pamuk istihsali yeniden gelişmeye başlamışsa da Mısırın elinde pamuk tohumu bakımından İstihsal fazlalığı bulunmamakta olup kendi ihtiyacını Sudandan temin etmektedir.
Kopra yağı :
SeylAn Atlasında kopra, harp zamanında bile yetiştirilmiş ve arttı-rılmiş fakat ondan sonra kuraklık yüzünden azalmaya yüz tutmuştur. Endonezya. Malezya ile işgalden kurtulan Asya bölgeleri, Japon İşgali zamanında tamamen duran ihracata yeniden başlamış bulunuyorlar.
Harp bittikten sonra Birleşik Devletler, Kanada ve Avrupa memleketlerinin ihracatı bilhassa soya, araşld-ayçiçeği, hurma ağacı yağlan üzerinde teksif edilmiştir. Bu hususta neşredilen resmi istatistiklere göre ihracı en çok azalmış olan maddeler, gıda olarak kullanılan mayi halindeki yağlardır.
Milletlerarası serbest ithalât rejimi
Çok taraflı tediye sistemine doğru...
On dokuzların dış ticaret umum müdürleri Pariste toplanıyor
Dış Ticaret Dairesi Başkanı dün uçakla Parise hareket etti
Marshall yardımından faydalanan on dokuz milletin kendi aralarında ticareti serbestçe geliştirmek yolundaki çalışmalara devam olunmaktadır. Bilindiği gibi bu sahada mütekabil kolaylıklar düşünülürken, her memleketin on sekizlerden yapacağı ithalâtın serbest bırakılması ışı başta mütalâa edilmişti. Önceleri, tir yıl evvelki ithalâtın umumiyeti ürerinde yüzde elli nispetinde bir kısmını Herbest bırakmak bahis mevzuu olurken, geçenlerde Pariste toplanan 19 memleketin Bakanlar konferansı bu nispeti %60 a kadar çıkarmıştı.
Ancak, rolü bir prensip koymaktan İbaret olan Bakanlar toplantısında her memleket bazı ihtirazi kayıtlar ileri sürmüş ve bunların görüşülüp halline bir komite memur edilmişti. Son Bakanlar konferansında memleketimizi temsil etmiş olan Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak Tütk görüşünü anlatmıştı.
On sekiz memleketle karşılıklı anlaşmaları olan her memleketin, bu serbest ithal rejimine girdiği takdirde mer’l anlaşmaları dahilinde tediyede bulunmak zorunda kalırsa, döviz imkânları bakımından bu vecibeyi yerine getiremeyip altın vermek vaziyetine düşeceği, artık bütün konferans muhitlnce anlaşılmış bir ke>-
İşsizlik ve işsizlikle mücadele
Prof. îsaac, dün bir konferans verdi
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi ordinaryüs profesörlerinden Dr. Alfred Îsaac tarafından, içtimai siyaset konferansları serisinden "işsizlik ve işsizlikle mücadele” mevzulu bir konferans verilmiştir.
Profesör bu konferansında ilk olarak işsizliğin tarihçesinden ve nasıl meydana geldiğinden kısaca bahsettikten sonra, yine işsizliğin mahiyetiyle sebeplerini etraflı bir surette 1-zah etmiştir. Bu suretle işsizliğin sebeplerinin. işçinin şahsiyetine bağlı olan ve olmayan olmak Üzere başlıca iki grupta toplanabileceğini ifade etmiştir, İşçinin şahsiyetine bağlı o-lan sebeplerden İş kabiliyet!, çalışma isteksizliği ve hususiyle meslek seçimi meselesi zikredilmiştir, işçinin şahsiyetine bağlı olmayım sebeplere gelince, konferansta bilhassa bünye değişiklikleriyle konjonktür ve mevsim temevvüçlerine etraflıca temas edilmiştir. Ayrıca grevler, lokavtlar gibi meselelerle; emek piyasalarının orgnTnize edilmesi hususu da nazarı dikkate alınmıştır.
Konferansın ikinci esas kısmı ise işsizlikle mücadele konusuna tahsis edilmişti. Evvelâ işsizliğin neticeleriyle mücadeleden bahsedilmiş ve bu hususta muhtelif tarihlerde tatbik e-dllmlş olan tedbirler ayrı ayrı incelenmiştir. Şehrin imarını ele almak veya buna hız vermek gibi tedbirler bu kabilden addedilmiştir. İşsizlere yapılabilecek bütün yardım nevilerinden başka İşsizliğe karşı sigorta hususundu da izahat verilmiştir.
