22 Ağustos 1950
Salı
YENÎ IŞIYIN BUL Tö.000 Ur* dağı Uy ot tenî İstanbul tö.ooo ıimdağr- nr YE
YE
YE
YE
ıvor yor yor ıyor YENt İSTANBUL 73.000 lira dağıtıyor
Beyoğlu - Müellif Caddesi 8 - 8
Dış politika
Dünya siyaseti ve blı
silâhlanmak için geçilmiştir, şimdi Amerikanın daha mevzu o bahis ol-
dlği ve harbin belki de devam ede-grlmekte olduğu muhakkak bir hâdisedir. Bunda dünya harbînin hu-auic getirdiği perişanlığın ve yapılmış olan bir çok hataların bth’ük hissesi olduğu artık her tarafta kabul edilmektedir. Fakat şimdi vaziyet bu hataların tenkid ve münakaşası değil, çıkar bir yolun bulunmasıdır.
Bize öyle geliyor ki, demokrasi â-lemlnln tereddütleri ve bilhassa bürokrasi İçinde uğraşmanın artık sonu gelmiştir. Bundan dolayı şimdi dünyanın muhtelif köşelerinde mtt-gakereler yapılmağa ve artık kati kararlar alınmağa başlanmış tır. Bunlann ne gibi neticeler vereceği henüz bilinememektedir. Fakat şimdiye kadar memleketlerinin müdafaası İçin çok İhmal göstermiş olan Avrupa devletlerinde artık bir ran-lılık başlamış. Fransa, İtalya ve bilhassa İngllterede eiddl teşebbüslere bütün bn işlerde çok yardımı artık
tnaktadır. Çünkü ekonomik kudretinin büyük bir kısmını son savaşta kaybeden Avrupanm bunu kendi maddî vasıtaJariyle yapamıyacağı muhakkak telâkki edilmektedir. Zaten bugünkü mücadelelerin esası demokrat ve komünist memleketler arasında olduğundan Amerikanın bu Hk safta bulunması ve bilhassa harp sanayii ve kuvvetli paresiyle gardım etmesi lâzım gelmektedir.
Bon raman hâdiseleri artık devlet memleketler İçin tarafsız kalmak İmkânım bırakmamıştır. Her halde Od taraftan birine iltihak etmek mecburiyeti vardır. Şimdiye kadar yapılan beynelmilel müzakereler, verilmiş olan kararlardan sarfınazar hâdiselerin cereyanı bütün memleketlere kararlarını artık vermek zaruretini yüklemektedir. Türk Devlet ve milleti İçin demokrat âleme İltihaktan başka bir çare olmadığı senelerden beri anlaşılmış bir hakikattir. Amerikan yardımı, harp malzemesi teslimatı gibi şeyler bizim nokati na-Eanmıza göre memleketimiz İçin büyük desteklemeler şeklinde telâkki edilmek iktiza eder. Türkiye bu yardımı harp etmek İçin değil, kendisine yapılacak bir tecavüze karşı müdafaada bulunmak İçin lüzumlu görmekte ve a>tii zamanda dünya sulhunda da âmil olmayı şerefli bir insanlık vazifesi bilmektedir.
Türkiye harpten ne kadar uzak kalmak İstediğini öteden beri İspat etfniş bir memleket olduğu İçin o-nun şimdi hazır bir vaziyette bulunmak istemesi yine sulha hazırlık arzusundan İleri gelmektedir.
şimdi Türklyenln Koreye asker göndermek suretiyle, yardım etmek İstemesi de yine yarının sulllıuııa faydalı olmak arzusundan doğmuş bir karardan başka bir şey değildir. Çünkü birleşik memleketlerin blrbirlyie ne derecede müttehit oldukları, ancak bu gibi fena zamanlarda gösterecekleri azimli hareketlerle anlaşılacaktır.
Osmanlı Devletinin kuruluşu da yardım etmek zihniyetiyle başlamıştı. Sultan O s m anın Selçuklara yardımı, onun Anadolu da yerleşmesine sebep olmuştu. Bu büyük ve asil gelenekler İçinde yetişen bugünkü TÜrk-ierln, dünyanın herhangi bir köşesinde olursa olsun tecavüze uğramış milletlere karşı bağlılık göstereceğini tabii bulmak iktiza eder. O-Dun İçin ateşi söndürmek maksadiy-le Kore gibi en uzak yerlere gitmeleri demokrasinin müdafaası namına büyük bir hizmettir. Herhalde bu husustaki hareketimizin Amer İkada İyi tesirler uyandırmış olmasından sarfı nazar bütün medenî âlemde takdirlerle karşılanmış olduğunu görmemek kabil değildir.
Ancak biz çok arzu ederdik kİ, muazzam kararı vermeden evvel Hükümet her tarafın reyini almış olsun. Çünkü memleketimizin muhtaç olduğu şeylerden en mühimini dış slya-•ette tamamen müttefik olmak ve müşterek hareket etmektir. Kuvvetimizin en büyük ölçüsü şimdiye kadar haricî meselelerde müttefik olmaklığımız idi ve biz öyle ümit ediyoruz kİ, şlmd| biraz da parti politikası cereyanlariyle değişir gibi görünen birlik manzarası hakikatte aynıdır ve Türkiye dış siyasetinde hiç bir aynlık yoktur. Çünkü onun esası hiç bir memlekete tecavüz etmemek ve tecavüze nğranıldığı zaman rJa ton ferdine kadar memleketi müdafaa etmektir.
Bize öyle geliyor kİ, Türkiye, Korede tecavüze uğrayanların müdafaasına İştirak edeceğini bildirmekle Birleşmiş Milletlerin ne kuvvetli bir unsuru olduğunu lsbat eşlemiş ve bu suretle diğer milletlere güzel bir sadakat misali göstermiştir. Amerika gibi Türklyenln daima kuvvetli olmasını Istiyen bir devletin bizim bn teklifimizden memnun olduktan başka bizim ne kadar sözüne bağlı bir müttefik olduğumuzu da takdir edeceğini ve bu yardım teldi fimizin samimiyetine inanarak bunu kuru bir sembol halinde karşılamayacağını zannediyoruz. Çünkü Türkiye, kendi memleketinde her gün biraz daha fazla kuvvetledir ve tecavüz ihtimallerine karşı müdafaasını daha iyi tanzim etmek yolunu bulursa muhakkak kİ, demokrat âlemin savaşında daha büyük yardımlar yapmış o-lacaktır.
Hablb Edib - Törehan
SİYASÎ İKTİSADİ, MÜSTAKİL
1
Posta Kutusu ı 447 - İstanbul
İzmir
Moskova
patriğine
Fuarında
mlştlr. Bu kabul resmî sırasında Batı Almanya Sanayi Başkanı Won Ma Uzan'dan İzmir Belediye Balkanına aşağıdaki telgTaf gelmiştir.
Testi edem Hablb Edlb • TÖREHAN
Ticaret Bakanı Zühtü Velibeşe, M** Russell Dorr’la beraber
Enternasyonal Fuarına rağbet fazla Ingiliz Büyükelçisi, dün Fuarda bir kabul resmi tertip etti
İzmir 21 (Hususî) — İzmir Enternasyonal Fuarı halkın büyük rağ-betine mazhar olmakta devam ediyor.
Akşam saat 18 de Ingiltere Büyükelçisi Sir Noel Charles, Ingiliz Devlet Paviyonunda bir kabul resmi tertip etmiştir. Bu kabul resminde Ekonomi ve Ticaret Bakanı, İzmir Valisi, Belediye Başkanı, Türk ve Ecnebi basın temsilcileriyle İzmir ticaret âleminin mâruf simaları hazır bulunmuşlardır.
Ingiliz Devlet Papyonunun kapalı ve açık salonları baştan başa dolmuş ve İngiliz Kültür Heyeti Genel Başkanı Mlster Grant İle Ingiliz Ticaret Odası temsilcisi izahat vermişlerdir. Bunu kokteyl parti takip et-
Şöhretini ve güezlllğinl her gün arttıran İzmir Enternasyonal Fuarının mükemmel açılışı münasebetiyle Alman - Türk ticaret mübadelelerinin İnkişafı İçin en İyi dileklerimi, tebrik ve takdirlerimle arzede-rim.”
Aynca Paris ve Barselon Fuar Komiteleri da İzmir Fuar Komitesine birer tebrik telgrafı göndermiştir. Ticaret Bakanı Zühtü Vellbeşe Ingiliz Paviyonunu gezdikten sonra gazetecilerle konuşmuştur. »
Izmlf Belediye Başkanı açı* nutkunu söylerken
Amerika Ayan Meclisinde Türkiye lehine tezahürat
nsker göndermemiz hususunda A. Menderesin verdiği beyanat. Ayan Meclisi zabıtlarına alındı
i
t
AboMt Türkiye İçin seneliği M» altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır, Baaif memleketler Ud mislidir ,
Aânlar t I on tayfada santimetreni • Hradır. Hânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon ı 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
BULGAR ELCİSİNİN
TALEP ETTİĞİ MULAKA
Elçi, bugün F. Z. Akdurla görüşecek
Cumhurbaşkanının riyasetinde Ankara'da bir toplantı yapıldı
Faik Zihni Akdur tarafından kabul edilecektir.
Siyasî çevrelet bu mülâkata ehemmiyet vermekte ve şimdilik bir teftdtt» de bulunmaktan kaçınmaktadırlar.

Wastilngton, 21 A.A. (Basın-Yaym) — Başbakan Adnan Menderesin An-karada Başbakanlıkta tertip etmiş olduğu bir banın toplantısında Türklye-nln Koreye askerî kuvvet göndermek hususundaki karan etrafında verdiği
İzahlı demeç, Amerikan Ayan Meclisinde bahis mevzuu edilmiş ve Türkiye hakkında sempati tezahürlerine yol açmıştır.
Amerikan Ayanından Mr. Cari Mundt, Ayan Meclisi Başkanına hita-
Türk kuvvetleri, Kore’de sabırsızlıkla bekleniyor
Tokyo’da bulunan bir Amerikalı yarbay Türk askerinden sitayişle bahsetti
Tokyo 21 iAP) — Türklyenln re’ye 4.500 kişilik bir savaş birliği Jeşik Amerika deniz piyade yarbayı E. R. Hagenah gibi Türk askerini yakından tanıyan bütün Amerikalı subayları son derecede sevindirmiştir*.
Yarbay Hag^neh İki yul müddetle TÜrklyedekl Amerikan Elçiliğinde deniz ataşesi ve deniz piyade subayı aıfatlyle bulunmuş ve Türklye-dnn geçen yılın aralık ayında ayrılmıştır.
"Türk kuvvetinin gelişini hakikaten büyük bir sevinç ve sabırsızlıkla bekliyorum., demiş ve şunları İlâve etmiştir: "Türk askeri çok İyi, çetin bir muhariptir. Türk eri en. kısa bir zamanda bu sarp arazi ve Kuzey Korelilerin taktiklerine İntibak edecek ve kendisine ayrılacak cephe kesiminde vaziyete hâkim olacaktır
Birleşmiş Milletlere yardım İçin Kr>-göndarmek hususundaki karart Bir-
ledek subayı bitiren doktorlar dün Atatürk heykeline bir çelenk muşlardır. Resimde 1 Tabip subaylarınım merasim esnasında görüyorsunuz.
ben şu t "Bay
Haberler Bürosu tarafından yayınlanmış olan ve Türk Başbakanının Tür-klyenin Korede çarpışan Birleşmiş Milletler kuvvetlerine yapacağı yardım hakkında İzahat veren bir demecini havi bulunan bir haber bülteni var. Demeç, cesaret verici mahiyette ve şayanı takdirdir. Bunun için tutanakta yayınlanmasının oy birliği İle tasvibini istiyorum...
Amerikan Ayanından Mr. Fulbriht de söz almış ve demiştir ki:
demeçte bulunmuştur: Başkan, şimdi elimde, Türk
**Bay Başkan, bir kaç prfln evvel Türkiye Kore harbine IştlrAk etmek üzere 4500 kişilik tam teçhizattı bir kuvvet göndermeyi teklif etmiştir. Sözlerimin bir kısmı olarak. Türk Başbakanı Adnan Menderesin bu mev-zudakl bir demecini nakleden bir basın haberinin tutanağa geçirilmesinin oy birliği İle tasvibini isterim. Kanaatimce bu demeç, Türklyede vuku bulmakta olan aydın İlerlemelerin diğer bir delilidir ve memleketimiz İçin dünyanın o bölgealndeki olaylar hakkında kuvvetli bir teminat teşkil edecektir.
îkl Ayan üyesinin yaptığı teklifler oy birliği İle tasvip edilmiş ve böyle-co Adnan Menderesin demeci Amerikan Ayan Meclisinin zabıtlarına alınmıştır.
Ankara 21 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Hükümet mehafllinde Bulgar notasına verilecek cevap etrafında bugün de hummalı bir faaliyet göze çarpmıştır. Sabahleyin Başbakanlıkta Adnan Menderesin riyasetinde Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, Başbakan Yardımcısı Samed Ağaoğlu, Devlet Bakanı Feyzi Lûtfî karaos-manoğlu İle Dışişleri Bakanlığı Umumî Kâtibi Faik Zihni Akdur öğleye kadar devam eden bir toplantı yapmışlardır. Başbakan, Dışişleri Bakanı ve Amerikan Büyükelçisi Watgworth öğle üzeri Dışişleri Bakanlığında buluşarak bir müddet görüşmüşlerdir. Hükümet ricali, Amerikan Büyükelçisi, Dışişleri Bakanlığından ayrıldıktan sonra mesailerine kısa bir fâsıla vermişler, müteakiben tekrar Başbakanlıkta İçtima etmişlerdir. Akşam Üstü şehrimizde bulunan bütün bakanlar Başbakanlığa gelerek günlerden beri Bulgar notası mevzuunda yapılan çalışmaların neticesini gözden geçirmişlerdir. Bir müddet sonra Cumhurbaşkanı da Başbakanlığı ziyaret ederek bakanların bu müzakerelerinde hazır bulunmuş ve gece geç vakte kadar çalışmalara başkanlık et-mlştlr. Bu görüşmelere yarın da davam edileceği anlaşılmaktadır.
Filhakika yarın Bulgar Elçisi Ço-banof 11e Dışişleri Bakanlığı Umumî Kâtibi Faik Zihni Akdur arasında yapılacak mülakattan sonra Bulgarlara tevdi edilecek cevabî notaya kati bir şekil vermek kolaylaşacaktır.
Ankara 21 (Hususî muhabirimi! bildiriyor) — Dışişleri Bakanlığı Umu-
ceva p
Londra 21 (YtRS) — Anglikan Kilisesinin başı Fİcher, Moskova Patriğine verdiği cevapta yal ız atom bombasının değil, umumiyetle büyük silâhlı kuvvetleri muhafaza etmenin de meden! bir dünyada anormal bir hal olduğunu bildirmiş ve Stockholm mesajı gibi teşebbüslerin çok defa hiç de lâyık olmayan kimseler tarafından ileri atıldığını yahut desteklendiğini tebarüz ettirerek İkinci Cihan Har-bindon önce bizzat Hltlerin buna benzer bir hareketi desteklediğini ve bundaki maksadın İngiliz ve dünya âmme efkârını adamakıllı uyuşturarak hazırlamakta olduğu harbe bir nevi muvaffakiyet imkânını temin etmek olduğunu ilâve eylemiştir.
Westerling Holândaya
mî Kâtibi Faik Zihni Akdur'dan mülâkat talep eden Bulgar Elçisi banof’a müspet cevap verilmiştir, rilen malûmata göre Bulgar yarın sabah saat 10 da Umumî Kâtip
bir
Ço-
Ve-Elçlsl
I
Kasım Giilek, dün İktidarı tenkid etti
■'
' • 7W .7” • Vr ı . .-
C.H.P. Genel Sekreteri, memurlar arasındaki değişikliğin, istikrarsızlık yarattığını söyledi
I
C.H.P. Genel Sekreteri Kasım Gü-lek, dün yaptığı basın toplantısında 10 günlük yurt gezisinden edindiği intibaları anlatmış, memurlar arasında yapılan değişikliklerin büyük bir İstikrarsızlık doğurduğunu söylemiş. son muhtar seçimlerinde baskı ve tehditler yapıldığını ileri sürerek yıldırma ve sindirme hâdiselerinin meydana geldiğinden bahsetmiş, kuvvetli bir muhalefetin mevcudiyetinin
demokrasinin yerleşmesinde büyük rolü olacağına kant bulunduğunu, CL H.P.-nln bu hizmetinde basından yardım göreceğinden emin olduğunu anlattıktan sonra malî meselelere temasla devlet tahsilatının her ay neş» rinin şimdiye kadar çok faydalı neticeler verdiğini anlatmış ve bundan sonra da bu usule fdevam edilmesini temenni etmiştir. , •* (
(Bu beyanata alt yazıyı ikinci eap» famızda bulacaksınız.)
Yeni Yunan
teşekkül edeceği anlaşılmakta Başbakan. Dışişleri, İçişleri ve Müdafaa Bakanı Venîzelos, Eğl-Adalet, Ulaştırma ve P T.T. Ba-Nikola Bacopulos. İmar, Sıhhat,
Slngapur, 21 (YÎRS) — Eskiden Hollanda ordusuna mensup olan ve ocak ayında Endonezyada tevkif edilen asi Binbaşı Reymond WesterUng yarın uçakla hareket edecektir.
Weaterllnr’ln hâmil olduğu pasaport Holanda ve Belçlkaya gitmesi için muteberdir.
Kabinesi
Atina. 21 (AP) — Dar kadrolu Liberal Parti kabinesinin şu bakanlardan dır: Millî tim, kanı Koordinasyon ve Maliye Bakanı Fo-slon Zalmls, Tarım, Millî Ekonomi ve Malzeme Bakanı Evungelos Averof; Çalışma. Bayındırlık, Umumî Asayiş Bakanı Grcgorî Kaslmatis. Devlet Bakanı (Başbakan Yardımcısı), Deniz Ticaret Bakanı ve Basın-Yayın Müsteşarı Stavroe Kostopulos, Kuzey Yunanistan Umumî Valisi Leonldas Yas-aonldee.
Güvenlik Konseyinde gene bir netice alınamadı
Hususî toplantı. Güney ve Kuzey Korelilerin çağırılması meselesini halledemeden dağıldı
Lake Success, 21 (YÎRS) — Kuzey ve Güney Kore ile Komünist Çin murahhaslarına gönderilecek davetiyeler meselesini tetkik etmek üzere Güvenlik Konseyinin 11 Azası bugün hususî toplantı yapmışsa da yine bir netice alınamamıştır.
Aleni lçtlmadan Önce yapılan perşembe günkü hususi toplantıda Malik, Kuzey Kore dinlenmesi şartiyle meşelilerinin daveti sey kararını tasdik
dirmlştl. Fa|uit. Konseyin ekserlyetl-Mallk'in bu teklifine muarız kalmıştı.
Kuzey Kore mümessilinin dinlenmesi perşembeden beri Polonya ve Çekoslovakya hükümetleri tarafından istenilmiştir. Her iki hükümetçe bu yolda Birleşmiş Milletler Genel Kâtipliğine notalar gönderilmiştir. Keza.
Kırıl Çin Hükümeti de Kore meselesinin müzakeresi esnasında hazır bulunmalını İstemiş ve Sovyet Rusya tarafından buna lüzum gösterilmiş olduğunu İlâve etmiştir.
le* de
ınümessillnln Güney Kore mü-hakkındaki Kon-edebileceğini bll-
İspanyanın Avrupa Konseyine alınması
Strasbourg 21 (YÎRS) — Asamble âzasından Bldault, Maurlcr Schuman, Andrâ Philip, Çalılarla, serbest umumî seçimler yapılmak şartlyle İspanyanın da Avrupa Umum! Konseyine alınmasını teklif etmişlerdir. Tekjlf bazı komünist gazeteleri ezcümle Hunınnlt^ tarafından tahrif edilerek gûya Fran-co İspanyasının okluğu gibi Konseye alınması mânası çıkarılmıştır. Halbuki serbest umumî seçim yapmak demek İspanyanın zaten demokratik İdare tarzına avdet etmesi demektir.
Ankara 21 (Hususî muhabirimi! bildiriyor) — Ordu atlı müsabakalarının hitam bulduğunu dün bildirmiştik. Yukarıdaki resimde müsabakalarda birinciliği alan Eyüp öncüye gazetemizin hediye ettiği kupa Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut tarafından Verilirken görülmektedir.
Ankara Konkuriplklerinde muvaffakiyet gösteren kıymetli binicilerimiz 1952 de Stockholm’da yapılacak beynelmilel müsabakalara katılacaklardır.
Müsabakaların umumî neticelerini dünkü sayımızda vermiştik. Bugün kupayı alan Eyüp öncünün fotoğrafını neşretmekle iktifa ediyoruz.

Dün Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü Binicilik Federasyonu Başkanlığından aldığımız bir mektupta ezcümle şöyle denilmektedir:
"Ankara ve İstanbul gazetelerinin istisnasız büyük İlgi ve sevgilerinin devamı bizim İçin en büyük ümit ve inanç kaynağı olacaktır.
Bilhasna YENÎ İSTANBUL gazetesi butun mensuplarının içten gelen coşkun sevgileriyle ekibimize karşı İzhar ettikleri yakınlık ve doiayısiyle gerek İstanbul müsabakalarına ve gerekse Ankara müsabakalarına yüksek sempatilerinin eseri olarak kıymettar birer kupa göndermek suretiyle ilgi ve sevgilerinin tezahürü; Binicilik Federasyonu mensuplarını fevkalâde mütehassis etmiştir.
Ekibimiz şefliği ve Binicilik Federasyonu adına savın gazetenize şükranlarımızı sunarız.’*
_____ Tümgeneral Seyfoddln Çalbatur
Eyüp öncü, gazetemizin hediye ettiği kupan aldıktan sonra
Sayfa 2
Y I. N î İSTANBUL
22 Ağustos IMS
a
t
devamı
Maden gezintisinin
İdare lehinde ve aleyhinde söylenenler -Daha hesaplı hareket edilebilirdi
rım

L.

