23 Aralık 1950 — Cumartesi
SİYASÎ İKTİSADÎ MÜSTAKİL

Yıl 2 — Sayı 388 — 10 kuruş
Yeni İstanbul’un
KUPONU
• • • JL II •
TAHSİL KUPONU
ToMs Men: FTfibîb Edlb - TÖREHAN
1.000 Saat 1.000
1.000
1.000
1.000
Saat
Saat
Saat
1.000
1.000
1.000
Saat .1^000
Saat Şaat Saat Saat Saat
Saat 1.000 Saat
Saat 1.000 Saat
Saat 1.000 Saat
Rcrofln - Müellif Caddesi 6 . 8. Telefon : 4475A . 44757 Santrn!
Posta Ktıhısn : 447 . İstanbul. Telgraf Adresi : FTetlo. tsfanbnl
Mac
n
rthur un hücuma geçileceğini bildirmesinden bir müddet sonra
f
I

Mütecavizler cepheyi
Chunchon’da yardılar
Pekin, Üçler Komisyonunu tanımıyor
Tokyo 22 Radyosunun Komünist Çin Hükümeti Birleş-
miş Milletlerin “Ateş kes,, em-
I TİFÜS) — Pekin bildirdiğine göre.
Tasarruf
rini reddederek 38 inci arz dairesini tanımayacağını açıklamıştır. Radyonun bu açıklaması. Tokvoda General Mac Arthur’ün umumî bir taarruza kalkılacağı haberini bildirdikten bir İki saat sonra vukubulmuştur.
Pekin Radyosunun bu haberinden kısa bir müddet sonra Koredeki Komünist Çin kuvvetleri cephenin bir çok kesimlerinde büyük bir taarruz hareketine girişmiştir. Düşman, kuvvetleri Hungnam Ve Seul cephelerinde şiddetli mukavemetle karşılaşarak ilerlevememişse de Chunchon kesiminde müdafaa hatlarını yararak güneye 3 kilometre kadar taarruz etmişlerdir.
Sekizinci ordu gözcüsünün bil. dirdiğine göre, bu hücuma iştirak eden düşman askerleri Amerikan üniformasına müşabih bir üniforma giymekte ve Amerika karabinesi ile teçhiz edilmiş bulunmakta idiler.
Cephenin diğer kesimlerinde ancak keşif harekâtı kaydedilmektedir.
Tokyo 22 (YİRS) — Pekin Radyosu bugün Komünist kuvvetleri taarruza geçtikten bir müddet sonra yaptığı bir neşri, yatta Koredeki savaşa nihayet vermek için Komünist Çinin Birleşmiş Milletler Teşkilâtına kabulü ile 38 inci arz dairesinin ortadan kaldırılması lüzumunu ileri sürmüştür. Diğer taraftan radyo, Kore meselesini tahkik edecek BlFlbşnıiş Milletlerin teşkil ettiği 3 kişilik komisyonun gayri kanunî olduğunu iddia ederek bu heyetle temas etmi-veceğini açıklamıştır. Radyonun ileri sürdüğü şartlar arasında. Amerikanın Kore ve Formoza-dan tamamen çekilmeleri de vardır Pekin Radyosuna göre bu şartlar kabul edilmedikçe Korede sulhun tesisi gayri mümkündür.
Arapça olduğu iddiası ile dilimizden çıkarmak istediğimiz birçok kelimeler vardır ki bunlar artık bizim malımız olmuş, hem mânaları, hem de şiveleri Arap dilinden tamamen ayrılmıştır. Bir mala sahip olmak veya tutumluluk diye kullandığımız tasarruf kelimesini biz. fazlaca kullanmakla beraber esaslarını, gerektiği gibi bilmemekteyiz. Birinci Dünya Harbinden sonra para işleri artık ölçüsü biçilemiyen iner, çıkar bir hale geldikten sonra tasarruftaki esaslar da çok değişmiştir
İnsanların yaşamak için en mecburi ihtiyaçtan olan şeyleri temine yarayan para her gün kıymetini kaybederse o vakit ona, hayatını bu ölçüye göre uydurmak için tavsiyelerde bulunmak biraz da istihzaya kaçar.
30 yıla yakın bir zamandan beri hep bu mücadelenin içinde yaşıvan insanlık âlemi, ister hükümet, ister cemiyet ve fert olsun, büyük bir ıstırap çekmiştir. Son iki seneden beri toplanan konferanslarda verilen kararların medeniyet âleminde iyi neticeler vermesini candan dileriz. Fakat, bilhassa Kore hâdisesinin son safhası, bütün dünyanın e-sas ölçü olarak tuttuğu dolan bile sarsmaya başlamıştır. Onun için tasarrufa hangi taraftan başlanacağı ve hangi paraya itimat olunacağı. bütün insanların zihinlerini yoran bir şeydir.
Biz şimdi insanlık âleminin en mühim bir problemi olan bu nokta üzerinde fazla duracak değiliz. Bizim, parası yüksek veya düşük memleketlerde gördüğümüz en mühim nokta, insanların mümkün mertebe tutumlu olmak zihniyetinden uzaklaşmamaları. fakat en başta olarak istihsal kudretlerini arttırmalarıdır. An gibi çalışan memleketler bun-
Tonkin’e yapılan taarruz şiddetlenirse kansızlar burasını terkedecekler lannı bulmaya başlamışlar- Hanoy. (Hindicini), 22 (YtHS)
dır. BİZ, memleketimizde Bugün Komünist Çin kuvveü-tasarrufu bu mânad-ı alma- perinin, İlk defa olarak, Kızıl 11 ve ona göre hareket et-1 Vietminlı askerlerle birlikte Hin-meliyiz.
iklimleri kıtasından olmayacak topraklarında her-şeyin ye-1 îünmn tişmesi kabil olan bu güzel' memlekette yapacağımız tasarruf, ufak bir miktarını, mahrumiyeti göze alarak arttırmak olmaktan ziyade mevcudun erimemesini sağlayarak muhafaza etmek ve bilhassa herkesin kendi payına düşen istihsal kuvvetini çoğaltmak olmalıdır. E-ğer bunu yapacak olursak, biz de millî gelirimizi arttıracak ve bu suretle herkese düşen refah da genişlemiş olacaktır.
Bir zamanlar çok iyi ve ciddî esaslara istinat ederek başlamış ve kendisine Tasarruf Haftası adı verilmiş olan ve sonraları nasılsa ü-zerinde ısrarla durulamayan propagandamızı, yine ciddi ve bilgili şahsiyetlerimizle harekete getirir ve bu yolda devam edersek iyi neticeler alabileceğimizi ümit e-drvoruz
Ha bili Edib-TÜIÎEHAN
MlÜMUUirayi yardıktan sonra. İlk rıstladıkhırı sıhhiye otomobilinin yanında. Koro Birliğimizden erb*r «ırUnrıııun t acıdıkları a/ka ÛM^larıhırt iRc h«(l.vİ4hıl jnpıynrlar.


X.’

Acheson'un beyanatı.
Hükümet, infiratç
Kore'deki yaşanmış
desfamn hikâyesi
Kore muhabirimiz^ 21 kasımla 29 kasım arasındaki büyük savacı size bir Türk subayının ayzmdan anlatı-yor.
Bugün 3 üncüde
siyaseti reddediyor
Avruponın müdafaası için 3 milyonluk bir ordu lâzım. Bu da ancak 3 yılda kurulabilir
Washington 22 (YİRS) — Dışişleri Bakanı Dean Acheson. bu gece geç vakit yaptığı bir basın konferansında, Birleşik Amerika
Çinliler Vietnam’da da
çarpışmaya başladı
i
PORTRAIT OF A j
TURKISH FAMILY'
dünyanın her birine nasip imkânlar veren,
I diçinî harbine iştirak ettikleri £gg oğn itilmiştir.
İyi haber alan çevrelere gön . Çinlilerin,Hindiçlnl hududunu geç tiklerine dair elde bir delil bu-______ı^nkla beraber, Komünist
Vlctmlnîi kuvvetlerle beraher çarpıştıkları artık tesblt edilmiş bulunmaktadır. Komünistler hA-len Çin hududuna yakın Tonkinc karşı taarruz etmektedirler. Askeri çevreleri göre, taarruz şiddetlendiği takdirde, burasını müdafaa eden Fransız kuvvetleri geri çekilmek zorunda kalacaklardır.
Hükümetinin infirat politikasını bir kere daha ve şiddetle reddettiğini ve Avrupa, müdafaasının takviyesine azimle devam edeceğini bildirmiştir.
Acheson. bazı Amerikalıların, kendi tâbiriyle bir “çekilme,, niyabetine taraftar olduklarını belirtmiş, fakat Amerikan Hükümetinin hiçbir zaman böyle bir politika takip etmediğini vc et-miyeceftini açıklamıştır.
Bakan. Truman ve bazı kabine Abalarından müteşekkil “Milli Güvenlik Konseyi,.nin, Birleşik Amerikanın Avrupaya şimdiye kadar verdiği teminata sadık kalmamasının, bütün hür dünya için büyük bir mağlûbiyet demek olacağına kati kanaat getirdiğini söylemiştir.
Brükselde alınan kararlara temas eden Acheson, Avrupamn Sovyet tecavüzünü durdu rtablle-cek hale gelmesi için, 3 milyonluk bir orduya sahip olması gerektiğini ve bunun da ancak 3 sene zarfında başarılabileceğini söylemiştir.
İRFAN ORGA
İrfan Organın Ailesinin Portre*! romanının
nın
Yazan: irfan Orga
“Bir Tiirk „ İsimli İkinci baskıaı-knpagı

Bir Türk
Ailesinin
gelirimizden
her türlü
Portresi
I
Nmv-York ve Londrada kına za-man içinde defıılnrca basılan bu en«r «enenin en muvaffak edebi eseri olarak kabul edilrnektedlı
Irauhu geri iıaUara götürüluyur
HludiçLnidc yaralanan bir
5 inci sayfada bugün başladık



50 okuyucumuza hediye dilecek Zenith saatlerini 3 üncüde görünüz.
Maliye Bakanı bütçe gerekçesini izah etti
"Eskiden girişilmiş taahhütler, bütçede esaslı değişiklikler yapmamıza imkân vermemiştir"
Ankara. 22 (Hususî muhabiri miz bildiriyor) — Maliye Bakanı Haşan Polatkan bugün yaptığı basın toplantısında gazetecilere 1951 yılı bütçesinin gerekçe sini izah etmiştir.
Bıı izahata göre dünyanın İktisadî, malî, ve siyasi şartları geçen seneye nazaran tamamen değişmiş ve bu değişiklikler memleketimizde de teBirini gös termeğe başlamıştır Bütçenin gider kısmında görülen ve üzerinde çok esaslı kanuni değişik ilkler yapmadan artık tasarruf imkânı kalmamış olan personel masrafları, devlet borçlan, katma bütçeli dairelere verilmesi gereken ödenek vergilerin muayyen bir kısmı Üzerinde yapılan tahsisi varidat gelecek yıl iara sari taahhütler başlamış olan bir takım inşaat ve teşebbüslerle bir kısım teşekkül ve müesseselere verilmek zorunda kalınan tahsisat yekûnunun büt çe giderlerinin yüzde 84 ünü bulduğunu ifade etmek bu hale getirilen bir bütçe üzerinde e-saslı değişiklikler yapabilme nin müşkülâtını göstermeğe kâfidir. Fakat bütün bu zzırluk İara rağmen D P. Hükümeti bütçe üzerinde azımsanmayacak tasarruflar ve operasyonlar yapmış, günün zaruretleri karşısın da milli savunma bütçesine 19 milyon lira ilâve etmiş, personel masraflarında yıllardan beri devam edegelen ve yıllık vasati o-lnn 58 milyon liralık aj-tışı dur durduktan maada 9 milyon li ralık bir tasarruf temin etmiş, şekere istihlâk vergisi ile un ve unlu maddelerin muamele vergisinden 44 milyon liralık bir indirme yapmış, hayvanlar vergi sinde 6 milyon liralık bir tenzilât yapılmasını kararlaştırmış, yatırımlar mevzuunda bötçi^y'' geçen yıl bütçesine nazaran faz la tahsisat ayırmakla iktifa etmemiş, bu sahada memleketin mali ve iktisadi imkânlanna uygun yeni bir görüş ikame etmiş tir»
Haşan Polatkan gazetecilerin gelir vergisinin hu yıl memurla ra tatbik edilmek istenmemesi mevzuundaki suallerine evvele? verdiği beyanatı hatırlatmakla iktifa etmiş ve Hükümetin bu problemi Mecliste belirecek temayüllere göre halletmeğe Ama do bulunduğunu tekrarlamıştır.
Maliye Bakımının basın konulmasının tafNİlûtını dördüncü SB-blfemi7.de bulacaksınız,
Fransız cevabî notası
Rusların notasına Fransa cevap verdi
Pans, 23 (YİRS) — Fran sanın Moskova Sefiri bugün Huşlara verdiği cevabi notada Hükümetinin Birleşmiş Milletler anlaşması ruhund tamamen sadık bulunduğum, vc mevcut gerginliğin, izale «i için milletlerara.smda gö rüşmeler yapılmasını isteyen Genel Kurul kararma Fran sanın tamamen uyduğunu belirtmekledir. Fransanın Rus yaya karşı hiç bir tecavüz niyeti yoktur. Dört Dış Bakam arasında bir toplantı yapılmasına yardım edecek müşterek bir esas bulunma sına taraftardır. Fakat Rusların 3 kasım tarihli nota smdaki görüşme esaslarını kabule şayan görememektedir. Şimdiki gerginliğin sebebi Almnnyanın silâhtan tec ridi meselesi değildi!. Al-manyada silâhlı hır kuvve1 varsa bu ancak Doğu Al-manyadakı askerî kuvvettir. Batı demokrasileri. Garbı Almanyanın bir taarruz üs sü olarak kullanılmasına mâ nl olmak azmindedirler. Bu günkü gerginliğin hakiki sebebi Sovyetler Birliğinin harbin sonundan beri devletler arası meselelerin hallinde takınmış olduğu umumî ta vırdan nıünbaistir.
General şahap Gürler İfitanbnlda
Korgeneral Şahap
Gürlerin beyanatı
"Kahraman yavrularımızın ihtiyaç ve
arzularını yerinde
Korede bulunan Savaş Birliğimizi teftiş edecek olan Korgeneral Şahap Gürler dün sabahki ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiştir. Korgeneral ŞaJıap Gürler Haydarpaşa Garında kalabalık bir sivil ve askerî erkân tarafından karşılanmıştır.
Şahap Gürler, kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza şunları söylemiştir:
“Yurdumuzun çok uzaklarında, sırf insanlık ideali ve memleket menfaati uğrunâ. Birleşmiş Milletler ordusuna katılarak muharebe etmekte olan Savaş Birliğimizi görmeye ve te/friş etmeye gidiyorum. Kahraman yavrularımıza, büyüklerimizin ve bütün yurdun güzel ve heyecanlı duygularını, hepimizin halpleri-nln onlarla birlikte çarptığını, muharebe sahasmdakilere izah edecek ve büyük milletimin tercümanı olmaya çalışacağım, th-tivaçlarını ve anavatana uzaklıktan mütevellit temin edilmemiş arzulan varsa bunlan yerinde tetkik ederek kısa zamanda yurda döneceğim ve kendilerine faydalı olmaya çalışacağım. Aylardan beri uzaktaki yavTUİan-mızın bize verdikleri heyecanı yaşamış bir asker sıfatiyle onlara, memleket duygularını anlatmak benim için çok zevkli bir vazife olacaktır.
Onların yaptıkları kahramanlıkları gazetelerimizde, radyolarımızda her gün duyuyor, heyecandan ağlıyor ve taşıyoruz. Son bir kaç gün içinde benim Kore-dekl aslanlarımıza gideceğimi öğrenebilin herkes, her yerds yardımıma koşuyor, her kapı bana açılıyor. İhtiyarlar ağlayarak boynuma, gençler ellerime sarılıyorlar. 8 ve 10 yaşındaki iki yavrumun Koreye gideceğimi öğrenince, artık gözyaşları durmuştur. Bana: “Baba sen de o-raya gittiğin için biz artık seninle iftihar edeceğiz. Annemizi hiç üzmeyeceğiz. Merak etme,, dediler vc beni sevinerek Ankn-
Dönüşte de sîzlere o fedakâr yavrularımızdan iyi haberler getirmek saadetine mazhar olmamı Cenabı Haktan niyaz ediyorum-
Şahap Gürler Korede bîr ay kadar kalacak, kendisine Hava Binbaşısı Cevdet Zeybek refakat edecektir. General Gürler pazar sabahı saat 6.44 te Tokyoya a-çakla hareket edecektir.
Bakanları
radon teşyi ettiler.
Vekâletle idare edilen bu Bakanlıklara Hulûsi Köy-men ve Kemal Zeytinoğlu getirildi
Ankara. 22 (Hususî muhabirimiz Vedad Refioğlu bildiriyor) — Dün de işaret ettiğimiz gibi Bakanlar Kurulu dünkü uzun içtimaında gündelik meselelerin müzakeresinden ayrı olarak bir müddetten beri vekâletle i-dare olunan bakanlıklara getiri* lecek zevatın tesbitl işi ile de meşgul olmuştur. Bunun neticesi olarak da Çalışma Bakanlığına Meclis başkan vekillerinden Hulûsi Köymenln, Bayındırlık Bakanlığına da Eskişehir Milletvekili Kemal Zeytinoğlu-nun getirilmesi kararlaştırıl mıştır. Bu husustaki kararname bugün yüksek tasdıka iktiran etmiştir. Yeni bakanlar ya* nn vazifelerine başlayacaklardır. Bu suretle Adnan Men dores Hükümetinin toptan istifa edeceğine dair tahmin mahiyetindeki sözler şimdilik önlenmiş tir.
SADABAD PAKTI YENİLENECEKMİŞ (Gazeteler)
İşte ÜÇ çifte kayık iskelede ftmftde Gidelim servi revanim yürü Sâdabada
t e n î İstanbul
Günün fıkrası
------—__—_______
v
I
aman
Büyü mü, tılısım mı, üfürük veya nıarıyatlznıu nıı. şarabını İçin, üzümünü sormayın- Sizi uyutmak üırreyim. Biraz sonra bir rilyanın kaıındlan üstünde evclzamana doğru uçup side-ceğta Acaba eski masallarda evcIraman ölçüsü no İdi. no Kaman geri dönebiliriz, gelecek haftaki konsere yetişebilecek mlybn, diye meraklanmayınız. Kaf dağı- -----
m aşacak değilsiniz. No ilkçağ, ne orta çağ. hattâ ne de son- l_ çağ, sizi kendi askerlik çağıma kudur götürüp getirmek Istiyorufn.
Nitekim daha kendinizden geçer geçmez vardık bilo_ Bakınız karşınızda nm. Saçım daha biraz da derimin den başka ne yomunuz? Bir
dükkânındayız. Evet, ta kendisi» hani uyumadan bir saat önce buluştuğumuz Löbon— Köşede İçen tınız.
Keyif
yollan Müdürü olmakla beraber türkço konuşmaz vlçrell idi, öldü.
Demek 1918 te Löbon iemecl dükkânının bir başındayız, ilanım ve dosttannızdon bir çoğu,
de yirmi, veya yirmi beş yaşları İle biraz sonra kapıdan sökün edecekler. Fakat biz daha önce karşıda oturan delikanlıya bir sürpriz yapalım. Zavallı, 1913 yılının İlk aylarında, henüz penicilin keşfedilin ediği
İçin, Ölüp gitti. O kadar acınmayınız, ben veya siz, Acaba henüz hangi lifte keşfedllme-diği İçin, on beş veya yirmi yıl önce öleceğimizi biliyor muyuz.
Şimdi onnn işiteceği sesle ölenin havadisleri üzerinde sizinle konuşacağını. Hiç tınmayınız.
dan ya çıktılar, ya çıkmak üzeredirler. Hıu Unutuyordum, ilk Harpte Runyada İhtilâl çıktı, koskoca Çarlık battı... İkinci Dünya Hnrbl olunca, Almanlar Rı ısyıın uı göbeğine kadar ilerlediler, şehirlerini yaktılar, fabrikalarını yıktılar. nüfuslarını hiçtiler». Fakat şimdi Avrupa devletleri, acaba Bunlar bizi
— Kiminle konııynyorsnnf
— Nerede delikanlı?
— Yan yan büfenin arkasına doğru sokularak, bir fırlayışta kaybolup gitti.
— Biraz sonra boğazına sarılacağımızdan korkmuşta.
1913
Yazan
Falih Rıfkı Atay
t
yine ben va-sık ve akaıs, gerginllğln-fark görü-şekerlemecl
İkindi sakallıyı Mösyö Hİlgnon derlerdi, sahibi. Anadolu Drmir-
şampanyasını tanımııyacak-
bııgün mü alacaklar, yarına mı bırakacaklar (llye birbirine geçerek. İngiliz Başvekilini Ame-rlkadun »İlâh dllcnnieyo vc ne olur, alt de biz de Çin’e yenilmiş olalım da Avrupanın bir ucunda başımızın çare «d no bakalım,0 diye yalvarmaya gönderdiler.. On üç müstakil Asya ve «ark devleti mümessilleri Çin İle aralarına girmek İstedilerse de, ordularını seller gibi akıtan Çin—
Arkadaşım beni dürttü:
te olsaydık bn kadar te-zadlarla dolu bir evel-zomnn bulmak İçin bir iki asır. 17 ncl »sırda da bulıınsAy-dık belki İtanın doğumuna kadar uzaklara gitmek lâzımdı.
Acaba bir sabah uyanıp da dünün, hani şu bir tek takvim yaprağı İle ayrıldığımız nalı veya çarşamba man olduğunu yls?
Kadinneniz
masal söyleyecekmiş de şaşırıp kalacakmışsınız. Onun masajlarını esneyip geçi verilecek kapı komşu dedikodularına döndüren efsaneler taze mürekkep kokuyor!
günün e vel zada görecek ml-
Nuh Nebiden
bir 1.*-
şeker-nıasMi erkek belki
bi-
Bizim doğumlu ve 1913 ölümlü delikanlı lıarp, dünya ihtilâl) gibi heyecanlı sözler duyunca bize kulağım verdi:
—- Bağımsız Hindistan..
Dayanamadı, sordu:
— Nasıl, nasıl? ı
— Affedersiniz, bu lügati
iemcyeceğlnlzt unuttum, müstakil Hindistan.» Biliyorsunuz, Çin erdutan Amerikan ve Ingiliz kolordularını Korede çevirerek—
— Nasıl, nasıl?
— Holandayı kovan Endonezya Cumhuriyet kurduğundan ve Hlndiçlnf Fransayı denize dökmek için silâhlandığından beri».
Beyefendi timurhaneden ml geliyorsunuz?
— Yooo_ 1950 den!
— İn gi İte reyi yolda mı unuttunuz?
— Hayır, adalarında bıraktım. Sizin çayınız soğumadan İngiltere İki dünya harbi kazandığı için Asyada nesi var nesi yoksa kaybetti. Üstelik fakir de düşerek liberalizmi bırakıp İktidara işçi Parti sini getirerek.»
Delikanlı yavaşça kalkmaya hazırlanınca:
— Ne o? Galiba gidiş var».
Bizim İyice kaçık oiduğumu-■a hükmettiği İçin korkusundan iskemlesine yerleşme taklidi yaparak:
— Hayır efendim, bn saatte nereye gidecek mişim? Buyurunuz, efendim».
Gözlerinin cemaldin polis arandığım ten gelip:
—( Evet birinci
manlar yenildiler, Asyadan ve Afrikadan atıldılar, 20 yıl geçti, Almanlar bir daha yenildiler, bu sefer İnglllzler, Hohın-dalıiar ve F ran sızlar da Asya-
dışında RÖmıezllk-
harpte Al-
Descartes dün Üniversitede anıldı
Diinkü toplantıda bulunanlardan bir grup sefl düşüncemize de büyük te-siı İcra ettiği ve bunun bilhassa ilealizmde göze çarptığı tebarüz-ettirilmiştir.
Matematiğe olan hizmetleri a-rasında, bilhassa ceblri geometriye tatbik etdğl kaydedilmiştir Diğer bir hatip de biyoloji ve hekimliğe olan hizmetlerinden bahsetmiştir.
Toplantının bîr hususiyeti de türkçe yapılan konuşmaların gerideki duvara fransızca olarak aksettlrllmesi ve ecnebi llsanla-riyle yapılan konuşmaların da aynı şekilde türkçeye tercüme o-dilmesidir.
ölümünün 300 üncü yıldönümü münasebetiyle İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi salonunda tertip edilen Descartes’ı anma günü, dün oldukça kalabalık bir dinleyici kütlesi tarafından takip edilmiştir. Toplantıda, meşhur filozof ve fen adamının hayatı, eserleri ve modem fikir âlemine olan tesirleri anlatılmıştır.
Hayatında anne şefkatinden mahrum kalmasına rağmen dostlarına karşı gayet hassas olduğu ve hayatının her anınaa yeni şeyler öğrenmek için çırpındığı kaydedilmiştir. Kurduğu felsefe sisteminin bugünkü fel-
Kore kahramanları için sanal müsabakası
Güzel Sanatlar Akademisi öğrencileri arasında, Kore kahramanlan için bir heykel, tablo ve afiş müsabakası açılmıştır. Okul İdaresi tarafından öğrencilerin milli his ve heyecanlarını teşvik maksadiyle tertiplenen bu müsabakalar neticesinde derece alan öğrencilere mükâfat verilecektir.
Müsabakalara iştirak eden öğrenciler dünden İtibaren çalışmalara başlamışlardır.
Cemal Reşit Rey, bir konser turnesine çıkıyor Tanınmış orkestra şefi ve kompozitörlerimizden Cemal Reşit Rey, yakında, Paris - Roma ve diğer Avrupa şehirlerinde bir konser turnesine çıkacaktır. Bu Beyahat sırasında Cemal Reşit, şöhretli Avrupa orkestralannı ı-dare ederek konserler verecektir.
Dokuz fanınmış ressam Sanat Dostları Cemiyetinde bir sergi açıyorlar
Bugün saat 16 da Sanat Dostları Cemiyetinde bu mevsimin en dikkate değer resim sergisi açılacaktır.
Memleketin en tanınmış ıa-natkârlarından dokuz ressamın İkişer tablosunu ihtiva edecek hu sergi bir hayli münakaşaya yol açacağa benziyor. Zira teşhir e-dilen tabloların ekseriyeti, sanatkârların yeni temayüllerini göstermektedir.
Sergi Bedri Rahmi Eyüboğlu-nun bir konuşmaslyle açılacaktır. Eser teşhir eden sanatkârla!, soyadları alfabe sıraslyle şunlardır: Hakkı Anlı, Nurullah Berk. Sabri Berkel, Halil Dikmen, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyü-boğlu, Zeki Faik Izer, Cemal Tollu, Eşref Üren.
Sergi 15 gün açık duracak ve her gün saat 17 den itibaren gezilebilecektir.
25 Aralık 1050
R HABER
istatistik G. Müdürünün
Şehir köşesi
Şah, mat!
toplantısı
hastalığıdır
ay
gribi
BİR İ8TANBULLU
SPOR
müsabakaları bu gece yapılıyor
Cemiyet Hayatı
Anka-olun-
insan karşısında
bw ramdır, böylesine “Mat" o-
Vşrem haftası münasebetiyle
I fa tan bulun öyle köşe, bucağı vardır M oraya verilmiş olan isimler âdeta ‘milsem* maları” Uc istihza ediyor gi bıdir, Meselâ Şah kapısı!
Şahkapısı deyince akla ne ı gelme» f Bn azdan bir zafer tâki, bir haşmet, Mr debdebe! Belki evvelce Öyle imiş Fakat şimdi değil. Bu Şahka-pisi adını taşıyan yer, Yilk-sckkaldırımın ortasında, Oa-lata Kulesine tapılan köşede dir. Ve bu köşede bir çeşme vardır. Bvvelce, çeşme akar idi, ellerinde dettiler, çoluk çocuk buradan tu alırlar idi. Şimdi, buranın tuyu kesilmiş mahalleli, Kulenin dibine nakledilerek tâmir ve ihya e-dilmiş bulunan Bervkctzâdt Çeşmesinden tu alıyorlar. Fa kat metrük çeşmenin yala* ğım, hâlen, duvar boyunca a-çık hava dükkânı kurmuş bulunan bir tebzovatçı işgal etmiş, içine, taze soğan, salata, bayır turpu vesaire yer | leştirmiş, çeşmenin natı görünüyor.
İşte 99Şahkapısı^ doğrusu “Şah” luyor.
Verem, bir sefalet

