23 Ağustos 1950— Çarşamba
^SıYASÎ İKTİSADİ, MÜSTAKİL

r
Yıl 1—Sayı 266 — 10 kuruş
or OT or YENt İSTANBUL 76.000 Hra dağıtıyor
YE YEN YEN YE
r Y
0
4 l

iyor ıyor yor yor YENİ İSTANBUL 75 000 lira dağıtıyor
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
da d
NBUL 76.000
76 00 00 0C
a  A jA
Aboneı Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 Uradır. Hariç memleketler IkJ mlaİldir.
Posta Kutusu i 447 - İstanbul
Tefti” eden: Habih Edlb . TÖREHAN
Telefon : 44756 - 44757 Santral
bAjoJar t 8 na »ayfada santimetresi t Uradır. tJAnlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
=x
İç politika
Belediye seçimlerine doğru
I /| mayıs 1950 seçimi Demokrat ■ ** Partiyi de hayrette bırakmıştı, Halk Partisini de.. Demokratlar, kuvvetlerinin bu kadar artabileceğini, belki, hayallerinden bile geçlrmemiş-lerdi. Halk Partililer İse, yıllar boyunca gerçeklik Ötelerinde yasaya yaşa,va» kendileriyle halk arasındaki bağların birdenbire kopacak kadar zayıflayabileceğin! sezıneııılşlcrdi , Halkın Demokrat Partiyi tutma*! seçim ruhiyatının tuhaf tesadüfleriyle İlgili bir hâdise değildir. Bütün oylar tam bir kanaatle, bile bile verilmiştir. Halk bir partiyi yüzüstü bırakıp ötekine geçmek kararım verirken sosyal İdeallerini, devrime karşı sorumluluğunu, vazifelerini yerinde bir va-• tan d aş olgunluğu ile gözönünde tutmasını hiimiştlr. Ona göre, Demokrat Parti, devrim İdeallerini benimsemiş ve bunıı, bir millet malı olarak düşündüğünü Tiirk topluluğuna sayısız vesilelerle bildirmiş bir partider. O-nun İçin, son yıllarda giriştiği tedbirlerle Devrim mirasına karşı kayıtsızlık göstermeye başla yan Ha.k Partisinden ayrıl ani ar. bu miracı daha İyi koruyacaklardır diye yığın yığın demokratlara geçmişlerdir. Asıl seçim havasını yaratan bu ehemmiyetli gerçekliğin daha yakından İncelenme*!, parti hayatımızın gelişmesi bakımından, son derecede lüzumludur.
Son muhtar seçimleri, 14 nıayıs şrürprizlnl tekrar tazelemiştir. Gene hem Demokrat Parti hayrettedir, hem de Halk Partisi.. Gene İncelenmesi gereken bir seçiın dâvası karşısındayız. Anlaşılıyor ki, Türklük, devrim ideallerine yürekten bağlıdır ▼e hükümetten yalnız müspet işler istemektedir. Sokaklarda uluorta yapılan türlü türlü din alışverişinden de bıkmıştır, utanmıştır. Dinlerine yürekten bağlanmış olanları, bundan daha çok tiksindiren bir şey de düşünülemez. Politikacılarımızın sözüm ona halk ahval-İ ruhlyesinden anlayan çeşitleri, temiz bir parti hayatı için başlıbaşma bir tehlikedir. Partilerimiz, bu gibi tiplerden, demagoji tatarcıklarından kurtulmadıkça iç politikamız lüzumsuz buhranlar arasında bocalayacak tır. Çünkü, hu ahval-1 ruhiye uzmanlığı, halkın anlayışsızlığını, aptallığını, boş şeylere mutlaka İnanışını şaşmaz bir başlangıç noktası olarak kabul eder ve mantığını ona göre tasarlar. Bu çirkin görüş, her bakımdan, baştanbaşa bir küstahlıktır. Küstahlıktır, çünkü, bu anlayışa göre politika, vatandaş avcılığı mânasına gelir ve eğemen halk iradesinin hiçbir mânası kalmaz. Küstahlıktır, çünkü; Türk Milletine bundan daha büyük bir hakaret aav-ru lam az.
Kim kazanırsa kazansın, Türk politikası tertemiz bir politika, propagandacı da gene öyle tertemiz bir proiıaganda olrııahdır. Propagandayı halk avcılığı şeklinde soysuz!andıranlara karşı, Türk vatandaşı en sert mücadelesini yapmalı ve bunun, yurdu kurtarmak kadar ehemmiyetli olduğunu bilmelidir. Partiler, yurt dâvalarını vatandaşlarla münakaşa e-dehilirler ve zaten bunu yapmak için de kurulmuşlardır. Fakat münakaşanın ilk şerefli şartı da vatandaşın e-ğemerı ve eşit bir varlık olarak kabul edilmesidir. Bunu yapamıyan propagandacı yalnız bir şey yapmış olur, çok kötü bir şey, milli birlik kundakçılığı.. Son seçimlerde kışkırtmalar olınuş, vatandaş kanı dökülmüştür. Bunlar, hiç şüphesiz, hep o ahvai-1 ruhiye uzmanlarının marifetleridir. Seçlııı münakaşalarını kör bir taassup derecesine çıkarmak, vatandaşlar aracına düşmanlık sokmak politika değil, Türk ceza hukukunun mutlaka düşünmesi gereken bir konudur.
Biz, şimdi, gene yeni bir seçim propagandası faaliyetine girmiş bulunuyoruz. Önümüzdeki ayın İlk pazar güniindo belediye meclislerine gönderilecek vatandaştan seçeceğiz. Belediye seçimleri bütün dünya demokrasilerinde Millet Meclisleri seçimleri kadar ehemmiyetli sayılır. Hat LA belediye seçimlerinin neticeleri iktidar partisine karşı açıktan açığa bir güvensizlik şeklinde belirirse, yeni seçimlere başlanmak üzere. Millet Meclislerinin dağılmasına genel olarak karar bile verilir. Biz böyle bir hareketi demokrasi anlayışına uygun bulmaklayız. Çünkü, isterse henüz işe başlamış olsun, belediye seçimleri yolu ile halkın güvenini kaybetmiş sayılan bir Millet Meclisi veya parlâmento yetki temelini de kaybetmiştir ve ondan ötürü, çıkaracağı kanunlar millet iradesiyle desteklenmediği İçin indi ve keyfi sayılmak lâzım gelir. Hattâ böyle bir meclis veya parlâmento, hukuk bakımından. İstibdat devletlerinin danışma meclisleri derecesine düşmüş olur. Onun için, biz, bu seçimleri büyük bir politika dâvası gibi düşünmek ve ona göre hazırlanmak zorundayız.
Demokrasilerde her seçim hazırlığı propaganda lir yapılır. Propaganda İse, milli dâvaların gerçekliği çerçevesinde, mücadele demektir. Demokrasi hayatına yeni girmiş milletlerde propaganda çok defa çirkin yollara dökülmek meyillerini gösterebilir. İdeallerimizin büyüklüğünü ve durumumuzun saklanılmaz ciddiliğini düşünerek bu gibi ihtimalleri lam zamanında önlemek, halıca vazifemizdir. Düşünmeliyi/ ki, biz mücade.ve girişiyorsak prensip için girişiyoruz, birbirimize düşman olmak İçin değil. Bunu, partilerimizin bütün önderleri, bizim kadar bilir zaten.. Büyük politikacıların hareketlerinden şüphelenmeye hakkımız yoktur. Fakat kıral-dan ziyade kıralcıların tam bir disiplin altına alınması lâzımdır. Biz, bu bakımdan, propaganda mücadelesinin, mertlik geleneklerimize uygun bir tarzda yapılmasına ehemmiyet vermek zorundayız. Bir partinin devrilmesi veya iş başına geçmesi olağan politika İşlerindendir. Sel gider, kuın kalır. Vatan için ölmesini bilen Türk, fljynı vatanın istediği yaratıcı birlik İçin sinirlerini dizginlemesini de elbette bilir. Büyük bir seçim mücadelesine girişmiş bulunuyoruz. Bu mücadelenin en kutsnl amacı hiç şüphesiz Türk vatanıdır. Dökülecek Türk kanını biz, ancak, onun en tehlikeli günleri için haklayabiliriz,
M. NERMİ
Güvenlik Konseyinde ideolojiler çarpışıyor
Malik’in nazarî hücumlarına Jebb susturucu cevaplar verdi
Lake Succcs, 22 (YİRS> — Güvenlik Konseyi. Malikin Başkanlığında 9.15 de toplanmıştır. Reisin önünde Kızıl Çinin Konseye kabul edilmesini istiyen ve Birleşmiş Milletlerin Koro politikasını takviye eden müracaat mektubu vardır. Malik içtimai açar açmaz kendisi söz alarak Truman doktrinine hücum elmiş, Kore meselesine Birleşmiş Milletlerin bir haçlı seferi edası verildiğini, halbuki bunun Amerikalı mahfiller tarafından hazırlanmış muazzam bir beynelmilel bjpf olduğunu söyledikten sonra, Ko-redeki tecavüzü durdurmak üzere asker gönderen devletleri Amerikanın ücretinde gibi göstererek Kuzey Korelileri müdafaa etmiştir. Netice olarak askeri hareketlerin durdurulmasını ve yabancı kıtaların geri alınmasını, sulhun yegâne şartı olarak gös termiştir. Malik bu beyanatında ağır kelimeler kullanmak hususunda kendi eski rekorunu kırmıştır.
Lake Success, 22 (YİRS) — İngiliz delegesi Jebb söz alarak Bovyetlerln Korede Kore sulhu adına yaptıkları propagandanın arkasında tecavüze hazırlanma fikrinin mevcut olduğunu söyledikten sonra beynelmilel komünizmin gayelerini hulAsaten ve bir mektep kitabı okur gibi Konsey huzurunda sayıp dökmüştür. Jebb’e gö-
re Sovvetlerin sulh propagandam ister Stockholm beyannamesinde olduğu gibi bir imza toplama işi, iste: Konseyde görüldüğü gibi “tarafeyni beraberce dinlemek” gibi teklifler mahiyetini alsın, gayesi hiç değişmez. Gaye tecavüze hazırlamaktır. Nitekim tecavüze uğrayanın kurtarılmalına mâni olmanın yanı başında tecavüzü yapanı takibattan kurtarma teşrbbÜKİeri dr ilerideki tecavüzleri kolaylaştırmak içindir. İngiliz delegesi bunları soğukkanlılıkla anlattıktan sonra Malik riyaset makamını işgal ettiği günden beri 76 sayfalık metin okuyup, propaganda dinlediklerini ve Malik’in bütün teşebbüslerinin şimdiye kadar hep konsey mesaisini kösteklemeğe matuf olduğunu beyan etmiştir.
İngiliz delegesi, bundan sonra söz almış “Bu akidenin modası geçmiştir,. demiş ve Sovyet Rusyaya hücumlarda bulunmuştur. Güvenlik Konseyinin bundan sonraki oturumlarının tafsilâtını radyodan çok geç saatlerde aldığımız İçin 3 üncü sayfamıza koyuyoruz.
Jebb'ln ve Austin'in Güvenlik Konseyinde çok enteresan konuşmaları vardır. Bütün Konseyin tafsilâtı bugün 3 üncü sayfamızdadır.
Bulgar Büyükelçisi Çobanof, dün Dışişleri Bakanlığına gelirken
Dışişleri Bakanlığındaki mühim mülâkat
Fuat Köprülü: "Bulgaristana veriIecek nota hazır" diyor
Çobanof gazetecilerle konuşmadı
Bulgar Büyükelçisi, Dışişleri Bakanlığından çıkarken
Akdur - Çobanof görüşmesi 25 dakika devam etti
Ankara, 22 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bulgar Elçisi Çobanofla Dışişleri Umumi Kâtibi Faik Zihni Akdur arasında yapılacağı bildirilen mülâkat bugün saat 11,30 da Dışişleri Bakanlığında vukubul-muştur. 25 dakika aüren mülâkattan evvel ve «onra Bulgar Büyükelçisi kendisinden malûmat isteyen gazetecilere matbuata bildirecek bir husus olmadığını, bundan dolayı çok üzüldüğünü söylemiş ve “Kusura bakmayın, hiçbir şey aöyliyemcm,, demiştir.
Mamafih Çobanofun, Dışişleri Bakanlığından çıkarken, yanm saat evveline nazaran daha ciddi ve düşünceli olduğu gözden kaçmamıştır.
Saat 11 de Bakanlığa gelen Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü gazetecilerin suallerini şu şekilde cevaplandırmıştır:
“Bulgaristana vereceğimiz cevabî notayı hazırlamış bulunuyoruz. Bugün veya yarın Bulgar Hükümetine tevdi edilecek olan notanın metnini gazetelere aynen vereceğiz. Büyükelçi Çobanofun millftkatma gelin, ce bu, her zaman olduğu gibi bir elçinin Bakanlık u-mumî kâtibi He konuşmayı arzu etmesinden başka bir mânayı ifade etmemektedir."
Çobanofun, Dışişleri Umumî Kâtibine mülâki olmasından önce, Fuat Köprülü He Faik Zihni Akdur arasında yanm aeat devam eden bir görüşme yapılmıştır.
Diğer taraftan haber aldığımıza göre, Bulgari®.
R. Dorr un Izmirde
mühim beyanatı
Fuardaki ecnebi paviyonların açılma törenleri, Ticaret Bakanının huzuru ile yapıldı
İzmir, 22 (Hususi muhabirimiz bildiriyor, — Bu akşam saat 16 dan itibaren Fuarda paviyonu bulunan muhtelif devletlere alt paviyonların resmi açılma törenleri bu devletlerin elçilerinin davetleri üzerine Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Velİbeşenin huzuriyie yapılmıştır.
Saat 16,30 da Marshal Plânı pavi-yonuna giden Ticaret Bakanı. İktisadi İşbirliği İdaresi Türkiye Misyon Şefi Russel Dorr tarafından karşılanmış ve Birleşik Milletler marşı dinlenildikten sonra pavlyon gezllmiştlr,
Russell Dorr, Marshall Plânının ihdasına ve muhtelif zamanlarda aldığı şekil içinde verdiği neticelere ait olan bir nutuk söylemiş, Türk iyeye yapılan yardımı Ve Eğede yapılacak işleri etraflı bir şekilde anlatmıştır. Bu toplantıyı müteakip saat 17.80 da Ticaret Bakanı Alman Devlet Pavi-yonunun açılma töreninde bulunmuştur. Türk - Alman ticaretinin muhtelif safhalarım bu paviyonda gayet mükemmel bir şekilde tebarüz ettirerek Almanyanın Türklyeye sattığı ve «atmak İstediği her türlü emtianın küçük bir vitrini olarak hazırlanmış olan bu paviyonu Ticaret Bakanı büyük bir alâka He gezmiş ve Alman tekiniğinln İkinci Cihan Harbinden sonra meydana getirdiği en küçük bir ko) saatinden daha küçük olan bir fotoğraf makinesi üzerinde tevakkuf edilmiştir. Alman Ticaret Bakanlığının Sergiler Komiseri, Ticaret Bakanına hitapla: “Size Türkiyenin ve Akdenlzln en cazip fuarında Alman tekniğinin en güzel enerini tak dim etmekle mubahlyim’* demiştir. Ticarot Bakanı, Alman İlim dünyası-
nın neler başaracağını bütün dünyanın ve bu arada Türk milletinin yakından takdir ettiğini aöyilycrek Türkiye dış ticaretinin Alman pazarına ne kadar büyük bir önem verdiğini belirtmiştir.
tana verilecek cevabî notamızın Bulgar Büyükelçisi Çobanof vasıtasiyle değil de Sofya Elçiliğimiz eliyle Bulgar Hükümetine tevdi edilmesi ihtimali kuvvetlidir.
Bura yabancı meh&fılinde bugün, Bulgaristanin bize ikinci bir nota verdiği söylenmekle İdi. Fakat şu A. ne kadar bu haber teeyyüt etmemiştir.
n
çıkalın - Bevin
mülakatı
Londra, 22 A.A. (Reuter) — Dışişleri Bakanı Bevin bugün Türkiye Büyükelçisi Cevat Açıkaiın İle görüşmüştür Bu görüşmede Türkiyenin Atlantik Paktına dahil olmak üzere yaptığı müracaatın bahis konusu olduğu sanılmaktadır.
(Rusfloll Dorr’un beyanatının tam metni bugün üçüncü sayfamızdadırJ
İngiliz Büyükelçisi, Fuarda Ticaret Bakanı İle konuşuyor
Türkiye, 2 milyon asker çıkarabilir
Selim Sarperin Atlantik Paktı ve Türk ordusuna dair demeci
Türkiye herhangi taraftan gelecek olursa olsun her taarruza karşı kendini müdafaa edecektir
Lake Success, 22 (AP) — Birleşmiş Milletler nezdindeki Türkiye baş temsilcisi Büyükelçi Selim Sarper dün akşam, Türkiyenin Atlantik Paktına dahil olduğu surette bu camiaya 2.000.000 kişilik bir ordu temin edebileceğini söylemiştir.
Birleşmiş Milletler Muhabirler Birliği tarafından alınan vo plâğa çekilerek ABC Radyo istasyonu tarafından yayınlanan bir mülakatında Sarper, “Bu ordu hâlen Batı Avrupanın en büyük ordusunu teşkil edebilir'’ demiştir.
Türkiyenin herhangi bir taraftan gelecek herhangi bir taarruza karşı kendini müdafaa edeceğini belirten Sarper. Türkiyenin bir milletler birliğinden gelebilecek yardımı da memnuniyetle karşılıyacağını ve Amerikan askeri yardımı ile daha uzun zaman mukavemet edebileceğini belirtmiştir.
Büyükelçi, Türkiyenin Güvenlik
Konseyindeki Ortaşarak sandalyesine oturmak İçin M rey alabileceğini tahmin ettiğini belirtmiştir.
Mısır'In İki senelik müddeti aralık ayının sonunda bitmektedir.
Eylülde toplanacak olan 59 milletten müteşekkil Genel Kurul, Mısır’In halefini seçecektir. Arap Birliğine dahil olan devletler bu yer İçin Lübna-nın namzetliğini destekllyeceklerlni açıklamışlardır. Fakat Sarper. Lüb-nanın muvaffak olamıyacağım tahmin ve ümit etmektedir.
Sarper, Türkiyenin, Çanakkale Boğazının paylaşılması hakkındakl Rus tekliflerini hiç bir zaman kabul et-miycceğini açıkça İfade etmiş ve Rus-yanın Birleşmiş Milletlerden thraç edilmesi lüzumuna İnanıp inanmadığı sualine sadece “hayır„ demekle İktifa etmiştir.
Selim Sarper, Rusyanın Kore harbi İle dünya çapında bir yayılma siyase-
tine başlamamış olduğunu. yalnız ümit edebileceğini,, kaydettikten sonra, “Onların bunu arzu etmediklerini ümit etmek istiyorum ama, hiç de öyle gözükmüyor,, demiştir.
Temsilci “Türkiye, Sovyet Rusya ile dalma iyi komşuluk münasebetleri idame ettirmek arzusundadır, fakat bunun tahakkuku içJn de Rusyanın bize karşı takip ettiği siyasetini değiştirmesi lâzımdır,, demiştir.
Sarper. Türkiyenin Güvenlik Konseyinde bir sandalyeye sahip olduktan sonra, Arap Devletleri ile Batı dünya-s* arasındaki ihtilâflarda uzlaştırıcı bir rol oynıyablleceğini ümit ettiğini de ilâve etmiştir.
Sovyetler peyk
Fuat Köprülünün dün Ankarada aldırdığımız bir resmi
memleketlerde yeni tedbirler alıyorlar
Rusya, Kumanyayı bir güvenlik bölgesi telâkki ediyor
Kore harbi durgunlaştı
Amerikalılar, Naktong’da Kuzeylilerin son köprübaşlarına karşı
Yugoslavyanın u I g a r i s t a n a verdiği nota
Belgrad 22 (YİRS) — Yugoslav Hariciye Nazırı Kardelj, Bulgaristanın Belgrad Sefirine bugün iki nota tevdi etmiştir. Bunların birincisinde Yu-goBİavynnın güya Yugoslavyadaki Bıılgarlara fena muamele ettiği noktasına cevap verilmektedir.
Bu şikâyet, Bulgarların, Bulgnrls-tandakl Yııgoslnvlara yaptıkları muameleyi ve bilhassa bunları zorla Bulgarlaştırma politikasını mazur göstermeye matuftur. İkinci notada Bulgar diplomatlarına fona muamele yapılmakta olduğu iddiası reddedilerek bunların bütün Yugoslavyada serbest dolaştıkları, halbuki Bulgaristanda Yugoslavyanınkiler de dahil hiç bir yabancı diplomatın dilediği yere gidemediği tasrih edilmektedir.
• •
Togliatti, otomobil kazası* geçirdi
Roma 22 (YİRS) — İtalyan Komünist Partisi Umumî Kâtibi Pnlmlro Togliatti, Torlno şehri civarında bir otomobil kazası neticesinde hafifçe yaralanmıştır.
Togllnttl’nin bindiği otomobil aksi istikametten gelen bir kamyona çarpmamak için sert bir hareket yapmış v® yolun kenarına devrilmiştir.
Togllatti’nin yaraları ehemmiyetsiz olmakla beraber hastahaneye kaldırılmıştır.
Westerling, Holandaya varınca tevkif edilecek
Singapur, 22 A A. (Afp) — Endo. nezya asilerine elo bnşılık etmiş olan HolAndalı sabık yüzbaşı Vesterllng bu sabah uçakla Holândaya hareket etmiştir.
Vesterllng, perşembe günü Holân-daya vuraçtık ve orada tevkif edik «ektir.
ürüksel 22 A A. (Afp) -- Adalet Bakanlığından bildlrild(ğ’ne göre, yüzbaşı VVesterlinge hiç bir gırı^ v.l «esi verilmemiştir.
A-
Londra, 22 AA. (LPS) — Londrada-ki siyasî yazarların bu sabah emin kaynaklardan aldıkları haberlere İstinaden bildirdiklerine göre, Sovyetler Birliği üç peyk memlekette nüfuzunu arttırmak maksadiyle hususi tedbirler almaktadır. Bu üç memleket Ruman-ya. Çekoslovakya ve Polonyadır.
Rumanyada, devletin emniyetini tehlikeye koyabilecek suçlar hakkında geçen sene kabul edilmiş olan bazı kanunları tâdile matûf emniyet tedbirleri alınmıştır. Bu suçlar için derpiş edilen cezalar çok ağır olup ölüm cezasına kadar gidebilmektedir. Üstelik tavrı harekâtı memleketin emniyetini tehlikeye koyan kimseleri hükümete İhbar etmeyenler de takip edilecekler ve gayet ağır hapis cezalarına çarptırılacaklardır. Bu çeşit bir suçtan dolayı muhakeme edilecek her şahsın bütün emvali müsadere edilecektir.
Londra resmî çevrelerinde söylendiğine göre, alınan bu tedbirlerden, Rus-yanın Rumanyayı bir güvenlik bölgesi olarak telakki ettiği açıkça anlaşılmaktadır. Rusya. Rumanyada çıkarılacak yeni kanunlarda, Romanya Hükümetinin “Rumanya İşçi Sınıfı Hükümeti” diye anılması hususunda ısrar etmektedir. Rusya bu suretle batıkları. memleketi Moskova komünistlerinin değil, İşçilorln İdare ettiğine i-nandırmak istemektedir.
Çekoslovakyada bilhassa sanayi sahasında “Hususî tedbirler,, e müracaat edilmektedir. Bu memlekette bütün sanayi müesseseleri bir merkeze bağlanmış olup askeri polis tarafından nezaret altında bulundurulmaktadır.
• •

