23 Mayıs 1950 — Salı
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone ; Türkiye için seneliği 32, elti aylığı 17. üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
I S B* O
| KOtUphana^
I
SİYASİ İKTİSADİ
Sayı 174 — 10 kuruş
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hıç-
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
bir mesuliyet kabul edilmez.
çalışmalarına
Tesis eden : HABİB EDİB-TÖREHAN
İç politika
Türk Milleti, büyük
ekseriyetle iş
merak içinde
icraatını
Yeni Kabine, şu suretle teşekkül
Ankara, 22 (A.A.)
elnn^îır
Paristeki müsabakada
Bu.) ilk Müh* t Meclisinin dtln atılan 9 uncu devresinden umumi bir görünüş
Ingiltere, mesuliyeti Fransaya devrediyor
olmuşlardır, mesuliyetin edilmeyince bulunanlar.
kabul ti> esnafında Celal Ba-
Mcıırterc*
Bolu
■
İzmir İstanbul Muğla Çanakkale Samsun Eskişehir Ankara
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar Meclis kiiriİMİİsündr yemin ediyor
Son 5eçfmler, Ttirklyenln İç siyaset bakımından istikrarlı olduğunu gösteriyor .
gâhv olan Çankaya köşküne gitmek üzere refakatinde başyaver, umumi kâtip ve özel kalem müdürü bulunduğu halde Meclisten ayrılmıştır.
Adnan Menderes kabinesinde Başbakan yardımcılığı ile Devlet Bakanlığına henüz kimse tayin edilmemiştir Devlet Bakanlığına yeni bir şekil verilmesi mevzuubahis olduğu ve oclkı (le münhasıran Amerikan yardımı ile meşgul olacak yepyeni bir mekanizma meydana getirilmesi düşünüldüğü ileri sürülmektedir. Başbakan yardımcılığının da kabinede muualaxa edilip edihniyeceği henüz kesin olarak belli değildir-
Başbakan tayin edilen Adnan Menderes kabineyi kurdu
Prof. Kenan Temizanın afişi birinci oldu
“Yeni vazifem, şimdiye kadar aldığım vazifelerden daha az ehemmiyetli değildir”
salâhiyetini kullan-çeklnmez. Çünkü bu salâ-suiistimal etmedikçe bunun olan mesuliyetten de kork-
Parla 22 «Hususi Büromuz bildiriyor) — Marshall yardımı tarafından tertiplenen milletlerarası alış müsabakasında Kenan Temizan 5 Avrupa birincisi ile beraber birincilik kazanmıştır.
İki yüz afiş içinde yalnız 25 i derece almıştır.
Schııman Plânından sonra
Avrupayı birleştirme vazifesi Fransaya düşer
Londra, 22 . A.A (LPS) — Dışişleri Müsteşarı Ernest Davles, A-vam Kamarasında sorulan bir suale cevap vererek. Fransız ve Alman kömür ve çelik sanayilerinin birleşmesi için M. Schuman ın yaptığı tekliften sonra İngiliz hükümetinin, müşterek Avrupa istihsali siyaseti için diğer Avrupa memleketlerini birleşmeye davet edemeyeceğini bildirmiş ve “Bu plân Fransız hükümeti tarafından teklif edildiğine göre bu yolda ilk adımı da onun atması gerekir” demiştir.
i Hükümetin program
Washington, 22 lYİRSı — Cumhurbaşkanı Truman, Türkiye ve Yu-nanİBtana yardım programının 3 üncü şenel (tevriyesini bir beyanatla kutlamıştır. Başkan bahsi geçen programı sulh için çalışan demokratik bir teşkilât şeklinde tarif etmiştir.
Amerika Dışişleri Bakanlığının tebliği
VVashlngton, 22 (YİRSı — Türkiye ve Yıınanistana yardım programının 3 üncü »enei devriyesi münasebetiyle Amerika Dışişleri Bakanlığı bir tebliğ neşretmiştir.
Bu tebliğde Türkiye ve Yunanista-na şimdiye kadar 700 milyon dolarlık askeri yardım yapıldığı belirtilmektedir. Böylece Amerika, stratejik ehemmiyeti pek büyük olan bir bölgede bulunan, hürriyet ve İstiklâllerini korumaya uğraşan bu iki memlekete dostluğunu ispat etmiştir. Son zamanlarda gerek Türkiye, gerekse Yunanistanda yapılan serbest seçimler bu memleketlerin siyasi bakımdan istikram sahip olduklarını açıklamıştır.
Türkiye, millî ekonomisiyle nispetsiz savunma masraflarına katlanmak zorunda idi. Askeri masraflarının ve teçhizatının bir kısmı Amerika tarafından temin edilmesine rağmen, Türkiye. gelirinin yüzde 35-40 ın» millî savunmaya ayırıyordu.
Ankara, 22 ( Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Yeni Kabine bu akşam saat 20.15 de Adnan Menderesin Başkanlığında kurulmuş ve B M.M. sine takdim edilmiştir. Celâl Bayarın Cumhurbaşkanlığına seçilmesini vv and içmesini takiben Meçi i*- Başkanı Fefik Koraltan buğun suat^ W (tm itibaren eski Kahincnin vazifesinin hitam bulduğuna dair tnönunün im zası ite gelen teskereyi okutmuş ve 20 dakika sonra oturum tekrar açıldığı zaman yeni Kabineyi kurmaya Adnan Menderesin memur edildiğ. ve Kabine listesinin İlişik olarak su nulduğuna dair Celâl Bayar imzalı iki tezkere Meclise arzedilmlştir.
Bu suretle teşekkül eden ilk D.P Hükümeti üyeleri saat tam 20.30 da Cumhurbaşkanı Celâl Bayarın refaka tinde Meclisten ayrılarak Atatürk ün geçici kabrini ziyaret etmişlerdir Yeni Cumhurbaşkanı kablre bir buket koymuş ve bu sırada Meclis Başkam da hazır bulunmuştur Cumhurbasks nı Anıt-Kabre gitmek üzere Meclisten ayrılırken bir kıta asker selâm resmini İfa etmiş ve bando istiklâl Mnr çını çalmıştır.
Celâl Bayar bir çeyrek sonra Meclise döndüğü zaman derhal reni başlamıştır. Kabul B M M. Başkanı KoraJtan. yarın sağında. Başbakan dr Korallnnın sağında mevki atmış terdir. Tören başteynıca toplu olaral. Bakanlar ve milletvekilleri, daha son ra nskerı ve mülki erkân ve kordlp lomatlk yeni Cumhurbaşkanına tebrikte bulunmuşlardır
İsmet İnönü saat 20.15 te hususi bir otomobille Meclise gelmiş ve CH P Genel Başkam sıfatlyfe partisine men sup milletvekillerinin bnşınds yom Cumhurbaşkanım tebrik etmiştir CH P. Genel Başkanı yeni Devlet Balkanının elini sıkarken kurulan yeni Hükümetin memleket ve millet İçin hayırlı olması temennisini de İlâve etmiştir
"Türk, istiklâlini daima müdafaa
uncu devre
etmiş millettir”
Başbakan Adnan Menderes yemim ediyor
Rıı surette devam eden tören sa at 21.30 da sona ermiş ve yeni Devlet Başkanı Cumhıırtuv-’ •» ı’.ı ikamet.
Ankara, 22 (Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Ulus gazetesinin yarınki nüshasında ismet İnönü ımzasıyle intişar edecek olan (Şükran Borçlarım) başlıklı mesajın hulâsası şudur:
İlkönce büyük Türk milletine bize şimdiye kadar verdiği vazifelerde teveccühünü vc her suretle yardımım esirgemediği için sonsuz minnet ve şükran duygularımı ifade etmek vazifemdir Seçimlerde oya iştirak edenlerin şimdiye kadar alman neticelere göre takriben yüzde 40 ı bize rey vermek suretiyle büyük milletimiz Cumhuriyet Hükümeti karşısında, karşı parti olarak vazife ifa etmemizi tensip etmiştir. Bu yeni, şerefli ve ağır mesuliyetti vazifede vatandaşlarımızın yardımına muhtacız’* îsmet tnoniı AnkaralI ve MalatyalI vatandaşlarına şükranlarını ifade eyledikten sonra mesajını şu cümlelerle bitirmektedir: “Yeni vazifem şimdiye kadar aldığım vazifelerden daha az ehemmiyetli değildir. MalatyalIların bana bu yakınlığı göstermeleri hem uluvviiccnap-larının hem bana itimatlarının paha biçilmez birer nişanesi olduğu için hayatımın müstesna bir bahtiyarlığıdır. MalatyalIların teveccühüne lâyık olduğumu ancak yeni vazifemde göstereceğim muvaffakiyetle isbat edebilirim, MalatyalIlara lâyık olmağa çalışacağım.”
A. Menderes İstanbul H. Özyöriik İzmir R. Ş. ince Manisa R. Nasuhoğlu Edirne Fuat Köprülü İstanbul Halil Ayan Bursa Avni Başman İzmir Fahri Belen Z. Velibeşe N. R. Belger
• •
N. Ozsan
N. Eğriboz Tevfik ileri
H. Polatkan Prof. M. Ete
Başbakan
Adalet Bakanı Millî Savunma ” içişleri ”
Dışişleri ”
Maliye ”
Millî Eğitim ” Bayındırlık ” Ekonomi, Ticaret ” Sağlık ve S. Y. ” Gümrük ve Tekel ” Tarım ”
Ulaştırma ”
Çalışma ”
işletmeler ”
Vazife, salâhiyet ve mesuliyet
YALNIZ memleketimizde değil, bütün medeni Alemde çok işitilen bu üç kelimenin ifade ettiği mâna, insan ve cemiyetlerin kabiliyetlerinden ziyade seviyeleri ile ölçülebilecek bir şeydir Türk milleti son intihapta geçirdiği imtihanla demokrasi hayatımızda büyük bir inkılâp başarmış ve dün onun serbest seçtiği vekiller. Büyük Millet Meclisinde milletin karşısına çıkmışlar ve and içtikten sonra Cumhurreisini seçmişlerdir. Biz, hepsini tebrik eder ve milletin saadeti namına kendilerine muvaffakiyetler dileriz. Şimdi kurulacak olan yeni hükümetin muvaffakiyeti İçin vazife, salâhiyet ve mesuliyet mefhumlarına dair burada bir kaç söz söylemeği kendimize borç bili, yoruz.
Bizim telâkkimize göre, vazifenin asıl mânası “çalışma” kelimesiyle İfade olunabilir. Vazifeyi çalışma diye telâkki eden cemiyet ve insanlar bunu salâhiyet ve mesuliyete istinat ettirirler. Bunu böyle anlamıyan memleketler, idare makinelerinde bütün arzularına rağmen intizam temin edemezler ve bürokrasi içinde boğulurlar. Bu yüzden oralarda demokrasinin hakiki güneşi doğanı az.
Salâhiyet ve mesuliyetin hakiki mân asiyle tatbik edilmediği yerde insanlar, her verilen işi görmek için Efendilerinde bir işi görmek kudreti bulurlar ve çalışmalarının iyi mejva verip vermemesini hiç düşünmezler Çttnkü vazife çerçevesi diye kendilerine gösterilen hudutlar içinde kaldıkça. artık fazla yapılacak bir ış-teri olmadığını zannederler. Bu gtbi hareketler memleketin faaliyet gös-£rmek İsteyen ruhunu ezer ve ora-ı haklı veya haksız devamlı meni, aunij'etslzlikler uvandınr. Halbuki pugün memleketimizde muvafık ve eubalif, herkesin arzu ettiği şey.
ışnutauzluğun kabil olduğu kadar azalmam ve herkesin kendi ölçüsüne ^öra mesut olmak imkânlarını bul-toasıdıh Biz, asırlardan beri ihmal •dilmiş olan bu topraklar üzerindeki ihsanların mesut olabileceklerini çok İravvetit ümit ediyoruz. Yalnız hükümetin değil, aynı zamanda halkın da hayatta vazife, salâhiyet ve mesuliyet kelimelerini hakiki mânasiy-le anladığı zaman bir çok engellerin ortadan kalkacağına ve hükümetle halk arasında işbirliği imkânlarının belireceğine inanabiliriz. İlk adımın atılabilmesi için, hükümet ve onun bütün idare mekanizması ile halk arasında karşılıklı bir itimadın v‘^cuda gelmesi zarurîdir. Memleke-thatafh öütün havat“H4Ufurtert (çtn tat’ ik ettiğimiz şey. daima ifrat ve tefi t. yahut daha basit mânasiyle •‘ya hep ya hiç” nazariyesidir. ’*alhiıki. belki gayrı tabiî zamanlar-( a tatbik olunabilecek olan bu na-zanyenin şimdiki gibi normal zamanlarda artık yeri kalmamıştır. Halkın her şeyi hükümetten İstemesi doğru olmıyacağı gibi, ondan hiç bir şey beklememesi de kabil değildir. B mukabele hükümet de bütün fedakârlıkları halka tahmil edemiye-ceği gibi, onu hiç bir mükellefiyet altında bırakmamasına da imkân yoktur. Bu bakımdan. hükümetin zaten gaye ve hedefleri belli siyaset ve memleket müdafaasından başka noktalarda sarih prensiplere var. ması ve bunu bir plânla ifade etmesi lâzımdır. Hattâ bu plân, yeni hükümetin Mecliste okuyacağı programdan mutlaka daha vâzıh ve daha tafsilâtlı olmalı ve burada hükümetin vazifeleri ‘iki mânairiıklan giderecek bir tarzda tesblt edilmelidir. Yeni hükümeti kuracakların bu hususta bir çok bilgi ve tecrübeleri olduğuna inanıyoruz. Onun içindir ki bu plânın çok İyi olmasını ve uzun senelerden beri ihmal edilmiş olan bir çok şeyleri memleketimizde tatbik o-lunablleoek bir şekilde ihtiva etmesini temenni ederiz.
Hükümetin en büyüğünden, onun idare mekanizması içinde bulunanların en küçüğüne kadar hepsinin bu vazifeleri gördükleri zaman karşılarında tamamen takdir ettikleri ve malik öldükten bir salâhiyetin de mevcut olması lâzım geldiğine işaret etmek isteriz Yüzyıllardan beri görülmüştür ki. bir çok mühim vazifelerin başında bulunanlar çok defa •n ufak işlerle meşgul
Çünkü: Salâhiyet ve hakikî mânası takdir idare makinesi içinde vazifelerini kendi başlarına yapacak yerde kendilerinden yukanda bulunanlara bırakır ve bu yüzden bildiğimiz idare anarşisi ve hiç bir müspet netise vermeyen bürokrasi doğar.
Bürokrasi en ziyade insanların hayat ve mukadderatı iki dudak arasında olan memleketlerde yaşar. Çünkü bir taraftan herkes bütün kuvveti şahsında toplamış olan kimsede görür ve onun emri ile her çerin derhal hallolunacağını bilirken diğer cihetten memur kendini her noktadan muhafaza altına almak İster. Halbuki hakiki demokrasi rejiminde memur
. maktan hiyetini avakıbî m az.
Vazifesini ve salâhiyetini bilen bir hükümet, mesuliyeti de takdir etmek imkânına sahiptir. Ve bu halde mesuliyetin hakiki çekil ve neticesi or. t ya çıkar. Böyle apaydın bir vazife salâhiyet ve mesuliyet durumu hükümetin şeref ve kuvvetini y«»’ ar» tırabihr.
Her halde biz. memleketim ,.n bütün sahalarda çok çabuk adımlar atması lâzım geldiği şu sırada vazifesini, salâhiyetini bilen, kullanan ve itîr'-tsızlık yerine milletten takdir ve şükran görecek bir hükümet bek. liyoruz.
Habib Edlb . TÖREHAN
_ —
1 w • I ı "S
Sayfa 2
Y E N î İSTANBUL
23 Mayıs 1950
TETKİKLER |
Anayasa ve
Cumhurbaşkanının yetkileri
Yazan : M. N'ERMt
ARADAN henüz İki haftakk kısa ” bir zaman geçtiği için son seçim propagandasının beli i başlı münakaşa konularını, her halde, unutmamışladır. Aralarındaki fikir ayrılıklarına rağmen partilerimiz. Anayasamızın tekrar gözden geçirilmesi, daim açık bir sözle, değiştirilmesi noktasında birleşmişlerdi. Halbuki, bir noktada birleşmek demek, değişmesi gereken madde ve hükümler üzerinde fikir birliğine varmak demek değildir. Her partinin kendine göre bir görüşü, faaliyet programı olduğu için. Anayasa dâvalarının da ona göre düşünülmesi pek tabiîdir. Yalnız bizim bundan çıkarabileceğimiz bir netice varsa o da çözülüş şekilleri politika anlayışlarına göre değişen böyle bir ihtiyacın, son seçim propagandasında, daha büyük bir kuvvetle kendisini duyurmuş olmasıdır.
Bugün iktidar partisi haline gelen D P, nin Anayasa dâvaları karşısın* dakl durumu, hukuk görüşleri bakımından, C.H.P. tezlerine apaydındır. Biz elimizde bulunun vesikalardan bu mânayı çıkarabiliriz; CJ4.P., kuvvetlerin bölünmesi lüzumuna İnandığı halde D P.. Cumhurbaşkanının yetkileri üzerinde durmakta ve Anayasa buhranının ancak bu dâvanın çözülmesiyle önleneceğini müdafaa etmektedir. Her ik| taraf bu hususta daha ziyade tafsilâta girişmediği için bu çok ehemmiyetli dâvayı gerektiği gibi incelememize, şimdilik imkân yoktur. Fakat DP. nln öteden beri yürüttüğü tenkidlerden bir netice çıkarmak icap ederse denilebilir kİ. bu tez. çağdaş demokrasi anlayışına çok daha uygundur.
Anayasa, yalnız, dile getirdiği ana-haklann, ideolojilerin madde madde sıralanmasından ibaret bir vesika halinde kaldıkça dinamizminden pek çok şeyler kaybetmiş sayılabilir Çünkü, vatandaş için olduğu gibi cemiyet için de bu ana-haklann bilinmesi kadar her tehlikeden emin bulunması da mutlaka lâzımdır. Tarihte derin uykusuna dalmış, hükümleri u-nutulmuş anayasalar az mıdır? Anayasaları böyle duruma düşüren bir çok sebepler varsa da bunların en başlıcalanndan biri, hiç şüphesiz, hükümlerdeki iki mânalılık. ahenksizlik ve vuzuhsuzluktur. Sırasında, demokrat bir anayasanın demokrasiye tam mânaslyle aykırı gelişmeleri ön-liyememesi, umumiyetle, bundan ileri gelmektedir. Her hakkın yanında bu hakkı destekllyen bir müeyyide (sanctlon) vardır. Bütün sosyal nizam böyle bir hak anlayışı Üzerine kurulmuştur. Onun İçin ana-hakla-
£
j
KAVAK YELLERİ, sakin, mâkul bir efendi adam görünüşü altında, bütün ömrünce, bağında yirmi ya) rüzgârı esrni) bir insanın hikâyesidir.
/
KAVAK YELLERİ ’nde yalnız sürükleyici bir roman vakası değil, bugünkü Istanbulun ve her zamanki Anadolunun derin ve gerçek bir tasvirini bulacaksınız
C:
rıımzın da başka türlü düşünülmesi mümkün değildir.
10 ocak 1945 tc 4695 numaralı kanunla yürürlüğe giren şimdiki Anayasamızın hükümleri arasında, ana-hnklanmızın tefsiri bakımından, değişmesi lüzumlu maddeler vardır. Bu maddelerin kuvvet-bölümü ile. gerçekten, hiç bir münasebeti olmadığını söyüyebilirlz. Sözgelişi, devletçilik başka bir şeydir. kuvVet-bölÜmtl de gene başka bir şey... Ne mânaya geldiği Anayasamızda pürüzsüz belirtilmediği için, çevresini boyuna genişleten. yayıldıkça yayılan bir devletçiliğin, anayasadaki bütün haklara rağmen, tam bir ekonomik köleliğe yol açacağını tabi! görmek lâzımdır. Oy hürriyeti isterse temin edilsin, isterse edilmesin, böyle bir gelişim, demokrasinin vatandaşa garanti ettiği hürriyeti değersiz ve mânâsız bir mefhum haline getirebilir. Cumhurbaşkanının yetkini kadar, mutlaka dokunul maması gereken bu vatandaş yetkisinin de büyük bir ehemmiyeti olmalıdır. Çünkü. Meclis te. cumhurbaşkanı da yetkisini nthayet hür vatandaştan almaktadır.
Şimdiki anayasamıza göre Cumhurbaşkanının yetkileri, teori bakımından, son derecede dardır. Yasanın üçüncü bölüm’llnde cumhurbaşkanına ayrılan yetkileri burada, ayrıca, saymaya lüzum yoktur. Fakat durum gerçekten böyle midir? DP.ye göre devlet başkanı, parti bağlılıklarından sıyrılarak, partiler üstünde iş görmelidir. Çünkü, cumhurbaşkanı kendi partisiyle münasebette kaldıkça, anayasadaki yetkileri dar bile olsa, iç politikaya istediği istikameti verebilir ve lüzum görülünce hakemlik vazifesini tam bir tarafsızlıkla yapamaz. Bu durum ise demokrasiye aykırı bir sosyal gelişmeye, belki de. diktatörlüğe yol açabilir. Hangi partiden gelirse gelsin bu tezde çok büyük bir hakikat payı vardır. Devlet başkanları. zaten yurdun en kudretli şahsiyetleri arasından seçilir. Onun için cumhurbaşkanı parti dışında kalmalı ve yurdun ciddi günlerinde bütün gönülleri birleştiren bir kudret kaynağı olmalıdır. Böyle büvük bir rol görecek şahsiyete de gereken bütün yetkiler verilmlidir. Kuvvtli bir hakem-şahslyet yaratmak istiyorsak bunu yapmak zorundayız. Şimdiki A-nayasamız, bir müddet daha yürürlükte kalacaktır. Fakat bu konuda yapılacak olan yani- değişiklikler, Türk Milletine, olgynluğuna yakışır bahtiyar bir demokrasi çağı açmış olacaktır.
