24 Aralık 1950
Pazar
SİYASÎ İKTİSADÎ MÜSTAKİL
Yıl 2 — Sayı 389
10 kuru$
Yeni İstanbul’un

KUPONU
(
e
K * ı .
ry
l|
i T •

S
• >
jı -
(
TAHSİL KUPONU

'A A
A '


1.000 Saat 1.000 Saat
1.00 1.000 Saa
1.000
1.000
1.00(
1.000 Saat
1.000 Saat
1.000 Saat
1.000
1.000
rn
Saat
aut a at jat
Saat Saat Saat
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 . 8. Telefon : 44756 . 44757 Santral
Teste eden: Hablb Edib - TÖRERAN
Sı Saa
1.000 Saat 1000
1.000 Saat 1.000
1.000 Saat 1.000
Posta Kutusu : 447 . İstanbul. Telgraf Adresi : Retlo. tstanbnl
Almanya ve Atlantik ordusu
Uitler Al manyası İngiltere'nin " harbe gireceğini bilseydi, son dünya harbi olmayacaktı. Yayınlanan gizli vesikalara göre harbin en büyük sorumlusu Hltler değil, Ribbentrop'tur. Çünkü; İngiltere, harp edemez, diye Hıtler’i kandıran odur. Sorumlu kim olursa olsun, biz 'bundan, harbin nasıl korkunç bir hâdise haline geldiğini anlayabiliriz. Şimdiki durum 1939 yılının ağustos ayını hatırlatmaktadır, hattâ ondan kat kat daha karışıktır. Aradaki fark, karar verecek şahsiyetin Hitler değil. Stalin oluşudur. Stalin de, Hitler gibi, hesaplarını bel-libaşlı ihtimallere göre yapmıştır. Bu ihtimallerden bir kaçı eksildi mi Üçüncü Dünya Harbini önlemek imkânsızdır ve in-
a
r



Türkiye Atlantik Paktına girmelidir
sanlık bu korkunç güreşi kabul etmek zorundadır. Ribbentrop’u cesaretlendiren şey, Chamber-
lain’in Almanya'ya uçuşu ol-
muştu. Kremlin’i büyük ümitlere düşüren şey de Attlee nin
Amerika'ya uçuşu olmuştur.
Attlee’nin bütün uzlaşma tahminleri baştanbaşa yanlış çıkmıştır. Komünist Çin Hükümeti, hiç bir anlaşmaya yanaşmıyor. Tnıman’m ne kadar realist düşündüğünü bütün dün-7a anlamıştır artık. Şimdi göze çarpan bütün politika faaliyetinin tek bir amacı kalmıştır, kararsızlığın yarattığı tehlikeli havayı dağıtmak. Dün, bu daha kolay yapılabilirdi.
Kararsızlığın ağırlık noktası Avrupa'dır. Onun için işe buradan başlamak lâzım. Atlantik Faktı, sırf kararsızlık yüzünden, şimdiye değin, dinamik mânasına kavuşmamış bir anlaşmadan başka bir şey değildi. Brüksel kararlarından sonra bu pakt, daha müsbet bir şekil alacağa benziyor. Atlantik ordusu kurulacaktır. Fakat bu ordu kuruluncaya kadar Avrupa’daki tehlike giderilmiş sayılamaz. Öyle hastalar vardır kı; hastalıklarının sebeplerini öğrenmemek için hekimlerden ödleri kopar. Avrupa aşağı yukarı bu durumdadır ve onun için, hakikati öğrenmektense sürünmeyi tercih etmektedir. Brüksel kararlan Avrupayı bu anlaşılmaz hakikat ürkekliğinden bir dereceye kadar kurtarabilirse barışa doğru en e n emmiye tli adımlar atılmış olur. Şimdilik yapılacak daha bir çok şeyler vardır. Atlantik zümresi kurulmuştur, ama, Atlantik ordusunun bir gerçeklik olabilmesi için, Almanya’nın da eşit bir kudret olarak mutlaka katılması lâzımdır. En büyük güçlük de buradadır. Güçlüğün sebeplerini iki bakımdan incelemek mümkündür:
1. Almanya’nın ikiye bolünmüş olması AJmanlığı çok güç bir duruma düşürmüştür. Doğu Almanya, tam mânasiyle Sovyet tesiri altındadır. Batı Almanya'nın hür bir politikası, hür teşkilâtı olabilir. Fakat Atlantik ordusuna katılmak kararını veren Batı Almanya, günün birinde. Doğu Almanya ile harbi de, yani kardeş harbini de göze almış olacaktır. Hattâ ya-nmn harbi. Alman topraklarında yapılacaktır. Alman milletinin görüşü bakımından bu, hiç de ufak bir fedakârlık değildir. Böyle bir fedakârlığa katıa;ıan bir Almanya'nın birtakım haklar ve yetkiler istemesi anlaşılmayacak bir şey değildir.
2. Batı demokrasilerinin büyükleri. Alman görüşlerine henüz ısınamamış görünmektedirler. Onlara göre Almanlar, hafif silâhlar kullanmak şartivle Atlantik Ordusuna girebilirler. Onun İçin A İmanlara yapılacak teklif, şartlara bağlı bir teklif olacaktır. B BC. nin muhabirine göre bu müzakereler aylarca sürebilir. Demek oluyor kİ; hemen kurulması düşünülen Atlantik ordusu, bu müzakereler yüzünden gene aylar kaybetmek ve teşkilâta hemen girişemc-mek güçlükleri karşısında kalacaktır.
Batılı demokrasilerin Alman
ya ya karşı yapmayı dmxündü‘i leri fedakârlıklar, daha çok. işgal hükümleriyle ilgilidir. Almanya: Atlantikülerln şartlarını kabul ederse işgal hükümleri gevşetilecek ve kolaylıklar gösterilecektir. Kabul etmezler-
se? Lon^rndan gelen bir haber gizli bir tehdit rengi taşımaktadır Bat ıhlar. A İmanlara,
gerçekten, yem güçlükler mi
çıkarmayı düşünüyorlar? Bütün bu belirtiler, Atlantik politikasının henüz durulmadığını göstermektedir. Almanya'nın silâhlanmasını doğru bulmayan sosyalist önderi Dr Schuma-eher, durum gerektirirse, silâh-
lan maya karşı bir diyeceği ol-
madığını söylerken mokrasilerin henüz içinde bocala mala n bir şeydir Birinci
batılı de-kararsızlık anlaşılmaz ve İkinci
Dünya Harbi kararsızlık yüzünden çıkmıştır. Bunu bildikten sonra kararsızlıkta ısrar etmek, her halde son derecede tehlike-
li bir politikadır, hem yatıştıran değil tutuşturan bir poli-
M. MSKMİ
Korede yol üstüne uzanıp dinlenen bir erimiz
Sforza, İtalya Hükümetinin, Türkiye
ve Yunanistanın pakta alınmalarını
talep etmiş olduğunu dün açıkladı
Kızıllar, Güney Koreyi yine istilâya teşebbüs ettiler
540.000 kişilik Çin ve Kore kuvveti 38 inci arz dairesinin kuzey ve güneyinde Müttefik kuvvetleriyle çarpışıyor
8 inci Ordu Komutanı General Walker öldö
Bir otomobil kazasında ölen General VVnlkor
r

Rus notasına Ingiltere ve Amerikanın cevabı
riyle beraber, şimdiki gerginliğin esasını teşkil eden sebepler ortadan kaldırmaya ve dört devlet Dışişleri Bakanlarının top lannıasını Bağlıyacak bir zemin teminine Sovyet Hükümetini’ samimiyetle taraftar olup olmadığım anlamak üzere, Rtısyayp müzakerelere girişmeyi tekli» (>♦ sektedir.
(United
— Dışişleri Bnkanlıg Rusyayı dörtlü bir kon dâvet etmek üzere Mns sunulan notanın metni
Sovyetler, Müttefikler tarafından dörtlü bir konferansa çağırıldı Londra, 23 A A. (AFP) — 3 kasını tarihli Sovyet notasına verilen İngiliz notası şöyle de mektedir:
İngiliz Hükümeti; Sovyet. A-merikan ve Fransız Hükümetle* riyle birlikte dört memleket Dı şişleri Bakanları toplantısı için kabul edilebilecek bir temel bul» m«k imkânlarını incelemeye ha zırdır.
Washlngton. 23 A.A.
Press ı
Sovyet feransa.
kovaya
ni dün akşam neşret m iştir.
Bu konferansın gayesi dofi’. île batı arasında mevcut gergin hgi sona erdirmektir.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Michacl McDernıott, gazetecile re verdiği beyanatta, tklnc1 Dünya Harbinin sonundan bugüne kadar olan Sovyet-Amerl kan münasebetlerini gözden geçirmiş ve demiştir kı:
“Amerikan Hükümeti. Snvyo* Rusyaa ile halledilmesi icap e-den mühim meseleler için mü zakerelere girişmeye hazır oldu ğunu müteaddit defalar bıldır m İştir.
Amerika Hükümet»
İngiliz ve Fi anisiz Hükümetle*
Vietnam istiklâle kavuştu
Hindiçinîye yapılmakta olan Amerikan silâh yardımı üzerinde de Amerikan, Fransız, Vietnam, Laos ve Kamboe devletleri arasında bir anlaşmaya varıldı
Roma 23 (AP) — Dışişleri Ba kanı Carlo Sforza, dün, Mebu-san Meclisinde, İtalyanın, Türkiye ve Yunanistan'ın Atlantik Paktına alınmasını talep etmiş olduğunu ve bu şekilde Batı müdafaasının tamamlanacağını belirtmiş bulunduğunu açıklamıştır. *
Bakan, “Akdenizin müdafaası. İtalyanın en büyük gayesi olarak mütalâa edilmelidir ve bu keyfiyet bugün, gittikçe artan bir ehemmiyet ihraz etmektedir,, demiştir,
Sforza, komünist blokunun, hükümetin "Atlantik Paktı,, siyaseti olarak isimlendirdikleri dış siyasetini şiddetle tenkid etmeleri Üzerine onlara cevap vermek çin, gecenin geç saatlerine kadar konuşmuştur.
Komünistler, Birleşik Amerikanın, ttalyayı bir “yem,, olarak kullandığını ve onu kendisini tam bir harabiye sürükli-yecek olan 3. bir dünya harbine doğru götürmekte olduğu-
Kont Sforza
nu iddia etmişlerdir.
Sforaa, çok şiddetli bir lisanla cevap vermiş ve “yalancıların, • Sovyet Rusyayı düşündükleri sırada, mukaddes sulh ke-
rimesini kullanan kimseler olduklarını,, belirtmiştir.
Mısır da pakta girmek İstiyor
Kahire, 23 A.A. fAFP) — Mısır Dışişleri Bakan vekili İbrahim Farag “Le Messager” mecmuasına verdiği uzun bir mülâkatta» Mısırın Atlantik Paktına Türkiye ve Iranla aynı şartlar altında iştirake hazır bulunduğunu beyan ederek demiştir ki:
"Türkiye ve Yunanistan gibi Mısırın da Atlantik Paktına iştirakte âşikâr menfaatleri vardır. Bu iki memleket kelimenin tam mânasiyle Atlantik Birliğine dahil olmamakla beraber, Or-tadoğuda tehlike ihtimalleri belirdikçe, Atlantik Paktı yetkili komisyonlarına müşahit sıfatiy-le delegeler göndermektedirler.” Bakan bundan sonra Akdeniz Bölgesinde dostluk veya ittifak bağlariyle bağlı memleketlerden müteşekkil bir Akdeniz birliği kurulması lehinde konuşmuştur.
/> ütçe Komisyonunun
Tokyo. 23 (YİRS) — Bugün öğrenildiğine göre yeniden dört Komünist Çin ordusu Mançıır-ya hududunu geçerek 8 |nci müttefik ordusunun bulunduğu Kuzeybatı Kore cephesine doğru ilerlemeye başlamıştır. Bu haber, Mac Arthur karargâhından yayınlanan tebliğde de' teyrt cl dilmiştir. Kızılların Güney Koreyi ikinci defa istilâ teşebbüsüne giriştikleri bugünlerde cep hedeki askeri kuvvetlerinin 540,000 kişiyi bulduğu anlaşılmaktadır. Mac Arthur’Ün öğleden sonra neşredilen tebliğinde bu kuvvetlerin 39 tümeninin, yani ceman 390,000 kişinin Komünist Çinli. 1.50,000 inin de Ku-zey Koreli olduğu bildirilmiştir.
Aynı tebliğde, Komünist Çinlilerin 38 inci arz dairesinin 2 mil güneyindeki Chongye civarında büyük miktarda kuvvet tahşit ettikleri kaydedilmekte ve kızılların ikinci yığınak noktalarının da Seul’un 38 mil kuzeyindeki Kuh\va’da olduğu tebarüz ettirilmektedir.
Kızıl kuvvetleri, bugün 38 inci arz dairesinin gerek güneyinde ve gerekse kuzeyinde müttefik kuvvetleriyle Güney Koreliler man hücumları buçuk mil kadar Hâlen Güneyliler kuzeydoğusunda
dırlar. Bugün müttefik ordusunun diğer birlikleri Seul'un 30 mil kuzeyinde düşman hücumu, na mânız kalmışlarsa da hatlarını muhafaza etmişlerdir.
Tokyo. 23 A.A. (AFP) — General VValton Walker, bu sabah mahallî saatle 11.10 da Seul - Uijonbu yolu üzerinde, bu son şehrin 10 kilometre kuzeyinde vukua gelen bir jeep kazasında ölmüştür. Generalin nâşı yarın Tokyoya gönderilecektir.
Tokyo. 23 A.A. (AFP) — General Mac Arthur, VValton VVaker’in yerine Amerika Harbiye Bakanlığı Kurmaybaşka-nı muavini General Matthew Brldgwây'm tâyin edildiğini bildirmiştir.
Saygon 2.3 (YİRS) — Bugün Fransa ile Vietnam arasında İmzalanan muahede neticesinde Vietnam» hür bir devlet haline gelmiştir. Mua-fcedü' Saygon'daki sarayda imzalanmıştır. Saray gayet sıkı bir muhafaza kordonu altına alınmıştır.’Bin sırada şehirde btnlercö İşçi ve talebe komünistlerin davetine icabet ederek. işlerine ve derslerine gitmemişlerdir.
Diğer bir toplantıda, Amerikan, Fransız, Vietnam, Laos ve Kamboe devletleri arasındaki görüşmelerde HÎn-diçinîye yapılmakta olan A-merikan silâh yardımı rinde bir anlaşmaya mıştır. Toplantıda 1 Amerikan temsilcisi Heath, Hindiçinîye makta olan yardımın edilmiyeceğini bildirmiştir.
Uze-varıl-konuşan Ronald yapıl-1 İhmal
çarpışmışlardır, şiddetli düş. karşısında 2 gerilemişlerdir. Seul'un 50 mil bulunmakta-



50 okuyucumuza hediye edilecek Zenith saatlerini
3 üncüde görünüz.
dünkü çalışmaları
Tryn’e Lie
Başbakan, soruları cevaplandırmak için pazartesiye kadar mühlet istedi
Trygve Lie Oslo’ya gitti
Genel Sekreter, Çin cevabını tefsirden imtina etti
New-York 23 (A.F’.P 1
Birleşmiş Milletler Genel re teri lo'ya Kızıl mesi
»İyelerini reddettiğine len haberleri tefsir imtina etmiştir.
Oslo'ya Noel tatilini ye giden Trygve Lie.
ben alAkalı hükümetlerle gelecek kurul toplantısının toplanacağını görüşmek Cenevre, Paris ve Londra'ya gi-edcektir.
Sek-Trygve Lie. uçakla Os-hareket etmeden evvel Çin'in Korede ateş kesll-Için üçler komitesi tavda ir ge-etmekten
geçirme-müteakı-
nerede üzere
Gelir Vergisinin hizmet erbabına ait hükümleri
Bu hükümlerin tatbiki halinde yeni bir vergi ihdası düşünülüyor
Ankara, 23 (ANKA) — Gelir vergisinin memurlara ve diğer
Bundan evvelki dur iler toplan tıoimlıu
bchuuuuı, Bçvln. Vişbmki. Acheoon
Ankara, 23 (T.H.A.) — Bütçe Komisyonu bugün toplanarak Maliye Bakanının 1051 bütçesi hakkındakl izahatını dinlemeye devam etmiştir. . ’ /
i e * *
Maliye Bakanı Haşan Polat-kan bir evvelki oturumda komisyon üyelerinin sordukları suallere de cevap vererek Hazine hesaplan, Merkez Bankacı muamelâtı ve bu arada altın ve döviz mevcutlarımızla emisyon vaziyeti hakkında geniş İzahatta bulunmuştur. Maliye Bananı bun dan sonra aJtın mevcudumuzdaki azalmanın 1919 da Beynelmilel Bankaya yapılmış olan terhin muamelesinin tecdit edilmemesinden ileri geldiğini anlatmış, mevduat durumu ve Devlet borçlan hakkında geniş izahlarda bulunmuştur.
Maliye Bakanının bu izahatından sonra C.H.P. den ve eski Bakanlardan Celâl Sait Siren 1951 bütçesinin fevkalâde şartlar altında tanzim edilmiş oldu, ğu hususunda muhalefetin de bütün hüsnü niyetiyle iştirak etme temayülünde bulunduğunu de etmiştir.
D.P. milletvekilleri de hassa memlekette istihsal rumu, millî gelirin seyri ve milli gelirden muhtelif mesleklere düşen ve bütün dünyada hüküm süren fevkalâde ahval dolayısiy-le memleketin içinde bulunduğu şartların Hükümetçe ne derece nazara alındığı hususunda Maliye Bakanından rica etmiş, lerdir.
Bu arada İzmir Milletvekili Behzat Bilgin gelir vergisinin
hizmetlilere tatbik edilememesi ile hâsıl olan adaletsiz vaziyeti teşrih ederek Maliye Bakanından bu husustaki gelir vergisi hesaplarının ve nispetlerinin a-çıklanması ricasında bulunmuştur. Üç saat devam eden bu konuşma sonunda Başbakan Adnan Menderes söz almış, komisyon ü-yelerinin izhar ettikleri çok samimî ve ciddf mütalâalarından Hükümetin memnun ve mütehassis kaldığını, komisyona karşı icap eden ciddiyet ve hürmetle cevap verebilmek için pazartesi gününe kadar Hükümete mühlet bırakılmasını rica etmiştir.

ifa-
bil-du-

MATBUAT Kanununun kabulünden sonra, devlet reisini ziyarete gitmiştik. Sayın Bayar. Demokrat Parti için, basına hürriyet vermenin bir borç olduğunu söyledikten sonra:
— Hor kuş, dedi. Kanadına kuvvetin noreden geldiğini bilmciidirL
No yalan söyliyelim. hepimiz gururlandık, sevindik. -Ama şimdi görüyoruz ki, aynı Demokrat Parti, matbuata, basın kanunu ile verdiği hürriyeti, Ceza Kanunu ile geri almak yolunda!..
No derliniz; acaba kuşumuz, uçmaktan vazgoçerek, yerde yürümeyi mi tercih e-dlyor?
Bcr/ii FAİK

I
komisyo-hararetli müzakerelere vermektedir. Gelir
hizmet erbabına tatbik edilmemesi meselesi bütçe nunda vesile
vergisinin tatbik cdileıuiyeceği haberi üzerine memurlar arasında hoşnutsuzluğu nazarı dikkate alan Hükümet, verginin tatbiki İçin muhtelif çareleı aramaktadır
Çok mevsuk kaynaklardan öğrendiğimize göre, bütçede gelir vergisinin tatbiki halinde hâsıl olacak açığın kapanmasına medar olmak Üzere Hükümet Toprak Mahsulleri Vergisine benzer bir vergi temin etmek tasavvur ve düşüncesindedir, Hükümetin bu verginin şekli Üzerinde çalışmalarda bulunduğu haber verilmektedir.
KALDIRIM