taarruza giriştiler
Tokyo, 22 A. A. (United Press) Bugün gelen son haberler 24 üncü merikan Tümeninin Taegu’nun güney
batısında Naktong nehri üzerindeki son köprübaşma karşı kuvvetli bir taarruza giriştiğini bildirmektedir.
Diğer taraftan 25 İnci Tümen de güney cephesinde teşebbüsü elinde tutmaktadır.
Haberlerde. 25 inci Tümenin son 24 saat İçinde kaybettiği bütün araziyi geri aldığını vo Masan istikametindeki komünist ilerleyişinin durdurulduğunu bildirmektedirler.
Kuzey cephesinden gelen haberlere göre Taegu’daki Kuzey Kore ilerleyişi do durdurulmuştur.
Tokyo, 22 A A. (AFP) — Bugün bildirildiğine göre. Güney Kore kuvvetleri düşman kuvvetlerinin epey gerilerinde yeni bir çıkarma yapmışlardır. Güney Koreliler batı sahilinde înşon açıklarında bulunan Ejak Adasına çık mışlardır.
Truman’a verilecek yeni salâhiyetler
Washlngton, 22 (Ap) — Birleşik Amerika Ayan Meclisi dün 3 muha. life karşı 84 rey ile, Başkan Tru-mana her zaman, fiyat ve ücret kontrolü imkânını veren bir ana cephesi seferberliği kanununu etmiştir.
Kanun şimdi, müşterek bir
rumda müzakere edilecek ve evvelce Mümessiller Meclisinin kabul ettiği tasarı ile arasındaki farkın izalesine çalışılacaktır.
vatan kabul
otu.
Knrr Imrbine İştirak etmek istemeyen bazı devletlere İthaf:
Eknıok elden, su gölden!.
Sayfa 2
Y E N I İSTANBUL
23 Ağustos 19.50
TETKİKLER
Sulh Ordusu
YazAn : Avukat Burlıan Apaydın
Son günlerin, dünya siyaseti bakımından. ürerinde durulmaya değer hâdisesi, Strasbourg toplantısı m Ün a. ■ebetiyle bir •‘Avrupa Ordusu” kurul, ması yolunda ortaya atılmış olan fikirdir. Mlster Churchlll tarafından İleri sürülen “Avrupa Ordusu” kurulması fikri, siyaset âleminde geniş bir tesir yaratmış bulunmaktadır. Politik mülâhazaların bir neticesi olarak tezahür eden bu fikir, şüphe yok kİ, sulhun korunması bâ-bında İleri bir adım Bayılmak lâzım gelir.
Fakat kanaatimizce, Avrupa memleketlerini İçine alan bir ordu kurarak bu memleketlerin müdafaasını temin etmekten ziyade, dünya sul-hurtu korumak için bir “Sulh Ordusu” vücuda getirmek maksada daha uygundur. Çünkü; bugün dünyamız o hale gelmiştir ki, nerede olursa olsun bir toprak parçasını İlhak için yapılacak herhangi bir tecavüz, bütün milletlerin huzur ve emniyetini müştereken sarsmaktadır. Bunun en canlı misali, Kore meselesidir. Şimalî Kore devletinin askerî harekâtı dünya devletlerini yakından meşgul et. iniş bulunmakta ve hâdise “Sulhun ihlâli” şeklinde tavsif edilmektedir. Demek ki. dünyanın bugünkü vaziyeti, mahallî emniyet tedbirleriyle mahallî sulh ve sükûnu temin yolunda hareket edilmesini değil; umumî emniyet tedbirleriyle umumî sulh ve sükûnu temin edecek şekilde hare-keti âmirdir.
Esasen, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı diye bir müessese meydana getirmekten gaye; dünya sulhunu ve devletlerin kâffesinln tecavüzden mâsuniyetinl temin etmek idi. Ayni gaye ile, Birinci Dünya Harbinden eonra teşkil edilen Milletler Cemiyeti sembolik bir teşekkül olarak kalmış ve hattâ alay mevzuu bile olmuştur. Milletler Cemiyetinin muvaffak olamayış sebeplerinden başta geleni, şüphe yok ki, kararlarını tatbika İmkân verecek bir ”kuvvet”e sahip bulunmayışı İdi. Tecavüz hareketlerini protesto edici mahiyette kararlar almakla elbette kİ mütecaviz durdurulamazdı. Netekim İtalyanın Habcşls-tana karşı açtığı haksız harp, Milletler Cemiyetinin emrinde bir kuvvet olmamasından dolayı önlenememişti. îşte, silâhlı kuvvete malik bulunmaması Milletler Cemiyetini sözü geçmez bir teşekkül haline koymuş ve ikinci Cihan Harbinin çıkması mukadder bir netice olmuştur.
Bugün de vaziyet, ikinci Cihan Harbine takaddüm eden yıllarda olduğu gibi, endişe vericidir. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı, tecavüzlere fiilen karşı koyamıyacak durumdadır. Bunun da en büyük sebebi teşekkülün, “Sulh Ordusu” diye tavsif edebileceğimiz bir silâhlı kuvvete malik olmayışıdır. Bu eksikliği kısa bir zamanda telâfi etmek yolunda süratli bir çalışmaya koyulmak lâzımdır. Her millet,, Birleşmiş Milletlerin tesbit e-deceği şekil dairesinde, “Sulh Ordusunun teşkiline imkân verecek kuvvet ayırmalı ve bu kuvvetler müşterek bir talim ve terbiye görmelidir. Nasıl ki, devletler vatandaşlarım muhtemel harp tehlikesini nazan 1-ti bara alıp evvelden askere alarak talim ve terbiye etmektedirler. İşte, ayni suretle, muhtemel bir tecavüzün önlenebilmesi için, her devlet, Birleşmiş M Ü1 eti erin emrine hazar zamanı bir kuvvet ayırmalı, bu kuvvetler teşkil edilecek müşterek bir Genelkurmay İdaresinde talim gör-dükten sonra terhis edilmeli; yerlerine yenisi gönderilmeli ve bu suretle ayni temin ve terbiyeyi görmüş bir ordu vücuda getirilmelidir. Neticede, Birleşmiş Milletler Teşkilâtının emrinde, bir tecavüz hareketini Önlemek için hazır bir kuvvet teşkil e-dilmiş olur. Pek tabiîdir kİ, böyle bir ordu vücuda getirmeye karar verildikten sonra, askerî harekâtın 1-cap ettireceği şekilde tedbirlere başvurulacak ve askeri mütehassislerin fikirleri alınarak orduyu meydana getirmenin teknik tedbirleri tesbit e-dilecektir. Bizim, ordunun şekli hususunda yukarda ileri sürdüğümüz fikir sadece bir hal şeklinden iba
rettir. Esas nokta, dünya sulhunu koruma bâbında devletlerin İştirakiyle bir ordu vücuda getirmeye karar verilmesinden ibarettir. Fikir kabul edilip karar verildikten sonra, öbür tarafı kararın tatbik şeklidir ki, halli kabildir.
Müşterek sulhun temini gayesiyle müşterek bir ordu vücuda getirilmesi fikri, yeni bir fikir değildir. Muhtelif filozoflar bunun üzerinde durmuşlardır. Fakat; fikri, bugüne kadar tatbik sahasına geçirmek kabil olmamıştır. İçinde bulunduğumuz dünya şartlan artık bu fikrin tahakkukunu lüzumlu kılmaktadır. Esasen, fikrin harekete geçebilmesi İçin gerekil mesafe katedllmlştfr. Zira; bir müessese yaratmaya matuf fikirler, serdi Anında tatbik edilemezler. Filozof Eftâlunun kanaatince; müessese yaratacak bir fikir, evvelâ sübjektiflikten kurtulup objektifleşir ve ondan sonra bir teşkilâta müncer olur ve nihayet bu teşkilâta bağlanacak bir kuvvetle tatbik sahasına intikal eder. İşte; tekâmül tarihi nazan l-tlbara alınırsa, dünya sulhunu temin fikri, gerekli yolUrdan geçmiş ve bugün Birleşmiş Milletler diye bir teşkilâta münkallp olmuştur. Şimdi esas yapılacak İş, bu teşkilâtı bir kuvvete bağlamaktır kİ, fikrimize* bu kuvvet “Sulh Ordusu” diye İsimlendirilmesi yerinde olacak bir “Dünya Ordusu”nun meydana getirmektir.
Galip, Vefaya döndü
Transfer ayında Galatasaraya geçen Vefalı Galip bilâhare İstifasını geri almak istemişse de Bölge Müdürlüğü Galibin tekrar eski kulübüne dönmesine izin vermemiş , Ankara Genel Müdürlükten talimat istemiştir. Dün Ankaradan gelen bir yazıya göre Galibin tekrar Vefaya dönmesine İzin verilmiştir. Bölge Müdürlüğü Galibin Vefaya dönmesinde bir mahzur olmadığını kulübüne bildirmiştir.
Amerikalı tenisçi Miss Butler dün geldi
Şehrimizde yapılacak olan Beşinci Enternasyonal Tenis Turnuvasına iştirak edecek olan dünyanın en İyi kadın tenisçilerinden Amerikalı Miss Butler dün akşam Barletta vapuru ile şehrimize gelmiştir.
Galtasaray Takımı, 8 eylülde Ingiltereye hareket ediyor
Londra d a 4 maç yapacak olan Galatasaray Futbol Takımı 8 eylülde şehrimizden bir İngiliz uçağı ile hareketle Îngîtereye gidecektir. Gala, tasaray idare Heyeti yann yapacağı bir toplantıdan sonra Ingiltereye gidecek takım oyuncularını ilân edecektir.
Mısırlı yüzücü Manche denizini geçerek rekor yaptı
Londra, 22 (YÎHS) — Mısırlı yüzücü Rahim bugün Manche Denizini 10 saat 52 dakikada geçmek suretiyle bir rekor tesis etmiş bulunmaktadır. Manche Denizi bugün her günkünden daha dalgalı ve hava gayet rüzgârlı idî.
Yunanlı yüzücü, Manche’ta köpekbalıklarının hücumuna uğradı
Dover 22 (YlRS) — Manche Denizinde yapılan mukavemet yüzme yarışlarına giren Yunan yüzücüsü M. Panayotls Kamberce Manche’ta Buların akıntısına ve yorgunluğu mağlûp etmekle beraber bir köpekbalığı sürüsü karşısında yarışı terketmek mecburiyetinde kalmıştır .
Yarışı terkeden 11 inci yüzücü olan 34 yaşındaki* Kamberos mesafenin dörtte üçüne yaklaştığı sırada köpekbalıklarının hücumuna uğruyorvm demiş ve derhal sudan çıkartılmıştır. Kamberos sudan çıkartıldığı vakit otomatik olarak yarış harici e-dllmiştlr.
Şghlr köşesi
Resim ve Heykel Müzesi
istanbulin en pileel yolların-dan biri, Dolmabahçedrn Beşik-taşa giden yoldur.
Beşiktaşa yaklaşınca, Saray duvarının kapılarından sonuncusunun üstünde bir levha görürsünüz: '‘Resim ve Heykel Mflseri0. Altında "Ataürkün emriyle 1937 de tesis edildi*9 cümlesi vardır. Onun daha altında da “Müze kapalıdır'* diye bir küçük levha.
Bu müze vaktiyle açıktı. Her gün bir çok mektep talebesi, genç, ihtiyar, sivil, asker orasını ziyaret ederdi. İstatistiklere göre, hafta arası asgari 300, cumartesi, pazar günleri 2000 kişi müzeye gelirdi.
ikinci Umumi TTarpte, müze, kapatıldı. Harp bitti, nerede ise üçüncüsü başhyacak, Resim ve Heykel Müzesi, hâlâ kapalıdır.
Neden T
Bir dostum söyledi. Hademe kadrosu yokmuş da ondan.
istanbulun en güzel caddelerinden birinde, güzel sanatları yaymak İçin yapılmış bir müzenin böyle bir sebeple kapalı tutulması».. Çok gllznlf
bîr İstanbullu
Paris ve Londrada tetkikler yapan talebeler döndüler W.A.Y. ikinci konsey toplantısına gelmiş olan delegelerin uçağı ile Paris ve Londrada bir tetkik gezisine çıkmış olan T.M.T.F. üyelerinden 82 kişilik bir grup şehrimize dönmüşlerdir. Kafile ile birlikte gitmiş olan Teknik üniversite inşaat Fakültesi ®on sınıf talebelerinden Fikret Evüyagil, seyahatin çok faydalı olduğunu, Paris ve Londrada müspet temaslar yaptıklarım söylemiştir.
üniversite ve yüksek okulları tanıtıyoruz
Eczacı Okulu ve Diş Hekimliği Okulu
IV
A) ECZACI OKULU: Tıp Fakültesine bağlıdır. Müdürlükle idare edilir. Müdürlük vazifesi. Tıp Fakültesi profesörleri arasından, Profesörler Kurulunca seçilen birisi tarafından İfa o lunur. Bu okulda öğretim iki devrede yapılır. Birinci devre eczacı öncesi o-lup Fen Fakültesinde takip edilir. I-klnci devrede meslek dersleri okutulur. İki büyük grupta ve altı sömestr de okutulan dersler şunlardır:
Birinci grup: Farmasötik botanik. Analitik kimya. Anorganik farmasötik kimya, mikrobiyoloji. Hijyen, Blokim-ya. Staj.
İkinci grup: Galenlk preparatlar ve miktar tâyini, Galenik farmasl, Far-makognozl, Farmasötik kimya. Farmakoloji. ToksİkoloJI, İlk Tıbbî yardım. Defter tutma usulü ve eczacılık kanunu, Tıp ve eczacılık tarihi ve deontoloji, Staj.
Eczası Okulu öğrencileri sekiz sömestr üzerine düzenlenmiş dersleri İkmal ettikleri takdirde kendilerine eczacılık diploması verilir. Eczacı doktora diploması, eczacılık diplomasını almış ve iki yıl enstitüde çalışmış ve bir tez hazırlamış olanlara verilir.
B» DİŞ HEKİMLİĞİ OKULU: Bugünkü Diş Hekimliği Okulunun normal ders sömestrleri sayısı 8 dlr. Bu en az 8 sömentrllk süre aşağıdaki üç devreye ayrılmıştır.
1 inci devre: Dişheklmllğl öncosl öğretimi. En az iki sömestr.
2 nel devre: Klinik öncesi öğretimi. İki sömestr.
3 üncü devre: Klinik Öğretimi: Dört sömestr.
Dişheklmllğl öncesi Öğretlmlndeı
Paristeki komünist talebemizin durumu DÜNKÜ TOPLANTIDA, AVRUPA SEYAHATİNDEN DÖNEN GENÇLER BAZI AÇIKLAMALARDA BULUNDULAR
Paris ve Londrada tetkikler yaptıktan sonra memlekete dönen T.M.T. Federasyonuna mensup 32 üniversiteli gencimiz dün saat 16 da Marmara Lokalinde toplanarak arkadaşlarına seyahat intihalarını anlatmışlardır. Bu arada Paristeki talebemizin komünist cereyan karşısında durumuna temas eden gençlerden bir kısmı, bundan bir müddet öne* gazetelere beyanat veren vs Ankaraya giderek resmî makamların dikkatini çeken T.M.T. Federasyanunun W.A.Y. Merkez Komitesindeki mümessili MÜ-kerrem Taşçıoğlunun Paristeki talebenin yüzde 60 ını kömünlstllkle İtham etmenin doğru olmıyacagını, çünkü orada temas İmkânı buldukları talebelerden büyük bir kısmının bu İthamdan müteessir olduklarını ve bunların mezkûr cereyanla en ufak bir İlişikleri olmadığım, memlekette olduğu gibi Fransada da bu akidelerini devam ettirdiklerini, anlatmışlar ve Parlat* mevcut Türk talebesinin ancak yüzde 10 veya 20 nispetinde komünist olduğunu müşahede ettiklerini beyan etmişlerdir. Diğer taraftan söz alan talebelerden bir kısmı da, Mü-kerrem Taşçıoğlunu tamamlyle tasdik ettiklerini, orada konuşmaya imkân buldukları, gençlerin büyük bir kısmının renklerini “kızıl,, diye söylemekten çekinmediklerini, komünist talebenin bir kahveyi lokal haline getirdiklerini. komünist olmayan talebenin zaten belli olduğunu, çünkü bunların kendilerini karşıladıklarını ve ağırlamaya uğraştıklarını, komünist talebelerin yüzlerine bile bakmadıklarım, nitekim bir lokalde kâğıt oynayan 5 Türk talebesinden dördünün lütfen dahi toparlanarak, bu gelenler do memleketten gelmişlerdir, acaba orada ne haberler vardır T diye alâkalanmadıklarını, bunların arasın-
Dönel fizik, Kimya, Anatomi, Proteze hazırlayıcı manlpülasyonlar,
Klinik Öncesi Öğretiminde! Histoloji ve embriyoloji, Genel histoloji ve embriyoloji, Mukayeseli diş sistemi bilgisi, Fizyoloji ve biyokimya, Genel Fizyoloji ve Biyokimya. Beşeri fizyoloji, Mikrobiyoloji, Maddeler bilgisi Fantomda protez, Fantomda diş ame-llyelerl,
Klinik devresi blrlnol grupı Hijyen ve Epudemiyolojl, Patolojik anatomi, Diş farmakolojisi, Genel şlrürjl, Orto-donto başlangıcı, Protez, Genel patoloji,
Klinik devresi İkinci grupı Diş hastalıkları ve kliniği, Diş hastalıkları cerrahisi, Ortodonto, Protez kliniği, Deontoloji ve tarihi, îç hastalıkları, Tıbbî cerrahî, Kulaz-Boğas-Burun.
Dişheklmllğl Okulunda en az sekli sömestr okuduktan sonra tedris plânında gösterilen bütün derslerde başarı İle İmtihan verildikten sonra mezunlarına Md. Dent. Yani Dlşheklmi unvanı ve diploması verilir. Bu diplomayı almış olanlar dört sömestr zarfında bir tez hazırladıktan sonra ve talimatnamesine göre tezini müdafaa edip bir imtihan geçirdikten sonra Dlşheklmllğl doktorası yaparlar. Bunlara Dr. Md. Dent. Yani dlşheklmi doktor unvanı ve diploması verilir.
NOT: Bazı okuyucularımızdan aldığımız mektuplarda, etrafta büyük bir alâka uyandıran bu yazı serimizde, Güzel Sanatlar Akadomlsl İle Baytarlık Fakültesinden bahsedilip edllmlys-ceğl sorulmaktadır. Sırası goldlğl zaman bu iki tahsil şubesinin de anlatılacağı tabiîdir. $. E.
da komünist olmayan ancak bir tanesinin kendileriyle alâkadar olduğunu beyan etmişlerdir.
Bu konuşmalardan sonra söz alan Mllkerrem Taşçıoğlu, İleri sürmüş olduğu İthamın çok ağır bir İtham olduğunu müdrik bulunduğunu, fakat hakikatin bu merkezde bulunduğunu, hakikat bildiği bir şeyi İfade etmekten katiyen geri durmıyacağını, vaziyetin tetkikler ve rakamlarla sabit | bulunduğunu, nitekim W,A.Y. Dün-1 ya Gençlik Teşkilâtı karşınında, demirperde gerisinde kurulmuş olan komünist gençlik teşkilâtının geçen sene Prnğda yapmış olduğu toplantıya büyük nümayişlerle katılan dünj^ı komünist gençlerinin yürüyüşüne Parlste bulunan 108 tane talebemizin de katılmak için Talebe Müfettişliğinden vize istediklerini, bu rakamın dahi çok büyük bir rakam olduğunu, keza Paris Sefaretimizin önünde yapılmış olan Nâzım Hikmet nümayişine de katılanların büyük nispette Türk talebeleri olduğunu söylemiştir.
BÜâhare komünist talebelerin bilhassa Parlste bulunduklarına işaret eden Taşçıoğlu, ”Bu, bana ilk söylendiği zaman İnanmamıştım, fakat, Fransız komünistleri faaliyetlerinin, kendilerince başarılı olan neticesini bana isim vermeden, bazı hâdiseler ve rakamlara istinat ederek ispat ettiler. Ben de bunun üzerine Türk efkârını ve alâkalıları aydınlatmak istedim. Raporumda 400 ü aşan Parls-teki talebemizle teker teker konuştuğumu ifade etmiş değilim. Zaten bu da İmkânsızdır. Yalnız Paristeki talebelerimizin büyüle bir kısmının yollarını şaşırdıkları bir hakikattir. Nitekim, Site Üniversitenle bir pansiyonumuz olmadığını gözöntlnde tutan elçimiz, sırf komünist talebeyi bir çatı altında toplamamak İçin Pariste-kı Düyunuumumlye binasını bir lokal ve pansiyon haline getirmekten çekindiğini beyan etmiştir,, demiştir.
Bilâhare Paristeki talebe müfettişinin, Unesko mümessilliği. Kültür A-taşellğl gibi yüklü diğer iki vazifeyi de uhdesinde bulundurduğu İçin talebe İşleriyle lâyıklyle meşgul olamadığı ifade edilmiştir.
Bu arada bir talebe de: “Paris öyle bir şehirdir kİ, orada Ankara Radyosu İşitilmez. İstanbul Radyosu duyulmaz. YENİ İSTANBUL gazetesi hariç gençlerimizi memlekete bağlayan bir tek türkçe neşriyat gelmez. Müfettiş, arkadaşlarımızın fikrî cereyan-lariyle alâkadar olmaz,, demiştir.
(UNESCO) Türkiye Millî Komisyonu Yönetim Kurulu toplantısı
Unesco Türkiye Millî Komisyonu Yönetim Kurulu mûtat aylık toplantısı dün İstanbul Üniversitesi profesörler evinde yapılmıştır.
Görüşülen konular arasında, okuma, yazma bilmlyenlerin yetiştirilmesi meselesinin mühim kültür işlerimizden biri olduğu üzerinde durul-muş ve bu hususta yapılabilecek İşlerin incelenmesine karar verilmiştir.
Bundan başka ehemmiyetli bir kültür hareketi teşkil eden W.A.Y. Is-tanbul toplantısına alt karar ve zabıtların millî komisyon arşivi İçin temini uygun görülmüştür.
Ayrıca büyük bilgin Fârâbînln yıldönümüne hazırlık mahiyetinde olmak üzere Türk Felsefe Cemiyeti, Devlet Konservatuvan, Ankara ve İstanbul Üniversiteleri Türk Tarihi Enstitüleri ile İşbirliği yapılması kararlaştırılmıştır.
Diğer taraftan Unesco çalışma programının çeşitli konuları İle ilgili olmak üzere J5 İhtisas komitesi de kurulmuştur.
Temizlik
İşlerine yeni
vasıtalar alınıyor
20 kamyon, 3 arozöz, 4 çöp karoserisl dün İhale edildi
İstanbul Belediyesi Şehrin temizlik İhtiyaçlarını karşılamak üzere 20 a-det çöp kamyonu, 3 adet beş tonluk arozöz mübayaası ile 4 şase üzerine çöp karoseri»! mübnyaasını 319.448 liraya ihale etmiştir. Mevcutlara bunlar da eklenince şehrin ihtiyaçları daha esaslı bir surette karşılanmış o-lacaktır. Yalnız evvelce de ilân edildiği üzere şehir sakinlerinin de temizlik ve bilhassa mağaza, ev önlerini, caddeleri temiz tutmaları ve çöp kutularının yaptırılması gibi hususlarda belediyeye yardım etmeleri lâzım gelmektedir. Bu mevsimde kavun ve karpuz kabuklan ve mısır koçaıı-lsn ve emsaliyle »okaklann kirletildiği görülmektedir. Cezayı müstelzlm olan bu gibi hareketlerden kaçınılması ve halkın şehir temizliğini bizzat murakabe suretiyle belediyeye yardım etmesi gerekmektedir. •
Frankfurt - İstanbul -telgraf ve telefon muhaberatı başladı
Almanya He Türkiye arasındaki telefon ve telgraf muhaberatı 1939 yılında harbin başlamaslyle kesilmiş o-lup o zamandan beri de açılmamıştı. Bu hususta bir müddetten beri yapılan temaslar ve hazırlık çalışmalan neticelenmiş olup şimdiki halde yalnız Frankfurtla İstanbul arasında olmak üzere telefon ve telgraf muhaberatına dün sabahtan İtibaren tekrar başlanmıştır.
PTT. dağıtıcılarına elbise veriliyor
P.T.T. idaresinin İstanbul teşkilâtında çalışan dağıtıcılara verilmek Ü-zere hazırlanan yeni elbiseler bu memurlara dağıtılmaya başlanmıştır. Elbiseler bej renkli ve açık yakalıdır.
Claude Farr&re şerefine Vali bir çay verdi
Şehrimizde misafir bulunmakta o-lan Fransa Akademisi âzaiarından maruf Türk dostu Claude Farrâre şerefine Vali ve Belediye Reisi tarafından Emirgan korusunda bir çay verilmiştir. Çayda Fransız Büyükelçisi ve Başkonsolosu İle Türk - Fransız Kültür Münasebetleri Cemiyeti üyeleri de hazır bulunmuşlardır.
Holanda Başkonsolosunun eşi vefat etti
Geçen gün vefat eden Holândanın İstanbul Başkonsolosunun eşi Kontes Blanche de Hochepled’nln cenazesi dün Ste-Marle Drapeie Kilisesinden kaldırılmıştır. Cenaze merasiminde şehrimizdeki kordiplomatik haâır bulunmuştur.
Şehir yollarının yapılmasına eylülde başlanıyor
Şehrin bütün ilçelerinde bu yıl yapılacak olan altı milyon liralık yollara alt keşifler tamamlanarak daimî komisyona verilmeye başlanılmıştır. Bu yolların inşaatına eylül ortalarında başlanacaktır.
Bir Iranlı sanatkârın keman konseri
Bugün, saat 18 de, Eminönü Hal-kevinde Iran musikişinaslarından Bay İsmail Tatal bir keman konseri verecektir.
îranhlar Hayır Cemiyeti tarafından tertip edilen konsere şehrimizde bulunan Cemiyet âzalan ve musiki mahfillerine mensup zevat davetli bulunmaktadırlar.
Muzaffer Kayalıbay hâdisesi tahkikatı
Son şahitler dün dinlenildi, bilirkişi raporu bekleniyor
Teknik Üniversite Pansiyon âmir! Muzaffer Kayalıbay’ın ölümüne alt hâdisenin tahkikatına dün de devam edilmiştir. Üçüncü Sorgu Yargıcı irfan özkAn vaka gecesi Ömer İnönü-nün Teknik Üniversitede olduğunu iddia eden eski Teknik üniversite memurlarından Zihni Sezen ile Yataklı Vagonlar şeflerinden Feridun Koray'ı dün sabah şahit olarak dinlemiştir.
Şimdiki halde dinlenilmesi İcap eden şahit kalmamıştır. Keşfe alt bilirkişi raporu alındıktan sonra, vaziyet aydınlanacak ve İcap ederse yeni şahitler dinlenecektir.
Bugünkü vaziyete göre tahkikat sona ermiş sayılacağından muhakemenin yakında başlaması muhtemeldir.
"İskenderun” gemisi İzmir hattına
tahsis
Fuar yolcuları gemide yatabilecek
îtalyadan yeni yelen İskenderun vapuru pazartesi günü ilk seferini îzmlre yapacaktır.
Fuar müddetine# bundan sonra her pazartesi gtlnU İzmir seferini yapa* cak olan gemi, burada İki gün cak ve arzu eden yolcular gemide yetebileceklerdir.
Ankara Belediyesinin yenf otobüsleri geldi
Ankare Belediyesine alt 14 otobOa dün bir Norveç vapuriyle çehrimİM gelmtştlr. Otobüslerin gümrük mua. melesi tamamlandıktan sonra Anka, raya derhal şevkleri yapılacaktır.
Ankara Radyosu, bu sabah neşriyat yapmıyor
Ankara Radyosu, verici tesisatın ra kontrolü yüzünden bugün sabah neşriyatı yapmıyacak, Ankara yerine sabah neşriyatı İstanbul Radyosu tarafından yapılacaktır.
Çorum vapuru, Iskenderundan Hayfaya gidecek
Dün İskenderun sürat postasına hareket eden Çorum vapuru, yapılan anlaşma mucibince buradan Hayfaya yük va Yahudi muhaciri götürecektir.
• 1 * — -------------------——
Hamamîzade ailesinin teşekkürü
Olümij'le blzleri sonsız acılara gar-keden Beyhan Hamamînln cenazesinde bulunmak suretiyle »on hizmet vazifelerini esirgemiyen acı gün dostlarımıza, onu kalben sevenlere, cenaze merasiminde bulunamayıp mektup veya telgrafla kederlerimizi paylaşan uzaktaki sevdiklerimize ayrı ayn teşekküre büyük acımız mâni olduğundan minnetlerimizin sayın gazetenizi* duyurulmasını rica ederiz. (11567)
Annesi: Nazlme Hvnaml Kardeşi: Orhan Hamam!
YENİ İSTANBUL
siyasî İktisadî müstakil günlük gazete
Sahibi t
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LlMİTED StRKETt Müdürü: Kemal a SAKLICA
Bu »ayıda yazı İslerini fiilen idare eden : Salih Zekî Akdamar
Neşredilmiyen yazılar iade edilme*
Basıldığı yer ı yeni İstanbul matbaaci-L1K LtMÎTED ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 82 —
Hastahanenln en ehemmiyetli çehrelerinden biri Anadolulu bir aşçı idi. Bir gün onunla kendi ağzlyle konuşmağa baş layı vermişim. Adamcağız bana âdeta benim Müftü ve Hacı Ömer gibi bağlanmıştı. Tabelâyı beraber yapıyorduk. Bunu bahane ederek onu uzun zaman yanımda alı koyar, hattâ baz an mutfağına da giderdim. Hep aynı ağızla konuşurduk ve bu bana bir eski şarkıyı söylemek gibi zevkli bir hüzün vererek zamanlarımı unuttururdu.
Hastahanenin bir kaç tane de pansiyoneri vardı. Bunlar o geceki dişçi kız gibi birkaç fakir talebe idi. Alı Osman Istanbulda yeri yurdu olmayan bu çocuklan hemen hemen bedava barındırıyor, onlar da buna mukabil hastahaneye ufak tefek hizmetlerde bulunuyorlardı. En enteresanlan Perihan adındaki o küçük dişçi kızdı. O da Anadolulu idi. Fakat Anadoluyu henüz gör.nemlşU. AH Onmanın askerde ölmüş arkadaşının çocuğu idî. Anası Orta Anadolu kazalarının birindeki kardeşlerinin yanında yaşamak-I taydı. Kız stajını bitirince yanına gidecek ve kasabada bir diş muayenehanesi açacaktı. Burada şapkacılık tahsil etmiş bir akrabasının kasabada çok Lş yapması onu da ümide düşürmekteydi. Gideceği yeri ve şapka İle diş arasındaki farkı henüz bilmiyordu.
406
Yaralının yanında geçirdiğimiz o garip gece aramızda bir yakınlık meydana getirmişti. Beni her görüşte yanıma geliyordu. Uzun uzun konuşuyorduk. O gece bana ettiği hizmetleri, sabaha kadar yaralıyı beraber bekleyişimizi, her başımı kaldırışta uzaktan »essiz sadasiz bana bakıyor buluşumu unutmak güçtü. Fakat bu kız evvelâ zannettiğim kadar »essiz »adaşız değildi. Hele o geceki yardımını hatırlatarak:
— Siz ne 1yi bir doktor olurdunuz, dediğim zaman bilmeden bir gizil yarasına yahut daha doğrusu bir zembereğe dokunmuşum gibi birdenbire bana açılmıştı. Meğer o da uzun müddet bunu düşünüp istemiş. Fakat malûm sebepten mümkün olamamış .
Perihan bu acıyı bana âşıkane genç kız romanlarından alınmışa benzeyen güzel cümlelerle anlattı. Zaten epeyce kitap karıştırdığı da »özlerinden anlaşılıyordu. Müteessir olarak kendisini teselli ettim. Dişçiliğin de gözcülük, ku-lakçılık gibi saygı değer bir doktorluk şubesi olduğunu uzun uzadıya ispat ettim; hattâ kendisi gibi mektepten yetişenleri alaylılardan ayır-detmek için çeaıecUUc demek doğru olarnıya-cağına göre, ağizcılık gibi yeni terim kabul etmek lâzım geldiğini söyledim. Nihayet Anadoluyu iyi tanıyan biri olarak ona naalhatler vermeğe başladım. Hâsılı ahbaplığımız çabucak 1-lerledi.
Perihan pratiğini ilerletmek ve galiba da beş on kuruş almak için mektepten başka bir dişçi kabinesine gitmekteydi. Böylece ne olacağını bilemlyerek türlü hayalin içinde mek-ı tepten muayenehaneye, oradan bizim hastahaneye ve arada bir do galiba bir parça sinemalara gidip geliyordu.
407
Anadoluyu İyi bilen biri olarak ona gidooeğ! yeri anlatıyor ve bu tafsilâtın ne hakikat ,ne de onun hayaline fazla uygun olmayarak iki arada dalgalanmasına dikkat ediyordum. Bazan söylediklerimden ürker gibi oldukça;
— Korkmaya sebep yok. Sizin »eymayeniz sade mesleğinizden İbaret değildir. İyi yetişmiş güzel bir genç kızsınıa. Kapanın elinde kalırsınız, diyordum.
Perihan gülerek söylediğim bu »özlerden u-tandığı mı yoksa hoşlandığı mı belit olmayan bir tavırla gözlerini gözlerimden kaçırıyor “O tarafı hiç düşünmemek lâzımdır.” diyordu.
Acaba uslu bir kıs mı idi T Yeni kızlar İçin anlatılan şeylere göre pek öyle olmamak lâzımdı. FakAt hali, tavrı, sözleri de bana bunun aksini gösteriyordu. Bununla berab*r bilinemezdi. Böyle yalnıs ve oldukça güzel bir kızın, kendisi uslu da olsa, peşini kimbllir kaç tilki kovalı, yordu.
Çehrelerin elektrik, mum, mehtap gibi gece aydınlıklarında olduklarından fazla güzel görünmeleri kaidedir. Fakat Perihanda bunun aksi olmuştu. O akşam her başımı kaldırışta bana iki donuk karaltı gibi görünmüş olan gözleri gündüz ışığında esmer çehresinden beklenmeyecek surette renkleniyor, yine ilk bakışta biraz in ti. zamsız »anılabilecek yüz çizgileri konuşur ve gülerken, hele dudaklarında belli belirsiz bir boya ile dışardan geldiği zamanlarda, büsbütün başka türlü oluyordu.