( ŞEIIİR ıı \ bi:hli:iiI
Istanbulun fethi yıldönümü
29 mayıs pazartesi günü için, Fetih Yıllarını Kutlama Derneği, büyük bir program hazırladı
29 mayıs pazartesi günü İstanbul fethinin yıldönümüdür. Bu münasebetle “Istanbulun Fetih Yıllarını Kutlama Derneği” büyük bir kutlama programı hazırlamıştır.
O günden İtibaren halk Fatih Sultan Mehmet’in türbesini ziyaret edebilecektir.
Pazartesi günü yapılacak o-lan merasimin parlak ve canlı olması için gereken hazıılıklar tamamlanmıştır. Yeniçeri, mehter takımı ve o zamanki kıyafetle giyinmiş askerlerin iştirak edeceği törene Sarayburnundan başlanacaktır.
Refik Halid Karay bir kaza atlattı
Gazetemiz adına Anadoluda bir tetkik gezisi yapmakta olan kıymetli e-dip Refik Halid Karay ile refikası ts-kenderunda bulundukları sırada büyük bir kaza atlatmışlardır.
Haber aldığımıza göre hâdise şöyle olmuştur:
Refik Halid Karay İle refikası Nihal Karayı tanıdıkları, Ömer Türk-menilli ile refikası Soğukoluk denilen yere davet etmişlerdir. Kafile, altlarında son model bir otomobil olduğu halde Müftülük civarından geçerken, yolun bir tarafı son yağmut hırdan bozulduğu için otomobilin tekerlekleri patinaj yapmaya başlamış ve Refik Haittle eşi yere inmişlerdir. Bu sırada otomobil saplandığı yerden fırlıyarak 50 metre derindiğinde dik ve derin uçuruma Adeta uçmuştur.
Köylüler etele tutuşarak aşağıya inmişler ve cidden büyük bir mucize kabilinden olarak Türknıenillimn kur. tulduğunu görmüşlerdir.
Kazazedelere ve arkadaşımıza geçmiş olsun deriz.
Belediye mürakıplarının kontrolleri
Belediye mürakıpları tarafından son iki gün zarfında 83 kasap, 85 manav. 98 sebzeci, 90 bakkal, 35 fırın, 16 sakatçı, 9 şekerci, 59 lokanta, 32 kahve, 9 pastahane, 15 mahallebicl, 12 balıkçı ve 14 ekmek bayii kontrol edilmiştir. Neticede belediye yasaklarına aykırı hareket eden 10 esnafft ceza zabtı tutulmuştur. Ayrıca bir fırında 75 noksan vezinli ekmek müsadere edilmiştir. Cumartesi akşamı da Beyoğlundakl eğlence yerleri umumi teftişe tâbi tutulmuştur.
Vefat
Ulemadan merhum Osman Nuri Kuran'm eşi Mahmutbey Başöğretmeni Kemal Kuran, Teknik Okulu muallimlerinden Şevket Kuran, Tarım Bakanlığı Tedrisat Şubesi Müdürü Ferit Kuran ve Teknik Üniversite pro-fesörlerindcn Saki Kuran m anneleri
NESİBE KURAN
Hakkın rahmetine kavuşmuştur. 23.5.1950 salı günü öğleyin Teşvikiye Camiinde cenaze namazı eda edildikten sonra Üsküdar Karacaahmet Şehitliğindeki aile mezarlığına defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyleye. (6744)
(Çiçek gönderilmemesi rica olunur.)
Tanınmış maliyeci fildrich’in başkanlığında
5 kişilik Amerikan bankacılar heyeti dün şehrimize geldi
SUUDÎ ARABİSTAN PETROLLERİNİ İŞLETEN CHASE NATIONAL BANKASI TEMSİLCİLERİ, MEMLEKETİMİZDE YARDIMI ARTTIRMAK İÇİN TEMASLAR YAPACAKLAR
Amerikanın tanınmış maliye mütehassıslarından, Chase National Bankası Umum Müdürü ve Teknik Yardım Heyeti Başkam Aldrieh’ın başkanlığındaki 5 kişilik bir Amerikan heyeti dün saat 13,45 te Anka-radan özel bir uçakla şehrimize gelmişlerdir.
Heyete dahil bulunan Milletlerarası lınur ve Kalkınma Bankası temsilcilerinden Barker, geçen yıl sonlarına doğru Türklyeye gelerek yapılacak sınai kalkınma programını ve ihtiyacımız olan kredinin miktar ve esaslarını tesbit için memleketimizde uzun müddet süren tetkiklerde bulunmuştu. Bankanın Umum Müdürlük Başmuavlni Thomas Mc. Klttrich ve Umum Müdür Muavini James Majör ile Ortaşark mümessili 8uphi M. Sadi heyete dahil bulunmaktadırlar.
Başkan Aldrlch, heyetin seyahat gayesi etrafında muhtemel olarak bugün basına izahat verecektir.
Amerikanın en tanınmış bankalarından biri olan ve Merkez Bankasiy-le Türkiye İş Bankasının Amerika muhabiri bulunan Chase National Bank Suudî Arabistan petrollerini de finanse etmekte ve Ortaşarkta bir çok malî teşebbüslerle ilgisi bulunmaktadır. Meclisi İdare Reisi Aldrlch ise dünyanın en tanınmış bankacılarından biri sayılmaktadır.
Gerek Ankara ve gerekse tstan-bulda bankalar ve mail mahfillerle temaslar yapan heyetin bu seyahati 4 hafta evvel başladığından memleketimizdeki seçimlerle ilgili değildir. Bununla beraber alâkalı mahfillerde belirtildiğine göre Chase National Bank, memleketimizin sınai kalkınmasına geniş sermaye hareketiyle iştirak etmek üzere Türkiyenln mali durumu hakkında tetkikler yaptırmaktadır. Bu meyanda Raman petrollerinin modem ve teknik tesisatla işletilmesi hususu da tetkik edilen konular meyanındadır. 4 günlük temasları sırasında Ankarada verdiği beyanatta heyet- başkanı Aldrlch “Teknik yardımın memleketimizde tatbiki için aranan esas iki şartın yani gerek hükümette gerekse İkti-
Yazlık gazino ve otel tarifeleri
Belediye İktisat Müdürlüğü, yiyecek maddelerinin düşüklüğü bakımından tetkiklere başladı
Belediye İktisat Müdürlüğü, yazlık gazino, plâj ve otellerden tarifelerini tetkike başlamıştır. Evvelce de yazdığımız gibi yiyecek maddelerinde görüleri ucuzluk karşısında, lokantaların yemek tarifeleri. Belediye iktisat Müdürlüğü tarafından bir tetkik mevzuu olmuştu. Yazlık gazinoların ve otellerin tarifelerinin tesbltlnde. yiyecek maddelerindeki fiyat düşüklüğü gözö-nünde tutulmaktadır.
Bir İsveç talebe kafilesi şehrimize geldi
L
İstanbul. 22 (A.A.) — Dün uçakla şehrimize gelen. Profesör Touden Ri-ma Adver’in başkanlığındaki İsveç Kırallyet Enstitüsüne mensup 30 kişilik talebe kafilesi bugün şehrimizin tarihi yerlerini gezmişlerdir.
Talebeler bu akşamki ekspresle An-karaya hareket edeceklerdir.
sadî siyasette istikrarın mevcut olduğunu ve Türkiyenln bu dununda olan memleketlerin başında geldiğini, ve tam demokrasi imtihanının başarı ile geçirildiği bir sırada Türklyeye geldiğinden ve bu güzel imtihanı kendi göziyle görebildiğinden dolayı çok memnun olduğunu” söylemiştir.
Aldrlch, bugün hava yollyle Brük-sele gidecek, muavinleri doğruca A-merikaya döneceklerdir. Yakınşark mümessili de Mısıra gidecektir.
Bu müddet zarfında şehrimiz İş ve Merkez Bankaları müdürleri ve diğer malî müesseselerle temaslar yapacaklardır.
Amerikan mail heyetinin bu seyahatine büyük ehemmiyet verilmekte ve yakında geniş mikyasta Amerikan sermayesinin memleketimizdeki sınai ve iktisadi kalkınma ve bilhassa hususi teşebbüs sahasında Türk sermayesiyle işbirliği yapılacağından şüphe edilmemekledir.
- 1 —1 ■■■"■ ■' — ■■■'
Yanan Norveç gemisi satılığa çıkarılıyor
İstanbul, 22 (A.A.) — Selimiye a-çıklarında yanarak karaya oturan Norveç bandıralı Bosphorus nllepinin yüzdürülmesine İmkân olmadığı anlaşılarak demir akşamından İstifade edilmek üzere satılmasına sahibi bulunan firma tarafından karar verilmiş ve satış muamelesine başlanmıştır.
Gemi kısa zamanda satılamadığı takdirde resmi makamlar tarafından satılması yoluna gidilecektir.
Motörcüler dolmuş nakliyatı yapmak istiyorlar
Motörcüler namına Valiyi ziyaret eden bir heyet dolmuş nakliyatı yapmak üzere kendilerine müsaade edilmesini rica etmişlerdir. Buna Devlet Dnnioyollnrt ldckroci itiraz olduğundan Vali kendilerine Ankara-ya müracaat etmelerini bildirmiştir.
Voli Ankarayo gidecek
Vali ve Belediye Başkanı Prof. Dr. Fahreddln Kerim OÖkay Yüksek Sıhhat Şûrasının 29 mayıstaki toplantısına davet edilmiş olduğundan Ankara-ya gidecektir.
Hava raporu
Son 24 saat İçinde yurdumuzda hava bütün bölgelerde çok bulutlu ve yer yer yağışlı geçmiştir. Yağışlar yağmur şeklinde olmuştur.
24 saat içinde yurdumuza düşen yağış miktarları metrekarede Tekir-dağda 33, Milâsta 30, Ispartada 20, Kara bükte 16, Simavda 12, İlgın ve Uşakta 10, Burdurda 8, Konya, Kastamonu ve Polatlıda 7, Çanakkale, Lüleburgaz, Edirne. Akşehir, Sürt ve Denizlide 6, Muğla, Van. Boyabad’da 5, Afyon, KırklarelıKemalpaşada 4, Sinop, Zonguldak, Bursa, Yozgat, Şarkî Karaağaç. Pazaıköy. Kula ve Erzincanda 3, Tosyada 2. Giresun, Çankırı, İzmir, Keşan ve Çarşambada 1 kilogramdır,
24 saat içinde yurtta günün en yüksek sıcaklığı Erzincanda 28, en düşük sıcaklığı ise Ankarada 5 derecedir.
Seyyar sergi gemisi Northwind diin geldi
Küçük İngiliz yatında teşhir edilen çeşitli eşya bugünden itibaren tacirlerimize gösterilecek ve sipariş kabul edilecektir
50 İngiliz mensucat sanayi firmasının mamullerinin teşhir edildiği Northwind seyyar sergi gemisi dün saat 14 te limanımıza gelmiştir. Tay-mis Yat Kulübüne bağlı küçük bir yat olan Northwlnd, 30 martta Sout-hampton limanından hareketle, Lizbon, Cebelüttarlk, Malta, İskenderiye. Hayfa, Beyrut, Famagusta’ya uğradıktan sonra limanımıza gelmiştir. Llzborila Cebelüttarlk ve Hayfa ile Rodos arasında şiddetli dalgalarla mücadele etmek mecburiyetinde kalan küçücük yatta İngiliz mensucat sanayiinin kadın ve erkek giyim eşyası, plâj kıyafetleri, el dokuması ve duvar halılariyle ev ve yazıhane eşyası vesalr çeşitli müstehlik eşyasını İhtiva etmektedir.
Sergi yarın saat 10 da merasimle açılacak ve tacirler ve sanayiciler tarafından ziyaret edilecektir. Mallarını teşhir eden firmalar, sipariş ve mümessillik İçin yapılacak müraca-atleri kabul etmektedirler.
Perşembe gününe kadar Umanımızda kalacak olan gemi buradan Pireye gidecektir. Oradan Cezair ve Tanca limanlarına uğradıktan sonra 8000 millik bir seyahati başarmış o-larak Southampton limanına dönmüş bulunacaktır.
Sağlık Müdürü vazifesine başladı
Bir müddetten beri fazla yorgunluktan hasta olarak tedavi edilen Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü Dr. Faik Yargıcı dünden itibaren vazifesine başlamıştır.
‘‘Bandırma" nın ilk seferi
Denizyolları İdaresinin yeni satın aldığı Bandırma vapuru dün İlk seferini yapmıştır.
Vapur sabahleyin saat 8.15 te Galata rıhtımından kalkmış ve 12 de Bandırmaya varmıştır. Vapur akşam saat 20 de tekrar latanbula dönmüştür.
Yeni Neşriyat i
jÇocuğa. Göre OUulda OKUMA YAZMAYA BAŞLAMA TEMRİNLERİ M. Rauf İnan
İlk sınıfta okuyup yazmayı ilk üç ayda çocuklara kendi çalışmalariyle kendi kendilerine öğrenmeleri İçin o-todldaktlk materyeldlr. Bütün İlkokul öğretmenlerine bilhassa tavsiye edilebilecek bir eser.
İnkılâp Kltabevl tarafından yayınlanmış olup 150 kuruş fiyatla satışa arzedılmiştir.
İŞ KANUNU
6518 sayılı tf Kanununu değiştiren maddeler dahil. HaatAİık ve Analık sigortaları. îşçi sigortaları kanunları ve bütün İç Kanunu ile İlgili mevzuat bir yerde toplatılmış ve tabet-tlrllmiştlr. Bu kitap İnkılâp Kltabevl tarafından yayınlanmıştır.
AYAK SAĞLIĞI
Doçent Dr. Cevat Alpsoy tarafından halk için Ayak Sağlığı Bilgisi adlı çok kıymetli bir eser yayınlanmış tfr. Eser bilhassa düztabanlık, a-yak çıplaklığı ile her nevi ayak ra-hâsızlıklarından ve daha çocukluk yaşından itibaren herkesin ayak sağlığı İçin yapması zaruri olan sıhhî tedbirlerden, jimnastiklerden çok anlayışlı bir lisânla bahsetmektedir. İçerisinde bahisleri açıklayacak 45 tane de şekil vardır.Hayatta sağlam adımlarla yürünmesini çok arzu ettiğimiz için bu eseri herkese tavsiye etmeyi bir vazife biliriz.
Türk - Iran millî maçı
28 mayısta Türk - İran millî takımları, 31 mayısta da Tahran ve İstanbul takımları arasında iki maç yapılacak
28 mayıs pazar günü IsUnbulda yapılacak olan Türk - tran millî maçı için futbol federasyonu çalışmalarına başlamıştır. İrana çıkacak olan millî takımımız bugünden itibaren kampa alınacaktır, han mllU takımı perşembe günü şehrimize gelecektir. İlk maç 28 mayısta İran • Türk milli takımları, ikinci maç ise Sİ mayıs çarşamba günü Tahran . İstanbul a-rasında temsili olarak oynanacaktır.
GalatasaraylIların tngilizlere verdiği kokteyl Şehrimizde misafir bulunan İngiliz profesyonel takımı şerefine Galatasaray klübü İdare heyeti tarafından dün akşam Park Otel paviyonunda bir kokteyl parti verilmiştir. Sunder-land ve Galatasaray futbolcularıyla Vali ve Belediye Başkanı Fahreddln Kerim Gökay. basın mensuplarının hazır bulunduğu bu toplantı, geç vakte kadar neşe ve samimi bir hava içinde geçmiştir. Bu toplantıda Galatasaray - Sunderland maçından svvel seyircilere takdim edilen ve hayatta bulunan Türkiyenln ilk futbolcuları da davetli İdiler.
KÜÇÜK HABERLER
★ Beyoğlu Halkevinde 24 mayıs 1950 çarşamba günü saat 18.30 da Ş&1> Yahya Salm Ozanoğlu tarafından Er* zurum ve civarında folklor araştırma, lan mevzuunda projeksiyonlu bit konferans verilecektir.
★ Devlet Tiyatrosu Müdürü Muhsin Ertuğrulun İsvlçrede rahatsızlanarak tedavi altına alındığı bildirilmektedir
★ İstanbul Üniversitesinin bütün Fa* kültelerinde dekan seçimleri haziran sonunda yapılacaktır.
★ Usküdardaki Selimağa Kütüphanesine İlâveten İkinci bir kütüphane daha açılmasına karar verilmiştir Kütüphaneye 4000 çift kitap konacaktır.
★ Eski Adalet Bakanı Fuat Sirmen, eski Millî Savunma Bakanı Hüsnü Çakır ve 18 eski C.H.P, milletvekili dün sabah Ankaradan şehrimize gelmiştir.
★ Dün Şoförler Cemiyeti adına bir heyet Vali ve Belediye Reisi Ord. Prof. Gökay’ı ziyaret etmiştir Şoförler Valiye Belediye nizamlarına riayet odoc^ktcrtn* dair vaîtlerda bulun- • muşlardır.
★ İstanbul il ve belediye bütçesi Bakanlar Kurulu tarafından aynen tasdik edilerek îstanbula gönderilmiştir.
★ Yedikule Verem Hastahanrsi kalorifer tesisatının yapılması için 90 bin liralık tahsisat gelmiştir.
★ Anıtları Koruma Demeği, Reşitpa-şa Türbesinin ve etrafının tanziminden dolayı Vali ve Belediye Reisine teşekkür etmiştir.
★ Vaü ve Belediye Reisi Amerikan Başkonsolosunun ziyaretini iade etmiştir.
siyasi İktisadî
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YKNÎ İSTANBIT, NEŞRİYAT LtMİTED ŞİRKETİ
Mt’DÜRÜ: FARUK A. 8ÜNTEB Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare edem Sacld ÖGET
Oasetenılze fföııdcrllecek W-lûmum yatsıların doğrudan doğruya Yazı İşleri MiUlürlü^ ğilne gönderilmesi Ifalmdır.
Basıldığı yer : yenî İstanbul matbaaci-LIK LIMITED ŞİRKETİ z MATBAASI
Ahmet Hamdi Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
- 76 -
— Bilmiyorum, zannetmem. Muhtar cinsinden adam sevilmez. Bir dakika bütün mazisini araştırır gibi kendi içinde toplandı. Hiç bir zaman sevmedim. Muhtara ne alışılır, ne de sevilir.
Birdenbire sustu. Kileri şakaklarında masanın başında insanlardan, eşyadan* merhamet bek-üyen küçük bir şey oldu. Tıpkı senelerce evvel akşam karanlığında kapımızın önünde rastladığım çocuktu sanki. Onu tıpkı o akşam gibi okşadım. Bana geriye dönmemizi yaşatmak için mi böyle birdenbire gelmişti? Ömrümüz hep aynı muhavere ile mi geçecekti?
— Sana çocukluğumuzda konuştuğumuz şeyleri anlatayım mı?
Sablha bir gün bana büyük bir evden bahsetmişti. Deniz kenarında bir yerde, çok büyük, pencereleri perdesiz bir evden, ve bu evde tek başına oturan ihtiyar bir kadından.,.
— Ben çocukluğumu sevmiyorum. Cemal! dedi. Sîzleri seviyorum. Fakat çocukluğumun kendisini sevmiyorum. Sevsem her şeye tahammül edebilirim. Fakat o zamanlar da hiç sevmedim.
Yarabblm, onu yanımda bulmakla nc kadar
376
mesut ve biçare İdim. Yüzüne baktıkça ağlamak İstiyordum.
Niçin sevdiklerimiz, bizim içimizde geçenleri merak etmezler? Niçin İnsan oğlu, insan oğluna her şeklinde kapalıdır? O dakikada, her zaman olduğu gibi Sabiha için seve seve ölebilirdim. Fakat Sabihanin zihninden geçen şeylerin bir tanesini bile bilmiyordum. Hele ona, ikide bir, o gece:
— Ah, bir karar verebilmem., dedirten şeyin ne olduğunu hiç bilmiyordum.
Gece tahmin ettiğim gibi büyük bir ağlama nöbeti ile bitti. Nihayet yatmağa kandırdım. Ben ışığı kısıp odadan çıktığım zaman nefesleri uyumağa hazırlanmış gibiydi.
Aşağıda beni daha şaşırtıcı bir şey bekliyordu. Suphi Ağabeyin salonu her gün uğradığım alaturka mangallı. kereveti), paıavanalı, konsol-lu* etejerü genişçe bir oda idi bu. Fakat yatak odasına hiç girmemiştim. Zaten evin İçinde madamdan başka, o da muayyen günler* hemen hiç kimse buraya giremezdi.
