24 Aralık 1949
Cumartesi
SİYASÎ İKTİSADÎ
Sayı 24
10 Kuruş
k

Beyoğlu Müellif Caddesi 6 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Turkıyoiçin seneliği 32 altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidi-.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tosi5 eden ; HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimet resi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mcs’uliyet kabul cdilmoz
relefon 44756 44757 Santral
felgraf Adresi Hetlo. İstanbul

POLİTİKA

237X11/1949
Seçim Kanunu
I—I ÜKÛMET, Seçim Kanunu * ’ hakkmdaki yeni tasarıyı.
verilen
îlmi Heyet tarafından rapora dayanarak ve bunun üzerinde bazı tadilât ve ilâveler yaparak, Meclise tevdi etmiş bulunuyor.
Bu münasebetle Başbakan Yardımcısı, Türk matbuatının An karadaki mümessillerine, yapılan değişiklikler hakkında izahat vermiştir.
izahatın tan sonra, gördükleri al sormaya davet olunmuşlar ve onlar da, değişiklikler arasında Türk âmme efkârını en çok alâkadar edecek olanları hakkında tamamlayıcı malûmat istemişlerdir.
Fakat biz, evvelâ, Başbakan Yardımcısının, hazır olarak sunduğu izahat üzerinde duralım:
Hükümet, İlmi Heyetin raporunda tesbit edilen prensipleri, Anayasa ahkâmı ile tearuz etmedikleri nispette, daha doğrusu. tatbikatta zuhur edebilecek mahzurları ortadan suretiyle muhafaza etmeğe çalışmıştır. Buna mukabil, raporda, seçim emniyeti ile alâkadar ne kadar hüküm varsa, bunların, virgülünü dahi değişthınemece-sine aynen, kendi tasarısına geçirmiştir.
Esasen, Günaltay kabinesinin bütün bu işdeki taahhüdü de, bundan ibarettir
Başbakan Yardımcısı gerek yazılı olan izahatında, gerek sorulan sualler üzerine verdiği tamamlayıcı izahatta, bilhassa bu noktayı tebarüz ettirmeğe çalışmıştır. Ve yapılan değişiklikleri, kâh milletlerarası teamüller, kâh hukuku esasiye bakımından izah ve müdafaa eylemiştir.
Bunlardan bir tanesi 40.0'00 kişiye bir milletvekili seçmek hakkının, İlmî Heyetin bu rakamı 70,000 kişiye çıkarmasına rağmen, aynen muhafaza edilmesidir. Bunun tatbikattaki mânası, bugüne kadarki milletvekili adedinin ipkasıdır. Fakat Başbakan Yardımcısına göre, bu iş hem doğrudan doğruya Meclisi alâkadar etmektedir, çünkü kendi ter-kib ve teşekkül tarzına ait bulunmaktadır, hem de tek meclis ile idare edilen ve binaenaleyh ancak bir yerde millet mümessili bulundurabilen memleketimize göre değildir. Üstelik, 70,000 rakamı, herhangi bir mucip sebebe dayanmakta değildir; tıpkı, bazı illerdeki merkez ilçelerinin müstakil birer seçim dairesi yapılmak istenmesi gibi. Ki, hükümet, kendi tasarısında, bu tavsiyeye de yer vermemiş bulunmaktadır.
İkinci mühim değişiklik, yüksek bir seçim mahkemesinin, seçim mazbatalarını kati olarak tasdik yahut reddetmesi keyfiyetidir, Raporun tavsiye etmekte olduğu bu esas. Meclisin kendi kendini tasdik etmesi bir Anayasa prensipi olduğundan, hükümet tasarısında, yüksek mahkemenin, seçimlerin neticesi hakkında sadece bir rapor vermesi şekline inkılâp etmiştir. Başbakan Yardımcısına göre, bu. kâfidir. Çünkü hiçbir meclis, boylerine bir yüksek mahkemenin mütalâa ve içtihadı hilâfına hareket edemez.
Zaten gazeteci arkadaşlar da, sualleri ile. bu iki mesele üzerin-d durmuşlardı. Ve, her iki tadi-1 milletin çok güzel karşıladığı muhakkak olduğu halde, bunlar-d n dönülmüş olmasını, halk psi-k ılojisi bakımından zararlı gördüklerini açıklamışlardı.
Fakat Başbakan Yardımcısı, l ■ hususta, yazılı beyanatını ge-ı şletmekle iktifa etti. Yalnız, t his biraz da hukuku esamiye sahasına girdiğinden, davetliler ve ev sahibi, kendileriyle, en çok sevdiği bir mevzuda tatlı bir münazarada bulunmak fırsatını buldu.
Ve bu tasarının Meclisten süratle geçeceğini, bu suretle, hem Günaltay hükümetinin sözünde durmuş, hem de bu meclisin, en büyük vazifesini yerine getirmiş olacağını ilâve etti.
Tahminlere göre, tasarının müzakereleri müspet bir hava i-çinde cereyan edecektir.

yazılı şekli okuııduk-gazeteciler, lüzum noktalar üzerinde su-
kaldırmak
Başkan Truıuaırın mühim demeci
C. H. P. Ankara İl Kongresinde
Başbakan muhalefete şiddetle hücum etti
IÇ SAYFALARDA
ÎKÎNCÎ SAYFADA Dünyada hububat mahsulü
Bir Viyana gazetesi, Yugoslav -Macar hududuna Rus - Macar birliklerinin sevkedildiğini bildiriyor
Londra 23 (YİRS) — Balkan Tru-man dün gazetecilere verdiği demeçte Amerikan siyasetinin her türlü tecavüz siyasetine muhalif olduğunu belirtmiş ve bu arada, Yugoslavvaya yapılacak bir taarruzu Amerikanın başka bir Av rupa devletine yapılan taarruz gibi ciddiyetle karşılıyacağmı söylemiştir.
Amerikan Çin münasebetlerine de temas eden Başkan, Amerikanın Çin Milliyetçi Hükümetini tanımaya devam etmekte olduğunu söyliyerek. Çin Milliyetçi Hükümetinin Formoza adasına taşınmasının bir değişme meydana getirmediğini. zira Formoza adasının da Milliyetçi Çinin bir parçası sayıldığını ilâve etmiştir.
Washington, 23 (A. P.) — Başkan Truman. Rusyanm kuvvetli bir donanma hazırlamakta olduğu yolundaki haberlerin kendisini hayrete sevketme-diğıni belirtmiş ve Amerikan müdafaa plânlarında hiçbir değişiklik derpiş edilmediğini ilâve etmiştir.
Amerikalım Belgrat Büyük Elçisi ile konuşan Başkan, Amerikanın At-
lantik paktına dahil olsun veya olmasın. herhangi bir memlekete tevcih e-dilecek bir taarruzu tecviz etmiyeceğl-ni belirtmiştir. '
Yugoslav - Macar hududunda falışldat
Viyana. 23 (A.P.) — Muhafazakâr ”Wiener Tages., gazetesinde bugün çıkan Budapeşte menşeli bir haberde, Macaristan m Yugoslavya ile hemhudut olan kesimlerindeki sivil halkı tahliye etmekte olduğu bildirilmektedir.
Gazeteye göre, bu hudut bölgelerine Macar ve Rus birlikler sevkedil-mektedir. Gazete, bu haberin kaynağını açıklamamıştır. Aynı habere göre, Macaristana, bu memleketteki bütün Rus İşgal birliklerine gıda maddeleri temin etmesi hususunda emirler verilmiştir. Bu iaşe masrafları Macarista-nın tazminat hesaplarından düşürülecektir. Bununla beraber Ruslar, askerleri için bu tarzda elde ettikleri yiyeceklerin parasını harpten önceki fiyatlar üzerinden ödeyeceklerdir.
■la
1
UftNMBvmrvmftüU
Noel münasebetiyle verdiği demeçte
Papa, Komünizmi takbih ediyor
Dünya, son 15 sene içinde iki cereyan karşısında kalmıştır. Biri imha edilmiş, diğeri imhaya mahkûm bulunmaktadır
VATİKAN, 23 (YİRS) — Noel yor-tuşu arifesinde mukaddes yılın ve St. Pierre’deki Mukaddes Kapının bir se ne müddetle dünyan n her tarafından akın halinde gelecek Hıristiyanlara açılması münasebetiyle, Papa Pius bugün r hınstiyanlarına radyo ile bir yayınlamıştır. Ve iki kısımdan olan bu mesajda, Papa ezcümle şunları söylemiştir:
12 nci
Kardinal Kolejde dünya mesaj ibaret
Pius XII, John Synder’le beraber
"MM- • «ini • • « a»


kj

Fransa'da bütçe müzakereleri
Radikal Sosyalistler
Bidault’yu desteklıyecek
Herlin, 24 (YİRS) — Radikal Sos-yasilt Parlamento Grupunun sun içtimainde. Bidault Hükümetine itimat o-yu verilip verllmıyeceği müzakere e-dümiy, neticede küçük bir ekseriyetle Bidauit’ya İtimat verilmesi kararlaştırılmıştır.
Bu suretle Bidault kabinesinin parlamentodaki durumu biraz kuvvetlenmiştir. Zira, şimdiye kadar takriben birbirine denk olan iktidar taraftarları ile muhalifler, ancak Radikal Sosyalistlerin verecekleri reyle kabinenin istikbalini tâyin edebilecekti.
Londra, 21 (YİRS) — BBC Paris muhabirinin gece yansı göndermiş olduğu bir telgrafa nazaran, Paris siyasi mahfillerinde hüküm sürmekte olan kanaate göre, Bidault kabinesi gayet ufak bir ekseriyetle iktidarda kalacaktır.
SON DAKİKA:
Londra, 21 (YİRS) — Bidault kabl-nesinin itimat reyi meselesini Fransız Parlamentosunun birkaç dakika evvel müzakereye haşladığı haber verilmek-i“dır BBC muhitim HP- gör»-. Bidault kabinesinin iktidarda kalıp kalnııyaca-gı birkaç saat sonra belli olacaktır.
Günaltay, bizdeki parti tezahürleriyle demokrasi yapılamıyacağım bu şeklin bir ur, bir kanser illeti olduğunu ileri sürdü
wııın((ıı> tıtıuııınınıııınııııı.ınfinrrııııırT'iıtınıır ımınıiT n, ıı>ıti|!r:;1:nınnır>ıınıınHnınmıuıımH
Endonezya Cumhurbaşkanı Soekarno
Ankara 23 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — C.H.P. Ankara 11 Kongresi, bugün saat 10 da 181 delegenin İştirakiyle Halkevi konferans salonunda toplandı. Kongreye Meclis Başkanı vc Başkanvcklllcri, Şcmseddin Günaltay, Bakanlar ve birçok milletvekilleri gelmişlerdi. Kohgre, 11 İdare Kurulu Başkanı tarafından açıldı. Başkanlık divanı seçimine geçilmeden önce Başbakandan bir konuşma yapması rica edildi. Kürsüye gelen Günaltay: “Bir topluluğun kuvvet vc kudretinin tecelli edebilmesi için onun muazzam hâdiselerle karşılaşması lâzımdır!,, diye söze başladı, üç dört seneden beri Partinin demokrasiyi tahakkuk ettirme yolunda karşılaştığı güçlüklerin hakikî bir imtihan olduğuna işaret ettikten sonra Partinin daha kuruluşu zamanında bugünkü kudretine ulaşması için tedbirler alındığını, birbirine müzaheret eden ve aynı kanaatte bulunan ıratandaşların bir araya gelerek gayretle çalıştıklarını ve bu sayede bugünkü neticeye varıldığını anlattı.
Yurdumuzun; asırlardan beri sürüp gelen felâketler neticesinde düştüğü ha-rabiden Atatürk ve onun Partisi sayesinde kurtulduğunu tebarüz ettiren Başbakan; bu neticenin tarafsız Garpli â-limler tarafından müşahede ve ifade e-dildlğini hatırlattıktan sonra;
”— Memlekitimiz sadece maddi sahalarda değil, asıl en mühimi, fikrî seviye vc dünya görüşü bakımından da, büyük inkişaflara ulaşmıştır. Milletimiz, kabiliyeti zihniyesini topyekûn medeniyetine tevcih etmiştir.
Dün, bambaşka düşünen Türk ları, bugün en ileri bir medeni
sahiptirler. Atatürk inkılâplarının safında gelen işte bu nevi gelişmedir, dedi.
ı.uıtmumımauiRii!nnnımıumraw:nAittnıuanttuM»ttMUMinm«ummraMmmMi
Garp
çocuk-görüşe
• • on
•M.
Müteakiben Başbakan, yurtta meydana getirilen ümran faaliyetlerini anlattı, bunun daha da gelişeceğini, memleketin en yüksek refah seviyesine ulaşacağını, izah ederek muhalefet partilerine şiddetle hücum etti ve çok ağır kelimeler kullandı:
“Onların insafı ve merhameti gözö-nüne almadan, muhtelif hırsların tesiri altında,, bulunduklarını iddia etti.
Nihayet karşılarında dimdik ve çok kuvvetli olarak dikilen Halk Partisini yıkamayınca birbirlerini yemeğe koyulduklarını söyledi.
Başbakanın bu ağır sözleri karşısında ön sırada yer alan Meclis Başkanlar), Bakanlar ve milletvekilleri arasında memnuniyetini izhar edenler bulunduğu gibi, bu hücumlardan hoşlanmıyan-lar da vardı.
Başbakan, konuşmasında bizdeki parti tezahürleriyle demokrasi yapılamı-yacağmı, bu şeklin bir ur, bir kanser illeti okluğunu ileri sürdü ve bu ur’un koparılacağım, bu kanser illetinin tedavi edileceğini temin etti. Demokrasinin; birinci derecede kanunlara saygı, her vatandaşın karşısındakini kendisi kadar hür ve kendisi kadar vatanperver tanıması demek olduğunu ve Türk milletinin aklıselim sahibi bir millet sıfa-tiyle bunun aksi mücadeleyi iğrençlikle karşıladığını söyliyerek sözlerini şöyle bitirdi-
“— Biz bütün mesaimizi ve mücadelemizi, faziletin hâkim olmasına, temiz ahlâklı, yüksek kültürlü münevver bir neslin yetişmesine hasredeceğiz!
Bıftdan Başkanlık nan îdare nakaşalar dü.
ÜÇÜNCÜ SAYFADA Şimdiden yapılacak işler Osman Nuri Bayman Piyasanın kredi ihtiyacı bankalarca tanzim edilmiştir
DÖRDÜNCÜ SAYFADA Eisenhower, Cumhur Başkanlığı için hazırlanıyor Sabahın eşiğinde Ahmet Hamdı Tanpınar Paris Metroları Ayşe Nun
Dilenci
Baydar Derler
5J S ÎNCÎ SAYFADA Üç ağızlı tırpan (Hikâye) Ilhan Tarus
R
• •
Türk kumaşçılığını canlandırmak lâzım
Sinema
İstanbul C. H. P. Müfettişi
Memleketimizdeki siyasî cereyanları dün izah etti
sonra gizli oy’la Kongre Divanı seçimi yapıldı. Oku-Heyetİ raporu üzerinde mü-oldu, temenniler ileri sürül-
İstiklâli devralacak 6 kişilik heyet, Holândaya hareket etti
ve
•Dünya insanları şimdiye kadar gökten İnecek bir işareti bu kadar sabırsızlıkla beklememişlerdir. Şimdi si ze ilân ediyorum ki, yarın açılacak o-lan Mukaddes Kapı Allahtan beklediğiniz işaretir ve size Allahın göster diği yola dönmek ve günâhlarınızı teı ketmek fırsatını verecektir.,,
Mukaddes Yılın bir af. kurtarış
kiliseye ve dine dönüş yılı olacağın.' müjdellyen Papa, milletleri idare eden lere hitap ederek, din adamlarına ve dindar halka kar.-j daha merhametli daha anlayışlı davranmalarını İstemiştir.
Bundan sonra Nazizm ve Komünizm cerei’anlarma intikal ettiren Papa, bunlar hakkında aynen şu sözleri sarfet-miştir:
"içinde yaşadığımız dünya son 15 sene zarfında, esasta aynı yolda yürüyen fakat eninde, sonunda başka netice lere varmış ve varacak İki cereyan kar şısında bulunmuş Bunların her İkisi dur. Birisi hâlen,
“Sosyal cephede kemirilmeye yaklaş maşladır
12 nci Pius, sözlerini şu cümlelerle bitirmiştir:
“Komaya akın edecek inananlar safında, istilâ ordularına mensup olanlar ve o orduların tahakkümü altında bu lunanlar ve temerküz kamplarında di kenli teli gerenler ve dikenli telin arkasında ıztırap çeken insanlar yanya na ve birbirlerine karşı kardeşlik sevgilerini İzhar edecek yeri Bunlar bir sulbün daimî izin kurulmuş bir hücum öncüleri olacaklardır.,,
m OMBİI • « *|fl 4 • i||| Mil
ve bulunmaktadır, de imhaya nuıhkûm imha edilmiştir. İkincisinin kökler*
başkanmış olup sukutu
•M
Batavya, 23 (A.P.)- — Dr. Muhammet Hatta’nın başkanlığında bulunan ve altı kişiden müteşekkil olan bir heyet, dün uçakla buradan Hollandaya müteveccihen hareket etmişlerdir. Bu heyet 27 aralıkta, Amsterdam şehrinde, HollandalIlardan. Endonezyanm istiklâl ve hâkimiyetini devir alacaklardır.
Endonezyanm istiklâle kavuşması merasimi
Amsterdam, 23 A.A. (United Press)
Sarayın altın çanları 27 aralık tarihinde ilk defa olarak - Endonezyanm milli marşını çalacaktır. Bu tarihte Kraliçe Juliana bu bölge Üzerindeki 300 yıllık Hollanda egemenliğini resmen Endonezya Birleşik Devletlerine devir edecektir.
Protokol Hollanda Başbakanı Dress ve Endonezya Başbakanı Hatta tarafından imzalanacak ve törende Endonezya heyeti üyeleriyle Hollanda HÜkü met! üyeleri, ayan ve meclis başkan-lan, Sıırinam ve Hollanda antllleri temsilcileri lıazıı bulunacaktır.
Dil Kurultayında çalışmalar bitti
Alfabeye yeni harfler eklemek teklifi son toplantıda ekseriyetle reddedildi
Millî Eğitim Bakanının sözleri: çocuklarımıza kolay bir imlâ
“İlkokullarda tahsil gören sistemi öğretmeye mecburuz.”
Müfettiş, C. H. P. ye nazaran muhalefeti, daha liberal olarak tavsif etti
C.H.P. İstanbul ve Kocaeli Müfettişi Sadi İrmak dün Eminönü Halkevinda (Memleketimizdeki siyasi cereyanlar) mevzuunda bir konferans vermiştir.
Sadi İrmak “Devletleri ve siyasi cereyanları sosyal ihtiyaçlarla uğraşmaya mecbur eden” sebepler Üzerinde durmuş, “Fertlerin asgari hayat standardına ulaşmaları lâzım geldiği” fikrini müdafaa etmiştir.
Hatip, zümrelerin arasındaki mücadelede devletin rolünün hâkim ve tampon-luk etmek olduğunu belirttikten sonra San Francisco mlsakından doğan İnsan hakları üzerinde durmuş ve bunlan sıralamıştır:
“a - İş hakkı, b - Serbest meslek seçmek hakkı, c - Kâfi bir ücret almak hakkı, d - Sosyal teminata sahip olmak hakkı, f - Sendikalaşmak hakkı. % - Fırsat eşitliği hakkı.” I
Sadi Irmak bu noktalardan hareket o-derek liberalizmi ccrhetmek İstikametinde konuşmuş ve totaliter rejimlere de temas ederek bir mukayese yapmıştır.
Bundan sonra, Türkiyedeki siyasi partilere ve programlarına temas eden hatip, C.H.P. programının yukarıda zikri geçen insan haklarından mülhem olduğunu iddia etmiş ve sözlerine şu şekilde devam etmiştir:
"Türkiyede, siyasi partilerin programlarına baktığımız zaman C.H.P. programını yukarda izah etmek istediğimiz prensiplerden mülhem görmekteyiz. Bu partinin karşısına çıkan muhalefet daha, ziyade liberal ve yan liberal bir çehre arzederler. Millet Partisi, Liberal Demnk-rat Partisi ve Milli Kakınma Partisi, sarih bir surette liberalizmi müdafaa eder. Demokrat Parti İse. sarih bir liberalizme gitmemekle beraber, devletin vazifesini ve müdahale sınırlarını C.H.P. den dııha dar bir ölçüde almaktadır. Gerek progra-mlyle. gerek bu programın halk tarafından anlaşıbş şekille zümreler mücadelesinde devletin müdahalesini asgari hadde indirmek tasavvurundadırlar. 1
TÜrkiyemizde siyasi polemik yapılırken iki şey kasten veya gayri kasti birbirinef karıştırılıyor. Devletin ekonomik tedbirlerini tenkld ederken bundan doğrudan doğruya devletçilik prensibi sorumlu tu-ı tulmak isteniyor. Bu bence vahim bir ha-1 tadır.”
Ankara 23 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Altıncı Dil Kurultayı, bugün İmlâ Komisyonunun raporunu incelemekle mesaisine başlamıştır. îmlâ Komisyonunun hazırladığı raporun okunmasını müteakip 28 kişi söz almak üzere Başkanlık Divanına müracaat etmiş ve raporu tenkld etmek istemiştir. Bazı delegeler de evvelce tahmin etliğimiz gibi raporun heyeti umum iyesini reddeder mahiyette konuşmuşlardır. Bu sırada Haşan Reşit Tankut. gelerek. İmlâ mevzuu ohın dccek yolda bulunduğunu 1030 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkındaki Kanun hükümlerine aykırı olduğunu ve binaenaleyh. Kurultayın müzakere konusu dışında tutulmak lâzım geldiğini ifade etmiştir
Haşan Reşit Tankut’un bu hususta verdiği önerge, reye konularak kabul edilmiş, İmlâ Komisyonunun harf değişikliğini. daha doğrusu alfabeye harf ilâvesini tnzamnuın eden nokta! nazarı büyük bir ekseriyetle reddolunmuştur.
Bundan sonra söz alan Tahsin Ban-gnoğlu, raporun bir maddesine temas ederek bu maddenin “İmlâ değişiklikleri hakkında .alınacak kararlar Hükümet eliyle tatbik edilmelidir., temen-
kürsüye Komisyonunun bir kanun alfabemize harf İlâve e-temenni ve tavsiyelerde bildirmiş ve bu hareketin 1 V V 4». • • • » M
nişini usul bakımından uygun bulmuş, fakat bunun tek ve doğru bir İmlâ sistemi kabul etmekle mümkün olabileceğini söylemiştir.
Milli Eğitim Bakanı, sözlerine şöyle devam etmiştir:
— Halbuki raporda, 30 kadar işaret teklif edilmektedir. Biz bunları devlet eliyle tatbik etmeden çok düşünmek mecburiyetindeyiz. Bugün İlkokullarda 1 milyon 614 bin çocuk tahsil görmektedir, bunlara kolay bir imlâ sistemi öğretmeye mecburuz. Bu itibarla İmlâ, çeşitli işaretlerle yüklü bir hale gelmemeli, basit ve sade olmalıdır.,,
Millî Eğitim Bakanı, sözlerini şöyle bitirmiştir:
— Bu gibi raporlar, seçeceğiniz İlmi Heyeti ve nihayet devleti ilzam etmemelidir.
Bundan sonra İmlâ Komisyonu raporunun alfabeye taallûk etmiyon noktaları üzerinde müzakereler yapılmış ve bilhassa B. C. D. meselesi üzerinde durularak bu harfler yerine P. Ç. T. kullanılmasının daha doğru olacağı kanaati izhar edilerek eksiklik ve İlmî hatalarla dolu olan raporun timi Heyete gönderilmesine karar verilmiştir.
Bundan sonra, seçimlere geçilmiş, ilk ohırak Yönetim Kurulu âzalarının tesbit ine başlanmıştır. Neticede Hnsan Reşit Tankut. Genel Yazmanlığa, Kemal Turan Saymanlığa, Agâh Sırrı Levent, Hamdi Ak verdi ve Hüseyin Av-nl Göktürk de üyeliklere getirilmişlerdir.
Endonezyada hiı çete, yeni hükümete dehalet etti
Batavya. 23 (A. P.) - Endonezya Cumhuriyetinın en mümtaz gerillasın: teşkil eden Siiıwangl çetesinden 1.10ü kişilik bir kuvvet dun Öğleden sonra, Batı (’ava’dan Batavyaya gelmişlerdir
Hollanda Kraliçesinin mesajı
Londra, 23 (YİRS) — Kraliçe Juliana. Hollanda milletine gönderdiği bir mesajda, yeni teşkil edilen Endonezya Cumhuriyetinde HollandalIlar için, şayet yeni Endonezya kanunlarına uyarlarsa, yer bulunduğunu söylemiştir. Aynı zamanda, Kraliçe HollandalIlara, bu husustaki siyasi görüşleri ne olursa diye bağırdığı olsun. EndonezyalIlara yardım etmeleri İçin tembihte bulunmuştur.
alacaklardır, olarak tesisi kuvvetinin
Bir dağa Staliıı ismi verildi
Londra, 23 (YİRS) — Çckoslovakyu-nın en yüksek duğ zirvesi olan “Tulra" nın ismi "Stalin” olarak değiştirilmiştir.
İsim (akma merasimini küçük bir köyden naklen yayan Çekoslovak radyosunun neşriyatı sırasında spikerin, “Yo> şasin Stalin dağı" diye bağırması arasında halkın da, “Yaşasın Ta t ra dağı. Yaşasın Çekoslovakya” duyulmuştur
e


Batı Almanya Federal Cumhuriyeti ılo Amerika Birjoşik Devletleri «ırasınd ı Avrupa kalkınmn programı enleşmeeı göçen hafta Bonn şehrinde imza edilmiştir. Resimde bu merasimde hazır bulunanlardan (soldan sağa doğru) Amerikanın Almanya Yüksek Komiser» John Mc Cloy, Adcn.ıucr vc Franz Blucchnor görülmektedir.


