23 Temmuz 1950
Pazar
siyasî
TisADÎ, MÜSTAKİL
Yıl 1 — Sayı 235 — 10 kuru;
1
Kütüphanesi
UL 75.000
TEN
YENİ
YENİ
YEN
YENİ İSTANBUL 75.000

TENİ İSTANBUL 75.000
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Of
Ot
iyor
ğıtıyor ğıt.ıyor fttıyor
Sıtıyor I
Ura dağıtıyor ! ' t ! ? 1 ;
lira dağıtıyor
Posta Kutusu : 447 - İstanbul
T«lı eden t Hablb E(1lb . TÖREHAN

k
o

Telefon : 4475
1- . ■ ....
7 Santral
tç politika
Millî benliğini arayan millet
Bugün 28 temmuz, bir zamanlar limitsiz Türk gönüllerini eşi görülmemiş bir diriliş aleviyle birdenbire tutuşturan büyük bir vatan sevgisi hamlesinin yıldönümü. Her yıldönümü bizi uzaklarda kalan ve bir daha geriye dönmeyen günler ve hâdiselerin yalnız hayalle seyredilen ülkesine gö-
türür.
Yarım yüzyılın ötesinde* bayrağını yeryüzünün üç büyük bölgesine götürdükten sonra sularını kaybeden
dizginsiz bir sel gibi kudreti gevşemiş eski bir imparatorluk vardır: OsmanlI imparatorluğu, bizim İmparatorluğumuz, kanımızdan doğmuş bir devlet. Onun adı hasta adamdır artık. Hıralı gözler onun mirası üstünde dolaşmaktadır. Avrupa diplomasisi dinlenmek bilmeyen bir faaliyet İçindedir. Nihayet Avrupa İmparatorları karşılıklı ziyaretlerinde ülkemizi paylaşmak kararın^veriyorlar. Yurdun «itelerinden gelen haberler sinirleri dondurarak kadar kor-
kunçtur. Bu ucu, bucağı görünmeyen ümitsizlik, birdenbire uyanan bir kıvılcımla yaratıcı bir hamle haline gelmek üzeredir. Diriltici sözler, kulaktan kulağa dolaşıyor: — Biz kurtulabiliriz. Bu, canlarını vatanın kut-
sal mihrabına götürmeye karar vermiş olanların, büyük kurtuluş adımını, sultan istibdadına rağmen, atmaktan çekinmeyenlerin Türk tenliklerinde şimşek gibi gerinen sesi ve propagandasıdır. Kâse, taşmak için son damlasını beklemektedir.
23 temmuz 1908. Toplar atılıyor. Gizli Cemiyet artık bir ihtilâl kudreti değil, muzaffer bir halk kudreti haline gelmiştir. Hürriyetten bahsediliyor, haktan bahsediliyor» eşitlikten bahsediliyor. Bu gizli ve Ölümden korkmayan vatan cephesinin adını artık herkes öğrenmiştir: İttihat ve Terakki. Türk; tarihinin İlk İhtilâlini kendisine yakışan bir sessizlikle yapmıştır, en büyük İdeolojisi vatan aşla olan İhtilâlini. 28 temmuz 1908 devrimi üzerine ileriye sürülen fikir-
ler arasında ehemmiyetli görüş ay-
rılıkları vardır. Fakat bütün insan benliklerini ürperten kurtuluş heyecanı milli uyanışımızın başlangıcı olmuştur ve biz bunu böyle kabul etmek zorundayız. Sonradan beliren
hâdiselerin mahiyeti tamamiyle baş-
kadır.
Tarihi, kendi çerçevesinden ayır-maksızm anlamak ve incelemek lâzımdır. Bundan tam 42 yıl önce, millet olarak, biz neyiz? Karışık bir din cemaati miyiz, Osmanlı mıyız, Türk müyüz? Mithat Paşa’nın 1877 Anayasasını 31 yıl sonra yürürlüğe koymakla Osmanlılık prenslplnl, hukuk bakımından (de Jure) benimsemiş ve kendimizi din cemaati telâkkisinden kurtarmaya çalışmışızdır. Görünüşe bakılırsa 23 temmuz 1908 devrimi lâik bir renk de taşımaktadır. Fakat Anayasa Osmanlılık fileriyle lâik meyiller gösterirken Osmanlı Devleti, bütün teşkilâtlyle başında halifesi olan bir din devletidir. 1908 devrlmlnln en aksak noktası budur
İşte.
1908 devrimi, sanıldığı gibi, idealsiz ve ideolojisi/, değildir. O zamanın devrimcileri, halifeliğe dokunmadan İsviçre örneğine göre bir millet yaratmak emellnp düşmüşler ve onıın için Osmanlı Milleti fikrini desteklemişlerdir. Halbuki İmparatorluğun azınlıkları çoktan birer millet olmuş ve İmparatorluk mirasçıları arasına katılmışlardı. Zaten Türk köylerini tutuşturan, yıkan çetecileri onlar yetiştiriyor, kanlı ayaklanmalar, kaynağını onların İdeolojisinden alıyordu. Hiçbir kuvvet, bu gelişimi önleyemezdi. Bizim o zamanki devrimcilerimiz bıınu sezmiyorlar mıydı?
İmparatorluğu kurtarmak İçin yapılan bir devrim; imparatorluğu dağıtacak bir teşebbüse nasıl girişebilirdi? Devrimin dayandığı kuvvet bile, aynı dokumadan, aynı ruhtan bir kuvvet değildi. Devrimciler bunu aradan çok zaman geçmeden sezmişlerdi. Devletin dayanacağı, güvenebileceği tek bir kuvvet kalmıştı: Türklük.. Bunu kendi tenliğine kavuşturmak. mukadderatının kahramanı yapmak lâzımdı. Böyle büyük bir İşe girişmek bir taraftan Onman-tı, öte taraftan da halifeli bir devlet hayatında hem güç, hem de tehlikelidir. İttihat ve Terakki bu adımı atmaktan çekinmemiştir. Ziya Gök-•lp. bu kararın İlk plânda görünen şahsiyetidir. Sultanlık ideali yerine hakanlık devlet anlayışı geçmiştir. Türk hakanları, hepimiz biliyoruz, lâik hakanlardır. Türkçülük; Türk geleneklerini benimsemek demektir. Ve onun İçin Türk dili, Türk kadını, Türk hukuk, Türk tarihi dâvaları tam bir sezişle ele alınmıştır. Mer-rure de France dergisinde bu Türklük uyanışını anlatan bir yazının güzel bir başlığı vardır: Türkler, milli ruhlarını arıyorlar. Gerçekten millî benliğini arayan bir millet doğmuştur artık. Tam bu sıralarda Emin Bülend'ln bir şiiri çıkmıştır:
Garb’in cebin-I zâlimi affetmedim seni,
Türk'üm ve düşmanım sana kalsam da bir kişi.
Bu garp, bu baı dünyası, o zaman imparatorluğumuzu paylaşmak isteyen bir dünyadır. İttihat ve Terakki, bu Türk şairine bir altın kalem hediye etmiştir.
Biz, burada, politika hâdiselerinden sıyrılarak, blzinı bugünkü fikir hayatımızla çok yakından ilgili bir devrin tablosunu çiziyoruz. 28 tcmmıız 1908, millî uyanışımızın. kendimizi buluşumuzun ehemmiyetli bir konağıdır. Büyük sevgiler hayatın yaratıcı hamlelerine her zaman arkadaşlık etmişlerdir. Dün atılan fikir tohumlan birer birer yemişlerini vermiştir. Son Büyük Türk Devrimi de 1908 devrlmlnln heyecanını yaşayanların, vatan kurtarmasını bilenlerin kutsal armağanıdır. Bu yıldönümü bana saray istibdadının renksiz bırakmaya çalıştığı bir cemaat topluluğundan tarihini, benliğini sezmiş bir millete uzanan yolu seyret i İriyor ve çağdaş bir millet haline gelişimizin derin heyecanını duyuyorum.
M. NERMÎ
A bone r Türkiye için seneliği 82, altı aylığı 17, üç aylığı 9 Uradır. Hariç memleketler iki misildi* •
İlânlar ı 6 ncı sayfada santlmetrest t Uradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
— Telgraf Adres! ı Hetlo. İstanbul
Güvenlik Konseyine girmek için temasta bulunuyoruz
W ashingtondaki Türk Maslahatgüzarı, McGlıee ile uzun bir görüşmede bulundu
e
Kore Cephesi Komutam General Walker tarafından kadın olması sebebiyle cephe gerisine gönderilen YENİ İSTANBUL harp muhabirlerinden Bayatı Mnrguerlta Higgins, bu sefer Başkomutan General Mac Arthur'ün emriyle vazifesine tekrar başlamıştır. Resimde Bayan Higgins'i ateş altında mektuplarını yazarken görüyorsunuz
e •
iore cephesinde
yeni bir şey yok
Mısırdan boşalacak âzalığı Türkiyenin alması muhtemel
New-York, 22 (YİRS) — Bugün Lake Success’deki Birleşmiş Milletler mahafilinden öğrenildiğine göre Türkiye, Güvenlik Konseyine girmek için büyük bir faaliyete geçmiştir.
Bilindiği gibi iki sene müddetle Mısırın muhafaza ettiği âzalık bu sene bitecek ve Mısırın yerine başka bir memleketin Güvenlik Konseyine seçilmesi lâzım gelecektir. Birleşmiş MUletler nezdindeki Türk heyeti Birleşmiş Milletlerin bütün âzalanna birer mektup göndermiş ve adaylığının desteklenmesini İstemiştir.
Mısırın işgal etmekte olduğu âza-lık, şimdiye kadar hep Arap blokuna dahil memleketlere tahsis edilmişse de Türkler hakikatte mevkiin Ya-kındoğuya ait olduğunu ileri sürmektedirler.
Bu mevzu üzerinde fikrine müracaat edilen Genel Kuruldaki Türk mümessili Adnan Kural bir çok yabancı delegelerden müsait cevaplar aldığını açıklamıştır. Kurala göre Ortadoğunun en büyük memleketi ol. mak bakımından ve şimdiye kadar Güvenlik Konseyine hiç girmediğine göre Türkiyenin namzetliği kabul edilmek İcap eder.
Esenberin
temaalan
Washlngton, 22 A.A. (United Press) — Türkiye maslahatgüzarı Melih Esenbel, Yakındoğu meseleleri için Dışişleri Bakan Yardımcısı George McGhee ile cuma günü öğleden eonra yarım saat aüren bir görüşme yapnuşCır.
Meşrutiyet inkılâbının yıldönümü
Bugün, 28 Temmuı 1908 Meşrutiyet İnkılâbının kırk birinci yıldönümüdür. Bilindiği gibi (1824 - 1908) tarihînde tldnc! Meşrutiyet İlân edilmiş ve mezkûr gün Hürriyet günü olarak tarihe geçmiştir. Bu münasebetle bugün saat 17,30 da Şişlide Hürriyet Abidesinde Demokrat Parti teşkilâtı tarafından büyük bîr toplantı tertip edilmiştir. Aynca, Cumhurbaşkanı Celâl Boyar dün saat 12.30 da yanında Başbakan olduğu halde Hürriyet Abidesine gitmiş ve merhum Mahmut Şevket ve Talât PaşsJann kabirlerini ziyaret ederek saygı duruşunda bulunmuştur. Yakandaki resim bu ziyaretleri tesblt et inektedir.
Amerikan Askerî yardım Heyeti Başkanının verdiği mühim demeç
"Türklyeye yardım malzemesi sevkıyatında önümüzdeki günlerde büyük bir hızlandırma yapılmasına ihtiyaç görmemekteyim. Ancak bu yardımın bugünkü tempo ile devamı, çok mühim ve zarurîdir”
Amerikalıların malzeme ikmalinden sonra ancak sonbaharda büyük taarruza geçmeleri mümkün
Washlngton, 22 (YİRS) — Amerikan askerî mehafilinden öğrenildiğine göre Kore'deki Amerikan kıtalarının sonbahardan Önce bir mukabil taarru za geçmeleri beklenmemelidir.
Amerikalılar Yongdok'u aldı.
Tokyo, 22 (A.P.) — Amerikan ve Güney Kore kuvvetleri. General McAr. thur tarafından dün bildirildiğine göre, mahallî saatle 07:17 de. şiddetli bir topçu ateşinin himayesinde bulundukları halde Yongdok şehrini tekrar zaptetmelerdir.
Doğu sahillerinde bulunan bu llmnnp, evvelce, îngtllz destroyerlerinin ateşi ile "tahrip., edilmiş olduğu bildirilmişti. Yongdok, Amerikalıların ikmal --------------- ★ ★ ★
Acheson’un beyanatı “Her şeyden önce Kızıllar hudutlarına çekilmelidir,,
Kumanya, Bulgaristan ve Macaristan protesto edilecek
Washlngton 22 AA. (United Press»: Dışişleri Bakanı Dean Acheson cuma günü yaptığı basın konferansında Birleşik Amerikanın herhangi bir müzakereye girişmesi için Birleşmiş Milletlerce verilen karara tevfikan, Kore’de savaşın derhal durması ve Kızıl Korelilerin 38 inci arz dairesinin şimaline çekilmeleri gerektiğini kati bir lisanla ifade etmiştir. Achcson, Birleşik Amerika Hükümetinin İkinci Dünya Harbini müteakip imzalanan barış andırışmalarını İhlâl ettikleri İçin Kumanya, Macaristan vr Bulgaristan! Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nezdinde protesto etmek tasavvurunda olduğunu açıklamıştır.
Batı Almanyada merkezî bir polis kuvveti kurulması için Başbakan Conrad Adenaucr’in yaptığı teklife Birleşik Amerikanın nasıl bir cevap verecaği yolundaki suale Acheson, cevap vermekten imtina vs bu meselenin İncelenmekte olduğunu bildirmekle iktifa etmiştir.
Müteakiben Acheson, îngilterenln Moskova BÛyükelçİBİ Sir David Kelly İle Sovyet Dışişleri Bakan yardımcısı Andrey Gromiko arasında cereyan eden görüşmeler hakkında İngiltere Başbakanı Attlec’nin Avam Kamarasında verdiği kabalı gazetecilere nakletmiştik
limanı olan Pusan’ın 66 mil kuzeyinde bulunmaktadır.
General Dean resmen kayıp
Tokyo. 22 A A. (AFP) — General Mac Arthur Genel Karargâhı, General Dean’ln kayıp olduğu keyfiyetini teyid etmiştir.
Düşman sızması yok
Tokyo. 22 A A. (AFP) — Koredekl Amerikan Genel Karargâhı sözcüsünün bildirdiğine göre, son 24 saat 1-çinde Gtlney Kore cephesinde hiçbir düşman sızması kaydedilmemiştir. Maamafih sözcü, Kuzey Korelilerin Tacjon civarında Amerikan çekilme cephesinin batı ve güneyinde faaliyete geçtiklerini ilâve etmiştir.
Amerikalılar yeni hatlara çekilecekler
Tokyo, 22 A\A. (United Press) — General Mac Arthur tarafından yA-yınlajıan resmî tebliğde Amerikalıların daha iyi müdafaa hatlarına çekilmek tasavvurunda oldukları bildirilmektedir.
Yeni savunma hattı Taejon'la Kum Nehrinin kuzey kısmı ortasındaki tepeler arasındadır.
General Gay, sivil giyinmiş komünist askerlerinin Amerikan hatlarına sızmasına mâni olmak için Koreli sivil halkın savaş bölgelerinden tahliye edilmesini emretmiştir.
Şıınju kızılların eline geçti
Now-York. 22 (A.P.) — National Brodcastlng Company’nln muhabiri tarafından dün gece bildirildiğine göre, Şunju şehri komünist kuvvetlerin ellerine geçmiştir.
Muhabir Thonıae Folster tafsilât vermemiştir.
Şunju, muhabirin İzahatına göre. Amerikan cephesinin batı kanadında ve Taejon’a*35 mil mesafede ve güneyde bulunmaktadır» z
Kıral Leopoîd
Ankara 22 fHusuat muhabirimiz bildiriyor) — Türklyedekl Amerikan asker! yardım heyeti Başkanı General MacBride. Cansaa'da Fortley’de-kl Harp Akademisi komutanlığına nakledilmiş ve yerine de Washington ordu muhasebe dairesi bütçe kısmı şefi General Wlâlam Hpward tâyin edilmiştin ’ J
Ağustos sonunda veya eylülün ilk haftasında vazifesi başına hareket edecek olan General MacBrldcReu-ter muhabirine beyanatta bulunarak ezcümle şunları söylemiştir:
"Türkiye’ye yardım malzemesi sevkıyatında önümüzdeki günlerde büyük bir hızlandırma yapılmasına ihtiyaç görmemekteyim. Fakat bu yardımın bugünkü temposu ile devamı çok mühim ve zaruridir.
istikbal İçin ümitler iyidir. Kanaatimce Türkiyede diğer birçok memleketlerde bulunmayan bazı şeyler meselâ gayet kuvvetli bir millî birlik vardır. Türkiyede ciddî ayrılıklar, huzursuzluk ve endişeyi mucip komünist faaliyetlerine tesadüf edilemez. Bunlar küçümsenemtyecek kıymetlerdir.
Türk askeri, askerlik hizmetini memleketine karşı mesuliyetlerinin bir parçası olarak telâkki eder.
W. Churchill’e göre
Almanyasız Avrupa maddeten imkânsız
Ordu politika ile alâkadar olmaz ve politikacılar da orduya müdahale etmezler. Politikanın ordu üzerinde Tur-klyeden daha az müessir olduğu bir memlekete dünya yüzündo tesadüf e-dilemez. Ordunun arasına politikanın girmeyişi çok mühim bir şeydir. Tür-kiy.cde askerler seçimlere iştirak etmezler ve orduda oy hakkına *ahip olmak için sızlanmalara rastlanmaz..,
Müteakiben General, 2 nel Cihan Savacı ve onu takip eden günlerde tam kadrolu bir orduyu ayakta tutabilmek için Türkiyenin yaptığı feda kârlığı tebarüz ettirmiş ve yapılan yardımın gayri kâfi olduğu yolunda bazı gazetelerde çıkan mütalâalar hakkmdaki düşüncelerini de şöyle * İzah etmiştir: -
"Türklyeye yapılan yardımın ölçüsü geniş tutulmuştur. Fakat meselâ yalnız bir gemiden çıkan radar teçhizatı Türkiyede bir radar teşkilâtının kurulmasına yetmez. Yeni silâhlan ve teçhizatı kullanacak modern ve makineli harp bilgisi metodlan ile yetiştirilmiş, bu teçhizatı kullanmada ustalaşmış personele ihtiyaç vardır.
Bu uzun vadeli bir problem olmakla beraber mühim bazı neticeler elde etmiş vaziyetteyiz. Türkiyede, Ame-rlkada ve Almanyadakl Amerikan işgal bölgesi eğitim merkezlerinde 15 bin subay ve çavuş eğitim görmüştür. Muhtelif eğitim okullanmız vardır. Kara, hava ve deniz eğitim okul-lanndan başka muhabere, topçu, le vazım ve diğer sınıflar için de okullar mevcuttur. Şu noktaya da İşaret etmek isterim ki Amerikan usullerine göre ve Amerikan malzemesi İle yapılan bu eğitimde geniş ölçüde, kısa bir zaman Önce talebe olan Türk subayları hocalık etmektedir. Burada Amerikalıların işi sadece umumî bir nezaret ve kontrolden ibarettir^
YUGOSLAVYA İSNATLARI REDDEDİYOR
“Rusyanın yaptığı, soğuk harbin devamından başka bir şey değil”
Roma, 22 AA. (AFP) — Yugoslavya hududunda yapıldığı söylenen harekât ve Rumanya ve Macaristanda hudut bölgesinde bulunan Yugoslav azınlığının bu memleketler dahiline sürülmesi hakkında basma beyanatta bulunan Yugoslav Elçisi Jvecovitch demiştir kİ:
"Bunların, yakın bir harbe hazırlıktan ziyade soğuk harbin devamı olduğunu zannederim. Bu basın konferansının başlıca gayesi. Barış Müdafaası Yugoslav Milli Komitesinin son toplantısında Yugoşlav Dışişleri Bakanı Djilas’in beyanatını teyit et* nnektt
Jvecoviteh; Amerikan. Ingiliz ve Fransız mütehassıslarının Yugoslav-yada bulundukları yolundaki İddiayı kat! olarâk yalanlamış ve demiştir ki)
"Bu propagandanın gayesini Mae kovanın emirleri ile hareket edenle, rin pek az sulhçu olan tasavvurlarını gizlemek olduğu âşikârdır.
Elçi bundan sonra Yugoalavyayı iki türlü siyaset takip etmekle itham edenlere cevap vererek. Yugoslavya'nın milletlerarası İhtilâfı barışçı yollarla halletmek arzusunun değişma diğinl teyit etmiş ve sözlerini şöyle bitirmiştir: "Yugoslavya, İtalya da dahil olmak üzere bütün komşuları He münasebetlerinde bu sistemi tatbik etmek kararındadır.
Hattâ Trlyeste meselesi bile bu zihniyet dahilinde halledilebilir.
Truman, dünyayı
seferberliğe çağırıyor
Londra, 22 AA. (LPS) — Washlnr» ton'dakl gazete muhabirlerinin bildirdiklerine göre. Başkan Truman'm hür dünyayı kısmi seferberlik yapmaya dâvet etmesi. Batı devletlerinin silahlanmasının önümüzdeki birkaç sene zarfında Rusya’ya karşı bir savunma harbi yapabilmeleri için değil, fa^ kat Kore’deki gibi bir takım mahallî harplerin çıkması ihtimalini ortadan kaldırmak için yapıldığı fikrine istinat etmektedir.
Belçikaya
dün döndü
Brüksel, 22 A.A (Lps) — Kıral Le-opold 6 yıl memleket dıçında kaldıktan sonra bu sabah Belçikaya dönmüştür.
Rpsml İlk toplantı
Brüksel, 22 A.A (Afp) — Kıral saat 11 de Laeken şatosunda resmî şahsiyetleri kabul etmiştir. Suat 15 te Dovlet bakanlarından müteşekkil olan Kırallyet Konseyi toplanacaktır. Sosyalist dovlet bakanlnrının bu toplantıya İştirak edecekleri henüz bilinmemektedir. Filhakika, Sosyalist Partisi Başkanı sosyalist devlet bakanlarının Kiralın memlekete dönüşünü müteakip vazifelerinden vazgeçeceklerini bildirmişti.
Kiralın ilk
mesajı
Brüksel, 22 A A. (Afp> — Belçikalılara bugün yayınladığı masajda, Kıra! Leopold, Belçlkada uzun zamandan beri devam eden Hükümet buhranını sona erdirmek için bütün gayretiyle çalışacağını, milletin birlik ha-llndo bulunması gerektiğini, hakkında ileri sürülmüş tonkldleri tamamen u-
nutmuş okluğunu, Belçikalıların tek-vÜcut olarak vatanlarının yükselmesi uğrunda çalışmaları icap etliğini be-llrLmioU*, 7---------- ----? ----r*>v
Sakin ve müreffeh bir Avrupa, komünizmin düşmanıdır
’ e
Londra, 22 A.A (AFP) — Londra-da AJberthal’de toplanan beş bin kişi önünde Birleşik Avrupa hakkında konuşan Churchill, Almanyasız. bir Avrupa olamayacağını eöyliyerek de. iniştir ki:
“Alman meselesi artık halledilmiştir. Batı Almanya yanj kurtarılmış Almanya Straabourg Assamblesine katılmağı kabul etmiştir. Gelecek ay onu bu Assamblede hararetle kabul edeceğiz. Almanyanın yeni Av-rupaya mühim bir yardımda bulunacağını Ümit ederiz. Fakat AJmanya-nın Avrupa Konseyine girmesine rag. men kıtanın yansından fazlasının demokratik Avrupa dışında kaldığını unutmamamız lâzımdır. Bunlar, demirperde arkasındaki memleketlerle Pirenelertn gorilindeki memlekettir.
Churohin, bundan sonra sakin ve müerffeh bir Avrupa ihdâsiyle komünizm istibdadının doğrudan doğruya tehdit edilmiş olacağını belirterek barışın bölünmez olduğunu hatırlatmış ve gözlerine şöyle devam etmiştir:
— Kore harbi, Avrupa savaşıdır. Birleşik bir Avrupa ihdas edilmezse barış kurulamaz. Biz» Avrupaldar blok haline gelerek banşı daha iyi koruyabiliriz. Bir Avrupa federasyonu kurmamız lâzımdır ve bunu şimdi yapmalıyız.
Amerikanın kudretinden, faydalanacak olan bu federasyonun başlıca hedefinin kendi mevcudiyetini korumaktan ibaret olduğunu belirten Paul Reynaud da, bu federasyonun silâhlarını Sovyet Rusya seviyesine çıkarması lâzım geldiğini- belirtmiş İİA -------- J
Ç u7aşkızak„ tankeri dün denize indirildi
Milli SaVünma Bakanlığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından İnşa ettirilen 3300 tonluk Taşkızak tankeri dün Cumhurbaşkanı vo Başbakanın huzu-rbb toreals denize indirilmiştir. Bu husustaki habçıJerlıuU 2 uci NÜıUededİA
Sayfa 1
-TENİ İSTANBUL —
n Temmuı 1950
Denizciliğimizde yeni bir devre doğru
Türkiyede gemi inşaat tezgâhları kurulacak

