22 Şubat 1950
Çarşamba
SİYASÎ İKTİSADÎ
$nyı 84
10 Kuruş


Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
İÇ ve DIŞ POLiTiKA
_ 21/11/1950 -
İsrail ve Arap milletleri
N/| ısır, müdafaa kuvvetlerini ' ' arttırmaktadır. Fakat bu,
Sionist çevrelerde fena karşılanmış. bu ölçüde bir silâhlanmanın dahildeki asayiş ile alâkadar olamıyacağı neticesine varılmış ve bu hususlar, şiddetli bir protesto mahiyetinde olarak "Amerika Sionist Konseyi’’ tarafından Amerika Dış Bakanlığına bildirilmiştir. Konseyin iddiasına göre, İngiltere Orta-doğudaki Arap memleketlerini, İsrail aleyhine silâhlandırmaktadır. Halbuki Mısır, muhtemel bir harp vukuunda Süveyş bölgesini müdafaa edebilmek re silahlanmaktadır.
üze-
Sovyefler ile görüşme ve
anlaşma teklifleri
Me-olan Leve-

Bir kere Churchill, Sovyet-ler ile anlaşma arzusunu, bir seçim oyunu olarak ele aldığı hakkında ileri sürülen iddiaları reddetmiştir. Bu fikre samimî olarak bağlı olduğunu ve iktidara gelecek olursa teşebbüse geçeceğini tekrar beyan eylemiştir.
Bu fikrin bir seçim oyunundan ibaret olduğunu, Bevin ileri sürmüştü. Fakat son nutuklarından birinde, o da. mütalâasında bir değişiklik kabul ederek, Ingilterenin Amerika . ile kararlaştırdığı kuvvet politikasında ısrar edeceğini ve eğer Sovyet Rusya ile konuşmak icap ederse, bunu gene Amerika ile birlikte yapacağını beyan etmiş bulunmaktadır.
Diğer taraftan Başvekil Att-lee de, garbın, imkân dahilinde görülecek bir görüşme ve anlaşmaya asla muanz olmadığını bildirmiştir.
Bir yandan da, Amerikan u-mumi efkârının, bu işe karşı o-lan alâkası artmaktadır, selâ. Amerikada rolü Quaker’ler'in mümessili
ring, Ayan Hariciye Encümeni önünde yaptığı bir beyanatta. Amerikanın sulh lehine büyük bir hareketin başına geçmesini, silâh yarışının durdurularak silâhlara yatırılan paraların dünyanın İktisadî kalkınmasına sarfedilmesini talep etmiş ve, anlaşma yolları aranmadan sadece Amerikan silâh üstünlüğü ile müdafaa edilecek bir barış fikrinin aslâ makbul sayılamı-yacağını beyan etmiştir.
Bir diğer haber de, demir perde arkasındaki dünyanın da görüşme ve anlaşmaya taraftar olduğudur. Yalnız teşebbüsün karşı taraftan gelmesini beklemektedir. Çünkü bundan bir sene kadar önce Stalin’in büyük bir Amerikan haber ajansının müdürü olan Kingsbury Smith vasıtasiyle yaptığı görüşme teklifi, cevapsız bırakılmıştır.
Fakat, görüşme lehine olan bu fikirlerin yanı başında, Amerikadaki Cumhuriyetçi mahfilleri menfî mütalâalarını görüyoruz. Meselâ Ayan âzasından Henry Lodge'a göre, böyle bir müzakere teklif etmek, tehlikeyi yaklaştırmak demektir. Çünkü Sovyetler bunu bir zaaf e-maresi telâkki edeceklerdir. Binaenaleyh, Amerika ile dostlarının, tereddütsüzce, silâh üstünlüğünü temin etmeleri lâzımdır. Ki, Sovyet Rusya bunu görerek, müzakerelere kendi talip olsun.
Amerika . Bulgaristan
münasebetleri
A-
Kostof muhakemesinde merikan Sefiri Heath’in a-dı karıştırıldığından, Amerika, bunun mahkeme zabıtlanndan çıkarılmasını istemişti. Fakat Bulgaristan, bunun yapılamıya-cağını ve Sefirin geri alınmasını talep etti. Bunun üzerine. Amerika, böyle bir talebin diplomatik münasebetlerin kesilmesini intaç edeceğini bir nota ile bildirerek 48 saatlik mühlet verdi. Bulgaristan, cevap vermedi.
İşte bunun üzerine, iki devlet arasındaki diplomatik münasebet. kesilmiş ve keyfiyet, Amerika Hariciye Nezaretinin bir sözcüsü tarafından resmen bildirilmiş bulunmaktadır.

1
k
Abone: Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.

■ A A
71


r

e


MÜSTAKÎ>L GÜNLÜK GA.ZETE
Tesis eden; HABİB EDİB TÖREHAN
Uzun bir bekleme devresinden sonra
Amerika, Bulgarisi anla miinasebatı kesti
sıyası
Bulgarlar, evvelki günkü ve 48 saat mühletli Amerikan notasına bir cevap vermediler



Yeni- Başbakan Nahoş Paşa selefi Sırrı Paşa ile
Nahas Paşa, programını tatbik etmeye başladı
Montreal, 21 (YtRS) — Amerikan Dışişleri Bakanlığının bir sözcüsü. Bulgarlstanla diplomatik münaseba-tın kesildiğini resmen açıklamıştır.
Münasebatın kesilmesi, aralık avında Trayço Kostof'un muhakemesi esnasında, Kostof’un casusluk şebekesine Amerikan Elçisi DonaJd Heath’ın isminin karıştırılmasından ileri gelmiştir. O zaman Amerika Dışişleri Bakanlığı Donald Heath’ın isminin bu muhakemeye karıştırılmasını şiddetle protesto etmiş ve bu kısmın mahkeme zabıtlarından çıkarılmasını istemişti. Bulgarların cevaben Donald Heath’ın memleketine geri çağrılmasını talep etmeleri üzerine, Amerika şayet geri çağrılma talebi Bulgarlar tarafından iptal edilmezse, BuJgaris-tania diplomatik münasebatın kesileceğini bildirmişti.
Bu son Amerikan notasına Bulgarların altı hafta müddetle hiçbir cevap vermemeleri üzerine. Amerika Bulga. ristana 48 saatlik bir ültimatom vermiştir. Amerikalılar bu notalarında Heath’ın geri çağrılması talebinin kaldırılmasını, aksi takdirde milnase-batın kesileceğini ve Amerikadaki Bulgar mümessilliklerinin kapatılacağını bildirmişlerdi.
48 saatlik müddet bugün hitam bulduğu ve Bulgaristandan gene hiçbir cevap alınmadığı için, Amerikan Dışişleri Bakanlığı Bulgaıistana ta .göndererek, iki memleket daki diplomatik münasebata rilmiş olduğunu bildirmiştir.
Bulgarlar 48 saat zarfında cevap vermek şöyle dursun, aynı zamanda Amerikanın Sofya Elçiliği ile temasta bulunan, casusluk ve sabotojla itham altındaki beş Bulgarin yargılanmasına başlanmıştır.
İlânlar: 6 ncı ^ahifede «antimot-rosi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756-44757 San’ al
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
Süveyş Kanolının tahliyesi Birleşmiş Milletlere
Kahire 21 (Hususi muhabirimiz bildiriyor 1 — Mısır'ın yeni Başbakanı Nahas Paşa, seçmenlerini hayal su-kutıma uğratmak niyetinde değil, Yeni kabine, işbaşına geldiğinin ilk haftalarında, sosyal sahada, eskiden bir sene zarfında yapılandan çok daha fazla ış görmüş ve masraf etmiştir. İhtiyarlık ve kaza sigortaları için yeni kanunlar çıkarılmış ve ilk taksit olarak üç milyon mısır lirası sermaye yatırılmıştır. Mısırdaki bu faaliyet şüphe yok ki Yakmşarkın bütün sosyal nizamında müspet tesirler hâsıl edecektir.
Vafd Hükümeti, dış politika bakımından da büyük faaliyet sarfetmek-tedir. İngiliz Dışişleri Bakanı Bevin ile Edınburg Dukasının ziyaretleri, Kahıredc müspet tesir bırakmıştır. Her iki taraf, müsmir müzakerelere esas olabilecek bir dostluk havasının yaratılmasına taraftar olduklarını göstermişlerdir. Zaten Nahas Paşa öteden beri, müzakere kabiliyeti sayesinde, Ingilizlerden en büyük menfaatleri koparabilen yegâne Mısır politikacısıdır. 1936 tarihli İngiliz - Mısır ittifak muahedesi Nahas Paşanın imzasını taşır,
\rap Barbakanlarının şubat sonunda Kahlrede yapacakları toplantı
Irakla Mısır arasında bir seneden beri devam eden siyasi gerginlik, yeni hükümetle Bağdat arasında yapılan ilk temaslardan sorara hafiflemiştir. Şubat nihayetinde. bütün Arap Başbakanları Kahıredc bir toplantıya davet edilmişlerdir. Bu top-toplantıya Arap Birliği çerçevesi içeririnde yapılıp yapılmıyacağı henüz malûm değildir.
MU*
ve Sudan müracaat
meseleleri için edilecek
ordıısıınıııı takviyesi
Mısır
Askeri pahada, Nâhas PA§a eski hükümetin izinden yürümektedir Mu sır ordusunun takviyesine devam ediliyor, lşviçredekl Ocrlikon fabrikası, Mısırda iki cephane fabrikası inşa etmektedir, tngll tereden, yeni silâhlar, destroyerler, uçaklar ve ikinci bir zırhlı tugaya mahsus en modern tanklar satın alınmaktadır. Yeni kabul edilmiş olan askerlik mükellefiyeti. şimdiye kadar hiç işlememiş ve askere çağırılanların ancak beşte biri davete icabet et.mi.5tl. Hükümet şimdi, karnın icaplarım yerine getirmek için bütün kuvvetini sarfedecekt.iı.
Süveyş'in tahliyesi işi
Lomira. 21 1YİRS) — Mısır Dışişleri Bakanı bugün gazetecilere verdiği beyanatta, Mısır Hükümetinin Süveyş bölgesinin tahliyesi. Sûdan ve Nil vâdisi meselelerinin halli için Birleşmiş Milletlere başvurmak niyetinde olduğunu bildirmiştir.
Mısır Dışişleri Bakanı, Mısır ile İsrail arasındaki durumunun hiç de-ğişmediğir^ söylemiş ve Süveyş Kanalından geçerek tsralle gidecek ham petrolün nakliyatı üzerindeki tahdidatın kaldırılmıyaeağınt belirtmiştir.
Kahire, 21 A A. 1 Renler) -- Mısır Dışişleri Bakanı Mehmed Selâhaddin, bugün gazetecilere verdiği beyanatta, şu noktalara da işaret etmiştir:
0— İslâm ve Hıristiyan devletler dünyanın yıkıcı cereyanlarına karşı mücadelede işbirliği yapmaktadırlar. Mısır ile Vatikan bu maksatla müzakereye başlamıştır. Güneydoğu As-yadaki komünist yayılmasına gelince, bu, Mısırda fevkalâde ihtiyat tedbirleri almak için bir bahane teşkil etmez.,,


Çin komünistleri dün
Haynan adasına çıktı
Adada şiddetli çarpışmalar olduğu bildiriliyor
Berlin. 21 (YtRSı — Uzakdoğudan gelen son haberlere nazaran, Çin Komünist kıtaları bugün Haynan adasına bir çıkarmaya başlamışlardır.
Hanoi, 21 IAP) — Çm komünistlerinin, Milliyetçiler tarafından mikla-faa edilen Haynan adasını istilâ ettikleri bildirilmektedir. Hongkong’a bugün varan bir yolcu uçağının mürettebatı, adanın üstünden geçerlerken şiddetli çarpışmalar gördüklerini söylemişlerdir.
Paris. 21 (YİRS) — Çin Milliyetçi Savunma Bakanlığından bildirildiğine nazaran, 121 İnci komünist tümeni 12 şubat tarihinde Luau isimli küçük bir adayı zapdetmeye muvaffak olmuştur.
Luau Adası Sıın-Teu Atlasının doğulundadır ve komünistler Namao A-dasında bulunan milliyetçi kuvvetleri top ateşine tutmaktadırlar. Cin Milliyetçileri yeni komünist çıkartma hareketlerini Namao Adasında beklemektedirler.
Koınuııışt Çin Lideri Mao-Tse-Tung
Tabip ve eczacılar muhtar
birer oda teşkil edecekler
Hazırlanan tasarıya göre, Sağlık Bakanlığının bu odalar üzerinde bir
müdahalesi olmıyacak
İÇİNDEKİLER
ÎKÎNCÎ
İnkılâp - İrtica
Vedat Nedim TÖR
ÜÇÜNCÜ
Pariste İktisat Fakültemiz profesörlerinin konferansları
Prof. Perroux’nun gazetemize beyanatı "Yeni İstanbul,, un keti
an-
Ankara 21 (A.A.) — Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığından aldığımız malûmata göre, bugüne kadar 1219 sayılı (Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kantin) un 14 üncü maddesi hükmüne uyularak ve bu hüküm mucibince hazırlanmış bulunan tüzüğe göre idare edilen Etıbba Odaları, uzun tatbikat yıllarından alınan neticelere göre istenildiği gibi işle yememiş tir. Bundan dolayı Etıbba Odalarını daha verimli bir hale koymak için bu teşekküle garp memleketlerinde olduğu gibi müstakil bir hüviyet verilmesi faydalı görülmüştür. Esasen dünyanın bir çok ülkelerinde gerek tabip, gerekse eczacı odalarının kendi kendine kurulmuş mesleki teşekküller olduğu hususunu gözönünde tutan Sağlık ve Sosyal Yardim ligi bu noktadan hareketle Odaları Birliği Kanunu) ve Odaları Birliği Kanunu) adı

Bakan-ı Tabip (Eczacı altında
iki ayrı tasarı hazırlamış ve Etıbba Odaları, Diş Tabipleri Cemiyeti ve Türkiye Eczacıları Cemiyeti temsilcilerini Ankaraya davet ederek tek-kiklerine sunmuştur. Bu temsilcilerin Bakanlığın bu işle meşgul daire ü-yelennin de iştirakiyle uzun müddet devam eden incelemelerinden sonra yukarıda işaret edilen kanun tasarıları son şeklini almıştır.
Yeni taşanlarla iki esaslı hedef güdülmektedir: Bunların birisi meslek mensupları arasında maddi manevi tesanüdü sağlamak, dığen de bunlar arasında meslek haysiyetini şu veya bu şekilde ihlâl edecek mahiyette hareketleri görülenleri ağır cezalarla cezalandırmak.
Yeni tasarılarda bu meslek küllerinin mümkün olduğu lautonomieı lerini korumaya
dikkat sarfedilmiş ve bu bakımdan bir çok maddeler tamamiyle demokratik bir zihniyetle hazırlanmıştır.
DÖRDÜNCÜ
Eğlenen Almanya Karnaval
Paristeki üç küçük sanatkârımız
Ayşe NÜN
BEŞÎNCI
Çocuk
nxxnmsmnnwuTTr=ıi6 «•mirju.ıı^ wmf= «im
Kızılay Hemşire
Okulunun 25 inci yıldönümü
ve
teşek-kadar Azanı!
duruldu
Dün yapılan merasimde hemşireliğin ehemmiyeti üzerinde
Kızılay Hemşire Okulunun 25 inci kuruluş yıldönümü münasebetiyle dün saat 14 te mektebin Aksaraydakl merkez • binasında bir tören yapılmıştır.
Toplantıda. Vali ve Belediye Başkanı. Kızılay Başkanı. Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü. Hastnhane Başhekimi. Birleşmiş Milletler Sağlık Teşkilatının memleketimizdeki mümessili Dr. Etlenne Berthet, mektebin kurucularından Dr. Tevflk Sağlam. Kızılay mensuplan ve gazeteciler hazır oulunmuşlardır.
Talebelerin bir ağızdan söyledikleri İstiklâl marşından sonra kürsüye gelen Ali Bana Tarhan, mektebin tarihçesinden bahsetmiş ve rıjektebe alâka gösterenlerle hizmeti geçenlere teşekkür tmiştir.
Bilâhare söz aJan Vali ve Belediye Başkanı, Kızılaym ehemmiyetinden ve Hemşire mektebinin lüzumundan bahsederek bilhassa matbuatın bu mekteple alâkadar olmasını rica etmiştir.
Daha sonra sıra İle, Hemşire Okulunun ilk mezunu Bayan Fatma A-car’ın hitabesi okunmuş. talebeden Leylâ Ongan heyecanlı’ bir lisan İle ihtisaslarını belirtmiştir.
Bu sırada davetliler arasında bulunun DÖnva Sağlık Teşkilâtı Mümeaaill Dr. Etienne Berthet de söz almış, böyle bir günde Türk hemşireleri arasında bulunmaktan mütevellit duyduğu memnuniyeti anlatmış ve Fransız Kı-zılhaçı ile Dünya Sağlık Teşkilâtının tebriklerini getirdiğini söylemiştir.
Konuşmalara mukabele eden mektep müdürü Asuman Türer teşekkürlerini bildirmiş ve davetlileri hazırlanan büfeye davet etmiştir.
Toplantı samimi bir hava içinde son bulmuştur.
Okuyucularımız Kızılay Hemşire O-kuluna ait bir yazıyı İç sahıfelerimiz-de
bir no-arasın-son ve-
Iıirkiyeden de
Vogelrr’in eşi kocasının portresiyle
• •
I


Güneş lekelerinin faaliyeti neticesinde meydana gelen bu hâdiseye evvelki gece şahit olundu
Paris, 21 A.A. (AFP) — Dün gece saat 22 de Avrupanın kuzey batısında bilhassa Ingiltere. Fransa ve ALm&nyada şimal fecri görülmüştür.
Güneş lekelerinin faaliyeti neticesinde meydana gelen bu hâdise Parlste bile kızıl ışıklar şeklinde görülmüştür.
Bu şimal fecri devam ettiği müddetçe radyo yayınlarında ve bilhassa Amerika ile Avrupa arasındaki yayınlarda e-hemmiyetli aksaklıklar olmuştur.
Ankara, 21 (A.A.) — Devrek, tnegöl, Dtırsunbey muhabirlerimizden aldığımız telgraflarda dün gece saat 23 İle 23,20 arasında havada mahiyeti anln-şılamıyan ve kuzey istikametinde bazı ziyalar görüldüğü bildirilmiştir. Bugün Meteoroloji Genel Müdürlüğünden bu tabi! hâdisenin sebebi hakkında malûmat istememiz üzerine U-mum Müdürlük, güneşteki lekelerin çoğalması neticesi olarak şimal fecrinin görülü? alanının genişlediğini ve dün akşam yurdun batı bölgelerindeki bu aydınlığın şimal fecri olduğunu bildirmiştir.
Vogeler Dâvası
Amerikalı 15 sene hapse mahkûm edildi. Sanıklardan ikisi idam olunacak
Budapeşte, 21 A.A (AFP) — Vogeler dâvası kararı bugün bildirildi. Amerikalı Vogeler 15, Ingiliz Sanders 13 yıl hapse, sanıklardan Geiger ile Rado idama mahkûm edildiler.
Demoskos ile rahip Justh 10 yıl. Baron Bn. Dori 5 yıl hapse hüküm giydiler
Hakiki suçhı kiııı İmiş?
Londra. 21 (YİRS) - Vogeler dâvasında mahkeme, verdiği kararın Adil olduğunu, sanıkların suçlarını itiraf ettiklerini, şahitler ve vesikaların da kâfi delil teşkil ettiklerini söylemiştir. Mahkeme, hakiki suçlunun Amerika Genelkurmay Başkanı olduğunu ileri sürmüştür.