Seçim Kanunu inceleniyor
---o—
Anayasa, Adalet ve İçişleri
misyonlarından seçilen 30 kişilik yeçicl komisyon çalışmaya başladı Ankara 23 ı Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Yeni Seçim Kanunu tasarısını incelemeye memur Anayasa, Adalet ve İçişleri komisyonlarından seçilen 30 kişilik geçici komisyon, bugün ilk toplantısını yapmış ve gizli oyla Başkanlığa Behçet Uz’u (Denizli) sözcülüğe Saıl Azmi Feyzloglu ı Kayseri) ve kâtipliğe Abdur-rahman Konukoğlıınıı (Bursa» seçmiştir.
Komisyon gerek Hükümetin Meclise sunduğu tasarı, gerek İ-lim Heyetinin hazırladığı ön tasarı ve gerekçe, Hükümetin İlim Heyetine sunduğu ilk metin biran evvel bastırılıp komisyon ü-yelerıne dağıtılması vc üyelerin tasarıları incelemelerine zaman bırakılması için ilk toplantının 9 ocak 1949 pazartesi günü yapıl masına karar vererek dağılmış tır
k.___________________________i

Milletlerarası Sağlık Teşkilâtı ve biz
Bir müddetten beri Ankurada bulunan, Milletlerarası Sağlık Teşkilâtı Akdeniz Bölgesi Verem Mütehassısı Mr. Thomson dün şehrimize dönmüştür.
îti t an bulda da birkaç gün kalacak olan mütehassıs, Akdeniz mıntuknsmdaki milletler İçin verem mütehassıs vo personelinin yetiştirilmesi hususunda memleketimizin bir tedris merkezi olup olmayacağını tetkik edecek ve bu mevzuda hazırlayacağı raporu, Beynelmilel Sağlık Teşkilâtına verecektir.
Bir yıldönümü dolayısiylo
Rayffi 2
Dünya hububat mahsulü
Washington 22 (Comtel) — A merika Ziraat Bakanlığı D19 Zirai Münasebetler Buroıunun verdiği malûmata göre I949 dünya ekmek lik hububat İstihsali 1948 deki 238 milyon tonu bulan istihsalden biraz az ve 1935-39 vasatisi 229 milyon tondan fazla olmak uzero 233 milyon tondur. Avrupa memleketlerinin birçoğunda mahsulün eylül tahminlerinden fazla olduğu bildiril-mektedir. Cenup yarım küresi memleketlerinin mühim müstahsil vaziyetinde olanları da aynı du ramdadırlar.
ŞİMAL AMERİKADA: B. D. ler ve Kanada için istihsal tahminden 7 milyon kilo kadar düşüktür. 1125 milyen olan Amerikan İstihsalinin 1935-39 vasatisi 759 milyon kilo olduğuna göre, harp öncesine na zaran artmış olduğu görülür. Kanatlanın 367 milyon kile tutan is tihsali de harpton evvelki miktar dan fazla ise de harp sonelerin kinden düşüktür. Moksikanın la* tihsali geçen yıl mahsulünden bi raz azdır.
AVRUPANIN: Buğday İstihsali harpten evvel 1595 milyon kile iken bu yıl 1465 milyon kiledir. Düşüklük küçük araziye atfedilirse mahsul harpten evvelki seviyeye erişmiş demektir. Bazı memleketle» • de istihsal rekor teşkil edebilecek bir fazlalıkta olup, diğer memleketlerdeki vasattan düşük mahsule rağmen umumî muvazeneyi temin edebilmektedir. HolÂnda. Belçika Danimarka vo Ingiltorode mahsııl bAriz bir fazlalık arzotmektedir
Fransa ve Almanyanın da çok İyi mahsul aldığı bildirilmektedir. Kuraklık İspanya ve Portokızde va şattan düşük mahsul elde edilmesine sebep olmuştur. Buna rağmon netice evvelce verilen tahmin raporlarından daha İyidir. Balkan momleketlerindo do mahsulün vasattan dusük olduğu muhakkaktır
Avrupa çavdar İstihsali 705 milyon kilo olup evvelki tahminden 40 milyon kile fazladır. Bunda Al manyanın büyük hissesi bulunuyor. Notice itibariyle Avrupa için yapı lan tahminler, mahsulün geçen se neki düşük miktarla harpton evvelki vasatisi arasında bulunduğunu göstermektedir.
SOVYETLER BİRLİĞİNDE • Hububat mahsulü harpton ovvolk* vasatiden düşüktür. Buğday istıh şali 1.100 milyon kile olarak tahmin ediliyor. Buğday ekilen arazı harpten evvelki seviyeyo erişmiş bulunmakla boraber bu miktaı 1935-39 istihsalinden yüzde on ka dar düşüktür.
Hasadı müteakip hava şartlan nın kötü gitmesi büyük ziyanlara sebep olmuştur. Çavdar İstihsali 925 milyon kile olup vasatın Üstündedir. Buna sebep çavdar ekilen a razinln geçen yıllardan fazla ol masıdır.
ASYANIN: Buğday istihsali 1480 milyon kilo kadardır.
AFRİKADA ise 156 milyon kiledir CENUP AMERİKADA ise Buğda yın 1935-39 seviyesine yakın olarak 275 milyon kilo tutacağı tahmin 0-dilmoktedir. j
KISA HABERLER
Müthiş sıcaklar ve zelzeleler
Paris 23 (Nafeni — Dün goto Fran-şayı kesif bir «Is tabakam kaplamış vo hiçbir hava alanından uçaklar hareket edememiştir.
Avelllno 23 A.A. (Afp) — Avellino civarındaki lrplno daftlık bölgesinde birkaç gün içinde dördüncü zelzele kayde-dilmlştlı
Zelzeleıorin mühim bir hasar yapmamasına rağmen halk endişe içindedir.
Punto Aronas ($ili) 23 (A.A) (United Preaa) — Bir kaç günden beri durmadan devam eden depremler yüzünden Santa Cruz adasının büyük bir parçası kopmuş ve denize batmıştır. Batan kısın şimdi Magellan Boğazının kıyısına sürüklenmiş bulunmakta ve su üzerinde yalnız akaçların tepesi grörünmektedlr. Bu haber §ili kivi koruma gemisinin telsizcisi tarafından bildirilmiştir. Santa Cruz adası Güney Amerikanın en son ucunun bitim noktası olan Ateş adasının (arzünnarj çok yakınındadır.
New-York 23 (Ap) — Rasathaneden bildirildiğine göre, perşembe günü, New-Yorkun aralık ayında yaşamış olduğu en sıcak gün idi. Suhunet 59 fahrenhayt dereceye yükselmiştir. Bundan evvelki rekor 56 ile 1875 senesinde İdi.
Amerikan gemilerinin Şnnglmy'a Nüktılmaiıırı yasak
VVaahlngton, 23 (A.P.) — Birledik Amerika Hükümeti bugün Amerikan gemileri süvarilerine, gemilerini Şanghay sularına sokmaları halinde kaptanlık ehliyetlerini kaybedebileceklerini ihtar etmiştir. Milliyetçiler bu limanı sıkı bir abluka altında tutmağa çalışmakta olup, bu sular "tehlikeli bölge., telâkki edilmektedir.
Brewlau'da dört Fransız, bir Alman ve bir PulonyaJı mahkûm oldu
Londra. 23 (YİRS) — Son dakikada gelen bir habere göre, bir haftadan beri Breslau'da yargılanmakta olan 4 Fransız, bir Alman ve bir PolonyalI hakkında hapis cezası karan verilmiştir. Cezı müddetleri henüz Londraya vasıl olmamıştır.
Trumnn'ırı euhul nıünıemül Papayı ziyaret etti
Vatlcan 23 A.A. (Afp) — Papa nez-dlnde Başkan Truman’ın şahsi temsildi»; Myron Taylar. On ikinci PiıTye Noel münasebetiyle Birleşik Amerika Balkanının bir mesajını vermiştir.
On ikinci Plu de cevabında, ancak aynı babanın oğlu olan bütün insanların kardeşliği insanlığa muhtaç olduğu adaleti, hakiki hürriyeti ve şefkati saglıyabilece-ğini söylemiştir.
Yeni bir hava sürat rekoru
Londra 23 (Kafan) — Vampire tipinde en son model uçaklardan birinin Ingilt*-reden leveçe 2 saatte giderek yeni bir rekor kırmıştır.
Amerika - Lübnan müzakereleri
Şam. 23 (YİRS) — Lübnan ile Amerika-arasında aktedilecek ittifak mevzuunda Lübnan Dışişleri Bakanı ile Amerikanın Lübnan Elçisi arasında bugün görüşmeler yapılmıştır.
Lübnan Dışişleri Bakanı, bugün aynen Polonya Elçisi ile de Lübnandakl PolonyalIlar meselesin! müzakere etmiştir.
Ingiltere ve Belçika nrn»ın(lııkl nnlusmn
Berlin, 23 (YİRS) — Bruxellca’den gelen haberlere göre. Almunyadu bulunan Belçikalı işgal kuvvetlerinin statüsü hakkında İngiltere İle Belçika arasında bir andlnşma İmzalanmıştır.
Bu andlaşma gereğince Almanyadan çekilecek Belçika kuvvetlerinin başkomutanı İngiliz Başkomutanının emri altına girecek ve 40 bin Belçikalı askerin harekâtı bu andlaşma gereğince tcsblt edilecektir.
Malezyadu fevkalade tedbirler
Londra. 23 (YİRS) — Ma) eşyada dün alındığı Hân edilen olağanüstü tedbirler meyanında. yabancı devletlerin bayrak-Jarlylc liderlerinin resimlerinin teşhiri yasak edilmiştir.
Bu tedbirler, komünist tedhişçi çetelerine karşı girişilecek topyekûn hsrekâil kolaylaştırmak maksadlyle alınmıştır.
Kıbrıs Adanı e Yunanlılar
Brazavtlle. 23 (YİRS) — Atlnadan gelen haberlere nazaran. Yunan parlamentosun da Kibrisin anavatana İlhakı lehinde bü yük tezahürat yapılmıştır.
Yunan Üniversite talebeleri aynı zamanda Kıbrıs Adasının Yunanıstana İlhakı lehinde Beynelmilel Gençlik Teşkilâtına bir mesaj göndererek Adanın Yuna-nistana iadesini desteklemelerini istemiştir.
JcsMip’ıın seyahati
HanoJ (Çin HindistanlI 23 (A.P.) — Buradaki Amerikan başkonsolosu Willlanı M. Gibson 1 ocakta uçakla Tokyoyn gidecek ve Uzak-Doguda bir geziye çıkmış olan Birleşmiş Milletler nezdlndeki Amerikan baş delegesi Philip Jcssupa iltihak edecektir.
Ayrıca Dr. Philip Jessup un İngiliz Milletler Camiası Dışişleri Bakanlan konferansı münasebetiyle Kolumbo'yu gelecek olan Ingiltere Dışişleri Bakanı Beyinle görüşmesi de muhtemeldir.
* _________________
Kıral Abdullah, Bağdada gidiyor
Amman, 23 A.A. (A.F.P.) — Kral Abdullah’ın 26 aralıkta Bağdat’a yapacağı seyahat, hemhudud Arap memleketlerinde cereyan eden hâdiseler do-layısiyle çok mühim telâkki edildiği için Kıral. Noel münasebetiyle Bey tül-lahm’da yapılacak merasime iştirakten vazgeçmiştir.
Crdün - İsrail görüşmeleri
Telavlv, 23 A.A. (AFP; — Davar gazetesi Yahudi yüksek şahsiyetleri ile Ürdün yüksek şahsiyetleri arasında doğrudan doğruya konuşma yapılmadığını tasrih etmekte, bugüne kadar verilen tafsilâtın aslı esası olmadığını betirterek, bir prensip kararı parafe edildi demesinin mevsimsizliğini kaydettikten sonra yazısını şöyle bitirmektedir:
"Görüşmeler yolundadır, fakat aşılması gerekli birçok engeller vardır,,,
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBİ ROMAN
- 24 -
hoş ederek bir İnkılâp yapmağı ben de isterdim. Fakat, heyhat ki, biraz evvel söylediğim gibi, insanlık tarihi boyunca bu Örnek bir inkılâp görülmüş şey değildir Klâsik (liberal demokrasi) taraftarlarının cetleri Marat'larla Ro-bespierre'ler de halka hürriyet, müsavat ve bütün insanlara hak temin etmek yolunda böyle bir haşin mantıklı nıetodla harekete geçmişlerdi.
“Burada, sana yine bir İzahta bulunmak lüzumunu duyuyorum: inkılâbın bir zorlama ameliyeai olduğunu kabul etmekle beraber Rus-yada, Almanyada bir ^ok barbarca tezahürlerini görüp işitmekte olduğumuz bir terör rejimi taraftan da değilim ve tıpkı senin gibi halkın polis ve jandarma yumruğiyle ileriye doğru itilebileceğine asla İhtimal vermeyenlerdenim. Mürşidin telâkki ettiğin Nietsche dahi mezarından başını kaldınp da “Gestapo,, ların, Ge-peu'ların işlemekte oldukları cinayetleri görseydi “köle ahlâkı,, namım verdiği merhamet ve müsamaha teorilerine dönmekten ve bu eşklya bozuntusu halk efendilerinin suratına tükürmekten kendini alamazdı, iki gözüm, ben “zorlama,, derken yalnız “fikirden gelen bir zorlama,, y>, yalnız fikir zorunu kagdediyorum.
“Bu zorlamaya, evvelâ, kendi kafandan başlayacaksın, Onu, * er türlü şüphe, tereddüt 116
T E N I î S T A NBTJL
24 Aralık 1040
Çin milliyetçilerinin silâh
talebini Amerika reddetti
Çankayşek, Li-Tsung-Yen ile barışmak istiyor. Milliyetçi kuvvetlerin çekilmesi
devam ediyor