Bilâhare, işsizliğin sebeplerini ön-
fiyettir, Bu sebeple şimdi karşılıklı anlaşmalar dışında tediye bakımından çok taraflı bir sistemin zarureti Kabul edilmekte ve ona göre çalışmalara hususi yardımlar da derpiş olunarak İstikamet verilmekte ve böylcce yüzde altmışa varacak milletlerarası mütekabil ithalât serbestini plânı gerçekleştirilmek istenilmektedir.
Bu mevzular üzerinde çalışmakta olan Paristeki komite on dokuz menv leketin dış ticaretini İdare eden yüksek memurları bir araya toplamak ve yazışma ile halledilmesi müşkül olan bu çetin meseleyi, salâhiyeti! ve mesul kimseleri bizzat bir araya getirerek neticelendirmek kararına varmış ve ayın 22 siyle 24 ü arasında bavlıyacak bir kaç günlük bir teknik komite toplantısı tertiplemiştir. Bu toplantıda ayrıca gümrük i esimlerinin indirilmesi mevzuu da görüşülebilecektir.
Memleketimiz adına toplantıya katılacak olan Dış Ticaret Dairesi Reisi Munis Faik Ozansoy dün öğle tayyaresiyle Ankaradan Yeşilköye gelmiş ve akşm üstü ayni meydandan doğru Parise hareket etmiştir.
Toplantıları müteakip ayın sonundan önce Dış.Ticaret Reisinin memlekete avdeti mukarrerdir.
Amerika, halı gumrugunu indirdi
Halıcılarımızın dikkat edeceği noktalar var
\Vashington Ticaret Ataşeliğimizden Ticaret Odasına gelen bir yazıda Amerikanın halı ithalâtını herhangi bir ayırıcı muameleye tâbi tutmadığı, tahdit mevzuu bahis olmadığı bildirilmiş, makine halısı hariç her türlü elle ve tezgâhlı Türk halılarının Amerikada revaçta olduğu ilâve edilmiştir. Ataşelik halılarımıza Amerika gümrüklerinde tatbik edilmekte olan kıymet üzerinden rr45 vergi nispetini bu defa %23,5 a indirmiş ve ayak murabbaına alınan 50 sent de 15 sente indirilmiştir. Ataşeliğe göre Amerika ile daha geniş halı satışı yapmak mümkündür. Bunu veınnı İçin halılarımızı beğendirmek, Türk desenlerini aynen muhafaza etmek, taklitçiliğe kaçmamak şarttıı.
leyicl ve bertaraf edici tedbirlerden olmak üzere bilhassa meslek seçimi yollarının ıslaha muhtaç olduğu belirtilmiştir. Muayyen bazı mesleklerin tercih edilerek diğerlerinin ihmal e-dilmesinin çok fena neticeler doğurabileceği kanaati izhar edilmiştir. îş ve işçi bulma kurumlarının da mükemmelleştirilmesi lâzım geldiği ileri sürülmüştür. Kriz zamanlarında, bilhassa giyecek ve yiyecek gibi hayati ihtiyaçları karşılayan branşları, kredi vermek suretiyle kalkındırmak icap ettiği söylenmiştir. İktisadi inkişafın geri kaldığı birçok memleketlerde muhtelif bakımlardan yapılacak yardımlar vasıtasiyle yeni İş sahaları açılabileceği ifade edilmiştir.
21/111/1950 Sah
Borsâiarda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
İstanbul
Eski kur
Buğun
Bugün
58/60
Altınlaı
MUdıır«K
Londra Borsası
Trabzon Ticaret Borsası
Şirket Tahvilleri
D.Y Tertip
Bradford Piyasası
En yukarı
Şirket Hisse Senetleri
Zürich Borsası (Serbest)
Eskişehir Ticaret Borsası
İsviçre Frangı
İskenderiye Borsası
Ecnebi Tahviller
(•) Gününde JBorsada muıunelesıteacll edilmemiş tahvilât ve eshamın arz vo taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
aarlal etri.M Akala Akala Akala yeril
Eııkl
Kapanış
viümuş Ur Flitin
Keten tohumu (Tonu=Stoxllng) Bombay ..............m.»......
Kalküta .............«...
îer hatifti Hlndlatan ........
Nnhııtl Ynftlar .
Zeytinyağı (E.E. tenokoll) SııaaniYHki (Raf. t^nakell) Ayçiçeği (Rafine çıplak) Fındık yıriu (Çıplak>
İstanbul Borsası
T. C. Ziraat Banlaıaı Anadolu
Pamuk (KantansTaU&n .....