I
•riMt*» r

t e n t İstanbul
24 Aralık 1950
Günün meseleleri
r
Harp hazırlıkları

ŞEHİR HABERLERİ


— İktibas hakkı mahfuzdur —
Şehir köşesi
kalmasın.
ğİİKP ihtiyat levazımı içJn Hükümet şimdiden tedarikli davranmış mıdır? Geçe »ı harpte yağmur selleri şu İzmit Körfezi sahilindeki Ilercko Köprüsünü almış götürmüştü de münakalâtı galiba İki hafta kadar yoluna koyanı anı iştik. Halbuki Almanlar T/elıistamn yarısını 17 günde İstilâ ederek bu memlekette harbi
Yazan: Namık Zeki Aral
geçen harpte, çiftçi ta-mem leke ti m İzin şehirleri, ekmeksiz kahıuık tchll-dÜşrııesl Ürerine kendi
mnmıs mıdır? Buzun bilfarz filân malı fuıııll addediyor, belkJ İthalini güçleştiriyoruz; fllûıı malımıza ehemmiyet atfetmiyor, belki İhracını serbest bırakıyoruz. Fakat yann harp patlar da memleket halkı aırtuı» giyecek gömlek, hastasına verecek penisilin, köyden şehre buğday nakledecek kamyonuna lâstik bulamazsa... ne olacak? O muhtemel fona günler için bugünden yapılacak hlr iıayli işler vardır. Onların en başında şu yukarıda mevzuu bah-“Ltıtiyaçlar - memba-veyn defterinin
Noel ve havalar
Bu akşam Noel yani Isa Peygamberin doğduğu gece anılıyor. Acaba bu gece mi doğdu T Pek beUl değil, Bira, Ortodoks vatandaşlarımız ile arasında tarih İh-Hoş Katolikler ihtilâf bir hayli ve nihayet tş aralığa bağlayan
• •
»oy-top-Bu «İlâh
sona erdirmişlerdi.
Yine
Dinin birden kesine
buğdayını da denizaşırı mvnılo» ketlerden tedarik eden İngiltere-den buğday yardımı İstemiş ve galiba oıı hin ton buğdayı veya gemiyi veya her ikisini ingiltere-den bulmuştuk- Ya o sıralarda bir de harbe tutuşmuş bulun mıydık T
BühaMU AmerlkAda "‘fevkalâde bal veya haller" İlân edildikten sonra harici ticaret siyasetimiz üzerine bir kere daha eğilip meseleyi yeniden ve bu zaviyeden mütalâa etmek ve ezcümle Wa-«hlngton'du hiir milletler hesabına düşünülen esaslı sivil IhUynç-lar ile bugünden alâkadar olup icabında harekete geçmek İçin acaba yeniden bir sebep hâdls ol-
•ettiğimiz lar listeni tanzimi* İşi gelir. Bu Is mü-tenırııimnti ihmal edilir de yurın o fena İhtimaller de tahakkuk rdiverlrae Iktldardııkl hükümet şimdiden e(nln olabilir ki o zaman, hâdisede her birimizin uhdesine İsabot eden mesuliyet hlsaelrrlııl de unutarak muvafık, muh&Uf hepimiz birer "Mteşpare-i hanıiyyet" krMİllr vo alâkadarion karşımıza alarak öyle sıygaya çekeriz. İtidali, insafı, ı adaleti de bir tarafa ko>up onlara neler demez ve neler yapmayız!
Miadından sonra dahi Meclise yarını yamalak gt tirllruia şu yeni bütçeye ait misali de gözönündc tutarak mevzuu, zamanında bizzat rallletvckillerinoe ele atmak,. günün en başta gelen zanıretle-rlndcndlr, itikadındayız.
katolikler lildfı var. için de bu sürmüştür aralığı S5
gece ^îldhi, Çoouğu„n doğdu-ğu gece olarak kabul edil-mistir»
BUlün bunlar, eeaeta, bir telâkkiye ve merakime veei-ledir. Dikkat buyurulurea, kısaca "merasime» dedim, buna ^dinl» sıfatım ilâve etmedim. Zira, her merasim ayrıca da eğlencelere vesile oluyor. Nitekim, Noel gecesi de, çocuklara hediye veril maktan başlanarak, aile toplantılarına sebebiyet veriyor, eh, bir defa da toplanıldı mı, konu, koman da çağırılıyor,
Muayyen vakalar iğin birer tarih teshilinin, hddisclcH ile dır. Meselâ, alâkası gibi, seriye t Ic kar
dır. Bu, kışın tabii takip ettiğini gösterir. Eğer yağmazsa Noel ağacı pamuk^ tan suni karla silstcnir.
Noel'de kar yağmaması, o senenin ilkbaharının soğuk geçeoeğive delâlet eder. Yağarsa, bahar ılık olur.
Bu sene, Noel bir bahar havam içinde geldi, her halde paskalya da üşilyeccğl^ demektir.
(BÎR İSTANBULLU i
tabiat de aMfcam var-Noe/'ta kar ile O tarihte, ekr yağması lâzım-cereyanı
İstanbul surlarının tarihini
aydınlatacak bir hafriyat
Arkeolojı Müzeleri Müdürlüğü adına, Feridun Dirimtekin tarafından yapılan bazı karanlık noktalar
kazılar neticesinde
ortadan kalkacak
Verem haftası münasebetiyle
Verem nasıl yayılır ve gelişir ?
1 — Sirayetin başlıca kaynaklan
Veremin yayılmasında başlıca âmil, mikrop çıkaran hastalarla temastır.
ŞARK ve garı» İki huşun (ln ya-nn'ın muhtemel üçüncü dünya harbine hızla hazırlanmak ladırlar. Fakat hazırlanmak tan anladığı mâna İle garp, düşmanın karşmın» keyfiyet ve kemiyet I-tlharlyle öyle fâik silâh veya «i-lûhlar İle çıkmak azmindedir kl o muhtemel hıırp daha pnt lamadan sönüp gitmekle aynı nınınnda bfismın •İlâhi da elinden mutlulu» yere düşMjn; tıpkı karşıda bir kaç tabanca namlusunun bir den şaşmaz şekilde knlbgûhınn teveccüh ettiğini gö-h'n hançer rahibinin silâhını yere atmaktan tıaşka yapacak şc.v kalmadığını anlaması ve bıına tevekkül etmesi gibi! Böylelikle şu dünya Ölçüsünde siirüp giden tdyaıd ve askeri şantaja da bir nihayet verilerek insanlık âlemine bir huzur temin etmek ümidi beslenmektedir. Hançeri yere düşürecek tabancalar zamanında hazırlanabilecek mİ veya hazırlansa da düşman bundan çekinerek elindeki »Ilâlıı zan unun da
teslim edecek kadar aklına ve âsâbına hâkim olacak mıdır, bunları da şimdiden kestirmeğe imkân bulunamadığı için akl-ı so-UmTn, sanki o boğuşma yarın kopacakmış gibi harbe bugünden hazırlanma# emretmesi kadar tabii bir şey olamaz.
Üçüncü dünya harbi de, temeğe lüzum yoktur kİ yekûn bir harp olacaktır, itibarin mücadelede yalnız
meselesi değil, aynı zamanda sivil halkın bu harbe mukavemeti meselesi mevzuu bahistir. Bunun İçindir ki Amerilmda Trunmo -Attloe mülâkatınn alt nihai tebliğde şu fıkra da yer almıştır: •öyle takdir ediyoruz kl müdafaa istihsali bilhansa iptidai maddeler mevzuunda en geniş rüçhun hakkını kendine çekmek lâzım geldi-# kadar hür milletlerin esaslı sivfl İhtiyaçları da mümkün olduğu nibjK'tte tatmin edilmelidir. MuktAzi levazımı oldu etmek ve bu levazımı imkân derecesinde süratle rüçhanlı programlara tahsis eylemek maksadiyie iptidai maddeler meselesinde stok cemini arttırmak üzere sıkı sıkıya İşbirliği yapmak hususunda mutabakata vardık.“
Dünya İle birlikte bizim de ü-zerimize doğru kara bulutlarla yürüyüp gel m ekte olan bu muhtemel harp fırtınası için askeri müdafaa zaviyesinden nıtwuJ ma-kamlarımızca ne düşünüldüğü, ne yapılmış ve ne yapı İn takta olduğu meeelesJnJ burada kurcalamaktan tauer ederiz. BiJîyoruz İd ne Amerikadaytz, ne de taviç-rede! Bu hususta “aakeri esrar^’ kaidesi —her hal içLn değilse de bir çok haller için— insana sert •eri:
—^“Sana ne?!*\ demekte haklı çıkar. Fakat sivil İhtiyaçlar İçin düsiıniıimeal ve yapılması lâzım hususlarda memleket halkına huzur verecek teminata İntizar etmek de halkın hakkıdır, Banının.
Harp patladığı ve memleket kısmen veya tamamen mahaur kale haline gelerek hariçle mu-vaoala ve münasebet ûnzaya uğradığı takdirde ihtiyarlanmızıu nevileri ve miktarları, ve sonra bu ihtiyaçlara karşı müemmen bulunması muktazi meni balardan stoklar ve istihsaller hakkında Hükümet şimdiye kadar ne tedbirler almış, daha ne gibi tedbirler almak üzeredir, m ille tv eklilerimizle birlikte halkımızın buna agâh olması hayati bir sele ola» gerektir.
Bizim de demIryoDanmız,
zim de lıavayollanmız, bizim de denizyollarınıız var. Hele büyüle şehirlerimizin öyle tealsatı vardır ki bunlardan herhangi birinin û-nzaya uğraması şehrin gündelik hayatını derhal felce uğratabilir. O yolların ve bu tazlaalın biç de-
San a t Dos ti an jCemlye t i nd c
Dün açılan Resim Sergisi büyük alâka uyandırdı
Dün, saat 16 da, Beyoglunda Sanat Dostlan Cemiyetinde bir resim ser#si açıldı.
Açılış merasiminde, Cemiyet âaziarı İle şehrimizin sanat muhitinin tanınmış sımalarından mürekkep yüze yakın davetli bulunuyordu. Öyle ki, Cemiyetin mütevazı lokali, hıncahınç dolmuştu.
Sergiyi, Paristen yeni dönmüş olan Bedri Rahmi Eyüboglu bir konuşma ile açtı,, bu sanat merkezindeki ın tu balarını anlatarak, son cereyanlar hakkın, da dinleyicileri tenvir etti. Kıymetli ressama nazaran, hâlen biri realist ve anektodik, diğeri nakış olmak üzere başlıca iki temayül mevcuttur.
Bu konuşmadan sonra, ser# açıldı ve teşhir edilen resimler, bilhassa ^mevzasuz,, dunları davetliler arasında uzun münakaşalara sebep oldu. Misafirler, geç vakte kadar Cemiyetin lokalinde kalarak, sanat mevzuu üzerinde görüştüler.
Hemşeriler Cemiyetinin faaliyeti
İstanbul Hemşeriler Cemiyeti-ne bağlı Hukukçular Komiteci dün saat 14.30 da Ticaret ve Sanayi odasında toplanmıştır. Toplantıya Or(L Prof. Dr. Sıddık Sami Onar, Milletvekillerinden Celâl Yardımcı Doc. Dr. Bülent Davran, Cemiyet Eaşkanı Burhan Felek ve muharrir Necdet EvUyagü de iştirak etmişlerdir.
Toplantıda başıboş olarak tavsif edilen İstanbul şehrinin çeşitli dertleri üzerinde durulmuş ve neticede hemşeriler arasından fahri müfettişlikler ihdasına karar verilmiştir. Bu hususta ali-kah makamlarla temasa geçilecektir.
Fil, yarın şehrimize gelmiş olacak
Hindistan Başbakanı Pandit Nehranun Türk çocuklarına he-diye etti# fil yann şehrimize gelmiş bulunacaktır.
da
mr-
bl-
Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü İstanbul surlarının mazisini sahih bir şekilde aydınlatmak bakımından mühim bir hafriyata girişmiş bulunmaktadır. Bİzansın şöhretli saraylarından birisi olarak vasıflandırdım ve hâlen iskeleti, Edlrnekapımn Haliç (d-heyetlnde olan ‘Tekfur Sarayu etrafında yaptırılan bu kazıyı, tanınmış tarihçilerimizden Fe-ridûn Dirimtekin bizzat idare etmektedir.
Şehrimizin topraküstü tarih) âbidelerinin en mühimlerinden birisini de hiç şüphesiz Bizanatan kalan surlar teşkil eder.
İsterseniz Feridun Diri m tekinin ‘'tstanbulun zaptı,, isimli kitabından, İstanbul surlarının kısaca tarihçesine bir göz gezdirelim. Surların başlıca dört devri vardır:
1 — Byzans (Bizans) sutları. Bu, Yalıköşkü kapısında başlıyor (şimdiki Sarayburnu), Aya-sofyanın hemen batısından geçerek güneye kıvrılıyor ve Ahırka-pı feneri civarında Marmaraya kavuşarak gene sahili takiben, Yalı köşküne geliyordu. Bu devirde şehrin ne kadar küçük olduğu görülmektedir.
2 — Septira Scvârö •urları. Bu surlar, Porta Perama'dan başlıyor (şimdiki Balıkpazarının olduğu yer), Nuruosmanlye Ca-mllnin yerine doğuda Forum Constantlni (Çembcriitaş Meyda-
İM
Meydanı çıkınlın »ur parçaları

Şehrin et durumu hakkında dün bir toplantı yapıldı
Celepler ve toptancı kasaplar bu sene de et fiyatlarında bir yükseliş olmıyacagını bildirdiler
Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökay dün sabah Mezbaha Müdürü, Celepler Reisi ve Toptancı Kasaplar Cemiyeti Reisini davet ederek îstanbulun et durumu hakkında izahat almıştır, tstanbulun et durumu üzerinde salahiyetli olan bu heyet âzası Valiye: "Bu yıl da vaziyet iyidir. Havalar güze) gidiyor. Bir aya
nıru) batıda bırakarak, şimdiki Hamzapaşa Mescidinin bulunduğu yerden geçiyor. Gene şimdiki Sokollu Mchmetpaşa Camii-nln yerini doğuda olarak dönüyor. Hlpodnımun (şimdiki Sultanahmet Meydanının) güneydo ğu köşesinin hemen yanındar. geçerek birinci devir surlariyle blrlcşlyordu.
3 — Conötantln surlan. 3u •urlar; Ayakapıdan başlıyor, evvelâ batıya doğru devam ederek "Bonus Saray ve sarnıcının,, kuzeyinden geçiyor, bundan sonra güneybatıya dönerek Bayrampaşa dererine varıyor. Buradan gene güneybatı istikametinde uza narak Çukur Bostanm 120 met re kadar doğusuna gelerek, şimdiki Davutpaşa ve Heklmalipaşa Camilerinin yanından denize kavuşuyordu. Constantln surlarından bugün eser kalmamıştır.
4 — ThGodosius (Arthemlus) surlan. Beşinci yüzyıl başlangıcında, Bizans çok büyümüş, şehrin nüfusu artmıştı. Sokaklardaki kalabalık o kadar çoğalmıştı ki, yürümek âdeta tehlikeli bir vaziyete girmişti. Bunun neticesi olarak şehirde oturacak yer bulamayan ahali, şehir harlcln-
KISA HABERLER

Levent Mahallesinde Emlâk Kredi Bankası tarafından inşa ettirilip (20) »ene vâde ile satılığa çıknnbnış olan evlerin sahiplerine teuliıni başlamıştır. Sirkeci - Levent arasında kırk dakika ara Be bir otobüs servisi çalışmaya başlamıştır. Yu kandaki resimde, Levent evlerinden birkaçı görüim ektedir.
fer# W1 Mü' > i» | i. ♦ -TSu e A n Bili 'i® • ■ î
-A ı# ! b w ■
AlBERT CAMUS
YABANCI
Çeviren :
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
4
olmalıydı. Bu saatte ber taraftan taşarak manzarayı ürpertip titreten güneş onu âdeta vahşi ve yorucu bir hale sokuyordu.
Yola koyulduk. Perez’in bir parça topallamakta olduğunu ancak o zaman far-kettim. Araba yavaş yavaş hızlanıyor ve ihtiyar geride kalıyordu. Arabamn etrafındaki adamlardan biri de gerilemiş ve âdeta benim hizama gelmişti. Güneşin gökyüzünde yükselmesindeki çabukluğa hayret, ediyordum. Kırın uzun zamandan beri böcek sesleri ve ot çıtırdılarlyle uğuldadığını farkettim. Yanaklarımdan ter akıyordu. Şapkam olmadı# İçin mendilimle yüzümü yelpazelemekte idim. Cenazeyi idare eden adam o vakit bana İşitemediğim bir şeyler söyledi. Aynı zamanda da •ol elinde tuttuğu bir mendil ile, sağ elinin araladı# kasketi altından, başının terlerini •İliyordu. Kendisine ne dediğini sordum. Gökyüzünü göstererek: ‘'Çarpıyor?** diye tekrar etti. Biraz sonra da bana sordu: '‘Anneniz mi o?" “Evet” dedim, “İhtiyar mıydı?*' Annemin tam yaşını bilmediğim İçin “Rh şöyle'1 dedim. Sonra sustu. Ben o zaman döndüm ve İhtiyar
18
Perez'I efil metre kadar arkamızda gördüm. Fötr şapkasını kolunun ucunda sallıyurak a-cele ediyordu. Müdüre de baktım. Hiç bir lüzumsuz hareket yapmadan gayet vekar ile yürüyordu. Alru üstünde bir kaç damla ter belirmişti. Fakat silmiyordu.
Alay biraz daha hızlı yürüyor gibi geliyordu. Etrafımda güneşle dolup taşan aynı ı-şıklı kırlar vardı. Gökyüzünün parıltısı dayanılmaz gibi idi. Bir on geldi ki yohın son zamanlarda yapılmış olan bir kısmına geçtik. Güneş katranı eritmişti. Ayaklar içine gömülüyor ve zeminin parıldayan cildinde yarıklar bırakıyordu.
Araba üstündeki arabacının meşin şapkası bu kara çamurdan yoğurulnıuşa benzemekteydi. Gökyüzünün mavi ve beyaz renkleri ile açık katranın yapışkan karalı#, elbiselerin donuk karalığı, arabanın cilâlı karalığı arasında bir parça şaşalamıştım. Bütün bunlar, güneş, meşin kokusu, araba boyası kokusu, günlük kokusu, bir uykusuzluk geçerinin yorgunluğu bakışlarımı ve fikirlerimi bulandırmaktaydı.
Bir kere daha arkama döndüm: Perez bana pek çok uzak, âdeta bir sıcak bulutu İçinde kaybolmuş göründü. Sonra onu büsbütün gözden kaybederek Aradım ve yolu terkederek tarlalar arasında durmuş olduğunu farket-tim. Sonra önümde yolun da dönmkte olduğunu görüyordum. Anladım ki memleket! İyi bilen Perez, kestirmeden giderek bizi karşılamak İstiyor. Neteklm yohın dünüm noktasında bize yetişti. Sonra yine kendisini kaybettik! Böyle birkaç defa tarlalara saptı. Ben
17
de bir fiyat-emin
diğer
kadar kuzu da çıkacak ve et fiyatlarında bir artma olmıyacak tır. Şimdilik pek az olan yükselme, besili ve bakımlı hayvanların istilzam ettirdi# yükseldikten ibarettir. Sı#r etinde düşüklük vardır. Umumi ların arttınlmıyacağma olabilirsiniz.*
Vali ve Belediye Reisi
taraftan Balıkhane Müdürünü de davet ederek balık fiyatları haA-kında izahat almıştır. Balıkhane Müdürünün verdi# İzahata göre, balık piyasası normal şekilde de vam etmektedir, Balık Mahsulü lstanbula kifayet etti# gibi üçte biri de Ankara ve Erzuruma kadar sevked ilmektedir.
Sağlık Bakanının dünkü tetkikleri
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Ekrem Hayri Üstünda# beraberinde Sosyal Yardım Genel Müdürü Dr. Seyferjdln O-kan. Bakanlık Teftiş Kurulu Reisi Kemal önge ve Î1 Sağlık Müdürü Dr. Faik Yargıcı olduğu halde dün vilâyete gelerek Vah ve Belediye Başkanı Prof. Gökayı ziyaret ederek veda etmiştir.
Dün Kızılay Hemşire Okulu 1-U? Fransız Hastahaneslni ziyaret eden Bakan, bugün Hey bolla da Sanatoryumuna giderek tetkiklerde bulunacak ve oradan Yalova ya geçerek karayolu ile Bursa-ya hareket edecektir.
Dr. Ekrem Hayri Üstündağm Ege bölgesinde yapaca# tetkU seyahatinde Sosyal Yardım Genel Müdürü İle Teftiş Kurulu Reisi refakat edecektir.
★ Nis şehrinde toplanan Milletlerarası Üniversiteler toplantısına iştirak eden delegelerimiz dönmüşlerdir. 58 milletin katıldığı bu büyük toplantıda Prof. Dr. Tevfik Sağlam Yönetim Kurulu üyeliğine seçilmiştir.
★ Mısırdaki Fuadi üniversitesinin 25 inci kuruluş yıldönümü münasebetiyle yapılacak olan törene dâvel edilen İstanbul Üniversitesi Rektörü Ömer CelAJ Sarç, dün sabah saat 9 da uçakla Kahlreye hareket etmiştir.
İr Dün sabah mezunen memleketine gitmekte olan Mısır Sefiri, Vali ve Belediye Reisini ziyaret ederek veda etmiştir.
öğle üzeri de Hindistan Sefiri Vilâyete giderek Valiyi ziyaret etmiştir.
İr Başka vazifeye naklolunan iskân Müdürü Atıf özerman’ın yerine İstanbul İskân Müdür vekâletine Remzi Zileöz tâyin edilmiş ve dün Vah ve Belediye Reisi Prof. Gökay’ı ziyaret ederek işe bağlamıştır, hassa göçmenlerin işinde yeni müdüre vermiştir.
★ Şehir Hatları günlük
maksadlyle mesai çında da vazifeli bir bulundurulacaktır.
Vali, bil-iskAnlan direktifler
gemilerinin seyrüseferini kontrol saatleri dı-memur
de, bir çok varoşlara yerleşmişlerdi. Bunlar orasında 14 llncü m intaka diye vasıflandırılan “Blacherna,. varoşu da vardı ve bu m intak a hususi bir surla çev-rilmlş bulunuyordu, İşte burada bir müddet sonra kuruJan meşhur Tekfur Sarayı. kiltaeler., başka »»raylar, hamamlar, tiyatrolar mevcuttu.
Şehrin büyüme İhtiyacını gözö-nünde tutan H nci Thedoslus'un çocukluk devri Şehremini Arthc-mlus, (408-450) de surlan ileri götürerek şehri büyütmeye ve şehir haricinde kalmış mahalleleri sur İrin* nlrnnvfi kn*-«ır verdi. Marmaradan bavlıyarak şimdiki Tekfur sarayı sunasına kg/tar devam eden yüksek surlan yaptırdı ki. bugün gördüğümüz büyük surlar işte bunlardır.

İstanbul surlarının Tekfur Sarayından sonraki lmtidat şekil hakkında muhtelif görüş ayn-Iıklan vardı. Meselâ; bazı müte-hassifllar Thâodoslus surlarının kuzeydoğuya yahut Avcılar ka pısına doğra uzandığım iddia e-diyorlardı. Daha yeni fikirler, bunun doğru olmadığını, Th^odo sius surlarının Tekfur Sarayı mıntakasında evvelce mevcut bulunduğunu "Notitla”da da kay dedilen etrafı husus! bir surla çevrilmiş olan “Blachernes” vor roşunun sıırlariyle birleştiğini ve bu kasabanın surlarının kuzeyde (.şimdiki Emir Buhar! Tekkesi 1 civarından doğuya dönerek, Ha-liçe muvazi bir istikamet takip etti# cihetle, Emir Buharî He Haliç arasındaki kısmın, dil şek Hnde yapılmış olan bir surla kapatıldığını iddia etmektedir.
Görülüyor kl, Bizans surları hakkında elimizde esaslı malûmat olmakla beraber. Tekfur Sarayı mıntıkasının surlan ıc bunl&nn uzanış istikametleri bu-güne kadar sahih olarak aydınlatılmamıştı. Feridun Dinmte kinin nezaret etti# kazılara bu hakikati tarih önünde esasb t»lr şekilde belirtmek İçin girişilmiş* tir.
şimdi tanınmış tarihçimizi dinleyelim:
^Th^odosltıs surlan ile Tek fur Sarayı civarında birleştikleri kabul edilen 14 üncü m intaka nm bu en eskj surlarının durumunu tesblt etmek İçin teşebbüse geçtik ve saray mıntakasında kazılara başladık. Gördüğünüz gibi sarayın kuzey çevresini Aıeyda-ruı çıkarmak için yaptı#nıız hafriyat neticesinde, hudut duvarlarının 20 metrelik bir kısmı ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca, sarayın kuzeydoğusunda bulunduğu eski tarihlerde yazılı olan, kapı, mevkii de meydana çıktı. Fakat buralarda hâlen mevcut olan i-malâthaneler ve evler kazının bu istikamette devamına imkân bı rakmadı. Beri taraftan hafriyata devam ettik. 14 üncü m intak a surlarının toprak altında kalmış olan kısmını meydana çıkardık. Bunların inşa tarzlarını tetkik ettik. Kati bir neticeye varma-maki a beraber. Tekfur Sarayı civarındaki surlar hakkında mev cut, iki görüşten, •İkincisinin daha sağlam olma istidadı kuvvetlenmektedir. Şimdi bu surun kuzey kısımlarının ortaya çıkarılması için çalışmalara devam e-dilmektedir.,,
Tarih sahifelerinde asırlarca münakaşalı bir nokta halinde kılan bu hususun aydınlatılmasında hizmeti geçenleri takdirle a-n&nz.
Şevket EVLİYAGİL.
e
Aile hayatı, bulaşmayı âzami derecede kolaylaştırır. Bu mevzuda yapılan İstatistiklere göre:
Ana ve babadan gecen bulaşma, vakaların yüzde Ö2 sini, bir başka akraba tarafından geçen bulaşma, vakaların yüzde 20 sini, aile haricinden geçen bulaşma, vakaların yüzde 28 İni teşkil eder. Aile dışında çocuklar bilhassa mektepteki bulaşmalara maruzdurlar. Meselâ veremli bir ÖProimon sınıftaki bir çok çocuklara hastalık aşılayabilir.
2 — Sirayet) kolaylaştırsa şartlar
Temasa nazaran, TeremtB y»» yılmasını kolaylaştıran diğer â-miller İkinci derecede kalır. Meselâ tozla bulaşma çok nadîn, sütten bulaşma İse #t#de azak maktadır.
Veremin yayılması hakkmda etrafta hâlâ birtakım yanlış fikirler hüküm sürmektedir. Vo» rem mikrobunun çok mukavim, bir mikrop olduğu bunlardan biridir. Halbuki (Koch) basili meselâ güneşte ve ışıkta çok az y»-şar. Bir veremli tarafından bula, şan yerlerin. hasta gittikten «r> ra. uzun zaman mikrop kaynağı olarak İcaldığı zanra da yanlıştın»
3 — Bulaşma tehlikelerini na*>il önlemeli T
Oldukça basit Mr kaç tedbir* le temasın yarattı# tehlikeyi zaltmak mümkündür. Bunun İçin evvelâ oturulan yerleri âzami bir temizlik seviyesine ulaştırmak lâzımdır.

Hastanın ve muhitin in verem in yayılmasını önllyecek şekilde aydınlatılması verem profil âk sisinin en faydalı unsurlarından rldir.
bl
Hastanın muhitini daimi desenfeksiyona tâbi tutmak yalnış inanıştan söküp atmakla yerlerine İlmin en »on neticelerine dayanan tedbirleri İkame etmek. veremin yayılmasını önllyecek çarelerin başında gelmekti di r.
YENİ İSTANBUL
SİYASI İKTİSADİ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
btr
ve
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LtMİTED ŞİRKETİ Müdürü; Kemal K RARJJPCA
Yazı İşlerini fiilen idare öden mesul müdür: Sacid ÖGCT
NeşrcdUmiyem yadlar iade edUmaa,
Abone: Türkiye için «tetiği «, altı aylığı 17. üç aylığı Ş Uradır. lUriç m emir ketler iki miaridir.
S —L |
Hânlar: 6 nc> Myfada — nHm».-re*j 2 Uradır, ilanlardan biç Mr mesuliyet luıhuj edilmez.
kanın şakaklarımdaki çarpıntılarını hissediyordum.
Fakat sonradan her şey o kadar çabuk, düzgün ve tabii oldu ki hiç biri akbmda kalmadı. Yalnız bir tanesi: Köye giderken hastabakıcı kadın hana söz söyledi. Yüzüne hiç gitmlyen garip bir seri vardı: Ahenkli ve titrek bir ses. Bana “yavaş gidilirse güneş çarpma tehlikesi var. Fakat hızlı #dillrae de ter-byeoeğiz ve kilisede soğuk alacağız,, HnJdı idi. Hiç bir çıkar yol görünmüyordu.
Bugünden aklımda birkaç hâtıra daha kaldı: Meselâ Perez*ln köye yaklaşırken son defa bize yetişti# zamanki çehresi. Yan aklan sinirlilik ve ıstırap yadlan İle dolu idi. Fakat buruşukluklar yüzünden bunlar akıp gidemiyor, birbirine karışarak yayılıyor ve bu harap çehre üstünde cilâlı bir su birikintisi meydana getiriyordu. Bundan başka da kilise, kaldırım kenarındaki köylüler, mezarlar üstündeki ıtır çiçekleri, Peremin bayılması (âdeta parçaları kopup dağılan bir kukla gibi), annemin tabutu üzerine yuvarlanan itan rengi toprak, ona karışan ağaç köklerinin beyaz cildi, sonra yine kalabalık, •esler, köy, bir kahve Önünde bekleyiş, motözün durup dinlenmez hırıltısı, otobüsün Alger ışıklan yuvasına girdi# ve yatağıma yatıp on iki saat uyuyacağımı düşündüğüm zamanki
İle beraber tatilimin dört güne çıktı# w elbette düşündü ve bundan memnun kalmadı. Fakat bir bakıma da annemi bugtln değil, dün gömmüş olmaları benim kabahatim değildir. Cumartesi ile pazar nasıl olsa benim hakkımdı. Ancak patronumun da kendine göre haksız olmadığını kabul etmek lâzımdır.
Orada pek çok gençler
•ev'.ncim... n
Kendirinden iki numun niçin çatkın uykudan uyanınca anladım. Bugün cumartesim Bunu âdeta unutmuştum diyebilirim. Fakat uyanınca aklıma geldL Patronum pazar 18
gün İzin istememi patro-bir çehre He kurşıiadığuu
Dünkü vakalar beni yorduğu için bugün kalkmakta güçlük çektim. Traş olurken ne yapacağımı düşündüm ve denize gitmeyi kararlaştırdım. Sonra tramvaya binerek liman banyolarına gittim.
vardı. Denizde Mari Kordona isminde bir eski daktiloya rastladım. Bu kızı vaktiyle çok canım çekmişU. Sanırım ki kendisi de öyle. Fakat biraz sonra bizim daireden çıkmıştı ve anlaşmaya vaktimiz olmamıştı. Mari’nln bir şamandıraya çıkmasına yardım ettim ve bu hareketi yaparken elim göğüslerine dokundu. Ben daha suyun içinde İken o şamandıranın üatüne yüzükoyun yatmıştı. Bana doğru döndü. Saçları gözlerinin içine girmişti. Gülüyordu. Ben de şamandıraya tırmanarak yanına oturdum. Keyfim yerindeydl. Onunla şakalaşır gibi başımı arkaya attım, karnının üzerine koydum. Bir şey söylemedi. Ben de o halde kaldım. Bütün gökyüzü gözlerimin içinde idi. Mavi ve yaldızlı bir gökyüzü. Ensemin altında Marj’nln karnı yavaşça hareket ediyordu Uzun zaman, yan uyku halinde» şamandıranın üstünde kaldık. Güneş çok şiddetlenince o suya daldı. Ben de arkasından, Mari’yi yakaladım, elimi beline doladım ve beraberce yüzdük.
Durmadan gülüyordu. Rıhtımda kurunur-
19
ken bana: -Ben «İzden daha esmerim,, dedi. ' Akşama sinemaya gelmek ister miriniz?,, diye sordum. Yine güldü ve bana Fernandeill bir filim görmek istediğini söyledi. Giyindiğimiz zaman beni boynumda siyah bir kravatla gördüğüne hayret etti ve "Mateminiz mi var,, diye sordu. Annemin Öldüğünü söyledim. Ne zaman öldüğünü sorunca da "Dün,, cevap verdim. Bir parva bozulur gibi fakat bir şey söylemedi. Ona kabahatin de olmadığını söylemek istedim. Fakat dum. Çünkü bunu daha evvel patronuma lemis olduğumu hatırladım. Bu bir şey ifade etmezdi.
diye oldu ben-dur-söy-
O akşam Mari her şeyi unutmuştu. Filmin tuhaf tarafları vardı. Fakat gerçekten çok saçma bir şeydi. Mari. bacağını bacağıma yariamıştı. Göğüslerini okşuyordum. Filmin sonuna doğru onu öptüm, fakat pek varım yamalak. Sinemadan çıkınca evime geldi.
Sabahleyin uyandığım zaman Mart gitmişti. Halasına gideceğini yatmadan evvel bana anlatmıştı. Pazar olduğunu hatırladım ve canım sıkıldı. Pazarı sevmem. Bunun üzerine yaUğımda döndüm, Yastıkta Mari’nin saçlarının bıraktığı tuz kokusunu aradım ve saat ona kadar uyudum. Sonra yine yattığım yerde öğleye kadar sigaralar İçtim. Her zamanki gibi CelesU'te yemek yemek istemiyordum Çünkü hiç şüphe yok bana sualler soracaklardı. Halbuki ben bunu hiç sevmem. Yumurta pişirdim; ekmeğim olmadı# ve aşa#ya inmek istemediğim için öylece sahanın içinde yedim.
(Devamı var)
20