Dünkü Meclis müzakereleri
Zarar gören orman işletmeleri azaltılıyor
red
Hh hu-
, bunun da
ini
Wafihington 23 A.A. (Afp) — W, slıington Post Gazetesi. Formoza’nın müdafaası için Milliyetçi Çin HÜkû metinin islediği 100.000 tüfbği Birleşik Amerika Hükümetinin vermeyi dettiğini yazmaktadır.
Bu gazeteye göre, Milliyetçi Çin küme ti bu isteğini. New-York’un
susl bir şirketi vasılasiyle Savunma Bakanlığına bildirmiş, bıı Bakanlık da Dışişleri Bakanlığına danışmıştır.
Dışişleri Bakanlığı her isteğin doğrudan doğruya Birleşik Amerika HU kûmetine bildirilmesi
susl ajanlar vasıtasiylo yapılmaması gerektiği cevabını vermiştir Savunma ve Dışişleri Bakanlıkları dün bv konu hakkında hiçbir yorumda bulun mamışlardır.
Nikbhı bir tförilş
Londra 23 (YİRS) — Uzakdoğu İngiliz Yüksek Komiseri Sir Mnlcolıu McDonald. Uzakdoğulun elân Komü-nistleştirilmemiş olduğunu söyliyerek, Asyanın kurtarılması henüz mümkün olduğunu fakat bunun İçin de Avrupa devletlerinin yardımı lâzım olduğunu söylemiştir
Çanknyşek, Tltsungyen ile barışmak İstiyor
Talpeh 23 (A.A.) (Afp) — Siyasî müşahitler. Mareşal Çankayşek’in hâ-
• ZE»
Tito''yo göre
“Avrupanın en kuvvetli ordusu Yugoslav'ların elindekidir”
“çok çalışınız, kıymetli
yönlerden
koruyunuz,
Belgrad, 23 A.A. (United Perss) — Mareşal Tito Yugoslavyanın yeni ordusunun kurulmasının sekizinci yıldönümü münasebetiyle konuşmuş ve “Gugoslavyanm dört komşusunun Rusyanın peyklerinden olduğunu ve bunların da Kremi inin Yugoslavya a-ieyhlne açmış olduğu acı savaşı desteklemekte bulunduğunu daima aklınızda tutunuz., demiştir. Sözlerine devam eden Tito,
askerler olunuz. Muhtelif tehdit edilen bu memleketin koruyucuları, hürriyetiniz için mücadele ediniz, Ordumuzun birliğini
ordumuzun savaş kudretini savununuz, yeryüzünde hiçbir kuvvet bizi sosyalizm yolundan çıkaramaz veya sosyalizmimizi kurmaktan bizi alıkoyamaz,, demiştir.
Başbakan Mareşal Tito Yugoslav ordusunun “Avrupadaki en kuvvetli ordulardan biri,, olduğunu söylemiş ve “muhtelif cihetlerden bizi tehdit eden tehlikeler mevcuttur, hazırlıklı olunuz., demiştir.
Yugoslavya Başbakanı nutkunu şöyle bitirmiştir: “Harbin sonunda ölmüş olan binlerce evlâdımızın uğrunda öldüğü ideaheri korumak vazifesini İşte bu ordu üzerine almıştır.,,
Köylüye toprak dağıtımı neden geri bırakıldı?
Ankara 23 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Diyarbakırda topraksız vatandaşlara tevzi edilmek üzere bütün formalitesi tamamlanmış bulunan 25 bin dönümlük arazinin tevzii işinin bir ihtilâf yüzünden ereri kaklığını dün bildirmiştik. Aldığımız tamamlayıcı habere göre, tevziatın geri kalmasının asıl bp-bebl, Toprak Kanunu üzerinde yapılmakta olan tadilâttır.
Tadilât tasarısı, hâlen Meclis Bütçe Komisyonunda İncelenmektedir. Toprak tevziatı, bu tasarının kanunlaştırılarak yürürlüğe girmesine tâllken yalnız Diynrbııkırda değil, her yerde durdurulmuştur.
Başbakan, seyahate çıktı
Ankara 23 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Başbakan Şemseddin GünaL tay, bugün saat 18.3ü da. Sivasa hareket etmiştir. Bıı seyuhattv Başbakana, Dışişleri, Çahşnuı, Bayındırlık. İşletmeler Bakanları. Siimerbank, Etıbank ve Toprak Mahsulleri Genci Müdürleri İle Sivas, ve Erzincan milletvekilleri refakat etmektedirler.
ve “fieptislsnıe., unsurlarından tenıizllycccksin. Benliğini, ondokuzuncu asır entelektüellerine has olan tezatlardan kurtaracaksın ve hirblriy-le çarpışan sistemlerle doctrine’lere bedava bir harp meydanı olmaktan koruyacaksın. Zaten sen de benim gibi teslim edersin ki, bu doctrine-lerle “kemalızm,, adını verdiğimiz milli idaa-lin hiçbir münasebeti yoktur. Biz. “İnkılâpçıyız!,, derken ne 93 İnkılâpçıları gibi bütün insanlara hürriyet ve müsavat getirmek, ne de Oktober ihtilâlcileri gibi bir sınıfı öbür sınıflara hâkim kılmak İddiasında bulunuyoruz. Bizim için (Hürriyet — İstiklâl) dlr ve müsavattan anladığımız mâna Türk Milletinin, büyüklük ve ilerilik vasfım inhisar altına almış diğer milletlerle baş başa getirilmesi, denkleştirilmesi mânasını İfade eder. Sınıf mücadelesini bilmeyiz; zira, Türk cemiyeti zaten yalın kat bir binadır.
Biz, “Milliyetçiyiz!” derken yüreğimizde u-yanan duygu,, Nazi usulü bir kendini beğenme, bir kendini herkesten Ûatün tutma, bir âleme der* vo nizam vermlye kalkışına ‘‘complex„l değildir. Bazı görgüsüz veya sonradan görme milletlere mahsus olan bu hastalıktan nice şan ve şerefi, nice üstünlük örneklerini arkasında bırakmış bu devlet düşkünü Türk milletine göre milliyetçilik yeni bir şuura, yeni bir dünya telâkkisine doğru ermek İçin kendi kendine yaptığı bir nefis muhasebesidir. Ne İdik? Ne olduk? Neden Öyle İdik? Neden böyle olduk? Bir zamanlar Avrupanın büyük bir parçasını kolonl-ze etmişken, neden AvrupalIların bir yarım kolonisi haline girdik? Bunun sebeplerini sorup araştırıyoruz. Yakın cetlerlmizin işlediği tarihi hataları birer birer tashihe çalışıyoruz. Meziyetlerimiz kadar kusurlarımızı da gÖzÖııünde tutuyoruz. Bu, nevi şahaırıa münhasır realist, 117
bir ameliyat geçirmek üzere Birle-Amerıkada bulunan, Başbakan ve-LUsungyen 110 bnrışmuk istediği
len şlk kili
kanaatindedirler. Mareşal Litsungyene
bir telgraf göndererek âcil şifa temenni etmiştir. Aynı müşahitlerin fikrine göre. Birleşik Aınerilcada çok nüfuzu olan Lltsungyen, askeri yardımın kabul edilmesinde terazinin ibresini liyetçiler lehine meylettirebilir.
çin milliyetçilerinin tebliğleri birbirini tutmuyor
New - York 23 (YİRS) — Bundan Kunmig şehrini işgal ettiklerini elmiş olan Milliyetçi Hükümet, de bir tebliğle Kunmig şehrinin uçakları tarafından şiddetle
mil-
ewei iddin şimdi kendi
bombardıman edildiğini bildirmiştir.
Milliyetçi kuvvetler çekiliyor
Londra 23 (YİRS) — Çinden gelen haberlere nazaran. Milliyetçi orduları, Çeng-Tu şehrinden batıya, Sekiang’a doğru çekilmeye başlamışlardır. Zannedildiğine göre o bölgede çete harpleri yapacaklardır.
Diğer taraftan alınan haberlere nazaran, Çin Milliyetçi Hükümeti j^or-mozadan İngiliz Hükümetine gönderdiği bir muhtıra ile, Çin meselesinin Birleşmiş Miletlerde müzakere edilmedikçe, Çin Komünist Hükümetinin tanımamasını istemiştir.
Atom sırrı
Sovyet Rusyanın 1940 ten heri bu sırrı bildiği açıklandı
yvaahlngton 23 (/VA.) (United Press) — United Press Ajansının ricası Üzerine Atom Enerjisi Komisyonu, 1940 tarihli Rus İlmi dokümanlarının tercümesini ilk defa olmak üzere basına a-çıklamıştır. Bu vesikalara göre, daha 1940 senesinde bile Rusya atom teorik sırlan hakkında mufassal malumata sahipti. Amerika Birleşik Devletleri İlk atom bombasını 1945 senesinde imâl etti ve Amerika Birleşik Devletlerinin bildiğine göre, Ruslar da bombayı 1949 senesinde yapabildiler.
Ele geçirilen vesikalara göre, Ruslar dokuz seneden beri Uranyum 235 in muayyen şartlar altında infilâk edeceğine dair teorik malûmata sahipliler. Ruslar aynı zurnanda “ağır su,, tâbir edilen madde ile neutronlan yavaşlatarak parçalanmağa müsait bir sürate getirmek ve uranyum pilinin zincirleme reaksiyonlarını biliyorlardı. Üçüncü olarak da uranyum atomlarını parçalıya-tak sulh gayeleri için bunların kullanılmalarına dair malûmata sahiptiler. Bundan başka olarak da Ruslar daha 1940 yakın istikbalde atom enerjisini zaptetmek için teşebbüslerde bulunulacağım biliyorlardı. Atom Enerjisi Komisyonunun elde ettiği mahrem malumata göre, beşinci olarak Ruslar gayri kabili İnfilâk uranyum 238 den patlayıcı uranyum 235 i ayırma nmeliyeslne dair meseleleri halletmişlerdi.
D. P. kongreleri devam ediyor
bildi-«Bayın-suat 14 te
Şikâyet mevzuu olan bu meselede, Tarım Bakanı soru sahibine hak verdi
Ankara 23 (Hıısıısl muhabirimiz bil diriyor) — Büyük Millet Mccllsinir bugünkü toplantısında, Gümrük v*? Tekel Bakanı rahatsız olduğu için tü tün müstahsillerinden alman, yüzde beşlerden birikmiş 30 milyon lira hak-kındakl soru, geri bırakıldı. Soru sahibi cevabın geri bırakılmasına itiraz etti Başbakan Yardımcısı bu hususta ge rekli tedbirlerin alındığını bildirdi.
Bitlis Orman işletmesinin durumu hakkmdaki soruya Tarım Bakanı Ca-vit Ora) cevap verdi. Orman Kanunu gereğince köylüye zati ihtiyaçları için kereste ve yakacak verildiğini, odun satışı ile geçinen vatandaşların ihti yaçlannın muhtelif istif mahallerinden karşılandığım anlattı. Bundan başka ormandaki istihsal içlerinde çalışma!, isteyenlere İyi ücretle beraber baltg ve çadır temin edildiğini ilâve eder. Bakan: “Soruda, işletmenin zarar ettiği kaydedilmektedir^ İşletme idaresinin bilançosunda görülen açıklar zarar değil, ifa edilen âmme hizmetleri masrafıdır.,, diyerek sözlerini bitirdi.
Soru sahibi Bitlis İşletmesinin 1916 da 77. 1947 de 85, 1948 de 130 bin 11 ra zarar ettiğini, bu zararın 1949 yılı sonuna kadar 220 bin liraya varaca ğını anlattı ve: “Verimli olmayan bu işletmenin devam ettirilmesi doğru olmadığını,, söyledi.
Tekrar kürsüye gelen Bakan, bu zararın vânt ve esasen 112 işletmenin fazla olduğunu teyld ederek bunların azaltılacağını söyledi.
Bundan sonra Cumhurbaşkanına, annesi tarafından bir mektupla Mekke Şeyhi Şeybi’den istenilip getirtilen Kâbe örtüsü hakkmdaki sorunun mü zakeresi Başbakan Yardımcısının İsteği Üzerine başka güne bırakıldı. Ay başına kadar çıkmasını on binlerce öğretmenin beklediği köy enstitüleri maaşlarına ait kanun tasarısı. Milli Eğitim Bakanının Mecliste hazır bulunmaması yüzünden pazartesi gününe bırakıldı.
Hükümetin dört cenup vilâyetinde hububat, yağ ve diğer bazı gıda maddelerinin naklini tahdit kararına itirazı tazanımun eden- önerge, Adalet Komisyonuna havale edildi.
Ordu mensuplarından yalnız subayların dış memleketlerde tedavilerire imkân veren Ordu İç Hizmet Kanununun 66 ncı maddesinin tâdili hakkında ki tasarının müzakeresinde, bu imkânın sivil memurlara da teşmili suretiyle adaletin teaisi noktasında ı> tar edildi. Tâdili isteten kanunun as-nerl olduğu, sivil memurlar için de ay-n’ hakları temin eden bir başka ka nun teklifinin mümkün bulunduğu mütalâası hakkmdaki teklif reddedilerek tasarı, komisyonun hazırladığa şekilde kabul edildi. Tasarıda yapılar, tâdllftta göre, bundan böyle subaylar gibi erbaşlar ve erler de gerekirse yurt dışında tedavi edilebileceklerdir.
Bu yeni şekilden hâlen dış memleketlerde tedavi edilmekte olanların da istifadesi için tasarıya bir ek madde ilâve olundu. Bundan sonra, hastalık sigortası kanun tasarısı müzakeresine geçildi. Bu mevzuda muhtelif hatipler, söz aldılar Demokrat milletvekillerinden biri, kanunun yerinde ve ihtiyaca uygun olduğunu söyledi.
C.H.P. ye mensup bazı milletvekilleri işyerlerinin sıkı ve devamlı kontrol edil meşini, fabrikaya tâyin edilen hekimlerin vazifelerinde titiz ve ciddi davran malarını istediler ve iş verenden ziyade işçiye bağlanılması zarureti üzerinde durdular.
Bir başka milletvekili, sigortanın süresiz işlerde çalışan işçilere nasıl tatbik edileceğini, 60 yaşına varmadan ve 25 yılı doldurmadan aynlanlarm primlerinin nasıl dikkate alınacağım sordu
Çalışma Komisyonu sözcüsü, Hulûs! Oral’ın temennilere cevap vermesinden sonra maddelerin müzakeresine geçildi ve üzerlerinde küçük bazı tadiller yapıldıktan sonra ekseriyet kalmadığından oturuma son verildi.
1952 yılında
Elektriğin kilovatı 3,25 kuruşa verilecek
Üniversite sitesi tasavvuru kuvveden fiile çıkarılıyor
Bir müddetten beri Ahkamda bulunan Vali vo Belediye Başkanı, dün şehrimize dönmüştür. Vali kcndlniyle konuşan gazetecilere şunlat ı söylemiştir:
— Turizm Danışma Kurulunun toplnn-tıaında memleket hesabına hakikaten büyük faydalar «ağlayacak olun yeni kararlar aldık. Bu aruda. ocnebllrrin bir vilâyet dahilinde serbeatço gezebilmesi, emniyet teşkilatıyla münasebete girişmeden yalnız oteller vasıtasıyla kayıtlarını yaptırabilenlerin ikamet müddetlerinin dört aya kadar uzatılması mevzuları da karara alınmıştır.
İstanbul» alt İşler
Bu arada İstanbul» alt mühim meselelerle de meşgul oldum. Bu meyanda su ve elektrik İşleri başta gelmektedir. Ça-talağzındnkl santraldan elde edilecek e-lektrlk 3,25 kuruşa mal ol m ak tadır. Bıı «an t rai 1952 yılı sonunda faaliyete geçecektir. 500 Üncü yıl dönümü İçin alâkalılarla temas ettim. Aynca, Üniversite Bitesi mevzuu etrafında İnceleme yapmak üzere Milli Efcltim Bakanı yakında şehrimize gelecektir.
Marshall yardımından resmî dairelerin istifade şekli
Devlet Bakanı, bu hususta Bakanlık daire ve müesseseler temsilcileriyle dün
Ankara 23 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bu sabah. Devlet Bakanlığında Marshall Yardımından istifade eden Bakanlık daire ve müesseseler temsilcilerinin iştirakiyle bir toplantı yapılarak tahsislerin sarf suretleri üzerinde görüşülmüştür •
Bu toplantıda E. C. A. idaresi nez-ılinde baş delegemiz olan Mehmet Ali Tinnay da hazır bulunmuştur. Toplantıyı müteakip basın mensuplarını davet eden Devlet Bakanı Cemil Sait Barlas, kendilerine, Marshall Yardımının yeni safhaları hakkında malûmat vermiş ve soruları cevaplandırmıştır, Cemil Salt Barlas demiştir kİ:
— Marshall Plânından gördüğümüz yardımı muhtelif Bakanlıklara yatırıyor vo blttâbi bu Bakanlıkların mezkûr kredileri nerelere plase ettiklerini, kısmî de olsa ne gibi neticeler aldıklarını anlamak üzere Bakanlıklar temsilcileriyle sık sık temaslarda bulunuyoruz.
Bugünkü toplantımız da bunlardan
bir toplantı yaptı
rulması işlerino Marshall Plânından tahsisat anılması düşünülmektedir. Çünkü. Halk Partisi programı, Tekstil sanayi sahasını hususi teşebbüse bırakmaktadır. Marshall Plânından yalnız liman. tarım âlet ve makineleri, ulaştırma vasıtaları, et ve balık sanayii, kömür ve maden işleri için tahsisat ayrılmaktadır.
Marshall Plânından bütçe açığının kapatılmasına da 226 milyon liralık bir kısım ayrılmışsa da hakikatte buna a-çığı kapatmak denilemez. Çünkü, bu; kalkınmaya ayrılan bir paradır. 142 milyon 210 bin dolarlık yardımın (30) milyonu Etlbanka, 60 milyonu Denizyollarına, 50 milyonu kara yollarına, 5 milyon 800 bini Demiryollarına, 5 milyonu petrol arama İşleri için M. T. A. ya. 2 milyon 490 bini sulama işlerine, 1 milyon 250 bini tuz istihsaline tahsis e-dilmiştir.
İzmir 23 (Hususi muhabirimiz rlyor) — Demokrat Partinin dır) İlçe Kongresi, bugün îzmlrden giden îl Heyeti üyelerinin iştirakiyle toplandı.
Toplantıda okunan raporda. Demokrat Partini «Bayındır) da her gün biraz dâhu kuvvet bulduğu ve 1950 seçimlerindi Partinin butun üyeleriyle birlikte, azimli vo neticeden gayet emin olduğu belirt ildi. Yeni seçim Ka-|
nununun millet hayatına, yeni bir dev-* biridir. Bildiğiniz gibi, kati mahiyet ta-re getireceği söylendi ve 1950 seçimle- şıyan bir beş yıllık plânımız vardır.\Bu rlnin hangi ayda yapılırsa yapılsın ik- plâna göre muhtelif Bakanlıklara ve tidara karşı açılan mücadelenin zaferle dairelere muayyen meblağ tahsis edil-netlcvleneceği muhtelif hatipler tarafın- mektedir. Bu meyanda Devlet Demlr-dan belirtildi. Yarın Demokrat Purti-' yollarına 41 milyon 774 bin, Denizyolla-nin (Kiraz), pazar günü »Ödemişi ve (Nazilli) Kongreleri toplanacaktır. Pazar günü İzmırde Millet Partisinin (Yeni Mnhullc» ocağı açılacaktır.
Bu törende nutuk söylemek emekli general Sadık Aldoğan, tamire gelecektir.
bil-top-
Şehir Meclisinin fevkalâde toplantısı
E. T. T. Genel Müdürlüğünün bütçesi mihıaka^alara yol açtı
İstanbul Şehir Meclisi dün fevkalâde toplantısını bir saat teahhurla akdetmiştir. Valinin riyasetinde İçtima eden meclis dün bilhassa Elektrik, Tramvay vo Tünel İşletmeleri Umum Müdürlüğünün 1950 yılı bütçesi hakkında, bütçe komisyonunun raporunu müzakere etmiştir. Söz a-lan hatiplerin bir kısmı, mazbatanın kifayetsiz olduğunu ileri sürmüşler ve encümene Indesini teklir etmişlerdir. Bazı hatipler de senelerden beri yalnız elektrik şirketinin kâr ettiğini, havagazı, tramvay ve otobüs İşletmelerinin daima zarar ettlklterlnl beyanla bu müesseselc-rln rasyonel bir hole getirilmesini istemişlerdir. Bu arada, Genel Müdürlüğün 1950 yılı bütçesine eklemiş bulunduğu 4 senelik bir ıslah ve tovsl programı geniş ölçüde fikir teatisine yol açmış ve 27.258.000 lira tutan bu programın kabulü, hâlen şehrimizde bulunan ve E. T. T. idareleri İle su, otobüs ve havagazı işletmelerini rasyonel hale ko>rmak İçin bir rapor hazırlayacak olan İsviçreli heyetin raporunu verdikten sonra kabulü İşinin konuşulmasına karar verilmiştir.
Diğer taraftan, İstanbul Talebe Birliği mümessilleri ve birliğe bağlı cemiyet İdare heyeti Azalan, paso meselesi hakkında temaslarda bulunmak için Şehir Meclisine toplu bir halde müracaat etmişler ve meclis âzulariyle konuşmuşlardır. Ö-nümüzdekl günlerdeki toplantılardan birinde paso meselesi ele alınacaktır.
Emekli, yetim ve dulların iiç aylıklan nereden ödenecek Emekli Sandığı Genel Müdürlümü 1 o-cak 1960 tarihinden itibaren emekli, yetim ve dulların üç aylıklarının nerelerden ödeneceğini bir tamimle ilgililere bildirmiştir. Bu tamime göre Istanbulda: Tekel mensuplan. G al atada Bankalar caddesindeki Tekel Tekaüt Sandığından, Denizyolları mensuplan Koraköydekl Tekaüt Sandığından, DemİryoD&n mensuplarından İstanbul, Beyoğlu ve Boğazın Rumeli yakasında oturanlar. Demiryolları Sirkeci veznesinden, Kadıköy, Üsküdar ve Boğazın Anadolu cihetinde oturanlar ise. Dcmlryotlan Haydarpaşa veznesinden üç aylıkların) alacaklardır. Gene şehrimizde; Ziraat Bankası mensuplann* bankanın Karaköy şubesinden. Devlet E-konomi Kurumlan, İller Bankası, Merkez Bankası. Emlâk Kredi Bankası. Askeri Fabrikalar Tekaüt sandıklarından aylık alanlara. Galatada Bankalar cad-desinde Sümer Bank İstanbul şubesinden tediyat yapılacaktır.
İsviçreli mütehassısların tetkikleri
Belediyenin daveti Üzerine şehrimize gelen isviçreli mütehassıslar muhtelif belediye müesseselerlndeki tetkiklerine devam tmektedlrler. Misafir mütehassıslar şehrimizde daha 15 gün kalacaklar ve bir rapor hazırlayacaklardır.
İlkokul öğrencilerinin adedi gittikçe artıyor
İstanbul İlindeki ilkokul Öğrencilerinin san s ı geçen yıllara nazaran gittikçe ratma k tadır.
Milli Eğitim ^füdürlüğünün, bu yıl yaptığı İstatistiklere göre, geçen yû ilkokullarda okuyan öğrencilerin yekûnu 76.318 ilçen bu yıl 82.206 olmuştur, şehrimiz dahilindeki ilkokullara devam eden öğrencilerin sayısı İse 62 bini geçmektedir.
üzere, yarın
rma 35 milyon lira ayrılmış olduğunu zikredebilirim.
Petrol mevzuunda Marshal] Plânından yalnız petrol arama işlerindo isti-fado edilecektir.
Petrol işetme hususunda ise Hükümet ayrı çareler düşünmektedir. Fabrika ku-
Gazete sayfalan çoğaltılabilecek
Ankara 23 (Hususî muhabirimiz diriyor) — Bakanlar Kurulu, dünkü
lantısında, gazete sayfalarının tahdidine dair olan Koordinasyon Heyeti kararının yürürlükten kaldırılmasını kararlaştırmıştır. Kararın yarınki Resmi Gazetede yayınlanacağı tahmin olunmaktadır. Bundan sonra gazeteler, istedikleri ebad ve sayfa sayısında çıkabileceklerdir.
Gelen, giden elçiler
Şllk sefiri Mtınucl Garaton dün sabah uçakla Atlnadan şehrimize gelmiştir.
İki gün evvel Ankara vapuru ile gelen yeni Arjantin Elçisi Francisco Arlas Gucnca, Cumhurbaşkanına itimatnamesini takdim etmek üzere dün akşam ekspresle Ankaraya hareket etmiştir.
şuurlu ve constructlf bir milliyetçiliktir.
“Lâikliğimiz de, bu prensipin Hıristiyan âlemindeki tarifine uymaz. Lâiklik katolik dünyasında, devlet ile kilise arasındaki nüfuz ve hâkimiyet rekabetinden doğmuş bir dâvanın adıdır ve gitgide dine karşı bir hareketin, bir din aleyhtarlığının alemi olmuştur. Bizde ise, bunun İstinat ettiği sebep ve maksat benim anladığıma göre sadece kafaları ScoJa*tiqııc’in cenderesinden sıyırmak, ruhlarla vicdanları dince de merdut olan hurafelerden, batıl akidelerden kurtarmaktır.
“Benim anladığıma göre, dedim. Bu, ihtirazı kaydı sözlerimin başına geçirmeliydim. Zira. “Kemalizm,, adını taktığımız milli hareketin bu temel prensiplerini Halk Partisi erkânının her biri kendine göre tefsir etmektedir ve bu prensipler arasında, beni en çok ilgilendiren “Devletçilik., ise, birbirini tutmayan bu tefsirler yüzünden çözülmez bir bilmece haline girmiştir. Bunu, kimimiz monopolculuk, kimimiz devlet kapltalizması, kimimiz de bir nevi sosyalizmle karıştırıyoruz. Halbuki, benim fikrimce, bu ne o, ne bu, ne (ie öbürüdür. Türk devletçiliği, yalnız Türk Milletinin ekonomik bünyesinden doğma ve yalnız onun ekonomik zaruretlerine cevap veren bir sistemin adıdır. Bunun tarifini Batı âleminin ve Batı İlminin hiçbir kitabında bulamayız. Türk Milleti siyasi istiklâlini kazandığı, kendi yurdunun gerçek sahibi ve gerçek efendisi olarak yaşamağa karar verdiği gün, kurtuluş savaşından duba çetin bir dftvu İle karşılaştı: Ekonomik kalkınma dâvası... Bu, silâhla, yiğitlikle halledilir bir dftvu değildi, Bunun için muayyen bir bilgiye, bir tekniğe, bir geleneğe, bir sermayeye (yani birikmiş bir milli zenginliğe) ihtiyaç vardı; hu memleketin halkı ise bunların hepsinden mahrumdu; daha 118
doğrusu bunlaınn hepsi şu memleketle hiçbir manevi bağlantısı olmayan bir sürü yabancı unsurların elindeydi. Para yabancı bankalardaydı. Fabrikalar yabancılarındı. Tüccar, bezirgân, hattâ esnaf sınıfını teşkil edenler yabancılardı ve İçinde bulunduğum şu İzmir şehri, diğer bir çok deniz kenarı şehirlerimiz gibi bir kozmopolit limandı. Burada oturan bir Mösyö A, bLr Mister Z, Türk iyenin mali ve iktisadi mukadderatı üzerinde Babıâlınin herhangi bir vezirimin, herhangi bir Hâzırından daha çok nüfuz sahibiydi. Buğday, arpa, pamuk, tiftik, incir, üzüm vesaire vesaire fiyatlarım bunlar indirip bunlar çıkarır; bütün pazai’larımızda bunların arzu, irade ve menfaatleri hüküm sürerdi. Bunlar köylülerimizi birer serf gibi çulıştı-rır ve çiftlik ağalarımızı birer kâhya gibi kullanırdı. Eyvalılar olsun, ya îzmirde, ya îstan-bulda, ya Samsunda böyle bir hâmiden, böyle bir efendiden mahrum kalacak Türk müstahsillerine... Böyle bir talihsiz, malım hangi yollardan, nereye süreceğini bilemezdi. Kıtlık yıllarında ise iki eli böğrüne saplanırdı. Zira, Mösyö A, Mister Z vaktiyle buşmı kendisine bağlamamış olan bu zavallıyı sıkıntılı zamanlarında asla sadakasına lâyık görmezdi. Kapitülasyonlar kalkıp da bu efendiler malûm imtiyazlarından mahrum kalarak talihlerini daha geri ülkelerde denemeğe gittikleri zaman iş büsbütün içinden çıkılmaz bir şekle girdi. Türk cemiyetinin ekonomik nesci şerha şerha çatlayıp sıyrılmağa başladı.
“İşte. Kemalist rejim, Osınanlı imparatorluğundan böyle bir Türkiyeyi devraldı. Ne beldi başlı bk tüccar Kinıfı. ne zengin diyebileceğimiz bir zümre, ne toprağına ve emeğine hak-İtiyle sahip bir müstahsil tabakası.. Bütün bu boşlukları devletin doldurması lâzım geliyordu.
119
Ekonomi sahasında henüz emeklemeğe bile başlamamış olan bu sabi'ye devletten başka vâsilik edecek kimse yoktu.
“Bütün bunları sana neden yazıyorum? Kimbilir, beni, vıne ne kadar ukalâ bulacaksın! Fakat, ne yapayım ki, bütün bu sayıp döktüğüm şeyler kafamın durmadan geviş getirdiği düşüncelerdir. Bir türlü onların dışına çıkamıyorum. Îzmirde, birkaç arkadaş bir araya geldik mi konuşma mevzuumuz döner dolaşır hep bu “tem,,ler üstünde saplanır, kalır. Hattâ geçenlerde. içimizden biri. “Bütün bu münakaşalarımız söz halinde havalarda dağılıp gidiyor. Bari bunları arası ra çıkan bir mecmuada tesbit etsek.,, dedi. Arkadaşımın bu arzusu şimdi bende gittikçe katileşen bir karar haline girmektedir. Eğer günün bilinde böyle bir mecmuaya gerçekten vücut verebilirsek bize yardım eder misin ? Fakat, şimdiden skiyleyim ki, bu tam mânasiyle bir “doctrine,, ve “aetion,, organı olacaktır. Hasretle gözlerinden öperim.,,
• ♦ •
Ahmet Nozmi'den Cahit Halid’e:
“Memleketin havasında boş yere arayıp durduğum “Aşk ve şevk,, sanki her taraftan çekilmiş de senin içinde toplanmış gibi... Kendi kendine fıkır fikir kaynayıp duruyorsun; fakat, sakın günün bilinde, köpürüp taşayım, deme. Zira, içinde bulunduğun kap ,>ek dardır ve onun herhangi bir feverana artık tahammülü kalmamıştır. Hele “acsıyon,, . “doktrin,, nevin den sözler kullanmak âdeta tehlikeli olmağa başlamıştır. Ben, geçenlerde parti müfettişlerinden biline “Herşevden evvel Kemalizm’in ideolojisini yapmak ve onu doktrinleştirmek lâzım-dır., demiştim da herif beni az kalsın bir küçük mektep çocuğu gibi tokatlayacaktı. Bu frenkçe D» ramı var t
120

24 Aralık 1949
YENİ İSTANBUL
Sayfa 3
ÜNÜN
EKONOMİK
I
a
ı
AREKETLERi
Balıkçılığın kalkınması
Merkez Bankası Umum Müdürünün beyanatı
Şimdiden yapdacak işler