Acheson Kongreyi ikaz ediyor
Amerikan Dışişleri Bakanı, Kremlin’in dünya hâkimiyeti maksatlarını önlemek için her şeyin yapılmasını ısrarla istedi
İİUiiib ..taBllnınİMi^nıw»,-»f.ıııi4HMIlıı I..........tMiiMMiııııtMı»'ifPiıi|iHiıt|||i||m(MWnm

Marshall yardımından Türkiyeye verilmesi istenen para
VVashington 21 A.A. «United Press) — Avrupa Kalkınma Programı İdarecisi Paul Hoffman’uı bugün Kongrede açıkladığına göre, gelecek sene Marshall Plânına mahsuben Avrupa devletlerine yapılacak yardım yanında Türkiyeye 44 milyon ayrılması düşünülmektedir.
Washington, 21 A.A. (United Press) — Birleşik Amerika Dışişleri Bakanı Acheson, milletlerarası işlerde Rusyanm artan bir pervasızlıkla hareket ettiği ihtarında bulunarak, Kongreden Kremlinin dünya hâkimiyeti maksatlarını önlemek ü-zere gerekli her şeyin yapılmasını ısrarla istemiştir.
Acheson, bu demecini. Ayan meclisi dış münasebetler ve temsilciler meclisi dışişleri karma komisyonlarının oturumunda Marshall Yardım Plânı üçüncü yıl tahsisatı olan 2 milyar 950.000,000 doların ödenmesi hakkındaki İktisadi İşbirliği İdaresinin talebini desteklemek üzere vermiştir.
Acheson şöyle demiştir:
“Karşılaştığımız mesele tehdidin nasıl bertaraf edilmesi ve Kremlin maksatlarının na3il önlenmesi lâzım geldiği meselesidir. Vazifemiz ağırdır Zira sistemimizi muvaffakiyetle tatbik ettiğimizi ve bılnun ameli faydasını ispat zorundayız. Meseleyi ancak hu şekilde hareket etmekle halledebiliriz.
Avrupa kalkınma programının devamı için yegâne sebep olarak Sovyetler Birliğinin yeni genişleme tehlikesini ileri sürmüyorum. Hür dünya böyle bir tehlike ile karşılaşmamış olsa bile muvaffakiyetle yürütülecek bir sistemin kurulması gibi güç bir ödevle karşılaşmış olacaktır.
Bugünkü dünya buhranı önünde vazifemiz ağır olduğu kadar aceledir.,,
Bundan sonra “hür dünya"nın elde ettiği önemli başarılan sırahyan A-eheson sözlerine devamla demiştir ki:
“İktisadi alanda Sovyet dünyası, Avrupa kalkınma programı ve dördüncü nokta gibi mefhumlarla mücadele edecek vasıtalara malik olmadığı gibi siyasi alanda da. Hindistan, Pakistan Endonezya, Filipin ve diğer milletlerin istiklâllerine kavuşmuş olmalarından dolayı bu sahada mücadele edecek durumda da değildir. Bunun nksine olarak Sovyet dünyası peyk devletler sistemini kurmuştur.,,
bulacaklardır.
îthal mallarımızı Türk
gemilerinin getirmesi düşünülüyor
Hariçten yurdumuza getirilmekte
Hariçten yurdumuza getirilmekte o-lan malların Türk gemileriyle taşınması için Ulaştırma Bakanlığınca bir teknik komisyon kurulması uygun görülmüştür. Denizyolları İdaresini temalı eden bir mütehassıs, bu mevzu ü-zerlndeki görüşmelere iştirak etmek üzere bugünlerde An karaya gidecektir.
Mürettebat Bandırma gemisini almaya gidiyor
Havuzlara girmek üzere bulunan Ankara vapurunun 3 martta ve onu takip eden tarihteki seferini yapacak olan Giresun vapuru Ansa İd o fabrikasında inşaatı sona eren Bandırma vapurunun mürettebatını Cenovnya götürecektir.
Sabahları sis devanı ediyor
Si.ı yüzünden, dün -abah ve Haliç vapurları neferlerinde aksaklıklar olmuştur. Bununla ber,
mış mal
V
Boğaziçi bazı terasla, geçen günkü gibi kürekli olmn-ve 8.30 dan sonra vapurlar nor-«oferlerine devanı ed-bilmişlerdir.
Etıbba Odası kongresi
İstanbul Etıbba Udası Kongresi 25 şubat 1950 cumartesi günü oant 13.30 da Cadalozundaki merkez binasında toplanacaktır.





me-dolar
Amerikada kömür grevi
vahim bir hal alıyoı
Vaziyet »«levam ederse hükümetin madenlere el koymasının zarurî olduğu söyleniyor
Washington 21 A A. (United Press) — Hükümete mensup yüksek bir şahsiyet bugün önümüzdeki günlerde kömür madenlerine hükümet tarafından elkonmasının kaçınılmaz olacakını söylemiştir.
Avm şahsiyet, gazetecilere münasebet kesilmesinin ancak John LeWj« i-le maden sahipleri arasındaki müzakerelerin beklenmedik bir çabuklukla gelişmesi veya birleşmiş 372.000 grevcinin gene umulmadığı halde ı§
bayına dönmeleriyle önlenebileceğini bildirmiştir.
Bu şahsiyet. Truman’m madenlere elkoymak üzere kullanacağı vasıtalara ait tafsilât vermemiştir.
NVaahington, 21 (A P.) — Hükümet dün. bundan bir hafta kadar evvel Federal Hâkim Richnıond Keech'in i-şe başlamak zımnında vermiş olduğu emri nazarı itibara almayarak grevlerine devam etmekte olan kömür işçilerinin mahkemeye verilmelerini talep etmiştir.
W*
Batı ilmımya İle barı* yapılması düşünülüyor (Gazetelerden)
İB ■ —(Mı
__ Bu taıbette nıüstakll Aluıonyanın doğmasına imkan $uk
Say^fa 2
Zamanımızın kompleksleri 10
İnkılâp ■ irtica
Y E N t t ? T A N t ÎT L
22 Şubat ir>EO
MECLİSTE
Mecliste Bütçe müzakereleri
Yazan: Vedat Nedim TÖR
t'Tt-N dünyada İnkılâp ve İrtica kuvvetleri devlik bir çatışma İçindedir:
İnsanı seven ve sayan, İlmin,
tekniğin fütuhatını, ekonomiyi, güzel sanatları, kısaca bütün sosyal ve kültürel çabalamaları insanoğlunun sâadeti ve refahı İçin birer "vasıta., bilen kuvvetler ‘'inkılâp cephesi., nl; insanları ham madde, esir Bibi kullanan, milletlerin hay-Nİyetİnc. vakarına^ varlığına doğcr vermlyen kuvvetler İse, ‘'İrtica cephesi,, ni temsil etmektedirler.
İmdi, bu teşhise Köre, bir zamanlar, yani bundan 88 yıl önre. Çarlık Rusyasını deviren ve insani bir çağın müjdecisi gibi görünen Bnl-şevlzmi hâlâ İnkılâp cephesinde sanıp onlara bugün de sol sıfatını takmakta ısrar edenler, büyük bir gaflet içindedirler. Gerçek odıır ki, Bolşevik Rusya, bugiin on koyu. en vahşi Ortaçağ Irtlcaındaıı bile daha geri, daha saldırgan bir zihniyetin mümessilidir. Ve bu bakımdan sol'un değil, safın en son ucunda yer almaktadır.
Kemalist Türkiye ise, Türk milletine hürriyetini, bağımsızlığını, ilericine imkânlarını kazandırdığı ve bütün sömürge ve yarı-sömürge milletlerine kurtuluş yollarını açtığı için İnkılâpçı cephenin en ön safındadır. Yeryüzündeki itibarımızın tek kaynağı da bııdtır. 1918 deki halimizi düşünürsek, aradaki gör. kamaştırıcı farkı derhal görürüz. Halbuki Bolşevik - Komünist damgasını yememek İçin inkılâpçılığımızı âdeta yadırgamaya başladık. Zaman İçinde değişeni görmek İstemiyoruz. Dalma hareket halinde olan luıyatı taşlaşmış sn-nıyonız. Türk inkılâpçıları İlerilik ve solculuk vasfını, Kemalizmden başka hiç bir ideolojiye ve rejime lâyık görmemelidirler. İdeolojik teşrifatta komünizmin hakiki yeri. artık (amamlyle İrtica safındadır. Son 25 ırıilık tarih akışı İçinde meydana gelen bu cephe değiştir-
me hâdisesinin bÖylece aydınlanması şunun İçin çok mühimdir ki, irtica, komünizm korkusunun kamuflâjı altında kendi saltanatını gittikçe yaymaktadır.
Atatürk'ün inkılâpçılık prrnsipl-nl Anayasamıza bile sokmasındaki hikmet, bizim gibi geri İcatmış bir milletin daima İleri hamleler uğrunda uyanık, şeıkJi ve yaratıcı olmasını sağlâmak İçindir. İçlinizde inkılâpçılık İdealizmi yandıkça, en kötü şartlar altında bile hizmet aşkiyle çalışmaktan hâz (Ilıyacağız. Halbııkf yurdumusun üstünde, bulaşıcı bir hastalık gibi esmeye başlıyaıı kısır, menfi, karamsar, yıkıcı rııh, maziyi* hasret Iptllâsı, inkılâbımızın nıünbet fütuhatını İnkâr havası bütün çıplaklığıyla hort.lıyaıı irticaın acı ve hazin belirtileridir. Halbuki milletimiz, Kemalist inkılâpçılıktan yalnız hayır görmüştür. Hor türlü şer, bütün tarih boyunca, dainıâ irticadan gelmiş ve gelecektir, irtica ile komünizm arasında kıyılan bu gizil nikâh, İnkılâpçıların gözünden kaçmamıştır.
Medeniyet yolunda en az yüz yıllık geriliğimizi ancak inkılâpçı ve yaratıcı hlr dinamizmle yenebiliriz. Kemalist inkılâpçılar, hiç değilse irtica kadar cesur olarak kara kuvvetlerin uyuşturucu, çözücü saldırışlarına karşı demokratik crplıe birliğini kurmalıdırlar. PartlIer-ÜBtÜ bir tehlike karşısında bulunduğumuzu dalma hatırlamalıyız. Demokrasi, İnkılâbın daha sistemli, daha plânlı İlerlemesi İçin ancak bir vasıtadır. Evvelâ Kemalist, sonra demokratız. Bizi İnkılâbımızdan edecek olan bir demokrasinin hayranı olamayız.

Bu yazı İle "Zamanımızın Kompleksleri.. serlal sçna eriyor. Memleketimizin talihini dünya problemleri içinde düşünmenin büyük bir İhtivaca cevap verdiğini aldığım mektuplardan anlıyorum.
-
Sovyetler hararetle hidrojen bombası imal ediyorlar
Ayandan bir Cumhuriyetçi atom mevzuunda bir konferans teklifinin harp tehlikesini arttıracağını söylüyor
Waahington, 21 A.A. (AFP) — Washlngton İlmi çevreleri, Sovyetler Birliğinin hidrojen bombası imali için hararetle çalıştığına dair pazar akşamı Ayandan Millard Tydlngs tarafından radyoda yapılan beyanatı doğru olarak kabul etmektedir. Ayni çevrelerde, Sovyet Ruayamn daha evvel bu nümıınenin imali safhasına gelip gelmediği merakla sorulmakta, ve filhakika Alman asıllı İngiliz casusunu Klaus Fuchs’un 1946 da, yani hidrojen bombası etrafındaki nazari araştırma ve çalışmaların ilerlediği bir tarihte, Birleşik Amerika-da bu mevzu hakkında bilinen bütün malûmatı Sovyetlere bildirdiği belirtilmektedir.
Öte yandan, tildiğine göre, atom silâhları
üstünlüğü muhafaza etmesi şüphelidir. Bu hususta, üstünlüğün Rusya-
nın henüz Washlngtonda mahiyeti iyi bilinmiyen gayretlerinin derecesi ile mütenasip olduğu belirtilmektedir.
Filhakika, aynı çevrelerde, Sovyetler Birliğinin, şimdi genişletilmekte olan mühim hidro—elektrik enerji kaynaklarına malik olduğuna ve bu enerji kaynaklarının atom silâhları imalinde başlıca menbaı teşkil ettiğine işaret olunmaktadır.
İlmi çevrelerde belir-Bırleşik Amerikanın bahsinde uzun zaman
Atom ^ofifrolü ve harp tehlikesi
Washinglon, 21 A.A. (United Press) — Ayandan Cumhuriyetçi Henry Lodge, dün Birleşik Amerika ile Sovyet Rusya araaında atom kontrolü ve silâhsızlanma hususunda "iki büyükler., arasında bir konferans yapılması teklifinin harp tehlikesini arttıracağını söylemiş ve Ayan meclisinde Sovyet Rusyanın böyle bir teklifi Birleşik Amerikanın zaafına işaret sayacağını ilâve etmiştir.
TTT3«ı

mır
■H
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı
bütçesinin müzakeresine başlandı
D. P. ve M. P. Partilerinin sözcüleri, bütün İktisadî ve ticarî işlere ancak iktidarda kalma hırsının tatmini zaviyesinden bakıldığını ileri sürdüler
D. P. sözcüsü, vatandaşın geliri ile gideri arasındaki muvazenenin bozulduğunu ve bu yüzden hayat pahalılığı ve geçim zorluğu denilen kâbusla karşı karşıya kalınmış olduğunu belirtti.
Ankara 21 t Hususi muhabirimiz telefonla bildiriyor ) — Saat 17.30 da Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı bütçesinin müîaket esine başlandı.
D. P. nln tenkldlcrl
Şeklindeki beyanatını hatırlatan hatip dedi kİ:
“— 25 senedir memleketi fasılasız ve dilediği gibi İdare eden, kurduğu devlet sanayii ile öğünen bîr parti için bu gözler, işlerin mahiyetini ve düştüğümüz Akıbeti tebarüz ettirmiyor mu? Bundan daha haklı bir ten-kid olur mu?"
Millet Partisinin tenkidlerl
neticelc-anlamak
zirai 18-dü-
Demokrat Parti adına konuşan Hakkı Gedik, Ekonomi ve Ticaret Bakanlıklarının birleştirilmelerine flit teşkilât kanununun getirilmemeli yüzünden bir iş ve vazife tezebzübü hüküm sürdüğünü, hususi teşebbüse faaliyet ve gelişme imkânları verilmediğini, bütün İktisadi ve ticari işlere ancak İktidarda kalma hırsının tatmini zaviyesinden bakıldığını ileri sürdü ve devamla;
'•— İç ticaretin ve ekonominin tanziminde taazzuv ve inkişafında, İstihsal kapasitesinin arttırılmasında hükümetler mütemadiyen hata işlemektedirler. Takip olunan para politikası, bu hatalar meyanındadır. Bunu 7 Eylül kararlarında ve rinde kolayca görmek ve mümkündür." dedi.
Sözcü, Ticaret Bakanının
tihsalâtta fazlalık ve flatlerde şüklük hâsıl olduğu, dış ticaret mu-vazescninin 1949 da lehte neticelendiği hakkındaki beyanatım bahis mevzuu ederek:
"— İstihsal azalmış, fiatler yükselmiştir, gıda maddelerinde geçim endeksi 1948 yılının 12 nel ayında 382 iken, 1949 yılının aynı ayında 428 i bulmuştur. Toptan eşya fiatlerinln genel endeksi Türkiyede 1938 yılında yüz itibariyle 1949 da fÖOO) ü geçmiştir. Bıı yüzden vatandaşın geliri ile gideri arasındaki muvazene bozulmuştur. Hayat pahalılığı ve geçim zorluğu denilen kâbus, vatandaşın baş belâsı olmuştur.
Memleket nüfusunun %97 sİ hayat pahalılığının mthrtç derdi ve ıztırabı içine düşmüşlerdir." dedi.
Dış ticaret muvazenesinin bozukluğu mevzuunda hatip, şu rakamları verdi: ’ .......
1938 yılında mevcut 214 ton altın, 1946 da 213 tona, 1947 de 151 tona, 1948 de 144 tona, nihayet 1949 da 137 tona düşmüştür .
1947 senesi bidayetinde 208 milyon lirayı bulan döviz, aynı sene sonunda 155 milyon liraya. 1948 yılı nunda 29 ve 1949 yılı sonunda milyon liraya düşmüştür."
• «
Bir hatırlatma
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı bütçesini, Millet Pârtisi adına Ahmet O-ğuz tonkid etti. Hatip sözlerine:
"— Memleketin ekonomik hayatını istihsalden İstihlâke ve dış piyasalarda kıymetlendirmeğe kadar devam eden bir kontrolü ve tertipleme ile muvazzaf olan Bakanlık, bu memlekette yjllarca arandı, bulunamadı." dlve başladı. Devletin bekaaını alâkalandıran bu mevzular, İşletmeler Bakanlığı, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, Devlet Bakanlığı ve nihayet İçişleri Bakanlığı gibi dört muhtelif teşkilâtın meşgul olduğunu, fakat bunların arasında hiç bir insicam bulunmadığını, fabrikalarla ham madde Bahalarını ve mâmullerin kullanış yerlerini birbirlerino bağlıyan yollar arasında bir irtibat tesisi düşünülmediğini kayıtla dedi kİ:
"— Bütün bunları ayarlıyacak, tanzim edecek bir bakan yoktur. Ekonomik işlerimizin aksak gidişine yegâne sebep budur. Bugün, geri kalmış işleri tamamlamak, gidişimizi dünya iktisadi nizamına uydurmak mecburiyetindeyiz. Bu ise, böyle keşmekeş içinde olamaz ve memleket iktisadiyatı böyle devam ettirilemez.
İktisadi müdahalecilik
80-
28
mı-
Bayındırlık bütçesi dün kabul edildi
Mahalli ihtiyaçların birinci plâna alınması yüzünden büyük ihtiyaçların karşılanamaması tenkid edildi
Şehir Meclisi toplantılarına devam ediyor
Dtlıu alman kararlar
Endonezya, Moskovaya bir heyet gönderiyor
Cakarta. 21 A.A. (AFP) — Endonezya Dışişleri Bakanlığı Vişinski'ye çektiği telgrafta Endonezya Hükümetinin, Endonezya He Sovyet Rusya arasında diplomatik münasebetlerin kurulmasını müzakere etmek için yakında Moskova-ya bir heyet göndereceğini bildirmiştir.
Hareket tarihi ve heyetin teşekkül tarzı bllAhare bildirilecektir.
Süveyş bölgesinde sıkıyönetim bir «ene uzatıldı
Başbakanın İzmirde verdiği bir tuk ta:
“Bizde öyle fabrikalar yapılmıştır ki mamullerini hariçten alsak bize on defa daha ucuza gelir. Öyle fabrikalar kurulmasını istiyoruz ki dışar-daltilere rekabet edebilsin. İptidai maddelerin yanında olsun. Makinelerini işletecek enerji tabıattcn ve ko-loy istihsal olunsun. Buna mukabil kömürü satarak döviz getirmek yolunu bulalım!"
Ekonomi genel meclisinin bütün vaatlere rağmen kurulmadığından, devlet müdahaleciliğinin iktisadi hayatı felce uğrattığından ve bu yüzden Türkiye hakkında itimat sarsıldığı için yabancı sermaye gelmediğinden şikâyet eden hatip dedi ki:
•’— İktisadî müdahalecilik sistemi bundan sonra da devam ettirilirse memleket dış finansmanından ve kredilerden mahrum kalacaktır. Bunlara bir nihayet vermeğe mecbur olan Bakanlık iaşe politikasını yürütmeği A-deta tek vazife edinmiştir “
Toprak Mahmulleri Ofisinin icraatı
Toprak Mahsulleri Ofisinin icraatına da temas eden Ahmet Oğuz serbest döviz ticaretine girdiğimiz şu anda Ofisin her yerde teşkilât kurmak suretiyle hububat İşini koruyucu bir fıat mekanizması ile tanzim etmeğe çalışmasını tenkid ederek Ofisin yağ toplayıp bu yağlan başka yağlarla karıştırmasını vc pivasaya sürmesini hatalı bulmuş ve dış ticaret mevzuunda da durarak demiştir ki:
"— Bugünkü bünyemizin dünya piyasalarında kayda değer, üzerinde
(MMHHlUHllullıt'gttmHIhfniıihiA»*- ııtWMiıııt||NiHHifenıjg]jyB hi ftttUORAM*
muhakkak durulur bir memleket olmak sıfatını haiz değiliz. Birkaç ihraç maddemiz müRteana diğerlerinin adı dahi geçmez, ve ne miktar ve ne de vaaıf İtibariyle —bir İki madde hariç— dünya piyasalarına meydan okuyacak vaziyetteyiz. Hal böyle 1-ken Birleşik Milletler Ekonomi Birliğinde bir Aza aıfatlyle karşılıklı taahhüt ve vecibelere girişiyoruz. Bunun ilk tefllrinl %50 dövizle ithalâta müsaade etmekle göstermiş bulunuyoruz. Yarın bunun %60, %70 ve %100 olması bahis mevzuudur. Şu halde dünya piyasalarında boy ölçüşmek vaziyetinde ve fıat bakımından bir rekabete girmek zorunda kalacağız. Memlekette istihsal sahasındaki verimimiz kapasiteye nazaran düşüktür. Ham madde maliyetlerinin fiati yüksektir. Bu durum karşısında ihracat İşlerimizi ciddi olarak tertiplemek lâzım değil midlr?"â Bugünkü şartlar altında iç bünyemizdeki istihsal maliyetlerinin düşmiyeceğini, bunun sebepleri arasında memleket istihsalinde büyük payı olan kuvve! muharrikenin ham maddesini teşkil eden kömürün şimdiye kadar 40 milyon raddesinde zarar yapmasını gösteren Ahmet Oğuz, yeni zararların devam etmesini istemıyen Hükümetin kömür fiatlerine zam yapacağını, böylelikle maliyetlerin yükseleceğini, buna mukabil dış piyasalardan ucuz fiatlerle gelecek olan bazı eşyanın memleket sanayiini tehlikeye koyacağını söylemiş ve tekrar Ofis mevzuuna avdet ederek demiştir ki.
"— Ofis dış memleketlerden yüz binlerce ton buğday gerıttı. Bunun maliyeti 23.3 kuruştur. 3 kuruşu masraf olarak kabul edersek 26 kuruşa satılması icap eder Halbuki bunları biz değirmenlere altı yedi kuruş fazlasına, yanı 32 kuruşa verdik.
Bunun sebebi kurulmuş bir Ofis teşkilâtının ortada bulunmasıdır. Bunu ayakta tutabilmek için bütün masrafları en çok yenilen, en çok sarfe-dilen meta’ olan buğday üzerinden çıkarmak icap ediyor. Buğday fia-tİ üzerindeki 7 kuruşun biı kilo ekmeğe in’lkâsı 10-11 kuruştan aşağı değildir.
Bir ekmek üzerindeki 3 kuruş 30 para muamele vergisini de hesaplarsak evine her gün 3-5 ekmek almak durumunda olan bir Türk vatandaşının bir kilo ekmekte 15 kuruş frak ödemesi gerekmektedir."
Müteakiben Cemil Alevli ve Arif Çubukçu da kısa konuşmalar yaparak tenkid ve temennilerde bulundular. Salamon Adatto da sigorta poli-çalarının sigortalının hukukunu koruyacak şekilde ıslah edilmesini isteyen bir konuşma yaptı. Meclis yarın 10 da Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı bütçesinin müzakeresine devam edecektir.
Çehir Meclisi şubat devresi tnplsâtı-tarınn devam etmekledir. Dünkü toplantıda bir çok mazbata, ait oldukları kömİM.vonlara havale edilmiş. bühtâAa Elektrik İdaresinin, Taksimde yapılmakta olan Opera binam yanında bulunan mubhVvHc merkezinin nakil meselesi münnkaşnln ra yol açmıştır. Bu hususta İzahat veren komisyon relâl Feridun Dlrlmtekin merkezin laşın-ması İçin teklif edilen Kamarot Caddesindeki yerin çok dar olduğunu vs daha uzaklara gitmenin do ağır masrafları mucip olacağını belirtmiştir. Neticede muhnvvılo merkezinin. Gümüşsüyü HajıtRhnnesi de Kamarot Caddesi arasındaki üçgene yerleştirilmesi kararlaştırılmıştır.
BllAhare, Kamarot Caddesinde belediye arsaları üzerine hususi bir hu-tahnne vapmak İçin Şehir Meclisi n4t-dlnde bir kaç doktorun müracaat! de münakaşalara yol açmıştır. Bu mevzuda ı»z alan Remzi özdeğen, bu arazi üzerinde hususi bir hestahane yerine bir Belediye Hastahanesl kurulması tezini müdafaa etmiş, buna cevap veren komisyon başkanı Feridun Dlrlmtekln. arsaların küçük olduğunu ve burada Azami 90-95 yataktı bir haatahane yA-pılabileceğini, bunun lee Belediye İçin kArh neticeler doğurmıyacağını İzah etmiştir.
Neticede, doktorların teklifi kabul edilerek bu arsanın rayiç flatl üzerinden satılması karar! aştırılmış tır.
Meclis cuma günü toplanacaktır,
Dr. E. Berthet’nin basın konferansı
Şehrimizde bulunan Birleşmiş Milletler verem mücadele mütehassısı Dr. Etlenne Bcrthet bugün saat 11 de bir basın toplantısı yapacaktır.
lira harcananını İfade etti, gelmiş bulunduğundan otu-verildl,
öğleden sonraki oturumda
ANKARA VAPURU GELDİ
Fransada sabotajcılar en ağır cezalara uğrayacak
Parla. 21 A.A. (LPS) — Adalet Bakanı M. Rene Mayer, Amcrikadan gelen askeri malzemenin boşaltıl masında ve Çin Hlndlstanına gönderilen malzemenin yüklenmesinde »abotaj yapanlar İçin en yüksek cezanın teklif edilmelini savcılardan İstemiştir.
Amerikalılar Endonezyayı alâka Ue karşılıyorlar
Waehington. 21 A.A. (United Press) — Başkan Truman dün Birleşik Amerika halklnın yeni Endonezya Cumhuriyetini alAka İle karşıhyacağını vadetmlştlr.
îlk Endonezya Büyükelçisi Dr. Ali Snstroamldjojo Başkan Truman’a ItU mstnameslnl verdiği zaman başkan kendisine Birleşik Amerika İle Endonezya arasındaki münasebetlerin çok dostane olmasını temenni ettiğini bildirmişin
Sastroamldjojo EndonezyalIların Ho-lândaya karşı savaşlarında Amerikalılardan İlham aldıklarını beyan etmiştir.
Hindistan ve Pakistan görüşmeleri
# Yeni Delhi. 21 A.A. (LPS) — Hint ve Pakistan başbakanları. Bengal’ln doğu vr batı vilâyetlerinde cereyan eden karışıklıklar hakkında birkaç gündür görülmektedirler. Başbakanlar vaziyete hAklm olmak için yapılan muhtelif teklifleri İncelemektedirler.
Kumanya, Sağlık Teşkilâtından çekildi
Bükreş. 21 (AP) — Kumanya dün akşam, Dünya Sağlık Teşkilâtından çekildiğini bildirmiştir.
Amerika ve Asyada yapılan esir ticareti
Lake Succeas 21 A.A. (Afp) — Trygve Lle’nin talimatı üzerine hazırlanan Birleşmiş Milletler raporunda esir ticaretinin dünyanın bir çok bölgelerinde tatbik edilmekte olduğu bildirilmektedir.
Raporda bu ticaretin Çindc. Kaınerun-ds, bilhassa çocukların esir olarak m-t,ildiği Tanganlkada, Nlgerlada. Malez-yada, Hong-Kong da ve Singapurda revaçta olduğu bildirilmektedir.
İngiliz seçimlerinde Uk oylar kullanılmağa başlandı
Londra, 21 (YlRS) — Perşembe günü başlayacak olan seçimler için şimdiden reyler kullanılmağa başlanmıştır. Reylerini kullananlar, yataklarını terkedenıl-yecek kadar hantu. olanlarla meşrû sebepleri olan diğer İngiliz vatandaşları-(Jır. Bu reyler, posta vasıtaelyle gönderilmiştir.
Kahire, 21 A.A. (Reuter) — Mebuslar Meclisi dün akşam Süveyş Kanalı bölgesinde ve Sinai Yarımadasında sıkıyönetimin daha bir sene uzatılmasını tasdik etmiştir.
Üç numaralı dünya vatandaşı
Roma, 21 (A.P.) — Re® a Radyosunun dün bildirdiğine göre, "Bir numaralı dünya vatandaşı Garrj' Davles 'ln bir eşi dün paraşütle Milâno civarına İnmiştir. Rainer Kozenberg adındaki bu şahıs kendisi İçin Üç numaralı dünya vatandaşı demekte olan bir Almandır. Kendisinin pasaportu yoktur.