Büyük, pirinçten bir karyolayı, üzerinde karmakarışık bir yığın kitap. meyve tabağı, meyve kabuğu, bir yığın boş sigara paketi, dolu boş içki şişeleri yığılı büyük bir masa Adeta kapamış gibiydi. Kitaplara baktım, hiç birisi tıpla alâkalı değildi. Çoğu felsefe ve içtimaiyat kitaplarıydı. Bir sandalye üstünde bir keman unutulmuş gibi sürünüyordu. Başka bir sandalyenin Üstünde bir yığın nota vardı. Daha ötede tuk bir kadın iskarpini, döşemenin üstünde âdeta biraz evvel odadan çıkmış, sahibini bekliyor gibiydi. Ne kadar küçük ve zarif bir şeydi; bütün bir üslûptu. Yavaşça etrafıma bakındım, Öbür teki yoktu. Ve belki de böyle olduğu için bu tek iskarpin, odanın karışıklığı İçinde bir nevi kâbus hissini veriyordu. Fakat odadaki kadın eşyası 377
yalnız bu İskarpinden ibaret değildi. Kenardaki tuvalet masasının üstünde daha bir Çok şey vardı: gümüş, fildişi taraklar, ucuz taşlı bir yüzük, pudra kutulan, rujlar, levanta şişeleri, boş bir şekerlik İçinde sahibinin bacaklarından henüz çıkmış o lâtif yumak halinde bir çift ipek çorap, biraz ötede bir İki kadın jartiyeri, bir çift terlik, hulâsa kadın mahremiyeti dediğimiz şeye alt hemen her türlü eşya vardı. Fakat bununla da kalmıyordu. Suphi ağabey arılaşılan dolaptan hoşlanmıyordu. Bütün eşyası, elbiseleri, beni her gün birkaç kere İmrendiren boyun bağlan, duvara asılı idi. Bunların ve büyük meşin seyahat sandığının Üstündeki gömlek kutularının arasında yine bir yığın kadın eşyası, huluzlar, kombinezonlar, sütiyenler vardı. Ve sonra hemen her köşede kadın fotoğrafları... Birisini elime aldım, ömrünün bütün zavallılığı, düşkünlüğü yüzündeki kırık tebessümden belli biçare bir kadının resmiydi. Altında, “Sevgili doktoruma...” diye bir İthaf vardı. Arkasını çevirdim. Suphi ağabeyin kalın el yazısıydı: “Fatihadaki, Allahım bize doğru yolu göster” sözü beyhude değildir. Çünkü milyonlarca insanın hepsinin kendine göre bir mantığı vardır. Bunların içinden doğrusunu bulmak!. Daha fazlasını okuyamadım. Çıldıracak gibiydim. Yavaşça odanın kapısı bu yarı çıplak kadın fotoğraflarına, sahipsiz kadın eşyasına ve Maks Nordau’la Durkheynı arasındaki albümün ürerine kapayarak salona döndüm. Şimdi madam Blekçiyanın Suphi ağabeyden bahsederken yüzünde beliren o muammalı tebessümü ve baş sallayışlarını anlıyordum. Bu melonınrıe sosyolog, bu İçtimaî mistik aynı zamanda zavallı bir kleptoman ve zavallı bir fetişisttir.Uğradığı randevu evlerinden bir hatıra getirmeden ayrılamıyordu. Artık madamın salonda benim İçin hazırladığı
378
yer yatağında da uyumak güçtü. Halbuki yukarıya da çıkamazdım. Sedirin bir köşesine kıvrıldım. Bütün hayat üstüme yığılmış gibiydi. Hayat, insanındı. Fakat İnsan, Yarabblm insan ne kadar zayıftı. Kime dokunmak istesem, kuru bir dal gibi elimde kalıyordu.
Acayip bir gece İdi bu. Yukarda sevdiğim kadın ömrünün fecaati içinde belki şimdi daha katılasıya ağlıyordu. Aşağıda ben lüzumsuz bir tecessüsle bir insan hayatını cn kaba ve iğrenç çizgilerinden görmüştüm. Kendi kendime “Niçin bu kapıyı beyhude yere açtım!” diye kızıyordum! Bir daha Muhlis ağabeyin yüzüne nasıl bakacaktım. O mavi gözlerini üzerime dikerek ve elinin tersiyle geniş alnının Üstüne saçlarını ata ata banua Chopln’den, Liszt’ten, Dede Efendiden, Boulroux'dan, Bergsorı’dan, Hacı Bayram ve Yu-nus'tan bahsederken onu nasıl dlnhyecektlm.
Bu kapıyı açmadaydım Suphi ağabey benim İçin daima bir nevi mürşit çehresiyle kalacaktı, ve işin hazini ona muhtaçtım da. Ne kadar uzun yolları, benim İçin kıaaltmıştı. Fakat şimdi o bana içtimai ve ferdi ahlâktan bahsederken aynı sükûnetle, itimatla dinliyebiür miydim? Girilmemesi lâzııngelen bir yere girmekle bir insanın bütünlüğünü İçimde yıkmıştım. Şimdi o konuşurken o terlikler, sutiyenler, çoraplar, iskarpin tekleri, kombinezonlar olduğu yerlerden kımıldanacaklar. etrafımızı alacaklar, sahiplerini arayacaklardı. *
Vakan İni odaya girmekle Suphi ağabeyin bir tarafını öğrenmiştim; fakat bu Öğrendiğim tarafı onun bütün şahsiyetini gözümde yıkmıştı. Bundan sonra benim İçin tezatları içinde çırpınan bir zavallı idi. Birdenbire hatırıma zalim bir şüphe geldi; acaba bu eşyanın içinde Sabihaya ait bir şey 379
de var mıydı? Niçin olmasın? Hattâ olmaması ancak bir tesadüf meseleyiydi. Mademki bir insan bu kadar tezatları kendisinde toplayabiliyordu...
Bu düşünceler içinde uyumuşum. Uyandığım zaman başımda gecenin yorgunluğunun verdiği bir ağırlık vardı. Gerçekte bu bir uyanma değil, bir sandıktan, çok dar ve boğucu bir bon m arşeden çıkmak gibi bir şeydi. Çünkü bütün gece rüyamda Suphi ağabeyin odasındaki eşyayı görmüştüm. Kâh bir yığın çıplak kadın onlan telâşla arıyorlar, kâh kesilmiş uzuvlar tek başlarına onlarla geziniyorlar, kendilerini teşhir ediyordu. Bazıın bir el uzanıyor, vücudunun bir tarafından bir mendil, bir çorap çekip çıkanyor. saatim bir kombinezon oluyordu. İkide bir bu acayip kâbusa Şahikanın yaşlı gözleri karışıyor, bir eliyle oturmak için koltuktaki kafatasını itiyor. fakat eli oraya yapışmış gibi bir türlü ay. rılamıyor. bana garip ve ısrarlı bir şekilde “beni kurtarın” der gibi bakıyordu.
Sonuna doğru bu tahammülü imkânsız bir tasallut halini aldı. Bütün o eşya, bilmediğim, görmediğim, görmiyeccğim, bilmlyeceğim şevlerin hepsi üstüme yığılmış gibiydi. Ben onların arasından çıkıp kurtulmak İstiyorum.
Biliyordum kİ, bir yerde, bilmediğim bir yerde, yapmam, behemehal yapmam Ifizınıgelen bir iş vardır. Ben vaktinde yetişmezsem her şey mahv-ü perişan olacaklar, bütün ümitler Ya-rabbım kimlere alt. ve nc cins ümitler? Yıkılacak, telâlisi imkânsız felâketler bir sel gibi etrafı a-lacaklardır. Fakat bir türlü üzerime çöken ağırlıktan kortulmuyor, bir türlü kendimi bulamıyordum. •-
(Devamı var) 380
5S Mayıs lf*50
YENİ İSTANBUL
Sayfa S
Beşeriyet ailesine her on günde 1 milyon kişi katılıyor Dünya nüfusu 1900 den 1950 ye kadar nasıl gelişti?
I
Umumi bakış
■JÜNYA nüfusu şimdi her gün yüz bin kişi, yani on günde bir milyon nisbetinde artmaktadır.
Bu rakam, ölüm vakaları düşüldükten sonra kalan doğum fazlalığını göstermek itibariyle "sâfi” artışı ifade eder.
Yirminci Asrın başından beri, bunca harplere, kıtlıklara, salgın hastalıklara ve felâketlere rağmen dünyanın nüfusu her yıl ortalama olarak 16.464,000 raddesinde çoğalıyor. Demek ki, 1900 den beri yeryüzünde her gün, ölüm sayısına nisbetle 45,106 doğum fazlalığı kaydedilmiştir.
Dünya nüfusunun 1700 den. yani Onsekizinci Asrın bidayetinden beri gösterdiği artış seyri dikkat çekici bir keyfiyettir. Meselâ 1700 de 563 milyon 500.000 olan bu nüfus, elli sene sonra (1750) 699,400,000 e çıkmış bulunuyor. Senelik artış nisbeti yüzde 4.8 dir. 1800 de yeryüzünün sakinleri 905,600,000 kişiyi bulmuş ve artış seyri senede % 5,8 e yükselmiştir. 1850 de ise nüfusun bir milyan aştığına (1,171,000.000) ilk defa şahit oluyoruz. Oııdokuzuncu Asrın ortası ile Yirminci Asrın ortası arasında nüfusun artış seyri fevkalâde hızlanarak yüz sene içinde iki mislini geçiyor (1900 de 1 milyar 608 bin, 1949 da 2,403.200,000 ntobet dahi. 1700 e nazaran iki misline yükselerek yüzde 10 raddesini buluyor.
Nüfusun 1900 den beri kıla itibariyle artışına göz atacak olursak elli senede Avrupada 401,000,000 dan 551,647.000 e, Amerikada 144,000,000 dan 1,318.000.000 a, Asyada 937 milyondan 1 milyar 318 milyona, Afn-kada 120 milyondan 200 milyona, Okyanusyad8 ise 6 milyondan 12 milyona çıktığını görürüz.
Öteden beri en büyük insan kalabalığını ihtiva etmiş olan Asyada hafif bir gerileme kaydedilmektedir: Meselâ 1900 de dünya nüfusunun yüzde. 58.3 ünü toplamakta idi; halbuki bu nisbet 1947 de yüzde 56,3 e iniyor.
Avrupada da gerileme vardır ve 1900 de yüzde 25, 1938 de yüzde 24,7 olmak üzere kaydedilmiştir. İkinci Dünya Harbinde uğradığı kayıplar yüzünden bugün Avrupa nüfusu, dünya nüfusunun ancak % 22,8 ini teşkil edebiliyor. | r: ? ~t 1 -g
Avrupa ve Asyada nüfus gerilemesinin sebepleri arasında, bu iki kıtanın en eski medeniyetleri taşıyan yerler olup demografi bakımından yıpranması, ondan sonra da iki büyük harbin en çok oralan kasıp kavurması gibi hâdiseler var. Diğer taraftan Asyanın su baskını, zelzele ve salgın hastalık gibi âfetler ülkesi olduğu malûmdur.
Fakat bütün bunlara başka bir sebep daha katabiliriz: O da genç ve gürbüz bir âlem olan yeni dünyanın bugün geçirmekte bulunduğu muazzam gelişme devresi. Gerçekten, yeni dünyanın nüfusu 1900 ile 1947 arasında yüzde 115,4 nisbetinde çoğalmıştır.
Her kıtanın nüfus kesafeti arasında, bir mukayese, hakiki vaziyeti göstermlyecektir. Zira, meselâ Asya, yüzde 26.8 gibi bir nlsbet arzetmek-le ikinci derecede gelir gibi görünmesine rağmen Hindistan, Japonya ve Çin dünyanın en kalabalık topluluklarını ihtiva eder. Keza, Amerika ile Afrika aynı derecede orta kesafette ülkeler gibi görünüyor. Fakat her ikisinin de hiç bir nüfusu olmayan muazzam toprak parçalarına malik bulunmalarına karşılık. Birleşik Devletlerdeki insan kesafetine Afrikanın hiç bir yerinde (belki Mısın istisna edebiliriz) rastlanmaz.
Bu itibarla dünya nüfusunun dağılma nlsbet ve durumu ancak, her kıta içinde büyük topluluk kesafetlerini araştırmakla tesbit edilebilir.
n
ASYA ve AMERİKA
Asyanın bir özelliği, gayet geniş boş topraklar ve öte taraftan dünyanın en kalabalık memleketlerini ihtiva etmektedir. Son istatistiklere göre Kuzey Sibirya. Pamir yaylâla-rı, Moğolistan, Türkistan ve Arabistan gibi Ülkelerde 202 kilometrede bir kişiye rastlanmakta, buna karşılık Çin. Hindistan, Japonya. Hindi-çtni ve Endonezya Asya nüfusunun onda dokuzunu, yani 1 milyar 95 milyon kişiyi toplamaktadır. Bu memleketlerin bazı yerlerinde kare kilometreye 400 kişi düşüyor.
Asya ahalisinin 825 milyonu sarı ırka (Çinli. Japon, Korali. Annamlı, MalezyalI v.sj, 440 milyonu beyaz ırka, 50 milyonu siyah ırka mensuptur (bu siyahiler. Seylân Adasiyle Hindıstanın güneyinde toplanmış o-lan Dravidlilerdir).
Kıtanın güney-doğu memleketle rinde büyük şehirler ve sanayi merkezleri vücuda gelmiş ve Tokyo 6 milyon, Osaha 4 milyon, Yokohama ve Kalküta üçer milyon, Pekin ve Bombay İkişer milyonluk topluluklar haline gelmiştir.
Asyanın en kalabalık memleketleri en başta Çin (463,200,000) ve ondan sonra Hindistan (338,727.000) dir. 1947 rakamlarına göre Japonya-nın nüfusu 78.000,000. Endonezyanır ki 76.360,000. Pftkistanınki de 72 milyon 206.000 i bulmaktadır.
Amerika da, Asya gibi, gayet büyük hoş ülkeler kıtasıdır. Bunlara en çok Kanada, Şako. Amazonya ve Patagonyada rastlarız. Ve yine Asya gibi pek kesif nüfuslu bölgelere mâliktir. Fakat her iki kıtanın nü fus kesafetleri arasında kemmiyet farkları görülür.
Amerikan nüfusu elli sene içinde iki misline çıktığı halde bu kıtada doğum nispeti Asyaya nazaran hayli zayıftır (Amerika: % 19-26; Asya. % 32-60). Buna mukabil ölüm nispeti Asyada Amerikadan çok daha yüksektir (Asya: % 18-35; Amerika: Kanadada % 9. Birleşik Devletlerde % 9-12, Meksikada % 21).
Diğer taraftan Amerika bu asrın ilk yirmi beş senesi için dünyanın en büytlk muhaceret ülkesi olmakta devam etmiş ve her sene aşağı yukarı bir milyon muhacir kabul et miştır. 1901 le 1905 arasında Birleşik Devletlere her yıl ortalama 720 bin muhacir girmiştir.
150.000,000 kişilik nüfusiyle Birleşik Devletler yalnız bütün kıtanın en kalabalık memleketi değil, Kuzey Amerika nüfusunun da yüzde 91 ini sinesinde toplıyan bir ülkedir.
Kuzey Amerika nüfusu 165 milyon kadar olduğuna göre (1949 rakamları! bunun 150 milyonu Birleşik Devletlere ve 12 milyon 600 bini de Ka-nadaya ayrılırsa kalan iki buçuk milyon kadarı Alaska, Labrador, New-Foundland ve Groenland ahalisini teşkil ediyor. Birleşik Devletlerdeki siyahilerin sayısı İse 12 milyondur.
Şehir dışında yaşıyan Birleşik Devletler ahalisi pek çabuk üremek-le beraber sananın fevkalâde inkişafı şehirler nüfusunu mütemadiyen arttırmış olup bu nüfus. 1949 da bütün ahalinin yüzde 60 ını bulmuştur. Halbuki 1910 da yüzde 46, 1940 da yüzde 56 smı tutmakta idi.
Birleşik Devletlerin en kalabalık şehirleri şunlardır: New-York (çevresiyle birlikte 15 milyon), Chicago ı4 milyon), Phlladelphia (3 milyon), Boston. Los Angeles ve Detroit (2 şer milyon).
Kanadanın birer milyondan fazla nüfuslu iki şehri var; Montreal ve Toronto.
Bütün Amerikada nüfus kesafeti pek zayıftır. Kuzeyde kare kilometre başına 8, Orta Amerikada 17, güneyde 5,8 kişi isabet ediyor.
Güney Amerika nüfusunun 1949 ©eneshıthî' lOö.tTOO.OOO I bulduğu tikli mln edilmektedir. 1948 rakamlarına göre Brezilyanın nüfusu 48.450.000. Arjantininkı de 16,110.000 dir.
Orta Amerikanın bir hususiyeti, orada ahalinin pek çabuk artmasıdır: Meselâ 1947 senesinde artış nispeti binde 32 olarak tespit edilmiştir (halbuki bu nispet Kuzey Amerikada 18, güneyde 14 tür); hattâ artış seyri Meksikada 45 i bulmuştur (1947).
MEMLEKET HABERLERİ
9uncu B.M.M. nasıl açıldı?
457 milletvekili andiçti — Meclis ve Cumhur başkanlarımn seçilişi—İnönünün Bayan tebriki — Açılan yeni bir devir
Ankara, 22 (Hususi surette giden arkadaşımız bildiriyor) — Ankara, tarihin mühim devrelerinden birini daha yaşıyor. Cumhuriyetin kuruluşundan beri üçüncü Devlet Reisi seçimi yapılacaktır ve bu. İlk defa olarak sivil bir şahsiyet ve aynı zaman da ekseriyet partisinin ekalliyet haline inkılâbı münasebetiyle olacaktır. İlk iki Reisicumhurumuzla kahraman Reisicumhurlar devresi kapandı deniliyordu. Buna “Asker kahraman,, demek daha doğru olacak. Zira üçüncü Devlet Reisinden bu sıfat eslrge-nemez zannediyoruz ve bunu müşahede kimsenin hakkına bir tecavüz sayılamaz.
★
Daha İlk bakışta görülüyor ki B. M. M. nln 9 uncu devresinin »İması bambaşkadır. Ekseriyeti Cumhurl yet nesline mensup olanlar veya bu devirde şuura ermiş bulunanlar teşkil ediyor. Zaten bu şuur, seçlmlerdo kendisini göstermiştir. Aksi takdirde Cumhuriyet umdelerinin, genç nesillere yapılan telkinlerin, millî eğitimin sözden İbaret olması icap ederdi. Bugünü yapan, bu Meclisi vücuda getiren Cumhuriyettir. Milletin kendini idrak etmiş olması en büyük kazançtır. Millet menfaatleri İle haklarını da şuur haline getirdiği gün Türkiye en yüksek medeniyet ve refah seviyesine ulaşmış olacaktır.
★
Daha sabahtan B M.M. nin önü, büyük bir ekseriyeti Anadolunun muhtelif bölgelerinden milletvekillerini getirmiş ve onları İşe başlarken görmek Istiyen seçmenlerle doluyor. Bütün Babıâli ve başlıca şehirlerimizin gazete muhabirleri Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğünden Meclise girmek için kart bekliyorlar. Fakat yok. Gündelik gazetelere ikişer yer ayrıldığı söyleniyor. Ya hususi surette gelen muhabirler? Gazeteci ol-mıyanların ellerinde hasın damgalı kartlar tesbit ediliyor. Böylcce bir uzlaşmaya varılıyor ve mesele halledilmiş oluyor.
En yaşlı üye
Saat 15 tir. Hüseyin Cahit Yalçın Meclisin en yaşlı Üyesi sıfatiylc Başkanlık yerine geçip celseyi açıyor. En yaşlısı evet, fakat dinç, siyah elbisesi ile bir heykel gibi duruyor. Bu, Meclis içinde hayırlı bir işaret. Localar ancak yarı yarıya dolu. 487 üyenin and içmelerinin bir hayli süreceğini hcsaplıyanlar henüz gelmemişler. İlk olarak Afyon Milletvekillerinden başlanıyor. İlk üyenin sdı Abdullah Güler. Uğurlu hlr isim. Büyük Millet Meclisinin bu 9 uncu devresinde ye-
Batının zaferi, Fransaya bağlı
İngiliz Hava Mareşali Tedder, bu kanaatle...
TOashlngton, 22 A.A. (AFP) — Lord Tedder, dün ahşam verdiği beyanatta silâh yarışında batının zaferinin büyük ölçüde Fransanın askeri kudretinin artmasına bağlı olduğunu söylemiştir.
Kuzey Atlantik Paktı Daimi Askeri Komitesi üyesi ve Birleşik Ameri-kadakl Ingiliz Askeri Heyetinin Başkanı olan Lord Tedder Batı Avrııpanın muhtemel bir taarruzu önliyecek duruma sokulması lâzım geldiğini söyllye-rek demiştir ki;
“Bundan başka» paktı imzalayan on İki memleketten her biri ankets kuvvetlerini, coğrafi durumuna ve kaynaklarına göre Ayarlamalı ve deniz, kara ve hava kuvvetleri arasında bir muvazene idamesine çalışmadan sadece bir ihtisas kolu dahilinde yürümelldlr.,,
Hint Elçisinin manalı sözleri
Kızıl Çin ile Hindistan işbirliği yaparlarsa bir blok kurabilecekler
San Francisco, 22 (A.P.) — Çin
komünistleri dün. Hindistan Büyükelçisinin itimatnamesini takdim merasimine, mühim olabilecek bir mâna • atfetmeye teşebbüs etmişlerdir.
San Franclsco’dan dinlenmiş olan Peiping radyosu dün. İtimatnamesini
Bayan Roosevelt’e altın madalya
New-York 22 A.A. (AFP) — Elesnor Roosevelt’in 'İnsan Haklarf'nı müdafaa yolunda sarfettlği gayretlerden dolayı şerefine verilen ziyafette kendisine altın bir madalya hediye edilmiştir.
Bu toplantıda bir konuşma yapan Eleanor Roosevelt. şunları söylemiştir:
"Şayet Amerikan Ayan Meclisi, Blr-legmig Mllleiferİn Inenn pak-
tım tasdik edecek olursa bu. komünizmle demokrasi arasındaki mücadeleyi demokrasi lehine destekleyecek kuvvetli bir hareket olacaktır.,.