Aahmouni Kıta clyaflı F/G Kurnak Uaun elyafh F/G
Adana :
Ticaret Boraaaında muhtelit kantede* • pamuklar üzerine az muamele olmuştu*, Tüccar, Sümerbank'ın pamuk mubayaa.-tını beklemektedir.
Ticaret Boraaaında fındık fıatleu aağlâm durumunu muhafaza etmektedir. Yağlı tohumlar grupunda kefen tohumu ve ay Çiçeği tohumu piyasası tekrar canlanmıştır. Alıcıların dı^ memleKoUeı için mal topladığından bahsedilmektedir. Bundan başka zeytin yaynım muhtelif kaliteleri üzerine az miktarda İş olmuş tur.
Kambiyo ve Esham Bortraaında fh-ulı dcvM lahvtllrrine karşı İateJcIeı na raretliydi, fakat bnrsada satıcıdan zıya de alıcı vardı. Altın piyaaaaı ise gene dur gündür. Ortada alıcı görünmemektedir. Yalnız külçe üzerine iş olmuştur.
İzmir:
Müdahale mübayaamnın tam bir şe kilde yapılamaması dolayıaıyle çekııdek-■iz kuru üzüm fiatleri süratle gerilemekte devam etmektedir. İncirin durumunda düne nazaran bir değişiklik yoktur, ooı şada pamuk sakin durumunu muhafızı etmektedir. Pamuk yağı piyasasındaki gevşeklik davam ediyor. Bugün boraade pamuk çekirdeği üzerine muamele olma miğtır.
MUmoa. »enet.
Durumu
Türk Lirası ...
Dolar .........
SUrling .......
Fransız Frangı
Buğday yumuşak ♦•••••s Buğday aart .......
Arp* ..............
M|sır Kredi fonMye 1003 | 172,
Hu bıı ün t»
Buğday yumuşak (Tüo.) Öuftdav yumuşak (Ofisin),. Arpa Yemlik (dökme) .... M mı-. (Sari) çuvalı ........
Fasulye tombul ......
FhbuIvii Çalı sert ........
Kuşycıni ..............
Mercimek kırmıaı Ic cıı Mercimek yeşil (Eoklşshlr)
Nohut nntııi'i.l .....«.,.• • .i,.
Gümüş, Platin
Külçe terli (ir
Külçe Degu*»a.
Cumhuriyet ...
Reşat .......
Hamil .......
Gulden ......
Ingüıs ......
Fransız kok ...
NapvHon III tevlçre ....
Bugün
Ur*
1033 Ergani ..•«••••••«» 1U3H Ikramlyeil ......
Milli Müdafaa i ........
1011 Demiryolu rv ...
1941 Demiryolu V ...... 1/2 1940 Ikrnmlyaü «...
Dlftorlerl
IIHJ Demiryolu VI e eeeest Kalkınme
ı» orta uevnnt iç İthal malı saeeeaaaa Ekstra iri İç İthal malı ........
Kuru ürüm (Llbresl=Sent) ettşsa Thompson çelclrdekals seçme Keten tohumu (Bu5CİI=:Do)ar)... Minneapotls ......................
Kalay (Llbres!=Sent) .........
Levha-taneko (100 libre dolar)
t nftlı tohumlar ı Ayçiçeği tohumu ........
Ketentohumu ............
Kendlrtohumu ...........
Suuam (Bandırma) ........
Yer fıstığı kabuklu
ıiuftdar ((Buşell=Sent) •e«aeeseee«e Bert Kış mahsulü No. 2 ... Kırmışı No. 2 ...
Pamuk Mlddling (Libreal=Sent)
Mart .............................
M a.yıe • eeeaaaseeeeeeaeeaeeeetsaee eeaaaa rommuş eeeşeoeooeoeoeeeeeweeeoew
Ekim • • ••>*••••• •••eeeoeeooeoes im ae o
Tiftik (Libresl=8ent) .......-
Toksflfj No. 1 .............
Fındık (Llbresl=Sont) ••eeaeeesasa
Kabuklu yerli İri •••••eooaeoeeaeeee
I.........
u eooeeo
HL.........
razı I..........
(1........
la ı as l •efeşi
|t I ......
glvaS-Ersuruna I. .. .. U.-VII.
Demiryolu I..........
II.....
.. Ul...........
I......
II. ....
(H.......
IV......
T. C, Merkez 8ankas> ... Türkiye îş Bankası ...... Türk Tlcarot Bankası ...... Aralan ÇlmonU ............
Şark Dcftlrmoncllik ......