Bu sabah şehrimize gelecek o-lan Amerikan Serbest Millî Güreş Takımı, ilk temasım bu gece saat 21 de Spor ve Sergi Sarayında Serbest Mili! Güreş Takımımıza karşı yapacaktır. Amerikan güreşçileri New-York'tan çarşamba günü hareket etmişlerse de hava muhalefeti yüzünden Amsterdam’da iki gün beklemek mecburiyetinde kalmışlardır. İsveç hava yollan pilotunun, hava düzelmeden kalkmak İstememesi misafirleri telâşa düşürmüş ve hususi olarak kiraladıktan bir Hotanda uçağiyle dün gece şehrimize hareket ettikleri kafile balkanının Amsterdamdan çektiği bir telgraftan öğrenilmiştir.
Dünyanın en iyi serbest güreşini yapan Türklerin ve Ameri-katiların bu gece şehrimizde millî bir müsabaka yapmaları bütün dünyanın gözlerini îstanbula çevirmiş bulunmaktadır. Milli Ser-'"best Takımımız da geçen hafta yapılan seçmelerden sonra kati şeklini almıştır. Dün akşam Güreş Kulübünde yaptıktan son antrenmandan sonra, bu gece A-merlkalılara karşı şu kadro Ue çıkılacaktır:
52 kiloda: Fehmi Büyükmutlu. 57 kilo Nasuh Akar, 62 kilo Kemal Özkan, 67 küo Servet Meriç, 73 kilo Celâl Atik. 79 kilo Haydar Zafer. 87 kilo Yaşar Doğu, Ağır îrfan A a tam
Geçen haftaki seçmelerde Adil Candemlr İrfan Atanı tuşla yenmesine rağmen evvelsi gün Güreş Federasyonuna müraoaat e-den Adil Candemlr, Milli Takımdaki yerini, yaşının ilerlemiş olmasını ileri sürerek İrfan Atana terkettlğini söylemiştir. Adilin bu centilmence hareketi takdirle karşılanmıştır. Amerikalı lar da bu gece mindere şu kadr? ile çıkacaklardır:
52 kilo John Novlskl, 57 kilo Wolter Romonovlski, 62 kilo Lo w©l Lang, 67 kilo Kelth Young, 73 kilo William Nclson, 79 kilo VVilllam Smlth, 87 kilo Wüllam L. Heintz, Ağır Cari A bet
Genel Müdürün dünkü nüshamızda neşrettiğimiz mülâkatına ilâve edilecek izahatı veriyoruz
Bir haftadan beri şehrimizde bulunan İstatistik Genel Müdürü Şefik Bilkur dün saat 11.80 da Gazeteciler Cemiyetinde bir basın toplantısı yapmıştır. | Genel Müdür İstatistik Mütehassıslarının sanayi ve İşyerleri sayısının Üzerinde yaptıktan çalışmaların son safham hakkında gazetecllore ezcümle aşağıdaki I-zahatı vermiştir:
"Memleketimizin İçtimaî vc İktisadî envanterleri demek olan üç büyük sayımdan nüfus ve ziraat sayımlan ekim ve kasım aytannda yapılmış ve üçüncÜBİİ-nü teşkil eden sanayi ve işyerleri sayımının da önümüzdeki nisan ayında yapılması İçin hazır-hklanmız epeyce ilerlemiş bulunmaktadır.
Ziraat sayımına ait cevapların dörtte üçü bugüne kadar istatistik Genel Müdürlüğünde toptanmış olup mütebaki yüz kü sur ilçeye ait Boru kâğıtlannuı da nihayet 15 gün içinde raya gelebilecoğl tahmin maktadır.
Ziraat sayımı bilindiği
memleketin her köyüne ayn ay-
■ > ———
rı uğrayarak ve ber köy ile şehir muhtarlıklarının her birisi I-çin ayn bir muhtarlık soru kâğıdı doldurtmak ve 300.000 kadar çiftçi ailesine, yani çiftçi nüfusumuzun % 10 undan fazlasına da nynca aile soru kâğıtları doldurtulmak suretiyle yapılmış bulunmaktadır. Âdeta aynı anda yapılmış iki ziraat sayımı mahiyetini alan bu iki tip soru kâğıdının neticeleri de birbirini kontrol edecek durumdadır.,,
Genel Müdür »özlerine şöyle devam otmlştlr:
“1949 yılı İçinde yapılmış o-lan ve bütün köylerimize teşmil edilerek köylerin ziraî, İktisadî ve sosyal durumunu belirtecek bulunan köy Bayım inin İşlenmesi de bu hafta İçinde tamamen bitirilmiş olduğundan 1950 ziraat sayımı dökümlerine başlıyaca-ğımız bugünlerde 1949 köy sayımı neticelerinin basına İntikal edebilmesi sağlanmış bulunmak-tadır.
Amerikan güreşçilerinin altısı kolej talebesi olup milli formayı ilk defa şehrimizde giyeceklerdir. Bu güreşçilerin hepsi 15 gün evvel Amerikada yapılan seçmeleri kazanmış ve 15 günden beri de kampta sıkı bir surette çalışmalarına devam etmişlerdir.
Amerikan Takımının diğer bîr hususiyeti de bir Japon antrenör tarafından dır. Bütün oyunlarına
Dünya güreş şampiyonasından daha ehemmiyetli olan Amerikan müsabakaları İçin güreşçüe-s şysf
rimlze bu İmtihanda muvaffakiyetler dileriz.
çalıştırılmış olması-güreşçiler Jlu-Jitau tamamen vâkıftırlar
Sanayi ve işyerleri sayımı memlekette kâr gayesiyle kurulmuş olsun veya olmasın bütün işyerlerine teşmil edllocek bir sayımdır: Burada ziraat dışında kalan her türlü faaliyet nazara alınacak v© meselâ perakendeciler, toptancılar, komisyoncular, esnaf, küçük sanatkârlar, serbest meslek erbabı, fabrikalar, nakliye şirketleri, kurumlar, der. nekler gibi her türlü işyerleri sayıma İthal edilecektir.
Ziraat sayımım müteakip hazırlıklarına derhal başlanmış olan sanayi sayımı Üe ilgili kâğıtları konusu üzerindeki çalışmalar bundan üç hafta kadar önce İstanbul Üniversitesi İstatistik Profesörü Rektör Ömer Celâl Sarç İle İşletme İktisadi Profesörü Dr. Ahmet Ali özeken'ln Ankaraya gelmeleriyle hızlandırılmış ve bir haftadan beri îs-tanbulda bulunan İstatistik Genel Müdürlüğü mütehassislan ile A-merikalı istatistik uzmanlan tarafından ileri bir safhaya getirilmiş bulunmaktadır.,.
Muhtelif memleketlerin veremden ölüm nispetlerini karşılaştıracak olursak, düşük rakamlara, harplerden en az müteessir olmuş vc halk kültürü ile sıhhi teşkilâtını yüksek tekâmül seviyesine eriştirmiş mîlletlerde raslanz. Meselâ Birleşik Amerl-kada veremden ölüm nispeti 100.000 de 30 iken» Fransada 70, Türkiyede 200 dür.
Büyük şehirlerin muhtelif mahallelerinde veremden ölüm nispeti kabank rakamlarla daha ziyade pis sokaklarda, gayri sıhhî kulübelerde oturan fakir halk arasındadır.
Verem, her devirde milletlerin ıstırap ve sefalet derecelerini gösteren bîr ölçüdür. Bir milletin iktisadi ve İçtimai seviyesi ne kadar yüksekse, ölüm nispeti de o kadar düşüktür.
Verem İçtimaî bir hastalıktır, tnsanlann hayatına derin kökler salmış olan bu âfeti yenmeye yalnız doktorların gücü yetmez. Veremle savaş bir devlet meselesidir. Zira verem her neviden sefaletle mücadeleyi, millete medeni hayat şartlarının teminini, çalışmanın aklî ve sıhhî esaslar üzerine kurulmasını, kültür ve bilgi seviyesinin yükseltilmesini, İskân ve sıhhî teşkilât meselelerinin hallini şart koşar.
Verem, devletlerin umumî bîr siyaset meselesidir. Çünkü bütün siyasetlerin gayesi İnsanlara en iyi maddi ve mânevi hayat şeraitini temin etmektir.
Diin de Sular İdaresinin bütçesi üzerinde d um Mu Şehir Meclisi toplantılarına dün de devam edilmiştir.
Gündemde bulunan Sular idaresi mevzuu tekrar ele alınmış, bütçe meselesi şiddetle tenkld o-lunmuş ve herhangi bir Arıza vukuunda şehrin su ihtiyacını karşılayacak yeni menbalann temini İstenmiştir. Bu arada, Raminin su Işl tekrar ele alınmış, E-dimekapıdakl su deposunun daha genişletilmesi talep edilmiştir.
Bundan sonra söz alan üyeler. Sular idaresinin "İdare heyetU üzerinde durmuşlar, bu idarenin doğrudan doğruya belediyeye bağlı bulunduğu cihetle “idare heyetlinin yersizliğini anlatmışlar ve bütçesinde esaslı tasarruflar yapılmasını istemişlerdir.
Kon ferans
♦ T. M. T. F. Turizm Komlsyo. nunun Üniversiteli rehberler yetiştirmek için açmış olduğa kurslara ait ikinci konferans yann saat 10.00 da İstanbul Teknik Üniversitesi konierans salonunda Sedat Çetlntaş tarafından projeksiyonla olarak (Türk İstanbul) mevzuunda
I. T. Ü. T. B. nin beyannamesi
İstanbul Teknik Üniversitesi Talebe Birliği, bütün sinema, tiyatro ve emsali eğlence yerlerinin, bütün cemiyet ve müessese-lerin yılbaşında yapacakları bir günlük kârın, Türk kardeşlik ve yardımseverliğinin bir nişanesini daha vermek üzere, şu kış günlerinde bağrımıza bastığımız, göç- I Berkinin men kardeşlerimize bırakılmasını temenni vc teklif etmektedir.
MEVLİT
Fatih Mcdreeesî yurda yfflb* sek Tahsil Talebe Derneğinin 23 aralık 1950 cumartesi günü Iklıv-di namazını müteakip Fatih Co mil şerifinde, Kore şehitlerinin ruhuna tertiplediği Mevlidi meaş-hur H&fiz Kerim özbakır, Hafm Zeki Altın ve arkadaştan kıraet edeceklerdir. Duasını da meşhur vâız ve hatip Şemaeddin Yeşil (Yeşil Hoca) yapacaktır.
Vatandaşlara ilân olunur.

