22 Haziran 1950 — Perşembe
• SİYASİ İKTİSADİ
V W* ▲
IQT^A
13 1/1
9
Sayı 204
10 kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone : Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
To.i» eden : HABİB EDİB-TÖREHAN
İlânlar : 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
İç politika
Asker ve sivil
DAZI sözler vardır ki salâlıi-yettar adamların ağzından çıkar ve tatbik sahasına geçerse memleket zihniyetinde ve idare sisteminde âdeta hir inkılâp yaratabilir. Biz. bu noktadan Sayın Başbakanın, memleketin bütün kuvvetleri arasında "bir birleşmek ve beraber çalışmak lüzumuna dair sözlerini çok mühim gördük ve yeni bir zihniyetin başlangıcı olarak telâkki ettik.
itiraf etmek icap eder ki bilhassa son Dünya Harbi, memleket müdafaasını tamamen başka bir şekle sokmuştur. Harp usûlleri ve harp vasıtaları, bir mühendislik ve makine işi olmuş, sivil ile askerin beraber çalışması lüzumunu artık inkâr edilemez bir halde ortaya çıkarmıştır. Zaten, bu son Büyük Harpte sivil ve asker bera-her çalışmamış olsaydı matlup olan netice muhakkak ki elde edilemezdi.

Memleketimizde ilk büyük inkılâp olan Meşrutiyetten itibaren askeri zihniyet, memleket idaresinin her şubesinde oldukça hükümran olmaya başlamıştır. Bunda, memleket idaresinin disipline
— o zamana göre
olan ihtiyacının büyük bir hissesi bıdunduğu gibi, diğer cihetten askerin ve zabitlerimizin inkılâp üzerinde yaptıkları büyük faaliyetin de mühim bir hissesi vardır.
Bilhassa, Meşrutiyetten sonra birbirini takip eden harpler ve Birinci Dünya Harbi, bu zihniyetin artmasına sebep olmuş ve İstiklâl Mücadelesi ile onun başında bulunan Büyük Kurtarıcının asker olması, düşüncelerimizin yerleşmesine vesile olmuştur.
Fakat, o azmandan beri geçen otuz sene gibi uzun bir devre, yavaş yavaş bu zihniyetin değişmesine sebep olmuştur. Bilhassa, son on seneden beri askeri idare ile mülki teşkilâtımız arasındaki bariz fark, şikâyetleri mucip olmakta ve bunun düzelmesi her iki tarafın salâhiyettir şahsiyetleri tarafından ve bilhassa bütün memleketçe çok arzu edilmekte idi. Ancak, bu bir türlü açıklanamıyor ve netice itibariyle idare sistemimizde birtakım aksaklıklar oluyordu.
Şimdi Sayın Başbakanın, bütün memleketi, idare hususunda birlik olarak göstermesi ve bir muharebe olduğu zaman tekmil milletin topyekûn bu işle alâkadar olması lâzım geldiğini söylemesi çok mühim bir hâdisedir ve bunun güzel neticeleri, bir türlü yoluna koyamadığımız idare sistemimizin düzelmesini mucip olacaktır. Çünkü, demokrasiye göre, bir memleketi idare eden millet ve onun seçtiği mebuslarla bunların kendilerine vazife verdiği vekilleridir. Burada, artık bir sınıf ve meslek farkı yoktur. Hepsi bir topluluk halinde ve başka bir imtiyaza malik olmayarak bilgilerini, tecrübe ve gayretlerini millete vermeye mecbur insanlardır. Bunların hepsinin gayesi, milletin yükselmesi ve bir taraftan haricî tecavüzlere karşı kendisini korumak imkânlarım ararken diğer cihetten de memleketin iktisaden yükselmesidir. Bunu yapacakların, ihtisasları dışına çıkması ve birinin diğerine müdahale etmek arzusu, memleket saadetine bir engel telâkki edilmelidir.
Böyle bir engeli demokrat bir memlekette kimse istemediği için Sayın Generkıırmay Başka-nının tamimini de hürmetle kar-. şılar ve bütün memleket kuvvetlerinin yalnız millet saadeti için çalışmasını candan temenni ederiz.
Zaten bilhassa son dünya harbinde hâdiseler göstermiştir ki asker ve sivil beraber bir halde çalışmadığı takdirde zahiren elde edilmiş gibi görünen zaferlerin hiç bir mânası yoktur. Biitiin bir milletin memleket idaresine iştiraki nihai kurtuluşu temin etmiş ve milletleri aydınlık bir yola çıkarmıştır. Bizim de halk idaresi olan demokrasiden beklediğimiz, idare sistemimizde muhtelif meslekler arasında hiç bir fark olmaması ve hepsinin millet menfaati için çalışmasıdır.
Habib Edib - Törehan
Yedek Subaylık Kanunu
A. Dililes in “Yeni İstanbul” a (tâdil tasarısı hazırlanıyor verdiği mühim beyanat
AMERİKA HUSUSÎ MUHABİRİMİZ H. G. MARTİN BİLDİRİYOR
İÇ SAYFALARDA

■ ■ -I
Amerikan İktisadî Yardımı, Schuman Plânına bağlıdır
Birçok sanayici ve siyaset adamı, Avrupa İktisadî Birliğini destekliyor
VVashington, (Hususi muhabirimiz H. G. Martin telsizle bildiriyor)
Patiste yer alan “Schuman Plânı,, Konferansı Amerikayı gayet yakından alâkadar etmektedir. Çünkü Mar-shall Plânı nihayet bulduktan sonra.
gerek Amerika - Avrupa münascbutı gerekse Avrupaya yapılması düşünülen yeni Amerikan yardımı yukarıda ismi geçen konferansın neticelerine bağlıdır. Washıngton siyasi mchaflli. çelik ve kömür sanayiini birleştirmek
Aıııerika/ Dışişleri Bakanı. Başkan Tnııııan’la el sıkışırken
Amerikada Acheson’un
mevkii sağlamlaştı
Dışişleri Bakanının prestiji artmakla, “Mac Carthysme” cereyanı iflâs etmiştir
VVashington, 21 (YİRS) — Siyası çevreler, Dışişleri Bakanı Acheson’un Amerikanın 48 valisi İle yaptığı toplantıya büyük ehemmiyet vermekte ve bunu bir siyasi muvaffakiyet olarak vasıflandırmaktadırlar.
Acheson'un bu toplantıda kazandığı muvaffakiyetin, Amerikayı son za mantarda bir hayli çalkalandırmış olan “Mac Carthysme,, cereyanının iflâsına sebep olacağı anlaşılmaktadır. Dışişleri Bakanlığında mühim vazife almış komünistlere ait yapılan ithamlar, bu suretle neticesiz kalmış bulunuyor.
Acheson, Londra Konferansından sonra Amerikada büyük prestij kazanmış olup, Japon sulhünün bahis mevzuu olduğu ve Uzakdoğu meselelerinin ehemmiyet kesbettiği bu sırada. Dışişleri Bakanının mevkii kuvvetlenmiş bulunmaktadır.
Amerika, Uzakdoğuda yeni bir siyaset takibine hazırlanıyor
Dışişleri Müsteşarı Dean Rusk, Formoza’nın komünistler eline düşmesine mâni olacağını söyledi
Washington, 21 A A. (Afp) — Formoza meselesinin, Savunma Bakam Louls Johnson İle General Mac Ar-thur arasında cereyan eden konuşmaların başlıca konusunu teşkil ettiğine dair Tokyodan gelen haberlere muvazi olarak, Birleşik Amerika parlâmentosu çevrelerindi öğrenildiğine göre. A-merlkan Hükümeti, Formozanın komünistler eline düşmesine mâni olmak üzere bu adaya karşı takip ettiği siyaseti yeniden gözden geçirmeye hazırdır.
Bazı Cumhuriyetçi parlâmento üyeleri, Amerikan Dışişleri Müsteşarı ve Uzakdoğu mes(>l(*)ori Direktörü Dean Rusk'dan Birb»şik Amerika siyasetinin Amerikanın müdafaasını alâkadar eden âmilleri nazarı itibara almak üzere değiştirileceği yolunda teminat aldıkiarını aöylenılşlerdlr.
Bildirildiğine göre Dean Rusk. bir Cumhuriyetçi ayan üyeleri grupu ile gizli olarak toplantı yapmış ve hükümetin Uzakdoğuda olduğu kadar başka yerde de iki partili bir siyaset takip etmek niyetimle olduğunu teyit etmiştir Bu konferansa iştirak eden Cumhuriyet âynn üyelerinden biri, Cumhuriyetçi liderlerin, General Bindley v(- Savunma Bakanı Louis John-
sonun avdetlerine kadar hükümetin Uza kd oğ uda güttüğü siyasete karşı her türlü taarruzu keseceklerini bildirmişlerdir
Bilindiği gibi bazı Cumhuriyetçiler Truman Hükümetini Formoza adası hakkında mutabık kalmadıksın bir Kiyaseti gütmekle itham etmektedirler.

Almanya ile harp hali yakında sona eridirilecek
3 temmuzda Londrada yapılacak toplantıda bu mesele incelenecek
Londra, 21 (A.P,) — Birleşik Amerika, İngiltere ve Fransa. 3 temmuzda Londrada yapılacak toplantı es-naajnda Almanya İle harp halinin durdurulması hususunda incelemele-re bağlıyacaktır.
Hazırlanan tasarıya göre, lise ve yüksek okul mezunları, kıtaya er olarak gidecek ve yedek subaylık hakkını imtihanla kazanabilecekler
maksadiyle Batı Avrupa memleketlerinin atmayı tasarladıkları adımın kolay olmıyacağını kabul ediyorlar. Müzakereler uzun ve zor olacaktır. Bununla beraber, Marshall Plânının sona ereceği tarih olan 1952 yazından önce, ümit verici müsbet bazı neticelerin alınması da kuvvetle ümit edilmektedir.
“Birleşik Avrupa için Amerika Komitesi” nin başkan muavini Ailen Dulles, “YENİ ÎSTANBUL“a hususî bir mülakat vermiş, ve Avrupa İktisadi Birliğinin gelecekteki Amerikan yardımı üzerindeki tesirlerini gözden geçirmiştir. Bilindiği gibi A. Dulles, temsil ettiği komite namına ve nüfuz sahibi 118 Amerikalı tarafından İmza edilmiş bulunan «bir telgrafı u-mumi efkâra açıklamıştır. Fransız Dış Bakanı Rober Schuman’a gönderilen bu telgrafta Amerikan efkârının büyük bir çoğunlukla “Schuman Plânı” nı desteklediği belirtilmekte idi.
Sadece “Schuman Plânı” nı desteklemekle kalmayıp İngiliz İşçi Partisini şiddetle tenkid de eden bu telgrafta Eastman Kodak; Standard Oil ot New-Jersey; Bridgeport Brass»'Com pany; Pacific Lumbert Company; v.s. müesseslerin İmzaları mevcuttur. Bununla beraber, tek bir istisna ile, A-merikan çelik tröstleri, bahsi geçen telgrafa imzalarını atmamışlardır. U. S. Steel; Bethlehem Steel; Republic Steel; “Schuman Plân“na taraftar görünmüyorlar. Amerikan kimya fabrikaları da müstenkif kalmaktadırlar. Bazı itirazlara rağmen, Avrupa İktisadî Birliği fikrinin umumiyetle Ame-rlkada müsbet karşılandığı muhakkaktır. “Komite” şimdiye kadar siyasetini tenkid eden tek bir mektup almamıştır. Kendilerine müracaat edilen endüstri liderlerinden üçte ikisi müsbet cevap vermişlerdir. Telgraf, ayrıca, siyasî liderlerin imzalarını da ihtiva etmektedir: Eski Dış Bakanı George Marshall, Henry Stimson, biı çok senatörler ve üniversite rektörleri.
Amerikan Komitesi Inglllzlerin hattı hareketini tenkid ediyor fakat İn-gillzler olmadan müzakerelerin daha kolaylıkla inkişaf edaceğlnl de belirtiyor. Harp içinde Berne’deki Amerikan OSS ıgizil teşkilât) mı idare etmiş olan A. Dulles, görüş tarzın» şu şekilde İzah etmektedir:
“Harpten beri ilk defa olarak AvrupalI siyaset adamları hâdiselerin seyrini ellerine almak İmkânını kazanmışlardır. Ingilizler ise bir seyirci mevki indedirler. Bunun neticesi olarak. * vrupa memleketleri kötü itiyatlarından kurtulacak ve lngiiizle-rin ne düşündüklerini sormaya ihtiyaç görmeden istedikleri yolu takip edebileceklerdir. Washingtondaki ka naate göre, Avrupa meseleleri daha AvrupalI bir karakter iktisap etmeye başlamıştır.,,
Avrupa birliği hareketine müspet bir hareketle katılmış olmak için A-merikan Komitesi gündelik bir gazete neşredecektir. Strasbourg konseyinde yer alan münakaşaları günü gününe umumî efkâra arzetmek gayesi güdülüyor.
“Birleşik Avrupa için Amerikan Komitesi,, “Schuman plânı,, nın yürürlüğe girmesi halinde Amerikanın daha geni; mikyasta Avrupaya yardımda bulunabileceğini belirtiyor
Ankara, 21 (Hususi muhabiriniz bildiriyor) — Lise ve muadili okullarla fakülte ve yüksek okullar öğrencilerinin tahsil sırasında askerlik kamplarında talim görmeleri ve yedek subaylık durumları hakkında tetkiklere devam edilmektedir. Tabik edilecek yeni esasları tesbit etmek ü-zere
yüksek rütbeli subayların iştirakiyle bir toplantı yapılmıştır. Haber aldığımıza göre bu toplantıda beliren temayüle göre, lise ve yüksek okullar-
dün Yedek Subay Okulunda

Türk - İngiliz hava ve deniz
manevraları
Çeşme civarında yapılacak manevraları, Celâl Boyar takip edecek
Ankara, 21 (Hususi muna-birimiz bildiriyor) — öğrendiğimize göre temmuz ayı ortalarına doğru donanmamızın ve İngiliz Akdeniz donanmasının ve hava kuvvetlerimizin iştirakiyle İzmir ve Çeşme civarında bir manevra yapılacaktır. Bu manevranın niçin yapılacağı açıklanmamakla beraber Cumhurbaşkanı Bayatın da manevrayı takip etmesi muhtemel görülmektedir.
k
y
Hükümet Başkanı Atlee
Tütün hakkındaki
rapor hazırlandı
Cuma günü yapılacak umumî heyet toplantısında görüşülecek
Ankara. 21 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Bugün Tekel Bakanlığında tütün mevzuunda çalışmakta olan komisyondan bir grup sabahtan tibaren Ticaret Bakanlığında toplanarak şimdiye kadar yapılan çalışma, ların muhassalosını gÖat.eren raporun terkip ve tanzimi ile meşgul olmuştur. Hazırlanan rapor yarın Ticaret Bakanlığındaki Komisyonda görüşülecektir. Umumî Heyetin cuma veya cumartesi günü toplanması muhtemeldir.

Dünya Hikâye Müsabakası j
Ncw-York Hnrald Tabun/ gazetesinin dünya çapında en h/i hikâyeyi bulmak üzere tertiplediği dünya hikâye müsabakasına on giitcl iki hikâyemizi yollamak iisere Türkiye için açtığımız hikâye müsabakasının hikâyeleri yollanın tarihi ü gün sonra nihayete eriyor.
Müsabakaya iştirak etmek istiycnler en son 30 haziran günü ak' sanıma kadar hikâyelerini yo! lam alıdırlar.
Bugüne kadar bazı kimseler müsabakaya iştirak edecekler mı, lakat bundan önce jürinin kimlerden müteşekkil olduğunu Öğrenmek istediklerini bildirmişlerdir. Bir çok değerli şahsiyetin fikirleri alınarak vû âdeta teker teker müracaat ile yapılan bir seçim sonunda dünya hikâye müsabakası için aşağıdaki değerli zevat intihap olunmuştur
Gelmiş rt gelecek olan hikâyelerin tasnifi ve seçimi için, jüri heyeti önümüzdeki günlerde ilk toplantısını yapacaktır. Jüri heyotinİ soyadı esası üzerine alfabe sırasiylr bildiriyoruz:
1) Halide Edip Adıvar
2) Falih Rıfkı Atay
3) Reşad Nuri Darago
4) Memduh Şevket Esendal
5) Sabahaddin Eyüboğlu
6) Reşad Nuri Güntekin
7) Orhan Veli Kanık
8) Refik Halid Karay
9) M. Nermi
10) Cevdet Perin
11) Ahmet Hamdı Tanpınar




Müsabakaya iştirak şartlarını
2 nci sayfada okuyunuz 1
------- --—y

dan kamp kaldırılacak ve bu okullardan mezun olan gençler er olarak kıtalara sevkedilccckler. kıtada 6 ay talim gördükten sonra imtihana tâbi tutulacaklar ve muvaffak olanlar Yedek Subay Okuluna gönderileceklerdir. Okul müddeti 6 aydır. Yedek Subay Okulundan mezun olan gençler 6 ay da asteğmen olarak kıta hizmeti göreceklerdir. Fakat bu mücıdet Bakanlar Kurulu karariyle 4 aya indirilebilecektir.
Tasan hazırlandıktan sonra Genelkurmay Başkanlığınca tetkik edilecek, sonra Başbakanlığa verilecektir.
Tasarının üniversite kamplarından evvel inceleneceği sanılmaktadır.
İKİNCİ
İki belirti ve bir netice
M. Nermi
DÖRDÜNCÜ
Göklerde uçan ilk
Tiirk kahramanı
Orhan Aydar
Karadeııizin incisi : Ordu Said Bilâl Çakıroğlu BEŞİNCİ
Marsball yardımının neticeleri
S. Z.
ALTINCI
“Yeni İstanbul”
İtalyayı dolaşıyor Burhan Belge SEKİZİNCİ
Resimlerle aktüalite
*

I
İlk tasarruf kanunu teklifi, dün Meclis Başkanlığına sunuldu
Türkoğlu, Meclis sağlamak ve bu dedikodulara son yapacağı kanun
Meclis başkan vekillikleri, kâtipler, idareci üyeler, murakıp âzaların tazminat ve huzur haklarının kaldırılması, milletvekili ödenekleriyle harcırahlarının da indirilmesi isteniyor Ankara 21 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Mardin bağımsız milletvekili Doktor Kemal bütçesinde tasarruf güne kadar yapılan vermek maksadıyle
teklifine ait nazırlıklarını bitirmiş ve bugün kanun »eklifini Meclis Başkanlığına vermiştir Tekjifte Meclis Riyaset Divanı âzalarına “Başkan vekilleri, kâtipler ve idareci üyeler) ve Meclis hesaplarını tetkik eden encümenin murakıplık vazifesini gören âzasına verilen ayda 150 şer liralık tazminat ve hu.îur hakları kaldırılmakta, milletvekillerinin aylık öde-
• •
nekleri 1160 liradan yine eskisi gibi 875 liraya, yıllık harcırah da 3000 liradan 1947 yılındaki miktara yani 1500 liraya indirilmektedir. Kemal Türkoğlu ayrıca milletvekili iken Meclisin Genel seçime karar vermesi halinde tekrar milletvekilliğine seçilenlere aldıkları aylara ait tahsisatın ikinci defa verilmemesi hususunun kanunlaştırılmasını da istemekte ve bu devrede yine milletvekili seçilmiş olanların da ödeneğini almış bulundukları şubat 1951 ayı sonuna kadar-ki ödenekleri almamaları için bir geçi-çl madde ilâve etmektedir. Bu suretle Meclis bütçesinden senede 3 milyon liraya yakın tasarruf temin edileceği tahmin olunmaktadır.
Muhalefet Lideri Churchill
Kanunlar hakkında
yerinde bir teklif
5664 e varmış olan ve tatbikatta büyük müşkülât doğuran kanunların yeniden numaralanması ile diğer bazı talepler ileri sürülüyor
Pazartesi, Avam Kamarasında bir fırtına kopması muhtemel
Schuman Plânı Konferansına iştirak etmiyen Attlee ve Hükümeti, şiddetle tenkid edilecek
Churchill ve arkadaşları, dünyada kötü tesir bırakan bu mesele için, Hükümeti güven oyu istemeye mecbur edecekler Londra, 21 A.A. (Afp) — Churchill -Davvles takririni imzalayan Mufazıı-kâr liderlere yakın kaynaklardan, Hükümetin Parlste Schuman Plânı hakkında yapılacak görüşmelere iştirak etmemek hakkında verdiği kararını Avam Kamarasının gelecek pazartesi günkü içtimainde Muhafazakâr Parti tarafından şiddetle tenkid edileceği dün akşam bildirilmiştir.
Takrirde güven oyu İstemeğe kadar gideceğiz. Kararımız İşçilerin takındığı resmi tavırların Avrupa üzerinde bıraktığı kötü tesir üzerine alınmıştır” denilmektedir.
Bununla beraber küçük bir emperyalist grupun rey esnasında müstenkif kalarak Hükümetin ciddi bir tehlikeye düşmesine mâni olacağı da salahiyetli mahfillerden bildirilmektedir.
İşçi çevrelerden muhafazakârların takririnin. Hükümeti kendi âzalarına karşı zor bir durumn bırakmağa matuf olduğu kanaati «erdedilmekte, fakat bu takririn İşçi çoğunluğuna-kar-şı yönelttiği tenkidin İşçi Partisi parlâmento grııpunda hükümetin siyasetine karşı yapılabilecek her türlü tenkidi sunturncak mahiyette bir tesir ynpacağ ı söylenin ek t ed İr.
Batı Mnuıııya, Sollumun Plânı hakkında l»lr he.vuııııııme yııyıuladı
Bonn, 21 A A. (Lpsı — Federal Alınan Hükümeti dün akşam bir beyan-name yayınlayarak, ortaya çıkan güçlüklere rağmen Schuman Plânı konferansının neticesi hakkımla iyimserliğini İzhar etmiştir.
Beyannamede söyle denilmektedir:
“Alman Hükümeti. Schuman Plânının tarım ve elektrik enerjisi gibi diğer sanayin de teşmil edilmesi için hu-
susi teşekküllerin yaptıkları teşebbüslere muhaliftir. Bu gibi teklifler Schuman Plânı müzakerelerine ancak zararlı olabilir/’
Schuman Plânı, dün Fransız - Alman hududu yakınında toplanan Fransız - Alman Parlâmento konferansında müzakerelere mevzu teşkil etmiştir Delegeler plânın bir kartele yol açmaktan kaçınması ve milletler üstü makamın üye devletlerin parlâmentoları tarafından seçilecek bir parlâmento meclisince İdare edilmesi gerektiğine ittifakla karar vermişlerdir.
Dünkü Meclis
müzakereleri
3 üncü sayfamızda
Ankara, 21 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Kastamonu Milletvekili Hayri Tosunoğlu ve Tokat Milletvekili Halûk dinin 5664 tatbikatta gtmiuklara tin ileride alacağından bahisle:
ı ..........
nin rın
2 rın numara verilmiyerek aynı numara altında 1 ve 2 gibi numaralar verilmesini, bu suretle bir kanunun ne kadar tâdil görmüş olduğunun da anlaşılacağı,
3 — Amme kanunlarının A, bütçe kanunlarının B. şahıs* kanunlarının da C gruplarına ayrılmasını teklif etmektedir. Durumun incelenmesi A-nayasa, İçişleri. Adalet Komisyonlarına havale edilmiştir.
ögeren, kanunların ado-e varmış olduğumdan ve vazifelileri lüzumsuz vor-sovkettiginden bu vaziye-içinden çıkılmaz
bir hal
— 9 uncu dönem Millet kabul edeceği kanun ve bir numaradan başlamasını.
— Kabul edilecek ana kanunla-tâdili zarureti halinde yeni bir
Meclisi-kararla-
Batı Almanya Türkiyede konsolosluk açacak Bonn, 21 (A.P.) — Batı Almanya, yeni’ kurulmuş olan Konsolosluk sistemini daha geniş miktarda devlet nezdindo tanliyete geçirmek tasavvur ve niyetinde olduğunu bildirmiştir.
Bu nrnda, Norveç, Danimarka, Kanada. Türkiye, Holânda,’ Lüksem-bourg. Güney Afrika, Avustralya. Yunanistan ve ltalyada Konsolosluklar
’ >4'»’
“Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer.M
• • • ■
- *■ •



