Dış ticaret rejimi
f
tç SAYFALARDA
hakkındaki karar
a
îç politika
• •
it
A
ncheson, dün çok mühim bir konuşma yaptı
I
Abone: Türkiyo İçin seneliği 32, altı aylığı 17» üç aylığı 9 liradır. Hariç momleketler iki mislidir.
23 Hozıran 1950 — Cuma *
.2
çetecilere boğazların üzerindeki
i
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Birleşik Amerika’nın yardımıj^Turkiye
Biz
c-
••
so-
Memleketlerini temsil etmek üzere Cumhuriyet Türkiyesine gelen Birleşik Amerika Devletlerinin büyükelçileri; politika tarihimizde gerçekten şerefli bir dostluk geleneği yaratmışlar, bizi anlamaya çalışmışlar ve yurdumuzdan birer birer ayrıldıktan sonra arkalarında duyan, seven, dostluğun derin mânasını kavrayan gönüller bırakmışlardır. Şimdiki Birleşik Amerika Devletlerinin Büyükelçisi Mr. George Wads-vorth’ün aynı yüksek politika geleneğine sadık kaldığını görmek blzinı için ne büy ük bir bahtiyarlıktır.
Türk Milletinin Kurtuluş hareketi kahramanııklariyle dinamik genç A-merikanın, hürriyetini fethetmek I-çln tek bir İnsan gibi ayaklanışı arasında temelli benzeyişler vardır, kapitülasyonlar devrinde bütün ğçmenlik haklarından mahrum,
niür^cleşnıiş bir devlet varlığı İdik. Amerika, bir zamanlar, bizim gibi bir devlet değildi, ama, başka tipte bir sömürge idi. Atatürk’ün yaptığını zamanında Wastıington da yapmıştı. Her iki devlet; haksızlığı silâhla tasfiye etmek İradesinden doğmuştu. Bu sağlam dostluk geleneğinin kurulmasında bu büyük baht benzerliği, belki, en ehemmiyetli rolü oynamıştır.
Son yılların politika gelişmeleri, bizi bugün, gene aynı hayat yollarında buluşturmuştur. Biz millet olarak ya yanyana yaşayacağız veya birlikte çökeceğiz. Her iki millet de dünya tarihinin böyle ciddi bir dâvası karşıtındadır. Milletler arasındaki yaratıcı dostluk geleneklerine bundan daha gerçek bir temel elbette düşünülemez. Türkler. dünya tarihine faal bir kudret olarak katıldıkları günlerden beri yalnız kahramanlıklarlyle değil, aynı zamanda kahramanlığın en yüksek meziyetlerinden biri olan vefala-riyle de tanınmışlardır. Biz dostumuzu dost, düşmanımızı düşman biliriz.
Dünya; yıllarca süren son harbin maddi ve mânevi sarsıntılarını henüz yenememiştir. Her gün yeni yeni sürprizlerle karşılaşmak İmkânları büsbütün ortadan kalkmamıştır. İnsanlığın İlk emniyetsiz çağlarında olduğu gibi ömrümüz karanlık ihtimaller arasında geçmektedir. Aydın bir durum, sağlam bir sosyal nizam isteyen ekonomik faaliyet, sayısız güçlüklerle güreşmek zorundadır. Bütün insanlığı kasıp kavuran böyle boğucu bir hava içinde Birleşik /Amerikanın giriştiği yardım, milletlerarasındakl jsuokadderat birliği fikrinin ne kadar kökleştiğini gösteren kuvvetli bir belirtidir. Bu yardım olmasaydı, insanlığın ıstırapları ölçüsüz bir nispette artabilirdi. Belki de ümitsizlik bir çok ülkelerden kan ve ateş kasırgası gibi geçerdi.
Biliyorsunuz kİ, bu geniş çizgili A-merlkan yardımından biz de faydalanıyoruz. Fakat bize ayrılan pay, son derecede ufaktır. Böyle oluşunun sorumluluğunu yalnız Amerikalılara yükletmek doğru değildir. Durumumuzu bildirmek fikriyle Amerikalılara verdiğimiz frapor, hepimiz için, bugün bile bir sırdır. Henüz bilinmeyen noktalar üzerinde durmak, münakaşalar yapmak doğTU değildir. Fakat, herhalde, ortada bir an önce aydınlatılması gereken şeyler vardır. Bunu sezmek kolaydır. Bizi, şimdilik, ilk plânda ilgilendiren yardımın harp malzemesi tarafı ehemmiyetlidir. Çok değerli Amerikan Büyükelçisi Mr. George Wadsworth» bu konudaki yardımın genişletilmesini Amerikan Parlâmentosuna tavsiye etmektedir. Bu tanı .verinde tavsiyeyi ajanslardan öğrenmekle çok sevindiğimizi söyleyebiliriz. Bize ayrılan yardım payı, gerçekten azdır. Büyük ölçüde yardım gören Avrupa ülkelerinin ne kudretli harp sanayii olduğunu düşünürsek yardımın ehemmiyeti küçüklükçe küçülür. üstelik biz. muhtemel tehlikelerin tam eşiğindeyiz ve bu tehlikeler zamanında önlenemezse dünya tarihinin siması hiç istenilmeyen bir tarzda değişebilir. Bizim harp sanayiimiz yok gibidir. Her bakımdan kudretli başka ülkelerden, nasıl olur da, çok daha az yardım görebiliriz?
Amerikalılar, askerlik kudretinin neye dayandığını, bugün, belki her milletten daha İyi bilirler. İktisatça zayıf bir millet, askerlik* bakımından, nasıl kudretli olabilir? Demek oluyor ki. yurdumuzun aynı zamanda iktisatça da yardım görmesi lâzımdır. Çağdaş dünyada kuvvetli olmanın başka bir yolu yoktur. Bıınıı dostlarımız mutlaka bizim kadar bilirler. Bilirler de neden başka türlü hareket e-derler? İşte bizim şimdiye değin bir türlü anlayamadığımız şey de budur. Bu anla.vanıayışırnız, ekonomik gerçeklikleri kavrayınca.™ kadar sürüp gidecektir. Amerika gibi liberal İktisatlı bir ülkenin, güdümlü İktisat ıı-topİHİni anayasasına geçirmiş ve giriştiği bahtsız tecrübelerden bir türlü ders almamış bir memlekete daha geniş ekonomik yardımda bulunmasına İmkân yoktur. Biz henüz tiraj haklarımızdan bile, dilediğimiz gibi faydalanamıyoruz. Dernek oluyor ki, öteden beri güttüğümüz İktisat politikamızda dışarıdan gelecek ekonomik yardımları ürküten bir takını Özellikler vardır. Bunları gidermek zamanı gelmiştir artık. Kuvvetlenmek, yalnız kuvvetten bahsetmekle olmaz. En doğru şey, kuvvetli olmanın yollarını arayıp bulabilmektedir, îş hayatının serpilmesini kolaylaştıran İmkânlar hazırlamak ekonomik yardımların sırrını anlamış oluruz, Amerikalı dostlarımız bize bir kaç kere ısrarla bu yolları göstermişlerdir. Fakat İktisatta umdeclllk taassup gibi korkunç bir şeydir ve gerçekliği her zaman hayale, kuruntuya, tıtoplye feda eder. Daha büyük yardımlar göremiyorsak, acaba, bizim de sorumluluk payımız, yok mudur? Memleket dâvalarını daha objektif, daha temelli incelemek zorundayız.
'4 •
M. NERMİ

SİYASİ İKTİSADİ
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesi» od#n : HABİB EDİB-TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mcsuliyot kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Rusların, Türkiyeye yaptığı tazyikten vazgeçmesi lâzım
Harp, kaçınılmaz bîr şey değildir. Fakat Sovyetler bütün milletlerin hayat hakkını tanımalıdırlar
Cambridge (Massachusetts), 22 A.A. (Üsle) — Amerika Dışişleri Bakanı Dean Acheson, Harvard Üniversitesi Mezunlan Cemiyetinde yaptığı bir konuşmada, Amerikanın harpsonu faaliyetlerini tahlil ederek bunların sulh, hürriyet ve adalet içinde emin bir dünya nizamına doğru ilerlemek olduğunu söylemiş ve Amerikan siyasetinde değişiklik olmadığına işaret etmiştir.
Acheson, mazideki bütün faaliyetlerimiz gayemizde sebat ettiğimizi göstermektedir, demiş ve şunları ilâve etmiştir:
“Milletlerarasında anlaşma yolu ile bu gayeye matuf gayretlerimiz büyük bir engelle karşılaşmıştır. Bu engel. Sovyet Liderlerinin komünist olmayan dünya hakkındaki hülyalarına istinat
eden ihtiraslarıdır. Bu engeli aşarak gayeye doğru gitmemizi temin edecek tedbirleri almaktayız. Hür dünyayı kuvvetlendirmeye çalışmamızın mânası budur. Evvelce de söylediğim crlbi, harp kaçınılmaz bir şey değildir Bu bizim ve bizimle birlikte harbe mâni olmaya çalışan milletlerin gayesidir. Harbi doğuracak sebeplere mâni olmak üzere kuvvetlerimizi arttırıyoruz ve bu gayretlerimiz muvaffakiyete doğru daimî bir şekilde ilerliyor.
Bu yeni devre itimatla bakıyoruz, fakat ileriye bakarken gayelerimizi katî olarak bilmeliyiz. Gayemiz, dünyanın diğer hür milletleriyle yapıcı teması muhafaza etmektir. Anane ye menfaatlerimiz bizi, dünyanın hür milletleri arasında yapıcı faaliyete 5evketmektcdir.„
Türkiyede bir tetkik seyahatinden Amerikaya dönen GLSomervell dedi ki
Tiirkler, Rusya yüzünden telâş ve heyecan duymuyorlar”
“Tam mânasiyle modern sanayide muazzam
New-York, 22 (AP) — Türk Hü-kûmetiyle inşaat ve tesisat işleri için mukavele yapmış olan Loppers kumpanyasının İdare Meclisi Başkanı General Brehon Somervell Tüı ki-yede yaptığı bir tetkik gezisinden bugün vapurla New-York’a dönmüştür.
General Somervell, Türkiyenin endüstrisini geliştirmekte "muazzam ileri adımlar,, attığını, Zonguldak havzasında kömür işletmelerinin makineleştirilmesiyle liman tesislerinin inşaatında tetkiklerde bulun-
bir devlet olan Türkiye, adımlar atmıştır"
duğunu söylemiştir. Bundan 16 yıl evvel Atatürk’ün emriyle bir tetkik daha yaptığını hatırlatan Somervell şunları söylemiştir:
"Türkler bütün memleketi 25 yılda yeni baştan kurmaya çalışıyorlar. Tam mânasiyle modern bir devlet olmaya azmetmişlerdir.
“Türkler Rusyadan ötürü herhangi bir telâş veya heyecana kapılmış değillerdir. Asırlarca Rusya ile komşu olarak yaşamışlardır. Heyecan ve telâş ise asırlarca sürmez.,,
Filipin Dışişleri Bakanı Romulo'nun Amerikadaki nutku
“Asya, bir imha harbine
Rus faaliyetlerinden bahseden A-eheson sözlerine devamla demiştir kİ:
“San Francisco konferansının yapıldığı sene Rusya, komşusu Türkiye ve İrana kaptığı yıldırıcı tazyika yeniden başlamıştı. Aynı sene Sovyetler Birliği, daha mürekkebi kurumamış mukavelelere rağmen, Bulgaristan ve Rumanyada kendi seçtiği hükümetleri İşbaşına getirmiş ve Polonyada * da bir azınlığın iktidara geçmesine tesir etmiştir. Bunu takip eden sene, yani 1946 da, Sovyet faaliyetleri tam şeklini almıştır. Bu sene Sovyet Devlet Başkanı bir konuşmasında komünist olmayan devletlerle yapılmış olan harp zamanı işbirliğinin sona erdiğini bildirdi. Bu nutuktan sonra, memleketimize karşı bugüne kadar devam eden bir düşmanlık propagandasına başlanmıştır. Aynı yıl Sovyet liderleri Yunanistandaki komünist yardıma başlamışlar ve kontrolü İçin Türkiye tazyiki arttırmışlardır. Aynı yıl Sov-yetlerin Almanyadaki faaliyetleri, dört-kuvvet kontrolünün bozulması ve doğu bölgesinin Sovyetleştlrilmesi gayesini güttüklerini belli etmiştir. Gene aynı yıl Sovyetler Birliğinden İranla yaptığı anlaşma gereğince buradan askerlerini çekmesi istendiği zaman Güvenlik Konseyini terketmişti.,,
Acheson, bundyı sonra dünyanın bugünkü durumunu inceleyerek şu beyanatta bulunmuştur:
“Batı ve Doğu arasında hâlen mevcut olan anlaşmazlıkların halledilmesi için Sovyet liderlerinin bütün samimiyetleriyle şu düsturu kabul etmeleri lâzımdır: “Herkesin hayat hakkı olması gerektir."
"Sovyetler bundan kaçındıkları müddetçe bir anlaşma için Batılı hür devletler tarafından yapılacak olan teşebbüs no kadar ustalıklı idare edilirse edilsin yine de karşılıklı jnesele-lerimizi halletmekten uzak kalacaktır."
Harbin kaçınılmaz olmadığı yolundaki beyanatına bir kere daha temas eden Acheson sözlerine devamla demiştir kİ;
“Sovyet liderleri güttükleri siyasetin ve dünyanın bugünkü vaziyeti hakkında edinmiş oldukları kanaatlerin vanlış olduğunu anladıkları an milletlerarası camlanın terakki ve istikrarına taaMûk eden meselelerin halli imkânları artacaktır.
“Rusyanın cebir ve yıkıcı vasıtalar kullanarak hür devletlerin istiklâlini yok etmesine mâni olmak için hür dünya kati kararını vermiştir. Şimdiye kadar bütün dünya insanları tarafından kuvvetlerini takviye maksa-diyle kaydedilen başarılar bizatihi yapıcı bir gayretin neticesidir. Biz hiç bir zaman istilâ maksadiyle silâhlanmıyoruz.”
Cambridge (Hassachusetts) 22 A.A. (United Press) — Bugün Harvard Ü-niversitesinde bir konuşma yapan Fi-lipinler Dışişleri Bakanı General Car-los Romulo, Batılı devletlerin müsavat, karşılıklı saygı ve meselelerin herkes tarafından anlayışla karşılanması c-saslarına dayanarak işbirliğinde bulunmalarını istemiş ve demiştir ki:
“Batıkların Asyaya karşı güttükleri siyasette nazara alınması elzem olan cihet, Asyanın Asyalı göziyle görülmesidir.
Asyanın zaman zaman bir imha harbine sahne olması mümkündür. Fakat bu kıta aynı zamanda devamlı bir barışa varan yolu aydınlatabilecek basireti de gösterebilecektir."
Amerika Ayanı, harp gemisi inşası için 350 milyon dolar krediyi kabul etti
VVashlngton, 22 A.A, (AFP) — Ayan Meclisi Silâhlı Kuvvetler Komisyonu, 20 bin tonluk harp gemisi, 10 bin tonluk muavin gemiler ve 10 bin tonluk tecrübe tipindeki gemiler İnşası İçin Temsilciler Meclisi tarafından kabul edilmiş olan 350.000.000 dolarlık kredilere dair kanun projesini kabul etmiştir.
Dünya Hikâye Müsabakası
“New-York Herald Tribüne” gazetesinin dünya çapında en iyi hikâyeyi bulmak üzere tertiplediği “Dünya Hikâye Müsabakası” na en güzel iki hikâyemizi yollamak üzere Türkiye için açtığımız hikâye müsabakasının hikâyeleri yollama tarihi 7 gün sonra nihayete eriyor.
Müsabakaya iştirak etmek istiyenler, en son, 30 haziran günü akşamına kadar hikâyelerini yollamalıdırlar.
O güne kadar gönderilmiş olan hikâyeler, birkaç günden beri listesini verdiğimiz Jüri tarafından tasnife başlanacak ve neticeler alınabildiği takdirde, en iyi 30 hikâye neşrolunacaktır. Bu hikâyelerin beherine 30 lira verileceği gibi, en iyi iki hikâyeye de 300 er lira ödenecek ve bu iki hikâye, dünyanın muhtelif memleketlerine mensup gazeteler, ki, bu meyanda “Yeni İstanbul” gazetesi de mevcuttur, tarafından konulmuş 5.000 dolarlık Dünya Hikâye Müsabakası mükâfatına namzet olacaklardır.
7 gün sonra hîkayelerin gönderilme müddeti sona eriyor.
Tütüncüler Kongresinin son toplantısı bugün
Ankara 22 (Huhumİ nıııhublrinılz bildiriyor) — Birkaç günden heri Ekonomi ve Ticaret Bakanlığında toplanmakta olan Tütüncüler Kongresi yarın Başbakanın İştirakiyle «on toplantısını yapacaktır. Yukarıdaki resimdi* kongrenin son celschlndrn t>ir intiba görülmektedir
Serbest ticaret rejimiyle alâkalı bu karar, yakında yayınlanacak
Ankara 22 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) göre Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı dış ticaret
Haber aldığımı-rejimi
za
hakkında yeni bazı esasları ihtiva eden bir kararname hazırlamaya başlamıştır. Bu kararnamede Avrupa İktisadî İşbirliğine dahil 19 memleket arasında yapılması teklif edilmiş olan serbest ticaret rejimi ile çok yakından alâkalı kısımlar bulunacağı tahmin edilmektedir. Kararnamenin ay sonuna doğru yayınlanması beklenmektedir
ikinci
Burhan Belge İtalyayı dolaşıyor Yeni Italyanın siyasî çehresi Şehir mektubu
Istanhulun bir sanat merkezi olduğu unutulmamalıdır
Bir İstanbullu DÖRDÜNCÜ
Kısa günün kân : Havadis ve tarih Reşad Nuri Darago İdeal bir aile (Hikâye) BEŞÎNCÎ
Marshall Yardımının neticeleri S. Z.



Ankarada yapılan siyasî toplantılar
Başbakan, icraata tam mânasiyle girişmeden önce gerek Kabine âzalariyle, gerekse hususî mahiyette istişarelerine devam etmektedir. Nitekim yukarıdaki resimde görüldüğü gibi zaman zaman Hükümet dışındaki kimseler de Ankaradakl toplantılara iştirak ediyorlar. Yukarıda soldan sağa. Başbakan Yardımcın Samet Ağaoğhı, Feyzi Lutfi Kanıosınanoğlu, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü görülmektedir
_______’_________________________________________________________________________________________________a
- , ıyWTf*
Schuman Plânını hazırlayan Monnet’nin bir izahı
Amerikan Dışişleri Bakanı diyor kî î Schuman Plânı, harpten beri yapılan en büyük hamledir,,
W
Paris, 22 A.A. (Rcuter) — Schuman Plânını hazırlayan Jean Monnet, dün verdiği beyanatta Avrupanın çelik ve kömür İşletmelerinin birleşmesini kontrol edecek olan milletlerüstü makamın bir “Avrupa" parlâmentosuna karşı mesul olmasını ileri sürmüştür.
Adı geçen plân hakkında altı devletin iştirak ettiği konferansta söylediği İki saatlik nutukta Monnet Plânının tahakkuku İçin ana hatlariyle
Resmi ilânlar hakkında
Hükümetin bir kararı
Bu hususta bundan evvelki bütün hükümler meriyetten kaldırıldı
Ankara, 22 (Hususî muhabirimiz bildiriyor» — Resmi Gazetede yayınlanmış okluğu gibi muhammen bedeli 15 bin lirayı aşan arttırma, eksiltme ve pazarlıklara alt ilânların Ankara merkezine taallûk eden işlerde mahalli gazete olarak Resmi Gazete, devlet merkezinde çıkan gazete olarak Zafer gazetesi ve istanbuldu veya lzınlrde çıkan gazetelerden biriyle, İstanbul vilâyetine taallûk eden İşlerde mahalli bir gazeteden başka devlet merkezinde çıkan Zafer ve tzmirde çıkan gazetelerden biriyle; diğer illere taallûk e-den işlerde mahalli bir gazeteden başka devlet merkezinde çıkan Zafer ve tetanbulda çıkan gazetelerden biriyle yayınlanacağı bildirilmektedir.
Bundan Önceki bütün kararların kaldırılmış olduğu ayrıca ilâve edilmektedir.
bir kaç metod göstermiştir.
Monnet’nin ileri sürdüğü başlıca fikre göre milletlerüstü yüksek makamın iştirak edeceği bütün memleketleri temsal eden müşterek bir meclise karşı müştereken mesul olması lâzımdır.
Böylece milletlerüstü bir parlâmento karşısında mesul durumda bulunacak ve faaliyeti esas itibariyle demokratik kontrol altında olacaktır.
Monnet, bundan başka yüksek makamın kararlarına karşı bir hakeme müracaat usulü konulması icap ettiğini söylemiş, fakat bu organın ruluşu hakkında fazla teferruata rişmemiştlr.
Konferansa iştirak eden resmi şahsiyet, aynı şahıs, bu birleşmede güdülen nihaî gayenin daha müsait fiyatlarla tek bir pazar meydana getirmek ve hayat seviyesini yükseltmek olduğunu belirtmiştir.
"Schuman Plânı, harpten heri yapılım rn büyük hamledir"
Boston. 22 A.A (United Press' — Dışişleri Bakanı Dean Acheson. Batı
ku-ği-
bir

