22 Aralık 1949
Perşembe
SİYASÎ İKTİSADÎ
Sayı 22
10 Kuru|
▲ A 71
A
Beyoğlu Müellif Caddesi 6 - 8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği & altı aylığı 17. üç ay lığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir
- W ı ı ■ ~ ■ » '■ _ ■ ■
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
fesi- eden HABİB EDİB TÖREHAN
Z
POLİTİKA
217X11/1949
Turizm işlerimiz
KAÇ zamandan beri turizm dâvasına el atmak isteriz, fakat bir türlü cesaret edemeyiz. Senelerden beri, bu işe bir türlü kıyaşamayız. Bu halimiz, sebepsiz değildir, bilâkis turizm işinin ziyadesiyle güç olmasuıdan-dır. Yoksa, turizmin bir memlekete, çok para ve kolay para getirdiği muhakkaktır.
O kadar ki, bir "turist parası” kabul etmek bile, birçok memleketlerin aklından geçmiş ve Al-manyada Dr. Schaht, bunu, birkaç türlü markı milletlerarası piyasalara arzettiği sırada, tatbik de etmiştir. Hem de %30 nispetinde bir tenzilâtla! Çünkü, yığınla misafir celbederek, bunların yeme, içme ve ikamet masraflarında %30 hattâ %50 ye kadar bir tenzilât kabul etmek; bu maksatla tedarik edilebilmiş yer-jli para ile eşya satın almamak Işartiyle, o memleketin para ra-lyici üzerinde hissedilecek bir tepir yapmamaktadır. Elverir ki, misafirler, bu parayı, gündelik hesabı üzerinden alabilsinler, daha doğrusu bu para o memleketteki ikametlerine göre hesap edilmiş olsun.
Meselâ, Türkiyede on gün ikamet edecek bir misafir, günde 30 - 40 lira üzerinden 300 - 400 Türk lirasını T(30 - 50 daha ucuza tedarik edecek olursa, bunun zaten en az %75 ini, gerçekten otel ve yemek masraflarına sar-fedeceğinden ve bu gibi hizmetler yerli istihsal kaynaklarımızla karşılanacağından, paramızın rayici bakımından asla bir tehlike teşkil etmiyecektir. Kaldı ki, Türkiye bir ziraat memleketidir ve pjda d deleri ihraç etniektedir.
Turizmin güç taraflarına gelince, bunları iki kısma ayırmak lâzımdır. Birinci kısma giren güçlükler, temiz ikamet şartlan, giriş ve çıkış şartlan ve bunların, gelen insanlan rahatsız et-miyecek bir şekilde teminidir. Şu esnada çıkarılmakta olan kanunlar ve kurulmakta olan mu-avin müesseselerle, bu güçlükleri yenmek, ümit ediyoruz ki, kabil olacaktır.
tkinei kısım güçlüklere gelince. bunların başında, bir yandan, turizmin tabiat ve tarih malzemesi, bir yandan da, her turistin o memlekette karşısına çıkacak olan hayat gelir.
Türkiyede, hem güzel tabiat malzemesi, hem de, birçok yabancılar için, alâka uyandıncı ve yepyeni bir tarih malzemesi vardır. Bittabi, birinci malzeme için yol ve ikamet kolaylıkları, ikin-sanatı temin
eisi için de takdim edilmek şartiyle.
Fakat, turistin yat, çok daha güç cek bir dâvadır. Çünkü bu, bir tç-turizmin mevcut olması demektir. Yani İstanbul, Bursa ve İzmir gibi şehirlerimizde, yahut plajlarımızda yahut su şehirlerimizde, kendimiz bulunmalıyız ve kendimiz canlı, eğlenceli ve nezih bir hayat yaratmış olmalıyız ki. gelen misafir, kendini bir müzede zannetmesin yahut, (Mısır ve bazı memleketlerde olduğu gibi) yâlnız kendine mahsus birtakım otellerin içinde yaşıyaıak, bize yukardan aşağıya bakmasın.
Yani onun buraya kadar gelerek, memleketimizde birkaç gün yahut hafta ve ay geçirmesi, bunların hem güzelliklerini, hem de hizmetlerini kiralama şeklini almasın. Böylesine bir turizmin bunu yapan memleketi birçok bakımdan küçük düşürücü tarafları olduğu gibi, bi-z m karakterimize de uygun değildir.
Gerçi turist demek, parası mukabilinde birtakım eğlenceler satın alan insan demektir. Bu böyle olmakla beraber, turistin, gezdiği memleket halkı arasına karışması ve bu halkın, aynen ve kendine arzedilmekte olan hayata, seviyeli bir şekilde katıldığını görmesi, hem turisti o memlekete bağlar, hem o memleketin haysiyetini korur, hem de, kendiliğinden en güzel propagandayı teşkil eder.
Turizme başlarken, bu noktaları gözöniinde bulunduralım. Ve, himaye tedbirlerimizi buna göre genişletelim.
bulacağı ha-halledilebile-
★ ★★★
McGhee'nin mühim beyanatı
Mali yardımın en mühim kısmı Türkiyeye tevcih edilmiştir
Biitiin Ortadoğu memleketleri hür kalmalı ve kendi kendileri tayin etmelidirler
mukadderatını
Birleşik Ame-
Karaşi, 21 (A.P.) rika Dışişleri Bakan Muavini George McGhee, bugün Karaşide gazetecileri verdiği bir demeçte şunları beyan etmiştir:
'‘Türkiyenin bağımsızlığı, en vahim bir tehdide maruz kalmış bulunduğu cihetle teknik ve malî yardımımızın en mühim kısmı bu devlete tevcih edilmiştir. Bütün Ortadoğu memleketleri hür kalmalı ve kendi mukadderatını kendileri tâyin etmelidirler
Müslüman memleketlere yardım bu yoldaki inancımızın ifade tarzının biı kısmıdır. Türkiyenin istikrar ve ba ğımsızlığının daim olması kanaati mizce gerek Pakistan ve gerek diğe. İslâm devletlerinin menfaatine uy gündür.”
McGhee, Ortadoğudaki Amerika: diplomatlarının geçenlerde îstanbuld-ı yaptıkları konferansa başkanlık etmiştir.
kurulamadı
Avrupa Konseyinin başılco
Suriyede kabine hâlâ
Sij’asî vaziyet, ilk günkü kararsızlık ve karışıklığını muhafaza ediyor
W
İlânlar: 6 nc sayfada santimol resi 2 liradır İlânlardan hic bir mesuliyet kabul edilmek
Dil Kurultayında zıt fikirler çarpışıyor
İmlâ Komisyonu çalışmaları çok münakaşalı olmuş ve birkaç defa dağılmak tehlikesi geçirmiştir
(Hususi muhabirimiz bil
Ankara 21 diriyor) — Altıncı Türk Dil Kurultayı komisyonları bugün çalışmalarına devam etmişlerdir. İmlâ komisyonu çalışmaları çok harareîli bir seyir takip etmiş ve bir kaç defa dağılmak tehlikesi atlatmıştır. Komisyonda bir kısım âza, bugünkü alfabemizdeki harfleri az gö rerek âdeta Arap alfabesindeki bütün harfleri yeniden ihya etmek İstemiş, diğer âzalar ise, (Türkân>ı türkan okuyalım ne çıkar? diyecek kadar, buna tamamen zıt bir noktal nazar müdafaa etmişlerdir. Bu yüzden iki zıt görüşün çok şiddetli surette çarpıştığı komisyonda salim bir netice almak mümkün olamamıştır.
Başkanın tuttuğu tarafı galip saymak suretiyle 6 ya 6 çoğunlukla bir karar alarak (Kitabdan) yazıp ^Kitaptan: okumanın doğru olacağını kabul eden ekseriyet, az sonra vazettiği bu kaideye rağmen tezada düşmüş spor yerine sipor, plân yerine pilân yazmanın doğru olacağını iddia etmiştir.
Bunun üzerine delegelerin bazıları mütenakız bir raporla Kurultay, dola-yısîyle millet huzuruna gidilemiyece-ğini ifade ederek yarınki toplantıda hazırlanmış bulunacak yeti umumiyesinin dir.
Yarınki toplantıda
lı şekilde tadil edileceği veya heyeti umumiyesiyie reddolunacağı tahmin e-dilmektedir.
olan raporun he-rcddlni istemişler
raporun ya esas-
I _ =
relefon 44756 44757 Santral ,
Telgraf Adresi ; Hetlo. İstanbul
(Ç SAYFALARDA
Fransa - Almanya arasında bir anlaşma elzemdir
7!
Berlin, 21 (YIR S) — Bugün Fransa Dışişleri Bakam Mr. Schuman, tertip edilen bir basın toplantısında Fransa -Almanya münasebetlerinden bahsetmiştir.
‘Fransa ve Almanya arasında bir anlaşma elzemdir. Federal Almanya Şansölyesi Adenauer’in, iki memleketi birleştirmek için teşebbüsü ele alması bizi son derece memnun etmiştir. Fran-sa-Almanya birliği, muhtemel bir Avrupa ve Dünya harbini önleyecektir. Almanyanın Ruhr bölgesi üzerindeki tecrübeleri, Avrupa hesabına çok yararlı olacaktır. Almanya, Avrupa Birliğinde bulunmalıdır. Saar havzası, tek tarafa yontulmuş bir idare altına alınmış değildir. Tam mânasiyle demokratik bir idareye tâbi tutulmaktadır.
“Bizim neslimiz çok acılar çekti ve Fransanın yapacağı anlaşmalar, hissiyattan ziyade mantığa dayanmalıdır.
“Fransa, uzatılan elleri daima samimiyetle sıkar ve Almanyanın elini sıkmakla banşa büyük bir hizmette bulunacağımıza derin bir kanaatim var.,,
Hambourg. 21 (A.A.) — “Die Zeit„ ismindeki Alman gazetesine verdiği bir mülâkatta Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schuman Almanya ile Fransa arasında bir anlaşma imkânına nikbinlikle baktığını belirtmiştir
Toplantıya davet
Avrupa Birliği çerçevesi dahilinde, Fransız - Alman anlaşmasını hazırlayacak olan Fransız - Alrtıan parlâmentoları konferansı, Avrupa parlâmentoları birliği umumi kâtibi Richard Cou-denhove Kalergl tarafından 7 ve 8 ocak 1950 tarihinde toplanmaya davet edilmiştir. İki milleti birleştiren vdyahut ayıran mühim siyasi ve İktisadi meselelerde iştigal edecek olan bu konferansa, Fransız ve Alman parlâmentolarından, muhtelif siyasi gruplara mensup 60 üye iştirak edecektir. Konferansa Parlâmentolar Birliği başkanı sıfatı?-
Konseyin toplantısı (YİRS) — Avrupa İkti-dün Pariste altı saatlik
Fransız Dışişleri Bakanı Schuman, böyle söylüyor
le Goorges Boch (Belçika) başkanlık edecektir.
Coudenhove Kalergl raportörlüğünü yapacaktır.^
İktisadî
Londra. 21 sadl Konseyi
bir oturum yapmıştır.
Haber verildiğine göre. Konsey, Avrupa İktisadi işbirliği İdaresinin siyasi ehemmiyetini genişletmek meselesini görüşmüştür. Bundan başka, bu l-darenin Avrupa Konseyi ile daha sıkı bir işbirliği tesis imkânları da araştırılmıştır.
Bugün uçakla Paristcn Londraya gelen Sır Stafford Cripps hiçbir açıklamada bulunmamış, yalnız konseye mensup memleketlerin Maliye Bakanlarının her ay toplanacaklarını söylemekle iktifa etmiştir.
Londra, 21 (YİRS) — Avrupa Konseyinin Genel Komitesi Strasburg’dakl toplantısına devam etmektedir.
Şam, 21 (YtRS) — Yetkili çevrelerden bildirildiğine göre, Suriye kabinesinin vaziyeti akşama kadar belli olacaktır. Kabineyi teşkile memur edilen sabık Maliye Bakanı El Azm istişare* lerine devam etmektedir.
Cumhurbaşkanı Hâşim Atassı bugün Kurucular Meclisi Başkanını ve Faris El Huri'yi kabul etmiş ve kendileriyle siyasi vaziyet etrafında görüşmelerde bulunmuştur.
Lider sıkıntısı
Çiçekli, Genelkurmay Başkan yardımcısı
Şam, 21 A.A. (AFP) — Albay Enver Mahmut Bunudu Genelkurmak Baş-kanvekilliğine, Yarbay Edip Çiçekliyi Genelkurmak Başkan yardımcılığına, Yarbay Mııhammed Nasır'ı da Kuvvetleri komutanlığına tâyin eden yüksek harp divanı kararnamesi çıkmıştır.
Diğer taraftan yetkili bir kaynaktan öğrenildiğine göre, General Hlnnavinin kayınbiraderi Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Esat Talaş kaçtığından tevkif olunamamıştır.
Yeni hükümetin teşkili Halkçı Partinin iktidara iştirak etmek hususundaki tereddütleri yüzünden yeni engellere tesadüf etmektedir.
Halkçılar iştiraki kabul etmedikleri takdirde Halit El Azm Cumhurbaşkanı Atassiden yeni anayasanın oya konulması ve neşredilmesine kadar işleri görmekle vazifeli bir bakanlık tesisini isteyecektir.
Londra. 21 A.A. (Reuter) — Times gazetesinin Şam muhabirinin bildirdiğine göre son seçimlerde Halk Partisinin büyük bir başarı elde etmiş olmasına rağmen üye sayısı kifayetsiz, tecrübesi az bir koalisyon kabinesini teşkil ve devam ettirmeğe muktedir bir lidere malik değildir.
Plebisit yapılması hakkında
Yugoslavlara karşı Bulgaristanda hazırlık var
Atina 21 (Ap) — Bulgarlar, Kominform taraftarı Yııgoslav-lar ve Yunanlı çetecilerden müteşekkil iki müstakil tugayın Yugoslav - Bulgar hududu civarında Dubmtsa'da garnizon kurmuş bulundukları bugün yetkili kaynakların Atmaya ulaşan raporlarından öğrenilmiştir. |
Bu çet» tugaylarına Sovyet subaylarının kumanda etmekte oldukları zannedilmektedir
Hava
tere şiddetle reddetti
Ingilterenin bu kararı, dün gece Ada Valisi tarafından
Piskoposa
Londra, 21 (A.P.) — Ingiltere, Kıbrıs Adasının Yunanistana ilhakı hakkında bir netice alınması ınaksadiyle, ada sekenesi arasında bir "plebisit,, yapılması yolunda, Ortodoks Ruhban Meclisi tarafından ileri sürlllnıüi) teklifi şiddetle reddetmiştir.
bildirildi
olan
Bu karar dün gece Sömürgeler kanlığı tarafından açıklanmıştır, karar. Kıbrıs Valisi Sir AndreW VVrlght tarafından Kıbrıs Piskoposuna gönderilen bir mektup şeklinde ifadesini bulmuştur. Mektup, “mesele kapanmıştır,, demektedir. Aynı mektupla vali, Piskopostan Kibrisin Yunanis-tana ilhakı için ahali arasında bir la lepnumenin dolaştınlmamasmı de İstemiştir. Bu Yunanistana İlhak meselesi, bazı Kıbnslı Yunanlıların eski bir fikridir ki, hâlen adanın komünistleri ay-
Ba-
Bu
m meseleyi ele almış bulunmaktadırlar.
Valinin mektubu, Piskoposu, “çok kötü neticeler verebilecek bu hareketten tevakki etmeye., davet etmektedir.
Bununla beraber. Lefkoşeden gelen haberler, kilisenin, plânladığı şekilde hareket edeceğini belirtmektedir. Yani 15 ocak tarihinde bir plebisit yapılacaktır.
Kıbrıs son iki senedir, Ingilterenin stratejik plânlarında hüyük bir ehem miyet kazanmaktadır.
Lefkoşe, 21 (A.P.) — Lamakali sigara fabrikatörlerinden ve milyoner olarak şöhret yapmış olan bir Yunanlı. Demetrakls Dlancllos'un. bir yetimhane ve bir meslek eğitimi enstitüsü kurulması için 100 bin İngiliz lirası miktarında bağışta bulunduğu bildirilmektedir.
MALATA ÇİFTÇİSİ
Yeni romanımızı bugün 4 ünzü sayfada bulacaksınız.
Sonları (Ç), (T), P ile yazılmakta lup, sesli bir harf eklendiği zaman d. b, şekline giren kelimelerin yalın hallerinde de b, d, c ile yazılmaları c-sası kabul edilmiştir. Rastgelmek vo dostluk gibi kelimelerdeki t lerin bütün hallerde muhafaza edilmesi kabul olunmuştur. Terim komisyonunda, verilen bu prensip kararlarına göre:
1 — Türk milletinin dil hâzinesini tespit eden bir sözlük hazırlanacaktır.
2 — Ayrı ayrı çalışmalarla meydana getirilen bütün terimler, ayrı bir sözlükte toplanacaktır.
3 — Terimler yapılırken. Türk halk dilinde kullanılan kelimeler vasıtaslyle çalışılacak ve terimlerin dilin bünyesine. gramerine ve zevkine uygun olmasına dikkat edilecektir. Yine bu terimlerin teşkilinde bugünkü Türkiye türk-çesinin kural ve fonlkliği gözöniinde bulundurulacaktır.
Yabancı dillerdeki İlmî ve teknik terimlerin ileri milletlerce müşterek olarak kullanılanları incelenip kabul edilecek belirli bir usule göre dilimize a-lınabilecektir.
20 kişiden eksik ve 30 kişiden fazla olmamak üzere dil devrimin! benimsiyen dil uzmanlarından, yazarlardan ve fikir adamlarından bir bilim kurulu seçilmesine ve bu kurulun Dil Kurumu-r.un iki kurultay arası çalışmalarını plânlayıp programa bağlamasına karar verilmiştir.
Bir Antalya milletvekiline göre
Genel seçimler 1950 nisanında yapılacak
C. H. P. Genel Başkan Vekili ise, "Seçim tarihini ancak Meclisin tayin edebileceğini” söyledi '•*“ ” * fî ~ - - ■■r’ > 4 » **r*‘ **-*• - - *-
Antalya, 21 (Hususi muhabirimizden) — C. H. P. 11 kongresinde bulunmak üzere buraya gelen Antalya Milletvekili Rasih Kaplan yapılan bir toplantıda Seçim vc Hâkimler Kanunu kabul edildikten sonra hükümetin dış hâdiselerin ışığı altında 1950 seçimlerinin nisan ayında yapılmasını teklif edeceğini, seçimlerin Öne alınmasının memleket için hayırlı neticeler vereceğini söylemiştir.
Bu sözler, Antalya demokratları ü-zerinde bazı tepkiler uyandırmıştır.
o-C.
ÎKÎNCİ SAYFADA Atlantik Paktı arkasında ÜÇÜNCÜ SAYFADA Cömerttik ve hasislik iktisadı
François Perroux DÖRDÜNCÜ SAYFADA
Bursa mektubu
Dil bahsinde temkin lâzım Cahit Tanyol Uzakdoğuda Birleşik Amerika politikası Yusuf 1. Mutlu
B
EŞ1NC1 SAYFADA Son ışık (Hikâye) Mebrure Alevok • Müzayedeler
Üniversitedeki lisan meselesi
*
C. H. P. Genel Başkanvekillnin kanaati
Dün sabah Ankaradan şehrimize gelen C. H. P. Genel Başkanvekili Hilmi Uran seçimlerin ileri alınması hakkında yapılan neşriyata dair fikrini soran bir arkadaşımıza cevabı vermiştir:
“Bütün bunlar sadece bir tahminden ibarettir. Meclisi yenileme karan vermek ve seçimin zamanını tâyin etmek Büyük Millet Meclisine ait bir salâhiyettir. Henüz parti bakımından da verilmiş bir karar yoktur.,,
Talebe Birliği, bu meselenin halli için Senatoya tekliflerde bulundu '
üniversite talebe yönetmeliğindeki yabancı dil tedrisatına ait hükümlerin» Ü-niveraiteli gençleri çok müşkül duruma, soktuğu, talebeler tarafından yapılan* muhtelif toplantılarda belirtilmişti. Bu, meyanda. muhtelif fakültelerde lisan imtihanını verememeleri gizlinden 1500 tti mütecaviz talebenin tahsillerine devamı edemedikleri bildirilmektedir.
Bu durum karşısında, fakülte temsilcilerinden müteşekkil İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği toplanmış ve bir rapor-hazırlıyarak senatoya vermiştir.
Raporda bu İşin halli için iki yol gösterilmektedir:
1 — Yabancı dil dersleri, fakültenin-
diğer derslerinden ayırt edilmeksizin ve; sömestr sayısı İle tahdide konulmaksı-r zın, eskiden olduğu gibi bu dersten İmtihan verilmedikçe diploma almak kabili olmasın. ‘
2 — Üniversiteye girecek öğrenciler. • bir sene müddetle, ihzari mahiyette yabancı diller okuluna devam ederek yıl. sonunda açılacak imtihana tabi tutul-, sunlar. Muvaffak olanlar diledikleri fa-j külteye devam edebilsinler ve Usan ders-, lerivle al A kadar olmasınlar.
öğrenildiğine göre, profesörlerin çoğu ile talebelerin bir kısmı bu son şekle ta-, raflardırlar. l
üniversite Senatosu bu raporu o-’ nümüzdeki toplantısında gözden geç ire-cegi
tahmin edilmektedir.
o •
I
1
Dolmabahçe Gazhanesi 1950 senesi sonuna kadar taşınıyor Gazhanesinin taşınması
( I Dolmabahçe Gazhanesinin taşınması* hazırlıkları devam etmektedir. .Şehir Mec-f lifli karariyle Gazhane için Hasköyde terilen yer. şirket tarafından tanzim edil-, meye başlanmıştır. Neleklm bu iş hariç memleketlere sipariş edilen tesisler de gelmekte ve Hasköydeki de monte edilmektedir.
Gazhanenin 1950 yılı sonuna taşınacağı tahmin edilmektedir.
ict;ı-venit yer-.
•
kadar-
U
Bir müddetten beri memlekotimizdo totkikler yapmakta olan Amerikan Yollar İdaresi Başkan Yardımcısı Hilts dün sabah Ankaradan şehrimize gelmiş vo Gazeteciler Cemiyetinde bir basın toplantısı yapmıştır. Hilts, yol sahasında Türkiyenin son yıllarda kaydettiği terakkilerden bahsederek 1952 sonunda sahip olacağımız 66 bin kilometrelik bir yol şebekesinin iktisadi kalkınmamızda büyük bir rol oynıyacağını tebarüz ettirmiştir.
t
I
Gazinolarda Yılbaşı hazırlıkları
Noel ve Yılbaşının yaklaşması dolayı»
siyle Beyoğlunda hazırlıklar artmıştır.» Bilhassa oyuncakçılar ve kadın kumaşı teşhir eden ticarethanelerin vitrinleri Önünde daimi bir meraklı kalabalığı* görülmektedir. Bununla beraber ah| verişler, geçen seneye nispetle çok ha-! fiftir.
Gazinolara gelince. Noel dolayısıyla, hiçbirinde reveyyon yapılmı yaraktır. Yılbaşı hazırlıklarına gelince. Parkotelde bütün masalar şimdiden tamamen tutulmuştur. Belediye Gazinosunda pavyonlarda ise çok mahdut yer kalmıştır.
Bu yıl için hiçbir gazino masa ücreti1 namı altında müşterilerden ayrıca para alanılyacaktır. Hepsi o geceye mahsus hususî bir tabldot hazırhyacaklardır. Fakat tarifeler henüz belediyece tesblt edilmemiştir. Fakat tabldot fiatlerininı 6 lirayı geçmiyeceği talimin edilmektedir.
