25 Ağustos 1950 — Cuma
\ ENİ İSTANBIH. TO 000 lir* damıtıyor
Tr(1* eden: Hebfb Edlh - TÖREHAN
Yıl 1 — Sayı 268 — 10 kuruf
▲bone t Türkiye için seneliği W, (Hı aylığı 17, üç aylığı 9 Uradır-Hariç memleketler İki mislidir •
ilânlar t S ncı sayfada santimetresi 1 Uradır, tlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edlfrnes.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 —
Posta Kutusu : 447 - İstanbul
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
İç politika
Eğitim ve
kültür dâvalarımız
GAZETELERİMİZDE zaman zaman birbirini tutmayan haberler çıkar. Okur ve hayretlere düşeriz. Konu. ay. m konudur ve hiçbir şey değişmemiştir. O halde hu aykırılık nereden geliyor ve bu değişmemesi İcap eden şe.v, neden kılıktan kılığa giriyor? Gazeteler suçsuzdur, onlar, aldıkları haberleri veriyorlar. Demek oluyor ki. bu haberler arasındaki ahenksizliği a*ıl kaynaklarda aramak lâzımdır. Neden saklayalım? Anlaşılmayan. derinden derine İncelenmeyen konular, karanlık ve silik kalmaya mahkûmdurlar. Halbuki, her yapıcı tedbir, mutlaka aydınlık, dunıluk İster. Böyle olmazsa kararsızlık başlar. Yaratıcı politikanın İskeletinden başka bir şey olmayan tedbirler de kuvvetsiz ve müeyyidesiz kalır. Hükümet sistemimizin bütün dallanışlarında bu yıpratıcı kararsızlığı, silikliği ve karanlığı görmemek mümkün değildir. Devletçiliğimiz öyledir, toprak politikamız öyledir, eğitim ve kültür hayatımız öyledir. Ne yapacağımızı, bir işe nasıl girişeceğimizi bilmiyoruz. Buna plansızlık diyenler var, metod-auzluk diyenler var. Fakat asıl dâva, bundan çok başka türlüdür, ve biz o-nun tam adını bulmakta belki, büyük bir güçlük çekiyoruz.
Cumhuriyet Devleti kuruldu kurulalı, biz bütün işlerimizi plâna göre yapmaya alıştığımızı, daha doğrusu plânlaştırdığımızı söylemekten derhı bir zevk almaktayız. Plân sözü bize, milliyetçi Türklyeye milliyet düşmanı sosyalist edebiyatından geçmiş ve devlet hayatımızın rahatını altüst e-den bir sürü karanlık kavramın, mefhumun sultam haline gelmiştir. İktisadimiz plânlaşmıştır, eğitim hayatımız plânlaşmıştır, bir çok şeylerimiz plânlaşmıştır. Şaşılacak şey nedir, bilir misiniz? Plansızlığın verimi ve plânhlığın verimsizliği.. Bundan da anlaşılıyor ki. plân adını verdiğimiz şey, hem gerçekten bir plân değildir, hem de değer bakımından, plansızlığın çok aşağılarmdııdır. Zaten uydurma bir plân, şöyle böyle, Slnobun meşhur kibrit fabrikasına benzer.
Bir plânın plân olabilmesi İçin gerçekliği dile getirmesi lâzımdır. Halbuki biz plânlarımızı ya sosyal yapılan bambaşka milletlerden olduğu gibi alıyoruz, veya, asıl tehlikelisi de budur. köklü araştırmalara ihtiyaç görmeksizin yalnız kuru bir mantık yardimiyle çiziyoruz, dalla doğrusu uyduruyoruz. Böyle plânların adım başında büyük sakatlıklar göstermesi, İşlememesi ve bütün hayat düzenimizi bulandırması pek tabiidir. Her maJdne kendi yedek parçalarını ister ve İçine başka ftyarda bir parça eklenince yerinden oynamaz, hattâ otelci parçalan da. hiç olma?.sa, sakatlar. Biz. giriştiğimiz İşlerin neden bir türlü yemiş vermediğini bu misalin ışığı altında daha İyi anlayabiliriz.
Eğitim ve kültür hayatımız bir makineden, herhalde, çok daha duygulu, daha İnce, daha kanşıktır. Dâvalarının da ona göre olacağını ayrıca belirtmeye lüzum yoktur. Biz yüz yıllar boyunca süren kanlı ve çetin bir güreşten sonra hür ve lâik Türk cemiyetinin temellerini kııran bir Devrim yaptık. Saray ve medresenin merhametsiz zulmürfe karşı göğüs germesini bilen Türk nesillerinin kahramanlarını, ruh ululuklarını sonsuz bir saygı He anmak borcumuzdıır. Fakat biz bu şerefli borcu, ancak, kültür İdeallerimizi istisnasız gerçekleştirmekle, kutsal Devrim emanetini kendilerine verebileceğimiz nesilleri yetiştirmekle, eekl zihniyeti kökünden kazımakla ödeyebiliriz. Doğrusuuu söylemek lâzımsa diyebiliriz kİ, biz, lâik devletimizin son yıllarında, demokrasiyi çok ters anlamak yüzünden. Devrim vazifelerimize karşı, affedilmeyecek bir kayıtsızlık göstermeye ve kara-kuvvetln önünde yumuşamaya başlamış gibi hareket etmekteyiz. Haksızlıkla her zaman İşbirliği yapmış ve zulmü dünya lezzetlerinin en büyüğü olarak tanımış o-lan kara-kuvvet taassubu, şimdi, insan yüzünü kızartacak ölçüsüz suç yükünü unutmuş gibi konuşmaya yeltenmektedir. ••Sursalar mağdurunu gaddar kendin gösterir.M
Yeni bir nesil yetiştirmek İhtiyacı, bizde, çok eskiden beri duyulmuştur Parayla satılan fetvalar, rüşveti bir ümmet fazileti haline getiren kadılar, temiz İnsanların yüksek bir insanlık duygusiyle hediye ettikleri vakıfları silip süpüren müderrisler, Türklere. hiç şüphesiz, sosyal duyguları kuvvetlendirecek misaller vermemişlerdir Halbuki bu zihniyetin kenar, köşede kalan döküntüleri, bu korkunç yolnn, bir ruh olgunluğu yolu olduğunu ve büyük sosyal faziletlere ancak buradan erişilebileceğini iddia etmekten sıkılınanıaktadırlar. Eğitim ve kııltür hayalımız bir taraftarı Devrim ideallerine bağlanırken, öte taraftan dıı eski fazilet yollarına kaymanın arabaları arasında sendelemektedir. Şimdiki kararsızlığımız, gıınün birinde, sayısız nesillere yayılması mümkün, büyük bir mânevi buhran yaratabilir. Biz, ekonomik güçlüklerimizi yenemozsek böyle bir buhranın ne gibi neticeler verebileceğini talimin edebiliriz.
Eğitim ve kültür dâvalarımızın kökleri ne Almnnyadadır, ne Prangada, ne de ingilterede. Hele bunları, Türk Devrlnılyle tasfiye ettiğimiz hayat sisteminde aramak mantıksızlığın en büyüğüdür. Böyle bir anlayış, olsa olsa, kültür hayatımızı, milli benliğimizi İnkâr etmekten başka bir şey değildir. Tarihin hiçbir devrinde nesiller, yaşayan sosyal düzeni ortadan kaldırmak için yetlştlrllmemlştlr. Ortaçağın eğitim idealleri meydanda. Dernek oluyor kl, biz de eğilim ve kültür dâvalarımızı, ilk önce, kurduğumuz sosyal düzenin müdafaası bakımından kavramak zorundayız, imparatorluğu soysuzlaştıran eğil ini prensipleri gene devletimizi temelinden yıkabilir. Onun irin bize tam mânasiyle lâik ve Türk bir eğitim lâzımdır. Türk topraklarının kalbini dlnleyebilen nesiller ancak böyle yetirtti ıi( bilirh r.
M. N'ERMİ
C.H.P. yi şiddetle tenkld eden Başbakan Adnan aMnderea, İçişleri Bakam Rükneddln Naauhioğlu İle görüşürken^
îçlşlcri Bakanı, kendisi hakkında yapılan tenkidlerl cevaplandırma ra 1946 seçimlerinde Samsunda Vali bulunduğu sırada baskı yapmadığını İddia etmiştir. Rükneddln Naauhloğlunun bu tekzibini bugün üçüncü sayfamızda bola çak sın ul
Formoza yüzünden
Kızıl Çin, Amerikayı
B. Milletlere şikâyet etti
ÇÎN ORDULARI
Lake Success. 24 (YÎRSi — Birleşmiş Milletler mehafilinden haber alındığına göre komünist Çin Hükümeti Genel Sekreter Trygve Lle ve Güvenlik Konseyi Başkanı Malik'e telgrafla müracaat etmiş ve Amerikanın For-mozadan derhal çekilmesi hususunda karar alınmasını istemiştir.
Londradan haber alındığına göre bu telgraflarda, Amerikan deniz kuvvetlerinin Forn^ozada bulunmaları. Komünist Çine karşı hasmane bir hareket ve Birleşmiş Milletler paktına sarahaten müdahale olarak gösteril-
TİBET’E GÎRDÎ
mekte ve Komünist Çinin Güvenlik Konseyindeki yerini ne zaman devralabileceği de sorulmaktadır.
Hongkong 24 (YÎRSi — Komünistlerin Korede mağlûp olmaları üzerine Formozaya taarruz edecekleri, buradaki salâhiyetll İngiliz mehafllinde teyid edilmektedir.
Yeni Delhi, 24 A.A. (United Press! — Pakistan Radyosunun Peyplnö Radyosuna atfen bugün yayınladığı bir habere göre, Komünist Çin ordusu birlikleri hududu geçerek Tlbete girmişlerdir.
MIH! menfaatlere zarar verecek mahiyette faaliyette bulundukları İddia edilen Behlce Boran, Adnan Cemgll ve arkadaşlarının duruşmasına dün Ankarada başlanmıştır. Yukarıdaki resimde sanıklardan bazılarını mahkemeye girerlerken görüyorsunuz
Barışseverlerin duruşması
'anıkların duruşmasına dün Ankarada başlandı
Ankara 24 — Millî menfaatlere za •r verecek mahiyette faaliyette bu ınnrıaktan sanık Barışseverler Der ıcğl mensubu 8 kişi hakkındakl 00 uşturmalara devam edilmektedir nkara Garnizon Komutanlığındaki iyasî - askeri mahkeme bugün öğle, on evvel ve sonra sanıkların ilk tah katı He meşgul olmuştur.
Saat 10,30 da Askeri Cezaevinin orııobiH lle inzibat, eri» rinln refaka-inde Adnan Cemgil. Reşat Sevinç 4oy. Avukat Vahdeddin Barut, Cihat Vnıl, Muammer Turan, Behlçe Boran Kemal Özmcrlç mahkemeye getirilmiş • rdlr. Askeri hâkim sanıkları birer ürer İçeriye davet ederek ifadelerini ılmıştır.
Bugünkü soruşturmada Adnan Cem .11 bir saat, Vahdeddin Barutun sor-nısu yarım saat devam etmiştir, ta-anbulda da bu mevzu lle alâkalı iki Jşinin ifadesine müracaat olunacağı »ğrenilmlştir. Dâva T. C. K. nunun 61 inci maddesine göre açıimaktudır 3u madde harp esnasında âmmenin (dâş ve heyecanını mucip olacak ve a halkın maneviyatını kıracak yanıt düşman karşısında memleketin nukavemetini azaltacak şekilde asiliz veya kasde müatenit. havadis ya yan veya nakleden kimsenin 5 seneden aşağı olmamak üzere ağır hapla cezası He tecziyesine dairdir.
Başbakan dün şiddetli bir beyanatta bulundu
Koreye asker şevki hakkında girişilen tenkidlere cevap veren Menderes: “Bu gibi meşum tahrikleri müsamaha ile karşılamak gafletini göstermeyeceğiz !„ dedi
Menderese göre, C.H.P. memleketi ikiye bölmek maksadını güdüyor
Başbakan dün Ankara Demokrat Parti merkez İlçesinde parti arkadaşlarına verdiği uzun beyanatta muhalefetin politikasına şiddetle hücum etmiş, buğday fiyatları, şeker ve ekmek fiyatlarındaki İndirme, memurlara yapılan muamele hakkında İzahat vererek hükümetin kararlarım müdafaa etmiş ve demiştir kl:
"Memurlar, kanun dahilinde muamele görmektedirler. Aralarında particLllk yapmakla suçlu olanlara karşı dahi İnsaflı davranmıştır”. Bundan sonra Halk Partisi propagandalarına ve Koreye asker sevkımız hususunda girişilen tenkld-lerl cevaplandırmıştır.
Başbakan Adnan Menderes, bilhassa Kore meselesi hakkında C.H.P. nln görüşü ve faaliyetlerini ele alarak bunları tehlikeli ve meşum telâkki ettiğini tasrih etmiş, C.H.P. nln ten-kldlerinde memleketi İkiye bölmek maksadı güdülüyor, dedikten sonra, memleketin bozguncu faaliyet ve propagandalara açık bırakılamıyaca-ğım söylemiştir.
Adnan Menderes beyanatında "H. Partisi kat’t ve nihaî mücadeleyi dış politikada ve askeri kararlar üzerinde yapmak azmindedir, demiş ve sözlerine şunlan ilâve etmiştir.” Tam askerî birliğimiz yola çıkacağı sırada bu gibi meşum tahrikleri müsamaha lle karşılamak gafletini gösterecek değiliz!”
(Adnan Menderesin nutkunun tam metni bugün üçüncü sayfamızda-dırL
8 eylül pazar günü yapılacak Belediye seçimleri İçin radyo propaganda konuşmalarına dünden itibaren haşlanmıştır. İstanbul Radyosunda eski Devlet Bakanı Cemil Salt Barla* lle O. H. P. Genel Sekreteri, Halk Partisi adına. Millet Partisi adına da Hikmet Haynrla İzzet Mühürdaroğlu konuşmuşlardır. D. P. sözcüleri de gerek Ankarada ve gerekse Istan bul da konuşmalar yapmışlardır. Yu kardaki resimde. Kasım Gülek’L Hikmet Bayuriu ve Demokrat Tartl sözcüsünü radyoda konuşmaları »ırasmda görüyorsunuz (TafsUât î, sah!fede).
Manisanın Demirci ilçesinde
Kasım Giilek hakkında Bozüyük Savcılığı dâva açtı
C.H.P. Genel Sekreteri, âmmeyi telâşa düşürmek suçundan mahkemeye verildi. “Ankara Haberleri" gaıetesi mesulleri ve Peyamı Safa hakkında da takibata başlandı
Ankara 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Haber alındığına göre Bozüyük Cumhuriyet Savcısı Halk Partisi Genel Sekreteri aleyhine kanunî takibata başlamış ve Kasım Gülek'l Türk Ceza Kanununun 161 inci maddesine göre mahkemeye sevketmlştir.
Kasım Gülek hakkındakl takibata sebep, C. H, P. Genel Sekreterinin Bozüyükte parti teşkilâtına mensup kimselerle yaptığı konuşmada âmmenin telâş ve heyecanını mucip olacak mahiyette tenkidlerde bulunduğu İddia edilmektedir. 161 İnci madde Barışseverlerin mahkemeye Bevkedildlklcri maddedir.
Diğer taraftan muhtar seçimlerinin neticeleri niçin hâlâ Hân edilmiyor başlıklı yazıdan dolayı Ankara Akşam Haberleri gazetesi mesulleri hakkında takibata başlanmış ve bundan başka Peyaml Safanın Ulus gazetesinin 29 - 30 temmuz tarihlerinde intişar eden fıkralarından dolayı da muharrir ve gazete mesulleri hakkında takibata başlanmıştır. Halk Partisi mahfillerine göre Adalet Bakanlığı bütün savcılıklara bir tamim göndererek Hükümetin kararlan baklandaki yazı ve sözleri yakından takip etmelerini istemiştir.
Bu tamime göre, suç teşkil eden yazı ve sözler Bakanlığa bildirilecek ve diğer taraftan da kanunî takibata geçilecektir. Bugüne kadar bazı dâvaların Adalet Bakanlığı emriyle açıldığı İddia edilmektedir.
İLK HACI KAFİLESİ GİTTİ
tik hacı kafilesini götürecek olan Karşıyaka vapuru diin linıanıinızdan ayrılmıştır. Diinkü vapurla 200 hacı namzedi gitmiştir. Giden yolcular arasında 25 kadın da vardır. Yukarıdaki resimde hacıları hareketlerinden evvel Galata Rıhtımında görüyorsunuz. Limanımızdan 11 gemi daha hacı taşıyacaktır Bunlardan ikisi Denizyollarına ve 9 11 hususi şirketlere alt gemilerdir. Dün İ/mlrdeıı aldığımız bir habere göre de tzmlrin İlk hacı kafilesi uçakla Ciddeye hareket etmiştir
Manisa Valisinin gazetemize beyanatı. Şimdiye kadar
521 ev yandı. Yangın, gece sabaha kadar devam etti
Manisa, 24 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Manisanın Demirci ilçesinde büyük bir yangın çıkmış ve İlçenin büyük bir kısmı tamamen yanmıştır.
Sabah saat 8,20 de başlayan yangın akşama kadar devam etmiş ve gece de söndürülememiştir.
Gece saat 2 ye kadar aldığım malûmata göre, yangın hâlâ devam etmektedir.
Yangın hakkında Manisa Valisi He konuştum. Vali dedi kl:
”— Bu sabah saat 8,20 de M ani şanın Demirci ilçesinde çıkan bir yangın, kısa bir zaman sonra ilçenin merkezine doğru yayılmış ve rüzgârın şevkiyle muhtelif yorlere atlamalar yapmıştır. Demircinin gayet küçük olan İtfaiyesi, çıkan yangını bastırmak için elinden gelen İmkânları kullanmışsa da yangın tevessü etmiş Manisa, Akhisar ve Salihli itfalycle rlyle son dakikada yetişen Turgutlu itfaiyesinin çalışmalarına rağmen maalesef genişlemekte devam etmiş tir.
En büyük kısmı mesken olmak Üre -o 521 bina yanmıştır.
Yangın, şu anda tamamen sönmemekle beraber önü alınmıştır, içişleri Bakanı, yarın Demirciye gelerek-lir.”
Manisa Valisi, makine başında yangın safahatını her an Ankaraya bildirmektedir.
Yangın. Recep önlü adında bir va ♦ andaşın evinden çıkmıştır.
Başkan Truman’ın basma demeci
Başkan Truman, Birleşmiş Milletlere dahil bütün milletleri Kore harbine iştirake teşvik etti
VVashlngton, 24 (YtRS) — Balkan Truman haftalık basın toplantısında, demiryolu grevinin beklenmedik bir sürpriz teşkil ettiğini açıklamış ve bu ânl durum karşısında henüz ne gibi tedbir alacağım kararlaştırmamış olmakla beraber kısa zamanda neler yanacağını İlân edeceğini bildirmiştir.
Kore harbinin müddeti hakkında Savunma Bakanı Johnson'un beyanatına telmlhan sorulan suale Balkan, I askeri harekâtın müddeti hakkında kehanette bulunmak İstemediği cevabını vermiş ve Amerikanın hiç hoşuna gitmeyen bu harbin biran evvel bitirilebilmesi İçin. Birleşmiş Milletlere dahil butun Azanın harekâta, iştiraklerini temenni ettiğini söylemiştir.
Bulgaristana verilecek nota
Nota dün de Bakanlar Kurulunda görüşülemedi Ankara 24 (Hususi muhabirimiz bil-iriyor) — Dün Dişlileri Bakanı Fuat köprülünün gazetecilere verdiği be-anal hilâfına Bulgarisine verilecek cevabî nota Bakanlar Kurulunda görüşülememiş, dolayıalyle nota Bulgar elçiliğine tevdi edilememiştir. 1
Yedek subay olacaklar hakkında karar
Kur’d neticesinde sınıflara aynlanlar, o sınıfların mekteplerinde okuyacaklar
Ankara 24 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Üniversite, Yüksek okul ve Use mezunu gençlerin yedeksubay olma meselesiyle İlgili hususları görüşmek üzere yüksek rütpeli subaylardan teşekkül etmiş olan komisyon çalışmalarım bitirmiştir. Alınan kararlara göre yedeksubay hakkını kazanmış her genç evvelâ Ankaraya gelerek hangi sınıfa ayrılacağı hakkındakl kur’aya tâbi tutulacaktır. Kur’a-sını çekerek sınıfı belli olan genç ait olduğu sınıfın atış okullarına gönderilecektir. Topçu sınıfına dahü talebeler Topçu Atış Okuluna, tank sınıfına mensup olanlar, Ankarada Harbiye yanındaki Tank Okuluna, muhabereciler. Mamak Muhabere Okuluna, süvariler, Harp-Okulu yanındaki Süvari Binicilik Okuluna, nakliyeciler, îzmlre, istih-kâmcılar, Istanbulda Sütlüceye, ordu donatımcılar. Sankışlaya, levazımcılar. Ankara Levazım Okuluna gönderileceklerdir.
Piyadeye ayrılan gençler, Çankın Piyade Atış Okuluna gönderilecekler, Ankarada hazırlanacak bir binada tedrisata tâbi tutulacaklardır
Diğer taraftan kaldırılmış olan üniversite ve Yüksek okullardaki kamplar önümüzdeki seneden itibaren yeniden İhdas edilecektir.
\________________________________________________________________7
RADYODA TEMSİL SAATİ.
— Hanını kapahver »u radyoyu! Çocuklara ktttü örnek oluyor
■
İÇTİMAİ DERTLERİMİZ
Su ve ateş
*
Yaxan : Hablb Edlb • Törehan
DtR koç ay evveldi. Esklşehlrde ro ** basması felâketi lumeblyle yukanki başhk altında bir yazı yazmış, su İle atehin medeni memleketlerde en faydalı birer unsur olmasına mu kah il bl 7(1 o kİ zararlarını İzaha çalışmıştık.
Bo hususta yapacağımı» ten kİ illerin hiç bir partiye alt olmadığını, sırf umumi seviyemizle alâkalı olduğunu bildirmek İsteriz. Memleketimi» Avrupa medeniyetini takdir etmeye ve ona yanaşmaya başladı fin d an beri bir asırdan fazla bir zaman geçmiştir. Bu müddet İçinde faaliyeti hâlâ un utul amıyan devlet adamları, İdare Amirleri yelmiş, geçmiştir. 8u ve ateş İçin e samanlarda da bir şey yapılamamış olduğunu bilmem söylemeye lüzum var mıdır T Bilhassa Meşrutiyetten sonra büyük şehirlerimizi yakan yangınlar çıkmıştır. Bunlardan aldığımız İbretler de çok azdır. Fakat Cumhuriyet Devrinden sonra yaptı İhmış hatalar affedllenıiyecek kadar büyüktür ve memlekete nihayetsiz sararlar vermiştir.