L
1
BÎR kömür ocağı içinde kâh vagonelerle, kâh yayan, hazan sırtüstü kayarak, hazan SU“ lan aşarak yaptığımız uzunca gezintiyi geçen defa bitireme-miştim. İşte hâlâ, fenerlerimizi ileriye geriye, tavanlara ve duvarlara aksettire ettire oynak ı-şık sütunları altında yürümekteyiz. Hava her yerde temiz ve çok defa esinliti ve nemli. Niha-yM kendimizi bir yokuşa verdik, öylesine dik ve kaygan ki ona tırmanmak için ancak idmanlı, kalbi sağlam, çevik, inatçı olmak lâzım. Yaşıtlarımdan hiç birinin böyle bir denemede "Ben şahımı bu kadar severim” deyip çökmiyeceğini garanti edemem, Yokuşun üstünde tekrar va-goneleri buluyoruz. Hareket ettik. Katar ara sıra bir demir kapı Önünde duruyor; kapı açılıyor; arkamızdan kapanıyor. İyi anlamadım amma bu kapılar galiba madendeki temiz havanın kaçmaması, dışarıya fırlayıp gitmemesi için yapılmıştır. Derken uzakta ufacık, bambaşka, olasıya beyaz ve sevimli bir ışık belirdi... Onu tanıyorum: Güneş. Yakınlaştıkça genişleyen bu ışık yeraltından kurtulduğumuzun müjdecisidir. Az sonra yer üstünde, etrafı fundalıklarla yemyeşil kaplı bir kaç dağ arasındaki meydandayız. Yorgun argın gülümsüyoruz. Seyahatimiz hiç dinlenmemek şartiyle üç saatten fazla sürmüştür.
Misafirhaneye varınca derhal elbiselerimizi kirli, bumburuşuk, çamurlu ve kömür lekeleriyle simsiyah halde çıkarıp bir köşeye yığdık, sıcak suya daldık. Gelsjn sabun ve fırça.. Şöyle böyle temizlendim. Daha doğrusu dinlendim. Zira kömürün yağlı karası, sonraları bir kaç defa yıkanmadıkça tamamen çıkmadı.
Burada ansiklopedik malûmatımın bir noksan tarafını öğrenmek imkânını bulmuştum, itirafı epeyce hazin amma ben, evlerimizde yaktığımız kok kömürünün o hale gelmesi için pek uzun, çok güç bir ameliye geçirdiğini bilmezdim. Bu kış, sobaya kömür atılırken daima ocakları, ocak derinliğinde çalışanları ve üstünde işçi ve mühendislerin murdar kokulu dumanlara, gazlara gömülerek sar-fettikleri emeği düşünmekten kendimi alamıyacağım.
Bereket, kömür havzamız kupkuru, çıplak, sevimsiz bir a-razi altında değil. Dağlar yemyeşil, kıyısı deniz; göz, dinlenecek manzara buluyor. Sonra bir mamuredesiniz. Evler, yollar, her taraf bakımlı; ışıklı, sulak. Şehirde aradığınızı temin edecek mağazalar ve dükkânlar var. Hattâ bir kunduracı vitrininde gördüğüm bir çift ayakkabı dikkatimi çekti, eşini ısmarladım,
r


arkamdan tstanbula gönderdiler. Beğenmeyen olmadı.
Zaten ötedenberi bizim kasabalarımızda pek hünerli küçük sanat ustalarına rastlanm. Si-nopta da Rum cemaatinden bir kunduracı hatırlıyorum, elinden çıkan mal, lstanbulun en maruf ayakkabıcısından farksızdı. Bir çok şehirlerimizde doğramacılık işleri ileridedir. îyi terziler de bulunur amma azıcık meşgul olmanız lâzım gelir; elbiseye gustosunu, rahatlık ve genişliği içinde zarifliği veremezler; lâkin söz dinlerler. Ahalinin elbise hakkındaki görüşü hatalıdır; vücuda kalıp gibi geçmeyeni, dimdik durmayanı muvaffak ol
mamış sayar.
Kömür havzamızın idaresi lehinde ev aleyhinde neler yazılmamıştır! Makaleler, cevaplar. ısmarlama büroşürler, mektuplar, hücumlar, müdafaalar. hadsiz hesapsız münakaşalar... Ağızdan dinlediklerimiz de öyledir. Görüştüğüm zevat müesseseyi ya göklere çıkarmışlardır yahut —maden galerileri gibi— yerin dibine sokmuşlardır. Küçük çapta dedikoduların ise sonu bir türlü
gelmez.
Böyle birbirine zıt yazılarla sözler havzada bitaraf bir tetkik
yapmanın güç olduğunu anlatmaktadır. Hakikat şudur ki işletenlerle işleyenler arasındaki ezelî ihtilâf, burada iki tarafın da organize olmasından dolayı yatışmamağa mahkûmdur. Kanunlar ve idare şekli ne derece değişirse değişsin, dünyanın her yerindeki gibi amele ve patron mevkiinde duran devlet teşekkülü bir türlü bağdaşamıya-caktır.
. Müessese mi kabahatli, amele mi mağdur mevkiinde? Meseleyi üç günlük bir ikamet müddetinde kesip atacak kadar ham olmadığım için benden sarih cevaplar beklenemez. Bilhassa düşünmeli ki ihtisas ehli de değilim. Benzeri dünya müesseseleri hakkında fazla bir biligm yok. Amele dâvasına karışmış bir heyet yahut dâvayı benimsemiş bir parti ile de çalışmamışım. Vukufsuzca sözler sarfetmekten çekinirim; ayıp olur. İşin derin taraflarını mütehassıslara bırakacağım.
Sathî bakışla gördüklerimden birincisi amelede pek göze batan memnuniyetsizliktir. Filvaki yeraltında çalışan ve en güç işlerden birine sarılan ameleden coşkun bir neşe ve memnunluk beklenemez. Kaldı ki zaten e-sasta ahalimiz durgundur; hislerini gösterişli surette meydana vurmağı sevmez; buna alışma-mıştır. Hele yüksek rakımlı dağlık arazidekilerin yüzleri daha çetin ifadelidir; sizi yanıltır. Amma yalnız maden içinde
ve dışında çakşırken değil, pek temiz tutulan yatakhanelerinde, çarşı pazar yerinde, köylerine ekipler halinde kamyonlarla dönerken, sofra başında, her tarafta sanıyorsunuz ki amelenin fikirleri bir noktaya saplı... Kafayı işleten ve yoran bir huzursuzluk, bir "dilediği kadarım bulamamak” haleti, belki de bir tesir altında kalış eseri, hulâsa sizi de düşündüren müphem bir vaziyet seziyorsunuz.
öyle bir vaziyet ki kendine yapılanı kifayetsiz, müessesenin öbür elemanlarına sarfedilenleri fazla buluyor gibi bir şey...
Hakikatte acaba ameleye yapılan cidden az ve kıt, diğerlerine bezledilen çok ve aşın mı? Yukarda söyledim: Bu mukayese ve tetkiki yapacak ehliyeti haiz değilim. Yine sathî görüşümle —ücret meselesini karıştırmıyorum— ameleye kalorili yemek veriliyor; yıkanması, yatıp kalkması, hastalanınca bakılması ve sairesi vasat derecede, belki de biraz üstünde temin edilmiş. îş bunlarla bitiyor mu? Bitmediğini, maddî ve mânevi mühim noksanlar mevcut olduğunu sezdiren alâmetler, hepsinin başında ise bahsettiğim acaip hava var.
Yoksa — açık konuşalım — Zonguldakta mühendisler saray yavrusu köşklerde oturan, balodan suvaıeye koşan, zevk ve safa içinde ömür süren insanlar değildir. Bir mühendisi zaten bunlardan mahrum etmeğe hakkımız yoktur. Böyle iddiaları ancak görgüsüzler ortaya atar. Methini duymaktan bıktığım Deniz Kulübü küçücük, âdeta derme çatma, kır kahvesinden kabaca bir baraka... Eskiden kalma misafirhane bizim harp zenginlerinden çoğunun kendi köşklerinden, yalılarından, a-partmanlanndan çok daha sönük bulacakları, küçümseyecekleri bir bina, İngiltere köylerinden birinin oteli...
Vaktiyle Fransanın İngiliz uğrağı Chantilly kasabasında orta derece bir pansiyonda o-turmuştum; çok temizdi, sessizdi. rahattı. İşte bana bu misafirhane orasını hatırlattı. Amma bir misafirhaneye lüzum var mıdır? Ayn mesele. Galiba — emin olmamakla beraber şüpheleniyorum— bütün o binaların, yollann, bahçelerin vesaire-nin daha hesaplı, daha bilgili ve zamanında katî lüzum duyuldukça yapılması hususuna aldırılmamış, belki buyrukçasına, savrukçasına hareket edilmiş; belki şımarıklıklar olmuş. Ve-lâkin bir mamure vücut bulmuş.
Hangi devlet müessesemizde işler başka türlü görülmüştür ki! Buısada gezdiğim Merinos yahut lzmitte benim görmedi-
Şehir köfşsl
Mesele basit
paviyonlan yerlerinde Hususi eşhasa ait o-hepsi sökülüp kaldı-
pibi âaw almağa gel-
İki Numaralı Park, herhalde biliyorsunuzdur, İstanbul Sergisinin kurulduğu yerin adıdır.
Dün bira* * hava almak için oraya gittim. 8ümerbankın, Etibanksn, Tekelin ve Belediyenin
duruyor, lanlann nlmış.
Benim
m iş bir hayli şehirli vardı. Fakat dolaşıp durduk, dinlenecek bir sandalye, bir kahve, bir «u içecek yer bulamadık,
Gözümüz, gönlümü* hep büyük işlerde! On küsur milyon liraya tiyatro yapmağa kalkışın*. beceremeyiAS Saraybur-nunda, Yıldızda, Bmirgânda parklarımı* vardır, resmi daire pibt, akşam olmadan kapatın*; şehirde doğru dürüst, sayfiye yerlerinde hiç otelimi* yokken turist davet etmeğe kalkışın*, İki Numaralı Parkın yerinde, eskiden kahveler, gazinolar vardı* İstimlâk ettik kapattık, Şimdi, ne park, ne sergi.
Şu meseleleri hususi teşebbüslere bırakıp işe yeniden kahve açmakla başlasak ve onlara müşkülât çıkarmasak. bir hayli noksanımı* kendiliğinden tamamlanmış olacak,
BİR İSTANBULLU
Üniversite ve yüksek okulları tanıtıyoruz
Tıp Fakültesi
III
• •
Tıp Fakültesinin tahsil müddeti en az 12 sömestrdir. ani 6 «ene. Bu müddet üç kısım İçerisinde mütalâa e-dllebllir. a) Tıp öncesi öğretimi, b) Klinik öncesi öğretimi, c) Klinik öğretimi.
a) Tıp öncesi Öğretimi: Talebeye tıp ve ilmi kültür İçin gerekli fizik, kimya ve biyoloji bilgisi verir. F.K.B. diye adlandırılan bu kısım en az İki sömestr sürer. Okutulan dersler şunlardır: Genel fizik, organik ve anorganik kimya, analitik kimya, botanik, zooloji. Talebelerin bu imtihanlara girebilmeleri için her birine yazılmış, devam etmiş olmaları lâzımdır, imtihanların en geç 4 sömestr sonunda tamamiyle verilmiş olması lâzımdır. Aksi halde baştan yazılmak ve bütün derslerden yeniden İmtihan olmak lâzımdır.
b) Klinik öncesi öğretimi: Bundan maksat normal insana alt olan morfolojik ve biyolojik bilgileri vermek-
olmayacak duaya âmin elimizde-
ğim Sellilöz fabrikaları ve benzerleri daha muvafık şartlarla mı işledi? Sesini ancak memleketin küçücük bir parçasına duyuran İstanbul Radyosu için yaptırdığımız kışla yavrusu çirkin bina pek mi lüzumlu idi?
Olanlar olmuştur. Hatalı u-sullerle vücuda geldi amma devlet nihayet mal. mülk elde etti. Şimdi— ■ ’ _ ’ ’ ’ •
mi diyoruz, acaba? kileri iyi kullanalım, hesabımızı kitabımızı bilelim, mevcuttan azamî derecede istifade etmeğe çalışalım ve unutmayalım ki kömür havzamızda ehemmiyetle gözönünde tutacağımız bir a-mele dâvası vardır.
Liman inşası yüzünden ve Marshall Plânı yardımiyle Zonguldak daha ehemmiyetli, can damarı, kocaman bir şehrimiz olacak. Gözümüzü dört açmalı, ameledeki o mahiyetini sezdiğim ağır havayı hafifletmeğe, her şeyden önce asıl sebebini ö-zünden anlamağa çalışmalıyız.
C. H. P. Genel Sekreterinin
dünkü basın toplantısı
K. GÜLEK, MUHTELİF MEVZULARDA KONUŞTU. İKTİDARI, MİLLETE VERDİĞİ SÖZÜ TUTMAMAKLA İTHAM Eni