İsrail - Ürdün anlaşması
Kırat Abdullah, müzakerelerde bulunmak üzere Kudüse geldi
Telaviv, 21 A. A. |AFP) — (Apai) Partisinin organı (Hador) gazetesine göre İsrail ile Ürdün temsilcileri arasındaki müzakerelerde hissedilir ilerlemeler kaydedilmiştir.
Aynı gazete hâlen münakaşa edilen noktanın, Arap Filıstının Ürdün tarafından ilhakının, eğer Amman, bu bölgelerde hiçbir İngiliz kıtasının bulundurulmayacağım garanti etmeyi kabul ederse İsrail tarafından tanınması, olduğunu yazmaktadır.
İsrail aynı zamanda Akaba’daki İngiliz garnizonunun ekilmesini do İstemektedir.
Lake Success, 21 (A.P.) — Birleşmiş Milletler bugün, Genel Kurul kararına meydan okumuş olan İsrail in bu hareketini izah etmesini beklemektedir.
Vesayet Komisyonu dün. Başkanı Ro-ger Garreau’va, İsrail Hükümetine bir mektup yazarak, resmi binalarını tekrar Tolaviv’e almasını talep etmek hususunda salâhiyet vermiştir.
Valinin bugün gelmesi muhtemel
Vali ve Belediye Baş kanının bugtl* Ankaradan dönmesi beklenmektedir. Vali. Şehir Meclisinin cuma uilnkü fevkalâde toplantısında hazır bulunacak ve. Meclise başkanlık edecektir.
Sayfa 2
Atlantik Paktı arkasında
Arjantinm yeni
gizli anlaşma yapılmıyacak
• •
Hususi Muhabirimle Rcchenberg bildiriyor
Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısında Başbakan Yardımcını Nihat Erim, yeni Seçim Kanunu tasarısının Meclis Başkanlığına sunulduğunu ve bunun İçişleri komisyonuna havale edildiğini, tasarının ehemmiyet ine blna-on unnyasH Adalet vo içişleri komisyonlarından ayrılacak onar üyeden mürekkep bir geçici komisyonda tetkik edilmesini teklif etti.
2? Aralık 1949
Tasarıyı 30 kişilik muhtelit geçici komisyon inceleyecek
Rusya, Doğu Alnıanyaya istiklâlini vernıiyecek
toplanacaktır.
• •
tahnisat verilecektir.
• •
Memurlara 150 lira dofum
İkramiyesi verilecek
Doug-
bunu
gelecek yıla kadar tamamlanacak-
Amerlkan bütçesi 43 milyar dolar
Başbakan, cuma günti
reye koydu.
Sİvasa gidiyor
Londroda büyük yangın
I
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBİ roman
benim için
109
BERLER
H
t
a
)U
Şuayb'in olduğumu
İstanbul alarmdan Bn kanlığı avlnllğlne
Ruslar, Almanları silâhlandırıyor
Roma, 21 (YÎRS) — Bellinden gelen haberlere nazaran, Doğu Alman-yadaki Sovyet İdaresi 400 bin kişilik bir emniyet kuvveti teşkil etmektedir.
Elçisi Dr. Eran-aab&h İstanbul
21 A. Clark olan
Abbas Hilmi Muahedesinden
Tedrisatta birleştirme hususunda, İngiliz ve Amerikan pilotlarının Amerikan uçak gemilerinde çıkarma tekniğini talim edecekleri haber verilmektedir.
bil-cu-
yolcu İskeletinde gerek bannmı, tarife tatbikatının Inttıamını sağ» bakımından almak istediği tedbir-Belediye Heyetine İzah etmiş ve
Amerika, ispanya İle münasebet kuracak
gibi görünen bu haşmetli mehabetti diyebileceğim du-can sıkıntısından patlayıver-Onun için, arasıra, bilmem
Santa Barbara. (Callforniya) A. (Reuter) — Sinema aktörü Gable lie dünden beri yeni eşi Sylvia Alderley, bugün, balaylarını
geçirmek üzere Hawai Adalarına gideceklerdir.
Clark Gable yeni bir filmde rol almak üzere bir ay sonra dönecektir.
Tenkitler arasında, radyoların tldarın emrinde olduğu, Anadolu
- 22 -
bazı kıymetli arkadaşlarımız! de kadroda muhafaza Fakat, ne çare ki, muvaffak
Bir terfi
Cumhuriyet Savcılığı Yardım-Seiâmi Dlnçer terfian Adalet Zattşlcri Umum Müdür Mu-tayin edilmiştir.
sıralarında He okudu-lnanma; bu-
saat sonra, (Büyükada) kim olduğu onda, bir 107
(1) Bu başlığı seçerken Ahmet "Hayat vo Kitaplar,, ından mülhem söylemeğe hacet yok sanırım.
yüz kere razıyım, temin ederim ki, ona karşı sonsuz Dicle... Yalnız bu
110
SultAnahmetle Dlvanyolu arasında la» şa edilecek olan Adalet Sarayına başlan» ması için yeni sene bütçesine yanm milyon Hra tahsisat konmuştur Ayrıda şehrimizdeki alâkalı makamlardan hazırlıklara başlamaları istenmiştir. İnşaata mart ayı İçerisinde başlanacaktır.
Haber verildiğine göre. 19fJ0 senesinde, aktarma suretiyle Adalet Sarayına yeni» den
Demokrat Parti Yalova ilçe kongresi 24 aralıkta. Çatalca ilçe kongresi 31 ara» iıkta yapılacaktır. Bu İki kongre ile D.P? nln ilçe toplantıları sona ermektedir. U kongresi ise ocak ayının ortalarına doğru
Elektrik Fakültesi
T. C. yıllık kongresi
İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Fakültesi Talebe Cemiyeti yıllık umumi heyet toplantısı 24 aralık 1949 cumartesi günü saat 14.30 da Teknik Üniversite yeni konferans salonunda yapılacaktır.
Bütün anlaşmaların metinleri Birleşmiş Milletlere tevdi ve bu teşkilât tarafından neşredilecektir
Wa«hlnQton (Hususi muhabirimiz H. G. Martin bildiriyor) — Atlantik Paktına dahil devletler arasında cereyan eden milletlerarası müzakerelere ait bütün vesikalar şimdilik mahrem tutulmaktadır. Halbuki, askeri müttefikleri blrblrlorino bağlıyan anlaşmaların nihai mctinlorinin Birleşmiş Mil letler Genel Sokrcterliûine tevdi edileceği ve bu makam tarafından neşredileceği öteden beri temir edilmektedir.
Hâlen cereyan etmekte olan mü-zakerelorin gayesi, Amorikadan si lâh alacak muhtelif devletlerin deruhte edecekleri taahhütleri o’ dukça teferruatlı olarak tespit e-den iki taraflı anlaşmalar aklidir Maksat. Amerika menşeli silâh teslimatının hangi ŞArtlar altında ya pılacağını tavzih etmektir. Anlaşıldığına göre Amerika bu silâhlar üzerinde muayyen bir kontrol hakkı muhafaza edecektir. Bu kontrol hakkı He bundan çıkabı Iccek neticeler, uzun görüşmolere sebep olan iki esas dahilinde mü nakaşa odilmoktcdir:
1. Amerikan silâhları. Atlantik omniyet bölgesi dışında ve huşu-siylo müstemlekelerde kullanılabilecek mi? Bilhassa Fransa, Amc rikan silâhlarını, mücbir sebop karşısında, Hindiçlnt harbinde kul lana bilmek için oldukça elâstiki bir hal çaresi aramaktadır. Bu mesolc, prensip mahiyeti verilmek sizin, diplomatik formüllor dahilinde münakaşa edilmektedir.
2. Amerikan silâh yardımından müstefit olan memleketlerde bulunacak Amerikan askerî heyetle-
rinin hukuki statüsü, mümkün mortebo sarahatlo tayin edilmek isteniyor. Atlantik ittifakına da hil devletler, Amerika menşeli si* lâhların kullanılmasını müraknbo etmok husur-unda, Amerikan askerî heyetlerine prensip itibariyle hak tanımaktadırlar. Fakat bu hak norede başlayıp nerede bitmeli? Münakaşa edilen İkinci mo sele budur.
İki taraflı görüşmelerin milhln diğer mevzuları da şunlardır:
1. Müttofik dovletler. bazı İpti dai maddeleri Amerlkaya vormey taahhüt edeceklerdir.
2. Müttefikler verilen silâhlar, en müessir şekilde kullanmayı va ad ederler.
3. Müttefikler, bu silâhları At lantik Paktı ile tesbit edilender gayrı maksatlar İçin kullanmıya caklardır.
4. Amerikan silâhları. Amerika nın önceden muvafakati alınmak sızın başka yere verllemiyecektir
6. Yardım gören dovletler, A merikan silâhlarına alt maluma* veya vesikaları başka hiç bir dov leto vermemeyi taahhüt ederlor.
Akit devletler, sınaî mamullerlr ihracı hususunda takip ettikler* politikayı. Amerikanın Rusyaya vâki ihracatında koymuş olduğu tahdidata uydurmayı taahhüt eder ler. Bu nokta Inglltereyi dogrudar doğruya alâkadar etmektedir Çünkü Ingilterenin Rusya ve peyk lerine karşı tatbik ettiği sınai ma muller İhracat politikası, Ameri kanınkinden farklıdır.
Vişinski’nin son Berlin seyahatinde, istiklâllerini bekliyen Doğu Almanya devlet adamlarına, Moskovaya bağlı bir “Kızıl Diktatörlük” kurulmasının arzulandığı bildirildi
Borlin, (Almanyadakl hususi muhabirimiz Rochonberg bildiriyor) — Rusya Dışişleri Bakanının bir müddet evvel yaptığı bir Berlin ziyaretini, münhasıran nümayiş mnhlyolindo gösteren Rus tebliğinin direktifi, bu ziyaret hakkında yapılan bütün tahlillere müessir olmuştur. Bu zıyaı otIc. Moskova, icabında Almanya kozunu da oynamıya hazır olduğunu ihsas etmek İstemiştir. Vakaa Achcson’un Almanya seyahati neticelerinin, Sovyetleri sinirlendirdiği malûmdur. Bununla borâher, hususi muhabirinizin, iyi haber alan mahfilden tahkik edebildiğine göre, Vişinski’nin ziyareti, hiçbir suretle Amerikan ziyaretinin taklidinden İbaret değildir. Bunun böyle olmadığı da, zaten, işgal altındaki bir memlekete yapılan resmi ziyaretin^ Rus telâkkilerine göre çok (azla süren müddetinden do nnlaşılmııktadır.
Vlşinski, Boründe oldukça uzun süren ikameti sırasında, yalnız temsili nezaket, ziyaretleriyle iktifa etmemiş vo Doğu Almanya Hükümeti mümessilleriyle uzun görüşmeler yapmıştır. Ekserisi tok taraflı cereyan eden bu görüşmeler. Doğu Almanya Hükümeti adamları için, bir nevi "Emir alma», mahiyetini taşımaktadır. Alman Demokrat Cumhuriyetinin. Batı usullerine çok bağlı Dışişleri Bakanı (kıral taraftarı eski Deutschnatlonale Volks-partel'in sabık muharrirlerinden) Gcorg Dcrtlnger’ln, yakın ahbaplarına. Vlşlns-ki’nln. Doğu Almanya peyk devletine vadedilmiş olan istiklâlin tahakkuku meselesine ne kadar az ehemmiyet verdiğini hayretle karşılamış bu-
lunduğunu söylediği, rivayet edilmektedir. VIşLnski, görüşmelerde bu tehlikeli mevzua hiç yanaşmamış ve Sovyet zihniyetini çok iyi bilen Dcrtlnger İno. "TrotsklMl., sayılabilecek sualler sormaktan çekinmişi İr. Vlşlnski, konuşmalar hakkında matbuatta beyanat. vermeyi reddetmiş ve Sovyet bölgesinde çıkan bütün Alman gazetelerinin bağlı bulunduğu Tass Ajansının resmî tebliğine işaretle iktifa etmiştir.
Doğu Almanyamn istiklâl meselesine hiç temas etmeyen Vişinski’nin, bu hükümetin İç işlerine çok müdahale ettiği söylenmektedir. Söylenildiğine göre Vişinski. Almanyadakl Sovyet politikasının kuvvetini kaybetmemesi hususunda Moskovnnın kati kararını tebarüz ettirmiştir. Bundan başka. Doğu Almanya polis teşkilâtının, göze batan askeri mahiyetini, peçclemflerl için alâkalıların tedbir almalarını istemiştir. Almanya Sosyalist Birliği Partisinin politikacıları bundan böyle, halk polisi bakımından Batıya karşı İdare etlikleri propagandayı keseceklerdir. VI-şinskl’nin bu tavrı hareketi, Almanyn-da müstakil bir politika takibini isteyen Rus dostlarını sukutu hayale uğratmıştır. Rus Dışişleri Bakanının Berlindeki sözlerine ve hsrekâtına bakılacak olursa. Moskova. Rusya ile Amerika arasında müstakil bir Almanya yaratmak niyetinde değildir. Rusya, her tarafta olduğu gibi, Almanyada da yüzde yüz Moskovaya bağlı, komünist bir diktatörlük İstemekte ve ancak hâkimiyeti altında bulunan bir hükümetle sulh yaparak dost geçinmek niyetinde olduğunu gizlemomektedir.
Müteveffa Abbas Hilmi Paşaya Türk Hâriciyesi tarafından verilen diplomatik pasaport münakaşalara yol açtı
Komünist gazeteleri satış yapmıyor
Belgrad. 21 (YÎRS) — Komünist Fransız gazetelerinin tirajları mütemadiyen düşmektedir. "L’Humanit^,, gazetesi. 1947 deki 650.000 nüshasına mukabil, bugün ancak 235.000 nüsha satabilmektedir. “Ce Soir„ gazetesinin tirajı da aynı müddet zarfında 400 bin den 190 bine düşmüştür.
Clark Gable evlendi
Santa Barbara 21 (A.P.) — Sinemanın tanınmış artistlerinden Clark Gable ki 48 yaşındadır. Eski Londra balet artistlerinden 39 yaşındaki Lady Sylvia Stanley of Alderley ile evlenmiştir.
Gerek Clark, gerekse eşi, evvelce dörder defa evlenmiş bulunmaktadırlar.
Lady Sylvia. evvelce meşhur las Falrbanks ile evli İdi.
Columbia Üniversitesinde türkçe dersi New-York, 21 A.A. (USÎS) — Co-lumbla Üniversitesi eylülde gelecek ders yılına başlarken, türkçe, yunanca ve acemceye ayrılmış yeni üç şubeyi İhtiva edecektir. Bu şubelerde, Yakın-Doğunun dilini, tarihini ve meselelerini bilen mütehassıs öğrenciler yetiştirilecektir.
Londra, 21 (YtRS) — Londra itfaiye grupları 26 saatten beri hüküm sürmekte olan Covent Garden sebze ve meyve hali yangınını söndürmekle meğguldilrler.
400 itfaiye erinin söndürmeğe çalıştığı bu yangın, halin mahzenlerinde bağlamıştır. Kesif dumanlardan dolayı gaz maskeleri ile dahi mahzenlere gir-
mek İmkânsız olduğundan yangının merkezi henüz tespit edilememiştir.
Dumanların tesiriyle zehirlenen bir itfaiye eri bu «ahah ölmüştür, diğer 16 er ise yaralı olarak hastahanelerde yatmaktadırlar.
Yangının bugün söndürüleceği ümit, edilmektedir,
New-York, 21 (YİRS) — Amerikan Ayan Meclisi Dışişleri Komisyonu üyesi Vandenberg. bugün Dışişleri üzerinde bir konuşma yaparak İspanya ve komünist Çin meselelerine temas etmiştir.
Vandenberg.1 Amerikanın İspanya ile diplomatik münasebetler tesis etmesine taraftar olduğunu, fakat böyle bir işe girişmeden, Birleşmiş Milletler Kurulunun bütün memleketlere şâmil bir karar vermesini beklemenin icap ettiğini belirtmiştir. Çin meselesine gelince. Vandenberg, Komünist Çin Hükümetini tanımanın doğru olmayacağını, zira bir hükümetin meşrû sayılabilme-sl İçin, hüküm sürdüğünü iddia ettiği memleketi tamamiyle murakabesi altına alması gerektiğini ve Çinde henüz böyle bir durumun mevcut olmadığını. diğer taraftan, Komünist Çin Hükümetinin, beynelmilel kanunlara riayet hususunda hiçbir istek göstermediğini de İlâve etmiştir.
New-York 21 (Y1R8) — Amerika
Cumhurbaşkanı Harry Truman bugün Kabine ile bir toplantı yaparak 1950 bütçesi üzerinde temaslar yapacaktır.
Amerikanın 1050 yılı bütçesi, 1 temmuzdan itibaren bir sene müddet için hazırlanmıştır. Bütçenin 43 milyar dolar olacağı bildirilmiştir.
Kongre Üyelerinin çoğu, bütçe muvazenesinin temini için Truman’m teklif edeceği yeni vergilere şiddetle aleyhtardır. Vergi koymaktansa masrafların azaltılması isteniyor. Savunma Bakanı Johnson, kara ordusu, hava ve donanma kuvvetleri bütçe komisyonlarına, 15 milyar dolar tutan masrafların azaltılmasını bildirmiştir. Johnson,, yeni masrafların 13 .milyar dolardan fazla olmamasını istemiştir.
Een, diğer mızla beraber etmeğe çalıştım, olamadım.,,
Genç müdür, yutkundu, yutkundu:
"— Bu ayın sonunda sizin memuriyetinize nihayet verilecek! dedi.
Osman Nuri Bey. bu kesik, kesik lâflardan evvelâ, hiç birşey anlamadı. Sonra birden, müthiş hakikat, şuurunun on can alacak bir noktasına saplandı ve sanki, odanın tavanı başı üstüne yıkılmış gibi oldu. Bir kelime söylemeye imkân bulamadan geri geriye yürüyerek kapıya yaklaştı ve yavaşça dışarıya çıktı.
Şimdi, onda, nereye gideceğini, ne yapağını bllemiyen bir insan hali vardı. Tekrar gelip masasının başına oturduğu zaman, uzun bir müddet donmuş gibi kaldı. Gözlerinin ve yüzünün İfadesi de donmuştu. Akşama kadar elini hiçbir işe süremedi; ne elleri, ne kafası işliyordu. Akşama kadar... ve dairenin kapanma saati gelip, memurlar birer birer çıkıp gittikten sonra odasını toplamaya giren hademe, onu, masası başında, böyle bir vaziyette buldu;
“— Beyim; dedi. Saat altıyı geçiyor.
Derin bir uykudan uyandırılmışçasına silkindi. iki eliyle oturduğu iskemlenin kollanna dayanarak ayağa kalktı. Sendeleye sendeleye 106
Formozaya taarruz için komünist hazırlığı bitti
Berlin, 21 (YÎRS) — United Press Haberler Ajansının bildirdiğine göre, Çin komünistleri. Formoza Adasına taarruza geçmek için, hazırlıklarını tamamlamak üzeredirler.
Londra. 21 A. A. (Reuter) — Umumiyetle itimat edilir kaynaklardan bildirildiğine göre İngiltere ve Ingiliz İmparatorluk camiası memleketlerinin bir çoğu Komünist Çin Hükümetini yeni yıl başından sonra hemen tanıyacaklardır.
Amerika, Kanada ve İngiltere arasında teçhizat birliği
Washington, 21 A.A. (USÎS) — A-merika Savunma Bakanlığının yetkili bir sözcübü taralından bugün bildirildiğine göre, Amerika, İngiltere ve Kanada ordularında askerlik teçhizatının tedricen birleştirilmesine gidilecek ve bu plân beş sene içinde tamamlanmış olacaktır. Bu üç devletin Savunma Bakanlan Waahlngtonda buna dair plânları hazırlamak için toplanmış bulunuyorlar. Bu plânlar mevcut silâhları esaslı surette değiştirmemektedir.
Yine iyi malûmat alan kaynaklardan Öğrenildiğine göre, klâsik olmayan silâhların birleştirilmesine girişilmeyecektir, Atom bombası bu aradadır. Keza, tanklar da birleştirilmeyecektir. Denizaltı harblpln, teknik ve usullerinin birleştirilmesi için gereken tedbirler şimdiden alınmış bulunuyor.
koridora çıktı ve merdivenlere doğru yürüdü. Deminki hademe, elinde bir şapka ile arkasından koşuyor:
11— Beyim, şapkanızı unuttunuz! diyordu. Osman Nuri Bey, döndü ve şapkasını hademenin elinden alıp yoluna devam edeceği yerde, bir şeyini daha unutmuş gibi tekrar oda sına girdi. Masasının üstünde duran kâğıt kutusundan büyükçe bir zarf aldı. Para cüzdanının içinden çıkardığı yetmiş beş lira ile, ufak-tefek bazı hususi (evrakımı ihtimamla bu zarfa yerleştirdi. Biraz düşündü. Önündeki boş bir kâğıda bir şeyler yazmak istedi. Hattâ, kalemi eline aldı. Fakat, sonra vazgeçip zarfı kapadı, üstüne şu adresi yazdı:
“Emirgânda Nuri Paşa yalısında Scniye Hanımefendiye,,
ve bu esnada, odanın içinde dolaşmakta olan hademeye dönüp dedi ki:
”— Senden büyük bir ricam var, İsmail Efendi; ben hemen Ada'ya gitmek mecburiyetindeyim. Halbuki bu zarfın, bu akşam son vapurdan evvel mutlaka bizim eve yetişmesi lâzım. Emniyetil birini mi bulursun, sen kendin mi gidersin. Her halde bü zahmeti benden esirgemezsin, sanırım.,,
Ve ceplerinde ne kadar bozuk para kalmışsa İsmail'in avucuna doldurdu:
“— Hay, hay beyim; hiç merak etme. Ben zaten bu akşam bir hetnşeriyi görmek için Rumeli Hisarına gidecektim. Tam üstüne düştü... Aman beyim, şapkanızı yine unuttunuz.,,
Osman Nuri Bey, onu. bu sefer de masanın üzerinde bırakıp gidiyordu. Bereket versin kİ, bırakıp gitmedi. Yoksa, bir Sarayburnu açıklarında kendisini vapurundan denize atan adamın bir türlü anlaşılamıyacaktı. Zira
tngiliz kabinesi tarafından tanınmayı derpiş eden siyasetin kabul edilmesinden sonra, Ernest Bevin bu bakımdan İngiliz İmparatorluk camiasının diğer devletleri lie danışmıştır.
Tanıma tarihinin, ocak ayının ilk haftası olarak tespit edildiği tahmin edilmektedir.
Diğer taraftan Hindistanın, diğer İngiliz İmparatorluk camiası üyelerinden önce Mao-Toe-Tungü tanıması beklenmektedir.
Ankara 21 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Memurlara bugüne kadar, almakta oldukları bir aylık maaş nls-betinde verilmekte olan doğum ikramiyeni hakkında Hükümet tarafından yeni bir kanun teklifi hazırlanmıştır Hazırlanan bu tasarıya göre maaş derecelerine bakılmaksızın, her memura doğum yardımı olarak 150 Ura verilecektir. Tasarı bugün Başbakanlıktan Meclise sevkedllmiştii’. Bu tasan, bütçelere konulmuş olan doğum yardımı Ödenekleriyle ilgili bulunduğundan münakeroslnin müstacelcn yâpılacağı uüaşmaktathr.