Hâsılı hasrtahaneye benzemeyen hastahanem-den pek memnundum. Yalnız bu değirmenin suyu nereden geliyordu! Kendi haline bırakılmış 408
olmasına rağmen idaresinde, yiyecek, İçecek ve salresind* belli başlı bir eksiklik olmayan bu müesseseye ne para gittiğini tahmin etmek benim için güç değildi. Ara ıra terasamda Mar-maraya karşı otururken küçük kâğıt parçalarına bunun hesaplarını yapıyor ve birinin eline geçer korkuslyle kâğıtları İnce İnce yırtıp atıyordum. Hastaların »ayısı ve ne verdikleri de göz-önünde olunca Ali Osman bu açığı nasıl kapatıyor ve hele akşamlan hiç bir ciddî düşüncesi olmayanlara mahsus bir sükûnetle smokinini giyerek nasıl gezmeğe gidiyordu?
Allahın bildiğini ne saklamalı? Kulakla-nm îstanbula ait türlü dedikodularla dolu olduğu için İlk önce aklımdan bazı çirkin şüpheler geçer gibi olmuştur. Anlattığım gibi hastanın ıcığuu cıcığını artık biliyordum. Hiç öyle bir düşüncem olmamasına rağmen, bu polis tahkikat-lanndan çok daha ince ve mükemmel bir tahkikat demekti. Gizil çocuk düşürtme, hekim simsarlığı vesaire ile hastalan dolandırma v.s. gibi bir yolsuzluk şüphesi yoktu. Hattâ yaptın-lan ameliyatlar İçin ne para alındığını biliyordum. Böyle bir şey olsa aalâ gözümden kaçmayacaktı. Kasabaya toy ve cahil bir çocuk olarak geldikten başka orada yirmi beş yıl körlenmiş olmama göre İnsanların İçlerindeki hastalığı ne dereceye kadar göreceğim hakkında hiç bir İddiam yoktur; fakat yolsuzluklannı zağar gibi âdeta uzaktan koklamayı, Hacı ömerier arasında kİ uzun hayatım bende âdeta bir şevki tabiî haline getirmiştir.
Böyle olunca: — Zaten biz çocukken de Ali Osman zengindi, diye düşünüyordum, kâh E-mln Huiûsinln dediği gibi ‘Tatlı su frengi, kâh şimdiki gibi gündüz külâhlı, gece smokinli oldu. iyi tarafları gibi karışık ve anlaşılmaz ta-409
raflan da olan biraz anormal bir adamcağız, ihtimal eski zenginliğin şurada bir bahçe, burada bir ev gibi bazı kırıntıları kaldı. Avrupadaki-lere benzer bir hastahan* tutturmak hayaliyle onları yiyor. Bunların hepsi kendi bileceği şeyler... Ben kİ burada üç beş haftalık geçici bir misafirim. Bunları düşünmek benim için ayıptır bile i
xvn
HATIRA YATAKLARI
Hastahanenln bahçesine bitişik dar bir yokuştan küçük bir istasyona inilmekteydi. Haftada birkaç gün bu istasyondan trene binerek şehrin Kadıköy, Üsküdar gibi bazı eski hâtıra yataklarını dolaşmaya gidiyordum.
Buralarda Emin Hulûsinln Yeldeğirmenlnde-ki pansiyonunun sokağı gribi birkaç sokak hemen hemen oldukları halde kalmışlardı. Buna mukabil bazı yerlerde de Inkiılâptan sonra kalkınma hareketleri olmuş, fakat horoz işi yeni kübik binalar on beş yirmi sene İçinde ötelerinden, berilerinden çöküp göçtükleri İçin eskisinden de sefil bir manzara bağlamışlardı. Yoruldukça kahvelere oturuyor, etrafımda oturan yahut sokaktan gelip geçenler arasında eski çehreleri bulmağa çalışıyordum. Birkaç tanesini pek güçlükle çıkarmağa muvaffak oldum. Mütareke senelerinde Kadıköyde Don Juvanı dönen bir parlak süvari zabiti vardı. Galiba bir resmî vazifesi de bulunduğundan atla Moda v* Kuşdili çayırlarında dolaşır, kadınlan birbirine katardı. Şimdi yüzünde coğraf\TL harltalan gibi morlu, kırmızılı damarlar, çökük yanaktan arasında u-zanıp sarkmış burnunun ucunda daimî bir damla He kahvede tavla oymuyordu.
(Devamı var)
410
23 Ağustos 1950
YENİ İSTANBUL
Snvfa 3
Günler geçerken
Harfendaz ve küfürbaz
Yazan : Refik Halici Karay SÖZ atmak ve küfür ederek konuşmak îatanbulun eteli dertterlnden-dir. Bütün Anadolıınun bir yıllık küiürbarlık bllânçoau bizim bir rünliik küfür yekûnumuzun yansını bıılmar. Söı atma İne -blr«« da kadın kıtlığından, fakat çofcu. herkesin birbirini tanımasından dolayı-oralarda hiç mesabesindedir. En acıklısı sudur ki. küfür, »ehrlmlrde »l-ravet dairesini yenilettikçe yenljletlyor; Adi tabakadan ortaya, hattâ kullanılan ban kaba elfM ve tabirlerle okur yazar yenç zümreye de el atıyor, yerleşiyor; tabiatı saniye hükmünü alıyor; ayıp sayılmaktan çıkıyor.
Hususî otomobil «ıhlbi olup da aramıza karışmayanlara bir cihetten gıpta ediyorum: Sokaklarda ve umumi nakil vasıtalannda küfürbazları dinlemekten musun kalıslanna! Tramvnylann birinci mevkiinde kulaklarımızın iklncldeklnden farla incindiğini itiraf edelim. Küfür icadı ve kilfürbaı üretmesiyle meşhur olan îstanbultı, hlldlfclm devirlerin hiç birinde son yılinrdakl kadar kaba konuşur rörmemietim. Vaktiyle öyle konuşanlara “külhanbeyi” derdik; simdi ayn sınıfı ve bu sınıfın hususi ismi yoktur; kısaca hepimiz “bay” olup çıktık.
Emniyet Müdürlüsünün kadınlara lâf atanları yakalayıp cezalandırmak için yiristifrl mücadele her devredekinden daha lüzumlu İdi; zira Istanbıılıın bu ifrrenç ananesi de küfür yibl çocukluğumdaki ölçüde, belki de ziyadesiyle artmıştı; dayanılmaz hale yelmlstt. O derecede kİ, bir müddettir çoluk çocukla sokaita çıktıyım vakit, kendimi kaçyöç zamanında yeccleyln Direklerarası gezintisinde aile ve komşu kızlarını yerdirmeme memur, eli sopalı zenci Şetaret bacıya benzetiyordum; yöz kulak olmadan, saya sola hışımla bakmadan yürüyemiyordum. Ayıp sey...
Fakat yalnız kadınların martız kaldıkları bu ayıp »ey. hepimizin ânna dokunan ve umumi terbiyeyi bozan küfürbazlıkla mücadeleyi ikinci plâna bıraktırmamnlıdır. Eski tabirle “alâ mclelnnas elfazı yailze,. sarfcdenlere karsı, kanunlarımız müsaitse harfendazlık takibine memur ekipler aynı zamanda faaliyete seçebilirler. Söz atmak kadının rahatına, Ar ve hicap hislerine tecavüzdür; yolda ve kalabalık arasında bayıra çıfcıra en mıırdnr kelimeler kullanarak ve ne baba, ne ana: ne din, ne iman: ne soy, ne neseb, kutlu hiç bir cihet bırakmıyarak «övenler be sadece kadının defril. bütün şehir halkının, bütün memleketin zararına «uç islemektedirler.
Kız ve erkek çocuklarımızın «okaya çıkarıldılar mı, henüz kelime zaptına başladıkları küçük yaştan itibaren arabalarında veya ana kucağında ne yibi sözler öğrendiklerini tabiidir kİ, sıralamaca, tekrarlamaca lüzum yok. En fenası şudur ki, küfürbaz masum çocuğa İlk dersi ile analara hilrnıetslzliyi telkin eder; ana hakkında reva yörülmiyen edepsizlik kalmaz. Küfürbaz, bir milletin terbiye dayanaCı olan aileyi kötülemek, kirletmek, İtibarını hiçe indirmek suçunu Isllyen bir ahlâk anarşi «tld İr.
Kadına «öz atanın cümıünü küçültnılyorum; fakat onun takibe uğrayıp cezalandırıldığı bir ülkede mukadderata »övenlere ve biiyiik küçük, kadın erkek, hepimizi utancımızdan yerin dibine «okanlara karşı -İM İşi bir arada teni İn mümkün İken- eli kolu bağlı durmamızı elbette mantığa uygun bulmuyorum.
SÖz atmak şehvetten, küfür savurma hiddetten İleri gelen bir yecanın İfadesidir. Lâkin zamanla biz bıınlnn bir heyecan mahsulü maktan ziyade ülfet ve İtiyat şekline »okmuşuz. Filvaki yeni kadın jrafet ve tavırları »öz atmayı, bazı hâdiseler l«e küfür lavurmayı
derere mazur gösterebilirse de o halleri terbiyenin, terbiye yoksa ceza korkusunun frenlemesi İcap eder.
resimde. Kıral
dr

L •
/M • •
yukarıdaki ________________
Deauville’de Ağa Han'ın eşi ve diğer davetlilerle birlikte yerken görüyorsunuz
Fanık'u Begüm yemek
• e
Deauville, 22 (AP) — îki Mısırlının Manche’ı yüzerek geçme müsabakasında bugün kazandıkları başarı Deauville'de istirahat etmekte olan Mısır Kıralı Faruk’u memnun etmiştir. Hususi Kâtibinden Öğrenildiğine göre, Kıral Faruk yüzücüleri telgrafla tebrik etmiştir. Kendilerini şahsan tebrik etmek üzere yüzücüleri Deau-ville'e davet etmesi muhtemeldir.
Kıral öğleden sonra civardaki Trou-vllle’da yapılan bir güzellik müsabakasını seyretmiştir. Müsabakada ü-çüncü gelen mayolu Fransız güzeli Faruk’un oturmakta olduğu locanın o-nünden geçerken Kıral tebessüm etmiş ve kıza masasının üzerindeki bir vazoda duran kırmızı karanfillerden birini vermiştir.
Sıhhat Bakanlığında tavsiye ile iş yok
Bakanlık, neşrederek bu hususu açıkladı
dün bir tamim
Ankara, 22 (AA) — Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığından bildirilmiştir:
îlk defa Bakanlığımız teşkilâtına İntisap etmek üzere memuriyet almak veya öteden beri bu teşkilâta mensup olup ör başka bir yere nakillerini istemek İçin Bakanlığımıza müracaat e-denlerin bir çoğu iltimas ve tavsiye mektupları İle gelmektedirler.
Bu yolda hareket edenlerin ehliyet ve haklarından emin olmadıkları ve himaye İle arzularına nail olabilecekleri fikrinde oldukları kanaati hasıl olmaktadır Bakanlığımız her şeyden evvel ehliyete ve istihkaka ehemmiyet vererek herkesin meşrû hakkını tanımakta ve haksızlıktan aon derece İçtinap etmektedir.
Bundan böyle alâkadarların iltimas veya tavsiye mektupları İle müracaat etmemeleri ehemmiyetle tavsiye rica olunur.
Bakın İstanbul* geliyor
Ankara, 22 (AA.) — Sağlık ve yal Yardım Bakanı Nihat Reşat
ve
Sos-Bel-ger bu akşamki ekspresle lstanbula hareket etmiştir. n
da
he-ol-kı-bir
Korede Amerikan hava
kuvvetlerinin faaliyeti
Rashin üzerine yapılan hücumlara
üstün uçarkaleler