4
t

u-
• •
Avrupa ağır sanayiini birleştirmek zere Pariste 6 milletin iştirakb’le yapılan konferansın “herpten beri yapılan hakikaten büyük hamlelerden biri" olduğunu dün akşam belirtmiştir.
Harvard Üniversitesi diploma teyzir inde konuşmak ve fahri doktorluk unvanı alnvık üzere uçakla Bostona gelen Achcscjn. bu konferanstan muazzam neticeler alınabileceği kanaatindeyim. demiştir.
Acheson, Paris konferansına iştirak eden 6 millete de muvaffakiyetler dilemiş ve toplantıların Avrupa için ü-mlt ve vaad ile dolu olduğunu belirtmiştir.
1947 senesi diploma tevziinde konuşan General George MarshaU’ın bu vesile ile Marshall Plânını açıklamış olduğu Achoson’a hatırlatılmış vc kendisinin de yapacağı konuşmanın mühim bir siyasî demeç teşkil edip et-miyecoğl sorulmuştur.
Acheson, bu suali şu şekilde cevaplandırmıştır:
“Hiç kimse General Marshall gibi konuşanla?."
AMERİKA
Silâhsızlanma işini Birleşmiş Milletlerin idare etmesini istiyor
Lake Succcss, 22 A A. (Reuter) — Amerika Birledik Devletleri bugün, daimi bir Hİlâhsızlanma idaresinin Birleşmiş Milletler tarafından kurulması gerektiğini ileri sürmüşlerdir.
Amerika Birleşik Devletlerinin bu teklifine göre. kurulacak olan bu silâhsızlanma idaresi büyük devletlerin silâhlı kuvvetlerini azaltmasına nezaret edecek ancak atom bombası silâhsızlanma plânına girmiyeccktir,
Silâhsızlanma idaresi, silâhsızlanma plânına muhalif herhangi bir hareketi Güvenlik Konseyine derhal bildirecektir.
»

Şekerin ucuzlaması iyi sallantıda (Gazeteler)
Şekerleme!


t EN I Î8 T A N B üt
23 Haziran
Burhan Belge
îtalyayı dolaşıyor
Yeni İtalya’nın siyasî çehresi
İTALYA, Mussolinfden kurtulduğu ■ günden beri demokrasi yapmak peşindedir. Dikkat buyurulacak olurca, “İtalya; demokratik bir idareye maliktir” demek dururken. “İtalya, demokrasi yapmak peşindedir” ifadesini tercih etmek, bir sebebe müstenit olmak lâzımdır. Böyle bir sebep, filvaki mevcuttur. Çünkü îtalyaııın, demokratik idarenin rahatsızlığını duyar gibi bir hali vardın.
Hattâ, Başvekil De Gasperi’nin dahi. bugünkü durumdan teessür duyduğu iddia olunmaktadır.
Şu halde, bugünkü durum nedir?
İşlere karşıdan bakınca, İtalya, pekâlâ demokratik usuller dairesinde İdare edilen bir memlekettir. Meclisler, serbest seçim yeliyle meydana gelmekte, kanunlar mevcut bir anayasaya göre kaleme alınmakta; vatandaşlar da. diledikleri partiye intisap edebilmektedir. I(i bu “dilediği parti” 1er arasında, Komünist Partisi de vardır. Hem öyle bir Komünist Partisi ki, silâhlı olduğu ve ilk fırsatta bu silâhlan kullanacağı söylenmektedir. Bunun yanıbaşında da. kıra liyet taraftarı teşekküller gelmektedir.
Demokratik idarenin bir yandan çartlan bir yandan da müesseseler demirbaşı kaleme alınarak bu iki listenin îtalyadaki tatbik nisbetleri a-raçbnlsa, hiç bir kusur yahut noksan göze çarpmaz.
Buna rağmen, FaşiznVden sonraki İtalyan demokrasisi, hiç değilse bugün için, hasta doğmuş bir çocuktan başka bir şey değildir.
Bir kere, “vatandaşların diledikleri partiye intisabı” meselesi, bariz bir tatbikat pürüzü arzetmektedir. Şöyle ki, İktidan tek başına elinde tutabilen Hıristiyan Demokrat Partisinin karşısında bir tek muhalefet mevcuttur: bunu da Komünist Partisi temsil eylemektedir, öteki partilerin hiç bir ehemmiyeti yoktur. Sosyalistler bir takım parçalara bölünmüştür: liberaller, kaale alınmaz bir yekûn tutmaktadır; Kırallyet taraftarları ise, kadrosuz, teşkilâtsız seyirciler durumundadır.
Komünist muhalefet, her yerde olduğu gibi, îtalyada da normal ve faydalı bir mürakabe kuvveti olmaktan uzaktır. Buna mukabil, yine her yerde olduğu gibi hattâ îtalyadaki taraftarları kalabalık olduğundan, her verdeklnden de daha ehemmiyetli bir ölçüde, tehlike teşkil etmektedir.
İkisi ortası gayet zayıf olmak suretiyle, İtalyan demokrasisi, şimdilik §u iki şıkkın arasına sıkışmış bulunmaktadır: Ya kilise yahut komünizm!
Komünizmden korkan, reyini Hıristiyan Demokratlara; kilise politikasından hoşlanmayan da komünistlere vermek mecburiyetindedir. Çünkü öteki partilerin işler üzerinde en küçük nüfuz ve tesiri yoktur.
İşte size bir “iki parti sistemi” daha. Fakat, nerede İngilteredeki iki parti sistemi, nerede Îtalyadaki! İn-gll te redeki siyasî rotaya göre. Muhafazakârlar gittikçe sosyal, işçiler ise kabil olduğu kadar liberal bir görüşe mütemayil görünmektedir. Ital-M|da ise. politikanın ön plânında duran şiarlar şunlardır: İrtica ve ihtilâl!
Bu vaziyetin sebepleri arasında, bir kere şunu kaydetmek lâzımdır: Faşizm, yirmi küsur sene, serbest fikir hayatına müsaade etmemiş ve genç nesilleri, kendi bildiği gibi yetiştirmiştir. Bu nesiller, bugün, İş başındadır. Halbuki, yetiştirilme tarzları. demokratik bir teşebbüs gay-retive cerbeze göstermelerine müsait değildir. Bilhassa politika sahasında!
Sadakat ve itaat terbiyesi ile yetişen bu insanlar, emrü kumaca tanımayan demokrasinin serbest karşılaşmalar havasında, sivile soyunmuş askerler gibi tecrübesizdir.
Ortada, demokratik müesseslerin başına demokratik bir terbiye ve iş ahlâkı ile geçerek demokratik başarılar kaydedecek bir politikacılar yahut muharrirler yahut mütefekkirler kadrosu mevcut değildir. Herkes şu yahut bu ölçü dahilinde fakat mutlaka konformisttir. Kolay ve mllna-
Yazan : Burhan Belge
k&şasız intibaklara mütemayildir. Ve, çok daha büyük bir kolaylıkla partizan durumuna düşmektedir. Yani. taraf tuttu mu, bunu, körü körüne, tehlikeli bir taassup ile yapmaktadır. Çünkü demokratik terbiyenin iki ana direği olan tolerans - müsamaha ve compromls - tâviz hassata-rından mahrumdur (tıpkı bizde olduğu gibi!).
İtalyan demokrasisinin böyle bir şekilde bir çıkmaza girmesinin ikinci sebebi, eski Faşist Partisi men-suplarının, ya o yahut bu tarafı desteklemesidir. Faşizme, sosyal hedefleri dolayıslyle intisap etmiş olanlar, şimdi komünisttir. Kiliseyi tutması dotayısiyle İntisap edenler ise, Hıristiyan Demokrattır. Ki bu, aynı zamanda, Faşizmin nasıl bir pehlivan gibi, telifi imkânsız iki zıt temayülü zorla bir arada tuttuğunu da gösterse gerektir.
üçüncü sebep, geriye kalanların hem kemiyet hem de keyfiyet bakımından ehemmiyetsiz oluşlarıdır. 1* talyan parlâmentosunda sözünü geçirebilecek, cenahları idare edebilecek bir “orta” mevcut değildir. İki birbirine düşman ve her biri kendi mânasında müfrit cenah, tehlikeli bir şekilde yanyanadır.
Bereket versin ki, De Gasperi çok ince bir politika ve devlet adamıdır. Bizzat kendi .partisini kabil olduğu kadar zaptetmeğe ve hem liberal hem de sosyal düşünebilen bir cihaz halinde tutmaya çalışmaktadır.
Bu hususta kendine, mail ve iktisadi işleri hem sürat hem de muvaffakiyetle düzene koyan Hazine Nazırı Pella yardım etmektedir. İleride, bir diğer yazımızda, îtalyanın yeni iktisadi ve malt çehresini vermeğe çalıştığımız zaman, Pella’nın ne ölçüde bir maliyeci olduğunu etrafiyle izah etnıçk fırsatım bulacağımızı ümit e-diyoruz. Burada yalnız şunu kaydedelim ki, De Gasperi’nin politika ve Pella’nın da maliye ve iktisat sahasındaki muvaffakiyetleri, bugün bile îtalyaya, İçeride ve dışarıda, çok elverişli bir vaziyet temin etmiş bulunmaktadır.
îtalyada bugün, Faşizm kalmamıştır. Daha doğrusu şöyle: îtalyada. doğrudan doğruya Faşist ağzı ile konuşmak mümkün olsa dahi, faydasızdır. Fakat, Komünist Partisinin a-normal bir şekilde taazzuv edebilmiş olması, demokratik cihazın çalışmasına ve inkişafına mâni olmaktadır. Bu sebeple, vatandaşlardan çoğu, politika ile alâkadar değildir. Ve, seçimden seçime sandık başına giderek. Hıristiyan Demokratlara rey vermektedir. Tahmine göre 6 milyon seçmen, kilise politikasını sevmedikleri halde, komünistler iç başına gelmesin diye, Hıristiyan Demokratları desteklemektedir.
İtalya, Faşist değildir: post-faşist bir safhadan geçmektedir; içler düzelirse, demokrasiye intibak edecektir; düzelmezse, 1918 den sonraki durum, yeniden hâdis olacaktır.
1 Temmuz Denizcilik Bayramı hazırlıkları
Moda deniz yarışları için Denizyolları İdaresi yedi vapur tahsis etti
1 Temmuz Denizcilik Bayramı hazırlıkları tamamlanmak üzeredir. Devlet Denizyolları İdaresinin davetlilere tahsis ettiği vapurlardan Ordu 14 te, Bandırma 13,15, Anafarta 13,45, Bursa 13.30 da Galata Rıhtımından, Bur gaz 13.30 da Köprü Rlh-tım iskelesinden. Bağdat 13.30, Sütlüce 13.45 te Adalar iskelesinden hareket ederek deniz yarışlarını takip reket ederek Modaya gidecektir.
Liman Dairesi Moda Koyunda yarışların yapılacağı sahaya şamandıra ve işaretler koymaktadır. Ayrıca donanmadan yan§ yerine bazı harp gemilerinin gönderilmesi muhtemeldir.

Belediye, ihtikârla mücadele için halkın yardımını istiyor
Sayın İstanbul halkına
Belediye İktisât İşleri Mürakabe Bürosu İhtikârla mücadele konusunda sayın İstanbul halkının yardımını rica etmektedir. Bu konuda her türlü şikâyetlerinizi (24802, 24803,
24804) numaralarda murakabe bürosuna telefonla veya aynı adrese mektupla bildiriniz. Şi-kftvetlerihiz derhal ve mahallinde incelenecektir. Belediye kanununa dayanılarak narka, kâr haddine ve tarif İve tâbi tutulan gıda maddeleriyle müessesleri sayın halkımıza tekrar hatırlatırız.
1 — Ekmek, petrol, mangal kömürü, buz narka tâbidir.
2 — Her nevi yaş sebze ve yaş meyvalarm satışında satıcıya muayyen bir kâr kabul edil -miştir. Yaş meyva ve sebzelerin dükkânda yapılan satışında fatura fiyatı 25 kuruşa kadar o-lan sebze ve meyvalar kiloda 7,5 kuruş, 25 kuruştan fazla O-lanlar % 30, seyyar olarak veya pazar yerlerinde yapılan satışlarda fatura fiyatı 25 kuruşa kadar olanlar 6 kuruş, 25 kuruştan fazla olanlar % 25 kâr alabilirler. Bu kâr haddinin üstünde satış yapmak cezai müa-telzimdir.
Yaş meyva ve sebze satıcıları sayın halka fatura göstermek mecburiyetindedirler.
3 — Lokanta, gazino, kahvehane, pasta hane, otel ve emsali yerler tarlfiye tâbidir. Bu müesseseler Belediyemlzce tasdikli tarifelerini sayın halka ibraz etmek ve ayrıca hesap pusulalarının bir nüshasını müşteriye vermek mecburiyetindedirler.
Tarifeye uygunluğundan şüphe ettiğiniz hesap pusulalarını derhal murakabe büromuza gönderiniz.
İstanbul Vali ve Belediye Başkanı
Cankurtaran ve kan verme merkezi
Sağlık Bakanlığı tarafından satın alman eski Beyoğlu Belediye hasta-hanesi binasının bir kısmı âcil vakalar için can kurtarma ve kan verme merkezi haline getirilecektir. Bir müddetten beri tahsisatsızlık yüzünden yapılamayan İşlere tekrar başlanmıştır.
Boş yeni merkez ve istasyonun kurulma masraflarına Belediye de 50 bin lira ile iştirak etmektedir.
Belediye bütçesine konulan 50 bin lira şehrimiz Sağlık müdürlüğü emrine verilmiştir.
Tekel İdaresinin sergi hazırlıkları
Tekel İdaresi 1 temmuzda açılacak olan İstanbul Sergisi münasebetiyle bazı hazırlıklar yapmaktadır. idaren-nin bu yıl da sergide 12 bin liraya mal olan bir paviyonu bulunacak ve burada çeşitli mamuller satılacaktır. Bu yıl yine küçük likör şişeleri satılacağı gibi yeni ambalâjlı kibritler ve ellilik paketler halinde hazırlanmış sigaralar da satılacaktır. Bu sergi sigaraları tamamen hususi bir harman olacaktır.
Gemi Adamları ve Ticaret Gemileri Nizamnamelerinde değişiklik yapılacak
Gemi adamlarının salâhiyeti ve sayısı hakkmdakl nizamname İle ticaret gemilerinin teknik durumlarına ait nizamnamede bazı değişiklikler yapılacaktır.
Bu tadilâtı hazırlamak üzere U-laştırma Bakanlığı Deniz ve Limanı îşlerl Dairesi Reisi Faruk Kardan’ın başkanlığında bir komisyon 26 hazirandan itibaren Istanbulda Devlet Denizyolları binasında çalışmalarına başlayacaktır.
w

dünkü mühim toplantısı
OCAKLILAR, BUNDAN YİRMİ SENE EVVEL HALK PARTİSİNE DEVREDİLEN MALLARINI GERİ İSTİYORLAR
205 1 bulduğu bir Türk Ocaklar, nahoş bir
• I
Türk Ocağı umumi heyeti, dün Fatihteki merkezinde fevkalâde bir toplantı yapmıştır.
Haşan Ferit Canseverln başkanlık ettiği bu toplantıda idare heyeti adına (bir zat :
“— Mevcudu sırada
hâdise ile karşı karşıya kalmıştır, diyerek, «öze başlamış ve 1930 senesindeki gazetelerde Türk Ocaklarının kapatılacağına dair olan haberleri tarih sıraslyle okumuş, A ta türkün İstanbul Türk Ocağına gelişini, karşılanışını, iyi intibalarla ayrılışmı anlatmış, bilâhare bir Anadolu seyahatinden sonra Ankaraya dönen Atatürktln belki de C. H. P. ye muhalif bir parti çıkabilir düşüncesiyle, Çankaya köşkünde 12 saat süren bir toplantı tertip ettiğini beyan ederek, Türk Ocakları hakkında bir konuşma tertip ettiğini ve bu toplantıda, Reşit Saffet, Vasıf Çınar ve Tev-fik Rüştünün. Türk Ocaklarının kapatılması tezini güttüklerini, buna karşı Sadrl Mnksudl, Yusuf Akçora ve Hamdullah Suphtain aksi tezi müdafaa ettiklerini söylemiştir.
Bilâhare, 10 nisanda toplanan Türk
Vali ve Belediye Reisi dün Anadolu yakasını teftiş etti
Vali ve Belediye Reisi Prof. Gö. kay dün sabah Vilâyet Jandarma Komutanı ve Kartal Kaymakamı İle birlikte Pendige gitmiş ve teftişlerde bulunmuştur. Pendlkte evsizlik yüzünden sıkıntı çeken ve Belediyeden arsa Istiyenler İle* temasa geçerek Pendik Belediye Reisi de hazır bu. lunduğu halde o civara mahsus muayyen bir tip dahilinde ve belediyenin müsaadesiyle ev yapabilecekleri yerler üzerinde konuşmuş ve mutabık kalmıştır. Pendikte bulunan Çankı. rı Milletvekili Dr. Celâl Otmanla beraber o civar sakinlerinin dileklerini dinlemiş ve gerekil İşler için ilgililere emirler vermiştir.
Dönüşte Bostancının pazar ve fı. nnlarını teftiş eden Vali ve Belediye Reisi bazı mallarına etiket koymamış olan bir dükkânı cezalandırmıştır.
Tuzlalar için makine mubayaa eden Tekel heyeti bugün geliyor
Marshall yardımından İstifade e-dilerek Çamaltı ve Yavşan tuzlalarının tevsii için, Almanya ve îtal. yadan 840 bin dolarlık makine ve malzeme mubayaa eden Ömer Refik Yaltkayamn başkanlığındaki heyetin bugün şehrimize dönmesi beklenmektedir.
muhtelit
Umumi tasdik
Eyüp semtinin imar plânı
Belediyenin hazırladığı semtlere ait imar plânları Meclisin tasvibinden sonra
için Bayındırlık Bakanlığına gönderilmektedir. .
Bir müddet evvel Bayındırlık Bakanlığına giden plânlar tasdik edilerek gelmeğe başlamıştır.
Son olarak Eyüp ve civarı imar plânı tasdikten gelmiş ve bundan son. ra plân gereğince hareket edilmesi lüzumu dün alâkalılara tebliğ edilmiştir.
ALENÎ TEŞEKKÜR
Uzun zamandan beri müptelâ olduğum İm atalıktan m Ah i rancı müdahalesiyle hayatımı kurtaran Prof. Operatör K**mai Atay, asistanları Dr. Operatör vc Dr. Kemal Aydinlioğlu vc müşfika-nc alâka vc Ihlimnmlariyle İnsani hizmetlerini «onuna kadar eslrgemckHizin ifa etmiş bulunan Oureba Hastahancai ikinci Cerrahî Kliniği İdare Amirliği vc Başhemşire ve arkadaşlarına candan minnettarlığımı ve aleni teşekkürlerimin IblAğına sayın Gazetenizin tavassutunu saygılarımla rica eylerim.
Evantlya Mllyonl

