24 Ağustos 1950 — Perşembe

SİYASI İKTİSADt, MÜSTAKİL
t
Yıl 1 — Sayı 267 — 10 kuruş
İSTANBUL İİ'NtNBUL
T5.000 lira dağıtıyor
76
Tö.

(5.
pyoe
KNI İSTANBUL TO.000 Ur* d*fiıtıy«»
Beyoğlu - Müellif Caddesi « - 8
Posta Kutusu i 447 - İstanbul
Tesis edeni Habfb Edîb - TÖREHAN
Kızıl Çinle
HoShiMinh
anlaştı mı ?



Abone! Türkiye İçin seneliği 82, altı aylığı 17, üç aylığı 9 Uradır. Hariç memleketler Üd mislidir .
ilânlar t 6 ncı sayfada santimetresi t liradır, tlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilme*.
Telefon t 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi i Hetlo. İstanbul
Adenauer, Batılı müttefiklerin, Almanyaya daha fazla kuvvet göndermeleri lüzumu üzerinde duruyor
Yüksek Komiserlik böyle bir askerî İmzalandığına dair
Fransız
Dairesi, paktın vesikalar ele geçirdiğini
belirtiyor
Doğu Almanyada Sovyetler büyük manevralara başladı
Dış politika
Beynelmilel vaziyetin
gösterdikleri
G
AZETE ve radyolarda Kore harbine verilmekte olan e-hemmiyet, bazılarının hayretini tahrik etmiş olsa gerektir. Çünkü işi kendi çerçevesi içinde lec-rid edecek olursak, nihayet, As-yanın en sapa bir yarımadasında, neticesi ergeç alınması lâ-rım bir silâhlı ihtilâfın mevcut olduğunu ve buna katılmış bulunan her iki taraf silâhlı kuvvetler mecmuunun 25 tümeni geçmediğini müşahede ederiz.
Meselenin siyasi tarafı da, hep aynı fecri d usulünü kullanırsak, pek mühim olmamak lâzımdır; çünkü zaten ikiye bölünmüş bulunan bir memleketin bu ikiliği ya tasfiye etmesi yahut devam ettirmesinden başka ne hadis olabilir?
Eğer böyle bir İhtilâf, 1914 harbinden önce vâki olsa idi, devam ettiği müddetçe gazetelerde heyecan verid bir kahvesi ti havadisi olarak okunur ve Igünün birinde nilıayetlenerek kapanırdı. İşin İçyüzü ise. büyük devletlerin kançalarya dolaplarında mahfuz dosyalar ile birlikte, tozların altında uzun bir müddet için nabedid olurdu. Ve, böyle îtfr Ih t Hû f ta hangi devlet hangi devleti siyaseten mağlûp etti, bu nokta, ancak mütehassısların malûmu kalırdı.
Bugün, böyle değildir. FTem her mesele herkesin gözü önünde halledilmek mecburiyetindedir, hem de, her mesele herkesi yakından alâkadar etmektedir. Yani, hiç bir meseleyi kendi dar çerçevesi içinde tecrid ederek bu darlığın içinde mütalâa etmeğe imkân vardır. Bunun sebebi, sadece dünyamızın bir balama göre ufalmış olması ve her memleketin avn okyanus kıyılarında dahi sakin olsa, ötekileri İle kapı komşusu bulunması değildir. Bunun başlıca sebeplerinden biri, dünya politikasını Birleşmiş Milletler gibi bir teşkilâttan geçirmek zarureti bir diğeri ve daha ehemmiyetlisi İse, bu istikamette verilmiş olan bir beynelmilel karar, eski “Cemiyeti Akvam” teşebbüsünde İflâsı İle neticelenip arkasından bir cihan harbi patlak verdikten sonra, hn sefer de “Birleşmiş Milletler” tecrülıesbıde, aynı tehlikenin haşgöstermiş bulunmasıdır.
Haftalardan beri, daha doğrusu, 8ovyet delegesi Malik'in Güvenlik Konseyi riyasetini ağustos ayı için deruhte ettiği günden beri, “Birleşmiş Milletler” teşkilâtı mefluç bir hale gelmiş bulunmaktadır. Diğer tarafta, Sovyet Rusyanm aynı teşkilâtı boykot ettiği zamandan kalma bir karar mucibince, aynı Birleşmiş Milletler teşkilâtı aynı Kore ihtilâfının re’sen vo mü-sellahan halline nezaret etmektedir.
Malikin Konseye avdeti. Birleşmiş Milletler teşkilâtını, kendi İstediği İstikamette yürütmek İçin vaki olmuştur. Bunu yapamadı mı —kİ, yapamamıştır— alıp lıaşını gidecektir. Ağustosun sonunda bıınu görebiliriz.
O zaman ne olacaktır?
Hiç bir şey olmayacaktır, çünkü ya Güvenlik Konseyi, Sovyet Rusyasız daha rahat çalışacak yahnt mesele umumi heyet önüne getirilerek, burada katı bir karara bağlanacaktır.
Şu hale göre, bütün mesele, beynelmilel politikayı, beynelmilel bir müessese olan ve bu maksatla kurulan “Birleşmiş Milletler” yoliyle halletmek yahut edememekten llrarvttlr. Şimdiye kadar gördüğümüz, Sovyet Rusyanın böyle lılr işe taraftar olmadığı daha doğrusu, bunu kolaylaştırarak bir zihniyete malik bulunmadığıdır.
Burlıan BELGE

Bonn, 23 (YÎRS) — Dünya vaziyetindeki gerginlikler, Avrupa Konseyinde görüşülen bir elden idare edilecek Avrupa Ordusu meselesi oyla anlaşılıyor kİ, Batı Almanyânın silâhlanmasını ön plâna nakletmiştir. Bu husustaki haberleri şu şekilde sıralamak mümkündür:
Batı müdafaasını muhtemel bir Sovyet taarruzuna karşı takviye etmek maksndlyle Birleşik Amerikanın Almanyadaki işgal ordusunu kuvvetlendireceği mesul Amerikan makamlarından öğrenilmiştir.
Bu kaynaklara göre, bu bölgeye gönderilecek munzam Amerikan kuvvetlerinin miktarı üzerinde müzakereler cereyan etmektedir. Müttefiklerin şimdiye kadar devam edegelen durumlarında da hissedilir bir değişiklik olduğu ve Almanlar» kudretli bir federal polis kuvveti bulundurmak müsaadesini vermenin karar altına alındığı aynı çevreler tarafından bildirilmiştir.
Batı Almanya Başbakanı Adenauer-in Doğu Almanyadaki komünist polisine icabında karşı koyabilmek için bir polis kuvveti kurmak müsaadesini istediği hatırlardadır. Adenauer bu kere Batılı müttefiklerin de Almanyaya daha fazla kuvvet göndermeleri lâzım geldiğini söylemiştir.
Alman Hükümeti sözcüsü Brenta-
no. Sovyet tecavüz tehditlerine karşı Başbakanın bir Batı Almanya ordusunun derhal seferber edilmesini istemekte olduğunu bildirmiştir.
Bu arada muhalif Sosyalist Partisi Lideri Schumacher, Alman polis kuvvetinin ihdasından önce Avrupanın şimalinden Akdenlze kadar vs demirperdeye muvazi büyük ve taarruz kabiliyetini haiz bir Amerikan kuvvetinin teksifin! İstemiştir.
Schumarher’e göre Almanya, Av-rupayı müdafaa bahsinde diğer milletlerle müsavi şartİAr temin etmediği müddetçe sll&hlanmalıdır.
Diğer taraftan Batı Almanya D P.A. Haberler Ajansı, Sovyet zırhlı birliklerinin doğu Saksonya eyaletinde geniş çapta manevralara başladıklarını, son gecelerde Leipzig ve Saksonyadan ehemmiyetli miktarda tank yüklü marşandiz katarlarının geçtiğini bildirmektedir.
Diğer taraftan Dışişleri Bakanı Acheson, Avrupanın silâhlanması meselesi ve Almanyanın böyle bir sllâh-lanmadaki rolünün Amerikan hükümet merkezinde hâlen dikkatle incelendiğini bildirmiştir.
Almanyadaki Amerikan Yüksek Komiseri John Mac Cloy, Almanyanın Batı Avrupa savunmasına dahil edildiğini söylemiştir.
Şehir Meclisi seçim ‘ faaliyeti hızlanıyor
Partiler, 8 eylülde yapılacak Belediye seçimleri için propaganda konuşmalarına bugün saat 18 den itibaren bağlıyacaklardır. Açık hava ve kapalı yer toplantıları için Vilâyet Seçim Kurulunda kura çekilmiş ve partilerin ne zaman hangi meydanlarda toplanb yapacakları tesblt edilmiştir.
Toplantılarda milletvekilleri ve Belediye Meclisi adayları konuşacaklardır. . . I
Belediye seçimlerinde 18 yaşını bitirenler reye iştirak seçmen sayısı
Propaganda seçimlerinde
4 gtln öncesine, yani 30 ağustos çarşamba günü akşamına kadar devam edecek, o günden sonra, yazı veya
edeceklerinden bir hayli artmıştır, faaliyeti, milletvekili olduğu gibi seçimden

sözle hiç bir propaganda yapılamayacaktır.
Diğer taraftan tl ve îlçe 8eçlm Kurulları faaliyetlerine devam etmektedirler.
Muhtar geçimlerinin C H P. tarafından höyük bir çoğunlukla kazanılmış olması Demokrat Partiyi bu vadide daha genle bir faaliyet yapmağa aevketmlştir. Bu cümleden o-larak şehrin belli yerlerine D P. seçim afişleri yapıştırılmış bulunmaktadır. C H P. nln de aon günlerde hummalı bir çalışma İle Şehir Meclisi seçimlerine hazırlandığı görülmektedir. Bilhassa şehrimizde bulunan Genel Sekreter Kasım Gülek’ln seçim haber diğer dadır.
mevzuunda titizlikle durduğu verilmektedir. Bu husustaki haberlerimiz ikinci sayfamız-
Kuzeylilerin Taegu ve Pusan’a taarruz etmeleri bekleniyor
Amerikalılar, uçak ve topçu ateşiyle 50.000 kişilik komünist tahşidatını bombardıman etti
Kort harp cephesinden bildiriliyor, 23 (AP) — Amerikalılarla Güney Koreliler bugün cephenin orta kesiminde, hatlarının içine uzanan bir düşman çıkıntısını düzeltmişlerdir. Kuzey istikametinden Taegu’ya taarruz için 50.000 kişilik bir komünist kuvveti yığınak yapmıştır. Fakat Birleşmiş Milletler uçaklarıyla topçu birlikleri Kızılların dar bir kesimde yaptıkları bu tahşldatı mütemadiyen dövmektedir.
Amerikalılarla Güney Korelilerin karşı taarruzlan ve uçaklarla topçunun bu ağır ateşi altında düşmanın zayiatı artmaktadır. Düşman bu kesimde dün bütün gece Amerikan ve Güney Koreli birlikleri iz’aç etmiştir. Fakat Amerikan topçusu kızılların Taegu'dan uzanan ana İkmal şosesini kesmelerine mâni olmuştur. 23 (ıncü
Amerikan piyade alayıma birlikleri bugün ana ikmal şosesinin doğusunda taarruza geçerek kızıl birlikleri. A-merlkan alayının sağ cenahında, tepelerde tuttuğu stratejik mevzilerden atmıştır.
PuBin’ı tssrruı hazırlığı
Korede Güneybatı Cephesi, 23 A A (United Prens) — 25 inci Amerikan Tümenine. Güney «ahlli boyunca Pusan a doğru 24 saat zarfında yapılması beklenen toplu bir komünist taarruzuna karşı hazır bulunması bildirilmiştir.
İstihbarat haberlerinden öğrenildiğine göre, cephede 3 gün süren duraklamayı müteakip, komünistler Şinju bölgesinde kuvvet t&hşid etmektedirler.
Salgon 23 TAP) — Çin Hln-dlstanındaki Fransıı Yüksek Komiserlik Dairesi bugün. Komünist Çin'in Moskova tarafından desteklenen âsi Ho Shi Minh rejimiyle askerî bir pakt imzaladığını belirten Vesikalar ele geçirdiğini açıklamıştır.
Bu andlaşma Kızıl Çin kuvvetlerinin Victminh kuvvetlerine yardım makaadlyle Çin Hln-disî anındaki harbe doğrudan doğruya müdahalelerini gözo-nünde tutmaktadır.
Mevcudiyeti İddia edilen and-laşmada şu noktalar tasrih edilmiştir: 5 Çin komünist tümeni derhal Çin Hindistanına aevke-dllecektir. Vlotminh’ln umumî bir taarruza geçmesi halinde bu kuvvetleri desteklemek için veya Fransızlarla Bao-Dal kuvvetlerinin umumi bir taarruza geçmeleri halinde Vietmlnh bölgesini müdafaa İçin Çin komünist kara, hava ve deniz kuvvetleri Ç(n Hindistanına girecektir.
Fransız makamları, ele geçen bu vesikaların Kızıl Çin - Vietr mlnh paktının hakikî ve resmî metni olduğunu garanti edeml-yeceklerini söylemişlerse de muhteviyatının doğru olduğuna inanmaktadırlar.
Bildirildiğine göre, pakt. Çin komünist ve Vietmlnh temsilcileri arasında Yunnan eyaletinde cereyan eden askerî bir konferansı müteakip 5 haziranda Menktae’de İmzalanmıştır.
Prenses Margaret
* nişanlanıyor •
Prenses Margaret
Londra 23 (AP) — înşrlltere Kiralının küçük kızı Prenses Margaret'in Dalkcith Lordu İle nişanlandığına dair “Evcning Star., bu akşam verilen bir haber Londraya yayılmıştır.
Bu haberi Prenses'in yakın nndan edindiğini kaydeden nişanın yakında Kıral ailesi tarafından resmen ilân edileceğini yazmıştır. Prenses Margaret geçen pazartesi günü 20 yaşına girmiştir. Lord Dalkeith 27 yaşındadır. Prenses Margaret'in küçüklük arkadaşlarından olan Lord Dalkeith, son 3 yıl zarfında Prenses in yaptığı gezintilerde kendisine refakat etmiştir.
Prenses MargAret'in j nişanlandığına dair
gazetesi tarafından süratle
dOStİB-razste,

• 4 i •
BumoO Dorr dün kü basın toplan ti tında
Russell Dorr'un basın toplantısı
1951 ve daha sonraki yıllar içinde Türkiyeye yapılacak yardım programı hazırlanıyor
e
"Avrupa Tediye Birliğinin kuruluşlyle harp senelerinde bozulan Cihan Harbinden
etmek mümkün olabilecektir”
istem yerine, İkinci
önceki muvazeneli sisteme rücû

k
İktisadî İşbirliği İdaresi Türkiye îcra Komitesi Başkanı Mister Russell Dorr dün îzmirde bir basın toplantısı yapmış ve îzmirdeki endüstri faaliyetini övmekle söze başlıyarak Avrupa Tediye Birliğinin kurulmasından, üçlü ticaret sisteminden beklenen verimli neticelerden, 1951 ve sonraki yıllar için Türkiyeye yapılacak yardımlar hakkında bir program hasırlanmakta olduğundan bahsetmiş ve gazetecilerin sordukları sualleri cevaplandırarak Marshall Plânı fonunun
yardımdan İstifade eden hükümetler tarafından ne şekilde kullanıldığını anlatmış, Bulgaristan-dakı soydaşlarımızın yurdumuza gelmesi halinde mâruz kalınacak güçlüklerin Marshall Yardı-miyle karşılanması mümkün olup olamıyacağı sualine de bu hususun esaslı bir tetkika muhtaç bulunduğunu, ancak böyle bir tetkikten sonra cevap verebileceğini söylemiştir.
Russell Dorr’un konuşmasını üçüncü sahi-femlzde bulacaksınız.
Bulgaristandan gelecek
göçmenlerin iskânı işi
Tarım Bakanı Nihat Eğriboz, bunların daha ziyade sıcak bölgelerde iskân edileceğini, şimdiden aşacaklarının kurulduğunu ve bunlara yardım temini İçin İşleri Balkanının riyasetinde bir yardım kurulacağını bildirdi
Diyanet komitesi
Avrupa Atletizm Şampiyonası
Brüksel, 23 (YÎRS) — Avrupa atletizm birincilikleri bugün Brükselda Heysel stadyomunda başlamıştır.
İS muhtelif yarışmadan 110 manialının ikinci seri elemesinde Mustafa Batman İ5 5/10 la dördüncü gelerek elimine olmuştur. Üç adım atlamada Ruhi Sarıaip 14.53 le 3 üncü gelmiştir.
Küreye atık er ufturhıyun bir Amerikalı
Ankara, 23 (Anka) — Tana Bakanı Nihat Eğrlboı bugün kendisiyle görüşen Ankara Ajansı muhabirine çeşitli tarım konularına dair açıklamalarda bulunmuş, bu arada Bulgar ristandan çıkarılacak 250 bin ırkda-fimızın İskânı hususunda da tedbirler alındığım belirtmiştir. Bakan ezcümle demiştir kİ:
— Yurdumusa gelmek tbttmaü •-lan ırkdaşlarımıs İçin seyyar aş ocaklarımı* şimdiden faaliyete geçmiştir, önümüzün kış olduğunu düşünerek gelecek olanları nispeten sıcak bölgelerimize yerleştirmeyi uygun görmekteyiz. Aynı zamanda ormanlarımızdan ve dışarıdan barakalar temini imkânını da aramaktayız. Bütün bunlar hükümetin alacağı kesin kararlara göre daha vazıh şekilde aydınlanacaktır. Belki hariçten de bazı yardımlar bulacağı*. Eskişehir felâketzedeleri İçin teşekkül etmiş olan yardım komitesi gibi Diyanet fşleri Reisinin başkanlığında bir komite kurulması da varidi hatırdır Orman Kanununu değiştiren kanun tasarısı hazırlanmıştır. Tasarıda hükümetin kontrolü altında özel işletmelere yer verilmekte, orman İsmi altında devletin bünyesine dahil edilmiş sahalar köylüye terkedllmcşte, bu arada devlet İçin bazı işletmeler muhafaza edilmektedir. Tasarı Meclisten geçinceye kadar eski kanunun mahzurlarını yan yarıya İndirecek bir talimatname hazırlanmıştır.
Toprak Kanununun düzeltilmesi î-çln Bakanlık uzmanları çalışıyorlar. Toprak Kanunun en kötü tarafı ortakçılık gibi bir kredi müesseseslnln ortadan kaldırılmış olmasıdır. Bunun gibi diğer mahzurlar da düzeltilecektir.
Ziraî kombinalara gelince artık kombinalar diye bir şey yoktur. Bunların yerine üretme çiftlikleri kurulacak, köylünün Önemli rol oynayacağı buralarda nümunellk tohumlar hazırlanacaktır. Urfa civarında 250-300
arazide böyle
mibron dönümlük bir küçük üretme çiftlikleri kurulacaktır. Zamanla bu çiftlikler köylüye devredilecektir.
10.000 metrede Çekoslovakya atleti Zatopek yeni bir dünya rekoru kırarak ı29 dakika 12 saniye) birinci olmuştur. Bu mesafede Osman Coş gül sekizinci gelmiş, fakat derecesi olan 30 dakika 50 «aniye ile yen! Türkiye rekorunu tesis etmiştir. Maratonda koşan Behzat Ak d enli ondokuzuncu olmuştur.
Notanın cevabı hazırlandı
Nota, bugün Bulgaristana tevdi edilecek
r
Bulgaristanın
Türkiyeye verdiği notanın metni
Î50 bin ırkdaşımızın Bulgari»-tandan Türklyeya muhacereti hakkında Bulgari s tanın bize vermiş olduğu notanın tam metni Ankara Ajansı tarafından yayınlanmıştır.
Bu metni Anadolu Ajansı ho-nllz neşretmemiş olduğundan nota muhteviyatını kaydı İhtiyatla üçüncü sııhlfemlzde neşrediyoruz.

Ba^bakım, Cumhurbftjkınını uçurtuyor
Ankara, 23 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, bugün saat 13 te Başbakanlığa gelerek Başbakan Adnan Menderes, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Samed Ağaöğlu ve Dışişleri Bakanı Fuat Köprülünün katıldığı bir toplantıya ve ayrıca Cumhurbaş-
y •
kanı bu sabah Bakanlar Kurulunun toplantısına riyaset etmiştir. Bu toplantıda Bulgar notasına verilecek cevap hazırlanmıştır Metin, Basın, Yayına verilmiştir. Yarın Bakanlar Kurulu son bir toplantı yaparak notayı gözden geçirdikten sonra Bulgaristana verecektir*