Kütle halinde imha sözleşmesinin hâlâ,Âvan Meclisinde tasdikten geçmemiş olduğunu Eleanor Roosevelt teessürle bildirmiş ve gerek Amerikada. gerekse hariçte birçok kimselerin İnsan haklan mücadelesinde Amerikanın neden dolayı derhal müspet bir tavır takınmadığını kendi kendilerine sorduklarını hatırlatmıştır.
minin mânası hususi bir ehemmiyet alıyor. Filhakika bir çok milletvekilleri heyecanlı, bilhassrf Ankaranmki-ler. Sıra Aydına gelince Köprülünün çıkmadığı görülüyor. îstAnhuldan da seçilmiş, demek orayı tercih ediyor. Sonra Adnan Menderes geliyor. Ağır bir sesle and içiyor, alkışlanıyor. İlk alkışlar onun İçin.
C.H.P. ilk and İçin Feridun Fikri Düşünsel (Bingöl), Bursa milletvekilleri çağrılırken Celâl Bayar da geliyor. Hafif bir »esle, heyecandan biraz boğuk yemin ediyor. Alkışlar.
Şemscddin Günaltayın adı okunuca bir hareket oluyor. C H P şimdi Mecliste muhalefet tarafına geçmiştir. Yerinden kalkıyor, kürsüye sol taraftan geliyor, aynı taraftan dönüyor.
Refik Komitan adı İçelden okununca gelip yemin etti. Üçüncü alkışlanan o oldu. Şimdi İstanbullular çağrılıyor. Celâl Bayar Bursadan yemin ettiği İçin kürsüye gelmedi. Fa kat lstanbuldan milletvekili olarak Reisicumhur seçildi. Fuat Köprülü çağrılınca geldi. Halil Özyörük gel medi» İzmirlilerle and içti.
tik kadın üye
Nazlı Tlabar ilk kadın olarak yemin ediyordu. Kürsüye çıkınca dinle-yicilor kısmından «örmek için a^ağn kalkıp sıraların üstüne çıktılar. Bir sıra devrildi.
Saat 17 ye geliyordu. Havaya bir ağırlık çökmüştü. And içen vekillerden çoğu koridorlara dağılıyorlardı. Yalçın Başkanlık makamında iki saatten fazla oturmaktan yorulmuştu Bu esnada Senlhl Yürüten’ln hoparlörleri çınlatan yemini işitildi.
lzmirdcn Halide Edip Adivar Meclisin ikinci kadın üyesi olarak and içerken büyük bir alkış topladı. En çok alkışlanan o oldu. Refik Şevket ince İzmirlilerle çıkmayıp Mnnlsadan and tçtl. tzmirln Sendikalar Başkanı Abidln Tekön bir sürci lisanda bulundu. Yüksek sesle tashih etti. Sahte milletvekilleri
Bu esnada Meclise üyeler arasına karışarak gelip sıralarda oturmuş hlr kaç sahte mebus görüldü. Yakalanıp dışarı çıkarıldı
Saat 17.50, Şimdi YozgatlIlar çağrılıyor. Koridorlara çıkanlar yerlerine dönüyorlar. Elçilere mahsus localar da kalabalıklaşıyor. En son olarak Zonguldak Milletvekili Avnl Yur dabayrak yemin ediyor ve Yalçın, Meclis Başkanı seçimine geçileceğini bildiriyor.
Meclis Başkanı
seçimi
And İçme töreni 3 saat sürdü. Meclis Başkan seçimi 15 dakika içinde
takdim etmiş olan Hint Büyükelçisinin şunları söylemiş olduğunu kaydetmiştir: “Kendi aralarında dünya nüfusunun üçte birine sahip olan Asyanın bu İki kardeş cumhuriyeti. İşbirliği yaptıkları takdirde, yenilmez bir kuvvet olarak ortaya çıkarlar.,.
İsveç, otom sığınakları inşa ediyor
Stockholm, 22 (Nafen) — İsvoçto atom, hidrojen gibi bombalardan ko-runabilmck üzere 13 metre derinlikte kayalar içinde sığınaklar yapılması kararlaştırılmıştır. 25 milyon İngiliz lirasına malolacak bu sığınaklarda 700 bin İşçi muhafaza, altında bulundurulabilecektir.
Sulh zamanlarında bu sığmaklar de-oo olarak kullanılacaktır.
Yeni yapılacak £u sığınaklarda her türlü konfor bulunacaktır. Asansör tesisatı, kahvesi, sinema salonu, kulüp odaları, ping-pong oyununa mahsus salonlar bulunacağı gibi, bir çok eğlence temin eden vasıtalar da mevcut olacaktır.
Sığmakların İnşası harp zamanında mühimmat yapan fabrikaların ser-mayederlan tarafından temin edilmektedir.
yapıldı. Tasnif 10 dakikada bitti. Zira C.H.P. seçime iştirak etmiyor. Geçen Mecliste D.P. nln yaptığı gibi pasif taktik tatbik ediyorlar. 387 iştirakten iki çekimser ve 385 oy He Refik Koraltan Başkanlığa seçildi. Yalçın ona alkışlar İçinde yerini bıraktı. Başkunlık divanı seçimini o yaptı. Üç başkan vekili, üç İdareci ve 6 kâtip seçilecek. C.H.P. yine iştirak etmedi. Saat 18.50 seçim rekor teşkil edecek bir sürat-i berklye ile yapılıyor. 13 dakikada Başkan vekilliğine 377 iştirakten 376 oyla Sıtkı Yırcalı ve Hulûsi Köymen. 375 oyla Fuat Hulusi Demircili seçildiler. İdareciliğe 370 iştirakten 367 oyla Halil At alay, Kâmil Gündeş ve 368 öyle İhsan Şerif Özgen, kâtipliklere 379 iştirakten 377 şer oyla Ruif Aybar, Haşan P Mat kan, Ümran Nazif Yiğiter, Nazlı lıabar ve 376 oyl* Füruzan Tekil. Muzaffer Kurbanoğ*.. seçildiler.
*
Saat 19.15 Reisicumhur seçimini tasnif edecek olan heyet kura ile tes-blt ediliyor. İçlerinde Yalçın da çıkıyor. Sonru, hangi seçim bölgesinden oy vermeğe başlanacağını tesbit. için yine kura çekiliyor. Garip bir tesadüf Malataya çıkıyor. Bu, bayrağın, bir elden ötekine teslim edilişi değil midir? Nazlı Tlabar İsimleri okurken başkanın işareti üzerine İnöniiyü okumuyor. Nazik bir dikkat eseri... Herkesle heyecan. Zira o âna kadar müstenkif olan C.H.P. âzalan oy vermek üzere kürsüye geliyorlar. Kime verecekler? Biraz sonra belli olacak. Saat 19.26. Bütün oylar verildi. Tasnif 19.50 de bitiyor. Koraltan 463 iştirakten 387 oyla İstanbul milletvekili Boyarın seçildiğini söylüyor, alkışlar, ismet İnönü 64 oy almıştır. Halil özyorük 1, bir oy da müstenkif. Koraltan and içmesi için Reisicumhuru almağa gideceğini söylüyor, Kürsünün iki taralı kapılardan içeri taşan ve şimdi artık oraya girmelerine müsaade edilmiş dinleyicilerle dolu. Saat 19.58, Ko-raltan geliyor. Bir an sonru fotoğrafçıların ışıkları Boyarın göründüğünü haber veriyor. Varol sesleri ve alkışlar. Bayar gayet vakur and içiyor. Tekrar alkışlar Saat 20.03. Bayar. tebrikleri kabul etmek üzere salondan ayrılmıştır,
tnönünün tebriki
Dışarıda Meclisin kapısı önüne alkışlar arasında bir Otomobil geldi. Bu, Bayarı tebrike gelen Inönüdür Ankara donanmış. Çankaya ışıklar irinde.. Havada şimşekler çakıyor ve bulutlar var. Birkaç damla yağmur. Yeni bir devre başlamıştır. — fa.
PARİS HUSUS
BÜROMUZ BİLDİRİYOR
olduğunu bir kere daha belirtti
Amerikan ve İngiliz dışişleri bakanları, verdikleri beyanatta, Türkiyedeki iktidar değişikliğini fırsat bilerek kötü propagandalara başlayan Ruslara karşı sert bir ihtarda bulundular ve bu arada bir Akdeniz Paktı imzalanması ihtimalinden bahsettiler
Paris, 22 (Hususi Büromuzdan) — Acheson ve Eevin’in, Türkiye, Yunanistan ve İranın İstiklâlleri ve emniyetleri için aynı günlerde yaptıkları resmi beyanat, Amerika ve lngiltere-nin şarktaki ahenkli siyasetleri üzerine bilhassa dikkati çekmeğe vesile olmuştur.
Avrupa milletleri arasındaki tesanüt ve bağlılık sahasında mühim terakkiler kaydetmiş olan Londra konferansının kararlarından hemen son-rA. Amerika ve lngilterenin, Atlantik Paktı hükümleri içinde bulunmayan Orta ve Yakındoğu memleketlerinin mukadderatına karşı lakayt kalamı-yacaklarını yeniden ve alenen ilân etmeğe lüzum görmelerinin hakiki sebeplerini tahlil etmek faydalı olacaktır.
Pariste. Doğu Avrupa meselelerinde mütehassıs olan şahsiyetler, Achcson ve Bevin'in bu mühim beyanatını, Moskovaya karşı açık ve kat’l bir ihtar olarak telâkki etmekte müttefiktirler. Hakikaten, şu son zamanlarda çok yanlış bir düşünce İle, Amerika ve lngilterenin Avrupa ve Cenup-doğu Asya meseleleriyle fazla meşgul olmaları yüzünden, Doğu Akdeniz ve Arap memleketlerindeki statükonun muhafazası hususunda mesuliyeti yüklenmek istemedikleri ileri sürülmekte idi. Bu iddia, şüphesiz saçmadır. Belki Amerikan Kongresinin, Atlantik Paktına İlâve edilecek bir Akdeniz Paktını tahakkuk ettirmenin henüz malî ve İktisadî imkânlarının mevcut olmadığının düşünüldüğü söylenebilir. Fakat, Amerika Hükümetinin bu tasavvuru daima gözönünde tuttuğu ve Cenupdoğu Avrupayı ve Irak petrolleriyle alâkalı sahaları, Batı dünyasının müdafaası İçin mühim birer unsur telâkki ettiği muhakkaktır.
Alâkalı ve salâhiyeti! çevreler, Acheson ve Bevin’in beyanatındaki Turkiyeye ait kısımları şöyle tefsir ediyorlar:
Türkiyede serbest umumî seçimlerden sonra Celâl Boyarın demokrat e-kibi İş başına geldiği şu sırada, Ya-Yakın ve Ortadoğunun emniyetini muhafaza mesuliyetini taşıyan Amerikan ve Ingiltere. Türkiyeye karşı yapılacak en küçük müdahaleye müsamaha göstcrmiycccklerlni Sovyet Rusyaya bildirmek istemişlerdir. Çünkü, daha şimdiden Rus ve peyklerinin gazeteleri, Türkiyede vaziyetin çok karışık olduğunu vc Demokrat Partinin bu güçlükleri yenmek için lüzumlu elemanlara ve tecrübeye sahip bulunmadığını yazmaya başlamışlardır.
Herhalde Moskova Hükümeti, Tür-kiyenin demokrasi ve parlâmento rejimi yolunda çok mühim ve esaslı bir İlerleme gösterdiği bugünlorde. iktidar değişikliği yaparken milli irade ve azminin zayıflayacağı ümidine kapılmakta ve bundan İstifade ederek komünist propagandasını kullanmağa heves etmektedir.
îşte Amerika ve İngiltere, bu şekilde propaganda ve gayretlere müsamaha göstermiyeceklerlni ve bunun mümkün olamayacağını Ruslara ihtar etmişlerdir. Böyle titizce ve dikkatle takip edilen ahenkji bir siyaset hâdisesi karşısında Moskova Hükümeti, herhangi bir müdahale ve tecavüz e-melinln. gerek müttehit ve azimli Türk milleti, gerekse Türkiyeyl senelerden beri hürriyeti müdafaa sisteminin en ileri kalesi diye tanıyan ve o-nun iradesinin sağlamlığına güvenen Batı dünyası tarafından derhal ve şiddetle mukabele göreceğini anlamakta gecikmlyccektlr.
Bütün bunlar. Amerikanın İnfiratçı bir siyaset gütmlycccğini ve Amerika da dahil Atlantik devletlerinin TürkJyfiyi yalnız bırakmıyacaklan-nı İspat eder. Acheson ve Be-vin’In beyanatı. Rusyaya bir ihtar ol-
Venedikte bir facia .
Venedik. 22 (.TV) — Dün» kanallardan biri üzerindeki küçük bir köprüden 50 çocuk geçerken, köprü çökmüş ve on bir aylıktan on bir yaşındakilere kadar on beş çocuk boğulmuştur.
Çocukların hepsi, Gorzono kanalına düşmüşlerse de 35 tanesi etraftan yetişenler ve kendilerini götürmekte cilan papazlar tarafından kurtarılmışlardır. Ölenlerin biri müstesna, diğerlerinin hepsi kız çocuklarıdır. Biri de on bir aylık bir bebekti kİ, kucakta taşmıyordu.
Köprünün neden çöktüğü tesbit e-dllememlştir. Hâdisenin vukubulduğu Cavnnzere köyü matem içindedir.
Çocuklar, Hıristiyan Gençlik gününü tesit eden 350 kişilik bir kafile ile gidiyorlardı, kafilenin başı köprünün üstündo iken facia vuku bulmuştur.
Prenses Faika kocası ile Mısıra dönecek
San Francisco. 22 (AP) — Prenses Faika, dün, ağabeysl Kıral Faruk’un emirlerine riayetle yakında Mısır’a döneceğini vc kendisine kocası Dr. Fuad Sadık’ın da refakat edeceğini bildirmiştir.
Geçen hafta Faruk, gerek Prenses Faika ve Fethiye, gerekse de Valde Kıraliçe Nazlı’ya, Prenses Fethlyenin Riad Ghali ile dini izdivacından sonra Mısıra avdet etmelerini emretmişti.
Fethiye ve Valde Kırallçentn bu emre İtaat edecekleri hakkında hiçbir 1-şaret yoktur.
Ghali vc Prenses Fethlyenin dini izdivaçları plânı, Valde Kıraliçenin rahatsızlığı yüzünden geri bırakılmıştır.
Vietnomda basına sansür
Saygon, 22 A.A, (AFP) — Vietnam Hükümeti, yanlış haber verdiklerinden dolayı 23 mayıstan itibaren üç günlük gazetenin neşrini muvakkaten tâdil etmiştir. Bunlardan iki gazete 15 gün. üçüncüsü bir hafta çıkmayacaktır. Bu haberler, son zamanlarda Bakanlar Kuı^lıı tarafından imzalanan sansür kararnamesinden evvel yayınlanmıştı.
Bir dakikada 1900 sigara
Londra, 22 (Nafen) — Dakikada 1900 sigarayı hazırlayan vc paketlere yerleştiren yeni bir makine Ingiliz tütün fabrikalarında tecrübe edilmektedir
Bir erkek ve iki kız tarafından idare edilmekte olan bu makine bir Alman İcadı olup sigara İmal edilirken hiç kimsenin eh bile »Ür^lmemektedlr.
duğu kadar, bir tecavüz halinde Amerikanın ve lngilterenin derhal ve top-vekûn Türkiyenin yardımına koşacaklarının ve her zaman bu memleketi destekllyeceklerinin de bir ifadesidir.
Resmi çevreler. Bevin'in sözleri raunda Atlantik Paktına bağlanacak bir Akdeniz Paktının imzalanması ihtimalinden de bahsetmesi üzerine bilhassa dikkati çekiyorlar. Bevln, Tür-klyenin, YunanUtanın ve İranın istiklâlinden, emniyetinden ve Batı
Sovyetler. Kafkas bölgesinde harp hazırlığı yapıyorlarmış 1
Balkanlı mülteciler, Rusların bütün Kafkas hududu ve Hazar Denizi bölgesinde sağlam komünistlerden mürekkep 5 inci kol grupları kurduğunu ve gizli silâh ve mühimmat depoları tesis ettiklerini bildiriyorlar
Paris. 22 (Hususî büromuzdan) — Parlsteki Balkanlı mülteciler çevresi, bir kaç gündenberi, muhtemel bir harbin hazırlıklarına başlangıç olmak Üzere Kafkaslarda askeri ve stratejik bir plânın tanzim edildiğinden bahsetmektedir. Bu kaynaktan verilen haberleri, çok defa ihtiyatla karşılamak gerekir. Bununla beraber. bu gibi haberlere karşı her zaman lâkayıt kalmaktan da sakınmak lâzımdır.
Şimdi de aynı çevrelerden öğre-nildlğine göre, Ruslar bütün Kafkas hududu bölgesinde. Hazar denizinde koyu komünist taraftan hususî gruplar teşkil etmek, civar köylerde ve dağlık arazide gizli silâh ve mühimmat depolan tesis etmek mak-sadiyle hazırlanan bir plânın tatbikine geçmek üzeredirler. Bütün bu taraftarlar grupunun başkomutanlığı Kafkaslarda bulunacaktır. Bu grup-
Tifo, Rusyaya
“Moskovaya itaati kendimize gaye olarak almak istemiyoruz
Belgrat. 22 (A.P.) — Mareşal Tlto dun, Yugoslavyamn mütemadiyen büyümekte olan küçük hava kuvvetlerine» memleketlerinin İstiklâlin! korumaktan gayri hiç bir maksatla har-betmlyeceğlni bildirmiştir.
Hava kuvvetlerine, bunların teessüsünün yedinci yıldönümü münasebetiyle hitap eden Tlto, “Hiç bir zaman, yabancı bir memlekette onun istiklâline halel getirmek veya buna benzer gayeleri tahakkuk ettirmek İçin gon-derilmiyecoksinlz.. demiştir.
Mareşal sözlerine devamla, “Bütün İnsanlığın askerî kuvvetlerinin aynı gayeyi haiz olmaları ne kadar isabetli olurdu. Size, bugün şunu «öyll-yeblllrim kİ, sizin gayeniz, sosyalist memleketimizi müdafaadan ibarettir., demiştir.
“Böyle gayeyi ne yapalım”
Belgrat, 22 A.A. (AFP) — Yugoslav hava ordusuna yeni uçaklar verilmesi münasebetiyle söylediği bir demeçte Mareşal Tlto demiştir kl:
“Dünyada sorumlu bulunan insan lar. barış içinde yaşamaya barışçı faaliyetlere zamanlarını hasretmeye hazırlanmıyorlar. Askıda kalan meseleleri barışçı bir tarzda halletmeyi düşünmüyorlar ve bir masa başına oturdukları zaman, anlaşma çarelerini bulamıyorlar. Birbirlerini atom silâhı ve kuvvette tehdit ediyorlar. Henüz »ize büyük devletlerin mâlik oldukları gibi bir silâh veremedik. Fakat »ize on modern silâhları verebileceğimiz saatin yakında geleceğini ümit ederim.
Yoldaşlarım, harpten bir kaç sene sonra silâhlanmadan bahsetmek pek üzücü bir şeydir.
Rusya bize karşı yaptığı hücumlar» haklı göstermek İçin yüksek bir gayeden bahsediyor. Eğer bu hedef her şeyin Sovyet hâkimiyetine tâbi olmasından ve yalnız Moskovaya itaat e-dilmesinden ibaretse, böyle gayeyi ne yapalım?”
Londraya 10 defa inen bir hortum
Londra, 22 (AP> — Londrada pek ender görünen bir âfet olun bir Şortum. dün. on defa Londrıının kuzeybatısında bulunan bir vadiye inmiştir.
Fırtına esnasındaki yıldırımlar neticesinde en az 2 kişinin öldüğü talimin edilmektedir.
Ouse nehri, Bodfordshlre’de üç yerde taşmıştır. Yumurta büyüklüğünde dolu düşmüştür.
Amboy felâketine sebep olan mühimmat Pakistan içindi South Amboy, 22 A A. (AFP) — Sahil Muhafaza Komutanı Amiral M erlin O. Nelll. South Amboy felâketine ve 27 kişinin ölümüne sebep olan patlayıcı maddelerin Paklstana gönderildiğini resmçn bildirmiştir.
Merlin O. Neill bu yükün Ncw-York Bölgesi Deniz Komutanlığının kararı neticesi, South Amboy’dan transit olarak geçen 250 tonluk patlayıcı maddenin son kısmını teşkil ettiğini söylemiştir.
öte yandan, infilâk neticesi meydana gelen hasarın 20 milyon dolar olduğu tahmin edilmektedir. Malların sadece 4 milyon dolar tutarındaki bir kısmı sigorta edilmiştir.
dünyası içindeki mevkllerinden bahsederken şunları söylemişti: “Şimal Atlantik Paktını kuvvetlendirmek gayesinin, bizi bir Akdeniz Paktı imzalamağa sevkedeceğlnl kani bulunuyorum."
Bundan da anlaşılıyor ki, Yakın, Orta, Uzakdoğudaki statükonun muhafazası yalnız Amerika ve înglltcre-nin değil, Atlantik Paktına dahil bütün milletlerin, bütün Batı dünyasının menfaatleri icabıdır.
lar başlıba^ma bir hüviyet taşımı* yacak ve şimdilik faal politika ve komünizm hareketleriyle meşgul ob mıyacaklardır. Onlar, şüphe uyandırmamağa çalışarak bir nevi “beşinci kol” teşkil edeceklerdir. Vazi. feleri; bir gizli teşkilât halinde, araziyi tetkik etmek, radyo ve kurye ile neşriyat yapmak ve İleride faaliyet gösterecekleri mahallî idarede bilgilerini, tecrübelerini arttırmaktan ibarettir.
Diğer taraftan bu gruplar, ancak harp zamanında kullanılmak üzere, bir Sovyet askeri komutanlığı al» tında mukavemet unsurlarını’ mey* dana getireceklerdir. Sanıldığına göre Ruslar, Çlnde de aynı usulü tatbik etmiş ve iyi neticeler almışlardır. Gruplar, harp esnasında hava ordusunun hareketlerine iştirak edecekler. tayyare meydanlarım, İran ve I-raktaki petrol sahalarım ve köprüleri işgal vazifelerini üzerlerine alacaklardır.