Bir kaç günden heri şehrimizde bulunan C. H. P. Genel Sekreteri Kasım Gülek dün saat 16 da il merkezinde büyük bir basın toplantısı yapmıştır. Genel Sekreter dünkü toplantıda ezcümle şunları söylemiştir:
"Bu defa on günden fazla «üren bir yurt gezisinden dönmüş bulunuyorum. Gittiğim yerlerde teşkilâtımızı ve C. H. Partilileri sağlam ve metanetli gördüm.
Bu seyahatim esnasında, üzerimde kuvvetli tesirler bırakan hâdiselerden bir tanesi: gittiğim her yerde memurlar arasında gördüğüm bir İstikrarsızlık havasıftr. Pek çok memur değiştirilmiş ve değiştirilmesi kuvvetle bahis mevzuu edilmiş ve edilmektedir. Memleketin feragatli ve fedakâr memurları arasında yaratılan bu istikrarsızlık havasını, millet işlerinin intizamla yürütülmesi bakımından zararlı görüyorum. İşin bilhassa ehemmiyetle durulması gereken ciheti şudur: Memur değişiklikleri, iktidar partisi teşkilâtının talebi Üzerine yapılmaktadır. Demokrat Parti Teşkilâtı, meselâ bir kaymakam veya hâkimi İstemeyince. bunu Ank&raya açık telgrafla bildiriyor vs arkasından da o memur derhal değiştiriliyor. Bir nevi İktidar partisi tahakkümü havası sezilmektedir ki, bunu hem âmme işlerinin görülmesi bakımından, hem de iktidar partisinin kendisi bakımından tehlikeli bir gidiş sayıyorum. Bir memlekette İktidar değişince, kilit yerlerdeki bazı memurların değiştirilmesi tabiîdir. Fakat gördüğümüz manzara bunun çok ilerisinde ve şümullüdür. Ve
tir. Bu kısmın derslerine yazılabilmek için F.K.B. sertifikasını almış olmak lâzımdır. Klinik öncesi kısmı en az üç sömestr sürer. Okunacak dereler şunlardır: Anatomi, fizyoloji, histoloji, embriyoloji, biyolojik kimya Bu imtihanlar en geç altı sömestr zarfında verilmelidir. 6 sömestr sonunda ta-mamlaynmıyanlar bu kısmın bütün derslerine yeniden girerler.
c) Klinik öğretimi: Bu kısmın gayesi talebeye hekim olabilmek İçin öğrenilmesi gereken bilgileri vermektir. Buraya yazılabilmek İçin klinik öncesi derslerinin hepsinden muvaffakiyetle İmtihan vermiş olmak şarttır. Klinik öğretimi en az 7 sömestr sürer. Bu kısmın 5 sömestrinde şu dersler okutulur. Birinci grup dersler: Mikrobiyoloji - parazitoloji ve salgınlar bilgisi, hijyen ve sosyal hijyen, patalojik anatomi, fizyopatolojl, farmakoloji, tedavi kliniği, adil tıp. İkinci grup dersler: tç hastalıkları kliniği, cerrahî Hastalıklar kliniği, kadın hastalıkları ve kliniği. Üçüncü grup dersler: Çocuk hastalıkları ve kliniği, püerlkültür, çocuk cerrahisi ve ortopedi, göz hastalıkları ve kliniği, kulak-boğaz-burun kliniği, deri hastalıkları ve frengi kliniği, nöroloji kliniği, pHİhiyatrl kliniği, üroloji kliniği. Dördüncü grup dersler: Radyoloji, fi-zlkoterapati, tıp tarihi ve deontoloji, hidroloji ve klimatoloji.
Geri kalan iki sömestr yalnız İkinci ve üçüncü grup derslerinin stajına ayrılmıştır ve müddeti 10 aydır.
Talebelerin bir dersin İmtihanına girebilmesi İçin o dersin teorik ve pratik çalışmalarına devam ettiğini elindeki karnede beyan etmiş olmaaı lâzımdır. Talebe devam etmiş bulunduğu dersin imtihanına istediği imtihan devresinde girebilir. İmtihan devreleri: Şubat, haziran ve ekim aylarının tamamıdır. Bir dersin imtihanında üç defa başarı gosteremiyen talebe müteakip imtihanlar İçin jüri huzurunda imtihan edilmesini dekandan isteyebilir.
Tıp Fakültesi öğretim ve imtihan yönetmeliğindeki bütün imtihanları tamamlayanlar Tıp Fakültesi mezunu sayılırlar ve kendilerine diploma verilir.
Bu yazı serisine başladığımız zaman her fakültenin lalAhiyetleri tarafından o tahsil branşını aydınlatan mütemmim malûmat da vereceğimizi vadet-miştik. Tıp Fakültesinin sayın Dekanı Prof. Kâzım İsmail Gürkan (Kimler Tıp Tahsili Yapmalıdır?) mevzuunda yakında gazetomize bir makale yazacaktır. Memnuniyetle haber veriyoruz. Ş. E.
teşkilâtı, men-köy-yayı-muh-nl-
büyük bir İstikrarsızlık yaratmaktadır.
Muhtar teçlmlsrl hakkında
Üzerinde durmak istediğim diğer mühim mesele de. bilhassa son muhtar seçimleri dolayısiyle yapılan baa-kı ve tehditler ve meydana gelen yıldırma ve «indirme hâdiseleridir. Bir taraftan iktidar partisinin
diğor taraftan iktidar partisine sup milletvekillerinden bazıları lore kadar gezmişlerdir. Etrafa lan hava şu olmuştur: Seçilecek tarlar iktidar partisine mensup
m azlarsa, muhtarlıkları tasdik edilml-yecektir. Eğer buna rağmen İktidar partisine mensup olmayanlar seçilirse, bunların iş görmelerine imkân ve-rilmlyecektir.
Bir çok vatandaşlar bu esnada muhtelif vesilelerle tehdit edilmişler, hükümete Cumhurbaşkanına hakaret ettiği lddlasiyle mahkemeye verilmişlerdir.
Memlekette demokrasinin yerleşmesinde büyük bir iftihar payı olan C. H. P. demokrasinin ana şartı olarak kuvvetli bir muhalefetin mevcudiyetini İfade etmek ister. Muhalefette bulunduğu zaman bunu en dürüst ve e-fendice yapmak kararında olan partimiz, basını memleket demokrasisinin gelişmesinde en mühim âmillerden biri sayar. Yurdumuzda kendisine düşen vazifeyi şerefle yapmakta olan Türk basınının bu bakımdan da. Partimizi destekllyeceğlnden eroiniz.
Demokrasinin yerleşmesinde radyonun da büyük bir Önemi olduğuna kaniiz. Bu bakımdan devlet radyosunda muhalefetin sesini duyurmasına imkân verilmesini istiyoruz.
İktiıadî meseleler
Türklycnln en mühim İş merkezi o-lan latanbulda, biraz da İktisadi ve mali meselelerimizden bahsetmek İsterim.
İktidar değişmesinden sonra yapılan bazı fiyat İndirmelerinin bütçede bıraktığı açığın nasıl doldurulacağı hakkında elimizde malûmat yoktur. Bunu müteaddit defalar sorduğumuz halde cevap alamadık. Devlet tahsilatının her ay neşri, cumhuriyetin İlk günlerinden beri kurulmuş güzel bir gelenekti.
Devlet bütçesinde büyük mikyasta tasarrufların hemen yapılmasının kabil olduğunu ve bilhassa bütçe müzakereleri esnasında daima tekerrür e-den, şimdiki iktidarın, bu büyük tasarrufları ne zaman yapacağını merakla beklemekteyiz. Şurasını bilhassa belirtmek İsterim kl; hizmeti azaltma, işi durdurmak suretiyle yapılan tasarruflar bizce tasarruf değildir. Yol. «u ve doğu kalkınması gibi memleketin hayatî işlerinden para kısmanın tasarruf İçin dahi olsa doğru olmadığına kaniiz.
Devlet elindeki fabrikalardan bir kısmının hususi ellere devredileceği ve hususî teşebbüslerin bu suretle himaye edilip arttırılacağı hakkında yapılan valtlerin ne suretle tahakkuk edeceğini beklemekteyiz. Ancak, milletin uzun yıllar dişinden, tırnağından arttırarak meydana getirdiği bu eserlerin, hakiki değeri nazarı itibara a-lınmadan herhangi bir devirin yapıl-mıyacağını kuvvetle umanz.
Bizim çok partili bir hayatta hangi partiye mensup olurlarsa olsunlar-, vatandaşlar arasında düşmanlık olmaması ve düşmanlığın tahrik edilmemesi l-nandığımız esaslardandır. Millet içinde husumet yerine, muhabbet duygularının gelişmesi İçin her vesileden faydalanacağız.,,
KISA HABERLER
+ SURİYEDEN yurdumuza 40 kişi-îik bir öğrenci kafilesi gelecektir. Kafile Ankara ve îstanbulu ziyaret edecek ve pansiyonlu okullarda misafir edileceklerdir.
* BEYRUT Müslüman Kız Lisesi öğretmen ve öğrencilerinden 16 kişilik bir grup Öğretim matemimizi incelemek üzere eylül ayı içinde yurdumuza gelecektir. Kafile Çamlıca Klx Lisesinde misafir edilecektir.
+ İSTANBUL Ziraat Mektebi 1950 yılı mezunlarından 6 kişi 175 er lira ücretle ilimiz emrine verilmiştir. Bunların çalışma yerleri tâyin edilecek ve Tarım Bakanlığına bildirilecektir.
ARJANTİN Tıp Cemiyeti Reisinden Vali ve Belediye Reisi Dr, Fah-reddin Kerim Gökay’a gelen bir mektupta kendisinin, cemiyetin 19 mayıs toplantısında ilmi ve şahsî kabiliyeti naznrı itibara alınarak Arjantin Tıp Cemiyeti âzalığına ittifakla kabul e-dlldljtl bildirilmektedir. Aynı mektupta Prof. Gökay’m ilâve olarak asabiye komitesine de üye kabul edildiği bildirilmektedir.
4- DÜN sabah. Moskova Büyükelçisi Muzaffer Göker vilâyette Vali ve Belediye Reisini ziyaret etmiştir.
Hac seferleri programı değişti
Denizyolları vapurlariyle gidecek hacılar, Hicaz’da 35 gün kalabilecekler
Hacıların gösterdiği arzu üzerine Devlet Denizyolları hacı seferlerinin tarifelerinde değişiklik yapmıştır. Bayramdan 10 gün evvel birer gün ara ile hareket edecek olan İzmir ve Giresun vapurlarının tstanbuldan avnlış tarihleri 3 gün önceye alınmış ve dönüşte de Ciddedrn 17 ekimde ayrılmaları kararlaştırılmıştır.
Bu suretle hacıların Hicazda 35 gün kadar kaJmalan sağlanmıştır. Bu tadilâtı yaptırmak üzere şehrimize gelmiş olan hacı mümessilleri bu vaziyetten memnun olarak memleketlerine dönmüşlerdir.
Hacca giden İlk milletvekili
Maraş Milletvekili Abdullah Ayta-miz dün Hacca gitmek Üzere Mek-keye hareket etmiştir. Abdullah Ay-temlz. Cumhuriyetin ilânından beri Hacca giden ilk milletvekilidir. Kendisi Kıral îbnl Suud’un misafiri olacaktır.
Çekoslovak Elçisi Prag’dan döndü Çekoslovak Elçisi Karol Dufek, Prag’dan Ankaraya dönmüştür. Kendisiyle temas etmek üzere Ankaraya gitmiş olan İstanbul Başkonsolosu Dr. Ribar dün sabah şehrimize gelmiştir. Balkanlardaki Kominform merkezinin Prag’a nakledildiği »anıldığından elçinin bu hususta bazı yeni talimatla geldiği tahmin edilmektedir.
İstanbul Valiliği emrine verilen 152 tiklerden
Kadro fazlası oldukları için geçen ders yılı başında başka İllere verilmiş öğretmenlerden bu defa İstanbul Valiliği emrine tâyin edilen öğretmenlerin İsimleri aşağıdadır:
Şükûfe Soyçin, Nadire Andlç, Zekiye Kurman. Bedla Tannkulu, Tew fik Alken, Yaşar Gürol.
W. A. Y. delegeleri memleketlerine dönüyorlar W.A.Y. Dünya Gençlik Birliği ikinci konsey toplantısına iştirak etmek üzere şehrimize gelmiş olan delegeler memleketlerine dönmeğe bağlamışlardır. Fransız delegeleri, pazar gecesi yapılan balodan sabaha karşı ayrılarak uçakla Parise gitmişlerdir. Dün de hususi uçaklarla 63 delege memleketlerine dönmüştür.
V E F A T
Baylar Garabel ve Kirkor Apel-yan; Bayanlar: Pırlanti ve Yeranu-hl Apeiyan; Dul Bayan Mayrenl Tor-komyan ve evlâtları; Bay ve Bayan Mıgırdıç Apeiyan ve evlâtları. Dul Bayan Nazen Akçesu ve evlâtları. Bay ve Bayan Dr. Pillbos Akçesu, Anneleri, kızkardeşl ve akrabaları o-lan Dul Bayan
YEĞI8APET APELYAVm
vefatını teessürle bildirirler.
Cenaze merasimi bugün «alı 22 ağustos 1950 saat 15 te Gedikpaşa Surp Ohanncs Ermeni Kilisesinde icra olunacaktır.
Cenaze levazımatı
GARBİS ÇELİL Tel: 42746
YENİ İSTANBUL
SİYASÎ İKTİSADÎ
müstakil günlük gazete
Sahibi:
ltTENl İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal EL 8ARUCA Bu sayıda yazı İşlerini fiilen idare eden :
Salih Zeki Akdamar
Neşredilmiyen yazılar iade edilme*.
Basıldığı yer ı
YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri I
— 81 —
Bunları düşünerek yaralının kalbini bir kere daha yokladıktan sonra omuzlarımda par-dösümle koltuğuma yerleştim ve kitabımı açtım.
Hastahanede başladığım dinlenme ve sükûnet kürünün bu İlk gecesinde vakitler öyle birbirine karışmıştı ki saatin kaç olduğunu merak dahi etmiyordum. Açık pencerelerin dışındaki bahçenin ağaçlı ve çakıllı yollarından mehtAp evvelâ çekilmiş ve bir zaman »onra başka bir aydınlık başlamıştı. Gariptir ki hiç bir sıkıntı ve yorgunluk duymamaktaydım. Ağır ağır uykudan koma haline geçmekte olan yaralının duymaması lâzım geleceği gibi vücudum sanki benim değildi ve aynı hafifliği içerimde de hissediyordum. Dizlerimin üstünde çevirdiğim sahife-lerdekl bağ, bahçe resimlerini pencerelerin dışında gitgide ağaran hakikî bahçe İle karıştırıyor, ara Bira gelen bir kuş aealnin bunların hangisinden geldiğinde tereddüt eder gibi oluyordum.
Yandaki odalardan birinde dinlenmeğe giden hastabakıcı uyuyup kalmış olacaktı. Fakat dişçi kız ameliyat odasından acımamıştı. Saatlerden beri yaralının ayak ucundaki bir sandalyeye bozan bir parça oturuyor fakat daha ziyade ayakta duruyordu. Ne zaman boşımı o I tarala çevirsem, bir dakika benden gözlerini çe-401
vlrmedl diyebileceğim bir ısrar ile bana bakmakta olduğunu görüyordum.
Yaralı ile alâkalanması için bir sebep yoktu. Hattâ fazla acıyor gibi de görünmüyordu.
Bu bakışların bazılarında yerimden kalkıyor, lüzumsuz bir ihtiyat İle ayaklarımın ucuna basarak yavaş yavaş yaralının yanına gidiyordum. Kalb gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı. Kıza ara sıra işaretle bir huile camphr^e şırıngası yapacağımı anlatıyordum. O hazırlık yaparken ben yavaş yavaş kapıya yürüyor ve hattâ bahçede üç beş adım yürüyordum.
Evet görünüş iyi değildi. Fakat adamcağızın bu şimdiki halinden daha derin bir uykuya geçmesinden başka bir şey olmayacakmış gibi hiç bir teessür duymamaktaydım. Ve bu, ölüme kanıksamış bir adam olmamdan ileri gelmiyordu, ölümün kendisi bu saatte bana ne onun İçin ne hiç birimiz İçin zihinlerimizde büyüttüğümüz kadar korkunç ve çirkin bir şey görünmüyordu. Ellerimde kııağı ile dolu yapraklarla oynarken kızı kapıda beni bekliyor görüyor ve şırıngayı unuttuğuma hayret ediyordum.
Bu şırıngaların birinden başımı çevirince A-li Osmanı sessiz sadasız arkamda duruyor buldum. Vakadan ziyade benim uykusuz kalmış olmama üzülüyor, yaralıya hattâ bakmadan koluma girerek beni tekrar bahçeye doğru götürüyordu.
— Fevkalâde bir şey olura Beyefendiye haber verirsiniz, demiştim, fakat bu rastgele bir sözdü. Benim İçin büyük talihsizlik oldu, dedi. Sonra tekrar İçeri girmeme mâni olmak İster gibi yolumu keserek ilâve etti :
— Siz hemen yatmalısınız Artık bana bırakınız.
402
Bunu yapabilmek İçin Öteki talihsizin ne durumda olduğunu anlatmam lâzımdı. Onun i-çln bu nefer de ben onu kolundan tutarak yaralının yanına götürdüm.
Ali Osman başıma gelen bu hale çok müteessirdi. Fakat bunu mübalâğalı «özler ve hareketlerle ifade etmiyordu. Beni dikkatle dinledikten sonra:
— Teşekkür ederim. Bundan daha İyi ne yapılabilirdi? dedi. Ve benim hemen yatmağa gitmem hakkındaki ricasını ber kere daha tekrar etti. II
Ben yaralı hakkında izahat verirken kız bir iki adım uzaktan beni dikkatle dinlemişti:
— Küçük Hanım bana çok mükemmel vardım etti, diye iltifat ettim. Ali Osman yüzüne bakmadan onun sırtını okşayarak:
— iyi kızdır benim kızım, dedi. Sonra Açık renk pardösüsllnü çıkararak ona Vbrdi.
ArkAsındR bir smokin vardı ve bu kıyafet ona gündüzkü babayani halinden başka bir hal, bir diplomat yahut kumarbaz hali veriyordu.
Arkadaşım beni önüne katarak kapıya götürürken döndüm, koltuğun üstünde bıraktığım kitabımı aldım; sonra yanından geçerken yaralıya derin bir göğüs geçirişle:
— Haydi Allahaısmarladık, diye bir el selâmı verdim.
XVI
HASTAHANEDE İLK HAFTALAR
Odam a yerleşirken tek bir düşüncem vardı:
— Ali Osman yalnızlıktan çok bunaldığını söylüyor, ya bunun acısını benden çıkarmağa, vakitli vakitsiz beni rahatsız etmeğe kalkarsa... Ben kl buraya mutlak bir yalnızlık kürü yapmağa geldim.
403
Fakat hakikat bunun tam tersine oldu. O bizim tarafta pek efeyrek görünüyor, ara «ıra hatırımı yoklamağa uğradığı zaman da, gizli düşüncemi «ezerek benimle eğleniyormuş gibi: “Sizi rahatsız etmeyim” diye çabucak kaçıyordu.
Bir kaç gün geçince ben onu aramağA başladım. Fakat Ali Osmanı hastahanedeki odasında bulmak aslft kolay değildi. Her akşam smokinini sırtlayarak, kendi gibi yalnız olduğunu söylediği arkadaşlarına misafir gidiyor ve sabahtan evvel dönmüyordu. Böyle olunca da öğleye kadar uyumak kaide oluyordu.
Yine hergün gibi öğleden sonra da şehirde İşi çıkmaktaydı.
Bu hale göre arkadaşımın hangi saatlerde İş gördüğünü kestirmek güçtll. Bununla beraber hastahanede kendisine görülecek ne İş olduğunu anlamak da ayn bir mesele idi.
Haata sayısı azdı ve çoğu AH Osmanın de. dlğl gibi. Anadolulardı. Bazıları büyük kliniklerde ameliyat olmağa götürülüyorlardı. Tanınmış profesörlerden bazıları ara sıra muayeneye ve bizim taraftaki ameliyat salonunda küçük ameliyatlar yapmAğa gelmekle beraber hellibaş. Iı gündelik hekimi de yoktu. Yalnız sık sık bizim Hurreme benzeyen genç atajlyerlere tesadüf ediyordum.
Hastahanede Ali Osmanı Aramağa çıktığım zamanlarda hemen bütün hastalarla tanıştım ve ahbap oldum. Çoğu erkekti. Bahçede dolaşıyorlar, ağaçların arasındaki kanape yahut salıncaklı İskemlelerde yatıyorlar, hazan hattâ bir kaçı bir araya toplanarak iskambil ve tavla oynuyorlardı.
Anadolulu hafif hastalar arasında İhtiyar bahçevana yardım etmekle vakit geçirenler de vardı.
404
Bu insanlarla birbirimizin dilini pek çabuk analdık. Kasabadaki hastalarım gibi hemen ilk konuşmamızda tesirim altına düştüler ve bütün dertlerini söylediler.
Dediğim gibi hastahanede bellibaşlı doktor bulunmadığı için benim bahçe ve bina için-deki bu dolaşmalarım âdeta resmi sabah servislerine benzedi. Zaten ilk geceki vakadan sonra dişlek hastabakıcı da ufak tefek vakalar oldukça dalma bana başvurmakta idi. Ali Osman bunun için onu ara sıra yanımda azarlıyordu. Fakat derken ötekiler de onu taklide başladılar. Konturatçı senetlerine yapıştırılacak pulda tereddüde düşen kâtipten hastahanenin kışlık odun kömürünü depoya sığdıramavan bahçevana kadar her başı sıkılan, Ali Osmanı bulamadıkça bana koşuyordu.
Arkadaşım beni bazan hastalarının pansumanına yardım ediyor, damın su oluklarını tamir eden işçiye nasihatler veriyor gördükçe, tıpkı o geceki gibi, telâşlanıyor, bana bu yorgunluğu verenlere çıkışmağa kalkıyordu. Ben gülerek;
— Değil vallahi. Benim gibi yirmi beş yıl koşmuş adam birdenbire durursa ölür. Bırakın benim için kürlerin en iyisi budur; bunun için hastahaneye fazla ücret versem haktır, diyor fakat:
— işinize karışırken yanlış bir şeyler oluyorsa o başka, diye bir parça da ağız yapıyordum.
*
Nihayet «ekiz on gün kadar az bir .zaman içinde sabahlan bir parça da resmîce giyinerek Ali Osmanm makamında oturmağa ve ufak te-fek meselelerde yazıhanenin açıkgözlerini çekerek ona vekâlet etmeğe başladım.
(Devamı var)
405
n Ağustos 1OT0
t e n I İstanbul,
Eyüp Sabrı ve bızler
Bediî FAİK
Dört gün evvel. HürrlveM Ebediye tepecine gömülen bir büyük odamın başı ucundf son İhtiram duruşunu tanıamliyonlar, birbirlerine bakışarak mırıldanmışlar!
— Genç nesil nerede?
İnsafı tanımıyanlar İçin omdayız. Genç nesil o saatte», Floryada, Modada, Adada, denizin koynundaydı...,, Fakat İnsafa ı
cevap kolaydır: “Ağustosun orta-
nıkı Rikıya bafclılar İçin, cevap bn değildir. Genç nesil, hürriyet kahramanı Eyüp Sabrlnln cenazesine ffitmedl; gOemezdl, çünkü onu tanımıyordu.
Mekteplerde okutulan tarih kitaplarını açımı. İttihat r» Terakkiden oluun, Balkan Harbinden, yahut Birinci Cihan Harbinden olsıın, hiçbir bölümde Eyüp Sabrl adına, canlı ve mAnalı olarak raatlamıyacaksınız. Kitapları bir yana İtelim; tarih hocaları, lıeniın neslime ittihat ve Terakkiden dört sima gösterdiler: Mustafa Kemal ile Talat, Enver ve Cemal pahalar. Niyazi Be.il, bir geyik karlkatürlyle karmakarışık bir hayal olarak hatırlıyorum. Dikerleri İki üç çizgidir ki. aralarında Eyüp Sabrl hiçbir zaman görünmedi!
Geçen rün Hürriyet Tepecinde toplanıp, gençlisi arıyanlar İçinde, bilmiyorum tarih hocalan da var mıydı? Bulunmuşlarsa kahraman Eyüp Sabrlnln, ölümü İla öfcrendlfclm. o zor hıılnnur mahviyeti altında ezilip helftk olmayışlarına ömrüm boyunca ga*aca£ım.
Grigori Petrov’un Flnlandlyayı anlatan “Beyaz Zambaklar Divan,, adlı İd tabının mukaddeınesl, Tolstoy Ue Carlyl'ın; milletleri mİ kahramanlar, yoksa kahramanlan mı milletler yapar? mevzuu üzerindeki fikirlerine hasredilmiştir. Bu İki dehadan biri, kahramanların milletleri yarattığını, difteri ise aksini uzun uzun savunur da, hiçbirinin aklına bir üçüncüsü gelmez kİ, bizde bütün milletçe tartışıisa yeridir: Milletler kahramanları övüteblllr nü?
Eyüp Sabri ve onun gibilere bakarak “Evet,, demek tor ol-masa gerek!
Kitaplarım arasından Samrt Afraoğlunun ”Kuvayı Millîye., ruhunu çekip alıyorum. Sonunda, Birinci Meclisin en mühim simaları anlatılıyor: Atatürk. İsmet Paşa, Fevzi Paşa, Rauf Bey, Karabeklr, Refik Şevket, Ali Şükrü. Celâl Bey, Vehbi Bey, Mahmut Esat.. Hayır. Eyüp Sabrlyl heyhııde beklemeyiniz!.. Evüp Sabrl adı, biraz Atatikrkün büyük nutkunda vardır. O da Milli Mücadelenin bir İki politika tartışmasında, ancak İsmi yazılarak...
Fakat mesele, sadece Eyüp Sabrl, tarih kitabı, tarih hocası meselesi değil. Bir nesle karşı, mîllî kahramanların bir kısmını, kalın Örtüler altında bulundurmak meselesidir ki, görüp de susmak kabil olmuyor. Her yıl, altı teşrinievvelde lstanbulun kurtuluşunu tesit ederken, bugünün kumandanının, tribünün şeref basamağına dikilecek dünün Refet Pahasını selâmlamasına defa olsun şahit oldunuz mu T
Büyük Eyüp Sabrl, herkesin tırnaklartyle iskemlelere piştiği bir devirde, Çarşıkapıda zahirecllik ederken, önünden yit»ır.ca geçen benim neslime bakıp, kimhilir kaç defa acı gülünısemfştlr. Ama şu satırları şimdi “kahve,, olan o dükkânında tamamlarken, sadece asli bîr hayal olarak gözlerimin önünde canlaııdırabildlğlrn Eyüp Sabrlnln bizi anladığı ümi dindeyim.
Ve yazımı cebime koyar koymaz, doğru Hürriyet Tepesindeki taze mezara koşacağım. Onu tanımıyan bir nesilden olmanın ıstırabı içinde, ona tanıtmıyanlar adına özür dilemek İçin...
bir
r*-
k»-
BCl
zahire
Kuzey Korelilerin bütün taarruzları
Buna rağmen Kızıllar, yeni bir taarruza hazırlanıyorlar
yade birlikleri 18 ağustosta hücumla Tongyong’u İstirdat ettikleri zaman 200 den fazla komünist askerini öldürmüşlerdir.
hava ve kara püskürtülmüş-
Yeni Alman
komünistlerin tahmin
Tokyo, 21 (AP> — Kore harp cephesinden alınan haberlere göre, komünistlerin Birleşmiş Milletler müdafaa hatlarını yarmak için 3 günden beri girişmiş bulundukları neticesiz taarruzlar cephenin bütün kesimlerinde müttefik mukabil taarruzlariyle tür.
Son 3 gön zarfında
15.000 kişi zayiat verdikleri edilmektedir. Kızılların buna rağmen merkezî cephenin kuzey ucunda yaptıkları hazırlıklar, yeni bir taarruza geçecekleri kanaatini kuvvetlendirmiştir Cephe hattının doğusunda Güney Koreli kuvvetlerin Kızılları tazyik etmekte oldukları bildirilmektedir.
Ingiliz uçaklarının hArekâtı
Singapur, 21 (AP) — Korenln batı sahilleri açıklarında bulunan bir İngiliz uçak gemisinden havalanan u-çaklar bugün Kunun limanı açıklarında Kızıllara ait iki kabotaj vapurunu batırmışlardır. Donanma uçakları înçon’la Klmpo limanlarında da düşmana alt küçük gemi ve yelkenlileri ateşe vermişlerdir.
Uzakdoğudakl Müttefik Donanma Genel Karargâhından yayınlanan bir tebliğe göre. Güney Koreli deniz pl-
ordusu plânı
Milli Eğitim Bakanının tetkikleri
Bafra 21 (Huhususî muhabirimiz bildiriyor) — Üç gündür Samsun bölgesinde tetkiklerde bulunan Millî E-ğltlm Bakanı Tevftk İleri. Samsun Valisi, milletvekilleri ile birllkde ilçemize gelmişler. Kazan deresinde Kaymakam. Belediye Başkanı, partililerle yüzlerce Bafralı tarafından karşılanmışlar. doğruca Hükümet konağına kaymakamlığa gelen Bakan, meydanı dolduran binleri aşan vatandaşların samimî tezahüratından yol alamamıştır. Kulüpte öğle yemeğinden sonra Halk Partisini, Belediyeyi D. P. yı ziyaret etmiş, burada, oparlörden yayılan memleket dâvaları üzerinde özlü bir konuşma yapmıştır. Ortaokul salonunda öğretmenlerin tertiplediği toplantıda eğitim konularına, öğretmenleri. gerek öğretmenlerin genç nesil yetiştirmekteki önemli vazifeleri etrafında konuşmuştur. Vatandaşları. İlçenin dertlerini, dileklerini dinlemiş, Bafradan Alaçam’a gitmiştir.
AK SEL
Doğudaki “Halk Polisi,, ne muadil 300 bin kişilik bir ordu kurulmasının imkânları araştırılıyor
Londra. 21 (AP) — Büyük Brltan-yanın Batı AlmAnyadakl baş İdarecisi Slr tvone Kirkpatrlck bugün Londra-ya dönmüştür. Yüksek Komiserin, yeni bir Alman ordusu nüvesinin kumlusu üe ilgili Bonn dan hazırlanan bir lenilmektedlr.
Geçen perşembe ya Başbakanı Dr. Amerikan ve Fransız Yüksek Komiserlerine bu konuda tekliflerde bulunmuş ve Alman ordusunun kuruluşu İle ilgili plânını İzah etmişti.
Resmi diplomatik çevrelere göre, teklifin esası şudur: Batı Almanya ordusunun nüvesi gönüllülerden teşekkül edecek ve kuvvet İtibariyle Doğu Almanyanın "Halk Polİ3İ”ne muadil olacaktır. Aslında bir komünist ordunu olan bu sözde “Halk Pollsl’nln mevcudu 2 ilâ 300.000 kişi tahmin edilmektedir.
• *
Hükümeti tarafın-plân getirdiği soy-
günü Batı Alman-Adenauer İngiliz,
Türk kömür madenciliği hakkında bir tebliğ Washlngton, 21 A A. (United Press) — İktisadi İşbirliği idaresinden bugün bildirildiğine göre bir çok Amerikan ve Avrupa imalatçıları, Tûrklyede kömür madenciliğinin İnkişafı İçin malzeme temin edeceklerdir.
Turkiyenln kömür vs linyit İmalâtını hızlandırmak Üzere İktisadi İşbirliği İdaresi tarafından hazırlanan bu program Turkiyenln uzun vadeli kalkınma plânına dahildir.
Amerikan ve Avrupa fabrikaları TÜrkiyeye. parçalama makinesi, ekskavatör, taşıt vasıtası, kompresör, kaya makkabiı lokomotif yükleme makinesi, kömür yıkama ve hazırlama te-»teati temin edeceklerdir.
Bavla f
Bu dövüşme sahnesi belki de bu harbin en korkunç ve
• •