24 Ağustos 1950
bav la
1
TETKİKLER
Kanun bolluğu
Yazan : 1. Hakkı KARAFAKtH
Siyasal Bilgiler Fakültesi Profesörü

V E N I I S l A . : U L
İR H A İt E R

SPOR
Belediye seçimi hazırlıkları
Son zamanlarda gazeteler mühim bir İçtimai derdimize temas İle kanunlarımızın teşevvüşünden ve bolluğundan bahsettiler ve kanunlarımızın a-yıklanması ve azalması temennisinde bulundular. Fakat hu bolluk ve teşevvüş nedendir? Ciddiyetle Beboblnl a-rastıranı görmedik. Bize göre, derdin çaresi kanunların azalmasında değil, belki çokluğun ve teşevvüşün izalesin-dedlr. Bunun başlıca sebebi de kanunların hazırlanmasındaki sakim tarzda, projeden knnuniyet kesbodlnceye kadar takip ettiği seyirdeki lâubalilikte ve tanziminde İlmi bir motoddan mahrumiyettedir. Gerçek. kanunun nasıl hazırlandığını safha safha takip edersek hu noksanlar daha açık görülecektir.
a) Kanunun İlk projesi Millet Meclisindeki teklifler dışında, alâkalı Bakanlığın teknik dairesi tarafından kaleme alınır. Fakat kanun yapmak fikri her zaman bir İhtiyacın tazyiki altında doğmuş değildir. Çok defa, makamına yeni gelen bakanın bir şeyler yapmak, bir faaliyet göstermek endişesiyle müdüre verdiği direktiften doğar. Bakanın vazifeye gelmezden evvel, kendi telâkkilerine göre, evvelden İktisap edilmiş bir takım fikirleri vardır. Bakan oluncaya kadar bunun hayali İçinde yaşamıştır. Koltuğuna oturunca bunu tahakkuk ettirmeye çalışır. Yahut, kendisi hazırlattığı kanunun lüzumuna kani olmamakla beraber, partisinin tazyiki altında müdüre emir verir. Ve maalesef çoğumuzda, hattâ en büyüklerimizde yerleşmiş o-lan “evet efendimcHIk,, zihniyeti karşısında bakan hiçbir muhalefet İle karşılaşmaz ve yarım sahlfelik bir esbabı mucibe ile karnın tanzim olunur. Kanun yapmak, bakanlıkların faaliyetlerinin en serî tezahür vasıtasıdır. Bakanın gazetecilere ilk verdiği beyanat yapacağı kanunlara dairdir. Cumhurbaşkanının, hükümetin faaliyet programını gösteren senelik nutuklarında, başlıca geçmiş ve gelecek senelerde çıkan ve çıkacak olan kanunlar yer alır Çünkii en kolay yapılan şey kanundur veya öyle sanılır.
b) Kanunun hazırlanmasının ikinci safhası, kanun projesi üzerinde bakanlıkların mütalâasıdır. Başbakanlığın vaktiyle yaptığı bir tamime göre, her bakanlık hazırladığı kanun projesini diğer bakanlıklara tebliğ edecek ve onlar da, mütacel hallerde yedi gün ve diğer hallerde bir ay zarfında cevap verecektir. Umumiyetle her kanun müstacel sayılır. Yetkili bakanın projeyi imzasından itibaren proje diğer bakanlığın alâkalı dairesine gelinceye kadar zaten yedi gün geçmiştir ve proje artık Bakanlar Kurulundadır ve bundan sonra diğer bakanlıklardan vaki olacak itirazları veya dermeyan edilecek mütalâaları tetkike vakit ve İmkân kalmamıştır. Zaten itiraz ve mütalâa vaktinde gelmiş olsa bile, kanun sahibi bakanlık bu mütalâayı isterse kabul eder. Binaenaleyh bu soruşturmanın tatbikatta hiç faydası yoktur. Hattâ kabul etmek şöyle dursun, diğer herhangi bir bakanlığın tanzim ettiği meriyette bulunan bir kanunu da tâdil eder. Netekim. Ziraat Bankası kanunu hazırlanırken. Adalet Bakanlığının İtirazına rağmen, ılraJ kredilerde Medeni Kanunun rehin hükümlerini bertaraf etmiş ve kanun da böylece çıkmıştır. Her sene Maliye Bakanlığının tanzim ettiği bütçe kanununun şurasına burasına sıkıştırılmış hükümlerle bir çok kanunlar tâdil edilir de farkına varmayız!
c) Kanun, Bakanlar Kuruluna gelince, onun bu Kurulda baştanbaşa okunduğunu zannediyorsanız hata etmiş o-lursunuz. Çok mühim kanunlar hariç, heyette müzakere mevzuu olmaz. Bir defa okunur ve kanun sahibi bakan tarafından şöyle kısaca anlatılır. Hele acele hallerde ve Meclisin tatile gireceği zamanlarda kanun projesi hir polis memuru refakatinde elden ele dolaştırılarak bakanlara İmza ettlriler ve bazı bakanların İmza ettikleri projenin muhtevası hakkında malumatları bile olmaz.
d) Proje Millet Meclisine gelip de alâkalı encümene sevkedillnce, artık kanunların hazırlanmasındaki lâubaliliği daha vuzuhla görebilirsiniz. Kanunun istenildiği şekilde veya müsta-celen çıkıp çıkmaması encümen reisinin veya mazbata muharririnin elindedir. Kanunun âkıbeti bakanın bunlarla hususi münasebetine, reisin veya raportörün bakanın taleplerine karşı terviekâr hareket edip etmediğine tâbidir. Lâüballlik toplantılarla başlar. Müzakere günü ve mevzuu günlerce evvel Hân edilmesine rağmen heyeti toplamak çok müşküldür. Encümen reisi her âzayı evinden telefonla arar. Saat onda vAkl davet için saat on birde nisap bulmak mümkün değildir. Encümen kâtibi koridorlarda âza ara-tnaya koşar, tik nisap tahakkuk edince müzakereye başlanır. Fakat yavaş yavaş azalır. Bazı milletvekilleri merdiven altı sohbetine pek meclûpturlar. Arada bir oraya giderek kahvelerini İçerler. Avdette maddeler ilerlemiştir. Fakat o, silsileyi kaçırdığı için geçen maddeler üzerinde tekrar izahat ister. Karara bağlanmış maddelerin tekrar müzakeresine geçilir. Eğer
madde hususî menfaatlere dokunmuş lee. müzakere şiddetli münakaşaya inkılâp eder. Nihayet, geride kalan daha bir çok kanun projelorl çıkarmak ve bakanlara verdiği sözü yerine getirmek mecburiyetinde olan reis müzakereyi kışa keser, doğru yonlış, ekseriyetin tasdikine uğrayan projeyi toparlayarak Meclise aevkeder. Raportör projenin kabul olunan son şeklini tetkik ederken bazı tezadlar görürse ne yapacak diye hatırınıza bir sual gelebilir. Endişe etmeyiniz; ufak tüfekleri, arkadaşlarına haber vermeden, reis He anlaşarak tashih eder. Tavzih sadedinde ilâvesi İcap eden hükümleri de esbabı muelbeye sıkıştırıverlr.
e) Meclisin umumi heyetinde müzakerenin nasıl cereyan ettiği herkesçe malûmdur. Eğer müzakere tatile yakın ve avdet telâşına, yahut -son çıkan kanunlar da olduğu gibi- gece mahmurluğu zamanlarına müsadif ise, projeden hayır ummayınız. Orada artık fikirden ziyade hl» hâkim olur. Aylardan beri mütehassıs komisyonlardan sözde olgun bir hale gelen projenin herhangi bir hükmü, Meclis taktiğine vakıf bir milletvekilinin tek İmzalı bir önergesiyle değişebilir ve maddeler arasındaki Ahenk ortadan kalkar ve bir nizam unsuru sayılan kanun bir şuriş âmili olur. Son devirlerde Meclis müzakerelerinde hiçbir Millet Meclisinde rastlanmayacak no garibeler gördük. Kanuna imzasını koyan bir bakanın Mecliste kanun a-leyhlnde konuştuğunu mu İşitmedik? Bakanlar Kurulundan ittifakla çıkan kanun projesinin tâdiline bir başbakanın arkadaşlarına sormadan muvafakat ettiğini veya komisyon reisinin yine kendiliğinden projeyi geri islediğini mi görmedik?..
*
Binaenaleyh bize göre, antidemokratik veya birbirini ncsheden kanunları ayırmak gibi faydasız ve uzun bir İşe girişmekten ziyade, bundan sonra hazırlanacak kanunları bu lâubalilikten kurtarmak, kanunun ihzarını ve müzakeresini daha ciddi esaslara bağlamak lâzımdır. Bu lâübaliftkten hâkimler, profesörler ve avukatlar kadar bizzat halk da mustariptir. Bugün ne bir kanun dili ve hukuk terimi, ne de kanun şekil vardır. Kanun dili yoktur, çünkü hiçbir kanunun üslûbu ve ıstılahı birbirine benzemez. Kod Napolâon üslûbunu Fransız dilinin en mütekâmili addederler. Aynı İddiayı, belki ziyadesiyle, zamanının dili ve üslûbu bakımından Mecelle hakkında da ısrarla derme.van edebiliriz. Cumhuriyet devrinde, zamanımızın dili ve üslûbuna kemaliyle uygun bu derece temiz lisanla ve ilmi bir vukufla yazılmış ve neşredilmiş kaç kanun gösterilebilir? Bugün her kanunda fıkraların müstakil madde ve maddelerin fıkra halinde gösterildiği bir çok hükümler görülür. Kanun şekli yoktur. Gerçek. İsviçre Medeni Kanuniyle memleketimize giren matlâblı maddeleri bir müddet sonra Millet Meclisi ter-kettl. matlâb metne dahil midir? diye makaleler yazıldı. Nihayet hatırımızda kaldığına göre Meclis, matlâbın e-sas metne dahil olmadığına dair bir tefsirde bulundu. Buna rağmen, son çıkan Gelir Vergisi ve Usulü Kanunu bu suretle matlâbla çıktı. O halde hiç faydası olmayan bu usule nfcln müracaat edildi?
Kanunlarımızda prensipe de riayet yoktur. Anayasaya muhalif kanun, kanuna aykırı tüzük, kanuna ve tüzüğe muhalif talimatname mevcut olduğunu İddin İçin uzağa gitmeye lüzum yoktur. Hukuk mecmualarında çıkan en son kıymetli yazılar bunun İtirazı kabil olmayan delillerini teşkil ederler. Milli Savunma Bakanlığı, askeri İşler İçin bir askerî divanı - muhasebat kanunu teklif etti, adalet encümeninde müzakeresi sırasında Adalet Bakanlığı mümessilinin itirazı ü-zerine Anayasaya aykırılığı anlaşıldı, adalet encümeni de projeyi reddetti. Fakat son zamanlarda İçişleri Bakanlığı, Anayasaya aykırılığını düşünmeden. İller Kanunu ile her vilâyette I-darî mahkeme olarak ufak çapta bir danıştay kuruverdi Anayasa prensiplerine göre, teşri kuvveti kaza kuvvetine gûya müdahale edemez. Fakat hükümetin, hoşuna gitmeyen Yargıtay ve Danıştay kararlarını iki satırlık bir madde ile kaldırdığı da görülmüştür. Bu müdahale değil midir?
Kanunlar vardır kİ, İcrası Bakanlar Kurulunun talimatına bırakılmış, fakat bu talimatname hâlâ neşrolunmamış ve kanun da cansız bir halde kalmıştır.
Su halde kanunlarımız bu kadar a-çık bir lâkaydî İle hazırlanırsa elbette sık sık tâdil olunur ve tâdillerde aynı lâübaJlllk hâkim kanun teşevvüşü

bulunursa elbette meydana gelir.

bilmiyoruz bugün de
Dünkü vaziyet devam ediyor mu? Fakat bu zihniyet baki kaldıkça ve tedbir alınmadıkça, dün müşahade ettiğimiz vakıaların yarın da emsaline rastlanacaktır. Asıl cevaplandırılması güç olan: “O halde ne yapmalı?,, sualidir. Bunu da gelecek yazımızda gözden geçireceğiz.
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 83 —
Yine o senelerde mükellef bir araba İle Kadıköy vapuruna gelip giden gayet kibar kılıklı ve edalı, alalman bıyıklı bir genç adam vardı. Şehzadelerden birinin damadı olduğunu söylerlerdi. Bir gün Kadıköy vapurundan çıkarken denize düşmüş, fakat bir halata sarıldığı İçin yarı belinden yukarısı suyun dışında ve fesi yeni kalıptan çıkmış gibi başında kalmış, iskele polisi ve çımacıları tarafından eldivenli ellerine yapışılıp iskeleye çıkarılırken hiç edasını bozmadan: “Rica ederim memur efendi; beni arkamdan İten zatın hüviyeti tesblt buyurulsun** diye bir emir vermişti. Onu da yine harap bir çehre ve kıyafetle dolmuş bir tramvayın iki kapısı arasına «ıkışmış, “Ayıptır, rica ederim” diye bağırırken görüp tanıdım. z
Yine bizim zamanımızda “Hikmet Hanım” diye Kadıköy çapkınlarını sürü İle peşinden koşturan şık bir genç kadın vardı. Aile toplantılarında gayet güzel “Ladam O Kamelya” oynadığını ve kadınların sahneye çıkmasına izin ve-I rlllrse Darülbedayle gireceğini söylerlerdi. O-na da kanburlaşmış, sırtında maaa örtüsüne benzer bir yeşil atkı, gözlerinde tel gözlükler, elinde bir «opa ve sepetle sokakta zerzevat pazarlık ederken gördüm ve dehşete geldim. Kim bilir be-I ni görenler de ne diyorlardı 7
411
Kârlı bir iş
diye bile yol-
taferseuie, dol-kolaylığı var. yoldan âdâm yakışık almt-
scvkedcn bir
Takeim Meydanından geçerken bir hırpani yolumu kesti:
— Nereye gidiyorsun T
Ürkfilm. ,,Ayaspa.yaya" cevap verdim. YUsÜme bakmadan gitti bir bajfka cuyu çcınrdi.
Durdum, meseleyi anladım: Bu. Bariyere dolmuş yapan bir çığırtkandı. Tarabyat BiiyÜk-dvra, Sarıyer, bir lira!...
Doğrusunu
muşların bir çok Fakat bu türlü çevirmek hiç de yordu.
Beni hayrete
nokta da şu oldu: Çığırtkanlar çevirip getirdikleri müşteri başına şoförden beş kuruş alıyorlarmış» Demek, küçük bir arabada yirmi beş, büyük arabalardan kırk kuruş. İçlerinden, günde on araba dolduranları en acemi sayıyorlarmbş. Bu işin yorgunluğu, sermayesi, vergisi olmadığına göre pek fena değil. Buna rağmen bir çokları şimdi bu zahmetsin işi bırakmışlar. Sebebini soruşturdum. Daha kârlı bir iş yapıyorlarmış: Sokaklardan hacı toplayıp vapurlara dolmuş ediyorlarmış.
BİR İSTANBULLU
Denizyollarının hacılara gösterdiği yeni kolaylıklar
Devlet Denizyolları Hacca gidecek yolcular için yeniden bazı kolaylıklar göstermeğe karar vermiştir. Ka-radenizde bir sefer yaptıktan sonra Hac seferine hareketinden 4 gün evvel limanımıza gelecek olan İzmir vapurunda otel bulamamış olan hacılar meccanen misafir edileceklerdir.
Bundan başka Hacca gidecek mllerin uğramadığı limanlardan seferlere iştirak edecek hacılar uğrak limana kadar Denizyolları
purlannda meccanen taşınacaklardır.
ge-bu İlk va-
Avusturya Lisesi hocaları sorguya çekiliyor
Geçenlerde Viyanaya bir seyahat yapan şehrimizdeki Senjorj Avusturya lisesi öğretmenlerinden bazılarının orada gazetecilerle yaptıktan konuşmalarda memleketimiz aleyhinde ve Türkleri kötüleyen bazı sözler sarfettlkleri basında İntişar etmişti.
öğrendiğimize göre İstanbul Savcılığı bu sözleri sarfeden öğretmenler hakkında adil takibata başlamıştır.
Sovyetlerin bir yüzer havuzu «aradenize geçti
Baltık Denizinden gelmekte olan Sovyet bandıralı 7000 tonluk bir yük gemisi ve İki römorkör tarafından çekilen bir yüzer havuz dün saat 14 te transit olarak limanımızdan geçerek Sivastopol'a gitmiştir.
Muallimler Birliği (UNESCO) Bürosu toplantısı Muallimler Birliği Unesco Bürosu Ankaradakl Pnesco Milli -Komisyonu He sıkı bir işbirliği yapmaktadır. Bu cümleden olarak hafta İçinde büro bir toplantıya davet edilmiştir. Bundan başka Unesco Bürosu eon günlerde Unesco’nun karşılaştığı güçlükler üzerinde bir konuşma tertip edecek. Unesco’nun çocuk çalışmaları üzerinde bir sergi hazırlayacaktır.
İlkokullarda talebe sayısı
İstanbul Muallimler Cemiyetinin İlkokullarda sınıf durumu hakkında bir konuşma hazırladığını evvelce haber vermiştik. Münakaşalı olacak olan bu konuşma 29 ağustos 1950 pazartesi günü saat 17.30 da Cağaloğlundaki Çifteaaraylar karşısında Muallimler Birliği Konferans salonunda yapılacaktır. Birçok İlkokul öğretmelerinin ve talebe velilerinin istekleri üzerine hazırlanan bu konuşma, mekteplerin açılmasının yaklaşması münasebetiyle alâka ile beklenmektedir.
Yine talebelik zamanlarımda Kadıköy sokaklarında polise ve halka yaka silktiren serseri, rezil bir külhanbeyine vapur İskelesinde tesadüf ettim. Ablak yüzünde yarısı ağarmış bir san 1 sakal İle evliya gibi bir adam hail almıştı. Kıyafetinden ve sopasına dayanarak duruşundan dilenci olduğu ve bacaklarından birini kırdığı anlaşılıyordu. Fakat meydana çıkmıyor, İki bekleme salonunun camekânlı kapı kanatlarının birbirine binerek meydana getirdiği köşe İçine sıkışmış., İkiye bölünerek önünden akan kalabalık arasında sessiz «adaşız gedikli müşterilerini bekliyordu. Yüzünde ruhanî diyebileceğim mazlum ve mahcup bir gülümseme vardı. Ben kapılardan birine yürürken onun yüzünü hiç değiştirmediği hAİde, gözlerinin bir şeyden ürkmüş gibi korkunç bir süratle birkaç defa oynadığını ve İki yana gidip geldiğini gördüm. Salonun iç tarafında birkaç adım ilerimde kısa boylu bir adam, selâm vaziyetinden kendisini dinleyen uzun boylu bir polise bir emir veriyordu. Boyunun ufaklığını telâfi etmek İster gibi ayaklarının ucunda yükselmesinden ve göğsünü kahartarak sini arkaya atmasından bir polis âmiri olduğu anlaşılıyordu. O emrini verdikten sonra öteki kapıdan vapura yürüdü ve uzun boylu polis, hızla çizmelerini şakırdatarak geriye koştu/ Bu gördüğüm şeyle kapı arasındaki dilenci arasında bir münasebet sezerek ben de geriledim. Fakat dilencinin yerinde yeller esiyordu. Elindeki öte beriyi mendiller, kutular içinde kaybeden hokkabazları dalma görürüz. Fakat topal ayağı, sopası ve aaıresiyle birkaç saniye İçinde kendi kendini kaybeden bir hokkabazı tasavvur edemezdim Zavallı polis, yolculara çarparak, taşlar üzerinde çizmeleri kayarak oraya buraya koştu; şaşkınlığından kaiıape altlarına baktı. Fakat hiç bir şey bulamadı.
412

Partilerin radyoda propaganda
konuşmaları bugün başlıyor
Demokrat Parti, toplantı hazırladı Çatalca ve Silivriye gidiyor kurul üyeleri şehrimizde toplandı
cumartesi günü Taksimde büyük bir
— C. H. P. Genel Sekreteri, bugün Millet Partisi genel
Seçim Kanunu hükümleri dahilinde siyasi partiler tarafından radyo, larda yapılacak olan konuşmalara bugün başlanacaktır.
Partililerin seçim propagandasına dair dünkü faaliyetlerini bildryoruz.
DEMOKRAT PARTİ
Demokrat Purtinln Eminönü, Beşiktaş, Fatih, Sarıyer İlçeleri tarafından dün muhtelif siyasî toplantı, lar yapılmıştır.
Sarıyer ilçesi 15.30 dn Bııhçcköy, Gümüşdere ve Kayscrkava köylerinde, Beşiktaş İlçesi saat 18 de Belediye Bahçesinde, Eminönü İlçesi saat 20.30 da LAnga ocak merkezinde, Fatih ilçesi saat 21.30 dn Şehreml-nlnde Uzunyusuf ve Çarşamba Kir. mastı ocaklarında, ayrıca Rumelihl-sar İçesi de aaat 20 de Bebek Bahçesinde büyük bir siyasî toplantı yapmıştır*
Şehrimizdeki toplantılarda millet, vekillerinden Ahmet Hamdl Başar, Nazlı Tlabar. Fahreddln Sayımerle Salâhnddin Karaynvuz, Hayri Yaman, Ihsan Yurdoğlu, Celâl Türkgel-dİ ve diğer muhtelif hatipler konuşmuşlardır.
Demokrat Parti bugün de şehrimizin muhtelif yerlerinde siyasi toplantılar hazırlamıştır.
Eminönü ilçesi saat 20 30 da Sirkecide Vezir Bahçesinde. Beşiktaş İlçesi saat 17.30 da Arnavutköy Ki-İlse Meydanında, Fatih ilçesi saat 18 de Kncamustnfapaşa bucak mer. kezlnde, 21 de Şehremini öıdekka-sap ocağında, Kadıköy İlçesi 20 de Gazhane kahvesinde, Sarıyer İlçesi de 20 de Tarabya Oteli bahçesinde birer siyasî toplantı yapacaklardır.
CUMARTESİ GÜNÜ TAKSİM MEYDANINDA BÜYÜK TOP-
LANTI YAPILACAK
Bu cumartesi günü Taksim Meydanında saat 18 de yapılacak büyük toplantıya Demokrat Parti mahfillerinde büyük ehemmiyet atfedilmektedir. Bu toplantıda partinin bazı milletvekilleri de dahil olmak üzere, en tanınmış hatipleri söz alacaklardır. Bu toplantıda söz almak üzere bazı mühim şahsiyetlerin şehrimize gelmeleri de muhtemeldir.
CUMHURİYET HAJLK PARTİSİ
İstanbul Radyosunda seçim kampanyası CHP. Genel Sekreteri Kasım Gülek tarafından bugün saat 18 de açılacaktır.
C.H.P. adına ikinci konuşma yine bugün de saa^ 21.15 te eski Devlet Bakanı Cemil Salt Barlâs tarafından yopılncaktır.
C.H.P. GENEL SEKRETERİ BUGÜN ÇATALCA ve StLH'RÎYE GtDtTÖR
Dün geç vakte kadar vilâyet merkezinde partililerle temasta bulunan C.H.P. Genel Sekreteri Kasım Gülek bugün yanında 11 başkanı lhaml San-car olduğu halde partililerle temas etmek üzere Çatalca ve Silivriye bir seyahate çıkacaktır.
MİLLET PARTİSİ
İstanbul Radyosunda Millet Partisi namına konuşacak hatipler:
21 ağustos saat 20 dr Hikmet Ra-yur, 21,50 de İzzet Mühürdaroglu, 25 ağustos »aat 18 de Sadık Aldoğan. 20.10 M. Ralf Oğan, 26 ağustos saat 16 da General Aziz İller, anat 20 de Lûtfi Tümen, 27 ağuatoa saat 17.15 te Kudret gazetesi başmuharriri Nureddin Ardıçoğlu, 22.30 da Avukat Ertuğnıl Akça, 28 ağustos saat 18 de ordinaryüs profesör Vaafi Ra-şlt Sevlğ, 28 ağustos saat 22.20 de Avukat Saadet Kaçar. 29 ağustos saat 18 de Fuat Ama, 19 20 de M. Raif Oğan, 30 ağustos «ant 18 de Ahmet Oğuz. 21.20 de Kırşehir milletvekili Osman Bölükbaçı.
GENEL KURUL ÜYELERİNİN TOPLANTISI
Bir müddettenberi şehrimizde bulunan Millet Partisi Genel Kurul üyeleri dün öğleden sonra Genel Kurul Başkanı Hikmet Bayurun başkanlığında Belediye seçimleri hakkında görüşmek llzere bir toplantı yapmışlardır. 3 saat kadar süren bu toplantıya Ahmet Tahtakılıç, Sadık Aldoğan.. Nureddin Ardıçoğlu ve Ahmet Oğuz iştirak etmişlerdir.
AÇIKIfAVA TOPLANTILARI
Belediye seçimlerinin yaklaşması münasebetiyle Millet Partisi önümüzdeki cumartesi günü Sultannhmette ve pazar gllnü de EyÜpte büyük bir siyasi toplantı yapacaktır, öğleden sonra yapılacak olan her İki toplantıda, Hikmet Bnyur. Ahmet Oğuz, Sadık Aldoğan, Nureddin Ardıçoğlu, M. Rnlf Oğan birer konuşma yapacaklardır.
♦ ♦♦
Sağlık Bakanı dün şehrimize geldi
Prof. Nihat Rpşat Belger : “Genelevleri kapatma İşi, çok nazik hir meseledir” diyor
Saglık ve Sosyal Yardım Bakanı Nihat Reşat Belger dün sabahki ekspresle şehrimize gelmiştir.
Bakım kendisiyle görüşen gazetecilere aşağıdaki beyanattı vermiştir:
”— Bakanlığımı İlgilendiren İşler Üzerinde tetkiklerde bulunmak ve bıı arada hnstahanrlrr hakkında yapılan şikâyetleri, yerlerinde incelemek üzo re İstanbul* gelmiş bulunuyorum.
Son günlerde ortaya atılan Genel Evleri kapatma İşi çok nazik bir meseledir. Genelevlerin kapatılması teşebbüsüne. Birleşmiş Milletler tarafından müteaddit defalar vaki olan müracaat üzerine geçmiş bulunuyoruz Yalnız bu meseleyi her memlekette aynı şekilde mütalâa edemeyiz Milletlerin hususiyetlerini sosyal ve kültürel durumlarını nazarı dikkate almak lâzımdır.
Kararın müspet nefire vermesi gereken tedbirleri düşünüyoruz.
İçin
Mr. Russell Dorr bugün şehrimizde bekleniyor
tzmlr Fuarının açılış merasiminde bulunmak Üzere îzmire gitmiş olan İktisadi İşbirliği Türkiye ters Komitesi Başkanı Mr. Russell Dorr bugün otomobili He şehrimize dönecek ve yarın deniz yolu İle Hopaya hareket edecektir. Mr. Dorr. Hopada Karadeniz bölgelinde yapacağı iktisadi tetkiklere başlamak üzere gitmekledir.
26 Ağustos Malûlgaziler günü törenle kutlanacak
30 ağuııtoa Zaferini nallayan taarruzun banladığı 26 ağustos günü, Malûl Gaziler günüdür. Bu münasebetle her yıl olduğu gibi bu nene de 26 ağustos cumartesi günü saat 16.30 da Malûlgaziler Birliği tarafından Taksim Meydanında bir tören tertip edilmiştir.
Yanan Norveç gemisinin teknesi
Armatörlerimizden Kalkavan firması tarafından satın alınmış olan Haydarpaşa açıklarında yanan Norveç gemisinin teknesi bu sabah sökülmek üzere Hailce alınacaktır.
Üniversite ve yüksek okulları tanıtıyoruz
Hukuk Fakültesi
V

Tenis müsabakalorına katılan milyoner Amerikalı kız
Cumartesi günü bağlıyacak olan Beşinci Enternasyonal Tenis Turnuvası İçin Beynelmilel tenisçiler gelmeye başlamışlar, ilk olarak evvelki gün Amerikalı milyoner tenisçi Mis Gloria Butler, Barletta vapuru İle şehrimize gelmiştir, tklncl kafile bugün uçakla gelecektir. Resimde A-merikalı milyoner tenisçi Mis Gloria Butftri İlk anteranmana. çıkarken klübünün bahçesinde görüyorsunuz
Su topunda Hollanda Fransayı 11-2 yendi
Viyana 23 — Su topu Avrupa şampiyonasında çok güzel bir oyun çıkaran MIHI Hollanda Su Topu Takımı Fransız Takımını 11-2 mağlûp etmiştir.
Dünkü voleybol maçları
Bölgenin tertip ettiği açık hava Voleybol şampiyonasına dün Halkevi salonunda devam edilmiştir, ilk ma^ ça Karagücü çıkmadığı İçin Şişli Halkevi hükmen galip geldi. İkinci maçta Galatasaray Vefayı 1-16, 15-13. 15-0 yenmiştir. Hakem Osman Solak-oğlunun idaresinde her iki takım da şu kadrolarla oynadı.
Galatasaray; Sağman, Sadi, Mehmet, Erdoğan, Selçuk, özdemir, Coşkun.
Vefa: Altan, Sadun, Kemal, Fevri. Gültekin, Zeki, özdemir, Tarinç, Refik.
Adliyede yaz tatili
5 eylülde bitiyor
Adliyede yaz tatili 5 eylülde sona erecektir. Faaliyete geçme zamanının yaklaşması dolayısıyla kapalı duran mahkemelerde hazırlıklara şimdiden haşlanmıştır.
İş Mahkemesi faaliyete başladı
îç verenle l?çi arasındaki İhtilâfla-ra ait davalara bakmak üzere teşekkül eden şehrimizdeki tş Mahkemesi faaliyete başlamış bulunmaktadır, şimdilik bu mahkemeye verilmiş dâvaların adedi gayet mahduttur.
( _______
Yeni Orta Öğretim Müdürü
Milli Eğitim Bakanlığı Orta öğretim Şube Müdürlüğüne tayin edilen Çapa Kız Lisesi Başmuavtni Baha Dürder yeni vazifesine başlamak üzere dün akşam ekspresle Ankara-ya hareket etmiştir.
Hukuk Fakültesine yazılmak İçin. Fakültelerde okutulan derslerden her biri İçin In^krtpsiynn fderslere yazılma) işleminin tamamlanması lâzımdır. Yazılma müddeti, İlk sömestr öğrencileri için 1 kasım ve 1 marta kadar, diğer sömestrler öğrencileri İçin so sömestrin başlangıcından itibaren bir ayın sonuna kadar devam eder.
Kayıt muamelelerini bu müddetler zarfında bitirmemiş olanlar o sömestre kaydedilmemiş sayılırlar.
Hukuk Fakültesi tedrisatı: a) Dersler. b) Pratik çalışmalar ve müzakereler. c> Seminerler olmak üzere koldan yapılır.
Dekanlık hukuk öğdctlmlnln 8 mestrde bitebilmesini sağlayacak rette muhtelif derslerin saatlerini bunlara hangi sümestrde inesi gerektiğini belirten hazırlıyarak bunu, yaz nunda Hân eder. Derslere da gösterilen sömestrlerde devam etmemiş olan öğrenciler, İlerde ders saatlerinin çatışması dolayifllylt Fakülteye karşı bir hak İddia edemezler.
Fakülteye devam mecburidir.
Her öğrenciye Fakülteye kaydolurken bir devam karnesi verilir.
Fakülte imtihanları haziran, ekim ve şubat aylarında yapılır. Ancak bunlardan şubat İmtihanlarına yalnız şu öğrenciler girebilir:
1) B. grupuna dahil derslerin imtihanlarını başArı ile bitirmiş olup da. C. grupu derslerinden imtihan ehliyetini kazananlar;
2) A. grupunun Ik! kısmının İmtihanını bAşnrı İle vermiş olup da yalnız bir kısımdan İmtihana girecek olanlar.
A. grupu İmtihanlarına İkinci sömestrden sonra girilebilir. Bu grupa giren dersler imtihan bakımından:
I. Hukukun Umumi Prensipleri ve Hukuk Metodolojisi - Esas Teşkilât Hukuku (Teorik Esaslar),
• •
üç