Ankara 21 (Hususi muhabirimiz diriyor) — Başbakan önümüzdeki ma günü, Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak, Çalışma Bakanı Reşad Şom-şeddin Sirer, İşletmeler Bakanı Münir Bilsel, Erzincan ve Sivas milletvekilleri beraberinde olduğu halde. 81-vasa hareket edecek, oradan da ipek fabrikasının temel atma merasimi için Erzincana gidecektir.
Oya konulan önerge kabul edilerek Yeni Seçim Kanunu tasarısı 30 kişilik geçici komisyona havale olundu.
P. T. T. ve Orman Genel Müdürlükleri 1943 Kesin Hesaplan Kanun tasarıları ve muhtelif Avrupa memleketleriyle yapılan anlaşmalar kabul edildi.
Hidlv Abbaa Hilmi Paşa merhumun dış memlokellordekl hukuki durumu ve mirasçılarına intikal eden emvalinden veraset vergisi alınmaması sebepleri hakkında Ahmet Remzi Yüreğlr’in (Seyhan) sorusuna Dışişleri Bakanı bu mevzuda rahmetli Abbas Hilmi Paşaya bir cemile olmak üzere Türk diplomatik pasaportu verildiğini ve kendisinin bunu kullandığını anlattıktan sonra; "1937 de Türkiye İle Mısır arasında İmzalanmış bulunan tabiiyet mukavelesi ve bunun merbutatı gereğince, biz Hidiv'in Mısır tabiiyetinde olduğunu tanımayı kabul etlik Bu İtibarin kendisi vefat edince hiç bir hassasiyet gösterilmemiştir.,, dedi.
Paşanın dört çocuğundan Türk tabası olan İkisinin vekili tarafından 142502 Hra olarak bildirilen emvalin tahkikatla 182 226 liraya çıkarıldığını anlatan Maliye Bakanı devamla:
"7/9/945 tarihli bir dilekçe ile bakanlığımıza müracaat eden bir şahıs merhum Hidiv’in İsviçre bankalarında 50 milyon İsviçre franklık bir mirası bulunduğunu bildirmiş vo muhbir İkramiyesi İşlemişti. Ancak Crnevro konsolosluğumuzla yapılan bütün gayretlere rağmen bu miktarın sıhhatine dair vesikalar temin edilememiştir. Ayrıca, tsviçrode tanzim edilen tereke defterinin bir suretini alabilmek imkânı da hâsıl olnmamıtır. Cenevre konsolosu bize, hususi istihbaratına atfen bu emvalin 15 milyon İsviçre frangı olduğunu bildirmişse de bu dahi tevsik olunamamıştır.,, dedi.
Ve bu vaziyet karşısında Türk vatandaşları mirasçılara 23006 Hra vergi tahakkuk ettirilip ihbarname tebliğ edildiğini, fakat vâki itiraz üzerine bunun 9920 liraya İndirildiğini, meselenin hâlen teniyiz itiraz komisyonunda olduğunu açıkladı.
içişleri Bakanı bu hususta kendi bakanlığında hiçbir muamele bulunmadığını söyledi, kürsüye gelen soru sahibi bakanların sözlerine itiraz ederek Hidlv merhumun Türk tabiiyetinde bulunduğunda ısrar etü. Maliye Bakanlığı Vergiler Umum Müdürlüğünün muhbire verdiği cevabı Paşanın Lozan Sulh sonra Mısırdaki emlâki hakkında İngiltere Hükümeti aleyhine muhtelit mahkemeye baş vurmasını ve nihayet 1908 de Kavala nüfus memuru olan bir vatandaşın şehadetinl zikretti.
Bu hazine hakkının istihsal edilemeyişinde en büyük günah Dışişleri teş-kilâtmdadır. Bakanlık, cemile yapıldı diye bu işin üzerine sünger çekmektedir. Hldlv'ln vefatı He na'şının Mısır'a nakli arasında geçen on aylık müddet içinde Mısır Dışişleri teşkilâtı faaliyette bulunmuş, fakat bizim konsolosluğumuz, gözü önündeki bu hâdise İle ilgilenmemiştir,, dedi.
Elâzığ'ın Keban ilçesinde mevcut simlikurşun fabrikası hakkındakl soruyu cevaplandıran işletmeler Bakanı, bu İşin 1938 de programa alınarak 1939 da inşaata geçildiğin! ve bir milyon 328 bla 731 Hra masraf edildiğin! anlattı. Bakan 8 milyon Hra bir masrafa İhtiyaç gösteren bu işin gerek Milletlerarası tmar ve Kalkınma Bankasından. gerek Marshall Yardım Plânından faydalanılarak yürütülmesi imkânının bulunamadığını ayrıca kurşun fiyatlarının düşmesi karsısında İşletmenin bir müddet daha gecikeceğini llâ-vo etti.
Soru sahibi, fabrikadaki makinelerin bozulup çürüdüğünü belirtti ve bu İşin bir an evvel halledilmesin! istedi.
MIIH Eğitim Bakanı tasarı etrafında yapılan tenkid ve temennilere cevap verdi, kanunun ihtiyacı karşıladığına, bugün İçin ancak dört milyon lira temin edildiğine işaretle gelecek yıl daha fazla İmkân bulunarak bütün köy Enstitüsü mezunlarının bundan İstifade ettirileceklerini bildirdi.
Turizm sahasında tek adım atılamamıştır
Bütçe Komisyonunda, raportörler, Umum Müdürlük dairelerinin çalışmadığını ileri sürdü
Ankara 21 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bütçe komisyonu bu sabah saat onda toplanarak Basın, Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü bütçesini görüşmeye başlamıştır. Raportör raporunda dairelerin çalışmadığını Turizm sahasında tek bir adım dahi a-tılmamış olduğunu tebarüz ettirmişti. Basın, Yayın ve Turizm Umum Mü dürü, dairelerin büyük bir faaliyetle çalıştığını, yeni teşkilât kanununun henüz çıktığı, turizmin inkişafı için iki kanun projesi hazırlandığı ve bunların diğer önemli konularla birlikte bugünlerde Ankarada toplantı halindo bulunan Turizm Danışma Kurulunda tetkik edilmekte olduğu cevabını verdi.
Bu izahatı müteakip Ahmet Oğuz, Ahmet Tahtakılıç, Haşan Polatkan, Abidin Potuoğlu, Faik Kurdoğlu, Celâl Said ve Adnan Adıvar söz alarak tenkitlerde bulundular ve muhtelif mevzular etrafında sorular sordular.
lk-A jantımın tarafsızlığını koruyamadığı,, radyo Meclis saatinde İktidar Partisi mensuplarının sözlerinin aynen ve mufassalan verildiği halde, muhalefet milletvekillerinin sözlerine yer verilme-
diği iddia edilerek memurların emirle mi, yoksa geçim kaygısiyle mı yaptıkları soruldu.
Başbakan Yardımcın ile Anadolu A-jansı Genel Müdürü sorulara cevap verdiler. Nihat Erim, ajans ve radyo işlerinden doğrudan doğruya şahsan mesul olduğunu, memurların sadece vazlfelerftıi yaptıklarını, aslâ korku ve geçim endişesiyle hareket ötmediklerini söyledi. Bu mevzu üzerinde muhalefetle iktidar arasında ağır tartışmalar oldu. Başbakan Yardımcısının izahatına göre bu sene sonunda müddeti bitecek olan Anadolu Ajansının sözleşmesi yerine 25 sene müddetli yeni bir sözleşme yapılacaktır. Sorular tamamen cevaplandırılmadan Başkan, müzakerelerin kifayetini maddelere geçildi.
Bundan sonra Vakıflar düriüğü bütçesine geçildi, veplandıran Vakıflar âbidelerin korunması tahsisatla daha geniş yapılacağını, Vakıf fenni ziraat usulleriyle
söyledi. Maddelerin müzakeresi sırasında îlâhlyat Fakültesindeki burs'lu talebelerin tahsisatına itiraz edildi. Vakit geciktiğinden yarın devam edilmek üzere toplantıya son verildi.
Genel Mü-Soruları ce-Genel Müdürü, için konulacak ölçüde tamirat zeytinliklerinin işletileceğini
Arjantlnln yeni Ankara claco Arlas Cuenca dün vapurlyle Beyruttan şehrimize gelmiştir. Dr. Cuenca. 1908 doğumlu ve hukuk doktoru olup 1946 da hâriciyeye İntisapla 1948 e kadar Lübnan orta elçisi vazifesini deruhte etmiştir. Yeni Elçi, B. Cuenca kendisiyle görüşen gazetecilere şunlan ■Öyl emiştir:
M— Arjantin üniversitelerinde Tür biyenin Tarih ve Coğrafyanı okutulmakta olduğundan Arjantinliler TÜrklyeyi iyi tanımaktadırlar. Memleketinizde bulunduğum müddet zarfında iki millet arasındaki dontiuk bağlarının kuvvetlendirilmesine çalışacağım ve General Peron un siyasetin! takip edeceğim.,,
Elçi 26 aralıkta An karaya hareket ederek itimatnamesini Cumhurbaşkanına tevdi edecektir.
D. P. Yalova ve Çatalca kongreleri
Adalet Sarayı İnşaatına martta başla nacak
İspanya lig İkincisi İstanbula geliyor
ispanyanın en kuvvetli futbol ta»tunlarından ve lig İkincisi Vaila Tolld. dört maç yapmak Üzere bu ayın nnnunde şeh» rimlze gelecektir.
Ispanya takımı İlk maçını 31 aralıkla, ikinci maçını 1 ocakta, diğer iki maçını da 7 ve 8 ocakta yapacaktır
Hemşire okullarının kadroları genişletiliyor Sağlık Bakanlığı, Haydarpaşa . hasta hanelerindeki Hemşire okulları gösterilen fazla rağbet karşısında
okulların öğrenci kadrolarını gcnişı^t-mlye karar vermiştir Bu maksatla, okul binalarına \’enl İlâveler yapılacak ve İnşaat tır.
Üsküdar iskelesinde tedbirler alınıyor
Denizyolları Genel Müdürü, dün sabah. Belediye Daimi Encümeni âzasından bazıları İle tmar Müdürünü refakatine alarak, üaküdar yolcu ve araba vapuru İskelelerini tetkik etmiştir.
Denizyolları idaresi teknisyenleri, Üsküdar gerek lamnk leri,
şimdiye kadar Belediyece karara baklana mıyan husufların müspet bir neticeye bağlanmaları İmkânlarının mevcut olduğu neticesine varılarak hemen faaliyete geçilmesi kararlaştırılmıştır.
ölü martı leşi gibi dalgalar üstünde yüzen bu rengi belirsiz, eski şapkadan başka bir şey kalmamıştı.
HAYAT VE MEKTUPLAR (1)
Diyarbakır lisesinde edebiyat ve felsefe hocası Ahmet Nazml. îzmirde Dış Ticaret Ofisi Müdürü Cahit Halid'e yazıyor:
"Hani, Paris’ten dönüşümde sana uğradığım zaman yüzüme bakıp bakıp da: “Sen bütün manaslyle sudan çıkmış bir balığa benziyorsun!,, demiştin; hatırlar mısın? O balık, şimdi, ispazma devrini geçirmiş, hayatla ölüm arasındaki deprenip çırpınışlarını bitirmiş; kaskatı yere serili bir haldedir ve pek yakında sanırım ki, artık çürümeğe, kokmağa ve kurumağa yüz tutacaktır. Bu satırları okurken; senin o nev'i şahsına mahsus tebessümle gülümseyerek bana: “a birader; neden bir an evvel kendini Dlclenin sularına atmıyorsun!,, demek istiyeceğini sezer gibi oluyorum. Diclede Balık var mıdır? Varsa, ne çeşit balıktır, bilmiyorum. Ben engin denizlerden gelmişim, Bu nehrin çamurları İçinde yaşamak çaresini aramaktanım böyle bir âkıbete
“Bununla beraber, seni buraya gelirken yüreğimde bir muhabbet taşıyordum:
kelime, bende türlü türlü tarihi ve edebi heyecanların uyanmasına kâfi geliyordu. Bütün Turan, Ağniyalağani, İskender, Dârâ, Plutarque, Firdevs! ve nihayet Ahmet Hâşim hop bu kelimenin içinde İdiler.
“Aklına geliyor mu, mektep (Şilri-Kamer)l ne derin bir vecd ğumuz demleri?.. İster inan, ister I raya vardığım ilk günlerin mehtaplı gecelerinde kaç defa Dicte kıyılarına ayni vecd He yaklaşmış ve onun sularından şâirin sesini tekrar 108
işitmeye çalışmışımdır. Kaç defa, kâh doğu, kâh batı aydınlığında nice büyük medeniyetlerin beşiğine doğru akan ve tâ Ötelerde öbür kardeşiyle birlcşcrek nice zengin ülkelere bereket ileten bu mübarek nehir boyunca yürümüş. yürümüş, yürümüşümdür. Beyhude emek!.. Dicle dünyanın en kocaman karpuzlarını yetiştiren, ucubucağı yok, bir uzun bataklıktan ibarettir. Hayır; Asur ve Kcldanl destanlarında bunun oir şeref hissesi olamaz; hayır; Semİranıis’in asma bahçelerini sulayan sularda bundan bir damla bulunamaz. Dicleyi Dicle yapan efsânecilerln, tarihçilerin, şâirlerin muhayyelesidir. Nitekim, bir gün gelecek, yine bu cins adamlar içinde, yaşadığımız bu devirden bahsederlerken meselâ diyeceklerdir ki;* “Türkiye’de, misli görülmemiş bir inkılâp oldu; yüz yıllardanberi orta çağın karanlıkları içinde pinekleyen bir millet, akla hayret veren bir hamleyle silkinip kalkınarak en Heri bir medeniyet aydınlığına doğru yürüdü.,. Halbuki, silkinip kalkan kim, yürüyen kim? İleri medeniyet aydınlığı nerede?
"Bilmiyorum, iki yüz yıl önce, burası nasıldı? Burada yaşayan İnsanlar ne haldeydi? Pek İyi kestiremiyorum ama, muhtasar bazı tarih malûmatıma göre, burasının - yani eskiden Amed denilen bu şehrin - zaman zaman en mühim kültür merkezlerinden biri mertebesine ermiş olduğuna hükmedebiliyorum. Üstüste birkaç devrin ve birkaç saltanatın mimari hususiyetlerini taşıyan duvarlarındaki kitabelerinde de bu hükmümü haklı gösterecek bir takım vesikalar bulmaktayım. Ders saatleri dı-
şında yapacak hiç bir işim olmadığı ve Dicle boyundaki gezintiler ruhuma artık tütûr verdiği için biricik eğlencem bu duvarların etrafında dolaşmağa ve bu yazılardan bir mâna çıkarmağa İnhisar etmiştir. Bu ahmak turist hâlinde bilmem, gözünün önüne geliyor muyum?
"Fakat bil ki. Diyarbakır’ı çepeçevre saran ve Mardin yolundan gelirken insana âdeta bir (Fantazmagorie) bu hemen hemen varlar da olmasa mem lşden değil,
hangi şehircilik, belediyecilik veya higiyen sebepleri yüzünden bunların da yıktırılacağım işittikçe, tüylerim diken diken oluyor ve böyle bir Vandallsme’i aklından geçirenlere lâ-net okumaktan kendimi alamıyorum. Bereket versin ki, bu yıkma işi teknik bakımdan kabil değilmiş veyahut pek ağır masraflara mütevakkıfmış. Geçmişten kalma bazı güzel şeylerin yanlış anlaşılmış kötü bir modemis-ma’ya karşı bu mukavemeti be^ n gözümde sembolik bir mâna ifade ediyor.
"Bazı güzel şeyler, dedim. Bu duvarların içinde yine geçmişten kalma bir yığın çirkinlikler, mundarlıklar var ki, heyhat, bunlar da, her temizlenme ve yenilenme hareketine karşı ayni mukavemeti göstermektedir. Yıllar yılıdır. geceli gündüzlü haykırıp durduğumuz (İn-, kılâp) kelimesinin daha (i) harfi bile buraya aksedememiştlr. Kabahat kimde? Bu halkta nu! Hayır, bin kere hayır; kabahat bir inkılâbın plânsız, teşkilâtsız ve tekniksiz yapılabileceği hayaline kapılanlardadır. İki üç .maddelik bir kanun, valiye, polise, candarmaya birer emir... Her şeyi olmuş bitmiş farzediyoruz;
fDevamı var)
YENÎ tSTA NBUL
22 Arnlık 1949
Sayfa S
Cömertlik ve hasislik iktisadı
Yazan: Prof, Françols Perrou*
a ren Marshall tecrübesi:
Bu kredi, mücerret olarak ele alınmayıp topyekûn hesaplara müstenit-
KURULUŞUNA ve anlatılış şekline göre iktisat: R. Harrod’un yeni bir eserinde ifade ettiği "kimse karşılıksız bir talepte bulunamaz.. esas prensibine dayanmaktadır. Hiç kimse, muadil telâkki edilen bir karşılık vermeden bir mal. bir hizmet veya bir meblâğ talebi imkânına malik değildir. Modem iktisat, tez ve kaide olarak, bedava fiil tanımamaktadır. “Para kazanmak mı istiyorsun: Çalış! Yemek veya giyinmek mi istiyorsun: öde! Eğlenmek istiyorsan, satın al.M demektedir. Daha teknik bir tarifle bu prensip; mübadelenin ancak bedel karşılığı olabileceğini ileri sürmektedir. Gerek rekabet ve gerek muvazene devrelerinde her âmilin bedeli, onun hâsılasına müsavidir. Her mamulün satış fiyatı, onun masraflarını karşılar. Görülüyor ki. insan hayatı iki taraflı muazzam bir muhasebe vaziyetine sokulmakta ve hesap defteri mukadderatımızın kitabı haline gelmektedir.
Beşer iktisadının mühim hakikat paylarını kavrayamayan bu tefsir tarzının, yanlış ve tehlikeli olduğuna kaniim. İlmimizi ıslah etmek ve medeniyetimizi daha az barbar bir hale koymak için, karşılıksız eda ve bedava fiilin mâna ve ehemmiyetlerini tamamen belirtmek zarureti vardır.
Modern kapitalizmde hibe:
İNCİ asnn hakiki veçhesi, bedelli bir mübadele şebekesi olarak vasıflandınlabilir mi?
Beş vakıa grupunda, bunun aksini ispat edecek deliller bulmaktayım:
1 — Modem iktisatta şahsi veya grup halinde cömertliklerin payı:
Birleşik Amerikanın İç ticaret hesaplarında, hususi gruplar tarafından» dünyanın geri kalan kısımlarına yapılan hibeler yekûnu, 100 milyon dolara yakın bir meblağa yükselmektedir.
2 — Milletlerarası münasebetlerde milletlerin cömertliklerinin payı:
"Don Suisse,, müessesesi 1944 ten 1948 e kadar 939 milyon İsviçre frangı dağıtmıştır. “U. N. R. R. A ", milletlerarası yardım gayesi İçin, üye memleketlerden millî gelirlerinin % 1 i nispetinde topladığı paralarla, 1943 ten 1946 ya kadar üç milyar dolar dağıtmıştır. (Bu mblagm % 80 ini kelimenin hakiki mânasındaki hibeler teşkil etmekte idi)
3 — Sanat ve fikir erbabının himayesi usulüne devam etmenin mühim rolü:
Hayatın bütün değerini, paha biçil-mesi mümkün olmayan fikri eserler teşkil eder. Bu eserlerin bedelleri ne para piyasası ve ne de devlet yardımları ile temin olunabilir. Bazı salâhiyetti ve rakip gruplar, fikir adamlarına ve sanatkârlara, dünyamızı değiştiren eserlerini yaratmaları için yaptıkları yardımlarla, onların hürriyetini korumakta ve daha tesirli çalışmalarına imkân vermektedirler.
4 — Tevzi edici iktisat düzeninin gitgide gelişen rolü:
Bir milleti teşkil eden fertlerin “esas ihtiyaçları,,nın, şahsi ödeme kabiliyetleri nazarı itibara alınmaksızın, milletin “umumi masraflarından,, temin e-dilmesi prensibi geliştikçe "hiç kimsenin karşılıksız birşey elde edememesi,, kaidesi ehemmiyetini kaybetmiştir.
5 — Dünya ölçüsünde bir edemmi-yetl haiz olup teknik orijinaliteden ziyade şekil itibariyle orijinalite göste-
İsviçre serbest ticarete doğru gidiyor
Bem 21 (Comtel) — Serbest ticaret rejimine yaklaşmak bakımından İsviçre Hükümeti esaslı faaliyet göstermektedir.
Haricî Ticaret Dairesi Müdürü Jean Hotz’un beyanatına göre, İsviçre ticaret politikası “Açık kapı,, prensiplni esas olarak almaktadır; bu hareket tarzı, Avrupa ticaretinde serbest rejime doğru görülen temayülü destekleyecek mahiyettedir.
Bugün için Isviçrede de devalüasyonu icabettırecek bir sebep görülmemektedir. İsviçre Hükümeti Batı Al-
tir. Marshall plânı İle bir kısım kredinin bedava oluşu kabul edilmektedir. 1918 nisanından 1949 martına kadar yapılan yardımlar yekûnu beş milyar dolara yaklaşmıştır. Bu meblağın % 20 sİ borç olarak. % 12 si şarta bağlı yardım şeklinde ve 9' 68 i iadesi mevzuu bahis olmaksızın verilmiştir.
UKARIDA zikrettiğimiz yakılar. iktisadi hayatı sadece "bedelli mübadele şebekesi,, telâk-
ki eden tefsir tarzının isabetini şüpheye düşürmeğe kâfidir.
Bir “hibe İktisadı" doktrinine doğrıı: İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde hibenin iktisadi nazariyesinin ilk elemanlarını işaret etmek şerefine mazhar oldum. Aynı şeyleri tekrar e-decek değilim. Burada yapacağım eşy. esasa mütaallik mütalâalardan sonra, fikrimce Türk sosyolojisi ve sosyal i-limlerinin bu yeni teoriye yapabileceği büyük yardıma işaret etmektir.
İktisatçı: a) Yardım arzusunu tatmin için yapılan hakiki mânada hibelerle, b) İktisadi bir avantaj elde etmek için yapılan ve lktisaden ölçülmesi mümkün olan hibeleri birbirinden ayırmak mecburiyetindedir.
Bunlardan birincisi modern cemiyetin bütün çalışma teşkilâtını ilgilendirir. İnsanların, hususiyle işçilerin yüreklerinde mevcut "altrüist = başkalarını sevmek hissi,, ve cömert saikler yerine, şimdiye kadar ancak menfaatperest ve hasis âmillerden sistematik olarak netice çıkarmaya çalışılmıştır.
İkincisi İse bedava, yani re'sülmalin ladesini ve faiz yürütülmesini şart koşmayan, krediyi ifade eder.
Burada umumi ve sosyal tahlil nok-tai nazarından asıl mühim olan cihet, bakiye hesapların iade ve ödemelerinin, hakikî tasarruf için, sosyal bakımdan daha az avantajlı yerlerden daha fazla avantajlı noktalara aktarılmasıdır. Kriz zamanlarında bizi meşgul eden "dünyanın müşterek saadeti,,ne matuf gayretlerimizi bilhassa sulh devrelerinde harekete getirmeli, felâketleri tamir etmektense önlemek cihetine gitmeliyiz.
