23 Nisan 1950 — Pazar
SİYASİ İKTİSADİ




k
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17» üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
/•
İÇ ve DIŞ " POLiTiKA _ 22/IV/1950 ----/
Çocuk Bayramı ve
çocuk dâvası
T ÜRK milleti Tanzimat
■ başlangıcı ile Avrupa âlemine yaklaşmağa başladığı günden beri çocuk mevzuu, zaman zaman ortaya çıkmış, fakat hiç bir zaman ciddî surette takip edilen bir iş olmamıştı. Şükranla karşılamak isteriz ki, Cumhuriyet devri, çocuğu birçok cepheden ele almış, fakat belki bilemediğimiz birçok sebeplerden dolayı, bu işde müsbet bir neticeye varamamıştır.
Biz bu dâvanın ilk tahsil noktasından hükümete isabet eden en büyük hissesini kendisine bıraktıktan sonra, işin başka taraflarını cemiyetimizden ve seviyemizden beklemek lâzım geldiğini burada ehemmiyetle kaydetmek isteriz. Çocuk, cemiyet hayatımızda ifrat ve tefrit ile karışık bir telâkkiye maruzdur. O, ya bir evin büyüğü, bir sevinci olarak görülür ve alabildiğine şımartılır, yahut da zavallı bir ailedeki maişet kıtlığı ve karı-koca geçimsizliği yüzünden bir derdi olarak’ göze çarpar. Bunun her ikisinin de cemiyetimize büyük zararları olmuştur.
Sanki Türk topraklarında yaşamıyacakmış gibi şımarık yetiştirilen gençler, hayata atıldıkları zaman ya mücadeleyi kabul etmek istemiyorlar, yahut da o mücadele için hazırlanmış olmadıklarından tıpkı sonbaharda düşen solgun bir yaprak gibi sağa sola bocalıyor ve ekseriya hayal sukutlarının verdiği asabiyet içinde faydalı bir mahlûk olmaktan çıkıyorlar. Fakir ve hattâ orta halli âlteterimizin çocukları ise, zaten bu aileye ilâve edilmiş bir dert telâkki edildiğinden, ana. babaları tarafından hükümet memuru olmak gayesiyle yetiştiriliyor.
Her halde bu ifrat ile tefritten vazgeçer, aile temelinin yarınki çocuklar ile sağlamlaşacağını düşünür ve çocuklarımızı her şeyden evvel kendilerine faydalı olacak surette yetiştirirsek, öyle ümit ediyoruz ketimizdeki çocuk halletmiş olacağız.
Kendini kurtaran
ilk iş olarak şahsına faydalı olur. Kendine faydalı olan bir kimsenin ise, ailesine, mensup olduğu cemiyete ve hattâ bü-! tün dünyaya faydalı bir insan olacağından şüphe edilmemelidir.
Memleketimizde "Millî Hâkimiyet., in kuruluşu olan 23 Nisan’m “Çocuk Bayramı,, olarak kabul edilmesindeki mâna, bu bakımdan çok büyüktür. Türkiye'nin millî hâkimiyeti ve bütün varlığı yakın bir istikbalde çocuklarımızın eline tevdi edile-icektir.
Onları şimdiden, bu varlığı muhafaza edecek şekilde yetiştirmeliyiz.
ki, memle-dâvamızı
bir çocuk.
I S. B- o.
I Kütüphanesi
k k
A jA
k


Say» 144
10 Kuruf
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmoz.
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
Acheson'un dünkü mühim nutku
“Batıda Avrupa, Doğuda Japonya Sovyetlerin eline geçmemeli,,
"Kremlin ile dünya hâkimiyeti arasında
Birleşik Amerika yer almış bulunuyor,,
VVashington 23 (YÎRS) — Amerikan Gazete Müdürleri Birliğinde konuşan Dışişleri Bakanı Dean Acheson komünizm meselesine temas ederek demiştir ki:
— “Eğer Rusya Batı Avrupa ve Japonyayı nüfuzu altına alırsa, dünya kuvvet muvazenesi komünizm lehine kayacaktır. Ruslar tecavüz siyasetlerine bir son vermedikçe kendileriyle anlaşmak mümkün değildir. Sovyetler bizimle anlaşmak istiyorlarsa, askeri tecavüz tehditlerinden ve propaganda savaşından vazgeçmelidirler. Eğer Ruslar baş hedef olarak Amerikayı seçtilerse, bunun sebebi. Kremlin ve dünya hâkimiyeti arasında duran tek engelin Birleşik Amerika olmasıdır. Sovyet tehlikesinin altı hattı hareket sayesinde önlenebileceğine inanıyoruz:
1 — Hürriyet için
sonsuz iman ve bu uğurda deleye
2 — larını dünyaya duyurmak için der-
hal dünya çapında bir propaganda faaliyeti.
3 — Bir emniyet bölgesi yaratacak kuvvete sahip olmamız.
4 — Amerikada ve diğer memleketlerde hayat seviyesini yükseltmek için büyük gayretlerin sarfı.
5 — Siyasi sahada. Birleşmiş Mil-
letler Kurulu, Atlantik Paktı devletleri. Marshall Plânı Teşkilâtı ve Batı Birliği Grupu ile daha sıkı bir işbirliği. •
6 — Sovyet Rusya ile daha büyük bir emniyet içerisinde yaşayabilmek için daha iyi anlaşmaların temini.,,
beslediğimiz
müca-
hazır olmamız.
Amerikalıların neye inandık-

Plastiras temerküz
kamplarını yavaş yavaş kaldırıyor
Atina 22 A A. »Afp) — Plastiras Hükümeti temerküz kamplarını yavaş yavaş kaldırmaya karar vermiştir. Spora t adalarında bulunan Yura kampı derhal kapanacak ve oradaki mevkuflar yakında tahliye edilmek üzere Makronissos adasına nakledince kİ erdir.
İdam mahkûmları affedilecek ve birbiri peşi sıra Hân edilecek aflar siyasi suçlar sebebiyle mevkuf bulunan bütün sivillerin derhal tahliye edilmelerini Bağlıyacaktır
Makronissos adası Genelkurmajnn kontrolü altına konulan askerler için yeniden eğitim merkezi halinde kalacaktır.
Yunanistanın Elçiliğine tâyin
Ankara yeni Kondumas edildi
Atina, 22 lYİRS) — Eski Dışişleri Bakanlarından Aiexander Kondumas. Yorgı Skeseris yerine Yunanistanın yeni Türkiye sefirliğine tâyin edilmiştir.
(jTIN/ frTANBÜT™
İÇ SAYFALARDA
Azzanı Paşa (solda) Suudi Arabistan delegeleriyle beraber
Arap Birliği, Ruslar a
*
dönmek niyetinde
Amerikanın
Azzam Paşa. İngiltere v siyasetini İsraile meyyal buluyor

Kahire 22 (YİRS) — Bir basın jplhntısında konuşan Arap Birliği Başkanı Abdurrahman Azzanı Paşa, İsrail devletinin İngiltere ve Amerikanın Ortadoğu siyasetinden faydalandığına işaret ederek demiştir kl:
“— Anglo-Amerikan siyaseti Arap devletlerinin istikbalini tehdit ettiği için. Sovyet Rusyava neden el uzat-mryalım? Arap devletlerinin halihazır ve müstakbel menfaatleri bir felâkete maruz kalacaktır, şu halde yüzümüzü öteki tarafa çevirmek yerinde ve haklı bir harekettir. Yahu-li taraftarlığı yüzünden vukubulan Amerikan ısrarı karşısında bozulan Arap siyasetinin muvazenesini temin etmek için Sovyetlerle anlaşmalıyız."
Azzam Paşa bu beyanatını yaparken. Sovyet Rusya ile bir ademi tecavüz paktının imzalanması için Suriye Ekonomi Bakam Maruf Favali-bi’nin teklifini yorumlıyordu.

Bulgaristanda Associated Press bürosu kapatıldı
Londra, 22 (APı — Özel kaynaklardan verilen bilgiye göre, Bulgaris-tandakı Associated Press Bürosu, keyfi bir surette kapatılmıştır.
Bulgar Hükümeti. AP. nin Sofyada-ki haber alma servisini kapatmış ve iyi haber alan kaynaklara göre bu hareketinin sebebini de bildirmendş-
General Omar Bradley
îV
yeni şahsiyetlerdir. Listede I de müstakil vardır
Ankara 22 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Halk Partisinin yüzde otuzlan da içerisine alan yeni listesinin yüksek seçim kuruluna tevdii üzerine Ankara siyasî mehafili bir çok tefsirlerde bulunmuşlardır. Bu arada bilhassa uzun zamandan beri durumları alâkâ ile takip edilmekte olan, muhalefete geçip de yeniden Halk Partisine iltihak etmiş veya muhalefetten ayrılıp Halk Partisine girmiş olan milletvekillerinden Emin Sazak (Eskişehir). Nureddın Önen ıÇanakkale), Necati Erdem (Muğla)nin aday gösterilmemiş olmalarıdır. Halk Partisi aday listelerinde bulunan 486 adaydan 227 si eski milletvekili olup 259 u yeni şahsiyetlerdir. Bu arada aşağıdaki adaylar iki yerden namzet gösterilmiş bulunmaktadırlar:
ismet İnönü (Ankara - Malatya), Şenıseddin Günaltay (Sivas - Erzincan).
C.H.P. listesinde bir tek müstakil aday mevcuttur o da Yargıtay üyelerinden bağımsız Ali Himmet Berki dir,
Halk Partisi tam listelerini yüksek seçim kuruluna tevdi etmiş ve yüksek seçim kurulu da bu münasebetle aşağıdaki tebliği yayınlamıştır:
Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığından:
14 mayıs 1950 tarihinde yapılacak milletvekilleri seçimi için Cumhuriyet Halk Partisi tarafından kurulumuza verilip aşağıda yazılı olan aday listesi 5545 sayılı milletvekilleri seçimi kanununun 38 inci maddesi hükmünce İlân olunur.
Diğer taraftan Halk Partisi Genel Başkan Vekilliği aşağıda tebliğ ile adaylarım efkâra takdim etmiştir:
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Vekilliğinden:
14 mayıs 1950 pazar günü yurdumuzda icra edilecek milletvekilleri se-;iml için yetkili kurullanmızca tesbit edilmiş olan Cumhuriyet Halk Partisi adaylarını toplu olarak sayın seçmenlerin ıttılaına arzedıyorum.
C.H.P; Genel Başkan Vekili HİLMİ URAN
Halk Partisinin listeleri üçüncü sayfamızdadır. Bu listelerde isimlerin yanlarında % 70 1er % 30 1ar işaretlenmiş, eski ve yeni milletvekilleri tefrik edilmiştir.
Demokrat Partinin tam listelerini bugün ilân etmesi bekleniyor.
..................................................... .
Millet Partisinin
İzmir mitingi

Emekli Ge-seçim hlta-
yıllık arka-
ÎKÎNCÎ
Çocuklar ve nesiller
M. Nermi
ÜÇÜNCÜ
Türkiyede kumlan çocuk barındırma merkezleri DÖRDÜNCÜ
Verona’lı Kardeşler
A. J. Cronin
BEŞİNCİ
İktisadi bakımdan çocukluktan hayata girerken
★★★
ALTINCI
Çocuk SEKİZİNCİ
Spor






23 Nisan
★ ★★
General Plaatlraş Kıratla görüşmek üzere saraya gidiyor


Bradley ve Bidaulfnur
4
teklifleri
Kuzey Atlantik Yüksek Konseyi, Avrupanın savunması bakımından şarttır
Michigan. 22 A A. (Reutcr) — Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığı Müdürlerinden Franc's Ruseel Kuzey Atlantik memleketleri yüknok konseyi kurul-mamnın ciddî surette dikkat nazarın» nlınması gerektiğini söylemiştir.
Burada Midwe«t Siyasi Ulm-ler Konferansında konuşan Rus-acl, Fransız Başbakanı Gcorgr Bidault'nun ileri sürmiiş okluğu teklifi bahis mevzuu ederek Üç Büyüklerin Dışişleri Bakanlarının böyle bir konseyin kuruluş, yetki ve vazifelerini planlaştıra-»ak bir komiteyi faaliyete geçirmelerini istemiştir.
Rusnel, Birleşik Amerika muş lerek Genelkurmaylar Başkanı General Oınar Bradley’ın Atlantik Paktına dahil devletlerin bu hâkimiyetten bir kısmının terkini bile ifade etse savunma kudretlerini sıkı surette birleştirmeleri gerektiği yolunda ifade etmiş olduğu görüşe do dikkati çekmiştir.
Russe!: “Hepimizin Bradley ve Bnlault nun iş killini ciddiyetle incelememiz gerektiği aşikârdır.» diye ilâve etmiştir.

Cumhuriyet Meydanında yapılan miting, Parti adaylarının takdimi şeklinde tecelli
İzmir 22 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Millet Partisinin bugün 1 saat 12 de Cumhuriyet meydanında hazırladığı miting bu partinin İzmir ! milletvekili adaylarını dinleyicilere | takdimi şeklinde tecelli etmiş, Genel! İdare kurulundan Ahmet Tahtakılıç | ve Doktor Mustafa Kentli de dahil olmak Üzere 8 hatip konuşmuştur. Evvelâ merhum Mareşal Çakmağın imzasını taşıyan seçim beyannamesi okunmuş, bundan sonra neral Rasim Aktuğu bir ıcsinde bulunmuştur.
Mareşal Çakmağın 40
laşı olduğunu konuşmasında belirten Süleyman Külçe de, bizde devletin simsar, komisyoncu, ithalâtçı ve binnetice her şey olduğunu. C.H.P.-nin. vefatında Mareşal Çakmak’a saygı göstermediğini ifade ederek şöyle demiştir: “İnönü. Mareşala saygı göstermlyenleri cezalandı! malıydı. Bunların cezalandırılmasını talep e-liyoruz. Fuad Amanın tahliye edil-nesini İstiyoruz.,,
Daha sonra Alaşehir Millet Partisi başkanı Doktor Asım Türker bir ko-.uşma yaparak C.H.P. nin altı um-lesinden ekserisinin çürüdüğünü i-ade etmiştir. Genel kuruldan doktor Mustafa Kentli söylediği gayet uzıih nutkunda Millet Partisinin iktidarı istemediğini, fakat Millet Partisinin Büyük Meclise kuvvetli bir muhalefet gmpu olarak girmesinin lüzumlu olduğunu anlatmış, iktidar partisinin bütün baskılarına Meclisin İçinde ve dışında devam kararında olduklarını ifade etmiştir. Doktor Kentli sözlerine devamla demiştir ki;
“Memleketin en yüksek resmi şahsiyeti tarafından 12 Temmuz Beyannamesiyle mevcudiyeti kabul edilen baskı Türkiyede gittikçe artan bir şiddetle devam etmektedir Sonra İnönü - Rayar anlaşmalarına bir hudut çizmek mümkün değildir,”
Millet Partisinin bu haşin politika
etti ve 8 hatip konuştu önünde dizçökmiyeceğini. Halk Paı-tisi liderlerini ve Celâl Bayan diktatör vazıyette gördüğünü açıkayan hatip. Türkiyede değil bir hukuk devleti, hattâ medeni bir devlet dahi kurulamadığı kanaatini izhar etmiştir.
Doktor Kentli, Millet Partisinin iktisadi sahada liberal olduğunu, halkımızın İktisadî hürriyetsizlikten de muztanp bulunduğunu beyan etmiş. Türkiyenın dünyanın en fakir memleketi haline geldiğini söylıyerek. Halk Partisinin hakikatte D. P. ile birlikte Ingiliz İşçi Partisinden daha aşırı solcu ve daha koyu sosyalist olduklarını ifade etmiştir. Doktor Kentli, eğer Millet Partisi iktidara geçerse monopol'ün her çeşidini kaldıracağını ve büyük kütle-lerin refahına yol açacağını, ferdi teşebbüslere geniş imkânlar vereceğini, halkı devletçilik belâsından kurtaracağını vadederek sözlerine son vermiştir.
Son olarak konuşan Millet Partisi Genel Sekreteri Ahmet Tahtakılıç, 1946 dan beri Türk milletinin muhalefete dört elle sarıldığını. Millet Partisinin şahıslar idaresine muhalif olduğunu. C .H. P. nin .vatanı kurtardığı propagandasiyle hiçbir zaman iktidarı terketmemek arzu ve hevesinde olduğunu şöyle demiştir:
“Vatana dışardan gi'blr hücum siyasi
dan değil, Mehmetçiğin süngüsü ve Ayşenın gayreti ile karşılanır.,,
İfade
ederek


Bugün Milli Hâkimiyet bayramını kutluyoruz
Türkiye bugün Milli Hâkimiyet Bayramını kutlamaktadır. Bu bayramın bilhassa 1950 umumi seçimleri arifesindeki mânası, yepyeni bir hava, taptâze bir zihniyet olgunluğu taşımakta ve bu mâna ınilli hâkimiyet mefhumunu daha geniş bir demokratik anlayışın himayesine tevdi etmektedir.
Gazetemiz, Türklyenlıı yükseliş ve refahını milli hâkimiyetin en geniş mânada ve bir hakikat olarak mevcut bulunuşunda gördüğünden, Millî Hâkimiyet ve Çocuk Bayramı gününün Türk MiUeti için ileriye doğru bir dönüm noktası teşkil etmesini temenni eder ve bıı milli bayramı kutlar.
BUGÜN YAPILACAK KUT-, LA3IA ÎMERASIMI
23 Nisan Milli Hâkimiyet (Çocuk Bayramı) nin 30 uncu yıldönümü bugün bütün yurtta olduğu gibi şehrimizde de yapılacak olan toplantı ve merasimlerle kutlanacakt ır. B u cümleden olmak üzere mektepler 25 Nisan salı sabahına kadar tatil edilmişlerdir. Bu sabah şehrimizdeki bütikn ilkokullarda öğrenciler toplanarak arkadaşlariyle bayramlaşacaklar ve kafileler halinde Taksim ve Beyazıt meydanlarına giderek geçit resmi yapacaklardır. Bu münasebetle bir çok mekteplerde okul müsamereleri tertip edilmiştir. Ayrıca Halkevlerinde de geniş ölçüde riler hazırlanmıştır. Bu Beyoğlu Halkevlnde konser, bale gösterileri,
oyunlardan müteşekkil bir nıü-sanıero tertip edilmiştir. Ayrıca Eminönü Halkevi de açacağı bir sergi ile bugüne’ katılacaktır.
YENt İSTANBUL. Türk çocuklarının bayramını kutlar ve yarının en faydalı vatandaşı olmalarını diler.
göste-arada klâsik milli