8λ
buyurulan arzu üzerine” calibi dikkat olduğunu hatip. Türk Ocaklarının tazyik İle değil, fakat
Ocakları Kurultayının itiraz vâki olmadan tatili faaliyet ettiklerinin kabul edildiğini ve Hamdullah Suphi Tanrıöverin o günkü nutkunda ;
”— İzhar cümlesinin beyan eden maddî bir
manevî bir tazyikle kapatıldığını ifade etmiş vo tasfiyenin teferruatım anlatarak, menkul-ve gayri menkullerin devri esnasında İstanbul Halk Partisi tasfiye heyetine, şimdiki İçişleri Bakanının da dahil olduğunu söylemiştir.
Yirmi sene evvelki devir ve teslim muamelesi sırasında o günkü rayiçle 1.5 milyon liralık bir kıymetin C. H. P. ye devredildiğini beyan eden hatip, şimdi bu emlâkin geri alınmasının zamanı geldiğini İzah etmiş ve toplantının bu maksatla tertip edildiğini söyllyerek, Ocaklıların fikirlerini idare heyetine tatmalarını istemiştir.
Söz atan diğer hatiplerden bir mı, bu emlâkin geri alınması İlk önce C. H. P. ye müracaat menin doğru olacağını, diğer bir
mı da, Hükümete başvurmanın ve bunun bugünkü Hükümet tarafından daha kolay halledileceğini anlatmıştır. Bazı hukukçu hatipler ise, bu mühim dâvanın Hükümet vasıtaslyle halledilmesinin İyi bir yol olmadığını, mevzuun tamamiyle hukukî mahiyeti bulunduğunu, binaenaleyh kanun yolu ile bu meselenin halline gidilmesinin daha normal olduğunu talep etmişlerdir. Bu üç fikir etrafında Azalar arasında zaman zaman çetinleşen münakaşalar olmuştur.
Neticede idare heyetinin Hükümetle temas etmesine karar verilmiştir.
an-
kıs-için et-kıs-
Yunan Opera Artisti nVlachopoulou„ dün geldi
Zoi VJachopoulou’ya hava alanında Ayhan Atatır tarafından buket verildi
Şehrimizde temsil vermekte olan Devlet Tiyatrosu Opera Bölümü sanatkârları, İstanbul Üniversitesi T. T. B. tarafından dün saat 18 de Marmara lokalinde şereflerine verilen bir çayda ba9in mensupları ve T.T.B. e mensup cemiyetler idare heyetleriyle tanışmışlardır. Toplantı gayet samimi bir hava İçinde geçmiştir.
Ayhan Alnarın geçen sene Atmada (Madam Butterfly) operasını temsil edişinden, 1948 de Rejisör Cari E-bert’in daveti üzerine Sdinburg festivaline iştirakinden ve B.B. C. de verdiği konserden bahsedilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası Flüllsti Mükerrem Berk’in geçen kış Amerlkada W. j. u. I. N ve New-York Times’in radyo istasyonu W. Q. X. R. ile W. I. I. B. radyo istasyonunda, VValdorf Astorıa otelinde
s
Hac mevsimi dolayısiyle
Suriye Hükümeti Şam - Mekke karayolunda emniyet tertibatı aldı
Suriye Hükümeti hacıların kara yolıyle doğruca Mckkeye nakledilmeleri için Mekke ile Şam arasında doğru bir otokar servisi ihdas etmiştir.
Bu yolda hacıların rahat ve emniyetle sefer edebilmeleri için gereken bütün tedbirler Suriye Hükümeti tarafından alınmıştır. Ayrıca deniz yo-llyta gidecek otan hacılar İçin muhtelif dünya memleketlerine mensup vapur şirketlerinden alınan teklifler İncelenmektedir. Fakat öğrendiğimize göre Suriye Hükümeti hacılarını tercihan Türk vapurlarıylc göndermek istemoktedir.
Bu itibarla Devlet Denizyolları ile Suriye Hükümeti arasında bir anlaşmaya varılacağına muhakkak nazariyle bakılmaktadır,
Belediye murakıplarının dünkü kontrolleri
İstanbul Belediyesi iktisât müra-kıpları dün 319 esnaf ve müessese-yi kontrol ederek Belediye yasaklarına aykırı hareket eden 21 esnaf ve müesseseye zabıt tutmuşlardır. Ayrıca 300 pide ve 279 ekmek noksan vezinli görüldüğünden müsadere edilerek Darülacezeye gönderilmiştir.
Teknik Üniversite talebeleri tatilde Devlet inşaatında çalışacak
Teknik Üniversite, inşaat, Mimarlık ve Elektrik Fakülteleri talebeleri tatil müddeti esnasında devlet inşaat işlerinde çalışacaklardır. Üniversite Rektörlüğü Hükümete müracaat ederek müteahhitlere bu hususta tebligat yapılmasını istemiştir.
Amerikan Enternasyonal Opera Kulübünde verdiği konser mevzuunda da konuşulmuştur.
Bundan sonra, Rejisör Mordo, Orkestra Şefi Dr. Hörner, Ayhan Al-nar ve Mükerrem Berk’in iştirak ettiği bir grup, Yunan opera artistlerinden bayan Zoi Vlachopoulou’yu karşılamak üzere Yeşilköy Hava Meydanına gitmişlerdir. Zoi Vlacho-poulou geçen kış Ankarada misafir sanatkâr olarak (Madam Butterly) ve (La Bohöme) operalarında rol almıştır.
Bu ay Açıkhava Tiyatrosunda verilmekte olan temsillere, Z. Vlacho-poulou da (Madam Butterfly) operası İle iştirak edecektir. Ayhan Al-nar’ı ve Zoi Vlachopoulou’yu aynı rolde seyredip, iki opera sanatkârı a-rasında mukayese yapabileceğimizi ümit etmekteyiz.
Istanbulun bir sanat
merkezi olduğu unutulmamalıdır
takım gözlük! ötekileri ihmal
mevtimi gcthır'
arttım
bu
/oohı/eMni
Sanki o da bir sryyah-memleketin dört bucor
h
Bir takım meşe içler vardır ki, bvu-Isırt tetkik ettiğimiz, daha doğrusu böyle bir zahmete katlandığımız za^ man hayretimizden donar kalırız.
Meşcld, Istanbulun bir tnrutHc sn-hır olnififtim hepimiz İsteriz, Haki-katta öyledir de. Zira, yaz (ZaZbıce, memb ketin her larutıvdan buraya bir alcın başlar. Amma bv iç turizmdir, bunun pek t arkında olma-yız, biz ille ağızlarında pljıu. arterinde dolar bir sanları bekleriz, riz.
Istanbulun nat hayati, yerde azalır, tır! Halbuki
ftından yclenlcr, yalnız sihrin manzaralarım veya plajlarını değil bir sanat merkezi olmak itibariyle, de ön plânda olan Istanbulun tiyatrolarını, sergilerim görmek isterler. Halbuki, ^Slıir Tiyatrosu olsun, Ses, Muamr mer Karaca gibi hususi tevekküller olsun kapılarım kapamışlardır veya Anadolu ya turneye çıkmışlardır. Bunlara mukabil bu se ne, Istan bula Ankaradan Devlet Tiyatrosu Operası geldi, Fakat operacılar. Açık Hava Tiyatrosunda ancak sekiz, dokuz temsil verebiliyorlar. Sebebi, l temmuzda İstanbul Sergisinin açılışıdır ta sergi idare heyeti buraya o çok özlediğimiz dövizleri sarf ederek bir yabancı dans trupu getirmiştir, ona temsiller verdirecektir. Peki, biz İstanbul Serf/ishn niçin açıyoruz 7 Yerli sanayiimizi vc mar it etlerimizi teşhir edip göstererek hariçten kazanmak için değil mi T O halde ne diye Devlet Operasını kapı dışarı ediyoruz f Eğer maksat bu değil ise, ne diye İstanbul Sergisinde ressamlarımızın eserlerini teşhir ediyoruz da yabancı ressamlardan tablolar alıp göstermiyoruz T Bu suallere cevap vermek güçtür. Akla yakın olan cihet, Açık Hava Tiyatrosunda, İstanbul Sergisi münasebetiyle Ispanyol dansözleri gösterecek yerde, orada bir Türk tiyatro festivali ve Türk dansları resitalleri fertik etmektir.
Bir kaç güne kadar tatanbula Devlet Tiyatrosu artistleri de geliyor. Bunlar temsillerini, Şehir Tiyatrosu^ nun dram, veya komedi tiyatrolarında vermeği tasarlamışlardı. Fakat kabil değil. Çünkü senede yedi ay çalışıp yaz gelince tatil yapan tiyatronun bahçesini, Belediye tufup çal-yılı gazino olarak kiraya vermiştir. Burada sabahlara kadar aTÜrk mu-sikişi^ nıHH nruaikî,î iddlalariyle ortaya atılan meyhane musikisinin heyheyleri hoparlörlerde on misline yükseldiği için, değil bitişikte tiyatro I dinlemek, yarım kilometre ötede tramvay damlanı duymak kabil olmuyor. Belediye nizamları bu gürültüye mânidir diyeceksiniz. Lâkın gazinonun kira mukavelesine bu hoparlörleri kullanmak meselesi de kon-muştur, bizzat Belediye mukaveleyi i İmza ederek biltiin o semt halkmuı ve caddedeki otellerin huzurunu ihlâl etmeyi kabul etmiştir.
Dedik ya, öyle meseleler vardır ki, bunları bir parça kurcalayacak olsak... Fakat, haydi vazgeçelim de, bu sıcak havalarda beynimizi de pelte haline sokmayalım.
BİR İSTANBULLU
• SÎYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
müstakil günlük gazete
Sahibi:
YTENt İSTANBUL NEŞRİYAT LtMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SAKLICA
Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden :
Mithat PERİN
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
, RE ŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
K' - -
22 —
İki gün sonra ikinci bir arkadaşımıza Ankarada Sıhhat Vekâletinde büyücek bir memuı olan dayısından bir telgraf geldi. İstanbul has-| tahanelerlnden birine tayin edildiği için geri dönmesini bildiriyordu. Aşırı bir heyecanla “Neden böyle yapar bu adam? Sormadan beni böyle bir emrivâkl karşısında bırakmanın mânası var mı?” diye söylendi ve fakat ertesi günkü postayı beklemeden bir asker treninin furgonuna kendini dar attı. O akşam arkasından biraz söylendik amma bize de bir dayıdan telgraf geleydi bilmem ne diyecektik? f ı
Anadoludaki büyük işler için beş kişi kalmıştık. Eskişehirde bir kaç gün fazla kalaydık belki daha da eksilirdik. Fakat ertesi gün yolun açıldığına dair haber geldi ve hareket ettik
İnsanda hazan ne anlaşılmaz hayal sapkınlıkları olur. İstanbulda bıraktığımız arkadaştan I birbirlerini artık kaybetmiş gibi gördüğümüz halde kendimizi, Anadolunuıa içinde, bir aynı I şehrin mahalleleri İçinde gibi daima bir arada kalarak sanıyorduk. Nerelere dağıldığımızı pek-lâlâ bilmemize rağmen yol hazırlıklarını yaparken, Istanbuldan hareket ederken, hat-I tâ son gece Esklşehırdeki handa yaptığımız son 106
toplantıda hepimizin duygusu aşağı yukarı bu idi. Fakat ne kadar çabuk geldiğine hayret ettiğimiz küçük istasyonlarda birer birer dökülmeğe ve yaylı arabalarda yahut at sırtında ayrı ayrı yollara dağılmağa başladık.
Kısa bir zaman birbirimize mektup yazdık. Sonra arkası kesildi. Bu arkadaşlardan birinin bir kaç sene sonra atia Murad Nehrini geçerken boğulduğunu, İkincisinin mebU6 olduğunu, üçün-cüsüniin bir şarkıcı kız yüzünden meslek değiştirerek Karadeniz şehirlerinden birinde gazino açtığını sonradan haber aldım, ötekilerin ne olduklarını bilmiyorum.
Bana gelince, minareden yıldızları, etrafımdaki kırık dökük dam bacalarını ve karanlığın içinde garip bir kesafet alan kavakları seyrederken askerce bir karar verdim; îstanbula döneceğim. Borcum harcım dolayısiyle bunu hemen bugün yapmağa imkân yok. Fakat başıma belâ ettiğim Aletlerin taksitlerini biraz kolaylayınca, yani yedi sekiz ay içinde mutlaka buradan gideceğim.
XXII
BÜYÜK KARARDAN SONRA
Minareye nur iner, derler. Bu karardan sonra onunla beraber bana da bir nur İnmiş gibi yüreğime âdeta ruhani diyebileceğim bir sükûnet çökmüştü, insan gençlikte kendi kendini ne kolay avutur. O geceden sonra benim bir nevi hususi balkonum haline gelen minarede geçirdiğim saatlerde, kasabanın kavaklar arasından görünen kıvılcım gibi aydınlıklarında Adeta şimdiden İstanbul ınanzaratarını seyre başlamıştım. Emin Hulûsl İle Çamlıca tepelerinden inip baştan başa Boğsz İskelelerini dolaşıyoruz. A-107
radakl yerleri pek tanımadığım için Büyükde-reden Hürriyet Tepesine büyük bir süratle uçtuktan sonra Şişli - Tünel yolunun İki tarafındaki bütün eğlence ve sefahet yerlerini tarayarak Karakoye iniyoruz, Hele Beyoğlu caddesinde tanıdık kadın çehrelerinin bir çoğuna tesadüf ediyoruz. Talebelik zamanımızda Haydarpaşa ve Moda çayırlarında, Kadıköy iskelesi ve vapurunda ve daha başka yerlerde de karşıdan görüp âşık olduğumuz kadınların hemen hepsi bizimle burada randevuya gelmişler gibi. Hiç bir merasim ve para kaygusu duymadan onlarla kol-kola en lüks gazinolara, barlara, randevu evlerine girerek türlü sefahet ve ahlâksızlıklara koyuluyoruz.
Bir köpek uluması yahut clvardaJd evlerin birinden gelen bir çocuk aglamasiyle bu afyonkeş rüyasına kısa bir ara verdikten ve ciddi bir endişe İle nabzımı saydıktan sonra —bu kadar aefahete karşı herhalde minarenin ilham etmiş olacağı bir tövbe istiğfar ihtiynciyle— bu defa Istanbuldaki büyük selâtin camilerine doğru tekrar bir havalanış... Süleymaniye, Fatih ve daha birçokları.., Emin Hıılûsl ile beraber kaç defa niyetlendiğimiz halde bir türlü gidemediğimiz ve nerede olduğunu da zaten bilmediğimiz meşhur Kariye Camisini de bu vesile ile ziyaret ediyoruz. Sonra karşıdan Aşık olduğumuz halde yine bir türlü gidemediğimiz Adalarda bir seyahat.... Hattâ sırf eğlenmek için yaptığımız gezintiye küçük bir ticaret maksadı da karıştırarak bunlardan birinin çamlıkları arasında münasip bir hastahane veya sanatoryum yeri arıyoruz.
....... Minarede bu rüyaları görürken ara sıra da kulağıma, pek uzak olmayan bir yerden, tahta takırdıtına benzer bir ses geliyor ve bu 108
ses bir müddet vurduktan sonra tekrar başlı-1 yordu.
Kavakların kendi sesleri denebilecek bu kuru ve tatsız takırtıyı her işitişimde düşüncelerimi kesiyor ve şerefenin etrafını dolaşarak a-raştırmalar yapıyordum. Nihayet karanlıkta damlardaki irili ufaklı bacalardan birinin üstünde bir leylek keşfettim. Uzun bacakları üstünde dertop olmuş vücudu ve uzun gagasiyle, çanak çömlek kırıktan arasına karışmış bir büyük ibriğe benziyordu.
Leylek ve kavak! Nasıl da birbirlerini bulmuşlardı Yarabbi! Koca memlekette başka yer kalmamış gibi o da bencileyin molozlar üstüne yuvasını kurmuş, gündelik nafakayı doğrultmuş çoluk çocuğu uyuttuktan sonra o da belki benim gibi rüyasına dalıyor ve aıa sıra coşarak kavaklara karşı şarkı söylüyordu. O yaz, minare gecelerinde bu leylek, bana karşıdan karşıya can yoldaşlığı etmiştir. Bir de pek seyrek olarak sokaktan geçen ve yukarıdan attığım sigarayı içinceye kadar minarenin dibinde durarak benimle Istanbulu konuşan bir ihtiyar bekçi...
Bana anlattığına göre bu adam, kemerinde kırk elli sarı lira He memleketine dönmek hayaliyle otuz sene istanbulda bekçilik etmişti. Sonra beklediği gün geliyor, fakat bu defa da istanbulda alıştığı gece hayatının hasretiyle memleketini ve evini yadırgıyor, nihayet ona benzıyen bir hayat olmak üzere kendini yal vara yakara bu bekçiliğe tâyin ettiriyordu.

Bujrün birbirini kesen iki asfalt cadde kenarına dizilmiş Amerikan stili modern evleriyle şehrin aristokrat mahallesini teşkil eden ve eski Dereboyu mahallesinin pabucunu dama attırmış 109
olan bu semtte ne kavak, ne leylek, ne de onunla benim balkonlarımızdan en küçük bir iz ve eser kalmamıştır. Bunun sebebi bir yangındır.
XXIII
RÜZGÂR VE YANGIN
Kasabamızın rüzgârı yok gibidir. Fakat bir kaç yılda bir geldiği zaman da tam takımla gelir ve bir iki saat içinde Adeta kasabanın çehresini değiştirir. Bakarsınız gecenin birinde sokaklarda tellâllar bağırmağa başlar ve az sonra gü-ney-doğumuzdaki dağ geçidinden top seslerine benziyen gürülütülerle vahşi bir rüzgâr akımdır boşanır. Bu akının şiddetine misal olarak iki vaka söyliveyim. Bir defasında kasırga, bir koca karının tek başına oturduğu bir kulübeyi yerinden söküp takımiyle ilerdeki bir bahçenin ortasına fırlatmış, bir defasında da Dereboyu kenarında çayıra çıkarılmış ve iple ağaca bağlı bulunduk ları için vaktinde tedbir alamamış İki eşeği önüne katıp bağırla çağıra uçuruma atmıştır. Kocakarı zaten bir hafta evvel ölmüş ve kulüb si Hükümetçe mühürlenmiş bulunduğu için nüfusça telefat olmamıştır. Fakat eşeklerin ikisi de ölmüştür.
İşte böyle bir Afet ve kıyamet gecesinde Dereboyu mahallesi halkı caniyle uğraşırken zaten kav gibi kendinden yanmaya bahane arayan eski mahallede çıkan bir yangın, kavakların bir büyük kısmı da dahil olarak, burasım baştan aşağı silip süpürmüştür. Hem öylesine ki, çeşme, fırın, kavak gibi belli alâmetleri bulunmayan bazı sokaklardski mülk sahipleri kendi arsalarını tanımakta zorluk çekmişler ve bu yüzden çıkan dâvaları kadastrocular dahi halledememlşlerdlr.
(Devamı var)
110
w
23 Haziran 1950
BAŞVEREN
16
Milli Sa-
İMPARATORLAR İMPARATORU MANEVRADA
Sayfa 3