Bls bllhajMs bu devirdeki hatayı çak büyük görmekteyiz. Çünkü bütün kalkınmamızı hep bu devirden bekledik ve beklemekteyiz. Artık medeni Aleme girdiğini her vesile İle ispat etmeye çalışan bu devirde ilk yapacağımız iş su ile ateşi kendisinden korkulan bir düşman halinde bırakmak değil, onu bize faydalı re hizmet eden ans urlar haline sokmaktı. Zlrantiınl-zin bu sayede inkişaf edeceğini, e-lektrik kuvvetini su veya ateşten ala-oagımıu düşünmek ve onun tehlikeli olması İhtimaline karşı tetblrler almak lâzım geleceğini hiçbir zaman gözönünden uzak tutmamaklığımız lâzım gelirdi. Halbuki biz su denildiği zaman hatırımıza çeşmeyi getirdik ve ateş için de noksan ve hiçbir fayda temin etmeyen tedbirlere müraca-at ettik. Dünyanın çok uzak ve İhmalkâr yerlerinden sarfınazar edilecek olursa bugün medeni âlem İçinde Türkiye kadar su ve ateşten zarar görmüş olan bir millet az vardır. Biz bunu medeni sahalardaki ilerlemelerimiz için en büyük bir manla telâkki eder ve hâlâ bu İki kuvvetin kurbanı olmaklığımızdan bir hlcab duymaklığımız lâzım geldiğini söylemekten çekinmek istemeyiz.
Şehirciliğimizin şu veya bu suretle daha bedii olup o lamı yarağının tenkidi ayn bir meseledir. Bu hususta yapılan hatalar telâkkilere göre değişebilir. Fakat kurulan ve kurulmuş o-lon şehirlerin su işinin yirmi beş seneden beri hâlâ halledilmemiş olması memleket İdaresi noktasından övüne-oek bir vaziyet değildir.
Memleketin bir takım köşelerinde halktan alınan vergilerle fabrikalar yapar ve çok defa bunların ocaklarını ısıtmak İçin mazot ararken memleketimizde su ve ateş işini daha ziyade halletmekliğimiz lâzım gelirdi.
Sokaklarının bir çok kalabalık köşelerinde asırlarca evvel yapılmış veya yeniden tesis olunmuş çeşmelerini hayretle gördüğümüz İsviçrenin hiç de o kadar fazla kaynağa malik olduğunu zannetmeyiniz. Medeni gayretler her sudan istifade imkânını temin etmiş ve onları suyun efendisi yapmıştır. Memleketin tekmil teshin ve oer kuvvetleri sudan temin olunur ve su ateşe karşı en kuvvetli bir rekabet halindedir. Bilhassa suyun ev ve temizlik hayatındaki mevkii çok yüksektir. Temizlenen su İle İçilen su u-rasmda hiçbir fark yoktur ve maden anyondan sarfınazar edilirse her şeyin para İle olduğu bu memlekette içme suyu için hiç bir para verilmez. Bu hususta bir gün bir doktor İle görüşüyorduk. Sıcak bir gündü. Muayenesini yaptıktan sonra ellerini yıkamış ve aynı musluktan İtana kona su içmişti. Bıı suların kaynaklarını sorduk. Kısmen menba ve kısmen de Zürich Gölünün suyu olduğunu söyledi. Güzel menba sularının bu hiç de temiz olmadığı söylenen göl suyu ile karıştırılmasının yazık olduğunu söyletil ğimiz zaman âdeta noktal nazarımızı anlayamamıştı. Ona göre halkın bir kısmının menba ve diğerinin göl suyu içmesi İmkânsız bir şeydir. Ta
biatın verdiği hava ve su gibi şeylerden herkesin mütesaviyen İstifadesi lâzımdır. Onıın için menba vo göl suyu karıştırılmış olmakla bir müsavat temin edilmiştir. Göl suyuna gelince bu su gölün otuz metro derinliğinden alınmakta ve fenni bir surette temlzlonmektedir. Onun için endişe e-dilecek hiçbir tarafı kalmamıştır. Beşerin tabiata hâkim olabilmesinin hn güzel misaline gıpta ottlın ve memleketim namına acındım. Dünyanın hiç bir medeni mın takasında artık su diye bir problem kalmadığı halde bizim bu işi halletmekten daha çok uzak kalışımız cidden acınacak vo memleketliniz idarecilerini hazin ve müşkül vaziyetlere sokacak hlr şeydir. Şimdi yazın hlr çok günlerinde kışı düşünmemekteyiz. Bir kaç ay sonra ateşe olan hasretimiz artacak ve bunun fıkdanından da şikâyete başlayacağız. Ormanlarımız ya evlerimizi en İptidai bir surette ısıtmak için harap edilmiş yahut da dalma şikâyet ettiğimiz yangın alevleriyle kül haline gelmiştir. Gerek şehir ve gerekse ormanlarımızın bu çok insafsız düşmanı olan ateşe karşı gelebilmek İçin bu gün sudan başka bir takım modem söndürme vasıtaları da vardır. Bunlar da bizde ya gösteriş İçin tedarik edilmiş veya sonra bakımsızlıkları yüzünden İşleyemez bir hole gelmiş olan şeylerdir, yahut da hiç nazarı İ-tibara alınmamaktadır. Umumi veya mahalli bütçelerinde sinema binaları, park vo dalın bir taktın hep sudan sonra gelecek olan şeylere yer verilirken ateşe karşı tedbirlerimizin çok geride kalması bizim milli servete e-hommiyot vermediğimizi gösterir. Şimdi en medeni memleketlerde bile halk tarafından tesis edilmiş olan söndürme teşkilâtı vardır. Bu aynı zamanda bir spor telâkki edilmektedir. Bilhassa hu teşkilâtın en büyük ehemmiyeti harp zamanındadır. Fosforlu bombalardan daha İlk romanlarında bile çok korkan Almanya, harbin başlangıcında sivil halktan büyük bir kısmının bu İşleri görmesini tensip etmişti. Bunların İçinde on beş yaşında çocuklarla altmış yaşında kadınlar bile vardı.
Bizde yangınların eski zamanlarda yaptığı tahribat çaresizlikler İçinde Iınikın kemli kendine yardımına lüzum göstermiş ve o zamanın en iptidai vasıtaJorlyle yangın söndürme tulumbaları teşkilâtı vücuda getirilmişti. O zamanlar memlekette yapılan bu basit âletlerin zammı ile memleketimizde tekâmülü pekâlâ kabil olabilirdi. Bilhassa gönüllü teşkilât da memlekette faydalı bir unsur haline gelebilirdi. Her şeyde olduğu gibi bu tulumbacı adıuı verdiğimiz teşkilât da memlekette serserilik ve başıboşlulu-ğun bir nümuııesl haline gelmiş olduğundan lâğvedilmiş ti. Biz başlangıçta İyi olan bir şeyin fenalaşması yüzünden kaidırlımasını değil, dejenere olma sebeplerinin aranmasını ve ıslâh edilerek memleketin İhtiyaçlarına uygun bir hale getirilmesini muvafık buluruz. Zaten bu günün memleket idaresi de hep bu esasa istinat etmektedir. Gönüllü olarak vo hattâ biraz da memleket vazifesi halinde derpiş edilmesi İcap eden teşkilât, memleketi ateş tehlikesinden kurtarmaya çalışanlardan ve bu suretle kutsi bir iş gördüklerine inananlardan terekküp etmesi lâzımdır. İnsanlığa hizmet etmek isteyenlerin bunu istismar etmeleri ve nizam haricine çıkmaları ihtimali çok olmamak zarurîdir. Olsa bile memleketin kanun ve nizamları onları şiddetle cezalandıracak ve başkalarına bıı İmkânı vcrml-yecektlr. Şimdi itfaiye erlerimizle A-mlrlerinln idaresi altında hevesllllle-rln yangınlara yardım etmek İçin yetiştirilmelerinin de herhalde iyi bir tedbir olacağım zannediyoruz.
Felâketlerden sonra bir çok yolların gösterilmesi beşeri bir âdettir ve bilhassa memleketimizde bu âdet daha kuvvetlidir. Başka memleketlerle olan farkımız bizde bu çok bahsedilen müslbetlerden hiçbir ders almamış olmaklığımız ve hattâ kısa bir Zaman sonra bütün felâketleri unutmaklığı-
Şehir köşesi
Üç 26 Ağustos
96 ağuttoı Zafer Bayramının arefeeidlr.
96 ağuetae» şeârimU Tenie, Dağcılık, ve takvim Kulüpleri nin tertip ettiği enternasyonal tenle şampiyonasmıa Ufc püntt-dür. Beş eene evvel yolma 4 yabancı oyuncunun iştirak etfiği müsabakalara bu sene 19 mille* te mensup 98 şampiyon giriyor ki, Türk sporu için bir saf ev-dir. Zira, bu, sade îetanbulda bir epor teeahürü olarak kal* mıyor, alınan dereceler, Avrupa, dünya şampiyonalarının tcwni-finde mühim rol oynuyor, ve, Milletlerarası Tonla Federasyonu tarafından da homologa ediliyor.
96 ağustos, bu yıl bir sanat tezahürüne de şahit olacağız. Bedia Statzer'in yirmi bes yü-Uk sanat hayatını o gün tes'id edeceğiz, ve, onun sahneye ilk çıkanı hatırlayanlar, aradan bu kadar samanın geçtiğine, sanatkdn alkışlarken, hayret edecekler.
Îetanbulda, bu sene 96 eğus* tos 8 saf er haber veriyor.
BtR ÎSTAKBULLU
Limandaki bir Ingiliz {Hepinde yangın çıktı
Limanımızda demirli bulunan BJ1-lerman Line Ltd. kumpanyasına alt Liverpool limanına bağlı Venstzian ştleplnde evvelki gece sabaha karşı bir yangın çıkmıştır. Gece sarhoş bir halde gemiye dönen bir tayfanın sigarasını söndürmeden uykuya dalmasından çıkan yangın neticesinde geminin kıç tarafındaki mürettebat kamaralan kısmen yandıktan sonra yetişen tstinye itfaiyesinin gayretiyle söndürülmüştür.
Rustell Dorr Karadenize gidiyor
Marshall Plânı îdareri Türkiye Misyon Şefi Russel Dorr, dün îzmlr-den Bursa yollyle şehrimize gelmiştir. Russel Rorr, akşam Hopaya hareket etmiştir. Bu havalide tetkiklerde bulunacak, Rize, Trabzon ve Samsuna uğradıktan sonra Erzurumdakl et kombinalarım incellyecektir.
Trakya havalisinin toprak ve İskân meselesi tetkik ettiriliyor
Toprak ve îskân müfettişlerinden Abdürrahlm Türker ve Hilmi Özkan, İstanbul ve Trakya havalisinde toprak ve iskân işlerini İncelemek ve neticeyi Bakanlığa bildirmek üzere şehrimize gelmişlerdir.
Milletlerarası Veremle Mücadele Birliğinin kongresi
3 eylül tarihinde Kopenhagda toplanacak olan Milletlerarası Veremle Mücadele Birliği Kongresine Sağlık Bakanlığını temsil etmek üzere Haydarpaşa NÜmune Hastahanesi Başhekimi Zühtü Erman ile Heybeltada Sanatoryumu Başhekimi Tevfik İsmail Gökçenin iştirakleri kararlaştırılmıştır.
Röntgen filmi
İthal edilecek
İstanbul Verem 8avM Derneğine ayrılmış olan 3 bin sterlinlik döviz bu dernek tarafından kullanılmadığından röntgen filmi ithaline tahsis olunmuştur.
mızdır. Halbuki memleketin her noktadan en hayati bir dâvası olan su 1-şlmlzln artık unutulması imkânı yoktur. Çünkü hakikî demokrasi İçinde yaşayan bir memleketin en boşta gelen İsteği sudur ve hükümet bunu ona vermeye mecburdur.
Belediye seçimlerini kazanmak için partiler geniş faaliyet gösteriyor
Dün akşamki radyo konuşmalarını, Vilâyetin tebliğini ve diğer haberleri veriyoruz
İstanbul Valiliğinden
8 Eylül 1Ü50 pazar günü yapılacak olan Bolsdiys MCİmlsri dolayısIyU partiler vs diğer alâkalılar tarafından seçim propagandasına başlanmış bulunmaktadır.
Seçim Kanynu, yapılacak pr o paganların kamu b İzm e t ve vasıtalarının işlemesine engel olmaması ve bankalarının ana haklarını ve hürriyetlerini ihlâl edecek hadde çıkmaması İçin bazı kayıtlar konmuştur.
Buna göre, genel yollar üzerinde, mabetlerde kamu hizmeti görülen bina ve teslelerde propaganda yapmak memnudur. Bu tesisler dışında propaganda yapılacak yerler Belediyeler ve köy ihtiyar heyetleri tarafından tenbit ve ilân edilmiştir. Te/ıblt olunan bu yerler haricinde propaganda yapmak suçtur. Kanuna nazaran propaganda iki kısımdan mütalâa edilmektedir!
1 — Toplantı yolu İle propagandaı
A) Kapalı yer toplantım 6MÖ sayılı Milletvekilleri 8eçlmi Kanununun 44 üncü maddesine göre kapalı yerlerde toplantı tertip edebilmek için, müteşebbislerin Uç kişilik bir heyet teşkil etmesi ve keyfiyeti en yaicın zabıta Amirine bildirmezi lâzımdır. Bu heyet toplantının İntizamını sağlamak ve kanuna aykırı halleri önlemekle mükelleftir.
B) Açık yer toplantılanı Bu toplantılar da kanunun tayin etmiş olduğu müddetler İçinde ve şehirlerde Belediyeler, köylerde İhtiyar heyetlerince tezblt ve İlân edilen yorlerde yapılır. Kanunun 41 inci maddesi gereğince siyasi partilerin vâki müracaatları üzerine toplantı yer, gün ve saatlerini Seçim Kurulu kura İle tesbit ederek ilgililere tebliğ eder. Açık yerlerde güneş battıktan doğuncaya kadar sözlü toplantı yapılmaz.
2 — Yazılı propaganda!
Bu vekilde propaganda duvar İlânları asılması, yapıştırılması veya ilân, beyanname, tamim ve açık mektup gibi her nevi matbuanın dağıtılmazı veya yapıştırılması suretiyle yapılır. İlân yapıştırılacak yerler Seçim Kanununun 53 üncü maddesine göre Belediyeler ve ihtiyar heyetleri tarafından tesbit edilmiştir. Tesbit ve ilân olunan bu yerler haricinde İlân yapıştırmak yasaktır. Bunlar, Seçim Kurulları karariyle İmha olunur. Bu İlânlar üzerinde Türk bayrağı, dini İbareler, arap harfleri ve her türlü resim bulundurulması memnudur.
8eçlm Kanunu, oy verme gününden önceki üç gün ve oy verme günü her türlü propaganda yapmayı m en etmiştir.
Demokrat Parti Î1 İdare Korulunun belediye seçimi beyannamesi
Muhterem hemdertlerimiz;
Partimiz 3 eylül pazar günü yapılacak Belediye Meclisi seçimine ıs-tanbulun her ilçesinden ve kanunun emrettiği sayıda aday göstermek suretiyle katılmaktadır.
14 mayıs 1950 seçimleri île teessüs eden demokratik hayatın getirdiği şartlar içinde ve İlk defa hür ve emniyetli olarak yapılacak olan Belediye seçimlerinin ifade ettiği mâna ve ehemmiyet herkes tarafından ve kolayca takdir edilir. Memleketimizde ve şehirlerimizde şimdiye kadar yapılan Belediye seçimleri, diğer bütün seçimlerde olduğu gibi vatandaşın iradesinin tezahürüne yol açmamış ve Belediye müessesesl halkı temsil etmiyen fakat şef idaresine mensup bir takım adamlar tarafından keyfî kararla idare olunmuştur. Bu tarzı idarenin İstikameti ve mahiyeti kimsenin meçhulü değildir. Buna muvazi olarak bu tarz Belediye idarecilerinin vatandaşın haysiyetine teveccüh eden saygısız tutumu, her gün ve her yarde karşılaştığımız türlü tezahürleri İle hepimizin malûmudur. İstanbul gibi medenî, tarihî, seviyeli bir şehrin ve İstanbul gibi nezih, görgülü ve bilgili vatandaşın yıllardan bert rey hürriyetine ^Ve kendi kendine sahip olmak haysiyetine tek parti rejiminin Belediye namı altında kurduğu ve İşletmeye uğraştığı bir İdare vasıtaslyle fiilen yaptığı saygısızlık unutulur ve affedilir efalden değildir.
Şehirli bakımından, şehir bayatı da en az bu kadar kötü şartlar içindedir. Temizlik, tenvirat, kanalizasyon, gıda, su. mesken, taşıt, sağlık durumları yüz binlerce İstanbullunun yüreğini sızlatan bir lâubalilik mevzuu o-İarak ortada durmaktadır. Vatandaşın hayatı İle birinci derecede alâka
lı bulunan bu İşleri yıllar yılı hallede-memlş ve açık bir kabiliyetsizlik göstermiş olan kimselerin ve Halk Partisinin bu defa ve tekrar vatandaşın huzuruna çıkarak, "Belediyeni hana emanet et ve bana rey ver" demesi bu şehirde yaşayan İnsanların biç bir şeyin farkında olmadıklarını yine onlann yüzüne söylemekten farksızdır. İstanbulluların her şeyin farkında olduklarını ve her şeyi bildiklerini ve gördüklerini, ondan rey Istlyenle-rtn hiç tereddUdo düşmeden kabul ötmesi gerektir, denmokte v« beyannamenin sonunda D. P. nin yapacağı İşler madde madde zikredilmektedir.
O. H. P. adınA Kasım Gülek’ln konuşman
Dün akşam saat 18 de C.H.P. Genel Sekreteri Kasım Gülek, İstanbul Radyosunda seçim kampanyasını bir konuşma İle açmıştır. Genel Sekreteri ^Muhalefetin radyo konuşmalarından dalma faydalanması tezini ortaya atmakla, memlekette demokrasinin yorleşoceğino İnandığını söylemiş ve CJLP. nin yıkıldığını iddia etmek gafletinde bulunanların aldandıklarına Işaretlo, C.H.P. nin yepyeni, tam imanlı ve gönç partili arkadaşlarla geçen her gün kuvvetlendiğini belirtmiştir. Memlekette domokrasl-nln teessüsü için Belediye seçimlerinin C.H.P. tarafından kazanılmasının bir zaruret olduğunu ve milletvekili seçimlerinde, şimdiki İktidarın yaptığı valtlert hatırlatan C.H.P. Genel 8ekreter1, bunların hiç birisinin tahakkuk etmediğini ve edcmlyeceğlnl belirtmiş ve bu valtler karşısında halk efkârını artık hakikati gördüğünü söylemiştir. Son muhtar seçimlerinde halkın okh seliminin tecellisini belirten Kasım Gölek, oBelerlye seçimleri dolayısiyle yine yapılacak bir çok vaitlerle gayr! kanunt ve manevî baskılara halkın asla inanmamasını. kanuna, Türk hâkimine ve vazifesini müdrik Türk basınına güvenmesini belirtmiştir.
Yapılacak haksızlıkların meydana vurulacağına, kanunun hâkim olacağına ve C.H.P. hükümetinin bezir Ismış olduğu SeçJm Kanununun vatandaşa âzami rey serbestliği sağladığımın» İşaret eden Kasım Gülek, sözlerini şöyle bitirmiştir: ‘İktidarın geçimleri kazanmak için yapacağı telkin ve tehditlere hiç bir eurotle kıymet vermemelidir. Halkı, reyini vicdanının emrottlği şekilde kullanmaktan hiç bir kimse menedemlyecek ve kanun, vatandaşın hakkını koruyacaktır. Bu seçimde C.H.P. nfn çoğunluğu sağlaması memleketi tek parti elinde bırakmamak faydasına Amil olacaktır.*
O. H. P. adma Cemil Sald Barlasın konuşması
Dûn akoam «tat 21,1B te İstanbul Radyosunda konuşan eski Devlet Bakanı Cemil Salt Barlas, ezcümle demiştir kİ: “14 mayıs 1950 seçimi memlekette muvazeneli bir idare tarzı tosla edemedi; memlekette mürakabell bir idare değil yine tek parti hâkimiyeti teessüs etti. Bugün Demokrat Parti, Mecliste İstediği takdirde memleket İçtimaî nizamını değiştirecek bir çoğunluğa maliktir.
Demokrat Parti bu mutlak çoğunluğun verdiği cesaretle bir takım yolsuz hareketlerde bulunmaktadır. Politika ile ilgisi olmayan müdürler ve müsteşarlar müktesep haklan ihlâl edilerek İşlerinden çıkarılmaktadırlar. Fabrikaların satılığa çıkarılması memleketin İktisadî İstikbali bakımından olduğu kadar orada çalışan memur ve ameleleri de Üzmektedir. Buna mukabil vadettikleri hayatı ucu>-latmak şöyle dursun fiyatlar bilâkis artmaktadır. Gayri mesul unsurlar, memurların çalışmalarını ihlâl etmektedir. iktidar ve Hükümet, değil muhalefetin, hattâ kendi mensuplannın tenkidine tahammül etmemektedir.
iktidar kendi partili milletvekillerinin bile tenkidine tahammül edememektedir. Bunun canlı misalini Anayasaya riayet etmek üzere bağımsız ve Demokrat Partili milletvekillerinin Meclisi içtimaa çağırması teşebbüsü karşısında Hükümetin takındığı tavırda gördük.
Başbakan, aynı zamanda partisinin Gene! Başkanı, bir çok kabine âzası da Parti Umumî idare Heyeti âzası oldukları İçin bugün D.P. milletvekilleri onları tenkld edemezler. Menderes’in Halk Partisini tenkld ettiği şeflik ıılsteml bu eurotle bir çok şeflerle beraber D.P. de şimdiden teessüs etmiştir, iktidarı bir partiden 5-tokine verdiren halk, bugün nadim-
dir. Hükümet bunu anladığı İçin milletvekili ara seçimini bir sene sonraya attı, muhtar ve Belediye seçimini evvele aldL Buna rağmen Boledl-ye seçiminde Halk Partisini seçerseniz, memlekette bir muvazene teessüs eder-*
M. P. adına Hikmet Bayımın konulması
M.P. Genel Başkanı Hikmet Bayur da sat 20 de yaptığı radyo konuşmar sında, seçilecek olan kimselerin sağlam karakter sahibi olmasını ve şehir İşlerinden anlaması gerektiğini söylemiştir. Bilâhare Hikmet Bayur, partisinin mutedil liberal bir parti olduğunu söylemiş ve bunu bazı misallerle izah etmiştir. Belediyelerin caza avcılığına çıkmalarını tenkld etmiş, gecekonduları müdafaa' ederek gecekonduları yıktırmaya hakkımız olmadığını beyan etmiştir.
Daha sonra C.H.P. ve D.P. yi şiddetle tekld eden Bayur, Başbakan Adnan Menderesi ve D.P. yi sözlerinde durmamakla itham etmiş, aynca. Demokrat Partiye inanmamak lâzım geldiğini, mozkûr partinin dört kişinin elinde olduğunu anlatmış ve vatandaşları sadece M.P. ne rey vermeğe davet etmiştir.