• • •
BU fikirlerin çektiği alâka, bana bunların memleketinizde aksüla-mel uyandırmaktan geri kalmı-yacağını Isbat etti. Sosyologlarınız, sosyal ilimde ihtisas yapmış ilim â-damlarınız ve tarihçileriniz, bu mevzuda bize çok şeyler öğretmek ve telkin edebilmek iktidarındadırlar. Avrupa tecrübeleri, insanlar arasındaki münasebetlere dair ince ve muaddel tecrübelerinizle genişletilmelidir. Him adamlarınız bize, bîr "cömertlik iktisadını,, kurmak Eşinde ve yetiştirmek mesuliyetini taşıdığımız gençlere öğrettiklerimizi tamamlamak hususunda yardım etmelidirler, "tnsanl hizmetler,, doktrininin kurulması için bizimle işbirliği yapmalıdırlar. Bu doktrin kurulmadıkça “menfaate dayanan ekonomi", insanlığı yeni felâketlere sürükleyecektir.
İlim adamlarınızdan bu gayreti bekliyoruz. Onlar da bizden her zaman i-çin, büyük geleneklere dayanan, yepyeni ve kuvvetli bir milletin karşısında duymağa mecbur olduğumuz hayranlık ve hiirıpet hislerini emniyetle beklemelidirler.
manya, Belçika. Lüksemburg, İtalya ve Fransa ile ticaret anlaşmaları akdetmiş ve birçok malların ithal yasaklarından muaf tutulması esasını kabul etmiştir. Yalnız Norveç, İsveç Danimarka ile yapılan görüşmelerde bu hususta kati bir neticeye varılamamıştır.
Belçika,, Lüksemburk ile yapılan anlaşmalar müsait netice vermiş ve bu üç memleket arasında her türlü ithalât yasağının kaldırılması esası kabul edilmiştir.
New-York mektubu :
Birleşik Amerikada bütçe hazırlıkları
Hususî muhabirimiz ETB bildiriyor
Nevv-York, 15 (Tayyare postasiy-le) — Cumhurbaşkanı Truman Key-VVest'te, Birleşik Amerikanın yeni bütçesini hazırlamaktadır. Bu hazırlıklar sırasında Avrupaııın da lâkayt kalamıyacağı mühim siyasî ve mali meseleler üzerinde çalışılmaktadır. Amerikan umumi efkârı. hâlâ harp seviyesini muhafaza eden vergilerin, esaslı surette indirilmesini şiddetle talep ettiği için, Truman’ın bu şartlar altında, 1949 programını gelecek sene de tatbik edebileceği şüpheli görülmektedir. 1952 yılında yapılacak seçimlerde cumhurbaşkanlığına namzetliğini koyacağı kuvvette tahmin edilen General Eısenhower’in, “menfa-at-ı amme devleti,, hakkında ileri sürdüğü tenkidler şimdiden büyük alâka uyandırmıştır. Diğer taraftan sanayici teşekküller, vergilerin İndirilmesi hususunda ısrar etmekte ve demokrat senatör Harry Byrd, en az 7 milyar dolar tasarruf temin edebilecek mukabil bir bütçe projesi hazırlayabileceğini iddia etmektedir.
Başkan Truman, programının esasını teşkil eden Avrupa yardımı ile zirai sübvansiyonları devam ettirmekte ısrar edecek olursa, müşkül duruma düşecektir. Zaten, devlet bütçesinin hâlen gösterdiği açık dolayısiyle. büyükçe tasarruflara gitmek mecburiyetindedir. Daha şimdiden askeri masraflar 2 milyar dolar noksanı İle 13 milyara indirilmiştir. Amerikanın imal ettiği modern silâhların faikıyetine güvenilerek, klâsik sayılan silâhların büyük kısmından vazgeçilebileceği ve
I ngilter e Amerikadan az benzin alacak
Londra 21, (AP) — Ingiltere Akaryakıt Bakanlığından dün bildirildiğine göre, Ingiliz Hükümeti 1950 senesinde, Amerikadan İthal etmekte olduğu benzinden 30 ilâ 60 milyon dolarlık bir tasarruf yapmak niyet ve tasavvuru n dadı r.
Ingiltere ile Birleşik Amerika arasında tesirini göstermekte olan benzin fırtınasının ilk resmi işareti bu beyanat olmuştur.
Aynı beyanatta bildirildiğine göre, Ingiliz hâkimiyetinde bulunan sahaların benzin istihsali gittikçe arttığından, Ingiltere şimdiki halde elinde bulundurduğu benzin piyasalarına mal verdikten gayrı 1950 senesinde bir istihsal fazlası elde edeceğini de Ümit etmektedir.
Bu kararı, Amerikalılar beyenmediler
Londra 21 (YlRS) — Petrol için sarfedilen dolar miktarını azaltmak hakkında Ingiltere tarafından alınan karardan sonra. Amerikan petrol şirketleri mümessilleriyle hükümet arasında müzakereler başlamıştır.
İngiltere şimdiye kadar diğer ithal mallarına sarfettiği dolar miktarından fazla bir miktarı petrol İthaline sar-fetmekteydi.
Amerikan şirketleri Ingiliz Hükümetinin kararını protesto ederek, bunun İngiliz petrol endüstrisinin himayesi için tertip edilmiş olduğunu İddia etmektedirler.
Kanada petrol İstihsali artıyor
Montreal (YlRS) — Kanadamn petrol istihsali mütemadiyen artmaktadır. Bu senenin ilk 7 aylık istihsali geçen senenin aynı müddetine nazaran yüzde 12 nispetinde fazladır.
Tophaneden Hayfaya
Hayfa 21 (Ap.) — Ford kumpanyası yakında Hayfa'da Ford kamyonları İçin bir montaj fabrikası kuracaktır
Rus taarruzi hareketlerinin Atlantik Paktı sayesinde, daha bidayette ezile-bileeeği ümit edilmektedir.
Bu suretle yapılan nispeten ufak tasarruflarla, yüzlerce milyon dolara varan ERP yardımı ile zirai sübvansiyonları kabul etmek hususunda muhalif senatörleri ikna etmenin mümkün olup olanuyacağı şimdiden tahmin edilemez. Şu muhakkak ki, Marshall tahsisatı 25 azaltılacaktır. Buna rağmen kongrede şiddetli münakaşalar olacaktır. Çünkü Birleşik Ameri» kada, Marshall Plânından yardım gören memleketlerin İktisadî durumlarında ve hayat standartlarında. bundan böyle Amerikan yardımına ihtiyaç göstermiyecek salâhların vuku bulduğu kanaati hâkim olmağa başlamıştır.
Aynı zamanda İngil ter enin. Amerikan menfaatlerine aykırı politikası da tenkid edilmektedir.
Bütün bunlara inzlmamen, yardımın İstikametini değiştirmek hususunda kuvvetli cereyanlar vardır. Batıya yapılan İktisadî yardımı, komünizmin 1-lerlemekte olduğu Uzak-Şark’a çevirmek suretiyle, Hindistana ve diğer Asya memleketlerine, An>erlkamn gıda maddeleri istihsal fazlasını satın almak imkânı verilmek isteniyor. Bu suretle bir taşla iki kuş vurulmuş olacak ve Birleşik Amerikada ziraate mali yardıma lüzum kalmayarak sefalet içinde yüzen Asya memleketlerindeki komünist aleyhtarı cephe takviye edilmiş olacaktır. Bütün bu tasavvurlar. Batı Avrupdya yapılan yardıma elbette kİ, menfi tesir edecektir.
ırv>
Ingiltereye tütün satışımız gelişiyor
Londra 21 (Nafen) — İngiliz Ticaret Bakanlığı tarafından neşredilen istatistiklere göre, Kasım ayında Türkiye Ingiltereye 217.150 sterlinlik tütün satmıştır. Böylelikle Türkiye 1949 senesinin ilk onbir ayında Ingiltereye 3.900.715 sterlinlik tütün satmıştır. Halbuki geçen senenin aynı müddeti içinde Türkiyenin Ingiltereye tütün ihracatı 849.585 sterlingden ibaretti.
1947 senesinin ilk on bir ayında ise Ingiltere Türkiyeden ancak 96.362 sterlinlik tütün satın almıştı.
İngiltere, Amerikadan tütün ithalâtını tahdit ederek mi?
VVashington, 21 A.A. (Reuter) — Dün burada yetkili kaynaklardan öğrenildiğine göre, İngiltere, Amerikadan yaptığı tütün İthalâtını önümüzdeki yıl tahdit etmek keyfiyetini incelemektedir. ______
Avrupa Ekonomik İşbirliği
Yapılan masrafların bilançosu
Londra 21 (YlRS) — Çeşitli kaynaklardan alınan haberlere göre. Birleşmiş Milletler Ekonomik işbirliği Teşkilâtı kurulduğundan beri dağıtılan tahsisatın tutarı sekiz milyar dolara baliğ olmaktadır. Marshall Plânından faydalanan memleketlere verilen 135 milyon dolar bu yekûna dahildir. Verilen tahsisatın yüzde 54 ü sanayi eşya ve geri kalanı da gıda maddeleri mubayaasında kullanılmıştır.
Diğer taraftan, kasım ayı içinde yapılan yardımlar şimdiye kadar vâki olan aylık yardımların en fazlasını teşkil etmektedir. Bu ay İçinde Marshall Plânı memleketlerine tahsis edilen yardım yekûnunun 532 milyon dolar olduğu bildirilmektedir. Bu meblâğdan Ingiltereye bir ay evvelkine nazaran 70 milyon dolar fazlaslyle 240 milyon ve Fransaya ise 13 milyon dolar ayrılmıştır.
f Dünya Haberleri ")
Türk - Ingiliz
ticaret bilânçosu
Londra 21 (Nafen) — 1949 senesinin ilk onbir ayında Türkiye îngll-teıcden 8.993.673 sterlinlik mal satın almıştır. İngiltere de Türkiyeden aynı müddet içinde 6.173.150 sterlinlik mal almıştır.
Son iki sene zarfında Türkiye ile İngiltere arasındaki ticaretin Türkiye lehine olarak geliştiği müşahede edilmektedir.
Avrupa,VI kalkındırma programı
★ Londra 21 (YlRS) — Avrupayı kalkındırma programı faslından. Batı Avrupaya aralık ayında 500 milyon dolar daha verilmesi kararlaştırılmıştır.
Bu meblağın yarısı, makine ve ma-‘dne sanayii için, mütebakisi gıda çin sarfedilecektir.
Hlndlatanın İthalât ve ihracat durumu
’i ^ndra, 21 ( YlRS) — Hindistan
Hükümetinin açıkladığına göre, Hindlstanın kasım ayındaki ihracat ve İthalât muvazenesinde, ihracat lehine 6 milyon sterlinglik bir fark vardır. Bunun sebebi, devalüasyon yüzünden husule gelen uygun du-•uın ve ithalât malları üzerinde ya-ıhın tahditlerdir.
İtalyan prinç fiyatları
ılâno, 21 (Comtel) — Tütün thra-atı Komisyonu, bu maddenin ih-•aç fiyatını, 100 kilo İçin 6850 liret üarak tespit etmiştir.
İranda kapanan fabrikalar
★ Tahran (Comtel) — İranın iktisadi durumu gün geçtikçe bozulmaktadır.
Kapanan fabrikaların miktarı utmaktadır. Geçen hafta, aralarında ateş tuğlası ve iplik büküm imalâthaneleri bulunan dört fabrika işini tatil etmiştir. Isfahan ve Azarbaycan eyaletlerinde vaziyet ciddidir. Dokuma fabrikaları kapanmakta ve bu hal diğer sanayi ubelerine de sirayet etmektedir.
Bildirildiğine göre, Iran körfe-indekl Benderşahpur limanına ge-en Amerikan buğdaylarından 25000 tonu depo edilmek imkânsızlığı yükünden filizlenmişlerdir.
Ingiliz kömür İstihsali artıyor
ondra, 21 (YlRS) — Ingiliz kömür aadenleri iki hafta evvel tesis et-uikleri istihsal rekorlarını yeniden kırarak. 4.750.000 ton ile dokuz seneden beri müşahede edilmeyen yeni bir istihsal rekoru tesis etmişlerdir. Şimdiye kadar elde edilen kömür miktarı geçen seneye nazaran 6 milyon ton fazladır.
Amerikada ticaret firmaları çoğalıyor
A ashington 21 A.A. (LPS) — Tica-et Bakanlığından bildirildiğine göre, 1949 yılının ilk üç ayı içinde A-rekidaki ticaret firmalarının sayısı 1944 yılının aynı devresine nazaran yüzde otuz artmıştır. Çeşitli faaliyetlerde bulunan firmaların sayısı 5 yıl içinde 3,022.200 den 3,93.5.300 e ükselmiştir.
Avrupa iktisadi Konferansı
erlin 21 (YlRS) —Marshall Prog-amı çerçevesinde olan Avrupa Ik-isadî Konferansı dün, Paris’te, Ingiltere Maliye Bakanı Cripps, Fransa Dışişleri Bakanı Schumann, Belçika Dışişleri Bakanı Van Zec- ! land ve Marchall Yardım Progra-. mı Avrupa Başkanı Amerikalı Har- | riman’ın iştirakiyle toplanmıştır. ı Bu toplantıda, İktisadî İşbirliği için özel bir komisyon kurulmuş ve bu komisyonun başına Mr. Henry Spaak getirilmiştir.
Fasulyeler Ofisçe alınamıyor
Dünya fiatlerine uyulmadığından elde kalan malların -ihracı tavsiye edilmektedir
İzmir, 21 ıHususi muhabirimiz bildiriyor) — İhracatçı birlikleri aldığı bir kararla, geçen seneden kalan fasulyelerin Toprak Mahsulleri Ofisince satın alınmasını istemiş ve bu cihet Ticaret Bakanlığına bildirilmişti.
Bu defa Ticaret’Bakanhğından gelen cevapta: Bu fasulyelerin içeride ve dışarıda sarfedilmcmeleri sebepleri tah-
Tarişteki değişiklik
İzmir 21 (Hususi muhabirimizden) — Tariş Umum Müdürünün İstifası haberi üzerine alâkalılarla temas ederek elde ettiğimiz malûmata göre, İzmir Tarım Satış Kooperatifleri Birliğinin dört ayrı birliğe ayrılması kararının tatbikine başlandığı beş aydan beri gerek Umum Müdüre ve gerekse Umum müdür muavinine Ekonomi ve Ticaret Bakanlığınca yeni birliklererin bünyelerinde yer verilmemiş ve ancak her ikisi de eski müşterek birliğin tasfiyesi işiyle tavzif edilmişlerdi.
Üzüm, pamuk ve zeytinyağı birlikleri hesaplan ayrılmakla beraber, bir arada çalışmak istediklerinden bunlara geçen eylül ayında bir umum müdür vekili ve müstakil çalışmak isteyen incir birliğine de ayn bir umum müdür vekili tâyin edilmişti.
Bir arada çalışan üzüm, pamuk ve zeytinyağı birlikleri umum müdürlüğü için tasfiye işlerinin sona yax.laş-tığı şu sıralarda Ekonomi ve Ticaret Bakanlığınca başka isimler üzerinde dunjlduğu katî olarak anlaşıldı, gından Bay Salâhaddin Çuhnık'un bu ay sonunda tasfiye halindeki eski birlikten de tamamen ayrılarak hususi surette ziraat işleriyle meşgul olacağı öğrenilmiştir.
Mensucatçılar Ankarada
Ankara 21 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Mensucat sanayicileri toplantısına gelenler arasında yaptığımız konuşmalar neticesinden anlaşıldığına göre, memleketteki pamuklu, yünlü, ipekli mensucat sanayii bir taraftan son seneler içinde yapılmış ithalâtın, diğer taraftan da memleketin azalmış olan istihlâk kabiliyetinin tesirleriyle müşkül durumdadır. Bu sanayi erbabı, ithalâtın men’ini, yahut bizde yapılmıyan cinslere inhisar ettirilmesini taleb etmektedirler.
Buna mukabil, ithalâtçılar memleketi ve bilhassa fakir köy halkını refaha kavuşturmak için ithalâta devam lüzumunu müdafaa ediyorlar. Gerçi, Bakanlık neşretmiş olduğu listeye bizde hâlen yapılmakta olan mensucat nevilerini ithal etmemiştir. Fakat yerli mensucat sanayii zarar görmesin diye bu listenin dışında bir takım mallar ithal edilip memlekete sokulmuştur. Bugünkü duruma göre, bizde yapılacak cinslere müsaade edilecek olunursa, aşağıdaki fiyat mukayeselerinde de görüleceği Üzere, vahim bazı durumlar hâsıl olacaktır.
Hariçten gelecek bir paket 20 numara pamuk İpliği bugün masrafla-riyle birlikte memlekete 16,50 liraya mal ohır.
Bizde yapılan bir paket 20 numara pamuk ipliğinin satış fiyatı ise 26 lira 30 kuruştur.
Fiyat, şu unsurdan teşekkül etmektedir:
Muamele vergisi: Yerli pamuk bedeli lmaliye ve kâr
4,70 kuruş
13,30 kuruş
8.30 kuruş
işte, hâlen Ankarada toplanmış olan heyet iki taraflı bir görüşle, bu
meseleleri Ekonomi ve Ticaret Ba
kanlığı ile müzakere etmektedir.
lil olunmakta ve kabahat fiyatlarımı» zın dünya seviyesinden yüksek bulunmasında görülmekte ve "eğer ofis bunları mübayaaya başlarsa, mevcut fiyat intibaksızlığının daha da artmasına sebep olacağı,, ileri sürülerek bunların makul fiyatlarla serbest piyasa tarafından ihracı yollarının araştırılması tavsiye olunmaktadır.
Izmirden doğru Hopaya
Denizyollarının yeni programları memnunluk uyandırdı
Denizyolları İdaresi, motörlü gemilerin bugünkü programlarını, Karadeniz ve İzmir ekspreslerini kaynaştırmak suretiyle tertiplemiş bulunmaktadır. Bu program sayesinde, Hopa'dan încanbula kadar hilthn Karadeniz iskeleleriyle îzmirin yük bakımından doğrudan doğruya bağlantım temin edilmiştir. Yük rabıtasının sağlanması. Is t an bulda İd aktarma İşlerini, ehemmiyetli derecede azaltmış ve flatlerdo ucuzluğu sağlamış bulunduğu gibi, nakliyecilerimizi de memnun bırakmıştır.
Güneysu vapuru inebolu hattına ayrıldı
inebolu hattında yolcu kesafetinin arttığını dikkate ajan Denizyolları idaresi. bu hatta daha büyük bir gemi İşletmeye karar vermiş vc Güneysu vapurunu bu işe tahsis etmiştir. Güneysu. yarın inebolu postasını yapmak üzere limanımızdan hareket edecektir.
Mahrukat satışları artıyor
Havaların soğuması üzerine mahrukat satışları harnretlenmiştlr. Yalnız. Belediye mutemetlerinin elinde mühim miktarda odun ve kömür bulunduğu için, serbest piyasadaki rintlerde bir artış olmamıştır. Ayrıca, Belediye Orman Başmüdürlüğü vasıtasiyle Bakanlığa müracaat ederek kontenjanın yeniden art* tınlmosını isteyecektir.
Bol miktarda sebze ve mejAra geliyor
Havaların çok iyi gitmesi dolavı-Siyle şehrimize bol miktarda sebze ve meyva gelmeğe devam etmektedir.
Fakat iki günden beri devam eden soğukların başlamasiyle beraber fiyatlar da birdenbire yükselmeye başlamıştır.
Yalova. Gebze ve Jstanbulun diğer sebze ve meyva istihsal yerlerinde sevk için sıra bekleyen bol miktarda mahsul olduğuna göre bu yükselişti devam etmeyeceği umuluyor.
Şehir ekonomisi hakkında konferanslar
Türkiye İktisatçılar Derneği konferanslar serisine >akında başlayacaktın Belediye İktisat Müdürü İstanbul şehrinin ekonomik meseleler hakkında münakaşalı İki konferans verecektir
Tekel Umum Müdürü ge.dı
Bir müddetten beri Ankarada bulunan Tekel Umum Müdürü şehrimize dönmüştür. Umum Müdür bugün saat 15 do bir basın toplantısı yapacak ve muhtelif mevzular hakkındn demeçte bulunacaktır
İhraç yasağı kaldırılmıyor
İzmir Hububat Birliği Ticaret Bakanlığına müracaatla ak dan, kum dan ve 'İğ ihracına müsaade edilmesini istemişti.
Bugün Bakanlıktan gelen cevapta, memleketteki hububat darlığı karşısında, darı ve fiğ ihracına imken görülmediği anlaşılmıştır.
Tüccar Derneği toplantısı
İstanbul Tüccar Derneğinin 20 nel aylık toplantısı, yarın saat 16.30 da Liman lokantasında yapılacaktır.
Akbank'ın lsîanbul şubesi
Adanacta kurulan Akbank. Istan» bulda da bir şube açmak için hazırlıklara başlamıştır. Banka İstanbul şubesi için, Bahçekapıda Tayyare Pivangn Müdürlüğe binasını satın almıştır
| 2I/X/I/J949 Çarşamba
Borsalarda Vaziyet
İstanbul
Ticaret Borsası, her
olduğu gibi, Avrupada
dolayısiyle ihracat bakımından durgun bir devreye girmiştir. Böyle olmakla beraber. w fındık fiyattan eski sağlam durumunu muhafaza etmektedir. Bundan başka t İtlik ve keçi kılı gibi maddelerin fiyatlannda da İş olmamasına rağmen, henüz bir gevşeklik başlamamıştır. Iç piyasayı alâkadar eden maddelerin fiyatlannda tedrici bir surette gerileme devam etmektedir.
sene bu mevsimde noel hazırlıkları
Esham ve Tahvilât Borsacında, Devlet tahvillerine karşı istekler fazladır. Fakat piyasaya, istekleri tatmin edecek derecede tahvilât arzolunmadığı anlaşılmaktadır. Altın piyasasındaki düşüklükte, bir duraklama hissedilmiştir. Alıcı azdır. Buna karşı satıcı çoktur.
İzmir:
Çekirdeksiz kuru üzüm piyasasındaki canlılık devam etmektedir. İncinle bir değişiklik yoktur. Maamafih pamuk piyasası oldukça hareketli geçmiştir. Netati yağlardaki durgunluk devam ediyor. Çekirdek piyasası da keza hareketsizdir.
Adana:
1
100
100
100 İOJ 100 100 100
İÜO
100
Stcrllng.....
Dolar........
Fr. Frangı . İsviçre Fr. .
Bclç. Fr.....
İsveç Kr....
Florin .....
Liret .....
Drahmi ......
Escoudos ...
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış
ESHAM VE TAHVİLAT
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
New-York Borsası
Devlet Tahvilleri
Kapanış
Buguı»
Eski Kapanış
81.35
31.-
7 «6
282.25
0.80 44.03
5.60 54.12.50 73.68.40 0.44.128 0.01.876
9.73 90
Altınlar
Bugün
Lira
Külçe Yeril (ir. Külçe DrguMsu ,
Cumhuriyet Reşat......
Hamlt .....
Gulden.....
İngiliz ...
Fransız kok. Napolöon III İsviçre ...
Nmv-Tork ta:____onsu ; $ 35
Gümüş, Plâtin
6.18
6.28
12 50
11.75
12.30 10.70 55.25 47.— 43 — 12.50
Gümüş Gr. Plâtin
En aşağı
10.-
Zürich Borsası (Serbest)
ÎMVİçro Frangı
Eski kur
Lira
En yukarı
Ll.-
6.20
6.28 I2 75 41.80 12.10 »(•75 55 25 17.— 43.— 42.30
İkrumlycİl tnhviiJrr Ka pnıiiş
%5 1933 Ergani 22.65 22.70
fA5 1938 Ikramiyell 21.00 21.00
9c5 Milli Müdafaa I 20.25 20.25
%5 1911 Demiryolu IV. ... 99.95 99.95
*^5 1941 Demiryolu V 95.50 95.45
Cr 4 1/2 1919 Ikramiyell 05.50 95.50
Diğerleri 1941 Demiryolu VI rfö.70 97.— 1
%6 Kalkınma 1 98.45 98.40
%e .. ıı............. 95.70 95 70
.. III 95,60 95.50
%6 1918 iotikrazı I 97.00 97 IH!