V. E.
ağır sıklette İrfanla
• «i
- s




Bu gece güreşecek olıın Amerikalı Cari r\bel
Şehir hastahanelerinin durumu hakkında dün yapdan toplantı
Üniversite klinikleriyle şehir hastahaneleri arasındaki ihtilâfın halli için bir komisyon kuruldu
Şehir hastahanelerinin üniversite polikliniklerine devredilip e-dilmemesl meselesini incelemek üzere dün sabah saat 10 da vilâyette Sağılk Bakanı Ekrem Hayri Üstündağın başkanlığında büyük bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda Vali ve Belediye Reisi Prof. Oökayla Hıfzıasıhha ve Sosyal Yardım Genel müdürleri, 21 Şehir Meclisi üyesi. 5 üniversite profesörü. Tıp Fakültesi Dekanı, İstanbul Sağlık Müdürü Dr. Faik Yargıcı, Cerrahpaşa ve Haseki Başhekimleri hazır bulunmuşlardır. Toplantı fasılasız olarak 14.30 a kadar dört saat devam etmiştir.
Belediye âzalan şehir hastahanelerinin müstakil kalması üniversite profesörleri ise başka memleketlerde olduğu gibi üniversitenin şehir hastahanelerln-den istifade etmeleri esasını müdafaa etmişlerdir. Azadan bir kısmı idarenin üniversite Sağlık Bakanlığı ve Belediyenin müştereken yapılmasını teklif etmişlerdir. Bir kısım âza da yatak sayısının arttırılması suretiyle i-
şin hallini istemişlerdir. Bundan sonra Sağlık Bakanı söz alarak devletin sağlık işlerindeki tuttuğu yolu anlatmış ve bu mayanda tstanbulda yatak sayısının arttırılması fçbı teşebbüsler yapıldığını, Hasekinin tamir edileceğini, Çocuk Hastahaneslne nisaiye ve cerrahiye şubelerinin I-lâve olunacağını, Burgazda bir sağlık merkez hastahaneslnln a-çılacağını, Beykoz kasrında bir pravantoryum. Acıbademde çocuk verem hastahanesi açılmasına çalışıldığını, Çorlu Askerî Hastahanesinden halkın da istifade ettirilmesine teşebbüs olunduğunu açıklamış ve şehir has-tahaneleriyle üniversite kilinlfc-leri ihtilâfının halli için bir komisyon kurulmasını teklif etmiştir. Bu teklif kabul olunmuştur. Vali ve Belediye Reisinin Başkanlığında Üniversite, Belediye, hastahaneler ve sağlık müdürlerinin iştirak edeceği bir komisyon yakında incelemelere bavlıyacak ve en kısa zamanda kararını verecektir.
TEŞEKKÜR
Mısır fevkalâde komiseri merhum Rauf Paşanın oğlu. Yüksek Mühendis Tahlr Andağın babası, Yüksek Mühendis Kerim _______i kayınpederi, Yüksek Mühendis Sadi Onatın bacanağı» vilâyet müfettişliğinden emekli Sadullah Sulaklının eniştesi
OSMAN ARIDAĞ'ın
Ölümü dotayıslyle gerek eve ve cenazesine gelmek ve gerekse telgraf göndermek suretiyle acımıza iştirak eden akraba ve dostlarımıza teşekkürlerimizi gazeteniz vasıtasiyle bildiririz.
Andag ailesi
YENİ ISTANBUl
StYASÎ tKTISADİ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
\^ENf İSTANBUL NEŞRİYAT LİMÎTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal İL SAKLICA
Yazı İşlerini fiilen İdameden mesul müdür:
Sadd ÖGET
NrşredHmtyen yomlar iade edilmez.
Basıldığı yw. yeni İstanbul matbaa-CTL.IK LIMITED ŞÎRKETÎ MATBAASI
Abone: Türkiye İçin (eneflfc1 S, altı aylığı 17. üç aylığı 9 Uradır. Hariç memleketler iki misildir
tlânlar: İnci sayfada aanttmeâ* resi 2 Uradır. İlânlardan hiç Mr mesuliyet kabul edilmez»
ALBERT CAMUS
YABANCI
Çeviren :
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
ÇIKAN KISIMT^ARIN HULASASI
Annemin Öldüğüne dair, Marcngoda* ki İhtiyarlar Yurdundan bir telgraf aldım. Müdürden izin alarak yola çıktım. Otobüsü kaçırmamak telâşı ve daha birçok sebep* 1er yüzünden otobüste bütün yol boyunca uyuyup kalmışım.
Yurdda, müdür: “Kendinizi müdafaa etmenize lüzum yok, dedi. Sizin as aylı* ğınız onun bakımını temine kâfi değildir,, Annemin bulunduğu yurdun morg kısmına giderken avluda grup grup ihtiyarlar bir-birleriyle konuşuyorlardı.
Tabutun yanında Arap bir hastabakı* cı vardı. “Ananızı görmeniz için vidalan dçmahyım,, dedi. İstemedim. Hareketimin sebebini öğrenmek istiyor gibiydi. “Bilmiyorum,, dedim. Sonra kapıcı ile konuşmaya daldık.
Karanlık, çabucak keyulaşmıştı. Lâmbaların duvardaki parlayışı beni yom*
11
■ - 1 - 1 ■ 1 ■ - ■ — -w—.
yordu. Bir ara, annemin dostlan odaya girdiler, durgun ı* sssste Mr halde sandalyelere oturdular. Uzun zaman konuşmadan oturduk. Onların bu sükûtu beni rahatsız ediyordu. Nihayet camekânın üstünde gün ağarmağa başladı.
★ ★ ★
biri uyandı ve çok Öksürdü, Damalı bir büyük mendile tükürüyor ve tükürüklerinin her bi. ri âdeta içinden sökülüp gelmiş hissini veriyordu. Bu öksürük ötekileri do uyandırdı ve kapıcı onlara artık gidip yatmalarını söyledi. Kalktılar. Bu rahatsız gece oturması yüzünden çehreleri kül gibi olmuştu. Gariptir kİ çıkarken hepsi elimi sıktılar. Gûya birbirimize bir kelime söylemeden geçirdiğimiz bu gece aramızdaki yakınlığı çoğaltmış gibL
Yorgundum. Kapta beni odasına götürdü vc biraz yüzümü gözümü yıkayabildim. Tekrar kahve İçtim ki gerçekten güzel bir kahve idi. Çıktığım zaman ortalık tamamlyle ağarmıştı. Marengo’yu denizden ayıran tepeler kızıltılarla dolu İdi ve oralardan geçen rüzgâr-buraya bir toz kokusu getiriyordu. Güzel bir gün hazırlanıyordu. Çoktan bori kırlara git. memlştim ve annem olmasaydı etrafta dolaş, maktan çok zevk alacağımı hissediyordum.
Avluda bir çınar ağacı altında bekledim. Serin toprağın kokusunu teneffüs ediyor ve artık uykusuzluk hissetmiyordum. Dairedeki arkadaştan düşündüm. Bu saatte İşe gitmeğe hazırlanıyorlardı: Benim için bu sa-At günün en zor saati idi. Bu şeyleri biraz daha düşündüm. Fakat binalann içinde çalmakta olan bir çan beni düşüncelerimden a-12
yırdı. Pencerelerin ardında bir takım hareketler oldu; sonra her şey eski haline geldi. Güneş gökyüzünde bir parça daha yükselmişti. Şimdi artık ayaklarımı ısıtmağa başlıyordu.
Kapıcı sulu bir gençti ve bana Müdürün beni beklemekte olduğunu söyledi. Bürosuna gittim. Bana bazı kâğıtlar imzalattı. Siyah bir elbise ve çizgili bir pantalon giymiş olduğunu gördüm. Telefonu eline aldı ve bana: “Cenaze memurları geldiler. Tabutu çivilemelerini söyliyeceğım. Annenizi son bir defa görmek ister misiinz?”, diye sordu. “Hayır" dedim. Sesini alçaltarak telefonda emir verdi: “Söyleyin, adamlar gidebilirler."
Sonra kendisinin de cenazeye geleceğini söyledi ve teşekkür ettim. Bürosunun arkasına oturdu; kısa bacaklarını birbiri Üzerinde çaprazlaştırdı. Kendisiyle benden ve nöbetçi hastabakıcı kadından başka kimsenin bulunmayacağını haber verdi.
Pansiyonerlerin cenazeye gitmeleri usulden değildi. Yalnız ölünün başında gece oturmasına izin veriyordu: "Ne olsa insaniyet meselesi" dedi.
Ancak bu seferlik “Torna Perez” adında bir ihtiyar dostun cenazede bulunmasına izin vermişti. Müdür bu noktada gülümsedi ve dedi ki: “Anlıyorsunuz ya, bu bir parça çocukça bir duygudur. Fakat annenizle o birbirlerinden hiç ayrılmazlardı. Yurdda onlara “Nişanlılar'* diye takılırlardı ve Perez gülerdi. Bu şaka ikisinin de hoşuna gidiyordu. Gerçekten de Madam Merso’nun ölümü onu çok müteessir etti, izin vermemezlik edemedim. Fakat doktorun tavsiyesi üzerine dün akşamki top-
13
■ ■ ■■ - ■ ~ ■ ■ ■■ ~ " ■ ■■ ■—■
tantıda bulunmasına mâni oldum."
Uzunca bir zaman birbirimize bir şey söylemedik. Müdür kalktı ve bürosunun penceresinden dışarıyı seyretti. Bir müddet sonra: “Morcngo papazı gebyor, dedi, vaktinden evvel davranmış”.
Köyün içinde bulunan kiliseye gitmek için hiç olmazsa üç çeyrek yürümek lâzım geleceğini bana haber verdi. Aşağı indik. Binanın önünde papaz ile iki çocuk vardı. Bunlardan biri elinde bir buhurdan tutuyor ve papaz gtlınüş zincirin uzunluğunu Ayarlamak İçin yere eğiliyordu. Yanına vardığımız raman papaz ayağa kalktı. “Oğlum” diye söze baş-lıyarak bana birkaç kelime söyledi. Sonra içeri girdi. Biz de arkasından gittik.
Tabuttaki t^dalann çakılmış olduğunu ve odada dört siyahlı adam bulunduğunu bir bakışta gördüm. Aynı zamanda Müdürün bana arabanın yolda beklediğini söylediğini ve papazın dualarını okumağa başladığını i-şittlm. Bundan sonra her şey gayet çabuk oldu. Adamlar tabuta yürüdüler. Papaz, çocuklar, Müdür ve ben dışan çıktık. Kapının önünde tanımadığım bir kadın vardı. Müdür beni “M. Merso" diye takdim etti. Bu kadının adını işitmedim. Yalnız nöbetçi hastabakıcı olduğunu anladım. Kemikli ve uzun yüzünü hiç gülümsemeden eğdi. Sonra cenazeye yol vermek İçin sıraya dizildik ve tabutu taşıyanların arkasında yurttan çıktık. Araba kapının önünde duruyordu. Cilâsı, boyası ve ince uzun şekliyle bir kalem kutusuna benzemekteydi. Yanında cenazeyi idare e-den gülünç kıyafetli adamla sahte tavırlı bir
14
ihtiyar duruyordu. Mösyö Perezün o olduğunu anladım. Başında yuvarlak tepeli, geniş kenarlı bir fötr şapka vardı ki cenaze kapıyı geçinoe çıkarıp eline aldı. Pantolonunun paçaları kunduralarının üstüne sarkmıştı.
Siyah kumaştan fiyango boyunbağısı büyük beyaz yakalı gömleği üstünde pek mini mini kalıyordu. Dudaktan siyah noktalarla benekli burnunun altında durmadan titremekteydi. Oldukça İnce beyaz saçlarının altından çıkan sarkık ve basık kulaklarının kan kırmızı rengi bu renksiz çehrede bana garip göründü. Cenazeyi idare eden adam yerlerimizi tayin etti, önde papaz, arkasında araba ve onun etrafında dediğim o dört adam gidiyordu. Geride de müdür, ben, sonra hastabakıcı kadın ve Mösyö Perez.
Gökyüzü şimdiden güneşle dolu idi. Toprağın üstüne ağırlığını çöktürmeğe başlıyor ve sıcaklık süratle artıyordu. Bilmiyorum niçin yola düzülmeden evvel epeyce zaman olduğumuz yerde bekledik. Koyu renkli elbiselerim içinde sıcaktan yanıyordum. Başını örtmüş olan küçük boylu ihtiyar tekrar şapkasını çıkardı. Biraz ondan yana dönmüştüm Kendisine baktığım sırada Müdür de bana ondan bahsetti. Anlattığına göre, annemle Mösyö Perez çok kere akşam üstleri, yanlarında bir hastabakıcı kadınla, köye kadar giderlermiş. Etrafımdaki kıra baktım. Gökyüzünün yanına kadar giden sıra servileri, bu kızıltılı ve yeşil toprağı, bu açık çizgili seyrek evleri seyrederken annemi anlıyordum. Memlekette akşam üstleri hüzünlü bir sükûnet zamanı
(Devamı var)
15
28 Aralık 1950