| l
BİR İNKILAPÇI
Yazan :
FALİ H RIF K I ATA}
Hitler’in Fransa sahilinde bir yatta rivayeti çıktı
Liman İdaresi, meçhul bir semte hareket eden yat
24 saatte bulunmazsa, derhal faaliyete geçecek
Cannes, 22 A.A. ıReuter) — Evvelki gece Connes’da Hitlerin sabah erkenden bir yatla haıeket ettiği yolunda bir rivayet çıkmıştır.
8 mayısta Cannes'da demirlemiş o-lan 719 tonluk Dangen yatı 16 sı genç Alman olmak üzere 23 kişiyi hâmil olarak hareket etmiştir. Bir çok kimse, süvarisi Danil Ludwes’ln liman makamlarına Villa Franche limanına gittiğini söylemiş olduğu bu yatta Mitleri gördüklerini söylemişlerdir.
Ludvvesi, bir Amerikan milletlerarası tanker şirketinin müdürüdür.
Hitlerin gemide bulunduğu yolundaki söylentiler, Ville Franchc’tan yatın bu liman civarında görülmediği
bildirilmesi üzerine yayılmıştır.
Liman makamları her ne kadar söylenti hakkında şüphe besliyorlarsa da önümüzdeki 24 saat içinde Dan-gendon bir haber alınmazsa bütün liman makamlarına geminin aranmakta olduğu ve durdurulması gerektiği hususunda ihtarda bulunacaklarını söylemişlerdir.
( ■ -
•-İ
'i-1 >
oyuncakları çıkarırken. “Hangi taraf kârlı çıktı?
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Başkanlığı
Zındıklardan biri dört yüz hadis uydurduğunu
»»
Ya dünya işleri? Çünkü siyaset ilminin kaynağı coğrafya, iktisat ve ahlâktır. “Eğer ahkâm-j-dünyeviyeyi muamma halleder ve ı ümuzat istihraç eder gibi arabî ibarelerin sıyga ve edatları münakaşasından çıkara gelmeseydik" adamakıllı bir memleket idaresi kurmağa muvaffak olurduk. Fakih-lerin dayandıkları nelerdir? Kur’aıı, hadis, icma’ ve kıyas! Onlara göre Kur’anda bir kelime, bir harf, bir edat yoktur ki yora yora ondan bir hüküm, veya bîv hükme işaret çıkara-mayasmız. Sonra aynı usulü Peygamberin hadislerine, tanınmış ve inanılmış kimselerin sözlerine kadar tatbik ettiler. Amma bunlar üzerine bir devlet idaresi kurulamaz: “Netekim her devlet fürsten, rumdan, filândan derme çatma topladığı nizamlar ve kanunlarla idare etti. İstanbul’da bugün fransız-cadan tercüme ettiği kanunlarla idare edip gider.”
Şarkın akıl tezgâhları bu garp ilme ve fenne kuvvet verdi :
Hele şurasını biliriz ki mesafeleri indiren onlardır. Süveyş Kanalını onlar açtılar, dünyayı 80 günde dolaşmak imkânlarını onlar buldular.”
Ali Suavi, Kur’anm söylediğinden ne anlaşılırsa ondan ileri gidilmemeği tavsiye eder. Hadislere gelince, bunların Peygamberin ağzından çıkmış olduğunu nasıl biliriz, diye sorar: "Sahih” dediklerimizi toplayan kitapları yazanlar dahi Peygamberi görmemişlerdir: “Bir hadise “sahih” demek Peygamberin ağzından çıktı, demek değildir. Rivayet edenler itimada lâyıktır, demektir.” Sonra uydurma hadislere dair fıkralar nakleder, ölümüne hükmolunan biri demiş ki: “Vallahi ben kitaplarınıza 4000 kadar hadis soktum. Nice helâl-leri harama, nice haramları helâle çevirdim.” Bir Abbasî halife de: “
benim yanımda itiraf etti. O hadisler şimdi kitaplardadır, demiş.
Kuı’an ne diyor? “Milkte adalet ediniz, hakkı yerine getiriniz, diyor, işte bu kadardır bu! Fıkıhtaki ibadet bahsini dünya muamelâtından ayırıp, bunları ayrıca ve müstakil o-larak tedvin etmelidir.
O zamanlar yazımızı lâtin yazısı ile değiştirmek fikrinde olanlar da vardır, Ali Suavi, türkçenin okunmasındaki güçlüğün bir yazı ve imlâ değil, bir dil meselesi olduğunu, yazıdaki yabancı ekilmeleri bilmediğimiz ve konuşma dilinde kullanmadığımız için okuyamadığımızı, netekim fransızca ve İngilizcede bin türlü imlâ zorlukları bulunduğunu ileri sürerek, bu fikri kabul etmezse de bunun da dinle, şeriatle hiç bir ilgisi olmadığını söyler: "Bid’at, dinde, olmayan bir şey peyda etmek demektir. Hat gibi meseleler umur-u-dünyeviye-dendir. Onları ihtiyaca göre değiştirmekte muhtarız,” der.
Hilâfetin hiç bir dinî esası olmadığını bin delil getirerek ispat eden odur. Ali Suavi’ye göre Peygamber kendine bir vekil bırakmayarak ölmüştür. Bir reis bulunmasını. Cumhuriyet usulünde olduğu gibi, seçime bırakmıştır. Gerçi o vakit Eba-Bekir’e Halife denmiştir. Fakat bunun sebebi, Peygamber hayatta iken, bir kaç hizmette Eba-Bekir’in kendisi tarafından vekil bırakılmış olmasıdır. Daha o vakitler kendisine Halife denmişti ki kaymakam yerinedir. Bu hizmetler ise cismanî hizmetler idi. Halbuki Ömer’e Halife denmemiştir. Tehzib-il-üs ve diğer kitaplarda söylendiği üzere, Ömer’e
17
“Peygamberin halifesinin halifesi” denmiştir. Bunun mânası, Ömer, Eba-Bekir’e halef olmuştur’dan ibarettir. Netekim, Sultan Aaziz’e halife dendiği zaman Sultan Mecid’e halef ol-muştur’dan başka ne anlayabiliriz?”
îslâmda hükümet ruhanî değildir, eski âdil devlet reislerine “Emir-ül-Mü’minin” gibi lâkaplar halk tarafından takılmıştır. O halde eğer “istenerek" seçilen reise “İstenerek” itaat edilmek ve “istenerek" lâkap verilmek usul idi ise "Cesaretle ve tereddütsüz hükmederiz ki halife, imam, padişah, hiç biri Peygamberin kaymakamı, vekili değildir.”
Cuma günleri, bayramlarda halk nerede toplanacaktır? Bu kalabalıklara kimler nutuk söyliyecek ve neler diyecektir? Bütün bunları hükümet bilmelidir: “işte cuma ve bayram namazları halife iznine bağlıdır, lâfı bundan çıkmadır."
Islâm devletinde nasıl ruhanilik yoksa, mutlakıyet de yoktur, Avrupada Millet Meclisleri ile idare olunan hükümetlerde nasıl hükümdarın bazı imtiyazları varsa. İslâm hükümdarlarının da öyledir. Fakat Îslâmda hükümdar ceza görür: ‘Hal1 nedir? En âlim, en sofu müslümanların temiz elleri halife ve sultan kanlarına bulaştı. Yetmiş iki halifenin üçte biri katlolunmuştur. Gözleri oyulanlar, zindanda çürütülenler hayli var. Osmanlı sultanları daha bahtiyardırlar. Yalnız ikisi katlolunmuştur. Fakat hal’olunanlar. itaatten çıkılanlar az mıdır?” Tabiî bu cezalandırma hakkı da, bir çok defalar, kötüye kullanılmıştır.
Tekkeeiliğin ve dervişliğin Islâm memleketlerini medeniyetçe, sanat, ticaret, iktisat ve imarca geri bıraktığını söyler. Tekke ve zaviyeleri İslâm âlemi içine sokmuş olanın bir hıristiyan olduğunu, çünkü dervişliğin aslı rahiplik olduğunu, şahitler göstererek, iddia eder.
Ulüm gazetesine resim konmuş olmasını İstanbul softaları dillerine dolamıştır. Gazetesinin 1282 nci sayfasında Ali Suavi bunlara cevap verir: Peygamber devrinde Mekke'de put yapılırdı, resim ve nakış yoktu. Onun için yasak edilen heykeldir. Bu da insanları puta tapınmaktan kurtarmak içindir. Artık bu hükmün de yeri kalmamıştır: Çünkü Müslümanların yapacakları heykele tapınacakları korkusu yoktur. Nice halifeler, hükümdarlar ve vezirler resim yaptırmışlardır. îslâmda nice meşhur ressamlar gelmiştir. Hicretin üçüncü asrındaki ressamlarla övünebiliriz. Emevı halife Abdülme-lik Kudüs’te yaptırdığı camiin duvarlarını timsal-i-nebevî (Peygamberin resmi) ile süslemiştir. Bağdad'da Mansur kubbesi üstünde mızraklı bir süvari heykeli vardı. Bunu yaptıran da bir halifedir. Semerkand'da Timurlenk bir müze yaptı. 1-çine resimler ve heykeller koydu: “Hind'e ve Tatara gitsek, her tarafında evliya, enbiya, ulema, mülûk, vüzera, şuara ve âşık resimleri görürüz. Acemistan’da, resimden geçilmez. Endülüs âlimleri resimli kitaplar yaptılar. Ben geçen gün Paris müzesindeki resimlere bakarken, Timurlenk'in Semerkand-daki müzesini düşündüm. Bizde Timurlenk’e ikinci olabilecek bir akıllı geçmediğinden Şark eserleri Avrupa müzelerine taşınmış ve taşınmakta olduğunu düşünerek melûl oldum."
Kur’anın her milletin dilinde okunabileceği hakkındaki Imam-ı-Azam fetvasını hatırlatan Suavi, hutbelerin arapça okunmasiyle alay eder. Her tarafta türkçe okunan ezanın 1950 politikacıları tarafından arapçaya çevrildiğini görseydi. 19 uncu asır medresesinin bu uyanık milliyetçisi kimbilir nasıl isyan ederdi?
Bir çok ileri görüşleri ve işlerini methettiği Sultan Mahmudun bazı bâtıl itikatlardan kurtulmamış olmasını başlıca kusurları arasında sayar. Mısırlı Mehmet Ali’ye karşı bizzat muharebeye gitmek için hareket etmiş. Boğazın Asya yakasına geçerken belindeki İkinci Süleyman'ın kılıcı kazara suya düşmüş. Bundan “tetayyür" ederek (meş’um addetmek) geri dönmüş.
(Devamı var)
ı Lps) tarafından yayım-bildirildiğine göre, altında bulundur-
İngiliz Ordusunun mevcudu : 700 bin asker
Londra 22 A.A. vunma Bakanlığı lanan bir tebliğde İnglltorenin silâh
duğu askerlerin sayısı 713.000 e varmakta olup bunun 373.000 i kara kuvvetlerinde, 139.000 i deniz kuvvet-terinde, 201.000 i de hava kuvvetle-nndcdır.
Rusların savurduğu tehditler
Moskova 22 (YİRS) — Sovyet matbuatı Nazi istilâsının sekizinci yıldönümü münasebetiyle, bir ağızdan. İngiliz ve Amerikalıları, Sov-yetler ölesiye kan dökllnceye kadar ikinci cepheyi açmamış olmakla it. ham etmekte ve Sovyet müdafaa sisteminin üstünlüğünü ileri sürerek Sovyet vatanına karşı hazırlanmış bir hücumun aynı şekilde tardedilece-ğini hatırlatmaktadır.
Mersin, verem hastahanesine
kavuşuyor
Şimdilik 25 yataklı olacak ve 110 bin liraya mal edilecek
Adana, (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Verem Savaş Derneğinin Mersinde, yaptırmayı kararlaştırdığı verem hasta hanesinin temeli atamıştır. Hastahane 25 yataklı olacak, alt kat dispanser şeklinde kullanılarak ayak tedavileri yapılacak ve verem aşısı tatbik edilecektir. Hasta-hanenin 110 bin liraya malolacağı tahmin edilmektedir.
Marshall idaresinin
çektirdiği filmler
Meşhur bir film kumpanyasının çevirdiği film, daha ziyade tarım mevzuunda
Adana, 22 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Geçen yıl, başlarında M. Deniş Clarke ile M. Hornby gibi sinema âleminin tanınmış şöhretleri bulunan, bir İngiliz sinema müessese-sinin memleketimizde bir film çevirdiği hatırlardadır. Aynı müessesenin Marshall Yardım Plânı hesabına bir kaç gün evvel Adanaya gönderdiği heyet de faaliyete geçmiştir. Bu he. yetin çekmeğe başladığı filmler Marshall yardımının Adana çiftçisi üzerindeki tesirlerini ve neticelerini göstermek maksadını gütmekledir. Ü. mum! mânasiyle, Türk çiftçisinin Marshall yardımı ile ziraat ve sulama sahalarındaki ilerlemelerini tes-bit eden bu filmler kısa kısa ve 220 şer dakikalık olacaktır. Bu filmler delâletiyle Türk çiftçisi ziraalte neler yapıldığını toplu halde görecek, daha neler yapılacağını da öğrenmiş olmak imkânına kavuşacaktır. Kısaca, bu filmlerle Marshall plânının Türkiyede ziraat sahasındaki faaliyetler) tesbit edilmektedir.
Iran ve Pakistan delegelerinden biri seçilecek
Lake Success 22 A.A. (Afp) — İyi
haber alaıı çevrelere göre, İran Delegesi Nazırullah Entezam ile Pakistan Dışişleri Bakanı Slr ZaferuUah Han, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun önümüzdeki oturumu başkanlığına namzet bulunmaktadırlar,
Son Genel Kurulda delegelerin çoğunluğu Entozum’ı seçmişlerdi, fakat son dakikada İran delegesi, yerini Gcnoral Romulo lehine terketmlştir.
İngiltere, yakında atom imaline başlayacak
Londra 22 . A A. (LPS) — mgil-terenin Kuzeybatısında Cumberland kıyılarında üç sene evvel inşasına başlanılmış olan yeni atom fabrikasının tamamlanması için yapılan çalışmalar memnunluk verici bir şekilde devam etmektedir. Fabrika, plu-tonyûm istihsal edecek ve takriben 500 kişi çalıştıracaktır. Bu istihsalden artacak lüzumsuz maddelerin denize dökülmesi için 3.5 kilometre uzunluğunda boru döşenmiştir.

Habeşistan imparatoru Haile Selûsi’yc memleketinin her sahada inkişafını temin için gayretler sarfetmekte-dir. Bu nıeyarıda askerlik sahasında da kendine göre çalışmaktadır. Resimde, İmparatorun etrafımla çocukları olduğa halde, sarayda hazırlanmış bir harp denemesini takip ederken görüyoruz
3 temmuz Londra toplantısı hazırlığı
O
Almanya ile harp haline son vermeye dair Fransız tezi, çok alâka uyandırdı
Paris, 22 A.A. (Afp) — İyi haber alan çevrelerden bildirildiğine göre 3 temmuzda Londrada toplanacak olan konferansa sunulacak muhtırada derpiş edilen Almanya ile harp halinin kesilmesine dair Fransız tezi, milletlerarası hukuk sahasına giren bir sulh andlaşması imzası ile her müttefik devlet tarafından tek taraflı bir hareket olarak ilân edilen harp haline son verilmesi keyfiyeti arasında mevcut farka istinat etmektedir.
Bu çevrelerde kayıtsız şartsız teslimin "Almanyânın milletlerarası şah-
siyetinin” uykuya dalmasını ve Kas-yonal-Sosyalist devletin ortadan kalkmasını intaç ettiği belirtilmektedir. Bu suretle harp hali, Alman devleti ile birlikte hukuki bakımdan ortadan kalkmıştır.
Fransız tezi harbin 5 haziran 1945 te bittiğini kabul etmekte vc Alman devletine "şahsiyetini” iade edecek bir milletlerarası barışın neticelenmesine intizaren galip devletlerden her birinin tek taraflı bir beyanat yapabileceğini ve henüz Alman tabiiyetinde bulunanlara tatbik edilen fark gözetici hareketleri ortadan kaldırmak üzere iç hukuk sahasında tedbirler alınabileceğini öne sürmektedir.
Bundan başka Fransanın kendi hesabına daha şimdiden Alman tebeası üzerindeki hukuki, ticari ve amelî tahditleri kaldırdığı hatırlatılmaktadır.


Macanstanda manastırlar tahliye ediliyor
Budapeşte 22 (YİRS) — Macaris-tanda kilise üzerine yapılan tazyik yeniden başlamıştır. Hükümetin ka. tolik kilisesini müzakereye davet etmesi üzerine yapılan görüşmelerde, kilisenin mevcut anayasaya yani komünist rejimine sadakat yemininde bulunması talep edilmiştir. Bu talebin reddi üzerine, manastırların hip ve rahibelerden tahliyesine lanmıştır.
Atinadaki futbol maçı
ra-baş-

Japonya, sulh istiyor
Komünist tehlikesine karşı Amerikaya üsler vermeye hazır olduğunu bildirdi
Tokyo, 22 A A. (United Press) — Öğrenildiğine göre Japon Liderleri Amerika Dışişleri Bakanlığı Cumhuriyetçi Müşaviri Foster Dulles'a müracaat ederek, Japonyanın Batı demokrasileriyle ayrı bir sulh andlaşmasını derhal imzalamasına Dulles'ın müsaade etmesini istemişlerdir.
Japon liderleri DullesTa yaptıkları görüşmede, Japon milletini komünist tecavüzüne karşı koruyabilmek için, Japonyanın Amerikan himayesine o-lan ihtiyacı üzerinde ısrarla durmuşlardır.
Japon Başbakanı Yoshida, Japonya-nın, Rusya ve Komünist Çin iştirak etmeden de, sadece Batı devletleriyle bir sulh andlaşması imzalamaya hazır olduğunu, ayrıca Foster Dulles’a bildirmiştir.
Diğer taraftan öğrenildiğine göre. Japon Hükümeti, muhtemel bir Sovyet tecavüzüne karşı koymak maksa-diyle Amerikaya Japonyada mühim askeri üsler vermeye hazırdır.
Komünist Çin aleyhinde teşebbüsler
ili
Şairlerin babası ve Paris güzelleri
Parlhte on beş gün devıım eden “Avenuo Vlctor llugo., haftası başlamıştır. Romantik devre nlt elbiseler giyinmiş güzel kadınlar, bu münasebetle caddelerde geçit resmi yapmışlar ve her dükkân, "Şairlerin babası,, denilen Vlctor lltıgo nun bir nıısraından İlhanı alarak hazırlanmış vitrinlerle süslenmiştir
Mısır ve Yunan Millî Takımları berabere kaldı
Atina 22 A.A, (Afp) Atina Stadyumunda Mısır vc Yunan futbol takımları arasında gece yapılan maçta her iki takım da iki gol atarak berabere kalmışlardır.
General Revers, tekaütlüğü kabul etmiyor
Paris, 22 A.A. (Lps) — meselesiyle ilgili olup dün Kurulu karariyle tekaüde General Rewcrs, bu kararı kabul etmediğini bildirmiştir. General, bu kararın yüksek harp divanının tavsiyesine uygun olmadığını vc siyasi mülâhazalarla alınmış olduğunu söylemiştir.
Muhabirlerin bildirdiklerine göre, Milli Meclis komisyonu bu mesele hak-kındakl tahkikatını henüz bitirmemiş olduğundan, bu iş politika üzerinde bazı (esirler husule getirebilir. Zaten bazı bakanların nıesolcyl örtbas etmeğe çalıştıklarını isbat etmiyc teşebbüs edenler olmuştur vc yeni güçlüklerin do belirmesi mümkündür.
Generaller Bakanlar sevkedilen
Amerika Hükümetine bazı tedbirler alması tavsiye ediliyor
Washington. 22 A.A. (AFP) — Komünist Çinin Birleşmiş Milletlere kabulünün en şiddetli aleyhtarlarından olan CahforniaTı Cumhuriyetçi Ayaıu üyesi \Villiam Knoxvland dün İktisadî* İşbirliği ve askeri yardım programları kanunları için bir tadil teklifi sunacağını ve bu İki program için ancak yedi aylık tahsisat derpiş edilmesini isteyeceğini söylemiştir.
Bu tadil teklifi Amerikan yardımından faydalanan İngiltere vc diğer hükümetler üzerine baskı yaparak, Mao-Tse-Tung Hükümetinin Birleşmiş Milletlere girmesi lehinde oy verebilmelerini önlemek gayesini gütmektedir. Knovvland, TrygA-e Lic’nin Londraya gideceği haberini tefsirle, bu seyahatin Birleşmiş Milletlerde komünist rejimin muvaffakiyetini kolaylaştırmak için yapıldığını söylemiştir. Amerikanın Formazayı kurtarması isteniyor
Washin®ton, 22 A.A. (United Press) — Buradaki belirtilere göre Formo-zanın komünist ellere geçmesine mâni olmak üzere Birleşik Amerikanın müdahale edip ctmiyeceği yolunda bir karara varılması için Cumhurbaşkanı Tıuman ile Millî İstişare Konseyine tekrar müracaat edilmesi muhtemeldir.
Yetkili kaynaklar. Dışişleri Bakanı Dean Acheson ile Truman’ın Birleşik Amerikanın Förmoza meselesine karışmaması yolundaki kararlarında elân sabit olduklurını bildirmektedir.
Tokyo'dan bildirildiği gibi Savunma Bakanı Johnson ile Omar Bradley, Japonyada General Mac Arthur ile yaptıkları görüşmelerin neticesi olarak Birleşik Amerikanın müdahalesini tavsiye ettikleri takdirde meselenin Milli istişare Konseyine tekrar arze-dilmeai muhtemel görülmektedir.






0
Işığı bize 50 milyon t senede gelen yeni
bir yıldız keşfedildi
Salt Lake City 22 A.A. (Afp) — Palomar ve Vilson Rasathaneleri râ-sıtlarındun Dr. Mllton Humason, bugün Pasifik Astronomi Cemiyeti toplantısında, Palomar Rasathanesi teleskopu ile, ışığı 50 milyon senede arza ulaşabilen, arzdan bu derece uzak bir yıldız parladığının görüldüğünü bildirmiştir.
=====
MÜSABAKA KUPONU

1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin u-şağıdnld kuponlardan 90 tano getirerek bir kuru numarası a-Inbllcrekslnlz.
Tufsihitını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) (1n arayınız.



Genç pilotlarımız diploma merasiminde
19 haziran 1950 günü Içıış Okulunu bitiren geııç teğmenlerimi/, kendilerine dlplonıalıırını vereıı ve. Hıırp Pilotluğu Sembolü obııı knııııtlnrıııı takan Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral MıiAnffcr GökNcnlııTe birlikte

Yeni lslıınbııl'un
KUPONİJ
• • • M**- - a




S


23 Haziran 1950
Sayfa 4
YBNÎ İSTANBUL
Kısa günün kârı
Havadis
tarih
Çocuklarımız tatil aylarını nasıl geçirmeli ?
OKULLAR tatil devrine giriyor.
10 nvvlıte on hurıifiı Ifi tı
ŞEHADETİNÎN OTUZ BEŞİNCİ
i
YILINDA
I
9i8Uida bu Adetin her halde tarih sanatından ilhanı aldığına hükmediyorum. Tarih her şeyden önce hiddet ve şiddet vesikasıdır. İnsanların hA-yatmda başka işler de var. Fakat, son de görmüşsündür, siyasi tarih yani zorbalık tarihi tahsil çağında Öğrenilen bütün tarihlerin başında gelir: Düşünce, edebiyat, sanat, ilim ve fen tarihleri ondan sonra, birer evlâtlık besleme halinde
Gazeteler dahi aynı nıeratip ne riayet ediyor: İlk sahlfe katile, üçüncü sahlfe meselâ ye ayrılır. Güzel ve İyi İşler
az mı kl tarih bunlarla beslenemedi?
sıralanırlar, silsilesi • sabıkalı Fârâbi-o kadar
söz-
A — Sen de bilirsin, benim bir huyum vardır: Filân şeye kızıp düşman olmak. Çabuk geçer, o da başka. şimdi gazetelere düşmanım.
B — Hâdiselerin ciddiyeti sana sinir nöbetleri geçirtiyor galiba.
A — Hâdiseler değil, havadisler.
B — Bıı kelime oyunu altında bit şeyler olsa gerek.
A — Belki. Gazetelerin öteden be-ri dikkatimi çeken bir hususiyetine artık o kadar saplandım ki, üzerle rinde bir takım hükümler yürütmek hastalık haline geldi.
B — Gelir. Zihnimiz bir noktayo takılmıya görsün. Nedir o hükümlerin acaba?
A — Gazete ile tarih arasında sıkı münasebet görüyorum.
B — İlâhi birader, bu Akşam kt yün saf oğlanı gibi konuşuyorsun. Böyle marifetin varmış da nc diye devlet adamı olmadın? Fakat
lerinde şeytanlık da yok değil: iki sanatı birbirine benzetmekle birini kıymetten düşürmek istiyorsun axn-ma hangisini?
A — Her ikisi de dostum. Daha doğrusu ben düşürmüyorum, kendileri düşüyorlar. Çoktandır, gazetelerin değer verdikleri havadislere baktıkça tarihin •kaydettiği hâdiseleri hatırlamaktan geri kalmazdım. Gazete ve tarih, başkalarının talihi üzerinde tesir icra eden fiillerimizle meşguldür. Bildiğin gibi bu fiiller hazan hayırlı, bazan da zararlı. Birinciler. işliyenlcrin tevazuu ve işlenenlerin nankörlüğü yüzünden sessiz, akİ8Slz geçer ve dedikodu mevzuu o-lamadığı için rivayet ve hikâye alanlarına intikal edemez. İkinciler ise gürültü ve şiddet havası içinde cereyan etmekle umumi heyecan ve me rak uyandırır; içimizde hiç uyumayan o mukaddes korkuyu besler: İşte gazete ile tarihin sermayesi. Halbuki
B — ,/Halbuki’,nin ne demek İstediğini anladım. Hayırlı hareketlerimizin daha çok alâka uyandırması lâzım, öyle değil mi? Öyle değil İnsanlar gürültü ve dedikodu ister; kendi canlılık ve hareketlilikleri onlara yetmez; başkalarının aşırılıkları ile de beslenmek ve heyecanlanmak ihtiyacındadırlar. Unutma k insanların hepsi müthiş bir iç sıkıntısı çekmektedir; bu itibarla ruhlarının çölünü, hayata kavuşturacak, yalnızlığını ve garipliğini giderecek heyecan ararlar. Senin o fazilet erbabından ne medet umsunlar? İnsaı et. Elbette ki arayacakları kalabalık, gürültü, kavga olacak: Bütün bunların üstüne kan da dökülürse ne âlâ... Bilmem, sen de nüyor musun?...
A — Tarihi izah ettin, zetelerin havadis olarak
det, garaz, kuvvet ve kudret gösterilerini belirtip kıymetlendirmeleri kar-