Leopold nihayet kararını verdi
Eski Kıral Belçika dışında kalacak
Brüksel, 22 (YİRS) — Belçtkanın ileri gelen üç siyasi partisi, Kıral Leopold'un on sekiz gün müddetle tahta avdetini temin edecek bir uzlaşmaya varmıştır. Mamafih partilerin vardıkları bu uzlaşma. Belçika Parlâmentosunun 1200 mebusu tarafından tasdik edilmelidir. Eski Kıral Belçika dışında kalmaya karar vermiş bulunmaktadır.
D. P., Izmirde bugün bir açık hava toplantısı yapacak
İzmir 22 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — D. P, Eşrefpaşa ilçesinin tertip ettiği açık hava toplantısı yarın saat 17 de Eşrefpaşa Parkında yapılarak, aralarında Behzat Bilgin, ve Mehmet Aldemir bulunan 8 hatip konnsacaktm
gelecek partiler
herhan-taraf n-
•ttf »Minili II ’K Milli 4111111 uilli: M14 HM
Mi
•r
Açık lıava topHintılaruun yerleri İsabeti) seçıierucdh Evet* Açık Hava Tiyatrosu tam yeriydik
SÎYASÎ EĞLENCELER
Sayfa 2
YENX İSTANBUL
23 Nidan İfiM
TETKİKLER
Çocuklar ve nesiller
Bizim yalnız vatana karşı değil, aynı ramanda gelecek Türk nesillerine karşı da sağlam ve tesirli bir sorumluluk sezgisini duyuşumuz 23 Nisanla başlar, diyebiliriz Yazan : M. Nermi
§ İE IHI II IHI İHI A\ İlli 1E IHI İL 1E IHI ft
ÇOCUK Bayramı gibi tabiat ve tarih dekoruna bütün canlılığı İle uyan başka bir bayramımız yoktur, diyebilirim. Bu ayda kırlarımı», ovalarımız gür bir yeşillikle uyanmaya boalar. Ağaçlarımız. bahçelerimiz yemiş r(lya«ı içindedir. Bütün varlıkta genç bir dirilişin sevinci vardır. Bizi millet yapan yaratıcı tarih hamlesi de nisan ayının 23 Ünde bütün Türk gönüllerini derin uykusundan silkinen Türk topraklan gibi geleceğe ve yarına inanmak heyecaniyle doldurmuş, tu.
1914-1918 harbinden bitkin ve yorgun çıkmıştık. Kendisine kini ve intikamı kılavuz edinmiş muzaffer bir düşman dünyası karşısında yapayalnızdık. Türk geleneklerinden uzaklaşa uzaklaşa soysuzlaşmış Osm anlı Sarayı. arkasını Türklüğe çevirerek düşmanlarımızla işbirliği yapmıya karar vermişti. Fakat Türk gönüllerinin görünmeyen mihrabında Tanrısal ve yaratıcı bir irade alevi tutuşmuştu. Büyük yalnızlık içinde yalnız delildik. tarihimizle beraberdik, içimizde ürperen kudret o İdi. Otuz yıl ötelerdeki nisan ayı. büyük sosyal yıkılışlar ortasında sonsuz ümitsizliklerle çevrilmiş Türk’ün kendisini anladığı, bulduğu ve bütün derinliğiyle sezdiği bir aydır. Hazırlıklar yapıldıktan sonra bu ayın 23 ünde ’son tarihimizin temeli atılmıştır. Bugün. Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanmış ve Mustafa Kemal, daha sonraki Atatürk, hem Meclis Başkam, hem de Milli Or-dunun Başkumandanı seçilmişti. Bize, irademiz, o gün, Akdeniz kıyılarını 8cyrettirnıişti. Size bütün tarihi anlatacak değilim. Çünkü bunu hepiniz biliyorsunuz. Yapılan şey yalnız büyük değil, aynı zamanda bir harikadır. Türk ne zaman kendine inanmışsa o zaman yaratıcı bir kudret haline gelmenin yollarını Bulmuştur.
Bugünün çocukları ideallerine bağlı. sosyal imanları kuvvetli nesillerin kurtardığı ülkede bayramlarını yapıyorlar. Kanlarını hürriyet ve kurtuluş İçin döken nesiller; çocuklarımıza, genç nesillerimize muhteşem fedakârlık ve kahramanlık örnekleri bırakmışlardır. Onları bu büyük sosyal faziletler içinde yetiştirmek bizim idealimizdir. Çocuk bayramı’nın mânası, bu bakımdan, son derecede ehemmiyetlidir. Otuz yıl önce yenilmez bir iradenin desteklediği yurt aevgisiyle, imanın doğurduğu kurtarıcı ümitle harekete geçmiştik. Bu güreşin ne kadar çetin olduğunu, çocuklarının bayram sevinçlerini yaşayan bir çok babalar tarih kitaplarından öğrenmişlerdir. Türklük o zaman yalnız düşmanla değü aynı zamanda ondan çok daha tehlikeli ve arkadan vuran düşmanlarla da güreşmek zorunda kalmıştı. Bu düşmanlar, son günlerde tekbirleri, vahşi gösterileri kulaklarımıza erişen softalar, şeriatçılar ve yobazlardı. Türk Devrimi; vatanın en tehlikeli günlerinde büsbütün yırtıcılaşan kara-kuvveti tasfiye etmekle gelecek Türk nesillerini tam bir hürriyete, yüksek sosyal faziletlere kavuşturmak imkânlarını vermiştir. Çünkü: vatan mukadderat kardeşliğidir ve bu kardeşliği sosyal faziletlerle işlemek; vatandaşlık eğitiminin en kutsal vazifesidir. Onun İçin Çocuk Bayramı, yalnız kupkuru bir gösteri değil, fakat her şeyden önce, çocuğa karşı duyulması gereken sosyal sorumluluğumuzu bize hatırlatan bir vesiledir.
insan cemiyeti, duran ve değişmi-yen bir yaşayış sistemi değildir. Bunun en tabii neticesi de her çağın, kendi insan tipini yaratmasıdır. Bundan anlaşılıyor ki: nesillerin anlayışları, düşünüşleri ve görüşleri arasında çeşit çeşit ayrılık renkleri vardır. Hattâ sosyal yapılan son derecede ağır gelişmeler gösteren teokrat topluluklarda bile ufak tefek nesil çeşitlenişleriyle karşılaşmak mümkündür.
Bizim yalnız vatana karşı değil, aynı zamanda gelecek Türk nesilleri-
[ ne karşı da sağlam ve tesirli bir sorumluluk sezgisini duyuşumuz 23 Nisanla başlar, diyebiliriz. Türk Devrimizi gerçekleştiren nesiller, kendi kendini yaratan ve temelleri çoktan çökmüş eski OsmanlI ccmiyeti’nin boğucu ve öldürücü çerçevesini aşmasını bilen nesillerdir. Onlar eşsiz ve gerçekçi bir görüşle geleceğin mâ-naoinı anlamışlar ve gelecek nesilleri eski hayat değerlerine göre yetiştiı -menin büyük bir sosyal felâket olacağım sezmişlerdir. Biz bu çok yerinde anlayışı Türk Devrimi’nın en dinamik bir noktası olarak değerlendirmek isteriz. Hattâ bu. bir çok bakımdan. sosvol fedakârlığın tam bir örneği sayılmalıdır. Çünkü teokrat bir cemiyet nizamından gelen nesiller, kendilerinden sonra gelenleri, u-mumiyetle, kendi dünyalarına göre yetiştirmek fikrine çok kere saplanırlar.
Türk Devrimi, İliç şüphesiz. DÜN ile BUGÜN arasında, sosyal değerler bakımından, derin ve aşılması güç bir hudut çizmiştir. Öyle olduğu halde nesiller arasındaki anlayış ve görüş ahenksizliği büyük değildir. Bıı ise Türk Devrimi’nin temelsiz olmadığını göstermektedir. Onun İçin gelecek Türk nesillerini yetiştirmek dâvası yalnız devrim çerçevesi içinde münakaşa olunabilir. Halbuki bizde, hele son zamanlarda, gençlik eğitimini çağımızın ruhuna büsbütün aykırı yollara çevirmek temayülleri, nedense uyanmakta ve bunu karşı gevşek davranılmaktadır. Mademki bugünkü Türk cemiyeti bir gerçek* İlktir, genç nesiller de mutlaka bu cemiyetin gelişme imkânlarına göre yetiştirilmelidir. Eski cemiyet ideallerine göre yetiştirilmek istenen genç nesiller, bugünün sosyal görüşleri I-çinde gelişmek zorunda olan bir cemiyette yaşayacaklarına göre bu gibi müdahaleler son derecede konusuzdur. Biz. Devrim nesillerini kaynaştıran bağları kuvvetlendirmek zorundayız. Onun için sosyal eğitimin en sağlam ilham kavnağı, yaştyan ve durmadan değişen cemiyet sayılmakta ve bu vazife en büyük teşkilâta, Devlete düşmektedir.
Bugün, hür yurtlarında bayramlarını yapan çocuklarımız, en genç nesillerimiz, onlardan daha önce gelen Türk nesillerinin fedakârlık mirasım sonsuz geleceklere ulaştıracaklardır. Biz onların sevinçleri karşısında 30 yıl önce duyduğumuz heyecanı yaşıyoruz. Çünkü: bizim çözülecek bir dâvamız, fethedilecek milli bir benliğimiz vardır. Bunu gerçekleştirmek günümüzün eğitim nesline düşmektedir. Çocuklarımızı Devrim ideallerine göre yetiştirmek, onları yeni bir hayat güreşinin kahramanları yap-mek demektir. Dün. bir vatan kurtarmak için, bir yalçın gibi şahlanmıştık. Bugün ise, ideallerimizin İstediği kutsal fethe girişmek, genç nesillerin benliğini kurtarmak ve yaratmak zorundayız.
«*ı_. surv*üL *ı .••! u/yarta auta «jtf
Kızılay ve Kızılhaç'ın gençlik şubesi müdür muavini şehrimizde
Kızılhaç ve Kızılay birliklerinin gençlik kısmı müdür muavini M. Schuoselâ Ortaşarkta yapmakta olduğu 6ir tetkik seyahatinde memleketimize de uğramıştır. M. Schuo-sel£ Ankarada kaldıktan sonra dün şehrimize gelmiştir. Kendisi Kızmayın gençlik kısmı üzerinde tetkikler yapmaktadır.
Sanatkâr Mari Osgan Fransadan döndü
Cenevre Konservatuarını birincilikle bitiren ve büyük İspanyol piyano üstadları Ricardo Vines ve Arthur Hubinstein ile beraber çalışmış olan sanatkâr Mari Osgan Fransadan dönmüştür.
Sanatkâr 27 nisan saat 18,30 da Saray sinemasında bir resital verecektir.
Siyasi partilerin dünkü toplantıları
Hatipler, dün de rakip
partilere çattılar
Yeni Seçim Kanunu gereğince siyası partilerin şehrimizdeki teşkilâtlan dün de açık hava toplantıları yapmışlardır. Bu toplantıların tafsilâtını veriyoruz:
D. P. nin dünkü toplantıları
Demokrat Parti İstanbul teşkilâtı dün 5 yerde yaptığı toplantılarla seçim mücadelesine devanı etmiştir. Bu toplantılarda muhtelit hatipler söz alarak memleketin türlü dertlerine temas etmişlerdir.
İlk toplantı saat 12 do, Eyüpte Bahariye Semt ocağının açılışı münasebetiyle yapılmıştır.
İlk olarak konuşan D.P. Vilâyeti II idare kurulu âzasından Füruzan Tekil ezcümle şöyle demiştir:
. — Millet bugün her hareketinde serbest İnsanlar olarak görülmekle beraber haklarından ve sahip olmak gereken hürriyetlerinden feragate mecbur tutulmaktadır. Bu da demokrasinin memleketimizde tam bir şekilde tatbik edilmemesinin bir neticesidir.
Memleket iktisadi bir huzursuzluk içindedir. Yurdun diğer bölgeleri gibi Eyüp de başta gelen bakımsız semtler arasındadır.
Demokrat Partinin bundan sonra millet karşısında Büyüyeceği sadece ıstıraplar değil, bunları doğuran hâdiseler üzerinde durmak ve milleti doğru yola sevketmek olacaktır.”
Fuat Hulusi Demircili de şunları söylemiştir:
— İktidar mahfillerinde öteden beri çiğnenen bir söz vardır: Diyorlar ki “Muhalefete biz müsaade ettik, Müsaade etmeseydik. o vücuda gelmezdi. Bu ne diktatörce bir sözdür. Ne demek istiyorlar? Anayasa bu millete hürriyeti bahsetmiştir. Bu arada siyasi partilerin teşekkülü de gayet tabiidir. Eğer bu müsaade iktidara bağlı ise, iktidar Anayasayı tanımıyor.*’ demiştir.
Bilâhare söz alan Salamon Adat-to, ve Scnihi Yürüten de İşçi dâvasına temas eden birer konuşma yapmışlardır.
D. P. nin Beşiktaş toplantısı
Demokrat Parti ikinci toplantısını dün saat 15 te Beşiktaşta Barbaros heykeli önünde yapmıştır. Bu toplantıda ilk sözü Enver Kaya almıştır. Hatip bu konuşmasında iktidar partisine hücumlarda bulunmuş, kuru vaitlere artık kimsenin aldanmıya-cağını, bu arada Vali ve Belediye başkan inin İstanbullulara yaptığı valilerden hiç birini yerine getirmediğini söylemiştir.
Müteakiben Emrullah Nutku konuşmuş; “Bu memleketin tarihinde yeni bir devir açacak olan sayılı günlerin arifesinde bulunuyoruz” demiş ve e-ğer D.P. iktidara gelirse vatandaşlara şunları Bağlıyacağını belirtmiştir:
Serbest ticaret vo sanayi, devlet dairelerinde vatandaşa iyi muamele, meskensiz vatandaşlara mesken.
Emrullah Nutku bundan spnra İşçi meselelerine temasla grevsiz sendika olamıyacağı iddiasını ortaya atmış, grev hakkını şiddetle müdafaa etmiştir.
Müteakiben Mükerrerin Sarol ve Senihi Yürüten konuşmuşlardır. Se-nıhi Yürüten, devlet dairelerinde lüks araba bolluğuna işaret etmiş, son zamanlarda bu iş için 220 bin liralık dövizimizin yabancı memleketlere çıktığını söylemiştir.
D.P. ayrıca dün saat 15,30 da Bebekte ve Fatihte birer toplantı daha yapmıştır. Buralarda da D. P. nin muhtelif hatipleri konuşmuşlardır.
C. H. P. nin dünkü toplantıları
C.H.P. Beyoğlu ilçesi dün saat 16 da Şişhane Park Gazinosunda siyasi bir toplantı tertip etmiştir.
İlk olarak Emekli Korgeneral Mümtaz Ak tay bir konuşma yapmış-Istiklâl Savaşını. B.M. Meclisinin ve C.H.P. nin kuruluşunu anlatmıştır. Hatip, Atatürk ve İnönü'nün hizmetlerini belirtmiş ve demiştir ki:
”— C.H.P. Atatürk’ün kurduğu, ka-djrşlnaslığı ve yüksek hizmetleriyle milletin İtimadını kazanmış şerefli bir partidir.”
•Bundan sonra Emekli Kurmay Albay Cevat Karsan bir hitabede bulunmuş. C.H P. hükümetlerinin ilk faaliyete geçtiği günden bu güne kadar her sahada yaptığı çalışmaları ve kaydettiği ilerlemeleri açıklamıştır.
Bunu takiben Yaşar Keçeli, bir hitabede bulunmuş ve demiştir kİ:
”— Cumhuriyet Halk Partisi, az zaman içinde memlekete çok büyük hizmetler yapmıştır. Çok partili demokrasi rejimini memlekete getirmekle. bu hizmetlerine bir yenisini ve belki de en ehemmiyetlisini ilâve
elmiş olmaktadır. Uzun yıllar partimiz saflarında bulunan, bizimle fikir arkadaşlığı yapan kimseler, C.C.P.-ııln başarılarını vo hizmetlerini top yekûn inkâr etmekle kendi kendilerini de suçlandırdıklarını nedense hatırlarına getirmiyorlar.
C.H P., karşısında, samimi olarak memleketin hayrına çalışan, koltuk ve mevki ihtirasından uzak muhalifler görmek İstiyor.”
Bundan sonra Ekrem Tur şu konuşmayı yapmıştır,
”C.H.P. memleketin kara ve açı günlerinde meydana gelen, osarete ve zulme haykıran bir İhtilâl partisidir. C.H.P. 27 senedenberi yapmış olduğu bir çok memleket ve millet hizmetlerine İlâve olarak son büyük vazifesini de yapmış bulunmaktadır. Bu, muhaliflerimizi dahi memnun eden seçim kanunudur.
C.H.P. ve Hükümeti emniyetli ve huzur İçinde bir seçim yapılmasını vo vatandaşın hakkını İstediği şekilde kullanmasını İstemektedir. Bunun aksini İddia edenler seçim günü sandıkları gezerek hakikati görebilirler. O gün elinizi vicdanınıza koyup Allahınızla haşhaşa kalarak reyinizi kullanınız.”
M. P. nin dünkü toplantısı
Dün şehrimiz Millet Partisine mensup muhtelif hatipler Taksim İnönü gezisinde saat 16 dan 19 a kadar seçim propagandası konuşmaları yapmışlardır.
ilk olarak söz alan Beyoğlu İlçe başkan vekili Enver Ebcl, seçimlerde müteyakkız davranılması lâzım geldiğinden, Anayasa lâyıkiyle tatbik e-dllmedlkçe ve lanı, hür bir seçim yapılmadıkça ayan meclisi kurulmasının hatalı olduğundan bahsetmiştir. Dr. Malik Yazar devlet sağlık ve sosyal politikasının istenildiği şekilde tahakkuk ettlrllmediğlnden ve köylülerin hekimsiz ve ilâçsız bulunduğundan şikâyet etmiştir.
Avukat Ertuğrul Akçe ve Ziya Kamacı Mareşalin cenaze merasiminde halkın İçinden gelen teessürlerinin 1-fadesi olan samimi galeyanın irtica ile arâkıısı olmadığını soyliyerek İktidar partisinin ithamlarını reddetmişlerdir. Avukat Ihsan A hay 4801 sayılı kanunla Millet Meclisince kabul edilen İnsan Hakları Beyannamesinin tatbik edilmediğinden bahsetmiştir.
Son olarak söz alan Sadık Aldo-ğan da 14 mayısta Halk Partisinin kaybederek milli İradenin tecelli e-deceğinl ve demokratik idarelerde daima iktidarın vatandaştan korktuğunu, halbuki bizde iktidar vatandaştan koıkmayıp. korkutuyor, vatandaşın hakkını koruyacak bir idare kurulması için seçimlerde müteyakkız olalım demiştir.
Millet Partisi seçim propagandası toplantılarına yarın da devanı edecektir. Saat 10 da Hasköy ocak binasında, 14 te Eminönü ilçesi tarafından Ayasofya meydanında, gene Beyoğlu ilçesi tarafından Kasımpaşa pazar meydanında ve Fenerde parti binasında birer toplantı tertip edilmiştir.
maMM«t:nmt»«mnuııuıınrtiHMuıutmuı»iHs2mYrT-*ıtfqMttt>w»
Taksi saatleri bugünkü tarifeye göre ayar edilecek
M Uteaddit târife değişikliklerine rağmen senelerden beri bir türlü a-yarlanmıyan otomobil taksimetrelerinin bugün vaziyeti, hem şoförler hem de İstanbula gelen yabancılar için çok müşkülâtı mucip olmaktadır. Bilhassa lisan bılmiyen ve her memlekette saatlerin yazdığı parayı ödemeye alışmış olan turistlerle şoförler arasında daimi bir anlaşmazlığı mucip olan bu hale nihayet verilmek üzere taksi saatlerinin bugünkü tâ-rife esasına göre ayarlanması için hazırlıklar yapılmaktadır.
Şehrimizdeki bilûmum taksi saatlerinin düzeltilmesine iki aya kadar başlanacaktır.
İstanbul elektriğine 18.000 kilovat ilâve edildi
Silâhtaraga elektrik fabrikalarına ilâve edilen iki yeni kazanın montajı bitmiştir. Kanadada yapılan, Istan-bulun elektrik enerjisini 18 bin kilovat arttıracak olan bu kazanların açılış resmi mayıs ortalarına doğru yapılacaktır.
İstanbul Sergisi temmuzda açılacak
Bu yilki serginin daha iyi olacağı söyleniyor Geçen sene büyük bir alâka uyandıran İstanbul Sergisi bu yıl 1 temmuzda açılacak ve 31 temmuz akşamına kadar devam edecektir. Bu vâdldeki hazırlıklar gün geçtikçe ilerlemektedir, öğrendiğimize göre sergi komitesi muayyen bir program üzerinde çalışmakta ve devamlı surette artan talepleri karşılamak için sergi sahasında her gün yeni yerler ayırmaktadır.
Ayrıca bu senekl sergiye ecnebi firmalar da İştirak edebileceğinden ve eğlence mahallerinin çok çeşitli olması yüzünden bu yılkı serginin geçen scnekıne nazaran çok daha alâka çekici olacağı söylenmektedir.
Yalovadaki soğuk hava tesisleri dün açıldı
Törende Başbakan da hazır bulundu
Yalova Belediyesinin yeniden yaptırdığı soğukhava deposu ile buz fabrikası dün saat 12 de törenle a-çılmıştır. Törende Başbakan Şemsed-din Günaltay, Vali ve Belediye Başkanı. Şehir Meclisi üyeleri, gazeteciler. mülki erkân ve kalabalık bir halk kitlesi hazır bulunmuştur.
Toplantıda ilk olarak Yalova Belediye Başkanı Safa TüzÜnatac söz almış ve tesis edilen buz fabrikasiyle soğukhava deposunun Y&lov&mn büyük bir ihtiyacını karşıhyacağını, iktisadi hayatta çok faydalı olacağını belirtmiş ve ayrıca bu fabrikanın kurulmaslyle Yalovanın daimi elektriğe de kavuştuğuna işaret ettikten sonra Yalovalılar adına Cumhuriyet Hükümetine teşekkür etmiştir.
Bilâhare Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahreddın Kerim Gökay, Başbakanı selâmlyarak sözlerine başlamış ve:
”— Atatürk’ün yapıcı elinin işlediği bu beldenin her yerinde onun e-serlerini görüyoruz. Bugün dünyanın en karışık zamanında onun bize bıraktığı inkılâpçı ruhun en kaynaştığı yer Yalovadır.,, diyerek kordelâyı kesmesini Başbakandan nca etmiştir.
Bundan sonra Başbakan kordelâyı yeni tesisin Yalova için hayır ve refah getirmesi temennisiyle kesmiş ve dâvetlilerle birlikte buz fabrıkasiyle soğukhava deposunu gezmiştir.
Daha sonra Başbakan yanındaki-lerle birlikte ilçenin yapılmakta olan rıhtımım, pazar yerini gezmiş ve Yalova'nın ihtiyaçları üzerinde Kaymakam ve Belediye Başkanlyle görüşmüş. sonra otomobille kaplıcalara hareket etmiştir.
Günaltay Termal Otelinde bir kaç gün kalarak istirahat edecektir.
İzmir Belediye Başkanı Ankaraya gidiyor
İzmir 22 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Belediye Başkanı Hu-lûsi Selek, Fuara ve Belediyeye ait işleri Bakanlar nezdindc takip etmek ve kimsesiz çocukları korumak üzere yapılacak toplantıda bulunmak üzere bugün ekspresle Ankaraya gitmiştir.
Yeni polis kıyafetleri gelecek mevsime kaldı
Polis kıyafetlerinin değiştirilmesi hususunda yapılan tetkikler sona ermiştir. Resmi elbiselerin yakalarının açık olması esas itibariyle kabul e-dllmlştir. Fakat yazlık elbiselerin imâline evvelce başlanmış olduğu için yeni kıyafetler ancak gelecek mevsimden itibaren tatbik sahasına girebilecektir.
Adalet Bakanı dün bir beyanat verdi
Her ne sebeple olursa olsun huzur
bozacak harekette bulundurulmıyacak
îki günden beri şehrimizde tetkikler yapmakta olan Adalet Bakanı Fuat Sirmen dün kentlisiyle görüşen gazetecilere muhtelif mevzular etrafında şu beyanatı vermiştir:
İrtica hâdiseleri tahkikatı
”— Mareşalin cenaze töreninde vukubulan hâdiselerden suç mahiyetini gösterenler hakkında savcılıkça takibata geçilmiş, bugüne kadar suçlu bulundukları tesbit edilenler hakkımda Amme dâvası açılarAk is mahkemeye intikal etmiştir. Henüz hazırlık safhasında olanlar için ise bir şey söylemek caiz değildir.,,
Yargıtay Balkanının durumu
HAien memur bulunan ve beyanatında adli teşkilâtın kifayetsizliği ü-zerlnde duran Yargıtay Balkanının bu »özleri ve Seçim Kanunu muvacehesinde demeç verip veremlyeceği hakkındaki sual üzerine Bakan:
”— Yargıtây Başknnınm demeci ve durumu hakkında zamanı gelince görüşlerimi bildiririm.„
Af Kanunu
"Af Kanununun son günlerde geçirdiği safha malûmdur. Hükümetçe yalnız siyasi suçlara tahsis edilmiş olAn af tasarısı müzakere edilirken Mecliste tezahür eden temayüle göre Adî suçlar da teşmilini hükümet muvafık görmüş. Adalet Encümeni de tasarıda bu esaslara göre değişiklik yapmıştı. Encümence tesbit edilen tasarı Mecliste görüşülürken bazı Milletvekili arkadaşlarımızın affı, encümence tesbit edilen şekilden daha şümullü bir hale getirmek gayretleri
İstanbul'un Eskişehıre yardımı
432 bin 657 lira
Eskişehir felâketzedelerine yardım için İstanbul Vali ve Belediye Başka-, A
nı Fahreddin Kerim Gökay'm başkanlığında çalışmakta olan komitenin mesaisi sona ermiştir.
Ziraat Bankasına nakit olarak teslim edilmiş olan 286.446 lira 47 kuruşluk çek valilik tarafından Ankara Genel Yardım Komitesi Başkanlığına gönderilmiştir. Ayrıca 26 216 lira Ankara Kızılay merkezine ve 120.000 liralık ayni yardım da doğruca Eski-şehire gönderilmiştir. Bu suretle İs-tanbuldan şimdiye kadar yapılan yardımın yekûnu 432.657 liradır. Vali, d
hemşerilerinin göstermiş oldukları yüksek insanlık duygusuna teşekkürlerinin iblâğını İstanbul Radyosundan rica etmiştir.
Komite çalışmasını bitirmiş olmakla beraber yardımların arkası kcsil-miyecek. Kızılay vasıtasiyle devam edecektir.
Galata Maliye Tahsil Şubesi
Galatada Necatibey caddesinde üç senedir inşa edilmekte olan Maliye Tahsil Şubesi binası tamamlanmak üzeredir. Bina süratle tefriş edilecek ve temmuz içinde civardaki maliye tahsil şubeleri buraya yerleşecektir.
Balıkhane Müdürlüğü binasının Üst katını işgal eden Maliye Tahsil Şubesi de yeni binaya taşınacağından boşalacak yere Belediye İktisat İşleri Müdürlüğünün yerleştirilmesi düşünülmektedir. İktisat İşleri Müdürlüğü hâlen Divanyolundaki eski Esnal Odası binasında sıkışmış bir durumda bulunmaktadır. Müdürlük buraya nakledildiği takdirde hem piyasa yerine yakın olacak, hem de Hâl ve Balıkhane işlerini daha esaslı şekilde takip edebilecektir.
zannediyorum ki Meclis çoğunluğunu tereddüde sevketmiştir. Ve tekliflerle birlikte tasarıyı encümene iade etmiştir.
O gün seçimi yenileme kararı verilmesi de affı geri bırakmıştır, öyle umulur kı yeni Meclisin ele alacağı işlerden biri de Af Kanunu olarak-tır.,.
Bundan sonra Bakan seçim işleri etrafında da şunları söylemiştir:
"— İntihap daireme giderken ve oradan dönerken Bolu vilâyet merkezi ile bir çok kazalara uğradım. Bu fırsattan faydalanarak seçim hazırlıkları ve Seçim Kanunu tatbikatı hakkında yetkili arkadaşlarla temas ettim. Aldığım intıbaa göre yargıçlarımız Seçim Kanununun kendilerine verdiği vazifeyi ve onun ehemmiyetini tamamen kavramış olarak benimsemişlerdir. Hazırlıklar her yerde çok ilerlemiş bir haldedir. Bundan büyük bir zevk ve inşirah duydum.
Bıı yeni ve çok İleri kanunumuzun hiç bir aksaklığa meydan verilmeden iyi bir şekilde tatbik edileceğine alt imanım kuvvetlendi. Şu anda Türkiyedeki bir kaza müstesna bütün seçmen adetleri ve sandıkları tamamen tesbit edilmiştir. Seçmen adedinin 8 milyon 900 bine, sandık ade-dinin de 40 bine çok yaklaştığı görülmüştür. Geçen seçimlerde sandık adedi 21000 di. Seçim Kurullarının ihtiyacı olan malzeme ve matbu evrak ikmal edilmek durumuna gelmiş ve mahallerine şevkleri muntazaman yapılmaya başlanmıştır.
Seçim devresi bilirsiniz kİ her yerde ve her memlekette büyük bir heyecan ve mücadele zamanıdır. Bu devrede memlekette huzur ve aükû-nu muhafaza etmek ve vatandaşların oylarını tam bir serbesti ve huzur içinde vermelerini sağlamak hükümetin birinci vazifesidir. Her ne sebep ve surede olursa olsun bu huzur ve sükûnu bozacak hareketlere meydan vermemek ve bu istidadı gösteren haller karşısında ahnmasr gerekli tedbirleri zamanında yerine getirmek hususunda müteyakkız, kararlı bulunmak da hükümete düşen vazifelerin başındadır.,,
Bakan bu akşam Ankaraya dönecektir.
Millî Piyango bugün çekiliyor
Milli Piyangonun 23 Nisan 1950 çekilişi bugün saat 13 de Ankarada yapılacaktır.
İkramiye kazanan numaralar Ankara Radyosu ile bu gece 23 de yayınlanacaktır.
Bugün saat 13 ten sonra yurdumuzun hiç bir tarafında bu çekilişe ait bilet satışı yapılmıyacaktır.
KÜÇÜK HABERLER
★ İktisadî İşbirliğinin Y'unanis-tandakı mümessili Dr. Hedley önümüzdeki günlerde memleketimize gelecektir.
★ Kars şilep! İşkenderundan aldığı krom yükü ile Amerikanın New. York limanına varmıştır. Gemi dönüşte karışık eşya getirecektir.
★ Gelenbevî Ortaokulunun yıllık öğle yemeği, dün öğrencilerin ve öğretmenlerin iştirakiyle yenilmiştir.
★ Milli Hâkimiyet bayramı münasebetiyle İstanbul Şehir Orkestrası 23 nisan pazar günü saat 18-1*.30 arasında İstanbul Radyosunda milli marşlardan mürekkep bir konser Verecektir.
HAVA RAPORU
Bugün şehrimizde havanın umumi-yede bulutlu geçmesi, rüzgârların kuzey ve kuzey doğudan orta kuvvette esmesi, hava sıcaklık derecesinin durumunu muhafaza etmesi muhtemeldir.
Ahmet Hamdi Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
- 46 -
Lokantadan çıkarken Haşan Beyin masası önünde durduk. Selâmlaştılar. Beni Haşan Beye "Akrabamdan Cemal. diye takdim etti Haşan
Bey yanındaki kadını "Matmazel Yuneşka., diye benimle tanıştırdı. Esmer» hovarda mizaçlı bir kadındı. Haşan Beyle başbaşa kalmaktan bıkmış olacak kİ bizim masalarında beş on dakika oturmamız. için ısrar etti. Ne kadar çok pudra sürmüştü. Buna rağmen çok sevimli ve çekimliydi. Haşan Bey:
— Deminden beri işin içinden çıkamıyoruz, diye alay etti. Bu kadın galiba binden başka rakam bilmiyor. İhsan:
— Sen onun dilini bilmediğini kabul etsen daha rahat olmaz mı ? Bize içki teklif ettiler. Fakat üzerimdeki mühim vazife dolayısiyle olacak reddettik. Ayrılırken Yuncşkamn el sıkış tarzı hoşuma gitti. Bu lokantaya ara sıra gelmeye ve Yuneşkayı yalnız bulmaya karar verdim.
Yolda Ihsan bana son talimatını verdi:
— Sakın kibirlilik edip, ücret filân istemem! deme. Bir şeyler iste! Meselâ otuz, yahut kırk lira Şimdi gidince seni mavi salona alırlar. Paşa 226
yataktadır. Yahut hanım ile yukarda tavla oynar. Sen mektubumu gönderirsin. Epeyce bekll-yeceğini sanırım. Çünkü seni çalışma odasında, masası başında karşılamak istiyecektir. Hattâ yarım sayfalık bir şey yazması ihtimali de vardır. Sona okursa, beğenir, ve ertesi günü gidişinde bir vesile bulup baz.ı yerlerinden bahsedersin. O-kur yazar görünmeye çok meraklıdır. Çok da okumuştur.
— Hani ben gazeteci olacaktım!
— Olacaksın! Fakat bir müddet sonra. Onu da konuştum. Adliye işlerini sana verecekler. Paşa bizde resimden en ıyı anlıyan adamdır. Gençliğinde çok güzel ve zeki bir Fransız kadınlyle dofit olmuştu. Resim merakını ondan aldı. Yeni resmi çok sever. Sakın beğenmemezlik etme! Derhal hayran ol! Zaten anlamaya çalışmamız lâzım gelen bir şey. Ben o kadını Pariste iken tanıdım. Paşanın hatırı için Türk talebe ile dosttu.
Yolda durdu ve bana dikkatle baktı:
— Sen bugün çok zeki bir kadın tarafından delice sevilmiş bir erkek göreceksin. Paşanın güzel bir Japon eatampaaı kollekslyonu vardır. Çalışma odasında ortadaki masanın üstünde durur. Biraz konuştuktan sonra kollekslyonu merak ettiğini söylersen pek memnun olur ve seni saatlerce bırakmaz! Onunla iftihar eder, ki hakkı da vardır.
V
Konak, paşanın kendisi, beni kabul ediş şekil, her şey onun dediği gibi çıktı. Uşak: "Paşa hazretleri, şimdilik biraz meşgul, lütfen biraz bekleyiniz!” diyerek beni mavi salona aldı. Bu salonda, yarım saat kadar tepemden gelen tavla şakırtılarını dinledim. Sonra evin içinde bir gidip gelme oldu. Odasına kabul edildiğim zaman 227
ise paşayı yazı masasının başında önündeki kâğıtlarla didinir buldum.
Nâsır Paşa altmışına yakındı, fakat dinç görünüyordu. Ahmet Rıza Bey» üslûbu kır ve biçimli, hattâ bel&gatli sakalı, parlak, yumuşak, düşünceli ve bilhassa muhatabının söylediğine son derecede dikkatli gözleri, geniş alnı, ölçülü burnu ile, tabii zamanların belki de cazibesini yapan o küçük krizlerde, efkârı umumiyeye kendisini derhal kabul ettirecek politika adamlarmdandı. Son derecede ahenkli el işaretleri vardı ve çok nazikti. Altın tabakasından bana sigara takdim edişini vf bu sigarayı yakmamak için, çünkü devlet adamı haysiyeti, benim yaşımda bir çocuğun sigarasını yakmayı ona menediyor, fakat kibar ev sahibi sıfatı benim ağzımda yanmamış bir sigara ile etrafımda kibrit arayışımı kabul etmiyordu; masasının üstündeki kibriti hakiki bir telâşla ceplerinde aramasını hiç unutmıyaca-ğım. Dostluğumuz da bu fazla etiketli İkramla başladı:
— Paşam, lütfen vazgeçin! Zaten sigara içmiyorum.. dedim. Bu, birkaç sene evveline kadar devam eden, sonra galiba fazla aristokratik bulunduğu İçin vazgeçilen o siyah kâğıtlı Yaka sigaralarından biriydi.
Konuşma biraz acele olmakla beraber çok kibardı. Nâsır Paşa bu kusurunu bildiği için kelimeleri bazan ağzında çekiştire çekiştire söylerdi. Muvazene, itilâf, hüsn-ü muaşeret gibi kelimeler ağzından düşmezdi. Zaten daha ziyade ara bulmak için yaratılmış insanlardandı.
Evvelâ benim gibi zeki, malûmatlı bir vatan evlâdını tanıdığından çok memnun olduğunu söyledi. Sonra bu büyük saadeti kendisine temin eden bu vatan evlâdının kim olduğunu, ne iş gör-228
düğünü, nereden, ne vakit geldiğini teker teker öğrenmeğe çalıştı. Sözlerim bitince:
— İhsan Bey, sizin kâtibim olmanızı ve bu hatırat işinde bana yardım etmenizi istiyor, dedi. Onun kefaleti altında olmanız benim için kâfidir. Şahsen de sizi çok beğendim. İnşallah memlekete faydalı iş görürüz.
Bu son cümleyi, bir seneden beri söylenen, fakat bir türlü tahakkuk edemiyen Sadrazamlığım gözönünde tutarak söylediği Aşikârdı. Paşa da bu cinsten, düşüncesine birdenbire ihanet eden boşlukları sık sık gördüm.
— Bugünden itibaren iş arkadaşlığımız başladı... - Bunu büyük bir irade ile söylemişti -. Ben bir işe girdim mi, derhal bitirmeliyim. Muntazam ve dikkatli çalışmayı çok severim. Konuştukça kararsızlık başlıyordu. Nitekim bu cümleden sonra etrafına bu işten nasıl kurtulabilirim gibi bakındı ve derhal asıl düşüncesini ifşa etti:
— İhsan Bey bu hatıratın bir an evvel çıkmasını istiyor ve beni tazyik ediyor... Ben de yazmam demiyorum, doğrusu. Yazmasını Istiyo-rum. Millet hakikati bilmelidir. Yalnız... Asıl mesaimize gelecek hafta başlarız. Biraz daha düşünmem, zihnimde yazacaklarımızı şöyle bir tertip etmem lâzım 1
Bu bir haftalık zamanı felekten çaldıktan sonra, dünyanın en rahat adamı oldu. Bana uzun uzun meslek hayatından, tecrübesinden, memleketin talihsiz yıllarında yaptığı faydalı işlerden - meselâ Edirnenin düştüğü gün Sıvasta bir çeşme yaptırmış olmak filân gibi şeylerdi bunlar-, başarılarından bahsetti. Hakikatte meslek hayatında, aldığı emirleri telâkki ve zararsızlarını derhal yerine getirmek, kendisi için sonradan zararlı olacakları, şahsını hiç ortaya atmadan, 229
dostları vasıtasiyle merkeze bir da^a sormak veya bekletmek suretiyle zorla tekid ettirmekten başka mühim bir şey yoktu.
Asıl başarısına gelince, bunların politika işlerinden ziyade kadın muhitlerinde elde edildiği aşikârdı. En ciddi notaya verilen cevaptan, yahut ültimatom mahiyeti! bir tebliğden veya ümitsiz bir teşebbüsten bahsederken, araya birdenbire o esnada tanıdığı, sevdiği bir dansöz veya kibar muhit kadınının adı giriyor, onun hatırası bizi derhal, yanyana oturdukları mükellef ve resmi bir ziyafete, yahut da "çok lâtif bir köşe-cikte haşhaşa” yenilen bir yemeğe götürüyor, oradan büyük gezintilere çıkıyor, tiyatrolara, halelere yahut da "bizzat kiralın,, veya "vehahdının,, bulunduğu baloya gidiyorduk.
Bu hatıraların, ihsanın işine hangi mucize ile yarayacağını merak ediyordum. Fakat daha o gün devrin ricalinin birçoğunu yakından tanıdığını ve hâtıralarım anlutırken onlar için gürültücü ve kendisi için de zararlı bir yığın bilgiyi ortaya attığığnı. ayrıca Mütarekenin ilk yıllarında bir çok pazarlıklara şahit olduğunu, çarpışan menfaatlerin ve ihtirasların onu bir hakem veya arabulucu gibi seçtiklerini de anlardım.
Hulâsa, paşada, söyletmesini bilen bir İnsan lçiıı çok şey vardı. Bunlar. İhsanın dediği gibi ortalıkta müthiş bir rezalet doğurabilecekleri gibi, onun inızasiyle yazılmış böyle bir hatırata ve bilhassa vesikalarına sahip olmakla, paşanın üzerinde ömrü oldukça devam edebilecek bir nüfuz da temin edilebilirdi.
Bu itibarla İhsanın hesapları doğru idi. Fakat daha o anda işin ahlâki mahiyeti midemi bulandırmıştı.
(Devamı var)
230
23 Nisan 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 3
Kıral Faruk
Neriman ile
evleniyor
Acheson, Rus iddialarına "eskimiş,,
şahsiyetler üç büyük batık dev-münazaalı bölgeden Ingiliz ve
Neriman Sodık'ın cihazını terzi Desses yapacak
Paris. 22 (YİRS) — Parisın tanınmış D^ss^s moda ve terzilik müessese sinden öğrenildiğine göre, Mısır dilberi on altı yaşındaki Neriman Sadık önümüzdeki ay içerisinde Kıral Farukla evlenecektir. Dâasâş namına konuşan bir sözcü. Neriman Sa-dık’ın gelinlik elbisesinin hazırlandığını ve D^ss^s tarafından Mısıra götürüleceğini de bildirmiştir.
bm m w— ırı —• -
Paris Hususî Büromuz bildiriyor
.ir
Avrupa müdafaası için lüzumlu gayretlerin bir elden idaresini tavsiye eden Fransa bu suretle, Atlantik Birliği hareketlerinde baş rolü oynamaya hazırlanıyor
• *
diğer Ame-
Paris. 22 «Hususî büromuzdan) Fransız umumi efkârı, Başbakan Bi-dault’nun geçen gün Lyon’da verdiği nutkun, bir bütün olarak ele alınırsa, Atlantik Paktı ve Birleşmiş Milletler çerçevesi içinde Fransnnın en özlü ve en realist şekilde Avrupada sulhun müdafaasına iştirak niyetinde olduğuna delil addolunacağı kanaatindedir. Başbakan bu nutkunda, Fransa namına, bütün dünyaya "Sulh için bir yüksek Atlantik Konseyinin” kurulmasını teklif etmekte idi.
Bldault tarafından böyle bir tavsiye için seçilen zaman, bilhassa dikkati çekmektedir. Hakikaten, şu sıralarda Atlantik Paktının müdafaa hususundaki tesirleri ve Brüksel Paktına dahil milletleri silâhlandırmak için lüzumlu mali vasıtalar mevzuunda. Avrupada bir cesaret kırıklığı kendini hissettirmekte idi. İşte Fransız Başbakanı, deruhte edilecek müdafaanın genişliği ve silâhlanmanın temini karşısında başgösteren bu ruhi tevekkül halini gidermek üzere, esasen mevcut anlaşmaların ve teşekküllerin gayretlerini birleştirmek, basitleştirmek ve boylece bir halita yapmak için en yüksek kademede bulunan bir teşkilâtın kurulması fikrini ilk olarak ileri sürmüştür.
Bidault’nun teşebbüsünün taktik sebepleri de şunlardı: rikan umumi efkârı, Avrupanın bu gayret eksikliğinden, bu tereddüdünden. bu ananavî ve dar görüşlü milliyetçiliğinden şikâyet etmeğe başlamıştı. Daima mutedil yazılar yazan Amerikan Time mecmuası bile. Av-rupanm anlayışsızlığından, mevcut vaziyete intibak edemeyişinden bahsediyordu.
Fransız Başbakanının, Avrupa iktisadi İşbirliği Teşkilâtını, Atlantik Güvenlik Paktına kaynaşmış bir şekilde bağlamak hususundaki bu mühim teşebbüsü, Avrupanın iyi niyetlerden ve kavrayış hassasından mahrum olmadığını gösterecektir. Diğer taraftan yabancı müşahitler. Bidault’nun bu hareketi ile, Fran-sanın yalnız ikHsadî ve mali değil, siyasi sahada da bir kalkınma yoluna girdiği fikrindedirler. Fransa-nın. şeşini daha kuvvetle işittirmeğe başladığım düşünüyorlar.
Esasen, Brüksel Paktına dahil memleketlerin Avrupa müdafaası 1-çın müştereken teşkil edecekleri 36 tümenden 20 sini Fransa ve sadece 6 sini Ingiltere verdiği cihetle. Fran-sanın bu mevzuda büyük bir hak ve salâhiyetle konuşması icap etmekte İdi.
Bidault’nun nutku neticesinde. Dışişleri, Milli Savunma ve Umumî konomi Servisleri tarafından iyice hazırlanmış ve tesbit edilmiş bir plân ortaya konacaktır. Başbakanın. Parise geldiği sırada Acheson’a vereceği bu plân, daha sonra Londra-dakl üç büyükler konferansında geniş ölçüde tetkik ve müzakere edilecektir.
Fransız Plânının, Birleşik Amerika tarafından hemen hemen tamamen tasvip edileceği ve destekleneceği tahmin ediliyor İngiltere de, prensip İtibariyle bu plâna taraftar Olduğunu ve Fransa tarafından tav-