M. P. adına İzzet Mtihilrdaroğlunun konuşması
Millet Partisinden izzet Mühürdar-oğlu dün akşam 21,50 de İstanbul Radyosunda yaptığı konuşmada ezcümle şunları söylemiştirı
"Bir belediyenin iş görebilmesi vo mensup olduğu topluluğa faydalı olabilmesi İçin merkeziyetçilikten kurtulması lâzımdır. Memleketimiz bu sıkı merkeziyetçilikten çok zararlar görmüştür. Çeyrek asırlık Halk Partisi Hükümetleri bu sıkı merkeziyetçilikten âdeta zevk duymuşlar ve memlekete nefes aldırmamışlardır. Bilhassa Belediyeler, bele İstanbul Boledİyesi âdeta bir İsim ve paravanadan İbaret kalmıştır. Merkeziyetçiliğin kaldırılması vo bilhassa İstanbul şehrinin tam bir İstiklâle kavuşması hususunda da Demokrat Parti Hükümetinde de hiç bir hareket yoktur. Vilâyet vo Belediye s T an aynı şahsın uhdesinde kalmakta devam ediyor. Geçen seçlmlordo bilhassa bu vadide yaptıkları valtler hep kâğıt Üzerinde kalmış vali olmayan bir belediye reisine hasret kalmakta devam etmiştir*
İsmet İnönü radyoda konuşacak
Belediye seçimleri dola^nsfyle C.H. P. Genel Başkanı ismet İnönü, 28 a-ğustos pazartesi günü akşamı saat 21,15 te Ankara Radyosunda bir konuşma yapacaktır.
C.H.P. Genel Sekreterinin
d linkti tetkikleri
CH P. Genel Sekreteri Kasım Gülek dün saat 8 do beraberinde 11 Başkanı llhaml Sancar, milletvekillerinden Kâmil Boran vo Halil Sezai Er-kut olduğu halde Silivri ve Çatalca-ya gitmişler vo partililerle temas etmişlerdir.
Kasım OÜlek partililerle yaptığı konuşmalarda muhtar seçimlerinin neticelerinden, seçimlerde yapılan baskılardan ve C.H.P. nin muhalefetteki çalışmalarından bahsetmiştir.
Boksör Takt, Avusturyaya gidiyor
52 kflod&kJ on iyi boksörlerimizden Tâki, Austrta Athletio Club’ün daveti üzerine sah günü Avusturyaya gidecektir. Boksör Takt, Vly&nada bir sene kalacak vo Avusturya boksörleriyle beraber çalışacaktır.
Valinin dünkü teftişleri
Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökay dün akşam Büytlk ad aya giderek Beledî teftişlerde bulunmuştur. Vali, bilhassa Adada karasinek mücadelesine şiddetle devam edilmesi İçin lâ-mmgelenlere emir vermiştir. Prof. Gökay geceleyin Adada temsil veren Raşlt Rıza trupunu ziyaret etmiştir.
Tekel fabrikaları satışa çıkarılıyor
Şarap, Bira, Likör Fabrikaları birinci plânda elden çıkarılacak
Tekel İdaresi Yeni Hükümet programının esaslarına göre elindeki fabrika vo tesisleri elden çıkarmak üzere hazırlıklara başlamıştır. Şarap, ispirto ve likör fabrikalarının Uk hamlede hususî teşebbüslere satılmazına karar verilmiştir. Bu cümleden olarak bu fabrika ve tesislerin bugünkü kıymetlerinin takdir edilmesine başlanmıştır.
Tütün ve tuza ait fabrika vo tesisler bllâhero elden çıkarılacaktır. Bira Fabrikasının satışından sonra diğer hususî âmillerin do bira imal etmelerine müsaade edileceği pek tabiidir.
Tekelin 1951 bütçesi
Tekel Umum Müdürlüğü 1951 yıh bütçesinin hazırlıklarına başlamıştır. Hükümet programında tesbit o-dllen esaslara göre hazırlanan bu bütçe hakkında temaslarda bulunmak üzere Umum Müdür bugünlerde An-k ara ya gidecektir. Yeni bütçede âzami tasarruf esası gözönünde tutulan çaktır.
Armutlu İskelesi dOn törenle açıldı
Devlet Denizyolları idaresinin Armutluda yaptırdığı iskele dün tZJreo-le açılmıştır. Bilhassa kış aylarında havaların sert olduğu günlerde vapurların uğramadan geçmesi veya a-çıkta duran gemilere vasıtaların gidememesi yüzünden halk büyük »örtük çekmekte, canlarını tehlikeye koyarak gemiye binebilmekte îdi. Yeni lnkeîenin yapı im asiyle vapuriaf kış ve yaz yanaşabileceklerinden bu müşkülât bertaraf edilmişti»,
Iskenderuna İlâve yOk postası
Hopa Çilepî önümüzdeki cuma günü İskenderun ilâve şilep postasına hareket ederek limanımızda Mrfkmtş olan kamyon ve şasilerini götürecek dönüşte Eti bankın bakırlarını yük-liyecektir.
VEFAT
tetanhnl Ünlverzltael Tıp FaMütesl Dekanlığından:
Fakültemlrin Sinir Hastahklan kürsüsü emekli OrdL Profesörü ve eski Milletvekili
DOKTOR MUSTAFA
M
HAYRULLAH DİKER
vefat etmiştir. 25.8.1950 cnim a günü Öğle namajnm müteakip oenaza namazı Beyazıt Camiinde kılındıktan sonra naşı Üniversite Merkez binasına alınarak merasim yapılacak ve Ferlköyündeki aile kabristanına defnedilecektir. Fakülte mensunlariyle eski ve yeni talebesinin merasime İştirakini rica ederim. (1167Ö).
DOĞUM
Maliye Hesap Üzmem Müfit Kutlan vo DUrin Kutlan’m 24 ağustos 1950 tarihinde bir oğlan çocukları dünyaya gelmiş ve yavruya Mehmet 8elman adı verilmiştir.
Ana, babayı tebrik eder, yavruya uzun ömürler dileriz.
YENİ İSTANBUL
SİYASÎ iktisadi
MÜSTAKİL ÖÜNLÜK GACTTE
BahiM ı
YENt İSTANBUL NESRÎTAT LIMITED çtRKETt Müdürü: Kemal a HARLICA Bu sayıda yas işlerini fiilen idare eden t Sacld ÖGET
^eçredümiyen yasılar iade edilmen.
Basıldığı yer l
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK L
tMÎTED 8ÎRKETÎ
MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 84 —
Fakat ne olsa onda yine daha fazla haber vardı. Başka şeyler konuşmağa daldığımız halde zihnini ondan alamıyor, ikide birde sözünü, hattâ bazan benimkini de keserek "Vah Emin Hulûsl vah" diyor ve her defasında ona dair yeni bir şey anlatıyordu.
Zavallının devamlı talihsizliği hakkında o da epeyce bir şeyler bilmekte idi. Belki kendisinin aklına hiç bir şey gelmediği halde ben bu sözlerde kendim için de bir sitem payı hisseder gibi olarak her defasında:
— Bağ olsun; yani Allah rahmet etsin, birbirimizle mektuplaşmamıza rağmen halini bana bildirmedi. Kimseden de sarih bir şey öğrenemedim, diye kendimi müdafaaya savaşıyordum,
— Çoluk çocuğu ne halde acaba? diye sorunca!
"Görmedim, haberim yok" diyemedim; "O halde adamın çoluk çocuğu ne halde olur? Onlar da perişan tabiî.," diye lâkırdıyı ağztmda yuvarladım. "Küçük oğlunu bir yatı mektebine ver-ı meyi düşünüyorum" dedim.
I Fakat kendimi hayal İle öğünüyor görmekten utanarak kuvvetle: "Mektepler açılınca öyle yapacağım" dedim ve Sabri dua etti.
Sirkeciye çıkmış ve konuşa konuşa Emlnö-
416
nüne doğru yürümeğe başlamıştık. Sonra Köprüyü geçtik.
O gün do yine bir yere gitmeyi kararlaştırmıştım. Fakat canım istemiyordu. Nihayet Köprünün öbür ucunda birbirimize nereye gittiğimizi sormak lâzım gelince o:
— Cihangire, dedi, fakirhaneye. Sirkeciden I tramvaya binecektim. Fakat biraz daha konuşmak için size arkadaşlık etmek İstedim, dedi.
Dediğim gibi gideceğim yere gitmeyi canım istemiyordu:
— Müsaade ederseniz ben de sizinle Beyoğ-luna çıkayım, dedim. Biraz daha görüşmüş oluruz. Zaten gideceğim yere de geç kaldım.
Tünelden Beyoğluna çıkınca yine yürümeğe başladık. O zamana kadar Sabriye ne iş gördüğünü sormağa fıroat düşmemişti. Doğru bîr tahmin yaptığımı sanarak:
— Vazifeniz galiba Bakırköy hastahanesin-de, dedim.
içini çekerek!
— Hayır, fakat vazife sahipleri gibi hemen her gün taşmıyoruz, dedi, refika oradadır,
— Ne münasebetle? demişim.
I Aoı bir gülümseme ile:
— Hastalık münasebetiyle, dedi, öteden beri sinirlerinden hasta idi. flon birkaç sena tçinda dşt-ha ilerledi. Başka hastalıklara benzeme», bilirsiniz. Evde tedavisi güç oluyor... Ara sıra birkaç ay kür yaptırıyoruz... Böyle olunca bize de her gün Bakırköyüne taşınmak lâzım geliyor—
— Hakikaten zordur. Allah yardımcım olsun, I dedim.
Caddede tramvayın yanından geçmek istiye-rek kalabalığın üstüne saldıran bir otomobilin önünde bir müddet koştuktan sonra soluk soluğa durmuştuk-
41T
— Dell mİ AUahaşkına! dedim.
Sözüm şoför içindi Fakat Sabri kanama sanarak:
— B doğrusunu isterseniz onun gibi bir şey, dedi Maamaflh şimdi iyi Yann da rva getiriyoruz inşaallah..
Utanarak maksadımı tasrih sttlm. Galatasaraya varmıştık. Yan sokaklardan birinin başında:
— Bendenizin yolum buradan gldeT, dsdL
— Haydi biraz daha şirinle geleyim, dedim ve Beyoglunun o tarafına ömrümde bir defa ayak basmadığım halde ilâve ettim ı
— Benim şimdilik işim gücüm eski hatıraları tazelemekten İbaret gibidir.
Bizim kasaba sokaklanndan biraz haüıea bir takım sokaklardan geçtikten sonra bahçe İçinde bir eski konağın önünde durduk. Bahri: "Fakirhane burası" dedi.
Bahçe duvarının arkasındaki ağaçlar arasından binaya bakarak:
— Fakirhane değil, kâşane Sabri Bey, diye şaka ettim.
— Artık tenezzülen bir kahvemi içersini» değil mî?
Ben îetanbulda artık arttıranın üstünde kalır hale gelmiştim. Fakat yine de biraz naalandırai — Bir arkadaşı görmeğe mecburum, dedim. — Birlerden mi? Doktor mu? dedi.
Biraz evvel dönüşte otele uğrayarak Koçoyu görmeği düşünmüştüm. Fakat bunu söyllyemtye-rekt "Hayır, tanımazsım». Eski bir ahbap" dedim.
Bahçe duvarında açılmış bir delikten ikimiz de kolayca girebileceğimiz halde Sabri büyük kapıyı uzun uzun çaldı. Fakat açan olmayınca 418
delikten yalnız kendisi geçerek o işi içeriden yaptı.
Bahrinin bir mühendisle evlf olduğunu söylediği kızı Ankarada, oğlu Avrupada tahsilde idi. Onun için hanım Bakırköytlnde hava tebdiline gittikçe kendiri koca konakta bir ihtiyar arap bacı ile yalnız kalıyordu. Üstelik bacı da ağzından dirhemle lâkırdı çıkan asık suratlı bir kadın, dı. Hanımın ertesi gün hostahaneden çıkacağı müjdesine bile dudak uciyle: "öyle mi... Oh, oh" demiş ve başka bir kelime söylememişti
Birim Dere boyundaki eski eri uzaktan uzağa hatırlatan bu konakta Sabri ile epeyce zaman dertleştik. Nerede çalıştığım sordum.
— Vallahi kendim de pek bilmiyorum. Hanlarda, dükkânlarda, mahkemelerde, diye çaka etti. Sonra ciddileşerek İzahat verdi:
— Refikanın birkaç parça emlâki var. Galetanın İç sokaklarında Çömlekçloğlu hanı diye bir han, bir iki kırık dökük dükkân... idarelerine ben bakarım... Kiralarını toplamak, kınk dökükleriyle meşgul olmak, kiracılarla karakollara, mahkemelere gidip gelmek, Türkiye Devletini idare etmek gibi bir İştir. Lâf ola padişahım kabilinden bir orta mektepte de beş on kuruşluk doktorluğum verdir. Oraya bile doğru dürüst devama vaktim kalmaz da sık sık arkadaşlardan rapor alınm. Hâsılı zavallı Emin Hulûslnlnkinln mek parmak üstünde bir iş... Allah eksikliğini götermesln...
Sabri bilhassa Galetadaki hane dair gayet eğlenceli şeyler anlattı. Hanın adı han, fakat kendi Yedikule surlan gibi muazzam ve delik deşik bir harabe imiş. Odalarında Köprüaltı serserilerinin kadınlan ve ihtiyarlan otururmuş. Bu odalann sayısını elindeki deftere rağmen kendi dahi bilemezmiş. Çünkü kiracılar bazan ara du-419
— • — vannı yıkarak Üd odayı bir ederler ve bu suretle odalardan biri yeni küçük devletlerden basılan gibi takımlyle haritadan yok olurmuş. Bekçiyi gündelikle yanına alarak yapmağa çıktığı üçer beşer liralık kira tahsil âtı, gel git, bazan yeni ayın başına kadar sürer, yine de arkası alınmazmış. Belediyeciler, vergiciler, »aman zaman hanın emniyet ve sıhhat şartlannı teftişe gelen nafıa ve sıhhat müfettişleri, hırsızlık ve cinayet yakalan çıktıkça kendinden âdeta heeap soran polislerle uğraşmalan da caba.
4— Az çok demiyelim de şunu satalım. Yerine derli toplu bir İrat almaya çalışalım, diye yıllardan beri hanıma yalvarın m. Sağ olsun ran olmaz "Yeni irat alaca giz diye parayı çarçur edeceksin değil mi? Zaten senin İdaresizliğin hanı bu hale getirdi" diye üstelik bana çatmağa da kalk&r. Zaman ve ahvalin yalnız bu hanı değil, daha buna benzeme» neleri bu han hai ne getirdiğini zavallı kadına nasıl anlatıp İspat edersini» ki, akılcığı yerinde değil, çok doğru olarak buyurduğunu» gibi deli..
— Vallahi ben onu biri önüne katıp koşturan şoför için söyledim. voksa haddim mİ estağfurullah..
— Bu konak İçin de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim. Etrafın perişanlığına bakmayın. Burada arsalar gayet pahalı ve kıymetlidir. “Etrafımızda yerden biter gibi çeşit çeşit apartmanlar yükseliyor. Damlarının suyunu kesmek bile bir mesele olan bu berhaneyi o yeni binalar arasında bir tasavvur et Allah geçinden versin hacın da gidince halimiz ne olur? Şunun bir çaresine bakalım" derdim. “Herkes biri İki etmeğe çalışır, sen btıi deve etmeğe...
(Devamı var)
20
26 Ağustoa 1950
YENİ İSTANBUL
Savfa 3
Ticaret Bakanının
gazetecilere demeci
Bakan:
»Batı Almanya ile ticarî
münasebatımız devam ediyor// dedi
İzmir, 24 (Hususî) — Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Vellbeşe. bugün eaat 15.30 da Bölge Ticaret Müdürlüğünde bir basın toplantısı yapmış ve Bakanlığı ile alâkalı mevzularda gazeteciler tarafından kendisine sorulan •ualleri cevaplandırmış ve demiştir ki:
— Orta Avrupa pazarlan kaybolmuş değildir. Macaristan, Avusturya ve Çekoslovakya ile ticari temaslarımı* gittikçe daha şıklaşmaktadır. Mevcut oldukları halde İşlemeyen muahedeleri işler hale getirmeye, mevcut olmayan muahedeleri de akdetmeye çalışıyoruz. Diğer taraftan bilhassa Almanya İle ticari münasebetlerimiz süratle inkişaf etmektedir. Bunun bir delilini de bu seneki fuarımızda hepiniz gördünüz; Almanya Fuara çok geniş bir şekilde İştirak etti. Hiç şüphe yok kİ bu bölgede yetişen mahsullerin tabiî mahreci Orta Avrupadır. Ama ticari münasebetlerimizi yalnız oraya inhisar ettirmenin zaman zaman ne gibi mahzurlar doğurduğunu gösteren birçok tecrübelerimiz vardır. Bunun İçin yeni yeni müşteriler bulmaya rayret ediyoruz. Bu arada Belçika ve ((veç üzerinde bilhassa durmaktayız. İsveç geçen yıl memleketimizden sadece yüz ton pamuk satın almıştı. Bu yıl bu miktarı bir kaç on misline çıkarmaya çalışıyoruz. Aynca Asya memleketleri arasında da mahreçler aramaktayız. Bilhassa çuval İhtiyacımızı temin ettiğimiz Pakistan ve Hin-
İzmir civarında buğday yüklü bir motor battı
İzmir, 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Fethiye limanına kayıtlı Ali Kaptan idaresindeki 40 tonluk motör. buğday yükü ile Fet-hlyeden Tzmlre gelirken Karaburun limanı civarında şiddetli rüzgâr ve dalgaların tesiriyle karaya bindirmek suretiyle batmıştır. Liman Başkan, lığına gelen malûmata göre, motörtln altı kişilik mürettebatından yalnız bir kişi kurtulmuştur. Beş kişiye kayıp nazariyle bakılmaktadır. Kurtulan motör kaptanı Ali Kaptan, gece yarısından sabahın ilk saatlerine kadar şiddetli dalgalarla mücadele etmiş ve bir tahta parçası üzerinde çırpınıp dururken bir Gümrük Muhafaza motorümüz tarafından görülerek kurtarılmıştır.
Avrupa Birliğinde
Türk Delegesinin teklifi
Osman Kapaninİn yaptığı teklif komisyonu büyük bir çıkmazdan kurtardı
Strasbourg, 24 (YlRS) — Avrupa Konseyinde G. Bldault’nun reislik ettiği Umumî İşler Komisyonunda Türk delegesi Osman Kapanı yaptığı teklifle komisyon reisini istifaya eev-kedecek kadar alevlenen münakaşaları önlemiştir Komisyonun umumî heyete yapacağı tekliflerden birinde "Her biri kendi sahalarında ihtisas sahibi, politik, ekonomik, sosyal, hukuki ve kültürel otoriteler İhdası,, derpiş ediliyordu. Politik sahaya, devletlerin müdafaa meselelerinin de İthal edilip e-diimiyeceğl münakaşan doğurdu. İkiye ayrılan komisyonu Kapanı 6 ya karşı 15 reyle kabul edilen şu teklifiyle uzlaştırmaya muvaffak oldu:
“Politik meselelere müdafaa tedbirlerinin politik safhaları ve tesirlerinin de dahil olması gerekmektedir,, Hukukçu vasfı ile bu kadar hayatî bir meselede rey birliği sağlamasından dolayı Bidault kendisini tebrik etmiştir.
Strasbourg, 24 A.A. (Reuter) — Avrupa tütün inhisarının tesisi yolunda yapılan Türk - Yunan müşterek teklifini Avrupa Konseyi İktisadî işler Komisyonu dün reddetmiştir. Bununla beraber komisyonun başkanı eski Fransız başbakanı PauJ Reynaud’nun yaptığı bir basın konferansında açıkladığına göre, komisyon Türkiye ve Yunanlatandakl fazla tütün istihsalinin ne şekilde kullanılacağı yolunda alınması gereken tedbirleri tetkike karar vermiştir.
SPOR
Avrupa yüzme
şampiyonası
4y200 altıncı, 4
bayrak yarışında
metrede yedinci
olduk
Japonya sulhu
• •
Viyana. 24 (AP) — Avrupa yüzme lampiyonaamda dün yapılmış olan 800 (4x200) metre serbest bayrak yarışını İsveç takımı kazanmıştır
Fransa İkinci ve Yugoslavya üçüncü olmuştur.
İsveç lakımı mesafeyi 9 dakika 06.5 saniyede almıştır
Fransız ve Yugoslav takımları da müteakiben 9.10 ve 12.7 dakikalık dereceler elde etmişlerdir
İbrahim Sulu. Nejat Nakkaş, Halil Yüksel ve Şükrü Ağacoğlu’dan müteşekkil olan Türk takımı 10 dakika 86.1 saniyelik bir derece İle altıncı olmuştur.
Viyana, 24 (AFP) — Avrupa yüzme şampiyonası erkekler 400 metre serbest seçme müsabakalarının birinci serisinde Lehman (Almanya) 4 53.1/10 ile birinci, Stipctlc (Yugoslavya) 4 53 9/10 la İkinci olmuşlardır
İbrahim Sulu 5.219/10 la yedinci olmuştur.
T rupa Atletizm
Şampiyonası
Brüksel, 24 (YlRS) — Avrupa Atletizm Şampiyonasının İkinci gün müsabakalarında Türk atletleri derecelere giremediler Sırıkla atlamada Fahrcddln Akın 3.00 la, 400 metrede Kemal Horolu 55 1/10 He. aynı mr«a-fedt Doğan Acarbay 55 3/10 la elimine olmuşlardır. Zatopok 5û(Ki metre seçmesinde de finale kalmıştır.
dlstnn’a olan borçlarımızı ödememizi sağlıyacak imkânlar hazırlıyoruz.
Tütünün lisansla ihracı herhangi bir güçlük ihdası için değildir. Tütünün kıymetli bir döviz kaynağı olması itibariyle bu dövizin normal yollardan elimize geçmesini temin etmek istiyoruz. Önlemek İstediğimiz ha) daha ziyade reeksportasyon mevzuudur. Lisans formaliteleri de en basit hale ifrağ edilmiştir. Ankarada toplanan tütüncüler kongresi müzakerelerinden çok İstifade ettik. İstikbalde tütün siyasetimizin ana hatlarını tatbikte bu kongre müzakereleri çok kıymetli bir kaynak olacaktır.
içişleri Bakanının tenkidlere cevabı
Rükneddin Nasuhioğlu, 1946 seçimlerinde baskı yapmadığını iddia ediyor
Ankara, 24 «Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Diyarbakır D.P. Milletvekili Nazım Önen tarafından Hükümetin icraatını tenkld eden bir açık mektup neşredildiği malûmdur. Nazım Önen bu mektubunda İçişleri Bakanı Rükneddin Nasuhioğlunun 1946 seçimlerinde millî İradenin tecellisine fiilen mâni olacak hareketlerde bulunduğunu iddia etmekte idi İçişleri Bakanı bu münasebetle aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
“Bu mektupta bana taallûk eden pasajı da okudum. Sayın Nazım öne-nin görüşü ne olursa olsun kıymet verecek değilim. Yalnız şu kadarını arşedeyim: Ben meslek ve siyasi hayatımın bütün safhalarını en ince noktalarına kadar umumî efkâr ö-nünde tereddütsüz ve göz kırpmadan izah edebilirlin. Meslek ve siyaset hayatımda beni ihata edenler, bütün tanıyanlar beni bilirler 15 sene «üren valiliğimde kanunsuz bir hareketimi, 1946 seçiminde millî İradenin (söylediği gibi) tecellisine fiilen mâni olduğumu meydana koyacak bir vesikası varsa bunu ortaya koyması Nazım önene düsen bir şeref borcudur.