MIHI Reasürans ........
Dt»lcunıı> llnm Maddeleriı
Tiftik (ana mal) .............
Tiftik (Natlirel) ............
Yapak Anadolu (Kırkım)
Ihım deriler ı
Slğıı salamura (kasap) id Keçi tuşlu kuru kilosu...,, Koyun hava kurusu kilosu
Kııru Meyvalar ı
Fındık (kabuklu sivri) ...
Fındık (İç tombul) .......
Ceviz (kabukhı)
Ccvlı (îç natlirel) ......
üzüm çekirdckau No.V tnclr A
.. B
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Pamukyağı (rafine) ... Pamuk çekirdeği •eesşesş
Açılış Kapanış
ı Bterllng 7. M.— 7.91.—
100 Dolar 280.50 241. —
100 Fr. Frangı... O.SO U.M)
100 İsviçre Fr... tH.()3.- 64.03
İUÜ Bolç. Fr 5.60. - Ö.60
100 İsveç Kr.... M 1250 61.125li
100 Florin T3.HM. ili 73.68 40
IOQ Liret 044 12S 0.44.12k
100 Drahmi 0.01 *76 0.01876
109 Eacoudos 9,7300 9.7.390
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1. 1M/1M l(n
Pamuk Akala (I. 150 152 150'155
Pnmuk Akala ITT 141 152 140'152
Pamuk makine parlağı 145.- 150.—
FINPTKl a) ^>50 randımanlı kabuklu tombul •2 — 81.—
b) Iç «ıra kontrollü ... 174.— lTâ—
130.- 13İ.—
27.60 2T.50
s.- 6.-
17.25 16,70
23.25 23.60
8.- . 36.25
Tiftik İyi msl (LibreM=Pent) — 34.—Norn
te Sıra malı •( .. «m — 30.—
Tün Anadolu . ••• 30/21 30/21
• 9 Trakya ,» îâ^ı 19/21 .»
22 Mart 1050

Sayfa 8

VtfMİ İSTAHLI ATI Uf SI
1
TUTUM BANKASI T.A.0
GÖZ HEKİMİ
Mimar
havi nıüs*
cv birlikte
60736.
İ5 ~nk
t K R A M İ V E L E
i
T.L.
T.L,
T.L.
T.L.
aded ad od aded adet!
1000
500
100
50
cniş bahçesi, uztım bağı ve meyva agaçıarı
3 büyük salonlu ve1 sair teferruattan başka çamaşırlığı, odası ve deposu bulu-odalı ve sair tefcrrüatı
Ankarada : Lstanbulda ;
R :
1
•> •r
20
20
1950
edecektir
Dr. Murad Rami AYDIN
Beyoğlu Parmakkapı, İmam sokağı No. 2 Tel: 41553
(TAPULAM
1
MWM
L DIESEL
Almanyanın meşhur Dizel motörü fabrikası
Motoren-Wer^e Monnlıeim i A. 6.
t


BU HAYIRLI BİLETLE. . DENEYİNİ!

t

Kinyanm ilk su geçmez ve kendilgindcn saalleri. Btıgiık şehirlerde ve meşhur saatçilerde seri t lir.
fakında Clirkiyegc gelecekli
MUNTU'1 eoux 1.A JiNtvt


DEMOKRAT PARTİ
ISSA PİVAfiffOSV ? MAYISTA eSKİÜVOA

Ü
KURU OT VEYA SAMAN ALINACAK
Ereğli Kömürleri işletmesi
Genel Müdürlüğünden :
KapaJı zarfla 200 ton kuru ot veya saman alınacaktır. Şartname: Zonguldak ta:
Ereğli Kömürleri İşletmesi Ticaret Grup Müdürlüğünden.
Etlbank Genel Müdürlüğünden, Etibank İstanbul Şubesi Müdürlüğünden alınabilir. | j -
Eksiltme 5-4-1950 çarşamba günü saat 16 da yapılacağından teklif ve teminatları havi zarfların en geç ihale günü saat 15 e kadar işletmemiz Başkâtipliğine verilmiş olması lâzımdır.
Eksiltmeye gireceklerin istiyecekleri bedelin % 7,5 ğu nispetinde teminat akçesi vermeleri şarttır.
100 tona kadar yapılan teklifler kabul edilir.
Postada vukubulacak gecikmeler nazarı itibara alınmaz.