309.000 Japon esiri nerede?
Ruslar, ellerinde Japon esiri kalmadığını iddia ediyorlar
Berlin 22 (YİRS) — Sovyet Rus-yad&kl Japon esirleri hakkında resmî bir açıklamada bulunan Rus makamları, mücrim ve ağır hamlalardan başka bütün Japon harp esirlerinin Japonyaya sevkedilmiş olduklarını bildirmişlerdir.
Bu açıklama. Japon çevrelerinde derin' bir sukutu hayal ve hiddet uyandırmıştır, zira Rıısyada hâlâ 309.000 den fazla Japon harp esirinin bulunduğu bilinmektedir.
5îac Art hur yalanh.ıor
Tokyo 22 A A. (United General Mac Arthur’ün rargâhından, bütün Japon
terinin memleketlerine iade edilmiş oldukları yolundaki Sovyet beyanatı bugün kati surette tekzip edılmiş-mlştir.
Press) — genel ka-harp esir-
Kızıllar, Haynan'da ilerlemeye başladılar
Yeni Delhi, 22 iYİRS) — Resmi kaynaklardan verilen haberlere göre, milliyetçi Çin müdafaa hatlarını yarmaya muvaffak olan bazı Komünist birlikleri. Havnan Adasındaki çeteci komünistlerle irtibat temin edebilmişlerdir. Cumartesi gecesi yapılan savaşlar çok çetin olmuştur Kaynan adasının başkenti olan Hoy-Ho şehrinin düşmesi yakındır.
Milliyetçiler Hoy-lîo hava meydanım boşaltmışlar ve paniğe tutulan halk, şehri terk ederek kırlara çıkmaktadır.
Trieste için Sovyetlerin
notası reddedilecek
VVashington. 22 A.A. (Reuter) — Buradaki resmi şahsiyetler Birleşik Amerika, İngiltere ve Fransanın Trieste’yi askeri bir üs haline getirdikleri hakkındaki Sovyet ithamını reddedeceklerini tahmin etmektedirler.
aiye edilen hususların müzakeresine hazır bulunduğunu bildirmiştir.
öğrenildiğine göre. Fransız Dışişleri Bakanlığı, İngiliz Hükümetine, bu plânın esas hatları ve “Atlantik Yüksek Konseyi” tasavvuru hakkında malûmat vermiş bulunuyor. Demokrat ve ananeperest olan tngilte-renin ise. kendisi için başarılı neticeler doğurmuş bulunan bir formülden ilham alarak bu konseye “Atlantik Toplu Milletler Camiası” (Com-monvvealth» adının verilmesini istediği haber alınmıştır.
_•»
[MEMLEKET HABERLERİ
%
14 mayıs 1950 pazar günü yapılacak milletvekilliği seçimi için C.H.P. tarafından Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığına tevdi ve kıırul tarafından 5545 sayılı kanun gereğince ilân olunan C. H.P. adayları listesini aynen aşağıya almış bulunuyoruz.
isimler hizasındaki: (E) harfi hâlen milletvekili, (Y) harfi yeni aday, (301 rakamı %30 lardan. »70) rakamı #70 terden demektir.
AFYON:
İsmail Hakkı Baltacıoğlu (E.30). Kemal Aşkar (Y.70), Dr. Bekir Berkol (Y. 30), Mehmet Necip Etemoğ-lu (Y.70), Ömer Sezer »Y.70), Ahmet Soykan (Y.30). Ali Taşkapılı (Y.70), Ha^an Türkmen (Y.70), Ali Veziroğ-lu (Y.70).
AĞRI:
Ahmet Alparslan »E.30), Ahmet To-ker (Y.70), Salih Türkmen (Y.70).
AMASYA:
Ahmet Eymir (E.70ı, Nâzım Porov (E.30). Ferdi Çağan (Y.70), Dr. Faik Yargıcı »Y.70).
ANKARA:
İsmet İnönü (E.70), Naki Cevat Ak-kerman (E.70» Hıfzı Oğuz Bekata (E. 70), Raşit Börekçi (E.70ı. Arif Çubukçu (E.70». Emin Halim Ergun (E.70l, Mümtaz Ökmen (E.70», Dr. Ahmet Hâmit Selgil (E.70», Orgl. Naci Tınaz (E.30). Müjgân Ağaoğlu »Y” 30), Namık Ambarcıoğlu (Y.30), Fuat Rayramoğ-lu (Y 70)t Ahmet Şükrü Esmer (Y.30». Dr. Cemal Kiper (Y.70), Hail) Naci Mıhcıoğlu (Y.70). İhsan Pehlivanlı
• Y.70). Rifat Pil&vöğlu «Y.30), Dr. Ra-gıp Tüzün (Y.70).
ANTALYA:
Raslh Kaplan «E.70), Mustafa Korkut (E.70), Dr. Ferruh Niyazi Ayoğlu
• Y.30). Kemal Kaya (Y.70), Dr. Ali Nâzım Kösnoğlu (Y.70), Veli Şekerci «Y 70ı. Aziz Yeger (Y.30).
Al DİN:
Dr. Sabrl Akın (E.70), Mithat Aydın (E.7O) Dr. Hüseyin Hulki Cura (E.30), Dr. Mazhar Germen (E.7O). Yusuf Sa-im Atasağun (Y.70), Ekrem Çiftçi
• Y70), Agâh Sim Levent (Y.30).
BALIKESİR:
Abdi Ağabeyoğlu (E.70), Muzaffer Akpınar (E.30), Esat Alt an (E.30), Haşan Cemil Çambel (E.30)»Süreyya ör-geevron (E.7O), Dr. Esat Baykal «Y 70) Mustafa Çakıroğlu (Y.70). Sami Duyum (Y.70), Niyazi Gürer (Y.70), Nejat Sarlıcah (Y.70). Tuğrul Tamer «Y. 30), Cemil Topçu (Y.70), Dr. Muammer Yasa (Y.70).
Bİ1 I ( ÎK:
Reşit Bozüyük «E.30I, Mernduh Şevket Eaendal «E 70), Bahaeddın Ho-rozoğlu «Y.70), Mustafa Nuri SnngAr (Y.70).
BİNGÖL:
Feridun Fikri Düşünsel (E.). Mua-afa Nuri Okcuoğlu (T.).
BİTLİS:
Muhtar Ertan (E.), Salâhaddin I-nan (Y.h
BOLU:
Haşan Şükrü Adal «E 70>, Hıfzırrah-man Raşit öymen (E.30). İrfan Alt-
• loğlvı »V70), Tahsin Arsa) ilimi Bayındır »Y.70», Abdi Y.70). Snlt Sakarya «Y.30),
BURDUR:
Hüsnü Bayer (Y.70ı, Zühtü an «Y.30), Dr. Hüseyin Onan
BURSA:
Atıf Akgür (E.70), Fahri Bük
Aziz Duru (E.70), Muammer Eriş «E 70). Muhli* Erkmen »E.70», Ahdur-rahman Konuk (E.70), Dr. Talât Si-«■ner »E30), Durmuş Ergincoy (Y.30), Alildin özmen «Y30). Cemil Parman
• Y.70). Peyami Safa «Y.30). Rüştü U-zel (Y.70)
ÇANAKKALE:
Gl. Aşlr Atlı »E 70), Mazlum Bulak •Y70). Gl. Ali Fuat Erdem »Y30»» Ziya Gevher Etiil (Y70>. Uluğ İğdemir (Y.30). Salt önen (Y.70ı, Ha-llt Sa-nkaya »Y.70). Burhancddin Teker (Y. 70).
ÇANKIRI:
Niyazi Aksu (E.30», Rifat Dolunay «E.70) Mustafa Abdülhahk Rtnda »E 70). Mustafa İşık «Y.70). Hakkı Nuri Melen (Y70).
ÇORUH:
Ali Çoruh »E.70), Dr. Cemal Kazan-ıoğlu »E.70> Fehmi Alparslan « Y.70).
Dr, Onman Kâ2im Okman «Y.70», Behçet Osmnnağaoğlu (Y.30),
CORlM:
Edip Alpsar (E.70>, Hascnr İlgaz »E.30), SÜheyp Karafakıoğlu 'E.70), Bedri Bilgince «Y70>, Baha Çorbacı-oğlu «Y.70). Halit. Emrah (Y70). Mithat Cemal Kuntay (Y.30), Rıza Ulusoy (Y.70).
(Y.70), Özkök
Dunı-
(Y.70).
«E.70ı
Bu letin Amerikan kıtalarının geri alınması hususundaki Rus talebini reddedeceklerini de söylemişlerdir.
Resmi şahsiyetler üç devlet arasındaki istişareler yapıldıktan sonra müşterek bir cevabın verilmesi gerektiğini söylemişlerdir.
Acheson Trieste hakkındakı Sovyet notasını tefsirle ilk tetkikten notanın tamamiyle "eskimiş” bir çok delilleri havi olduğu ve buna ilâveten İtalyan sulh andlaşmasına halel getirildiğine dair tamamiyle yanlış bir çok iddiaların da mevcut bulunduğu kanaatine vardığını bildirmiştir ve Amerikanın Trieste meselesini barış menfaatlerine uygun olarak halletme çarelerini Araştırdığını Şosetler Birliğinin pekâlâ bildiğini söylemiştir. Yugoslavya. İtalya İle anlaşmak taraftarı
W&shington, 22 A.A. lAFP) — Birleşik Amerika Dışişleri Bakanı Dean Acheson’a veda ziyareti yaptıktan sonra basma beyanatta bulunan Yugoslavya Büyükelçisi Sava sanovic şunları söylemiştir:
“kalyan ve Yugoslav milletleri a-rasında Trieste meselesi mevcut oldukça Adriyatikte hakiki bir barış kurulamayacaktır.
Trieste meselesini hal için hükümetimin İtalya ile doğrudan doğruya müzakerelere girmeye razı olacağını tahmin ediyorum..,
Ko-

