23 Ocak 1950
Pazartesi
SÎYASÎ İKT!«‘.T}Î
CTA
3 171
Sayı 54
(•
-
10 Kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
- - - . —
Abone: Türkiye için seneliği 32 altı aylığı 17. üç ay lığı liradır Hariç memleketler iki mislidi*
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tc edan: HABIB EOİ0 TOREHAN
İlânlar; 6 ncı sayfana nntlmet resi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mes’uliyet kabul edilmez
Telefon: 44756 -44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
*


1 Paris Büromuz büd ırıyor
POLİTİKA J
22/1/1950 -
Churchill’in hücum nutku
HURCHILL, geçen ingi-liz umumî seçimlerinde başvekildi. Bu sıfatı dolayısiyle seçimlerin tarihini tâyin etmek ve seçim mücadelesini açmak, onun hakkı idi. Bu hakkını, o zaman, her iki bakımdan en yüksek ölçüde olarak kullandı. Yani hem seçim tarihini bidayette müphem ve gizli tuttuktan sonra, birdenbire ilân etti, hem de muhalif İşçi Partisine karşı, merhametsizce hücuma geçti. Hattâ, İngiliz milletine, eğer bir gestapo rejiminin în-gilterede teessüs etmemesini istiyorsa, işçileri iktidara getirmemesini tavsiye etti.
O günden bugüne kadar, iktidarı elinde tutan İşçi Partisi, seçimlere girerken ilân ettiği program noktalarına sadık kalarak, başta İngiltere Merkez Bankası, kömür sanayii ve münakalât vasıtaları olmak üzere, birçok müessese ve işletmeleri devletleştirdi. Yani, sahiplerinden satın alarak, devlet eliyle işletmeye başladı.
Bu suretle devlet bütçesinden, mal sahiplerine bir yığın para ödendi. Ayrıca sosyal sigorta gibi muazzam bir dâva tatbik mevkiine konduğundan, devlet bütçesi, bir de bu bakımdan zorlanmış oldu. |
Bu gibi hamlelere ve bunların bir neticesi olarak, büyük devlet masraflarına öyle bir zamanda girişiliyordu ki, İngiltere, harpten son derece yorgun ve fakir çıkmıştı.
Fakat, îngilterenin imdadına ve bu külfetli sosyal hamlelerin yardımına iki el birden uzandı. Bunlardan bir tanesi Amerikanın çeşitli para ve malzeme yardımları, diğeri de İngiliz işçi kütlelerinin siyasî terbiyesi ile yüksek hamiyetidir. Buna rağmen ve gerek istihsal, gerek dış ticaret yekunlarında, Ingiltere, harpten önceki seviyeyi çoktan aştığı halde, dolar sıkıntısı başgöstererek, İngiliz parasını düşürmek lâzım geldi.
Bu suretle, hem sermaye sahibi para kaybetti, hem de işçi (ücretleri sabit tutmak esasına itaat ettiğinden) daha ucuza çalışmış ve biraz daha fena yaşamış oldu.
îşte bugünkü seçimler, böyle-Bine bir siyasî, İktisadî ve İçtimaî zeminin önünde cereyan etmektedir. Ve eski Başvekil Churchill, bu zeminin önünde durarak konuşmaktadır.
Muhafazakârların Lideri, artık gestapo tehlikesinden bah-setmemektedir. Çünkü, İşçi Partisi, her türlü icraatını Avam kamarasından geçirerek ta etmiştir. Yani, Ingilteredeki yalizm, teşriî lundan geçen Kremlin’den öyle politbüro ukazları ile em-rolunan cinsten bir sosyalizm değildir.
Buna rağmen Churchill, sosyalizmin Avustralya ve Yeni Zelândada mağlûp edilmiş olduğunu ileri sürerek, Anglo-Sak-son câmiası içinde tek sosyalist rejimin Ingilterede yaşamakta olduğunu hatırlatıyor ve İngiliz vatandaşlarına, bunu, burada da tasfiye etmelerini tavsiye ediyor.
Binaenaleyh, bu defasında da, hasım partiye merkezden hücum ediyor ve yapmak istediği telkine kuvvet vermek için, Ingilterede hâlen mevcut olup, Avrupada mağlûp olan sosyalizmin, Sovyet komünizmine karşı alınacak tedbirleri zayıf düşürmekte olduğunu ilâve ediyor.
Bu iddiasiyle, sosyalist dış politikanın sulhe fazla bağlı kaldığını kasdediyorsa, haklıdır. Çünkü, sosyalist partilerinin her tarafta komünist partilerini gözden düşürdüğü, ayrıca bir hakikattir.
Umumiyetle, kabul etmek lâzımdır ki, Churchill, intihap mücadelesine böyle şiddetli bir mezhebi eda vermekle, tâbiye-lerin en güzelini seçmiştir. Çünkü bu defasında, seçimler, ideolojik bir plânda cereyan edecektir.
erek
.•w
• A
“eçirerek tatbik i sos-cihazın kontro-bir sosyalizmdin, uydurulan gibi,

Demirperde içindeki ordular Sovyet talim ve terbiyesi usulleriyle yetiştirilecek
Bu maksatla, demirperde memleketleri millî savunma bakanları. Rokosovski'nin
başkanlığında Varşovada bir toplantı yaptılar
Paris 22 — Budapeşte* d e. emniyete şayan bir membadan öğrenildiğine göre. demirperdenin arkasında kalan memleketlerin millî müdafaa hakanları/ Varşovada, Mareşal Dokosovs-u-nin başkanlık ettiği bir toplantıya iştirak etmişlerdir. Bahsi geçen konferansın şu maksatları takip ettiği tahmin ediliyor:
1) İşçiler ve köylüler arasından toplanacak askerleri yetiştirmek için yeni" askeri okullar kurmak, 2) Sov-yetlerın tecrübe ve metodlanna uygun bir şekilde komuta heyetlerini teşekilâtlandırmak, 3) Eratın ideolojik talim, terbiyesi ile mükellef subaylar için okullar tesis etmek. 4) Ast subaylar ve erbaşlar için hususî okullar açmak, 5) Bütün birliklere Sovyet tipi teçhizat vermek.
Aynı zamanda, konferansta, ferdiyetçi ve burjuvazi temayüllerin yeni-den dirilmesini önlemek maksadiyle ordularda sıkı bir disiplin kurulması meselesi görüşülmüştür.
1949 senesi sonlarında alınan as-
keri tedbirlerden bazı neticeler çıkarmak kabildir: Çekoslovak ordusunun siyasi talini, terbiyesinden iyi neticeler alınmadığı. 1950 den itibaren yem esaslara göre, bu işe hız verilmesi lâzım geldiği .yolunda Çekoslovak orduları komutanı General Svoboda, bir beyanatta bulunmuştur. General. Çekoslovakyadaki askeri talim ve terbiyenin, Sovyet ordusunun elde ettiği tecrübelere muvazi bir şekilde geliştirileceğini de belirtmiştir.
Buna benzer bir beyanat da, Kumanya MilH Savunma Bakanı Bod-naras tarafından yapılmıştır. Hattâ, elde edilen malûmata göre, Rumen ordusunu yeni baştan teşkilâtlandırmak için plânlar hazırlanmak tadır.
Prag, Sofya ve Bükreşten gelen haberler, peyk devlet ordularının müşterek bir plâna göre teşkilâtlan-dırıldıklarını belirtmektedir. Nihayet, yeni kura efradı için askerlik müddetinin iki seneye çıkarılması bekleniyor.
rm


Trumon'ın bir talebi
Londra 22 (Yirs) — Korea’ya yapılacak 60 milyon dolarlık Amerikan yardımının Temsilciler Meclisinde 2 oyluk bir okseri-yetlc reddedilmesi üzerlno. Truman derhal harekete geçmeğe karar vermiştir. Acheson da, Korca’ya yardım e-dilmediği takdirde burasının totaliter bir rojimdon kurtu-lamıyacağını boyan etmiştir.
1

Kabine hakkında
çıkarılan şayialar
İnanılır kaynaklar. Hükümetin, hiç değilse şubat sonlarına kadar yerinde nazariyle bakıyor
kalacağına muhakkak
İÇ SAYFALARDA
tnfı
Muhafazakâr Parti Lideri Churchill, meşhur purosunu içerken
İngiliz basını Muhafazakârları
goruyor
Churchill’in nutkundan sonra “İşte liderlik vasfını kendinde toplıyan birinin sesini duyduk” diyorlar
Londra 22 (YİRS) — Bugünkü İn-gilîz basını Churchill’in seçim münasebetiyle radyoda verdiği nutku memnunlukla kaydetmiş ve — "işte liderlik vasıflarını kendinde toplayan birinin sesim duyabildik,, — demiştir.
Gazeteler, seçimlerin, halkın şükranını değil fakat, itimadını belirteceğini ileri sürerek Muhafazakârların ümitli olduklarını yazmışlardır.
"Sunday Graphic,, gazetesi, İşçi Hükümetinin, memleketi krizden krize sürüklediğini ve Ingiltere iktisadiyatının, tarihinin en buhranlı devresinde bulunduğunu İddia etmiştir.
î
Sovyet Rusya, B. Milletlerden çekilecek mi ?
Rus delegesi tarafından oturumların terki, bunun bir başlangıcı olarak telâkki ediliyor
Londra, 22 A. A. (L.P.S.) — Dail Herald'ın diplomatik muhabiri W, N. Evr şunları yazıyor:
Sovyet delegesinin Lake Success'de takındığı şiddetli tavır, neticelerinin şimdiden bilinmesi kolay olmayan güç bir mesele çıkarmıştır. Birleşmiş Milletler anayasası, üye devletlerin rejiminde değişiklik meselesini halledecek bir madde ihtiva etmediğinden. Çin meselesi tabiatiyle karışık bir manzara arzetmektedir.
Öyle görünüyor ki, Sovyetlerin bu hareketi Birleşmiş Milletleri boykot etmek olan Moskova politikasının bir parçasıdır. Sovyet hattı hareketinin sebepleri ne olabilir? Stalin, Sovyet Rusya’nın, Birleşmiş Milletler üyesi olmakla hiçbir şey kazanmadığı kararına varmış olabilir. Bu boykotaj, Çin’i vesile ittihaz ederek Birleşmiş Milletlerden tam bir çekilişin de başlangıcı olabilir.
Demek oluyor ki. Rusya Mao-Ts-Tung’un tek müttefiki olmaya ve belki de, Mao-Ts-Tung’tın İngiltere tarafından tanınmasının Pekin’de husule getirmiş olabileceği tesiri, birkaç gösteri ile, ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.
Spaak’ın beyanatı
New-York, 22 A.A. (United Press) — Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun ilk başkanı olan Belçikalı devlet adımı Paul Henrl Spaak, bugün memleketine hareket etmeden önce basına beyanatta bulunarak Sovyet-lere, Birleşmiş Milletlerden kaçmaktan vazgeçerek konuşmalarını tavsiye etmiştir. Spaak Birleşmiş Milletler Teşkilâtını güç bir durum karşısında bırakan Milliyetçi Çin meselesinin Rusların müzakerelere iştirak etmeleri halinde daha kolay halledileceğini belirtmiş ve "bir mesele ancak aksi fikirde olanın fikrini söylemesi İle halledilebilir" demiştir.
tiîunuı
ınnıwwmnniflintın'uııııı.'w«=nrr:
MMMMMiaiHi
Rus cennetinde
hicret başladı
Fırsatını
bularak kaçan Ermeniler, kafile halinde sığınacak memleket arıyorlar
muhabirimiz LED
gaflete düşerek ter-
vatandaşlık
Şam (Hususi bildiriyor):
"iki yıl evvel ketmiş olduğumuz eski
hukukumuzun ladesini hükümetimizden saygı ile rica ederiz!,, Sovyet Rusyadnn kaçan Ermenilerden mürekkep onuncu kafilenin, Şam, Beyrut ve Kahire Hükümetlerine vermiş olduğu istidanın hulâsası budur. Bütün Arap memleketlerinin polis teşkilâtı, şimalden cenuba doğru büyük bir Ermeni akını gözlemektedir. İki yıl evvel aynı akın ak6İ İstikametteydi. O zamanlar, Yakınşarkta yerleşmiş olan yarım milyondan fazla Ermeni, Sovyctler Birliğinin dâvetine icabet etmişti. Suriye ve Lübnandan

4TH
II ' I ı I ı iu ı
I
Alman Reich
Partisi kuruldu
Siyasi muhabirlerin kanaatine göre, yeni Alman Partisi, nazilerin akidesine uyacak
Montreal 23 (Y1RS) — Alman Reich Partisi, bugün Ka#sel şehrinde kurulmuştur. Sıyası muhabirlere göre, bu yem Alman partisi tama iniyle Nazilerin akidelerine uymakladır ve Aşağı Saksonyanın, siyasi partilerin birleşmesiyle meydana gelmiştir. Partinin Azalan, kabarık bir halk kütlesinin olduğu bildirilmektedir.
başkanlık
Milliyetçi Çın
Rus Delegesi Malık (solda) bir oturumı: o r k e n.
dolegesı aukunotlc onu seyrediyor.


İktidar Partisinde ıslahatçılar ve Atatürk'çiiler diye iki zümrenin gruplaşmakta olduğu hakkındaki neşriyat, bir tahmin çerçevesine giremiyccck kadar hakikatten uzaktır.
1 K t N C t
Saar meselesi askıda kaldıkça Fransız-Alman dostluğu kurulamaz
ÜÇÜNCÜ
Haftanın iktisadi hadiselerine bakış
DÖRDÜNCÜ
Bir eksiğimiz
Reşad Nuri Darago
Kitaplar arasında:
Nasreddin Hoca
Cevdet Perin
Ruhanî Reisi, Eri-tahlına çıkarıyor-
eski Ermeni Dcv-Büyük Ermenistan,,
30,000, Mısırdan 25,000, İrandan 100,000 Ermeni cennete hicret etti. Balkanlardan, Fransadan, Şimali Anıerikadnn, Irak ve Paklstandan Ermeni kafileleri yola çıktı. Ruslar pırıl pırıl gemiler, sıhhî teşkilât, ve anavatanda hazır mesken vadediyorlardı. Ve bilhassa Ermonılerin van Katolikos’unu lardı.
Erivan radyosu letine dayanan "
projesinin propagandasını şoylece yürütüyordu:
"Sovyet Ermenistanında zaten 1.5 milyon Ermeni yaşıyor. Şimdi ise, dı-şardakl vatandaşların avdeti ile. yeni hayat sahalarına ihtiyaç vardır. Bu hayat sahası ise, Kars ve Arda handır. Zaten Ermenllcrln dini bir sembolü sayılan Ağrı dağı da bu mir.ta-kadadır.,, Fakat Ermonilorin iddiası bununla da bitmiyor, kendilerine babadan mevrus topraklar, Iran, ve Irak’ı da kaplıyor. Buraya yerleşmiş bir Sovyet Ermcnistanı ise, doğrudan doğruya Anglo-Saksonlann Arabls-tnndaki petrol menfaatlerini tehdit edecektir.
Şimdi Ermeniler, bu topraklara yeniden akın ediyorlar. Fakat IkL yıl evvel güle oynıya Sovyet Ermenista-ı nına gidon yüz binlerin yerine, hudutları, aksi İstikamette, gizli olarak aşabilen birkaç bin Ermeni dönebiliyor.
işte Covyet - Ermcnistanının lçyü-
Ankara 22 (Husus! muhabirimizden} — Son iki gün İçinde gazetelerin . partiler hakkında bazı haberler yayınlaması, Ankara politik havasında yeni bir kaynanma husule getirdi. Bu hâdise, C. H. P. Genel Balkanının tekzibine rağmen bizi bu meselenin tahkikine sevketmiştir.
Halk Partisi aleyhtarı gazetelerde parti İçinde hizipleşmeler, hükümetle parti arasında anlaşmazlıklar olduğu ve hattâ kabinenin yerini bir (Koalisyon) a terkedecegi yazıldığı gibi iktidara mensup gazetelerde D, P. nin şimdiden namzedlerini tes-blte başladığı şayiaları yayınlanmaktadır.
Kendileriyle temas ettiğimiz iktidar ve muhalefet partilerine mensup, sözüne inanılır şahıslardan öğrendiğimize göre, kabinenin bugünlerde değişeceği haberini ciddiye almamak lâzımdır. İktidar partisinde kabine aleyhine hâlen böyle bir cereyan bulunmadığına nazaran muayyen bazı bakanların veya toptan kabinenin çekilmesini beklemek yersizdir. Bu kabinenin hiç olmazsa, bütçenin kabulü tarihine, yani şubat sonlarına kadar yerinde kalacağına muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
İktidar partisinde ıslahatçılar ve Atatürk'çüler diye iki zümrenin gruplaşmakta olduğu hakkındaki neşriyat herhangi bir tahminin dahi çer-çevesine giremiyecek kadar hakikatten uzaktır.
Halk Partisi mensuplan, bu yoldaki neşriyatı seçim kampanyasının menfi istikamette bir başlangıcı olarak kabul etmekte ve partide bir ikileşme değil, bir tesanüd ihtiyacının hüküm sürmekte olduğunu belirtmektedirler.
Seçimlerin tarihi
Ancak Halk Partisi içinde ve Meclis koridorlarında seçimlerin Kurultaydan evvel veya sonra yapılması meselesinin münakaşa edilmekte olduğu da bir hakikattir.
C. H. P. divan âzaiariyle hükümet mensuplan, namzetlerin merkezce tesbiti işinde hâkim olmak bakımından seçimleri, Kurultaydan evvele almak arzusunda: buna mukabil bugün ikinci plânda kalmış bulunan, fakat taraftarları oldukça fazla olan bazı şahsiyetlerin ise; evvelâ Kurultayı toplayıp kendi taraftarlarını divan ve merkez idare heyetine seçtirmek ve bu kuvvetle seçimlere girmek temayülünde oldukları görülmektedir.
Diğer taraftan bu iki zümreden hiçbirine mensup olmayan ve adları geçen nüfuzlu şahıslara mensup olmayı reddeden, C. H. P. li milletvekillerinin sayısı, ekseriyeti teşkil etmektedir.
Aynı partiye mensup olanların bu üçlü cereyanı, bugün için taazzuv etmiş bir mahiyet taşımamaktadır. Hakiki mücadele, ancak Meclisin feshine karar verecek olan C. H. P. Meclis grupu toplantısına takaddüm eden günlerde kendini gösterecektir.
B E Ş î N C I
Meşum resim (Hikâye) Spor
HlHtîl—niRttl
:::
İstanbulun beş yüzüncü yıldönümüne hazırlık
Rumelihisarının tanzimine başlanıyor, Hisar içindeki binalar istimlâk edilecek
1053 senesinin 29 mayıs günü kutlanacak olan İstanbulun 500 üncü yıldönümü hazırlıkları İlerlemektedir. Bu cümleden olarak. Fatih Camiinin etrafı o-nanlmaya bağlanmıştır. Ayrıca şehrin mutena bir yerine Fatih Sultan Meh-medln muazzam bir heykeli dikilecektir. Şimdilik eFkl Adliye Sarayının arsasına, bu İş için en münasip yer olarak bakılmaktadır. Karar verilir verilmez İnşaata girişilecektir. Diğer taraftan Rumelihisarının da tanzim edilmesine yakında başlanacaktır. Bu sebçple Hisarın içinde bulunan binalar İstimlâk edilecektir.
istanbulun 500 üncü fetih yılını kutlamak için kurulan dernek bundan böyle her sene 29 mayıs günlerini de kutlayacaktır. öğrendiğimize göre, Ihsan Tuğcu isminde tarihsever bir vatandaşımız yeni derneğin yapacağı bu vazifeyi 25 seneden beri arasız olarak yerine getirmektedir. Kendisiyle konuştuğumuz Ihsan Tuğcu: "Ben kendime düşen milli vazifeme devam edeceğim" demiştir.
Şehir Meclisi toplantısı
İstanbul Şehir Meclisi 1 şubat 1950 tarihinden itibaren toplantılarına başlayacaktır. Meclis, şubat devresi içtimaları nı yeni yılın bütçe müzakerelerine tahsili etmiştir. Yalnız alftkalılaon söyle-diklerine ghre,' devre İçerisinde bütçelerin hepsini çıkarmak kabil olamayacaktır. Onun Içlrı içtima devresinin uzatılacağı tahmin edilmektedir.
Fırtına durdu, fakat kar tipisi haşladı
Evvelki gece şehirde yağmağa bavlıyan kar. dün de devam etmiş, ana caddeler müstesna, her taraf bembeyaz olmuştur. İki günden beri şiddetle esen yıldız poyraz fırtınası hafiflemiş, gemiler Karadenlze çıkmağa başlamışlardır. Aksu vapuru dün sabah limanımıza gelmiştir. Tipi yüzünden dün Marmara seferleri birkaç saat rötarla yapılabilmiştir. Uçaklar normal olarak işlemişlerdir. Yeşilköy Meteoroloji îötas-yonundan aldığımız malûmata göre, dün sıfıra düşen hararetin bugün daha fazla azalması ve karın devam etmesi muhtemeldir .
Yedek subaylık meselesi için Meclise bir müracaat
Lise mezunlurına yedek subay hakkının tanınn\aması hakkında Meclise verilen kanun lâyihası üzerine Taksim -Beyoğlu Erkek Lisesini Bitirenler Derneği. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir dilekçe İle müracaat ederek, böyle bir kanunun çıkarılmamasını rica etmişlerdir.
Dilekçede İleri sürülen müteaddit sebepler meyanındn, 12 seno tahsil görmüş bir kimsenin bilgi, görüş, meseleleri kavrayış ve düşünüş bakımından hiç okumamış bir kimse ile aynı durumda telâkki edilmesinin yaratacağı psikolojik tepki ve okumayı teşvik eden unsurlardan birisinin ortadan kalkması gibi mahzurlar da tebarüz ettirilmiştir.
Neticede, hâlen mevcut vaziyetin devamı talep edilmektedir .
Bir vatandaşın -165 istidasına cevap verilmemiş (Gazetelerden)
— İki suret kâfi golir!
İhtiyatlı — Yotmoz biraderi. En aşağı 465 tano çıkarıvor.