Şunu da İlâve edeyim kİ. elimdeki istatistiklere göre öon aylarda yurt İçindeki zabıta vakaları da geçen soneye nazaran azalmak itibariyle çok farklıdır. Bazı gazetelerin zabıta vakaları hakkındaki mübalâğalı neşriyatı karşısında bunları adetlerle de İspat edebilirim.,.
Şinasi Devrin askere alınıyor
Ankara, 24 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bundan bir müddet önce hâlen Varşova Elçisi olan eski Adalet Bakanı Şinasi Devrin’in askerliğini yapmadığı hakkında bir ihbar vâki olmuştur.
Millî Savunma Bakanlığınca yapılan tahkikat neticesinde bu ihbann doğru olduğu kanaatine varılmış ve Şinasi Devrin, askerliğini yapmak üzere Ankaraya çağırılmıştır.
Şinasi Devrin, 6 aylık kıta hizmetinden sonra Yedek Subay Okuluna sevkedilecek ve muvaffak olabildiği takdirde yedek subaylık diploması alacaktır.
Valiler arasında tâyin ve nakiller
Ankara 24 (A.A.) — İçişleri Bak lığı Müsteşarı Halûk Nihat Pepn>i n Kütahya, Mahalli idareler Genel Müdürü Sıddık Tümerkan’ın Balıkesir. Muğla Valisi Cavlt Kınay’ın Gaziantep. Gaziantep Valisi Ihsan Ecemiş'in Bolu. Bolu Valisi Nlhst Dnnışman’ın Giresun, Rize Valisi Hıfzı Tümün Bitlis, içişleri Bakanlığı Tetkik Kurulu Başkanı Dilâver Argun’un Muğla. Diyarbakır Valisi Hayri Orhon’un Tekirdağ. Aydın Vali Muavini Dündar A-tekerln Aydın. Tunceli Vali Muavini Zeki Köymen'ln Takkâri, Emekli Kurmay Albay Emin Nihat Sözcri’nln Diyarbakır. Mülkiye Müfettişi Nazım önerin Rize Valiliğine tâyinleri Yüksek Taadlka iktiran etmiştir.
Ankara Valisi vazifesine başladı
Ankara, 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Açık bulunan Diyarbakır Valiliğine Emin Nihat Sözori tâ. yln edilmiştir. Diğer taraftan Ankara Valiliğine tâyin edilen emekli Kurmay Albay Necati Ilter, bugür. vazifesine başlamıştır.
Her devletin Japonya ile ayrı ayrı sulh yapması hususunda bir cereyan başladı
Londra. 24 (AP) — İngiliz imparatorluğu camiasına mensup çevreler, dün Birleşik Amerikanın Japon barış andinşmasınır imzası için bir konfe-frrans tertibi fikrinden vazgeçerek, her devletin Japonya ile ayrı ayrı ve iki taraflı sulh muahedeleri imzalaması lehinde bir cereyan yaratmaya çalıştığını ''işittiklerini” söylemişlerdir
Birleşik Amerikanın bu şekilde bir karar aldığına dair resmî Amerikan çevrelerinden bir teyit gelmemiştir.
"hârika” silâhları
Johnston (Pensli va nya l, 24 (A.A. -Afp) — Uçak İmalâtçım Glonn Martin, Klwanis Kulübünde verilen bir ziyafette : “Birleşik Amerikanın akıl ve havsalanın alamıyacağı silâhlar İmal ettiğini*’ söylemiş, bu «İlâhların aynca yirmi kat üstün bir düşmanı ezmeye kâfi geleceğini leyi t ederek şöyle demiştir :
“Bıı silâhlar av köpeğine benzetilebilir. Avı bulmaları İçin onları izin üzerine bırakmak kâfidir.”
A. menderes, Halk Partisini
tahrikçilikle itham ediyor
Yann bavlıyacak olan Besinci Enternasyonal Tenis turnuvasına İştirak edecek olan beynelmilel tenisçilerden müteşekkil İkinci kafile dün akşam uçakla Yeşilköy* relmİştir. Resimde turnuvaya İştirak edecek olan beynelmilel kadın tenisçilerden bir grupu görüyorsunuz
Türkiye ■ Arap Devletleri arasında münasebetler
S. Sarper, bu mevzuda mühim bir beyanat verdi ve Türkiye için bir Hatay meselesinin mevcut olmadığını söyledi
New-York, 24 A.A (Özel) — Birleşmiş Mlilletlerde Türkiye Baş delegesi Selim Sarper, Lace Success’de gazetecilere verilen beyanatı sırasında Türkiye ile Arap devletleri arasındaki münasebetler hakkında sorulan suallere şu cevapları vermiştir:
“Umarım ki. Arap devlileri Türki-yenln namzetliğine müzaheret ederler. Filhakika Arap devletleri 1948 senesi Paris Asamblesinde 1950 seçimi için Türkiyeye müzaheret vadetmiş-lerdl.
Birleşmiş Milletlerin tesisinden beri Konseyde Ortadoğu devletleri evvelâ Mısır, sonra Suriye ve sonra yine Mısır tarafından temsil edilmiştir. Yani bu mıntakanın Arap olmayan devletleri temsil hakkından mahrum bırakılmışlardır. Bu hal evvelâ Birleşmiş Milletler andlaşmasının yirmi ü-çîincü maddesine aykırıdır. Saniyen Türkiye gibi kendi mıntakaaının em-niyet ve istikran uğrunda en büyük yükü ve mesuliyeti taşıyan bir devletin Konseyde temall hakkından mah j rum edilmesi andlnşmanm ruhu ile . de telif edilemez.”
Arap haberler ajansı mümessili Le-on Kcşişyan, sorduğu uzun sualde Türkiyenin Ortadoğuyu temsilen Güvenlik Konseyine adaylığını koyması meselesine tekrar temas ederek Ha tayı mevzuubahiB etmiş ve Suriyeli Farls Bey El-Hurl'nin Cenevredeki Devletler Hukuku Komisyonunda Halayın Türkiyeye ladesinin haksız bir hareket olduğu hakkındaki bir beyanatını zikrederek Sarper’den bu husustaki fikrini sormuştur.
Sarper. verdiği cevapta ezcümle de mlştir kİ:
“Arap dostlarımızla aramızdaki mü nasebetlerde bizim bakımımızdan sı kıntılı bir durum yoktur. Bu itibarla Türkiyenin Araptara karşı takip etti ği “tecerrüt siyaseti” diye kullandığı nız tâbirin yerinde olmadığı kanan tindeyim. Bu ifademin teyidini Bir leşmiş Milletlerin 1947-1949 arasında kl zabıtlarında bulabilirsiniz.
ikinci noktaya gelince, Farls Be\ El-Hurl’nin İfade ettiğiniz şekilde bir boyanı olup olmadığını bilmemek!* beraber şayet böyle bir şey söylediv se. hükümetinin görüşünü İfade e4
Korede sükûnet devam ediyor
Komünist kuvvetler güney ve kuzey kesimlerinde taarruz yığınağı yapıyorlar
Tokyo. 24 (YtRS) — Birleşmiş Milletler Genel Karargâhı .bugün de tebliğ vermeye lüzum görmemiştir.
Cephede en «akİn
gun
Tokyo. 24 (YÎRS) — Kore cephesinin bütün kesimlerinde durgunluk devam etmektedir. Koredekl komutanlardan biri “Beş haftadır en gü
nü geçirdik., demiştir.
Cephede umumî durum
Kore, 24 (YÎRS) — Cephedeki umumi durgunluğa rağmen, komünistlerin yakında umumî bir taarruza geçecekleri kanaati kuvvetlidir.
Kuzey Kore kuvvetlerinin, baalıca Güneyde Masan kesiminde ve Kuzeyde Taegıı’dnn doğuya doğru yığıldıklarına göre, yeni taarruzun ya güney, yahut kuzey kesiminden yapılacağı muhtemeldir Giiney kesiminde komünist kuvvetlerinin Tangyang karşısındaki adalara doğru sarkmaları, güneydeki yığınağın, daha ziyade oyalama veya kuvvet bağlamaya mnfûf olduğu ihtimalini kuvvetlendirmektir.
Ing'l z Başbakanının radyo hitabeieri
Attlee'nin Churchill’e cevap vereceği ve askerlik müddetinin arttırılmasını istiyeceği söyleniyor
Londra. 24 (AP> — Başbakan Attlcr dün. müdafaa ve silâhlanma meseleleri bakkındn Ingiliz milletine kısa radyo hitabeleri yapmaya karar vermiştir.
Başbakan 2 eylül günü, daha evvelce radyo İle konuşarak millete, Parlâmentonun toplantıya çağırılmasını istemesi ve silâhlanma programı hak kındaki görüşlerini açıklayacak ve Muhalefet Lideri VVInrton Churchill’e cevap verecektir.
Aynı zamanda Başbakanın askere daha büyük bir kütWin alınmasını temin zımnında ateşli sözler söyliye-ceğl ve askerlik müddetinin 38 aydan İki seneye çıkarılmasını istiyeceği de 1 tahmin edilmektedir.
mediğlne eminim. Zira kendisinin Ce-nevredeki adı geçen teknik komisyona daveti ve iştiraki tamamen şahsi ve hususî mahiyette idi.
Bundan başka, söylediklerinizin Farla Beyin şahsi ve hususi kanaatlerine uygun olduğundan da şüphe ediyorum. Çünkü 1948 Asamblesi sırasında Parlste kendisiyle aramızda vaki görüşmelerde söylediklerinizin tamamen aksine fikirler serdetmiştl. Onun şahsıma olan İtimadını suiistimal •-derek bu sözleri açıklanmaklığım muvafık olmaz. Evvelce vaki görüşmelerimizden edindlğiğlm lntıbaa dayanarak tekrar ederim kİ, Farls Beyin söylediğiniz şekilde bir beyanatta bulunmasına ihtimal vermiyorum. Kaldı ki. bizim için bugün Hatay meselesi diye bir şey yoktur ve âtide de olmı-yacaktır.”
V (
‘ A /. I
4
Başkan ı ruman
Amerika, Kore harbini
kazanmak için bütçeye
yeni tahsisat koydu
VVashlngton, 24 (YtRS) — Temsilciler Meclisinin bütçe komisyonu, perşembe günü Kore harbini kazanmak ve istikbaldeki komünist yayılışını önlemek için 16 milyar 771 milyon 084,479 dolar acele tahsisat gerektiğini karar altına almıştır.
Hindistan - Pakistan münasebetleri
Her iki taraf, Keşmir meselesinde, mesuliyeti karşı tarafa yüklemekte
Yeni Delhi. 24 A A. (Afp) — Yapılan bir basın toplantısında Pnndlt Nnhru. Kaşmirdeki karışıklıklar mesuliyetinin tnınnmiyle Paklstana raci olduğunu belirtmiş ve demiştir kl;
“Taarruza uğramadığımız takdirde askerî harekâta başvurmak niyetinde değiliz. Slr Ow(»n Dlxon heyetinin vazifesinde muvaffak olamamasına rağmen. Paklatan He olan anlaşmazlığımızı sulhan halletmek arzusundayız.
Knraşl, 24 (APi — Pakistan Başbakanı Liyakat Ali Han dün. Nehru-nun Dixon projesini baltalamış olduğunu kaydettikten sonra, “mesuliyet şüphesiz Hindistanın omuzlarındadır.. demiştir.
Liyakat Ali Han, Hlndlstanm kabulü İmkânsız ve Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilmiş olan prensiplere aykırı şartlar dormeyan ederek Keşmir ve Jıımmu bölgesinden askerî kuvvetlerini çekmemekle Birleşmiş Milletlere meydan okuduğunu Heri sürmüştür.
Nihayet Ali Han, “Keşmir meselesi munsifane bir bnl tarzına bağlanmadan Pakistan ile Hindistan münasebetlerinin dostane olmasının İmkânsız bulunduğunu,, belirtmiştir.
Karacabey ormanları yanıyor
(
Burna 24 ıAA.) — Dün gece yarımdan sonra başhyan Karacabey ormanlarındaki yangın devam etmektedir Civar köylerden giden söndürme ekiplerinden başka Hursan da yardım gondorilmloUr.
Ankara, 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — D.P. merkez ilçesinde yapılan toplantı münasebetiyle bütün basın mensuplarına Başbakanın bu hususta bir beyanat yapacağı haber verilerek kendileri çağırılmışlarsa da bilâhare böyle bir davetin vaki olmadığı bildirilmiş ve Başbakanın merkez İlçesindeki beyanatı Anadolu Ajansı delâletiyle neşredilmiştir.
Beyanatın başlangıcında Başbakan muhalefetin politika tablyesinl tenkld ederek bunun hem haksız esaslara dayandığını hem de memlekette fena bir hava yaratmakta olduğunu söylemektedir. Başbakana göre mevcut iktidar hiç kimseyi tehdit etmemekte ve herhangi bir baskı kullanmamaktadır. Bilâkis muhalefet tehditknr bir ağız kullanmaktadır.
Başbakan muhtar seçimleri üzerinde durmuş, neticelerin peyderpey İlân edilmekte olduğunu bildirmiş ve muhtarlıkların partilere göre eski taksim şekliyle bugünkü üzerinde bir İstatistik mukayesesi yaparak, eskiden bu vazifelerin yüzde 90 nından fazlasını elinde tutan C.H.P. nin bu defa ancak yüzde 40 nı temin edebildiği ve son neticelere göre D.P nin muhtarlık seçimlerini kazanmış olduğunu İfade etmiştir.
Başbakan buğday fiyatları ve şeker ve ekmekte yapılan fiyat tenzilleri meselelerinde muhalefet tarafından yapılmakta olan tenkidleri sudan telâkki ettiğini «öyllyerek muhalefet acaba buğdaya iyi fiyat verilmesine mi veyahut şeker ve ekmekte ucuzluk yapılmış olmasına mı itiraz etmektedir. yoksa bu tedbirleri kâfi mi görmemektedir; demiştir.
Başbakan bundan sonra radyolarda muhalefete söz verme ve bütçede tasarruflar yapmak bahislerine geçerek maziyi Işhat ederek halin o kadar şikâyeti mucip bir tarafı olmadığını beyan eylemiştir.
Başbakanın en sona bıraktığı İki noktadan biri memurlara yapılan muamele diğeri de dış politika ve bunun ordu durumu İle olan münasebetidir.
Başbakan memurlar meselesinde yeni hükümetin kanun dahilinde ve aynı zamanda insafla ahreket ettiğini tebarüz ettirerek demiştir kl:
Derhal söyleyelim kl. hiçbir devlet memuru hakkında bizim tarnfımızdan şimdiye kadar kanun dışında hiçbir muamele yapılmamış ve hiçbir memurumuzun kanunen temin edilmiş olan haklarına hiçbir suretle tecavüz olunmamıştır.
O kadar ki. bugüne kadar İdareyi ve memuru demokratik zihniyete intibak ettirmek maksadlylc sabır içinde bekledik, eski İktidar zamanında devlet memurluğuna yakışmayacak hareketleriyle vatandaşların çok haklı şikâyetlerini tahrik etmiş bulunan bazı memurları bile yalnız başka vazifeye nakil etmekle İktifa ettik. Bu gibi nakillerin bilhassa o memurlar 1-cin hayırlı olduğunu bir kere daha ifade etmek İsterim. Çünkü değişen «artlar karşısında onları yerlerinde bırakmak hem şahsî vakarları, hem de devlet memurluğu hüviyet ve haysiyetleriyle telif olunamazdı. Yanılan değişiklikler ancak bu zaruret ölçüsünde kalmış ve asgarî derecede olmuştur. Halbuki seçimlerden sonra kendileri İktidarda kalmış olsalardı o ramana kadar kayıtsız, şartsız kendilerine tâbi ve müzahir olmamış bulunduklarına kanaat getirdikleri bir çok
— 1 ■■!■■■■■ ■ ■
Suriye hududunda silâhlı çarpışma
Üç kaçakçı öldürüldü. Yirmi bin lira değerinde eşya müsadere edildi
Mardin, 24 (A A.) — Suriycdon hudutlarımıza giren 18 kişilik silâhlı süvari bir kaçakçı kafilesi ile gümrük rlcri arasında vuku bulan musademe-lo 3 kaçakçı ölmüş, yirmi hin lira de-' « rinde eşya yakalanmıştır
Amerkanın Formoza
politikası
Kore harbinden sonra Amerikan donanmasının Formoza’dan çekileceği tahmin edilmektedir
Wash|ngton, 24 A»A. (United Press) — Hükümete mensup çevreler Birşik Amerikanın Uzakdoğuda takip ettiği siyasetin Kore harbi sona erer ermez yedinci Amerikan filosunun Formo-zadan çekilmesini gerektirdiği kanaa-t indedirler.
Amerikan Hükümetinin Çin'in birbiri He harbeden kısımları arasında silâhlı bir polis kuvveti muhafaza etmenin tevlit edebileceği ciddi siyasî meseleleri bertaraf etmek!' n memnun olacağına İşaret etmektedir.
Bundan daha ciddi olan komünist Çin İle Sovyet Rusya arasında mevcut olan ve Formozanin İstilâsına teşebbüs edildiği takdirde harekete geçebilecek olan ittifaktır. Çok ciddi olan bu mülâhazaları nazarı İtibara alan Hükümete mensup bazı şahsiyetler New-York Valisi Thomns Dewey’in çarşamba günü Ottovvada söylediği bir nutukta Formoza hakkında yapnııe olduğu teklifleri memnuniyetle karşılamışlardır.
Dewey. Formozaya karşı girişilecek bir taarruzun Ingiltere İle Amerika arasındaki birliği bozabileceğini İkaz etmiş ve komünistler taarruza geçmeden evvel müttefiklerin formoza hak-kındakj siyasetlerini birleştirmelerini İstemiştir.
Avrupa Konseyi
Komünizmle mücadele plânının son tasdikleri yapıldı
Strasbourg, 24 A A (United Press) Avrupa Asamblesi Batı Avrupad» komünizmle mücadele İçin hazırlanan büyük. İçtimai ekonomik ve müdafaa programında dün son düzeltmeleri yapmıştır.
Bir senelik çalışmalardan sonra ha zırlanmış bulunan program, perşembe günü Asamble Konseyinin tasdikimi sunulacaktır.
Asamble liderleri mensup oldukları parlâmentolarda, programın belllbnş-h kısımlarını müdafaa etmeğe söz vermişlerdir.
Program, bir Avrupa savunma bakanının emrinde bulunacak birleşik bir Avrupa müdafaa sistemi kurulmasına matuf tavsiyeleri ihtiva etmektedir.
memurların tertip edilen listelere dahil edildiklerini bilenler pek çoktur.
Hakikat şudur kl, bu mevzuda bir ıstırap varsa buna kendileri sebep olmuşlardır. Çünkü onlar, kendi sistemleri İçinde devlet memurunu partilerine ve şahımlarına bağlı kılmak hususunda o derece İleri gitmişlerdir kl. bunun doğurduğu tamamlyle gayri tabii halin acısını şimdi memleket çekmektedir.
Bu gayri tabiî vaziyete nihayet vermek kararındayız. Kendilerini hâlâ eski İktidarın mümessilleri zanneden bir kıaım memurlar, vatandaş kütlelerini haklı olarak rencide eden hal ve hareketlerini derhal değiştirmedikleri takdirde daha fazla beklenmeksizin tasfiye edilecekleri muhakkaktır. Çünkü memlekette millet iradesiyle İşbaşına gelen iktidarın, yerleşip hakiyle vazife görebilmesi ve istikrarın bu yoldan temini, bizce her mülâhazanın üstünde bir ehemmiyeti haiz olacaktır.
Sevgili arkadaşlarım.
Görüyorsunuz kl, her şeyi olduğu gibi açık konuşmak yolundayım, ner zaman şiarımız bu olacaktır. Bu 1-tibarla bazı haklkatlorln açık ifade e-dilmcfllnin yadırganmamasını rica e-derim.
Açıkça söylemek mecburiyetindeyim ki, Koreye asker gönderme kararımız, milli duyguların İcaplarını bir tarafa bırakarak, bir tahrik vesilesi olarak ele alınmıştır. En uzak köylere kadar ağır propagandalara girilmiştir. Tayyarelerle vatandaşlara memlekette şeflik sisteminin devam etmekte olduğu veya iade edilmiş bulunduğu zan-nını verecek beyannameler atılmıştır. Bu beyannamelerin o mıntakalar halkını heyecana düşürdüğünü söylemeliyim. Diğer taraftan Koreye gidecek birliklerimizi nakledecek trenlere orduyu siyasete karıştırmak mânasında ve şeflik «isteminin ladesi hasretini İfade edecek mahiyette yazılar yazılmıştır.
Hatırlarsınız kl, partimiz muhalefette iken ordunun siyaset dışında kalması ve askerlikle alâkalı olan hor şeyin parti münakaşaları üstünde bulundurulması esasından asla ayrılmadık. Yine o zaman milli vahdeti ifade ve hariçte devlet kuvvet ve İtibarını arttırmak maksadlyle dış politikamızı hiçbir zaman parti münakaşalarına karıştırmadık. Aksine olarak, hükümeti dış politika mevzuunda her vesile I-le teyid ve takviye ettik, şimdi İse gayet açık olarak görülüyor kl, Halk Partisi katî ve nihai mücadeleyi dış politikada ve askeri kararlar üzerinde yapmak azmindedir.
O halde bu mesele üzerinde kısa bir tahlil yapmak mecburiyetinde kaldığımı takdir edersiniz.
Milli vahdeti ifade ve hükümetçe a-lınan bu karan teyid ederek milletçe daha iyi neticeler elde edilmesini mümkün kılacak bir yolda yürüyecek yerde, daha ilk fırsatta, dış politikada sizinle beraber değiliz dediler. Bu suretle bizim bunca yıllar sadakatle bağlı kaldığımız bir politikaya asla yakışmıvan bir mukabelede bulunmuş oldular. Böyle bir mukabelenin ve bu yoldaki tenkldlerln çok haksız ve yersiz olduğunu ifade etmek mecburiyetindeyim, Bugüne kadar kendilerince takip olunan yol ve girişilen milletlerarası taahhütlerin zaruri bir neticesi olan hükümet kararını, ne hakla tenkld edebilirler buna akıl erdirmek güçtür. İşin asıl elim olan tarafı, bir taraftan kararın sekline ve karar alınırken bize danışılmnmış olmasını tenkld ediyoruz derken, diğer taraftan kararın aslına tevcih olunmuş en a-ğır tenkldlerln neşriyat sahasında hücuma geçilmiş ve en uzak köylere va-rıncnva kadar tahriklere girişilmiş olmasıdır.