C. H. P. nin tam listesi
Partinin 1950 seçimleri için gösterdiği 486 adaydan 227 si eski milletvekilidir. Listede 1 müstakil aday var
• » ■ •*
Kemal
Nahit (E.70),
Soylu
Şakır
DENİZLİ:
Cemil Çalguher (E.70l. Abidin Ege
• E.30). Hulûsi Oral (E.70). Dr. Behçet Uz «E.70), Himmet Akın (Y.70), Kâmil Dirilten «Y.70). Dr Ekrem Tok «Y.30), Emin Arslan Tokat (Y.30).
DİYARBAKIR:
Vedat Dicleli (E.70), Cavit Ekin (E. 70), Osman Ocak (E.70», Feyzi Kalfa-gil (E.), Ihsan Hâmit Tiğrel (E.70), Şeref Uluğ «E.30», Vefik Pirlnççioğhı
• Y.70).
EDİRNE:
Tahsin Banguoğlu (E.30)» Mahmut Nedim Gündüzalp (E.70), İbrahim A-kıncı (Y.70), İbrahim Görece (Y.70), Şakir Kesebir (Y.70).
ELAZIĞ:
Fahri Karakaya «E.70). Şükrü Koçak (E.70), Kemal Zeki Gençosman (Y.30). Hürrem Mütügil (Y.70), Şrdele «Y.70),
ERZİNCAN:
Şemseddin Günaltay (E.30), Pekran (E.70), Sabit Sağıroğiu Cemal Gönenç (Y.70), Ziya
• Y.70).
ERZURUM;
Orgl. Izzeddln Çalışlar (E.), İbrahim Hakkjoğlu »El, Gl. Vcbhi Ko-cagüney (E.), Abdülkadir Eren(* *r (Y.). Şevki Erker (YJ. Naim Eşrefofelu ı Y. ı. Hikmet Kümbetlioğlu (Y.). ö-mer Olgun (Y.). Edip Tokalp (Y.). Kâzım Yurda lan (Y.),
ESKİŞEHİR: |
Muhiddin Baha Pars «E.30), Yavuz Abadan (Y.70), Yaşar Eğin (Y.70), Kemal Erdemgil (Y.70), Bekir Kara-caşehlr (Y.30), Abdullah Toprak (Y. 70),
GAZİ \ M EP:
Cemil Alevli (E.70), Cemil Salt Barla» »E 70). Dr. Muzaffer Canbıılat • E. 70), Enver Koçak «Y.70), Şef) özde-mir »Y.30», Muhiddin Sayın (Y.70). Dr. Hâmit Ura* «Y.30).
ÖtRESİ N:
Eşröf Dizdar «E.70), Tevfik Ekmen
• E.70ı, Şevket Erdoğan (E.30), Musa Kâzım Okay «E 70), İsmail Sabuncu (E.30>. Haşan Ali Yücel (E.70), Dr. Galip Kenan Zalmoğlu (E.70), Ahmet Tirali ( Y,70).
GÜMÜŞHANE.
Falih Rıfkı Alay (E.30), Münir Hüs-rev Göle »E.30). Şükrü Sökmensüer
• E.70). Fevzi Ataç (Y.70». Hikmet A-tamer (Y.70). Kâzım Köklü (Y.70).
HAKKARİ:
Selim Seven • E.70).
HATAY:
Abdullah Çilli (E.70), Dr. Abdurrah-man Melek »E 70). Celâl Salt Siren •E.30» Tayfur Sökmen »E.70). Haşan Reşit Tankut (E.30), Dr. Cavit Yurtman (Y.70).
(Y.70),
İÇEL:
Dr. Ali Menteseoğlu «E.70), Süreyya Anamur (Y.70), Veysel Arıkol «Y.30» Mehmet Ali Arslan (Y.30), Sait Çiftçi (Y.70). Sadi Ellyeşll Vahşioğlu »Y.70).
İSPARTA:
Sait Koksal (E.70). «E.70) Ahmet Hayrl Feyzi Çelik «Y.70), • Y.70)
Şahap
Kemal Başer Mümtaz
Turan (Y.30), Somcr
tSTANHt L:
Ekrem Amaç «E 70). Ali Rıza Arı • E 70» Gl. Refe) Bele (E.70», Ord. Prof. Salın Ali Dilemrr (E.30), Mckkl Hikmet Gelenbeğ (E.30), Dr. Nikola Fakaçrlll (E.30), Atif ödül (E.70), Nu-rullah Esat Sümer (E.30ı, Oval Fehmi Başkut (Y.30). Hudai Bukağılı (Y 30), Dr. Esat Durusoy (Y.70). Cevat Nizami Düzenli (Y.70), Hamza Osmıın Erkan (Y 70), Burhan Felek (Y.70ı. Prof. Haştm Refct Hakarar (Y.70), Hayrabetyan A. Hrant •¥,), Mehmet \li Kâğıtçı (Y.70ı, Dr. Kukulis (Y30». Ekrem özden (Y.70). Ilhnml Sancar (Y.70), Meliha Avni Sözen (Y.70), Ord. Prof. Tevfik Taylan (Y.70), Mo-iz Tekinalp (Y.30), Zühtü Tetey (Y.70)
Londrada toplanacak olan Üç Dışişleri Bakanı Schumıın, Bevln ve Acheson
Dışbakanları 15 mayısta
Londrada toplanıyorlar
Araplara silâh ihracatı da
müzakere
edilecek
Washington, 22 (AP.) — Dışişleri Bakanı Dean Acheson, Atlantik Paktına dahil devletlerin Londrada topalnmaları tarihinin mayısın 15 ilâ 17 si olarak tesbit edilmiş olduğunu bildirmiştir.
Bakan, bir basın konferansında fevkalâde Büyükelçi Philip Jessup ve Dışişleri Bakan Yardımcısı George Perkıns ve diğer resmî şahsiyetlerin bu hafta sonu tatilinde ihzari müzakerelere başlamak üzere Londraya
*
• •
Ekrcm Tur (Y.70), Muhiddin Üstün-dağ (Y.70), Şakir Zümre (Y.70).
İZMİR:
Şevket Adalan (E.70). Münir Birsel (E.70). Sırrı Day (E.30), Sedat Dikmen «E.70), Sait Odyak (E.70), Dr. Kâmuran Örs (E.70), Şükrü Saraçoğlu (E.70). Şükrü Birgili (Y.70), Nazif Çağatay (Y.70), Orhan Rahmi Gökçe (Y.70). Hüseyin Kavalalı «Y.30), Reşat Lcblebicioğlu (Y.70». Mehmet Orhon (Y.70), Cemal Özbek (Y.30), Şerif Remzi Reyent (Y.30). Mustafa Yazıcı ı Y.70). Şehime Yunus (Y.30)
KARS:
Fevzi Aktaş ıE.30), Mehmet Bahadır (E.70), Dr. Esat Oktay (E.70), Te-zer Taşkıran (E.70), Hüsameddln Tu-gaç (E.30), Hüseyin Cahit Yalçın (E. 30). Lâtif A kuzum (Y.70), Sırrı Atalay (Y.70). Abbas Çetin (Y.70), Veyis Koçuku (Y.70).
• •
• (
KASTAMONU:
Muzaffer Akalın (E.70). Org). Abdullah Alpcioğan (E.30). Orgl. Fahred-dln Altay (E.30). Cemil Alay (E.70), Tahsin Coşkan (E.70). Hamdı Çelen • E.70). Ali Rıza Erem «E.30), Şerefed-•:1in Karacan ıE.30», Adil Tokuzlu (E. 70». Halil Taşçıoğlu (Y.70).
K W SERİ:
İbrahim Ergüven »Y.70), Necmed-din Feyzioğlu •Y.30), Hazım Gönen (Y.30), Tevfik Talat Hitay (Y.70). Sait Koçak (Y.70), Arif Moio (Y.30), İbrahim Öztürk (Y.70), Haşan Ferit Parker (Y.70), Mustafa Tütüncü (Y.70).
KIRKI \RI Lİ:
Zühtü Akın (E.70), İhsan Aksoy (Y. 30ı, Yalçın Bilgivar (Y.70J, Yakup Naci Saygın (Y.70), Halil Tekin Bucaklı »Y.70).
KIRM •KİR:
Nihat Erdem (E.30), Sahir Kurutlu-oglu (E.7O». Hamdî Avşaroğlu (Y.70), Halil Sezai Erkut « Y.70),
(E.7O).
• I
KOC \EI.1:
İsmail Rüştü Aksal (E.70», Cenap Aksu (E.30). Dr. Fazıl Şernfeddln Bur-ge (E.70), Nihat Erim (E.70#, Sedat Pek (E.70». Adnan Berkay (Y.30), Kâmil Cerrahoğlu (Y.30), Rüştü Ko-baş (Y.30), Kemal Öz (Y.70), Dr. Kemal Özsan (Y.30), Mahmut Sipahi (Y, 30).
KONYA:
Muhsin Adli Binal ÇE.70I, Sedat Çumralı (E.70). Rasim Ere!
Dr. Sadi Irmak «E 70ı, Hulkı Karagülle «E.70), Dr. Aziz Perkün (E.70), Tevfik Fikret Sılay (E.70), Alı Rıza Türel (E.30), Ali Fuat Belgin (Y,70h Emin Bilge (Y.70), Vehbi Bilgin ( V. 30), Galip Gültekln (Y30). Nuri Ka-rahiiyüklü (Y.70), Dr. Mehmet Oğuz Sönmez «Y.30ı. Salt Süslü (Y.30), Hikmet Turnt (Y.70), Şükrü Afacan »Y.70)
K( T \ 11 Y
Halil Benli »E.70». Ahmet Bozbııy (E.70), Orgl Asım Gündüz «E.30), Mernduh lsparlalıgil «E.30», Salim Al-yanak (Y70), Süleyman Alay (Y.70», Dr. Yusuf Balkan (Y.30ı, Talât Çini (Y.70), Hüsnü Kabakcıoğlu »Y.70), A-sım Simav ( Y.70)
MALATYA:
ismet İnönü (E.70). Esat puğan (E. 70ı, Dr. Hikmet Fırat »E 70ı Mehmet Sadık Eti (E.3Ö). Şefik Tugay (E.70), Hüseyin Doğan (Y ). Mehmet Kartal • Y 70ı. Mehmet Kulu (Y70), Nuri O-cakçıoğlu »Y.70), Abdiılkadir (Y,70), Lûtfl Sayman »Y.30).
MANİSA:
Gl. Ali Rıza Artunkal (E.70), Coşkunoğlu tE.70». Esat Çınar Şevket Raşü Hallboğlu »E 70ı. Lûtfl Kırdaı* «E.70», F «E.70), Haydar Rüştü Öktem (E.30). Hilmi Öztarhan (E.70», Feyzullah U»-hı (E.7Dı, İsmail Hakkı UzunçArşıh (E.30>, Hakkı Tarık Us (Y.30». Şefik Yur (Y.70L
MARAŞ:
Dr. Kemali Bayizil (E.70), Kıza Çuhadar (E.70). Emin Soysal (E.70), Ab
Öz bay
Kâmil ı E.30), Dr. Faik Kurdoklu
hareket edeceklerini ilâve etmiştir. S. Lucaa’ın
beyanatı
VVashington, 22 (AP.) — Demokrat Ayan üyesi Scott W. Lııcas, Dışişleri Bakanı Dean Acheson’un Londra Konferansı sırasında, İngiliz Dışişleri Bakanı Ernest Bevın ile Arap devletlerine silâh gönderilmesi meselesini de müzakere edeceğini bildirmiştir.
elli
•T
Ke-
• •
• #
dullah Yaycıoğlu (E.70), Müştak timan (Y.30). Lûtfl Kökcr (Y.30), Ab-dülkadir Seza) (Y.70).
MARDİN:
Mehmet Kâmil Boran (E.70), Şem-seddln Ekmen (E.70), Rıza Erten »E. 30), Yusuf Mardin (E.30), Dr. Aziz U-ras « E.70), Hıdır Coşkun (Y.70>, Mehmet Saraçoğlu (Y.70).
MUĞLA:
Recaİ Güreli (E.30), Nazmi Akdeniz (Y.70). Dr. Celâl Gökbe) (Y.70), Şükrü Kaya (Y.30), Baha Sıkman (Y.70), Et em Serim (Y.70).
MUŞ:
Haht Onaran (E.30). Zeki Dede (T. 70).
NİĞDE:
Emin Erişirgil (E.70), Rifat Gürsoy (E.70). Nafi Demirkaya (Y.70), Sait Ergin (Y.30), İsmail Hakkı Göreli (Y. 30), Şefik Soyer (Y.70), Gafur Soylu (Y.70), Veli Ünüvar (Y.70).
ORDU:
Naşit Fırat (E.30), Arif Onat t E.70», Yusuf Ziya Ortaç «E.70>, Dr. Ztki Mesut Sezer (E.70», Hamdi Şarlan »E. 70), Hüsnü Akyol (Y.70), Osman Şa-hinbaş (Y.30). Atıf Topaloğlu (Y.70).
RİZE:
Tahsin Bekir Balta (E.70), Dr. Fahri Kurtuluş (E.70). Fuat Sirmsn (E.70) Mazhar Basa (Y.70), Haşan Biber (Y. 30) Necati Topçuoğlu (Y.30).
SAMSUN:
Hüseyin Berk (E.70), Hüsnü Çakır (E.70), Rıza Işıtan (E.70», Dr. Sadi Konuk (E.70», Orgl. Cemil Cahit Toy-domir (E.30). Salih Zeki Aker (Y.70), Vehbi Aldıkaçtı (Y.3Ö), Dr. Cevdet A-tasagun (Y.70), Necati Bora (Y.70), Atıf Olgaç (Y.30).
SEYHAN:
Kemal Çelik «E.70). Dr. Makbule Dıblan (E.30), Kasını Gülek (E.7O». Cavll Oral (E.70), Dr. Kemal Satır (E. 70).
Hilmi Uıan «E.70), Ahmet Remzi Yüreğir (E.30). İbrahim Burduroğlu •Y.30). Yusuf Ziya Erzin (Y.70). Ferit Celâl Güven (Y.70). Tevfik Yıldırım (Y.70).
SİİRT
Etem İzzet Benice (E.), Zoraf Koyuncu fY.), Kadri Oktay (Y.). Bayram Tarhan ( Y.).
SİNOP:
Cevdet Kerim Incedayı »E.70), Nuri Sertoğlu (Y.70), Server Somuncu-oğlu (Y.70). Dr. Ali Şükrü Şavlı (Y.30), Dr. Muhit Tümerkan (Y.70).
SİVAS:
Nazif Ergin «E.70). Şcm.seddin Gü-nnllay «E.70». Hikmet Işık (E.30), Muttalip öker (E.70). Necmeddin Sadak (E.70), Reşat Şemseddln Sirer (E.70), Ali Kemal Yiğit oğlu «E.30), Rahmi Çeltekli (Y.70). Kemal Ço-İnkoğlu (Y.30». Niizhet Çubukçu (Y.30). Celâl Erçoklu (Y.30), Hamdi Kocabay «Y.30),
TEKİRDAĞ:
Emin Ataç (E.l. Ziya Ersin Ce-zaroğlu «E,), Reşit özsoy «E.), Sa-. di Kıyak (Y.), Kemal Kızıllan (Y.U
TOKAT
Feyzi Ekon (E.). Mustafa Lâtif-Oğlu »E ). Reşit önder (E.), Refik Ahmet Sevengil «El, Fuat Akman (Y.), Ali Himmet Berki »bağımsız)
• Y ), Zihni Bctll (Y ı, Rahmi Günay »Y ), Cemal llnl (Y.).
TRABZON:
Fıılk Ahmet Barutçu (E.70), Ali Rıza Işıl (E.701. Ralf (E.70), Hamdi Orhon (E,301, Saka »E.30», Ah Sarıalloğlu Mualnfıı Reşit Tarakçıoğlu Gl. Naci Ahuğ (Y.30). Saffet tımar (Y.70), Cemal Reşit Eyüboğlu (Y70), Tevfik Koral (Y.70), Cahit Zamangil (Y.30),
rı N( ili:
Faik Öztrak »E.30), Mahmut Tan
• E.70).
UEFA:
Oaman Ağan (E 70), Atalay Akan
• E.70), Vasfı Gerger (E.30), Ora) (E.70), Esat Tekeli Şükrü GÜllüoğlu «E.70».
VAN:
Orgl. Kâzım Özalp (E.30), ÇoJlker (Y.70)» Ferit Melen
YOZGAT:
Fahri Akgol (E.70). Ziya
• E 70ı, İhsan Nuri Olgun
Avni
(Y.70). Şev-
Karadeniz Haşan (E.70), (E.30».
Baş-
Haşan (E.70),
Celal (Y.70).
Arkant (E.70)» Doğan
• E.70), İhsan Nuri Hüsnü Cengiz tY.30)» (Y30ı, Kahraman Koç ket Okay (Y.30).
ZONGULDAK:
Akif îyioğan (E.30), (E 70». Naım Kroıncr (E 70). Scyfi Orhon (E.70), Halil (Y.30), Milat Altıok (Y.70), Ataman (Y.70)> Dr. Rebll «Y.70), Dr. Necati Duman (Y.30)t İhsan Soyak (Y.70).
Sahil
Koçer Orhan Aksoy Sebat! Barkın
| Çocuklar arasında bir gün
Türkiyede kurulan çocuk
Çocuk mevzuu İçtimaî ve ruhi bakımdan ele alınınca müspet neticeler vermektedir
1914-1918 Umumi Harbinin Cumhu-1 riyet Türkiyeslne bıraktığı kötü miraslardan biri çocuk meselesidir. İçtimai sarsıntılar devresine rasgelen ve mağlûbiyet, İstiklâl Mücadelesi gibi halli mebrem vaziyetler karşısında ilk bakışta ehemmiyeti göze çarpmayan bu mesele, ikinci Umumi Harbin doğurduğu sefalet senelerinde en hâd devresine girmiş bulunuyordu.
Bununla beraber, istiklâl Harbinin içinde, çocuk meselesi, maddi imkânlar nisbetinde ele alınmış, Büyük Millet Meclisinin açılışı günü bir timsal olarak Ulusal Egemenlik Bayramı halinde ona tahsis edilmiştir.
İstiklâl Mücadelesinde muharebelere sahne olan safhalarda kimsesiz kalmış çocuklardan 1500 kadarı Ankara-da toplanmış ve İkinci İnönü muharebesi verildiği gün kurulmuş olan ”Himaye-i Etfal Cemiyeti” nin delâletiyle evlere yerleştirilmişti. Buradan şu neticeyi çıkarıyoruz ki, çocuk meselesi, halkın alâkası nisbetinde halli kolaylaşır. Filhakika. Himaye-i Etfal Cemiyetinin 1500 çocuğu üç gün içinde evlere yerleştirebilmesi bu alâka sayesinde kabil olmuştur.
Bugün Çocuk Esirgeme Kurumu adını taşıyan o zamanki Himaye-i Etfal Cemiyeti, hâlen bütün memlekette çocuk yuvası, bakımevi, dispanser, doğumevi, çocuk bahçesi, aşevi, kitap-! lık. kum havuzu, çocuk banyosu, koruma yurdu gibi dört yüzden fazla küçük, büyük merkeze sahiptir. Bu da Kuruma, halkın gösterdiği yardımla hükümetin yarı resmî kaynaklardan temin ettiği bağışlar sayesinde kabil olmuştur,
Memnuniyetle müşahede ettiğimize göre, İstiklâl Harbinin içinde olduğu gibi bugün de, çocuk mevzuuna karşı halkımızda yeni bir alâka peyda olmuştur, bu sefer, çok mühim olmakla beraber, mesele sadece gıda ve barınma temini şeklinde değil, avni zamanda çocuk ruhiyatı bakımından ele a-lınmış bulunuyor. Tekrar edelim, çocuk mevzuu, bu muvazi iki yoldan tetkik edildiği nisbette memleket hesabına içtimai bir seviye teşkil eder.
ÇOCUK OOSTLARI DERNEĞİ
Bu cümleden olarak şehrimizde kurulan ve ancak bir senelik maziye sahip “Çocuk Dostları Derneği” ni zikredebiliriz.
Eminönünde, “Çocuk Esirgeme Kurumu” undan devir alınan bir medresede barınma yurdu tesis eden dernek, burada hâlen 23 kimsesiz çocuğa öğle yemeği ve yatacak yer temin etmiştir. Tamamen hususi bir teşekkül olan bu dernek âzası, İçtimaî bir vazife telâkki ettikleri bu İşe numune olacak bir feragatle kendilerini hasretmişlerdir. Burada kimsesiz çocuklara, her şeyden evvel kendilerinin memleketin birer uzvu oldukları, “kimsesiz” olmadıkları, kendileriyle alâkadar insanlar mevcut olduğu fikri ve kanaati telkin edilmektedir. Bundan başka, barınma yurduna alınanların birer müstakil iş sahibi olmalarına da çalışılıyor ve ruhi vaziyetleri üzerinde müessir olunuyor.
“Çocuk Dostları Derneği” barınma yurdunda huğun altmış çocuk kabul edebilecek vaziyetledir. Buraya kabul edilenler 18 yaşına kadar kimsesiz çocuklardır. Kendilerine birer iş temini için çalışılmaktadır. Kayıtlı o-lanların hor akşam saat yirmide yurda gelmiş bulunmaları kavdı konmuştur. Bunun haricinde, çocuk serbesttir, bir mecburiyete tâbi değildir.
Her akşam saat 19.30 da yemek verilir. İdare Heyeti âzasından hiri yemekte hazır bulunur, çocuklarla meşgul olur, dertlerine ortaklık eder, müşkülleri varsa halle çalışır ve ekseriya da halleder. Hiç bir zaman kendilerine “terkedilmiş insan” muamelesi yapılmaz. Bilhassa bu cihet öyle bir tesir İcra etmektedir ki. çocukların hamilerine karşı gösterdikleri bağlılık karşısında insanın bilâihtiyar gözleri yaşarmaktadır.
OKMEYDANI YATI OKULU
Komşunuzdan duyar veya gezetede okursunuz: Sokakta yeni doğmuş bir çocuk bulunmuş ve Darülacezeye sev-kedilmlş! Aklınıza korkunç maceralar, düşüncesiz mahlûkların günah mahsullerine karşı vicdan azabı duymadan işledikleri suçun azameti gelir, yüreğiniz sızlar.
Darülaceze bu masum çocukları sinesine alır, bir günlük doğanlardan tutunuz, İlkokul çağına gelenlere kadar kreşlerde, hususî koğuşlarda onlara bakar. Bundan bir sene evveline kadar, okuma yaşına girenler civar okullara gönderiliyor, sonra, akşamları yine gündelik maddi ihtiyaçlarını temin eden Darülâcozeyo dönüyorlardı. Şimdi, çocukların. Darülaceze ve muhiti İle alâkaları kalmamıştır. Bu çocuklar, beş sınıflı Okmeydanı Yatı Okulunun talebeleridir.
Hâlen kız ve erkek 230 öğrencisi o-lan bu okulu bitirenlerden İstidat sahibi olanlar sanat okullarına veriliyor, orada seçtikleri mesleklerde yetişiyorlar. Bir kısmı ise Darülacezede mevcut atölyelerde çalışarak, askerlik çağına gelene kadar kendileriyle meşgul olunuyor.
Okul, öğrencilerin her türlü ihtiyaçlarına cevap vermeğe gayret etmektedir. Evvelki gün okulu ziyarete giden bir arkadaşımız, ilk sınıf öğrencilerini açık havada, öğretmenleri nezaretinde ders yaparken bulmuştu. Öğrencilerin ellerinde birer “Okumu kitabı” 23 nisan günü parçasını yüksek sesle okuyorlar. Bu taze seslerin cıvıltısı kırları dolduruyordu. İleride, caddede, son sınıfta olan ablaları ve ağabeyleri 23 nisan bayramı geçit resmi İçin sıra halinde yürüyüş talimleri yapıyorlardı. Yüzlerinden ve hareketlerinden bu bayramı çok ciddiye aldıkları belliydi» taşe ve ibate bakımından Darülacezeye, eğitim ve öğretim bakımından MÜH Eğitim Bakanlığına bağlı olan okul, öğrencilerine
köy enstitülerinkine benzer elbiseler verilmektedir. Haftada İki gün, üç, diğer günler İkişer kap yemek veriliyor vr öğrencilerle, bilhassa, cemiyet dışı psikozu bakımından meşgul olunuyor.
“M EVLÂN EK API” DA ESKİ MEVLEVlHANEDE
Sulan Reşadın da müridlerinden olduğu bu Mevlevihanedeyiz. Demir kapıyı çalıyoruz, müdürü görmek üzere içeri giriyoruz. Geniş bir oda, müdür. bir doktor gibi beyaz önlük giyinmiş, bir hemşire ve bir büyükçe çocuk, henüz sekiz, dokuz yaşlarında iki küçüğü giydirmekle meşguller. Bir pantalon, bir montgomerimsi ceket. Ayakkabıları tecrübe ediliyor. Uymuyor, şimdilik birer takunye veriliyor. Topuz gibi iki küçük, müdürün karşısına geliyorlar. Küçüğe soruyor;
— Adın ne yavrum?
— Mehmet öncü..
— Peki senin numaran 89.. Tekrar et bakayım,
— 89...
Müdür büyüğüne soruyor:
— Senin adın?
— Güngör öncü.
— Güzel.. Senin de numaran 90.
Bu iki küçük, kardeştir. Üsküdar’da sokakta bulunmuş ve buraya gönderilmiştir. Bulunduğumuz yer 5387 numaralı kanun gereğince tesis edilmiş metruk çocuklar toplama yurdudur.
Bu kanun. Türkiyede nesebi gayri-sahih, üvey ana veya baba elindo o-lup veyahut ailesi tarafından terkedilmiş, yersiz, yurtsuz, yedi ile onbeş arasındaki çocukların toplanılarak banndırılmalan ve yetiştirilmelerini istihdaf eder. Şimdiki halde Nallıhanda, Bllecikte, Erzurumda üç merkez tesis edilmiştir ve yine şimdilik İstanbul, İzmir, Ankara olmak üzere üç toplama istasyonu açılmıştır.
Istanbuldaki toplama yurdu açılalı henüz 38 gün var, mevcudu, bir tanesi kız olmak üzere 90 çocuktur.
Buraya getirilen çocukların yukarıda saydığımız üç merkeze şevki İcap etmektedir. Fakat bunun için vaziyetlerinin nihaî olarak tesbit edilmeleri, mahkemeden karar alınmasına bağlıdır ve zamana mütevakkıftır. Bu itibarla, bu müddet zarfında toplama yurtlarında barındırılıyorlar ve kendilerine, atılacakları yeni hayatın hususiyetleri, şartları öğretiliyor, eski yaşayışları unutturulmağa çalışılıyor. Nasıl? Biz de merak edip, çocukların arasına katıldık. Şimdi, orta bahçede şadırvanın etrafındayız. Çocukların birisi, bir ağacın dibine otrumuş, resim yapmakla meşgul. Soruyorum!
— Resim sever misiniz?
Beş on ağızdan sesler yükseliyor:
— Çok.
— Gösteriniz bakalım.
Resim sevenler yaydan fırlamış ok gibi koşuyorlar, biraz sonra yine koşar adım etrafımı sarıyorlar, defterlerini burnuma sokuyorlar:
— Durunuz, birer birer.
Alıp bakıyorum. Gayet tabiî, İptidaî çizgiler. Fakat müşterek mevzular var. Meselâ Atatürk, sinema afişlerinde gözüken dev adam, Kovboy simaları. îki tanesi, çapa, kazma, kürek resmi yapmış. Birisi de Mareşalin cenazesini. Ona soruyorum:
— Sen cenazeyi gördün mü?
— Evet.
— Buraya geleli kaç gün oldu?
— Üç...
Şimdi müdürleri yanımıza geliyor
Beni takdim ediyor:
— Bu ağabey gazetecidir.
Hemen birisi atılıyor:
— Ben dc gazeteciydim, Trabzon-da!
Arkadaşları gülüşüyorlar, içlerinden en kıdemlisi olacak:
— öylesi değil, diyor, sen okuma yazma daha yeni öğreniyorsun,.
Çocuklara, büyüyünce ne olmak İstediklerini soruyorum. Ekseriyet gazeteci, doktor ve pilot olmak istediklerini söylüyorlar. Fakat hepsinin müttefikan gözlerinin güreşçilikte olduğunu söylersem, şaşmamalısınız.
Müdüre, çocuklar arasında sanatkâr heveslisi olup olmadığını sormağa kalmamıştı ki, İri çocuklardan biri atıldı:
— Ağabey. Lipatromuz var, gel göstereyim.
Hep birden bir sınıfa giriyoruz, Sıralar var. Dipte kürsünün arkasında bir sahne. Bizi oraya götüren çocuk, memnun sahneyi gösteriyor. Müdürün müsaadesi ve “arzu-i umumi” üzerine -zira burada her arzu, müdür vasıta-siyle reye konulup öyle tatbik edil-yor - sahneye çıkıp “Tuna Bocamda” şarkısını, sonra da “Mehmedim” destanını söylüyor. Yine “arzu-i umumi” üzerine yurda geleli altı gün olduğu lalde fevkalâde popüler olan küçük Mehmet Ali sahneye davet ediliyor, ve yanık bir sesle “eller kınalı, gözler sürmeli” şarkısını söylüyor.
SAĞIR VE DİLSİZLER ARASINDA
Hususi bir teşekküle bağlı olan Sağır ve Dilsiz Çocuklar Okulunun Ak-saraydaki bütün mânaslyle “berhane” den artık kurtulduklarını memnuniyetle haber verebilirim.
Mevlevihanedekl toplama yurdundan çıkınca, binasının bir ayrı kısmında inşaat yapılmakta okluğunu gördük. Burada, işçilere kendi imkânları nis-belinde yardım eden Sağır ve Dilsiz Okulunun büyükçe öğrencilerini de görüyoruz, öğleden evvel Aksaıayda-kl mektebi ziyaret ettiğimiz zaman, iki güne kadar taşınacaklarını esasen söylemişlerdi. Mevlevihane binası, evvelce ilk ve orta okuldu ve başka yere nakledilerek bina» vilâyet emrine verilmişti. İstanbul vilâyeti, Daimî Encümenden bir karar alarak, binanın bir kısmını, çok gayrimüsait şartlarda olan Sağır ve Dilsiz Çocuklar O-kuluna tahsis etmiştir, böylece. Çocuk bayramında bu yavruların da sevinmelerine vesile hazırlamıştır.
fa.
V
Bayta 4
Hayata doğuş
— Ona da tıpkı, Ingiltere veli ah d i Prenses ElİNabeth'e doğum (umanında kullandıkları maskı kullandılar ve doğum ağrılarını duymamasını temin eltiler.
2K Nisan 10M
*
* - * *

Genç kadın, anne olup olamıyacağını (iğrenmek için doktora müracaat etmişti. Muayeneden sonra neticeyi merakin bekliyordu.
I
»4
Nihayet mesut hâdise vukua gelmişti, işte bât ırası ebediyete kadar devanı edecek İlk buluşma; anne evlâdını ilk defu kolları arasına alıyor.