İşletme idaresi ihaleyi dilediğine kısmen veya tamamen yapıp yapmamakta serbesttir. (3243)


A

ZAYİ — Nüfus cüzdanımı kaybettim. Yenisini çıkartacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Fındıklı Odun-kömür deposu 28; 1340 do-
ğumlu Cemal Dlnçer
ZAYİ — Kuruçaydan aldığım nüfus cüzdanımı kaybettim. Yenisini çıkartacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Erzincan İliç kazasından 329 doğumlu Mustafa oğlu Süleyman Işık


BAS.Dİ$. NEZLE.ADALE.SİNİR ROMATİZMA ve butun ağrılara karşı —- 6(W€3WAŞE ALINABİLİR. ———_
”BtRTAŞ” Birleşik Endüstri ve Ticaret Türk Anonim Şirketi İdare Meclisinden :
13 mart 1950 tarihinde fevkalâde surette toplanan Şirketimiz hissedarlar umumi heyetince ittihaz edilen karara tevfikan Şirketin sermayesi 1.000 Türk lirası itibari kıymetli 300 adet yem hisse senedi ihracı suretiyle 500.000 Türk lirasından 800.000 Türe lirasına iblâğ edilmiştir.
Hissedarlarımızdan hor beş hisse senedine sahip olanın yeni hisselerden Üç tanesini satın almaca rüçban hakkı vardır. Bu haklarım işbu Uân tarihinden itibaren iki hafta zarfında Şirketin Gala ta d a eski Şarap iskelesi sokağında Kuto Hanında 13/17 numaralı merkezine müracaat ederek yeni hisse senetlerini iştira hususunda kullanmaları esas mukavelenin 16 ve Ticaret Kanununun 394 maddesine tevfikan Hân olunur.
Bu tarihten sonra veya hissedarlardan rüçban hakkını ku* lanmıyacaklanın bildirenlerin hisseleri müracaat edcc?k >laı diğer hissedarlara satılabilecektir.
5-1 000 BEYGİR KÜVVEIIHOE
> I
DİZEL- ALTERNATÖR GRUPLARI
TÜRKİYE UMUM MÜMESSİLLİĞİ:
TAYLAN - ETKER, GALATA, TAHİR HAN 31 33
Telgraf adresi : TAYLANETKE Telefon : 41044
KfiLAMISTA SATILIK
Temiz muhit, lâtif hava, yaz kış oturmağa müsait, Kala-mışın tramvay caddesinde, iskeleye ve bilhassa denize çok yakın en güzel yerinde, 80 metre cepheli, dört tarafı duvarla muhat, 7 dönümltik arazi dahilinde, asırlık çam korusu, ıhlamur ve sair yetişmiş büyük ağaçlığı, iyi tanzim edilmiş havuzlu ve çiçekli geniş bahçesi, üzüm* bağı ve meyva ağaçlan bulunan, 8 odalı. : ayrıca münferit mütbağı, nan bir KÖŞK ile gene 3 takil bir EV satılıktır.
Dikkat: Aynı arazi dahilinde bulunan köşk ve satılmaktadır.
Müracaat: Kalamış caddesi No. 26. Telefon:
İstanbul Ajansı
Büyük Postane Meydanı.
Muhzırbaşı Sokak 5 Tel: 29702
Vadesize • % hesaplarına
Merkezi
Galata
Bankalar Cad. 48 Tel: İ4668
4,5 ve vadeliye daha fazla F A I Z getiren
3 NİSAN 1950 ye kadar yatırılmış bulunan
50 LİRA 1 kura numarasiyle
9 NİSAN
Keşidesine
İzmir Şubesi
Izmıı
Kemaleddın Uao Tel: .3710 tasarruf her
İŞLERİ İÇİN MEMUR ALINACAK)
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden:
1 — Ankara merkez ve ilçelerine bağlı köylerde tapulama
işlerinde çalıştırılmak üzere kadastro teknisyeni ve yardımcısı alınacaktır. •
Teknisyenlerin yüksek bir mektepten veya liseden ve yardımcılarının da ortaokuldan mezun olmaları ve askerliklerini yapmış bulunmaları şarttır. Hukuk mezunları imtihansız alınacak ve diğer istekliler müsabakaya tâbi tutulacaktır.
2 — Teknisyenlere köylerde çalışıldığı günlerde barem kanununa göre alabilecekleri maaşlarına ilâveten 4.5 lira ve yardımcılara 3 er lira yevmiye ile ayrıca elbise ve ayakkabı da verilecektir.
3 — Lise ve ortaokul mezunları, 3. hukuk mezunları bir ay-hk kursa tâbi tutulacaklardır.