HABERLERİ
Şehir M«k(uha
Cumhurbaşkanı, dün Donanma Komutanı ve gemi inşaiye mühendisleriyle bir görüşmeden sonra, tersanemizin kurulmasını hazırlamak için bir sanayi kurmay heyeti teşkili hakkında Başbakana direktif verdi
Türkiyede gemi inşa edilmesi konusu etrafında, yeni İktidarın görülü dün ilk defa olarak belli olmuş-tur. Harp sanayilmizle sivil tersanemizin kurulması İşi yeni bir safhaya girmekte, denilebilir ki sanayi tarihimizde yeni bir devir açılmaktadır.
Taşkızak tankerinin denize indirilmesi merasiminde hazır bulpnan Cumhurbaşkanı ve Barbakan, gemi inşaiyecHiğîmiz hakkında Donanma Komutanı Tümamiral Rıdvan Koral ve Türk İnşaiye mühendisleriyle Taş-kızak müdüründen geniş İzahat almışlardır.
Yapılan hasblhal sırasında Celâl Bavar ve Başbakan kendilerine Türk gemi inşalyecillglnin bugünkü durumu ve istikbali hakkında arzedilen noktalar üzerinde ehemmiyetle durmuş ve belirtilen İhtiyaçları dikkatle dinlemişlerdir.
Gerek Donanma Komutanının, gerekse geminin İnşasını başaran mühendislerin İzahat ve dilekleri şu nokta etrafında toplanmakta İd):
"Türkiyede gemi İnşa edebilmek İçin teknik imkânlar ve iptidai malzeme mevcuttur. Yalnız makinelerin bir kısmı şimdilik hariçten getirtilmek suretiyle sadece Türk mühendis ve işçisinin emeğiyle her türlü deniz vasıtalarım yapabiliriz. Seri halinde İmalât yapabilmek için evvelâ bir motörlin breve’sinl almalıyız. İşçilerimiz bu motör inşaatında ihtisas sahibi olduktan, tezgâhlar buna göre ayarlandıktan sonra kendi bilgimiz ve ihtiralannuz üzerinde de çalışmak, yeni yeni tipler İmal etmek imkânı hâsıl olur. Bunun İçin her şeyden evvel makineler getirtll-melt, ağır sanayiin tezgâhları hazır-lanmahdır. Marshall Plânından İstifade edilerek harice gemi yerine makine sipariş etmek çok daha iyi olacaktır. Ve biz bu gemileri burada yan yarıya ucuza yapabiliriz. .Memlekette gemi InşaiyeclUği için müteaddit defalar yapılan teşebbüsler şimdiye kadar esaslı bir surette yardım veya teşvik görmemiştir. Kıymetli Türk mühendis ve teknisyenlerine istedikleri şekilde çalışmak ve •ser yaratmak İmkânı verilmemiştir.
Gemi İnşaiyeclliği nde esas olan maddi imkânlar, İptidai malzeme, makine tezgâhlan, teknik eleman yetiştirmek gibi muhtelif faktörler arasında bir koordinasyon vücuda getirilmemiştir.,,
Kendisine verilen bütün bu izahatı dikkatle dınliyen Celâl Bayar, o sırada geminin mühendisi Yüksek Mühendis Ata Nutku ile görüşmekte olan Başbakana hitap ederek:
"Amiral çok enteresan konuşuyor Hükümetin dinlemesi faydalı olacaktır.» demiştir.
Adnan Menderes de aynı izahatı dinlemiş ve Cumhurbaşkanı bu husustaki düşüncelerini şu şekilde İfade etmişlerdin
"Ben burada Taşkızak tankerinin bu suretle İnşa edilmesinden iki bakımdan hâs duymaktayım. Birincisi bu eserin kendi işçilerimizin emeğiyle ortaya çıkması, İkincisi de makineler hariç kendi İptidai maddelerimiz kullanılmak suretiyle yapılmasıdır. Karabüktekl fabrikanın mesuliyetini o zaman iktisat vekili olarak üzerime almıştım. Bu fabrika hakkında bir hayli münakaşaJar olmuştur ve bu münakaşalar devam edecektir. Memleket müdafaasında Karabük’ün mühim yeri vardır. Kınk-kaleye de İptidaî maddeleri burası
vermektedir. Harbe girdiğimiz zaman elimizde altınıma da olsa bize çelik vermezler» Arkadaşlar, teferruata alt noksanlan tamamlamak kolaydır. Asıl mesele şudur: İhtiyaç ’ halinde kendi imkân ve vasıtalarımızla böyle bir gemiyi yapabilir misiz, yapamaz mıyız T
Türk işçisini büyük bir kabiliyet olarak görmekle bahtlyanz. iptida! maddeyi Karabük veriyor dediğimiz zaman da topraktan çıkarıyoruz demektir. Türk işçisinin, Türk mühendisinin emeği İle bu inşaatı yapabileceğimize İnanmış oluyoruz. İktisadi şartlar uyuyor mu diye düşünecek olursak bunu hariçten temin etmemiz lâzım gelecek. Memleket müdafaası bahis mevzuu olduğu zaman yalnız yapmak düşünülür; ekonomik şartlar İkinci derecede kalır.,,
Bundan sonra Amiral Rıdvan Koralin "Türkiyede yalnız gemi değil, en ağır askeri silâhların, hattâ tankların bile imal edilebileceğini., etraflı olarak izah etmesi üzerine Cumhurbaşkanı:
"Bence bu İşi incelemek ve esaslarını hazırlamak üzere Hükümetçe derhal faaliyete geçilmesini ve İşletmeler Bakanının mütalâası alınarak askeri ve sivil sanayi mütehassıslarının iştirakiyle bir nevi sanayi'kurmayı mahiyetinde bir heyet teşkili • çok faydalı olacaktır., demiştir.
Bunun üzerine Başbakan:
"Mevzuun bu çerçeve içinde ele alınacağını Cumhurbaşkanına bildirmiş ve şimdiye kadar bu kadar müsait imkânlar mevcutken bu işin ele alınmaması karşısında hayretlerini belirtmiştir
Türk gemi inşatyecilerlnin, Hükümet Başkanırun bu samimi hasbıhalinden şu neticeye varılmıştır:
Türk İşçisinin teknik kabiliyeti tekâmül devresine ermiştir. Mühendislerimiz, teknisyenlerimiz bilgilerim tam mânasiyle ortaya koyabilecek imkânlara mâlik olamamanın üzüntüsü içindedirler. Bu vaziyet bu vesile De bütün çıplaklığiyle yeni Hükümete İntikal ettirilmiştir. Artık yakında bu sahada da ferahlatıcı haberler beklivebiliriz.
Memlekette harice nispetle yan yarıya ucuza gemi maletmefc İmkânı varken artık yabancı diyarlara avuç dolusu döviz çıkamayacağımız devrin yakında başlıyacağına inanmak İstiyoruz.
D. P., muhtar ve belediye seçimleri için hazırlanıyor
Demokrat Parti Î1 idare Kumlu muhtar ve belediye seçimleri hazır-lıklanna hız vermiştir. Bu seçimlere alt kanunlar teşkilâta tenevvür etmeleri İçin gönderilmektedir. Bu arada, seçime alt propaganda faaliyeti de yakında başlıyacaktır.
TEŞEKKÜR
Aile büyüğümüz KAZIM TA-NER'in aramızdan ebedlyyen aynl-masından mütevellit büyük acımıza iştirakle, gerek bizzat ve gerekse telgraf, telefon ve mektupla taziyet-te bulunan, cenaze merasimine iştirak eden dostlarımıza, merhuma ve ailemize karşı gösterdikleri yakınlıktan dolayı avn ayn teşekküre büyük acımız mâni olduğundan, sayın gazetenizin tavassutunu rica ederiz.
TANT5R AtLESt
Sergi köşesi »
Sergi nasıl ?
Ankaradan peîmiş İM sanatkâr dostuma »ergiyi görüp görmediklerini »ordum.
— Aman, dediler, geeileoek bir tarafı yokmuş. Ne diye vakit kaybedelim.
/»rar ettim, alıp götürdüm. Daha kapıdan- girerken hayranlıklarını izhar ettiler, yarıeına gelince elleri, kollan paketlerle dolmuştu, çıktığımız »aman ertesi gün muhakkak bir daha geleceklerini, daha dikkatle ve her paviyonda usun usun durarak gezeceklerini bildirdiler. Birisi.-
— BU, diyordu, işte b Öyleyi». Herhangi bir şeye kargı dudak bükerek, beğenmemeklikten geliri». Bunu yapmakla gûya üstünlüğümüzü götlermiş olunu».
Öteki ilâve etti:
— Serginin kusurları var. Fakat bunlar »ergiye hâs noksanlar değil. Umumi hayatımızda da tesadüf ettiğimiz »eyler. Meselâ "toz, toprak.,, Bu gehirde de var. Meselâ opar-lörün ciyak ciyak haykırışları. Bu, gehirde de var. Amma hiç şüphe yok M, sergide bir cehit, bir gayret görülüyor. Ben asıl noksanı şurada buluyorum: Binalar yapılmış, mallar teşhir edilmiş, sanatkâra, zevke yer verilmiş ve bir eser ortaya çıkarılmış amma ona ruh nefhedilememiş. Sergi elbet de muvakkat. Amma hüner, ondan bu muvakkatlik havasını silmekte idi.
— Nasıl T
— Rrle, dedi, yarın da bir dolaşayım, o zaman söylerim.
BİR İSTANBULLU
Taşkızak tankeri törenle dün denize indirildi
KÂMİLEN TÜRK MÜHENDİS
GEMİ, TAMAMEN YERLİ
Millî Savunma Bakanlığı Denir. Kuvvetleri Komutanlığının Haliçte Taşkızak Tersanesinde İnşa ettirdiği 3350 tonluk Taşkızak tankeri dün •aat 11 de törenle denize indirilmiştir.
Türk mühendis ve İşçilerinin emeğiyle tamamen yeril malzeme kullanılmak iuretlyle deniz kuvvetlerimize kazandırılan “Taşkızak" tankeri, nln denize indirilmesi töreni sebebiyle Taşkızak Tersanesi ve Haliçte bulunan gemilerimizin baştanbaşa alay sancaklarıyla donanmış olmaları bir bayram manzarası arzedlyordu .
Cumhurbaşkanı, "Taşkızak* tan. kerinin denize tndlrillşt töreninde bulunmak üzere beraberinde Başbakan Adnan Menderes, Vali ve Belediye Başkam Dr. Kahredilin Kerim Gtikay olduğu halde saat 11 de Taşkızak Tersanesine gelmiş ve burada milletvekilleri, Donanma Komutanı Tümgeneral Rıdvan Koral, İstanbul Deniz Komutanı Tuğamiral Fuat TJzgören, Basın - Yayın ve Turizm Genel Mü-dürü Dr. Halim Alyot, Devlet Denizyolları ve Limanlan işletmesi Genel Müdürü Cemil Parman, amiraller, generaller, yüksek rütbeli subaylar tarafından karşılanmış ve bir deniz müfrezesi selâm resmini İfa ederken deniz bandosu istiklâl Marşını çal. mıştır. Halk ve işçiler Cumhurbaşkanımızın tersaneyo gelişini büyük tezahüratla karşılamışlardır.
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar He beraberindekiler hazırlanan tribüne çıktıktan sonra "Taşkızak" tankeri-
Dünkü yüzme yarışları
“Lido" Yüzme Havuzunda yapılan yarışmalarda
12 yaşındald Aldo, güzel bir derece yaptı
Küçükler ve ortalar arasında yapılan İstanbul bölgesinin yüzme seçme birincilikleri dün saat 16.30 da Orta-köydeki Lldp yüzme havuzunda yapılmıştır. Bir hafta evvelki karışıklıktan dolayı bu müsabakalar İçLn lâzım gelen tertibat tamamen alınmıştı. Üg saat kadar süren yarışmalarda şu neticeler alınmıştır:
66 metre serbest (Küçükler) 1 — Aldo (Modaspor) 55,5, 2 — Karakaş (Modaspor) 56.8,
66 metre kurbağlama (Küçükler);
1 — Sander (Yüzme İhtisas) 1.09.2
2 — Oktay (Modaspor) 1.12.8.
100 metre serbest (Ortalar):
1 — Kayra (Modaspor) 1.10.7,
2 — Abdullah (Demirspor) 1.10.9,
200 metre serbest (Ortalar):
1 — Kayra (Modaspor) 3.05.2,
2 — Abdullah (Demirspor) 3.07.
200 metre kurmağıma:
1 — Metin (Demirspor) 3.43.3.
2 — Rıfkı (Modaspor) 3.48.3,
4 x 66 metre serbest küçükler:
Bu müsabakada Demirspor, Modaspor ve Yüzme ihtisas takımları finale kalmışlardır.
4x100 Metre serbest ortalar:
Bu yarışta da Demirspor. Modaspor takımları finale kalmıştır.
Avrupaya gidecek olan yüzücüler arasında yapılan 400 metre yarşmda:
1 — İbrahim Sulu (Modaspor) 5,22.8
2 — Nejat Nakkaş (Modaspor) 5.39.3
Tramplenden atlama:
1 _ Doktor Mahir (G.S.) 105.08,
2 — Muammer (Demlrepor) 98.10.
Dün yapılan yarışmalarda en çok nazarı dikkati çeken küçükler arasında 66 metre yüzen 12 yaşında Mo-daapord&n Aldo oldu. Aldo gerek nefes ve gerekse stil bakımından seyircilerin haklı olarak alkışlarını topladı.
Vedat ETENSEL
Galip, Galatasaraya girdi
Vefalı santrfor Galip dün sabah Beden Terbiyesi İstanbul Bölgesine gi-
derek Vefa Kulübünden istifa ettiğini ve Galatasaraya girdiğini resmen bildirmiştir. Ankara Demirsporundan bek ismet İle santrfor Zekeriya ve îzmlrden Kâmuran da Fenerbahçeye geçmişlerdir.
Atletizm Millî Takımımız dün Napoli'ye hareket etti Belçikada yapılacak olan "Avrupa Atletizm Birincilikleri "ne iştirak e-decek millî atletizm eklplmlz dün An. kara vapuru ile Napoliye hareket etmiştir. Kafile Jerflnin başkanlığında ve antrenör Küçük Besimin idaresinde şu atletlerden müteşekkildir: lstanbuldan: Cahit önel, Turan TU. kel, Turhan Göker, Erdal Barkay, Ruhi Sarıalp.
Ankaradan: Mahir Araş, Balcı Tamer, Doğan Acarbay, Halil Açarcr, Muhlddln Akın, Osman Coşgül, Kemal Horolu, Halil Zlreman, Mustafa Batman, Ömer özkap. Şetvan Toker, Ekrem Koçak, Şevki Kurt, Mustafa özcan.
îzmlrden: Oktay Karakulak, Avnl Akgün.
Adanadan: Adli Bozdoğan, Mehmet lkigül.
Çanakkaleden; Maclt Göktürk, Zonguldaktan: Burhan Cengiz, Kocaeliden: Nuri Turan.
Bir buçuk ay kadar sürecek olan bu turneye Atletizm Federasyonu Başkanı Naili Moran Napollden iltihak edecektir.
iki bisikletçimiz, Batı Avrupa seyahatine çıktı
Fen Fakültesinden İsmail Sakmar ile Yüksek Denizcilik Okulundan Yavuz Sönmez, dün Ankara Vapuru lıe Napoliye hareket etmişlerdir. Her iki bisikletçimiz Batı Avrupayı dolaştıktan sonra tekrar Türklyeye döneceklerdir. İsmail Sakmar ile Yavuz Sönmezin sayahatl iki ey kadar sürecektir.
VE İŞÇİLERİNİN ESERİ OLAN MALZEME İLE YAPILDI
nln denize indirilme töreni başlamıştır.
Deniz bandosunun çaldığı istiklâl Marşını takiben Tersane Müdürü de. nlz albayı Kâzım Meriç, kürsüye gelerek bir hitabe iradetmlş ve 1455 senesinde kurulan Taşkızak Tersanesinin uzun zamanlar Türk denizcilik kudretinin dünyaya tanıtılmasında, büyük hizmetleri olduğunu, Birinci Dünya Harbinden sonra bir müddet terkedilen tersanenin 1942 yılında 1 numaralı hücumbotu inşa etmekle yeniden faaliyete boşladığını ve bugüne kadar 11 geminin denize indiril, miş bulunduğunu söylemiştir.
Hatip sözlerine devamla, ordumuzun deniz, hava ve kara kuvvetlerinin en büyük ihtiyacı olan akaryakıtın naklinde büyük faydalar sağlayacak "Taşkızak” tankerinin 79 metre boyunda, 12,51 metre genişliğinde, 3350 tonluk olduğunu ve 2100 ton akaryakıt taşıyabileceğini belirtmiş ve tamamen millî malzeme ve Türk işçilerinin emeği He hazırlanmış olduğunu kaydederek Türk mühendis ve işçilerinin bu eserleri 11e iftihar ettiklerini İfade eylemiştir.
Bundan sonra Cumhurbaşkanı "Taşkızak tankerinin hayırlı başlangıç olmasını temenni ederim" sözü He hazırlanmış olan şampanya şişe-sini geminin baş bodoslamasında kırmış ve tanker alkışlar ve sevinç tezahüratı arasında denize indirilmiştir.
Türk denizcilerinin göğüslerini iftiharla kabartan yeni tankerimiz denize İnerken Haliçte bulunan donanmamıza mensup gemilerimiz düdük çalarak yeni gemimizi selâmlıyorlar ve bando marşlar çalıyordu.
Tanker denize İndirildikten sonra Cumhurbaşkanı Celâl Bayar gemiyi yapan yüksek deniz İnşaiye mühendisi Ata Nutku, yarbay Fikret Gövüş. Binbaşı Ali Kara ve Yüzbaşı Turgut Biray’ı kabul ederek kendilerini tebrik etmiştir.
Cumhurbaşkanı müteakiben hazırlanan büfede ağırlandığı sırada Donanma Komutanı Tümgeneral Rıdvan Koraldan Taşkızak Tersanesi hakkında malûmat almış ve bu hususta Başbakana bazı direktifler vermiştir. Bu konuşmaları diğer sütunlarımızda vermiş bulunuyoruz.
Fen Fakültesi talebelerinin Yunanistan seyahati
Türkiye Millî Talebe Federasyonu teşkilâtına bağlı Fen Fakültesi Talebe Cemiyetinin hazırladığı Yunanistan seyahatine katılacak olan Üni-versite talebeleri, bugün İstanbul vapuru He Pireye müteveccihen hareket edeceklerdir. Yunan Hükümetinin davetlisi olarak giden bu grup Turgut Özpar ve Mehmet Taşdemlroghı idaresinde olup, T.M T.F. 2 nel başkanı Orhan C. Fersov da Yunan gençlik muhiti ile temaslarda ve WAY konseyi mevzuunda hazırlıklarda bulunmak üzere kafile İle beraber gitmektedir.
BİR “FATİH RESİM MÜZESİ" NE DOĞRU
500 üncü ve Müteakip Fetih Yıllarını Kutlama Derneği resim kolu, bir Fatih resim müzesi kurmak üzere faaliyete geçmiş bulunmaktadır. Yapı lan bir içtimaa on dört ressam davet edilmiş, müzakereler neticesinde müzeye resim alma ve sipariş verme hususunda bir talimatname yapılması mevzuunda mutabık kalınmıştır. Bu İşe, Akademi Müdürü Zeki Faik t zer. Resîm ve Heykel Müzesi Müdürü Halil Dikmen. Islâm Eserleri Müzesi Müdürü Elif Naci memur edilmişlerdir.
3 ağustos tarihine kadar bu komite talimatnameyi hazırhyacak ve heyeti umumiyentn taavdblne arzedecek-tir.
Iran Şahının kardeşi dün şehrimize geldi
Altes Gulam Rıza Pehlevî, dünya vaziyeti hakkında optimist olduğunu söylüyor
İran Şahının kardeşi AJtea Gu-lam Rjza Pehlevi dün kanıt ile be raber Paristen uçakla şehrimize gelmiştir.
Dün Park Otelde kendisi İle konuşan bir arkadaşımızın sorduğu İran Azerbaycanında Rus beşinci kol faaliyetinin arttığı. Ruslann İran Azerbaycanını ilhak etmek istedikleri ve bu yüzden Iranın ikinci bir Kore olacağı söyleniyor. Bu hususta ne dersiniz,, sualine Altes şu cevabı vermiştir:
"Iranda beşinci kol faaliyeti olduğu doğrudur. Fakat bu, bugün dünyanın her tarafında var. Ruslarla aramız İyidir. Ben şahsan çok optimistim ve Iranın İkinci bir Kore o-lacağına katiyen İnanmıyorum.,,
İran Şahının kardeşi aynı zamanda İran ordusu müfettişidir. Kendisi Erzurumdan İrana hususî otomobili He gidecek ve hudut bölgesindeki İran kıtaatını teftiş edecektir.
Türklyeye ilk defa gelmiş olan îran Şahının kardeşi Altes Gulam Rıza Pehlevi şehrimizde perşembe gününe kadar kalacaktır.
uAnkara„ vapuru dün sefere çıktı
Otel Kıralı Taylor, memleketine döndü
Ankara vapuru dün saat 12 de 450 yolcu, 150 ton yükle Batı Akdeniz seferine hareket etmiştir.
Bir müddetten beri memleketimizde bulunmakta olan Amerikanın o-tel kırallanndan Taylor da Kore harbi dolayi8lyle memleketimizdeki ikamet programını kısaltarak bu vapurla memleketine dönmüştür.
Kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza Taylor şunlan söylemiştir:
"Türkiyedekl ikametimden ve bilhassa anavatanım olan Marmara A-dasında geçirdiğim tatlı günlerden unutulmaz ve çok iyi hâtıralarla ayrılıyorum.
Türkiyede otelcilik meselesini tetkike İmkân bulamadan ayrılmak
• ■
mecburiyetinde kaldım. Fakat edindiğim lntıbaa göre, otel sanayiinin memleketinizde kurulabilmesi İçin evvelâ bilgili personel yetiştirmek ve bu otellerin yaşıyabllmesi için de iç turizmi canlandırmak lâzımdır Bundan sonra memleketinize gelecek turistler için eğlence yerleri, cazip dlstraksyon programlan hazırlamak icap eder. Otel yapmak me-’seles! basit bir iştir. Fakat onu yaşatmak güçtür.,,
Başbakan, Patrikhane heyetini kabul etti ve Kadıköy ilçesinin yeni lokalini açtı
Bugün Başbakan Adnan Menderes, Vilâyette Rum Patrik Vekili Melito-nun riyaseti altında Patrikhaneden gelmiş olan bir heyeti kabul etmiştir. Bu kabul resminde Devlet Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Samet Ağaoglu He Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökay bulunmuştur.
Ayrıca Başbakan dün saat 18 de D.P. Kadıköy İlçe idare kurulunun venl lokalini açmış, geliş ve gidişinde tezahürat yapılmıştır.
İskenderun vapuru yakında gelecek
Italyan Ansaldo tezgâhlarında tn-şaatı biten 7000 tonluk İskenderun vapuru, evvelki gün îtalyada bulunan Devlet Denizyolları heyetine teslim edilmiştir. Gemiyi getirecek'olan mürettebat bugün hareket edeceklerdir.
Gemi 30 temmuza doğru limanımızda beklenilmektedir. İskenderun evvelâ dahilî hatlarda çalışacak bilâhare Günev.dogu Akdeniz servisine verilecektir.
Su karaborsacıları
Şehrin bir çok yerini imar ederken, en e»aslı meselelerini ihmal ediyorum Bunların başında su meselesi gsllr, Zira "Ve minel mâ külli gey'in haşT demişler, yani her şey sudan haya» buldu.
Hakikaten de öyledir. Bu sebepten eskiler, tâ Bizanstan »ehri teslim a-lınca, mevcut »u yollarını, terazileri n{, hendleri tamir etmişler, yenilerini ilâve etmişler ve İetanbulu binbir çeşme ile bezeyip üstlerine yu kan M cümleyi ha ket m işler.
Bugün, bütün çeşmeler kurudur. Muslukları leblebicilere satılmıştır, sebiller dükkân olarak kiraya mişür.
istanbulun meşhur içme sulan vardır. Karakulak, Kanlıkavak, Kayış-dağı, Hünkâr »uyu, Kocatag, vesalrs. Bunlar damacanalarla, büyük ve küçük gişelerle satılır. Satılır amma, bulursanız. Yaz münasebetiyle, ev-cu dükkânlarında, umumi eğlence yerlerinde açık veya kapalı şişede ev yoktur. Onun yerine »is» gasos, İU monat a, ayran veya şerbet vermeğe kalkışırlar. Daha iyi ya diyeceksiniz. Hayır, hiç bir »ey suyun yerini tub-mas. Hele bu su:ak günlerde.
Bunun sebebi nedir f
Derhal »öyliyelim ki, esnafın kârhğı, bek diyenin kontroldeki aasA.
Şerbet diye »unutan mayi neden yapılmıştır f İçinde »eker m4 vardsr zaharin miî Rengi tabii midir, boya mı f Bunu, soöuk soğuk içerken saikanın farketmeşine imkân yoktum Mideniz ağrımağa başladığı saman anlaraınu amma, ig işten geçmişte
Ya gazozlar f f Geçenlerde Açskh^ va Tiyatrosuna opera seyretmeğe gi^ migtim. Hararet bastı. "Köylü Name* suf( bitince kalktım, tiyatronun ert^ sındaki, açık hava büfesinden bir m içmek istedim. Kasalarla gişeler duruyordu. Hatun:
— Su yok, dedi, gazoz var!
Çaresiz bir gazoz içtik, »fi fcvrvş tosladık. Dönüp Palyaço'yu seyre baş» ladık. Hararet, gazozla söneoeh yer* de arttıkça arttı, neredeyse ağzsm köpürecek. Bu sefer Palyaço'yn Kv lombin ile mücadele halinde bırakarak yerimden kalktım, YüksekkfM** nmı tırmanır gibi tâ yukanki büfeye çıktım. Duvara asılı tarifede enva» türlü içMler arasında su da vardı. Bir şişe su istedim, yine, "Yok!,, oevn-bını almıyayım mı? Nasıl olur f(^ lan derneğe kalmadı. Bir adam peyda oldu: "Etendim, dedi, İM kasa a> d\k. o da bilti.^ Ben hayretler içinde, be» bin kişilik bir yerin büfesine yirmi şlge eu alan bu sayın vatanda^ şın verdiizahat karşısında donup kalmışken, imdadıma, Şehir Tiyatrosu idare âmirlerinden biri yetişip kendi odasından bir bardak su vermek suretiyle yetişti, hararetimi giderdim. Fakat hiddetim son raddeyi bulmuştu. Koskoca Istanbulda, vaktiyle ölmüşlerin ruhuna sebiller dağıtılırdı. Şimdi, istismarcı esnaf, dirilerin canına tak dedirtiyor, şehri Ker-belâya çeviriyor. fa.
Mr. Dorr, tetkiklerine devam ediyor
Meriç Nehrinin durumunu havadan tayyare üe tetkik etmiş olan Türk -Yunan İktisadî işbirliği idarecileri dün otomobille Edlmeye giderek tetkiklerine devam etmişlerdir.
YENİ İSTANBUL
SİYASÎ İKTİSADÎ
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Bohltal
TENİ İSTANBUL NE9BÎTAT LİMİTED ŞtRKETİ Müdürü t Kemal EL SAKLICA Bu sayıda yom işlerini fiilen idare eden t Sacld ÖGET
Negredflmiyen yazılar iade edilmez.
Basıldığı yer ı yenî İstanbul matbaAci-LIK LIMITED 9ÎRKET1 MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 51 —
L
İLK KARŞILAŞMA
Cellleyl ertesi senenin mayısına kadar bir daha görmedim. Hacı Müslim Bey mutaassıp bir adam olmamakla beraber kızını kasabadaki yeni sosyeteye sokmamaktaydı. Onun bulunabileceği yerlere de benim gitmeme imkân yoktu. Zaten Cellle o zaman da sokağı sevmezdi.
O senenin bütün kışını onun hastalığını beklemekle geçirdim. Sonra mayıs ortalarına doğru en ummadığım bir günde ona Üç Ablaların çiftliğinde rastgeldim.
Çiftliğin bir odasında, hastahane koğuşu gibi sıra ile kızamıktan yatan çocukları görmeğe çağırılmıştım, Ablalardan biri bana Celllenin üç günden beri çiftlikte misafir bulunduğunu haber verince şaşırdım. Fakat Karabaghnın bayıldığı gün gibi, bugün de yanıma gelmlyeceğinl zannediyordum. Fırsatı kaçırırsam pişmanlık büyük olacaktı. Onun İçin mutlaka onu bir yerde kıs-tırmahydım. icap ederse geceye kalacak, daha olmazsa bir şey sormak bahanesiyle doğrudan doğruya yanıma çağıracak yahut bulunduğu o-daya girecektim. Fakat bunların hiç birine ha. I cet kalmadan Celileyi ahırların altındaki keçi yolunda kendi kendine dolaşırken yakaladım ve peşine takıldım.
i 251
Talihsizliğime o kadar inanmıştım ki kızın önümde yürüdüğünü gördüğüm hakle âdeta kocaman bir kuş gibi havalanmasından korkuyordum ve yüreğim çarpıyordu. Arkası dönük olmasına rağmen beni sezdiğini yürüyüşünün değişip hızlanmasından ve elindeki değneği usulca atarak elleriyle eteklerine, saçlarına çeki düzen vermesinden anlamakta idim. Her halde kaçmayı düşünüyor olmalıydı. Fakat aşagıki uçsuz bucaksız tarlalara İnen keçi yolunda istediği yere kadar gidebilirdi. Bunun olamayacağını görünce yolun kenarlarındaki tek tük ağaçlara doğru dümen kırdı ve bunlann birinden ham çağlalar koparıp yemeğe başladC
Zihnimde hazırlamış bulunduğum cümleleri bu yeni duruma göre değiştirdim ve kendisini bu dakikada farkediyormuşunı gibi münasebetsiz bir kaç hayret kelimesinden eonra konuşmağa baş. î&dım.
— Çağla değil mi onlar efendimi
— Evet efendim.
— Fakat çağla yenecek bir şey değildir. Doktorunuz olmak sı ta tiyle bunu size söylemeğe mecburum.
— Teşekkür ederim efendim. Pek sevmem zaten. Ağaçtan koparmak hoşuma gitti de. Bir iki tane yiyorum.
— Eh bir İki tane olursa ziyanı yok.... Fakat fazlasından sakınmak lâzım...
ı — Tabiî efendim... Buyurun size de vereyim.
— Teşekkür ederim efendim...
CelHede beklediğim, daha doğrusu biraz evvelki kaçmasına bakarak ummuş olduğum gibi utanıp sıkılma alâmetleri görünmemekteydi. Konuşması ve karşımda durması ürkütecek kadar resmî, serbest» daha açıkçası soğuktu. Doktor sıfatımın otoritesine dayanarak bir çocukla konuşur gibi konuşup şakalaşacağımı ve bunun söyle-252
mek islediğim şeyler için en İyi bir önsöz olacağını zannetmiştim. Fakat onun bu resmî çehresi ve büyük adam tavırları karşısında çağla ı bademi mevzuunun birdenbire kuruduğunu görüyordum. Bu duruma göre Celllenin avucuma koyduğu bir kaç çağlayı ağzıma atıp bu sefer de onun faziletine dair bir iki kelime söyllyerek yoluma devam etmekten başka çare kalmıyordu.
O zaman başka bir mevzu anyarak geçen seneki hastalığından haber sordum. Kısaca:
— Geçti efendim, dedi.
— G^çer fakat yine gelir. Sıtma hain ve sinsi bir hastalıktır. İnşallah, ses, şada yok ya?
— Neden efendim? Sıtmadan mı? Hayır... iki ay kadar evvel bir parça ateş yaptı.
— Fakat niçin benim haborlm olmadı? Halbuki doktorunuz aıfatlyle...
— Babam oulfato verdi. Geçti.
•— iğne vursak daha lyt olurdu. Malûm ya şimdi usulü değiştirdik... Siz fen dersleri okuduğunuz İçin iyi bilirsiniz... Yeni nazarlyeye göre kan yoltyle verilen ilâç v.s..
Sıtmaya dair bazı enteresan vakalarla bahsi kızıştırmaya uğraştım- Sonra kızamıktan yatan çocuklardan bahsettim. Buradaki baharın ve kavakların güzelliği üzerine bir parça edebiyat yaptım. Fakat Celllenin bir türlü değişmeyen resmî çehresi ve ara sıra sözlerimi malt as gibi ortalarından kesiveren kısa cevaplan karşısında hepsinin Akıbeti çabucak çağla bahsinin â-kubetine döndü. Nihayet resmî devlet adamı kabullerinde olduğu gibi bu cümlelerden biri eo-nunda birbirimize bakıp gülümseyince veda edip tına tına geri dönmek lâzım geldi. Bununla beraber ahınn duvarı yanından bahçeye sapacağım zaman bir kere daha dönüp seslenmekten ve ona mevsim meyvalanndan bilhassa çakal eriklerine 253
karşı İhtiyatlı olmasını yüksek sesle tavsiye etmekten kendimi alamadım,