BO-SU-ve devam edll-
blr program sömestri so-bu program-
II. Roma Hukuku - Medeni Hukuk. ITL iktisat, olmak üzere üç kısma ayrılmıştır öğrenci bu kısımlardan her birinin İmtihanım aynı günde geçirir ve İmtihanı yapan öğretim üyeleri, kendi aralarında yapacakları İstişareden sonra nihaî neticeleri ayrı ayrı olaraJ( Fakülte kalemine tevdi ederler. Her kısımdaki derslerin birinden başarı gös-tercnılyen veya bu dersin imtihanına girmlyen öğrenci, diğer dersten de kalmış sayılır ve o kısma dahil her iki dersin imtihanına yeniden girer.
A. grupu ImtihAnlarlyle Üniversite öğrenci Yönetmeliğinin 28 inci maddesi gereğince yabancı dil İmtihanını başarı He vermlyen öğrenci, diğer imtihanlara giremez.
B ve C grupu İmtihanları ayrı ayn verilebileceği gibi, birlikte de verilebilir. Ancak, her İki halde de B grupu derslerinin imtlhenı muvaffakiyetle bitlrilmezden önce C grupu imtihanlarına girilemez.
Bütliln İmtihanlarım başarı He bitirenlere Hukuk Fakültesi Lisans Diploması verilir.
Hukuk Fakültesinin ayrıca. Devletler Hukuku Türk Enstltüeü, Krh mlnoloii Enstitüsü, tdare Hukuku ve İdarî İlimler Enstitüsü, Mukayeseli Hukuk Enstitüleri gibi bilim şubeleri vardır.
Hukuk Fakültesi mezunlan; hâkim, avukat., muhtelif müesseselere müfettiş olabilirler ve diğer serbest meslek zümrelerine atılabilirler. Memleketimizde. ihtisasa lâyıklyle ehemmiyet verilmediği için, bu fakültenin mezunları hemen hemen bütün sahalara intisap etmek salâhiyetini haizdirler. Meselâ, Siyasal Bilgiler Okulu, İktisat Fakültesi. Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulunu bitirenlerin İmtihanla alındıkları yerlere. Hukuk mezunları da iştirak ettirilirler. Bu sebeple mezkûr fakültenin İş sahası pek geniştir.
9. E.
Çekoslovakya Günü münasebetiyle Fuarda yapılan resmi kabul
İzmir, 23 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bu akşam Çekoslovakya günü münasebetiyle Çek Devlet Pavi-yonunda Ekonomi ve Ticaret Bakanının da hazır bulunduğu bir kabul resmi tertip edilmiştir, Toplantıda İzmir ticaret âleminin en maruf simaları ile ecnebi devlet temsilcileri ve basın mensupları hazır bulunmuşladır. Pavlyon baştanbaşa gezilmiş ve misafirlere İzahlarda bulunulmuştur. Bunu bir kokteyl parti takip etmiştir.
Galatasaray Takımı, cuma günü kampa giriyor
8 eylülde Londraya hareket edecek olan Galatasaray Takımı cuma gününden İtibaren kampa girecektir. Lon-drada üç maç yapacak olan Sarı-Kır-mızılılar ilk maçlarını 11 eylülde Sun-derlnnd’a karşı yaptıktan sonra 13 eylülde Rangersle ve 14 eylülde de Hull City He oynayacaktır.
• •
t:
*
4
YENİ İSTANBUL
STYASÎ tKTİSAD! MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
rENİ İSTANBUL NESRÎTAT LtMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SAKLICA Bu »ayıda yazı l«l«rlnl fiilen idare eden : Sacld ÖGET
NeşredilnHyen yogıtar iade edilme*.
BAsıldığı yer :
YEN I İSTANBUL MATBAACILIK LtMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
%
xvm 1
BÎR ARKADAŞ DAHA
Bahsettiğim bu gezintiler esnasında Bakırköy treninde üstüste İki defa yine bir eski mektep arkadaşıma tesadüf ediyordum. Onu da çehresiyle çok zor ve bir çok tereddütlerden sonra çıkarmıştım. O da Ali Osman gibi bizden bir sınıf yukarıda idi. Zaten o zaman da konuşmadığımız İçin beni tanımasına İmkân görmüyor, ferah ferah yüzüne bakıyordum. Kılık kıyafeti fena değildi. Yalnız vücudü küçülerek başı büyümüş ve yüzüne, yorgun kafalı adam çehrelerini, fotoğraf objektifi karşınında titremiş olanlara benzeten o hafif sersemlik çökmüştü. İki defa aynı saatte aynı trende karşılaşmamız bana onun Bakırköy taraflarında bir hastahane veya dairede doktor olduğu fikrini vermişti. Gazetemden ara sıra başımı kaldırarak ona bakar ve Haydarpaşa Fakültesinin bazı hatıralarını canlandırmağa çalışırken bir defasını hatırh.varak gülümsedim. Adı benim gibi Sabri olan bu arkadaş musiki meraklısıydı. Sık sık tiyatroya gider ve oradan öğrenerek defterine yazdığı kantoları akşam mütalâasında alçak sesle kendi kendine tekrar ederdi. Sabrlnln arkasındaki boş sırada Ahdüşşekûr adında bir Iraklı arkadaşımız otururdu, Sonradan Irak yahut Suriye kabinelerinden birinde Sıhhat Nazın olduğunu İşittiğim bu arkadaş terbiyeli olduğu kadar da çalışkandı. Fakat bir parça ağır anlayışlı olduğu İçin akşamlan arka »ırada Adeta itlkftfa çekilir, hıfza çalışır gibi sallana »allana derslerini hazırlamağa uğraşırdı. Abdüşşekûr bir akşam Sabrlnln sesinden rahatsız olarak kantolarım daha yavaş söylemesini rica etti. Sabri bu İhtarı İyi karşıt Adı vç zaten çok yavaş olan sesini büsbütün alçaltarak 413
âdeta bir mınltı haline getirdi. Fakat zihni bir kere takılmış olduğu için bu mınltı Abdüşşekû-run daha ziyade kafasını karıştırdı; kitaplannı toplayarak biraz daha sola, duvann dibine gitti. Olmayınca hafif bir sinirlilikle:
— Rica ederim kardeşim; nedir hep kanto, hep kanto? dedi.
Sabri de yine nezaketle sesini bundan daha ziyade alçaltmak mümkün olamıyacagı cevabını verdi. Zavallı Abdüşşekûr biraz daha yerinde oflayıp pufladıktan sonra:
— Rica ederim; yine eskisi gibi söyleyin... Avvalktai bu ari kovanl vi zil tisinden evlâ idi! dedi.
Sabri zihni karışmaya başlamış bir İnsan için açık sesle, hattâ çalgı He söylenecek bir kantonun gerçekten bu mırıltıdan daha İyi olacağını anlayamadı. Abdüşşekûru kendisiyle eğleniyor sanarak:
— Yahu Hacı Bey; biz senin emrinle mİ oturup kalkacağız? “Yavaş’* dedin •'pekâlâ” dedik, şimdi de “hızlı** diyorsun... Eline bir değnek al da ofkestra şefliği et bari, dedi.
Abdüşşekûr cevap verseydi belki anlaşacaklardı. Fakat o sadece “Ya sahur” diye mırıldandı ve tekrar kitaplarına eğildi; Sabri de bu sahneden sonra susmak olmayacağı İçin yine kantoya devam etti. Biraz sonra o sakin ve terbiyeli Abdüşşekûr birdenbire babası tutmuş gibi:
— Hay lnnelabuka, diye bağırarak ayağa kalktığı ve Sabrlnln tavsiye ettiği orkestra şefi bageti yerine içinde yığınla kâğıt bulunan bir kartonu kafasının ortasına, şimdi bu saniyede seyrek kır saçlorını baş parmağiyle karıştırıp kaşıdığı noktaya bir hokkabaz şakşağı gürültü-siyle çarptı.
414
Sabri arada bir yanındaki çantayı karıştırarak İçinden bir şeyler çıkarıp sokuyor, ceplerindeki evrak muayene ediyor, sonra birkaç dakika başını arkaya bırakıp dudaklarını oynatarak bir şeyler düşünüyordu ki, bana kantoyu ve Abdüşşekû-
ru hatırlatan da zaten bu olmuştu. Bununla beraber. hele ikinci glln, onun da ara sıra bana baktığına dikkat ettim. Sonra bir vesile oldu; sigarasını yakacağı zaman kâğıtları gibi kibrit kutusunu da bulamadı. Çakmağımı uzattım. Teşekkür ederken beni gözü ısırdığını söyledi. Gü-
lümslyerek başımı salladım. Kendimi tanıtmak için bir münasip cümle arıyordum. O benden evvel davranarak: “Siz Emin Hulûsinin arkadaşı
Sabri değil misiniz?’* dedi. Yine aynı gülümseme He: “iyi tanıdınız, dedim, adaşınız küçük Sabri**. O da güldü; ‘Fakat maşallah şimdi büyük Sabri olmuşsunuz’* dedi.
Emin Hulûsinin yıllardan beri kendi kendime tekrar ettiğim adını bir başkasının ağzından İşitmek bana tatlı bir rikkat vermişti. O bunu anlamış gibi aynı tem üzerinde devam ediyordu:
— Zavallı Emin Hıılûslyl ara sıra görürdüm. Sizden bahsederdi. Maşallah Anadoluda çok İyi yerleştiğinizi anlatırdı. Son bir iki sen? içinde rastlayamadım, Siz tabiî görüştünüz. Ne haJde biçare ?
— Perişan, dedim, yani öldü. Hem de ben ts-tanbuta geldiğim gün.
Sabri çok şaşırdı, müteessir oldu ve bu Ölümü şimdi benden öğrendiğine biraz da utandı:
— Bu İstanbul da Anadolu gibi o kadar darmadağın bir yer kİ. kimsenin kimseden haberi olmuyor, dedi.
(Devamı var)
415
M Ağustos 1950
8 arta •
Mesken buhranı
efk&n nmnmlye ayaklanıyor
Bediî FAİK
Ruslara hak ettikleri dersi
vermenin zamanı gelmiştir
topsan
Nöfaaumıız mu, sarı irin kıskandıracak hale geldi; yoksa blruflarımı i mı. biz farkında olmadan hâk ile yeksan oluyor ne dir; latanbuhın mesken hııhranı, yaz nezlesi gibi, şehrin göğsüne yerleşmiş; kıınıldatahlllrsen kımıldat...
Geçenlerde, demokrasinin Ankaradan îstanbula Üflediği bir afi* babası, mektepler açılıncaya kadar ev bulamazsa, kendisinin otelde, çoluk çocuğunun İse Ankarada kalarak, felâkete ayak direyeceklerini anlatıyordu. Yalnız hesap etmiş, baremin İlmeği **kifafı nefti,. İçin dahi, kendilerine ancak üç ay müsaade ediyorU Bu hale karşı, demokrasinin bir diyeceği yok mudur bilmem. Ama faşizm İtalyaaının ve nazizm Alınanyasının, mesken buhranına karşı çok sert konuştuklarını biliyor ve gene bir kardeş kavgasının baştan ayağa harap ettiği Franco ispanyasında, ev buhranını halle doğru kaz adımlarlyle Hcrlendlğlnl İşitiyorum.
geçimden evvel. Demokrat Partinin Ses Tiyatrosunda yapılan son İl kongresinde, Celâl Bayar ne güzel konuşmuştu: “Arkadaşlar! Bu güzel şehirde, ev buhranı vardır. Bir ev sahihi -kiracı meselesi vardır. Soruyorum, bunlar kısa zamanda halledilemez meseleler midir arkadaşlar?,, Muhterem Bayurın sualine, hep birden “halledeceğiz,, avazesiyle cevap veren demokrat dostlarımızı görürseniz, lütfen bana da blldirnıâyi unutmayınız.
Fakat bir İddiaya göre, yalnız Aksaray'la Osmanbey arasında btne yakın hoş apartman katı duruyormuş ki, hu takdirde mesken buhranını çok aşan meseleler karşısındayız demektir. Gözlerinizi kapayıp, hayalinizi açınız: Bir tarafta, boş bir ev gördükleri zaman Ksrnofon’ıın “on hinler,, inin denizi görmesi gibi. çığlıklar atan kiracı topluluğu; diğer tarafta, elleri böğürlerinde durup, yürekleri keselerinde çarpan ev sahipleri... Hayır, hayır., bu hazin tablo, her şeyden evvel İçtimai dayanışmanın iflâsını tesblt etmektedir. Bir memleket ki. bütün vatandaşları, zümre zümre, sınıf »ınıf, sadece kendi menfaat kalıpları Içlndo kalmaktan öteye geçemiyorlar; orada, mesken yokluğu bir tarafa. fakat neyin varlığını mevzuu bahis edebilirsiniz?
Ama beylik tâbiri ile, madalyanın bir de tersi varı Hayat yüzde bin beş yüz pahalanmış ve ekmek aslanın ağzından hazım cihazına kadar İnmişken, Milli Korunmanın kemendi İle sarılı ev sahipleri, hâlâ otuzluk, kırklık kiralar İçinde mi kalmalıdırlar Demek, yeni kiracı ev sahibinden şikâyet ederken, eski ev sahibi de hükümetten şekvacı. Ve eski kiracı, ev sahibine değil, Milli Kornnmaya dua ile meşgul... Hâsılı bir karmakarışıklıktır kİ, acunu bulup kör düğümü çözmek İçin, îskenderl Kebirin kılıcı Mtannl
Teni hükümet T Evet-, yeni hükümetin, bu mevzua da •ürnt-to sanlmasını beklemek gene de tak ümitli yol olarak görülüyor. Neler yapacağını bilemeyiz. Blok evler, yahut bahçeli villâlar, vmarlama meskenler veya hazır gecekondular... Bin türlü tedbir akla geliyor. Ben. urun müddet boş bırakılan katlardan her ay için ceza da almalı diyeceğim ama, demokrasinin buna taham-mtilö var mı. pek emin değilim. Ve yapılacaklar bir yana, bu arada bir de yapılmaması lâzım gelenler var ki. geçen yıl Profesör Kesti er*! n bir cümle Ue hulâsa ediverdi ği bu ciheti, tekrar gözönüne koymakta fayda vardır. Sayın Kessler: “Bu memlekette, demişti, hava parası vererek ev tutan savcılar var!,, îşte o karışıklığa bir düğüm daha ki, ev sahibi kanundan, kiracı ev sahibinden şikâyet ettiği gibi, kanun da, tatbikatçısından müştak! oluyor..
Haydi şimdi cesaretiniz varsa, bn şartlar altında, Bulgarls-•andan gelecek 250 bin ırkdaşımız İçin, beyanı hoşânıedlye hamlanınız!
Russell Dorr'un basın toplantısı
1951 ve daha sonraki yıllar içinde Türkiyeye
yapılacak yardım programı
hazırlanıyor
• •
îzmlr, 23 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Bir kaç günden beri tzmlr-de bulunan Marshall İdaresi Türkiye Misyon Sefl Mr. Russell Dorr. bu sabah Bursaya hareketinden önce Demir Konakta tertip ettiği basın toplantısında Türkiyeyl alâkadar eden muhtelif konularda sorulan sualler! cevaplandırmış ve yakında Karadeniz kıyı-tannda yapacağı tetkiklerin hedefini anlatmıştır.
Mr. Dorr îzmlrde bulunduğu müddet İçinde Türk Endüstri Birliğinin temsilcileriyle beraber çalıştığını, onların bazı şeyler istediklerini, tzmlrde-kl endüstri hareketinin faal olduğu mütalâasında bulunduğunu belirterek Marshall Plânından kendilerine hemen bir yardım yapılması mümkün o-lup olmadığını beyan edemiyeceğlnl açıklamış, fakat bazı şeyler yapılması îçln tetkiklere başlanacağını haber vermiştir. îzmirdeki Çimento Fabrikası. Çamaltı Tuzlası ve Pamuk Rafineri Müessesesf kurulmasının tertiplendiğini açıklayan Mr. Dorr Avrupa Tediye Birliği Müessese*! hakkında şunları söyledi:
“En büyük haber muhakkak kİ. Avrupa Tediye Birliğinin kurulmasıdır Bu müessesinin kurulmasının Türkiye ihracatının en büyük merkez! bulunan İzmir İçin gayet önemli bir karakter arzetmesl tabiîdir. Bir zamanlar yeryüzündekl bütün yabancı dövizler kolaylıkla birbirlerine tahvil edilebilirdi. İkinci Cihan Harbi bu muvazeneyi bozmuş ve İkine! Cihan Harbinden sonra dünya ticaretinde ”bi-tâtera!., sistem, ticaret hayatını bazı müşküllere sevketmlştir.
Avrupa Tediye Birliğinin kurulmasıyla harp senelerinde bozulan sistem yerine, İkinci Cihan Harbinden önceki muvazeneli sisteme rücu etmek mümkün olabüecekllr. Dönüş belki tam ol&mıyacaktır. fakat Avrupada Marshall Plânı memleketleri arasında serbest bir dünya ticaretine doğru İleri adımlar hazırlamak mümkün olabilecektir ümidindeyiz. Buna daha vazıh bir misal vermiş olmak İçin Tür-kiyenln Yunanlslana hayvan ihracatı yapmak istediğini, fakat Yunanlsia-nm bunun karşılığında Türkiyeye mal veremiyecek durumda olduğunu far-■edellm. Faraza Türkiye bu canlı hayvan karşılığı olarak, tngHtereden dilediği malı almak isteyince yeni Avrupa Tediye Birliği sistemi içinde Yu-nanistana İhraç ettiği malın temin e-deceğl krediyle lngiltercderı İthalât yapabilecektir. Yunanlstanı ve îngille-reyl bir misal olarak aldım. Eeas prensip İktisatçıların “Müselles ticaret., dedikleri bu sistem İçinde mem-leketler arası ticaretin Serbest ticaretin tekrar
bizim esas gayemiz olduğuna Marshall Plânı memleketler arağında böyle bir sistemin kurulması gayelerimize doğru atılmış İler! bir adım teşkil etmektedir.
menseldir, kurulması göre
Avrupa Tediyeler Birliği Plânı Mar-shall Plânı tarafından finanse edilmekte ve Avrupalılararaaı klerlng evinin işleme sermayesi Marshall Plânı yardım fonundan temin edilmektedir. Bu klerlng murKsetusinln nmyest olarak 350 milyon ala edilmiştir...
Mr. Dussell Dorr 1951
sonraki yıllar !çln memleketimize yiv pılacak yardımlar Jçln bir program hazırlanıp hazırlanmadığı hak-kındakl sııale, hu bahiste Ankarada müzakerelerin cereyan etliğine işaret ederek şöyle demiştir:
“filmdi burada bu bahiste yapa
işleme »er-dolar tah-
ve daha


cağım bir beyanatın yanlış anlama veya anlatma gibi bir sebeple An karada bazı ümitler ve sukutu hayaller doğurabilmesi ihtimalini takdir edeceğinizi biliyorum. Fakat, Ankarada-kl müzakerelerde yapılacak anlaşmalar tekemmül ettikçe Türk basını bunların her safhasından haberdar edilecektir. Fakat şimdiden şunu memnunlukla BÖyllyeblllrim kİ, hususi müteşebbislerin endüstri projelerine bu senekl programlarda yer verilecektir. Biz daima hususî teşebbüsün Marsh a 11 Plânından faydalanması tezini destekledik. Hükümetin bu husustaki nokta! nazarına gelince, bu. Türk Hükümeti makamlarının cevap vermesi İcap eden bir meseledir. 1948-19 yılı yardım fonundan ve ondan sonraki fonlardan 3 milyon dolardan fazla bir miktarını husus! te-
Fransaya gidecek Ordu Atletizm
T akımı seçildi
Ankara. 23 (Ankara Ajansı) — 9/10 eylül tarihlerinde Fransada Bordo şehrinde yapılacak olan ordularnrası atletizm şampiyonasına katılacak ordu takımımız şöyle kurulmuştur:
100-200 metre: Gazal Türkyılmnz, Halûk Onurlu, Fahreddln Cebeci, Fikret GÖÇ; 400 metre: Şahap Uluç. Fikret Evirgen. 800 Metre: Abdullah Gök-nar. 1500 - 5000: Osman Coşgül. 110 Engelli: Muzaffer Batman. 400 Engelli: Orhan Ortaç 3000 Stepli: Zekat Andaç. Uzun atlama: Yekta Serte!. Üç adım: Hayrl Sarıyer. Yüksek atlama: Necml Sezgin. Sırıkla atlama: Münir Köseoğlu. Ziya Onüvar. Disk: Halil Uçarer, Emin Tokgoz, çekiç: Muzaffer İskender. Gülle: Nuri-Tıırnn.
Takım, 1 eylülde askeri uçakla îs-tanbula gidecek ve muhtemel olarak İstanbul karması İla karşılaşarak, 4 eylülde Fransaya hareket, edecektir. Takımımızın Holânda ve Belçlkaya da gitmesi muhtemeldir.
MUNİS FAİK
OZANSOY
Pariste toplanacak Avrupa İktisadî İşbirliği Konferansına iştirak ediyor
Ankara, 23 (Ankara Ajansı) — Avrupa tkttaad! İşbirliği Teşkilâtına mensup 19 devletin temsilcileri 29 ağustosta Parlat© toplanacaklardır Bilhassa ehemmiyet verilen bu toplantıda yeni ticaret rejimini alâkadar eden tediye anlaşmaları görüşülecektir. Dış Ticaret Dairesi Reisi Munis Faik Ozansoy memleketimiz adına toplantıya katılmak üzere lstanbula hareket etmiştir. Ozansoy cuma günü uçakla Parlsc gidecektir. Tediye anlaşmaları görüşülürken serbest İthal ve ihraç rejimindeki %R0 nispetin #75 e çıkarılması hususu da gö. rügülecckUr»
Bulgaristanın Türkiyeye verdiği notanın metni
Ankara, 23 (Ankara Ajansı) — Bul-gnristandakl 250 bin ırkdaşımız hakkında Bulgar Hükümeti tarafından verilen notanın metni şudur:
Bulgaristan Halk Cumhuriyet! Dış Bakanlığı, Türk sefaretini muvakkaten İdare etmekte bulunana aşağıdaki İzahatı vermekten şeref duyar:
Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Hükümeti, kendi prensiplerine sadık kalarak Bulgar vatandaşları arasında din, milliyet ve siyasi kanaatlerini a-yırdetmiyerek müsavi haklar temin etmektedir. Sosyalist prensiplerine istinaden bütün halk tabakalarının hükümet içinde serbestçe gelişmelerini temin eder. Bulgaristan Halk Cumhuriyetleri ekalliyetlerinin ilk, orta ve İlse okullarının fazlalaşmasını arzu eder. Ekalliyet mekteplerinin İdaresini Bulgaristan Halk Cumhuriyetleri Hükümeti üzerine almakla beraber aynı karan Türk ekalliyet mektepleri üzerinde do tatbik etmiş bulunmaktadır.
Bulgaristan Halk Cumhuriyetinde yaşayan Türk azınlığının isteklerine uyarak. Bulgar Hükümeti fiilen ispat etmiştir ki: 1925 Türk - Bulgar an-
şebbüse ayırmıştır. Bu sene de daha ehemmiyetli bir miktarını ayıracağız."
S — Şimdiye kadar Marshall Yardımından Türkiyeye yapılmış olan yardımlar yerine masruf olmuş mudur, yeni hükümetin Marshall Plânı gayelerine uygun bir şekilde hareket ettiğine veya bundan evvelki hükümetin etmediğine kani misiniz?
C — Marshall Plânının kontr-partl fonu Türkiye Hükümetinin Marshall Plânı gayeleri için sarfı gereken, ve fakat İktisadî İşbirliği İdarecisi Mr. Hoffman’m mutabakatı alınarak istimal edilir. Bu fonun istimalindeki gaye Avrupadakl İktisadî İşbirliği gayelerine mutabık olmam şartına muallâktır. Şimdiki halde bu usullere ?öre hazırlanan projeler Ankaradaki ktisad! İşbirliği heyetiyle müzakere edilmektedir. Anlaşmaya varılınca Tiirklyedekl Marshall Plânı heyetinin tavsiyesiyle bu projeler VVushlngtona gönderilecektir. Bu fonun İstimali 1-çin İfade ettiğim projeleri hazırlamakla meşgulüz. Takdig edersiniz ki. bu projelerden hangisinin Avrupanın kalkınmasına daha fazla yardım e-doceğl meselesi gözönürfde tutularak yapılmaktadır.
Mr. Dorr, gülümslycrek şöyle devam etti:
— îk! hükümet arasında ların anlayışları arasındA
yese yapmak arzusunda değilim, fakat yeni Devlet Bakanı ekselans Ka-raosmanoğlu çok sempatik ve gayet çalışkan bir İş adamıdır.
8 — Bulgaristandak! Türklorl tehcir İçin komşu memleketin gayet husus! düşüncelerle vo maksatlarla verdiği anlaşılan nota ve bunun Türk Hükümetinin önüne çıkardığı gaileyi Murshııll Plânından maddî ve manevi kısınılarlyle az çok karşılamak mümkün olabilecek midir?
sözlerine
veya bun-blr mu ka-
C — Bu suale derhal cevap verirsem gazeteci arkadaşlarımın benim bu kadar mühim bir mesele önünde düşünmeden cevap veren bir İnsan olduğumu sanmalarından üzülürüm ve böyle bir şeyi arzu etmem. Bu mevzuun teferruatına kadar tetkik edilmesi İcap ettiği kanaatindeyim. Bu hususu tetkik edip bir beyanat vermeğe çalışırım.”
Russel Dorr, 1952 yılı plânında Tür-klyeye yapılacak yardımların programlanmak Üzere olduğunu. esasen 1952 de Tiirklyenin bugünkünden fazla Istihsalât yapacağını kadar Marshall ketlerde daha bünye kurmak belirtmiştir.
ve o zamana dahil menile-blr İktisadî rud öldüğünü
ptânına sıhhatli gayesi
Adnnn BÎLGET
RormI Dorr, îzmlrden ayrıldı