• •
Tokyo. 18 (Hususî muhabirimiz Au-sel E Taibert bildiriyor) — Haber a-lındığına göre. Amerikan hava kuvvetleri. Rusyanın, denizaltı üslerini Pasifik'e doğru yaymak için hazırladığı plânı fiilen darbelemeye başlamıştır.
Amerikan hava kuvvetlerinin 13 a-ğustos Öğleden sonra resmen bildirdiklerine göre, B-29 tipindeki üstün uçarkaleler, Kuzey Korenin. kuzeydoğu kıyılarında ve Mançurya hududundan ancak 27 kilometre güneydeki Rashin (Najnidong) limanına karşı büyük ölçüde bir taarruz yapmışlardır. Havanın çok bulutlu olması dolayısiyle radarla taarruz eden üstün uçarkaleler, hedefler üzerinden üç dalga halinde geçmişler ve 500 tondan fazla bomba atmışlardır.
Rashin, gerek deniz ikmal üssü ve gerekse de diğer Kore şehir ve limanlarına bağlı mühim bir demiryolu ter-minüsu olması İtibariyle, Sovyctler Birliği için istikbalde hayati ehemmiyeti haJz olabilecek bir deniz limanıdır. Rusyanın. Uzakşarkla irtibatını temin eden en mühim hat, Sibirya demiryolu, Mançurya demiryolu şebekesiyle. Rashin'de İrtibat temin etmektedir
Japon donanması Rashln'l ikmal ve tamir üssü haline getirmişti. İkinci Cihan Harbinin sonundan beri, kızıl donanmanın, hem burasını, hem de daha güneydeki Selshin (Cheljln) limanını. Kuzey Kore komünist İdaresinin muvafakati İle denizaltı üssü o-larak kullanmakta olduğu malûmdur.
Sovyet Rusyanın Rashin ve Seishtn ilmanlarlyle bu sıkı alâkası, Uzak şarktaki en mühim Rus deniz üssü ve Sibirya demiryolu terminüsu olan Vla-divostok limanının, «enenin bir kaç ayında buz tutmasından İleri gelmektedir. Rusyanın, güneydoğu Kamçnt-kadar Petropavlavsk. Doğu Sihlryada Omur nehri üzerinde Nikolayevsk gibi, Pasifikteki bütün üsleri de aynı mahzurla malûl bulunmaktadırlar. Yalnız, çok rutubetli olan Koman-dorıkle adalarındaki ufak bir üs. bura
ı
Russell Dorrun beyanatı
Marshall Yardımı Türkiyeye yapılan
diğer memleketlerin neler uğraştıklarını izah etmeye
Plânına dahil olan bizler
îzmlr, 22 (A. A.) — Marshall Plânı Türkiye îcra Komitesi Başkanı Rus-«el Dorr bugün saat 16.30 da İzmir Enternasyonal Fuarındaki Marshall Plânı Paviyonunda verilen; Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Hilmi Velibeşe-nin do hazır bulunduğu bir kokteyl partide Türkiye iktisadiyatı ve milletlerarası İktisadî işbirliğinde İzmir Enternasyonal Fuarının önemli rolü hakkında bir konuşma yaparak şunları söylemiştir:
“Ben ve arkadaşlarım bugün sîzleri Marshall Plânı Paviyonunda selâmlamakla büyük memnuniyet hissediyoruz. Burada, Amerikan yardımı sayesinde Türkiye ve Marshall Plânına dahil olan başarmaya çalıştık.
Marshall tzmlr Fuarının bir cüzü olmaktan bilhassa memnuniyet duymaktayız.
Sulh uğrunda çalışıldığı zaman dünya üzerindeki insanların yapmış oldukları güzel şeyleri bizlere sunmak suretiyle İzmir Fuarı dünya ticaretini tesise çalışmaktadır. Bu hareketiyle hepimizin hayranlığını kazandığına e-mln olabilirsiniz. Marshall Plânı da bu gibi malların teatisine engel teşkil eden mali maniaları kaldırmak suretiyle aynı gayeye hizmet etmeye çalışmaktadır. Kıymetli davetlilerimiz a-rasında bulunan tüccar ve İş adamlarının îklnci Dünya Harbinden evvelki zamanlarda olduğu gibi bugün de Marshall Plânı sayesinde Avrupa memleketleri paresiyle bir kere daha serbest bir alış veriş imkânının teessüsünden memnun olduklarına eminim. Avrupa Tediye Birliği sayesinde Türkiye şimdi Marshall Plânına dahil olan memleketlerden herhangi birine istediğini satabildiği gibi on seneden beridir ilk defa olmak üzere de temin ettiği yabancı dövizle istediği herhangi bir memleketten mal satın alabilecektir. Bir kere daha bu mıntakada ticaret serbestlemiş ve geçen on sene zarfındaki dar kanaldan dışarıya çıkmıştır.
de iştirak ettiler
hararetinin hiçbir zaman sıfıra düşmemesi yüzünden, buzla kapanmaz.
Rusya, îklnci Cihan Harbinden sonra. Milliyetçi Cin Hükümetini tazyik ederek, Mançuryanın Dairen va Port Arthur limanlarını kızıl donanma emrine vermeye İcbar etti Halbuki, hor iki liman, çok sığ olan »Sarı Denizin en dibinde bulundukları İçin, denizaltı iissü olarak kullanılmaya elverişli değildirler Amerika, Güney Japonya-daki üslerine dayanarak. Sarı Denizi hem havadan, hem de denizden kontrol edebilir
Rashin üzerine yapılan hücum, resmen. bütün miihlm Kuzey Kore merkezlerinden cepheye sevkedllen malzeme akınım durdurmak İçin Amerikan hava kuvvetlerince hazırlanan ve u-murnî plânın tatbikatından İbarettir. Güney Korenln istilâsında kullanılan kızılorrfıı tank ve petrollerinin, daha harpten önce. Rashin üzerinden sevke-dildlğî zannedilmektedir. Bu gün Van-ean ve Şeljlh arasındaki mıntıka üzerinde yapılan kesif uçuşlarından 40fı kilometre boyundaki bu sahil şerhli üzerinde tek İkmal treninin veya sair demiryolu vasıtasının işlemediği anlaşılmıştır
bir
Fransa Koreye 800
kuvvet gönderiyor
Rambouillet 22 (AP) — Fransız Kabinesi bugün Birleşmiş Milletler saflarında çarpışmak ürere Koreye bir Fransız kara kuvveti gönderilmesini kararlaştırmıştır.
Fransız birliği muhtemel olarak 800 kişilik ve ekserisi gönüllü özel bir piyade taburundan İbaret olacaktır. Bu karara Cumhurrclslİğinin Ramboull-let'dekl yazlık şatosunda yapılan tam teşekküllü bir Kabine toplantısında varılmıştır.
Türkiye icra Komitesi Başkanı Russell Don yardımla Eğede başarılacak işleri anlattı


Bu. Türkiyeye dahn çok mal girmesi, yabancı memleketlere daha çok mal satılması ve her tarafta daha çok refah demektir.
Biz, Marshall Plânı mensupları hâlen daha serbestçe teati edilebilen sulh zamanının meyvaları olan malların istihsalini arttırmaya yardım etmek için Türkîyede bulunuyoruz. Buğday, pamuk, demir, kömür, krom, çelik. çimento İstihsalâtmı arttırmak hususunda sarfettlğimiz gayretleri ve aynı zamanda da yolların inşası, gemilerin satın alınması, demiryollarının tasfiyesi ve yeni fabrikalnrın kurulması hususunda sarfedilen mesaiyi Türk halkına anlatmak için Türk basını çok büyük bir âlicenaplık göstermiştir. Bu faaliyet paviyondaki panolarda da izah edilmektedir.
Bu mümbit Ege mıntnkasında yapmakta olduğumuz işlerden bir kaç tanesini saymak isterim:
1 — Çiftçileriniz için zirai makineler temin etmekteyiz. Bir seneden biraz fazla bir zaman İçinde 1400 parça ziraî teçhizat dağıtılmış olduktan başka her gün yenileri de gelmektedir.
2 — Ege mıntıkasındaki ev ve fabrikalara daha fazla ve daha ucuz kömür temin etmek için büyük bir önem taşıyan Soma, Değirmisaz ve Tunçbi-lek kömür ocaklarını geliştiriyoruz.
z

Komünistlerle
mücadele
• •
Bazı komünistlerin memleketimizden kaçmaya teşebbüs ettikleri anlaşılıyor
Ankara 22 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Komünistlere karşı açılan ciddî mücadelenin Şiddetlendirilme»! üzerine, vatandaş kütleleri arasındaki birliği ve beraberliği bozmaya çalışan bıı kotii maksatlı kimseler büyük bir telâşa düşmüşlerdir.
Alâkalı mercilere gelen malûmata göre, bunlardan bir kısmı daha şimdiden memleketimizden kaçmaya teşebbüs ettikleri, diğer bir kısmının da faaliyetlerini gözden daha uzak şehir, kasaba ve köylerde İcra etmek Üzere harekete geçtikleri sezilmektedir.
Mamafih, ilgili makamlar bu hareketleri Önlemek İçin gerekli tedbirleri almış bulunmaktadırlar.

BİR ISKAN
KOMİSYONU
KURULUYOR

gelecek meşgul
Komisyon, Bulgaristan ve Yunanistandan muhacirlerle de olacak
muhabirimiz
merkezi
Ankara. 22 (Hususi bildiriyor! — Başbakanlık bir iskân komisyonu kurmayı kararlaştırmıştır. Bakanlıklara gönderilen bir tamimde, bu komisyonda Bakanlıkları temsil edecek salâhiyeti! bir kimsenin tayini istenmiştir. Gayesi muhacirlere ait iki plân hazırlamak olan komisyon çalışmalarına .vakıada başlayacaktır.
Bu plânlardan birincisi Bulgaristan ve Yunanlstandan gelecek ırkdaşlarımızın yurdumuza ne şekilde alınabileceklerinin, geldikten sonra da iskân seklilerinin ne olacağının tayinidir Diğeri do dahili İskân meselesiyle alâkAlıdır ve nüfusu kesif olan bölgelerden bir kısım halkın diğer verimli mıntakalara nakil ve İskân edilmesini sağlanınk maksadl.vlo hazırlanacaktır
Ankara, 22 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Çalışma Bakanlığının tş ve İşçi Bulma şubelerine gönderdiği bir tamimde Bulgarisi andan gelmesi muhtemel olan ırkdaşlarımızın yurt dahilindeki İş imkânlarına göre iskân edilmelerini ve bunlara temin edilebilecek işlerin şimdiden teshiline
başlannınsıpı bildirmiştir.
Rus mallarına
Amerikan yükleme ve boşaltma ameleleri, Rus mallarına el sürmek istemiyorlar New-York, 22 A.A. (Reuter) — Rla mallarına karşı Amerikalı liman işçileri arasında, geçen hafta bavlıyan boykot yabancı Uçakların indiği hava alanlarında çalışan İşç’Ierc de yayılmıştır. Milletlerarası Taşıt 1$. çileri Birliği Mlchacl QUİİI Amerikan hava alanlarında çalışan ve Birliğe mensup bulunan İşçilere Rus mallarına el sürmemelerini tavsiye etmiştir.
New-York, 22 A A lAfpı New-York limanı yükleme boşaltma amelesi. İngiliz bandıralı Queen Ellza-heth vapuru He getirilmiş olnn Rua kürklerini boşaltmak İstemediklerinden kürkler lngiltereye iade edilecektir.
M. Uyanık, Ankara
M. Eğitim Müdürlüğünden alındı
Ankara 22 (Ankara Ajansıı — Anara Milli Eğitim Müdürlüğüne tâyin (lilrn Orta Şube Müdürü Faik Binnl ■eni vazifesine başlamıştır.
Yerin** Çapa Lisesi Başmunvlnl Baha Dörderin tâyini tahakkuk etmiş gibidir.


3 — İzmlrde in«a edilecek olan büyük bir çimento fabrikasını finanse e-dlyoruz. Bu fabrika işlemeye başladığı zaman çimento İzmlrde daha ucuz ve daha mebzul olacaktır.
4 — Çamaltındaki tuzlada İstihsali arttırmak ve maliyet fiyatını düşürmek için palan ve teçhizat sağlıyoruz.
5 — Büyük Menderes vadisindeki suluma projesinin tamamlanması için bir taraftan teçhizat temin edildiği gibi diğer taraftan da ileride yapılacak gelişmeleri gözonünde tutarak A-merikan mühendislerine tctklkat yaptırmaktayız.
6 — İzmir yakınlarında pamuk tohumu ayıklama ve yağ çıkarma fabrikasının kurulabilmesi için finansman temin ediyoruz.
7 — Ege mıntakasındukl yolların geliştirilmesi İçin yol İnşa makineleri ve mahalli finansman temin ediyoruz. Bu yollar, memleketin önemli diğer yollat ma bağlanacaktır. Bu suretle kara yolu nakliyatı daha ucuz, daha çabuk ve daha rahat bir hale gelecektir.
8 — îzmlr limanında çalışmak üzere gemilerin satın alınmasını sağlıyoruz.
Diğer taraftan da bu büyük mıntıkanın hayat seviyesini yükseltecek ve Istihsalâtı arttıracak olan değerli her hangi bir projenin tatbikim sağlamak üzere imkânlarımız dahilinde yardım etmeye hazırız.
Ümit ederim kİ. bu noktada bu işlerin başarılmasında başlıca âmil olan Amerikan vergi mükelleflerini şükranla anarken Türk dostlarım beni mazur göreceklerdir. Memnuniyet verici olmakla beraber hayretle müşahede ettim kİ, onlar esas meseleyi büyiik bir sarahatle görebilmişlerdir. Bu vergi mükellefleri arasında milyonlarca Amerikan çiftçisi bulunmaktadır. Fakat bunlar “Tiirk çiftçilerine traktör almak için dolarlarımızı vermeyiniz daha çok pamuk ve buğday yetiştirerek bizim satış İmkânlarımızı güçleş-tlrebillrler,, diye düşünmemişlerdir. Bilakis Türkiye çiftçilerine makineler satın alınması İçin milyonlarca dolar verdiler. Amerikan vergi mükellefleri arasında yüz binlerce imalâtçı bulunmaktadır. Fakat bu İmalâtçılar: “Dolarlarımızı Türklere vermeyiniz, zira onlar çelik, mensucat ve kimyevi maddeler üzerine fabrikalar kurmak niyetindedirler. Eğer fabrika kurarlarsa bu malların Tiirklyede satışı bizim 1-çln çok güç olacak,, demediler. Bilâkis Türk fabrikalarının kurulması İçin teçhizatı temin ettiler.
Niçin? Çünkü bir çok Türklerln sarahaten görmüş olduğu şeyi onlar da anladılar. Hür dünya mensupları blz-ler İçin herhangi bir ticari rekabet veya pazar bulma yarışından çok daha Önemli olan müşterek bir gaye mevcuttur. Bazı şeylerin paha biçilmlye-cek kadar kıymetli olduğunda hepimiz mutabıkız. Hürriyetin kıymetini tâyin edebilecek hiçbir meblâğ mevcut değildir. Yabancı boyunduruğu altında yaşıyan ve ıstırap çeken bir milletin acısını dindirebilen bir meblâğ bulunduğunu tarih kaydetmemiştir. Atatürk inkılâbı başladığı tarihten beridir siz Türkler daha iyi ve daha hür bir yaşayış şekli bulmak maksa-diyle dalma ileriye bakagelmişsinizdir. Birleşik Amerlkada “Amerikan ideali,, dediğimiz şeyi İlham eden İşte bu aynı ruhtur. Birleşmiş Milletlerin yanında Koredekl İstilâ hareketlerine karşı durmak için Türkleri sevkeden ruh da işte budur. Türk Milletine ve hürriyet seven diğer milletlere yardım etmek İçin bir haftalık kazançlarının verilmesine Amerikan İşçi ve İş adamlarını sevkedecek hissiyat da bundan başka bir şey değildir. Zira onlar da biliyorlar kİ. hürriyet herşeyden kıymetlidir. Marshall yardımının kullanılmasını İlham edebilirse bütün Türkiyeye daha iyi bir yaşama şekli ilham edecek olnn İşte yine bu ruhtur.,,
Amerikan Savunma
Bakanının demeci
Kore harbi, 6 - 8 ay içinde sona erecek
22 AA. (AFP) — De-Blrleşlk Amerika Sa-Johnson, Kuzey Koro-Inci arz dairesine ka-hakkında Başku-
harbi ve bu yüzden alı-Birleşlk Amerlkayı 17 orduya, 69 grupluk bir ve muhtelif tipte 28 u-sahip kılacaktır.
\Vashington, meçte bulunan vunma Bakanı illeri yalnız. 38 dar geri sürmek
mandanlığın plânlarında herhangi bir değişiklik yapılmadığı (Akdlrde, Kore Havacının 1951 senesine doğru «ona e-receğlnt bildirmiştir.
Savunma Bakanı, bu tahminlerini 25 temmuz günü Başkan Trumanın 10.500.000.000 dolarlık munzam krediler İstediği sırada Temsilciler Meclisi Bütçeler Tâli Komisyonunda açıklamıştır.
Gerek Johnson, gerekse Birleşik A-meriko askeri şeflerinin bu Tâli Komisyonda yaptıkları demeçler nncak bugün açıklanmıştır. Bu Tâli Komisyon üyelerinden birinin sorduğu «uale cevap veren Savunma Bakanı ezcümle şöyle demiştir:
“Korcdeki durumun alt) ile sekiz ay arasında halledilebileceği ümidindeyim...
Tâli Komisyonda söylenen demeçlere göre, ltore nan tedbirler tümenllk bir hava filosuna çak gemisine
Bu arada, yine mezkûr Tâli Komisyonda demeçte bulunan Deniz Harekâtı Şefi Amiral Sherman şunları söylemiştir:
“Birleşik Amerika Uzakdoğuda daha fazla kuvvete malik bulunmuş olsa |-di, 25 haziranda patlak veren komünist taarruzu başlayamıyacaktı
Diğer taraftan orada daha kuvvetli bir donanmamız bulunmuş olsa İdi, üstelik, üsleri Japonvadn bulunan tümenlerin mevcutları tam bulunsa idi. karşılaştığımız zorluklar herhalde bu kndnr büyük olmayacaktı.,,
O sırada söz alan Cumhuriyetçi Temsilcilerden Albert Engel şunları söylemiştir:
“O takdirde belki de Korede bir taarruzla karşılaşılmıyacnktı.,,
Bundan sonra «öz alan Müşterek Genelkurmay Başkanı General Brad-lev Komisyonda şunları söylemiştir “Kore tecavüzünün İyi düşünülmüş ve iyi hazırlanmış olduğu şimdi anlaşılıyor. Gayolerine varmak için komünizm, elindeki silâhları kullanmaya hasırdır.,,
“Bundan dolayı Birleşik Amerika askeri İhtiyaçları hakkındakl tahminlerimizde değişiklikler yapmak zorunda kaldık. Tecavüzden artık bıktık ve artık onun yolunu kesmeye karar verdik.,,
Hİnd Barbakanı Nehru bir toplantıda
Hindistan hakkında
Amerikanın kanaati
Kore savaşı dolayısiyle Nehru’nun yaptığı teklifi
Amerikan matbuatı iyi karşılamadı
VVashlngton 22 (Hususî muhabirimiz G. H. Martin telsizle bildiriyor) — A-merikan Genel Kurmayının. General Mac Arthur komutasındaki Birleşmiş Milletler ordusunun Güney Koreyi kasım ayı sonuna kadar tekrar ele geçireceğini ümit ettiği, bugün artık malum olmuştur. Şimdi, bu kuvvetlerin 38 inci arz dairesini kuzeye doğru tecavüz ederek bütün Koreyi zaptetmek tasavvurunda olup olmadıkları meselesi zihinleri İşgal etmektedir. Amerlkada bir çok müşahitler, böyle bir ihtimal karşısında, kızıl ordunun derhal, “korumak,, gayesiyle Kuzey Koreyi İşgal edeceğine muhakkak nazariyle bakmaktadırlar.
İşte Amerikan ve Sovyet birliklerinin temas tesis etmeleri muhtemel o-lan bu buhranlı safhada, Nehru için, yeni bir tavassut yapmak zamanı gelmiş olacaktır. Hint devlet adamının son tavassut teklifi Amerlkada şüphe ile karşılanmıştı. Bu şüphe, Nehruyu. istikbalde yine mutavassıt vazifesini deruhte etmekten menedemiyecektlr. Amerika Dışişleri Bakanlığı, Nehru
ü venlik
Konseyi
Güvenlik Konseyinde İngiliz delegesi mühim bir konuşma yapmıştır. Konuşmanın baş tarafını birinci sayfamızda neşretmlştik. Mütebaki kısmını aşağıya veriyoruz.
îngillz delegesi bundan sonra Mark-■İst akidenin Sovyet politikası üzerindeki garip tesirleri üzerinde durarak demiştir ki:
“Bu akidenin modası geçmiş battal bir takım prensiplerinin tatbik edilmekte olduğunu görmek gerçekten hazindir. Meselâ 1939 da bizzat Sta-line göre tecavüz eden Almanya ilo İtalya değil, bilâkis bu devletlere te-cavüz eden İngiltere ve Fransa İdi. 1939 da “tecavüz” hakkında böyle bir telâkki besllyen bir devletin 1950 deki tecavüz telâkkisini hayretle karşılamamak lazımdır.
Sovyet Rusya bu determinist görüşlerden vazgeçmedikçe sulh temin edilemez.
Sovyet Rusya bu kanaatlerinden vazgeçer mi. geçmez mi bilmeyiz. Kanaatlerini isterse muhafaza edebilir. Fakat eğer Birleşmiş Milletler mütesanit ve kuvvetli kalırsa bunları tatbik etmek imkânı ortadan kalkmış o-lur. Bu da kâfidir.”
Jebb, Malik'e hitap ederek şöyle devam etmiştir: “Bay Başkan, lütuf buyurmuş olduğunuz uzun İzahattan ve tahliline giriştiğiniz siyasi n azarı-yelerden bizim anladığımız şudur ki. sizin istediğiniz şey. bin dereden su getirerek şu mütecaviz Kuzey Korelileri tecavüze uğrayan Güneylilerle birlikte müsavi şartlar dahilinde şu masanın başına oturtmaktan ibarettir.”
Bunun üzerine Amerikan delegesi Austin söz alarak Sovyet Rusyayı Birleşmiş Milletler Konseyine komünistler tarafından dünyanın her tarafında lşaa edilmekte olan bir takım tahrif ve yalanların karbonlu kâğıt kullanılarak teksir edilmiş lerinl şuradan ve buradan rak la ı

kopyele-t.oplaya-okumak-
gelip Konsey huzurunda suçlandırmıştır.
Venizelos’un
demeci
olursa olsun, bir hükümet karar verdim” (Atina Ajansı bil-
“Ne şekilde memlekete ♦emin etmeye
Atina, 22 A A
diriyor) — Başbakan Vcnlzelos. Ka. binesinln andiçme merasiminden sonra şu demeçte bulunmuştur:
Her ne şekilde olursa olsun memlekete bir hükümet temin etmeğe karar verdim. Yeni hükümetin yalnız liberal bakanlardan mürekkep olan ilk grupu andiçmiştir. Amerlkada bulunan iki siyasî şefin memlekete avdetini bekllyeceğim ve hükümetin nihai şekli onların hattı hareketine bağlı olacaktır. Bunun İçindir ki and içmiş olan grupta diğer hiçbir parti şefi, hattâ Parlâmentoda Liberallerle İşbirliği yapan partilerden de hiç
kimse yoktur.
Artvinde feci bir otobüs kazası
Artvin, 22 (A.A.) — “Hopa 131° plâkalı bir yolcu otobüsü dün “Ka-ranlıkmeşe" mevkiinde içindeki yolcularla birlikte derin bir uçuruma yuvarlanmıştır Yolculardan ikisi ölmüş. üçü ağır surette yaralanmıştır. Savcılık hâdiseye el koymuştur.
tarafından yapılan tavassut teklifinin. Yeni Delhi’deki Sovyet Büyükelçisi tarafından ilham edildiğini vehmetmiş-lerdi. Washington a göre, herhajıgi bir tavassutun mantıkan imkânsız olduğu bir sırada ileri sürülen bu teklif. Kremlinln sulhçu propagandasına dahil bir manevreden İbarettir. Buna rağmen, Amerika, bugünkü milletlerarası durumu, beyazlarla «arılar arasında bir mücadele haline getirmemek İçin, Nehruya gayet nazik bir cevap vermiştir.
Bu derece nazik bir diplomasi lisanı. Nehruyu çok tutan Amerikan politikasına karşı protestoda bulunmak İçin, heyet halinde Dışişleri Bakanlığına müracaat eden Amerikan gazetelerini hiç de memnun etmemiştir. Bakan Yardımcısı Dean Ruşk tarafından kabul edilen heyet, Dışişleri Bakanı A-eheson’un. Pandtl Nehruyu teskin etmeye çalıştığından şikâyet etmiştir. Amerikan gazetecilerinin bu memnuniyetsizliği, Nehruyu, sırf Başbakan kalmak İçin uğraşan, aşağı seviyeli bir politikacı olarak tavsif eden yazılarından da in'lkâs etmektedir.
Amerikan basınında çıkan bu yazılar. Hindistanın VVashington Büyükelçiliğini ifa eden Nehrunun kız kardeşini. bir hayli üzmektedir. Maama-flh, bütün bunlara rağmen. Nehrunun İtibarı, Amerikan Dışişleri Bakanlığı nezdinde bile, çok yüksektir ve Wa-shington, Koredekl mağlûbiyetlerle çok sarsılmış olan Amerikan maneviyatı. yen! zaferlerle takviye edildikten sonra, Hint devlet adamının tavassut tekliflerinden memnuniyetle istifade e-decektlr.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı, herhangi bir tavassut sırasında, Korede umumi seçim yapılmasını teklif etmiyecektir. Çünkü böyle bir seçimde, halk, hiç olmazsa muvakkaten, muzaffer tarafı tutmağa gayret edeceğinden, seçimi Syngman Rhee veya halk nezdinde makbul diğer Güney Koreli devlet adamları kazanacaktır. İşte o zaman, sükûna kavuşmuş bir Koreyi Güvenlik Konseyine getirmek doğru olacaktır.
Çan - Kay - Şek Çin milletinin itimadını
neden kaybetti
Acheson'un fikri ve Amerikan Bütçe Komisyonunda konuşulanlar
yenecek no mevcuttu. Ertesi gün Tse Tungun davetinde bulun-Bu ftdıım metresi 1.5 dolar eden bezden bir elbise giyiyordu. Kulinln muhakkak kİ. bu kıya-
VVashington, 22 tYİRS) — Kongre âzasından Cumhuriyetçi Albert Engel Meclis Bütçe Komisyonunda demiştir ki:
“Fazla İpek ve çok az mavi bez yüzünden Çan-Kay-Şek Çin milletinin İtimadını kaybetmiştir. Bundan birkaç sene evvel kendisinin bir davetinde bulunmuştum. Davet 9 dan 11 e kadar sürdü. Herkes İpekli İçerisinde idi ve dünyada varsa burada Mao dum. mavi Çinli
fot hoşuna gitmekte ve ruhuna yakın düşmektedir. Çinin halk tabakaları ne İçin dövüştüğünü bilmelidir. Bu te-’ mln edilmedikçe Çin dâvası halledilemez.,,
Bunun üzerine Dış Bakanı Acheson. Engcl'e hak vererek senelerden beri Amerikan Hariciye Nezaretinin mütemadiyen bu fikri telkin etmeye çalıştığını bildirmiş ve şu «özleri ilâve etmiştir: 4‘Bir millî hükümet mutlaka halkın menfaatlerini düşünmoll ve millete hizmet etmekte olduğunu ispat etmelidir. Eğer bunda muvaffak olursa halk o hükümeti tutar ve destekler. Eğer bunu yapmazsa Çindc olduğu gibi halkın itimadı ortadan kalkar ve o hükümetin Üzerinde durduğu zemin ayaklarının altından kayıp gider.”