Güneş .tarfaına dönük olduğu için Celileyi yanaklarında tel tel parlayan ayva tüylerinden cildinin altındaki ince kan damarlarına kadar bütün teferruatiyle seyretmiştim. O değildi; benim evvelâ »fotoğrafta, sonra Dereboyundakl loş hasta odasında, pencerelerin dışındaki Ağaçlar içindeki kat kat renkli Şam perdeleri va işlemeli tül perdelerden vuran ışıklar ve cilâlı mobilyaların çıkıntılarından gelen gölgeler altında görmüş bulunduğum orası, hastalık ateşinden kızarmış, burası gül sirkesi ve daha başka ilâçlardan ıslanmış çehre değildi. Üstelik odamda gözlerimi karanlığa dikip onu düşündüğüm gecelerde ben bu bulanık ve eksik resmi keyfim, ce işlemiş, iyi göremediğim yahut unuttuğum taraflarını kendi hayal ve arzulanma göre bir takım renkler ve şekillerle tamamlamıştım. Her gün gözümün önünde yaşayan Hacı Müslim Beyi, Kara bağlı Yengeyi, Çopur Huriyeyl, hattâ bu hikâye İle uzak yakm hiç ilişiği bulun mı yan bir çok insanları bile bambaşka bir gözle görecek hale geldikten sonra Celilede yaptığım bu deformas-yonu tabiî bulmak lâzım geliyordu. Yani açıkçası ben bir hayalin âşıkı olmuştum. Celllenin bundaki rolü, biraz evvel kendisine Bakınmasını tavsiye ettiğim çakal eriğinin onun eski sıtmasındaki rolü kadar hiçtendi,
O akşam Karasekili çiftliğinden dönerken kendimde hapishaneden çıkmış bir adamda tasavvur edebileceğim hafiflik ve neşeyi hissetmekteydim. Fakat doğrusu aranırsa bendeki bu hale bir hayal kırığı da denemezdi. Gördüğüm yeni çehre Celllenin bir kaç yaş büyük ablası gibi bir 254
şeydi ve hiç fena değildi. Hele ki uzaktan uzağa babasını hatırlatan bir kaç çizgisi müstesna, onun esasen çirkin denemlyecek, hattâ güzel denecek çehresini tabiat, en fazla aceleye gelmiş kızlarına bile evlenme çağı buharlarında esirgemediği o aldatıcı cHAlarla parlatıp boyalamıştı. Hem de öyle sert fırça çehkJari He kİ âdeta boyanın ıslaklığı ve kokusu hlssolunuyordıu

Bunun için hayal o geceden İtibaren de bu yeni model Üzerinde harekete geldi. Eksik kalan ve unutulan yerleri yine kendi arzularımın boyasına boyamağa başladım. O akşam üstü bana kuru ve tatsız gelmiş bazı söz ve tavırları zihnimde yeni mânalar aldı: Yaşının evvelce tahmin ettiğimden daha İleri olmasına rağmen nihayet bir mektep çocuğu idi. Benden utanmış o-lablllrdl. Ankarada yaşamış olmasına rağmen, köklü bir geleneğe sahip, muhafazakâr bir Anadolu kızı İdi. Yabancı bir erkeğin karşısında birdenbire açılıp saçılması belki kendi lehine kaydedilmesi gereken bir meziyetti. Burada Cumhuriyet balosunda ve daha başka yerlerde tesadüf ettiğim bazı yeni zaman kız ve kadınlan gibi birdenbire cak cak Ötmege ve farkında bile olmadan türlü büyük lâkırdılar etmeğe başlaması daha mı iyi olurdu? Nihayet bu İlk karşılaşmada belki benim acemiliklerim de olmuştu. Onu ürkütmeden açmasını bilmemiş ve köylü hastalarla konuşur gibi çağla ve daha bilmem neler üzerinde yavan ukalâlıklar yapmışsam kabahat onun muydu T Hattâ fen dersleri okumuş olmasını söylemem bile belki bir gaftı. İhtimal kİ zavallı çocuğu pek fazla üzüp sıktığını Öğ. rendiğim sınıf dönme felâketi de belki bu derslerden olmuştu. (Devamı var)
255

13 Temmuz 1950
Y E N î İSTANBUL
Sayfa 3
Kısa günün kân
Fıkra tarzında...


Yazan: Reşat Nııri DARAGO
parIs husus! büromuz telgrafla bildiriyor
BENÎM de Felekten ve dolayısiyle bayramdan çaldığım İki gün Boğazın o muhteşem BUyttkdereslnde geçti, ömrümün yirmi yılı boyunca her mevsimini, her 6aatlnl yaşadığım Büytlkdere vaktiyle tenhalığı ve sessizliği için sevilen bir yerdi. Yalıların arka tarafına düşen bahçeleri sanki canlı şeylere kapalı, yalnız ışık gölgeye açıktı. Şimdi orası da İstanbul yangın yerlerinin âkıbetlne uğramış: Şu emsalsiz şehirde bir ev yandı mı, arsası hemen ya bir mezbele olur, yahut oyun oynatanlara terkedillr. Benim köyümde de rıhtım boyunda yanan o güzel yalıların temellerinden zevksiz ellerle iğrenç kahveler, eğlence mahalleri bitmiş; bu yetmiyor gibi denizin Üzenne de ötekiler kadar çirkin bir meyhane, at koşturacak kadar büyük bir meyhane kurulmuş. Dünyada her şey olur, bu itibarla belki bir gün gelir delstan-bul. estetik denilen, şehircilik bediiyatı adiyle maruf o iptidai bilgiye vâkıf bir belediyeye kavuşur. İnşa-allah... Fakat ben şu satırları tenkide tahsis etmlyeceğim, aksine, ten-kid aleyhinde yazacağım. Her ne ise, bütün o türedi kahveler, İskele civarındaki sıra sıra lokantalarla Büytlk-d e re çiğim Ameri kanvarî bir yazlık olmuş; yollan tıkayan otomobil ve otobüsleri, hisli ihtiyarlann hâlâ bindiği çekçek arabalan, gömlekli de-llkanhlan, her taraftan fışkıran ışık, radyo sesi, kahkaha, gençlik ve kalabalıkla âdeta bir “yeni Amerika". Vaktiyle Amerikaya “Yeni Dünya" Avrupaya "Eski Dünya,, derlerdi. Avrupamıza artık "Yeni Amerika" deme zamanı’geldi galiba Evet, her şey öyle; kadınlar dahi. Eskiden bizim kadınlar yalınayak gezınezdl; daha doğrusu bu, köylülere mahsus, hele BüyUkdcrentn meşhur yerlileri çingene kadınlarının imtiyazı İdi. Şimdi hepsi yalınayak: Cazibe endi-gesl de müsavat yaratıyor.
Hulâsa gençlik ve hayat buralan da hep sarmış. Her tarafa hâkim. Yollar ve nakil vasıtaları dolu, canlı, »özlü ve şarkılı; her şeyde tam bir karışıklık ve intizamsızlık var; ama coşkunluk da bir o kadar umumî. Yaşamak coşkunluğu. Hepsi bir araya gelir, bunlara ezelî lâübaliliğimİ2 de katılırsa ne hal almaz kİ? Yollar tıkanır ve geçit vermez, vapurlar gecikir VJ.» Fakat herkes, iştirakiyle yarattığı bu intizamsızlık içinde yalamanın doyulmaz tadını tadıyor.
Gazetelerimiz İçin ne manzara, ne fırsat! Kalabalığı, yol tıkanıklığını nakil vasıtalarının gecikmesini nimet bilmezsek ne yazabiliriz? Gazetelerimizin başlıca.edebiyatı bu gibi gıdalarla beslenir. Bir vapurun filân iskeleye uğramaması, meşhur bir fıkracı için tarih! bir makale mev-
zuudur. Zaten matbuatımızda kökleşen, an’&ne haline gelen ve İstanbul gazetelerinin biraz da sevimli bir hususiyetini teşkil eden bu nakil vasıtaları dedikodusu, şehir halkının da vapur sohbetleri arasında - mevsim sebzeleri İle beraber - pek mühim bir mevki tutar.
Doğrusunu söylemek lâzımgelirae gazetelerimizin bu çeşit tenkld ve şikâyet sütunu, Î3tanbula has olmak itibariyle bir nevi cazibe taşımakla beraber, azıcık müptedilik kokuyor. Evet, fıkracıya konu lâzım. Böylesi do o kadar rahat, kolay ve her zaman rağbette İd... Kaldı ki. biz boyuna şikâyet ederiz; huyumuzun gazetemize aksetmesini de tabiî saymalı. Ancak, tenkldlerimize sebep olan şeylerle mücadele ederken bir de şikâyetçiliğimizle de mücadele etmek doğru olur fikrindeyim. Halk için girişilen hiç bir teşebbüs alay etmiyelLm, ve bu teşebbüsü gûya büsbütün vurduğumuz en kuvvetli teşbih “ala-turka"lıktır. Bu sözle sanki tenkid bahsinde her şeyi söylemiş oluruz. Yalnız kendimize hakaret ettiğimizin farkına varmayız.
Bir vapurun geç kalması ile bir sokaktan geçilememenin illeti elbette sanıldığından daha derindir; hattâ bir devletin en yüksek makamına kadar dayanır. Bence bir şehir halkını cidden bezdiren aksaklıkları dahi tenkid ederken hahikî sebeplerini bulup onlar üzerinde durmak, daha İlmî ve daha amelî bahımmdan ele almak zamanı gelmiş gibidir. Bir do böyle bir an’ane kursak, gazetelerimizde esaslı ve ciddî tenkid gibi bir yenilik yaratsak, bu da bir değişiklik olmaz, mı T
Hele şikâyet hastalığından da bir kurtulabilsek; hiç bir şeyi beğenmemenin zevk ve bilgi iktizası olduğunu sanmak çocukluğundan »ıynlsak... Acaba memleketimizin şu İntizamsız ve nizamsız gündelik hayatında beğenilecek, serilecek bir şeyi yok mu T Şu iki üç günlük bayram tatilinde şahit olduğum umumî neşe, canlılık, her taraftaki yaşama zevk ve şevki olsun bizi, kusurlarımızı dahi daha mülâyemetle mütalâaya »evketmell. Milyonlarca insanın lüzumsuz ve zalim bir esarete mahkûm edildiği şu hazin dünyada bir topluluğun kendi inan ve hevesine göre yaşamak saadetine malik bulunması gibi eşsiz bir nimet, hiç olmazsa bir çok şeyleri hoş gördürecek kadar şuurla, şükranla takdir ve takdis edilmemeli mİ? Kendi şeref ve azmi ile serbest bir millet olmak bahtiyarlığını kana kana tadalım ve tenkidlerimizi İskele ve durak seviyelerinden biraz daha yükseltelim.
• • •
yoktur kİ, onunla onu kötülemlyelim: okuyucular gözünde batırmak için baş
Hatay, kurtuluşunu
bugün kutluyor
Cenup hudutlarımızın bekçisi ve demokrasinin güney kalesi Hatay, 11 sene evvel bugün Anavatan hudutlarına girdi
Adana, 22 (Hususi muhabirimiz Yu-»uf Ayhan bildiriyor) — Millî ve siyasî tarihimizin parlak bir sayfasının yarın (bugün) yıldönümüdür. “4V asırlık Türk yurdu,, Hatay 1939 yılının 23 temmuz günü Anadoluya resmen ilhak edilmiş, o gün, Antakya kışlasındaki son Fransız bayrağı da İndirilerek yerine saat 7.47 de Türk bayrağı çekilmişti.
Memleketimiz Birinci Dünya Harbinden mağlûp çıktıktan sonra. Ana-dolunun galipler arasında taksimine dair verilen itilâf
devletleri kararına karşı ilk mukavemet ve ilk mücadele Hatayda başlamıştı.
O sıralarda Mustafa Kemal Yıldırım Orduları Grupu Kumandanı olarak A-danada bulunuyordu. Bu grup 2 nel ve 7 nci ordulardan müteşekkildi. 7 nel Ordunun ileri hattı Halebin yedi kilometre kadar şimalinden geçiyordu. Karargahı da HnJepten Adanaya doğru ikinci İstasyon olan Katmada İdi. Mustafa Kemal Adanadan Müşir izzet Paşaya çektiği telgrafta, Mondros Mü-tarekenamesinde işgali tasrih edilmeyen toprakların itilâf devletlerince işgaline muhalefet edeceğini bildirdi. Babıâllnln zaafından cesaret alan İtilâf devletleri ise Yıldırım Ordulan Grupunun da teslim olmasını istemişlerdi, Mustafa Kemal bu talebi de reddetti ve eğer şiddet kullanacak olurlarsa silâhla mukabele göreceklerini kaydetti.
Mustafa Kemalin bu hareketi Babı-âlinin mutavaat politikasına aykın i-dl. Bu sıralarda cüretkâr bir torpido kumandanı Hatay sularına girerek ls-kenderunu işgale başladı. Ali Fuat Ce-besoyun kumandasında ve Yıldırım Orduları Grupurıa bağlı bulunan 7 nci Ordu Mustafa Kemalin 6 kasım 1918 tarihli emriyle harekete geçerek, bu mütecasir torpido ve kumandanı 10 kasım 1918 de îskenderundan çıkarıldı. Böylece, Birinci Dünya Harbini müteakip Türk Milletinin haksızlığa karşı ilk silâha sarılışı Hatayda başlamış, Millî Mücadelenin İlk hisslteşeb-büsü Adannda vücut bulmuştu. Bu ve-kayi Hatay İçin olduğu kadar. Millî Mücadele tarihimizi yazacak müverrihler için de müstesna bir ehemmiyet İfade eder.
Ha ta yılan bir görünüş
• tanımızın bu güzel parçasını 23 temmuz 1939 da bize resmen devrettiler.
Bu mutlu yıldönümünde, Cumhurbaşkanımız Celâl Dayarın Hatay ve HataylIlar hakkındakl İhtisaslarını bu sütunlara geçirirken büyük bir zevk duymaktayım. Sayın Bayar şöyle demektedir:
"HataylIlar anavatana karşı gösterdikleri çok büyük bağlılıkla vatanseverliklerini bütün açıklığı İle ispat etmiş. demokrasi mücadelesinde de çok Heri gitmişlerdir. Bu itibarla Hatay hem hudut bekçisi, hem de demokrasinin güney kalesi olduğunu göstermiş bulunmaktadır. Biz Hatayı ve bütün HataylI vatandaşlarımızı bu duygular İçinde, takdirlerle selâmlıyoruz.,.
Bahriyelilerin elbiseleri
değiştirilecek
Âdi günlerde bej renkli elbiseler giyilecek; beyaz, yalnız merasim günlerinde kullanılacak
Fransa, ordusunu takviyeye
karar vermiş bulunuyor
Sosyalistler de fikirlerini değiştirmiş olup, bu kararı destekliye-çekler. Orduyu takviye masraflarını karşılamak üzere, ya hususî bir fevkalâde bütçe tanzim edilecek, veya "Millî Savunma,, dahilî istikraz tahvilleri çıkarılacak.
Paris, 22 (Hususi Büromuzdan) — Koro harbinin şu faydaları oldu: Atlantik Paktını lmzulıyan milletlerde gayret ve faaliyeti arttırdı, Fransaya ekseriyete dayanan bir hükümet kazandırdı ve bu hükümetin dikkatini dış siyaset ve milli savunma meseleleri üzerine çekti.
20 temmuz perşembe günü. Parlste Cumhurbaşkanı Vincent Auriol’un başkanlığında Bakanlar Heyetinin çok mühim bir toplantısı yapılmış ve Fransanın silâhlanması mevzuunda esaslı hareket tarzını tâyin etmek ü-zere. hükümet ciddî kararlar almıştır. Aynı gün Beneluxe'de Fontnineb-leau paktını imzalıyan milletlerin millî savunma bakanlan da. toplanmış bulunuyorlardı. Ayrıca, 1 ağustosta Lâhey’de Batı Birliğinin istişare heyetinin faaliyet ve gayretleri çerçevesinden olarak Dışişleri Ba-' kanları da mühim bir içtima yapacaklardır.
deta mahrem bir anlaşma yapmış gibidir. Sanki aralarında şöyle bir mu kavele akdetmişlerdir: “Biz işçi Ücretlerinin, haftalıkların arttırılması, ihtiyarlık sigortasının ve tekaütlüğün tanınması husununda elimizden geleni yaparak partinizi memnun etmeye çolışacağız. Fakat siz de, hâdiselerin İcabı ve Amerikanın talebi üzerine, Fransanın silâhlanması mevzuunda güçlük çıkarmıyacak ve bu yoldaki kararları Parlâmentoda tasdik edeceksiniz.,.
NEHRU’NUN ACHESON’A YENİ BİR MESAJI
New-York 22 A.A. (Reuter) — “New-York Timos,, gazetesi siyasi muhabirinin bugün bildirdiğine göre, Hindistan Başbakanı Pandlt Nchru, Birleşik Amerika Dışişleri Bakanı Dean Ache-son’a yeni bir mesaj göndererek Komünist Çin’in Birleşmiş Milletlere kabulü mraelesinin yeniden incelemesini İstemiştir.
Kendi kendine ameliyat
Melbourne 22 AA. (Afp) — Heard adasına varmış bulunan Avustralya Güney Kutup Heyeti üyelerinden UkraynalI genç doktor Serge Udovikov apandisit krizi
rnk kendi kendini
geçirdiğini anlaya-amcllyata karar
vermiştir.
Yardım mesajını hal Heard adasına başlamıştır. Gemi adaya pazartesi günü varacaktır.
altın bir remi der-doğru yol almaya
9
Rus-Çin gizli an d I a ş m ası
A ndlaşnıanııı esasları
A merikada açıklandı
New-York 22 A.A (United Press) — Amerika - Çin politika birliği. Komünist Çin ile Rusya arasında aktolu-nan gizil andlaşmanm bir kopyasını gizilce Çin'den çıkararak Amerlkada yayınlamaya muvaffak olmuştur. Bu vesikaların sihhatlnl tahkik etmek her ne kadar mümkün olmamışsa da olayların gelişmesinin yakında bunların hakikate uygun olup olmadığını göstereceği bayan edilmektedir. Bu gizli anlaşma şu hususları tesblt etmektedir:
1 — üçüncü dünya harbi İçin Sovyet kuvvetleri Çin’de bulunacaktır.
3 — Çin deniz ve hava üsleri Rus-
Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
• •'
En mühim mesele, Fransanın, silâhlanması için lüzumlu İmkânları nasıl temin edeceğidir. Fransız Parlâmento çevrelerinin kanaatine göre, bunun İçin İki hal çaresi vardır: 1— Normal bütçenin yanıbaşında, fevkalâde ve hususî bir bütçenin tanzimi. 2 — “Millî Savunma,. İsmi altında büyük bir dahilî İstikraz tertibi ve tahviller çıkarılması.
Mlllî Savunma Bakanlığı mevkiinde bir Sosyalist Bakanın bulunuşu, Başbakanın işini geniş ölçüde kolaylaştırıyor. Hükümet Şefi Pleven Savunma Bakanlığını Sosyalist Jules Moch'a verdiği zaman, sağcıların büyük bir kısmı, bunu hayret ve istihza İle karşılamıştı. Çünkü Sosyalist Par tisi toplu bir halde, Hİndlçînlde Fransız askerlerinin bulunmasına ve Hindicini İçin Fransanın harbetmeslne daima itiraz etmekte idi.
Fakat hâdiselerin İnkişaf şekli, eski fikirleri tamamen altüst etmiştir. Komünistler Kore’ye tecavüz ettikten sonra. Parlâmentodaki mevcudu 98 olan Sosyalist milletvekillerinden hemen hemen hiç biri, bugün Hlndlçînl-nln yalnız bırakılarak kendi kaderine terkedllmesl lehinde rey veremiye-cektir.
Diğer taraftan 8osyallst bir Bakanın ordu İçin kredi talep etmesi ve bu krediyi Parlâmentodaki kendi parti arkadaşlarına tasdik ettirmesi Radikal veya Cumhuriyetçi Halk Hareketleri Partisine mensup bir Ba. kanın bunu tahakkuk ettirmesine na zaran, çok daha kolaylıkla mümkün o 1 nü R11 r
Şimdi Hükümet, Sosyalistlerle â-
P. T. T. memurlarına zam yapılacak
İstanbul - Ankara arasında işliyen motörlü tren biletleri bir ay, ekspres biletleri de bir hafta evvel satışa çıkarılacak
Ankara, 22 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — P.T.T. gişelerinde çalışan memurlara muayyen nispette bir zam yapılması Ulaştırma Bakanlığınca derpiş edilmektedir. Bu Lş takriben 3 milyon liralık bir ödeneğe ihtiyaç gösterdiği için ancak bu paranın temininden sonra ödenmesine imkân hâsıl olabilecektir. Bu hususta İncelemeler yapıldığını söyleyen U-laştırma Bakanı 25 temmuzdan itibaren İstanbul . Ankara arasında işleyen trenlerin biletleri için yeni bir satış usulü kararlaştırıldığını İlâve etmiştir. Motörlü tren biletleri bir ay evvelinden, ekspres biletleri de bir hafta önceden satışa çıkarılacaktır. Bu usul sayesinde bozan gece yanlarından bağlıyarak gişeler önünde sıra beklemeğe mecbur kalan yolcula-nn biletlerini çok önceden kolayca a-labilecekleri belirtilmektedir.
Amerika sularındaki
gemiler kontrola tâbi
Buna sebep, atom hücumuna karşı tetik bulunmak arzusu
Washington, 22 AA. (Reuter) — Ayan Meclisi, dün Amerikan »uların, daki bütün yabancı gemilerin kontrola tâbi tutulmasını isteyen kanun projesini kabul etmiştir. Bu tedbir atom bombası taşıyan gemilerin »Ln-»I bir tecavüzüne kargı alınan İhtiyati tedbirdir. •
Kanun projesi tetkik edilmek üzere Temsilciler Meclisine sunulmuştur.
Bu kanuna aykın hareket edecek gemiler 10 sene tevkif, 10 bin dolar para cezasına çarptırılacaklardır.
İtalyan Ordusu
250.000 e çıkıyor
Pohang’a çıkan Amerikan birlikleri,
korkunç bir tayfunla yarışa girdiler