* • t
A
Sayra
TETKİKLER
22 Haziran 1950
iki belirti ve bir netice
Yazan: M. NERMİ
R HABER
Yeşilköy Hava Alanında
rii.il



Sanat haberleri
rZANIN Arap dilinde okunması müsaadesi, Türk Ülkesinde gösterilere fırsat vermiş, kurbanlar kesilmiştir. Memleketimizde yalnız bugün değil, dün de başka türlü düşünenler olmuştur ve bunların sayısı hiç de az değildir. HattA biz bu kanaat cereyanım Osnıanlı Devletinin kuruluş yıllarına kadar taklbedebdlriz. 1-badet konusu üzerine köklü incelemeler yapmış olan Zihni Efendi ezan’ı ibadete davet şeklinde izah etmektedir. Başka dinler, gene Zihni’ye göre bu daveti ateş yakmakla, çaıı çal-nıııkla yaparlar. Başka dinlere benzememek kaygısının ezan ihtiyacını doğurduğunu gene Zihni den ruz. Bu lzalı tarzında büyük kikat payı vardır.
anlıyo-bir ha-
fstiyen-
zümona aydııılatmıya çalışmaktadırlar. Bu fırsat hatiplerinin uluorta giriştikleri vaızlar, tahrikâtla, başka vatandaşların din duygularını İncitecek cümlelerle, sözlerle doludur. Din, eğer kutsal bir İnanış sistemiyse, aynı dinden olanların, bunu, bir ticaret ve politika vasıtası olarak kullanmaları doğru değildir. İdare teşkilâtımız, bu mezar soygucuhırını andıran ölçüsüz insanlann faaliyetini Önlemelidir. Kara-kuvvet bu gibi unsurların yarattığı zehirli havada filizlenir. Bu ilerleme düşmanı kuvvetin, her hayat hamlesini doğar doğmaz boğan ve vatan tanımayan kara - taassubun kökünden sökülmesi, Türk cemiyeti için bir kültür ve medeniyet zaruretidir. Çünkü, din adına hareket eder gibi görünen kara-kuvvetle, hürriyet adına hareket eder gibi görünen komünistlik arasında en ufak bir fark yoktur. Biz, dinine yürekten bağlı olanların da bu şerefli mücadeleye katılmalarını çok dileriz.
nTarsus„un ikinci Amerika seferi
Modern Yolcu Salonu binasının
Araba vapuru bilet ücretleri ucuzluyor
Devlet Tiyatrosu
Istanbu a geııyor
öğrenmiş bulunu-burada» tafsilâta görmüyoruz. Yal-okunmasını değil,
Ezanın arapça okunmasını lere karşı bir diyeceğimiz olmadığı gibi, türkçe okunmasını doğru bulanlara karşı da hiç bir diyeceğimiz yoktur. Vicdan hürriyeti devrinde bu gibi kanaatlere saygı göstermek her vatandaşın borcudur. Ezanın arapça okunmasında direnenlerin, yüzyıllardan beri ileriye sürdükleri fikirleri din kitaplarından yoruz. Onun için, girişmeyi lüzumlu nı2 ezanın türkçe
aynı zamanda bütün ibadetin de Türk dilinde yapılmasını istiyenlerln hangi fikirlerden ilham aldıklarını incelemek, gerçekten, faydalıdır. Onlara göre Tanrı; insan dillerini yalatırken farklar, imtiyazlar koymamıştır. Diller yaratıldıktan sonradır ki, yalvaçların davetleri başlamıştır. Anlaşılmı-yan bir davetin elbette hükmü yoktur. Demek oluyor ki davetin ilk şartı, anlaşılmak’tır. Bu da yalnız ana dilinde mümkün olabilir. Biz sevinince en yürekten şükranlarımızı ana dilimizde Tanrımıza sunarız. Sıkıntılarla çevrildiğimiz zamanlarda da gene ana dilimizle yalvarırız. Bu bakımdan bütün ibadetlerimiz ana dilimizle olmalıdır. Çünkü, biz Tanrıyı her şeyi bilir, her şeyi duyar, kendimize kan damarımızdan yakın bir yüksek varlık olarak düşünürüz, öte taraftan da başka bir dilde ibadet etmekle bu esmayı httaııa’ya, yüksek Tanrı vasıflarına karşı hareket etmiş oluruz, bu konunun kültür tarihimizde çok uzun münakaşaları vardır.
îbadet dâvasını türkçülük bakımından düşünenlerimiz de az değildir. Biz okuyucularımıza bir fikir vermek maksadiyle büyük türkçü Ziya Gökalp’m dikkate değer bir manzumesinden bir parça alacağız:
Bir ülke ki camiinde
türkçe ezan oku mır»
Köylü anlar mânasını
namazdaki duanın,
Bir ülke ki mektebinde türkçe Kuran okunur, Küçük, büyük herkes bilir
buyruğunu Huda'nın Ey, Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın.
Bu manzumeden anlaşıldığına göre Ziya Gökalp, bir ülkenin vatan olabilmesini, dinin de millileşmesiyle mümkün görüyor. Bu görüş tarzının sorumluluğu elbette sahibine düşer. Fakat burada söylenmesi gereken bir şey varsa o da, kurulduğu günden beri, geniş Ölçüde münakaşalara yol açmış olan din konusunun nesiller boyunca gene münakaşa edileceğidir, Hattâ milliyetçilik fikrinin kuvvetlenmesiyle türkçe ibadet fikrinin, günün birinde, zafer kazanması hiç de imkânsız sayılamaz, tarihinde, bugünkü Avrupada çeşit çeşit örnekleri vardır.
Dünya bunun
Son yıllarda şöyle böyle bir renk almıya başlıyan din konularının münakaşaları, objektif yapılmak şartiyle, her halde faydalıdır. Halbuki bizde münakaşa, umumiyetle. normal ölçüsünü çabuk kaybeder ve soysuzlaşır. Hattâ münakaşadan bir fayda payı koparmak istiyenlere sı sık rastlamak da mümkündür. Son günlerin îstanbulunda müslüman vatandaşları pususuna düşürmek için bınbır dil döken ayak satıcıları çoğaldıkça çoğalmaktadır. Yalnız keselerini düşünen bu menfaat avcıları iskelelerde, vapurlarda, halkın biriktiği yerlerde hiç bir din kuruntunun kontrolünden geçmemiş el büyüklüğünde dualar, vaızlar, ilh., satmakta ve halkı, din bakımından, sö-
aktüel
>
Kara-kuvvet, ne zaman, Türk cemiyetine. Türk Devrimine karşı kendinde yeltenmek cesareti bulmuşsa, kızık-kudret de tam o zaman harekete geçmek lüzumuna inanmıştır. Bu iki kardeş kuvvet» çeşit çeşit postlara bürünerek çağdaş hayatın her bölgesinde elele yürümeye çalışmaktadırlar. 19 haziran 1950 tarihli YENÎ ISTANBUL’da yurdumuzdaki ufak tefek belirtileri fırsat bilerek aydınlarımızın arasııia sokulmıya yeltenen komünistliğin yeni marifetlerini okumuşsunuzdur. Biz bu yeltenme faaliyetinin bir vesikasını da neşretmiş bulunuyoruz. Bir çok Türk aydınlarının adreslerine Paristen gönderilen mektuplar, ilk bakışta, dünya barışına yardım etmek fikriyle yazılmıştır. Bu güzel ve hayat müjdeliydi yaftalı şişede çok korkunç bir zehir vardır. Bizim ne kadar barışçı bir millet olduğumuzu bilmiyen kalmamıştır. Halifelerin ve sultanların uyuşturduğu, bitkin bir hale getirdiği Türkiye’yi dinamik varlığına kavuşturmak için barışa, uzun barış yıllarına ihtiyacımız vardır. Her Türk vatandaşı barıştan bahsedenlere karşı gönüldendir sevgi duyar. Fakat barış, tam bir barış olmak şar-tiyle. Dikkat ediyor musunuz? Barıştan bahsederken, silâhının arpacığını göğsümüze çeviren komünistlikle, ruhumuza görünürde banş yollan göstererek (?) bizim kanımızı emmeye hasret çeken kara-kuvvet arasında ne büyük bir anlayış birliği, ne derin bir av taktiği vardır, iki yıkıcı kuvvet a t-kulağı yanyana yürümektedir. Her ikisinin de amacı genç beyinler ve gönüllerdir. İman hasretiyle, yurda faydalı olmak hasretiyle yanan gönüllerdir. Niçin saklıyalım ve niçin lüzumsuz bir iyimserliğe kapılalım? Yurdumuzda hem komünistlik vardır, hem de kara-kuvvet. Azmış, çokmuş, bunun derecesini tâyin etmek bize düşmez. Uzaktan uzağa gördüğümüz dumanlar, bizim için, henüz görünmeyen ateşlerin belirtileridir. Her ateş, büyük yangınlar yaratamaz, ama, uygun bir çevre ve yel bulursa, sırasında, ehemmiyetsiz bir kıvılcım bile söndürülmesi güç bir yangının kahramanı olabilir. Sosyal tedbirlerin en iyisi; ne ateşe, ne de kıvılcıma uygun çevreler vermemekle alınmış olur. Kaıa-kuvvet kıyamet gününün yaklaştığından, kızıl kuvvet ise, kıyamete taş çıkartan ü-çüncü bir dünya harbinin patlamak üzere olduğundan bahsediyor ve insanlık mahvolacaktır, ey aydınlar, diyor, geliniz hu felâketi önlfyelim... Bu ses. Dünya Barış Taraftarları Komitesi Başkanı F. Jolıot-Curie’nin sesidir. Bu adam kim, biliyor musunuz? Eli bayraklı bir komünist.« Soylu fikirlerle soysuz maksatlar güdülen tehlikeli bir çağda yaşıyoruz. Kültürümüze yabancı, her propaganda da Örümcek gibi avına ipek yollar seren bir ikiyüzlülük var. Çok tiyatlı olmalıyız. Fakat başlıca korkunç belli*ti karşısındayız, Bu belirtinin tek bir neticesi vardır: zfm millet olarak yıkılışımız. Onun için yalnız bizim ihtiyatlı olmamız yetmez. Bütün sosyal sorumluluğu yüklenen hükümetin de bu belirtileri gözden uzak tutmaması lâzımdır. Biz ancak milli bir elbirliğiyle bütün güçlüklerimizi, tehlikelerimizi yenebiliriz.

ih-iki iki bi-
Gemi, 6 eylülde tekrar New-York'a gidecek
Devlet Denizyolları İdare»! tarafından 6 eylülde ikinci bir Amerika seferi daha tertip e-dllnılşlir. Bu seferi yapacak o-ian Tarsus gemisi. Istanbuldan hareketle, Pire, Napoli, Ccno-va ve Marsilya^a uğrayarak N«‘W-York’a gineceklır.
Tarsus'un ilk Amerika şeref! hakkında New-York Türk Haberler Bürosunun verdiği malûmata göre, gem! limana girerken 18 kişilik bir gazeteci gru-pu tarafından karşılanmış ve bu hâdise G.B S. televizyon istasyonu tarafından tafsilâtlı o-larnk yayınlanmıştır
Gemide tertip edilen kokteylde HÛO kişi hazır bulunmuş ve kokteyl 20 do nihayet bulması lâzım gelirken misafirler 22 ye kadar gemide kalmışlardır.
Tarsus'un seferi Amerikan efkârı umumiyesinde derin bir İz bırakmış ve bilhassa iş adamları tarafından büyük bir alâka İle karşılanmıştır.
İdare, şimdiden ikinci. Amerika seferi için propaganda faaliyetine geçmiş bulunmakladır.
Irak Su îşleri Müdürü memleketimizde
Hudutta müşterek sulama tesisleri kurulması hakkında temaslar yapacak
Irak Hükümetinin Sulama İşleri Müdürü AbdÜlemir Elüzri Bey, Bağ-dattan bava yeliyle şehrimize gelmiştir. Dün akşam ekspresle Ankaraya hareket eden Elüzri Bey, Fırat ve Dicle nehirleri üzerinde kurulması düşünülen barajlar ve huduttaki müşterek sulama tesisatı hakkında Hükümetimizle temas edecektir.
Muallimler Birliği İdare Heyeti fevkalâde toplantısı
Muallimler Birliği İdare Heyeti âza, demek ve cemiyet mümessillerinin iştirakiyle önümüzdeki 22 haziran 1950 perşembe günü Birlik merkezinde toplanarak Birlik Mecmuası işini konuşacak, Ankara ve Lstanbulda Milli Eğitim Bakanı Av-ni Başman ile yapılan görüşmelerin neticesi İdare Heyetinde görüşülecektir.
Üniversitelilerin Opera sanatkârlariyle tanışma toplantısı
Şehrimizde Açıkhava Tiyatrosunda muvaffakiyetle temsillerine devam etmekte olan Cumhurbaşkanlığı Filârmoni Orkestrası ve Devlet Tiyatrosu Opera Bölümü sanatkâr-lariyle tanışmak arzusu ile İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği bugün saat 18 de Talebe Birliği Marmara lokalinde bir toplantı tertip etmiştir.
Belediyenin yeni
• •
İstanbul Belediyesi, 4 tane yeni a-razöz alınmasını münakaşaya koymuştur. Bunların iki tanesi deniz suyu kullanabilecek vaziyette olacaktır. Bu arozözler teslim edil inciye kadar hayvanla çekilen eski bıdonlu arabalar kullanmak suretiyle ve meydanlar deniz suyu ile sık sık sulanacaktır.
Türk Ocağının fevkalâde toplantısı
Türk Ocağı Başkanlığı, ocağın hayati bir meselesini ve dâvasını konuşmak üzere bütün Türk Ocaklıları 22 haziran 1950 perşembe günü saat 18 de Ocak merkezine davet etmektedir.
Sarıyerde bir sergi
Sarıyer Akşam Kız Sanat okulunun yıllık sergisi cumartesi günü saat 17 de okul binasında açılacaktır.
temeli diin törenle atıldı
İNŞAAT BİTTİKTEN SONRA YEŞİLKÖY, ORTAŞARKIN EN MODERN HAVA ALANI OLACAK
Milletlerarası modern Yeşilköy hava alanının terminal binasının temel atma töreni dün saat 11 de yapılmıştır.
Törende İstanbul Valisi Fahreddin Kerim Gökay, Devlet Havayolları U-muın Müdür Muavini. İstanbul Bayındırlık Müdürü ve mühendisleri ile Yeşilköy Hava Alanı Müdürleri hazır bulunmuşlardır
Hazırlanan temel çukurunun içine kesilen bir kurbanın kanı akıtıldıktan sonra, Vali ve Belediye Reisi hayırlı olsun sözleriyle, ilk harcı atmıştır.
1952 eylülünde sona erecek olan modem yolcu salonu binasının içinde, asri bütün konforu haiz gazino, lokantalar, istirahat salonları, bagaj tesisatı bulunacaktır.
Haymil müessesesine bir milyon liraya ihale edilen bu inşaatın, elektrik, su, kalorifer, mutfak ve sıhhi tesisatına ait bütün malzeme Devlet Hava Yollan Umum Müdürlümü tarafından müteahhide verilecektir.
Alan pistlerine beton dökülmesine gelecek hafta içinde başlanacaktır, 60 metre genişliğinde 2300 metre u-zunluğundaki 23 metre genişliğinde müteaddit taksi yollarını ihtiva eden pistin kenarında hangar binalarının inşasına başlanmıştır. Terminal binasının önünde 300 metre uzunluğunda 60 metre derinliğinde bir de peron yapılacaktır.
Şimali cenubi büyük uçuş pisti bilâhare ihale edilecektir. Toprak tes-
Kanatlılar Birliğinin model uçak müsabakası
9.7.1950 pazar günü saat 10 da Kanatlılar Birliği, Kadıköy Yoğurtçu Parkı karşısındaki spor sahasında beşinci model uçak müsabakasını yapacaktır.
Yanşa gireceklerin 6.7.1950 akşamına kadar Kanatlılar Birliğinin u-çakevlerine müracaatlan istenmektedir.
Ingîlterenin satışa çıkardığı yolcu gemileri
İngiltere tanınmış bazı yolcu gemilerini satılığa çıkarmıştır. Meşhur Scandia Askelodden, Pan Eııropa, ve diğer iki geminin satın alınmasını Devlet Denizyollarına teklif etmiştir.
Tonajları çok büyük olan bu gemilerin bizim hatlara elverişli olmadığı cihetle, satın alınmalarına İmkân görülememektedir.
Sirkeci - Kadıköy bilet kaldırılıyor. Otobüslerde tenzilât yapılacak
farkı
%50
Müdür-
viyesi için 60 a yakın kamyon, Buldozer, keçinyağı. vesaır makinelerin geceli gündüzlü çalıştığı alanda inşaat «ona erdiği zaman Yeşilköy, Or-taşarkın en büyük hava alanı olacaktır.
Bugün yapılan terminal binası Wa-ahtngton hava alanındaki binanın e-şidir.
Sabahaddin Bey hakkında Toplantı
îki sene evvel îsviçrede vefat e-den tanınmış terbiyeci ve içtimaiyatçılarımızdan M. Sabahaddin Beyin ölümünün ikinci senesine rastlıyan 30 haziran 1950 cuma günü Muallimler Birliği Terbiye Encümeni tarafından bir konferans tertip edilmiştir.
Prof. Nihat Reşat Belger’in başkanlık edeceği bu toplantı münasebetiyle merhum mütefekkirin “Türkiye nasıl kurtanlabilir?,, eseri yeni harflere çevrilmiş ve Muallimler Birliği tarafından neşredilmiştir. Bu neşriyat işine çok yakın bir ilgi gösteren ve maddi yardımda bulunan muallim ve muharrir Tahsin Demiray’a bir teşekkür yazısı gönderilmesine karar verilmiştir.
Devlet Denizyolları Genel lüğü Kartal - Yalova ve Sirkeci - Kadıköy araba vapuru tarifeleri üzerinde tetkikler yaptırmakladır. Geçirilen birkaç aylık tecrübelerden alınan neticeler üzerinde yapılan tetkikler sonunda, ücret tarifelerinde esaslı değişiklikler yapılması düşünülmektedir.
Bu cümleden olarak Kartal - Yalova hattında yüzde 25 den fazla bir tenzilât yapılacak ve Anadolu ile İstanbul arasında otobüs nakliyatına tam bir kolaylık sağlamak için yüzde 50 kadar bir indirme İcrası ve bunun Sirkeci - Kadıköy, Kabataş -Üsküdar hatlarına da teşmili düşünülmektedir.
Ayrıca binek otomobillerinden Sirkeci - Kadıköy ve Üsküdar • Kabataş hatlarında aynı ücret alınması tetkik edilmektedir. Birkaç güne kadar araba vapurlarının yeni ücret tarifesi halka ilân edilecektir.
Devlet Tiyatrosu Opera bölümünden sonra, 29 haziranda, Dram bölümü de temsiller vermek üzere şehrimize gelmiş olacaktır.
Tiyatro sanatkârları, temalllerini burada “Ses,, Tiyatrosunun kışlık vo yazlık sahnelerinde vermeyi tasarlamışlardır.
Istanbula gelecek kadro, Rejisör Mahir Canova idaresinde Nermın El-gün, Madde Jale Türkân İm Alpago, Uraz, Ragıp
Haşim Hekimoğlu, Ziya Demlrel’den mürekkeptir.
Trupun repertuarında, Goldonl’nln "Yalancı", Melih Cevdet ve Oktay Rifat'ın "Kıskançlar” Moll^re’ln "Kibarlık Budalası” ve Anonilh’den Orhan Vell’nln dilimize naklettiği “Modem Antlgone,, eserleri vardır.
Devlet Tiyatrosu şehrimizde sekiz, dokuz temsil verecektir.
Dirmeç, Yıldız Kenter, Ayata. Agâh Htln. Sa-Şahap Akalın, Ulvi Haykır, Nuri Altınok,
Selçuk Kız Enstitüsünde resim sergisi
Bugün saat 17.30 da Selçuk Kız Enstitüsünün Teknik öğretim Sergi Salonunda, resim öğretmeni Nuriye Gürgök talebelerinin eserlerinden mürekkep bir sergi açılacaktır.
Belediye murakıplarının dünkü teftişleri
Belediye İktisat murakıpları tarafından dün şehrin muhtelif yerlerinde 362 esnaf kontrol edilmiş ve 33 belediye ceza zaptiyie bir Milli Korunma zaptı tutulmuştur. Ayrıca fırınlarda noksan görülen 400 ekmekle 300 pide müsadere olunmuş ve Darülacezeye gönderilmiştir.
Çapa Erkek Lisesi öğrenci sergisi
Pazar günü saat 16 da Çapa Erkek Lisesi öğrencilerinin çalışmalarından mürekkep bir Resim - İş Sergisi açılacaktır.
Türk kromlarının yüzde
63 ünü Amerika satın alıyor
merikanın krom ithal ettiği memleketler üçüncü geliyor
arasında Türkiye
Memleketimize gelen haberlere göre, Amerika Birleşik Devletleri Ticaret Bakanlığı harp sonrası devrinde Türkiyenin ihraç ettiği krom madeninin büyük bir kısmının Amerika tarafından alındığını bildirmiştir. 1946 yılından 1949 yılı İlk yansının sonuna kadar Türkiye 641.488 ton krom ihraç etmiştir. Bu miktarın yüzde 63 Ünü yani 402,886 tonunu Amerika satın almıştır.
1940 - 1948 yıllan arasında Ameri-kan'nın krom ithal ettiği memleketler arasında Türkiye üçüncülüğü almıştır. Amerikaya Türk »yeden fazla krom ihraç eden memleketler sadece Güney Rodesya ve Sovyetler Birliğidir. Tica-
|H YENİ İSTANBUL, Dünya hikâye müsabakası. Birinciye 5000 dolar J P fl Z
«2
OD
5 w >
S o
T5
İ
5
s
• e a» ••
ret Bakanlığı Sovyetler Birliğine müemmen bir ihracatçı nazariyle bakıl-mıyacağına işaret etmekte ve "bu vaziyette Türkiyenin bu mühim madenin ihracatçısı olarak yeri mühimdir,, demektedir.
Valinin dünkü teftişleri
Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökay. Haseki ve Cerrahpaşa Hn.RtAhaneie-rinin Belediyeye ait paviyonlannı ve servislerini gezmiş ve ilgililerle temas ederek bunların ıslahı ve takviyesi için yapılması lâzım gelen hususları tetkik etmiştir.
* YK.M İSTANBUL, Dünya hikâye