4 — Müsabaka sınavı Ankarada Genel Müdürlükte İstanbul ve tzmlrde Grup Tapu Sicil Müdürlüklerinde 25 3.1950 tarihinde yapılacaktır.
5 — isteklilerin dilekçe ve tahsil belgeleriyle ve memurin
kanununun 4 üncü maddesinde yazılı sair vesikalarla birlikte Ankarada Genel Müdürlüğe İstanbul ve İzmirde Grup tapu sicil müdürlüklerine müracaatları. (3345)



Eıı güzel ilânlar
&

hazırlanır
M Ü
BLGL5 AÇIK ULAN MlZELEB İSTANBUL
Atatürk İnkılâp Müzesi: 14-17.
Topkapı Sarayı: (Tclf. 21090)
13.30 - 17.
Ayssofya (TeLf. 21730) 10-lb Arkeoloji: 13-16.
Ehkl Sark Eserleri Şubesi: (Telf. 21S82) 10-12.
Belediye Mi|ze«l: 10-12, U-17.
Tevflk Fikret Aıljan Müzesi: 10-12. 14-17.
İZMİR
Arkeoloji Müzesi iTelf.
9-12. 12 30-17
TİYATROLAR
AN BUL
«EHİR TİTATKULAR11
DRAM KISMI: 20.30 da KATİL
KOMEDİ KISMI: 20,ûo Ca K.ımn-lar Terzihanesi.
MTTAMMEK KAKACA OFEKE-
Tî: Gece 20.30 da Osman Blkcs.
YENİ SES OPERETİ 20.45 le Evvel Zaman İçinde.
TAKSİM BELEDİYE VAVYUNUı (Telf. 62904, ParİBİl Çantöz Roae Avril.
KONAK PAVİYOMJ: Her ak-
C&m, Yunan Şantözü ZOZO.
ANKARA
BCyVk TİYATKO (10370; Temsil Yoktur.
KtÇtK TİYATRO (11169) lu de 1 — Dünya Göziylc. 2 — filo car.
İZMİR
eEHLK TİYATROSU ı Oyuncu (Komedi^.
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERSEY
17.00 Dumlupm&r (İsken lerunaN
18.— Antalya (Imroza.ı
20— Konva (Bandırmam*
S I N
E M A
BEYOĞLU CİHETİ
AKIN (607181 1 — Kara Bahtım 2 — Vahşi Kuvvet.
ATLAS (40835) Güzel Dost.
ALKAZAK (42562) 1 KlZli Şeytanlar. 2 — İki Cingöz CaBUB-lar/ı Karşı.
An (41394) Zafere Doğru.
ELHAMHA (43595) Vatan Kurtaran AeIhü.
İPEK (44289j Kanlı Altın.
LALE (43595) Vatan Kurtaran Aslan.
MELEK (10868) Genç Kız Kalbi. SLARE: Aşk Adası.
SARAY (11659) Kadın Cellâdı.
er ATFA I( K (8.3143) Uçuruma
Doğru,
SÜMER (42851) Şehzade Azmi Suare: Gaip Kadın.
SARK (40380) Üvey Baba (yerli).
SIK (43726) 1 — Kanlı Prens. ’ -Ruaty Polis Hafivesi.
TAKSİM (43191) Bir Fırtına Göçesi.
TAN: 1 — Para Hırsı, 2 — Tatlı Belâlar (renkli).
TENİ (84137) 1 Güzeller Revüsü
2 - Rüya Gibi Geçti
t4NAL (49306) 1 - Felâket Inclel 2 — Yeşil Yunua Sokağı
YILDIZ (42847) Ahret Yolcuları
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 - Kanunsuz Sokak 2 — Tehlikeli Karnı
AYSU (21917) 1 — latlklâl Fedaileri. 2 — Aşk Cehennemi
AZAK (23542) 1 - Beş Parmaklı Canavar. 2 — Esir Kız.
ÇEMBERLİTAS (22513) Ölünciye Kadar Şeninim «
i EKAH: uçuruma uogro
HALK (21994) 1 — Saltanatlar Deviren Gözde. 2 — Kaldırım Kuşları.
İSTANBUL (22367) I — Harrov Kumarbazı. 2 — Sahte Melek.
KISMET (21904) 1 — Vurun Kahpeye. 2 — Kör oğlu.
.MARMARA (23860) 1 — Yeni Güneş, 2 — Sen Benimaln.
MİLLİ (22962) 1 — Kanunsuz Sokak. 2 — Tenilkeli Karar.