Denizaltı tehlikesi tahakkuk etmedi
Korede bir köprübaşı, 18 (Gecikmiştir) — Güneydoğu Koredeki Pobaug limanı, bu sabah, ikinci Cihan Harbinden sonra ilk çıkarma hareketine sahne olmuştur. Pohaug*a çıkan A-merikan kuvvetleri, cephede büyük müşkülâtla dövüşen arkadaşlarının imdadına tam vaktinde yetiştiler.
General Douglas Mao Arthur, çarşamba günü saat 1.45 te (Sark yaz saati) 25 inci Tümenle 1 İnci Süvari Tümeninin Koreye vasıl olduklarını ve bunlara alt bazı birliklerin şimdiden düşmanla temas ettiklerini resmen bildirmiştir.
İki haftadan beri devam eden Amerikan ricatından beri, bu haber, ’ İlk defa herkese taze bir ümit verdL
Bugün karaya çıkan birlikler, Ma-nllayı kurtaran 1 inci Süvari Tümenine mensuptu. Tümene hâlen Tümgeneral Hobart R. Gray kumanda etmektedir.
Çıkarma sırasında hiçbir mukavemetle karşılaşılmamış olması, bilhassa iyi olmuştur. Çünkü Tümamiral James H. Doyle tarafından alelacele toplanmış olan deniz birlikleri, kuvvetli bir sahil müdafaasını kırabilecek kudrette değildi.
Guadalcanal çıkarmasından beri, en acele hazırlanmış harekot» Pohaug çıkarması olmuştur. Böyle bir hareketin en az üç aylık bir hazırlık devresi olmak icap ederken, bu Befer hor şey, 10 günde bitirildi. Bu itibarla, plânlar da tabiî sümmettedarik h&zırlandL A-mlral Doyle’un, şuradan buradan toparladığı gemilerden ancak ikisi, çıkarma yapmaya müsait idi.
Nakliye filosunu muhafaza eden harp gemileri arasında. 13000 tonluk Triumph olması muhtemel bir Ingiliz uçak gemisi de vardu
edecek olursa, m üncü cihan harbinin. Koro sularında, doniz muharebesiyle başlaması muhtemeldi.
Çıkarma kuvvetleri, cumartesi öğleden sonra hareket ettiler. Koredeki hâdiseler, hepimize no kadar kâbus gibi görünüyorsa, hareket günü, aksine o kadar sakin ve romantikti.
Amerikan kuvvetleri, sanki gezmeye gidiyormuş gibi hareket ettiler. Kıyıdan kadın ve çocuklar el sallıyor, askerî bir bando ’vlra demir,, marşını çalıyordu.
Güneş batarken, seyahat sıkıcı olmaya başladı. Bunaltıcı bir sıcak vardı. Amiral Doyle, her tehlikeyi önlemek için, gemilerin karartılmasını Emretmişti. Artık lunbuzlar açılmıyor, güvertede sigara içilmiyordu. Asker ve yolcular, güverte altında, sıcaktan kıvranıyorlardı.
Daracık Şlmonozeki Boğazından gündüz, Japon kılavuzlarının yardı-miyle geçildi. Arada bir kıyılardan Japon balıkçıları vo çocukları bize sesleniyorlardı. Hedefimizi saklamaya imkân yoktu. Koreye gittiğimiz malûmdu. Yeter ki, Korede nereye çıkaracağımız anlaşılmasın^.
Yolculuk hâdlseslz geçti, ilk günü bir defa denizaltı alarmı verildi, fakat denizaltı görülmedi. Bir destroyer, a-pandisit krizi geçiren bir neferi gemiye vermek üzertf yanaştı Amiral ge-
misinde, doktorları ve hemşireleriyle, tam teçhizatlı bir seyyar sahra hasta-hanesi de vardı.
Köprübaşı kâfi derinlikte olduğundan, çıkarma gemilerinin ekserisi, doğrudan doğruya rıhtıma yanaşarak askerler, ıslanmadan sahile çıkabildiler. Yerliler, 48 kilometre dahilinde komünist birlikleY bulunmadığını ve ancak bazı çetelerin yollarda dolaştığını söylüyorlardı.
Piknik havası kalmadı
Son haftaların çetin muharebelerini öğrenmiş olan Amerikan askerlerinde, ilk gönderilen kıtaların “piknik neşesi kalmamıştı. Herkes, muharip kesilmişti.
Yedi yıldan beri orduda Paslfikte, Bauganlvllle ve
rasby, Akdenlzde İse Anzio’da dövüşmüş olan Başgedikli Leonard D. Ja-nlckl. askerin düşüncelerini şu suretle izah etti:
— Tankları durdurmak için oldukça müessir silâhlarımız var. Herhalde kaçmayacağız.
Tozlu ve kirli kasabaya, daha öğle olmadan, tahammül edilmez bir sıcak basmıştı. Yaprak kımıldamıyor ve limanda karıncalar su içiyordu. Şehrin gerisini, sıra sıra tepeler sarmıştı. Parlak bir maviye gömülmüş olan gök yüzünde, yaklaşmakta olan tayfuna alt hiçbir iz yoktu.
hakikl bir
bulunan. Port M o-
• w
Celâl Bayarm mesuliyeti altındaki Hükümet Hatay dâvasiyle ciddî şekilde meşgul olurken. Mustafa Kemal 24 mayıs İ938 de Adanaya gelmiş. Hatay İçin seferi kadroya çıkarılmış olan 6 ncı Kolordu birliklerine geçit resmî yaptırmıştı. Hatayın politika ve barış yolu ile olmadığı takdirde süngü ile behemehal alınacağı artık herkesçe anlaşılmışıı. Hatayı işgalinde bulunduran Fransızlar Mustafa Kemal Türkl-yeslnJn dostluğunu tercih ederek, va-
Ankara, 22 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) -t- Haber aldığımıza göre Ordu Kıyafet Kararnamesinde bazı tâdiller yapılmıştır. Bu tâdillere göre deniz subaylarının kıyafetleri değişecektir. Elbise bej renkli, açık yo kah, tek önlü, 4 cepU olacaktır. Kumaş keten veya yünlüdür. Ceket içinde gömlek bej renginde, kravat siyah ve şapka bej olacaktır.
Bu elbise günlük olarak giyilecektir. Yalnız resmî ve merasim günlerinde beyaz elbise giyilecektin,
Roma 22 A A. (Lps) — Italyan Savunma Bakanı Piccnrdl, Kabinenin yaptığı bir toplantıdan sonra demeçte bulunarak, hâlen 165.000 erden mürekkep olan İtalyan silâhlı kuvvetleri mevcudunun 250.000 e çıkarılacağını söylemiştir.
Bu sayı barış andlaşmaslyle tesblt edilen âVarni miktardır. İtalyan Kabinesi rejimi beşinci kolun tahripkâr faaliyetlerine karşı korumaya mntuf tedbirleri tasvip etmiştir.
Bu hususta yayınlanan bir tebliğde bildirildiği üzere, İtalya Kode'de alımın tedbirler bahsinde Birleşik Ame-rikayı ve Birleşmiş Milletleri desteklemektedir.
Donanma, kâfi miktarda hava va top himayesi temin edebilmiştir. Ma-amafih, keşif raporları da. Kuzey Korelilerin henüz köprübaşına varmamış olduklarını bildiriyordu. Filhakika, doğu kıyısında harekât yapan ufak bir Amerikan birliğinin, muvaffakiyetli bir mukabil taarruza geçerek, Kuzey Korelileri. 32 kilometre daha kuzeyde bulunan bir şehirden attıklan. General Mac Arthur karargâhından bildirilmiştir.
Amiral Doyle, yaklaşmakta olan bir tayfundan, çok daha fazla endişe ediyordu. Guadalcanal ve Yeni Gcorgia çıkarmaları sırasında. Amiral Rich-mond Kelly Turner’ln harekât şubesi müdürlüğünü ifa etmiş olan Amiral Doyle, müşkül bir durumla karşılaşmıştı. Tayfunla yarış ederek, fırtına patlamadan asker ve malzemeyi çıkarmaya karar vermişti. Tayfunun yarın (21 temmuz) başlayacağı zannediliyor. Ryukyu adaları İstikametinden beklenen tayfunun, bu geco Korenln doğu kıyılarına geleceği ve yarımadayı Kuzeydoğu İstikametinde katede-ceğl tahmin edilmektedir. İki günden bert tayfunu gözleyen meteorolojist-ler, fırtınaya “Gracie" adını taktılar. Şimdiden, “Flossle” adı verilen tâli bir tayfunla da birleşmiş olan “Gracie” yavrusu İle birlikte, Doğu Kore kıyılarını allak bullak edecektir.
Kuzeydoğuya açık olan liman, ancak ufak vasıtaların barınmasına müsait olduğundan Amiral Doyle, büyük gemileriyle denize açılmak mecburiyetinde kalacaktır. Ufak çıkarma gemileri, fırtınayı, limanda bekleyecekler. Denizaltı tehlikesi
Tayfun tehlikesi, herkese, daha tâli bir tehlikeyi unutturmuştu. Japon Denizinde Sovyet denlzaltılannm dolaştığı haber verildiği için, nahoş müdahalelere her zaman hazır bulunmak lâzımdı.
Amerikan denizaltı emniyet birlikleri, hüviyeti meçhül denizaltılar rapor etmişti. Kuzey Korelilerin denlzaltıaı olmadığından bunlar ancak Sovyetle-re alt olabilirdi. Eğer bunlar hücum
Orta öğretim müessese lerinde tedrisata 2
ekimde başlanacak
Ankara. 22 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Ortaokul, lise ve öğretmen okullarında bütünleme ve lise bitirme imtihanları 21 ağustos pazartesi, devlet ortaokul imtihanları 2 eylül cumartesi günü başlayacak ve 20 eylül perşembe günü sona erecektir.
Diğer taraftan yeni der» yılına 2 ekim pazartesi günü başlanacaktır.
Parasız yatılı öğrencilerin İmtihanları 28-29 eylül günleri yapılacak t in
ların emrine verilecektir. Gün ey-d o ğu Asya, Çin tarafından fethedilecektir.
3 — Çin Kızılordusu bir Sovyet komutanının idaresine verilecektir.*
4 — Çin 10 milyon İşçi temin edecektir.
5 — Kuzey Çin limanlan Sovyet kuvevtlerlne verilecektir.
6 iki
7
bir bu yardımı reddetmesinin, bununla ilgili olduğu belirtilmektedir).
8 — Sovyet Rusya'dan teknik personelin gönderilmesi.
9 — özel gümrük tarifelerinin tea-bltL
10 — Takas anlaşmalannın aktL
11 — Madenlerin 8ovyetler tarafından kontrolü.
12 — Çin'de Sovyet sömürgelerinin kurulması.
13 — Rusya tarafından Çin’e 300 milyon dolarlık bir kredi açılması.
14 — Mançurya’nın İdaresine Sov-yetlerin katılmaları.
15 — îç Moğolistan, Slnkiang ▼( Tibet’in Sovyet Rusya'ya verilmesi
16 — Rusya’nın özel ticaret haklarından faydalanması.
— Çin Kızılordusunun mevcudu misline çıkarılacaktır.
— Çin nüfusunda 100 milyonluk azalmanın sağlanması (Kızıl Çin'in yıl kıttık başgosteren bölgelere
Celâl Bayann dünkü tetkikleri
Tun an muhalefet lideri Sofoklee Venlzelo»
Yunan Liberallerinin
siyasî durumları
S. Venızelos şimdilik hükümeti destekliyor
Atina 22 A A. (Atina Ajansı bildiriyor) — Batıda yaptığı seyahatten dün Atlnoya dönmüş olan Liberal Parti Lideri Sofoklee Venlzelos dün akşam basın temsilcilerine beyanatta bulunarak. partisinin Plastiras Hükümeti karşısındaki durumunu İzah etmiş ve şöyle demiştir:
'•Liberal Parti Hükümete İştirake ve onıı desteklemeye devam etmektedir. Hükümet, Liberal Partinin dayandığı ana prensiplerle tezat teşkil eden faaliyetler bulunmadıkça, partinin kendisiyle yaptığı işbirliğine son ver-
mesl için hiçbir dlr.
sebep mevcut değil-
le uh ram
bertaraf
Kahine edildi
Atina to olan der Sofoklcs Venlzelos'ıın neticesinde bertaraf hakika Venlzelos, dan takip edilen siyaset Llbaral Parti hareket hattı ile tezat teşkil etmedikçe partisinin hükümete iştirake devam edeceğini bildirmiştik
(Afp) — Beklenmek*
22 AA hükümet buhranı. Liberal Li-beyanatı edilmiştir. Fil-hükûmot tarafın-
Cumhurbaşkanı, Doimabahçe ve Beylerbeyi Sarayı ile Küçüksu Kasrını gezdi
Cumhurbaşkanımız Celâl Bayar beraberinde Başbakan Adnan Menderes, İçişleri Bakanı Rükneddln Nasuhloğ-lu, İstanbul Milletvekili SaUh Fuat Keçeci ve Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahreddin Kerim Gökay ile Emniyet Müdürü Kemal Aygün olduğu halde dün saat 15 te Dolmabahça Sarayını ziyaret etmiştir.
Celâl Bayar, Sarayda Atatürk’ün yatak odasını gezmiş ve saat 16 da A-car motörü ile Beylerbeyi Sarayına hareket etmiştir.
Cumhurbaşkanı burada saray hakkında geniş izahat almış ve sarayın iyi muhafazası için alâkadarlara gereken emirleri vermiştir.
Cumhurbaşkanı müteakiben motöria Küçüksü iskelesine gelmiş, halkın sürekli alkışlan arasında karşılanarak Kasra kadar yürümüş ve ilgililerden Kasr hakkında izahat almıştır. Halkın ricasını kabul eden Cumhurbaşkanı Küçüksu iskelesi yanındaki set üstü kahvesinde bir müddet dinlenmiş ve halkla hasbıhalde bulunmuştur.
Celâl Bayar aynı motörle Florya Deniz Köşküne gitmiş ve bir müddet de burada kaMıtan sonra geceyi geçirmek üzere Anadolu Kulübüne gitmiştir.

1949 yılı ceviz kütüğü ihraç müsaadesi uzatılıyor Ankara. 22 (Hususî muhablrimiı bildiriyor) — öğrendiğimize göre 1949 yılında ceviz kütüğü ihraç etmek üzere müracaat eden ve listeye giren bazı tacirler mallarını İhraç edemediklerinden 3 ay daha bu müddetin uzatılması İçin Ticaret Bakanlığına müracaat etmişlerdir. Bakanlık, kun. daklık kütükler hariç diğer çeriz kütüklerinin ihracını temin için Bakanlar Kuruluna bir teklif yapmıştır.
Pakistan Harp Okul Gemisi memleketimize geliyor
Ankara, 22 (A.A.) — Haber aldığımıza göre, Pakistan donanmasına mensup harp okul gemisi “ŞemşirM ağustos avı başlarında İstanbul ve İzmir limanlarını ziyaret edecektir.
Binbaşı Muhammed Asaf Alevlenin kumandasında bulunan “Şemşir,, gemisinin mürettebatı 15 subay ve 138 erden mürekkeptir ve tonajı 2.100 dür.
Üç ay sürecek bir geziye çıkmış o-lan Pakistan harp okul gemisi hâlen Akdenlzdekl memleketler limanlarını ziyaret etmektedir.
“Şemair,, memleketimize yapacağı ziyaret esnasında İstanbul limanında dört gün ve onu takiben de İzmir limanında üç gün kalacaktır.
w
Kadın boksörler, dün gece karşılaştı
Şehrimizde bulunan AvrupalI Kadın Boksörler dün gece İlk karşılaşmalarını yaptılar. Birçok boks maçlarından heyecanlı geçen kadınlar arasındaki karşılaşmada birbirlerine âdeta kıyasıya vurdular, ilk maçta Sonja Leherbauer iren Nerjcs’e sayı İle galip geldi. İkinci karşılaşmada Her-mine Hartman Helen Jordan'a favul-lü vurduğu için hakemin ihtar vermesine sinirlendi ve hakeme sıkı bir dlrektle mukabele ederek hakemi yere yıktı vo maçı da sayı hesabiyle kaybetti.
’ ■ f

Bir yıldırım 3 kişi öldürdü
Arrns 22 A A (Afp) — Bir fırtına esnasında ot yığınları altına sığman beş kişiden üçü yıldırım isabeti neticesi ölmüş, tklsi ağır yaralanmıştır,
------------
TAHSİL KUPONU 1

1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak için a-şağıdnki kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-labilocekslnia.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.
) eni İstanbul'un ■
KIPOM

8avfa 4
T V Mî ÎBTANEÜL
28 Temmuz 1980
Büyük eşya kuramız
İKİ MACAR GİZLİ POLİSİ İFŞ
i
EDİYOR
nasıl yapılacak?

Kızıl Sahtekârlık Makinesi
ııııııııııııııın anlatan ııııııııııııııın
Laszla ve Hanna Sulner
Okuyucuları arasında, Tiirkljede İlk defa olarak 75.000 liralık eşya hediyesi dağıtımına teşebbüs eden YENt İSTANBUL, 60 gün neşredilecek kuponların 2 nclslnl bugün 1 İnci aaj’fanın 90I üst köşesinde neşretmiş bulunuyor. Kuponlar her gün neşredilecek ve hepsi sıra numarası takip edecektir. Okuyucularımızdan hediye dağıtımına katılmak Istiyenler İçin aşağıdaki İzahatı dikkatle okumalarını rica ederiz.
1 — 21 temmuzda başlıyan müsabakamız 60 gün devam edecek ve son kupon 18 eylülde neşredilmiş bulunacaktır.
2 — 18 eylülden sonra 60 kuponu sıra numaraslyle biriktirmiş olan okuyucularımız, 30 eylüle kadar, yani 12 gün zarfında matbaamıza müracaatla kuraya İştirak edecekleri numaraları alacaklardır. Taşrada bulunan YENİ İSTANBUL karileri de matbaamız adresine 60 kuponu 30 eylüle kadar postalamış olacaklardır.
Bu mektuplara okunaklı yazlyle sarih adres ve İsim yazılacaktır. Okuyucularımızın kura numaraları matbaamız-ca derhal adreslerine gönderilecektir.
3 — Eksik kuponlara ait gazeteler idarehanemizden tedarik edilebilir.
4 — Hediye edilecek eşya, gazetemizde İlân olunan firmalarda her zaman görülebilir.
2 noter huzurunda
5 — Biz, bu hediye dağıtımına başlarken, kura gününü de tâyin etmek ve hediye dağıtımını evvelce İlân edeceğimiz günde muhakkak yapmıya karar verdik.
14 Ekim 1950 Cuma

İsmini, bir kaç gön sonra neşredeceğimiz bir sinema salonunda okuyucularımızın hazır bulunabilecekleri kuramız . çift noter huzurunda çekilecektir.
Torbalardan birinde, gazetemizde İlân edilen ve önümüzdeki günlerde de peyderpey neşredeceğimiz hediyelerin fişleri bulunacaktır. Diğer torbaya, bu kuraya katılan YENİ İSTANBUL okuyucularının 60 kupon mukabili aldıkları kura numaralarını taşıyan fişler konacaktır.
Hediyelerin tevzii
6 — Istanbulda bulunan okuyucularımız kura çekildikten sonra İlân edeceğimiz günlerde matbaamıza uğrı-yarak hediyelerini bizzat alacaklardır. Okuyucularımızın I-lân edilen tarihten sonra 15 gün zarfında matbaamıza uğ-rıyarak hediyelerini almaları lâzımdır. Anadoluda ve ecnebi memleketlerde bulunan okuyucularımızın hediyeleri tarafımızdan gönderilecektir.
Yeni okuyucularımız için ikinci ve çok büyük bir avantaj
Yeni okuyucularımız İçin aynı zamanda mühim bir a-vanta| daha vardır. •
Avrupada 3 sene (10.000 lira), Türklyede 3 sene (5.000 lira) yüksek tahsil imkânını sağlıyan bu tahsil kurasına girmek için gazetemizin üçüncü sahlfeslnde neşredilmekte olan kuponlardan 90 tanesini getirerek bir kura numarası almak mümkündür. Bu kuponlar numaralı değildir. 90 tanesi bir defada da alınabilir. Tahsil kurası, gazetemizin neşir tarihi olan 1 aralık 1950 de çekilecektir.
Bu kurada kazananlardan tahsil yapmak Istemlyenler 10.000 veya 5.000 lirayı yüzde yirmi noksaniyle nakden derhal alabileceklerdir.
Aylık kupon alan okuyucularımız İse, başlangıçtan beri olduğu gibi 3 aylık kupon kapaklarlyle bir kura numarası alabilirler.
Bu tahsil kuramızdaki 15.000 lirayı da bu çerçeve içine koyarsak, YENİ ISTANBUL'un okuyucularına 90.000 liralık bir avanta| hazırladığı görülebilir.
Yurdun muhtelif yerlerinde gazetemizi zamanında ala-mıyan, veyahut Irsalâtta aksaklık gören okuyucularımızın bizi haberdar etmelerini rica ederiz. Gazetemizin en serî vasıta ile kendilerine ulaşmasını temin için her türlü tedbiri seve seve alacağımız tabiidir.