îzmlr. 28 (AA) — îzmlr Belediyesinin davetlisi olarak birkaç günden beri şehrimizde bulunan iktisadi îş!»lrllği İdaresi Türkiye îcra Komitesi Başkan. Mr. Russell Dorr, beraberimle eşi ohluğıı halde bu sabah suiıt lü da otomobille Bursuyu hareket etmiştir.
Mr HuböcI Dorr, hareketinden evvel kendisiyle görüşen Anadolu Ajan-ni muhabirine bu geceyi Buranda geçireceğini ve yarın îatanbulda bulunacağını söyledikten sonra yakında Rize, Trabzon, Erzurum va Samsuna kadar uzayan bir seyahate çıkacağını ilave cim i t; tir.
göç etmeyi
250 binden bunlardan makamlarına
Bunun nctl-arzu edenle-faztadır. Bu yalnız 54028 müracaat Bulgar
hudutları içinde
• •
• •
taşmasına riayet etmiştir. Bu muahede ahkâmına göre her İki hükümet hicret etmek tatiyenlers mâni olmıya-caktır. Harp durumu vaziyetinin sona ermesiyle Bulgar Hükümeti kendi i-darl makamlarına verdiği bir tamimle. Türk ırkına mensup kimselerin kendi arzulariyle hicret stmek İstedikleri takdirde, bu gibilere pasaport verilmesini emretmiştir, cesl olarak rln miktarı güne kadar kişi Bulgar
ederek pasaport almışlardır I-Ialk Cumhuriyeti bulunan ve hicret stmek için haklarında tanzim edilen beyannameler. Türk Hükümeti tarafından, Türkiye halkı arasında Bulgar Hükümeti a-leyhlnde bir hoşnutsuzluk ve düşmanlık tevlit etmek gayesiyle propaganda vesilesi yapılmıştır. Göç arzusunu İzhar edenler tedricî surette mallarını satmışlar, fakat bundan sonra Bulgaristanda geçirdikleri aylar zarfında sefalet çekmişlerdir.
Sofyadakl Türk sefareti, iki seneden beri yersiz ve mesnetsiz bir takım ithamları İle Türk azınlığının Bulgar Halk Cumhuriyet! aleyhine hoşnutsuzluk ve düşmanlığını celbetmek için gayret sarfedlyordu. Aynı zamanda Türk İdarî makamları bir takım güçlükler çıkararak İyi münasebetlerimizin devamına mâni olmaktadır. Sofya, Filibe ve Varnada bulunan Türk konsolosluktan 1925 Türk - Bulgar Anlaşmasında bulunmıynn bir takım İstekleri ileriye sürmektedirler.
Bulgaristan Halk Cumhuriyetleri hudutları İçinde yaşayan Türklerln siyasi akideleri, Türklyede akrabaları bulunup bulunmadığı, bulunanların birer beyanname ve taahhütname İle İaşelerini deruhte edeceklerine dair talepler v.s. zikre şayandır. Bu cihetler Türk sefaretini muvakkaten idare eden ile Bulgar Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Yardımcısı Gospodin Evgeny Kamenofun yaptığı görüşmede teyit edilmiştir.
• •
BulgAr Halk Cumhuriyeti Hükümetinin elinde bulunan mevsuk haberlere göre. Bulgarlstandakl Sofya, Filibe ve Varna konsolosluktan aylarca ve bazan senelerce, Türkiyeye giriş vizesi vermemiş ve müracaat edenleri reddetmiştir. Türk sefarethanesi ve Türk konsolosluktan göç etmek İsteyenlere göç etmemelerini telkin İle Türk Hükümetinin vereceği kararı beklemelerini ve ondan sonra pasaport için müracaat etmeleri lüzumunu tavsiye etmektedir, Türk konsolosluklarının göç etmek İsteyenlerle temaslarından İstifade ederek bunlardan çeşitli haberler toplamakta oldukları da tesbit edilmiş bulunmaktadır. Türk İdaresinin bu faaliyetinin neticesi olarak pasaportlarını almış olup hicret etmek İsleyen 54028 kişiden yalnız 15835 kişiyi pasaport İçin giriş vizesi verilmiştir. Bütün bu hâdiseler göstermiştir kİ: Türk Hükümeti bu göçmenleri kabul ve onlara hayattaıını kazanmak fırsatını vermek İstememektedir.

Bunları teylden de 2R/Ö/1980 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir Türk mebusu tarafından yapılan soruya Türk Başbakan Yardımcısı cevabında. göç İşinin temin edilemediğini mesuliyetin Türk Hükümetine alt olduğunu İfade etmiştir. Buna rağmen Türk Hükümeti mesnetalz bir takım İddialar dermeyim ederek göç etmek İsteyenlere Bulgar Hükümetinin mâni olduğunu İleri sürerek Bulga-rtatandnkl kürkler arasında huzursuzluk yaratmak, Türk azınlığının arzularını nazarı dikkate almadığımız noktası üzerinde durmakla Bulgar Halk Cumhuriyeti Hükümetinin içişlerine müdahale etmektedir. Türk Hükümeti göç etmek İsteyen Türk azınlığına çıkardığı güçlüklerin mesuliyetini demagoji yaparak Bulgar Halk Cumhuriyeti Hükümetlerinin omuzları na yüklemeye çnlışmaktadır. Türk Hükümetinin açtığı bu kampanya, Bulgaristan Halk Cumhuriyeti İçindeki ekin toplama, elcin ekme vesalr zira! kampanyalarla ayni zamanda yapılmaktadır. Türk Hükümeti bu kampanya İle. Bulgaristan Halk Cumhuriyeti İçinde mühim bir yekûn tutan Türk azınlığının İşini terketme-slne, malını satmasına v« dolayıalylc İşsiz güçsüz sefalete düşmesine sebep olmaktadır. Bulgaristan Halk Cumhuriyetleri Dış Bakanlığı. Türk Hükümetinin bu hareketlerini şiddetle protesto ederek Türk Hükümetin! hicret etmek İsteyenlere sistematik bir şekilde çıkardığı güçlüklerle 192*5 senesinde İmza edilen muahede ahkâmını İhlâl etmektedir.

Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Hükümeti Türk Hükümetinin Bulgari*-tandaki Türk azınlığı va Türk milleti nezdlnde yaratmak İstediği husumeti protesto eder. Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Dış Bakanlığı, Hükümetinden aldığı talimata uyarak Bulgıırla-tandnkl Türk azınlığının arzularına Htlhnen mühim bir kısmının hicret arzularını, 1925 yılında İmzalanan anlaşmanın ruhuna uygun olarak. 250 bin Bulgar vatandaşı Türka verilecek pasaport muamelesi netlcelendlrecek-tlr.
Türk hinden k İyeye tedabiri almakla mükelleftir.
Hükümeti notanın neşri itibaren 250 bin Türkün yerleştirilmedi İçin İcap
tarl-Tür-eden
PolatlI Topçu Okulunduk! yen! çu Haber ve Ölçme kursundan lanınularda mezun olan 28 subay, A-merlkalıtar nezaretindeki eğitimde öğrenmiş oldukları bilgileri tatbik etmek üzere kıtalarına dönmüş bulunmaktadırlar. Bu subaylar. 23 haftalık kurs müddetine» düşman topçusunun yerini tesblt etmek ve onlarla savaşa girişmek hususundaki en son Amerikan usullerini tetkik etmişlerdir.
Yugoslavyadaki
Hükümetimizle Yugoslavya arasında İmzalanan protokol bugünlerde yürürlüğe girecek
olan
Ankara. 23 (Anka) — 5 ocak 1950 tarihinde Ankarada Türkiye ile Yugoslavya arasında bir protokol İmzalandığı malumdur. Bu protokolün hükümlerine güre 1941 den sonra Yu-goslavyanın iç rejimi icabı olarak mallan müsadere edilen veya tasarruf haklarından mahrum edilen vatandaşlarımızın maruz kaldıkları zararları ö-demeyl Yugoslav Hükümeti kabul etmiş bulunuyordu.
Protokol her iki hükümetin meclîslerince kabul ve devlet reisleri tarafından imzalanmış olduğundan bugünlerde tasdiknameleri teati olunacak ve yürürlüğe girecektir.
Yugoslavyada mal bırakmış
▼atandaşlanmızın hukukunun muhafazası bakımından tetkiklerde bulunmak üzere bir müddet önco dış bakanlığımızda kurulmuş otan bakanlık-tararası komisyon da çalışmalarını bitirmek üzeredir. Komisyonun Türk vatandaşlarına alt malların listesini hazırlamakla meşgul olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan Ankara veya îstanbulda bu mevzu İle alâkalı bir kongrenin de toplanacağı dolaşan rivayetler arasındadır. Bu haberlere göre alâkalı bakanlıklar mümessilleri, Yugoslavyada mal terkeden vatandaşları ve bu maksat İçin kurulmuş olan birlik mümessillerini dlnllyecek, İsteklerin! not edecektir.
Türk-Suriye ticaret anlaşması
Bu hususta Suriye Hükümeti tarafından yeni bir plân hazırlandı
Ankara, 23 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Temmuz başlarında Türkiye He Î9rall arasında akdolunan Ticaret ve Tediye Anlaşmasından aonra diğer Ortadoğu memleketler! de Hükümetimize bu yolda müracaa-te başlamışlardır.
Diğer taraftan Suriye İle de Albay Zaim zamanında başlanan ve hükümet darbesi ile yarıda kalan müzakerelere yeniden başlanması ve bu hususta bir plân hazırlanması İçin Suriye Hükümeti tarafından müracaat vâki olmuştur. Daha ziyade takas esasına dayanan bu plân Hükümetimizce tetkik edilmektedir.
— Bir Amerikan knrlkatilrll —
J
Jpni İSİUllIlKİKK
KUPONU
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayı-ıııt.
1 aralık 1950 da çekilerek büyük kuramıza iştirak İçin a-Sağıdaki kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-iabllecakstnla.
— Bulgaristan, Kumanya, Macaristan delegeleri geldiler efendimiz!

Sahne ve sinema yıldızları, kendi paralarlyle “New-York Times’’ gazetesinin bütün bir sayfasını kiralayıp mühim bir beyanname nedrettiler
New-York (Hususî muhabirimiz G. H. Martin bildiriyor) — Artık burada -tâbir caizse - "işin kızıştığı" İyice hissediliyor. Şimdi herkes, icabında kendini feda ederek Ruslara hak ettikleri dersi vermeğe hazır. İlk ölü ve yaralı cetvellerinin mânevi tesiri derin olmuştur. Amerikalılar, zayıf ve yorgun sesleri zorla işitilen ağır yaralılarla haslahanetarda yapılan ve radyo He neşredilen mülâkattarı dinlemektedirler. Gazetemizin muhabiri olan genç gazeteci Marguerite Higgıös, bıgunrluğu Kore cephesinde piyadenin bir süngü hücumunu pek heyecan verici bir şekilde tasvir ediyor.
Amerikan halkı, ne düşüneceğini heniiz pek tayin edememiş İşe de onda şimdilik hâkim olan duygu, hiddettir. Buna rağmen, Amerikalılar, serbest bir vatandaşın teşebbüs sahibi ve cesur bir asker olduğuna ve nihayet muzaffer olacağına emindir.
Sahne ve sinerna yıldızlarının neşrettikleri “Aldannııyalım" adındaki büyük beyannamede aynı hlâlere tesadüf edilmektedir. Sanatkârlar o yazıda Kore harbinin Amerikan halkı için ne demek olduğunu anlatmaktadır. Broadsvay'm Birleşik Devletlerde halk tepkilerinin gayet hassas bir “sismograf,, ı olduğuna ve yazıyı imza edenlerin de bütün dünyaca tanınmış kimseler bulunduğuna göre beyanname üzerinde durmağa değer. Bunların arasında Madelerine Carroll, Raymond Massey, "South Pacific” in baş oyuncusu Roy Mİddleton, “Baba He yaşama” adındaki piyesleri on se-neden beri oynanan Crouse ve Lind-say, meşhur şarkı bestekârı Irving Berlin (ki aon ve pek muvaffak filmi Annle al tüfeğini adını taşımaktadır). ChalHot'lu Deliyi İngilizce tercüme •dip görülmemiş bir muvaffakiyet kazanan Alfred de Llacre, Cumhurbaşkanı Truman'ın geçen Noel gecesini evinde geçirdiği Blevlns Davla, son harpte siperdeki Amerikan askerlerinin acı nüktelerini unutulmaz bir şekilde kaydeden Bili Malhin, karikatürcü Milton Canlff de vardır.
Bütün bu sanatkârlar ortak olup, vatandaşlarına hislerini bildirebilmek üzere New-York Times gazetesinin bütün bir oahifeslni satın aldılar.
Memleketin bir 'aynası^ olan Broadvray şunları aksettiriyor: “Kore harbi istemediğimiz bir harptir. Biz İki cihan harbino girdik; şimdi yine bir muharebeye sürüklenmiş bulunuyoruz. Fakat başka türlü hareket edemeyiz. Muzaffer olmalıyız, çünkü o-lamazsak Birleşik Devletler de dahil olmak üzere bütün dünya Mosko-vadan emir alacaktır. Blza oyun edildiğine dair kapıldığımız duygu He hiddetimiz, hiç bir vakit bu çeşit bir harbe girmediğimizden Heri gelmektedir. Bir askeri seferin başında muvaffak olamamak gibi bir hâdise İle ilk defa karşılaşmış değiliz. Fakat bu harbin uzun zaman sürmesi ihtimaline sevinen bir düşmanla ilk defa karşılaşıyoruz. Filhakika en gencimizin bile sonunu göremiyeceği bir maceranın başlangıcındayız -meğer ki, daha büyük bir gayret sarfedellm. Rusya, gelecek otuz sene içinde gittikçe daha kuvvetli olmak ümidindedir. Sovyetler örseleme ve hırpalama siyasetlerinde ısrar ederlerse şimdiye kadar katlanmadığımız tahditlere, mahrumiyetlere ve istihlâk takyitlerine mahkûm olncafcız. Maneviyatımız çetin bir tecrübe geçirecek. Kore. Ruayanm kendi kuvvetleriyle bize hücum ettiği takdirde neler cereyan edeceğini gösteriyor. Rusya muazzam sahalar işgal edebilir. Biz ne Japon-yayı, ne Filipinleri hattâ ne de belki Ataskayı ve Havay’ı müdafaa edebiliriz. Avrupada Rusların Manş denizine varmalarına hiç bir şey mâni o-lamaz. Rusları bu yerleri İlhak etmekten tek bir sebep alıkoyabilir: A-tom bombalarımızdan korkuları. Batı âleminin o muazzam Sovyet askeri makinesine başka türlü mukabelesi yoktur. Doğru ve vicdan sahibi bir çok kimseler, bu şartlar İçinde dö-ğiışmeğe defter mi diye sormaktadırlar. Onlara göre, muzaffer olsak dahi zaferden faydalannmıyacak kadar zayıflayacakmışız. Halbuki Polltbüro-nun adamlarına objektif gözlerle atı tacak bir tek bakış, herkesin gözüne çarpması lâzım gelen bir hakikat! gösterir: Rusya İta peyk memleketlerin teşkil ettikleri o büyük “temerküz kampında” yaşamağa hiç bir Amerikalı razı olmaz. Demokrasinin mükemmel olmadığını, kusurlu olduğunu biliyoruz ama o, her ferde meşru şartlar İçinde muvaffak olmak fırsa

tını olsun vermektedir. Demokrasi kusurludur, fakat insanların şimdiye kadar keşfettiği usullerin en makulü ve ferde hürmet edenidir. Komünizm İse bu bakımdan, herhalde, icat edilen usullerin en kötüsüdür. Demokrasi içinde herkes her türlü şlddeta karşı nefretle yetişir. Fakat esirciler askerlerini bize karşı sürünce başka yapacağımız kalmaz. Harpten ne derece nefret edersek edelim, döğüşmek yine “ehveni şer” aayıltr. Zaten sonunda galip geleceğiz. Atom bombası ha-nüz Rusları huduttan içinde tutmakta ve bizim memlekette İse hürriyet ve teşebbüs fikri He büyümüş olan herkes kendinde bir şefin bütün vasıflarını taşımaktadır. Rusların bize kurduğu tuzaktan sıynlacağız: rain fin meselesinin ehemmiyet! yok- Bu iş sonuna varmadan önce her birimizin ocağı ateş sahasına dahil otabllta Birleşmiş Milletler bizim tarafımızı tuttularsa Rusyanın serbest kalmak latiyen bir millete karşı fiilen harp İlân ettiği içindir. Bütün bu güçlükler İçinde, Başkan Trumanın Rııa tehlikesi ne demek olduğunu anlaman bir talih eseridir. Başkan pek yakında bizden yeni ve ağır fedakârlıkta! İstemek zorunda katacak. Bu maçamdan sağ ve salim çıkmak İstiyorsak kaybedecek vakit olmadığını biliyor* Bu İtibarla, bizden İstenecek fedakârlıklarda tereddüt etmlyelim. Kerv-liftimizden fedakârlık teklifinde de bulunalım, kendimizi İleri atalım, çünkü hür dünyanın birleşmiş kuvvetlerinin komünist dünyasına karşı koymağa kâfi bulunduğunu Rusya^ nın anlaması ramanı çoktan gelmiştir.
RUS YAY A TUTAN HALİNDE ATOM
“Gazaba gelecek bir Amerikanın Rusyayı atom yağmuruna tutacağı gün uzak değildir**
Cleveland (Oh1o), 23 A A. (United Press) — Temsilciler Meclisi Silâhlı Kuvvetler Komisyonu üyesi demokrat John Watah dün, gaj&aba gelecek bir Amerikanın Sovyet Rusyayı tufan har Hnde atom yağmuruna tutacağı günün yaklaştığını söylemiştir.
Cleveland posta memurları Mlltt Federasyonu toplantısında konuşan Watah “Düşmanın Birleşmiş Milletlerin sabrını son hadde vardırdığını belirterek: “Düşman haşin hareket tarzını değiştirmediği takdirde atom bombası kullanarak onu kendi yurdunda yok edeceğiz,, demiştir.
• •
Girit’te bir kızı
dağa kaldırdılar
Girit. 23 (YtRS) — Glridln Almalılardan kurtarılması hareketinde Yüzbaşı Petro Yorgi namlyle şöhret kazanan Kandialı Liberal bir mebusun 19 yaundaki kızı Tasanla cebren dağa kaldırıldığından 300 Jandarma takibe çıkmıştır. Bu yüzden karışıklıklar olması da muhtemeldir. Çünkü kızın ailesi intikam almak üzere silâhlanmış tanınmış haydut Mnnduvas da, aile He arası iyi olmadığı halde, yardım vadetmiştlr.
Tibet hakkında
müzakereler
Londra. 23 (YÎRS) — Hariciye Nezaretinin radyo servisinde çalışan mütehassısların Pt»kin Radoysunu dinlerken, dinledikleri bir habere göre Formozalıların arzusu üzerine Pekinde 5 Asyah devletten müteşekkil bir konferans toplanmıştır. Bu konferansa Sovyet Rusya adına Molotof İştirak etmiştir. Müzakerelerin Tibet, meselesi İle de alâkadar olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Kekundo bölgem sinde Çin kıtaları Tibet'e girmiş bulunmaktadır.
Amerdikada grevler
Wa9hln|rton. 23 (YtRS) — îkt bfl-yük demiryol şirketinin müstahdemleri, ütretler hususunda uyuklamadığından, pazartesi günü her iki şebeke Üzerinde umum! greve gireceklerdir. Bunların bu karan vermelerindeki imiklerden bJrl de Cumhuıre-Islnln mili! demiryol şebekelerine el koymasını temin eylemektir.
Ingrid Bergmann Venedik’te
Venedik, 23 (AP) — Rejisör Ro-berto Rosselllnl ve eşi sinema artist! îngrld Bergmann, dün. "Tamamen hususî mahiyette bir seyahat” mak-sadlvle buraya gelmişlerdir.
îngrld Bergmann bir fotoğrafçıya, “Altı aylık çocuğunun çok İyi olduğunu ve muhakkak babasına benzi-yeceğlnf” söylemiştir.
Rosselllninln son filmi olan “Salnt Francls” bir kaç zaman sonra 11. Venedik Sinema Festivalinde gösterlle-çektir.

24 Ağustos 1950
Sasfa 4
Y E N î İSTANBUL
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
Muhnrrlrlorln soyadı alfabe sıraslyle hor gün bir taneni neşrolunacaktır.
BUYUK GÜNAH
Yazan: SEVİM BURAK
llerllyordu, Terlemiş bir zen-derisi gibi parhyan asfaltın otomobiller ve tramvaylar
Ölümünün 50nci yıldöniiYnii münasebetiyle
(1844
1900)
Yazan : Cenap A. YAKAR
Üstünde
seyrekleşiyor, yorgun cadde, üzerine abanan yüklerden ve gürültülerden yavaş yavaş dinleniyordu, Yolun konarındaki camiin bahçesinde akasyalar sallandı ve yaprakları hışırdadı, Rüzgâr çıkmıştı. Sabahtan beri Islnnbulu bunaltan temmuz sıcağı a-zaldı va şehir nefes almıya başladı.
Ata sokakta mahalle kahvesinin her akşamki müşterileri, arkasız i«-ksmlelerlni camiin yan kapısına kadar yürütmüşlerdi. Bir şey bckliyen-lerin sessizliği içinde o sokağa yeni takman dul kadın hakkındnkl çeşitli iddialardan doğan münakaşa kesilmişti. Rüzgâr çıkınca hepsi kımıldadı, bir şeyler söylemeğe hazırlandı, fakat kimseden sos çıkmadı.
Geçen bir tramvayın keskin ve acı gürültüsü cadde boyunca dağılarak gökyüzünün yıldızlı kubbesi altıhdn kayboluyor. etrafa yorgun bir sizlik hâkim oluyordu.
Müezzin İbrahim, mahalledeki kabı He "Bülbül”, gevşek bir el roketiyle ccp saatini çıkardı ve nldandı:
— On dakika var.
Gözlerini ağaçlar arasından camie doğru kaldırdı. Minarenin narin boyu karanlık içinde yükseliyor, şerefelerinde yanan kandilleri He çiçek açmış bir fidana benziyordu. Camiin arabesk pencerelerinden içi görünüyor. yatsı namazına hazırlanan-ların gölgeleri uzuyor, loş bir derinlik içindo kayboluyordu. Ezana yedi dakika vardı. İbrahim minareye çıkmak zamanının yaklaştığım düşünürken, o aün öğle üstü bakkalın önünde Tasladığı Ferruhun ona sorduğu şeyi hatırladı:
— Neden, demişti o. her gün bes defa camiin minare dedikleri o sivri kulesine çıkar, ahaliyi ibadete çağırırsan? f«n, bugünkü kadar Heri değilmiş ve yüksek bir kuleden seslenmekten başka çare yokmuş. Şimdi teknik çok ileride. Herkesi camie davel etmenin daha kolay vasıtaları var. Meselâ radyo, daha olmazca canavar düdüğü. Neden seni bu seksen, doksan metre yüksekliğindeki ince uzun kulenin tepesine çıkarıp haykırtıyor, nefesini yoruyorlar?
İbrahim, Fen Fakültesinde okuyan Ferruha cevap verememiş, başının sallanışına, olmıyan bir mâna doldurarak susmayı tercih etmişti. Fakat gündüzden beri, birkaç defa bu “neden” 1er onun aklını kuşattı ve kendi İçinde de cevapsız kaldı.
Bu cevabı arıyormuş gibi sıkmtiyle yerinden kalktı, bahçesine girdi. Neden? Neden? Neden?. Devir o kadar çabuk değişiyor ki, yarın Ferruhun dediği şey olabilir, ezan yerine radyoda bir plâk namaz vaktini haber verebilirdi. Belki birkaç yıl içinde müezzinlere iş kalmıyacaktı.
İbrahim, hayalinde bu birkaç yılı, birkaç dakikaya indirdi ve minareye son defa çıkacakmış gibi geçici bir vehmin bir iki suniye suren kısa u-zuntusü içinde, kuçua kapının unune geldi. Elektrik cep fenerini çıkardı, —İşte teknik!— ve minarenin, basamakları kırık, tozlu, dar ve yılankavi merdivenlerini ağır ağır çıktı.
Şerefeye gelince, merdivenin tozlu ve nemli havasından kurtuldu, derm bir nefes alarak aşağıda uzanan caddeye baktı. Orada her şey teknikti: Elektrikti tramvayın relleri, havaya asılı büyük lambalar, karşıki apartmanlar ve içlerindeki asansörler...
Şimdi minarenin düşünceli uzun gölgesi, karşıkl apartmanların üzerine düşmüştü. Müezzin tekrar nefes aldı. Saatine baktı. Uç dakika var. Başım gökyüzüne kaldırdı. Kuboe-nln koyu lâcivert zemininde parlıyun yıldızlarda, insan elinden çıkmış hiç bir şey yoktu ve İbrahimin ekmeğini tehdit etmiyordu. Ah! Birdenbire Ferruha verilecek cevabı bulur gibi oldu. Minare senıavala yakındı. Mıis-lümanlara öyle bir yükseklikten seslenmek, Tanrının ululuğuna daha yakışırdı.
Elinde tuttuğu saate bir daha baktı, hafifçe öksürdü ve ince bir mırıltı halinde sesini ayarladıktan sonra ezana boyladı:
— Allahüekber!. Allahüekber!..
Şerefeyi döndükçe, müezzinin gözleri önünde manzara değişiyordu. Şimdi karşısında bahçenin yüksek ağaçlarının dallan arasında elenen şeffaf bir boşluk vardı.
Bir avucu yanağının üstünde, gözleri yarı kapalı, birdenbire dışarı dünyadan ayrılmış, ağır adımlarla dönüyor, dönüyordu. Gür sesi madeni bir çınlayışla, sert bir şeylere çarpıyor-mu| gibi kırılıyor, sonra uzaklaşarak karanlığın üzerine kcderM bir I-nışle çöküyordu.
Ezan bitince gözlerini açtı. Bu sefer karşısında camiin arka tarafına düşen ve çok yakındaki üç katlı küçük bir apartman vardı. Üsi Katta kuvvetli mavi bir ışık görünüyordu. Pencerede perdeler açıklı. Bir karyolanın önünde İbrahimin ilk defa gördüğü bir kadın soyunuyor ve yatmaya hazırlanıyordu. Beyaz geceliğinin içinde yumuşak beü. göğsü, yuvarlak omuzlan beliriyordu. Bu. biraz evvel kahvede sözü geçen kadın olacaktı. Şimdi karyolanın kenarına o-turmuş, çoraplarını çıkarıyordu. İbrahim titredi, içine büyük bir günah korkusu düşmüştü. Gözlerini çekmek istedi, fakat bakışları, kadının dizkapağından yukarıya doğru açılan bacaklarına yapıştı. Başını İki kuvvetli pençeden kurtarıyormuş gibi silkeledi ve sağa çevirdi. Birkaç a-dını yürüdü ve minareden hızla indi.
Eve geldiği zaman karısı yatmıştı.
ses-
lâ-ha-mı-
• •
nağmeli şenlerle
Eskiden
Camim karanlık ağır ağır yürüdü.
Dünya Hikây Müsabakası
Amerıkada tertip edilen Dünya Hikâye Müsabakasına en güzel iki Türk hikâyesini seçip göndermek vazifesini üzerine alan gazetemiz, teşkil ettiği büyük “Sanı Amca. Bir Kadın..
mlş. tercümelerini yaptırmış ve Ameriknya yollamıştır. Müsabakaya gönderiler 422 hikâye içinde jürinin neşredilmek Üzere ayırdığı ’ ı 28 hikâyeyi de sıra ile her bu «ahlfede okuyucularımıza sunuyoruz.
L*
lürinin kararlyle w “Merhametli hikâyelerini seç-