Diyelim kl, dış politikada takip o-lunan yolun doğru olmadığı kan&atin-dedirler. Bunu parti kararı olarak beyannamelerle, yazılarla umumî efkâra Hân ettiler. Bu yolda mucip sebepler zikrederek tenkidlerlnl yürüttüler, dış politikada birlik esasının mahfuz tutulması bakımından bu hareketlerinin mahzurlarını bir tarafa bırakarak bunları hoş görelim, fakat İş burada da kalmamıştır. Hiç kimsenin dikkatinden kaçnnyacnk bir hakikat varsa, o da, Kore kararımız etrafında Halk Partisinin hareket hattının, siyasi tenkld hududunu çoktan aşmış bulunmasıdır. Kararın alındığı günden itibaren arasız ve ısrarla devam eden propagandaların ve tahriklerin bir mânası olmak lâzımgellr. Aklı başında bir siynsi partinin tenkld yollyle istihsaline çalışacağı başlıca netice, memleket hesabına balalı olan karar ve hareketlerin düzeltilmesini temin olabilir. Halbuki Kore meselesinde ısrarlı tcnkldlerle düzeltilecek bir taraf var mıdır? Bu karardan dönmenin imkânı olmadığını herkesten ziyade kendilerinin bilmesi İcap eder Çünkü. bu kararı İntaç eden bütün tedbir ve taahhütler kendileri tarafından İttihaz olunmuştur.
Dikkatten kaçmaması lâzım gelen diğer bir cihet de blrnz evvel temas ettiğim gihl yalnız gazetelerde beyanat ve tcnkldlerle kalınmayıp. en u-zak köylere kadar sistemli ve bir merkezden İdare edildiğine hiç şüphe olmayan geniş bir tahrik faaliyetine geçilmiş olmasıdır Görülüyor kl. Kore meselesi hakkındaki karar etrafında nnıına kadar mücadcyi kabul et inişlerdir Bunun mânası dört yıl sonra çelecek seçimlerin bugünden başlanmış bir hazırlığı olamaz. O halde işi bir harp veya sulh meselesi şeklinde ortnyn koyarak memleketi ikiye bölmek maksadı güdülüyor, demektir Bu vadide vurdun her tarafında ve bilhassa köylerde girişilen propagandanın şeametini burada tafsil etmek İstemiyorum.
Dünya hâdiseleri hızla kötüye gittiği bir zamanda ve bir askeri birliğimiz yola çıkarılmak üzere ikon bu gibi meşum tahriklerin devamını müsamaha İle karşılamak gafletini gösterecek değiliz. Bütün vatandaşlarca malûm olmak üzere arzodeyim ki. Koreye asker gönderilmesi aleyhinde ya-pılncak propaganda ve tahrikat hiç bir suretle iyi niyete hami olun anı az. Bu gibi hareketler ceza kanunumuzla suç sayılmıştır ve ağır cezalarla ka rşılanmıştır.
Arkadaşlar,
Bu memlekette uzun yıllardan beri mütemadiyen harbin fecayil anlatılmakta ve belki İstenmeksizin, hor ne pahnsına olursa olsun harpten kaçınmak lâzımdır kanaati telkin olunmaktadır. Bunun sebebi partilerine ve şeflerine itibar kazandırmaktır, ikinci Dünya Harbinde memleketin kon-iilori tarafından korunduğuna horke-•d inandırmak için yapılan bu propagandaların meşum netlceleslnin ne o-'abileceğlnl farketmiyorlar mı?
Sözcüleri şöyle konuşuyor: “Ben Koreye gittim, atom bombasının tah-ibntını gördüm. Bu bombanın tesirinden kurtulanlar bile sakat kalmış-hırdır. En doğru vol harbe karışma inaktır.”
Bu sözleri sanki partimizi harp ta raft.arı İmiş gibi gösterip itibardan düşürmek maksadlylc söylemekte ol
duklarına şüphe yoktur. Millî şeref ve haysiyet duygularını ve İstilâ ve tecavüze karşı mukavemet ruhunu, büyük bir korkunun tesiri altında uyuşturmak gibi meş’um neticeler doğuracak olan bu gibi telkinlerin milletimizin asil his ve duygularlyle hlg bir alâkası yoktur Bu telkinlerin daha düne kadar memleketin idare mesuliyetini omuzlarında taşıyanlardan geldiğini bilmek ne kadar elimdir.
Şurasını açıkça söyllyellm kl. his umumî sulhu korumanın, sulhü korumak isteyenlerin tecavüz niyetini taşıyanlar kadar cesaretli ve kararlı olmalarına bağlı bulunduğuna inanıyoruz. Bu itibarla Kore hakkında verdiğimiz kararın bir sulh kararı yani sulhun korunması uğrunda alınmış bir karar olduğunda asla şüphemiz yoktur. Dünyanın bütün sulhu seven milletleri de bizim bu kanaatimize İştirak etmektedirler.
Ne yazıktır ki, Kore hakkında aldığımız karara mâna vermek ve onu tefsir etmek yolunda muhalifler malûm ve muayyen bozguncu propaganda ile bir hizaya gelmiş ve hattâ onunla işbirliği haline düşmüş bulunuyorlar. Bir taraftan Koreye giderken diğer taraftan maksat, ve menşei ne olursa olsun memleketi bozguncu faaliyet ve propagandalara açık bırak-mıyacağız. Çünkü nereden gelirse gelsin bu gibi tahriklerin, doğuracakları neticeler itibariyle birbirinden ayırt edilmesine imkân yoktur.
Aziz arkadaşlarım.
ikinci Dünya Harbinde memleketi harpten biz koruduk İddiası onların iftihar medarını teşkil etmektedir Bu iddia üzerinde şimdiye kadar münakaşa cereyan etmemesi sadece milli menfaatleri rencide etmemek gibi vatanperverine bir endişeden İler! gelmiştir. Yoksa bu iddianın mesnet sizliği-nl İspat etmek bizim İçin işten bile değildir.
Kore hakkında, umumî sulbü korumak maksadlylc alınan hükümet kararını. harbe tahrik mahiyetinde bir karar gribi göstermek istlyenleri ikinci Cihan Harbinde kendi aldıkları kararın mahiyetini düşiinmlye dâvet ederim. İkinci Dünya Harbinin dışında kalmamızın sebeplerini aynca münakaşa edebiliriz. Bu, kendi kerametleri ve kendi eserleri olmaktan çok ziyade geçen harbin seyir ve mantıkinin bir neticesidir.
Arkadaşlar.
Hâdiseleri kısaca sıralayalım. Bir taraftan Koreye gidecek birliğe iltihak etmek üzere hem tzmlrdcn hem Izmitten hareket eden askerî trenlere sakıt rejime alt İfadeler yazdırılırken diğer taraftan hâlâ nımetdidelik duy-gularlyle hareket eden Hava Kurumu tayyareleriyle memleketin bir kısım mıntıkalarına malûm beyAnnam»*-ler attırılıyor. Bundan başka, yer yer dolaşılarak biraz evvel kısaca İşaret ettiğim sözde sulhçu ve fakat hakikatte tamamen bozguncu telkinlerde bulunulmaya çalışılıyor ve hepsinden fenası aynı kötü telkinler köylere kadar yapılmak isteniyor. Kore meselesi, nerede ise. memlekette âdeta salgın bir korku yaymak vasıtası haline getirilmiş bulunuluyor.
Buna meşru muhalefet demeye *n demokratik telâkkilerle dahi imkân yoktur, bu gibi tahriklerde devanı etmek kendi tabirlerini kendilerine İade suretiyle söyliyelim. Hem memleketin, hem de kendilerinin hayrına olamaz.
Erzurum Adliye binası dün yandı
Bir ay evvel 80 bin lira sarfedilerek tamir edilen binanın neden yandığı tesbif edilemedi
Erzurum 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugün henüz tesbit edilemeyen bir sebepten dolayı Adliye binasında büyük bir yangın zuhur etmiştir. Saat 10 da başlayan yangın 16 va kadar devam etti ve bütün gayretlere rağmen bina kurtarılamadı, fakat büyük bir felâket teşkil edebilecek mühim bir sirayetin önüne geçildi. DahA bir ay evvel 80 bin lira sarfedilerek tamir edilen bu kagir bina tamamen yandı Tahkikat devam etmektedir. Binanın ancak 250 bin 11-’-a İle tamir edileceği tahmin olun-naktadır
Pratik Akşam Ticaret Kursları
tstanbul Ticaret Odası ve Ticaret Borsası tarafından açılan Pratik Akşam Ticaret Kursları şehrimizde btl-vük bir rağbet görmektedir. Dersler, Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu Müdürlüğünün İdaresinde, mütehassıs öğretmenler tarafından verilmektedir.
Akşamlan 18 00-20.00 Arasında, haftada üç gün, Gelir Vergisi. Ticari hesap ve Muhasebe, Muhaberat ve Daktilo dersleri, parasız olarak okutulmaktadır. Kurslar altı aylık devreler halinde ”A ve B“ seksıyonlan-na ayrılmıştır. Okuma, yazma bilen her vatandaş “A” seksiyonuna kabul edilmekte, burayı bitirenlerden Istivenler “B” tekâmül seksiyonuna geçmektedir. Şehrimiz ticaret evlerinin muhasip ihtiyacını karşılayan bu kurslara muhtelif devrelerde şimdiye kadar 1800 kişi devam etmiştir. Kurslara devam edenlerin ekserisi tüccar, esnaf, memur, talebedir. Devamı kolaylaştırmak Icin şehrin muhtelif nııntakalarındakl Halkevleri dershanelerinden de faydalanmaktadır.
/-------------------
TAHSİL KUPONU
I aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin ıv sağıdaki kuponlardan 90 hine getirerek bir kura numarası la blleri’kMİnlz.
TafKllâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayı-ma.
\ 4 * * J
)eni Istanbıtrıııı
'KUPONU
Snvfa 4
YENÎ İSTANBUL
25 Afhifrtoı, 1f»50
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
Yazan ı F. Celâleftln
Batı Akdenizden notlar i
MONTEKA
ve
NİS
Bir eğlence diyarı olan Monaco Prensliği, dünyanın siyasi vaziyetindeki gerginliği gözönünde tutarak, ordusunun mevcudunu 212 kişiye çıkardı
Yazan : Orhan Karayel!
Vilâyet epeyce uzunca bir zaman defterdarsız kalmıştı. İşin pek taliplisi yoktu sanki. Galiba kasabanın havanı kötü kli. Harareti otuz sekizden aşağı düşmezdi. Suyu da ancak kar doldurulduktan sonra tahammül edilir o-lurdu. Yollar tozlu idi, evleri kerpiçten... Binası eğri yapılmış bir sinemasından başka eğlence yeri, hattâ bir meygcdesl bile yoktu.
Onun İçin yeni defterdar geldi haberi yayılınca herkes:
— Kim bu Allahın dertli kulu?., dediler. Erkândan köy tahsildarlarına kadar bütün ilgililer birer birer makamına gittiler, hep eteklediler.
Ufak tefek, müzellef «arıca kır sakallı. arkası yerinde durmaz kaçar bonjurlu bir zatı muhteremdi. Küçücük ayağını. mesti biitün bütün ufak gösteriyordu. Lâstiği, kapının önüne, bir kenara çekilmiş, hlzmote hazır duruyordu. Pantalonun dizleri secdeden çıkıktı. Belli muttali!. müzekkl İdi. Vali bey kendilerine aşırı iltifat etmişlerdi. Evkaf başkâtibini çağırtıp ev tedarikine memur etmişlerdi. O da şöyle bir oduma hizmet olsun diye, kendi döri gözlü e-vinin yansını, yan bölüğünü takdim etmişti. Furgondan çıkan eşyası muhtasardı. Tnmjzce denk edilmiş yatacı-ğı, Avrupakâri üç adet bavulu, bir yıllanmış, ayakları bembeyaz, güzel kafesli saka kuşu, falan filân...
Evkaf başkâtibi gönüllücesine bu eşyanın naklini de İdare etti. İhtiyar karını, bütün kasabanın hanım teyzesi zaten onulmaktan sararmış tahtaları tekrar sijdl süpürdü. Akşam üstü kendileri evlerine gelince, baş örtüsü ile. defterdarı karşıladı:
— Hoş geldiniz efendi evlâdım dedi. O da bu mahdumluğu memnuniyetle kabul etti:
— Hoş bulduk valide., dedi.
Evkaf başkâtibinin çocuğu filân yoktu. Evlerinde gürültü de edilmiş değildi. Artık yeni kiracının hürmetene bütün bütün sessiz oldular. Böyle misafiri nadir şehlrcağızın ahalisi nasıl olur, elbette her gece bir tabla yemek göndermekte de yarış ediyorlardı. Civar komşuların hanımları hanım teyzeye yardıma koşuyorlar, ve-mekleri ocağa vurup, yatağı, yorganı havalandırıp, ortalığı süpürüp çekiliyorlardı.
Ev sahipleri, bir gece, kiracılarını masa başında, bir koluna dayanmış uyumuş buldular Uyandırmalar, yatağına yatırsalar’’ üzüntüden. İçlerinin acısından İki İhtiyar çok hayıflandılar. Fakat:
— A bey efendi sizin haliniz nedir? Evli misiniz, bekâr mı? Hanım efendi evlâdımız bizim memleketimize teşrif etmezler de sizi böyle yapayalnız niye bırakırlar? demeye dilleri varmıyordu.
Bir sabah hükümete gitmeden evvel beyefendi başkâtibi çağırdı. Bol bileğindeki altın saati çıkarıp:
— Acaba burada bedesten var mıdır? Şu saati lütfen satıverseniz» henüz ne maaşımı ne do harcırahımı vermediler.
Başkâtip gözleri ağlamaklı:
— öğleye kadar hele sabır buyurunuz dedi.
Fakat karısı haber verdi kİ, dünyalıkları defterdara yardım edebilecek kadar değildir. En az yirmi lirayı bulmak için karı koca, gönderip, kendi altlarındaki yatağı sattılar.
Fakat defterdarın ev sahibini aralık kapıyı vurarak çağırışı da bir tuhaflarına gitmiyor değildi. Fasıla ile üç defa vuruyor. 6onra 601 elini mİ, sağ elini mİ yakasından yeleğinin son düğmesine doğru indiriyordu. Bu sırada yürüyüşü de bir tuhaftı, tıkıtak, tiki-tak diye ökçelerini yere vuruyor. Dura dura yürüyordu. Başkâtip:
— Allah Allah., diyordu. Bu zatıâli bana bir şey işmar buyuruyorlar ama ne ola ki?.. Şunu kime sorsak? Merakiyle maiyet memurlarından, kaymakam namzedi genç beylerden bir münasibine müracaata karar verip vazgeçiyordu. Nihayet işi açığa vuran yine defterdar oldu. Bir gece yarısına kadar oturduktan sonra, teyzenin uyuklamasından istifade, efendi biçare başkâtibe bin dereden su getirerek. hazan pişman olmuş da vaz geçmiş gibi yaparak. Mason olmasını teklif etti. Mason olmak mı? Neuziı-blllâh, Altmışından aonra mı? Irzına tecavüz edilmiş gibi dehşet içinde, Evkafa. kofları hırsından bütün bütün gayın okuyarak reddetti. Vakna karısına haber etmedi amma «itki sıyrılıp gil.lL
Aradan İki gün geçmeden hanım teyze kocasına, uygunsuz kılıklı bir kötü tazenin, gece yarısı, defterdarca içeri çekildiğini komşuların gözleriyle gördüğünü haber verdi. Başkâtip;
— Gidi papaz kıyafetli kâfir... dîye söylenip duran hanımını, paylaya pay-lnya. güç yola getirdi. Neylersiniz kİ. koni ali hulûsla İşe koşuşan komşu hanımlar yavaş yavaş, artık eve uğramaz oldular:
— Artık öylesine ganlnra da bakandan hayır olur mu ki, tuh Allah belâsını versin, dünyasını berbat ettiği gibi ahretini de viran etti., diyorlardı.
Kof zadelerin düğününde sakallı defterdar aklının dibini tamam gösterdi, bütün bütüne falya verdi. Daha gelir gelmez, dün bir bugün İki, nereden de ahbap olmuştu, nereden de yolunu bulup kendini davet ettirmişti, bilinmez. Evkafcı da onun âdota emriyle. jsrariylc dliğüne gitmeye güç razı olmuştu. Onun öyle taraklarda bezi yoktu. Tabii koca defterdarın ge-
Müsabakası
Amerikada tertip edilen Dünya Hikâye Müsabakasına en güzel İki Türk hikâyesini seçip göndermek vazifesini üzerine alan gazetemiz, teşkil ettiği büyük jürinin karariyle "Sam Amca,, ve •'Merhametli Bir Kadın,, hikâyelerini seçmiş, tercümelerini yaptırmış ve Amerikuya yollamıştır. Müsabakaya gönderilen 422 hikâye içinde jürinin neşredilmek üzere ayırdığı diğer 28 hikâyeyi de sıra ile her gün bu sah i f ede okuyucularımıza sunuyoruz.
lişi ev sahiplerine düğünü bayram ettirmişti. Boş köşeye aldılar:
— Kahvo... dedi. ,
— Aman velinimet, kerem buvur. lütfen cenabına bire gctürlellnı dediler. Bir şişesinden sonra nasıl oldu, oradaki volodlzina piçler birimin İçine konyak mı kattılar, ne ittiler ki, defterdarı fakiri aşırı bir neşe sardı.
Gramofon alabildiğine..
— îsmnyblbl yes slr-i çalıyor, derken ulan ziyaya dönüyordu. Maarif müdürünün hnnımısı, İyice kafayı tütsülemiş. ayakta güç durarak, nmn bin bir İşve İle kendilerini dansa davet etmesin ml? Herkes şaşa kııldı. Defterdar âdeta yolunca çarliston ediyordu Onu görünce beyefendiyi yerlisinden yabancısından oyuna kaldırmayan hanım kalmadı, tş rakıya dönünce artık ne kalır? Kadeh kaldırana hayır demedi İhtiyar... Ricayı umumî üzerine müteahhidin hanımının çaldığı uda da refakat etti. Ufak, muatalâh, tatlı, tecvitti bir sesi vardı. Belli medrese görmüş, Kudur! de okumuştu.
Sarı hafızların damadı KÖpoğlunun gözü. bir aralık uzaktan parmağlyio i-kl telli Işarotl verince, ollor çırpılınca, ısrar edilince gözler. koşnilinde mah-oubane el uğuşturan deftcrdarcığıza bakınca, dayanamadı ortaya atıldı Bonjurunun oteklerlnl pantolonunun kemerine sokup, güzelce oynatıldı. Za-ton düğün cıvımıştı. Delikanlılar:
— Beyefendi, beyefendi!, diye adamcağızı gıdıklıyorlar, öteki:
— Gıdıklama bayılırım... diye çırpındıkça sakalına el atıp edepsizliği ele ıılıp, o nahif vücudu, çelebi zatı itekleyip duruyorlardı.
Vrıkaa etraf güzel kadınlarla, incecik belli kızlarla doluydu. Fakat defterdar sanki büyülenmiş gibi idi. İnan oraJı olur da arada bir şeyler geçtiğini anlamaz olur mu? Bakınız İşe, bir köşeye ustaca çekilmiş, oturmuş ortalığı dikiz eden hncı hanımın tarafına çok bakıyordu, tkl erbab. İki ehli dil, iki malın gözü birbirlerini nasıl la çakmışlardı. Fakat elbette kan seksenindon sonra kendi kendine peşkeş çekecek değildi ya. Kalabalığın ortasından kaybolmasın diye bacağının arasına çekip aldığı beslemesi yemlikti. Evet bir gözü patlak ve korkunç denecek kadar şaşı İdi. şaşkalozdu. Kulaklarının memesi şahrem şahrem yırıktı, pırtıktı. Klmblllr kaç zamparası taktıklarını alabilmek İçin zor» başvurmuşlardı. Fakat esnaf o-1 nu çabuk anlar. Uzaktan yamru yumru olmuş bir koca kupa İle 6İlme, susuz rakı, elden ele geçtikçe hacı hanım yavaşça alıyor, evlâtlığına teslim ediyor, o da curk!... diye gözünü kırpmadan cehennemlik gövdoye indiriyordu. O akşam kepaze olmayan kim kaldı? Şaşkaloz karıyı yanı hacı hanımın beslemesini de oynattılar. E oynamayacak gibi de değildi. Oturduğu zaman lüzumundan fazla yer kaplayan besleme ortalığı altüst ettiği kıçı ilo Konyayı devirdi. Sonunda gitti kendini bizim Abdullah Saflya Efendinin kucağına attı. Ve ancak sabaha karşı evkaf başkâtibi kiracısını salla sırt edip, evine götürüp yatağına atabildi. Üç gün orada ateşler İçinde yattı, yeşil yeşil sular kustu. Sanki gitti gitti geldi. Teyze ona kerhen, başını öbür tarafa çevirerek güç hizmet etti. Adresi filân malûm değildi kİ. ev sahipleri kimine kimsesine haber versln-er. Neden sonra ateş düştü filân da biraz kendine gelir gibi oldu. Fakat hele hastalığından sonra baş efendiye bütün bütün müptelâ kesilmişti. Günlerden bir gün ona sızlandı:
— Çok içmişim. Simdi sen zannedersin ki, bana rakı dokundu. Değil, evvel Allah onun üç mislini de içerim gene tınmam. Mirim bana rakı dokunmaz da moclie dokunur. Ehibba. Yaran. hele hanımlar... Başıma ne gelmişse kadın yüzündendir. Tatlı belâlar... Ey başefendi, dikkat buyurdunuz mu, o akşam kızlı evli ne kadar hanım varsa nasıl da cümlesinin gözü bende İdi. Bende de ne var acaba, nereye gitsem nerede olsam benim etrafımda olurlar, hepsi birden pervane kesilirler. Gözlerini gözlerime dikerler. Bakmayayım derim, yanıma gelirler, bir yolunu bulup »okulularlar. lstan-bulda iken tramvaya, tünele binemezdim. Kalabalıktan İstifade öteme berime sürünürler. Beyoğluna, o canım Bcyoğluna çıkmam bir hengâme olur. Ah başcfendl benim başıma neler neler gelmemiştir. Ben buralara, bu hüo-ra vilâyete neden düşdüm? Yoksa burası benim yerim mi? Yine karı yüzünden. Dairede, maiyetimde bir kâtip hanım vardı, aman efendim, o ne gözler, o ne kaşlar, o ne eda. o ne cefa... Yaş dersen, tahmin et, yaş, kör olayım, on dokuz, yirmi değil ha... Benim usulümdür çekingen davranıyorum. davranıyorum ama, gel gör ki perişanım. Bilirim talihimi, uzatacak olsun elimi, haydi kollarımın arasına düşecek biçare yavru kuş... Kendimi kolluyorum. Fakat bir gün odada evrak imzalatıyor bana, şöyle genç irisi kız, saçlar dağınık, başını iğmiş, kor olayım, carı saçları yüzümü gıdıklıyor. Bir koku, mis... Öever misin flörnmiyi? Ne bilirim mİ dedin a baş-ofendl, demek hayatında hiç koklamadın öyle mi? Yazık sana, bu evdeki İle mi ömrünü geçirdin? Yazık etmişsin cancağızına. Şöyle elimi beline sarıp başımı eğip evrak üzerindeki o yumuk elini öpüverdim, öyle senin bildiğin gibi fenlenmiş doğtl, kız oğlan kız, efendi oğlum, birdenbire, bayılır gibi oldu. Zaten bana hep böyle olur, teşebbüs benden gelmez:
— Sizi efendim bütün kalbimle se-voorum... demez ml? Ah elmasım, ah nuru aynım, aynı nurum ben kulun da seni... derdemez birbirimizin olduk. Ahval ve vakayi yekdiğerini kovaladı durdu. Bir yer tuttum, bir apartman, boş bin lira masraf ettim, şöyle üç odalı kuş kafesi gibi bir şey.,. Ben ancak öğleyin, bir de akşamlan güneş batıncaya kadar kalabiliyorum.