İsviçre
Mısır münasebetti nazik bir duruma giriyor
Berlin, 21 (YtRS) — Mısır Dışişleri Bakanı bugün İsviçre Elçiliğine tevdi ettiği bir notada, son zamanlarda İsviçre matbuatında Mısır hakkında çıkan yalan ve hayal mahsulü neşriyatı protesto etmiştir. Bu neşriyat bilhassa Mısır hanedanı ve Kıral Faruk etrafında yapılmıştır.
İsviçre Hükümetinin
ıııütnlAnsı
Berne, 21 ıAP) — İsviçre Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mısır Hükümetinin protestosu şunları beyan etmiştir:
"Bu gibi yazıların Mısırla münasebetlerimizi bozabilmesi son derecede gariptir. Memleketimizde tam bir basın hürriyeti vardır. Gazetelerimizin söylediklerini kontrol edemeyiz. İs-
bir
viçre Ceza Kanununda yabancı devlet reisi hakkında hakaıetâmiz mülâhazalarda bulunanlar için hapis cezaları
muştur, hakaret
Şimdiye
sİ cezo kanunumuzun bu maddesine müracaat etmemiştir.,.
verilmesi gözönünde tııtul-Ancak böyle bir d Ava açmak gören devlet reisine alttır, kadar ise hiç bir devlet rei-
Ankara. 21 'Huautıl muhabirimiz telefonla bildiriyor» — Büyük Millet Meclisi bu sabah Bayındırlık Bakanlığı bütçeninin müzakeresine devam etti. Muhtelif hatipler bugün de seçim bölgelerine alt mahalli dilek ve temennilerde bulundular. Bayındırlık Bakanı Şevket Adatan. Bayındırlık işlerinin uzun veya kısa vadeli prag-ramlara bağlanmış okluğunu, 9 yıllık yol programının tatbikına başlandığını, demlryolİArımızı, denize bağlama işine ve limanlarımızın inşasına 10 yıllık plân dahilinde devanı olunduğunu, başlanmış vÂaftyetteki ru İşlerinin tahakkukuna gayret edildiğini. 1946 Bayındırlık bütçesinde yatırımlara 70 milyon Hra ayrıldığını, bu yıl paranın 131 milyon liraya yükseldiğini boyan ederek yol işlerimizin bir tarafa atılmış olduğu şeklindeki iddiaları reddetti. Bir taraftan devlet yolları plânı gerçekleştirilirken diğer taraftan bütçenin imkânları nispetinde 1-klncl derecedeki yolların inşasına başlandığını, öze) idarelere yapılacak yardımın üçer yıllık programlara bağlandığını, demiryolu Inşatına devam edildiğini, bu yıl 300 kilometre uzunluğunda demiryolu yapılacağını, Ereğli limanının 1950 de, Trabzon Umanının 1951 de, inebolu ve Amasra limanlarının da 1952 de tamamlanacağını, Samsun limanına alt projenin tamamlanmış bulnduğunu, İstanbul. İzmir ve İskenderun limanlarının tevsi, ıslah ve teçhiz edileceğini, bu iş İçin 97 milyon Saat 13 e ruma son
Bakan.
da İzahatına devam edorek su işlerine harcanan paranın israf edildiği yolundaki tenkidleri cevaplandırarak:
"Su İşlerinde tecrübeli elemanlara malik bulunmayışımız, Hk zamanlarda bazı hatalara yol açmış olabilir. Bu, pek tabiidir, fakat vâki eksikliklerin süratle ikmaline çalışılmaktadır. Bu suretin yapılan işlerden kısa bir zamanda verim alınacağı muhakkaktır. Küçük su İşlerine bu yıl yarım milyon Hra fazlasiyle 2 milyon Hra ayrılmıştır.,.
Büyük SU işlerine 19.6 milyon Hra ayrıldığını söyliyen bakan; Ahmet Ali Çınarın Seyhan barajı hakkındaki tcnkidlerlni bir (fikri sabiti olarak vasıflandırdıktan sonra, yaptırılan ciddi tetkikler tatbikatın İsabetli olduğunu gösterdiğini vc Amerikalı firmanın elektrik santralı yaptırılmasını lüzumlu görmesi üzerine teklifin kabul edildiğini söyledi.
Kurulacak baraj 44 metre Irtifaında olacak ve saniyede 3000 metre küp su süratinde feyezanlara mukavemet e-dobilecektir. 1.5 milyar metre küp su toplayacak olan baraj 140 bin rtıetre kare arazi sulayacak vp hidroelektrik santralı senede 211 milyon kilovat saat enerji verecektir.
Bakan, Sakarya ve Menderes nehirleri üzerinde yapılan amenajman işlerinin devam ettiğini, bunlar tamamlanınca Kızılırmak etütlerine başlanacağını anlattı, yapılacak havn meydanları vc kara yolları etrafında tafsilât vordl ve mahalli temennilere teker teker mukabelede bulundu.
Doğu Kalkınma Plânına göre yapılacak İşleri de İzah eden Bakan dedi ki:
Bu plân için yeniden 2.5 milyon liralık İnşaat tahsisatı ayrılmıştır. Bunun bir buçuk milyon lirası Millî Eğitim. 750 bin lirası sağlık. 250 bin lirası da Tarım Bakanlıklarına alttır.,,
Bakan, diğer sualleri cevaplandırdıktan sonra bazı milini vekiller! seçim bölgelerine ait işler üzerinde ısrar ettiler.
Bu münasebetle söz alan Aziz Koksal ;
"— Umumi memleket işlerini bir tarafa bırakarak öyle mahalli İhtiyaçları müdahale etmek zihniyeti bütün faydalı işlere engel olmaktadır. Memleket klçüsünde mühim olan yerlere bu suretle kâfi tahsisat ayrılamamakta, İşe mahalli kaprisler hâkim olmaktadır. Bunun neticesi olarak da memleket ölçüsünde mühim olan yerlere diğı gibi mahalli ihtiyaçlar da karşı-bınamamaktadır Buna bir nihayet vermenin zamanı gelmiş ve geçmiştir...
Müteakiben Ahmet AH Çınar ile Bakan arasında bazı tartışmalar oklu ve neticede Bakanlık ve Kara Yolları Genel Müdürlüğü bütçeleri kabul edildi.
Yeni Yunan Başkonsolosu (la gelen yolcular arasında Ankara vapuru ,dün öğleden sonra saat 15 te 80 ton yük ve 164 yolcu llo Batı Akdeniz seferinden dönmüştür. Yunanlstanın İstanbul Başkonsolosu Jeorge Hıristopulos. ispanyanın Ankara Sefareti Müsteşarı Ferrando Gnntçol ve Ekonomi Bakanlığı Müşavirlerinden Hüseyin Kunler, Tarım Bakanlığı Pamuk tşlerl Müdürü Necati Turgay, yolcular arasındadır.
Ankara vapuru 1.5 ay t A mir görecek, bu esnada 6 nisana kadar Ankaranın yerine Giresun gemisi bu seferleri yapacaktır.
Zuhurat postası
Hopa vapuru, şehrimizde biriken yükleri alarak, önümüzdeki cumartesi günü Karadenlze bir zuhurat postası ya paçaldır
Çocuk Esirgeme Kuruntunun çayı
Çocuk Esirgeme Kurumu 3 mart cumartesi günü saat 14.30 - 19.30 arasında. Taksim Belediye Gazinosu salonlarında. hAaılntı Kurunum himaye ettiği fakır, , çocuklara dağıtılmak üzere bir çaylı toplantı tertiplemiştir-
SPOR
Türkiye Greko - Romen güreş birincilikleri
İS Bölgenin iştirakiyle müsabakalara cuma günü , başlanıyor
Türkiye Gr eko-Rom en güreş birincilikleri 24. 25 ve 26 şubat tarihlerinde • Sergi ve Spor Sarayında JA bölgenin güreşçileri arasında yapılacaktır.
Bu birinciliklere Ankara, İzmir, Eskişehir, Kocaeli. Kırklarell, Kayseri» Zonguldak. İstanbul ve İstanbul Üniversitesi tarn kadrolarıyla iştirak edecek, diğer 9 bölge de seçme güreşçilerini getireceklerdir. 18 bölgenin müsabakalara İştirak edecek güreşçi adedi 116 dır.
Güreşlere günde İki seans olarak devam edilecek, birinci seans 13-17, İkinci seans 20.30 - 23.30 arası yapılacaktır.
Tlirkiycde ilk defa olarak İstanbul t’-niveraitesi Türkiye birinciliklerine İştirak edecek ve müsabakalara şu kod ra İle çıkacaktır:
52 M. Ali ı.Tıp>, 57 Osman Öz (Eczacı). 62 Ümit Dcmlrağ (Ormanı 67 Yılmaz Karaman (As, Tıp), 72 Cemil Ce-nıiloğlu (As. Tıpı. 79 Servet Atillâ (Tıpı, Ağlr Kılıç önnl (Hukuk),
Ğreko-Roınen güreş birinciliklerinde İmtihana tâbi tutulacak hakemlerimizden ikisi Stockholm'de yapılacak dünya Greko-Romen birinciliğine götürülmek üzere seçilecektir.
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR
Bir Geçmiş Zaman
Yalı kayıkhanesinin demir parmaklıklı kapısı kapalı olduğundan Ali Nizamî Bey suyun içinde bu kapının altından geçer, kayıkhanenin baş tini rak mın bekler, sırtına bir burnuz giydirir de vücudunu ovalar, ve o, üstünden a-kan sular yerlerö sızmasın ve iz bırakmasın diye, mümkün mertebe kurulanır, burnuza sarılır, selâmlıktan hareme götüren yan merdivenden yukarı çıkarmış.
Dönüşler de hep aynı korkular ve müşkülât ile geçer, tekrar kayığa doğru yüzüşler, tekrar, kayıkçılardan birinin yardımiyle, denizden kayığa geçişler, orada oturup tekrar giyinişler ve karanlıkta, bu ihanetten haberi varmış da infial ediyormuş gibi haller alan yalıya hırsız gi-41
tarafında deniz hamamı hizme-gören yerdeki merdivenden çıka-taşlığa girermiş. Burada hanı-itimat ettiği meşhur kalfası bu kadın Ali Nizami Beyin on un

bi, girişler asabı yorar, insanı çıldırtırmış.
Zaten bu gayretler, himmetler, dikkatler hep boşa gitmiş. Ve Ali Nizamî Bey için bu macerayı üç dört defadan sonra artık bir kere daha tekrara cesaret etmeye imkân kalmamış. Zira her şeyi duyan hafiye-ler yüzünden bu sır da aşikâr olmuş. Bir taraftan bu vakanın geçtiği yalıya bir kaç yalı mesafesinde bulunan Ali Nizamî Beyin haremi böyle aldatıldığını duymuş. Hanımlar arasında müthiş bir rekabet başgöster-miş. Ve zaten haremi bundan doğan münazaalar yüzünden ayrılmış. Diğer taraftan bu macera hanımın kocasının ve bir de, tâ Yıldızda, Sultan Hamidin kulaklarına kadar aksetmiş. Ali Nizamî Bey uzun müddet “Acaba bana bir şey yaparlar mı? Acaba ne yaparlar?,, diye herkesten gizlemek istediği korkular içinde kalmış.
Ali Nizamî Bey bazan böyle kısa bir zaman için âşık olduğu yahut kendini birdenbire tehyic eden kadınlara bir servet harcamaya razı olurmuş. Bir gün kendisinin bir çocukluk arkadaşı olan ve zamana kadar bir çok kârlığııiı ispat etmiş bir tar kalarak bir yardım
söylemiş. Bütün varını yoğunu âşık olduğu kadına harcamak sevdasiyle gözleri kararan Ali Nizamî Bey o kadar cüzi bir yardımda bulunmuş 42
kendisine o kere vefa-dostu nıuz-beklediğini
ki aynı gün içinde evvelce hiç tanımadığı bir kadına yaptığı fedakârlığın büyüklüğünü gören bu dostu birdenbire asabileşerek: "Ay, sen beni dilenci yerine koyup sadaka mı veriyorsun?,, diye haykırmış. Daha: “Hay Allahtan korkmaz, bak, bana acımıyorsun da beş dakika evvel tanımadığın fahişeye bir servet heba ediyorsun! Dikkat et! Sonra, Allah sana bir belâ verir, bir tepetaklak yıkılırsın ki başına ne geldiğini bile anlayamazsın !„ diye duada bulunmuş!
Daha, Ali Nizamî •şam meraklısıydı.
Bütün esvaplarını bütün boyunbağlarını da Mir’den alırmış.
Hele, bastonlarının bazıları sokakta kullaııılmıyacak kadar kıymetli maddelerden yapılmış olur, yahut, böyle sapları bulunurmuş. Bazısı yekpare bir fildişinden yontulmuş olduğundan daha kıymetli sayılırmış. Bazısının topuzları çeşm-i bülbülden, bazısının bir elma büyüklüğüne yakın altındanmış. Bazılarının kıymeti tarihen meşhur bazı şahsiyetlere ait olmalarından gelirmiş. Yine bunların bazısı çocuk yahut cüce bastonlarına benzer, o kadar ince ve kısa olur, bazısı baston gibi başlamışken bir kırbaç gibi biter, bazılarının uçlarında ele veya kola ta’D’r'ak için renk renk kordonlar l'iı’mıvr, baz-s’mn saplarından fiyangolu koıdelâlar sar -‘ 43
bir tepetaklak
ona az çok bed-
Bey giyim, ku-
M ir'de ısmarlar,
karmış. Bunlar da “travesti,, ve maskeli balo bastonlarıymış. Böylece onun sokakta kullanılmaktan ziyade, evde teşhir edilecek, müzelik bir bas- ' ton kolleksiyonu varmış. Ancak, kendisinin bu merakına rağmen, bazan, hiddetini yenemiyerek, bu tarihî bastonlardan birini kendisini öfkelendiren adamın sırtında kırdığı da olurmuş!
Fakat, Aii Nizami Beji bütün bu muhtelif merakları içinde galiba en çok saran ve bütün ötekilerini bastıran merakı, her nedense, ayakkabı, yani her türlü kundura, botin, iskarpin, çizme ve terlik merakıydı. Hep Beyoğlunun meşhur kunduracısı He-ral’de yaptırdığı, şıklığı dillerde dolaşan bu ayakkabılarından, hanımlar, âdeta, hususî serende yetiştirdiği orkidelerinden bahseder gibi söyleşirlerdi.
Hiç unutmam, onun büyük yatak odasında bir duvarı yarı yarıya kaplayan kocaman bir esvap dolabının kapağı önümde ilk açldığı gün, hayretle görmüştüm ki alt rafında, iki sıra olarak, yan yana' belki kırk çift, belki kırk çiftten de fazla ayakkabı sıralanmıştı. Bunlar çeşit çeşitti. Bazısı blirbütün yeni, bazısı biraz eskimişti. Kimisi küçük, kimisi büyük gözüküyorlardı.
— Devamı var —
44


İstanbul takımı belli oldu
İstanbul bölgusl Greko-Roınen güreş birincilikleri seçmeleri dün saat 14 te Spor vc Sergi Sarayında yapılmış, altı saat «Üren müsabakalardan sonra 52 kiloda Fehmi Büyükmutlu, 57 kiloda: Kemal Demlraüran. 62 kiloda:
Elınoa, 67 kiloda; Bekir Yolcu. 73 kiloda: Nevzat Süzeri. 70 kiloda: Ahmet Knndemlr. 87 kiloda: Baarl Oktav. A-gırdn: Sabrı Domlraoy İstanbul Greko-Rcmen takımına aeçilnılşierdir.
Servet
İzmir bölgesinde seçim hazırlıkları başladı
ya-gö-
hı-
İzmir 21 (Hususi muhabirimiz telefonla bildiriyorı — İçişleri Bakan-lııîi vilâyete «eçlm hazırlıkları h«k-kıncln ilk tamimini bugün bildirmiş, İzmir valini de merkez ilçeye baıllı bütün muhtarları vilâyet makamında bir toplantıya davet etmiştir. Davet şeklinden ve toplantının hemen pılmasından istihraç olunduğuna ».e seçim zamanı çok yakındır.
Vali, bu toplantıda muhtarlara
tap ederek milletvekili seçimlerinde kendilerine büyük mesuliyet ve vazifeler teveccüh ettiğini hatırlatmıştır. Diğer tarultan Demokrat Parti İzmir teşkilâtı da seçimler için bir kurul seçmiştir. Bu kurul, seçimlere alt her türlü işleri idare edecek, propaganda seyahatleri tertip edecektir. Her hafta yedi ilçe ve köyde üçer kişilik gruplar, köylüyü tenvire çalışacaktır.
Ç. H. P. ise bu seçimde bilhassa tarafsız vatandaşların oylarına güvendiğini, çalışmalarıyle hissettirmektedir.
22 Şubat 1P5J0
YENt İstanbul
Sayfa 3
A
GU N U N
EKONOMİK HAREKETLERİ
Paris Hususî Büromuz bildiriyor
iktisat Fakültemiz profesörlerinin
Dünya Haberleri J
"Yeni İstanbul,, un iktisadi anketi