Bulgar notasını
Yugoslavya reddetti
Yugoslavlar da Bulgar
Elçisinin Belgrada yollanmamasını istediler
Belgrat! 22 (A.A.) (Afp) — Bulgar Hükümetinin Sofyadaki Yugoslav Büyük Elçisi ile diğer iki diplomatının geri çağrılmasını istıyen notası, Yugoslavya tarafından dün reddedilmiştir.
Yugoslav Hükümeti, bu nota ile Bulgarisi anın Belgı ad Büyük Elçisinin Yııgoslavyaya dönmesini menetmekte ve Bel-graddaki Bulgar Büyük Elçiliğinde çalışan iki kâtibin gen çağrılmasını istemektedir.




l4T IDA
YAZlLlG



LZ
Sayfa 2
Y E N t f S T A N F TT L
23 CVaTc 19M
Schuman'ın Almanya seyahatinden sonra Almanyanın görüjü
Saar meselesi askıda kaldıkça Fransız-Alman dostluğu kurulamaz
Bonn, (Hususi muhabirimiz bildiriyor)
Tek çiçekle bahar olmıyacağı* gibi, bir Dişlileri Bakanının ziyareti İle no anlaşma, no de sulh temin edilemez.
Almanya, kısa zamanda, iıgal devletlerinden üçünün Dışişleri Bakanlan tarafından ziyaret edildi. Birleşik Dovletler Dillileri Bakanı Dean Acheson, kasımda yaptığı ziyaret sırasında, şahsiyeti, samimiyeti ve Batı Almanya Hükümetinin mahdut istiklâlini gözönünde tutan haroketleri İle u-mumi olarak iyi bir İntiba bırakmıştı. Buna mukabil Sovyet Dillileri Bakanı Vııinskl’nln Berlin ziyareti soğuk geçmiş ve maddi neticeleri ise» bilhassa Almanlar için, çok mahdut kalmıştır.
Schuman’ın şahsında. Fransız-lara hâs vatanperverlikle zamanımıza uygun bir Avrupalılık İdealinin birleştiği malûmdur. Eğer Schuman bu sefer, sağlam bir Avrupa kurmak hususunda en az aynı derecedo hüsnüniyet sahibi olan Adenauer Hükümeti llo Al-man-Fransız işbirliğini tesise yarar bir müzâkere zemini bulmaya muvaffak olamamışsa, bu zahiri muvaffakıyotsizliğin sebebi, iki tarafın hüsnüniyet noksanında değil, belki, mevzuun şimdilik kâfi derecede olgunlaşmamış olmasındadır.
Fransız - Alman münasebetleri, mazinin honüz o derece tesiri altındadır ki, süratli bir düzelme beklenemez. Harpten beri geçon beş yıl zarfında Fransada “intikam,, politikasına tamamen nihayet verilmiş olması, şüphesiz mühim bir terakki ve Schuman’ın büyük bir muvaffakiyetidir. Fran-sanın bir türlü vazgeçemediği “emniyet,, politikası Almanyanın bugünkü durumu karsısında hakikaten gülünçtür. Bu İtibarla, Batı Almanya Hükümetinin, Almanya-nın herhangi bir tecavüze karşı müdafaasını müştereken deruhte etmelerini, Schuman Almanysya gelmeden az önce, Amerika. Ingiltere ve Fransa Hükümetlerinden resmen talep etmiş olması, lüphesiz mâkul bir hareketti.
Almanyanın gerek maddî gerekse de mânavİ bakımdan tamamen gayri askeri bale getirildiğini bir hakikat olarak elo alacak olursak, franıanın “rovancho,. politikasına, ancak İktisadî mahiyet vermek icap eder. §u var ki Quai d’Orsay, bu iktisadi “revanche,, politikasını, Birinci Cihan Harbinden sonraki askerî vo politik intikam politikası kadar şiddetle tatbik etmekten geri durmamaktadır. Bü-
HtNDtSTANIN DENİZ KUVVETİ TEŞEKKÜLÜ
Bombay. 22 A.A. (AFP) — Hindistan Donanması Başkomutanı Amiral Wll-Bam Parrj. Hint Hükümetinin küçük bir deniz kuvvetini teşkile çalıştığını bildirmiştir. Bu filoda bir uçak gemisi, 3 kruvazör. 8 veya 9 destroyerle birkaç firkateyn bulunacaktır.
Amiral sözlerine devamla demiştir kl:
— Bu kuvvet İleride gelişecek olan Hint deniz ordusunun nüvesini teşkil edecektir.
KANADANIN KOMÜNİST ÇİNİ TANIMASI
Yeni Delhi 22 (A A.) (Afp) — Colom-bo dan Karaşl yeliyle gelen Kanada Dışişleri Bakanı Pcarson, ezcümle demiştir kl:
“Kanada Hükümeti, Komünist Çin'i tanıma hususunda herhangi bir karan Birleşik Amerikanın bir baskısı neticesinde değil. Colombo Konferansı snnun-da meydana gelen unsurların tetkiki İcap ettirdiği takdirde alacaktır.,, MAO-TSE-TUNG VE
SOVYET RUSYA ANLAŞMASI
Hongkong, 22 A.A. (AFP) — Mao-Tse-Tung ve Sovyet Rusya arasında İmzalanan anlaşmanın muhtevası hakkında resmi maknmlardan hiçbir malûmat elde edilememiştir. Bununla beraber bu anlaşma ile Sovyet Rusyamn Çino bilhassa Sinklang ve Kanau eyaletlerindeki petrol tesislerinin genişletilmesi 1-çin iktisadi yardımda bulunmayı ve demiryolu malzemesi vermeyi vûdettlgl sanılmaktadır.
AMERİKA, FİLİPİN’E TAARRUZ ANINDA YARDIMA HAZIR
Manllla. 22 A. A, (AFP) — Philip Jeasup, Filipin Kongresi Komitesinin kapalı bir celsesinde Birleşik Amerikanın. Fillplnler taarruza uğradığı takdirde İcap eden her türlü yardımı yapacağını bildirmiştir.
yük Britanya, Alman sanayiinin sökülmosi mevzuunda no kadar ısrar ödiyorsa. Fransa da Ruhr ve Saar bölgeleri üzerindeki maddi taloplorinde o doroco musir bulunmaktadır.
Vakaa, fabrikaların sökülmesini durdurabilmek için Batı Almanya Hükümetinin do zoraki İştirak ettiği "Milletlerarası Ruhr İdaresi,, kurulduktan sonra, Fransanın, bu movzudaki aşırı talepleri do yeri-no getirilmiş sayılmak İcap ederdi. Fakat öylo görülüyor ki, ağır sanayiin baskısı altında bulunan Fransa, Ruhr İdaresi yoliylo temin ottiğl kontrol hakkı llo henüz tatmin edilmemiştir.
Ruhr meselesi hor no kadar şimdiki Fransız - Alman konuşmalarının resmen ilân edilmiş ruzna-mesine dahil bulunmuyorsa da, Batı Almanya sınaî istihsali, Ruhr İdaresi vasıtasiylo müessir bir kontrol altına konulduğuna göro, Fransanın daha da İleri giden talepleri, ancak, iktisadi müessesele-rin yapacakları hususî müzakerelere mevzu teşkil odebillr. Bu İtibarla, Bonn'da varılan anlaşma neticesinde, Fransız ve Batı Almanya ağır sanayii mümessillerinin yakında doğrudan doğruya müzakerelere göçmeleri muhtemoldir.
Fransa, Ruhr meselesini Amerika ve Inglltorenln tesiri ve müzakere yoliylo halletmeyo mütemayil ise de. Saar dâvasında te-merrüd etmoktedir. Paris, Saar meselesi diye bir mevzuun artık mevcut olmadığını İddia ediyor. Şüphe yok kl, bu, milletlerarası duruma sarahaten aykırıdır. Zaten, Almanya seyahatinin ruznamesln-den bu meseleyi çıkarmak istiyen Schuman da, bu hakikati, kabul etmemekle beraber. İnkâr da edememiştir. Saar meselesi, hakika-ton bugünün başta gelen mevzuudur.
Almanlar, Sovyet süngülerinin çizdiği Oder-Nelssc hattını nasıl tanıyamazlarsa, Saar’ın, Fransa tarafından emrivaki haline getirilmek istenllon, siyasî ve İktisadî ayrılığını da mûteber sayamazlar.
Saar bölgesi 1924 kilometre karede ancak 880.000 Almanı İhtiva etmekle, Doğuda Rusya vo Polonya tarafından İlhak odilmiş olan 180.000 kilometre karelik arazi llo mukayose edilemiyocek kadar küçük İse de, Almanyaya aidiyeti şeref meselesi değil, hayat-memat meselesidir. Batı Almanya Hükümeti. mevcut çok sıkı siyasi ve iktisadi bağlar karşısında, Saar bölgesini ilelebet, Almanya dışında tutmaya muvafakat edemiyecek-tir.
İSPANYANIN BİRLEŞMİŞ MİLLETLERE KABULÜ MESELESİ
Washington, 22 A.A. (AFP) — Ayan Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Tora Connally, basma verdiği beyanatta : “Birleşik Amerikanın Franco İspanyası İle yeniden tam ve normal diplomatik münasebetler kurması gerektiği kanaatinde olduğunu söylemiş ve Birleşmiş Milletlerin bu memleketi sinesine kabul etmesi temennisini ileri sürmüştür.
Connally. sözlerine devamla demiştir kl:
Franco İspanyası Hükümetini, hiç değilse Rusya veya peyk memleketler hükümetleri kadar tasvip etmiyorum. Fakat bu memleketlerle diplomatik münasebetlerimiz tamdır ve İspanya ile de münasebet tesis etmemek için bir sebep göremiyorum...
AMERİKA - İNGİLTERE ARASINDA İKİLİ ASKERÎ YARDIM ANLAŞMASI
Londra. 22 A. A. (AFP) — Sunday Chronicle gazetesine göre, İngiliz - A-merlkan ikili askeri yardım anlaşması bu hafta Washlngtonda İmzalanacak ve îngilteredo bulunan 70 Amerikan üstün uçankniesi İngiltere hava kuvvetlerine devredilecektir. Bundan başka İngiltere, 20 milyon dolar tutarında makine ve â-let alacaktır.
KOMADA, İSPANYA SEFARETİNE DİNAMİT KOYMA TEŞEBBÜSÜ
Roma. 22 A. A. (United Press» — Bugün Romada İspanya Sefaretine dinamit koymak İsteyen bir anarşist yakalanmıştır. Bu, harp sırasında serbest bırakılan mahkûmlardan Gİuseppc de Lui-sl'dlr. Lulsl, "kuhrnman ve vatanperver İspanya halkının intikamını alacaktım, ben nnarşlstim'' demiştir. Luisi'nln çantasında 6 dinamit çubuğu, iki el bombası, bir tabanca, bir miktar tor. barut, Üstünde de bir bomba bulunmuştur.
yer bu-yerlcri-
Birkaç oün önce Amerlkada Türk silepi ."Mardin,, o askori malzome ve cop-hane yüklendiğini bildirmiştik. Roelmde Formoza'ya oönderllecek olan tankların gemiye yükletilme,i görülmektedir.
-ili I IJ I MI !■■■■- im—«wttt^r..>iHMiMHit>mın(Mr^tsminHuıııtntiHiıtııtihtrtta(tflutııWüHiKtlılMnıumıÜitltfttlıi2iMtıınıuiB'nilhtt!tfliiiiminilllllliaillltllU(WHni(l
Amerika, Suriye işlerine karışmamasını
İsrail Devletine tavsiye etti
Amerikanın bu hareketi, Irak - Suriye birleşmesini hazırlayıcı mahiyette görülüyor
Washington 22 (A.A.) (United
Press) — Siyasi kaynaklardan alınan haberlere göre, Amerika, İsrail Hükümetine, Suriye işlerine karışmamasını tavsiye etmiştir. Bu tavsiye İsrail Elçisi Eliahu Elath'ın, Dışişleri Bakanlığına, Irak ve Suriye, tasavvur edildiği şekilde birleşecek olurlarsa, İsrail Hükümetinin, Yahudi müfritlerin hareketlerine mâni olamıyacağını bildirmesi üzerine yapılmıştır. Bu münasebetle, Amerikan Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu’daki mümessillerine böyle müdahale hareketlerine karşı müteyakkız bulunmalarını bildirmiştir.
Amerikan Elçisi James McDonald' dan. İsrail Hükümeti nezdlnde Ajne-rlkanın görüşünü §u şekilde belirtmesi istenmiştir:
1 — Suriye Hükümeti, komşuları-
Bir Ingiliz gazetecisi, Rommel’in karisiyle görüşüp birçok evrakı gözden geçirdikten sonra, Ingilterede bir kitap neşretti
Londra 22 (Naıen) — Bu sabahki Ingiliz gazeteleri, İkinci Cihan Harbi sonlarına doğru esrarengiz bir şekilde ölen Alman Mareşali Rommel’ den bahsetmektedir. Romınel’in ne şekilde öldüğü meselesini tetkik etmiş ve Rommel'c ait birçok hususi evrakı gözde ngeçirerek dul karısı ile gö rüşmüş olan Desmonds isminde bir muharrir tarafından hazırlanan ve büyük bir ilgi ile beklenen kitap, dün satışa arzedllmiştlr. Bugünkü İngiliz gazeteleri, bir sayfalarını bu kitaba hasretmektedirler.
Bu kitapta belirtilen noktalar şunlardır:
"Harbin sonlarına doğru Mareşal Rommel, vaziyetin Nazi Almanyası aleyhine dönmekte olduğunu görüyor ve bundan Hitler’i mesul tutuyordu. Birçok toplantılarda Rommel, bu husustaki fikirlerini açıkça söylemekten çekinmemiş ve hattâ bir seferinde Hltler, Rommel’in bu hareketlerinden haberdar bulunuyordu.
Nihayet 1944 senesinde Hitler’e karşı yapılan suikast! müteakip, bu işde Rommel’in parmağı var zanniyle iki SS generali, Rommel’in evine geldiler ve kendisine Hitler tarafından yapılan teklifi bildirdiler:
nın müdahalesine müsaade etmiyecek vo kendi istikbalini kendi tâyin edecektir.
2 — İsrail'in, Suriyenin dahili işlerine müdahale eder mahiyette herhangi bir hareketi, Amerlkada "ters bir hareket,, olarak vasıflandırılacak-tır.
3 — Suriye ve Itakın birleşmesi, ancak Suriye ve Irak halkının serbest iradesi bu yolda tecelli ettiği takdirde mümkündür. Amerika böyle bir birleşmenin yakın bir gelecekte olabileceğine kanidir.
Amerikanın bu hareketleri siyasi müşahitler tarafından Irak - Suriye birleşmesini hazırlayıcı mahiyette görülmektedir.
Bu meselede, Irıgilterenin de Amerika İle birlikte hareket ettiği kaydediliyor.
LAUMMİIII
"Ya intihar edeceksin veya bir halk mahkemesi tarafından vatan haini olarak mahkûm edileceksin. Birinci şıkkı tercih ettiğin takdirde sana milli cenaze töreni yapılacak ve karın dul maaşını alacaktır, ikinci şıkk tercih etmen ise, bütün bunları kaybetmene sebebiyet verecektir.,,
O sıralarda Rommel’in şöhreti yerinde tdi. Karısı kendisine kaçmasını teklif etti. Fakat evi SS birlikleri tarafından iyice kuşatılmıştı ve kaçmasına imkân görülemiyordu.
Bunun üzerine de Rommel, birinci şıkkı tercih etti.,,
Yun an i s t andaki
Ingiliz askerleri Kıbrısa gidiyor
Londra 22 (YİRS) — Yunanistan-da bulunan aon İngiliz askeri birlikleri, on gün İçerisinde Selânlkten Kıbrısa hareket edeceklerdir. Bu vesile ile bugün Selânikte, İngiliz Sefirinin de hazır bulunduğu bir veda resmi geçidiyle eğlenceler tertip edilmiştir.
İzmir gençliği Kıbrıs için büyük bir toplantı yaptı
Halkevindeki coşkun toplantıyı takip için biriken haH*» civar bütün yolları doldurmuştu
bayrağı
4
İzmir 22 (Hususi muhabirimizden) — İzmir yüksek ve orta tahsil gençliğiyle bütün işçi sendikaları mensuplarının katıldıkları Kıbrıs toplantısı bugün fcaat 15,30 da Halkevi salonlarında yapıldı. îkl büyük salonu ve Halkevi bahçesiyle sokakların istiap edemediği büyük bir kalabalığın katıldığı bu toplantının siyasî bûkımdan adı. miting olmasa bile büyük bir tezahür sayılabilirdi. Gençler ve işçilerle müncvver|er, meslek adamları ve kadınlar, erkek, binlerce kişi, bina dahilinde lanmdığı için şehrin birçok ne hoparlörler konulmuştu.
Salonda büyük bir Türk
ve Türkiye haritası içinde (Kıbrıs) Kibrisin bulunduğu noktayı kaplayan ay yıldızlı bayrak işareti çok mânalt idi.
ilk sözü, yüksek tahsil gençliği adına Demek Başkanı İsmet Sezgin aldı, Vekarlı ve mantıklı konuşuyordu. Sonra sesi perde perde yükselerek günün heyecanlı hâdisesine parmak bastı. O zaman, kendisiyle birlikte binlerce genç kadın ve erkeği de coşturdu: "Şarap, bakır ve ipek diyarı yeşil Kıbrısımızın mavi semasına yaraşacak ve orada şafaklar gibi dalgalanacak bir tek bayrak, Türk bayrağı, benim bayrağımdır.,, dedi.
Sonra Kıbrıshlara hitap etti:
— Aziz Kıbri8İı kardeşlerim, kalplerimiz, dimağımız ve her şeyimiz sizinle beraberdir. Nabızlarımız bera-bol atıyor. Sîzleri, bu kızıl idarenin elinde bırakamayız. Sizin İstediklerinizi bütün Türk yurdlyle beraber İstiyoruz.
Sonra, Kıbnslı Avukat, Süha Göksen konuştu. Tarihi İle, Türk olan Kibrisin namuskâr kiracısına sözü olmadığını belirttikten sonra. Kibrisin Yunanistana 1100 kilometre mesafede bulunmasına mukabil Tilrki-yeye 90 kilometre yakın olduğunu söyledi. Kendi mütevazı varlığına da-
4HMUİI

Saar meselesinde Alman - Fransız anlaşmazlığı
Observer gazetesi, “Taraflardan birini tercilı etmek icap ederse, bu, Fransa olacaktır” diyor
Londra 22 (A.A,) (Lps) — Observer gazetesi, Saar meselesine tahsis ettiği bir yazıda, Fransa ile Batı Al-manyanm Saar hakkında kavgaya başlamalarının esef edilir bir şey olduğunu kaydettikten sonrA, Ingiltere ile Birleşik Amerikanın durumlarını incellyerek diyor kl :
"Şimdi kararımızdan dönemeyiz ve taraflardan birini tercih etme mis-tenirse, Fransızların tarafını seçeceğiz. Saar hakkındakl kararın doğru olup olmadığı ve şimdiki hal tarzının uzun müddet devam edip edemiyece-ğı başka bir meseledir ve esasen yalnız Fıansayı ilgilendirmektedir, Fran-sanın tehdit veya düşmanca propaganda önünde eğilmesi beklenemez.,,
Bundan sonra, Avrupadaki duruma geçen gazete, geçen haziranda toplanan Paris Konferansından beri, Av-rupada hüküm süren "soğuk mütareke,, de inkıta emareleri başgösterdl-ğinl kaydederek diyor kl:
"Bu mütarekenin esasını. Berlin ve Avusturya barış andlaşması meselelerine dair bir modus vlvendl teşkil ediyordu. Geçen ha/ta Berlinde Kuşlar, İki yıl önceki ablukaya takaddüm eden mızıkçılıklarına tekrar başladılar. Avusturya barışı meselesine gelince, müttefikler Rusyaya mümkün olan bütün tâvizleri yaptılar, iki aydan beri andlaşmanın imzasını yalnız usule müteallik meseleler geciktiriyordu, Iş, bu noktaya gelince Ruslar müzakereleri Lâllk ederek başka tâvizler koparmak için Avusturya ile bir köşede müzakereye çekildiler.,,
lma uzak mesafeli yerler seçmek hatasına kapılan Yunanlılara hJtap ederek:
"Kibrisin ebediyen Türk kalması mukadderdir.,, dedi.
Yüksek Ticaret Okulundan Nazım I Kayakırarı, "Kibrisin 85 bin vakur Türk’üne anavatandan mânalı selâmlar yolluyoruz!,, dedi.
Söz alan işçi Sendikaları Başkanı Abidın Tökel çok heyecanlı bir sesle konuşmaya başlayınca bütün işçiler ayağa kalkarak hararetli tezahürler-1 de bulundular. Genç hatip, sözlerini I şöyle bitirdi:
— Biz, Kıbrısta Yunan bandırası- | mn dalgalandığını gördüğümüz gün,' mavi tulumu çıkarıp boz renkli er elbisesini giymeye andlıyız.
Irkdaşlarımıza çevrilecek kem gözlere namluların ağziyle cevap vermeye hazırız. (Kıbrıs, Türkün anayurdu, vermez onu altın ordu!).
Sıra Mehmet İskender özturhan-hya gelmişti. Rus generallerinden Çernayef’ln meşhur sözünü Yunanlılara hatırlatmak istediğini söyledi. Bu generalin "Türk’ü yok etmek İçin tarihi kaldırmak lâzımdır!,, dediğini, Muzaffer llgiç ise sözü Kıbrıs’a, dil uzatanlara getirerek: “Biz, deryalar Tanrısı Borbaroslann ve kıtalar fatihi Mehmetlerin torunlarıyız!,, diyerek sözünü bitirdi.
9 Eylül Gençlik Derneği adına Necip Mlrkelâmoğlu da güzel konuştu.
İbrahim A yur adında âma bir çocuğun konuşması, herkesi heyecandan dondurdu. Bu âma çocuk, "Yurdunuzdan Kıbrısa baktığınızda kilise çanlarını değil, minarelerimizi göreceksiniz!,, dedi.
En son olarak Hüseyin Demirgiller konuştu ve toplantıyı şu sözlerle ka-patı:
— istersek Kıbrısa bir çıma atar ve bağrımıza basarız!
Bundan sonra Gençlik toplu bir hnlde Konak meydanına geldi ve istiklâl Marşını söyleyerek dağıldı.
milUHtUM». •