İbrahim de soyundu ve yattı. Çiçekli basma yorganı üzerine çekli, karıaı-na arkasını döndü. Kaşları çatıktı. Kalbi çarpıyordu. Gözlerini dışarıdan gclenz elektrik ışığının döşeme üzerinde titreşen gölgelerine dikli. Büyüyüp küçülen şekillerden bir tıınesl penceredeki kadının başına benziyordu. Ruhunun içine kök »alan bu maddelere, hattâ yanında her akşamki gibi yatan karısına karşı içinde bağlılık hissetmedi. Bunun yerine benliğinde her vakitkl yeni ve canlı bir Hattâ onu uyanık arasında yüreğini vardı. Koyu ve 1 rine döküldüğünü hisseder gibi .... nn ürperiyor, fakat sonra bu tailılıftı büyültüp ıstırap haline getiren lur günah korkusu duyuyordu,
ölçüsünü bilmediği bir zaman İçinde. günuhlarla dolu hayallerin aev-brst akışına leylim oldu. Sonra, bu haram arzuyu bastıran bir korku I-çldde snğdun sola, soldun sağa döndü. Dizlerini karnına doğru çekti ve büzüldü Sonra yüzü koyun uzandı içinden “Yarabbi” dedi. Fakat Allaha hitap etmekten utanmış gibi yüzünü yastığa gömerek zihnini boşaltrnuk istedi. Ancak böyle rahatlıyacağını anlıyordu. Gayret etti, İçinde bir şeyler çözülüyor, gerginlikler azalıyordu. Tekrar sağa dönorek bir dizini yukarı kıvırdıktan sonra, derin nefesler alarak uyumaya banladı.
Ertesi günü minarede sesi kısıktı, kahvede gözleri dalıyordu. Gece onun bu haline dikkat eden emekli Yarbay Feyzi bey, sesinin yorgun hâkimiyetiyle sormuştu:
— Nen var, İbrahim, hasta mısın? İbrahim başını önüne eğdi ve kaşlarını kaldırdı:
— Hayır, dedi, daha fena.
— Bugün ezanda sesin çıkmıyordu, şimdi de bir hoşsun.
İbrahim İçini çekti. Fo'zl bey din meselelerini, imama bile ders verebilecek kadar iyi bilirdi. Fııkut ziyadece sofu olduğundan ilmini sert kullanır, küçük günahlara karşı da a-ğir ahkâm çıkarırdı. Buğun halinde bir gevşeklik vardı. Biraz müsamaha umduruyordu. Burnunun kanatlarından çıkıp, siyah kırçıl sakalı içinde kaybolan iki çizgi, bugün bir şimşire oyulmuş gibi sert görünmüyordu. Çatık kakları altında herkese her zaman öfkeli bakan siyah gözlerinde keskin bir dikkatin ve İnadın parlaklığı yerine, her şeyin üstünden tasasızca kayıp giden yorgun bakışları vardı.
İbrahim, ctraia bir goz altı, iskemleler boştu. Alaca karanlık içinde, biraz ilende, benzinci Nuri, çingene Hüseyirıle şakadan itişiyordu. Kahveci Fetlah, karşı kaldırımda erik salan Cemale kahve götürmüştü. İbrahim* dikkat eden yoktu. Alçak slmJc müexzin:
— Bir günah İşledim, dedi.
— Hayrola?
İbrahim, emekli yarbayın gözlerinde bıçak sırtı gibi parlıyan öfkeli dikkati görünce, söylediğine pişman oldu. Fakat itirafa başlamıştı bir kere, Alt tarafını anlatması lâzımdı, söylemezse, yarbay daha vahim şeyler düşünebilirdi. Ve artık onun dilinden kurtulmak imkânsızdı. Fakat müezzin, erııekH yarbayın kendisi hakkında düşüneceği .eyleri şimdiden biliyordu ve bunların sonradan daha geçici bir hale gelmesi için hiç | bir şey yapamıyacağını Çaresiz hor şeyi anlattı yüzüne bakamıyordu, simsiyah gözlerinden iki akrep fırlıyacaktı. Yalnız arada bir, onun kapalı ağzının içinde boğulan İnce bir mırıltı duyuyordu.
İbrahim anlatırken Feyzi boy onun sözünü kesti:
— Sua! Sen artık minareye çıkamazsın. Kendine başka bir İş bul. Senin ezanın, lndailah makbul değildir, Minarede haramın tahayyülü, başka bir muhalde icrasından daha büyük günahtır. Orası Beytullaha dahildir, gafil!
Şimdi müezzin sapsarı bir yüzle:
— Fakat ben... diye kekeledi.
Feyzi bey, gözlori biraz daha kü-çülüp keskinleşmiş, iki kat uzayan boyu He ayağa kulkarken, elindeki teşbihi müezzinin yüzüne doğru sal-iıyarak tekrar onun sözünü kesti:
— Sus, sus! Münakaşa etme! Daha büyük günaha girersin.
Ve siyah kaşları, gözlerinin üstüne yıkılmış, bir vebalıdan kaçar gibi süratle uzaklaştı.
Müezzin hareketsiz kaldı. Emekli yarbay, din adamı olmak riyakarlığını onun kadar beceremiyon. kendisinden daha az hilekâr müezzinin, kafa ve sinirlerine üstün olarak onu büyük bir şüphe ve günah uçurumu 1-çinc yuvarlan)işti.
Müezzin şimdi Allahın indinde, İnsani duygulardan ve dinden blrben-blrc mahrum olarak buradan kaçınası lâzım gelen günahkâr bir insandı. Yılların onun üzerine yığdığı bir takım din! itiyatların sallanır gibi olduğunu duydu. Kahvenin etrafına sıkıntılı ve ağır bir karanlık çökmüştü. Feyzi beyin onu müezzinlikten attıracağı muhakkak gibi bir şeydi. Onun diline düşen kurtulamazdı. Mahalleyi üstüne yürütüp linç ettirirdi, belki de. lbrahimln gözleri ağaçlar arasından kayarak beyaz badanalı cami duvarına takılıp, sonra karanlığın içinde narin boyu seçilen minareye uzun uzu daldı.. Sesi.,. Oradan dökülen tatlı, hazin ve dokunaklı sesi... hayır, minareden aynlmosına İmkân yoktu. Sesinden başka sermuyesi olmıyun bir müezzin için, gazinolarda şarkı söylemek çok ağur yo acı bir şeydi. Mezarlık dilencisi olup sürünmek evlâdı. Gözleri kararmak üzereydi. Simdi ahreti düşünüyordu; Mahşer, Sırat Köprüsü, cehennem ve b-lev dolu kuyular, zebanilerin kahkahalarıyla büsbütün artan sonsuz a-zap.
Terlemeye, başladı, Her iki dünyası da mahvolmuştu. Ferruhun haber verdiği istikbali, korku içinde beklemeye bile hacet kalmadan^ işte ekmeği ve bütün hayatı boyunca varlığı şimdiden tehlikeye girmişti.
Yatsı ezanı yaklaşıyordu. Gırtlağından bir damla bile ses çıkacağından emin değildi. Şimdiden boğazı kurumuştu. içinde ezandan evvel yapmaya mecbur olduğu küçük bir hareketin sıkıntısı vardı. Ne olduğunu anlamıyordu, bir şey urıır gibi etrafına baktı. Manavın çırağı şarkı söylüyordu, birdenbire hatırladı: Saat... saat.,. Yeleğinin cebinden İri gümüş saatini çıkurdı vö ışığa tuttu, 5 dakika var, Felâket anı yaklaşıyor gibi korkuyordu, öksürdü ve yutkundu. Boğazı kupkuru İd1. belki de son ezanı olacak, malıalleli yarın üslürıe yürüyüp ona istifayı bastıracaktı.
cinsten olmıynn. arzu kımıldıyordu, tutan bu sıkıntı gıcıklayan bir his ılık bir şeylerin. üzeni hİRHCdeı gibi ’mlr
Sallanarak ayağA kalktı. Camiin bahçoslno girerken sokaktan geçenlerin ona baktıftını sanıyordu. Başını Önüno eğdi, yürüdü, minarenin kapısına geldiği zaman gözleri karardı. Dar merdivenleri, duvarlara tutunarak bir kör gibi çıkıyordu. Şerefeden anal© baktı, fakat dakikaları İyice göremedi. Tecrübe için mırıldandı. Ya sphI çıkmıyor veya kulakları u-ğuldndığı İçin caddenin gürültüsünden başka bir şey duymuyordu,
Büyük bir gayretle “AHahüokber” demeye çalıştı Bir vızıltıdan bAşkA bir şey du.smndı, daha büyük bir gayretle tekrarlamak lalcdiğl zaman boğazı tıkandı. Gömleğinin düğmelerini çözdü. (İnha rahat nefes alabileceğini umarak etini rüzgâra gösterdi. Gözlori kendiliğinden, kör (lüğüm olmuş gibi, sımsıkı yumuluydu.
Gözlerini açtı ve bayılacak gibi oldu. Kadın! O kadın! Gene soyunuyordu. İşte İnce çoraplar, yavaş yavaş sıyrılan uzun ve yumuşak İki »utun gibi kıvrılıp açılan bacaklar.., Kulak zarına saplanan derin bir ses! "Son artık bu minareye çıkamazsınl„ Bildiği dunları hatırlamak istodl, gözlerinin önünde ıstıraptnn gerilmiş yüzler, vahşi bir oyun İçinde dönen vücutlar, kavurucu bir cehennem aı-cakhğı.
Fakat ezan... Ezanı okuması lazım. Zihni “Ail(ihüokber"den başka bir şey hatırlamıyor, iki eli saçlarının a-raaında derin bir nefes alıyor ve göğsünde tutuyor..,
Kahvede İhtiyar Salih efendi, cami tarafına doğrıı bakarak: “Vakit geçiyor, nerede bu müezzin?’’ derken, minareden tiz, uzun, çakal ulumasına honziyen vahşî bir çıslık geldi.
Salih efendiden evvel emekli Yarbay Feyzi bey ka kmış, camie doğru koşuyordu. Kahveden birkaç kişi onıı takip etti. Minarenin dibine geldikleri zaman yan müezzinin cesedini Beyin üstü düşen parçalanmıştı. Birisi yüksek sesle; onun zaten tedavi gören bir sinir hastası olduğunu söylüyor, İki küçük çocuk pırıl pırıl yanan gözlerle cesede bakıyordu.
Bu ölümün sebebini Feyzi beyden başka bilen kimse yoktu, fakat herkes bir şey sÖylüJedlği halde, o susuyordu.
on dokuz ve yirmine! sairdir
umum! o-
isimli pa-lsiınlt pa-
• •
da biliyordu, Feyzi beyin Sanki, onun bakış yerine
karanlık içinde yerde buldular, müezzinin başı
• ■ * ( •
_ w _ ■ 7
• ► % « â
Şüphesiz,
lara şahsiyet ve fikirleriyle hayli tesir etmiş olan bu büyük şair-filezofu ayrı ayn bakımlardan mütalâa etmek mümkündür. Fakat bu iş o nispette geniş ve hacimli olur. Biz, burada, onu sadece ölümünün ellinci yıldönümünde anmış olmak maksadıyla hayat ve fikirlerine larak temas ediyoruz:
Kari Ludwjng NletZflche paz bir baba İle Franclaka
puz kızı bir ananın evlâdı olan Fried-rlch Nletzsche, 15 ekim 1844 te Prus-yanın Röcken kasabasında doğmuştur. Henüz beş yaşında İken babasını kaybeden Nletzsche yetim olarak büyümüştür. Bu felâketten sonra. Nte-tzache ailesi Naumburg’a göçmüştür. Nietzsche'nln babası aynı zamanda bir müzisyendi. Babasının tesiri bu küçük çocukta devam ediyordu, tçll bir ahenkle tncll okur ve dinleyenleri ağlamaklı ederdi.
Gençliğinin, hattâ delikanlılığının İlk senelerinde İnsanlık tarihine karşı derin bir merak duymuş, bir taraftan da filoloji ile meşgul olmuştu. Yaşı ilerlerken din! duygulan da zayıflıyordu. On sekiz yaşında iken sarsılan imanını, 1861 te Bonn Üniversitesinde tahsile başladığı zaman büsbütün kaybetmiş bulunuyordu. Bu devre onun şahsiyetinin teşekkülünde mühim bir merhaledir. İmansızlık, ruh! mesnctslzlik ve bayatın mâna-aızlıgı telâkkisi, onu. bu genç yaşında derin ıstıraplara sürükledi. Bu sıralarda ne yapacağını bilmiyor, fakat gene bir şeyler arıyordu. Nihayet aradığını buldu. Bu, filozof Srhopen-hauer’m “İrade ve tasavvur olarak â-lom„ (Dle We1t ala W|He und Vors-teliung) adlı eseriydi. “Var olmak i-radesl,, fikrini Alemin temeline koyan bu eser, sanki Nletzsche İçin yazılmıştı. Bu kitabın yaptığı tesir ve verdiği heyecanla oldukça sarsıldı.
Nletzsche, üniversite tahsilinin son İki senesini Leipzipde tamamladı. 23 yaşında askere alındı, önce Berllnde bulundu, sonra Sedan ve SadoWR muharebelerine katıldı. Bu muharebelerde attan düşerek ağır surette sakatlandı. Avdetinde hlolojl İle meşgul
Frlcdrlch Nletzsche
oldu ve doktorasını yaptı. Müteakiben Bâie Üniversitesine bioloji profesörü tâyin olundu. Meşhur müzisyen Wag-ner'le de bu sıralarda tanışmıştır. Bir müddet sonra tekrar bir harp (1870 harbi) başlayınca, sakat olmasına rağmen vatan vazifesini istekle yeline getirdi. İşte Nietzsche’nin havalında İkinci mühim merhale de bu hâdisedir, Frankfurt yeliyle cepheye giderken gördüğü bir geçit resmi, önce Schopenhauer’in telkin etmiş olduğu “Var olmak ve yaşamak,, iradesini ona bütün ruhu ile duyurdu. O burada, bütün kuvvetiyle varlığını devam ettirmeye, onu kendi kendisiyle gerçekleştirmeye doğru giden bir kuvvet ve yaşamak İsteyen bir iradenin mücessem ifadesini görmüştü,
Asker! vazifesinden sonra tekrar Bâüe geldi. “Trajedinin Doğumu,, (Die Geburt der Tragödie) adlı meşhur eserini bu sıralarda yazdı. Fakat gene bu sıralarda sıhhati çok bozulmuş, sinirleri adamakıllı zayıflamıştı. Bununla beraber bir çok eserler vermekte gecikmedi. Önce çok bağlanmış ve “Dehâ,, İle tavsif etmiş olduğu, büyük dostu Wagner'le araları açıldı. “Fecir,, (Morgenrote) adlı eserini yazdığı sene (1879) son derece
âdeta senesi karşı
Öğrenmek
Hicrî
Zllkadı
1369
VAKİT
Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı I msA k
ihtiyarında olduğumuz
19 5 0 Ağustos
24
Perşenıhe
VA.SATÎ
6.16
13,17 17.02 19.56
21.3 i
4.30
Rumî
Aftııs.
11
1366
EZAM
10.19
5.19
9.05 12.00
1.38
833
UÇAK-TREN-VAPUR
GEI E( EK OLAN
UÇAKLAR
Bursa-(Türk) D.H.Y.
(Türk) D.H.Y, 15.00
Diyarbakır. E-
Ankaradan. — (Türk) Urfa
Ankara. (Türle) D.H.Y Elâzığ
- 16.45
9,45 D.H Y. lan. — 9.50
fzmlrden. — (Türk) Van, lâzıC. Sivas, 15.15 D.H.Y
G. Antep, Adana, Konya, Af
/ondan.—15 35 D.H Y. (Türk) İskenderun. Adann, dan. — 16 00 D.H.Y. Ismirden. — 16.30
Türk) Diyarbakır. Sivas. Ankaradan.
D.H.Y. (TUrkı Bnhkeslrden.— 17 15 C.Y. (Kıbrıs) Nikosya Ankaradan. — 18.05 D.H Y (Türk) İzmlrden. — 18.35 D.
H. Y. (Türk) Ankaradan. — 19.10 S R. (İsviçre) Zürich Cenevre, Atmadan. — 20.20 P. A. A. (Amerikan) Hong-kong. Bangkok. Kalkllta, Delhi. Karaşl. Samdan, — 21.00 T.A.E. (Yunun) Atinııdan. — 22.30 8. A. S. (İskandinav) Stockholm. Kopenhag, nich'tem
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
Mü-
8 30 B.E.A. (İngiliz) Atina Roma. Nis. Londra ya. — 8.30 D H Y. (Türk) Bıırsnyn. — 0 00 D H Y (Türk) Ankara. Kavserl, Malııtva. ElAztA. Er-zurunın.. — 10.10 D. H. Y.
(Türk) Ankara. Kibrin, Bev-ruta. — 10 15 D H.Y. (Türk) tamire. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara. Adnııa, îskmderuna. — 11.30 C.G.D.T. Beyrut, Ka-Mrevo. — 1115 D.H.Y. (Türle) Ankara va. — 16.00 D.H.Y
.Türk) tzmlre. — 17.00 D.H.Y. (Türk) Ankara ya. — 17.05 D H.Y. (Türk) Bıırssya. —21.35 P.A A. (Amerikan) Münlch Londra, Gsnder, Bn»tnn. New.Ynrk'a. — 22 30 S.A.S (İskandinav) Lvdda’ya.
GELECEK OLAN VAPURLA l(
8.00 Ordu, Karadenlzden. — 9.00 Saadet, Ayvalıktan. — 13.20 BılS. Mudnnvadan. —19.50 Maraka z Minin ayadan, — 22.30 Bandırma. Bandıramdan
GİDECEK OLAN VAPURLAR
8 00 Bandırma, Bandırmaya. • 9.00 Marnkoz, Mudanvaya.
■ 14.00 Güneyau, Karadeniz»
GELECEK OLAN
TRENLER
6.45 Semplon (Avrupa). 8 30 Ankara (Ekspres), — Ankara (Yataldı).
GİDECEK OLAN
TR EN I.EIC
10,10 Adıınayn. — 18.10 kara (Ekspresi. — ^0.30 kara (Yataklı).
9.15
An-An-
SİNEMALAR
2 — Sihirli
BAHÇESİ
Aml Bah-
1 —
Gmllr (Türkçe).
BEYOĞLU CİHETİ ALKA7.AR (42562) 1 — Ali
Baba Kırlchnramller. 2 — Daftlar Kıralı (25 kısım birden).
AR (44394) 1 — Yakut Gözlü Kız (Renkli), — 2 — Yarışlar Kıralı.
ATLTS (40835) 1 — Bel (Güzel Dost).
Ç«.
BEŞİKTAŞ AClavan Bir
2 — şimal Kanunu.
BLHAMRA 1 — ölüm Mektubu. 2 — Tehlike İşareti,
İNCİ 1 — Aşktan da üstün. 2 — Tarzanın İntikamı, İPEK 1 — Amber. 2 — Son Kısmet.
MELEK (44MW) 1 «- Gönüller Kırnllçeal. 2 — Güreller Revüsü,
LALE (13595) 1 — Zafere
Dnfcru 2 — Nil Melikesi (renkli).
SARAY (41056) 1 — Alevden Gönüller. 2 — Talihim Olsaydı.
SI ATPAKK (83143) 1 — öldüren Kılıçlar (Türkçe). 2 — şimal Kanunu, 3 — Knabeh Varlyetesl.
SüSlEll (42851) 1 - Pranga Mahkûmu. 2 — Aptal Aşık.
ŞARK (10380) I — Gungadin-Ecdflller Alavı (Türkçe) 2 — Tarzan Kadınlar (Türkçe).
ŞIK 1 — Canavar 2 — Lorel - Hardl rctnıenl.
TAKSİM (43191) 1 de Silâhşor. 2 tıın.
TAN 1 — Haç ceralnr Kıralı. Savaşı.
ÜNAL (Kışlık) rat Geliyor
Harp Zenginleri.
ÜNAL (Yazlık) 1 — Atlnntld (Türkçe). 2 — Yeşil Cehennem Fedaileri.
1 ENİ 1 - Üçlü Kır.. 2 - Hint Rüyası, 3 — Ormanlar Hâkimi (Renkli).
YILDIZ 142847) 1 — İntikam Kurşunları. 2 — Şeytanın Kurbanları.
İSTANBI I, CİHETİ ALEMDAR (28663) 1 — Atom Cehennemi. 2 — Kadınlar Cellâdı.
(YSU 1 — Yeni Güneş. 2 —
Diyarında
Tohumu Dans .öt’
— Afliiza-Kara Bah-
Yolu. 2 — Ma-
3 — Casuslar
ı — Hacı Mu» (Türkçe). 2 -
R
A
31üm Diyarı.
AZAK 1 — Blnblrinci Gece 2 — Fablola. 3 — Lorel Hnrdl Kaldırım Kuşları.
ÇKMBERLİTA9 1 — Gönüllü Kahraman 2 — Gece ve Gündür. 3 — Asilzade Kahraman.
IIAI.K 1 — Makineli Adlımlar Divan (30 kısım tekmili blr-don).
tSTANDUL (22367) 1 — Casus Kıran (31 kısım). 2 — Çoban Kızı (Türkçe), KISMET (26654) 1 — Denizler Arslsnı (Türkçe). 2 — Karadağlar Süvarileri.
MARMARA (23860) 1 — Unutulmaz Hâtıralar. 2 — Modern Venüs.
MİLLÎ (22962) 1 — Atom Ce-tıenneml. 2 — Kadınlar Cellâdı Kırat.
TURAN lar Yolu ‘anı. 3 —
(22127) 1 — Arspın-2 — Ormanlar Ara-Yeyh Ahmetlin Oğlu)
KADIKÖY CİHETİ HALE (60112) 1 — Pencere-
deki Kadın, 2 — Kobinson Adası.
OPERA (60871) 1 Slnbat (türkçe).
Salt Canavarı. SÜREYYA (60862)
Kahramanı (Türkçe). 2 —> Büyüklük Dnllliği.
ANKARA;
1 — Beni
2 — Hava
— Şehzade
2 — Port-
1 — Valaıı
1 — Annn
İlci Açıkgöz
ANKARA (32432) Nasıl Unuttun. Kurdu.
BÜYÜK (15031)
Koranina. 2 —
Tahsildar
CEBECİ (13t(6) 1 — Bir Millet Uyanıyor, 2 — Söı Bir Allah Bir.
PARK (11131) 1—Cezayir Dan-rtÖzli. 2 — t kİ Açıkgöz Cana varlar Arasında.
SUS (14071) 1 — Sürgün. 2 — Kısmet, sümek (14072) ı
Ruhlar. 2 — miat.
t LU S (222 (9) Hardİ Kuru
Sen Gideli.
YEN t (14040)
tikamı. 2 — Kalbim Şenindir.’ GAR GAZİNOSUNDA: Italyan ve İspanyol revüleri.
İZMİR:
TAYYARE 1 — Canavar Kadın. 2 — Aşk Serenadı.
LALE 1- Broadsvay’de Hort-
Zehlr|i
Hayaletler Gc-
1 — Lorel
Gürültü. 2
1 — Kadın în-
D
Y
0