E Ger bir cemiyetin medeniyet seviyesini, kanunlarının ilmi ve tatbikî kıymetleriyle ölçmek bir hata teşkil etmezse ve böyle bir mukayese, o milletin yaşamakta olduğu hayatın şartlarını tâyinde bir kıt-tas teşkil ediyorsa, Gelir Vergisiyle o-nun tamamlayıcısı olan diğer üç kanunun Türk ulusu hakkında ve 6-nıın malî ve iktisadi durumunun hal ve istikbali üzerinde bir fıkır ve kanaat telkin etmesi mümkün olur. Bilfarz. devlet masraflarını karşılayacak varidat kaymaklarını ve bu kaynakların kavramakta olduğu gelirlerin hudut ve şümûlünü bu kanunlarda görerek, o-nun verimi ve mali vasıfları hakkında bir fikir sahibi olabiliriz. Bu kanunların ihtiva ettiği hükümler vatandaşları gelirleriyle uygun düşen bir vergiye tâbi tular ve bazı zümreleri diğer bazılarına nazaran, yersiz ve icapsız olarak fazla yük altına sokmazsa, o kanunların bize âdil ve makbul bir sistem getirdiklerine hükmedebiliriz.
Bu mülâhazalar, Gelir Kanununun, ticaret ve sanayi âleminin seyir ve inkişafı üzerinde müspet akisler yapacağı ihtimalinden doğuyor ve böyle düşünebilmek için önümüzde haklı sebepler bulunmaktadır:
Bir defa bu kanunlar, sermayeye katiyen müdahale etmediği gibi, teşebbüs ve iyi niyeti her veçhile teşvik etmekte ve ileri istikametlerde evvelce mevcut nıânialan bertaraf ederek her çeşit ve derecedeki iş sahiplerine geniş bir çalışma ufku ve kazanç sahası açmaktadır. Evvelce mevcut güçlükler, sert ve ağır müeyyideler daha yumuşak ve işlenen suçla münasebettar bir mahiyet almış, diğer taraftan kaçağa sapmak ve hileye başvurmak sebeplerini azaltmıştır. Eilhassa dışarıdan gelecek teşebbüs ve sermayeler için yol açılmış ve mail emniyet hazırlanmış demektir. Gelirlerden alınacak devlet hissesi, diğer yakın ve uzak memleketlerin vergi nispetlerinden aşın değildir. Hizmet erbabından alınmakta olan vergilerde hâsıl olacak fark, emek sahiplerinin hâlen pek ağır basan yüklerini yarıya yakın nispetlerde düşürerek, diğer gelir erbabiyle müvazene tesis edecektir. Böylece her gelir sahibi, geliri nispetinde bir verginin mükellefi olacak ve malî sahamızda imtiyazlı zümreler y*aratan bir keşmekeş ve nizamsızlıktan, hakiki gelirlere dayanan muvazeneli bir sisteme geçilmiş olacaktır. Bütün bunlar, her mükellef vatandaşın vergiye tâbi gelirini hakikî miktariyle beyan etmesi sayesinde tahakkuk edecektir. Bu ödevden, yani beyan usulünden müstesna olanlar:
a - Gelir vergisinden muaf tutulan esnaf ile,
b - Götürü vergi ödiyecek serbest meslek erbabı ve
c - Kurumlar Vergisinden muaf o-lan İktisadî kanıtı müesseseleriyle dernek ve tesislere bağlı iktisadı işletmelerdir. Demek oluyor ki,
1 — Bilcümle ticaret ve sanat erbabı
2 — Ticaret şirketleri
3 — İktisadi kamu müesseseler!
4 — İktisadi işletmelerden Kurumlar Vergisine tâbi olan dernek ve tesislerle vakıf müesseseleri defter tutmak mecburiyetinde olan sınıflan teşkil ederler.
Bunlardan birinci zümreye dahil ticaret erbabından olup da hâlen defteı tutnuyanlar, yenPhükümlere göre, ya birinci sınıf tacirler zümresine girerek bilânço esasına göre defter tutacaklar, yahut ikinci sınıfı teşkil ederek işletme hesabına göre tek ve basit, bir def terle bu ödevi yerine getireceklerdir. Esnaflar için defter tutmak mevzuu bahsolmamakta ve bu yüzden esnaflık bugün için hayli rağbet görmektedir.
1950 yılına girerken, tacirlerin birinci ve ikinci sınıf olarak tesbitlerinde kıstas 1949 yıb zarfındaki alım, satım ve hasılat miktarlarıdır Şu haldü, 1949 yılı sonunda beyan ettikleri malların miktarı 200 bin lirayı veya sa-
İngiltere - Mucaristnıı ticaret müzakeresi birden kesildi
Kararlar tatbik edilmek üzere


23/XII/1949 Cuma
Borsalarda Vaziyet
ile et-
Berlin. 23 (YIRSı — İngiltere Macaristan arasında cereyan mekte olan ticaret ve tediye müzakereleri birden kesilmiş, Macar heyeti lngiltereyi bir an evvel tefket-meye davet edilmiştir.
Haber verildiğine göre. Macar heyetlin İngiltereye terketmesi Dışişleri Bakanlığı tarafından bir misilleme hareketi olarak talep olunmuştur. Çünkü bundan birkaç hafta evvel Budapeştede tevkif edilen İngiliz tabiiyetindeki Saunders ile İngiliz Dışişleri Bakanlığınca temas temin edilememiştir.
hâlâ
İtalya Amerikadan pamuk alıyor
VVashington. 22 (A.P.) -
usuliyle girenler, sınıf ta-devrolu-
Ekonomik İşbirliği idaresi bugün îtalya-ya, Amerikadan pamuk mübayaası için 30 milyon dolar tahsisat vermiştir. Pamuk teslimatı haziran 1950 ye kadar bitirilmiş olacaktır.
Japon endüstrisine konun tahditler kaldırılıyor
unvan tezkeresine gelin-
Kazanç Vergisi meriyet-halde, ruhsat ve unvan
Yazan: Osman Nuri Bayman tışlarının tutarı 220 bin lirayı aşanlar birinci sınıf ve bu miktarın dûnunda mubayaa ve satış yapmış olanlar ikinci sınıfı teşkil ederek kanunun bu sınıflar için tâyin ettiği ve geçen yazıda tarif ve izahını yaptığımız defterleri tutacaklardır.
1949 yılı zarfındaki mubayaa t ve satışlarla hasılatının tâyinine imkân bulunmayanlar ikinci sınıf tacir sayılırlar.
Evvelce büûnço esasına göıe, defter tutmakta olan müesseseler, bu ka-yıdların dışındadırlar ve birinci sınıf olarak Gelir Vergisi mükellefiyetine gireceklerdir. Hususi ve âdi şirketleri de içine almak suretiyle bütün ticari şirketler vc Kurumlar Vergisine tâbi olacak diğer hükmi şahıslar (tüzel kişiler) birinci sınıf mükellefler meyalımda defter tutmak durumundadırlar.
Şu sırada, envanter tanzimi acele bir mahiyet taşımaktadır. Evvelce irat üzerinden mükellef olup da önümüzdeki yılbaşından itibaren beyan defter tutmak mecburiyetine ister birinci sınıf, ister ikinci cir sayılsınlar, 1949 yılından
nacak iktisadi mevcutlarını değerlendirerek bir açılış envanteri tunzıın edeceklerdir. Bu envanter, kayıdlara bir başlangıç olacak ve 1950 yılında yapılacak mübayaatla birlikte emtia hesabını teşkil ederek, sene sonunda yapılacak envanter ve bilançoda emtia, satış ve neticede kâr ve zarar hesabının tanzimi bu sayede mümkün olacaktır. Yeniden muhasebe tanzim edilirken bir zaruret olan envanter. Usul Kanununun birinci ve üçüncü muvakkat maddeleriyle de teyid edilmiştir. Envanter tanziminde İktisadi kıymetlerin nev’ine ve mevcut imkâna göre hareket edilerek, maliyet yolu, borsa rayici, tasarruf değeri, mukayyed ve itibari değer ve emsal değeri gibi kıymetlerden biri esas tutularak hareket edilecektir. Ticari eşyanın ve diğer İktisadî kıymetlerin değerlerini teker teker tesbit etmek iktiza eder. Aynı cinsten olanlarla ehemmiyetsiz ve düşük kıymette olan müteferrik eşyayı toplu olarak değerlenmekte, kanun bir mahzur görmemektedir.
Ruhsat ve ce:
Yılbaşında ten çekildiği
tezkeresini almakta olan bütün ticaret erbabiyle diğer unvan tezkeresi a-lan mükellefler, 1950 bütçe yılı için eski usul veçhile, bu tezkereyi alacaklar ve 1951 takvim yılının şubat ayı sonuna kadar bu hal devam edecektir.
Ücretler hakkındaki eski hükümler de aynı suretle 2395 sayılı kanunun hükümleri dahilinde kalarak, yeni teşebbüsler ancak, 1951 takvim yılı mart ayı maaş ve ücretleri üzerinde tatbik edilecektir. Evvelce maktu vergi ödeyip de önümüzdeki yılbaşında Gelir Vergisiyle beyannameye tâbi olacak ticarethanelerde çalışan müstahdemlerin tâbi oldukları karne usulü de ücret ve maaşlarla birlikte 1950 bütçe yılı sonunda, yani 1951 takvim senesi şubat ayı nihayetinde terkedilerek yeni hükümlere göre mükellef tutulacaklardır.
Yeni vaziyete göre esnaf sayılanlardan sabit iş yerj olanların 1950 takvim yılı İçin vergi karnesi almaları lâzım gelmektedir. Mal daireleri tarafından dağıtılacak bu karnelere, esnaf; soyadlarını, adlarını, işlerini ve iş ardes-lerini, işe başlama tarihlerini yazıp doldurduktan sonra, iki fotoğrafla birlikte tâbi olduğu vergi dairesinin salâhiyeti) mal memuruna verecek ve bu makam tarafından mühürlenip tasdik edilmek suretiyle mükelleflere iade o-lunacaktır. Gezginci esnafın durumları da 1950 bütçe yılı nihayetine kadar. olduğu gibi devam edecek ve yeni hükümlere göre, bir günlük kazançlarının 12 mislini teşkil edecek yılbk vergileri 1951 takvim senesinin mart ayında bîişlıyaraktır.

i

1
ı

Paris. 23 (YİRS) — Japonyadakl Müttefik İşgal Makamları Komutanı General Mu Arthur. Japon en-dütrisine ait tahditlerin 1 ocak tarihinden itibaren kaldırılacağını söylemiştir.
Başbakan Joşida ise, Japonyanın bu sayede bazı Avrupa memleketleriyle rekabete girişebileceğini ve müttefiklerin bu kararının Japonya için faydalı olacağını söylemiştir.
Ingiltere İhracatında gelişme x>ndra, 23 (YİRS) — lngilterenin motörlü taşıt, dokuma makineleri ve makas ihracatında mühim artışlar müşahede olunmaktadır. Filhakika, İngiltere kasım ayı İçinde 28.000 otomobil. 9.000 kamyon ihraç etmiş, dokuma makineleri satış bedeli 21.5 milyon sterlinge baliğ olmuştur. Sheffield'de makas imal eden bir fabrika bir ay zarfında Avrupa memleketlerine harpten önceki umum istihsaline muadil bir miktarda satış yapmıştır.
Diğer taraftan, tngilterede harpten beri tatbik edilmekte olan kömür tahdidatının kaldırılmasına karar verilmiş bulunması, bu sanayi şubesinde de istihsalin artmış bütünlüğünü göstermektedir.
3. Amerika gTımrük muameleleri basitleştiriliyor levv-York. 23 (YIRS) — Amerika la teşkil edilen bir komite, gümrük nııamelelerinin basitleştirilmesi i--tini tetkik etmeğe başlamıştır Komitenin verdiği rapora göre, güm-ük muamelelerinin basitleştirmek işi çoktan gelip geçmiştir İthalât ve ihracat arasındaki açık, alınacak yeni “basitleştirme., üı-leri ile kapatılabilecektir
Fransada para tedbirleri
ancak ted-
(ew-York, 23 iYİRS) — Fransız Milli Bankası, bu hafta içerisinde. Fransada tedavülden 10.260.000.000 frank kaldırdığını bildirmiştir
\lmanya İle Yugoslavya arasında tlcard anlaşması
-ondra, 23 iYİRS) — Frankfurtta, )ugün, Federal Almanya ile Yugoslavya arasında, 1950 senesi İçin yeni bir ticaret anlaşması imzalanmıştır.
Bu anlaşma mucibince. Federal Almanya, Yugoslavyaya ihraç edeceği sanayi manıûlleri mukabilinde zirai mahsul ve hanı maddeler alacaktır. Mal mübadelesi 60 milyon dolar tutarında olacaktır
İstanbul:
Ticaret Borsasında ihracat maddeleri durgun bir devre geçirmektedir. İhracatçılar eski satışlara alt muamelelerle, bilhassa yükleme işleriyle meşguldürler.
Borsada, İç piyasayı alâkadar eden maddelerden sadeyağ ve ııehnti yağ fiatlcrinde gerileme devam etmektedir. Alıcılar, fiat-lerin alacağı şekli hesap ederek mala karşı nazlı davranmaktadırlar.
Esham ve Tahvilât Borsasında Devlet satışları hararetini yine muhafaza etmektedir, Bir İki günden beri altım flütlerinde görülen düşüklük duraklamıştır. Fiatlerln düştüğünü görenler altına karşı İstek göstermişlerdir. Bu hareket düşüklüğü önlemiştir
İzmir: *
L'ztiın piyasası samlamhgıni ve incir pi-piyasası da hnreketslzliğinı muhafaza etmektedir. Diğer taraftan pamuk, pamuk yağı piyasaları gevşektir. Hareketsiz kalan çekirdek piyasasında da bazı sondajlar yapılmakla beraber henüz bir değişiklik meydana gelmemiştir.
Adana:
Pamuk piyasasında fazla bir hareket kay-dedilmemlçtir
Ankara 23 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Yetkili bir kaynaktan öğrendiğime göre, Marşhall Yardımının haziran 949 - haziran 950 devresi için memleketimize tanıdığı tiraj hakkının 2.5 milyon doları, balıkçılığımızın kalkınması için ayrılmış bulunuyor.
Balıkçılık mevzuu, mütehassıslara e-tüd ettirilmiş, bu ctiidlerden alınan neticelere göre kalkın mu plânları hazırlanmış bulunuyordu. Bıı plânlara göre, balıkçılığımızın kalkınması için modern avlanma vasıtuları, nakliye vasıtaları, soğuk hava tesisleri, konserve fabrikaları ve biyolojik tetkik merkezleri kurulması derpiş olunmuştur. Bütün bu tesisler, ayrılan 2.5 milyon lira ile tçnıin cdilcmiyeceğine göre, mübrem ihtiyaçlar öne alınmak suretiyle kalkınma temin edilecek vc geniş mikyasta yardım yâpüncn ktır.
Vasıtaların intihabında ve nevilerin tesbitinde ihtiyaçlar gözönünde tutulacak ve bilhassa sahillerimizin her tarafında yayılmış bulunan küçük balıkçıların ihtiyaçlarının karşılanmasına ön plânda yer verilecektir.
Küçük balıkçıların bu yardımdan genş ölçüde faydalanmaları için birlc-şerek kooperatifler kurmaları çok faydalı olacağı görülmektedir.
Bahis mevzuu malzeme vc vasıtalar, yakında sipariş edilecek ve kısa bir zaman içinde alâkalıların bunlardan istifadesi mümkün olabilecektir.
Almanya, bizden portakal alacak
İzmir (Hususî muhabirimiz bildiriyor» — Ticaret Bakanlığı, Frankfurt Ticaret Mümessilimizin teşebbüsü ile. Batı Alınanyaya haziran sonuna kadar İthal edilmek kaydıyle 100 bin dolarlık narenciye kontenjanı temin edildiği. 37 kiloluk standart sandıklarda Almanya teslimi 3.20 ile 3.80 dolar arasında fiat elde edilebileceği bildirilmiştir.
Bu fiatlerle satışa devam ettiğimiz takdirde daha 100 bin dolarlık bir hak temini mümkün olacağı anlaşılmaktadır.
Piyasanın kredi ihtiyaçları bankalarca tanzim edilmiştir
Pakistan, sigara fabrikası yapmamızı istiyor
Bankalarla iş
bir
Evvelki gün Ankaradan gelmiş olan Merkez Bankası Müdürü, dün bankanın İstanbul şubesinde gazetecilere şu beyanatı vermiştir;
••— Ana hatlarını daha evvel bildirdiğim esaslar dahilinde ticaret piyasasının muhtelif kollarına ait kredi ihtiyaçlarını tatmin yolunda tatbikat şekilleri şubelerimize ve bankalara bildirilmiş bulunmaktadır.,, diye söze başlıyan U-mum Müdür, piyasada yaptığı temasların bankanın görüşüne uygun düştüğünü görmekle memnun olduğunu belirtmiş ve şöyle demiştir: |
u— Biliyorsunuz ki, harp yıllarının çalışma şartlarlyle bugünün çalışma şartları arasında esaslı farklar vardır. Fiatlerİn devamlı yükselme temayülü gösterdiği fevkalâde devrede ticaret ve sanayi kazançları nispeti de yüksektir, Bınnetice İşlerde risk ihtimali daha azdır. Cirolar daha süratli ve malların devri daha kolaydır. Buna mukabil normal şartlara dönüşte vaziyetin tersine bir seyir alması tabiidir.,, diyerek flütlerin daha da düşmesi ihtimallerini tahlil etmiş, sürümün azalması üzerinde durmuş, vc:
“— Mesele, bu intikalin en az sarsıntılı bir şekilde olmasını temin etmektir.,, demiştir.
Umum Müdür, dâvayı bu şekilde hu-dutlandırdıktan sonra, bankalar. Merkez Bunaksı vc iş adamlarının bugün en ziyade iş beraberliği yapmalarına ihtiyaç olduğunu,, belirtmiş ve: "Kredi temim bakımından ticaret bankalarının bu yolda kullanacakları menbalar, tevdiat vc Merkez Bankası kaynaklarıdır. E-ğer umumi kredi ölçüleri içinde tevdiat kaynakları yetişmezse ihtiyacın Merkez Bankası menabiinden karşılanması zaruridir.,, dedikten sonra bankaların tevdiat hacmine göre nasıl çalışmaları lâzım geldiğini anlatmış, para darlığı-

adamlarımız her vakitten yakın işbirliği
şehrimize
Umum
'WIW»WRI|I
• •
Ege tiitiin piyasasında hazırlıklar tamamlandı

Amerikalılar da pazartesi giinii piyasaya giriyorlar
İzmir 23 ı Hususi muhabirimiz un diriyor) — Bugün; Ege tütün piyasa sının hararetli kaynaşması içinde geçti. Akşama kadar birçok toplantılar yapıldı. Tüccar yazıhanelerinde görüşmeler oldu. Tekelin ve Amerikalıların fiatleri hakkında bir fikir edinmek ihtiyacında olan yerli firmalar, mütemadi şekilde Tekel eksperleriyle Ameri kalı alıcıların eksperlerini sorgudan geçirdiler. Fakat, bütün gayretlere rağmen en basit bir fiat haddi dahi Öğrenilemedi. Şimdilik, kati olarak anlaşılan nokta Amerikalıların 26 aralık günü, piyasaya girecekleridir. Di A ınorıkan sekiz milyon, Geri dört mil yon. Herman Spırer iki buçuk milyon, SÜnner (Ingilizler) dört milyon Abdi Fiıad iki milyon kilo için hazır lik yapmışlardır Tekel İdaresinin bu gün ilân ettiğine göre, İzmir Tekel Başmüdürlük bölgesinde 23 milyon Manisa Başmüdüılüğünde 13 milyon Muğloda 7 milyon, Aydın Başmüdürlüğünde 3 milyon kilo, satılmaya hazır tütün mevcuttur.
Bu yıl, tnUbayaa durumları genişleyen firmalar arasında ”Borova”lılarla "Midhat Nemli” "Hiza İhracat” m adları geçmektedir.
Tekel Genel Müdürlüğü tülün grupu müdürü, bu akşam yaptığı bir bası*' toplantısında şunlar söyledi:
Pazartesi sabahı açılacak olan piyasaya hem Tekel ihtiyacını temiı hem de müstahsili desteklemek mak sadiyle müessir şekilde iştirak edece

giz. Tahrir neticesine göre Ege rekoltesi. 45 milyon kilodur.
Ambarlama neticesinde bu rakamın biraz daha artacağını tahmin ediyoruz.
Tütünlerin evsafı, umumiyet itiba fiyle iyidir. Kapa miktarı, geçen sene den fazla olmasına mukabil, mahsır daha kuvvetlidir. Alıcı durumu, ümit vericidir. Mûtat alıcıların hepsinin piyasaya iştiraki beklenmektedir. 1947 ve 1948 de olduğu gibi 1949 rekoltes* için asgari ve âzami barem fiatleri tes bit edilmeyecek ve fiatler iç ve dış pi yasa durumuna göre tekevvün edecektir.
Tekel, müstahsil tütünlerinin vastına göre, değerlendirilmesi hususunda tedbirlerini almıştır.
Elde 1948 mahsulü Kapa'lar tükendiğinden 1949 mahsulünden bir miktar (azla Kapa bulunması bir mahzur teşkil etmeyecektir..
Bazı anlaşmalı memleketlere sevke-dilen tütünlerin yol değiştirerek Ameri kaya sokulmalarından doğan hâdise Bakanlar Kııruhmiın 10123 savdı kara-ıiyle bertaraf edilmiştir.
Bu kararnamede. “Yurdumuzdan »h-raç edilecek mallardan lüzum görü .‘enlerin, karşı memleket gümrüklerinden fiilen tarafından I ’a kanlığı inektedir
Hükümet, bıı hususu bir sirkülerle teyid etmeyi kabul etmiştir