Kuponları kesmeyi ihmal etmeyiniz. 14 ekim 1950 cuma günü sizin için çok şanslı bir gün olabilir
Tahsil ve eşya kuralarına katılan okuyucularına YENİ İSTANBUL, iyi şanslar temenni eder
‘ .
Hicri 19 5 0 Temmuz 23 Pazar Rumî
3.rrM e. 1309 TEM. 10 1866
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 6 46 9.11
öfcl» 13.20 4.45
ikindi 17.18 8.43
Akşam 20.34 12.00
Yatsı 22.28 1.63
tmsâk 3.40 7.05
ÇEMBERLtTAS 1 — Atom
Fedaileri. 2 — Eski Dost. 1 — ölüm Yolu.
HALK 1 — Taraaa Ormanlar
Kıralı. 3 — M emiş •
İstanbul (
Korsan. 1 — Bağdat Perisi. KISMET (26654) 1 - Er Mey-
danı, 2 — Kıvırcık Paşa.
MARMARA (23860) 1 — ğöh-
rel ve Para. 3 — Renkli 8ür-
prlzler.
MİLLÎ (22962) 1 — Yılan Ka-
dın. 2 — Prenses ve Korsan.
TURAN (22127) 1 — Kleopat-
ra (türkçe). 2 — San Antoino Aratanı. 2 — Lorel-Hardi Çifte Kumrular.
YENt (Bakırköy 16-126) 1 — Zorortun İşareti. 2—Vatan Haini

6T) 1 —
BEYOĞLU CİHETİ
AKIN 1 — Şehrazadm Doğuşu. 2 — ölmiyen Rüyalar. 3— öldüren Keman.
ALKAZAR (42562) 1 — Tarlanın İntikamı. 2 — Hacı Murat. S — Lorel Hardı Kan Kardeşler.
AR (44394) 1 — Rio Aşkları.
2 — Gönülden GÖnüle.
ATLAS (40835ı 1 — Zoro'nun
İşareti. 2 — Büyük Vals.
BEŞİKTAŞ B. 1 — Harlov Kumarbazı. 2 — Tatlı Belâlar.
ELHAMRA (43595) 1 — ömre Bedel Kadın. 2 — Kahramanlar Geliyor (türkçe).
İNCİ 1 — Sonata Olamam. 3— Yeraltı Canavarı.
İI'EK (44209) 1 — Afyon Kaçakçıları. 2 — Kanunim Sokak.
MELEK (44868) 1 — Vahşi Ge-lin. 2 — Lakeli Hayat.
LALE (43598) 1*— Zafer Ya-
ratan Caıuı (türkçe). 2 — Vir-jlnlya Kaplam.
SARAY (41656) 1 — Şeytan
Kudreti. 2 — Kahraman Arkadaş.
RUATPARR (83148) 1 - Ceralr Dansözü. 2 — Sevimli Haydutlar. 3 — Tatlı Belâlar.
SÜMER (42851) 1 — Londra
Kalesi. 2 — îkl Açıkgöz Aakorden Dönüyor.
SARK (40380) 1 — Suçsuz
Mnhk?m. 2 — Suçsuz Mahkûmun İntikamı.
61R 1 - ölüm lalın, 3 — İki
Cingöz Hollyvood'da,
TAKSİM (48191) 1 — Aşk Ölmez. 2 — Dana tlûheftl.
TAN 1 — Yaratılan Vatan. 3 — ÇÖ1 Şarkısı. 8 — Callfomla Fatihi.
t NAL (49306) 1 — Vurun Kahpeye. 2 — Hürriyet Apartmanı. ÜNAL YAZLIK 1 — 1960 Stok-holm Güreş Şampiyonası.2 — gehvet Kurbanı.
YENt 1 — Kahraman Kılavuz.
2 — Lorel-Hardi Kuru Gürültü. 8 — İlâhlar Bevişiyor .
YILDIZ (42547) 1 — Sana Tapıyorum. 2 — Kanlı Gölge.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Yılan Kadın. 2 — Prenses ve Korsan. AYSU 1 — Yeşil Yunus Sokağı, 2 — T/ı buncalar Patlarken.
AZAK 423542) 1 — Koronun
Kara Kamçısı. 2 — Dişi Kuş.
3 — Deniz YıldutlarL
KADIKÖY CİHETİ HÂLE (60112) 1 — Acemi A-
şıklar. 2 — Renkli Mûclıeler. OPERA (60821) 1 — Harov Kumarbazı. 2 — Ormanlar Hâkimi.
SÜREYYA (60862) 1 - Esir
Kıs (türkçe). 3 — Hayal Peşinde.
ANKAnA (23432) 1 — Sinsi
Düşman. 3 — İnsan Avcısı.
BÜYÜK (15031) Hamlet (türkçe).
CEBECİ (13846) 1 — Son Kahraman. 2 — Sarlo Asker. 3 — Cemile Hurmalar Altında.
PARK (11131) 1 — Gönülden
Yaralar. 2 — Bir Yabancı.
SUR (14071) Kumarbazlar Kı-rallçesl.
SÜMER (14072) Çifte Tehlike (20 kısım birden).
ULUS (22291. i — Son Maoe-ra. 2 — Ebediyen Yaşanmaz.
YENt (14040) Leylâklar Açarken.
GAR GAZİNOSUNDA Italyan Akrobatları.
İZMİR
ELHAMRA 1 — Brodway*a Selâm. 2 — Kanunsuz Sokak. 3— Zafer Âbidesi
LÂLE 1 — Sayılı Kahramanlar. 2 — Altın Küpeler. 1 — Büyük Macera.
TAYYARE 1 — VkÖansis Kadın. 2 — Hortlak Zambi,
TAN 1 — Sayılı Kahramanlar.
2 — Altın Küpeler. 3 — Büyük Macera .
YENİ SİNEMA 1 — Kanlı Döşek 3 — Hacı Murat Geliyor
3 — Koronun İşareti.
MELEK 1 — Solan Gül. 3 — San Kıs.
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.48 D.H.Y. (Türk) Bursadan •— 9.80 D.H.Y. (Türk) Tamirden. — 12.80 K.L.M. (Holânda) Tahrandan. — 14.30 P.A.A. (A-merlkan) Basra. Sam, Bsyrut-tan. — 15.48 D.H.Y. (Türk) İskenderun. Adana , Ankaradan. — 18.45 A F. (Fransız) Paris, Roma ve Atinadan. — 15.W
B E.A. (Ingiliz) Londra, Roma ve Atinadan. — 15.55 S.A.S (İskandinav) Oslo, Kopenhag, Hamburg. Frankfurt, Münih,
lllllllllllllllllll çeviren ııııııııııııııın
Behçet Cemal
Kaçmak için bize yardım edecek dostlarımızla randevu yerinde ve hiç tanışmıyor gibi buluştuk
Nervv-Yofiı Hendd Tribüne bu eserin Türklyede neşir hakkını YENİ tSTANBUL'a vermiştir.
Roma. Atinadan. — 13.06 D.H. Y. (Türk) lsmlrden. — 18.35
D.H.Y. (Türk) Ankaradan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
1.30 D.H.Y. (Türk) Bursaya.
— 3.30 D.H.Y. (Türk) Ankara-ya. — 10.18 D.H.Y. (Türk) tamire. - 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, lakenderuna.
— 13 00 K.L.M. (Hollnda) Roma, Amaterdama. — 15.30 P. AA. (Amerikan) Brüksel, Londra, Boston, New-York'a. — 18.00 D.H.Y. (Türk) ismlra. — 17.25 8.A.S. (İskandinav) Atina, Roma, Münih, Frankfurt, Hamburg, Kopenhag, Osloya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
11.00 Ege, Karadenitden. —
12.80 Marakas, Mudanyadan.—
16.80 Tırhan, lsmlrden. — 22.00 Sus, Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Sus, Mudanyaya. — 12.W) İstanbul B. Akdenlse. — 18.00 ülgen, Çanakkaleye.
GELECEK OLAN TRENLER
8.30 Ankara. — 9.13 Ankara.
— 22.20 Semplon.
GİDECEK OLAN TRENLER
8.20 Semplon. — 10.00 Ankara (Motöriü) — 18.10 Ankara— 20.30 Ankara.
en. — 11.30 Salon orkestrası
(pl). — 12.00 Hep beraber söy-llyelim (Yurttan sesler korosu). — 12.30 Telden tele. Merhum fevki Beyin 61üm yıh layıalyle eserlerinden Örnekler. — 12.80 Oyun havaları
(Bağlama takımı). — 18.00 Haberler. — 18.16 Dans müziği
(pl). 18.30 öftle Oazefesi. —
13.45 Dans müsljtl. (pl). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.

17.88 Açılış ve program. — 18.00 M. 8. Ayan. — 18.00 tn-resas (Uşşak faslı). — 19.00
M. 8. Ayarı ve haberler. — 19.16 Geçmişte Bugün. — 19.20 Yarım saat dans (pl). — 19.60 Akşamın karma müzliti (pl). — 20.18 Radyo Gazetesi. — 20.80 Sanat heveslileri saati. —
20.46 Hafif melodiler (pl). — 21.18 Müzltâe gezi (pl). — 22.00 Konuşma: Spor eaatl (Günün haberleri — 22.15 Dans müziği (pl). — 22.45 M. 8. Ayarı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL RADYOSU ı
12.87 Açılış ve programlar. —
13.00 Haberler. — 18.15 Şaton konser orkestrasından melodiler (pl). — 13.30 Can müziği
(pl). — 12.50 İstanbul üniversitesi Talebe Birliği adına konuşma. — 14.00 Bas eneri eri,
şarkı ve türküler. — 14.45 Ha-vay Adalarından müzik (pl).— 13.00 Konçerto (pl). — 18.80
Dans müziği (pl). — 16.00 Programlar ve kapanış.
17.87 Açılış ve programlar. — 18.00 Akşam konseri (pl). —
18.30 Dans müziği (pl). — 19.00
Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. — 19.20 Bourdan or-
kestrasından hafif müzik (pl).
— 19.30 Şarkı ve türküler. — 20.15 Hürriyetin 41 İnci yıldönümü münasebetiyle konuşma.
— 20.25 Hafif ara mllzlgi. —
20.30 Teknik hıran Memo-Rad-yofonlk komedi. — 31.00 Hafif ara mÜslti. — 21.06 Bpor hasbıhalleri. — 31.20 Fasıl heyeti konseri. — 30.00 Hürriyetin (1 İnci yıldönümü münasebetiyle Hürrlvet Abidesinde yapılan merasimden röportaj. — 22.16 Dinleyici Isteklsri (klâsik batı müziği). — 22.45 Haberler. — 33.00 Dans mÜBİgİ (pl). —23.80 Hafif gece müslgl (pl). —24.00 Programlar ve kapanış.
ANKARA RADYOSUl
8.28 Açılış ve program. —
8.30 M. S. Ayan, haberler ve hava raporu. — 8.48 Günaydın (pl). — 9.10 Günün programı. — 9.15 Radyo ila İngilizce. — 9.80 Sevilmiş parçelar (pl). — 16.10 Konuşma. — 16 28 Makamlardan bir demet. — 11.08 Tem-
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR
LONDRAt
7.40 Dinleyici istekleri (hafif müzik). — 11.00 Dinleyici istekleri (konser müziği), — 13.00 Aurora Soldanha Onprano), — 14.18 Opera müziği (pl). — 18.18 Akordeonla ara müziği.— 17.16 Konçerto. — 21.80 Varyete* müslği» — 2318 Lance Do-ssor piyanosu. — 24.00 Karışık müslk.

EMİNÖNÜ! Eminönü. — Ben-ssson (Küçükpazar) — Ali Rıza (Alemdar) — Haydar Yeni (Lâleli).
Boldan sağat
1 — Fikren anlaşmış çift İnsen (iki kelime), — 2 — Kendini veya şahsi menfaatini e-elrgemlyen; Nefl edatı. 3 — Ü-ye (çoğul) | Kandırma (Argo). 4 — Karımızın anasına karşı olan durumumuz; Haber vermeden gelen bellyye. 8 — Baştaki harf okunmazsa büyük ve muhteşem malikâne olur. 6 — İtiraz hakkımı Pederin yarısı. 7 — Yed; Bütün îelAm-Inra imamet ve âmlriyet vazifesi. 8 — Arkadaşlık; Bir soru. 9 — Komutl Güç. 10 — Geçinmek İçin lâzım olan şeyi gayri mevcut.
Yukarıdan sistit
1 — Sorulan sualleri cevaplandıran (iki kelime). 2 — Onun gibi; Tersi işçi. 8 — As (mürekkep kelime); Kuş gibl'nln yansı. 4 — Rumca iyi; Roose-velt’in gelini artist 8 — Encü-men-l denişe yaraşır surette. 6 — Tersi mutbaktakllerden; Bir tahra oinsi. 7 — Sanat; Adi bir kap (İki kelime). 8 — Cihet; Bir edat 9 — Adapaza-n clvarındekllerden; Fek cüz'l (mürekkep kelime),
BEYOÖLU ı Cemal Atasoy (Merkes) — Llmoner (Taksim) — Cihangir (Taksim) — Bağlık (Galata) — Ziya Bayer (Galata) — Şark Merkes (Şişli) — Kurtuluş (Şişli) — Hasköy — Merkes (Kasımpaşa).
FATİHî î. Balmumcu (Şehsa-debaşı) — 8. Gürgen (Aksaray) — Bamatya — Haseki (Şehremini) — Gündoğdu (Ka-ragümrük) — O. Avcıoglu (Fener).
EYÜPı Arif Beşer.
BZğtKTAöı B. Recep (Beşiktaş) — Teni (Ortaköy) — Ar-navutköy — Merkes (Bebek). KADIKÖY! Kadıköy — Kızıl-toprak — Göztepe — Bostancı. ÜBKÜDARı Ömer Kenan. HEYBELtADAı H. Halk. BÜYÜKADAı Halk.
İZMİR ı 8ağı)k (Alsancak) — AH Hayraddln (Basmahane) — lkiçsşmellk (Eşrefpaşa) — Gü-zelyalı (Yalılar) — Sıhhat (Ke-meraltD.
ANKARAt Sağlık — Ulus — Ega ı
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
e
Boldan sağal
1 — Yedlkulell. 2 — Eramil; Fil. 3 — Tehl kapı MA. 4 — İHş; Hemen. 6 — Şey; Ra. 6 — Atide gel. 7 — Münaklt; Lu. 8 — Eler; Muten. 9 — Ma: Ata; Ala. 10 — Evine giden.
Yukarıdan aşağı ı
1 — Yetlşememe. 1 — Berele; Ülev, 3 — Dahiyane. 4 — İmiş; Taran. 8 — Kik; Tik; Te. 6 — Ulah; Dimağ. 7 — Peseta.* 8 — Ef; Gam; Tat P — Lime; El ela. 10 — İlân olunan,
İTFAİYE
Beyoğlu 44644 Kadıköy 60H72
İstanbul 24222 Üsküdar 60046
Ankara 00. İzmir 2222 • Karşıyaka 15055
sihhî İmdat)
tatanU' Hevoğlü (4998
Anadolu yakası 60536
Ankara 91
İzmir 3251
— 18 —
Son İki gün, bize hiç bitınlyecek Kİbi geldi. Geceleri hemen hiç uyumadık. Gündüzleri ize, mahkemede görünmenin doğru olacağını düşünmüştüm. Hakkımızda şüphe edildiği ve bu İtibarla tarassut altında bulunmamız muhtemeldi. Marko Sokağındaki Mahkeme Binasına girdiğim zaman Adalet Bakanı Dr. Ist-van Rles İle karşılaştım. Bütün bina askeri işgal altına alınmış ve askerî bir karargâha dönmüştü. Elinde, pollz tavafından verilmiş izin kâğıdı oimıyanlar, hattâ mahkeme mensupları bile binaya glremiyor-lardı. Folla hüviyetimi kullanarak, üçüncü kattaki balkona çıktım. Mahkeme aafhalannı bu suretle takip ederek, vesikalara mütaalllk kısımlar hakkında oldukça mufassal notlar alabildim.
Hareket ediyoruz.
fl şubat sabahı Hanna İle beraber, yanımıza ufak bir valizle bir elbise bavulu aldık ve taksiyle İstasyona gittik. Hanna’nın annesi, Bale' üzerinden Amerikaya, hürriyete varan yolda bulunuyordu. İstasyonda, seyahat permilerimizi ibraz ederek. GyÖr üzerinden hududa giden eksprese bindik.
Öğleden sonra saat beşe doğru hudut boyundaki ufacık Bzentgotthard Kasabasına gelmiştik. Önceden telefonla lipari* ettiğimls ufak e-Ule giderek, beraber götürmlye hiç ♦ de niyetli olmadığımız elbise bavulunu oraya bıraktık. Hanna, yanına ufak seyahat çantasını aldı ve beraberce polis karakoluna gittik. Nöbetçi komisere, resmi mektubumu ve polİBİn emrini ibraz ettim. Komiser hayret etti:
— Bizim bundan hiç haberimiz yok.
îşe ehemmiyet verdirmek için de-dtm ki:
— Vesikalar bCzîm tarafımızdan tetkik ve bazı hususlar hakkında tahkikat yapılıncaya kadar meseleyi gizil tutmak istiyorlar. Biı işe yarın başlarız. O zaman «ize daha mufassal malûmat verebilirim. Şimdilik çok yorgunum. Hemen bütün günümüzü trende geçirdik. Şöyle biraz dolaştıktan sonra, hemen yemek yiyip yatacağız.
Dolaşma bahanesini mahsus ileri sürmüştüm. Belki aksilik çıkar ve geri dönmek icap ederdi. Zaten ya kurtulmak yahut da hudut boyıttıda kurşun yemek zamanı da artık gelip çatmıştı.
Komiserden veda ederek ayrıldık. Caddeye çıkınca, ağır ağır aşağıya doğru yürüdük, oteli geçtik ve demiryolunun, hudut boyunca uzanıp gittiği dolmaya varmak için istasyona indik. Firarın nasıl yapılacağını, dostlarımızla birlikte bütün teferruatına kadar tesbit etmiştik. Budapeşte treninin muvasalatından bir saat sonra, yol kavşağında bizi İki kişi bekllyecekti. Telâki noktasına geldiğimiz zaman, dostlarımızı gördük. Yolun kıvrıldığı noktaya doğru, önümüzden ağır ağır yürüdüler. Nihayet, demiryolunun kenarına gelmiştik. Öbür tarafta Avusturyanın Rus işgal bölgesi vardı. Dostlanmız yollarına devam ettiler vs biz bekledik.
Hudutta
Szenegotthard yakınında, bazan taşan büyük nehir vardır. Bu sebeple, şoseden» ağaçlarla ayrılmış olan demiryolunun altına, muayyen aralıklarla drenaj tünelleri tertiplenmişti. Alman işgali sırasında, bu bölgede polis âmiri bulunan bir dostumuz, buraları bize teferruatıyla Anlatmıştı. Demiryolu boyunca uzanan şose parçasını, otomobilli polis devriyeleri kontrol ediyordu. Her otomobilde. İki polis ve bir polis köpeği bulunuyordu. Fakat devriyeler, mûtaden, kontrol noktalarında eğleniyor, sigara içiyor ve zaman zaman kontrola çıkıyorlardı.
Dostlanmız, yolu, her iki tarafından tarassut edebüecek bir mevkide bekllyeceklerdl. Biz, karanlıkta bir sigarama yandığını görünce, drenaj tünellerinden birine girecektik. İşareti verilir verilmez, yol kenarındaki çitlerden geçerek drenaj tüneline girdik. Fakat, anlaşılan ufak bir gürültü yapmış olacaktık ki, yolun Üst başından bir köpek havladı ve akabinde bir motor çalışmıya başladı.
Geri dönerek, geziyor gibi yapmak için gecikmiştik, Hanna’ya "haydi bakalım" dedim ve drenaj tünelinden sürüne sürüne karşı tarafa geçtik ve ayağa kalkarak, İki hudut arasındaki sahipsiz arazide koşmıya başladık. (Bir kaç ay sonra buna imkân olmıyacaktı. çünkü bu arazi tamamen maynlaninişti.)
e İki hudut arasında
Karanlıkta, Hanna, bir hendeğe yuvarlandı, düştüğünü duyunca hemen geri döndüm ve yanına yatarak, yaralanıp yaralanmadığını sûrdum. Karakol yapan cip, arkamızdan yetişmiş ve demiryolunun, şose
seviyesine indiği noktada durmuştu. Üzerimizden parlak bir ışık dolaştı. Nöbetçiler, hudutlar arasını projektörle tarıyor ve makineli tüfeklerini hazır bulunduruyorlardı. Fakat, talihimiz yaver oldu. Hanna’yı düşüren hendek, her ikimizi de sakladı ve ışık huzmesi bir İki defa üzerimizden geçip gitti. Nihayet, hiç bir şey göremiyen nöbetçiler, ciple beraber çekip gittiler. Hemen ayağa kalkarak en yakın binaya kadar nefes nefese koştuk. Orada bizi başka birisi bekllyecek ve Rus bölgesinden geçirecekti. Dostlanmız bizi orada da karşıladılar ve bütün gece 30 kilometre kadar yol yürüttüler.
8abahın saat dördünde, İngiliz bölgesindeki FÜrstenfeld'e gelmiştik. Hemen bütün gün ve ertesi gece, u-fak bir otelde uyuduk ve ertesi sabah saat sekizde bir İngiliz istihbarat subayı, bizi alarak otomobille Graz'a götürdü ve "Yüzbaşı Morris ve Haremi" m Üst car adiyle bir otele yerleştirdi.
Ertesi gün, benim talebim üzerine Zalzburg'a götürüldük ve burada bir kaç hafta Amerikan Hükümeti tarafından misafir edildik, istihbarat teşkilâtına alt villâya yerleştirildiğimiz halde, Hanna. bu müddetin çoğunu yatakta veya hastahanede geçirdi. Son günlerin heyecanı, Asabını bir hayli yıpratmıştı.
â Balzhurg'da
Balzburg'a gelir gelmez, tik işim, mikrofilm hakkında tahkikat yapmak oldu. Filmin sağ sağllm buraya geldiğini öğrendim. Bu filmin bazı kopyeleri, Macar îç Savunma Bakanlığının sahtekârlıklarını ispat
için bu makalelere İlâve edilmiştik Hikâyemizin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Kardinal Mlndazenty Dâvasının, halen, sulh muahedesine mugayir hareket etmek itibariyle, Iji Hey deRl Yüksek Adalet Divanına verildiğini ve ne Hanna'nın, ne de benim, bu satırları, Kardlnal'ın mâ-eumlyetlni ispat makeadiyle yazmadığımızı tekrar etmek İsterim. Böyle bir İddia, bizim salâhiyetimize sığ-mıyacak kadar büyüktür.
Maksadımız, hâdisenin bize taallûk eden vesika kısmı hakkında bildiklerimizi söylemek ve bu işe nasıl karıştırıldığımızı, neler öğrendiğimizi ve bu malûmatı nasıl tnplıya-bildlğimlzl umumî efkâra bildirmektir.
Fakat, anlattığımız hâdise, bir çok vakalardan ancak bir tanesidir. Hâdiseye bir Kardinal ve kilise şefi karıştığı ve İddialar inanılmıyacak derecede garip olduğu İçindir kİ, bu hâdise, bütün dünyanın alâkasını eel-bettl. Bununla beraber, buna benaear bir sürü hâdiseler cereyan etmiştir. Daha bir çoklan da hazırlanmak S-ze redir.
Hepsi aynı şekilde oereyan etmiş ve edecektir. Mlndazenty Dâvasında vesika ve şahsiyetlerle oynan d an a-yıın, sistemin icabatmdan başka biz şey değildir. Bundan evvel de böyle oldu, bundan sonra da böyle olacaktır.
Çünkü Kızıllara herkeae tatbik ettikleri âdalet sistemi budur. Komünist çalışma tara bundan başka bir şey değlldit.
SON
■ ■■ — - ■ ■ — ..........■ ■ -
HtKÂYE I
Bir Yılbaşı hediyesi
Yazan: O. 1
ÎNKY
fBoş faradflnMl sayıda)
Della eve geldiği zaman heyecanı yatıştı. Aklı bağına geldi. Simdi tedbir almak lâzımdı. Saç ma şasim çıkardı. Gazocağım yaktı, sevgi ve cömertliğin sebep olduğu kaybı telâfi için saçlarını kıvırmaya başladı. Kırk dakika İçinde başı küçük ve sık buklelerle doldu. Bu haliyle mektep kaçağı bir oğlana benzemiştL Uzun uzun, dikkatli ve tenkld edici gözlerle kendini aynada seyretti.* Kendi kendine: **Jim beni öldürmezse
çok iyi. Bir bakışta beni şarkıcı kısa benzetecek. Fakat bir dolar seksen yedi sentle ne yapabilirdim? Ne yapabilirdim Allahım?,, diye sızlandı. Saat yedide sütlü kahve hazırlanmış, külbastıları pişirmek üzere tava ocağın üstüne konmuştu. Jtm hiç geç kalmazdı. Della, zinciri katlıyarak avucunun içine koydu. Jlm'ln eve girdiği kapının yanındaki masanın kenarına oturdu. Biraz sonra tâ birinci kattan Jlm'ln ayak seslerini farketti. O dakika bembeyaz kesildi. Günlük hâdiseler İçin her asman dua etmek âdeti IdL Bu seferi "Allahım, no olursun beni ona yine güzel gösteri,, diye fısıltı halinde Al. laha duaya başladı.
Kapı açıldı, Jlm içeri girdi. Kapıyı kapadı. Yorgun ve ciddî görünüyordu. Zavallıcık! Ancak yirmi iki yaşında olduğu halde başında bir aile yükü vardı. Parde-süoü eskimişti. Eldiveni do yoktu. Bir adım attı. Bıldırcının kokusunu duyan bir av köpeği gibi hare, ketale, dimdik kalakaldı. Gözleri Della’ya dikilmişti, öyle bir his 11e bakıyordu ki Della bunun no olduğunu bir türlü keetlromedi. Fakat tir tir titredi. Bu bakışta ne hiddet, no hayret, ne muaheze, no dehşeU n| de kendini hazırladığı her hangi bir mâna vardı. Jlm, sadece o Ana mahsus yüzünde beliren garip bir mAna İle gözünü ayırmadan kendisine bakıyordu.
Della, oturduğu yerden kalkarak kocasına doğru İlerledi.
— Jim, canım, bana öyle bakma! Saçımı kestirdim da sattım. Çünkü sana bir hediye vermeden yılbaşını geçlremlyecektlm. Yine uzar. Kızmadın değil mİ cicim? No yapayım bunu yapmaya mecbur oldum. Benim saçım çok çabuk uzar. Jlm’clğlm, haydi, yeni yılımızı kutla da mesut olalım. Sana ne güzel, ne güzel bir hediye aldım.
Dedi. Jlm, sanki , bir hayli düşündükten sonra ortadaki gün (d-bi Aşikâr olan hakikati yeni anlamış giblı
— Sacım mı kestin?
Diye Adeta hayretle sordu. Doüa: ,
— Kestim do sattım. Ben) her halimle sevmiyor musun? Saçım olmasa da ben yine bon değil miyim?
Çeviren: Bedriye ŞANDA
Deyince Jlm. merakla etrafına bakarak aptallaşmış bir haldet
— Saçımı kestim nal diyorsun?
Della:
— Aranmana lüzum yok. Sana söyledim yi kesildi de satıldı. Bu gece yılbaşı gecesi yavrum, bana iyi muamele eti Çünkü bu işi senin için yaptım.
Dedi ve hemen tali bir ifade a-larak sözüne devam etti:
— Belki do sana olan sevgim saçlarımın telleri kadar çoktur. Külbastıların altını yakayım mı Jlm?
Jim, tutkunluktan birdenbire uyandı. Della, Jlm yine sarıldı. «
Jim, pardesüsünün cebinden bir paket çıkardı, masanın üstüne koydu.
— Della. sakın yanlış anlama! No saçını kesmen, ne do traş olman benim sana olan sevgimi a-ze İtam az Simdi o paketi açarsan beni neden bu kadar şaşkın hale getirdiğini anlarsın! dedL
Della'nın titrek parmaklan acele acele elcimi kopararak paketi açtı. Bir sevinç çığlığı koptu. Sonra heyhat! Jlm'ln bütün yatıştınoı kudretlerini kullanmasına rağmen sinirli kadının göz yaşlan aktı, hıçkırıkları duyuldu. Çünkü paketin İçinden çıkan bir takım yan ve arka saç tarağı idi. Bunlan Della, Broadway'daki dÜkkânlann birinin vitrininde görmüştü de çok beğenmişti. Hakiki kaplumbağa kabuğundan yapılmış, konarları taşlı Cök güzel taraklardı, Kestirdiği saçın rengine ne kadar da uygundular! Bunların pek pahalı olduğunu biliyordu. Bir gün sahip olacağını zerre kadar aklından geçirmediği halde ne kadar çok İmrenmişti! Simdi bunlara mâlikti. Halbuki hasretini çektiği bu taraklan süsliyecek olan güzel buklelerini kaybetmişti.
Taraklan göğsüne bastırdı. Nihayet. nemli gözlerle bakıp gülmeye çalışarak:
— Saçım çabuk uıar Jimî Diyebildi. Sonra bir yeri yanmış bir kedi gibi sıçrıyarak:

— Oooof, oooof! diye bağırdı.
Jlm, gilrel hediyesini henüz görmemişti. Della zinciri kocasının avucuna heyecanla koydu. Donuk kıymetli maden, sanki Della'nın aydınlık vs ateşli ruhunu aksetti, rlr gibi parlak görünüyordu.
— Sık değil mi Jlm? Bunu bulmak İçin bütün çarşıyı dolaştım. Artık günde yllr kere saatine bakabilirsin. Saatini ver bakalım nasıl duracak?
Dedi. Jlm, saati verecek yerde kendini kanapeye attı. Elleri İle başını tutarak bir kahkaha kopardı:
— Della. haydi, yılbaşı hediyelerimizi kaldıralım. Bir müddet sakınalım. Su dakikada kullanılamı yacak kadar güzel şeyler. Ben saati, senin tarakları almak İçin sattım. Haydi sen külbastıları pişirmeye bak! dedi.
— SON —
•8 Temmııs 1950
YENÎ Î8T ANBÜt
Bsvfa B
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Vasıtalı vergilerimizin şahsileştirilmesine doğru
. Vazon t Dr. A. Memduh Yaja
VMitAİı vergilere eskiden beri yapılan en şiddetli İtiraz, bunların gay-ri şahsî olmaları yani mükellefi vergi verme kabiliyetine uygun bir şekilde teklif etmemeleri noktasında toplanır. Vasıtalı vergilerin daha ıi-yade tAruri ihtiyaç maddelerine vazedildiği eski tatbikattan mülhem olan bu telâkki tarama göre, bu vergilerle ferdin vergi verme kabiliyeti arasında ancak tersine İşleyen bir alâka mevcuttur. Vergi verme kabiliyeti İle vergi müterakkilisi arasındaki müspet alâka dolayısıyla bu da tersine müterakkilik kelimesiyle İfade edilmektedir.
Bilhassa zaruri İhtiyaç maddelerinde İstihlâk miktarının şahıstan şahsa büyük farklar araetmeslne fizyolojik zaruretler dolayıslyle imkân bulun-madiği için, bu gibi ihtiyaç maddelerini de şümulüne alan vasıtalı vergilerde fakir halk tabakalarının müreffeh sınıflara nispetle oldukça ağır bir yük altında tutuldukları bir hakikattir. Bu hakikat vergi naz ariyetinde vasıtalı vergilere antlsosyal bir mahiyet atfetmeye sebep olmuş ve sınıf mücadelesinde Lassal gibi müellifler tarafından bir silâh olarak kullanılmıştır. Bu düşünüş tarzına, yergiye sosyal gayeyi sokmuş olan Wagner bilhassa kuvvet vermiştir. O kadar kİ, uzun saman vasıtalı vergiler bir fenalık olarak telâkki edilmiş, ▼ergi adaletinin ancak vasıtası! vergileri hâkim kılmakla temin edileceği İddia olunmuştur.

Teni araştırmalar ye bu araştırmalar neticesinde gelişen modern vergi teorisi, bu düşünüş tarzının ansak bazı tatbikatlar bakımından doğru olduğunu, yoksa zaruri olarak böyle olması lâzım geldiği şeklindeki görüşün yanlış bulunduğunu ortaya koymuştur, fîeligman’ın dediği gibi, *H1q bir vasıtalı verginin İçinde e-tastan fenalık ve vasıtasızın içinde esastan İyilik mevcut değildir, işçiler üzerine konmuş bir vasıtasız vergi sırf vasıtasız olduğu için beheme. hal İyi olamıyacağı gibi zenginlerin lüksü üzerine konmuş bir vseıtaeız vergi de sadece vasıtalı bulunduğundan dolayı zaruri olarak fena addolunamaz."
Filhakika; bu çeşit vergilerin ten-Md edilmelerine en çok sebebiyet vermiş olan, vergi verme kabiliyetine uygun bulunmamaları yahut tersine müterakki olmaları keyfiyetinin muayyen bir tatbikat tarzının tezahürlerinden İbaret olduğu ve gene tatbikatta bu vergilere mükellefin vergi verme kabiliyetine uymalarını temin edecek bir şekil vermenin mümkün bulunduğu ispat olunmuştur. Va. sıtalı vergilerin vergi verme kabiliyetine uyabilmeleri şüphesiz ancak bilvasıta olabilir. Binaenaleyh, bahis mevzuu olan şey şudur: Vasıtalı vergileri o şekilde vazetme)! ki tediyeyi nihai olarak yapacak olan şahıs onları kendi vergi verme kabiliyetine uydurma mevzuunda âzam! imkâna sahip olsun.
Bu vaziyeti temin İçin alınması 1A-mm gelen İlk vs en mühim tedbir, zaruri İhtiyaçlara tekabül eden mal ve hizmetlerin vergiden İstisna edil-mealns.hlç delgise çok düşük bir vergi nispetine tâbi tutulmasına mukabil, vergi tarifesin! bu hizmet ve malların zarurflikten uzaklaşmaları nispetinde müterakki bir şekilde artırmaktan ibarettir.
Heri garp memleketlerinde bu mevzuda büyük terakkiler temin edilmiş; bir taraftan zaruri İhtiyaç maddelerinin vergiden muaf tutulması, diğer taraftan bunlar haricinde kalan mad
deler İçin İhtiyaç derecesine göre tarifenin farklılaştırılması suretiyle, vasıtalı vergilerin antlsosyal telâkki edilen sertlikleri giderilmiş, vergi verme kabiliyetine uydurulma İmkân, lan fevkalâde arttınlmıştır. Vergi verimliliğinin vergi adaletine bir dereceye kadar feda edilmesini IfAde e-den bu cereyan. İleri garp memleketlerinde vergi politikasının esas prensiplerinden olarak bütün vasıtalı ver-gilr kanunlannda tatbik sahası bulmuştur. Daha bir kaç gün evvel Almanyada bazı lüks İstihlâk madde, lerinde mutedil bir vergi- tezyidi kabul edilmesi de bu prensipe uygun en yeni bir misal teşkil etmektedir.

Bizim vergi politikamızda bu prensip şimdiye kAdar şuurlu bir şekilde takip edilmiş değildir. Bir iki istisnadan sarfı nazar, heyeti umumiye-l eri yİ e nazarı itibara alındı k-lan takdirde Türk vasıtalı vergilerimin tersine müterakki olduklan, mükellefin vergi verme kabiliyetini İstihdaf etmedikleri kat! olarak İfade olunabilir. Bir kaç misal bunu İspata kâfidir: Zaruri olarak en büyük kısmım fakir halk tabakalarının iatlh-lâk ettiği düşük sigara nevilerlnde İnhisar resmi nispeti %800 ü aştığı halde yüksek kaliteli sigaralarda bu resim %180 u geçmemektedir. Kahveden alınan istihlâk vergisi %136 ya varmakta, buna mukabil lüks ithalât eşyasının tâbi olduğu Muamele Vergisi %lâ den ibaret bulunmaktadır. Bugünkü Muamele Vergimiz bütün gıda maddelerini %15 nispetinde bir yergiye tâbi tutmuştur. Gıda maddeleri arasında hiç bir tefrik yapılmamış, netice itibariyle çikolata ile un ayni nispetlerde vergilendirilmiştir.
Geçen sene tatbikatçılardan ve Ü-nlverslte profesörlerinden müteşekkil olarak toplanan Muamele Vergisi Komisyonu, vasıtalı vergilerimizin sık. İst merkezini teşkil etmesi lâzım gelen müstakbel Muamele Vergisinde vergi tarifesinin kademelendirilme-slnl prensip İtibariyle kabul etmiş (1) ve Muamele Vergisinin bu yoldan "Kısmi bir şahsilik ve adalete kanış-turulablleceğlnl” mümkün görmüştür.
Eski iktidar ramanındA hazırlanmış bulunan bu raporun mesnet vazifesi göreceği, yen! Muamele Vergisi kanun projesi Meclise gelmeden, 5.7.1950 tarihinde kabul edilen İki kanunla bir taraftan Şeker istihlâk Vergisinde tenzilât İcra edilmiş, diğer taraftan hububat unlan, bulgur ve makama Muamele Vergisi mevzu-undan çıkanlmıştır. Boaya 1 adalete uygun bir malt politikanın lcaplannı yerine getirmekten ziyade hayat pahalılığım tahfif gayesine matuf da olsalar, bu kanunlar yemden ve toptan ele alınmaları lâzım gelen vasıtalı vergilerimizde yapılacak reformun hangi İstikamette gelişebileceğini göstermektedirler. Demokratik bir idarede, hazînenin para İhtiyaç-lan ne olursa olsun, geniş halk kütlelerini nispetsiz bir tazyik altında bulunduran yani sosyal adaleti zedeleyen vergilerin uzun müddet devam ettirilmesine imkân yoktur. Vergi meseleleri ele alınırken maliye İdaresinin ve onun Üstünde politika a-damlannın vergi adaleti mefhumunu gözönünde bulundurmaya İster İstemez mecburiyet hissetmeleri, masraf politikasında âzami tasarrufa riayeti de garanti eder.
(1) Komisyon raporu, sayfa 63-64.
Kısa Haberler
Batı Almanya çorap endüstrisi
★ Dusseldorf (Uçakla) — Bâtı Almanyada şimdiki pamuk makineleri kıtlığı devam ettikçe, geniş mikyasta bir çorap endüstrisi kur-mağa .imkân yoktur. Alman ekonomi haberleri ajansının bildirdiğine göre uzmanların kanaati bu merkezdedir. Hâlen Almanyada lşllyen 200 makine bulunmaktadır. Bu senenin sonuna kadar makine miktarının 300 e çıkartması düşünülüyor. Bu sayede senede 1,5 veya 2 milyon çift çorap imal etmek mümkün olabilecoKtlr.
Halbuki harpten» önce Saksonya,’ Doğu Almanya ve Sudetenland'da olan çorap endüstrisi yalnız Al-manyanın çorap İhtiyacım karşılamakla kalmayıp aynı zamanda diğer Avrupa devletlerine de bir hayli ihracatta bulunurdu. Geçen yıl Batı Almanya 40,900.000 çift çorap ithal etmek mecburiyetinde kalmıştı.
Yeni pamuk makineleri alınmasına mâni teşkil eden bir nokta varı Harpten önce istihsal Chem-nltz'de, yani Doğu Almanyada idi. Ve şimdi oradaki dört tane belli-başh istihsal merkezi tamamlyle boşaltılmıştır. Hâlen dört Batı Almanya firması pamuk makinesi İmal etmekle meşguldür. FAkat ancak Goepplngcn'de olanı ayda 4-5 pamuk makinesi İmal edebilmektedir. Halbuki uzmanların söylediğine göre, 1,200 veya 1.400 pamuk makinesi olursa Almanya piyasasına İhtiyacı karşılayacak çorap yetiştirilebilir.
şimdiki halde Batı Almanyada Sİ çorap(lmal eden firma vardır. Ve ancak 15-20 tanesinin kâfi miktarda mal çıkaracak makinesi bulunmaktadır. Fabrikalar çorap imali İçin bağlıca suni İpek kullanmaktadırlar. Fakat naylon yerine "perlon” maddesinin kullanılması gittikçe taammüm etmektedir. Batı Almanya çorap endüstrisinin merkezi VVestfalya, Stutt-gart, Mannheim ve Augaberg’tlr. İtalyan meyva piyasası
★ Milano (Uçakla) — înglltereye yapılan erik ve şeftali ihracatı bir hayli düşmüştür ve eğer Batı Almanyadan gelen ufak miktardaki talep olmasaydı hemen hemen hiç bir alıcı çıkmıyacaktı. Bu durum flyatlann birdenbire düşmesine sebep olmuştur (bilhassa güney İtalya ve Roma’da).
En çok iş yapılan erik çeşitleri (Slro ve Burbank) bir hayli azalmıştır1 ve şimdi kilo başına 20-22 liretten Napollden sevkedilmekte-dir. Bologna’da geç çıkan Santa Rnsa Cinsi şimdi kilosu 30-32 liretten fiyat bulmaya başlamıştır. En büyük müşterilerden gelen talebin eldeki maldan fazla olduğu anlaşılmıştır.
Şeftalilerde de aynı vaziyet varittir. Eldeki mallar İçin talep azdır ve şimdi el’an olgunlaşmakta olan cinsleri için talep fazladır. Kaysılann fiyatları istikrarlıdır -kilosu 40-50 liret-. Madama armutları Verona piyasasında kilosu 70 liret olmak Üzere ortaya çıkmıştır. Son Campanla cinsi limonların fiyatları aon günlerde bir hayli düşmüştür Ve Amalfada şimdi satılan Hmonlann kilosu 100 lirettir. Maamaflh yeril İstihlâk artmıştır ve bu suretle fiyatların sabitleşeceği tahmin edilmektedir Domatesler daha olmamıştır. Fakat Slcllyadan gelen domatesler bitmiştir. ApuMan tiplerinin kilosu 20 ilâ 30 liret arasında ve Ne-opolltan cinslerinin ise kilosu 15 İlâ 20 liret arasındadır. Domates salça ve konservesi İle uğraşan endüstri ileride flyatlann daha düşeceğin! bekllyerek henüz İşe başlamamıştır.
Havanın sıcak olması yüzünden sebze fiyatları İstikrarlıdır, Sala-
Amerika, Hindistanı protesto etti
New-York (Hususi) — Ame-riksjı Carpet Instltue müessese-ri, Hindistan Hükümetinin, A-merikan hah lmalâtçılan tarafından 8 temmuzdan evvel yapılmış ve katiyet kesbetmlş halı İpliği yünlerinin İhracına müsaade etmekten İmtina etmesini protesto etmiştir. Protestolar telgrafla VVaahlngton'daki Hindistan Büyükelçisine ve New -York’takl Hindistan başkonsolosluğuna gönderilmiştir.
Müessese sekreteri Klng Hoagland hah imalâtçılarının Hindistan Hükümetinin 8 temmuzda bu çeşit yünler üzerine koyduğu ambargoyu protesto etmediklerini, fakat bu tarihten evvel yapılmış siparişlerin bu karar dışında tutulmam İcap ettiğin! söylemiştir.
Dünya kalay piyasası
Londra (Hususî) — Metal borsacında kalay fiyatı tonu 730 sterllnge kadar yükselmiştir. Geçen hafta fiyat 680 sterllngtL
Amerika, bakırdan gümrük resmi almıyacak
Washlngton (Hususî) — Bugün Kongreye yapılan bir müracaatta bakır İthalâtının daha iki sene gümrük resminden muaf tutulması İstenmiştir. Bahsi geçen müracaat Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı VVlllard Thorp ağziyle, Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılmıştır. Mr. Thorp beyanatında bakır üzerine bakır resmi konulduğu takdirde, yabancı memleketlerle, Amerika arasındaki münasebetin gerek ekonomik, gerekse siyasî bakımdan, haleldar olabileceğini tasrih etmiştir. Bu arada bilhassa Şlli 11e Amerika arasındaki dostluk ve İktisadî anlaşma gümrük resmi konulması halinde sekteye uğrayabilir.
Nisan 1947 tarihinde bakır üzerinde gümrük resmi kaldırılmıştır. Fakat temmuz 1 de libre başına 2 sentlik bir gümrük resmi tekrar konulmuştu.
Avusturya tütün rekoltesi
Viyana (Hususî) — Avusturya Tütün Enstitüsünün hâlen istihsali 1937 yılma nispetle üçte bir fazladır. Bahsi geçen bu fazlalık daha çok sigara içenlerin ihtiyaçlarını tatmin etmektedir. Hâlen aylık ılgara istihsali 1937 ye nlsbetle artmış olup 600 milyonu bulmaktadır, içilen tütün İstihsali İse ayda 100,000 .kilogram tutmaktadır. Bu rakam 1937 rıln 330.000 kilosu İle mukayese edildiği vakit, aradaki azalma daha İyi bir şekilde gözönünde canlanır. Aylık püro İstihsali 7 milyonu buluyor. Harpten evvelse aynı maddeden 7.6 milyon elde ediliyordu.
talik fiyatları artmıştır. Verona-dakl İhracatçılar Belçika ve Fran-saya aevketmek üzere Fransıı fasulyesinin üzerine düşmüşlerdir. Fasulyenin kilosu 45 lirettir. Kuzey İtalya piyasalarında yerli yetiştirilen soğan ve patatesler ortaya çıkmıştır ve güneyden gelen malların fevkindedlr. Soğanın Ih-rnş fiyatı kilo başında 15-17 liret olacağı tahmin edilmektedir. Almanya İçin kilosu 35 liretten patates satılmıştır. Umumî olarak denilebilir kl, sebze İhracatı meyve İhracatından daha İyi bir şeklide gitmektedir.
Yeni dış ticaret rejimi hakkında düşünceler Sanayi erbabı, ham maddelerin bir kayda tâbi tutulmadan ihraç edilmesine taraftar değil
Son dünya vaziyeti karşısında, ihraç listelerinin tekrar gözden geçirilmesine ihtiyaç olduğu söyleniyor
Yeni dış ticaret rejimi prensiplerine göre, İstihsal ettiğimiz maddelerin serbest bir surette İhracı mev-ruunun, millî-lhtlyaçlar bakımından yeni bir mesele teşkil edeceği anlaşılmaktadır. Bu meseleye en ziyade, yerli ham maddeleri İşleyen sanayi erbabı büyük bir ehemmiyet vermektedir.
Bir kaç günden beri muhtelif vesilelerle yazdığımız gibi, Kore harbinin dünya piyasalarında vücuda getirdiği yeni tahavvüller dolayıslyle, ihraç maddelerimizin ne dereceye ka. dar serbest rejime tâbi tutulacağı hatıra gelmektedir. Sanayi erbabının düşüncelerine göre, yerli fabrikaların İşlediği ham maddeler, hiç bir kayda tâbi tutulmadan İhraç edildiği takdirde, piyasada flat yükselişleri olacaktır. Bunun neticesinde esasen muhtelif âmillerin tesiriyle maliyet flatl yüksek olan yeril mâmullerlml-zln fiatlerl de daha ziyade yükselecektir. Bu suretle yeni bir hayat pahalılığı meydana gelecektir. Bugünkü şartlar altında sanayi erbabı, hükümetten zoraki usullerle yeni himayeler beklememektedir. Mevcut
Birleşik Amerika
Ticaret Bakanlığının yeni nizamnamesi
Wa»hingt.on, (Husus!) — Amerika Birleşik Devletleri Ticaret Bakanlığı yabancı memleketlerin ticaret fuarlu-nna ve sergilerine katılmalarını kolaylaştırmak gayesiyle nlaztnname-slni değiştirmiştir. Son zamanlarda Birleşik Amerika Kongresinin tasvip ettiği bir kanun lâyihasından sonrR, Ticaret Bakanlığı faaliyete geçmiştir. Yeni kanun* göre, 7-20 ağustosa kadar Chicago'da açılacak olan milletlerarası İlk ticaret fuarı İçin Birleşik Amerikaya İthal edilecek mallar gümrük resminden muaf tutulacaktır. Daha şimdiden 35 ten fazla memleket bu fııara katılmak tasavvurunda olduklarını belirtmişlerdir.
Ticaret Bakanlığının yeni kanununa nazaran, ticaret fuarlarında teşhir edilmek üzere Amerikaya ithal edilen Ve muteber İhraç lisansları bulunmayan malların yeniden gönderildiği memlekete iade edilmesine İmkân vermektedir. Bundan başka, İthal e-dilen bazı malların muteber lisansan olarak herhangi bir yere gönderilmesi kabildir.
Kongre tarafından tasvip edilen kanun lâyihası Chicago fuarı İçin gönderilecek malların Amerikaya gümrük resminden muaf tutulmak suretiyle İthaline imkân vermektedir. Bu mallar sergide veya serginin kapanışından üç ay sonra satılabilir. Ancak, satışın sergi bölgesinde yapılması ve malların Amerikada istimal edilmesi şarttır. Satış esnasında mallara alt gümrük resimleri alıkona-CAktır.
Çuval fiyatları
Piyasada çuval fiyatlarındaki yükseliş devam etmektedir. 2.50 llbrelik Kalkftta çuvalı aon iki gün İçinde, 260 kuruştan 265 kuruşa kadar yükselmiştir. İki hafta evvel piyasa, 220 kuruştu.
serbest tüccarın düşünceleri de.şlmdl-ye kadar tatbik edilen zoraki himaye politikasına aykırı gelmektedir. Bu İtibarla yerli sanayii, tAbiî ekonomi şartlan İçinde İdame etmek lmkânla-n aranmaktadır. Fakat serbest İh. racât mevzuu, günün birinde yerli sanayii bu bakımdan tazyik ettiği
★ ★ ★
Dış ticaret rejimi hakkında İzmir piyasasının görüşleri
İzmir, 22 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) :
HAzırlarrmakta olan yeni dış ticaret rejimi hakkında Ankaradan sızan haberlere göre İhraç maddelerimiz esas itibariyle üç grupta mütalâa edilmektedir. Birinci grupa giren maddeler hiçbir suretle himayeye muhtaç olmıyanlar; İkinci grupa girenler kısmen himayeye muhtaç olanlar; üçüncü grupa girenler İse yüzde ytttt himayeye muhtaç olanlardır.
Bir kıftım alâkalılar, İhraç mallarımızı bu şekilde gruplara ayırmayı ve her birine ayn rejim tatbik etmeyi doğru bulmakta İseler de, diğer bir kısım İlgililer buna şiddetle itiraz etmekte ve ihraç mallarımızı bu şekilde gruplandırarak alım piyasaların tutmadığı bazı zayıf mallan zorla sürmeye çalıştığımız müddetçe dış ticaretimizin ihraç kanadının hiç bir zaman istenilen sağlamlığa ka-vuşanuyacağım İddia etmektedirler.
Bu İddia sahipleri, bu şekilde himaye edilen maddelerin mukabil a-ğırlığını İthalâtın karşıladığını ve bu yoldan pahalılaşan İthalâtın İse do-layıslyle, bu gibi himayeye rnazhar olmıyan kuvvetli İhraç mallarımızın maliyet unsurlan Üzerine bir yük teşkil eylediğini ve binnetlee bunların cihan pazarlarında rekabet lm-kânlannın baltalandığım tebarüz ettirmektedirler. Bu görüş sahiplerine göre bütün ihraç maddelerimiz bllâ İstisna tek bir rejime tâbi tutulmalıdır. Bunlardan yaşama kabiliyeti gösteremiyenler zamanla kendiliklerinden tasfiyeye uğrayacaklarından İhracat ticaretimiz ancak bu şekilde alıcı piyasalar tarafından istenen ve aranan sağlam bünyeli maddelere dayanabilir.
Bu noktal nazarı müdafaa edenler aynı zamanda her türlü himaye tedbirlerinin de aleyhlndedlrler. Bunlar, ihracattan mütevellit serbest dövizin bir kısmının İhracatçıya terki veya başka şekillerle yapılacak himayenin dahilde fiyatları ylV(ae)teceğl ve bu yükselen fiyatlarla da yakında yürürlüğe girecek olan 19 lar anlaşmasının yürümesinin mümkün olamıya-cağı kanaatlndedlrier. Bilindiği gibi, çok taraflı bir kliring mahiyetinde olan bu anlaşmaya dahil Avrupa devletleri İthal listelerinde yer verecekleri maddeleri İthalâtçılar mutlak bir serbesti içinde İstedikleri miktarlarda diledikleri memleketlerden İthal edebileceklerdir. Bedellerin Ödenmesi diğer memleketlerden olan alacakların transferiyle kabil olabilecektir. Tatbikatta bu hal, tam bir serbesti İçinde olan ithalâtçıları en u-cuz memlekete teveccüh ettireceğinden, himaye tedbirleri İle fiyatları yükselmiş msllsrımızı hu anlaşmaya dahil Avrupa memleketlerine satmak mümkün olamıyscaktır.
tAkdlrde, yeril sanayi çok müşkül durumda kalacaktır.
Şehrimizdeki sanayi erbabı, ihraç listelerinin hazırlandığı bugünlerde, bu mevzuun dünya piyasalarındaki son şartlara göre tekrar gözden geçirilmesinin faydalı olduğuna kani-» dirler.
Sanayiciler de bu noktal nAzara İştirak etmekte ve serbest dövizin bir kısmının İhracatçıya terki suretiyle dahilde fiyatları aımî surette yükseltilecek bir kısım İhraç mallarımızın fiiliyatta alıcı memleketler sanayicilerinin eline İç piyasa fiyatlarına nazaran daha ucuz bedelle geçeceğini ve bunun neticesi olarak da sanayiimizin bunlarla rekabet edemez hala geleceğini beyan eylemektedirler. Meselâ; elde edeceği yüzde otuz dolan serbest piyasada 500 kuruştan satabileceğini gözönünde tutan İhracatçı pamuğu hariçte dahlldekine nazaran daha aşağı bedelle satacaktır. Bunun neticesi, bu pamuk İle yapılan mamuller bizim dahildeki yüksek fiyat-lı pamukla yapılan İmalâta büyük darbeler İndirebilecektir. Bu takdirde, sanayiimizin yaşayabilmemi içla, pamuk İthalâtının da serbest bırakılması lâzım geleceği mütalâası ileriye sürülmektedir.
Ayrıca, İthalâtın hudutsuz serbest bırakılmasının doğru olamıyacağı da İddia edilmekte ve İhraç İmkânlarımız nazan İtibara alınmadan bu yola gidildiği takdirde kısa bir müddet sonra İthalâtın ihracatla karşılanan mıyacağı ve btnnetlee farkın altınla ödenmesi suretiyle paramızın kıymetinin fiilen düşürüleceği belirtilmektedir.
Bakanlar Kurulunun şu günlerde aon şeklini vererek ilân edeceği yeni dış ticaret rejiminde birbirine zıt bütün bu zümre menfaat ve görüşlerinin telifine çalışılacağı şüphesiz bulunmakla beraber, tam bir telifin İmkânsızlığı da aşikârdır.
d. r
Pamuk fiyatları
yükseliyor
Geçen hafta Adana Borsacında 185 kuruşa »atılan I Inel Akala dün 225 kuruştan muamele gördü
Adana. 22 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Amerikada pamuğun 231 kuruşa yükselmesi ile Adana piyasasında birdenbire hararetli alış verişler olmuş ve daha geçen hafta Borsada 185 kuruşa muamele gören 1 İnci akala bugün İskenderun teslimi 225 kuruca satılmıştır. 2 inci nevi Adana pamuklan ise 150 den hâlen 180 kuruşa fırlamıştır. Bu aon 2-3 gün İçinde Adana piyasasında pamuk üzerine büyük işler olmuştur. Piyasada mevcut bazı alıcılar hazır mal bulmak hususunda müşkülât çek. inektedirler.
22/VII/1950 Cumartesi
___________ —'------