Mahallî aşiretlerin de hoşnut olup olmadıkları ter-übeden geçirilecek ve sonunda bunlar da aynı gayeler için kullanılacaklardır. Ayrıca bu aşiret, lerin en faal âzalan için bir talim merkezi kurulacaktır. Bu merkezlerde 50 bin kadar insanın talim gördükten sonra, her birinin, taraftar gruplanna ait 10 veya 20 kişiyi idare edeceği anlaşılmaktadır.
Gelsenkirchen kurbanları
71 İ buldu
Gelsenkirchen. 22 A.A. (AFP) w-Gelsenklrchen’dekl mden kazasında ö-lenlerln sayısı bu sabah 71 e yükselmiştir.
Hastahaneye kaldırılan ağır yaralılar henüz ölüm tehlikesine maruzdurlar.
Gelsenkirchen, 22 A.A (AFP) — Gelsenkirchen maden ocaklarında vuku bulan infilâkta ölenlerin sayısı, has tahanede ölen 3 yaralı ile beraber 66 yı bulmuştur.
Dün bütün gün aroştırmalanna devam eden tahkikat bürosu, henüz infilâkın neden meydana geldiğini bulamamıştır.
Maden ocağı müdürlüğünden resmen bildirildiğine göre, yangının henüz tamamb’le sönmemesine rağmen veni hiçbir infilâk tehlikesi mevcut değildir.
Kaza kurbanları bu çarşamba veya perşembe günü Rotthousen'deki Gelsenkirchen mezarlığına merasimle defnedileceklerdir.
İsrail, Arapları itham ediyor
“Arap hükümetleri, banşı bilerek imkânsız kılıyorlar1*
Tel-Avlv, 22 (A.P.) — İsrail dün, A-rap Devletlerini, barış müzakerelerine boşlamayı “bilerek imkânsız kılmakla.. itham etmiştir.
İsrail Hükümeti. Arap Devletleri tarafından. Arap mültecilerinin İsrail'e avdetlerinin barış müzakerelerine başlamn şartı olarak ileri sürülmesi keyfiyetini kabul edemlyeccğinl bir defa daha açıklamıştır.
terail, Cenovredekl Uzlaştırma Komisyonunun müzakerelere başlamak için göndermiş olduğu davete cevap vermiş ve bunda “doğrudan doğruya müzakerelere hnzır olduğunu., belirterek, “Arap Devletlerinin ihzari şart lar ileri sürdükleri müddetçe, bu müzakerelerin İmkânsız olduğunu,, da İlâve etmiştir.
trnk Parlâmentosu
Ürdiin lehinde
Bağdat. 22 (A.P.) — Ürdün tarafından Arap Filistinln ilhakının sarahaten tasvip edilmesi, herkesin kabul edeceği bir anlaşma zemini bulunmasını İcap ettirir diyen Başbakan Tev-fik Alsuvaldl. Ürdün tarafından parlâmentoya gönderilmiş olan ve Filis-tlnin doğu ve batı kanatlarının birleştirilmesinin tasvip ve tasdik edilmesini talep eden bir telgrafı göstermiştir.
Telgraf, “iki kanadın birleştirilmesi bir arzu idi ve bunu tahakkuk ettirdik. Bu birliğin, tam bir Arap birliğinin İlk adımını teşkil edeceğini ü-mit ediyoruz. Irak parlâmentosunun asil tavrına teşekkür ederiz,, demektedir,
İrak Parlâmentosunun bir çok azalan, bu telgraf lehinde konuşmuşlarsa da, Başbakan, umumi bir anlaşma ihtiyacını derpiş ederek bir komisvon teşkilini tavsiye etmiş ve bu şekilde karar verilmiştir.
Sayfa 4
YENİ İSTANBUL,
23 Mayı* İOM
Sanat bahisleri:
İSVEÇ NOTLARI
Yazan: 8aclt ÖGET
Bir Medeniyet Beşiğinden
2nci Cihan Harbinin
Galatasaraydakl Fransızca temsil
meçhul kalmış
BİR DENİZ FACİASI
Stockholmde kılık ve kıyafetinden çöpçü olduğunu
Yazan: Ala Tokgöz
anlayacağınız adama rastlayamazsınız
Stockholm'ün tehir içindeki pisin terinden biri
Hepimiz için nice vaitler taşıyan şu bahar aylarının bir güzel hususiyeti de mekteplerin sene sonu müsamerelerlnln bugünlerde verilmesidir. Bilhassa temsillerde, yarının İş adamlarını, bugün sahnenin ve sanatın etrafında toplanmış, şaşılır kabiliyetlerini önümüz© sererken görmek İnsanı tiyatro hayatımız hesabına en İyi temennilere sevkeder.
Bu sahada eski ve haklı bir şöhrete sahip olan Galatasaray Liselileri son verdikleri Moliâre-den “L’amour Midecin ‘ ve "George Dandin’Un frnnsızca temsilleriyle yeni bir başurı daha kaydetmiş oldular.
Ancak, bu eserleri tiyatroya dair geniş bilgisiyle sahneye koyan R. Larıoumta gibi bir başa sahip olan genç sanatkârlara ve yine onları muvaffakiyetle canlandırabilen böyle elemanlara sahip olan sahne vâznna niçin, senelerdir yalnız Mollâre'i * krar edip de, daha başka ve modern piyesleri tanıtmaya çalışmadıklarını sorabiliriz.
“Juneau” yu kaybettik
Ayağı, kıç güvertey suyun
«4
mıhlı kalan Heyn, gemi ile birlikte içine gömüldü
3
Bir şehrin temfzliğinde en mühim rolü oynayan belediyenin temizlik ekipleri değil, fakat evvelâ şehirlinin kendisidir. Yaşadığı şehri temiz görmek arzusunu içinde duymamış insanların bulunduğu bir şehirde temizlik ekiplerinin bütün gayretleri boşa gitmeğe mahkûmdur. Hele bu temizlik ekiplerinin esasen ihtiyacı karşılayamıyacak vaziyette oluşları da düşünülürse, o şehirde temizlik hayal hudutlarında kalır.
Temizlik mevzuunda Stockholm, bütün Avrupa şehirlerinin başında gelmektedir. Bunun da başlıca sebebini temizlik ekiplerinin kuvvetinde değil, fakat şehir içinde yaşayanların anlayış ve âdetlerinde aramak lâzımdır.
Yaz ve kış, muntazam şekilde hortumlarla yıkanan ve çuvallarla kurulanan Stockholm sokaklarında kâğıt, çöp, süprüntü, İzmarit bir kenara, fakat kışın, bir şimal memleketi olmasına rağmen şehrin İçinde kara bile rastlamazsınız. Temizlik hususunda âdeta tabiatla mücadele eden bir şehirde kimin akimdan yere bir şey atmak geçer?
Diyeceksiniz kk
— Çöp sepetleri boldur. Onun için kimse yere bir şey atmaz.
Sizi temin ederim, Stockholm şehrinin İçinde bu temizliğin sırlarını keşfe uğraşırken benim de sizin gibi aklıma çöp sepetleri geldi. Her sokakta her tarafı dikkatli gözden geçirmeme rağmen çöp kutusu bulamadım.
Stockholm, temizliğini
tedbirlere değil, şehirlinin anlayışına borçludur. Sokağa atacağınız bir kâğıt parçasını pekâlâ cebinizde muhafaza edebilirsiniz. Bu sizi asla rahatsız etmez. Göreceğiniz her umumi yerde bir çöp kutusu bulacağınıza göre, bu füzulî şeyleri oraya atarsınız. Hem bunlan akşama kadar atacak fırsatı bulamadanız, ne yekûn tutacaktır ki?..
Bir çok memleketlerle, İsveç arasındaki fark şu noktadır:
Biri sokakta eline geçen fuzuli şeyleri cebinde saklar, diğeri cebinde eline geçen füzuli şeyleri sokağa a-tar.
Hele bizde ufak tefek öteberiyi pencereden sokağa atanlarımız bulunduğunu da düşünürseniz farkın büyüklüğünü takdir edersiniz:
İsveçte en ayıp şey yere tükürmektir. Bunun hassasiyetle tatbik edilen cezası vardır. Orada büyük ekseriyet nizam ve kaidelere riayet ettiği İçin herhangi kötü fikirli bir kimse ekalliyette kalır. Fakat bizde, tükrük ve türlü müstekreh ifrazatla haritaya benziyen kaldırımlarımıza tükürmlyenlerin ekalliyette kaldıkları acı bir haklkatttir.
Stockholmde, kılık ve kıyafetinden çöpçü olduğunu anlayabileceğiniz bir insana tesadüf edemezsiniz. Bütün ihtimam ve hüsnüniyetine rağmen her hangi birisinin farkında olmıyarak yere düşürdüğü bir kâğıt parçasını derhal esrarengiz bir el yerden alır. Bunlar - insanın çöpçü demeğe dili varmıyor - şehrin içinde dolaşan temizlik memurlarıdır. Sizin gibi, benim gibi insanlardır. Bu İşle tavzif edilmiş olduklarını, yerden bir şey a-lırken görürseniz anlarsınız. Onun dışında tertemiz mösyölerdir!
Bu temizlik bahsini burada kapayalım. Çünkü bazı duvarlarımızda bir merkep başı resmi altına yazılan kelimelerle mâni olmağa uğraşılan çirkin hareketleri, umumî yerlerdeki duvar edebiyatını ve daha nice nicelerini hatırlatmak icap edecek.
★
Nükte îaveçte çok revaçtadır. Nüktedan kimseler her toplulukta büyük alâka görür. Her türlü siyaal ihtirastan uzak, bütün gayeleri çalışmak ve âaude bir hayat sürmek olan İsveçliler ilk nazorda insana biraz çekingen, soğukkanlı görünürlerse de kısa bir alışkanlık devresi, bu milletin çok sıcakkanlı olduğunu gösterir.
İsveç hakkında yazdığım şu 6-7 makalede size bu memleketi görebildiğim, anlabildlğim kadar izah etmeğe çalıştım.
Bu notlara nihayet verirken, bir İsveçliden dinlediğim fıkrayı size anlatayım: :
Bildiğiniz gibi İsveç Kıralı Gustav bugün 92 yaşında bulunmaktadır. 47 senedir İsveç tahtını işgal eden Kıral Gustav, geçen sene bir vasiyetname yazmış...
Bir müddet sonra Kıral "ben öldükten sonra..." kelimeleriyle başlayan vasiyetnameyi açtırarak başlangıç ibaresini şöyle değiştirmiş: nEğer bir gün ölürsem...”
★
İsveç muhakkak ki, bir zerafet, bir letafet memleketidir.
SON
Her iki komediyi de sevimli bir ahenk içinde oynayanların, konuşmalarındaki ton ve jestlerindeki mübalağanın R. Larrou-mets’nin bariz damgasını dur-maçasına taşımalarını, amatörlükleri ve temsilin ana dillerinden başka bir dilde olması do-layısiyle tabii karşılamak mecburiyetindeyiz.
Maamafih George Dandin rolünde Yılmaz Sinanoglunun ve ayrı iki rol Ve Mile Glsela'nın bundan, rollerine kendilerinden pek çok şeyler katmasını bilerek, kurtulduklarını takdirle müşahede ettik. Sinanoğiu fevkalâde diksiyonu ve canlıhğiyle ve her ikisi de tabii, rahat o-yunlariyle müstesna bir muvaffakiyet elde ettiler.
“George Dandln”de ta^ra a-saletinin suni, küstah ve tantanalı temsilcileri Sotenvilkri pek güzel canlandıranların yanında, kızları Angelique rolünün istediği "coquetterie" gösterilmekten uzak kalındı.
Başlarında T. Beygo, Y. Ce-lâsın ve M. Ülkü olduğu halde diğer rol sahipleri de umumiyetle aksamıyan oyunlariyle ellerinden geleni yaptılar. Dekor, kostümler ve ışık zevk ve itina ile tertip edilmişti.
Bütün bu güzellikleri gerçekleştiren ve eseri sahneye koyan R. Larroumets’yi ve genç arkadaşlarını tebrik ederiz.
dikkatli bir tek
muhtelif
muhtelif görülür, tiryakilik
Her memleket halkının itiyattan, âdetleri olduğu Bunlann arasında bazan derecesini bulanlar da vardır.
îtveçte hemen herkesin tiryakisi olduğu âdet İmza toplamaktır. Bu ft-det bilhassa gençlerde salgın halindedir. Yabancı olduğunu anladığı insanın karşısına küçük İsveçli elindeki defter ve kalemiyle gelerek gözünüzün içine o kadar masum ifadelerle bakarak rica eder ki, İmzanızı atmaktan kendinizi alamazsınız.
Bu imzalan ne yaparlar?
Söylendiğine göre koleksiyon yapar, satarlarmış. İmzaların içinde kıymetli olanlan da var. Bunlan, koleksiyon sahipleri aralannda değiştiriyorlar. Tabii kıymetine göre farkını anlaştıkları miktarda imza ile ödiyorlar. Bu imzalann içinde Türkle-rinki en kıymetlileri... Meselâ bizim güreşçilerimizin bir imzasına mukabil İsveçlilerin aralanndaki imza borsası 50 ye kadar yükselmişti.
★
İsveçliler lâtlfeyi çok severler.
Hicri
«ABAN-
6
1369
4
Resimde gördüğünüz beş kardeş Juneau İle birlikte berhava olmuşlardır. Frank A Holmgreen Juneau femltlyle birlikte kaybolmuştur
Amerikan gemiler! birbirini yılkından ateşe tutuyor ve Japonlar birbirlerine top ve torpido İle hücum ediyorlardı.
Muharebe otuz dört dakika sürdü. Japonlar bir hayli hırpalandılarsa da Amerikalılar perişan oldular. 13 A-merikan gemisinden on ikisi ya. batmış yahut yaralanmıştı. Japonlar. zırh delici mermi kullanmış olsalardı. vaziyet çok daha feci olurdu. Halbuki Japonlar, Guadalcanal plajlarını bombardıman etmek üzere hazırlandıklarından, Amerikan gemilerine karşı ancak yüksek feveranlı mermi kullanabilmişlerdi.
Kılıç artığı Amerikan gemileri, A-miralden emir bekliyorlardı. Fakat San Francisco’da ne Amiral ne de gemi komutam kalmıştı. Gemide kalan canından bıkmış bir yarbayın elinde, ne telsiz ne Je mors feneri vardı. Nihayet gemide bulduğu bir pırıldakla öteki gemilere A-miralin öldüğünü ve San Francisco'-nun harabeye döndüğünü bildirdi.
Bunun üzerine helena, diğer gemilere, kendisini takip etmelerini işaretle bildirerek açık denize açıldı. H^h'na'yı dHrt gAini takip —
yordu: San Francisco ile üç destroyer. Hep beraber Numea'ya yol verdiler.
Juneau muharebede:
Juneau, Guadalcanal muharebesin* de batmamıştı. Zaten muharebenin ancak on dakikasına iştirak edebll-
zorla göre, beklemeye
yol açmak kimse ateş lüzum
oldu-em-gör-kadar
mlştl. Saat 1.48 de ışıldaklar yandığı zaman, Juneau’nun bütün topları a-teş açtı. Vaziyet gayet sarih ve tek çare, ğıına rinl
memlştl. Japon gemilerine o yaklaşmışlardı kİ. 40 ve 20 milimetrelik top erleri, projektörler civarında, güvertede koşuşan münferit Japon denizcüerine bile ateş açabiliyorlardı.
Juneau mürettebatı endişe içerisinde idi. Gemileri muharebe hattında deniz üstü muharebesi için değil, de-niz-hava muharebesi İçin yapılmıştı. Güvertedeki erlerden bazısı, korkudan fena oldular. Projektörler birden yanınca, erler korkudan donakaldılar. "Sanki,” diyordu biri, "çırılçıplak sahneye çıkmışım, projektörler gözüme dikilmiş ve seyircilerin hepsinin elinde silâh görüyormuşum gibi oldum.’’ Top atabilenler yahut cephane sürenler, İşlerine koyuldu. Diğerlerinden bazıları kusmaya ve ağla-mıya başladılar. Geminin büyük ve apaçık kıç güvertesinde cesur gemiciler, projektör ve mermilerden inrçrr
larda can hevliyle çukur kazmaya, boşuna uğraşıyorlardı.
ÇeTÎK â&ç-
Muharebe başladıktan sekiz dakika sonra» Juneau’nun komuta köprüsü isabet aldı. Muharebe kontrolü, kıç kuleye intikal etti, İki dakika sonra, Juneau şiddetli bir dahili infilâkla
sarsıldı ve —kurtulanlardan birinin ifadesiyle— "sanki üç metre havaya sıçradı'1. (1) numaralı kazan dairesi bir torpito isabeti almıştı. Geminin yolu kesildi ve başı dalmaya başladı. Makineler durduğundan toplara giden cereyan tamamen kesilmişti. Torpl-tonun isabet ettiği kapalı bölmeye giremlyen başçarıkçı, omurganın kı-nldığını tahmin ediyordu.
Muharebeden sonra:
Toplan işlemiyen Juneau’nun artık muharebeye faydası dokunmıya-cağından, geminin muharebe sahnesinden uzaklaştırılması İçin gerekli hazırlıklara başlandı. Tamirci partiler, makinelerde âcil tamirleri yaptılar Bu arada köprü üstündeki ve güverte altındaki yaralılar, kıç salona taşınıyordu.
Gemi, yaralı haliyle 10 mil yapabiliyordu ve bu süratle muharebeden çeküerek kıbleye doğru yol almıya başladı. Muharebe bittiğinden, güverte altındaki erler, biraz hava almak için güverteye çıktılar. Burada, güverte erlerinden duyduklarına nazaran düşmana "patatesle vuracak” kadar yaklaşılmıştı. Bu hikâyelerin fısıldıyarak anlatılması ve güvertede hüküm süren umumi sessizlik, herkesin Japonlar tarafından duyulmaktan çekindiğinden ileri geliyordu. Geminin iki ada arasındaki dar bir geçitten geçmekte olduğu zehabı, bu endişeyi arttırıyordu. Erler, sancaktan. iskeleden, plaj ve ağaç seçiyor-muş gibi oluyorlardı. Herkes, yüksek sesle konuşur ve hattâ öksürse bile, Japonların bunu duyarak, plajlarda yeni projektörlerin yanacağını ve karadaki Japon bataryalarının yeni bir bombardmana başlıyacağını zannediyordu.
Öğrenmek ijitiyacında olduğumuz herşey
19 5 0 MAYIS
Rumi
MA TIS
23 w
1366
Salı
VAKİT
GUneş öğle İkindi Akşam Yatsı îmsâk
VASATİ
EZANİ
5.35
13.11 17.09
20.27
22.21
3.30
9 09
4.45
8.43
12.00
1.55
7.04
tBTANBUL
TENİ SES OPERETİ: Temsil yok.
KONAK PAVÎYONU: Ispanyol Atraksiyon Trupu.
ANKARA
Akro-
İZMİR
SBHİR TİYATROSU îtle Adım,
Göl
Stockholm'ün İçindeki Miyim köprülerden bir kaçı
Mahzun Gönül-
İ JIV
BÜYÜK TİYATRO; 21 de 8ha-kûspcare’ln "Yanlışlıklar Komedisi
KÜÇÜK TİYATRO : Temail yok.
GAR GAZİNOSU : Ispanyol Trlyosu.
TAVİYONDA f Italyan batları.
Stockholm'de konser binusı.^
r- • te-
fi ■ E .
.1 f
BEYOĞLU CİHETİ
ATLAS: (40835) Kanlı
Suare; Tehlikeli Dostlar.
AKIN (30718) 1 — DümbUHU
Macera Peşinde, 2 — Şohltler Kalesi.
ALKAZAR (42502) 1 — Ateş Çemberi, 2 — Pamuk Prennos (renkli)
AR (44394) 1 — Şahane Vals. 2 — Kalküta.
ELHAMRA (43505) 1 - Aşkın Günahı. î — Gece Kulüpleri Kıralı.
İPEK (44289) 1 — Aşılmaz Duvar. 2 — Kılıçların Gölgesinde (Türkçe, renkli).
İNCİ (84595) 1 — Kanlı İzdi-
vaç. 2 — Aşk Serenadı.
LALE (43505) 1 - Salohaddln Eyvubl. 2 — Gönül Fırtınası. MELEK (408(00 1 - Meçhul I Arkndtış. 2 — Kalbsla Kadın. SARAY: (4)650) Vasili» Lo-
gothetldis Elen Komedi Trupu. SI ATFARK (83143) 1 — İki
Cingöz Askerin Dönüyü, 2 — Unutulma» Aşk. 3 — Garp Ca-«UMİurı,
HÜMER (42851) i — ŞarkiMiB Yaşayamam. 2 — Çılgın Huya-let.
6ARK (4U38O) Vaılfo Kurbanı, (Türkçe).
ŞIK (43726) 1 ler. TAKSİM (43101) 1 — Frankeş-
taynın Doğuşu. 2 — Kara Maske.
TAN 1 — Katiller. 2 — Sihirli Aşk.
ÜNAL 1 — Günahtan sonra. 2 — Göz Yaşları (Arap filmi).
YENİ 1 — Zaronun İşareti. 2 — Çam Sakızı Kâşif. 3 — Lorel Hardy Çingene Prens.
YILDIZ (42847) 1 — Aşk Dansı,
2 — Işıklar Sönerken
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Zoronun İşareti 2 — Talihim Olsaydı.
AYSU (21917) 1 — Kadın Cellâdı. 2 — Su Perileri.