1948 II 95.55 95.60
5eT 1934 Siva«-Erzurum I. 21 7ü 21.ı*(ı
1934 .. ıı-vır. 19 90 19.85
%7 1941 Demiryolu I 20.70 20.75
%7 İMİ II 21.65 21.70
Tc7 1941 ın 20.50 2(ı.50
%7 Milli Müdafaa I 20.20 20.20
.. ,. n 21.60 21.60
%7 ., j,1 IH 21.35 21.36
^7 ., IV 20.20 20.15
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 116.- 116 —
Mt fl M C.
O m SrUO 63.50 63. ►
., ,, MÜrnes Senet. 67.00 68.'
Şirket Hisse ! Senetleri
T. C. Merkez Bankası 116.00 116.00
Türkiye Bankanı 24.60 25.-
Türk Ticaret Bankası â- 6.-
Arslnn Çimento 16.- 16-
^nrk Değirmencilik 23.25 23.50
Milli ReHHünıns — —
Ecnebi Tahviller
Vııfth tohumlar:
Ayçiçeği tohumu .
Kctrntohunıu
KeıoHriohuınu ......
Su.^aın o...........
Yer tibtığı kabuklu
Dokunııt llıtnı ■holdclrrl:
Tiftik IIOFİ IIHlI .........
Tiftik (nntürcü; ............
Yapak Anadolu (Kırkıpıı
Ilııııı deriler*.
Sığır Hulamura kilosu ..... Keçi tuslıl kuru kilosu ..... Koyun tuzlu kuru kilosu.. Mâzbahn sığır yaş kilosu.
Kuru İleyvMİtır
Fımlık (kabuklu mvri) ...
Findik (İç tombul) .......
Ceviz (kabuklu) ...........
Ceviz (İç natürel) ........
Hububat:
Buğday Yumuşak ........
Buğday Sert .............
Arpa Biralık ...........
Arpa yemlik (dökme)......
Mısır (Sari) ............
FaHulya Tombul (çuvallı) Fasulyn Çalı sert ı doknıc ı
Ku.\(ıni
Mercimek Kırmızı kabuklu Mercimek Yeşil ..........
Nohut «ıra ..............
31.36
31.-
25.05
25.—
36 —
37.-
39.—
65-
22.-
36.—
12.—
33.—
64.—
77.-
62-
134.—
41.—
170.-
.n3.—
282 —
190 -
IWI.— 2Û0.-140.— 123—
2tW.—
195
25 30
22.10
61.—
138 —
15.—
150.-
31,-
16.—
57.—
22.10
36.04
13.—
37.—
83.-
200
148.—
120-
İzmir Ticare t Borsası
Bugün Son kapanış
Uzthn çekirdeksiz No. V 57.— 67.—
İncir A serisi No. 8 53.- 53.-
B serisi No. 108 (3.— 43.-
Pamuk Akala I. . 234.— 234.—
Pamuk Akala II 224.— 224.—
Pamukyağı (rafine) ... 157.- 157.-
Pamuk çekirdeği 16.— 16.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 . 192.195 190 201
„ az yağmur yonüş 176.5 175
,, çok yağmur yemiş 148/150 145/195
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak 32.50 32.
Buğday sert 85.— ” 44.
Buğday (Buşell=Scnt) .......
Sert Kış mahsulü No. 2. ...
Kırmızı „ ,, No. 2 ...
l'nnıuk Mlddllag (Libresl=Sent)
Mart .......................
Maviş .....................
» » .
Temmuz .....................
Ekim ......................
Tiftik (Llbresl=Scnt) ..........
Teksas No. 1 ...............
Fındık (Llbresİ^Sent) ..........
Kabuklu Yerli İri ..........
,, oı ta
Levıınt İç İthal malı
Ekstra İri İç malı .........
Kuru üzüm (LlbrcsIsScnt) .......
Thompson çekirdeksiz seçme. Keten tohumu (Bıışell=:Dolnr) ...
Mlnncapolls ................
— Kalay (Libresi ^Sent) .......
— Levha-teneke(100 libresi dolar)
Dün Eski kur ||
261.5 263.— I
238.— 237.— I
30.56 30.53 I
30.35 30.31
29.75 29.70
28.32 26.37 I
58-60 58-60 I
24.— 24.— I
22.50 22.50 1
37.— 37.- ,
38.— 38.-
11.5 11.5 I
3 75-3.95 3.70-3.90 I
78.25-78.75 78.25
7.50 7.50 1
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=SterUa) ... Bombay 63.— 63.—
KnlkÜto 62.— 62.—
Yer fı- *ı Hindistan 61.— 61.—
Bradford Piyasası
liftik İyi mal (Llbresi=Peni) ... 34.— 34.-
. Sıra malı „ 30.- 30.-
Yün Anadolu ,, ,, 18.50 13.50
„ Trakya .. —
İskenderiye Borsası
Pamuk (Knn tan "“Ta 11 arı)
Ashmounl Kısa elyafh F/G... 88.50 83.70
Karnnk Uzun elvnflı F/G. 95.65 f 90.30 1
En yukarı
Türk lirası......
Dolar............
Sterlin .........
Fransız Franrı
0.90
1.29.50
10.30
1.12
A'chntl yıığlnr:
Zeytinyağı ı Eksi ra ekstra) Ayçiçeği Rafine ...
Fındık vağı
270.-175-175
255.-
180.-
180
Pamuk piyasası diğer gUnlere nazaran biraz Jı geçmiştir.
En aşağı
0.75
4.28
10.10
I 07
Mısır Kredi fotıslvc 1903 .. 191!
ı ) Gününde Boraada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi lyasa değerleri.
Sayfa 4
Y 8 N î İSTANBUL
22 Aralık
ot»ı ilim»
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
W
imrvtft»
Varis hususi muhabirimiz bildiriyor
UZAKDOĞUDA B. BRİTANYA POLİTİKASI
KUDÜS ŞEHRİ ETRAFINDA MÜNAKAŞALAR DEVAM EDERKEN
i
tngiltcrenin Komünist çini tanımakta acele etmesi, Çin deki menfaatlerinin Mao - Tse -Tung’un elinde Oluş undan dır
Paris (Hususi muhabirimiz Yusuf î. Mutludan) — Çok zaman evvel haber verdiğimiz gibi, İngiltere. Mao-Tse-Tung’un komünist Çin Hükümetini tanımaya hasırlanmaktadır, tyl malûmat aian kaynaklardan öğrendiğimize döre, Uzak şarktaki siyasi vaziyetin beklenmedik şekilde değişme* aine ve inkişaf etmesine yol açacağı için büyük ehemmiyeti olan bu tanıma keyfiyeti, artık bir gün meselesidir Hattâ yılbaşından evvel vukubulması da muhtemeldir.
îngiltereyi buna sevkeden sebepler açıktır: Pekin’deki Çin Hükümeti ile, kısaca bütün Çin ile münasebetlerini tanzim etmek zorundadır. Çünkü bugün İçin Çin’de milletlerarası normal bağlar tesis etmek ve dovletlerarasın-dakl diplomatik haklara dayanarak Hong-Kong'da ve Birmanya’da İngiliz menfaatlerini korumak, ancak komünist Hükümeti tanımakla mümkün o-lacaktır.
Maamafih, îngılterenin bu kararının. Kolombo’da toplanacak konferanstan sonra tatbik mevkiine konulacağı sanılmaktadır. Dışişleri Bakanı Bevin de, Noel yortusundan sonra bu konferansa iştirak etmek üzere Koloni bo'ya gidecektir. Son defa Muhafazakârlar tarafından kurulan tralya Kabinesi ile Yeni Zelanda Hükümeti, hareket tarzlarını Amerikaya göre ayarlamaya mütemayil görünmektedirler. Fakat Ingiliz Hükümeti kendi görüşlerini, dominyonlarındaki devlet adamlarına kabul ettirebileceğine inanmaktadır.
Bu münasebetle, İngilterenin, Asya-da gerek kendisinin, gerekse dominyonlarının menfaatlerine uygun bir politika takibi hususunda tamamen müstakil olduğunu ve serbestçe hareket azminde bulunduğunu ifade etmek istediğine işaret edilmektedir.
Ingllterenin bu kararında acele etmesine âmil olan sebeplerden biri de şudur: Çin komünist Şefi Mao-Tse-Tung hâlen Moskovada bulunduğu için, onun Rusya ile daha sıkı münasebet ve işbirliği kurmasını beklemeden. yeni Çin Hükümeti lehinde bazı kararlar almak zarureti hâsıl olmuştur.
Viyana hususi muhabirimiz bildiriyor
Bulgaristan artık müstakil devlet değildir K
Sovyetler, Bulgaristan! Tito’ya karşı emniyetli bir üs haline getiriyorlar
Viyana, 15 (Hususi mubarbnlz N.A. B bildiriyor) — Balkanların iç durumunu takip edenler, Rus Generali Grenoff’a, yakında Mareşal Rokosovs-kl’ye Polonya için verilen salâhiyetlerin, Bulagirstan için verileceğini söylüyorlar. Rokosovski. nasıl PolonyalI ise, Grenoff da menşe itibariyle Bulgardır ve tıpkı Öteki Mareşal gibi askeri kariyerini Kızılorduda ta-mamlıyarak siyasi terbiyesini Moskova’dan almış ve tamamen Ruslaş-mıştır. Sovyetler şimdi var kuvvetleriyle Bulgarlstanı, Titoya karşı açtıkları mücadelede emniyetli bir üs haline getirmeğe çalışıyorlar. Bu arada Bulgarların isteklerine ne derece hürmet ettikleri ve bunları nasıl hiçe saydıkları, Moskova’nın plânlarına uygun gelmlyen ehemmiyetsiz bir iki talep ileri süren mühim bazı Bulgar nazırı ve yüksek memurunu derhal İş başından uzaklaştırmalarından anlamak mümkündür.
Grenoff’un vazifesi, Bulgaristanın, Kremlln’den çıkan emir ve talimatı harfiyen ve bilâitiraz tatbik etmesini temin etmektir. Bütün hazırlıklar, şimdiye kadar tatbik edilmiş olan tedbirlerin tesirsizliğl karşısında, Titoya karşı yeni bir harekete geçileceğini gösteriyor.
Balkanlardaki zâhirî sükûnete itimat etmemek lâzımdır. Her ne kadar Sırp ve Makedonya dağlarında, kışın büyük askeri hareketlere girişmeğe İmkân yoksa da, çete faaliyetinin hazırlanması pekâlâ mümkündür. Alınan emniyete şayan haberlere göre, Sovyetler şimdiden, modem silâhlarla teçhiz edilmiş çeteci gruplarını, Sırp-Bulgar hududu üzerindeki dağlık mın-takada faaliyete geçirmişlerdir.
Moskovanın, Yugoslavyada Tito’ya muhalif olan komünistleri gizli faall-ye. başlamaya davet ettiği sırada harekete geçirilen bu çeteler, Sovyet politikasının hedefini açıkça göstermektedir. Moskova’nın dört yıldan beri Yunanlstana karşı açtığı mücadele, daha geniş ölçüde ve daha mükemmel olarak, Yugoslavya’ya karşı başlıya-çaktır. Bu arada Bulgar Makedonya-sındakl Pirine mintakası bilhassa faydalı bir harekât üssü vazifesini görecektir. Çünkü Yugoslavlar burada, Arnavutluktan harekete geçecek olan çeteciler tarafından da sıkıştırılabi-lecektir. Rus “teknisyen,, ve ‘'mütehassısları,, şimdi Arnavutluk ve Bul-ga fistanda, Sovyet çeteci gruplarının kadrolarım hazırlamakla meşguldür.
Beyrut hususî muhabirimiz bildiıiyor
Burna mektubu
Dil bahsinde temkin lâzım
TÜRKE NASİP
OLAN CENNET
Ürdün ile İsrail evvelce yaptıkları şehrin taksim plânı üzerinde ısrarla durmakta ve bu plânı gerçekleştirmeye
çalışmaktadırlar»
taksi-
İsrail
niyetindedirler
“Yeni Kudüs,,, milli bir
Beyrut (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Mukaddes şehir Noel yortu larını, Birleşmiş Milletlerin "Milletlerarası şehir,, kararının tesiri altında kutlamaya hazırlanıyor. Dâvanın asıl sahipleri İsrail ve Ürdün, şehrin taksimi hususunda evvelce vardıkları ve fiilen İdame ettirdikleri karar ü-zerinde ısrar etmek İsrail için
merkez ve müstakbel başkent mahiyetindedir.
nişi Theodor Herzl’in Viyanadan nakledilen naaşı, Yeni Kudüs’te inşa edilen anıt-kabre yerleştirilmiş ve yahu-dller, bu anıt-kabir önünde, Birleşmiş Milletlerin kararım protesto içtn nümayiş yapmışlardır. Araplar İse herkese aynı hakkın ve bu itibarla kendi "Kudüs,, leri üzerindeki hâkimiyetlerinin verilmesini talep ediyorlar. Her halde son haftalar zarfında İsrail vc Ürdün mütareke komisyonları alelacele toplanarak Kudüs. Cebeli Mukabba ve Slyon Dağındaki Ihtilftflı bölgeleri de taksim etmek suretiyle, sarih biı hudut hattı tesisine çalışmışlardır.
Her iki memleketin taleplerini takdir hususunda şimdiye kadar mevcut olmayan sarahat, belki bu suretle temin edilebilecektir. Bu sarahatin hiç olmazsa Araplar tarafında belirmeye başladığı söylenebilir. Araplar şu-
Siyonist hareketinin bâ*
bir sürü büsbütün arapça
aıap yerleş* İsrar
nu İddia ediyorlar; Birleşmiş Milletlerin kasım 1047 dc kabul ettiği taksin* plânına göre. İsraile. Filistin ininden ancak 1 1.200 kilometre koro İlk bir parça düşmekteyken,
hâlen 17.000 kilometre karelik bir sahayı İşgal etmektedir. Cumhurbaşkanı Truınsn evvelce yaptığı beyanatında İsrail'i. Necef veya Haillürrahmandan birisini seçmek durumunda bırakmış in Halbuki İsrail hâlen her iki mın takayı da İşgal etmiş bulunmaktadır Diğer taraftan Güvenlik Konseyi İsrail'in sayısı 900000 e varan mültecilerim tekrar yerlerine tirmeslnc kanır verdiği halde»
ancak 90.000 kişiyi kabul etmekte ıs* rar göstermiştir. Bu itibarla tsra tl'în şimdi, geri kalan mültecilerin iskânına kâfi bir toprak parçasını. A-rap isteklerine uyarak, iade etmek mecburiyetinde bulunduğu âşikârıhr Ürdün bu bakımdan. Fılistinin Cenubunda bulunan Necef’I, HahlUırahma-na tercih etmektedir çünkü N**ced hem toprakaltı servetleri bakımın dan zengindir, hem de ÜrdllnÜ Aknenizde kıyı sahibi edecektir. Şu kndat ki. bunun tahakkuk edebilmesi için. Mısırın evvelce yaptığı vaadi tutarak, işgali altında bulunan Gazze kıyılarını ürdüne terketmesl icap eder
Paris hususî muhabirimiz bildiriyor
Amerika ile Ingilterenin iki
Zaman kaybetmeden bir uzlaşmaya varılması Îngilterede bir ferahlık yarattı
Paris, (Hususi muhabirimiz Yusuf Mutludan) — Amerika ile İngiltere arasında iki taraflı pakt için yapılan görüşmelerde ihtilâf çıktığını bildiren şayialardan sonra, son yirmi dört saat zarfında bu gerginliğin tamamen ortadan kalktığı anlaşılmış ve bu haber. Pariste büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır.
Bu suretle. Amerikanın Avrupayı esaret altına almak istediği hakkın-daki komünist propagandalarını Amerika Hükümetinin şiddetle ve süratle önleyecek şekilde hareket etmiş olduğuna işaret edilmektedir. Zaman kaybetmeden bir uzlaşmaya varılmış olması, îngilterede geniş bir ferahlık yaratmıştır. Bu vaziyet. Fransız umumi efkârını da teskin etmiş ve şimdiden hazırlık görüşmelerine başlanan iki taraflı Amerikan - Fransız paktı tasdik edilmek üzere Fransız parlâmentosuna geldiği zaman, hükümetin daha emniyetle hareket edebilmesine İmkân vermiştir.
Amerikan - Ingiliz müzakerelerinde zuhur eden ve Atlantik Paktının tefsirini icap ettiren münazaalı noktanın esası şudur:
a — Ingiltere, paktın imzasından sonra husule gelecek siyasi ve askeri bütün mesuliyetleri kendisi deruh-de etmek istemektedir. Kendisine yardım faslından verilecek malzemenin tevzii, kullanılışı ve idaresi hususunda
1.
a.
ve kırğız kolimcylo yanlıştır, kolimoler Çünkü
bildiğl bütün kolimoler
şurasında ne kaldı sabah uya-ve bize 365
Bu kadar kelirno
Bıı "fa-sınıf
I» • gibi her bilinen kelimelori. diye atmak, ve çagatayc.ı. kırgız-cğor kötü niyete
hafif akılhlığn delâlet o-
Amerikanın îngülz toprakları üzerinde bir nevi kontrol veya mürakabe hakkı kurmasına razı olmamakta ve bu malzemeleri kısmen Amerikadan satın almak, kısmen de İngiltere fabrikalarında imal etmek suretiyle, malının sahibi olmayı tercih etmektedir.
b — İngiltere, Avrupa milletleri karşılıklı askeri yardım çerçevesi içinde, kendisine 70 süper uçankale yerine. buna tekabül eden ham maddenin verilmesini veya kendi yapacağı masrafların dolar olarak ödenmesini istemektedir.
e — Kendi fabrikalarında imal edilen harp malzemelerini ecnebi memleketlere satabilmek serbestisinı muhafaza etmek arzusundadır.
d — Kendi İmal edeceği silâhlan dilediği yerde kullanmak ve Ameri-kaya danışmadan onları denizaşırı ülkelere. müstemlekelerine serbestçe göndermek İstemektedir.
Nihayet, bütün Avrupa memleketlerinde müşterek olan bir isteği ileri sürmektedir: Ingiltere de, kendi milli savunma bütçesini yeni mükellefiyetlerden kurtarmak İçin, Amerikan malzemesinin doğrudan doğruya askeri birliklere teslim edilmesini arzu ettiği halde, Amerika, bütün diğer memleketlere olduğu gibi lngiltereye gönderdiği ma’zemenin de, şimdiye kadar rıhtımda teslim alınmasını tercik etmiştir.
BU ayın 19 unda, Anknrada. 6 ncı Dil Kongresi toplanmış bulunuyor. Türkçe son sonelerde bir yığın lüzumsuz tartışmalara âlet oldu. Umarız kİ bu kongrede sağduyunun «esinden başka bir otorite bulunmasın» Ve aynı zamanda dilimiz, sırf muhn-lefot zihniyetiyle, haksız yere hırpalanmasın.
Biz bu yazımızda, dil üzerindo konuşulurken, sakınılması gerokl' bazı noktalara dokunacağız.
Birincisi, dilde ırkçılıktan, yani türkçe olmayan kolimoleri atmak fikrinden vazgeçmeliyiz. Böylo bte karar türkçemiz! çok fakir bte hale sokar. Dilden çıkarılan keli-motorin yerini, tatarca cadan alınan doldurmaksa Hatta movcut
onlara tercih edilmelidir, bu kelimelerin dilimizde, hiç değilse, bir kaç asırlık ömrü vardır. Bizim kültür tarihimiz, diğer Tiirk lehçelerinden tamamiyle ayrı bir yol takip etmiştir. Yabancı kökten gelon kelimelerden arınmış bir İstanbul veya kitap dili boş bin-altı bin kelimenin içine sıkışır Bununla no edebiyat ve ne de felsefe yapılabilir. Ahmet Veflk Paşanın “Lehçoi Osmaniye,, cinde, diğor Titek lehçelerinden alınan kelimelerle birlikte, on bine yakın kelime vardır
ile medenî bir dil kurulamaz, durum karşısında, “buğday sulye.,, “kalem,, halk tarafından türkçe değildir, yerine bir sürü ca söz bulmak, değilse, der.
Bu anlayışın karşıtında, dilde hiçbir tasfiye yapılmasın,! razı olmayanlar bulunmaktadır. Onlara göre, hâlen dilimizde bulunan bütün arapça kelimeler muhafaza e dllmelidir.
Bu görüş de doğru değildir. Çünkü arapça ve acemce kolime-ler türkçedo lüzumundan fazla israf edilmişler, karşılıkları olan türkçe kelimelori yazı dilinden u-za klaştı rmışl a rdı r. O kadar ki. yeni bir kavram karşılığı, türkçe* de aranacak yerde. arapçadAn uydurulmuştur. sözüme dikkat edil tin, alınmıştır demiyorum. Başta Ziya Gokalp'ın uydurduğu “mefkure,, kelimosi olmak üzere, felsefe terimlerimizin çoğu “uydurma arapça.. dır. Ne garip şeydir ki, arapçadan uydurulunca makbul o-luyor da. türkçeden. dilin kurallarına uyularak üretilince, kıyamet ler kopuyor.
Bu İki aşırı görüse dokunduktan sonra, Dil Kongresinin şu noktalara dikkatini çekmek isterim:
Birincisi: yıllardan isteyerek, lan fizik, bilimlere
Calıit Tanyol malıdır. Bu terimlerin kaldırılma-sına dair ileri sürülecek hor fikir, dilimizi yonidon bir anarşiye götürür ve kültürümüzü öldürür. Bunlar yanlış da olsalar, zarurî bir ihtiyaç karşılığı iso, muhafaza edilmelidir. Artık bundan sonra ne "lüorbaa t-üladla,, a, no “zavi-yc-i-mütebadilatan-ı dahilatan,, a, ne muzaf. “muzafünileyh,,e ve ne do “t.ıhti-mutezat,,fl donmoye imkân vardır. Dil Kongresi, sadoce. hor sınıf halk tarafından bilinen “hesap., kelimesi yerine “aritmo-tik„ teriminin alınması nevinden lüzumsuz israflarla mücadele etmelidir. Ve şu ölçü gözdon uzak-lastırılmamalıdır:
Hangi dilden gelirse gelsin. Türk halkının
türkçedir; vo türkçe olarak kabul edilmelidir. Bunun zıddına bir gö rıış, dünyanın iki büyük dili olan İngilizce vo fransızcaya dahi tatbik odilocek olsa, bu dillor, türk çeden daha feci bir duruma düşerler. Dildo inkılâp, dili fakirleştirmeye değil, zenginleştirmeye doğru gitmektir. Ve türkçemiz buna, hem yapısı itibariyle, hem de kitap diline girmemiş binlerce ko-limelore sahip olması itibariyle on uygun bir durumda bulunmakta dır. Yapısı İtibariyle müsaittir çünkü dilimizde’ İşlek olmayan ek-lor vnsıt.ıaiylo sayısız kolimoler üretorek terim H tiyaçlarımızı karşılayabiliriz. Bu üretmelerin bir çoğunu, kitap dili yadırgadiği hal de, halk yaymaktadır. Meselâ "savmak,, mastarından "savak,, (•) gibi. Burada gramer kitabının ha-bordar olmadığı sayısız üretmeler zikretmek mümkündür. Halkı tanımayan ve Anadoluyu bilmeyen bazı çolobiler. bütlin bunlara bir kalemle uydurma da diyebilirler F.akat ben hem bir Anadolu çocuğu olmak vo hem de oldukça Anadoluyu gezmiş bir insan olmak sıfatiyle. türkçemlzin iyi niyet, zengin bir araştırma vc doğru bir metodla dünyanın büyük dillerinden biri olmak istidadını taşıdığına inanıyorum. Dil K ıırumunun ha tası ve en tehlikeli İşi, anlayışının sakatlığında, ve dili bir takım yersiz inkılâp gösterileı ine alet sindedir, O, kuvvetini kitap henüz oeçmemiş olsn ve halk tarafından kullanılan
kelimeleri toplamaya ve kitap dilinde kullanıldığı halde, halk tarafından bilinmeyen I ellmelorl dil den çıkarmaya harcamah ve çalışmalarını bir lügat ile ortaya atmalıydı.