böyle düşü-
Ben de, ga-şlddet, hiu-
B — Ne de gazete? Azizim, tarih düzen bozanların şerefine icat edilmiş bir sanat. Nasıl ki gazetecilik hor günkü düzen bozucuların tarihçesi. Dedim ya, havadis ve tarih, o bıktığımız, usandığımız rahatımıza kasde. denlerin alanı. İç sıkıntımızdan canımızı kurtarmak için heyecanlandığımız hâdiseleri şişire şişire, faillerini söyliye söyliye bir kahraman zümresi yarattık. O kahrampnhk rütbesi bazı fazilet erbabına verildi amma onların da kana bulaşmış olmasına dikkat edildi. Asıl kahramanlar eli kanlılardır: Gazetelerde adı çok geçen katil veya hırsız gazete kahramanı ohır. Aynı adamın tarihe maledilmesl için, gazetede kendisine biçilen deftere nispetle on defa üstün olması lâzım. Gazete tavuk hırsızına, tarih devlet hırsızına rağbet eder.
ver-
dos-kay-Ben-
Yazan: Reşad Nuri DAROGO
A — İşte bu sebeple köyün saf oğlanı gibi düşünüyorum. Kimseyi zorlamayan, hırpalamayan, ve aksine I-yilik edenlerin adı anthmyacak mı* Gazete, Ahmedi öldürene verdiği yeri Mehmedi kurtarana verse olmaz mı?
B — Olur amma dört sahlfesl boş kalır.
A — Demek tarih de yalnız fazilet, akıl, iz'an, merhamet, şefkat ve şımr ile nezaket belgesi olsaydı söyliycce-ği pek bulunmazdı. Zorbalıkla besleneceğini, ekmeği ancak oradan geleceğini anlamış kl kendini ona miş.
B — Hakikate yaklaşıyorsun tum. İnsan ne ise, yaptıklarını deden gazete ile tarih de odtır.
zerlerimiz kendi miskinliklerinden bile bıkarak, yenilik ve değişiklik ih-tlyaclyle zorbalar, soyguncular, lıi-lekâr, riyakâr ve akıl hocalarından gündelik ve tarihtik kahramanlar çı-k ar masaydı! ar ne gazeteye sermaye bulunurdu, ne do tarihe. Her ikisi de bunların malikânesidir. O bakımdan tarihin yeniden yazılmasına taraftarım. Tabi! uzun iş.
A — Gazeteyi bu yola getirmek daha kolay. Meselâ yalnız İyi, güzel, hayırlı hâdiseleri kaydetmesi mecburî kılınabllir.
B — Şüphesiz. İnsanları bunlara ısındırmak şartlyle.
A — O kadar gilç mü?
B — Güç değil.» İnsan oğluna ne öğretirsen onu bilir. İyiyi öğret, iyi olur; kötüyü öğret, kötü olur. Fakat akıl eden yok.

KÜLÜSTÜRLER
ARASINDA YARIŞ
Tariste her yıl çok orijinal bir müsabaka yapılır ve bu vesile İle belki de dünyanın en eski nıodel otomobilleri meydana çıkar. Phtİ* sokakları o giin Adeta bir eğlence mahalline döner. Bu «enekl müsabakaya tanınmış artistler de iştirak etmiş, bunların arasında her türlü nanatkâra tesadüf f olunmuştur.
AKULLAR tatil devrine giriyor. 9-
10 aylık çalışmadan sonra yüzbin-lorce Türk çocuğu bir İki ay dinlenmek ihtiyatiyle çırpınıyor. Sınıflarını geçerek iç rahat .liftiyle dinlenecekler arasında sınıf geçmeyenler veya bütünlemeye kakınlar da pek çok. Bunlar da üzüntü İle tatillerini geçirecekler. Mamafih her çocuğun tatilden bakiciyle faydalanması ve e-kim ayında iyiden İyiye dinlenmiş o-larak yeni çalışma hayatına girmesi son derece mülılnı bir meseledir.
Tatilin ilk haftaları bir hayli gevşek tutulabilir. Bu. bir nevi deşarjdır, fazla çalışmadan ve fazla kayıttan kurtularak daha geniş bir hürriyet içinde rahat nefes almaktır. Fakat zamanla bu avareliği, bu başıboşluğu, çocııftu sıkmadan, düzen altına lâzımdır. Aksi takdirde çocuk çalışma alışkanlığını, yani bir iş ve vazife üstünde ceht ve gayret gösterme İtiyadım kaybedebilir.
Bunun İçin çocukları üzerinde gerçek otorite kurmuş olan ailelere şu tavsiyelerde bulunmayı faydalı luyorıımı
1 — Çocuklarınızın gezmesine, namasına ve eğlenmesine geniş kânlar hazırlayınız.
2 — Çocuklarınızda çalışma alış-kanlıftı teşekkül etmişse, yani okul ödevlerini yapmak ve derslerini hazırlamak İçin. İç sıkıntılarına raft-nıen ceht ve gayret gösterecek kudrette iseler tatilde bu kudretin ve alışkanlığın sönmemesine dikkat ediniz.
3 — Çocuğunuzun zeki olmasına rağmen çalışmadığından ve tembelliğinden şikâyetçi İseniz yaşı ilerlemeden bunu önlemeğe gayret ediniz. Unutmamalı kl çalışma alışkanlığı en iyi küçük yaşlarda temin edilir. Bunun için şu noktalara ehemmiyet veriniz:
a — Çalışma alışkanlıftı teşekkül edinceyo kadar çocuğunuzun hayatiyle yakından ilgili olmaya karar veriniz ve kararınızda ısrar ediniz.
b — Gündelik programı mümkünse çocuğunuzla beraber tesbit ediniz. Programda oyuna ve dolaşmağa lâzım olduftu kadar yer ayırınız, fakat evde okumak ve derslerle uğraşmak için de yeter derecede vakit ayırınız.
c — Tesbit edilen programın tat-blkına son derece önem veriniz. Program tatbiki zarurî bir kanun kadar muteber olsun. Çocııftun programa kayıtsız kalmasına hiç bir suretle müsamaha etmeyiniz. Çalışma zamanlarında anada babada titiz bir a-lâkanın mevcut olduftunu gören çocuk, ilk zamanlan hoşnutsuzluk ve hırçınlık gösterse bile buna asla al-' dırış etmeyiniz.
Bu sessiz ve karşılıklı mücadele bazan haftalarca sürer. Siz iradeli, sakin ve kat! tavır takındığınız müddetçe çocuftun ilk önce homurdanarak ve sonradan isteyerek ve 8e-veıek kuzu gibi çalışmağa başladığını göreceksiniz.
bıı-
oy-im-
Öğrenmek ilıtıyacında olduğumuz herşey
Hicri 19 5 0 HAZİRAN 23 Cuma Runıi
Rzn. 7 1369 HAZ. 10 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 5.27 8.43
13.16 4.32
ikindi 17.17 8.33
Akjçam 20.45 12.00
Yatın 22.48 2.04
îtnaâk 3.09 6.25
ÜNAL (49306) 1 — Macldo. 2 — Haydutlara ölüm.
TENİ 1 — Kırmızı Güller. 2 — Kara Güneş. 3 — İhtiras Fırtınası.
YILDIZ (42347) 1 — Aşk
Müzik. 2 — Şüpheli Adam.
ve
İSTANBUL CİHETİ
UÇAK - TREN - VAPUR
GÖKLERDE UÇAN İLK TÜRK KAHRAMANI
DEVLET TİYATROSU
Opera Bölümü Temsilleri
Açık Hava Tiyatrosunda
Saat 21.30 da
Cavalleria Rusticana
----Opera 1 perde 1
■ - - - ve
A L Y A C O=
-• —
— Opera 2 perde - -
(Her iki Opera bir gecede) Biletler saat 19.45 e kadar Şehir Dram Tiyatrocunda. 20 den itibaren Açıkbava Tiyatrosunda satılmaktadır. Telefon: 42157
BEYOĞLU CİHETİ
Yaşnn-
Yetime
Güneş.
ALKAZAR (12562) 1 - Barış Kahramanı. 2 — Memlş,
AR («394) 1 — Varyete Güzellen. 2 — Kâbus Şatosu.
ATLAS (406715) 1 - Harrosv
Kumarbazı. 2 — Maskeler Düşünce.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 - A-teşten Gömlek. 2 — Günahım.
ELHAMRA (43595) 1 — Gönül Yaraları. 2 — Ebediyen maz,
İNCİ (81595) 1 - İki
2 — KuhKnha Tufanı. İPEK (44289i 1 — Yeni
2 — Kan Dâvası.
l.ALE (13595) 1 — Şanghay
Ekspresi (Tüıkçe). 1 — Krlst.of Kolornb (Renkli).
MELEK (40868) 1 — Aşk A-
daaı. 2 — İki Yavrum.
SARAY (41656) 1 — Casuslar Çarpışıyor. 2 — Şarlatan.
8VATPABK (83143) 1 - Aletten Gömlek 2 — üstünlen 5CMER (42851) 1 — Vazife
Kurbanı. 2 — Sihirbaz Kadın.
ŞARK (40380) 1 — Vatan Kurtaran A tom. 2 — Oklahoms Kahramanı.
ŞIK (.43726) 1 — Tarzan Geliyor. 2 — Kurt Kadın.
TAKSİM (43191) 1 — Çingene Baron. 2 — Kadın Severse.
TAN 1 — Operada Hayalet 2 — Denirler Arslanı. 3 —At-lantld.

1 — Blnbir Gece Yolcu-— Kızıl Çete. 3 —Esra-Kadın.
ALEMDAR (23683) 1 — Vater lo Köprüsü. 2 — GlıJI Vazife.
AZAK (23542) 1 — Korkusuz
Lassle. 2 — Hacı Murat Geliyor.
ÇE.MBERLİTAS (22513) 1 —
Kara Korsan. 2 — Güzeller Ban.
FERAH 1 — Sahte Şampiyon.
2 — Deniz Ejderi. 3 — Bağdat Perisi.
HALK lan. 2 rengiz
İSTANBUL (22367) 1 — Masum Gönüller. 2 — Esirler Gemisi.
3 — Canavar Pençesinde.
KISMET (26654) 1 — Köy Güzeli. 2 — Sevimli Haydut. 3 — Canavar Adam.
MARMARA (23860) 1 — Karn Ok. 2 — Aşktan da Üstün.
TIKAN (22127) 1 — Zafer Ordusu. 2 — Zaloğlu RÜstem. 3— Altın Küpeler.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Düşman Kardeşler, 2 — Kıskanç Kadınlar.
KADIKÖY CİHETİ
HALE «60112) 1 — Büyülenmiş Adam. 2 — Aşıklar Yolu.
OPERA (60821) 1 — Gönülden Sesler. 2 — Gangster Tuzağı.
Sl'REYYA (60862) 1 — Cezayir Dansözü (Türkçe). 2 — Ateş Bekçileri.
ANKARA
ANKARA: (23432) 1 — Arsenik Kurbanları. 2 — Sarı Gül. BCYÜK (15031) Ruhlar Alemi. CEBECİ: (13846) 1 — Tehlikeli Kadın. 2 — İki Açıkgöz Holly-wond'da.
PARK: (11131) 1 — Kahraman Harp Muhabiri. 2 — Tulumbacılar Kıralı.
SI S (14071) Kalbim Senin SÜMER: (14072) 1 — ileri. 2— Dağ Deviren Süvari
ULI S (22294) 1 — Flcsta.
2 — Aşk Olmayınca.
YENÎ: (14040) 1 — Ncvv-York Entari. 2 — Güzellerin İlâhini.
1 ENİ Geceleri Saat 21.15 te Zati Sungur’un temsilleri.
tZMtR
Vatan Haini.
3 —
HA-•M-
ELHAMBA 1
2 — Lorel-Hardl Aşçıbaşı, tik Arzular.
LÂLE 1 — Gaip Ormanlar kimi. 2 — Hüsnü Yu.aufun lü.
TAYYARE 1 — Saadet Günleri. 2 — Kartallar Filosu.
TAN 1 — Gaip Ormanlar HA-Iclml. 2 — Hüsnü Yuaufun Aşkı YENİ SİNEMA 1 — Allahın Cenneti. 2 — Leylâ ile Mecnun.
3 — Yeşil Yunus Sokağı.
KARŞIYAKA CİHETİ MELEK İstanbul Geceleri.