• -
• •
“Bu ü-yardımcı kadur 10 muvaffak
dramatik sahnelerinden biriydi
Yeni İstanbul'un KORE muhabiri bildiriyor

*

Değirmen sarılmış ve bölükte ateş edebilecek 9 kişi kalmıştı
(Kore cephesinde 84 üncü piyade Alayı İle beraber bulunan hususî muhabirimiz Marguerite Hlggins bildiriyor) :
Hububat dolu yeldeğlrmeninln etrafı tamamen sarılmış ve Charlle bölüğünde ateş edebilecek dokuz kişi kalmıştı, içerideki odada 40 yaralı saman demeti gibi yığılı duruyordu. Bu vaziyet karşısında eski kızıl derililerin stllnde dövüşmekten başka yapacak bir şey kalmamıştı. Yalnız işin acı tarafı Koreli düşnıanıınızın bizden daha fazla ateşli silâhı vardı.
Bu dövüşme sahnesi belki de harbin en korkunç ve en dramatik sahnelerinden biriydi. Vaziyeti hikâye edecek hayatta tek kişi kalmıştı. O da Mlssourll’ll Teğmen Charles Pay-ne’dlr. Teğmen şöyle diyor: mitsiz dürüm karşısında kuşetlerimiz vetişlnclye saat düşmanı oyalamağa olduk. Fakat bu harbin başından beri gördüğüm en çetin muharebe İdi.”
Teğmen Payne’in böyle demekte hakkı vardı. Çünkü harbe Amerikalıların İştirakinden beri dalma hare-
Rus-Komünist Çin müşterek kararı
manın sesleri duyarak tekrar gelme»! muhtemeldi. Lâkin yanılmışız, biraz sonra başka bir yerden hücuma geçmek üzere karşımıza dikildiler.**
Charlle bölüğü sabahın 8 lnds değirmen» sığınmıştı. Saat 6.30 dA yardımcı kuvvetler geldiği zaman yaralıların çoğu aldıkları yaralardan Ölmüştü. Ve düşmanın attığı el bombalan ve kurşunları 1le vurulan bir sürü de yeni yaralı vardı.
Teğmen Pay ne son dakikaları şöyle anlatıyor: “Uzaktan tankımızın geldiğini gördük. Her İki yanından düşmana ateş açarak onları havaya u-çuruyordu. Bu manzara gözlerimizi yaşarttı; İşte en mesut dakika o andı.'”
Tankla gelenler HawaHİ Teğmen Albert Alfonso ve bölüğü İdi. Düşman onlara ateş açmıştı, fakat tank hepsini temizledi.
Teğmen Pay ne taburunun yegâne hayatta kalan subayıdır. Bu talihli zat hâlâ cephededir ve henüz talihine İtimadı vardır. Diğerleri ya yaralanmış veya ölmüştür.
köprüye sığındık ve orada yaralı verdik. Nihayet düş-ateş açtı. Onların makineli-otomatik »İlâhları, taban-
Rusya İle Komünist Çin, gayelerine varmaya kadar Kore harbini devam ettirmeye Moskova Konferansında karar vermişler
Berlin, 21 A.A. (Reuter) — ”Nieuwe Rotterdamse Couraut” adlı Hollanda gazetesi muhabirinin bildirdiğine göre, Sovyet Rusya ve Komünist Çin, erişilmek îstenen gayeye varılıncaya kadar, Korede harbi devam ettirmeye, Moskova Konferansında karar vermişlerdir.
Muhabir, bu haberin hangi kaynaktan geldiğini bildirmeksizin Çin Genel kurmayının Kore harbine müdahalesi İçin Çinlilerin ısrar ettiklerinden bahsetmekte ve “Şimdiki halde Koredekl Çin savaş birliklerinin sayısı Kuzey Kore savaş birliklerinden çok daha fazladır” demektedir.
Muhabirin İlâve ettiğine göre. Kore düşer düşmez memleketin idaresini ellerine almak gayesiyle Çinliler şimdi Korede kademe kademe derinleşen bir müdafaa cephesi hazırlamaktadırlar.
Muhabir Komünist Çinlilerin ısrarı karşısında Sovyet Rusyanın bitaraf siyasetinden bir kısmını feda ettiğini İleri sürmektedir
Sovyet Rusya harbe taraftar değildir fakat kendi müttefiklerinin ehle ettiği muvaffakiyetleri İcap ettiği takdirde kendi silâhlarlylc dahi olsa İdame ettirmeye çalışmaktan çekinmeyecektir.
Muhabire göre. Büyük Britanyanın Uzakdoğııda harbe girişmesini isteyen Sovyet Ruayaya rağmen Çin İngiltere İle harbe taraftar olmadığını belirtmiştir.
Komünist Çinin Kore düştüğü takdirde Formozanın gayet kolaylıkla elde edileceğini ileri sürmesine mukabil. Sovyet Rusya Kore elden gittiği takdirde, batının Formozayı elde tutmak için çok daha fazla gayret aarfe-deceğinl düşünmektedir.
Errol Flynn Patrice Whymore ile evleniyor
Nice, 21 (Ap) — Associated Press muhabirine demeçte bulunan Errol Flyn. Önümüzdeki üç dört ay İçinde Fransada bulunduğu müddet zarfında Patrice Whymore İle evlenmek niyetinde olduğunu söylemiştir.
Film yıldızı, Rlvlera’da çekilmekte olan “Yeni Orleans Meyhanesi’* filmindeki rolünü ifa etmek llzere dün trenle Parlsten buraya gelmiştir.
kâtın başında İdi. Ben kendisini harbin İlk »ıralarında bir bazooka ekibi-blnln başında gözümle görmüştüm.
Teğmen Payne'ln dediğine göre: “Onlara karşı gelmemizin başlıca »e-bebi, zannederim ki, artık oradan çı-kamıyacağımız kanaatinin herkeste kökleşme»! İdi. ölümü kaçınılmaz o-larak kabul ettikten sonra herke» »a-klnleştl. Sırf korku ve dehşet hissedeceğimiz yerde kanımız kızıştı, heyecanlandık. Cephaneyi »anki vesika usulüne bindirdik. Her ölen veya yaralanan arkadaşın üstünden silâhını alıp boş olan pencereye koşuyorduk. Ve birine tam isabet ettireceğimizden emin olmadan ateş açmıyorduk,*’
34 Üncü alaya mensup Charlle bölüğü, sıkışan bir başka birliği kurtarmak İçin Naktong Nehri yolundaki yelrt eğirmen İne gelmiş ve vaziyet sonradan anlattığımız şekilde inkişaf etmişti.
Teğmen Payne durumu şöyle anlatıyor: “Düşman, bizim gözlerinin ö-nünden geçmemize müsaade etti. Sonra her taraftan bizi sardılar. Çoğumuz değirmenden 100 mil uzakta olan bir bir hayli man bize tüfekleri,
çaları, her şeyleri vardı. Yürüyebilen yaralılara bir hamle yapıp değirmene girmeleri emrini verdini. Mümkün olduğu kadar kendimizi müdafaa ederek değirmene koştuk. Kapıdan girerken yanımdaki arkadaş yere yığıldı.
“Değirmenin duvarları İnce Mi, fakat hububat dolu çuvallar binaya gelen kurşunlardan bizi muhafaza ediyordu. Bölüğün hayatta kalıp değirmene girebilen fertlerinin elinde bir tek Brownlng otomatik yivli tüfek, karabinalar, ve M-l tüfekler! vardı.
“Yaralıları odanın ortasına yerleştirdik. Fakat gün ilerledikçe vaziyet vahimleşti, çünkü »uyumuz ve İlk sıhhi yardım işinde kullanılan alftt ve edevatımız bitmişti. Birkaçı Öldü.
“Arkadaşlardan biri bütün gün beynimin etini yiyerek kendteln! vurmamı rica etti. Tank geldiği zaman o-nu aeyyar hastahaneye götürdük. O-rada bir helikopter bulmaya çalışıyorlardı. Çünkü aedye İle geri götürülmeğe dayanamıyacağı muhakkaktı. Sonra da bu arkadaşın ne olduğunu bilmiyorum.
“Değirmende iken düşman hep yağ tenekelerini vurmağa çalışıyordu. Yaralılar İçin çok fena idi. Çünkü kızgın yağ hep üzerlerine damlıyor ve canlarını yakıyordu.”
Tabur subayı olan Teğmen Payne, adamlarını pencerelere yerleştirerek vuracaklarına emin olmadan ateş etmemelerini söyledi. Payne ilk anları şöyle anlatıyor; “önce herkes bir paniğe uğradı. Bir kaçı pirinç rina çıkıp kaçmağa teşebbüs kat hepsi vuruldular. Bunun burada kalmaktan başka bir namıyacağımızı anladık. îşl vuruşmaya döktük. Biraz »onra erlerin şöyle konuştuğunu duydum: “Bak şu kâfire tam ateşimin hizasına geldi, gel gel. ha hepiniz! haklayayım da görün” Bunun gibi »özleri İşitince artık herkesin sinirlerine hâkim olduğunu anladım.
Komünistler düzine düzine olarak İnsan dalgaları halinde binaya yaklaşmaya çalışıyorlar, fakat isabetli kurşunlar karşısında geriliyorlardı.
Payne »özlerine devam ediyor: “Bir an geldi artık düşmanın pes deyip ger! çekildiğin! »andık. Sıra halinde uzaklaştıklarını gördük. Arkadaşlara nefeslerini tutmalarını söyledim. Fakat yaralıların iniltileri kesilmedi. Bu hepimiz! korkutuyordu, çiinkü düş-
Komünist Çinin talebi
Çin, Konseyin Kore müzakerelerinde temsilci bulundurma hakkını Birleşmiş Milletlerden İstedi
Lake Success, 21 (AP) — Bugün Komünist Çin, Birleşmiş Milletlerin Koreye dair müzakerelerinde temsilci bulundurmak hakkını resmen İstemiştir. Kızıl Çin’in Dışişleri Bakanı Su En Lal, bu konuda Gene! Sekreter Trygve Lle İle Rus delegesi Ja-kob Mallk'e bir telgraf göndermiş ve Malik bunu Güvenlik Konseyi delegelerine tebliğ etmiştir.
Konsey bu akşam Kore meselesini müzakere İçin gizli bir toplantı yapmaktadır.
Gl. McBride
dün gitti
Faruk'un Deauville'de feçirdJÜ yazılar neşretmektedirler. Kırat
Parts tl (YÎRS) — Mısır Kıralı hafta münasebetiyle Paris gazeteleri yine geceyi halkın tezahüratı İçinde suretiyle geçirmiş, fakat bu defa gnzinonıın yeşil çuhalı masalarında bir kaç milyon kaybetmiştir.
Gala gecesi tanınmış danota Bamla Gamal İle şantöz (Nil Şarkısı} adlı eserlerini lânse etmişlerdir.
Yukarıdaki resimde Kırnl Faruk’u DeauvtUe’de cörüyorsunua
8. M.
uzun
sabahın saat yedisine kadar eğlenmek
Anuta Berryed
e
İlk Ingiliz askeri kafilesi
Kore’ye gidiyor
Bu kuvvetler, muharebe hatlarının gerilerinde vazife görebileceklermiş
Geyve Seçim Kurulu Başkanı istifa etti
Geyve, 21 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Seçim Kurulu Başkanı Talât bu vazifeden İstifa etmiş ve yerine Geyve Ceza Yargıcı Salâhad-dln Harbala tayin edilmiştir.
tarlala-ettl, fa-üzerine eey ya-
Kocaeli Canavarı tekrar yargılanacak
Adapazarı, 21 • Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Kocaeli Canavarı na-mlyle maruf Basrl Ersoy, Akyazının Beynevlt köyünde Asım Kıyıcıyı taammüden öldürmek ve yol kesmek, otobüs soyguncusu bulunmak »u-çlyle Adapazarı Aftırceza Mahkemesince idama mahkûm edilerek Nevşehir© gönderilmişti. Son çıkan Af Kanunu İte cezası 20 yıla İndirilen Basrl Ersoyun Temyize yaptığı müracaat da cevaplandırılmış ve Temyiz Ağırceza Dairesi dâvayı usul bakımından bozarak dosyayı iade etmiştir. Bıısrlnln muhakemesine yakında Ağırcezada tekrar başlanacak ve bir İki güne kadar da halen bulunduğu Nevşehirden şehrimize getirilecektir.
Ortada denizci üniforması glyml» olan Prenses Margarrt Ozford’da kılavuzların önünden geçerek kanıp ateşi merasimine gitmiştir. Resimde 10.000 kadın kılavuzun refakatinde olan Prenses Margurct’l Lady Strathedcnlc beraber görüyoruz.
Amerikan Askerî Yardım Heyeti eski Başkanı Gl. McBride, dün özel bir uçakla Beyrut'a hareket etti. Oradan deniz yoliyle Amerikaya gidecek
Ankara 21 (A.A. — Amerikan askerî yardım heyeti eski başkanı Tümgeneral Horace McBride bu sabah saat 10 da Etimesgut hava alanından Özel bir uçakla Amerlkaya gitmek üzere Beyrut’a hareket etmiştir.
McBride hava alanında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nuri Yamut. İkinci Başkan Korgeneral Zekâi Okan, ikmal Döiresi Başkanı Orgeneral Feyzi Uçarer, Garnizon Komutanı Tümgeneral Salâhaddln Salışık, Harekât Dairesi Başkanı Tümgeneral Yusuf Egeli. Genelkurmay Haberalma Başkanı Albay Aziz Ulusan. Merkez Komutanı Albay Necati Olcay ile Amerikan Askeri yardım heyeti Orgeneral Wllllam Arnold yardım heyeti mensupları I uğurlnnmıştır.
Tümgeneral McBride sonra lenlz yolu ile Amerlkaya dönecektir.
i başkanı ve Askeri tarafından
Beyruttan
Sovyet topraklarında bulunan harp esirleri
Amerika, 1.800.000 Alman ve Japonun âkıbefi hakkında kuşlardan malûmat istedi
Lake Succcss 21 A A. ıUnited Press) Birleşik Amerika Rusyadan Birleşmiş Milletler Unıuınl Heyetine 1 milyon 800 bin Alman ve Japon harp suçlusunun akıbetlerini açıklamasını istemiştir. İngiltere ve Avııstralva-nın desteklediği Amerika, 19 eylülde Lake Success’de açılacak olan Genel Kurul gündemine şu meseleyi koymuştur:
Sovyet topraklarında bulunan harp esirlerinin Rusya tarafından memleketlerine İade edilmemesinin sebebi.
Bu mesele, Batılı devletlerin Rusya-ya karşı durumlarında yont bir safha açmaktadır, öğrenildiğine göre diplomatlar Kuzey Koreyl muvakkaten Birleşmiş Milletlerin vesayetine vermek İmkânını İncelemektedirler. İyi haber alan çevrelerin bildirdiğine göre, esasen müphem olan hu plâna göre. bu vesayet. Güney ve Kuzey Korenln serbest seçimle demokrat bir hükümet halinde birleşmelerine kadar devam edecektir. Böyle bir plânın, Genel Kurulun gelecek toplantısına sunulması mümkündür. Fakat bu, gayet nazik bir meseledir. Ve bir çok güçlük arzetmektedlr. Bu İtibarla, plânın başarı imkânı şimdiden malûm değildir.
de-
Strasbourg’da Türk delegesinin teklifi
Btr&nbourg 21 (YÎP.S) — Türk
legcet Oeırıtırı Kuparıl Müdafaa Nazilinin yanında çalışmak üzere bir de yüksek komteerllk İhdasını istemiştir. Bu teklif İyi karşılanmıştır. İlerde müzakere edilecektir.
Ayrıca Türk delegesi tarafından îs-lanbulda bir kültür merkezinin tesisi İstenmiştir. Bu d» yarınki oturumda müzakere edilecektir.
Londra, 21 (YÎRS) — Biri tskog ve biri İngiliz olmak üzere önümüzdeki •haftanın başında, Britanya taburu Korede bulunacaktır. Bunlar Koreye gönderilen İlk kara kuvvetleridir.
Bu gibi Britanya kara kuvvetlerinin kullanılması Mac Arthur tarafından halledilmesi lâzım bir mesele teşkil edebilir. Çünkü bunların »İlâhları ve teçhizatları Amerikan tipi delildir. Bunlar daha ziyade muharebe hatlarının gerilerinde, hava ve deniz hâkimiyetinin hâkim bulunduğu yerlerde kullanılmakta olan kuvvetlere ilâve edilebilecek nevidendir.
Kremlin üzerine
atom bombası
Amerikadaki Hıristiyan Hareket Partisinin Lideri, Kremlin’e bizzat bomba atmayı teklif etti
Rusyaya taraf-Parti-Tnı. bugün uçakla
Chicago 21 (AP) karşı derhal harp açılmasına tar olan “Hıristiyan Hareket sinin” lideri Cumhurbaşkanı mana gönderdiği ve metni yayınlanan bir mektupta bir
Moskova üzerine gidip Kremline bir atom veya hidrojen bombası atmayı teklif etmiştir. K
Hareketin 38 yaşındaki lideri Lar Daly, kendisine hava kuvvetlerine a-it bir uçakla mürettebatının verilmesi halinde bombayı bizzat atacağını bildirmiştir.
''NaziH£i Temizleme” tarafından İkide bir İlk duruşma neticesin-8 yıl hapis cezası veril-
Schacht, yeniden yargılanıyor
Luneburg (Almanya) 21 — (AP) — Hitler rejiminin eski “sihirbaz maliyecisi Dr. Hjalmer Schacht’ın 5 İnci defa olarak nazillk spçundan yargılanmasına girişilmiştir. Dr. Şchaht NUrenbergteki Milletlerarası Harp Suçları Mahkemesi tarafından beraet ettirildikten sonra 1946 dan-bert Alman mahkemeleri yargılanmış, de kendisine
mlşae de bu karar sonradan Temyiz Mahkemesi tarafından bozulmuştu. Sonraki duruşmalardan da bir netice çıkmamıştır. Şimdi gerek Schacht ve gerek yargıçlar bu seferki takt-ba>ın son duruşma olacağını ümit etmektedirler. Bu arada eski maliyeci vaktini blı operet yazmak.U geçirmiştir
Beşinci defa olarak Nazilikten dolayı mahkeme huzuruna çıkan Dr. Schacht. Hltlcrl doğru yola getirebileceğini sandığını, fakat buna muvaffak olamadığını söyledikten sonra, herhangi bir siyasi faaliyette bulunmak niyetlisi olmadığını ilâve etmiştir.
Yalovada büyük bir yangın
Yalova, 21 (A A.) — Dün akşam Yalovada Tahsin Sosyal vo ortakları komandit şirketine alt yağlı tohumlar fAbrlkaaında çıkan yangın neticesinde bina ve İçinde bulunan maddeler tamamlyle yanmış ve yangın gece yarısından sonraya kadar devam etmiştir.
Yanan binanın 200 bin liraya sigortalı olduğu da öğronilmişUr.
SPOR

Enternasyonal tenisçiler n ilk kafilesi Perşembe günü geliyor
Amerikalı Mlss Butler de bugün şehrimizde olacak
Şehrimizde 26 ağustosta başlıyacak olan 5 İnci Enternasyonal Tenis Turnuvası İçin Tente Eskrim Dağcılık Kulübündeki faaliyet hızlandırılmıştır.
Turnuvaya iştirak edecek olan elli kadar enternasyonal tenisçiden ilk kafile 24 ağustos perşembe günü gelecektir. tik kafilede Belçikalı P. Geel-hald, Holândah Mis» Hermsen, Vau Melgeran, Llnek, Hintli Kumar bulunmaktadır.
Amerikalı Mis» Butler de, Barletta vapuru ile bugrün şehrimize gelecektir.
Bu senekI Enternasyonal Teni» Turnuvasının muntazam bir şekilde yapılabilmesi için Teni» Ajanlığı bu programın üzerinde büyük bir titizlikle durmaktadır.
Kortun iki tarafındaki sıralara »o-yircilerln daha rahat seyredebilme»! i-çln yeni sıralar İlâve edilmiştir.
Gelecek olan enternasyonal tenisçiler İçinde en meşhurlan şunlardır: Arjantinli Marla Weiss, Arjantlnin en iyi kadın tenisçisidir; Holândah Linck Orta Avrupada çok ljd tanınan bir tenisçidir.
Hindistanlı Kumar, tente âleminin en iyi çift erkek oyuncularındaudır.
Amerikalı Kosvalevskl İle îrving Dorfman ve İtalyan Giovaninl Cucul-II de beynelmilel şöhreti haiz birer tenisçilerdir.
Holândah kadın tenisçi Mile Hermsen ve Arjantinli kadın tenisçi VVels’in maçlarını da muhakkak kİ seyircilerimiz zevkle seyredeceklerdir. Bu bakımdan yapılacak olan bütün karşılaşmaların heyecanla takip edileceği muhakkaktır.
Vedat ETENSEL
• *
Beyruttaki turnuvayı Bahtiye Musluoğlu kazandı
Bir haftadan beri Beyrutla yapılmakta olan ve bir çok yabancı kadın tenisçilerin de katıldıkları enternasyonal Lübnan tente şampiyonalar rina İştirak eden Türkiye şampiyonu Bahtlye Musluoğlu turnuvayı kazanmıştır.
Ordu Atletizm Takımımız Nice’e gidiyor
Ordu atletizm ekinimiz, milletlerarası müsabakalarına iştirak etmek üzere önümüzdeki ayın İlk günlerinde Atina. Roma üzerinden Nişe askerî uçakla hareket edecektir.
z
------- A
TAHSİL KUPONU
1 aralık 1950 da çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a-şağıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numaran a-la biteceksiniz.
TafHİİfttını her pazar günkü (YEMİ İSTANBUL) d» »ray*-nıo.
} eni İstanbul'un
KUPONU