İSTANBUL, dünya edebiyatının kapılarını Türk edebiyatına açıyor
*
5
î
S
57
!
Dünya, en iyi hikâyesini arıyor
Birinciye 5.000 dolar
t
5
5"
5
5
w o
s s
6
s
•1
K Z
Müsabakaya
giriş şartları
Bedia Statzere jübile yapılıyor
Şehir Tiyatronu artiııtlerinden Be-dla Von Statzer için bir jübile ter-tip edilmek üzere faaliyete geçilmiş bulunuumaktadır.
Kıymetli artistin sanat hayatını tetviç edecek olan Jübüe ağustos ayı zarfında Açık Hava Tiyatrosunda yapılacaktır.
İstanbul Milli Eğitiminde emekliye sevkedilecekler
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü kadrolarında mühim değişiklik yapılacağı haber verilmektedir. Bu cümleden olmak üzere 30 yılını doldurmuş bulunan merkez teşkilâtından 10 kadar memurun emekliye sevke-dilmesl kararlaşmıştır.
Emekliye sevkedilecekler arasında müdür yardımcıları bulunduğu gihl vücutlarından istifade edilemeyen memurlar ve bu arada geçen yıl vaş haddini doldurduğu için emekliye sevkedllen ve bilâhare Vekiller Heyeti karariyle bir yıl daha vazifesinde kalmasına müsaade edilen daire mimarı da bulunmaktadır.
Diğer taraftan ilk ve orta öğretim öğretmenleri arasında da 30 yılını doldurmuş olanların listeleri hasırlanmakta olup Bakanlığın tasdikma arzedılmek üzere Ankaraya gönderilecektir.
Açık hava kütüphanesi
aşılamak giriştiğini
binasının
*
Z W
B
D
c T S
î
| i
E
c
5
-r
OPERANIN
AÇIK H AV A T E M S I L L E Rİ
c d
Ankara Devlet Operası bir müddetfen beri temsillerine Açık Hava Tiyatrosunda muvaffakiyetle etmektedir. Resimde genç ve değerli sanatkârlarımızı bu temsillerinden birinde görmeklesiniz. Bu opera temsiller, her senektnden daha büyük bir alâka görmekte ve Açık Hava Tiyatrosu, anlaman bir kütlesiyle dolmaktadır
devam seııeld seyirci
Gazetemiz, öteden beri devamlı bir şikâyet ve arzunun yakın müşahidi bulunmadı hasebiyle, içinde şüphesiz dünya çapında değerler bulunan Türk ediplerine, dünya edebiyatının kapılarım açmak /aınant-nııı çoktan geldiğine kani IdL İşte bu sebepledir ki, Am erik ada intişar etmekte olan New-York He rai d Tribüne gazetesinin tertip ettiği dünya hikâye müsabakası, bizi bu gazete İle İşbirliğine şevketti ve şimdiye kadar Türklycde yapılmamış olan milli bir hikâye müsabakasını tertip etrnkle de vazifelendirdi. Maksadımız, bu suretle dünya edebiyatının kapılarını Türk edebiyatına açmak ve dünyaya bizde (le değerli muharrirler ycti&ebİİdiğini ishal etmektir. .
tşfe bu düşünce iledir ki, memleketimizin bütün değerli kalemlerini "Dünya Hikâye Müsabakasına** İştirake davet ediyoruz. Bu müsabakanın Türk edebiyatı İçin muvaffak olması ancak onlar nayeslndo mümkün olabilecektir.
Müsabakaya giriş şartları
Duııyu Hikâye .Müsabakasına, aşağıdaki şartlar dahilinde btlrak olunacaktır:
— Tanınmış veya tanınmamış her muharrir, kendi Imzaslyfe veya miistear bir isimle müsabakaya İştirak edebilir.
M üsten r isim kullananlar hakiki imzalarını hikâyelerinin bir nüshası altına atarak kapalı bir zarfla ve müsabaka nihayete erdiği tarihte açılmak üzere İdarehanemize tevdi edeceklerdir.
— Hikâyelerin rn az 1500. en çok 4000 kelimelik ve daktilo İle iki nüsha olarak sahifenin bir tarafına yazılmaları şarttır. Mevzu tamamen serbesttir. Hikâyeler, canlı, hakiki hayattan alınmış, aşk, macera, harp, iş, esrar, dlıı ve ırk mücadeleleri veya beşeri İhtiras gibi her türlü mevzua sahip olabilir. Hikâyelerin sade, tabiî bir dille yazılmış bulunmaları ve zamanımızda cereyan etmiş olmaları tercih sebebi teşkil eder. Fakat tekrar ediyoruz mevzu kat'İyyen tahdit edilmiş değildir
— Müsabakaca iştirak edenlerin gönderecekleri hikayelerin başka bir yerde çıkmamış olması şarttır. Muharrir, bu hususta hikâyesine bir de taahhütname ekllyeeektir.
— Hikâyelerin gazetemize 30 haziran 1950 tarihine kadar makbuz mukabilindo bizzat tevdi edilmiş veya taahhütlü mektupla gönderilmiş olması lâzımdır. Ilikâyelorin üzerine “Dünya m usa bakası" kaydl konulmalıdır.
E
F
G
Muharrirler, müsabakaya iştirak için gönderdikleri hikâyeleri müsabaka neticesine kadar başka hiç bir yerde neşretnıenıeyi taahhüt ederler.
— Gazetemizin edebi heyeti, gelen hikâyeler arasından bir ilk seçme yaparak en İyi 30 hikâyeyi tea-blt edecektir. Bu hikâyeler gazetemizde neşredilecek ve her hikâyeye 30 lira ücret verilecektir.
— Memleketin tanınmış ediplerinden mürekkep büyük bir jüri, neşredilen 30 hikâyeden en g';r.rl İki tanesini Reçecek, gazetemi? bunlara 300 er lira mükâfat verecektir.
— Türklyede seçilen bu İki ener 5000 dolar mükâ fatlı Dünya Hikâye Müsabakasına girmek hakkını karanarak gazetemi? tarafından Milletler»-sı Jüriye tevdi edilecektir.
Dünyanın en güzel
50 Hikâyesi
Dünyanın en güzel hikâyesi aranırken, bir taraftan da müsabakaya İştirak eden milletler arasından en iyi 50 hikâye de teshil edilmiş olacaktır.
YENİ İSTANBUL
Bu 5ü seçme hikâyenin Tiirkiyedo neşir hakkını şimdiden temin etmiş bulunuyoruz. Banlan okuyucularına aynca takdim edecektir.
Kimlerle yarışacağız ?
Edebiyat tarihinin bu çok mühim müsabakasına daha şimdiden İştirak eden milletler şunlardır: İngiltere, İtalya, Almanya. Hollanda, tsvfçre, tsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya, İrlanda, İsrail, Cenubi .Afrika, Avustralya» Yeni Zelanda, Hindistan. Seylân vo YıııınnUtan.
Müsabakaya Amerika da iştirak etmektedir. Fakat orası İçin tertip heyeti başka bir şekil tatbik et-inekte ve ayrı bir mükâfat vermektedir.
z
a r
w
e
7*1

5? r> •(
w T
r u
X
CD
3
ît
5
"1
*
Z
X
> Z cs a r
o

57
8*
O
B p
X
9 zr
9
57
5
inşa * jb|‘>p ooo9 a(ıaui4ia oA'v>n»ı ba-uaci“•'ina.vvisr’ÎNa ¥ j«iop ............. M
Millî Eğitim Müdürlüğü, bir açıkhava kütüphanesi yapacak
İstanbul Milli Eğitim Müdürlümü, memlekete okuma zevkini için mühim bir teşebbüse memnuniyetle öğrendik.
Haber aldığımıza göre
müsait bir yerde olmaması yüzünden kâfi derecede İstifade edilemiyen meslek kütüphanesinin yaz aylarına mahsus olmak üzere bir açık hava kitaplığı haline getirilmesi kararlaştırılmıştır.
Bu işi bir an evvel tatbik mevkiine koyabilmek için binada müstacelen yapılması icap eden tadilât yapılacaktır.
Yakında Belediyece inşaata başlat-tırılacaktır.
Okul inşaatı müsabakaya konuluyor
Bu yıl İstanbul ilinde inşaatına başlanmak üzere karar verilen 30 kadar ilkokulun keşiflerinin yapılması hususu Bayındırlık bildirilmişti.
Fakat Bakanlıktan emirle bu binaların
müsabakasında kazanan plânlara uygun olarak yaptırılması derpiş edilmektedir.
Müdürlüğüne
alman son bir açılacak proje
İTİZAR
Teknik bir ârıza yüzünden Kesik Yelleri romanımızı bugün nc*(t le-rnedik. Okuyucularımızdan özür M!e-riz.
SÎYASf İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YBNİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTE!) ŞİRKETİ
Müdürü: Kenuıl H. SAKLICA Bu sayıda yazı işlerini fiilen İdare eden : Mithat PERİN
Basıldığı yer ;
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LtMÎTED StRKETÎ MATBAASI
V*
22 Haziran 1950
BAŞVEREN
BİR İNKILAPÇI
Yazan :
FALİH RIFKI ATAY
— 14 —
Şu memurlar ki dizlerini titretmeği, büyüğüne ta-basbus etmeği, yerlere kapanmayı örf zannederler, kanuna riayet fikri onlara müyesser değildir. Şunlar ki Padişahla uyuşup mesnet sahibi olurlar, her hâdiseyi pamuk ipliği ile bağlarlar. İlim, hüner, servet, itibar ve diğer bir fazilet ile sivrilenin başını kırmakla geçinirler, bunu da siyaset, tedbir ve diplomasi sayarlar, onlarda kalb ve kan ve insaf ve îman kalmamıştır. Nice eskiler vardır ki yeni kanla aşılanmaları mümkün olur. Fakat saydığım şu kuruyası kökler aşı tutar mı •
Gerçi memleketi yenilemek isteyenler çıkmıştır. Fakat ne yazık ki fikirleri birleştiren kimse çıkmamıştır. Ali Suavi burada inkılâpçı hareketin bir lideri olmamasından şikâyet eder. Sultan Aziz cülûs ettiği günler, yeni fikirlerin kaynaşma zamanı idi: “Eski edep, eski hükümet, eski örf, eski politika eshabına karşı koyucu, muhalefet edici kimseler çoğaldıktan başka fikirler o kadar galeyan etti ki ne Âli Paşanın gadir ve tazyiki teskin edebildi, ne de Fuat Paşa gibi cerbezede nadir bir eski diplomatın parlak işleri göz kamaştırdı. Hayf, bunca seneler geçti, bu kadar nüfustan biri adını ortaya atıp da Yeni OsmanlIlar efkârını bir araya toplayama-dı. İsminin duyulmasını istemediğim bir zata reislik teklif olundu, daha o derecenin sırası gelmedi, diye reddetti”.
Ali Suavi “Şark meselesi” tâbirine bile kızar. Ona göre bir Şark meselesi yoktur. Ingilterenin Şark dâvaları vardır. Osmanlı Saltanatının da Şark dâvaları vardır: “Bu satlanat siyaseten ve maddeten AvrupalIdır. Bu saltanat “Şark meselesi” değildir. Onun da Şark meseleleri vardır.”
O sırada Bosna, Hersek’te kargaşalık çıkmıştır. Türkiye-ye karşı iyiniyet besliyenler de Ali SuaVi’nin fikrindedirler: “Devlet Bosna - Hersek’e ordu yollamalıdır. Hakları yerine getirmeli ve mesulleri cezalandırmalıdır. Asıl politika budur. Eğer Osmanlı İmparatorluğu büyük olmak istiyorsa, zengin ve kuvvetli, ve kendi kudretinden haberdar olmalıdır. Kendi kuvvetine dayanmalıdır. Avrupa devletlerinin himayelerine nihayet vermelidir. Eğer bütün dünya Bâb-ı-âli’ye hasta diyorsa, Bâb-ı-âli buna inanmağı bırakarak, hayatiyetini hissetmek ve hekimlerine izin vermek sırası gelmiştir."
Almanya - Fransa harbinin genç ihtilâlci üzerinde büyük tesir bıraktığını yazılarından anlıyoruz: “Üç senedir gazeteler Prusya aleyhine yazmadıklarını bırakmadılar, imparator Napoleon’un en büyük günahı Prusya’ya karşı susması idi. Nihayet harp ilân olununca Millet Meclisinde “Harp! Harp!” diye bağınşmaktan başka müzakereye vakit yoktu. Gazetelerinde La guerre fatale bahislerini okurdum. Şimdi PrusyalI galebe edip Napoleon’u esir alınca güya muharebeden hiç bir Fransızm haberi yokmuş, hiç bir gazetenin malûmatı ve reyi olmamış gibi bütün kabahatler Napoleon’a yüklendi.”
Bütün Fransa çözülmüştür: “Nerede vatan sevgisi? Yürümeğe kudreti olan herkes kaçıyor. Fransa’dan çıkıp da yaşayabilecek hiç kimse içeride kalmadı. Bir binbaşı ile bir A-rabada beraber bulunduk. Sedan vakasına dair konuşurken dedi ki, oradaki kuvvetimize göre üc aylık bir muharebe idi. Prusya topçusuna göre dört günlük!”
Cesaretlerinin bozulmuş olduğunu, işi gevezeliğe vurduklarını söyliyerek, halk efkârının parçalanmasına şöyle bir
Türk sanatının
muvaffakiyeti
İÜ
F*
ATİNA HUSUSÎ MUHABİRİMİZ BİLDİRİYOR
Bulgarlar, Rus dostluğunu ödüyorlar
Keza eski Bulgar komünistleri de, bu çeşit bir devletlerarası istismarı da hoş görmemektedirler. .
Sukutu hayal pek müthiş olmuştur. Sovyetler Birliği, tıpkı Hltler Alman-yasının yeni Avrupa devletlerine tatbik ettiği istismar usullerini kardeş milletlere karşı kullanması. Sovyetle-rin bu memleketlerde bütün nüfuzlarını kaybetmelerini mucip olabilir.
Ruble’nin devalüasyonu da Bulga-ristana pahalıya mal olmuştur. 9 eylül 1944 te ruble fiyatı 15 leva olarak tesbit edilmişti. Halbuki Sovyetler Birliği Bakanlar Kurulunun verdiği bir karara göre, 1 mart 1950 den itibaren ruble kıymeti 71 levaya yükseltilmiş, yani rublenin satın alma gücü yüzde 378 arttırılmıştı. Bu devalüasyon, Bulgaristan!, Sovyetler Birliğine çok daha fazla ihracat yapmak mecburiyetini yüklemektedir. Bu iktisadi esaret, Sovyetlerin, Bulgar Komünist Partisi içerisinde hüküm süren şiddetli mücadeleyi bastırmak hususundaki gayretlerini herhalde teşvik etmiyecektir. Bulgar Komünist Partisindeki maneviyat bozukluğu her gün biraz daha artmaktadır. Bulgar milletinde dağılma temayülü gittikçe kuvvetlenmektedir. Bulgaristan yeni bir cephe değiştirmeye doğru olgunlaşmaktadır.
çok babalı
Atina, 21 (Hususi muhabirimiz Marc Marceatı bildiriyor) — Bulgaristan da, Sovyet vesayeti altında bulunan sözde halkçı diğer cumhuriyetlerin ûkıbetlcrini paylaşmaktadır. Sovyetler Birliğine, rüçhan hak-hı, sîyçmî ve iktisadi kontıoldan başka, tanınmış olan muhtelif imtiyazlarla beraber, Bulgar Milleti en son hürriyet kırıntılarının da, Sovyetler Birliği esareti uğruna feda edildiğini müşahede etmektedir. Yağmaya uğrayan, istismarın en koyusuna mâruz kalan Bulgaristan, tedricen imhayı mucip olacak gibi görünen bir dostluk için en ağır bedeli ödemektedir. Yalnız iktisadi sahada elimize geçen resmi metinler bile, Sovyetler Birliğinin, himaye ettiği iddiasında bulunduğu memleketi nasıl bir usûlle istismar ettiğini göstermeye kâfidir.
1950 şubatında Doğu Bloku radyo-lariyle gazeteleri, Sovyetler Birliğiyle peykleri arasında imzalanan birtakım iktisadi anlaşmaları hararetle övmekteydiler. Bu anlaşmalar, Sosyalizmin büyük bir zaferi, komünist memleketler arasında carî kardeşçe kader birliğinin açık bir delili olarak gösteriliyordu. Felâket şurada kİ. bu beraberliğin hakiki mahiyeti, bizzat alâkalıların itirafına göre, ancak tek taraflıdır. Her ne kadar Fas Ajansı bu anlaşmaların dostluk ve anlayış zihniyeti içerisinde imzalandıklarını ilân etmişse de, hakikat bunun tamamen aksidir.
Memleketine dönmesi beklenen Belçika Kıralı Leopold
15
misal verir: Paris'te “Berlin’e gidelim/’ diye bağrışarak toplanan gönüllü askerler, orduya vardıkta “Paris’e dönelim/’ diye ihtilâl saldılar.
Paris’e Prusya askeri gideceği sırada, ne matbaa, ne kâğıt, ne posta kalmıştır. Ali Suavi en son trenle Paris’i bırakıp Trouville şehrine gelir. Acaba sulh olur mu, diye bir kaç gün bekler. Uzayacağını anlayınca, dört gün dört gecede Lyon şehrine varır. Hotel d’Europe’da oturur ve “Mütşerileri-ni habersiz bırakmamak için, taş tezgâhında, Muvakkaten isimli gazetesini neşreder/1 .
Bu anlaşmalara göre. Rumanya, Sovyetler Birliğine petrol ve müştek-katını ihraç edecektir. Aynı anlaşmalar mucibince Bulgaristan. Çekoslovakya ve Macaristana Rus petrolü ithal edilecektir. Yani Sovyetler Birliği, Rumanya petrollerini, Rumanya-nın tamamen aleyhine olarak milletlerarası piyasa fiyatına göre satın alacak ve bunları peyk memleketlere çok daha yüksek bir fiyatla ihraç, edecektir. Filhakika Sovyetler Birliği. Sovrompetrol * Şirketi vasıtasiyle, Rumen petrolleriyle müştekkaiımn hem istihsalini, hem de satışım inhisar şeklinde kontrol etmektedir. Bu şirket sayesinde Sovyetler, mühim menfaatler temin edebilmektedirler. Sovyetler, “Sosyalist Kader Birliği” bahanesiyle peyk memleketleri sistemli bir yağmaya tâbi tutmaktadırlar. Sovyetler Birliği ile peykleri arasındaki ticari münasebetlerde Sovyet menfaatleri ön plânda tutulmakta ve halk demokrasileri kapitalist memleketlerle iktisadi münasebetlere girişmekten memnun bulunmaktadırlar. Bu esasa muhalif her türlü politika, Faşist veya Troçkist temayüllere atfedilmektedir.
Bu meyanda, Bulgaristan, baştanbaşa yağma edilmiş 1947 aralık ayında Filİbede verdiği bir demekteydi :
"Mahsullerimizin
müstahsile ve bunları ihraç eden devlete mal olduklarından çok daha ucuza ihraç ediyoruz.”
Kolarof aynı zamanda Sovyet Rusyanın bu mahsulleri maliyetin çok dununda bir fiyatla ve çok büyük miktarlarda satıh aldığını da beyan etmişti. Filhakika 1946 dan beri Bul-garistandan Sovyetler Birliğine ihraç edilen mahsullerin fiyatı, Bulgarista-na ithal edilen Rus mahsıılerinin fiyatına nazaran çok az artmıştır. Bulgar tütünlerinin fiyatı ancak yüzde 16.10 kadar artmışken, Rusyadan ithal edilen kimyevî maddeler yüzde 30. kâğıt yüzde 108, sınaî ve ziraî makineler yüzde 125 kadar kıymetlenmiş-tir. Bulgaristanın bu şekilde açıkça istismarı. Kostof’un hareketinin ne kadar haklı olduğunu göstermektedir. Memleketinin menfaatlerini korumak ve Bulgar İşçisinin mesaisinin Sovyetler tarafından milletlerarası piyasada istismar edilmesini önlemek için çalıştığı içindir ki, Kostof, neticede darağacını boylamıdır. Halen Bul-garinUndaki Sovyet nüfuzunu sarsan başlıca âmil, halkın umumi memnuniyetsizliğidir. Bulgarlar, Sovyet himayesinin bedelinin ne kadar ağır olduğunu bugün artık müdriktirler.
İngilterede tetkik yapan Türk sahne sanatkârları
Londra, 21 (Nafen)İngilterede tetkiklerde bulunmak üzere gelmiş bulunan Türk sahne sanatkârlarından bazılarının İngilizce lisanına vâkıf olmadıklarını gözönünde bulunduran İngiliz Kültür Heyeti, bu müşkülü hal için hususi tercümanları Türk sanatkârlarına terfik etmiştir. Bunlar seyredilecek tiyatro piyesle-lerinin evvelden bir hulâsasını yapmaktadırlar. Modern İngiliz tiyatrosunun sahne tekniğini alâka ile takip ve tetkik edecek olan Türk tiyatro sanatkârlarına her türlü kolaylıklar gösterilmektedir. Her ne kadar bu seyahat İngiliz Kültür Heyeti tarafından tertip edilmiş ise de masrafları Türk sanatkârları şhhsen ödemektedirler.
NOT: Bahsi geçen Türk heyeti, artist Vasfi Rıza, H. Kemal Gürmarı ve iki tiyatro muharririnden mürekkeptir.
elçika kıralı nihayet memleketine dönüyor
Brüksel, 21 (YÎRS) — öğrenildiği-ne göre, bu hafta Başbakan Jean Duvİcusart ile Kiralın hususi kâtibi Jacgues Pİrenne, Parlâmentoda Belçika Kiralının memlekete dönmesi hususundaki mânileri ortadan kaldıracak olan reyden sonra, bunun na-611 tatbik edileceğini görüşmüşlerdir.
Kıral 3 üncü Leopold’un Parlâmentoda rey verilmesini müteakip hemen o gece veya ertesi gün uçak İle Brüksel© döneceği zannedilmektedir.
Şehirde intizamı temin için gerekli tedbirler İçişleri Bakanlığınca alınmış olup, esasen mühim hâdiselerin çıkmasından korkulmamaktadır. Plen-ne’in, Kıral hususi Kabinesi şefi tâyin edileceği söyleniyorsa da, bu haber teeyyüt etmemiştir.

bulunmaktadır. Vasil Kolarof, nutukta şöyle
büyük kısmım.
Maliye Bakanlığında yeni tayinler
Bir Türk senfoni solisti Amerikada başarılı konserler veriyor
Montcrey (Callfornla) 21, A.A. (U-nelted Press) — Monterey senfoni or kestrasının konseri esnasında Halk.' Saner adlı bir Türk, Verdi’nin La Travlata Operasından bir aryayı muvaffakiyetle okumuş ve uzun u-zun alkışlanmıştır. Hulki Saner, bundan sonra Lorell McCann tarafından notaya alınmış olan bir Türk ninni sini de söylemiştir.
Hulki Saner, Monterey’dekl Amerikan ordu lisan kurslarında öğretmenlik yapmaktadır. Monterey gazeteleri senfoni solisti Hulki Saner’ İn resimlerini basmış ve mahallî kritikler gazetelerdeki yazılarında Türk sanatkârından sitayişle bahsetmiş lerdir.
Bulgarlar, Yugoslav hududunda da hâdise çıkarmaya çalışıyorlar