GELECEK Ol.A N l ÇA K I.AR
8.40 S.A.S. (İskandinav) Lyd-da'dan. — 9.35 D.H.Y. (Türk) Ankaradmı. — 9.45 D. H. Y. (Türk) Burandan — 9.50 D.H.Y. (Türk) izmlrden. — 15.35 D.H. Y. (Türk) İskenderun, Adana. Ankaradan. — 15.50 B.E.A. (İngiliz) Londra, Roma, Atlnadan.
— 16.30 M.R. (Mısır) Kahire, Lefkoşeden. — 16.30 D. H. Y. (Türk) Erzurum. Elâzığ, Malatya, Kayseri, Ankaradan. — 17.00 T A.E. (Yunan) Atinadan.
— 18.05 D.H.Y. (Türk) tamirden. — 18.35 D.H.Y. (Türk) An-karadan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 D.H.Y. (Türk) Bursava.
— 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Sivas, Elâzığ, Diyarbnkıra. — 9.30 D.H.Y. (Türk) Ankarayn.— 10.00 S.R. (İsviçre) Atina. Cenevre, ZÜrih. — 10,05 D. H. Y. (Türk) Afyon. Konya, Adarıa-ya. — 10.15 D.H.Y. (Türk) lz-mlre. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara. Adana, lakenderuna.— 12.10 C.Y. (Kıbrıs) Ankara, Ni-kosya'ya. — 16.00 D.H.Y»(Türk) İzmir*.
GELECEK OLAN VAPIRLAK
6.30 Dumlupınar. Saadet (Bandırmadan) — 8.00 Seyyar (Karablgadan) — 10.(H) ülgen (Ayvalıktan) — 20.00 Maraknz (Mudanyadan) — 21.30 Bandırma ( Bandırmadan I,
GİDECEK OLAN VAPURLAR
3.00 Ordu (Knradeıdze) — 100 Necat dneboluyaı — 8.15 Bandırma (Bandırmaya) — 9.00 Maraknz (Mudnnyayn) — 17.00 Sus (Mudan.vnya) — 17.(Mi Saadet (Ayvalık - İzm İre).
— 19.00 Seyyar (Karnblgaya). GELECEK OLAN 7 RENLER
7.10 Torba — 8.30 Ankara — 9.15 Ankara (Eks.) — 22.20 Semplon.
GİDECEK OLAN TRENLER
8.20 Semplon (Avrupa). — 18..10 Ankara — 20.30 Ankara
programlar.
- 13.15 Or-
13.45
Ser-mU-tür-
Syl-mü-
Haberler illi. -(PL). — ve bava müzik
ANKARA:
7.28 Açılış ve program. — 7.80 M. S. Ayarı. — 7.31 Hafif parçalar (Pl.), — 7.15
— 8.00 Saz eserleri 8.15 Film melodileri 8.25 Günün programı raporu. — 8.30 Hafif
(Tl I. — 9.00 Kapanış. — 12.28 Açılış ve program. — 12.30 M. S. Ayarı. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Salon müzikleri (PL). — 13.30 Oftlc Gazetesi. — 13.45 Desi Arnas orkestrası (PL). — 14.00 Hava raporu, akşam kapanış. — 17.58 program. — 18.iki
— 18.00 İncesaz,
nuşma - Çalışanların is. 15 Hafif melodiler Itt.oo M. S. Ayarı ve
— 19.15 Geçmişle 10,20 Tarihi Türk 20.00
— 20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Serbest saat. — 20.35 Güzel «eeler (Pl.l. — 21*00 Konulma Türkiyede Marahali Plânı —
progrıı mı Açılış M.
VC ve S, Avttçı. 18.30 Ko-Hllfttl. — (PL). — ho borler.
Bugün. — müziği — Varyete nılızlklol'l (PLİ,
21.15 Brahma linçi senfoni (Pl), —22.0() Konuşma. — 22.15 Dans müziği (Pl.). — 22.15 M. S. ayarı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
ISTANDI L:
12.57. Açılış ve
— İS.«XI Haberler,
kestra eserleri (Pl.). — Şarkı ve türküler. — 14.20 best saat (Konuşma veya zlk). — 11.30 Şarkılar ve killer (Pl ). — 14.50 Victor vester orkestrasından dans
zlği (Fİ.). — 15.IH) Programlar ve kapanış. — 17.57 Açılış ve programlar. — 18. Dans müziği (PL). — 18.30 Yurdun her köşesinden deyişler ve söyleyişler. (Tertip ve İdare eden: Nedim Otyam). — 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri.
— 19.20 Radyo senfoni orkestrası konseri. (İdare eden: Cemal Reşit Rey), Ludwig van Beethoven.. Senfoni No. 5 do minör Op. 67). Takdim öden: Fikri Çlçekoğhı. — 20.00 Tamburla saz eserleri. — 20.15 Karışık hafif müzik (Pl.). — 20.30 Şarkı ve türküler (Perihan Altındağ Süzeri). — 21.10 İktisadi bahisler. (Konuşan: Prof. Hazım Atır i’nvueak). — ,.,ı.!n Fasıl heyeti konseri. — 22.00 İzahlı opera (Pietro Mascngni.. Cava Herin RumII ranıe) Huzir-livan: Feridun Altlına. — 22.15 Haberler. — 23.00 Çeşitli hafif müzik ıPI ). — 23.30 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SE( ME 5 t ) i n l Alt
l () \ DBA
7.40 Anton ve orkestrasından dana milr.lği, — 8.45 Dinleyici latcklerl. — 0.15 BBC Opera orkestrası konzerl. — 10.30 Sld Phillips dana Orkestrası. —
12.30 Varyete müziği. — 15.15 Londra Hafif orkestrası konseri. — 10.30 John Bull orkestrasından hafif müzik. — 17.15 BBC Northern orkestrası konseri. — 18.15 Chz kulübü. —
20.30 Gerahlo konser orkestrası. — 21.3ü Küçük orkestradan melodiler. — 23.15 Operalardan parçalar. — 24.00 Dinleyici istekleri.
Sluttgnrt (521,7, 49,75 m):
22.IHI Senfonik konser (Çav-kovskl 2 nd piyano konçertosu, Dvorak I Üncü senfoni).
Paris (218, 211.7 mı: Bolllnl'nln “Norma..
93.00 operası
EMİNÖNÜ: Eminönü - Benan-xnn (Kllçhkpazar» - AH Rıza (Alemdar) - Haydar Yeni (Lâleli).
IIEYOÖI.V: Cemal Atnaoy (Merkez) - Liuıoner (Takaim)-Cliıanglr (Takalnı) • Saghk (Galata) - Ziya Buvcr (Galata) • Şark Merkez (Şişli) -Kurtuluş (Şişli) - H&İİCÖy -Merkez (Kasımpaşa).
FATtl!: İbrahim Balmumcu (Şûlizadttbtışı) - Sarım t Aksara v) - Sama t ya - Nüzhet Onat (Şehrern)ni ı - Güııdoftdu (Ka-ragürnrök) - GÜlacren Slpahi-oftİu «Fener».
EV ( I*: Arif Beşer. BEŞİKTAŞ: S. Recep - Yeni
Soldun nııjtH:
1 — Ateş. 4 — Bir makam.
7 — Kamu. 9 — Basit çizgilerle çizilen şekil, 10 — Fransız kütüphanesi, 12 — Sabah karanlığı. 13 — Mütenevvi, 15 — Hıristiyanlığın remzi, 16 — İyilik. 19 — Yüzakı. 21 — Bir tane, 23 — Resim üzerine yapılan düzeltme, 25 — Allahla İnsan arasındaki varlık, 26 — Gereklik, 28 — İncesini kabasından ayıran vasıtu, 29 — Sonuna z gelirse hastalık olıır, 30 — Biricik. 31 — Hayvan ayakkabısı.
Yukarıdan n^ıığı:
1 — Bir peygamber, 2 — Hedef, 3 — Bir şHeplıııİzhı ismi, 4 — Geçim genişliği, 5 — Eritilmek İstenilen sonuç, 6 — Sap, 8 — Hır clna kösele. 9 — îrnn ve Afgan lıükümdnrı, 11— Hnyvan temizliği, I I — Binimin dip duvarları, 17 — Tasarruf, 18 — Gük. 20 — Bir kadın ismi. 21 — Terzi levazıınııtındmı. 22 — Bir ciıls pasta, 21 — M çeliş, 25 — Kesintisi/., 27 — Ârn-tea.
DÜNKÜ BI LMACANIN IIALLt
Soldan anğa:
1 — Dam, 4 — Palet» 6 — Rumıızıın, b — Sal, 9 — Hoş, 11 — İpnr, 12 — Vaha, 13 — Rom, 15 — Rum. 16 — Rutubet, 19 — Taret, 2ü —( Naz.
Yukarıdan aşağı:
1 — Dnın, 2 — Alaz, 3 — Zem, 4 — Palamut, 5 — Talin rot, 6 — Rapor, 7 — Nohut, 8 — Slr, lü — Şam. 14 — Tura. 17 — Tan. 18 — Rrz.
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakanı Ankara
İzmir
( 109b
6053b
91 225)
l( adı köy 60872 ünküdar 609 IS
Beyoğlu «644 İstanbul 24222
Ankara 00, İzmir 2222 Karşıyaka. 15055
(Ortaköy) - ArnuvutkÖy - Merkez (Bpbolc).
KADIKÖY: Bilyllk - Kızıltop-ralc - Göztepe - Bostancı. rSKöDAR: Ömer’ Kenan. Ilın BELİ A DA: HeybellAda. HCyCKADA: Merkez.
İZMİR: Ghzvlyah t Yaldıı r)
Sağlık (Abumcalo - AH Hny-ır(ldln (Basmalıarn?) - Sıhhat • Kemeraltu - fkiçeşmelile (Eş-r el paşa).
Dalknn ufuklarını kaplıyan fırtına ® ve dört bir tarafa barut kokuları savuran gök gürültüleri dinmtştl. Bu arada tayyarecilerimiz de bulundukları yerlerden Yeşilköy e dönmeye başlamışlardı. Kırklareli’de bulunan Salim llkııçan da — Kemal İle beraber — dönüş yolunda idi.
Ufku kaplıyan bulut ve sisler İçinde yeri görebilmek çok güç ve zor oluyordu. Bu yüzden Marmara Denizini aşarak Bandırma (Manyas) da yere indiler.
Salim diyor kl:
“Altımızdan vapur bacalarının dumanları gibi sis fışkırıyordu. Bulunduğumuz yeri tâyin edemiyorduk. Ben, Anadolu toprakları üzerine düştüğümüzü anlamıştım. Fakat Kemal merhum, Istııanca üzerlerimle oiıhı-ğııınuzu iddia ediyordu. Tam bu «ırada karşımızda bir göl belirdi. Evvelâ Sapanca sandık. Manyas imiş.
Yere inince köylüler etrafımızı almışlardı, bizi yabancı sandıklarını anlamıştım, Başımızdaki kaskları çıkardıktan sonra gülerek onlara doğru yaklaştın:
— Yahu merhaba demek yok mu?
Büyük bir sevinç İçinde bize yaklaştılar ve tayyaremizi silip temizledikten başka, o gece de bizi misafir etliler.
Ertesi sabah buradan Bandırmaya ve oradan da lstaııbula uçtuk. O gün. Yeşilköyde bir (Morane-Saulnier) tayyaresiyle Fransadan gelmekte o-lan (Daucourt) ve makinist (Roueıyu bekliyorlarmış. Bir yabancı yerine biziın — hem de denizi aşarak — yere inişimiz hakiki bir sürpriz olmuştu. Fazıl, Daucouıt’u karşılamaya giderken Çatalca üzerinde bir kaza geçirmişti. Nuri de Podlma’yA kadar u-zanmıştı. Fakat hava muhAİefeti yüzünden o gün Fransız tayyarecileri îstanbula gelemiyerek geceyi Podi-mada geçirdiler (•).
Blöriot’nun aynı senelerde küçük bir tayyare ile Manche’ı geçerek ln-giltereye inmesi her tarafta hayretle karşılanmıştı. Biz de aynı tipte bir tayyareyi e* Marmara Üzerinde Manche tan daha büyük bir mesafe aştığımız halde, nedense bu başarımız o kadar göze çarpmamıştı..,
Blâriot'yu ve daha Önceleri Comte de Lambert ve Latham gibi zamanının en tanınmış tayyarecilerini bu teşebbüse atan sebeplerin başında bilindiği gibi maddi bir mükâfat düşüncesi gelmekte idi. O zamanlar Ingdizlerin Daily Mail gazetesinin Manche’ı ilk geçecek tayyareciye vadetrıılş olduğu büyük mükâfat, nihayet Fransız uçucularına bu zaferi kazandırmış oldu. Onlardan az sonra sisli bir hava içerisinde Marmara Denizini en geniş bir noktasından aşarak Bandırmaya ve Îstanbula inen Salim ve Kemal, bu teşebbüslerinden maddî bir mukabele beklemediler ve dalgalandırdıkları bayrağın şerefini, bu gibi düşüncelerin üstünde tuttular.
21 şubat 1914. îstanbulun yağışlı günlerinden biri. Sirkeciden Yeşilkö-ye yığılan binlerce halk, çamurlu şose ile kır yollarından Safraköy’e a-kın ediyor. Tayyare mektebinin hangar önleri ve hattâ meydanın ortaları geniş insan kümeleriyle dolu. Az sonra üçüncü tayyaremiz, Salim ve Kemal beylerin (Ertuğrul >u, kahraman Fethi ve Saüik'm şerefli yollarından Kahlreye uçacak.
öğleden sonra saat 2.30 da Enver Paşa ve biraz sonra da Talât Bey otomobillerinden iniyorlar. Bir hangar önünde Fethinin harp arkadaşı emektar (Osmanlı) tayyaresini ve OsmanlInın bu kahraman uçucu elinde Çatalca harplerinde, Edlrnede ve Bulgaristan içerlerinde başardığı büyük işleri gösterir levhasını görüyoruz. k
Hareket saati yaklaşınca erler, evvelâ bu uçağı ve daha sonra (Ertuğrul )u ağır ağır meydana çekiyorlar.
Kısa bir törenden sonra Enver Paşa tayyarecilerimizin cesaretlerini öven bir hitabe yaparak, dikkat, ihtiyat ve meharet sayesinde pek korkunç gibi görünen hava seyahatlerinde de tehlikeyi yenmenin mümkün olduğunu hatırlatıyor ve sözü Salim ve Kemale getirerek şunları diyor: |
“— Siz bugün muhterem arkadaşlarınızın yarıda bıraktıkları bir seyahati başarmak üzere yola çıkıyorsunuz. Etrafınızda toplu duran silâh arkadaşlarınızın yüzlerinde ve gözle- I rinde size ve mevkiinlze karşı ne büyük gıptalar farkediyorum.
Haydi arkadaşlarım, Allah selâmet versin.,,
Saat (3) e yaklaşmıştı. Salim ve Kemal, deri ceketlerini giymişler, başlarını ve koyunlarını kalın yün atkılarla sarmışlardı.
Talât Bey Salimi alnından ve yanaklarından öpüyor ve:
— Göreyim sizi Salim diyordu, korku hatırınıza gelmesin.
Sallın, o mert ve tok sesiyle cevap veriyor;
— Korku hatırımıza gelmez, ölümden de korkmuyoruz, teveccühlerinizden dolayı bahtiyarız.
Her ikisi de gülüyor ve tayyaredeki yerlerini alıyorlardı. Evvelâ büyük gürültülerle pervane döndü. Pilot, motörü çalıştırdıktan sonra tekerleklerin altındaki takozların kaldırılmasını işaret etti. Yüksek bacaklı bir kuş gibi ileriye atılan tayyare, bir müddet yerde.kaydıktan sonra havalanmaya başladı. Saat (3) de Ertuğrul, batıya doğru süratle yükselerek ien kayboldu. I
Yıllarca sene sonra Salim, Kahire uçuşunu, bu satırları yazana şöyle anlatmıştı: I
“— Arkadaşların ölümü ile seyahat yanda bırakılamazdı. Mili! ve u-ınuıni bir istek olan Kahire yolculuğu ordu İçin bir haysiyet, biz tayyareciler için de şeref meselesi olmuştu. Galeyana gelen Islâm âlemini teskin etmek lâzımdı. Lord Kiçner, Mısıra inecek Türk subaylarına kollarını a-çıktır, diyordu.
İzmirliler, Mısıra uçulurken kendilerine de uğranıakhğımızı istiyorlardı. Biz de öyle yapmaya karar verdik.
21 şubat 1914 günü Florya üzerinden denize çıktık. îtlkametimiz pusula ile Kapıda# yarım adası. Ufak bir açı İle 2 saat 45 dakikada Çanakka-leye indik.
Ertesi gün deniz biraz fırtınalı idi. Hava yükselmeye başlamıştı. Oradakiler böyle bir havada hareketimize mâni olmak İçin bir takım masallar uyduruyorlar, tatanbuldan emir var gltnılyeceksiıılz diyorlardı.
Azmettik uçacaktık. Üç gündür kırlarda, bayırlarda yatan Edremit ve İzmir halkını daha fazla bekletmemek için arkadaşımla beraberdik amma, hava da arttıkça artıyordu. RÜzgânn sürati saniyede (15) metreyi bulmuştu. En çok «110) kilometre uçabilen bir tayyare için bunun çok ehemmiyeti vardı. Hele yandan gelinesi de caba olursa.
Çanakaleden uğurlar olsun sesleriyle ayrıklık. Erenköy üzerinde 1000 metrede uçuyoruz. Üstümüzde çok şiddetli bir rüzgâr olacak kl, tayyaremiz bize ilerlemiyor, yerinde sayıyor gibi geliyordu. Birdenbire bir bo-
Yazan : Orhan Aydar
ra İle kapaklandık ve göz açıp kapayıncaya kadar 600 metre aşağılara kadar yuvarlandık. Ben bu sırada tayyarenin tam orta yerine bağlanmamış olsaydım, muhakkak İçinden fırlayacak, Çanakkale Boğazının derinliklerine gömülecektim. Yalnız kalan arkadaşım Kemal de bu suretle beni takip edecekti.
Bora bizi, biz de havayı bırakınca inişe geçmeye başladık. O vaktin tayyareleri, sigara kâğıdı gibi hafif şeylerdi. Geceyi Erenköyünde silâh arkadaşlarımızın arasında geçirdik ve ertesi gün yolumuza devam ettik.,,
(Devamı var)
(•) Salim ve Kemalin Marmarayı geçiş tarihleri, Reşit Selim beyin "Nevaali Milli** deki yazısına göre, Nıırinln Edirne - İstanbul uçuşundan bir hafta sonra, yani 1329 ekiminin 16 20 nci günlerine rastlamaktadır. Merhum Salim İse bu uçuşun, İMan-bıılda Daucourt’un beklendiği 25 ekim günü yapıldığını söylemiştly.
Or - Ay.
HİKÂYE |
İdeal bir aile
Yazan : Katherine Mansfield Çeviren : R. N. D.
İHTİYAR B. Neave o akşam ka-■ pıyı itip yaya kaldırımına çıktığı sırada ilk defa olarak, bahardan haz duyamıyacak kadar kocattığını anladı. Yorgundu, uyuşuktu. Mevsimin neşesine, gürültülü canlılığına tahammül etmeğe bile mecali kalmamıştı. Bütün bunları bastonunun ucıyle, “Haydi buradan!’* dağıtmak isterdi. Her zamanki gibi, bastonunun u-cunu geniş şapkası kenarına değdirerek bütün tanıdıklarını, dostları, ahbabı, dükkâncıları, postacı ve arabacıları selâmlamak dahi yorgunluktu.
Hava, birdenbire, su kadar koyu ve ağır olmuş gibi dizlerini kaldırarak yürümeğe başladı. Yanından geçen insanlar çabuk a-dımlarla yürümekte, herkes evine dönmekte idi. Tramvaylar madeni sesler çıkararak koşuyor, kocaman binek arabaları sallana s&llana gidiyorlardı.
Yazıhanede gün, öteki günler gibi geçmişti. Fevkalâde bir şey yoktu. Harold öğle yemeğine çıkmış, ancak dörtte gelmişti. Nerelere gitmişti acaba ? Ne dolaplar çevirmişti ? Babasına söyliyecek değildi herhalde, ihtiyar B. Neave bir müşteriyi kapının önünde uğurlamakta idi ki Harold hiç acele veya telâş göstermeden geldi. Her zamanki gibi giyinmiş, kadınların o kadar çekici bulduğu o garip gülümsemeyi yine dudaklarında belirtiyordu.
Canım, Harold da çok güzel, haddinden fazla güler! işi bozan bu idi zaten! Bir erkeğin o kadar güzel gözleri olması Adeta ayıptı. Annesinin, kız kardeşlerinin, hizmetçilerin ona bir genç Tanrı göziyle baktıkları da şüphe götürmüyordu. Ona â-deta taparlar, ne yapsa hoş görür, affederlerdi. Esasen, on üç yaşında iken annesinin çantasını çalıp parayı aşçı kadının odasına sakladığı günden beri affedilmek fırsatlarını da çok yaratmıştı! Fakat Hnrold’u şımartan yalnız a-llesi değil, herkes de şımartıyordu : Gülümsemesine mukavemet eden yoktu. Bu halin yazıhaneye de sirayet etmesine şaşmamalı idi.
Anıma işler şaka götürmez; hattâ sağlam ve kazancı yennde bir ticarethanenin işleri dahi... E-ğer ona bütün mevcudiyet hizmet edilmezse gözünüzün önünde yıkılır gider.
Charlotte ve kızları B. Neave’ln, ticarethaneyi Harold’a devretmesi ve istirahata çekilmesi hususunda ısrar edlyordular. İstirahat etmek mi? Bütün ömrü boyunca bina ettiği, yarattığı eser Harold’un güzel ellerinde eriyip giderken o, köşesinde oturacak, hiç bir şey yapınıyacaktı öyle mi?
Kızlardan biri:
— Niçin ısrar edersin baba? diyordu. Senin yazıhaneye gitmene hiç ihtiyaç yok. Hattâ herkes çok yorgun göründüğünü söylediği vakit biz, ne diyeceğimizi bilemiyor, sıkılıyoruz. Koca ev var, bahçe var. Rahat edersin, kendine bir eğlence bulursun...
B. Neave bunları hatırlarken Harcoıırt caddesine doğru uzanan yokuşu güçlükle çıkıyordu. Yine düşündü, ve İçinden gülerek: “Eğlence ml? dedi. Eğer kendimi eğlenceye vermiş olsaydım kanınla kızlarımın vaziyeti şimdi ne olurdu acaba? Şehirdeki evin, köydeki yazlık yalının, ntlarnı, golf o-yununun m Asra fı eğlence ile çıkmazdı. Eğlenceye dalsaydım onlara dans havalan çalan altmış ingilizlik gramofonu kiın alacaktı? Bunları çok gördüğümden değil... Kızlarım güzel ve zarif. Karun Charlotte kusursuz bir kadın. Dans modasına uymak ayıp sayılmaz a... Zaten şehrin en çok rağbet gören evi bizim evdir. Hiç bir aile bizimki kadar misafirlerini ağırlamaz...’*
Dostları B. Neave’e kaç kere karısını ve kızlarını methederek:
•‘İdeal bir aile teşkil ediyorsunuz azizim, ideal bir aile,, dememişler miydi?
Çocuklar da bu yüzden evlenmemiştiler. istedikleri adama varabilirdiler. Fakat evdeki rahatlan o kadar iyi İdi ki! Kızlar ve anneleri, birlikle yaşamaktan o kadar bahtiyardılar ki!
Bu aralık B. Neave Harcoıırt caddesini boylamış, köşedeki eve, kendi evine varmıştı.
İçeri girdiği vakit bir yığın manto, şemsiye, eldiven gördü. Çalgı odasından piyano sesi geliyordu. Salonda Charlotte’un:
“Dondurma var mı idi?” diye sorduğunu işitti.
Tam o sırada çalgı odasının kapısı açılarak Lola dışan çıktı ve babasını görünce duraklayıp haykırdı:
— Aman ne korktum baba? Ne vakit geldin?
B. Neave küçük kızma dikkatle bakıyordu. Lola bu muydu? Onu şimdiye kadar hiç görmemişti sanki...
Fakat babasını unutmuş gibi idi. Herhalde orada, babası için durmuyordu. Mendilinin bir ucunu dişlerine takmış, hiddetli bir tavırla çekiştirmekte idi. Telefon çaldı. Lola, ağlıyormuş gribi bir çığlık kopararak atıldı; telefon kamarasının kapısını hızla çarptı. O anda Charlotte içeriden seslendi:
— Sen misin?.. Ve B. Neave yanma vardığı zaman: “Yine yorulmuşsun, dedi; yaya geldin galiba?,,
— Evet, eve kadar yürüdüm. Ethel sordu:
— Niçin bir arabaya binmedin? Marion:
— Babam yorgunluktan ölmeğe karar vermiş. Bize kanşm&k düşmez, dedi.
Charlotte da başka bir şey sordu:
— Harold senden önce mi çıktı?
— Emin değilim. Saat dörtten sonra görmedim.
Bunun üzerine anne ile kızlar bir moda münakaşasına daldılar. B. Neave unutulmuştu. Koltuğuna gömülerek uyuklamağa koyuldu. Pek yorgun olduğu besbelli idi. Çocukları bile bu akşam onu ncşelendiremiyordular.
Bir aralık mırıldandı:
— Bu akşam yemek için elbise değiştirmiyeceğım.
— Ne diyorsun baba?
— Ne oluyorj
B. Neave sıçrayarak uyandı ve tekrar etti:
— Bu akşam yemek için elbise değiştirmiyeceğim.
— Babacığım, nasıl olur? Yemekte Mrs. \Valker’le Davenport var, sonra Lucile var...
— Pek tuhaf bir tesir yapacak...
, Charlotte;
— Rahatsız mısın? dedi.
— Yorulmazsın. Charles yardım eder.
Charlotte kararsız bir sesle devam etti:
— Amma pek yorgunsan...
— Pekâlâ! Pekâlâ!
İhtiyar B. Neave kalktı, yükün çıktı.
Genç uşağı Charles odasında beklemekte idi. B. Neave şezlongun üstüne uzanarak her zamanki şakasını tekrarladı:
— Haydi bakalım, giydirin şunu, dedi. Charles ilkönce boyun bağ iğnesini çıkardı.
Güzel ve tatlı bir akşamdı.
Elbise değiştirdikten sonra, bitmek bilmiyen bir merdivenin basamaklarını yavaş yavaş indiği sırada şu sözleri duyar gibi idi....
— Siz ideni bir ailesiniz, azizim. ideal bir aile.
Hakikat bu ise karısı ile kızları şu sonu gelmiyon inişe niçin nihayet vermiyordular? Yalnız kendisi mi inip çıkacaktı? Harold nerede idi? Fakat Harolda bel bağlanır mı?
Birdenbire yerinden sıçradı. Oda kapkaranlıktı. Ne kadar zaman uyumuştu acaba? Kulak veıdl: Geniş ve loş evin içinde u-zaktan uzağa sesler dolaşıyordu. “Belki çok uzun boylu uyudum” diye düşündü. Onu unutmuşlardı artık. Onunla, ne alış verişleri vardı? Karısı, kızları, oğlu ona yabancı idiler. Hayat kendisini bir köşeye atmıştı Charlotte, da, artık karısı değildi....
Karahlık bir kapının eşiğinde, boynuna ılık iki kol sarılmış, küçük ve heyecanlı bir çehre, kendisine doğru çevrilmiş “Allahaıs. marladtk ruhum!” diye fısıldıyordu.
“Ruhum... Allahaısmarladık ruhum!” Bunu söyliyen hangisi idi? Niçin vcdalaşıyordular böyle? Bir yanlışlık vardı, korkunç bir yanlışlık... O heyecanlı çehre karısı idi. Ondan sonra bütün hayatı sadece bir rüya olmuştu...
İşte o zaman kapı açıldı ve Charles, dışardan gelen ışığın ortasına dikilip bir asker gibi ellerini dizlerine doğru sarkıtarak seslendi:
— Yemeğe buyurun efendim!! İhtiyar B. Neave:
— Geliyorum, geliyorum, dedi.