AZAK (23542) 1 — Tokyo
Gülü, 2 — 117 No.lu Mahkûm.
3 — Çanlar Çalıyor.
ÇEMBERLİTAS (22518) 1 — A-sl Kalpler, 2 — Kocam öldürmedi
FERAH 1 — Asya Ateşler î-Çİnde. 2 — Kahraman Kılavuı. 3 — Deniz Kızı.
HALK 1 — Tarzan Kaplan Kadın. 2 — Ali Baba Hindlstanda. İSTANBUL (22367) 1 — Stockholm Güreşleri, 2 — DortH Pınar.
KISMET (26654) 1 — Gungadln, 2 — Kara Aslan .
MARMARA (23860) 1 — Eglon-çeler Perisi, 2 — Denir. Yıldızları,
MİLLÎ (22962) 1 — Talihim Olsaydı, 2 — Zoronun İşareti.
TURAN (22127) 1 — Tokyo Gülü 2 — 117 No.lu Mahkûm.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Büyük Günah, 2 — Deniz (Jerl.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Tarzan manlar Aslanı, 2 — Cinnet.
OPERA (60821) 1 — Aşk Oyunları. 2 — Kanunsuz Şehir.
SÜREYYA (60862) 1 — Karanlık Gölgeler. 2 — Beni Affet.
ANKARA
K AR 81 YAKA CİHETİ SÜMER: 1 — Çam Sakızı Polis HaflyesL 2 — Ağır Ceza. MELEK: 1 — Tarzanın İntikamı. 2 — Casuslar OtelL
UÇAK - TREN - VAPUR
Bir Macar hikâyesinden mülhem olarak. Yazan: Adnan To-gay. — 21.45 Serbest saat. —
22.00 Konuşma. — 22.15 Dans parçalan (pl). — 22.45 M. S. Ayan ve haberler. — 23.00
Program vo kapanış.
Ej-
Or-
GELECEK OLAN UÇAKLAR:
0.45 D.H.Y. (Türle) Burandan.
— 9.50 D.H.Y. (Türk) îzmlr-
den. _ K ığ D.H.Y. (Türk) Gaziantep, Adana, Konya. Afyondan. — 15.10 L.A.Î. (İtalya) Roma, Atlnadan. — 15.35 D.H.Y, (Türk) İskenderun, Adana. An-karadan. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Van, Diyarbakır, Elâzığ. Sivas, Ankaradan. — 18.05 D.H.Y
(Türk) tamirden, — 18.35 D.H.Y (Türk) Ankaradan. — 20.20 P. A.A. (Amerikan) Hong-kong, Bangkok. Kalküta, Delhi, Ka-raşi, Basra, Şamdan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 D.H.Y. (Türk) Bursaya.
— 8.30 B.E.A. (İngiliz) Atina, Nla. Londrnya. — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara. Kaysorf, Malatya. ElAzıg, Erzurunıa. — 9.30 D.H.Y. (Türk) Ankaraya. —
10.15 D.H.Y. (Türk) îzmira. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara. A-dana, lekenderuna. — 14.45 D. H.Y. (Türk) Ankaraya. — 10.00 D.H.Y. (Türk) tamire. — 21.35 P.A.A. (Amerikan) BrtUcaol. Londra. Gander. Nesv-York’a.
GELECEK OLAN VAPURLAR 12.uo Trabzon, lıknnderundan— 14.00 Ankara, ö. Aknenizden.
— 18.00 Necat, inoboludan. — 18,00 Antalya. Çanakkaleden. — GİDECEK OLAN VAPURLAR
0.00 Sus, Mudanyaya. — 17.00 İzmir, Iskendcrunıı. — 10.00
Sevyar, Knrablgaya.
GELECEK OLAN TRENLER
8.30 Ankaradan (Elca.). —
9.15 Ankaradan (Ek« ). — 10.51 Ankarndan (nmtöriü tren).
GİDECEK OLAN TRENLER
8.20 Somplon Eks. (Avrupa).
— 18.10 Ankaraya (Eks.). — 23 20 Ankaraya (Eks.).
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Dans müziği (pl), — 13.45 Şarkı ve türküler — 14.20 Ev kadını -Yemek çeşitleri. — 11.30 Saz e-serlerl, şarkı ve türküler (pl). — 14.50 Tommy Ryan'dan caz şarkıları (pl). — 15.00 Programlar ve kapanış,
17.57 Açtlış ve programlar —
18.00 Rumba, bolero ve sambalar (pl). — 18.30 Sadi Yılver A-laman memleket havaları mm ve saz birliği konseri. — 10.00 Haberler, — 19.15 tstanbul haberleri. — 19.20 Radyo senfoni orkestrası konseri. — 20.00 Türkiye MIHI Talebe Federasyonu a(İına Dünya Gençlik Blrllftl JII. konsey toplantısı hakkında bir konuşma. — 20 10 Sonat — 20.40 Çamlıca Kız Lisesi korosu konseri. — 21 OU Fasıl heyeti konseri. — 21 40 Asırlar boyunca Türk musikisi. Takdim eden: LA ika Karaboy. — 22.10 Oda müziği (pl). — 22 40 Hafif ara müziği (pl). — 22.45 Haberler. — 23.00 Çeşitli hafif
müzik (pD. — 23 30 Programlar vo kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR
LONDRA:
7.30 Percival Maokey dana orkestrası — 8.45 Dinleyici istekleri,—
Soldun Niıfta:
1 — Rakam İşlerinde müto-haasıs. 2 — İyi; gökyüıU. — 3 — Zabit; Bir oyun. 4 — Unsur. 5 — Otlak; Açık. 6 — Havalanma vasıtan. 7 — Latife; Bir renk. 8 — Sorom; Başına bir harf gelirse ‘ uç,, olur. 9— Görüp ahset; Bir demir cinai, 10 — Tenezzül et; Bir tuvalet vasıtası ile dllsgün hele getirilen.
Yukarıdan aşağı:
1 — Kabahatsiz; Çocuk. 2 — Büyük; Benzer; Şeref. 3 — Havadis; Tuvaletli. 4 — ilgi; Bir hayvan. 5 — Gölge; Bir hububat. 6 — Savurul; Yemişçi. » — AptMİ; İyi. 8 — Ariye-ten verileni nhzedon. 0 — Şeffaftır, Bir cerh vasıtası. 10 — Başına bir harf gelirse patlayıcı bir medde olur; Ekmek.
ANKARA Hayat Yolu. BÜYÜK İki Ruhlu Adam. CEBECİ 1 — Bir Klarnetçi zın Hâtıraları. 2 — üç Ahbap Çavuşlar Casus Peşinde.
PARK l — Müthiş Korku. 2-Şeytanın Kurbanları .
nun Şadiye.
NÜ M ER 1 — Söz Silâhındır. 2 — Rustl Pullı» Hafiyesl.
ULUN l — Müzik Beldozl. 2 -Amber,
YENİ Yeşil Yunus Sukaftı. 2— Şen Kızlar.
tZMİR
9.15 Varyete şarkıları.
— 12.30 Robert Farnon orkestrasından hafif müzik. — 14.15 Goraido konıtr orkestram. — 15 30 BBC ••nfonl orkcstratl.— 18.15 Keman ve piyano resitali.
— 19.30 Dinleyici İstekleri. — 20.30 John Buîl orkestrasından hafif millik. — 22.45 Piyano ile parçalar. — 23.15 BBC Varyete orkestram.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan «atat
1 — Edebi sanat. 2 — Saçımı tara. 3 — Ay; Jarrmnnk. 4 — Meaarlk; Ka. 5 —
• Sanı; Perl. 7 Ek 8 —■ Yad; Araba. 9 —
Kadehi te>
İnan; Bit - Mİ: Te-
Kı-
EI.HAMKA Kim Dâvaai, LÂLE 1 — Aşktan Kaçılmaz 2 — Maklnab Adamlar Divan U. Kısım.
TAYYARE 1
mİ. 2
TAN
2 — Makln&h Adamlar Diyarı I II. Kınım.
YENİ 1 — Haydutlar Kırnliçv âl. 2 — Neslmaçi Ameri küda.
Gooolor Halci-
Gençliği Takip Edelim l — Aşktan Kaçılma»
ANKARA:
7.3u M. S. Ayarı — 7.31 Marşlar (pD, — 7.45 Haberler.
— 8.00 Sax eserleri (pi). — 8.15 Tangolar (pil. — 8.25 Günün programı vo hava raporu. —
8.30 Çeşitli müzik (pD. — 9.üu Kapanış.
12.28 Açılış ve program. —
12.30 M. S. Ayarı. — 12.30 Şar-kılar, — 13,oo Huberlor. — ıa 15 Potpuriler ipi». -- 18.30 ögı© GaacteHl, — 13 45 Rltinciler ipli
— 14.00 Akşam programı, hava raporu ve kapanış.
. 17.58 Açılış ve program. -İ8.00 M. 8. Ayan. — 18.00 Karışık şarkılar. — 18.3ü Radyo salon orkestrası. — M 8. A-yuri W haberler — 19.15 Geç* mIşlu Bugün. — 19.20 Yurttun a’Sİer. — 19.45 JUoh (» ile İngilizce — 2U.00 Varyete müzikleri (pli, — 20 15 Radyo Gazetesi. — 20.30 İnce saz (Segah faslı). — 21.00 Temsil: "Yara,,
8 —
la; )
Omuıu ıiakat. 10 —
hl.
Yukarıdan nvaŞı:
1 — Eaamlsl yok. namtırmı. 3 — Çe;
1 — Bıkan; Ez. 5 — imar; Ye; Hu. 6 — Sinir; İsal. 7 — Atak; Ta rap. s — Nam; Rş; Ake. 9 — Haberi kara. 10 — Talebi kati.
2 — Daya-Zam; Dut.
Faciaya doğru:
Şafak sökerken, Juneau diğer A* merika gemileriyle buluştu. Mürettebat, küpeştelere yığılarak, San Fran-cisco’yu seyre daldı. Kruvazörün teknesi, üst yapıları ve bütün taretleri d arma dağın ve yamru yumru olmuş ve San Francisco, hurda deposuna demir götüren bir laytere dönmüştü. Denizciler geminin hâlâ yüzebildi-ğine ve İçerisinde gemiyi idare ede-bilcek insan kaldığına hayret ediyorlardı.
Junau baştan 3 metreden fazla dalmış ve 2 derece kadar yana yatmıştı. Geminin tek pervanesi çalışıyor ve dümen donanımı yaralanmış bulunuyordu. Kruvazör, San Francisco’-nun sancak kıç omuzluğunda sürünüp gidiyordu.
Güvertede, denizeller korkudan, Ö-lülerden. torpltolardan, mermilerden, projektörlerden, hulâsa her şeyden ve son 24 saatten beri yalnız sandviç verildiği İçin, tabii yemekten de bahsediyorlardı.
Keza, ayın 13 üncü cuma günü muharebeye giren 13 Amerikan gemisüı-?en de bahsediyorlardı. Birisi, ayın 13 üncü cuma gününün hâlâ devam ettiğini ve torpito ile yaralanan bölmedeki suyun, ancak incecik bir per-deylo tutulduğunu, bu durumda limana dönebilirlerse çok talimli sayılma^ ları icap ettiğini söylüyordu.
Komutan pasaparolası Holmgren, bu sözler üzerine düşünceye daldı. Bir kaç arkadaşlyle birlikte, güvertede bağlı duran üç büyük, kamış salın başına gitti. Çakılarını çıkararak, sallan tutan bağları Sallar vakan yordu, fakat olursa, kendi ve bağlarını yacaktı.
Erlerden kimisi, kendilerini bakliyen uzun izinlerden bahsetmeye başladılar. Juneau. torpito yarasının tamiri İçin her halde ya Pearı Har-boura yahut da Amerlkaya gidecekti. Acaba piyango nereye çıkacaktı ? Denizciler, sag kalmış olmanın tadını duymaya başlıyorlar ve izin bakımından Amerika İle Honohıhı arasındaki tercih sebeplerini münakaşa ediyorlardı.
“Juneau'yu kaybettik l”
San Franclseo'dan verilen bir sİ-mafor, geminin tıbbi yardıma ıhtiya-oı olduğunu bildiriyordu. Junmu^nun genç hekimi Dr. O'Nolil, üç sıhhiye gediklisiyle birlikte İskampuvya'ya binerek San Franoisoo‘ya geçti.
fDeınımı tvır>
Çeviren: Behçet CExMAL
kestiler, güverte üzerinde duru-Juneau şayet batacak kendilerine yüzebilecek kesmeye lüzum kalmı-
EMİNÖNÜ ı Sadullah (Eminönü) — Yorgl (Unkapanı) — A-rlf Neşet (Alemdar) — Asadur (Gedıkpaşa).
BEYOĞLU : Klnyoll (Merkez)
— Sıhhat ıMerkez) — Kemal Robu) (Taksıınl — Fındıklı (Galata) — Tuna (Galata) — Asım (SlşiD — Nişanlan (Şişil) — Hulıcioûlu (Hasköy) — Yeni Turan (Kaıımpaşa). FATİHı üniversite «Şohzade-başı) — Ziya Nuri (Aksaray)
— Yedi kule (Sa inat ya) — Nazım Malkoç (Şehremini) -(|irn«kapı (KaragUmrük) Hay im Derk (Feneri, EYÜP t Eyüpsultun. I1EŞİKTAŞ: Vldln Yeni (Or-taköy) — AiTisvutkÖy —• Merkez (Bebek).
KADIKÖY! R Muhtar - Kı-aıitnprak — Göztepe — Boa-tancı.
E-
S
lataııbul Beyoğlu Anadolu yuûaaı Ankara tamir
M D A T
449IM em*
01
2251
Beyoğlu HU41 Kadşköy C0K72
hunim) 24222 Üsküdar MN3 Ankara 00. hmir 3222 Karşıyaka 15055
İ’nKÜDAHi Selimiye.
IlKYHELİADAı H. Halk. BÜYÜKADAı Halk.
İZMİUı Ege (Baznuthune) — Hilâl (Kemeraltı) — Asri (Eş» refpaşa) — AHuncak — Karantina (Yalılar).
ANKARA: Hayat — N Umuna — GUray.
99 Mayıs 1950
— T BHİ t 8T A N « U t -
Sayfa 6
GÜNÜN
a
DEVLET MÂLİYESİ
1949 da Devlet gelirleri
Yaran: Namık Zeki ARAL
(İktibas hakkı mahfuzdur)
1949 senesinin aralık Hazine Mlaani, mayıs 1950 nin 12 ncl günü Anka-radA tevzie ballanıldı. Miranın taallûk eylediği ay hitamından itibaren dört buçuk aya bile varmıyan bir müddet İçinde neşri ve tevali pek de alışılmış bir şey değildir. Zira mi-»anların tevaline mûtaden beş altı aylık bir müddet geçmeden ballandığı görülemez. Temenni edelim kİ bu defakl sürat, Ati için müktesep bir sürat olsun!
Neşredilen mizan 12 aylık olmakla beraber 1949 mail senesinin tam bir mizanı değildir. Ne için? Çünkü resmi metinlerde henüz İfade edilmemekle beraber 1949 mail senesi 12 ay değil, 14 aydır. Mal! sene mebde-Inin 1950 den itibaren değiştirilmesi, daha doğrusu bu mebdein mart İptidasına alınması »hasebiyle 1949 mali yılı da kendiliğinden 14 aya çıkmıştır. Bu son mail yılın son ayım şubat 1950 ayı teşkil etmektedir.
Vaziyet böyle olmasına rağmen elimizdeki aralık 1949 mizanı, alâka çeker bir vesika olmaktan hâl! değildir. kendinden evvelki yılların 12 aylık miıanlariyle mukayese edildiği takdirde bize —muvakkat mahiyette de olsa— tabiî Ömre sahip bir malî senenin neticelerini verin Şu kadar kİ bu neticelerden şimdilik masarife alt olanlar üzerinde değil de. varidata alt olanlar üzerinde durmak yerinde olur, sanırım. Zira malî yılın bitmesine daha 2 ay kalmış elduğu için masarif rakamları 12 aylık hakiki sarfiyatı dahi tam olarak göstermek kabiliyetinden uzak gibi görünmektedir. Meselâ son 2 senenin masarif kalemlerini mukayese ettiğimiz zaman görüyoruz kİ, 1949 da eldeki tahsisatı mail yıl bitmezden tvvel tüketmek hususunda masraf dairelerinin müsaraate hiç de lüzum görmemiş oldukları intihamdan kurtulmak imkânı olamıyor. 1948 aralık ayı sonunda elde 1.461 milyon liralık tahsisata mukabil fiilî tedlyat 1.368 milyon lira olduğu halde 1949 sonunda 1.608 milyon liralık tahsisata mukabil fiili tediyat ancak 1.217 milyon lira görülmektedir.
Binaenaleyh eldeki mizanda şlmdi-Hk asıl üzerinde durulacak neticeler daha ziyade varidata taalluk eder. Biz de varidat kalemleri üzerinde duralım.
MhJLI .i * JJ - "
Son 3 sene zarfında varidat tahvilâtı bir istikrar manzarası gösterir gibidir. 1947 deki 1.244,3 milyon lira varidat, 1948 de 1.291,4 milyon ve 1949 da 1.291,7 milyon liradır. Bu rakamlarda istikraz hasılatı yoktur. Sonra 1947 rakamlarında da o sene Merkez Bankasından çekilen 280 milyon liralık altın ve döviz kıymet fazlaları dahil değildir.
Devletin 1949 senesinde belli başlı varidatını hangi kalemler teşkil etmektedir? Bunu iki evvelki seneye ait rakamlarla mukayeseli olarak a-şağıki cetvelde vermekteyiz;
-Milyon Llra-
1949 1918 1947
Muamele vergisi 242 241 253
Kazanç 181 180 168
Teke) (İnhisarlar) 164 168 142
Şekerden istihlâk 122 61 58
Gümrük 112 114 113
Buhran 109 105 99
Muvazene 70 69 71
Hava kuvvetleri 49 48 45
Damga 31 28 28
Hayvanlar 31 32 31
Kahve 20 21 20
Nakliyat 15 14 14
Yekûn 1.146 1.081 1.042
Diğer gelirler 146 210 202
Yekûn 1.292 1.291 1.244
Yukanki cetvelden anlaşılacağı
veçhlyle bütçemizi besllyen başlıca men balar: A — Muamele ve İstihlâk vergileriyle B — Kazanç vergisi, C — Tekel (İnhisarlar) ve Ç — OUmrÜk vergisidir
Cetvel müfredatı arasında istikrar manzarasını bârla şekilde bozan bir tek kalem vardır, diyebiliriz, O da şekerden İstihlâk vergisidir ki mukayese sırasında göze batması 1948 senesi sonlarına doğru şekere vuku-bulan ehemmiyetli samdandır. Kazanç vergisi denilince buhran, muvazene ve hava kuvvetlerine yardım vergilerinin de hatırlanması lâzım gelir. Böylelikle 1949 da kazanç vergisi yekûnu 409 milyona belli olur.
W
Vasıtasız vergiler ve vasıtalı vergiler itibariyle neticeler nelerdir? Aşagıkl cetvel bu hususta bizi tenvir eder:
—Nisbetler—
1949 1948 1947 1946
Vasıtasızlar 34. r» 34,4 364. 40,7
Vasıtasızlar 60.6 55.6 57.3 45,-
Ayrıia-mayanîar 4.9 10.- 0.7 5,3
Yekûn 100.- 100.- 100.- 100.-
Görülüyor ki son dört sene içinde
vasıtasızlar 40,7 den 9? 34.5 e düşerken vasıtalılar 54 den % 60,6 ya çıkmıştır. Eşya ve hldemat seviyesi aynı kaldığı halde para hacminin kabartılmadı fiyatları şişirdiği gibi bilhassa vasıtalı vergilerin arttırılması da aynı tesiri yapmaktan ve yine bilhassa memlekette Iktlsaden zayıf tabakayı müteessir etmekten hâil kalmaz. Bu İtibar İle vergi manzumesi içinde vasıtalı vergilerin burnunu kaldırarak yürümesi dikkatle takibi lâzım gelen bir hâdise teşkil eder.
Diğer taraftan yukarıda İşaret ettiğimiz veçhile şümullü mânaslyle kazanç vergisi hasılatının terekküp şekli de dikkati çeker bir manzara arzeder. Bu hâsılat en ziyade hangi tabakadan alınmaktadır? "Hizmet erbabı’* ile “ticari ve sınai teşebbüsler vesair İşler” sahiplerinden! 1949 senesine alt olarak yukarıda gördüğümüz 409 milyon liralık kazanç vergisinin ancak Üçte biri ticari ve sınai teşbbüsler ile sair işlerden ve üçte ikisi İse hizmet erbabından gelmektedir. Son 3 seneye alt rakamlar a-şoıgıkl"c«tv^îde gösterilmektedir (t?ç dört milyon Hra gibi nispeten pek cüzi miktarda kalan ruhsat ve unvan tezkereleriyle vergi karneleri hasılatı ticarî ve sınai teşebbüsler vesair İşlere alt rakamlar İçinde dahildir):
-Milyon Lira-1949 1948 1947
Hizmet erbabı 275.- 268,7 263,7 Teşebbüsler 133,6 133.2 118,6
Yekûn 408,6 401,9 382,3
Halen ticari ve sınat teşbbüslerln kendilerine terettüp «den külfetten kurtulmaya muvaffak oldukları ve bu yüzden kazanç vergisine haksız bir sıkletin hizmet erbabına ve hattâ bu hizmet erbabından da asıl resmi, nim resmî ve mümasil müesavselerde çalışanlara yüklendiği İntibaı mevcut, tur. 1951 den itibaren tatbikata girecek gelir vergisinin bu mavazenesiz-llği tamamen olmasa bile kısmen bertaraf edeceği umulmaktadır, önümüzdeki sene için hazırlıkları yapılmakta.olan gelir vergisinin istatls. tiklerine şekliler verilirken tatbikatta bu vergiden ne kadarı (sermaye) ye, ne kadar (sa'y)e ve ne kadan (ser-maye-8a*y)e isabet etmekte olduğunu tefrik eylemeye de bir ehemmiyet verilmesi ve böylcce kazanç vesgislyle gelir vergisi tatbikatı arasında mukayeseye imkân temin edilmesi lâzımdır, gibi görünür.