I'
Rusya, kuvvetlerini Avusturyadan geri çekmiyor
Avusturya barış andlaşmasının gajTİnıuayyen bir nriiddet için tehir edileceği anlaşılıyor Londra, 22 A. A. (United Press) — Siyasi çevrelere göre, dört dışişleri bakan yardımcılarının önümüzdeki çarşamba günü yapacakları toplantıdan sonra dört büyüklerin Avusturya barış andlaşması müzakereleri gayri muayyen bir müddet için tehir edilecektir. Rusyamn böyle bir anlaşmayı henüz erken bulduğuna dair kanaat bu hafta içinde daha çok kuvvetlenmiştir. Bilindiği gibi Rusya batı devletleri elçilerine oyalayıcı ta-biyeyl terkedeceğine dair teminat vermemiştir.
Amerika, İngiltere ve Fransa and-laşmanın imzalanmasına mâni bir sebep görmemektedirler. Üzerinde anlaşılacak 5 madde kalmıştır. Bunlar da mühim telâkki edilmemektedir. Yugoslavya ve diğer peyk memleketlerde gittikçe gelişen Sovyet aleyhtarı hareketler karşısında Rusya zaman kazanmak İçin bu oyalayıcı taktiği tatbik etmektedir. Siyasi müşahitler, Rusyamn daha bir müddet için kuvvetlerini Avusturya-da tutmak istediğine kAnidirler.
Komünist Çiıı Dışişleri Bakanı Stalin’le görüştü
Lonıla, 23 (YİRS) — Bundan bir kaç gün evvel Mao-Tse-Tung‘ıın bir aydan beri yapmakta olduğu görüşmelere iştirak etmek üzere Moako-vaya gitmiş olan Çin Komünist Dışişleri Bakanı Çu-En-Lay, dün Stalln tarafından kabul edilmiştir. Bu kabul resmi esnasında Vişinski ve Çinin Moskova Sefiri hazır bulunmuşlardır.
Yeşilayın 30 uncu kongresi yapıldı
Vali ve Belediye Reisinin dünkü toplantıya gelişi, bUyilk tezahürata vesile oldu
Yeşilayın 30 uncu kongresi dün saat 14 ten itibaren Etıbba Odasında çok kalabalık bir üye topluluğunun huzu-rlyle yapılmıştır. Kongreye cemiyetin senelerce başkanlığını yapan ve onu memleket idinde ve dışında tanıtmağa muvaffak olan Vali ve Belediye Başka-nının gelişi büyük tezahürata sebep olmuştur.
Muhtelif raporların okunmasından sonra SÖZ alan Üyeler; Teke) Bakanlığının sigara kutulan İçinde reklâm yapmamasını, Üniversite civarındaki meyhanelerin kapatılmasını, spor sahaları açılmasını istemişlerdir.
Umumi arzu üzerine kongreye hitâp eden Vali, Yeşilay davasının bir memleket dâvası olduftunu, Yoşllaycılann şahıslara bağlı kalmadan bu dâvayı yürütmek mecburiyetinde bulunduklarını belirtmiş ve “Yeşilay artık istikbalini temin etmiştir,, demiştir, ,
Bilâhare soçlmlere geçilmiş ve Vali Fahreddln Kerim Oökay ittifakla cemiyetin fahrî başkanlığına getirilmiştir.
Millet Partisinin Defterdar Ocağı dün açıldı
Millet Partisinin Eyüpteki Defterdar Ocağı dün kalabalık bir partili kütlesinin huzurlyle açılmıştır. Açılış töreninde partinin Ankaradan gelen mllletve-killeriyle İstanbul teşkilâtına bağlı hatipleri muhtelif konuşmalar yapmışlardır.
D. P. Kongresi tehir edildi
Demokrat Parti il kongresinin 28 ocak 1950 cumartesi günü toplanması kararlaştırılmıştı. Fakat, ilçe kongrelerinin hentlz bitmemiş olmasından dolayı bu tarih tehir edilmiştir. İlçe kongreleri» nln bu ayın sonuna kadar biteceği tahmin edilmektedir.
İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Kongresi
Uç günden beri devam eden Iıtanbul üniversitesi Talebe Birliğinin kongresi, dün «ona ermiştir. Üniversite Spor Kulübü. yeni açılacak kantin ve birlik rozetlerinin (şeref) tevzi şekil ve birlik tüzüğündeki yapılacak değişikliklerin bir ay sonra toplanacak fevkalâde kongrede görüşülmesi kararlaştırılmıştır. Hali hazırda Istanbulda üç sinemada birden oynayan “Mişel Ştragof - Kafkas Kahramanı” filminin komünizm propagandası yaptığı yolundaki vâki teklif şiddetli münakaşalara yol açmış ve neticede kongrenin seçtiği 15 kişilik bir komisyonun filmi gidip gördükten sonra yeni İdare heyetine rapor vermesi ve ondun sonra bir hareket hattı tâyin edilmesine karar verilmiştir.
Bu arada aynca hasta bulunan büyük şair Yahya Kemal Beyatlınm üniversite Talebe Birliği adına Kongre Başkanlık Divanınca hastahanede ziyaret edilerek Acil şifalar dilenmesi kararlaştırıldıktan sonra seçimler yapılmıştır.
Yönetim kuruluna:
Faik Güven. Babür Arun, Şükrü Ezer, Yurdakul Esemenli, Faruk Kambay, Cahit Arslanoğlu, Şahap Dizdarer, Ali Güven, Temci Enderoğlu, Yakut Eltu-tar. ilhan Engin. Kerim Manioğlu, Attan ilkin. Mcmduh Duran, Kemal Demirci. Ihsan HDdnloğlu.
Denetleme kuruluna:
Cahit Çelikeoy, Yılmaz ManisalI, Mem-duh Kutdrmlr.
Haysiyet Divanı Başkanlığına:
Emin İstanbullu ve âzalıklarına: Orhan Dlnçer, AH Erkut, Salt Nacnr. Mesut Önen, Bühnt Erutku ve Burhan Sa-VAşer seçilmişlerdir.
Talebe Birliği yeni idare heyetine faaliyetlerinde muvaffakiyetler temenni e-deris.
Değişen telefon numaraları
Bu sabahtan itibaren. İstanbul Telefon ldnreslnin numaraları değişmiştir. Şikayetler İçin 02 numarayı, renmek için do 05 numarayı lazımdır. Diğer numaralarda yoktur.
I
saatl öş-çevirmek değişiklik
Yanak silâhların imali menedilecek
Yasak silûhlnrın taşınmalını meneden Polis Kanununda bazı tadilât yapılarak bu gibi âletlerin imal ve satışını da yasak eden bir proje hazırlsnmsktsdır. Şimdiye kadar eerbest olarak yapılmakta ve satılmakta olan bu gibi silâhlan imal eden bazı küçük sanatkârlar bu proje kuvveden fillo çıktığı takdirde müşkül durumda kalacaklardır.
Maliye Enstitüsü bugün açılıyor
İstanbul üniversiteni iktisat FakUl-tesino bağlı olarak kurulmasına karar verilen Maliye EnNtitltaünUn açılış töreni bugün yapılacaktır.
İskenderun postası yarın yapılacak
Geçen hafta yapüamıyan İskenderun postasına, yarın Akau vapuru hûreket edecektir.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
- 54 -
. Yok, kendi hesabına koca koca evler yaptırıp dayatmış döşetmiş de her birini bilmem hangi Sefarete, bilmem ne kadardan kiraya vermiş İmiş. Banka dediğin bunları dinler mi? Tıkır tıkır para ister. Sarılır seıunkinin boğazına... Hem bu sefer sağlam sarılır, Öbür seferkiler gibi değil, öbür seferler arkasında Servet Bey vardı; bir kulpunu bulur, uzattırıverir-dİ mühletleri,.. Emme, velinimet bu defa oralarda olmamış. Banka, Sırrı Beyi sıkıştırır, sıkıştırır; "Aman, Servet Bey; kuzum Servet Bey. Yetiş «imdadıma!,, Servet Bey, hep işltmemezllk-ten gelir. İşte şimdi sizin masala, koparatlf masalına geliyorum i Bugüne kadar Sim Beyin bir dediğine olmaz demiyen velinimet ona neden böyle dirseğini çevirmiş? Sırrı Bey, Servet Beye az mı hizmet etti? Az mı para kazandırdı? Servet Bey, bunların hepsini unutmuş, müteahhit Sırrı’nın kim olduğunu bile unutmuş. Sebep? Aha; sebep sizin "koparatif,, dâvası.,,,,
Biraz durdu; yutkundu; kendi telâkatlyle kendisi heyecana gelmiş gibi küçücük küçücük gözler), yuvalarından dışarıya fırlıyacakmışçası-na genişleyip büyüyordu:
H— A mübarek, ne vardı: "Ben bu işten vazgeçtim, başınızın çaresine bakın!,, diyecek! Servet Bey de şimdi ona, “Sen de gayrik başının çaresine bak!,, deyiveriyor, işte... Herif, kimbllır 266
kaç yüz bin lira kazanacaktı bu “İki katlı köşkler,, işinden. Sen gel de pişmiş aşa soğuk su ka-tıver.
Bütün, bu lâf sağanağı arasında yalnız şu "îkl katlı köşkler,, i işitince biraz kendine gelir gibi olan Niyazi Bey, Mansur Zâdenln yüzüne acayip bir dikkatle baktı; gayet mühim bir mütalâada bulunmak istiyormuş da söze nereden başlıyacağını bilemiyormuşçasma bir müddet dudaklarını kıpırdattı, kafasını salladı, salimli ve nihayet ağzının içinden çıkara çıkara bir uzun:
"— Yaaa.... çıkarabildi. Sonra yine o deminki kapanık, dağınık ve için için kaynar haline döndü.
Mansıır Zâde:
"— Birader, sende bugün bir acayiplik gö-rüyorum; dedi. Neyin var?
Muavin Niyazi Bey. silkindi ve her zamanki ağır hareketleriyle hiç münasebet olmıyan bir çeviklikle toparlanıp ayağa talktı. Kollarının birini kaldırıp öbürünü indirerek:
"— Ben onlara gösteririm; ben onlara gösteririm, diye bağırdı. Sonra kalkışından daha çevik, daha canlı, fakat, aksak ve intizamsız a-dımlarla yürüdü, gitti.
Mansur Zâde, yine kapanır gibi görünen göz kapaklarının kıvrımları altından Niyazi Beyi dikkatle süzüyor gibiydi. Adamcağız çarşının kalabalığı içine karışıp kayboluncaya kadar böy-lece arkasından bakmakta devam etti. Sonra ekşi bir şey yutmuş gibi yüzünü buruşturarak mırıldandı :
”— Bizim Muavin Beyin halini hiç beğenmedim. Bu gidişle sapıtır bu, sapıtır. Allah muini olsun... f

Sırrı Bey,......Bankası idare Meclisinin in-
tizar salonunda iki saatten beri tek başına bekli-267
yordu. Bir ay içinde, bu, belki beşinci defadır ki Servet Beyin ziyaretine geliyor; oha haileme ile kartını gönderiyor ve her defasında bu kartın bir köşesine “Beş dakika sizi görmek ncasiyle,, cümlesini ilâve etmeyi de unutmuyor; fakat, Reis Beyefendiyi, beş dakika şöyle dursun, ayakta bir kaç saniye görmeye muvaffak olanından dönüyordu. Sırrı Bey. kaç kere de aynı maksatla Servet Beyi evinde aramış; hattâ, sabahın erken ve akşamın geç saatlerinde kapısının önünde pusular bile kurmuş, lâkin bir türlü bu mübarek devlet kuşunu yakalamaya muvaffak olamamıştı.
Bugün, artık, kararı karardı. Her çareye başvurup ve ne yapıp yapıp onu mutlaka ele geçirecekti. Demin baş hademeye pek bol bir bahşiş vermiş: "Göreyim seni Cafer Efendi, biç değilse meclis odasından çıkarken bana bir haber ver!,, demişti. Fakııt, işte, neredeyse iki buçuk saati geçiyor, bu Cafer Efendiden bile ses çıkmıyordu, Bu iki buçuk saat zarfında en az yirmi otuz defa yer değiştirdi, o koltuktan kalkıp bu koltuğa oturdu. Elindeki İri taneli kehribar teşbihi, Kadiri dervişlerin idmanını gölgede bırakan bir sabırla en az bin defa çekti; en az on beş sigara yakıp söndürdü; büyük lntizaı salonunda enine boyuna yüzlerce adım attı; pençe-relerin camı arkasından caddeyi seyretti. Yine gelip yerine oturdu; boş dakika ara ile yine kalkıp dışarıya baktı. Kaışıki binaların cephelerinde şimdiye kadar hiç görmediği bir sürü hususiyetler keşfetti. "Allah Allah, şu saçaklar bu derece geniş miydi? Pencereler bu derece dar mıydı? Bak bak; köşelerdeki şu kulelerinde hiç farkında değildim.,, dedi.
Bütün bunlarla da avunam&yınca gitti; zile bastı. Niçin basmıyacnkmış! ou. onun Bankası... Bu. onun yüzlerce eserlerinden bir tanesi.
268
Hem, burada kendisini herkes o kadar iyi tanır ki, her girişinde Adeta kendi evine, kendi yazıhanesine girer gibi bir alışkanlık, bir rahatlık duyardı. İşte, hademe geldi. Fakat, bu, Cafer Ağa değildir;
"— Cafer Efendi, orada yok mu?
”— Elinde evrakla aşağıya indiğini gördüm. Bir emriniz mi var?
“— Bana bir kahve... Yok. yok bir çay getir. Bankamızın... Bankanın çayına diyecek yoktur, doğrusu.
İşte, çay da geldi. Sırrı Öey yanılmıyordu. Eski itibarı yine yerindeydL Neden yerinde olmasın? Sırrı Bey, hep o Sırrı Bey değil miydi?
isleri biraz sarpa sarmıştı amma, her halde bir kulpu bulunup düzelecekti. Bankanın menfaati de bunu icap ettiriyordu. Zira, Bankanın menfaatleriyle kendi menfaati o kadar biribirl-ne karışmış, o kadar bir olmuştu kl, bunları, ayrı şeyler telâkki etmeye artık imkân kalmamıştı.
Lâkin, müteahhit Sırrı Boy, son günlerde epeyce sarsılmış olnn nıânovlyatını kuvvetlendirmek için düşüncelerine bu mecrayı vermeye çalışırken, birdenbire, içini bir sinsi kurt kemirmeye başlıyordu. Bu banka yine o eski banka, Sırrı Bey yine o eski Sırrı Beydi anıınıı. Servet Bey o eski Servet Bey değildi. Ne kadar görmemezlikten, ne kadar hissetmemeklikten gelse ortada açık, sert, Boğuk bir hakikat vardı ki, kendisiyle bu Banka arasında en sağlam, en samimi bağlardan biri kopuvermiştl. Sırrı Bey, şimdi, bunu yeniden düğümlemeyo çabalıyordu. Fakat, ipin iki ucunu bir araya getiremiyordu.
Bir daha zile bastı; ne kadar zaman sonra bilemiyordu. Zira, bu bekleme salonunda "zaman,, denilen şeyin bir ölçüsü kalmamıştı. İkinci defa zile basmıştı, belki on dakika, belki bir 269
kaç sant ara İle... Sırrı Bey, bunu tahminden artık Acizdi.
Karşısında Cafer Ağayı görünce kendi nefsine yeniden itimat ve emniyet gelir gribi oldu:
Cafer Efendi, yahu; bu İçtima hâlâ bitmedi mi?
"— Hangi içtima beyim?
Canım, şu bizim İdare Meclisi içtimai...
M— Çoktan bitti, beyim.
Sırrı Bey şaşaladı:
"— Eeeo, hani sen içtima biter bitmez beni Reis beyin yanına sokacaktın?,,.
"—*Ah, beyim affedeısin. Biraz evvel aşağıya gayet müstacel bir takım evrak götürmüştüm. Tam o sırada Beyefendi, çıkıp gitmişler.
Sırrı Boy, bundan bir kaç yıl evvel kendi yaptırdığı merdivenlerden inerken, hiç şüphesiz kl, artık o eski Sırrı Bey olmaktan çok uzaklaştığını hissediyordu.
Bankanın kapısı önüne çıkınca canı daha ziyade sıkıldı. Şoförü Hayrı Efendi, haşmı alıp gitmişti. Dişlerinin arasından bir ağır küfür bastı. "Kerata” ya beklesin diye söylemişti de... Gerçi buradan yazıhaneye kadar en çok beş altı yüz adımlık yoldu ama Sini Bey beş altı adım yol da olsa yürümeyi sevmezdi. O şoför denilen herif do bu huyunu pek iyi bilirdi. Bildiği halde yine bu münasebetsizlikleri yapmaktan çekinmezdi. Sırrı Bey, şimdiye kadar onun buna benzer ve bundan beter daha nice terbiyesizliğine göz yummakla ne büyük bir hata İşlediğini bugün her vakitten daha iyi görüyordu. Bu yüzden. evet, sırf kendi müsamahaları yüzünden, şu son günlerde şoförünün şımarıklığı arttıkça artmıştı.
(Devamı var)
270
Sayfa 3
2S Ocak 1950 YENttSTANBUL
GÜNÜN
EKONOMİK
HAREKETLERİ