BİR ÇOCUK HÎKAYESİ


Verona’Iı Kardeşler
Yazan: A. J. Cronin
Kocasına, ailenin direği .( bir çocuklarının dünyaya geleceğini söyle-
diği zaman genç adam »erincinden onu kucaklayıp havaya kaldırdı.
Dünyaya geldikten sonra İlk yıkanış.
NIN
BÜYÜKLERİ
Evvelki yıllara ve nesillere naza* dan bugünkü çocukların okumaya karşı çok daha büyük bir alâka duyduklarını hep görüyoruz. Bu muhakkak ki, sevinilecek bir olaydır. Analara ve babalara sorarsanız, size; yeni çıkan dergileri ve kitapları çocuklarına almak için para yetiştiremediklerini söyliyeceklcr, fakat çocuklarının okumaya karşı olan büyük hevesleri karşısında sevinçlerini de gızlemiyeceklerdir.
Bizde çocuk neşriyatının son yıllarda hayli çoğaldığı bir hakikattir. Fakat, samimi olarak söylemek lâzım gelirse, bu kabil neşriyat henüz istenen ve beklenen seviyeye ulaşamamıştır. Ulaşması’için de daha çok yıllar beklememiz gerekiyor. Bu bakımdan. çocuklarına emniyetle verilebilecek kitap bulmakta zorluk çektiklerini söyliyen velilere mek lâzımdır.
Bizim çocuk neşriyatının kalite düşüklüğü bir kaç ileri gelmektedir:
Evvelâ, hu işe yem yeni önem veriliyor. Henüz daha doyurucu bir* çocuk kitaplığı meydana gelmediği gibi, neşredilen eserler de sürüm gö-zönüne alınarak, ticaret maksadlyle hazırlanıyor. Gaye ticaret olunca, muhtevanın ehemmiyeti ikinci dereceye düşürülüyor.
hak ver-
bugünkü sebepten
İLPLERtN eteklerinden otomobille ^geçtikten sonra Veronfi’nın dış mahallelerinde ilerlerken iki küçük çocuk bizi durdurdu. Dağ çileği satıyorlardı. Fakat temkinli şoförümüz hemen, “Sakın almayın,, diye ihtar elli, “Nasıl olsa* Vetona da daha iyilerini bulursunuz. Hem bu çocuklar.,, diye omuz silkerek çocukların pejmürde kıyafetine İşaret etti.
Çocuklardan birinin üstünde kopilmiş, eski bir hâki pantolon vardı, diğeri Isı* cılız vücuduna çok bol gelen bir asker ceketi giyiyordu. Fakat bu derbeder görünüşlerine rağmen, güneşten yanmış yüzlerine, dağınık »açlarını! ve ciddi siyah gözlerine bakınca onlara karşı tuhaf bir yakınlık duyduk. Yanımdaki arkadaşım çocuklarla konuşarak kardeş olduklarını öğrendi. Büyüğü olan Nicola 13, boyu otomobilin kapının» ancak yetişen küçüğü Jacopo İse 12 yaşında idi. En büyük sepetlerini »atın alıp şehre doğru yollandık.
Erteni sabah, otelden çıkınca, meydandaki çeşmenin yanında, bîr gün evvelki çocukların boyacı kutularının üstüne eğilmiş, olçnbukluğu ile ayakkabı boyadıklarını gördük.
Bir müddet onları seyrettik. İşleri azalınca yanlarına gittik. Bizi dostça selâmladılar.
— “Hayatınızı meyva satarak kazandığınızı zannediyordum.” dedim.
Nlcola ciddiyetle cevap verdi “Biz bir çok iş yaparız, efendim”, sonra yüzüme ümitle bakarak. “Ekseriya yabancılara şehri gezdiririz.*’ dedi.
GOlümsiyerek, “Pekâlâ,, dedim “Bizi de gezdirin.,,
Şehri gezerken, tavırları dikkatimi çok bakımdan hâlâ copo, dudaklarının rağmen, sincap kadar hareketli İdi. Nicolanın tebessümü ise, daim! ve çekici idi. Fakat buna rağmen bu çocukların yüzünde İnsana hürmet telkin eden bir ifade, yaşlarından çok olgun bir gaye peşinde olduklarını belli eden bir hal vardı.
Ertesi hafta ve onu mütaakip haftalar onları sık sık gördük ve bize çok yardımları dokundu, tnsa.ıı şaşır-tan şey daima İş görmeye İstekli olmaları idi.
Bir gece tenha ve rüzgârlı meydanda onlarla karşılaştık Donuk ışıklı kemerin altındaki kaldırıma oturmuşlardı. Nicola dimdik duı uyordu ama yüzü yorgunluktan bitkin bir halde idi. Ayağının dibinde satılma mışı gazeteler yığın halinde duruyordu. Jacopo ise. kardeşinin omuzuna dayanarak uyuyakalmıştı. Yakit gece yarısına yaklaşmıştı.
— “Niçin gecenin bu geç vaktinde sokaktasınız, Nlcola?” diye sordum.
Sesimle birden irkildi, sonra beni tanıyınca her zamanki sakin, temiz bakışı ile bana baktı.
— “Padua dan gelen son otobüsü bekliyoruz. Gelince gazetelerimizi satacağız.”
— “Bu kadar çalışmanız doğru mu? ikiniz de ç,ok yorgun görünüyorsunuz.”
— “Bir şikâyetimiz yok, efendim.” Sesinin tonu nazik ise de daha fazla sual sormama meydan vermiyordu Fakat ertesi sabah ayakkabılarımı boyatmak için çeşme kenarına gidince sordum: “Nicola. Jacopo ile çalışma tarzınız size her halde bir havlı para getlriyordur, değil mi? Üstünüze başınıza hiç bakmıyorsunuz, hele gıdanıza hiç aldırdığınız yok. Ne zaman sizi görsem hep kara ekmekle incir yiyorsunuz. Söyle bana paranızı ne yapıyorsunuz?,,
Güneşten yanan yüzü kızardı, sonra sarardı. Gözlerini yere İndirdi.
— “Her halde Amerlkaya hicret

çocukların kibar çekti. Evet, bir çocuk idiler. Ja-aoluk olmasına
etmek İçin biriktiriyorsunuz.” diye bir tahminde bulundum.
Bana yan yan bakarak güçlüklo cevap verdi.
— ‘'Amerikaya gitmeyi çok iatonz ama. şimdi burada başka plânlarımız var
— “Ne gibi?”
Beni teshir eden halı ile mahzun mahzun gülümsedi ve;
— “Sadece bazı plânlar, efendim.” diye hafif bir »esle cevap verdi.
Bunun üzerine “Dazartesl pünü burayı teı kedlyoruz. Gitmeden evvel size bir yardımda bulunabilir miyim?” dedim.
Nicola menfi tarzda başını aalladı fakat ansızın Jacopo'nun burun kanatları titredi, birden atıldı:
— "Efendim şey... her pazar buradan 30 Kİ uzaktaki Foleta köyünü gideriz. Ekseriya bisiklet kiralarız. Fakat acaba yarın bizi otomobilinizle gönderseniz, olur mu?”
Halbuki ben şoföre pazar günü içir» izin vermiştim, Mamafih hemen cevap verdim, “Ben sizi götürürüm, olmaz mı?”
Ortalığa bir durgunluk çöktü. Nicola küçük kardeşine kızgın kızgın bakıyordu.
— “Şey. efendim, »izi rahatsız etmek istemezdik?' dedi.
— “Hiç bir rahatsızlığı yok bunun “
Dudaklarını ısırdı, sonra elden ne gelir der gibi,
— “Peki, efendim” dedi.
Ertesi gün resim gibi güzel küçük köye otomobille gittik. Köy bir tepe üzerinde idi. Gideceğimiz yerin mütevazı bir köy evi olacağını tahmin ediyordum. Halbuki. Jacopo’nun heyecandan tiz perdeden çıkan sesi, bana kırmızı damlı, etrafı bir taş duvarla çevrik büyük hlr villanın önünde durmamı söyledi. Gözlerime inanamıyor-dum. Hayretten ağzım açık kalmıştı. Kendimi toparlayıp onlara bir şey sormaya vakit kalmadan küçük müşterilerim. çevik bir hareketle otomobilden atladılar.
— “Sizi çok bekletmeyiz efendim, en fazla bir saat. Belki köydeki kahvede bir şey İçmek istersiniz." dedikten sonra duvarın arkasında kayboldular. Bir kaç dakika bekledikten sonra ben de onları takip ettim. Parmaklıklı kapıdan içeri girdim ve zile bastım.
Tatlı yüzlü, gözlüklü ve sıhhatli bir kadın kapıyı açtı. Üzerinde hastabakıcı üniforması görünce şaşırdım.
— “Demin buraya iki çocuk getirmiştim.”
— ”A, evet, derken yüzü aydın landı; kapıyı açarak beni içeriye buyur etti.
— “Nicola ve Jacopo değil nü? Sizi onlara götüreyim.”
Serin bir antreden beni hastahan» binasına götürdü. Ayak sesi aksetmi-yen muşambalı. cilâlı koridorlardan ve tertemiz koğuşların önünden ge-

t •
ÇOCUKLARI giydiren terzilerin yegâne maharetleri onları birer küçük kukla haline sokmaktan rahat, ta->11 ve zevkli bir şekilde giydirmelerin dedir. Zira, kadın nodftMi bir takım ce*urane buluşlar ortaya attığı halde küçüklerin elbiseleri fazla bir yeniliğe tahammül edemez; çocukların elbiselerine pek genç ve güzel bir ifade veren klâsik hatlardır. Şu halde küçüklerimizi, onları acaip bir hale sokacak bir lüksle giydlrnıenıeli.vlz. Küçüklere mü-naMp şey, yaşlarına ve gözlerine uygun pratik elbiselerdir.
Üç yağından on iki yaşına kadar olan kızlar için moda hemen hemen gene geçen seııekilerln aynı: Her türlü harekete müsait hol ve kısa etekler; vücuda muntazam oturmuş korşajlar; karpuz veren ve hazan İşlemelerle süslü
veya bahçede bulunan cazip eşyaları rahatça içine alacak bir sürü pratik cep;
Daha giyimli kıyafetler için 1950 senesinin en çok beğenilen kuması, düz veya emprime »hnntun’diir. Sıcak yaz günleri için beyaz organtin veya diğer açık renkli işlemeli muslinler minik şık küçük hanımların bütün İsteklerini tatmin edecektir.
Fakat bu hafif renkler hayraın günlerinin zarif elbiselerine tahsis edilmiştir. Ancak mektebe giderken veya şehirde annelere refakat ederken veya bahçede oy narken giyilen elbiselerde klâsik tonlar. Meselâ; beyaz veya kırmızı garnitürleri olan koyu mavi kumaşlar, yahut da kırınızı, yeşil, sarı gibi canlı renkli elbiseler hem genç yüzlere İyi gitme, hem de daha az kirlenme İmkânlarını sağladığından en
.iane çocuk ait İlk den biri: Kap, kırmızı gabardindendir.
Sylvaiıı’in modasına modellerin-
Arnpiyesnıanlar oımızdıın çıkarak zarif bir şekilde mantoya bolluk veriyorlar. Kapüşonun astarı kırmız? ve bey az çizgili ke •'ildendir.
çirdi. Merdivenleri çıkıp bahçe ve göle bakan bir balkon» girdik. Odaları camia ayrılan bir koğuşun önüne gelince haslnbakıcı bana dönüp başparmağını dudaklarımı götürerek susmamı ve camlı bölmeden içeri bakmamı işaret etti.
Yirmi yaşlarında görünen bir genç kız, sırtını yastıklara dayamış, yatağın ucuna ilişen İki çocuğun gevezeliklerini yüzünde tatlı ve munis bir İfade İle dinliyordu. Elmacık kemikleri üzerindeki hafif kızıllığa ve duruşundaki halsizliğe rağmen bir bakışta çocukların kardeşi olduğu arılaşılıyordu. Masanın üstündeki vazoda kır çiçekleri ve yanında da bir tabak meyva ile kitaplar vardı
Hastabakıcı hana dönerek fısıldadı: ireri girmez misiniz? Lucla pek
memnun olur.”
Başımı »allıyarak oradan uzaklaştım. Bu mesut aile tablosunu bozamazdım. Fakat merdivenin başma gelince durup hastabakıcıya bu çocuklar hakkında ne biliyorsa anlatmasını söyledim.
Memnuniyetle kabul etti. Çocukların Lucîa'daîk başka kimseleri olmadığını söyledi. Anneleri onlar küçükken ölmüş, babalan Sonla* da tanınmış bir opera sanatkârı imiş, fakat harbin başında öldürülmüş. Az sonra bir bomba evlerini yıkmış ve çocukları sokakta bırakmış. Rahat ve kültürlü bir hayata alışmışlardı. Lucla şantöz olmak için şan dersleri alıyormuş. Bu hayattan sonra Veıona nın soğuk kışında aç biiâç, çırçıplak ve evsiz barksız ortada kalmışlardı.
Aylarca kendi elleri İle yığdıkları taşların altında yaşamaya çalıştılar. Sonra Alman kuvvetleri Verona’da karargâh kurdu. Çocuklar bu sert ve latenmiyen efendilerden nefret ettiler. Ve mukavemet hareketi başlar başlamaz ona ilk iltihak edenler arasmda idiler. Çok genç ve ufak tefek olmaları dikkati çekmiyor ve komşu tepeleri çok iyi bilmeleri onlara son derece kıymetli bir mevki sağlıyordu. Italyan Kurtuluş Teşkilâtı kuvvetlerine haber taşıyor ve daha tehlikelisi, Alman ordularının harekâtı hakkında malûmat araştırıyorlardı.
Bana bunları anlatan hastabakıcı burada durdu, gözleri nemlenmişti. Sonra daha hararetle anlatmaya başladı:
“Size bu çocukların ne kadar yüksek ruhlu olduklarını söylemeye hacet yok, sanırını. Harb bitip mütareke gelince hemen sevgili kızkardeşlerine döndüler. Onu kemik veremi ile hasta buldular. Onu buraya getirip hasta-haneye kabul etmemiz için yalvardılar. On iki aydan beri hastamız olan, Lucla, şimdi iyileşme emareleri gösterdi. Bir gıin tekrar kalkıp yürüyeceğine, hattâ şarkı söyliyeceğınc bile ümidimiz var.
Tabii, şimdi hayat o kadar güâ ki! Yiyecek kıt ve pahalı; eğer hastalardan para alnıasak hastahanemlzi açık tutmıya imkân olmıyacak. Fakat Lu-cia’nın kardeşleri her hafta muntazaman hastahane parasını ödediler. Nasıl geçindiklerini, ne iş yaptıklarını bilmiyorum. Sormam da. Velona * pek iş yoktur. Fakat her ne iş yap yurlarsa İyi ve namuslu çalıştıkları*: eminim.”
— “Evet.” diye teyit ettim. “Bundan daha iyi çalışamazlar.”
Çocuklar gelinceye kadar d işarda bekledim. Otomobilde yanımda oturdular, sakin bir memnuniyet havasly-le konuşmadan şehre geldik. Ben sırlarını anladığımı ima edecek hiç bir harekette bulunmadım; onların bundan hoşlanmıyacaklarını anlamıştım. Fakat çocukların bu sessiz kahramanlığı ve kızkardeşlerine olan bağlılıkları bana çok dokunmuştu. Harb, bütün muhtemel dehşeti İle, bu çocukların ruhuna tesir edememişti. O-muzlarına ciddi bir vazife yüklenmiş olmasına rağmen bu yükü vakar ve cesaretle taşımışlardı. Fedakâr hareketleri insanlığa yeni bir ruh yüksekliği aşılıyor ve ilerdeki İnsan cemiyeti için yeni bir ümit vadediyordu.
Çeviren : Güner İZF.R
i—
— Uç yaşındakiler için
Kırmızı gabardinden kap şeklinde yağmurluk. Kapüşonun astan, iki numaralı elbise ile asorti, kırmızı beyaz çizgili kumaştan yapılmıştır. (Janc Sylvaln)
— Üç yaşındakiler İçin
Kırmızı beyaz çizgili, su geçirmeyen pikeden yapılmış cepleri ve yakalan beyaz pikeden olan şirin bir elbise. (Jıuıe Sylvaln)
— Dört yaşındakiler İçin
Kırmızı yünlüden, dore düğmelen olan arkası pllseli dtlz bir manto, (Vlrginle)
— On yaşındakiler için
Etekleri ve kollan plisek kalın i-pekliden, şömizye bir elbise. Kemer ve düğmeler koyu, yeşil podö-süedden'dir. (Vlrginle)
— On yaşındakiler İçin
Deniz mavisi serjden pli sel i bir e-tekle, yeşil, mavi, kırmızı renkli ekoseden yarını bir kısa ceketten müteşekkil tekmil bir kıyafet.
6 — Oıı yaşındakiler İçin
Kolsuz, yuvarlak anıpıyesmanlı, eteğin ön kısmında yeşil ve beyaz büyük cepler var. (Vlrginle)
— Sekiz yaşındakiler için
Yeşil ketenden olan bu elbisenin, büyük, bahriyeli yakası ve cep kapakları beyaz pikedendir. (Doml-nique)
— On iki yaşındakiler için
Mavi ve beyaz çizgili beyaz pikeden olan bu elbisede çizgilerin ters konuşu bir zarafet teşkil ediyor; ampiyesmanı sivri olan bu elbisenin aşağı kısmında küçük pirler vardır, («iane Sylvaln)
— Altı yaşındakiler İçin
Zemini pembe, desenleri beyaz cilan bu şantungdan yapılmış elbisenin yuvarlak ampiyesmanı kenarında büzgülü bir volan Kollarda ve yakada beyaz ayrı bir süs teşkil ediyor. mlnlqııe)
— Altı yaşındakiler için Beyaz zemin üzerine pembe talan olan bu elbisenin büzgülü, yuvarlak bir ampiyesmanı vardır. Kollar kısa ve kabarıktır. (Virgi-nle)
— On > aşırıdakiler için
Beyaz organtinden olan bu elbisenin eteğinde üç büyük büzgülü volanı vardır. Yaka korsajın üzerinde bir eşarp yapıyor. (Jane Sylvaln)
— Beş yaşındakiler için
Beyaz ipekliden prenseslere lâyık şahane bir elbise; pembe motiflerle işli bir şerit yuvarlak bir anı-plyesman meydana getiriyor. (Jtıııe Sylvaln)
1
•>
3
4
5
çok
giyilenlerdir.
kollar, elbiseye amplyeanıanlar;
bolluğu sokakta
Hicri 1950 NİSAN 23 Pazar Rumî
RECEP 5 1369 NİSAN 10 1366
V AKİİ VASATİ EZANI
Güneş fi.09 10.13
öğle 13.12 5.16
tklndl i7;oo 9 05
Akşam 19.57 12.00
Yatsı 21.37 1.40
tmsâk L21 8.25
- 1
'l
i]
vardır, pike (Do-
nok-
I StYAST tKTİSAJDl
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ : FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fiilen idare eden : Sacld ÖGET
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK
LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasi, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.
75 Nisan 1900
Y E N t İSTANBUL
Sayfa 6
Çocuk ve hayat mücadelesi
İçeride ve Dışarda
Kısa haberler iMârshtlIl Plâlll
İçin ilkokulun iyi olmak suretiyle kifayetine kaniyiz. Bu çocukları ondan sonra hayata sokacak ve sırtlarında taşıyacakları yükleri hafifletecek. hattâ kendilerine zevk ve neşe verecek şeyin amelî bir öğrenme usulü ile kabil olabileceğine inanmaktayız.
İktisadi bakımdan
hayata
Bütün gençliğin haklı olarak iyi ya-
sağ-
Sarımsak satan küçiik kız
bırakılmasını,
Yılbaşından
Yılbaşından
(Mart 1950 ı (Şubat 1950) (Mart 1949)
1950
1949
1950
1949
yenilir bczel-mua-nnlaş-
(Mart 1950) ıŞubat 1950) (Mart 1949)
Bunun için ziraat mekteplerimizin bulunduğunu, elemanlarımızın yetiştiğini söylemek kâfi değildir. Bizim, bir taraftan memleketimizin umumi
Aynı vazıyeti pamuk, incir, zeytin istihsal bölgemiz olan îzmıre, kömür madenlerimizin bulunduğu Zongul-dağa teşmil etmek şüphesiz ki pek büyük faydalar temin edecektir.
etmiştir; • memle-girişile-28 ey-milletin
ha-gö-
üniversite de bir
Bunları haiz dahi olca,
mübadele, ve kuru satıcılarını, birbirlerlyle
verecek şekilde kar-plânları
doktoru ve lise me-
4-
¥
22/IV/1950 Cumartesi
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
KAMBİYO
Borsâlarda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
İstanbul Borsası
müessese ve
kıtlığından mühim nok-
Son Kapanış
82.6
82 3
77.4
çocukluktan girerken
B1R çocuğun sırtında taşıyacağı a-® yak yüküne mütehammil bir halde yetişmesini, onun ana, babası ve cemiyet şüphesiz kİ çok arzu eder. Hayata atılacak bir çocuğun ilk basamağı ilkokuldur. Bizde eskiden (tahsili İptidaî) denilen ilk okul, mecburi olmakla beraber henüz memleketimizin her tarafına yayılmış bir şey değildir. Buna rağmen insaflı bir anlayış ile kabul ve teslim ederiz kl, memleketimizin ilkokul vaziyeti bun-dan yirmi beş sene evveline nazaran daha çok iyidir. Ancak bir. bu İlkokul İşinde öyle tahmin ediyoruz ki, hayatın mecburî ihtiyaçlarını gözö-nünde tutmadık ve tutmamaktayız, ve amelî bir yoldan yürüyemiyoruz Eski neslimizin iptidaî veya rüşdl de. nılen tAhsllinı yapanlar pek iyi hatırlarlar ki. genç çocuklar kelimeleri iyi nkuyaınadan, meselâ Çin’in, Japonya’nın, Amerika’nın büyük nehirlerinin, dağlarının, şehirlerinin isimlerini öğrenir, fakat kendi memleketine ait pek az şey bilirdi. Bu iste de muhakkak ki bugün bir terakki vardır, fakat biz bu ilkokullarda okuma işlerin* adetâ inkılâp olabilecek bir
vaziyetin huaûlünü pek faydalı görüyoruz. Yani İlkokul tahsili yalnız millîleştlrilmekle kalmamalı aynı zamanda mahallî olmalıdır. Samsun vilâyeti. köylerinde okuyan bir çocuk her şeyden evvel kendi vilâyetini, kazasını, nahiye ve köyünü öğrenmelidir, Oranın öteden beri en fazla çıkan mahsûlü tütün olmasına göre tütüne arız olan hastalıkların ne olduğunu, bunların önüne geçmek için neler yapabileceğini, onun anlıyabile-ceği bir ifade ile, onun kullanuığı tabirlerle ona öğretmek bir köylü çocuğunu babasından daha bilgili bir hale getirecek ve babasının yerine ge. çecek evlât, muhakkak ki, kendi işinde az bilgisine rağmen, daha çok muvaffak olacaktır.
Bugün yabancı memleketlerde servet ve sAmanı olan ve refah içinde yaşıyan insanların büyük bir kısmı ne bir hattâ ne zunudur.
şayet hayatını* amelî bir sahada geçirmek isterse diplomasını bir tarafa bırakır ve çıraklık sureti ile öğrenme devrini tamamlar. Fakat asıl ha-yat adamları 12-13 yaşından İtibaren herhangi bir mesleği seçerek üç sene çıraklık yapmalı ve bundan sonra kalfalık devrine girerek hayatta para kazanmaya başlamalıdır. Bunlar bu öğrenme zamanlarında akşamları haftada bir kaç saat lüzumlu olan nazariyat ile bilgilerini arttırırlar ve ancak bu sayededir ki yarının büyük ve kuvvetli adamı olurlar.
N’nvv-York’tn hııkla ve
bezelye plyasaju
* New-York (Reuter - Hususi) — Kuru bakla ve bezelye üzerine tanzim olunacak ticari muameleler burada kısa bir zamanda vu-kubulacaktır. Bu haberi New-York Ziraî Mübadele Teşekkülü vermiştir. New-York şehrinde yapılacak yeni kuru bakla ya alıcı ve melelerinde mak fırsatını
şılaştıracaktır. Tecrübe alış veriş ünitesi olarak 500 çuval rakamını almıştır. Azalık im-jyazı 400 e kadar tahdit edilmiş iken bu 250 dolara kadar yükseliyordu.
Bileşik Amerlkada bakîn müdahale satışları
müdahale satışları
★ Vashlngton, (Reuter - Hususi) — Ziraat Bakanlığı, kendi paylarına düşen topraklarında ekim yapan müstahsiller için hasat mevsiminin başında elverişli olan, 1950 yılını yenebilir kuru bakla mahsulü müdahale fiyatlarını ilân etmiştir. Kuru baklalara tatbik edilecek olan bu müdahale satışları, çiftçilere büyük istifadeler Uyacaktır.
Birleşik Amerlkada yeni gümrük kanunu tasarısı