J
Sayfa 4
yenî İstanbul

22 Ağustos İN»
a
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
Muharrirlerin soyadı a İfa be siniriyle her riin bir tanesi neşrolunacaktır.
Kitaplar arasında
Yazan
£SKİ TUrk
Şehir kulübünde
Aşık Garip

Cevdet PEKİN
; masallarını ve halk hikâyelerini, uzun yıllar devam e-apastırmalardan sonra derliye-bugünktl dille, fakat yazıldık-devrin çeşnisini muhafaza ede-yepyeni bir üslûpla kaleme a-
çlkolatatar-
karşılıyor-plânda karı-
«I»
(Baş tarafı dünkü eayımıtda)
— Domuz adam! Domuz, domuz, diye geçiştirmiye çalıştı. Fakat hu boşunaydı ; çünkü her şey, cidden nıahv olmuştu.
Doktor iki kadehi birer yudumda, meze almadan, ve arka arkaya İçti. Har defasında, elinin tersiyle ağzını kurularken:
— Saat kaç? saat, saat? diye soruyordu:
Münir Cevdet beyin evindeki halini. dakikası dakikasına tahmin edebilmek arzusu. İçinde, def edilemez bir hırs gibi çökmüştü:
"Münir Cevdet, elinde ta kapıda.”
"Çocukları sırıtarak tar Münir Cevdetl. Arka
sı da sırıtıyor Münir Cevdet İn
Doktor bir kadeh daha dikiyor.
"Münir Cevdet soyundu, pijamasını giydi; Münir Cevdete, bu esnada karısı ve çocukları yardım etti.”
"Münir Cevdet radyoyu açtı: Ferahfeza makamında şarkılar.”
"Radyo çala dursun; Münir Cevdet bey mutfakta: Salatayı kendisi yapacak."
“Münir Cevdet bir dilim salatalık atıyor ağzına: İncecik dudaklar hazla yaynşıyor.”
“Sonra Münir Cevdet sofrada; bir kadeh de rakı! Hattâ, belki de iki kadeh rakı. Bak sen; Münir Cevdet rakı içiyor...
Doktor:
— Şerefe.
Dedikten sonra SofrAdakller de “
Doktor onlara: "size ler.” diye bağırmak
— Ssat kaç? saat, diye soruyor. Şükrü
— Epey oldu: Ikl seans ancak yapılır.
diye tahrike çalışıyor; çünkü bu İş çok uzadı. Fakat doktor kendisine bile yabancı bir kızgınlıkta:
— Saat kaç? Ben saati soruyorum, diyor: Fakat bu kızgınlık hepsine vız geliyor. Sorgu yargıcı:
— Ne haber doktor; randevun mu var yoksa ?
diye alay ediyor. Veteriner de alay ediyor:
kadehini dikiyor: şerefe.” diyorlar, defcil be serRem-Istlyor; fakat: saat?
kendi derdinde:
nız, radyonun İbresini, halk türküleri çalan Ankaradan Bükreş'in çlgan orkestrasına geçirmek veya soayal nutuklar vermek İçin gelirdi: Akıl almaz bir gurur (arzı. En büyük zevki, ramazan ayının birinci günü, İftara yakın, bahçeye, havuzun yanına rakı sofrası kurdururken duymuş olmalıydı.
“Sonra da ve daha aradan bir yıl bile geçmeden, hem de yalvarır gibi; kalın bu akşam, ne olurl Münir Cevdet domuzu İşte bunun için öyle sırıttı, aptal. Bunun İçin.,,
Doktor ona. gene raet çekti; fakat önünde parası yoktu: Güldüler. Doktor da sırıttı ve cebinden bir elli liralık daha çıkarttıktan sonra, Şükrilye:
— Bana bir kadeh rakı getir.
Dedi. Kulacının yumuşak ve dost:
— Asabileşmeyin.
Diyordu. Baktı: gözler, güneş yanıfrı; fakat kadife gibi yanaklar, gür kumral saçlar ve yirmi yaş:
— Bir kadeh de sen İç, hocam. Şükrü İki kadeh getir.
Kadehler geldlftl zaman doktorun önündeki paralar gene bitmişti:
— Ben İflâs ettim.
Dedi. Şükrü, ona, Istedlfid kadar; elli, yüz, be? yüz, vermeye hazırdı: fakat rakıyı dikip ağzını kurularken:
— istemez.
Dedir Ayağa kalktı ve müthiş sarhoş olduğunu anladı:
Oda, fır fır dönmüş ve her şey. yani tüccardan Mehmet Karabiber yüksüzü, veteriner aptalı, eczacı kurdu, sorgu yargıcı denen deli fişek ve diğerleri, eşya da yani masalar, iskanbiller ve kadehler de dahil, her şey, bu hızın içinde sadece bulantı veren bir tek mâna almışlardı. Yalnız; aydınlık ve elâ gözleriyle şu çocuk, şu gezici başöğretmen müstesna; onu yirmi yaşiyle ve yirmi cümleyle sağır ve menfezalz ovaya bırakıvermlşlerdl. O, şehre her İnişinde kulübe uğramış ve dalma elleri boş dönmüştür: Fakat işle, bu gü-gözlerde o eski soru halâ, mahzun yalvnrışlı, olduğu gibi duruyordu, köylere bir şeyler yapmak lâzım; yapılabilir acaba?.. Bu gözler, ku-
dlblnde bir ses,
doktor bey. Aydınlık ve elâ
• •
• •
— S&at? Saat? Saat gece yarısına yaklaşıyor işte: Yaz geldi doktor; gecelerin bayırı mı kaldı? Ve doktor onları işitmiyor:
“Münir Cevdet sedire uzanmış, okumakta: ihtimal Evliya Çetabi’vi». Kim bilir, çapkın belki de şiir okuyor: meaelâ Şeyh Galib’l, hattâ Hâkimi veya Namık Kemal’i,
Şükrü:
— İçeriri hazır, beyler, diyordu; sırıtarak. Sorgu yargıcı, eczacı, veteriner, doktora:
— Haydi, diyorlardı. TAbiî “haydi., Geç kalınmıştı; “Allah kahretsin Cevdetl.”
Fakat. Münir Cevdet oyun
ilerlediği halde doktoru bırakmıyordu, doktor, hâlâ avurtlarını kemiriyordu.
— Doktor geç kalıyorsun. Oyuna girecek misin, girmiyecek misin?
Bunu soran veterineri, doktor, pek sefil buluyordu: Ona gözleri, hışımla kısılmış olarak bir başka sualle karşılık verdi:
Yazan : Tarık Buğra
— Teşekkür ederim. Hadi Allaha ısmarladık.
Dedi. Şükrü. pokerdeki kaybım kastederek:
— Yarın çıkarsınız. “Bu akşam İhtimal, şansınız yoklu veya delice oynadınız” diye tanısnılıyaraklı. Fakat doktor fırsat vermedi;
— Tabiî tabii. Allaha ısmarladık. Allah rahatlık versin.
Ayrılırken: “Münir Cevdet olsa tokatlardı şükrüyli.,, diye mırıldanıyordu. “Çünkü onda sevgi yok. Sevgi yok, çünkü anlayış yok,, diye.
Her şeyin değiştiğini. Insanlarlyle, kelimeleriyle, münasebetleriyle yepyeni bir dünyanın doğmak üzere olduğunu hissediyor, fakat, bu yeni dünyanın dışında kalacak şeyleri de sevebileceğini hİHscıliyoctlu.
Hisarlı. koyu lâcivert gökyüzüne simsiyah gölgesi düşen Kızılışık'ın •-teklerinde, mışıl mışıl uyuyordu.
Herkes uyuyordu. Çıraklar, ustalar, bakkallar, genç kadınlar, İhtiyar kadınlar ve sözlü kızlar, herkes, herkes uyuyordu. Büliin Htaarlı uyuyordu. Bütün Hisarlı yarına yenilmemek İçin, yenilmemek ve yarına, hiç olmazsa bir harflik, iıstlâ bir vlrgüllük, ama düııe ekil bir vlrgüllük damgalarını vurabilmek İçin yetecek kuvveti bulalım diye uyuyordu. İnsanın kelimelerini, cümlelerini en iyi şekilde kurması lâzımdı.
Çırak ustasına karşı, kız sevgilisine karşı, kadın kocasına karşı. esnaf müşterisine karşı ve berikiler dr ötekilere, sonra hepsi birbirine ve Hisarlı öbür Htaarlılara karşı. Bu; boslrce u-zar giderdi
Doktor. bu gizil, fakat kesiksiz, hayati mücadelede iki yıl boyunca pasif kaldığını düşünerek utandı»
Evde en ufak bir rürültü yapmamaya dikkat ederek soyundu; fakat karısını, hiç olmazsa, sarışın ve uzun saçlarının ucundan öpmeden yapanu-yacaktı öptü.
— Uykun ne kadar hafif?
— Uyumuyordum kİ..
O hiç bir gece doktordan önce uyu-mamıştı. Doktor bunu anlayıverdi.
— Çeşmenin altına kavun koydum. Soğumuştur, keseyim mi?
Doktor onun yanına sokulurken:
— Hayır, dedi. Uyuyalım.
Millî Oyunlar Festivali
Millî oyunlarımızı koregrafi sanatına uygun bir hale getirmek için Devlet Konservatuvarında bir Folklor Enstitüsü kurulması lâzımdır
bile Münir
İyice
zel
ve Su ne liibe, daima bu soruyla gelmiştir. Dok-
tor bundan emindir, fakat doktor, onların, şafak aydınlıklarında, ovaya nasıl döndüklerini bilmez, İşte bunu bilmez; çünkü bunu Münir Cevdet domuzu da bilmez.
Doktor, birdenbire, bütün bu şeyleri ve bir haydi zaman evvel, kendisine Münir Cevdet’in anlattığını hatırladı. Kusacak gibiydi. Kendini dışarı zor attı:
Kustu, biitün içini boşalttı; fakat hâlâ kusmak, bütün kulübü ve son İki buçuk senesini kusmak İstiyordu., bu isteği de. Münir Cevdetle beraber, küsmeliydi»
tkl buçuk, üç sene evveli nesil ger! gelir, huzur, saadet ve bütünlük günleri nasıl geri gelir? Derinde, çok derinde, kuydu ve ancak korkunç dönemeçlerden sonra varılabilecek otan 1-rinll bölge nasıl sökülüp atılabilir?
SON
(İğrenmek
Hicri 19 5 0 Ağustos 22 Salı Rumi
Zilka(1( 8 1869 Ağus. 9 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 6.14 10.16 i öğle 13.17 5.17 ikindi 17.04 9.03 Akşam 19.59 12.(8* Yatsı 21.38 1.39 Imsâk 4.27 8.27
UÇAK-TREN-VAPUR
giriyor
etmez-
doktor
verdi.
— Senin kızın hastalığı nasıl oldu, baytar?
Veteriner bundan bir şey anlamıyordu:
— İyice biraz. Sen oyuna musun?
Doktorun kâğıtları beç para dl; fakat:
— Evet, giriyorum.
Dedi. Veteriner rest çekti, gördü. Veteriner:
— Neyin var?
Diye sordu. Doktor:
— İyisin.
Dedi ve önündeki paralan
Böylece; sözündeki kastı anlamıyım veterinere, daha büyük bir hakaret etmiş oluyordu; fakat ferahlamadı. Cebinden bir elli liralık çıkartırken genç sorgu yargıcı onunla alay etti. Doktorun bu ataya karşılığı, ona, rest şekmek oldu: Elinde gene bir şey yoktu ve berikinin bu resti göreceğini İyice biliyordu; çünkü ona taharri adını (akan. Sarlok Holmes blöf peşinde diye onunla alay eden bizzat kendisi idi. Nitekim sorgu yargıcı peki dedi ve:
• *
— Bana blöf yok. doktor!
Diyerek paraları aldı. Doktor ona gülümseyerek baktı ve içinden: LaJ.,. dedi. Bir elli liralık daha kardı ve onu da. aynı şekilde, gene sorgu yargıcına, bilhassa ona, verdi. Beriki, gene:
— Bana blöf yok dedik a, doktor.
Dedi, Doktor da ona, gene, gülümseyerek baktı ve içinden, gene; “Aptal.., dedi, "Aptal, aptal aptal. Aptal.,, dedi. “Milyon kere aptal; çünkü Münir Cevdedln kendisine niçin öyle baktığını, niçin öyle sırıttığını anlı-yamadı,,, dedi:
Sorgu yargıcı o bakışı, o gülümseyişi farketmemtatl bile. Halbuki doktor. simdi o bakışın, o gülümaevişin sebeplerini de biliyordu:
• •
“Ap-
Dokt.or sorgu yargıcının Hlsarlı'ya gelişini hatırladı: VVagner koleksiyonları. Beethoven koleksiyonları, Balzac serisi. Eflâtun serişi ve İnkılâp doğmaları... tik günlerde, kuliip’e yal-
Dünya Hikâye Müsabakası
Amerikada tertip edilen Dünya Hikâye Müsabakasına en güzel iki Türk hikâyesini seçip göndermek vazifesini üzerine alan gazetemiz, teşkU ettiği büyük jürinin k&rariyle "Sam Amca,, ve “Merhametli Bir Kadın,, hikâyelerini seçmiş. tercümelerini yaptırmış ve Amriikaya yollamıştır. Müsabakaya gönderilen 422 hikâye içinde jürinin neşredilmek üzere ayırdığı diğer 28 hikâyeyi de sıra ile her gün bu sahifede okuyucularımıza sunuyoruz.
tide
on
gece eve hiç git-
yıllarca sevlşmiş-aözler!..
Doktor; yukarıda, çok yükseklerde, koyu lâcivert renkli gökjâizünde sakin ışıklı yıldızlar, akasya dallarında yumuşacık fısıltılar, havuzun sularında ürperişler varken ve bütün Htaarh. Münir Cevdet de dahil, mışıl mışıl yurken, sessiz sessiz, fakat gene sarsıla sarsıla ağladı:
Birinci gece. İkinci gece, beşinci,
beşinci gece, saat, kaça gelmiş olursa olsun, daima pencerede beklemiş, nihayet bir gece, afchyarak, evet nğ-lı-ya-ağ-h-ya; “Ben böyle bekliyerek bir kadın mı olacaktım, bunun için mi yıllarca seviştik, bunun için mİ evlendik, anne olduk, baba olduk?,, demişti karısı.
Ve doktor ertesi memlştl.
Niçin?
Evet. Evet, evet; lerdl. Mektuplar ve
Cümleler, sisli ufukları yırtarak ge- I len roketler gibi, ateşli ve uğultulu geliyor, doktorun beyninde, tâ beyninin içinde patlıyorlardı.
• | “Sensiz kitaplar mânâsız, pencereler sefil, şehir boş, bomboş.,,
“Her yerde ve yıllarca «cni Aradım. Bu şehre seni bulmak için geldim, sokaklarda «Ana raslamak için dolaştım.,, |
"Peki şekerim; üp” demişti. “Beni tüketeceksin,, demişti.
“Bu benim tükenişim olur, dünyanın tükenişi olur. Dünyada müzik, dünyada ışık, dünyada Allah varken ve ben varken, müziği. ışıkları. Allah’ı ve kendimi duydukça ben seni seveceğini.,, |
Doktor: “Ben onu hâlâ seviyorum" diye İnledi.
“Sen bir asra teselli olabilirsin.,, Doktor: “Oh Allahım, ben Hisarlı-ya mı mahkûm olacağım?” diye inledi.
Doktor, ceketsiz sırtında Hisarlı ge- , çerinin kuru ve sert ayazını duymaya başlamıştı. Şimdi yıldızlar daha yüksek, daha parlaktı, akasya dalları hafifçe hırçıntaşmıştı ve doktor, arkacına vişne çürüğü yünden Örülme bir kazak giymiş olmayı istiyordu. Viçne ' çürüğü bir kazak.
Bu, karısının, evlenmelerinden önceki İlk hediyesi idi. Bir kahvede vermişti. Kıştı, dinarda kar yağıyordu. Doktor, hemen oracıkta, o kalabalık kahvede giymişti kazağı. Memnunluğun en sarıcı terkibi; gurur ve emniyet. Bu kazakla kutuplara bile gidilebilirdi; sadece bu kazakta.
Eksilen veya kaybolan neydi?
Doktor zonklayan kafasını zorlıyor, fakat eksilen veya kaybolan bir şey bulamıyordu. Gözlerini yaşla dolduran bir ferahlıkla, yeniden doğuşu mümkün gördü:
Bütün suç Hfaarlı'da olumaz.dı; çünkü Hisarlı kulüpten İbaret değildi, ilk günlerde, doktor, her şey kulüpteki atmosfere uygundur zannediyordu. Buna sebep, muhakkak ki, ahlanma ihtiyacıydı. Bu İhtiyaçta, bu atmosferde eriıneyenlerl tarkelmek ıriemcmlş-ti. Doktor, burada:
“Miınlr Cevdet Bey müstesna.,, diye gülümsedi; çünkü o, kendisini hissettirmeyi biliyordu.
Şiıkrii ceketini getirmişti. Doktor (ı-nun çoktan beri orada olduğunu, kendisinin sakinleşmesini beklediğini his-I setti. Ceketini giyerken:
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.45 D.H.Y. (Türk) Rursa-•lan. — 9.50 D.H.Y. (Türk»
izmirden. — 14.10 L.A.l. (î-talya) — Roma. Atlnadan» — 15.00 D.H.Y. (Türk) Van. D Bakır, Etazıg, Sivas, *adsn. — 15 15 Urfa, tep. Adana. Konya, dan. — 15.35 D.H.Y.
İskenderun. Adana, .
dan. — 15.50 B.E.A, (Ingiltaı Londra. Nta, dan. — 16.00 İzmirden. — t Türk) İzmir, - 18.15 D.H.Y dan. — 18.25
Kahire. Beyrut, Ankaradan. — 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankaradan. — P.A.A. (Amerikan» riong-Kong, Bankok, Kalkü-ta. Delhi, Karaşl, Basra. Şıı rndnn.
Anka-
G. An-AJyon-(TÜrk) Ankara*
Roma. Atina* D H.Y. (Türk»
16.45 D.H.Y Balıkesırden.
(Türk) Bursa-D.H.Y. (Türk)
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 D.H.Y. (Türk) Buralıya. — 6.30 R E A. (İngiliz)
Atina. Kin, Londra'ya. — 9.(M) D.H.Y. (Türk) Ankara. Kayseri. Malatya, Elâzığ, Erzurum. — 10.15 D.H.Y. (Türk) tamire. — 10.30 D.H.Y,(Türk) Ankara, Adana, îskenderuna. - 16.00 D.H.Y. (Türk) lzrnl-(TUrk) D.H.Y, 21.35 P. Brüksel,
uondra, Gander, New-York a.
re. — 1T.00 D H.Y.
Ankaraya. — 17.05
(Türk) Buran ya. — A.A. (Amerikan)
GELECFK OLAN
VAPURLAR
18.00 Mersin, ÇsnakkAİedon. — 18.00 Necat, Ineboludan. — 20.00 Su», Mudanysdan. -22.30 Bandırma, Bandırmadan.
GİDECEK OLAN
VAPURLAR
8.00 Bandırma, Bandırmaya 9.00 Sum, M uda oyaya — Ma ra kaz, Mudanyuva. — Çorum, lalcenderuoa» Antalya Karablgaya.
17.00
18.00
19 IX)
GİDECEK Of.AN TKhNLKK
8 20 Semplon Eks. (Avrupa). — 18.10 Ankara ya (Eka.) — 23.20 Ankrraya (Ek».).
Türkiye Millî Talebe Federasyonu, îstaııbulda toplanmış olan Dünya Gençlik Teşkilâtının İkinci konseyi münasebetiyle bir Milli Oyunlar ve Türküler Festivali tertip etti.
17 ve 18 ağustosta Açıkhavn Tiyatrosunda yapılan festival bü^dik bir rağbet gördü» Karadenizden, Trakya, .Siirt. Bursa. Sivas. Bergama, Konya, Erzurum gibi memleketin muhtelif bölgelerinden gelen takımlar misafir gençlere ve İstanbullulara, cidden bir başka yerde görmeleri İmkânı olmayan oyunlar gösterdiler. Yalnız hemen hepsi amatör olan takımlar oyunlarını takdim hususunda anlaşmış değillerdi Bu oyunların hususiyetlerini bilen, onlan mâkul bir sıraya koyan bir ''rejisör” de mevcut değildi. Bu itibarla, program yeknesak ve lüzumundan fazla uzundu. Seyircilerden çoğu. İyi niyetlerine, bu kadar güzelliği bir arada görmek !-çln gösterdikleri tahammüle rağmen
cidden en güzel olan son oyunlan görmeden kalkıp gittiler.
Bütün bunlara ve bilhassa oyun
Ti-
ihtiyacında olduğumuz herşcy
S IN E M AL
BEYOĞLU CİHETİ
İLKAZAR- (42662) 1 — Kafkas Kartalı. 2 — Cennet Perili. 3 — Haydudun Oğlu.
AR (44394ı 1 — Gökler Senfonisi. 2 — ölüm Gemisi.
ATLTS (40835) 1 — Bel (Güzel Dost). 2 — Sihirli
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ
Aml Bah-
1 — Ağlayan Bir Ömür (Türkçe). 2 — Şimal Kanunu. ELIIAMRA i — Korsan Aşkı
1 Malla Kartalı.
İNCİ 1 - Bar inetal .2 — Lorel Hnrdl.
İPEK 1 — Amber. 2 — Son Kısmet.
MELEK (44868) 1 — Son Macera. 2 — Yanlış Hüküm.
LALE (43595) 1 — Her Şafakla ölürüm (Türkçe). 2 —* Cehennem Gemisi (Türkçe). SARAY (41656) 1 - Kara
»CartAİ. 2 — Cinnet (Türkçe) SU ATFA RK (83143) 1 — Öldüren Kılıçlar (Türkçe). 2 — Şimal Kanunu. 3 — Kasbeh Varlyetesi.
SÜMER (42851) 1 — Pranga Mahkûmu. 2 — Aptal Aşık.
SARK: tavı. 2 — SIK: 1
2 - Gizil TAKSİM de Silâhşor. 2 tim.
TAN 1 — Haç ceratar Kıralı, Savaşı.
ÜNAL (Kışlık) rat Geliyor Harp Zenginleri.
ÜNAL (Yazlık) 1 — Atlantic) (Türkçe). 2 — Yeşil Cehennem Fedaileri.
YENl 1 — Üçlü Kız. 2 - Hint Rüyası. 3 — Ormanlar HâkU mi (Renkli).
YILDIZ (42M7) I l’nutui-maz Şarkı (Renkli) 2 — Miras Pçşinde.
İSTANBI L CÎHETÎ
ALEMDAR: (23863) 1 - Knn Kalesi. 2 — Denliler Hâkimi, 1YSU 1 - Yeni Güneş. 2 -Jiüm Diyarı.
AZAK- 1 - Lüks Hayat 2 -Cici Berber.
ÇEMBERLİTAN: 1 — Hafiye
(40380) 1 — Keşif A-Atlas Ekspresi.
- Tehlikeli Kadın Vazife.
(43191) 1 — Asılza-Kara Bah-
Yolu 2 — Ma-
3 — Casuslar
1 — Hacı Mu* (Türkçe). 2 —
R