5M Aralık 1950
Y E N î İSTANBUL
Sayfa 3


Gün aşın
Besmeleli sütler
Baytlar DERLER
SKİ Firavunlar Ülkcsl’nde yasaya yasaya az çok Mısırh-laçan ve Apls törenlerini bile benimsemeye başlayan îbraniler; Yehova’nın kendilerine bağışladığı yurdu, İçinden süt ve bal akım bir toprak parçası gibi düşünürlerdi. Eski çağ İnsanının bahtiyarlık ölçüsü süt ve bal İdi. Her «eyi değiştiren zaman, bu ölçüyü de altüst etmiştir. Sütlerimiz dr karışıktır, ballarımız da. Gazetelerde sık sık okuyoruz: Sütten zehirlenenler var. Düşünüyorum: Ya sokaklarımızdan süt ve bal ırmakları çağlayarak aksaydı, halimiz ne o-lurdu? *
Süt çok iyi bir gıdadır. Fakat bizim gıdalarımızın hangisi tehlikesizdir! Demokraside istisnalar yapılamaz. Devlet karışık yağ satarsa, sütçü neden karışık süt satmasın? Su da bu toprağın suyudur, süt de bu toprağın sütü. Küçük şeylerde eşitliğe yer veremezsek büyük şeylerde ııe yaparız? Eşitlik prcnsipl uğrunda yataklara seriliriz, ama, hiç olmazsa, prensip kalır ve biz gideriz. Atalar, sel güler, kum kalır, derler, insan ömrü bir selden başka bir şey midir, sanki? Bizim «ellerimizin lüzumundan fazla kıım bırakmasına ü-ziilmeylniz. Çok bulanık akan seller fazla kum bırakır zaten.
Benim bir sütçüm varılır. Sesinin İnandırıcı ürperişi, bana çöl velilerini kızgın güneşten korumak İçin başlarından ayrılmayan bulut parçalarını hatırlatır. Ne nihaventten anlar bu sütçü, no do kürdlll birazdan. Gönlünden koptuğu glhl haykırır: — Süüüüüiiiıüüüüüüt, halis siit...
Güğümünün kapağını besmeleyle açar, masrapasmt nıeleyle doldurur, ve sütü kabınıza besmeleyle boşaltır, aylardan beri üç lıesmeleli «üt. alırım. Sizin sütleriniz besmelelidir, bilmem. Ben hu üç besmeleli sütü, üç defa
nafıandan kullanmanı. Osmanlı tarihini az çok bildiğim için, zehirlenmekten korkan sultanlar gibi yaparını. İlkönce kedim süt içer. Saray, çoktan yıkılmıştır, anın, görüyorsunuz ya, âdetleri devam ediyor. Her çöken ve yıkılan şeyin «insi sinsi devam eden birçok kısımları olsa gerek.
t)ç besmeleli süt satan sütçümün, sütleri son günlerde fazla morarmaya haşladı.
met olursa, hacca gülecek bu sütçü. Dün bu morarmanın hikmetini anlamak İstedim, ineğin gıdasından Heri geliyormuş? Süt sararırmış, peni beleşiymiş, yeşerirmiş? ?? Tanrının işine kimsecikler karışamazmış. Sütiin terkibi hnyMin gıdasına göre değişir. Fakat morarmasının, pembeleşmesinin, yeşermesinin hikmetini anlamak güç. Sordum:
— Doğrusunu söyle, Yusuf. Sen su katarken do besmele çeker misin? Hayretle yüzüme baktı:
— Olur mu, Öyle şey beyim? Ben bunu toptancıdan alıyorum.
— Kuzum Yusuf, söyle ona, su katarken besmele çeksin.
— Yapmaz öyle şey o adam. İmanı sağlamdır onun.
— Yapmaz, ama, süt do mosmor. Sen söyle ona. Ben yansı besmeleli» yarısı besmelesiz süt İstemem.
Yusuf güğümlerini, n.aşrapalannı derlerken söz verdi:
— Haklısın beyim, sütün yarısı melesiz olmaz. Söylerim ona.
Bugünkü süt bembeyaz, üstelik mü, yoksa nişastalı mı? Tam bir belli M besmele çekilmiş!
E
beş-Ben kaç kay-
• • • •
\ » 9
• ( • • • S*
4 4 • •
♦ * ♦ ♦ • • • • t
• • • *
Kore mektupları.
r
e

Yeni bâkânlâr, vâzifelerine beşlâdılâr
lıinkü nüshamızda bildirmiştik
Biliyorum, Önümüzdeki yıl, kıir
besmeleli. yıırısı da bos-
koyu. Besmeleli l>lr «üt şüphe içindeyim. Fakat
Kore’de yaralanan yiğitlerimizin listesi
Millî Savunma Bakanlığı, bu yiğitlerimizin isimlerini bildiren üçüncü listeyi yayınladı
Ankara, 23 fA.A.) — 15 nu- ı maralı resmi tebliğ:
Milli Savunma Bakanlığından bildirilmiştir:
1 — Kore Türk Kuvvetlerinden 11 aralık 1950 tarihine kadar Ja-ponyadaki hastahanelere yatırılmış olan yaralılarımıza ait üçün cü liste aşağıdadır:
Er Durmuş Ali Birer 817. er Salih Baştürk 4777, er İbrahim Çelik 573, er Ahmet Çetin 5029 er Aslan Demlrtaş 691, er Mehmet İlyas 504, er Yakup Koper 5157, er Şükrü Koparan 1694. onb. Eyüp Kırca 419. er Ömer Lofçalı 340, er Refik Şahin 4206. er Şevki Topsakal 5051, er Ali Uslu 510, er Satılmış Bostancı 1045, er Ali Cambaz 1081, ır Kâzım Çınarlı 1019, onb. Hüseyin Çayırezmesi 1027, aşçı Mns-afa Gökkaya 1158. er Yusuf Gezer 1063. er Ahmet Karakoyun 1150. onb. Ali Kemerbaş 1083, er Murat Karadeniz 1084, er Kenan Ta$ 764, er Duran Yazgöre 1082 Gd. Bş. Çavuş Rıza Aydın 1175. er Ali İbrahim Arar 1267. eı Kâmil Özalp 1271. er Mustafn Aksüek 1475, er Hüseyin Aslan 1465. er Hakkı Aybulur 1372, er Hacı Altuner 1393. er Mehmet Burhan 1563 Çvş. İbrahim Bilgin 1460. er Salih Demir 1398 onb. Rüstem Dalmış 1453. er Abdj Daiay 1419. er Fehmi De-mirtaş 1391, er Mustafa Eıeı 1442, er Mehmet Gül 1173, er Mustafa Kaşaltı 1389. er lsmnıl Kayacı 1408. er Emin Kayan 1491, er Bayram Özdem 1456, er Mustafa Özkan 1477, er Hikmet Şenyıldız 1392, er Salâhad-dln Şanlı 1473, er Mehmet Yaman 1456. er Nuri Yalçın 135i. er Ali Ozdemir 1407, er Selim Alkan 1535. Er Ali Altunöz 1565, er Mustafa Arslan 1520, er İsmail Aslan 1552, er Mehmet Burhan 1563, Çvş. İbrahim Baş 1551. er Kâzım Maşarmak 1530. er Mustafa Cuma 1619, er Ahnıcı Çiçek 1568. Çvş. Salih Demir 1564. er Hnâan Deniz 1604, t Ahmet Gezer 1630, Onb. Mehmet Karaca 1665. er Haşan Karpuz 1612, er Kâzım Özbek 1600, er şükrü örenll 1623. er Mehmet Ali Üngörmüş 1538, Onb. Hacı Altunyurt 1751, er Mehmet Aşkar 1760. er Mahmut Artık 1689, er Mahmut Acar 1842, nr Mehmet Akçe.şme 1783, er Mehmet Cengiz 1839, er Süleyman Duman 1750, er Ahmet Doğan 1761 er Hamdj Doğan 1809, er Rifat Elibol 1713, er Murat levan 1742. er Isa Kuyumcu 1830 er Ömer Kader 1840, Onb Bayram Karakök 1797. er Abdullnlı Kılıç 1736, er Muharrem Kavşur 1799, er Mehmet Çaylı I®28' el Geredeli Halil 1824. Bş Gd. Haşan Özkan 1682, er Kahraman Zor 1714, Er Ali Ağca 1922. er Durmaz Dipll 2004. er Hıdır Güngör 1972. er Abdullah Kılıç 1891, er Hüseyin Keskin 1861,
er Şevket Okçaz 1902. er Meh met Yavık 1915, er Mehmet Ay din 2106. er Halil Aslan baş 2067 Yavık 1915. er Mehmet Aydın 2106, er Halil Aslanbaş 206*. er Mehmet Azgın 2128. er Fevzi Avcı 2111, er Recep Alkan 772. er Hamo Bektaş 2125, er Kemal Balçık 2112, er 2113, er Hanefi İbrahim Doğan Fazlı Can 2020.
rael 2008, er Yusuf Ogmaz 2035, er Ahmet Taş 2076, Çvş. Ahmet Ünal 2027. er İsmail Akman 2281. Bş. Gd. Rüstem Çakın 218-3 er Numan Erdoğan 2221, er Yusuf Furuncu 2328. er Hüseyin Mutlu 2193, er Halil Vezir 2297, er Fahri Aşut 2477. er Hüseyin Akvay 2455, er Şaban Asit 2517 er Niyazı Bulul 2372, er Ali Cesur 2408. er Ahmet Enaz 2415 er Mehmet Kalmaz 1405, er Ah met Kaya 2456, er Abdullah Ö ner 2490, er Arif Önder 2390, Onb. Mehmet SÖzer 2380, er Sa-deddin Sarı 2420, er Hüseyin
Şükrü Çıplak Çeler 2077, :r 2716, Gd. Çvş. er Mustafa Ka-
Vekâletle idare edilen Bakanlıklara yeni tâyinler yapıldığını
Yukarıda, yeni Bakanları vazifeleri hasında görüyorsunuz. Soldan sağa: Bayındırlık Bakanı Ke mal Zeytlnnğlu, Çalışma Bakanı Hulûs! Köymen, Maliye Bakanı Masan Tolatkan
İkinci Turizm Danışma Kurulu mesaisini bitirdi
Su kongresi toplanıyor


— tkincı bir sonra bugün vermiştir, heyeti umu verilen knra-üç komisyona
Ankara, 23 (A.A.)
Turizm Danışma Kurulu haftalık mesaiden toplantılarına son
Pazartesi günü nüye toplantısında ra göre, kıırul
ayrılmış ve bu komisyonlar tu-
mevzuları
İnceleme tesislerin komisyoı
Bayındırlık Bakanlığının Teşkilât Kanunu tâdil ediliyor
Meryem’in
Efesteki evi
Ege Turizm Cemiyeti Başkanınm bu husustaki beyanatı
Ankara, 23 (T.H.A.) — Tür kıye Turizm Danışma Kurulunu İzmir delegesi olarak katıla”. Ege Turizm Cemiyeti Başkan Suat Yurtkoru, Meryemananın mezarının Efeste olup olmadığı hakkında gazetelerin çeşitli neş riyatı karşısında Türk Haberle-Ajansı muhabirine aşağıdak beyanatı vermiştir;
“Meryemananın son ikametgA hinin Efesusta bulunması itiba riyle Ege Turizm Cemiyeti ola rak biz de bu mevzu üzerinde ehemmiyetle durduk.
Bu defa tzmirde Katolik Ki lisesi mümessili başpiskoposlv yaptığımız temaslarda bu mahallin hıristiyanlar tarafından büyük alâka çektiğini ve eğer gerekli hazırlıklar yapılırsa es kişinden büyük haci kafileleri, nin ziyaret edeceğini Öğrendik
Bütün bu hususlar hakkıncF hazırladığımız bir raporu biz zat Başbakan Adnan Menderes-takdim ettim Valimiz de Anka radad’r. Bu işle meşgul olmak tadır Umarım ki önümüzde^ senelerden itibaren Efesıısu. hı-rlstiyaniara bir har yerî olara1 açmaya müteallik ilk hazırlık lar tamamlanprakt’ir.,,
rizmle ilgili muhtelif incelemişlerdir.
Kanun Tasarılarını Komisyonu, turistik vasıflarım tâyin eden
ve Umumi Teklifler Komisyon larının hazırladığı raporlar dün Öğleden sonra İşletmeler Bakanı Muhlis Etenin başkanlığında toplanan Koordinasyon Korniş yonunda tetkik ve tevhit edile rek bugün saat 10 da Reşit Saf fet Atabinenin başkanlığında toplanan İkinci Turizm Danışma Kurulu heyeti umumiyesin sunulmuştur.
Üç komisyonun hazırladığı raporlarla Koordinasyon Korniş yonıınun raporu heyeti umumi yede müzakere edilmiş ve raporların kabulünden sonra Basın, Yayın ve Turizm Genel Müdür!. Halim Alyot ve Reşit Saffet A-tabinen birer hitabede buluna rak kurul mesaisine nihayet ve rilmlştlr.
Ankara, 23 (T.H.A.) — Memleketteki su işlerini tanzim etmek üzere hazırlanan büyük su kongresi 22 ocakta toplanacaktır. Kongreyi hazırlamak üzere kurulan komisyon su işlerini büyük ve küçük olmak üzere ikiye ayırmıştır.
Bütün memleket münevverle, rinin katılacağı kongrede işlerinin düzenlenmesi için program hazırlanacaktır.
Diğer taraftan Bayındırlık Bakanlığının Teşkilât Kanununu tâdil eden bir kanun tasarısı da hasırlanmaktadır, önümüzdeki günlerde Bakanlar Kuruluna sevkedilecek olan yeni tasarıda bir Su İşleri Umum Müdürlüğü kurulması da derpiş edilmektedir.
su bir
50 okuyucumuzun kazanacağı Zenith markalı saat

Sayanlar 2301, er Fevzullnh Tur-gut 2419. er Mehmet Uysal 24 (7 er Mustafa Yıldız 2511 Sait Yılmaz 2452. er Yelkovan 2368. Çvş. Yüksel 2450.
2 — Yaralıların çoğu
zamanda İyileşebilecek durumda dır. Bakımları mükemmeldir.
or Enü Osman Dursun
kı«n bir
çocukları karların beyaz ko>nıında oynarken. Sun yavrular bu yıl da, kup toprak Üstünde Noel ba-
bekllyecekler! Ne yapalım ’ He suni iste bu
Çocuk sineması
İKİ gün evvel bir ajans haberin-® den öğrendim: CaliforııltıMa Saıı Gabrll namındaki bir kasabalı bugüne kadar hiç kar yağmamış. Amerikan Hükümeti düşünmüş, taşınmış; Noel geliyor, bütün A-merikan köpüklü Gabrim kuru bir bay ı
Teknik İmdatlarına yetişmiş: men Hollyuood'dan ııc kadar kar yağdırma makinesi varsa mlşlor. Bir hıız fabrikası da
gayrete katılarak 25 bin kilo bur. vereceğini bildirmiş. Tamam. Sitildi Noel gecesi San Gubrll’e bir kur yağacak ki, sormayın. Mini mim San Oabririller sevinçlerinden zıp zıp sıçranarak, kırmızı külahı beyazlaşmış Noel babanın sarılacak ve hediye
İşte garpto bir avuç yavrıınıııı sevinci bile, böyle mühim bir hükümet meselesidir. Artık mektep dâvasının, e-ğitlm mevzularının. ıslâhhanele-rln, tıkara yurtlarının, aşevlerinin, nasıl ele a-
lındığını tasavvur çiliniz. Ve «on-ra bütün cesaretinizi toplıyrak el rafınıza bakınız.
ellerine kapışacaklar!,
şubelerinde çalışan bir dönellerinde teberru makbuzla-kapı kapı dolaşan tahsildar-lılrer ikişer vez.lfelerinden
Gcçenlerde Çocuk Esirgeme Kurumu tunı, rlyle ların
ayrılmaya başladıklarını söylüyordu. Hepsi de hoş dönmekten ziyade, çaldıkları kapıların suratlarına hışımla kapatılmasından şikâyetçi imişler.

Komünist çetecilerin Sirklerden korkusu
Çete tarâmâlarında, el bombalan ve tüfekleri ] ile bir evde basılan kırk iki komünist, 4 Türk erine derhal teslim oldular
Bu kronomotreli paslanmaz çelik kiyede dükkân satış fiyatı 165 liradır. Gazetemiz okuyucuları arasından 50 talihli hıı Zciıith marka saatlerden kazanacaktır.
saatlerin Tür-
Kore hususi muhabirimizden: Arazinin tabiatı itibariyle Korede devam eden savaşlar, kendine has bir özellik taşımaktadır. Buna ayrıca, yekdiğerine düşman olan kuzey ve güney halkının dil ve fiziyonomi bakımından birbirlerine benzerlikleri de ilâve olunursa, burada savaşan B. M. kuvvetlerinin karşılaştığı güçlükler tahayyül olunabilir.
Korede kuzey-güney istikametinde bir tek ana sevkırfceyş yolu vardır. Bu yol her mevsimde nakliyata İmkân verirse de harp lerin bazı İcap balara giden yollar, ancak küçük çaptaki harekâta imkân verirler. Bütün Kore yollan Japon işgali zamanında yapılmıştır. Köprülerin mükemmeliyeti bilhassa nazarı dikkati çekmektedir. Meskûn mahaller kâmilen bu yollar üzerinde tesis olunmuş denebilir.
Harekât esnasında Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin faydalandığı bir tek demiryolu vardır. Bu yol her ne kadar çift hat olarak kuzey ve güney istikametinde uzanmakta ise de, halihazırda tek taraflı bilmektedir, çekilirken rüler gibi tâsyonlan mişlerdir.
Korede mahsus tethlş hassa geri çekilmeler esnasında meskûn mahallere tevcih edilmiştir. Güney Kore arazisinde düşman işgalinde kalıp da hasara uğramamış hiçbir kasaba ve köy görülemez. Bunlardan en azı, yarısı yanmış, yıkılmış yerlerdir. Vaktiyle onblnleri barındıran birçok şehirler, artık bir harita tsmi olarak zikredilmektedir. Bu kadar tahribata, kuzey kesimde pek rastlanma-maktadır. Orada daha normal bir hal görülüyor.
İlkbahar ve yaz aylarında yapılan zeriyat. bilhassa ovalık yerlere inhisar etmektedir. Hemen hemen bütün arazide pirinç ekilebilir. Şimdi kuzey arazisinde kaldırılmamış pek çok pirinç tarlaları karlar altında yatmaktadır.
Harekât esnasında pirinç tarlaları, müttefikler için dağlık a-razi kadar tehlikeli olmuştur. Gizlemeye fevkalâde müsait o-lan bu tarlalar, münferit harekâta ziyadesiyle imkân vermektedir. Aksine .Içhı 1
Daha ziyade tesirinde olan Kore halkı, şelıi-rinde de. köyünde de giyiniş yaşayış ve diğer hareketlerinde biriblrl^rinden pek mezler. Eşyalarını
dolayısiyle birçok köprü-atılmış olması, önceden özel tedbirlerin alınmasını ettirir. Civar köy ve kasa-mahdut sayıdaki
kullanıla-
Zira komünistler karayollarındaki köp demiryollarını ve lada kâmilen tahrip et-
komünist terrorüne hareketleri, bil-
motorlu araçlar ’leglldlr
Japon harsının
ayırdedile-erkekler hu-
bile lâdes
Çocuk sineması
Bedii
(liran lekele rak ?
zihniyet kim ve ııe
Seni bizim manıza mim yağdı ra
Daha korkuncu var: Cumhuriyet kurulalı tam yirmi yedi yıl olmuştur. Bu çeyrek »asır zarfında Maarif Vekâletine, meşhur şarkıdaki glhl, «açlarımıza ak düşürüp, ad bulamamakla vakit geçirdik do. çocuk terbiyesi mevzuunda hâlâ esaslı bir adını attırmış değiliz. Bırakın çapraşık mevzuları; çocuklarımız, Öğret menlerinin gözü önünde gangster filmlerinin devamlı müşterisi, aşk mevzularının meraklısı oldular dil, şu çocuk sİ neması mevzuuna bile bir türlü el uzatamadık. Allahtan bir mitil banka ortaya çıkıp hıı mevzua d ı ol attı. Yoksa hâlâ bu memleket bir çocuk sinemasına kavuşamamıştı.
Fakat biliyor musunuz kİ, her şeyden evvel hükümetin ve beledi yelerin vazifesi olan çocuk sinemacı mevzuuna uzanan o şebbls ve hayırsever zevat, herşeyden evvel güçlük görüyor!., çocuklar İçin oynatılan asgari bir vergiye tâbi kıldırmak İçin, o zevatın nasıl makam makam dolaştıklarını yakından biliyorum. Maksatları vergiyi İndirip de kâr yapmak olsa. belediyelerle beraber olacağım. Ama Öyle değil Vergiden İnen her miktar fiyattan da İnerek, daha çok mini mini colbrdecck. Fakat gelin de bu hasır Işirıı belediyelerimize anlatın.
Yedi sekiz sene evvel leylî bir kız lisesini ziyarete gitmiştim. Akşam Üzeri talebe İçin film oynııtı-lıyormıış, beni de alakoydıılnr.
mille gene belediyelerden Evci inanınız, filmleri