4

kalkınma dâvasına çalışacak büyük âlimlere, diğer taraftan da az, fakat iyi bilgili gençlere ihtiyacımız vardır, çünkü bunların elinde yürüyecek olan zaman ancak bu sayede bu memlekete en büyük faydasını temin edecektir. Her halde, memleketimiz nazari-yeler İçinde boğulmuştur; artık bunların pratik sahaya geçirilmesi zamanı gelmiştir ve belki de geçmektedir.
Gazetelerimizde bazan köy enstitülerinin muhtaç oldukları yiyecek maddelerinin ilânlarını okuduğumuz zaman itiraf edelim ki kendimizi hayretlere düşürmekten alamıyoruz. Soğan gibi en basit, iptidai ve memleketin her tarafında yetişebilecek bir maddeyi yetiştiremiyen bir köy enstitüsünün talebesi, yarının amelî çalışan ve yaratmak kudretine malik olan bir evlâdı olmıyacak ve kendini çıktığı yumurtanın kabuğunu beğen-miyecek bir hale getirecektir.
İstanbul ı
MATBAACI ÇIRAĞI
KASAP ÇIRAĞI
Ticaret Borsacında yağlı tohumlar grupunda fiat gerilemesi devam etmektedir. Buna muvazi olarak nebatî yağ fiatieri de düşmektedir. Bu arada en ziyade düşülkük ayçiçeği tohumu Üzerinde görülmektedir.
Kambiyo ve Esham ve Tahvilât Borsacında kayda değer bir şey görülmemiştir. Altın piyasasındaki düşüklük ve kararsızlık devam etmektedir.
İzmir :
Hafta sonunda Boraada çekirdek, siz kum üzüm sakin bir manzara arzet-iniştir. İncir piyasasında aaglamlık devam ediyor Bugün Borsada pamuk ü. zeriııe muamele olmamıştır Pamukyağı piyasası gevşek durumunu muhafaza etmektedir Borsada pamuk çekirdeğinin ağır
durumu devam ediyor.
Adana
a
Ticaret
bir şey olmamıştır.
Borsacında kayda değer
Biz memleketimizin yarınki genel olacak bugünkü çocukların yetişmesi
Lastik satan çocuk
ak arzusunu beslediği şu zamanla biz, çıkar yolun ancak fazla naza, iyata dalmıyarak amelî bilgiler elde îdilmesi sayesinde olabileceğini tah-nin ediyoruz. Bugün, evlerimiz de da. ıil olmak üzere, ticarî abrikalarımızda insan lahsedillrken derdin en
ısının burada bulunduğunu görüyo-JZ.
r
TERZİ
ÇERAGl
Hususi müteşebbislerin istifadesi
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, Ticaret Odalarına bir sirküler gönderdi
Marshall Plânı gereğince, yurdumuzda hususî teşebbüsleri destekle, mek makaadiyle. Ekonomi ve Ti-caret Bakanlığı Ticaret Odalarına bir sirküler göndermiştir. Bu sirkülerde iktisadi kalkınma İle alâkadar tesisler vücude getirmek veyahut mevcut tesisleri genişletmek isteyenler. bu teşebbüsün şekil ve mahiyeti. plânları, İktisadî kabiliyeti hakkında Bakanlığa izahat verecek, terdir. Verilecek izahat arasında en ziyade şu noktalara ehemmiyet verilmektedir:
1 — Marahall yardımiyle Amerika’dan tedarik edilecek makine ve malzeme varsa, kıymeti, speslfikas-yonu ve Amerika’dan tedariki lüzumunun mucip sebepleri (fiyat veya sair hususiyet bakımlarından)...
2 — Avrupa memleketlerinden tedarik edilecekse, bu kısmın kıymeti ve spesifikasyomı, krediye ihtiyaç gösteriliyorsa, miktarı, müddeti ve kredinin mucip sebepleri...
3 — Kredi temini mümkün olabilirse borcun vâdelerinde ödenmesi hususundaki teminatın şekli ve portresi.
4 — Teşebbüs mevzuunun kro dili ve^kredisiz maliyet ve rantabilite hesaplan, iç ve dış pazarlan satış fiyatları ve dış pazarlarda rekabet kudreti.
İthalât ve
ihracatımız
Geçen senenin mart ayına nispetle ihracatımızda artış var
lA. A.) — Başbakan-Genel Müdürlüğünden
ithalât ve ihracatının
1
100
100
100
100
100
100
100
100
100
Sterlin# ....
Dolar ........
Fr. Frangı ...
İsviçre Fr...„
Bclç. Fr......
İsveç Kr.......
Florin ......
Llrtt
Drahmi ......
EscoudOB ....
I
Açılış
7
280.50
0.80 64.03
5 »Mı
54.12.50
73.68 40 0.44.128 0 01.876
9.73.90
Kapanış
7 91
281.50
0.80
64.03
5.60
51 12.50
73.68.40
0.44 128
0.1.876
9.73.90
Altınlar
Külçe Yerli Gr.
Külçe DezuBOU.
Cumhuriyet ....
Reşat ......
Hamit .......
Gulden .......
Ingiliz .....
Fransız kok .... Napol^on III .. îaviçre .....
Bugün Lira
5.66
5.71
38 70
40.80
3«.—
37.40
60.20
40.—
37.50
38,—
Eski kur
Lira
5.68
5.75
38.85
44.20
38 25
37.35
50.40
40.—
36,50
37.70
New-Y(»rk'ta ; onsu: I 35
Gümüş, Platin
En nşaffı En yukarı
Gümüş Gr.......
PİAtîn " ......
10.-
11.-
Zürich Borsası (Serbest)
10.IV.1950
Durumu
Türk Lirası .......
Dolar .....,....
Sterlin# ........
Fransız Frangı
fntlçre Fr anıtı
En aşağı
0.93
4 28 1/2
10 40
1.22
En yukrır
1.03
4.29 1/2
10 00
1.21
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
Kapanış (♦)
İkramiyell tahviller
(Tr5 3033 Ergani 23.10 24.—
%5 1938 ikramiyen 21.50 22.—
5 Millî Müdafna I 2L—
^5 1941 Dcnıln’olu fV 98.— ıno.—
CV5 1941 Demiryolu V 99.— W),20
%4 1/2 1049 İkramiyell ... 98.30 98.—
Diğerleri
1941 Demiryolu VI 98.80 97.50
Kalkınma I 99.70 08.55
^*r 6 şş 99.90 09.80
09.60 100.—
û«6 1948 İAtlkTAZI I 98 50 99.10
«16 1048 .. H 09.10 98.—
Millî Müdafaa I 96.35 90.—
«V6 181» " I 07.60 98.—
1934 Slvaa-Erzurum I... 21 30 20.80
%7 1934 ” M II.-VII... 20 75 20.40
%7 1911 Demiryolu I... 21 50 21.61
Tc7 1941 M II.M 21.— 21.—
.7 1941 '* İli... 21.— 22.-
Şiî MÜH Müdafaa I... 21.62 21.45
%7 M ” II... 20.85 20.60
%7 ° ’ III.. 21.08 21.—
%7 M “ IV.., 21 40 21 95
Şirket Tahvilleri ’
TC Zlrnaî Banknaı 20.10 20.20
Anadolu D.Y, Tertip A/B. 108.— 111.—
»• 0 — —
19 •• 6ü 62 25 59 —
m MUrnra. Senet. 67.00 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merk>£ Bankaıu 130.— 120.26
Türkiye İş Bankası 30.— 29.50
Türk Ticaret Rankoju 5.- 5(-
Araları Çimento 15 25 16.75
Sark Değirmencilik 23.25 23 50
MÜH Reoahrnîu! 8.- 16.25
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi Fonsiye 1903.. | 172.— |
Hububat:
Buğday yumuşak (TÜc.)
Buğday aort (Ofisini ....
Arpa yemlik (dftkme) ....
Mısır (Sarı) çuvalı .....
Fasulya tombul ..........
Fasulya Çalı sert .......
Kuşyeml .................
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yoşü ...........
Nohut natürol ..........
Tatlı tohumlar : Ayçiçeği tohumu , Keten tohumu .......
Kendir tohumu .... Susam ..............
Yer fıstığı kabuklu
Kuru .Meyvnlar :
Fındık (kabuklu sivri) Fındık (İç tombul) .... Ceviz (kabuklu) .......... Ceviz (İç na türel) ..........

Dokumu Hum Maddeleri: Tiftik («ntt mal) .........
Tiftik (Natilrel) .........
Yapak Anadolu (Kırkım)
İlanı deriler:
Sığır salamura (kasap) Kl. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
Nebati Yağlar:
Zeytinyağı (E.E. âusamyağı (Raf,
Ayçiçeği (Rafine
Fındık yağı (Çıplak)
tcnckeii) tenckolt) çıplak)
Bizde işsiz adam kıtlığı değil iş len adam kıtlığı vardır. Bu kıtlık tisadi faaliyetimiz üzerinde fena te-r yaptığı gibi içtimai hayatımızda ı kazancın azalmasını ve herkesin emuriyet kayıtlarına koşmasını mu-ip olmaktadır. Yarının genç neslini tiştirmek vazifesini üzerine alan na ve babalarımızdan çocuklarına inat öğretmelerini, onlara disiplin Allamalarını tavsiye edersek, zanne-yorıız kİ. İyi bir harekette bulunmuş »luruz.
Bugün
Eski Kapanış
30.—
22.50
25
30.—
70.—
180.—
l«0.—
170.—
190 -
126.—
157.—
★★★
★ VVashlngton, 22 (Ap) — Bir zine temsilcisinin bildirdiğine re. Birleşik Amerikaya yabancı emtiayı ithal huşunda kolaylıklar temin edilmesi maksadiyle gümrük resimlerinde değişlklikier yapan bir kanun tasarısı hazırlanmıştır.
Birleşik Amerlkada 4 üncü nokta programının bir tarafa bırakılmasını istiyenler var
•ğ Washington, 22 A.A. (United Press) — Ayandan Cumhuriyetçi Eugene Milliken ve Leverett Sal-tontall, iki parti üyelerinden mürekkep bir komisyon tarafından tetkik edilinelye kadar iktisaden geri kalmış memleketlere yapılacak yardımla alâkalı Başkan Tru-man programının dördüncü noktasının bir tarafa
Ayan Meclisinden isteyeceklerini bildirmişlerdir.
Birleşik Amerlkada tarife tenzilâtı
t \Vashington, (Reuter - Hususi) — Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığı takriben 3000 ithal maddelik bir liste tanzim « bu listeye göre 17 diğer ketle ticari muamelâta çektir; bu muamelelerde, lûlde başlıyacak olan, 40 iştirak edeceği Ticaret Konferansı esaslarına göre, mütekabil tarife tenzilâtı kabul olunmuştur.
İsimleri bildirilen memleketler şunlardır: Avustralya, Belçika, Brezilya, Kanada, Fransa. Almanya, Guatamala, Korea, LÜk-semburg, Yeni Zelanda. Felemenk, Norveç. Peru, Türkiye, Güney Afrika ve İngiltere. Kanada. İngiltere ve Almanya, listeye giren malları taahhüt edenlerin başında gelmektedirler. Tarifelerin kabul edildiği şekilde mütekabi-len azaltılması, yabancı memleketlerdeki dolar yokluğunu gidermek bakımından ümit yaratacak mahiyette görülmektedir.
Torquay konferansı, Cenevede 1947 de başlıyan tarife müzakerelerinin “üçüncü ravund” udur. Ce-neve görüşmeleri, Fransanın Nan-cey şehrinde geçen sene devam etmişti. Evlûl ayındaki münakaşalar, 1947 de Cenevede imzalanıp 1 ocak 1951 de nihayetlenen Ticaret ve Tarifeler Genel Anlaşmasının yapılması noktasında toplanacaktır. Washlngtonda hususî bir hükümet komitesi, tarife müzakereleriyle alâkadar grupların fikirlerini dinliyecektır.

Ankara, 22 lvk İstatistik bildirilmiştir:
Mart 1950
miktar ve kıymetleri bir evvelki ay ve bir yıl evvelki aynı ayla mukayeseli olarak aşağıda gösterilmiştir:
Tek aylık kıymetler İthalât
56.3
46.8
60.8
Bugün
(Milyon Ura.) İhracat
41.8
53.1 *
76.6
mart sonuna kadar!
üç aylık kıymetler (Milyon lira)
İthalât
J7ır(urat
154.1
182.5
169.2
175.6
Tek aylık
Miktarı İthalât
Bin Tou
İhracat
53.6
79.8
76.7
maıt sonuna kadar:
Üç aylık
Miktarı
İthalât
Bin Ton
İhracat
257.6
251.2
199.1
212.5
Yağ hâli isteniyor
Şehrimizdeki sadeyağ ve nebatî yag tacirleri, yağ satışları için bir yağ hâline ihtiyaç olduğunu, bu suretle belediyenin bir yağ hâli yapmasını istemektedirler. Belediye İktisat Müdürlüğü, yağ tacirlerinin bu fikirlerim tetkik etmektedir.

YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
28.20
31.—
22.—
23.—
27. -
30.—
36 —
37.—
30.—
28. —
25.20
39.20
30.—
62 —
76.—
80.— 180.—
28 — 146,—
260 —
275.—
205.—
210 —
ısa.—
140.—
üzüm çekirdeksiz No.9
İncir A serisi
B serisi
Akala Akala Akala yeril
No. 8....
No. 108
I .....
II .....
III ......
•İM «I ( «tf «H
He
••••••••t
M
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Pamuk yağı (rafine) Pamuk çekirdeği
14 75
56 —
15 —
226.— HULUS— 160.— 120 —
11.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Akala Aknlu Aksla Parlak
1 ıı LII
Trabzon Ticaret Bordası
FINDIK
a) ^50 randımandı kabuklu tombul
b) İç «ıra kontrollü
78 —
16$.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday sert ...
Arpa ..........
32.25
31.—
81.—
172.—
75.— 162.— 150.— 154.—
32.25
31.—
21.50
4 1.75
56.-
13.— 228.— 199.— 175.-180.— 120.—
İL—
Dün Eski kur
Buğday (Buşell=Sent) Sprt Kış mahsulü No. 2 272.— 271.—
Kırmızı M “ No. 2 218.— 274.—
Pamuk Mlddllng (Lîbresl=:Sent) Mavin 32.65 82.66
Temmuz 32.90 32.84
Ekim — z 31.64
1 Iftlk (lulbrcsl—Sen t) «••••••**•»*»•» Tekaas No. 1 58.60
Fındık (Libresi=Sent) Kabuklu yerli İri 22.- 22.50
M orta 22.50 21.—
Levent İç İtlini m&lı ««••••••••••••• 36.— 36.—
Ekstra iri İç ithal malı 40.— 36.—
Kuru Ütüm (Librcsl=Sont) Thompson çekirdeksiz aeçmo ... 111/4 111/4
Keten tohumu (Buşell=Dolar) ... Mlnneapolls 3.85 3.80
Kalay (Llbreal=Sent) 76.50 76.76
Levha-teneko (100 libre dolar) 7.30 7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Stcrling) Bombay 67.- 68.—
Kalküta 65 — 67.—
\ cr Hindlstûn ••••••••*•«•••••«• 64.— 6) 3/4
Bradford Piyasası
TUtlU iyi mnl (Libresl=Fiyat) M» 34.— Nom
'• Sıra mah " " — 20.— ”
Yün Anadolu ° ” ... 20/21 20/21 M
•* Trakya ” u 18/21 18/21 ”
İskenderiye Borsası
105.15
05.65
117.—
92 —
Pamuk (Kanlan=Talları)
Ashmounl Kısa elyafiı F/O. ...
Knrnnk Uzun clyaflı F/G. ..s