Haftanın iktisadi hâdiselerine bakış
Ekonomik İşbirliği İdaresi, raporunu hazırlıyor — Avrupa Klering Birliği _ Portekiz serbest ithal listesi — Fransa ve İsvlçredeki güm-
rük zamları — Yeni ticaret anlaşmaları — İthalât ve ihracat muvazenemiz — Mâmul maddelerimizi ihraç imkânları — Eski Muharipler Bankası ve Sanayi Bankası kuruluş faaliyeti — Devlet iktisadi teşekkülleri umumî heyet toplantıları — Mesken meselesine müteallik hareketler.
AVRUPA İktisadî İşbirliği Teşkilâtının. faaliyet neticelerini gösterir raporunu hazırlamakta olduğunu bildiren haber, hafta içinde gelen umumi İktisadî haberlerin başında yer alacak bir ehemmiyettedir. Rapor Marshall Yardım Plânı tatbikata konukluğundan beri yapılan yardımların tahlilini. 1950-51 tahsisat programlarını. Avrupa memleketleri arasında ticaretin serbestleştirilmesi ve bu memleket paralarının tahvil kabiliyetleri meseleleri gibi mühim mevzulara ait salahiyetli bir organ tarafından verilecek malûmat) ihtiva etmesi bakımından kıymetli bir vesika teşkil edecektir.
Batı Avrupa memleketleri arasındaki ticaret ve tediye münasebetlerinin tanzimi ile vazifelendirilecek bir Klering Birliği mevzuunda da hafta İçinde üzerinde durulmaya değer haberler gelmiştir. Bu cümleden olmak üzere P. Henri Spnak. Batı Avrupa Federal Bankasının yakında kurulacağını söylemiş, Milletlerarası Tediyeler Bankası İdare Meclisi Başkanı, bu vazifenin kendi bankası tarafından yapılmasını teklif etmek üzere Wa-shington’a gitmiş vc nihayet Paul Hoffman, hafta İçinde verdiği bir raporla Avrupa memleketleri İktisadî birliğinin tahakkuku halinde Amerika Birleşik Devletlerine daha ağır vazifeler düşeceğini bildirmiştir.
Portekiz rle, hafta içinde serbest İthal listesini İlân etmiş bulunmaktadır. Bilindiği üzere bu memleketin listesi, İktisadî İşbirliği İdaresi tarafından ileri sürülen bazı İtirazlar yüzünden vaktinde açıklanamamıştı. Diğer taraftan. Fransa ve İsviçre bazı ithal mallan İçin gümrük resimlerini arttırmış bulunmaktadırlar. Hafta içinde bildirildiğine göre. Belçika dış ticaret münasebetlerinde alacaklı durumdan, artık borçlu duruma geçmeğe başlamıştır. Bunun neticesi olarak. Marshall Yardım Plânı gereğince Belçika tarafından tanınmış olan tiraj haklan çok az kullanılmıştır.
Japonyamn İktisadî gelişme yolunda ilerleme gayretini gösteren haberler son hafta içinde de gelmeğe devam etmiştir. Filhakika Japonyamn yabancı sermaye girişinden memnun olduğu ve bu girişi arttırmak için yabancı sermayeye mühim vergi muaflıkları tanınacağı bildirilmektedir.
Ticari ve malî görüşme ve anlaşmaya müteallik haberlere gelince, Yunanistan İle Portekiz arasında bir ticaret anlaşması imzîdanmış, Batı Almanya ve Fransa arasındaki görüşmeler neticelenmiş, İngiltere ile İskandinav memleketleri aracında geçen ay banlayıp inkıtaa uğramış bulunan müzakereler neticelenmiş ve gene İngiltere ile İsrail arasında mali görüşmelere ballanmak üzere İsrail heyeti Lon-drayn hareket etmiştir.
Memleketimize alt iktisadı haberler arasında, ithalât ve ihracat muvazenemiz hakkında. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Dairesi Başkanının verdiği malûmat, hususi bir ehemmiyet arzetmektedir. Sözcü. 149 milyon hra olarak gösterilen açığın zahiri olduğunu, hakikatte İhracat ile ithalât arasındaki farkın 22 milyon lira civarında bulunduğunu söylemiştir.
Mamul maddelerimizi ihraç imkânlarını araştırma faaliyeti de haftanın dikkati çeken hâdiselerinden biridir. Bölge Sanayi Birlikleri bu mevzuda yapmakta bulundukları tetkiklerden bir kısmını bitirmişlerdir.
Birleşik Amerika otelciliğini tetkik edecek olan heyet
Wafihington (Reuter - Hususi) — İktisadi işbirliği idaresinden bildirildiğine göre, on beş Avrupa memleketi, Birleşik Amerikada otel inşa ve İdare İşleri üzerinde tetkikat yapmak üzere mümessiller göndermeğe muvafakat etmişlerdir.
İktisadî İşbirliği İdaresi tarafından tertip edilen bu tetklkatın gayesi Batı Avrupa otellerini modernleştirmek ve bu bölgeye Amerikan seyyahı celbi için faaliyette bulunmaktır.
Çalışmanın münferit memleketler menfaatlerine göre değil, bütün Av-
Türk - İran transit anlaşmasının yürürlüğe pirmesl arifesinde Tahran ticaret mehafilinde mühim hazırlıklara başlandığı bildirilmektedir. Bu cümleden olmak üzere, Türkiye - İran Transit Şirketi adını taşıyan 10 milyon riyal sermayeli bir şirket kurulmuş bulunmaktadır.
Banka muameleleri, sigortacılık, ticaret ve komisyonculuk ve temsilcilik yapmak üzere kurulan “Türkiye Eski Muharipler Bankası,, faaliyete geçmiştir. Bundan başka. Sanayi Bankasının kurulma hazırlıklarına yeniden hız verilmiş ve bu hususta temaslarda bulunmak maksadîyle Ticaret Odası ve Sanayi Birliği Ankarayu birer heyet göndermişlerdir. Hususî teşebbüs halinde kurulması istenen bu bankanın Marshall Yardım fonundan istifade ettirilmesi düşünülmektedir.
HAFTANIN ka^vda değer diğer bir hâdisesi de. Devlet İktisadi teşekkülleri umumi heyet toplantılarının başlamış olmasıdır. 1948 yılı raporları tetkik ve tasdik edilen müesseseler in sayısı, hafta sonunda on üçü bulmuştur. (x)
Devletçiliğimizin millete her yıl hesabını veren bu umumî heyet toplantılarının umumî efkâra lâyık olduğu ehemmiyetle arzedilemediğine işaret etmek yerinde olur. Matbuata kapalı olarak Meclis kütüphanesinde toplanan bu umumi heyetin daha açık bir tarzda çalışması zaruridir. Yeni İstanbul’un hususi bir itina ile hafta içinde okuyucularına verdiği malûmat güçlükle elde edilmiş bulunmaktadır. Bu görüşmelere şahit olunamadığın-dan, milyonlarca kâr ve zararın bahis mevzuu edildiği bu çaptaki işletme hesaplan ve muamelâtının birkaç saat içinde ve üçer, beşer müzakere ve karara bağlanması sebeplerini izah etmek mümkün olamıyor. Bilhassa bu işlerle yakından alâkadar olan bir serbest piyasa sektörünün mevcudiyeti düşünülmeli ve hususi sermaye için umumi mevzuatımızla vazolunan sisteme benzer aleniyet usulleri tatbik olunmalıdır. Bu mevzua sırası gelince yine avdet edeceğiz.
Nihayet haftanın son günlerinde hemen herkesi alâkalandıran mesken meselesi üzerinde de hareketler olmuştur. Bunlardan birincisi Ankara Milletvekili tarafından yapılan ve Millî Korunma Kanununun 30 uncu Kira maddesinin tadiline müteallik olan kararın. Büyük Millet Meclisi geçici komisyonunda müzakere ve kabul edilmesidir. Kanuniyet kesbetmesi beklenilen bu tasarıya göre, kiracının muvafakati, meslek veya memuriyet yerini değiştirmesi gibi sebeplerle boşalan ve kira noktasından Milli Korunma Kanununun 30 uncu maddesine tâbi bulunan evlerin yeniden kiraya verilmeleri halinde, kira bedelleri hiçbir kanuni takyide tâbi olmıyacak-tır. Gene aynı tasan, kiralanmış bulunan evlerde yapılmasına lüzum görülen su. elektrik, havagazı gibi tesisler masrafı faiz ve amortisman karşılıklarının kira bedeline ilâve edilmesine cevaz vermektedir.
Diğer taraftan. İstanbul Vali ve Belediye Başkanının reisliğinde toplanan bir hej’et. şehrin mesken meselesini sosyal bir görüşle mütalâa etmiş ve lüzumlu mevzuat değişikliği hakkında vardığı neticeleri Hükümete bildirmeye karar vermiştir.
YENİ İSTANBUL
(x) Bak; “Yeni İstanbul,, 17, 19 ve 21 Ocak.
t^ııjrs-rırt—Küta-nıttrsMtjiTMinııntrjîiısEnnıntıntu-rmt!!—tırenMmrj-j'i
rupa memleketleri menfaatlerine göre Ayarlanmasını istiyen İktisadî İşbirliği İdaresi, elde edilecek neticelerden bütün Marshall Yardım Plânı memleketlerinin faydalanmaları lüzumunu belirtmiştir.
Tetkikleri yapacak mütehassıslar, turizm endüstrisinin muhtelif kollarına mensup olacaklar ve kendi memleketlerine birer rapor vereceklerdir. Ziyaretler, altı memleket mümessillerinden mürekkep üç grp halinde tertiplenmektedir. Birinci grupa Türkiye, Belçika, Lüksemburg, İrlanda, Holânda ve Ingiltere dahildir.
Dünyanın birçok yerlerinde, bilhassa Çin’de ve Asyanın muhtelif mıntakaları nd.a hüküm süren açlık ve sefalete rağmen. Amerika'da mahsul bu sene her zamandan boldur. Fakat Amerika, mallarının karşılığını bulamadığı için ihraç zorluklarıyla karşılaşmaktadır. Resimde, bu sene Amerika'da pek bol vaziyette olan mısırın stok edilişini görüyorsunuz.
DÜNYA HABERLERİ
Yün satışlarında şiddetli rekabet başladı
★ Sidney (Hususî) — İngiltere, Av rupa memleketleri; Birleşik Amerika, Rusya ve yerli fabrikalar a-rasmdaki şiddetli rekabet üzerine yün satış fiatleri pound - takriben yarım kilo - başına 112 3/4 pen-ce’e kadar yükselmiştir. Satışlar hararetlidir. Durum satıcılar lehine inkişaf etmektedir.
Merinos âzami fiati libre başına 160 1/4 pence'dir.
Hanı pamuk ve giyim eşyasında canlılık
★ New . York (Hususî) — Geçen hafta ham pamuk ve giyim eşyasında kayda şayan bir canlılık görülmüştür. Pamuk ipliği piyasasında istikrar mevcuttur. Her ne kadar bazı firmalar, nisan ayı satışlara girişmiş iseler de, birçok satıcılar şubatta teslim şartiyle muamele kabul edecek durumdadırlar. Mart ayında mühim miktarda pamuk ipliği teslim edilmesi mümkün görülmektedir.
İngiliz pamuklu dokuma fiatleri yüksek
★ İskenderiye (Hususi) — Orta ve aşağı kaliteli İngiliz pamuklu dokumaları fiatlerinin. diğer Avrupa memleketleri mallarına nazaran yüksek oluşu yüzünden, İngiliz mallan üzerinde muamele pek azdır. Mamafih, perakendeciler, üst kaliteden İngiliz kumaşlarını, fiatlerinin yüksekliğine rağmen satın almaktadırlar. Tanınmış bir ithalâtçı, bu durmun, İngiliz yünlü kumaşlarına, halk tarafından alışılmış bulunmasından ileri geldiğini söylemiştir
"Finebel,, memleketleri para birliği konferansı
•ğ Paris (Reuter - Hususi) — Fransa. Belçika, İtalya, Holânda ve Luxeınboıırg Maliye Bakanlarının, beş memleket para birliği mevzuunu görüşmek üzere bugün Pa-riste toplanacakları bildirilmektedir.
Mısırın 1950 dış ticareti hakkında düşünceler
Kahire (Reuter - Hususi) — Mısır Ticaret Bakanlığı, 1950 dış ticaret hakkında, Maliye Bakanlığı İthalât vc ihracat Komitesine şu teklifleri yapmıştır:
Ziraat makineleri; dokuma tezgâhları; hidrolik makineler; sulama pompaları; elektrik ve hava pompaları, yiyecek maddeleri ve hu bubat, kâğıt ve gazete kâğıdı, ham maddeler; her türlü kimyevi maddeler; madeni eşya; tayyare ve makine yedek parçaları; demiryolu teçhizatı; ecza maddeleri gibi ithal mallan için ithalât hadleri aynı kalacak, hususi bir ticaret anlaşması mevcut olmadıkça lüks eşya ithal edilmiye-cektir.
ihracının arttırılması düşünülen maddeler ise, pamuk, keten, oyuncak, çini, bazı gıda maddeleri, madenler, karton, deri ve ipliktir.
Fransa, İngiltere,ye de buğday İhraç edebilecek
★ Paris, (Reuter - Hususi) — Ho-lândaya 30.000 ton buğday ihracından sonra, Fransız ziraat me-haflli, yakında İngiltere ve Bel-çikaya da buğday ihraç edilebileceği kanaatindedirler.
iyi haber alan mehafıl, Fransada hâlen satılması mümkün 5.800.000 ton buğday stoku bulunduğunu bildirmektedir. Bu durum Fransa-yı, Milletlerarası buğday anlaş-masiyle tesbit edilen 90.000 ton İhraç haddini değiştirmeye sev-kedecektir.
İngiltere, dolar açığını kapatamı,yarak
★ New - York (Reuter - Hususî) — New-York Times gazetesi, İngiltere altın ihtiyatlarındaki artışın açık bir ticaret muvazenesi karşısında, bu memleketin tediye kabiliyetini temine kifayet edemiye-ceğl mütalâasını ileri sürmektedir.
Gazeteye göre as>l mesele, İngiltere Kıralhğmın dolar memleketleriyle mevcut ticaretinde (279.000.000 ve bütün memleketlerle yaptığı ticarette 400.000.000 sterllng açığı bulunmasıdır.
Meteoroloji Enstitüsünün ziraatimize faydaları
Bu teşkilâta yeni bir şekil vermek lâzımsa, Tarım Bakanlığına bağlanmalıdır.
Ankara 1 (Hususi iktisat muharririmiz bildiriyor) — Başbakanlığa batfb bulunan Devlet Meteoroloji U-mum Müdürlümü teşkilâtının Akıbeti üzerinde henüz kati bir karar verilememiştir. Bu mesele ile alâkalı bir çok kimselerle yaptığım görüşmelerden edindiğim intibaları bildiriyorum;
Milli gelir kaynaklarımızın başlıca temelini ziraat teşkil ediyor .Köylümüzün ekonomik ve sosyal kalkınması vc dolayısiyie memleket iktisadiyatının inkişafı ziraat mahsullerimizin çeşitlenmesi ve istihsalin art-masiyle mümkündür.
Tabiatın memleketimize bahşettiği geniş ve çeşitli ıklım bölgelerinde zirai kalkınma hareketlerinin başarıla-bilmesi, bu çeşitli yerlerin’klimata-lojik faktörlerini tesbıt ve bunların tezahür ve tesirlerini etüd etmeyi ve I bu etüdlere dayanılarak her iklim bölgesinde İlmî esaslara göre düzenlenecek mctodlar dahilinde çalışmayı zaruri kılmaktadır.
Ziraî mahsuller daima hava hâdiselerinden sıcaklık, don, kırağı, yağmur, güneş, rüzgâr, tebahhurat gibi faktörlerin tesiri altında bulunmakta ve ancak bu faktörlerin müsaadesi nispetinde verimli olmaktadır. Geçirmiş olduğumuz kurak yılın zirai bünyemizde ve dolayısiyie memleket ekonomisinde yarattığı sıkıntı ziraat ile tabiat hâdiseleri arasında sıkı ve yakın bağı göstermeye kâfidir. Bu yılki tohumluk tevziatında bölgelerin ihtiyaçlarım tesbit ve zamanında tedbir alırken Tarım Bakanlığı iklim faktörlerini yakinen takip etmekle gayeye vâsıl olabilmiştir.
Çeşitli mahsullerin memleket içinde yayılma ve inkişaf derecelerini tesbit etmek, yemden memlekete sokulmasında fayda görülecek nebat çeşitlerinin adaptasyon derecesini bilebilmek ve ziraat bakımından bir çeşit standardizasyonu yapabilmek için gene iklimin tesirlerini yakından takip etmek icap eder.
Şeker pancarı ekim saJıalarımn tesbit ve zîraattnin yerleşmesinin, Rize vilâyetindeki çay ziraatinin kurulmasının, şeker endüstrimizin istikbalde mühim bir ham maddesi olmak istidadında bulunan şeker kamışının memleketimizde yetiştirilmesinin mümkün olabileceğinin, bunlardan maada en mühim ihraç maddelerimizden pamuk, tütün, üzüm, incir, fındık ve narenciyelerin intişar sahalarının tesbit edilmesinin tama-miyle meteorolojik etüdlere vabeste bulunduğunu söylemeye lüzum yoktur.
Avrupa Klering Birliği görüşmeleri başlıyor
★ Londra. 22 A.A. (AFP) — îyi haber alan bir İngiliz kaynağından elde olunan malûmata nazaran ö-nümüzdeki temmuz ayından itibaren Avrupalılararası tediye anlaşmasının yerini almak üzere Pariste bir Avrupa Klering Birliği anlaşması imzalanma ihtimalleri son günlerde bir hayli artmıştır. İyi haber alan İngiliz çevrelerinden bildirildiğine göre evvelâ 26 ocakta Pariste toplanacak olan Avrupa İktisadî işbirliği Teşkilâtı İstişare Grupunda ve sonra 1 şubatta yapılacak olan konsey toplantısında böyle bir anlaşmanın esası üzerinde mutabık kalınması muhtemeldir.
Fransanın yağlı tohum rekoltesi
İr Paris (Hususi - Reuter) — Fransada yağlı tohum ekilen sahanın artmış bulunması ve hava şartlarının müsait oluşu dolayısiyie, 1950 yılında yağlı tohum rekoltesinin fazlalaşacağı tahmin edilmektedir.
Ziraatimize yüz milyonlarca liralık zarar veren çeşitli nebat ve haşere hastalıklariyle mücadelede, bağcılık bölgelerimizde bazan felâketlere sebep olan don ve kırağının istidlalinde iklim tetkiklerinin oynadığı rol pek mühimdir
Bu mühim sebepler dolayısiyledir ki Tanın Bakanlığı daha 1025 yılında bir Meteoroloji Enstitüsü ve memleket çapında etüdler yapabilmek için de muhtelif yerlerde 50 meteoroloji istasyonu kurarak kendi mütehassıs «flemanlariyle çalışmalara başlamıştı. Tarım Bakanlığı hususi meteoroloji teşkilâtı 1937 yılında Milli Müdafaa ve Bayındırlık Bakanlıkları rasad teşkilâtlarıyla tevhid edilerek Başbakanlığa bağlı müstakil bir U-mum Müdürlük haline getirilmiştir. Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile Tanın Bakanlığı teşkilâtı arasında dat-ma sıkı bir işbirliği yapılmaktadır
Meteoroloji Genel Müdürlüğü son zamanlarda uçuş meteorolojisi üzerinde de çalışmava başlamış ve bu maksatla bazı meteoroloji istasyonlarını hava alanlarına nakletmiştır. Teşkilâtın bu çalışmaları memleket müdafaası ve gün geçtikçe artan hava münakalâtı için çok faydalı olmaktadır. Bu yüzden Devlet Meteoroloji Teşkilâtının Milli Savunma Bakanlığına bağlanması lehinde bir hareket uyanmış ve bunun tahakkuku için harekete geçilmiştir. Fakat teşkilâtla aynı nispette alâkalı bulunan Tarım Bakanlığı Milli Savunmanın talebine şiddetle itiraz ederek Genel Müdürlüğün Meteorolojik Etüdler ve İklim Araştırmaları Şubelerinin kendisine raptedilmesin) talep etmiştir Bu yüzden askerlerle ziraat çiler arasında hararetli tartışmalar olmuştur.
Bundan 12 sene evvel büyük zorluklar yenilerek birleştirilmiş olan Devlet Meteoroloji Teşkilâtının en iyi bir gelişme devresine girdiği zamanda parçalanmaya doğru gitmesi tarafsız meslek ve ilim çevrelerinde büyük bir teessürle karşılanmıştır. Teşkilât Tarım Bakanlığına bağlanırsa hava etüdlerinin, Milli Savunmaya raptedilirse iklim araştırmalarının ikinci plâna atılması tehlikesi vardır. Bu itibarla ziraat, milli müdafaa, bayındırlık ve münakalât mevzulanyle alâkalı olan devlet meteoroloji işleri için en münasip şekil, bunun yine Başbakanlığa bağlı kalmasıdır. Bu kararın süratle alınması lüzumu da vardır. Çünkü anladığımıza göre tereddüt içinde bocalıyan teşkilât verimsizliğe doğru gitmek tehli keşi karşısın ladır.
İngiliz İhracat fiyatları düşüyor
★ Kopenhag. (Hususi - Reuter) — Danimarka Ticaret Bakanlığının neşrettiği rakamlara göre, İngiliz ihracat eşyası fiyatları düşmeğe başlamıştır.
Diğer taraftan, sterling sahası ithalât fiyatlarında geçen aya na-zan daha fazla bir yükseliş müşahede edildiği aynı kaynaktan bildirilmektedir.
Küba, şeker İhracatını arttırmak İstiyor
★ Havana (Reuter - Hususî) — Birleşik Amerikadan başka diğer memleketlerin şeker taleplerini arttırmaları üzerine, Küba, şeker ihracat miktarının 200.000 ton arttırılmasını istemiştir.
Avrupa para birliği mevzuu tetkik edilecek
★ Paris (Reuter - Hususî) — Pan -Avrupa Birliği Başkanı. Avrupa ve Amerikanın serbest para mütehassıslarını 1 mayıstan 6 mayısa kadar tsviçrenin Bâle şehrinde bir toplantıya dâvet etmiştir. Toplantıda, Avrupa para birliğine ait lüzumlu şartlar ve tedbirler görüşülecektir.
Saç levha satışı serbest bırakıldı
Türkiye Demir Çelik Fabrikaları Müessese Müdürlüğü flftç satışları Üzerindeki tahdidatı kaldırmıştır. İsteyenler Müessese Müdürlüğüne müracaatla İhtiyaçlarını temin edebileceklerdir.
Bankoların İstanbul tarafındaki yeni şubeleri
Şehrimizdeki bankalar. İstanbul tarafında yeni yeni şubeler açmak hazırlıklarını bitirmektedirler Bunlardan Ziraat Bankasının eski Yerli Mallar Pazarı binasındaki şubesi, bu ayın otuzunda açılacaktır.
Tutum Bankası, Sirkecide yeni yapılan bir hanın alt katında. Emniyet Sandığı da Yenipostahane caddesinde bir şube açmak için hazırlıklar yapmaktadır.
Yumurta ihracatı son haftalar içinde çok arttı
Ankara 22 (Hususi muhabirimizden) — Verilen malûmata göre, son haftalar içinde yumurta ihracatı artmıştır. Türklyeden yumurta çeken memleketlerin başında Yunanistan ve İsrail gelmektedir. Yumurta ihracat fiati 1440 yumurtalık sandık için 160-170 lira arasındadır. Bu fiat, perakende yumurta satışlarına da tesir etmiş ve fıatler 12,5 kuruşa yükselmiştir.
Ankarada selektör müsabakası yapılacak
Ankara (Hususi) — Tarım Bakanlığınca açılması kararlaştırılan tohum temizleme (selektör) makinalan müsabakası Ankarada nisan ayının ilk haftasında yapılacaktır. Bu müsabakaya katılmak istiyen yerli ve yabancı firmalar, iştirak arzularını mart başına kadar Bakanlığa bildirecek ve nisan İptidasında Ankarada bulunacaklardır. Müsabakalar Ankara Ser-gievinde ve halk huzurunda yapılacaktır. Müsabakada muvaffakiyet kazanacak makintalara bir jüri heyeti diploma verecek ve bu makinalar çiftçilere tavsiye olunmakla beraber, Tarım Bakanlığı da bunlardan (250) adet satın alacaktır.
Yerli otomobil yayları ihraç edilecek
İzmir, (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Yerli mamûlâtı otomobil yaylarının ihracı hakkında vâki olan taleplerin tetkik Vazifesi Bakanlıkça İzmir Sanayi Birliğine bildirilmişti. Birlik bu sanayi şubesinin İnkişafına meydan verilmek üzere tahditslz olarak yerli otomobil yaylarının ihracına İzin verilmesini kabul etmiştir.
Köylüye toprak tevzii
Ankara (Hususi) — Aldığını malûmata göre, bugüne kadar Ankara bölgesinde Nallıhan, Polatlı, Çalkaya ve Kalecik ilçelerinde 1364 topraksız aileye 65014 dönüm arazi dağıtılmış ve 19 bin liralık kredi açılmak suretiyle bu ailelerin müstahsil duruma geçmeleri temin olunmuştur.
Amerikadan gelen yeni selektörler
Ankara (Hususi ı — Tarım Bakanlığı tarafından pamuk tphuıplaruun ıslah vc temizlenmesinde kullanılmak üzere Aınerikaya sipariş edilen 12 selektörden 6 sı memlekete gelmiş ve bunlar Çukurova bölgesine tahsis e-dilmiştir. Yolda olan diğer 6 selektör de birkaç güne kadar İzmir limanına gelecek ve bunlar Ege bölgesi pamuklarının emrine verilecektir.
Adana Vilâyetinin yeni bütçesi
Adana, (Hususi) — Vilâyet umumî meclis toplantıları devam etmektedir. Bu toplantıların 7 nel oturumunda A-dana Vilâyeti bütçesi de görüşülmüş ve 1950 yılı gelir bütçesi 1.642.503 lira olarak kabul edilmiştir.
EÇEN hafta içinde ihracat bakımından, İstanbul ve İpmir piyasalarında beklendiği kadar bir gelişme olmamıştır. îş evleri, yeni işlerden ziyade, eski satışların formaliteleriyle, bilhassa yükleme meseleleriyle meşgul olmuşlardır. Denizlerde hüküm süren fırtınalar yüzünden de, vadeli satışlarla taahhüt edilen malı, gününde teslim etmek hususunda zorluklara tesadüf edilmiştir.
İç piyasayı alâkadar eden maddelerin durumuna gelince, yiyecek maddeleri grupunda fiyat gerilemesi, tedricî bir surette devam etmektedir.
Bakliyat ve hububat fiyatlarında bir gerileme olduğu halde, nebati yağ grupunda, fiyat ilerlemesi görülmüş, hafta ortasında bu malların fiyatlarında gevşeklik ve kararsızlık hissedilmiştir. Bu itibarla geçen haftanın vaziyetini karakterize ederken, piyasaların tereddüt ve kararsızlıklar içinde geçtiğini ifade edebiliriz.