ithal edildiğinin, ihracat/" tevsikini istemeye Ticaret yetkili kılınmıştır... denil
yapmalıdırlar
m önleme tedbirleri üzerinde durmuş ve:
“— Ankarada bankalar temsilcilerinin yaptıkları toplantıda tesbit ettiğimiz e-saslar bugün tatbikata İntikal etmiş bulunmaktadır.,, diyerek prensip kararlarını şöyle İfade etmiştir:
u— İhracat, ithalât ve iç ticaret kollarında ayrı ölçülerimiz vardır. İhraç mallarımızın müstahsil elinden, ihracatçıya aynı malların dünya flütleriyle satışını mümkün kılacak bir fiat seviyesi üzerinden kolayca intikalini ve ihracatçı elinden de ihraç mevsiminde memleket dışına sürümünü temin etmek esastır.
Bu itihaıta ihracatta bu satış devresine münhasır kalmak kaydıyle geniş kredi kolaylıkları sağlamış ve bu maksatla ihracatçı tacirlerle bankalara mevcut kredilerinin iki misline kadar munzam kredi yapmayı kararlaştırmış bulunuyoruz. Eu krediye karşılık teşkil edecek ihracat mallarının dünya fi-atlorini esas tutuyoruz. Şurasını sarahatle belirtmek isterim ki, ihraç mevsimi sonunda bu krediler, tamamen kesilmiş olacaktır. Böylece hususî takas ve Deblokaj gibi gayri tabiî yollardan, yüksek fiatler temini arzularım teşvik etmekten kaçınmayı memleket menfaatlerine ve Türk parası kıymetinin muhafazasına matuf bir tedbir olarak düşünüyoruz. Şükranla kaydetmek yerinde olur ki, Türk parası kıymetinin muhafazası için, gayri tabii mübadele yollarının tatbikattan tamamen çıkarılması hususunda Hükümetle tam bir mutabakat halindeyiz. Zaruri ithal mallarının, girişini temin ve zarurî olmıyanla-nn vc stokları kabarık olanların girişini yavaşlatmak bakımından İthalâtta mal cinsine göre kredi ölçülerimiz değişmektedir. Ve ithal mallarının u-zun müddet sebepsiz muhafazası suretiyle fiat yüksekliğinden faydalanmak istiyen temayülleri de himaye etmemeyi uygun görmekteyiz.
İç ticarette de normal ölçüler dahilinde bir kredilemeyl esas tutuyoruz.
Bu intikal devresinde b.azı güçlükler hissedilebilir, ancak bu kabil güçlüklerin bir sarsıntıya inkılâp etmesini önlemek. de bir zarurettir.
Bu hallerde bankalar, Merkez Bankası ve müşkül durumda olan müesseselerin beraberce müşkşülâtın mahiyetini tetkik ederek bu halden en az zararla nasıl kurtulmak mümkün olduğunu araştırmaları tabiîdir. Müşkülât çeken firmaların bankalarına karşı çok samimi ve açık olmaları vc gayri tabii yollardan büyük faizlerle para tedariki yoluna sapmadan önce vaziyeti olduğu gibi ortaya koyarak yardım istemeleri şarttır.,, ı
Piyasadaki bugünkü buhranın, para darlığı ve işsizliğin devalüasyona iştirak etmemiş bulunmamızdan ileri geldiği hakkında Tüccar Derneği toplantısında belirtilen iddia hakkında İse:
“— Kıymetli para ölçüsü için konulan esaslar doğrudur. Ancak dış ticare-teimizde, ihracatın artmasını, bir para ameliyesiylc mümkün görmek hatalıdır Türkiye istihsal ettiği malları satamadığı için sıkıntı çekmemektedir. Bu memleket mallarının hepsi ihraç edilmektedir. Elde bir stok fazlalığı yoktur Dâva, dış ticaret hacmini genişletecek mahiyette istihsali arttırmak dâvasıdır. Bir sanayi memleketi olmadığımıza göre para ameliyesiylc İstihsali kolayca teşvik etmeğe İmkân yoktur.,, demiş ve paramızın değeri hakkında da*
° Paramızın dış pazarlarda kıymetlendiğini düşünmek yerindedir. Esasen karaborsada döviz fiatleri düşmekte ve dış ticaret muvazenemiz lehe doğru terakkiler kaydetmektedir.,, diye sözlerine son vermiştir.
Pakistan Tekel Umum Müdürlüğüne müracaat ederek bu memlekette bir sigara fabrikası kurulmasını istemiştir. Prensip itibarimle kabul edilen bu teklif üzerine kurulacak olan fabrikanın e tüllerine başlanmıştır.
Bu mesele ile ilgili olarak Pakışta na gönderilmiş olan Tekel Satış Müdür Muavininin hazırlıyacagı rapor tetkik edildikten sonra bugünlerde ka tJ bir karara varılacaktır.
Sanayide işsizlik
Yünyü, pamuklu ve çorap fabrikalarında buhran devam etmektedir. Bir müddetten beri Anadolu piyasalarında bu çeşit mallara karşı istekler a zaldıgı için, fabrikalar işçilerine yol vermek zorunda kalmaktadırlar. Sor. defa olarak bir dokuma fabrikası de 96 işçisini çıkarmıştır.
Havaların elverişli
geçmesi, yünlü eşyanın bilhassa çoraplar, kaşkol gibi mâmııllerin satılmasına sebebiyet verdiği de sürülmektedir.
şartlar içinde yün az ileri
Sanayi amortisman meselesi
Gelir Vergisi bakımından sanayid' amortisman bedellerini tayin edecek olan komisyon, dün Ticaret Odasında toplanmıştır. Toplantıya iştirak eden bir zat, komisyonun birkaç celse daha devam edeceğini, bilâhare bu yolda hazırlanacak raporun Ticaret Odası meclisine verileceğini söylemiştir.
gevşek Marsılyaya sipa-500 ton kahve yolda Mılun Dün de 200 ton kadar mal
fiatler, iki hafta içinde 85u
Kahve fiyatları
Piyasada kahve Railerinde lik başgöstermiştıı riş edilen maktadır, gelmiştir.
Toptan
kuruştan 770 kuruşa kadar düşmüştür. Toptan piyasadaki bu fiat sukutu, perakende piyasaya ıksetnıemiştlr. Çekilmiş kahve gene perakende olarak 1000 kuruştan satılma I; tadı:
Tekel Fabrikası meyva alıyor
Tekel Likör arttırması için ramı yapmıştır, paşadan 20 bin
takal. 3 bin limon calin alacakbr
Fabrikası, istihsalâtmı yem bir imalât prog-Bu maksatla Tekel, pi-mandarına. 24 bin por-
Değiştirilecek
5 kuruşluklar
5 kuvuşluk-
5 kuruşluk-
basılmasına
Rize çay müstahsillerine fidan dağıtıldı
Rize 23 (A.A ) Son teknik esaslara göre çaylıklarda lüzumlu golg« İlkleri temin etmek maksndlylc yvî isctiı İlmesi .temken ağaçları sağlamak ürere İlimiz r: «ht r Kültürleri İstasyonu Müdürlüğünce çay müstahsillerine 40 bin adet fidan bedelsiz olarak levzi edilmekledir
Ankara 23 (A.A. — Malîye Hakan-
lığından,
Tedavülden kaldırılacak larla tedavüle çıkarılacak lar hakkında ilân:
1 — 5015 sayılı kanunla
salâhiyet verilen madeni ufaklık paralardan. bir tarafında çevre vaziyette başaklar, ortasında (5) rakamı vç altında kuruş yazısı, diğer tarafında çevre vazıyette Türkiye Cumhuriyeti ibaresi ile basıldığı tarih ve ortasında ay-yıldız ve kenarında oyuk olarak Türkiye Cumhuriyeti yazısı bulunan sarı renkte yeni beş kuruşluklar 1.1.1950 tarihinden itibaren tedavüle çıkarılacaktır.
2 — şimdiki halde geçmekte olup bir tarafında karşılıklı defne dalları ve ortasında (5) rakamı ve altında kuruş yazısı ile basıldığı tarih, diğer tarafında ayyıkhz ile Türkiye Cumhuriyeti i-baresi yazısı bulunan mahlut nikelden maınûl beş kuruşluklar 1.1,1951 tarihinde tedavülden kaldırılacaktır
3 — 1.1.1951 tarihinden itibaren de bir sene müddetle yalnız mal sandıkları ile Cumhuriyet Merkez Bankası ve Merkez Bankası bulunmayan yerlerde Ziraat Bankası şubelerince kabul edilecek olan bu mahlut nikel beş ku-ruşlukları, elinde bulunanların ona göre değiştirmeleri ilân olunur
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
KAMBİYO
İstanbul Borsası
ı titerilng ....... 100 Dolar Açılış Kapanış
7.86 280.50 3.81 64.03 5 «e 51.12 50 73 68.40 0.44 128 0.01.876 9 73.90 7.86 280.— 0.80 64.03 560 54.12.50 73 »18 4( 0.44 128 0.01.876 9.73 9ı
100 Fr. Frangı . 100 İsviçre Fr. . 100 Briç. Fr 100 İsveç Kr 100 Florin 1 f ifl J.4 İlci ..... ini» Drnhrnl ....... 100 Ehcouüor
Altınlar
Külçe >’(*riı (ir. Külçe Degıihhn , Cumhuriyat ı Reşat .......... Bugün Lira Eski kur
Lira
6.16 6.24 •12.— 15.50 42.— 40.70 55.— 17.— 43.50 42.25 6.15 6.20 42.1(1 >1 10 11.75 10.7ü 55.10 17.- 13.- 42.50
Ffjiınlt Gulden
Ingiliz Fransız kok. Nnpoieon III İsviçre
N© w-York’ta t onsu. $35
Gümüş, Platin
Gümllş Gr. ........ Piâtiıı En aşağı En yukarı
10. il.-
Zürich Borsası (Serbest)
Türk lirası İsviçre Frangı
En aşağı En yukarı
0.75 1.28 10 10 ı ıı. 0.00 1.29.50 10.30 1.12 |
Dolur
S»rrlin
Frgruu* Frang]
%0 %0
%6
%7 4e 7 %7

%7
%7
M %7 %7
&5
%5
%5
%5
l
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
ikraml.yell tahviller 1933 Ergani 1238 ikramlycll Milli Müdafaa I. ,
1911 Demiryolu IV. ... 1911 Demiryolu V.......
ı/2 HH9 ikramiyen .....
Diğerleri
1911 Demiryolu VI......
Kulkıııma f............
H..........
III.........
istikrazı I......
fi......
Kupu ini
•••••••«••»e
22. Ufı 21.00
20.25 100.—
95.50
95.50
(•/
22.70
il oo
20 25
100-
95.45
95 5(>
MEMLEKET TİCARET BORSA.ARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
1948
191M
1931 mi u»n
i*» II
1911
Milli
• •
• •
Sivas-Erzurıırn 1.
•9 ||
Demiryolu
• V
MUdnfun
• f
H-VII.
1.....
11 •
İH.....
I .....
II ....
111.
İV

•ti. /b
95.50
95.70
05.60
07.00
95.60
21.7a
10.90
20.70
21.65
20.50
20.20
21.60
21.35
20.20
Şirket Tahvilleri
07.-
95.50
9570
05.50
07.00
05.60
Z1.7U
19 85 20.75 21.70 20.50
20 20
21.60
21.35
20.15
Anadolu D Y Tortip AzB • ■ C. %6o >, ,, MÜmes. Sonct 106.— 63.50 67.00 107.— 03.- 68.-
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Barikata TÜrkiyo tş Bankası Türk Ticaret Bankası Aralan Çimento Şark Değirmencilik Milli ReanürnnH 110.00 24.50 5.— 10.- 23.25 116.00 25.— 5.- 10.- 23.50
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi InıiMh r 1903 I9H -
llııbulMit:
Buğday Yumuşak .............
Bugda S»-rt ...............
Arpa Blrnlık ...............
Arpa >’• mille (dökme)..,...
Mı hu (Sarı» ...
(•’n.njl n Tombul (çııvııllı» FtiHulya Çalı $crt (dökme» Kıışv 4mi
Mercimek Kırınızı kabuklu M(*! « Imök Yeşil ..........
X’uİhh sini ...............
Vngli lulıtimhır:
Ayçiçeği tohumu .
Keton t oh umu
Kondlı lobumu ........
>u.!iiın .............
Ver (iHtıprı lenbuklu
kıırıı .M ey v ıılıır
Fındık (kabuklu sivri)
Fındık (îç tombul) ....
Ceviz (kabuklu) ........
Ceviz (İç mı türel) ....
• • •
linklinin linin Müdürleri2 Tiftik ana mal ...........
Tiftik (nutürel) ..........
Yapak Anadolu (Kırkım)
linin dttrllcr:
Sığır nalnmura kilosu ....
Koçl tuşlu kuru kilosu ...
Koyun hava kurusu kilosu Mezbaha sıtır yaş kilosu.
UUgUl*
31.35
30.10
55.—
22.-
37.—
42 —
34 —
82.20
77
59.20
136.—
40.—
170.—
£83.—
282.—
190.—
170.—
200.-
180.—
123.-
Eski
Ali fUl lllŞ
31.35
31.-
Bugün
25.05
25.-
34.— (6.— 57-22.10
36.—
12 —
33. -
84.—
oı.— 137.—
41.— 150.—
260.—
10».-
180.—
200
120-
Uztlm çekirdeksiz No. U İncir A serisi No. 8
B serisi No. 10K
Pamuk Akilin i. ... Pamuk Akilin İl. ... Pamukyağı (rafine)
Pamuk çekirdeği .
• t»
57.25
13.-
13-
235.—
225.—
157.—
16.—
Son kapanış
37.-
53.-
13.-
235.—
225.—
157
16.
Dün
Eski kur
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala i ....
,, az yağmur yemiş
.. çok yağmur yemiş
180.—
160.—
150.—
192/200
180.—
148/150

---1 “:----i
Eskişehir Ticaret Borsası

Buğday yumuşak 1 32.50 32
Buğday sert J 35.- (4

255.-175.— i 80
£70. -
155 —
175
Nebati yağları
Zeytinyağı (Elodra clcutra) Ayçiçeği Rafine
Fındık vnf •
C) Gününde Bursadu nıuumclvsi tescil edilmunl$ tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi lyasa uvğer* -t
(BUŞOlİ=Şe|U)
Seri Kış mahsulü No. 2. ...
Kırınızı .. No. 2 ..
Cıınııık Mid(lllı*K (Librcsl=:Scnt)
Mart
M ayı a
Temmuz
Ekim
rırtik ı LıbrosizrSont) ........
Teknas No, I ...............
Fındık ıLlbr(?al=Sunt) ..........
Kn buldu Yerli ııl .........
artâ ........
Levıınt iç ithal malı ......
Ekn(ra iri iç mnh ..........
Kıırıı Üzüm (Llbrcrti=:Sent) ...
Thompson çrkinlekAlz seçme.
Keten («dıımııı (Buşcl.l— Doları Minncapolta ......
Kalay i Libresi —Sent) ....
— Levha-teneket 100 libresi dolof)
■••«•»••••«»•«»•••••■••••»•••■»•e
261.—
235.—
30.61
30.39
29.71
28.30
60—
£4.—
22.50
37—
38.-
11.5
3,80-3.05
77.75-78
7.50
Londra Borsası
260.-
235.—
>8-W'
21.-
22.50
37. —
38. -
11.5
3.80-3.(N
77.75-78.2*
7.50

Keten tohumu (Tonu=Sterlin) ... Bombay Kıılkıııu ö3.— 62.— 61.- 63.— 62.- 61.-?
Yer fiMtıgı HhıdiMtnn
Bradford Piyasası
liftik İyi mal (Libresl=Pcnl> ... Sıra malı tün Anadolu ., Trakya .» 34.- 30.- 18.50 31.- 30.- 18.50
İskenderiye Borsası
l'ıunıık (Kantarı —Tıılları) A’ihnauıni Küm elyaftı 6VG Karnııl t *uıı elvıını “*o 87.85 05.55 88.50 96 65 İ
—^9 (


Sayfa 4
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
w. Tl! •y» --------


Paris hususî muhabirimiz bildiriyor
Y E Nt İSTANBUL
24 Aralık 1049
YABANCI BASINDA TÜRKLER
luctdeıı inceye:
Paris postası
Batı Almanya şimdilik ' silâhlandırılmıyacak

Schuman “Almanyanın silâhlanması, Ruslara vaziyetlenmek için doğacak gerginliğin lenemez" dedi.
fırsat verecetir. mesuliyetini
Bundan Fransa yük-
üzerine plânlar
Paris» (Hususi muhabirimiz Yusuf İmal
1. Mutlu bildiriyor) — Bu son günler- İması kabildir, dc, askeri yardım plânından istifade eden memleketlerde bir telâş göze çarpıyordu. Mevzuu bahis memleketlerin, verilecek silâh, malzeme ve bunların taksimi ve kullanılışı bahsinde duydukları endişeye İngiltere tercüman oldu. Fransa vo Ingiltereden sonra Norveç ile Danimarka da bazı ihtiyatî kayıtlar ileri sürdüler. Çünkü, Avrupa umumî efkârı komünist propagandasına mevzu vermemeğe çalışmak bahsinde hemfikirdir. Hakikaten, komünistler için. Amerikanın Avrupa memleketlerine cl attığım, bu memleketlerin birer “Amerikan askeri üssü,, haline sokulduğunu iddia etmek gayet kolay olacaktı.
Yardımdan istifade eden memleketlerin itirazlarını büyük bir nezaket ve gamimiyetlo yaptıklarını söylemeye bilmem ihtiyaç var mı? öbür taraftan Amerika da bu yolda yapılan tenkid-lerl geniş mikyasta nazarı itibara nuştır. *
Resmi çevrelerden öğrenildiğine re, elde edilen neticelerden Paris memnundur. Müzakerelerin başlangıcında ileri sürülen ve Fransayı gayri memnun edebilecek mahiyetteki hükümlerin geri alınması hususunda Fransız hükümeti Washington’u ikna etmiştir.
Almanyanın silâhlanması meselesine gelince, artık bu mevzu da hakikî şek Mni almış sayılabilir. Acheson, Bevin ve Schuman tarafından yapılan katî mahiyetteki beyanat ve Alman şansölyesi Adenauer’in gayet mânalı bozan da birbirini cerheden sözleri, bir aydır türlü tefsirlere yol açan bu mevzua sarahat vermiştir. Almanya şimdilik silâhlandırılmayacak tır.
Fransız ordusu kendisine verilen müdafaa öderini gördükçe, garbın sivil idarecileri Alman silâhlanması meselesini ortaya atmayacaklardır.
Bununla, Washlngton, Londr.a. Paris ve Fontainbleau’daki askeri şeflerin her ihtimali hesap etmediklerini söylemek istemiyoruz. Hattâ bu ihti-
bile yapılmış ol-
büdur. Ancak şu-
al-
gö-çok
Durumun hulâsası nu da ilâve etmek İcap eder ki, Fransız Dışişleri Bakanı Schuman, Almım-yanın Avrupa camiası içindeki rolünü Brüksolde münakaşa ederken “sulbün temeli AvrupalInı teşkilâtlandırılmasıdır. Bu arada da Batı Almanyanın hasındakilere itimat etmek lâzımdır,, demiştir. Almanyanın silâhlanması meselesinde. Fransanın takip ettiği yolu 1-zah eden Schuman, şimdilik her türlü silahlanmaya muhalif olduğunu söylemiştir. Schuman’ın ileri sürdüğü esbabı mucibe yenidir: Almanyanın silâhlanması, Huşlara, vaziyetlerini değiştirmek için bir fırsat verecektir. Bu nun neticesi meydana gelebilecek gerginliğin mesuliyetini Fransa yüklenmek istemiyor.
Vİşlnski’nln Berlinl ziyaretinden sonra ortaya atılan Schuman’ın fikri, salâhiyeti! mehafllin söylediğine göre, Fransanın meyillerini aynen aksettirmektedir. Her çareye baş vurarak Av rupanın hürriyet ve istiklâlini muhafaza etmek lâzımdır.- Avrupanın fikrine göre Sovyet Rusya ile anlaşmak kabil değilse de onunla müzakerelerde bulunmak dalma mümkündür. Bunun için ise Avrupanın, gerek ekonomik, gerekse askeri sahada kuvvetli bir birlik kurması icap eder. Hâlen, Batı Avrupa devletlerinin hedefi işte budur.
ALMANLARIN BUNA CEVABI
Alman sanayicileri arasında mühim mevki İşgal eden bir şahsiyetin sözleri Schuman’ın beyanatına bir cevap teşkil etmektedir. Sözcüye göre münakaşaların mevzuu olan Almanya için mühim olan zamanında ve Elbe nehri sahillerinde müdafaa edilmektir Bu Amerikalılar, tnglllzler ve Fransızlar tarafından veya Almanların da iştirakiyle olabilir. Bonn Hükümeti şuna kanidir ki, batıklarla beraber hareket eden bir Garbi Almanya ordusu karşısında kalacak Şarkî Almanya ordusu hiçbir zaman harbetmeyecek. fakat en kısa zamanda batıkların tarafına geçecektir.
Amerika mektubu:
Eisenhower, Cumhur Başkanlığı için hazırlanıyor
t.
Ziraatte devlet müdahale mubayaası kaldırıldı - Atom rezaleti fiyasko yaptı -Nevv-York’ta susuzluk
Sulh uğruna yapılan mücadelede Türkiyenin durumu
Yazan: llusrev
GEREDE
Sabahın
eşiğinde
PARİS
Ahmet Hamdl T ANLIN AR
METROLARI
Dilenci
U hafta Amerikan çiftçilerini ilgilendiren mühim bir karar alındı. Şimdiye kadar zirai mahsul fazlalarını satın alarak fiyatların düşmesini önlemiş ve böylec»» çiftçileri korumuş olan hükümet, artık bu şekilde harekete devam ede meyeceğini ihsas etti. Hâlen hükümetin elinde 230 milyon libre kuru süt, 95 milyon libre tereyağ. 22 milyon libre peynir, 192 milyon yumurtaya tekabül eden 64 milyon libre toz yumurta, 35 milyon libre konserve et 172 milyon bushel buğday, 83 milyor. buahel mısır, 3.750.000 balya pamuk birikmiştir. Marshall plânı vasıtasıyla bunların bir kısmı başka memleketlere gönderilmişse de, hükümet, geri kalanları ne yapacağını bilememek tedir. Dalma hükümet yardımının a-leyhinde bulunmuş olan Cumhuriyetçi Partiyi ve bazı senato âzalarını sebep olarak ileri süren Trurnan. şimdiye kadar çiftçiye yapılan yardımın artık kesilmesi için Ziraat Bakanına salâhiyet verdi.
Bao-Dai, Fransaya seyahatini tehir etti Paris, (Hususi muhabirimiz Yusuf
Mutlu'dan) — Vltman (Hindlçinî) İmparatoru Bao-Dal, yılbaşından evvel Paris-te beklenmekte İken, şimdi bu seyahati şubat ayına tehir etmiştir. Bu haber, Hindiçlnl’de siyasi istikametin değiştiğine delâlet edocek mahiyettedir. Acaba Bao-Dal, seyahatini niçin şubata bıraktı? Salahiyetli kimseler, buna sebep olarak İmparatorun, çalışmalarını bitirmek üzere olan anlaşma komisyonu kararlarını yakından takip etmek ve şu »ırada memlekette bulunmak İstediğini İleri sürüyorlar. Fakat Parlstekl bazı çevrelerde de, bilhassa Bao-Dafnln Amerika Uzak-Şark F‘evkalâde Elçisi Philip Jcssup İle görüşmek arzusunda olduğu söyleniyor.
Bu görüşme esnasında İmparatorun, Jessup’a, Asya komünlzmlno karşı Hln-dlçlnl'de bir set çekilmesinin no kadar zaruri olduğunu izaha çalışacağı vo bu arada da, müşterek müdafaa bakımından Vltman memleketinin stratejik ehemmiyetini belirteceği tahmin edilmektedir.
NOT — Eski Rio (lc Janclro kivovo dönmeden önce
Noçoes l’nhlon gazntcıslndû aşağıdaki nuıludcyl neşretmişllr.
ÜRKİYEYİ iyice anlayabilmek için, onun, esas teşkilâtı, zihniyeti ve politikası bakımından Avmpaya bağlı olduğunu gözö-nünden ayırmamak lâzımdır. Bir buçuk asırdır Türkiye, Avrupa kültürü ile daimî bir temas halindedir. Atatürk ihtilâlinin müsbet bir şekilde neticelen mest ile dc, Türkiye, bir cumhuriyet vc demokrasi olarak modern devletle» câmlasında faal bir mevki almıştır.
Diğer taraftan İkinci Dünya Harbi, Türkiyenin. gerek Avrupa ile Yakın doğu arasındaki coğrafi mevkii, gerek so Boğazların tabii ve itimada şayan bekçisi sıfatiyle demokratik dünyanın zaferine ne kadar lüzumlu bir unsur olduğunu açıkladı.
Bu sebeplerden dolayıdır ki Türkiye ve İngiltere ötedonberi sık sık mütte fik olmak lüzumunu hissetmişlerdir
Amerika Birleşik Devletleri ile münasebetlerimiz takriben bundan bir asır önce, 1830 senesinde, İstanbulde imzalanan bir Ticaret ve Seyrüsefer anlaşması İle başlamıştır. Marshall plâ nına uygun olarak Avrupanın kalkın ması için yapılan Amerikan yardımı vesilesiyle de yakın bir samimiyet dev resLne girmiştir. Türkiye, Avrupa Ekonomik İşbirliği Organizasyonuna dahildir. Bu sıfatla, Türkyinenln mümessilleri 1948 senesinde Amerika Hükümetiyle bir İktisadî İşbirliği Andlaşması İmza etmişlerdir. Bu işbirliği sayesinde 1948-49 seneleri içinde Türklyö Amerl-kadan mali yardım göıdll. Türkler yardımın tarihî ve manevi değerini tam mânasiyle İdrak ediyorlar ve bundan büyük bir şükran hissi duyuyorlar.
Görüldüğü gibi yardımın gayesi, Av-rupanın İhtiyacı olan ham maddenin istihsalini arttırmak gibi halisane bir maksatla Türkiyede İktisadî ve zirai kalkınmayı teşrik etmektir.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurba^» kanı İnönü ile Başkan Trurnan arasında teati edilen mesajlar. Türkiye ile Amerika arasındaki münasebetleri tasrih edecek mahiyettedir.
Cumhurbaşkanı İnönü, Birleşmiş Milletler Asamblesine gitmekte olan Türkiye Dışişleri Bakanı vasitasiyk Başkan Trumana gönderdiği 31 mart 1948 tarihli mesajında şöyle demekte dir:
’’ ... Bay Dışişleri Bakanının Birleşik Amerikaya seyahati vesilesiyle TÜra milletinin ve şahsımın büyük Amerikan milletine ve onun kıymetli başkanı na karşı duyduğumuz samimi dostluk hislerini ve derin minnettarlığımızı Ekselanslarına bildiriyorum... Karşılıklı münasebetlerimizin iyi bir misali olan memleketlerimiz arasındaki yakın dostluk ve samimî işbirliğinin zamanla artacağına şüphe etmi yorum...,,
Başkan Truman’ın cevabı, ehemmiyetini belirterek, Türk - Amerikan münasebetlerinin mahiyetini aksettiriyor Bu arada Başkan Trurnan şöyle diyor?
“... Türkiyeye yardım programının 1947 senesinde kabul edilmesi Türk Amerikan münasebetlerinde yeni bir hamle teşkil eder... Bu şekilde iki Cum hııriyet beraber hareket etmek isteklerini isbat etmiş oldular.
Bıı mesajların mâna ve medlûlüne is tlnaden Türkiyenin, Atlantik Paktı ve Amerika Milletleri Müdafaa Andlaş-ması ile kurulan “emniyet” çerçevesi içine girdiğini söylemek herhalde yanlış olmaz.
Elçimiz TUr-RovlHtn, (Ica
Hükümet müdahalesine itiraz eden ler arasında General Eisenhower dc vardır. Texas’a yaptığı bir seyahat esnasında Houston ve Galveston şehirlerine uğrayan General, kendi iddiam» hilâfına, siyasi nıainyette nutuklar verdi ve hükümetin müdahaleci siya-»etini tenkid etti. Bu nutuklarla E’-senhosver’ln gelecek cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlandığı artık katiyetle belli olmuştur

Harp içinde Hopkins'in emriyle R.us-yaya gizlice Üranyom gönderildiği hakkında R. Jordan’ın ortaya attığı iddianın aslı olmadığı anlaşılıyor. Gerek Jordan gerekse radyoda onun sözcülüğünü yapan Levvls umumi efkâr kar-^ısında çok müşkül bir vaziyete düş tüler, İşin tuhaf tarafı, bu arada harp esnasında Jordan’ın Ruslar ile pek dostane münasebetlerde bulunduğunun meydana çıkmasıdır.
Bu hafta New-York halkım herşey-den çok alâkadar eden susuzluk tehlikesi idt Şehrin su ihtiyacını temin eden 18 baraj ve 30 göldeki 258 milyon palonluk su rezervi kuraklık tesiriyle yüzde 66.6 azalma gösterdi. Su sarfiyatım azaltmak için herkes musluk l.jrını tamire koyuldu, otomobilleri yıkamaktan vazgeçildi, böylece adam başına sarfiyat günde 150 galondan 328 e düştü. New - York halkı İçin bu İskanı büyük bir sıkıntıyı ifade eder. İ H.