Umarız ki Altıncı Dil Kongresi böyle bir anİAyış şuurunda birleşmiş olsun.
etme* diline fakat bütün
Hâlen okullarımızda beri okutulan ve dile istemiyerok, yerleşmiş o-matematik gibi mütbe* ait terimlere el atılma-
(•) Savak: Su değirmenlerinde kuyu dolduğu veya değirmen tele mediği zaman suyu boşa akıtmak, yani başka yola savmak için ktı yunun yolu önüne konan bir tah ta perdedir.
Joseph
Conrad
On dokuzuncu asrın en büyük In-"gillz romancılarından olan Joseph Conrad, aslında PolonyalIdır. 1857 de Ukrayna'da doğmuş ve Krakovyada üniversite tahsilini bitirdikten aoııra Marsllyaya giderek İlk önce Fransız, daha sonra İngiliz ticaret bahriyelinde gemicilik etmiş, bu sayede Asya, Okyanus, Tropik bölgelerini dolaşmıştır. Gemi süvarilik devrini bilhassa Felemenk Hindistan) denizlerinde geçirerek o memleketleri ve halk»m tanımak fırsatını bulmuştur. İngilizceyi ana dili gibi kullanan ve 1884 te İngiliz tebaalıgına geçen J» Conrad
eserlerini İngiliz dili ile yazmıştır. Bu eserlerin çoğu Felemenk Hlndlstaıum konular. En mühimleri şunlardır:
A İma ver Köşkü — Gençlik — Tayfun — Bir Zafer — Lostromo — Gölge hattı — Cezrümet arasında (ki neşrettiğimiz hikâye ondan alınmıştır) — imdat (ki, hiç şüphesiz şaheseridir).
Seyahat ve macerayı edebiyatta kusursuz bir sanat tarzına yükselten Conrad, 1921 te Îngilterede öldü O. yarattığı bu tarzın eşsiz üstadı kalmıştır.
R. N. D.
MALATA ÇİFTÇİSİ
Yazan: Joaeph Conrad
1
şehrinin en mühim gazetesi başya-
bir ortakla birlikte sa-
aynı zahıanda canlı ve bir şey kurcalamakta
Büyük bir sömürge zarının odasında iki kişi konuşuyordu. Gençtiler» Bunlardan sarışın ve şişman olanı, şehirliye deha çok benziyeıu gazetenin hem başyazarı, hem de başka hibi İdi.
Ötekinin adı Renouard’dı. Zayıf, gevşek görünen bu adamın zihnim
idi. Bu, esmerleşmiş güzel çehresinden belli idi.
Gazeteci sözüne devam etti:
— Haber aldığıma göre dün akşam yemeğini ihtiyar Dunster'de yemişsiniz.
O, “ihtiyar,, sözünü, teklifsiz arkadaşlardan bahsedil» diği vakit verilen şefkatli mânada değil de hakikati İfade maksadiyle kullanmıştı. Adı geçen Dunster ihtiyardı sahiden. Vaktiyle sömürgenin on belliba.şlı siyasi adamlarından sayılmışken şimdi, Avrupaya bir »seyahat yaptıktan ve lngil-terede iyi kabul edilip uzun boylu kaldıktan sonra, siyasi hayattan çekilmiş bulunuyordu. Sömürge onunla iftihar ederdi.
Renouard: — Evet, dedi, oradaydım. Genç Dunster» beni, yazıhanesinden çıktığım sırada davet etti. Sanki aklına birdenbire geldi; fakat bunda gizil bir maksat bulunduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum. Çok ısrar etti; amcasının beni görmekten çok hoşlanacağını söyledi. Gûya Mala-ta imtiyazının bana verilmesi amcasının siyasi hayatında yaptığı son İşlerden biriymiş.
— Pek ^dokunaklı... İhtiyar bazan geçmiş günleri “hisli,, ve “içli,, bir adam edasiyle anar.
Renouard devam etti:
— Niçin kabul ettim onu da bilmem ya. “Hassaslık., denilon şey yoktur bende. Zaten ihtiyar Dunster bana hayli nezaket göstermekle beraber ipekçilik işimin nasıl giltığini sormadı bile, böyle bir İşin mevcut olduğunu unutmuştur her halde. Fakat şunu da söylemeli kİ, ziyafet, umduğumdan çok kalabalıktı.
Gazeteci: — Ben de davetli idim ama gidemedim, dedi, Siz MalataMun ne vakit geldiniz?
— Dün sabah pek erken saatte. Körfezde, Garden-Polnt’ln ucunda demir attık. Genç Dunster'in yazıhanesine geldiğim vakit aldığı mektupları açıp okumakla meşguldü. Onu mektup okurken gördünüz mü hiç? Kapı aralığından
il
'I
Şunun yılbaşına ki; bir nacağız
gün meşakkatten saadete kadar bütün ruh hâletlerinl zaman, zaman yaşatan
1949 yılının yerinde yeller estiğini göreceğiz.
Bazı kimseler, varsın, bir yıl daha ihtiyarladık, kızımın boyu bir santim daha bana erişti, gözlerimin altındaki gölge, başıma düşen ak... diye romantik ve karamsar düşüncelere dalsın. Bazı kimseler de, sevincinden kabına sığamıyorlar!
İnsan bir tiyatroya, bir ziyarete, bir hasta yoklamasına gitse, kendisine şöyle bir çekidüzen verir, o yerin havasına uygun bir ruh hftletine» bir duygu mevsimine girmek ister.. Yepyeni bir seneye, felâketten saadete kadar İstenen ve latenmiyen binlerce şey vâdeden 365 günün ilkine, kara düşüncelerle girmek bize yaraşır mı?.. İnsanın kaç buçuk ömrü var, zaten...
Dikkat ediyorum; Bursa da. harıl harıl yılbaşına hazırlanıyor. İktisadi buhrana, ipek piyasasının kararmasına, bazı fabrikalarda çıkrklann durmasına ve hattâ Churchll‘1 dahi, kara kara düşündüren dünya elebaşılığı kavgasına rağmen... Belki de. bunların topunu birden unutmak, hepsini birden hayatlarından sürüp çıkarmak için, hazırlanıyorlar.
Bursada yılbaşı, yalnız, bir gece için, yani yılın ilk gecesi için “güzel,, değildir. Dünyanın her tarafında olduğu gibi, bizim şehirde de büyük o-tellerin salonları caz dalgaları içinde yüzecek, bazı umumî salonlar o gece için süslenip püslenerek davetlilere kucaklarını açacak ve bakaradan Sving’e kadar bütün zevk ve çılgınlık vesilelerinden bir tutam neşe, bir tutam saadet koparmağa çalışacaktır. Fakat ondan daha mühim bir sevinç sebebi var: Bursa, yılbaşında kar mevsimine giriyor. Uludağ, o beyazlar giyinmiş ağır başlı şehzade, eteklerinde hayattan nasibi olanların kü-
Kimse, falancanın yanındaki ka-merak etmiyecek. Kimse, smo-giymediği, iyi Samba bilmediği ayıplanmıyacak, kimse, komşu
fSMET BOZDAÖ
çük çılgınlıklar yapmalarına müsaade edecek demektir. Uludağın bir takım tiryakileri vardır ki, lstanbuldan, tamirden. Ankaradan ve birçok yerlerden kalkıp yılbaşını geçirmek için Bursaya gelirler ve dağa çıkarlar. O gece Uludağ oteli, Kirazhyaylâ, 1050 yılına, hayata yeniden başlar gibi girenlerin mesut sesleriyle çalkanacak-tır.
dini kin için
masanın kendi neşesinden tâclz ola • bileceğini düşünmlyecek!
Denebilir kİ, Uludağ, dünyamızdan gayri bir âleme açılan kapının methalidir; orada bütün İnsanlar içtima! bir mahlûk olmanın bütün saadetlerini paylaşırlar ama, acılarının semtine bile uğramazlar!.
Bu yeni yıla girmenin sevinci, tam bir hafta sürecektir. Ceplerinde uzak için ayrı, yakın için ayn çifte gözlük taşıyan ağırbaşlı profesörler, İş adamları, siyasiler bile, kayaklarına binip minik tepeleri düşe kalka aşacaklar ve yaşamanın o çocukça sevincini yüreklerinde duyacaklardır.
Bir trenin kompartımanında veya bir geminin kamarasında yepyeni bir memlekete girmenin muhakkak ki, zevki büyüktür. Fakat İnsanı tüy gibi uçuran, hayatı şiirleştiren veya şiiri hayatlaştıran kayakların üstünde yeni bir yıla girmek hiç bir şeye benzemez. Yakup Kadri Karaosmanoğlu Üstadımız, 30 yıl önce “Alp Dağlarından,, gönderdiği mektuplarda, ellerini gökyüzüne açıyor ve isviçrelilerin dağları kar dumanına boğan kayak şehrlayinine bakıp: “Yarabbi, diyordu» bu İlâhi cenneti ne zaman Türk milletine nasip edeceksin!,.
Üstada müjdeler olsun, duası kabul edildi!. Yılbaşında dağa gelirse, en kalabalık tramvaylarda bile daima o-turacak yer bulan sevimli ihtiyarların geyik misali kayaklar ler aştığını görecek!
“Yazı, cennetâsû olan şı bir berzahı belâdır..
Çelebi’nin kulakları çınlasın!.
üstünde tepe-
bu cebelin ki-diyen Evliya
Milletler
Birleşmiş
Birleşmiş Milletler Umumi Kâtipliği ile UNESCO
Teşkilâtı bu yaz Pariste bir çok memleketlerden gelen ve astronomi, tıp, kimya, biyoloji, fizik, psikoloji,
fizyoloji, antropoloji gibi İlimlerde ihtisas peyda etmiş kimseleri topladı ve onlara şöyle bir soruda bulundu: Çözülmeleriyle bütün beşeriyetin faydalanacağı meseleleri incelemek üzere milletlerarası lâboratuarlar açılabilir, mi? Açılabilirse bunu nasıl gerçekleştirmeli ?
Bilmek ihtiyacı her zamankinden şiddetlidir. Bugünkü ilim sihirli bir kudrete malik olup kürenin şekillerini Gayretlerini nerede etmeli ?
Yapılacak şey o
san. karşılaştığı imkânlar, faraziye-ler ve tasavvurların önünde şaşalıyor
Meselâ, küremizin nüfusu bir taraftan artarken öte taraftan işlenebilen topraklar günden güne azalıyor. Toprağın aşınması gibi tabii bir hâdise olan bu durumla savaşmak lâzım mı? Einsteln, üzerinde yaşadığımız toprağın aşınmasına ve yıpranmasına se-
hayatın ve hattâ bile değiştirebilir, ve nasıl tatbik
kadar çok ki in-
........ W Çeviren: Keşml Nuri Daraso
verdi:
Daha şehre
- 1 -
seyrettim. Mektubu iki eliyle tutuyor, omuzlarını o sakil kulaklarına kadar kaldırıp uzun burnunu da iri dudaklarına bir tulumba gibi .yaklaştırıyor. Tam bir umacı... Ticaret umacısı!.
Gazeteci, karşısındakine dikkatle bakarak cevap
— Burada umacı gözlyle bakmazlar onu,
— Her halde onun çehresine alışmış olacaksınız... birçok suratlara alıştığınız gibi. Neden lir bilmem,
geldiğim vakit sokakta rastladığım İnsanların manzarası bende kuvvetli bir tesir hâsıl eder. Hepsinde ınânalı bir İfade var.
— Pek hoş olmayan manzara değil nıi?
— Ekseriya öyle. Her halde bu intibalar pek kuvvetli ama »sarih değil, tarifi güç. Ne diyeceğinizi biliyorum: Yalnız yaşamanın neticesi diyeceksiniz
— Öyledir de. Yalnızlık mâuevlyata »lokunuv. Aylarca İnsan ytlzü görmezsiniz Geçirdiğiniz hayat sıhhi değildir.
aydan
yapıır. keşfe-
Muhatabı, pek hafif gülürnsiyerek, şehre onbir beri gelmemiş olduğunu söyledi.
Gazeteci ısrarla:
— Görüyorsunuz yal dedi. Yalnızlık zehir tesiri Bu sebeple Insaniarın yüzünde gizli gizli alâmetler
dersiniz ki. böyle bir şey, sıhhati yerinde olan kimselerin aklına gelmez. İşte bugün düştüğünüz hn.l!
Renouaıd, gazetecinin yüzündeki işaretlerin de başka çehrelerde gördüğü işaretler kadar rahatsız edici olduklarını söylemekten kaçındı: Kaldı kİ. bu bir dost çehresi idi! Yaşın bir insan kalıbında günden güne yaptığı tahribatı görüyordu: Bu ıçırı için devam eden korkunç ameliye karşısında merhamet ve endişe duymakta idi: zaten, beş senelik keşif seyahatleri ve maceralardan soma yerleştiği Ma-laia’nın ıssızlığına alışan gözleri de bu manzarayı müthiş bir keskinlikle seziyordu.
— Evet, dedi, Malata’da evimde bulunduğum zaman kimseyi görmem. Çiftliğin “boy., lan da beni ilgilendirmiyor.
— Bizier de burada, sokaktaki insanlara dikkat etme-Her halde bu daha akıllıca bir ly.
Misafir, münakaşa çıkmasın diye cevap vermedi. Za-gazete idarehanesine tartışmak konusu aramaca değil, şey sormağa gelmişti. Fakat meseleyi bir türlü açamı-
ylz.
ten
bir
yordu. Yalnız yaşayan adamlar her türlü dedikodudan çeki-
nirler; hele işi gücü benzerlerini çekiştirmek olanlar karşısında büsbütün ihtiyatlı davranırlar.
— işiniz çok mu? diye sordu.
Elindeki kırmızı kalemle uzun bir kâğıt parçası üzerinde çizgiler çizen başyazar, kalemini atarak cevap verdi:
— Hayır, bitirdim. Cemiyet hayatı haberlerini tertip her şey bilinir: Tanın-biliriz. Bu idarehaneye Pasifikten türlü türlü defakl ziyaretinizde o
ediyordum. Burada herkes hakkında mış ve itibarlı olsun olmasın herkesi ne acayip adamlar gelir; içerilerden, serseriler... Ha! Aklıma geldi. Son
zavallılardan birini yoıdımcı diye alıp götürmüştünüz değil mi?
Renouard hemen cevap verdi:
— Kendime bir yardımcı tuttuysam, yalnızlığın tehlikeleri hakkmdaki nasihatlerinize nihayet vermek içindir, başka bir sebeple değil.
Gazeteci bu hiddetli eda karşısında gülmeğe başladı. Gürültüsüz olmakla beraber gülüşü, onun semiz vücudünü baştan aşağı oynatıyordu. Emindi kİ, genç dostu, nasihatini dinlediği hakle onun aklına ve ferasetine pek İnanır değildi Halbuki Renouard’a o toprak işletme tasavvurlarını yerine getirmeğe yardım edenlerin başında idi: Renouard, beş senelik maceralı ilmi araştırmalar, çalışma, tehlike ve azim dolu hayat boyunca kendini pek kıymetli ve yararlı bir insan olarak göstermiş, buna cömert olmayan bir hükümetten imtiyazım almıştı.
Bu da gazetecinin kalemi ve heret sayesinde oldu. Renouard’ın sevginin ölçüsünü bilmediğinden o
İÜ anlayamadığı bazı tabiatlerinl pek beğenmezdi, onun hakiki şahsiyeti her halde bu idi. Meselâ bir yardımcı tutmak meselesinde Renouard hâini ve dostunun ileri sürdüğü sebepleri kabul etmişti. Gazeteci yalnızlığın tehlikeli okluğu, geçimsiz bile olsa bir arkadaşın lüzumlu bir varlık teşkil ettiği fikrini müdafaa elliyordu. Pekâlâ. Renouard bu münasebetle nezaket göstermiş, söz dinlemişti, yaptı en iyi haber bulup
tarzında bir acayiplik vardı.
mükâfat M ti lata
olarak da pek adasını işletmek
bulunduğu müza-karşı duyduğu
sözlyle
kendine
da, arkadaşının bir tllr-Fakat
Fakat ne sonra? Kaldırımlarda dolaşan işsiz güçsüz adamları bilen dostundan akıl danışacağına birdenbire, kimseye vermeden - hattâ gizilce - kim olduğu belirsiz birini onunla birlikte hemen Malata’ya gitti. Bu hareket (Devanı edecek)
bcp olan fizik ve kimyevi hâdiseleri tetkik etmek üzere milletlerarası bir merkez kurulmasını tavsiye ediyordu: Bu fikri gerçekleştirmeli mi? Yoksa birçok memleketlerde -henüz halledilmemiş bulunan iaşe meselelf^i-nl mı ele almak daha doğru olur? işte bütün bunlar üzerinde duguldu.
Tababet araştırmaları yeni keşifler sayesinde hızlandı. Bu keşifler sülfa-mitler, penisilin, streptomisin, orâomi-sm. kloromisetin gibi mikrop hasta-bklarlyle mücadelede harikıilâde fay-dah olan ilâçlardır. Başka bir buluş da, Amerikalı doktorların bütün romatizma hastalıklarına karşı İcat ettikleri terkiptir ki onun sayesinde, a-yaga kalkamayacak hale gelmiş bir hasta bir kaç günlük tedaviden sonra kolaylıkla yürüyebiliyor. Ancak ilâç kıp di. her
bu henüz lâboratuar sahasından çı-ptyasaya dağıtılacak hale gelme-Amerikanın zengin teşekkülleri halde bunu da başaracak:.
I Ona karşılık çocuk felci yahut kanser gibi hastalıklarda savaş daha a-gır ilerlemektedir, işte. Paris toplantısında, hücreleri tetkike memur bir enstitü kurulması düşünüldü: Çalışmaları sayesinde virus’larla kanserlerin ortaya attığı meselelerin çözülmesi belki kolaylaşacaktır.
Aynı toplantıda dikkatle incelenmiş olan tasarılardan biri de bir ‘‘Beyin Enstitüsü,, vücude getirilmesidir. Elli yıldan beri elde edilen teknik gelişmeler dimağın işlemesini tetkik ve tahlil bakımından pek faydalı oldu. Fert ve topluluk psikolojisi şimdiye kadar nevrofizyolojiye esaslı surette bağlanamadı. Böyle bir enstitü, hücreleri tetkik eden biyoloji âlimine, dimağ hastalıklarını takip eden akıl hekimine, fertlerin ve toplulukların psikolojik hareket tarzlarım gözden geçiren antropoloji âlimine çalışmalarını birleştirmek. ahenkleştirmek imkânını verecektir.
Başka bir faaliyet alanına geçe-| lim. Meselâ insanlar, hesap gibi bir işi makinelerle yapmaya öteden bert yeltenmiştir. İlk toplam makinesi 1642 de Pascal tarafından vücude getirildi. 1671 de Lelbnıtz ilk çarpma makinesinin esaslarım kurmuş, fakat âlet ancak 1820 do Thomas adında bir Fransız tarafından yapılmıştır. Ondan beri teknik dev adımlarla ilerledi: yeni makineler âdeta bir beyin gibi işliyor; bütün hesap ameliyelerlnl şaşmaz bir isabetle başarıyorlar. Bu makinelerden bazıları yüz ton ağırlığın-dadır; yüz elli elektrik motörü ve 300 kilometrelik elektrik teli ile teçhiz e-dilmiştirler. Onların hesap konusuna giren şbütün, iğleri faydalanmak üzere, da bir milletlerarası enstitüsü kurulması
titü. bütün dünyadaki araştırma merkezleriyle işbirliğinde bulunacaktır.
Milletlerin, keşif ve icatlarım barış faaliyetlerine tatbik etmeleri hayal) acaba yarın gerçekleşebilecek mi? Birleşmiş Milletler U. Kâtipliği hazırlık safhasının icap ettiği tetkiklere girişmiş bulunduğu gibi O.N.U. nun İktisadî ve İçtimai bölümü ileri sürülen teklifleri kabul etmiştir, Bunlann yerine getirilmesi dünya umumi efkârının kararına bağlı.
yapabilmelerinden Paris toplantısın-hesap ve statistik teklif edildi. Ens-
★ .
Yakardaki yazı, Pro/eaör R. Dubırt imsakiyle ^Revua d» Parte,, dergisi* niıı aralık 19^9 sayısında
/
n Aralık 1C49
TENt tSTANBTTL
Sayfa B
ışık
L^nn Frapîâ
MERRVRE ALEVOK
“Manneken-Pis,, adlı heykel beş yüz yaşında
Ça
bir İh-
■
M
AK pak olmuş iki pinpon, iki ihtiyarcıktılar.
Kadının daha şimdilik, eli kolu tutuyor, gözü görüyor, kulağı işitiyor, kafası işliyordu. Hattâ yine eskisi gibi, el kapılarına gündelikle orta hizmetine gidiyor, sade artık kuvvetli, mecali kalma dığı için, iki üç saatten fazla 1 ıramıyordu.
Erkeğe gelince, kafasında bozukluk vardı garibin! Hoş,
Uyar karısı pek toz kondurmuyordu ya! Lâfı punduna getirip : •'Nesi varmış, unutkan oldu... Bir şey hatırlamıyor... Başka nesi ek sik ki...,. diye ayâline kalkan kesiliyordu.
Galiba onun bu müdafaa gayreti sayesinde, adamcağız işsiz kalma mıştı. Kırk sene boyunca Aİınteri döktüğü fabrikada, şimdi, baş göz sadakası kabilinden bir gündelik karşılığına “rakkas,, diye, “salkı kot, diye, kullanılıyordu. Vazifesi; kolunu bir düziye sağa sola oynatarak, muhtelif mekanizmaları İşleten bir demir manivelayı kımıldatmaktan ibaretti.
Adamcağızı yan karanlık, küçük bir odada; alçak, tahta bir iskemleye oturtuyor, kolunu harekete getiriyorlardı. Bu köhne bedende, depolanıp İstiflenmiş öyle bir “işleme, çalışma alışkanlığı,,, öyle kökleşmiş bir “emir kulluğu,, vardı ki. akıldan, zekâdan gelecek yardıma pek lüzum kalmıyordu. Canlı makine durdu mu, şöyle üst üste bir İki dürtükleme, “salla kolun,, kurgusunu tazelemeye yetiyordu.
Yalnız akşamları, karısı gelip onu İşinden alamadığı vakitler, İhtiyar bunak, hangi tarafa olursa olsun bir yürümedir tutturuyor, yürüyor, yürüyor, evlerinin yolunu bulamayan ufacık çocuklara dönüyordu.
Evinin adresi yazılı bir bez parçası, — sanki çalıştığı müessese-nin adı sanl imiş gibi — kasketinin üstünde dikili İdi. Nasıl olsa zavallının karşısına helâl süt emmiş biri çıkıyor, gece meçe demeyip, sevabına. “Salla kolu,, bir baş geri getiriyordu.