Balıkçılık için üç yıllık plân hazırlandı
konferansları alâka uyandırdı

Prof. Perrouı’nun gazetemize beyanatı TATBİKÎ İktisat tümleri Enstitüsü Müdürü Prof. François Perroııx, bir müddet evvel Ankara vc lstanbulu ziyaretinde birçok tanınmış iktisatçılarımızı Paris’te konferans vermeye davet etmişti.
İktisat ilimleri Enstitüsünde konferans verecek olan Türk şahsiyetleri arasında istatistik ilminde derin ihtisas ve vukufu ile Fransada tanınmış olan İstanbul Üniversitesi Rektörü. Prof. Ömer Celâl Sarç, endüstri kalkınmasını tamamhyan memleketlerde sendika hareketlerinden bahsedecek olan İktisat Fakültesi Dekanı Fındıkoğlu. Tatbiki İktisat İlimleri Enstitüsünde bir çok tebliğlerde bulunmuş olan Prof. Fritz Neunıark, modern işletme iktisadı sahasında a-raştırmalariyle temayüz eden Prof. Ahmet Ali Özeken ve enstitü ile daimî temas halinde bulunan Haydar Furgaç ve Osman Okyar gibi genç iktisatçılarımız vardır.
Enstitünün Türkiye ile Fransa arasındaki İşbirliğini iktisat ilimleri sahasında genişletmek ve kuvvetlendirmek için tertip ettiği bu konferansların ilki İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi Profesörlerinden Refii şükrü Suvla tarafından verilmiştir. Konferansın mevzuu: “Mrashall Plânı ve Türkiye iktisadının gelişmesi,, İdi. Bu konferansta Paris Büyükelçisi Kuman Menemencioğlu da hazır bulunmuştur.
Konferansçı mevzuunu sağlam istatistikle mutalar üzerinde bina etmiş ve zamanın iktisadi ve siyasi müşkülleri yüzünden Marshall Plânının Türkiyeye olan yardımında daha ziyade askeri noktai nazarın ön plâna alındığını kaydetmiştir, bu yardımın iktisadi cephesi ha ehemmiyetlidir ve feyizli rini de ancak teessüs etmiş ve sükûn devresi kurulabildiği zaman gösterecektir.
Ancak o zamandır ki. genç Türkiye Cumhuriyeti, ihracat ve endüstrilerinin çoğalması ve genişlemesiyle, şimdiye kadar elde ettiği başarılara yeni başarılar katarak zengin tarihi Ananelerine lâyık bir mevkie erişmiş olabilecektir.
Yaşadığımız devirde ekonomik potansiyeller siyasi hudutları aşmaktadır. Türk milleti, imar ve kalkınması için sarfettlği gayretler ve elde ettiği parlak neticelerle. memleket nüfus ve sathının rakamları İle ölçülemive-cek derecede kazanmaya de mümtaz yıktır.
Büyük bir konferansın kışları ile hem konferansçıya hem Türk - Fransız entelektüel işbirliğine olan sempatilerini izhar etmişlerdir. Bu ilk haşan ilerdeki konferans ve çalışmaların ne kadar verimli olacağına bir delil teşkil etmiştir.
Konferanstan sonra, eski bir sefir ve Enstitü âzası olan M. L’Hesmltre konferansçıyı tebrik etmiş ve sual ile münakaşa kısmını açmıştır. Münakaşaya Polonyanm harpten evvel İktisat Vekili olan M. Rose'den başka Paris Hukuk Fakültesinin bir çok


L
Halbuki çok da-neticele-bir sulh
büyük bir ehemmiyet ve dünya iktisat âlemin-bir mevki edinmeye
lâ-
alâka ile takıp odilpn sonunda dinleyiciler
bu aide
Prof. Refİi Şükrıı Suvla, profesörleri İştirak etmiştir. Konferansçı bütün suallere vazıh ve etraflı cevaplar vererek dinleyicilerin Türkiye hakkında sahih bir fikir edinmelerini sağlamıştır.
Konferans. Büyükelçi Menemenci-oğlunun bir hitabesiyle sona ermiştir.
★ v
Sorbonne’daki
iki konferans
Paris, «Hususi Büromuzdan) — Paris Üniversitesi Türk İlimleri Enstitüsünün Sorbonne'da tertip ettiği konferanslar İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi profesörlerinden Ömer Lutfi Barkan ın İki konferansı ile başladı. Bu konferansların mevzuu: XV inci ve XVI ncı asır Osmanh İmparatorluğunun tahriri nüfus sicilleri vc OsmanlI İmparatorluğunun iskân siyaseti idi.
İlk konferansın girişinde OsmanlI İmparatorluğunun padişah silsilesi ve harplerini kronik usuliyle savmaktan ibaret olan eski tarih metotlarının bugün eskimiş olduğu, yerini ekonomik ve sosyal problemleri ön plâna alan tarih Araştırmalarına yer verdiği ve bu rakam, istatistik ve grafiklere dayanan metotla yakında yeni bir zaviyeden geniş bir Osmanlı tarihi çizmek için ilk adımlar atıldığı belirtiliyordu Derhal şunu da ilâve edelim ki, senelerden ben nüfus cetvelleri ve Kadı Sicillerini sıkı bir tetkike tâbi tutarak, memleketimizde ekonomik vc sosyal tarihin ilk esaslarını kuran bilgin, konferansçının tâ kendisidir. Ömer Lutfi Barkan, kuru isim ve rakamlardan bir cemiyet sınıflarının yaşayışını en ufak teferruatına kadar tesbit etmek mümkün olduğunu ispat etti Ö-nrıer Lûtti Barkan sicillerin yazılışı ve görünüşü üzerinde de durarak, bunların Osmanlı imparatorluğunun en parlak devirlerinde bir intizam ve güzellik numunesi olup, 17 nci asırdan i-tibaren umumi tereddinin sic illerde de izlerini görmek mümkün olduğunu anlattı.
Büyük bir alâka ile dinlenen bu kon-
İktisadi İşbirliği tahsisatından 500 milyon dolarlık kısıntı yapılıyor
NVaslıington, 21 A.A. (AFP) — iktisadi İşbirliği idaresi. Başkan Tru-man tarafından Avrupa yardımı için talep edilen 3 milyar 100 milyon dolar tutarındaki fon’dan 500 milyon dolarlık bir kısıntı yapmıştır.
İktisadi İşbirliği İdaresi bu 500 milyon doların Avrupaiılararası ticareti kolaylaştırmağa matûf ödemeler sistemine tahsisini İstemiştir.
Bu iki karar Ayan Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Connally tarafın-
dan açıklanmıştır. Bu suretle Birleşik Amerika Hükümeti. Ingiltcıenin bu nokta üzerindeki mukavemetine rağmen. Avrupanın İktisadi Birliği istikametinde gayret sarf etmeğe azmetmiş görünmektedir.
Bununla beraber teklif edilen kısıntılar hakiki olmaktan ziyade zahiridir, zira bu teklifler daha önce kabul edilip kullanılnuyan ve 500 milyon doları aşması muhtemel olan kredilerin yeni mail yılda kullanılmasını mümkün kılacaktır.
konferansını verirken
feranstan sonra. Şark Dilleri Mektebinin Müdürü Profesör Lucien Fevre konferansçıyı Paris Üniversitesi namına değerli ve çığır açıcı araştırma ve buluşları için tebrik ettikten sonra. Türk tarihinin meselâ Fransa tarihinde misli bulunrnıyan böyle hâzinelere sahip olmakla bahtiyar olduğuna işaret etti.
İkinci konferansta nüfus meselesi e-16 alınarak. Osmnnlı imparatorluğunun yayılma siyaseti belirtilmiştir. Bilginlerimizin daha çok dini ve tarikat noktasından tetkik ettikleri zaviye cemaatlerinin bu ilerleyişte nasıl kolonisatör bir rol oynadıkları ve padişahların da bu cemaatlere bilhassa bu siyasete yardım etmeleri için hususi fermanlarla bazı İmtiyazlar verdikleri üzerinde duruldu. Gene rakamlara dayanarak, zaviyelerin sosyal vazifeleri belirtildi. Hem dini, hem de askeri birer kale olan bu topluluklar İlk zamanları hususî teşebbüsler oldukları halde, zamanla birer devlet teşekkülü haline srelıp Anadoluyu fethetnıişler-(lir. Bilâhare iskân meselelerine temas ederek, OsmanlI padişahlarının Ana-dolunun ziraat ve nüfus kalkınmasına ne derece ehemmiyet verdikleri belirtildi. Köylü, esnaf, tüccar ve ırgadn doğduğu yerde kalması değil, devlet ve memleket için on verimli vc lüzumlu olabileceği yerlere yerleştirilmesi OsmanlI imparatorluğunun ana kaide-İçimden bin idi. Rasyonel bir nufus politikasına uyarak kütle halinde cebri muhaceret OsmanlI tarihinde sık sık raslanan vc neticede devlet ekonomisine çok büyük faydalar temin eden hâdiselerdendir.
Buna bir misal ohırak. Oıner Lûtfl Barkan 1573 scneslndı Kibrisin iskanı hususunda Kıbrıs beylerbeyine hitaben çıkarılan fermanın güzel bir fran-sızca tercümesini okudu.
Ömer Lûtfl Bnrkan’ın bu konferansları Avrupa tarihçiliğinin yıllardan beri üzerinde ehemmiyetle durduğu ekonomik ve sosyal tarihin bizim memlekette de en modern tahlil ve teshil metotları ile ve büyük bir vesika hazînesine doyana rak mühim ileri adımlar atırv# Okluğunu dünyaya İspat rnek bakımından pahası biçilmez değer tanımakladır. İlk defa olarak Türk Sorhonne kürsüsünde Türk rihini Avrupa zihniyet ve ilmine gun vazıh bir dille anlatmıştır.
A. N.
et-bir bir in-uy-
Paris Hukuk Fakültesi Pro-fesörlerlnden maliyeci llrnri Laııfeııhıırger'niıı gazetemiz için yazarak Partstrn yolladığı ü-çüııcii makule gelmiştir. “Fransız ve Türk Bütçeleri” mevzu-undnkl İm yazıyı yarınki nüshamızda takdim edeceğiz.
Borsalarda vaziyet
ha-




Kanada, İngllteredrn İthalâtını arttıracak
Londra, 21 (YİRS) — OttaWada konuşan Kanada Başbakanı, mahallî sanayiin zararına da olsa In-gil tereden ithalât yapmanın lüzumunu belirtmiştir. Başbakan demiştir kİ:
”— Ingiltere, dolar elde etmek i-çin Kanada.va ihracat yapmak zorundadır. Dolar temin edemezse, Kanada mallarını satın alamıya-çaktır. İngiliz mallarına kapılarımızı açmak, memleketimizin iktisadiyatı için elzemdir.,,
•'Time»” Marahall Yardımının tedricen kesilmesini tavsiye ediyor
Londra, 21 A.A. (AFP) — Times şunları yazmaktadır:
Avrupa kalkınması ekseriya çok yavaş yürümektedir. Bununla beraber Avrupa iyi çalıştığını iddia edebilir. Avrupa hayati bir iktisadi kalkınma tahakkuk ettirmiştir. Birleşik Amerika bütün dünyaya geniş ölçüde ödünç verdiği ve sermaye teinin ettiği takdirde 1952 de Avrupa hemen hemen bağımsız bir hale gelmeyi ümit edebilir.
Şu halde AvrupalIların ümitleri, Marsnall Yardımının birden kesilmesinden ziyade yavaş yavaş a-zaltılmasına bağlıdır.
Hayta petrol tasfiyehaneleri kapanıyor
Hayfa, 21 A.A. iAFPi — Dün akşam resmen bildirildiğine göre, Hayfa tasfiyehaneleri ham petrolün Haytaya getirilmesine kadar kapanacaklardır.
Bu tasfiyehanelerin personelinin mayısa kadar tedricen azaltılacağı bildirilmiştir.
Sanıklığına göre, hâlen Ingiliz pet. rol şirketleri temsilcileri ile Irak temsilcileri arasında petrolün getirilmesi için yapılmakta olan müzakerelerin neticesi belli olunca mayıs ayında daha kati bir karar alınacaktır.
Merkezi Millet
Alınan Bankası, (lış ticareti geliştirmek İçin kredi açıyor
Berlin. 21 (YİRS) — Frankfurt’ta olan Alman
Bankası (Bank peııtscher Laen-der) Alman dış ticaretini geliştirmek maksadıyle ihracat malları i-çin finansmanlara girişecektir ve krediler vermeye hazırlanmakta-dır. Bu banka verimli kalkınma projeleri için de krediler verecektir
Birleşik Amerlknda kömür gre'l vahamet kesbedlyor
New-York, 21 (YİRS) — Grev fıa-linde olan 400.000 e yakın Amerikan kömür madeni işçisi işbaşı yapmaları için İki kaynaktan aldıkları emirleri yerine getirmemişlerdir.
İşçilere madenlerine dönmeleri i-çin hem sendika başkanlar! John L. LeWis tarafından ve hem de Amerikanın Ali Mahkemesi tarafından kanunun verdiği salâhiyet-loı dahilinde tebligat yapılmıştır, fakat her iki emir de madenciler tarafından nazarı itibara alınmamıştır.
Aınerikuda kömür sikini ısı had hır safhaya girmek Üzeredir ve birçok demiryolları seferlerini kısmak mecburiyetinde kalmışlardır. Hâlen Anıcrikada 10 günlük kömür stoku vardır. Ne w-York eyaletinin Genel Valisi DeWey, hususi ellerde bulunan bütün kömür stoklarını müsadere etmek için hükümetten yetki talep etmiştir
Kömür darlığı aynı zamanda Ka-nadaya da tesir etmeğe başlamıştır ve Canadian Pacific Demiryolu şirketi bazı seferleri tahdit etmeğe karar vermiştir
Dünya Bankasının yardım teklifi ve devletçiliğimiz karşısında hususî sermayenin yeri
İktisat Fakültesi Maliye Doçenti
Orhan Dikmen’in cevabı
Sanayicilerimizden Doktor
Cildi Bırtek’ın cevabı
Türkiyedeki devletçiliğin hali hazırdaki tecellisi hakkında mütalâa beyan etmeden evvel, bir az menşeini ve o zamanki sebeplerini objektif olarak gözden geçirmek
15 şubat çarşamba günkü gazetemizin ekonomi sahifcslndr “Yabancı göziyle bııgünKlı Türk ekonomisinde hususi teşebbüsün yeri” mevzuunda, ıWnll Street Journal) gazetesinden İktibas edilen enteresan bir makale neşredilmişiı.
Bu yazı etrafında açmış olduğumuz ankete bııgün de devam ediyoruz.
Suallerimiz:
1. TUrkl.vcde tatbik edilmekte olan devletçilikten anladığınız mâna nedir?
Blzdoki devletçiliğin ekonomik cephesi mi, yoksa sosyal cephesi mi galiptir?
2. Bu makalede tebarüz ettirildiği gibi devletçilik, sadece C.H.P. nin mi bir umdesidir? Birinci Dünya Harbinden sonra Türkiye de bir devletçilik siynaetl gütmek mecburiyetinde mij'dl?
3 Makalede lınn edildiği gibi, husus! sermayenin Devletten çekindiği doğru mudur?
4. TÜrklyede husus! şahıslar elinde birikmiş servet miktarı kaç milyon lira civarındadır?
5. Tatbik edilegelen devktçiligin Türkiye içlıi faydaları ve zararları ne olmuştur?
6. Dünya Bankasının yardım teklifini nasıl karşılıyorsunuz; tekliflerinin hangi noktalarına iştirak ediyorsunuz; bunların faydalı ve zararlı tarafları sizce nelerdir?

lâzımdır. Memlekette milli bir İktisadın süratle temelini | atabilmek için dev- ı let maddî ve mânevi bütün vasıtalarını bu istikamette kullanmağa lüzum görmüştür. Bu tarihî zarureti kabul etmek icap eder. Ancak başlangıçtan itibaren devletin İktisadî siyaseti İlmi ve şümullü bir etüdün mahsulü cilan bir programla yapılmadığı İçin, idare makinesi başta yapıcı ve genişletici vazifesinden tedricen inhiraf e-derek maksadın haricîne çıkmış ve gelişi güzel bir çok sahalarda işletmeciliğe girerek faydası olmayan inhisarlar tesip etmiştir. Bugünkü durumda devletin işletmecilik, sanayicilik vc bundan da ileri giderek bu işin ticaretini yapması dolayısiyle memleketteki iktisadi hareket anormal bir şekil almıştır.
Ana kanunlariy-le hususi mülkiyete ve ferdi teşebbüse istinat eden normal cemiyetlerde her şeyden evvel
Trabzon, Samsun, Sinop ve lzmirde konserve fabrikaları, İstanhıılda da teneke kutu fabrikası açılacak
Ankara (Hususi muhabirimiz bildiriyor») — Hükümet, balıkçılığı kalkındırmak için gereken tedbirleri almıya karar vermiş ve bu işlerin tedviri için K/784 sayılı kararla Toprak Mahsulleri Ofisi Umum Müdürlüğüne yetki vermiştir. Toprak Ofisinin angaje ettiği bir Amerikan e-tür firması, malzeme tedariki ve tesisleri kurma programlarını hazırlamış ve bu İşlerin tatbiki için çalışmaya başlamıştır. Bu programlar O.E.C.E. .ve verilmiş bulunmaktadır. Türkiye tarafından balıkçılık hakkında verilen uzun vadeli program, Avrupa İktisadî İşbirliği tarafından neşredilmiştir. İç ve dış kredilerle tahakkuk ettirileceği düşünülen üç yıllık plânda, 400 parça tam takım balık av mot.örü, 130 frigorifik nakliye motörü ve muhtelif buz fabrika ve soğuk hava depoları, lstan-bulda bir teneke kutu fabrikası, Trabzon. Samsun. Sinop ve Izmir-de birer konserve fabrikası inşa e-dilecektir.
1 — Türkiycde devletçilik, başlıca, devlet kapitalizmi şeklinde tecelli etmiştir. OsmanlI imparatorluğunun inhitat devrindeki iktisadi durumu, Kapitülâsyonlar neticesinde, garbin makine mamûllerino > rekabet edemiyen milli küçük sanayiin yıkılması ve büyük sanayiin de kurulamaması sebebiyle çok feci bir manzara arzedlyor-du. Balkan ve Büyük Harp sonundaki kayıplarla, hu vaziyet büsbütün kritik bir hal aldı, öyle ki. Milli Mücadeleden sonra, memleketin İktisadî kalkınması mevzuu üzerinde düşünülmeye başlandığı zaman, hususi teşebbüs ve sermayeden faydalanmak imkânı olmadığı görüldü ve mecburen devlet kapitalizmi sistemine gidildi. Bu itibarla, Türkivede dcvletçiliğf İktisadi eepnrsi jgâli~n rıhı mr ka-Lfrflori o-Tarak mütalâa ,fe -p rinrmrTetrnek doğru
olur.
2 — Birinci suale verdiğim cevapta bu ikinci meseleye de temas etmiş bulunuyorum. Tatbikattaki neticelerin miisbot veya menfi oldukları noktasına girmeden, devletçiliğin,
memleketimiz bakımından, tarihi bir zaruret şeklinde tecelli etmiş olduğu söylenebilir.
3 — Hususi teşebbüs ve sermayenin devlet müdahalesinden çekindiği doğrudur. çünkü, bizde devlet müdahalesinin saha vc hudutları ne teşrii bir vesika vc ne de sanayi plânlariyle çizilmiş değildir. Üstelik, tatbikatta, bu saha ve hudtlnr çok kere muhik bir sebebe dayanmaksızın aşılmış, meşru menfaatler keyfi bir surette çiğnenmiştir. Bu itibarla, hususi teşebbüs ve sermaye, devlet müdahalesinden korkmakta bir dereceye kadar da haklıdır. Ancak, hususi sermayeyi, sınai sahada gerekli olduğu veçhile uzun vadeli plasmanlarda bulunmaktan ve yirminci asır zihniyetiyle hareketten meneden âmil, sadece devlet müdahalesinden çekinme hissi değildir. Memleketimizde, hususi sermaye -esefle kaydetmek icap eder ki - hâlâ, ekseriyetle kısa vâdeü ve yüksek kâr nis-betü işlerin peşinde koşmaktadır.
4 — TÜrklyede hususi şahıslar elindeki servet miktarını ilmi şekilde tahmine yortacak hesaplar yapılmadığından bu mevzuda birşey söyliyemem.
5 — Devletçilik, Türkiyeye büyük sanayi mefhumunu ve şekli olarak da modern büyük sınai müessese tipini getirmiş, fakat diğer taraftan kuruluş yeri, rantabilite, ilh. gibi hususlar düşünülmeden kurulan devlet işletmeleri. iktisadi müslahslliyet itibariyle çok düşük bir derece vc seviyede kalmıştır. Devletçilik, memleketimizde, hakiki değerinden pahalıya nıaj olan
faydalar temin etmiştir diyebiliriz.
6 - Dünya Bankasının yardım teklifi, dikkatle üzerinde durulmaya değer bir mahiyettedir. Devb ı ı :l'*tmvci-lığl ile hususi faaliyet sahasının hudutlarının çizilmesi meselesinin de alındığı şu günlerde, hususi sanayiin, devlet müdahalesinden çekinme hissi de. gittikçe zail olmaktadır. Buna ilâveten. düşük bir faiz haddi ile yapılacak İstikraz, hususi sanaylinıize çok geniş ufuklar açacak bir derecededir. Yalnız bankanın İni teklifi karşısında hususi sanayiin çok çetin bir olgunluk imtihanı geçirmekte olduğunu da kaydetmek icap eder. İstikraz akdinin mümkün olabilmesi için teşkilin*» lüzum görülen Sanayi Bankasının kurulması mevzuunda ortaya çıkan türlü rekabet vc çekişmeler, hususi sanayi sahasında çalışanlarımıza - bu bakımdan - iyi bir not vrrllıııeslnr şimdilik mâni gibi fförünmcktcclir
________________7 devletin vazifesi mükellef olduğu âmme hizmetini yapmak, umumun menfaatlerini gözönün-de tutmaktır. Ekonomik sahada ferdin ve hususi teşekküllerin faaliyetine nazımlık. rehberlik, hâmilik ve teşvik edicilik rolü başta gelir. Bizde maalesef devletçiliğin mânası ve şümulü de vazıh olarak anlaşılmamıştır. Senelerden beri evvelâ devletin ne yapması ve hangi sahada çalışması, ekonomik işlerde hangisini üzerine alması keyfiyeti bir türlü sarahatle ifade edilemedi. Elbette ki, devletin demiryolları, limanları. posta ve telgraf, radyo, ucuz elektrik santralleri, sulama tesisatı u-cuz mahrukat gibi başta gelen mühim vazifeleri vardır. İktisadi sahada bu gibi zor işleri bırakıp, devletin bünyesi vö prestijiyle mütenasip olmayan fabrikacıhk, işletmecilik gibi şeyler, zaman, para ve enerji sarfından başka bir şeye yaramadığını gayet pahalı tecrübelerle anladık. Yapılacak şey. vakit kaybetmeden devletin bu büyük vazifeleri başaracak şekilde devletçilik yapmasıdır. Bu işleri idare eden ve çok hüsnüniyete mâlik olan mesul makamlar devletçilik deyince, yalnız gayet kolay olan fabrika kurmak ve baca yapmaktan ibaret zannetmektedirler.
Yukarıda işaret ettiğimiz gibi bidayette devlet kuvvetiyle iktisadi bünyemize istikamet vermek mecburiyetinde idik. Bunu bir partiye maletmek-ten ziyade zamanın ihtiyaç ve zaruretlerinde aramak daha doğru olur. Hâlen memleketimizde zannedildiği kadar büyük teşebbüsleri başarabilecek büyük sermaye birikintileri yoktur.Dağınık orta ve ufak miktarlarda tasarruflar vardır. Bu sermayelerde uzun vadeli teşebbüslere girmekte mütereddittirler. Bu ufak ve orta tasarrufları hâlen yüksek faizli devlet ve Ziraat Bankası tahvilleri çekmektedirler. Hususi sermayenin mütereddit ve çekingen bulunduğu doğrudur. Çünkü hükümetin muayyen İktisadi bir devlet programı olmadığı gibi, devlet müdahalesinin azaltılacağına dair bir e-mare do mevcut değildir. Bundan başka da devletçilik bahsinde hudutlar vuzuhla çizllmemiştir. Bütün bunların esaslı bir tetkik ve ihtisas ad esasinden geçirilerek kati mahiyette kanunlaşma 5i lazımdır. Ancak bundan sonradır ki. cılız olan hususi teşebbüs ve ser-ntavc harekete geçebilir.
TÜrklyede tatbik edilmekte olan şimdiki tarzdaki devletçilik hayat pa-
Mersin limanından pamuk ihracatı
Adana, (Hususi muhabirimiz bildiriyor ı — Son bir hafta İçinde Mersin limanından muhtelif hariç firmalar namına 510.000 kilo pamuk sevkedilmiştir.
Diğer taraftan, bütün mevsim boyunca, Sümerbank ilk defa olarak Adana pamuk forsasından msl almaya başlamıştır. Sümorbank'ın muayyen miktar üzerinden mubayaaya girmesiyle pamuk fiyatlarında herhangi bir yükselme olmamıştır. Ancak. Sümerbank’m bu hareketiyle fiyatların muhtemel sukutu bir dereceye kadar önlenmiştir, denilebilir.
Hâlen 1 nel akala 194-195, yağmur yemiş pamuklar ise 140-175 kuruştan satış muamelesi görmektedir.
Et fiyatlarındaki pahalılık
Ankara ve Istanbulda et fiyatlarının pahalılaşması karşısında, Toprak Mahsulleri Ofisinin piyasaya müdahale edeceği anlaşılmaktadır.
Toprak Mahsullerinin İstanbul bölge müdürü de, bu maksatla Anka-ra.va davet edilmiştir.
Toprak Mahsulleri tarafından Er-zurumda kurulan et kombinasının hazırlıkları da bitmek üzeredir. Toprak Mahsullerinin bu yeni kombinada hazırladığı koyun etlerine, müdahale satışı yapacağından da bahsedilmektedir.
fl