FIKRA
Dünkü Meclis müzakereleri
Gelir vergisi hakkındaki sözlü soru geri alındı
Ali Fahri İşeri, verdiği bir sözlü soru münasebetiyle şöyle dedi : __________________« _ "Halkın Hükümete itimadı azalıyor"
Hastahaneler
Bediî FAİK
AÇIK konuşmakta dalma fayda vardır. Hakikatleri boyalı kılıflar içinde belirtmek, belki daha az insan gücendirir ama, daha az tesirli olduğu da mutlak!. Onıın İçin açık konuşacağım:
Bu memleket, ikidir Tıp Fakültesindeki bazı hocaların kaprislerine diişiiyor. Birincisi, senelerce evvel Haydar paşada kİ fakülte binasından çıktı. Sanki dünyanın bütün tıp tesisleri, şehirlerin göbeğine yerleştirilmiş gribi, muhterem profesörlerimizden bir kısmı, II ay d ar paşada fakülte olamı-yacağını tutturarak, o canını tesisi tangır tangır bırakıp, İstanbul» (öçtüler. Mesele, sırf muayenehanelerine ayırdıkları zamanın azlığından çıkıyordu. Ama asla böyle gösterilmedi. Talebenin daha fazla tatbikat yapması icap ettiği, daha geniş bir hastahane şebekesine yayılmak lâzım geldiği Öne sürüldü. Böylece belki dünyanın en mükemmel tıp okullarından biri, liseye kalbcdllerek, teşrihhanelerinde fareler, lâboratuvarlarmda cinler koşuşmaya başladı. Ve muhterem hocalar, ayaklarını karaya hastılar ama, tıp talelıesl senelerdir hâlâ vaktinin dörtte üçünü yollarda ziyan etmekten kurtulmuş değil!. Halbuki mevcut tesisin etrafına yayılacak bir inşaat bugün Haydarpaşada, yeryüzünün sayılı tıp sitelerinden birini meydana getirebilirdi. Her ne ise o mesele kapandı.
İkinci kapris, su günlerde tekrar alevlenmiştir. Tıp Fakültesi. belediye hastahanelerini İstiyor! Mucip sebep, gene eski minval Üzere hazırlanmış: Talebeye daha geniş tatbikat imkânı vermek!. Ama gören bir göz için, bunun hemen ardındaki hakikat başkadır:
Tıp Fakültesinde, bir profesörün ordinaryüs olması, bir klinik meselesidir. Meselâ bir cerrahi profesörünü, hukukta olduğu gibi, bir kürsü İle İki oda vererek, ordinaryüs yapamazsınız. İdaresine ille bir klinik vereceksiniz. Bir klinik, yani İki milyonluk bir tesis. Halbuki mevcut belediye hastahaneler! fakülteye geçti mi, hiç mesele kalmıyor. O zaman ordinaryüslük tacı hazırdır. Bir ufak zahmetle talıelâların üzerine °ord... eklentisini koyuverin, tamam!..
Bir profesörün ordinaryüs olmak istemesi, bir doçentin profesörlüğü özlemesi, pek tabiîdir, hattâ kudsîdlr. Ama bunun fukara yurtlarının ilhakı İle tahakkukuna çalışmakta mâna yok. Bizim fakültemiz, yeni klinikler açmak imkânına malik değilse, genç profesörlerimize, kabiliyetli doçentlerimize beklemek düşer. Bugün dünyada, bir üst basamağın boşalmasını bckliyen yüzlerce İlini adamı kıvranmıyor mu?
Fakülte hastahnnelerl ile belediye tesisleri arasında, farklar vardır. Fakülte, sayın profesörlerin de söyledikleri gibi, talebeye gösterecek vaka arar. Yüz zatürree!!, derslerine kifayet ediyorsa, yüz birinciyi almaz. Halbuki belediye hıtstahanesi İçin mevzuu bahsolan, hastalık cinsi değil, ancak yatak İmkânıdır. Boş yatak oklukça, onun kapısı fukaraya açıktır. Bugün bir fakir hasta, mahalleden elbirliği He çıkarılmış bir İlmühaber İle ve karakoldaki komiser muavininin iki cümlelik bir telefon muhaveresinden sonra, belediye koğuşlarına sığınabiliyor. Yarın o fakir yurtlarına, fakülte el attı mı. bu kolaylık kabil olacak mı?
Bazı profesörlerimizin ordinaryüslüğünden evvel, bunu düşünelim!
Kore Birliğimizin istihkak ve ödeneklerine dair tasarı
Maliye Bakanlığınca hazırlanan tasarının esaslarını bildiriyoruz
Ankara, 22 (Hususî muhabiri mlz bildiriyor) — Maliye Bakanlığı Korcdeki Birliğimize mensup personelin çeşitli iatih kakı ve Birliğin masrafları hakkında Meclise bir kanun tasarısı sevketmiştir. Tasan şu esasları ihtiva etmektedir.
Birleşmiş Milletler emrine Ko reye gönderilmiş olan Türk silâhlı kuvvetlerine mensup su bay. askeri ve sivil maaşlı memur? godikli erbaş ve hizmetlilere harcırah kararnamesi ve eklerine göre hareketleri tarlhin-
Ürdün Kıralı, Arap devletlerini birleşmeye davet ediyor
Adana 22 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ürdün Kıralı Abdullah Nablusta yaptığı beyanatta dünyanın bugünkü nazik anlarında Arap Devletlerinin elele vererek birleşmeleri lâzım geldiğini söylemi.? ve yakında aktedilecek olan Arap Birliği toplantısında bu düşünce ve temennilerinin hep birlikte tahakkukuna gayret edilmesini istemiştir.
Milâsta şehitlerimiz için Mevlit okutuldu
Milâs 22 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugün cuma namazından evvel İlçemizin tarih! Finiz Paşa Camiinde Korcdeki şehitlerimizin ruhlarına ithaf edilmek üzere mevlit okunmuştur. Cami yüzlerce M Hâslı 1le dolu idi. Köylerimizde de Kore şehitlerinin ruhlarına mevlit de okunmakta olduğu bildirilmektedir.
50 okuyucumuzun kazanacağı Zenith markalı saat
Bu kronometreli paslanmaz çelik saatlerin Tiir-ldyede dükkân satış fiyatı 165 liradır. Gazetemiz okuyucuları arasından 50 talihli bu Zenith marka saatlerden kazanacaktır.
den itibaren 45 gün için tabak kuk edecek gündelikleri 7 misi; olarak ödenir. Bu müddetin bitimi tarihinden itibaren aylık ve ücret tutarlannın bir misli ay-nca aylık tazminat olarak veri lir. Çeşitli istihkaklarından baş ka erler ve çavuşlara 60, on bas ve erlere 30 lira tazminat ödenir. Erbaş ve erata Koreye mu vasa laflarına kadar geçecek müddet İçin bir defaya mahsus olmak üzere 30 lira yolluk verilir. Yurda dönecek erlere vj erbaşlara yol müddetince 10 lira yevmiye verilir. Ve bu para lar bankada açılacak şahsi he saplarına yatırılır.
Mesken bedellerinin ayrıca ö deneceğini ve mubayaaların ne şekilde yapılacağını ve birlik İh tiyaçlannın temini için 200 bin liraya kadar avans verilmesin* ihtiva eden tasan müstaceliyetle müzakere edecektir.
1951 bütçe gerekçesi milletvekillerine dağıtıldı
Ankara 22 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — B M. M. Bütçe Komisyonu yarın sabahtan itibaren 1951 bütçesini tetkike, devam edecektir Bütçe gerekçesi bastırılmış ve milletvekillerine dağıtılmış olduğu İçin müzakerelerin selâmetle cereyan edeceği sanılmaktadır.
Ingiltere Kıraliçesi Trablusgarpfa
Adana 22 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — İngiltere Kı-raliçesi Elizabcth küçük kızı Mari ile birlikte özel bir uçakla Trablusgarba gelmiştir.
Sayfa 8
T E N t İSTANBUL,
Ankara, 22 (Yeni îstsnbulun Ankara mümessili Refik Ahmet Scvengıl bildiriyor) — B. M. M reisvekillerinden Hulûsl KÖy.-menin başkanlığında toplanmış tır. Gündem hemen hemen yal nız sorulardan ibaretti. Bunlardan bir kısmı alâkaJı bakanın bulunmaması yüzünden bir kısmı mevcut bakanların iste ğıyle sonraya bırakıldı. Sorula rın en mühimlerinden biri Ko caeli Milletvekili Ekrem Alican tarafından verilmişti. Demokrat milletvekili gelir vergisinin tatbik kabiliyeti olup olmadığını, bu vergiye ait olan kanunun memleket ihtiyaçlarını temine kâfi gelip gelmediğini. gelil vergisi ile diğer vergiler ısla hatı hakkında ne düşünüldüğü nü. Hükümetin denk bütçeden ne kaydettiğini Maliye Vekilin* sormatka idi. Yeni Bakan Haşan Polatkan kürsüye geldi.
"Arkadaşımın bu münasebetle öğrenmek ve söylemek istediklerini bütçe müzakeresi a-ıayında öğrenecekler ve söyliye çeklerdir. Kendisiyle mutabık kaldık. Sual takririni geri aldılar” dedi, Ekrem Alican da kürsüye gelerek aynı şeyi söy ledi. Bütün memleketin merak ettiği bir mevzuun konuşulma sı da bu suretle geriye bırakıl mış oldu.
Sorulardan bir tanesi de Erzurum Milletvekili Bahadır Dül ger tarafından verilmişti. Aşırı sağ ve »ol cereyanlara karşı ne tedbir alındığını «onıyordu.* Bu ederken hürriyete düşman olan soruyu Başbakan Yardımcısı Samet Ağaoğlu cevaplandırdı. Hükümetin hürriyeti müdafaa fikir cereyanlarına fırsat vermi yeceğini, bu nevi hareketlerin mevzuatın müsaadesi dahlhnd takip edildiğini, mevzuatın kâfi olmadığı hususlar için de bir kanun tasansı getirildiğini söyledi.
Sorulardan biri Balıkesir mil letvekili AH Fahri îşeri tarafın dan venlmlşt* Ulaştırma Baka nı Seyfl Kıırtbek bu som müna sebetiyle verdiği cevapta tarifelerin yeniden gözden geçirildiği ni, çocuklardan alınan ücreti.» milletlerarası tarifeye uygun olduğunu, Ulaştırma Bakanlığına bağlı dört İşletmenin statüsü nün değiştirileceğini bu arada küçük memurların durumunun da gözönünde tutlacağını söyledi. Vapurların istiap haddln den fazla yolcu almanın mal ve can emniyeti ile alâkalı olduğu mı. fazla yolcu ahnamıyacR' ifade etti. Bu sırada Cunıl. . başkanı Celâl Bayar locasına girerek müzakereleri takibe baş lamıştı. Soru sahibi Bahkesî Milletvekili Fahri İşeri Bakanın cevabını tatmin edici bulma di. Fahri îşeri uzun konuşmasında zaman zaman alkışlarla hazan kahkahalarla karşılandı Fakat, derdim etraflıca anlattı. Balıkesir Mille»vekili bir buçuk ay önce Bakana mektup yaz iniş, cevap alamamış, telgraf
Veteriner Fakültesindeki ihtilâf halledildi
Ankara. 22 (ANKA) — Bursların kesilmesi, imtihan yönetmeliği ve ders saatlerinin fazlalığı hakkındaki talepleri kabul edilmediği İçin iki haftadır derslere girmeyen Veteriner Fakültesi talebeleri ile idare arasındaki İhtilâf bugün Milli Eğitim Bakanının tavassutu He halledilmiştir.
Milli Eğitim Rakam Tevfik t-leri. Fakülte Talebe Birliğini zh varet etmiş, formaliteyi tamamlamak üzere dekanlık derse girmeyen talebeleri, bugün için mezür saymış bulunuyordu. Bu suretle Bakan idarenin emirlerine karşı gelmiş bir talebe topluluğunun değil, her türlü nizamlara uygun olarak İzin almış gençlerin davetini.kabul etmiş oluyordu. Tevfik îlerl, saat 12 de Cemiyete girmiş ve gençler tarafından tezahüratla karşılanmıştır. Bakan, şeref defterini İmzaladıktan sonra, talebelerle hasbıhalde bulunarak demiştir ki:
"Sizin namınıza profesör arkadaşlardan ricada bulunacağım. Onlar d» sizi bağırlarına basacaklar ve müşkülleriniz hal-ledilecektir^ * '
Toplantı saat 14 te sona ermiş ve dekanlık tarafından Cemiyete bir mesaj gönderilmiştir. Bu mesajda, sömestr usulünün !ıu devre İçin de kabul edileceği bildirilmekte İdi. öğrenciler bu vaziyet karşısında yarından itibaren derslere girmeye karar vermişlerdir.
çekmiş cevap alamamış. Bandırma vapurları tarifesinin halkın ihtiyacına uygun olmmjığım, vapura biletsiz olarak alınan yolculardan sırf varidat temini maksadiyle ceza kesildiğini, memurların halka iyi Muamele etmediğini iddia ediyor, halkı kendimizden soğutuyoruz. Halkın Hükümete İtimadı azalıyor. Halk Partisi etrafında bu gibi işlerden dolayı hoşnutsuzluk u-yandı. Biz halkın reyi ile iş ba şına geldik ama böyle şeyleri değiştiremedik, düzeltemedik. Bunun sonu bizim için de zararlıdır. 1
Çanakkale Milletvekili Süreyya Endik’İn sorusuna karşı Milli Savunma Bakam Refik Şevket İnce subayların mecbu rl hizmetlerinin azaltılması ve gedikli erbaşların subay olınak salâhiyetini kazanmaları yolundaki tasarıların Askeri Şürâ-da tetkik edilmekte olduğunu söyledi.
Seyhan Milletvekili Sinan Te-kelioğlunun sualine karyı T. B. M. M. İdare Amirlerinden İhsan Şerif Özgen harp yıllannd.ı Meclis ve Cumhurbaşkanlığı i-çin yapılan sığınakların kaça malolduğunu anlattı. Çankaya Köşkünde vücuda getirilen kim-vahane ve manej hakkında izahat verdi. Milli saraylardaki eşyanın sayılması ile meşgul komisyonun henüz işini bitiremediğini söyledi Sinan Tckelioğ lu kürsüye gelerek bu işlerin lüzumsuz ve israf olduğu iddiasını tekrarladı. Meclis pazartesi günü toplanacaktır.
Tütüncüler heyeti
Tütün satışları hakkında teşebbüste bulunmak üzere Almanya ya bir heyet gidiyor
İzmir. 22 (Hususîı — Alman yaya yapılacak tütün satışları hakkında teşebbüslerde bulun-niAk üzere, tütün tacirlerimizden mürekkep bir heyet Alman yaya gidecektir, öğrendiğimize göre heyete Devlet Bakanı Fev zi Lûtfi Karaosmanoğlu başkanlık edecektir.
Heyet 4 ocakta îstanbuldar Mmanyaya uçakla gidecektir.
Hata v d a
Kuvvetli bir petrol damarı bulundu
Adana, 22 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Hatavın Çengelköy!) civarında M.T.A. tara fından yapılmakta olan petro' sondajlarına ehemmiyetle devan’ olunmaktadır. Kuvvetli bir damara rastlamış olan uzmanlar bu bölgedeki faaliyetlerini iki misline çıkarmışlardır.
Bugünkü maç
Fenerbahçe. Admira ile karşılaşıyor
Evvelsi gün gece yarısından sonra şehrimize gelen Avusturya yedlncisl Admira Takımı bugüıı Hk maçını Fencrhahçeyr karşı yapacaktır.
Admiralılar şehrimize tam kndrolariyle gelmişlerdir. Ara-rmdn »on defa îskoçynda oynayan iki milli futbolcu Habitzol ve Gcrhard da vardır.
AvusturyalI futbolcular dün öğleden sonra Fenerbahçe Stadında bir antrenman yapmışlardır.
Bugün înönü Stadında Fenerbahçe - Admira maçından evvel saat 12.30 da Vefalılar Ordu Takımiyle oynıyacnklardır.
Sarı - Lâclvertlllerin bugün Admira karşısına şu kadro İle çıkmaları muhtemeldir:
Erdal MÜzdnt. Hılm) Sa-lAhaddin, Kâmil, M Ali — Zeke-rlya. Erol, Suphi, Lefter, Hallt.
Avustria, Kahire karmasını 4-2 yendi Kahire, 22 (AP) — Vlyananın birinci sı,nıf futbol takımların dan "Auetria” bugün karşılaş tığı Kahire karmasını 4-2 yenmiştir. Birinci haftaym 4-1 ne UcelenmıştL |
Komünist Çinin mukabelesi
üzerine ihracatı
Amerikanın ham maddelere ambargo kayması Komünist Çin de tahdit etti
(A.F.P.)
ham
Hongkong 22 A A. Komünist Çin’e gidecek maddeler üzerine Birleşik Amerika tarafından koyulan ambargoya karşılık Pekin Hükümeti 20 aralıkta Hong-Kong’daki ajanlara Birleşik Amerika ve Japonyaya kereste ve zeytin yağı ihracını durdurmaları emrini vermiştir.
Kereste ve zeytinyağı yükleyecek olan Amerikan bandıralı (American Press) ve Prcsidcnt Harrison şilepleri bu suretle yük almayacaklardır.
Ruslar atom hakkında anlaşmak istiyorlar
Komis-ve MÜ. Gordon bu haf-
Washington 22 A.A. (A.F.P.) — Millî Atom Enerjisi yonu Başkan Yardımcısı dür Muavini bulunan Dean ve Carleton Hugg
ta Ayan Meclisi Bütçe Komisyonunda Sovyet Rusyanın bu »ıralarda atom silâhları hususunda bir anlaşmaya varılması için büyük gayretler sarf ettiğini beyan etmişlerdir.
Görüşmeler gizli yapılmış olduğu halde aynı şahısların Atom Enerjisi Komisyonuna mensup bütün üyelerin 1949 da Rıısyada vuku bııfan atom infilâkı vakıasına İnanmış olduklarını beyan ettikleri öğrenilmiştir.
Göçmenlere Yardım Millî Komitesinin mühim kararları
Ankara. 22 (T.H.A.) — Memleketimize gelmiş ve İlerde gelecek olan göçmen ve mültecilere yapılacak tedavi, nakil, iaşe ve işkAn gibi devlete düşen hizmetlere yardımda bulunmak üzere Cumhurbaşkanı Celâl Bayarın himayesinde bulunan Göçmenlere Yardım Millî Komitesi bugün de saat 10 dan 17 ye kadar toplanarak idare heyetini seçmiştir.
Saat 10 da umumi heyet halinde toplanan kongre öğleye ka-darki devrede çalışma programını tesbit etmiş, öğleden sonraki oturumda (1a vilâyetlerde bu maksatlarla kurulmuş veya kurulacak olan teşekküllerin merkez İle birlikte çalışmaları, bu hususta vilâyete tebligat yapılması kararlaştırılmıştır.
İdare heyeti şu suretle kurulmuştur:
Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan, Komite Daimi Reisi İstanbul Milletvekili sabık s Ağlık Ve sosyal yardım bakanı Prof. Dr. Nihat Reşat Belgcr ve İstanbul Milletvekili Bedri Nedim Göknil. Reis Vekili İzmir Milletvekili Cihad Baban ve Kocaeli Milletvekili Dr, Ethem Vas-sAf. Genel Sekreter Merkez Bankası Umum Müdürü Vekili Reşat Aksan seçilmişlerdir.
Komitenin propaganda işleriıv Ahmet Emin Yalman, Konya Milletvekili Zlyad Ebüzzlyn Kars Milletvekili Tezer Taşkıran. Adviye Fenik, İstanbul tacirlerinden Gcsar ve Burla Biraderler, gelir mak Celâl Koç.
Burla Biraderler ayrılmışlardır. Bu tâli komiteler derhal faaliyete geçmiş bulunmaktadır.
Göçmenlere Yardım Birliği Reisi BUyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan. heyete başarılar dilemiştir.
kaynaklan üzerinde çalış-için do Hatay Milletvekili Salt Siren, tacirden Vehbi izzet Akosman. Gesnr ve
Medis Başkan Vekilliği
Ankara 22 (ANKA) — Hulûsi Koyıııenin Çalışma Bakanlığına tâyini ile açılan B. M. M. Başkan Vekilliğine Balıkesir Milletvekili Esat Budakoğlıı İle Gümüşhane Milletvekili Kemal Yö-rükoğlunun aday gösterilecekleri haber alınmıştır.
— Şekerim biraz daha bekle, harbi kazanmakla meşgulüz...
Kore muhabirimiz bildiriyor
Kore kahramanlık destanını, bir subayımızın ağzından dinledim
Üsteğmen Sertaç Savim, 21 kasımdan 30 kasıma kadar geçen çarpışmaları günü gününe anlatıyor
Üsteğmen Sertaç
günü ileri harekete çetecileri silâhtan muharebe
Tokyo 22 (Kore muhabirimiz bildiriyor) — Korede savaşan kahraman birliğimizin yarattığı hamaset destanının tam tafsilâtını, o cehennem! günleri yaşayıp bin bir ölümden ölüm seçecek duruma defalarca girdiği halde sağ salim kurtulabilen, fa. kat bütün bunları gayet basit, tabiî hâdiselermiş gibi milletine has bir tevazu ile anlatan bir subayımızdan dinledim.
Kahramanlık menkıbeleriyle dolu tarihimizin bu yeni sayfasını, bütün tafsilâtiyle ve duyduğum gibi yazıyorum.
Şimdi söz Savim’indir:
"21 kAsım geçerek ve
tecrit ede ede asıl sahasına 22 kasım günü geldik
İleri hatlara gelişimizi müteakip Unsan-Biyongyon kesiminde derhal düşmanla temas elde ettik. Bir müddet sonra ben ve üsteğmen Halûk Özada, cephedeki III üncü Amerikan Piyade Taburu emrine irtibat subayları olarak verildik ve ileri hatlara sürülmüş olan öncülerin yanına gönderildik. Amerikan tabu-riyle beraber düşmana karşı çarpıştığımız bir sırada Çinliler tarafından sarıldık ve dövüşerek 28 kasım günü topçu taburumuza iltihak ettik. Topçumuz bütün gün düşmanı ateş altında tuttu, fakat mevzilerimızin düşman tarafından farkedılmesi li-zerine Simninni Köyüne iltica ettik. Gece saat yarım raddelerinde Ani olarak düşmanın, piyade ve topçu taburlarımızı sardığını farkcttık. Almış olduğumuz emniyet tertibasınA rağmen, düşman içimize kadar sokulmuş, 10-15 metreden ateş et-mekteydi,4 Diğer taraftan komünist topçusu da. hatlarımızı şiddetli surette dövmekteydi. Bu. Türk kuvvetlerinin manız kaldıkları İlk gece baskım olmuştur. Erlerimiz, şiddetli steşc rağmen, tahrip edilmeden kurtulan kamyonlarımızı işlettiler ve sağlam olarak kalan toplarımızı bunlara yükllyerek düşman» makineli tüfeklerimizle mukabelede bulunduk ve muharebe sahasından çekildik. Düşman bizi çember içine aldıktan sonra münavebe suretiyle kâh hücum ediyor, kâh müdafaaya geçiyor ve karşımızda
tAbiyeyi III üncü Amerikan Taburuna karşı müştüm. Mahut gece baskınından »onrA köyün gerisindeki sırtları 29 kasım gününe kadar müdafaa ettik, bu arada büyük kahramanlıklar pahasına kurtarılan dört topluk bataryamız, bütün gün düşman hatlarını dövdü ve daha evvel sarıldığımız köyü geri aklık. Böylece Birliğimiz. Amerikan kuvvetlerinden çoğunun düşman çemberi içine düşmesine
Baskına terkotmiş.
Hava kararmaya başladığı bir sırada düşman tarafından tekrar sarıldık. Düşmanın iki koldan gerimize düşmeye çalıştığını farketmiştim. Topların atış İsti, kametlerinin tesbltini. Üsteşmen Halûğa bırakıp vaziyeti Tugay Kumandanına bildirdim. Bu sarılışımızda yanımızda bir de A-merlkan taburu vardı. Artık düşmanın takip ettiği tAbiyeyi öğrendiğimizi zannediyorduk. Fakat bu sefer şehit düşen erlerimizin elbiselerini giyerek a-ranııza karışan komünist Çinli askerlerle karşılaştık. Sinsi Çinliler. ellerindeki fenerlerle hnt-
ancak bu suretle durabiliyordu. Aynı
yaptıklarını gör-
mâni olmuştu, uğradığımız köyü geri çekiliyorduk.
Seul sokaklarında bir Türk devriyesi