Beyoğlu 440-l-t Ankara 00 İstanbul 24222 îzmlr 2222 Üsküdar 60945 K. köy 60872
- Karşıyaka 15055
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu
Anadolu yak ahi Ankara İzmir
441)98
60336
91
2231
EMİNÖNÜ: Mehmet Kâzım
(Eminönü) — Hikmet Güney (KUçÜkpıızar) — Sırrı Rasim (Alemdar) — Salfıhaddin (Çarşıkapıl
BEYOĞLU: Beyoğlu (Merkez)
— İstiklâl (Merkezi — Taksim — Merkez (Galata) — Halle (Şişil) — Haaköy — Merkez (Kasımpaşa)
FATİH: İsmail Hakkı (Şch-zadrbnşK — Snlâhnddln Gürgen (Aksaray) — Yedlkulc (Sama t ya) Haseki (Şehremini) — Ahmet Suat (Kara-gümrük) — Orhan Avcıog-iu ı Fener).
EYÜP: Eyüp Sultan, BEŞİKTAŞ: Vldin (Beşiktaş)
— OrlakÖy — G. Dİvanlıoglu (ArnavulkÖy) — Merkez (Bebek)
KADIKÖY: Halk (Kadıköy)
— Fensryoly — Erenköy — A. Cafer Çağatay (Bostancı). ÜSKÜDAR: İttihat
II EY DELİ AD A: Heybelladn BÜYÜK ADA: Merkez İZMİR: Yardım (AlaancalO
— Halk (Basmahane) — Birlik (Kemoraltı) — Cumhuriyet (Eşrofpaçn) — Karantina (Yalılar)
lak 2 — Kiralın Gözdesi. 3 — Aralan YÜrekU Çavuş.
TAN 1 — Broadıvay’de Hortlak. 2 — Kiralın Gözdesi. 3 — Aralan* Yürekli Çavuş.
YENİ 1 — Monte Kristonun Oğlu. 2 — Kahveci Güzeli. 1 — Korsanlar Kıralı.
31 ELEK Karavan.
SES 1 — Yaşasın Aşk. 2 — Kalbimin Müziği.
L
A
R
8.25 programı ve hava raporu, — 8.3(1 müzikleri (pl.). — 9.0(1 Kapanış. Açılış v® program* — 12.30 M S.Aya-12.3o Şarkılar (Okuyan: Kadife Er-13.00 Hab.ıler. — 13.15 Çeşitli par-13.30 öcie gazeteni. — 13.45 14.00 Hava
(P1>. -
memleket
programlar.
Büyük Orkestradan 18.30 Sadi Yaver havaları. Ses ve
Türküler Programı. — 10.00 Haberler. —
19.20
18.00 Ko. hafif Ala-
Snz
18.50
10.15
ANKARA:
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M S Ayarı.
— 7.31 Harry Hurllek Orkestrası valsler çalıyor (pL). — 7.15 Haberler — 8 ou Türküler (pl.). — S 15 Hafit şarkılar (pL). — Günün Sahalı
12.28 rı. — ten)* -
çalar (pl ), — Film Yıldızları rtdyHlynr (pl.) raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M.S.Ayarı. — 18 00 înrrunr. (HlcnxkAr Faalli. —
18.45 Sinema orguyla melodiler (pl,). — 19.00 M.S Ayarı ve haberler. — 10.15 Tarihten bir yaprak. — 10.20 Yurtlan »enler (İdare eden: Muzaffer Sarıaör.en). — 19.45 Radyo He İngilizce. — 20.00 Gerahvln-Mavl Rapsodi. — 20.15 Radyo pazeteal. — 20.30 Serbest saat
— 20.35 Tanburla aıız eaerlcri. — 20.50 Ba$-lamu tnlcımındnn oyun havalan, — 21.00 Konuşma. 21.15 Dana müziği (pl.). —
21.45 Sağlık anatl, — 22 15 M.S Ayarı ve haberler. — 28.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar. — 13 M Haberler. — 13.15 Öğle konaerl (pl ). — 13 15 Şarkılar (Okuyan; Güzin Siper). — 14.20 Serbest »«at. — 14 30 Şarkı vo türküler (pl.).
— 11.45 Dans müziği (pl.). — 15 00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve nıışma. — 18.10 rııhzlk
man
R ırllğl Özci Konuşma.
İstanbul haberleri. — 19.2U Radyo Kjâsik Türk Musikisi Birliği Konseri. — 20.00 Konuşma. ~ 20.10 Küçllk Orkestradan melodiler. — 20.30 Gelir Vergisi İzahları, — 20.15 Şarkılar (Okuyan: Müzeyyen Scnnr Işıl. — 21.15 Konuşma. — 21 25 Ara müziği (pl.). — 21.30 Fasıl Heyet! Konseri "Karcığar". — 22.00 Konuşma. — 22.10 Piyano ve keman soloları. — 22.30 Konuşma, — 22.40 Ara müziği (pl.). — 22.45 Haberler. — 23.00 Dans müziği. — 23 30 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR
LONDRA;
7.IO .hıck Lcoıı ve Orkcatrası (19 76 m.).
- 10.80 B.R.C. "Mlddland" Hafif Orkvsirası
( 16.84 m ). — 11.80 Hafif Orkestra Müziği
(16 84 ın.), — 12.30 Ppamenade Konçertosu
(19.76 m h — 15 15 Moııtmnrtre Çalgıcıları
(11 49 m.). — 16.15 Jııck Trairı’den variyete müziği tekleri Müziği (U nflf
halsiz düşmüştü. Nletzsche İçin sıkıntı ve endişeli günler gene başlamıştı. Çok sürmedi, bir müddet sonra tekrar sıhhatini kazanıp hayata daha kuvvetli bağlarla bağlandı. Sakime He aşkı bundan sonra başladı. Salpme bu dâhi adama İntibak edebilecek yaradılışta bir kız değildi. Çok geçmeden ayrıldılar. Fakat Nie« tzsehe büyük bir Uztlntü He dağlara, inzivaya çekildi. Bu ıssız hayat ona İçinden gelenleri dinlemek imkânını verdi. Sanki insanlığa yükseklerden hitap edebilmek için A İplere çekilmişti. Orada “İyi ve kötünün üstünde ışıkları, gölgeleri, gölü, dağları,, temaşa ederken ansızın yanından Za-rathustra geçmişti, Zerdüşt, sanki mabut Nİnrana*dan aldığı Aveatayı, Alplerdekl bu sessiz lnzlvagâhta ona tevdi ediyordu.
Nletzsche Alplerdekl bu inzivasm-dan çıktıktan sonra, meşhur “Zerdüşt Böyle Söylüyor,, adlı eserini neşrolti. Bunu diğer eserleri takıp etti. Fakat sinirlerindeki gerginlik gene arasıra kendini gösteriyordu. Bunların neticesi olarak 1888 de geçirdiği bir sinir buhranı tımarhaneye girmesine sebep oldu. Tedavisi yapılarak sakin ve heyecansız bir halde hastahaneden çıktı. Sonra annesi öldü. Kendisine hemşiresi bakıyordu. Bir müddet de böyle yaşadı. Bu son günlerinde çocuklaşnuştı. Nihayet 1900 24-25 ağustos gecesi sabaha
son nefesini verdi. Cenazesi buradan (Weimar) doğum yeri olan Röcken'e nakledildi. Ve VVelmar’da namına bir heykel dikildi.
Nietzsche’nin pek çok eseri vardır. Trajedinin Doğumu, Fecir, Zerdüşt Böyle Söylüyor, Mev‘ut İlim, Kudret İradesi, Ecce Homo, İyilik ve Kötülüğün Ötesinde, Ahlâkın Jencalojlsı, v.s: bunlardandır. Nietzsche’nin fevkalâde ahenkli bir üslûbu vardı. Bu hususta Rıza Tevflk şöyle diyor: “Nietzsche’nin Üslûbu ekseri veçhe He Horaklltinkinc benzer. Herhalde vu-zuh-u (fade felsefe lisanında en büyük bir meziyettir.,, (Kamus-u felsefe S. 318) Nletzsche üslûbunun kemalini kendi de biliyordu.

Nletzsche ahlâkının temeline Scho-penhauer’ın "İrade Metafiziği’’nl ve Darvin’in “Tekâmül NazarlyesU’ni, koyuyordu. Bununla beraber ne eski natüralistler gibi 'Tabiatı takip etmek,, düsturuna bağlı kalıp sükûn ve tevekküle kapılmış, ne de Schopen-hauer’ın “İrade ve Arzulun Zayıflat-ma„yı tavsiye eden ahlâk düsturuna kıymet vermişti. Ona göre “Var olmak iradesi,, hayatın her safhasında ve her yerde kendini göstermektedir. Şu halde kurulacak ahlâkın düsturları biolojiden çıkarılmalıdır. Hakkında muhakeme yürütülecek her-şey hayat için bir kıymet ifade etmelidir. Hayatın mânası da burada gizlidir. Bunun için cemiyetin gayesi de üstün insanlar (übermensch) yetiştirmek olmalıdır.
Cemiyetin saadeti, bu üstün İnsanların yetiştrilmesine bağlı olduğu gibi, cemiyet bu nevj insanların yetişmesi için bir vasıtadır da. Cemiyet, i-cap ederse, bu gaye için feda edilebilir. Nietzsche bundan sonra tabiatın daima vasattan hoşlandığını söyleyerek ahlâki fiilin bu vasatı aşmakla mümkün olacağını Heri sürüyor. Vasatı aşmamıza mâni olan şeyin de hayvani hisler olduğunu ilâve ediyor. Bu itibarla “İnsanın en büyük zaferi hayvani hislere karşı temin ettiği hürriyettir,, diyor. Görülüyor kl. Nietzsche şevki tabiilere set çekmek İstemektedir. Onun büyük dostu VVagner’le bozuşmasının sebebi de burada aranmaktadır.
V\ agnerin önce yarattığı kahraman Siegfrıed, kendi kendini aşan ve do-layısiyle Nietzsche’nin beğendiği şahsiyetti. Fakat, Wagnerln sonradan Parslfal'le din, aşk ve romantizme düşmesi yani (Nictzsche’ye göre) vasata İnmesi Nietzsche’nin hoşuna gitmedi. Evet, Nietzsche içten geleni tamamen ortadan kaldırmamış, fakat onu örtmüştü. O, kendi kendine varabilmek için aşkı, şevki tabiiyi gende bırakmak istemiş ve ilâhları öldürmüştü. Sonradan nasıl aşka döner ve ilâhlara sığınabilirdi ? O, * “Bütün ilâhlar öldü, fevkalbeşer yasayacak.. Beşer fevkalbeşere bir merhaledir. İnsanın büyUklüğü on.ı bir köprü oluşudur,, diyordu.
Bütün bu sözlerin temelinde bir tahakküm iradesi ve kuvveti olmak arzusu mevcuttur. Zira, ajmı zamanda ona göre; cemiyet içinde hiçbir kıymeti olmayan insanlara acımak ve onlara ehemmiyet vermek doğru değildir. Korkaklık, endişe, zaaf kudretsizliği İfade eder. Bilakis hayatın kendisi merhametsiz bir mücadele olduktan sonra niçin biz onun içine acımaları, merhametleri sokalım?
Bundan dolayı Nietzsche Çin ve Yahudi ahlâkının sükûn ve tevekkülü yerine ‘ Kudret iradesü’nin İfadesi olan Roma ahlâkına taraftardı. O. böyle bir ahlâkın arınış hissi yerine ruh metanetini, hile yerine kuvvet ve kudreti, vicdan azabı yerine şeref ve haysiyet gururunu ikame edeceğine 1-nanıyordu, t
Amerikada kadın havacılar tarafından kurulan^
99 Kulübü
Birleşik Amerikada takriben 1200 kadın, yirminci yıldönümünü IdrAk ♦-decek olan “Doksan Dokuz,, ialmll milletlerarası bir organizasyona üyedir. Bu organizasyona girmek İçin havacılık lisanına sahip olmak gerektir. Kulübün Ingiltere, Fransa, Kanada, Brezilya ve VenezUela’da ü-yeleri olduğu organizasyonun balkanından öğrenilmiştir. Organizasyonun başkanı Madam Bİanche No-yes’in, 12.000 saatlik bir uçuş serti-fikaaı vardır ve hâlen Birleşik Amerikada Sivil Havacılık idaresinin bürolarından birinde çalışmaktadır.
Beyannameye istinaden üyelerin sayısı 99 olduğu İçin kulübe “Doksan Dokuz" ismi verilmiştir. Üyelerden büyük bir kısmı hayatlarını havacılık sahasında gördükleri işlerle sağlamaktadırlar Bu Üyelerden 40 1 Birleşik Amerikada hava alanlarını idare etmektedirler. Diğer taraftan, u-çuş öğretmeni, yardımcı pilot, muharrir ve havacılık sahaslyle IlgHI hükümet işlerinde çalışanlar da -ardır. Bu arada zevkleri İçin kendi u-çaklannı idare eden bir çok ev kadım ve ticaretle uğraşan kadınlar da kulübün üyeleri arasında yer almaktadırlar.
Sivil havacılığın Amerikada yerleşmesi ve kadınların bu faaliyete katılmaları bakımından büyük bir gayret sarfedilmektedir. Kulüp. genç kızları havacılığa teşvik etmek gayesiyle Mili! Kız izciler Teşkilâtında bir hava izciliği tesis etmiştir. Kulüp üyeleri, havacılık İzciliğine katılan genç kızlara iptidai mahiyette havacılık dersleri vermektedirler.
“Doksan Dokuz,, kulübüne bağlı ö-yeler savaş esnasında muhtelif profesyonel hizmetlerde çalışmışlardır. Bunlardan bir çokları, yardımcı mahiyette askerlik hizmetinde buluna* bilmek için Miss Jacqueline Cochrane tarafından kurulan bir organizasyona intisap etmişlerdir. Nitekim, organizasyonda vazife görenler arasından uçak nakliyatı, pilot tâlim va terbiyesi, tecrübe pilotluğu, radyo ve fotoğraf misyonlarında bir çok kadın üyeler başarı göstermişlerdir.
Miss Cochrane bugün yeryüzünde-ki herhangi bir kadın pilottan daha fazla rekora sahiptir. Umumiyet İtibariyle. Amerikada kadın havacılığında tesis edilen bütün rekorlar "Doksan Dokuz,, kulübü üyelerine aittir.
Son beş yıl zarfında kulüp, Amerikanın meşhur kadın pilotu Amelia Earhartın hâtırasını yadetmek mak-sadlyle bir Öğrenciye meccani öğretim kolaylığı sağlamaktadır. “Doksan Dokuz” kulübünün ilk başkanı olan Amelia Earhart 1937 yılında Pasifik Okyanusunda yaptığı bLr uçuş esnasında kaybolmuştu. Avnca, havacılık tâlim ve terbiyesi bakımından teknik gelişme ile pek yakından alâkadar olan bir üyeye yardım max-sadiyle 200 dolar mükâfat verilmektedir.
1929 yılında bu organizasyon kurulduğu vakit, Birleşik Amerikadakl karlın havacılarının sayısı 117 idi. Halbuki, bugün Amerikada 7.000 den fazla kadın havacı vardır.
Havacılık bahisleri
Dünyanın en seri uçakları
İkisi Birleşik Ameri kaya ait olmak Üzere altı uçağın ses seyrinden daha seri uçuş yaptıkları Amerikan Aviation dergisinde açığa vurulmuştur. Dergi, yeryüzünde ses seyrinin fevkında uçuş sağlıyan 37 uçağın listesini belirtmiştir. Bunlardan 25 i Amerikada. 1011 Ingiltere, biri Kanada, biri de Fransada inşa edilmiştir. Listeye Rus uçakları ithal edilememiştir. Bunun sebebi de doğrudan doğruya bilgisizlikten ileri gelmektedir.
Deniz seviyesinde ses sürati 1216 kilometredir. Deniz seviyesinden 10,500 metre irtifada bu sürat saatte 1056 kilometreye düşmektedir. Daha vükaek irtifalarda da bu sürat değişmemektedir. Modern uçakların süratleri ses süratinin yüzdeliği ile belirtilmektedir.
Bir Amerikan uçağı olan Bell X-I listede ilk sıran işgal etmektedir. Bu uçak 10,500 metre İrtifada ses seyrinin takriben yüzde 146 nispetinde veya saatte 1600 kilometre süratle uçmaktadır. X-I, ses fevkında u-çıış meselelerini incelemek üzere hükümet endüstri işbirliği programının bir kısmı olarak inşa edilmiştir. X-I, dört roketle müteharriktir. Birleşik Amerika hükümetinin bir şubesini teşkil eden Milli Havacılık Danışma Komitesine göre, hava cereyanları, müvazene vesaire gibi Amiller Üzerinde bilginlerin faydalanmaları bakımından uçak çok elverişli olacak ve ileride inşa edilecek «es fevkında uçakların şekillendir!Imeslnl kolaylaştıracaktır.
ıpl ) (J0.84 m.). — 1918 Dinleyici Is-I Hafif M ı (13.97 m). — 21.30 Opera (16.81 m ). — 21 18) Dinleyici Istoklort M.). (25.38 m ).

Nietzsche’nin ahlâk teorisi hakkında kâfi derecede tenkidler yapılmıştır. Cemiyetin yeni değerlerinin fevkalbeşerler tarafından yaratılması ve bunların böylece yine cemiyete kabul ettirilmesi fikrini müdafaa eden bu ahlâk, ayrı zamanlara göre ayrı kıymetler taşıyacaktır. Cemiyet ve ahlâk bir nevi fevkalbeşerler aristokrasisinin elinde kalacaktır.
Nictzscehe’nln kıymeti ahlâkın yeni bir takım değerlerini tesbit etmiş
olmasından ziyade hür bir düşünceye sahip ohışıındadır. O, her şeyden evvel İnsanların heyecanlarına hitap etmiştir. Çünkü o, şair ve şair bir filozoftu. Ama ne olursa olsun, onun ideolojik düşünceyi yeniden yarattığını ve onu hürriyete kavuşturduğımu görüyoruz.
Nietzsche’nin ruhunda — ömrünün son bir kaç senesi müstesna — daima bir heyecan ve kaynaşma vardı. Dehâyı yaratan bir kaynaşma. Onu bütün ruhiyle sarsan, bununla beraber ona gerçek istika metini veren böyle bir iç mücadelçsi ve böyle bir huzursuzluk olmuştur.
işte asrını aşan bu büyük insan, bundan elli yıl evvel bugün hayata gözlerini kapadı
24 Ağustos 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 5
GÜNÜN
KONOMiK
1
Ecnebi memleketlerdeki
sergilere iştirakimiz
Yazan
: Habib Edib -Töreban
karışık bir manzara zamanda gerek Birleşik olmaklığımız ve gerekse
ftumhurtyet Devrinden İtibaren dış ticaretimiz için bir hayli gayretler gösterdik ve bir çok kararlar almaya çalıştık. Bunlardan bir haylisinin müspet neticeler vermemiş olması; bir taraftan çok kere dünya hâdiselerinin dalma mütehavvil şekiller alma-aı ve diğer taraftan da bu teşebbüslerde hususi ticaret âlemimizin ya a-lâka göstermemesi ve yahut da göstermek imkânını bulamamış olması yüzünden ileri gelmiştir. Onun içindir kİ. uzun senelerden ber| dış memleketlerdeki sergilere iştirakimiz hep hükümet namına ve hükümet paradiyle olmuş ve herhalde beklenilen neticelerden hiçbirini vermemiştir.
Biz ecnebi memleketlerdeki »ergilere hükümet vaaıtasiyle İştiraki ticari bir gaye gibi göstermiş olmaklığımıza rağmen hakikati halde bunu dalma bir memleket propagandası telâkki ettik ve ikj noktayı birbirine karıştırmak suretiyle hedefe hiçbir suretle vâsıl olamadık. Şimdiye kadar iştirak ettiğimiz sergilerin bilânçola-rını tesbit edersek bu acı hakikat ortaya çıkar.
Dünyanın arzettiği şu Milletlerden
demokrat bir rejime girmiş bulunmaklığımızdan artık sergi işlerimizde de vaziyetin değişeceğini kuvvetle Ü-•mit ediyoruz.
Şimdi bu iş| bilhassa şu zamanda tetkik ederken serginin gayesini tamamen tesbit etmiş olmak icap eder. Eğer sergi bir propaganda gayesi İstihdaf ederse bu, devlete alt bir İş addolunabilir. Ancak bu propagandaya ne dereceye kadar İhtiyaç olacağı ve bunun nasıl yapılacağı başlı başına bir mesele teşkil eder. Çünkü İyi bl-linmiyerek yapılan bir propaganda çok defa gayesine vâsıl olmaktan sarfınazar hattâ aksi bir netice husule getirebilir. Biz umum! mahiyette memleket propagandasının yapılacağı yerleri sergiler telâkki etmiyoruz. Bu sergileri dolaşanlar hattâ yüz binlerce olsa bile onlara Türk sigarası veya lokumu ikram etmek ve ellerine birer risale vermekle bu propagandanın yapılmış olduğunu zannetmiyoruz. Zaten Türk Milletinin bilhassa A-tatürk Devrinden sonra r » tık medeni âlemde bir yeri olduğunu alâkadar ve münevver insanlar bilmektedir. Bize öyle geliyor ki, Atatürke dair yazılan ecnebi dilindeki kitaplar bizdekilerden çok daha fazladır. Bunların hepsinde memleketimizden, Türk Milletinden bahsedilmiştir. Ecnebi memleketlerde sergileri dolaşanlardan alâkadar ol-mıyan bir sınıfa bunları tekrar bildirmeye artık lüzum kalmadığım zan. nedlyoruz. Bizim asıl ehemmiyet verdiğimiz nokta dış memleketlerde güzel eserlerimizin tercüme edilmesi, »orta sınıf halkın okuduğu gazetelerde neşriyat yapılması İmkânını bulmak ve onlara muntazaman lüzumlu olan malûmatı vermektir. Bunu dış memleketlerdeki elçiliklerimizin yapması İcap eder ve bu hususta hiç de güçlük gorml yeklerini zannederiz. Herhalde merkez ile elçilikler bu hu-usta birbirleriyle sıkı mesai iştiraki temin eder ve bu işe ehemmiyet verirlerse memleketimizin propagandası imkânı elde edilmiş ve artık dış memleketlerdeki propaganda Unvanını verdiğimiz gayretlere de lüzum kalmamış olur.
Dış memleketlerdeki sergilere İştirakin ticari olanına gelince bunun ancak husus! teşebbüs ve gayretlere ait olacağını ve eğer şimdilik husus! teşebbüs bunu yapmıyorsa o halde bir müddet beklemekllğin daha münasip olacağını zannediyoruz. İzmir Fuarı artık bize bu hususta vazıh misaller vermektedir. Fuarda eşya teşhir e-denler arasında demirperde arkasında kalan ve ticaretle sanayiini artık e
toşebbüs sahasından tamamen devletleştirmiş bulunan mem-
hususi alarak le keti erin de resmi iştirakleri ve bu iştiraklerinde daha ziyade devletçilik noktasından yaptıkları şeyleri göster, mekliğin gururu vardır. Halbuki Türkiye Cumhuriyet Devrinden beri hiç bir zaman totaliter olduğunu söylememiş ve bu yolun müdafaasını yapmamıştır. Onun eski zamanlarda devletçi olması belki de bazı ihtiyaçların neticesi idi. Şimdi biz bunu münakaşa edecek değiliz. Yaptığımız bu işlerin hariçte propagandasına ihtiyaç olduğunu zannetmiyoruz. Asırlarca evvel muazzam eserler vücuda getirmiş olan bir milletin şimdi hariçten getirdiği makinelerle sanayi mamulatı istihsaline girişmesi herhalde o kadar fazla iftihar olunacak bir şey değildir ve âdeta kendi yaratıcı kabiliyetimizden şüphe ettiğimizi ifade eder. Teşhir olunan şeylerin sanayi mamulâU olmasında zaten maddi /e pratik bir fayda yoktur. Çünkü sanayii mütekâmil olan ve fabrikalarımıza rağmen bize daha ucuz mal gönderen bu memleketlerde bunların teşhiri suretiyle müşteri bulmak hayaline düşmemek lâzımdır. Sanayii ul-mıyan memleketlerde zaten sergiler ya çok azdır veyahut da biz onlara iştirak etmemekteyiz. Etsek bile bu memleketlere de sanayii eski ve mütekâmil olan memleketlerle rekabet etmek suretiyle mal satmaklığımız kabil değildir. El işlemelerimiz gibi güzel şeylerin teşhiri şüphesiz kİ iyi bir şeydir. Fakat bunlardan da büyük İstifadeler beklemeınekliğimtz lâzım gelir. Hayatın çok pahalı olduğu ve hayat şartlarının değiştiği şu zamanlarda bir memleketin ihracatını el e-meğine bağlamak çok zor bir iştir. Çünkü bu el emekleri paraları en kuvvetli olan memleketlerde bile hakiki bedeliyle ödenmemektedir. Bilhassa bu mallan satanlar daima alıcı bulan müesseseler değildir. Uzun zamanlar bekliyerek müşteri arayan yerlerdir. Onun İçin onlar sattıkları bu malın alış bedelini daima çok az tutarlar. Biz daha on sene evveline kadar Kumanya köylülerinin kendi dokudukları bezler üzerine ipekle işledikleri çok güzel şeylerin dükkanlarda bizim paramızla bir kaç liraya satıldığını ve satanın hissesini düşündüğümüz zaman elemeğine ne kaldığına hayret ediyorduk. Muhtelif hayır müesseselerimızin çalıştırdıkları Türk kızlan İçin arasıra sefaretlerimizde bu mallar teşhir edilir ve biraz da oradaki memurlarımızın gayretleri buna iltihak ederse o vakit daha müspet netice elde edebileceğimizi ü-mit ederiz.
Zirai mahsullerimizin teşhiri İse başlı başına ayrı bir mevzu teşkil e-der. Bizim ihraç ettiğimiz toprak mahsulleri ya incir, üzüm ve fındık gibi doğrudan doğruya istihlâk maddeleridir, yahut da tütün, pamuk ve emsali sanayi ham maddeleridir. Her ikisinin de teşhirinin o kadar büyük neticeler vermediğini sonelerden beri bütütn iştiraklerimizin bilânçolan göstermiştir. Ev kadını dükkândan alacağı incir veya üzümün hangi memleket malı olduğuna fazla dikkat etmez. Onun nazarında malın ucuzluğu ve bir de zâhiri şekli büyük bir ehemmiyeti haizdir. Şayet aldığı bir maldan memnun kalırsa İkincisinde de onu talep edebilir. O halde bizim için en mühim mesele mallarımızı kabil olduğu kadar sergilerde değil, dükkânlarda teşhir ettirmek ve dalma müstehlike göstermek lâzımdır. Bu da o memleketteki ithalâtçı ve toptancılarla münasebet tesisine vabestedir ve tüccarımıza ait bir iştir. Sanayi ham maddelerimize gelince bunların kalite ve şartları hakkında fabrikaların herhalde kâfi derece bilgileri vardır. Olmasa bile itha-
Kısa Haberler