Belgrad, 21 (Ap) — Yugoslavya dün akşam, Bulgar kıtalarının bundan dört gün evvel, Yugoslav topraklarına tecavüz ve Roviste mevkiinde bulunan bir hudut karakolunu basıp İçindeki askerleri esir etmeye teşebbüs ettiklerini resmen iddia etmiştir.
Belgrad radyosu, Dışişleri Bakanlığının, Bclgradda bulunan Bulgar Büyük Elçiliğine «bir protesto notası vermiş olduğunu kaydetmiştir.
Nota, Bulgar Hükümetinin, "derhal bu gibi hudut tecavüzlerine son verilmesini” talep etmekte ve "bu yapılmadığı surette Bulgarların, bundan doğabilecek neticelere tahammül etmeleri icap edeceğini” ileri sürmekte, fakat, bu "neticeler”in nelerden ibaret olduğunu tasrih etmemektedir.
merika, Avrupa devletlerine yeni gizli silâhlar veriyor
Washlngton, 21 (A.P.) —Birleşik Amerika resmî şahsiyetleri tarafından dün bildirildiğine göre, gizli bir Amerikan topunun, Yunanistan harekâtında elde ettiği geniş muvaffakiyetten sonra, Avrupa devletlerine atom nevinden olmıyan gizli silâhların şevki kararlaştırılmıştır.
Bu silâhlarla, Atlantik Paktı müdafaanı takviye ediliyordu.
Avrupaya yapılan silâh sevkiyatı
VVashington, 21 A.A. (Reuter) — Askerî Yardım Dairesi Müdürü General Lymon Temniter, Birleşik Amerikanın bu ayın sonuna kadar yabancı memleketlere 152 bin tonluk müdafaa teçhlzatiyle, 200 uçak ve bir miktar . gemi yolhyacağmı dün söylemiştir.
Radyoda konuşan general, komünistlerin ulaştırma ve liman işçileri arasında sabotaj ve teşkilâtlandırılmış mukavemet tertip ederek Amerikan askeri teçhizatının boşaltılmasına ve Avrupaya nakline müdahale etmek için sarfettiklerl gayretlerin tam bir akamete uğradığını söylemiştir.
Almanyanın işgal statüsü tekrar gözden geçirilecek Londra, 21 A.A. (Afp) — Alman-yanın işgal statüsünü yeniden gözden geçirecek olan Ingiltere, Fransa ve Amerika uzmanlarının Londrada yapacakları toplantının 3 temmuza bırakıldığı iyi haber alan bir İngiliz kaynağından öğrenilmiştir.
Toplantı günü önce 26 haziran olarak tesbit edilmişti.
Bir kadın beşiz doğurdu
Lagos 21 A.A. (Reuter) — Ninor-yanın Kano eyaletinde bir kadın dördü erkek, biri kız olmak üzere beşiz doğurmuştur.
Kız çocuğun el ve ayak parmakları yoktur.
(MEMLEKET HABERLERİ)
Dünkü Meclis müzakereleri
Dün, bakanlar muhtelif sorulara cevap verdiler
Lyon’da da aynı anarşiyi görmüştür. Paris bayrağının rengi kırmızı ise, burada üç renkli asmışlar. Asker yalnız bu işle uğraşıyor. Biri dese ki renk kavgasını önlemek için burada asker tutmâk boşuna değil midir? Geliniz, şu kavgayı sonraya bırakınız, önce Prusyayı topraklarınızdan çıkarınız. Ali Suavi’ye göre hemen alacağı cevap şudur: “Vive La re-publique!" Genç Osmanlı bütün bunları Türkiye hesabına görür. ona ders vermek için yazar.
Ali Suavi, İstanbul’da medeniyet namına sadece Fransız sefahetini örnek edinen, saraylar, konaklar ve israf içinde hayat süren, Cevdet Paşanın Etabekân-i-Saltanat dediği gamsızlara ve gittikçe ahlâktan düşen İstanbul halkına sesini duyurmak ister: “İstanbul bundan mütenebbih olmalıdır Kaldı ki İstanbul Paris’ten beter karı olmuştur. Çünkü Fransa’da sefahet, sefahet diye var. İstanbul'da ise medeniyet diye var. Eğer İstanbul bu kahbeyi defetmezse, bilmiş olunuz ki bir milyon nüfuslu İstanbul’u korkutmağa ön Rus kazağı kâfi gelecektir. İstanbul bir hale geldi ki tüfek doldurmasını bilen kalmadı. Atının kolanını çektiği ve çubuğuna kavı bastığı gibi düşman karşısına göğüs veren Osmanlı kalmadı. Kadınlar tef almak için feracelerini, erkekler rütbe, nişan ve memuriyet gibi oyuncaklar için ırzlarını, namuslarını satar oldular.”
“Devletimiz için gerek Rusya’ya karşı koymak, gerek Düvel-i-muazzama sırasında bulunmak, gerek beka ümit etmek ne kâğıt üzerinde asker alayları yapmakla olur, ne de saray önüne saksı gibi zırhlı cemiler dizmekle olurdu, ancak îBİahat ile olurdu.” Ancak Yeni OsmanlI’nın ıshhat dediği şey “İsraf ve sefahete kapılmak işin başından tutmayın kuyruğundan tutmak ve binay-i-medeniyetin temelini bırakıp sakfını nakşa özenmek gibi vükelav-ı-haziranm anladığı” şeyler değildir.
Deli Petro Paris'e çeldir* zaman Sorhnnne kilisesini seyretmeğe götürmüşler. Riehelipn’nün statüsünü kucaklayıp demiş ki: “
bür yarısını nasıl idare edeceğimi öğrenmek uğurunda!
Ankara, 21 (A.A.) — Maliye Bakanlığı Müsteşarı Gıyas Akdeniz’in Maliye Tetkik Kurulu Başkanlığına, Hazine Genel Müdürü Sait Ergın’ln Müsteşar yardımcılığına, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürü Ekrem Şahenk’in Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğüne, Müsteşar yardımcısı Muhiddin Gü-rün’ün Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğüne, Hesap Uzmanları Kurulu Başkanı İsmail Özüt’ün Müsteşar yardımcılığına, Hazine Genel Müdür yardımcısı Nail Giderin Hazine Genel Müdürlüğüne tâyinleri yüksek tasdi ka iktiran etmiştir.

İsim benzerliği yüzünden bir yanlışlık
İzmir ı Hususi I — İki gün evvel İzmir menşeli bir haberimizde ses sanatkârı Hacer Buluş’un Karşıyaka treninden kaçırılmak istendiği bildiriliyordu, öğrendiğimize göre, bu vaka başka bir sanatkârın başından geçmiş ve isim benzerliği zünden yanlış yazılmıştır.
yü-
Pakistan İzmir Fuarına iştirak edecek
Ankara, 21 (A.A.) — Pâkistan
Hükümeti hu «cne Pâkıstanın İzmir Milletlerarası Fuarına iştirak etmesine karar vermiştir.

Şarkta yapılan binalar, Eskişehirde yapılan binalar ve başkan vekillerinin otomobillerinin kaldı rılması hakkındaki tasarı müzakere olundu
Rahmetli Refik Saydamın A dan Z ye kadar her şeyimiz bozuk nüktesini tekrar eden hatip, Adnan Menderesin A dan işe başladığım ve Z ye’ kadar geleceğini söyliyerek alkışlandı.
General Zekâi Okan’ın kıdem zammı mevzuunda söz alan bir çok milletvekilleri bu hususta Dilekçe Komisyonunun raporunun leh ve aleyhinde konuştular. Millî Savunma Bakanının izahatından sonra Dilekçe Komisyonunun raporu kabul edildi.
İkinci oturum
Meclisin saat 18 de yapılan ikinci oturumunda Ağrı Milletvekilliğine se-çlien Kasım Kührevî, İstanbul Milletvekilliğine seçilen Andre Vahram Ba-yar’ın, Kastamonu Milletvekilliğine seçilen Fahir Keçecinin, Kırklarell Milletvekili ile Malatya Milletvekillerinden Hüseyin Doğan, Abdülkadir özbay, ve Şefik Toğayın seçim tutanaklarına vaki itirazlar hakkındaki komisyon raporunun müzakeresi yapıldı. Raoor ittifakla kabul edilerek Meclisin tasvibine iktiran etti.
Meclis Başkanının şahsına tahsis edilen ikinci otomobil ile Başkan vekillerine ait otomobillerin kaldırılması hakkındaki konun teklifinin müzakeresine geçildi. Söz alan Kayseri müstakil Milletvekili Suat Hayri Ürgüplü, bu arabaların Mâliyeye devri sırasında kıymetinden yüzde 90 kaybettiğini, binaenaleyh bu satış işinin doğrudan doğruya Meclis idareci üyelerince yapılmasını istedi. Başkan vekillerinden Sıtkı Yırcah mevcut mevzuatın buna imkân vermediğini, bununla beraber bu hususta çok titiz davranılacağım bildirdi. Müteakiben maddelerin müzakeresine geçildi ve kanun teklifinin birinci görüşülmesi tamamlandı Meclis cuma günü toplanacaktır.
Ankara, 21 (Hususî muhabirimiz I bildiriyor) — Büyük Millet Meclisinin | bugünkü birleşiminde beş sözlü soruya alâkalı Bakanlar cevap verdi. Erzurum MılletVv’ir.li Mustafa Zeren’in Erzurum Hususi idaresine ait 12 dükkân için yapılan muameleye dair sözlü sorusuna İçişleri Bakam Riikneddin Nasuhioğlu cevap verdi.
Bakan, Erzurum valisinin bu dükkânları fahiş fiyatla kiraya verdiğinden haberdar bulunmadığını ve bu hususu tetkik ettirmekte olduğunu ' söyledi.
Zonguldak Milletvekili Fehmi Açıkgözün, hayvancılığın ilerlemesi, küçük esnafın korunması vc kauçuğu» memleketimize ithalinin önlenmesi ' atkındaki sorusuna cevap veren Ticaret ve Ekonomi Bakanı Ziihtü Veli beşe ezcümle şunları söyledi'
“Çeşitli vesilelerle ilerlemeğe ve bir inruç maddesi olmağa müsait olan hayvancılığımız maatteessüf bu beklenen terakkiyi gösterememiştir. Dericiliğimizin ıslahı çok mühimdir Hükümet bu mevzu He yakından alâkadar olmakta ve tetkikler yaptırmaktadır Kauçuk bÜyiik bir zümrenin menfaati ile sıkı sıkıya bağlıdır Köylü ve daı gelirli vatandaşlarımızın mühim bir İhtiyacına cevap vermektedir Bu itibarla geçimleri dericiliğe bağlı olan vatandaşların, hem de bunları İstihlâk odan vatandaşların menfaat! rint ‘koruyacak şekilde tedbirler alacağım.
Vatandaşların menfaatlerini koruyacak şekilde tedbirler alacağız, fakat bu bir ihracat ve Ihalât muvazenesi mos’ lesidir. Bu .yüzden ince tetkik ve hesaba dayanmaktadır.”
Soru sahihi. Bakana izahatından dolayı teşekkür etti ve bu hesaplar yapılırken köylünün durumunun gözönünde bulundurulmasını istedi.
Bursu Milletvekili Necdet Yılmazın Belediye kanunları gereğince kazanç,
Meclis Başkanlığının 2 nci otomobili
müracaatın yersiz olduğunu Maliye Bakanı Halil Ayan da Bakenının beyanatını teyit
Milletvekili Gc(.«ral Ali İh-
Sağ olaydın Rusya'nın varışını sana verirdim, ö-M
Bu bir inkılâpçıdır. Din işlerini dünya işlerinden ayırmak fikrini galiba ilk defa ortaya atmıştır. Rejim dâvasını ele almıştır. Türkçülüğün ve türkçeciliğjn nrensiplerini koymuştur Bâtıl itikatları kırmak ve tef°kkür hürriyetini kurmak için savaşıp durmuştur. Bu işlerde yalnız Tanzimatçıları deril Genç OsmanlIları da pek geridp bırakan ileri görüşleri vardır "Devlet kanunlarında seriatin esas tutulmasını isteyen” mücadele arkadaşlarına havli yukardan hakar Hâm'
Dânişment. onun, teokrasiye karsı lâysizmi, mutlakıyete karşı halkçılığı, saltanata karsı CumhuriyetciliĞi müdafaa ettiınhi yazar
Pek teferruata girmeksizin “Yanm fakih din yıkar’ makalesinin alt kısımlarını gözden geçirelim. Ali Suavi, edebe kaidelele dayanarak arabî ibarelerden hüküm çıkarmanın siyaset ve idare usullerini K'”*’«nda Hadis'te ve ulema sözlerinde aramanın mânasızlığ( üstünde durur. Fıkıh ilminin en zayıf ilim olduğu hakkında uzun uzadıya tenkidler vapar ve misaller verir. Haydi ibadetler için bunu kabul edelim der.

(Devamı var)
(
X
kalkınılın plânını hazırlamak Balkanının Devlet Ba«kaniyle
Devlet Heyeti
AIilli'tlrriiruM lnıur ve bildirmiştik. Kesimde
üzere memleketimize gelmiş Dışişleri Bakanını ziyaret ettiğini
*

Dünkü nüshamızda Kalkınma Bankanı
Milletlerarası Banka mümessillerini Çankaya Köşküne girerken görüyoruz.
• ••âl a I 0
bina ve yol vergilerinden alınmakta! olan Belediye paylan hakkındaki su- ı rusuna İçişleri Bakanı cevap verdi. Riikneddin Nasuhioğlu, adı geçen vergilerden Belediye hissesine düşen payın şimdiye kadar kanunun bir maddesine istinaden verilmekte olduğunu, tatbikat bakımından Maliye Bakanlığı İle arada bir fark bulunduğu cihetle, Maliye Bakanlığının da muvafakati dahilinde meselenin Danıştayca karara bağlanması için müracaatte bulunulduğunu bildirdi. Soru sahibi, îçişıerl Bakanlığının bu şekilde hareketi yüzünden Belediyeler hissesine düşen miktarın azaldığına işaret etti ve bu meselenin halli İç:t. Danıştaya yapılan söyledi İçişleri etti.
Afyoe
san tabısır> EsKiycuudv s(yıup amirliği tarafından yuıdıiu paradi ite satın alınan otomobil husufundaki sorusuna cevap veren Bayındırlık Bakanı Fahri Belen, ouonıobıhn yardım parası ile değil selefi Bakan tarafından seylâp amirliğine tahsis edildiğini fiyatının da 13 bin lira olduğunu, âmirin bunda herhangi bir sun’u taksiri görülmediğini, otomobilin Ankaraya getirilerek garaja alınmış olan diğer 30 bakanlık otomobilinin yanına konulduğunu söyledi. Bakanın bu sözleri D.P. Milletvekilleri tarafından şid-dctlo alkışlandı. Felâket mıntakaların-da ve Doğuda inşaat işlerinin yavaş gittiği yolundaki neşriyata da temas eden Bakan şu izahatı verdi:
“Şarkta bizden evvelkiler tarafından uaşiunan 286 memur evinin inşaatı henüz bitirilemedi. Eskişehırdc 250 evin inşaatı bitmiştir ve uıgeı 259 ev için derhal faaliyete geçtik, önümüzdeki kışa kadaı Eskışehirdc sel felâketine uğrayanlar için 1500 ev yaptırmak İçin hızla çalışmaktayız. Şarkta 3 odalı evler 20 bin liraya, halbuki Es-kişehirde bizim yaptırdığımız evler ise 3 bin liraya mal olmaktadır İcraatımızla onları tekzip edeceğiz.*’
Burdur Milletvekili Mehmet Özbe-yin, halka fona muamele yapan memurlar hakkında Ulaştırma Bakanı tarafından verilen karara ve hâlen tekaüt müddetini doldurmuş memurlarla iht Hâstan maiiKum cnaıı meınu* ura ve iş sahiplerinin işlerinin görülmesine dalı olan «özlü sorusuna Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sa-nıei Ağfioğlu ctvup verdi. Sanıet A-ğaoğiu da halkın Devlet memurundan şikayeti, memurun ruyı abusundun ileri gelmektedir. Bu daha ziyade tek parti zihniyeti idaresinin bjr neticesi dir. Biz güler yüzlü bir idare cihazı kurmak azminde ve kararındayız. Bu hususta vaı Kuvvetimizle çalışmaktayız. Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılan tamimi bütün bakanlar yapabilir ve halka fena muamele yapan butun memurlar kanun dairesinde cezalandırılabilir. Fakat bizim hedefimiz mesuliyeti memurdan memuru atan formaliteleri ortadan kaldırmaktır. Bu yapılınca bütün illerimiz süratle görü-lecekllr. Tetkiklerimize devam etmekteyiz îhtilâs ve irtikap gibi mevzularda şimdiden sonra mahkum olanlar devlet hizmetine ahnmıyacaklardır. Bundan Önce hu suçları Işliycnler hakkında da tetkikata başlanmıştır, dedi.
Söz alan soru sahibi bu İzahatın kendisini tatmin etmediğini söyliyerek eski hükümetlerin iyi çalışmadığı mevzuu üzerinde durdu, aklığı mektuplardan seçim bölgesinin defterinden bahsetti ve neticede sözü memur çokluğuna getirerek devlet dairelerinde hâlen 30 bin kadın memurun çalıştığını söyledi, bunlardan bekâr olan 10 bininin İşten çıkarılmasını İstedi.
• •
Milli Eğitim Müsteşarı Besim Kadırgan emekliye sevkedildi Ankara, 21 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Besim Kadırgan emekliye, evvelce Bakanlık emrine alınmış olan Erkek Teknik öğretim Müdürü Fuat Güner ve Bursa Müzeler Müdürlüğüne nakledilen Eski Eserler ve Müzeler Umum Müdür Muavini Nu-reddin Can eski vazifelerine iade e-dilnuşlerdir.
MÜSABAKA
KUPONU



de çekilecek İştirak İçin &-90 tane
I Aralık 1950 büyük kuramıza şaşıdaki kuponlardan getirerek bir kura numarası a-labllecakBİnlz.
Tafsilâtım her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.

• ( .ı (4 k/>!*•. x •
Yeni Ishınbul'un
KUPONU

J
22 Haziran 1950
Sayfa 4 TBNIÎ8TANB0L

______DOĞU KARADENİZ BÖLGESİNDEN NOTLAR
GÖKLERDE UÇAN İLK TÜRK KAHRAMANI
•‘A-1
TAYYARECİLİĞİN doğmak üzere ■ olduğu günlerde, yabancı uzmanlarla ve daha somaları râsıt sıfutiyle ordumuzda ilk uçan subaylardan biri de Kurmay Yüzbaşı Kemaldir.
Türk havacılığında bir gündeş bigi parıldayan ve bir güneş gibi gurup eden Kemal, hudutsuz cesareti ve yüksek vatanseverliğiyle göklerde ilk şeref yollarını açan kahramanlardan biridir. Barış günlerinde olduğu kadar. savaş sıralarında da onların safında ölümü istihkar ederek Türk kanatlarına büyük değerde zaferler sağlıyan bu Türk çocuğu, bundan 35 yıl Önce, arslanlar gibi çarpıştığı Çanakkale siperlerinde dün can vermişti. (21 haziran 1915)
Balkan savaşında ordu. Çatalca önlerinde İstanbul kapılarını müdafaa ederken o. bir arkadaşiylc birlikte düşman saflarının gerilerine kadar uçuyor, uçağının yer ateşiyle delik deşik olmasına bakmıyarak, çelikten bir azim ve iradeyle havada tutunuyordu. Çorlu keşif uçuşundan dönen bu uçağımız, geriye düşman kıtalarının durumu hakkında en doğru ve sahih haberler getiriyordu.
“Çanta Savaşı "nı kazanan ordumuz, Edimcye doğru bir yay gibi i-leri atılmıştı. Günde 80 kilometre | gibi büyük bir hızla ilerliyerek, Gü-1 zel Trakya ve Edirnemlzi tekrar ve ebediyen bizim eden kahraman ordumuzun bir avuç öncüsü de. düşmanı kendi sınırlarının çok ötelerine kadar gözden kaçırmıyor ve ileri kollanınız Meriç boylarını tutmadan havalardan inmek istemiyorlardı. Gerili pençelerini ve alevli bakışlarını Rodop bal- | kanlarının dumanlı sırtlarından ayır- I mıyan bu şahinler arasında bu genç yüzbaşı da vardı.
Paristen İstanbul yollyle Kahir eye uçmakta olan Fransız tayyarecisi **Dancourt,,u karşılamak Üzere Kırk-larellnden îstanbula çağırıldıkları sırada Salim ve Kemal. Marmara Denizini bir boydan bir boya aşarak “B16riot“nun Manş’ı geçişinden sonra, kanatların zafer listesine böyle mühim bir olay geçirmeye muvaffak oluyorlardı.
Torosların karlı şAhlkalan üstünden Suriye ufuklarına bir kartal heybetiyle süzülen ayyıkiızlı uçakları, istikbal için kardeş Mısırlılar, Kahire ve lskenderiyede büyük hazırlıklar görüyorlardı.
> |
Istanbuldan itibaren baş döndürücü bir hızla ülkeler açan albayraklı uçaklardan yeni sevinçli haberler beklediğimiz günlerde kahraman Fethi, Sadık ve kısa bir fasıla ile Nurimiz, bir ışık gibi sönmüşler, çöl ufuklarının derinliği içinden bir daha dönmemişlerdi. Türk Milleti, bu üç kahraman yavrusunun “Tabeıiyye" ve “Yafa” kayalıklarında can ver-
¥ *
Çanakkale Savaşlarında Kerevlz,-(lere’de düşmanların çok üstün kara kuvvetleriyle cepheden ve yan ateşiyle denizden yaptıklan şiddetli taarruzları’, karşı (83 rakımlı tepe) yi günler, haftalar vc hattâ aylarca müdafaa edenlerin başunlu kahramanımız bu genç Yüzbaşı Kemal bulunuyordu.
diklerini görüp ağlarken, kahraman Salim ve Kemal, şövalyelere has bir cesaretle ileri atılıyorlar ve Sina Çölünü bir fırtına gibi aşarak Nil boylarında, Türk cesaret ve kahramanlığının yeni ve parlak bir örneğini daha gösteriyorlardı.
Birinci Dünya .Savaşına katıldığımız günlerde, bir uçak müfrezesinin başında arkadaşı Fesa ile beraber Kafkas cephesine gitmek Üzere yolda olan Yüzbaşı Salimin bindiği “Bezm-1 âlem” vapurunu bir baskınla batıran Ruslar, bu ünlü pilotlarımızı esir etmişlerdi. Yüzbaşı Kemal, bu sıralarda 2 nci Tümen Kurmay Başkanı bulunuyordu. İngiliz ye Fransız ordularının yaptıkları çıkartmadan sonra bu tümen. Çanak kal ey e gitmek emrini almıştı. Tümen komutanının (merhum Mareşal Fevzi Çakmak), kor komutanlığına tâyini üzerine bu vazifeye Albay Süleyman Askerî getirilmişti.
2 nci Tümen, önce merkezde ve daha sonra “Kerevizdere“de bulunuyordu. Savaşın en buhranlı günlerinde düşmanların pek Üstün malzeme ve kuvvetlerle saldırdıkları en önemli cephe yerlerinden biri de burasiy-di. Üstün kara kuvvetleriyle cepheden ve zırhlılarla yandan yapılan çok şiddetli taarruzlara karşı “83 rakımlı tepe“yi günler, haftalar ve hattA aylarca koruyanların başında bu genç yüzbaşı bulunuyordu.
Cesaret ve kahramanlığı, tümenin bütün subay ve erlerine örnek ol-
4
Yazan : Orhan Aydar
ORDU
muştu. Gece ve gündüz en ileri hatta, nöbetçi kıtaları başından ayrılmıyordu, Ağır bir mermi isabetiyle yaralandı ve bir hafta sonra Çanakkale destanını yaratan ve toprağa verilen binlerce yiğit arasına o da katıldı.
“83 râkımlı tcpe“yi düşman eline vermemek için nihayet canını veren kahraman Kemal’in son günlerini en yakın bir silâh arkadaşı şöyle anlatıyor: (x)
—“Komuta ve kurmaylıkta feragat ve fedakârlığa birer örnek göstermek istiyorum, 2 nej Tümen, “Sed-dllbahir" cephesi sol kanadında “Kere vizdere“nin hemen güney-batısın-dalcl mevzilcrdeydl. Fransızlar. tümenin siperlerini şiddetli bir topçu ateşi altına aldılar. Ateş üç gün ve l-kinci gün ile üçüncü gün arasındaki gece, mütemadiyen devam etti. Mın-takada bir duman yığınından başka bir şey görünmüyordu. Büyüle bir taarruzun yakın olduğu anlaşılmıştı. Ben bu sırada doğu grupu komutanlığı birinci şubesindeydim,
2 nci Tümen Kurmay Başkanı Yüzbaşı, ağır yaralandığı* veya şehit olduğu için hemen tümene gidip vekâleten kurmay başkanlığını deruhte etmek emrini aldım.
Tümene geldiğim zaman komutanın bir kanada, kurmay başkanımn
diğer kanada gitmiş olduklarını ve sabahtan beri kendilerinden haber a-
lınmadığını öğrendim. Karargâhta durumu iyi kavramış bir subay vardı. İhtiyatta bulunan iki alayın komutanları da orada idiler (Emekli Gl. Nazif, Emekli Albay Yümnü) Durum, derhal bir karan İcap ettiriyordu. Ve alay komutanları büyük bir feragatle teklifimi kabul buyurdular ve alayın birisi derhal “Kerevizdere" doğusundaki sırtlarda evvelce hazırlanmış olan mevzii, kısmen himaye mevzii, kısmen ikinci müdafaa hattı olarak işgal etti. Tahakkuk etmiyen mühim bir buhrana karşı İlk tedbir bu suretle alınmış oldu. Biraz sonra Kemal’i ağır yaralı olarak getirdiler. Kemal, evvelâ kolunun bileğinden yaralanmış, ehemmiyet vermemiş, kendi mendiliyle sarıp vazifesine devam etmiş, biraz sonra ağır çaplı bir gemi topu mermisinin büyük parçası kasığına isabet ederek bu defa ağır yaralanmıştı.
İçinde çalıştığımız kovuk, hem Kemalin yatak odası, hem tümen karargâhının çalışma yeriydi. Telefon merkezi de burasıydı. Bunun için buradan ayrılamıyorduk. Kemali yatağına yatırdık, ben de orada işime devam ettim.
ederek tümenin 2 nci hatta.alınmasını istiyordu, 7 inci hattı geriye al-nnya imkân yoktu. “Kerevizdere" mevzii, derenin düşman tarafında bulunan ve gnyet dik güııey-doğu yamaçlarının en üst kısmında ydı. Düşmandan sıyrılmak İmkânı yoktu. Sıyrılıp geri çekilecek kıtaların da düşman ateşi altında “Kerevizdere"ye doğru dik yamaçları inmesi vp sonra buna yakın meyilde doğu sırtlarını tırmanması lâzımdı. Bu suretle çekilmede verilecek zayiat, müdafaa-dakinden çok fazla olacaktı. Bu mevzii bırakırsak, bütün güney cephesi mevzilerinin mühim bir kısmı elden gidecek, düşman da sağ kanadını, gözetleme yerlerini biraz daha ileri sürecekti.
Bu münakaşalar esnasında yatağında baygın bir halde yatan Kemal, ar as ıra gözlerini açarak “aman çekilmeyiniz, cepheyi geriye almayınız" gibi tavsiyelerde bulunuyordu.
Meselâ (“Kerevizdere mevzii, daha ziyade dayanmaz” gibi bir söz geçse; hemen yan baygın bir halde kapalı gözlerini aralıyarak “dayanır dayanır” diye müdahale ediyor, bütün varlığiyle bize yardımda bulunuyordu. Gerek mevzii ve gerekse tümeni çok iyi tanıyan Kurmay Başkanımn bu müdahaleleri, hepimiz için kıymetli olmuştu.
Kemal bu buhranlı günde bizden ne su İstedi, ne hekim, ne ilâç istedi. Yalnız ve yalnız dayanmamızı, “Kerevizdere mevzii’ nl elden çıkarmamızı istedi. İstediğini yaptık; cepheyi geri almadık. Fransız taarruzu başladı. Kanlı boğuşmalar oldu. Fakat, Kemalin çok iyi tanıdığı Türk eri. geri gitmedi. Ve Frnnsızları zayiatla geri attı. Bu mevzi, dünman Çannkkaledin çekilinceye kadar elimizde kaldı.
Gündüzün cephe gerisini tanyan düşman ateşleri dolayıeiyle Kemali, karanlık bastıktan sonra Çanakkale hastahaneslne gönderdik. Birkaç gün sonra orada şehit oldu.
Kemal; “hatırası her zaman kalplerimizde ve aramızda yaşaması i-cap eden kahraman bir asker, iyi görüşlü bir kurmaydı.”
Cesaret ve kahramanlıkta bu kadar üstün olan bu aziz vatan çocuğunun Salimi ile beraber Marmaranın geçilişi ve Kahire seferi gibi, milletlerarası havacılıkta ve ön safta yer almış başarılarını nakle, bundan sonraki yazılarımızda devam edeceğiz.
(Devamı var)
Yazon : Soid Bilâl Çakıroğlu
Bir müddet sonra tümen komutanı geldi. Şahsan çok cesur olan bu zat, cephenin fazla tesiri altında kalmıştı. Artık “Kerevizdere" hattında müdafaaya imkân kalmadığını tahmin
(xl Türkün Çnnnkkn.lcdc yarattı# ı kahrnmnnlıkisr. Kurmay binbaşı Kndrl Fevk. Askeri Mecmua, sayı 116, sayfa: 178-9.
Lk*• a ’
( ... •
• • • * - ’ ' , V ı 4 • [5
Öğrenmek ililivaeında olduğumu
■şey-'
Hicrî 19 5 0 HAZİRAN 22 Perşembe Rumi
Rzn. 6 1369 HAZ. 9 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 5417 8.43
öğle 13 16 4.32
İkindi 17.17 8.32
Akşam 2Û.44 12 00
Yatsı 22.48 2.04
Lmfi(ı.k 3.09 6.25
DEVLET TİYATROSU
Opera Bölümü Temsilleri Açık Hava Tiyatrosunda
Saat 21.30 da
Cavalleric Rusticana
- ■ — Opera 1 perde |
= ve:.- . I
A L Y A Ç Oj
■ Opera 2 perde ■
(Her iki Opera bir gecede» Biletler saat 19.45 e kadar Şehir Dram Tiyatrosunda, 20 den itibaren Açıkhava Tiyatrosunda satılmaktadır. Telefon: 42157