larımızı, hücum eden arkadaşlarına bildirdikleri gibi, havaya attıkları işaret fişekleriyle de havan ateşini tam mevzilerimiz üzerine topladılar. Askerlerimiz ne vakit dördü, beşi bir araya gelse, düşmanın hava ateşi derhal yerini buluyordu. Gerimize kaçarak Türk üniforması giymiş bir komünist Çin askerini vurduğumuz vakit, üstünde 25 tane saplı el bombası bulduk. Bilâhare esir olmıya yanaşrnıyan-lan da peyderpey vurduk. Düşman hücumu bütün gece devam etti. Makineli tüfeklerimiz, kütle halinde hücum eden kızıllara büyük zayiat verdirdi.
İkinci sarılmamızda Amerikan hava kuvvetleri ve topçusu. Birliğimizi sabaha kadar himaye etti. Amerikan uçaklarının gece akınlan ve Türk makineli tüfek ateşleri gayet İsabetli ol-maktA ve düşmana büyük zayiat verdirmekteydi. Harekât esnasında komünist Çinlilerin u-çak ve topçularına rastlamadık. Maamafih, düşmanın havan a-tışı yapan erleri, gayet iyi talim terbiye gördüklerini, yaptıkları isabetli atışlarla ispat etmişlerdir. Kızıllar, gizlenmeye bilhassa Önem veriyorlardı. Gündüz muharebelerinde fundaları, pirinç demetlerini siper a-larak 7-8 metre yakına gelmeden yerlerini belli etmiyorlardı. Bizim de kendilerini ne havadan, ne de bulunduğumuz mevkilerden görmemiz mümkün olmuyordu. Kızıllar yaptıkları bütün hücumlarda muvaffak o-lamadılar. Yalnız dikkate şayan bir husus. insana hiç kıymet vermeyişleridlr. Bunu da. şiddetli ateşimiz karşısında durmadan kırılmalarına rağmen a-kınlannın arkasını kesmemelerinde gördük. Hücum edeni öldürüyorduk, buna rağmen aynı yerden bir diğeri çıkmakta ıs. rar ediyordu. Çember içtne düştüğümüz vadide, kızıl hatlarını yarıp kurtulduğumuz vakit bizim de bir miktar yaralı ve şehidimiz vardı.
30 kasım günü Amerikan ta-buriylc birlikte sarıldık. 7 saat süren çarpışmada biz de, Amerikalılar da birçok şehit ve varalı verdik. Burada yaralanan 23 erimizi Amerikan kuvvetlerinden gönderilen kamyonlarla Sochon'a getirdim. Amerikan doktorlarının yakın alâkalariyle ilk tedavileri yapıldı. Oradan da Pusan’a şevkettik. Yaralıları-1 mızdan sadece biri, yolda gelir-
yaralı olduklanm Amerikan doktorla-(bu zatın rütbesi erlerimizden birine
dünyaya
nuntaka-kurşunla-
ken serseri bir kurşunla ölmüştür. Erlerimiz yaralı oldukları halde ıstıraplarını belli etmiyorlardı. Erlerimizin yüzlerindeki ifadeden anhyamıyan rından biri, binbaşıydı)
yaklaşarak nesi olduğunu sordu. Kendisine, erimizin üç yarası olduğunu söylediğim vakit inanmadı, yaralarının hem de gayet ağır okluğunu ilâve edince hayreti. hAd dereceyi buldu. Derhal pansumana girişip, yaralarım bizzat sardı ve kucağına alarak hastahane arabalarından birine götürdü. Ayrılacağımız vakit gözleri dolmuş bir halde, bana: "Sîzlere hayranım" dedi. Bu er, günlerce devam eden kanlı savaşların hâtırasını, üniformasındaki barut kokusiyle neşrediyordu.
Son kuşatıldığımız dan ayrılırken yediği
ra rağmen gözlerini hayata yu-muncaya kadAr makineli tüfeğinin başında kalan bir piyade teğmenimizle, sağ ve solunda iki Mehmetçiğin henüz kurumamış kanlı cesetlerinin yanından geçerken, biraz ilerde va-kûr ve mert çehresiyle bir piyade yüzbaşısının hareketsiz yatan bedenine rastladım. Kamyonlarımız yaralılarla dolu olduğu için maalesef. vatanın bu kahraman evlâtlarının vücutlarını beraberimizde götüremedik. Korenın karanlıkları, onlara kefen ve mezar olmuştur. Tüfeklerini aldık. Allah onlara ve onlar gibi kahramanca şehit olan diğer kahramanlarımıza rahmet eylesin ve sağ kalan a-llelerine de Tann, sabır ihsan eylesin.”
Senatörler, Hoover’i tenkid ediyorlar
Washington, 22 t YİRS) — Es-ki cumhurbaşkanı Herbert Hoo-ver’in çarşamba günü. Amerikanın takip etmesi gereken dış siyaset hakkında verdiği demeç, gazetelerden sonra, bugtln birçok senato Azalan tarafından şiddetle tenkid edilmiştir. Demokrat Senato üyesi B. McMa-hor, hararetli münakaşalar esnasında. Hoover’in beyanatını "şimdiye kadar iıad edilmiş yatıştırıcı nutukların en harikulâdest,, şeklinde vasıflandırmıştır.
Söz alan Cumhuriyetçi Senatörlerden Alexander Smlth. bizzat Hoover’tn Birleşik Amerikanın hür milletler karşısındaki mesuliyetlerden kaçınması gerektiğini söylemek istemediğine İnandığını belirtmiştir.
Amerikada da yeni savunma tedbirleri
\Vashington, 22 A.A. (Reuter) — Birleşik Amcrikaya Ani bir hava hücumuna karşı tedbir olarak. Amerika sahillerine yaklaşan ve atom fabrikalarının bulundukları sahalar üzerinden geçen uçakların kendilerini tanıtmak için işaretler vermelerini hükümet emretmiştir.
Diğer taraftan sivil havacılık teşkilâtı da bütün pilotlara uçuş cetvelleri tutmalarını bildirmiştir. Pilotlar bu cetvellere uçuş saatlerini, mevkilerini, süratlerini ve irtıfalarını yazacaklardır. Atom fabrikalarının bulunduğu mıntakalar, Tenncssee. New-Mexico ve VVashington eyaletleridir.
Londra Elçimiz Bevin’le görüştü
Londra 22 A.A. (A.F.P) — Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Cevat Açıkalın bugün Dışişleri Bakanı Bevin’le görüşmüştür.
r.r(
Ravfa 4
■ • •
I • • • ’ • • • •
» • • • (
• • * •
Maliye Bakanının
Tahdit politikasına doğru
Avrupa Kuvvetleri Başkomutanı
basın toplantısı
Eisenhower dünya vaziyeti hakkında neler düşünüyor
büt-olan
Polatkan, eski iktidann bütçe hazırlayışındaki yanlışlıklan tebarüz ettirerek,
Ankara 22 (Hususi muhabirimi® Vedat Reifioğlu bildiriyor)— Maliye Bakanı Haşan Polatkan bugün bir basın toplantısı yaparak 1951 yılı bütçesinin gerekçesini izah etmiştir: Bakan, izahatında 1951 çesinin tanziminde hâkim
esasları anlatmadan vc bütçenin tetklkma girişmeden önce nazan itibara aluımasmı zaruri gördüğü aşağıdaki hususlar üzerinde durmuştur.
Bir devlet bütçesinin hakiki hüviyetini kolaylıkla teşhis edebilmek için onu daha evvelki bütçelerle karşılaştırmak ve bu bütçelerin tanzimi sırasında memlekette hâkim olan iktisadi, mali ve siyasi şartları gözönün-de bulundurmak zaruridir, 1950 bütçesinin hazırlık dev. resi olan 1919 yılı sonunda bütün dünyada sulh ve asayişin yakın bir âtide bozulacağına dair belirtiler mevcut olmamasına mukabil 1951 bütçesinin hazırlanmış olduğu şu günlerde milletlerarası siyasi şartlar çok ağırlaşmış, bunun neticesi olarak dünyanın bir ucunda karşı-lıklı mühim kuvvetlerin yer aldığı fiil! çarpışmalar başlamış , ▼e üçüncü bir dünya harbi tehlikesi bütün ağırlığı ile hissedilecek hale gelmiştir.
Bu vaziyetin iktisadi vc mali sahalarda derin akisler ve tesirler yaratmaması elbette mümkün değildir. Bunun İçindir ki, 1950 yılı bütçesi hazırlanırken senelerden beri devam edegelen | İstihsalde artma muvazi olarak ▼arnlı ve K tir atlı ▼am etmekte ve
misinin bu normale dönüş seyrinin neticesi olarak da bütün dünyada artık bir bolluk devrine girilmekte olduğuna dair her türlü şüphe ve tereddütleri ortadan kaldıran kati deliller karşısında bulunulmakta idi. Halbuki 1951 bütçesinin hazırlanmak, ta olduğu şu sıralarda bütün piyasalarda bir mal darlığı ve fiyatlarda sarih ve süratli bir yükselmenin bütün tesirleri hâkim olmaya başlamıştır.
Her taraftan fiyatların yükselmekte ve bu yükselme temayülünün artmakta olduğunu göstermek üzere kaydedelim ki; bütün dünya piyasalarına hâkim olan New-York piyasasında bir yıl evvelki fiyatlara nazaran % 40 bir artış mevcuttur.
Diğer taraftan 1950 bütçesini yazılı olduğu şekilde mukayeseye tutmak bizi sahih görüşe ulaştırmaz. Çünkü zili şekli ile 1950 bütçesini lir ve giderlerin hakikî bir
desi olarak kabul etmek mümkün değildir.
Türlü sebeplerle veya politika icaplarına uyularak 1950 bütçesinin yanıltıcı tahminlere isti-nad olunduğunu görmek çok kolaydır. Aynca hâzineye külfet tahmil eden bir takım masrafların da zamanında bütçede gös-terilmiyerek ancak bütçe üsten çıktıktan sonra yeni raf kanunlan çıkarılmak na gidilmiş olduğu da bir kattlr.
Yani bütçenin tanzimi sırasında derpiş edilmesi mümkün ve âşlkâr olup da bütçede yer verilmemiş hizmet karşıbklan ehemmiyetli bir yekûna baliğ olmaktadır Aynı zamanda 1950 bütçesinin hazırlanışında gelir bütçesini suni olarak yükseltmek veyahut bir kısım masraf-lan olduklarından eksik kaydetmek suretiyle bütçeyi denk .göstermek gibi endişelerin hâkim olduğunu gizlemeye imkân yoktur.
Meselâ milletvekili seçimlerinin önü alınacağı bilinmeyen bir hakikat nunlara meşinin tahsisat
receği aşikârdı. Böyle olmasına I rağmen bu tahsisat 1950 bütçesine konulmamıştır.
Yine bütçenin tanzimi sırasında yenileceği muhakkak olan seçimlere sarfolunacak ve miktarı (5,000.000) liraya baliğ olacak olan tahsisat keza 1950 bütçesine konulmamıtı.
Mâliyenin faiz ve Acio tertibine konulan paranın kifayet etmeyeceği malûm İken sene İçinde ek ödenek talebi ile karşılanmak Üzere bu tertibe takriben (1.000.000) Hra eksik konulmak suretiyle geçiştirilmiştir.
BÜtçn Kanununun kabulünden sonra çıkarılan kanunlarla 1950 bütçesine yeni masraflar da tahmil edilmiştir ki, bunlar tabla-tiyle 1950 bütçesinde görülmemektedir. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bütçesine tapulama işleri için konulmuş olan (4,627.961) liralık tahsisat bu vaziyetin bir misalini teşkil e-der. Bu ve bunun gibi misaller taaddüd ettirilebilir. Bu misallere katma bütçelerle iktisadi Devlet Teşekküllerinde de rastlamak mümkündür. Meselâ; her yi! 800,000 ton ctvannda olan Devlet Demiryollarının kömür ihtiyacı 300 bin noksaniyle 500
temayülü ile fiyatlarda de-bir sukut de. dünya ekono.
bir ya-ge-Lfa-
Mec-mas-yolu-haki-
değildi ve mevcut ka-göre bu seçim yenllen-(3.505.161) liralık bir konulmasını icap etti-
Danimarka Hükümeti maddelerin istihlâkini tahdit etti
de, bazı
rakama da
bir fark irae eden liralık tahsisatı da
riayetten az veyn uzaklaşılmnkta devam edil-olduğunu göstermeye kâfi-Ancak bunlar doğru yazıl-olsa dahi bu bir yıllık dev-
Hükümetin tasarruf gayretini belirtti
bin ton olarak gösterilmiştir.
Bundaki maksat âşikârdır.
Sıkı bir tarama neticesinde bunun gibi daha başka misalleri ortaya çıkarmak mümkün İse de
I bunların burada ajTica tafsiline lüzum görmemekteyiz.
Bu arada bir çok milletlerarası anlaşmalara katılma paylan ile Anadolu Ajansı ödeneğini, Emniyet ve Jandarma Birliklerinin yiyecek ödeneklerini teşkil edip, malî yıl başının değiş, mesl münasebetiyle 2 aylık muvakkat bütçede yer aldığından 1950 bütçesinde görülmeyen ve fakat 1951 bütçesine konulduğu için 1950 - 1951 bütçelerinin mukayesesinde 1951 bütçesi a- j leyhine
(4.902.030) zikretmek İcap eder.
Şu izah ettiğimiz bütçelerin tanziminde vuzuh ve samimiyet kaidelerine çok miş dir.
mış
let faaliyetlerinin mal! neticelerini olduğu gibi göstermeye kâfi gelmez. Çünkü devletin faaliyet sahası yalnız umumî muvazeneye giren çalışmalara inhisar etmemektedir.
Devlet gelir ve giderlerinin umum! bir muhasebesi yapılarak biz de devlet açıklarının her seneye isabet eden miktarı sahih olarak h^sap edilmek ve bilinmek icap ederse katma bütçelerle İktisadî Devlet Teşekküllerinin binnetice devlet hazînesine intikal edecek olan açıklarını hesaba katmak zarurî olur.
Meseleyi bir misal üe aydın-tatmış olmak İçin arzedelim ki, 1950 yılında Devlet Denizyolları 18 küsur milyon Hra ve Posta. Telgraf ve Telefon İdaresi de 22 küsur milyon lira açık vermiş bulunuyor.
P. T. T. İdaresinin jnîlardır bu suretle vermekte olduğu açıklar 56 milyon lirayı tecavüz etmiş bulunmaktadır, devletin yıldan yıla
yekûnu yalnız bütçenin verdiği açıklardan değil bu suretle katma bütçelerle İktisadi Devlet Teşekküllerinin de yüklediği külfetlerle kabarmış bulunmaktadır.
Diğer taraftan bütçe zat maaşları ve Millî Savunmaya ait özellik haklar da dahil olmak üzere 693.893.106 liraya baliğ olan çeşitli personel masrafları ve yollukları vardır ki, mevcut kanunlar değişmedikçe sıkı bir tasarruf zihniyeti hâkim kılınmadıkça bu rakamlarda tasarruf yapmak şöyle dursun bilâkis bunların her yıl artmasının ö-nüne geçmek bile müşkül olur.
Bunun yanında miktarı (125.734.133) liraya baliğ olan devlet borçlan da vardır kİ, bu miktar devlet taahhüdü altında bulunan sabit bir rakam ündedir.
Bundan başka bir kısım ma bütçeli daireler vardır,
larm devlet bütçesine tahmil ettikleri külfet mlktan, 1951 yılı bütçesinde 65.642.904 lira olarak Üzerinde artık tasarruf imkânı olmayan bir tir.
Ankara ve teleri Devlet
dut ve Sahiller Sağlık Müdürlüğü, Beden Terbiyesi ve Vakıflar Genel Müdürlükleri teş-
Esasen kabaran
şek-
kat-bun-
mahlyet arzetmiş-
İstanbul Üniveral-
Havayollan, Hu-Genel
hariç lirayı
iktisa-
kil eder.
| Yine bunun yanında vergilerin I muayyen bir kısmı üzerinde tahsisi varidat usulü kabul olun. I duğu için elde edilecek gelirin şu veya bu maksada tevcihi yolunda Hükümetlerin bir tercih I hakkkı kalmamış olmak İtibariyle keza sabit hale getirilmiş olduğu aşikâr olan Karayolları I Genel Müdürlüğüne aynlan 47 I milyon liralık bir
İşaret etmek lâzımgelir. Millî Savunma giderlerinin ve sabit, hattâ içinde yaşanılan devrin telkin ettiği zaruretler neticesi olarak artan masraflardan olduğunu ve bu giderler üzerinde hiç olmazsa bugün için bir indirme yapmanın asla bahis mevzuu olanııyacağmı kaydetmeye dahi lüzum yoktur.
Milli Savunma masrafları rl83.577.125 lira tutan personel giderleri ile çeşitli yolluklar ve Bakanlığın bütçesinde görülen 2.150.800 tutan borçlan olmak üzere 281.272.075 bulmaktadır.
Takip edilegelmlş olan
di politikanın neticelerinden biri olarak girişilmiş olan birtakım Lnçaat ve teşebbüsler vardır ki, bizim görüşümüze ve içinde bulunduğumuz şartlara ve verimli olup olmadıklarına göre ve devletçe taahhüde bağlanmış olmanın tahmil ettiği mecburiyet de nazan dikkate alınmak suretiyle bunlar 1951 bütçemizde zaruri hadlare indirilmiş bulunuyor. Böyle olduğu halde bu İnşaat ve teşebbüslerle bir kısım teşekkül ve müesseselere verilmek zorunda kalınan tahsisat miktarı 42 milyon 205.007 lirayı bulmaktadır.
Bunlardan başka, evvelce inşasına başlanmış olup gelecek yıllara sâri taahhütler ddayısiy-le 1951 yılı bütçesine koymak zorunda kaldığımız ödenek miktarı da 62.530.364 lirayı bumak-tadır. Bunu da böylece kaydettikten sonra şimdi iş bu şekilde tesbit ettiğimiz rakamların yekûn edilmesine kalır. Bu yekûnun. (1.321,286.589) lirayı bulduğu ve carî hizmetler giderleri ile yatırım giderleri yekûnu ise 1,577,103,292 lira olduğu hesap edilirse hakikat olduğu gibi meydana çıkar. Yani bu sabit hale gelmiş olarak görülen ve bütçe giderlerinin % 84 nü bulan rakamların ötesinde bir iktidarın kendi görüşlerine göre kullanabileceği tahsisatın yekûnu ancak bütçe giderleri yekûnunun % 16 sı civarında bir nispete münhasır kalır.
Derhal söyliyelim ki, bu kati sayılamaz. Çünkü bu % nın içinde yönetim gidericri
daire hizmetleri vardır kİ, bunlarda da (% 100) istenildiği gibi tasarruf edebilmenin mümkün olmayacağı âşikârdır.
Görülüyor ki, bütçeler kendiliğinden evvelki bütçelerin hasenat ve seyyiatını mühim nis. pette bünyeleri İçinde taşırlar. Bilhassa bizim bütçemizde bu nispetin bir iktidarın bütün faaliyetlerini tamamiyle kayıtlayacak derecelere kabul
Şu bütçe İlkler
kanunî tasarruf tedbirleri alma-ya veya yeni vergiler ihdas etmeye bağlıdır. Hükümetimiz Esaslı ve kanun! tasarruf yolu-
da
16 ve
yükseldiğini etmemeye imkân kalmaz, halde bu durumdaki bir üzerinde esaslı değişik-yapmak ancak çok esaslı
227X11/1950 Cuma
KAMBİYO ve ESHAM
Açılış Kapniıi.*)
1 Sterlin# 7.85,50 7.84.88
100 Dolaı 280.30 280.30
100 Fr Frangı 0.K0 0.80
i00 Isv»s,re Fr. 64.03 64.03
100 Beıçıkb Fr. 5.60 5.60
100 taveç Kr. ... 54.12.50 54.12.50
100 Florin 73.68.40 73.68 40
100 Liret 0.44 128 0.44 128
100 Urahml 0.01 876 0.01 876
100 (*>(•« »»Klor» .. 9.73.90 9.73.00
uifk'HflI 22.70
%6 1938 İkramiyen 20.—
%6 Milli Müdaiaa i 20.10
%6 »041 Demir voli IV 100.—
194) Demiryolu V 95.—
«M ı/2 1049 ikramiyen 06.86
%6 IIM) Demiryolu VI 97.90
Kalkınma i 97.95
%6 rtttlkınma 11 95.40
%6 Kalkınma ».D .... as. ıo
ıtH?1 istikran 07 75
19-18 ı«flkruxj 11 97 75
1949 İM ikrazı i 06.75
%1 Mıih Mlidttlan İV 20.»
%7 .934 Sıvan- Erzurum i 21 06
%7 1934 tı-vıı 19.75
%7 HM) Demiryolu i 20.20
%7 194) Demiryolu Li 20.85
İM) .»cmıryolu U1 20.20
%7 yllin Müdafaa 1 20.45
%7 Mili) Müdafaa U 20.80
%7 dıin Murafaa 111 21.15
%7 Milli Müdafii/) Vi 20.25
| Şirket Tahvilleri
T C ziraat LUKıHusı 21.-
Anadolu D.Y l’ertıp A/B 110.30

„ „ Mümes. Senet 59.—
| Şirket Hisse Senetleri
r.C Merkez 3ünxaiM 124.—
i'ürkiye tş ı^ankaa» 31.—
l'ürk l’icarei Hanknaı 5,—
| Ar-ilnn 6.60
8atıglar
Bugclay
•e
• r Kaplıca Arpa
İt
Fiğ Bakla Fasulye
• a
t e
Kopenhag, 22 (YtRS) — Dünyada madde sıkıntiKi karşınında Danimarka, delerin İstihlâkini tahdide tâbi tutacaktır.
Buradaki ticaret çevrelerine göre, bakır, kalay, çinko ve alüminyum gibi mruidolrrln İstihlâki kırılmazsa, memlekette bu maddeler üzerinde büyük bir sıkıntı gösterecek tir. Sanayicilerle hükümet arasında şimdiye kadar bazı görüşmeler cereyan etmiş ve İstihlâkin, İhtiyari enaslar üzerinde, tahdidine karar verilmiştir.
____ ★
YENİ ÎSTANBULUN NOTU: Kore harbinden sonra her memleketin, liberasyon rejimine nykın olarak tahdit politikasına doğru adımlar attığı görülmektedir. Her tarafta ham madde darlığını önlemek İçin, yeni tedbirler İttihaz edildiği, bazı maddelerin vesikaya tâbi tutulduğu anlaşılmaktadır. Halbuki memleketinizde levha teneke, kalay, kauçuk başta golmek üzere, bu gibi maddeler üzerinde milli stoklar vücuda getirmek, tedbirler İttihaz etmek için hiçbir harekete geçilnıediği müşahede edilmektedir.
---- ------------- — .1------- ■
lıOkttm süren ham yakında bazı nıad-
General diyor ki: ”Ruslar kendilerini iddia ettikleri kadar kuvvetli hissetseydiler, Demirperde arkasında yaşamak ihtiyacını duymazlardı”
Washinglon Hususî Muhabirimiz G. M. Martin bildiriyor
New-York’ta kalay fiyatları
Yabana borsalar sütununda görüleceği veçhile, Nevv-York Borsasmda libresi 144 sent o-lan, kalay fiyatı 152 sente yükselmiştir.
Dün de yazdığımız gibi, Londra ve New-York Borsalannda kalay fiyatlarının yükselişi, piyasamızda kalay fiyatlarının 1-lerlemeaine âmil olmuştur. Dün Tahmis Sokağında külçe kalay fiyatı 10.50 liradan 11 liraya yükselmiştir.
KISA HABERLER
Amerika, orda İşlerine
84 milyar dolar ayırabilir