Fllniin bir «aknesinde, kız ve erkek kahraman birbirine kavuklular vo tam öpüşüyorlardı ki, bir el makinenin objektifini kııpıyarak sahneyi kararttı. Yanımdaki Öğ retıııene aorgulu gözlerle baktım.
— Müdür Bey. dedi. Öpülme Mihnrlerlııl bizzat eliyle kapar.
Müdür Bey öpüşmelere eliyle mâni oluyordu ama, bütün (Hm bir aşk temasının üzerine oturmuştu
İşte bizim terldyeclllğlıııtz, Bu mektep Kİncma*ını münferit î»ir hâdise olmaktan çıkarınız, (.ocıık larınııza gösterilen hiıthn alâkayı hu vakayla sı rııholh^tirchilirslnlz. Biz çocuk terbiyesi mevzuunu e-sasından kııcaklnnuıktansıı, ufak tefek müdahalelerle yetinmeyi, dalma tercih ettik, yapmuk mı? Bizim İçin oııdau kolay ne var; İki öpüşme sahnesini karartın, tamam. Çocuk neşriyatı mı? Baha basit; üç «lort tabanca resmi, İki taıın hayvan karikatürü, bir kaç film romanı, oldu bitil.
Ah! Ban Gabrll’r suni kar yıığ-
(.'ocıık sineması
Bile bile
lâdes
Her
Icr
eder. Hükümet-meydana
InMin ha 1a do İnsanlardan geldiklerine göre, onların da hatadan münezzeh olııııııyacakları a-şikârdır. Mesele hatayı vaktinde görüp düzeltmekte.. GÖrııılyeno de İster bir lıısaıı olsun, İslerse blı hükümet, halasım göstermek, düzeltmesini İstemek lazım.
Bu, her gazetenin ve gazeteci nin baş vazifesi olduğu kadar her milletvekilinin de İşi.
Bizde» parti gruplarının toplantıları gl/ll oldıığıt İçin, ııılll«»tvckiı-lerlmi/.lıı kendi hükümetlerini ve parti İdarecilerini ııc yoklu teııkld ettiklerini bilemiyoruz. Pek çoğunu yakından tanıdığımız İçin, grup kapıları no kadar kapalı olursa ol. Mili, hor İki parti mensubu millet-vekillerinin de teiıkldlcrlnl esirge-fiuullklerlne İnanıyoruz. Ancali keııdl meslekdaşlarımız tıraşında hıı yoldan çok ayrılıp, hor yapılanı göklere çıkarmayı başlıca vazifeleri lıallııe getirenler vur kİ, İste hlzl üzen hıı!..
Son günlerde matbuat hürrl.ve-
susi semerleriyle sırtlarında, kadınlar başlan üstünde taşırlar Vaktiyle evini terkedip sonradan Seul'deki yuvasını dönen bir a-na başında, 60 kiloya yakın pirinç ve diğer eşyaları havi bir çuvalla giderken, eşyalannı muayene eden Türk devriyelerinln hayretini mucip olmuştu.
Şimdi Korede nereden geldiği nereye gitti#! ve ne için yürüdüğü belli olmayan bir muhacirler sınıfı türemiştir. Bilhassa harekât bölgesinde bunlara sık sık rastlanır. 24 kasım 1950 de müttefik taarruzu başladığı zaman işgal olunan köylerde bidayette kimse görünmezken, birkaç saat sonra sırtlarında pirinç çuvalları, yatakları ve bir miktar ev eşyalariyle gelen kafileler, hemen evleri dolduruver-mekte idi. Biraz sonra da her evin kapısına yepyeni bir Güney Kord bayrağı çekiliyordu. Yalnız harekât bölgesinde değil, fakat bütün Kuzey Kore arazisinde bilâlstisna her ev bir Güney Kore bayrağını kapısına çekmiştir. Geceli gündüzlü asılı kalan bu bayraklar, şimdi artık âdi bir bez parçası halindedir.
Şimali komünistler biri muntazam ordu, diğeri çeteci olmak üzere iki kuvvet halinde savaşmaktadır. Çeteler hareketlerini gizlemekte birçok avantajlara maliktirler. Adi bir semerin al-
anlamak “Ben ” tar. vesika sunsa, çekmedikçe Maamafih korkaktır-
tında masûm bir köylü kıyafetiyle gezebilmek, onlann başvurabilecekleri en basit bir yoldur. Ellerindeki vesikalardan ekseriya kim olduklarını
mümkün olmaz. Öyle ki; müseccel bir komünistim zında yazılı bir fazla bir şüpheyi
serbestçe gezebilir, bu adamlar epeyce lar, Türk kuvvetlerinin ilk çete taramalarında bir evde 4 Türk eri tarafından basılan tam 42 kişi havanları, el bombalan ve tüfekleriyle küçük bir mukavemette bulunmaksızın ellerini kaldırmışlar ve teslim olmuşlar, dı.
Korede komünist illetine kendini tamamen kaptırmış kimselere, hakiki komünistlere sık sık rastlanmaktadır. Toplanma kamplarına sevkedilmeden önce kemali iftiharla komünist ol-duklarım söyleyenler görülmektedir.
Müttefiklerin Mançurya hudutlarına yaklaştıklan ve birçok yerlerinde vasıl oldukları günlerde, geride yapılan çete tarama faaliyeti Kerenin temizlenmesinde, huzur ve sükûnun iadesinde çok faideli olmuştur. Şimdi ilk günlerin çeteci baskınlarına. masûmların katliâmına pek rastlanmamaktadır.
GÖRGtT

Almanya Başbakanı
Adenauer'in demeci
"Batının müdafaası için sarfedilen gayretler, tamamen barışı korumak gayesini gütmektedir"

L
ko
v(
fe
Bonn, 23 A A. (AFP) — Basında çıkan beyanatında Batı Almanya Başbakanı Adenaue” "Batının müdafaasına sarfedilen gayretler, tamamen sulhun runması içindir,, demekte şöyle devam etmektedir:
“Şuna işaret etmeliyim ki
dcral hükümetin kanaati, bu hususta diğer Avrupa devletleri nlnkilere müşabihtir. Hareketimizin gayesi, dünyadaki kuvvetlerin müvazenesini temin etmektir Rusya ile yapılacak mü 7.akerelerde de aynı hedefin gü Güleceğini söyliyebilirim.”
Bundan başka Adenaııer, bi-kere daha Avrupanın müdafaa sına iştirak hususunda federal hükümetin görüşüne hiç bir taz sdkin yapılamıyacağına işare etmiş ve devamla: “Bu husust? bir kararı ancak parlâmento rebilir. Fakat bu da ancak man-müttefik müzakerele
♦ in| cok vakmdnv nlâkadnr eden bir ceza kanunu tadilâtı bahis mevzuu. Fakat sahifelcrl araaında bu meseleyi İnceleyen gazete nadir. Sade böyle olsa gene İyi, tasarıda hürriyeti baltalıyaıı maddeler olduğunu bizim gibi knbııl e-don pek çok demokrat meslekda*. ya susmayı, vııhııt da yazınca aksini söylemeyi tercih ediyorlar. Nitekim geçenlerde bunlardan bir kaçı, bizim Gazeteciler Cemiyeti mümessillerini Ankara Palasta yakalayıp:
— Hnkl'Hinız anın, ne yapalım birader» demişler. Hükümet hu kamımın çıkmasını İstiyor!
Hikâyeyi hatırlayacaksınız; Huninin biri, yorgun argııı bir köyden geçiyor. Bakmış cami önünde. Eh namaz vakti de gelmiş. “Bati ıiamaz kılayım,, diyerek içeri dalmış. Kendisini gören köylüler hürmetle yol vererek, imamın arkasına geçirmişler. Ve. namaza durulmuş. Fakat dördüncü rekâtın sonunda selâm verilecek; görsün? Herkes
hoca ne evvelâ sola spnra sağa selâm veriyor.
Namaz biter bitmez hemen l-maınııı yanına sokulan hoca:
— Amini imam efendi» demiş. Ne yapıyorsun? Evvelâ sağa selâm verilir.
İmam sakalını ‘ sıvazladıktan soıı ra cevap vermiş;
— Biliyorum hoca, biliyorum uma ne yapayım kİ. köyün ağası «ol tarafta oturuyor!..



*



ve
4 •

Almanyanın iştiraki şeklini a-çıkça tesbit ettiği takdirde müm kün olacaktır. Petersberg’de perşembe günü başlıyan bu müzakereler tarihin yeni bir gelişmesini teşkil etmektedir” demiş, tır.
AVRUPA ; KONSEYİ '
Konsey ile iktisadi işbirliği teşkilâtının çalışmalarını koordine edecek komisyona Türkiye de seçildi ( Paris 23 (AP) — Avrupa Konseyi ile Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilâtının çalışmalarını koordine etmek üzere bugün bir komisyon kurulmuştur. Bu komisyon Türkiye, Büyük Britanya ve Fransanın Avrupa Konseyi nezdindeki temsilcilerinden müteşekkil olacak ve aynı komisyonda Avrupa Ekonomi İşbirliği Teşkilâtı üyelerinden İsviçre, ttslya ve İsveç’in delegeleri yer alacaktır.
İki teşekkül arasında irtibatı temin edecek bir komisyon kurulması karan, Avrupa Bakanlar Konseyi komitesinin geçenlerde Romada yaptığı toplantıda kararlaştırılmıştı.
1
Amerikada atomla hareket eden denizaltılar yapılacak
San Francisco, 23 A A (Afp) — Geçen harpte Pasifikteki A-merika denizaltı kuvvet terinin komutanı olan Amiral Charles Lockwood, dün üç seneye kadar Birleşik Amerikanın atom enerjisiyle hareket eden ve suyun altında 25-30 mil seyredebilecek kabiliyette olan bir denlzaltıya sahip olacağını bildirmiştir.
Bu denizaltının hareket sahası hudutsuz olacaktır.
San Franclsco’daki İngiliz Milletler Topluluğu KııHıbÜnde konuşan Amiral: “Atomla müteharrik Amerika denizaltı filo, sunun bütün denizüstü gemileri ortadan kaldıracağına kaniim,, demiştir.
Amerikada kütle halinde tank inşası başlıyor Detroit, 23 AA. (AFP) — Chysler Şirketi, 160 milyon dolar tutarında orta ağırlıkta tank siparişi almıştır. Şirket, siparişi tahakkuk ettirmek için Dela-wore eyaletinde muazzam hir tank fabrikası kuracaktır
Bu mukavele, bu nevi tankla, rin kütle halinde inşası solunda ilk adım olarak telâkki edilmektedir.
Sayfa 4
Y E N î İSTANBUL

8
İzmir Borsasında
ihracat hareketleri
şiddetli tartışmalar
HABERLER

Deri ihracatı gittikçe artıyor
Londra mektubu
l

Hindiçininin 1 No. Iı meselesi
Saygon, General de Lattre’ın bir mucize yaratmasını bekliyor
Hafta içinde muhtelif memleketlere küçük baş hayvan derisi ihracatı artmıştır- lngilte-reden, İtalyadan bu mala karşı istekler genişlemektedir. Son hafta içinde Italyaya 9950 kilo, Yunanlstana 2000 kilo, leşik Anıerikaya 10.000 deri sevkedılmlştir.
Hafta İçinde Amerlkaya kilo yapağı, ltalyava da kilo yapağı gönderilmiştir,
dik ihracatına gelince, Kanada-ya 1000 kilo, Aİmanyaya da 14.000 kilo fındık ihraç edilmiştir. Aynca Almanyadnn 10000 kilo da kendir tohumu satın alınmıştır.
Birici lo
9632 5000 Fın-

Pamuk Tarım Kooperatifi
KoojM>ratîfin neden zarar ettiği izah ediliyor
İzmir 23 (Hususi) — Pamuk Tarım Satış Kooperatifinin yıllık kongresi toplanmıştır. Birliğin 1949 - 1950 İş yılı içindeki umumi zararı 828.264 il radar İbarettir.
Birlik idare heyeti bir yıllık faaliyetini izah ederken, gittikçe artan iş hacmini karşılayacak derecede elde mütedavü sermaye bulunmadığı, bu itibarla kredi ile çalışmak zorunda kaldığını tebarüz ettirmiş, pamuk yağı işleyecek endüstri mÇesseseîert vücude getlri-lemediği üzerinde durulmuş, bu yüzden çekirdeklerin muayyen bir kaç müesseseye satmak zarureti hâsıl olduğunu ileri sürmüştür.
Söz alan delegeler, zarann yedek akçeden kapatılması için, Ekonomi vc Ticaret Bakanlığına müracaat edilmesini teklif etmişlerdir. Ortakların tenkidle-ri makul. bir hava içinde cereyan etmiştir. Ortaklar en ziyade baremin düşük olduğu noktası üzerinde ço\ durmuş lardır.
Palamut ihracatı üzerinde tetkikler
İzmir 23 (Hususî) — Bir müddetten beri dış memleketlere yapılacak ihracatın şekil üzerinde tetkiklerde bulunan Palamut İhracatçılar Birliği bu mevzu üzerinde nihayet bugün bir karara varmıştır. Bilindiği gibi bir kısım ihracatçılar Tanen diğer bir kısım ihracatçılar da tip - nümune esasına göre ihracını istemekte idiler. Bu defa verilen tan birini muvakkat cat şeklini
rakmak daha uygun görülmüştür.. Yılbaşından sonra palamut üzçrine geniş işler olacağı ve tip - nümune esasına göre şimdiden bazı satışılar yapıldığ» söylenmektedir.
kararda bu iki şık-Ihtlvar etmektense bir zaman için ihra-alıcının arzusuna bı-
Hindistan - Pakistan mali konferansı
Yeni Delhi 23 (H.H.S ) — Hindistan - Pakistan Mali Konferansı nihayet bulmuştur. Bu münasebetle yapılan beyanatta ezcümle şöyle denilmektedir: “Konuşmalar dostane bir hava içinde ceeryan etmiştir. Bazı mühim meselelerin halli imkânları elde edilmiş, diğer nazı meseleler üzerinde ise müşkilât yaratan sebepler kaldırılmıştır. Muhacirlerin iddialarını bazı hallerde müspet neticelere ulaştırmanın mümkün olacağı ümidi mevcuttur.»
Kupon getirecek okuyucularımıza
Gazetemizln Tahsil Kupon biriyle, ny başından itibaren neşretmeye başladığımı? (LOGO Saat) kuponlarını kabul etmek» mukabilinde kur’a numaraların) vermek ve »on-ra da hediyelerini dağıtmak örere yeni bir büro tenli» etmiş bulunmaktayız. Biri bu karara aevkeden sebep, oku yuculanmızdan Dize müracaat etmekte olan büyük kitlenin işini süratle görmektir. Bu maksatla
Galatada, Bankalar Caddesinde. Adalet Hanının 2 nci katında bir daire kuşat edilmiştir
1 Aralıktan itibaren
Kur’a numarası, kupon ve hediye için okuyucularımız mezkûr adrese müracaat e-de çeklerdir. Yurdun her tarafından gönderilmekte kupon mektuplarının ne de adresin
olan üzeri-
(YENÎ İSTANBUL, kalar f 'nddesi. Adalet kat 2) şeklinde yazılmasını okuvurul arımızdan bühasss rica ederiz.
Ban-
Hanı
Avrupada ham madde sıkıntısı
Sıkıntının giderilmesi için Avrupa ve Amerikada yeni tedbirlere başvurulacak
Londra 23 (Hususi) — K o rede hâdiselerin son inkişaf tarzı il© bir üçüncü dünya savaşı İhtimalleri mevcut ham madde sıkıntısını bütün çıphıklığiyle belli etmiştir. Bilhassa Başbakan Attlee’nin Washington’dJ0u Başkan Tıuman ile yaptığı gö. rüşmeler esnasında bu meseleye temas ettiğine dair çıkan haberler, ham madde piyasasında âdeta bir panik uyandırmıştır. Birçok müşahitlere göre, gereken tedbirler —şiddetli de olsalar— en yakın bir zamanda alınmazsa, ham madde sıkıntısı ciddi bir kriz husule getirecektir.
Bugtln bıı müşahitler tarafın-
Kanaviçe ihtiyacı
Hindistan IT i i 1( û meti kanaviçe veriyor
İzmir 23 (Hususi) — Bu başından itibaren Hindistan Hükümetinin bütün kanariçelere el koyduğu malûmdur. Bununla alâkalı olarak Yeni Delhi Ticaret Ataşeliğimiz tarafından memleketimizin aralık - mart aylan arasındaki kanaviçe ihtiyacının öğrenilmek istenmesi üzerine Bakanlık bu mevzuda Bölge Ekonomi Müdürlüğünden malûmat istemişti Muhtelif meslek teşekkülleri. Ticaret O-dası, ihracatçılar birlikleri temsilcilerinin iştirakiyle yapılan toplantıda Ege bölgesinin aralık - mart ayı ihtiyacının 2,500.000 metre, senelik ihtiyacının da 9.500.000 metre olduğu tesbit edilmiştir.
İtalya - Yunanistan ticareti
ay
Milânn 23 (Hususi) — İtalya ile Yunanistan 31 ağustos 1949 da imzaladıkları müşterek İktisadi çalışmalar anlaşmasını genişletmek için tedbirler arıyorlar. Bir müddetten beri yapılan müzakerelerden sonra İki devlet de iptidai madde vesair malların mübadelesi hnkkmda fikirlerini açıklamışlardır. Bu açıklamalara göre îtalva Yunanis-tana 8.3 milyon dolarlık elektrik istihsal makineleri, 5,7 milyon dolarlık sınai makineler, bir dolarlık demiryolu levazımı, 500 bin dolarlık tramvay levazımı ve otobüs, 1,5 milyon dolarlık zirai makine ve âletler. 2.4 milyon dolarlık sınaî makinesi, bîr milyon dolarlık demir ve çelikten mâmu! muhtelif eşya, muhtelif miktarlarda kükürt, asfalt, kimyevî maddeler, boyalar, yünlü ve pamuklu iplik, kauçuk eşya. 600 bin dolarlık pLrinç. 500 bin dolarlık peynir. 300 bin dolarlık canlı hayvan ve daha başka maddeler gönderecektir.
Buna mukabil Yunanistan da İtalyaya muhtelif tutarlarda hurda demir, ham demir, bakır, çinko, nikel, kereste verecektir.
Bu yüzden Birinci Akala pamuğu üzerine muamele olamadı
İzmir 23 (Hususi) — Hafta başından itibaren devamlı surette yükselerek dün 450 kuruşu bulan pamuk gün bu seviyede ma geçirmiş fakat son derce şiddetli
ra sahne olmuştur. Sabahleyin piyasa 440 tan alıcılı 450 den satıcıiı idi.
fiyatları bu-bir durakla-Borsa salonu mUnaka^ala-

Amrriknda kâğıt imalâtı yükseliyor
İmalâtı
Fransız kuvvetleri tensik edildikten sonra De Lattre. Tonkin’de taarruza geçecektir
Yazan : Jean T>etouze
dan tesltm edilen bir hakikat mevcuttur: O da, Batı Almanya devletlerinin, muhakkak surette kömür, pamıik, çelik ve diğer bazı maddeler üzerinde sıkıntı çekeceğidir. Bu sıkıntı-nın tesiri silâhlanmadı da görülecektir. Netice İtibariyle hatta işsizliğin baş göstermesi İh-tlmalleri kuvvetlidir.
öyle iac ne yapılacaktır? Anlaşıldığına göre, VVashıngton Konferansında Attlee, Tru-man'a, Amerikanın geniş stoklar vücude getirmesi olayının halihazırdaki ham madde sıkıntısına sebep teşkil ettiğini söylemiştir. Şimdi, Birleşik A-men|anın stok yapmaya devam edip etmiyeceğini önümüzdeki günler gösterecektir. Şayet A-nıerika hiç olmazsa daha az mikyasta stok yapmaya devam ederse, o zaman durum düzele-bile çektir.
İngiltereye gelince, madenler onun için en mühim meseledir. İaşe Bakanlığının bu hafta madenler üzerinde yayınladığı bazı sayılar pek memnuniyet verici değildir.
Meselâ çinko istihlâki 1951 senesinin ilk üç ayı zarfında her halde yüzde 50 nispetinde tahdit edilecektir. Bakır istihlâkinin yüzde 10. alüminyum istihlâkinin de yüzde 12 nispetinde kısılması pek dir.
Hâsılı İngiltere, hada tam hir kor politikasına doğru Jır.
Saat 13.10 da dün 450 kuruştan 500 balya mubayaada bulunan alıcının borsaya gelmesi derhal havayı elektriklendirmiş ve saatin geçmiş olduğu, binaenaleyh bonıanın kapanması lâzım geldiği ileri sürülerek yeni mubayaalar önlenmiştir. Bunun üzerine salon kapısı önünde sert münakaşalar cereyan etmiştir. Salonu terkeden alıcı merdivende de 2 defa durdurulmuş 460 kuruştan yapılan bir teklifi reddettikten sonra (1000) balya İçin 452 kuruş vermiş, fakat vaktin müsaadeslzliği sebebiyle bu miktar toplanamadığı için bugünkü piyasa hiç bir muamele kaydedilmeden kapanmıştır.



muhtemel-
İktisadî sa-
1 ve tahdit kaymakta-
Telâviv'de süt fabrikası kuruluyor
Tel - Aviv 23 (Hususî) — Tel - Aviv’ln kuzeyinde geniş bir saha üzerine inşa edilmekte olan Yakmdoğunun en büyük süthanesinin saatlik süt işleme kabiliyeti, pastörizasyon ve soğutma dahil olmak üzere, 25.000 litreyi aşacaktır. Bu müessese-nin sahibi bulunan “Tnuva,, kooperatifi, Birleşik Amerika Dev. letlerinden 500.00u dolar kıymetinde teçhizat ve levazım ısmarlamıştır.
1950 yılı tarım mahsulleri
Nüfus kilo
başına ortalama olarak 371 hububat istihsali düşüyor
(Hususi 1950 yılı
muhabl-hububat, ve sınai katiyete
Ankara 23
Fimizden) — bakliyat, hayvan yemi biUdler rekoltesinin
yakın durumu istatistik Umum Müdürlüğünce derlenmiş bulun, maktadır.
Umumî olarak mahsulde geçen seneye nispetle bu yılın lehine önemli farklar vardır. Bu, hasılat yekûnunda olduğu kadar dönüme randımanda da dikkati çekmektedir, muhtelif ve başlıca 1150 tetihsalâtuu ton diriyoruz:
1
— Hububat
Buğday Arpa Çavdar Yulaf Mısır
Dan
Pirinç Kuş yemi
Mahlût
Kaplıca
Aşağıda ürünlerin olarak bil-
Ton
3.873,704
2.021.022
455.653
317.761
625.609
86.529
46.513
3.000.004
206.308
112.800
7.718.903

Washington 23 (U P.) — Ticaret Bakanlığının bildirdiğine göre, eldm avı zarfında Ameri kada kâğıt
2.230.517 tonu bulmuştur. Eylül ayı zarfında imal adilen kâğıt miktarı 2.084.846 ton, geçen sene ekini ayında elde edilen miktar 1,945.253 tondur.
İHC
,Jean de Lattre de Hindiçİnt Yüknek ve Başkomutan. Fransız olmayam
Miait Ruffyadan buğday getirtiyor
Kahire 23 (U.P.) — Mısır
Rusyadan tonu 99 dolardan, 100.000 ton buğday İthal edecektir. Bir aynı miktarın İthali için Mısır, Amerika ile temaslarda bulunmaktadır.
İn (11 ter* bakır İstihlâkini tahdit etti
Londra 23 (Hususi) — Ingiltere Hükümeti memlekette bakır istihlâkinin tahdit edildiğini bildirmiştir. Orak ayı başından itibaren ham bakır memleketteki bütün müstehlikleri için tahdit e-dilmlştlr. Bakır da stratejik ehemmiyeti haiz maddeler arasında bulunmaktadır.
Batı A im un yada fiyat hareketleri
Bonn 23 (Hususi) — Batı almanya Cumhuriyeti İktisat Bakanı Prof- Dr. Erhard Koredeki kriz başlayahdan beri Avrupada en stabl fiyatın Almanyada temin edilmiş olduğunu bildirmiştir.
Bakan, ayın dokuzunda bu münasebetle yaptığı bir basın konferansında ham madde fiyatlarının mayıstan ekime kadar nispetinde Fransada ise % 40
m iş olduğunu beyan etmiştir.
Almanyada % 11 arttığı halde % 22, Ingilterede nispetlerinde art-
Avusturyonın mensucat maddeleri ihracatı
2 — Bakliyat Bakla Bezelya Nohut Fasulye Mercimek Böğrülce Fiğ Burçak
Yekûn:
3 — Sınaî bitkiler:
Tütün Patates aPncar Kenevir ((lif) w (Tohum)
Afyon (sakız)
„ (tohum)
Anason (saf) Pamuk (saf)
w (tohum) Keten (lif)
„ (Tohum) Soğan Sarımsak Susam
Nüfus başına isabet
sati istihsal hububatta 371 kilo, buğdayda 186 kilo, yemeklik bakliyatta 13 kilodur. Bu miktarlar geçen hububatta 264, buğdayda 125, bakliyatta 11 kilo idi.