= ■.
TAHSİL KUPONU
I aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a- ı sağıdaki kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası labileccksinlz.


Tafsilatını ber pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayı-KHX.

V
•• >A e ş •
) eni htanbiıl’un
KUPORIJ


Sayfa 4
yen! İstanbul
tâ Ağustos İtffO
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
Mnhnrrlrlerin soyadı alfaho mrnMyle her gün bir tanesi neşrolunacaktır.
DENİZİN SEVGİLİSİ
ÖLÜM, İnsafsız eliyle yanaklarına
Ikl kırmızı leke kondurunca, onu kaybetmenin endişesiyle yaşamağa başlamıştım. Sinsi yürüyüşünü yalnız bonlm kulaklarımın duyabildiği Ezra-İH bir an durdurabilmek için akla bir güncük alakoyabllmek için akla hayale gelnılyen şeyleri yapıyordum.
Deniz kenarında, yüksek bir kayanın üstünde çok eski zamanlardan kalmış bir kale harabesini satın almış, tamir ettirerek İçine zamanın bütün konforunu koydurmuş, pahalı ve ender mermerlerle aÜRİotmlştlm. Binanın etrafını çeviren uçsuz bucaksız korulukta dağ hayvanları başıboş dolaşırlar, iri siyah gözlü ceylânlar, korkunun ne olduğunu öğrenmeden çarlardı... Basan onu. kumları çıtırdayan yolda yalnız başına dolaşırken görür, yanına gitmeğe Adeta korkar, ağaçların arasından zayıf hayalinin geçişini seyrederdim.
Son zamanlarda hiç bir şeyle eft-lenemedlğlnl biliyordum, kendisine haber vermeden bir yenilik hazırlamıştım. Araş ıra buna, ortalıktaki garip faaliyetin sebebini soruyor, kaçamaklı cevaplar veriyordum... NihOr yet bir gün mavi damarlarından hayatın yavaş yavaş çekildiği zayıf ellerini tuttum, onu, kayanın içinde oydurttuğum merdivene doğru götürdüm. Dell olduğu söylenen, fakat yarattığı eserlerde bir iç âleminin heyecanı sezilen bir mimara ancak peri masallarında tesadüf edilebilen bir İş yaptırmıştım. Görülmeğe değer bir şeydi... Aylarca çalışılarak kaya, kademe kademe, merdiven şeklinde oyulmuş, duvarlara taştan fırlıyor hissini veren korkunç kabartmalar yapılmıştı. Merdiven boşluğunun ortasında, yukarıdan aşağı sarkan bir gtalaktit üstüne yer yer kakılmış sedeflerin parıltısında bir alâlmlscma fıarçasını andırıyordu. Gözlerim gözerine dikilmiş, ağzından çıkacak bir ■Özü. yüzünü aydınlatacak bir tebessümü bekliyordum. Onu, bir çocuk gibi kucağıma alarak merdivenleri İnmeğe başladığım zaman solgun yüzüne biraz renk gelmiş, beyaz dişlerini meydana çıkaran bir gülümsemeyle dudakları aralandığından, yanaklarında çukurlar peyda olmuştu.
Aşağı İndiğimiz zaman, gözlerinin hakiki bir neşe İle parlamaya başladığını farketmlştlm. Artık bir hayal âleminin içindeydik. Etrafımız Ina-nılmıyacak bir renk ve jşık bolluğu içinde çalkanıyordu, denizin yüzünden çok aşağılarda, fırtınaların teBİr etmediği derin suların ortasında bulunuyorduk. Burası kayanın lçlndo, ■uların binlerce yıldan beri oyduğu geniş bir mağara idi. Ön tarafı kalın bir kristal camla kapatılarak büyük bir salon meydana getirilmişti. Çok kuvvetli projektörler suyun derinliğini aydınlatıyor, tabiî halinde bırakılmış kayadan tavanı, incecik somaki sütunlar taşıyor hissini veriyordu. Döşemelerin üstüne yoryer a-tılmış atlas yastıklara oturulduğu zaman, binbir gece masallarını bütün ihtişamiyle yaşatan bir dekor, insanı şaşırtıyordu.
Somaki kaplı zeminin ortasında, dışarıdaki muazzam su âlemiyle alay eder gibi küçük bir havuz yapılmıştı. Ar aşıra çok uzaklardan geliyor hissini veren hafif bir müzik işitiliyor, tüyleri yerde Bürünen kıymetli köpekler, kendi akislerine basarak dolaşıyorlardı. Nerdcn geldiği belli olmıyan bir ışıkla aydınlatılan tavan birdenbire kararıyor, o zaman ileride kayaJarın arasına yerleştirilmiş projektörlerin yeşil, kırmızı ve turuncu renkli aydınlığında denizin, güneşe tutulan kıymetli taşlar gibi bütün lhtl-şamiyle yanışını, gölgeleri mermerlere uzanan iri balıkların, muazzam camın önünden bir hayal gibi yavaş yavaş Büzülüşlerini seyrediyorduk.

Onu İlk defa, üzerinde bir baykuş gibi tünediğim kayalığın eteklerinde göz alabildiğine uzanıp giden plajda, bir gece yansı saçlarından çıkan htu-fif ziya, karanlığı delen fosforlu gözleri yanarak kumsalda dolaşırken görmüştüm. Islak elbisesi vücuduna yapışmış, gecenin soğuk aydınlığında İki mermer sütuna benztyen bacaklarına yosunlar sarılmıştı. Kilometrelerce ilerlerde bile en küçük bir balıkçı kulübesi bulunmayan bu sahile nasıl gelmişti? Kazaya uğramış bir gemiden mi kurtulmuştu, yoksa denizin köpüğünden doğup karaya çıkmış efsanevî bir mahluk mu idi, bunu hiç bir zaman anlıyamadım. Bunun bir hakikat olabileceğine inanmıyordum, biraz daha yaklaşınca âdeta deniz kokan mat, şeffaf tenli, simsiyah saçlı bir genç kızla karşılaşmıştım. Kabahat üstünde yakalanmış bir kedi ürkekliğiyle bana bakıyor, yerinden kımıldamıyordu... Bir şeyler söylemek istedim, fakat sesim çıkmıyor, yahut kendi sesimi de kendim duramıyordum. Birden onu. denizin köpüğünden koparılmış bir çiçek gibi kucağıma aldım, hiç bir şey söylemeden kollarını boynuma dolamış, saçları bir yığın İpek gibi göğsüme dökülmüştü. Kollarımda onun ılık varlığını hissederek kayalar arasından kuleye çıktını, kıymetli hazînemi, denize bakan geniş salonda gürültüyle yanan ocağın karşısındaki divana bıraktım. O geceden sonra bitmez tükenmez servetimin, benliğimin yegâne sahibi olmuştu.
Bazı günler, konuşmadan saatler geçirdiğimiz oluyordu, o zamanlar o-nu uykusundan uyandırmaktan kor-kuyormuşçaeına ayaklarımın ucuna basarak yürür, yanına oturur, alevlerin oynayan ışığında yüzündeki deği-şen mânaları seyrederdim. O benim
Dünya Hikâye
Amerikada tertip edilen Dünya Hikâye Müsabakasına en güzel iki Türk hikâyesini seçip göndermek vazifesini üzerine alan gazetemiz, teşkil ettiği büyük jürinin kararlyle “Sam Amca,, ve “Merhametli Bir Kadın,» hikâyelerini seçmiş. tercümelerini yaptırmış ve Amerikaya yollamıştır. Müsabakaya gönderilen 422 hikâye İçinde jürinin neşredilmek üzere ayırdığı diğer 28 hikâyeyi de sıra ile her gün bu sahifede okuyucularımıza sunuyoruz.
İçin her şeydi, fakat çok uzaklarda yapılmış bir tılsımın, eski kitaplarda bahsi geçen büyülerin tesiri altında gibiydi. Kendisino biraz neşelenmesini. eğlenceli şehlrlerdo dünyanın on güzel yerlerinde yaşamamız İmkânı olduğunu, istorso oralara gidebileceğimizi söylediğim zaman anlamamış gibi hayretle yüzüme bakar, bembeyaz dişlerini meydana çıkaran bir tebessümle gülerek, burada çok mesut olduğunu fısıldar bana sokulur, sanki görülmeyen bir ol tarafından çekilip götürülecekmiş gibi ince, uzun parmaklarını bütün kuvvetiyle koluma geçirirdi.
Her gün büyük salonun bir mabet kadar boş vo soğuk sessisllğinda yemeğimizi yiyor, sonra biraz bahçede dolaşıyor yahut geniş terasa çıkarak denizin göz alabildiğine uzanıp giden kızıllığında güneşin batışını seyrediyorduk.
Hayatımız böylecc değişmeden geçiyor, fakat her geçen gün, onu biraz daha ölümo yaklaştırıyordu... Artık günlerini, içinde kocaman kütükler yanan ocağın gürültülerini dinllyerek geçirir olmuştu. Ekseriya kütüphaneden getirdiği bir kitabı okutur yahut kapıları açarak dışarıda denizin vahşi kükremelerini korkudan mı, zevkten mi olduğunu anhyamadığım bir titreme içinde dinlerdi.
Çok fırtınalı bir gün bent yanına çağırdı, aşağıda kumsalda yürümek, deniz kuşlarının dalgaların tepesinde uçuşan köpüklerle öpüşür gibi suyun üstünde kanat çırpışlarını, küçük böceklerin kumlarda zıplayışlarını seyretmek, denizin enginlerden getirdiği kokuyu içmek istediğini söyledi. Onu kucağıma aJarak arkamda, iki uşakla bitmez tükenmez merdivenleri İndik, ayaklarımızın altında çakılların «esini duyunca kendisini yavaşça yere bıraktım, koluma girdi, yüzümüz dalga serpintileriyle ıslanarak, omuzundaki sal. rüzgârda havalanarak ona İlk rastgeldiğim yere kadar yürüdük.
O gün hakikî bir saadet hissettiğini görüyor, fakat gittikçe şiddetini arttıran fırtınadan onu korumak İstiyordum. Deniz kenarına o kadar yaklaşmıştık kİ dalga serpintileri başımızdan aşağı yağmur gibi dökülüyor, kayalara çarpan suyun sesi, kulakları âdeta sağır ediyordu... Gitmemizi söyledim, fakat o büyülenmiş gibi bir türlü buradan ayrılmak istemiyor, burun deliklerini açmış, denizin bütün kokusunu ciğerlerine dolduruyordu. Nihayet benim ısrarım üzerine daha fazla kalmamağa razı oldu, fakat o günden sonra sıhhati bütün bütün bozuldu, öksürük artmış, ateş onu her gün biraz daha solan bir çiçek gibi erltmlye başlamıştı.
Nihayet bir akşam gülümser gibi öldü. O gün sabahtan beri yanından ayrılmamış, konuşmasını dinlemiştim. Yüzüne harikulâdo bir renk gelmişti, ellerimi sımsıkı avuçlarının içine alıyor, nöbetin tesiriyle zenginleşen muhayyilesinin yarattığı yüzlerce şeyi, bir gün farkında olmadan söylediğim bir sözü, yahut birlikte geçirdiğimiz tatlı dakikaları anlatıyordu...
Akşama doğru gözlerini kapadı, ıı-zaklardan gelen bir takım sesleri dinliyormuş gibi durduktan sonra zayıf elini boynuma doladı, başımı baı$ınn doğru çekti, yer yer çatlamış dudaklarını kulağıma yaklaştırarak öldüğü zaman kendisini dalgalara bırakmamı, orada her zamankinden daha taze o-larak ebedi bir hayata kavuşacağını söyledikten sonra dudaklarını dudaklarıma yapıştırarak uzun uzun ısrarla öptü, sonra yüzünde bir gülümseme ile güzel başı yastığa düştü.