Boston, 22 (UP) — Harvard Üniversitesi İktisat profesörlerinin bugün açıkladığına göre, Birleşik Amerikanın İktisadi kudreti, 6.000.000 kişilik bir ordunun ayakta tutulabilmesi için, askerî İşlere 81 milyar dolarlık bir bütçe tahsis etmesine müsaittir.
Bunların da için de mut-blr
zamanan
nu tercih ediyor, semere verebilmesi laka yine muayyen geçmesi lâzımdır.
• Hükümetimiz 1951 evvelki bütçelerden için büyük gayretler sarfetmiş-tlr. Bunun netice**' alarak müşkülâta razmen 1 > ütçesl eskilerin bir dev. t olmaktan çıkma yoluna gitmiştir. Bu yenilik ve ayrılış hiç şüphe yçk ki. önümüzdeki yıllarda tesirlerini artan teşebbüsler halinde gösterecektir.
1951 bütçesinin tanziminde âmil olan esaslara gelince:
D. P. Hükümeti bütçeyi tan-zLm ederken tasarruf kaidelerine riayeti en mühim esas olarak kabul etmiştir. Nitekim Hükümet İş başına gelir gelmez tat. bik yılının 4 üncü ayında bulunan 1950 bütçesinde : bile azımsanmayacak tasarruflar yapmaya muvaffak olmuştur. Gerçek, yapılan tasar-bulunu-
bütçesini ayırmak
Profesörlere göre, böyle bir şey, Amerikanın ekonomik vaziyeti ciddi şekilde sarsılmadan muvaffakiyetle yapılabilir. Bunun için de, istihsali büyük çapta geliştirme* iâz imdir.
Wshkngton 22 (Husus!) — Eısfîihovver dünyanın üçüncü bir harp felâketine \jğramama9i için bir insanın ne yapması mümkünse yapacaktır. Amerikalı gazeteciler Colorado’ya gitmek üzere bulunan Generalle konuşmaya muvaffak olmuşlardır. General Avrupaya hareket etmeden evvel Noel tatilini geçirmek üzere bir kaç gün Colorado’da kalacaktır. Gazeteciler Eisenhoıver’e yeni vazifesine tâyininin resmen teeyyüt ettiğini bildirmişlerdir. Avrupa Orduları Başkumandanı bunun üzerine gazetecilere şunları söylemiştir: •'— Sulhu devam ettirmek İçki sebatla ve büyük bir gayretle çalışacağım. Fakat bu zaman isteyen ve şüphesiz pek çetin bir İş olacaktır.,,
General Efsenhower’ln karakterini, mazisini ve şimdiki fikirlerini bilenler onun ağzından çıkan bu azimli, fakat büyük bir Itldalla söylenen sözlerin boş kelimelerden ibaret olmadığını bilirler. Elsenhower*ln Avrupada mevcudiyeti Amerikan dış politikasının temkinli olacağuu gösteriyor. Elscnhov/er her bakımdan Mac Arthur*ün aksidir.
Eisenhower 1950 de dünya
vaziyeti baklandaki belllbaşîı fikirlerini Ncw-York’ta Rektörü bulunduğu Columbla Üniversite, «inin avlusunda Muhaırtr John Gunther ile yaptığı bir gezinti esnasında söylemiştir.
Eiaenhower ve Gunther çoktan beri tanıştıkları için fikirle, rlnl samimiyetle teati edebilirler. Elsenhower’ln düşüncelerinde tebarüz eden noktalar şunlardır: Evvelâ Eisenhower Rusya-da atom bombası mevcut olduğu öğrenildiği zaman Amerikada husule gelen son derecede sinirli havayı tetkik etmiştir. Zamanımızda korku ve hakikati bilmemezllk harbin başlıca sebeplerini teşkil etmektedir.
Eisenhower düşmanı tahlil etmek ve tanımak lâzımgeidiğl kanaatindedir. Düşmanı sadece bizim gibi düşünmediği için takbih etmek doğru değildir.
Bundan başka Eisenhower A-merikahlann, Birleşik Amerikanın istinat ettiği ferdî hürriyet, millî istiklâl gibi insanlık kıymetinin mânevi kuvvetini İyi anlamış makul İnsanlar olduk, lannı, bu bakımdan Amerikanın maddî ve mânevi yenilmez bir kuvvet olduğunu düşünmektedir. Fakat her şeyden evvel A-
General Elaonhower
lâzınu
büyük nefret

ya muvaffak olmuştur, ten 1950 bütçesinde vergi indirmeleri bütçe ruflariyle karşılanmış yor. Şeker istihlâk vergisi ile un ve unlu maddelerde alınmakta olan Muamele Vergisinde yapılan İndirmelerin Hazine gelirlerinde yılda 44 milyon liralık eksilişe sebep oaealğı hesaplanmıştır. 1951 bütçesinde de tasarruf zihniyetinin tesirlerini müşahede etmek mümkündür Eskiden personel giderleri seneden seneye yükseldiği halde bu sene bu kısım masraflardan 9 milyon liralık bir indirme yapmak imkânı elde edllmtştir.
Bunlardan başka eski zihniyet ve iktidar devam etseydi Büyük Millet Meclisi İnşaatı, yeni yapılacak 70 - 80 milyon liralık fakülte binaları, Sigara Fabrikası, Et ve Balık Kombinası gibi memleketin malî takati fevkında olan hakiki kalkınma fikrî ile hiç bir alâkası bulunmayan ve iktisadi görüşlerle tamflİMfeHNHBMMBtaHM sahalarda gidecekti, den önce surette son verilmiş bulunmaktadır.
tezad halinde bulunan imkânları tüketilip Bugün için her şey. böyle bir gidişe kati
Ingllterenln Rusyaya elektrik malzemesi İhracata
★ Londra, 22 (YtRS) — Buradaki sanayi çevrelerinin bugün açıkladığına göre. İngiltere son beş sene zarfında. Rusyaya ceman 12.188.942 sterling değerinde elektrik malzemesi ihraç etmiştir. Aynı çevrelere göre» metin bu hususta bir tahkikat açması mektedir.
A m erik ad a buğday İstihsali artıyor
hÜkû-yakındr. beklen-
★ Washington. 22 (YİRS) — Tanm Bakanlığının bildirdiğine göre, bu kış Amerikada buğday istihsali takriben 899 milyon kile olacaktır. Bu miktar geçen senekine nazaran 148 milyon kile daha fazladır.
Amerikanın Avrupaya yar d. mı, İhracatın % 151 nlspe tindedir

Wnshington, 22 (YİRS) — Birleşik Amerika, ekim ayı zarfında. Batı Avrupaya. as kerî yardım olarak, 44.800.000 dolar göndermiştin Bu miktar, Batı Avrupa memleketlerine Amerikanın yaptığı İhracatın yüzde 15 i nlspetlnde-dir.
Ticaret mütehassıslarının söv 1 ediğin e göre, ekim ayı zarfında, Amerika, Batı Avrupa memleketlerine daha geniş yardımlarda bulunduğu halde. aynı memleketlere ıh ra çatı azalmıştır. Buna mukabil, Marshall Yardımını gören Avrupa memleketleri Ameri-kaya daha büyük İhracat yapmak İmkânını bulmuşlardır.
TAHSİL KUR’AMIZ
A
90 kupo istikbal hazırlıyacaktır
(

belki size bir
iki talihli okuyucumuza Avrupa ve Tûrkiyede 3 sene tahsil imkânı hazırlayan kur'amız hakkında tafsilât veriyoruz
Gazetemiz okuyucularına kültür sahasında hizmet etmiş olmak için onlardan bir tanesini Avrupa veya Amerika üniversitelerinden birinde, diğerini İstanbul veya Ankara üniversitelerinden hangisini arzu ederse orada -8 sene okutmak kararını vermiş ve bu kararını intişara başladığı gün bildirmiştir. Gün geçtikçe gazetemizin bu hayırlı emeline karşı gençler ile evlâtlarını okutmak isteyenler arasında büyük bir alâka uyandığım memnuniyetle görmekteyiz.
Kuriayı kazanan okuyucumuzun şayet kendisinin bizzat bu tahsili yapmak veya ailesi mensuplarından birini üniversitelerden birisine göndermek imkânı yoksa, bu takdirde işbu talihli, kendisine isabet eden hakkı başka birisine satabilir. Ne-tekim geçenlerde Zürich’e tayyare ile seyahat etmek ve orada bizim hesabımıza 15 gün kalmak kur’asmı kazanan talihli okuyucumuz bu hakkını başka birisine devretmiştir. Devrettiği takdirde bu hakkı satın alan işbu tahsili daha ucuz yapmak imkânını bulacaktır. Şayet kazandığı hakkı başka birine devretmek istemezse, bu talihli okuyucumuza derhal birinci mükâfat olarak 8.000. İkinciye 4.000 lira ödenecektir.
Avrupada, üniversitelerin İlkbahar sömestrinin mart nihayetinde başladığını nazarı itibara almaktan sarfınazar, her gün artmakta olan okuyucularımız bize müracaat ederek bu haktan istifade etmek arzusunu bildirmişlerdir. Onun için biz, sene başından itibaren 90 kupon için mart nihayetine kadar bu müsabakamızı son olarak temdit ediyoruz. Bu suretle kupon toplamış ve şimdiye kadar okuyucumuz olanlara yeni bir şans imkânını daha veriyoruz Çünkü onlann şimdiye kadar malik oldukları 90 ar kupon şanslarını arttırdığı gibi, yeniden kupon da bu lunacaktır.
Gazetemiz,
muhtelif üniversiteler hakkında tetkikler yapmış ve bir hayli malûmat toplamış tır. Muhtelif fasılalarla bu üniversitelerin resimlerini, oralardaki tahsil şartla, »m, hayat tarzlarını okuyucularımıza aynca bildirecek ve onların faydalanmalarım temine çalışacaktır. ı
Bundan başka gazetemiz şimdilik İsviçre, Avusturya, Almanya, Fransa ve İfalyada tahsil etmek İsteyenler için soracakları sualleri o-ralardaki bürolarımız vası-taslyle tetkik ettirecek ve onlara cevap verecektir.
toplıyacaklan şansa ilâve o-
bu esnada
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
Hert Kızılca Yumuşak
Ekstra
14
tombul sert çalı horoz Mercimek yeşil
»» »» Sunam Nohut kalburlu Soya Haşhaş tohumu Kendir Keten Ayçiçeği Ceviz İç
• > !•
Kilosu
Kuruş Kuruş
dökme
»t
tw
M Çuvallı
99 Dökme Çuvallı
•r
H ,, Eka. Kay.
mavi ,,
et dökme
••
İşlenmiş Natürel Fındık tç tombul Un 79/81 Rand. 72 Kİ. Çuvallı Beyaz peynir tam yağlı Bey as peynir yağlı Pamukyağı rafine tenekelt
„ çıplak
Zeytin yağı E.E. natürel Te. Sadeyağ Diyarbakır eritilmiş „ Ardahan w
Keçi kılı tabak Tiftik deri Sığır derlal Keçi Sığır
Kovun
M
IV
• •
yaş
T.K. Kasap Salamura kaaap H K.
• t ••
merfkalılann vaziyeti soğukkanlılıkla tetkik etmeleri dır.
Sonra Blsenhower her asker! şef gibi harpten
etmektedir. Fakat harp ve ırulh meselesinin netice itibariyle Hr felsefe meselesi olduğa ve bu meselenin İç politika kararlarında kuvvete nasıl müracaat edilmiyorsa beynelmilel münasebetlerde de kuvvet kullanılmamasına insanları inandırmak mümkün olup olamıyacağı noktasına bağ-ı lı bulunduğu kanaatindedir,
ELsenhover pek çetin mesela ter karşısında bulunduğumun kabul ediyor. Fakat Milletlerin ‘ hararetli tandır.
Eir leşmiş bir taraf* Çünkü bu teşkilâtta harp ▼• sulh meselesinin anla-
yışında istikbal için yeni fikirler doğması ümidi mevcuttur. ,
Nihayet Eİsenhowerie gür» maddî sefalet hepimizin istikbalini tehlikeye düşürmüştür. General diyor kİ:
*— Dünya nüfusunun üçte İkisi kâfi bir gıda alamıyoı Bazı yerlerde tam bir açlık hüküm sürüyor.*
Nazfîer: **Tereyağı yerine
top,, diyorlardı. Bisenhower bu sözleri tefsir ederek: “Daha çok tereyağı temin edilirse neticede daha az topa ihtiyaç olacaktır, diyor.
1945 te Birleşik Amerikayı Rusyadan ayıran uçurumun üzerine bir köprü kurmak ümidi vardı. Bu ümit artıü kalmamıştır. Buna mpkabil Avrupa-nın İktisadî vaziyeti kâfi derecede düzelmiştir. Bu sebeple Atlantik Devletlerinin komüniz. me kapılmaları tehlikesi de ortadan hemen tamamiyle kalkmıştır. Şimdiki vaziyetle bundan beş sene evvelki vaaiyet arasında bir mukayese yapılacak olursa fena şeylerin yanında iyi şeyler de bulunabilir.
Eisenhower ihtiyatî bir harp yapılmasına şiddetle muanzdır. Onun ihtiyatî harpten nefreti yalnız mânevi mülâhazalara la-tinad etmiyor.
Bu düşüncesinde pratik mahiyette rol oynamaktadır, yor ki:
tamamiyle sebepler General
de di.
31.25
82.20
33
38.20
16
20.30
23
24.30
21
33 M
57
38
50
87 20
25
32 . 95
50
4*20
36.20
240
175
320
2683
172 *150
142
130
32.30
32.30
33.20
21
250
322
3860
160
235
375
160
560
132
230
170
280
600
İzmir Ticaret Borsası
UUgÜD ÖÜD Kapan>«
Üzüm çekırdokDir. No.9 74.50 73.75
tncır A «iohbi No.* ... — —
tncır H nene) No. 108 — —
Pamuk Akala 1 w 450 — 440 —
Pamuk Akala U .. 406 — 405.—
Pamuk Akala fil—. — —
Pamuk erli 340.— 340.-
Pamuk z«.ğ) «rafine» . 140 — 140.—
Pam ık **ek1rde0i 18.— 1750
Adana Ticaret Borsası
Kirine. AKain 400.—
ÎKıncı 365.— 375.—
Üçüncü Almla 325 — 335.—
Binnc Akan» vadeli — —
Hazır m
tkıncı Akala yağmur vemu
Yerli — —
Altınlar
Buğun E»aki kuı
Ura Ur»
Klllçe rerll Gr. 4.76 4.76
Külçe OuKUMita. 4.76 4.78
Cumhuriyet 32.55 32.90
Ituşat w— 37.90 38.10
Hamil — —
Gulden 29.45 29.60
Ingiliz 42.85 43.-
Fransız kok — -T —5
Nap(»18on 111 , *- —
îeıvKro
New-York Borsası
Uufrdıay (Buşcll=Scnt)
Sert Kış mahsulü .Ma 2 .......
Kırmızı Kış mahsulü No. 2 ....
Pumıık Middllng (14breBİ = Scnl> Aralık.........................
Man
Ma\ıe
Tiftik ( l.lhrenl—R^nt) ......
Teksae No. I
Fındık ( Libremi ~ Kabuklu veril ın
*•» •••
Cevant iç ’thaı man »w »o
Ekstra m »ç ıthıu -nab ......
Kııro nzllm .Libre*» = Sent) ....
Thompuon cekinleksıt «eçmt
Keten t'ihumu %Öu-jeU — Duiarı Minneaputla ...................
Kala> (LlbrozrSent) ...........
Uevna-teneke (100 »İbre (nlari
L’llD
43.—
42.62
150.-
135.16
(53.-
66.-
U 1/4
276.— 251.—
42.05
42.05
13516 135.—
59.-
65.-
u ı/«
8.85
156.—
I SCI
8.®
156 —
î •
Londra Borsası
Keten «uhumu ( Tu ou — SVarlh» g ı 73.-
Bombay 72.08
73-•“
Yer fiMtıt» Hindistan 79.—
Brodford Piyasası
Tiftik »yl (nal Ubrusi^Fiyat) * *
•• shra mab — —
Yün Anadolu — —
•' l'mkva *• • —
İskenderiye B^rsas»
Pamuk ( Kantarım T allan)
Aflhmounı Kıaa uyafh F/G. .. 150.— 144.—
Knrnak t’zıın elvafl» F'G 147.— 143.—
*— Harp öyle bîr şeydir kimse neticesini katiyetle kestiremez. kimse kimin kazanacağını, kimin kaybedeceğim evvelden bilemez. Dünyanın yeni bir harbe katlanmaması lâzımdır.,,
Eisenhoıver atom bombasının ehemmiyetini katiyen küçümsemiyor. Askerler bu bombanın kendisini kullananlara korkunç bir üstünlük temin edeceğini bilirler Fakat aynı zamanda bu üstünlük hudutlarının nerede durduğunu da bilirler. Bu bomba mühim bir âmildir, fakat muayyen bir vaziyette en büyük âmil değildir.

bir bir
General, ciddî müzakerelere başlanması için Amerikalılar tarafından Rusyaya yapılacak bir teklifin muhakkak surette zaaf eseri veya yatıştırıcı
tedbir teşkil etmiyeceğine kanidir. Eisenhower'e göre bir insan kendini ne kadar kuvvetli hissederse mesuliyeti de o kadar büyük olur. Uzlaşmaya doğra ilk adımı atmak umumiyetle kuvvetli olana düşen bir vazifedir. Esas olan Amerikan dış siyasetinin hürriyet idealinin tam bir ifadesi olmasıdır: Serbest bir devlet içinde serbest bir vatandaş.
Rus sistemi zayıflığının tohumlarını kendinde taşımaktadır. Çünkü bu sistem bi” esrar perdesine bürünmek mecburiyetindedir. Ruslar kendilerini iddia ettikleri kadar kuvvetli his. setse idiler Demirperde arkasında yaşamak İhtiyacını duymazlardı.
Eisenhower bu düşüncelerini Kore harbinin arifesinde John Gunther’e söylemişti. Fakat Kore harbinin yeni Avrupa Başkumandanının fikirlerinde esaslı bir değişiklik husule getirdiğine İnanmak için ortada bir sebep yoktur.
*3 A rafı k 1950
T® Nî İSTANBUL
Bnyf» !f


mız
Istanbu'da büyük bir otel
ISTANBÜLÜN otel İhtiyacı artık hiç söz getirmlyecck Mr şeydir. Şimdi dünyanın bir çok köşelerinde kar diz boyn birikirken bu güzel şehirde ılık bir güneş altında yaşamanın ne büyük bir saadet olduğunu belki alıştığının için takdir edemiyoruz.
ta tan bulun yalnız bu özelliği buraya bir çok İnsanlar çekebilir. Onlara konforlu oturmak İmkânlarını tenılıı etmek şüphesiz ki lâzımdır. Bunu düşündüğümüz zaman hatıra Lstanbulda otel olup olmadığı suali gelir. Görünürde, Ls tan bul da ve başka büyük şehirlerimizde saray adını taşıyan otellerimizden başlayarak orta otellerimize, misafirhanelerimize ve hanlarımıza kadar bir çok yerler vardır. Başka memleketlerde böyle İrili ufaklı otellerin hepsi kendine göre misafir bulıır. Bizde İse bunların bir çoklarında yerler boştur ve dört gözle misafir beklenir. Eskiden misafir dediğimiz turist niçin gelmiyor ve gelirse niçin bir gün evvel buradan kaçmak İstiyor, bunu hiç düşünmeyiz.
Şimdi bir zamanlar 500 odalığından başlayarak nihayet 300 odalı olmasına karar verdiğimiz bu güzel oteli yaparken bizde otelciliğin niçin İnkişaf edemediğini düşünmemiz lâzımdır. Bir çok memleketlerde fabrika açılmazdan evvel, çırak, amele, usta ve kalfa yetiştirilir. Biz de bu işi hükümetten beklemlycrek kendimiz yapmaya çalışırsak öyle zannediyoruz İd, memlekete bugünkü mevcut otelleri İle en aşağı 500 den fazla oda kazandırabiliriz. Bunu yapmazsak korkuyoruz kİ, 300 odalı otelde ya kendimizi ecnebi bir memlekette gibi sanacağız veva onu da diğerlerine benzeteceğiz.
YENİ İSTANBUL
Roma muhabirimiz bildiriyor
Roma Operasında
“MASKELİ
*
BAL O” SU
Verdi’nln en tanınmış operalarından biri olan ‘‘Maskeli Balo” nun mevzuu temiz bir aşk, kıskançlık ve bu hissin sebep olduğu bir cinayeti İhtiva eder. Opo-ranın kahramanı Boston Valisi Kont Richard de Warrwlc (Tenor Lauri Valpl) kâtibi Renato-nun karısı Amella’yı temiz bir aşkla sever. Amelya da konta aynı hlsle bağlıdır. Renato bir gece yarısı kontla Amelia’yı kırda beraber görünce kıskanır ve konta suikast hazırlayanlarla anlaşıp kontu sarayında verdiği bir maskeli baloda bıçaklayarak öldürür. Kont ölmeden evvel gü-
m! Amelia’nm marnım olduğunu itiraf eder.
Bir Çok güzel aryalarla süslü olan bu opera açılış gecesi orada bulunan Romalıları bir hayli heyecana getirip uzun uzun alkımlar topladı.
Roma operasının İlk temsilleri çok parlak oluyor. Gece kıyafeti mecburi, bunu gişede bilet a-İırken öğreniyorsunuz. Balkonda bir koltuk bileti 2800 İtalyan 11-
retl, aşağı ytıkan 18 Türk Lirası kadardır. Parterde koltuklar 1-5 bin liret
Akşam 8.30 da operanm önü otomobilden geçilmez bir hale geliyor. Artık Roma sosyetesi o-peraya gelmeye başlamıştır. 81-gara salonunda göz kamaştırıcı bir güzellik ve sıklıkla karşılaşıyorsunuz. Bütün hanımlar son derece güzel giyinmişler. Büyük
Annem, üç yaşında iken babama söz kesilmiş, onüçündede onuna evlendirilmşti
i
AİLEM
1908 yılı ekim ayının 31 ine» günü lstanbulda doğmuşum. O Arada annem 15, babam da ylr mi yaşında İmiş.
Ailenin en büyük çocuğu ben dlm. Mavi mescidin arkasında. Marmara ya bakan bir evimi? vardı. Alçak bir duvar, evi denizden ayırırdı Mini, mini mes dde komşuluk eden, yeşillikle) İçinde, sakin bir ev. Çocukluğu ma ait İlk hâtıralar arasında Marmaranın hiç dinmeyen, yu muşak kımıldanışları ve bahçede ötüşen kuşlann cıvıltıları yer alır. Büyük babamın olan ev beyaz boyalı, yeşil panjurlu, ön ve arka taraftaki balkonları ka fesli, büyük, ahşap bir bina idi. Büyük babam, büyük annem ve biz hep beraber otururduk.
Şimdi bu geçmiş gllnlcri a-narken çocukluk hâtıralarım; teşkil eden Marmaranın dalgj Besleriyle beraber, bahçe üstündeki taşlıkta kahvaltı eden büyüklerin konuşmalarını da du yar gibi oluyorum. İçimde hâlâ, denizden akseden parıltılar la aydınlık ve güneşli odamda uykudan uyandığım zamanlardaki huzuru hissediyorum. Mut faktan gelen tabak, çanak gürültüleri ve Arap rek kahkahaları çınlıyor.^
Yataktan İner.
mJn etekleri ayaklanma dola pa dolaşa pencereye giden, demir parmaklıklar arasından bağımı çıkarmağa uğraşarak aşağıdakilere seslenirdim. Baban, hemen peçetesini bir tarafa a-tar, ayağa kalkar ve geliyorum diye bağırarak yukan koşardı Ben hemen yatağa girer, ail efradı arasında mühim bir mevkii olmanın verdiği çocukça gurur ve neşe ile gülerek onu bek terdim. Benim için her yeni güı böyle başlardı... Babam peçete-aini fırlatır, koşarak merdivenleri çıkar, beni kollanna alarak sıçratır, ben de kıyameti kopa-nrdım. Eğer bu oyun olmazsa günün andan korku beyazı
re, devire ve kahkahalarla gü lerek kömürlük penceresi glb; siyah ve on Üç yaşında olması na rağmen benim bütün işlerimi gören Arap dadım İnci İçe ri girerdi.
İnci, evimizin orta hizmetine bakan Feridenin kızı idi. Ba bası sarayda uşaklık ettiği sırada lstanbulda doğmuştu. Ba basının Ölümünden sonra büyül annem onu ve annesini yanına almış, ben doğunca da İnciye bana bakmak vazifesi verilmişti. Onu çok sever ve bir dakika görmeden duramazdım Çok neşeli IdL Yüzüne tuhaf, tuhaf şekiller verir, gözlerini oynatır, beni gülmekten kırıp geçirirdi Huysuzluk ve haşarılıklarım* da ses çıkarmadan katlanırdı.
İnci odaya girince babam beni yere bırakır, uslu durmamı ten blh eder. İncinin kıvırcık saçlarını okşayarak dışan çıkardı. Biz bir müddet birbirimize bakarak karşı, karşıya dururduk. inci yine yüzünü, zünü oynatarak dürmeğe çalışır, kalınlar atarak rak boynuna
giydirmek, fakat asıl yıkamak istediği zaman kızılca kıyamet kopardı. Beni kolunur arasına sıkıştırır, başımı el ta a tutar, yüzümü, gözümü m-
dal öpmesi Ve be? unuta-baba.
gör-önde.
mer •
edemiyeceğim. Fakat urun boylu, İri yan bir adamdı. Bana şe ker verir, bahçeden topladığı yemişleri yedirirdi.
inci, küçük kardeşime baktığı yahut ev işleri İçin annesine yar dım ettiği zamanlar beni alır sokağa götürürdü. Büyük baba mm Adeti idi. Her sabah kahvaltıdan sonra kahveye çıkar nargile yahut çubuk içerdi. Beş yaşımdan sonra beni de beraber götürmeğe başlamıştı. Kendi»-kahvenin açık bir penceresi ö-nünde oturur, beni oynamak ürere bahçeye bırakır fakat gözlerini de benden ayırmazdı. Ba zan yaşh arkadaştan ile konuş mağa dalar ve beni unuttuğu o lurdU.
(î)pmmı rar)
aşçımızın gev-kulaklarımda.
gecelik entari-
kullandığı saten kaplı kü nakış kutusu hâla gözleri önündedir. Dediğim zarif bir kadındı ve
gibi eğer Kü-çeke-âdet
normal şekilde başlama ötürü bir noksanlık, bir hissederdim... O sırada çok kara gözlerini devi-
buna bir men.