42.179
818
88.647
81.772
46.085
7.707
28.646
96.575

392.509 .
84.945
590.340 800.000 7.731 4.157 148
16.133
1.165 147.036 191.910
4.093
28.149 168.689
19.612
37.356 eden va-
içinden çıkılmaz bir
İçindir ki, de
General
Taaıdgny Mgon »ıf atiyle tam
bir yerde bulun-
gizil silâhı odur. Vietnam kuvvetle-
Orgeneral Tasalgny’yl Komiserliğine lığına tâyin etmekle
Hükümeti mümkün yapmak imkânını verecek olan yegâne askeri tedbire müracaat etmiştir. '
Eski Birinci Ordu Komutanı nın Saygonua tayyareden İndiği zaman karşılaşacağı vaziye’ man tıkan haldedir.
Bunun de Lattre
şansın adamı,, kendine lâyık maktadır.
Hindiçininin Fransız -
rinin mevcudu 250.000 kişi kadardır. Fransız seferi kuvveti bu yekûnun içinde 150.000 kişidir. Bunların seksen biııl Fran-zızlardan, büyük bir kısmı Alman olan lejyon erlerinden, FaslIlardan, Cezayirlilerden, Sene-gallllerdcn mürekkeptir. Üst tarafını yerlilerden alınan askerler teşkil etmektedir. Vietnam kuvvetleri İse on iki kadar nizamî taburdan ve bir Jcaç hususi "ordudan,, mürekkeptir. Bu sonuncu teşekküller merkezî Vietnam Hükümetine karşı az çok muhtar bir vaziyettedirler.
Fakat bu birlikler dağınık ve karışık küçük gruplar halindedir Muayyen bir noktada düşmana darbeler indirebilecek kuvvetler ise Koşenşin’de dört veya beş tabur, merkezde gayri mevcut, Tonkin’de âzami on iki taburdur.
Hindiçinide en yülcsek mesuliyeti kabul eden General de Lattre de Tasslgny kendisine kütle halinde takviye kıtaları göndi'rilmiyeceğlnl pek âlâ biliyor. Şüphesiz anavatandan ona bir kaç tabur ve malzeme
Hiudiçinidekl Fransız Kuvvetleri Komutanlığına tâyin edilesi General De Lattre de Tasslgny Paris teki bürosunda harita üzeri»-den askeri harekâtı takip ediyor
gönderilecektir. Yüz Sherman tankı, toplar, kamyonlar, hafit silâhlar, vapurlar, cephaneler Saygon istikametinde yola çıkarılmıştır. Diğer taraftan Ame-
Viyana 23 (Hususi) — Avus-t üryanın mensucat ihracatı
haıpten sonra azaJmı^U. Bütün çalışmalara rağmen dokuma mallarının ihracatı ne miktar ve ne de kıymet itibariyle harpten önceki seviyeye yükseltile-medl. Harpten önce 1937 yılında Avusturyanın mensucat ve elbise ihracatı 254,7 milyon şilin kıymetinde, 380.72 tondur. Bu, o zamanki Avusturya umum ihracat kıymetinin % 21 i idi. Harpten sonra 1948 dokuma maddeleri 297.4 milyon çilin
11.439 tondu ki, umum ihracat kıymetinin ancak % 15 ini tutuyordu.
Geçen sene Avustuıya 289.5 milyon şilin kıymetinde 11.547 ton mensucat maddesi ihraç etti, bu yıymette umum ihraca turun % 9 u idi.
Görülüyor ki, mensucat maddesinin Avusturya ihracatındaki mevlüi seneden seneye azalmaktadır. Buna sebep harpten sonra Güneydoğu ve Doğru Avrupa memleketlerinin müşterileri arasından ayrılmış olmala; n, diğer taraftan da
edilen malların mühim bir mına dahilde fazla ihtiyaç luıım asıdır.
TAHSİL
KUR’AMIZ
senesinde
İhracatı kıymetinde
istihsal kıs-bu-
Kalay 12 liraya çıktı
Piyasada kalay fiyatları bir iki gün içinde 10 liradan 12 liraya kadar yükselmiştir.
son

Gazetemiz okuyucularına kültür sahasında hizmet etmiş olmak için onlardan bir tanesini Avrupa veya Amerika üniversitelerinden birinde, diğerini İstanbul veya Ankara üniversitelerinden hangisini arzu ederse orada 3 sene okutmak kararını vermiş ve bu kararını intişara başladı&ı gün bildirmiştir. Gün geçtikçe gazetemizin bu hayırlı emeline karşı gençler ile evlâtlarını okutmak isteyenler arasında büyük bir alâka uyandığını memnuniyetle görmekteyiz»
Kur’ayı kazanan okurcumuzun şayet kendisinin bizzat bu tahsili yapmak veya ailesi mensuplarından birini üniversitelerden birisine göndermek imkânı yoksa, bu takdirde işbu talihli, kendisine isabet eden hakkı başka birisine satabilir. Ne-tekim geçenlerde Zürich’e tayyare ile seyahat etmek ve orada bizim hesabımıza 15 gün kalmak kur’asım kazanan talihli okuyucumuz bu hakkını başka birisine den etmiştir. Devrettiği takdirde bu hakkı satın alan işbu tahsili daha ucuz yapmak imkânını bulacaktır Şayet kazandığı hakkı başka birine devretmek istemezse. bu talihli okuyucumuza derhal birinci mükafat olarak 8.000, İkinciye 4.000 lira Ödenecektir.
Avrupada. üniversitelerin ilkbahar sömestrinin mart nihayetinde başladığını nazarı itibara almaktan sarfınazar, her gün artmakta olun okuyucularımız bize müracaat ederek bu haktan istifade etmek arzusunu bildirmişlerdir. Onun için biz, 6ene başından itibaren 90 kupon için mart nihayetine kadar bu müsabakamızı son olarak temdit ediyoruz. Bu suretle kupon toplamış ve şimdiye kadar okuyucumuz olanlara yeni bir şans İmkânını daha veriyoruz. Çünkü onların şimdiye kadar malik oldukları 90 ar kupon şanslarım arttırdığı gibi, yeniden kupon da bu lunacaktır.
Gazetemiz,
muhtelif üniversiteler hakkında tetkikler yapmış ve bir hayli malûmat toplamış tır. Muhtelif fasılalarla bu üniversitelerin resimken!, oralardaki tahsil şartla* mı hayat tarzlarını okuyucularımıza aynca bildirecek ve onların faydalanmalarını temine çalışacaktır-
Bundan başka gazetemiz şimdilik İsviçre. Avusturya, Almanya, Fransa ve ttal-yada tahsil etmek isteyenler için soracaklan sualleri o-ralardaki bürolarımız vasi-tasıyle tetkik ettirecek ve onlara cevap verecektir.
rika Kore harbinin kenefiyim müsaade ettiği nispette Hınd> çiniye etli kadar Douglas B. 36 invader göndermektedir. Btı mükemmel hücum ve bombardıman tayyareleri yakında Vietnam’da bulunacaktır. Fakat bütün mln kât bile kâfi
toplıyacaklan şansa İlâve o-
bu esnada
bu malzeme gelecek Vlet-taarruzundan evvel harçsa hasına yetiştirilmiş olsa yine Ho-Chi-M1nh’i ezmeye gelmiyecektir.
Vaziyet karanlıktır. Şimalde. Hanoi kapılarında düşman büyük taarruz için sükûnetle hazırlanın aktadır, Bu düşman ihmal edilemlyecek kadar kuv vetlidir. Caobang’da Charton ve Lepage yürüyüş kollan 30-000 Viet tarafından bozguna uğratılmıştır. Bunlardan 10.000 l muharebe harici bırakılmıştır. İstihbarat servislerinin tahminlerine göre Delta üzerinde yapılacak olan taarruza bir kolordu iştirak edecektir, 60 ilâ 80.000 kişi olarak tahmin edilen bu kolordu Fransız silâhlarından üstün otomatik silâhlarla mücehhez bulunacak, kuvvetli bir topçu, kırk kadar T. 34 tankı ve bir düzine tayyare tarafından desteklenecektir. Vlet-min’in nakil bütün ü ile yarı mütarekenin başlıca sebebi Ho-Chı-Minh kıtalarının geride» ki Üslerini bundan zoraki hedef olan Hanoi’ye yaklaştırmak için zamana ihtiyaçları olmala-ndır. Şimdi her şey bu hazırlıkla nn sona erdiğini gösteri» yor.
desteklenecektir.
yegâne zayıf noktası vasıtalarıdır. Filhakika nakliyatı insanların sır-yapılınaktadır. Şimdiki
Korkunç bir tempo fle vahimleşen bir vaziyeti De Lattre nasıl düzeltecektir?
23/XI//1950 Cumartesi MEMLEKET ve DİİNYI 1 BORSA ve PİYASALARI
KAMBİYO ve ESHAM
Açüifl
1 Steriing T.85Ö0 7.M.80
1(V) Oolar 280.30 280.30
I0U Fr Frangı 0.80 0.8O
100 İsviçre Ft 64.03 61.03
100 Bc-ıçıka Fr. 6.60 5.60
100 îsveç Kr. ... 51.12.50 34.12.50
100 Florin 73.68.40 73.68 40
100 Laret 0.44 128 0.44 128
100 Drahmi 0.01 876 0.01.878
100 d&scoudos .... 0.73.90 9.73.00
1933 nlrvMm .. 22.70
%5 193b İkramlyoll 20.—
Mili! Müdafaa 1 20.10
%5 «941 Demirvolv IV — 200.—
Çöû 1941 Demiryolu V 95.—
%4 ı/2 1919 ikramı veli 96.65
?«6 1941 Demiryolu VI 97.90
Kalkınma 1 97.95
%6 Kalkınma II 95,40
%6 Kalkınma »D .... 95.10
1948 lAtikraz) 07 75
%6 19-18 istikrazı u .... 97 75
%6 1949 istikrazı t ••••• 96.76
%7 Milli MUdalan IV 20.20
%7 ı93J Sivas-Erzurum 1 21.05
%7 1934 u-vıı 19 76
%7 1941 Demiryolu 1 20.20
%7 1911 Demiryolu H 20.85
%7 1941 ucmıryolu LII 20.20
%7 alilli Müdafaa 1 20.32
%7 Mim Müdafaa L1 20.80
%? ilıUl Müdafiin 111 21.15
$i7 MHIJ MUdarau VI 20.25
Şirket Tahvilleri
f.C. i i raıı t BankU) 2L—
Anadolu D.Y l’crup A/B. 11030
•' ° ^.60 M
„ „ Mümes. Soner 59 —
Şirket Hisse Senetleri
T.C Merkez aamuun ...... 121.—
1‘ürkive iş i3unkaa( 8L—
Türk rtearet Bankası ...... 5.—
ArilMrt ıtn»*n|r 5.60
MEMLEKET TİCARET BORSALARI

Satışlar
Buğday
• »
Buğday
Kaplıca Arpa
Fiğ Bakla Familya
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Kilosu
Kuruş Kuruş

sert D. Kızılca yumuşak D.
Ekstra
• •
M
3L25
32.30
33
33.20
M Çuvallı
•• Dökme Çuvalh
Ekfl-Kay.
tohumu Çu-„ dökme
İçlenmiş rmtürel
(7
Üzüm çekirdeksiz No.4* incir A a eri m No.* .
tncir H «erini No. 108 Pamuk Pamuk Pamuk
Pamuk Pamuk Pam ık
1 .. n in...
Akala Akala Akala, erli
✓ağı (rafine, . çekirdeği .....
74.25
415.—
340.—
140.—
18.—
Adana Ticaret Borsası
öirına AJcala ..........
ikinci „ .........
Üçüncü Akala ...........
Bihoo aauU» vâdeil ...
1'la.zu ,..... -
ikinci Akala yağmur vcmu ...................
Yeril .............
410.—
360.—
tombul «eri çalı horoz Mercimek yeşil
» ••
Susam Nohut kalburla
Soya Haşhaş tohumu mavi
Kendir Keten
Kenevir Ayçiçeği Ceviz iç Cfvla 1ç
Fındık İç tombul Un 79/81 Band. 72 Kİ. Çuvallı Beyaz peynir tam yagU Beyaz peynir yağlı Pamuk akala 1
Pamukyağı rafine tcnekell m »> çıplak
Zeytin yağı E.E. natürel Te. Sadeyağ Diyarbakır eritilmiş Ardahan ,,
Keçi kılı tabak
Kıızu derisi hava kurusu Tiftik deri
Keçi derisi tuzlu kuru Sığır derisi yaş Keçi Sığır Kovun
T.K. Kasap Salamura kasap H.K.
»•
M
• •
V V
VS
• •
• •
M
fif
M
ISO
318
1110
319
Altınlar *
100
240
229
Kille* faril O». Külçe Dcku&bu.
Cumhuriyet ... Keşat
Hami t —Ti-tîrrt Gulden
lngıln .......
Fransıt kok — NapulPon LI1 . tavtere
Buğun
Mrn
4.70
37.80
29.00
43.80
74.50
SOO Kapanıp
340—
140.—
18.—
450
405
400.—
365.—
29.4B
•12.85
tielu kur
Lira
4.76
4.78 3M50 37.90
New-York Borsası
Dün ts^kl kut
Bngday (Buşall=Sont)
Sert Kış mahsulü No. 2 .. .. .. 2S1.— 282.—
Kırmızı Kış mahsulü No. 2 .... 258 — 258.—
Pamuk Midilline (I4breaf=8ent>
42.83 43.—
Mavıa 42.41 42.62
Temmuz ... 41.78 —
Tiftik (Llbre«l=8ent) 150.— 135.15
Tek «as No. 1 135.15 135.—
Fındık ( Llhre«|-=Sent> -t
Kabuklu yerli in
*• •• orta -
Lcvant iç ithal malı 63.- 59.-
Ekstra iri iç ıthaı malı 66.- 65.-
Kuru ıiıüm (Llhre«ü=Srnt) .....
Thompson çekirdeksiz eeçn» U V4 U V4
Keten tuhıımu «Buecli= Dolar)
MlnneapoUs — 3.85 8.80
Kalay (Llbrö=3cnt> 149.— 156.—
Uevhfl'teneke »100 «ibre -»olan 1 80 7.80 |
Londra Borsası
Helen tubumu (Tunu—Sterlin#t
Bombay 72.08 73 —
Kalk Ü ta 73.—
Yer fıstığı Hindistan -• 79.— I
Bradford Piyasası
Tiftik iyi aiBi Cibre&İ^Jfiy.
•• Sıra m —
Ytto Anadolu * ° * *
Trakv* •• — 1
İskenderiye Posası
Pamuk ( Kıınları —Tııilnrı»
Aahmounı .(ihö lyafiı F/Q. .. 151.— 160.— I
Karmık Uzıın *lvnfb F'G 148.— 147.— I
getirilecektlr-yapıldıktan sonra De galip bir ihtimalle Ton-taarruza göçecek ve etrafındaki çemberi yar-
Generalin ilk işi her halde seferi kuvvetleri işgal kıtaları sıfatiyle bağlı bulundukları vazifelerden kurtararak onlarm meflûç bir halde kalmalarına son vermek olacaktır. İşgal işleri her ne olursa olsun VietnamlIlara bırakılacaktır.
Fransız kuvvetleri bir çok flr-tl s adi menfaatler feda edilerek bir ordu haline Bu iş Lattre kin’de Hanoi
maya çalışacaktır.
Generalin münakaşa götürmez liyakati ve indireceği darbelerin şiddeti kuwetler muvazenesinde bLr değişiklik husule getirebilecek midir? Bilhassa General müdahale edecek bir vaziyete gelmeden evvel Kuang -Sfnin, Kuang-Tung’un ve Yun-nan’ın 700.000 Çinli askeri ananevi Caobang, Dang - Dang ve Langson geçitlerinden akın e-derek Hindiçınlyi istilâ edecekler midir? Bu suallere şimdiki halde cevup vermek mümkün değildir. Fakat böyle bir şey olduğu takdirde mucizeler yarat. ması beklenen De Lattre bile bu istila dalgasına ancak bir gecikti rme harketi ile mukabele edebilecektir. Bu hareketin Ls-tinad noktası yalnız “bulutlar geçidi,, olabilir. Bu geçit Roo-sevelt’ln ve Truman'ın Yaltada ve Potsdam’da Çankayşek'in Milliyetçi Çine cömert bir hareketle terkettikleri geniş topraklarının bulunduğu 16 ncı arz dairesi üzerindedir.

M Aralı* 1050
T E N t İSTANBUL
8*yfa •
Yasak
Üsküdarda Ahmediye ve Gülnuş Sultan çeşme ve sebilleri

tLKNGtLtK yaıak edilmiştir, sokaklar dilenci üc doludırr. Yere tükürmek yanaktır, aabahlan sokaklar herkeaf İğrendirecek bir msnzara arzrder. Lâf atmak, çimdiklemek, itmek ve kakışmak yunaktır. Her rün bunun nihayetsiz misallerini görürsünüz. Tramvaya asılmak yasaktır, her tarafında yazılıdır, vatmanlar, biletçiler uğraşır, fakat tramvaylarımız bilhassa mac olduğu günler üzüm salkımına benzer. Süte su karıştırmak yasaktır, bunların İçinde hangisinin SUSUZ olduğunu bilemeyiz söyleyen bulunur mu?
.Yediğimiz gıda maddelerinin karışık ve hileli ohnamıua kanun İcabatındandır, fakat, hepimizin şikâyeti bu noktada toplanır. Eğer bunlar üzerine daha misaller İsterseniz hem aiz ve hem biz sayabiliriz ve bu bir yılan masalı kadar uzar.
Bu burllar içinde memleket İdaresinin ne kadar oor olduğunu bilmemiz lâzımdır. Ve* biz bu noktada idarecilerimizi cidden müşkül bir vaziyette bulmaktayız, Daima tekrar ettiğimiz gibi bu İçlerin bayında halkın seviyesi gelir, bunu ancak bir taraftan kültür propagandası ile yapabiliriz. Camilerde hatiplerimiz, kiliselerde papazi a ranır., sinagoglarda hahamlarımız bunun propagandasını yaparlarsa insantan yalnız dünyaya. nizama alıştırmakla kalmazlar, onlara cennetin yolunu da gösterirler.
Mekteplerimizde İlkokuldan üniversitelere kadar boco-tanjmız, profesörlerimiz ilim ve irfandan bahsederken onun başlangıcı olan kültürü anlatmayı ihmal etmezlerse memleketimize en büyük hizmeti yaparlar fakat, blx bunların hepsinin üstünde insan ve cemiyet IH, Şiddetli kanunlara ve bunların derhal tat b Ikına İhtiyaç olduğunu sek olan memleketlerin hafif olan eede tesir yapamamaktadır. Onun ndyetle gözönüne almamız lâzım geliyor. Demokrasi in cemiyet haklarının himayesidir. Bu himayeye riayet at-miyefi adam drmokraxinln düşmanıdır ve riayet rtmlyea-lerl İtaate mecbur kılmayan İdare de demokrasi İdareci aa-yüajnaz.
en büyük hizmeti yaparlar fakat, biz haklarını bozanlara kar-buslt formaliteler içinde görüyoruz. Kültürü yük-c eza lan bizde kâfi denetçin bu hl F>imdi ehero-
YENİ İSTANBUL,
DtNKC KISMİN Kil.ASASI
hAhn(ı D,* ot ararlar.
D
BI
Fikret ARIT
Türicçesi
Vazon : İrfan ORGA
Muvazenemi kaybederek boj suya gömüldüm. Elbiselerim
azıma kadar buz g>bi beni
aşağı çekiyordu
İrfan 19^8 yılında ÎKtunUuldn dofcmtiftur. Anneli vr beraber, büyük bahasının Mavitne«*1t cbmrtndâld rvlnd*» Marmaroya bakan, beyaz boyalı, yefll pancurlu ve bir bah(;e içinde olan bu evde çoeukJoğuntın en mııhlnı hâtıraları »iddıdır. İrfan ailenin ilk şacuğu elduğu İçin bütün ev halkı turafındun şımartılmaktadır. Evde büyük babası, büyükannc*l. güzel. »r»«lz bir kadın olun annesi ve bubasındnn ba^ka orta hizmetine hakan Feride adında Mr kadın. Ferldenln kızı on üç yadında «tein Arap dndıwı teri vardır. Hatu-aJonnı anlatmaya haeludıgı »jrada İrfan bc9 yaşındadır. Her »abuh kahvaltıdan sonra kahveye fikmuk İtiyadında olan büyük ba-lm*ına refakat eder. Yaak adam kahvenin açık bir pencere*! dnünde otururken. İrfonı da oynamak ÜJtrre bahçeye bırakır. Fakat rtnl ondun ayırmuı. Maamafih baran >a*lı arkndn*lan Ur kontuma ya dalarak onn unuttuğu da olur.
O zaman bir mahalle çocuğu gibi hemen toprakla oynamağa başlar» çamurun ıslak rutubetini bütün cildimde hissede rek çamurdan evler yapardım O kadar kenClmden geçerdim k» taşların dizlerimi acıtmasını bile farketmezdim. Neden sonra omuzumdan tutan bir el aklımı başıma getirirdi. Parma klanından çamurlar dökülürken başı mı kaldınr, büyük babamın kız gın görünmek isteyen bakıyla riyle karşılaşırdım. Bütün yol-boyunca benden bir» iki adın, önde yürür, yaşlı adamın gayri memnun halinden son derec^ meyus ve kabahatini mÜdrLç olarak kuyruğu bacaklannın a-rasına sıkışmış bir köpek yavrusu gibi onu takip ederdim. E-ve gider gitmez beni inciye teslim ederler, o da berbat olan üstüme, bayıma hırsla bakarak yemek vaktine kadar hazırla mak üzere yıkamağa götürürdü.
Yine bir gün kahvenin bah(x-nnde oynuyordum. Bahçenin ortasındaki büyük havuzda kayıkçılık oynamak istedim. Tabiî kayığım olmadığı için bunu küçük tahta pajçalariylc oynayacaktım. Oyuna o kadar dalmış ve eğilmişim ki birdenbire muvazenem4. kaybederek boğazıma kodar buz gibi suya gömüldüm. Elbiselerim beni aşağı doğru çekiyor ve boğulacağımı zannediyordum. Bağırmalarıma büyük babamla bir iki kişi dalın koştular ve beni çekip havuzdan çıkardılar. Ağzımdan, burnumdan sular boşandı. Fakat artık büyük babamlh kollarının arasında ve emniyette idim. Beni hemen kahveye götürdüler, selerimî çıkarıp» alelâoele dukları bir battaniyeye lnr. Birisi de çamaşır ve
getirmek üzere eve koştu, Birbirine çarpan dişlerimi açarak, sıcak süt içirmeğe çalışıyorlar, rengi bembeyaz nlan büyük babam da durmadan beni paylıyordu. Kuru çamaşır ve dbİBeJe-rinu giydim. Korku ve soğuktan titreye, titreye evin yolunu tuttuk. Büyük babam benimle konuşmuyordu. O günden sonra da günlerce beni sokağa çıkarmadı.' Sabahlan şöyle bir ya-nağımdan öpüyor ve beni çekine çekine: “Nasılsın büyük ba~ ba?" diye sorduğum zaman duy-mamazbğa geliyor, beni annem ve büyük annemle bırakarak kahveye yalnız başına gidiyordu.
Bahçede bir elma ağacı vardı. Daima onun altında oynardım.
İki yüz yazıya iki yüz tura
Yazan : Hakkı DEVRİM
Elbi-bul-sardı-elbise
Bıkınca inciyi bulmak üzere eve giderim. Aşçı Hacı bent gizlice mutfağa çağırır, ağzıma bir lokum tıkıştırır ve büyük annem görmeden geri gönderirdi
İnci gibi Hacerle de aıamız 1-yi idi. Hacer korkunç derecede şişman bir kadındı. Güldüğü zamanlar gözleri kaybolur. Bütün vücııdü sarsılırdı
Uzun senelerden beri büyük annemin yanında idi ve kendisinden daha fazla bazı İmtiyazlara sahip olduğu kuruntusu ile Feridevi kıskanırdı. Benim için gizli, gizli pastalar yapar. Menettikleri halde sarmısak yedi-rirdl. Büyük annemin gelmlye-ceğinden emin olduğum zamanlar usulca mutfağa girer. Hace-rin verdiği kurabiyeleri yerdim. Keyfi olduğu zamanlar bana oyunlar oynar, ağır eski havalar söylerdi Fakat bilhassa oyunları çok hoşumu giderdi. Kocaman karnını hoplata, hoplata göbek atar, göğüslerini titretir, kalça, ları zaten kendiliğinden oynardı. Bazan kahkahalarımı duyarak inci mutfağa gelir, kulağım-dan tutup dışan götürürdü. A-sıl fenası, sesimi duyup büyük annemin gelmesi İdi. Onun ses-riz bir rüzgâr gibi içeri gerdiğini göretı Hacerhı göğsü son bir defa daha titrer. Kolları yanına düşer, donar kalırdı.
Annem, mı^aiirl olmadığı, yahut büyük annemle beraber misafirliğe gitmediği zamanlar, e-ğer bahçede değilse salonda o-tıırurdu. Büyük annemin en büyük zevki bir çift kır atın koştuğu faytona binerek ara sıra gezintiye gitmekti. Yalnız sokağa çıkmasına müsaade edilmediği için bu nadir gezintilere o da iştirak ederdi. Fakat her şeye ragınen hiç şikâyet etmez, sesi çıkmazdı. Annemi bulmak için salona girdiğim zaman e-lınden İşini bırakır, oturmam i-çin jnnındakı yere elini vurur ve ne yaptığımı sorardı. Fakat br-ııl, onu bu sakin yalnızlığı ile başbaşa bırakarak, didişmek i-çin yine İnciyi arardım. Fakat İnci sabahları ya Fer İdeye yardım ettiği, yahut yeni doğan kar deştin Mehmede baktığı için e-vin üst katı yasak mıntaka idi. Yalnızlıktan canım sıkılarak tekrar bahçeye çıkar, elma ağacına tırmanarak Marmaradan geçen gemileri seyrederdim.
Bir çok saatlerim ağacın üstünde, çocukça hayaller kurmak ve martıların haykırırını dinle, mekle geçerdi. İçeri girmemi söyleyen İncinin sesiyle kendime gelirdim.
takaddûm eden de-mergup bir yer olan şonralan altjnşehiı
Bızanoa virde dahi Üsküdar, mânasına gelen Hrisopolis adını
taşımakta idi. Bugün Kadıköy diye tanılan Halkidonyaya bağlı güzel bir kasaba idi. Boğazın mavi sulan önünde İrili ufaklı tepecikleriyle yeşil ağaçlar ara sındao yükselen evlerin denize akseden titrek ve seyyal m Ur tesematı buraya hususi bir istisna! bir güzellik katardı. Aynı zamanda Avrupa ve Asya gib. iki kıtanın telâki noktasında bulunması gerek askeri ve gerek ticari yoilann mebdei olması bakımından da Üsküdann ay' n bir önemi vardı. Milâttan önce ve sonraki Üsküdann sahne olduğu vaka ve olay lan n üzerinde duracak değiliz. Türkleş devrinde büyüyen camilerle, medreselerle, han. hamam, da rüşşlfa, çeşme ve sebillerle yer yer süslenen, bütün güzellikle riyle gurur şehrin şüphe rafl ( BUhos
gözleri okşıyan, kalbleri ile dolduran bu güzel süratle gelişmesi hiç yok ki, sahip olduğu coğ durumuna da borçludur XVI no yüzyılda Ka-