hnhhğını âzami dereceye çıkarmış, bütçeye lüzumsuz ağır masraflar yüklemiş ve bu suretle paranın düşmesini intaç etmiştir. Ayrıca muhtelif inhisarlar dolayısiyle rekabet, teşebbüs ve çalışma imkânlarını felce uğratmış ve memlekette fena bir İşletmeciliğin neticesi olarak geniş teşkilât ve çok masraflı girift bir bürokrasi meydana gelmiştir ki. her sahada devlet cihazının gayet ağır ve verimsiz çalışmasın» sebep olmuştur. Kurucu olarak ilk hamledeki devletçiliğin faydalarını inkâr etmek caiz değildir.
Dünya Bankasının teklifini prensip o-larak tasvip etmekle beraber denildiği şekilde loptan bir Holding Company’ye mevcut tesisleri devretmeyi maddeten mümkün görmüyoruz. Yalnız mevcut tesisler geniş hissedarlı ticari mahi yotte anonim şirketlere kalbedilebilir ve devlet do işletmeye şariiyle hissedar olabilir. Fakat zinbar bunların ne ticaretiyle, ne de İşletmesiyle uğriLşmamaİKİır. Yalnız sınai teşekküllerin değil Devlet Denizyolları gibi büyük tesisleri de memleketin bütün tabakalarında hissedar olarak, hüviyeti Urariyvyi haiz Ve hiç inlıisA’-a gitmeden muhtelif şirketlere bu vazifeler devredilebilir ve devredilmesi zaruridir. Bunda da bir mahzur yoktur. Bu suretle ecnebi sermayenin memlekete gelip çalışılası ve emniyet altına alınması kabil olur.
Anketi yapan Şet ket EVLİYAGİL
• •
karıtmamak
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Kapanış
(•)
Ruu un
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış
ı Sterlini 7 87 50
100 DoIht 281 —
100 Fr. Frangı... 0.80
100 iRvh.re Fr... 64.03 —
100 Briç Fr 5.60.-
lutı İsveç Kr 04 12 50
100 Florin 73.6b.4(
100 Liret 0. 14 12*
1 100 Drahmi 001.876
100 Escoudos ... 9.73.99
her fa-kar-
İstanbul :
Ticaret Borsacında iç fındık üzerine 800 ton kadar muamele olmuş, fiatlerde düne kadar mühim bir fark görülmemiştir. Yağlı tohujp grupu aağlam durumunu muhafaza etmekledir. Dün 10 ton kadar Adana menşeli susam üzerine iş olmuştur. Fiatlerde ilerleme olmamıştır. Nebati yağlar grupıında da. keten yağının muhtelif kaliteleri üzerine raretli işler olmuştur.
Kambiyo ve Esham Borsacında, gün olduğu gibi, yüzde 7 ve \tizde 6 İzli, muhtelif tertiplerdeki tahvillere
şı istekler, hararetini muhafaza etmiştir. Altın piyasasında ise. düne nispetle biraz canlılık hissedilmiştir.
İzmir :
Borsada çekirdeksiz kııru iizüıu. gevşek durumunu muhafaza etmektedir. İncirde fazla hareket görülmemekle beraber piyasa sağlam ve istikrarlıdır. Bor-sada, pamuk üzerine hararetli muamele olmaktadır.
Pamuk yağı piyasasındaki sakinlik devam ediyor. Mamafih alâkalılar, hava ısınmağa başhyaJ ıdan heri hâlen donmuş vaziyette bulunan pamuk yağlarının eriyeceği ve piyasanın yeniden canlanacağı kanaatindedirler.
Adana :
Borsada birinci akala ve üçüncü akala pamuklar üzerine mahdut miktarda iş olmuştur.
ESHAM VE TAHVİLAT
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
7.90. 281.
0.80 64.03 *-
5 60 —
M. 12 M) 73.ttb.4( 0.44
0 01.867
9.73.90
•7-5 ' ■'
^5
%4
I krıınıl.s rll tahviller 1933 I93H Mdh
1941
1941
1/2
Altınlar
Külçe terli (ir. Külçe DetfutiHa, Cumhuriyet ... Rcşn t BuuUn Eski kur
Lira Lira
5.86 5 97 30.80 14. m (0 30 30.40 52,60 15 m 41.50 il 25 5.85 5.93 40.80 41.50 10.50 39 60 52.70 (5.50 42.— 41.—
Hamil
Gulden
Ingiliz
Fransız kok ... Napoleon fil... İsviçre
New-Yurk’tn : onsu . ; 35
Gümüş, Platin
Gümüş Gr PiAtln En (l(Jttğ En yukarı
10- İL-
Zürich Borsası (Serbest)
Türk lirası Dolar İsviçre Frangı
En iiıjngı En yukarı
0.95 4.28 5/8 10 25 1 09 1/2 1.05 4,29 3/8 1n 15 1.11 1/21
1 Sterlin# Fransız Frangı
‘it»-
• (
%li
*c«i
*?»(•
6 5>7
W %7
%7
%7
%7
%7
%7
Dün
Eski kur
BUKÜll | Kniuiiiç
Buitdıı* (( BuşeU=zSent) .....
Sert Kış mahsulü' No. 2 ... Kırmışı No. 2 ...
Pamuk Mıddlirıg (blbresi=Scnt) Mart ..........................
Mayıs .....................
Temınua ...................
F kim .................
Tifdk t Libresi =Scnt) ........
TekMM No. 1 ..........
Fındık (Lİbre0İ=:Sent) ........
Büyük Barselon (Kabuklu Domcstic) ..........
.. .. orta
Levant ıç ithal ıımlı Ekstra İri iç malı ...
Kuru ürlinı (Llbresi=Sent) ....
Thompson çekirdeksiz seçme
Keten tuhıınııı (Buşell=Dolar)... Mlnnoapolls ..... .....
Kalay ( Libresi —Sen t) ...
Levhn-teneke (100 libre dolar)
M
21.30
20.80
98.-
98 —
♦M.
11 ıı lınhzil
BuC'Iay yumuşak ıTuc.ı Bu^«Ia^ yumuşak lOfleln),. A» • Kiralık
Aı pıı Yeınlık ı Dökme/ ......
Mızıır ılkvftîi çuvalı Kh nlvn horca (Çuvalı) . FhamIva Çalı Hnr» ıbAkmı») Kuşyoml ............ ..
Mcn’inifk Kırmızı •(. iÇu 1 Mercimek yeşil (S(vaa) ..
Nııhul nntllrel
Ergani .....
ıknııniyeiı ....... M ıi« hı fan * ...
Deınirvolu IV ... Demiryolu .........
1949 Ikrnmlvell ....
Diğerleri
Domiryoiu VI........
ı. ......
II.......
III. ......
istikrazı I........
(I ......
Müdafaa I. Sıvas-Erzurıım I.
II.-X II
Demiryolu I........
II.....
(II.....
I.....
II.....
(11.....
IV.....
1911 Kalkınma
1915 1948 Milli 1934 1934 1941 1911 1941 MIHI
• 4
• S
»e
Müdafaa
• •
• •
İt
97.75 97 75 07 70 97 60 97.85 97 75 97 50 ^ı» >ı
20.80
;ı.—
21 35
21.15
21.40
20.60
20.80
4t.
97 25
97 90
9b
V ıtch Inlııınıhtr ;
A'çiçe^l lohurnu ...........
Krimtohumıı ................
K^ndirtohunuı ...........
Susanı (Knrablgft.1 ........
Yrr fıstığı kabuklu .......
30 32
31.—
22—
36.20
83.20
31.20
31.
20.
23.20
20.-
49
30.—
II 70
10.—
55.—
23.—
çuhırdchtfU No.9 serisi serisi A kal o Akala Aknln veril
ı zum incit A
R Pa ınulc PAmıılc Pamuk Pamuk Pamukyağı (rafine) ... Pamuk çekirdeği ......
No. b ...
No 108
i......
II......
IH.......
51 50
56.—
43.—
237.—
215.—
195.—
146.—
16.50
Son
KapAnış
51 75
56 —
43.—
237 -
215,—
262 3/4
231 5/8
262 —
231.—
195—
146.—
16.75
*«•••••••
32.16
32.26
31.76
20.40
58'60
23.—
31.75
31 77
31.34
20.45
58/60
23—
Şirket Tahvilleri
Anadolu D Y Tertip A/B «• «» c. .. .. *60 ,, .. Munıea. Senet. 109— 59.- 67.50 »07.- 60- 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T C. Merkez Htınkani ... Türkiye İş Bankanı Türk Ticaret Bankası Aralan Çimento Şark Değirmencilik MI1I1 ReanÜrnns r-. — : — 22 1 88 1 132.- 15,10 5,-U.-23.60 —
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fnnelve 1903 1 »72 „ mil 152 1 :
K ıırıı Mrj % ulur ;
Fındık (kabuklu sivri) Fındık t İç loınbub .... Ceviz (Kabuklu) . ... Ceviz (İç nntlırri) ...
Dukıınnı Ilıım .Maddeleri:
Tiftik (Ana mal) ...........
Tiftik (NntÜrrl) ...........
Yapak Ana«1ohı (Kırkım)
İlam deriler :
Sığır dalamura (yaş» kilonu Kcç' tuzlu kuru kilonu......
Koyun hava kurusu kilonu Mezhaha aıgır yaş kilonu..
Kebntl ) aıilar :
Z Y«frı( Eks.Eka )Tenekril SiihhrnvaCKRafine J ilene.) A’^-içegı ı Rafine tftVfekoll) Fı •»!( ••«en
173 İM
12.16
115.—
1*0—
170.—
115.—
150—
265.—
220. —
I5U -
170
37o.— 350.— 200.—
77 —
172/183
50.—
140 —
36.20
43.20
50.—
83 —
75,—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk AkMth ı 180/192 1HO 191)
Pamuk Akala 11, ...... I6U 170
Pnınuk Akala 111 150.— 150—
Makınn parlağı — 150.—
> .
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday aort ..
33.-
33.—
32—
22 1/2
37.—
42.—
22 1.2
37.—
39.40
11 1/4
3.80
74 50
7.30
11.50
3.80
75.5»)
7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Stcr)lng) Bombay Kalkilla Yer fıstığı Hindistan 64.— 62 1/2 64.00 81.— 62 1/2 64.50
Bradford Piyasası
Tiftik İyi nıal (Llbresi=Peni>... .. Sıra malı Tün Anadolu . ,, Trakya 34.— 30— 20 21 18 21 34— 30— 20 21 18/21
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantarı=Tallnrı Aahmnunl Kısa elyaflı F/G. Karnak Uzun elyaflı F G. 85/17 99.50 86/78 101 50
(•; Gününde Borsada muamelesi tcscü edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Sayfa 4
Y E N t î 9 T A' N E U t
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları

B
Münich-Almanya Hususî Muhabirimiz bildiriyor:
Eğlenen Almanya ve karnaval
Karnaval, insanları demokrasi terbiyesine alıştıran bir tecrübe devridir
YAŞAMAK isteyen ve bilhassa çalışan milletlerin en mühim vasıflarından biri de eğlenceye ayırdıkları büyük hissedir. Memleketimizin mavi seması altında yaşamak saadetine malik vatandaşlarımızın bunu ruhtan kopan bir hevesle karşılamaları ve Rrtık aırf hüzün vermekten başka bir şeye yara-nuyan şarkılarını bile değiştirmeleri cidden arzu olunacak bir şeydir.
Bütün Avrupanm bilhassa ICato-İlklerle meskûn yerlerinde bu neşenin en çok tezahür ettiği zaman şubat ayıdır. Bu ayın hemen hemen başından itibaren yirmi birine kadar Garbi Almanyanın Rhin sahilinden itibaren tekmil cenubunda çılgınca bir eğlence başlar, Beş altı asra ait ananelerin mahsulü olan bu eğlepee devrini muharebe bir inkıtaa uğratmış idi. Şimdi bütün bu havali sanki artık bu senelerin de acısını çıkarmak ister gibi eğlenceyi daha arttırmış ve bütün bu yerleri bir neşe saltası haline sokmuştur. Eski âdetlerin mahsulü olan bu hâleti ruhiyeyl izale etmek kabil olamadığım gören ve millî âdetlerin riayet olunması lâzım mühim bir vasıf olduğuna inanan şimdiki Alman Hükümetinin Başvekili olan yetmiş dört yaşındaki doktor Adenauer bile, başına bir külâh geçirerek halk arasına karışmakta ve bu suretle belki günlük mesainin zahmet ve üzüntülerini unutmağa çalışmaktadır.
Şimdi artık karnaval zamanının en hararetli günleri başlamıştır. Bütün otel» lokanta ve toplantı yerlerinde herkes bir kıyafete girmekte ve tıpkı bir mecnûn gibi neşe ve kahkaha içinde gecelerini geçirmektedir. Bana öyle geliyor ki karnaval zamanı, insanları demokrasi terbiyesine alıştıran en iyi bir tecrübe devridir* A-ralannda seçtikleri karnaval kiralından itibaren bütün insanlar arasında tam bir müsavat ve arkadaşlık hisal hâkimdir» Hiç bir kimse diğerine kızmamakta ve her şeyi daima iyiye almaktadır. Fakat bütün bu hürriyet içinde çeşit çeşit kıyafetlere girmiş ve çok defa âdeta tanılmaz bıj hale gelmiş olan insanlardan İliç biri diğerinin hakkına tecavüz etmemekte, bilâkis herkes birbirine neşe vermeğe gayret etmektedir. Harp esnasında bombardıman neticesi olarak birçok şeyler zayi olduğu gibi iyi ve kıymettar kostümler de tahrip edilmiştir. Şimdi bir taraftan bunların yapılmasına çalışılırken diğer cihetten de herkes kendine göre bir şey İcat etmek için gayret sarfetnıekten geri kalmıyor. Bunun en güzel misalini Münich’in en büyük otellerinden biri olan Regina Palas otelindeki Güzel Sanatlar Akademisinin verdiği baloda gördüm. Otelin tâmiratı bitmemiş ve büyük kapısı henüz açılmamıştır. Yan kapı, otele girmeden evvel, muharebe zamanında otelin altında on metre derinliğinde yapılmış olan sığınağa gitmektedir. Beş metre kalınlığındaki beton duvarlarla iki bin kişiyi istiaa eden bu muazzam yer A-kademl talebeleri tarafından ucuz fakat zevki selim ve sanat duyguları İle hazırlanmış, duvarları binbir mâna ifade eden resimlerle süslenmiştir. Yalnız bunları görmek bu gençler içinde yarının ne büyük İstidatları bulunduğunu anlamağa kâfidir. Karnaval zamanında bir çok gecelerini burada geçiren bu talebeler kendi balolarını kendileri organize etmekte ve bundan bir de fakir arkadaşlarına yardım vesilesi çıkarmaktadırlar. Kendi aralarında en ucuz ve meselâ elli kuruş gibi bir duhuliye parası o-lan bu balolara hariçten gelenler sekiz misli tediye etmektedirler. Gençliğin neşesini görmek ve arkalarında bıraktıkları senelerin elem ve ıstırabını unutmak istiyen bir çok insan-
çantalar ve yelpazeler gibi şeylerin hep bir sanat eseri olması ve çok u-cuza satılmasıdır. Mektepte altın işlemeler profesörü olan bir zatın kızı babasının yanında aynı sanatı tahsil ettiğini ve eğer diploma alırsa saatte elli kuruş kazanacağını, buna mukabil bir duvarcı amelenin saatte doksan kuruş aldığım biraz da sanata karşı gösterilen lâkaydînin bir şikâyeti olarak anlattı.
Birkaç metre en ucuz bir bezi hattâ gene kendilerinin imal ettikleri boya ile boyayarak tarihi birer elbise vücuda getiren bu gençlerin yaratmak kabiliyetleri burada canlı olarak görülüyor. Bunun için kimi tarih!
müzeleri dolaşıyor, kimi eski kitapları karıştırıyor, kimi de profesörlerinden fikir almağa çalışıyor imiş. Bu işin o kadar kolay olduğunu zannetmeyiniz. Çünkü bu birkaç metrelik kumaş bütün bu karnaval esnasında her akşam başka bir renk ve başka bir şekilde arzı endam etmektedir. Buna mukabil diğer kostüm balolarında bu sene en rağbette olan şey ya ince kâğıttan yapılmış mihrace sarığı veya mukavva üzerine yapıştırılmış kırmızı kâğıttan mftmul festir, çünkü ne elbise yapmak veya kiralamak zahmetine lüzum gösteriyor, ne do fazla paraya ihtiyaç bırakıyor.
22 Şılhflt -»«TO
Paris’teki üç küçük sanatkârımız
İdil Biret, Suna Kan, Ayla Erduran
1
Münich Güzel Sanat hır talebelerinin bnloHutıda
— 24 —
a'
a* 1^
• A
T 4 r?ı