R
A
Dlllnger.
3 - İki
Arasın-
l - Kır-
99. 2 — Lorel Hardt Silâh
Arkadaşı»
HALK 1 — Makineli Adamlar Diyarı (30 kı»ım tekmili birden).
İSTANBUL (22367) 1 — Kızıl Maske (25 kısım). 2 — Lekeli Hayat.
KISMET (26654) 1 —
2 — Bağdat Perisi. Açıkgöz Haydutlar da.
.MARMARA (23860)
misi Fener. 2 — Singapur İncisi .
MİLLÎ (22962) 1 — Kan Kalesi. 2 — Denizler Hâkimi. TURAN (22127) 1 — Demir Taç. 2 — Virjlnya Kaplanı
3 — Doğru Yol (Türkçe).
YENİ (Bakırköy 166-126) 1 -Ateş Bekçileri. 2 — Yılmaz Reis.
KADIKÖY CÎHETÎ (60112) 1 — Tarzan Kadın. 2 — Aşktan dn
(60871) 1 — Şehzade
2 — Fort-
IIALE Kaplan
Üstün.
OPERA
Slnbnt (t(irkçe). Sait Canavarı.
SÜREYYA (60862) 1 — Kara Maske (Renkli). 2 — Çifte Hayat.
■ANKARA:
ANKARA (32132) 1 — Şehztde Slmbnd. 2 — Kafiyeler Kıralı BÜYÜK (15031) I - ölünceye Kadar. 2 — Knzanovanın AşP Maceraları.
CEBECİ (13846) 1 - Kafkas Kartalı 2 — Denizler Aratanı PARK (11131) 1— Kadın Severse. 2 — Uyumayan Adam SUS (14071) I — Kanlı Prens. 2 — Şehrazatın Doğuşu.
SÜMER (11072) 1 - Zehirli Ruhlar. 2 — Hayaletler Gemi* al.
ULUS (22240ı 1 - Aşk ve Para. 2— iki Cingöz Casuslar Peşinde.
YENl (14040i 1 - Hayat Peşinde. 2 — Aşk Şarkısı.
GAR GAZİNOSUNDA: van Akrobattan.
İZMİR: TAYYARE 1 — Şariok
mas VVashlngton’da. 2 — Kızıl Tepe.
LÂLE 1 — AlAlnıtacma Adası. 2 — Kartal 3 — San An-
!tal-
Hol-
D
Y
0



Beyoğlu 41644 Ankara 00
İstanbul 24222 İzmir 2222
Üsküdar 6(i945 K. köy 60872
Karşıyaka 15055
SIHHÎ I M D AT
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
4499S 60536
91
2251
ECZAN
EMİNÖNÜ: Eminönü — Ben-Ffison (KüçOkpazar) — Ali Rıza (Alemdar) — Cemil Beyazıt
BEYOĞLU: Cemal Atasoy
(Merkez) — Llrnoner (Taksim)
— Cihangir (Taksim) — Sağlık (Galata) — Ziya Boyer (Galata) — Şark Merkez (Şişti) — Kurtuluş (Şişli) — Has-köy — Merkez (Kasımpaşa) FATİH: İbrahim Balmumcu (Şchzadebaşıı — Sarim Çitçı (Aksaray) — Snmatya — NÜa-het Onat (Şehremini) — Gün-dogdu (Karagümrük) — G. Sipnhloğlu (Fener)
EYÜP; Arif Beşer
BEŞİKTAŞ: S. Recep (Beşiktaş) — Ortakdy — G. Divanlt-oğlu (Arnavutköy) — Merkez (Bebek)
KADIKÖY: Yeni Moda (Kadi-köy) — Feneryolu — Erenköy
— A.Cafer Çağatay ÜSKÜDAR: Ömer Kenan
HEYHELİ ADA : Heybellada BÜYİKADA: Merkez
İZMİR: Şatlık (Ataancak) — Ali Havreddln (Basmahane)
— Sıhhat (Kemeraltı) — tkl Çcşmellk (Eşrefpaşai — GÜ-zelvAİı (Yalılar)
tonlu Aslanı.
TAN 1 — Atalmlsema Adası. 2 — Kartal. 8 — San Antonio Anlam.
YEN t 1 — Aslanların Pençesinde. 2 — Denizaltı 104. 3 — VVaterlo Köprüsü.
MELEK 1 — Altın Şehir. 2— Kalbimi veriyorum.
L
A
R
söylllyor programı
M.S.Aya-
ANKARA:
7.28 Açılış ve program. — 7.."ü M S Ayarı
7.31 Goldman Bandosu çalıyor. \ Haberler. — 8.0ü Şarkılar (pk). — 8.15 Film mttalkieri (pl.). — 8.25 GÜnlın programı ve hava raporu. — 8.30 Hafif parçalar (pl.). — 9 00 Kapanış,
1X28 Açılış ve program. — 12.»30 M.S.Ayarı
— 12.30 Şarkılar (Okuyan: Müzehher Güyer).
— 13.00 Haberler. — 1.3.15 Keman ve piyano soloları (pl.). — 13.30 öğle gazetesi. — 13.45 Frank Şlnatra ve Anne Stelton (pl.). — 14.00 Htvs raporu, akşam ve kapnnış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00
rı. — 18.00 Zeybekler ve oyun havaları. — 18.30 Salon Orkestrası (pl 1. — 19.00 M.S. Ayarı ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak, — 19 20 Yurttan şenler. İdare eden: Musaffer SarıaÖzen. — 19.45 Radyo İle lılgl-llr.ee, — 20,00 Opera koroları (pl.). — 20.15 Radyo gazetesi. — 20.3o İncesaz (YogAlı FaslI) Okuyanlar; Müzvhher Güyer, Sahile Tur).
— 2100 Temsil. — 21.45 Serbest saat. — 22.00 Konıışınn. — 22.15 Car. müziği (pl.), — 22.45 âl. 8. Ay arı ve haberler. — 23.00 Program ve kapuııiş.
Istan hu Lı
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 1.3.15 öğle konseri (pl.). — 13.45 Şarkılar (Okuyan; Mıınllâ Mukadder). — 14.20 Serbest saat (Konuşma veya mtlzlk). —

18 nn j-.,.
! ı
1 * i
..• Bing
19.30 Sadi Yn-
I I
I
11.?) ** (U 'çiller (pl. l. — 14.45 Mary Mayo v(» . il t . t m'dan şarkılar (pl.). — 15.00 !•» ‘‘m i» .»• kapanış,
I . Af im »■»» programlar. — şık hı»r i M.. ,ı. ı Lı 'zlgi (pl.) lar (Okuyun: Ih« Ai'ı»
ler. — 19.15 l.-sla »•»(. uu CroKby dcn üç şarkı •.,». •.
ver Ataman Memleket Havaları Sen ve Saz Blrliftl Konseri. — 20.00 Asrımızın müziğinden Örnekler ((»!.). — 20.30 Şarkılar (Okuyan: Nfloml Rıza Atnskan). — 21.00 Şiir Dünyamız: Behçet Kcıııal Çafilar). — 21.10 Keman soloları, — 21.30 Opera ve balelerden sahneler (pl.). — 22.00 Anadolu köy havalarından İzahlı örnekler (Hazırlayan: Yusuf Ziya De-mlrcioglu). — 22.30 Dans mtlzlgl (pl.). — 22.45 Haberler. — 23.00 Dans rnüzlAI (pl.). — 23.30 Programlar v(* kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME
YAYIN I.AK
LONDRA:
7.4ü C.W.S.
m.). — 8.0Û (19.76 m ). — 9.30 Caz Kulübü (16.84 m.). — iu.su “Grand Motel’den müzik (16.84 m.). — 11.15 Sarenadlar (16.M4 iti.). — 13.30 Dana ıniiıclği (11.49 ın.). — 15.15 Promrna(le Konçertosu (Jl.lO ın.). — 18.0ü İngiliz Orkestra Müziği (16 81 m.). — 10 İğ “Gr/ınd Ho.teUden müzik 113.97 m.), — 23.15 Promenad Konçertolardan (2538 m.).
•’Mnnchester., Bandosu (19.76 Dinleyici lalelileri (Hafif M )
esnasında hoparlörden duyulan pertlci Beslere rağmen, festival muvaffakiyet oldu.