VATUR sosloriylo cankur-tar.ın düdüklorinin blrbiri-no knriGtığı, yumuşak, su norgislori kadar süzgün, iki hat arasında sallanan soylorin uyuı-turucu lezzetiyle dolu bir zamanı yasıyorum. Sabah, henüz sedefini ktramıyan bir inciye benziyor. Tıpkı onun donuk aydınlığı ile, yavaş yavaş yumuşattığı, Süloymaniyenin renkli camları gibi şeffaflaştırdığı kabukları arasından osyaya bakıyor.
Avludaki tulumba, astmalı so-•iyle, bana komşu dükkânların u-yandığını haber voriyor. Çıraklar su taşıyorlar ve biraz da tulumba başınd.ı uykularından boşanıyorlar; biraz sonra vitrinleri silecekler. Kitapçı, baskının rutubetinden vo mürokkep kokusundan hâlâ bir şoylor saklayan ciltleri yanyana» ekmek somunları gibi sır.ılıyacak. Saatçi, kimloro vo hangi İstırapların, üzüntülü, vohimlo dolu bok-İoyislorin zamanım sayacağını hiç düçünmodiğl saatlerini ayarlıya-cak. kunduracı, iyi torbiyo görmüş bağlı ve ıslak koscloloro İnco sicimlerle mesafelerin ve onları bölecek düşüncelerin sırrını geçirmeye ça lışacak!
Üst kat komşum tepemdo cim-nastik adımlarla terliğini arıyor; bolki de dün gece uyurken dizisini «aybettiği düsüncolerini.
Ben henüz uykudan .sıyrılmış değilim. Gölgodcn, vohimdon bir ta kim varlıklar, uzviyetimde, toprak altındaki böcekler gibi, kımıldanıyorlar. deminki rüyalarımın yavaş yavaş bozulan peteği etrafında kırağı yemiş arılar gibi büzülmüş kanatlarını toparlıyarak goziniyor-lar. Bu hali düşündükçe kondimi cücolor memleketinde ilk dofa uyanan bir Gülivor’o benzetiyorum» Her ufak kımıldanışımda yüzler-cesi eziliyor, kayboluyor.
Bununla beraber bir tarafım hâlâ, onların, biraz evvol takındıkları sır vo kador çohreleriylo boni tohdit edon, bana golgo hatlar, gölge korkular vo ürpermolor to-min eden bu hayallerin karanlığında, böyle olduğu için hâlâ az çok sonsuz, yahut hudutsuzum. Çünkü uyuyan adam kâinatı kendisi* ne ilâvo eder. Garip ve hiç dc is teğimizle olmıyan bir feragat ki. bizi imkânsızla ve imkânsız şekilde zenginleştirir. Şuur, artık kâi( natın merkezi olmak dediği andan İtibaren dişi oluruz.
Gün daha üzerime
iyorum ki kapıda bir yığın şey boni bekliyor. Bon henüz eşya ile sayısız; ayniyotlor muhafaza odon bir hürriyet benzeri içindo onla-
rın varlığına ohommiyot vermiyorum; büsbütün başka bir şoy bekliyorum. Çünkü bu anın, binlerce intiharla veya ölümle dolu tereddüdünden hor şey boklonebilir. Zihin rakkasının muayyon ile muayyon olmıyan arasında her gidiş gelişinde ifrit voya Allah hor-şoy doğabilir. Burada her düşünce bir maceradır. Çünkü fikirlor birbirlerini kovalamazlar. Onun için saf hareket çohresini muhafaza odorler; yalnız kendileri için ve kendiierindo vardırlar.
İnsan, bu saatte, yeni konuşmı alışmış bir çocuk gibi, belirsi eşiğinde kolimelorle oynar. Da doğrusu onlar bize boş kadoh gibi gelip çarparlar. Henüz im iste
Muazzam şehri örümcek ağı gibi ören bu yeraltı yollan, insan zekâsının bir lıaşarısıclır
istomiyorum. kâinatın ken-
çökmedi. Bî-
ya zin ha lor kânları uzorindo düşünmek
miyorum; sadece renk ve şekilleri* ni tadıyorum. Bazıları en saf mii cevherlerde yontulmuş çjibi yalnız kendileri olarak parlıyorlar. Bir kısmı, bir doniz akşamından, tâ derinlorde toplanmış gibi mercan güzelliğiyle kanıyorlar. Bir tane si sarı çamurdan yugurulmuş bir kâsoyo benziyor; o kadar ki avuçlarımın içindo biraz evirip çevir sem kuru yapraklarla, çam koza-laklariyle tıkanmış pınarlar gibi, yuvarlak ve düz kenarlarından damla damla su sızacak.
Onları istediğim İçkilerle doldu rabilocogimi sanıyorum. Fakat ses lor bırakmıyor. Onlar başımın ucunda parçalanıyorlar. Hiç dur madan bana kaybolan Istanbuldan bahsediyorlar. Her şeyi bonim bul mamı istiyorlar. Içeronköyün çiğle ıslak yollarını» Kozyatagının ağaç ları dibinde bir sene evvel günoş* lenen ihtiyarı kendi yoşilindo bo ğulmue yosunlu havuzları, sisler arasında sarı, turuncu, kırmızı sağ rılarını uzatmış boğaz kurtlarını, sahil boylarında bu sabahın hikâyesini tek başına bir Simono Martini tablosu gibi yaldıza ve yalnız lığa boğulmuş yaşayan oski tek neleri, küçük sandalları aramam lâzım.
Uyumak veya hülya kurmak nc yo yarar. Sisin her şeyi bir kalemde sildiği bu saatte İstanbul somtlerl birbirini arıyor. Kanlıca» Emirgânı kaybettim diye korkuyor, Istinye Çubukluya evlerinin camlarından bir yığın ayna uzatı yor, Bebek, Vaniköyün ve Kandil linin hasretinde; Beylerbeyi Süloy mani yo boni göremiyor diye çildi rıyor
Ben. onları en son gelen kelime do. İstanbul kelimesindo birleştir! yorum ve şehrin sabahına hayalim deki bir nilüfer beyazlığından gözlerimi açıyorum
PARİS metroları bir matematik problemine benzetilebilir. O muazzam şehrin bir ucundan bir ucuna metro ile aeyahat etmek, bir matematik problemini çözmek kadar güç, o derecede de çekici ve sarıcı. İnsan bütün dikkatini, bütün zekâsını kullanarak, girdiği metro istasyonundan, varmak İatediğl hedefe yanılmadan ulaşırsa, tıpkı bir problemi çözmüş gibi memnuniyet, İftihar duyar. Paris metrosu bence İnsan zekâsının bir başarısı, Descartes İle en yüksek ifadesini bulan aydın zekânın bir nümunesln-den başka bir şey değil. En ufak teferruatına kadar düşünülmüş bir yeraltı şebeksl kİ, her adım başında kocaman yaftalar büyük beyaz harflerle nerede olduğunuzu size bildiriyor. Aktarmalar başka yerden, çıkış, giriş başka yerden. Hepsi tanzim edilmiş, problemi çözmek, doğru neticeye varmak için bütün mutalar elinizde, fakat en ufak dikkatsizlik, en küçük ihmal sizi neticeden uzaklaştırır, bir daha metro değiştirmeye, bir sürü merdiven, alabildiğine dehlizler dolaşıp bu muazzam meseleyi tâ elifinden bir daha başlamaya mecbur eder. Ve o zaman, kaybettiğiniz vakte acımaktan çok, meseleyi çözemediğinize âdeta u-tanır, sınıf önünde tahtaya kalkıp doğru cevap veremlyen bir mektepli gibi mahcup olur, kendi kendinize kızarsınız. Yanılmak size paraya mal-olmaz, metro şebekesinden çıkmadıkça, yeni bilet olmak mecburiyeti yoktur. İsterseniz saatlerce dolaşabilirsiniz. Fakat şaşırmamaya bütün benliğinizle gayret eder, merdiven başlarında duran ve yanıldığınız zaman size nazik. fakat hafifçe müstehzi bir tebessümle yolunuzu gösteren yol memuruna zaafınızı itiraf etmemeyi bir izzeti nefis borcu sayarsınız.
Sanat Dostları Cemiyetinde
Bir resim sergisi açıldı, bir konser verildi
•‘Sanat Dostları Cemiyeti,, galerisinde bir resim sergisi açılmıştır. Sergide, Şeref Akdik, Hakkı Anlı, Sab-ri Berkel. Şefik Bursalı, İlham! Demirci, Halil Dikmen, Eliı Naci, Eren ve Bedri Rahmi Eyüboglu, Hâmid Görele, Fuat! tzer. Zeki Faik İzer, Ercümend Kalmık, Ziya Keseroğlu» Edip Hakkı Köseoglu, Zahide Ozar, Cemal Tollu ve Kemal Zeren’ln eserleri vardır.
anlayışlarım göstermekte, muhtelif mektepleri temsil etmektedir.

Bu on sekiz sanatkârın bir resim teşhir etmeleri sadeco» devrede yetişmiş olmalarından gelmektedir ve tablolar muhtelif resim
arada aynı ileri
Evvelki gün saat 18 de açılış resmi yapılan bu sergiden sonra, yine “Sanat Dostlan Cemiyeti,, nde bir oda musikisi konseri verilmiştir. Ferdi Von Statzer, Gabrielle Bamberger ve Orhan Borar tarafından verilen konserde, Mendelssohn, Mozart. Fiblch, Saint, Saens, Tchaikovvsky, Brahma, dan parçalar çalınmış ve lokalin küçüklüğüne rağmen sayısı yüz elliye yakın güzide dinleyiciler tarafından alkışlanmıştır.
MALATA ÇİFTÇİSİ
Yazan: Joseph Conrad



Etrafıma bakınıyorum: Bu kalabalık halk, torbalan yiyecek dolu, yorgun ev kadınlan, ihtiyarlar, mektepliler, ayakta kitap okuyan üniversiteliler, cinayet romanları veya amerikan-vari mecmualar okuyan genç ınidlnet-ler, köşede acele acele yün ören şu kadın istasyona vardığımız zaman başlarım bile kaldırmıyor. Herkes kendi evinde dolaşıyormuş gibi, rahat rahat girip çıkıyor. Ama bunlar da bir gün, belki çocukken, belki daha sonra, metro bilgisine erişmek için benim gibi gayret sarfetmiş ve bu zekâ oyununu talim ede ede bu rahatlığı, bu emniyeti
elde etmiştir.
Düşünüyorum ki, işine, alışverişine, eğlencesine gitmek için her gün birkaç defa bu zekâ talimini yapan Parislinin kafası ister istemez muntazam olmalı, metro terbiyesi onun zihnini metro şebekesi gibi yol yol, düzgün ve mantıklı bir bütün haline getirmiş olmalıdır. Metro onu bir disipline alıştırmış, fakat körü körüne bir disipline değil. Her yolculuğunda metro ağzında bulunan plânın önünde yine zekâsını kullanmak, problemi bir daha çözmek mecburiyetindedir
Parise geleli birkaç gun oldu. Daha tiyatrolara, sergilere, sinemalara gitmedim. Metro bilgisLııe sahip olmadan kendimde o hakkı görmüyorum. Fakat inanır misinıs ki. elimde bir Paris plânı metro meüo deta zevk d yuyorum, gitmiş gibi oluyorum
Çeviren: Reşad Nuri Darago



dolaşmaktan »V Tekrar mektebe
Ayşe NUN

Dirseğini masaya, bir elini de şakağına dayamış olan gazeteci ciddi bir dikkatle dinliyor, fakat Renouard’ın ondan beklediği hayreti göstermiyordu. O kadar ki, çiftçi birdenbire sordu:
— Yoksa bUdiğiniz şeyler mi var?
Her şeyi bilen adam, başını salladı:
— Evet, evet. Ama devam edin.
— İşte bu kadar. Başka diyeceğim yok. Hah... Genç kızın sözlerini cevapsız bırakmamak için başlangıçta geçirdiğim maceraları anlattım. Bunları alâka ile dinlediğine ihtimal veremem. Pek tuhaf, pek garip. Bu adamlar akıllarına bir şey koymuşlar. Biz pencerenin önünde otururken babası, elleri arkasında, başı eğik taraçada dolaşıp duruyordu. Aksaçlı hanım yemek odasının penceresine iki defa geldi, gözümle gördüm. Davetliler kalkıp gidiyorlardı ki. biz hâlâ orada oturuyorduk. Bu aile herhalde Dunster’lerin misafiri olacak. Her ne ise, ihtiyar bayan Dunster vazlyâte nihayet verdi Baba ile hala, kıza yaklaşmağa cesaret edemez gibi civarda gidip geliyordulur. Genç kız, birdenbire kalkıp elimi sıktı ve yakında görüşmek arzusunda bulunduğunu bildirdi. *
Renouard, bunları anlatırken, genç kızın ahenkli salınmasını tekrar görür, elinin tazyikim yine hisseder, o beyaz gerdandan çıkan son sözlerin duruluğunu yeniden duyar gibi oluyor, azimli gözlerinin ışığını hatırlayordu. Bütün ları anarken hissettiği şey derin bir zevkten ziyade, dinde yeni hassalar, yeni melekeler bulmanın heyecanı
Fakat genç kızın etrafım endişeli bir şefkat ve
mamla aaran o baba ile hala hakkında ne düşünmek lâzım? İşte, medeniyet âleminin iki siması ki, hep karşısına dikiliyordu. Bunlar, gerçek dünya ile kendi arasına öyle iniştiler kİ. Renouard, arkadaşına gitmeyi düşünmüştü, dan alacağı basit malûmatla, beklemediği o ziyafetin yaletlerini aklından çıkaracağını umuyordu, istediğini renmek için Wllhe Dunster’le görüşmek daha yerinde çaktı ama, ona bir türlü tahammül edemiyordu.
Gazeteci o aralık vaziyet değiştirmiş, masasına doğru dönmüş, bir şeyler bilir gibi hafifçe gülümsüyordu:
— Yaman kız değil mİ? dedi.
Bu sözdeki lâubalilik kimi olsa yerinden fırlatırdı. Ya-manmı? Bu kız yamanını imiş?... Fakat Renouard kendini
bunken-İdi. lhtb
glr-On-ha-öğ-ola-
- 3 -
güç zaptedebildl. Dostu, sır tevdi edilecek gibi değildi; değildi amma aksi gibi ziyaretinin sebebi de bu vâdide konuşmaktı! Eliyle bir harekette bulunmuş olduğu için bunun tesirini azaltmak maksadiyle lâkayt bir eda takındı ve genç kızın o zevksiz kıyafetlere bürünmüş kadınlar arasında gerçekten fena olmadığını tasdik etti. Bu kadınların hepsi kırk yaşından yukarı idi.
Gazete başyazarı, yalandan hiddetli bir hal takınarak:
— Bizim cemiyetin en kibar kimselerinden böyle mi bahsedilir? dedi. Sözlerinizde itidale hiç riayet etmiyorsunuz.
Renouard pek ciddî cevap verdi:
— Az konuşurum da ondan.
— Ne olduğunuzu söyleyim mi size? Sözünü tartmasını bilmiyen bir adamsınız. Benimle konuştuğunuz vakit zararı yok ama, bilemezsiniz hiç... Belli olmaz...
Renouard, sözünü keserek;
— Dikkatimi asıl çeken şey. yalnız benimle uzun boylu konuşmasıdır, dedi.
— Belki oradakilerin en çok beğenilecek olum sîzdiniz de ondan.,,
Öteki buşını salladı:
— Bu gibi sözlerle hayale kapılmam, azizim. Başka bir usul tu kip edin.
— İnanmıyor musunuz bana? Ne de mütevazı bir zat inişsiniz! Pekâlâ, pekâla. Fakat hükmümde haksız olmadığımı da söjdeylm. Siz umumiyetle iyiden iyiye dikkat ve alâku uyandıran bir kimsesiniz. Aynı zamanda hayli anlayışlı olduğunuzu da seziyorum. Evet, ahvalde fevkalâdelik var. Hem nasıl fevkalâdelik?
Gazeteci bunları söyledikten sonra düşünceye daldı, birkaç suniye geçti; vc Malata Çiftçisi, sualine fazla ehemmiyet vermlyormıış gibi bir eda ile sordu:
— O ahvalin ne olduğunu biliyor musunuz?
Her şeyi bilen adam, mesleğinin ustası olmanın verdiği kendini beğenmişliği burada göstermekten çekinerek pek sade bir tavırla:
— Biliyorum, evet, dedi.
Onun kendini beğenmişliğine alışkın bulunan Renouard da, bıı sefer böbürlenmekten kaçındığını görünce İşin pek ciddi olduğuna hükmetti.
•«.
t
— O aile ile görüştünüz mü?
— Hayır. Dün akşam görüşecektim. Fakat sabahtan VVillie'ye bir tezkere yazarak İtizar ettim. îşte bunun üzerinedir ki, faydalı olabileceğinizi talimin ederek benim yerime sizi davet etmek gibi bir marifet işledi. VVillie’nin bazı bazı budalalığı tutar. Herhalde bu meselede bir işe yaramı yacak adanı varsa o da sizsLnlz.
— Meselenin ne olduğunu bilmem amma» beni ne türlü ilgilendirebilir acaba?
Ve Renouard, için için etti:
*
— Daha dün sabahtan
kızmıy& başlıyormuşçasına İlâve
beri buradayım.
ıı
Gazeteci dostu ona doğru dönerek dedi kİ:
— Willle benden akıl danışmıştı Sizi de bu meseleye karıştırdığına göre ne olduğunu söyleyebilirim. Kısaca anlatmaya çalışacağım Fakat aramızda kalacak tabii.
Sustu. Merak ve endişesi artan Renouard, bu sözleri bıı işaretle tasdik etti, öteki, bir mukaddemede bulunmak lüzumunu görmeden başladı:
— Profesör Moorsom... Filozof ve fizik âlimi... Resimlerine bakılırsa ak saçlı güzel bir yüzü var... Eserleri meşhur... Herhalde onların bahsini siz de duydunuz...
Renouard, bu gibi eserlerden pek anlamadığını homurdanarak bildirdi; dostu da, kendisinin dahi pek anlamadığını ve fakat meslek icabı takip ettiğini belirtti: Malûm a, kendi malı ve aynı zamanda hayatının en şerefli bir İşi olan gazetenin bir edebiyat sayfası vardı; Semtikademin bu yegâne edebi gazetesi moda olmuş bir felsefeye yabancı kalamazdı... Semtikademde yaşıyanlann hiçbiri Profesör Moorsom’dan tek satır okumuş değildi amma adım kadınlar, çocuklar, hamallar, arabacılar hulâsa herkes duymuştu. Kendisinden başka buralarda filozofun eserlerini okuyan tek zat, ihtiyaı Dıınster’dl; o Dunster ki bir aralık “Moorsoıncu,, olduğunu ilân etmişti: Hem ne zaman? Filozof henüz şimdiki şöhretini bulmadan, bir şahsiyet sayılmadan, kibar âlemin sevgilisi olmadan çok evvel...
Renouard, duyduğu alâkayı belli etmemeye çahşaınk dikkatle •dinliyordu. Lâkayt bir eda ile:
— Şarlatanın biri desenize..
(Devam edecek)



J
ADA vapumndayım. Kadıköy İskelesinde biriken insan yığını, şimdi, renkli bir sel gibi bana doğru akıyor. Güney İllerinin İnsanları yaratılıştan mı böyle heyecanlıdırlar ? Onlar, bomboş bir vapurda bile sinirlenmek ve telâşlanmak İçin mutlaka bir vesile, bir fırsat bulurlar. Bu görünmeyen lezzete kavuşmak, belki, onların günlük bahtiyarlığıdır ve belki onun için biletlerini seve seve öderler de.
Hayretle seyrediyorum bu insan a-kışını. Kollarından biraz hızlıca çekildikleri için boğuluyor ve öldürülüyor-muş gibi çığlık koparan çocuklar var. Bir hanım azıcık arkada kalan kocasına öyle kızmış ki, sesi tükenesiye çıkışıyor. Genç bir delikanlı yaşlı bir kadını dirseğine katmış sürüklüyor. Biraz daha ötede korkunç bir ses, nane şekerinin destanını okuyor. Biz ne kadar kendi kendimizin delisiyiz. İlk kaynakların aynasında kendini seyreden Havva bile kendi güzelliğine bu kadar meftun olmamıştır. Nerede olursak olalım, yalnız biz vanz ve başkaları yoktur. Herkes bizim huysuzluğumuzu, densizliğimizi çekmelidir, Biz hayatı böyle anlıyoruz işte.
Acı acı gülümsüyorum. Aklımdan neler geçmiyor. Böyle dakikalarda insan dalgınlaşır ve karşısındaki itiş kakış muammasını çözmeye uğraşırken, ister istemez, hayatın enginlerine açılır. Ben de öyleyim şimdi. Fakat kulağımın dibinde bir ses ürperiyor, dua ve rica ile karışık bir ses:
— Allah çoluğuna, çocuğuna bağışlasın. Allah kara gün göstermesin. Allah sadakanı kabul eylesin. Allah...
Gözlerimi çeviriyorum. Karşımda merhamet tuvaletinin hiç bir inceliğini unutmamış pis bir kadın duruyor. Yüzüne dikkatle bakıyorum. Yüzünün bütün ifadelerine İstediği kuvveti verebilen bir kadın bu. Koltuğunun altında iri bir gazete demeti var. Kendi kendime diyorum:
— Bu kadından, belki, kimse gazete almıyor da onun için yalvarıyor, zavallı.
Bir gazete İstiyorum. Kadında belirir belirmez bir sinirlilik seziyorum. Gazete uzatılıyor. Borcumu ödüyorum. Bu merhamet dilenen kadının gözlerinde yırtıcı bir alev yanıyor şimdi. Bütün yumuşaklığının ötesinde hırçın bir kin fırtınasının kudurduğunu görüyorum. Uzaklaşıyor. Başımı sallıyorum. Yolculardan biri anlatıyor:
— 10 kuruş az geldi dielnclye. Çok yüzsüz bir kadındır o. Siz taşralısınız galiba. Bilemezsiniz tabii. Okudukları gazeteleri böyİçlerine, sevap kazannuak İçin, verenler pek çoktur bizde. Satıcıların, satıcı çocukların çoğu, hep böyle, okuna okuna yıpranan gazetelerin satışı ile geçinirler. Bu yüzden gazetelere boyuna iade yapılır. BilserÂı ne dalavereler döner bu işde. Hele tık kadın, avını buldu mu. tek bir gazeteyi bir liraya da satar. Ne ticaretler o-luyor bu İstanbulda, ne ticaretler...
Şimdi anlıyorum dilenci gözünün yırtıcı alevini. Benden daha 10 kıınış koparamadığı için dilenciliğinin, hünerinin hezimetine tahammül edemiyor. Ah, herkes hünerine bu dilenci gibi bütün sinirleri ile bağlı olsa
Düşünüyorum: Biz sevap kazanmak ve gösteriş yapmak için yaşlılarını olduğu gibi inim mini gazete satıcHarinı da dolandırıcılığa, hırsızlığa alıştırıyoruz. Türk cemiyetinin mânevt temcilerini kemiren böyle âdetlerimiz ne kadar da boldur. Yalnız kendi sevabını düşünen insan, sırasında, ne tehlikeli bir egoisttir. Bir sevap için kendi cemiyetini düşünmeksizin inkâr edenler, kundakl&yanlar az mıdır? Tarihin en büyük cinayetleri Tanrı siperinin arkasına sinenlerin elinden çıkmamış mıdır? Korkunç blrşey bu dilenci...
Baydar DERLBR
Güzel sözler
•ğ K'oııt^mfliını en bilyi k ^unatt sükûttur.
*
*
*
A
*