Hayatımın hakikî faciası, o günden sonra başladı diyebilirim. Son sözü; kendisini denize, derinliklerinde iri canavarların oynaştığı İnsafsız denize bırakmamı İstemek olmuştu. Fakat bütün hayatımı dolduran sevgili vücudu dalgaların hoyrat kucağına atmağa razı olamamış, cesedi tahnit ettirerek billûrdan bir lâhdln İçinde, mağaranın büyük kristal penceresi o-nüne yerleştirmiştim.
Orada denizin kucağında İmiş gibi uyuyacak, ben de ömrümün yegâne tesellisini, İyi günlerimin hâtırasını ümitsiz zamanlarımda doya doya seyredebilecektim. Bütün vaktimi onun billurun içinde gülümser gibi yatışını seyretmekle geçiriyor, âdeta uzun beyaz elbisesiyle kalkıp ağır ağır yürümesini bekliyordum... Hayatım belki de sonuna kadar böyle devam edip gidecekti, fakat beklenmlyen, esrarengiz oluşları kadar da müthiş olan bazı hâdiseler, her şeyin, en aziz hâtıraların yuvası olan o yerleri bırakıp kaçmağa beni mecbur ettiler...
Öldüğünün haftası idi, denizin görülmemiş bir şiddetle kudurarak etrafa saldırdığı bir gece yansı dürtülü-yormuş gibi uyandım. Dışarıdan fırtınanın korkunç ulumaları geliyor, havanın ağırlığından ortalığa bir ö-lüm kokusu dağılıyordu. Boğulacak gibi oluyordum, biraz hava almak için balkona çıkmak istedim', Kapıyı a-çarken içeri dolan rüzgârın şiddetine nasıl dayanablldiğlme hâlâ şaşarım. Dışarıda korkunç bir fırtına vardı, denize bakınca simsiyah bir gecenin bir kâbus gibi kayalıklara doğru süratle geldiğini gördüm. Munzaranın dehşetinden tüylerim ürpermişU, derhal içerideki gonga koştum. Bütün hizmetkârları ayağa kaldırdım. Fakat, iş İçten geçmişti. Biraz usnra fırtınanın gürültüsünü bastıran müthiş bir çatırdı ve çığlıklar kulağıma kadar geldi. Sahile indiğimiz zaman o âna kadar görmediğim büyüklükte üç direkli, siyah bir gemi leşi İle karşılaşmıştık. Eskilikten sün-gerleşmlş kaburgaları ©satiri bir hayvan iskeleti gibi kayalıklarda parçalanmıştı. Günlerce aramamıza rağmen kazaya uğrıynnlnrdan bir tekinin bile cesedine tesadüf edemedik, gemide, içinde İnsanlar olduğunu gösterecek en küçük bir İz bile yoktu. Bir iki gün sonra aşağıdan sanki bir kaç kişi birlbirini çağınyormuş gibi bir takım sesler, boğuk köpek ulumaları lşltilmiye başlamıştı, kayalıklardan İniyor, her tarafı arıyor, fakat kimseye tesadüf edemiyorduk. Artık geceleri bu seslerle uyanıyor, bütün adamlarımı sahile göndererek kumsalları karış karış araştırıyor, fakat hiç bir netice elde edemiyorduk.
Buna rağmen sesler her gece daha derinden, hazan bir fısıltı halinde, hazan çok uzaktan blrlblrlcrini çağırır-gjbl devam ediyorlardı... Deli olacaktım, günlerimi blllûr lâhdln yanında onunla başbaşa geçiriyor, fakat gece yaklaşınca dehşetten tüylerim ürpe-rerek odama çıkıyor, kulaklarımın, beni aldatıp aldatmadıklarına emin olmak için, karanlıkta yatağımın I-çinde o ümitsiz bağnşmaların, İçimi
Yazan: CİHAT BURAK
ezen müthiş ulumaların başlamasını bekliyordum. Bazı gece sesler boğulmakta olan bir insanın boğazından çıkan hırıltıyı andırıyor, bozan tüyler ürpertici nlaycı bir fısıltı halinde sabaha kadar «levanı ediyorlardı. Sanki bir lanet havası bütün bahçolerc. mazgallarında sarmaşıkların çiçek açtığı asırlık binanın taşlarına sinmişti.
Bir gün en sevdiğim tazılarımdan biri ansızın ölüverdi .birkaç gün sonra evin içinde ehli bir hayvan gibi dolaşan büyük boğa yılanını, başı kaynaşan bir kurt yığınının altında kaybolmuş bir halde hahçonin bir köşesinde cansız bulduk.
Sesler her gece insanı çileden çıkaran bir ısrarla devam ediyorlardı, artık herkese, her önüme gelene bundan bahsediyor, kayalar arasına oyulmuş mağaraları, kilometrelerce uzunluktaki kumsallan adamlar göndörerek aratıyordum.
Hizmetkârlarımın yüzünde bana karşı acı ile karışık korkulu bir bakış payda olknuştU, galiba deli olmamdan şüpheleniyorlardı.
•A
Hâtırasının dehşetinden hâlâ tlt-rodiğim bir gece, sosler inanılmıya-cak kadar yakından gelmiyc başlamışlardı. Yatağımın İçinde doğrulmuş, kalbimin beynimi dolduran atışını dinlemeğe bnşiamıştım. Dışarıda o zamana kadar görmediğim bir fırtına vardı. Sanki deniz, kara İle boğuşuyor, dalgaların her saldırışında binanın oturduğu kaya, yerinden kopacakmış gibi sallanıyordu... Kalktım, ocağın üzerindeki lâmbayı yaktım, sesler bu sefer daha yakından, âdeta odanın içinden gelmeğe başlamışlardı. Kulaklarımı tıkıyor, başımı yastıkların arasına saklıyordum. Fakat sesler daha çok, daha tehdltkâr devam ediyorlardı. Arasıra işitilen köpek ulumalarına alaycı kahkahalar karışıyor, arkasından yüzlerce geminin birden demir alışını andıran bir gürültü, çok uzaklardan gelen bir zincir şakırtısı İşitiliyordu. Fena halde bunalmıştım, fırtınadan yolunu şaşırmış büyük deniz kuşlan ışıklı pencereye şiddetle çarpıyor. kapılar her an yerinden kopacakmış gibi sarsılıyordu.
Delireceğimi hissediyordum. Kana-tıncıva kadar ellerimi ısırıyor, gecenin hiç gelmediği, günoşin hiç batmadığı diyarlara kaçmak istiyordum...
Birden, kapılardan biri ardına kadar açılarak bütün camlar büyük bir ^angırtiyle kırıldı, ocağın üstündeki lâmbû rüzgârdan eönerek elle tutulacak kadar koyu bir karanlık geniş salonu doldurdu. Koridora açılan kapıva doğru atılmıştım. îşte o zaman gözlerimin Önünde tüylerimi ürperten hâdise, hiç bir İnsanın inonamıyacağı korkunç kâbus belirdi...
Elimi uzattığım tokmak yerinden koparcaaına kendi kendine döndü, kapı ardına kadur açılarak karşımda gözleri vahşî bir parıltı ile yanan, soğuk bir gülümsemeyle aralanmış mor dudakları arasında her birisi birer bıçak gibi sivrilmiş keskin dişleri, bn-şmda tel tel olmuş korkunç bir yumak halinde dağılmış eaçlarlyle onu gördüm. Elinde tuttuğu şamdanın a-levi yüzünü aydınlatıyor, gözleri vahşî bir kedinin gözleri gibi parlıyordu. Bağırmak istiyor fakat sesim etkimiyordu, çürümüş yosun kokusuna ben-ziyen tuhcıf bir koku ortalığı doldurmuştu. Böyle ne kadar kaldık bilmiyorum. fakat o dudaklarında aynı gülümseme, gözlerinde aynı vahşî parıltı ağır ağır fırtınanın dışarıda kuduran gürültüsüne doğru yürüdü. E-Ündeki şamdan rüzgâra rağmen sönmüyor. büyük deniz kuşları yıldırımla vurulmuş gibi terasın ıslak taşları a-rasına tok bir gürültiylo düşüyorlardı. O, karanlıkta kaybolduğu zaman fırtına birden durmuştu. Artık anlaşılacak bir şekil almıya başhyan sesler alaylı kahkahalar atıyorlar, hep bir ağızdan: “Deniz aldı!. Onu deniz aldı” diye fısıldıyorlardı.
Modern yaşayış ve kültür hakkında düşünceler
“Sulh, evlilik gibidir. Ikl kişi sırf bir evlenme senedini imzalarsa hiçbir evlilik devamlı olamaz. Aynen, iki veya fazla memleket sırf bir sulh muahedesini İmzalarsa hiçbir sulh devamlı olamaz. Sulh, hergl’n yaşı-yan bir hakikat olmalıdır. Sulha giden yolda jürüyen üniforma., -esini geçitler ve bandolar yoktur. Heyecansız ve ransıkıcı bir iştJr. Bazan evlilik hayalını mesut kılmak için çok lâzım oıar, patatesin doyulması gibi heyec insizdir."
Drew Pearson
uWashmfftoıı Merry^Go-Round,, tefi inde ki makaleden
“Senelerin yürüyüşünde bir şehrin kuruluşunun 150 nel yıldönümünü gereken merasimle kutlamak münasip olur. Fakat o şehir —İVashing-ton— nispeten kısa bir zamanda Po. tomak Nehrinin batak kenarlarında bir köyden büyük bir merkez —hür dünyanın merkezi— olduğu İçin yıldönümü daha fazla merasimle kutlanmalıdır.
Merasim bitince, İstikbalin mazi-den daha mühim olduğunu hatırlamak yerinde olur. Terakkimizin geçmiş senelerine bakınca bir vakitler başka büyük milletler mevcut olduğunu ve şimdi merkezlerinin yeryüzünde yokolduğunu unutmamak lâzımdır. Birleşik Amerika Kongresi 150 sene evvel Washingtonda ilk defa toplandığı zaman yeni olan Hür insanlar Cemiyeti bugün her zamandan daha fazla tehlikeye mâruzdur. Geçen bir buçuk asnn başarılarına bakarak bu tehlikeye mâni olamayız. Daima ileriye bakmalıyız.”
Wa3hington şehrinin 160 noi yıldönümü münasebetiyle “Wn-ehington Star,, gazeteni başmakalesinden
(
Amerikada yollar ve otomobiller
S E
Y A
H
A T
N
0 T
L A
R
4*
Amerikada beş kişiye bir otomobil düşer, orada otomobille seyahat etmek
bir ihtiyaçtır. Tekniğin bütün şartlanna
göre inşa edilmiş yollar boyunca büyük köprülere ve uzun tünellere rastlanır
Yazan: İsmail ÎŞMEN
otomobille seyahat etmek, Ameri kada bir ihtiyaçtır. Motörlü nakil vasıtası kullanan 60 milyondan fazla kimsenin İhtiyaçlarını karşılamak ü-zerc federal İdare, kırk sekiz devlet, sivil ve hususi teşekküller otomobil kulüpleri ve nihayet endüstri otomobille seyahatin daha emin, daha rahat, daha İktisadî olması İçin gitgide artan bir gayretle çalışmaktadır.
150 milyon nüfuslu Birleşik Ame-rlkada 30 milyondan fazla otomobil vardır. Böylece beş kişiye bir otomobil düşüyor demektir.
Bir taraftan endüstrinin desantra-lize olması, diğer taraftan kalabalık merkezler dışında yeni l« sahalarının doğması iş nınksadiyle otomobil seyahatini zarurî kılmıştır. Ameleler fabrika veya şantiyelere, ev kadınları alış veriş yerlerine gitmek İçin o-tomoblllerlnl kullanmaktadırlar.
Burada şunu da İlâve edelim kî, o-tomobll veya motörlü hususî nakli vasıtaları otobüs, tren gibi umumi nakil vasıtnlariyle rekabet edecek bir
Yüksek Mühendis
N^vv-York ile New^erse.v’l bağlıyım yollardan blrL Pasifik sahilini Atlantik sahiline bağlayan yol üzerinde
Lincoln tünelinden geçmektedir. Yukarıdaki resim, gell| dünyanın en büyük köprüsü (San Francisco - O aklan d
tünelidir. Aynı «eklide bir gidlo tüneli vardır
mahiyet arzetmemektedlr. Çok kala* balık şehirler dahilinde hususî otomobille dolaşmak sıkıcı olduğu kadar yorucudur, bu takdirde halk taksi,
Amerikada yol kavşaklannda çok kullanılan yonca yaprağı tipi yol bağlantılarından blrL Yukarıdaki resim kavşak noktasının geca ışıklandırılmasını göstermektedir
tramvay veya otobüse binmeyi tercih eder.
Şehirlerarası seyahatlerin mahiyetine göre uçak, tren veya otomobil yolculuğunun seçilmesi zaman ve sarf edilecek paraya bağlıdır. Bir A-m eri kah ruhan ve alışkanlık eseri o-larak seyahat etmesini sever vs u-sak mesafelere gitmesini ister. Bu, o-aun İçin bir İhtiyaçtır.
Yirminci asnn başlangıcından itibaren otomobü endüstrisinin tekâmülü ve Uerlemeslne intibak ederek yol-lann mükemmel bir şekilde inşa e-dllmesl ve benzinin ucuza maledilip satılması motörlü nakil vasıtalarının büyük ölçüde kullanılmasını mümkün kılmıştır. Amerikada bir otomobil sahibi yılda ortalama olarak 16.000 kilometre yol kateder, 5 milyon kilometrelik karayolu olan Birleşik Amerikanın hemen hemen her tarafına o-tomobille gitmek imkân dahilindedir.
Bütün Amerika dahilinde kara yollan boyunca otomobil yolculuğunu kolaylaştıracak her türlü İmkânlar vardır.
Ogr(‘nıııek ihtiyacında olduğumuz herşey
A
Hicrî 19 5 0 Rumî
Zlikadt Ağustos Ağu*.
9 23 10
1369 1366
Çarşamba
VAKİT VASATÎ EZANİ
Güneş 6.15 10.17
öğle 13.17 5.18
ikindi 17.03 9.04
Akşam 19.57 12,00
Yatsı 21.36 1.39
îmsftk 4.29 8.30
UÇAK-TREN-VAPUR
GELECEK OI AN UÇAKLAB
9.15 D.H.Y. (Türk) Bursa-dan. — 9.50 D.H.Y. (Türk) İzmirden. — 15.00 D.H.Y.
(Türk) Erzurum, Elâzığ, Ma-tutya, Kayseri» Ankaradan — 15.35 D. H. Y. (Türk) İskenderun, Adana, Ankaradan. — 15.50 B.E.A. (İngiliz) Londra, NIs, Roma, Atl-nndan. — 15.00 D H.Y, (Türk) tzmlrden. — 18.15 D.H.Y.
(Türk) Burandan. — 18.30 C. G.D.T. Kahire, Bevruttnn. — İ8.35 D.H.Y. (Türk) Anlcnra-dnn. — 21.10 P.A.A. (Amerikan) Ncw - York. Boston, Londra, Brüksel, Münlhtcn.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8 00 D.H.Y. (Türk) Balıkesir, tamire. — 8.30 B.E.A.
(İngiliz) Atina, Roma, Nla. Londrava, — 8.30 D.H.Y.
(Türk) Bursa va.—9.00 L.A.Î. (İtalyan) Atina, Romn.va. — ^.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Sivas, ElAzıfr, D. Bakır, Vana. — 10 05 D H Y. (Türk)
Afyon, Antalya. Konya, A-îana. Gaziantep, Urfaya. — 10.16 D.H.Y. (Türk) tzmlro.—
10.30 D. H. Y. (Türk) Ankara, Adana, îskenderuııa.
— 16.00 D.H.Y. (Türk) tamire. — 17.00 D.H.Y. (Türk)
Ankaraya. — 17.05 D.H.Y.
(Türk) BurRaya. — 22.10 P. A.A. (Amerikan) Şam, Kara-«I, Delhi, Kalküta, Bangkok, Hongkong’a.
GELECEK OLAN EKSPRESLER
8.30 Ankaradan. — 9.15 An-»camdan (Eka.).
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
10 00 Ankaraya (Motörlü)
— 18.10 Ankara Ekspresi. — 22.20 Semplon Eks. (Avrupa).
GELECEK OLAN VAPURLAR
7.00 Konya, lskenderundan.
— 12.00 Giresun, tzmlrden. —
12.30 Marakaz. Mudanyadan
— 15 00 Cumhuriyet, Karade-nlzden. — 22.30 Bandırma. Bandırmadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Bandırma, Bandırmaya.
— 9.00 Burna, Ayvalığa. — I! 00 Kndeş, tzmlro. — 17.00 Sus, Mudanyuya. — 18.00 Ül-gen, İmroza.
SİNEM
BEYOĞLU OÎHETÎ
AT-KAZAR (42562) 1 — Ali
Baba Kırkharamller. 2 — Dağlar Kıralı (25 kısım birden).
AR (44394) 1 — Gökler Senfonisi. 2 — ölüm Gemisi.
ATLTS (4
ıK(
5) 1 — Bel Ami
(Güzel Dost). 2 — Sihirli Bah
çe.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Ağlayan Bir Ömür (Türkçe). 2 — Şimal Kanunu.
ELHAMRA 1 — Korsan Aşkı. 2 — Malta Kartalı.
İNCİ 1 — Aşktan da Üstün. 2 — Tarzanın intikamı. tPEK 1 — Amber. 2 — Son Kısmet.
MELEK (44868) 1 — Gönüller KırallçesL 2 — Güzeller Revüsü.
LALE (43595) 1 — Her Şafakta ölürüm (Türkçe). 2 — Cehennem Gemisi (Türkçe).
SARAY (41656) 1 — Kara
Kartal. 2 — Cinnet (TÜrkço). SUATPARK (83143) 1 — öldüren Kılıçlar (Türkçe). 2 — Şimal Kanunu. 3 — Kasbeh Variyetesi.
St’MER (42851) 1 — Pranga Mahkûmu. 2 — Aptal Aşık.
ŞARK (40380) 1 — Gungadln-Fcdaller Alayı (Türkçe) 2 — Tarzan Kadınlar Diyarında (Türkçe).
ŞIK 1 — Canavar Tohumu. 2 — Lorel - Hardl Dans Öğretmeni.
TAKSİM (43191) J — Asıiza-do Silâhşor. 2 — Kara Bahtım.
TAN 1 — Haç Yolu. 2 — Maceralar Kıralı. 3 — Casuslar Savaşı.
ÜNAL (Kışlık) 1 — Hacı Murat Geliyor (Türkçe). 2 — Harp Zenginleri,
ÜNAL (Yazlık) 1 — Atlanticl (Türkçe). 2 — Yeşil Cehennem Fedaileri.
YENİ 1 — Üçlü Kıs. 2 — Hint Rüyası. 3 — Ormanlar Hâkimi (Renkli).
YILDIZ (42847) 1 — intikam Kurşunları. 2 — Şemanın Kurbanla n.
İSTANBUL CİHET!
ALEMDAR (23863) 1 — Atom Cehennemi. 2 — Kadınlar Cellâdı. •
\YSU 1 — Yen! Güneş. 1 — ^Hlm Dlyan.
AZAK 1 — Bînbirlncl Gece.
LAR
2 — Fabiola. 8 — Lorel Hardl Kaldırım Kuşlan.
ÇEMBERLİTAŞ 1 — Gönüllü Kahraman 2 — Gece ve Gündür. 3 — Asilzade Kahraman.
HALK 1 — Makineli Adamlar Dlyan (30 kısım tekmili birden).
İSTANBUL (22367) 1 — Casus Kıran (31 kısım). 2 — Çoban Kızı (Türkçe).
KISMET (26654) 1 — Denizler Arslanı (Türkçe). 2 — Karadağlar Süvarileri.
MARMARA (23860) 1 — Unutulmaz Hâtıralar. 2 — Modern Venüs.
MİLLİ (22962) 1 — Atom Cehennemi. 2 — Kadınlar Cellâdı Kırnl.
TURAN (22127) 1 — Aralan-lar Yolu. 2 — Ormanlar Ars-•anı. 3 — Yeyh Ahmedin Oğlu) KADIKÖY CÎHETt
HÂLE (60112) 1 — Pencere-
deki Kadın. 2 — Robinson Adası.
OPERA (60871) 1 — Şehzade Slnbat (türkçe). 2 — Port-Salt Canavan. «
SÜREYYA (60862) 1 — Kara Maske (Renkli). 2 — Çifte Hayat.
ANKARA:
ANKARA (32432) 1 — Beni Nasıl Unuttun. 2 — Hava Kurdu.
BÜYt'K (15031) 1 — Anna
Knranlna. 2 — Ikl Açıkgöz Tahsildar.
CEBECİ (13846) 1 — Bir Millet Uyanıyor. 2 — Söz Bir Allah Bir.
PARK (11131) 1—Cezayir Dansözü. 2 — tkl Açıkgöz Canavarlar Arasında.
SUS (14071) 1 — Sürgün. 2 — Kısmet.
SÜMER (14072) 1 — Zehirli Ruhlar. 2 — Hayaletler Ge-mlşl.
ULUS (22249) 1 — Lorel -
Hardl Kuru Gürültü. 2 —-Sen Gideli,
YENİ (14040) 1 — Kadın intikamı. 2 — Kalbim Şenindir. GAR GAZİNOSUNDA: İtalyan ve Ispanyol revüleri.
İZMİR:
TAYYARE 1 — Şariok Hol-mes Washlngton’da. 2 — Kızıl Tepe.
LALE 1 — Alâlmtsema Adası. 2 — Kartal. 3 — San An-
Beyoğlu 44644 Ankarpı 00 İstanbul 24222 tzmif 2222
Üsküdar 60945 K. köy 60872 Karşıyaka 15055
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu 44998
Anadolu yakası 66336
Ankara 91
İzmir « 2251
ECZAN