TURAN (22127) 1 - Bea »atma kİı Canavar. 2 — Earr Kız.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Dişi Şeytan. 2 — Yılmayan Aslan (renkli).
KADIKÖY CİHETİ
H\I.E (60112) I — Aaıizadv Sulh-şor. 2 — Zorlu Misafir.
OPERA (60821) I - istiklâl Fedaileri. 2 — Meçhul Arkadaş.
btKEYYA (60682) l - Monte Krinto. 2 — Casuslar Savaşı.
YELDEGİRMENİ 1 — Kaime. 2 -Tarzan Fantoınaları Ktışı. 5 •-Don duan.
,ANKARA
ANKARA’ Kalbim Senin îçln
Çarpıyor.
BCYfK Eararengia At.
CEBECİ Şeyhin Aşkı.
PARK Uyumu)an Adam.
ULUS Bu Evde No Var?
SCMER Kanlı Döşek,
SUS Uyumayan Adam. YENİ Aşk Besleri.
İZMİR
ELHAMHA. Lolo Belle.
LÂLE.* 1 — Yanlış Numara. 2 — Sporun Zaferi.
TAN 1 — Yanlış Numara. 2 — Sporun Zaferi.
TA YY AR Er Samba Kıralı
izinir
TAYYAR E
Sineması
Bu akşam (Renkli İngilizce)
Samba Kıralı
••A Suiik I* boru** Artistler: Dnııny K*^E Vlrglnla MAYO
i ENİ, 1 — İntikam. 2 — Tuühii-caler Patlarken.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK: 1 — Kahkaha lulanı
2 — Brodway da Hortlaklar
SUM EH: Kanlı Döşek
SIHHÎ İMDAT
taianbui Beyoğlu 14998
Anadolu yakası 60536
Ankara 91
la mir 2251
R A D
“YEM ISTANDI LMıııı bukliri İçin tavsiye ottlfcl pronrnmlnrı
DAHİLDE:
19 20 İstanbul: İstanbul kon-aorv&tuvarı Türk Musikini İcra Heyeti Konseri — 19.20 Ankara: Paul Hindemlth Senfoni (pl) — 21.15 İstanbul: Operada bir saat. Beethoven, “Fl-dcllo”
HARİÇTE:
8.30 Londra: Klâsik müzik, dinleyici İstekleri — 20.30 Londra: Halle Orkestrası konae-ri (Elgar, Dellus, Çaykovaki).
ANKARA:
7.30 M. S. Ayan — 7.31 Hafit Melodiler tpl) — 7.15 Haberler ve hava raporu — 8.00 Çeşitli müzik (pl) — 8.25 Günün programı — 8.3(i Hafif orkestralar çalıyor (pl) — 0.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program — 12.30
M. S. Ayarı — 12.30 Şarkılar —
13.no Haberler — 13.15 Potpuriler (pl) — 13.30 Ö£lo gazetesi — t 18.45 Karen Kemplş Söylüyor
(pb — 14,00 Akşam programı, hava raporu ve kapanış.
17.58 Açılış ve program — 18.00 M. S Ayarı — İH.00 Şarkılar —
18.30 Konuşma (Çiftçilerle Haşhaşa) — 18.15 Ctız orke.Ht.rala-rııulan: Tonv Pastor (pl) — 10.on M. S Ayarı v. haberler
10.15 Geçmişte Bugün — 10.20 Paul Hindomith - Senfoni. Paul Hİndenıith*in hlıırcHİndo Berlin Filarmoni Orkestrası (pl) 19.IA Konuşma (Maliye Bakanlığı adına) — 20.(H) Halk Uırkülerl —
20.15 Radyo godivaı 4U.au
Serbest naat — 20.33 (Tarihi Türk müziği) — 21.15 Konuşma; (Milli tarihimizden sahneler - H.