(•) Gününde Borca d a muamelesi tescil edllmomig tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Sayfa 6 YKNI İSTANBUL 23 N’inan 1950
Çocuk bakımı i
Süt çocuğu beslenmesi
Yazan: Prof. Dr. Şevket Salih Soysal
DÜNYAYA İlk defa gözlerini açan yavruların bıiyük bir kısmı normal olmakla oerafcer; aralarında tartı ve Ölçüleri İtibariyle birbirinden az çok farklı olanlara, cılızlara da rastlanılır. Cılızları normal bir hale getirmek, normal çocukları da yaslarına göre uygun bir şekilde tutmak, ancak çocuk bakımını iyi bilip tatbik etmek ve bilhassa çocukları doğru beslemekle kabil olur. Bu noktanın önemi hemen herkesçe bilinmekle beraber pratik hayatta yine her gün bir çok hatalarla karşılaşılır. Normal bir çocukun lapacı veya sıska olduğu ve beslenme hatası yüzünden bir çok hastalıklara maruz bırakıldığı, cılız bir çocukun da bir türlü iyi gelişemediği görülür. Haddi zatında iyi anlaşıldığı takdirde pek baalt ve tatbikında da hemen büyük bir güçlüğü mucip olmayan çocuk bakımı ve beslenmesiyle bizim gibi bütün dünya milletleri de ilgilenmekte, okullarda okutulan çocuk bakımı bilgisinden başka halkı daha yem ve doğru bir bilgi sahibi etmek için radyo konferansları tertip e-dilmekte ve bir çok gazete ve mecmualarda da buna dair yazılar görülmektedir. Esasen yarının mukadderatını zayıf veya kuvvetli omuzlarına yüklenecek olan bu yavrulardan gelecek günlerin emin ve verimli olmasını istemeye hak kazanmak için bugünkü nüvenin çok sağlam olmasına, çocuk varlığına, çocuk yetiştirilmesine, çocuk beslenmesine ve onun güçlü kuvvetli olmasına büyük bir önem vermek icap eder.
Yeni doğmuş bir çocuğun ve süt çocuğunun teşekkülâtı büyüklerden bir çok cihetten farklı olduğu gibi beslenmesi ve neşvüneması da yine büyük ayrılıklar gösterir. Çocuklarda gelişme kabiliyeti küçüklükleri nispetinde fazladır. Anasından 3.200 gram doğan bir çocuk 6 ay İçinde doğum tartısının hemen iki misli ve bir yaş sonunda da üç misli olur. Keza doğduğu za-
man 50 santimetre boyu olan bir çocuk altı aylıkta 66 ve bir yaş sonunda da 74 santimetre olur ki, doğduğu zamanki boyunun hemen yarısı kadar daha büyümüş (504-24) d^m^ktlr. İşte bu kadar süratle büyüyen çocukta beslenmenin önemi tabletiyle çok büyüktür. Zira buradA yapılacak hatalar, çok fena tesirler yapar ve hele normal gibi gözüküp de tabii olmayan konatitüaiyonlu, beslenme bozukluklu, rahitisli vesaire olan çocuklarda -normal çocuklara göre gıdalarında fark olması dolayısiyle- tehlikeli de olabilir.
Süt çocuklarının gıdaları neşvünema dolayısiyle aydan aya değişir ve çocuğun beslenmesindeki muvaffakiyet de yalnız tartısının artmaslyle anlaşılamaz. Zira tartı artması çocuğun normal büyümediği hallerde de olabilir. Şu halde çocuğun kilo a’.ması ile beraber şen ve her şeyle alâkadar olması, hastalıklara karşı mukavim bulunması, daima hareket arzusu göstermesi yani oynayıp zıplaması, uykusu. rengi, derisinin rutubeti ve gerginliği. adalelerin vaziyeti, kemikleşmenin muntazam olması, hareki ve ruhi tekâmülü gibi, bir çok şeylerde normal ise o zaman iyi besleniyor denir. İşte böyle çocuklar kolay kolay hastalanmazlar ve her hastalığa karşı mukavim bulunurlar. Yeni doğmuş çocuklarda bu halin temini ekseriya Anne sütü vermekle kabildir. Çünkü anne sütü gıdada aranılacak bir çok vasıfları haiz bulunması dolayısiyle çocuk için ideal bir gıdadır ve fennin bu kadar ilerlemesine rağmen anne sütünün tamamen yerini tutacak hiçbir şey de yoktur. Çocuk hekimliğinin kuruluşundan bu güne kadar da süt çocuğu beslenmesinin esasını yine anne sütü teşkil etmiştir. Her hayvanın sütü kendi yavrusu İçindir. Anneler çocuklarının sıhhatli ve gürbüz yetişmesini istiyorlarsa muhakkak meme vermeye çalışmalıdırlar. Bilhassa cılız
"BİZİM EV„ (•>
Kanlıcada geçirirdik bir vakit bir her yam, Ohız sene kadar oldu zannederim en azı!
Vardı orda eski püskü bir küçücük evimiz;
Ben ev dedim, siz maamafih ne derseniz deyiniz!
Kırık dökük bir kulübe, kısacası bir kümes Her tarafı sallanırdı alsak hızlı bir nefes!
Boyalan, sıvalan bağlamıştı kabuklar
Odalarda bile bazan dolaşırdı tavuklar.
Maazallah kuvvetlice yağmur yağsa bir parça Adeta bir göl olurdu hem sofa hem taraça!
Fethederek çatımızı kaplan gibi kediler Bahçedeki civcivleri bir gün tekmil yediler!
Başka başka makamlardan mırıldardı her biri.
Hele komşu bostancının vardı ki bir tekiri
"Çakıcı”ya haydutlukta çıkarırdı belki taş Kedi değil baş belâsı, yani halis bir “apaş”!
Ben de hayli haşarıydım Allah için o zaman Tavuk, ördek, rastgelene çektirirdim el’aman.
Bir gün fakat isyan etti bütiin baba hindiler Gulû gıılû diye koşup da tepeme hindiler!
Leğenlerde yüzdürürdüm sandal yapıp kabaktan Bir kere de az kaldı ki düşüyordum saçaktan!
Saysam böyle işlerimi gelmez zaten “adede” Fakat bunlar boş lâkırdı; dönelim biz “sadede,,:
Seller gibi akan evi bilmem nasıl bir büyü Ateşlere verdi bir gün, tekmil sildi süpürdü!
Ondan sonra hepimizin gözü oldu bir oluk Ocağımız yanar yanmaz çiinkii biz de kül olduk!
Mahalleden mahalleye ede ede seyahat Ne can kaldı eşyamızda ne de kılık kıyafet!
Lâkta gene ezilmedik, her zahmete alıştık. Bin bir keder ortasında gayret ettik çalıştık.
Ne yapmalı? Cihan böyle! Neşesi var, gamı var. Kimisinde tek ocak yok kiminin bin damı var.
Yıllar geçti, büyiidiik hep nice dağlar aşdık biz Yurdumuzun sevgisiyle köpürdük biz, taşdık biz!
Ancak gene bazı bazı eski evi ararız Geçmiş giinü hatırlarız, için için yananz.
Yazan : Fazıl Ahmet AYKAÇ
(•) Büyük .«air merhum Tevfik Fikretln arzusu üzerine Fazıl Ahmet Aykaç tarafından 1913 tarihinde yazılan bu şiir şimdiye kadar tam ve yanlışsız olarak banlamamış tı. Bilhassa sevgili yavrularımıza hitap eden şu mısraları. 23 nitanda aziz evlâtlarımızın taze hafızasına bir bahar armağanı olarak eksiksiz sunuyoruz.
doğan çocuklarda anne sütü çok kıymetlidir. Doğuşta normal olup da sonradan hayvan sütü, kutu sütleri veya bir çok sütlü unlu ve unlu gıdalarla beslenip sıhhatleri bozulan, hasta olan ve hayatları tehlikeye giren çocukları da çok defa ancak anne memesi ile kurtarmak kabildir. Yalnız usulüne riayet etmek şartiylc •'meme muntazam. 3-3,5 saatle bir, günde 5-6 öğün (geceleri katiyen verilmemeli) verilmeli. İki aylıktan sonra meyva. sularına başlamalı. 4,5-5 aylıkta tamamlayıcı gıdalara geçilmeli ve yavaş yavaş bu tamamlayıcı gıdalara alıştırılmak suretiyle -hastalık halleri ve sıcak mevsimler müstesna olmak üzere- çocuk 8-9 aylıkta tamamen memeden kesilmelidir.
Memeden süt çekilmesi annenin çocuktan ayrılması gibi haller bahis mevzuu olduğu takdirde o zaman çocuk hariçten sütle (inek) beslenir. Keçi sütünün elde edilmesi kolay ise de. çocuğu fazla kusturması, tartısını iyi arttırmaması ve kansızlık yapması do-layısiyle kullanılmaz. Bu hayvan sütleri ile çocuğun sıhhatinin bozulmaya müsait olduğu, bu çocukların daha fazla hastalandıkları ve hattâ, hastalıklarının da daima ağır ve tehlikeli oldukları her zaman gözönünde tutulmalı, mümkün olan vaziyetlerde hiç olmazsa çocuğa bir kaç ay anne memesi veya süt nine sütü vermeye gayret edilmelidir. Anne memesindeki sütün azlığı veya annenin hariçte çalışma mecburiyet karşısında anne memesi ve hayvan sütü (yani tabiî ve suni beslenme karışık) münavebe ile veya meme üzerine verilir.
inek sütü İle beslenmede ikinci aydan sonra meyva suları ilâve edilmek suretiyle 4-5 aya kadar süt, yarı yarıya sulandırılır ve 7-8 aylarda da saf süte geçilir. 4-5 aylıktan itibaren ister anne memesi ve isterse inek sütü ile beslenmede yavaş yavaş olmak üzere çocuk kaşığa, pürtükliye, tuzluya a-lıştırılır. Yani Irmikll ve sebzeli çorbalar, muhallebi (evvelâ az sütle sonra saf sütle), daha sonra sebze püreleri vesaire verilir. Bu gıdalara çocuğu tedricen alıştırmak şarttır. Birden fazlalaştırmak çocuğun mide veya barsaklannı bozabilir veya çocuğu tehlikeli bir duruma sokabilir. Normal bir çocuğun ayları ilerledikçe meme ve sütlerin yerine bu söylenen gıdalar geçer, yoğurt, bisküi. yumurta sarısı vesaire de ilâve olunur. Bunları tamamen şematiğe etmek imkânı olmamakla beraber bir yaşındaki çocuk şu gıdalara bavlıyabilir:
Sabah:
1 — Süt. sütlü çay. çorba.
2 — Beyaz tuzsuz peynir, reçel, bal,
tereyağı,
3 — Ekmek.
Öğleden evvel:
1 —Meyva suyu, meyva,
2 — Bisküi.
öğle:
1 — Sebze püresi,
2 — Cızbız köfte, beyin, karaciğer
(5-15 gram kadar)
3 —- Meyva, meyva suyu, hoşaf, ma-
hallebi.
4 — Ekmek.
ikindi:
Meyva, meyva suyu
Akşam:
1 — Lapalar (irmik, şehriye, pirinç)
makarna.
2 — Mahallebl, yoğurt.
Süt çocuğunun yaşma göre uygun bir şekilde beslenmesinin ehemmiyeti hemen herkes tarafından bilindiği halde küçük çocuğun (bir yaşında) doğru beslenmesinin lüzumu pek de iyi bilinmemkte ve bu yüzden bir Îok çocuklar ziyan olup gitmektedir, lk yaşını bitiren her çocuğun gelişmesi normal olmıyacağı gibi, normal olanlarda da yanlış beslenme ve beslenme bozukluklarına ait korku kalkmış demek değildir. Hayat şartlarının değişikliği dolayısiyle bir çocuğu yaş durumuna göre uygun beslemek kolay olmamakta beraber yemeklerin değeri ve kalorisi hAkkında da biraz bilgi sahibi olmak, yanlış beslenmenin ileride doğuracağı fena neticeleri de daima gözönünde bulundurmak icap eder.
İlk hayat mücadelesi
ÎKÎ TAZE MEYV
A
Çocuğumuz Uk defa
kendi kendiyle
a\nada
bululuyor.
23 Nisan ve
çocuklarımız
Yazan! Dr. H. Fikret Kanart:
BÜYÜK Millet Meclisinin ve Hükümetinin Ankarada kurul-
masından tam 30 yıl geçti. O günün çocukları ve gençleri bugün birer delikanlı veya yaşım başım
almış olgun insanlardır.
Atatürk, mili! hâkimiyeti çocuklara ve Cumhuriyeti gençlere emanet etmekle Türk devrimin^
bu iki ana direğini en emin ve kuvvetli ellere bırakmış demek*
tir.
30 yıllık bir didişme ve çalışmanın iik olgunluk imtihanını Tur» milleti birkaç hafta sonra vere* çektir. Atatürk neslinin imtıhaifc kazanacağına şüphe etmiyoruz»
Çocuklara demokrasi ruhunu aşılamak kolay bir iş değildir. O» kulların, ilk vazifesi türlü misallerle ve törenlerle konuyu sevdirmek, fırsat düştükçe çocuğu okul topluluğu içinde söz, münakaşa hürriyetine ve kendi işlerini kendilerine gördürmeğe alıştırmak ve yaş ilerledikçe hürriyet ve kendi kendim idare sevgisini ve alışkanlığını fikir cihetinden perçinlemektir.
Sevgi ve alışkanlık, demokrasi ve hürriyet kavramlariyle kuvvet-lendirilirae çocukta yavaş yavaş gerçek demokrasi olgunluğu teşekkül etmeğe başlar. Tabii buna hayatın içindeki çalkantıları, eğri ve doğru yollan öğretmeyi de ilâve etmek lâzımdır.
Serbest Fırka zamanında sözün ayağa düşmesi, basit bir tecrübenin ihtilâl rengini alması - gizli menfaatlerden başka - sevgi, alışkanlık ve hürriyet kavramının muvazeneli olmayışındandır. Yaşlıların hürriyet ve demokrasi kavramlarını kuru kuruya bilmesi, sevgi ve alışkanlık azlığı yüzünden büyük bir mâna ifade etmez, İyi niyetli bir çocuk insanların her vakit iyilik yapamamaları alışkanlık yokluğundaııdir.
Kuru sevgi ve alışkanlık dr kavramların darlığı veya vur ‘ suzluğu yüzünden aşırı hareketlere yol açabilir. Müteassıp bir softanın, bir komünist veya Nazı gencinin aşırı ve insafsız hareketlen gibi.
Muvazene ve olgunluk, sevgi ve alışkanlıkların esaslı bilgi ile kuv-vetlendlrilmesinâen doğaı. geniş görüşlü bir filozofun hayran kaldığımız toleransını başka türlü izah etmek güçtür.
Gençlerin demokrasi sahasında toleranslı olmaları, demokrasi ve hürriyet hakkında yazılan değerli yazılan ve eserleri okumalariyle mümkündür. Yanlış anlayış, demokrasinin tatbıkında ağır hatalara sebep olur.
Demokrasi hakkında her gencin benimsemesi gereken ana fikirleri şöyle hulâsa edebiliriz: Demokrasi, halk idaresi ve hürriyetler prensipidir. Temeli, beraber yaşadığımız insanlara haysiyetli ve eşit birer kardeş gözivle bakmaktır. Her fert, kendi mukadderatını idarede serbest olmalı ve başkalarının hürriyetine ve mukadderatına candan saygı göstermelidir. Kanunların vazifesi bu anlayışın çerçevesi içinde hürriyetin bekçiliğini yapmaktır.
Demokrasinin gerçek bir halk idaresi olduğu, seçim hürriyeti ve emniyeti ile anlaşılır. Seçim hürriyeti ve emniyeti olan bir memlekette demokrasi hayli gelişmiş
sayılır.
Demokrasinin en mühim ve sevimli tarafı, fertlerden ahlâkî ve içtimai olgunluk istemesidir. Hak, vazife, mesuliyet, fedakârlık ve kardeşlik duygulan gelişmemiş insanlar hiç bir zaman hürriyetlerini yerli yerinde kullanamazlar. Bunun içindir ki. ham ve iptidai cemiyetlerde demokrasi, yerini despotizme ve istibdada ter-keder. Olgun saydamıyan cemiyetlerde demokrasi tecrübeleri a-narşi ve ihtilâl doğurur.
Gizli menfaatler ve hırslar, hürriyet perdesi altında türlü huzursuzluklar yaratabilir.
Bunun için de demokrasiyi çılgınlık. küfürbazhk ve düzenli bir topluluk içinde at koşturma hürriyeti mânasında anlayanlar hata işlerler. Bu Anlayış demokrasi değil, anarşi prensipidir. Gerçek demokrasi, düzenli ve disiplinli hürriyet demektir.
Görülü.vor ki, demokrasi, insanlardan gerçek mânasiyle bir olgunluk ister. Aileler, okullar, olgun gençler ve yazarlar elele vererek bu ruhu genç nesle aşılamağa muvaffak olurlarsa 23 Nisan Bayrı****! Türk milletinin daima şerefi bir bayramı olarak kalacak ve genç nesil - harp meydanındaki Mehmetçik gibi - tetikte nöbet bekledikçe hiçbir kötü ve gizli mAksat, Türkıyenin milli hâkimiyetine zarer veremıyecektir.
4
PAZAR 13,00
e A Z A R
19.35
16.35
16.16
v-ans
1225
10 45
1145
10.10
20.05
11.45
1 •
2 -
3 .
âMsranoaeı
varış
OSLO
tor/ş
P R A o
vartŞ
HAMSURO
vanş
FRANKFURT
varış
LSOFOLOVIL
varış
JOHANNSIIURO
vanş 20 25
HOCANDA KRALİYET
HAVA YOLLAPi
Nisandan
itibaren

Cennetten bir parça
YILDIZ PARKI
İstanbul Sergisi Komiserliğinden
Çadır Köşkü Paviyonu
c/uı
yeti olan abonelerimizin arzula-
rını Ankara Büromuza bildirme-
lerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya
abone kaydı yapmakta ve ilân
4 — Sergide satış yapılabilir.
Markiz İdaresinde
kabul etmektedir. Acele ilânlar
telefonla îstanbula bildi t ilmek*
■i
tedlr.
DUGÜN HEDİYELERİDİR
Ankara Büromuzun adresi:
ve
M ATA Ş
Telefon: 16112 YENİŞEHİR
REZZAK AKDENİZ
GALATA TAHİR HAN
Tel. : 44996
beğenilen

5 4 (
Çiftçilerimize ınüjde
Alman sanayiinin en mütekâmil eseri Sabırsızlıkla beklediğiniz TAM DİZEL 25 BEYGİRLıK





NORMAG
TRAKTÖRLERİMİZ
Bol yedek aksamiyle gelmiştir Traktör almadan bir defa görmeniz menfaatiniz icabıdır
1
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ
MEHMET KAVALA
Galata, Tahir Han
Telefon: 40430 - 42673
Telgraf: Lamel İstanbul
TEŞHİR VE SATIŞ YERİ
Tepebaşı, Alp Oteli altında
ra
Sayfa 7
Lüks DC 6 Uçaklarile İSTANBUL'dan
TAHRAN'a hareket her CUMARTESİ 09,00-varış, 14.40 AVRUPAYA hareket her
SEKRETER ARANIYOR

2255
New-York
12.45
varis rınlı varış brOkbbl vanş KÖRIHHAD vanş aTOKMOLM vanş
K.L.M. in dünyayı şaron şebekeleri;
Türkçe, İngilizce ve Almancaya hakkiyle vâkıf ve daktiloda seri yazan bir Sekretere ihtiyaç vardır. İsteklilerin 176 P. K. Sekreter rumuzu ile müracaatları.
16.45
1900
Fozlo molûmot için t
Seyöhol oeentenîze veyo K. L M. Umumî acenteline
TÜRHOL TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
Allo» sineman poısojı • İstanbul Tel. ı 40764
BUGÜN AÇIK OLAN MÜZELER
İSTANBUL
Atatürk İnkılap Müzeni 10-12, 14-17.
Ayaaofyıı (Trlf. 21750) 10-16,
Arkeoloji: 13.00-16.00.
Eski Sark Ederleri Şubetl ; (Telf. 21682) 10-12.
Türk ve Islâm Eserleri: 13.30-J6.3O.
Dolmahahçe Deniz Müzesi (Telf 8128*1) 9.00-18.00.
Belediye Müzesi: 10-12 11-17.
Terfik Fikret Atljnn Müze*!: 10-12. 14-17.
İZMİR
B
Arkeoloji Müzesi (3324) 9-12,
13 30-17.
İSTANBUL
ŞEHİR TİYATROLARI :
DRAM KfbMf 20 30 da Dell raylı. Matine 15.30 da
KOMEDİ KISMI: 20.30 U Üvey Kardeşler. Matine 15 30 du
MI \MMEH KAKACA ÖPERE-il: 2O34) da Kiralık Odalar. Mnflne 16 de
YENİ SES OPERETİ: 21.00 Dell Gönül. Matine 15 de.
KONAK PAVYONlî Upanycd ra kıy on trupu.
Sa-
de
ıt-
ANKARA
KÜÇÜK TtYATRO (11169i 21 Kıskançlar.
ÇOCI K TİYATROSU (11169) 11 de Ksloğlan.
GAR GAZİNOSU - Paris Revü Heyeti.
PAVYONDA — İtalyan Akrobatları*
de
İZMİR
•ERİR TİYATKObL: Oyuncu. Matine 15 de
AVRUPA •«BEKASI
ŞİMALİ AMERİKA Ntw rote
KANADA, KÜBA
MONTRCAl. HAVANA-CURAÇAO
K AR Al B
CENUBİ AMERİKA llSIF-tlO DE JANEIRO ■ MONTEVİDEO
IUENOS AİRES
6- »İMALİ AFRİKA
KANO - lEOPOLOVll. JOHANNESBURG
7. YAKIN ve UZAK SARK KAHİRE - KARAŞİ - KAUÜÎTA - İANGKÖK
SİNGAPUR • CAKARTA.
4 .
• -

Çocuk Bayramında Kitap hediye ediniz.
P o ğ a n Kardeş K 1 T A P — S EK G 1 S 1 Atla* SinemâiM yanında
BUGÜN AÇILIYOR.
1 — Hergün sabah ve akşam
kahvaltısı.
2 — öğle yemeği
3 — Zengin çeşitli konsomasyon,
4 — Ziyafet, düğün ve kokteyl
partiler için her hususta Is-tanhıılda eşi bulunmayan tarihî bu cennet parçası şehir içindedir.

Yargıç
NEJAT
aday
TUNA
Nişanlandılar Beylerbeyi 22 4.1950

EN GÜZEL İLANLAR
YENİ İSTANBUL’da
HAZIRL
N I R







ELEKTRİKLİ ÇAMAŞIR MAKİNELERİ
ve
ELEKTRİK SÜPÜRGELERİ
ANKARA
Okuyucularımıza
Gazetemiz hergiin ilk uçakla Ankaraya gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün
gayretlerimize rağmen ‘YENİ İSTANBULZ’un ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikâ-
Kâzım Özalp Cad. No. 1/9 Ilgar Apt.

I S T A N B U
L
4
1 — İstanbul Sergisi bu yıl 1 temmuzda açılıp 31 muzda kapanacaktır.
tem-
2 — Sergi geçen yıl olduğu gibi Harbiyedeki (Spor ve Sergi Sarayı) binası ile etrafındaki 2 numaralı park sahasında kuru» lacaktır.
3 — Sergide bllûmum yerli mamûlât ve masnuat He ürünler teşhir edileceği gibi -Türkiyedeki mümessilleri vasıtasiyle temsil edilmek şartiyle • ecnebi fabrikaların mamûlâtı da teşhir edilebilecektir.
5 — Sergi plânlan hazırlanmış ve eğlence ve atraksyonlar için de sahalar ayrılmış ve yer tevziatına başlanmıştır.
6 — Sergiye iştirak etmek isteyenlerin yerlerini kapatmak üzere her gün saat on dörtten on yediye kadar serginin Daimi Bürosuna müracaatları rica olunur.
7 — Adres: Bahçekapı, Dördüncü Vakıf han üçüncü kat 36 No.
Telefonlar: Santral 24486 ve doğru hat 25891. Telgraf adresi: Sergi, İstanbul - Posta kutusu İstanbul 377 (4981)
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERSEY

EMİNÖNÜ :
BEYOĞLU CİHETİ
ATLAS (40835ı Aşk Yarışı (renkli) AKIN (80718ı Tosun Paşa.
ALKAZAR (42562) 1 — Meçhul A-da (renkli). 2^-Donald'ın Çocuk Bayramları (renkli mlktj.
AR (44394) Sihirli Aşk.
ELM A M R A ( 435951 Sihirli Aşk.
İPEK ( 14289) Vahşi Koşu (Renkli. Türkçe).
(renkli). 2 — Yanlış Ku-
113595) Ateşten Gömlek filmi).
İNCİ (81595) 1 — Vatan Kurtaran Aslan mara.
LALE (Türk
MELEK (40868) San Franslsko.
SARAY (11659) 1 — Vasüls Logo-thelıdls Elen Komedi Trupu,
81 ATPARK (83143) 1 — Ksra Ok 2 — Meksika Çiçekleri.
Sİ M ER ((2x5ij Dirilen Koca (t-(siyan filmi).
SARK (40380) 1950 Dünya Grekoromen Güreş müsabakaları (Tekmili ve Türkçe).
SIK (43726) 1 — Süveyş Kanalı. 2 — Atlatılan tehlike.
TAKSİM (431011 Kapanan Güzler TAN 1 — ölüm Gemisi. 2 - Sirk Kıralı.
YENİ (84137) 1 - Altına Hücum. 2 — Tarzan Ormanlar Amamda.
I*NAL 149306) 1 — Macera Limanı 2 — Altın Kafes.
YILIHZ (42847) Pnrt Salt
ISTANIM L ( İHETİ
ALEMDAR (236*3i l — Haydut Aşkı. 2 — Yılrr*z Reis (Türkçe)

AYNC (21917) 1 — Klng Kong
(Türkçe). 2 — Macide (Arap filmi).
AZAK (23542) 1 — Esrarengiz At. 2 — ölümden Kuvvetli.
ÇEMBERLİTA8 (22513ı 190) Dünya Greko-Romen Güre? Müsabakaları (Tekmili ve Türkçe Sözlü).
FERAH İstanbul Geceleri.
HALK 1 — Hnflye 99. 2 — Lorel Har(ll Kan Kardeşler.
İSTANBUL (22367) 1 — Kanlı Döşek. 2 — Cici Berber.
KISMET I -- Tsrzanın Hazîneni. 2 — Petrol Kıralı.
MARMARA (23860) 1 — Genç Kız Kalbi. 2 — Doktor ve Modelleri.
MÎLLÎ (22962ı 1 — Haydut Aşkı 2 — Yılmaz Reis (Türkçe).
Tl RAN (22127) 1 — Esrarengiz At. 2 — ölümden Kuvvetli.
YEM (Bakırköy 16-126ı I — Vurun Kahpeye. 2 — Kahveci Güzeli.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Şehitler Kalesi. (Türk filmi). 2 — Günahım (Türk filmi).
OPERA 1 — Aetantarın Pençelinde. 2 — Aşk Bestesi.
SÜREYYA (60682) 1 — Zafere Dofcru, 2 — Rio Aşkları.
YELDEGİRMENt 1 — Aarl Za-msnlar-Şarlo 2 — Cebelitarık Casusu.
ANKARA
ANKARA (23432) Mark Twaln m
Maceralan
Ö( )'I‘K ( 15031) Ateşten (»Önılek
( EDECİ (1JM) Atlnntld
FARK (11131) Yuvam
SUS (14071) Yuvam
SÜMER (14072) 1 - Suçsuz Mahkûm 2 — Suçsuz Mahkûmun İntikamı
I I.VS (22294) Yaban Gülü
YENİ (14040) Aşk Adası
tZMtR
ELHAMRA Eğlenceler Perisi . LÂLE 1 — Kanatlardan Türbe 2 — Bir Yabancı.
TAYYARE İstanbul Geceleri.
TAN’ 1 — Kanatlardan Türbe 2 — Bir Yabancı,
YENİ 1 — Aslanların Pen^eşlnde. 2 — Çnm Sakızı Polis Kafiyesi.
RAR5IUKA UlrfETI
MELEK 1 — Aşk Cehennemi. 2— Sevimli Haydutlar.
SÜMER Zehirli Yalan
□DEKE

••YENİ ISTANIM L„ un bııçün İçin ItoMje ettiği programlar:
DAHİLDE :
Saat: 20 45 Ankara-Genç müziklinin sesi. — 21 15 İMıtnbul-Fasıl heyeti konseri. — 22 15 İstanbul- Şan soloları.
HARİÇTE :
Saat: 11.00 Londrn Klâsik müzik Dinleyici İstekleri» — 17 15 Londra-Konçerto- Beethoven 3 üncü piyano konçertosu.
glllzce. — 9.(30 Davul, zurna ve çifte nakkareyle tören havaları (pl). — 10 05 Konuşma. — 10.15 19 Mayna Stadyumundan naklen Yavım. — 11.05 Temsil; Pazar Skeçi (Bir tren yolculumu). — 11.30 Hep beraber söyliyellm (Yurttan Sesler Korosu). — 12.00 Cumhurbaşkanlığı Armoni Muzlkası. Şef: Ihsan Künçer.— 12.40 Telden Tele: (incesaz takımı). — 13.00 Haberler. — 13.15 (Çocuk Korosu) Türk Eğitim Derneği Yenişehir Lisesi İlk Kısım öğrencileri. — 13.30 öğle Gazetesi, 13.45 (Çocuk Korosu) Devrim ve Ulus ilkokulu öğrencileri. — 14.00 Hava Raporu, Akşam Programı ve Kapanış 17.58 Açılış ve Program. — 18.00 Memleket Saat Ayarı. — 18.00 Çocuk santi, — 19.00 M S. Ayarı ve Haberler. — 19.15 Geçmişte Hur Ün. — 10.20 «Çocuk Korosu) Kız Lısosl tklııri Orta ve Yenişehir Lisesi öğrencileri, — 19.50 Akşamın karma müziği. — 20.15 Radyo Gazetesi — 20.39 Sanat heveslileri samı. — 20 45 Genç Müziklinin sesi; Moznrt-Keman ye Piyano için Sonat. Çalanlar: Keman: Ulvi Yücelen. Piyano: Anım Kavellcr. — 21.00 Film yıl-dızhın söylüyor. — 21.15 Müzikle ger.l. — 22.00 Komışmr : (Spor Haberleri). — 22 15 Dans müziği «pli, — 22 15 M S Ayarı ve Ha-hrrlur — 23.00 Program ve Kapanış.
14.00 Saz eserleri, şarkı ve türküler. — II 45 MIHI Hâklmlvet Bayram mtinnitobotlyle konuşma. — lâ.Mârşlaı ıpl). — 15.15 Orkestra eserleri (pl). — 16.00 Programlar ve Kapanış.
17.57 Açılış ve Programlar. — 18.00 İstanbul ilkokulları Öğrencilerinden şarkı ve türküler. — 19.00 Haberler. — 19 15 İstanbul Haberleri. — 19.20 İstanbul Şehir armonisi konseri. - 10.50
Sevilmiş türküler. — 20.15 Korkma sönmez bu şafak-Radyofo-nik Cemali. — 21.15 Fasıl heyeti konseri. — 21.45 İnönü Stadında yapılan maçların röportajı. — 22.00 Spor hasbıhalleri. — 22.15 Şan .’nloları. — 22.45 Haberler. 23,00 Dans müziği (pli. — 23.30 Karışık hafif müzik (pl). — 24.00 Programlar ve Kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN
SEÇME YAYINLAR LONDRA:
Saat: 7.30 Dinleyici İstekleri. — 9.80 Küçük orkestradan parçalar 11.00 Klasik müslk dinleyici İstekleri. — 14 15 Operalardan parçalar. — 16.15 Robert Farnon ve orkestrası. — 17.15 Konçerto-Beethoven 3 Üncü piyano konçertosu. — 21.30 Varyete programı. — 23.15 Keman soloları. — 24.30 BBC senfoni orkestrası konseri (\Veber. Ilnydn, Raveh.
SIHHÎ İMDAT
UÇAK - TREN . VAPUR
Saduilah (Eminönü) — Yorgi (Vnkapamı — Arif Neşet (Sirkeci) — Asadur (Gedikpaşa).
BEYOĞLU :
GELECEK
12 20
12,50
13.30
14.15
16.20
OLAN UÇAKLAR
K.L.M. dan. D.H.Y.
(HolAnda) TAhran-
(Türk) İzmlrden.
P.A.A. Şa mdan.
(Amerikan) Basra,
A.F. (Fransız) Paris, Roma ve Atmadan.
D.H.Y. (Türk) Adana. Anka radan.
GİDECEK OLAN l ÇAKLAR
13:00
1J.50
14.30
16.20
K.L.M. (HolAnda) Roma. Anıslerdama.
D.H.Y. (Türk) tamire.
P.A.A, (Amerikan) Brüksel. Londra. Boston» Ne\v-Yorka.
D.H.Y. (Türk) Ankara. A-danaya.
GELECEK OLAN’ YAPIKLAR
16.30 Etrüsk. İzmlrden.
21.00 Marakaz, Mııdanyadan.
GİDECEK OLAN VAPlULAR
5.00
Ege (Karadenlze),
Kinvoli (Merkez) — Sıhhat (Merkez) — Kemal Rebul (Taksim) — Fındıklı (Galata) — Tu-na( Galata) — Asım Şişil (Şişli» — Nişantaşı (Şişli) — Halı-cıoğlu (Hasköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH :
Ünlveralte (Şehzadebaşı) — Et-hem Pertev (Aksaray) — Ye-dlkule (Samatya) — Hamdl Em-gen (Şehremini) — Edirnekapı (Karagümrük) — Orhan Avcı-oğlu (Fener).
EYÜP : Eyüp Sultan.
BEŞİKTAŞ :
Vidln — Yeni (Ortaköy) — Ar-navutköy — Merkez (Bebek).
KADIKÖY :
Söğüt lüçeşıne — Kızıl toprak — — Göztepe — Bostancı.
ÜSKÜDAR : Selimiye.
HEYBELÎADA j H. Halk.
D t YÜKADA : Halk.
A Mi AIIA :
ll.I SAl EGEMENLİK \e ÇOCI K H A İKAMI SmH h 28 Açılış ve Program» —
39 m 8. Ayarı, Haberler ve Hava Raporu. — 8 45 Müzik Marşlarımız (pl». - 9 10 Günün
Programı. — o.15 Radyo ile in-
İSTANBUL :
İstanbul Beyoğlu
Anadolu yaka» Ankara
İzmir
44008
60536
91 2251
0 00
18.00
Marn kaz, Mudanyayn.
Antalya. Çanakkaleye.
ANKARA
Güray — Cebeci — Yeni.
Saat: 12.57 Açılış ve Programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Hafif ara mllzlğl (pl). — 18.25 Radyo tango orkestrası konseri,
13.45 VVlyanu çocuk Jtoi'üsutı-dan vajpier vc şarkılar ıph. —
Beyoğlu 14641 Kadıköy 60872
İstanbul 21222 tbkudur 60Ö46
Aııkurn 00. tam İr 2222. K.yaka 15055
GELECEK OLAN EKSTKESLER
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
1810 Ankara.
İZMtR
Ege (Basmahane) — HılH (Ke-meralti) — Asri (Eşref paşa — Karantina. (Yalılar). — Aban-cak.
Milli Eğitim maçlarında bncı halta
Narinin neticesiz kalan hücumlarından biri: Top ııvta