Başkâtip şaştı:
— Canım ben kerimemle oturanım da... Bekârımdır. Refika vefat edeli yirmi sene oluyor, Eh hani kızım anlamadın endişesiyle... Ne ise buraları geçelim, kız senin anlayacağın gebe kaldı. Ne zannettin? Elbette bendon. Armut nereye düşer? dibine.,, derken, şimdi sen diyeceksin kİ nlkâhlayıver. O da ben de can atıyoruz, ama gol gör ki kerime... Canım kerime de pederine ne karışır deme, karışır İşte. Biz çaresiz. bir ebe hekime başvuralım telâşında İken cananım kendiliğinden 1-lâç almış, aman zaman demoye kalmadı, sîzlere ömür oldu, tş dairede büyüdü, kerime de duymuş, Yüz yüzden utanır, âlomin ağzı torba değil ya.
tebdili mekânda ferahlık vardır. Şöyle biraz taşraya çıkayım dedim. Düştük burulara...
İki gün sonra bütün mnhnlloH bildi kİ havı hanımla evlatlığı Abdullah Sa-.’i.va efendide mihınnıı künottlr. Bütün hanımlar hop birden:
— Tuh suratına, dodller. Erkokler:
— Vay midesine papaz herifin, 01ye küfür savurdular.
Üçüncü gece, hafif bir deblcğln u-sûl tuttuğunu, kadınlı erkokli İki sesin:
Sürüm sürüm cezveler kaynasın Rablamın göbofli oynasın..
türküsünün nhenglne uygun, cümbüşün sabaha kadar devam ettiğini duydular.
Evet hacı hanım kayınvalide rolünde, beslemeni Rnbln da Nazlı bir gelin gibi Abdullah Safa beyin evine yan geldiler. Akşamları kalıbı İle buz geliyor, rakı şişeleri boş verilip dolu a-hnıyordu.
Fakat kim ne derse desin, kadın denilen mahlûk öylo yerlerde, Öyle kuş uçmaz kervan geçmez, gölgeslz yerlerde tencere gibi, tava gibi, çanak, çömlek gibi ev eşyasından sayılır. Ama körüne de nasıl eyvallah olur diyeceksiniz. Karı kör mü buyurdunuz? Rahle o eve, o kûhl kimsesiz eve sürme çekmiş gibi, nur İndi. Artık dofterda-rın pantolonları ütüleniyor, sık eık elbise değiştiriyor, arkasında pijama İlo pencerelerde görünüyor, gözünün içi gülüyor, âlomin dedikodusuna:
— Vız gelir... diyerek sakalını zıı^ nıkla knrıjk rastıkla karartıyor, saadetini klmscyo aldırmadan, elinden kaçırmamaya çalışarak, bahtiyar, tıpkı bir venl güvey gibi, tuhafiyecilerden bacı hanıma güvez yemenllor, inceliği nasıl acaba diye elini koncuna sokarak kör karıya çoraplar alıyordu. Galiba on İkiye çeyrek varı hissedenlerin perasızlığı sakallıda da hükümdeydi. !
Rablanın kendisi de, bir defterdar hanımının bütün debdebesini sürmenin zevkini tatmış olacaktı kl. karakoldan adam kurtarmak için merkez memuruna. Jcarel müeccele borcunun geclktlrllmosl İçin evkaf müdürüne, kâtip kayırmak İçin mektuçuya muhterem biraderim filân beyefendi diye, yemin etse başı ağrımaz, İltimas kâğıtları yazıyor metrlnln nüfuzunu gül gibi kullanıyordu.
Üçü de bahtiyardılar, öyle bir ev acaba kasabada var mıydı? Hacı hanım çulu düzmüş, şaşkaloz Rabla bir giydiğini bir daha giymtyerck, efendi İkinci, üçüncü veya sonuncu bir gençlik havası İçinde yaşayıp giderlerken dehrin takallübünde son mu vardır. Maymun dünya kime yar olmuş, bir sabah kapılarının önünde bir otomobil durdu. İçinden elinde bavul levent gibi bir hanım İndi. Aman Allah o ne boydu, o ne bostu. Kumral güzeli ona denir İşte... Mat bir renk, donuk, manolyalar gibi bir beyazlık, heykel misin. o gözler o kudretten sürmeli gözler... doğru kapıyı çaldı. Cevap çıkmayınca şoförle bir şeyler konuştu. Yanlış kapı çalmadığına emin olmuştu kl, daha şiddetle bir daha çaldı. Sokağın bütün İnsanları, kadınlı erkekli ortaya fırlamışlardı. Fakat kapı sanki duvardı. Tabiî o boyla o bosla öyle bir kadın sokak ortasında kalacak değildi ya, evkaf başefendisinln karısı:
— Buyurun hanım efendi evlâdım... diye davet edecek oldu. Ona şöyle kötü kötü baktı: I
— Çekil İçeri koca kan! diye bağırdı. i
Zavallı ihtiyar bozum oldu. Baktı kl çare yok, taze, kapıyı yüklenince İçeri erirdi. Bu sırada önüne İlk çıkan defterdar oldu. Rengi kül gibi idi. ona: ,
— Bonjur baba! dedi.. Kör Rabla:
— Hoş geldiniz... diyecek gibi oldu. Ani bir tokat yedi, şöyle topaç gibi bir döndü yeri boyladı. Üstüne çıktı. Beyoğlu caddesinde gerer gibi gezindi. Hacı hanım nargilesini defterdarın kızının başına yerleştirecekti. Göbeği budur, diye bir tekme yiyince hık dedi yerinde ufrundu. O sırada baktılar kl dayak sıkıdır, muamele sert, camlardan birini kırıp: ,
— Yetişin Ümpıetl Muhammed a-dam öldürüyorlar!,., diye bağırıştılar. Komşu polis memura Rıfat Efendi a-çık kapıdan içeri girecek oldu. Vurulmuş gibi yerinde kaldı. İstanbullu hanımın bulûzu yırtılmış, eağ tarafından yarım ay gibi bir meme fırlamıştı. Rifat Efendi içeri giron sen misin kabilinden bir tokat yedi. Şaşkın, dışarı çıktı. Karakoldan İmdat düdüğü çalınca. İki polis daha koştular. Nasıl koşmasınlar ki, Kör Rabla saadetini şaşkaloz bir kaplan gibi müdafaa ödiyor. Defterdarın kerimesinin üstüne atılmış, yüzünü gözünü tırmalıyordu, öbür taraftan hacı hanım da hissesine isabet eden vazifeden geri kalmıyor- I du. Dişleriyle İstanbullu güzelin kalçalarını ısırıyor onu. yer yer bütün ' bütün zıplatıyordu.
Fakat defterdarın kendisi kimin tarafından çıkacaktı? Biçare:
— Etmeyin eylemeyin, köpeğiniz o-layım. DHrüba... Evlâdım, Rabla elmasım, hacı etme... diye etraflarında zıp zıp sıçrayıp bir sureti hal arayordu. Fakat bir an kör metresinin burnundan kan boşandığını görünce kızının üstüne atıldı. Fakat gözünün üstüne sıyırtma bir tokat yedi. Sanki bir tarafına İnmiş gibi:
— Amanın beni oran, şu tarafım u-yıışuyor... diye olduğu yere yığıldı.
Komiser Ramazan Efendi:
— Hoy bre canım, ne oluyorsunuz bire yahu? diye, bir az da defterdardan korkarak, içeri girdiği zaman az daha dilini yutacaktı. Dllrüba hanım efendi sonuna kadar çıplaktı. Yüzü gözü kan İçinde, ümitsiz ve hırslı anneliği İle. boğuşuyordu. İki kadına û-yırayım diye sokulan komiser de gözünü yerinden oynatıp suratını uyuşturan bir alile yedi. Mahalleliden kim İçeri girerse nasibini alıyor, fakat hepsi de mütehaj’ylr, şaşkın, perişan, yahut hepsinden doğrusu, hayran çıkıyorlardı. Acaba öyle çırıl çıplak bir kadını öyle bir kasaba ömründe görmüş müydü?
Velhasıl İstanbullu, karılan birer birer sokağa fırlatıp attı. Babasının ensesinden tuttu. İstasyona götürdü. Tren kalkarken, bütün kasaba balkı, iayağı yiyenler, güzel kadın merakilerinin hepsi beraber, uğurladılar. A-llmallah tek bir dâvacısı çıkmadı.
Düdük ötüp kaybolurken şimendiferin arkasından bakakalan insanlar, boyıınlnrı bükük, kasabanın tozlu yollarına tekrar döküldüler. Dillerde destan bir masalın tadına doyamadan.
Çransa ve İtalya topraklan aracında ■ sıkışmış küçük Monaco Prensliği Nis'e muhtelif ufalt yollarla bağlı. Birbirinden güzel, şirin villâlar, dağ otelleriyle süslü olan ve yanm saat kadar »üren yolda Prensliğin otobüsleri turistleri, kumarbazlan götürüp getiriyor. Lüks Amerikan otomobilleri ve Cltroenler, Peugeot’Ur vızır vızır İşliyor.
Bizim Yıldız Parkının 8 mislinden daha büyük olmıyan şehir, iki burun halinde Akdenlze uzanıyor. Blrindo, Prens Antolne tarafından 1707-1708 yıllarında inşa edilen saray, katedral, hükümet binası ve müze var. Halihazırda Prens IH. Ralnler'nln oturdu ğu saray, mütevazı kapısının »ağ ve solunda Nuh Nebiden kalma toplar ve küme küme gülleler yer almış Bu gülle yığınları muntazam piramitler halinde sarayın önündeki meydana serpiştirilmiş. Dünyaya kafa tutar gibi bir görünüşleri var.
Fransa himayesinde bulunan Mo-
Fransa Cumhurbaşkanı V. Aurlol, Monaco Prensi
naco’da bugün, 8 bin kadar halis kan (I) Monaco’lu, lö bin Fransız ve epeyce de İtalyan yaşıyor. Her-
m Raini ora, Lâglon d Tıonneur
Monaco Prensinin sarayının kapısı önünde muhafız kıtası nöbet değiştiriyor
nişanı verirken
Eğlence ve kumar kanı Prens m.
kes Fransızca biliyor ama, kendilerine mahsus, İtalyan cay a pek benziyen bir de lisanları var. Normal zamanlarda Ö0 kadar askeri olan Monaco dünyanın son kritik vaziyetini nazarı dikkate alarak, muhtemel bir harp İçin hazırlık yapmaktadır. Bu arada ordusunu (I) 212 kişiye çıkarmıştır.
Şehrin diğer burnunda; Prensliğin bira ihracatıyla beraber —ki Monaco birası pek meşhurdur ve bütün Av-rupada aranır— Bütün gelirini temin •den Montekarlo kumarhanesi ▼• büyük oteller yer almış. Bir saray kadar haşmetli ve güzel olan bu kumarhaneye çabucak zengin olmak veya servetlerini bir lâhzada 3-5 misline çıkarmak için dünyanın bütün kumarbazlan koşuyor. Bakara, rulet masalarında pek çok servetler dönüyor, göz yaşartıcı sahneler cereyan ediyor ama prensliğin kasasına dal-
dİ yan Monaco’nun genç Devlet Baş Hainler, sarayının balkonunda
ma para akıyor. Bir anda kazandığı yüz binlerce lirayı gene bir anda bırakıp beş parasız kalanlara ve 100 franklık bir fiş İçin münakaşa çıkaran ihtiyar kadınlara burada mk rastlanır. Kumarhanenin önünden AJ^ denizin lâcivert fularına doğru İnen korkunç kayalıklar da aynca baha*, dilmeye değer. Bütün ümitlerini ka^* beden sabık milyonerler buradan keı> dilerini bı rakı vermeyi, yeniden hayat mücadelesine atılmaya terolh ederle*
Monaoo’nun en büyük oteli **Hoted de Paris,, nin müdürü t "Bu sene nedense kumarhaneye rağbet blru a» t al di,, diyordu, tkl aydır topu topu dört kişi İntihar etti!,,.
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz Iıersey
Hicrî
Zükad»
11
1369
VAKİT
Gtlnaş öğle İkindi
Akşam Yatsı tmnâk
19 5 0 Ağustos
25
Cıım»
VASAT!
a i? 13.18 17.01 1Ö M 21.32
4.31
Rumî
Ağuı.
12
1866
ezan!
10.22
5.21
9.06 12.00
1.18
L35
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
8.40 8. A. 8 (İskandinav) Lydda'dan. — 9.45 D.H.Y.
(Türk) Bursadan. — 9.50 D. H.Y. (Türk) tzmlrden. — 12,45 M.S.R. (Mısır) Kahire, Nlkosya. — 18.00 D. H. Y.
tTürk) Erzurum. Elâzığ, Malatya, Kayseri, Ankaradan.
15.35 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, Ankaradan. — 15.50 B.E.A. (İngiliz) Lon-Ira. Roma, Atlnadan. — 16.00 O.H.Y. (Türk) tamirden. — 16.30 M.R. (Mısır) Kahire. Lefkoşeden. — 16.25 D. H. Y. (Türk) Beyrut, Kıbrıs, Ankaradan. — 17.00 T.A. E. (Yunan) Atlnadan. — 18.15 D.H. Y. (Türk) Bursadnn. — 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankaradan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.00 D.H.Y. (Türk) Balıkesir, îzmire, — 8.30 D.H.Y.
(Türk) Buraaya. — 9.00 D.H. Y. (Türk) Ankara. Sivas, Elâzığ, Diyarbakır, Vana. — 100 T.A.E. (Yunan) — Atl-naya. — 9.40 S.A.S. (İskandinav) Münich. Kopenhag, New-York‘a. — 10.00 S.R.
(İsviçre) Atina. Cenevre. Zürich, — 10.06 D.H.Y, (Türk) Afyon. Konya, Adana, G.An-tep. Urfaya. — 10.16 D. H, Y. (Türk) İzmlre. — 10.30 D.H. Y. (Türk) Ankara, Adana. Iskenderuna. — 12.10 C. Y.
(Kıbrıs) Ankara. Nikoayaya. - 14.00 M.S.R. (Mısır) Nikos-ya, Kahireye. — 16.00 D.H.Y. (Türk) lsmtre. — 17.00 D.H. Y. (Türk) Ankaraya. — 17.05 D.H.Y, (Türk) Buraaya.
OELECEK OLAN VAPURLAR
600 Antalya, Karablgedan.
- 17.00
— 20.00
- 22.30 dan.
Elrüflk. îımlrden. Sus, Mudanyadnn. Bandırma, Bandırma-
OİDEOEK OLAN
VAPURLAR
3.00 Giresun. Karadeniz*. — 1.00 Necat, lneboluya. —8.00 Bandırma, Bandırmaya. — 0.00 Sus, Mudanyaya. — 17.00 Marakas Mudanyaya — 17.00 Saadet, Ayvalık - İzmir*. — 19.00 Antalya, Ka-rnblgaya.
GELECEK OLAN TRENLER
7.10 Toros. — 8.80 Ankara.
9 15 Ankara (Eke.). — 22.20 komplon.
GİDECEK OLAN TRENLER
8,20 Sumplon (Avrupa) —
18.10 Ankara. — 20.30 Ankara.
SİNEMAL
BEYOĞLU CİHETİ
ALKAZAH (42562) 1 — Ali Baba Kırkharamller. 2 — Dağlar Kıralı (25 kısım birden).
AR (44394) 1 — Yakut Gözlü Kıs (Renkli). — 2 — Yarışlar Kıralı.
ATLTS (40835) 1 — Bel (Güzel Dost). 2 — Sihirli Çs.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ
Aml Bah-
1 — Ağlayan Bir Ömür (Türkçe) 2 — Şimal Kanunu. ELHAMRA 1 — ölüm Mektu-ou, 2 — Tehlike İşareti. ÎNCİ 1 — Aşktan da Üstün. 2 — Tarzanın İntikamı. ÎPEK 1 — Amber. 2 — Son Kısmet.
MELEK (44868) 1 — Gönüller KıraliçesL 2 — Güzeller Revüsü.
LÂLE (43595) 1 — Zafere
Doğru 2 — Nll Melikesi (renkli).
SARAT (41656) 1 — Alevden Gönüller. 2 — Talihim Olsaydı.
SUATPARK (83143) 1 - Öldüren Kılıçlnr (Türkçe). 2 — Şimal Kanunu, 3 — Kasbeh Variyete»!.
SÜMER (42851) 1 — Pranga Mahkûmu. 2 — Aptal Aşık SARK (40380) l — Gungadin-Fedailer Aiııyı (Türkçe) 2 — Tarzan Kadınlar (Türkçe).
ŞIK 1 — Canavar i — Lorel - Hardl retmenl.
TAKSİM (43191) 1 Azabı, çllmes.
TAN 1 oeralar Savaşı.
ÜNAL (Kışlık) rat Geliyor (Türkçe). Harp Zenginleri.
ÜNAL (Yazlık) 1 — Atlantîd (Türkçe). 2 — Yeşil Cehennem Fedaileri.
YENİ 1 — Üçlü Kız. 2 - Hint Rüyası. 3 — Ormanlar Hâkimi (Renkli).
YILDIZ (42847) 1 — İntikam Kurşunlan. 2 — Şejrtahm Kurbanlnn.
ÎSTANBUL CİHETİ ALEMDAR (23863) 1 — Atom Cehennemi. 2 — Kadınlar Cellâdı.
AYSU 1 — Sevimli Haydut
Dlyannda
Tohumu. Dana.öğ-
— Vicdan
2 — Çanakkale Ge-
- Haç Kıralı.
Yolu. 2 — Ma-
3 — Casuslar
1 — Hacı Mu-
2 —
R
(Tilrkçe). 2 — «evimi! Haydudun İntikamı (Türkçe l. AZAK 1 — Binblrlncl Gece 2 — Fablola. 3 — Lorel Hardl Kaldırım Kuşlan.
ÇEMBERLtTAS 1 — Gönüllü Kahraman 2 — Gece ve Gündür. 3 — Asilzade Kahraman.
HALK 1 — Makineli Adamlar Dtyan (30 kışım tekmili birden).
ÎSTANBUL (22367) 1 — Ca-»us Kıran (31 kısım). 2 — Çoban Kızı (Türkçe).
KISMET (28654) 1 — Denizler Arslanı (Türkçe). 2 — Karadağlar Süvarileri.
MARMARA (23860) 1 — Unutulmaz Hâtıralar. 2 — Modern Venüs.
MÎLLÎ (22962) 1 — Atom Co-nenneml.
dı Kırat TURAN lar Yolu •anı. 3 —
Beyoğlu 44644 Ankara 00 Istan bul 24222 İzmir 2222
Üsküdar 60945 K. köy 60872
Karşıyaka 15056
SIHHÎ İMDAT
4499b
60536
W ı
2251
tatanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
2 — Kadınlar Cellâ-
(22127) 1 — Arslan-2 — Ormanlar Ars-Yeyh Ahmcdin Oğlu)
KADIKÖY CİHETİ
HÂLE (60112) 1 — Pencere-
deki Kadın. 2 — Roblnson Adası.
OPERA (608714 1 - Büyük Günah. 2 — Kara Korsan (Türkçe).
SÜREYYA (60862) 1 — Vatan Kahramanı (Türkçe). 2 — yüklük Deliliği.
ANKARA:
1 — Beni
2 — Hava
Çubukçu (Has
(Kaaım-
Tanır
Bü-
1 — Annn İki Açıkgöz
ANKARA (32432) Nasıl Unuttun. Kurdu.
BUYUR (15031) Karan iııa 2 — fahslldar.
CEBECİ (13&46) 1 — Bir Millet Uyanıyor. 2 — Söz Bir Allah Bir.
PARK (11131) 1—Cezayir Dansözü. 2 — İlci Açıkgöz Canavarlar Arasında.
SUS (14071) 1 — öürgün. 2 -Kısmet
SÜMER (14072) 1 Ruhlar. 2 — misi.
ULUR (22249) Hardl Kuru Sen Gideli.
YENÎ (14040)
tlksını. 2 — Kalbim Şenindir. GAR GAZİNOSUNDA: İtalyan ve İspanyol revüleri.
İZMİR!
TAYYARE 1 — Canavar Kadın. 2 — Aşk Serenadı.
■ ■ ■ ■ ■ ■ ......... ■■ ■!
EMİNÖNÜ t Ankara (Emlnö nü) — Sim Başdoğan (Kü çükpazar) — Esat (Divanyo-lU) — Asadur (GedlkpaşAh BEYOĞLU: Oüneş (Merkez)
— Barunak (Taksim) — Ba-tlst Tülbentçi (Takalm) — Bankalar (Galata) — Necdet Ekrem (ŞlşU) — (Şişil) — Halıoıoğlu köy) — Yeni Turan paşa).
FATİH: Muharrem
(Şchzadebaşı) — Ethem Per tev ı Aksaray) — Samatya Hamdi Emgen (Şehremini) — M. Fuat Baver (Karagüm-rük) — H. Gökengin (Fener) EYÜP t Arif Beşer.
BEŞİKTAŞ: S. Recep (Be jlktaş) Arnavutköy • Merkez (Bebek).
KADIKÖY: Büyük (Kadı-
köy) — Kızıltopmk — Göztepe — Bostancı.
CskÜdar: Ahnıedlye. HEYBELİ AD A: Heybellada BUYÜKADAı Merkes.
İZMİR: Çankaya (Alsancak)
— Tüklcllik (Basmahane) —
Şifa (Kemeraltı) — Yeni «Eşrefpaşa) — Güzelyah (Yalılar). ____
Zehirli
Hayaletler Ge-
1 — Lorel Gürültü. 2
1 — Kadın în-
LÂLE 1—Broadway’de Hortlak. 2 — Kiralın Gözdesi. 3 — Arslan Yürekli Çavuş.