kalbim yine Sonra Fe-söyler, ona yapacağı nrn-
Bir sabah gözlerimi açtığım zaman babamı yanımda gördüm. Beni yine kollarına alıp bir kaç defa havaya fırlattıktan sonra, odasında olan büyük babamm beni görmek istediğini söyledi. Koşa, koşa aşağı indim. Kapının aralığından baktım. Büyük babanı yatağında oturmuş gecelik takkesi kaşlanmn üstüne düşmüştiL Gözleri ışıldıyordu. Yaşlı adam bu haliyle pek cana yakındı. Beni farkedlnce içeri girmemi söyledi. Sevinçle karyolaya sıçradım. Tekrar bu yatakta oturmak mazhariyetine erdiğim için çok memnundum. Bu geniş şilte benim için maceralarla dolu idi. Büyük babam başına yatak örtülerini çekerek aralan taklidi sesler çıkarır. Ben korkup feryadı basınca hemen teskin eder. Fakat heyecanla çarpardı rldeyi çağırmamı kahveatbyı beral>er
zı tenbih ederdi. O soban da yine eskisi gibi geçti. Oynadık, vahşi sesler çıkararak birbirimizi korkuttuk. Beni giydirmek üzere yukan götürürlerken arkamdan seslenerek kendisiyle beraber kahveye gidebileceğimi tebşir etti. Yine dost olmuştuk.
Tam sokağa çıkacağımız zaman fikrini değiştirdi. Kahveye gitmekten vazgeçti. Belki hu değişikliktir ki o güne alt hâtıra-lanmın böyle canlı kalmasını mümkün kılmıştır. O gün ilk ve .son defa büyük babamla konuşarak sahilde dolaştık. Yine o gllne kadar hiç bir defa kahveden başka bir vere gitmemiş, tik. Güze] bir sabahtı, iki eski arkadaş gibi kıyıda gezindik. O günden sonra ne zaman sahil boyuna gittlmse dalma şimdi yeri bomboş kalan bu sevimli ihtiyarın yanında yürüyen oeş yaşındaki bir çocuğun nıh haletini taşımışımdır. Büyük babam o gtln her zamandan daha çok konuşmasına rağmen yorgun görünüyor, bası onuna daha fazla abanıyordu. Biraz sonra da yorgun olduğunu söyllyerek bir kayanın üstüne oturdu. Çok uzağa gitmemek şartlyle kumla Ma oynayabileceğimi Söyledi. Hemen şeytan minareleri ve başka taşlar aramağa başladım. Güzel bir şey bulunca büyük bahama sesleniyor, onu keşfimden haberdar ediyordum. Bir defasında benim haykırışlarıma cevap vermedi. Dönüp kendisine baktığım zaman elini salladığını
Çocuklardaki o fevkalâde kabiliyeti ile kötü bir şey ğunu hissederek heyecanlı* na koştum. Fakat yine bu
kati kabul etmek istemiyor, koşarken^ bir taraftan da:
gördüm, seziş oldu-
yanı-hn bi-
— Ben oynamak istiyorum... Ben oynamak İstiyorum, diye bağırıyordum. Büyük bata» m:
— Büyük baban İyi değil, yav. rum, dedi. Hemen eve gidelim, içimde hafif bir korku ile taslarımı topladım.
(Devam* var)
nunl Sultan SOleymanın kızı ve Rüstem Paşanın zevcesi Mihri-mah Sultanın vakfı olan deniz kenarındaki Mimar Sinan yapısı olan iki minareli cami ile Toptanında medrese ve darüşşifayı havi linçi Selimin zevcesi, IH üncü Muradın annesi Nurbânu Sultan tarafından yapılan iki minareli cami fle Çarşı içinde IH üncü Sultan Ahmedin validesi Smetullah GÜJnua namına XVIII inci yüzyılın başlarında yapılmış İki minareli cami ve I inci Ab m e d in zevcesi ve IV üncü Murat ile İbrahlmin validesi Mahıpcyker Sultanın camii ve yine Üsküdarda Mimar Sinan yapısı olan ve maalesef son senelerde Tekel İdaresi tarafından yapılan yüksek, kırmızı boyalı çirkin binalarla varlığına âdeta kasdedilen Şemsi Paşa Camlı ve müştemilâtı ve bir de Fatih Sultan Mehmet vüzerasından Rûmî Mehmet Paşa Camii Üsküdann belli başlı âbidelerinden ma-duttur. Hole asırdlde servilerle ilâh! ve mistik bir manzara ar-zeden bu sevimli şehrin cesim kabristanları ve bu kabristan-lann içinde Türk taş yontucu luk sanatlnln şaheserlerini taşıyan mezar âbideleri, güzel küdanmızın Türk kaşesini şatan birer tarih ve sanat surlarını teşkil ederler .
Ecdadımızın lstanbulun
karşıyakasma atfettikleri ehemmiyet ve hürmetin derecesini ifade İçin "Kâbe Toprağı,, adını verdikleri bu diyann, kültüı tarihimiz için mühim bir varlık olduğu bilinen bir gerçektir.
İşte bu sanat ve güzellik dİ yarındaki âbidelerimizin sayıla-n birçok yüzleri geçer. Biz, burada sebil ve çeşmelerin en Ö-nemlilerlnln — kronolojik bir tasnife tâbi tutmadan — ancak birkaçından bahsedeceğiz. Üs küdann belli başlı semtlerinden biri olan Ahmedlyede aynı ad taşıyan cami, mektep, medrese kütüphane. çeşme ve sebilden mürekkep bir manzume vardır ki Kefencl Hoca diye anılan Tersane Emini Emin Zade Hacı Ahmet Ağa tarafından Mehndb’ Dede Mescidi yerinde ve bu mes cıde ek olarak 1134 (1721) ta rihlnde Mimarbaşı Halil Ağa devrinde İnşa edilmiştir. Batıl* konumuzu teşkil eden sebil: cadde üzerinde ve yukarıda say dığımız binaların ucunda bu
ÜS-ya-un-
bu
Elmastan parlak ve çelik kadar sağlam alüminyumdan hafif
Yeni bir maden:
TITANE
»
DUNDAN bir müddet evvel Dr. w Moore adındaki bir kendi keşfi olan küçük rında armut şeklinde parmak büyüklüğünde dc Titane) titane oksidini kristal halinde elde etmeğe muvaffak olmuştu. Teknik araştırmalar mUtelıasmBi olan Dr. Moore, bu çalışmasını, beyaz boyayı daha çok beyaalaşUrma çareleri üzerinde teksif etmiştL (Nitekim soncudan muvaffak olmuştur». Fakat elde ettiği kristali tetkik ederken başka bir fikir aklına geldi. Kristali bir kuyum, cuya götürerek trs*? ettirdi. Neticede elmas kadar dayanıklı olmamakla beraber ondun (luha parlak bir kıymetli tas meydana geldi.
Bu sureti© Dr. Oburlen Moore Jr.’un çalışmaları sayesinde kıkaten yepyeni bir kıymetli ilk olarak meydana gelmiş du Sum zümrüt ve yakutun sine olarak “Titania” veya “Rıı-tileM denilen bu taş. başka herhangi bir kıymetli taşın taklidi olmayıp başlı başına kıymetli bir madendir. Dr- Moore'un çalıştığı National Lead de altı hususi fırında inekte olan '‘Titanla” vumculara satılmakta co kadın bu taşlan gururla taşımaktadırlar, taşların büyük bir kumu beyazdır. Fakat değişik renklerde: mavi, portakal rengi. kırmızı, yeşil ve sarı olarak da imal e-diinıektedir. Bu taşlar bugün aşağı yukarı elmastan otuz misli ucuza satılmaktadır.
Alim, bir fitre baş (Oxyde
hata# ol-nk-
Company imal edil-bütün ku-ve binler-zevkle ve Bu
Titanr’ın muhtelif şekillerinden istifade ile meselâ, daha süratli ve dalın sağlam uçaklar, daha kuvvetli gaz türbinleri ve İhtı-rakl.ı motörler, daha hafif ve dayanıklı otomobiller, boyasız gemiler, pratik olarak kesici A-tellerde daha yüksek kullanılış vasıfları ve paslanmaklık ve fevkalâde üstün optik camlar İmal etmek mümkün olacaktır.
Bu yeni maden aynı dayanık-
Üsküdurdu Valde GİHnu? Sultaa sebili
• • % * • •
r.VAV,
I«l♦AA
lunmaktadır. Üç yüzlü ve her yüzünde bronz parmaklıklı üç penceresi vardır. Pencerelerin alındığını bu devre hâs istridye kabuğu şeklinde bir omman teşkil eder. Parmaklık kemeriy

t ^küdarda Valde Gttlnuş Sultan çeşmesi
lılığım muhafaza etmek partiyle çelikten yüzde kırk daha hafif olduğu için harp silâhlarının ve paraşütle aevkedllecek silâhların İmalinde tercihan kullanılacaktır, Tanklar, çelik zırh yerine Utane’la kaplandığı halde, yapılan tecrübelerde aynı kalınlıkta olduğu takdirde merminin girmesine çelikten daha çok dayandığı müşahede edilmiştir.
Denizcilikte bu gümüş renkli maden daha büyük bir kıymet kazanmaktadır. Zira pratik olarak paslanmaz. fiO gün denizin İçimle bırakılmış Titane parçaları Üzerinde, cbmizden çıkarıldıklarında en ufak bir pasa rast4 lamak mümkün olmamıştır. Dünya yüzündeki madenlerin en az pas tüteniyle Lnnınan platin ile tltaııe bu bakımdan aynı evsafı haizdirler. Denizcilerin gemilerini boyamaktan kurtulmuş olmaları ve hiçbir zaman paslanmayan kablo ve Metler kullanabilmelerinin hasıl ettiği faydayı düşünmek, bu maddenin kıymetinin cesametini açıkça tebarüz ettirmektedir.
Bundan başka titane, asidier ve diğer yıpratıcı maddelerin tesirlerinden masüm bulunmaktadır. Sirke, Umon suyu ve diğer kemirici maddelerin azade bulunması, bu mutfak levazunatında kullanılmasına sebep mcktcdir.
tesi rinde n maddenin tercihan teşkil et-
Titane, layık okhıgu derecede kıymetlendirilmiş ve yayılmıştır. Titane, bugüıı topraktan çıkarılan madenlerin içinde nikel, çinko ve kurşundan evvel olmak üzere dokuzuncu gelmektedir,
/kucak bütün bunlara bakarak t i tane’m hemen yann fabrikalarda kullanılmağa başlanacağım düşünmemek lâzımdır. Titane imali daha henüz tecrübe safhasında bulunmaktadır-Halen birçok laboratuarlar bu madenin sanayie kolayca tatbiki çarelerini aramakla meşguldürler.
Nakleden: Selçuk KARÇ.AL
Yazan : Aziz OĞAN
Arkeoloji Müzeleri Müdürü
le omman arasında birer satırdan ve saçak altında da ikişer satırdan ibaret tâlik hat ile ya zilmiş kitabesi vardır ki üçüncü penceresinin üstündeki son mısra ebcet hesabiyle sebilir. İnşa tarihini göstermektedir. Güzel bir cephesi olan çeşme du Türk rokokosu tarzında yapılmıştır. Sebil ile çeşme arasında mukavves kemerli ve üzerinde beş satırdan ibaret ki tâ be taşıyan kapı, binaya ihtişam vermektedir. Monotoniden kaçan fakat tam bir ahenk taşıyan beş altı parçadan ibaret olan bu külliye. Üsküdann pek sevilen bir âbidesidir, Bânisl olan Ahmet Ağanın mezarı dahi camiin ha zlresindedlr. Taşının üzerindeki kitabeye nazaran 1143 (1730) da vefat etmiştir. Bu hesaba göre, bu havrü hasenatı seven zatın, inşaatın ikmalinden 9 se ne sonra vefat ettiği anlaşılır
Üsküdann şayanı dikkat sebillerinden biri de: m üncü Sul tan Ahmedin validesi Gülsüm veya Gülnuş Emetulloh Hatun Camiinin köşesinde ve üstü a-çık türbesi bitişiğindeki beş yüzlü ve her yüzünde pirinçten dökme ve üzerleri yaldızlı parmaklıkları havi olan sebildir. Valde Sultanın vefatından, altı yıl önce yapılmış olan canı! çeşme, sebil ve şadırvan; gerçi Türk mimarisine Avrupa tesirleri karışmaya başladığı ’îira lorda inşa edilmiş olmasına rağ men bunlara, özel mimarîye ihtimamla yer verilmek istenildi ği görülüyorsa da bu tesirlerden pek Azade kalamannş okluklar da inkâr edilemez, bir hakikat* tir. Camiin kapısiyle sebil arasındaki çeşme, mermer levhalarla kaplanmış taş yontuculuk sanatlnln yüksek örneklerinden btrini teşkil eder. Mimarbaşı Bekir Ağanın klâsik mimarimizden İlham alarak vücuda getirdiği bu eserler, üsküdara istisnai bir durum bahşeder. Mİ mor Bekir Ağanın yaptığı bütün mimarı eserlerde zarafetle m em zuç bir ağırbaşlılık meşhut ohı^ 1131 (171R) de Topkapı Sarayındaki TU üncü Ahmet Kütüphanesiyle, 1132 (1719) da inşa ettiği Şehzadebaşında kâin ca* mi, medrese, dkrülhadis, sebli ve çeşmeden ibaret, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa külliyesin-de Türk klâsik tezvinatiyle ka nşık rokoko tarz ve üslûbunu mübalâğaya meyletmeden tam bir sadelik ile tatbikte muvaffak olmuş, devrinin mühim sanatkârlarından biri addolunur.
tuşa tarihlerinde ancak iki yı ara olan Valde Gülnuş Sultan Çeşmesi İle mukayese edecek olursak yalnız Ahmediye Çeş meşindeki yazı, diğerininkin-nispetle daha nefistir. Gerek m*-rnari ve gerek tezlini bakımdan aralarında pek fark olmadığını görürüz. Mimarları ayrı olmakla beraber tâbi oldukları üslûp benzerlikleri yönünden devrine has mimarinin tesirleri sezilir Gülnuş Sultan Çeşmesinin nyn* taşındaki beş Natırdan ibaret sülüs yazının delâletiyle 1280 (1863) tarihinde linçi Mahmu-dun haremlerinden Tiryal Ha nım tarafından membaa koda** tamir edilerek suyunun glimrah-laştınldıgı anlaşılır.
Yazımızın baş lirttlğimiK veçhile mİ Mehmet Paşa besi gibi XV inci ren son devre
zaman zarfında Türk mimarisinin geçirdiği istihaleleri yaki-ncjı incelıyebilmek fırsatını bahşettiğinden istifadeli bir şehir dir.

taratında be-üsküdar, Hû* cami ve tür-asırdan itibh-
kadar vel yeden
Yüzümü görsen belki hatırlarsın. ama ismimi, bilmezsin. Nerede® bileceksin? Kapının üzerine tebeşirle yazılmış olmasaydı ben de şeninkini öğrenemeyecek, merak edip sormıyacaktım Sen İnce, uzun, esmer ve karagözlüydün? Ben sana sadece şeker kız, güzel kız da diyebilirdim. Ama kapıdaki tebeşirli kartvizitinde ismini görmüş, seni İsminle çağırmıştım. Nereden biliyorsun ismimi, diye sordun. Hoş, asıl ismin de değilmiş bu benim söylediğim. Olsun, be canım!. Zaten Belma derler, Neriman yahut Sevim derler. Sen de tutmuş, bir Beyoğlu sinemasının İsmini seçmişsin. Öyle olsun!.. Aslını Öğrenip de ne olacak sanki ? Bir isim, bir kara kaşlı anan, herhalde kavga edip ayrıldığın ihtiyar baban, belki kardeşin, bir doğup büyüdüğün sokak... var. elbette.
Ama üç akşam evvel bütün bunlardan uzak, sadece takma İsimli, esmer, güzel bir kızdın. Hatırlıyor musun? Saat galiba on buçuğa geliyordu. Sonbaharın İlk yağmuru yağmış, sizin sokağın parke taşlan pınl. pırıl olmuştu. Üç sevdiğim arkadaşla akşam yemeğini beraber yemiştik. Birisi ötmüş, birisi hâtıra defterinden bahsetmiş, birisi sarhoş olmuştu. Ben de Arşlmed Kanununun tesirinden kurtulmuştum, azıcık. Hafiflemiştim, cismimden daha az ağırlığım vatdı. Sen, Arşl-med Kanunundan bahsedildiğini işittin mi. mektebe gider miydin, fizikten hiç ikmale kaldın mı? Bilmiyorum, merak da etmiyorum. Sen yalnız dinle beni, anlamıyorum zannetsen bile dinle. Vallahi anlıyacakmn.
Nasıl oldu da sana rastladık? Rastlamak: insan-lara rastlamak, çok sevebileceklerimize rastlayıp da tanımamak... tklyüz yazıya, ikiyüz tura. Bir de neyi olduğunu bilmeden oturup bekledik. Meğer seni bekliye rmu şu z.
. Niye sevdim seni birdenbire o kadar? Niye hepimiz »evdik? Biz: Ahmet, Mehmet, Hüseyin... (Darılma, sana inat, ben de arkadaşlarıma Lsim taktım.) Önce ben vardım, sonra Mehmet dediğim, sonra Ahmet.. Daha sonra, patlak, patlak gözleriyle Hüseyin merdivenden nasıl şeytan gibi çıkıyordu, gördün mü? Şans teker teker geldik. Kahvelerdeki çay paralarımız gibi: Herkes ken.il hesaiıına. Bize ne ettin, şeker kız? Nasıl oldu da hepimize sevdirebil-din. kendini? Nasıl oldu do birkaç saat için, bize Ahmet, Mehmet Hilalin olduğumuzu unutturabl!din ? Hepi-
(Sküdarda Ahmetliye sebili
KERVANSARA Y’da YILBAŞI GECESİ İÇİN
Ayırtılan masaların yerlerini tesbit İle bedellerini yatırmak üzere 35 ıtralık pasarteci akşamına kadar sayın müşterilerinin müdüriyete müracaat etmeleri rica olunur. Bu tarihe kadar müracaat etmeyenlerin ayırttıkları masalar iptal edilecektir. — Telefon: 84730
KER VANSAR AY’da
R E V E Y 0 N
YENİ PROGRAM
llk Bu bu de.
• • •
miz kendimizi, birbirimizi u-nutmuş, kaybetmiş, o lânete lemeden vazgeçmiştik. Yalnız seni kaybetmiyorduk. Nasıl kaybedebilirdik? Bize sevincimizi sen vermiştin. Üstelik sen de kendini unutmuş, aen de alabildiğine a-ranuza katılmıştın. Arkadaşlarımı o akşam senin yüzünden daha çok sevdim, takma isimli kız. Hele senin giyinmene yardım edeni... Arkadaşlarımın ikisi beni bazan hatırlarlar, kızarım. Üçüncüsü hiç unutmak istemez, küplere binerim. O akşam da unutmadı, vazgeçmedi, büsbütün. Ama bon onu da unuttum. Senin sayende yavrucuğum.
Onlan bu hale getirdiğin için mi, diye düşündüm; yoksa, seni sevdiklerimle paylaştığım için mı? Sahi niye sevdim, niye sevdik, ne oldu da o akşam hep beraber sevindik? Vallahi an-hyamıyoruın. Seni paylaştık. Sevdiğinle bir şeyleri bölüşmek... Ama bir insanı defa paylaşıyordum, hepsinden daha zevkli, bambaşka bir şeymiş ben şiındiyedek sadece lâfım ediyormuşum meğer.
Sonra, sofradaki hâtıra defteri geldi aklıma. Hüseyin anlatırken beni de almış, taa.. uzaklara götürmüştü. Birkaç cümle arasından senelerce geriye dönmüştüm. Liseye yeniden başlamış, bir Boğaziçi rıhtımında bacaklarımı denize .sarkıtıp balık tutarken Hüseylne rastlamış, Parmakkapıda tramvay beklemiş, il(i mek tepil kızın peşine takılmış, yeni baştan babamın oğlu, yeni başlan yaşadığım insan olmuştum. Sana uzaklardan geliyordum. Beni. bütün bunlardan sen mi kurtarmıştın o akşam, seni bunun için mİ günlerdir unutamıyor rum?
Gelirken her birimiz ayn ayrı neler düşündük. Icüubi-lir*. Senden ayrıldıktan sonra sem düşündük, seni konuştuk. Unutacak olsaydık o kadar sevinebilir nuydik*
Sem tekrar görmeye karar verdik. Ama teker, teker geleceğiz, zannetme. Hep beraber. Senin için de böylesi daha iyi olmaz mı ? Tek tek şaşkın oluruz, şımarık oluruz, çirkin oluruz-,. Sen de başka türlü olursun, herhalde. Mikropluk eden var mı, bilmiyorum. Ama ben, seninle yalnız olmaktan korkarım. Seni bir dana gör-miye de korkuyorum ya_ Belli olmaz,’ üJaım bozulu-verir, güzel kız? Sen de ne olursun, seni yalnız görmek isteyenlere yüz verme. Seninle daha çok takışmak, sana diğerlerinden daha çok Fahip olmak isteyen olur ’oelkL Olur şeker kız, olur-Aradan üç gün geçti.
Sayfa 6
tenî İstanbul
24 Aralık 195*)

Yarının 9 yıldızı
Ruth Roman
Milyonlar para etmedi
John bund
Vcra - Ellen
W il ham Holden Arlene Dahi

İnsanlığı meşgul eden bir mesele
inkişaf etmemiş ülkelerde hayat şartlarının ıslahı
Dünyada
Noel
Elizabeth Taylor
Kocasından ayrılıyor
William Lundigan
S mayıs 1950 de Hollywood*un gözbebeği Elizabeth Taylor şaşaalı ve peri masallarında görülen debdebeli bir düğün merasimi ile Otel Kıralı James Hılton un oğlu ile evlendL Merasimde hazır bulunan bir gazeteci Elizabeth’in “Bir peri kızı” kadar güzel ve sakin olduğunu söylemişti. Peri kızı ile otel veliahdı Avrupada 7 aylık bir balayı geçirdikten sonra ayrılmaya karar verdiler. Daha doğrusu bu haber resmen etrafa yayılmadan önce Elizabeth bir akşam annesinin evine kaçtı. Eve gelir gelbez annesi genç kız-İlk odasını hazırlajnış ve gazeteciler rahatsız etmesin diye telefon numarası değiştirilmiştir.
Elizabeth’in babası, damadı i-çin şöyle demiştir:
“Nicholas kimseyi işine karıştırmamağa alışmıştı. Halbuki evlendikten sonra her şey paylanılır. Hoş, kızım da biraz hırçındır ya.,,
Anlaşıldığına göre, evlendiklerinden beri kan koca Nick’in kumara olan iptilâsı yüzünden sık sık kavga etmişlerdir, önceleri geçimsizliklerine dair kimseye bir haber sızdırmamağa çalıştılar. Fakat imkân var mı? Zaten herkes fazlasiyle 125 milyon dolar tevarüs edecek olan 23 yaşındaki otelcinin oğlu ile artist karısından bahsediyordu. Evlendikleri zaman Nicholas karısının çalışmasında bir mahzur görmediğini söylediği halde az zamanda fotoğrafçıların, gazetecilerin, dedikoduculann gittikleri her yerde istilâsına uğradıktan sonra isyan etti. Her türlü hususiyetlerine burun sokan bu münasebetsiz insanların hayatlarını rahat bırakmaları için Eliza-belh’in artistlikten vazgeçmesini istemiştir. Elizabeth’in babasına göre, Elizabeth’in beyazperdeden vazgeçip sadece bir ev hanımı olmakla iktifa ede-miyecek kadar fazla enerjisi ve istidadı vardır.
Elizabeth’in stüdyosu M. G. M. bu vaka hakkında şöyle demiştir:
“Herhalde aralarında hafif bir çatışma oldu. Nick evvelce tehir ettiği bir iş için New-York’a git-ti. Elizabeth de. yalnız kalmak istemediği için annesinin yanına döndü. Henüz kati bir boşanma karan alınmış değildir. Bu kavganın da kocası döndüğü zaman barışma ile neticeleneceğini ü-mit ederiz.,,
Elizabeth ise şimdi Larry Par-les ile “Love ıs better than ever., (Aşk Her Şeyden Üstün,, adlı bir film çevirmektedir. Evinden çıkarken onu ayak üstü yakalı-yan gazeteciler hemen evliliği hakkında kendisini sual yağmuruna tuttular. Sevimli artist hafifçe burnunu kaldırarak şöyle
bir cevap verdi: “Evlendiğim gün, bana gene aynı suali sormuşlardı; şöyle cevap vermiştim: Her ikimiz de bol süveter ve sovanlı sandviç sevdiğimize göre herhalde mesut oluruz. Şimdi bir fikir yürütmek niyetinde değilim.w
Fakat gazeteciler insanı rahat bırakır mı? Her an kızı o kadar rahatsız ettiler ki, nihayet Elizabeth, baklan ağzından çıkardı ve çevirmekte olduğu film biter bitmez boşanma dâvasına başlanacağını bildirdi.
Jonne Dm
Janı&s W h it mor e
k
K
Dean Jagger
on meneden beri ter-
nıüsaİKikasında
“Motlon Plctnre Herald” mecmuasının tip etmekte olduğu “Yarının Yıldızları yukarıdaki artistler kazanmıştır. Bıı müsabakadaki isabeti göstermesi bakımından on sene emi kazanan artistlere bir göz Atmamız kâfidir. Rİta HayMorth, Laraİne Day, Robrrt Preston. Ruth Hussey, Ronald Rragan, John Pa.v ne, Jeffrey Lynn, Ann Rutherford, Deıınls Morgan ve Jaekle Cooper
Gayet mesut görünen bir çift ay nlinaya karar verdi. Hilton ve eşi Elizabeth Taylor
Sinemaya niçin gideriz ?
Cinemaya gitmemize âmil olan bir çok sebepler vardır. Fakat bunu etraflı bir şekilde tahlil et-memişizdir. Bu yazıda yukarıdaki sualin cevaplarını bulacaksınız:
Kendimizi unutmak için, düşünmek istemediğimiz ve düşünmek istiyacmı duyduğumuz zaman. güzel insanlar görmek, can. lı ve hareketli bir hayatın içinde bulunmak için: gülmek, yabancı memleketleri görmek, muhtelif insanların acı. ıstırap, neşe ve saadetini paylaşmak, kendi hissiyatımıza tercüman olan hâdiseleri perdede görmek için...
Fakat bilhassa kendimizi u-nutmak, yorgunluğumuzu gidermek, yalnızlığımızdan sıyrılmak ve eğlenmek için sinemaya gideriz.