PARİS FUARINDA
TÜRKİYE
Ankara pamuk toplantısı
Dünya piyasasından geçen haftanın akislerini veriyoruz
hareket ve canlılık Freniarız Hükümeti 700 ton çekirdeksiz için lisans vermiş-
İzmir, 21 mayı* (Hwsuwi muhabirimizden)
hemen el defcıg-nazaran muayene ne-görülecek akafikhkter-fabrikatör hakkın-yapılmakla be-
llu seııckl Piirh Fuarında TÜrkİve Pavl-ynnunu, Fransız Cumhurbaşkanı Auriol mayısın 10 ttnou günü resmen zlyâfet etmiştir. Parla Büromuzun bu ziyarete alt tafsilâtlı telgrafını 20 mayıs 1050 tarihli nüshamızda vermiştik. Bııgün (le hu ziyarete alt resimleri takdim ediyoruz. Yandaki NMlrmle fımra gelen Fransız Cumhurbaşkanım, elinde fulftı-ğu güvercinli hlr daire İle sıılhü temsil eden bir yavru İle yanyana görüyoruz. Kızcağızın üzerindeki elhlsede fuara İştirak eden bütün mil İr t terin milli renkleri ve bayrakları nıev-cuttıırı beline doğru Türk bayrağı da kısmen görülmektedir.
Alt resimler Türk Pavlyonurıda alınmıştır. Aaftdaklnde Fransız Cumhurbaşkanına Paris Büyükelçimiz Numan Menemeııcloğlu, içkilerimiz hakkında, soldaklnde İse, BÜyükrl-çilik Ticaret Müşavirimiz Celâl Yermaıı diğer maddelerimiz etrafında İzahat veriyorlar.
HAM VE MAMUL DOKUMA MADDELERİNE DAİR HABERLER
Amerikan pamuk mahsulü ve hava şeraiti
VVashington. (Hususî) — Son hafta zaıfında, sıcaklık, normalin biraz fevkinde olmuştur. Fakat, bilhassa bölgenin orta kısımlarında, biraz daha fazla sıcaklık ve güneş mahsul I-çln çok faydalı olabilir Esas pamuk bölgesinde bir kaç gün yağan orta ve ağır yağmurlar. Güney Atlantik, Doğu Golf sahi) bölgeleri ve Güney bölgelerinin batı kısımlarında nem şeraitini arttırdığından çok faydalı olmuştur. Fakat buna rağmen bıı bölgelerin daha fazla yağmuın ihtiyacı vardır. Mamafih, ağır yağmurlar. Doğu Texas ve orta Oklahoma’dnn Appalachlun dağlarının aşağı kısımlarına kadar olan bölgelerde hasar yapmıştır. Bu bölgelerde yağmurlar yüzündon ekin ve mahsul toplama gecikmiş ve bil hassa Doğu Oklahoma, Kuzeydoğu Tezaa ve Arcnnsae’da bir çok pamuk tarlaları hasara uğramıştır.
Amerikan ham pamuk istihlâki
Woahington (Hususi) — İstat İstik Bürosunun bildirdiğine göre, 2 nisandan 29 nisana kadar olan zaman zarfında pamuk çırçır fabrikaları 712.000 balya kütlü kullanmışlardır Şuhat 26 dan 1 nisana kadar olan beş haftalık devrede l«e. 898,000 balya ve geçen sene nisan ayında da 597.000 balya çır-çırlanmıştı.
Bu mevsimin 9 ayında çırçırlanan pamuğun mecmuu 6.680.000 balyadır. 1918-49 scneainln aynı mevsiminde 6.162.000 balya istihsal edilmişti.
3ü nisanda çırçır fabrikalarındaki ham pamuk stokları coman 1.780.000 balya ediyordu. Buna mukabil 31 martta hu miktar 1.881.000 vs 1949 se
nesinin nisan sonunda İse 1.448.000 balya İdi. Depolardaki stoklar 7 369.000 balyayı buluyordu; buna nazaran mart ayında 8402.000 ve geçen sene nisan ayında 8.871.000 balya İdi.
Nisan ayında kullanılan tesgâhların sayısı 20.048.000 I buluyordu. Halbuki martta 20.427.000 ve geçen sene nisan ayında 19.801.000 kadardı.
Amerikan pamuk ihracatı
New-York, (Hususi) — Amerikan pamuk İhracatının, bu sene 8.000.000 balyayı geçeceği kuvvetle tahmin edilmektedir. Şimdilik İhracat 4.290.000 balyadır. Geçen sene aynı devrede bu miktar 3.748.000 balyadan İbaretti.
İhracat mahfillerinden verilen raporlara göre, yakın bir İstikbalde, Ja-ponter, piyasaya yeniden dahil olacaklardır,
Yııııanifltanın Amerikan pamuğu İthali
Atina, (Hususî) — MIHI İktisat Bakanlığının bildirdiğine göre. Yunan it-halatçılarına Amerikan pamuğunu ithal İçin 3.200.000 dolar kıymetinde ithal permisi verilecektir, Yerli stoklara İlâve edilecek olan bu miktarın eylül ayına kadar Yunan İhtiyacını karşılayacağı ümit edilmektedir.
Çin, PAkldUn pamuğu Mtın alıyor
Hongkong. (Hususi) — Çin tacirlerine göre, Pekin ajanları, Karaşl’den 33.000
klstan pamuğu satın almışlardır.
18.000 balya, nisan ayında doğrudan doğruya, Karaşlden Şanghay vo Tient-nln'e sevkedllmlştir. Geri kalan 18.000 balya da bu ay savkedllecektlr.
Eylül ayından evvel sevkcdllmesl
Buradaki Hükümet balya Pa-
şartlyle, Çin Halk Hükümeti yabancı ham pamuk üzerindeki gümrük vergisini kaldırmıştır.
İskenderiye pamuk piyasası
İskenderiye, (Husuhi) — Geçen hafta, tealime hazır pamuk satışları, dört gün İçinde 7.985 balyaya baliğ olmuştur. Bundan evvelki hafta zarfındaki satışlar ise 15.530 balya idi. Piyasa oldukça faaldi. Daha ziyade tı-sun olyaflı cinsler ve bil hassa Karnak pamukları satılmıştır. Diğer cinslerde piyasa gayet durgun devam etmiştir, denilebilir. En mühim alıcılar. Karnak ve Menufl cinslerini alan Hindistan İle, aşağı kaliteleri satın alan mahalli fabrikalardır.
Avustralya yün satışı
Hobart (Hususi) —- Hobart yün simsarları birliğinin bildirdiğine göre, 18 mayısta yapılnn satışlardaki fiyatlar Taamanla'da şimdiye kadar görülmemiş derecede yüksek bir seviyede idi. Çetin ve hareketli rekabet yüzünden arzedilen 4.747 balyanın hepsi satıldı. Brltıvnya, Avrupa ve Birleşik Amerika başlıca mübnyancılnr arasında kil ve Avustralya fabrikalarından takviye görüyordu.
Seçilen mallar arasında güzel yünler vardı, fakat fazla çeşit yoktu ve mevsim şartlarının ak»l gitmesinin tesiri ortaya konan malların kalitelerinde görünüyordu.
Toptan satılan morinos yünü libre başına 135 peni fiyat buldu, melez yün İse vasati 133-1/4 poııi etti. Bu satış mevsimin en »on satışı idi.
Avustralyanın 1949-1950 yün istatistiği
Sldney, (Reutor - Hususî) — Avus-
EKONOMİ VE TİCARET BAKANLIĞI BU HUSUSTA PAMUK BÖLGELERİNDE TETKİKLER YAPTIRIYOR
1 Ağustosta yürürlüğe girecek o-1 lan Pamuk Standardizasyon Nizamnamesinin kontrole müteallik hüküm terini konuşmak maksadiyte Ankara-1 da yapılacağını evvelce bildirdiğimiz pamuk toplantısına hazırlık olmak üzere Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı İstihsal bölgelerindeki prçır ve prese fabrikalarının teknik durumlarty-le bunların bölgelere yayılış tarzlarını tetkike karar vermiş ve dört mütehassıs memuru bu işle tavzif etmiştir.
Ankara toplantısı bu tetkiklerin sonunda yapılacak ve alınacak kararlarda bu tetkikler esas teşkil ey-llyecektlr.
Alâkalılar kontrolün tatbik şekli hakkında muhtelif mütalâalar ileriye sürmektedirler.
Nizamnamede kabul edilmiş bulunan, her parti için lzmirden memur gönderilmesi usulüne şiddetle itiraz edilmekte ve hele yine nizamnamede kabul edilmiş bulunan, müracaat tarihinden İtibaren yedi öğünlük kontrol müddeti üzerinde ısrarla durulmaktadır. Bizatihi pahalı ve depolanması güç bir madde olan pamuğun bıriktirilmesindeki imkânsızlıktan .'Sarfınazar, mal sahiplerine, kontrol ettirilmemiş preseli pamuklarım hattâ bir yerden başka bir yere nakletmek hakkı dahi tanınmadığına göre, bu müddet zarfında pamuk fiyatları faraza 10 kuruş düştüğü takdirde zararı kimin ödiyecegi sorulmaktadır.
Her çırçır fabrikasına bir memur ikamesi mütalâasına da rastlanmak-ta ise de buna da itiraz edilmekte ve teknik bir işin vesayet altında ya-pılmıyacağı ve bir fabrikada iki â-mir bulunamıyacagı İleriye sürülmektedir. Esasen Ege bölgesinde mevcut 100 kadar fabrikaya bu miktarda mütehassıs memur bulmanın imkânsızlığı ve bunlara ödenecek ücret ye-
aşağıdaki
tralya yün satıcıları borsa ajanları milli konseyi, 1 temmuz 1949.30 nisan 1950 rekolte mevsimine ait İstatistikleri neşretmiştlr:
194M0
Balya
3.324.488
3.005 9X3
1948-49
Balya
3.100.460
2.525 J34
Ambara giren mal
Satışlar
En consignation gönderilen
Stok mevcudu
FİYATLAR:
Av. Cent/Lb. Av. Cent/Lb.
13.929
274.626
27.935
547.291
Kirli merinos 61.66 50.35
Yıkanmış 72.63 62.78
Satış kıymeti
Balya
Avust. L.
3.005.933 231.874.000
2.525.000
157.745.000
1949/5U 1948/49
Güney Afrika yün satışları
Kap. (Hususi) —- Piyasada geniş bir rekabet görülmüş ve teklif edilen her kalite için taleplerde bulunulmuştur. Bir hafta evvelki satışlara göre, bu son hafta satışlarında fiyatlar takriben yüzde 7-1/2 daha yüksektir. Orta ve kısa yün cinslerinden çok İyi kaliteler göze çarpmaktaydı. 1,645 balya teklif edilmiş ve bunun yüsde 98 I satılmıştır. En yüksek fiyat, libre başına 87-3/4 penidir.
Şimdiye kadar teklif edilen pamuklar ceman 99.511 balyadır. Gelecek satışlar 1 haziranda yapılncaktır.
Hindistan jüt mahmulü
Yeni Delhi, (Hususî) — Hindlstanın 1949/50 senesi Jüt mahsulünün nihai rakamı 3.117,000 balya olarak teıblt edilmiştir. Geçen sene İstihsal yitimi 2.055.000 balya idi. Ekilen donum geçen sene 834.000 İken bu sene 1.188.000
kfrnunun yükrekliğ) üzerinde dun.il-maktadır
Alâkalılar, hâlen çırçır fabrikaları, tat IH faaliyet etmiş bulunduklarından. mütehassıs memur yetiştirmek imkânaızhğma da işaret ederek, meydana getirilecek tip örneklerinin fabrikalara gönderilmesi ve bu örneklere göre hazırlanacak preaelerin her zaman ve her yerde sondaj şeklinde muayeneye tâbi tutulması ve aykın hareketi sabit olanlar hakkında ağır cezalar tertibi cihetine gidilmesinin doğru olacağı kanaatindedirler
Bu görüşe de itiraz edenlere rast-tenmakta ve pamuklar fabrikadan çıkar çıkmaz (irdiğine t kesinde
dan dolayı da kanunî takibat raber. bu giM pamukların İhracına müsaade ediJemiyeceğlne göre, kusurunu bilmeden pamuklan almış bulunan ikinci ve üçüncü şahvatenn du-njmtenmn ve taahhütlerinin ne olacağı sorufrnaktadrr.
Ankara toplantısında bütün bu hususla nn müzakere ve münakaşa mevzuu olacağı ve işe en pratik İstikametin verilmesine çalışılacağı anlaşılmaktadır. Bir kısım alâkalılar da mevsimlin çok yaklaşmış bulunmasını nazan itibara alarak tatbikatın gelecek seneye talikini zarurî görmektedirler.
İzmir Ticaret Borsasında hareket ve canlılık var
İzmir, 22 (Hususî muhabirimiz bildiriyor» — Hafta basında İzmir Ticaret Borsasızda göze çarpıyordu, memleketimizden kuru üzüm İthali
tir. Holândadan da yeni siparişler gelmektedir. Bunun neticesi Borsada çekirdeksiz kuru üzümün durumu gittikçe kuvvetleniyor. Bugün Borsada 1700 çuval üzüm satılmış ve 9 No. ü-zümün fiyatı 56 dan 57.25 kuruşa yükselmiştir. Akala pamuğu için de demirperde arkası memleketlerden talepler gelmeye başladığından fiyatlar yükselmektedir. Bugün tatil günlerinde cereyan eden memleketlerle birlikte Boranda 1036 balyalık pamuk muameleni tesçll edilmiş ve birinci a-kalanın fiyatı 205 ten 215 ne çıkmıştır. Keza pamuk çekirdeğine karşı da Borsııda alıcılar alâkalıdırlar. Bilhassa büyük partilere İstek fazladır. Bu İsteğin Almanya ve Yunnnistnnın yakında yapması beklenen mü bayan He İlgisi olduğu bildirilmektedir.
dlr. Ziraat Bakanlığı İstihsaldeki bu artışın, Jüt ekilen sahanın genişletilmesiyle meydana geldiğini söylemektedir.
Belçika keten piyasası
Brüksel, (Hususi) — Fransız keten ve üstüpüsü Belçika piyasalarında be-llre|lden beri, kısa elyafh keten fiyatları düşmektedir. Hasır keteni ve keten tohumu ticareti gittikçe azalmaktadır. fakat İyi cine ve orta cins keten muameleleri oldukça İyi gitmektedir.
üstüpü piyasasında, umumiyetle talep azalmıştır; fakat beyaz Üstüpü kolayca müşteri bulmaktadır. Küçük miktarda makinadan çıkma üstüpü, kilosu 9 Belçika frangından satılmıştır.
Yeni mahsulün lyl tartlar altında gelişmekte olduğu bildirilmektedir.
Lyon ipek piyasası
Paris, (Hususi) — Lyon'daki ipek piyasası son 15 gün içinde durgun geçmiştir. Halbuki Japonya İpek piyasasından gayet lyl teklifler vardır. Son defa olarak l 625 bnl.va toptun yün satışı Japonyadan olmuştur. İlerde tacirlerin münferiden Japonyadan ithal edebilmeleri kabil olacaktır.
Ticari mahfiller İpekli maddeler İhracatının çok İlerlediğini bildirmiştir. Mart ayında İpek mamulü maddelerin değeri 467.246.000 frangı buluyordu. Şubat ayında İse bu miktar 435 milyon 148.000 frank idi.
22/V/I950 Pazartesi
Borsalarda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
New-York Borsası
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
İstanbul
Kapanış
Bugün
Altınlar
Müdafaa
Şirket Tahvilleri
Anadolu
Gümüş, Platin
En aşağı En yukarı
Senetleri
Zürich Borsası (Serbest)
Adana
Ecnebi Tahviller
istikrası İNtikrazı
Edici Kapanış
Oukumn ilam Maddeleri! Tiftik (ana mal) .........
Tiftik (Natürel) ........
Yapak Anadolu (Kırkım)
tenekeili sıra) çıplak)
Külçe Yerli Gr.
Külçe DcgunıiB .Cumhuriyet Başat ..........
H/ıtuil Gulden .......
îııp.lliZ .■•»••••• Fransız kok NapolŞon ili İsviçre .....
Ticaret Borsasında pamuk üzerini kayde değer muameleler olmamıştır.
Ticaret Borsasında yeni sene mahsulü tiftik üzerine hararetli muameleler olmuş, fiyatlar ilerleme kaydetmiştir. Kabuklu vo iç fındık sağlam durumunu muhafaza etmektedir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bor-sazında yüzde 5 faizli muhtelif tertip Devlet Demiryolları Tahvilleri üzerine muameleler cereyan etmiştir. Altın piyasası yeniden sukuta başlamıştır. İş azdır.
Nebati İh*ları
Zeytinyağı (E.E Susamyağı (Hat
Ayçiçeği (Rafine Fındık vağl iÇıplak»
New-York’tıı : onsu: $ 35
fkramiycll tahviller
1933 Ergani ....
1938 Ikramlyell Milli Müdafaa I 1041 1941
ve
.....
Müınos, Sunct
Hafta başında Borsada çekirdeksiz kuru üzüme karşı alıcılar istekli davranmışlardır. Fransız Hükümetinin evvelce bağlanılmış olan 700 ton üzüme lisans vermesi ve Holandadan da yeni siparişler gelmekte devam etmesi bu alâkada âmil olmaktadır. /no1r piyasası sağlamlığını ınuhafüzu ediyor. Çekoslovakya, Macaristan, Yugoslavya ve İn-gllterenln ptmıuklariınızla alâkalanması Borssda bu maddeye karşı iatcğı artırmıştır. Pamuk yaffı piyasasındaki istikrar devam ediyor. Pamuk çekirdeği sağlam durumunu muhafaea etmektedir.
(•) Gününde Boıaada muamelesi lescU edilmemiş tahvilat ve eshamın arz ve Laleplero göre taayyün eden takribi piyasa
Ziraat Bankası ....
O.Y. Tertip A/B
Yağlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu ...............
Keten tohumu ...............
Kendir tohumu .................
Susam •••«••ABI((••••(«••••••••••••• Yer fıstığı kabuklu ...........
Ilnm drrlterı
Sığı» Hamura (kasap) Ki. Keçi uslu kuru kilosu ... Koyun neva kurusu kilosu
Gümüş Gr.......
Piktin ” ....
Sivas-Erzurum I...
” ıı.-vıı...
Demiryolu I...
T.C, Merkes Bankası ...... Türkiye İş Bankası ««•eeeee» Türk Ticaret Bankası ...... Arslgn Çimento .«•*•(•••aeseşe Sark Değirmencilik .............
Milli Reasürans .................
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüo.) Buğday sert (Ofisin) .....
Arpa yemlik (dökme) ......
Mısır (Sarı) çuvalı ...... Fasulya tombul ee eaaataeseeae Fasulya Çalı sert ........
Kuşyemi ..................
Mercimek kırmışı kabuk.
Mercimek yeçil
Nohut natürel ............
eeeeeeoe
Domlryohı IV •eeeeee
Demiryolu V ......
1949 İkramiyen ...
Diğerleri
Demiryolu VI .....
Steriing aeeeeae Dolar
Fr, Frangı ee« İsviçre Fr.... Belç. Fr....... İsveç Kr...... Florin ..........
Liret S#•eeeeee ee Drahmi sesseeşe Escoudos ........
Kuru Meyvalar ı
Fındık (kabuklu sivri) ...
Fındık (îç tombul) .....
Cevls (kabuklu) .........
Cevl» (îç natürel) ......
18,5.1050
liıırumtı
l’tırk Lirası
Ijolıtr ,. ....
Sterling .........
Frnnaız Frangı
İsviçre Frangı
En aşağı En vu)(nrı|
0.95 4 27 3/4 10 70 1 22 1 1 10 4 28 3/4 j 10 00 i ^1 1
İzmir Ticaret Borsası
Bugün Son Kapanış
Üzüm çekirdeksiz No.9 57.25 56.—
İncir A Hcri.il No. 8.... 56.— 56.—
B serisi No. 108 42.— 12.—
Pamuk Akala 1 215 — 205.—
Pamuk Akitte 11 ...... 180.— 175 —
Pamuk Akala III 188.— 150.—
Pamuk yerli 180- 178.—
Pamuk yağı (rafine) ... 117.— 117.—
Pamuk çekirdeği 12.50 13.80
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 ......
Pamuk Akala 11 —. 162.—
Pamuk Akala III ...... 147.— 140.—
Pamuk yeril 1 — • •
Pamuk yeril 11. ...... 186.— 160.-
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK a> %50 randımanlı k ıbuklu tombul 81.—
b) tç sıra kontrollü ...... 173.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak ...... 30.-
Huıitlııy «w 31.-
Arpa
Pamuk (Kantan=Taiları) Aahmounl Kısa elyaflı F/G Karnak Usun clvaflı F/G
Buğday (Bujeü=Sent) ................
Sert Kış mahsulü No. 3 ...........
Kırmışı ° “ No. 2 .........
Pamuk Mlddling (LJ bresi=8 on t) Temmuz HDMİIH lif • •• •••
lcIıvk •• • • « • •••«•«•••••••••••••••••••• • |••• Aralık ............................