Avuatralya yün
satışları
Sydney, (Husus!) — Yün tacirleri kırpılmış yünler için çok fazla talep olduğunu söylemektedirler. Avustralya taranmış yün müstahsilleri de hem yerli piyasada hem de ihracat piyasasında çok fazla faaliyet olduğu fikrindedirler. Simsarlara göre, yeni mevsim satışlarında fiyatlar, beklenmedik bir şey olmadıkça, yükselecektir. Yeni güney Galyadn vuku bulan tufanlar yüzünden oralardaki yünlerin kırpılması gecikmiştir. Bunun yün satışlarına tesir edeceği tahmin edilmektedir.
Yeni Almıın gümrük fnritesl nizamnamesi
Frankfurt (Hususi) — Yeni Batı Almanya gümrük tarifesi. Maliye Bakanı tarafından hazırlanmış ve kabine tarafından tasdik edilmiştir. Alman Ekonomik Haberler A-jansı, tarifenin şimdi de parlâmentoya tevdi edildiğini bildirmektedir. Parlâmento, Torüuay’oa Milletlerarası Gümrük Tarifeleri kenferansı toplanmadan önce bu yeni tarifeyi kanun haline getirecektir.
Brezilya tütün satışları
Baia (Uçakla) — 1919-50 devresi-’nln bütün tütün rekoltesi İspanya, Arjantin ve Almanvaya hususi şartlar dahilinde satılmıştır.
Hindistanın jüt
İhracatı
Kalküta (Hususi) — Britanya, A-vusturya, Yeni Zelanda, Kenya, Sûdan ve Mısır jüt kontenjanları olanlara aralık sonuna kadar olan zaman İçin aldıkları bütün siparişleri tesbit etmeleri bildirilmiştir. Bu suretle malların nakil işi kolaylaşacaktır. Ayrıca iyi haber alan mehafllden öğrenildiğine göre, bu memleketlere bir karar çıkmadan yeni mal İhracatı olmıya-caklır.
Kahve fiyatları yükseliyor
Dış piyasalardan gelen haberlere göre, Brezilyada kahve fiyatları yükselmiştir. Henüz bu fiyat yükselişi şehrimiz piyasasına İntikal etmemiştir. Piyasamızda 3 numaralı kahve 740 kuruş, 5 numaralı kah. veyse 730 kuruştur. Perakende piyasadaysa çekilmiş kahve fiyatı 950-1000 kuruş arasındadır.
HERKESİN
DOSTU
Emrinizdedir.
Yenlposlane Caddesi No, 47
lât firmaları onlara teklif yaparken bütün bu malûmatı etrafiyle İzah e-derler. Sanayi müesseselerinln sergilerde gördükleri nümuneler onlar için büyük bir şey ifade etmez. Onların asıl bilmek istedikleri nokta malların fiyatları, tediye ve irsalât şartlarıdır. Bunu ise ancak mal sahibi ile görüşerek tesbit etmek imkânı vardır. Onun için şayet dış memleketlerdeki sergilere iştirak edilmek isteniyorsa bunu tüccar ve müteşebbislerimize bırakmak ve onlara bu hususta lüzumlu bütün kolaylıkları göstermekliğimiz lâzımdır. Çünkü bütün teşebbüslerimizde olduğu gibi dış ticaretimizde de ihracatçının nâzını vc pişdar olması sayesinde bir şeyler yapılabileceğini zannediyoruz ve bundan dolayı onların faaliyetlerinden neticeler bekliyoruz.
Doğu Karadeniz notlan : 3
Trabzonda kurulacak
balık konserve fabrikası
Fabrikayı açmadan evvel iyi etüdler yapmak lâzımdır. Yoksa Pazar’da açılan Elma Kurusu Fabrikası gibi bu fabrika da depo olarak kullanılır
ka-
Trabzonda, sabahtan akşama dar, hattâ gece yanlarına kadar gramofonları durmayan kahvelerde, kasketli, kllot pontatonlu» yarı amele-yan köylü tiplere çok tesadüf ederiz. Bunlann çoğu, civar kasabalardan. köylerden şehre gelmiş kimselerdir. Bunların bir kısmı, Trab-zondan başka bir iş yerine gitmek için hazırlıklar yapmaktadır, içlerinde fındık, tütün mevsiminin geçmesini bekleyenler de vardır. Çünkü bu mevsim fındık bahçelerinde muvakkat işler olur. Bu işler de bittikten sonra Zonguldak Kömür Havzası ve bunlar gibi bir endüstri yerine gitmekten başka çare yoktur.
Senelerden beri Trabzondan bu insan göçleri devam etmektedir. Bu göçleri, bir nispet dahilinde normal olarak kabul edebiliriz. Fakat şeh-
ri tenhalaştıracak dereceye vardığı zaman, çareler aramağa mecburuz. Yalnız yarı köylü, yarı amele tabakaları değil, küçük esnaf, tüccar ve serbest meslek erbabını da Trabzona bağlamak için sebepler bulmak lâzımdır. Bunun İçin neler yapmalıyız? Bu sual, Trabzondan başka, diğer vilâyet merkezleri olan Giresunu, Orduyu, diğer kasabaları da çevresine almakta ve Karadenlze alt u-muml bir mesele haline girmektedir.
Bundan evvelki yazımızda da bah-»ettiğimiz gibi, “Trabzona yeni bir inkişaf vermek için, bu bölgenin ik-tisaden kalkuünası lâzımdır,” Artık bu fikir, çok umumileşmiş bir fikirdir. Şimdiye kadar bu yolda birçok teşebbüsler de olmuştur. Bunlardan biri, Atatürk devrine tesadüf eder.
Atatürk Doğu kalkınması için projeler hazırlattığı bir sırada ilk İş o-larak Erzurumda Umum! Müfettişlik teşkil ettirmişti. Bu hareketin neticesinde, tecrübeli eski bir idare a-damı olan Tahsin Üzer, Trabzonda birçok eserler bırakmıştır. Fakat bu eserler, bir mezarlığı park haline getirmek. bir hastahane açmak, şehre su getirmek gibi belediyeciliğe inhisar eden eserler olmaktan ileri gidememiştir. Bu arada, Trabzonda soğuk et fabrikası kurmak da hatıra gelmiş, yapılan projeler tahakkuk ettirilememiştir. Bilindiği gibi, son defa olarak da, böyle bir et kombinası Erzurumda kurulmuştur,
Trabzona yeni fonksiyonlar bulmak, herkesi düşündüren bir meseledir. Vakaa Tekel idaresi, şehirde tütün işleme müesseseler! kurmaktadır, Uman yapılmaktadır. Transit yolundan ümit kesilmediği için, bu yola ayrıca bir ehemmiyet verilmekte-dir. Muayyen mesafelerde tamir ve bakımevleri, yolu mütemadiyen kontrol etmektedir. Fakat bütün bunlann Trabzonun kalkınmasında, kâfi derecede âmiller lanlar
1 — haline olarak açmak bunun
bir hataya ra Rizenln ma Kurusu müddet sonra fabrika kâfi derecede
elma bulamamıştır. Neticede, Elma
olmadığına kani o-
vardır.
Trabzonu getirmek bir balık
hatıra gelmektedir, için
bir endüstri şehri için, buraya uygun konserve fabrikası Fakat
acele karar vermemek, düşmemek lâzımdır. 74-Pnzar kazasında da, El-Fabrikası kurulmuş, bir

Yazan : Hüseyin Avni ŞANDA
Fabrikası bir depo olarak kullanılmağa mahkûm olmuştur.
Balık konserve fabrikasını açma-dAn evvel de, muhtelif branştaki mütehassısların bu mevzuu etraflı bir surette etüd etmesi lâzımdır. Kurulacak balık konserve fabrikasının, yurdumuzun diğer yerlerinde görülen basit imalâthanelere benzememesi, pahalı konsene yapmaması lâzımdır,
Balık konserve sanayiinden evvel, yunus balığından en iptidaî bir şekilde yağ çıkarmağa nihayet vermek, burada ucuza yağ çıkaracak bir fabrika kurmak zorundayız. Çünkü Trabzondan başka. Sürmene ve civarındaki balık yağları, bu şartlara rağmen bir ihraç maddesi haline girmiştir.
2 — Birkaç sene evvel Ankaradan Trabzona gelen bir mütehassıs. Trabzonun keten dokumacılığı hakkında etüdler yapmıştır. Bu etüdlerdcn haberdar olan bir zatin, bana anlattığına göre, Trabzon ve civarında bu sanayii ihya etmek mümkündür. Yakın zamanlara kadar Rize bezleri diye bakiyesi devam eden bu el sanayii şubesini tekrar diriltmek de hatıra gelmektedir. Vaktiyle Rizeden başka, Trabzonda, her evde keten dokumaları tezgâhlan vardı, 1878 senesinde, “Trobzon Tarihi” diye bir eser yazan Şaklr Şevket, “Keten tezgâhlarının yirmi seneden beri azaldığını,, kaydetmektedir.
Yakın tarihe kadar mevcut olan bu sanayi şubesine daha modern bir şekil vermek, keten iplik yapan bir fabrika açmak, dokumacılara satmak ne dereceye kadar mümkün olabilir? Bu hususta kat! hüküm vermek yine mütehassıslara düşen bir vazifedir.
3 — Ham maddesi uzak mesafelerden nakledilen ve pahalıya mal çıkaran herhangi bir fabrikayı Trab-zonda kurmak gibi, çok görülen bir hataya düşmemek icap eder. Bu itibarla Trabzona tabii surette uygun gelen sade yağ sanayii üzerinde durmak, daha faydalı olabilir, hepimizin bildiği gibi, Trabzonun kokulu, nefis yağları vardır. Fakat uzun müddet dayanmayan bu yağlarda ayran olduğu için, acımağa yüz tutmaktadır. Bu yağları ıslah etmek, istlhsalfttını arttırmak, yapılması daha kolay ve mümkün olan bir iş mevzuudur. Meselâ; 1928 yılma kadar Beyoğlu bakkaliyelerinde gördüğümüz küçük kutular içinde kokulu Danimarka yağları derecesinde, burada da tuzsuz kokulu tereyağ sanayii kurmak kabil değil midir? Bu bahisler etrafında görüştüğümüz bir hayvancılık mütehassısı, daha radikal bir surette ıslah çarelerinden bahsetti. Dedi ki:
“— Her şeyden evvel. Trabzon köy ve yaylalarında İneklerin randımanını arttırmak şarttır, Burada İnekler bir çiftlik sahibinin elinde temerküz etmiş değildir. Bir veya birkaç inek, fakir köylülerin elinde bulunmaktadır. Bu köylüler mısırı bile zorlukla tedarik etmektedirler. Hayvanlarını beslemek için daha çok zorluk çekmektedirler. Halbuki bunlara, ucuzca kepek, küspe verilse, Trabzon yaylalarında. şimdikine nispetle bir kaç misil yağ temin ederiz”.
Bu bahisler üzerinde daha çok du-
Ekonomi ve Ticaret Bakanı İzmir
tacirleriyle
İzmir 23 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Ticaret Bakanı Ziihtü Vellbeşe bugün öğleyin borsaya giderek hububat ve üzüm salonlarını ziyaret etmiş, zahire, pamuk ve keten tohumu satışları hakkında muhtelif tacirlerin ileri sürdükleri müta-lâalan dinlemiş, ondan sonra üzüm salonunda üzüm fiyattan hakkında verilen malûmatla ilgilenmiştir. Ba-kan bu mevsimde îzmirin gayet hareketli bir piyasa ile karşılaştığım işaret ederek bunun mânasını Öğrenmek istemiştir.
Bir ihracatçı, şu cevabı vermiştir: “Dış ticaret rejiminin müspet tesirleridir Beyefendi.„ Bakan borsada çalışmalarla ilgilenmiş ve tacirlere hitap ederek serbest ticaretin D. P. Hükümetinin en büyük dayanağı olduğunu, serbest ticaret hayatının yeni rejimde ne kadar faydalı neticeler vermeye müatait bulunduğunu anlatmıştır.
Ticaret Bakam saat 15 te Ticaret ve Sanayi Odası salonunda tacirlerin hazır bulundukları bir toplantıda konuşarak. Türklyenin en büyük Ih-rarat merkezinde tüccarın dertlerini dinlemeye geldiğini söylemiştir. Muhtelif tacirler söz alarak daha ziyade bundan evvelki hükümetler zamanındaki zorluklardan bahsetmişler ve C. H. P. Hükümetinin istanbula her bahiste aı-slan payı ayırarak Izmiri 2 ne! sınıf bir liman halinde bıraktıklarını ve körlettiklerinl İfade etmiştir. Bir İthalâtçı otomobil ve yedek akşamın ithalinde Istanbuldaki Kolad teşkilâtının büyük faydalar sağladığından şikâyette bulunmuş, bir esnaf da İzmlrde gayet kötü kaliteli ekmek çıkarılmasından şikâyet etmiştir.
Bir ithalâtçı yeni dış ticaret rejiminin istikbalde gayet iyi neticeler vereceğini söylemiştir. Bunun üzerine Ticaret Bakanı aşağıdaki konuşmayı yapmıştır:
“D. P. Hükümetinin Ticaret Ba-kanı sıfatiyle yeni dış ticaret rejimi hakkında görüşleriniz, tesbit için bu toplantıyı rica etmiştim. Arkadaşlar siz yeni rejimin elbetteki sizi tatmin edemeyen ve aksayan tarafları bulunabilir. Siz bunları İşaret ederek tashih ettirebilirsiniz. Nitekim geçenlerde Ankaradakl konuşmalarımızda aldığımız notlardan âzami surette faydalandığımızı söylemek İsterim. Kendi teşkilâtımızın daha ziyade nazari olan zihniyetinin içinde kalmaktan hazer ediyoruz. İzmir memleket ihracatının hemen yarısını yapan en büyük bir merkezimiz olması itibariyle umum! ticaret rejiminin beğenilmeyen tarafları varsa bunlan bana söyleyeceğiniz! ümit etmiştim. Burada bana teferruata ait işlerden ve ihtiyaçlardan bahsedilmiştir. Arkadaşlar, bunları yerine getirmek, tashih etmek mümkündür. B**n esaslar hakkında görüş rica etmiştim. Eğer esasları tamamen benimsemişseniz bir diyeceğim olamaz. Ben de Anka-raya tatmin edilmiş bir hâlde dönerim. Fakat Bakanlığımız, meselâ îz-mlrde fırınlarda iyi ekmek çıkmadt-ğı meselesinin İzmir Belediyesini veya değirmenleri alâkadar ettiğini
rablllrlz, maksadımız, Trabzona alt sanayi plânlan hakkında yazılar yazmaktan İbaret değildir. Bu yazıyı yazmaktan gayemiz Trabzonu, mevcut imkânlar dairesinde bir endüstri şehri haline getirmektir. Çünkü Trabzonda, İç fındık yapan imalâthaneler, yahut Trabzon limanını ham madde ihraç iskelesi olarak muhafaza etmek kâfi değildir. Burası, bir endüstri ve turizm şehri olmadığı takdirde her hafta Trabzondan kalkan vapurların güvertesinde, sırt sırta yatan, başka yerlere iş aramağa giden köylüleri görmekte devam e-derlz.
söylemekle mükelleftir. Bu konu te* * ferruata ait olmakla beraber tetkik edeceğim. Ben sizden esaslar hakkında izahat ve görüş istiyorum. Ista nbuldakl Kolad birliğinin otomobil ve yedek parçalan bahsindeki tevzi şeklini kontrol ettiriyoruz. Tevzi-de adalete uyulacaktır.,,
Bundan sonra yeni ticaret rejiminin esasları hakkında görüşmeler olmuş ve tacirlerin yeni rejimi benimsedikleri neticesine varılmıştır. Bakan toplantıyı kaparken tacirlerden daima yardım beklediğini» fakat bazı tacirlerin satamadıkları maJlar için Bakanlığa başvurmalarına İşaret ederek Bakanlığın bir ticaret mües-sesesl olmadığını beyan etmiştir. Ticaret Odasındaki toplantının tzmirin ticari görüşünü temsil edemediği meydana çıkmıştır.
Ticaret Odasının ithalât büroları
Buradaki memurlar açıkta kalıyor
Yeni dış ticaret rejiminin tatbikinden sonra, Ticaret Odasındaki ithal büroları da eylülden İtibaren lâğ. vedllecektir, bilindiği gibi bundan böyle İthal lisanslarını vermek vazi. fesi Merkez Bankasına devredilmiştir. Ticaret Odası, bu işde çalışan memurları Merkez Bankasına tavsiye etmiş ise de. oradan müspet bir cevap alamamıştır.
Roma Tütüncülük Kongresine hazırlıklar
Tütüncüler Demeği eylülde Rom&-da toplanacak olan, Milletlerarası TtL tüncülük Kongresine iştirak etmek için hazırlıklar yapmaktadır. Kongreye, İstanbul, İzmir tütüncülerinden başka Tekel idaresinden de üç kişilik bir heyet bulunacaktır.

Fındık Kooperatifinin merkezi İstanbula nakledilecek
Merkezi Giresunda bulunan, Fin-dik Tarım Kooperatiflerinin Istan, bula nakli düşünülmektedir. Bu suretle Kooperatif, Fındık mahsulünü İstanbul piyasasında daha kolaylıkla satmak imkânlarını elde edecektir.
Nürnberg Sanayi Odasının bir müracaati
Batı Alnıanyada Nürnberg şehrindeki Sanayi Odası, Tüccar Derneği, ne gönderdiği bir mektupta, Batx Almanyada Türklyeyle iş yapacak olan sına! müesseseler! n bir listesin! göndermiştir. Demek bu listeyi âzalarına tevzi etmiştir.
(Hususi) — Gazlan-piyasaya çıkmış ve
Gaziantep* fıstık piyasası
Gaziantep 23 tep fıstığı dün
150 kuruş üzerinden muamele gör. müştür. Bu yıl havaların müsait gitmemesi yüzünden fıstık mahsulünün az olacağı tahmin edilmektedir. Suriye ve Irak şimdiden fıstığımıza talip olmuşlardır. Fıstık üzerindeki ge. niş yazımızı iki gün sonra YENİ İSTANBUL sahifelerinde takdim edeceğiz.
Yunanistan, Almanyaya üzüm gönderiyor
Atina, (Uçakla) — Atlnadan bildirildiğine göre, Batı Almanya Hükû. meti Yunanistandnn 250.000 dolar kıymetinde üzüm ithaline karar vermiştir.
İstanbul Borsası
Borsalardâ vaziyet
İstanbul
Altınlar
Adana Ticaret Borsası
Londra Borsası
Trabzon Ticaret Borsası
Şirket Tahvilleri
Anadolu
Gümüş, Plâtin
En a.,uftı En yukan
Bradford Piyasası
Şirket Hisse Senetleri
Eskişehir Ticaret Borsası
tıvişre Franr»
İskenderiye Borsası
En yukorı
En aşa A»
Ecnebi Tahviller
Mıaır Kradl Fonslyr I90J
20/71
18/21
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Akala Akala Akala yerli yeril
tenckell) sıra) çıpLak)
GOmllş Gr Platin
a û.imo
Duruma
l’Urk Liranı .
Dolar .........
Stsrlfnt .....
Frrtna» Frangı
Hum M c^v al ar ı
Fındık (kabuklu elvrl)
Fındık (İç tombul) Ceviz (kabuklu) .....
Ceviz (îç natürel)
Buğday yumuşaJc Bufcday sert -.......
Arpa . «■■■«..
Keten hıhtımu (Tonu=Sterİlng)
Bombay
KalkUta ................
Ver fıMifrı Hindistan .......
Hıun derileri
Sığır aalamura (kaaap) KL Keçi tuzlu kuru kilonu ... Koyun hava kurusu kilosu
T.C. Merke» Bankam Türkiye tş Bankanı Türk Ticaret Bankası Aralan Çimento ....-
Şark Değirmencilik ... Milli Rrusllrans ....
Levanı iç IthaJ malı Ekstra İri İç IthaJ malı
Kum ürlim (Llbresl=Sent) ...M.
Thompson çeklrdekats seçme ...
Keten tohumu (8uşoU=:Dol&r) ... Mlnneapoila .................
Kalay (Llbreal=Sent) ............
Levha-teneke (100 libre dolar)
Bugün üzüm piyasası yine hararetli ve istekli durumunu muhafaza etmiş, dışarıdan Borsaya gelen bütün üzümler »atılmıştır ihracatçıların hep»! üzüme aanlrruâ vaziyettedir. Pamuk üzerine hararetli muameleler yapılmış, alivre a-vanaaız 252 ve avanalı 241 kuruştan İstikrarlı durumunu muhafaza etmiştir Pamuk çekirdeği İsteklidir.
Ticaret Bordasında tiftik ve yapağı fiyatları hararetini muhafaza etmektedir. Fındık fiyatları İse dış memleketlerden vaki olan yeni iatekler Üzerine tekrar İlerleme kaydetmiştir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bordasında mahdut miktarda Devlet tahvilleri. bu arada T.C. Merkez Bankası tahvilleri üzerine muamele olmuştur. Altın piyasası iae kararsızlık içindedir
l*u muk (Kan ta n= Tali an) Ashmounl Kısa ol>»a n F/Q Karnsk tîaun ulvsfh F*G
Ziraat D!

Zürich Borsası (Serbest)
Gününde Bordada muao»eluın taecU edümcmış tahvilât vs wbaınuı ara ve taleplere £ore taayyün eden takribi piyana değerleri.
Külçe YeıI Gr.
Klllçe Drguava Cumhuriyet ...
i lam İt ••«»..m.... (fiilden tngllla .......
Fransız kok ete Napoienn İLİ .. Isvlçre .....
riftlfa İyi mal (LlbreM=Flyac) ” Sıra malı •’
Tüo Anadolu *• w
” 'irakya *• "
FINDIK
a) %60 randımanlı kabuklu tombul ...
b) tç sıra kontrollü
x .ati Yağları
6(*>unyağı (E.E. SuMamyağı (Raf. Ayçiçeği (Rafine Fındık vağı (Çürük)
Sterllng _____
Dolar ........
Fr Frangı — İsviçre Fr.«. Helç. Fr......
feveç Kr...^. Florin
Diret ...m..—.m Drahmi Escouaos ....
ı afili tohumlar i Ayçiçeği tohumu
K ol e n tohumu •«■•■■•m.—...m.. Kendir tohumu
Susam ••••••••••eeeeeeee!••••••••>«• Yer fıstığı kabuklu
Doktımn Ham M ad d cl erli rirtilc (nna mal)
Tiftik (Nntürrl) .......
Yapak Trakya (Kırkım)
MEMLEKET ve DÜNYA
ORSA ve PİYASALARI
ESHAM VE TAHVİLÂT
YABANCI BORSALAR
Devlet Tahvilleri
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Bugün
Eekl kuı
Ikramlycll (uhviller 1V33 Ergani .........
lî«3^ ikramiyen .
Milli Müdaraa I
Şfeft 194) Demiryolu İV ••eaeee
19^1 DomıYvoiu V ....
%4 1/2 1919 ikramiyen
Dlfterlerl
1941 Demiryolu VI
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday ofis
Arpa yemlik (dökme) w.... Mısır san (çuvalı) Fasulya tombul ..
Fasulye Çalı eert ••••eeeeeeee K uşyemi ..................
Mercimek kırmızı kabuk.
Mercimek yeşil ............
Nohut natürcl
Eski Kapanış
30.—
20 —
17.—
22.—
25.—
4A.—
33.— ’ 32.—
54.—
24.—
Kapanış
30.30
30.—
22 —
258 — 233.—
3B.M
88 8?*
38.80
22.40
20.30
20 50
97.-
97 23
98.66
95.05
95.45
95.60
96.20
96.10
96.50
97.60
21.V»
20 25
20 3ü
20.25
20.25
10.80
20.80
20 40
20.85
20.85
24.—
20.-
21.-
08.—
100.-
100.-
3(K).—
98.—
98. —
99. —
98. — 100.-
99. -22-
20.30 22.-
21.6)
22.-
22.-
21.46
22.-
20.90
21.20
Bugün
• •••
• ••••• »••••••••tee HMiMMieeııiMiıaı
•••••••••••••••••••••eeeeeeeeeeeeaeeeev
•••••••••
• ••
Son Kapanış
«8.5
56.—
42.— 218 — 195.— 160.— 172.6 109.—
17.5
••
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
No. 8....
No. 108
1
n
LLl
52.-
56 -
42.—
220.—
190.— 160.— 180.-
110.—
15.-
üıOm çekirdek»!» No.9 incir A «erini
8 ««riflj Akala A kala Akala yeril yağı (rafine) çekirdeği _______
Buğday (Buşel|=Sent) .......—
Sert Kış mahsulü No. 2 Kırınım ° " No. 3
PamtLk Mlddling (Llbro«i=Sont) Ekim
Aralık
Mart
liftik (Lîbrenl=S«nt)
Tek(as No. 1
Fındık (Libresi—Sent) Kabuklu yeril Irl
ort/ı
IthaJ malı İç IthaJ malı (LlbrenlzzSent) «eeae» çeklrdokala seçme
Dün
25â—
231.—
97.93
37.99
37-17
23/VI/I/I950 Çarşamba
B
%6 «al kın ma l
•• 11 •««•••
111
(r«6 1949 İstikrazı
1948 istikrarı l X(e*e«ı
%6 Milli Müdafaa 1
1949 • • 1
%7 1934 Slvas-Erzurum 1.,
%7 1934 .«e »e İL-VII.
1911 Demlnroiu l..
(5,7 194 J IS II..
%7 1941 •• 111.,
%7 M11I1 Müdafaa 1.
%7 f» • s 11.
*7 rt f İH.
%7 99 İV
Bankası
. Tertip A/B. C.
MÜnıe». Senet.
MEMLEKET TİCARET BORSALARI