N. Orkun) — 21.30 Dans parçaları (pl) — 22.00 Konuşma: B. M. M. Saati — 22.15 Varyete müzikleri (pl) — 22.30 Klâsik saz e-serleri — 22.15 M. S. Ayarı ve haberler — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar — 13.00 Haberler — 13.15 Şarkı ve türküler (pl.) — 13.30 Torrı btc-wens ve Karen Komple den şarkılar (pl) — 18.50 şarkı ve türküler — 11.30 Serbest Pftnt — 11.45 Dans müziği (p!) — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar — 18.00 Çift mandolin kuarteti kon-6oı | — 18.20 Veremden korunmada bazı esaslar, Konuşan: Dr. Kutsi Escncan — 18.30 Dans müziği (pl) — 18.15 Saz eserleri — 19.00 Haberler — 19.15 Hafif ara müziği (pl) — 19.20 İstanbul Konservatuvan Türk Mu-alkişi tora Heyeti Konseri — 20.00 Piyano soloları (pl) —
20.15 Radyo hhIuii orkestrası konseri — 20.45 Dinleyici istekleri (Hafif batı müziği) - 21.15 Şarkı ve türküler — 21.15 Operada bir eaat. Ludu ig vatı Beethoven... (Fidelloi — 22.45 Haberler — 23.00 Dan» ınüzlğl (pl) —
23.30 Programlar ve kapanış.
Y\BAN(I RADYOLARDİN SEÇME YAYINLAR.
Londra:
7.15 Dinleyici İstekleri. - 8.JU Klâsik müzik dlnoylci İstekle...
II.30 Senfonik ıniızllc. — 13 15 Dinleyici Mekleri 11.30 3Ev Gal Orkcstrzısı konseri. — 15.lv Harry Parry ve seksletL —
ig.lj BBC sonioiıi orkestrası Operalardan parçalar. — t8.U Dana müziği. — 20.30 Halle Or kestrası konseri. — 21.30 Donald Pecrs programı. — 22.15 Palm Court Hafif orkestrası. — 23.ıH> Harry Pnrry ve ncksteil. — 23.45 Montmarlcr orkesİmamdan hafif müzik.
UÇAK - TREN . VAPUR
DİKKAT: liııvu muhalefetlyie «eterlerde derişildik olabilir.
GELECEK OLAN UÇAKLAU
10.50 D.H.Y. (Türk) Anka radon.
12.50 D.H.Y (Türk) tamirden
16.20 D.H.Y. (Türk) Adana. Ankarada n.
19.50 P.A.A. (Amerikan) i\'ew-rorlc, Gancler, Londra. Boston. BrÜksclden.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
9.— L.A.l (İtalya) Atina. Roma ya
0.— D.H.Y. (Türk) Ankara. Ma-latya. Elltaıg, D. Bakır, A-dana, îskenderuna.
10.— C.Y (Kıbrıs) Atina, Lcf-koşeyo.
11.20 D.H.Y (Türk) İzmlre,
13.50 D.H.Y. (Türk) Ankar&ya. 21.40 P.A.z\ (Amerikan) Şam,
Karaşl, Delhi, KaJküta, Bangkok, Hongkon^.
GELECEK OLAN EKSPRESLEB
6.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPBESIJKR 18.10 Ankara Ekspresi.
GELECEK OLAN VAFÜBLAB
6.30 Konya (Bandırmadan). 8.00 Trabzon (Karadenisden).
11.30 Giresun dzınlrden).
15.35 Marakaz 1 Mudanvadıın).
GİDECEK OLAN \ APURUYR 9.— Bursa (Ayvalığa),
U.— Etrüsk (lzmire).
EM I NÜNt;
Ankara CEminönü» — ö*trı x>uş-doğ&n (Kuçükpazar) — Esat (Dıvanyolu) — Süreye (Kum-knpı)
BEYOĞLU:
Güneş (Merkez) — Bartınak (Taksim) — Batisi lülbentçı (Taksim) — Bankalar (Galata) — Necdet Ekrem 1 şişli) — Çubukçu (Şişli) - Halikloğlu (Hasköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH;
İsmail Hakkı (Şehzadebaşıı — Ethem Pertev (Akaamy — Snmatya - Hamdı Emgen (Şehremini) — Ahmet ouat (Kara gümrük) — Orhan Avcıoğlu (Fener).
E5 t P: Arif Beşer.
BEŞİKTAŞ: S. Recep - Yeni (Ur-taköy) — Gıyaseddin Divanlıoğ lu (Arnavutkö.v) — Merkez 1 Bebek).
KADIKÖY:
Yeni Moda — J?cner\oıu -Erenköy — A. Cafer Çağatay (Bostancı),
tSKİ DAK: Ahmediyc. HEYBELİ ADA: H. Halk BtY’t KADA; Halk.
ANKARA
Bay&r — Cebeci — İsmetpaşa-
İZMİR
Y’ardım (Alsancak) — Güz el yalı (Yalılar) — Cumhuriyet (E|-refpıışa) — Halk (Basmahane) — Birlik (Kcınoraltı)
Beyoğlu 44644 ıvudıkos 60879
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00. İzmir 2222, K. yaka 15056

Comments (0)