Borsalarda vaziyet
İstanbul t
Ticaret Borsasında tiftik ve yapağı piyasası hararetini muhafaza etmektedir. Amerlkalılnnn da piyasadan yapAğı alacağından bahsolunmaktadır. Fındık durumunda yeni bir Uhavvîll yoktur.
1
100
100
100
100
100
100
100
100
100
KAMBİYO
İstanbul Borıası
fiterling Dolar («■■•••«•»
Fr. Frangı
İsviçre Fr.... Beiç. Er.•••«•• İsveç Kr.^«
Florin ......
Liret ••••..»w»* Drahmi eetSOee
Esooıidos
Açılış
TM «T
282,25
O.KO
64 03
3.60
34.1250
73 6840
0.44I2R
0.01876
9.7390
Kapanış
7.34,50
282.23
0.80 ,
44 03
6.60
54 1260
73.6840
0.44128
0.01878
9.730(1
Altınlar
ESHAM VE TAHVİLÂ1
Devlet Tahvilleri
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bordasında Mili! fUasürana şirketinin hisse senetleri Üzerine muamele olmuş, flatler İlerleme kaydetmiştir. Altın plyaansı ise kararsızlık içindedir. Alıcılar ihtiyatlı hareket etmektedirler.
İzmir t
Boraasırda, son günelre kabir durum arzeden, kura 0-
Ticaret
dar gevşek
/üm piyasası, 9 numarah üzümün gördü-üğ rağbet karşısında, tekrar hareketli bir hale gelmiştir. Alivre konuşmaları da durmuştur.
Kölçe Yeır Gv Külçe DeKueea.
Cumhuriyet- ...
Re«at
Hamlt
Gulden
Ingiliz
Fransıı kok .m. NapolSon LU tevlçre
Bugün " Lira
0 17
Eski kur
Lira
3.12
33 20
3S 70
14 «
45 10
N »w-Tor S’t* ı onauı • M
Gümüf, Plâtln
.33 23
38 80
14 eo
43.10
Sn aşelh Kn yuken
Pamuk piyasasında alivre muamele olmakla beraber, piyasa gevşek, flitler düşüktür. Pamuk yağında yeni bir ta-hAvvül yoktur. Pamuk çekirdeğine karşt alâka artmıştır.
Gümüş Gr. Plâtiû •• ......
ıo.
İL-
Zürich Borıası (Serbest)
23.3.1960
Durama
Türk Liram
Dolar
Sterlini .....
Fransıt Frangı
ftvlşre Eratım
En M(IH tÛÖ
4.32
11.10
1.19
En yukar
I 13
4.31 1/V
11.20
1 24
fkramlyell tahviller Kapanış (♦)
23.— 94.-
99.— 22.—
7.5 Milli Müdarn* I 20.80 21.-
•16 1941 Demiryolu IV 99.— 100.-
1941 Demiryolu V 99.- 100.-
%4 1/2 1949 İkramiyen 21.15 9S.-
Diterleri
194) Demiryolu VI 99.00 110.-
%6 Kalkınma 1 93.50 93.—
ee U eeee^ee 96.— 98.—
%e „ in 96.— 99.-
%6 1949 İstikrası L 96.— •93.—
%6 1948 istikram IL.^.^ 98.30 100.—
%6 Milli Müdafaa l 07. Ö0 99.-
%« 1049 " I 21.80 98.-
7.7 1934 Slvaa-Ersurum I... 21.00 20.30
%7 1934 - M 11.-V1L... 21 10 100.-
%7 1941 Demiryolu I... 20.65 31.61
%7 1941 a... 20.60 M.-
%1 1041 •' IH... 19.90 22.-
%7 Milli MüdaJa* 1... 21 45 21.46
%7 M H Ll... 20 60 M.-
%1 - • m... 20.70 20.90
” - IV... 20.60 aı.2O
Şirket Tahvilleri
T.C, Ziraat Bankası ...... 20.60 20.20
Anadolu D.T. Tertip A/B. l12 60 UL-
•• •• ° c. — Mm
’ * *• %60 22 >0 69,—
99 „ Mürnee. 8«net. 63.— ire 9 67.60
120,23
Şirket Hisse Senetleri
T.O. Morkea 8ankam
Türkiye İş Bankası
Türk Ticaret Bankam Aralan Çimento .......
3&rk Değirmencilik Milli Reasürans .........
123.-
80.—
5.—
16.26
23.23
16.-
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi Fnnaive inoA | 172.—
• -
16.76
23.60
16 23
l BORSA ve Pl
M E M L EK ET T 1 C A
İstanbul Ticaret Borsası
Bugün Eski Kapanış
Hububatı
Buğday yumuşak (TÛo.) 30.— 30.—
Buğday Ofis 29.30 20.30
Arpa yemlik (dökme) ** 18.10
Mısır san (çuvalı) ^.... — 19.10
Fasulya tombul •• — —
Fasuiya Çalı sert ............ — —
Kuşyeml — 81.20
Mercimek kırmışı kabuk. — —
Mercimek yeşil — —
Nohut natürei
Tatlı tobnmlar 1 Ayçiçeği tohumg . 31.— 45.— 81.- 44.—
Keten tohumu
Kendir tohumu 87.—
SU •ft-in ( ••(•••••• •• • •• aS»aeerwweee 76.—
Yer fıstığı kabuklu — 86.-
Kuru M ey yalar ı 91 60
Fındık (kabuklu srrri) —
Şandık (îç tombul) 131.— 177.—
Oevis (kabuklu) — 32.—
Cevls (İç natürei)
Dolruma Ham Maddeleriı
liftik (ana mal) ««toto* — 850 —
Tiftik (Natürei) 850 — 840.—
Tapak Trakya (Kırkım) 220.— 220.—
Ham derileri
Sığır salamura (kasap) KL 143.— 140.-
Keçi tuşlu kuru kilosu 170.-
Koyun bava kurusu kilosu *• 176.-
Nebati Tatları 336- 180.— 120.— 136.— •
Zeytinyağı (E.E. tenekell) —
HusamvaCı (Raf. sıra)
Ayçiçeği (Rafine çıplak) 180.—
Fındık yağı (ÇıirÖk)
RET BORSALARI
YASALARI

İzmir Ticaret Borsası
(•j Gününde Boroado muamelesi teacü edilmemiş mhviiAl ve eshamın ara ve taleplere ^oro taayyün eden
Bugün 8on Kapanış
ÜsUm çeklrdeksls No.V 32.80 30.—
tnelr A serisi No, S..,, 35.- 66-
M B esrisi No. 108 43.— 42.-
Pamuk Aksla ı »8.— sao —
Pamuk Akala Ll 196.- 190.-
Pamuk Akait 111 160.- 160.-
Pamuk yeril 179.8 180.-
Pamuk yatı (rafine) ... 109.- 110.—
Pamuk çeklrdeti «m 18.— 13.-
Adana Ticaret Borsası B
Pamuk Akala . 1 180.-
Pamuk Akala Ll — 160.-
Pamuk Akala LU —
Pamuk yeril l — 145.-
Pamuk yeril ÜL
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK a) %60 randımanlı kabuklu tombul m««m 81 —
b) îç sıra kontrollü 173.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak 30.—
Rut^ey sert İL-


a
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dün Eeld kur
Hutda. (Bü,all=:S.nt) ... H.rt Kı, mahaıılü No. > Kırmıaı " •• No. a 263.— 2Ö2.— 261.- 234ı—
1‘eruuk Mlddllng (Libresi=8erit)
•2» •1•Ş *******4* Aralık 87 39 8685 36.90 88 37 86 25 36.90
l*t s«f ise ette (4 evetse eee e âğetee eş »tee Sil* riftlk ( Librem —
Tekeas No. 1
Fındık (
K(bukhı çnrll irt
’* •• Orta .mr.,aa....
Levant İç ithal malı Ekstra İri İç ithal malı 44.- 40.-
Koru önüm (Librenle Sen t) Thompson çeklrdekels seçme ... • D V4 % U L/S
Km«n bıhıimü (ÖU3elt= Dolar) M 1 (1 f 1 C* H polis • • • • , • A • • • a 4 • «a a • • » «4 • ••• KAİAV ( Ll br^m = 8«nt) eesseseesMs Ltvh(-ten«k« (100 libre dolar) 3.Z2 92.— 1.80 8.03 84 75 T.30
Londra Borsası
Keten tohuma (Tonu=SterUnz) 66.—
İV İC O t A •••eSee«»s*eeee»«ae(»ee*«eMeeoee fer fııtıtı HindlnUn âl 80 64.—
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Libresi=Fiyat) •• Sıra malı ° '• Ytta Anadolu •• w M Trakya *• w . •*. 20/71 18/21 14.—Nom 30.— “ W/21 18/21
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=Tallan) Ashmounl Kına elyafb F/G. ... Karnak Uzun elyaftı F/G. ... 73 43 87 33
S
Sayfa 6
T E N î İSTANBUL
23 T»mmtn 19C0
arise varmadan netice
inmişti
Şehrin içinden
DERECE ALAN AFİŞLER
bulun
dakika biraz
Renkli
Milletlerarası Kadın Hukukçular Kongresi yolculuğundan notlar
fotoğraf
alırken
ışıyor
yansını gös-arasında bir
temsil yelken
jüriye şnhsi-
kadehlerlnl bo-Fakat Vali ma-içki lçemeyince
Kazanmış olduğumu* beynelmilel mükâfattan beni haberdar tebrik
Paris ve Parisliler, Paris Fuarında pavlyonumuz. Marshall Yardımı bürosundan gördüğüm yakınlık ve a-lâka, Devlet Denizyolları Paris acentesi gelecek yazımda.
Bekleşen meraklı kalabalığı nının masası
ettiler. Meğer, ben Parlse varmadan jüri toplanmış ve netice alınmış, bunu Zeki Beyden öğrendim. Sonra Mlster Selter’in delâletiyle, afişlerin hepsini, derecelerini, teşhir edildikleri salonda, ayn ayn gözden geçirdim ve bir çok şeyler öğrendim.
Yazan ı Kenan Temlzan
Bayar’ın gelişi — Devlet Başka Meclis Başkanı ve fotoğrafçı esi uzar mı ?
Dlğre memleketler de, bu katılmak üzere ne muazzam yetler yollamışlar ve bu İşlerle ne ka dar uğraşmışlar! Ne tekim, bizim afi
IŞK, şiir, zevk dlyan İspanyanın I merkezi Madrit yolundayız. Bu kalabalık ve intizamsız trende etrafı tetkike çalışıyorum. Şimalî İspanya, insana mutlak bir huzur ve sükûn veren çınar ve akasyası bol bir yeşillik içinde. Daha ilerledikço çamlar sık sık görülmeğe başlıyor. Yol üzerinde kavi yapılı orijinal evler. Tahta çubuklardan Japonkâri yapılmış pencereler, hasırları andıran perdelerle süslü... Hem ne güzel de güneşten koruyor. Sonra İspanyol evlerinin her penceresinde bir balkon var. Kenarlarından binblr çiçek sarkan ve kızıl bir gülü başınıza fırlatmak üzere hazırlanan gül yüzlü ve gül tenli S|nyo-rlna’ların balkonları. Amma daha şlm-diye kadar bir gitar’lıya rastgelmedlm.
Burada sefil ve bakımsız insan bulmak pek güç. Buna mukabil çok çalışan İnsan da görülmüyor.
Kullandığı teknik, Ingllterede, gramofon, diş macunu, sigara ve kundura fabrikatörleri dahil bir çok büyük firmaların reklâmlarını yapan müesseselerin ilgisini uyandırmıştır. Teknik bakımdan elde edilebilecek renkli fotoğrafların eb’adı hudut-güzdür. Dudleyln eon günlerde çektiği stereoskoplk renkli resimler 75x60 santimetre eb’a-dındadır. Dudley bunların dünyada en büyük renkli fotolar olduğunu söylemektedir.
Stereoskoplk fotoğrafçılık »on zamanlarda esaslı tellemeler kaydetmiştir. Tabiî renklerde çekilen fotoğraflar şimdi reklâmcılık işlerinde kullanılmakta olup, alelâde tek a d eseli kameralarla po» resimleri veya filmler de çekllebtlmektedlr. 3 dlmansyonlu renkli fotoğraf tekniği geniş ölçüde Mr. Leslle 'Dudley adlı genç bir Londralı bilgin tarafından geliştirilmiştir.
şe karşı, başka bir afiş İftnse eden yabancı bir murahhas, on dakika sü-ron nutkundan sonra, tezini kabul ettirerek, beşe knrşı altı reyle bize galebe çalmış oluyor!.. Kültürel da-vâlara, siyasi dâvalardan daha çok kıymet veren bu adamların görüş ve gayretlerini ben şahsan takdir ediyorum L
Yüzlerce beynelmilel çaptaki eserler arasında, yine yüzlerce»! konkur harici bırakılırken, Türkiyenln başta beş Avrupa birincisi ile yer alması beni memleketim hesabına sevindirdi. Bu başarımızın haberini İlk olarak Büyük Elçimize bildirmek üzere sefarete gittim. Numan Bey, her zamanki mûtat nezaket ve kibar ta-vırlariyle beni kabul etti. Benden evvel Parise gelerek beynelmilel jüriye katılan müdürümüzün.kendisini gelip görmediğini ve böylece bu müsabakadan haberi olmadığını esefle bildirdi. Bu neticeyi almış bulunmaklığımıza da çok sevindiğini belirtti. Bu gibi güzel sanat dâvalarının beşiği olan bir memlekette, bu kadnr milletlerarası rakip arasında elde ettiğimiz derecenin kıymeti üzerinde durarak şahsıma karşı da iltifatta bulundu!.. Biraz sonra sefaretten ayrıldmı.
Şayanı dikkattir ki, böyle milletlerarası müsabakalarda ve bu gibi kültür dâvalarında başka milletler bizden daha hassas oluyorlar
Bu beynelmilel müsabakaya 8 memlekette katılan eserlerin adedi Amerikalıların bildirdiklerine göre 12.000 kadar tutuyormuş!. Bunlardan seçilen Üç yüz kadar afiş Parlste jüriye arzedllmiş. Bu üç yüz afişten ancak yirmi tanesi mükâfat kazandı! Mükâfat kazananlar arasında “Türkiye” beş Avrupa birincileri İle birlikte geldi. Yani üç yüzün İçinde başta, birinciler arasında yer aldı. Türkiye birincisi eser; Fransa birincisi. Avusturya birincisi ve Hollanda, İngiltere, İsveç birincileriyle» sanat kalite ve
Bu müsabaka İşini, bir çok vatandaşlarımın. dostlarımın el'an merak etmekte olduklarını bildiğimden, bu yazımda evvelâ bundan bahsedeceğim. Sonra. Peristen ve bilhassa bizim, Paris Fuarındaki “içler acısı” pavlyonumuzu da yazacağım.
Nasıl ödedik T Orasını sormayın!. Anlayacağınız, şu mahut “yüz” liradan bir şey geri kaldı mı. kalmadı mı pek düşünemiyorum!^
Arkadaşımız Kenan Tem İran’ın bugünkü seyahat notlan oranında. Paristeki beynelmlleâ müsabakadan bahsedilmektedir. Okuyvcularunıta bir fikir verebilmek İçin, şimdiye kadar memleketimizde intişar etmemiş olan bu müsabakaya alt afişlerden birkaçım dercedlyoruz.
Evvelce de bildirdiğimiz giM, bu afiş konkuruna, bütün memleketlerden 12 bin afiş girmiş, fakat her memlekette seçilerek, Paris teki beynelmilel jüriye ancak üç yüz kadar afiş arzedllmîştir. Memleketimiz» Kenan Tcmlzan’ın eseriyle, bu iiçyüıün başında, ilk üç dereceden sonra gelmekte ve beş Avrupa birincisi ile aynı derecede beynelmilel mükâfat kazanmış maktadır.
1 — Hollandat Gri fon üzerinde Avrupayı eden gemi, Birleşmiş Milletlerin bayrakları halin d a
2 — İsviçreı Korumuş bir ağaca Birleşmiş Milletler aşısı, yeni yaprak sürüyor.
8 — İtalya: Bir vince sarılmış halatlar ve üzerinde Birleşmiş Milletler bayraktan.
A — Fransa: Yeni bina İnşaat halin de | gri fon üzerinde renkli, milletler bayrakları.
B — Türkiye: Siyah fon üzerinde, harp ve felâketlerle kesilmiş Birleşmiş Milletler ağacı. Kökten bu kütüğe düşen bir 44nur” buradan yeni bir hayat fışkırtıyor ve 18 yapraklı bir filiz sürüyor (Birleşmiş Milletler). Yakanda bu n uran t ışığın çıktığı yerde hafif Amerikan renkleri vardır vd yıldızlar serap halinde yaprakların üstüne dökülmektedir^
Mr. Russell Dorr — Moda Iskel
kıymetleri bakımından aynı derecede görülmüş! Yalnız Hollanda, İsviçre, İtalya bizimkilerden üstün rey alarak, bunlar bizden önce birinci, İkinci ve üçüncü ölmüşleri Jürinin İlk içtimainde, “Türkiye” başta gelirken, bilâhare, burada anlatılamıyacak bir kaç sebepten, sonraki toplantılarda birden bire başı kaybetmiş! Bu sebeplerden birisi, bizim afişte, Amerikan yardımının, Avrupa milletleri üzerine tesirinin fazla görülmesidir. Mükâfat kazanan resimlerin fotoğraflarını sıraslyle, okuyucularımızın görmesi ve meraktan kurtulmaları için bugün altıncı sayfamıza koyduk. Neler olduğunu tzahlariyle göreceklerdir. Yalnız» bazı eksik resimler vardır kl bulamadım. Ancak bu kadarını bizzat Parlste tedarik edebildim. Şayanı dlkkatlr kl, böyle beynelmilel kültürel davâlarda, bu gibi müsabakalarda başka memleketler bizden daha hassas oluyor.Ve bu İşlere çok değer veriyorlar.
MARSHAU PLÂNI DAVETLİSİ OLARAK YAPTIĞIM SEYAHATTEN NOTLAR t »
Cumhurbaşkanı gelmeden evvel pist tenhaca idi. Fakat artık kıpırdanacak yer kalmamış vaziyette. Çiftler orkestranın çaldığı valsin temposuna uyarak dönmek istiyorlar. Fakat bu İşi blrbirlerlne’çarpma-dan başarabilen yok.
Bay arın masasındaki bayanlar dansa kalkınca Cumhurbaşkanının etrafını erkekler aldı. Onlarla sohbet ediyor. Beyaz ceketinin yakasına iliştirdiği ufak penbe karanfil, kıyafetLne ayn bir zarafet vermiş.
Tuhaf değil mi. Cumhurbaşkanının masasında herkes beyaz ceket giydiği halde yalnız Vali siyahlara bürünmüş. Herkes kadehleri yeniliyor. Fahreddln Kerim de dondurmasını sindlre sindi re yiyor. Tam 10 dakika oldu dondurma hâlâ bitmedi!
Refik Koraltan Mrs. Dorr ile dansa kaJktu Fakat pist o kadar kalabalıktı ki. sığışacak yer bulamadılar. Bir müddet beklemeğe mecbur kaldılar. sonra gllçbelâ kalabalığa kanttılar.
Şimdi Meclis Başkanı swing yapıyor. Hayatından memnun olduğu belli. Birdenbire beni çağırdığını gördüm, derhal yanına koştum “Fotoğrafçıyı çağır” dedi. Bahçedeki kalabalığın arasında fotoğrafçıyı bulmak kolay olmadı. Refik Koraltan, müteaddit defa yanıp sönen “flash” ışığının altında Mrs. Dorr İle danse-derken memnun, mütebessim resimler aldırdı.
Şimdi saat 2.10... Celâl Boyar ma-
VAPURUMUZ Napollden ’aynldık-■ ton sonra doğru Marsilya yolunu tuttu... Cenovaya uğramıyonız. Ertesi akşam Marsllyaya vardık. Mar-allyayı 1948 de de ziyaret etmiştim. O zaman Marsüya fuanndakl pavt-yonumuzu hazırlamak için burada bir aya yakın bir zaman kalmıştım. Bir liman şehri olmasına rağmen yine tertemiz, zarif, sevimli bir yer!-Bugün fazla kalmıyacaktık. Parlse gidecek, tren gece saat 22 ye doğru hareket edeceğin» göre, ancak dört beş saatlik bir beklememiz olacaktı. (Cook) kumpanyasının bir ajanına çan talan teslim ettik ve hiç bir İşle meşgul olmaksızın kolumuzu sallıya-rak rahatça vapurdan çıktık... Bu a-jan, eşyalarımızın bütün muamelesini yaptırarak trene yollayacak ve bizi de hareketten yarım saat evvel, istirahat etmek İçin sözleştiğimiz otelden gelip alacaktı, ne rahat!... Uzun boylu gümrük muamelesi, »ıkıntısı, yorgunluğu yok!,. Zaten bir »eyyahın nesi olur kl... Bir miktar Türk sigarasına da müsaade ediyorlardı. Tam saatinde Cook’un memuru bizi otelde buldu. İstasyona vardığımızda eşyalarımız kompartımanımıza yerleşmişti. Ücretini ödedik ve terbiyeli bir selâm vererek teşekkür etti ve aynldı!.. Yalnız, bu eşyaların vapurdan trene kadar böyle emniyetle gidişi ve bizim hiç bir şeyle maşgul olmıyarak yorulmamamıza mukabil, Cook ajanına da bir hayli “Taxw ö-demek icap etti kl, pek çok paral.
Sabahleyin saat t buçukta Parlse vardık.. Parisl yirmi beş »enedir tanırım.. Harpten evvel çok kereler gider gelirdim. Berikiden Parise yolduk. hele harpten evvel bir kapı komşuluğu gibi kolay ve eğlenceli bir şeydi... Parlsin turistlerle dolu ve dalma» otel bulunması müşkül bir diyar olduğunu tahmin ettiğimden benden evvel hareket etmiş olan arkadaşım Akademi Müdüründen, bugün için bana da kendi otellerinde yer ayırmalarını rica etmiştim. Onun için trende, nerede kalacağımı düşün-miyerek, huzur içinde idim... Arkadaşım, beni lütfen gelip istasyonda bulacağını vadetmlştL- Kompartıman penceresinden beyhude yere uzandım, etrafı aradım!. Ne gelen var, ne soran, gelmedi!.. Şimdi, Parlste hangi
• •
otele gitsem, yer olmadığı cevabiyle karşılaşacağım muhakkaktı.- Ben de, beynelmilel müsabakanın ne zaman olacağını, bizim afişin ne olduğunu merakla düşünüyordum. Bu haberi de bir an evvel alabilmek istiyordum; bu da olmadı!- Her ne ise, bereket versin, beraber seyahat ettiğimiz bir dostum, kendisine evvelden bir otelde yer ayırtmıştı. Beraberce oraya gittik. O, ısmarladığı odayı buldu. Bana, yer yok! denildi. Zaten bunu tahmin ediyordum. Nihayet, “konsi-yerj"in gönlünü almak yolunu bularak odayı da. bulduk... Bundan sonra İlk iş bizim müdürü aramak oldu ve buldum!. Beraberce, doğru Marshall Komisyonuna gittik. Tanıştığım A-merikalılann hepsi nazik ve centilmen insanlar... Beni çok samimî karşıladılar. Bu arada Mister 8elter, Madam Batignl ve Mösyö Godet'nin gösterdikleri misafirperverlik ve alâkadan çok mütehassis oldum.
mız
21 temmuz cuma gecesi, saat 22,30..
Bahçesi renk renk balonlar, fenerler, bayraklarla süslenmiş ModaKıılÜ-btlntln önündeki sakin deniz üzerinde bir sürü kayık birikmiş.- İçinde salkım salkım İnsan var. Bu İnsan kalabalığı karada da devam ediyor, iskeleden tramvay yoluna kadar uzanan yol, İğne atsan yere düşmez misali.... Bütün bu kalabalık, Moda Deniz Kulübünde şerefine verilen baloya gelecek olan Cumhurbaşkanı Celâl Bayan görmek merakı’ ve alkışlamak heyecanı İçin bekleşlyor.
Klübün içerisi de bir âlem. Büyük bir itina ve zevkle süslenmiş bahçede renk renk tuvaletlere bürünmüş güzel kadınlar dekora başka bir güzellik daha İlâve ediyor. Müzik, tatlı nağmelerine rağmen çiftleri henüz canlandırmamış, coşturmamış. Çünkü dışandakller kadar İçeridekller de merakla Cumhurbaşkanının gelmesini bekliyorlar.
Saat 24 e yaklaştığı halde Celâl Bayor görünürlerde yok... Halbuki yolunu bekllyen kalabalık, azalmak şöyle dursun, her geçen daha kabarmakta..-
Şimdl saat tam gece terlyor. îşte, kalabalık kıpırdanma, bir kaynaşma oldu. Alkış sesleri yavaş yavaş dalgalanmaya başladı. Celâl Bayar geliyor...
Halk Cumhurbaşkanını biraz daha yakından görebilmek endişesiyle onun etrafındaki çemberi gittikçe daraltmakta. Polisler bu çemberi yarabilmek İçin çok güçlük çekiyorlar. Bayar, vatandaşlarının bu sevgi tezahürüne eliyle selâmlar yollayarak mukabele ediyor.
Nihayet Kulübe girebildi. Orkestra istiklâl marşını çalıyor. Cumhurbaşkanı kendine ayrılan masaya oturdu. Onujıla beraber gelmiş olan Meclis Reisi Refik Koraltan, Vali ve Belediye Reisi Fahreddln Kerim Gök-ay, İktisadî işbirliği Türkiye idarecisi Mr. Russell Dorr ve refikası, İngiltere Büyük Elçisi Slr* Noel Charles ve eşi aynı masadaki yerlerini aldılar. Bayar soluna Mrs. Noel Chrales‘ı, sağına da Mrs. Dorr’u aldı.
Mr. Dorr pek neşeli... Masaya o-turmadı bile... Eski milli futbolcu Aslan Nihat!a kolkola, şakalaşıyorlar. Dorr pistin kenarında kendi kendine dansediyor.
Masadakiler içki şaltmağa başladılar, lûm... Yeşilaycı... dondurma ısmarladı!
sasından kalktı, arkadaşlarının koluna girerek yukarıdaki salona çıktı. Bu salonda tamamen gençlerden mürekkep çiftler dansetmekte idiler. Bayar bir müddet onları seyretti, sonra gülümsedi: “Misafirler memnun. iyi bir gece olda.” dedi.
Danseden gençleri kendi hallerin» bırakıp balkona çıktılar. Kulübün idare heyetinden bir zat Bavara diyor kl: “Şu İskeleyi biraz uzatsanız, Modanın manzarası daha güzelleşecek.* Cumhurbaşkanı gülerek şu cevabı veriyor: “O kadar salâhiyetim yok!* Bir müddet daha ayak üstü sohbet ediyorlar. Bu anda müzik ve dan» edenler tam mânasiyle coşmuş vaziyetteler. Hareketin verdiği zevkle çiftler neşe ile bağırıyorlar, dönüyorlar. Bayar sessizce aşağı İniyor; merasimsiz ve şatafatsız... Kimseyi rahatsız etmeden gidiyor, masasındaki hanımların ellerini öperek kendilerine veda ediyor. Vali Gökay, Mr. Doır ve Sir Noel Charles kendisine kapıya kadar refakat ediyorlar.
Cumhurbaşkanı. “Acar” motörün» binerken İskelede birikmiş olan kalabalığa tekrar tekrar ‘“Allahaısmarladık” diyor. Motörün ucunda, projektörün aydınlattığı albayrak, lâcivert denizin üzerinde nazlı nazlı dalgalanıyor ve “Acar” sessizce denizin karanlıklarına doğru süzülüp gidiyor.
içeride İse canlı bir Ispanyol müziği. neşeden sarhoş olmuş çiftleri döndürüp duruyor.
Abdi ÎPEKÇt
Çok geniş olan bu vagonlarda normal seyahatin pek zevkli olacağı muhakkak. Fakat bu İzdiham olmasa... Elektrikle Işllyen trenimiz yolun dikleştiği küçük bir İstasyonda bir kömür lokomotifi ile değiştirildi. Gözlerimizi açtığımız zaman yine bir elektrikli-İle seyahat ediyorduk. Gözlerimi uğuşturarak camdan bakıyorum. Bu da ne?. O zümrüt Ispanya yerine koca koca kayalardan müteşekkil alabildiğine uzayan taşlık ve yeknasak bir arazi... Etrafta kimseler yok. Namütenahi bir boşluk...
Madride yaklaştığımızı söylediler. Etraf birdenbire değişiyor. Yine o huzur veren güzel yeşillik...
Büyük bir sarsıntı He trenimiz duruyor. Kavuran bir sıcak dalgası... Binblr müşkülâtla eşyalarımızın muayenesini yaptırabildik. Yorgun ve bitkin, şehirde biraz yürümeğe başlayınca ilk rastgeldlğimlz, üzerinde pansiyon yazılı bir apartman bize pek cazip göründü. Sıcak ve samimî bir hava ila karşılandık. Az zamanda da
ALI OUR COLOURS TO THE MASI