BEYOĞLU CİHETİ
ALKAZAR (425(52) 1 — Barış Kahramanı. 2 — M finiş.
AH (44394) 1 — Varyete Güzellen. 2 — Kûbus ŞuIobu,
ATLAS
1 — Harrow
Kumarbazı 2 — Maskeler Dü-
şünce.
BE8İKTAÇ BAHÇESİ 1 — A-teşten Gömlek. 2 — Günahım.
ELMAM HA (13595) 1 — Gönül Yaraları. 2 — Ebediyen Yalanmaz.
İNCİ (84695) 1 — İki Yetime. 2 — Kah katı a Tufanı.
İPEK (44289) 1 — Yeni Güneş. 2 — Kan Dâvası.
LÂLE (43595) 1 — Şanghay
Ekspresi (Türkçe). 1 — Krlstof Kolomb (Renkli».
MELEK (49808) 1 — Aşk A-
dasb 2 — İki Yavrum.
SARAY M1656) Casuslar Çarpışıyor. 2 — Şarlatan.
SUATPAKK (83X43) 1 — Ateşten Gömlek. 2 — Üstünler. 81‘MER (42851) 1 — Vazife
Kurbanı. 2 — Sihirbaz Kadın.
ŞARK (40380) 1 — Vatan Kurtaran Adam. 2 — Oldahonıa Kahramanı.
ŞIK (43726) 1 — Tarzan Geliyor. 2 — Kurt Kadın.
TAKSİM (43191) I — Uçuruma Doğru. 2 — Efe Aşkı.
TAN 1 — Operada Hayalet.
2 — Denizler Ar a lanı. 3 —At-lantid.
ÜNAL (49306) 1 — Madde. 2 — Haydutlara Ölüm.
YENİ 1 — Kırmızı Güller. 2 — Kara Güneş. 3 — İhtiras Fırtı-nası.
YILDIZ (428-17) 1 — Aşk vc
Müzik. 2 — Şüpheli Adam.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Vater lo Köprüsü. 2 — Gizil Vazife. AZAK (23542) 1 — Korkusuz
Lansie. 2 — Hacı Murat Geliyor.
ÇEMBEBLİTAŞ (22513) 1 —
Kara Kors/.n. 2 — Güzeller Barı.
FERAH 1 — Sahte Şampiyon.
2 — Deniz Ejderi. 3 — Bağdat Perisi.
HALK 1 — Binbtr Gece Yolcu lan. 2 — Kızıl Çete. 3 —Esrarengiz Kadın.
İSTANBUL (22367) 1 - Masum Gönüller. 2 — Esirler Gemisi.
3 — Canavar Pençesinde KISMET (26654) 1 — Köy Güzeli. 2 — Sevimli Haydut. 3 — Canavar Adam.
MARMARA (23860) 1 — Kara Ok. 2 — Aşktan da Üstün.
TI KAN (22127) 1 — Zafer Ordusu. 2 — Zaloglu R Liste m. 3— Altın Küpeler.
YENİ (Bakırköy 16-120) 1 — Düşman Kardeşler. 2 — Kıskanç Kadınlar.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112» 1 - Büyülenmiş Adam. 2 — Aşıklar Yolu.
OPERA (60821) 1 — Sarışın
Bülbülü*» 2 — Macera Limanı. SÜREYYA (60862) 1 — Cezayir Dansözü (Türkçe). 2 — Ateş Bekçileri.

AMkAHA: (23432) 1 — Arsenik Kurbanları. 2 — Sarı GÜL Bt'Yt'K (15031) Ruhlar Alemi. CEBECİ: (13816) 1 - Tehlikeli Kadın. 2 — îkl Açıkgz Holly-woot’ta.
PARK: (11131) 1 — Kahraman Harp Muhabiri. 2 — Tulumba cılar Kıralı.
SUS (14071) Kalbim Senin S t’ M EH: (14072) 1 — İleri. 2— Dağ Deviren Süvari
ULV8: (22294) 1 - Fiyesta. 2 — Aşk Olmayınca.
YENİ: (14040) 1 — Ne w-York Esrarı. 2 — Güzellerin İlâhisi.
YENİ Geceleri San t 21.15 te Zati Sungurun temaUlcri.
İZMİR
ELHAMRA 1 — Vatan Haini.
2 — Lorol-Hardl Aşçıbaşı. 3 — ilk Arzular.
LALE 1 — Gaip Ormanlar Hakimi. 2 Hüsnü Yusuf un Aşkı.
TAYYARE 1 — Saadet Günleri. 2 — Kartallar Filosu. TAN 1 — Gaip Ormanlar Hâkimi. 2 — Hüsnü Yusufun Aşkı YENİ SİNEMA 1 — Allahın Cenneti. 2 — Leylâ ile Mecnun.
3 — Yeşil Yunus Sokağı.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK İstanbul Geceleri.
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.45 D.H.Y (Türk) Burmadan.
— 0.50 D.H.Y. (Türk) tznılr-den. — 14.16 D.H.Y. (Türk) Gaziantep, Adana, Konya. Afyondan. — 15.35 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, Ankarajan.
— 16.30 D.H.Y. (Türk) Di>ar-bakır, Elâzığ, Sivas, Ankara-dan. — 17.45 C.Y. (Kıbrıs) Nl-kosya. An karadan. — 18.05 D. H.Y. (Türk) lzmlrden. — 18.35 D.H.Y. (Türk) Anlutradan. — 19.10 S.R. (İsviçre) Zürich. Cenevre, Atlnadan. — 20.20 P.A.A. (Amerikan) Hongkong Bangkok, Kolküta. Delhi, Karaşi, Şamdan. — 22.30 S.A.S. (İskandinav) Stockholm, Kopenhag, Münih’ten.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 B E A. (İngiliz) Atına. Roma, NIs, Londraya. — 8.30 D.H.Y. (Türk) Bursnya. — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kayseri, Malatya. Elftzıft. Erzuruma.
— 9.30 D.H.Y. (Türk) Ankaraya
— 10.10 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kıbrıs. Bcyruta. — 50.15
D.H.Y. (Türk) izmirc. — 10.30 D.H.Y. (Türk) AnkAra. Adana, Iskcnderuna — 11.30 C.G.D.T. Beyrut, Kahlreye. — 14.45 D-H.Y. tTÜrkı An kara ya. — 16.00 D.H.Y. (Türk) lzmlre. — 21.35 P.A.A, (Amerikan) Münih, Londra, Gandcr. Boston, Nevv-Yor-
— 23.30 S.A.S. (İskandinav) Lydıln'yn.
GELECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Giresun. Karadcnlzden.— 12.30 Maraknz Mudanyadan. — 10.50 Sua. Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Sus, Mudanyaya. — 14.00 Cumhuriyet. Kamdcnlze.
GELE! EK OLAN TRENLER
6.45 Semplon (Avrupa). — 8.30 Ankara (Ekspres). — 9.15 Ankara (Yataklı).
GİDECEK OLAN TRENLER
İ0.10 Adanaya. — 18.10 Anka» a (Ekspres). — 20.30 Ankara (Yataklı).
ANKARA:
7.30 M.S.Ayarı. — 7.31 Marşlar (pl.). — 7.15 Haberler. — 8.oo Sas eserleri (pl.). — 8.15 Hafif sololar (pl.). — M.25 Günün programı ve Hava raporu, — 8.30 MondoİRohn-MI Minör Koman Konçertosu (pi.). — 9.00 Kapanış.
İt.28 Açılış ve program. — 12.30 M.S.Ayan. — 12.30 Şarkılar, — 13.00 HzLbeıdcr. — 13.15 Salon orkestraları. — 13.30 öğle gazetesi — 13.45 Salon orkestralarının dovnmı. — 14.00 Akşam programı, Hava raporu ve Kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M.S.Ayarı. — 18.00 Ince-aaz (Tahlr Buselik Faslı). — 18.45 Piyano ile caz (pl.). — 19.00 M.S.Ayarı vc haberler, —
10.15 Geçmişte bugün. — 19.Î0 Yurttan sesler. — 19.15 Radyo He İngilizce. — 20.00 Keman soloları (pl.). — ÎO.lft Radyo gazetesi. — 2030 Serbest saat. — 20.35 Şarkılar. — 21.00 Konuşma. — 31.15 Dans müziği (pl ).
21.45 Konuşma: Sağlık saali: (Koru *ucu hekimlik, Dr. Emin Aktan. — 22.00 Müzlksoverln santl. — 22.45 M.S.Ayarı ve haberler. — 23.00 Program ve Kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve program. — 13.00 Haberler. — 13.15 Dans müziği (pl.). — 13.45 Şarkı ve türküler. — 14.20 Serbest saat.
— 11.30 Türküler ve karışık o-yun havalan (pl.). — 14,50 Dl-nah Shore'dan şarkılar (pl.). — 15.00 Programlar ve l(apAnış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Caz müziği (pl.). 18.30 Franz Schubert’den liedler (pl.)
18.45 Santurla saz eserleri. — 19.00 Haoerler. — 19.15 İstanbul haberleri. — 10.30 Sololar.
— 19.45 Şarkı ve türküler. 20.15 Glenn Miller orkestrasından dans müziği (p!.). — 20.30 Gelir vergisi İzahları. — 20.15 Jean Sablon’dan sevilmiş şarkılar (pl.). — 21.0u Küçük orkestradan melodiler. — 21.20 Fasıl heyeti konseri. — 22.00 Konçerto fpi.h — 22.40 Ara müziği (pl.). — 12.45 Haberler. — 23.00 Dans müziği (pl.). — 23.30 Programlar ve Kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN
SEÇME YAYINLAR
Soldun suıla:
1 — Binanın hlr yüzü. t — Restinin levhası. 6 — Mübarek ay, S — Eski zaman nakil vasıtalarından. 9 — Beycnllon veya duyguları okşıvan 11 — istanbulini meşhur bir yatı. 12 — ÇÖİ ortasında bltlcl mıntakası. 13 — Şeker kamışı ve çavdardan çekilen bir içki. 15 — E-kallivet halkından biri. 16 — Nem. 10 — Top mahfazası zırhlı kule. 20 — Kendini ağırsatma.
Yukarıdan aşağı:
1 — Tuzak (Osmnnlıca). 2 — Alev. 3 — Tersi Yerme. 4 — Toriğin ufağı. 5 — Temizlik. 6 — İneelomc sunucunu bildiren kâğıt. 7 — Leblebi ulan. 8 — Bir Ingiliz unvanı. 10 — Suriye Cumhuriyetinin Bnşk »itti. 14 Halat gibi örülmüş İplik çilesi. ‘17 — Şafak. 18 — Gudde.
LONDRA:
7.40 Syd Dean dans orkestrası. — 8.00 Hafif orkestra konseri. — 8.45 Dinleyici istekleri. — 9.15 Palm court orkestrasından hafif müzik. — 10.30 Dinleyici İstekleri. — 12.00 Müzik hatıraları. — 12.30 BBC İskoç orkestrası konseri — 13.30 Akor-
deonla parçalar. — 15.15 Karışık melodiler. — 16.15 BBC O-pera orkestrası konseri. — 18^15 Müzik hatıraları. — 19.18 Din-
leyici istekleri. — 21.30 Operalardan parçalar. — 24.00 Dinleyici İstekleri
PARİS: (1829,218.241.7m) —
22.30 Strasburg'duki Buch festivalinden naklen konser.
DÜNKÜ BULMACANIN
HALLİ
Koldan sağa:
5 — Mandalina. 7 — Amu. 8 — Pot. 10 — Kil. 11 - Müşabih. 12 — Tel. 13 — Ras. 14 — Eti. 16 — Arabistan.
YukarıdMiı uıağı:
* ş
1 — Barometre. 2 — 1da. 3 — Ulu. I — İntihabat. 6 — Amrn-otl. 9 — Tül. 10 - Kir. 14 — Ebe 15 İha
İstanbul Beyoğlu H99s
Anadolu yakası • 6053b •
Ankara 9)
tamir 2251
ECZAN
EMİNÖNÜ: Sadullah (Eminönü) — Yurgl (Unkapanı) —Arif Neşet (Alemdar) — Asa d ur (Gedik paşa)
BEYOĞLU: Klnyoil (Merkezi
— 8ıhhat (Merkez) — Kcmnl Rcbul (Taksim) — Fındıklı (Galata) — Asım (Şişli) — Nişantaşı (Şişli) — Halıcıoglu (Hııaköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa)
FATİH: üniversite (Şehzade-başı) — Ethem Pertev (Aksaray) — Yedikule (Sanıatya) — Hamdl Emgcn (Şehremini) — Edlrneka.pl (KuragÜmrÜk) — Hüsamcddin Gökengln (Fener) EYl’P: Eyüp Sultan BEŞİKTAŞ: Vldin — Ortaköy
— Gıyaseddln Dİvanlıoglu (Arnavut köy) — Merkez (Bebek) KADIKÖY: Halk — Feneryolu
Beyoğlu 44644 Kadıköy 0UH72
İstanbul 24222 Üsküdar 60943
Ankara 00. İzmir 2222 Karşıyaka 15055
— Erenköy — A.Cafer Çağatay ÜSKÜDAR: Selimiye HEYBELİADA: H Halk BÜYÜKâDAr Halk
İZMİR: Karantina (Yalılar) — Alsancak — Ego (Basmahane)
— Hilâl (Kemeraltı) — Asri (Eşrcfpaşa)
HOĞU Karadeniz vilâyetleri İçinde M tabiat manzarası itibariyle en güzel ve şirin olanı Ordudur Sahilden itibaren yeşil bir fon tellinde tatlı bir meyille yükselen yamaçlura o-turtuîmuş beyaz renkli muntazam evleriyle, şehri denizden ilk görenler, tabiatın yarattığı bu sihirlçâr tablo Önünde, bedii zevklerinin dile geldiğini hissederler. Burada karala-rın denizi muhteşem bir tenazür Us-lûblylo, yeşil bir denl2 gibi takip etmesi cidden temaşasına doyum olmayan bir güzellik manzumesidir. Bu yeşil sahillerde denizin koynuna sokulmuş güzel Ordu, efsunlanmış bir kadın boynundaki kolyeye benzet Belki de bunun için Orduya Karadr-nlzin incisi diyorlar.
Sahilde ünve. Fatsa. Perşembe ve dahilde Mesudiye adlarlyle dört kazası bulunan Ordunun sahil kazaları da aynı tabiat güzelliklerine sahiptir. Bilhassa Ünyenln güzelliğini, Karadeniz! hllmiyen ve görmlyenler de duymuştur. Resim ve edebiyata meraklı olanlar İçin bu yeşil sahiller enteresan mevzularla doludur.

Ordu. Trabzondan ayrılıp müstakil vilâyet haline gelen genç şehirlerden biridir. 330 bin nüfuslu bir vilâyet merkezi olan Ordu, bu sahillerin remzi olan fındıktan başka, mühim olarak, patates, fasulye ve soya istihsal eder Soya sanayide kullanılmak veya yağı alınmak üzere harpten evvel Almanyaya İhraç edilmekte İdi. Geçen sene bu maddeye ihraç imkânı bulunamamıştır. Memleketimizde soyadan yağ İstihsali temin edildiği takdirde, Orduda ekim sahası genişletilmek smetlle bugün bin ton kadar olan istihsal miktarı birkaç misli arttırılabilir. Ayrıca Trabzon mıntakasmda da yetiştirilen bu mahsule harp senelerinde mahreç bulunamadığından istihsal bir hayli azalmıştır. Almanya yolu tekrar açılır ve harpten evvel olduğu gibi, kolaylıkla satış imkânları sağlanırsa, Ordu İçin tâli bir istihsal maddesi olan soyanın, köylünün kalkınmasında büyük bir hizmeti olur.
Doğu Kaıadenizin patates ambarı sayılan Ordu «enede 15-20 milyon kilo patates istihsal eder. Fatsa kaza-siyle birlikte her yıl artan istihsal vasıtasızlık yüzünden ihraç edilememekte ve her sene kuyularda kalan beş on milyon kilo patates çürüyüp mahvol inak tadıı . Hâlen geçen sene mahsulünden satılamayan 10 milyon kilo patates bu kuyularda beklemektedir.
Soya ve patates mahsullerinin talihsizliğinden başka hariçte oldukça tanınmış bir şöhreti olan fasulyesine de geçen sene ihraç imkanı bulunamamıştır. Her sene 4000 ton fasulye alabilen Ordu köylüsü soyası, patatesi, fasulyesi para etmediğinden bugün ne yapacağını şaşırmış ve ekmeğinden başka her türlü yemeğini de teşkil eden ve bu suretle yegâne gıda vasıtası olan mısırını satın almaktan âciz bir hale gelmiştir. Birkaç gün evvel Millet Meclisinde görüşme mevzuu olan Ordu köylüleri ve mısır dâvası cidden üzerinde durulacak hayatî bir memleket meselesidir. Bu sahada münakaşaya girişen Ordu milletvekilleri ile birlikte seçim günlerinde, köylere kadar gitmiştik. Hattâ münakaşa sahipleH Feyzi Boztepe ve Yusuf Ziya Ortaçla dahilde Ulubey nahiyesinde bir gün beruber bulunduk. Durumu neden ve kimden gizlemeli? İtiraf edelim kı, bıı muhitte köylü mısır demlen zavıf bir gıda maddesini baş tacı yaptığı halde bunu da tedarikten mahrumdur. Aynı günlerde Trabzonda denize yakın köylerden birinde bütün mektep talebeleri, öğle yemeği olarak yalnız mısır unundan yapılmış birer parça ekmek yiyorlardı. Maarif Müdürü. mektebin başöğretmenine:
— Bunlar yalnız nusır ekmeği mi yerler, tereyağ, yumurta, peynir, zey* tin gibi ekmekleriyle katık edecek başka bir şey yemezler mi? diye sormuştu. Hakikati gızlemiyen başc»ğ« retmen:
— Öğle yemeği olarak her gün ınısır ekmeği yerler, dedi.
— Acaba evlerine kadar gitmiş olsalar sıcak bir yemek bulmaları mümkün olmaz mı?
— Hayır! Katlyyen, bazıları evlerinde ekmek olmadığı günlerde öğleyi burada aç geçirirler.
Bereket versin bu sual ve cevapların sahipleri yürekler acısı bu sahnenin perdesini çabuk indirirler.
Hakikat odur ki; bir cemiyetin fertleri kuvvetli olmadıkça o cemiyet taazzuv edemez ve ergeç zevale mahkûm bir hale gelir. Binaenaleyh bu gibi memleket meselelerini polemik bir hava yaratarak gölgelendirmek-ten ve ortalığı “gül gülistanlık" şeklinde gösterdiğimiz eski itiyatlarımızdan vazgeçip milli kalkınma dâvamız uğruna, toptan iktisadi hir seferberliğe atılmak için, elrlc vermeliyiz.