İstanbul :
İstanbul Ticaret Borsasının en hareketli maddelerinin başında gene fındık bulunuyordu. Haftanın ilk günlerinde hararetli bir devre geçiren fındık, hafta ortasında gene gevşeklik göstermiştir. Buna sebep olarak takasa tâbi tutulacak fındık partisinden mal alan tacirlerin, takas kombinezonlarında muvaffak olanııyarak, ellerindeki malı piyasaya sattıkları ileri sürülmektedir. Hafta sonundaysa, fındık fiyatları tekrar canlanmış, bu suretle piyasa mütehavvil bir karakter arzetmiştir. Bu mütehavvil devre içinde gene, hafta sonunda fiyat ISO kuruşa kadar yükselmişti. Fakat alıcılar, bu yüksek fiyatla miibayaada bulunmaya yanaşmıyorlardı. Fındık hakkında daha umumi bir srrette izahat vermek lâzım gelirse, bu malın çok iyi bir ihraç senesi geçirdi-
İstanbul ve İzmir’de haftalık piyasa vazıyeti
ğîni, mevsim başından şimdiye kadar 24 milyon kilodan fazla fındık satıldığını söylemek kâfidir.
Fındık gibi, tiftik piyasası da bu yıl artık satış mevsimini geçirmiştir. Tüccar, istihsal bölgelerinde köşede bucakta kalan malları toplamakla meşguldür. Çünkü, eldeki stoklar, değer fiyatlarla satılmış bulunuyor. Tüccar. son satışlara ait yükleme ve teslim işleriyle uğraşmaktadır. Alâkadarların ifadesine göre : "Artık tiftik. bu seneki ihracat mevsiminde rolünü ifa etmiş, günlük bir piyasa mevzuu olmaktan çıkmıştır."
Hafta içinde yağlı tohumlar grupunda yeni bir hareket görülmüştür. Başta keten tohumu olmak üzere, kendir tohumu, susanı piyasaları canlanmış ve fiyatlarda bir artış görülmüştür.
Nebatî yağlar grupunda da aynı nispette bir canlılık görülmüştür. Zeytin yağı, buna muvazi olarak ayçiçeği fiyatlarının yükselişinde, İzmir piyasasının tesiri olduğuna şüphe yoktur. Hafta içinde İzmir muhabirimizin de tebarüz ettirdiği gibi (1), zeytin yağı fiyatlarının yükselişinde, yalnız zeytin yağı ihracatına müsaade edileceği yolundaki haberlerin tesirini aramak kâfi değildir. Ege bölgesinde, tütün satışlarından dolayı eline para geçiren bir kısım müstahsiller, piyasalara zeytin yağı satmak hususunda nazlı davranmışlardır. Bundan başka İzmir Tarım Kooperatifinin de körfezden mal alması, fiyatların tutkun bir hale gelmesine sebep olmuştur. Zeytin yağı ihracı hakkındaki haberlerin, piyasayı ancak oyaladığı, bundan müspet bir netice elde edilemeyeceği anlaşılmaktadır Yalnız yüksek kalitede Ayvalık yağlarının mahdut miktarda olmak
şartiyle, ihracata elverişli olabileceğinden bahsedilmektedir.
Ticaret Borsasmda, sade yağ grupunda, yalnız Trabzon yağlarında bir fiyat ilerlemesi görülmüştür ki, bu da piyasada umumi olarak bir tesir yapmamıştır. Zira, Trabzon yağ partileri, cenup bölgesi yağlan kadar piyasayı miktar itibariyle tatmin eden yağlar değildir. Diyarbakır, Siverek yağlarında ise fiyat itibariyle bir fark görülmemiştir. Toprak Mahsulleri Ofisinin çıkardığı yağın, piyasada yağ fiyatlarını düşürdüğü hak-kındaki haberleri de mübalâğalı olarak karşılamak lâzımdır. Zira, Toprak Mahsulleri Ofisi, elindeki mahdut stokla, piyasada nâzım bir rol oynıyacak durumda değildir.
İzmir :
Gelir Vergisine intibaka başlayan mutavassıtların çekingenlikleri yavaş yavaş zail olduğundan, geçen hafta borsaya biraz daha fazla çekirdeksiz kuru iiziim gelmeye başlamış ve piyasa kararsız ve oldukça gevşek bir durum arzetmiştir. Mevcut fiyatlarla yeni dış satışların yapılamaması, bu kararsızlıkta başlıca âmil olmaktadır. Diğer taraftan, Marshall Plânına dahil Avrupa memleketleri arasındaki anlaşma gereğince, şimdiye kadar neşredilen % 50 serbest ithal listelerinde üzüme yer verilmemiş olması, müstahsil ve satıcı muhitlerinde iizüntii ile karşılanmakta ve Hükümetin alâkalı devletler nezdinde teşebbüse geçmesi istenmektedir.
Gerek dış. gerekse iç pazarlara sevkına devam olunan ve esasen stoku da çok küçülmüş bulunan İncir
piyasası, hafta zarfında, sağlamlık ve istikrarını muhafaza etmiştir.
Pamuk piyasasında Yılbaşından sonrası için beklenen inkişaf henüz tahakkuk etmemiştir. Geçen sene memleketimizden mühim miktarda pamuk almış olan İsveç, Polonya, Yunanistan ve Macaristan, fiyatlarımızın yüksekliğini ileri sürerek, bu yıl alıcı duruma geçmemektedirler. Bu sene, mevsim başında memleketimizden büyük miktarda pamuk alan Çekoslovakya, halen kliring hesabının gayrimüsait bulunması dolayısiyie mubayaa yapmamaktadır. Almanya menşeli malların ucuzluğu, Çekoslovakyadan ithalât yapılmasına mâni olmakta ve bu yüzden bu memleketle kliring hesabı işleyeme-mektedir. Diğer taraftan Almânyadan yapılacak ithalât için verilmesine başlanan müsaadelerin disponibiliteyi ancak şubat ayanda düzeltebileceği tahmin olunmakta ve dolayısiyie bu memlekete de muhtemel olarak, ihracatın ancak o tarihten sonra mümkün olabileceği alâka-lılarca ümit edilmektedir.
Tariş'in yüksek fiyatlı barem avansı neticesinde (2) zeytin yağı ve diğer ııeljatî yağlar fiyatlarında hâsıl olan yükselişin tesiri altında hafta içinde pamuk yağı'nın fiyatında terakki kaydedilmiştir. Pamuk yağının düşük sühunet derecelerinde donmasına sebep olan palmitin ve istearin’in bir kısmını fabrikalar ayırarak, bunu, hidrogene yağı imalinde kullandıklarından, bu gibi palmitin ve istearin’i ayrılmış pamuk yağları, piyasada takriben beş kuruşluk bir prim yapmaktadır.
Pamuk yağı fiyatında görülen yükselmeye ilâveten küspe'nin de dış satışlarda müsait bir fiyat bulabilmesi üzerine hafta içinde pamuk çekirdeği satıcıları da arzda nazlı davranmışlardır.
(1-2) Yeni İstanbul: 2û ocak, sayfa 3.
Bayfa 4
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
TBNÎ tSTANBiyi
M OcjlV
Kitaplar arasında
Türkiyeden Japonyaya kadar, Amerikanın yapacağı yardım
Kısa günün kârı
Bir eksiğimiz
NASREDDİN HOCA
Komünizmin yolunu kesmek için. Birleşik Amerika, Asyanın cenubunda bir saadet ve refah zinciri kurmak istiyor
Washlngton’daki büromuzdan — Kendini müdafaa etmenin on iyi yolu taarruza geçmektir. Bu prensipe sadık kalan Marshall Plânı İdarecisi Hoffman, Kongreden istenen kredilerin kâfi gelmiyeceğinl. Marshall Plânının sona ermesinden sonra, yani 1952 yi takip eden seneler içinde, Amerikanın 2 milyar dolar sar-fetmeye hazır olması lâzım geldiğini bildirmiştir. Hoffman, sözlerine devam etmiş, eğer müteyakkız bulunulmak isteniliyorsa Avrupanın e-konomik kalkınması için bahsi geçen mütemmim masrafları yapmanın şart olduğunu belirtmiştir. Marshall Plânını çok pahalı bulan ve temdidine taraftar olmayan bir çok parlâmento Azası ise Hoffman’ın kati mahiyetteki sözlerini İyi karşılanmamışlardır.
Türkiyeuin Rusyaya boyun eğnıeyişi Wa-shiııgtonVla çok iyi karşılanmaktadır.
Amerikanın İranda gösterdiği faaliyetin Ruslar üzerinde tepki uyandıracağı zannediliyor. Ancak NVashlng-ton’un fikrine göre, IrAn, muhtemel Rus taleplerine boyun eğmiyecektlr.
On dokuzuncu asır boyunca Fransa ile ingilterenin çıkardığı tenkid ustaları, yaratıcılık bahsinde birçok sanatkârları geri bırakırlar
Nuri DARAGO
Edebiyat tarihi, artık her şeyden evvel edebî eserlerin tarihidir
Yazan: CEVDET PERİN
Dışişleri Bakanlığı, Annam İmparatorunun muvaffakiyet ihtimalini pek kuvvetli görmüyor. Eğer Çin komünistleri hududu aşarlarsa Amerikan yardımı daha faal bir mahiyet iktisap edecektir.
2) FÜİplnler: Aylardır devam e-den komünist isyanının vüsati üzerinde burada türlü yorumlar yapılıyor. Ekonomik yardım projeleri hâlâ ka tiyet kesbetmemlştir. Fllipinlere gönderilen silâh ve malzemenin miktarı “mütevazı,, dır.
11) Imk ve Yakındoğu: Başkan Truman, boş bulunarak, Fırat ile Dicle arasında kalan arazi parçasının "cennete,, çevrilmesinden bahsetmişti. Şimdi ise, Yakındoguda yaptıkları bir tetkik seyahatinden dönen Birleşmiş Milletlerin temsilcileri, alâkalı memleketlerin böyle bir değişikliği hazmedecek durumda olmadıklarını beyan etmişlerdir.
Birleşmiş Milletlerin hazırladığı raporda şöyle denilmektedir: *'Bu mıntaka hazırlığını tamamlamamıştır. Ne projeler, tamamdır ne de a-lâkalı milletler ve hükümetler bu kadar büyük çapta bir teşebbüs için lüzumlu hazırlığı yapılmıştır.,,
y ardım vardığı
mesele-
Yugoslavya meselesinde Amerikanın takip ettiği siyaset büyük bir olgunlukla inkişaf ediyor. VVashington-dan bildirildiğine göre, eğer Yugoslavya taarruza uğrarsa Amerika, kendisine silâh verecektir. Hattâ haberin sıhhati kat! olarak tâyin e-dllememekle beraber, Milli Savunma Konyestnin, Yugoslavyaya bahsinde resmi bir karara bile söyleniyor.
Buna mukabil, Uzakdoğu
lerinde Dışişleri Bakanı Acheson bariz bir şekilde müdafaaya geçmiş bulunuyor. Avrupa hakkında kat! kararlara sahip olan Acheson’un Uzakdoğu meselelerinde neden bu kadar kararsız hareket ettiği merak ediliyor. Geçen hafta Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan resmî beyanatı müteakip, herkeste şu İntiba uyanmıştır: Formo-za’dan* sonra zuu olamaz.
Bu siyaset tır? Türkiye
kavsin üzerindeki konomik. bazı yardımlarda bulunarak bu vesile ile Uzak ve Yakındoğu memleketlerinin durumunu gözden geçirmek çok faydalı olur.
1) Hlndiçiıü: Hindiçiniyi alâkadar eden anlaşmalar Fransız parlâmentosu tarafından tasdik edilir edilmez, Washmgton, Bao-Dai rejimini tanıyacaktır. Bununla beraber Amerikan
gerilemek bahis mev-
nasıl tatbik olunacak-ve Japonyadan geçen memleketlere e-hallerde de askeri



Bonn şehrinde umumî hayat
Almanlar ikinci harbin başından beri unutmuş oldukları sebze ve meyveyi şimdi pazarlarda bol bol buluyorlar
Bonn. 22 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Batı Almanya payitahtı Bonn'un harici manzarası, gayet sakindir. Sayısı çok fazla resmi dairelerin bulunduğu yerleri gösteren levhalar: hâlâ zapte-dllmiş ve işgal altında bir şehir hissini vermektedir. Dünyanın bir sürü payitahtından hiçbirinde, Bonn’da olduğu gibi, nezaretlerin bulunduğu istikametleri gösteren bir sürü levhaya rastlanmaz.
Yeni parlâmentonun bulunduğu arazi, yeni bıniarlyle, daha ziyade modern bir endüstri tesisi hissini vermektedir. Resmî daireler çok sıkışıktır ve saray yavrusu eski köşkler, Başbakan ve Bakanlarla dar bir çalışma kadrosuna ancak yer vermektedir. Bu itibarla Bonn'da yalnız mebuslar bir dereceye kadar faaliyet gösterebilmektedir. Bütün diğer teşki- I lât, yer darlığı yüzünden hemen hareketsiz bir haldedir.
Misal olarak, hükümetin “protokol,, şubesini alalım. Dışişleri Bakanlığının birkaç eski memuru tarafından idare edilen ve hükümetle yüksek komiserler ve şimdi de yabancı mümessiller arasındaki temasları tanzim etmek gibi çok ağır bir İşin mesuliyetini taşıyan bu şube, ancak, İki kişilik bir aileye yetebilecek bir villada, üstelik, başka bir hükümet dairesiyle beraber çalışmaktadır. Vakaa bu yer darlığının hiç faydası da yok değil!., insan, uzun boylu beklemeden, hemen alâkalı memurun yanma giriveriyor. Ma-amafih ziyaretçiye mahsus olan l bu tek taraflı mazhariyet, aranılan memurun alelekser yerinde bulunmaması suretiyle telâfi edil-
| mektedlr.
Yeni payitahtın en müessir manzarasını, şehrin en büyük meydanında açılan pazar teşkil etmektedir. Yüzlerce ufak barakada, sebzeci ve yumurtacı, kadınlar, mallarını, Batı Almanyanın büyük şehirlerinden çok daha ucuza, bol bol arzedlyorlar. Bugünlerde bilhassa portakal, limon, Hindistan cevizi, İncir ve muz gibi cenup meyvalannın bolluğu göze çarpmaktadır. Bütün bunları, Almanlar, on seneden, yani harbin başından beri unutmuşlardı. N® yazık ki, uçak ve otomobille konferanslarına ancak yetişebilen ziyaretçilerin acelesi, bu sakin ve salhçu manzarayı kâfi de-recede müessir kılamamaktadır.
Acaba. Amerikanın Formozayı ter-kedlşl, Filipin hükümetinin kuvve! manevlyeslnl bozacak ve sırası gelince kendilerinin de yalnız bırakılacaklarını zanneden Filipinlileri Pekin’® tavizlerde bulunmaya teşvik edecek mİ?
Birleşmiş Milletlerin raporu, bir çarei hal olarak, Ürdün vadisi, Arap Filistin, Lübnan ve Sutiyede mahdut gayeli ve müstakil projeler tatbik edilmesini teklif ediyor. Bu programın tatbiki için başlangıçta 10 milyon dolara ihtiyaç vardır.
bir faaliyet mevzuu o-eulhü meselesi şimdilik Amerikan Dışişleri Ba-aahada hiç bir faaliyet
8) Japonya: Burada hiç bir değişiklik yoktur. Bundan birkaç hafta önce, büyük lan Japonya tavsamıştır. kanlığı bu
göstermiyor. Amerikan Milli Savunma Bakanlığı taralından hazırlanan ve Japonyada kurulması istenilen deniz üsleri meselesi de Dışişleri Bakanlığı tarafından frenlenmektedir.
4) Kore: Seoul’deki Amerikan sefiri ile Amerikan Dışişleri Bakanlığı arasında bir anlaşmazlık mevcuttur. Sefire göre, ne pahasına olursa olsun, General Çan-Kay-Şek'e yardım edilmeliydi. Eğer Kongrenin nazarı dikkati çekilmezse küçük miktarlarda yapılan ekonomik ve askerî yardımlara devam olunacaktır.
5) Endonezya: Bu memlekette başarılması lâzım gelen en mühim dâva yol İnşaatıdır. Washlngton'daki Endonezya maslahatgüzarı şu sözleri sarfelmiştir: “Bize yardım edilmesini istiyoruz. Fakat hudutsuz hayallere de kapılmıyoruz.,,
6) Siyam: Bu memleket, Sovyet faaliyetinin merkezidir. Bangkok'taki Sovyet sefaretinde 153 memur bulunuyor, halbuki Amerikan sefaretinde ancak 30 kişi vardır. Siyam, Amerikan yardımından hemen hiç istifade edememekte ve gerek milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankası gerekse Para Fonu ile ihtilâf halinde bulunmaktadır.
7) Birmanya: Memleket dahilindeki karışıklık mutlaktır. Resmi mem-balardan öğrenildiğine göre, Blrman-yalılar, teklif edilen Amerikan yardımını emperyalist bir karakter taşıdığı bahanesiyle reddetmişlerdir. Acheson’u tenkid edenler, bu mevzuda bir pot kırıldığını tahmin ediyorlar.
8) Hindistan; Demokrasilerin tarafını kati olarak tutmayacağını beyan etmesine rağmen Nehru’ya yardım edilmeye devam olunacaktır. Nehru tarafsızlığını teyld etmiştir. Hindistanda kurulan sanayi teşebbüslerine Amerikalıların yatırdığı hususi sermayenin korunması için istenilen garantileri Hindistan vermek istemiyor. Washington'un tahminine göre, Pakistan ile Hindistan arasındaki münasebetlerin gerginleşmesi Yeni Delhi hükümetinin asker! masraflarını mübalâğalı bir şekilde yükseltmiştir.
9) Pakistan: Hindistan, devlet teşekküllerini korurken Pakistan daha çok hususi sermayeyi teşvik ediyor. Bu sebeple, Pakistan’ın ekonomik doktrinleri Amerikanınkinlere daha yakındır. Amerikan sermayesine, Pakistan, kapitalistleri korkutan diğer doğu memleketlerinden daha çekici gelmektedir.
sukutu ha-bu yüzden vasıtasiyle nutuktan
10) İran: Şahın Amerikayı ziyaretinden aonra Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankası İran’a yardımda bulunmayı kabul etmiştir. Buna rağmen, istediği tankları kendisine vermediklerinden dolayı şah yale uğramıştır. Hattâ Şah, "Amerikanın Sesi,, vermeyi kararlaştırdığı
vazgeçmiştir. Kâfi derecede inkişaf etmemiş olan memleketleri modernleştirmek maksRdIyle Truman’ın kabul ettiği programdan İran istifade edecektir. Ancak, 25 milyon dolarlık bu tahsisattan İranın hissesine düşen çok ufak bir miktardır. Bu sebeple, İran, Amerlkadaki hususi sermayeye dönmek mecburiyetini hissetmiştir. "Overseas Consultants,, adındaki bir Amerikan anonim şirketi İranın modernleştirilmesi için Tahran ile 650 milyon dolarlık bir anlaşma İmza etmiştir. Bahsi geçen anonim şirketin başında Clifford S. Strike adında bir şahıs vardır. İsmi geçen Strike, Bermüda adasında hava-deniz üssü yapmış, Truman kûmetl hesabına Alman ve Japon düatrilerlni yeniden kurmuştu.
bir hü-en-
12) Türkiye: Türkiyenln. Rusya-ya boyun eğmeyişi, Washington’da gayet İyi karşılanmıştır. Marshall Plânından istifade etmeye devam e-decek olan Türkiye aynı zamanda asker! yardım da görecektir. Öğrendiğimize göre, Marshall Plânın-da, her memleket için olduğu gibi, Türkiye için de yüzde 25 bir azaltma yapılacaktır. Gelecek senek! askeri yardımda da bir miktar azaltma yapılacağı tahmin ediliyor.
Görüldüğü gibi, Yakın ve Uzakdoğu memleketlerine Amerikanın yaptığı yardımlar birbirinden farklıdır. Alâkalı her memleket ile Washlng-ton arasında iki taraflı anlaşmalar imza ediliyor. Şimdilik, Asya için bir Marshall Plânı bahis mevzuu değildir. Hattâ yeni bir Truman Doktrini dahi formüle edilmiş sayılamaz. Neden mİ? Çünkü General Mar-ahall’in dediği gibi “Avrupada mevcut olan çalışma imkânları Asyada yoktur.,.