★
Zavallılara, şu “pinpon,, damgası vurulmadan evvel, “kan koca elbirliğiyle çalışıp, gül gibi geçinen,, bir çifttiler.
Teker teker satın alınmış; yıllar yılı, on beşten on beşe parası ö-denmiş ne de Kiptiler.
Hele kadın, o yükte ağır,
ğın kurulması yolunda, sabrın, kanaat ve gayretin son kertesine varmıştı. Bu kumarda bütün gençliğini harcamıştı. Bütün saadet hakkını, bütün kuvvet, sıhhat.
güzel eşyalara aa-
yuvanın dişi kuşu; pahada hafif varlı-
neşe sermayesini ortaya dökmüştü. Kocası da aynı büyüye uğra-
'mış. çalışmakla, didinmekle geçen yıllarının zevk payını hep bu koz üstüne oynayıp tüketmişti.
İşe bakın ki, “pinpon,, olalı beri de, kanbur feleğin rejLsör kesildi ğl bu alaycı dram, hâlâ devam e-diyordu: Ama perdeler ters yüzüne, gerisin geriye açılmak partiyle!
Otuz senelik bir gayretle topladıkları “can yongalarını,, bir kâfir çıkmış, birer birer ellerinden alıyordu! Kâfir: Yani ihtiyaç, yokluk. hastalık... Kâfir: Yani ev sahibi, ekmekçi, eczacı... Kâfir: Ö-tesi var mı, dünya, hayat işte!
Aynalı dolabı, iskemleleri, halı yı. püsküllü s aç aklı perdeleri, kol kol şamdanları, çalar saati, büfeyi, masayı hep o kâfir alıp götürmüştü.
Güzel bir rüya süreğince onları sevmişler, korumuşlar, gözlerinden esirgemişler, sonra da hiç birine doyamadan “kâfirin,, sesini duymuşlardı:
“Haydi geri verin bakalım!,. Ne desinler, ne yapsınlar, emir büyük yerden!
★
Artık bugün, şu tamtakır odalarında, haczi kanunen caiz sayılmayan dört parça eşyadan, döşek, iki İskemle, bir de masadan gay-
• •
rl, kala kala bir ayna, duvardaki yaldız çerçeveli koca ayna kal mıştı.
Zaten yuvanın en kıymetli bühu de bu idi. İhtiyar kadıncağız, öte ki eşyalar gider dururken hep “Aman o kalsın, şunu alın!,, ye yalvarmıştı. Kolay mı ya; zamanlar bu aynayı riktirdiği parayla, hersiz satın almıştı, keserek biriktirdiği
yaş gününde ne sevinçli bir hediye İlk on senelerinin en hâdl sesiydi bu ayna...
için de “aynasına,. , ya) çizilmemiş
di bh tek başına bı-ny âlinden ha Hem nelerden parayla!
ne hoş
Ko bir ol he
c as inin sürpriz, muştu... yecanlı
Onun
dizi hiç sıyrılmamış, güzelim aynasına kanat germişti Her şeyi feda etmiş, türlü mahrumiyete katlanmış, en son had de kadar dayanmıştı...
Ama işte bu pazar, tam da thti yar kocanın evde kaldığı gün, es kici gelip, hâzinenin bu son par çasmı alacaktı.
İhtiyar kadın, acıklı bir bekle yiş içinde, mırıl mırıl söylenip du ruyordu. Gerçi ufak bir teselli bul muştu. Bereket versin erkeğinir kafncağızı İşlemiyordu. Her halde aynanın gittiğini farketmi yecekti. Altı ay evvel, hem daha bu kadar kötülememişken. çala: saatin götürüldüğünü hissetmemişti.
Ya kendisi öyle miydi?. Her biı eşyayı, sanki etinden canından sö küp kopararak alıyorlarmış gibi acı duyuyordu. İçini çekiyor, bir yandan da kocasında, ancak şu ayna sayesinde, onun ışıklı, parıltılı yüzü sayesinde bir hatırlama eseri, bir insiyak deprentisi gör düğünü düşünüyordu.
Pabuçlarını sürüye sürüye, güt» belâ yürüyen bunak kocayı, kolundan tuta çeke fabrikadan alıp getirdiği zamanlar, adam sanki aklını toparbyormuş gibi baş sal-lıyarak» kendiliğinden, bu aynanın karşısına otururdu. Aynanın o a-lışılmış ışıltısı ile muhakkak a-kılda hâlâ bir ışık kırıntısı, son bir kıvılcım pırıldardı.
Ya şimdi ne yapacaktı? Çocuk gibi bağırıp ağlayarak aynaya mı atılacaktı acaba?
★
Eskici geldi.
ihtiyar kadın; erkeğinin ruhun da kopabilecek kasırgadan kor kup. tireye titreye bir köşeye bü züldü.
Ağzındaki tükrüğü ağır ağır çiğ neyerek, sade çökük avurtlarını, bembeyaz bıyığını kımıldatan, de rln hülyalara dalmış gibi görüner ihtiyar; eskiciye şöyle bir baktı sonra dalgın gözlerle, tekrar rüyn diyarına döndü.
Hele şükür! Hatunun yüreği fe rahladı. Ama mahzun da oldu.
îşi sessiz »adaşız yapmaya im kân yoktu. Aynayı yerinden sök mek için, tak tuk çekiç kullanıl di. Başını havaya kaldırmış,’ böh bön bakan ihtiyarı, bu gürültü patırtı epey ilgilendirdi.
Kadıncağız, hâlâ ummak, u mit etmek İstiyor, elini kolunu sallayarak, şuursuz hareketler, işa retler yapıyordu. Dayanacak takati kalmamıştı artık...
Olur mu hiç canım, olur mu.. Her şey nasıl biter, hiçbir iz kalmamacasına bütün mazi nasıl si linip gider!...
Eskici kapıdan çıktı.
Kadının canevlne öyle bir ban çer saplandı kİ, kendini tutamadı haykırdı:
— Baksana ayol, ayna gidiyor ayna!., diye bağırdı.
Çığlığı duyar duymâz, bunak Ih tiyar başını oynattı; sanki son rehberi ortadan yokolunca, sahiden artık oturduğu yeri tanımı-yormuş gibi, gözlerini ürkek ür kek, sağa sola çevirdi.
İhtiyar kadın bir kere daha:
— Gitti, güzel aynan gitti! diye inledi. Sonra da, kendine hâkim olamıyarak —zavallı, ne yapsın!— kocasını omuzundan tutup, hafifçe tartaklayıverdi.
İşte o zaman kurgusu tazelenen harekete gelen ihtiyar, elini havaya kaldırdı, boşluğu avuçladı “Salla kol,, işine başladı
i
ts
a
Brüksel, 8 (Hususi muhabirimiz N. L. B. bildiriyor) — Evvel zaman içinde ufacık bir oğlan, Brükselin eski belediye dairesinde tabi! bir ihtiyacını defediyormuş. Masum yavrucak bu maksatla, bir köşede duran bir cihazı hedef ittihaz etmiş. Belediye dairesine karşı gösterdiği bu saygısızlık dolayı-slyle takibata başlanınca, bu yavrucağın bu suretle bir cehennem makinesini işlemez hale getirdiği anlaşılır. Flamanlı bir heykeltraşın zarafeti ile Brüksel Belediye Meclisinin kadirşinaslığı sayesinde bu ufacjk delikanlı için bir heykel yapıldı. Fıskiye vazifesini gören heykelden, sular, delikanlının cehennem makinesine taarruz ettiği şekilde havuza dökülmekteydi. Eski Brükselin sakin bir köşesinde, belediye dairesinin hemen yakınında, 15
Yeni buluşlar
EV KADINLARI iyi bilirler, pirincin pişirilmesi pek fazla zaman alır. Tanelerin bir iki defa temizlenmesi, pişirme esnasında da devamlı olarak gözaltında bulundurulması lâzımdır. Fakat AfganistanlI Abdullah Durrani-nin hazırladığı pirinçler, bütün bu güçlükleri ortadan kaldırmıştır. On sekiz yıl bu konu üzerinde çalışan Durrani, belli bir hararet derecesine kadar pişirilen pirinçlerin, birdenbire su ile soğutulması neticesi iri taneler haline geldiklerini tesbit etmiş ve bundan sonra yeniden pişirmek icap edince pek az zaman içinde hazırlanabildik-lerini görmüştür. Bu suretle hazırlanan pirinçler kurutulup aylarca saklanabilir. Vitaminlerine halel gelmez. Yalnız ilk pişirme sırasında hararetin iyi tanzim edilmesi lâzımdır. Abdullah Durrani’nin bulduğu bu dakikada pişen pirince, ev kadınları da domates yahut portakal suyu katmak sureliyle daha lezzetli yiyecekler meydana getirmişlerdir.
*
İLK HESAP makinesinin icadı 1617 tarihine kadar geriye gider. Bunu, Blaise Pascal'm 1642 de yaptığı hesap makinesi takip etti. 1820 de Xavier Thomas tarafından meydana getirilen makine bilhassa ticari hayatta kullanıldı. 10. asırda bu vadide atılan adım nıldı.
19. asırda bu vadide atılan adımlar bugün kullanılmakta olan çeşitli makinelerin yapılmasına yol açtı. İkinci Dünya Savaşında ortaya çıkan ve “elektronik beyin., denen makine, kâinat sırlarına doğru açılmış bir pencere gibidir. Bildiğimiz hesap makineleri on haneli iki rakamı on saniyede çarpar; halbuki aynı çarpay içi elektronik makine saniyenin beş yüzde biri kadar zamanda yapar. Usta bir kâtibin alelâde hesap makinesiyle ancak bir günde tamamlayabildiği bir toplay ameliyeslni bu makine bir saniye gibi küçük bir zamanda neticelendirebilLr. Yalnız bu makinelerin fiyatı pahalıdır. Bir tanesi 400,000-750.000 dolar değerindedir.
*
BİRÇOK yangınlar perdelerin tutuşmasıyla başlar. Uzun zamandan beri ateşten müteessir olmayan kumaş yapmağa çalışan pamuk ve rayon fabrikaları müspet bir neticeye varmışlardır. Bunun için terkibi henüz açıklanmayan, kimyevi bir madde kullanılmaktadır. Bilim çevrelerinin tahminlerine göre bu maddenin, titanium ve antimuan tuzlarından meydana gelen bir mahlûl olduğu sanılıyor.
★
ŞEKER hastalığına yakalananlar İçin, şekerin ekmekten daha az zararlı olduğu tespit edilmiştir. Bin hasta arasında yapılan inceleme neticesinde ekmekteki karbon hidrat yerine günde 20-80 gram şeker verildiği takdirde insullnln azlığı görülmüştür.
Derleyen: H. ÇAKIR
inci asırdan beri mevki almış olan bu çırılçıplak çocuk heykeli yalnız etrafı memnun etmekle kalmamış, mühim hâdiselere de sebep olmuştur.
1745 te, Avusturya veraset harbi sırasında İngiliz askerleri heykeli o kadar beğenmişlerdi ki, alıp îngiltcreyc götürdüler. Fakat, Brükselliler müteyakkız davranarak heykeli hemen geri aldılar; az kaldı şehir halkı ayaklanıyordu. 1717 de heykel, bu sefer Fransızların hırsını kamçıladı. Bizzat işe müdahale eden XV İnci Lul suçlulari affetti, baldırı çıplak heykele altın işlemeli bir elbise hediye etti ve aynı zamanda St. Louis nişanının şövalye rütbesini verdi. A
1817 de Manneken-Pis, bir hapishane kaçkını tarafından çalındı. Şehir hal-
Francoya kafa tutan cesur kadın ;
LOUİSA MARİYA
“1931 de kralımı tekrar tahta çıkaracağım diye yemin ettim. III üncü Alphonse öldü, fakat oğlu III üncü Jean yaşıyor. Yeminimi yerine getireceğim. Franco bana mâni olamaz.,, diyen bir kadındır. Kral taraftarlarının şefi olan bu güzH kadın Valence düşesi Louisa Marlya’dır. Burada o-nun meraklı hayatını okuyacaksınız:
1931 senesinde, 16 yaşında olan Louisa, Ispanya’nın en büyük unvanlarından birine, baş döndürücü bir surette. aynı zamanda Ovirta'da büyük bir şatoya tevarüs ediyordu. Louisa, çocukluğunu bu sarayda. ecdadının ciddi bakışlı tabloları, Toledo’nun eski kılıç ve tüfekleri arasında geçirdi.
Bu senelerde uzun müddetten beri çökmekte olan İspanyol krallığı en nihayet yıkılmış bulunuyordu.
Bir gün ihtiyar Dük de Valence, ağlıyarak geldi, ve kızma “kral gidiyor, haydi ona Allahaısmarladık diyelim” dedi. Aynı gün İspanyada Cumhuriyet ilân edilmiş bulunuyordu.
Escurial şatosunda Louisa, III üncü Alphonse’la kızı Dona lsabel’i memleketten ayrılmak üzere hazırlanırlar-ken buldu.
Kralın bu kaçış esnasında bile gurur ve metanetini kaybetmemek4 için gayret sarfettlğini gören genç kız kendini tutamıyarak ağlamaya başladı. Dona İsabel onun yanağını okşayarak “üzülme yavrum, dedi, göreceksin yakında yine geleceğiz.,,
Daha o gün, Louisa Mariya’nın mukadderatı çizilmiş bulunuyordu. Genç kız politikaya merak salmış ve cumhuriyete isyan edenlerin şefi olmuş.
kı büyük bir asabiyetle ayaklandı ve heykel parçalanmış bir halde yeniden ele geçince herkes müteessir oldu. Ma-arnafih, parçaları birbirlerine eklemek suretiyle yeni bir heykel dökmek mümkün oklu ve Manneken-Pis bugün o şekliyle gene şehri süslemektedir.
Baldırı çıplak delikanlıyı giydirmek için de son zamanlara kadar bir hayli gayret sarfedilmlştir. 1035 de heykele Polinczyalı bir dansör elbisesi ve az zaman evvel de Doğu Afrikalı bir zenci kabile reisi tarafından Ruanda saray hademesi elblbcsl hediye edilmiştir. Bu çocuk heykeli, Birinci Cihan Harbinden sonra, bir Belçika avcı alayı tarafından resmen onbaşılığa tâyin olundu.
50 sene önce Louisa’nın büyük babası kralın veziriydi. Bu adam herkesin İçerisinde “İngiliz sefirinin sakalını çekmiş ve “Zannedersem artık ek-selâns hazretleri İspanyada sevilmiyorlar, her halde yakında bu şehri terkedecekler,, demek cüretini göstermiştir. Torunu da pervasızdı,
Louisa, büyük babasına benzemekle beraber daha soğukkanlı ve daha inatçıdır. Dahili harpte cumhuriyet rejimine karşı Franco İle birleşmişti. Fakat, Franko’nun Bourbons'ları düşünmeksizin sadece kendi menfaati için çalıştığını öğrendiği vakit Madrid’deki apartmanına, en koyu kral taraftarlarını toplayarak gizli bir cemiyet kurdu. Bu cemiyetin şefi olarak ilk söylediği nutukta “münakaşa ve nazariyeye vakit yok, icraatla meşgul olalım,, dedi ve hemen faaliyete başladı. Gazeteler çıkardı, duvarlara propaganda afişleri astırdı. Çok cesur hareket ediyor, hiç bir şeyden yılmıyordu. 8 defa tevkif edildi, 4 defa hapsedildi, fakat Franco'ya kafa tutmaktan asla vazgeçmedi.
Geçen sene Arjantin diktatörünün karısı Madam Peron misafir olarak Madrid’e geldiği zaman Louisa halkı: “Kahrolsun diktatörler,, diye bağırmaya teşvik ediyordu.
1943 senesi şubat ayında III üncü Alphons’un şenel devrivesi münasebetiyle kiliselerde merasim yaptırdı. Bunun üzerine polis 28 kişiyi, bu arada da Louisa’yı da tevkif etti. Genç kadın, 1948 senesinde, hapis yatmamak İçin 11.200.000 frank ceza verdi.
Başlıca eğlencelerinden biri Madrid gazinolarında “kahrolsun Franco,, diye bağırmaktır. 1941 senesinde Baron de Corondolet ile evlendi, fakat çok geçmeden “aşk için yaratılmamışım,, diyerek kocasından ayrıldı. Şimdi Uç çocuğu ile kocasının ilk karısından olan 4 çocuğu sarayında bakıyor.
Eğer istemiş olsaydı, cazibesi ile Madridin en gözde *^adınlarından biri olabilirdi. Zira uzun boylu, güzel sarı saçlı, hoş bir kadındır.
İspanyol halkı, bilhassa amele sınıfı, bu alçak gönüllü, tabii hareketli kadını çok sever. Halk, geçenlerde komünistlerden biri “Düşes, şayet bütün aristokratlar sizin gibi olsaydı insan sınıfları arasında mücadele olmazdı,, bile demiştir. Halbuki itidal sahibi aristokratlar ona “deli düşeş,, adını takmış bulunuyorlar.
Deli olsun olmasın, şu muhakkak ki, Louisa, Franco’yu istihfaf eden yegâne kadındır. Kendisi şimdi “Franco’yu tehdit eden bir atom bombası mevcut, bu bomba... benim,, diyerek dolaşıp duruyor.
Fakat, Franco rejimi de ona acı bir darbe indirdi: Düşesi hapishanede gözaltında bulunduran gardiyanlar, onun ispanyada ün salmış olan altın renkli saçlarının diplerinin karardığına şahit oldular. Tabiî ertesi gün, düşesin sarı saçlı olmadığı haberi bütün Madrid’de çalkalanıp duruyordu.
Şehir mektubu
MÜZAYEDELER
ZAMAN zaman gazetelerde vo ekseriya duvarlarda ilânlar görürüz: Şehrimizin taHitnmıs ailelerinden birine ait, şekli, şemaili, cinsi, markası, stili uzun uzun tarif edilen eşya filân gihı, filân saatte, filân yerde müzayede ile satılacaktır. Şivesinden, üslûbundan bir madrabaz tarafından kacme alındığı derhal anlaşılan bu ilânların tarif ettiği gün ve saatte, o yere gidecek olursanız kar-çilaşacağtntz manzara, ilk intihamızı teyit eder.
Pazar günü, böyle bir müzayedeye gittim. Saat onda ilân edildiği için, ben, daha evvel, saat 9.30 da gitmiştim. Apartman — böyle müzayedeler nadiren evlerde olur— çoktan dolmuştu. Lâkin, oradakilerin kıhk ve kıyafetleriyle simalarından hepsinin koltukça esnafından olduktan anlaşılıyordu. Eşyaların üstlerinde, kurşun damgalı kartonlarda muhammen kıymetleri vardı. Bunları kim tahmin etmiş diyeceksiniz. Belediyenin muhamminleri, bir kaç gün evvelindin gelip bu işi yapıyorlarmış, eşyanın o eve ait olduğunu da tesbit ediyorlarmış.
Buna rağmen — istitrat olarak söyleyelim — ekseriya apartmandaki eşyanın, değil orasını, bir kaç apartmanı dolduracağı görüldüğü de vâki-d ir. Bunlar acaba oraya nereden getirilmiş T Küçük bir tahkikle şöyle yapılagelmekte olduğu anlaşılıyor: Bazı koltukçular, müzayede yapanlarla anlaşarak kendi dükkânlarından eşya getiriyorlar ve böplece ^kelepir,, damgası altında satılması kolaylaşıyor. ve bir pey yarışıdır başlıyor.
Müzayede yapılan bir yerde, esnafın kalabalık teşkil ettiğini gördünüz mü, orada böyle bir ^tedbir,, olmadığına hükmedebilirsiniz. Bundan başka, fiyatlara da bakınız, dışarda o neviden eşyaya istenilen fiyatlardan çok aşağı tahmin edilmişse, bu, müzayedenin, diğerlerine nazaran ,fsam\mi„ olduğuna delâlet eder.
Sadede gelelim. Saat onda, ilânların celbettiği bir kaç hevesli göründü, müzayede başladı. Amma, satılığa çıkarılan malı görmek kabil değil. A-partman odaları küçücük, koridorlar
—M——————■1^
Geçmişten meraklı şeyler
TAŞ VE YAJLAN
Plutarkus’a göre eskiden Inakos nehrinin kenarlarında nadiren bulunan beyaz bir taş, bir yalancının elinde derhal siyaha boyanırmış.
Bu harikulâde taşı hâkimler, bir şahidin yalancı olup olmadığını anlamak için çok kullanırlarmış.
EMANET
Spârta krallarından biri muhteşem sarayının kapısına şu İbareyi yazdırmıştı:
“Bu saray kaderin yediemini olan krala aittir.,,
Herhangi bir sebeple bir kaybı olduğu vakit de kral şöyle dermiş:
“— Emanetin bir kısmını sahibine iade ettim.,,
ŞARAP VE KADIN
Eskiden ltalyada kadınların şarap içmesi günah ve ayıp sayılırdı.
Kadınlar her gece yatmadan evvel bütün ev halkını sıra üe öperlerdi. Ağzında şarap kokusu olan kadın şiddetli cezalara çarpılırdı. Hattâ şarap içmiş bir kadından derhal boşanmak mümkündü.
CÜRÜM VE CEZA
Eski Korintoslular nazarında en büyük suç nankörlüktü.
Hayatlarını kumar ve eğlence ile geçiren bu mesut adamlar katilleri, hırsızları, sahtekârları ve yalancıları affederler ve yalnız nankörleri ölüm cezasına çarptırırlardı.
dar. Esnaf, münâdi'nin etrafını sarmış, sokulmak imkânı yok, ve, sizin bir mal ile alâkadar olduğunuzu gördüler mi, yanınıza biri yaklaşıyor:
— Siz, diyor, almak istiyorsanız, bırakın, arttırmayın, arkadaşlara söylerim onlar da arttırmazlar, beş on kuruş verirsiniz, ben kapatırım.
Kabul etmezseniz, arttırmaya başlıyorlar. Bu öyle bir teşkilât ki muka^ vemet etmeniz beyhudedir. Yahut, sinirleniyorsunuz, arttırıyorsunuz, o zaman, meselâ elli lira tahmin edilmiş bir vazo veya tablo, bu sebepten seksen, yüz liraya üzerinizde kalıyor, ve, üstelik, sizinle alay da ediyorlar. Peki, arttırmasamz, onların üzerinde kalmaz miF Kalır. Amma bu iş için sinirlerinUin sağlam, böyle vaziyetlere alışık olmanız lâzımdır. Sinirleriniz sağlamsa, bir amatörün profesyoneller ile mücadele cdemiyeceğini takdir e-der, böyle bir şeye teşebbüs dahi etmezsiniz, Teşebbüs edince de mağlûp olursunuz.
Peki, Belediyenin nezareti altında cereyan eden bu müzayedelere bir çeki, düzen vermek kabil değil midir f Tabii kabildir. Nasıl f Basit: Beyoğlu cihetine de bir müzayede salonu yapılarak.
İstanbul cihetinde, Bedestan denilen bir müzayede salonu vardır. Amma burada müzayedeye konulan, Beyoğlu apartmanlarındaki eşyalardan çok farklı ve fakirdir. Beyoğlu cihetinden ise, oraya eşya nakletmek, satılmayanı geri getirmek, satılırsa satın alan için oradan evine götürmek müşkülât» bir tarafa, pazar günü, Bedestan kapalıdır.