Bin .-.•.•.•.•.••'i ? tu
kolaylıkla hâkim olmasına şaşmamak elden gelmiyor.
Jdıl memlekette yaptığı gibi (Fil. Tren), burada da besteliyor (Grâvin Müzesi): Olur olmaz saatlerde, İki oyun arasında bestelediği parçaları tesbit etmek imkânsız olduğu için, bazı besteleri maalesef kayboluyor. Hocaları bu kompozisyonlarına çok ehemmiyet veriyor ve bunların tamu-iniyle orijinal, hattâ milli olmasını sağlamak için, çocuğun Türk halk türkülerini ve müzik foklorunu plâktan olsun sık sık dinlemesini tavsiye ediyorlar. Bundan ba$ka Idil’in zikte olduğu kadar, öbür sanat larında da kültür sahibi olması konserlerden (bilhassa orkestra serlerinden) başka, resim müze ve sergilerini gezmesi uygun görülmektedir. Küçük İdil Fransızca, Türkçe, hesap ve her çocuğun öğrendiği daha bir çok şeyleri öğrenmek zorundadır. Ve küçük Idil’in öbür çocuklerdan farksız olarak gezmesi, oynaması, koşması da lâzım. Yani Idil’in günü dolu, dosdoludur ve hayatı birazcık çetindir.
•t
vâkıf
var: İdil.
KÜÇÜK yaşta büyük müzik istidadı gösteren Üç Türk kızı Paris’te tahsil etmektedir. Türk milletinin büyük emeklerle yetiştirmeye uğraştığı bu küçük sanatkârların tahsil durumunu okuyucularımıza bildirmek Üzere, her üçünü ziyaret ettim.
Kendi hesabıma Idil’e dair zihnimde ver etmiş ild küçük hâdiseyi hiç unutınıyacağım; İdil üç buçuk yaşındayken, Arıkarada bir piyanistin evinde, radyoda dinleyip ezberlediği bir Beethoven sonatını çalıyordu. Hepimiz hayret ve hayranlık içinde dinliyorduk. İdil kalkınca, piyanistin oğlu kıskandı, o da piyanoya geçip Bartok’tan bir halk türküsü çaldı. İdil o gülümser bebek süratiyle dinlemiyor gibiydi. Sonra piyanoya otur, du, ilk defa olarak dinlediği bu halk türküsünü pürüzsüz çaldı, fakat ö-bür çocuk accompagnement’da bir yainış yapmıştı, İdil o ynlnışı yapmadı! Beş yaşında İken, İdil oyun esnasında fazla muhteris davranan bir arkadaşına kızarak: “Appassionata suratlı çocuk” diye çıkıştı.
İdil bütün benliği ile müzik âleminde yaşamaktadır ve bu âlemde eşi yoktur. Piyano başına geçtiği zaman, yüzündeki ciddi, olgun i-fade bir oktav kav nyamıyaıı minicik ellerinin, kollarının, tombul vücudunun bir az telâşlı hareketleriyle tezat halindedir. Fakat gözünüzü kapayıp sadece çaldığı müziği dinleyin, olgun bir sanatkârın en u-
fak his teferrüatına kadar pürüzsüz ifadesini bulursunuz. Gözlerinin kendi iç âlemine çevrilmiş dikkatli ve rahat bakışları, bu çocuğun doğuştan müzik kültür ve anlayışına olduğunu belirtmeye kâfidir.
Idil’in sanki iki şahsiyeti Çocuk İdil ile, nıüzisiyen
Hiç bir hayranlık ifadesi, hiç bir alkış Idil’in müzisyen şahsiyetini bozmaya muktedir değildir, çünkü Idil’in o şahsiyeti bu gürültülere tamamen kapalı, uzak bir dünyada gelişmektedir. O îdll, dikkat ettim, alkışları, iltifatları duymuyor bile, büyük bir ciddiyetle kendi yolunda devam ediyor. Bu Aleminde gelişmesi İçin de her türlü tedbir alınmıştır. İdil Pariste muhterem ve sevimli bir hocanın i-daresinde çalışmaktadır: Nadia Bou-langer. Amerikan Konservatuvan Müdiresi ve Paris Konservatuvan profesörlerinden olan bu meşhur piyanist en tanınmış müzik pedagoglarından biridir. Nadia Boulanger küçük Idil'in gelişmesini adım adım takip ile haftada on3 ayırdığı saatler İçin hiç bir ücret kabul etmemektedir. İdil kendi evinde Nadia Bou* langer’in seçtiği İki hoca ile hergün birkaç saat solfej, piyano ve deşifraj dersleri almaktadır.
Hafta sonunda Nadia Boulanger çocuğun bu hocalarla öğrendiklerini ve kendi başına bestelediği parçaları kontrol eder, gelecek haftanın programını çizer. İdil ayrıca hocasının i-dare ettiği bir koroya da İştirak etmektedir. Çocuğun şarkı söylemesini Ankarada hiç duymamıştım. Bebeğinin kurdelâsını bağlarken, haıi-ktılâde bir mtlzlkallte İle söylediği Schubert'in Lied'lerlni dinleyince, herkes için öğrenmesi bu kadar güç olan bu parçalara Idil’in bu kadar

nıü-kol-İÇİn, kon-
Allahın ona bahşettiği bu varlığı kemale erdirmek İçin hayatlarını o-ııa vakfetmiş bir ana-babanın bütün gayretleri, kendi i-yiniyetl hu ağır vazifeyi başarmasına kâfi gelecek midir? İdilin müstesna varlığını tak dlr ederek kendisi için misli pek görülmemiş bir kanun çıkartmış olan Türk milleti bunu candan diler. Aynı Kanun gereğince, Parise ke-
man tahsiline gelen başka bir kızımız da Suna Kan'dır. Suna 13 yaşında, sevimli, saf ve temiz yüzlü bir çocuktur. Daha 6 yaşında iken gösterdiği büyük istidadı Ankara Konservatuarı keman profesörleriyle geliştirdikten sonra, Suna evvelâ Kornaya, sonra orada hocası olacak meşhur kemancı ölünce Parise gelmiş ve Paris Konservatuarının en iyi hocalarından biri olan Gabrlel Bouillon ile iki ay kadar çalıştıktan sonra, konservatuarın yüksek sınıfına girmeğe muvaffak olmuştur.
İdil gibi Suna da bura müzik tahsilinin ağır şartlarına tâbidir: Haftada birkaç defa evinde ve konservatuarda başka talebelerle beraber solfej, keman ve deşifraj dersleri alır. Bundan başka evde babasının İdaresi altında günün büyük bir kısmını çalışma ile geçirmektedir. Suna bana Brahma'm keman konçertosundan bir parça çaldı. Sağlam, sürükleyici, gür sesli bir çalışı, kuvvetli bir tekniği var. Suna bu kış büyük kompositör-lerin eserlerini hazırladıktan sonra mayısta müsabakaya girecektir.
Ürolog profesörlerimizden Behçet Sabit Erduran’m kızı Aylâ henüz li yaşında olduğu halde, bu küçük sanatkârlarımızın en büyüğü, en olgunu ve birkaç seneden ben Pariste bulunduğu için, bura müzik muhitlerine en iyi İntibak etmiş olanıdır. Aylâ güzel fransızcası ve bütün hali tavrı ile zevkli, anlayışlı, şuurlu bir AvrupalI genç sanatkârdır. Hayatında ve müziğinde daima mükemmellik a-rar. Kendi kendisini tenkid etmesini bilir ve bir esere tam kıymetini veremedikçe, onu başkalarına çalmağa asla razı olmaz.
Ayşe NUN
Okuldu iühoruluvur mesaini
25 inci yıldönümü münasebetiyle
Kızılay Hemşire Okulu
“Tanrının kıymettar hediyesi olan hayat, çok defa tamamlyle hemşirelerin ellerine terkedilir,„
Florence Nightingale
EVET» 1$54 deki Kırım Harbi «ırasında, memleketimizde bulunan İngiliz yaralılarını Haydarpaşada tedavi eden ve insaniyetin harplere karşı ilk sağlık protestosunu çeken, vatanına döndükten sonra, göstermiş olduğu yararlıktan dolayı kendisine verilen İkramiye İle 1860 senesinde İlk modern hemşire mektebini kuran ve bu fikri, Türkiye-deki hizmetlerinden alan meşhur İngiliz hemşiresi Florence Nightingale uzun tecrübeleri sonunda böyle bir1 kanaate varmıştır.
Dün, Haseki Hastahanesı civarındaki mekteplerinde kuruluşlarının 25 inci yıldönümünü kutlayan Türk hemşirelerini selâmla rken, vazifelerinin kudslyetini bir kere daha duymak fırsatını elde ettik.
Memleketimizde modern hemşirelik mesleği, Kızılay Hemşire Okulunun açılış tarihi olan 1925 yılından İtibaren başlar.
Cumhuriyet rejiminden evvel kadınlarımızın din, örf ve âdetlerin tesiriyle, evlerinde kapalı kalmaları, tahsil imkânlarından mahrum edilmeleri, diğer sahalarda olduğu gibi, hemşirelik mesleğinde de kendilerine düşen vazifeler! yapmalarına mâni olmuştur.
Türkiyedek! hemşire fikrinin yerleşmesinde merhum Besim Ömer Paşanın hizmetleri çok büyüktür. Nitekim bu muhterem doktorun himmetleriyle 1911 senesinde bir kurs açılmış ve tanınmış ailelere mensup bir çok kadınlarımız bu kurslara devam ederek yetişmek imkânını elde etmişler ve Balkan Harbi ile Birinci Cihan Harbi esnasında Türk hastaha-nelerinde faydalı işler görmüşlerdir. Fakat mektep yapmak için esaslı bir binanın bulunmayışı ve devamlı bir teşkilâtın kurulmamış olması yüzünden memleketin büyük bir sağlık dâvasının halline yarayacak olan bu faydalı teşebbüs gelişememiş ve pek kısa bir zamanda kursa nihayet verilmiştir.
1916 yılında yine başta Dr. Besim Ömer Paşa olduğu halde Kızılay’a mensup bazı kimseler bir hemşire mektebi açmaya teşebbüs etmişlerse de harp yüzünden buna İmkân bulamamışlardır.
1924 senesinde İstanbulda yapılan Kızılay Derneği Genel Kongresinde Dr. Besim Ömer Akalın, Dr. Akil Muhtar. Zlva Nuri Paşa, Dr. Tevfik Sağlam ve Haydar Beylerin şiddetli ıararlarlyle bir hemşire mektebinin a-çılması karar altına alınmış ve ayni senenin sonunda bu teşebbüs fiiliyat sahasına girmiştir.
X
Rica ederim dikkat et, yoksa dizlerinden iner, gider bir sandalyenin altında somurtur dururum; hem de mırıldanmadan, anladın mı Ürsül hala?.. Senden hoşnut olmadığımı göstermek için mırıldanmıyacağım. Dikkat et, üstüme enfiye dökme! Yoksa karış-rrt cltti • • •>>
Ve sevgili halam, basit hayatının bu hiçten hatıralarını anarken gülüyordu.
Otomobile
MUHARRİRİ : CAMİ
KIYAMET GÜNÜ
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
binip Parise dönüyoruz,



Xn\
Büyük A-
Alman Devleti Barbakanı Doktur Adenauer karnavalda
lar da bu baloya gitmek için büyük bir tehalük göstermektedirler.
Balo tertip heyeti reisi olan bir talebenin anlattığına göre, duvarların resimlerini ve dekorasyonunu yapan talebeler bilhassa geçimleri dar olanlardan seçilir ve bunlara saat başına seksen kuruş verilirmiş. Oraya verdikleri kira ve çok iyi intihap edilmiş musikiye ödenen oldukça fazla paraya rağmen gene beş bin hra kadar bir kâr kalıyor ve bununla geçim sıkıntısı çeken arkadaşlarına yardım ediliyormuş. Burada bilhassa dikkatimi celbeden nokta talebelerin yaptıkları İspanyol tarakları, ufak


kahvesi.
bekleme odası. — İhtiyar
Balzac’ın damların bir mürettip. — Fakir köpeği “Pireli., nin dirilişi. — Kapalı pencere.

kedisini “Bü-cep-
kola Ko-
Gazeteye dönmeden, halam ile otele bırakıyoruz. Sonra otomobilimiz, yük Şefaat Sesi,, nin muazzam mermer heli binası önünde duruyor.
Merdivenlerde, Victor Hugo ile kol inen Balzac ile karşılaşıyoruz. “İnsanlık medyası,, müellifi Victor Hugo’ya:
— Azizim, diyor, dirildiğimizden beri bir türlü aklımı başıma tpplıyamıyonım. Kabahat muhakkak “Melekler İdaresi,, nin verdiği şu pis kahvede. Yemekleri ve içkileri teksir usulleri ile kahve, kuvvetini kaybediyor. Kahve için lâzım olan teksir değil teksiftir. Bu bulaşık suyu gibi şey ile insan nasıl çalışabilir? Benim bizzat hazırladığım kahveleri hatırlıyor musun azizim Hugo! Kahve diye ona derler. Bereket, versin kı eserimi arlık tamamlamış bulunuyorum: yoksa bu nohut kahvesi ile kafam işli yemez; geceleri nasıl çalışırım.
Müdürün bekleme odasında, bütün devirlerin en meşhur muharrirleri onun tarafından kabul edilmek üzere sıraya girmişler. Fordiu-nün o sonsuz gururu her halde tatmin edilmiştir. Voltaire’i, Beaudelaıre'l, Rousseau’yu, A-lexandre Duma’yı, Alfred de Musset'yi, Anatole France’ı, Lamartine'i, Zola’yı, Alphonse Daıı’-det’yl, Henri Rochefort’u vesaire vesairevi bekletmek, bir gazete müdürü için dahi heı zaman vâki olan şeylerden değildir.
Müdürün heybetli hademesi Baba An-selm. eski yerini tekrar İşgal etmişti. Yüzü
bana yabancı gelmiyen. ihtiyar, yusyuvarlak bir ihtiyar, yanına yaklaştı:
— Bay Fordıu’yü görebilir miyim?
— Bu akşam ziyaretçilerin hepsini kabul edebileceğini sanmıyorum. Mamafih isterseniz bekleyin. Sizden evvel efendiler var. Kim diye haber vereyim?
— Fransız Akademisinden Pierre Benoit. Odacı, önündeki uzun listenin en sonuna ismini ilâve ediyor:
— Oturunuz, diyor, sıranız Bay Rabelais -den sonradır. Şurada, köşede oturan sakallı bay!
Filhakika Gargantua ve Pantagruel’in yaratıcısı sevindi, vücuhath birisiyle dalmış, görüşüyor. Bu zatı derhal tanıyorum, ölmez “Safo., nıın, “Pelit Choöe,, müellifinin oğlu, mücadeleleri ile meşhur büyük muharrir Leon Daudet. Mükııİvmelerinin mevzuu her halde hazin bir şey olmıyacak ki ikisi birden müthiş kahkahalardan kırılıyorlar.
Birdenbire, I>on Daudet kalkarak Vnl-talre ıh? Lamartİne'ln ortalarında oturan birisinin yanına gidiyor:
— Aziz dostum, diyor, geliniz sizi iki arkadaşıma takdim edeyim.
Ve onu bir grııpa doğru götürerek
— Dostum Stendhal, ve dostum Beaude-laire,
Dedikten sonra yanındaklni takdim ediyor:
— zâzız iistadiar, en büyük hayranlarınızdan Clement Vautel!
Sonra L^on Daudet, rek. zaptetmeye beyhude riyle göbeği sallanarak, yanına oturuyor
gözlerinin içi güle-çalıştığı kahkahala-dönüp Rabelaisnlıı
Jül Anflör:
— Bak şu Daudet’ye. diyor, olur adam değil! Clement VauteVe oynadığı oyunun farkında mısın? Onu Stendhal ve Beaudelaire’le baş başa bıraktı, uzaktan seyrediyor. Vau-tel’in halim görüyorsun tabii! Vaktiyle aleyhlerine olmadık şeyler yazdığı Stendhal İle Bcaudelaıre’e nezaket icabı ne iltifatlarda bulunuyor... Ah şu Daudet!
Jül Anflör fotoğraflarım yapmak üzere yukarı çıkıyor, ben de gidip yazımı bitiriyorum, sonra alıp mürettiphaneye iniyorum Baş mürcitip. beyaz sakallı, gösterişli, eski zaman usulü cepken ve yapışık pantaloıı giymiş bir ihtiyarı atlatmaya uğraşıyor. Konuşmalarından ihtiyarın mürettiplik için müracaat ettiği anlaşılıyor. Basmürettip:
— Mualesef» diyor »size inr iş veremiye-ccğıın. Sözlerinizden ancak eski ıısııl. el ile dizgi bildiğinizi anlıyorum. Halbuki bugün, modern vasıtalar ve makine İle diziyoruz, linotiple. Tekrar ediyorum, maalesef iş yok.
İhtiyar, hazin hazin başım sallıyarnk u-zaklaşıyor. Ba.şmürettip anlatıyor.
“Melekler İdaresi,, göndermiş. Vaktiyle mürettiplikle meşgul olmuş bir Almanmış. Melekler, dirildikten sonra, işe yarar ümidiyle buraya nakletmişler. Ne linotipten haberi var. ne rotatiften! Koskoca sakallı adamı da çırak diye alamam ya! Bana, vaktiyle, yaşadığı dcvtrierde tanınmış bir matbaacı olduğunu söyledi. Pek mümkün. Amma o zaman başka bu zaman başka Önüne gelene matbaacı diye iş verilir mı?
— Kimmiş? İsmini söyledi mi?
— Söyledi, Gutenberg arlında biri!
Yemekten sonra “Yedi Boru Oteli,, nin bahçesine iniyorum. Kendi kendime inmlyece-ğim diye vâdetmiştim. Çünkü Bayan Elvir Denuaye sevgili Monık değil, bu itibarla penceresinin altında dolaşmama bir sebep kalmadı. Fakat bütün mantığıma rağmen onu tekrar görmek hususundaki şiddetli arzuya galebe edemedim. Hem nihayet bunda kendimi muatep tutacak bir şey yok; zira, Elvir’in yüzünde. bir türlü bulamadığım Monik'in hatlarını arıyor, seyrediyorum.
Parkta bizim Yoksul’a rastladım. Elinde tuttuğu sicimin ucunda biçare bir fino köpeği var. Bütün köpek cinslerinin kırması, serseri sokak köpeklerinin nümunest »ıska bir fino...
— Ne o, diyorum, sizin mı köpek?
— Evet, diyor, benim eski “Pireli,,. Durmadan kaşındığı için ona bu ianıi vermiştim. Pireli ile çok iyi ahbaplığımız vardır, öyle değil mi canını?
Fino, ağzından tasvip edici bir havlama çıkardı.
— Görüyor musunuz, akıllı olmasına akıllıdır bizim Pireli Her şeyi anlar. Eh, ne yapalım, pek güzel değil. Zaten sahipleri çirkin diye, boynuna bir taş bağlamışlar, nehre atacaklardı. O ara gördüm. “Bana verir misiniz?., dedim. Fazla yalvartmadılar, razı oldular, işte böyle tanıştık, bizim Pireli İle... Talihin varmış kı yavrum, o tarihlerde kendimi adamakıllı serseriliğe vermiştim» voksa köprü altında yatmaya mecbur olmasaydım, o gece, tulum gibi şişer, vapura satası yapardın!
— Demek bugün siz nında idiniz?
— Ne münasebet:
binmeden
bir nehir


de köpek
kabrista-
Pirelinin
kelpler kabristanında işi ne? Alav mı ediyorsunuz? O kabristan dediğiniz yer zengin köpekleri içindir Bizimki öldüğü vakit — zavallı, kamyon altında kalmıştı gece aldım, ormana götürdüm, hır çukur kazıp gömdüm. Sonra, büsbütün yalnız, döndüm. O kadâı ’ Bugün de zenginlerin kedilerini, kopeklerini dirilteceklerini haber alınca gidip bir meleğe müracaat ettim, tyi kimseler doğrusu.
- Devamı vaı -
O günden bugüne kadar geçen 25 yıllık devre zarfında Dr. Ömer Lût-fi Eti 12 sene. Miss Habel Avla Goff üç sene, Haydar Kermen ve Kutsi Esencan İki sene, PolonyalI Man Mochnacka İki sene, Esma Deniz bir buçuk sene, Iskoçyah olup hemşirelik tahsilini Amerikada yapmış bulunan Miss Sinclair ve Miss Ma» 3 sene mektebi idare etmişler ve gelişmesinde mühim bir rol oynamışlardır.
Miss Sinclalr’in memleketine dönmesi ile açılan okul müdürlüğüne a-sistanı bulunan Asuman Türer getirilmiştir. Bu suretle Kızılay Hemşire Okulunun tarihinde ilk defa olarak yine bu okuldan mezun bir Türk hemşiresi okul müdürlüğüne asil ola-larak tayin edilmiştir. Hâlen mektep İdaresi, mesleki ufkunu “Rockfeller Foundation,, hesabına Amerikada da genişletmiş bulunan bu Türk hemşiresinin uhdesindedir.
Bugün, Kızılay Hemşire Okul-j. ayni mektebin mezunu olan 12 hemşireden müteşekkil bir öğretim ku rulu tarafından idare edilmektedir.
Yatılı ve parasız olan okulun, bu günkü öğretim müddeti Üç sene olup ilk altı ay tecrübe devresidir. Altı aylık tecrübe devresinin onaltı haftası teorik derslerle ve son sekiz haftası da, iç ve di? hastalıkları servislerinde takip edilen pratik derslerle geçer. Bu müddet zarfında talebe, mektepten ayrılmakta serbest olduğu gibi, mektep idaresi de hemşireliğe uygun bulmadığı karmakta serbesttir.
talebeleri
çi