TÂN 1 — Broadway*de Hortlak. 2 — Kiralın Gözdesi. 3 — Arslan Yürekli Çavuş.
YENÎ 1 — Monte Kristonun Oğlu. 2 — Kahveci Güzeli.
3 — Korsanlar Kıralı.
MELEK Karavan.
SES 1 — Yaşasın Aşk. 2 — Kalbimin Müziği.
R
D
Y
0
L
R
Raporu. — 8.30 List - LA - Minör
ANKARAt
7.30 Açılış ve program ve M. S. Ayan. — 7.3Ö Kur’an-ı Kerim. — 7.45 Haberler. — 8.00 Saz eserleri ve şarkıİAr (PL). — 8 15 Tangolar (PL). — 8.25 Günün programı ve Hava
Plano Konçertosu (PL), — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve Program. — 12.30 Ayan.
Çandarlı). — 13.00 Haberler. — 13.15 Orkestra parçalan (PL). — 13.80 öğle Gazetesi. — 13.45 Opera Aryalan (PL). — 14.00 Hava Raporu, Akşam programı ve kapanış.
M. S.
12.30 Şarkılar. (Okuyan: Sıdıka
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M. S. Ayan. — 18 00 İncesaz (Şataraban Faslı)., Okuyanlar; Müzehher Güyer, Sabi t o Tur, Sevim Tan. — 18.30 Konuşma. — 18.45 Hafif Melodiler (PL). — 19.00 M, 8. Ayan ve Haberler. — 10.16 Tarihten Bİr Yaprak. — 19.20 Tarihi Türk MüsIğL — 20 00 Varyete Müzikleri (PL). — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Serbest saat.—20.35 Uvertürler (Pl). — 21.00 Türklyede Marahall Plânı. — 21.15 EL gar-SI Minör Keman Konçertosu (PL). (Çalan: Yehudl Mertuhln. — 22 00 Büyük Zafer (Konuşan: Kurmay Binbaşı Feridun Akkor). —22.15 Dans Müziği (PP.). — 22.45 M. 8. A varı ve Haberler. — 23.00 Program ve Kapanış.
ler. — 13.16 Karışık hafif Öğle müziği (PL).
— 13.45 Şarkılar (Okuyan: Ekrem Kongar).
— 14.20 Sanatkâr Betlla Ştatzer Hakkında.
— 14.30 Şarkı ve Türküler (Pl.). — 14.45 Orkestra eserleri (Pl.). — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar — 18.CM) Konuşma. — 18.10 Karışık hafif akşam müziği (Pl.). — 1A30 Yurdun her köşesinden deyişler ve söyleyişler. — 18.50 Konuşma. — 19.00 Haberler. — 19 15 İstanbul haberleri. — 19.20 Konuşma. — 19.30 Radyo senfoni orkestrası konseri. — 20 10 Konuşma. — 20,20 Müzik dünyasından çeşitli örnekler (Pl). — 20.3Û Şarkılar (Ok: Çevriye Tanju). — 2100 Sohbetler. — 21.10 Şan soloları. — 21.30 Konuşma. — 21.40 Fasıl heyeti konseri. — 22.10 Konuşma. — 22.20 Hafif sololar (Pl ). — 22 30 Sas eserleri. — 22.45 Haberler. — 23.00 Dans müziği (Pl.). — 23.30 Programlar ve kapanış,
LONDRAı
tSTANDULl
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haber-
7.40 Pbll Tate ve Orkt. (1Ö.76). — 8.00 Dinleyici îeteklorl (Hafif M.) (19 76). — 11.00 Konçerto (16.84) — 12.30 Fromenodl Konçertosu (19.76). — 13.30 Fred Hartley ve Orkt. (11.49). — 17.15 Kırallık Filarmoni Orkt. (16.84). — 18.15 Cas Kulübü (13.97). — 19.15 Yeni Plâklar. (13 97). — 21.30 Edlnburgh Festivalinden Mllzlk! (16.84). — 23.15 Operada Geceler (25.38).
Fransanın en güze! sahili muhaie-kak ki Nl» ile Marsilya arasındaki-dlr. Bütün Fransızların ve tekmil turistlerin dünyanın cenneti olduğunu İddia ettikleri bu kıyı nedense îstan-bulu görmüş olanJan hayal kınkhğv-na uğratıyor. Dünyanın en güzel yollarının. otellerinin, eğlence yerlerinin burada olduğu İnkâr edilemez. Böyle olmasa Nis’l Marsilyaya bağlayan kordonda lüks otokarlar, trenler vızır vızır İşlemez, seyyah dolu tayyarelerin biri kalkıp biri inmezdi .Fakat. bir turizm merkezi olan bu yerler bilhassa yaz ve bahar aylan İçin zannedildiği kadar cazip değildir. Bir defa, son derece ağır ve sıcak bir havası vardır. Bu sıkıntılı havadan kurtulmak için plâjlara koşanlar gözleri yakan ve yaşartan çok tuzlu bir denizle karşılaşırlar. Üstelik, şöyle sırtüstü uzanıp g-üne# banyosu yapmanın da imkânı yoktur. Çünkü Cannes (Kan) müstesna, bütün bu sahilde bir avuç kum bulamazsınız. Bikini mayolu, çikolata renkli san-şm kızlar, yumruk kadar çakıl taşlarının ürerine o güzelim vücutlannı —Hintli fakirlerin iğneli yatağa yat-
NLste karnaval şenlikleri
ması gibi— uzatarak güneş banyosu alırlar. İnsan, '‘Bizim Florya, Maltepe, Pendik v.s. plajlarının hilkaten blnbir ihtimamla elediği minicik, ipek gibi kumlarını bunlaı görseler, her halde gözlerine inanamazlar,, diye düşünüyor. Buradaki plâjların bir iyiliği varsa, halka kapıları açık, daha doğrusu kapı filân yok. İsteyen gelip, soyunuyor. Eşyalarını taşlann üzerine bırakıp denize dalıyor. Ma-yolariyle, serin serin uyumak suretiyle geceyi burada geçirenlerin de haddi hesabı yoktur.
Yukarıda bahsettiğim gibi. NIs kış aylarında pek ılık ve lâtif bir havaya sahip olmakla beraber, yaz aylarında çekilmez derecede sıcak. Bu sebepten şehrin ana caddeleri ve ara sokaklarında, anadan doğma denecek kadar çıplak, Bikini mayolu, sandal ayakkabılı kızlar, şortlu ve belden yukarısı çıplak erkekler dolaşıp lu-ınyorlar. Ama gece hayatı başladığı zaman, şehrin lüks gazino ve kabarelerinde bu, Ademler, Havvalar, zarif elbiselere, kıymetli mücevherlere bürünmüş olarak karşınıza çakarlar...
K Afuatot 1M0
T «M! ÜT ANSUl
Sayfa 8
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Denizciliğimiz nasıl gelişebilir ?
Yazan t Prof. Muhlddln Etingti
Hemen bir çoğunun denizciliğimizin gelinmesinden bahsederken devlet işletmeleri ve hususi gemi sahiplerinin dışarıdan memlekete bol bol gemiler satın alıp getirmesi ve memleketimizde gemi tonajının artması ile denizciliğimizin gelişebileceği veya gelişmekte olduğuna inanıyor. Hakikatte bunun sadece inanmak istediğimiz bir serap olduğunu söylemek yerinde olur. Deniz işletmelerimizde bugün mevcut noksan ve hataları kabul etsek da, deniz ticaretimizin başka memleketlerdeki gibi bize kazanç sağlayamadığı bu düşüncemizin açık misalidir.
Yıllardan beri devam edeğelen bu vaziyetimiz hakkında gerekli sebepleri acaba hiç araştırdık mı T Hayır. Eğer öyle olsa idi deniz ticaretimizde bugün hakikî bir gelişme olurdu. Denizciliğimizin ilerlemesine engel o-lan sebepleri burada kısasa ele almazdan önoe, denizciliği ve hangi millete denizci denilebileceğini tarif •delini. Bir milletin denizci bir millet vasfını Alabilmesi için, yalnız geniş sahillere sahip olman ve bu sahillerde yaşayan halkının denizi sevmesi kâfi değildir. O milletin kendi gemilerini yapabilmesi ve inşa ettiği bu gemilerle gerek kendi sahillerinde gerekse yabancı memleketlerle deniz yollan açmak suretiyle deniz ticaretini kurup geliştirmesi lâzımdır.
Ancak böyle bir millete denizci bir millet denir ve bir memlekette gemi
endüstrisi ne kadar gelişmiş ise o
m
İH
leket dünya memleketleri
unda denizcilik Ölçüsünde o kadar büyük derece alır. Yabancı memleketlerden gemiler satın almak suretiyle memleketimizde gemi tonajını arttırmak ve sonra yine o memleketlerle deniz ticaretinde rekabete kal-
kışmak İcap eden faydayı sağlamaktan çok uzaktır. Çünkü, bu gemilerin kazanç sağlayabilmesi için gereken iktisadi bir İşletme, ancak gemi endüstrisi fle bir arada düşünüldüğü saman randımanlı ve faydalı olabilir.
Başkaca gemilerin devamlı olarak çalışabilmeleri İçin daimî İhtimama dolayısıyla bakım ve tamire ihtiyaçları vardır. Bu ise ancak gemi endüstrisinin vücudu İle mümkündür. Dünyanın her yerinde bu böyledlr ve biz bir istisna teşkil edemeyiz. İşte bundan dolayıdır ki, milyonlar harcıya-rak dışarıdan satın aldığımız gemilerin yandan fazlasının bakım ve tamir sırası beklemek üzere İstanbul limanında haftalarca İşletme zararı-
na yatması ve hattâ bazılarının seyahatleri esnasında ânsa göstermesinin başlıca sebebi budur.
8ayet memleketimizde denli İşleri ile alâkalı fabrikalar iyi organize ve ıslâh edilmiş, dol ayniyle gemi endüstrisi lâylkı üzere kurulmuş olsa idi bir çok gemilerimizin böyle limanda bekleyerek zarar sağlamasının önüne geçilirdi.
Medeniyet dünyasının ortasında ve iki kıtanın birleştiği iki yanmada ü-zerinde yaşayan Türk Milleti, d en İsçiliğin bu memleketin İktisadî hayatında en büyük faktörlerden biri olduğuna inanmalıdır. Memleketimizi tereddütsüz refaha kavuşturacak yollardan biri budur. Denizcilik denilin-oa, gemi İşletmenin ve gemi İnşa endüstrisinin birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğu ve bunların ancak bir arada mütalâası ile denizciliğimizin gelişebileceğini burada tekrar etmek İsteriz.
Hal böyle iken, esefle kaydedelim kİ, gemi endüstrisi acaba bu memleket için hakikaten verimli olur mu T diye düşünebilenlerimize tek tük rastlıyoruz. Bu kabil kimselere şunu hatırlatmalıyız; denizci hiç bir memlekette ne tek başına gemi endüstrisi ve ne de gemi işletmesi vardır. Qe-mi işletme ve gemi endüstrisini yukarıda da anlatmaya çalıştığımız gibi bir bütün olarak düşünmek ve ancak bu bütünün memleketin İktisadî hayatında faydalı olup olmayacağını mütalâa etmek yerinde olur.
Yıllardan beri hariçten gemi almak siyaseti İle memleketimizde gemi endüstrisinin gelişmesine engel olan ve bu memleketin denizcilikte gelişmesini baltalıyarak bizi başka memleketlerin ticarî menfaatlerine bağlamak isteyen bu gibi sakat düşüncelerin artık aramızda yeri olmamalıdır. Kaldı ki. bir iktisatçı olan sayın Cumhurbaşkanımız geçenlerde T aş kız ok vsğ gemisinin denize İndirilmesi vesilesiyle bize: "İktisadî bile olmasa gemilerimizi memleketimizde yapmalıyız. Ayrıca bu endüstri Karabük çelik fabrikalarımızın müşterisi olacaktır,, mütalâasında bulunmuştu.
Memleketimiz menfaatlerinin bahis mevzuu olduğu yerlerde hattâ İktisadî düşüncelerin bile yeri olamaz.
Türkly amirin her sahada rahat ve geniş teneffüs edebilmesi ancak memleketimizde kendi yaptığımız gemilerle dünyanın hor bucağına denizyollarını ızı uzatarak denli ticaretimizi, dolayısîyle denizciliğimizi geliştirmekle kabil olabilecektir.
MARSHALL PLÂNI ZİRAAT ÂLETLERİ TATBİKATI
1- ■
1 \
Marshall Plânı ziraat âletlerinin dün saat İS te Halkalı Ziraat Mektebinde temsilî bir tatbikatı yapılmıştır. Toplantıda hazır bulunan davetlilere ve matbuat erkânına makinelerin İşleme tarzı hakkında gerekli İzahat verilmiş ve tatbikatı gösterilmiştir. Yukarıdaki resimde bu başarılı tatbikattan bir sahne görülmektedir
Doğu Karadeniz notlan : 4
E rzurumdcrn Trabzona gitmek, Taksimden Sarryere gitmek kadar basit bir hale gelmiştir. Halbuki eskiden bu İki şehir arasında, arabalarla en aşağı dört günde seyahat edilirdi
Yazan : Hüseyin Avnl ŞANDA
Trabzondan, Erzurum a, Rlzeye, Ho-paya kadar, yine Trabzondan da Samsuna, oradan da Ankaraya devamlı bir surotte otomobil vs otobüs seferleri vardır. Belediyenin önündeki meydandan kalkan bu vasıtalar her saat yoloularla dolup boşalmaktadır. Bugünkü muntazam yollarda, bu münakale vamtalorlyle Trabzondan Erzuruma gitmek. Taksimden Sarıye-rere gitmek kadar basit bir mesele haline girmiştir. Günün her saatinde şoförler “Erzuruma dolmuş, bir kişi” diye bağırmaktadır. Şehrin, en hareketli yeri de burasıdır. Halbuki muntazam yollar yapılmadığı. bugünkü motörlü vasıtaların İşlemediği devirlerde, bir araba yazın Erzuruma en aşağı dört gÜndo gidebilirdi. Şimdi Trabzondan sat 10 da kalkan bir otomobil, Erzuruma saat 6 da varmaktadır. Bu suretle Erzurum transit yolu, bir şehrin banliyö yolu kadar işlektir.
Netloa itibariyle motörlü vasıtalar, şehirler, kasabalar, köyler arasındaki sosyal münasebetleri daha sistemli bir bale gotirilmiş, aradaki mesafe mefhumunu ortadan kaldırmıştır. Bir çok müteşebbis sermayedarlar da, sermayelerini motörlü vasıtalara yatırmışlardır. Bu müteşebbisle İn birkaçı bir araya gelerek şirket halinde de çalışmaktadırlar.
Her yerde olduğu gibi. Trabzonda da, araba ve kervanların bulunduğu eski hanlar, şimdi garaja tahavvül etmiştir. Hattâ bu hanların tarihe kanaması, Anadolu şehirlerindeki sokakların temizlenmesini de kolaylaştırmıştır. Bilindiği gibi arabaların yanaştığı bu banlardaki atların pislikleri, bunlardan çıkan sinekler. Ü-zerleri ekseriyetle açık bulunan yiye-cok dükkânlarına, aşçı dükkânlarına kadar musallat olurdu. Böyloce çarşılarda slnekli kebapçı dükkânlarının önünden geçilmezdi. Trabzonda da motörlü vasıtaların taammümünden sonra, bu gibi pislikler ortadan kalkmış. şehrin sokaklarını daha ziyade temiz tutmak imkânları hâsıl olmuştur. Yalnız araba ve kervan devrinden kötü bir miras kalmıştır. O da şudur: Eskiden arabaların ne günü Erzuruma veyahut başka bir şehre hareket edeceği belli değildi. Ortada muayyen bir tarife de yoktu. Simdi bu eski hanların yerini garajlar, arabacıların, kâhyalarını yerlerini de otobüs, kamyon sahipleri almıştır. Bunlar da, bir otobüsün kaçta hareket edeceği hakkında kat'î malûmat verememektedir. Trabzzmda bir otobüs saat 0 da hareket edeceğini İlân ettiği halde,* tam saat 19 da hareket etmiştir. Bu yüzden yolcular, cşyala-rlyle birlikte otobüsün başı ucundan ayrılmamağa mecbur kalmışlardır. Görülüyor ki, motörlü basıtalarla birlikte onun metodlan henüz işletmeciliğimizde yer almamıştır. Belediyelerin bu nevi İşletmeleri kontrol etmesi lâzımdır.
Biz de, birkaç arkadaş çetin bir pazarlıktan sonra bir binek otomobili Lutaralc Hamin köyüne hareket ettik. Çünkü yukarıda belirttiğimiz gibi, o-tobüslerln hareket saati belli değildi. Otomobilimiz bizi evvelâ tütün, mısır, . tarlan ve fındık bahçeleri arasından geçirerek, dik yokuşlara çıkardı. Çam ormanları arasından, denizden 1200 metre irtifaa çıkan dağlardan geçtik, tam bir saatte etrafı çamlıklarla çevrilmiş, yeşil bir vadiye geldik. Hamin köyündeki evlerin, şimal memleketlerindeki evler gibi, kara karşı mukavemet İçin damlan çatıktı, boylece dağlarda, dik yamaçlarda tek başına muhtelif evler göze çarpıyordu. Damlarda kiremit yerine, zamanla güneşten kararmış İnce çam tahtalarından İbaret kaplamalar vardı. Bu köyde bir otel, pansiyon, lokantalar, kahveler. İki fırın, birkaç bakkal dükkânı, bir kaç köylü evi bulunmnktaydı. Trabzondan bazı aileler yazı geçirmek için bu pansiyon ve evlere yerleşmişlerdi. Her dağ köyünde olduğu gibi, burada da etrafı bir duman kaplıyor. Biraz sonra dağılarak tekrar güneş çıkıyordu. Şehir çok sıcak olduğu halde, burada hava çok serindi.
Bizde de her güzel yeri, İsvîçreye benzetmek bir âdettir. Bizi buraya getiren şoför de aynı şeyleri söyledi.
Köyün lokantasında yolcular yemek yedikten sonra daha yüksek dağlara, yani Zigana dağlarına doğru hareket ettL
Vaktiyle Umumî Müfettiş Tahsin Uzer’in bu dağ köyünde turistleri tatmin edecok bir şekilde otel yaptırmak için projeler hazırlattığından bahsedildi "Sonra bu iş kaldı” diyorlar. Müteşebbis sermayedarların da, bu rüzel yerlerde oteller yaptırması beklenmektedir. Fakat kim otel yaptıracak. Mevcut otel, tamla olmakla beraber, ihtiyacı tatmin etmeken pek uzaktır. Çam tahtalarından yapılmış bu otelin odalarında yegâne güzel şey, çam tahtalarından çıkan kokudur.
Transit yolunda birkaç kişi yaya olarak yürüdük, burada korkunç bir tabiat manzarsı göze çarpıyordu. Çamlıkların arasından akan bir su, bir vadiyi takip ederek dereye dökülüyordu. Derenin bulunduğu vadilerde, küçük küçük mısır tarlaları ve köy evleri göze çarpıyordu. Bu dik yamaçlarda bir karış topraktan bile İstifade edilmektedir. Daha uzakta geçit yerlerinde, hâkim mevkilerde göze çarpan kaleler, İnsana bu yolun tarihî bir yol olduğunu hatırlatmaktadır. Her halde Fatihin orduslyle birlikte, bu İstikametlerden birinden Trabzona doğru yürüdüğü anlaşılmaktadır. Bu tarihlerden evvel de, bu geçit yerlerinde görülen kalelerin küçük küçük mahallî feodal beylere alt olduğunuzannettlrlyor; 15 İnci asırda, Kadl’den Samakande giden bir İspanyol sefiri, seyahatnamesinde bu yollardan birinden geçtiğin! anlatmakta, feodal beylerden birine hediye vermek zorunda kaldığını yazmaktadır. Belki de İspanyol sefirinin geçtiği yollardan biri de, böyle geçit yerlerinden biridir.
*
ödemişin Cülcük yaylasında dağdaki küçük bir göl kenarında İzmir Hususi İdaresi bir otel yaptırmıştı. Gerek Hamin köyünde, gerekse çamlıklar arasında, denize hâkim olan tepelerde vadilerde (soğuk su, Zafa-nus gibi sayfiye yerlerinde) oteller yaptırmak zihinleri meşgul etmektedir. Vaktiyle DDenlz Bankası, bir projesinde, Karadenlze süratli postalar işleterek, buralarda yolcuların birkaç gün olsun kalması İçin oteller yaptırmak fikri olduğu söyleniyor. Herhalde Denlzbank İle beraber, bu projeler tarihe karışmıştır. Bugünkü ekonomik cereyanlara göra, bir devlet İşletmesinin otel yapmasına İmkân yoktur. Hususî müteşebbisler de bu sahayı kârlı bulmamaktadır. Bu şartlar dahilinde. bu güzel tabiat manzaralarının bulunduğu yerlerden, ancak evi ve köşkü olanlar istifade edecek, o-tomobillerle gelen geçen yolcular da, ancak bir gazinoda kahve İçmeğe imkân bulacaktır.
Eskiden bu imkân da yoktu. Hayır sahibi bir belediye reisi Çifteçam-lık denilen bir mevkide lokantası, gazinosu olan modern bir bina yaptırmıştır. Fakat "Bu lüks binaya ne lüzum var’1 diye de hâlâ tenkid edilmektedir.
İzmir Sanayi Birliğinde
Ticaret Bakam bir konuşma yaptı
Yeni bir sanayi kongresi toplanacak. Umumi
bir ekonomi politikası tesbit edilecek
İzmir 14 (Hususî muhabirimi* bildiriyor) — Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Velibeşe bu akşam saat 17.30 da Sanayi Birliğinde yapılan toplantıda sanayicilerin muhtelif konularda izhar ettikler! dilek ve ileri sürdükleri şikâyetleri dinleyerek bunlara cevaplar vermiştir.
Ruzname 15 maddeyi ihtiva ettiği halde sanayicilerin hazırlıklı bulunmaları bütün mevzulara temas imkânını vermiştir. Sanayi Birliği üyesi Mehmet Karaoğlu İzmir sanayicilerinin Ticaret Odası çatısı altında kendi seslerini duyuramadıklarını yana yakıla anlatarak müstakil bir sanayi odası kurulmasını istemiştir. Bakan, müstakil sanayi odası kurulması bahsinde İzmir sanayicilerinin arzularının yerine getirilmesine çalışılacağını belirterek, ruznamedekl Muamele Vergisi bahsine temas etmiş ve yeni Muamele Vergisi Kanununun birçok mahzurları ortadan kaldıracağını, çalışma mevzuunun tanzim! için yeni bir kanun hazırlanmakta olduğunu belirtmiş, yine toplantı ruz-nameslnde İşaret edildiği gibi Türkiye Sanayi Bankası faaliyete geçer geçmez bu kadar geniş bir sanayi zümresin! kucaklayan îzmlre bir 8a-nayl Bankası şubesi açılmasını kendisinin de gayet lüzumlu gördüğünü ifade etmiştir. Bakan, maden sanayi zümresinin kendisine takdim ettiği raporda İfade edilen konuyu yakınan bildiğin! ve yeni bir maden kanunu hazırlanacağını söylemiş, İzhar edilen arzu üzerine tekrar Muamele Vergisi Kanunundan bahsile Muamele Vergisi konusunun bütün ekonomi âlemini alâkadar ettiği gibi aynı zamanda gelir bakımından devlet mâliyesini de İlgilendirdiğini söyllyerek yeni kanunun birçok mahzurları bertaraf edeceğini beyan etmiştir.