Eğer, Beyoğlunda bir daimî müzayede salonu yapılacak ve pazarlan da açılacak olursa, bundan, Belediye, mal satan, mal almak isteyen de istifade edebileceği gibi, esnaf da, hileli yollardan temin ettiklerinden fazlasını kaza naca klard ı r.
Zira, teşhir edilen eşyayı daha çok insan görecek, daha çok müşteri peyda olacak, zevk seviyesi yükselecek alışveriş de artacaktır.
BİR İSTANBULLU
PARA VE RUH
Sokrates’in hayranlarından zengin bir Atinalı tüccar, meşhur füozofu bütün servetine vâris tâyin etti.
Tüccarın ölümünden sonra Sok* rates'e bir çuval altın verildi, fakat filozof çuvalı bir kayığa koyup denize açıldı ve altınları suya atıp şu meşhur sözleri söyledi:
— Ey para! İşte seni batırıyorum ki, sen benim ruhumu batırmıyasın!
İŞSİZLİĞİN CEZASI
Eskiden Romada işsizli güçsüz dolaşmayı kanun menederdi. Bir Romalı ne kadar zengin de olsaydı muhakkak çalışmak zorundaydı ve çalışmadığı takdirde derhal şehirden kovulurdu.
Bu cezadan korkan Romalılar; gündüzün bir yerden başka bir yere giderken. ellerinde kendi sanatlarında kullanılan bir âlet tutarlardı.
SATIRI 60 PARAYA
A. Dumas zamanında tefrika roman yeni moda olmuştu. Paris gazeteleri bu tefrikaların her satırına 60 para veriyorlardı. Bunun için de romancılar fazla satır doldurmak mak-sadiyle eserlerini mânâsız muhaverelerle süslemeye başladılar. A. Du-mas’nın meşhur romanlarında pek çok görülen bu konuşmalardan bir misal:
— Kont hazretleri evdeler mi?
— Hangi Kont?
— Canım! Efendinizi soruyorum.
— Bizim efendiyi mİ?
— Tabiî!
— Peki ama! Ne yapacaksınız?
M. H.
Hicrî 1949 Rumi
R. mel ARALIK KL evvel
2 22 9
1369 Perşembe 1365
Vakit .Vasati Ezam
Güneş 7.21 2.37
öğle 12.13 7.29
îklndl 14.32 9.48
Akşam 36.44 12.00
Yataı 18.23 1.39
lmaâk 4 36 12.52
Tiyatrolar
• •
Müzeler
Topkupı burayı: Poaartesl-Ç&r-•omba • Cumartesi, euat 13.30-17 Tclf (21090).
A^asofya: Pazartcaı - İS ad t-Çarşamba - Perşembe - Cuma, saat 10 - 10; Cumartesi, Pazar, saat 13 - 18. Tclf. (21750).
ArkeoluJI: Çarşamba, Cuma,
Pazar günleri 13 ten 16 ya kadar.
Enkl ötırk Enerler) Subeelı Çarşamba, Cuma. Pazar, 10 dan 12 ye kadar. Tclf. (21^2),
Türk ve t* t Om Enerleri: Salı Perşembe • Pazar, «oat 13.30 16 30 Teif. (21888).
OoLmabahçe Deniz MUtcni: Cu-martenl aaat 13 - 17. Pazar 0 - ıs Tcit. (81284)
ŞEHİR TİYATROLARI ı
Saat 20.30 da.
Dram lasmı: (42157) Para uğrunda.
Komedi kısmı: (40409) (Nemo Bankası).
MUAMMER KARACA OPERETİ:
20.30 da: Sizin Sokak.
KES; Yunan Tiyatrosu — Saat
16.30 da: 2 kere 2=5 eder. Ses OpercU 21.15 de: Dell Gönül.
ANKARA TİYATROLARI: Saat 20 do.
Büyükte (10370-40) Bir Komiser Geldi.
Küçükte (D 169 ı Yalancı.
İZMİR
Şehir Tiyatrosu Tel 2364. Beşik.
İSTANBl L CİHETİ ALEMDAR (23683) 1 — Yaşamak Arzusu. İ — Kara.nı a z of Kardeşler;
ÇEMBERLİTAŞ (22513) 1 — Fedakâr Ana. 2 — Yuvamı yıkamazsın.
FERAH: Sofalctln sonu. Korsa nın kızı.
HALK (2190i) 1 - Atlı Polisler.
2 — AH Baba - Harunurreşit.
İSTANBUL (22367; 1 - Altın Küpeler. 2 — Mayerllng Esrarı.
AZAK (23542) 1 — Kanlı İftira. 2 — Virjlnya Kaplanı.
TURAN (22127) 1 — Korkunç dİ. 2 - Çalınan Hayat
MARMARA (28860) 1 — Cani çıvor. 2 — Zafor Abidesi.
MİLLÎ (22962) 1 — Yaşamak
zubu. 2 - Karamazof Kardeşler.
KISMET (21904) i Prenseslo Korsan. 2 — İspanyol Kanı.
TENİ (Bakırköy 16-126) i - Vatan Yaratan Casus 2 — Vahşi Gelin.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Efsuncu Baha. 2 — Gençlik Günahı.
OPERA (6OK21) 1 — Sönmeyen Aşk 2 îhtlras Fırtınası.
Si'HEY YA (60682) 1
Gülenler 2 — Kadın
T ELDECİ İÇMENİ rısı. 2 — Kara Meçhul Yol
İ’SK( DAR CİHETİ
HALE *6(1062) 1 — Tuzak. 2 — GUna hbizlar.
SI N\R Kanlı Tftir» (Türkçe) Asksır Yıllar
_ ANKARA
ANKARA: (23-132) Dertli Zoy-nep.
BÜYÜK: (10031/ Ikı başh Kartaı PARK: (11131) Monto Krlsto'nun mirası
Hl'MER: 14072» Notr-dum ın
kn rıhuru
( 1.İ S; (222.»11 Vaf’yric güzelleri *1 S (140711 Sahte ovl;.( yeni (İİOPH İlk Arzular.
gak GAZİNOSU! Viyana Ternu Revüsü.
İZMİR
El.II AM RA Vahşi Arzular. TAYYARE Sı.venet.
YENİ SİNEMA 1 —
Kralı. 2 — Gönülden L.İLE 1 — Korsanlar.
nül Fırtına.ıı.
TAN I — î( intanlar. 2 — Gönül
Fırtınası»
KARŞIYAKA CİHETlt
SÜMER Aşk Mektupları. MELEK Fedakâr Ana.
Korsanlar SeSlor.
2 - GÖ-
2
Boş
Sinemalar
Sıhhî imdat
İstanbul Beyoğlu 4499a
Anadolu yakası 60536
Ankara 91
İzmir 2251
lamJr 2222 Karşıyaka 5053
Beyoğlu 44644 Kadıköy 60872
İstanbul 21222 üfküdnr 6O015
Ankara 00, İzmir 2222. K. Ya Jrn 6055
BEYOĞLU CİHETİ
ALKAZAK (425C2) 1 - heMKvi
İncisi. 2 — Ormanlar Hâkimi
AR (44391ı Hazin Aşk.
ATLAS (40835) (Yeni Güneş).
ELHAMRA(13596) Ormanlar Aralımı.
İNC İ (81595) 1 — Vefasız. 2 —
Tarzan Ormanlar Prenni,
İPEK (44289ı Ağır Ceza.
I.ALE (43595) Ormanlar Arslanı.
MELEK (4Ü86M Günahkar Baba. SA11AY 141650) Altın Kelepçeler.
SÜMER (42851) Kanlı Buı e SUATPARK (8314.3) Şehitler Ka-İnsi.
8ARK (10380) Tarzan
SIK (13726) Büyülenmiş Adam TAKSİM (43191; Beni Affedin! TAN (80740) i — Çlft.e Aşıklar 2 — Yılmayan Aralan.
) ENİ (84137) ?4vkrilko Çiçekleri
YILDIZ (42847) Büvulmmlş A-dam.
ÜNAL (49306) Monte Krlstn v» tnUkamı (2 devre)
ÇİÇEK SİNEMASI (Arınıvu(lcö\ ı
1 Ali Baba ve Kırkharamüer.
2 — Kovboylar kruh.
Radyo
va-
Ka-
Ar-
••YENİ ISTANBIT/’un bugün için tavelya cttlftl programlar:
Dahilde:
Snat; 19.26 latunbul: Llud'ior. SÖyilyen: HUdndnt Şnkir Tu-ralı. — 20.35 Tamburla snz enerleri (Mesut Cemil Tch.
Hariçte:
Saat: 11.15 BBC, Sır Adrlnn Boult idaresinde Senfoni orkestrası konseri. — 16.15 BBC. Handcl ln ,*Mosslnh..sın-dun parçalar.
— Yalnız Düşmanı. 1 - Gönül A-K orsan. 3 —
Alaturka:
Saat: 8.00 Ankara; Saz eserleri (pL) — 12.30 Ankara: Karışık şarkılar. — 13.15 İstanbul: Hamiyet Yücoaeaton şarkılar (PL). — 14.00 İstanbul;
Şarkı vo türküler. Okuyan So-mlha Coşar. — 18.00 Ankara: Uşşak faslı. — 18,45 İstanbul: Saz esorlorL — 19.20 Ankara; Yurttan sesler, — 19 45 İstanbul: Şarkı ve türküler. Oku Van Mustafa Çamlar. — 20 25
Ankara: Tamburla saz enerleri, Mesut Cemil Tel tarafından. — 20.50 Ankara: Halk türküleri 21.15 İstanbul ' Tabir bunelik fa-ılı..
Dıını» mlİKİdl:
Saat t 10.30 kostftuıı. — larla dans Radyo rltın
BBC; Goraldo or-II 15 BBC; Plrtk müziği.1—1716 BBC: kulübü. — 18.00 H-
13.00; 19.00: 22.45.
13.30 Ankara; Öğle Gaxo-
(nnlnıl (PI.L 2100 İstanbul (Pl.) — 23.00 İstanbul (PL).
Hafif nıllzlk:
Saat: 7.31 Ankara: Hafif uvertürler (PL). — 8.30 Ankara:
Hnflf orkestra enerleri •(PL).— 13 15 Ankara: Radyo salon orkestrası konseri. — 13 30 İstanbul: Auber ve Wagner'den u-vertürlor (PL). — 14.00 İstanbul: Çeşitli hnflf müzik (PL),
— 15.15 BBC: Varyete müziği.
— 21 15 Ankara: Operet parçalan (PL) — 22.00 İstanbul: Küçük orke.ıt radan parçalar. —
22.15 BBC. QucenshaH orkestrasından parçalar. — 22.20 İstanbul; Cııren Kampla ve Lou-iao Corlyle’den şarkılar (PL).
— 23.15 İstanbul: Hafif gece müziği, - 23.15 BBC: PlAklnr-In. hafif müzik
ilıiMinl Programlar:
Saat: 13.15 BBC: Spor saati.— 13 50 İstanbul: Ev kadını saati.
— 18.15 BBC: Yeni çıkan plak-
lar. Takdim eden; Splke Hu-ghes. — 18 45 BBC Türkçe neşriyatı; "İngiliz siyasi mütefekkirleri... — 21.00 Ankara: Uno.ı-co Gazeteni, — 22.00 Ankara Müzik sevenler saati, Lrnnca-vcıllo'nun •'Palyaço,, operasından parçalar. Söz: Halil Bedii Yönetken. — 22.30 İstanbul;
Gelir vergisi hazırlıkları, — 23.00 BBC: Dinleyici İstekleri (Pl •
Senfonik Konnerlrr:
Sııııt: 11.15 Senfoni orkestrası: Programda: Dohnanyl ve John irelnnd. 12.15 — BBC. Opera orkestrası, Sylvla Flsher (soprano) Işı İm klyia. 16.15 BBC: Han-
lol in “Messlnh,, «undan parçalar. Slr Malcom Sargcant İdaresinde Ehllarmonla Orkestrası vo Kraliyet Koro Birliği. —
18.15 İstanbul: Piyano soloları. Sshun^pııiJ-^a-KHeheİçler.. , çalan Cort(»t (Pl ı. — 19.45 Ankara Beethoven*in mİ minör pl-• h n ! tot ( pi ı m 2Ö İstanbul: Lled’lrr Sövleven Hll dadat Şnklr
HA HIKI 1 ti
Ankara vo İstanbul Radyoları;
GİDECEK OLAN EKSPRESLEN
Anlcnru; Radyo Gazetesi. Radyosunun türkçe neş-
9.— Toros.
18.10 Ankara.
21.30 Semplon (Avrupa).
Saat tesi.
20.15 B BC
rlyatı: Saat 7.15; 18.30 ve 23.00 ıBu program 19.91; 24.92; 31.32; ve 10.19 metrelerden dinlenebilir.)
"Amerikanın Sesi,, Radyosu türkçe neşriyatı; saat 19.15
(13. 16 ve 10 metrelerden dinlenebilir.)
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
GELECEK OLAN UÇAKLAR
5.40
13.30
12.50
14-
16.-
S.50
16.20
S.A.S. (İskandinav) Kopenhag, Amaterdam Münih. Roma.
B.E.A. (Ingiliz) Londra, Nis, Roma, Atina.
D.H.Y. (Türk) Ankara.
D.H.Y. (Türk) İzmir.
8.K. (İsviçre) Zürıh, Cenevre, Atina, Ankara.
D H.Y. (Türk) Ankara.
D.H.Y. (Türk) İskenderun. Adana, D.Bakır A alatya. Ankara.
gidecek olan uçaklar
10.10
İL-
14 30
D H Y. (Türk) Ankara. Kibrin. Beyrut.
S A.S.
M ünıh. hag.
B.E.A.
mn. Nls. Londra.
(îokandlnavı Roma. Ameterdam Kopen-
(Ingiliz; Atına. Ro-
tÇ SEFERLER
Ankara. İzmir, Ankara.
9.-
13 50
14.80
GELECEK OLAN VAPlRLAR
20.30 SUS (Mudanyadan).
GİDECEK OLAN VAPVRLAR
5.— AKSU (Karadan i zt> *
9 sus (Mudanynya)
GEl.Ef El( Ol.AN EKspRESLEK
0.15 Semplon (Avrupa),
7.10 Doğu
8.30 An ko ra.
Eczahaneler
Eminönü t
Süreyya, Kumkapı.
Ankara, Eminönü.
Necati A., Küçükpazar. Esnt B.. Alemdar.
Eyüp:
Arif Beşer.
BMİktaş:
Süleyman Recep. Tram. C.
Beyoğlu:
Güneş, Daire Tram. C. 132. Parubak, Yenişehir 58.
Batisi. Aydede C. Doğruyol, Okçu Musa C.
Necdet E., Kurtuluş C. 10 Çubukçu, Bulg. Çarşısı 54. Yeni Turan. Kasımpaşa-
Fntlİı:
İs. Hııkkı, Şehzadebsşı. N. Derim, Fener.
Etofiios, Samatya. Nazım, Şehremini. Z. Nuri, Aksaray.
M. F. Baycr. Karagümrük. Ceküdarı
Ahmedlye, GUndoğ. C.
KsdıkHy:
Yeni Morla. Moda.
Hr> belindi!:
Halk,
Sarıyer: izzet.
H. ada.
Sarıyer.
.ANKARA
Snftllk (23656) Nüınune Başkent
(15550ı
(13685» İZMİR Alsaııcalc m. Koınerallı in.
Yardım.
Birlik, Halk. Basmahane m. GÜzelyalı Yalılar m. Cumhuriyet^ Eğrafpaşu
Soldan zağa:
1 — Büyük Türk mütefekkirlerinden. 2 — Başına bir harf koyarsanız bizi doğurtan olur. Tekdir. 3 — Tren yolu. Rus Kralı. Bir harfin okunuşu. 4 — Sayı, Bir erkek adı. 5 — Bir ay adı. Nota. 6 — Pâk. Soru edatı. 7 — Oh! no âlftI Bir nevi şapka. 8— İsim. Keder. 9 — Aydınlanma aracı, ltalyada bir şehir. 10 — Ondalık. Cilt.
Yukardan aşağı:
1 — Ziyan. Ucu sivri bıçak. 2— Allaha olan borç. Süzgeçti hamam. 3 — Erzak. Su. 4 — Bir renk. Esas. 5 — Erken değil. İskambilde bir kâğıt. Nota. 6 — Yemek. Kayıp. 7 — Hüküm. Bir uzvumuz. 8 — Kıt. Edat Eşyanın alım satım değeri. 9 — Hasta yemeği. Şey. 10 — Asalet Unvanı. Bir sayı.
Dt'NKU BULMACANIN HALLİ
Soldan suğa:
1 _ İtfaiye. 2 — Tel. Sadaka. 3 — İcar. Sahan. 4 — Bin. Re. Isı. 5 — Amel. Mlrat. 6 — Likit 7 — Münazara. 8 — Yamaç. Laik. 9 — Ar. Nü. Yal. 10 — Ret. Af ov.
Yukardan aşağı:
1 — İtibar. Yar. 2 — Tecim. Fare. 3 — Flanel. 4 — Liman. 5 —* İs. Küçük. 6 — Yasemin. 7 — Eda. İtalya. S — Ahır. Zarf. 0 — Kasa. Aile. 10 — Tanıtmak,
Sayfa 6
22 Aralık 104R
SİYASİ İKTİSADI
YENİ İSTANBUL
müstakil günlük gazetb.
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER
Bu sayıda yazı İğlerini fiilen idare eden: SACİD ÖGET
Basıldığı yer;
TENİ İSTANBUL MATBAACILIK LÎMİTED ŞtRKETf MATBAASI
ikinci sayfamızdaki siyasi, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
DEVL
DENIZYOEEARI
Akdenlide Türk
mileriyle yahni edinir
Umum Satış Deposu: OTOTURK, Taksim, Recep Paj
Sürat .Temizlik
Sermayesi
1928
Yeni Postane arkasında Aşirefendi Cad. No. 35/37
Kuruluşu
Konfor. Eğt En itinalı servis En nefis yemekler Vatı Akdeniz Hatlı İstanbul-p jogu Güney Akdeniz Hattı
ırt-Napoli - Marsilya-Cenova
İstanbul - İzmir - Pire -Limasol-Beytul
İstanbul 6 cı İcra
Yeni İstanbul Atetyeıti
İskenderiye - Napoli - Marsilya - Cenova
Memurluğundan : 949-214
Evvelce Balıkpazarı Maksudiye han 74 No. da iken bilâhare adresi bulunamıyor» müteahhit Cudi Pamukçuya.
Hazine! malij’eye izafeten Muhakeraat Müdürlüğü tarafından İstanbul Asliye İkinci Ticaret Mahkemesinin 946/354 sayılı ilâmına istinaden 2944 lira 30 kuruşun ma masraf temini tahsili için yapılan icra takibinde adresiniz bulunamadığından icra emri tebliğ edilememiştir.
Bu kere icra yargıçlığmca icra emrinin otuz gün süre ile ilânen tebliğine karar verildiğinden işbu ilânın çıkışı tarihinden itibaren mezkûr müddet içinde borcu ödemeniz veya yine bu süre içinde ait olduğu merciden icranın geri bırakıldığına dair bir karar getirmeniz lâzımdır. '
Aksi halde bu müddetin hitamında borcu kabul etmiş sayılacağınızdan cebri icra yapılacağı lüzumu icra emri tebliği yerine geçmek üzere ilânen tebliğ olunur. (18019).
V"11
Ağaç ve Çelik Çatıların İnşa ve Hesap Kaideleri Yük. Miih. ZİHNİ ARISOY
Gözden geçirilmiş, genişletilmiş ikinci bası Fiyatı 10 Lira. Ödemeli gönderilir.
ÜNİVERSİTE Kitabevi, Ankara Cad. 96, İstanbul
Her yıl, bir yıl öncekinden daha güzel ve daha mükemmel olarak çıkan,
ZEVKLE TRflŞ OLMAK İSTER MİSİNİZ ?
MUHTIRALI HAYAT TAKVİMİ
Yeni yılın en hoşa giden hediyesi olacaktır, yeni çıkan bütün kanunların hülâsası ve günlük hayat için lüzumlu bütün bilgileri, büyük mütehassısların hazırladığı bu Ansiklopedide bulacaksınız. Gayet mükemmel bir muhtıra ve 320 sahife en faydalı yazılar, renkli haritalar ve bandralar Taklitlerini almamak için Maarif Kitaphanesi adresine dikkat etmelidir. Pandozot ciltlidir. Fiatı 130 kuruştur.
.............77T7----------
...
jSK
Bir SAS Haritası Üzerinde
Her perşembe günü
SAS'in 4 motörlü azametli bir DC-6 uçağı Atina, Roma, Münih, Amsterdam, Kopenhag, istokholm ve Nevyork'a hareket etmektedir. Bu hattın ayrıca Paris, Brüksel, Zürih, Frankfurt, Stutgart, Londra ile Avrupanın ve Amerikanın başlıca şehirlerine muntazam pos-
lalarla irtibatı vardır. Gerek en uzak yerlere kadar uçması, gerek uçan konforu temsil etmesi itibariyle, SAS dünyanın her tarafında hususi bir takdire mazhar olmuştur Büyük bir kıskançlıkla muhafaza ettiği bu haklı şöhretini, hergun artmakta olan ve daima tatmin edilen yolcularına medyundur.
______________
• ■■ S-*1
II AIRLINES SYSTEM
SCANDINA MI AN
Tafıilâı için bulun teyohaf acentelerin» ve SAS'in Türkiye Şubesine müracaat edebiftrsinil Beyoğlu. İstiklâl Caddesi No. 306, Yapı Kredi Han 2. Kot — Telefon: 44201
--- GÖZ HEKİMİ — Dr- M ura d Rami Avdın
Beyoğlu - Parmakkap\t imam sokağı No. 2» Tel: kİ553
Satılık kaptıkaçtı
Kamyonet 942 Ford. Iyl vaziyette Nakliycye ve yolcu taşımağa elverlg li. Müracaat: Beyoğlu Tünel As mahrncsçit No. 32.
i Zayi ——— j __
Hatice Durmuş adlı tatbik mühürümü kaybettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisi* nin hükmü yoktur.
Hatice Durmuş
ANSİKLOPEDİSİ
Bütün tanınmış takvimciler, âlimler, şairler, filozoflar, mütefekkirler, doktorlar, muharrirler, hikayeciler bir araya gelerek çeşitli mevzular üzerinde hazırladıkları 2500 parça yazıyı bir tek eser içinde topladılar.
Bu eser, her yıl seve seve alıp bir ziynet eşyası gibi odanızı süslediğiniz, günlük yorgunluğunuzu yaprakları arasında dinlendirdiğiniz: .
Bölün gun lazo Iraşlı kalmak için GIBBS Traş Sabununu kullanınız. Özlü köpüğü dayonır ve kılları harikulode bir şekilde yumuşatır. Bu itibarla GIBBS Traş Sabunu kılların cilt hizasından kesilmesini ve yüzünüzün bütün gün taze Iraşlı kalmasını temin eder.
SABUNU
KULLANINIZ
OthlDMT) UılZJtUı
ABONEMAN KUPONU
Bu karneden koparılan bir yaprak mu kabilinde gazeteyi satan her müvczzl ve ya tütüncüden blh gazete eatın alınır.
Yılbaşı ve Bayram
Aylık nalı: 2Bü kuruştur
Her yerde arayınız!
tahsil etmeye imkân veren
Toptan satış
Ot/ımar istiklal Caa 2^3-3
Her gün gazetenizi daha ucuza ve kolayca almaya ve aynı zamanda Avrupada ve memlekette üç sene
karneleri yeni yıl için bütün haklariyle beraber nasıl elde edebileceğinizi yakında bu süturlardr okuyacaksınız’
o
Comments (0)