TENKLtDStZ edeb! hayat muhalefetsiz siyasi hayata benziyor. Birinin eksiği tamamlandı; öteki de tamamlansa ne iyi olacak!
Batıdan aldığımız sanat ve edebiyat tarzlarının hepsi kök salıp iyi kötü meyve verdi: Yalnız tenkid bir türlü iklime ısınamıyor.
Şüphesiz kİ, en İyi münekkld okuyucudur. Nitekim beş altı a-sırlık edebi hayatımızda tenkid meslek halinde İşlenmemiş, aydın bir kütlenin imtiyazı kalmıştır. Fakat o devrin şartları “münekkld,, denilen kimselere İhtiyaç göstermezdi, zira edebiyat mahdut bir zümreye hitap etmekte ve bu zümre bilgisi ve zevki sayesinde başkasının yardımı ol-maksızın bir eserin değer veya değersizliğini takdir edecek durumdaydı,
Ama bugün ayni şartlar tamamen aksidir: Okuyucu sayısı bir kaç misil arttığı gibi seviyesi de o nisbette düştü, ve edebiyat pek büyük nuyor. Çok türlüsü bir ter: Bunun mızın bugünkü hacmi mesleki tenkidin kurulmasını emretmektedir.
Meslekten teııkidci denildiği vakit göz önüne acayip bir mahlûk geliyor: sanat ve edebiyat e-serlerinden herhangi birine dair hüküm vermek hakkını kendinde görüp de ayni eserleri yaratmak kudretinden mahrum - hAttâ mahrum olduğu için o mesleğe katlanan - bir nevi tufeyli... Bu tezadlı tarif umum! kanaatin tercümanıdır.
Tenkidcilerin bir çoğunda o kanaati kökleştirecek huylar, daha doğrusu huysuzluklar yok değil; her meslek erbabını kemiren haset hele edebiyatta haklk! - ve gösterileri bakımından gülünç şekiller alan - bir Afettir. O itibarla zaten kısır ve yaratma hassası yok diye adı çıkmış meslekten tenkldclnin çoğun lüzumundan fazla titiz, anlayışsız ve haksız olmasını tabi! değilse de "mukadder,, görmeli.
Fakat sahici münekkld öyle küçüklüklere düşmüyor. Hattâ tenkidi hakklyle başarabilmek için sanat ve edebiyatın icap ettirdiği hassasiyete malik olduktan başka er zeki yaratıcı sanat-
daha zeki ve üstelik mes-asaletine imanı olması
lâ-
şu-ta-
Üstelik sanat sahasındaki “İstihsal., ölçüde gelişmiş bulu-ve kalabalık işin her takım kılavuzlar Is-içindir ki. edebiyatı-
kârdan leğinin zım.
Gerçekten, edebiyatın öteki beleri kadar asalet ve özellik
şıyan tenkid de yaratıcılığını çoktan göstermiş bulunuyor. On dokuzuncu asır boyunca ve bugüne kadar Fransa He İngilterenin Çıkardığı tenkid ustaları yaratıcılık bahsinde bir çok sanatkârı geride bırakırlar. Zaten tenkidin, e. debiyatta seçkin, zengin ve ince bir tarz olan “deneme,, ile akrabalık halinde bulunması, en büyük tenkidcllorln “deneme,, üstadı sayılması bize hatırlatıyor kİ, ten-kld, sanıldığı gibi verimsiz ve menfi bir sanat bölümü değil de aksine, en yüksek eserlerin bile, değerlerini lâyıklyle açığa vurabilmek İçin muhtaç bulundukları bir nevi sihir ameilyesldlr.

Şüphe etmlyellm, edebiyatımızın bugünkü dağınık hali tenkid-sizlikten ileri geliyor. Yaşayan, mahsul veren bir edebiyatımız var; fakat seyrini kimse takip e-demedlğl gibi o kitap ve yazı a-kını içinde değerin payını seçmek de imkânsızlaşıyor. Bundan kimlerin faydalandığını sezmek güç değil; kötü muharrirler dünyanın her yerinde çoğunluktadır ama onları İyilerinden ayırdetmek için tenkid gibi bir usul kurulmuştur. Bizde bulunmaması, edebiyatımızın değeri hakkında tarihçilerine kadar tesir edecek tereddütler vücude getiriyor.
Tenkid bir ölçüdür, ayardır; herhangi bir eserin “teknik,, vasıflarını, yani yapısındaki hüner veya hünerslzllkleri va dolayısıyla mânasındaki niteliği tayin e-der. Sadık bir aynadır; üstelik "nâzımdır,, da, yani zevksizlik, bilgisizlik, marifetslzlikte aşırılığa set çeker. Batı edebiyatını örnek aldığınuzdaııberi tenkidi de âdet cdinseydik bunca yalancı şöhretlerin edebiyatımızda yer bulmasını Önlediğimiz gibi belki de birkaç hakiki kıymeti de gözden kaçırmamış olur ve edebiyatımızı bugünkü kıymet kararsızlığına uğratmamış, onu bir çok ehilsiz ellerden kurtarmış olurduk.
Ona, İyi ile kötüyü gösterecek bir "muhalefet,,, amansız ve fakat anlayışlı ve şefkatli bir tenkid lâzım.

1

16
1 0 A û Sovyet dış politikasının
I343I c Y Ü Z U

I

[•|l ilil
I
Komlnform Genel Sekreteri Mihail Suslov’a, yalnız Titoya değil, "iki numaralı düşman,, sayılan Papaya şı da daha enerjik hareketlere mek üzere talimat verildi.
Papa, Togliatti auikasdinin dönümü olan 13 temmuzda, 20 milyon komünisti aforoz etmişti» Bu tebliğ, Doğu Avrupadaki hıristiyanlan tazyik eden altı Doğu Avrupa hükümetine karşı idi.
Bu hâdise da, komünist ması, PolltbUroda hiç hayret uyandırmadı. Italyan komünistlerinin yarıya ineceğini, diğer memleketlerde de buna benzer zayiat verileceğini göze alacak kadar aklıselim gösteriliyor. Suslov Prag'a giderek Ko-minform Propaganda Şubesi âzasiy-le görüşüyor. Gevşek davranmamak neticesine varılınca, çok mahrem tutuları şu tebliğ neşrediliyor: “Geçen asırda da II. Victor Emanuelden Cavour’a, Garibaldi'dcn Mazzini’ye kadar. Italyanın bütün istiklâl kahramanları aforoz edilmişti. İtalyan yoldaşlarımız, Anglo-Amerikan sermayesiyle işbirliği yapan Papanın, İşçi sınıfının haklarına vâki bu küstah müdahalesini cevapsız bırakmamalıdırlar. Bu itibarla daha sonbahardan itibaren “Mukaddes Yıl leyhme, Garlbaldiye yaraşır tarzda, umumî bir taarruza geçmek lâzımdır. İşçi sınıfının, tertipleyeceği fasılasız grev ve karışıklıklar, Mukaddes Yılın muvaffakiyet ihtimallerini ehemmiyetle tehdit etmelidir. Komünist partisi, katolik kilisesiyle olan bu mücadelede, çok hususi bir vazife deruhte etmiş olduğunu müdriktir. Bu itibarla komünist istihbarat bürosu (Komlnform), partinin, dünyadaki bütün komünistlerin müşterek malı olan bu mücadelesine tün kudretiyle devam edeceğini an’anesine sadık kalarak, kanlı dakârhklarla kazandığı zaferin zerresini bile vermektense, tercih edeceğini umar.,,
Komlnformun Titoya karşı taarruzu, Ekim ayı bidayetinde başladı. Cenubi Yugoslavyamn Kosova dağlarında Yugoslav kıtaları ile "Makedonya komitesi,, çeteleri arasında şiddetli müsadomcler başlıyor. Çeteciler arasında, sivil kılıklı 5000 Rus askeri de yer almıştır.
Belgraddaki Polltbüro. “Komlnformun sızdırdığı baltalama kıtaları na karşı Tito, bir çetelerini ■^Şimdiye sini Balkanlarda paraladı!,.
kar-geç-
yıl-
Yazan :
CURT RIESS
(Avrupa nusunı muhabırıaıızj

kilisenin reaksiyonu
üzerine, Batı Avrupa-partisi âzalarının azal-
m a-
bü-
vc, fe-bir
Ölmeyi
M mücadeleyi kabul ediyor, mesaj neşrederek kendi şıı sözlerle teşvik ediyor: kadar, her müstevli kafa-
Türkiyede neşir hakkı 4(YenJ İstanbul”» aittir
12
le-
300 be-ayı ta-El-
Çinin
Çinde de vaziyet, komünistler hine inkişaf etmekte devam ediyor. Çan-Kay-Şek ordusuna mensup bin asker, ağustos ortalarından rî maaş almadıkları için, ekim başında grev İlân ediyor. Aynı rihlerde. Patisteki Sovyet Büyük çişi Aleksander Bogomolei,
Paris Büyük Elçiliği memurlarının 10 ekimde Mao-Tse-Tııng Hükümeti tarafına geçeceklerini bildiriyor. Londradan alınan haberlere göre, City, Çindekl Ingiliz sermayesinin tehlikeye girdiğini Heri sürerek, komünist Çin rejiminin behemehal tanınmasında ısrar etmektedir. Kızıl Çinle ticari münasebetler kurulmasını hazırlamak üzere şimdiden bAzı grupların teşekkül ettiği bildirilmektedir.
Kremlin düşünüyor: Acaba İngiltere He Amerikanın yolları burada mı gayrılıyor?
Aksıilânıeller
Hayır ayrılmıyorlar!.. Daha ekim ayı ortalarında, \vashlrigton Büyük Elçisi Panyuşkin'ın şayanı dikkat bir muhtırası Stalıne arzcdiliyor. Bu muhtıraya göre, Bevin ile Acheson, VVashington malî konferansında şu suretle anlaşmışlardır: Ingiltere
Mao-Tse-Tung ile ticaret münasebetlerine girebilecek ve buna mukabil Amerikayı, Hindistanda serbest bırakacaktır.
Sovyet Dışişleri Bakanlığı, bütün bu manevraların, Philipp Jessup tarafından çevrildiğine emindir. Dean Acheson. bir müddet evvel Jessup’u Amerikanın Asya politikasını tetkik ve ıslahat projeleri teklif etmeye memur etmişti.
Gromlko, bir müddetten beti, Hindistan hakkında endişe verici malûmat, almaktadır. Bu meseleyi, Dışişleri Bakanlığının AsyA mütehns. «iRlarımn da iştirakiyle, daha 6 a-gufltosta dtalinle görüşmüştü. Müzakerelerin başlıca mevzuu, larda iç ve dış politika şayanı dikkat faaliyet Pandit Nehru’dur.
Panyuşkin, Novlkof ve lef‘in verdikleri malûmatı, şöylere hulâsa ediyor:
“Şimdi, vuzuhla anlaşıldığına gö-
o sıra-sahasında sürfeden
Bogomo-Gromiko

re, Sterling devalüasyonu, yalnız malî değil, siyasi ehemmiyeti de haizmiş. Çini tamamen kaybettiklerini anlayan Amerika ve İngiltere, dış politikanın ağırlık merkezin! Hin-distana naklettiler. “Bunun bir sürü delillerinden birisi, Pandit Nehru’nun üç hafta süren Amerika seyahatidir. Nehru, Amerikan Müdafaa Bakanı Louis Johnson'un hazırladığı bir "Hind Okyanusu Paktı,, na etmeye hazırdır. Johnson, Roosevelt’in Hindistandakl mümessili idi.
A8REDD1N Hoca’mn fıkralarını artık manzum olarak söy-liyeceğiz. Çünkü. Orhan Veli Kanık bu hikâyeciklerden yetmiş tanesini, yepyeni bir Üslûpla, daha doğrusu bu mevzulara uygun bir nazım tarziyle yazmış bulunuyor (1). Kitaba yazdığı önsözde, şair bugün© kadar Hoca’mn hikâyelerini bir çok kimselerin topladıklarım, fakat maalesef halkın diliyle yazmadıklarını; Profesör Fuat Köprülü’nün tetkiklerine göre Hocanın on üçüncü yüzyılda Selçuklular zamanında yaşamış olması gerektiğini, halbuki bazı bilginlerin, Timur’un bu hikâyelerde mühim bir yer işgal ettiğine bakarak, Hoca’mn onunla çağdaş olduğunu iddia ettiklerini söylüyor. Bundan başka, Edmond SauBsey (2) adında genç bir Fransız folklorcusu: “Hocanın hayatının bu fıkralardan ayrılnmıyacağını görmüş; tetkiklerini daha çok fıkraların özellikleriyle Hoca’mn bu fıkralardan çıkacak şahsiyet! üzerine yöneltmiştir. Ona göre, bu fıkralardan çoğu, Batı milletlerinin halk hikâyelerinde de görülen temalara dayanmaktadır. Bu fikrini destekliyecek Örnekleri bir bir sayıp döken Fransız yazan, sonunda: Bütün bunlar, diyor, Avrupa ve Asya insanlığının müşterek malıdır...
Orhan Veli Kanık, bu mevzu üzerinde durmuyor. “Bu fıkralardan hangileri Hoca’ya aittir, hangileri değildir diye düşünmenin mânası yok.,, diyor. Şair, bir bakıma haklıdır. Esasen biz de bu yazımızda yalnız eserden bahsetmek, yani bugün elimizde bulunan manzum hikâyelerin edeb! değerini belirtmek istedik. Fakat, edebiyat tarihimiz için mühim telâkki ettiğimiz bu mesele üzerinde birkaç söz söylemeden geçemlyeceğiz:
Nasreddin Hoca diye bir şahıs var mıydı, yok muydu? Bunu münakaşa edecek değiliz. Bugün Avrupa’da hâlâ “Shakespeare adında bir şair yaşamamıştır!,, diye İddia eden edebiyat tarihçileri var. Yaşamış, yaşamamış, bundan ne çıkar! Edebiyat tarihi artık her şeyden evvel edebi eserlerin tarihidir; metinleri ve bu metinlerde bulunan duygulan, düşünceleri, imajları ve üslûp güzelliklerini, tahilll yoluyla meydana çıkarmaya çalışır. Böyle olmasaydı, destanlar gibi, kimin tarafından yazıldıkları billnmiyen anonim eserlerin değeri olmaması gerekirdi. Kaldı ki, bu gibi eserlerin bile, meselâ Joseph Bâdier'nin Chanson de Roland İçin yaptığı gibi, bir üslûp tahlilinden geçirilerek, bir kalemden çıkıp çıkmadıkları anlaşılabilir. Fakat. Hoca’mn hikâyeleri şifahî edebiyatın malıdır. Onlara bu metodu tatbik edemeyiz. Ancak, bir İngiliz iıumour'u, bir Fransız eaprlt'sî olduğu gibi, bir de Türk mizahı olduğunu kabul etmek lâzımdır. Bu Türk mizahı ise en mükemmel şeklini Hoca’mn fıkralarında bulmuştur. Bu mizahın merkezini, daha doğrusu yüzlerce temanın etrafında döndükleri mihveri, esas temayı bulmak İcap eder (3). Bu esas tema ne olabilir? Bu hususta, ancak metodla yapılacak incelemelerden sonra hüküm verilebilirse de,
N
Hoca’mn fıkralarına şöyle toplu ola» rak bakıldığı zaman, bunlarda daha ziyade günlük hayatın pratik bir felsefesinin bulunduğu, bu sathi felsefenin ise ne iyimser, ne de kötümser olduğu, daha ziyade tevekküle meylettiği görülür. Diğer bütün unsurlar bu esas unsuru desteklemektedir. Binaenaleyh, Fransız folklorcusunun bu hayat felsefesini bütün bir Avrupaya da maletmesi. Şark ve Garp âlemlerini birbirinden ayıran duygu ve düşünceleri bilmemesinden İleri gelmiştir kanaatindeyiz. Esas tema bulunduktan sonradır k!, her biri bir ine! tanesi olan bu fıkraları dejenere olmaktan kurtarmak mümkün olabilir. Ortaçağ Avrupa edebiyatında Yuvarlak Mata efsanesi etrafında alabildiğine çoğalan macera romanları, Tilki Hikâyeleri, destanlar ve nice halk maaallan, nesilden neslle İntikal ederken, işte hep bu yüzden çığırlarından çıkmış, edebi değerlerini tamamlyle kaybetmişlerdir.
İşte. Nasreddin Hoca’mn hikâyeleri de bizde dejenere olmaya başlarken, çok şükür bir şairin ustalığı onları kurtarmış ve Türk edebiyatında lâyık oldukları yere koymuş bulunuyor. Gerçi kitap küçük, fakat yaptığı İş çok büyüktür. Bunun La Fon-talne’ln onyedlnci yüzyılda Fransa-da yaptığı İşe benzetebiliriz: Fransız şairi, günün birinde Beydeba’mn, Ezop'un ve Phâdre'ln masallarını o-kur; yazılış tarzlarını beğenmez, ve -tıpkı bizim şairimiz gibi- oturur kendisi yaaar. Fakat» ondan sonra artık bütün ömrünü bu İşe vakfeder. Şekilde mükemmeliyete ulaşmanın sırrını, Boileau'nun “Eserinizi tezgâhtan yirmi defa geçiriniz,, düsturunda bulur.
Orhan Veli Kanık’ın da, klâsikler gibi, mevzuda değil de, şekilde bir yenilik getirmeye çalışması, sanat hayatında bir dönüm noktası diye kabul edilebilir. La Fontaine'ln zerafetini, eski kelimeleri ara sıra ihya edişini, şahıslan kendi dilleriyle konuşturmasını, halkın seviyesine inmekle beraber edeb! değerinden kaybetmejdşini ve bazı fıkralara birer "moralitâ,, ilâve edişini gayet iyi benimsemiş. Şunu da ilâve edeyim kİ. dünya edebiyatında La Fon-talne’i taklide yeltenen yüzlerce şair Çıkmış, fakat bunlardan hiçbirisi Muvaffak olamamıştır. Orhan Vell’nm muvaffakiyetinin sim. onlar gibi taklit seviyesinde kalmıyarak, üslûbun ruhuna nüfuz etmesi, ve kendi orijinalitesini de kalarak, âdeta yepyeni bir üslûp yaratmış olmasıdır, öyle kİ, Ezop’un masalları nasıl La Fontaine’ln malı olmuşsa, Nasreddin Hoca nın hikâyeleri de artık Orhan Veli’nln öz malı olmuştur diyebiliriz.
(1) Orhan Veli Kanık. Nasrettin Hoca, 70 mnnxtım hlkA\c. “Do£an Kardeş Yayınları., . İstanbul. 1949.
(2) Edmond Sausuey, iyi bir tûrkoloğ olmak Uzcroykon. genç yaşta, banyosunda Ölü olarak bulunmuştur. Prosataur» Türe» conlcmporııln*. Paris, 1935. LHt^raturc Turçıır populalre, Paris. 1938, adlı eserleri denemedir.
(3) Refik Halld Karay, bul'un 20 Ocak 1950 tarılıJl kan makalesinde bu mevsua temas e-derek, blalm esas tema dediğimize “ana vasıf., diyor.
ancak birer
Yeni t*lıın-8ayısında çı-
iştirak 1924 de husus!
Gromlko, bu eserarengiz teferruatını da biliyor: “ bu suretle, Sovyetler Birliğine karşı yem bir cephe kurmaktadır. Amerika, lstanbuldan sonra, Hindistan! da eline geçirecek olursa, dünyaya hâkim olur!. Birnıanyadaki yoldaşlarımız, Hindin doğu kapısını kırmaya beyhude yere uğraşırken, Çinli yoldaşlarımızın saflan cenuba doğru gittikçe yayılırken, Ho-Hi-Min, Hındıçıni’ye fiilen hâkim bulunurken, Pandit Nehru, bütün bu gayretlerin buvük gayesi olan Hin-distam, Amerikaya peşkeş çekmek üzeredir.,.
paktın Amerika
Herkes, vazıyeti çok ciddi olarak mütalâa ediyor. Merkez komitesi, Hindistanda büyük bir ideolojik taarruza tam başlamak üzere İken. A-merlka, daha evvel harekete geçmiş bulunuyor! Acaba, inkişaf etmemiş memleketlere ekonomik yardım hakkında, Truman’ın (lış politika nutkunda yer alan şu esrarengiz düncü madde,, bu mânada mı mak lâzımdır? Acaba Büyük tanya, ne sebeple, Amerikaya,
distanı bırakmaya razı olmuştur? Andrci Gromlko, buna da cevap veriyor: Esas mesele, lnglltcrenin, Hin-dlstann olan ve milyarlara harp borçlandır. Amerika,
memleketlerinin nakit ihtiyacını şılayabillr. İngiltere artık bu rumda değildir.
Bütün bunlar, Stalln üzerine
müessir oluyor, ^talln, Hindistan ele geçmezse, cihan politikası bakımın* dan ne kadar ehemmiyetli olurlarsa olsunlar. Çin zaferlerinin nokâan kalacakları mütaleaF*ndadır.
“dör-ahn-
Bri-Hin-
varan Asya kar-du-
çok
Bedbini!
Sovyet Dışişleri Bakanlığının en zeki şeflerinden olan Bakan Yardımcısı Vladimlr Dekanossof, vaziyeti. Sta-llndcn de daha karanlık görüyor.
(Devamı var)
Amerikan Felsefesi
Amerikalılara göre, cemiyetin serbestçe gelişmesini sağlıyacak kanun, ancak sivil hukukun mahsulü olabilir.
MERİKAN felsefesi Avrupa’da pek az tanınmıştır. Onu bilen nâdir kimseler de. birçok din, ahlâk, siyaset ve İktisat mülâhazaları karışan bu felsefeyi az çok küçümsemektedirler.
“Yeni İngiltere,, de İlk fikir hareketi, 17 nel asırda beliriyor. O, İngiliz pürıtenlerınln yaptığı plato-nlzmdir ki. felsefeden ziyade dine temas eden bir meslek sayılır. Fakat din. her şeye hftklın olduğu halde, A-merikan felsefe doktrinlerinde esas teşkil etmez ve öteki içtima! ve ruhi hâdiseler gibi mütalâa edilir. Gerçekten pürltenllk din! âkide olmaktan pek çabuk çıkarak, bir hürriyet nazariyesi şekline girmişti.
Amerikan fikir adamlarının esas düşüncesine göre, beşer, cemiyetin teşkilâtlandırılması ve İlerlemesi hususunda mesuldür ve din tamamlyle şahsi bir meseledir. Fakat İçtima! teşkilâtın dini temellere dayanmasını kabul etmemekle beraber, tabiattan doğan hak ve hukuk nazariye* 8lnt de reddederler. Onlar İçin yalnız, cemiyetin serbestçe gelişmesini sağlıyacak olan kanun, ancak hukukun mahsulü olabilir.
sivil
siyasi Ame-
Başlangıçta etin!, ahlâkı ve meseleleri konu edinmiş olan rlkan felsefesi, mekteplerde öğretilmeğe başladığı 19 uncu asrın başında mahiyetini değiştirecektir.
Amerikalılar. Avrupanın sesini dinlemekten ve tesiri altında kalmaktan fariğ olamamıştır. Kant'ın tesiri onları bir nevi romantik idealizme doğru götürecektir. Bu hareket, Henry Thoreau, hattâ Melville gibi muharrirleri de içine alarak derin İzler bıraktı.
Felsefe.un. bir öğrenim şubesi olarak kolej ve üniversitelere kabulü, di-nijçtimai ve siyası endişelerden azçok
kurtulmuş bir fikir hareketi yarattı ve yeni yeni nazarlyelerin, sistemlerin vücut bulmasına sebep oldu. Fakat bu harekette hâkim olan ruh, Alman idealizmidir. Hepsi Alman 1-dealizminden İlham almakla beraber, kuvvetli bir Amerikan vasfı taşıyan birçok idealist mektepler kurulmuş olup bunların başhealan şöyle tarif edilebilir:
1) Boston üniversitesinde bir “şaâ-tij/ye" (personalizm) mektebi:
6) Comell üniversitesinin objektif idealizmi;
S) mik
M lak”
Af i chi g an Üniversitesinin dina-idealizmi;
Uarvard Üniversitesinin “mut-idcaUzmi.
Alman tefekküründen doğmuş ve fakat Anglo-Sakson, daha doğrusu Amerikan ruhu tarafından tashih ve tâdil edilmiş bu idealizm hareketi bugün hemen hemen taraftaraız kal. mış ve yerine, yeni dünya fikriyatının vasfı olan pragmatizm ruhiyle yoğrulmuş cezri amprizm hâkim olmuştur.
Bu pragmacılık ruhu yalnız Amerikan tefekkürünün değil, hayatının da esas vasfıdır. Dine nüfuz etmiş; kanunun mantık değil de tecrübe mahsulü olduğu kanaati ileri sürülen hukuk mefhumlarına girmiş, siyasi âkidelere tesir ve nihayet New Deal taraftarlarını bile ilham etmiştir.
Pragmacılık bir doktrin olmaktan ziyade, Amerikalıların “terakki., ye karşı besledikleri imana muadil bir içtima! kuvvet olmuş ve sanki Amerikalılara, memleketlerini kuran o büyük çığır açıcı adamların ruhunu vermiştir.
(Yukarıdaki j/uc» SyııMdaes dergi-sinden hulâsa edilmiştir./,