Doğu Karadenizde Yunusbahğı avı da ehemmiyetlidir. Bu av Ordunun Perşembe kazası sularında yapılır ve

senede vasati 15-20 bin balık avlanır. Gerek Yunusbalığı avı, gerekse bundan çıkarılan yağ. gayet iptidai âlet ve vasıtalarla yapılmaktadır. Senede 250 tonluk istihsali arttırmak için Marshall Yardım Plânından istifade edileceği, modem av vasıtaları getirileceği ve zayiata mahal ver-miyecek mükemmel yağhaneler kurulacağı söylenmektedir. Aynı zamanda, balığı bol v(» lezzetli olan bu mıntakada konserve fabrikaları tesis edecek ve hakikaten Yunusbahğı avı ve yağı is-
tihsalinı rsntabl bir hnle getirecek kabiliyetli iş ye sermaye adamlar4'^ (1a şiddetle ihtiyaç vardır,.
Fatsa ve Ünye kazalarında 1500 ton kadar istihsal olunan kendir ve tohumu da, evvelce köylü İçin mühim birer tnll mahsul vaziyetinde ve kilosu 150 kuruşa satılmakta iken bugün bunlar da 60 kuruşa müşteri beklemektedir
Ordunun kalın hatlarla iktisadi durumunu çizebiliriz. Vilâyetin harice çıkardığı istihsal maddeleri, vasatileri alınmak suıeliyle, takribi olarak şöylcce kıymetlendlrilebllir:
7 - 15 milyon Hra fındık
1 -1,5 milyon Hra ceviz
1.5- 2 milyon lira patates
1- 2 milyon Ura soya ve fa-
sulye
1.5- 2.5 milyon lira kendir ve to-
humu
2- 3 milyon hra balıkyağı, yu-
murta. balmumu ve elma gıhi muhtelif maddeler.
Yukarıda da görüleceği üzere* mahsul vaziyetine nazaran rekoltenin az olduğu ve değeriyle satış imkânları sağlanamadığı senelerde hariçten 14, verimli yıllarda âzami -25 milyon lira temin edebilen 330 bin nüfuslu bir vilâyet halkının, bu rakamlarla. hayat standardı hakkında hlr fikir edinmek mümkündür. Vakaa bu kıymet yekûnları dışında kalan ve zati ihtiyaçlara sarfolunan 40 milyon kiloluk mısır istihsaliyle bir miktar yağ, yumurta vesalr çeşitli gıda maddelerini, köylü dokumalarını da nazara alsak yine, bu kıymet yekûn-lariyle dahi, bu muhitte yaşayan köylünün istikbaline endişesiz ve nikbin bir ümitle bakabileceğini düşünemeyiz.
Vilâyetin kültür ve sıhhat durumu hakkında. Orduda bulunan bir avukat arkadaş vasıtasfyle. sıhhat ve maarif müdürlerinden talep ettiğimiz malûmatı, Trabzondaki meslektaşlarının aksine olarak, maalesef bu zevat vermekten çekindiği İçin bu yazımızda bunlardan bahsetmiyeceğiz.
14 -2rt Yekûn

Karadenizli) incisi O ram aym zamanda memleketimizin manzara İtibariyle en rti-zel İllerinden biridir. Yukarıda ve yandaki resimlerde 01 revünün güzelliklerini görmektesiniz
HİKÂYE
Efenin
■1EVLET otoritesinin, şehirlerin dar hududu dahilinde bile kendini hissettirmediği bir devirdi.
Memleket yer yer nüfûz höl-gclerine bölünmüştü. Her mınta-kada bir efenin veya bir ağanın kanunu hüküm sürüyordu. Yalnız kuvvetliye ooyun eğiliyor, yalnız korkulanın sözü geçiyordu.

Güneş ufukta gittikçe alçalıyor, çıplak tepelerle arızalı ova cehennemi bir günü mütaakıp bir an evvel akşamın serinliğine kavuşmak için sabırsızlanıyordu. Hava o kadar durgundu ki yaprak bile kıpırdamıyordu,..
Birden ufukta kesif biı- toz bulutu yüksekli ve biraz sonra ova nal sesleriyle çınladı. Bit- atlı Kafile geliyordu. Hayvanlar ter 1-çlnde kalmışlardı. Ağızlarından köpükler saçılıyordu. En önde bulunan süvari, diğerlerinden hem giyinişi, hem de yapısı itibariyle ’ ayrılıyordu. Geniş omuzlarının ü-zerinde dimdik duran başı, insanda. onu bu kafilenin şeı’i olduğu hususunda en ufak biı şüphe bırakmıyordu. Gür siyah kaştan ve ufak fakat ürkütücü bir İfade fışkıran sabit gözleri vardı. Saçlarını anlının ortasına kadar İnen bir kal kas kalpağı kapatıyordu. Sert bir hareketle dizginlere a-sıldl. Baş tutuşu ve kuyruk kal-dırısiyle aaf kan bir arap atı olduğu derhal anlaşılan hayvan, a-nidc durdu ve tımaklarlyle yeri eşelemiye baştad). Bunu, sessiz bir emir telâkki eden diğer atlılar, mıhlanmış gibi oldukları yerde kıdakaldılar..,
Bıı. bir efe olmalıydı. Her halde bir vurgundan dönüyordu. Bir hamlede yere -atiadı. Eğerine asılı şirkin heybeyi çıkardı. Kendisini gözleriyle (ok i bedeller e haykırdı: Bre kızanlaı ! Hakkınızı dağıtacağım. Herkes sıraslyle gelsin Tok ve hâkim bir sesle konuşuyordu. Adamlar tcamiile uygun olarak belli bir şuaya göre teker teker efenin önünden geçtiler. O, her seferimle nüfûz edici bir gözle kni'şısnıdakine bakıyor ve sonra elim heybeye daldırarak hir avuç altın çıkarıp uzatıyordu. Gelenler asla başlarını yukarıya kaldıramıyorlar, sessiz, mütevekkil, kaderlerine ne düffeıae onunla iktifa ediyorlardı vc paruyı alarak hürmetkâr bir tavırla “Sağo-lasın efem" diye mırıldanarak u-zaklaşıyortardı...
Artık kimse kalmamıştı. Efe bir an düşünür gibi oldu. Binlen koyarından kenarları işlemeli ı-pek bir örtü çıkararak yere ser-
Kanunu
Yazan : Kubilâyhan Uıel
di. sonra avucuna doldurduğu bir miktar altını bunun ortasına bıraktı vc sıkı bir çıkın yaptı.
Adamları, tok sesini yine fittiler.
“Bre kızanlar. Bu parayı raat-gele fırlatıyorum. Tanrı kime kısmet etmişse onundur!
Efenin hızla savurduğu çıkın, yan tarafta bir çukura fırladı gitti...
Güneş kaybolmak Üzereydi. U-fuk yer ver kanıyordu. Heybeyi tekrar terkisine alan efe bir hareketle yağız atına sıçradı ve muayyen bir istikamete doğru sürdü. Adanılan aynı hızla kendisini (akıbettiler...
Biraz gitmişlerdi ki. birdenbire efenin atını geri çevirerek kızanlarını durdurduğu görüldü. GÜrll-yen sesi, en cesur insanları bile ürpertecek bir tondaydı:
••Bre Süleyman hanidir!"
Gözleri vahşi bir ifadeyle pınl pırıl yanıyordu. Kimse bir şey söyliyemeıniştl Çıt çıkmıyordu. Efe tekrar haykırdı.
“iki kızan benim ardımca geleler!"
Ve baş döndürücü bir süratle geldiği yoldan geri döndü. Biraz evvel bulundukları yere dik bir tepeden birden bire İniliyordu. Efe hızını kesmeden gökten düşer gibi ovada beliriverdi. Evet tahmininde yanılmamıştı. Süleyman buradaydı. atından inmiş çukurların arasında hir şeyler araştırıyordu. Efeyi hiç beklemediği anda karşısında gören adam donakaldı. Sonra Ümitsiz ve gülünç bir hareketle uçkurunu çözerek, şalvarını a-şağıya çekmeye çalıştı. Titrek ve insan sesine bcnzenıiyen bir fısıl-tıyla konuştu:
“Efem... a bileş t bozuyorum..." Efe sadece bakıyordu. Affetmeyen, emin ve kail bir bakıştı bu!
Süleyman tekrar inledi: “Efe, bre efe kıyma, çoeuktanma bağışta!"
Efenin yüzünde kıl kıpırdamıyordu. îlk ve son defa sesi işitildi: ''Kornon bre’ Köpeği gebertin!" Aynı anda bir kaç el silâh aesi ovada yankılar yaparak uzadı, gitti...
Efe başını bile çevirmeden, arkasında kendisini bık i beden iki kızanı, geldiği istikamette atuıı sürerek karanlığa karıştı...
Yerde Süleyman, kanlara bulanmış. sessiz ve hareketsiz uzanıyordu. Biraz Ötesinde İse efenin savurduğu altın çıkını hir yan- ı ğın içinde meçhul sahibini bekle- | inekteydi. I
n Haiiran 1950
T a N 1 İSTANBUL
Sayfa 5
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
■ ————— ■ ■■ ■ ■■—■ — ■— ■ ■■■■ ■■ ■ „■ ■

Marshall yardımının neticeleri
I
. Yoran: S. Z.
MARSHALL. yardımının üçüncü ■" senesinin bitmesine on beş günlük bir zaman kalmıştır. Yardımın üçüncü senesinin sonunda vanlan neticeler bir kaç ay sonra belli olacaktır. Bu neticeleri değerlendirmek için Marshall yardımı başlamadan evvel bu yardımdan istifade eden memleketlerin durumunu belirten bir tabloyu gözönüne getirmek, neticeleri alman iki sene zarfında vâki o-lan İlerlemeleri kısaca gözden geçirmek lâzımdır. Bu yazıda verilen izahattan anlaşılacaktır kİ Marshall yardımı daha ikinci senesi sonunda muazzam bir eser halinde ve .tam zamanında İnsanlığın imdadına yetişmiştir. Değil yalnız İnsan haklarının, insan hayatının hiçe sayıldığı ve insan neslinin sistematik bir imhaya tâbi tutulduğu bu korkunç facialar asrında, böyle bir eserin İnsan nesli için nasıl kurtarıcı bir rol oynadığını ancak bizden sonra gelen nesiller, e-ğer gelebilirlerse, anlayacaklardır.
Bilindiği gibi, bugün Marshall yardımından on dokuz millet istifade etmektedir. Ve yardım esas itibariyle Avrupaya matuftur. Bu yardımın iki senelik neticelerini ölçebilmek i-çin yardıma takaddüm eden harp sonrası senelerinde Avrupanın iktisadi durumunu kısaca gözden geçirmek icap eder.
1947 senesinde Avrupa memleketlerinin Birleşik Amerikaya vâki ihracatları bu memleketten yapılan ithalâtın ancak %14 ünü karşılıyordu. Yardımdan istifade eden memleketlerin 1947 deki ihracatlarlyle diğer gelirleri bütün dünyadan yaptıkları ithalâtın ancak %30 unu karşılamakta idi. Mevzuubahs ithalât da Avrupanın ihtiyaçlarını tatmin edecek durumda değildi. Filhakika, bu ithalât, nüfusun %10 artmasına mukabil, 1938 ithalâtının hafifçe altında idi. Buna mukabil Garbi Avrupanın hariçteki gelirleri harpten evvelkine nazaran çok düşüktü. Harpten evvel ithalâtın beşte birini karşılayan harice yatırılmış sermayelerin gelirleri büyük mikyasta kaybolmuştu. Deniz nakliyatından, turizmden ve gayrı mer’i muamelelerden mütevellit gelirler de, harpten mütevellit mühim tediyeler dolayısiyle, çok düşmüştü Böylece Garbi Avrupanın 1946 ve 1947 senelerinde dünyanın diğer memleketleriyle olan muamelelerinden mütevellit açık yekunu 14 milyar dciarı buluyordu. Bu açık, Amerikanın icar ve iare *e ikraz suretiyle yaptığı yardımlar ve Avrupa memleketlerinin altın ve döviz ihtiyatla-riyle karşılanmakta idi. 1947 de bu fevkalâde finansman membaları tükenmiş. altın ve döviz ihtiyatları harpten evvelkinin üçte birine düşmüştü. Bu suretle Garbi Avrupa diğer memleketlerden olan ithalâtını yarıya indirmek mecburiyetiyle karşılaşıyordu. 1947 de Garbi Avrupada istihlâk edilen hububat, pamuk, alüminyum ve bakırın %40 ı, kurşun, tutya ve petrolün en az ($30 u, yağ ve yağlı maddelerin O 15 i, et ve yakacak maddelerin %10 u Amerikadan geliyordu. Bu ithalâtın azalması Avrupa için neticesi Ölçülemlyecek felâketler tevlit edecek mahiyette idi.
Avrupanın istihsaline gelince, 1945 senesinde sınai istihsal 1938 dekinin yansını bulmamıştı. 1946 da Garbi Avrupada nüfus başına istihsal randımanı 1938 dekinin ancak ç; 75 ine vâsıl oluyordu. 1946 senesi çelik istihsali harpten evvelki Istlhsaiâtın ancak %50 sİ, makine istihsalâtı %60 ı raddesinde idi. Münakalât vasıtaları harpten evvelkinin %58 inden İbaretti. Elektrik enerjisi İstihsalinde büyük sıkıntılar çekiliyor, diğer sınai İstihsalâtın en iyi durumda olanlan harpten evvelki istihsalin ancak %70 ine varıyordu.
Zır»! istihsal sahasında da Avrupa
büyük sıkıntılar içinde İdi. Nüfusu harpten evvelkine nazaran #10 artmış halbuki 1947 senesinde, çok müsait hava şartlarına rağmen, hububat istihsali 1938 dekinin ancak %70 ini, şeker %80 ini, et %70 İni bulmuştu. Harpten evvel şahıs başına 2800 kalori olan gıda istihlâki 1947 de 2500 kaloriye düşmüş bulunuyordu.
Avrupanın mali vaziyetine gelince, harbin hemen akabinde bütün memleketlerde ya enflâsyon yahut da enflâsyoncu temayüller mevcuttu. Harbin mail mükellefiyetleri para hacmini kabartmış, devlet borçlarım mühim surette arttırmıştı. Buna mukabil. harbin tahrlbatiyle * harabeye dönen Avrupa, mühim yatırım ihtiyaçları karşısında idi. Diğer taraftan, uzun harp senelerinde sonsuz felâket ve ıstıraplara katlanan ve hayat seviyeleri düşen müstehlikler, harpten evvelki hayat seviyelerini elde etmek için sabırsızlanıyorlardı.
İşte harpten çıkan Avrupanın Mar shall Yardımı arifesindeki manzarası bu idi.
Avrupa İktisadi İşbirliği Komitesinin eylül 1947 tarihli raporunda bu manzarayı hulasa eden birkaç satın beraberce okuyalım: "Eğer Amerika kıtasından gelen malların devamlı yardımı kesilirse bundan felâketli neticeler husule gelebilir. Avru-panın dolar menbaları azalmaktadır. Bütün memleketler, daha şimdiden, birbiri ardı sıra, dolar yokluğu dola-yısiyie, Amerika kıtasından gıda maddeleri ve esaslı ilk maddeler ithalinden vazgeçmek zorunda kalmaktadırlar. Eğer hiç bir tedbir alınmazsa, stokların eridiği anda, vaziyet feci olabilir/' Bu takdirde "ilk madde ve kuvve! muharrike yokluğu dolayı-siyle ana sanayi yavaş yavaş duracak. gıda maddeleri azalacak ve yok olmaya başlayacaktır.”
Yukarıdaki birkaç satırla hulâsa edilen neticenin Avrupa ve hattâ bütün dünya için ne demek olduğunu uzun boylu anlatmağa hacet yoktur. Bu, bir kelime ile, komünizm ve beşeriyetin sonu demekti. Amerika bunu gördü. Ve Avrupaya yardım elim uzattı ve insanlığı kurtardı. Marshall Yardımının ikf sene zarfında alınan neticelerini diğer bir yazımızda ince-ledeğimlz zaman bu hükümlerimizdeki isabeti sayın okuyucularımız daha iyi müşahede edeceklerdir.
Süveyş Kanalı
ir Paris (Hususî) — Süvevs Kanalı İdare Heyeti raporlarına göre Kanal vaaıtaslyle yapılmakta olan ticarette bir İstikrar meydana geldiği için 1950 senesinde Kanaldan geçen nakil vasıtalarında azalma olacaktır. 1951 de İkmal edilecek olan Aral petrol boruları hattının da bu bakımdan tesiri olduğu tahmin edilmektedir. 1949 da petrol nakliyatı kuzey - güney nakliyatının % 77 sini teşkil etmekte idi. Mısırla yapılan anlaşma neticelenmiştir. Yeni yan kanalın aralık ayında İşletmeye açılacağı bildirilmektedir.
Port Said limanı da dok ilâvesiyle genişletilecektir.
Hindistan pamuk
ipliği İthalâtı
★ Yeni Delhi (Hususi) — Mısır pamuk ithali kotasyonunun, en İyi sene İthalâtının yarısının yüzde 6 2/3 olduğu, Hindistan Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanmıştır.