İspanyol trupu için Açıkhava
yatroaunda hazırlanmış olan dekorlar ve döşeme, festival oyunları için pek işe yaradı. Dekor bir kaç fırça darbesi ile değiştirilmişti.
Tr&kyahiar ortaya çıktıktan vakit, seyirciler arasında bir elektrik cereyanı peyda oldu. Toplu ve karşılıklı oyunları, Rumeli havalariyle bize, Bulgarlslandaki vatandaşlannu-zı hatırlatmıştı.
Siirtliler, vücuttan kollarından birbirlerine yapışık, Siyamlı kardeşler gibi, ayak ve diz oyunları ile başladılar. Bilhassa ayak oyunlarında, zencilerin stepleri kadar güzel figürler var. Fakat ikinci oyunlarında ellerin de mühim rolleri var. Siirt o-yunlarında hâkim olan nokta, dans edenlerin daima birbirlerine bağlı o-iarak hareket edişleridir.
Hasanuğlan Köy Enstitüsü ortaya çıkınca, iyi niyetlere rağmen dans sanatından aniamıyanlardan millî o-yunlarımızı üslılplaştırmak pahasına nasıl fena neticeler alınabileceğine şahit olduk. Pek fazla el sürülmemiş, diğer mahalli oyuhlar yanında, bunların yeknasaklığı büsbütün meydana çıkıyordu. Bununla beraber bir “şuur”, bir “telâkki” de göze çarpıyordu.
BursalIlar, kılıç Ve kalkan ekipi İle vaziyeti kurtardılar. Evvelâ iki küçük arasında hoş bir gösteri oldu. Sonra sekiz kişilik takım karşılıklı mücadeleye giriştiler. Sessizlik içinde duyulan kılıç darbeleri hakikaten fev. kalâde heyecan veriyordu ve mükemmel bir tempoya sahipti. En son olarak BursalIlar, hoş figürlü iki kişi arasımla bir oyun gösterdiler.
Türküler faslında da, yapılacak bir çok şeyler var. Bu iş yarım bilgi ve yanm tedbirlerle olmuyor. Türkülerin bir “Adnan Saygun” elinden geçinesi lâzım. Bu sebepten, türküler, bir “mektep müsameresi” teşebbüsünden ileri geçemedi.
Şurası muhakkak ki festivalin, en alkışlanan oyunlarını KonyalIlar gösterdiler. Evvelâ, dikkati üzerine darbukacı çekti. Darbuka çalışı ile olduğu kadar onu kullanışı, hareketleri ve mimikleri ile merhum Nâşit-kiler ayarında bir tip yaratan bu sanatkar tek başına seyircileri canlandırdı. O, sazla beraber nur:,»., larını gösterirken, önleı.rc «... ». hareketsiz d”r.ın ».(, , »» ... *-
vnu!:r r’ . . ... ı uıasından
. uoar. Artık köçek-,.ş*uıni seyrediniz. Evvelâ bir* önleriyle sanki konuşan göbekler, sonra omuzlar ve sonra titreyen bütün vücut.
Omuz lüşler, diz üstü gelip göbek atışlar, birbirlerine sitemler, nazlanmalar, nihayet fesleri atıp perçem salı-verişler, kaşıkların, darbukanın figürlere müdahaleleri, birbirlerini tahrik edişleri, nihayet, değine akrobatları şaşırtacak bir çalâki ile birinin ayuklariyle diğerinin beline dolanışı ve döndürlUüşü! Alkış. Alkış Bitti sanıyorsunuz. Fakat KonyalIlar başka figürlerle yeniden bir dansa başlıyorlar. Bıraksalar, sabaha kadar oynayacaklar ve daima yeni bir o-yunla.
Konyahlar Biarritz Milletlerarası Festivalinde birinciliği kazanan Dadaşlarla Kara Yılanın muvaffakiyetlerine mâni olmadılar, bilâkis seylr-
> • !
• 9»
Mevlevi gibi dönüşler oyunlan, kırılıp dökü-
I
I
den rek, lan rek, lan değerli folklorcu ve meslekdaşım Eflâtun Cem Güney’den bu sütunlarda bahsetmiştim. O zamajıki yazımıza mevzu teşkil eden ve çoğunun kısa zamanda mevcudu kalmayan Bu Toprakın 5fasoÖar*ından sonra, muharrir şimdi de Bu Topra-#ın Halk HiMycleri adı altında yeni bir seriye banlamış bulunuyor. İlk kitabı Aşık Garip (1) olan bu serinin de öteki kadar rağbet göreceğinden eminiz.
Eseri takdim eden Vedat Nedim Tör diyor ki: “Eflâtun Cem Güney, bu toprağın masallannı, hikâyek 4-ni köy köy, kasaba kasaba dolaşıp ocak başlarında, âşık kahvelerinde. Öz kaynaklarından derliyerck ve bir sayfasını bu kitabın sonuna koyduğumuz o kargacık burgacık el yazması Cönklerin yüzlerçesinl, gözlerinin nuru bahasına, bir bir Ince-llyerek, şimdiye kadar dil, üslûp ve kompozisyon bakımından çok aşağılık bir şekilde yazılmış halk masal ve hikâyelerini bir sanat eseri piyesine yükselten adamdır. Onun şahsında, Türk Milletinin. Almanların Grımm Biraderleri ayarında bir büyük evlâdını selâmlamakla bahtiyarız.”
Vedat Nedim Tör’ün bu mukayesesi yerindedir. Alman edebiyatında Heidelberg Mektebi diye anılan nesle mensup olan ve Brentano’nun vaJc-tiyle ortaya attığı bir fikri gerçekleştiren Jaques ( 1785 . 1863 ) ve Guillaume Grimm (1786 - 1859) kardeşler. belki edebiyat hazînesine yeni bir şey ilâve etmediler, fakat, Ren nehri kıyılarında söylenen efsaneleri, masalları ve türküleri derlemek suretiyle, milletlerine mazilerini terennüm ederek İstikbalini hazırladılar: Alman milletinin kurtuluşunu sağlayan mili! cereyanın doğmasında bu folklor edebiyatının mühim bi» payı vardır. Tıpkı bizim muharririmizin yaptığı gibi, eski Alman masallarını. bütün saflıklarım, geleneklerini muhafaza ederek canlandırdılar. 1812 de meşhur Marallar, 1815 de .4?7?ıan Efnaneleri çıktıî bu ikinci eseri, 1829 da çıkan Crrmmlerin Kahramanlık Efsaneli tamamladı.
I inci Napolâon’un hışmına uğradıktan sonra, sürgünde geçen yılları esnasında Almanya da incelemeler yapan Fransız muharriri Madama de Stael. Alman edebiyatının folklor bakımından olan üstünlüğünden bahsederken, kendi edebiyatında da böyle bir cereyanın doğmasını temenni eder. Fakat, Almanya Hakkında adlı eserin muharririnin bu temennisi maalesef hakikat olmamıştır. Folklor sahasında Fransız edebiyatı pek az İncelenmiştir. Bu edebiyat hâlâ bir Grimm Kardeşler bekliyor, dersek zannederim mübalâğa etmiş olmayız.
Bu sözlerimin, bugünkü yazımın mevzuu olan Âşık Garip'le ilgisi yoktur demeyiniz, maksadım. Eflâtun Cem Güney’in yaptığı işin ehemmiyetini belirtmektir. Bakınız muharrir ön sözüne nasıl başlıyor; “Ey yârân-ı vefa, ehl-i safa; bizim ne padişah gibi fermanımız, ne Lokman gibi dermanımız var; ancak sözden sazdan alana; aktan karadan anlayana “Âşık Garip” derler bir garip destanımız var...” Metne uygun bir üslûpla yazılan bu ön söz şu kelimelerle sona eriyor: ”... imdi, halk dilinin vatanı sayılan halk eserlerini bir vatan gibi koruyacağımız günler gelmiştir. Bunları halk ağzı ve halk zevkb’le işllyerek» mili! kütüphanemiz için değişmez, kılma dokunulmaz demirbaş nüshalar meydana ge. tirmeliyiz.”
ömrünün otuz yılını bu uğurda seve seve harcayan bir sanatkârın sesini genç nesil, müstakbel Türk edebiyatını hazırlayan aydınlar elbette duyacaklardır. Milli edebiyatın hâzinelerinin âdeta birer bekçisi olan bu gibi muharrirleri memleketlerde takdir etmenin yollan vardır. Biz» armağanlarımızı nereye dağıtacağımızı bilemiyoruz! Henüz tanışmadtğım, fakat gerçek bir sanatkâr olduğunu hissettiğim Eflâtun Cem Güney’in bize bu sahada daha bir çok eserler vermesini candan dilerim. Bu toprağın Musallan da Hikâyeleri de. kum üzerine yazılan ve zamanın fırtına-siyle kaybolan cinsten fâni eserler değildir.
fi) Eflâtun Ccrr Güney, Aşık Garip. î*.ı ut Yomları, Istan-
çiler üzerinde uyandırdıkları memnu-nivet ile bunu takviye eltiler. Er-kekçe duruşları, tığ gibi vücutları, kostümlerinin vakur sadeliği ile dadaşlar meydana gelince, göğüslerimiz kadardı.
Ve İşte Kara Yılan; boynundaki davul değil. Adeta onun “damı”, beraber dânsedlyorlar. Bakıyorsunuz, bir zeybek ve sanki yalnız oynuyor. Sonra bir başka oyun Bu sefer davuluna kızmış gibi onu hınçla dö-güyor. İşte şu figür çifte telliye benziyor. Ya bu? Biraz ısraı ederseniz rumba denilebilir. Hayır, bar ile karışık bir zeybek.
Bitirirken, Milli Talebe Federasyonunu, bu kusurlarına rağmen em. salsiz iki geceden dolayı tekrar tebrik edelim. Ve, Mili! Eğitim Bakanlığına, bir folklor enstitüsü üzerinde harekete geçmesi lüzumunu bir daha hatırlatalım.
ta.
12 Aristo* 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 5
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
"Torquay„ konferansı ve Amerika
Yaran : Ekrem Z. Apaydın
İZMİR MEKTUBU
İhraç mevsiminin başında incirin
durumuna umumi bir bakış
Önümüzdeki eylül ayında. îngtltere-nln Torquay şehrinde, beynelmilel bir konferans toplanacaktır. Türkiye İle beraber 40 devletin İştirak edeceği bu toplantıda milletlerarası ticaretin serbestleştirilmesi İmkânları araştırılacak, ticareti engelleyen tahditlerin kaldırılması görüşülecektir. Müzakere edilecek konulardan en mühimmi de gümrük tarifelerinde indirmeler yapılmasıdır.
Amerikalılar serbest ticaret taraftandırlar. Onlara göre ticarî malların hiç bir tahdide maruz kalmadan serbestçe ve bol miktarda mübadele edilmesiyle milletler refaha kavuşacaklardır. Milletlerin refahı arttıkça da komünizme karşı mukavemetleri o nispette fazlalaşmış olacaktır. Diğer taraftan. Avnıpanın kalkınması ve tediye muvazenesini bulması île, Amerika aynı zamanda, kendi dahilî pazarını boğmadan, IstihsalAtını bir miktar daha arttırmak imkânım bulabilecektir.
İşte bu sebeplerden dolayıdır ki. Amerika, beynelmilel ticaretin hiç bir tahdide tâbi olmadan serbestçe yapılabilmesini İstemekte ve toplantıya katılacak her devletin gümrük tarifelerinde indirmeler yapmasına taraftar bulunmaktadır.
Amerika Hükümeti Torçuay konferansına çok hazırlıklı olarak gelmektedir. Hükümetin emriyle resmi ve hususi teşekküller, üç aydan beri, bu mevzu üzerinde faaliyete geçmiş bulunmaktadırlar.
“Ticari anlaşmalar komitesi,, (1) bir müddet evvet konferansa iştirak edecek memleketlerden Amcrikaya İhraç edilen malların teferruatlı bir listesini neşretmlştir. Bütün alâkalı şahıs ve müesseselerin bu husustaki mütalâa ve dileklerini "Karşılıklı haberleşme komitesi,, ne (2) bildirmeleri İlân edilmiştir. Bu büro kendisine yapılan müracaat ve ileri sürülen tahminlerin bir hulâsasını "Ticarî anlaşmalar komitesine,, arzet-mek vazifesiyle mükelleftir.
Türkiyede modern bir et sanayii kurulacak M&rshall Plânından verilecek ödeneklerle Türkiyede modem bir et sanayii kurulacaktır. Bu iş için ilk yıl 7 milyon 444 bLn dolar verilecektir. Uzun vâdeli bir programa bağlanan bu et sanayii işi İçin takriben 12 fabrika kurulacak ve bu fabrikalar etin işlenmesi, muhafazası ve konservelenmesi gibi şeylerle meşgul olacaklardır. Bu gibi tesisler hâlen Türkiyede mevcut değildir.
Programın ilk yılında evvelâ Er-zurumda bir fabrika kurulacak, bunu İstanbul, Konya ve Ankara fabrikaları takip edecektir. Daha sonra beş bölgede beş büyük soğuk hava deposu kurulacaktır. Marsha.ll Yardımı çevrelerine göre, bu İşler başarıldıktan sonra Türkiyede mevsimlere göre başgöateren et darlığı önlenecek, etin evsafı düzelecek ve konserve et mamulleri yurt dışına ihraç edilecektir.
Fındık rekoltesi hakkında resmî malûmat
Ticaret Boraası 1950 fındık rekoltesi hakkında, istihsal bölgelerinden elde ettiği kati malûmatı, Borsa salo. nunda siyah tahtada kaydetmiştir Bu malûmata göre Giresunun fındık ıs-tihsalâtı 4.500.000, Ordunun 7.000.000, Trabzonun ise 7.000.000 kilodur. Yekûn itibariyle istihsal. 18.500.000 kilodan ibarettir. Geçen seneki istihsal İse 80.000.000 kiloydu.
Şimdiye kadar yapılan müracaatlar arasında ipek. yün. pamuk, suni ipek, reçel ve kimya endüstrileri mümessilleri. kendi branşlarına ait maddeler üzerinde, herhangi bir tarife İndirimi yapılmasına katiyetle muhalif olduklarını bildirmişlerdir.
Diğer taraftan “Millî plânlaştırma birliği., (3) ve “20 nel asır sermaye kurumu,, (4) adını taşıyan iki resmî teşekkül. Amerikanın Avrupadan dalıa fazla İthalât yapabilmesi imkânlarını araştırmak ve bu ithalâtın Amerikan sanayiine zararı dokunup dokunmıyacagını tesbit edebümek için büyük bir anket açmış bulunmaktadır.
Resmî ve hususi kanallar vasıta-siyle İstişareler devam ederken Amerika Hükümeti bir taraftan da, gümrük tarifesinde yapacağı tenzilâtları sağlayabilmek için. 1930 tarihli, gümrük tarife kanununun bazı maddelerini değiştirmek yolunda gerekli formalitelere başlamış bulunmaktadır.
Bizce, bütün bu hazırlıklar muvacehesinde, calibi dikkat olan nokta şurasıdır: Liberal İktisat sisteminin carî olduğu Amerika. Torquay konferansına iştirak ederken, iki zıt cereyanın tesiri altındadır: Gümrük resimlerini İndirerek ve tahdidatı kaldırarak Amerikaya yabancı malların girmesini kolaylaştırmak. Avrupa memleketlerinin döviz tedarik ederek tekrar Amerikan malı satın alma kabiliyetlerini arttırmak bakımından, Amerikanın lehinedir. Fakat gümrük duvarlarının alçalmasiyle ucuzlayacak olnn ithalât mallarına karşı A-merikan sanayiini himaye etmek de lâzımdır.
İşte Amerika eylülde Torquay’da muhtelif devletlerle anlaşmaya varırken bu iki kuvvetin muhassalasııu almaya çalışacaktır.
(1) Trade Agreemenf Committee.
(2ı Committee for Reclprocity in-formations.
(3) National planning Association.
(4) Tvventicth Century Fund.
Kımılla mücadele
Bu haşerenin alev makineleriyle imhasına çalışılıyor
Ankara. 21 (A.A.) — Kımıl haşeresi ile mücadele edilmek üzere İngiltere ve Amerikadan getirtilen alev saçan pülvarizatörlerle Milli Savunmadan getirtilen alev saçan makinelerinin bugün Tarım Bakanı Nihat Eğ-ribozun reislisinde Zirai Mücadele Enstitüsü Müdürü Sadreddin Erkıhç, Devlet Üretme Çiftlikleri Atölye Müdürü Reşat Ökçen, Millî Savunmadan Kimyager Yüzbaşı İbrahim Subaşı, Kimya Bölük Komutanı Yüzbaşı Cemal Tosun. Gaz Fabrikası Müdürü Cemal Hakkı. Tayyare Motor Fabrikasında Yüksek Makine Mühendisi Enver Erke’den müteşekkil bir heyet huzurunda tecrübeleri yapılmıştır.
Bu makinelerin 15 giin zarfında Tayyare Fabrikalarında. Devlet Üretme Çiftliği Atölyesinde ve Kimya Sanayii Müesseseel Fabrikalarında 400 adedi yaptırılacak ve kımıl nahağına sevkndllerek sonbahar ve kış mücadelelerine başlanacaktır.
Yeni pul serileri
Ankara ıHususî» — P. T. T Genel Müdürlüğü yeni iki seri pul hazırlamıştır. Bunlardan bir tanesi İzmir Fuarı münasebetiyle çıkarılan 1950 Fuar serisidir, tkinel seri İse 30 ağustosta piyasaya çıkarılacak olan 14 mayıs hâtırası serisidir. Bu seride Ata-ttirklc Celâl Bayarm yanyana çekilmiş resimleri ve oy veren ihtiyar bir kadının resmi vardır.
Doğu Karadenizden notlar: 1
Karadeniz seyahati, iç turizm
bakımından gelişmeye müsait
Vapurlann uğradığı şehirlerin belediyeleri, iç turizme karşı en basit bir teşkilâta malik değildir
Yazan r Hüseyin Avni Şanda
Denizyollarının Karadeniz hattına ayırdığı doğru postalar, Karadeniz şehirlerine turizm bakımından yeni gelişme imkânları vermektedir. Yaz aylarında bilhassa Karadenizin en sakin olduğu temmuz, ağustos aylarında. İstanbuldan Hopaya kadar gidip gelenlerin miktarı gittikçe artmaktadır. Eğer bu şehirlere turizm bakımından daha Matemli şekiller verilecek olursa, bu artış nlsbetinin çok artacağına şüphe etmemek lâzımdır. Şimdiki halde Ordu, Giresun, Trabzon tipindeki bu vapurlarla, her hafta Hopaya kadar gidip gelen yolcuların miktarı yüzü bulmaktadır. Münferit bir şekilde veya küçük kafileler halinde, devamlı bir şekil alan bu seyahatler, iç turizm hareketine bir başlangıç teşkil etmektedir. Henüz nüve halinde bulunan bu hareketi genişletmek için neler yapmalıyız? Denizyollarının Ordu vapuriyle Trab-zona kadar yaptığımız bu seyahatte. İç turizm bakımından, gördüğümüz noksanlıkları, hatırımıza gelen fikirleri bir hulâsa halinde aşağıya yazıyoruz:
1 — Bu seyahatte, birinci mahzur gidiş ve geliş bileti alamamaktan başlıyor. İstanbuldan Hopaya kadar giderek, aynı iskeleden dönecek olan yolcular, böyle bir müşkülâta uğramaktadırlar. Hopaya kadar giden bir yolcu, tekrar aynı kamarada geriye dönmek için, Hopa acentesinden bilet almak zorundadır. Burada yolcuyu endişeye sevkeden mühim bir nokta var:
— Ya Hopa acentesi, aynı kamarayı bir başkasına »attıysa...
O zaman ne olacak? Bu tereddüt, yalnız gezmek ve deniz havası almak istiyen bir yolcuyu rahatsız etmektedir. Çünkü Hopa iskelesinde yer bulamamak tehlikesi vardır. Acaha Denizyolları İdaresi. bu rahatsızlığa meydan vermemek İçin, gidiş ve geliş bileti veremez mi? Hem bu gidiş ve geliş biletleri muayyen mevsimlerde. tenzilâta tâbi tutulsa daha iyi olmaz mı?
2 — ikinci bl rnokta daha var: Bu da vapurların uğradıkları İskelelerde, ne kadar kalacağı belli değildir. Va-kaa vanurdakl bir siyah tahta üzerine vapurun bir limandan ne zaman hareket edeceği yazılmaktadır. Fakat limanlarda tahmil ve tahliye zorlukları. intizamsızlıkları yüzünden, hir vapurun bir limanda ne kadar kalacağını vapur süvarisi de kati olarak tayin edememektedir. Bu yüzden yolcular. şehre çıktıkları zaman, bir çok yerleri daha gezemediklerlnden haklı olarak şikâyet etmektedirler.
Vapurların uğradığı iskelelerde, İç turizm bakımından en basit bir teşkilât mevcut değildir. Samsuna çıktığımız zaman, bir arabacı bizi yarım sat için şehir İçinde bir gezinti yaptırdı. Evvelâ 750 kuruş istedi. Uzun bir pazarlıktan sonra 250 kuruş almağa razı oldu. Halbuki şehri gezmek istiyen yolcuları, iskele başında bek-liyen arabalara, otomobillere yerleştirmek, müşteriden fazla para almamalarını ‘emin etmek, tatbiki en kolay usullerden biridir. Halbuki mahalli belediyeler, şehre çıkan yolcularla zerre kadar alâkadar değildir. Yolcuya şehri tanıtan, şoförler ve arabacılardır. Halbuki her vapur Samsun limanında üç dört saat, hattâ daha fazla bir zaman beklemektedir. Bu müddet zarfında, yalnız gezmek mak-sadlyle seyahat edenler, şehrin görülecek yerlerini görmeğe daha ziyade imkân bulabilirdi.
Belediyelerin, turizm bakımından bu cihetlere chpmmiyel vermemeleri-ne rağmen. İstanbul - Hopa turistik şehirlerinde, kendiliğinden şöyle bir program meydana gelmiştir:
1 — Samsunda vapurun bulunduğu müddet zarfında Samsun plâjına gitmek... Halbuki iskeleden bir araba, plâja İki liraya gitmektedir kİ, bu cok fazla bir ücrettir. Şoförler, Arabacılar. itirazlara karşı: “Belediyenin tarifesi böyledir*’ deyip işin içinden çıkmaktadırlar.
2 — Doğru postalar: Ordu ve Giresun-•la pek az kaklığı için, yolcular Orduyu ancak vapurun güvertesinden seyretmektedirler. Fnlcnt hu kısa zamanda, motörlerle Orduya çıkanlar da vnr
dır. Bu da, programın ikinci maddesini teşkil etmektedir.
8 — Seyahat programı Trabzonda daha zengindir. Vapur, burada dört, beş saat kaldığı için, yolcular şehrin sayfiye yerlerini gezmeğe imkân bulmaktadırlar.
Trabzona uğrayan yolcuların, Ki-sarna maden sıiyunun bulunduğu yere gitmesi nıûtad bir hal almıştır. İskeleden Klaarnaya otomobil İle yarım saatte gidilmektedir. Böyle olduğu için şoförler, gidiş-geliş ücreti o-larak 10 liradan 5 liraya kadar pazarlıkla yolcu taşımaktadırlar. Klsar-nadan başka. Atatürk Köşkünün bulunduğu Soğuksuya da gitmek için aynı ücreti islemektedirler.
Bir İki gün deniz yolculuğu yapan turistler, çamlıklar arasında, denize hâkim olan bu tepelerdeki sayfiye yerlerini görmek için istenilen parayı vermeğe mecbur olmaktadırlar. Bıı bahsettiğimiz Kisarna, Soğuksu sayfiyelerine giden yollar çok mükemmel bir surette yapılmıştır. Yollar, tütün ve mısır tarlalarının arasından, yemyeşil vadilerden, çamlıklardan geçmektedir, Soğuksuda. Çifteçamhk denilen yerde modern bir gazino vardır. Yine Soğuksuda, Atatürk Köşkünün civarında çamlıklar arasında bir İki gazino daha bulunmaktadır. Misafirlere ikram olsun diye, bir çok şoförler, pazarlık haricinde, yolcu-
Memleketimiz balıkçılığı hakkında ilmi araştırmalar yapılıyor
Adana (Hususi muhabirimiz Yusuf Ayhan bildiriyor) — Memleketimizin büyük iktisadi meselelerinden bir olarak, Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından ele alman balıkçılığımızın sanayileştirilerek millî gelirler arasına ithali için faaliyete ge. çildiği malûmdur. Bu faaliyetler cümlesinden olarak İstanbul Üniversitesi Profesörlerinden Koss’.vlg ve Robert Kolejden Dr. Prof. Philip Ullyott Adanaya gelmişlerdir.
Türkiye sularında balıkçılığa alt ilmi tetkikler yapan bu heyetten Dr. Prof. Philip Ullyott ile görüştüm. Bay Ullyott “YENİ İSTANBUL,, için bana şu izahatı verdi:
“— Toprak Mahsulleri Ofisi hesa* bina yaptığımız bıı tetkiklerin gayesi; 1) Suların hususiyetleri, 2) Oksijen miktarı, 3) Sularda tuzluluk ve sıcaklık dereceleriyle uzunluk ve derinlikleri, 4) Balıkların miktar, cins ve yemleri, 5) Balıklar arasındaki münasebetlerin tesbiti ve 6) Su altındaki umumi hayat gibi muhtelif mevzuları İhtiva etmektedir. Bu işler İçin Almanyaya bir araştırma gemisi de ısmarlan m ıştır. Geminin Türk sularının hususiyetlerine uygun olması da gözönünde tutulmuş, tur.
Karadeniz ile Akdeniz ve Ege bölgelerinde birer rasad İstasyonu, men kez olarak da tstanbulda Hldro • Bloloji lâboratuvarı kurulacaktır. Rasad istasyonlarından birinin Trab. zonda, birinin de Mersin veya laken-dorunda, diğerinin ise Çeşmede tesisi muhtemeldir.
İstanbul Üniversitesi ile sıkı iş-birllşl yapılarak her hususta fayda-lanılacaktır. Ayrıca en yeni, modern balık arama âletleri de getirilecektir. Balıkların Süpersonik ses dalgalarına aksedecek hareketleri bu Aletler vamtasiyle tesbit edilerek nılk-tarlan, derinlikleri, mevkileri bakıcında malûmat edinilmiş olacaktır, latltraden şunu da ilâve edeyim kİ, bütün Karadeniz bölgesinin etlldleri İkmal edilmiştir. Adana. Mersin, ls-
ların bu kahvol^’de oturmasına İmkân vermektedirler.
Bütün bunıa. anlıyoruz kİ, İç
turizm mevzuu. Samsunda olsun, Trabzonda olsun şoförlerin dirayetine, bilgisine, hattâ insafına kalmış bir mevzudur. Halbuki şehri gezenler, tabiat manzaralarından başka, tarihi eserler hakkında da bilgi edinmek isterler. Bilindiği gibi Trabzon şehri, tarihi bir şehirdir. Burada Ortaçağda Trabzon şehrinin hudutlarını ifade e-den surlar, kaleler, iç kale mahallesinde eski bir saray bakiyesi Türk, Bizans eserleri, hattâ Hıristiyanlıktan evvelki putperest mabedleri, eski camiler bulunmaktadır.
Trabzonda bir kaç saat kalan turistlere bu eaerler hakkında izahat verecek resmi bir rehber mevcut değildir. Halbuki Trabzon, muhtelif â-millerin tesiriyle eski ekonomik vaziyetini kaybetmiştir. Trabzonun kalkınması için ortada bir çok düşünceler vardır. (Bunlardan ikinci bir yazımızda bahsedeceğiz) Halbuki Trabzon, çam ormanları ve denizin birlettiği bu tabiat manzaraları, tarihi e-serlerl bakımından, turizme en elverişli bir yerdir. Fakat buralara dışarıdan seyyah celbetmeden evvel, memleket halkının bu güzel yerlerden istifade etmesi İçLn, bahsettiğimiz bu mahzurları ortadan kaldırmak lâzımdır.»
kendenından sonra da îzmire, oradan îstanbula gideceğiz. Akdeniz, Ege ve Marmara bölgeleri baştanbaşa faaliyet sahalarımıza dâhildir.,,
Cins, miktar vcaair bakımlardan Türkiye sularındaki balıkların hangi memlekeüe mukayese edilebileceğine dair bir sualimi de, Bay Ullyott şöyle cevaplandırdı:
“— Norveçle. Hâlen bütün dünyada Norveç balıkçılık bakımından en ileri, en zengin memlekettir Türkiye suları da Norveç sulan kadar zengindir.,
Uzunca boylu, güleryüzlü ve gayet sempatik bir adam olan Dr. Prof. Bay Ullyott diğer bir sualime de şu cevabı verdi:
“— îlml bir teşkilât ve heyet halinde faaliyete geçmiş vaziyetteyiz. Sonbaharda Türk sahillerini ve Türkiye sularının hususiyetlerini gösteren bir de harita neşredeceğiz. Ka-radenizde binde 17, Akdenizde 36. Marmarada 24 olsn tuzluluk derecesi bölgelere göre küçük mikyasta değişiklikler de göstermektedir. Bu değişiklikler balıkların hayatında fevkalâde tesir husule getirmekte, meselâ Akdenlzdeki balıklar, Kara-denizde bulunmamakta, balıkların muhaceretleri de denizlerdeki kimyevi ve fizik! şartlara göre olmaktadır.
Türkiye balıkçılığı yakın Ati için büyük ümitler vâdeden yeni bir döviz kaynağıdır. Nefis Türk balıklarının dünyanın her tarafında rağbet göreceği muhakkak olduğu gibi, bu güzel memleket keza dünyanın her tarafına en kıymetli dövizlerle balık satacak istidattadır. Türkiye İçin zengin bir İktisadî yol açılmakta-d»r.„_________________________________
Sadeyağ fiyatları
/
Piyasada Trabzon malı sade yağların fiyatı 350 kuruştur. Trabzon-dan piyasaya gelen telgraflara göre. Akçaabat pazarında az tuzlu tereyağ 290 - 300 kuru? prasındadır.
İzmir, 2(‘ (Hususi) — Evvelki »ene soğuklardan müteessir olduğu için geçen yıl az mahsul veren İncir bahçeleri bu sene kendilerini oldukça toparladıklarından, doğuşa bakılarak, rekoltenin otuz bin tonu bulacağı tahmin ediliyordu. Halbuki, kuraklığa ln-zimamen. incirin olgunlaşma zamanında şiddetle muhtaç olduğu deniz rüzgârları yerine kara rüzgârlarının esmesi mahsulün bilhassa kır yerlerde iyice gelişmesine mâni olmuş ve İncir Komisyoncuları Birliğinin mahallinde yaptırdığı son tahmino nazaran rekolte 25 bin tona düşmüştür. Kara rüzgârları miktarı azaltırken kaliteye de tesir etmiş ve bilhassa kır yerlerdeki tanelerin bir kısmı büyüyemiyecek kavrulmuştur. Buna mukabil normal rutubet ve iklim şartları itibariyle, bünyesinde fazla su toplamış düşük-* lük gösteren tabAn yer bahçelerinin mahsulü bu sene kalite itibariyle üstünlük göstermektedir.
Bu sene gerek memleketimizde ve gerekse rakip müstahsil memleketlerde umumiyetle meyva az olduğundan incirlerimizin sarfında fazla güçlük çekilmiyeceği tahmin edilmekle beraber fiyatın geçen seneki seviyesini muhafaza edemlyeceği anlaşılmaktadır. Geçen yıl istihsal mevsimine takaddüm eden günlerde alıcı memleketlerde seyahatA çıkan İhracat evleri sahip ve mümessilleri birbirlerlyle rekabet halinde büyük miktarlarda düşük fiyatlı alivre bağlantılara girişmişler ve bilâhare rekolte umulan miktarın çok altında tahakkuk edince bu taahhütlerin ifası İçin dahilde do mubayaa hususunda rekabet başlamış ve binnetice iç piyasa fiyatları seri yükselmeler kaydetmiştir. Geçen sene incir alivre satışlarından böylece büyük zararlar gören ihracat evleri bu yıl vadeli bağlantılardan kaçınmış olduklarından iç piyasada İncire ödeyecekleri bedel hariçten temin edebilecekleri fiyatla mütenasip olacaktır.
Diğer taraftan. İngiltere İaşe Nezareti ikinci Dünya Harbinin başından beri yapmakta olduğu toplu natürel incir mubayaasından bu sene vazgeçmiş ve ithalâtçıları bu hususta serbest bırakmıştır. Geçen sene işlenmiş (paketlenmiş) incir İthali aynı şekilde serbest bırakılınca büyük miktarlarda ithalât yapan İngiliz ithalâtçılar bunların tasfiyesinde güçlük çektiklerinden bu yıl gerek işlenmiş ve gerekse natürel incir ithalinde teenni İle hareket etmek istedikleri yapılan ticarî temaslardan anlaşılmaktadır. Avrupadakl diğer alıcı pazarların da aynı şekilde davrandıkları görülüyor
Buna mukabil, dünyanın başka hiç-
Ekonomi ve Ticaret Bakaniyle Maliye Bakanının Izmirde yaptıkları tetkikat
İzmir, 21 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Şehrimizde bulunan Ekonomi ve Ticaret Bakanı bugün Bölge Ticaret Müdürlüğünde tetkiklerde bulunmuş, Aydın ve Ayvalıktan gelen heyetleri kabul etmiştir. Bakan yeni ticaret rejiminin İzmir ticaret âleminde bu kadar müsbet karşılanmış olma»ını falihayır telâkki ettiğini söylemiş ve kooperatiflere verilecek yeni veçhenin müstahsili tatmin edeceğini sandığım belirtmiştir.
Ticaret Bakam yarın saat 11 de Ticaret Odasında sanayicilerle yapılacak bir toplantıya katılacaktır.
Ztlhtü Velibeşe bugün Borsadn muhtelif mahsullerin fiyat temev-
E
100 Liralık BİR KÜÇÜK HESAP çok şey kazandırabilir fil KIB ra İM IK
1 î • * • * 4 * •
İkramiye broşürünü isteyiniz.
Yenipûstane Caddesi No. 47