Bundan sonra memlekette,bir sanayi politikası olmadığım, bunu temin için bir sanayi kongresi toplanarak gelecekte bir ekonomi konsey! kurulması icap ettiği ileri sürülmüştür.
Ekonomi ve Ticaret Bakam kürsüye gelerek aşağıdaki konuşmayı yapmıştır.
**Türkiyenln bir çok mevzularda yapacağı İşler vardır. Umumî bir ekonomi politikasına iştirakimiz meydandadır. Bunu yapabilmek İçin uzun tetkiklere ve istatistik malûmata, bir çok donelerin elde bulundurulmasına lüzum görmekteyim. Kısacası, sanayiimizi bilmeliyiz. Onun kuvvet! ve kudreti altında malûmattar bulunmamız İcap ediyor. Sanayi kongTeslnl toplamak lüzumu üzerinde sizinle beraberim. Ancak bunun acele bir kararla toplanması belki faydalı olmı-yacak ve tetkikler yaptırmamızı İcap ettirecektir. D. P. iktidarı 3 aydan beri ekonomik sahalarda yaptığı istişarelerden çok faydalanmıştır. Bu bakımdan toplanması istenilen ve bizim de temenni ettiğimiz sanayi kongresinden gayet büyük istifadeler elde edeceğimize inanıyorum. Tarihini şimdiden tesbit etmemekle beraber en yakın bir zamanda sanayi kongroslnl
toplıyacağız. Daimî ekonomik konseyi mevzuu da sanayi kongresinde ele alınıp mütalâa olunabilir."
Bakan standardizasyon ve norm nizamnamesi bahsinde Sanayi Birliğinden Osman Kibarın yaptığı uzun konuşmaya cevap verorek şöyle demiştir: •Standardizasyon
mevzuu meleketlmlzde yenidir. Şimdiye kadar memleket sanayi ve mamulâtı standartlaşma ve norma tâbi olmak gibi bir mevzula yakinen İlgilenmemişti. Bakanlığa geldiğim günden beri büyük bir memnunlukla bu vâdlde büyük bir temar yül sezmekteyim. Efkân umumiye her mevzuda standardizasyon taraftarlığı yapıyor. Bence işin sahipleri olan İmalâtçılarla İstihsaldi eri bunun faydasına inandırmak lâzımdır. Onlar İnanınca her şey daha kolay yürüyecektir. Biz her mevzuda standartlaşmaya taraftarız. Marshall heyetinden pamuk standardizasyonu İçin bir mütehassıs istedik ve bu yolda çalışanları tefrik ettik. Hangi maddeyi standartlaştıracağımızı tâyin etmek için tetkikler ve tatbikatta alınacak neticelere göre karar vermek lâzımdır, incir üzerinde Bakanlık standardizasyonu temine muvaffak olamadı. Çünkü incir İhracatçıları buna muhaliftirler. Hangi mevzuu ele alırsak İstanbul ve İzmir Borsalan standardizasyon olamaz diyorlar. 8u halde efkârı umumiyeyi hazırlamak en doğru yoldur.”
ö.
Kauçuk fabrikatörlerinin toplantısı
Piyasamızda kauçuk 160 kuruştan 380 kuruşa kadar yükseldi
Kauçuk îşltyen bam fabrikaların temsilcileri Bölge 8anayî Birliğinde bir toplantı yaparak kauçuk tedariki, yeni dış ticaret rejiminin kauçuğa taallûk eden kısımları üzerinde görüşmeler yapmışlardır. Bundan başka ham ve yan işlenmiş kauçuğun gümrük resminin yakında artacağı da bahis mevzuu olmuştur. Esasen menşe memleketlerde fiyatı yükselen kauçuk, Gümrük Resminin
artışından sonra piyasamızdaki daha ziyade pahalılaşacaktır.
Bu hâdiselerin tesiriyle piyasamızda bir kilo kauçuk 380 kuruşa kadar yükselmiştir. Bir ay evvel fiyat 160 kuruştu. Kauçuk fabrikatörleri, kauçuk ticaretini alâkadar eden bu meseleler hakkında, Bölge Sanayi Birliğinin hükümet nezdinde teşebbüslerde bulunmasını istemişlerdir.
Kahve sarfiyatı azalıyor
Kahve piyasası durgun bir devre geçirmektedir. Fiyatlar toptan 780-740 kuruş arasında bulunmaktadır. Kahve tacirlerinin anlattığına göre, bu mevsimde sürüm azdır. Meyve, blİhsasa karpuz mevsiminde kahve sarfiyatı ayda 7000 çuval olarak hesap edilmektedir. Halbuki kış aylarında ise sarfiyat 10.000 çuvalı bulmaktadır.
Sadeyağ fiyattan
Piyasada sadeyağ fiyatları tedricî bir surette düşmektedir. Dün Ticaret Boreasında 8İverek yağı 475 kuruştan. Kara yağı 880 kuruştan, Ajp-dahan yağı İse 395 kuruştan muamele görmüştür. Dün muhtelif bölgelerden şehrimiz piyasasına 17 ton yağ gelmiştir.
İş Bankasının yıldönümü
Yann Türkiye îş Bankasının 28 mcı yıldönümüdür. Bilindiği gibi tş Bankası 1924 yılında An karada kurulmuştu.
Alman - Yugoslav müzakereleri
Frankfurt, (Husuırf) — Federal Ekonomi Bakanlıffmd&n ö^renlldlffl-ne gtJra, pek yakında Bata Almanya İle Yugoslavya arasında bir kredi ve emtia anlaşmam imzalanacaktır. Her İki taraf da böyle bir anlaşmayı kabul etmişler, fakat henOa Yugos-lavyanın hemen ihraç etmesi lâzım gelen mallar için kredi meselesinde tam uyuyamamışlardır. Bu anlaşma yürürlüce girmeden önce Müttefik Yüksek Komisyonunun tasdikinden geçecekti».
Devlet Denizyollarının en yeni ve
YOLCU GEMİSİNİN
ÎLK FUAR SEFERİ
İSIEHERUN
İzmir seyahatine tahsis edilmiştir.
İlk sefer 28 Ağustos 1950 de
"İSKENDERUN” gemisi, 28 Ağustos saat 14 te İstanbul 'dan hareket ederek, Çanakkale'ye uğradıktan sonra İzmir*® gidecek ve İzmir’de 2 glln kalıp tekrar İstanbul’a dönecektir
Bu sefer, 4, 11, 18 eylül tarihlerinde aynı programla tekrar edilecektir Gidiş - geliş bileti âlân sayın yolcuların otel aramak külfetinden kurtulmaları için vapurun îzmirdeki tevakkufu zarfında arzu edenlerin yatak ücreti mukabilinde gemide kamarada kalmaları temin edilecektir
Gemide mükemmel bir caz île her zaman yolcuların emrine âmade yüzme havuzu ve sinema vardır
Bu konforlu gemi fl® seyahat etmeniz her balamdan knçınlmıyacak fırsattır.
Gidiş-geliş biletleri satılmaktadır
Denizyolları acentelerinden İzahat alabilirsiniz.
(11600)
i
T/ • ■* * * i
L
/:1i
n lüks
Eski kuı
ttâ—
231.-
38. b4
38.8>
38.80
U 1/4
B.8B
102.—
7.30
H.-
«3.50
84.-
84-20
PİYASALARI
İstanbul Ticaret Borsası
İstanbul Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Kapanıp
Kapanış
Bugfln
Bugün
Borsalarda vaziyet
Altınlar
Adana Ticaret Borsası
Trabzon Ticaret Borsası
Şirket Tahvilleri
Ziraat Bankan
Gümüş, Platin
En yu kar
Şirket Hisse Senetleri
Eskişehir Ticaret Borsası
İsviçre Frangı
En yukarı
Ecnebi Tahviller
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Kalkınma Tahvilleri üzerine mah miktarda muameleler cereyan etmiş
Altın piyasasında Isa dllne niabetle canlılık müşahede edilmiştir.
Eaki
Kapanış
tan ekeli) a ıra) Çıplak)
Son
Kapanıp
Gümüş Gr Plâtln M
f.C. Merkez Bankaaı Türkiye îş Bankan Türk Ticaret Banka» Aralan Çimento ......
Şark Değirmencilik Milli Reasürans ....
FINDIK
a) höo randımanlı kabuklu tombul « b) tç sıra kontrnlIO .
Buğday yumuşak Buğday eert -----------
â_rpa .••«.«••..••«.••■a
Ikramlyeil tahviller 1933 Ergani .........
L93H lkramiyell .....
Mili) 194) 1941
1/2
Nebati Tatları
Zeytinyağı (E.tt. Sueemyağı (Raf Ayçiçeği (Rafine
Fındık yatı (Çürük)
Tatlı tohumlar ı Ayçiçeği tohuma • Keten tohumu Kendir tohumu Susam ...............
Yer fıstığı kabuklu
Ticaret Bordasında fındık fiyatları sağlam durumunu muhafaza etmektedir. Yeni mahsul yeşil ve kırmın mercimek üzerine ehemmiyetli miktarlarda mubayaalar olmaktadır.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bor-aaaında, dün de olduğu gibi yüzde 6 faizli dut tir.
Sterllng
Dolar ....^ &T. Frangı İsviçre Fr. Belç. Fr.... İsveç Kr..« Florin ----
Liret _____
Drahmi .... Eecoudoe .
Kuru Meyvalar ı
Fındık (kabuklu etvrt)
Bindik (tç tombul) Ceviz (kabuklu) ___
Ceviz (îç natürei)
İstanbul t
Zürich Borsası (Serbest)
(tam derileri
8ıgır salamura Oaaap) kl Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
(•) Günündo Borsodu muamolcsı t ou eli sdilmeaılş tahvilât ve ■■hamın
Borsada çekird^k^sj kuru üzüm piyasası en hareketli günlerini yaşamaktadır. Fiyat çok yükselmiştir. Gelen mallar tamamen satılmaktadır. Pamuk piyasası da bugün gayet hareketli idi. Alivre pamuk fiyatı 255 e kadar yükselmiştir.
Üzüm çekirdeksiz No.9 tncir A eerlel No. a...
” B eerlef No. 108 Akala 1 --------------
A kala n
Aknla III-------
yeril ..........
yağı (rafine) ... çekirdeği
Te-Uüepîer^öden-1ı&krıb) piyoaa degerîerL
Dokuma Ham Maddeierlı
rifük (ana mal)
Tiftik (Natürei) ......
Yapak Trakya (Kırkım)
Mıeır Kredi Fonslvr 1903 | 172.— |
23.â 1950
Durumu
Türk Liram ......
Dolar «•eae»eee (Sew*« Storllnp
Franetz Frangı
Bugün
Lira
4.90
4.94
Külçe YeıK Gr Külçe Defiıesa.
Cumhuriyet .
Reşat
Hamlt .......
Gulden--------
tngU-Lz .•••••••«« Franaıs kok , NapolAon LLI îavlçre ...••••••
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüa) Buğday Ofis .........
Arpa yemlik (dökme)
Mımr «an (çuvalı) Fasulye tombul ........
Fasulye Çalı sert Euşyeml
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşU
Nohut natürei ________r
New-York Borsası
Bradford Piyasası
w/n
18/21
34.—Nom
30.- ”
20'21
18/21
=Fiyat)
IS
İskenderiye Borsası
82-10
101-31*
Dün
»e.—
232.—
37.93
37 99
37-17
(S —
49.—
Londra Borsası
••«•••eee
Buğday (Buşeli=Sent)
Sert Kış mahsûlü No. S
Kırmızı ” ° No. 2
Pamuk Mlddling (Libresl=8ent)
Ekim ....................
Aralık
e4deeeeeeeeedl4Ş«Şşeeewd
Mart ..............•••w.
Tiftik (Ldbresl=8ent) _____
Teksas No. 1
bindik (L!bresl=8ent) —.
Kabuklu yeril İr) orta ...................
Levant İç IthaJ malı ....
Bkntra iri İç ithal malı
U 1/4
a./i
107.—
7 30
24/VIII/1950 Perşembe
YABANCI BORSALAR
MEMLEKET ve DÜNYA
Müdafaa 1 Domiryolu IV Domiryolu V ... 1949 Ikramlyell Diterleri
1941 Demiryolu VI
Kalkınma I
•w. 11 *«ewe«
%o et ıu
%8 1949 tstîkraaj I
%ö 194 b İstikrazı LL_
Milli Müdafaa X —tfr
1949 • e I
Q W To7 1934 Slvas-Erzurum I...
1934 rt ts L1.-VL1...
%7 1941 Demiryolu L«
1943 •t U...
%7 1941 •T LLI...
%7 Mili! Müdafaa 1.^
%7 et II
re ui...
*7 ef 99 IV...
Anadolu D.T. Tertip A/B.
•• •• c.
*60
r> „ MUmes. Senet
BORSA
Kuru örüm (Llhreri=Hent) rhompaon çekirdeksiz seçme ...
Keten tıihamu (Buşell=rDolar)
Mlnnea polis «••■•••••••••••#•(e«e*«ee«e
Kalay (L!bre0i=8ent) ..............
Levha-teneke (100 libre dolar)
Keten tohumu (Tonu=8terllng)
Bombay ••••••••«•••
Kalküta .........................
Yer fıstığı Hindistan .............
Tiftik İyi mıü (Libresi Sıra maiı
Tün Anadolu Trakya "
Tnmıılı (Kantarı ^Telinin) Aehrnounl Kihr elyaftı F/G. Karnah Uaun eivnfh F/G.
Sayfa S
T E N t İSTANBUL
25 Ağustos 1950
ALTIN EVLER İNŞAAT KÛLLEKTİF
Adlı Sicil: 42474 - İstanbul - Çemberlifaş Garanti Bankası üstü No. 1 - Tel.: 27310
Ayda 20 veya 30 lira taksitle satılık arsalar satışı devam etmektedir
Şirketimizden peşin veya taksitle arsa alan savın müşterilerimiz, sıra tercih numaralarına göre, 650 - 750 numaraya kadar 27 - ağustos - 1950 pazar günü Çemberlitaş, Garanti Bankasının önünden saat 8,30 da kalkacak otobüslerle Altın Şehir’e gidilerek, arsalarını seçip kapatacaklardır. Sırası gelmiyen müşterilerimizden Altın Şehir arsalarını görmek istiyenler, Sirkeciden kalkacak 8,20 Posta treniyle gidip dönebilirler.
Not: Arsa satışları, Şirketimizde ve İzmir Fuarındaki Paviyonumuzda ya pılmaktadır.
== ÖZEL:ORTA-LİSE ---
İSTİKLÂL LİSESİ
Yatıh Yatısız
öğrenci kayıtlarına başlanmıştır. İsteyenlere tarifname gönderilir. ==^=^= Şehzadehaşı - Tel. : 22534 =
K ı z
Erkek
•J.1
UZ?
• •
9 9 9
VARDIR, 0 M
WIUYS ÖVER LAN D
FABRİKALARININ İMAL
ETT/Gi yem UNİVERSAL T™ Jeep tfRllİR,
c
*
C. G. D. T.’nin
LÜBNAN HAVAYOLLARI UÇAKLARlYLE
HER PERŞEMBE
I
BEYRUT - BAĞDAD - KAHİRE
İÇİN DOĞRU POSTA
lstanbuldan hareket saat 9,45 te Beyruta muvasalat saat 12,15 te Bağdada muvasalat saat 16,45 te Kahireye muvasalat saat 17,00 de
TENZİLÂTLI
İSTANBUL - BEYRUT İSTANBUL - BAGDAD İSTANBUL - KAHİRE
FİYATLAR
171.50 T. LİRASI
328 — T. LİRASI
266 — T. LİRASI
Her nevi tafsilât İçin Taksim
IR
FR
Cumhuriyet Meydanı No. 1
ve bütün seyahat acenteliklerine müracaat
Türkiye Umumî Mümessili»
Beyoğlu İstiklâl caddesi No. 392 - 394 İstanbul
Telefon : 49244
Telgraf: TÛRKMOTOR - İstanbul
ı= 500 lirası peşin, 75 lira ayda
TAKSİTLE SATILIK ARSALAR
Bu arsalar Istanbulun plâjlar kartiyesi halinde İnkişaf eden Marmaranın Anadolu yakasında, (Dragos) Orhantepe çevreslndedir. Bilindiği gibi bu tepe, Ankara Yapı Kooperatifi tarafından kendisine yeter tesislerle plânlaştınlmış ve burada şimdiden 50 ev inşa edilmiş olduğundan burası yarının en mütekâmil bir şehir örneğidir.
Şahlık arsalar böyle bir sitenin çevresi içinde olmakla beraber hem asfalt Bağdad caddesi üzerinde, hem de Cevizli tren istasyonunun tam karşısında bulunmak gibi enteresan bir hususiyete sahibdlrler. Müracaat: Küçükyalı ilerisinde Bağdad caddesi üzerinde tdealtepe .otobüs durağında 93 No.
Satılık konforlu OTOMOBİL
Pontiac 948 modeli radyo, kalorifer, Nylon döşeme, sis lâmbası olan ve dışardan tarafa güneşlikleri bulunan son sistem konforu haiz bir otomobil Amerikaya yolculuk dolayı-siyle ehven fiyatla verilecektir.
Müracaat yeri: Amerikan So-koni Gaz, Benzin. Ulus sineması karşısında. Yenişehir. Ankara.
Telefon: 25888
4
—— SAYIN HALKIMIZA ——■
ZİYA BOYER ECZANESİ
Reçeteleriniz, tanınmış fabrikaların ilâçları ile yapılır. Yerli ve ecnebi müstahzaratın muhtelif şekilleri emrinize Amadedir.
ZIYA BOYER ECZANESİ
Karaköy, Tünel yanı
KİRALIK
Konforlu Daire
Mecburi nakil dolayıslylo Şişli Bulgarçarşısında kaloriferli, sıcak sulu, 6 oda mükemmel konforlu bir a-partman dairesi devren kiralıktır. Senelik kirası 3800 Hradır. Saat 8-13 arası 80725 telefon numarasına müracaat.
Betonarme Köprü Yapımı
Karayolları Genel Müdürlüğünden:
1 — Eksiltmeye konulan iş: Kırıkkale - Çeriklî - Yerköy yolu üzerinde dokuz köprünün betonarme olarak yapımı olup keşif bedelleri cem’an (757.053.60) yedi yüz elli yedi bin elli üç lira altmış kuruştur.
2 — Eksiltme günü: 8.9.1950 tarihine rastalayan cuma günü saat 10 da Ankarada Bayındırlık Bakanlığı binasında Karayolları Genel Müdürlüğünde Karayolları Eksiltme Komisyonunca kapalı zarf usullyle yapılacaktır.
3 — Eksiltme evrakı: Vezneye yatırılacak (87,85) otuz yedi lira seksen beş kuruş bedele alt makbuz karşılığında Karayolları Genel Müdürlüğü Teknik Hesaplar Şubesinden alınabilir.
4 — Eksiltmeye girebilmek için:
a) İsteklilerin 1950 yılına alt Tlacret Odası belgesi İle usulü dairesinde (34,032,14) otuz dört bin otuz iki lira on dört kuruşluk geçici teminat vermeleri.
b) Bu işin teknik öneminde bir İşi İyi surette başarmış veya idare ve denetlemiş olduklarını isbata yarar belgelerini, Karayolları Genel Müdürlüğü ile Ankara, İstanbul Yollar Bölge Müdürlüklerinden birinden alacakları tanıtma beyannamelerine (Müteahhit ehliyet beyannamesi, müteahhit plân ve teçhizat beyannamesi) bağlamaları ve bu beyannamelerin içindeki sorular cevaplandırılarak yeterlik belgesi isteme dilekçeleriyle birlikte eksiltme gününden en az üç gün önce (tatil günleri hariç) yazı ile Bayındırlık Bakanlığına müracaat ederek bu İş İçin yeterlik belgesi almaları,
5 — İsteklilerin eksltlme şartlaşmasının 34 üncü maddesinde verilen izahat çerçevesinde (eksiltme evrakının her parçasına elUşer kuruşluk pul yapıştırarak bunları İmzalayıp zarflarına koymaları) hazırlayacakları yükleme mektupalnnı eksiltme günü saat onbeşe kadar makbuz karşılığında Komisyon Reisliğine vermeleri lâzımdır.
Postada olacak gecikmeler kabul edilmez.
Keyfiyet ilân olunur. ----- X11387)
DOKTOR
Hastalarını kabule başlamıştır. Kadıköy Mühürdar caddesi No. 40
KÎRALIK
Osmanbeyde telefonlu, 7 odalı, modern ev temiz bir aileye kiralıktır. Müracaat: 2 İle 5 arası. Telefon: 82612
Nb *
Matematik
İngilizce - Fransızca
Yüksek, matematik, üniversite, lise ve ortaokul talebelerine evde müsait şartlarla ders verilir. Pangaltı Türk-beyl sokak, Bozkurt Apt. 119/1 adresine veya 83723 Telf. müracaat
AÇIK EKSİLTME
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Satın Alma Komisyonu Başkanlığından :
1 — Bakırköy Emniyet Amirliği binası 2 nci kısım inşaatı açık eksiltmeye çıkarılmıştır.
Keşif bedeli (14999) lira (50) kuruştur.
Eksiltme 28.8.1950 pazartesi günü saat 15 te İstanbul Emniyet Müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından yapılacaktır.
2 — Bu işe ait evrak şunlardır. Mukavele, Eksiltme, Bayındırlık İşleri Genel Hususî ve fenni şartnameleri, proje, keşif htllâsasiyle buna müteferri diğer evrak, Emniyet Müdürlüğü Hesap ve Levazım Şubesi Müdürlüğü kaleminde görülecekti».
3 — Eksiltmeye iştirak etmek için taliplerin (1125) liralık
muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz ibraz etmesi ve 1950 yılında Ticaret Odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hâmil olması eksiltme gününden tatil günleri hariç (3) gün evvel Vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası alması ve yukarıda 2 nci maddede yazılan evrakı görüp eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair imzalaması şarttır. (10928).
Fevkalâde Fırsat
Ecnebi bir aileye ait çok kıymetli tektaş hir pırlanta solltar ile çift tuş bir pırlanta yüzük satılıktır. Müracaatların gazetemiz vasi t asiyle yapılması.
Sayın Doktor ve Eczacılara
T E B E S I L P A S
(Para amino salisilat de sodium)
500 Drajelik şişelerde piyasaya arzedilmiştir.
Toplan satış fiyatı 20 liradır.
Comments (0)