TENİ I8TXNBV*
Sayfa 5
GÜNÜN
KONOMiK

Marshall yardımının neticeleri
n
DUNDAN e\n*elkl yazımızda Mar-ahali Yardımı arifesinde Avrupa* nın iktisadi durumunu incelemiş, ithalât, ihracat, tediye muvazenesi, istihsal ve mail vaziyet hakkında aydınlatıcı rakamlar vermiştik (•).
Marshall Yardımı başladıktan İki sene sonra yani 1948 -1949 devresi nihayetinde Avrupa esaslı bir iktisadi kalkınma yapmağa muvaffak olmuştur. İstihsali harpten evvelki seviyeyi bulmuş ve bazı sahalarda onu da geçmiştir. Müstehlik kütlelerin refah seviyesi esaslı bir yükselme göstermiştir. Bu suretle komünizm. Garbi Avrupada adım adım gerilemiş, Av-rupadakl bellibaşlı büyük milletlerin yakasını bırakmıştır. Bu, insanlık tarihinde mühim bir dönüm noktasıdır. Ancak tehlike geçmiş değildir. Mücadeleye devam etmek4 lâzımdır.
Marshall Yardımının ikinci senesi neticelerini belirten raporda ikinci sene sonuna “yan yol“ ismi verilmiştir. Rakamların tahlilini birinci yazımızdaki sıra dahilinde yaparsak yardımın ortasında hangi noktaya varılmış olduğunu daha iyi görürüz. Rapora göre, yarı yolda elde edilen netice her nevi tahminin fevkindedir. Filhakika 1949 senesinde mal ve hizmet İstihsali 1947 istihsalini takriben yüzde 25 geçmiştir. Bunun 1952 senesi sonuna kadar yüzde 10 daha artacağı umulmaktadır. İstihsal artışı 1914-1918 harbini takip eden devreye nazaran çok daha süratli olmuştur. İiraî istihsal harpten evvelki seviyeye ulaşmıştır. Sınai istihsaldeki neticeler daha verimli olmuş, Almanya ve Yunanistan müstesna, diğer memleketlerin istihsali harpten evvelki İstihsali geçmiştir. Sınaî istihsalde, Almanya müstesna, şahta başına bir eenede yapılan istihsal, harpten evvelkine nazaran yüzde 10 artmıştır. Senede 4-5 milyarlık bir Amerikan yardımı 30 milyar dolarlık munzam bir istihsal temin eylemiştir.
Malî vaziyete gelince, bütün memleketlerde enflâsyon tehlikesi bertaraf edilmiş veya azaltılmıştır. Bütün memleketlerde bütçe vazıyetleri kes-bi salâh eylemiştir, iki sene zarfında haricî ticaret yüzde 50 artmış, tahditler yüzde 50 nispetinde kaldırılmış, Avrupalılararası bir tediye mekanizmasının esasları kurulmuştur.
1947 de 8 milyar olan dolar açığı 1948 de 5,5 milyara düşmüştür. 1949-50 devresi için de 4.5 milyara düşeceği tahmin edilmektedir.
1947 de yardıma dahil memleketlerden Amerikaya yapılan ihracat bu Sıladan yapılan ithalâtın ancak yüzde 14 ünü karşıladığı halde bu nispet 1948 de yüzde 22, 1949 da yüzde 24 o yükselmiş, 1950-1951 de yüzde 35 ve 1951-52 devresinde yüzde 50 yükseleceği tahmin edilmekte bulunmuştur.
1949 da sınai istihsal 1948 senesine nazaran yüzde 15 artmıştır. Ana sa-1 naviden kömür sanayiinde yüzde bir artış kaydedilmiştir. 1947 de nıerlkadan 35 milyon ton kömür hal edilirken 1949 da bu miktar
milyon tona düşmüştür. Çelik istihsali harpten evvelki miktarı geçmiş ve hemen hemen talebi karşılamakta bulunmuştur. Diğer maden sanayiinde de ayni inkişaf olmuş ve arz talebi karşılar hale gelmiştir. Kimya sanayiinde, Almanya müstesna, diğer Avrupa memleketlerinin istihsali yüzde 50 yi aşmıştır. Makine ls-ilhsalâtL Almanya hariç, 1938 istihsalini yüzde 20 geçmiştir. Mensucat sanayii istihsalâtı harpten evvelki seviyeye ulaşmış ve bu suretle bu maddelerin tevzhnde vaki tahditlerin kaldırılması imkân dahiline girmiştir. 1935-38 devresinde 30 milyon ton olan petrol müştakkatı istihlâki 1948 de 40 milyon tona, 1949 da 42 milyon tona çıkmış. 1949-50 devresi için 47 milyon ton olarak tahmin edilmekte bulunmuş, 1935-38 de. 12 milyon ton olan istihsal 1919 un ilk üç ayında
Yazan: S. Z.
24 milyon ton» yükselmiştir.
Ziraat sahasında da mühim neticeler elde edilmiştir. Gübre istihlâki harpten evvelkine nazaran yüzde 40 artmış, harpten evvel 200 bin olan traktör adedi 1949 da 600 bine yükselmiş ve ziraî istihsal harpten, evvelki seviyeyi bulmuştur.
Yukarıda zikredilen bütün bu muazzam cehitler sayesinde Avrupada işsizlik süratle azalmış ve İtalya, Almanya ve Belçika müstesna harpten evvelkinin dörtte birine düşmüştür. Avrupada adam başına istihlâk olunan gıda maddeleri kalorisi 1947 ye nazaran süratle yükselmiş ve harpten evvelki miktardan ancak yüzde 5 nispetinde bir noksan irae etmekte bulunmuştur. Giyecek maddeleri istihlâki ise harpten evvelki miktarları aşmış, tyna ihtiyacı henüz tamamen tatmin edilmemiş bulunmakla beraber bu sahada da bir salâh müşahede edilmiştir.
Yukarıda verdiğimiz rakamlar göstermektedir ki, Marshall Yardımı henüz yan yolda olduğu halde Avrupa-yı kalkındırmış ve iki sene zarfında hemen hemen 1938 deki istihsal ve refah seviyesine ulaştırmıştır. Alma nvanm da bu celıt ve gayretlere katılmasiyle önümüzdeki seneler zarfında Avrupanın kendi kendine yeter bir duruma geleceğini gösteren kuvvetli emareler vardır.
Marshall Yardımı Avrupayı sefaletten ve onun beslediği totaliter tedhiş ve imha rejiminden kurtarmıştır. Bizce. Marshall Yardımının insanlık taralından minnetle karşılanacak en mühim neticesi budur.
(•) S. Z.. Marshall Yardımının neticeleri I. YENİ İSTANBUL 22.6.1949



Amerika muhabirimiz H. G. Martin telsizle bildiriyor
Amerikada enflâsyon ihtimali varit değil
Müstehlikin temkinli hareketi, bütün Amerikan ekonomisi üzerinde kuvvetli bir fren rolü oynuyor
Washington. (Hususi muhabirimiz H. G. Martin telsizle bildiriyor) — U-mumi vaziyeti görüşmek maksadiy-le. Başkan Truman, ekonomik kurmay heyetiyle yeni bir görüşme yapmıştır. Başkanın müşavirleri, klâsik ekonomi kaidelerine istinat edecek ufukta enflâsyon tehlikesi görenlerle aynı fikirde olmadıklarını beyan etmişlerdir. Truman’ın müşavirleri müreffeh bir istikbal tahmin etmekte ve şimdilik âni bir kriz ihtimalini varit görmemektedirler.
küIâtLf bir karaktere sahiptir. Perakende satışa gelince, otomobil, televizyon ve ev eşyası satışında mevcut büyük bir artışa rağmen, umumi yekûnda mutedil bir yükselme göze çarpmaktadır:
1950 senesi ilk üç ayında 1949 a nispetle takriben % 5 bir fazlalık vardır. Bundan da anlaşılıyor kl, A-merikalı müstehlik hâlâ temkinli hareket etmek arzusundadır.
18 A-it-
10



İsveç kerestesi
Stockholm, (Hususî) — Bu yıl Britanyanm îsveçten çok az kereste satın almış olmasına rağmen, bu seneki kereste İhracatı şlnldiye kadar görülmemiş bir şekilde yüksektir.
İsveç ithal lisansları
Stockholm. ıHususi) — İsveç Ticaret Kurulu, aşağıdaki emtia İçin ithal lisansı çıkarmaya kadar vermiştir:
Britanyadan 1.227.000 kron kıymetinde âlet; Holânda ve Belçi-kadan 105.000 ve 14.000 kron kıymetinde âlet; Çekoslovakyadan 34.000 kron kıymetinde ölçme â-letleri ve 160.000 kronluk ‘ diğer âletler”; Fransadan 150.000 kron kıymetinde el âletleri; Macaris-tandan 91.000 kron kıymetinde çelik ölçme şeridi ve Finlândiyadan kıymeti tahdit edilmemiş miktarda âletler.
Yunanistan Küba şekeri alıyor
Atina, (Hususi) — Yunan Hükümeti. Kûbadan 30.000 ton şeker almayı kabul etmiştir. Fiyatın, torı başına 124.28 dolar civarında olacağı tahmin edilmektedir.
Fransada jüt ipliği dağıtımı üzerindeki kontroller kaldırıldı Paris, (Hususi) — “Journal Offl-cieF’in bildirdiğine göre, Fransa-da. jüt ipliği tevziatı üzerindeki kontroller kaldırılmıştır.
Endonezya biber ihracatı
La Haye, (Hususi) — En son elde edilen rakamlara göre, geçen yıl için Endonezyanın Lampong biberi İhracatı 3.000 tondur. Bu senek! ihracatın geçen senekine nazaran daha az olacağı tahmin e-dilmektedir.
Arjantin kauçuk istihsali
Buenos Aires (Hususi) — Arjantin Milletvekili Kurulu, tabii ve sentetik kauçuk istihsalini arttırmak hususundaki hükümet projesini kabul etmiştir. Bu proje şimdi senatoya gönderilmiştir ve der-
bağlı tarafsız bir iktisatçı durumu şöyle hulâsa et-
enflâsyon tehlikesi gö-
ti
Washıngton’daki yabancı elçiliklerden birine ekonomik mektedir:
“Ufukta
rülmemektedir.
Bahsi geçen bu müşahit hükümetine aşağıdaki malûmatı göndermiştir:
“Son aylar zarfında fiyatların yükselmesi devam etmiştir. Mart ayına nisbetle fiyatlarda % 3 bir artma müşahede edilmiştir. Bununla beraber fiyatların heyeti umumiyeslnde fazla bir yükselme yoktur. Ziraî mahsul ve bazı iptidaî madde piyasalarında müşahede edilen tazyik daha çok spe-
Müstehlikin temkinli hareketi, bütün ekonomi üzerinde kuvvetli bir fren rolünü oynuyor. Diğer taraftan, kredi ile satış Amerlkada revaçta olduğundan bu sahada daha tediye e-dilmemlş meblâğın tutan 18.3 milyon doları buluyor. Bu rakam, bir sene öncekine nispetle 3 milyon dolar fazladır. İpotekten mütevellit borçların tutarı 30 milyon dolardır. Bu yüklerin altında kalan Amerikalı müstehlik masrafını fazlalaştırmak istemiyor.,,
Endüstriyel istihsalin 1949 a nispetle % 8 fazla larını gözönünde tutarak pek fazla yükselmesi veya
kabil olmayan bir enflasyon ihtimali kuvvetli görülmemektedir.
hacmini ve unsur-fiyatların kontrolü
Kısa Haberler



hal kabulü tahmin edilmektedir. Holânda gümüş fiyatları iniyor
La Haye (Hususi) — Dünya piyasasında gümüş fiyatlarının düşmesi Holânda piyasalarına da tesir etmiştir ve gümüşün kilosu bir florin düşüp 93.40 ilâ 95.65 florin olmuştur.
Amerikan pamuk hava raporu
Washington (Husus) — Teksas ve Oklahoma hariç, her yerde pamuk ekimi tamamlanmıştır. Güneybatıda şerait memnuniyet vericidir.
Güney Teksas’ta harman zamanının bir hafta veya 10 güne kadar başlaması beklenmektedir. Pamuk durumu, vasatla iyi arasındadır. Yağmurlar, Arkansas. Tenessee, Alabama ve Georgia'da mahsulü geciktirmiştir.
Havalar. Doğu Miesissippl'de zahire kurdu faaliyetini arttırmıştır.
Holânda tütün ticareti
La Haye (Hususi)
Maliye Bakanlığının bildirdiğine göre püro ve püro tütünü, bundan sonra muamele vergisine tâbi tu-tulmıyacaktır. Bu karar, fazla vergilerden zaraıa uğramakta o-lan püro endüstrisine yardım mahiyetinde verilmiştir. Muamele vergisi, müstahsiller için yüzde 3,5 toptancılar için de yüzde 1.5 dur. Püro müstahsilleri bu verginin kaldırılmasiyle istenilen neticenin elde edilip edilemiyeceğinden emin değildirler. PÜroların perakende fiyatları değişmiyeceğinden, satışların artmasına imkân yoktur. Püro müstahsilleri istihlâk vergisinin azaltılacağını ümit etmekte idiler. Fakat Holânda Maliye Bakanı M. Lleftnick'e göre, şimdilik
Hâlânda

Benelux memleketlerinde istihlâk vergisi muvazenesi meselesinin müzakere edilmesi dolayıslyle böyle bir şeye imkân yoktur.
Hindistan pamuk ticareti
Yeni Delhi (Hususî) — Hint Hükümeti, 1950 - 51 mevsimi için Jarilla pamuğu en yüksek fiyatını beher “candy,, başına rupe arttırmaya karar vermiştir. Diğer kalitelerin de yükselmesi beklenmektedir.
Jarilla pamuğunun en yüksek fiyatının arttırılması meselesi, Hükümetin Dokuma Komitesinin tavsiyesi üzerine kararlaştırılmıştır. Altı ay sonra, fabrikalar yeni mahsulü kullanmaya başladıkları vakit, Hint pamuğu ile yapılan dokumaların fiyatlarında yüzde 10 ilâ 12 artış kaydedilecektir. 1949/50 mevsiminde pamuk istihsali 2.6
1950/51 mevsiminde ise 3.4 balya olarak tahmin edilmiştir.
ilâ 2.8 milyon balya.
Mllâno İpek piyasası
★ Mllâno, (Hususi) — Tacirler yeni kozaları beklediklerinden, İpek piyasasında fiyatlar değişmemiştir.
Fransız - Alman ipekçilerinin müzakerelerinin, piyasa üzerine âni bir tesiri olmamıştır. Gitgide artan Japon rekabeti hâlâ endişelere sebep olmaktadır.


Mısır dokuma İşçilerinin grevi
İskenderiye (Hususi) — Sebshi dokuma fabrikasında 2.000 den fazla işçi, yeni kullanılan makinelerin işsizliğe sebep olacağını i-lerl sürerek grev yapmışlardır.
Al manyada alkol fiyatları düştü
Frankfurt, (Hususi) — Federal Maliye Bakanlığı Alkol Komitesi, içilecek alkol fiyatlarını libre başına 2.50 marktan 2.30 marka, ecza işlerinde kullanılacak alkollerin fiyatlarını da 2.50 den 2.30 marka indirmiştir.
Enternasyonal Ziraat müstahsilleri Federasyonu
22 memleketin iştirak ettiği Kongre; siitlü maddeler, yumurta, pamuk, şeker ve yün mevzuunda müzakerelere devam etmeyi kararlaştırdı
Stockholm, (Hususi) — A. B. D. Milli Çiftçilik Birliği Başkanı Mr. James G. Patton’un bildirdiğine göre, Amerikan delegesi, Saltsjoebaden’de ki Ziraat Müstahsilleri Enternasyonal Federasyonu kongresini. Avrupa piyasalarının Amerikan çiftlik mahsullerine açık bulundurmaları hususunda ikna etmiştir.
Mr. Patton şöyle demiştir;
“Bu ikna pek kolay olmamıştır, çünkü kongrede nasyonalizme doğru bir meyil vardır. Nasyonalizm bizim fikirlerimize uygun değildir, diğer taraftan kongrenin başlangıcında A-merikan görüşleri aleyhine de bir temayül sezilmekteydi. Holândalılar ve Almanlar açıkça nasyonalizm fikrini ileri sürmüşler, Fransa ile Danimarka da tasdik etmişlerdir.
Onlar, ekonomiyi stabilize etmek ve şimdiki seviyede bir emniyet temin etmek gayeslndedirler. Halbuki bizim maksadımız ekonomiyi bütün dünyaya yaymak ve çiftlik mahsullerimizin istihlâkini arttırmaktır. Kongrenin sonunda fikirlerimizi kabul ettirdik ve nasyonalist temayüllerini mühim miktarda ortadan kaldırdık,
Mr. Patton, kongrenin, döviz tekabülü güçlüklerini saatlerce müzakere ettiğini bildirmiş ve şöyle ilâve etmiştir:
“Biz bu problemleri çözmek gayesiyle çalışıyoruz ve netice itibariyle mânialann bir kısmını yıkacağımızı ümit etmekteyiz,,,
•'Bütün tenkidlere rağmen, çiftlik mahsullerimizin Avrupacja istihlâk e-dilmesi için Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtı paralarından istifade etmemizin şiddetle aleyhinde bulundu. Bu kısa vadeli bir siyasettir. Bizim gayemiz — gerek şimdi, gerekse ilk başından beri — uzun vadeli siyasettir.
Biz İktisadî İşbirliği paralarının kapital envestismanı olarak kullanılması gayesindeyiz. Bu şekilde memleketlerin sınai potansiyeli yükselir ve bu memleketler, Amerika mahsulleri de dahil olmak üzere, daha fazla çiftlik mahsulleri satın alabilirler.,,
Mr. Patton, Fransa ve Almanya a-ıasında — Schuman Plânına muadil — bir zirai işbirliği plânından bahsetmiş ve bu plânın dünya İktisadî kalkınması üzerindeki tesirinin iyi veya fena olacağı hususundan e-min bulunmadığını söylemiştir.
Mr. Patton şöyle demiştir;
“Bu plân eğer, teker teker memleketler yerine İki memleketin bir anlaşmasından husule gelen nasyonalist bir bütün meydana getirmek gayesiyle yapılmışsa pek faydalı ve ta-kâmtll temin eden bir anlaşma olduğu söylenemez. Bu (çifte nasyonalizm) den pek fazla bir gey kazanılamaz. Fakat, şayet bu Fransız - Alman anlaşması, ilk önce bir iki milletin, sonra 18 veya 20 milletin lktl-saden birleşmesine yol açacaksa, o zaman faydalıdır. Bu ikinci neticesinde ticaret mâniaları kalkacaktır. Zaten Avrupa merikan çiftçisinin de böyle
ruma kuvvetle ihtiyacı vardır.,,
22 âzası ile Demirperde harici memleketleri temsil eden kongre, sütlü maddeler, yumurta, pamuk, şeker ve yün mevzuunda müzakerelere devam etmeyi kararlaştırmıştır. Enternasyonal buğday anlaşması örnek olmak üzere, istihsal fazlalığı ile uğraşacak olan bir enternasyonal kuruma İhtiyaç olduğu anlaşılmıştır.
ihtimal ortadan ve A-bir du-
Devlet işletmeleri meselesi
Hususî sermayedar, Devlet işletmesine iştirak etmeden evvel, kati teminat istiyor