EMİNÖNÜ: Beşlr Kemal (E-mlnönü) — itimat Sadrl (Kü-çükpazar) — Sultanahmet (Alemdar) — Süreyya Kum-kapı.
BEYOĞLU t Dellaauda (Merkez) — Nihat (Taksim) — A yas paşa (Taksim) — Hay-reddln Tav (Galata) — Spo-ridis (Galata) — A takan (Şişil) — Mecldlyeköy (Şişli) — Halıcıoğlu (Hasköy) — 7enl Turan (Kasımpaşa).
FATİH: İbrahim Halil (Şeh-zadebaşı) — Ziya Nuri - (Aksaray) — Emin Rıdvan (Sa-matya) — Nazım Malkoç (Şehremini) — Ulupınar (Ka-ragümrük) — Hay im Berk (Fener).
EYt'Pı Avvansnrsy, Şifa. BEŞİKTAŞ! Nail Halİt (Beşiktaş) — Yeni (Ortaköy) — Arnavutköy — Merkez (Bebek).
RADIKÖYt Merkez (Kadıköy) — Kızıltoprak — Göztepe — Bostancı.
ÜSKÜDAR: Merkez.
HEYBELİ AD A: Heybellada. BÜYÜKADA: Merkez.
İZM İR ı Tarlan (Alsancak) Yeni İzmir (Basmahane) — Millet (Kemeralti) — Kara-Laş (Yalılar).
lonlo Aslanı.
TAN 1 — Alşimisem* Adası 2 — Kartal. 3 — San Antonio Aslanı.
YENİ 1 — Aslanların Pençesinde. 2 — Denizaltı 104. 3 — VVaterlo Köprüsü.
MELEK 1 — Altın Şehir. 2— Kalbimi veriyorum.
L
ANKARA ı
7.23 Açılış vz program. — 7 30 M. S. A^varı.
— 7.31 Vals ve Paso Doble’ler. (Pl.). — 7.45 Haberler. — 8.00 Hafif müzik (PL). — 8.25 Güııiln programı ve hava raporu. — 8.30 Beethoven — Fa Minör Kuartet (Pl.), — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.80 M.
S. Ayan. — 12 30 Şarkılar: (Okuyanı Sabite Tur). — 13.00 Haberler. — 13.16 Melodiler (Pl.). — 18.30 öğle Gazetesi. — 13.15 Plano He caz (Pl.). —• 14.00 Hava raporu, akşam program ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M S. Ayarı.
— 18.00 Şarkılar. (Okuyanı Sadi Hoşses). — 18.30 Çiftçilerle bnşbnşa. — 18.45 Caz orkestralarından: Sammy Kaye (Pl.). — 19.00 M.S. Ayan ve haberler. — 19.15 Tarihten Bir Yaprak. — 19.20 Rachmanlnof - Fa Diyez Minör Plano Konçertonu (Pl.). — 10.45 Ell-zabeth 8ohuman Söylüyor (Pl.). — 19.55 Nüfus Sayımı Hakkında. — 20 00 Halk Türküleri. — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20 30 Sorbest naat. — 20.35 Meydan Faslı. — 21.15 Hafta Arası Sohbeti (Muhip Dranas), —12.30 Dana Orkestralın Çalıyor (Pl.). — 22.00 Konuşma. —22.15 Şen parçalar (Pl.). — 22.30 Klâsik Saz Enerleri, — 22.45 M. S. Ayan ve Haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve program. — 13.00 Haberler. — 13 15 Karışık hafif öğle müziği. — 13.45 Şarkılar (Okuyan: Melek Erdik) — 14.30 Serbest saat.—14.30 Ovun havaları vo saz eserler (Pl).
— 14 45 Orkestra eserleri (Pl). — 15.00 Pro-gkramlar ve kapanış. — 17.57 Akılış ve program. — 18.00 Karışık hafif akşam müziği (PL). — 16.20 Şarkılar (Okuyan; Can Akşit).
— 19 00 Haberler. — 1915 İstanbul haberleri.
— 19.20 Türküler (Okuyan: Zebra Bilir). — 19.40 Radyo Salon Orkestrası Konseri. —
20.15 Konser salonlarından büyük İsimler (Pl.). — 20 30 Serbest saat. — 20.40 İstanbul Konacrvatuvan Türk Musikisi icra Heyeti Konseri. — 21.20 Dudakların - Radyofonik Operet — 22.15 Pucclnlnln Operalarından Müzik (Pl ). — 22.45 Haberler. — 23.00 Dana müziği (Pl.). — 23.30 Program ve kapanış.
LONDRAı
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR
7.40 Harry Gold ve Orkestrası (19 76). — 8.00 Dinleyici istekleri (Konser müziği) (19 76). — 8.30 Hafif orkestra müziği (Pl.). (19.76). — 15.30 B.B.C. “Webrt>„ Orkestranı (11.49). — 17.15 Opera parçaları (1684). —
19.15 Dana M. (Vlctor SHvester ve Ork.). (13.97). — 21.30 Henrv Wood Prornenade Kon-çertolan (16.84). — 23.15 ”Grand Hotel" den müzik (25 38).
Bay köprüsü)
Yollar numaralanmıştır, İcap eden her yerde mesafe, istikamet, şehir, köy yol kavşaklan, hız azaltma ve muhtelif İşaretler yolun gidiş kısmını geliş kısmından ayıran hatlar, kısaca her türlü emniyet işaretleri çizilmiştir; gösterilmiştir. Yollar üzerinde 245.000 den fazla benzin istasyonu a-rabanın benzin, yağ, su ihtiyacını temin ettiği gibi yol hakkında da izahat vermekte ve parasız haritalar dağıtmaktadır; aynca 80.000 kadar garaj, otomobil parkı, yıkanması, tamiratı, batarya doldurulması için devamlı olarak servis halindedir.
Motörlü nakil vasi talan sahtpleî^ nln büyük bir kısmı bulunduktan mıntakanın otomobil kulübüne dırlar. Bu kulüplerin ekserisi T50 be veya kısmı olan ve üd milyondan fazla âzası olan American Automobile Association (Amerikan Otomobil Birliği) e bağlıdır. Bu kulüpler »• fak bir aldat mukabilinde (senede 10-15 dolar) âzalanna pek çok yardın^ da bulunur: Memleketin görülmeye değer yerleri hakkında İzahat verir, haritalar hazırlar ve dağıtır, otellerde yer ayırtır, otomobil sigortası yapar, kaza vukuunda kulübün hususî kamyonu derhal kaza mahalline yetişir, kulübün yardımcı ekipleri lâstik patlaması veya benzin bitmesi halinde yardıma gelir. Otomobil kulüpleri muhtelif eyaletlerin karayolları İdaresi ile işbirliği yaparak yollar ü-zerine emniyet işaretlerinin konmasını temin eder. Yol Üzerindeki muhtelif İşaretler bir taraftan, san, kırmı-zıl ve yeşil ışıklar; diğer taraftan o-tomoblllerln son süratle gitmemelerini İkaz ve İhtar ederler. Aynca devriye gezen trafik polisi müsaade edilen hızdan fazla giden vasıtadan durdurmakta, bunlan kullananlara ihtar etmekte veya İcap ederse para cezası kesmekte veya “Seyrüsefer mahke-mesi"ne sevketmektedir.
Bütün dikkat ve tedbirlere rağmen Amerikada otomobü kazalanndan senede 35.000 kişi ölmektedir. Yıllık trafik kapasitesi 800 milyar yolcu-ki-lometre olan Birleşik Devletlerde bu rakamı normal karşılamak İcap eder.
Amerlkadaki yollann en bariz vasıflarından biri yollann devamlı vs sistematik bir bakıma tâbi tutulması, bir diğeri de yeni yollann. mükemmel bir plânlaştırma dahilinde mevcut şebekeye İlâve edilmesidir.
Trafik mühendisliğinin tatbikat so-halanndan biri yol ise, diğer üçü de hiç şüphe yok kl, köprü, tünel ve kavşak noktalarındaki bağlantılardır. Dünyanın en büyük ve en uzun asma ve kemer köprülerine sahip o-lan Amerikada, seyrüsefer emniyeti bakımından bütün köprülere aynı e-hemmlyet verilmiştir. Yol şeritleri daraltılmış değildir. Gidiş geliş kısımlarını ayıran hatlar mevcuttur; trafiği aksatmamak için bütün nakil vasıtalarının muayyen sabit bir hızla gitmesi temin edilir. Otomobil bozulduğu takdirde tamir servisi derhal vaka mahalline gelir. Tüneller İçin de benzer şartlar varittir. Ayrıca tünellerde ışıklandırma ve havalandırma tertibatları mevcuttur.
Son üç yıl zarfında Amerikada yol inşaatı programı İçin 3 milyar dolarlık bir bütçe tahsis edilmiştir. Bu programın muhtelif kısımları arasında bilhassa kayda değer olanları sayalım:
1) Nüfusu 300.000 den fazla olan şehirlerin hepsinin ve nüfusu 100.000 ilâ 300.000 olan şehirlerin büyük bir kısmın ekspres yollarla bağlanması* Şehirlerin içinden değil, fakat yanından geçen bu ekspres yollar üzerinde üç gidiş ve üç geliş şeridi vardır. Müsaade edilen âzami hız saatte 80 kilometredir.
2) Ekspres yollardan şehirlere veya diğer yollara bağlantıların kavşak noktalarında üst geçit, alt geçit, köprü ve tünellerin inşası.
3) Hava meydanlarının şehre ekspres yollarla bağlanması.
4) Ziraat merkezlerinden satış merkezlerine giden yolların tanzimi ve çoğaltılması.
Bu programın tatbikatı bitmek ü-zeredir, önümüzdeki yıllarda yeni ve daha mükemmel yolların inşasına başlanacaktır. Birleşik Devletlerdeki yollar boyunca Atlantik sahUinden Pasifik sahiline, Kanada hududundan Meksika hududuna kadar büyük şehirleri, küçük köyleri, tabiatın güzelliklerini görerek, seyrederek yavaş veya hızlı bir şekilde fakat büyük bir zevkle seyuhat etmek imkân dahilindedir.
13 Ağustos 1950
TENİ İSTANBUL
Sayfa ö
1 Numaralı işimiz: Tarım
Tarım teşkilâtımız, memleket bünyesine hâkim olmalıdır.
Türkiye çeşitli arazi formasyonları, türlü toprak kabiliyetleri ve flora zenginliği yanında değişik iklim karakterlerine göre her nevi tarım kültürünün en rasyonel şekilde toplandığı memlekettir.
Tabiî, coğrafi, İçtimaî ve nihayet geniş bir nüfus çoğunluğunun geçim kaynağı olarak ekonomik hareket noktasının bütün İmkânlarla ziraat ve onun yarattığı kıymetler üzerinde toplandığı bir hakikattir.
Bu hakikatlere rağmen İtiraf edelim ki, milli ekonomimizin temeli o-lan bu dâva, lâyık ve elzem olan rasanete eriştirilmiş olmaktan çok uzaktır. Biz tanm dâvalarımızda henüz mürekkepten basite dönüş yolunu bulamamış vaziyetteyiz» Belki teferruat olarak Övünülecek başarılarımız var, fakat kül olarak gelişi güzel ve teknik anlayış ve istihsalden uzak vaziyetteyiz.
Memleket tarımının kalkınması ve asnn istihsal kapasitesine ayak uydurabilmek İçin, memleketin bütününe şamil çiftçi ve köylüyü çeşitli ihtiyaçları İle çevreleyen bir tanm programına lüzum vardır.
Takat memleketin ekonomik temeli. milli gelirimizin kaynağı olan zlraatlmiz yıllar boyunca bugüne kadar kendi haline bırakılmış değildir. Periodlk olarak bir çok kereler ele alınmış, bir çok kongreler toplanmış. teşkilâtlar kurulmuş, denen-mlş, raflar dolusu raporlar yazılmış, ecnebi mütehassıs heyetleri celbedil-miş, ziraat kongreleri ile en küçük meselelerine kadar teşrih edilmiş, fakat netice yine halledllemeden bir kompleks olarak elde kalmıştır.
Mevziî olarak kurulan teşkilâtlar ▼e müesseseler ancak kurucuları İle ömürlü olabilmiş veyahut da şahsî fikir ve kaprislerin tesiri ile kuruluş aksaklıkları yanında zaman zaman veçhesini değiştirerek memleket zîraatine faydalı olmak yolunda İstikrar temin edilememiştir.
Bugün İçin memleket zlraatinin kalkınması yolunda yapılmış çalışmalar elde edilen neticeler kurulmuş olan bir çok müesseseler ve mevcut eleman topluluğu bir tanm kaycın-masım yürütecek yeterliktedir.
Ancak, bu kalkınma köy ve köylü He kaynaşacak olan bir tanm teşkilâtına bağlıdır.
Zira, bugünkü tanm teşkilâtımız yıllann kapsayacağı kanunlaşmış bir teşkilât programı ile mücehhez olmadığı gibi, istihsal bölgelerinden uzak bir çalışma sistemi ve merkezî İdare zihniyeti ile istlklâllyete sahip değildir.
Filhakika, bugünkü devlet teşkilâtımız içinde her vilâyette bir tanm teşkilâtı ve çeşitli tanm müessese-lerl vardır. Fakat sadece varlığını idame ettiren bu idari teşkilât vilâyet 1le vekâletin ayn ayn emirleri altında olup onun verimini hiçe indiren yan politik bir yazışma bürosudur. Bizde ziraat müdürü ve onun emrindeki her birisi birer kıymet o-lan meslek mensuplan o vilâyetin toprak kültürü üzerinde bir otorite değildirler. Köy ve köylü çalışmalan İle kay n aşamamı şiardır.- Bugünkü durumlan ile daha faydalı olmalan-na zaten imkân yoktur. Çünkü teşkilât zümrelerinin arasındaki koordine çalışmlanın yokluğu, maddî ve manevi imkânsızlık, vasıta ve malzeme yetersizliği île merkezî İdare zihniyeti buna imkân vermemektedir.
Tanm teşkilâtımızın memleket bünyesine hâkim olabilmesi için köy ve köylünün içinden doğma ve geniş bir yayın servisi İle mücehhez yeni bir tanm teşkilâtının kanunlaş-tınlması zarurîdir.
Ancak o zaman memleket ziraat-
Yazan i M. Kemal Kurdoğlu
Y. Ziraat mühendisi
çilerine, masa başında değil tarlada, köylü İçinde en geniş çalışma imkânı sağlayacak bu kanunla paralel olarak, memlekotin coğrafî ve tabiî şartlanna göre çeşitli tanm usullerinin tanm bölgeleri Ue sınırlandı-nlması ve her bölgenin tarım kültürüne göre bölgelerdeki mevcut veya kurulması icap eden müessese-lerln çalışmalanna veçhe verilmesi, bölge teşkilâtının tam bir meslek kültürü İla istlklâllyete sahip olarak çalışması sağlanmalıdır.
İM *
Memleket tarım kalkınmasını, memleket bünyesine hâkim bir programla teşkilâtlandırmak hiç şüphesiz ki, Tanm Bakanlığının vazifesidir.
Ancak, bu dâva bir Bakanlık dâvası olarak mütalâa edilmemelidir. Bir memleket kalkınma dâvası olarak bu yolda en geniş bütçe lmkân-lan ile, yıllara sıgdınlan bir organizasyon ve devlet teşkilâtının her kolunda yapılacak bir seferberlik, umduğumuz tanm kalkınmasına bizi ulaştıracaktır.
Aksi halde her geçen gün, geçmiş yıllarda olduğu gibi, ekonomik kalkınma imkânlarımız hesabına telâfisi güç bir zarar olacak ve 1932 yılında hâlen memleketimizde Marshall Plânı İdarecisi Mr. Russell Rorr'un babası Mr. Dorr’un başkanlığındaki "Türkiye iktisadiyatını tetkik heyeti” nln raporunda belirttiği gibi: "Türkiyede ziraat âlemi ile bu âleme ve bu temele hizmetle mükellef devlet teşkilâtı arasındaki münasebetler ıslah edilmedikçe bu dâva bir edebiyat mevzuu olmaktan Öteye geçemez.”
vrupa Tütün
M
Kontrol Heyetinin teklifi
Strasbourg (Hususî) — Tütün için bir "Schuman Plânı” teklifi Avrupa Konseyinde yapılmıştır. Bu teklifi yapan Yunanistan Dışbakanı Çalda-rlstlr. Çaldaris tütün için bir Avrupa tekeli kurulması lâzım geldiğini söylemiştir. Teklif ettiği plâna göre, “Avrupa Tütün Kontrolü ve Tütün Enstitüsü Tekeli” adında bir organizasyon kurulacaktır. Merkezi Pa-rlste olmak üzere bu teşekkül Avrupa Konseyinin kontrolü altında kalacaktır.
İştirak eden memleketlerin tütün tekelleri—ister Fransada olduğu gibi devlet kontroiuna tâbi olsun, İster Brltanyadaki gibi şahsî teşebbüse bağlı bulunsun— yeni organizasyona tâbi 'olacaktır.
Avrupa Tekeli, iştirak eden memleketlerdeki istihsali kontrol edeceği gibi. Avrupada yetişen tütünün kemiyet ve keyfiyet bakımından iyi olması, ve lüzumsuz İthallere yer verilmemesi gibi İşlere de bakacaktır. "Avrupa Tekeli”nin kazancı bu teşekküle dahil memleketlere alt o-lacak yalnız tesblt edilen ufak bir yüzde Avrupa Konseyine verilecektir. Bu teklif Avrupa Konseyinin B-konoml Komitesine tevdi edilmiş bulunmaktadır.
Çaldaris Avrupa Asamblesine şunları söylemiştir: “Müstahsil memleketlerden Yunanitan ve Türklyenln hâlen hepsini ihraç edemiyectk kadar fazla tütünü varken iklimi tütün yetiştirmeğe uygun bulunmayan Belçika bugün tütün yetiştirmeğe çalışmaktadır, Britanya gibi diğer bazı memleketlerde tütün ithal edebilmek İçin Avrupa dışındaki memleketlere dolar ödemektedirler.,,
Doğu Karadeniz notlan : 2
Trabzondan, yurdumuzun her tarafına göçler devam ediyor
Trabzona bugünkü şartlara göre, yeni fonksiyonlar ve
bir İktisadî gelişmeye imkân vermek için neler yapmalıyız?
Yazan : Hüseyin Avnl ŞANDA
Bilindiği gibi Trabzon Birinci Dünya Harbinden sonra ticari vaziyetini tedricî bir surette kaybetmiştir. Ortaçağdan beri, Avrupa - Asya arasında bir İrtibat limanı, transit yolu üzerinde birinci derecede İskele olan Trabzon, muhtelif âmillerin tesiriyle, bu fonksiyonlarını muhafaza edememiştir. Böyle olmakla beraber Trabzonun, transit yolu vasıtasiyle, tekrar eski ticarî mevkiini elde edeceğini ümit edenler çoktur. Hattâ şehirde her gördüğünüz kimse, bu ümitle, eski Trabzonun haoretini çekmektedir. Her görüştüğünüz şahıs:
— 3lz burayı Birinci Dünya Harbinden evvel görmüş olsaydınız der İd, bu çok doğru bir sözdür. Birinci Dünya Harbinden evvel, çocukluğum bu şehirde geçtiği İçin, ben de hâfızama güvenerek, transit yolu İle, Irana gidecek olan deve kervanlarını pek İyi hatırlıyorum. O zaman, Trabzon, Avrupa İle, Şimalî İran a-rosında, Çarlık Rusyası ile Doğu vilâyetleri, ve yine Iran arasında transit ticareti yapan bir şehirdi. Odesa limanından vapur dolusu gelen şeker, katır ve deve kervanlariyle Doğu vilâyetlerine kadar sevkedilirdl. Bu yüzden Trabzonda, muhtelif milletlere mensup büyük ölçüde İş yapan ticarethaneler, hususî bankalar, transit depolan, muhtelif milletlere mensup tacir kolonileri, bunlara bağlı o-kullar, hastahaneler mevcuttu. Nüfusu da (Sâlname kayıtlarına göre) 80 bin kadardı.
Bugünkü şartlar altında, deveyle Irana maJ sevketmek, eski ticareti İhya etmek mümkün değildir. Çünkü bahsettiğimiz komşu memleketlerde birçok değişiklikler olmuştur. I-ran. cenup limanlarına demiryolu Lş-letmektellr. Daha umumî bir İfadeyle, zamanımızın münakale vasıtalarındaki tekemmül, bu yolun seyrini değiştirmiştir. Böyle olduğu İçindir kİ, şehrin nüfusu zamanla 30 bine kadar İnmiştir. Şehirde işler azalmıştır. Şimdi yalnız dükkânlan işlek bir halde olan bir ticaret sokağı kalmıştır. “Uzun sokak” denilen eski ticaret sokağındaki dükkânların bir kısmı kapalıdır. Ve bu sokak tenha bir sokak haline gelmiştir.
Acaba bu şehrin nüfusu nereye göç etmiştir? Bu mevzu hakkında elimizde İlmî metodlarla yapılmış bir etüd mevcut değildir. Bu itibarla, bu suale cevap vermek için müşahedelere dayanarak bir hüküm vermeğe çalışacağız. Sosyologların “yer değiştirme” diye târlf ettikleri bu sosyal hareket üzerinde kısaca durmak İstiyoruz:
ötedenberl Trabzon köylüsü, esnafı Trabzonun tarım mahsulleriyle geçinemediği için, dış ve iç memleketlerin İş yerlerine göç ederdi. Birinci Dünya Harbinden evvel Kaf-kasyaya binlerce köylünün İş İçin gittiği, oradan ailesine para gönderdiği herkesin bildiği bir vâkıadır. Trabzondan başka, Rize, Sürmene köylüsü, Kafkasya ile beraber, Kırıma, Rumanyaya, Polonyaya İş İçin göç ederler, oralarda tamamiyle yerleşenler de olurdu. Bilhassa bunların arasında Rizeli, Oflu, Sürmeneli köylüler, müteşebbis küçük tacirler, Ortaçağın Cenevizlileri gibi, her tarafta kolon! kurmuşlardı. Yakın zama
na kadar bunların, Varşovada, Kös-tencede dülckânJan, çarşıları bile mevcuttu, içlerinde zengin olmuş kimselere de tesadüf edilirdi.
Trabzon ve civarındaki halkın dış memleketlerle bu tarz münasebetlerine imkân kalmamıştır. Bu İtibarla bu memleketlerden Trabzon ve civarına birikmiş para gelmemektedir.
Trabzon ve civar kasabaların nüfusu azaldığı halde, Samsun, Zonguldak. Ayancık, Eskişehir gibi şehirlerin nüfusunda artış olduğu bir vâkıadır. Trabzon ve civar vilâyetlerden, Samsuna, Zonguldağa daha toplu bir şekilde göçler olmuştur. Meselâ, Zonguldakta amelenin ekserisini, sahil köylüleri teşkil etmektedir. Fakat Zonguldak çarşısındaki küçük ve büyük dükkânların çoğu da Sürmeneli küçük müteşebbis tacirler tarafından kurulmuştur. Yalnız Zonguldakta değil, Türklyenln her tarafında, yeni büyüyen kasaba ve şehirlerinde sivri burunlu, uzun boylu Karadenizli tiplere tesadüf etmek kabildir. Bu suretle Tfabzon ve civar kasabalarından, her tarafa doğru münferit veyahut toplu bir şekilde nüfus akını olmuştur. Bu akın hâlâ daha devam etmektedir. Trab-
İzmir Milletlerarası fuarında İsveç paviyonu
İzmir, 2U (Hususî) — Memleketimizde radyoya karşı gün geçtikçe artan rağbet dolayısiyle İsveç pavlyo-nunda en çok teşhir, edilen mal radyodur. Yalnız beş firma muhtelit markalı ve çok yüksek kaliteli radyolar teşhir etmektedirler.
Pavlyona girerken, îevcçH heykel-traş Eckmann’ın yaptığı ticaret ilâhı Mercur’un heykeli ile karşılaşılmaktadır. Mercur, bir ayağı İle İsveç ve diğer ayağı İle Türkiye üzerinde durmakta ve iki memleket arasındaki ticarî münasebatı sembolize etmektedir.
Pavyonun solunda. Türk - İsveç ticaretinin gelişmesinde çok büyük bir rol oynayan, Svenska Orlentllnien vapurların, güverte şeklinde yapılmış zarif stand'ı göze çarpmakta, karşısında ve ranseynman bürosunun üstünde güzel İsveç manzaraları görülmektedir.
Ziyaretçileri karşılıyan İlk taclrî stand’lar. sağda tanınmış AGA radyoları ve solda da maruf ASRA elektrik motörlerldir.
Heykelin hemen gerisinde S.K.F. bilyalı yataklarının hareketli ve zengin bir meşherini görüyoruz. Burada bir bilyalı yatağın kolayca ve zorluk vermeden döndüğü canlı bir şekilde gösterilmiştir.
Meşhur Ericsson telefon ve santrallerine hususî yangın söndürücüleri dayanmış. yangın emniyetini koruyorlar.
Luxor radyoları. İçerideki atand’la-nndan başka, pavlyonun bitişiğindeki açık İsveç yerinde de bir stand kurmuş ve ziyaretçilerin konuşmalarını çelik şerit üzerine zaptetmektedir.
Atlas Dlesel’ln muazzam kompresörleri de açık stand'da görülüyor.
Kockums fabrikasının çeşitli emaye mutfak ve aıhhî malzemeleri, zarafet ve sadelikleri ile ev kadınlarının merakını ve alâkasını cclbetmektedlr-ler.
Separator fabrlkas. mangal denen yeni tip bir ütüleme makinesi teşhir etmektedir. Bu makineler, gerek otel ve mekteplere ve gerek evlere uygun boy ve tiptedir.
fsveçln hesap makinelerinin üstünlüğünü Orijinal Odhner tebarüz ettirmektedir; bunlardan zarif ve sağlam
zon. Sürmene kahvelerinde konuşulan bahislerin çoğu da, dışardakl iş yerlerine alt şeylerdir.
Demek oluyor kİ Trabzon yurdumuzun muhtelif yerlerine İnsan kuvveti gönderen, gittikçe ekonomik durumu daralan bir şehir haline girmiştir. Bunu, böylace bir ekonomik zaruret olarak kabul ederek, buna karşı bir tedbir ittihaz edilmiyecek miî Yani Trabzonun kalkınması İçin yapılacak bir İş kalmadı mı T
Tarihten misaller alacak olursak, Ortaçağda Slnobun, hattâ Ünycnin Kının ile Suriye arasında bu tarzda ticarî fonkslyonlan olduğunu görürüz, neteklm bahsettiğimiz bu şehirler, asırlardan beri bu tarzdaki münasebetlerini kaybetmişler, tarihte bu mevkilerini artık unutmuşlardır. Trabzonu da, bu tasnife mi dahil e-deceğlz? Yoksa bugünkü sosyal ekonomik şartlara göre, Trabzona yeni gelişme İmkânları mı anyacağız? Pek tabiî olarak, İkinci suale “evet” demek zorundayız. Fakat Trabzona ne gibi fonksiyonlar kazandırmak lâzımdır T Trabzon hakkındakl düşünceler nelerdir, Bu kısmı da diğer bir yazımızda anlatacağız.
ve çok kullanışlı modeller teşhir edilmektedir.
Hugin mukayyit kasaları her dükkâncının yardımcısıdır. Gelir vergisinde bunların kayıt şeritleri evrakı müe-bite diye kabul edildiklerinden celbet-tlklorl alâka büyüktür.
Penta deniz motörlerl, Fagersta sert maden vidla uçlan, elektrotu* aspiratörleri ve gaz İle çalışır but dolaplan, bisikletler, kazanlar, motopomplar, optimus lehim âletleri, h&stahane malzemeleri, kaynak âlet ve makineleri, traş bıçak ve makineleri, akordeonlar, İş lâmbaları, süt ve zeytin yağı separatörleri, elektrik fırınlar, wallboard İnşaat levhaları, piller, dizel motörlerl, banyolar, et kıyma makineleri, gaz ocakları, ventiller v.s., v.s. İsveç pavlyonunda teşhir edilen zengin malların toplu ve kısa bir resmi geçididir.
Tanınmış Volvo kamyon ve otobüsleri İle binek arabaları, pavlyonun arkasında ayrı stand'da teşhir edilmektedirler.
Ekonomi v« Ticaret Bakanı dün İzmir Sanayi Birliği İdare Komitesi içtimainde hazır bulundu
İzmir 22 (Husust muhabirimiz bil-diriyor) — Ekonomi ve Ticaret Bakanı bugün öğleden evvel Bakanlığı alâkadar eden müesseselerde çaltş-mış, saat 11,30 d& toplantı halinde bulunan Sanayi Birliği idare Komitesi İçtimainde hazır bulunmuştur.
Sanayi Birliği, Bakana müstakil bir »suıayl odası kurulması isteğini tckrarlıyarak bunun îzmirin sanayi gelişmeleri bakımından faydalarını anlatmıştır. Bakan tarafından tasvip edilen ve müsait karşılanan bu konudan sonra İzmir sanayicileri bir İktisat kongresi toplanmasını ve ayrıca daimî bir sanayi ve ticaret kon-
ÎZMÎR MEKTUBU
İzmir Fuarının bu seneki
hususiyetleri nelerdir?
• --------------
Gazinolar, insan kitleleriyle dolup taşarken, paviyonlarda ilk siparişler not ediliyor
L.
r
İzmir 22 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Geceleri saat 19 dan gece yansından iki saat sonraya kadar a-çık olan İzmir Enternasyonal Fuan, şüphe etmemek lâzım kİ, geçen seneler fuarlariyle kıyaslanmıyacaJc kadar başarılı ve olgun bir çehre iktisap etti. Açılış gecesi, büyük gazinoda Bakanın etrafında birleşen elçiler, ticaret ataşeleri, konsoloslar ve milletvekilleri İzmir Fuarının görünüşü ve geleceği hakkında gayet enteresan sözler söylediler.
Alman Devlet Paviyonu Müdürüne göre, 1950 yılında açılan fuarlar arasında en güzeli İzmir Enternasyonal Fuarıdır. Bir defa organizasyon ba* tamından diğerleriyle kıyas kabul et-mlyen bu müessesenln yarım milyon metrekarelik bir parkın ortasında vücut bulması, İzmir şehrinin bir hususiyetidir. Bir Yugoslav fuarcılık mütehassısına göre İse, İzmir Fuan Chicago Fuarından bir kaç defa daha mükemmeldir.
Bu yıl devletler, İzmir Fuanna (en güzel paviyonu) hazırlamak ve hükümetlerine iyi birer not kazandırmak İçin geldiler. Meselâ Yugoslavya (Biz İzmir Fuanna memleketimizin bütün zenginliklerini getirdik) demektedir. Macarlar ise, yanıbaşlanndaki Alman Devlet Pavlyonunu geride bı-raktıklannı İfade ediyorlar. Çekler 1-çln söylenecek söz yoktur. Ticaret Bakanının ifade ettiği gibi “Siz burada memleketinizi en güzel köşeleriyle getirdiğiniz ve çalışkanlığınız hakkında halkımıza iyi bir not verebildiğiniz İçin tebrike lâyıksınız,, sözü cidden yerindedlr. Asıl dikkate şayan nokta Alman Paviyonu Müdürünün Bakana:
"Pavlyonumuzu nasıl buldunuz?,, sualidir.
Gülümseyen Bakan, Alman Milletinin ikinci Cihan Harbinden sonra çok kısa aylarda elde ettiği neticeleri ö-verek, Türk Milletinin bu büyük gayretleri hayranlıkla takip ettiğini söylemiştir.

Mr. Russel Dorr da İzmir Fuarının âşıkları arasında, sempatik refikasly-le birlikte Marshall Yardımı Pavlyonunda hizmet etmektedir. Gece yansı yaşlı bir köylü kadın bu pavlyonda her noktayı ayn ayn tetkik ettiği sırada Mr. Dorr kendisine icap eden malûmatın verilmesini söylemiş, verilen malûmattan pek hoşlanan köylü kadın, bu emri verenin kim olduğunu sormuştur.
Amerikan yardım heyeti başkanı olduğunu öğrenince yaşlı kadın şöyle demiştir:
“Adına Dor diyorlar. Çok yardım ediyorsunuz. Elin dert görmesin. Yerinde bir iş yapıyorsunuz.,,
Gayet neşeli olan Mr. Dorr adının (kapı mânasına gelen Dorr olmayıp sadece Dorr olduğunu söylemiş, sonra gülerek:
“Hoş, demiştir. Adım kapı mânası-seyl kurulmasını istemişlerdir. Bakan her iki mevzuun çok yerinde olduğunu ve tetkik edileceğini, yakında bir karara varılabilmesi İçin Is-tanbuldaki alâkadarların da mütalâalarının alınacağını söylemiştir. Ticaret Bakanı yarın saat 12 de Bursa-ya giderek tetkikatta bulunacak saat 15 te Ticaret Odası salonunda ihracatçı ve ithalâtçı tacirlerle görüşecektir. Perşembe günü saat 17 de sanayiciler Ticaret Odası salonunda Bakana muhtelif konularda görüşle, rlnl anlatacakladır.


na gelseydi, daha memnun olabilirdim.*

Mr. Dorrlın Izmlrdeki ikameti sırasında yaptığı bazı temas ve beyanlarından çıkan mânaya bakılırsa, Marshall Yardımı Balkanının Cumhurbaşkanımızla temaslarından sonra Türklyeye Amerikan yardımının bir hayli artacağı mânası çıkarılmıştır. Eski İktidarın son günlerinde, Devlet Bakanı Barlasın bir seçim nutkunda Türklyenln etatizme doğru gideceği hakkında sarfettlğl bir cümlenin Amerikadakl bazı âyan üyelerinin dikkatini çektiği ve o günden sonra Amerikanın yardım bahsinde biraz çekingen davrandığı tzmlrde i-şitilen şayialar arasındadır.
Bununla beraber Demokrat Parti iktidarının son defakl çalışmaları ve gayet realist konuşmaları Amerikan Yardım Heyeti Başkanını bu vadide hükümetine bazı teklifler yapmaya sevkettiğl bir hakikattir. Bu bahiste Mr. Dorr’un, iki gün sonra yapacağı basın toplantısında bazı beyanlarda bulunmasına intizar etmek lâzımdır.