4
Fenerbahçe, Vefayı dün 2-0 mağlûp etti
Başlangıçta iki gol kaçırdıktan sonra, Fener hâkimiyeti ele aldı ve bütün maç müddetince üstün bir oyun çıkararak neticeyi lehine çevirmekte müşkülât çekmedi
Milli Eğitim Mükâfatı maçlarının altıncı hafta karşılaşmalarına dün İnönü Stadyomunda Fenerbahçe - Vefa; Galatasaray - Beşiktaş mnçlarlyle devam edildi. Havanın güzel oluşu stadvomu baştanbaşa doldurmuştu, ilk maç hakem Mustafa Güventürk’ün idaresinde Fenerbahçe - Vefa takımları arasında oynandı.
Takımlar sahAya şu şekilde çıktılar:
FENERBAHÇE: Cihat — Hilmi, Ahmet — Samlm. Kâmil, Süleyman — Erol. Nakl. Müzdat, Lefter, Halit.
VEFA: şükrü — Mustafa, Rahmi — Melih, Galip, Salâhaddln — Hikmet, Karnik. Suphi, İsmet, Bülent.
Fenerbahçeliler oyuna çok seri başladıİAr. Sağdan Erolün sürerek ortaladığı topu Vefa müdafii Rahmi yerinde bir çıkışla kesti. Galibin Salâhad-dine^uzattığı topu Salâhaddin güzel bir şandelle Sııphlye geçirdi. Fakat Suphinin topA yetişememesi Vefalıları bir golden mahrum etti. Hemen a-kabinde Yeşil-Bey aslılar Karniğin a-ğır hareketi yüzünden bir golden daha mahrum oldular. İki mühim tehlikeyi atlatan San . Lâclvertliler, mukabil bir hücuma geçtiler. Vefa mü-dafilerinin hatalından istifade eden Naki, Fenerin ilk gölünü yaptı. O-yunun başında yapılan bu gol Vefalıları gevşetti. İkinci Fener hücumun- I da kale önüne toplanan Vefalılar topu bir türlü uzaklaştıramadılar. Ga- | lıbın sıkı vuramadığı topu Halit kaparak on sekizinci dakikada sıkı ve güzel bir şutla FenorbAhçenm ikinci golünü attı. 2-0 mağlûp vaziyete düşen Vefalılar, her zamanki gibi Galibi sağiçe alarak oyuna başladılar. Fakat muhacim hattındaki ahenksizlik Galibin de oyununa tesir etti ve o da gelişi güzel oynamıya başladı. Devre (2-0) Fenerbahçenin lehine kapandı.
Dünya Kupası
I
Hakemlerimiz
ve müsamaha
çtef/ûd içinde hMrrbtr kapılarak mrr-h antet gösteren h a kemler âdeta, bir terapide. ıkı ölçü kullanmış olmaktadırlar.
Birinci devredeki neticenin tekrarı
Galatasarayla Beşiktaş, diiııkii maçta da 1-1 berabere kaldılar
Italyan futbolcuları, Amerikaya uçakla gitmek istemiyorlar Milâno (AP.)
Federasyonu, Dünya Kupası maçlarına iştirak edecek milli futbol takımını Brezilyaya uçakla göndermek arzusunda ise de. millî takım oyuncularının bu seyahati uçakla yapmak istemedikleri bugün bildirilmiştir. Geçen mayısta vukuagelen fecî bir uçak kazasında Torino futbol takımının bütün oyuncuları ölmüş ve î-talyan millî futbol takımı bu sebeple hemen hemen bir çırpıda yokol-muştu.
Takımın sıkı antrenman programını gözönünde tutan ve deniz yolculuğu yapılması halinde antrenmanın aksayacağına kanaat getiren Federasyon ise, oyuncuları Rio’ya uçakla göndermeyi kararlaştırmıştır. Juven-tus takımına mensup olup, milli takıma seçilen oyuncular geçenlerde bu meseleyi oya koymuşlar ve hava yolu ile seyahat hususundaki taleple ri reddetmeyi kararlaştırmışlardır Federasyon, uçakla gitmek istemi-yenlerin takıma alınmamasını prensip itibariyle kabul etmiştir. Oyuncular ise, ölen Torinolu futbolcuların ailelerine geçen yıldan beri hâlâ henüz kendilerine verilmesi gereken tazminatın ödenmediğini belirtmişlerdir.
Italyan Futbol
İKtN'Cl DEVRE
Bugünkü
ikinci devreye Vefalılar canlı baş-ladılarsa da bu canlılık ancak 10 dakika kadar sürdü. Sarı-Lâcivertliler tekrar hâkimiyeti ellerine aldılar. O-tuzuncu dakikada Vefalılar Ani bir hücumla rakip kale önüne kadar geldiler. Bülendin sıkı şutunu kale direkleri iade etti ise de Galibin daima geri oynaması yüzde yüz golün kaçmasına sebep oldu. Bu tehlikeden sıyrılan Fenerliler soldan Halit vasıtasiy-le hücuma geçtiler Halitten MÜzdata, MUzdattan Erole geçen top kalenin üstünden aştı gitti. Devrenin son dakikasında Erol muhakkak bir golü de acelesi yüzünden dışarı atarak kaçırdı ve maç (.2-0) Fenerin galibiyetiyle sona erdi.
Hakem Mustafa Güventürk bütün maç müddetince her kararlarında zayıf kaldı. Bilhassa favl ve ofsayt vaziyetlerinde verdiği kararlar tamamen yanlıştı.
FİKSTÜRÜN garip bir şekilde tanzim edilmesi yüzünden Millî Eğitim Mükâfatı maçlarının en çetin karşılaşmalarını teşkil eden mahalli müsabakaların iki hafta arka arkaya konulmuş olması, bir taraftan halkın bu maçlara karşı heyecan ve alâkasını gevşetirken, diğer taraftan da oyuncuları tahammül kabiliyetlerinin üstünde bir cchd sarfetmeğe icbar e-derek fazla yormuş ve mücadeleye kanıksatmış bulunuyordu.
Bu haleti ruhiyeyi, sahaya çıkan o-yuncuların yüzünden sezmek mümkündü. Ayni zamanda bazı oyuncular sakatlanmış ve bunların takımlarında yer alamamaları, takımlarını zayıflatmış bir duruma sokmuş oluyordu. Nıtokmı Galatasaray, dün hücum hattının en kuvvetli elemanlarından mahrum olarak sahaya çıkmak mecburiyetinde kaldı Bundan başka İstanbul takımlarını bir hafta içinde birbirle-riyle çarpıştırmak suretiyle dört çetin müsabakaya sevketmek. diğer bölgeleri favorize eder bir vaziyet do ih-has ediyordu. Gelecek hafta yapılacak deplasman maçlarında bunun tesirleri görüleceğine şimdiden muhakkak nazariyle bakılabilir.
Halbuki şehirarası maçları bu hAf-ta ve gelecek hafta programına konarak kati neticelerin alınacağı mAhal-li maçları sona bırakmak pekâlâ mümkün olabilirdi. Hiç şüphe yok kİ, böyle hareket edilmekle fikstüre daha alâka çekici i urdu.
Her no hal Galatasaray
tertip edilmiş kadrolariyle aldılar:
bir
ise, ile
Gol çıkaran iki oyuncusundan mahrum bir halde sahaya çıkmış olan Galatasaray, muvaffak olmuş sayılabilir
Bugün Millî Eğitim Maçlarının altıncı hafta pazar karşılaşmalarına İnönü Stadyumunda Beşiktaş - Vefa; Galatasaray . Fenerbahçe maçla-riyle devam edilecektir.
Bugün Galatasarayın Fenerbahçe ile yapacağı maç Mil! Eğitim şampiyonunu meydana çıkaracağından ehemmiyetlidir İlk maçı saat 15 te Beşiktaş -Vefa takımları hakem Mehmet Reşadın idaresinde oynıvacak-lardır. Günün ikinci ve en mühim maçını Galatasarayla-Fe-nerbahçe takımları yapacaktır, hakem dünkü Fenerbahçe-Vefa maçını iyi idare edememiş olan Mustafa Güventürk-tür.
Danimarka tenis takımı seçildi
Kopenhag. 22 (YIRS) — Danimarka Tenis Birliği, 19 Mayısta Kopenhagda Davies kupası Mısıra karşı oynayacak olan mı seçmiştir.
Mısırlılara karşı tenisçiler şunlardır: ve Torben Ulrich.
İçin, takı-
olan
oynayacak Bjerre, Nıelsen
AA. (GHN) —
Wimbledon
Yeni Delhi, 22 1 Ingılterede yapılacak tenis şampiyonasına iştirak etmek Üzere Hindistan şampiyonu ve Asya birincisi Dilip Bose. Hindistan ıkincısı Sumönt Misra ve Hindistan dördüncüsü Naresh Kumar 5 mayısta Londraya hareket edeceklerdir
Yazan : Sadi Karnan
ON zamanlarda şeytan kulağına kurşun en çetin müsabakaları hiç bir sızıltıya meydan vermeden idare etmek hususunda hakemlerimizin gösterdikleri liyakat ve iktidarı ve gittikçe olgunlaşan kabiliyetlerini burada memnuniyetle kaydetmeden gecemiyeceğlz.
Gerek İlk maçlarının son kademelerinde bir tek puvanın şampiyonluk Üzerine müessir olduğu müsabakalarda ve gerekse en hararetli safhasına giren Milli Eğitim mükâfatı maçlarında, hakemlerimizin bilgi ve otoriteye dayanan İdare tarzlarını takdir ile karşılamak bir kadirşinaslık eseri olur. Futbol umumi kaidelerinin "Müsabakalar bir orta ve iki yan hakemi ile idare olunur,, diyen hükmüne uyarak orta hakemlerimizin yan hakemleri ile iyi anlaşmış bir ekip halinde müsabakaları idare etmeleri görüş hatalarını siyle verilen kararlarda mümkün mertebe asgari dırmiş bulunmaktadır.
Maamafih memnuniyetle müşahede edildiği veçhile bu mevsim içinde yapılan müsabakalarda oyuncularımızın da verilen kararlara itaat e-derek uluorta itirazlarda bulunmamaları mücadelenin en şiddetli saf. halarında bile birbirlerine karşı, bir zamanlar sakim bir itiyat haline gelmiş olan kırıcı dyıın sisteminden vazgeçmiş olmaları hakemlerimizin vazifelerini geniş ölçüde kolaylaştırdığını ve müsabakaların selâmetle cereyanında büyük bir rol oynadığını unutmamak lâzımdır.
Türk hakemlerinin, ecnebi hakemlerinden hiç de geri kalmadıklarını bugün artık seyircilerimiz bizzat görmüş ve mukayese yolıyle takdir etmişlerdir.
Umumi olarak hakemlerimiz halkındaki görüş ve kanaatlerimizi boylere belirttikten sonra şimdi ufak tefek bazı pürüzler üzerinde durarak bunların da tesviyesi cihetine gidildiği takdirde işlerin daha intizama gireceğine ve hakemlerimizin güç ve mesuliyetll vazifelerini liyakatle başarmakta bir adım daha ileri atmış olacaklarına burada işaret etmeyi faydalı görüyorum. Bu meyan-da Üzerinde durmak istediğim noktalardan biri şudur:
Hemen hemen bütün hakemlerimizde garip bir hâleti ruhiyenin tecellisi olarak, ceza sahası içinde yapılan hataları mümkün olduğu kadar müsamaha ile karşılamak itiyadının karar ve iradelerinde daima hâkim olduğu açıkça görülmektedir. Hiç şüphe yok ki ceza sahası dahilinde yapılan hatalı hareketlere verilecek cezalar penaltıyı istilzam etmesi itibariyle çok ağır bir hüküm taşır Ve nihayet bir takımı mağlûbiyete kadar dA sürüklıyebilır. Ancak bunu cezayı verecek değil, co-zaya müstahak olan düşünmelidir Bu itibarla oyuncular son derece müteyakkız olmalı ve ihtiyatlı hareket etmelidirler.
Halbuki hakemler için hiç bir tefrik yapmamıştır. Hakem umumi kaidelerin tatbikiyle mükelleftin Hiselyatiyle hareket etmiyecek. hft* diseleri tamamiyle objektif görerek kanarını verecektir. Memnu hareketlerin ceza sahası içinde veya dışında olması onu katiyen alâkadar etmez. O. ne görürse bir fotoğraf adesesi gibi tesbıt edecek ve hiç bir millâha* zanın tesiri altında kalmıyarak kanaatine göre kararını verip tatbik ettirecektir.
Böyle olması lâzım gelirken, bâr çok hakemlerimiz, ceza sahası İçinde kasten yapılan hareketleri, merhamet hisleri galip gelerek görmemezlikten geliyorlar. Böylelikle âdeta bir terazide iki ölçü luyorlar. Bakıyorsunuz nm dışında en ufak bir bir düdükle durdurarak bir hakem biraz sonra
İçinde göze batacak kadar kasti bir hatayı müsamaha ile karşılıyor. Bu şekilde hareket tarzı ise oyuncuları şımartarak, kendileri için tehlikeli bir m intaka olmasına rağmen ceza sahası içinde serbestçe harekete teşvik etmiş oluyor.
ve dolayı-yanılmayj hadde in-
karşı karşıya kaldığı Muzafferi geçerek Bcşiktaşm beraberlik sayısını çıkardı. Oyun müsavi bir duruma girince çok hareketli bir cereyan aldı. Şimdi Beşiktaş muhacimlerinin seri bir tempo tutturarak yer değiştirmeli bir ovun sistemi tatbik etmeleri Galatasaray müdafaasını allak bullak ediyor. Galatasaray hücum hattının sol tarafı uhdesine düşen faaliyet ve seyyaliydi gösteremediğinden Sarı-Kırmızıhların akınlarında bütün yük sağ tarafa düşüyor Beşiktaş muavin hattının Bülendin süratini hesaplıyarak pas tevzii bilhassa münferit akınlarda Galatasaray için daimî bir tehlike teşkil ediyor. Bu devrede Beşiktaş tamamiyle hâkim Sarı - Kırmızdılar daha ziyade müdafaaya çekilmiş vaziyetteler. Fırsat bularak ara sıra yaptıkları akınlar ikinci devrede daha temkinli oynayan Beşiktaş müdafaasının Önünde eriyiveriyor.
Galatasarayın gol çıkaran iki oyuncusunun takımda bulunmayışı, takımın hücum kabiliyetini zaafa düşürdüğü açıkça görülüyor. Oyunun son dakikaları Beşiktaşın galibiyeti koparmak. Galatasarayın da başka bir gol yememek gayretiyle geçerek nihayet MIHI Eğitim maçlarında her iki takımın bu ikinci karşılaşması ıl-l) nihayete erdi.
dünkü
Musa. Mu-
şu şekilde sahada yer
birinci maçı takiben Beşiktaş
Beşik taşlılar kesiyor
Gündüzün bir hücumunu
5
şekil de verilmiş o-
GALATASARAY ;
Ankara maçları
Ankara, 22 (Hususi muhabirimizden telefonla» — Bugün 19 Mayıs Stadında yapılan Milli Eğitim maçlarında De-mirspor Alfayı 5-3 mağlûp etti. Genç-lerbirllği ile Göztepe takımları da 1-1 berabere kaldılar
Turgay - Istepan. Ruhi -zırffer. Doğan - îsfendiyar, Naci, Gündüz, Koçla, Gnrbih.
BEŞİKTAŞ :
Foyzl - Ma mil. Yedil Hüseyin - Süleyman, lent, Fahri, Rahmi.
Boks birincilikleri
Dün geceki İstanbul Boks birinciliklerinde Recep. Faik, Cevat. Salih, Mesrop. Abdi, Hayri. Necdet, İsmail. Şerafeddin, Hüsnü özarı, Gültekln. Adnan İnan rakiplerine galip gelmişlerdir.

Görüldüğü gibi Galatasaray takımı sakatlanmış olan iki mühim oyuncusu Reha ve Muhtardan mahrum o-larak sahay ıkıvordu. Oyuna Feridun Kılıcın idaresinde başlandı. Başlama vuruşunu yapan Galatasaray sağdan hücum teşebbüsüne geçmek istediyse de Beşiktaş muavin hattı bu akını keserek uzun bir vuruşla topu sağaçığa gönderdi. Siyah-Beyazlıların mukabil akını avt ile neticelendi. Na-cinin ileri alınmış olmasının. Galatasaray müdafi hattının daha ilk anlarda tesirleri görülüyor, oyun ortalarda ve iki tarafın da İsteksiz bir mücadelesi şeklinde devam ediyor. 5favas yavaş hâkimiyeti ele alan Beşiktaş, zayıf bir üstünlük kürmüş olmasına rağmen gol pozisyonuna giremiyor Müdafaada bilhassa Muzafferin hor tarafa yetişen oyunu dikkat nazarı çekiyor. 12 nci dakikada Galatasaray ilk gol tehlikesini geçirdi. İki müdafi arasından sıyrılan Bülendin plase vuruşu direğe çarparak kurtuldu. Derhal akabinde de Galatasaray buna sanki bir nazire yapmak istemiş gibi Bcşiktaşa az daha bir gol yapıyordu Sağaçığa kayan Gündüz, Naciye aşırtmaca bir pas verdi. O-nun da durdurmadan çektiği vole şut kalenin bir karış üstünden dışarı çıktı. Karşılıklı atlatılan bu tehlikeler o-

Fenerli Nlko'nan güzel bir hücumu
yuna birdenbire hız verdi. Galatasaray beraberliği Bcşiktaşı baskısı altına muvAffnk oldu. 15 inci dakikada Gündüzün çok müsait, bir vaziyette Koçi-so verdiği ara pasını Koçla iyi kullanarak kaleye kadar sokuldu ve kuvvetli bir şütle topu ağlara taktı. Ü-mit edilmedik bir anda yapılan bu golün verdiği şevk ile oynamıya başlıyan Galatasaray ikinci golünü de çıkarmasına ramak kalmışken eline geçen mühim fırsatı kaçırdı. Koçise. önü tamamiyle hoş iken kalenin önünde hır pas geldi, Zaviyeden çektiği şut direğe çarptı Naci yetişerek tekrar vurduysa da kaleci güzel bir plonjon-la kurtardı.
Beşiktaş müdafaasının sağ tarafı biraz aksıyor. Süleyman İle Bülendin seri akınlarını kesmekte de Galatasaray müdafaası zahmet çekiyor. Bilhassa Bülendin yakaladığı eşapelik paslar. Galatasaray kalesi İçin çok tehlikeli oluyor. Turgayın her vakltki gibi bugünkü güzel oyunu tehlikeleri .bertaraf ediyor. Topun seyrini gayet iyi takip ederek hasım ile kendi arasındaki mesafeyi do ölçerek yerinde yaptığı çıkışlar ve topa yumrukla müdahaleleri şaheser denecek kadar mükemmel. Kırkıncı dakikada Gündüzün kaleci ile karşı karşıya kaldığı halde ve topa hâkim vir vaziyette İken kati hareket etmesi Gnlntnsnrayı İkinci bir golden mahrum bıraktı Devrenin sonlarına doğnı Beşiktaş Galatasaray! sıkıştırıyor Fakat Muzafferin şuurlu oyunu ve Bölendi iyi marke etmesi Siyah-Beyazlıların netice almasına mâni oluyor. Birinci devre Siyah-Beyazlıların baskım altında
kurmağa ve hattâ almağa da
- — 4 •
cereyan ederken 1-0 Galatasarayın lehine bitti. Bu devrede Beşiktaş daha üstün oynamasına rağmen esaslı bir gol pozisyonuna girememiş. Galatasa-rayın yaptığı akınlar seyrek olmakla beraber her defasında hasım kalesi için büyük bir tehlike teşkil etmiştir. Buna da sebep Beşiktaş müdafaasının iyi yer tutarak oynamaması ve oyuncuları lâyıkiyle merice e-dememesi olmuştur.
ikinci devre başlar başlamaz hemen topu sağa aktaran GaİAtasaraj, daha ilk saniyelerde bir gol daha çıkarı-veriyordu.
Kaleye kadar sokulan Isfendıya-rın çektiği şut yandan dışarı çıktı. Bir dakika sonra her topu ayağına alışı Galatasaray için tehlikeli olan Bülende müsait hır pas geldi O da
Türk güreşçileri, Alman güreşçileriyle karşılaşacak
Frankfurt, 22 AA. (United Pressı — Hess Güreş Federasyonu Sekreteri Franz Fleischmann. bugün demeçte bulunarak Türk güreş makamlarının seçme Alman güreş tAkımı ile müsabakalar yapılması hususunda ilgi gösterdiklerini söylemiştir.
Bu hususu Almanyada bulunan bir Türk iş adamı ile mütalâa ettiğini kaydeden Alman mamuru, Almanya-nın henüz milletlerarası güreş federasyonuna kabul edilmediğini izah etmiş ve Türk iş adamından Türk Milli Güreş Federasyonunun Almanyanın milletlerarası federasyona dahil edilmesi için teşebbüste bulunmasını istediğini sözlerine İlâve etmiştir.
Dünya yarı orta boks şampiyonu yine galip
Columbus (Ohm) 22 iAPı — Dünya yarı orta sıklet boks şampiyonu Sugar Ray Robinson dün akşam,. KanadalI kavtla mağlûp cü raundun 45 na ermiştir.
Clıff Beckett’ı na-etmiştir. Maç. üçün-inri saniyesinde so-

-JİI'H— * I
Radyo, maçları hulâsa olarak
verecek
T
• V; i

r •
itibaren İstanbul son ha f tayında hü-
Bu haftadan Radyosu, maçları lâsa olarak verecek ve bugüne mahsus olmak Üzere 21.45 ile 22.00 arası maçlardan röportajlar yapılacaktır.
Puvan
Galatasaray Beşiktaş Fenerbahçe Vefa
G. Birliği Dem i rapor Aitay Göztepe

O.
11
11
9
9
10
10
8
8
vaziyeti
Q
6
6
5
3
2
o
2
0
B.
5
3
3
3
4
4
1
1
M
0
2
1
3
I
5
5
7
A.
17
20
19
15
10
18
13
5
Y.
5
12
s ıı
17
23
15
27
P.
28
26
22
18
18
18
13
0
kullanmış o-ceza sah ası -hareketı sert tecziye eden ceza sahası
Arsenal ile ('bariton laktı.d v mnı 1-1 berabere kaldıkları maçtan giizel bir rı»( an İane. ( hariton kalecisi Bartranı, Arseııal santrforu Gorlng’in bir hücumunu kaleden fırlayarak yumrukla uzaklaştırıyor

Comments (0)