bir kesiminde yetiştlrilemiyen nefis incirlerimizin hayranı olan Birleşik A-merika ve Kanada pazarları verebileceğimiz İncirlerin hepsini almağa â-mâde bulunmakta iseler do bu memleketlere gönderilen incirlerin ithali sırasında hükümet makamları marifetiyle yapılan sıhhî kontrolünde partiler ekseriya reddedilmekte ve bu red keyfiyeti ihracatçı için büyük wzararları mucip olmaktadır. Bu sebeple bu memleketlere gönderilen incirler hususi bir İtina ile seçilerek hasırlanmaktadır. Bu da miktarın mahdut olması neticesini doğurmaktadır. Maa-mafih bu İki piyasanın ödediği fiyatın yüksek oluşu lhzann bütün güçlüklerine rağmen ihracatçılarımızı teşvikten hali kalmamaktadır. Bu sene İri İncirlerin nadir oluşu gözönünde tutularak dış satışların daha ziyade orta boy ve küçük taneli İncirler üzerinden yapılmasına ihracat evleri İtina göstermektedirler.
incir kahvesi imalinde kullanılan İncir hurdasının başlıca alıcıları Avusturya. Yugoslavya ve Çekoslovakya-dır. Bu sene İtalyan Hükümeti, diğer meyvalnrı himaye maksadiyle, İncir hurdasından alkol istihsalini menettiğinden yukarıdaki alıcı memleketlerde Italyan hurdaları rakip olarak karşımıza çıkmaktadır.
Geçen sene memleket dahilinde u-mumiyetle bir meyva bolluğu hüküm sürdüğü ve İncir fiyatları da yüksek bulunduğu için dahilî sarfiyat 1.500 ton ton gibi küçük bir miktara inhisar etmişti. Bu yıl meyva azlığı ve İncir fiyatlarının müsaltlği dolayısiyle sarfiyatın beş bin tonu bulacağı tahmin edilmektedir. Nitekim gerek ls-tanbuldan ve gerekse Anadolunun muhtelif yerlerinden İncir İstihsal mıntakalarına alıcılar akın etmeğe ve şimdiden mü bay a ay a başlamışlardır.
incir müstahsillerinin yüzde 70 İni bünyesinde topladığı İçin her sene incir piyasasının açılmasına takaddüm eden günlerde tesbit ettiği barem flyatlarlyle İncir piyasasının umumî seyri üzerinde âmil olan İncir Tarım Satış Kooperatifleri Birliği bu yıl, yukarıda temas edilen şartlan gözönünde tutarak. 6 numaralı incirin fiyatını 48 ve 106 numaralı İncirin fiyatını da 32 kuruş olarak tesbit etmiştir. Bunlar ortakların teslimatına ödenecek bedellerdir. Geçen sene aynı tiplerin barem fiyatları 52 ve 45 kuruştu.
Kısaca İfade edilmek istendiği takdirde. incirde geçen sen gayri tabiî şartlar altında meydana gelen fiyat seviyesi bu yıl tahakkuk edemlyecek gibi görülmekle beraber, rekoltenin makul fiyatlarla kolaylıkla sarfedlle-bileceği anlaşılmaktadır.
vüçlerinl, üzüm ve incir piyasaları» nın İnkişaf imkânlarını belirten rakamlar üzerinde durmuş ve îngiUz-lere yapılması mümkün görülen bir üzüm satışı İçin Ankaraya dönünce Ingiliz Büyükelçisi ile konuşacağını belirtmiştir. Bakanın yann yapacağı toplantıya büyük bir önem verilmektedir.
Şehrimize gelen Maliye Bakanı da bu sabah Defterdarlığa giderek tetkiklerde bulunmuş ve Defterdarla birlikte vergi dairelerini teftiş etmiştir. Yeni Gelir Vergisi Kanunu tatbikatı İle İlgili temaslarda bulunan ve bu bahiste verilen izahları dinll-yen Maliye Bakanı İki hafta sonra tekrar îzmire geleceğini ve Muamele Vergisi İçin bir toplantı fırsAtı ts-tlyen sanayicileri tatmin etmeğe çalışacağını. B.M.M. nin önümüzdeki güz devresinde yeni Muamele Vergisi Kanununun Meclisten çıkacağını bilmünasebe belirtmiştir.
Maliye Bakanı otomobille Ankaraya hareket etmiştir. Maliye Bakanının bu acele hareketi Başbakan ile telefonda vaki olan konuşmasından sonra olmuştur.
Roma Tütüncülük Kongresi
Eylül ortalarına doğru Romada Milletlerarası Tütüncülük KongTesl toplanacaktır. İstanbul ve tzmlrde bulunan Tütüncüler Birliği, Tekel İdaresi, bu kongreye delegeler gönderecektir.
MEMLEKET
ve
Devlet Tahvilleri
(•>
Kapaoış
• • • • • f •
• 9
• s
D Ü N Y
M mır Kredi Fonslv* 1903
172.-
Üemlrvolu Demiryolu
tenekeni flira) çıplak)
et
İstikrazı
İstikrazı
%4
194)
Kalkınma
Müdafaa
■ I
99 ••
Demiryolu
Kuru Moyvaiar ı
tandık (kabuklu shrrt) ...
Fandık (iç tombul) ....-
Cavla (kabuklu) .........
Ceviz (İç natürel)
ESHAM VE TAHVİLÂT .
Dukama Ham Maddeleril Tiftik (ana mAj) ••••••••••••«•• rirtlk (Natürel) ..................
Yapak Trakya (Kırkım)
1
tv
V .....
1949 Ikramlvsll ..
Diğerleri
Demiryolu VI .....
BORSA
İstanbul Ticaret Borsası
Borsalarda vaziyet
Gününde Boreedo tnuMmeiOAI ie»cU odiimumig Uıhvllat ve
İstanbul :
İzmir :
KAmbiyo. Esham ve Tahvilât Bordasında lae, yalnız % 6 faizli Kalknnna tahvilleri üzerine mahdut miktarda ış olmuştur. 4/ftıı piyasasında kararsızlık devam etmektedir
Hafta başı Ticaret Bordasında umumiyet İtibariyle işler azdı. En ziyade Ordu, Giresun menşeli 1950 mahsulü /indik üzerine hararetli muameleler cereyan et mlştir.
21 /VIII/1950 Pazartesi
Hafta başı üzüm piya«aoı yine hareketli ve latekll açılmış, boraada üzüm kalmamıştır. Bu suretle fiyatlar yine yükselmiştir. Pamuk piyasası cumartesiye nazaran gevşemiş ve fiyatlarda biraz alçalmalar kaydedilmiştir. Bunun» İA beraber alivre pamuk Üzerine satışlar olmuştur Hazır pamuk piyasası dn aynı durumdadır. Pamuk çekirdeği piyasası yine hararetli ve İsteklidir
KAMBİYO
Istanbu 1 Borsası
Açılls Kapanış
I BterllDM 7.95 7.91
ı0() Dolar 2A0.25 2«O —
100 Kr. Frang) .. 0.80 0.80
İU0 İsviçre Fr ... 64.03 64.08
100 Bslç Kr 5 6ü 5.60
100 leveç Kr...,~ 54.12.50 54.12.50
100 Florin - 73 68.40 73.68.40
100 Diret 0.44.128 0 44 128
100 Drahmi 0.01.R7rt 0.01.876
100 Eficoudos 9.73.90 9.73.90
Altınlar
Buglln Eski kur
Lira Lira
Külçe fftıft Ot 4.00 4 93
Külçe Degusıa 4.94 4.97
Cumhuriyet ... i —
36.40 36.70
Ha mit
Gulden ........... 31 80 32.10
43.73 44.-
Fransız kok .« M —
Napoiton LU .. M —
İsviçre — —
Nrw Türk'le » onsu. 1 15
Gümüş, Platin
En M*lb En yukarı
U-umuş Gr —
PlAtln “ 10- İL-
Zürich Borsası (Serbest)
23.5.1960 İsviçre Frangı
Durumu En aşağı En yukarı
Curk birası 1.- l. tO
Dolar 4.33 4.84
Sterliny 10.7b 10.90
Fransız Frangı 1.16 1 19
Ikraml) eli tahville» 1933 Erkanı 1938 İkramiyen
Milli Müdafaa 194)
194)
1/2
23 -
20.30
20,50
97 -
97.23
98.60
24.-
20.-
21.-08.—
100.-
100.-
ve
P İ
S
L
R I
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İzmir Ticaret Borsası
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
%6
W %6
Cİ6
Tc7 ro7 %7 %7 %7 %7 %7 %7 %7
1949
1948
Millî Müdafaa
1949
1934
1934
1941
194)
194)
Millî
ta
M
1 »•••••. I ....
Sivas-Erzurum 1... ıı.-vıı...
t... 11...
U1...
1.^ ıı.-uı .. IV ..
95.05
96.—
95.80
96.50
96.25
95.60
97.60 21.8C
20.40 20. &
20.15
20 ıu
20.10
21 J0
20.40
20.10
20 85
100.—
98.— 08.—
09.-98.— 100.-
99-
22-
20.30
22.-
21.6)
22.-
22.-
21.40
22.-
20.90
21.20
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday ofis ..............
Arpa yemlik (dökme) —— Mısır sarı (çuvalı)
Knaulya tombul ..
Fasıılvn Çalı sert • ••»«••••MI Kuşyeml
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil ............
Nohut natllrel ........
fıığlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu
Kelen tohumu ......
Kendir tohumu .......
Susam ..................
Yer fıstığı kabuklu .....
Şirket Tahvilleri
1 C Ziraat Bankası Anadolu D. T. Tertip A/B. • 9 Ç “ ’ %60 .. Mümes Senet 20.60 111.— 22.30 63.- 20 20 I1L- 69.- 67.50
Şirket Hisse Senetleri
I.C. Merkez Bankası lürkiye İş Bankası Pürle Ticaret Bankası Aralan Çimento 123-30.- 6.- 16.20 23.26 16.- 120.25 6.- 15.25 43.50 16.25
Şark Değirmencilik Milli Reasürans .....
Ecnebi Tahviller

Ham derileri
Sığır salamura (kaaap) Kİ. Keçi tuzlu kuru Idloau ... Koyun hava kurusu kilosu
Nebati 1 at hırı
Zeytinyağı (E.E. Susamvnğı (Rnt Ayçiçeği (Rafine
Fındık vağı ıÇÜrlıkl
Bugün Eski Kapanış
30.— 80.—
29.—- 29.30
— 18.İÜ
23.—
— -•

88.— 31.20
32.- —
54.— •M
24.—
33.— 32-
34.— M.-
— 87.-
79.— 75.-
85.-
91.50
285.— 295.—
— 22.-
405.— 850.-
350.— 310.—
230.- 220-
1.40 140.—
170.— 170.-
175.—
235— 235.-
UM).- 180.-
110,- no.-
155.— 135.—
Üzüm çekirdeksiz No.9 tnelr A serisi
B serisi Akala A kaK Akala yeril
yağı (rafine) .. çekirdeği ........
• 9
Pamuk
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
No. a...
No. 108
1
II ....
LU
Bugün
65.—
55.—
IX— 2IA — 105.— 160.— 172.6 109.-15-17.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Akala A kitin Akala veril veril
200.—
Son
Kapan» \
5'2. -
65.-
41-
220. -
190. -160. -180.-110.-
15-
2.05
Dün Esld kur
Huğdav (Huşeil=:Bent) Sert Kış mahsulü No. 3 259.— 263 —
Kırmızı " " No. 2 234.— 234.-
Pamuk Mlddltng (Llbrest^Sont) Ekim 8T 93 38.84
® • ■ e • • • • • • • • • • • • ses 38.05 38A"
Mart 38.26 38.80
rirtlk (Ubrest=8ent) .... Teksaa No. )
Fındık (Libresi—Sent) - — Kabuklu yerli iri a
— —
Levanı İç ithal malı — —
Ekstra iri iç ithal malı 44.— 40.-
Kııru iklim t Libresi = Sent) Thompson çekirdekli» seçme ... U 1/4 D 1/4
lirlen tuhnrnu (Buçeil = Dolar) — 1 fl VlftO pol 1A ••••««•«• (••••••••••••••• S./2 8.85
(1 tı r® r t = s o n 11 108.— 100 —
Lcvna-teneke (100 libre dolar) 1 30 7.30
Londra Borsası
Trabzon Ticaret Borsası
FIMDIB
a) %60 randımanlı kabuklu tombul .....
b) tç sıra kontrollü ......
kı.-17» —
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Buğday sert ••••••«•••a•••• Arpa
W.-at-
Kelen bıbıımo (Tonu=SterHDg) y («(•••••••>•»• saeeaeeeeaaeeaaoea ««e •veevs •• eee« TO.- îl.- 63 50 64.-
Bradford Piyasası
rirtlk 1yı ma) (Ld bresi=Fİ vat) 34.—Nom
“ Sıra malı •• •• 30.- "
Tün Anadolu •• •• 20/2) 20 21
Trakya •• • 18/2) 18/2)
İskenderiye Borsası
Pamuk «Kantan=:Tatlan) Aehmouni Kısa elyaflı F7G. .. 84.20 87.83
Karnak Uzun eJyatlı F/G. 8135 (—
ere göre taayyün adsa takribi piyasa dşğerlarL
Sayfa 8
T ® Nî İSTANBUL
22 Afuato. 1958 1
HAVAYOLLARI
HAVAYOLLARI
TED HİIGLU • TTL MA
(VOLVO)
Dr. Orfanidis
Devlet Denizyollarının
Memleketimizin en
süratli
yolcu gemileri emrinizdedir
DENİZYOLLARI
İdaresinin yeni gemilerinden ORDU vapurunun ejl
seyahate tahsis edilmiştir
SEFERİ
ÎSKENDERUN’dan
limanlarına uğramak suretiyle doğru
Fiyatlar
üçüncü mevki 190 lira
traoe mark
müracaat
İskenderun
Mersin
Adana
Ankara
jv/K
Konya
Ingiltereden yen! satın alınarak İskenderuna gelen 5.000 tonluk
İSTANBUL UMUMÎ MÜMESSİLLİĞİ:
Kışmbay
P. K. 37
Kıçınbay
P. K. 134
932 doğumlu Behçet oğlu Oktay Baykul
Biraderler, acente Levante nezdlnde,
İkine! mevki 230 lira
Yuana Horozogrlu, Elmadağ
Caddesi İnönü mah. No. 98
vapuru, ilk hayırlı seferini Hacca yapacaktır
Her Cuma günleri
YEŞÎLKÖY’den kalkış 09.00 ATtNA’ya vanş 10.00, İSTANBUL - ATİNA gidiş -dönüj bileti 180 T.L.
İSTANBUL - ATİNA yolcularına Yunanlstanın dahili hava hatlarında % 25 tenzilât yapılır.
en yem ve iuks yolcu gemisinin İLK TURİSTİK SEFERİ
Bilet Satış Bürosu Karaköy Tel: 42877 - 42888 Ayrıca bütün seyahat acen-falanndan bilet ve izahat •( lınablllr.
ZAYİ — Nüfus tezkeremi zayi ettim. Tenisini çıkartacağım dan eskisinin hükmü yoktur.
5 eylül tarihinde muhterem hacıları alarak kalkacak olan vapur, hacılarımızın Şam ziyaretlerini yapabilmeleri için
İli Daimî
Komisyonundan
27 Eylülde Akdeniz limanları arasında emsalsiz bir
ZAYİ — 8129 sayılı Yapı ve Kredi Bankası cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü olmadığı İlân olunur.
limanlarını: en
Deri, Frengi, Zührevî Hastalıklar Mütehassısı
Beyoğlu Tokatlıyan kargısı Öuterazl (Tumacıbaşı) sokak Nil Apt. 5/3 Tel: 43734
Yeni İzmir Nakliyat Şirketi, Denizciler caddesi No. 13-15
Şaban Şahin, Bedesten içi No. 13
"İSKENDERUN” gemisi 27 eylülde îstanbuldan hareketle İzmir, Pire, Napoliye uğrayarak Marsilyaya gidecek ve dönüşte Cenova, Napoli, İskenderiye, Beyrut, Kıbrıs, Rodos ve İzmir ziyaret edilecektir.
İzmir Fuarındaki Paviyonumuzda teşhir edilmekte olan kamyonlarımızı ve otomobillerimizi görerek karannızı veriniz
Menfa atı hizi korumak
Dış Ticaret Rejimi
Hakkında Karar
ait keşif ve İhale evrakı îzmir - Ankara - İstanbul Müdürlüklerinde görülebilir
İştirak edebilmek üzere 20 bin liralık köprü Injşaa-11e yaptığına dair belgeleri ile Valilik makamına yeterlik belgesi alması şarttır.
En temiz, telefon, sıcak ve soğuk suyu bulunan kamaralar, zengin mutfak, hususî ibadet yerleri, rahat salonlar, süratli ve emniyetli yolculuk yalnız DENİZYOLLARI gemilerinde bulunabilir (11557)
Kıçınbay Biraderler, Galata Rıhtımı Kefeli Hü şeyin han No. 16 - 18
acentelerimiz pasaport, döviz işlerinizi ücretsiz yaparlar
İZMİR vapuru, yolcularımızın SURİYE’yl da ziyaretlerini temin maksadıyla İskenderun'dan sonra Lazkiye’ye de ağrıyacaktır
Gezintiye çıkıldığında yolda kalmak ne kadar can aıkıct îse enteresan bir neşriyat yahut güzel bîr müzik parçası dinlerken radvonuzun aksaklık yapması da o kadar keyf kaçırıcıdır. Bu vaziyete dürmemek için, modern tekniğin en yeni bulul ve keşiflerinden faydalanarak yapılan bir Philips radyosu seçmek lâzımdır. Philips radyoları gerek «ağlamlık ve muntazam işlemleri, gerekse »es tabiilikleri ite rakibsizdirler. Bilhassa kısa dalgada mevcud bandspread (genî$leulmi| kısa dalga) tertibatı üyesinde kısa dalgalı buayoolar» uzuo ve ortalar gibi kolaylıkla dinlenil,
Dünyaca şöhret kazanmış Philips mırkıh bb radyo intihap er» mckle, radyo dinleme jevU gartmflenmb olux.
Torbalı - Karakuyu yolunda Fetrek Çayı Özerinde yapıla eak 8-4-5.00 metre açıklığında ahşap köprü işi 14.8.1950 tarihin den itibaren 15 gün müddetle açık eksiltmeye konmuştur.
Eksiltme 19.1950 cuma günü saat 11 de tl Daimî Komie yonunda yapılacaktır.
Keşif bedeli 28657.25 lira geçici teminat 2149.29 liradır. Bu İşe
Bayındırlık
Bu İşe tını başan müracaatla
İsteklilerin 2149.29 lirlık teminat makbuz veya banka mektubu Ticaret Odası ve yeterlik belgeleri İle yukarıda belirtilen gün ve saatte komisyona müracaatları ilân olunur.
(1103T)
” yo oıırRen yeıı^ıguzeı oır marna almayın..,
Dünyanın her yerinde ve memleketimizde 1O seneden beri üstünlüğünü İspat etmiş olan BEREC pil ve bataryalarını kullanınız.
3 KW Benzi n II
10 ve 15 KW M azotlu JENERATORLARIMIZ AMERİKADAN GELMİŞTİR O K E Y Ltd. - Galata, Havyar Han No. 48
Denizyolları ve tâli acentelerden
İZAHAT ALABİLİRSİNİZ
(11429)
Kâmil Aladı, laik Tlcaretevi, Çakmak cadde»! No. 71
Biraderler, acente Lavanta nezdlnde
İstanbul :
18-20 gün İçinde Akdenizin en yeni, süratli, konforlu Türk gemisiyle ve en uygun şartlarla ziyaret etmek fırsatım kaçırmayınız.
DIESEL
ALTERNATOR GRUPU
Yalnız üq ay kullanılmif yepyeni ingills mamûlâtı GROSSKUEY marka BHP 42 dik üç silindiril 1000 devirli ve Alternatör 47.1/2 amper KW 81,25 ma tablo ve teferruatlyle satılıktır.
Müracaat: Kantarcılar Sabunhane sokak No. 27.
Telefon: 25908
Dış ticaret rejimine dair Ekonomi ve Ticaret Bakanlığınca hazırlanarak 5/16604 sayılı ve 28/7/950 tarihli yazı ile teklif olunan kararın yürürlüğe konulması hakkında ki karar kitap halinde çıktı.
Satış Yeri: İNKILAP KİTABEM


te

I ■•ki.l

L J —
1 Jjf 7 • YB —v. L * ». f M la
0 1 İÜ

Comments (0)