n Ocuk 1W

r E N î t 8 T A N B U L
Sayfa: B
HİKÂYE
Meşum resim
Çeviren: Nuriye Müstakhno^lu
SİZE ait olan bir eşyaya ba-karken "onu İster saklar, ister parçalar atarım!» diye düşünebilirsiniz. Sakın buna inanmayın! Eşyalar bazan başlı başlarına bir kudret kesiliverir ve İnsanlardan daha tehlikoli olabilirler.
İşte Octavius Thomas’a yaptırdığım resim de benim İçin böyle oldu. Hayatın bir daha bana bu resmin verdiği azaba benzor bir azap çektirmiycceğlnl Ümit ederim. Octavius Thomaa ve eserlerinden bahsedildiğini İşittiğim giin ne uğursuz oünmUşl Çocukluğum sefalet ve yoksulluk İçinde geçtiği için bütün gayem kudretli ve para sahibi olmaktı. 16 yaşında ressamlara modellik ederek hayata atıldım. Etraftan hep İltifat görüyordum. Çok güzel olduğumu söylüyorlardı. Fakat bon hiç birine yüz vermiyordum. Gayem. hayatımı sağlam bir temele bağlamaktı.
Martlmer Gaston’la çok zengin olduğu için evlendim. 21 yasında İdim. Artık herkes bönden, güzel Madam Martimer diye, bahsediyordu. Şahane bir evim, uşaklarım, müoevherlorim, tabii birçok da âşıklarım vardı. Kor birinden kıymetli hediyeler alıyordum. Güzelliğim kadar tablolarım, elmaslarım, antikalarım ve gümüşlerimle de şöhret almıştım.
Benim o kadar zahmetle elde ettiğim şeylere doğuştan sahip o-lanlar, beni İstedikleri kadar ayıp-Ilyabl11rler. Onlar soğuğun, açlığın ıstırabını, herkes tarafından hakaret gören perişan kıyafetli bir ço-ouk olmanın azabını çekmediler.
İşte o menhus resmi de o devirde yaptırdım. Octavius Thomas, zamanın en meşhur ressamıydı. Dünyanın en tanınmış altı kadının resmini yapmış ve artık başka portre yapmamaya karar vermişti. Bunu İşitince ona yedinci portresini yaptırmayı aklıma koydum. Yaptığı son resim benim rosmim olaoaktı. Fakat onu bir türlü kan-dıramadım. Yüksek ücretler vaat ettiğim haldo razı olmadı. Nihayet bir mektupla (30.000) dolar teklif ettim, Bana hakaretll bir cevap gönderdi.
“Bahsi kazandınız. Paranın cazibesine dayanamadım. Fakat benim de sıram gelecek ve bu kadar para vererek yaptırdığınız bu resmin pahasını bütün hayatıniz-ca ödiyeceksiniz!„
O zaman ne demok İstediğini an-Ilyamamıştım. Bunu şimdi anlıyorum. Resmimi yapmak için birçok şartlar koşmuştu. Eser, beş seansta bitecekti. Resim yapıldığı müddetçe hiç konuşmıyacaktım ve resmi bitmeden görmek istemıye-çektim. Onu bitince evime yollıya-caktt.
Resmin geldiği günü hiç unutamam. Müthiş bir heyecan içindo paketi açtım. Onu tam yarım saat seyrottim. Ve zannodersem bu, hayatımın en fecî yarım saati oldu. Istırap ve hiddetten zangır zangır titriyordum. Beni dünyanın... evet belki en güzel, fakat en meşum kadını olarak canlandıran Octavius Thomaı’ı o anda elime geçirsem paramparça ederdim.Btr resim insana intihar etmek arzusu verir mi? İste o resim bana bu arzuyu verdi. Fakat böyle bir şey yapmak için çok gençtim. 8ütün güzelliğine rağmen insanın çocuklara ve genç kızlara göstermekten çekineceği bu resmi kimse görmesin diye acele kâğıtlarına sardım ve sandık odasında eski elbiselerin bulunduğu bir dolabın içine kilitledim.
...Bu, 1932 de geçiyordu. On yedi sene oldu. Uzun zaman bir kâbut gibi rüyalarıma giren resmi artık unutmuştum.
Gregory Perring İle evlenmek ü-zereydim. Hani, etrafına dalma saadet, neşe ve sükûn vermek İçin
yaratılmış insanlar vardır. İşte Gregory de onlardan biridir. Onu seviyordum. Şimdiye kadar erkekleri daima bana istediğim şeyleri temin edecek bir vasıta olarak görmüştüm. Halbuki şimdi fedakârlık yapmak arzusunu duyan bendim. Grcgory’in parası yoktu. Parasız bir adamla nasıl evlenmek İstediğime şaşıyorsunuz değil mi? Hiç şaşmayınl Onu sevdiğimi söylemiştim. Bütün gayem ona, her türlü düşünceden uzak, rahat bir heyet temin etmekti. Paraya ihtiyacım olduğundan elmaslarımın en değersizlerini ve tablolarımın bir kısmını satıyordum. Evlenmemize on beş gün kalmıştı. O gün eski bir dostum beni görmeye geldi. Lâf arasında:
— Biliyor musunuz? Octavius’un doğumunun yüzüncü senesini kutlamak için bir sergi açıyoruz. Ve bütün eserlerini topluyoruz, dedi. Ve eserlerini toplarken herkesin sandığı gibi altı değil, yedi portre yapmış olduğunu öğrendik.
Herkesçe malûm olan altı portreye modellik edenlerin resmini saydı. Arkadan ne geleceğini bildiğim halde sordum:
— Ya yedinclsl?
— Yedinclsl de Madam Mortimer Gaston’dur, dedi. Cevap vermemi bekliyordu. Sesimin titremesine dikkat ederek:
— Kâğıtlarında buna dair bir kayıt var mı? dedim.
— Evet. dedi. Hem de bütün tafsilâtıyla. O kadar yüksek bir ücret vermeye nasıl razı oldunuz? Hem bunu şimdiye kadar nasıl saklıya-bildiniz Helen?
— Birden çok şey Öğrenmek istiyorsunuz dostum, dedim. O resim bugün mevcut değil. Mortimer benden ayrıldıktan sonra onu tahrip etti.
— Ne yazık! dedi. Bu, âdeta bir cinayettir. Siz yine araştırın belki bir yorden çıkar...
Bana inanmamıştı. O gittikten sonra hemen sandık odasına koştum. Elime gümüş bir kama almıştım. Resmi dolaptan çıkardım. Bir sandığın üstüne dayadım. Karşısına geçtim ve baktım. Bu yüz o kadar güzeldi ki insan gözlerini bir türlü ondan ayıramıyordu. Bu güzol çehro sanki şöyle diyordu:
“Bak! Ne güzelim! Dudaklarımın ifadesine dikkat etme! Sen yalnız sana verecekleri zevki düşün! Onları öperken zalim kıvrımlarını göremezsin! Balmumundan dökülmüş gibi duran ellere bak! Kıymetli bir tâç tutuyorlar. Eğer bunu ödlyecek kudrette isen, ancak o zaman ona yaklaşabilirsin!,, Resme bakarken içimde bir dehşetin kabardığını duydum. Gregory bu resmi görecek olursa ne yapardım? Elimdeki gümüş kamayı kaldırdım. Onu... bu korkunç kadının resmini parçalıyacaktım! Fakat kama bir türlü muşambaya saplanmıyordu. Elimin kuvveti kesilmişti.
Resim çok güzeldi! O bendim,.. Benim gençliğimdi... Ve bir şaheserdi!
Kama elimden kaydı. Ayağımın dibinde tahtaya saplandı. Anlata-mıyacağım bir hissin tesiri altında resmi tekrar sardım. Odama koştum ve Gregory’e şu telgrafı çektim:
“Sayfiyedeki evimi ahırları ve eşyasiyle beraber satıyorum. New-York’taki evi de satıp Mexika’ya gideceğim. Sana Octavius’un yapmış olduğu bir resmimi gönderiyorum. Onu gördükten sonra nasıl istersen öyle hareket et!
İnsan gençliğini tahrip edemez ve hayattan kaçamaz! Sevgiler.,, HELEN
İstediği ben miydim? Bunu şimdi öğrenecektim. Ben, neysem o-yum. Değlşemem. Fakat o... belki de benim zannettiğimden de yüksek bir İnsandır.
Dün geceki güreşler
Ankara takımı, Parisi 8-0 lık netice ile yendi
Ankaralılar, müsabakaların 5 ini tuşla kazandılar
Dün geçe Fransız Grokn-Romen takımı, İkinci karşılaşmasını Ankara takımına karşı kala balık bir seyirci kütlesi önünde yaptı.
Fransız takımı ünde, onu takiben do Ankara takımı mindere çıkarak halkı selAmlndılnr. Güreşçilerin teker teker takdiminden sonra. Güreş Federasyonu Başkanı V. Emre Fransız güreşçilerine hâtıra olmıık üzere birer gümüş tabak hediye elti. Ankara takımı lâl Atik de Frnnsızlara bir dikten sonra müsabakalara
kaptanı Ce-bııvrak ver-başlandı
5? kilo: İİALİT (tımliı)
Fransız Gllhertin hakemliğinde Dord İle Hallt Pnlnııılr arasında oldu. Güreşin İlk 6 dakikası berabere bitti Kurada Hallt alta düştüyse dc Fransız bir şov yapamadığından İkinci üç dakikaya Hallt Üstte başladı ve taktığı kir İle iki defa köprüye getirdi ve nihayet güzel bir burgu İle DorA’yi 11 yede tuşlu yendi.
daklkn 1i »nnl-
İle)
İdare ettiği bu
57 kilo: NASUH (sayı
Türk hakemi Kâmilin güreşi Bruneıtlnl İle Hâsuh Akar yaptılar. Güreşin İlk altı dakikasını bariz bir üatünlükk bitiren Nnsuh, güreşe Üstte başladı. Rakibini sal toya almnıuhz rağmen Brunettlni köprü He kurtuldu. Güreşin sonuna kadar hâkim güreşen N&euh Akar maçı İttifakla kazandı.
62 kilo: (Ahmet sayı İle)
Fransız hakemi GHbertln idaresinde Paris takımından Blelle He Ahmet Bulut yaptılar. Güreşin ilk devresi berabere bitti Atılan kur’adu Ahmet Bulut aka düştü ise de kendisini iyi İdare etti, bundan sonra rakibini iki defa köprüye getirdiğinden güreşi İttifakla kazandı.
67 kile: TEVFİK (sayı İle)
Türk hakemi Vefik’ln İdaresinde Parla takımından Vcrdaine İle Tevflk Yüce güreştiler. îlk altı dakika her
güreşçi de bir şey yapamadığından hakemler berabere verdiler, kur'ada Tov-
İki
»•ır-ıtt
V 4
tt z
ti
A*. *
Fulhaın Charlton'u 1-0 nmglûp etti
İngiltere’de yapılan Futbol Birliği Kupası maçlarında Fulham takımı Charlton Athletic’i yenmiştir.
Resimde, Fulham solaçıgı McDonald’ı (ortada) takımının yegâne golünü yaparken görüyorsunuz. Charlton santrhafı Phipps’in (sağda) müdahalesi netice vermemiştir. Kaleci Bartram ise mücadeleyi seyrediyor.
flk kazandığından Üstte güreşe başladı, Iklnel üç dakika da pasif geçtiğinden, güreşe ayakta başladılar. Tevflk YÜro raldbl Fransızı tuşa getirdiyse de ha-k«m göremedi. Neticede güreşi ekseriyetle Tevflk Yüce kazandı.
7.3 kilo t ALİ (tuşla)
Fransız hakem GHbertin hakemliğinde Paris takımının en iyi güreşçisi ches-naud He Ali Özdemlr gUrcştiler. Ali öz-demir güzel bir güreşten nonrn rakibine Ilıklığı çift klo İle 8 dakika 33 aani-x ede tuşla maglOp etti. Ali Özdemlr in bu ghzol güreşini seyirciler çılgınca alkışladılar.
79 kllu: CELAL (tuşla)
Türk hakemi Alp’in İdaresinde Frkn-sız takımından Brunnrt İle Celâl Atik güreştiler. Ayakta b/ışhvan güreşi Celâl,
Dünkü lik maçları tehir edildi
Dün yapılması İcap eden bütün İlk maçları sahaların karla örtülü bulunması dolayısiyle vazifeli hakemler tarafından tehir edilmiştir. Tertip Komitesi tehir edilen bu lik maçlarının oynanacağı tarihi ayrıca ilân edecektir.
îzmlr lik maçları
İzmir 22 (Hususî muhabirimizden) — Bugün Alsancak Stadında yapılan İlk maçlarında Altınordu, Dcmirsporu sıfıra karşı 1 golle, Göztepe, Karşıyakayı yine sıfıra karşı I 1 golle mağlûp etmiştir.
s

güzel bir el önse llo rakibini yere yıkarak altına aldı ve çok zor olan ters künde İle Fransız güreşçisinin sırtını 11 dakika 23 saniyede mindere yapıştırdı. Celâlin kendisine has olan bıı hareketi salonu yerinden oynattı.
H7 kilo: ADİL (tuşla)
Fransız hakem Gllbertln hakemliğinde Dovhlovicl ile Adil Candemlr güreştiler. Adil Candemlr rakibini altına olarak 4 dakika 40 saniyede tuşla mağlûp etti.
Aflır: MVHAHHKM (tuşla)
Türk hakemi Yusuf Aslanın hakemliğinde Gant ile Muharrem Candaş güreştiler.
Muharrem. Franmın sırtını 2 dakika 26 saniyede yere getirerek tuşla kazandı.
Neticede Ankara, Paris takımını 8-0 rnnChıp etti.


Mevsimin ilk beynelmilel rugby karşılaşması
Londra, 22 (YİRSı — TWlckenham sahasında muazzam bir kalabalık ö-nünde yapılan mevsimin ilk beynelmilel rugby maçında, Gal takımı tn-gılizleri 11 puana karşı 5 puanla yenmiştir. Gallılnrın bu beklenmedik galibiyeti bu sporun âşinâları arasında büyük heyecan ve hayret uyandırmıştır.
Milletlerarası kış sporları
Parla, 22 (YÎRS) — Milletlerarası taş sporları Oarmisch - Partenklr-ehen’de açılmıştır. Alman atletleri, bu suretle kabiliyetlerini kendi memleketlerinde göstermek fırsatını elde etmişlerdir. Yarışmalara İştirak edecek memleketler arasında Amerika, Finlandiya, İsveç, İsviçre, İtalya, A-vuaturya ve İspanya da bulunmakta-



*

100 metrede dünya rekoru egale edildi
Avustralya şampiyonu bayan Marjone Jackson 100 yardayı 10.8 saniyede alarak olimpiyat şampiyonu Fanny Blankers Koen'in dünya rekorunu egale etmiştir.
Dış ülkelerde spor
V- - ... -- ■■ ----- - ■ ,-^Z
Brezilyada futbol rezilya’da futbol, bilhassa son yıllar içinde son derece ilerlemiştir. Arsenal’in menajeri Bili
Dodglu uzun bir tetkik seyahatinden sonra Londraya dönünce, Brezilya futbolu hakkındaki intibalarını şu suretle hulâsa etmiştir:
“Brezilya oyuncularının top kon-trollan ve teknik bilgileri mükemmeldir. Futbolda bu mertebeye vâsıl olabilmek için, Brezilyalılar, evvelâ oyuncularının ferdi kabiliyetlerini unutturmayı başlıca hedef tutmakta, ondan sonra beraberlik oyunu üzerinde durmaktadırlar. Nasıl bir orkestranın muvaffak olabilmesi, evvel emirde, bütün enstrümanların iyi çalmasına vabeste ise, Brezilyalılar da iyi futbol oynıvabilmek için ilk önce yıldız yetiştirmenin bir zaruret olduğuna kani bulunmaktadırlar. Top kontrolünü âdeta bir canbazlık haline getirecek kadar ayaklarına ve başlarına hâkim olan, her iki a-yaklariyle de fevkalâde şütler çeken, seri, mukavim, sırım gibi vücutlu oyuncular elde ettikten sonra, bunları bir araya getirip birbirlerine a-Uştırmak pek kolay olmaktadır.
Brezilya futbolunun bir hususiyeti de, oyuncularının cesur, mücadeleci, mftneviyatJannm yüksek olma-lan ve daima yenmek azmiyle oynamalarıdır. Brezilyada ecnebi bir takımın maç kazanabilmesi şu son senelerde ender görülmüş bir hâdisedir.
Hnsımlarını marke etmok hususunda kendilerine has tatbik ettikleri bir diagonal sistemi vardır ki, bu usul karşı taraf akıncılarına göz açtırmamaktadır.
önümüzdeki yaz yapılacak dünya kupası maçlarına hazırlanmakta o-lan memleketlerin dikkat nazarlan daha şimdiden Brezilya futbolu ü-zerinde toplanmakta ve bu takım turnuvanın favorisi telâkki edilmek, tedir.
Frangda profesyonellik
Masrafların gittikçe artmasına mukabil, varidatın da azalması dola-yislyle Frsnsada profesyonel kulüplerin durumu güç bir mahiyet arzet-mege başlamıştır. Buna bir çare bul* mak için birçok tedbirler düşünülmekte ise de, esaslı olarak iki fikir üzerinde durulmaktadır. Bunlar da, ya profesyonel kulüplerin adedini azaltmak veya kulüpleri anonim şirketler haline getirmek.
Şimdilik kulüpleri tahdit etmektense, ikinci şıkka tevessül etmek fikri daha mülâyim görünmektedir. Bu takdirde de bazı zengin bölgelerin (meselâ Paris, Marsilya llh.. gibi)* diğerlerine nazaran daham ümtaz bir vaziyette bulunacaklan gözönünde tutularak haksızlığa meydan verilmesi endişesi idarecileri düşündürmekte, katî karar ittihazında tereddüde sevketmektedir.
İngiltere ve Fransada kupa maçları
Bir tesadüf eseri olarak geçen cumartesi 1949/1950 yılı İngiltere ve Fransa kupasının 32 nol maçları aynı günde oynanmıştır. Fransada yapılan bu 32 maçtan hepsi de müspet bir netice verdiği halde, Ingilterede 9 müsabaka beraberlikle sona erdiği için bu hafta yeniden oynanacaktır.
Fransada bu müsabakalar neticesinde atılan gol adedi 117, İngiltere* de ise 124 tür. Fransada en büyük sayı farkı 9-1. îngilterede de 5-0 olmuştur.
Ingilterede bu 32 maça gelen se-yirel yekûnu 1.079.985 kişiye baliğ olduğu halde Fransada 143.620 kişiyi geçmemiştir ki, bu rakamlara nazaran vasati olarak Îngilterede her maça 33.749, Fransada da 4.488 seyirci isabet etmektedir.
merî 1950 Raini
B. Ahir OCAK EL eanl
4 23 10
1869 Pazartesi 1365
Vakit
Vasati
Güneş 7.18 2.04
öğle 12 26 7.13
îklndl 14 59 9 46
Akşam 17.15 12 00
Yatsı 18. rx) 1.35
İmsâ.lc 6.37 12 23
Ezan)
II
Ankara: Geçmişte bugün.
Er meydanı.
— Yeşil Yunus So-
Ailen Roth orkestrası (PL). — 22.15 Ankftraî Dans mlİEİftl (PL) — 23.00 İstanbul: Dan® müxi£l (PL).
SUATPARK (83143) 1 — Pardn-
2 — tkl Açıkgöz
Atatürk İnkılâp MUkcrI: Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14*17.
Topkapı Sarayı: Pazarteel-Çar-şamba - Cumartesi saat 13.80-17 Telf. (21090).
Ayosofyu; PazarteRİ - Halı - Çarşamba - Perşembe - Cuma, saat 10 - 16; Cumartesi, Pazar, aaat 13 - 16. Telf. (21750).
Arkeoloji : Çarşamba, Cuma, Par ar günleri 13 ten 16 ya kadar.
E«kl Şark Enerleri Şubeni t Çarşamba. Cuma. Pamr, 10 dan 12 ve kadar, Telf. (21682).
Türk vo İnlâm Enerleri: Salı, Perşembe. Panar flaat 13.30-16.30. Telf (21888),
Dulmubıılıre Denli M ür eni ı Cumartesi «ant 13-17, Telf (8J2M).
Belediye Mllr.enlı varı Perşembeden gün 10-12 ve 11-17.
TevHk Fikret Aşlyun Müaenlı Bebek. Perşembeden maada hor gün 10-12 vo 14-17.
İzmir:
Antikite Müzeni (3324), Her gün 9-12, 13.30-17. Cumartesi: 14-17 a-cıkttr.
ŞEHİR rllATROLAKt:
Saat 20.80 da.
DRAM KISMI î (42167) Bu akşam temsil yoktur
KOMEDİ KISMI: (40409) Kayseri Gülleri.
5TUAM.MER KARACA ÖPERE-Tî: Bu nkşnm temsil yoktur.
YENİ SES OrERETt : (40369)
Bu akşarn temsil yoktur.
ANKARA TİYATROLARI I Saat 20 de.
BClCKTE (10370-40) Bir mleer Geldi.
KÜÇÜKTE (11169) Antlgon 8capin’ln Dolapları.
İZMtH
ŞEHİR TİYATROSU! (2364) •el Şayia.
Ko-
va
Hla-
TAKRİM B. GAZİNOSU!
Kerten ûrkeetraeı. Trio man. Din Gürümlay (Dleıhlet akrop»Harı). Yan (Blhlrbaı).
PAVYON» Trio He Morena.
Pazar
0-18.
Fritz öau-
ÜEIÜÛLL CİHETİ
AKIN (80718) 1 - Yuvam (Arap filmi), 2 — Kovboylar Kıralı.
ALKAZAK (42562) 1 — İntikam
Kurşunları. 2 — Kanlı Pençe AR (44394) Seven Kalbler.
Atatürk maada
Bul-bar
Beyoğlu 44644 Kadıköy (50872
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara (Ki İzmir 2222 K vn.>ta 5055
İstanbul Beyoğlu Anadolu ynkxuu Ankara
İzmir İzmir 2222,
44998 6ÖÖ36
81 22ftl Karşıyaka 5053
r>
(Renkli)
Tel: 10835
Eııthrr R illlamw • Frank Sinatrn . Gene Keli)
a Gençlerin
Sevgilisi
ATLAS
ELİIAMRA (43595) Seven Kalblsr. İN( t (K5595) Manan.
İPEK (M2A9> Vahşi intikam. lAi.E (43595) Taylâ Kaplanı, MELEK (10868 Harrov Kuınnr-
l-nzı 11kin( i hafta 1
SARAY (41656) Manan.
Bl’MKtt (428Ö1) Deniz Kuunrn AşkL,