Okul Müdiresi izahın
J&İ "
Mektepten mezun olan genç hemşireler Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı emrinde üç senelik bir mecburi hizmet yapmak zorundadırlar. Bu Uç senelik mecburi hizmetin hitamında ar2u ettikleri yerlerde ve müesseselerde çalışmakta serbesttirler.
Kızılay Hemşire Okulu mezunları memleketimiz sağlık kuramlarında muhtelif vazifeler almış bulunmaktadırlar.
Hemşire Okulu mezunları lise derecesinde meslek okulu mezunu sayılmakta olduklarından Baremde lise mezunu gibi maaş almak ve terfih etmek haklarına sahiptirler.
25 senelik müddet zarfında mektepten 543 hemşire mezun olmuştur. Bunlardan ancak 300 küsur kadarının resmi teşekküllerde çalıştığı tes-bit edilmiştir.
Hiç şüphesiz bu bir miktardır Fakat çeyrek asırlık bir zaman zarfında elde edilen bu sayının pek az olduğu du aşikârdır. Memleketimizin iki Tıp Fakültesi senede 300 küsur mezun verirken, doktorların sağ kolu mesabesinde olun hemşire miktarının azlığı hepimizi ve bilhassa alâkalıları düşündürmelidir.
Hemşireye cemiyet içinde lâyık olduğu yerin verilmesi zamanı artık gelmiş bulunuyor. Bu suretle devlet kapısında iş arayan binlerce genç kıza yeni bir hayat sahası ve insanlık vazifesi verilmiş olacaktır. Bilhassa hali vakti yerinde olan ailelerin kızlan, diğer garp) memleketlerinde ve Amerikada olduğu gibi bu ulvi mesleğe birer amatör olarak heves ettikleri takdirde, Türk hemşirelerinin miktarı bir hayli kabarmış olacaktır.
tfcvfcet hiVLİYAGİL

S2 Şubat
Bir Türk masalı :
On para
Bîr varmış. bir yokmuş... Evvel raman İçinde, kalbur »aman İçinde kimaesia bir kol otlan \armış
Evi, barkı da olmı>an kel otlan, her alin akşamlara kadar turada, burada çalışır, o gün no karandı İte onunla geçinip gidermiş. Hiç kimseye tararı dokunmazmış. Çok akıllı ve güler yüzlü bir çocuk ol-dutu İçin de onu herke» severmiş. İt bulamadığı zamanlar «okakta, kırda, bayırda dolatır, »unun bunun İsine yardım edermiş.
Günlerden bir gün. kel otlan yine tesir dolnsiynnnııt. Yolda giderken bir tasın yanındı» on para bulmuş. Evvelâ götlerine İnanamamış. Sonra parayı İyice evirip çevirmiş. Sahici on para olduğunu anlayınca, acaba kim düşürdü diye üzülmüş- Bir ataç altına oturarak beklemeye başlamış. Belki sahibi düşürdüğünü anlar da aramaya çıkar, ben de kendisine veririm, diye düşünmüş.
Beklemiş, beklemiş.. Ne gelen var, ne giden.. Kendi kendine: "Bu para benim klarnetimmişdiyerek yerinden kalkmış, çarşıya gitmiş- Karnı da çok açmış. Düşünmeye baslamıg:
— Üzüm alsam çöpü van. Armut alsam sapı var.. Ceviz alayım da karnımı iyice doyurayım bari..
Demiş. Dotru yemişçiye koşmuş. On parayı uzatarak ceviz istemiş Yemişçiden en »zindan iki avuç dolunu ceviz alacağını umarken, adam ona bir tanecik ceviz vermez mi?
Kel otları şaşırmış. Yemişçiye:
— .Amca, demiş, bir tanecik cevizi ne yapayım ben? Sana on para verdim. Hiç olmazsa iki avuç ceviz ver kİ. karnını doysun!
Yemişçi gülerek:
— Kel oğlan, demiş. Delikli ol-dııtu için bu on para geçmez. Ben sana dükkânımdan eli bos çıkmayasın diye bir ceviz verdim. Haydi sen şimdi onu ye de, sonra yine veririm...
Kel oğlan üzülerek dükkândan çıkmış. Bir tane cevizle nasıl oha karnım doymaz. Oynıyarak vakit geçireyim de hiç olmazsa karnımın açlığını unuturum, demi» ve cevizi «ıradan oraya yuvarlamaya banlamış.
Oynarken oynarken, ceviz çalıların arasına kaçmaz mı?! Ne yaptı, ne ettiyse cevizini çalıların arasından alamamış, tstü haşl yırtılmış, eli yüzü çizilmiş, kan ter içinde kalmış.
O zaman, çalıya yalvarmaya başlamış:
— Kuzum çalı, canım çalı, ne olur dikenlerini oranın burama batırma da şu cevizimi alayım..
Kara yüzlü çalı, Arap saçı gibi dikili dikililermiş de, kel oğlana batırmış:
26 saat zarfında bir yılanı yiyebilen örümcek
Memleketimizin güney-doğu kısımlarında sık sık rastlanan vc büyüklüğü bozan beş-altı santimi geçen, üstü tüylü, gayet korkunç ve fakat zehirli olmıyan Böyü adında bîr örümcek vardır, işte buna ben-ziyen ve Brezilyada yaşıyan “Lasi-doria,, adında bir örümcek türünün hareketlerini incelemiş olan Villard, bu hayvanla 1/0 santim uzunluğunda bir çıngıraklı yılanın savaşırı seyretmiş ve bu savaşı fotoğrafa almış-
Anlatan: TEZEL AMCA
— Yıkıl karsımdan pli kel! Senin on paralık cecıizin İçin rahatımı boLunıam..
Kel otlan, kara çalının fena sözlerine Öfkelenmiş. Doğru ateşe koşarak:
— Kuzum ateş, camın ateş, ne olur su kara çalıyı vak da cevizimi alayım!
Diye yalvarmış.
Ne yazık kİ, o da kel Otlanın sözlerine önem vermemiş, üstelik uzun uzun, kırmızı kırmızı illilerini çıkararak onunla alay etmiş.
Ateşin bu hareketi de kel otlanıl üzüntü vermiş. Bu sefer doğruca göle koşmuş. Ateşi söndürmeği I-çln yalvarmış. Fakat o dıı aldırış etmemiş.
O «ırada yanından bir fil geçiyormuş. Derdini ona anlatarak gölün suyunu İçmesini rica etmiş. Koca hayvan, uzun hortumu İle yüzüne SU püskürterek kol oğlanla alay etmiş. Geçip gitmiş.
Kol otlan, bir köseye çekilip kederli kederli düşünürken, gözüne bir fare İlişmiş. Hemen onun yanına koşarak filin kulağına girmesini dilemiş. O da kel otlanın lâflarına kulak asmamış.
Oradan kediye koşnrak fareyi yakalamasını söylemiş, dinletenıe-mte. Kediyi parçalaması İçin köpeğe yalvarmış, olmamış. Köpeğine lâf anlatması İçin sahibi Fatma kadına gitmiş, yardım görememiş. Fatma kadının kocasını bularak karısına söz geçirmesini rica etmiş. Adıım dudak bükerek kafasını çevirmiş, atına binerek yoluna gitmiş.
Kel oğlan da sata sola koşmaktan yorulmuş. Bir taşa oturarak düşünmeye başlamış. Son olarak rüzgâra yalvarmaya başlamış:
— Kuzum rüzgâr, camın rüzgâr, ne olur, şöyle kuvvetlice es de şu adamı atından yere düşür..
Rüzgâr, kel otlanın yalvarması-na dayanamamış. Onun perişan haline acıyarak öyle bir esmiş, öyle bir esmiş kİ, atın Üzerindeki a-dam bir anda yere düşmüş. O zaman aklı başına gelerek karısına koşmuş. Kel otlanın diletin! hemen yerine getirmesini söylemiş. Kadın, köpeğine bir güzel dayak atmış. Köpek, o acı ile kedinin 11-zerine öyle bir atılmış kİ, az daha hayvanı pnrçalıyncakmış. Kedi, can korkuslyle yerinden fırlıya-rak farenin peşine düşmüş. Fare başına gelecek felâketi sezince, bir atlayışta filin kulağına kaçmış. Koca fil kulağına kaçan fareden o kadar huylanmış, o kadar huylanmış kİ. golün sularını bir hamlede İçmiş. Sonra başlamış ateşin üzerine püskürtmeye.. Ateş, söneceğini anlayınca, kara çalıyı tutuşturmuş. Çalı, yana yana kül olmuş.
Kel oğlan da cevizini almış. Güle oynaya yola koyulmuş..
tır. Yedi santimetre büyüklüğünde olan bu müthiş Örümcek, çıngıraklı yılana saldırarak hayranı bir kaç dakika İçinde öldürdükten sonra yılanı yemeye başlamış vc yemeğini ancak £6 saat sonra bitire bilmiştir.
Villard, bu örümceklerin müthiş zeh irine karşı koymak için çeşitli aşılar icat etmiştir. Bu aşılar sayesindedir ki, bir çok insan ve ev hayvanlarının hayatı kurtarılmaktadır.
Türk Biiviikleri :
V
T
H05 yılı şubatının 19 uncu yünü, büyük Türk hükümdarı Timur ölmüştü. Timur, Türk soyunun beşiği sagllaıı Türkistanda, Hoca Ilgar ka* sabasında doğmuştur. Babası, Borlaş Kabiteafahı başkam idi; fakat, fakirdi. Bunun fçhı Timur, küçük yaşında hayatım kazanmak zorunda kaldı. Etrafına topladığı cesur vc a-/ılgan bir avuç arkadaşiyle9 komşu kabilelere gecelen baskınlar yaptı. Bazı tarihlerin yazdığına yöre, ylıu böyle bir ba.ıkııı sırasında ayağından sakatlandı. Topal kaldı. Bunun içlu, kctu/ltlııe Aksak Timur, yahut da Tlmurlcnk lâkabı verildi.
Timur, delikanlılık çağıma ilk yib larında, ata binmede, klUç kullanma da. ok atmada eşsiz bir başarı gösterdi. Arkadaşları arasında sivrildi. Bundan dolayı da sayıldı, Babnsumı ölümünden sonra. Borlaş Kabilesinin başkam olan Kazgau ın emrinde çalıştı. Hcrat Kabilesinin buşkammn kişiyle cvlmıdi. Fakat kayınbiraderi İle arası açıldı. Onunla savaştı. Belh şehrini aldı. Bu olaydan biraz sonra da Semcrkand ı hücumla ele geçirdi. Burasım, kuracağı devletin başkenti yaptı, Bu başarılardan sonra, Timur, bütün yücibıü çok kuvvetli bir ordu kurmaya harcadı. Bunda muvaffak da oldu. Scmerkand ın dolaylarındaki ülkeleri de ele geçirerek
Ne demeli?
Oğlu uzun pnntıılona, babam da kı sa pantalona özenmiş..
Dag sporu
faE “s * “M
.Spor çeşitlerinden biri de dağ- sporudur. İnsan teiniz hava alır, bir ço!. şeyler görüp öğrenir, adaleleri kuvvetlenir. Ama bu apor, aynı zamanda çok tehlikelidir.
YE N t ÎSTANBUL
1

bir
çok kabileleri egemenliği altına aldı. Daha sonraları. Herzem, Horasan, Iran, Gürcistan, şimdiki Van ilimizi de içine alan Karakoyunlular topraklarını imparatorluğuna kattı. Bir çok hükümdarları, sultanları, beyleri kudret ve kuvvetinin önünde diz çöktürdü. Güney Rusyayı. Tata-TİStani ve küçük Rusyayı alarak imparatorluğunun sınırlarını Orta A v-rupaya kadar genişletti.
tarda paha biçilmez mal. mülk ka-
Bv sava.* 1}-
Bunlara dikkat edelim I
1 — Okula veya sınıfınıza yeni ge-
len bir arkadaşınızla alay etmeyip onu iyi karşılamahsımz.
2 — Okul, sınıf ve dersleriniz hak-
kında. yeni gelen arkadaşınıza bilgi vermeli, teneffüs zamanlarında oynadığınız oyunlara onu da çağır malısınız.
S — Öğretmcnb rıniziıı sîzlerden istedikleri görevleri, onların istedikleri şekilde vermeye çalışmalı ve yeni yelen arkadaşlarınıza bu hususta bilgi vermelisiniz.
— Okulda veya sınıfta, grup grup ayrılarak birbirinizin kavga etmekte n çekin m elini niz.
5 — Herhangi bir arkadaşınız kitap
veya cetvelini evdo unutmuş ise, ona kendinizinkinı geri almak şartiyle vermelisiniz.
6 — /yi bildiğiniz, fakat arkadaş-
larınızın zayıf oldukları dersleri kendilerine güzellikle öğretmeye çalışmalısınız.
7 — Kopya etmemeli, tahtaya bir
arkadaşınız kalkıp dersini bilemezse, ona fısıldayarak yardım etmeye çalışmamalısımz.
8 — Dersini bilrmıycjı arkadaşları-
nızla asld alay etmemelisiniz.
ü — İyi not alan arkadaşlarınızı katiyen kıskanıp kötülemeyiniz. Siz de çalışıp iyi not almaya gayret ediniz.
lf) — BÜtıaı arkadaşlarınıza karşı, sınav günleri bile güler yüzlü almaya çalışınız ve kötü sözler sarfetmeyiniz.
Böyle yaparsanız, sizi her zaman. lıcr yerde, herkes çok srı^er.

K
zandb S^merkand^ göz kamaştırıcı saraylar, medreseler, türlü anıtlarla donattı. i39n yılında Hnuhstuna yaptığı sefer de parlak zaferler kazandı. Timur’un ortadan kaldırdığı iılkr-lerin sultanları, beyleri birer birer Büyük Osmanlı Hükümdarı Yıldırım Beyazıt’m yanına sığinıyorlard. Bu hal, İki büyük Türk hükümdarının arasını açtı.
So-trmnıuz-11/02 yılında ordularının başında batıya doğru sefere çıkan Timur, Ankaranm yakınındaki Çubuk ovasında Yıldırım Beyazıt^n orduları ile karşılaştı. Türk sonundan gelme bu iki ordu görülmemiş bir cesaret ve kahramanlıkla çarpıştılar. Yıldırımın ölçüsüz cesareti, Timur'un engin savaş bilptebıe karşı kazandı.
Böyle-rakip-
davajı ealr aldı, boylarında
Tİmi ur.
kazanan
Çine yapacağı hazırlıkları de öldü.
koy anıadı. Timur Yıldırım Beyazıt1! l^lc Timur, savaş siz kaldı.
Ankara savaşını
Semerkand'a döndü.
büı/ük bir savaşın uğraştığı sırada öldü. Arkasında koskoca bir İmparatorluk bıraktı.
Timur, tarihin tanıdığı cn büyük hükümdar vc komutanlardan birisidir, Zamanında Orta Asya dun yanın t ıı bayındır bir ülkesi vc en işlek bir ticaret merkezi idi.
İsmet AVCI
ımiMir**’.»''»" v -t
Resim - Iş
• •
’l

Bunlar temizlik araçlarıdır. Elektrik süpürgesi, toz tüyü, faraş ve fırça. Baka baka resimlerini yapınız.
t
( /
W
/i
1


lşte »İze İki ahbap çavuş. Bunların hangi hayvan olduğunu bildiniz ini? Önce baka baJca resimlerini yapıp boyayınız. Sonra da kitaplarınızı karıştırarak ne olduğunu hıılııııuz.
Bavta 8
-------------------------—-------------------------------------1
Manzum Hikâye:
Çiftçi ile Kartal
Anlatan: M. BAŞAR
Tutulmuştu bir kartal, bir çiftlikte kapana;
Çırpınıyor durmadan, bulanı yordu kana. Bunu gören İhtiyar çiftçi ona yanaştı. Kartaldaki gözlerin güzelliğine şaştı. I zıın uzun seyretti, kıyamadı, acıdı; Bir taş alıp uğraştı, çabuk kapanı kırdı. Kartal ııçtıı. yolcu da dayandı bir duvara. Gevşemişti sıcaktan, uyku geldi o ara. Duvar fazla çürüktü, bunu kartal görmüştü. “Yıkılıp öldürecek ihtiyarı» demişti. Uçtu durdu üstünde, daireler çevirdi, Onıı kurtarmak içiıı hemen kararı verdi. Birdenbire alçaldı, kasketini aşırdı, Bıınu sezen ihtiyar 4(Aman«MI dedi şaşırdı. Koştu kuşun ardından, kovaladı epyce, Fakat çlirük duvardan uzaklaştı İyice.
İşte tam bu sırada, duvar çöküp yıkıklı, Kartalın pençelinden kasket yere atıldı, Kasketini kapınca döndü gördü duvarı* Donakaldı, şaşırdı, ağzı açıldı yarı.
Uçan kartal, köylüye:
•*— Geçmiş oteun.,,, diyordu.
O, borcunu ödemiş, yuvaya gidiyordu.

İyilik et herkese, «en karşılık bekleme!
“Ne nankör bir adammışbunu İçinden deme! Gösterdiğin yaylıma karşı koyan bulunur; Zaman geçer, nihayet hak da yerini bulur!..
bulabilir misiniz ?
Size bugün bir kaç tane bilmece veriyoruz. Bu bilmeceler ne olduklarını anlatıyorlar, tylce düşünürseniz siz de bulabilirsiniz. Şayet bulamazsanız, en aşağıdaki cevapları okuyunuz. Ama. marifet, cevaplara bakmadan bunları çözebilmektir:
1 — Altı mermer, üstü mermer, İçinde bir yelin oynar.
2 — Yatım kaşık
Duvara yapışık.
3 — Kırmızı cübbesi var, Siyah takkesi var, Uzundur boyu, Kalabalık soyu.
4 — Ocak başında kara öküz.
5 — Aşağı inerken kıkır kıkır güler,
Yukarı çıkarken şıpır şıpır ağlar.
6 — Ak tavuk suda gezer.
1 — Çaldım çarptım, Kapı arkasına attım.
8 — Ağzı var, dişleri yok,
Karnı var, barsakları yok.
9 — Akşam yaparım,
Gündüz yıkarım,
10 — Dal üstüııd* sarı oğlan.