Mısırda, pamuk tarlalarında hasrm tla mücadele etmek İçin uçaklardan lâç püskürtülüyor
Mısırda, pamuk kurdu ile havadan mücadele ediliyor
Mısır Hükümeti, ihracat istihsalinin % 30 unu hasara uğratan pamuk kurtları salgını ile mücadele etmek üzere A-merikan mütehassıslarından yardım istemiştir. Amerikan helikopterleri ile. Mısır Tarım Bakanlığının nezareti altında, pamuk kurdu öldürme gösterileri yapılmıştır. Sonra, ilâcın tesirini kontrol etmek için, üzerinde tecrübe yapılan bitkiler muayene edilmiştir.
İzmir Fuarına tahsisat isteniyor
XIX uncu İzmir Enternasyonal Fuarının hazırlanması İçin 500 bin liralık bir tahsisata ihtiyaç bulunduğu yapılan tetkiklerden anlaşılmıştır. Belediye Başkanı bu durumu Hükümete bildirmek üzere hafta başında Ankaraya gidecek ve Başbakanlığa bir rapor takdim edecektir. Ticaret Bakanlığının 1950 7’uarı için ayırdığı 50 bin liraJ*\ ödenek Fuörın 30 günlük tanzifat narasına tekabül ettiği İçin bu pn a ile Fuarın yeni çehresini iktisap edebilmesine İmkân görülememiştir. Bunun yanında Fuar İdaresi 150 bin lira sarflvle, Tekel Daimi Pavyonu yanında 45 metre cepheli büyük bir sergi salonu İnşa ettirmektedir. Sergi salonu olduğu gibi Amerika Birleşik Devletleri tarafından kiralanmıştır. Ayrıca Austin otomobil acentesi ile Inı-perial Kemical İngiliz şirketi de büyük birer pavyon inşa ettirmektedir. Marshall Yardım idaresi de Mar-shell plânının gaye ve hudutlarım geniş ziyaretçi kütlelerine tanıtmak için Etibank, Sümerbank pavyonları arasında bir pavyon meydana getirmektedir Sergi Sarayında Amerikadan açılan pavyon Polonya ve Yugoslavya Hükümetlerine tahsis e-dUmlşUr. Kardeş Pakistan ise Ada Gazinosu civarında yeni bir pavyon meydana getirmekledir Son dakikada verilen bir habere göre Fransa, lörail, Şili ve Avusturya Haberler Bürosu da İzmir Fuarına iştirak karan vermişlerdir.
ADANA MEKTUBU
Adana, Tarsus pamuklarındaki yeşil kurtla mücadele ediliyor
Mücadeleyi daha geniş ölçüde yapmak için uçaklarla tarlalara ilâç püskürtülecek, fakat uçaklar henüz gelmemiştir
Adana. 21 (Hususiı — Adana ve Tarsus bölgelerinde pamuklara Anz olan yeşil kurt, günden güne veha-metini artırmakladır. Ziraat Mücadele teşkilâtı bu haşere ile mücadeleye hız vermiş bulunmaktadır. 90 ton daha D.D.T. 11 Gezarol ve 15 adet de İlâç püskürten makine getirtilmiştir. Bütün ovada llâçlama faaliyetine geçilmiştir Tarım Bakanlığının Çukur-ovaya göndermeyi kararlaştırdığı helikopter hâlen gönderilenuyeccğinden Türk Hava Kuruntunun muvafakatiyle ilâçlama işlerinde kullanılan bir uçağın bugünlerde Adanava sevkedi-leceği Bakanlıktan bildirilmiştir. Gerçi uçağın bu işlerde istenilen neticeyi tam olarak veremiyeceği, bilhassa bir iki uçağın bu işe kâfi gelmlyeceğl muhakkak olmakla beraber, yeşil kurt tahribatının bir felâket halini almasını önlemek için mevcut bütün imkânlardan istifade edileceği tasrih olunmaktadır. Köylülerle, mücadele teşkilâtı tam bir işblrlişi halindedir.
Pamuk kontrolü nizamnamesi değişmeye muhtaç
Preselenmiş pamukların denetlenmesine dair tüzük bazı yanlış ve ağır hükümler ihtiva ettiğinden, Adana piyasasında hâsıl olan hoşnutsuzluk devanı etmektedir. 1 ağıTslos 1950 tarihinde yürürlüğe girecek, bugünlerde de Ticaret Bakanlığında tAtbik şekli görüşülecek olan bu tüzük, u-munılyetle, tashihe muhtaç görülmektedir.
Edindiğim İntihalara göre, tüzük yürürlüğe girmeden evvel mutlak surette tashih edilmelidir.
Pamuklar preslendikten sonra denetlemeyi esAs tutan tüzük, 32 nci madde ile de denetçiye en son vasi-* tada "tekrar" denetleme yetkisi vermektedir. Tüzüğün en sakat iki noktasını bu hususlar teşkil ediyor. Bir kere, pamuk preselenip çemberli balya haline geldikten sonra ona herhangi bir suretle yabancı madde ilâve etmek, herhangi bir hileye sapmak maddeten imkânsızdır Bu böyle olduktan sonra en son vasıtada, yani
ya tren, ya mavna, veya vapurda denetçiye "tekrar” denetleme yetkisi tanımak, çemberli pamuk balyalarının ne demek olduğunu bilmemek o-lur.
Tüzük, haddizatında fındık için hazırlandığından, en son vasıtada "tekrar" denetleme keyfiyeti yerinde olabilir. Çünkü; vapurda da. mavnada de, vagonda da bir fındık çuvalının ağzı açılarak, yahut da çuval olduğu gibi boşaltılarak denetleme yapılabilir. "Tekrar" denetlenen fındığın aynı yerde, aynı çuvalla ihracı mümkündür. Böylece fındık için hiç bir zarar bahis mevzuu olamaz. Lâkin pamuk İçin şartlar değişmektedir. Yüzde 5 ilâ 20 balyaya kadar denetçiye kırma hakkı verilmektedir. Bir balya kırıldığı zaman beş misli bir hacım istiap eder. Aynı balyayı tekrar eski haline getirmeğe hiç bir suretle İmkân yoktur.
Görülüyor ki, fındıkla pamuk aynı değildir. Esasta fındık için kaleme a-lınan bir tüzüğü küçük bir değişiklikle bilâhare pamuğa tatbik» çalışmak hayali bir iştir.
Sebze ve meyva fiyatları
21.6 1950 gününde. Sebze ve
Meyva Halindeki loptan fiyat-
lar: Kuruş
Bamya 70 —100
Patlıcan 40—85
Domates 30— 80
Biber 60— 80
A. Fasulye 21— 35
Fasulye 10- 15
Barbunya 00—15
Bezelye 00—45
Bakla 22— 25
Taze yaprak 45— 60
Patates nn - 22
Enginar 00— 30
Çilek 40 —100
Erik 30 — 110
Kayısı 25— 90
Kiraz 30— 90
Şeftali 25 — 130
Ağaççlleği 130 — 160
Vişne 30— «0
Armut 80 — 120
Taze üzüm 00- 50
Karpuz 30 - 1İÖ
Ankara Tütün Kongresinin İzmirdeki akisleri
Kongrede görüşüldüğü bildirilen hususların hakikate uygun olmadığı söyleniyor
İzmir, 21 (Hususi) — Ankara toplantılarına devam eden tütüncülerin tütün mevzuundaki konuşmaları, istihsal bölgelerinde hayretle karşılanmıştır. Elde 1949 ve daha evvelki yıllardan 85 bin ton stok mevcut olduğu, 1950 rekoltesi ile birlikte stokların 185 bin tona baliğ bulunduğu haberi burada doğru bir rakam olarak kabul edilmiyor. Verilen malûmata göre Tekel hariç, tüccar ilinde 1919 dan önceki stok miktarı 8 bin tondan fazla değildir, 1949 mahsulü henüz işlenmekte olduğundan eylülden Önce satış sezonu giremez. Bu itibarla eylüldeki satışlar başlamadan 1949 mahsulü İçin stok tabirini kullanmak gayet yanlış ve Hükümeti yanlış yollara sevkedecek mânada telâkki edilmektedir. Hele henüz İdrak edilmemiş, tarladan toplanmamış olan
Ingiliz iaşe Nezareti üzüm alıyor
Üzümlerin feslimi için 24 hazirana kadar mühlet verilmiştir
İzmir, 21 (Hususi) — Üzüm ihracatçılarının İngiliz İaşe Nezareti temsilciliği 11e vâki olan anlaşması mucibince 15.500 tonluk üzüm taahhütlerini 31 mayısa kadar yerine getirmeleri mukarrerken bu müddet bilâhare 15 hazirana kadar uzatılmıştı. Henüz teslim edilmiyen 4 bin tonluk miktar da bu tarihte ikmal edilmediği için, tngilizler nihaî teslim tarihi olarak 24 haziran akşamım seçmişler ve bir sirkülerle durumu ihracatçılara tebliğ etmişlerdir. Taahhüde giriştikleri halde daha müsait fiyat buldukları Hollanda ve Almanya piyasalarına üzümlerini göndermiş olan bazı ihracatçıların taahhütlerini bu yüzden geciktirdikleri ve 24 hazirana kadar ise kalan miktarı tamamhyamıyacaklan bugün Borsa-da söylenmekte ve bu durum bir şaşkınlık havası uyandırmış bulunmakladır.
Görünüşe göre İzmir piyasasının bu eski müşterisi, her yıl bir başka şekilde mazeretler bulmakta olan bazı ihracatçılara karşı bu 24 haziran tarihini göstermekle hattâ kendi İhtiyaçlarından bile feragat yoluna gitmiştir.
Bu seneki istihsal, geçen senekinden yüzde sekiz fazladır
VVflshington (Hususi) — İktisadi İşbirliği Teşkilâtının bildirdiğine göre Batı Avrupanın sınai istihsali ilkbahar mevsiminde çok artmıştır. 1950 yılının İlk üç ayında İstihsal, harp öncesi senelerine göre 24, ve
1949 yılı son üç ayına nısbetle de % 4 daha yüksektir. Bu seneki İstihsal, geçen seneki iâtihsale nazaran ', 8 fazladır.
Çelik, kömür Ve elektrik istihsali
1950 senesinin ilk üç ayında büyük bir ilerleme göstermiştir. Mart ayında çelik İstihsali 4,100,000 ton olup, şubat ayı istihsalinden 200.000 ton fazladır. Mart ayı kömür istihsali 10 milyon tondur, 1919 mart İstihsalinden 1 milyon ton. bir ay evvelinden
1950 yılı tütünleri için, değil stok tabirini kullanmak, nattâ bir rekolte tahmini bile yapmak imkânsızdır. 1950 yılı eylülünde girecek sezonda tütün alacak memleketler şunlardır: Amerika 30 milyon kilo, İngiltere 3, Fransa 7, Almanya 8, Çekler 5, Polonya 1, İsveç 1, Mısır 4, İtalya 1 milyon kilo tütün alacaklardır.
Diğer irili ufaklı alıcılarla birlikte 75 milyon kilo tütün satılabileceği alıcı piyasalardan gelen haberlerden anlaşılmasına rağmen, vaziyeti karanlık göstermenin, müşteri memleketlerin. satıcının bozulan moralinden faydalanmak fırsati aramalarına imkân vereceği, burada söylenmektedir. En büyük alıcımız olan Amerika, Virjinya tütünlerinin yalnız Türk tütünleriyle mükemmel harman yapılabildiğini idrak etmekte ve tütünlerimize bu piyasada daima alâka artmaktadır. Hal böyle iken Alman piyasasının tütünlerimizi daha büyük bir ehemmiyetle araması için alınacak tedbirlerin, tütün ihracatçılarının müşterilerinin ayağına giderek dalma daha müsait şartlar dermeyan etmelerine bağlı bulunduğu beyan edilmektedir.
Piyasada intizar devresi
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının 30 hazirandan ewel« dış ticaret rejimi hakkında yeni bir kararname çıkaracağından bahsedilmektedir. Bilindiği gibi hu kararname, Parlste müzakere edilmekte olan 19 memleket arasında yapılacak serbest ticaret rejimi ile çok alâkadardır. Piyasada tüccar, bu kararnamenin şekil ve mahiyeti hakkında biran evvel, resmî makamların İzahat vermesini beklemektedir.
Gün geçtikçe İhraç maddelerimizin rekoltesi hakkında dalıa kati haberler alınmakta, aynı zamanda fındık ve pamıık-da olduğu glhl alivre satışlara haşlanmaktadır. Bu durum karşısında, tüCcann yeni sene mahsulleri üzerine bağlautıla-ra girebilmesi, yeni fiat baremi yapabilmesi için, dış ticaret rejimi hakkında biran evvel malumat almanı lâzımdır. Bu İtibarla piyasa, yeni bağlantılardan ziyade, bir intizar devresi geçirmektedir.
de 4,500,000 ton fazladır. Elektrik kuvveti, bu yıl % 13 artmıştır.
Britanya İstihsali bir yılda % 10 yükselmiştir ve harp öncesine nazaran % 52 daha fazladır. Son yıl biraz düşük olan Fransız istihsali. 1938 yılına nispetle % 15 artmıştır. Geçen seneye nazaran İtalya ve Holânda-nın istihsali rr 11, Batı Almanyanın istihsali ise fi 17 nisbetinde yükselmiştir.
İktisadi İşbirliği Teşkilâtı, kış ve ilkbadar mahsulleri hakkındaki tahminlerin İyi olduğunu bildirmiştir. Şimdiki duruma göre Avrupanın gıda maddesi istihsali 1938 yılı istihsali kadar olmakla beraber nüfus başına 10 nispetinde daha azdır.
2Î/V//Î950 Çarşamba
İstanbul ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Hugıln
Adana Ticaret Borsası
Şirket Hisse Senetleri
Eskişehir Ticaret Borsası
Ecnebi Tahviller
İstikrazı
İRİ ikraz»
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
toplamaktadır. Bu arada Ih-keçi kili da aranmakladır liy ıt 265 kuruşa kadar yük-
Dukama Ilım Mnddelerlı Tiftik (ana mal) ........
Tiftik (Natürel) .........
Yapak Anadolu (Kırkım)
Mjmr Kradi Fonsivr u»3
Trabzon Ticaret Borsası
Demiryolu IV .. Demiryolu V ... l&fp ıkramıyoH
Dikerleri
Demiryolu VI .«
Ikrıımlyeli tahviller
Kri.anl ...
lS3h IUrumIyeli .....
MIHI Müdarao t ... 194)
1941
1/2
Müdafaa
t*
(•) Gününde Burcuda muamelesi LobcH edllmomig Uhvllât ve cehamın arz ve taleplero ^ore taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Borsalarda vaziyet İstanbul :
Ticaret Eorsaaında tiltik ve piyasası hararetini muhafaza etmektedir. Alıcılar daha ziyade Trakya menşeli yapağı racat İçin Bu yüzden »e İm iştir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Borsacında muhtelif tertipte Devlet tahvilleri ile. T. C. Merkez Bankası. İş Bankası hisse senetleri Üzerine muameleler olmuştur. Altın piyasasında zoraki bir surette canlılık baş göstermiştir. Ortada kuvvetli alıcılar mevcut olmadığı için satışlar azdır.
İzmir :
İngiliz teslimatının yakın bir tarihe alınmış olması itibariyle bugün Arsada takriben 2 bin çuval Ozûm fiyatları muhafaza edilmek kaydıyie «alılmış ve bu suretle stok miktarı bir hayli hafiflemiştir. 23 hazirana kadar satışların aynı heves İçinde devam edeceğini gösteren deliller vardır. Pamuk piyâMSi da gayet hareketlidir. Alivre satışlarda yükselme Vakidir. Hazır pamuk satışları da gelmiştir.
Adana :
Ticaret Borsacında, birinci akala pamuk fiyatı düne nazaran fiyat gerilemesi kaydetmiştir. Diğer kalitede pamuklarda bir fark görülmemiştir.
Trabzon :
Fındık piyasasında kayde değer malûmat mevcut değildir.
ıyıu
HMh
Milli MUdaroo 1 .... 104» l ....
1934 Sivas-Erzurum 1 1034 •
1941
1941
1941
MIHI
Nebati 1 ağları
Zeytinyağı (hJ.E. lenekeil) SufliıiYiyfigı (Raf. •ırai n'' Ayçiçeği (Rafına çıplak> 1‘ındık yağı (Çürük ı
•' Ll.-VU Demiryolu 1
Hububatı
Euğd&y yumuşak (Tüc.)
Buğday otla ....
Arpa yemlik idokme) ......
Mısır ıan (çuvalı)
Fasuîya tombul ...........
Fasulye Çalı »©rt •••••••••••• k uşyemi .................
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil ........
Nohut natürel
Ham derileri
Öığır salamura (kasap) KJ. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
Devlet Tahvilleri
- - _ - — - _L (
fağlı tubnnılar ı
Ayçiçeği tohumu
Keten tohumu
Kendir tohumu
.. ».,. ,(.,.■.(•••• .
Yer fıstığı kabuklu ......
Buğday yumuşak .............
Buğday sert ................
Ajrpa ■•.•••••••••■■•••■•••m».*.
Kura Meyvaiar ; irindik (kabuklu sivri) F5ndık (Iç tombul) Ceviz (kabuklu) ......
Ceviz (tç naturel)
KAMBİYO
İstanbul Borsası
AÇilı» Kapanış
1 Sterlin# 7.00 — 7 ZD.—
100 Dolar 281.— 281 50
100 Fr Franıfl .. W t HU
100 İsviçre Fr..„ 64 03 64 U3
100 Belç. Fr X(W) 5.80
100 İsveç Kr....M 54.1250 64,1260
100 El.irin 73.6MO 73 6H40
100 Liret 0.44128 0,44128
100 Drahmi 0.01 W» 0.01876
100 ^coudue 9.7390 9.7390
Altınlar
Bük un. E«!(l kur
Ura Ura
Külçe Yeril Ur 4.72 i 76
Külçe ÖrgUB«a —
Cumhuriyet ... 32.30 • M
36 40 36.—
Hsrnlt 32 10 —
Gulden 32 — 31 96
Inırlllz 41 2A 41
Fransıs kok a S •
Napoieon LU M - —
İsviçre 31.30 31.—
New>Yurk*ta ı onsu; S 35
** •• ş, Platin
En Mağı En yukarı
Gümüş Gr.
PlAtln •• 10.- 11.-
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre F rsnffi
23.6.1950
Durama En aşağı En yukarı
i’urk Lirası 1 05 1 15
DOİllP •••«•• •••»ses 4.32 1/2 4.3? 1/2
Stcrllnjf eeeeveev««ee 11.10 11.30
Fransız Franm 1 22 1.24
«r*u ıon ^6 Kalkınma
%6
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 20.76 20 20
Anadolu D.Y . Tertip A/B. (12 50 UL-
• ı " C. — —
İt ff StüO 22 30 59 -
• • MUmes. Senet. tM.- 67.50
T.C. Merke» Bankası Türkiye tş Bankası Türk Ticaret Bankası • Aratan Çimento • • •••#••> Şark Değirmencilik ...^. Milli Reasürans .......
Büyün Son Kapanı
Ülûm çoklrdekslr No.9 49 50 50.—
tncir A serisi No. «.... 55 - 55.—
B serisi No. 108 42 — 12.—
Pamuk Akille 1 ..... 22U.— 215.—
Pamuk AkııK 11 100.— 100 —
Pamuk Akala 111 160.— lrto.—
Pamuk yeril 172.8 ISO —.
Pamuk yağı (rafine) ... no.— 110.—
Pamuk çekirdeği 12.5 ’ 12.5
FINDIK al randımanlı kabuklu tombul 81.—
b) İç sıra kontrollü ...M. 178.— 18u.—
Ne w-York Borsası
Dün E» kİ kur
Kuğdey (Huşclı=Sent) Sert kıç mohsulü No 2 26a.-
Ktrınızı No. 2 — 25L-
l'umuk Middlıng (Librcsi = Sent) Temmuz 33.3Z 3341
11/k I (T i eeeeeews 32.74 32.66
32.70 32,53
Tiftik ı Ubrr8İ —Sent) ToI(sms No, ) w.•••»*•••• «M
l'ifidık (Lfibronı = Scnt) ee»»»* ICıtbuklu yeril in a.- 22.50
ortA »»« 22 50 21.-
L.evnn( iç it nal malı 36.- 36.-
Elcatrs iri ıç İthal malı 14.— 40.—
Kara Uxüm ıLibresi = Sent) Thompson çekirdeksiz seçme ... U D4 U 1/4
Keten lobumu (BuıjeH= Dolar) ... MlrıneapoHs .....4........ a.a 3.»
Kain. tUbrenl=S«nt 1 76. ST 77.25
Lcvha-teneke (100 libre dolar) 1.30 7.30
Londra Borsası
Keten tohumu lTonu=Sterllög) H om ön v (•••••• e•(•••• •»>••«•(> 65.- 65 —
K İt 11( h t >İ . mi.i •4esseeaze»zwaaMMaee 63 50 63.60
Yer fiRtığı Hindistan 64.— 64.—
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mul (Ubreşi=Fiyat) M 34.—Nom
’• Sıra malı ’* " «m — 30.— "
Yün Anadolu * 20/23 20/21
" Trakya " ** 18/21 18/21
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantarı—Taliarı)
Ashmouni Kısa eiyaflı FzG. ... 120.-
Karnak Uzun elvafh F/G. ... —
Sayfa 6
TENİ î 8 T A N B U L
22 Haziran 1950

A
J

f
Istanbulun henüz seyredemediği :
1938 senesinde çevrilen bu muazzam film, Pariste yeni oynuyor
Vezuvyo bir senelik hiddet sahnelerinden birine hazırlanırken...
Vivien Leigh ile Clark Gııble "Rüzgâr rlbl geçit. filminde Jöne Allyson, kızı Pameln Allyson ve kocası Dlck Pnuel İle boralıer
"RÜZGÂR GİBİ GEÇTİ” filminin •• acayip bir Akıbeti oldu 1938 de çevrildiği halde, bir çok sebeplerden Avrupanın pek az şehrinde oynanabildi. Paris bile onu ancak bugün görebiliyor. Bugün ki. 12 yıl geçmiş, araya muazzam bir savaş girmiş, edebiyat dünyasında "Rüzgâr Gibi Geçti” ile çığır açan romancı Maı-garet Mitchel ölmüş, Ashley rolünü oynıyan büyük İngiliz aktörü LesUe Hovvard, bir uçak kazasına kurban gitmiş ve bu filmde ilk büyük rolünü oynıyan Vivien Leigh şöhretinin zirvesine varmıştır. Bu sebeplerden mi, yoksa “Rüzgâr Gibi Geçti” filminin sinemalarda gördüğümüz çoğu filmlerden farklı oluşundan mıdır, bilmem. her halele bu film bizde bir heyecan doğuruyor. Sinemada üstüste dört saat geçirmek, bizim parayla altı IIA sekiz lira arasında bin zorla, ve bir hafta evvelinden blı yer temin etmek, bütün bunlar seyircide daim filmi görmezden önce acayip bir haleti ruhiye yaratıyor.
Scarlett O’Hara'nın havalı gibi filmin yaratılışı da başlı başına bir destan. Scarlett rolünü oymyacak nr-
Yazan : Ayşe Nur tistin aranması, Amerlkayı altüst etmişti. New-York’ta, Hollywood'da ve cenupta birer arama merkezi kurulmuş. 55.000 metre film harcanarak 110 tane Scarlett tecrübe edilmiş. Bette Davla. Norma Shearcr, Katharine Hcpburn. Paulette God-dard gibi büyük yıldızlar da dahil olmak üzere hiç biri ideal Scarlett'! gerçekleştiremeyincc, Atlanta yangını sahnesi filme alındığı sırada Vivien Leigh keşfedilmişti. Filmin çevrilmesi 8 ay sürmüş. 150.000 metre uzunluğunda bir film azmanı elde edildikten sonra. kısaltıla kısaltıla 7.000 metrelik dünyanın en uzun filmi meydana gelmişti.
Kaç sene evvel gazetelerde okuduğumuz bu şeyleri düşünürken, üzerinde tam dört saat oturacağım koltuğa iyice yerleşmiye ve gözlerimi yormamak için aktüaliteyi seyret-memeye çalışıyordum. Nihayet '‘Rüzgâr Gibi Geçti” başladı. Renkli film. 1938 yılları teknikolorun henüz başlangıç senelerini teşkil ediyor. Fakat hu filmin renkleri çok muvaffak olmuş. Meselâ Atlanta yangını bir başarı. kızıl alev renkleri tam hakikate
Sessiz ve uykuda Pompei ise. yaşıyanlara ölümdeki dehşeti ihtar ediyor
Patricia Roc Kanadada film çevirecek
Fransızların dramatik muharrirlerinden Ren 6 Dary İle Frank o - Anglc sinema yıldızı Patricia Roc. "Arkadaşı,, adlı filmi çevirmek iızere Kanada'ya hareket etmişlerdir. Resimde Patricia Roc ile Renf* Dary’yi Kanadaya hareketleri sırasında Orlv hava meydanında görmektesiniz. Uçağın kadın kamarotu her iki sanatkâra resimlerini İmzalatıyor
Londra sosyetesinden

bir haber
Londra — Petar LaWford ve Shar-man Douglas, Londra hava alanında göz yaşlan arasında birbirlerinden ayrılmışlar fakat, nişanlı oldukları haberlerini de yalanlamışlardır.
Tanınmış sinema artisti Peter Lawford, Amerikanın İngiltere Büyük Elçisi olan Douglas’ın kızı Shar-man’ın 4 nisandan beri îngilterede misafiri bulunmaktaydı.
uygun değilse de. kuvvetli bir zevk intibaı veriyor.
Scarlett rolünü Vivien Leigh, en ufak kaş. göz. ağız ve el işaretine kadar bir şaheser olarak canlandırıyor. Güzelliğine her an hayran olmakla beraber, seyirci Scarlett'ın o acayip, q karışık karakterini bütün teferruatiyle takip edebiliyor. Clark Gable. gayet kuvvetli ve canlı bir Retth Buttler, Leşli e Hovvard ise mazlum, sessiz, zayıf iradeli bir Ashley Wilkes yaratıyor Melanie rolünde Olivla de Hav II i and güzel, ama bence lüzumundan fazla boynu bükük, O’Hara’ların zenci hizmetçilerini canlandıran zenci tipleri fevkalâde.
Dört saat —dile kolay— hiç sıkıntısız geçiyor. Margaret Mitchell’in 1070 sayfalık romanını okurken, insan nasıl etrafını unutup. Amerlkayı senelerce kana boyayan kuzey ile güney arasındaki kardeş savaşlarına, köleliğin hüküm sürdüğü pamuk çiftliklerinin mutaassıp ve vahşi hayatına dalıyorsa, sinemada da A-merikanın destanı halinde gelmiş o-lan bu eseri aynı hayranlıkla seyrediyor.
Paris - Haziran - 1950,
SOMADAN Napoli’ye doğru ilorli-n yoruz. Cadde, eğer kaldırım ve piyadeyi hHzfedeısek. Divanyolu kadar, Beyoğlu caddesi kadar kalabalık. Yalnız izdiham yok. Motörlü vasıtalar. tam bir hürriyet İçinde, iki istikametten akıyor. Geniş asfalt yolun, bir bakıma göre, evlerimizdeki koridorlardan hiç farkı yok. N». tozdan, ne çukurlardan, ne de çarpışmalara sebep olabilecek döıtyo) ağızlarından eser var Amud düşen anayollar ile domiryollan, köprüler sayesinde, ya altımızdan yahut üstü müzden geçiyor.
Napoli’ye böylece, gece girdik. Ve birden bire, gökyüzü bütün yıldızları ile önümüze serilmiş gibi, pırılda yan. ışıldayan, bütün İnsanlarını kol kola sokağa döken Napoli'ye girdik
İzmiri andırıyor. Kadifekale ve Pasaport dahil olmak Üzere; yalnız nüfusu bir milyona, şehri beş misline çıkarmak, limanı, binaları, bahçeleri, eğlence yerlerini bilmiyorum kaç ile zarbetmek lâzım. Çünkü ümran bakımından, aralarında nispet yok. Ve bıı muazzam şehn bütün servetleri ile. yabancıların bıraktığı para meydana getirmiş.
Napoli o kadar yabancıya göre düşünülmüş ve herkesin yabancıdan faydalanması (biraz da yolma mânasına) o derece tabi! bir hal almış ki, İtalyanca konuşan İtalyan dahi, alacağı eşya yahut gördüreceği hizmette, aldatılmaktan masun değildir. Meğer ki, italyarıcayı, Napoli şivesi ile konuşsun!
Yazan : Burhan Belge
---- 1(
1
i
Anfifeatr’ın eski hali
Biraz da İtalyanın harbe giriş ve harpten çıkış tarzı ile alâkadar olan bu hâdise, sulh içinde geçecek bir hayat için yaratılmış olan İtalyan insanının başına gelmiş bir kazadan o kadar farksız ki, tıpkı, Napoli nin yanı başındaki korkunç dev, âni in-dıfalarından birini yapmış ve her şevi yerle bir etmiş gibi!
Fakat nasıl, birinci âfetten sonra Pompeihler yılmadan şehirlerini bir kere daha inşa etmişler ve ancak 1-kinctden sonra toprağın altında kalmışlar İse. İtalyan insanındaki yaşama arzusu, İkinci Cihan Harbinin
Dahası var:
Faciadan bir müddet önce, belediye meclisi seçilmiş. Şehir idaresinin arşivinde bulunan taş tabletler sayesinde, şehrin kütüğü meydana çıkmış. Binaenaleyh hangi evde kim oturmuş, arkeologlar biliyorlar, öyle ki. ufak bir gayretle, şehir yeniden dirilebilecek sanıyorsunuz.
ölüm ile dirim arasındaki mesafenin ne kadar kısd olduğunu, harabeleri gezerken görüyorsunuz. Hattâ bunlara harabeler demek bile doğru değil. Pompei sadece yirmi küsur asırdan beri metrûk bir şehirdir.
( KISfi SİNEMA HABERLERİ
Aııflteatr ııı şimdiki hali
Bir yanar dağın harekete gelmesiyle. bütün bir hayat sekteye uğramış. Canlı ne varsa kömürleşmiş, binaların ahşap kısımları, keza. Taş ve demir ise. dayanmış.
Ha bir yanar dağ bir şehri külleri ile örtmüş ha bir cihan harbi, aJelftde insan için sebepleri daima meçhul kalacak bir şekilde bir taraflardan kopup gelerek. hayatı hiç olmazsa yan yarıya felce uğratmış. Alelâ-de insan için, iki hâdise arasında hiç bir fark yoktur.
Salerno belediyesinin, bize söyle* diği sözLerde, işte o aîelâde adamın düşüncelerine tercüman olmak istemişti.