ğ

*

*
Hazlitt insan ne kadar a» düşünürse, o kadar çok konuşur.
Montesçuleu
Her insan, iyi sorguya çekildiği takdirde, iyi cevap verir.
Eflâtun Münakaşa erkek, sohbetse dişidir.
A. Bronson Alcott Konuşarak bütün zamanı unuttum.
Mllton Hayatın cıı iyi şeyi sohbettir. Haulltt h'oMiişmoHin en iyi lügati mâkul adamlardır.
Konuşma talebenin arı vc atölyesidir.
Konuşma, anlayışı tirir.
Bir âşığın gözünde gıişellcşir.
Goethe
Idboratu-
Emerson zenginleş-
Gibbon Auısurfar
Theocrltus Neden m tike mmt diyetlerden
öner kusurları keşfederiz f Madajııe de Sdvignâ Kendi kuburlarımızı başkala-rında gördüğümüz zumun onları kolaylıkla affederiz.
La Rochefoucauld Koduını büyük kusuru, erkeğe benzemek isteyişidir.
3. de Malstre Kadınlar hazan günahlarını itiraf ederler; fakat kusurlarını itiraf edenine hiç rastlamadım. Haliburton Kusursu; insan yoktur, en az kusurlu olan en İyi insandır.
Horace
4
r
24 Aralık 1949
Üç ağızlı tırpan
İLHAN TtıROS
SAMANPAZARI'nin üst tarafındaki sapa meydanlıkta arasını sıska taylar, yoz danalar satar; Kavafların içindeki küçük kahvede bir yorgunluk kahvesi, bazan da hafif bir dolu içerek köyüne dönerdi. Bu küçük kahveden her Ankralının pek haberi yoktur. Ben çok eski bir hemşeri ve oldukça kıdemli bir tiryaki sıfatiyle bu aynalarla süslü. yarı loşş vc her zaman tenha kahveye sık sık uğrarım. Temiz bir sahibi vardır. Demli çayı eksik olmaz. Titiz, huysuz derler ya, ben şimdiye kadar ağzından fena bir lâf işitmedim. Konuşması bile narindir..
Bir de Hayvan Pazarına gelen köylü dos tu vardır. Adına Muharrem Efendi derler. İkisi birleştiler mi. keyiflerine son yoktur. Her î sözden açarlar. kıyıjT köşeyi karıştırırlar, ö-mürleri boyunca birbirlerinden dalıa iyisini bulamamışlarmış teri, bir sevişmeleri vardır kİ, sormayın..
Muharrem Efendi de tatlı a-damdır hani.. Rastladıkça bana da ütfat eder. Solfasol köyünün ileri gelenlerindenmlş,. Pek o taraftan konuşmak istemez. Zenginliğinden, rahatından bahsedilirken tuhaf bir sıkılması, utanması vardır. Pembe pembe yanakları büsbütün kızarır, başını yana yana silkerek başka bahse atlamak istediğini belli eder.
Bir gün evlenmekten, evlilikten açıldı. Kahveci, nasılsa. Muharrem Efendinin Üç kanat olduğunu meydana vuruverdi. E, bir görmeliydiniz.. Nasıl huylandı, nasıl rahatsızlandı... Kahveci de pişman oldu söylediğine, ben de sıkıldım o gün orada bulunduğuma...
Ertesi buluşmada, şaşılacak bir casaretle, bu bahsi kendisi açtı. Bana doğru dönerek:
— Öteygün bizim arkadaş burada bir lâf etti. Hatırınıza bir şey gelmesin, bey... dedi, ben gerçekten üç evliyim.
Ses etmedim:
— Olabilir, dedim, eskiden ğumuz öyle değil miydik?
— Yok, eskiden kanun izin rirdi. Şimdi öyle mi ya? Lâkın ne dersin? Yüzümüzü kızartıp bu işe giriyoruz. Neden dersen, anlatması uzun. Siz sanırsınız ki keyf için evleniriz. Yok hemşeri, •ok. Biz kim. kevf kim..
Aldırmaz göründüm:
— Canım, bize ne Muharrem Efendi ? dedim, bakacak sen değil misin ? Cezası, da senin boynuna..
Boynunu büktü:
— Öyle bey. dedi, ye çekeceğiz. Ama sin. bu üç karı nene senin? Hele üçüncüyü ellisinden sonra mı bir duysan, kim bilir neler geçer.. Bueee.. Size oize gerçek, onun urasır.’
gibi bir sevinç-
ço-
ve-
vebali varsa
hepsini sinesen diyecek-
eldığı-»rinden ,(alan bi-
lirik, beyim, biz bılirik...
Ufak bir fiske kâfiydi;
— Allah Eyüp sabrı ihsan buyursun..
— Hepsine katlanacaksın, e-fendi, hepsini yükleneceksin.. Mademki başka yolu yok.
— öyle ya.. Siz dış yüzünü görürsünüz bu işin... Bak sana kısaca diyivereyim: Siz bir tek karı alırsınız. Eh, bu da size yeter. İki göz odanız vardır, yarım saatte silinip süpürülür. İki kap da aşınız pişer. Gerisi havadan gelir. Biz öylenııyik ya? Dört parça tarla sürütecek, ekilecek.. Bunun nadası var, sap ayıklaması var, tohum saçması var. üç buçuk dönüm bağ ile iki dönüm bahçenin İşi de ayn. Hem ötekinden daha çetin... Bir kütük bir çocuk demektir... Anan bellenir salkımını koparana dek. Suvarmak, bellemek ister. Diplerini yumuşatacaksın, çerini çöpünü a-
yıkiayacaksın.. Sonbahar dedi mi, şayet nefesin kalmışsa, kolları tekrar sıva.. Yaz boyu günün altında kanların derisi meşine döner. Sonbahar rüzgân patlak patlak yarar mı o deriyi.. Tabanların ızgaraya döner mi? E efendi, keyif bunun neresinde? Dı bakalım.
— Acayip, dedim, ırgat tutsa-na Muharrem efendi?
Başını iki elleri arasına ald:
— Abovvv, diye bağırdı, ırgat ha.. Malına ortak istersen ırgatla iş gör. Hem de mal eline geçerse.. Eloğlu senin canın, ciğerin gibi işine bakar mı? Dişi, Ur-nağiyie toprağa sarılır mı? Onun yapacağı iş de öyle sözüm ona bir şeydir... Elini sallar, belini oynatır, oturur öğle çorbasına... Hazır yürüyen sapana asılmaktan, düvende keyif çatmaktan başka hayırları yoktur. Üç adım uzağa gittin mi, kütüğün altında öğle uykusuna yatar. Sonra dilleri bir karış. Lâfı, marazası da caba.. Irgat mı? Büyük sözilmr tövbe!.. Büyük sözüme tövbe!..
— Fakat Muharrem Efendi? Sözümü ağzıma tıkadı:
— Dur efendi, ne diyeceğin baştan biliyor... Bunları çok diğ nedik. Kusura kalma. İlle velâ kin harman vakti, bizim kahveci davı, seni bir alıp gelsin köye. Bir bak. Üç kan, nasıl çalışırlar Gözlerinle bir gör de, sonra söy 1e bana.. Öyle uzaktan vaaz et mek kolaymıymış, değil miymiş. Kararını çoktan vermiş, bütüı ömrünü de bu kararı yerine ge tirmekle geçirmişti. Baktım, fay da yok.
— Bari iyi biçiyorlar mı eki ni?
— Ne demezsin efendi, dedi, a limallah. üç ağızlı tırpan gibi. Şöyle tarlanın bir ucundan gir diler mi. gün kavuşurken bakar sın. dümdüz etmişler toprağı Yallah üç ağızlı tırpan gibi..
P Sinema
UZUN seneler boyunca Amerika- ı da filmler çevirmiş olan İsveçli | meşhur artist, İngrid Bergman
Sayfa 5
rr
$u garip dünya!
Tecrübe oteli
Birleşik Amerıkada 36 odalı bir Tecrübe Oteli inşa edilmiştir. Burada, Cornell Üniversitesine bağlı bulunan bu otelde Üniversiteye devam eden öğrenciler talim ve terbiye edilecektir. Tecrübe Otelinin inşaatı gelecek senenin başlarında sona erecektir.
înşa edilmekte olan Tecrübe Oteli, bütün oteller gibi idare edilecektir. O-telın müşterilerini Üniversiteye gelen

misafirler teşkil edecektir. Öğrenciler, muhasebe işlerinden, çamaşır dairesine kadar otelciliğin muhtelif safhalarını tam m&nasiyle öğrenmiş olacaklardır. Misafir odalarından başka be li başlı bir yemek odası, dört hususi yemek odası, bir servissiz lokanta, bir oditor-yom ziyafet salonundan ibarettir. Bütün otel, öğrenciler tarafından idare edilecektir.
nema
Si ne ma J
BİR SİNEMA
BİLANÇOSU’
I
I
Tetkikler
Türk kumaşçılığını canlandırmak lâzım
Hicri 19 4 9 ARALIK 24 Cumartesi Kuıııı
R. evvel 4 1369 K. evvel 11 1365
Vakit Vaaat) Ezan Güneş 7.22 2.37 öğle 12.14 7.29 İkindi 14.33 9.48 Akqam 16.45 12 00 Yatsı 18.24 130 İmsâk 4 37 12.52
&
Tiyatrolar
Müzeler
3EHÎR TİYATROLARI:
Saat 20.30 da.
Drıım Icınmn (42167 Kura uğrunda.
Komedi kısmı: (40100) (Nemo Bankam).
MUAMMER KAKACA OPERETİ:
20.30 da: Sizin Sokak.
SES: Operet, 15 ve 21.15 te; Gönül. Yunan Tiyatrosu te: Sefiller.
ANKARA TİYATROLARI: 20 de.
Büyükte (10370-40) Bir Komi-zer Geldi.
Küçükte (11169) Yalancı. İZMİR
Şehir Tiyatronu: Tel:(2364) Hbışel Şayia.
Doll
18.15
Saat
Tupkap» burayı 1 Foza_rtcöi-Çarşamba - Cumartesi aıuıt 13.30-17 Teir (21090)
Ayaftufyuı Pazartesi - rialı-Çar-|&mba • Perşembe Cums saat 10 16; Cumartesi. Pazıır saat
13 16 Telf. (21750),
Arkeoloji: Çarşamba. uutna.
Pazar günleri 13 (on 16 ya kadar.
Eski burk Eserleri bükesi: Çarşamba Cuma Pazar, in dan 12 ye .iadar. Teli (216H2)
l’ürk ve İRİılrn Eserleri: Salı Perşembe Puzar saat 13.30
16 30 Telf (21888)
Dıdmabıılıçe Drrılz MUzrsi: Cumartesi saat 1? - 17 Pazar 9 - İH Teli (81284)
İzmir:
Antikite Müzesi (3321) : (ün 9-12, 1.30-17 Cumartesi:
17 açıktır.
Her İh
Sıhhî imdat
İstanbul Beyoğlu (4Wö
Anadolu yakaa» 60536
Ankara 91
İzmir 2251
İzmir 2222 Karşı vaka 5ûâ'
Beyoğlu 44644 Kadıkot 60872
lıtanbul 24222 Üsküdar 60046
Ankara 09. İzmir 2222. İL Yaka 5u55

Sinemalar
BEYOĞLU CİHETİ
ALKAZAR (42562) 1 - Felâket
tnctal. 2 — Ormanlar Hâkimi AK (44391) Hazin Aşk.
ATLAS (40835) (Yeni Güneş).
El, HAM RA (43596) Ormanlar Aratanı.
İNCİ (84595) 1 - Vefasız. 2 -
Tarzan Ormanlar Prensi.
İPEK (44289; Ağır Ceza.
LA1.E 143595) Ormanlar Arslanı.
MELEK (40868) GümıhkAr Baba. SARAY (41656) Altın Kelepçeler. S( MEK (42S51) Vatan Kahramanları.
SUATPARK (83143) ŞohiÜer Kalesi.
8AKK (40380) Tarzan
SIK (43726) Büyülenmiş TAKSİM (43191) Vatan manla rı.
TAN (8074ü) 1 - Çifte
2 — Yılmayan Arştan
YEM (84137) Meksiko Çiçekten YILDIZ (42847) Büyütenmiş A-datıı.
ÜNAL (49306) 1 — A$k ve Müzik. 2 — Şehzade Sinbad.
Adam
Kııhrn-
Aşıklar
ZUN seneler boyunca Amerika- | tendi ve bunun neticesinde kalb krizinden öldü. Böylece Rosselini de daha fazla yukarılara tırmanmaktan vazgeçti. Şimdi, sahne aralarında, t. Bergman ve bütün ekiptekiler volkanın zehirli gazlerinden korunmak İçin gaz maskesi takıyorlardı.
"Stromboli,, filminde İngrid Bergman, toplama kamplarından kaçmak için bir balıkçı ile evlenme zorunda kalan bir kadın rolündedir. Balıkçının güzel vaatlerine kapılarak cennet gibi bir adaya gideceğine inanarak yola çıkar ve cehennem gibi bir diyara düşer. Memleketin ahalisi ile anlaşamaz, herkes ona kin beslemeye başlar. Kendini volkana atmaya karar verir, fakat vazife hissi golio gelerek adada kocasiyle yaşamaya karar verir. Neticede çok mesut olurlar.
Rosselini’nin çalışma tarzı tngrid Bergmaıu çok hırpaladı. Filmdeki tokat yeme sahnesini, erkek artiste: •‘Vur, kuvvetli vur. Sanki okşuyor gibisin,. diyerek yirmi defadan fazla tekrarlattı. Hele son sahneyi çevirtmek irin İngrid Bergman’i Stromboli üzerinde kaygan ve yana iyik bir kayanın üzerine çıkardı. Şayet biraz sendelemiş olsaydı artist lâvlar içersinde bulunacaktı.
İtalyada Rosselini adlı bir rejisörle anlaşarak artık Hollywood’a dönmemeğe karar verdi. Rojna'mn en mûtena yeri olan “Parioll,. de bir apartman kiralamış olan artisti Roma halkı her sabah kopeklerini gezdirirken görmektedir. Akşamlan erken yatıyor ve sıhhatine çok dikkat ediyor. Artistin yakında bir çocuk beklediği söyleniyor.
Kocasından avnlaıak Amerikan tebaası olmaktan vazgeçeceğini bildiren İngrid Bergman hâlen Rosselıninin idaresinde “Stromboli,, adlı bir film çevirmekle meşguldür. Bilindiği gibi Stromboli îtalyada hâlen faaliyette o-lan bir yanardağdır. Durmadan havaya kükürtlü gazlar fışkırtan ve her iki dakikada bir dışarıya lâv çıkartan bu dağın kenarında İngrid Bergman film çevirmek bedbahtlığına uğradı. Biz bedbahtlık diyoruz amma, o hayatından çok memnun gözüküyordu. Filmin rejisörlüğünü yapan Rosselini sahnelerin realist olması gayesiyle her tehlikeyi göze alarak bütün ekibi ile beraber dağ yolunu tuttu. Filmin prodüksiyonunu yapan rejisör Ludovlcl Mu-ratori zehirli gazlerden korunmak için harkea gibi tertibat aldı ise de zehlr-
11 teo* KggtçfinMk• • • •■■■)( 1 ums-""* w - '■*'
^Şöhretin başlangıcı” filmi için hususî müzik
“Şöhretin başlangıcı,, filmi için Kraliyet Fi armoni orkestrası tarafından çalınan klâsik müzik arosında, Berlloz’un Macar Marşı, Bethoven’in 3 numaralı senfonisi (Eroica). We-berin Obcron uvertürü, Borodin'in po-lovtsian dansları ve Bach'ın C minör füğü gibi parçalar mevcuttur.
Filim, bir İtalyan müzik dâhisine dair Aldous Huxley'in romanından adapte edilmiştir. Baş roller Guy Rolfe vc Kath’een Byron tarafından oynan-
maktadır. Eserin çevrilmesine 14 kasımda Pinewood stüdyolarında başlanmıştır.
Yeni bir İtalyan filini tamamlanmak üzere
Francesca da Rimini’nüı aşkım anlatan “Paolo e Francesca,, adındaki yeni Italyan filmi yakında tamamlanmak üzeredir. Bu filmin sahneleri Torlno’da, San Marino Cumhuriyetinde ve Gradara şatosunda çevrilmiştir.
1950 senesine Amerlkada yeni rilmekte olan filmleri gözden geçirmeden, son senelerde muvaffak olmuş filmlerden ve bugün ecnebi mecmua ve gazetelerde çıkan sinema havadislerinden anlaşıldığına göre harpten beri krlstalleşmeye'yüz tutarak gitgide yayılan bir cereyana İşaret etmsk istiyoruz. Filmde, yani stüdyoları, makineleri, mütehassısları, şirketleri, sermaye ve sermaycdarlariyle dünyanın en muazzam bir endüstrisinin mahsulünde, (Star) ın yani yıldızın gitgide ehemmiyetsiz bir dereceye düştüğünü film için bir muvaffakiyet unsuru olmaktan çıktığını, seyirci kütleleri üzerinde çekici bir tesir uyandırmaktan uzaklaştığını ve eser içinde âdeta tehlike teşkil ettiğini son filmler ispat etmektedir.
Movie Story'ler, Movfeland'lar, Pho-toplay’ler, Motion Pictures’ler, Movie Star’lar, Serçen Romance’ler Cin6-monde’lar, Clnö - Suisse ve bizim yıldızlar gibi sinema mecmuaları bile seyircinin alıştığı yüz merakını, filân artistin bacağını, filânın kalçasını, şunun, bunun dudağını, ayağını veya saçını resimde tanımaktan duyduğu hazzı körükleye dursunlar, bir taraftan da yıldız hayranlığına daha az pay verdiklerini görüyoruz.
Bu mecmualardan birini elinize alınız, birkaç sima müstesna —ki onlar da, Clark Gable, James Mason, Lau-rence Olivier. Garry Cooper gibi harpten evvelki nesil insanlarıdır— bir sürü güzel ve genç yüz ve vücut fotoğrafları görüyorsunuz, bizim bildiğimiz “büyük artist,, kaybolmuş, daha doğrusu kayolmıya yüz tutmuştur. Amma bu, artist kalitesinin düşüklüğüne delâlet etmez. Clark Gabîe veya Rudolf Valentino gibi oynayan binlerce genç eleman mevcut. Fakat Gable » yahut Valentino’yu deli gibi seven milyonlarca genç kız artık kaybolmuştur. Bunlara benzer, kollektif bir hayranlık artık imkânsız görünüyor. Bundan sonra bir artistin hususî hayatının küçük sahneleri, gündelik teferruatı mesele olmaktan çıkmıştır.
glrerken Avrupa ve çevrilmiş veya çev-
mftjr
Avrupada, sinema; artık sadece lüks, bir eğlence, dans ve güzel-servet ve ihtişam hülyası olmak-çıkmıştır. Akşamını yemeksiz ve
MÜNEVVER BERK

Belki de film, bu yeni cereyan sayesinde, gerçek hüviyetini bulacak, artist artık sırf şöhretine, sesine veya vücudüne güveneniiyeceği için rolünü daha benimseyecek; rejisör ise, sadece baş artistin adına ve şanına daya-namıyacağı için mevzua ve tefsirine, tekniğe, bir kelime ile sanatına ehemmiyet verecektir.. Bu suretle, iyi elemanlar kendilerini reklâmsız ve gürültüsüz tanıtmaya muvaffak olacaklardır.
Bu cereyan kendini ilkönce Avrupada duyurdu. Harp, işgal, sefalet gören bir lık, tan
kömiirsüz geçirecek bir seyirci kütlesine Hollywood’un —klâsik— konularını — milyonerin satıcı kızı sevmesine, yahut bir Rövü filminin kalça ve bacak oyunlarını — seyrettirmek pek tatsız bir şoka olurdu. Rejisörlerin, zaten aynı felâketleri geçirmiş, aynı mahrumiyetlere göğüs germeğe mecbur insanlar oldukları için, her gün karşılaştıkları ıstırap verici hâdiseleri eie almaları gayet tabii idi. Mus3o-lini devrinde soğuk komedileri “Tarihi şaheserleri,, bayatlamış “Borjiya,, lan ve “Monte - Kristo,, lariyle senelerce uykuya dalan İtalyan filmciliği burada bahsettiğimiz harekete önayak oldu. Rosselini gibi bir rejisör harbi ele alınca, parasız, aktör-süz. makinesiz ve pelikülsüz olduğu için tabiatiyle Amerikan harp filmleri gibi, yani binlerce figüranh, toplu tüfekli, tanklı, tayyareli filmler çeviremedi. Bu korkunç âfeti tasvir etmek için İtalyanlar, kıtaların, memleketlerin, milletlerin çarpışmasını ele almadılar, sizin ve benim gibi insanları gösterip, harbin yine sizin ve benim gibi insanlar üzerindeki tesirini mevzu seçtiler. Bunu yaparken de şatafatsız, gösterişsiz apıma, İnsanî hissedilmiş eserler vÜcude getirdiler. Bu yeni cereyanı doğuran Avrupa filmleriyle Amerika sinemacılığı üstündeki tesirlerini, en son eserleri ele alarak tetkika çalışacağız.