t '
ft 1
Ispanyol evlerinin her penceresinde bir balkon var. Kenarlarından bin bir çiçek sarkan ve kızıl bir gülü başınıza fırlatmak üzere hazırlanan gül yüzlü ve gül tenli Sinyorinaların balkonları...
-------------------- Yazan : Sabiha ERÜLGEN ------
bu yuvaya o kadar ısındık kİ. tarif edemem. Pansiyonun bütün otoritesi evin genç ve güzel kızı Rozlna*da İdi. 50 kelimeden fazla Fransızca bilmediği halde bizimle mükemmelen anlaşabildi. Kelimeleri yazılışlarındaki gi bi okuyuşu cidden gülmeğe bir vesile teşkil ediyordu. İlk zamanlar kendimi zaptetmece güçlükle muvaffak oluyordum. Fakat sonra buna lüzum kalmadı. Güzel ve sevimli İspanyol güzeli Rozina da bizimle beraber gülüyordu.
Bütün sefaret erkânı beni büyük bir nezaketle karşıladılar.
Ne tuhaf. Burada kadın Hukukçular Kongresinden henüz kimsenin malûmatı yok. Sonra günlük gazetelerde ve nihayet radyoda buna dair havadisler gördük ve İşittik. Madritte ilkönce Türk dostların nezaketlerinden istifade ederek güzel İspanyol danalarını seyrctim.
Madritte akşam yemeği saat 22,30 da yeniyor. Tiyatro da 23 te başlıyor. Saat 1,30 da tiyatrodan çıktığımız zaman caddeleri süsllyen güzel kahvelerin tıklım tıklım dolu olduğunu ve kimsenin eve gitmek üzere bir hazırlıkta bulunmadığını hayretle gördüm. Pansiyona döndüğüm zaman İse bizim arkadaşlar da dahil henüz hiç kimse gelmemişti. Sonradan Öğrendim kl. gecenin hangi saatinde olursa olsun burada gündüz gibi, hareket etmekte hiç bir mahzur yoktur. Çünkü gece de gündüz gibi hareketli ve renklidir.
Gece yarısından çok sonra evdekl-lere dilimin döndüğü kadar ses çıkarmamalarını rica ederek yatağa girdim. Tam dalacağım sırada muazzam bir güruhun vaveylâsiylo irkildim. Balkona fırladım. Ay, Kıraliyct sarayının kubbesinde bir ihtişam âbidesi gibi yerini güneşe terketmeğe çalışıyordu.

Madrit güzel ve muazzam blnoja-rlyle geniş ve bakımlı caddeleri, zengin ve İyi tanzim edilmiş vitrinll, büyük mağazalariylo güzel bir şehir. (Retiro = İnziva) isimli muazzam bir park, nefis heykeller, güzel gazinolar. bakımlı ağaçlarla dolu. Ve her nevi susuz bir büyük şehrin her nevt İhtiyaçlarını gidermeğe çalışan bir yer. Şehrin aslında denebilir kl. her Îey çoktan heri yapılıp yerleştirilmiş.
)yle muazzam ve zevkli binaları var kl. bunlar ancak dünyanın bellibaşlı şehirlerinde bulunabilir. Yeni inşa faaliyeti daha ziyade Madridin civarı ve bilhassa 1936-1939 dahilî harpten zarar gören cenup m m ta kasında. Buralarda hâlâ tahrip edilmiş muhkem binalar bakiyelerine rasgellnmek mümkün. Üzerlerinde makineli tüfek taramaları, şarapnel ve kurşun yaraları teşhis edilebiliyor. İspanyanın bu dehşetli devrinden hiç bahsetmeyi arzu etmiyorlar. Zaten insana yarasını açtırmak gibi geliyor. Bir milletin en büyük felâketi kardeş kanı arttıran badireleri olabilir.
Sayfa T
•8 Temmuz 1900
En Seri, En Rahat Uçaklariyle
I
4
devam etmektedir.
• •
ÇIKAR
Memleket içi seferleri:
Memleket dışı seferleri:
ücretsiz nakledildiği
Ç
JEVLET HAVAYOLLARI
GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN
HER GÜN : (Ankara - İstanbul), (İzmir - İstanbul - Ankara - Adana - İskenderun), (İstanbul - Bursa - İstanbul - İzmir - İstanbul - Ankara), (İstanbul - Bursa), (Ankara - Samsun), (Diyarbakır - Urfa - Gaziantep) hatlarında,
PAZARTESİ, ÇARŞAMBA, CUMA GÜNLERİ!
(İstanbul - Ankara - Sivas - Efâııg - Diyarbakır - Van) (Ankara - İstanbul - Afyon - Konya - Adana - Gaziantep) hatlarında,
SALI, PERŞEMBE, CUMARTESİ GÜNLERİ i
(İstanbul - Ankara - Kayseri - Malatya . Elâzığ - Erzurum) (Ankara - Afyon - İzmir - Balıkesir -Afyon) hatlarında muntazam uçak
İstanbul), (Ankara - Konya - Antalya -seferleri yapılmaktadır.
Ç Bayat tabunla çamaşır yıkanır 1
Yüzünüzün, hususî surette cildiniz İçin hazırlanmış bir tuvalet sabununa ihtiyacı vardır. Cildinizi besleyecek ve ona bir kadife yumuşaklığı ~ verecek olan
bol kSpOklO
f)eflt kokulu
TUVALET SABUNUNU KULLANINIZ, 100 de 100 Jofhv.
Evvelce 15 lira olan (İstanbul - Bu rsa) gidiş - dönüş bileti ihdas edilmiştir.
bilet ücreti 12 liraya Gidiş - dönüş bilet ücreti
indirilmiş ve ayrıca
20 liradır.
PSALTI
PAZARTESİ GÜNLERİ : (İstanbul - Ankara - Beyrut - Kahire) SALI GÜNLERİ : (Kahire - Beyrut - Ankara - İstanbul) PERŞEMBE GÜNLERİ : (İstanbul - Ankara - Kıbrıs - Beyrut) CUMA GÜNLERİ : (Beyrut - Kıbrıs - Ankara - İstanbul) Hatlarında uçak seferleri muntazam
Bu hatlarda seyahat eden yolcuların gibi, gidiş - dönüş biletlerinde 10
30 ar kilo bagajları tenzilât yapılmaktadır.
Fazla bilgi İçin Bilet Satış Bürolariyle Acenteliklere müracaat edilmesi rica olunur. (9553)

MOBİLYALARI
ilanlar
YENl ISTANBUL'da
TtlRKlYEDE İLK DEFA Avrupa şampiyonu 6 kadın arasında BOKS MAÇLARI Fevkalâde heyecanlı ve cazip spor tezahürleri The Boxing Ladies Ayrıca : ORKESTRA - DANS - VARYETE Yunan Ses Kıraliçesi : İRO HANDA 10 kişilik IRAN VARYETE Gmpa Arap âlemi güzellik ve raks kıraliçesi : FİFI MUHAMMED
Ses Yıldızı : İnsaf Münir - Münir Ahmet İNGİLİZCE - RUMCA - FRANSIZCA ŞARKILAR Her akşam saat 20 den İtibaren ve her PAZAR Matine PERAPALAS arkası ELDORADO
Ancak mahdut bir müddet için getirtilen bu boks takımını GÖRMEK FIRSATINI KAÇIRMAYINIZ.
NOT: Hariçten iştirak etmek isteyen kadın boksörler derhal kabul edUfr ve boks maçı yapılır.

A t e I y e I e r
1

TENSI V
510 YEŞİL KART ve için
t R 1 D t S
İPEKLİ
KÂĞIT
en üstündür
S I
TEN
ÇELERE
yapılan tecrübelerde
LAMtNÜT KÂĞIDI
508
Memleketimizde
EN İYİ A
* olduğu anlaşıldı
İzmir Belediye Başkanlığından:
1 — Kültür mahallesinde 1402, 1403 sayılı sokaklarda yeniden kanalizasyon ve 1401, 1402, 1403 sayılı sokaklarda da yeniden beton yol yaptırılması İşi Fen İşleri Müdürlüğündeki keşif vs şartlaşması gereğince açık eksiltmeye konulmuştur. Keşif bedeli 17807.82 lira ve geçici teminatı 1336 liradır. İsteklilerin ihale tarihinden üç gün evvel Fen işleri Müdürlüsünden belge almaları lâzımdır. İşin İhalesi 26.7.1950 çarşamba günü saat 11 dedir, isteklilerin belli edilen gün ve saatte geçici teminat makbuzlarıyla encümene başvurmaları.
2 — Güzelyalıda 40 sayılı sokakta kesme ve 32-37 sayılı
sokaklarda da Adi döşeme tAmiriyle 35 sayılı sokakta yeniden kanalizasyon ve Ad. döşeme yaptırılması Fon İşleri Müdürlüğündeki keşif ve şartlaşması gereğince açık eksiltmeye konulmuştur. Keşif bedeli 18222.03 lira ve geçici teminatı 1367 liradır. Bu İşe girmek İçin ihale tarihinden üç gün evvel Fen işlerinden belge almak lâzımdır, işin İhalesi 26.7.1050 çarşamba günü saat 11 dedir, isteklilerin belli edilen gün ve saatte Encümene başvurmaları ilân olunur. (9631)
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Altıncı Şubeden:
General Elektrik Türk Anonim Şirketi tarafından Top-kapı haricinde kurulmakta olan ampul fabrikası mecrasının şehir mecrası kolektörilne bağlanması için Kale kapısında yapılması icap eden hafriyatın devamı müddetlnce (20) gür. müddetle Topkapı Kale kapısı bilumum vesaite 24.7.1950 gününden itibaren kapatılmıştır.
Hafriyat müddetlnce bu kapıdan işlemek mecburiyetinde bulunan vesait MevlAnekapı Ve Edlmekapıdan geçerek sey-rüaefer edebileceklerdir.
Keyfiyet sayın halka ilân olunur.
ZABITA MEMURU ALINACAK
Ankara Belediye Başkanlığından :
1 — Belediyemi» zabıtası teşkilât kadrosunda açık bulunan 20 şer lira kadro maaşlı zabıta memurluklarına aşağıda yanlı nitelikleri haiz olanlar arasında yanı sınavı ile memur alınacaktır.
a) Belediye Memur vs Hizmetleri Tüzüğünün 3 üncü maddesinde yazılı nitelikleri halı olmak,
b) En az ortaokul mezunu bulunmak,
e) Fiili askerlik ödevini yapmış ihtiyata kayıt olunmuş bulunmak,
ç) 30 yaşından yukarı yaşta olmamak,
d) Boyu bir metre yetmiş santimden aşajfı olmamak,
e) Fena hallerle tanınmış bulunmamak.
f) Namus ve haysiyeti muhil bir suçla mahkûm edilmiş olmamak,
g) Ecnebi kız veya kadınla evli veya yasar bıılunmartıak,
h) Vücutça sağlam olduğu tam teşekküllü bJr hastahano sağlık kurulunca muayene neticesinde sabit olmak,
Bu şartlan tevsik eden belgeler İbraz edilmedikçe talip sınava kabul edilmez.
2 — Yukarıda yazılı şartlan haiz bulunanların en geç 27.7.1900
perşembe günü saat 17 ye kadar dilekçelerine bağlıyacakları kimlik belgesi, askerlik terhis tezkeresi, bitirdiği okul diploması. ao kâğıdı, hal tercümesi. 9x12 eb'adında dört adet fotoğraftan ile birlikte Ankara Belediye Başkanlığına başvurmalın ve 29,7.1950 cumartesi günü saat 9 da sınavları yapılmak üzere Ankara Halkevi kitaplığında hazır bulunmalan ilân olunur. (9925)
a
W
F
DEN Rf Pi
Sblikan
Dünyaca tanınmış TbllHan momulâh
Yıllarca tecrübe edllmlj ve yüksek evsafına herkesi hayran bırakmış olan bu mallar,
Almanya dan İthal edilerek
bütün birinci unıf kırtoslye moğoîolorına tevzf edilmiştir.
O eli han markalında ura» edlnlı.



K

MOrekhepn dofm^ kölemloe Kurfun dolmo kalemler Dolma kölem mürekkebi Yan mürekkebi 4001 Yazı makineli |eridi Karbon kâğıdı Kutu iBfompolan lıtampa mürekkepleri Pellkanol Tektir makineleri Stenıll mumlu kâğıtları Tektir mürekkebi Çin mürekkebi Reılm mürekkebi GUAPHOS çe>iller1 Retim boyaları ve kulu resim boyaları Silgi lâstikleri

AÇIK EKSİLTME İLANI
İstanbul Defterdarlığından:
Teknik Okulu Müdürlüğünden:
Tahmis tik
bedeli Tutan teminat
Cinsi Forma ad. Ura Lira Ura
Pratik Akşam Ticaret
Kursları Müdürlüğünden:
Ticaret kurslarının on blrlnol devre öğretimi 1 afcustos 1950 salı günü başlayacaktır.
Muhasebe, Oellr Vergisi, ticari hesap, muhaberat, neşriyat ve daktilo dersleri verilen akşam kurslarına okuma yazma bilen herkes kayıt olunabilir. Kurslar altı aylık ve parasızdır. İste killerin birer fotoğrafla pazartesi. perşembe ve cumartesi günleri yüksek Ekonomi ve Ticaret Okuluna müracaatlara (9829)
Keşif bedeli Geçici teminatı
Lira BL Ura
29994 M 2250 Kartal Mal müdürlüğü binasında yap-
tırılacak onarma İşi, (Dosya No. 0218-576)
Yukarıda yazılı onarma İşinin 14.8.1950 pazartesi günü saat 15 ta Milli Emlâk Müdürlü ütündeki komisyonda açık eksiltme ile ihalesi yapılacaktır. İsteklilerin teminat makbuzları ve 1900 yılı Ticaret Odası belgeleriyle en az bir kalemde (80000) liralık bu İşe benzer İş yajrtıklanna dair eksiltme gününden (Araverme günleri hariç) üç gün evvel Vilâyet Makamına müracaatla alacakları ehliyet vestkalariyle birlikte eksiltme gün ve saatinde komisyona müracaatları, keşif ve şartlaşmalarım görmek ve imzalamak için de eöztl geçen müdürlüğe başvurmalara (9011)
8 adet kitap baskısı 100 85 8500 638
8 adet kitap kllf esi 60.000 Cml 6 kr. 8600 170
(Cm2) hesabiyle
Yıldızda bulunan okulumuzun ihtiyacı olup yukarıda yazılan Oç kitabın baskısı ile 6 adet kitabın klişeleri iki ayn şartnamesine göre 24.7.1900 pazartesi günü saat 10 ve 15.10 te kapalı zarf usu-Byle ihalesi yapılmak üzere eksiltmeye konulmuştur.
Eksiltme, Cagaloğlunda Cumhuriyet Matbaası karşısında Yüksek Okullar Saymanlığında toplanacak komisyonumuzda yapılacaktır. isteklilerin İlk teminatı yatırmak için İhaleden bir gün evveline kadar Yıldızdaki okulumuza ve eksiltme günü de Ca-faloglundakl komisyonumuza başvurmaları. Kapalı zarfların eksiltmeden bir saat evveline kadar verilmiş olması lâzımdır. Postada vaki gecikmelerin kabul edllmlyecegl ilân olunur. (9150)
SAYIN DOKTOR v« ECZACILARIN NAZARI DİKKATİNE Dünyaca tanınmış hakikî
VALİ DOL ZİMMER
I SÎMPbE ve CAMPHRE olarak orijinal 5 ve 10 Gr.lık şişelerde [ bol miktarda tekrar geldi ve piyasaya arzedlldl.
IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIHIiniHIIIIHIIIIIIIIHIIIl
Ankara ve İzmir
Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergün ilk uçakla Ankara ve îzmlre gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen “YENÎ ÎSTANBUL/’un ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzularını Ankara ve İzmir bürolarımıza bildirmelerini rica ederiı.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve İlân kabul etmektedir. Acele İlânlar telefonla îstanbula bildirilmektedir. Ankara Büromuzun adresi:
Kâzım Özalp Cad. Ne. 1/9 Ilgar Apt.
Telefon ı 16112
YENİŞEHtP
tamir Büromuzun adresi;
2 set Kordon, Anadolu Han. kat 1* Telefon i 6066.
BİRADERLER
Şehrimizin en eski Mobilya Mağazası Sağlam ve zarif en son model MOBİLYALAR Adres: Daire tramvay durağında No. 239 Beyoğlu ı Teli 41768
W
aki kuponları
utmayınız
mayı u
«


9
*

î’ - j n 11

MERCEDES-BENZ
9
I
e t
e
Mercedes - Benz marka binek otomobili
Ahnret Veli Menger MÜessesesinden
2 adet (Jawa) ve (CZ) marka motosiklet
Mehmet Kavala Müessese sinden
Swissair uçaklariyle bir kişiye İstanbul -Zürich seyahati ve on beş gün ikamet (LAİ) Italyan Havayollariyle Roma’ya seyahat ve en iyi otelde bir hafta ikamet
Lai Havayolları ve Oriente Espresso tarafından
AİR FRANCE Havayollariyle Parise seyahat ve 15 gün ikamet
Ber bir seyahati Doğan Sigorta Şirketi İS er bin liraya eifforta etmiştir.
1 adet (Bosch) marka 5 ayaklı buz dolabı Ahmet Menger M üea telefinden
Son model bir salon takımı
P.ıalti Müeseeseeinden Son model koltuk ve masalar
Bayaa Mobilya Mağazasından
1 adet BEATTY marka çamaşır makinesi
Halil Naci Mıhçıoğlu Müeeseeeeinden 4 adet (Schaub) marka radyo
Âdem Karadağ Müeeseeeeinden
2 adet (Minerva) el ve ayak dikiş makinesi
Mehmet Kavala MÜessesesinden
1 adet (Martin 40) takma deniz motörü
Ege Petrol T. A. Ş. MÜessesesinden
3 kişiye onar bin liralık kaza sigortası
Doğan Sigorta Sirkelinden
4 kişiye 100 er liralık Ikramiyeli Aile Cüzd.
Yapı ve Kredi Bankası tarafından
Altınşehirde köşebaşı 600 m2. bir villâlık arsa
Altınevler Kol Ş. MÜessesesinden
2 adet (Hoover) marka elektrik süpürgesi
Mataç Ticaret T.A.Ş. MÜessesesinden
2 adet (STOK) mağazası emprime kuponu Blok Mağazasından 1 adet Düdüklü tencere
Şark Pazarından
5 adet en son model elektrik ütüsü
Halil Naci Mıhçıoğlu MÜessesesinden
1 adet (English Electric) buz dolabı
Af itap MÜessesesinden (ROYAL) marka üçlü petrol ocağı
Leon Kinci MÜessesesinden
20 adet muhtelif İsviçre saatleri
1 adet emprime kadın elbisesi (kumaşı ile)
Beyoğlu, Terzi Muazzez Cansu tarafından
^■11 (5 1
*
»

w
1
1
1
1
ödet en son model kadın çantası adet en son model kadın ayakkabısı adet en son model erkek ayakkabısı
Tanca Kundura Mağazasından kişiye 6 kişilik en iyi cinsten çay takımı
Mağazasından
îsak ve Rafael Karaka
adet ellişer liralık bono
5
Istan bulun en büyük mflcssesesi [Aon 4 lâke koltuk, 1 lake masa
Ekrem Kulen
1 adet.erkek kostümü (kumaşı ile) Beyoğlu, Terzi Mozes tarafından
Zenith, Omega, Tissot altın kol saatleri Eminönü Tevfik Aydın Müeeseeeeinden
6 adet Lüks Avrupa kravatı
Beyoğlu, Eskenazi Mağazasından
100 çift Nylon BALİ marka kadın çorabı
1 adet av tüfeği, 5 futbol topu, 5 elektrik
feneri Marlo Oabay MÜessesesinden
2 adet Opema ve Flexaret marka fotoğraf makinesi
15 adet 15 adet
Mağazasından
Mağazasından
Mehmet Kavala MÜessesesinden
Büyük Kavanoz Pond’s Kremi Büyük (SORTILAIGE) Losyonu Bahçekapı Ege Itriyat Mağazasından
10 kişiye 2 şer adet en güzel plâklardan Sahibinin 8esi MÜessesesinden
10 adet en son model TERMOS
12 plâklık bir koleksiyon
Halil Naci Mıhçıoğlu MÜessesesinden
100 adet SÜRPRİZ marka pijama
100 adet SÜRPRİZ marka gömlek
100 kişiye birer kutu BAYLAN şekeri
100 adet Azim çini fabrikası vazosu
50 adet Morrison dolma kalem
6 kişiye, Melek, İpek, Lâle, Saray, Ar, Sümer sinemalarından birinde 1 sene müddetle bütün filmlere 2 şer kişilik koltuk 200 kişiye birer şişe çeşitli TEKEL Likörü 1 kişiye en son model bir kadın şapkası Beyoğlu Arig Şapka Mağazası 100 kişiye birer kıymetli kitap
Nebioğlu Yayınevinden
Diğer hediyelerin listelerini de önümüzdeki sayılarda bulacaksınız
• ________

Comments (0)