ANKARA
ANKARA (23432) Berlin Ekspresi.
BÜYÜK (15031) ölümden Kuvvetli.
PARK (11131) Yalan.
SÜMER (14072) 1 - Kaplım Uen-çeal. 2 — Kendi Kurşuniyle l LUS (22294) latlklâl Fedaileri. >l ( (14071) Yalan
YENİ (14040) İhtiras Kurbanları.
GAR GAZİNOSU:
pnna. (İspanyol yonu).
ANKAKAPALAS
Viyana AtnVlgnuO Revüsü İZMİR ELHAMHAi Mücrim Gönüller. TAYYARE: Ncw-York Esrarı. LALE: 1 — Şanghay Ekspresi.
2 — Varyete GüMellerl
TANı 1 — Şanghay EkapresL 2— Varyete Gııznllerı.
YENİ t I — Gönlü Kimi Kcvertıe. 2 — Şehrazatın Doğuşu.
İstanbul; türkülor
(PL). — 18.20 İstanbul: Karışık •arkı ve türküler ıPI I. — IH.40 İstanbul: Saz enerleri. Çalanlar: Nubar Tekyay (koman) ve Er-Cİlmcnt Ratnnay (tamburi. — 10 20 Ankara Karışık şarkılar. — 10.15 Ankara: Tarihi Türk ın' — 20.40 İstanbul: Şnr-
iul.u ve ttlrkuhr — 21 15 îeı-innbul; Fasıl Heyeti konseri. (BeAtenlgâr faali).
Dinleyici
(konser müziği). — lı —
■(
ü.—
l«-Sl-
yan’ın oğlu.
Tahsildar.
SARK (40380)
ŞIK (43726) 1
kagi. 2 — Talihim Olsajdı TAKSİM (13191) Çete.
TAN (80740) 1 — ölüm Melodini.
2 — Gece Kulüpleri HafiyesL YENİ (84137) 1 — Büyük Vals.
2 — Saadet Hırıszt.
YILDIZ (42847) Asilzade Silâh-şör.
t'NAL (40306) 1 — Santa Antonyo Aslanı, 2 — Denizler KiralIçeaL ÇİÇEK SİNEMASI: 1 - Yılanlı MAbude. 2 — Sanfranslsko Güzeli.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 - Ana tirabl, 2 — Debrrll Haunn nemacılar Kıralı .
ÇEMBERîJTAŞ (22513) Asilzade Silâhşör.
FERAH • 1 - Modern Venüs. 2 — Vatan Kahramanı.
HALK (21004) 1 — Tarzan Fan-tnmnlara Karşı. 2 — Yeşil Kor-antnn Kızı.
ÎRTANIH'L (22367) 1 — CaMiHlar Çarpışıyor. 2 — Sevimli Rüya.
AZAK (28512) 1 - Mztflûp Edll-mlyenlor. 2 — Ölüm Korkusu
Tl ItAN (22127) 1 — Mağlup E-dllmlyenlcr. 2 — ölüm Korkusu.
MARMARA (23860) Kafkas Kahramanı.
MİLLİ (22962) I — Ana fütılahi. 2 — Debrell Hnsnn Sinemacılar Kıralı,
KISMET (21904) ı - Sario A>K«r 2
YENİ (Rnkırkds 16-126) 1 — Kaliforniya Fatihi. 2 — Vahşi Arzular.
Kör (Arap filmi).
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) I - ölmeyen Aşk. 2 — Filipin Aelnnı.
OPERA 160821) ı — Tabancalar Patlarken. 2 — Altın Kelepçeler. bCREYYA (60682) 1 — Lc-ylnklar Açarken. 2 — Kara Maska.
TELDEÖIRMENİ 1 fialionaı deviren gönde 2 — Kıskanç kadın. 3 — Aile «aadetl
CUKtİDAH CİHETİ
HALE (60062) ı - Ünuıulm«ynn Mazi. 2 — PariRİn Son Günleri, SUNAK Monte KrİRto ve Monte KriMtonun Intıkanu — Cani ka çıyor.
Soicra Do Eö-koro ntraks-
HAVİ YON t) ı
KAKS1TAKA CtlIETl flCMKRı Aşksın Yaşanmaıı âlKLEKı 1 — Ronkli Surı^rlalor. 2 — O£lum Bir Kahramandı.
“YENİ İHTANDI L„ un bııuiln İçin fııValyo rtllfll proıcrninhır: Dnlıllde:
Kant 111.45 İstanbul HocndOl, koman ve piyano İçin sonat. Çnlnnlnr: Semih Argeşn (keman», Ere lort n Sa vdan) *plva-noi. _ şn.30 Ankara : Kari yo senfoni orkestra »1. Proyramün : Lnln, vl olunur! konçertonu. Rniift Muhiddln Sadak.
Hariçte t
Simi t 10.00 Londra Beethoven 5 İnci piyano konçariosu (İmparator». BBC Ldıuc orkestrası ve sol iri Jaschn Spivakova-kv. — 21 00 T^mdm Stnetıına: Rol mirıör irln'au. Op 15. Çula n: Prag Trkf'Mu.
11‘İCK Ml’/lf.lî
aat s.on A(d.»rı Çurkıi
1 ı‘l > 11.30 Ankara: Semai vo
şarkılar 14.15 lalanbul; Memleket türküleri (PL). — 11.00
KLÂSİK BATİ .M(’/461:
Saat: 10.00 Luııdnı: Beethoven 5 İnci piyano konçertosu (lm-perator). Iskııç orkestrası ve Jae( ha Kpivnkovskv (piyano). Wnuner: Blogfrird İdil i. — 12.30 Lıoulrn : Bando müziği. — 13.15 LondVa: Dinleyici istcklvi'l (klâsik». — 13.15 Ankara; Radyo >aloıı orkeairaltıri (PL). — 13.45 Ankara : Radvn salon orkestrain rı (dOVamı» ( F*l.» i 1.15 Is-t/ınbııl: l’verilirler (PL). — 10.15 lalnhhui: Beethoven (keman ve piynııo için önci sonat (PL). — 10.15 İatnnbııh HıırndeL Sonat keman ve piyano İçin. Çalanlar t Semih ArgeŞo (keman) ve E. Saydam (plyanb> 20.30 Ankara; Radyo senfoni orkcsiraai, Lnl(ı: Viyolonsel konçertosu.
Solist Muhildin Sfidnlı 22.00 İstanbul t Dinleyici İstekleri. (KlıiNlk Batı). — 2l.no Londra î Kı ntoıılk konser. Program Smo-»nna. Rarher, Mndran.
( SUSÎ PROGRAMLAR:
Saat: İS.15 Londra:
İHtoklorl
15.30 Ankara: Öğle Gaseteni
14.30 tatanbul: Sorbost saat IH.30 Ankara; Kitap saati.
10.15
— 10.00 İstanbul: MlUelerl ge-RlynruR. — 20.15 Ankara: Radyo Gözetesi. — 22.00 Ankara: BMM saati. — 23.00 LondraI Dinleyici İstekleri (hafif müzik).
TCHKÇE HAHERLEK! Ankara ve İMnnbUİ Kadroları!
Saat: 7.16 L3.(M). 10 00. 22.45. 13.30 Ankara: öftle Gazetesi.
20.16 Ankara: Radyo Gazetesi. “Amerikanın Ke.al,,: Saat (13. 16 ve 19 metre).
Londra Iln(1>oniıl Saat:
18 45 ve 23 00 (19.91. 24 92.
VB 10.19 metre).

(.EI.ECEK
OLAN
10.15
7.15.
31.82
I (.AKLAR
Eyüpı Kyüpıultan.
Defllktay:
Vldln, Köyiçl.
Beyofllu:
Beyoğlu Klnyol. Topebaşı C. 7. Sıhhat, Bostanbaşı C. 136 Taksim Komnl RebuL istiklâl C 94.
Galata Fındıklı, Fmctılch O. 34. Tuna, Arapcaml 179.
9İ9İI Asım, HalâskArgaıl O. 202 Nişantaşı. Teşvikiye 130-1.
llııtkUy Halıcıoglu.
Knnımpaşa
Yani Turan.
C.
m ..
12 50
13.3ü
D 14 Y.
D.M.Y.
R.E A.
Nİs. Homa ve AliniHİan.
D F( Y (Türk) Adana. An-karadan.
(Türk) (Türk) t ingillR)
Ankarndan. lımlrden.
Londra,
HAFİF BATI MÜZİĞİ:
Suat: 7.31 Ankara: Hafif mü-Aİlt (PL). — M.80 Ankıırn: Bn.le ınılHlklnrl (Pl i. — 18.3u Intan-hllî! Il/ıflf ıııriodilrr. Çalan: ScmlVâmis orkeatrnai. 11.15 Londra : Sandv Mn.cpherson at tha thcatre nruan. ih.ih Londra: M üsle (rom Grarıd HotoL 12.15 Londra: Su rM aşrenade.
43.15 İstanbul r Hafif mtlzlgl «PL» 23.15 Acvordcon 1 n t eriude.
DANS M( Zİ6İ;
16.20
Fatih: üniversite,
Ziya Nuri, Yedlkule,' Samatya. Nazım, Şehremini. Edirnelinpı, KnragÜınrÜk.
Giıiaeron, Fener,
V Akiidnr:
Selimiye.
Şehzadcbaşı. Aksaray.
gece Londra:
Anka ra:
11.30 Londra:
Vietor Sİlveater orkes-
11.15
Tangolar
Da ne
İstanbul: Dana — 11.15 Lomlrn: iH.oo Ankara; (Pl }. — IH 15 yıldızla rıııd/ın
Saat; H.I5 (Pl.ı ınlizlgl trnıı.
müMlftl (Pl.ı.
Dana mitalğl I»ans müzikleri Ankara: Film
parçalar (PL), — 21.30 Ankara;
GtllECEK olan t'CAKLAIt 8.20
9.-
11.20
136u
14.30
AF. 1 Fransız) Atina, Roma, Pni’lse.
D.H.Y (Türk) Ankara. Malatya, El Azıttı Diyarbakır, Aılnnn.
D M Y.
D H Y.
R.EA.
ma, NIs, Londraya.
ElAzıff,
I ^krıulftruna
(Türkı İzmlre (Türk) An haraya (InglllR) Atina, Ro-
Kadıköy!
Söfltıt Ihçeşme. • Kısıltoprak.
GÖRtapo.
Bosta hcı,
HÜyÜkiülat
Kalk, ile) belinde ı
K. Halk.
%
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.30 KONYA (Bandırmadan), t— SEYYAR (Karablgadan), 22— SUS (Bandırmadan).
(.ll)E(EK OLAN VAITIU.AR
8 15 SUS ıBandırmaya) .
110 KONYA ı Bandırmnvn).
(i ELI ( EK OLAN EKSPRESLER
0,45 Srınplnn (Avrupa), ö.30 Ankara.
ANKARA
Nümune (15350).
Saflık (23056)
Yeni (11541)
İZ.MİR
Alsnncak. Alınacak. Hilâl. KrmrrnHı,
Ego. Basmahane. K/trantlnn. Yalılar.
Aerl. Eşrcfpuşa,

K m İn li ııll!
Sadullah, Eminönü.
Yorgi (Unkapanı) KÜçÜkpazar. Arif Neşet, Alemdar.
Aeadur (Gedlkpaşa) Beyazıt.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER Tarsus»
18.10 Ankara ekspresi.
21.30 Semplon ekspresi.
21.40 Doûu ekspresi.
1 — SerinloUcl bir uıeyva eu* yu, 2 — Bir lâkap, Vtloudun kw Rimlanndan. 8 -— Öİr maden. Sonuna bir harf ilâvesiyle bir kih» maş olur. 4 — Askeri rütbe. Anma. 8 — Yatak baflı. Hlşak aeai. Bir nota. 6 — Ecdat. Bir şeyin üstünden sekerek geçme. 7 — Canlı. Bağışlama. 8 — Bir şeker çeşidi. 9 — Hayvan evi. Mlisusl gemi. 10 — Külhanbey.
Yukardan Hinftıt
1 — Bir sebze. Kışın süsü. 2 Oturulan yer. 8 — Sanayi aracı. (Tersi) Yeşillik yer. 4 — Aynı kandan olanlar. Tartı, ö — Sarhoş feryadı. BaşiA* l>lr Üâ-
voslylo bir erkek adı olur. 6 — Sonenin kısımlarından. Mayi ölçüsü. 7 — Kap. Sakat. 8 — Denizyollarının eski adi. Avuç İÇİ. 9 — Hayvanlara takılır, dir. 10 — (Tersi) Yararlı, rap harfinin okunuşu.
DÜNKÜ BULMACANIN
Aoldan Rafla t
Gökte-Bir A-
İIALLÎ
1 — Perihan. 2 — ORsn. Yelek, 3 — Kibar. Mama. 4 — Ey. Niza. Ar. 8 — Refah, Eda. 6 — Tenekeci. 7 — Zile. 8 — Afal. Rt. At 0 — Fiyakam. SI. 10 — Alem Zeval.
Yukardan ntaâıı
1 — Poker. Kafa. 2 — ERlyet. FİL 3 — Rab. Fcrayo. 4 — inanan. Ltıın 5 — Rlher. 6
Kiraz. 7 — Nema. Eleme. 8 — La. Ece. 0 — Temadi, A«a. 10 — Kara. Alil.
Y E N t İSTANBUL
» Ocak
Sayfa 6
SIYASI İKTİSADİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ! FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fiilen Idaro eden : SACİT ÖGET

ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü
kültürel
başmakalelerde ileri sü-
rülecek fikirler tama-
men yazarlarına aittir.
Basıldığı yer: yeni İstanbul matbaacilik LİMİTE D ŞİRKETİ MATBAASI
son
Toptan ve Perakende Satış Yeri
Diğer Satış Yerleri: KOÇ TİCARET T. A. Ş . (Galata, Bankalar cad.)
halletmektedir. Son derece iktisadi ve pratik, anide yanar ve çabucak ısıtır, sıcaklığı kontrol için otomatik düğmelidir. Duman, is ve koku yapmaz. Tertemiz ve en tatlı gül-bej rengi emaye ile muhat bu şık sobalardan mahdut miktarda ithal edilmiştir. Bu sobaları mutlaka görünüz!
Bu sobalardan herhangi biri, kış mevsimini en ideal şekilde yaza çevirir. Amerikanın, kendi branşında, en büyük fabrikası olan American Stove Company'nin MAGIC CHEF şubesinin imal ettiği bu OUICK-HEAT otomatik sobaları, evinizi ısıtma derdini kati bir şekilde kökünden
jlu borusuz, mazot veya gazla işleyen sistem otomatik Amerikan sobaları...
KOÇ TİCOret T. A. Ş. İstanbul, Galata, Fermeneciler 90 (Ankara, Ulus Meydanı I — (Eskişehir, Köprübaşı)
ı:xttttttmiMumnnm0Hitmumutuı:nmtııımuHmumuıiMuiMi!nutdiı«ultituıiıi0>o
;uılınmının.’îmxwiKrîn;autmamumtriMUnHMiiip

PROJE MÜSABAKASI
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası' nın îznıirde yaptıracağı şube binası için Türk mimar ve mühendisleri arasında bir proje müsabakası açılmıştır. Müsabaka müddeti 30 nisan 1950 tarihine kadardır. Program ve vaziyet plânı, Bankanın Ankara merkeziyle İstanbul ve İzmir şubelerinden bedelsiz alınabilir (805)
Alman TOTAL Mamulatı
Muhtelif tip ve kapasitedeki portatif ve sâbit, kuru, tozlu, sulu CO-2 gazlı, köpüklü söndürme vasıtalariyle
Âdi ve parlayıcı maddeler yangınlarına karşı EMNİYETİNİZİ SAĞLAR
«MmntnnıracuauuM
r^ttutı
Sermayesi: 1.500.000 Kuruluşu: 1928
Venl Postahane arkasında Aşlrefendi caddesi No: 35/37
Vadesiz tasarruf tevdiatına % 4,5
Vadeli tasarruf tevdiatına % 6
Faiz verilir ve vâdell mevduat faizleri aylık olarak Ödenir
Türkiye Umum! Vekili
STANDARD İŞ LTD. Şr.
Badi B. Dilek 8r.
Müessese adrs.: Galata, Bankalar Cad. Banka sokak Roman ban Telefon: 40784
Mektup adresi: !
Mağaza adresi: Taksim, Garaj Tramvay durağı. ERK Ap. altında Telefon; 82600
.K. 2118 Beyoğlu
lllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
KEKEMELERE: Kekemelik hu-busİ bir metotla ıslah olunur. Fazla tafsilât için; Bayan A. Narter, Şişil, posta kutusu No. 32 ye mektupla müracaat.
---- Hudson 1948 ---------
Radyolu kaloriferli az kullanılmış iyi vaziyette lüks taksi müsait fiyatla acele satılıktır. tş saatlerinde 29266 ya telefon

ıtMMUdmııımııu!
Çeşitli kitap satışı, mâkul fiyatlar ; büyüklere ve küçüklere hitap eden eserler.
Austria Kitap Evi
Beyoğlu, Kumbaracı Yokuşu 124, Lebon yanında timi ve edebî kitaplar için her türlü sipariş, gazete ve mecmualara abone kabul edilir.
GÖZ KEKİM)
*ı*Moıww:mp»*nuuMKUırjîTr.mnıw
M ur a d
Aydın
Beyoğlu • Parmakkapı, imam sokağı No. 2, Tel: 41553
Dr. HAFIZ CEMAL LOKMAN HEKİM Dahiliye Mütehassısı
Pazardan başka her gün saat 14 ten 17 ye kadar İstanbul Dlvanyolu No. 104.
«mu
11 . «ıA>«M»nıiwıiıııı^ı-ir» -iHUiıiiiııtıiıHitııi— ■iMihyif-niiin nmı
İAŞ-DiŞ ve ROMATİZMA
AĞRILARINA KARŞI
DEN’NÎS Motopompu 6 muhtelif ağızdan yangına su İşlerken.
1 TONDAN 4 TONA KADAR MUHTELİF TİP ve KAPASİTEDE Suyun söndüremediği elektrik ve kimyevî yangınları söndüren modern
KIDDE
gazlı yangın söndürme makineleriyle mücehhez
DENNIS
köpük cihazlı, Tazyikli su ile sokak yıkama ve sulama tertibatb son sistem
arozözleri, memleketimiz ihtiyaçlarına en uygun ve yedek parçası gayet bol olduğundan, ihtiyaç halinde azamî 5 gün içinde teslim edilir.
8 silindirli ROLLS ROYCE mo/örlü, kapalı, açık şoför mahalli arozözlerimiz, 3 ay içinde teslim edilir.
Ingiltere Çalışma Bakanlığı, 78 arozöz yeniden DENNIS fabrikalarına sipariş vermiştir.
Posta kutusu : 1109
INGİLTERENÎN MEŞHUR
Fabrikaları mâmulâtı 70 beygir kuvvetinde 4 silindirli, 4 zamanü, benzin motörlü ÇİFT KADEMELİ, tamamen fosfor bronzdan mamul DENNIS fabrikalarının 146208 No. patentini haiz, yüksek tazyikli pompalı,
ÇİFT PİSTONLU HAVA TAHLİYE pompası vasıtasiyle birkaç saniyede 8 - 9 metre derinlikten suyu cezbeden pompalı, cihanşümul şöhreti haiz yangın motopompu
Ingiltere Dahiliye Nezareti, 7.000 motopomp
DENNIS
fabrikalarından satın almıştır.
DENNIS
Devlet Hava Yollan tarafından senelerden beri kemali memnuniyetle kullanılmakta olan açık şoför mahalli komple aroeöa.
DENNIS Bros. Ltd.
TÜRKİYE GENEL VEKİLİ:
TEVFlK RAGIB tİLER
ADRES : Galata, Perşembepazarı, Aslan Han 6 ncı kat
TELEFON ! 44338

Comments (0)