SÜRPRİZ MARKA GÖMLEKLER
NfM'i Mılıçıoğlıındnu BEATTY marka çamaşır makinesi
BOSCH MARKA BUZ DOLABI
. i r
»
(
(
w*v

■ ■ 1



JAWA
ENGLISH ELECTRIC
MERCEDES BENZ
kramiyelerin tam listesi
Adet
Adet
1
2
1
1
1
1
1
4
1
1
MERSEDES - BENZ marka binek otomobili
Ahmet Veli Menger Müesseseetnden JAVA ve CZ marka motosikletler
Mehmet Kavala Müeeaeaealnden SWİSSAİR uçaklariyle bir kişiye Istanbul-Zu-rich seyahati ve 15 gün ikamet
LAİ Italyan Havayollariyle Romaya seyahat ve en iyi otelde 1 hafta ikamet
LAİ Havayolları ve Orlent Espresso tarafından AİR France Havayollariyle Parise seyahat ve 15 gün ikamet Son model koltuk ve masalar
Bayas Mobilya Mağazasından BEATTY marka çamaşır makinesi
Halil Naci Mıhçıoğlu Mağazasından SCHAUB marka radyo
Adem Karadağ MUesseaealnden BOSCH marka 5 ayaklı buz dolabı
Ahmet Veli Menger MÜesseseslnden Altınşehirde Köşebaşı 600 m2. bir villalık arsa
2
2
6
100
1
5
5
2
15
15
10
10
1
Altınevler Kollektif Şirketinden
HOOVER marka elektrik süpürgesi
M at af Ticaret T.A.Ş. Müeaseseslndon
STOK Mağazası emprime kuponu
Stok Mağazasından
1
Düdüklü tencere
2
1
5
1
3
4
1
20
1
1
1
1
1
5
1
100
100
100
100
50
7
Şark Pazarından
MİNERVA el ve ayak dikiş makinesi
Mehmet Kavala Müesseseslnden (Martin 40) takma deniz motörü
Ege Petrol T.A.Ş. Müesseseslnden En son model elektrik ütüsü
Halil Naci Mıhçıoğlu Müesseseslnden ENGLİSH ELEKTRİC Buz dolabı
Afltap Mağazasından
10 ar bin liralık Kaza Sigortası
Doğan Sigorta Şirketinden
100 er liralık ikramiyeli Aile Cüzdanı
Yapı ve Kredi Bankasından ROYAL marka üçlü petrol ocağı
Leon Finzl ıMüessesesinden
Muhtelif İsviçre saatleri
Emprime kadın elbisesi (Kumaşı ile)
Beyoğlu terzi Muazzez Cansu tarafından
Altı kişilik en iyi cinsten çay takımı lsak ve RafaeJ Karako Mağazasından
En son model kadın çantası
En son model erkek ayakkabısı En son model kadın ayakkabısı
Tanca Kundura
Ellişer liralık bono
Beyoğlu Llon
4 LAKE koltuk 1 LAKE masa
Ekrem Kulen
Erkek kostümü (Kumaşı İle beraber)
Beyoğlunda terzi Morca tarafından ZENİTH kol saati
OMEGA kol saati TİSSOT kol saati
Eminönü Terfik Aydın Mağazasından
Mağazasından
Mağazasından
Mağazasından
1
1
1
1
200
1
100
10
20
25
25
100
100
100
100
200
50
20
14
50
150
20
10
5
2
100
100
100
500
100
100
3000
tÎGORTA AHOHİM SİDKETİ
P8ALTİ MÜESSESESÎNDEN SALON TAKIMI

OMEGAA
Lüks AVRUPA Kravatı
Beyoğlu Eskenazl Mağazasından
NYLON BALİ marka kadın çorabı DARNE marka av tüfeği
Futbol topu Elektrik feneri
• Bnhçekapı Marlo Gabay Mağazasından OPEMA ve FLEXARET marka fotoğraf makinesi
ZENITH
TCVFİK AYDIN
Mehmet Kavala Mağazasından Büyük kavanoz PONDS kremi Büyük SORTİLAİGE losyonu
Bahçekapı Ege Itriyat Mağazasından
İkişer adet en son çıkan plâklardan
8ahlblnln Seul Mağarasından En son model Termos
12 plâklık bir koleksiyon
Halil Naci Mıhçıoğlu Müesseseslnden SÜRPRİZ marka gömlek SÜRPRİZ marka pijama Birer kutu BAYLAN şekeri AZİM Çini Fabrikası vazosu MORRİSON marka dolma kalem Melek, İpek, Lâle, Ar, Atlas, Saray, Sümer sinemalarında bir yıl müddetle bütün filmlere ikişer kişilik koltuk Birer şişe çeşitli TEKEL likörü En son model kadın şapkası
Beyoğlu Arif Şapka Mağazasından Kıymetli birer kitap
Nebloğlu Kitap Evinden Doğan Kardeş yayınlarından kıymetli birer eser
Yeditepe Mecmuasından birer yıllık abone Kadın eldiveni Erkek eldiveni Şık birer kravat
Birer kutu BOZKURT traş bıçağı Birer kutu HALK traş bıçağı Albüm
Fantazi orijinal elbise askısı Para çantası İyi cins kahve fincanı İyi cins çay fincanı Muhtelif dolma kalemler Kokulu tuvalet sabunu Nylon diş fırçası Traş takımı Eşarp İyi cinsten portföy Remzi Kitabevlnden kıymetli birer Erkek çorabı İyi cinsten çakı Birer aylık Yeni İstanbul abonman karnesi Warner dudak ruju Kravat İğnesi



W

kitap


*

i
•W*- •

24 Ağustos 1950
»
I I
I (
0
• ı

I 4 0
I 4

0
I (
0
4 I
0
ı 4
0
0
0
«
• e • %v. 0 0 0
0 0 0 0 0 0 0 ••••v %*•%*
• 00 0 0 1 0 0 0 0 0
• e 00 e 1
0 0 0 0 0 00000
0 0 0 0 0
• •••••
• • 0
• 0
0
' 0 0 • 0 0 • 0 0 ( 0 0 0 0
• • • • 4 >_• e e •
• .0.0 '
• 0 4
• 00
10 0 1 •»•••) '*♦*•*(- . .
1 •
• i 0
• «
' 0
• «
0 • 0 • 00
• • 0 • 00
• I 0 4
•?*
%••• •••••• 0
1 •
0
0 ‘ •
I •
> I 0 ’ I •
I •
e (
'00,
0 • 0 • 01 • • • 1 • •
0 0
'••00 ••••0t0>.
» • • 0 • 0 0 0 0
10 0 0 0
e - - -
0*0*0* •*.v 0 0 •
• 0 0 ' • 0 • • ‘>01
• • I 0 0»
• 9 I 0 0 •
• • l
ı f
ZMIR FUARINI
ZİYARET EDENLERİN NAZARI DİKKATİNE SAHİBİNİN SESİ

£

i
A


VAHRAM GESAR ve
Standlannı ziyaret ediniz.
İNGİLİZ PAVİYONUND
M KRKONİ ve SAHİBİNİ?! SESİ RADYOLAR SAHİBİNİN SESİ RADYO GRAMOFONLAR S.UÎİBÎNİN SESİ MAMULATI VTt'LER SAHİBİNİN SESİ SC ISITMA CİHAZLARI NEM’MAN ELEKTRİK MOTÖRLERt
İMERİKAN PAVİYONUNDA
KELVİNATÖR BVZ DOLAPLARI KELVİNATÖR HOME FREEZER LERt
İSVEÇ PAVİYONUND
elektrolüks süpürge
ELEKTROLÜKS PETROLLE İŞLEYEN BEZ LAPLARI
PENTA TAKMA DENİZ MOTÖRLERt SKANDtYA DENİZ MOTÖRLERt
STAND’da husus! memurlarımız her türlü İzahatı vermek üzere emirlerinize Amadedir
i ' •.

t
00000
9 • •-*
0 0 0 0 0 0 9 9 0 ( 0 0 0 0 0 0 0 0
• 0 » 0 • 0 0 0 0(
• 0 0 0 0 0 0 0 0 1
• 0000

a
I 4
1 (
00e00^e(
• 0 0 0 0 0 0 0 0 0»>*0000e
' •• 0 0 0 0 0 0* > 0 00000000
0
I I
e
I ı

0
• •
• e
0 ı
• 00 • 0 0
0 • 0 ' - .
0 0 0 • •

V
cz“s
«
(•
4 I
0
L~\
ccm

/
f
0

1Y
I ı

â
Eskişehir Valiliğinden
Esklşehlrde yeniden yapılmakta olan SeylAp •''JfrJn^ınU' kasında inşa ettirilecek olan İlkokul binası 11 eylül 1950 pa-sarteBİ günü saat 15.30 a kadar kapalı sarf usııllyle ekslltmey» konulmuştur. Eksiltme Hükümet Konağındaki Daimi Komisyon salonunda komisyon huzurlyle yapılacaktır.
tşin keşif bedeli (58240) lira (48i kuru», muvakkat teminatı (4368) lira (71) kuruştur.
Bu İşe alt keşif, metraj, seridöpri. eksiltme ve mukavele projeleri İle buna bağlı evrak her gün D. Komisyonu Bürosu ile Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
İsteklilerin İhale gününde en az üç gün evvel Valili#» müracaatla ehliyet varakası almalan lâzımdır.
İsteklilerin 2490 sayılı kanun hükümleri dairesinde hc-nrlayacaklan teklif zarflarını yukarıda gösterilen İhale saati) den bir saat öncesine kadar makbuz mukabilinde ve mühür' olarak komisyona vermeleri »arttır.
Postada olacak gecikmeler nazara alınmaz.
Yeni SES Tiyatrosu tntendanlığından :
1 — 21 eylülden itibaren yepyeni bir anlayışla müzikli eserler temsiline başlayacak olan tiyatromuzun korosu ve balesi İçin vücutları ve sesleri müsait kadın ve erkek elemanlar alınacaktır. Bu elemanlar mütehassıs değerli öğretmenler tarafından muntazam bir şekilde çalıştırılacaklardır.
2 — İsteklilerin her gün saat 14 İle 16 arasında istiklâl caddesinde Yeni 8cs Tiyatrosu Intendanlığına müracaatları.

9
0
I*.
o ı (
* I
) (
I I a
|| l
I I
* 0
0 ( ı 0
0
1 0
♦ 0 0 • 00»
»0001
0 0 0 0 ı 0 0 • I
• 10 0 0 0 0 0 '
• 0 0
• •0ı
0 0 •
• 0 0 (
0 0 0
• 99'
0 • 4
» l
• ‘ 4
0
I i

’ • •
3 (
• 0
0 (
V.
• 0
0 r
• 0
0 0
0 0 0 e









350 ccm (
z
MİNK
250 ccm

•'•'•’0^0*0
• 0 • 0 0 • J • 0 • > • • • 0000000 • 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 • • • • • • 0 0 • 0 •
• •••••00« • •••••00
• 0000000
' •
%
• •
0 0 0 -\0 0 0 ' 0 0 0 • • • • • 0 0 0 0
• • • 0
0 0 0 0 • 000 .%%%♦ •*•*•*•*
• •00
• •00
• • • 0
• 0 0 •
• 000 0 0 0 0 0
0 0 • 0
• 0 0 0 0
0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
7»V.V.
• 00 0 0 0 0 .%%%%%%
• 00 s 0 • • •
00S00000 •
• 999*999> 0
00000«0«0
• •••0000 ••


T
AKS
ı
T L E
SATIŞ
Çamaşır Makinesi :
Elektrik süpürgesi :
450 Lira
375 Lira
100 lira peşin, ayda 35 lira, on ay
75 lira peşin, ayda 30 lira, on ay
N ATM
Tahir Han, Galata.
Telefon: 44996

EN ÜSTÜN
EN MÜTEKÂMİL
N UCUZ
EVSAFLI
ÇEZCOSLOK4K
MOTOSİKLETLERİ
Dünyada, kendi sınıflarında daima birinciliği muhafaza etmektedir. Türkiyenin büyük vilâyetlerindeki acentelerimizden İzahat isteyiniz. BOL YEDEK AKSAM TESLİMAT HEMEN YAPILIR TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Galata Tahlr Han
Telefon: 40430 — 42673
Telgraf: Lamet latan bul
Teşhir ve Satış Yeri:
• Tepebaşı ALP Oteli altında
İZMİR FUARINDAKİ PAVİTONUMUZDA VE AYRICA ÇEKOSLOVAK PAVÎYONUNDA TESHİR EDİLMEKTE O-LAN MOTOSİKLETLERİMİZİN ZENGİN ÇEŞİTLERİNİ GÖREREK KARARINIZI VERİNİZ
t*
KONGREYE DAVET
Geçici teminat
Keşif bedeli
Kasaba adı
**e5
KONTUAR
İzmir
İstanbul
*
(
Galata, Hovagimyan Han Telefon: 40568
1 — Aşağıda isimleri, keşif bedelleri ve geçici teminat mik tarlan gösterilen kasabaların içme suyu inşaatı yaptırılacaktır
Atntürk Bulvarı 126 Telefon: 59 56
karada 2 nci İşletme Komisyonunda yapılacağında)» kanunun tarifatına uygun şekilde hazırlayacakları bildiren saatten bir saat evveline kadar komisyona veya muayyen saatten evvel komisyonun eline geçecek tarzda iadeli taahhütlü olarak posta ile göndermeleri, 111383)
Moloz ve anroşman taşı alınacak
Şehir Suyu Tesisatı Yaptırılacaktır
İLLER rankasindan
r




Soğuksu Güzelleştirme Demeğinin 20.8.1950 pazar günü senelik umumi kongresi ekseriyet olmadığından yapılamamıştır. Kongre 27.8.1950 pazar günü saat 11 de ekseriyete bakılmaksızın Soğuksu Gazinosunda yapılacaktır.
İlgililerin, ev ve arsa sahiplerinin toplantıda hazır bulunmaları rica olunur. Yönetim Kumlu Başkanı
Erzurum Valiliği Beden Terbiyesi Bölge Başkanlığından
62962.47
134112.17
51783.57
81358.55
25000.00 196328.12 187197.82
56163 85
63818.61
95092.06
35724.97
4398 12
7955.60
3839.18
5317.93
1875.00
11066.41
10609.89
4058.19
4440.93
6004.60
2679.37 hususi aksam ve ar-
1 — Atça
2 — Torbalı
3 _ sütler
4 — Şuhut
5 — Malkara
6 — Zile
7 _ PolatlI
8 — Varto
9 — Kargı
10 — İznik
11 — Şavşat
2 — Bu keşif tutarlanndan font boru matür bedelleri hariç olup bunlar Bankanın tst&nbuldakl depolunda müteahhide teslim edilecektir.
3 — Her kasaba için ayn teklif mektubu verilecektir.
4 — thale 4 eylül 1950 pazartesi günü saat 15 te toplanacak olan Bankamız ihale komisyonunun inceleme sonucunun idare Meclisince tasdikini müteakip kesinleşecektir.
5 — Teklif mektuplarının en geç 4 eylül 1950 pazartesi günü aaat 12 ye kadar Bankamıza makbuz mukabilinde teslimi şarttır.
6 — Her bir İşin eksiltme evrakı 5,— Hra bedel mukabilinde Bankamızdan alınabilir, Projeler Bankamızda görülebilir
7 — Eksiltmeye gireceklerin Bayındırlık Bakanlığına İhale gününden en az üç gün evvel yaptıkları işleri gösterir belgeleriyle müracaat ederek bu işi yapabilecek kabiliyette olduklarına dair yeterlik belgesi almalan icap eder,
8 — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta ve İşi dilediğine vermekte serbesttir. (11488).
Devlet Demiryolları .Ankara
2 nci İşletme Komisyonundan :
1 — Irmak - Zonguldak hattı üzerinde km. 347 deki ocaklardan ihzar ve hat kenarında muntazam figüreler halinde teslim sartiyle 6000 M3 moloz ve anroşman taşı kapalı zarf usu-lıyle satın alınacnktır.
2 — Beher M3 nün muhammen bedeli (300) Uç yüz kuruş olup geçici inancası (1350) bin üç yüz elli likadır.
3 — Şartname ve sözleşme tasansı komisyon kaleminden
temin edilir. * ı
4 — Eksiltme ve ihalesi 8.9.1950 cuma günü saat 15 te An-lateklllerin tekliflerini
vermeleri
1 — Erzurum Öğretmen Okulu arkasındaki sahada spor alanı 15/ağustos/1950 tarihinden İtibaren 8/eylüI/1950 tarihine kadar kapalı zarf usulü He eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — ‘ lira (25)
3 — kamında
4 —
Erzurum görebilirler.
5 — Arzu edenlerin eksiltmeye girebilmeleri İçin ihale gününden 3 gün evveline kadar Erzurum Bayındırlık Müdürlüğünden bu işi yapabileceklerine dair ehliyet almalan
6 — İsteklilerin geçici teminat makbuz veya Banka mektupları. 1950 Ticaret Odası vesikası ile 5 inci maddede yazılı ehliyet vesikasını havi hazırlıyacaklan teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evveline kadar Valilik makamında toplanacak olan komisyona makbuz mukabili vereceklerdir.
7 — Postada vaki gecikmeler kabul edilmez.
tşin keşif bedeli (63332) altmış Üç bin üçyüz otuz İki kuruş olııp geçici teminatı »4749) Hra (92) kuruştur. İhale 8 cvlÜl/1950 cuma günü saat 16 da Valilik ma-yapılacaktır.
Bu işe ait keşif, şartname, plftn ve sair evrakı her gün Beden Terbiyesi Bölge Muhasipliğinde (Halkevinde)

Bu REKLÂM KULESİ, Taksimde kurulmuş ve EN GÜZEL İLÂNLARI İstanbul halkına takdim etmeye başlamıştır
• •
Dünya haberleri Ecnebi muhabirlerin mektupları
YENİ İSTANBUL’DA
ÇIKAR
BULMAC
A
FLOTTA
LÂÜRO, NAPOLİ
Halen limanımızda bulunan
M O R ELLİ vapuru
PİRE - MARSİLYA -CENOVA
DOĞRU POSTA eşya yükliyecektir.
M A R I T t M





Kuru Gürgen Odunu Satın Alınacaktır
İstanbul Defterdarlığından:
Defterdarlık ve İstanbul. Beyoğlu, Üsküdar, Kadıköy cihetlerindeki Maliye Şubeleri için gösterilecek yere teslim ve latif edilmek şartiyle şartnamesine uygun (250) çeki kesilmiş kuru gürgen odunu açık eksiltme ile alınacaktır.
Beher çekisi (12ı Hra (50) kuruş hesabiyle muhammen bedeli (3125) Hra ve muvakkat teminat (235) iki yüz otuzbeş liradır
İsteklilerin teminat makbuzları ve kimlik belgeleriyle t 9 1950 pazartesi günü saat 15 te Milli EmlAk Müdürlüğündeki komisyona ve fazla bilgi için sözü geçen müdürlüğe başvurmaları. (11310).

UÇAKLARLA SEYAHAT EDİNİZ!
AIR FRANCE
Seyahat ediniz!
ve başlıca seyahat acentelikleriyle istişare ediniz
MODERN VE PRATİK OLUNUZ
Avrupa havayolları şirketlerinin başında gelen
En büyük emniyeti, konforu ve sürati temin eden dört motörlü

UÇAKLARtYLE
ATINA ROMA PARİS LONDRA «e NEW YORK o
Seyahate karar vermezden evvel
Taksim, Cumhuriyet Meydanı No. 1 (Tel.: 49134)
l i 3 h
f> ? 8
7 (O
(23 4 5 67!?/'
Soldan »ağa:
olan; Vücudümüsün — Dcılnllkler (e.«ıkl te-sç. 5 — Eski raman kisvesini hAmlI. 6 —
1 — Suç; B1r edat. î — Komşu bir millet; Bir vHAyrtimlı. 3 — Se«-slzllk içinde mahfazası. 4 riın); Gözü kadınlarının
Bir gıda maddesi; Tersi çoğul edatı. 7 — Japonun İntiharına verilen inim. S — Herhangi malın amortismanı; Tasdik. 9 — Bir hayvan; Herhangi İş üzerinde rüeuh peyda etme. 10 — Gazetemizin hor hafta yaptığı.
Tuknrıdnn Asafıı
l — Sıklık; Bir edat 2 — Belirti; olacağı bildirilir. 3 — Sözde sultanlıkmış; Sıra, 4 — intikal süratinin mahmulüdür (İki kelime). 5 — Tazmin. 6 — Nida; Yüz numara; Rüzgara hitap. 7 — Lezzetine bak; ahret (mürekkep kelime»; Sertleştirir. 8 — yUcudÜniln ifrazatı; Teral cedit. 9 — Okuyucu; Blf İçki. 10 — Güzel karakter (iki kelime).
DCNKt’ BULMACANIN HALLÎ
Soldan »Afta:
1 — Adalı Halli. î — Sadakat; §e. 3 — Aralık; Tüm. 4 — Saman; Seri. 5 — Sam: Tama. 8 — Bık; Semlhn. 7 — Az. Teminat, 8 — Şebabeti. 0 — îtıkadet. 10 — Davetiyen.
Yukarıdan
1 — Aaaa; Barld 2 — Darasız; Ta 3 — Adamak; S;v-e 4 — Lalam; Teke ö — Ikın; Sebat 8 - Hak; Temadi. 7 — At; Sami Bey; ş — Temin et. 9 — İşi rahat. 10 — Le-ınl; Atisi,
— TENİ İSTANBUL —
■ayf» “• "i
•4 Ajtustos 1950
V£ UED y«D£ DAİMA OC- KAMYONETLERİ
Umumî^AAümessiH
Cumhuriyet Cad. No.- 3j. Tel: 82007
İR KÜRK MANTO \
ROBLUK KUMAŞ
ALTIN KOLSAATI
I KAZANABİLİRSİNİZ
veya 50 hediyelerden biri

Ruj kutulan İçinde bulunan numarayı saklayınız. Yakında noter huzurunda çekilecek kurada bu hediyelerin birine sahip olabilirsiniz.
NOT: Şimdiye kadar ruj alanlar kutulann içindeki kuponu (P.K. 83 İstanbul) adresine gönderdikleri takdirde kendilerine yeni bir numaralı kupon gönderilecektir.
Bütün Parfümeri
dükkAnlannda satılır.
KİRALIK
Konforlu Daire
Mecburî nakil dolayıMyle Dişil Bulgarçareısında kaloriferli. sıcak sulu, 6 oda mükemmel konforlu bir a-partman dairesi devren kiralıktır. Senelik kirası 3800 liradır. Saat 8-13 arası 80725 telefon numarasına müracaat.
Yünlü Kumaş İmalâtçılarının
KAPTI
-İlilin «
muin-4
KAMYONET
Çift Diferansiyeli) BİNEK ARABASI
Çift Diferanslyelll ACIK TENTELİ
2 veya 4 Tekerlekli remorklar
-ııııımjs
HmilllllllllİllIUUM
Çift Diferansiyeli
KAPALI SERVİS ARABALARI
B kişilik
Çift DiferansIyelTı
KAPTI KAÇTI

Fevkalâde fırsat
Ecnebi bir aileye alt çok kıymetli tek taş bir pırlanta soll-ter ile çift taş bir pırlanta yüzük satılıktır. Müracaatların gazetemiz vasıtaslyle yapılması.
SÜMERBANK
Alım ve Satım Müessesesi Müdürlüğünden
Tezgfth sahibi yünlü kumaş İmalatçılarının Kamgam yünlplf-R1 İhtiyaçlarım karşılamak İçin iplik siparişlerinin kaydına başlanılmıştır.

tlglll İmalâtçıların gerek İzahat almak ve gerekse siparişlerini kaydettirmek üzere her gün saat 15 - 17 apaşında müessesemlz yünlü şubesine müracaatları rica olunur. (11364).
İhtiyaç sahiplerinin şirketimiz merkezine ve acenteliklerimize müracaat etmeleri
* Türkiye Umumi mümessili ve umumi tevzi deposu)
ANONİM ŞİRKETİ
T I T A Ş TİCARET TÜRK
Istoöbul. Bahçekapı Ticaret Bankası Hanı
ANKARA
Ulu» Meydan
Koçak Han
TeL » 12735
ADANA
Abîdin paşo
caddesi No. 59
(6stt Toıhon )
İZMİR
HJrk Tlcorel Ban-katındaki büromuzda. II Kordon Gümrük ccddeıJ Tel f 4372
KONYA
Dülgerler cad. 61/63
Telefon r 26718 / 24736 / 2473J
ESKİŞEHİR
Sivrihisar cad.
No. 74

DEVAKİN
•_
[KİNİNLİ J
k
A
' Â
Beherinde 0.15 gr. Kinin vardır.
Sıtma, Grip, Baş ve Bütün Ağrılara Karşı
Sayın Doktor ve Eczacılara
Öksürük v
bronşitlere karşı tablet
BRONKO
Ecza depolarına tevzi edilmiştir.
DİLER TIBBİ MÜSTAHZARLARI
Lâborafuvarı
Matematik
İngilizce - Fransızca
Yüksek, matematik, üniversite, lise ve ortaokul talebelerine evde müsait şartlarla ders verilir. Pangaltı Türk-beyi sokak, Bozlcurt Apt. 119/1 adresine veya 83723 Telf. müracaat
GÜZEL VE FAYDALI İLÂNLAR
İSTANBUL
HEMŞİRE
Olup, milletinin sağlığını korumaya yardım eti
KIZILAY HEMŞİRE OKULU AKSARAY — İSTANBUL
B a 11 k es i re sevkedilecek kerestelere tenzilât Devlet' Demiryolları
Genel Müdürlüğünden :
• F a
25.8.1950 tarihinden 25.9.1950 tarihine kadar Dursunbeydea Balıkestre taşınacak kerestelere tenzllftt yapılacaktır.
Fazla bilgi için istasyonlara müracaat edilmelidir. (11649).

Comments (0)