YENİ FİLMLER
Metro - Goldwyn May er Şirke-1950-51 seneleri zarfında çe-
virmeye karar verdiği ve bir kısmının çekildiği filmler arasında şunlar vardır:
Maria Lanzo’nun başrolü oyna, dığı. Caruso'nun Hayatı “The Great Canjso”Miekey Rooney ve Jimmv Durante’nin oynayacağı bir dram “İnside Straight”. İki komodiyenin oynayacakları bu dram merakla beklenmektedir. Sir VVaJter Scott’un meşhur romanı “Ivanhoe” başrolde Ste-wart Granger. “Devil’s Door'vav,, Robert Taylor. Rafael Satatinı-nin meşhur tarihi romanı “Sca-ramouche”. “Mrs. Miniver’in zeyli olan “Miniver Story., oynayanlar Walter Pidgeon ve Greer Garson. ”To Please a Lady” baş. rolde Clark Gable ve Barbara Stanwyck. “Kim” Errol Flynn.
Laurence Olivier İn g il terede
Sir Laurence Olivier ve zevcesi meşhur yıldız Vlvien Leigl, A-merikadakl 6 hafta süren seyahatlerinden Londraya lerdir.
Olivier Hollyvvood’ta rak çevirdiği film icabı rakmıştL İngiltereye
vakit bıyıklarını kesmiştir.
dönmüş-
son ola-bıyık bı-döndüğü-
Lana Tumer, uzun müddet film çevirmemeye karar verdiği halde, Ezio Pinba ile beraber “Mr. îm-perlum” adlı yeni bir film çevirmiştir. Resimde İki artisti beraber görüyoruz
Bir İngiliz filmi
Yıldızsız
gece
Elizabeth Taylor, boşanma dâvası açtı
Los Angeles, 23 (AP) — Sinema yıldızı Elizabeth Taylor, dür., kocası Conrad (Nick) Hilton Jr. dan ayrılmak için müracaat etmiş ve vasi açmıştır.
Boşanma sebebi, ledir, fakat bunun
bulunduğu tasrih edilmemekte ve kızlık isminin ladesi de mahkemeden istenmektedir.
mahkemeye boşanma dâ-
ağır muamc-neden ibaret
hazırlığı
et-ne et-de-
Birleşmiş Milletler, geri kalmış memleketlerdeki acıklı durumu
*lnktşaf etmemiş ülkeler” tabiri, son zamanlarda gazetelerde ve radyolarda sık sık geçen bir terim olmuştur. Bilindiği gibi, Birleşik Amerika Hükümeti, geri kalmış memleketlere bu isim altında, geniş malî ve teknik yardımlarda bulunmaktadır.
Geri kalmış veya inkişaf memiş ülkeler tabirinden anlaşılmaktadır? Bunu izah meden önce, bu terimin ilk
fa, iktisatçılar tarafından kullanılmış olduğunu belirtelim. İktisatçılar, “Geri kalmış ülkeler'’!, tamamiyle ekonomik esaslara dayanarak tarif ediyorlardı. Onların kanaatince, inkişaf etmemiş bir memleket sırf, mAlî vaziyeti bozuk olan memlekettir. Bu tarif yanlış olmamakla beraber, tarn da değildir. Zira, geri kalmış memleketlerin devamlı bir âfeti olan hastalık salgınlan, cehalet, açlık, içtimai kazalar gibi birçok halleri içine, tam mânasiyle almaktadır.
Bu ufak mülâhazadan sonra esas mevzua geçelim: inkişaf etmemiş ülkelerde hayat şartları nasıldır? Bu hususta bize açık fikir verebilecek istatistikler mevcuttur.
1939 senesinde, 53 memlekette büyük bir anket yapılmıştır. 5 kıta üzerindeki bu memleketler 3 sınıfa taksim edilmiş, birinci kategoriye fertlerin vasati senelik geliri 200 dolan geçen 15 memleket. İkinciye avm varidatı 100 ile 200 dolar arasında olan 10 memleket, üçüncüye de geliri 100 dolardan aşağı olan 28 memleket dahil edilmiştir. Birinci grup, dünya ahalisinin beşte birini, ikinci altıda birini, üçüncüsü se bütün İnsanlığın üçte ikisini temsil ediyordu, işte bu son büyük grup, dünyanın inkişaf etmemiş memleketlerini teşkil etmektedir.
Bu anketin yapıldığı tarihten sonra vuku bulan İkinci Dünya Harbi, bu son kategoriye girenlerin adedini daha da arttırmıştır. Bugün elde mevcut istatistiklere göre, geri kalmış ülkelerde durum şu merkezdedir: r
1 — Birinci grupa dahil memleketlerde, vasati olarak hayat süresi 63 yıldır. Buna mukabil, inkişaf etmemiş memleketlerde 40 seneden fazla yaşıyanlar az olduğu gibi, bazı haJlerde vasati ömür 27 seneden ibarettir.
düzeltmek için gayret sarfediyor
2 — Birinci kategori memleketlerde, verem hastalığından her sene 100.000 üzerinden 64 kişi ölmektedir. Geri kalmış memleketlerde ise veremden ölenlerin nispeti 100.000 üzerinden 333 tür.
3 — Medeni memleketlerde o-kuma yazma bilmiyenlerln nispeti yüzde 5. geri kalmış ülkelerde ise nispet, yüzde 78 dlr.
4 — insanların günlük gıda ihtiyaçlarının 2500 kalori olduğu artık tesbit edilmiştir. Bınnci grupa dahil memleketlerde vasati olarak her fert günde 3000 kalori alabilmektedir. İnkişaf etmemiş memleketler içnı bu sayı 2000 den de aşağıdır.
5 — Geri kalmış memleketlerde, halkın sıhhi durumu ciddi bir mesele teşkil eder, İlen memleketlerde 1000 kişi başına 1 doktor düşerken, inkişaf
miş memleketlerde 10.090 kişiye ancak 1 hekim isabet etmektedir.
İktisatçıların yaptığı bütün tariflerin fevkında, bu zikrettiğimiz sayılar ve olaylar. “İnkişaf etmemiş memleketler” hakkında sabit bir fikir verebilmektedir.
Şimdi, bu memleketler, yalnız iktisatçıların ilmi Araştırmalarının mevzuu olmaktan çıkmış, bilhassa Birleşmiş Milletler Teşkilâtına bağlı birçok sosyal teşekküllerin, yardım gayesiyle inceledikleri pratik bir konu olmuştur. Başta UNESCO gelmek üzere, bu teşekküllerin, geri kalmış memleketleri iştımaî â-fctlerinden kurtarmak sarfettiği gayretler ve
yaptığı büyük yardımlar. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı tarihinde şerefli bir yer
Üzere fiilen
K ab İre, (FIumumD — Mısırdan resmen bildirildiğine göre, bu sene İngiltereye hindi ihraç edilmiyecektir. lngilte-reden bir çok İthalâtçılar erkenden siparişlerde bulundukları halde red cevabı aldılar. Mısır Hükümeti, dahilde hindi istihlâki arttığı ve Noel için az kaldığından lngiltere-ye göndermemeye karar vermiştir.
Paris. (Hukukî) — Dünyanın en orijinal şehri olan Pa-riste hummalı Noel hazırlıkları yapılmaktadır. Eşarp desinatörleri arasında hiç tahmin etmiyeceğiniz şahısların kreasyonları vardır. Meselâ Picasso ve Jean Cocteau. Altı franga satılan fevkalâde, şık bir eşarbın ortasına Jean Cocteau şeytanca gülümseyen Jean Marais’nin bir resmini yapmıştır. Picasso'da beş franga satılmasına müsaade ettiği bir eşarba karısının gayet çirkin bir resmini çizmiştir.
etme-
alacaktır.
K.
ve iimit ediyorlar...
Zavallı çocuklar bekliyor
Milyonlarca İnsanın acıklı oir sembolü olan bu zavallılar, felâket ve kederlerine rağmen, tyi bir İstikbal bekliyorlar. Bunların ekserisi — insanlığın takriben üçte ikisi — “inkl-^f ülkeler,, şeklinde tavsif edilen verierde yaşıyorlar.
Bugün bu zavallılar, nazari irim Birleşmiş Milletlere çevirmektedir. Zira Birleşmiş onları insanlık şerefiyle mütenasip hır hayata kavuşturmak için, cehalete, hastalığa, felâkete karşı beynelmilel mahiyette bir mücadele açmış bulunmaktadır.

etmemiş
Milletler, açlığa ve
“The H’omaıı in Question„
(Bahis Mevzuu Kadın) adlı filmde Ast ra rolünü yapan Jean Kent esrarengiz bir katlını canlandırmaktadır. Filinde, herkes onu başka türlü tanımaktadır
Eagle - Lion Şirketinin son günlerde çevirmekte olduğu “Night Without the Stars” (Yıldızsız Gece) adlı film, Arthur Rank'ın film sanayiinde yeni bir hamle teşkil edecek mahiyettedir. Baş erkek artist. David Farrar. filmde uzun zaman kör yaşayıp da sonra görmeye başlayan bir adamın rolündedir. Cenubî Franşada tatil yapmakta o-lan bu genç Alix (Nadia Gray) adlı bir kıza âşık olur. Film bu aşkın hikâyesidir.
Güzelliği ile dillere destan o-lan Nadia Gray, aslen Rumanya-lı bir prensestir. Asıl Adı da Prenses Cantacuzino’dur. Ingll-tereye gelmeden evvel gerek beyazperde ve gerekse tiyatro sahnesinde şöhret yapmış olan Nadia Gray, Ingilterede “örümcek ve Sinek,, adlı filmden sonra 1-kinci olarak “Yıldızsız Gece,, yi çevirmektedir.
David Farrar’a gelince muhabirlikten aktörlüğe geçmiş ve büyük bir şöhret yapmıştır. Bilhassa son senelerde çok tutunmuş. hattâ iki Amerikan filmi çevirmiştir. Bunlar “The Smell Back Roorn,, ile “The Black Nar-assüs”dür.
Ne kâr ediyorlar ?
Columbia Film Şirketinin 1950 haziran sonuna kadar bir senelik kân 1 milyon 981 bin dolardır Müessese geçen seneye nispeten 974 bin dolar daha fazla bir k temin etmiştir.
Göl-
Re
İ Y E
İTFA
SIHHİ İMDAT
ECZANELER
T İ Y
r*
I
—o—
YENİ SES
TİYATROSU
20.45 tc
Afrodit
Telefon 19369
R
A
D
Y
0
A
L
R
kabul edil-
Borjinların İntikamı
programlar.
Kadın Asla Unut
Yalan
Fedai, tnllka-
Kahraman Borjiaların
Beyoğlu 44644 İstanbul 24222 Üsküdar 60945
13.00 Haber melodiler. -
STN AR Kalbim
İstanbul Beyoğlu
Anadolu yakası Ankara
İzmir
vı-Gc-
Ya Ha
4499b 60530
91
2251
(49306) 1 — GÖnü’dcn (Türkçe). 2 — Lüküs
22 15 Dana müziği haberler. — 23.00
E M A
(42562)
L A R
Kahraman
Yazan:
Türkçesi; Cahit İrgat ve M. Tükınan Telf.; 42157 KOMEDİ KISMI ÇİFTE KERAMET Yazan; Trlstan Bcrnard TÜrkçeai: Reşat Nuri Güntekin Matine 15.30 da
ıpl). — 22 45 M. S. Ayarı v» Program ve kapanış.
GELECEK OLAN VAPURLAR
16.30 Etrüsk. îzmirden. — 21.35 Marakaz, Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Maroknz. Mudanyaya. — 14.00 İskenderun, Akdeniz Eks presi. — 18.00 Anafarta, Çanak-kaleyc.
(Tarifelerin habersiz değişme lerlnden mesuliyet mcz).
(84137) 1 — Tarzan May-Kni
S I N
ALKAZAR
Fedai.
AR (44394)
(Orijinal).
ATLAS (40835) Celse Açılıyor ELHAMRA (42285) Borjialanr. intikamı (Orijinal).
frC’REL 1 — Bir Yctlmcnin Romanı (Türkçe), 2 — Gecenin Gözleri.
İNCİ (84595)
rnaz.
İPEK (442891
LÂLE (13595ı mı (Türkçe)
MELEK (40868) Şahane SARAY (41656) Yunan Opereti. SIJATPARK (83143) 1 - Kızu
Nehir. 2 — Singoulla Çingene Kızı.
StİMER (42851) Acı Pirinç. SARK (40380) Kahire Esrarı. ŞIK (43726) 1 — Yedi Deniz Gn Upleri (Türkçe;, 2 — Ölüm Yarı-
Ankara ou
İzmir 2222
K* W 60872
Karşıyaka 15055
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
Bir Ya-
— Karadeniz PosUmu ÜSKt DAR
1 — Kırmızı Güller. 2-Senin.
/İNKARA
ANKARA (28234) Jnndnrk.
Bt Yt K (15432) ÜÇ Sll.ı hşorlu. CEBECİ (13846) Üç Slb.haorh.r PARK (11131) Yılmaz Reis
SI'S( 11071) Bırakılan Çocuk, s (M ER Kara Canavar
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
5.25 P.A.A. (Amerikan) New-York, Londra, Brükselden. — 10 40 îzmirden. — 11.20 K.L.M (Hollanda) Tahrandan. — 11.50 Ankaradan. — 13.10 Balıkeair-den. — 14.20 A.F. (Fransız) Paris. Roma, Atinadan. — 14.50 A-dana. Ankaradan. — 15.40 B.E. A. (İngiliz) Londra, Nis, Romu, Atinadan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
6 40 P.A A. (Amerikan) Beyrut*. — 8.30 Ankara, Adana ya.
— 9.00 T.A.E, (Yunan) Atlnuyn.
— 11.00 Balıkeslre. — 12.15 K.L. M. (Hollanda) Roma. Münih Amaterdama. — 12.40 lzmire. — 13.40 An karaya.
GİDECEK OLAN TRENI.ER
18.20 Ankara Ekspresi. — 20.05 Ankara (Yataklı).
GELECEK OLAN TRENLER
6.25 Diyarbukırdan. — 8.5u
Ankara Ekspresi. — 9.20 Yataklı.
Uf.US (22291) Deniz Kurtlan. YENİ 114040) Jandurk.
GAR GAZİNOSU Brynans vüsü.
ANKARA PALAS Pavlyonu yana Atraksiyon Orkestrası, za Şeydi idaresinde.
SÜREYYA FAVIYÖNÜ Ispanyol Orkestrası.
K( Çt'K Melekler ve Şeytanlar B( YfK Rıgoİetto.
ÇOCUK TİYATROSU Saat 11 de Kara boncuk.
İZMİR
ATLAS Günün Kadını. ELHAMRA Ayrılmaz Gönüller. l.Af.E Parmaksız Salih.
MEI.EK 1 — Tuzak 2 — Kani; Taşlar.
T .AN Parma kaız Salih TAYYARE Parmaksız Saiıh. YEN t 1 — Kanlı İrmak. 2 Yanlış Hüküm.
İN’Oİ 1 — Harman Sonu Dönüşü. 2 — Zehirli Şüphe.
TİYATROLAR
İSTANBUL
BELEDİYESİ Şehir Tiyatroları Suare 20.30 da
DRAM
Şafııktıı gelen kndlıı (4 perde) Alejundro Cusnna
20.15 Radyo Gnzetoai — 20.30 sesi. Keman aolnları (Ilhan
Sal.ıılıai Tekebaş. — 2ü. 15 Ha 21 15 ’ iziklc gezi (pl). — 22.00
uaaU “Günün haberleri,,. —
—o—
M UA MM ER KARACA T!1 ATROSU Trrkus Evleniyor.
Hicrî ARALIK 19 5 0 24 Pazar Rumi
R.ev. 14 1370 K.evvr 1 1 1366
VAKİT VASATİ EZA N 1
Güneş 7.22 2.37 1
öfcle 12.14 7.29
ikindi 14.33 9.48
Akşam 16 45 ’ 12.00
Yatsı 18.24 1.39
îmsâk 5.37 12.52
şı. 3 — içerideki Düşman. TAKSİM (43191) Zülflkarin gesindc.
TAN (80740) Acı Pirinç.
Ünal ruhlar
yat.
YENİ
mun Adam. 2 — Genç Kız bi.
YILDIZ (42847) Acı Pirinç.
ISTANDI L
ALEMDAR (23863) 1 — Kar-
Tarzan. 2 — Onu Öldürdüm.
AYSU (21917) 1 — Cani Kaçıyor 2 — SingoaUa Çingene Kızı.
AZAK 123542) 1 — Yanlış Numa ra. 2 — Meksiko Haydutları. ÇEMBERLİTAŞ 22513) 1 — lvo Jima Yanıyor. 2 — Korkak Kahraman.
EMRE 1 — Arslanlar Dövüşü 2 — İki Cingöz HoUywood dn.
HALK (21904) 1 — Del Açıkgöz Tarzan Diyarında. 2 — Buffalo-bihn intikamı.
İSTANBUL (22867) 1 — Haydut Aşkı. 2 — Ormanlar Kır&İınır. İntikamı (TUrkçe>.
MARMARA (23860) 1 — Ivojimu Yanıybr. 2 — Korkak Kııhramnn MİLLİ (22962) 1 — Sihirli Bahçe. 2 — Ali Baba Kızlar Tansiyonunda.
TURAN’ 1 — Meksiko Haydutları. 2 — Yanlış Numara.
YENİ (Bakırköy 16-126» ı — Öldüren Buse. 2 — Hint Esrarı
KADIKO4
HÂLE (Kadıköy) (60112) l -Eğlenceler Perisi. 2 — Vatan Kurtaran Kadın.
OPERA (68821) 1 — Son Şahit 2 — Tuna Ağlıyor.
SÜREYYA (60862) 1 — Kanlı Sigara. 2 — Johnny Belimin
YEL DEĞİRMENİ 1 bancı. 2



ANKARA:
8.28 Açılış ve program. — 8 30 M. S. Avnrı haberler ve hava raporu 8.45 Günaydın (pl).
— 910 Günün programı. — 9 15 Radyo Üe İngı
iizce. — 9 30 Sevilmiş parçalar (pl). — 10.10 Konuşma: Pazar sohbeti (Aka Gündüz) — 10.25 Makamlardan bir demol — 11 15 Hep beraber sövllyelim (Yurttan Sesler Korosu — 11 15 Telden tele, — 12.15-13.15 Asker Saati; (16 rn. 83-17840 Kc/a T.A.V. kısa dalga postusı.vle beraber yayın). — 12.15 Memleketten arifim. 12.39 Temsil: Pazar skeçi — 13.00 M S Ayan ve haberler. — 13.15 Radyo salon orkesirası (Sedat
Ediş ve arkadaşları). — 13 30 öğle Gazetesi 13.45 Radyo salon orkestrasının devamı. — 14.00 Havıı raporu, akşnm programı ve kapanış,
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M S Ayarı
— 18.00 İncesaz (Kürdilıhlca/.kor faslı). — 19.00 M, S. Ayarı ve haberler. — 10.15 Tarihten hır yaprak. — 19.20 Akşamın karma müziği (pl). — 20.00 Şarkılar. — Genç müzlkçinln özsoyı Piyanoda fif müzik (pD. -Konuşma. Spor


EMİNÖNÜ: İstanbul — Haşan Hulusi (Küçükpazar) — AbdUl-kadiY (Alemdar) — Asadur (Ge-dikpaştt)*
BEYOĞLU: Matkoviç (Merkez)
— Galatasaray (Merkez) — Er-tuğrul (Taksim) — İsmet (Taksim) — Kara köy* (Galata) — Maçka (Şişil) — Feriköy (Şiş)İ'
Hulıcıoğlu Husköy — Merkez ı Kasımpaşa).
FATİH: Üniversite (Şehzadcba-şı> — Sarım Çitçl (Aksaray) — Emin Rıdvan (Snmatya) — Nüz-hot Onat (Şehremini) — Edirne-kapı (Knragümrük) — HÜsamed-din Gökengin (Fener).
EY(‘P: Ayvansaray (Şifa).
BEŞİKTAŞ: Nai) Halit — Orta-köy — Giy&seddin Divani ıoğlu
— Merkez (Bebek).
KADIKÖY: Sıhhat — Feneryo-lu — Erenköy — A. Cafer Ça-gatny (Bostancı) — Çamhyurt • (\skiidnr).
bUyüKADA: Merkez.
HKYBEİ.İAD.A: Heybcliada. ANKARA: Güihnne — Sağlık— Merkez.
İZMİR: Ege (Basmahane) — Aluancak (Alsancak) — Hilâl (Kemeraltı) — Asri (Eşrcfpaşa)
— Karat aş (Yahlnr).
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve ler. — 13.15 Küçük orkestradan 13 45 Victor Sylvester Orkestrasından dann mü-
ziği ıpl). — 14.00 Saz eserleri, oyun havaları.— l ı 2b Dana müziği (pl>, — 14 30 Admira - Gala-tosa ray Futbol Takımları arasındaki maçın ya yını, — 10 30 Dans müziği (pl). — 16.40 Şarkı lar «Necdet Cici», — 17.10 Çocuk köşesi - Bh masat — 17.30 MIUI Türk Talebe Birliği Üniver site Korosu konseri. — 18.00 Haftanın beste
kan. Gcorge Frierlrlch Hııendol (pl). — 18.30
Dana müziği ve lürkçe tangolar. — 19.00 Haberler — 19 15 Kısa .şehir haberleri. — 19.20 Şar kılar (Safiye AylA). — 20 00 Konstalamotz Orkestrasından melodiler (pl). — 20 15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Dinleyici İstekleri (Türk musikisi). — 21.00 Türk - Amerikan güreşçileri ara sındakl temsili güreş müsabakalarının yayını -Müsabakaların hitamında programlar ve dan.» müziği (pl).