Eö-gül-kah-koşa-Ben*
beni sonra güler,
sarılırdım.
yüzümü
•it
bunlamağa başlardı. Ara sıra da gözlerime sabun kaçırırdı. Bütün bu müddet zarfında ben tekmeler savurur, kurtulmak i-çln çırpınıp, dururdum. Saçlarımın taranması da ayn bir me sele idi. Annemin çok sevdiğ saçlarım kıvır kıvırdı. İnci usi . durmam için söylenir, ben fer yat ve figanı basardım. Nihayet onun istediği şekilde taranmam bitince gözlerim sabundan kızarmış. kafam taraktan acıya, acıya birbirimize baüardık. Bu günlük mücadele, denizin gala nişi, babamın beni gibi tabii bir hâdise İdi. dakika geçince her şeyi rak, an ne m t büyük
mı ve büyük annemi mekmek üzere, ben İnci arkada güle, oynaya divenleri inmeğe başlardım. An
nemin öpücüğü İle de o günün mükemmeliyeti tamamlanmış o-lurdu. Ondan evvelki dakikalaı aydınlık bir odada uyanmam babamın beni havaya fırlatışla n. İnci İle mücadelem bu tath ânın birer peşrevi mesabesinde kalırdı. Bu öpücükte sanki gü kokulan gizil idi.
Annem çok güzel bir kadın dı. Parlak, siyah saçlanm dai ma topuz yapardı. Solgun, yu varlak yüzündeki küçük ağz. hafif müstehzi bir İfade İle kıv* nlır, hülyalı gözleri, güldüğü zamanlar birer mücevher gibi ışıldardı. İnce, zarif bir kadir olan annem donuk renkli kuma ? ve ipeklilerden elbise giyer, boynuna altın gerdanlıklar takar daima IAvanta ve kolonya ko kardı. Kibar, sessiz bir İnsandı Mini mini, güzel elinin parmak lannda mütemadiyen değişen yüzükler parlardı. Fevkalâde nakuf ve ellşleri yapardı. Yalnız bunun için çük mln çok
Avrupada doğmuş olsaydı zelliğivle hemen dikkati bilirdi. Fakat o zamanın lerine göre sokağa çıkarken yü
zünü peçe ile örttüğü için, aile efradından başka kimse onun güzelliğini bilmezdi. Henüz Üç yaşında iken babama söz kesilmiş, on üçünde de evlendlrilmiş-tL Sokağa nadiren çıkar ve da ima yanında birisi bulunurdu Vaktinin büyük bir kısmını ev de ve bahçedeki incir ağacının altında geçirirdi. Fakat rağmen kocasının evinde süs gibi telâkki edilmekten nun, mesut bir hali vardı,
yük babam ve büyük annem ken dilerini birbirlerine hasretmiş bir çiftti. İlk torunları olduğum için de beni son derece şımartıyorlardı. İkisi de bana çok yaşlı görünürlerdi. Mamafih hâtıra lanmın başlangıç tarihi olan 1914 ilkbaharında büyük annem herhalde kırkından fazla değil di. O da annem gibi çok gene, evlenmişti. Fakat beş yaşında biraz fazla bir çocuk için büyü1-annem çok yaşlı addedilirdi.
Beni dünyaya getiren, yetiş tiren ve istikbalimi hazırlayar tanıdıkları, hattâ benim bile u-nuttuğum bu insanlar tuhaftı* ki maziye baktığım ve çocukluğumu hatırlamak İçin kendi mİ zorladığım şu sırada bütün I vüzuhiyle gözlerimin önünde can. lanıyor. Geçmiş günleri bu nk pette hatırlayabileceğim! zannetmiyorum. Fakat bütün hâtıralarım en ince teferruatına kadar gömülü olduğu yerlerden çıkarak kafama hücum ediyor
I Büyük babamı 1 Ay ikiyle tasvir
Sinema yıldızı Viily Vitale, tenor Laurl Valplü Maaketl Balo Opernmnın perde arasında YENİ İSTANBUL objektifi karşısında
bir ekseriyeti çok Bengin dekolte tuvaletler giymiş, etrafı tetkik etmekle meşguL Dikkati çeken bir nokta da Romalı genç kızlann ve hanımların bu şıklığa rağmen çok as makyaj yapmalarıdır.
Saat dokuza beş kala tatlı bir çan sesi seyircileri opera salonuna davet ediyor. Kapılarında pırıl pınl üniformalı ve kılıçlı nöbetçiler bulunan bu salon kat kat locaları ve duvarlarındaki, her biri büyük bir sanat eseri olan Foyer ve Geldo Cadrin'in fırçalarından çıkmış fevkalâde tablolar insana bir ihtişam hissi veriyor. Salonda bulunan 140 locada o-turan güzel kadınlar taktıkları mücevheratla gözleri kamaştın-yor.
Herkes yerleşince şef orkestra gelip alkışlandıktan sonra uvertür başlıyor. Her meşhur artist sahneye girerken alkışlanıyor ve bu iltifata ufak bir reveransla mukabele ediyor. Her aryadan sonra uzun bir alkış tufanı kopuyor ve artist defalarca selâm vermek mecburiyetinde kalıyor ve sonra oyuna devam ediyor. Perde aralan sürekli alkışlar artistlere tekrar ve tekrar çıkıp selâm verdiriyor. Perde aralannda seyirciler muntazam büfeleri olan salonlarda sigara ve serinletici şeyler İçmek için çıkıyorlar.
Operadan sonra seyircilerin büyük bir kısmı gece kulüplerine dağılıp sabahın üçüne kadar dans edip evlerine dönüyorlar. Bu kulüplerin en meşhur ve popüler olanı eskiyle modemin birlenerek meydana getirdiği “Hoşlarla DolPOrso” denilen çok hoş bir yerdir.
Romanın bu muazzam opera binası 1879 da Costanzi adlı zengin bir otelci tarafından inşa ettirilip bir müddet kendi lsnjinl taşımıştır. Şimdi adı "Teatro dell’Opera,, olan bu bina 1929 da büyük bir tamir görerek bugünkü halini almıştır. Costanzi operasında mayıs 1859 da “Cavelerio Rusticana,, operasının 1900 de de Toakanın ilk temsili verilmiştir. Bu sene bu eski operanın 50 nel yıldönümü büyük bir gala gecesiyle kutlanmıştır.
Vasıf CANLI
W
Roma Opera» Salonunda aeylrcner perde açılmadan yârenlik ediyorlar
• Mirasyedi
Öğrenmek ihtiyacımla olduğumuz
lıersry
Hicri ARALIK 1950 23 Cumartesi Rumi
R.ev 13 1370 K.evvrı 10 1366 |
VAKİT VASATİ EZANI Güne, 7.2S 3.37 öfcle 12.13 7.29 İkindi 14.32 0.48 Akşam J0.4Ö 12.00 Yatsı 18.24 1.39 tmnA.k 5.37 13.52
Zülfikann
Göb
Pirinç.
(40306) 1 - OÖnÜ’den Ta (Türkçe). 2 — Lüküe Ha-
(84137) 1 — Tarzan May-
UÇAK . TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
5.50 P. A. B. (Brezilya) Bucno Aires. Rio. Dakar. Lizbon. M ad rid, Komadan. — 8.00 K. L. M (Hobinde) Ametcrdam, MÜnlcb. Romadsn. — 10.40 İzmlrden. —
— 11.50 Ankaradan. — 13.10 Ba hkcslrden. — 14.50 Adana. An-karadan. — 15.20 P.A.B, (Brczil ya) Boyruttan. — 16.10 Diyarba kır, Elâzığ, Malatya, Ankara dan. — 16.50 T.A.E. (Yunan) A tinadan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
01.05 P.A.A. (Amerikan) MÜ nlch, Londra, New-York'a. •-6.50 P.A.B, (Brezilya) Beyruta
— 8 30 Ankara, Adanaya. — 9.0(» M. S. (Mısır) Kahire, Nlkoaya-ya. — 0.00 K. L. M. (Holânda) Tahrana — 9.55 B. 0. A. (İngiliz) Atina, Roma, NIs, Londraya —- 10,30 İznılrc. — 11.00 Balıke eire. — 12.10 İzmlre. — 13.40 An karaya. — 16.20 P.A.B. (Brezli ya) Roma. Madrid, Lizbon, Dakar, Rio, Buenoe Aires’e.
GELECEK Of,AN VAPURLAR
10 00 Mersin, îmrozdan. — 20.Ot» Marakaz. Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPUR1.AR
9 00 Morakaz, Mudanyaya. -14,00 Ege, lzmlro. — 22.00 Konya. Bandırmaya,
GELECEK OLAN TflKNtKIl
6.25 Erzurum. — 6.46 Doğ^
Ekspresi.— 8 50 Ankara Ekspresi
— 9.20 Yataklı,
GİDECEK OLAN TRENLER 18.20 Ankara Ekspresi. — 20.05 Ankara (Yataklı).
(Tarifelerin habersiz değiştirilmesinden dolayı mesuliyet kabul edilmez).
SARK (40380) Kahire Esrarı. SIK (43720) 1 — Yedi Donla Ga* tipleri (Türkçe). 3 — Ölüm Yan şı. 3 — İçerideki Dfrjman. TAKSİM (43191) geainde.
FAN (80740) Acı
ÜNAL radılar yat.
YENİ
mun Adam. 2 — Genç Kız Kalbi.
YILDIZ (42847) Acı Pirinç. İSTANBUL ALEMDAR (23863/ 1 — Kara
Tarzan. 2 — Onu öldürdüm. AYSU (21917) 1 — CanJ Kaçıyor 2 — Slngoulla Çingene Kızı. AZAK (23542) 1 — Yanlış Numara. 2 — Meksiko Haydutlan. ÇEMBERLİTAŞ 22513) 1 - lvo jlma Yanıyor, 2 — Korkak Kahraman.
emre 1 — Aratanlar dövüşü 2 — iki Cingöz Hollyu’ood’da IIALK (210041 1 — tkl Açıkgöz Tarzan Diyarında. 2 — JBuffaio-bllin İntikamı.
İSTANBUL (22367) 1 — Haydut Aşkı. 2 — Ormanlar Kiralımı İntikamı (Türkçe).
MARMARA (23860) 1 — lvojlme Yanıyor. 2 - Korkak Kahraman MİLLİ (22062) 1 - Sihirli Bahçe 2 — Ali Baba Kızlar Pansiyonunda.
TURAN 1 — Meksiko Haydutla-m. 2 — Yanlış Numara.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — öldüren Buse. 2 — Hint Esran.
KADIKÖY
IIALE (Kadıköy) (60112) I — Eğlenceler PeriaL 2 — Vatan Kurtaran Kadın.
OPERA (68821) 1 — Son Şahit 2 — Tuna Ağlıyor.
SÜREYYA (60862) 1 — Kanlı Sigara. 2 — Johnny Bollnda.
Y ELDECİ IIM ENİ 1
bancı. 2
I PARK (11131) Yılmaz Refa >US(lıollı Bırakılan Çocuk. SÜMER Kara Canavar. ULUS (22294) Donla Kurtlan. YENİ (14040) Jandark. GAR GAZİNOSU Brynana Re vüsü.
ANKARA PALAS Pariyona Viyana Atraksiyon Orkestrası. Gaza Şeydi îdareslndo.
SÜREYYA PAVIİONU Ispanyol Orkestrası.
KÜÇÜK Melekler ve Şoytanlar. BÜYÜK Hile ve Sevgi.
İZMİU
ATLAS Günün Kadım. ELHAMRA Ayrılmaz Gönüller. LALE
MELEK 1 Taşlar.
TAN Parma kan SalfK TAYVARE Parmaksız SalfK YENİ 1 — Kanlı İrmak. 2 — Yanlış Hüküm.
İNCİ 1 — Harman Sonu Dönüşü. 2 — Zehirli Şüphe.
A
Parmaksu Salih. Tuzak. 2 -
Kanlı

İTFAİYE
Beyoğlu 44644 intan bul 24 Üsküdar 60045
Karşıy&kA 16055

Ankara 00
İzmir 2222
K.köy 60872
SIHHİ İMDAT
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
4499"
6063b
91
1

SUNAR Kalbim
E M A L A R
(42562 ı Kahraman

Borjlaların întlkam*
S I N
ALKAZAR
Fedai.
AR (44304)
(Orijinal),
ATLAS (40835) Celse Açılıyor ELHAMIIA (42235) Borjialarır. İntikamı (Orijinal).
(*ÜICEL 1 — Bir Yetlmenln Ro manı (Türkçe). 2 — Gecenin Gözleri.
İNCİ (84505)
max.
İPEK (44289)
LALE (43595) mı (Türkçe)
MELEK (40868) Şahane Yalar SARAY (41656) Yunan Opereti SUATİ’ARH (83148) 1 - KlO
Nehir. 2 — Singoallo Çlng'u ( Kızı.
SÜMEK (42851) Acı Pirinç.
Kadın Anin
Kahraman Borjlaların
Unut
Fednı Intlkn
Bir Ta.
— Karadonls Poatam. ÜSKÜDAR
1 — Kırmışı Güller. 2-Senln.
ANKARA
ANKARA (23234) Jandnrk. BÜYÜK (16432) Üç Silâhşorlar CEBECİ (13816ı üç Silahşorlar
R
A
=
ECZANELER
TR O L A R
İSTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatroları Suare 20.30 da
DRAM Şafakta gelen kadın (4 perde) Alejandro Cuoona
Yazanı
Türkçesl: Cahit Irgat ve
M. TÜkman
TelL; 42167 KOMEDİ KISMI ÇİFTE KERAMET
Tozan: Trlertan Bornard Türkçe/ıi: Reşat Nuri Gün tek İn
TİYATROSU
TENİ »ER
30.45 te
Afrodlt
Telefon: 495S9
MUAMMER KARACA TİYATROSU Terkoıı Evleniyor.
EMİNÖNÜ: Ankara — Sim
Baçdogan (Küçükpazar) — E^at (Dlvanyolu) — Snlâhaddln (Çar-şıkapı).
BEYOĞLU; Güneş (Merkez) — Barunak (Taksim) — Batisi Tülbentçi (Taksim) — Bankalar (Galata) — Necdet Ekrem (Şişil) — Çubukçu (Şişli) — Haaköy (HaskÖy) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH; Muharrem Tanır (Şeh-zadcbaşı) — Etcm Pertev (Aksaray) — 8a mat ya (Snmatya) — Hamdl Emgen (Şehremini) — M. Fuat Bayer (Karagümrük) — Orhan Avcıoğlu (Fener).
EYÜP: Arif Beşer.
BEŞİKTAŞ i S. Recep. — Tonl lOrtnköy) — Arnavutköy — Merkez (Bebek).
KADlKÖTt Kadıköy — Rtzıltop-rak — Göztepe — Bostancı — Ahmedlye (Üsküdar).
BÜYÜKADA: Halk. IIEYBELİADA: Halk.
ANKARAı Başkent, Güray, Kur tul uç.
İZMİRı Tilkilik (Basmahane) — Çankaya (Alsanc&k) — Şifa (Ko-tneraltO — Yeni (Eşrofptuja) — Güzelyalı (Yalılar).
D
Y
0
L
A
R
ANKARA:
7.28 Açılış ve Program. — 7.30 M. S. Ayan. — 7.31 Marşlar (PL) — 7.45 Haberler vo Hava Ra poru 8.00 Türküler (Pl.) — 8.25 Günün Programı. — 8.30 Brahma: Dö Minör Trio (PL) Çalan; Trlcflto Triosu. — 0.00 Kapanış.
1215-13.15 ASKER SAATİ. (16.m.ft3 - 17840 Kc/S T.A.V, Kına Dalga Postaslylo Beraber Yayın),
12.16 Memleketten Solüm. — 12.30 Aekerln Îh
tediğl Havalar. — 13 00 Haborler. — 13.15 K1A6İİC Saz Eserleri. — 13.30 Öğle Gozotosl. — 13.4) Şarkılar. — 14.00 Radyo Balon Orkentrası. — 14.30 Hafif Şarkılar (Pl.) — 14.55 Konuşma: Spor Haberleri. — 16.00 Kayıp Mektupları, Hava Raporu. Akşam Programı ve Kapanış.
16.58 Açılış vo Program. — 17.00 Çocuk Saati — 18.00 M. S, Ayan. — 18 00 Dana Müılltlor* (Pl.) — 18.30 Şarkılar. — 10.00 M, S. Ayan vv Haberler. — 19.15 Tarihten Bir Yaprak. — 19.2») Yurddan Seslen İdare Eden: Muzaffer Sanflö zcn. — 10 15 Radyo İle İngilizce. — 20.00 Uver türler (Pl.) — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Serbest Saat. 20.35 tnceaaz (Nihavent Faslı) — 2) 15 Ailen Rolh OrkeatraHi Çalıyor (Pl.) — 21.35 Film Yıldızlan Söylüyor (PL) — 22.00 Konuş-
garkılar. — 22.46 M. S* Ayan vo 23.00 Dansa Davet (PL) — 23.3J Kapanış.
ve Programlar. — 13.00 Haborler.
ma. — 22.16 Haberler. — Program ve İstanbul
12.57 Açılış
— 13,16 Dana Müziği (PL) — 13.30 Radyo Sa lon Orkeutraeı Konseri. — 14.00 Saz Eaerlorl ve Şarkılar (AlAeddln Yavaşça) — 14.45 Haftanın Programı. — 16.00 Salon Konser Orkestralından Müzik (Fİ.) — 16.10 İstanbul Türküleri: Afife Ediboglu. — 16.30 Admira - Beşiktaş maçımı, yayını. — 16.30 Dana Müziği. — 16.40 Saz Eser lert. — 17.00 Dana Müziği (Pl.) — 17.15 Yurdun Her Köşelinden Deyişler va Söyleyişler. — 17.46 Kayıp Mektupları. — 17.50 Radyo Klâsik Türle Mualklal Birliği Konaerl. — 18.30 Caz Şarkılar» ve Türkçe Tangolar (Celâl İnce) — 19.00 Haberler. — 10.15 Kıan Şehir Haberleri. — 19.20 Caz Müziği. — 10.40 Şarkılar (SOzan Güven) -20.16 Radyo Gaaeteal. — 20.30 Şarkılar ( M us lafa Kovancı) — 2050 Konya Milletvekili Ümran Nazlfln bir konuşması. — 21.00 Türkiye - Amerika Milli Güreş MÜHabak&lannın Spor va Sergi Sarayından Naklen Yayını. Müsabakaların hl tamında Programla/ vo Dana Müziği (Pl.) — 24.00 Kapanış.
ONA, mirasyedi derlenlL
Bu İsim, şu basit sebep* ten ve çok masûm bir ikram arzusundan doğmuştu.
O, sigara paketini cebinden çıkardığı zarnan masasından kalkar bütün arkadaşlarını teker teker dolaşırdı, paketin yansım dağıtıp yerine dönünce kendisi de bir tane yakardı. Zaman la yerinden kalkmadan bu paketi elden ete dolaştırmayı öğretti arkadaşlarına, öğ. retti ama işte adı da mirasyedi kaldı.
Ona Adi, Adi takılırlardı.
— Gene para yiyorsun mirasyedi.
Hanın altındaki kahvecinin büyümüş de küçülmüş çırağı büroya girdi mi hepsi onun yüzüne bakardı, o yılışık cüce de yaptığı İşten pek memnun, ağzı kulakla-nnda.
— Hacı ağabey derdi, kaç tane olsun. Bak derlerdi bu da güzel, kahkahalarla gülerlerdi. Yerine düşemenıişti mirasyedi.
Tcaadllf onu öyle bir mu. bite atmıştı kİ. burada ondan başka herkes birbirini anlıyordu Bunlar, son harbin İnsanlara vurduğu o kocaman tokatln ruhları eğilmiş hastalardı.
Hani gene onlann en gü-ael dedikleri gibi.
— Ben kendi dümenime bakanm, diyorlardı.
Çalıştığı verin bu bencil hayat parolasından iğrenir» en ufak ölçüde paranın satın alabileceği menfaatleri için blriblrlcrine san dişlerini gösteren bu insanları sever, bunlara acırdı. Fakat ne zaman bu felsefenin şdyle veya böyle bir deyimini işit-se. içinde bir eziklik olurdu.
Garip bir bünyesi vardı, kötü fikirlerden midesi bulan irdi.
Onun, durup dururken bu öğütlerine bir de isLm bulmuşlardı.
— Mirasyedi mide veremi, diyorlardı.