Şimalden cenuba kadar, demiryolları tamir edilmiş, elektrik istas-
RtTA HAYWORTH PARİSTE
Pdta Hayworth’un. bu yakınlarda bir hayli şişmanladığını gören gazeteciler, onun yine bir çocuk beklediği zannına kapıldılar. Tekzip e-dilen bu haber herkeste daha başka bir hayret uyandırdı: Nasıl olu>or da Rlta bu kadar şişmanlıyor, ne çabuk da doğulu kadınlara döndü diye üzülüp duruyorlar. Fakat Rita güzelliği ile bütün dünyayı teshir ettiği vücudunun güzel ölçülerini kaybetmekten pek üzülmüş gör )n-müyor. Bugünelrde Pariste olan Rlta. muntazaman at yarışlarına va terzi Jucques Eathın atelyeaine taşınmaktadır. Dcrby yarışlarının galibi Frederikson'a Air Frnnce namına bir kupa verdi. Hu zi ranın 10 unda da Fransa Cumhurbaşkanı Vin-cenl Aurıol un ricasiyle fakirler menfaatine “Kermesse aux etoiles,, adı verilen ve artistlerin yardı nüyle pu-ra toplamadan ibaret olan bir bayramda. yorulmadan ve Üşenmeden bütün imza meraklılarını tatmin etmiştir.

KITA HAYWORTH’UN
ESKİ KOCASI
Paris — Orson VVclles kendi yazmış olduğu iki piyesin, bir gala müsameresi İle tenûdî edilmesine yeniden teşebbüs etmiştir “Mel un ve Melek . isimli İki küçük piyes olan bu eserlerinde artist, Hollyvood hayatı ile acı hır surette alay etmektedir.
Bir çok Fransız sosyalist seyircisi. VI1 Edouard Tiyatronundun geri
dönmüşlerdir. Çünkü VVellea, elektrik cereyanının kesilmiş olduğunu kendilerine bildirmiştir.

JOAN BLONDELL ÜÇÜNCÜ KO-
ÜASINDAN DA AYRILDI
La s Vegaa — Filim yıldızı Jo&n Blondcll geçenlerde mahkeme kara-riyle Bı*oadway prodüktörlerinden kocası Mike Todd'tan ayrılmıştır
Joan Blnndell, zulüm dolayıaiylc Kocasının aleyhine dâva açmış ve dâvayı kazanmıştır Joan Blnhdell böylelikle üçüncü kocasından da boşanmıştır.

DEANNA DIRBİN TEKRAR EV i İ NİYOR
Dcannn Durbın in çoktan bert Av-rupada olduğu bilinmekteydi. Geçenlerde Pariste Bulonva OçmanınCaki bir restoranda, tanınmış Hollywood rejisörlerinden Charles Dnvid ile yemek yemiştir. KanadalI artist, eski kocası Felix Jnckson'dan ayrılır ayrılmaz. rejisörle evleneceğini söylemektedir. Dediğine göre, Îngilterede bir filim çevirmesi de nıuhtcrneldh

beviınli artist Deanna Dtırbin, Charles Davtd ile venıek yerken çok mesut gözüküyor «lcgil nıl?
Ertesi gün Pompei harabeleıinı gezdik ve Salerno'ya doğru, yolumuza devam ettik.

Demek kı, Romadan Salerno’yu tuttuk. Müttefik ordulaıının, son harpte söktükleri yolun ta kendisi Nereye baksanız, bazı binaların cepheleri çiçek çıkarmış gibi: Mermi ız leri hazanda, öbek öbek harabeler görüyorsunuz: harbin daha derin yara izleri!
Şu halde Salerno’dan bütün ttal yaya bakalım:
Şimdiden cenuba kadar, her şey tamir edilmiş. Tamir edilenden çok
• yeni ilâveler var. Bu ilâveler, eski’yı, üstünlük ve ileriliği ile eziyor. Yani, daha genç ve daha alımlı bil İtalya ile karşılaşıyorsunuz.
Müttefik orduları Salerno kumsal larına çıkalı, bir göz açıp kapama lık zaman geçti yahut geçmedi, ital yanlar, harbi unutmuşlar bile..
Yalnız bu millete hâs bir neşve-v» rııh tazeliği ile, hayatın teknik, sos yal ve turistik tesisleri ve bunları kucaklayan umumi cihaz, an kovanı gibi çalışıyor.
Napoli’ye geldiniz ini Cennet-ada yanı Capri» sizi karşıdan çağırıyor Vezuvyo, bin senelik hiddet sahnele
tahııplenne, galip gelmiş bulunmak tadır.
Salerno’lıılar adına Belediye Reisi, "Artık harp istemiyoruz; $ulh içinde yaşamak istediğimizi, mensup bulunduğunuz gazeteler vasıtasiyle cihana ilân edebilirsiniz" dedi. Şerefimize verilmiş, bütün Salerno gençliğinin hazır bulunduğu ve Kıral Sarayında verilmiş olan bu davette, işittiğimiz hitap gerçekten içten geliyordu.
yonları, A İplerin su kudretini sınai enerjiye kalbediyor. Fabrikalar, durmadan çalışıyor. Yollar, şehirlerde ve şehirler arasında insan ve hareketlen yana, taşma halinde. Tarlalar
B ekilmiş; pıryıç ve buğdaj taneleri olgunlaşmakta; kirazlar ile kayısılar. dallarda pıtrak halinde; dağ taş mazbut, İtalya, kendini baştan i .alışmaya ve yasamaya vermiş b lunuyor.
İtalyanın. Salerno sahilleri il? Pompei harabeleri üzerinden gör . ı maddi ve mânevi manzarası, budıır
Pariste L’clrhr menfaatine para kazanmak Üzere Rlta Hayvvorth imza damıtıyor
tNGn.TERE MtLLİ FİLİM Mt> KÂI ATINI KAZANANLAR
Geçen lıaftu İnciliz Adalarımı. 2 İn .-ıiMunn galonunda birden Beşin* > Mili) Filim Mükâfatının neticeleri IIAn edilmiştir. Jean Sinırnons la Rl-• l»Hi,ı Todd Büyük Brltariyanûı bir numaralı sinema yıldızları olmuşlardır. Mükâfatı kazıman filim. Associated Brltish Production un hazırladığı "Aceleci Gönül., dür Rl-chtırd Todd, bu filmin baş rolünü oynamıştır.
Şimdiye kudur ilk de i a. olarak İngiliz sinema meraklıları artistler Jlu-tcsinln başına yeni bir yıldızı sermişlerdir. Rlchard Todd bu zaferini bir Amerikalı filim direktörü Vln-cenl Cherrnan a borçludur
"Aceleci Gönül,, Athıntlftln her iki tarafında da çok beğenilmesine rağmen birinciliği kazanması sinema endüstrisinde bir dereceye koda t sürpriz teşkil etmiştir. Umumiyetle Carol Rrnd'in, zaferden zafere ko-.'j.ın eseri "ÜçÜnch A(lnırı., ın birinciliği kazanması boklonürnrktc\di. “Aceleci Gönül , göz kamaştırıcı. ı.en ve hafif bir filim değildir. Eser. Ölüm kendisi İçin mukadder bir hh kerin ıstırap verici hikayesidir
Rlchard Todd bu mlil( Katı İcaza-nubilrnok İçin Orson Wejltfs. Jofcoph Çofirn ve Trcvor Howard gibi heı Üçü dr "Üçüncü Adam,, filminde »>yn imiş olan beynelmilel şöhreti hû* rz vıldıziprla rekâbet etmiştir. Bu da halkın hakikaten kıymetli rol • nama İmbilivetlni tefrikteki hassa liyetiııin bir delilidir. Eski bir aahü* aktörü olun Rlchard Todd ancak -;p ren yıl fillmlenie rol nimaya başla rmştır.
Jean SlınınoıiH'ım bir numaralı ku om yıldızlığa intihabı, sevimli artla tin san bir kaç yıl zarfında, Sir Lau-renee Olivlcr nln "Hamlet,, inde oynadığı Ophella. "Mavi Göl,, ve “A-dam’ln Evelyoe., fİlimlerindeki rollerini hatırlıyanlar için bir sürpriz teşkil etmemişi İr.
1M8 mükâfatını kazanmış olan John Mills şimdi Richard Tndd’tan
.Mjııru ikinciliği almıştır. Geçen yılın galibi Mıhnll \Viling ine bu yıl üçüncü olmuştur.
1950 de Ştewart Granger üçüncülükten altınmhğa düşmüştür. Aktörler llstesludeki yegâne reni isim Jcıın Simmons la “Mavi Gol,, ü çeviren Donnld Houaton’dur. 10 uncu olmuştur.
Geçen yıl hariç aktrisler arasında 3 yıl üst üste birinciliği kazanmış olan Margaret Loclpvoöd bu yıl Jean SVmmons dan sonra ikinci olmuştur. Bu mevkiini “Kalbin Çılgınlığı,, I ilmindeki balansına medyundur. Geçen yılın birincili Annn Neagle bu yıl üçüncüdür

YENİ FİLİMİ ERE DAİR NOÎ
VE HABERLER
Ingiliz ve Amerikan sfhdyoiarındıı mütemadiyen harbe dair filimler çevrilmektedir Geçenler^ Loııdru
da "Saat 12.. ve “Harp Meydanı,, gibi Amerikan flllmlerı gösterilmiştir. Şimdi do "Aramızda Ayrılık Yok,, adlı bir İngiliz Txvn Cities filminin gösterilmesine başlanılmıştır. Ordu tarafından sağlanılan en etraflı işbirliği .sayesinde hazırlanıp, İngiltere ve Avrupa Kıtasının eski HaVp sııhnclcrinde çevrilen bu filmin Mul\qjız Alayı, zırhlı tümenine bağlı bLrJbirliğin hikâyesidir. Esenle bu blHHH* ıuu İHtllâMinrfu oynadığı rol, ilk köprübüjı kunnu harekâtı, Brük sel e hücum, Arnheinr. ve Buigû Sn vaşı caniandırılmıştıt.
nTı ♦

M.(.,M ŞİRKETİNİN B( SENE ÇEVİRDİĞİ EN KOMİK FİLİM :
"The reformer and the headı.
hazırianır gibi, uykuda. Pompei ölümdeki dehşeti
kızgın külleri ile
Pompei şairlerinden birinin evi (eski hali)
Hattâ, Salerno belediye reisinin ağzından eski Pompeihler konuşuyor gibi idi.
TURİZM
Beklenilmedik şeylerin neticesinde daima kahkahalar vardır Bu bilimde dr Hernıan adlı, umulmadık dere ccde ehlileştirilmiş bir kaplanın ortaya çıkışı komik ve enteresan sahnelerden bilini teşkil cdivor. Vali namzedi olan Dlck PoweU ve kırını z.ı saçlı June Allyson. filimde cvlilil hayatlarında okluğu kadtır İyi uyu Hivoriıır Uzun senelcrcıen beri sirk
müdürlüğü yapan June Allyson W babası Cecll Kellauay’ın İşine niha yel verilmiştir Dlck Posvell, hoş
Ilındığı kızın, babasını eski işine m de etmek İçin uğraşmaktadır Mcv ’U çok basit olmakla beraber Dit
İd VVaync İle Marvin Kaplan adi ıkı komiğin beraber sahneye çıkışla n’ son derecede komiktir Dlck Fo
vvcIFIn vahşi bir arslanı, ehli Karmanla karıştırdığı sahne, sencleıee hatırlanacak kadıır hoştur. Bu filim Hollyuood da Metro Gold%vyn Ma-ycr’ln bu sene zarfında çevirdiği er \-Üzei filini olarak telâkki ediliyor.
.t
June Allyson Rivk Poucll kocası ile beraber
0 No, lu resim : June /Nllyson’lu kocası Dlck Pouell “The rcformcı and t he rcad head,, adlı filmin blı sahnesinde.
rınden bir yenisine şimdilik sessiz ve ise. yaşayanlara, ihtar ediyor.
Güzel Pompei'yi
örten Vezuvyo, cihan harplerine ne kadar benziyor! Onların da onun gı-gi. delinden gelen, her şeyi sarsıp deviren ve bir yığın insanın aile saadeti üzerine kızgın küllerini yığan bir tarafları var.
Meselâ Salerno, 100.000 kişilik şirin bir sahil şehri. Bir şehir ki. harp görmüş, fakat, başkalarını birbiriyle harp eder görmüş.. Müttefikler bıı sahilden Roma üzerine yürümüş, Roma'nın yollarını da, İtalyan orduları değil, Alman orduları kapamak istemiş.. İtalya ile hiç münasebetleri olmayan insan lor ın, gelip bu llalvan topraklar* Klrh»rl«»*»»»* oJ-

Şundan dolayı;
Pompei’yi gezdiğiniz zaman 25.000 nüfuslu bir şehri, olduğu gibi görüyorsunuz. Ölümünü bir zelzeleye borçlu olsa idi, şehrin dış ve iç çizgileri tabıatiyle birbirine karışacaktı. Fakat Vesuvyo gazaba gelip ateş köpürerek şc-hri kızgın külleri ile örttüğü için, evler, sokaklar, mahalleler. mabetler ve Form olduğu gibi kalmış:
Evleri ve mahalleri birbiriyle mukayese edebiliyor, buralarda eşraf binalarda da falca* imik tabakaları

• M ’hiii v** • •
İr** -
Bu sene büyük sayıda az ve orta gelirli Amerikalı, Avrupaya seyahat edecek
Son zamanlarda Birleşik Amerika-da pasaport istatistikleri üzerinde yapılan esash tahliller. Amerikan seyahat adetlerindeki değişiklikleri belirtmiştir Yapılan murakabe, Avrupaya seyahat etmek İsteyenlerin daha ziyade Birleşik Amerikanın doğu bölgesine tenıerkxz ettiklerini belirtmiştir. Avrupaya seyahat etmek arzusunda olanların büyük bir kısmı az ve orta gelirli «Amerikalılardır.
Ellerinde pasaportları olan her beş Amerikalıdan hıri New-York şehrinde ikamet etmektedir. Böylece. Eew-York şehrinden Avrupaya seyahat e-decok olan Amerikalıların nispeti tam olarak yüzde 21 nispotindedir. Avrupaya seyahat edecek olan Amerikalıların yarısından fazlası New-York, Pennsylvania, Ne\v Jersey, Conecti-cut ve Massachusetts eyaletleridir.
Savaştan önce, seyahate çıkan okul öğretmenleriyle kolej profesörleri pek fazla İdi. Şimdi seyahate çıkan öğretilenler İle profesörler ancak vür.de 7.7 nlspetlndedir Böyle olmasına rağmen. ıroç«‘n sene Avrupada seyahate ?ıkan öğretmenlerin nispeti meşgaleleri banker, ithalâtçı, ihracatçı, simsar. mubayaacı, avukat, müteahhit, tasan hazırlayıcı ve eczacı oıanlaıdan daha çoktur.
Amerika tabiiyetine geçenlerle bunların çocukalrı sevyahlar arasında ö-nemli bir yer l$gal etmektedirler. Bunun sebebini de bu gibi kimselerin diğer memleketlerde akrabalarının
Pouıpel şairlerinden birinin evi (şimdiki hali)
bulunması keyfiyetinde aramak lâzımdın


12 Haziran 1950
DEVAM EDİYOR
CAVALLERİA RUSTİCANA
Opera
1
Perde
ve
P A L
Opera
Perde
saat 9 dan 19.45 e kadar
Dram Kısmında,
saat 20 den itibaren
AÇIKHAVA TtYATROSU’unda satılmaktadır.
Fiyatlar: 5,3,2 ve I lira. Tel: 42157
İzmir Belediye
Başkanlığından
Her yere İngiliz uçaklarile uçunuz
her yere
zamanında varırsınız

ANKARA
Paris’te
Londra’da
1OOOO lira
Ankara’da
lir:
>9
99
99
99
i
KAzım Ozlap Cad. No. 1/9 İlgar Apt.
Telefon; 16112 YENİŞEHİR
KUN PALAS NO. I.
1 Tahsil
ahsil
/? r j fl • a . f.......................................
U L Fİ Alrw«y» M W »1 w Corporation ayaSfaîa İstanbul, telefon: «>«■*
* l
I
i’*
AKÜMÜLATÖRLERİ
Yüksek kalitesinden dolayı bugünkü şöhretini kazanmıştır.
OTOMOBİL.KAMYON-OTOBÜS DENİZ MOTÖRÜ, TRAKTÖR, RADYO için tam emniyetle kullanacağınız Yegâne akümülâtör VARTA’dır. Muhtelif ölçü ve amperajda 6 ve 12 Volt akümülatörlerimiz gelmiştir.
Fiatlerimlz üstün evsafına rağmen rakiplerinden ucuzdur.
YENİ FİYAT LİSTEMİZİ İSTEYİNİZ.
YAKUP SOYUGENC
—o
Karaköy Palas karşısında No. 86 Galata - İstanbul - Tel: 42046
i
BUZ DOLAPLARI Gelmiştir Markalar „G A M L E Y„ ve „L E G„ 7,5 ayaktır. Motörlüdiir. Fiyatı 1000 liradır. Taksitle de verilir. Taşraya da gönderilir.
Adres: Sirkeci Kafkas Geçidi 3/1 İSTANBUL ES
OPERA TEMSİLLERİ
DEVLET OPERASI
CUMHURBAŞKANLIĞI F. ORKESTRASI refakatiyle
Her akşam saat 21.30 da
AÇIKHAVA TİYATROSU'nda
Y A Ç 0
2
Biletler, hergiin
ŞEHİR TİYATROSU
Göztepe Arapderesi mecrasının tanzim ve Üzerinin betonarme olarak kapatılması Fen İşleri Müdürlüğündeki keşif ve şartlaşması gereğince- açık eksiltme ile yaptırılacaktır. Keşif bedeli 17733.87 lira ve geçici teminatı 1331 liradır. Bu işe girmek isteyenler ihale tarihinden Uç gün evvel Fen İşleri Müdürlüğünden belge almaları lâzımdır. İşin ihalesi 3.7.1950 pazartesi günü saat 15 te olup isteklilerin teminat ve belgeleriyle belli edilen gün ve saatte encümene başvurmaları ilân olunur. (8084)
Bu reklâm kuleleri îstanbulda da kurulmaya başlamıştır.
Yakında Ta k s i m Meydanında
İstanbulluların karşısına çıkacak ve en güzel reklâmları gösterecektir.
SYLVIANE SIZAIRE
(Modern Dansöz) Memleketimize yeni gelen Parisin bu meşhur iki yılda Her akşam fevkalâde bir orkestra refakatinde OTEL DENÎZPKRK’ta Yeşilköy, Tel. : 18 - 215/216 — Son tren : 24.40
ZAYİ — (1949-50) yılı için Nötre Dame De Sion’dan al-mış olduğum pasomu kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
380 No. Rcinette - Bornştein
ZAYÎ — Elimde mevcut bulunan 9.7.1949 tarih ve 998691/ 3142 sayılı makbuza ait kara avcılık tezkeremi kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Fortunato Pcrpinyani
Palmiye meraklıları
Sergide süsliyecek paviyon-lannızı top fidanları muhtelif palmiyeler, süs fidanları vesaire. Ortaköy Ankara bahçesinde bulabilirsiniz.
------ V A S t L ■ ■ —
ZAYİ — Tramvay pasomu kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Fransız Sen Pıı teori orta okul talebelerinden 861 Alin Kamer
Londraya ve oradan dünyanın her tarafına İNGİLİZ HAVAYOLLARI ile uçunuz. Harikulade bir kara teşkilatı &
ile iş birliği yapan, dirayetli pilotlar tarafanıdan sevk ve idare edilen tayyarelerle uçmuş olursunuz. Sıkıntısız ve üzüntüsüz tam zamanında gideceğiniz yere varırsınız. Nereye giderseniz an’ancvi Ingiliz nczakctıle karşılanır ve konforlu HH
bir seyahat yapmış olursunuz. Jl •-
Bir taş ile üç kuş vurmak istiyor musunuz!
15 temmuzdan itibaren gazetemizi takip ediniz

3 aylık YENİ İSTANBUL

DEUTSCHE ORİENT LİNİE HAMBURG "STETTİNER GREİF” vapuru limanımızdadır.
“FLENSAU” vapuru, 23 hazirana doğru limanımızda beklenmekte.
Mezkûr vapurlar hamulelerini boşalttıktan sonra
HAMBURG-BREMEN ve ANVERS için eşyayı ticariye kabul edeceklerdir.
Yakında gelecek vapurlar: KAETE GRAMMERSTORF vapuru 5 temmuza doğru GRANADA EENDRACHT
Fazla tafsilât için : Galata, Veli Alemdar hanında No. 202 - 204.
Türkiye Umumî Acenteliği:
K. T R A B 1 C H ve Şsi. Tel. : 42221
10
20
3 aylık YENİ İSTANBUL - 90 kupon
90 kupon
Lozan’da İstanbul’da
Paris’te Londra’da Lozan’da
İstanbul’da*! T l : ı
Ankara’da! ( d n S I 1
Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergün ilk uçakla An kora ya gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen “YENİ tSTANBLL”un ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzulanın Ankara büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Büromu* doğrudan doğruya abono kaydı yapmakta ve ilân kabul etmektedir Acele ilânlar telefonla İstanbul a bildirilmektedir. Ankara büromuzun adresi:

]
YILDIZLAR KERMESİ

*

l
Durun, kavga etmeyin !
birinde, 2 İle 3 çocuklar için-güzel erkek vc seçmek üzere
Rlta Hayvvortlı. Parlste “Kermesse »u.v etoıles” adı verilen bir bayramda, Fransanın meşhur artistlerine refukat etmiştir. Resimde. Ritayı menfaate yardım etmek üzere, satacağı bir içkiyi küçük bir oğlan çocuğuna tattırırken görüyoruz.
Resimlerle
Aktüalite
JS! İÇ5




Şampiyon çocuklar
Geçenlerde Parlste “Çocuk Haftası,, nın İkinci günü meşhur parklardım yaş arpsıııdukl den, Parisln en kız yavrusunu
müsabaka tertip edilmiştir. Bu müsabakada, resimde gördüğünüz isabetle Seconda adlı küçük kızla. Jean - Paul Rounıc İsmindeki erkek çocuk birinci seçilmişlerdir. Acaba küçük Jean - Paul, arkadaşı İsabellc’l böyle ağlatmak İçin, ona ne söyledi? Yoksa, şimdiden karı-koca kavgalarımı mı başladılar. dersiniz?

22 Haziran 1950
Perşembe
Missouri eyaletinin St. Louis şehrinde, sabahın erken saatlerinde, bir bahriye eri bir taksi şoförü İle münakaşaya girmiştir. Tesadüfen oradan geçmekte olan Başkan Trumaıı, hadiseyi görerek arabuluculuk etmeye kanır vermiştir. Neticede mesele halledilmiş, herkes memnun bir şekilde yoluna devam etmiştir
Şampiyon güller


•Ar
PAPATYA
Ascot at yarışlarında. Mİm Hanbury resmini gördüğünüz çlçkeli şapkayı
giymiş ve çok * tikse yapmıştır.
• •
“Vogue,, güllı adı verilen. Beynelmilel, Bagatelle gül mükafatını kazanan güzel güller.
GİULİANO’NUN ARKADAŞLARI
*
*

Meşhur SicilyalI haydut Giuliano’nun suç ortaklarından 48 kişi Kalyanın Vitcrbo şehrinde muhakeme edilmektedirler. Haydut Gluliano da gıyaben aynı suçtan dolayı aynı mahkeme tarafından muhakeme olunmaktadır.
Aııdersson. iııgvur Gıırd,
4*
Suııe
antrenör Gcorge Raynort ön sırada soldun safra: Stlg .Jonsson, Bror Mellberg, Gaile Palıner, Hana Jeppsson, Rydell. Stellaıı Nlisson ve Lcnnurt Skoglıırıd
Futbol Kupası mnç-Ayııktn soldan Miğa: Arııe Maiisson. Len-kııptunı Pııtte Kork, Guıımır Johımsson,
BOY ÖLÇÜŞECEK

* ---------—-------------------------------------
AMATÖR DÜNYA ŞAMPİYONU, PROFESYONELLERLE
Bu gene Rio de lıınrlro’dıı .yapılarak olan Dünya kırımı iştirak edecek olan İsveç takımı seçilmiştir. Kaile SvensHon, Erik Nllsson, Torstrıı Lindberg, lart bnmıivlsHonî orta sırada «oldan sagu: Takını Knud Nordahl.
Olle Ahlund ve
Suııdovlst. Egon
lgvur

Comments (0)