M Aralık 1950

iyi dikiş için en elverişli makina
Dikiş makinalannda bulabilirsiniz.
Perakende satış yeri Alp Oteli altında Tepebaşı Telgraf : LA MET İstanbul
Toptan satış yeri ve servis
TAHİR HAN - Galata
Telefon ; 40430
JlJti/.l 'yı muhakkak tercih ediniz.
füıtAM:
İlk bakışta görülen sağlamlık Gürültüsüz çalışma
İyi möble
9
İğne ve parça bolluğu
Tam yağlama
Seri iş verme kabiliyeti
İplik toplamalarda hususî tertibat v. s üstün vasıllan, cihanşümul
PI‘«Û*
" MI
Tsktit/e Satış
srrvdcu. ISEDCIÂİ CADDESİ Nt 7S r&. 42979 S/MEd AM/DfYE CADDESİ Ht 76 7E6. 2020!
DİKİŞ • KAKIŞ .« BUTUN &RÛÜ16RDE L EMRİNİİDEDİR. ı
r
KAT’I ALÂKA İLÂN!-
Ertufcrul Yenerin 12 aralık 1960 tarihinden İtibaren yazıhanemle alâkası, namıma harekete ve hesabıma tahsrilâta salâhiyeti kalmadığını, Selçuk Yenerin yazıhanesiyle de esa-•en hiçbir alâkam bulunmadığını gördüğüm lüzum üzerine Hân ederim.
Avnknt Lâml Yener Sirkeci Güzel İlan İkinci kat 4 Tel efon: Z4606




ZW B/K VİKİŞ
M BİR MAKINAMN ÇIKAK
istiklâl Caddesi No. 324 - Tel.: 44417
İTİNA İli İNTİHAP EDİLMİŞ ÇEŞİTLİ YENİ HEDİYELİKLERİMİZ GELMİŞTİR .
PORSELENLER_DEKÇRATİF FAYAN5LAR-BİBL0LAR MİNYATÜRLER - AVİZELER-ABAJURLA R, VESAİRE
r jc Tk y
Türkivede Sataş Deposu :
AK DEKALO
VE
ALMAM SAMAKIIMIH
SOM MEMİlİKLEMİU
* 'VfJ V I * • Y
MÜCEHHEZ OLAH
Tahtakale 51, İstanbul
İLMAN yapısı PLATİN uçlu DOLMA KALEMLERİNİ
/SR/IRL4 ARAYINIZ
FİYATLARA DİKKAT: 1Ö - 12.5 — 15 — 20 — 25 T L.
Türkiye
MÜMEMESSIILIĞI
CAM Ltd. Şti.
ÎZMİR-P.K. 293
İSTANBUL DEPOSU
TAHTAKALE
No. 5
-Tg-.1 '"xi.i_-.-l _ ■ rı ■«——
Dünyaca Marul
ELBİSE vePALTO
DİKTİRİLECEK
P. T. T. Meslek Okulu
Müdürlüğünden :
1 — Okulumuz öğrencileri İçin 160 takım elbise ile 93 palto dikimi kuma# ve astarı idareden verilmek ve diğer bütün malzeme müteahhide alt olmak üzere açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedel 3112 lira 50 kuru# olup geçici teminat 238 Ura 44 kuruştur.
TESİRİ
ARTTIRILMIŞTIR
4 hmz
[ DEVAKİN
NEZLE, GRİP, ROMATİZMA, BÜTÜN AĞRI
VE SIZILARDA
s
Satılık Akar
müracaatları.
CagaJoglu Yokuşu 35, 37 ve 37/1 nuna-
Babıâli Caddesi
ralı kârgir bina altında Lkl dükkân ve ardiyesi üe birlikte yeni bir halde satılıktır. Taliplerin Eminönü Tekkollu Gişesi yanında Arpacılar Han kat 1, No. 6 ya. Telefon 20384 e
0.15 gr KİNİNLE
S
r

İSTANBUL BELEDİYESİ İLANLARI
Tahmin veya tik keşif bedeli teminatı Lira Kam# Ura Kuru#
> — İstekliler şartnamesini Kumkapıda P.T.T. Meslek Okulu Müdürlüğünde görebilirler.
4 — Eksiltme 25.12.1950 pazartesi günü saat 10 da okulumuzda toplanacak olan alım satım komisyonunda yapılacağından isteklilerin belli gün ve saatte 2490 sayılı kanun gerekince lüzum* lu belgeleri ve teminat makbuzlariyle komisyonda hazır bulun malan. (17019)
İstanbul Sıhhî Kurumlar Arttırma ve Eksiltme
8205
6662
6f>

«15
499
42
70
OSMIA ooogp OSMIA sup»a OSMIA »rogp OSMIA stjpp^ DSMlA ppog ?SMIA sup* 5SMIA pQO(
RÜZGÂRA
KARŞI...
A I
W
■ M? 1/
ONSON
ELİ BURLA v® Ortaklan - Galata « İstanbul
Gördüğünüz bu RONSON modeli sporcunun çokmoâıdır. Rüzgöro korşı siperi* olup, ilk çakışta ve her çakışta yanar. Ayrıca 32 ilö 85 Tl* orosında muhtelif RONSON modelleri mevcuttur.
basınca yanar -bırakınca söner

Komisyonundan:
Saflık merkezlerinin fo takım «terillzasyon cihazı kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme, 27 aralık 1950 çarşamba günü saat 15.30 ds Cagaloglundaki Saflık v( 8. Y. Md. lüğü binasında toplanan sıhhi kurumlar aatınaima komisyonunda yapılacakUr,
2 — Muhammen bedeli; beher takımı 7950.— liradan olmak üzere tutan: 79500.— lira olup, ilk teminatı 5226 liradır.
3 — İstekliler, bu l#e ait şartnameyi çal uyma günlerinde komisyonda görebilirler.
4 — İsteklilerin, câri seneye ait ticaret odası vesikası ile 2490 saydı kanunda yazılı belgeler ve bu İçe yeter ilk teminat makbuz veya banka mektubu olduğu halde teklifi havi kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde komisyona vermeleri.
5 — Postada vaki gecikmeli yayanı kabul deffildir. (17014/
4243
00
318

Üsküdar Temizlik İsleri Teşkilatının lf* galinde bulunan tavla binasının lüzumlu tamiratının yaptırılması,
Temizlik İşleri Teşkilatı için lüzumu olan 8 kalemden ibaret kereste, kum, çakıl ve saire gibi inşaat malzemesi alınması,
Haseki Hastahanesi tedavi kliniği etra tındaki yolların toprak tesviyesi işi. bedelleriyle ilk teminatları yukarıda yazılı
Keşif veya tahmin
İşler ayrı ayn açık eksiltme suretiyle yaptırılacaktır.
Şartnameleri Divanyolundu Belediye Merkez Binasındaki Zabıt ve Muamelât Müdürlüğünden alınacak veya görülecektir.
İhale 8 ocak 1951 pazartesi günü saat 15 te Belediye Merkez Binasında mütevekkil Daimi Komisyonda yapılacaktır.
İsteklilerin İlk teminat makbuz veya mektubu, 1950 yılı ticaret odası vesikası ve ayrıca 1 İnci ve 3 üncü kalemdeki içler için şartnamelerinde yazılı kayıtlar dahilinde eksiltmeden üç gün evveline kadar Belediye Fen İçleri Müdürlüğünden alınacak fenni ehliyet kâgıthıriylo birlikte ihale günü saat 15 te Daim! Komisyonda bulunmaları lâzımdır. (27582)
Hindistan cevizinden çıkarılmış Hakikî VEJETALİN v-â-Pilâv, kızartma, tatlı ve her nevi yemeklerde kullanılan aaf yag, mide ve karaciğer hastalıklarını önler Bakkallardan ısrarla İsteyiniz.
S İ B î R Nebatî Yağlar Fabrikası Ld, Şti
Telefon* 20280
bu
b

>=R
3MIA
SL
BMIA
SMIA
5MIA
;mia
îmia
mia
mia
mia
v|IA
>4IA
4IA
41
)SMIA su(=
^SMlA orc
SMIA suf
SMIA
SMIA 5u^
SMIA

14
SU
IA
5u
MIA
A sup
SMIA
IA su.
SMIA
IA 5(jP
PR.
PO
RA
PR
JPRA
OSMIA
sopc
OSMIA a
MİA supo
OSMIA o
SMIA supr

ss OSMIA rp O
OSMI^supra
smm
DOLMAKALEMLERİ Ömrünüz boyunca size hizmet edecektir.

h ÂMlCUlH • AZ/JT
JRüya Görüyor musunuz? RCYA YOKUHLAR1NJ
Kitapçılarda arayınız Fi. 16»«
BAYANLAR
KA ME FA
Kumaşlarında tenzilât yapılmıştır. Sakın onları görmeden İhtiyaçlarınızı almayınız. KA MJC FA kum aslan evsaf Jtibartyle garantilidir. Etiketten maada kuma> kenarlarındaki markaya dikkat ediniz


KA ME FA
BULMACA
So-Kibar.
LU —
Soldun aaia;
1 — YUae ırüincö £ukUuı mütecasir olur; 3 — BOylev; Kaba avet. 4 — LAh-•a; Tahmin; Basılan onun değir-mende olduğunu söyler. 5 — Birbirine perçinler; Mukaddes bir 4m£, 6 — Birdenbire; Refika. T — Terei c(U |; Tesviyecinin ast eli gibidir. 8 — Bir sanat okulumuz, Ate«. 9 Toırntn; Fikir, Hararet İktisap edemiyen.
Yukarıdan a^atı:
1 — Her «eyi olduğundan faal a anlatır. 2 — Tenbeillk eden; Halet. 3 — Ampul yatağı; Teatcreel i — Toprak; Yemenin cenubunda bir kalaba, ö — Mektup; Hamak 6 — Oeml asıya alıp çıgrından çı kun; Eki etmem 7 — Tcrei çafak. Gayret. 8 — Erkek; Destse 9 — Dünya; Evin kıeımlanndun. 10 — Şifa bulan (iki kelime).
DÜNK0 bi lmacamm HALLİ
Holdün !«Ma-
1 — Meötrc yeri. 2 — Kalk; Lahit. 8 — Dirayet; îy 4 — Ey; Mak; Tam. 5 — Nekca; Baha •— İta; Akis. 7 No; İra. b — Ara-İtan; Ak. 9 — Sadaka; Ala. W — A#agı sokak.
Yukarıdan avagıı
I 1 — Medeni yasa. 2 • Eılvet. Ray. 3 - 8lr; Kanada. 4 — İkame; Otaf. 5 - Yaoa; Akı o — Elek; Sanık, 7 - Yat; Bira, s — Eh; Taaa; Ak, 9 - Riyah; Ait. 10 — İtimadı yok.
Amerikan Millî Serbest Güreş
*
Fehmi Biiyükmutlu, Nasuh Akar, Celâl Atik, Yaşar Doğu ve
Âdil Candemir rakiplerini tuşla yendiler
■ •
Kemal Özkan, Servet Meriç, Haydar Zafer ise ittifakla galip geldiler
Olâl Atik rakibini tuşla yendikten sonra eşi ile öpüşüyor
Spor ve Sergi Sarayından bazı intibalar
Spor Sarayının etrafında sivil ve askerî kuvvetler tarafından müdafaa tertibatı alınmış. Yaya olduğu gibi otomobil ile do yanaşmak kabil değil. Adım başında insandan parola soruyorlar, pardon bilet diyecektim. Bunun sebebi karaborsaya mâni olmak. Buna rağmen 38 inci paralel dışında çikolata ve çiklet —hem de Amerikan— satan çocuk soruyor:
— Ağabey bilet ister misin?

Saat 20,45. Paradi dolu. Ara sıra tempo ile bir şeyler bağırıyorlar. Alt kat tribünler yanyanya boş. Bir çok kimse acaba dolacak mı diye endişe İçinde. Fakat Amerika Kolonisi, gelinimiz meşhur sinema artistlerine varıncaya kadar oradalar. Bir alkıştır kopuyor. Ne için? Etraflardan sesler duyuluyor: "Gecekondu” geldi. "Hârika Vali” geldi. Hakikaten odur. Halkı selâmlıyor. Saat 20.55. Beş yüzden fazla yer boş. Saat 21. Bir marş başlıyor. Herkes ayakta. Fakat bu Amerika milli marşı değildir. Zarar yok. Amerika bayrağı ile misafirler ringe çıkıyorlar. Arkasından bizimkiler. Adil Candemir bayrağı taşıyarak geliyor Vali ringte. Mikrofon başında. “Dost Amerikalıların centilmen güreşçilerini” İstanbul adına selâmlıyor ve 'İki tarafa da başarılar" diliyor. Hoş bir temenni! Fakat maçlarda "berabere” karan yok. Netekim, neticeler de öyle gösterdi.

Sporcular takdim ediliyor. İkişer ikişer sahaya çıkıyorlar bizimkiler, onlara birer gümüş kupa hediye ediyorlar, onlar da bizim çocuklara milli takımlannın rozetlerini veriyorlar. Şimdi Amerika milli marşı başlıyor. Bu sefer kimse aldanmıyor. Herkes ayağa kalkıyor. Alkış. Sonra Türk milli marşı. Seyirciler hep birden bu hârika güfteyi söylemeğe başlıyorlar. Büyük bir ân! Saat 21,15.
Vehbi Emre, misafir heyeti başkanına güzel bir arma hediye ediyor, takımlar ringten aynlıyor.

Beş yüzden fazla yer boş kaldı. Bütün biletler satıldığına göre neden? Karaborsa sstamamış, ziyanda. Demek alınan tedbirler tesirini göstermiş.

Seyircilerin hemen yarısını kadınlar teşkil ediyor. Bilhassa alt tribünlerde, lstanbulun yüksek sosyetesine mensup zarif ve güzel hanımları burada.
' ★
Kore şehidleri ve General Voker'ln ruhu için bir dakika ihtiram duruşu. Koca salonda çıt yok. Radyo mikrofonunun vızıltısı duyuluyor.
Gong, bir dakika oldu. Maçların ikinci kısmına başlanıyor, fa.
Dün sabah şehrimize uçakla gelen Amerikan Milli Güreş Takımı, dün gece Spor ve Sergi Sarayında ancak üç bini bulun bir seyirci topluluğu önünde Serbest Milli Takımımıza karşı ilk maçını yaptı. Saat tam 21 de önde Amerikan Milli Takımı, arkadan da Türk Takımı alkışlar arasında mindere çıkarak karşılıklı olarak dizildiler. Vali ve Belediye Başkanı Fahreddin Kerim Gökay mikrofan gelerek müsabakaları açtı ve her iki takıma da muvaffakiyetler diledi. Valinin konuşmasından sonra A. merikan Takımı Kafile Başkam da Türklerle yapacakları müsa^ bakalardan duyacağı büyük hazzı belirtmiştir, Karşılıklı konuşmalardan sonra her iki takım güreşçileri halka takdim edildiler. Türk Takımı güreşçileri de rakiplerine gümüşten küçük birer vazo hediye ettiler. Amerikalılar da bu hediyeye Amerikadan getirdikleri bir rozetle mukabelede bulunmuşlardır. Güreş Federasyonu Başkam Vehbi Emre de A-merikan Takımına, eski Türk 1-şinden mamûl kılıç ve tüfeği hediye olarak vermiştir. Merasim ve istiklâl marşlarından sonra gecenin ilk güreşini John Harri-son ile Fehmi Büyükmutlu yaptılar.
52 kilo:
John Harrison F. Büyükmutlu (Fehmi tuşla galip)
Orta hakemi Sadullah Çiftci-oğlu, müsabakanın ilk dakikaları her iki güreşçinin de birbirini denemeleri ile geçti. Üçüncü dakikada Fehmi Amerikalı rakibini kuvvetli bir el ense ile yere yıkmak istediyse de, Harrison çevik bir hareketle bundan kurtuldu. Fehmi beşinci dakikada tekrar çektiği bir elense ile Harri-sonu altına aldı ve taktığı te(( burgu ile rakibinin sırtım beş dakika 35 saniyede mindere getirdi.
57 kilo:
Walter Romanevskl - N. Akar (Nasulı Akar tuşla galip)
Gecenin ikinci müsabakasını Walter Romanovski ile Nasuh A-kar yaptılar. Orta hakemi Kâmil, Maça Nasuh Akar kendinden emin bir şekilde başladı. Na şuhun her hareketinde Amerikalı güreşçi minder dışına kaçarak kurtuluyordu. Maçın ilk altı dakikasında Nasuh üstün güreştiği için ikinci devreye Romanovski yerde başladı. Nasuh sekizinci dakikada taktığı burgu ile rakibini çevirerek tuşla mağlûp etmeye muvaffak oldu.
62 kilo:
Lowel Lange - Kemal Özkan (Kemal İttifakla galip)
Kemal Özkan ile LoWel Lange maçında Kemal, maçın sonuna kadar hâkim güreşmesine rağ men tuşa getiremediği için Özkan maçı ittifakla kazandı.
67 kilo:
Keith Youg - Servet Meriç (Servet ittifakla galip)
Gecenin dördüncü maçını ha
Bir Esnçr hücumunda Admira kalecisi yumrukla topu uzaklaştırırken
kem Alp Karabiberin idaresinde Servet Meriç ile Keith Youg yaptılar. Servet Meriç rakibinde » daha tecrübeli olmasına rağmen bir türlü müsabakada bariz bir hâkimiyet tesis edemedi. Maçın sonunda da yan hakemlerin ka-rariyle maçı gaJlp bitirdi.
73 Kilo
W||llam Nelson - Celâl Atik (Celâl Atik tuşla galip) Celâl Atik altta iken kılçık a-tarak ters döndü ve WilUam Nel son’u 4 dakika, 3 saniyede tuşıa mağlûp etti. Atiğin güzel güreşi ve kısa zamanda yaptığı tuş salonda büyük tezahürata vesll» oldu ve Takım Kaptanı Celâl A-tik omuzda minderden aşağı indi.
79 kilo:
W|||iam Sınitz - Haydar Zafer (Haydar ittifakla galip)
Gecenin altıncı müsabakasında da Haydar Zafer rakibi WUUam Smitz'i 15 dakikada ezmesine rağmen tuşa getiremedi ve maçı ittifakla kazandı.
87 kilo:
Louls Helntz - Yaşar Doğu (Yaşar Doğu tuşla galip)
İlk dakikalarda parmağı çıkan Yaşar Doğu tedavisi yapıldıktan sonra, güreşe devam ederek 8 dakika 33 saniyede sorma İle Louis’in sırtını yere getirdi.
Ağır sıklet
Oarl Abel - Adil Candemir (Adil tuşla galip)
Gecenin son müsabakasında A-dil Candemir rakibini 6 dakika 30 saniyede tuşla mağlûp etti.
Amerikalılarla bu gece ikinci müsabaka temsili mahiyette yapılacak ve takımımız şu kadro ile mindere çıkacaktır.
52 Ali Yücel, 57 Süha Karman. 62 Ahmet Doğan, 67 Tev-flk Şahin, 73 kilo Ahmet Şenol, 79 Ali özdemir, 87 Bektaş Can, ağır İrfan Atan.
Bugünkü spor programı
İNÖNÜ STADYUMUNDA:
Saat 12.30 G.S.-Ordu Takımı Saat 14.30 B.J.K. - Admira
Spor ve Sergi Sarayında:
Saat 21 Türk - Amerikan temsili serbest güreş karşılaşması.
Kadıköy Halkevinde:
Saat 20 Gece turnuvası basketbol maçları final karşılaşması Moda Kültürle Teknik Ü-niversıte arasında.
Tenis Eskrim Dağcılık Kulübünde
Saat 14 Türkiye liselerarası kılıç ve flöre müsabakaları.
57 kiloda güreşen Nasuh Akar, rakibi Amerikalının sırtını mindere getirirken.
Avusturyanın Admira Takımı Fenerbahçeyi 1 - 0 mağlup etti
Misafirler beklenen oyunu gösteremedi
Milli Takıma oyuncu vermemekle beraber, Avusturyanın tanınmış takımlarından biri olan ve memleketimize yakın ve u-zak tarihlerde de müteaddit defalar gelmiş olan Admira Takımı İle Fenerbahçe arasında ya pılan maça Fenerbahçe şu şekilde tertip edilmiş bir kadro De çıkmıştır:
Erdal - Müjdat, İsmet - Ne dim, Salâhaddin, Mehmet Ali -Zekeriya, Samlm, Suphi, Lefter. Halik
Maçtan evvel hoparlörlerle bir ilân yapılarak seyirciler arasına sivil polis memurları konulmuş olduğu ve halktan sahaya ayva atmak gibi veya sair şekUdv münasebetsiz harekette bulunacak olanların stadyumdan çıka rılacaklan bildirilmiştir. Bu suretle saygısızlara karşı ilgililer tarafından alınmış olan bu inzibati tedbir, seyirciler tarafından memnuniyetle karşılanmıştır.
Maça saat 14.30 da hakem Selâmi Akalın İdaresinde başlandı. Stad; havanın çok güzel olmasına rağmen, halkın, ardı arası kesilmiycn ecnebi temaslarından artık gına getirmiş oldu ğunun bir ifadesi olarak yarı yanya boştu.
tik akını Fenerbahçe yaptı Topu kapan Admirahlar derhal hücuma geçerek Fener kalesine kadar sarktılarsa da favul yaptıkları için top iade edildi. Oyunun beşinci dakikasında Avusturya soliçl mühim bir fırsat ka çırdı. Sol müdafiin ayağından kaptığı topla önü bomboş kale ye kadar sokuldu Kaleci ile kar şı karşıya kaldığı halde topu eline attı. Bunun akabinde d-» Samlm kalenin önünde bati ha reket etmesi yüzünden eline ge çen bulunmaz bir fırsatı heba etti.
Oynın, karşılıklı akınlarla ve ki tarafın da henüz daha kendini bulamıyan oyuniyle yavaş ve ağır bir tempoda devam edi yor. tki taraf da ellerine geçer birçok fırsatları heder ediyorlar. Fenerbahçe muhacim hattında henüz matluba muvafık bir an taşma görülemiyor. Lefterin hazırladığı müsait vaziyetlerde * arkadaşları istifade edemiyorlar Admiranın üç ortası acar ve so ri oyunculardan kurulu. Heınen bir iki hareketle gol pozisyonu ıa glrlveriyorlar. Fener müda faası bunları tutmakta müşkülât çekiyor. Yirminci dakikada boldan yaptıkları güzel bir akın a Admira muhacimleri Fener (alesine indiler. Top sağaçığa geçti. Çektiği şüt kalenin üsı direğini şıyırarak dı§arı ÇLkü
San-Lâcivertliler, bilhassa ikinci haftaymın sonlarına doğru çok güzel bir oyun oynadılar, fakat muhacimler beraberliği temin edemedi
Atlnıirn kalecisinin güzel bir kurtarışı
Fenerbahçe henüz kıvamını bulan bir oyun tutturamadı. Oyuncular arası ra birbirine giriyor ve yekdiğerinin oyununu bozu yor. 30 uncu dakikada ceza sahasının dışından soliçin Anî ola rak çektiği sahalarımızda ende»* görülen şimşek gibi bir şütb Erdal fevkalâde bir çeviklikle çelmeye muvaffak olarak takımını muhakkak bir golden kur tardı. Admira muhacimleri topu birbirlerine süratle geçirerek gol olabilecek vaziyetler hazır lıyorlar fakat tam neticenin alınacağı zaman çektikleri şüt bir iki karış ya kalenin üstünden veya yanından dışarı çıkıyor veyahut Ja iyi hır gününde olan Erdal tarafından kurtarılıyor Devrenin sonlarına doğru Admr ra seri bir tempo tutturarak Fe ner kalesini sıkıştırıyor fakat bir netice alamıyor.
Birinci devre Admiranın dah.» teknik ve kombine bir oyunu il: •geçti ve 0-0 sona erdi.
İkinci devreye Fenerbahçe, muhacim hattında yaptığı esas lı bir değişiklikle çıktı. Sağaçık ta Fikret, merkez muhacim mevkiinde de Ahmet oynıyor. Takımda yapılan bu değişikliğe rağmen Admiralılar yine hâkini Beşinci dakikada ceza sahas yakınlarında Admiranın çektiği
demir gibi bir frikikte top yine direğe vurarak kurtuldu. Ad miranın gittikçe açılan oyununa mukabil Fenerbahçenin oyunu bozuluyor. Admira muhacim hattı kuvvetli şüller çekmekte büyük bir kabiliyet gösteriyor Fakat şansı yardım etmiyor. Bir parça talihi yardım etseydi şimdiye kadar iki üç gol çıkarabilirdi. Bu devrede Admira, bize zaman zaman Avusturya futbolunun seri ve deplâsmanlı o-yununu gösteriyor. Nihayet o-nuncu dakikada beklenilen âkı-bet oldu. Sağaçığın ortaladığı topu soliç kuvvetli bir vuruşla Fenerbahçe ağlanna taktı. Hü cum hattına nazaran daha za yıf gibi gözüken Admiranın müdafaasına gol yapabilmek imkâ-
Ordu Takımı dün
Vefayı 4-1 yendi
Baştan sona kadar hareketli ve heyecanlı geçen maçta Ordu Takımı insicamlı ve ahenkli bir oyun çıkartmaya muvaffak olmuştur
Fenerbahçe ile Admira ma çından evvel Ordu Karına Takı mı ayın otuzunda Ankaradı Yunan Karma Takımı ile yapa cağı karşılaşmaya hazırlık ma hıyetınde olmak üzere Vefa II-yaptığı müsabakaya şu şckild bir tertip ile çıkmıştır:
Erdoğan - Rıdvan, Mehmet Mustafa. Necdet, Eşref -Erol. Refik, Recep. Fahreddin, Salim
Takımın teşkilinden de görüleceği veçhile, içlerinde şehrimi vjn b ”ük kulüplerinden bazı kuvvetli elemanlar da bulunan karma takım, temiz kırmızı beyaz kıyafetleriyle Adeta saha ya serpilmiş bir avuç gelincik manzarası arzedıyordu. Her iki tarafın büyük bir gayret sarfe derek oynadığı bu maç baştan sonuna kadar hareketli ve he vecanlı olmuş ve Ordu Takım; nın muhacim hattı iyi çalıştırıl mış olmanın tesiriyle ahenkli vc insicamlı bir oyun çıkarmayj •nııvaffak olmuştur.
Birinci devrede tamamiyle hâ kim oynıyan Ordu Karma Ta kimi, yediği bir gole karşı bir birinden güzel üç gol yaparak Evreyi 3-1 galip bitirmiştir
tkinci devrenin başında kar ma takım, gittikçe coşan ve açı lan bir oyun çıkarmış, seri dep
nı mevcutsa da Fener hücum hattı bugünkü oyuniyle bu ka büiyeti gösteremiyor, 35 inci dakikada kaleye grirmek üzere iken düşürülen Lefter sakatlanarak oyundan çıktı.
Hakemin kararlarında aldanması halkı haklı olarak protestoya sevkedlyor. Oyunun sonlarına doğru Fenerbahçe beraberliği temin etmek için büyük bir gayret sarfettiğinden oyun çok süratli ve heyecanlı oluyor. Fakat muhacimlerin şahsî oyunu gol çıkmasına imkân vermiyor Gittikçe kızışan oyunun sonlarında Fenerbahçe âdeta cansiperane bir ceht sarf ederek Ad-mirayı sıkıştırıyor. Admira kalesi tehlike üzerine tehlike savuşturuyor. Bütün Admiralılar müdafaaya çekilmiş olduklarından ve esasen de çok geç kalındığından bir netice alınamadı ve oyun 1-0 Admiranın galibiyetiyle sona erdi.
Sadi KJLRSAN
lAsmanh ve güzel anlaşmalı bir oyun ile halkın takdir ve alkışlarını toplamıştır Kendilerine güvenerek büyük bir itimatla sahaya çıkan Vefa. Ordu Takımının bu güzel oyunu karşısında çok defa âciz vaziyette kalmıştır Yirmi dakika kRdar devam eden bu tazyikten sonrı oyun mütevazin bir cereyan almış ve devrenin sonlarına kadar karşılıklı akınlarla geçmiştir Karma takım bu devrede d3 çıkardığı bir gol ile maçı 4-î gibi açık bir farkla kazanmıştır. Ordu Takımını, dün gösterdiği temiz, güzel oyunundan dolayı tebrik ederiz.
Üniversite voleybol maçları
Dtln Kadıköy Halkevinde, Fa-ktlltel er arası voleybol maçlarına devam edilmiştir, tik maçta Tıo, Ormana hükmen galip gelmiştir. Bundan sonra yapılan Hukuk -İktisat karşılaşması, baştan sona kadar çekişmeli geçmiş ve Hukuk Fakültesi oyunu 15-12; 15-13 kazanmıştır. Son maçtA da Diş Hekimliği Okulu, Eczacı Okıı’u’uı 15-6; 16-5 mağlûp etmiştir.

Comments (0)