Cevapları:
1 — Dil; 2 — Kulak: 3 — Kibrit; ■I — Kömür; 5 — Kuyu kovası; 6 — Sabun; 7 — Süpürge; 8 — Teati: 9 — Yatak; 10 — Ayva.
r “ - - - ” ■
Hayat Bilgisi Şiirleri:
Yönler
GÜNE KARŞI DÖNÜNÜZ: DOC.Ü DEMEK ÖNÜNÜZ;
BATI, ARKA YÖNÜNÜZ.
SAC YANINIZDA GÜNEY,
SOL YANINIZDA KUZEY. YERYÜZÜNDE GENİŞ, DAR... HER YERİN DÖRT YÖNÜ VAR.
Mehmet Necati ONGAY
Haftalık hediyeli Bulmacamız
Kiıçuk Sevinç kuşlara bayılır. Onlarla senli benlidir. Hele bu soğuklarda bu zavallıcıklara çok acıyor. Arpa, mısır, buğday gibi eline geçirdiği yemleri onlara vermekten çok büyük zevk alıyor. İşte yine evin önündeki arsaya çıkmış, yere arpa serpmiş. Ama kuşlardan dört tanesi var ki, bir türlü onun yanma gelemiyorlar. Acaba bu dört kuş nerede saklanmış T Bulursan*, kırmızı kalemle çiziniz. Sonra resmi ve bilmece kuponunu keserek bize yollayınız.
Cevapların en geç 17 mart cuma günü akşamına kadar gazetemizin idarehanesinde btıhoımaeı şarttır.
Netice ve kazananların teimleri 22 mart çarşamba günkü sayımızda ilân edilecektir.
Bilmeceyi doğru çözenler arasında ad çekme suretiyle dağıtılacak armağanda Mrinciliöi kazanana üç ay süre ile Yeni İstanbul Gazetesi parasız olarak gönderilecek, İkinciden on beşinciye kadar kazananlara da birer değerli kitap hediye edilecektir.
YENİ İSTANBUL
Bilmere Kuponu: 3
TÜRKİYEMİZ
(Her harfe dalma aynı aayi tekabül etmek Üzere her rakama bir harf konulacaktır).
Hicri 1950 Runı)
C. Evvel ŞUBAT Şubat
5 22 9
1369 Çarşamba 1865
VaRlt Yanıtı Ezan»
Güneş 6.45 12.55
öğle 12.2a 636
İkindi 15 29 »38
Akşam 17.51 12.09
Yatsı 19.22 1.31
Imsâk 5.08 11.18
M ü Z
%iuiiırs inkılap « ^r-
I em be d en maada her gün 10-12 ve U-17.
Topkapı Sarayı: Fazartesl-Çar-şamba - Cumarteal. 8aat 13.30-17 Telf. (21090).
Ayaeofyn: Pazartesi tialı - Çarşamba - Perşembe • Cuma - Pazar. 8aat 10 - 10. Telf. (21750).
Arkeolojiı Çarşamba -Cuma -Pazar günleri 13 ten 16 ya kadar.
EelcJ Sark Eserleri Şubesi: Çarşamba - Cuma • Pazar 10 den 12 ve kadar. Telf. (21082).
Türk ve İ««IAm Enerleri: Salı — Perşembe - Pazar. Saat 13.30-16.30
Dolmnbnhçe Deniz Müzesi; Cu- I
martesi saat 13-17 Telf (812H4L Pazar 9-18
Brlrdl\c .M üzeni; Atatürk Bul-
varı Perşembeden gün 10-12 vo 14-17 manda her
Teıftk Fikret Aşlyan Müzesi ı Bebek. Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
îr.mir:
Arkeoloji Müzesi (3324) Har gün 0-12. 13.30-17 Cumartenl' 14-17 a-çıktır
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Be>uglu • «ııH4
Anadolu yakası 40536
Ankara pj
İzmir >251
Beyn^ln (I6(1 ^vlı’d» »r72
İstanbul 24222 l'sküdar 00945
Ankara 00. İzmir 2222, K. yaka Ü055
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERŞEY
TİYATROLAR
SEHln İİYATKOLAKI
20.30 da
DRAM KISMI (42157) Tebeşir Dairesi.
KOMEDİ KISMI (40409) Hanımlar Terzihanesi.
MVAM.MER KAKACA OPERETİ: Sizin Sokak.
YENİ SES OPERETİ 15 te ve 20.45 te Dubara.
TAKSİM BELEDİYE PAVYONU: (Tel: 82901) Parisli Şantöz Roso A vrd.
ANKARA TİYATROLARI: tiaat 20 do.
OPERA: Köylü Namusu (1 perde), Palyaço (2 perde). Çarşamba, Cuma ve Pazar 2 opera birden.
BtYtK TİYATRO (10370i Perşembe, cumıırteHİ ve pazar, pazartesi akşamları (Pcer Gvnt) KI Ç Ch TfY ADRO (11169) 1 — Dünya Göztyle, 2 — Tüccar.
İZMİR
ŞEHİR TÎYATROS! (2364i Kntll.
N
M A
İIE1 OGLI C İHET I
AKIN (H071ÜI 1 - Dile Düşen Kadın. 2 — Ali Baba Hlndtetnnda.
Al K AZAR (12562) l — Bufalo Kilin İntikamı. 2 — Yaramaz Çocukların Marifeti.
Alt (44894) Havnnada Festival.
ATLAS (40835) Şanghayh Kadın, ÇİÇEK: j - Gizli Ernb / Kıskanç Kudın( renkli).
El.H.A.MRA (13595) Havanada Festival.
İN( I (65695) i — Yalnız Gidenler. 2 — Hazin Aşk.
ÎPEK (14289) Tarzan Ormanlar Aslanı.
LAl.E (43595) Gönülden Gönüle.
MEI.EK (40868» Balalayka 2 nci Hafta.
SARAY (11656) Para Hırsı.
M ATI’ARK (*İI43) 1 - Kanlı Döşek 2 — Kerimin ÇtleM.
Sİ MEK (I2A51J Istırap Yolları. SARK (4086(0 Kanlı Doğüş.
.ŞIK (4M726) 1 — Bir Hizmetçi Kızın HAtiralon. 2 — Aşk ve Para.
TAKSİM (43191) Uçuruma Doğru. TAN: 1 — Periler Dünyaaı. 2 — Esrarengiz At.
t NAL (49306) 1 — Kafkas Kar-tali 2 — Selâm Doatlara
YENİ (84137) 1 — Aslanların Dövüşü. 2 — Bitmemiş Dans.
ITI.DIZ (42847) Akdeniz Korsanla rı.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (2368.3) 1 — Kara Ok. 2 — Tabancalar Patlarken.
AFSU (21917) 1 — Aslanların
Pençesinde. 2 — İlâhi Sos.
AZAK (23542ı 1 — Yılmayan Aslan. 2 — Damgalı Doktor.
ÇEMBERLİTAŞ (22513) 1 — Filipin Aslanı. 2 — Tarzan Ormanlar Prensi.
FERAH: ı — Ateş çemberi. 2 -Namus Mücadelesi.
HALK (21991) 1 — Cehennem Yarışı. 2 — Kaplan Kadın.
İSTANBI L (22367) 1 — Harman Kava 2 — Akıncılar.
KISMET (21901) 1 - Hatmim
Kaya. 2 — Duvaksız Gelin.
MARMARA (23860) 1 — ihtiras Kurbanları 2 — Travlyetta.
.MİLLİ (22962) 1 — Tabancalar Patlarken 2 — Kara Ok.
TI KAN (22127) 1 — Damgalı Doktor, 2 — Yılmayan Aslan.
YENİ (Bakırköy 16-126) i Korsanlar. 2 — Mücrim Gönüller.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112» 1 — Aşksız Yıllar. 2 -- Damgalı Doktor.
OPERA ((W»A21) 1 - İntikam Kurşunları. 2 — İki Yavru.
Sİ* REY YA (60882) 1 - Deniz
Kurtları. 2 — Modern Venüs.
y ELDEGIiimenI 1 — Yıkılan Saadet. 2 — Aslan Ahmet. 3 — Eararenulz Şehir,
ÜSKÜDAR (JÎHETİ
HALE (00962) 1 — Seven Ne
Yapmaz. 2 — Ayşenln Duası.
AN KAKA
ANKARA (23432ı Av Doğarken Bt YÜK (15031) Manon Leako PARK (11131ı Filipin Aslanı Sİ MER (14072ı 1 - Gizil Kasa
2 — Batakhane Gecelrrl M s (14071) Filipin Aslanı I Ll s (222941 Yanlın Numara 1’E.Nİ (11040) Gençlerin Sevgilisi
CEBECİ (13846» Ormanlar Aslanı
İZMİR
ELHAMRA: Büyük Vnla.
LALE: 1 — İnci Korsanları. 2— Seven Kalbler.
TAN: 1 — inci Korsanlnn. 2 — Seven Kalbi er.
TAYYARE; Dell Gönül
YENİ: 1 — Efauncu Baba. 2 — Ayşcnin Duası.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK; 1 — Selva 2 — Mumyanın Hayaleti.
St’MEll: Macera
"YENİ İNTANIM L“un bugün İçin tavsiye ettiği programlar DAHİLDE:
12 30 Ankara: ŞnrkıİAr. — 13.50 latanbul; Şarkı ve Türküler. - 20.00 İstanbul: Chopin mazurkalar»Pl.) Çalanlar: Mal-CUKİnskl vc Pıuivrevski.
II VRİ( TE:
14.30 Londra: Mnnffts! Tlınıniir İdaresinde BBC Welsh orkestra aı SuppO, Elgar, Elere her ve MuaHorgsky’den parçalar. — 16 15 BBC* Opera Orkestrası t-dnrr eden: Stnnford Robinson Offenbnch ın “Hnffnıltn Hikâyeleri* nden parçalar
TÜRK MI 7.IGI:
Saat: 12.80 Ankara: Şarkılar — 13,15 İstanbul: Şarkı vc Türküler ıPI.l — 13.50 İstanbul: Sarıcı ve Türküler — HLOO Ankara : Karışık şarkılar. — 18.45 İstanbul: Saz enerleri — 20.00 Ankara: Şarkılar. — 30.30 Ankara: Tarihi Türk Müziği.— 22.30 Ankara: Saz eserleri.
KLASİK BATI MİZİÖI
Saat: 8.13 Londra: Dinleyici la-teklcri. — 11.30 Londra: Senfoni müziği. — 11.30 Londra: Man-nel Thornaıt Idnreslnd» BBC Welsh orkestrası. — 16.15 Londra: BBC opera orkoMtraan Qf* fenbach ın 'Hofrrnnnn Hikâyeleri ndrn parçalar 19.20 Ankara. Rosario Bourdan senfoni ı
orkeatrHHindan parçalar (Pl.) — 20.00 İHtanbul: Piyano soloları (Pl.ı — FredrJc Chopln’den mazurkalar. Çalanlar: Piyanist Malcuzltıakl ve Padeıevskl —
20.30 Londra : Clnrence Ravbould İdaresinde Filarmoni orkestrası.
— 21.30 Ankara: Chopin'den melodiler (Pl.) — 21.45 İstanbul: Operada bir ««at. Gincomo Puc-clnl - Turandot Operası.
HAFİF MÜZİK:
Saat: 7.31 Ankara; Marşlar (Pl.)
— 8,00 Ankara : Hafif müzik (PL)
— 8.30 Ankara: Hafif Orkestralardan melodiler (Pl.ı — 10,30 Londra : Sldney Croock İdarenindi hafif müzik. — 13.15 Ankara: Salon orkestraları çalıyor (Pl.)
— 18.30 İstanbul: Hafif Orkestralardan melodiler (Pl.) — 13.45 Ankara: Şerı parçalar (Pl.) —
18.30 İstanbul: Çeşitli hafif müzik ıPI.) — 10.15 İstanbul: Hafif ara müziği (PL) — 20.15 İstanbul; Radyo Salon Orkestrası konseri.: 1. Strauss, “Yarasa*’ Opereti uvertürü. 2. Heymnnn, “Terkedilmiş". 3. Isv Gelger, ‘Seçilmiş melodiler" potpurisi.
— 20.15 İstanbul; Dinleyici İstekleri. — 22.15 Londra; Grand Otel den müzik.
DANS .MÜZİĞİ:
Saat; 13.15 Londra: Dinleyici Is-tekleri. — 14,18 İstanbul; Dans müziği ıPI.) — im.oo İstanbul: Caz müziği (Pl.) — 18.15 Londra; Viçtor Sllvester orkestrası. — İM. 15 Ankara - Caz orkestralarından La vs rence Welk (Fİ.) — 22.15 Ankara: Film yıldızları (öylüyor ( PJ ) 23.on l&ucnbul:
Dana müziği (Pl •
Hl SI Si l’ROGRAML Xl(:
Konusnıular;
Saat : 1H.20 İstanbul Serbest at — 18.30 Ankara: Çiftçilerle başhaşa. — IO.I5 Ankara: Mali’e RuknnlGı adına, — 22.00 Ankara! B M M S/ıatl.
MÜZİK:
Saat: 8.15 Londrıi: Dinleyici telekleri. — 18.15 Londra: Dinleyici telekleri. - 30.15 I dnnbui
Dinleyici istekleri (Hafif Batı Müziği).
TÜRKÇE HABERLER:
Ankara ve İstanbul: Saat: 7.45; 13.00; 19.00; 22.15.
13.30 Ankara: Öğle gazetesi.
20.15 Ankara: Radyo gazetesi. "Amerikanın Seal": Saat: 19.15 (13, 16 ve 10 ınotre)
Londra Radyosu; Saat; 7.15: 18.45 ve 23.00 (19.91. 24.92. 31 32 ve 19 19 metre»
Eminönü:
Aııadur. Gedıkpaşa. Sadullah. Eminönü.
Y’orgi (Unk.), Küçük pazar. Arif Neşet. Alemdar.
UÇAK . TREN - VAPUR
DİKKAT: Ilımı muiııtiefeılyie neferlerde değişiklik olabilir.
GELECEK ULAN UÇAKLAR
10.50 D.H.Y. (Türk) Ankaradan.
12.50 D.H.Y (Türk) îzmlrden
16.20 D.H.Y (Türk) Adana. An-
karadan.
19.50 P.A.A. (Amerikan) Ne w-
York. Gander. Londra.Boston, Brüksclden
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
0.— L.A.l (İtalya) Atina. Ro-maya.
9. — D.H Y. (Türk) Ankara, Ma-
’atya. ElAzığ, D. Bakır. A-dana, lskendcruna.
10. - C.Y (Kıbrıs) Atina. Lef-
icoşeye.
1120 D.H.Y (Türk) îzmlre
13.50 D.H.Y, (Türk» Ankaraya.
21.40 P A A (Amerikan) bam, Karaşl. Delhi, Kalküta, Bangkok, Hongkonl
GELECEK OLAN EKSPRESLER
8 30 Ankara
GİDECEK OLAN EKSPRESLER IS l() Ankara Ekspresi.
GELECEK OLAN 5 AF IHLAB
6.30 Korıv/ı (Bandırmadan».
9.00 Adana (DG. Akdenlzdvn)
11.30 Trabzon (lzrıılrdoh).
15.35 Suh (Mudnnyadan).
17.— Aksu (Hopadnn).
GİDECEK (»LAN VAPURLAR
Beyoğlu:
Klnyol, Tepebaşı C. 7 Sıhhat, Boatanbaşı C. 136 Kemal Rebul, istiklal C. 94
Fındıklı, Fındıklı 34
Tuna. Arapça mİ 179
Asım şişli, HalAakArg. C. 202 Nlşantaş, Teşvikiye C. 139 1 Hnhcıoğlu, Haaköy
Yeni Turan, Kasımpaşa
Fatih;
ünlveralia» Şchzadebaşı mınt. Et hem Pertev, Aknarav. Yedikule, Sama t ya.
Haindi Emgen. Şehremini, Edlrnckap». Karngümrük. O. Avcıoğhı. Fener.
Eyüp:
EyÜpsultan.
Beşiktaş:
Vldln; Hasfınn C.
Kıidıkö> :
R. Muhtar. Fcncryolu.
Erenköy
A. Cafer, Bostancı.
Üsküdar:
Selimiye.
Hevbellndn:
Halk.
Biıyükada:
Halk.
ANKARA
Halk 14550
Çankova 22790
Başkent 136S3
İZMİR
1
2
3
4
5
6
7
6
9
10
11
12
-re a
— 4
£
— 11
-fi /
— 15
K
— 14
— 21
/v
— 10
e
/
— 17
f * 9 Y ir 12 f
V
5
P
19
T
4
T
4 e/
10
_8
İİ
f
A
2
* ı4
t
10 £
11 A
2
!•)
14 2
S
18
A
2
A
2
A
2
/
V
1
17 e
7
(T
11
*
6
£
L
3
8
L
3 O 9
U 12
Ç
A
12
6
i
X
5 v*
5 L
3
L.
3
L
S
rV
10
sr
10
17
o
A A
2
A
a
17
L4
12
5.- Dumıupınnr (lCaradenlzo).
9- Soaüm (Ayvalığa)
11.- Etrnsk ıl/.ınlre»
18.- Meveİn (imroza)
20.— Konya (Bandırmaya),
Ateaneak HUM Karantina Ege Aerl
Al sancak
Kcmeraltı
Yalılar
Banmahane Earefpaşa
1 — Kavısısiyle meşhur bir vila-
yetimiz.
2 — Tütünü İle meşhur bir vilâ-
yetimiz.
3 — Büyükbaş ha^anladyie meş-
hur bir vlidyellmig.
4 — Atları İle meşhur bir vilâye-
timiz.
5 — Fındığı İle meşhur bir vilâ-
yetimiz.
6 — Pnstırm&siyle meşhur bir vi-
lâyet imiz.
7 — Halılarıyla meşhur bir vilâ-
yetimiz.
8 — Çinileriyle meşhur blv vi-
layetimiz.
9 — Portakalhırıyle ıneşhür bir
vilAyetunlz.
10 — Horozu He meşhur bir vilâ-
yetimiz.
11 — Dokuınnalyle meşhur bir vi-
I Ay ot im İz.
12 — Meyvnelyio meşhur bir vilA-
yetımiz.
Dünkü Bulmacanın Halli
HALLİ
Soldan enğıı:
1. Paşabahçe. 2. l’lema. 9 Te. 11. Asa. 12. Pe 13. Ada. 15. Uim. 16. Gine 17 Gram. 18 ObL 20. İki 21. Ne. 22. Atu. 24. Ay. 25. Araba. 27. AUahabat.
Yukardan ı^ngıyıı:
1, Patagonya, 2, Şu. 3. A1A. 4. Bcha. 5. Amil 6, Ha, 7 Ehemmi-
yet 10. Edibe. 12. Plaka 14 AnL
15. Vri, 10. Utah. 22. Ara. 23. Aba.
25. Al. 26. Ab.
y e n t İstanbul
22 Şubat 1950
Sayfa B
Hudson 1947
tSTÎKLÂL CADDESİN DF
GÖZ HEKİMİ
aAA^»**4aAaaAa« |AaaiİIAİ>
VIII IHIM II !»V*»
TÜRKİYE
İstanbul Emniyet Sandığından
-YENİ İSTANBUL" ATELYESİ
Menkul ve gayrimenkul teminat karşılığında
Gazetemizde
resin
Tarafından
Beyoğlu Pannakkapı, tmam sokağı No. 2 Tel: 41553
22 şubat 1950 tarihinde Beyoğlunda İstiklâl Caddesi 339 nu maralı yeni mağazasında yeniden faaliyete bağlıyacaktır.
Radyolu kaloriferli az kullanılmış iyi vaziyette lükn tak si müsait fiyatla acele satı lıktır. İş saatlerinde 29266 ya telefon.
Depolarımızda bol miktarda mevcudu bulunan ve satışı serbest olan LİNYİT kömürleri, cinsi ne olursa olsun kömür sobalarınızda üstten tutuşturmak suretiyle dumansız ve koku suz yanar. Bir defa tecrübe size bunu ispat edecektir. Satış fiyatı beher tonu alıcı vasıtasına teslim (36) liradır. (2310)
Tafsilât için Cağajoğlu Merkez Şubemiz Müdürlüğüne mü racaat edilmesi rica olunur. (2261)
Klimsch - Horika
Dr. Murad Rami AYDIN
Gece bekçilerine mahsus kontrol saatlerinin en dakik ve en sağlam markasıdır.
Yangından ve hırsızdan sizi muhafaza eder
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesinden
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED Şl-RKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu »ayıda ynzı işlerini fiilen idare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer : YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK UMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
Levazım Alım Komisyonundan
1 — İstanbul Bira Fabrikasının yemekhane, mutfak ve büro tadilâtı içi kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli 42.602.58 lira olup geçici teminatı 3195.20 Uradır.
3 — Eksiltme 15.3.1950 çarşamba günü saat 11 de Kabataşta Genel Müdürlüğümüz Levazım Alım Komisyonunda yapılacaktır.
4 — Şartnamesi her gün levazım ve evrak şubemizde, ayrıca Ankara ve İzmir Başmüdürlüklerimizde görülebilir.
5 — İsteklilerin eksiltmeye girebilmeleri için 30.000 liralık yeterlik belgelerini eksiltme gününden üç gün evveline kadar (tatil günleri hariç) inşaat şubemizden almaları şarttır.
6 — Taliplerin mühürlü fiyat teklif mektuplarını, kanuni vesikalarla güvenme parası makbuzu veya banka teminat mek tuplarını ihtiva edecek olan kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar adı geçen komisyon reisliğine makbuz mukabilinde vermeleri ilân olunur.
7 — Postada vukua gelecek gecikmeler kabul edilmez. (2375)
Batı Akdeniz Hatlı İstanbul - Pire - Napoli - Marsilya Cenova
SERBEST KALAY SATIŞI
A — Gıda maddeleri kaplarının kalaylanmasında kullanılabilir. 1/10000 nispetine kadar arseniği havi kalayın depolarımızda teslim beher kilosunun 900 (dokuz yüz) kuruştan:
B — Sanayide kullanılabilecek 5 10000 arseniği havı kala yın depolarımızda teslim, beher kilosunun da 870 kuruştan bu günden itibaren satışa arzedildigi ilân olunur. (2341)
Ticaret OIisi
'İKRAMİYEYE GİRİŞ ŞARTLARINI BANKALARIMIZDAN ÖĞRENİNİZ'
10 MART, 15 MAYIS ÇEKİLİŞLERİNDE YALNIZ PARA İKRAMİYELERİ,
30 HAZİRAN. 31 TEMMUZ, 29 AĞUSTOS. 30 EYLÜL, 28 EKİM,
30 ARALIK ÇEKİLİŞLERİNDE İSE BAZILARINDA İKİŞER EV OLMAK ÜZERE HEM EV, HEM PARA İKRAMİYELERİ VARDIR.
TÜRKİYE TURİZM KU KUMUNDAN:
Or. HAF/Z CEA4ZX1 LOKMAM HEKİM Dahiliye Mütehassısı Pazardan başka her gün saat 14 ten 17 ye kadar İstanbul Divanyolu No. 104.
TEMİNAT ve KEFALET mektubu verilmektedir
Resmî dairelere, bankalara, depolara, fabrikalara: hastalıanelere ve mekteplere fevkalâde lüzumlu bir kontrol âletidir. Bir senelik kâğıt mineler 6 anahtarlı ve meşin kaplısıdır. Taşraya bedel karşılığı gönderilir.
S 1 N G E R markasına dikkat Sipariş veren müesseselerin, saatlerini bir an evvel teslim almoları rica olunur.
oğu Güney Akdeniz Hattı İstanbul-İzmir-Pire- Limasol-Beyrut
Marsilya-Cenova-İskenderiye-Napoli
Evvelce gazetelerle ve ayrıca sayın ortaklarımıza mektupla bildirilmiş olduğu veçhile bankamız hisse senetlerinin ücüncü taksiti olan dörtte bir bedellerinin mart 950 sonuna kadar ödenmiş olması lâzımdır.
İstanbul ve Ankaradaki ortaklarımızın Sü-merbank gişelerine, diğer yerlerdeki ortaklarımızın ise Ziraat Bankası vasıtasiyle taahhütlerini ifa etmelerini rica ederiz.
İkinci taksit taahhütlerini ocak sonuna kadar ödememiş olan sayın ortaklarımıza da ana sözleşmemizin 12 nci maddesi ahkâmını hatırlatarak bir an evvel her iki taksiti birlikte ödemeleri ve adresleri değişen ortaklarımızın keyfiyetten Genel Müdürlüğümüzü haberdar etmeleri rica olunur.
Lstanhul. Eminönü 8, — Ankara Yurtl sokak No. 1 Vajronll karşısında
!AŞ DiŞ ve ROMATİZMA AĞRILARINA KARŞI
Telefon: 42983 — Posta Kıt tuşu: 2237 Beyoğlu
EV ve DÜKKÂNLAR’ın intikal ve Veraset Vergileri Bankamız tarafından ödenmektedir.
T. C. ZİRAAT BANKASI
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI ^ 1950 YILI iKRAMİYELERİm*^^»
Cemiyetimizin merkezi için İstiklâl caddesinde dört beş o dalı, büyükçe bir salonu veya

birbirine bitişik iki salonu bu lunan bir yazıhane katı anyo ruz
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
ve çeşitli para ikramiyeleri...
Önümüzdeki Çekilişler :
21 Nisan (Çocuk hesaplan için). 1 Haziran, 25 Ağustos. 31 Ekim. 29 Aralık
1 Haziran çekilişinde büyük ikramiyeler :
Büyükada’da Köşk, Ankara’da Dükkân
DİKKATİ
İSTANBUL VE ANKARA’DA
8 EV • AYRICA 200000 LİR/ EV KAZANAN İSTERSE BEDELİNİ ALABİLİR! ACELE 150 LİRALIK BİR HESAP AÇTIRINIZ!
HER 150 URA İÇİN AYRI BİR KURA NUMARASI VERİİECEKTİR
DEVLET DENİZYOLLARI AKDENİZ'DE TÜRK GEMİIERİY1E SEYAHAT EDİNİZ.
SPEZIALFABRIK UND GROSSHÂNDLUNG FÜR REPRODUKTIONSBEDARF

Comments (0)