'liftik ( Lul HrOHİ “ S O fi t ) W*eaeeeee4aeee l Oİt^US NO. 1 . . ı •« • eee ••••(• ees*
Fındık (Llbrc«l=Sont) .............
Kabuklu veril İri
*• orta
IM ********* 9 *** Levent İç İthal malı «••eeeeeeeesees Ekstra iri iç İthal malı .........
Kuru ünüm (LlbrcsizSent) ...... Thompson çeklrdoksls seçme ...
Kelen hıhumu (Buşoll^Dolar) ... Minnoapolls .....................
Kalay (Llbresl=Sent) .............
Levha-loneke (100 libre dolar)
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=SterHng) Bombay 65 — 83.50 64,— 65.— 63.— 64 3/4
Kalkllta
Yer fıstığı Hindistan
Bradford Piyasası
Tiftik lyl mal (Llbresi=Fiyat) ’• Sıra malı •• ’ ” Yün Anadolu ” '• ” Trakya 20/31 18/21 34.—Nom 30.- ” 20/21 H 18/21 M
İskenderiye Borsası
Sayfa 6
ten! İstanbul
23 Maym 1950
MEMLEKET MEKTUPLARI
Kümbet Köyü
Eski devrin eşkıya yatağı olan bir bölgede
Yazan: Faruk Şükrü YERSEL
9 uncu
Millet Meclisi
açılırken
İnlerle dolu kayalıklardan Kümbet köyüne bir bakı «i
Istan-yemin
Faruk Nafiz Çamlıbel bul milletvekili olarak ediyor.
Aşağıda — Amerika Büyük Elçisi Wardsworth ve Belçika Elçisi Meclise geliyorlar.
Solda yukarıdan aşağıya — Büyük Millet Meclisi Başkanlığına seçilen Refik İçel milletvekili olarak ederken.
Kora İtan
yemin
İstanbul milletvekili Senihi Yürüten yemin ederken.
ve alâkayı İSTANBUL ayrıca re-etmenin ön-
: (• '✓ .X K S 4 i
^■1
14 mayıs 1950 seçimlerinden doğan 9 uncu Büyük Millet Meclisi dün ilk toplantısını yaptı. Türkiye Cumhuriyetinin tarihinde mühim bir dönüm noktası teşkil eden bu devrenin açılması bütün yurtla lâyık olduğu ehemmiyeti bulmuştur. YENİ bu tarihi hâdiseyi simlerle de tesbit
de gelen bir vazife olduğunu müdrik bulunarak bu hususta gerekli tedbirleri almış ve Meclisin açılışına ait resimleri u-çakla Ankaradan getirtmiştir. Bu sahifede gördüğünüz resimler Meclisin dünkü açılış merasiminde Ankara foto muhabirimiz Hilmi Şahenk tarafından çekilerek bize gönderilmiştir.
Resimler: Yukarıda, dünkü toplantıda Cumhurbaşkanlığına seçilen Celâl Bayar, Hükümet başkanlığına tayin ettiği Adnan Menderes ile beraber Meclise gelirlerken.
İstanbul milletvekili Adatto yemin ediyor. Sağda yukarıdan aşağıya — İstanbul milletvekili ve Dışişleri Bakanlığına tayin edilen Profesör Fuad Köprülü yemin ederken.
Seyitgazi ve havalisinde gezmeğe devam ederken, tabanlarımın altına serilmiş bir tarih kitabının sahifelerine basar gibi garip bir ruh ürpermesi ile titriyorum.
Kasabanın batısından sola kıvrılıp uzun, mahzun» kederli fakat mağrur bir boğaza girince, yirmi sekiz yıl önceki [hâtıralar, yorgun hâfızam-da susayan kelebekler gibi uçuştular. Ben bu hâtıralardan birisini, yeni nesle sunmaktan kendimi alamadım:
Hiç unutmam. Yılların en kötüsü ve günlerin en karanlığı idi. Türk ordusu, Eskişehir - Kütahya muharebesinde sendelemiş ve kendisini toplamak için bir kaç adım geriye. Sakarya boylarına doğru çekilmek zoruna düşmüştü. Ben, Kolankayada. rahmetli miralay Halıd Beyden “Ha-lld Paşa” aldığım bir emri tümenime götürürken attan düşerek yaralandığım için, şimdi çiğdemli topraklarından huzur ile geçtiğim Boğazdan. Seyitgaziye gelmiştim. Uzaktan top sesleri geliyor, hattâ bazı sersen mermiler Uryanbaba köyünü aşarak. Seyrftguy untı —-btr~ silâh arkadaşımın dedâleti ile, hükümet konağında bulunan süvari kolordusu komutanı Fahreddın Altayı ziyaret ettim. Maksadım, umumi durum hakkında bir fikir edinmek idi. Komutan, kaymakamlık odasında, geniş bir masaya serdiği paftayı tetkikle meşguldü. Benim odaya girişimi. çıkardığım bir öksürük sesi ile hissederek yorgun gözlerini gözlerime dikti:
— Ooo! Sen misin oğlum, dedi.
Elini öptüm. Başımdaki sargının sebebini anlattım. O, hafifçe gülümseyip sordu:
— Fırkan nerede şimdi?..
— Pek iyi bilmiyorum efendim. Galiba İlgaz Boğazında..
Ayağa kalktı. Tekrar beni şefkat ve muhabbetle süzdü. Sesi, bir dinamit mahzeninin derinliğinden geli-yormuş gibi sıcak ve barutlu idi:
— Yeneceğiz oğlum, dedi.. Ben tastik ettim: "Evet yeneceğiz”. O, devam etti: "Dört gündür ujmma-dım. Bir kolordu kumandanı dört gün dört gece uyumazsa, var onun erlerini hesap et. Anladın değil mi Şükrü?.. Uyumuyoruz. Uyumıyaca-gız. Ve dâvanın görüleceği yer de Sakaryadır!’*.
Sakarya parolasını ben bir küçük subay olarak Fahreddin Altaydan işte böyle bir kara günde duymuştum. Ve Sakarya parolası, daha sonra büyük bir İnkılâba da remiz olmadı mı?.. İç politikanın, bu dağlarda başlayan inkılâbı, yeni inkişaflara götürdüğü şu zamanda, yakın tarihin koridorundan. uzak tarihin kaynuklan-nı aramağa çalışmak insana öyle bir meslek hazzını veryior ki...
Arabamız, iki tarafı kumral, mor, sarımtırak tepeciklerle çevnli bir vadiden FırkaköyÜne doğru ilerlerken, hâtıralarıma dalmış ve bir defa daha inanmış bulunuyordum ki, bir milleti tarih yaşatır. Tarih terbiye eder ve tarih yükseltir...
Seyitgaziden Mahmudiyeye doğru akan küçük ırmakta, bir gözyaşı duruluğu var. Burada dağlar somurtkan, tepeler esrarlı. bayırlar dipsiz. Burada heı karış toprak, o-tuz iki dişin ısırıp kanattığı ve kanı aka aka pörsüyen bir dile benziyor.
Bodur çamlı yamaçlarında, üç medeniyetin sırlarını saklayan bu yerlerden yan huşû, yarı istiğrak ve yarı hayretle giderken ayrıldım.
Kümbete tam saat 12 de vardım. Bu köyde dikkatimi üstüne çeken ilk manzara, bütün köylülerin virrni sene öncesine nazaran biraz daha düzgün ve temiz giyinmiş olmaları ile, köy kadınlarının hâlâ eski taassup ve tevahhuşla yüzlerim örtüp, bizi görünce, köşeye bucağa sinmeleri İdi.
Arabamızın etrafını saran çocukların gözleri parlak, yüzleri aydınlık.. Sağlık burada zulme uğramamış, sıtma burada nesli yenememişti Sık sık yağmakta olan bahar yağmurları. Çiftçilere tabii bir neşe vermiş ve bu yağmurlar. tarlaları yeşerttiği kadar da yüzleri ştnlet-mişti. Toprakları az ve kıraç olan Kümbetlerde, hırçın bir tabiatle bağdaşmış insanların efece ve zey-
bekçe bir huzuru vardı.. Kümbeti, zirai durumu ile bir tetkik süzgecinden geçirmek, bu havalinin İktisadi bünyesi hakkında fikirler edinmeğe kâfi olmadığından, ben Yanmağa kalesini ele aldım. Şimdi, köy ihtiyarlarından topladığım malûmatı, okurlarımıza sunuyorum.
★
Seyitgazinin Kırka bucağına bağlı Kümbet köyündeki "Yarım ağa” kalesi, yekpare ve muazzam bir ka yadan ibarettir. Bu kayanın şark ve garbı tamamiyle uçurumdur ve bu uçurum en az seksen metre derinli-ğindedir. Kayanın kuzeyi bir patika ile Kümbete bağlıdır. Güney, tatlı bir meyil ile ovaya doğru uzanmaktadır. Yanmağa denilen asi veyahut eşkıya ile onun adamları, birer hak-kâk, birer taş ustası gibi çalışmışlar. Bu kayanın ortasına geniş bir ocak oymuşlar, kenarlarından da, muhtelif sedirler vücuda getirmişler. Ocağın bacası da. yine kayanın içinden göklere bir dehliz gibi açılmıştır. Yanmağa, işte bu sedirlere oturur, kahvesini içer, ubuğuçnu çeker: "Ferman padişahın, dağlar/bizimdir” Kümbet bölgesinde hükümran olurmuş!
Köylülerin anlattığına göre. Yanmağa. hem âlim, hem zalim bir kişi imiş. Cezalandırmak istediği a-damlan, şimdi derinliğine haşyetle baktığım şu uçurumdan aşağıya fırlatırmış... kendisi buraya Yozgaddan gelmiş, ilkönce Kırka köyünün dağlarında tek başına dolaşmış ve 1208 de Kümbete yerleşmiş. Aradan kısa bir zaman geçtikten sonra bu adamın cesareti, zekâsı ve muhitte tesis ettiği otorite, hükümetin dikkatini üstüne çekmiş ve kendisine, zeamet ve timar verilmiş, hırçın bir şaki. haydutluktan derebeyliğin mertebesine yükseltmiş. Esasen bu devir. Afyonda Mollaoğlu, Sivrihisarda Yazıcıoğlu. Çiftelerde de Kumarcı-oğlunun millet huzuruna çullandıkları bir devirdir. Yanmağa, Yeniçerilerin yokedildiği ve Nizamı Cedidin kurulduğu zamanlarda. Mollaoğlu ile birlikte hükümete iltihak et-
miş, Kumarcıoğluna ve Yazıcıoğluna karşı açılan tenkil hareketine iştirak eylemiştir. Onun bu hizmetine mukabil, Kümbet ve havalisindeki serveti kendisine bırakılmış ve ihtiyarlayan, hattâ gözleri görmez olan Yanmağa, ömrünün sonuna kadar yaylânın bM yalçın, vahşi ve ihtişamlı bölgesinde hüküm sürmüştür. Fakat baa köylüler de Nizamı Cedidin Yanmaması ile asıl Yanmağamn başka başka adamlar olduklannı söylüyorlar. Önceki Yanmağa» bu rivayetlere göre, hükümete isyan etmiş bhr dağl. bir deli başı, bir eşkıya İdi. Attığını vurur, güttüğünü tutar, tuttuğunu yakardı. Nizamı Cedidin Ya-nmagası ise. bu zalim eşkıyanın torunudur. Zekâsı, teşkilâtçılığı intibak kabiliyeti ile devletin mühim bir şahsiyeti haline gelmiş ve seksen yıl yaşamıştır.
Ağanın ocak dibindeki somaki sedirine oturmuş, hem bu izahlan dinliyor hem de.Emirdağına doğru dalga dalga uzayan arazinin muhteşem ve vahşi güzelliğini hayretle temaşa e-diyordum. Uzakta, yalçın bir kaya topluluğu görerek, buranın adını sordum, Karagöz kalesi dediler. Meğer orada da, bir vakitler Karagöz adlı başka bir çakırcalı, tahassün edermiş... Esasen bütün bu havali, ya çok eski bir medeniyetin mahzeni, yahut bir eşkıyalık devrinin barınağı gibidir.
Bu sırada elime, koskoca ve kaba bir fincana doldurulmuş kahveyi sun-dular. Daha küçük bir fincanınız yok mu deyince. Ağanın torunlarından olduğunu söyliyen bir ihtiyar:
— Bu onun, dedemin fincanıdır, dedi. 1933 te bizde konaklayan bir İngiliz seyyahı, buna sekiz İngiliz altını verdi de. razı olmadım. Hani yok mu ya... içim sevdi. Seni de, ikram olsun diye evden getirtiverdim.
Ağaya teşekkürden sonra, kalktım. Bana, 1215 te Yanmağamn yaptırdığı mescidi ve 1255 te tamamlattığı minareyi gösterdiler.... Demek ki, koca şaki hem can yakıyor. hem ocak söndürüyor, hem de Tanrı korkusu duyuyor.
Ovaya doğru yol alaıı gelin alayında damat tarafının arabası
Daima anlatılanların neşri, bir gelenek haline geldi. Fakat
YENİ İSTANBUL
yakında
Skorzeni’nin anlatmadıkları
m neşre başlayacaktır, tarihî hakikatler gizlenemez, zamanla meydana çıkar
r
j
Sayfa 7
Y W N T T S
Bankamızın 100.000 Liralık
1950 Yılı İkramiye Plânının 2 nci Çekiliş Tarihi :
YENİ
İSTANBUL
dadır
I
koruyunuı.
A. MÜLLER
Und SOHN
MAKİNE FABRİKASI Ltd. Ş.
EN BÜYÜĞÜNDEN EN KÜÇÜĞÜNE KADAR
Her nevi KANTAR ve TERAZİLER
Arzu edildiği takdirde husu9Î tartma te-
Müller
sisatı yapılır. Dünyanın her köşesinde fabrikası mamûlâtı, uzun senelerden büyük rağbeti görmüştür. Türkiye için iyi referanslar verecek vekil aranmaktadır.
ADRES ı Mtinchen 8, Sedan Str. 85 - 87
Bu çekilişe iştirak edebilmek için
--- MÜŞTERİLERİMİZİN ---------
81 . MAYIS . 1950 akşamına kadar, Tasarruf Hesaplarında 100, Vadeli Hesaplarda 1.000 lira bulundurmaları veya mevcut hesaplarını bu miktarlara yükseltmeleri lâzımdır.
D I K K AT : Vadtll hesap sahlpltrln» Isabtf edecek İkramiyeler YÜZDE 25 fazlaıiyle ödenir.
beri en
İlâncılık âleminde yeni bir devir açacak olan KULELERİMİZİ görmeye binlerce kişi koşacaktır.
KLİŞEMİZİ İncellyerek, karar vermekte acele ediniz.
Anla pahalı buImıytu nu iniz fiyatlarımızı öğreniniz.
ELEKTRİKLİ ÇAMAŞIR MAKİNELERİ
ve
ELEKTRİK SÜPÜRGELERİ En çok beğenilen DÜĞÜN HEDİYELERİDİR
M ATAŞ
GALATA T AHİR HAN- Tel. : 44996
S
• (
p İ 4
r W* '
1
SOCIETE DE BANOUE SUISSE
SCH WEIZERISCHER BANKVEREIN
SWISS BANK CORPORATION
Basıl, Zürich, Gen^ve
St. Gailen, Laıısanne, La Chaux-de-Fonds
Neuch&tcl, Schafflıausen, Biel
OhlftMo, Herisau, Le Locle, Nyon, Zoflngen Algle, Blschofszell, Morges, Borechach
LONDON: 99, Gresham Street, E.C.2 11c, Regent Street, S.W.1
NEW-YORK: 15, Nasıau Street
»874
8ermaye ve Ihthat akçesi, İsviçre Frankı : 205,000,000
Dünya haberleri Ecnebi muhabirlerin mektuptan
En güzel yazılar En güzel resimler
İzmir Belediye Başkanlığından
Bayraklı mahallesinde 1612. 1614, 1616. 1617, 1609 ve 1620 •ayılı sokaklarda yeniden kanalizasyon ve 1612, 1616. sokaklarda yeniden Adi düveme yapılmasıyla 1619, 1620 sokaklarda da mav-cut kayaların tesviyesinin yapılması İşi Fen taleri Müdürlüğündeki keşif ve şartlaşması gereğince açık eksiltmeye konulmuştur.
Keşif bedeli 22154,79 lira ve geçici teminatı 1662 liradır. Bu Lşe girmek istiyenler ihaleden üç gün evvel Fen İşleri Müdürlüğüne müracaatla belga almaları lâzımdır. İsteklilerin teminatlarını Belediye veznesine yatırarak makbuzları ile ihale tarihi olan 31.5.1960 çarşamba günü aaat 15 te Encümene başvurmaları. (6472)
KOCAM
GÖZLERİNE
Inanamıyordu
Tomcmll» devimli olduğumdan yüzümün bc m başka bîr şekil aldığını görüyordum.
YENİ İSTANBUL'U abone olur, YENİ İSTANBUL'U»
aylık karnelerini satın alır, YENİ İSTANBUL'U»
kuponlarını saklarsanız, bu sene nihayetinde üç sene için Londra, Paris, Frankfurt veya Viyana üniversitelerine tahsile gönderilirsiniz.
İkinci, bu fırsata İstanbul veya Ankara üniversitelerinde nail olacaktır.
Tafsilât, karnelerin arkasında yazılıdır. İdarehanemizden de sorabilirsiniz.
T
R
Meşhur muharrirlerin yazılan, en doğru ve çabuk haberleri
YI\İ İSTAMBII/da
bulursunuz. Satıcılardan ısrarla isteyiniz. Bulamadığınız vakit lütfen idarehanemize bildiriniz.
Yadını: ne olursa olsun iaadthniri
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
SİKATİF ALINACAK
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma Komisyonundan
1 — 6000 kilo alkatlf açık eksiltme İle satın Alınacaktır
2 — Muhammen bedeli 12.000 lira olup muvakkat temL.atı 000 Hradır.
3 — Buna ait şartname komisyondan parasız olarak dağıtıl* maktadır.
4 — Eksiltme 12 haziran 1050 pazartesi günü saat 10.30 da
Haydarpaşa Oar binasın dahilindeki Haydarpaşa Satınalnia Komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (6747)
Ankara Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergün İlk uçakla Ankaraya gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlero dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen "YENİ ÎSTANBULZ'un ellerine geç veya İntizamsız geçtiğinden şikayeti olan abonelerimizin arzularını Ankara büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve İlân kabul etmektedir. Acele İlanlar telefonla lstanbula bildirilmektedir. Ankara büromuzun adresi:
KAzım Özlap Cad No. 1/9 Ilgar Apt.
Telefon 16112 YENİŞEHİR
Acrvera’den Bayan V... yazıyor 1 e t tirat etmek I Arımı* ben de mil-y onlarca kadının yaptı it dibi birçok krem kuttandım. rekat hiçbir netice elde edemedim. Nihayet Tokalon'un dündür ve peçe kremlerini tecrübe ettim, ve porulmemic semereler elde enim. O kadar değiştim ki, yepyeni bir yüsüm olduğunu dürüyorum. Bu harikulMe netice beni o kader memnun etti ki. minnettarlığımı bildirmek İçin bu mektubumu eiıe yamayı bir borç telâkki ettim*. Tokalon kremlerinin fevkalâde tetirlerini topal eden bu kabil binlerce mektup ve şahadetnamelerin asilleri Uma-men emrin ire Amadedir, T oka km kreminin harikulade tesirini ispat ediyorlar. Zaten neticeler tire garanti edilmiştir. Aksi takdirde paramı İade edilecektir. Akşamlan yatarken terkibinde «Biocel» denilen ve cildi şayanı hayret bir tekilde beslemek •üretil» bütün buruşukluktan Irale eden nem be renkteki Toka lan kremini kullanımı.
PARASIZ OÜZKLLIK KUTUSU. — Dgîununda (beyas v» pembe) renklerdeki Tokalon kremleri İle muhtelif renklerde Tokalon pudralının numunelerini havidir. AmbalAj v» sevk matrah olarak 20 kuruşluk bir pulu anlıdaki adrese tjönderiolı.
Tok al on servili 38 A. Posta kurum 1576, İstanbul.
DİKKAT.
Hakiki TOKAtON mamulleri İstanbul Verem V derneğinin yalnrz •O PARALIK TSK PULU İle pullanmış tır, 90 PARALIKTAN atağı veya yukarı kıymette puflarla
pullanmış olanları almaymış. Teknedir.
Alman Menyell
SIVA TELİ
îthnl edildi.
Ralli Han No. 6/B
Telefon: 20466
Telg. CANKOÇ — İstanbul
23 Mayıs 1950
Resimlerle Meclisin
Salı
9 uncu devre B. Millet Meclisinin açılışı
Meclisin dünkü açılış merasiminde evvelkilerden değişik bir manzara göze çarpmakta idi. Bunu, sahifemizi kaplayan resimlerden anlamak mümkündür. Yukarıda sağda — Muhalefeti teşkil eden C.H.P. milletvekilleri muhalefet sıralarında oturuyorlar.
Solda
İkinci sırada sağda
Eski Başbakan Şemseddin Günaltay yemin etmek üzere kürsüye gelirken. Ortada
Altta sağda
— Elçiler Meclise geliyorlar
Ekseriyet partisi D.P. milletvekilleri Halk Partisinin geçen Meclisteki saflarında yer almış bulunuyorlar. Milletvekillerinden biri yemin ediyor. Ortada — Kordiplomatik Meclise geliyor. Solda — * ı - ı Yeni Meclisten bir görünüş.
Meclis Başkanı Refik Koraltan Ankara muhabirlerimizden Vedad Refioğlu ile. Ortada ve solda
14 55,1
ili F M
’ w
An *' L ' yİ
■ a ; . • > iı J ‘
*
Comments (0)