*
işletmeler Bakanlığının, Devlet İşletmelerinin hususi müteşebbise devri hakkında Ticaret Odası ile Bölge Sanayi Birliğinin fikrini sorduğu yazılmıştı. Her iki müessese de alâkadar sanayi erbabı ile bu yolda görüşmeler yapmışlar, neticede hususi sermayelerin, devlet işletmelerine muayyen şartlarla iştirak etmek hususunda mütereddit davrandıkları anlaşılmıştır.
Piyasada mevcut kanaate göre, hususi sermayenin bir devlet işletmesine bir nispet dahilinde iştiraki için, devletin bu yolda sermayedara temi-
Tüccar Derneği
Aylık toplantılarına gene devam edecek ir
(•
nat vermesine ihtiyaç vardır. Meselâ, günün birinde devlet işletmesindeki hususi sermayenin tasfiye edilerek, devlet eline geçmesi hatıra gelmektedir. Sermaye sahipleri bu sahada emin bir vaziyette olamadığı takdirde, devlet işletmelerine iştirak hususunda mütereddit davranacakları hissedilmektedir. Sermayedara bu yolda emniyet vermek için, salâhlyettar devlet adamlarının devlet işletmeleri mevzuu etrafında alâkadarları daha ziyade tenvir etmesine ihtiyaç görülmektedir.
Adanada buğday fiyatları
Tüccar Derneği yakında yine aylık toplantılarına başlıyacaktır. Dernek umumi kâtipliğinden gazetemize gönderilen bir mektupta 7 temmuz sonuna doğru, yapılacak toplantıda Ticaret Odaları ve Borsaları Nizamnamesi etrafında görüşmeler yapılacağı bildirilmektedir. Bu toplantıda derneğin mücssisleri olan İstanbul Milletvekillerinden Bedri Nedim Gök-nil, Hamdı Başar da bulunacaklar, Istanbulun ticari vaziyeti hakkında demek mensuplarıyla bulunacaklardır.
Toprak Mahsulleri, mubayaaya devam ediyor
hasbıhallerde
Londrada
yiyecek fuarı
maddeleri
Londrada deleri için Tüccar Derneği âzalanna gönderdiği bir sirkülerde, gıda maddeleriyle uğraşan tacirlerimizin bu fuara İştirakini tavsiye etmiştir.
9 eylülde bir fuar
yiyecek mad-açılacaktır.
Adanada sebze ve meyva fialleri
Adana, 22 (Hususî ı — Yeni mahsul turfanda, yaş üzüm (Adana karası) burada 40-50 kuruşa düşmüştür. Karpuzun kilosu 25-30, incir 30-40, elma 35-40 kuruştur. f
Bamya ve domates fiatleri de düşmektedir. Bamya hâlen 60-70, domates (en iyi) 30-40 kuruştan satılmaktadır.
. I . —
Ekmek kiloda 4 kuruş ucuzlayacak
İzmir 22 (Husus!) — Ankaradan gelen D.P, milletvekilleri ekmek fia-tinin kiloda 4 kuruş bir tenezzül göstereceğini bu hususta bir karara varıldığını haber vermişlerdir.
Sebze ve meyva fiyatları
22.6.1950 gününde, Sebze ve
Meyva Hâlindeki toptan fiyat-
lar:
Kuruş
Bamya 90—100
Patlıcan 70— 85
Domates 30— 45
Biber 60— 80
A. Fasulye 21— 35
Ç. Fasulye 10— 15
Barbunya 00— 15
Bezelye 00— 45
Bakla 22— 25
Taze yaprak 45— 60
Enginar 00— 30
Patates 00— 22
Çilek 40—200
Erik 30—110
Kayısı 25— 90
Kiraz 30— 90
Şeftali 25—130
Ağaççlleği 130—150
Vişne 30— 80
Armut 32—120
Taze üzüm 00— 50
Karpuz 60—110
Adana, 22 (Hususi) — Toprak O-fısin hububat alımı ve fiyatların tatbiki hususunda malûmatına müracaat ettiğim Bölge Müdürü şu malûmatı vermiştir;
“Normal kalitedeki hububatın yeni alım baş fiyatları Antalya merkezi, Finike, Serik, Manavgat ilçeleriyle Adana, İçel, Hatay illerinin ova kısımlarında yetişen ve siha tâbir edilen buğdaylar 20, beyaz arpa 15, yulaf 13 kuruştur.
Memleketin diğer bölgelerinde yetişen ve Çukıırovanm yayla evsafını haiz buğdaylar 22, karışık buğday 21, çavdar 18, beyaz arpa 16, çakır arpa ve yulaf 15 kuruştan alınmaktadır.
Üstün vasıflardaki hububatın alım baş fiyatlarına buğdayda 2. diğer nevilerde 1,5 kuruşu geçmemek üzere teşvik zammı yapılmıştır. Bu zamdan maksat müstahsilin üstün vasıflı hububat yetiştirmesini sağlamaktır.
Ayrıca, yalnız buğdaylara mahsus olmak üzere, bu fiyatlara İlâveten Ağrı, Erzincan, Erzurum. Kars illerinde 15 haziran 1950 den 31 aralık 1950 ye kadar 4 kuruş, 1 ocak 1951 den 31 mart 1951 e kadar 2 kuruş, diğer illerde de 15 haziran 1950 den 31 ekim 1950 ye kadar 4 kuruş, 1 kasım 1950 den 31 mart 1951 e kadar 2 kuruş devre primi tatbik edilmektedir.
Bu şart ve esaslara göre ofisimizce hazırlanan hububat alımı baremlerindeki baş fiyatlar şöyledir: Anadolu ve Floransa buğdayı 27.80. Anadolu ve Floransa cinsi karışık buğday 26.70, siha tâbir ettiğimiz yeril buğday 25.20 kuruştur. Diğer hububatın da teşvik zammiyle beraber fiyattan şu şekildedir r Beyaz Anadolu arpası 17.30, çakır arpa 16.20, Anadolu yulafı 16.10, siha yulaf 13.90, çavdar 19 kuruş.,,
İzmirde Balıkçılar Kooperatifi kuruluyor
İzmir, 22 (Hususi) — lzmirde balıkçılar kooperatifi kurulmasına teşebbüs edilmiş, balıkçılara Marshall yardımından balık malzemesi yardımı yapılacak ve bütün balıkçılar en modern vasıtalarla toplu bir halde çalışmağa başhyacaklardır.
Ispanya ve Endonezya Buğday Konseyine giriyor
Londra, 22 (A.A ) — Milletlerarası buğday konseyi Ispanya ile Endonez-yanın konseye üye sıfatiyle kabul e-dilmeleri hususundaki isteklerini evvelki gün kabul ettiğinden iki memleket Milletlerarası Buğday Konseyine iştirak edeceklerdir.
22/VI/1950 Perşembe
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsacında nafurel tıp tiftik üzerine hararetli muameleler devam etmektedir. Yerli fabrikalarda ihtiyaçları olan yapağıyı piyasadan toplamaktadır. Bu yüzden Trakya yapağılarına karşı istekler artmıştır, fındık fiyatları sağlam durumunu muhafaza etmektedir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Boraa-smda Devlet tahvilleri üzerine mahdut miktarda iş olmuştur. AKın piyasası ise yine cansızdır. Ortada alıcı azdır.
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Açılış
Kapanış
1 Stcrllng ....
100 Dolar .......
100 Fr. Frangı ...
100 İsviçre? Fr...»
100 Belç. Fr.....
100 taveç Kr.....
100 Florin ......
100 Liret .......
100 Drahmi ......
100 Eecoudoa ....
7.91
2)51 50
0.80
64.03
7.60
M,1250
73.6M0
0,44128
0.01878
9.7390
Altınlar
7.91
281 50
080
6-1 03
5.60
61,1260
73.6M0 0,11128 0.01876 9.7390
İzmir :
Çekirdeksiz kuru piyasası bir
gün evvelki durumunu muhafaza etmekle beraber satışlar 1200 çuvala baliğ olmuştur. Tanınmış bir firma Ingiliz satıcından ihtiyacı olanlara üzüm vermek gibi Eoısada ender görülen bir jest yapmıştır. Pf^muk piyasası hareketli durumunu muhafaza etmekle .ve alivre fiyatları yükselmrİçtedir. Bu gidişle pamuk piyasacının Önümüzdeki günlerde daha da hareketleneceği anlaşılmaktadır. Hububat piyasası sakindir. Arpa için fiyatta uyuşma yoktur. Yağlı tohumlarda hareket başlamıştır.
Adana :
Ticaret Bordasında ikinci, üçüncü akaJa pamuklan Üzerine mahdut miktarda İş olmuştur. Tüccar yem rekolteyi beklemektedir.
Trabzon :
Piyasada alivre fındık satışları hararetini muhafaza etmektedir.
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yeril Gr. 4.70 4.79
Külçe Degunna.
Cumhuriyet ... — 32.30
Reşat 36.50 36.40
Hfi rn!t «••••••••••( 32.10
Gulden 31 90 32.—
İngiliz (1 20 11.25
Fransız kok ...
Napolöon UJ .. M
İsviçre — ■
New«Turkrla ; onsu: S 35
Gümüş, Platin
îkramlyell tahviller
Çift 1933 Ergani
(Tc5 1938 i k ra miydi
(İ5 Milli Müdafaa I
5 1941 Demiryolu rv •(•••(
%5 1941 Demiryolu V
%4 1/2 1949 İkramiyen -
Diğerleri
1941 Demiryolu VI
%6 Kalkınma (L Mata
%6 et n
(t«b es III ••••(
%6 1949 İstikrazı I
%6 1948 İstikrazı rı., s.
%6 MIHI Müdafaa I
Çİ6 1949 • • I
1934 Slvas-Erzurum I.
1934 “ “ U.-VH.
%7 1041 Demiryolu I.
%7 1041 • • II.
7 1941 UI.
%7 Milli Müdafaa I.
%7 M • t II.
%7 •’ III.
%7 M tr rv.
99.80 100.—
97.50
97.60 100.-100.—
07.60
21.30
21.35
21.26
21.26
71.08
21.90 21 (0
20.35
21.—
21.15
Şirket Tahvilleri
En aşağı En yukarı
Gümflş Gr. Plâtin “
10.-
11.-
" 111 " ' """
Zürich Borsası (Serbest)
23 6.1060
Dorumu
Türk Lirası ...
Dolar ..........
Sterlin# ...... Fransız Frangı
İsviçre Frangı
En aşacn
En yukarı
1 (»5
1,31 1/2 1! 10
1.23
I 15
1.32 1/2
11 25
1.24
110.— 110.— 100.—
09.— no.— ııo.—
09.—
08.— 20.30
100.—
21.61
22.-
22.—
21.45
22.-
21.-
21.05
T.C. Ziraat Bankası 20.75 20.20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 112.50 LU.-
• • “ “ C. — —
19 •• (r(oo 22.30 60 —
ft „ Mümos, Senet 64.- 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T,C. Merkez Bankası .....
Türkiye İş Bankası ......
Türk Ticaret Bankası ...... Aralan Çimento ... Sark Değirmencilik Millî Reasürane ..

124.—
30.—
5.—
15.25
23.25
8.-
Ecnebi Tahviller
Mmır Kredi Fonîılye 1903..| 172.— |
120,25
6.-
16.75
23.60
16.25
Hububat:
Buğday yumuşak (Tüc.)
Buğday Ofla .............
Arpa yemlik (dökme) ......
Mıarr san (çuvalı) .......
Faaulya tombul
Faaulya Çalı sert ........
Kuşyeml ..................
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil............
Nohut natürel eeeeaeeeeataaa*
Tağlı tohumlar :
Ayçiçeği tohumu
Keton tohumu Kendir tohumu
Susam ....................
Yer fıstığı kabuklu ......
Kuru MeyviJar :
Fındık (kabuklu nlvrl) ... Fındık (İç tombul) ......
Ceviz (kabuklu) ..........
Ceviz (îç natürel)
Dokuma linin Aladdelcrlı
Tiftik (an* mal) .........
Tiftik (Natürel) .........
Yapak Anadolu (Kırkım)
Ham deriler:
8:ğır salamura (kasap) Ki. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
Nebat! Yağlar:
Zeytinyağı (E.E. tenekell) Susamyağı (Raf. sıra) Ayçiçeği (Rafine çıplak) Fındık yeği (Çürük) .....
Bugün
Etki Kapanış
ÖUgÜD
Son Kapanıp
28.—
29.—
1910
39.—
28.— z 29.—
18. İH
18.—
27-
34.—
32.50
37.50
45.—
18.—
26-
40.—
31.-
66.—
82 —
94 —
100 —
30.—
323 — 315 — 220.—
140.—
162 —
165 —
220.— 220.— 125.— 130.—
üzüm çekirdeksiz No.9 İncir A serisi No. 8....
B serisi No. 108 Pamuk Akala 1 .......
Pamuk Akala II ......
Pamuk Akala III .....
Pamuk yerli .........
Pamuk yağı (rafine) ... Pamuk çekirdeği .....
40.25
55 —
42.— 220.— 300.— 160.— 172.5 110.—
12.5
50.— 55 —
42.— 215.— 190.— 160.— 180.— 110.—
12.5
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 aaaeat
Pamuk Akala u
Pamuk Akala nı
Pamuk yeril 1 ••«•••••«
Pamuk yerli Lla aeaeaa
ISO.— 150.— 145.—
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a) %50 randımanlı kabuklu tombul ......
b) îç sıra kontrollü.
81.— 178.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Bugd&y yumuşak ..............
Buğday eort ••••eeeveseeese Arpa ........................
ısa—
150.—
143.—
Buğday (Buşell=Sent) •••••eeeeeeeee»
Sert Kış mahsulü No. 2 .........
Kırmızı “ “ No. 2 ...........
Pamuk Mlddllng (Llbreal=Sent) Temmuz .............................
Ekim •••••••»e•••(*••••«>•«••««e /İr alık .........................
Tiftik (HbreAı—Sent)
Tekeas No. 1 ...... . ......
Fındık (Llbresı=Sent) ..........
Kabuklu yeril İri ...........
“ orta ...............
Lovant İç İthal malı .............
Ekstra iri İç İthal malı eeaeeaeee
Kuru ünüm (Libresi—Sent) ...........
Thompson çekirdeksiz seçme ... krten tohumu (Buşell=Dolar) ...
MinneapolL* .....
Kalay (Llbresl=Sent) ............
Levha-tvncke (100 libre dolar)
S3.32
32.74
32.70
22.—
22.50
36.—
44.—
U 1/4
3.22
76.87
7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterllng)
Bombay .....................
Kal küta ...................
Yer fıstığı Hindistan ........
81 —
178 -
Bradford Piyasası
Tlftlk İyi maJ (Llbreıi=Flyat) “ Sıra malı
Tün Anadolu •• ••
“ Trakya
20/21
18/21
30.— 8L-
İskenderiye Borsası
l’ıınıuk (Kantarı=Talları) As hm o un I Kı»a elyaftı F/Q. Karnak Uzun ely&flt F/G.
33.41
32 66
32 53
22.50 21.-
36.—
40.-
U V4
3.85
76 —
7.30
65.—
63.50
64.-
34.—Nom
30.- " 20 21 18 21
C) Gününde Bornada muamelesi leacU edilmemiş tahvilat ve eshamın ara ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
23 Haziran 1950
it
Umumî Deposu t
(Modern Dansöz)
-
11 Daimî Komisyon
Başkanlığından
alet bir talibe ihale edilebi-edilebilecektir.
1 — Amasya merkezinde yapılacak olan 68533 lira 63 kuruş keşif bedeU Plevne İlkokulunun ikinci kısım inşaatı kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur.
YILDIZ TİCARETHANESİ
GALATA, PERŞEMBE PAZAR. 13-15 İSTANBUL
Yeşilköy, Tel. : 18 - 215/216 — Son tren : 24.40
bedeli 10800, muvakkat te-
...bu
83235-36 No.
SATIN ALACAKSANIZ
"Socîefe de Fournitures Industrfelles et Commerciales”
S.O.F.I.C
MÜRACAAT EDİNİZ
ADRES : 4, Boulevard du Temple, Paris (France)
Telegrammes : SOFIETCO - PARİS .
Lı'ebers - Code
En Maruf Fransız Fabrikalarının Mümessili olan bu şirket, en üstün kaliteli malları
Torna Mandrenleri Matkap Mandrenleri Muhtelif Anahtarlar Muhtelif Pensler Çizgi Âletleri Eğe ve Törpüler Burgu, Kılavuz Filyer
VS.
Ağaç Âletleri
Şirketin hususî servisinden ithal edeceğiniz mallar için Fransız endüstrisinin bütün branşları hakkında malûmat istiyebilirsiniz.
müsait şortlarla, en teklif ve teslim eder.
Elektrik Âletleri
Muhtelif Çekiçler Garaj Âletleri ölçü ve Kontrol Âletleri
Müteharrik Makineler Muhtelif Vidalar V.S.. V.S..

İhtiyacınız ne olursa olsun bu adresi saklayınız:
S.O.F.I.C
4, Boulevard du Temple PARİS XIe
İSTANBUL SERGİSİ
İÇİNDE
Firma ve mamulatınızın gayet cazip
olarak projeksiyonla renkli reklamınızı
yaptırmakla, satış ve karınızı arttırınız.
Projeksiyonla Reklâmcılık Kol. Ort.
41871 veya 82590 No. ya telefon ederek
mütehassıs bir memurumuzu isteyiniz veya
Sergievindeki büromuza müracaat ediniz.
2 — İhale 27.6.1950 salı günü saat 15 te Î1 Daimî Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Keşif, özel ve fennî şartname, genel eksiltme şartnamesi, sözleşme projesi vesair evrak İl Daimi Komisyonda ve Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
4 __ İsteklilerin câri seneye ait ticaret ve sanayi odası belgesi (4676) lira 68 kuruş geçici teminat makbuzu ve bu İşi yapacak durumda olduklarına dair vilâyetten alacakları yeterlik belgesini teklif mektuplarına raptetmeleri esastır.
5 — Yeterlik belgesi almak için bir defada (elli bin) liralık resmî bir bina yapmış veya denetlemiş olması lâzımdır. Böyle bir vesikası olan istekliler ihaleden üç gün evvel Î1 Makamına müracaatla eksiltmeye girmek üzere yeterlik belgesi İstiyecek-lerdir.
6 — Kapalı ve mühürlü zarflar imza mukabilinde ihale saatinden bir saat evveline kadar komisyona verilir. Postada gecikme kabul edilmez.
Dünyaca maruf İsveç çeliğinden mamul
VOLVO
Türkiyedeki arazi ve yol vaziyeti gözönünde tutularak, getirttiğimiz en elverişli tiplerini sayın müşterilerimize arze-diyoruz-
Model Fabrika tonajı
Motor Hususiyetler cinsi
249
7
DİZEL 5 ileri 1 geri vitesli, uzun şaşi, 2200 devirde 100 fren beygir kuvveti
1303/1304
6.5
BENZİN Takviyeti, orta ve uzun şaşl, 3000 devirde 90 fren beygir kuvveti
BENZİN Kamyonet - kaptıkaçtı, şoför mahalli ve şoför ma halsiz, 3600 devirde 90 fren beygir kuvvetinde
Kesik burunlu DİZEL ve normal burunlu BENZİN mutörlü uzun’otobüs şasileri.
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
201/ 202
2,5
MEHMET KAVALA
Tahlr Han Galata
Telefon 40130 42673
Telgraf: Lamel İstanbul
30 SENEDEN BERİ ALMAN BİSİKLET SANAYİİNİN LİDERİ SAYILAN B A U E R BİSİKLETLERİ AYNI ZAMANDA DÜNYANIN EN GÜZEL BİSİKLETLERİDİR. BEYAZ KISIMLARI KAMİLEN KPOMEDİR. 13 MUHTELİF MODELLERİ MEVCUTTUR






...*
V
WL LAKIMIZA GÖRE YAPILMIŞ BİR BİSİKLETİ
KOŞUNUZ
Yerli ve Avrupa mevsimlik kumaşların
SOCIETE DE BANOUE SUISSE
SCHNEIZERISCHER BANKVEREIN
SWISS BANK CORPORATION
Basel, Zürich, Geneve
St. Gailen, Lausanne, La Chattx-de-Fonds
Neuchâtel, Schaffhausen, Biel
Chiasso, Herisau, Le Locle, Nyon, Zofingen
Aigle, Bischofszell, Morges, Borschach
LONDON: 99, Gresham Street, E.C.2
11c, Regent Street, S.W.l
NEW-YORK: 15, Nassau Street
Memleketimize yeni gelen Parisin bu meşhur iki yıldzı Her akşam fevkalâde bir orkestra refakatinde OTEL DENÎZPARK’ta
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünden:
1 — Tapulama heyetleri için 900 adet jalon, 900 adet jalon sehpası kapalı zarf usuliyle ihale edilecektir.
2 — İhale 27-6-1950 tarihine rastlayan salı günü saat 15 te Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü binasında Satınalma komisyonunda yapılacaktır.
3 — Jalonun muhammen bedeli 4500, muvakkat teminatı 337.5, Jalon sehpasının muhamm en
minatı S10 liradır.
4 — Satın alınacak iki kalem leceği gibi ayrı ayrı taliplere ihale
5 — Teklif mektuplarını ihaleden bir saat evvelisine kadar komisyon başkanlığına vermiş olacaktır.
Postadaki gecikmeler nazara alınmaz.
6 — Şartname ve nümunesi lıergün komisyonda görülebilir.
(3786)
Üsküdar Türk Kız Kolejinde
Öğrencilere, İNGİLİZCE - MATEMATİK Kursları Öğretmenlere, DİNLENME YURDU
Temmuz başında açılıyor. Kayıtlara başlanmıştır. Adres: Bağlarbaşı Fıstıkagacı, Surahici sokak 1. Telef: 60337
TORM EXPRESS LİNE
Danimarka bandıralı AGNETE vapuru
27 Haziranda limanımıza gelecek ve hamulesini boşalttıktan sonra
BEYRtT - İSKENDERİYE - MONTREAL vc NEVV-YORK
için yolcu ve eşyayı ticariye alarak hareket edecektir.
Umumî Acentesi: C. S1SK1D1
Gaiata, Karamustafa Cad. 141/1 Tel: 42612

BELKİ
en güzel çeşitlerini
25 te 1 ihtimalle
BEDAV
almış olursunuz. Çünkü ayda 1 gün parasız kumaş vermeye devam etmekteyiz.
Kumaş ve İthalât T. A. Ş.
(Eski KULA) Bahçekapı 32.
11 ay garantili
YAĞ SATIŞI
Teneke ile kışlık sade yağ alacaklara:
Gerek Kars erimiş ve gerekse hususî Urfa sade yağlarımı on bir a.v nefaseti değişmeden «izlere yedirtmeyl garanti ediyorum...
Yeni mahsul Kars erimiş sade yağlarımın da geldiğini sayın müşterilerime bildiririm.
KARS ÇİFTLİĞİ
HAŞAN FEHMÎ ŞENOK
Mısırçarşısı No. 16 Telf.: 25126
Sermaye ve ihtiyat akçesi, İsviçre Frankr:
lllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllin
Bir taş ile üç kuş vurmak istiyor musunuz!
15 temmuzdan itibaren gazetemizi takip ediniz
IIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIılllllllllllllHlllllinilHIIIIIIIIIIIIIIIIIHIinilinillinilllllllRIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden
1 — Tapulama işleri için aşağıda muhammen bedelleri ve geçici teminatları yazılı VVilt, Kern, Zeis marka olmak üzere 10 adet teodolit ve 300 adet takeometre kapalı zarf usuliyle satın alınacaktır.
2 — İhale 7 Ağustos 1950 tarihine rastlıyan pazartesi günü saat 11 de Ankarada Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Satınalma Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Satın alınacak âletlerin her cinsi ayrı ayrı ihale edilebileceği gibi bir cinsten matlûp miktarda elinde âlet bulunmayan taliplerin ellerinde mevcut miktar üzerinden yapacakları teklifler de uygun görüldüğü takdirde o suretle ihale edilebilecektir.
4 — Teodolit ve takeometrelerin tamamı bir markadan alınabileceği gibi bu yekûn dahilinde olmak üzere ayrı ayrı üç markadan da alınabilir.
5 — Bu işe ait şartname 47 lira 15 kuruş mukabilinde Satınalma Komisyonundan temin edilebilir.
6 — Teklif mektupları kanunun aradığı diğer belgelerle beraber ihale günü Satınalma Komisyonuna teslim edilmiş bulunacaktır.
Postada vâki olacak gecikmeler nazara alınnuyacaktır.
Hepsinin muhammen bedeli
Lira
saat 10 a kadar
(8190)
Aletin cinsi
Teodolit
Takeometre
Miktarı
10
300
Beherinin muhammen bedeli Lira
4250
3000
42500
900000
Birinin geçici teminatı Lira Kr.
318.75
225.—
Hepsinin geçici teminatı Lira Kr.
3187.50
39750.—
3 aylık YENİ İSTANBUL = 90 kupon
90 kupon

X
Paris’te
Londra’da
f Tahsil
Paris’te» ■■
Londra’da! I
Lozan’da* ■
a h s i 1
1OOOO lira
Ankara’da
!,s,İnbuV?] Tahsil
AnkaradaJ 1
5000 lira
it

Comments (0)