İzmir Fuarında geceler gayet enteresan geçiyor. Bir taraftan gazinolar insan kütleleriyle dolup boşalırken ö-te yanda pavyonlarda ilk siparişler not edilmiştir. Almanya, İtalya, İsveç, İsviçre, Çekoslovakya, Mısır ve Lübnandon gelen iş adamları İzmir ihracatçılarının misafiri olmuşlardır. Gazinolarda eğlenceler devam ederken meselâ bir üzüm partisi İçin konuşmalar cereyan ettiği görülmektedir.
Bu yıl Fuarda İş hareketinin geçen senelerdeklnden daha fazla olduğu dikkatten kaçmamaktadır. îç turizm bakımından ise İzmir, bu mevsim de hakikaten tetkike lâyık hususiyetler gösteriyor.
Adnan Bllret.-
İstanbul limanından . ihracat
İstanbul Ticaret Odası tarafından yapılan hesaplara göre, 1950 yılının haziran ayında, İstanbul limanından 12,981,098 liralık ihracat olmuştur. Mayıs ayma nispetle 2,039,461 liralık bir fazlalık görülmektedir. Bu fazlalık. haziran ayında ihracat mevsiminin başlamasından ileri gelmektedir.
Haziran ayında İhraç edilen maddelerin yüzde 22 sini tütün, yüzde 16 sini fındık, yüzde 11 İni deri teşkil etmektedir. Memleketler İtibariyle bir tasnif yapacak olursak, birinci plânda Almanya, ikinci Avusturya, üçüncü derecede de Çekoslovakya gelmektedir.
Fındık Tarım
Umum Müdürlüğü
Fındık Tanm Satış Kooperatifleri Birliği Umum Müdürlüğüne Rıza Kuğu tayin edilmiştir. Şimdiye kadar kendisi Trabzon, Olreeunda fındık ticaretiyle meşgul müessesele. rln müdürlüğünde son defa olarak da, Ticaret Ofisinde Ticaret Müdür Muavini bulunuyordu.
Fındık Tarım Kooperatifleri Umum Müdürü Haydar Emre de,- İstanbul İhracatçı Birlikleri Umumî Kâtipliğine tayin olunmuştur.
22/VII/1950 Salı
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsast
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
Kapanış
Bugün
Borsalarda vaziyet
Gümüş, Plâtin
Bradford Piyasası
Şirket Hisse Senetleri
İskenderiye Borsası
Ecnebi Tahviller
MiRir Kredi Fantiye 1903
tO/D 18/31
iûıki Kapanış
23.5.1950
O anıma
Türk Lirası
Dolar ... »»««Mi»...
Starllnjç
Frannız Frangı
Kura M ey rolar ı
Sindik (kabuklu elvri) bindik (îq tombul) —. Ccvin (kabuklu)
Ceviz (İQ nattlrel)
Hububatı
Buğday yumuşak (Tûo.)
Buftduy Ofla ..........
Arpa yemlik (dökme) — Mısır «an (çuvalı) Fasulye tombul - ----
Faeulya Çalı Bert Kuşyemi ...............
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek ycşU Nohut natürel
ilam derileri
Sığır nılımura (kaaap) Kİ Keçi tuzlu kuru kilosu Koyun hava kurusu kilosu
Boranda çekirdeksiz kuru üzüm piyasasındaki canlılık bütün hararetiyle devam etmektedir. Borsaya gelen mallar derhal «atılmakta, bu hal fiyatın yükselmesine âmil olmaktadır. Ekseri İşler 9 numara üzerine yapılmaktadır. Pamuk piyasası bugün biraz daha canlı İdi. Bu. na rağmen alivre fiyatı 252 den yukarı çıkmamıştır.
No hu ti Yağları
Zeytinyağı (E.B. SuHtımyağı (Ruf. Ayçiçeği (Rafine
Fındık yağı (Çürlllc)
Demiryolu IV ~ Demiryolu V 1949 Ikramlyeli Diterleri
Demiryolu VI „
i’nmuta (Kan tan=Ta İlan) Aahmounl Kısa elyaflı F/G. Karnak Usun elvanı F/U
Ticaret Borsasında ansam yağı fiyatları ilerleme kaydetmiştir Fındık sa-tışlan İse eski hararetini muhafaza etmektedir. Tonu 100 dolara, Birleşik A-merikadan alıcı olduğu söylenmektedir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bordasında, muhtelif devlet tahvilleri üzerine her günküne nispetle daha çok muamele cereyan etmiştir. AJtıo piyasası ise, düne nazaran düşüklük arzetmlştlr.
İMİ
Kalkınma
İkramiyen tahviller
1933 Ergani .......
1938 Ikramiyeli «um
Milli Müdafaa 1 194)
1941
U3
İstanbul t
34.—Nom 30.- “
20/21
18/21
tenekeii) sıra) çıplak)
Günündo Borsada muumsivsı isscü udılruuimş tahvilât ve esbcunıo ara ve
Buğday (Buşoll=8ont)
Sert Kış mahsulü No. S Kırmızı " M No. S
l’anınk MJddling (Llbrosl=8«nt) Ekim osessseaeas •Meeeeeseaeeeasssesseeaee Aralık _________
Mart »«•••s 4esssee«4aa« • »e »»••*•»»>••*• »»»••
Hftllı (Llbrea!=8ent) ..............
Toksuz No. 1 ...........—
Fındık (Llbre8f=8ent) Kabuklu yerli İri
• orta İthal malı İç İthal cnah
(LlbreHİ=Sent) — çeklrdekHİs seçme ~
Dolar) -
TuŞlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu ...... Keten tohumu Kendir tohumu 8uaam «..••••••••• Yor fıstığı kabuklu
Dokuma Ham Maddeleri! riftlk (ana mal)
Tiftik (Natürel) ....
Yapak Trakya (Kırkım)
İyi mal (Libroal= Fiyat) Sıra mah •• °
Anadolu *• *
Trakya • *
M ese»* 81vaa-Eraurum l. •• “ U.-VU.
Demiryolu * L
KAMBİYO |
Istanbu I Borsası
ACUlfl Kapanıp
1 BlerJing 7-90.50 7.91
100 Dolar 2W> — 280.— '
100 Fr. Frangı 0.80 0.80
100 İsviçre 04.03 64.03
100 Belç. Fr 5.60 5.60
100 İsveç Kr..— 54.12 M 54.12.50
100 Florin , ,,rı 73.68.40 73 68.40
100 Liret 0 44.128 0.44.128
100 Drahmi 0.01.876 0.01.876
100 Escoudoa 9.73 90 9.73.90
Altınlar
Bugün Eukl kur
Lira Lira
Külçe Yeır Gt. 4.91 4.90
Külçe Dsgusta. 4 02 4.94
Cumhuriyet 33.25 —
36 35 36 40
Hnrpft r». 31 60
Gulden TTT-TT-rT>. 43 60 81 80
İD Kil i S rr. 43 75
Fransız kok «M
Napolâon LU M — İM
tnvlçre — —
Gümüş Gr. Plâtin '• En aşağı En yukan
10.- İL-
Zürich Borsası (Serbest) İs vlşra Fren m
|| Şirket Tahvilleri ||
f.C. Ziraat Bankası Anadolu D. T. Tertip A/B. •• *• •• o. - - R „ Mümes. Senet 2U.OO 111.— «30 63.— 20.20 UL- 59.- 67.50
T.C. Merkez Bankanı Türkiye îş Bankası ... Türk Ticaret Bankası Anılan Çimento Şark Değirmencilik Milli Reasürans ......
123.- 120.25
80.— M
5.-
15 20 15 25
23.25 23.60
10.— 15.25
KUıglİD tion Kupam:.
üzüm çeklrdekflls No.9 65.— 62.- il
tncir A serisi No. &... 55.— 66-
" B ■•rtal No. 10» 4X— 42.-
Pamuk Akala i ...„. 248 — 220.-
Pamuk Akala £1 195.— 190.-
Pamuk Akala m —— 160.— 160.-
Pamuk yerli 172.8 180.—
Pamuk yağı (rafine) 109.— HU.—
Pamuk çekirdeği 16-17.— 15.-
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 200.— 2.05
Pamuk Akala II —•
Pamuk Akala LU —
Pamuk yorll l
Pamuk yerli LL
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a) %50 randımanlı
kabuklu tombul — 93 —
b) tç aıra kontrollü 270.— 278.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak — 80.-
Buğday sert rT,TTTMrrTT— 3L—
Arpa ....
Lovant iç Ekstra İri
Kuru ÜzOm
Thompson
Keten tohuma (Buşell= Mlnneapolle .........
Kalav (LlbrcalzzSent) Levba-teneke (100 libre dolar)
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterllng) 70.— Tl.—
63.60
Yer fıstığı Hindistan — 64.-
Sayfa «
TENÎ Î8TANBUL
23 Aftuetos 1950
KONTUAR
İstanbul
İzmir
Sayın Doktor ve Eczacılara
Galata, Hovagimyan Han Telefon: 40568
Atatürk Bulvarı 126 Telefon; 50 - 56
En ehliyetli ve tecrübeli öğretmenleri birleştiren
İstanbul Belediyesinden
Bayazıtta Sahaflar Çarşısındaki dükkân mutasarrıflarının tasarruflsnnı gösteren vesikaları İle bir hafta içinde İstimlâk Müdürlüğüne müracaatları rica olunur. (11454)
e
• •
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
LAURO, NAPOLİ
’ Halen limanımızda bulunan
M O R E L L İ vapura PİRE - MARSİLYA -CEN OVA için DOĞRU POSTA eşya yükliyecektir.
MARİTİM
STUTTGART
Her türlü elektrikli marangoz tezgâhları
Türkiye Umum Mümessili:






AHMET VELİ MENGER
Takılm, Cumhuriyet Meydanı No. 9-1 — Telefon: 41442

DEVLET ÜRETME ÇİFTLİKLERİ MERKEZ ATELYESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN t G AZÎ
1 — 9500 lira muhammen bedelle bir adet Elektrikli Tav
ocağı 28.8.1950 pazartesi saat 14 da açık eksiltme İle satın alınacaktır. ’
2 — Fennî ve İdarî şartnamesi Müdürlüğümüzde ve İstan-
bul Eminönü Balıkpazan Süngerciler sokak No. 83 de Yollama Memurluğunda görülebilir. (11110)
Bezli Zımpara Alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satmalma Komisyonundan
1 _ Muhtelif numaralarda 16000 adet bezli zımpara açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 4240 lira olup muvakkat teminatı 818 liradır.
3 — Buna ait şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 18.9.1950 pazartesi günü saat 10,30 da Hay-
darpaşa Gar Binası dahilindeki Haydarpaşa Satmalma Komisyonunda yapılacağından arru edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (11445)
MÜCSRİftlt
Adresi
devlet dil talebeleri, yetiştirir.
I
Sadık Balkan Amerikadan mezun edebiyatı llaanslyesl.
İngilizce öğrenmek İsteyenleri bütünleme ve İmtihanlarına hatırlananları, Ameri kaya gidecek İngilizcesini ilerletmek isteyenleri kısa zamanda Kajntlara başlanmıştır.
Taksim Tarlabaşı caddesi No. 24 P. K. 2350 - Beyoğlu
L I N G U S”
İngilizce dershanesi


• V
Sayın Doktor ve Eczacılara
T E B E S I L
P A S
(Para amino salisilat de sodium)
500 Drajelik şişelerde piyasaya arzedilmiştir. Toptan satış fiyatı 20 liradır.
Şoförlüğü meslek edineceklere 3 aylık yeni devre 1 Eylül 950 de açılacak, özel öğretim vasıtalarlyle verilen motor, şasi, motor işletme ve ârızacdık dersleri: Haftada 4 gün. Talimler çift direkslyonlu otolarda, her gün. Bu çalışmalarla devamlı ve dikkatli öğrencilerimiz kurs sonunda kurs diplomasını, şoför ehliyeti ile birlikte alırlar. Kayıtlar açıldı. Tafradan gelenlere oda temin edilir. Amatör ehliyeti alacaklar her zaman kabul olunur. Müracaatlar; öğleden sonra. Şoför imtihanı ve şasi kitaplarımızı yalnız kursumuzda bulabilirsiniz. Program isteyiniz. Bomontl Havuzlubahçe B. Tel: 80259.
Fikri T. Kardeş
Otomobil, Makinist Kursu
I
AÇIK EKSİLTME - PAZARLIK İLÂNI
İstanbul Polis Okulu Müdürlüğünden:
1 — İstanbul Polis Okulu yemekhanesi ikmal İnşaatı keşif bedeli 4507 lira 90 kuruştur. Eksiltme 9.9.1950 tarihinde cumartesi günü saat 10 da Liseler Saymanlığında toplanacak komisyon tarafından yapılacaktır.
2 — Bu İşe alt evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme, bayındırlık İşleri genel hususî ve fennî şartnameleri, proje, keşif hulâsaslyle buna müteferri diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye iştirak etmek İçin taliplerin 338 lira 10
kuruşluk muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz İbraz etmesi ve 1950 yılında Ticaret Odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hâmil olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç 3 gün evvel Vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası alması ve yukarıda 2 nci maddede yazılan evrakı görüp eksiltme şartnamesinde yazdı kayda göre kabul ettiğine dair İmzalaması şarttır. (11595)
Çekoslovakyadan ithal ettiğimiz “Birleşmiş Müstahzarat Fabrikaları Birliği” müstahzarlarından adlan aşağıda gösterilen ilâçların bütün ecza depolanna ve eczahanelere m iş olduğu ilân olunur.
Alldron tabi. 100X0,05 gr. Azarla drag. 50X0,02 gr. , Pelentan tabi. 10X0,30 gr. ültraren amp. 1X20 cc.
bol miktarda tevzi edil-
Bellaspon 25 drag. Coretonln sol. 10 cc. Myon amp. 5X1,1 cc. Myon soL 15 cc.
Reunles S P O F A
Tekel İstanbul
Başmüdürlüğünden:
Yalova müdüriyetine alt 14.8.1950 tarihinde eksiltmesi yapılacak olan deniz nakliyat işi lâyik fiyatta görülmediğinden ayni şerait dahilinde 15 gün müddetle uzatılmıştır.
isteklilerin 30.8.1950 çarşamba günü saat 15 te Başmüdüri-yet muhasebe şubesine müracaatları. (11250).
Uslnea Pharmaceutiqnes
TÜRKÜYE GENEL MÜMESSİLİ
MEHMET KAVALA
TAHtR HAN GALATA
;u±
Telefon: 40430 - 42673 Telgraf: Lamet İstanbul
tZMtR FUARINDA ÇEK PAVÎYONT7NDA TEŞHİR EDİLMEKTE OLAN SON MODEL CİHAZLARIMIZIN ZENGtN ÇEŞİTLERİNİ TETKtK EDEREK KARARINIZI VERİNİZ.
-
——— RESMÎ OKULLARA MUADİL ÖZEL
ŞİŞLİ TERAKKİ LİSESİ
Kuruluş tarihi : 1879 *
A
YATILI, YATISIZ - KIZ, ERKEK
İstanbul Jandarma Satmalma
Komisyonu Başkanlığından
İSTANBUL BELEDİYESİ İLANLARI
Miktarl Cinsi
Muhammen bedeli îlk teminatı Lira Kr. Lira Kr.
Eksiltmeni günü ve saati
22500 —
38500 —
8.9.1950 Cuma 15
7.9.1950 Perşembe 15
Keşif veya tahmin bedeli
Lira Kuruş
12846
04
tik teminatı Lira Kuruş
963
Ana, İlk, Orta ve Lise sınıflarına öğrenci kaydedilmektedir
Yabancı dil öğretimi İlk Kısım 3 üncü sınıftan başlar
/j saati 9 dan 17 ye kadardır. Telefon : 80547 __ NİŞANTAŞI, ÇINAR CADDESİ __
50 ton Kuru fasulya 22500 — 1687 50
70 ton Bulgur 38500 — 2887 50
7. J. Er Okulu Alayı İhtiyacı için yukarıda cins, miktarı muhammen bedeli, ilik teminatı ve eksllmte günleri yazılı İki kalem iaşe maddesinin kapalı zarf usuliyle TaksLm Ayazpaşadaki kurulumuzda ihalesi yapılacaktır. Fasullyaya ait şartname her gün kurulumuzda görülebilir. Bulgura ait şartname İse 193 kuruşluk mal sandığı makbuzu karşılığında alınabilir, isteklilerin belli gün ve saatten bir saat evveline kadar ilk teminat makbuzu veya banka kefalet mektubu ve diğer vesaiki muhtevi teklif zarflarını kurulumuzda bulundurmaları. (11042)
5432
2451
1924
81
35
50
Betonarme Köprü Yapımı
Karayollan Genel Müdürlüğünden:
1 — Eksiltmeye konulan iş; Kırıkkale - Çerikli - Yerköy
yolu üzerinde dokuz köprünün betonarme olarak yapımı olup keşif bedelleri cem’an (757.053,60) yedi yüz elli yedi bin eUİ üç Ura altmış kuruştur.
2 — Eksiltme günü: 8.9.1950 tarihine rastalayan cuma günü saat 16 da Ankarada Bayındırlık Bakanlığı binasında Karayolları Genel Müdürlüğünde Karayolları Eksiltme Komisyonunca kapalı zarf usuliyle yapılacaktır.
3 — Eksiltme evrakı: Vezneye yatırılacak (87,85) otuz yedi lira Beksen beş kuruş bedele alt makbuz karşılığında Karayollan Getıel Müdürlüğü Teknik Hesaplar Şubesinden alınabilir.
4 — Eksiltmeye girebilmek için:
a) İsteklilerin 1950 yılına alt Tiacret Odası belgesi ile usulü dairesinde (34,032,14) otuz dört bin otuz iki lira on dört kuruşluk geçici teminat vermeleri.
b) Bu işin teknik öneminde bir işi iyi surette başarmış veya idare ve denetlemiş olduklannı isbata yarar belgelerini, Karayollan Genel Müdürlüğü ile Ankara, İstanbul Yollar Bölge Müdürlüklerinden birinden alacaktan tanıtma beyannamelerine (Müteahhit ehliyet beyannamesi, müteahhit plân ve teçhizat beyannamesi) bağlamalan ve bu beyannamelerin içindeki sorular cevaplandınlarak yeterlik belgesi İsteme dilekçeleriyle birlikte eksiltme gününden en az Uç gün önce (tatil günleri hariç) yazı ile Bayındırlık Bakanlığına müracaat ederek bu İş için yeterlik belgesi almalan,
5 — İsteklilerin eksitlme şartlaşmasının 34 üncü maddesinde verilen izahat çerçevesinde (eksiltme evrakının her parçasına ellişer kuruşluk pul yapıştırarak bunlan imzalayıp zarflarına koymaları) hazırlayacakları yükleme mektupalnnı eksiltme günü saat onbeşe kadar makbuz karşılığında Komisyon Reisliğine vermeleri lâzımdır.
Postada olacak gecikmeler kabul edilmez.
Keyfiyet ilân olunur.
arayınız,
hakikattir. Saç dö-ve kepeklere karşı ve mutlak tesiri
BİR BANKA
D

PARLAK ve YUMUŞAK SAÇLAR
Son tıbbî araştırmalar neticesi, Amerikalı mütehassıslar, saçtan dökülen kimselere baş açık olarak dolaşma-lannı tavsiye etmektedirler Bu suretle havada bulunan ve saçlar üzerinde kıymetli tesirleri tesbit edilen mühim unsurların, iyi bir saç İlâcı kullanıldığı takdirde saçları dökülmekten kurtardığı müşahede edilmiştir. Bu maksatla kullanılan ilâçlar İçinde en müessirinin
Petrol Nizam olduğu artık şüphe götürmez bir külmesi yegâne bulunan
“PHocnrplnpM cevheri
Petrol Nizamın müessir maddesini teşkil etmektedir. Bütün eczahanc-lerde ve parfümeri mağazalarında ısrarlö
Petrol Nizam
(11387)
İZMİR
UMUMİ ADRES KİTABI İzmir il ve ilçeleri dahil bütün ticaret ve meslek erbabını muhtevi alfabetik 15.000 adres ve 35 pafta dahil 500 sayfalık bu kitap satışa çıkarılmıştır Ciltli : 5 . C i I t s I t : 3 Uradır (İSTANBUL UMUMİ ADRES KİTABI HAZIRLANIYOR) Reklâmcılık ve Hususî İlânlar Bürosu
Merkezi : İzmir, İkinci Kordon No. 60 - Tel. 6515 Şubesi: İstanbul, Serdarıekrem Sok. Seraserci Çıkmazı No. 22 - Galata, Tel. 42021
ZAYİ — Beyoğlu nüfus İdaresinden aldığım ve İçinde askerlik yoklamalarım bulunan nüfus cüzdanımı zayi ettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Yorg\ oğlu tetavri Kalûffriadte
V

SEKRETERLİK
İçin birinci sınıf, tecrübeli, Türk tabiiyetinde bir memur an yor. Almanca ve Fransızca da bilmesi lâzımdır. Banka rumuzlyle P. K. 176 No. ya mektupla müracaat.
2)
KL
JÜL
Memleketimizin en çok muvaffak olmuş yegâne roman mecmuası
SİKLERDEN SEÇMELER
YARIN ÇIKIYOR
SEZAR ve POMPEİ’NİN SON GÜNLERİ
iki muazzam tarihî romanı baştan sonuna
gibi
kadar sayfalan içine alan bu harikulâde mecmua, aynı zamanda bütün okuyuculannı da teker teker kaza sebebiyle
Türkiye anonim
ölüm ve malûliyete karşı GENEL SİGORTA ORTAKLIGI’NA
1.000er LİRAYA
Sigorta ettirmiş bulunuyor Bütün bu fedakârlıklarına rağmen KLÂSİKLERDEN SEÇMELER Mecmuasının fiyatı sadece yüz kuruştur
DEVLET DENİZYOLLARI İLÂNLARI
Galata 21 No.lu ambar dahilindeki İlâve kat merdiven boşluklarına yaptırılacak iki adet asansör İçLn aşağıdaki şartlarla
a)
b)
veya
Yeşilköy Mezarlığına ihata duvarı inşası,
Cinci Meydanındaki Eminönü Temizlik işleri ahırlarında kuduz köpekler İçin tecrithane inşası.
Üsküdar Sağlık Merkezi blna( tında lüzumlu onarım işlerinin yaptırılması,
ilçeler telefon tesisatı onanmı için lüzumu olan muhtelif telefon malzemesi mü baya as l tahmin bedelleriyle İlk teminatları yukarıda yw
407
183
144
45

85
84
Kejif
zili i®ler ayn ayrı açık eksiltme suretiyle yaptırılacaktır.
Şartnameleri Divanyolunda Belediye Merkez binasındaki Zabıt ve Muamelât Müdürlüğünden alınacak veya görülecektir.
ihale 7 eylül 1950 perşembe günü saat 14.30 da Belediye Merkez binasında müteşekkil Daimi Komisyonda yapılacaktır.
isteklilerin İlk teminat makbuz veya mektubu, 1950 yılı Ticaret Odası vesikası ve ayrıca yalnız birinci ve İkinci kalemdeki içler İçin Belediy. Fen işleri Müdürlüğünden, üçüncü kalemdeki İç İçin de 11 Bayındırlık Müdürlüğünden şartnamelerindeki kantlara uyularak eksiltmeden üç gün evveline kadar alınacak fenni ehliyet kâfrıdı İle birlikte İhale günü saat 14.30 da Daimi Komisyonda bulunmaları lâzımdır. (11484)
★ ★ ★
Tahmin, bedeli
Lira Kr.
tik teminatı Lira Kr.
6310
2880
2342
00
00
05
473 25
t
216 00
175 65
için
310
Bu-
Yol ve mecari şubesi işçileri İle on bir ilço dahilindeki sürekli onarım işçileri yaptırılacak 75 çift iskarpin ila çift postal. Haseki Hastahanesi Kulak. Boğaz,
run seıvisl için lüzumu olan Lampert sistemi Chrome kapalı cerrahi al ât takımı,
Belediye kütüphanesinde mevcut 1755 adet kitap ile 107 cilt gazetenin ciltlenmesi ve 85 gazete cildinin tamiri.
bedelleriyle İlk teminatları yukarıda yazılı İşler
Emin Altan: Haydarpaşa Lisesi matematik Öğretmeni.
Yanda fotoğrafı bulunan İhsan adında onbir yaşındaki kız çocuğu kayıptır. Bulan veya gören insaniyet namına aşağıdaki adrese bildirirse memnun edilecektir.
3)
4)
teklif alınacaktır.
Asansörlerin kaldırma gücü 1.50 ilâ 2 tondur.
Kuvvet muharrike ambar dahilinde mevcut şehir elektrik cereyanıdır.
Bilcümle tesisat Bayındırlık Bakanlığı asansör talimatnamesine uygun olacaktır.
Tekliflerde lüzumlu bilcümle teknik malûmat bulunacak ve fiyat, tesis müddeti sarih olarak belirtilecektir.
Tekliflerin verme müddeti evvelce gazetelerle ilân olunan 4 ağustos 1950 cuma günü yerine, lüzumuna binaen 25 ağustos 1950 cuma günü saat 12 ye kadar uzatılmıştır. Teklifler Fermenecilerde Devlet Denizyolları Yapı Şubesine verilmiş bulunacaktır. Bundan sonra verilen teklifler nazarı itibara alınmaz.
Alınan teklifler 25 ağustos 1950 tarihinden İtibaren âzami bir hafta içinde İdarece tetkik edilerek netice ilgililere yazı ile bildirilecektir, idarece verilecek bu cevap geciktiği takdirde teklif sahipleri tekliflerinden vazgeçebilirler.
idare teklifleri nazarı itibara alıp almamakta, dilediğine İha* lede yeniden eksiltme açmakla ve ihaleyi yapıp yapmamakta tamamen serbestti^ (11556)
Tahmin
ayrı, ayrı açık eksiltme suretiyle yapılacaktır.
Şartnameleri Divanyolunda Belediye merkez binasındaki Zabıt ve Muamelât Müdürlüğünden alınacak veya görülecektir.
İhale 4 eylül 1950 pazartesi günü aaat 14,30 da Belediye merkez binasında müteşekkil Daimi Komisyonda yapılacaktır.
İsteklilerin İlk teminat makbuz veya mektubu ve 1950 yılı Ticaret Odası vesikası ile birlikte ihale günü saat 14,30 da Daimi Komisyonda bulunmaları lâzımdır. (11051ı
o)
d)
Her yeni mezun
HEMŞİRE
t
Vatana bir miktar daha hasta yatağı kazandırır.
KIZILAY HEMŞİRE ÖKULU AKSARAY
İSTANBUL

Comments (0)