Bu hafta gördüğümüz filmler
EÜYÜLENMİŞ ADAM
romanı filme nakletmek
güç-
memlekette;
Bir tür.
Büyük bir artistin hayatından mış bir romanı füme nakletmek ( güçtür.
Büyüle bir romancı tarafından zilmiş büyük bir artistin hayatını latan esen filme nakletmek daha, ha pek güçtür.
Somerset Maugham'a Ressam Gauguın'in hayalından mülhem manı buna bir misaldir. Adam,, ismi ile “Yıldız,, nemalarında gösterilen bu film, bir-hayll sene evvel meydana getirilmiştir. İngilizce nüshası “Yıldız,, da türkçelendirilmiş nüshası “Şık,, da oynuyor
Romanı ele alan rejisör, Somerset Maugham’m kuvvetli şahsiyetinden kendini kurtararak, esere film anlayışına uygun bir hava verememiştir Sadece Strickland rolünü George San-ders’e vermiş, yanına Herbert Mar-shall’i ilâve etmiştir. Bu iki aktör, ellerinden gelem yapmışlar, amma ne çare! Bütün film baştan aşağı, fena bir melodram havası içinde bitmez, tükenmez mükâlemelerle geçiyor Yalnız, sona doğru, Gauguin’in cüz-zama tutularak kör olana kadar çalıştığı kulübesinin içindeki resimleri gösteren sahne ile kulübenin yanışı sahnesi tahammül edilir bir şey.
Hulâsa, Büyülenmiş Adam, hele o-
nu kötü bir şekilde duble edilmiş türkçe nüshasından görenleri sersemt-çeviriyor. — fa.
alır.-daha
ya-
an da-
ro-“Büyülenmiş ve “Şık,, sl-

günahkar baba
Bu hafta Melek sinemasında M.G.M Şirketinin “Günahkâr Baba,, filmi oynuyor. Filmin mevzuu, uzun seneler Londra sahnelerinde oynamış olan "Edvvard My San,, piyesinden alınmıştır. Filmde Spencer Tracy ile De-borah Kerr baş roldeler.
Filmin mevzuu şımartılmış çocukların hayat seyirlerini ve Akıbetlerini tasvir bakımından enteresan ise de âdeta güçlükle yaratılmış hissini veren vakalar filmi âdeta ağırlaştırıyor. Artistler rollerinde ayrı ayrı muvaffak oluyorlar. Mevzu, terbiyevl olmakla beraber film kül halinde sürükleyici değildir.
Spencer Tracy oğluna karşı zaaf derecesine varan bir baba sevgisini kuvvetle yaşatıyor, Deborah Kerr de oğlunun feci Akıbete doğru diğinl görerek, buna sebep casma karşı nefret duyan kadın rolünde gayet iyidir.
Filmin başlayışında ve
şimdiye kadar rastlamadığımız yeni bir sahneye koyuş tarzı var Zevkler her insana göre değiştiği için bu yeni buluş hakkında bir şey söylememeyi tercih ediyoruz.
sürüklen-olan ko-bedbaht
Mükemmel bir kumaş mı arıyorsunuz? En iyi Fransız, İngiliz» Alman, İspanyol, İtalyan. Çek, Belçika ve Amerikan kumaşları, İstan-bulun her kumaş dükkânında emrinizi bekliyor! Hepiniz, istediğiniz dakikada, meselâ bir İsviçre saati bulabilirsiniz: bir Amerikan ayakkabısı alabilirsiniz; Fransız* yününden örülmüş bir kazak giyebileceğiniz gibi. Çek poplininden bir gömlek ve Ingiliz veya Fransız kumaşından bir elbise de ıs-marlıyabllirsiniz; bir İtalyan kravatı takabilirsiniz. Bir sürü çeşidin bir araya toplandığı nadir memleketlerden birinde yaşamaktasınız. Paris, hanımlarını giyimi bakımından ne derece eşsiz ise, erkeklerin de en şık olduğu yer muhakkak ki Istanbuldur.
Çeşitteki bu bolluğun hem iyi, hem de fena tarafları vardır. Seçmesini bilenler için çeşit şarttır; ancak bir kumaşı yalnız Fransız veya İngiliz malı olduğu İçin almak veya muhakkak Hollanda yününü aramak, yani alma ve aramada, malın kalitesinden ziyade menşeinc kıymet vermek ve seçmede böyle körükörünc hareket etmek tabii zararlı olur. En iyi tarafları hâlâ tanınmamış olan bu
dünyanın en mükemmel pamukluları, en güzel ipekliler, ele en yumuşak gelen yünlüler, kıymetli kürkler ve işlemeli eşsiz kumaşlar ve brokarlar Adeta parasız sayılabilecek kadar ucuzdur.
Lisans almak kabil olsa, Kapalı Çarşıda ve birçok dükkânlarda bir liraya, bir buçuk liraya satılan o incecik fularlardan en aşağı on tane satm alır, Parise götürürdüm, tki üç lira verir lâle işlemeli mendillerden alırdım; Sultanlara lâyık o yaldızlı Şam işlemelerinden alırdım. Pariste bu kumaşlarla en güzel elbiseleri giymiş olurdum; herkesi şaşırtır ve çok beğenilirdim. Halbuki, burada bu hazineler küçümseniyor. Türk işçisinin bu şaheserlerinin tek alıcısı bugün köylülerdir. Bu güzelim şeyler bugün ancak fakir veya orta halli tabakada rağbet görüyor.
Acaba niçin yerli mala hiç kıymet verilmiyor da yalnız ve ancak ecnebi malı aranıyor?
Londrada bir Türk Sergisi açılmıştı. Şimdi de Pariste bir sergi var, bu sergilerde teşhir edilen, yaldızlı ve gümüş işlemeli, yüz sene evvelki kıyafetten gösteren baskılı kumaşlar Parislileri ve Londralılan hayran ediyor! Uzakta; kendilerine göre sırlar içindeki bir meni lekette yaşıyan kadınların bu hazine-ri istedikleri zaman alabileceklerini düşünüyorlar, onlara gıpta Evet, bu memlekette, takdirini kazanan şeylerin hiç bilinmiyor. Memleketin
| na, renkleri, desenleri son derece uyan bu kıvrak kumaşların hakiki kıymeti küçümseniyor. Eski modaya dönülmesi fikrini müdafaa ediyor değilim; bugünkü hayata ve bugünkü şartlara göre. bu lüzumsuzdur. Ve hattâ kabil değildir. Ancak, bu fevkalâde pamuklu kumaşlar niçin yeni* modaya uymasın ? Meselâ güzel bir yaz gününde, buradaki bütün genç kızlarda olduğu gibi parlak ve taze genç bir (hanımın) üstünde öyle bir elbise görelim ki, kumaşı artık (AvrupalI) olmasın!
Göze ne büyük bir zevk, gönle ne büyük bir ferahlık değil midir??
ediyorlar, ecnebilerin ne olduğu hanımları-
bitişinde
S. fi.
SMLX
«W
Beşiktaş bugün First Wienna ile karşılaşıyor
Şehrimizde bulunan First Vienna takımı, bugün üçüncü maçını înonü Stadında İstanbul lig lideri Beşiktaş takı m iyi e
yapacaktır. Bcşiktaşın Viyanahlar karşısında alacağı netice merakla beklenmektedir. AvusturyalIların Galatasaray* karşı uğradıkları mağlûbiyeti telâfi etmek İçin bugün galip gelmek azmiyle oynayacakları tahmin olunuyor. Maçın hakemliğini Tank özerengln yapacaktır. Pazar günü yine First Vienna ile yapılacak olan dördüncü maçı evvelce alman bir karar mucibince, en fena derece alan takım oynayacaktı. Bu karar değiştirilmiş ve pazar günkü maçı bir muhtelit takımın oynaması tercih olunmuştur.
Oğ renmek ihtiyacında
Eczahaneler
24.92; 31.32 dinlcncbl-
(PİJ. - 19.20
ÇÎÇ EK SİNEMASI (Arnavutköy 1
1 — Ali Baba ve Kırk Haramiler
2 — Kovboylar kralı.
İSTZ.NI4İ L CİHETİ ALEMDAR (23083) 1 — Yaşamak Arzuau. -t — Karanıazof Kardeşler.
ÇEMBERLİTAb (22513) 1 — Fedakâr Ana. 2 — Yuvamı yıka-muzum.
FERAH: Kefaletin sonu Kor«ı» nın kızı
HALK (21904/ t Atlı PollHler
2 — AH Baba - Horunurreşit. İSTANBUL (22367/ i - Altın KU pelcr 2 - Mayerling Enrnn. AZAK (23512) 1 - Kanlı iftira.
2 - Vlrjinya Kaptanı.
TURAN (22127) 1 — Korkunç
dİ 2 - Çalman Hayat MARMARA (23860) 1 — CftlH
çıyor. 2 — Zafer Abhksi. MİLLİ (22962) 1 - Yaşamak
zurtu 2 - Karnmazof Kardco ler
KISMET 12190 D s Frenntuık-Korsan. 2 — Ispanyol Kanı.
YEM (Bakırköy 1H-12Ü) 1 -tan Yaralan Caüua 2 Gelin
va-
Ka-
Ar*
Va-
Vahşl
KADIKÖY Cl II ETİ (60112) 1 — Efnuncu Ba-— Gençlik Günahı.
(00821) 1 — Damgalı
— Knznnova.
(60682) l - Yalnız ♦ — Kadiri Düşmanı.
1 - Gönül A-Koraan 3 —
HALE
ha. 2
OPERA
•doktor. 2
SÜREYYA
Gidenler.
TELDEClRMENl cim. 2 — Karo Meçhul Yol
CSKİ'DAK
HALE (60062) 1 * GÜnahaızlar.
STNAK 1 — Çiftlik. 2 — Çıldıran Kadın.
CİHETİ • Tuzak. 2
% N li A R A
AN KAKA I 23432) Dertli Zeynep.
Bİ'Yİ K: (15031) Anna Karnnlnn.
PARK: (111311 Monte Kriato'nun rnlraaı
St'MEKı ıJ4U72) fsoLr-dum ın kanburu.
ULUS: (222İM) Varyete güzeller» SÜS: (14071) Sahte evlât.
YENİ (14040) İlk Arzular.
GAR GAZİNOSU: Viyana Tcrno Revüsü
İZMİR
Vahşi Arzular. Sn enet.
1
ELHAMRA TAYYARE YENİ SİNEMA 1 Korsanlar Kralı. 2 — Gönülden Sesler.
LALE 1 — Korsanlar. 2 - Gönül Fırtınalı.
tan ı — Kıranlar. 2 - Gönül Fırtınası.
KARŞIYAKA CİHETİ: S(M ER Aşk Mektuptan. MELEK Fedakâr Ana.
Radyo
un bugün tavulye ettiği programlar)
11.00 Ankara: Cumhur-
•'YENİ İSTAM4I 1
İpin
Saat: 11.00 Ankara:
başkanlığı Armoni Musilcam.
— 14.25 İstanbul: Beşiktaş First Vienna nınçmın yayını.
— 17.00 Ankara: Çocuk saati.
— 10.45 İstanbul: Nccml Rıza Ahtaka'nuı konseri, — 20.45 İstanbul: itfaiyenin çalışmam Gocc çalışanlar serisinde bir röportaj.
Tf’RK MUSİKİSİ:
Saat: 8.90 Ankara: Şarkılar (Pl.) — 13.16 Ankara; Şn hı-
tar 11.00 İstanbul Memleket havaları. hch ve saz blrllfı kunacrl. — iK.oo İstanbul: Y^-mıri Asım»tan şarkılar (PL).— İM.30 Aninir/ı Sfimıl. şarkı VÛ türküler. — 19.20 Ankara: Yurttan sesler. — 10.15 latanbul:
Şarkı ve türküler. Okuyan Netrnl Rıza Ahtakan - 20,35
Ankara; Muhayyer fııalı. — 22.45 Ankara: .Şnrkılıır.
DANS MtZ.İGİ:
Saat: M. 15 Ankara: orkestranı (PL) — ra. Tango, rumba
tar (PL). — 12.3ü BBC: Hrury
Ailen Roth
H.30 Ankn-ve «aınba»

Itadyotu
Roy orkestrası. — 13.15 İstanbul (PL). — l«,0ü Ankara; (Pl ) — IH.15 tfltanbul:
İstanbul: Özgür orkestrası. —
— 22.00 İstanbul: Dans urkaM-
traları geçidi (Pl.). — 23.oo Ankara: (Pl ). — 24.00 BBC
Harry Ray orkestrası.
HAFİF MÜZİK:
Saat.: »7.30 Ankara: Hafif mc lodllcr (Fi.). — 12.00
Elhvl dHor.
Snb»ıı
18.45
11.4(1 Ankara: Sinema or^vu (Pl.)
— 17.15 BBC: Sinema orgu • Sandv MacPharaon tarafındım. — İH.45 İstanbul: Imperlo Ar-Koıılınü'dun şarkıtar (Pl.). — 19.00 BBC Noel 20.15 İstanbul: orkcst.raaı konseri.
i an bul:
— 21,15 (Pl.) —
— 23.80
(Bu program 19.91; vc 19.49 motrolerden lir.)
^Amerikanın Sesi,,
Türkçe neşriyatı: Saat 19.15, (13. 16 ve 19 metrelerden dinlenebilir).
(Fİ.). — 12.00 BBC:
Rovnolldvn hafif melo-— 12.3a Ankara: Radyo orkestram Iconaerl, — İstanbul: Valater (Fİ.).—
tjnrkıtarı. — Radyo Salon 21.05 l>-Vnryvtn ınÜzICl ıPl.)
Ankara; Film müzifiı 38.15 BBC: Melodiler. İstanbul: Hafif gece rnmd^i (Fİ.),
III si si PROGRAMLAR:
Saat: 7 45 BBC: Dlnlevirl telekleri (benzer programlar «ant 0,15; 11.15 VO ’«•»(» de vcrlb erktir) — 14.80 İHtanbul: Be* şlkta?) - Fltzt Vienna maçının yayını. — 17.011 Ankara: (.'ocuk Huall. — IH.30 BBC: T»h I-
neşriyatı: L du Gnrde-Bcrı( h‘ lıı "Yabancı,, piyesi. — 20.15
İNîHnbul. Guco çalışanlar röportajı: itfaiye.
SENFONİK MCZİK VE SOLOLAR:
Sınıl : 8.10 BBC: Kraliyet F'i-tarmoni orkestralı, ldııro eden Sir Thomad Bcecham, Programda: SlbcUuM’(lan iki ener.— lioo Ankara: Cumhurbnşluın-lıâı Armoni Muzikaaı. — 19.15
Ankara: Çeşitli Hololar (Pl ).
HANEKLER:
Ankara ve iotıınİHil Radyoları; 7.15;
13.80 20.15 HBC
rlyntı: Saat 7.U; 18.45 28.00
I3.00; 10.00; 22.15. — San» /İnkara; Öğle GasotaBİ.
Ankara: Radyo GazetcHİ. Radyosunun Türkçe ıır>-

Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
GELECEK OLAN UÇAKLAR
13.30
B.E.A- (İngiliz) Londra Nte. Romn vc Atmadım. P.A.A. (Amorilum) Ncw-York, Bnaton. Gancter. Sho-non, Londra, Bi’Ükaoldcn.
D.H.Y. (Tllrk) Anknradun. D.H.Y. (TürlO İzmlrtlvn.
D.H.Y. (Türk) İHkeıvtartın. Adıma, D Bakır, Elazığ. Mutatyıı, A11 karadan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR M.R. (Mısır) Lefkoşe. Ka-hlreye.
K.L.M (Kotanda) Tahrana.
B.E.A. (Ingiliz) Alına, Konin. Nis, Londra.
(Amerikan) Şam.
9.20
12.50
14.—
14.—
9.—
8.16
14.30
10.26
9.—
P.A.A.
Basra.
D.H.Y.
dana.
D.H.Y,
D.H.Y,
D.H.Y.
.ECEK OLAN VAPURLAR Morfin (Ay vah Utan).
(Türk)
(Türk) (Türk) (Türk)
Ankara, A-
Ankara. İzmir.
Ankara
11.-
13.50
14.30
GEI
19.-
11.30 Buraa (Ayvalık, tamirden).
19.15 Su* (Mudanyndun).
GİDEC EK OLAN VAl’ÜRLAR
4.— Anafnrta (tneboluya).
0.— Sun (Mu(lnnyuyu).
M.— Glroaun (taınlro).
20— Konya (Bandırmaya).
(İELECEK OLAN EKSPRESLER
0.45 Sıunplön (Avrupa).
7.1Ü Poftu lEkrt.»
8.30 Anİcura (Eki.)
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara EksprcHİ,
21 30 Somplon (Avrupa).
21.10 Güney.
Emlnbnü;
Haydar. Y. Lâleli.
Sadultah. Eminönü.
Yorgi Unka., Küçükpazar.
Arif. Alemdar
Eyüp:
Eyupeultun.
ISe^lkloe:
Vldln, Köylçl.
Beyoftlu:
Mcrk. Klnyol. Tcpobaşı C. 7. Sıhhat, Boat. B. C. 138.
Tnkdm Kemal Rcbul. ÎHtllctal C 04.
Giilntıı M. Nail, Fındıklı C. 34. ., Tuna, Arapc&mlk
Şlbli Asım, Şişil H. G. C. 202. Nişantaşı Teşvikiye C. 139. Katmnp&ın Yeni Turan.
Fatih:
üniversite. Şchzndebaşı. GÜlRvren, Fener.
TooflIoH, (Y K.) Snmatya. Nılzhct Onat. Şehremini. Etom Pertov, Ahsarav. Gündnftdu. Karagümrük.
CrtkUdar:
Selimiye, S. Kışla C.
Kadıköy:
Halk, MuvakklthB.no C.
Heybelinde:
Halk. H.
Sarıyer: Nuri.
Bh kırköy:
Bakırköy
Ada.
ecz.
ANKARA
(Mlray (2232iı.
Derman (1517u). tetnnbul (llLil).
İZMİR
Atanncıık, Atanacak ınınt. Hilal, Kem e ra, Ih mınt, Ere. Buımnhnnc mınt. Karantina. YUıtar auul.
4
>ul(lnu «ilga:
1 — istnnbulda bir alan. Şikâr, 2 — Dopdolu. Bir harfin okunuşu. 3 — (Tersi) Edat. KâfL 4 — Yıkıntı. Genişlik. 5 — Bir mâbut. Bir erkek adı. Bir cetvel. 6 — Bir peygamber. Nefer. 7 — U-yuşukluk. S — Bir peygamber. Bîr kadın adı, 9 — Tam. görüş. Avrupada bir nehir, 10 — Su kabı. Eald bir devlet.
Yukurdun ıııuiı:
1 — Uygun. 2 — Koyun sesi. At (tabucu. Akıl. 3 — Horozda bulunur. Uykusu otanın gözü onda-dır. 1 — Artı nağmesi. Sonuna bir L.»rf korsanız mebzul olur. 5 — Bir emir. (Tersi) Sadık olmayan.
6 — Bir çalgı. Giyim eşyasından.
7 — Başına bir harf korsanız kulağınızda olur. Bunama. 8 — Bir cetvel. İplik. 9 — Mümessil. Kabul otmomo, 10 — Bir emir. Bir millet.
»(’ NKİ) Bl LM AC ANIN If ALLÎ
Soldan eııftn:
1 — çalıkuşu. 2 — Ara. Asır. 3 — Tahin. Kova. 4 — Abadan. Kaş. 5 — Nine. El. Ta. 6 — Asa. Adamak» 7 — Edip. Na. $ — Katlamak. 9 — İnat. Oda. 10 — SlmMyah.
Yukardan ayağı:
1 — Çatana. Kim. 2 — Arabistan. 3 — Lalınna. Tas. 1 — İde Eli). 5 — Kana. Ada. 6 — Us. Nedim. 7 — Şık. Lapa. S — Urok. Koy. 9 — Vatan. Da. İÜ — Mua-gaka. Ah.
S
24 Aralık lfMW
Sayfa 6
SIYASI İKTİSADI
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETlı
•1
ADRES: Ycşllfcneri yanında, telefon: 18/2.
M
I
Yeşilköyde ÇINAR Otel ve Gazinosu
Yılbaşı REVEYONÜ için güzel bir müzik ve birçok sürprizler hasırlanmaktadır. Yerlerimiz mahdut olduğundan şimdiden masalarınızı angaje etmenizi rica ederim.
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SUNTER Bu sayıda yan islerini fiilen idare eden:
SACİD ÖGET
Basıldığı yer: yeni İstanbul, matbaacilik LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
GENERAL (0 ELECTRIC Ampulü Gözlerinizin dostudur!
ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültüre) başmakalelerde ilen sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
TAKVİMİ RAGIP
Cep takvimi zengin muhteviyatı ile seneden seneye adedi artan okuyucularını tatmin edecek surette hazırlanmış ve satışa çıkarılmıştır.
Fintı: 135 kuruştur.
Yayan: KANAAT KİTABEVİ İSTANBUL
FOR RENT
in of
A private, furnished villa a garden, on the asphalt Mecldiyeköy. with ceııtral -heating, telephone, radio and ali the comforts of a modem home. Apply to: Tel. 81334
İsviçre OBERJLERİNİ aratmıyacak ve kışın da açıktır.
Y E N t t S’
için
31 Aralık
1949
wOHi:ımtWir
İstanbul İhracat Başkontrolörlüğü ve Standardizasyon Laboratuarı Mensupları tasarruf ve Yardım Derneğinden :
Derneğimizin 1949 faaliyetine ait ûdi umumi heyet toplantısı 30-12-1949 cuma günü saat 16 da Sirkeci, Liman han, ihracat Baş-kontrolörlügünde yapılacaktır; sayın üyelere bildirilir.
Gündem:
1 — 1949 faaliyet yılı hesabat ve raporlarının tetkikiyle yardım mevzuu ve nlsbetlnin onanması.
2 — Yönetim Kurulunun ibrası ve 1950 yılı Yönetim ve Denetim Kurulları üyelerinin seçimi,
3 — Temenniler.

ISVZÇ
Fabrikalarının en yüksek kalite BARAMİN çelikleri
elverişlidir*
TRANSTÜRK LİMİTED ŞİRKETİ
Yeni Han 11 / 16, İstiklâl
caddesi 322, Beyoğlu - İstanbul
Telefon : 42833 - 42141 - 41511
Galata, Mumhane Caddesi, Kemankeş Gümüshalka Sokak No. 4/6

İktisat Fakültesi Mezunlarından
MEHPARE DINCEL
ile
Müteahhit
ŞEKİP BARTU
evlendiler
22-12-191/9 - Parkotel
Satılık kaptıkaçtı
Kamyonet 942 Ford. Iyl vaziyetle Nakllycyo ve yolcu taşımağa elverişli. Müracaat: Boyoğlu Tünel As-malımeuçlt No. 32.

Yılın En Güzel Takvimi
GENE

NEBİOĞLU TAKVİMİDİR
1 Şubat 1950 ikramiye çekilişine katılabilmek
O M EGA dünyanın itimadını haizdir
Çcçrnc kab/u/ttâdıA, -
OMEGA saatin, İtimat edebilirsiniz. Kapar hakkı sîzindir....Mo-
dern hayatın ihtiyaç-
larını karşılamak için yapılmış olan Otomatik OMEGA bir asırlık bir tecrübeye dayanmaktadır. Saat kolunuzda iken kendiliğinden — otomatik olarak — kurulur. Herbir hareket neticesinde zemberek herhangi bir kırılmanın önüne geçecek hadde kadar gerilir. Bir buçuk gün kolunuza takılmadığı hal-
de isleyecek kadar ihtiyat kuvveti vardır. Patentalı 17 taslı bir hassas mekanizması vardır Bütün saatlerin tabi oldukları anı hararet değişiklikleri yüzünden vaki olan tahavvüllerı otomatik olarak tashih eder Buna ilâveten mıknatısiyetten müteessir olmaz ve rakkası, arızi sademelere karşı hususi surette korunmuştur. İşleyişindeki cok bııyük intizam bütün


dünyada bu saati kullananlarla meslek sahiplerinin hayretini mucip olmuştur. Belki bu husus — gayet yassı kutusunun emsalsiz zerafetıne ilâveten — bütün dünyada gördüğü rağbetin başlıca sebebidir. Otomatik OMEGA bugün herseyden evvel hassasiyet, kalite ve güzelliği arayanların arzularını tat-mim etmektedir İtimadınıza lâyıktır.
Bu itimat olaylara dayanmaktadır.
OMEGA Keu-Teddıngton rasathane-.• since (anınmış yegâne resmi hassas-hlc rekorunu 1933 yılından beri muhafaza etmektedir.
1948 de Neuchâtel rasathanesinin fevkalâde milletlerarası müsabakasında OMEGA saatinin kol saatlerinin en hassası olduğu anlaşılmıştır.
Üç defa üstüste 1932, 1936 ve 1948 de Olimpiyatların resmî kronometrajı için, eksperler, OMEGA'yı seçmişlerdir
OMEGA Cenevre (İsviçre) de saatçilik endüstrisi İsviçre şirketinin mamulatı TİSSOT
öğleye kadar mızda en az 150 LİRALIK bir tasarruf hesabı
açtırmanız lâzımdır
1950 yılının bu birinci çekilişinde büyük ikramiye:
banka-
Müstesna bir EV
T. İŞ BANKASI
CROPTON PARKİNSON
YMirHnHmiH
$. HAlM
i
Beyoğlu, istiklal Cad. No. 390
Narmarüı Ap. Avlu içinde No. 4 Telefon: 4 0 0 7 1
Telgraf: Librarlue
YOL MÜTEAHHİTLERİ ve
Sanayicilerin DİKKAT NAZARINA
RAİLER teriyle
Ankara’da Güven mahallesinde





AĞIR YÜK
2,15 KVA’lık Benzin Motörlü Alternatörlü Elektrojen Gruplan ve PALMER Marka Sanayi Dlezel M ot örterim iz ve muhtelif büyüklükte MOTO POMPLARLMIZ gelmiştir.
Her zaman görüp ve izahat alabilirsiniz. CATERPILLAR ve JOHN DEERE Fabrikaları Türkiye Umum Mümessili
ÇUKUROVA
İTHALÂT ve İHRACÂT T. A. 0
ÇUKURTAŞ
i S T A N B U L
Tepebaşı No. 107
ADANA Hava Meydanı P. K.

ANKARA G. M. Kemal Bulvarı
No. 5 - P. K. 1005


(iki katta 5 oda, 2 hol, bodrum, balkon ve her türlü konfor)
Millet Partilileri davet
Millet Partisinin Vişnezade, Türk Ali, Yeni Mahalle, Yıldız Ocak Kongreleri ayın 25 İnci pazar günü saat 10 da, Beşiktaş İlçe merkezinde yapılacaktır.
------ GÖZ HEKÎMİ —
Dr. Murad Rami Aydın
Beyoğlu - Parrnakkapı, imanı sokağı No. 2, Tel: l>1553
HALI ANTİKA KIYMETLİ KİTAP

Sürat. Konfor* Temizlik • Eğlence
En nefis yemekler • en itinalı servis
Batı Akdeniz Hattı • İstanbul Pire Napoli Marsilya ■ Cenova Doğu Güney Akdeniz l ---
Hattı • İstanbul İzmir Pire Limasol • Beyrut İskenderiye
• Napoli - Marsilya - Cenova
Yeni İstanbul Atelyc^


YENİ İSTANBUL Karnelerini alamayanlara son bir fırsat hazırlanmaktadır
Her gün gazetenizi daha ucuza ve kolayca almaya ve aynı zamanda Avrupada ve memlekette üç sene tahsil etmeye imkân veren bu karneleri yeni yıl için bütün haklariyle beraber nasıl elde edebileceğinizi vakınd? bu sütunlarda okuyacaksınız ’
4

Comments (0)