Akşamlan Galetadan Sul-tanselimdekl evine yavaş yavaş yürürdü.
Evine ne kadar gecikmek mümkünse o kadar yavaş giderdi, insanlardan uzak olmak istemiyordu, hep onların arasında onlarla beraber olurdu.
Omuzuna sertçe vurtfp geçen hamalın arkasından gülümserdi. o hamal veya şu efendi yahut önünden yü-Hlyen incecik boyunlu çocuk olmasa bu kocaman cadde neye yarardı, caddenin hepsini ona verseler ve hiç İnsan olmasa nasıl bedbaht olurdu.
Bnhkeslrdeki kansını. çocuğunu düşünürdü, kara gözlü küçükçük kızının incecik bacaklariyle tepinip ciyak ciyak bütün istasyonu ayağa kaldırdığı gün, hiç gözünün ÖÜnden gitmiyordu.
Masanın gözündeki köprü üstünden aldığı zımbalı defter. her hafta yenilenlrdi. Ona hesaplarını yazardı, ev kirası, karısına yolladığı 60 lira, kahveciye borcu altalta yazar. 135 lira maaşından bunlan çıkarırdı.
Bir piyango niye çıkmazdı ki ona. Ah! derdi, bir de bana çıksa hemen bir ev tutsam. karımla evlâdımı da yanıma alsam. Sonra sırn-slyle 50 bin. 10 bin. 5 bin ve bin liralık ikramiyelerle neler yapılabileceğini hesaplardı.
Bedbahttı ve bütün bu dertlerine bir çare bulamıyordu. Bir gün dairede ö-nündekl defterde bütün yazılar ve rakamlar allinlver-dl, yalnız pırıl pırıl bir aydınlık beynine doldu. Gözlerini sımsıkı oğusturdu, nafile. sonra (cinde bir şey kopmuş gibi oturduğu san. dalye evvelâ havalanmışı da sonra düşüyormuş gibi oldu.
Saat 16 ya kadar müesse-senin doktorunu beklediler Odacı Mümin efendi kolan-
Yazan : Kâzım KAYA
yalarla şakaklarını ovdu, o-kuyup üfledi.
Ertesi sabah İkinci baygınlığında ayılmaya hiç niyeti yoktu, hastahaneye kaldırdılar. üç dört gün gıda rejimi yaptı, beyaz gömlekli fiyakalı doktorlar arkam-na tık tık. pıt pıt vurdular, yüzlerini burüşturup göğsünü dinlediler. Tüberküloz değtidL
Bir çarşamba günü İdi. heyete çıkacaksın dediler, vatak komşusu Vakıfların ı... veznedarı frisan beyle
beraber hazırlandılar.
Hemşire:
— Başdoktor çok kızar aman traş olun demişti.
Hep beraber aynı odaya girdiler. 12 hasta vardı, th-san beyle İkisi pencerenin yanına çekildiler.
Doktorlar koltuklarda o-turuyordu, hava müthiş «-caktL
Mirasyedi başdoktorun he-men yanında oturan doktor hanımın ağzına imrendi. TA-ze. tertemiz ve mftnah bir ağzı vardı. Onu öptüğünü düşündü. göğsünde sıcak bir-şeyler eridi.
İhsan bey — Bak azizim dedi, caddede manavın dükkânının önünde bir topluluk vardı.
Güzel ağızlı doktor hanım:
— Şu pencereyi de lütfen açar mısınız? diyordu.
Mirasyedi açmaz mıydı hiç: yerdi, ortadan yok e-derdl o pencereyi Vallahi.
Şimdi dışardan sesler geliyordu. Manavın önündeki toplulukta Amerikan bezi gömlek giymiş, kalın vücutlu masmavi çocuk gözlü bir adam:
— Te...be, diyordu, tstan-bulun göbeğinde okkası 2.5 Hra yağ yediğin var mı senin? r J ' 1
Karşıdan berber sestendi:
— Kızma çavuş, bakma sen onun 2.5 dediğine, 3 papeli gözden çıkardı o.
— Yok be Bayram ağa, töbe, yediririm eşeğe o yağı be, vermem Vallah.
Mirasyedi o zaman dikkat etti, o topluluğun içinde kaybolmuş bir eşek vardı.
frd yanındaki sepetten biraz daha büyücek küfelerin yanına yalansız 15 kişi kollarını dayamıştı, pazarlık böyle oluyordu.
Mirasyedi:
— Zavallı eşek diye düşündü, bunaldı bu sıcakta.
İçerde dahillyeci, sigara paketinin arkasına eski türkçe bir şeyler yazıyordu, başhemşire, genç operatöre kesip biçecekmiş gibi bakıyordu.
Sıradaki hasta:
— Ben geldiğimde 61 kilo idim, şimdi 57 kiloyum, e-fendlm diyordu. Caddeden kahkahalar geldi, mirasyedi dışan çıktı. Eşek yerde yatıyordu. Demin küfelere a-banan kalabalık, şimdi yerde yatan eşeğin etrafında halka olmuş gülüyorlardı.
— Kalk be gâvurun malı, diyordu, çocuk gözlü adam.
— Töbe be, aksatasına da. parasına da. şehirde insanlar canavar olmuş be. güleylrler be, hepten hayvan bunlar.
tçl burkuldu, basını çevirdi. Konuşan hasta dolaba tutunuyordu, artık besbelli yorulmuştu, birden parmaklan büzüldü ve örtüyü sımsıkı tutarak yere yuvarlandı. Doktorlardan kimse kımıldamadı; başhemşire hemen dışan koştu, iki hademe hastayı kaldırdılar.
Dahillyeci pis pis gülümsedi:
— Bir hastanın en antipatik jesti budur ve ekseriya aidattım zannederler, diyordu.
Mirasyedi birden atıldı;
— Dışa rdakiler hiç olmazsa eşeğin samimiyetine inanıyorlardı dedi.
Tam bir sessizlik oldu.
Herkes birbirine bakıyor.
Vakıfların t.... veznedan mirasyedinin İskeletini siper etmiş kıs kıs gülüyordu...










I

-











t
*




•S




- V







A
23 Arahk 1958
Salmastra Alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa
Satınalma Komisyonundan
İskenderun Belediye
Başkanlığından
Belediyemizin Elektrik İşletmesi için
No. Miktarı
200
adet 10 A.110.V. Monfoze sayaç
1
25A.110/190 voltluk treftze 4 naklili
2
10
sayaç
SOA 110/190 voltluk trefize 4 naklili
3
10
M
sayaç
Muhtelif eb’atta örgülü çıplak bakır
2600
Kg
tel
İçin dahili ve haricî kablo başlığı
10
Kv
Akım redöktörü vesair malzeme satın
alınacaktır.
75/5
Seyhan Valiliğinden
Elektrik İşletmesi Müdürlüğün-
maz.
İstanbul Tekel
Mahkemesinden
1 — 300 Kg. dört köşe 10 milimlik salmastra açık eksiltme satın alınacaktır.
5 — İsteklilerin bu
3 — Keşif eksiltme şartnamesi ve buna bağlı diğer kâğıtlar her gün Î1 Daimî Komisyonunda ve Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
2 — Eksiltme 3.1.1951 çarşamba günü saat 11.00 de 11 Daimi Komisyonunda kapalı zarf eksiltme usulü ile yeniden yapılacak.
1 — Eksiltmeye konulan iş: Osmaniye — Haruniye yolu Üzerinde betonarme Hamiz köprüsü keşif tutan (15801) lira ((51) kuruştur.
3 — Buna alt şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
Talipler parasız temin edebilirler.
4 — Eksiltme 4 ocak 1951 perşembe günü saat 11 de Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (17287)
malzeme listesini
isteklilerin usulüne göre geçici teminat vermeleri, 1950 yılında Ti-bulunduklanna dair belge göstermeleri
950/460
Dâvacı T. C. Ziraat Bankası İstanbul Şubesi namına vekili tarafından; Galatada Ömer Abit Han No. 40 da Süreyya Kala-bay aleyhine konkurdatonun feshine ve masarifi muhakeme ile
avukatlık ücretinin tahsili istemiyle açılan dâvanın duruşması sırasında:
1950 günü akşamına kadar ve-gecikmeler nazan itibara alın-
(17472)
4 — Eksiltmeye girebilmek için (1185) lira (11) kuruş caret Odasında kayıtlı şarttır.
2 — Muhammen bedeli 1950 lira olup muvakkat teminatı 146 [Ura 25 kuruştur.
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
İstanbul Üçüncü Ticaret
Dıatermı
Narkoz
Kuvöz
Inhalatör
cihazlar
vesair
Metabolizma cihazı
Galvaflofaradjk
Ameliyat masası
Pnömotoraks
vesair
Dış röntgenleri
Tur Elektrikler
dış tababeti
cihazları
n.
TAHİR HAN - GALATA
Tel : 49419
Lamet - İst.
Telgraf :
Ambulans ve Buz Dolabı Satın Alınacak
Hastahane için 8 adet hasta nakliye arabası (ambulâns) 10 adet buz dolabı satm alınacaktır.
isteklilerin ellerindeki marka, evsaf, teslim müddeti ve fiyatlarım bildirir tafsilâtlı tekliflerini 27.12.1950 gününe kadar Nişantaşı işçi Sigortalan Kurumu İstanbul Hastaha-nesinde Satın Alma Komisyonuna bildirmeleri. (17789)
TELEFON: 82836
işin teknik öneminde bir işi iyi surette başarmış veya İdare ve denetlemiş olduklarını ispata yarar belgelerini Bayındırlık Müdürlüğünden aiacaklan tanıtma beyannamesine (müteahhit beyannamesini müteahhit plân ve teçhizat beyannamesi) bağlamaları ve bu beyannamenin İçindeki sorular cevaplandırılarak yeterlik belgesi, isteme dilekçeleri ile birlikte eksiltme gününden en az üç gün evvel (tatil günleri hariç) yazı İle valiliğe müracaat ederek bu iş için belge almaları şarttır.
6 — isteklilerin 2490 sayılı kanunun 32 nel maddesinde verilen İzahat dairesinde hazırlayacakları teklif mektuplarını ikinci maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar komisyon başkanlığına vermeleri lâzımdır.
7 — Teklif mektuplarını hamil zarflar para İle mühürlenme-yip iami havi mühürlerle mühürlenmesi lâzımdır. Postada -»hn gecikmeler kabul edilmez. (17496)
İSTANBUL . ROMA SVV/SSA/R ve ALİTALİA DC.-4 (SKYMASTER) uçakları ile CUMA GÜNLERİ
Yeşilköyden saat 10.00
Atinaya varış " 11.00
Atinadan H 11.15
Romaya varış ** 14.15
İzahat almak için
Seyahat acentenize veya
S W i S S A İ R, Ayazpaşa
Kun Palas, Tel. 82857 ye müracaat
Başmüdürlüğünden
)L
1 — Her nevi mamûl tütün ve sigaralarla çay ve kibritin atelye veya fabrikalarımızdan alınarak bölgeleri dahilinde tesis edecekleri satış depolarından İstanbul şehri belediye hudutları çevresi içerisindeki bayilerle YenikÖy, Rami. Bakırköy. Beykoz, Kartal ve Üsküdar depolarımızdan mamulât alan köy bayilerine tevzii 3 yıl müddetle taahhüde bağlanacaktır.
2 — Yukarıda sayılan sahalar — Beyoğlu. İstanbul, Anadolu — olmak üzere üç bölgeye ayrılmış olup her biri ayrı ayrı taahhüde bağlanacaktır.
3 — Taahhüt esaslarını İhtiva eden sözleşme projesi başmüdürlüğümüzde mevcut olup istek halinde İlgililere bedelsiz olarak verilecektir.
4 — Arzu edenler sözleşme konusu İle ilgili her türlü izahatı ve malûmatı başmüdürlüğümüzden alabilirler.
5 — ilgililerin yazılı tekliflerini en geç 11.1.1951 perşembe günü akşamına kadar başmüdürlüğümüze vermeleri lAzımdır.
6 — Teklif sahipleri, haklarında nerelerden referans istenile-bileceginl teklif mektuplarında kaydetmelidirler.
7 — İdaremiz tekliflerden en müsait tclAkki ettiğini seçmekte serbesttir. * (17810)
Soldan »nfn:
1 — KAğıthnnc öyle bir mehilidir (iki kolimeı. 2 — Tamyıumı. Kabir. 3 — Beceriklilik; Tersi
meylettir. 4 — Nida; Mastar eki; Nok«nnnız 5 — Cimri: Değer. 0— Verme; Geri tepme. 7 — Kısaltılmış aayı; Karakter. R — Sondaki harfnlz taharri ettiren;
9 — Mukabelesin 1ta; Telefon roırt. 10 — Ait taraftaki yol kelline).
Dünyanın en meşhur
DIESEL
Traktör, Elektrojen
G R V P L A R I
Kamer, şlf-(ikı
T tıkarı d nn nenği!
1 — Evionme. boşanma ve durumlarımızı teabit eden kanun (İki kelime). 2—Cefa; Tcrai şehir 3 — Bir aenlet unvanı; İngil-tcrenln dominyonu. 4 — Kovma. Hükümdara mahsus büyük çadır. 5 — Kanun; Beyazı. 6 — Bir tas fiye aracı; Tersi maznun. 7 — Tonczzüh gemisi; Bir İçki. 8 — Bir rdat; üzünt.0; Beyaz. 9 — Tersi şcrq)n zıddı. İyi. 10 — Güveni mefkut
«alr
DÜNKÜ BULMACANIN halli
Soldan Raini
1 — MuhascbccL 2 — Uman: Yılan. 3 — Kumar; Kavi. 4 — A-malar; Lrtm. 5 — Bir; Alem. 8— Elâzle; MU. 7 — LAt; Tak; Ta. 8 — Ey; SahlbÜL 9 — Lira; Apa 10 — ikaz eden.
Yukarıdan
1 — Mukaveleli. 2 — Umum. LAyık. 3 — Hamarat; Ra. 4 — Analiz; Saz. 5 — Rabıta. 6 — En; Zahit. 7 — Bak; Kİ. 8 — Elâ-lem; Ban. 9 — Cıvalı tüp. 10 — iyi malala.
Yeni gelen
Sabit ve Deniz Motörleri, Yol Greder - Buldozer - S c
İnşaatı için Motor r a p e r Makineleri
Her zaman bol
yedek parçalar
muntazam ve
devamlı servis
Türkiye Umumî Mümessili
İTHALAT
İHRACAT T. A. O.
Şubeleri : Adana Hava Meydanı
İstanbul, Tepebaşı
Acentaları: ANKARA - ÎZMtR - ANTALYA - KONYA - EREfiLİ (Konya.) İSKENDERUN - ÎÇEL (Tamım) - ESKİŞEHİR . POLATLI
ANTID0T i
• NEZLt
• GPİP
• Dİ$ AĞRISI
• ADALE ROMATİLMAS1
• YANIKLAR
• GÜNEŞ YANIĞI
• ARI.POCEK SOKMASI •KESİK
• YARALAR
• Pİ$İK •KASINTI
• EKZEMA
•ERGENLİK
• DONUK
• DERİ ÇATLAKLARINDA VE (’ 3'
• TRASTAN SONRA KULLANILIRDI
FİATI : 75 Mr$. —


Rüya Görüyor musunuz?
RCTA YOR ü MLARIXI
Kitapçılarda arayınız. Fİ. 160
son mode
CHIRANA ve TESL
I
i
Marka Tıbbî ve Diş
Tababeti Cihazlarımızın
GALATA, RIHTIM CADDESİ, TAHtR HAN
altındaki yeni mağazamızda teşhir ve satışına
başladığımızı SAYIN DOKTORLARIMIZA arzederiz.
Muhtelif Röntgenler (15
800 mA.
(Radyoskopi ve Radyografi için)
Ultraviyole
Sterilizatör
Ameliyat lambası
Ünit komple
Muhtelif fotövler

Hindistan cevizinden çıkarılmış
Hakîkî VEJETALİN Yağ.
Pilâv, kızartma, tatlı ve her nevi yemeklerde kullanılan bu gaf yağ. mide ve karaciğer hastalıklarım önler Bakkallardan ısrarla isteyiniz
S İ B İ R Nebatî Yağlar Fabrikası Ld. Ştî.
Telefon: 20280
Enfraruj
Elektroşok
Termostat
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :


i
K. Dz. Ereğli Belediye
Başkanlığından
1 — 600.000 metrekare yüz ölçümlü ve 1300 hanelik kasabamızda aboneler için üç sokak tenviratı üç ve bir de toprak hattı olmak üzere ceman 6 fazlı ve bir toprak halliyle 50 adet siperi sayika galvanizli levhaları ile beraber 5 kilometre tülünde elektrik şebekesi, bir kabine ve komple tevzi tablosu keşif ve projesi yau-tınlacaktır.
2 — Taliplerin 2.1.1951 salı günü akşamına kadar teklif mektuplarını belediye başkanlığına göndermeleri ilân olunur.
(17532)


Tekliflerin en ge( 29 arahk rilmesi mecburidir. Postada vaki
Yukarıda adı ve adresi yazılı bulunan dâvâlıya tebliğ için yazılı adresine gönderilen dâva dilekçesi örneğini havi tebliğ zarfı dâvâlı adresini terkederek semti meçhule gittiği şerhiyle bilâ tebliğ geri çevrilmiş ve bu durum karşısında dâvacı vekili tebliğin ılânen yapılmasını istemiş olmakla; mahkemece, dâvacı vekilinin isteği H. U, M. K. 142 nci maddesine uygun görüldüğünden ayıu kanunun 144 üncü maddesi gereğince 15 gün süre ile dâva dilekçesinin ilânen yapılmasına karar verilmiş olduğundan dâvâlının bu müddet içinde cevap vermesi ve duruşmanın bırakıldığı 7.2.1951 çarşamba günü saat 14.30 da mahkemede hazır bulunması veya bir vekil bulundurması ve bu konudaki tebliğ zarfı mahkeme koridoruna asılmış bulunduğu tebliğ yerme geçmek Üzere ilân olunur. (17724) '•
I
«

Comments (0)